be involved in dahil olmak, kapsamına girmek believe in inanmak interfere in müdahale etmek, karışmak invest in yatırım yapmak participate in katılım sağlamak persist in sürmek, devam etmek specialize in bir alanda uzmanlaşmak succeed in başarmak, başarılı olmak take part in katılım sağlamak absorb in emmek, içine çekmek VERB + "on" agree on üzerinde uzlaşmak argue on üzerinde tartışmak be based on/upon -e dayalı olmak comment on üzerine yorum yapmak concentrate on odaklanmak depend on /upon güvenmek, bağlı olmak focus on odaklanmak insist on ısrarcı olmak rely on güvenmek, bel bağlamak spend on harcamak waste on boşa harcamak work on üzerine çalışma yapmak decide on karar vermek congratulate on tebrik etmek VERB + "at" aim at hedeflemek, amaçlamak bark at havlamak laugh at gülmek look at bakmak smile at gülmek stare at gözlerini dikerek bakmak VERB + "of" accuse of suçlamak approve of onaylamak be composed of -den oluşmak, içermek, kapsamak consist of -den oluşmak, içermek, kapsamak dream of hayal etmek hear of duymak, işitmek take advantage of yararlanmak, faydalanmak make use of yararlanmak, faydalanmak be made of -den yapılmak be proud of gurur duymak be tired of -den yorulmak be afraid of korkmak be aware of farkında olmak be capable of yapabilmek be envious of kıskanmak be fond of düşkün olmak be of sahip olmak VERB + "for" apologize for sth (bir şey için) özür dilemek apply for başvurmak ask for istemek, talep etmek beg for yalvarmak blame smb far sth (birini bir şey ile) suçlamak care for umursamak, ilgilenmek fight for (bir şey için) savaşmak long for özlemek mistake for karıştırmak, sanmak, zannetmek pay for ödeme yapmak, parasını ödemek provide sth for smb (birisi için bir şey) sağlamak remember for (birini bir şey ile) hatırlamak remember on search for aramak substitute for yerine geçmek, yerini almak vote for lehine oy kullanmak wait for beklemek, yolunu gözlemek yearn for can atmak, çok istemek be famous for ünlü olmak, bilinmek stand for simgelemek, temsil etmek look for aramak arrest smb for tutuklamak pray for dua etmek VERB + "about" be concerned about endişelenmek, kaygılanmak be worried about endişelenmek, kaygılanmak be anxious about endişelenmek, kaygılanmak dream about hayal etmek hear about duymak, işitmek talk about konuşmak think about düşünmek forget about unutmak boast about övünmek complain about şikayet etmek VERB + "with" agree with smb hemfikir olmak, katılmak associate with ilişkilendirmek charge sb with sth birini bir şey ile suçlamak coincide with ile çakışmak, tesadüf etmek collide with çarpışmak compare with bir şeyi bir şey ile kıyaslamak compete with rekabet etmek, yarışmak confront with ile yüzleşmek, karşılaşmak face with ile yüzleşmek, karşılaşmak help with yardımcı olmak interfere with müdahale etmek, karışmak provide smb with sth birisine bir şey sağlamak cope with uğraşmak, başa çıkmak deal with ilgilenmek be satisfied with memnun/tatmin olmak be concerned with ile ilgili olmak be content with ile yetinmek be equipped with ile donatmak be familiar with aşina olmak, tanımak comply with uymak, itaat etmek be blessed with ile kutsanmak be annoyed with smb kızmak be angry with smb kızmak be involved with dahil olmak, ilgilenmek quarrel with smb tartışmak VERB + "to" adapt to ayak uydurmak, uyum sağlamak adjust to ayak uydurmak, uyum sağlamak apologize to smb birisinden özür dilemek attribute to -e bağlamak, atfetmek, yormak be exposed to -e maruz kalmak belong to -e ait olmak consent to -e razı olmak contribute to katkıda bulunmak, sebep olmak dedicate to adamak devote to adamak appeal to çekici gelmek, cezbetmek object to karşı çıkmak, itiraz etmek react to tepki vermek, yanıt vermek respond to yanıt vermek, cevap vermek subject to maruz bırakmak conform to uymak, itaat etmek stick to uymak, itaat etmek lead to neden olmak, -e yol açmak give rise to neden olmak, -e yol açmak refer to gönderme yapmak, atıfta bulunmak be addicted to bağımlı olmak tend to