Professional Documents
Culture Documents
Okuma Sinavi
Okuma Sinavi
C1 SINAVI
KİBRİTÇİ KIZ
Bir yılbaşı gecesiydi. Dondurucu, kavurucu bir soğuk vardı. Yoldan geçenler paltolarının yakasını
kaldırmışlar, atkılarına bürünmüşler, hızlı hızlı yürü………………………… . Kimi evine geç kalmış, acele
ediyor, kimi bir eğlence yerine git………………………. .
Çocuklar koşuyorlar, birbirlerine kartopu atıyorlardı. Gecenin zevkini en çok onlar çıkarıyorlardı.
Kahkahalarla gülüyorlar, sevinçle haykırıyorlardı.
Yalnız bir çocuk vardı ki gelip geçenler onun farkında değillerdi. Ufak bir kız çocuğu. Başı açık, elbisesi
yama içinde, yoksul bir kızcağız. Bir kapının önüne büzülmüş, çıplak ayaklarını altına
al……………………… . Soğuktan morarmış tir tir titriyordu. Üzerinde oturduğu taş basamakta buz gibiydi.
Yavrucağız da sanki donmuş, bir buz parçası kesilmişti. Geniş bir kutunun içine sıralanmış kibrit
kutularına bakarken ağla……………………. .
Evet, bu bir kibritçi kızdı. O gün bir tek kutu kibrit bile sat……………………. . Satsa, bir kaç kuruş para
kazansa, kalkıp evine gider, annesiyle birlikte hiç olmazsa bir kase sıcak çorba iç……………………. .
Git……………………….. , çünkü o gün hiç kibrit satamadığını annesine söylemekten çekiniyordu.
Soğuktan, üzüntüsünden titreyen kısık, incecik sesiyle “Kibrit var, kibrit” diye bağırıyordu. Sokaktan
geçenlerin hiçbiri başını çevirip bak……………………………. .
Keşke ayaklarında terlikleri ol…………………….. ! Biraz önce, sokak sokak dolaşırken, hızla geçen bir
arabanın önünden kaçmış, kaçarken terlikleri ayağından fırlamıştı.
Karşı kaldırıma geçtikten sonra, dönüp bakmış hınzır bir çocuğun terlikleri kapıp kaçtığını
gör…………………. . Arkasından seslenmişti ama, çocuk alaylı alaylı seslenerek koşa koşa uzaklaşmıştı.
Kibritçi kız bunun üzerine bir kapının girintisine sığınmış, oracığa kıvrılıp oturmuştu. Parmakları
donmuş, sızlamaya başlamıştı. Kızcağız bu acıya dayanamadı, kutulardan birini açıp bir kibrit çıkardı.
Parmakları uyuşmuştu, kibrit çöpünü elinde güçlükle tutuyordu. Eli titreye titreye çöpü duvara sürttü.
Kibrit birden alev aldı; tatlı, yumuşacık, turuncu bir alev.
Zavallı kız, kibriti bir elinden öbür eline geçirerek, parmaklarını ısıttı. İçi de ısınmıştı. Sanki gürül gürül
yanan bir ocağın karşısındaydı. Gözleri aleve dikilmiş, düşlere dalmıştı: Güzel bir odada, büyük bir
ocağın karşısında otur……………………. . Arkasında kalın bir yünlü hırka, ayaklarında kürklü terlikler
vardı.
Isınmış, terlemeye bile başlamıştı… Derken kibrit sönüverdi. Kibritin sönmesiyle, o tatlı düşlerde sona
ermişti. Kızcağızın parmakları yeniden donmaya, sızlamaya başlamıştı.
Bir kibrit daha yaktı. Bu sırada soğuk bir rüzgar esti. Kız kibrit sönmesin diye, duvardan yana döndü.
Öbür elini aleve siper etti. Aleve bakarken, karşısındaki duvar sanki eridi, birden açıldı, içerisi göründü.
İçeride geniş bir oda vardı. Kar gibi bembeyaz örtü yayılmış bir masanın üzerine tabak tabak yiyecekler
2012-2013 BAHAR DÖNEMİ
C1 SINAVI
dizilmişti. Sofrada gümüş şamdanlar yanıyor, odayı gündüz gibi aydınlat…………………… . Kızcağızın
gözleri sofranın ortasında, büyük bir tabağa konulmuş, nar gibi kıpkırmızı kaz kızartmasına dikilmişti.
