You are on page 1of 52

Taze beton özellikleri

Kıvam
Belirlenmesi gereken hallerde taze beton kıvamı, aşağıda
verilenlerden herhangi birisiyle ölçülmelidir.

− Çökme deneyi, EN 12350-2'ye göre,


− Vebe deneyi, EN 12350-3'e göre,
− Sıkıştırılabilme derecesi, EN 12350-4'e göre,
− Yayılma tablası deneyi, EN 12350-5'e göre,
− Özel uygulamalarda kullanılacak betonlar (rutubetli toprak
kıvamında beton gibi) için kıvam, şartname hazırlayıcı ve
imalâtçının birlikte karar vereceği özel metot kullanılarak.
Deney metotlarının belirli kıvam sınırları dışında hassas
olmaması nedeniyle, belirtilen kıvam tayini deneyleri
aşağıda verilen sınırlar içerisinde kullanılmalıdır.

− Çökme ≥ 10 mm ve ≤ 210 mm,

− Vebe süresi ≤ 30 saniye ve > 5 saniye,

− Sıkıştırılabilme derecesi ≥ 1,04 ve < 1,46,

− Yayılma çapı > 340 mm ve ≤ 620 mm

Beton kıvamı betonun kullanım anında veya hazır beton


için teslim anında belirlenmelidir.
Sertleşmiş beton özellikleri

Dayanım
Beton dayanımı, EN 12350-1'e uygun şekilde alınan taze beton
numunelerle oluşturulan ve EN 12390-2'ye uygun olarak hazırlanıp
bakım uygulanan, EN 12390-1'e uygun 150 mm kenar uzunluğuna
sahip küp veya 150/300 mm ebatlarında silindir numunelerde yapılan
deneylerle belirlenir.

Dayanım tayininde, yukarıda verilen dışında ebatlara sahip, kalıplara


dökülerek hazırlanmış numuneler veya farklı kür şartları, standarda
uygun şartlara sahip numune dayanım sonuçları ile kullanılan
şartlardaki numunelerden elde edilen sonuçlar arasında yeterli
kesinlikte ilişki kurulabilmesi ve belgelendirilmesi şartıyla
kullanılabilir.
Basınç dayanımı

Beton basınç dayanımı, pr EN 12390-3.1999'a uygun küp şekilli


numunede tayin edilmişse fc,küp, silindir şekilli numunede tayin
edilmişse fc,sil şeklinde ifade edilir.
Basınç dayanımı tayininde küp veya silindir şekilli numunelerden
hangisinin kullanılacağı, teslim tarihinden önce imalâtçı tarafından
beyan edilmelidir. Farklı metot kullanılacaksa, buna şartname
hazırlayıcı ve imalâtçı ortaklaşa karar vermelidir.

Basınç dayanımı, aksi belirtilmedikçe 28 günlük numunelerde tayin


edillir. Özel amaçlarla kullanım için basınç dayanımının (büyük
hacimli yapısal elemanlar gibi) 28 günden daha erken veya daha geç
yaşlarda veya özel şartlarda kür işlemine tabi tutulmasından sonra
(ısıl işlem gibi) tayin edilmesine ihtiyaç duyulabilir.
Yarmada çekme dayanımı
Betonun çekme dayanımı, yarma deneyi ile tayin edilecekse deney
işlemi, EN 12390-6'ya uygun olarak yapılmalıdır. Aksi belirtilmemişse
yarmada çekme dayanımı 28 günlük numunede tayin edilmelidir.