eğiliminde olmak consent to razı olmak resort to -e başvurmak add to eklemek confess to itiraf etmek adhere to yapışmak, bağlı olmak react to -e tepki vermek VERB + "from" arise from -den kaynaklanmak benefit from -den faydalanmak, yararlanmak derive from -den türemek deter from caymak, vazgeçmek differ from -den farklılık göstermek, farklı olmak distinguish from ayırmak emerge from -den kaynaklanmak expel from kovmak, atmak, ihraç etmek infer from çıkarım yapmak, sonuç çıkarmak originate from -den türemek, -den gelmek prevent from engellemek, önlemek recover from iyileşmek, kurtulmak resign from görevinden istifa etmek result from -den kaynaklanmak suffer from -den mustarip olmak, acı çekmek refrain from -den kaçınmak abstain from -den kaçınmak be made from -den yapılmak stem from -den doğmak, ortaya çıkmak prohibit from -den yasaklamak VERB + "over" agree over üzerinde uzlaşmak argue over üzerinde tartışmak be over bitmek, sona ermek check over incelemek, denetlemek spread over yayılmak VERB + "into" break into zorla girmek (hırsız, polis...) change sth into sth bir şeyi bir şeye dönüştürmek convert sth into sth bir şeyi bir şeye dönüştürmek penetrate into nüfuz etmek, içerisinden geçmek transform sth into sth bir şeyi bir şeye dönüştürmek turn sth into sth bir şeyi bir şeye dönüştürmek VERB + "against" vote against aleyhine oy vermek discriminate against ayrımcılık yapmak insure against sigorta yapmak warn against uyarmak struggle against çabalamak rebel against isyan etmek react against tepki vermek VERB + "between" distinguish between ayırt etmek choose between seçim yapmak VERB + "out of" develop out of -den ortaya çıkmak VERB + "by" abide by uymak, itaat etmek ADJECTIVE + "in" deficient in ... bakımından eksik, yetersiz experienced in -de tecrübeli, deneyimli interested in i/e ilgili, alakadar rich in ... bakımından zengin ADJECTIVE + "on" dependent on -e bağımlı, bağlı keen on -e düşkün, meraklı, istekli ADJECTIVE + "at" angry at -e kızgın, sinirli annoyed at -e kızgın, sinirli bad at -de kötü, başarısız delighted at -den memnun good at -de iyi, başarılı skillful at -de becerikli surprised at -e şaşırmış, şaşkın ADJECTIVE + "of" afraid of -den korkan ashamed of -den utanmış aware of -nın farkında bored of -den sıkılmış capable of -yı yapabilir conscious of -nın bilincinde, farkında devoid of -den yoksun, mahrum envious of -i kıskanan, kıskanç fond of -e düşkün frightened of -den korkan, korkak full of ile dolu guilty of -den suçlu ignorant of -den habersiz, bihaber proud of -dan gururlu scared of -den korkan, korkak short of -den yoksun suspicious of -den şüpheli tired of -den bıkmak unaware of -den habersiz, bihaber unconscious of -den habersiz, bihaber ADJECTIVE + "for" accountable for -den sorumlu, mesul appropriate for ... için uygun available for ... için mevcut, hazır eager for ... için istekli, hevesli, meraklı eligible for -e uygun, seçilebilir essential for ... için gerekli, esas, temel famous for -sıyla ünlü grateful for smt ... için minnettar known for -sıyla bilinen liable for -den sorumlu necessary for ... için gerekli notorious for -den adı çıkmış, kötü ünlenmiş ready for ... için hazır responsible for -den sorumlu suitable for ... için uygun ADJECTIVE + "about" anxious about ... hakkında endişeli, kaygılı concerned about ... hakkında endişeli, kaygılı curious about ... hakkında meraklı enthusiastic about ... hakkında istekli, hevesli excited about ... hakkında heyecanlı optimistic about ... hakkında iyimser pessimistic about ... hakkında karamsar, kötümser worried about ... hakkında endişeli, kaygılı ADJECTIVE + "from" different from -den farklı distinct from -den ayrı separate from -den ayrı tired from -den yorulmuş, yorgun ADJECTIVE + "with" acquainted with -e aşina, tanıdık angry with smb (birine) kızgın, sinirli annoyed with (birine) kızgın, sinirli associated with ile ilgili busy with ile meşgul careful with dikkatli compatible with ile uyumlu concerned with ile ilgili confronted