You are on page 1of 10

İnsan zekasının sonsuz boyutlarıyla karşılaşmamıza, kendi kod sistematiğiyle ışık tutan 4000

yıllık bir buluşla karşı karşıyasınız...


“O” nu bulanların neler düşündüğü bir muamma olarak hep zihnimizin kuytularında kalıp
büyümeye devam edecek kuşkusuz.
Bu muamma, sanırız Go’nun karakterindeki, sezgilerimize hitap eden ama dillendiremediğimiz,
yaşamın herhangi bir anına ait simülasyon yaratma özelliğinin ve duruşunun uyandırdığı, bilgi ya
da kod akışı olsa gerek. Evet, nedir bu 4000 yıllık serüven? Nedir bu, kendisini yaratan zihnin ayna
görünüşünü aşan, nerdeyse arketipiyle yarışan “şey”?
İnsan zihninin ürettiği ve çerçevesini çizip, tanımlayıp, kavrayıp, halledip bir köşeye
atamadığı bu düşünsel nesneye kalkıp 5-10 satırda noktayı koyacak bir şeyler karalamak
safdilliliğine düşmeyeceğiz elbet. Yapacağımız, insan zihninin ürettiği ama çözüp bir kenara
atamadığı bu problemi sizinle paylaşıp, zihinlerinizde bu muammayı çözme ateşini korlayarak
sizi de yüz binlere paralel işleyen bu organik bilgisayar ağına katmak.
Bize şu anda; bu deneyi tatmak isteyenlere, bizler gibi “Go” yu tanımak, insan zihninin
hünerlerini tadıp bu kolektif akla katılmak isteyenlere, hoş geldiniz demek düşer.
Nedir bu muamma?
Go yaklaşık 4000 yıl önce Çin’de bulunduğu belgelenen bir yaşam simülasyonu. Yeryüzünü
simgeleyen bir tahta (Goban) üzerinde, yine yaşamları ya da yaşamdaki tavırlarımızı
simgeleyen taşlarla (Go-ishi) vücut bulan bir modelleme süreci. Yaşamdaki en küçük iletişim
biçimini modelliyor. “Ben ve O” ve bir Go takımı ile vücut buluyor bu muamma. Tahta (Go-
ban) geleneksel olarak ahşaptan yapılmakta. 19X19 kesişim oluşturacak kadar çizgi
barındırıyor. Bu çizgilerin kesişimleri bizim taşlarımızı koyabileceğimiz yaşam noktaları.
Kesişim noktalarına konacak taşlar(Go-ishi) 2 renk ve bu 2 renk “Ben ve O”yu modellerken
birbirine zıt. “Ben” veya “O”dan biri siyah ya da beyaz oluyor.
Siyah oyuna ilk başlayan taraf. Bu nedenle eşitler arasında oynanmayan oyunlarda zayıf taraf
siyahla başlıyor. Her iki taraf -ki siyahın başladığını unutmayalım- sırayla birer taş koyarak
oyun sonuna ulaşıp birbirlerine üstünlük kurmaya çalışıyorlar. Tahtaya konan her taş
bulunduğu yerde kalıyor (yaşıyor) ya da kalkıyor (ölüyor). Tahtaya konan taş başka bir yaşam
yerine kaydırılamıyor. Olduğu yerde ya yaşıyor ya da ölüyor. Bu yaşam ve ölüm durumlarını
birazdan anlatacağız.
Neyse, biz Go’nun Çin’den yola çıkan serüvenine devam edelim. Artık yeni başlayan sizlerin
zihinlerinde Go’nun modeli belirmeye başlamıştır. Yaşam alanını simgeleyen oyun tahtası,
yaşamları simgeleyen taşlar... Ve bunları kullanarak bir şeyler elde etmeye çalışan “liderler”
“yönetenler” yani “Ben ve O”...
Çin’deki çıkışı üzerine birkaç söylence var. Bu oyunun (Evet, artık oyun diye adlandırabiliriz
Go’yu. Oyun kelimesini kullanmamak için epey direndik ama yine de kullandırdı bize Go,
oyun tanımını kendisi için) Çin imparatorlarından Yao (MÖ. 2357-2255) Go’yu oğlu Dan
Zhu’yu bilgeleştirmek için buldu.
Diğer bir söylenceye göre -ki Japonya’da bu kabul edilir (Çin, Çin derken Japonya’nın birden
konuya neden referans olduğunu sonradan aktaracağız.) Çin imparatoru Shun (MÖ. 2255-
2206) donuk zekalı oğlu Shang Kiun’un zekasını geliştirmek için icat etmiştir. Çin’de oyuna
“Wei-Qi” denmektedir. Şimdi sorulabilir; biz neden Go diyoruz? Ve Japonya karşınızda....
Çin’de Wei-Qi denen oyun Japon topraklarına ayak bastıktan sonra Go adını alıyor.
Gelişmesinin ikinci bölümü başlıyor. Bu günkü genel kabul gören kuralların oluşumu
Japonya’daki gelişiminin sonucunda oluşuyor.
Çin deki gelişiminde oluşan Tao etkisi, Japonya’da Zen’in de işin içine katılmasına kadar
varıyor. Japonya’da Go öğreten okullar kuruluyor. Bu okullar sayesinde Go’nun gelişimi
hızlanıyor ve yaygınlaşıyor. Shogun’ların önünde Go turnuvaları düzenleniyor. Japonya’daki
asillerin katkıları hiç de önemsenmeyecek gibi değil anlaşılacağı üzere.
Evet artık Go’nun nasıl oynanacağını ve kurallarını sıralamaya başlayıp sizi bir Go oyuncusu
haline getirmeye başlayabiliriz.
Daha önce bahsettiğimiz oyun ekipmanlarını kısaca yineleyelim:
181 siyah 180 beyaz taş, 19x19 bir oyun tahtası. Evet gerekenler sadece bunlar ve bilmeniz
gereken oyun kuralları.
Ve bu yazıyı okuyabildiğinize göre sizde bunlar mevcut durumda. Üstelik bir Go
turnuvasında
Kullanılan standartların neredeyse aynısı.
Daha önce de bahsettiğimiz gibi oyuna siyah taşlar başlıyor. Ve taşlar dama ve satrançtan
farklı olarak çizgilerin oluşturdukları dörtgenlerin içine değil çizgilerin kesişim noktalarına
yerleştiriliyor.

