Professional Documents
Culture Documents
İngilizce Spor Terimleri
İngilizce Spor Terimleri
A
a hundered and ten meter hurdles: 110 metre engelli yarışı.
a hundered meter dash: 100 metre yarışı.
a hundered meter hurdles: 100 metre engelli yarışı.
a thousand meter run: 1000 metre yarışı.
aba wrestling: Aba güreşi.
abandon: Abandone olma, yarıştan celime.
abduction: Abdüksiyon.
ability to sprint: Kısa mesafe koşma yeteneği.
able bodied: Vücudu sağlam, güçlü.
academic assault: Gösteri amaçlı müsabaka.
academy: Akademi.
accelerate: Hızlandırmak.
accept: Kabul etmek.
accident: Kaza.
accidental fail: Kendi oyunuyla düşme.
acclimatization: İklime, havaya alışma.
accomplish: Başarma.
ace: Yıldız oyuncu.
ache: Ağrı.
achieve: Başarmak.
achievement test: Başarı testi.
acrobacy: Akrobasi.
action: Hareket.
action in the air: Havadaki hareket.
active: Aktif.
active rope: İki dağcıyı birbirine bağlayan halat.
ad court: Saha avantajı.
adaptation: Adaptasyon.
adjourn: Ertelemek.
administration: Yönetim, idare.
administravite: Yönetsel, idari.
administrator: idareci, müdür.
adrenal gland: Böbrek bezi.
adrenaline: Adrenalin.
advantage: Avantaj.
advantage rule: Avantaj kuralı.
advertisement: Reklam.
aerial: İleriye atılan pas.
aerial cartwheel: Havada çember.
Aerobatics: Aerobik.
aesthesia: Hissetme.
afield: Oyun alanının dışına doğru.
age group competition: Kategori yarışması.
aggressive: Saldırgan.
aggression: Saldırganlık.
agile: Çevik.
agility: Beceri, çabukluk, çeviklik.
agility exercises: Çeviklik ve beceri alıştırmaları.
agitatio: Tedirginlik.
ahead: Önde gitmek.
aim: Amaçlamak.
air dribble: Havada top sürme.
air vessel: Nefes borusu.
alive: Sağ.
all: Berabere.
all round sportman: Çok yönlü sporcu.
alley-oop shot: Çemberden dönen topa havada iken dokunarak basket yapmak.
alpine club: Dağcılık kulübü.
alpinist: Dağcı.
alpenstock: Tırmanmada kullanılan, sivri, demir uçlu çubuk.
also ran: Yarışmayı kaybeden sporcu.
alternate: Gerektiğinde bir başka sporcunun yerine geçebilecek olan sporcu.
altitude: Rakım, irtifa.
amateur: Amatör.
amateur player: Amatör futbolcu.
amateur regulations: Amatörlük kuralları.
amateur status: Amatörlük statüsü.
amateurism: Amatörlük.
amble: Rahvan.
ambulance: Ambulans.
american twist: Topun havada dönerek gitmesi.
amino acid: Amino asid.
anabolic steroid: Kasları geliştirip kuvvetlendirmeye yarayan bir tür hormon.
anaemia: Kansızlık.
anaesthesia: Duyu yitimi.
analgesic: Ağrı kesici.
analysis: Analiz.
anatomist: Anatomici.
anatomy: Anatomi.
anesthesia: Anestezi.
anger: Hırs, öfke.
angle: Açı.
angular: Açısal.
animation: Animasyon.
ankle: Ayak bileği.
announcement: Anons.
announcer: Spiker.
anthropology: Antropoloji.
anticipation: Beklenti.
anti-sports: Spor karşıtı.
apparatus: Cimnastik aletleri.
apparatus work: Aletli çalışma.
appendix: Apandis.
appetizing: iştah açıcı.
applause: Alkışlamak.
application: Uygulama.
appreciation: Değerlendirme.
apprehension: Algı.
apses: Apse.
aptitude test: Yetenek testi,
aquatic: Su sporları.
arbıtre: Güreşte, minder üzerinde müsabakayı yöneten hakem. Orta hakem.
