Professional Documents
Culture Documents
* * * * *
Paradigma'nın Gündemindekiler
Paradigma
Hermeneutik ve Tin Bilimleri
Wilhelm Dilthey
Türkçesi
Doğan Özlem
9. Paradigma Kitabı
Felsefe Dizisi 7. Kitap
Baskı
Engin Yayıncılık
Birinci Basım
İstanbul, Eylül 1999
PARADİG M A Y A YINLARI
Cankurtaran mah. Seyit Hasan sok. 1 2/4
S ultanahmet / İSTANBUL
TEL (0 2 1 2 638 64 46)
Wi lhe l m Di lthey
Paradigma
İçindekiler
Çevirenin Önsözü 9
Hermeneutiğin Doğuşu 83
Dizin 125
Wilhclm Dilthcy, 19.1 l .1833'de Bir Protestan rahip ailesinin çocuğu olarak
Ren kıyısındaki Biebrich'de doğdu; teoloji ve felsefe öğrenimi gördü. 1882'de Berlin
Üniversitesi'nde felsefe profesörü oldu ve 1.10.191 l 'de Berlin'deki ölümüne kadar bu
görevini sürdürdü.
Dilthey, hermeneutiğin ve tin bilimleri epistemolojisinin büyük fılozofu olarak anılır.
Dilthey'ın etkilendiği başlıca kaynaklar, Vico, Herder, Goethe, Schleiermacher'in yeni
lediği şekliyle 19. yüzyılın felsefi hermeneutiği, Alman İdealizmi (özellikle Hegel),
Romantik Filoloji Okulu (özellikle Schlegel ve Böckh) ve Alman Tarih Okulu'nun ta
rihçilik anlayışıdır. O, bu etkiler çerçevesinde yöneldiği Batı tarihinin tümünü, öı.ellikle
Batı bilim ve sanat tarihini, didiklercesine araştırmış ve yorumlamıştır. Onun Batı tarihi,
bilimi ve sanatı üı.erine yorumlarının pek çoğunun bugün de aşılamamış olduğunu söy;
lemek, hiç de abartma olmaz. Dilthey bu derinleşme ve yoğunlaşma içerisinde; tarihi v�
toplumu konu edinen bilimlerin (tin bilimlerinin) dayanacağı ve fakat doğa bilimlerinin
dayandığı ve Kant'ın "salt akıl eleştirisi"nde işaret ettiği reminden farklı olacak bir
epistemolojik zemini araştınnaya yönelmiş, ölümüyle yarım kalan bir "tarihsel akı�-'
eleştirisi"ne kendini adamıştır. Ölümünden sonra "Toplu Yazılar" (Gesammelte Sc hrif..
ten) dizisi içinde bir araya getirilen eserlerinin basımı, 1972'de 16 büyük boy cilt olarak!
tamamlanmıştır. •
lzmlr/KartJyaka
EylüJ;ı999
•
Tin Bilimlerine Giriş*
Önsöz
B u rada ilk yarısını yayı m l a d ıgım bu kita p, tin bilimlerinin
fe lsefi tem e l leri soru n u n u , b u konuda erişebildiglm en
yüksek kesinlik d erecesiyle çözmek yolunda tarihsel ve
sistematik bir denemed ir. Deneme, tari hsel yönüyle, böyle
bir temellendirme bakımından felsefenin şimd iye kadar
g e ç i rm i ş o l d u g u g e l i ş i m s ü r e c i n i i z l iyo r; bu ge lişim
i ç i n d e ortaya çıkan tekil teorilerin tarihsel yerini belirt
m eyi ve yine b u teorilerin tarihsel baglamı açıklama ba
kımından taşıdıkları degere egilm eyl amaçlıyor. K uşkusuz
deneme b u baglam üzerine b ugüne kadarki gelişimle yo
gun biçimde ilgilenmekle, çagdaş bilimsel hareketin da
yandıgı içsel m o tifler h a kkında bir yargıya varmak iste
mektedir. Ama burada yapılacak olan tarihsel betimleme,
denem enin öbür yarısının konusunu oluşturacak olan bll
glkura m sa l (eplstemolojik) temellend irmeye bir ön hazır
l ı ktır. 1
2 Tarihçi Okul (Alman Tarih Oku l u ) hakkında bkz . : Doğan Özlem, Tarih
Felsefesi, s. 1 1 5-123, 237-243 ve 323-335; Kiiltiir Bilimleri ı·e Kültür Felse
fesi, s.57-66.