Betonun karakteristik yarmada çekme dayanımı, o beton için


belirlenmiş karakteristik yarmada çekme dayanımından daha büyük
veya eşit olmalıdır.
Tasarlanmış betonun tanımlanması

Tasarlanmış beton
Gerekli özellikler ve ilâve karakteristiklerin imalâtçıya tarif edildiği ve imalâtçının bu
özelliklerle ilâve karakteristiklere uygun olarak temin etmede sorumlu olduğu beton.
Temel özellikler

Şartnamede aşağıda verilenler bulunmalıdır:


a) EN 206-1'e uygunluk şartı,
b) Basınç dayanım sınıfı,
c) Etki sınıfları,
d) Agrega en büyük tane anma büyüklüğü,
e) Klorür içeriği sınıfı,
Hafif beton için ek olarak ;
f) Hedef yoğunluk veya yoğunluk sınıfı ,

Ağır beton için ek olarak ;


g) Hedef yoğunluk

Hazır beton ve şantiyede yapılan beton için ek olarak ;


h) Kıvam sınıfı veya özel durumlarda kıvam için hedef değer.
İlâve özellikler

Aşağıda verilenler,uygun olan yerlerde performansla ilgili şartlar


ve deney metotları kullanılarak belirtilebilir :

− Çimentonun özel tipleri veya sınıfları (Düşük hidratasyon ısılı


çimento gibi)

− Agreganın özel tipleri veya sınıfları.

Not 1 - Bu durumlarda, zararlı alkali-silika etkileşimini en


aza indirmek için karışım tanziminden şartname hazırlayıcı
sorumludur

− Donma/çözülme etkisine dayanıklılık için gerekli özellikler


(hava muhtevası)
Not 2 - Şartname hazırlayıcı teslim anındaki hava muhtevasını
belirtmeden önce, pompa ile iletim, yerleştirme, sıkıştırma vb.
gibi teslimden sonra hava içeriğinde oluşması muhtemel kayıpları
dikkate almalıdır.

− Dayanım gelişmesi
− Hidratasyon esnasında ısı yükselişi,
− Sertleşmenin geciktirilmesi,
− Su işlemesine direnç,
− Aşınma dayanıklılığı,
− Yarmada çekme dayanımı
− Diğer teknik özellikler (özel yüzey görünümü temin etme veya
özel yerleştirme metodu ile ilgili özellikler gibi)
Tarif edilmiş betonun tanımlanması

Tarif edilmiş beton


Kullanılacak bileşen malzemeler ve karışım oranlarının imalâtçıya tarif edildiği ve
imalâtçının bu karışım oranlarına sahip olarak temin etmede sorumlu olduğu beton.
Temel özellikler

Şartnamede aşağıda verilenler bulunmalıdır.


a) EN 206-1'ye uygunluk şartı,
b) Çimento miktarı
c) Çimento tipi ve dayanım sınıfı,
d) Su/çimento oranı veya Sınıf belirtilerek kıvam veya özel
durumlarda hedef değer,
e) Agreganın tipi, sınıfı ve en fazla klorür içeriği, hafif veya ağır
agrega için en büyük veya en küçük yoğunluktan uygun olanı,
f) Agreganın en büyük anma tane büyüklüğü ve tane büyüklüğü
dağılımıyla ilgili herhangi sınırlar,
g) Varsa kimyasal veya mineral katkının tip ve miktarı,
h) Kimyasal veya mineral katkı kullanılacaksa, bu bileşenlerin ve
çimentonun başka yolla tarif edilemeyen özelliklerini tanımlayacak
kaynaklar.
İlâve özellikler
Şartnamede, aşağıda verilenler de bulunabilir:
− Beton bileşenlerinden bazılarının veya hepsinin başka yolla tarif
edilemeyen özelliklerini tanımlayacak kaynakları,
− Agregaların ilâve özellikleri,
− Taze beton sıcaklığı ile ilgili şartlar,
− Diğer teknik özellikler.
Tasarlanmış betonun uygunluk kontrolü
Uygunluk değerlendirilmesi için en az numune alma sıklığı
(a) Basınç Deneyinin Genel Görünüşü (b) Basınç Numunesinin Detay
Görüntüsü
Basınç dayanımı için uygunluk kriterleri
Gruba ait üyelerin doğrulama kriterleri
1. Metot
Başlangıçta belirlenen standard sapma, uygunluk kontrolü
yapılacak daha sonraki imalât süresinde de, bu sürede elde
edilen son 15 sonuç arasında tespit edilen standard
sapmanın (S 15) başlangıçtaki standard sapmadan (σ)
önemli derecede sapma göstermemesi şartıyla
uygulanabilir.
Bu şart ; 0,63 σ ≤ S15 ≤ 1,37σ olması halinde geçerli kabul
edilir.
S15'in bu sınır değerler dışında olması durumunda sürekli
imalâttan en son elde edilen 35 deney sonucu kullanılarak
yeni σ değeri hesaplanır
− 2. Metot
Sürekli imalâttan yeni standard sapma değeri (σ) tahmin
edilir ve bu değer kullanılır. Sistemin hassasiyeti en az 1.
metottaki kadar olmalıdır.
Belirlenen yeni standard sapma (σ) değeri,daha sonraki
değerlendirme süresinde de uygulanmalıdır.
Yarmada çekme dayanımı için uygunluk kontrolü
Yarma deney düzeneği