with ile yüzleşmiş, karşı karşıya kalmış consistent with ile uyumlu content with -den memnun, hoşnut delighted with -den memnun, hoşnut disappointed with -den hayal kırıklığına uğramış equipped with ile donatılmış familiar with smt -e aşina furnished with ile donatılmış obsessed with -e takıntılı, saplantılı patient with -e karşı sabırlı pleased with -den memnun, hoşnut satisfied with -den memnun, hoşnut ADJECTIVE +"to" accustomed to -e alışkın addicted to -e bağımlı adjacent to -e bitişik, yakın akin to -e benzer apt to -e eğilimli, meyilli attached to -e bağlı beneficial to -e faydalı, yararlı close to -e yakın committed to -e kendini adamış equivalent to -e eşit faithful to -e sadık, vefalı familiar to smb -e aşina grateful to smb -e minnettar hostile to -e karşı düşmanca identical to -e benzer immune to -e bağışıklığı olan immune against indifferent to -e ilgisiz, kayıtsız inferior to -e göre daha kalitesiz, niteliksiz kind to -e karşı nazik, kibar liable to -e eğilimli, meyilli limited to ile sınırlı married to ile evli obliged to ile yükümlü oblivious to -den habersiz, bihaber prone to -e eğilimli, meyilli related to ile ilişkili relevant to ile ilgili sensitive to -e karşı korunmasız, hassas similar to -e benzer superior to -e göre daha üstün, daha nitelikli susceptible to -e karşı korunmasız, hassas vulnerable to -e karşı korunmasız, hassas NOUN + "in" belief in -e inanç decrease in -de azalma, düşüş delay in -de gecikme difficulty in -de sıkıntı, zorluk experience in -de tecrübe, deneyim expert in -de uzman fail in -de azalma, düşüş increase in -de artış, yükselme interest in -e ilgi reduction in -de azalma, düşüş rise in -de artış, yükselme change in -de değişiklik reduction in -de kısaltma NOUN + "on" advice on ile ilgili tavsiye agreement on üzerinde anlaşma, uzlaşı article on hakkında makale assault on -e saldırı attack on -e saldırı authority on -de otorite, yetki ban on -e yasaklama recommendation on hakkında tavsiye debate on hakkında tartışma decision on hakkında karar dependence on -e bağımlılık, bağlılık effect on üzerinde etki emphasize on -e vurgu expert on -de uzman impact on üzerinde etki influence on üzerinde etki information on üzerine bilgi interest on -e uygulanan faiz opinion on üzerine fikir, düşünce report on üzerine haber research on hakkında araştırma restriction on -ya kısıtlama stress on -e vurgu tax on -e vergi NOUN + "at" anger at smt -e kızgınlık expert at -de uzman NOUN + "of" advantage of -nın avantajı awareness of -nın farkındalığı difference of -nın farkı example of -nın örneği fear of -nın korkusu habit of -nın alışkanlığı intention of -nın niyeti NOUN + "between" bond between ... arasındaki bağ, ilişki comparison between ... arasında kıyaslama, karşılaştırma connection between ... arasındaki ilişki contrast between ... arasındaki zıtlık difference between ... arasındaki fark link between ... arasındaki bağlantı, ilişki relationship between ... arasındaki ilişki similarity between ... arasındaki benzerlik NOUN + "against" fight against -e karşı savaş measure against -e karşı önlem, tedbir precaution against -e karşı önlem, tedbir protection against -e karşı koruma step against -e karşı önlem, tedbir struggle against -e karşı mücadele action against -e karşı önlem, tedbir NOUN + "into" inquiry into -e dair araştırma, soruşturma investigation into -e dair inceleme, soruşturma research into -e dair araştırma NOUN + "for" acclaim for için beğeni, övgü admiration for -e hayranlık application for için başvuru cure for için tedavi demand for -e talep desire for için istek, arzu hope for için ümit, umut longing for -e özlem need for -e ihtiyaç order for için sipariş / emir passion for için tutku preference for -e yönelik tercih reason for -nın sebebi request for için rica, istek respect for için saygı responsibility for -nın sorumluluğu room for için yer / alan search for için arayış struggle for için mücadele NOUN + ''about" agreement about hakkında anlaşma, uzlaşı