3 Bu adlar hakkında Tarih Felsefesi adl ı kitabımın ilgili bölümlerine bkz.
4 August Böckh (178 5 - 1 867) hakkında bkz.: H.G. Gadamer, "Hermeneutik" ve
! erin d uyusa l ola na uya rla n mış eksa ktlıgını feda eden bir
tepki ola ra k görünüyor. B u ya n ıt ve tepkilerin dışında, en
s o n unda ben, bilince ba glı olgula ra yönelme konusu n da,
"iç deneyim" denen şeyde düşüncem için sagla m bir lima n
b u l d u m ve h i ç b i r okuyuc u n u n b u n u n b öyle o l d u g u n u
k e n d i ken d ine ka nıtlama kta n ka çına b ileceginl sa nm ıyo
rum . Tüm bilim d eney blllmld lr; fa kat her türlü deney, kö
kensel ba gıa m ı n ı ve b u bagla m ı n belirledlgi geçerllliglni
b i l i n c i m iz i n k o ş u l ları i ç i n d e b u l u r; d e ney b u koşullar
i ç i n d e m eyda na çıka r; ya n i ya ra d ıl ı ş ı m ı z ı n bütünl ügü
içinde. Biz, bu koşulla rın ardına geçmeyi olana ksız gören,
gözle görülm eyen veya bilen öznenin ba kışına dogJ u ca
ra stla mayan, ona açık olmayan şeyleri bilmeyi olanaksız
saya n b u çıkış noktasını, bllglkura m sal (epistemolojlk) bir
çıkış noktası olara k gösteriyoru z . Gerçekten de modern bi
lim b u n da n ba şka bir çıkış nokta s ı ka b u l edemez . 10 Bu,
bana, gitgid e, tin b i l i m l erinin ba gımsızlıkları konusullda
bilincim izin koşulla rı n ı ka lkış n o kta s ı a lıp bura da n hire
ketle bir temel b u l u na bileceglnl gösterdi; Ta rih çi Oku un f
ihtiya ç d uydugu şey de b uydu . Ç ünkü bizim doga hakkın
da ki ta sarım ımız bu bilinçten çıka r ve d o ga, bize d ö ük �
b i r gerçeklik o la ra k b i l i n c e ba g l ı o l g u la r d ü nya sİ na
(tinsel dünyaya -ç . n .-J gö re, bizim için silik bir gölgedir.
Na s ılsa öyle o la n gerçeklik (n umena l gerçeklik, kendinde
nesne -Dlng a n sich- d ü nya s ı -ç . n .-J ka rşısında biz, olsa
o l sa, b i l i n c i m i z e verili olguları içten d e n eyleyerek bir
nuda ş u çevirime bkz.: "K. Löwith, "Vico", Tarih Felsefesi, Ekler bölümü.
a.g.y.
Tin Bilimlerine Olrlş 21
Berlln, 1 883
BİRİNCİ KİT AP
il
reken objelerle çok dar bir ilişkide olmak gibi ıbir kusura
sahiptirler. Burada seçilmiş olan ad, en azında!\, bu bilim
lerin merkecil olgu çevresine uygun bir biçimde işaret
etmek ve buradan kalkarak bu bilimlerin oluşturdugu bir
ligi görmek, onların ilgi alanlarını ortaya sermek ve yeterli
almasa da onların doga bilimleri karşısındaki sın ırlarını
göstermek bakımından yönlendiricidir.
Buna göre kalkış noktası, alışkanlıkları bir yana bırakıp
bu bilimlerin bir birlik halinde doga bilimleri karşısın-
cak bir genişlikte kullanıyor idiyse de; tipik bir pozitivist tavırla, "moral sci
ences"ın, "toplumsallık"ı ve "tinsellik"i, doğa bilimlerini model almak sure
tiyle inceleyen bilimler olmaları gerektiğini ileri sürüyordu. Bu konuda ay
rıca 25 numaralı dipnotuna bkz.
28 " Toplum bilimleri" veya "sosyal bilimler" terimi, geçen yüzyılın poziti:
vizminin kullandığı bir terimdir. "Tarih bilimleri� ter.imini daha çok Ta
rihçi Okul (Alman Tarih Okulu) benimsemiştir. " K.iilt.ür biliml�ri" teri
\ miyse, geçen yüzyılın son çeyreği ile bu yüzyılın ilk yarısında Yeni J(antçı
akım içerisinde kul lanılmıştır. Bu konuda şu yaz ıma bkz. : "Doğa B ilimleri
_
ile 'Sosyal Bilimler' Ayrımının Dünü ve B ugünü Uzerine", Siyaset, Bilim ve
Tarih Bilinci içinde, a.g.e.)