Şekil1: 19x19 boyutlarındaki bir tahtanın çizimi görülmekte.

Bu arada unutmadan 19x19 boyutlarının dışında çalışma tahtası olarak 13x13 ve 9x9
boyutunda tahtalar da kullanılmakta. Yeni başlayanların, 9x9 boyutunda alıştırma
yapmalarının, oyun tekniklerini geliştirmekte yararlı olacağını belirtmek isteriz.
Taşları çizgilerin kesişim noktalarına koyarak oynadığımızı söylemiştik. Oyuna siyah başlar.
Siyah ve beyaz sırayla taşlarını tahta üzerine yerleştirerek oyunu sürdürürler. Taşların
yaşadıkları sürece ilk kondukları yerden kalkmadığı da hatırınızdadır sanırız.
Taşlar nasıl yaşar ve ölür? Şimdi biraz da bu durumdan bahsedelim.
Taşlar, yerleştirildikleri kesişim noktasından çıkan çizgilerin diğer bir çizgiyle kesiştikleri
yerlerdeki yaşam noktalarından (biz bunu Türkiye’deki genel kullanım tercihi olan “nefes
alma” noktası olarak adlandıracağız) güç alarak tahta üzerinde var olurlar.
Bir taşın, nefes alma noktaları tahta üzerindeki konumlarına göre en fazla 4 en az 2 dir.
(Bkz.: Şekil 2)

Şekil2: Taşların tahtadaki konumlarına göre nefes alma noktaları


Taşların yaşama koşularını öğrendik. Ölme koşullarını da sanırız tahmin etmeye
başlayanlarınız vardır. Haklısınız taşların nefes alma noktaları yaşam koşulu olduğuna göre
ölmeleri için bu nefes alam noktalarının yok edilmesi gerekli ve yeter koşuldur.

Şekil3: Beyaz taşın 4 nefes alma noktası siyah taşlar tarafından istila edilerek
Beyaz taşın nefes alma noktaları yok edilmiştir.Artık bu taş öldür.Siyah tarafından oyun sonuna
kadar el konulur

Şekil 3’teki durum aslında şekil 4’teki durumdan sonra meydana gelen bir olaydır. Ölüm ve
yaşam durumunu anlatabilmek için sonucu belirtmenin iyi olacağını düşündük. Gelelim bu
ölüm gerçekleşmeden önceki duruma. Şekil 4’te siyah taşlar beyaz taşa bir sonraki hamlede
yaşam noktalarının tamamını yok etme, diğer bir değişle öldürme tehdidinde bulunuyor. Buna
Japonca “atari” denmekte. Beyaz bu duruma cevap vermek durumunda ya da ölmeyi göze
almak durumunda. Cevap dediğimizde nasıl bir cevap sorusu aklınıza gelmiştir.Ve bir yeni
kural daha; bir taşın nefes alma noktalarında kendi taşlarından bir taş varsa bu taşlar artık bir
grup oluşturmuşlardır ve birbirlerinin nefes alma noktalarını kullanırlar.