Ağzı sulandı. Elini oraya doğru uzattı. Kibrit yana yana sonuna gelmişti, parmağını yakıyordu. Kızcağız
çöpü yere atıverdi. Atmasıyla birlikte, yılbaşı sofrası siliniverdi, gözlerinin önüne taş duvar yeniden
dikildi.
Üçüncü kibrit daha fazla düşler yarattı: Bir yaz gecesi… Kibritçi Kız kırda bir ağacın altına oturmuş,
yıldızlara bakıyor. Gece olduğu halde hava sıcak. Altındaki toprak, gündüz güneşten ısınmış, fırın gibi
yanıyor… Küçük kız gözlerini yıldızlardan ayıramıyordu. Uzaktan uzağa gece kuşları ötüyor, kurbağalar
bağrışıyordu.
Derken bir yıldız kaydı, gökyüzüne geniş bir yay çizerek uzaklaştı, söndü. Kızcağız: ‘işte, biri daha öldü’
diye mırıldandı. Bir gün, ninesi söyle……………………….. : Her yıldız düştükçe yeryüzünden biri
öl……………………… . Ninesini bir daha görebilmek için bir kibrit daha çaktı. Soğuktan kaskatı kesilmiş,
beyni durmuştu. O şimdi sokak ortasında olduğunu unutmuş, düşler dünyasına dalmıştı. Kibritin
alevinde yine ninesini görüyor, onun sesini işitir gibi oluyordu. İşte ninesi gel………………………. .. Lapa
lapa yağan karların arasından bir melek gibi iniyordu… Geldi, geldi… Kollarını açtı, torununu kucakladı,
aldı göklere doğru götürdü…
Ertesi sabah, yoldan geçenler, bir evin basamağında donmuş kalmış kızcağızın ölüsünü buldular. Yanı
başında bir sürü boş kibrit kutusu vardı.
-Zavallı kız ısınmak için bütün kibritlerini yakmış dediler… Bu kibritlerin alevinde onun ne düşler
gördüğünü bilemezlerdi ki.
B. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. (15 puan)
1. Hikayenin geçtiği yer nasıldı? Anlatınız.
DİNLEME
3. Dukhaların kampına ulaşmak, iki günü ………………………. olmak üzere neredeyse beş günlerini aldı.
4. Attan iner inmez Selcen Küçüküstel’in ilk ………………, burada uzun süre kalmak istediği oldu.
5. Selcen Küçüküstel, Dukha dilini iki ayda ………………. düzeyde konuşur hale geldi.
6. Türkiye Türkçesi ile birçok ortak kelime var ve …………………………. neredeyse aynı.
D. Metne göre aşağıdaki cümleler doğru ise ‘D’, yanlış ise ‘Y’ koyalım.(10 puan)
YAZMA
Hissettiğiniz duygular
Şu anki düşünceleriniz
b.“Kelebek etkisi” teorisini göz önünde bulundurarak dünyamızın geleceğiyle ilgili bir kompozisyon
yazınız?
Kelebek etkisi, Edward N. Lorenz'in çalışmalarından biri olan Kaos Teorisi ile ilgilidir. Daha sonraları
hava durumuyla ile ilgili verdiği şu örnek ile ünlenmiştir. "Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat
çırpması, ABD'de fırtına kopmasına neden olabilir. Farklı bir örnekle bu, bir kelebeğin kanat çırpması,
Dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırganın oluşmasına neden olabilir."Fakat daha çok yaratılan bir
kaosun büyüyerek artmasını ifade eder.
Siyasi olaylar
Toplumsal farklılaşmalar
Teknolojik yenilikler
2012-2013 BAHAR DÖNEMİ
C1 SINAVI
KONUŞMA
Yabancı bir dil öğrenmede uyulması gereken yöntemler (o ülkeye gitmek, kursun etkisi,
kaynaklar-materyaller vb.).
İletişim teknolojilerindeki gelişme sonucundahayatımız kolaylaşırken bazı insani değerlerimiz
de ortadan kayboldu(Cep telefonu, internet ile istediğimiz yerde, zamanda bilgiye ulaşılıyor.
İnsanî meziyetlerimizin durumu: sevgi, merhamet, sadakat, umut vb.).
Daha iyi bir dünyada yaşamanın formülleri (ekonomik çözümler, toplumsal adalet, savaşların
durdurulması, toplumlar arası ilişkiler vb.).
