Professional Documents
Culture Documents
Perp
Perp
ADJECTIVE + "in"
deficient in ... bakımından eksik, yetersiz
experienced in -de tecrübeli, deneyimli
interested in i/e ilgili, alakadar
rich in ... bakımından zengin
ADJECTIVE + "on"
dependent on -e bağımlı, bağlı
keen on -e düşkün, meraklı, istekli
ADJECTIVE + "at"
angry at -e kızgın, sinirli
annoyed at -e kızgın, sinirli
bad at -de kötü, başarısız
delighted at -den memnun
good at -de iyi, başarılı
skillful at -de becerikli
surprised at -e şaşırmış, şaşkın
ADJECTIVE + "of"
afraid of -den korkan
ashamed of -den utanmış
aware of -nın farkında
bored of -den sıkılmış
capable of -yı yapabilir
conscious of -nın bilincinde, farkında
devoid of -den yoksun, mahrum
envious of -i kıskanan, kıskanç
fond of -e düşkün
frightened of -den korkan, korkak
full of ile dolu
guilty of -den suçlu
ignorant of -den habersiz, bihaber
proud of -dan gururlu
scared of -den korkan, korkak
short of -den yoksun
suspicious of -den şüpheli
tired of -den bıkmak
unaware of -den habersiz, bihaber
unconscious of -den habersiz, bihaber
ADJECTIVE + "for"
accountable for -den sorumlu, mesul
appropriate for ... için uygun
available for ... için mevcut, hazır
eager for ... için istekli, hevesli, meraklı
eligible for -e uygun, seçilebilir
essential for ... için gerekli, esas, temel
famous for -sıyla ünlü
grateful for smt ... için minnettar
known for -sıyla bilinen
liable for -den sorumlu
necessary for ... için gerekli
notorious for -den adı çıkmış, kötü ünlenmiş
ready for ... için hazır
responsible for -den sorumlu
suitable for ... için uygun
ADJECTIVE + "about"
anxious about ... hakkında endişeli, kaygılı
concerned about ... hakkında endişeli, kaygılı
curious about ... hakkında meraklı
enthusiastic about ... hakkında istekli, hevesli
excited about ... hakkında heyecanlı
optimistic about ... hakkında iyimser
pessimistic about ... hakkında karamsar, kötümser
worried about ... hakkında endişeli, kaygılı
ADJECTIVE + "from"
different from -den farklı
distinct from -den ayrı
separate from -den ayrı
tired from -den yorulmuş, yorgun
ADJECTIVE + "with"
acquainted with -e aşina, tanıdık
angry with smb (birine) kızgın, sinirli
annoyed with (birine) kızgın, sinirli
associated with ile ilgili
busy with ile meşgul
careful with dikkatli
compatible with ile uyumlu
concerned with ile ilgili
confronted with ile yüzleşmiş, karşı karşıya kalmış
consistent with ile uyumlu
content with -den memnun, hoşnut
delighted with -den memnun, hoşnut
disappointed with -den hayal kırıklığına uğramış
equipped with ile donatılmış
familiar with smt -e aşina
furnished with ile donatılmış
obsessed with -e takıntılı, saplantılı
patient with -e karşı sabırlı
pleased with -den memnun, hoşnut
satisfied with -den memnun, hoşnut
ADJECTIVE +"to"
accustomed to -e alışkın
addicted to -e bağımlı
adjacent to -e bitişik, yakın
akin to -e benzer
apt to -e eğilimli, meyilli
attached to -e bağlı
beneficial to -e faydalı, yararlı
close to -e yakın
committed to -e kendini adamış
equivalent to -e eşit
faithful to -e sadık, vefalı
familiar to smb -e aşina
grateful to smb -e minnettar
hostile to -e karşı düşmanca
identical to -e benzer
immune to -e bağışıklığı olan immune against
indifferent to -e ilgisiz, kayıtsız
inferior to -e göre daha kalitesiz, niteliksiz
kind to -e karşı nazik, kibar
liable to -e eğilimli, meyilli
limited to ile sınırlı
married to ile evli
obliged to ile yükümlü
oblivious to -den habersiz, bihaber
prone to -e eğilimli, meyilli
related to ile ilişkili
relevant to ile ilgili
sensitive to -e karşı korunmasız, hassas
similar to -e benzer
superior to -e göre daha üstün, daha nitelikli
susceptible to -e karşı korunmasız, hassas
vulnerable to -e karşı korunmasız, hassas
NOUN + "in"
belief in -e inanç
decrease in -de azalma, düşüş
delay in -de gecikme
difficulty in -de sıkıntı, zorluk
experience in -de tecrübe, deneyim
expert in -de uzman
fail in -de azalma, düşüş
increase in -de artış, yükselme
interest in -e ilgi
reduction in -de azalma, düşüş
rise in -de artış, yükselme
change in -de değişiklik
reduction in -de kısaltma
NOUN + "on"
advice on ile ilgili tavsiye
agreement on üzerinde anlaşma, uzlaşı
article on hakkında makale
assault on -e saldırı
attack on -e saldırı
authority on -de otorite, yetki
ban on -e yasaklama
recommendation on hakkında tavsiye
debate on hakkında tartışma
decision on hakkında karar
dependence on -e bağımlılık, bağlılık
effect on üzerinde etki
emphasize on -e vurgu