Şekil4: Bir taşın nefes alma noktasının rakip tarafından


bire indirilme haline atari denir. Beyaz taş sadece x noktasından nefes alabildiği için
z d ataridedir
Şekil5: Bir taş, nefes alma noktasından değen dost taş ile
Grup oluşturur. Nefes alma noktalarını arttır. Şekildeki
iki taştan oluşan siyah grubunu öldürebilmek için beyaz artık
daha fazla taş kullanmak zorundadır. 2’li beyaz grup A noktasından
ataridedir
Unutmadan taşlar tahtaya konulurlarken konulan yerde en az bir nefes alma noktası
bulunmalıdır.Yani bir taş bütün nefes alma noktaları rakip tarafından istila edilmiş bir noktaya
konulamaz. Kısaca;” İntihar Yasak!”.(Bkz. Şekli6)

Şekil 6: Siyah taşlar tarafından çevrilmiş A noktasına beyaz tarafından taş konulması
Go oyun kurallarında yasaklanmıştır. 1 numarayla gösterilen beyazın hamlesi kural dışı bir
hamledir. Yapılamaz

Şekil 7: Siyah taşlar tarafından çevrilmiş beyazın A noktasına konması da bir intihardır.

Go oyununda bazen intihar gibi görünen ama intihar olmayan durumlar söz konusu olabilir.
Bu durumların ayırdına varmak gerekir. Elbette yeni başlayan oyuncular bu durumları fark
etmekte zorlanabilirler. Bu durumu görememek, zamanla, oynanan oyunlarda sık sık
deneyim kazanarak aşılabilir bir durumdur. Şekil 8 böyle bir duruma örnektir. Beyaz taşlar
tarafından çevrilmiş siyahın A noktasına oynaması da bir intihar gibi görülebilir. Fakat
değildir! Beyaz A noktasına oynadığında beyaz taşlar ile çevrilmiş 5’li grup oluşturan siyahın
hiç nefes alma noktası kalmamaktadır. Beyaz A’ya oynadığı anda 5 siyah ölüdür ve A’ ya
konan taş eskiden 5 siyah tarafından işgal edilen 3 nefes alma noktasına sahip olmuştur.

Şekil 8: Beyazın A’ ya oynaması bir intihar değildir.(bkz: şekil 9 ve 10)

Şekil 9: Beyaz 1’e oynayarak 5 siyah taşı öldürür Şekil 10: Şekil 8’deki durum şekil 9’daki beyaz hamlesiyle
bu hale dönüşmüştür

Şekil 11’de yine intihar gibi görünen ama intihar olmayan bir durum söz konusudur.
Şekil 11: Siyahın beyaz taşların ortasına Şekil 12: Siyah, beyaz gurubun Şekil 13: Şekil12

oynaması ilk başta intihar gibi duruyor ortasındaki tek nokta olan 1’e oynayarak 1 hamlesi
sonucunda

beyazın tüm nefes alma noktalarını yok eder. beyaz grup ölünce tahtadan

Beyaz grup artık ölüdür kalkar ve durum yukarıda

şekli alır.

Şimdiye kadar Go oyun kurallarının yaşam ve ölüm üzerine olduğunu gördük. Taş koyarken –
taş nefes alabildiği sürece- istediğimiz yeri seçebildik. Şimdi bahsedeceğimiz kural belki
Go’daki tek istisna olarak karşımıza çıkıyor. Nefes alabilecek durumda olsak da taş
koymamızı kısıtlıyor. Buna ko kuralı deniyor. Ko kuralı ile taş koymak neden ve nasıl
kısıtlanıyor?

Şekil 14:Ko kurallı döngüye girebilecek oyunu


kurtarmak için konulmuş bir kuraldır.

