You are on page 1of 1

İbrahim KALIN

kadim Çin, Hint, Yunan, Ortaçağ Batı ve İslam düşünce gelenekle-


rinde geniş bir şekilde ele alınmış ve felsefeyi, kozmoloji ile ahlak
arasında uzanan bir araştırma alanı haline getirmiştir. Tabiat ile
insanın birbirini bütünlemesi ve tamamlaması, her ikisinin de aynı
evrensel ilkelere dayanıyor olmasından kaynaklanır. Dünya görü-
şü, âlem tasavvuru, ahlak sistemi ve medeniyet kavramları arasın-
daki ilişkiyi sağlayan şey de evrenin düzenine hâkim olan ilke ve
kurallarla, insanın yaşamına yön vermesi gereken erdemlerin, aynı
kaynaktan besleniyor olmasıdır. İnsan ile tabiat arasındaki “ünsi-
yet” (türdeşlik ve yakınlık) ilişkisi, romantik ve sentimental bir dü-
şüncenin değil, iki varlık düzeyinin de aynı ilkelere bağlı olmasının
bir sonucudur. Bu yüzden medeniyetin kurucu unsurları olan şe-
hir hayatı ve sosyal düzen, kozmik düzendeki ilkeleri kendilerine
model alırlar. Modernite öncesi medeniyetler, adalet ve düzeni
sübjektif değerler değil, objektif ve kozmik ilkeler olarak kabul et-
mişler ve evrenin yapısıyla kendi yaşam biçimleri arasında bir bağ
kurmuşlardı.
Yunan düşüncesinde “Sokratik Devrim” olarak bilinen tarihi ha-
dise, bu gerçeği ortadan kaldırmamakta, tersine teyit etmektedir.
Romalı filozof ve devlet adamı Cicero’nun (ö. 43 m.ö.) formüle et-
tiği bu devrim, felsefenin temel araştırma konusunun tabiattan ve
geniş manasıyla âlemden ahlak alanına ve beşerî sorunlara yönel-
mesi ve insan-temelli bir uğraş alanı olarak tarif edilmeye başlama-
sıdır. Cicero’ya göre “Sokrates felsefeyi göklerden şehirlere getiren
ve evlere sokan kişiydi”. Âlemin nasıl vücuda geldiğini araştıran
ve “kurucu unsuru” bulmayan çalışan Yunan filozoflarının tersi-
ne Sokrates felsefeyi “hayata, insanların geleneklerine ve iyi ve
kötü şeylere dair konuları araştıran” bir uğraş haline getirmiştir.81
Görkemli Roma’nın yıkılışını bizzat müşahede eden ve hukuk ve
siyaseti felsefenin üstünde tutan Cicero’nun Sokrates’i bir “amelî
hikmet” filozofu olarak değerlendirmesi bizi şaşırtmamalıdır.82
Cicero’nun ve onu neslinin yaşadığı pratik ve acil sorunların or-
taya çıkarttığı bu sonuç, Sokrates’in ve onun temsil ettiği felsefe
mektebinin, kozmik sorunlarla yakından ilgilendiği gerçeğini orta-
dan kaldırmamaktadır. Nitekim Sokrates’in kâtibi, dostu, talebesi
38
Dîvân 81 ������������������
Nakleden���������
�����������������
Brague, The Wisdom of the World, s. 30.
2010/2 82 ���������������������������������������������������������������������������
��������������������������������������������������������������������������
Bununla beraber Sokrates’in bir “tabiat adamı” olmadığı da bir gerçektir.
Phaedrus 230, kısmen ironik bir şekilde Soktates’in tabiatta kendini âdeta
bir yabancı gibi hissettiğini söyler ve ekler: “Ben öğrenmeye âşık biriyim.
Ve benim hocalarım ağaçlar yahut kırlar değil, şehirlerde ikamet eden in-
sanlardır”.

You might also like