İnternetin Faydaları:
Bilgisayar okuryazarlığı ile haberleşme, ticaret, kamu hizmetleri gibi birçok işlem internet ortamına
kaymıştır. Bilgisayar, çok etkili, kolay ve ucuz bir eğitim aracıdır.Filmden, müziğe, bilgisayar oyunlarına
kadar her türlü eğlence ve sanat faaliyetine kolaylıkla ulaşılır. Çeşitli ortamlarda insanlar tartışarak
kendini ifade etme şansı bulur.
İnternetin Zararları:
İnsanlar zamanlarının çoğunu bilgisayar başında geçirerek bilgisayara bağımlı oluyor ve hayattan
kopuyor. İnternet ortamı her türlü ahlaksızlığın sergilendiği bir ortam sunmaktadır. Bilgisayarlardaki
sohbet uygulaması ile son yıllarda, yuvası yıkılan binlerce aile ortaya çıkmış ve bu durum giderek
artmaktadır. İnternette kumar,kontrol etmesi güç bir ortamdır. Bu da çoğu insanın yaşamını olumsuz
etkilemektedir.
Ğ. Arkadaşınızla birlikte sinemayla ilgili bir internet sitesi kurmaya karar verdiniz. İçeriğine dair
neler yapacağınıza, aşağıdaki bilgileri de göz önüne alarak, birlikte karar veriniz. (10 puan)
C1 DİNLEME METNİ
Dukhalarla İki Ay
“Moğolistan’a ilk gittiğimde Dukhaları duymuştum ve çok ilgimi çekmişlerdi, ancak Dukhalar,
Türkçeyle aynı aileden gelen Tuvacanın bir çeşidini konuşuyor. Aradan iki yıl geçtikten sonra
antropoloji alanındaki tez konumu belirlemem gerektiğinde aklıma ilk gelen onlar oldu. Çünkü benim
ilgimi çeken bütün konular onların yaşamının bir parçasıydı. Dukhaların kampına ulaşmak, iki günü at
üstünde olmak üzere neredeyse beş günümüzü aldı. Kamplarına vardığımızda gözlerime inanamadım,
gerçekten de inanılmaz güzellikte bir yere varmıştık. Attan iner inmez ilk hissim, burada uzun süre
kalmak istediğim oldu. Orada iki ay boyunca bir ailenin yanında kaldım. Dil konusunda yardımcı olmak
için Moğol antropoloji öğrencisi Ariuntamir de benimle gelmişti. Ancak ilk başlarda anlamakta
zorlandığım Dukha dilini iki ayda orta düzeyde konuşur hale geldim, çünkü Türkiye Türkçesi ile birçok
ortak kelime var ve dilbilgisi neredeyse aynı. Binlerce kilometre uzaktaki insanlarla ortak bir dili
konuşabiliyor olmak ve hayatlarını bir süre paylaşmak benim için unutulmaz bir deneyimdi.
Araştırmama hâlâ devam ediyorum ve tekrar yanlarına gitmenin hayallerini kuruyorum.”
Moğolistan yolculuğunun ilk haftalarında Selcen Küçüküstel’e Atlas’ın yayın yönetmeni Özcan Yüksek
de eşlik etti. Fotoğraf makinelerini ve diğer elektronik cihazlarını şarj edebilmek için Doğan Burda’nın
teknik müdürlüğünün uzmanlarından Hakkı Özer’in yaptığı elektirik almak için kullandıkları güneş
panellerini yanlarında götürmüşlerdi. Dağlarda kaldıkları süre içinde güneş paneli sayesinde rahatça
çalışan ekip, dönmeden önce güneş panelini genç bir Dukha çiftine hediye etti.
Taygada yaşayan ailelerin çoğunun güneş paneli olduğunu ve bu sayede kimi ailelerin
televizyon bile izlediğini belirten Küçüküstel şunları söylüyor: “Yine de bizim yanımızda götürdüğümüz
panel çok daha kullanışlıydı, çünkü onların kullandığı sistemde enerjiyi 12 volttan 220 volta
dönüştürebilen ‘inverter’ sistemi olmadığından şehirlerde kullanılan elektrik sistemine sahip değiller.
Bu yüzden kendi güneş panelimizi onlara hediye ettiğimizde çok sevindiler.”.