'Tin Bilimlerine Olrlş 29
Te kil l e ş m e nin S a n a t
Yoluyl a İfadesi v e A n lama
*özgün metin: Wilhelm Dilthey, Die Kunsr als erste Darstellung der mensclı
liclı-gesclıiclıtliclıen Welt in ilırer lndividuation ( 1 895/96). (İnsani-Tarihsel
Dünyanın, ,4( endi Tekilleşmesi İçinde İlk İfadesi/Gösterilişi Olarak Sanat),
in: Gesammelte Schriften, 5 . Band: Die geistige Welt, Verlag von B.G. Teub
ner, Leipzig/Berlin 1 924, s.273-3 1 7.
Cevirenin notu: Yazının özgün başlığı, uzunluğu nedeniyle kısaltılmıştır.
32 Hermeneutik ve Tin BJ/imleri
1 1
• Yavımcı nın notu : D i l they, bil imde t e k i l c i ve tipse! düş ünmenin neliği üzerine
bel irlemelere ve bu düşünme tarzının bir küçük tarihçesine , izleyen yazıda
yer vermektedir.
44 Herm eneutik ve Tin Bilimleri
• Dilthev'ın notu: Ranke, sık sık alıntılanan bu sözlerin de şöyle der: " Şeyleri
nasılsalar öyle görebilmek için ke ndi Ben'imi ortadan kaldırmak isterdim."
Bu sözler Goethe'nin nesnelliğe ulaşma çabasını da ifade ederler. Ne var ki
sık sık alıntılanan bu ünlü sözler düz anlamlarıyla anlaş ılmamalıdırlar. On
lar daha derin v e ironik olarak şunu ifade ederler: B iz. kendimizi, evrenselli
ğin imkanı açısından 1'dkıldığında, ancak ve sadece, kend i iç dünyamızı şekil
lendirdiğimiz derecede anlarız; tarihi, t arihsel yaşam güçlerinin içimizdeki
etkile ri derecesinde anlayabiliriz. K ısacası kendi B en'imizi ortadan kaldıra
mayız.
46 Hermeneutik ve Tin Bilimleri
111
Tekilleşmenin İ fade E d i l i ş i n i n
Avrupa Edebiyatı ndaki B üy ü k Ç ağları
b) Grek Tragedyasında ve
K o m ed y as ı n d a T e k illeşme
tarzı, tin bilim lerinin d ogaı sistemi ni, d ogal teoloj iyi, do
gaı h u ku ku, soyut eko n o m i-politik siste m i n i, B olleau'nun
ve arka d aşlarının p o etı g ı n ı de ş e k i l l e n d irm iştir. Fakat
b öyles i n e ileri gid i l m i ş o l m a kl a b i rl i kte, bu b il i m lerin
u fkunda d a aynı problem, Grekleri n kendi karşılaştırm acı
bilim leri içinde karşılaşmış o l d u kl a rı aynı problem, tekil
leşme problemi, yine ortaya çıkmıştır.
Evrensel açıklamacılık, evrensel dogaı h u kuk, tüm in
sani organizasyonların dogaı ilkeleri, bir evrensel dogal
a hl a k, şiirin norm ları . Bunlar tin b i l i m lerinin b ir dogaı sis
tem inin inşa edilmesinde dayanılacak şeylerd ir. Tin blllm
Ierlne dayanak olacagı düşünülen b u d ogaı istemin nell �
glnln araştırılıp m eydana ç ıkarılması şarttır. özellikle bu
rada karşımıza çıkan stolk yönelimler izlenmeye degerdlr.
Bu baglam içinde özellikle G l m b attista Vico � u n adı siv
rilmektedir. O, l 668'de N apoll'de d ogdu, yaşamını burada
•
yaptı ( 1 789).
Tekilleşm e ve Karşılaş tırmacı Tin Bilimleri 81
• Özgün metin: Die Entstehung der Hermeneutik ( 1 900), Wilhelm Diltheys Ge
sammelte Schriften, Cilt 5, Verlag B . G .. , Leipzig/Berlin 1 924, s. 3 1 7-339.
Çevirenin r Jtu: B u çevirideki tüm dipnotları, metnin sonunda yer alan açık
lamalı ad dizini ve köşeli parantezler içerisindeki sözcükler çevirene aittir.
1 İnsani-Tarihsel Dünyanın Kendi Tekilleşmesi İçinde İlk İfadesi/Gösterilişi
Olarak Sanat , W.Diltheys Gesammelte Schriften, Cilt 5, s.283-303, Leipzig
Berlin 1 924. Yazı, bu kitaptaki yazılardan ikincisi olarak, kısaltılmış bir baş
lıkla, İnsan l'e Tarih Dünyasında Tekillişme ve Sanat başlığıyla yer almıştır.