2 Pk
f cts 
 .d .l

Bağıntıda, fcts (N/mm2) yarma dayanımını; Pk (N) kırma kuvvetini; d (mm) numune çapını
ve l (mm) numune boyunu ifade etmektedir.
(a) Yarma Deneyinin Genel Görünüşü (b) Yarma Numunesinin Detay Görüntüsü

(c) Yarma Numunesi


Yarmada çekme dayanımı için uygunluk kriterleri
Betonun Geçirimliliği
 Sertleşmiş betonun geçirimliliği ve su emme özelliği boşluk
yapısının bir göstergesi olduğundan, geçirimlilik betonun
dayanımını, kimyasal ve fiziksel olaylara karşı dayanıklılığını
etkiler. Su, çözünebilen agresif iyonları beton içerisine taşıdığı ve
kimyasal hasarın kaynağı olduğu için geçirimlilik genellikle
hasar oranının bir göstergesidir (Erdoğan, 2003; Li ve Chau,
2000; Oh vd., 2002; Khan ve Lynsdale, 2002). Geçirimliliği
yüksek olan betonlarda su ve zararlı maddeler beton içerisine
kolayca sızacağı için geçirimlilik hem betonun hem de beton
içerisine gömülü çeliğin hasar görmesine veya birden fazla
hasarın birlikte oluşmasına neden olur (Chia, 2002).
 Doğal taş, harç, beton, pişmiş toprak ürünleri gibi yapı
malzemelerinde boşluklar, doğrudan veya dolaylı olarak
araştırılır. Doğrudan araştırmada, malzemeden ince kesit
alınarak mikroskop altında inceleme yapılır, boşlukların boyutu,
boşluk oranı ölçülür, boşluk şekilleri ve sürekliliği araştırılır.
 Dolaylı araştırmada ise geçirimlilik, kapiler su emme, gaz veya su
buharı adsorbsiyonu gibi deneyler ile boşluk karakteri hakkında
fikir edinilmeye çalışılır (Kocataşkın, 1975).
 Sertleşmiş betonun su emmesinde, önce büyük boyutlu
boşluklar, daha sonra da küçük boyutlu kapiler boşluklar su ile
dolu duruma gelmektedirler. Beton geçirimliliği beton
içerisinden su akışını gösterdiği için, geçirimlilik ve su emme
farklı özelliklerdir; ancak su emme, betonun geçirimliliğini de
etkileyen önemli bir özelliktir (Erdoğan, 2003).
 Suyun ortamda buhar veya sıvı halde bulunuşuna ve ortamın
kuru, higroskopik yoğuşma ve doygun oluşuna göre suyun
betondaki akışı, tüm gözenekli ortamlardaki akışkan akışı gibi
tam kuru ortamda buhar akışı, yoğuşmanın olduğu boşluklarda
sıvı ve gazın birlikte hareket ettiği kılcal geçirimlilik ve ortamın
yani boşlukların tam kuru olduğu durumdaki basınçlı
geçirimlilik olmak üzere üç farklı akışkan geçirimliliği meydana
gelir.

 Basınçlı su geçirimliliği en çok sözü edilen ve somut sayısal


karşılaştırma olanağı sağlayan geçirimlilik türüdür.

