You are on page 1of 1

İbrahim KALIN

“dünya” fiziki âlemden ziyade, insanın varlıkla ilişkiye girdiği yeri


ifade eder. Dünyanın fizik özellikleri, bunların nasıl ortaya çıktığı
ve hangi ilkelere bağlı olduğu, geleneksel medeniyetlerin ve bi-
limlerin temel konularından biridir. Kutsal kitapların hikâye ettiği
yaratılış süreci, dünyanın bir yaratıcı tarafından nasıl yaratıldığını
anlatırken, aynı zamanda maddî oluş ile ahlakî tutum arasında da
güçlü ve doğrudan bir bağ kurarlar. Tanrı’nın âlemi neden yarattığı
ile insanın bu âlemde nasıl davranması gerektiği soruları, tabiî dü-
zen ile ahlakî düzen arasında güçlü bir ilişki kurar.
“Dünya”, bu ilişkinin ortaya çıktığı ve insan aklının ve dilinin
(logos, nutk) marifetiyle dile getirildiği yerdir. Dünya’nın felsefî bir
kavram olarak ortaya çıkması, yaratma eyleminin sunduğu çerçe-
ve içinde gerçekleşir. Tarihteki irili ufaklı bütün medeniyetlerde
dünyanın vücuda gelmesiyle insanın bu dünya içindeki serüveni
arasında doğrudan bir ilişki kurulmuştur. Bu yüzden geleneksel
kozmolojilerde dünyanın yaradılışı salt fizikî-morfolojik bir konu
olarak ele alınmamış, felsefe-bilim bakış açısıyla evrenin hem fizik-
sel hem de sembolik-metafizik anlamı üzerine modeller geliştiril-
miştir. Bu noktada kozmolojinin nihaî amacı, evrende neden kaos
değil de düzen (cosmos, nizam) olduğunu tutarlı bir şekilde ortaya
koymaktır.69
Fakat dünya hakkındaki araştırmamız bununla sınırlı değildir.
Bu dünyada insanın nasıl yaşaması gerektiği de aynı araştırmanın
konusudur. Burada modern hümanizmin indirgemecilik tuzağına
düşmeden varlıkve insanın yaradılış gayesi arasında bir bağ kurul-
muş ve evrenin son tahlilde insanın hizmetine verildiği, ona “mu-
sahhar” kılındığı ifade edilmiştir. Yaratılış gayesi açısından değer-
lendirildiğinde insanın varlığı, âlemi bütünler ve tamamına erdirir,
zira İslam metafiziğinde insanın sahip olduğu mertebe, diğer bü-
tün varlıkların üstündedir. “Dünya”, insanın bu tecrübeyi yaşadı-
ğı yerin adıdır. Bu yüzden Kur’an’da “âlem” kelimesi çoğul olarak
(âlemîn) kullanılırken, dünya kelimesi tekil olarak geçer.
“Dünya” kavramının ortaya çıkışını daha açık bir şekilde ortaya
32 koymak için, evrenin farklı şekillerde nasıl ele alındığına kısaca
Dîvân temas etmemiz ve üç araştırma alanı arasında bir ayrım yapma-
2010/2 mız gerekiyor. Bu alanları kozmografi, kozmogoni ve kozmoloji

69  Batı dillerindeki cosmos kelimesi aynı anda hem “âlem” hem de “düzen”
fikrini içerir; bu yüzden bu kelimeyi Türkçeye “nizam-ı âlem” olarak da
tercüme edebiliriz.

You might also like