NESNE BİR İSİM OLMASI DIŞINDA BİR FİİL (Ving / to+V) YA DA CÜMLE HALİNDE OLABİLİR.
BİR CÜMLEDE BİRDEN FAZLA NESNE OLABİLİR.
1. Malzemelerin (the materials) gemiye (onto the ship) yüklendiğini (load-loaded-
loaded) gördüm (see-saw-seen). 2. Taramadan geçirilen (scan-scanned-scanned) herkesin (everybody) radyasyona maruz kaldığını (be exposed to radiation) gözlemlemişler (observe-observed- observed). 3. Toplantıya (to the meeting) katılması (attend - attended-attended) öngörülen (envisage-envisaged-envisaged) üst düzey yetkililerin (the senior officials) kalacakları (stay-stayed-stayed) otelleri (the hotels) ayarlıyorum (arrange-arranged- arranged) 4. Iskartaya çıkarılan 12 arabadan üçünün üçünün (three of the twelve discarded cars) tekrar (again) satış ofisine (to the sales office) gönderildiğini (send - sent-sent) biliyorum (know-knew-known) 5. Arkeolojik kazılarda (in the archaeological excavations) çıkarılan (excavate- excavated-excavated) 15 parça altın çömlek (fifteen pieces gold potteries) müzeye (to the museum) gönderilmeye (send-sent-sent) hazırlanıyor (prepare-prepared- prepared). 6. Yetkililer (the officials) su altı dalgıçlarının (underwater divers) her dalışta (on each dive) kırdığı (beat- beat-beaten) rekoru (the record) bir sonrakinde daha da (further for the the next time) artıracaklarını (increase-increased-increased) beyan ettiler (declare-declared-declared). 7. Evin (house) çatısını (roof) onaracak (fix-fixed-fixed) ustanın (master) bu işi (this job) tam anlamıyla (literally) yapacağı (make-made-made) haberini aldım (hear-heard- heard). 8. Musluklardan hangilerinin (which ones of the taps) onarılacağını (mend-mended- mended) bana ( me) söylersin (tell-told-told) 9. Barok tarzında (in Baroque style) üretilen (produce-produced-produced) iki kanepeden birinin (one of two sofas) dün (yesterday) satıldığını (sell-sold-sold) söylediler (say-said-said). 10. Tersine mühendislik tekniği (a reverse engineering technique) kullanılarak (by utilizing) üretilen (produce-produced-produced) robotların (the robots) bir Japon teknolojisinden (be from a Japanese technology) olduğunu iddia ediyorlar (claim- claimed-claimed). 11. Seni, elinde (in your hand) dondurma (ice cream) yerken (eat- ate-eaten) görüyorum (see-saw-seen). 12. Ev sahibinin (your home owner) iki yıl önceki eski bir çalışanın (your former employee from two years ago) olduğunu hatırladın mı (remember-remembered- remembered)? 13. Julie’nin, Denver’da (in Denver) bir meslek okuluna (to a vocational school) gitmeyi (attend to- attended-attended) tercih ettiğine (prefer-prefered-prefered) kulak misafiri oldum (overhear-overheard-overheard) . 14. Yeni (just) taşındığın (move-moved-moved) evi (the house) gezmeyi (see through- saw-seen) arzu ettiklerini (desire-desired-desired) dile getirdiler (articulate-articulated- articulated). 15. Çalışmaya (work) başlayacaklarını (begin-began-begun ya da start- started-started) duydum (hear-heard-heard). 16. Hayvan bakıcıları (animal caretakers) hayvanların (the animal) doğal yaşam alanlarından (from their natural habitat) hayvanat bahçesine (to the zoo) bir helikopter ile (by a helicopter) nakledeceklerini (transfer-transferred- transferred) belirtiyorlar (state-stated-stated). 17. Yarın (tomorrow) İsviçre bandıralı gemi ile (by swiss-flagged vessel) kullanıcıya (to the end user) sevk edilecek (ship-shipped-shipped) malzemelerin (the materials) gümrükte (at the customs) bekletildiği (keep-kept-kept) haberini (the information) aldık (receive-received-received). 18. Dünkü yemekte (at yesterday’s meal) enfekte olan (got infected) bir adamın (a man) virüs (virus) yaydığı (spread-spreaded-spreaded) söylentisi (a rumor) var . 19. Geleceğin teknolojisi (the technology of the future) sipariş edilen (order-ordered- ordered) herhangi bir şeyin (anything) uçan göz (drone) ile (with) yerine (to its place) ulaştırılacağını (deliver-delivered-delived) vaat ediyor (promise-promised- promised). 20. İnsansız hava aracının (an unmanned aircraft) uçtuğuna (fly-flew-flown) hiç (ever) tanık oldun (witness-witnessed-witnessed) mu? 21. Havadaki bulaşıcı partiküllerden koruyucu yüz maskelerinin (protective face masks from airborne infectious particles) üretildiği (produce-produced- produced) firmaların (companies) nerede (where) yerleşik olduğunu (locate-located- located) biliyor (know-knew-known) musun? 22. Onun (him/her) koştuğunu (run-ran-run) gördüm (see-saw-seen)