archer: Okçu.
archery: Okçuluk.
archtanding: Cimnastikçinin köprü pozisyonunda durması.
arena: Saha, ajan, spor kompleksi.
arm: Fırlatma yeteneği.
arm action: Kol çalışması.
arm-circling: Kol çevirme.
arm drag: Kol çekmek.
arm exercises: Kol alıştırmaları.
arm grip: Kol çekme.
arm lock: Kol sarması.
arm throvvs: Omuz, el ve kol fırlatmaları.
arm twist: Kol sarmasından kurtulma.
armband: Pazıbent.
armlock: Bacak arasından kolu geriye doğru kıvırma.
arms downward: Elleri aşağıda tutuş.
arms held forward-upward: Kolların ön ve yukarıda tutulması.
armstand: Amut.
armstand dives: Amut pozisyonunda yapılan atlayışlar.
arm-turning: Kol döndürme.
arrow: Ok.
arteriosclerosis: Damar setleşmesi.
artery: Atardamar, arter.
articular: Eklemsel, oynak.
artificial respiration: Suni teneffüs.
artistic gymnastics: Artistik cimnastik.
assist: Sayı pası
assistant professor: Yardımcı doçent.
assisting referee: Yarcımcı hakem.
associate professor.Doçent.
association: Federasyon.
association football: Futbol Federasyonu.
astride stading position: Açık duruş.
astride vault: Açık, gergin atlama.
asymmetric movements: Asimetrik hareketler.
at a walk: Adım.
athlete: Atlet.
athletic: Atletik yapıya sahip olan.
athletic federation: Atletizm Federasyonu.
athletics: Atletizm.
atrophy: Atropi.
attack: Hücum, akın.
attack block: Hücum bloğu.
attack from the rear: Geriden yapılan atak.
attack in minority: Azınlıkta hücum.
attack line: Hücum çizgisi.
attacker: Hücum oyuncusu.
attacking game: Ofansif oyun.
attacking systerns: Hücum dizilişleri.
attacking team: Hücum yapan takım.
attacking zone: Hücum alanı.
attendant: Yönetici, idareci.
attention: "Dikkat" komutu.
attentive: Dikkatli.
aııdio frequency: Duyu frekansı.
avalament: Kayarken dizleri kırmak.
average: Ortalama.
average averaj: Bir takımın veya sporcunun başarı ortalaması.
average speed: Ortalama hız.
average value: Puan ortalaması.
avoid walking: Ayaklarını yerden kesmek.
award: Ödül.
awarding of points: Sayıların değerlendirilmesi.
away: Deplasman.
away match: Deplasman maçı.
axis: Eksen.
axon: Akson.
caffeine: Kafein
calculating table: Puanlama tabelası.
calf: Baldır.
callistenics: Bayan cimnastiği.
calorie: Kalori.
camping equipment: Kamp malzemeleri.
cannon: Karambol.
canoe: Kano.
capacity; Kabiliyet, yetenek.
captain: Kaptan.
car racing: Araba yarışı.
car rally: Otomobil rallisi.
carry all before one: Bütün rakipleri yenmek.
carry on: "Devam et" komutu.
carry the bati: Topu takip etmek.
cartilage: Kıkırdak.
cartilaginous tissue: Kıkırdak doku.
cartwheel: Çember.
casualty ward: İlkyardım.
catch disease: Hastalığa yakalanmak.
catch on: Meşhur olmak.
catch one`s breath: Soluğunu tutmak.
catch one`s eye: Dikkatini çekmek.
catch the bali: Topu tutmak.
catching glove: Kaleci eldiveni.
catching technique: Tutma tekniği.
catching violation: Top tutma hatası.
category: Kategori.
celi: Hücre.
center ice: Oyun alanının dışı.
center jump: Hava atışı.
center playmaker: Orta oyun kurucu.
centre: Merkez.
centre circle: Orta yuvarlak.
centre halt: Oyun kurucu.
centre kick: Orta vuruş.
centre line: Orta Çizgi.
centre of gravity: Ağırlık merkezi.
cerebral: Beyinsel.
