Professional Documents
Culture Documents
Dünya sağlık örgütü şiddeti şöyle tanımlamaktadır: İstemli bir şekilde, tehdit yoluyla, bir gruba ya da
topluma yönelik olarak yaralama, ölüm, psikolojik zarar, gelişme bozukluğu ile sonlanan ya da
sonlanma olasılığı yüksek bir biçimde güç kullanılmasıdır.
İnsanlığın sürekli gelişen ve daha iyiye doğru giden bir topluluk olduğunu düşünmemize rağmen son
yüzyılda yaşanan dünya savaşları, soykırımlar, işgal edilen ülkeler, iç savaşlar, öldürülen, tacize ve
tecavüze uğrayan kadınlar, çocuklar, şiddet olgusunun varlığı kendini farklı biçimlerde
göstermektedir. Yapılan çalışmalar şiddetten en çok etkilenenlerin kadın ve çocuklar olduğunu bize
net olarak söylemektedir
Buna örnekler verecek olursak zorla evlendirmeler, namus cinayetleri, düşük ücretle çalıştırmalar gibi
gib şeylerdir. Dünaya çapında yapılan araştırmalar her 3 kadından birinin en az bir kere şiddete
mazruz kaldığını söylemektedir.
Fiziksel şiddet, en yaygın olarak aile içinde görülmektedir. Fiziksel şiddet denildiğinde, toplumun
genelde aklına Gelen “öldüresiye dövülen ya da kesici aletlerle yaralanan” kadınlardır. Öte yandan
medyanın da sadece bu tip ağır şiddet içeren Olayları gündeme taşıması, kadınlar arasında,
yaşadıkları şiddet haberlerdeki kadar ağır olmadığında maruz kaldıkları şiddeti önemsizleştirme
eğilimi yaratmaktadır. Aslında şiddetin azlığı ya da çokluğu değil , şiddetin kendisinin olmasıdır.
Örnek verecek olursak dayak, tokat atma tekmele gibi örnekler sayılabilir.
Yapılan araştırmalarda cinsel şiddete uğrayan kadınların, çok defa, cinsellik toplumda mahrem bir
konu olarak görüldüğü için kolluk kuvvetlerine ya da adli makamlara başvurma konusunda isteksiz
oldukları belirlenmiştir. Bu nedenle, en sık yaşanan suçlardan biri olmasına karşın, adli makamlara en
az intikal eden suçlardan biridir. Buna rağmen, cinsel şiddet istatistiklerinin hayli yüksek olması dikkat
çekicidir. Örnek vermek gerekirse istenmeyen temaslar, cinsel içerikli fotoğraflar sayılabilir.
Fiziksel ve cinsel şiddet dışında diğer şiddet biçimlerinin verdiği zararın daha az gözle görülür olması
da bu şiddet biçimlerini görünmez kılmakta, yani yok sayılmasına neden olmaktadır. Halbuki şiddetin
tüm biçimleri kadınlara aynı derecede zarar vermektedir.
Ekonomik şiddet türü , kadınların şiddet içeren ilişkiden kalıcı olarak uzaklaşmaları için ihtiyaç
duyabilecekleri ekonomik araçları ellerinden alırken, onları şiddete dayanmaya ve kabullenmeye
mecbur bırakmaktadır. İşte burada küçük kızların okuyup bir meslek sahibi olması ve kendi ekonomik
özgürlüklerinin olması onları bu şiddet türünden ömür boyu korumakta yardımcı olacaktır. Örnek
olarak ise çalışmasına engel olma, kazancına el koyma, mallarına el koyma söylenebilir.
Kadınların bir bölümü için ise psikolojik (duygusal` sözel) şiddet daha yaralayıcıdır. Tehdit etme,
kadının kendisini kötü hissettirme ve özgüvenini düşürme kısacası kadını sindirme hareketleri buna
örnek gösterilebilir.
Sanıldığının aksine, işsizlik, ekonomik sorunlar, eğitimsizlik, alkol ya da uyuşturucu kullanımı, kadına
yönelik şiddetin nedenini oluşturmaz. Eğer böyle olsaydı, dünyada şiddet uygulayan erkeklerin ve
şiddete maruz kalan kadınların çoğunun işsiz, yoksul ya da düşük eğitimli olması gerekirdi. Ancak
istatistikler bize böyle bir ayrımın yapılamayacağını söylemektedir. Resimde de görüldüğü gibi okuma
yazma oranı daha yüksek olan Marmara bölgesinde şiddet oranı yüzde 54 iken doğu Anadolu
bölgesinde yüzde 45 tir.
Kadına yönelik şiddetin engellenmesi için uluslararası arenada pek çok sözleşmeler imzalanmıştır.
Birleşmiş Milletlerin hazırladığı sözleşmede…
Ayrıca bu metin kadına yönelik tanımlamada öncü rol üstlenmiştir. Aynı şekilde Çinde ve Avrupa
birliğinde de benzer sözleşmeler oluşturulmuştur. Avrupa birliğinin bu konuda ilk sözleşmesi olan
İstanbul sözleşmesinde Şöyle tanımlanmaktadır: …
Kapanış
Umarım kadına şiddet diye özelleştirmeden şiddetin hiçbir türüne maruz kalmadan bir hayat
geçirirsiniz beni dinlediğiniz için teşekkürler