2 Dilthey,"tekil insan varoluşunun büyük formları" ile dil, din, ekonomi, bilim,
hukuk, siyaset, ahilik, hukuk, sanat, teknik, felsefe gibi kültür öğelerini ve
bunlarla oluşan insani yaşama formlarını kastetmektedir.
3 Dilthey'ın "anlama"nın psişik kaynaklarına işaret etmek üzere sık sık başvur
duğu üç terim vardır: Einfühlen. Nachfühlen, Missfühlen. İngilizcede "em
pathy" (empati) ile karşılanan Eirıfühlen (Einfühlung) için Türkçede önce
84 Herm eneut/k ve Tin B/l/mler/
1 1
'
.: -
Yanılm ıyorsam bu karşıtlık, artık her n e kada � koşullar de-
glşmlş olsa da, lskenderiye ve An takya teoloj i okulları
arasındaki kavgada yeniden ortaya çıkmıştır.-Bu okulların
orta k yönleri, tab i i ki. Ye n i Ahit ile Eski Anit'I b irb irine
baglayan şeyin. b unlarda hikmet ve keramet olarak bild iri
lenler ile bu hikmet ve kerametlerin gerçekleşmesi ara
sında bir iç b a gı ntı oldugu kabulünden h a reket etm eleri
dir. Çünkü böyle bir iç bagıntı. Yeni Ahit'te hikmetler için
örneklerin (ti m s a llerin) kullanılm a sıyla. zaten talep ed il
m iştir. H ıristiyan Kilises i n i n b u tasarı m d a n yola çıkma
sıyla. Kilise açısından m u halifleri karşısında kutsal yazıla
rın açımlanmasına ilişkin karm aşık bir d u rum ortaya çık
m ı ştır. Kilise, Yahud ilere karşıt o l a ra k. Logos-teoloj isini
Eski Ah ire sokmak için allegorlk imlemeye ihtiyaç d uyu
yord u . Onostiklere karşı Kilise. allegorik yöntemin pek uç
noktalara varan kullanımıyla teçhiz olmak zorundaydı. Buna
karşılık J u stin ve lreneos. P h l l o n ' u izleyerek, a ll egorlk
1 11
18 Dilthey burada her türlü teolojik hermeneutiğin (ve tabii her türlü din te
melli açımlamacılığın, daha özel olarak Hıristiyan ve İslam tefsirciliğinin)
düştüğü ve düşmesinin kaçınılmaz olduğu açmazı ima etmektedir. Teolo
jik/dinsel temelli her türlü hermeneııı.i.k. girişim. deği_ş_mez olduğuna �
dil!sel akj deler_i_nin ışığında. ve hu akidelerin de�j�mezliği inancının kaçı
n.ı! miz_bi� sooucıı olarak. insanı sabit bir doğaya sahipmiş gibi ele alır. Bıı
durumda bu insan doğasının tarihsellii.irulen. söz . etmek..ın ümkü.n. .değildir.
.
iV
1 9 " Alman transandantal felsefesi" ile Kant felsefesi ve Alman İdealizm ind e
özellikle Fichte'nin felsefesi kastedilir.
1 02 Herm eneutik ve Tin Bilimleri
21 Dilthey'ı önemli ölçüde etkilemiş olan ünlü Alman filoloğu A. Böckh. filol o -
jinin yalnızca edebi metinlerin (he/le 1 ıtrPI : ·
ursa olsun tüm
metınlerın Uettre ı ımı olması �erektj�jnj jddia etmis ve dev eseri Filolojik
Bilimler Ansik/opedisi'nı bu doğrultuda yazmıştır. Öyle ki Dilthev. Böckh'ün
e�si altında. hermeneutii!:i. her türlii metnin (hıı arada füIS ml"ti n l ni n irı
de) açımlama kııra!lıırmın ö8F•lt51 ttliı™"- tanım�tır. Böylece Djhbe�
hermeneutiğe, "felsefenin felsefesi" vev " tii felsefe-" statüsü de ka
··
23 Dilthey'ın burada adını andığı "tümevarım " , doğa bil imlerinin başvurduğu
tümevarımdan önemli bir farklılık gösterir. Dilthey burada tin bilimleri için
bir yöntem olarak "eklemlemeli/birikimsel tümevarım" denebilecek bir tü
mevarımı önermektedir. Bu konuda bk: Doğan Özlem, Metinlerle Herme
neutik (Yorıımbilgisi) Dersleri, cilt I, İnkıliip Kitabevi , 2.baskı, İstanbul
1996, S. 1 45- 1 90.
ffermeneutlgin Doguşu 107
vard ır; orada yazın tari hinde, estetikte, vb., b urada tarih
yazıcılıgında, v b .
1 1
111