cerebral haemorrhage: Beyin kanaması.
certificate: Diploma.
certified player: Lisanslı futbolcu.
cervical vertebra: Boyun omuru.
cervix: Boyun.
chafe: Ovmak.
challenge the result: Sonuca itiraz etmek.
champion: Şampiyon.
championship: Şampiyonluk.
change: Değiştirme.
change beat: Dövüş taktiği.
change of ends: Saha, taraf değişimi.
change of leg: Ayak değiştirme.
change of position: Deplasman.
change of service: Servis değişimi.
change the pace: Tempo, hız değiştirme.
character: Karakter.
charge: Şarj yapmak, yüklenmek, hücum etmek.
charging: Faullü hareket yapma.
charity stripe: Serbest atış çizgisi.
cheer-leader: Amigo.
cheer on: Alkışlamak, desteklemek.
chef de tapts: Minder amiri.
chest: Göğüs çevresi.
chief of delegation: Kafile başkanı.
chief referee: Baş hakem.
child: Çocuk
chip: Aşırtma pas.
chippie: Pota altından yapılan atış.
chronometre: Kronometre.
chusen: Kura çekme.
circle: Devirli hareketi.
circular: Yuvarlak, dairesel.
clear the bar: Çıtayı geçmek.
clearance: Degajman.
clever: Becerikli.
climate: İklim.
climber: Dağcı.
climbing frogwise: Kurbağlama.
clinch: Çapraz.
clinic: Klinik.
clocker: Zaman hakemi.
closed standing position: Bacaklar kapalı duruş.
closing ceremony: Kapanış töreni.
clubmate: Takım arkadaşı
club house: Spor kulübü binası.
clubs: Lobut.
clumsy: Sakat.
coach: Koç, antrenör.
coccyx: Kuyruk kemiği.
cockade: Kokart.
cognitive: Bilişsel etkiler.
coitus: Cinsel temas, birleşme.
combat: Mücadele etmek.
combination: Kombinasyon.
combîned competitions: Çoklu Yarışmalar.
combined defence: Kombine savunma.
come aganist: Çarpmak.
come to a stop: Durmak.
comissar: Yarış hakemi.
committee of organisation: Organizasyon komitesi.
communication: iletişim.
companion: Arkadaş.
compete: Müsabakaya girmek.
competition: Yarışma
competition committee: Yarışma komitesi.
competition hail: Yarışma salonu.
competition programme: Yarışma programı.
competition sites: Yarışma yeri.
competition rules: Yarışma koşulları.
competitor: Yarışmacı.
competitor underneath: Alttaki rakip.
complete team: Tam kadro takım.
complete win: Sayı ile yenmek.
compulsory dive: Zorunlu atlayış.
compulsory exercises: Zorunlu hareketler.
concrete tarck: Beton pist.
concussion: Beyin sarsılması.
condition: Kondisyon.
connecting moves: Bağlantı hareketleri.
consolation goal: Şeref sayısı.
contact: Kontakt, temas etmek.
contact with the net: File hatası.
contain: Rakip oyuncuyu kontrol etmek.
contender: Şampiyon olma ihtimali yüksek takım veya sporcu.
contest: Çarpışmak.
contest area: Karşılaşma alanı.
continue: Güreşe devam etme.
contort: Bükme.
contra grip: Kontra oyun, karşı oyun.
contractio: Kasılma, sıkışma.
contrastive: Karşılaştırmalı.
contravene: İtiraz etmek
control of the ball: Topu kontrol etmek.
conventional: Geleneksel.
conventions: Müsabaka kuralları.
conversion: Serbest atış yapmak.
convex: Bombeli.
coordination: Koordinasyon.
corner: Köşe.
corner area: Korner atışının yapıldığı yer.
corner flag: Köşe bayrağı.
corner kick: Köşe vuruşu.
cornerman: Hücum oyuncusu.
correct the grip: Tutuş şeklini düzeltmek.
cough up: Rakibin mücadelesi sonucu topu kaybetmek.
count out: Nakavt sayımı.
counter attack: Karşı atak, karşı hücum, kontra atak.