 Cismin boşlukları birbiriyle bağlantılı ve sıvının karakteristikleri


zamanla değişmiyor ise, akışkan akışı Darcy kanununa uygun
olarak gerçekleşmektedir.
 Betonda sıvı geçirimliliğinin değerlendirilmesinde yaygın olarak iki test
metodu uygulanmaktadır. Bunlardan biri sabit akış metodu diğeri ise
penetrasyon derinliği metodudur (Khatri ve Sirivivatnanon, 1997; Li ve
Chau, 2000). Sabit akış metodu, basınçlı suyun beton içerisinden akış
miktarını belirlerken, penetrasyon derinliği metodu basınçlı suyun
betona işleme derinliğini belirler.

 Yüksek performanslı betonların geçirimliliği (permeabilitesi) düşük


olduğundan sabit akış metodu geçirimlilik özelliğinin
değerlendirilmesinde kullanılamaz. Çünkü sabit akış metodu ile
geçirimlilik katsayısının değerlendirilmesinde, suyun, numunenin
bütün boşlukları tarafından adsorblanmış olması ve boşluk
yüzeylerinin suyun akış yolunda sürtünme veya kapiler etki yapmaması
gerekir. Ancak bu akış koşulları, düşük geçirimliliğe sahip betonlarda,
3.5 MPa basınç altında 5000 saat dahi sağlanamamıştır. Bu nedenle
düşük permeabiliteli betonların geçirimlilik özelliği için su işleme
derinliğinin belirlenmesi yöntemi geliştirilmiştir. Bu metot, düşük
permeabiliteli betonların geçirimlilik özelliğinin belirlenmesi için
uygun, yüksek geçirimliliğe sahip betonlar için uygun değildir (Khatri
ve Sirivivatnanon, 1997).
 Yüksek performanslı betonlarda TS EN 12390-8’e
(2002) uygun olarak deney örnekleri yarılıp su işleme
derinliği ölçülür. TS 3440’a (1982) göre, su işleme
derinliğinin kuvvetli kimyasal etkilere maruz betonlar
için en fazla 30mm’yi, zayıf etkide ise 50mm’yi
aşmaması istenmektedir.
Basınçlı su işleme deney düzeneği
(TS EN 12390-8, 2002)
 Betondaki boşlukların hacmini (poroziteyi) etkileyen
bütün faktörler, geçirimliliği de etkileyen faktörlerdir
(Erdoğan, 2003), ancak porozite ile permeabilite her zaman
birbirleri ile ilişkili değildir; örneğin çok boşluklu bir cisim
geçirgen olmayabilir. Önemli olan boşlukların çapı,
dağılımı, birbirleri ile bağlantısı ve dışa açık olup
olmadığıdır (Baradan vd., 2002).
 Porozite, boşlukların iç boyutunun değişik olması,
boyutların ani olarak değişmesi, boşluk iç yüzeylerinin
pürüzlülüğü, dolambaçlılık gibi boşluk özellikleri
geçirimliliği etkileyen belli başlı faktörlerdir (Postacıoğlu,
1986). Betonda, genellikle geçirimliliği belirleyen porozite
değil, boşluk yapısıdır. Ayrıca matriste bulunan mikro
çatlaklar geçirimliliği önemli oranda arttırır. Porozite ile
geçirimlilik arasındaki farkın şematik olarak gösterildiği
şekilde boşluk sistemindeki bağlantının geçirimlilik için ön
koşul olduğu açıktır (Chia ve Zhang, 2002). Örneğin,