Şekil 14’teki atarideki beyaz taşı, hamle sırası kendisinde olan siyah 1 hamlesini yaparak alır.
Sıra beyaza gelmiştir. Oyun Şekil 15’deki şekli almıştır. Beyaz siyahın simetrik hareketiyle
taşı alabilir gibi görünür. Ve bu durum 2 tarafın da taşları bitinceye kadar devam eder
izlenimini veriyor olabilir. İşte Ko kuralı burada devreye girer. Siyah ilk hamleyi, yani 1
hamlesini oynadığında beyaz bir kereliğine başka bir yere oynamalıdır. Yani siyahı alması
yasaklanır. Bu durumda, beyaz başka bir yere oynadığında siyah, ister 1 hamlesi sonrasında
beyazı öldürdüğü noktaya taş koyup taşını atariden kurtarır, isterse, daha doğrusu gerek
görürse beyazın oynadığı hamleye cevap verir.
Şekil 15: Şekil 14’teki durumun devamında siyahın 1 hamlesi Şekil 16: Sıra beyazdadır artık ve 4 hamlesi ile siyahı alabilir.
ile Ko başlamıştır. Beyaz Ko kuralı gereği 4 atarideki siyahı alamaz ve Artık yeni bir Ko başlamıştır.
2 hamlesini oynar. Siyah bu hamlede köşeyi kaybetme riskini düşünüp
3 hamlesi ile beyaza cevap verir. Ko işlemiştir ve sıra beyazdadır .

Go oyun kurallarını öğrenmeye başladığımız süre boyunca bir taşın nereye koyulacağından ve
nasıl taş alınacağından bahsettik. Oyun sonuna kadar tahtada nasıl yaşanacağı ve grubun rakip
tarafından nasıl öldürüleceği konularına pek değinmedik. Şimdi bu konular üzerinde duralım.
Go’da bir grubun yaşayabilmesi için Şekil 16’da bazı örnekleri görülen birbirinden bağımsız
en az 2 gözü olan gruplar oluşturmak gerekir. Tahtanın en üstünde bulunan siyahla çevrili
beyaz grubu örnek olarak alırsak;

Şekil 16: Oyun sonuna kadar tahtada kalabilmek için bir grubun en az 2 göze ihtiyacı vardır

Bu grubun A ve B ile işaretlenmiş birbirinden bağımsız 2 farklı nefes alma noktasına sahip
olduğu görülür. Siyahın, intiharın yasak olduğu kuralı göz önüne alınarak, A ve ya B
noktasına saldırı yapamayacağı görülür. Kural olarak siyahın (tabii ki beyazın da) hamle sırası
kendisine geldiğinde 1 taş koyarak oynama hakkı vardır. 2 taş koyamaz. Yani A ve B’ye aynı
anda hamle yapamaz. Bu durum göz önünde bulundurulursa bu grup oyun sonuna kadar tahta
üzerinde kalacaktır. Şekil 16’da görülen diğer grupların da aynı avantaja sahip olduğu kolayca
görülebilir.

Taş yedik, Oyun sonuna kadar gruplarımızı yaşattık. Bu durumların dışında hiç mi başka
haller yok diye sorabilirsiniz. Evet bir durum daha var. İki rakip grubun birbirine üstünlük
kuramadığı bu duruma “Seki” denmekte. Şekil 17’de bu durum örneklenmektedir.

Şekil 17: Seki durumunun oluşmasına örnek iç içe girmiş siyah ve beyaz grup

Şekil 18 de görüldüğü üzere beyaz 1 hamlesiyle siyahın nefes alma noktasından birini
kapatmıştır ama kapattığı nefes alma noktası kendi iki nefes alma noktasını da bire
düşürmüştür ve siyah hamle önceliği sebebiyle beyaz grubu alır. Burada beyaz grup 1
hamlesini yapmamalıdır. Bu durum siyah grup için de geçerlidir. Siyah da beyaz da bu
tehlikeden dolayı bu şekle müdahale etmeyerek burada yaşarlar.

Şekil18: Beyaz, 1 hamlesiyle kendi rakibinin nefes alma noktası gibi kendi nefes alma noktasını da
bire indirip dezavantajlı konuma geçmiştir.