anxiety about hakkında gerginlik, endişe, kaygı debate about hakkında tartışma decision about hakkında karar doubt about hakkında şüphe estimate about hakkında tahmin information about hakkında bilgi knowledge about hakkında bilgi opinion about hakkında fikir, düşünce NOUN + "from" citation from -den alıntı protection from -den koruma quotation from -den alıntı transition from -den geçiş, değişiklik NOUN + "with" association with ile ilişki connection with ile bağlantı, ilişki contrast with ile zıtlık difficulty with ile ilgili sıkıntı, problem matter with ile ilgili sıkıntı, problem obsession with -e takıntı, saplantı problem with ile ilgili sıkıntı, problem relationship with ile ilişki trouble with ile ilgili sıkıntı, problem NOUN + "to" access to -e erişim addiction to -e bağımlılık alternative to -e alternatif approach to -e yaklaşım attitude to / towards -e karşı tutum, tavır contribution to -e katkı damage to -e zarar, hasar devotion to -e adama exception to -rıın istisnası invitation to -e davet reaction to -e tepki reference to -e atıf, referans relevance to -e uygunluk reply to -e cevap, yanıt response to -e cevap, yanıt solution to -e çözüm threat to -e tehdit, risk transition to -e geçiş, değişiklik NOUN + "over" advantage over -e karşı avantaj authority over üzerinde otorite, yetki control over üzerine denetim, kontrol effect over üzerinde etki impact over üzerinde etki influence over üzerinde etki "in" + NOUN in advance önceden in a nutshell özet olarak, kısaca in captivity tutsak, esir in cash nakit olarak in charge of -den sorumlu in conclusion sonuç olarak in touch iletişim halinde in danger tehlikede in debt borçlu in demand rağbet gören in retrospect geri dönüp bakıldığında in fashion modaya uygun in writing yazılı olarak in my opinion bana göre, bence in order düzenli in person şahsen, bizzat in progress yapılmakta olan in reality aslında, gerçekte in the end nihayet, sonunda in time zamanından önce in turn sırayla, nöbetleşe in vain boşuna, nafile in theory teoride in effect yürürlükte in force geçerli, yürürlükte in size genişlik bakımından in need ihtiyaç sahibi, ihtiyacı olan in practice uygulamada in peril tehlike altında "to" + NOUN To my mind bana göre, bence To my surprise beni şaşırtan To my amazement beni hayrete düşüren "by" + NOUN By hand el ile, elden By cheque çek ile By law kanunen By heart ezbere By mistake yanlışlıkla By definition tanımı gereği By chance kazara By nature doğuştan, fıtrat gereği By the river nehir kenarında By air hava yolları ile "under" + NOUN Under pressure baskı altında pressure on Under the terms of şartları altında Under the circumstances şartlarına göre Under way yapılmakta, yolda Under scrutiny gözetim altında "at" + NOUN At will keyfi, isteğe göre At profit / loss karda, zararda At any cost ne pahasına olursa At your convenience size uygun zamanda At short notice kısa sürede At issue gündemde At stake tehlikede At times bazen, zaman zaman At random rasgele "out of" + NOUN Out of date modası geçmiş Out of debt borcu olmayan Out of order bozuk, çalışmayan Out of question imkansız Out of reach erişilmez, ulaşılmaz Out of respect saygıdan dolayı Out of sight görünmeyen "on" + NOUN On a diet diyette, rejimde On a trip seyahatte, gezide On duty görevde, nöbette On an expedition seferde On application başvuru üzerine On average ortalama On board gemide, trende On business işiyle meşgul On fire alev almış, yanan On foot yürüyerek On guard savunmaya hazır On hold beklemede On holiday / vacation tatilde On loan ödünç olarak On occasion bazen, gerektiğinde On order sipariş üzerine On purpose kasıtlı olarak On sale satılık On strike grevde On the increase artışta On the whole her şey düşünüldüğünde On time tam zamanında On air canlı yayında On the agenda gündemde On stage sahnede On demand talep üzerine On the face of it görünüşe göre On route belli rotada On the internet internette "for" + NOUN For sale satılık For the sake of hatırına, uğruna