boşluklar süreksiz ise betonun porozitesi yüksek olsa bile
geçirimliliği düşük olmaktadır (Kearsley ve Wainwright,
2001).
Porozite ve permeabilite arasındaki farkın şematik gösterimi (Chia ve Zhang, 2002)
Puzolanlar
 Puzolan, adını İtalya’daki Vezüv yanardağının
eteklerinde bulunan “Pozzuoli” kasabasından almıştır.
Milattan yaklaşık 100 yıl önce eski Romalılar, Pozzuoli
kasabasının civarındaki volkanik kül ve söndürülmüş
kirecin su ile karılmasından elde edilen malzemenin
hidrolik bağlayıcılık özelliği gösterdiğini fark etmişler,
bu malzemeyi yapılarda kullanmışlardır. Su altında da
sertleşme gösterebilen bu malzeme “puzolan” adı ile
anılmaya başlanmıştır (Erdoğan, 2003).
 Puzolanlar, kendi başlarına bağlayıcılık özelliği
olmayan veya az bağlayıcılık özelliği gösterebilen,
sönmüş kireç veya çimento ile birlikte kullanıldığında
bağlayıcılık özelliği kazanan inorganik kökenli
malzemelerdir. Bunlar silisli veya silisli ve alüminli
malzemelerdir, bileşiminde silisin ve alüminin yanı
sıra demir oksit, kalsiyum oksit, alkaliler ve karbon
bulunabilmektedir (Erdoğan, 2003; Postacıoğlu, 1986;
Neville, 1990; Akman, 1987).
 Günümüzde, beton üretiminde, agrega-çimento hamuru
arayüzünü ve çimento hamurundaki boşlukları doldurmak için
silis dumanı, uçucu kül ve yüksek fırın cürufu gibi puzolanik
özellikteki mikro filler malzemelerin süperakışkanlaştırıcı katkı
maddeleri ile birlikte kullanılması, beton teknolojisinde büyük
ilerlemelere yol açmıştır. Süperakışkanlaştırıcı kimyasal
katkıların kullanılması s/ç oranının düşmesini, ultra ince
mineral malzeme kullanılması boşlukların doldurulmasını ve
daha yoğun bir malzemenin oluşturulmasını sağlamıştır. Sonuç
olarak betonun hem basınç dayanımı hem de dayanıklılığı
artmıştır (Taşdemir ve Akyüz, 1999).
 Puzolanların bileşiminde yukarıda da belirtildiği gibi
fazla miktarda kolloidal halde silis ve alümin
bulunmaktadır. Puzolan malzeme, bu maddelerin
kireç ile reaksiyonu sonunda bağlayıcılık özelliği
kazanır, kireci bağlar. Puzolan ile portland çimentosu
karıştırıldığında da SiO2 ve Al2O3 ile çimentonun
hidratasyonu sonunda açığa çıkan Ca(OH)2 arasındaki
reaksiyon sonucunda, Ca(OH)2 tespit edilir, başka bir
deyiş ile çözülmez duruma getirilir, böylece çimento,
su ve kimyasal etkilere daha dayanıklı olur
(Postacıoğlu, 1986; Akman, 1987).
 Bir puzolanın reaksiyon sonunda tespit ettiği kireç miktarı ne kadar
fazla ise reaktivitesi o kadar büyük, puzolanik özelliği o kadar yüksektir
(Postacıoğlu, 1986). Bu özellik “Puzolanik Aktivite” olarak tanımlanır
(Erdoğan, 2003). Puzolanik reaktiviteyi etkileyen faktörler, kimyasal
bileşim, amorf yapı ve incelik olarak sayılabilir.