counter axel: Dönüş.
counter guard: Ters duruş.
counter or counter punch: Kontra vuruş.
counter parry: Daire paradi.
counterrotate: Omuz yardımıyla yapılan dönüş.
counters: Karşılıklı vuruşlar.
couple: Çift.
courage: Cesaret.
course: Koşu yeri, parkur.
courtesy: Nezaket.
cover: Tamamlamak.
coverage: Savunma yapma sorumluluğu.
cramp: Kramp.
crampon: Krampon.
cravvl stroke: Serbest yüzme.
crawl swimmer: Serbest yüzücü.
cream: Topa sert vurmak.
criss cross: Çapraz geçiş.
crochet: Kroşe.
cross: Kros.
cross bar: Çıta.
cross buttock: Kafakol.
cross country course: Kır koşusu.
cross court: Çapraz vuruş.
cross hold: Çapraz tutuş.
cross pass: Yan pas.
cross step: Çapraz adım.
crouch start: Atletizmde alçak çıkış.
croup: Çömelme.
cruciate: Çapraz.
culture: Kültür.
cup: Boksta yumurtalıkları korumak takılan koruyucu. 2.Kupa
cup final: Kupa finali.
cup game: Kupa maçı.
cupboard: Dolap.
cure: Tedavi etmek.
cuspaxel: Tek ayak üzerinde üçlü dönüş.
customary: Geleneksel.
cutaway inward dive: Yunus atlayışı.
cuts and bruises: Yara ve bere.
cyanosis: Morarma.
cycle: Bisiklet.
cycling shoes: Bisikletçi ayakkabısı.
cyclist: Bisikletçi.
cystis: içi sıvı veya semisolid bir madde ile dolu kese, kis.
cytology: Hücre bilimi.
cytus: Hücre.
dentes: Diş.
dentes caninus: Köpek dişi
dentes decidui: Süt dişi.
dentes incisivi: Keser dişler.
dentes permanetes: Kalıcı dişler.
departure: Depar.
depression: Depresyon.
deputy chairman: Asbaşkan.
derby: Amatör ve profesyonellere açık yarış.
detail: Ayrıntı.
detest: Nefret etmek.
deuce: Beraberlik.
develop muscles: Kas geliştirmek.
development: Açılma
devotees of soccer: Futbol meraklıları.
diagonal Pass: Çapraz pas.
diaphoretic: Terletici.
dictate: Buyurmak, emretmek.
diet: Diyet, diyet yapmak.
dietary: Diyetsel.
dietetics: Beslenme eğitimi.
Difficulty: Zorluk
digestio: Sindirim.
direct attack: Direkt hücum.
direct blow: Düz vuruş.
direct elimination: Direkt eleme.
direct freek Kick: Direkt serbest vuruş.
direct pass: Direkt pas.
direct thrust: Direkt vuruş.
disc: Ağırlık diski.
discharge: Deşarj.
discipline: Disiplin.
discourage: Cesaretini kırmak.
discreet: Tedbirli.
discus: Disk
discus throw: Disk atma.
discus thrower: Disk atıcısı.
disease: Hastalık.
dish rag: Denge aletinde kıvrılma pozisyonu.
dismiss: Ekarte etmek.
display: Gösteri.
disputable: Tartışmalı.
dispute: Anlaşmazlık.
disqualify: Diskalifiye,
distance: Mesafe, aralık.
distance judging: Mesafe tahmini yapmak.
distance man: Uzun mesafe koşucusu.
distance of the race: Yarış mesafesi.
distance race: Uzun mesafe koşusu.
distribution of awards: Ödül dağıtımı.
dive: Dalış, dalma, atlama, plonjon.
dive shot: Düşerek atış.
diver: Dalgıç.
diving: Atlama, dalgıç.
diving board: Tramplen:
diving Judge: Atlama hakemi.
diving pool: Atlama havuzu.
diving side shot: Yana düşerek atış.
division: Klasman, bölüm.
division line: Orta çizgi.
do a handstand: Amuda kalkmak.
do jolly well: Çok iyi yapmak.
do not move: "Kımıldama" komutu.
doctor: Doktor
dodge: Rakip oyuncudan çevik bir hareketle
kurtulma.
dog: Rakibin peşini bırakmamak.
dojo: Judo`nun ustalıklarını öğreten okul.