Tahtadaki durumların en önemlilerini gördükten sonra, bunların çoğu kural değil Go’nun
karakteristik durumlarıdır demek doğru olur. Ko, siyahın başlaması, sırayla birer taş koymak,
taşın yaşaması ve öldürülmesi, iki tarafın pas geçmesi durumunda oyununu bitmesi dışındaki
kesinliklerin aslında kural olmayıp Go’da yaşanan olası durumlar olduğu görülebilir. Seki, iki
göz ile yaşamak aslında oyun sırasında oluşan, süreçle alakalı konumlanışlardır. Bu
konumlanışlar elbette Go’yu öğrenmenin sonlu olmadığı sonucunu doğuru. Elbette Go’yu bu
kitapçıkla bütünüyle öğrenmek mümkün olamaz. Düşünün ki satrançtaki oyun olasılığı
10(120) iken Go’da 10(761) dir. Ve bu yüzden Go’nun geliştiği ülkelerde Go ile ilgili hatırı
sayılır bir külliyat oluşmuştur. Ayrıca satrançta büyük ustayı yenebilen bir bilgisayar
üretilebildiği halde Go’da ortalama profesyonel bir oyuncuyu yenebilecek bir bilgisayar
programı henüz üretilememiştir. Üstelik bu programı üretecek programcıya ya da
programcılara milyon dolarlık ödüller koyulduğu halde.
Neyse biz artık oyun sonuna gelelim yavaş yavaş.
Evet oyuna başladık, çeşitli badireler atlattık ve rakibimize çeşitli zorluklar yaşattık. Ve artık
bize avantaj sağlayacak gerekli bir hamle bulamayıp pas geçtik. Rakibimiz de oyuna baktı, o
da kendisi için avantaj sağlayacak ve durumunu değiştirecek bir hamle bulamayıp pas geçti.
Ve oyun sona erdi. Sıra geldi sonucun hesaplanmasına...

Şekil19: 9x9’luk tahtada bir oyun sonu görülmektedir. B ile işaretli olan noktalar beyazın
puanına etki edecek noktalardır. S ile işaretli olan noktalar siyahın puanlamasına etki edecek
alanlardır.

Şekil 19’da görülen 9x9’luk tahtadaki bir oyun sonu durumudur. Taraflar rakiplerinin esir
taşlarını onların boş alanına yerleştirerek nihai puanlamaya doğru ilk adımı atarlar. Daha
sonra kalan kesişim noktaları sayılır. Siyah önce başladığı için beyaz 6.5 puan bir avantaja
sahiptir. Bu avantaja komi denir. Yukarıdaki oyun sonunda beyaz 28 alan puanı ve 6.5 komi
ile birlikte 34.5 puan elde etmiştir. Siyah ise 31 alan puanı elde etmiştir. Sonuç olarak oyunu
beyaz kazanmıştır.

Go’da zayıf olan siyah ile başlar demiştik. Eğer oynayanlar arasında 1 seviyeden fazla bir fark
meydana gelmiş ise siyah, yani zayıf olan tahtaya fazladan taş koyarak başlar. Sanırız bu oyun
kılavuzunu inceleyenler tahtalar üzerindeki 9 tane noktayı görüp merak etmişlerdir. Ve bu
noktalardan hiç bahsetmememiz merak da uyandırmıştır. İşte şimdi bu noktalardan bahsetme
zamanı geldi. Bu noktalara Japonya’da Hoşi noktası denmektedir. Türkçe’ye yıldız noktası
olarak çevrilebilecek bu noktalar siyahın beyazla olan seviye farkına göre yerleştirilen taşların
konulduğu yerdir. Yıldız (hoşi) noktalarına konan bu avans taşlara handikap denir. En az
handikap birdir, yani siyahla başlamaktır. En fazla handikap ise 9’dur.
Şekil 20: 19x19 luk tahtadaki yıldız (hoşi ) noktaları

Şekil 21: 19x19’luk tahtadaki en fazla handikap sayısı 9’dur.

Go’da seviye farklarına göre handikapla oyuna başlandığından bahsetmiştik. Bu


seviyelendirme, bir Uzakdoğu oyunu olan Go’da Uzakdoğu dövüş sanatlarındaki
seviyelendirmeye benzer. Go bilmeyen ve kuralları öğrenmek üzere olan kişiye 35 kyu denir.
Kurallar öğrenilip oyun deneyimi arttıkça bu seviye 1’e doğru küçülür. Başlarda hızla
atlanılan kyu’lar, giderek yavaşlar.1 Kyu, kyu seviyelerinin en güçlüsüdür. Daha sonra
Shodan denen amatör 1 Dan seviyesine ulaşılır. Amatör dan seviyeleri 7 Dan olan en güçlü
amatör seviyedir. Bundan sonraki seviyeler artık profesyonel seviyelerdir. Amatör 7 Dan’dan
sonra profesyonel 1 Dan seviyesine ulaşılır. Profesyonel 1 Dan dövüş sanatlarındaki siyah
kuşağa tekabül eder.Bunun en üst seviyesi ise 9 Dandır.
Evet artık Go’yu geliştirmeniz için gerekli bilgileri edinmiş durumdasınız.
Bundan sonra artık sizlere iyi oyunlar dilemek ve Türkiye’de hızla oluşmasını umduğumuz
Go-severler arasına girdiğinizi hatırlatmak düşüyor bizlere.
Hoşgeldiniz.

You might also like