 Bunlardan inceliğin, en önemli faktör olduğu söylenebilir, çünkü


öğütme insan eli ile yapılmaktadır ve inceliğin arttırılması
mümkündür. Puzolanik özelliği etkileyen diğer faktörler, yukarıda
işaret edildiği gibi puzolanın içerdiği SiO2 ve Al2O3 gibi reaktif
maddelerin miktarı, amorf veya camsı ve zeolitik fazda bulunmasıdır;
kristal yapıdaki alümin ve silisin reaktif özelliği yoktur.

 Bu açıklamalara göre puzolanik aktivitenin yüksek olması için puzolan


maddelerde fazla miktarda, amorf SiO2 , Al2O3 ve Fe2O3 bulunmalı,
CaO miktarı az olmalı, puzolan çok ince öğütülmelidir.
Puzolanları doğal ve yapay olmak üzere iki büyük gruba
ayırmak mümkündür

 Doğal puzolanlar, volkanik camlar, volkanik tüfler, traslar,


diatomeli topraklar ve bazı killer ve şeyllerdir. Doğal puzolanlar,
dünyanın belirli bölgelerinde örneğin, Almanya’da, İtalya’da,
Yunanistan’da, Türkiye’de bulunur. Almanya’da Ren vadisinden
çıkarılan doğal puzolanlara Tras adı verilir. Bu puzolan, üstün
özelliklere sahip olduğundan birçok ülkede ve ülkemizde tras,
puzolan sözcüğünün yerini almıştır. İkinci önemli puzolan
yatağı, İtalya’da Roma ve Napoli arasındaki bölgede yer
almaktadır. Yüksek nitelikli puzolanların bulunduğu bir diğer
bölge de Ege Denizi’nde Yunanistan’a bağlı Santorin adalarıdır.
Ülkemizde, Çorum civarında Mecitözü’ nde, Kayseri ve Nevşehir
civarlarında geniş puzolan yatakları bulunmaktadır (Akman,
1987; Postacıoğlu, 1986; Erdoğan, 2003).
 Yapay puzolanlar, pişmiş kil, granüle yüksek fırın cürufu, uçucu
küller ve silis dumanı gibi endüstriyel yan ürünlerdir. Yapay puzolan
olarak bilinen maddelerin en önemlilerinden biri pişmiş kildir. Kil, şeyl
ve diatomeli toprak, önce ısıl işleme tabi tutulup daha sonra ince taneli
duruma getirildiğinde puzolanik özellik kazanır (Akman, 1987;
Erdoğan, 2003). Bu amaçla kil, bileşimine bağlı olarak 600-900 oC
arasındaki sıcaklıkta pişirilir, elde edilen madde öğütülür. Tuğla tozu ve
kireç karışımından oluşan ve “Horosan Harcı” olarak olarak bilinen bu
bağlayıcı madde, Osmanlı mimarisinde yaygın olarak kullanılmıştır. Bu
bağlayıcı madde, yağlı kireçten çok üstün özelliklere sahiptir ve su
yapılarında kullanılmaya elverişlidir. Nitekim çimento icat edilmeden
önce 1786 da inşaa edilen Cezayir limanında bağlayıcı madde olarak
pişirilmiş kil ve kireç karışımı kullanılmıştır (Postacıoğlu, 1986). Yapay
puzolan olarak kullanılan diğer maddeler, uçucu kül, öğütülmüş
yüksek fırın cürufu ve silis dumanı gibi endüstri atığı maddeler ve
pirinç kapçığı külü, buğday sapı külü gibi tarım artıklarının yakılması
ile elde edilen küllerdir (Torii ve Kawamura, 1992; Mazlum, 1989;
Biricik, 1995).
 Sönmüş kireç veya çimento ile birlikte kullanılan doğal
veya yapay puzolanlar, Ca(OH)2’i bağlaması ve ince
boşlukları doldurması nedeni ile betonun zararlı
ortama karşı dayanıklılığını arttırır (Mehta ve Gjorv,
1982; Bonen, 1993). Puzolanlar, söndürülmüş kireç ve
su ile doğrudan kullanılabildikleri gibi, çimento
üretiminde, portland çimentosunun klinkeri ile
birlikte öğütülerek veya beton üretiminde çimento ile
birlikte katkı maddesi olarak kullanılmaktadırlar.
 Bilindiği üzere portland çimentosunun dikalsiyum silikat (C2S) ve
trikalsiyum silikat (C3S) gibi ana bileşenlerinin su ile reaksiyonları
sonucunda bağıntılardan görüldüğü gibi bağlayıcılık özelliği olan
kalsiyum-silikat-hidrat (CSH) jelleri ve kalsiyum hidroksit
oluşmaktadır (Erdoğan, 2003; Postacıoğlu, 1986).