expert on -de uzman
impact on üzerinde etki
influence on üzerinde etki
information on üzerine bilgi
interest on -e uygulanan faiz
opinion on üzerine fikir, düşünce
report on üzerine haber
research on hakkında araştırma
restriction on -ya kısıtlama
stress on -e vurgu
tax on -e vergi
NOUN + "at"
anger at smt -e kızgınlık
expert at -de uzman
NOUN + "of"
advantage of -nın avantajı
awareness of -nın farkındalığı
difference of -nın farkı
example of -nın örneği
fear of -nın korkusu
habit of -nın alışkanlığı
intention of -nın niyeti
NOUN + "between"
bond between ... arasındaki bağ, ilişki
comparison between ... arasında kıyaslama, karşılaştırma
connection between ... arasındaki ilişki
contrast between ... arasındaki zıtlık
difference between ... arasındaki fark
link between ... arasındaki bağlantı, ilişki
relationship between ... arasındaki ilişki
similarity between ... arasındaki benzerlik
NOUN + "against"
fight against -e karşı savaş
measure against -e karşı önlem, tedbir
precaution against -e karşı önlem, tedbir
protection against -e karşı koruma
step against -e karşı önlem, tedbir
struggle against -e karşı mücadele
action against -e karşı önlem, tedbir
NOUN + "into"
inquiry into -e dair araştırma, soruşturma
investigation into -e dair inceleme, soruşturma
research into -e dair araştırma
NOUN + "for"
acclaim for için beğeni, övgü
admiration for -e hayranlık
application for için başvuru
cure for için tedavi
demand for -e talep
desire for için istek, arzu
hope for için ümit, umut
longing for -e özlem
need for -e ihtiyaç
order for için sipariş / emir
passion for için tutku
preference for -e yönelik tercih
reason for -nın sebebi
request for için rica, istek
respect for için saygı
responsibility for -nın sorumluluğu
room for için yer / alan
search for için arayış
struggle for için mücadele
NOUN + ''about"
agreement about hakkında anlaşma, uzlaşı
anxiety about hakkında gerginlik, endişe, kaygı
debate about hakkında tartışma
decision about hakkında karar
doubt about hakkında şüphe
estimate about hakkında tahmin
information about hakkında bilgi
knowledge about hakkında bilgi
opinion about hakkında fikir, düşünce
NOUN + "from"
citation from -den alıntı
protection from -den koruma
quotation from -den alıntı
transition from -den geçiş, değişiklik
NOUN + "with"
association with ile ilişki
connection with ile bağlantı, ilişki
contrast with ile zıtlık
difficulty with ile ilgili sıkıntı, problem
matter with ile ilgili sıkıntı, problem
obsession with -e takıntı, saplantı
problem with ile ilgili sıkıntı, problem
relationship with ile ilişki
trouble with ile ilgili sıkıntı, problem
NOUN + "to"
access to -e erişim
addiction to -e bağımlılık
alternative to -e alternatif
approach to -e yaklaşım
attitude to / towards -e karşı tutum, tavır
contribution to -e katkı
damage to -e zarar, hasar
devotion to -e adama
exception to -rıın istisnası
invitation to -e davet
reaction to -e tepki
reference to -e atıf, referans
relevance to -e uygunluk
reply to -e cevap, yanıt
response to -e cevap, yanıt
solution to -e çözüm
threat to -e tehdit, risk
transition to -e geçiş, değişiklik
NOUN + "over"
advantage over -e karşı avantaj
authority over üzerinde otorite, yetki
control over üzerine denetim, kontrol
effect over üzerinde etki
impact over üzerinde etki
influence over üzerinde etki
"in" + NOUN
in advance önceden
in a nutshell özet olarak, kısaca
in captivity tutsak, esir
in cash nakit olarak
in charge of -den sorumlu
in conclusion sonuç olarak
in touch iletişim halinde
in danger tehlikede
in debt borçlu
in demand rağbet gören
in retrospect geri dönüp bakıldığında
in fashion modaya uygun
in writing yazılı olarak
in my opinion bana göre, bence
in order düzenli
in person şahsen, bizzat
in progress yapılmakta olan
in reality aslında, gerçekte
in the end nihayet, sonunda
in time zamanından önce
in turn sırayla, nöbetleşe
in vain boşuna, nafile
in theory teoride
in effect yürürlükte
in force geçerli, yürürlükte
in size genişlik bakımından
in need ihtiyaç sahibi, ihtiyacı olan
in practice uygulamada
in peril tehlike altında
"to" + NOUN
To my mind bana göre, bence
To my surprise beni şaşırtan
To my amazement beni hayrete düşüren
"by" + NOUN
By hand el ile, elden
By cheque çek ile
By law kanunen
By heart ezbere
By mistake yanlışlıkla
By definition tanımı gereği
By chance kazara
By nature doğuştan, fıtrat gereği
By the river nehir kenarında
By air hava yolları ile
"under" + NOUN
Under pressure baskı altında pressure on