 Puzolanlar su ile karşılaştığında ilk aşamada puzolan ile çimentodaki


alkalilerden kaynaklanan alkali hidroksit arasındaki reaksiyonlar, ikinci
aşamada ise, çimentonun hidratasyonu ile ortaya çıkan kalsiyum
hidroksitle puzolan arasında güçlü reaksiyonlar oluşmaktadır. Puzolan
ve Ca(OH)2 ‘in reaksiyonu sonucunda C-S-H jelleri gibi çok kuvvetli
hidrolik bağlayıcı özellikteki ürünler ortaya çıkmaktadır. Ortam
sıcaklığı arttıkça, çimentodaki alkali hidroksitlerin çözünebilirliği
artmakta ve reaksiyonlar daha erken oluşabilmektedir (Erdoğan, 2003).
SEM Görüntüleri (2000 Büyütme)

CEM I 42,5 10 m Cüruf

Uçucu Kül Silis Dumanı


Puzolanik Aktivite
 Puzolanlara puzolanik özellik kazandıran SiO2, Al2O3, ve
Fe2O3’in miktarı, amorf yapısı ve puzolanın inceliğidir. Amorf
silis kalitatif olarak X-Işını difraktometresi ile, kantitatif olarak
da kimyasal gravimetrik yöntemlerle belirlenebilir (Bidin vd.,
1984). Puzolanik aktivite, kimyasal, mekanik ve fiziksel deneyler
ile araştırılır (Neville, 1990). Puzolanik aktiviteyi belirleyen ya da
buna önemli ölçüde katkıda bulunan faktörler, maddenin
kimyasal bileşimi, termodinamik kararsızlığı ve özgül yüzeyidir.
Puzolanik Aktivitenin Mekanik Deneyler ile
Araştırılması

 Mekanik deneylerde TS 25 (1975) Traslı


çimento standardında belirtildiği şekilde
hazırlanan numunelerde eğilme ve basınç
deneyleri yapılır. Bunun için TS 25’e (1975)
göre, 1 dm³ harç için verilen miktarlarda
puzolan malzeme, sönmüş kireç, standart Malzemeler Standart Miktarlar
kum ve su karıştırılarak elde edilen ve Standart kum 1350 g
standarda uygun koşullarda saklanan
4x4x16 cm. boyutundaki harç numunelerde Sönmüş kireç 150 g
7. günde TS EN 196-1 (2002)’ye göre eğilme Puzolan 2x150x(p/k)
deneyi ve kırılan parçalarda basınç
deneyleri yapılır. Su 0.50(150+puzolan)

 Eğilme mukavemetinin 1 N/mm2 den,


basınç mukavemetinin 4 N/mm2 den
büyük olması halinde maddenin puzolanik
özelliğe sahip olduğu kabul edilir.
Puzolanik Aktivitenin Fiziksel Deneyler ile Araştırılması
 Puzolanik aktivitenin fiziksel yollar ile incelenmesi için X-Ray Analizi
(X-Ray), Diferansiyel Termal Analiz (DTA) ve Taramalı Elektron
Mikroskobu (SEM) ile incelemeler yapılır.
 X-Ray analizlerinde piklere rastlanmaması yapının amorf olduğunu
gösterir
 SEM incelemesinde ise puzolan maddenin farklı büyütme oranlarında
fotoğrafları çekilir, bu bölgelerde difraktogram ile kalitatif kimyasal
analiz yapılır ve difraktogramı alınır.
 DTA-TG analizleri, oda sıcaklığından başlayıp, 1100 0C kadar ulaşan
sıcaklık aralıklarında, minerallerin veya farklı türdeki kimyasal
maddelerin ısı artışı karşısında göstermiş oldukları ağırlık ve enerji
değişimlerini grafiksel olarak belirlemek için kullanılır. DTA-TG
analizleri yardımıyla, minerallerdeki kristalografik dönüşümler, eritme,
bileşimsel bozuşma, su kaybı gibi özellikler belirlenir.
1. Ekonomi ve enerji tasarrufu sağlar,
2.Doğal kaynakların ve çevrenin korunmasına (sera
gazlarının azaltılması) katkı sağlar,
3. Hidratasyon ısısını azaltır,
4. Çimento ürünlerinde işlenebilmeyi kolaylaştırır,
5. Dayanıklılığı ve zamanla dayanımı artırır.
Beton Teknolojinde Son Gelişmeler (Nano Tozlar)

You might also like