Donate: Bağışlamak.
dope: Doping.
dope test: Doping testi, double
check: Çifte kontrol.
double dribble: Hatalı top sürme.
double exertion: Gayret sarfetmek.
double feint: ikili aldatma.
double grapevvine: Çift kol sarması,
double gripping: Çift kolla yakalama.
double guard: ikili gard.
double hand pass: Çift elle pas verme.
double hit: Çift vuruş.
double rear vault: Geriye çift parende.
double somersault: Çift salto.
double sweeper: Çift stoper.
double touch: Çift elle top tutma.
doubies: Çiftler
down: Top süren oyuncuyu yere indirmek.
downward: Vücudu öne bükme.
drag: Rakip güreşçiyi kollarından sarıp
düşürme tekniği.
drag dribble: Alçak top sürme.
draught: Hava akımı.
draw: Berabere kalmak.
draw ahead: Yavaş yavaş öne geçme.
draw back the javelin: Ciriti geriye alma.
draw last: Kura çekme.
draw sheet: Kura listesi.
dread: Korkmak
dream score: En yüksek skor.
dress a wound: Pansuman yapmak.
dresser: Pansumancı.
dressing: Pansuman.
dressing room: Soyunma odası.
dribble: Top sürme.
dribbler: Top süren oyuncu.
drill: Oyun çeşiti, oyun varyasyonu, dril.
drink: içecek.
drive: Basketbolde, içeriye dalma.
drop: Rakibi düşürmek.
drop bali: Hakem atışı.
drop kick: Kaleci vuruşu.
dropping: Düşürmek.
dumbbell (dumbel): Bir sapla birbirine bağlanmış iki yuvarlak parçadan oluşan, bir elin kavrayabileceği
büyüklükte mini halter.
dumbbell flys: Özel göğüs egzersizidir. Bir bank ya da sehpa üzerinde sırt üstü yatılır. Ağırlık ya da
dambıllar her iki elde ve kollar her iki yanda açık olarak tutulur. Daha sonra kollar yukarıda birleştirilir.
Dambıllar aşağıda iken nefes alınır, yukarıda iken nefes verilir.
dummy: Vücut çalımı.
dump: Topu kaleden uzaklaştırma.
dunk: Smaç
durable: Sağlam dayanıklı.
duration of a game: Maç, oyun süresi.
duty: Görev.
İ- i
ice: Buz.
ice dancingaxel: Buz dansı.
ice hockey: Buz hokeyi.
iceman: Buz hokeycisi.
icterus: Sarılık.
illegal: Kural dışı davranmak.
illegal dibble: Kural dışı lop sürme.
illegal grip: Kural dışı tutuş.
illusion: ilizyon.
immobile: Hareketsiz, sabit.
immoral: Ahlak dışı.
immune: Bağışıklık.
immune system: Bağışıklık sistemi.
immutable: Değişmez.
impacted: Gömülü.
impartial: Tarafsız, yansız.
impartiality: Tarafsızlık.
imperfect: Eksik, tam olmayan.
impertinent: ilgisiz, alakasız.
imperturtable: Umursamaz, aldırmaz.
implement: Uygulamak.
impolite: Terbiyesiz.
impotent: Güçsüz.
impractical: Pratik olmayan.
improper: Uygunsuz, elverişsiz.
in: Topun oyun alanı içerisine düşmesi.
in check: Kontrol altında.
in play: Oyunda olmak.
in side: Servis atan taraf.
in side lane: iç kulvar.
in side left: Sol iç oyuncu.
in side right: Sağ iç oyuncu.
in step: Ayak uydurmak.
in step kick: Ayağın üst kısmı ile yapılan vuruş.
in straigHt sets: Hiç set kaybetmeden kazanılan maç.
inapt: Beceriksiz, yeteneksiz.
incapability: Yetersizlik.
incentive: Teşvik edici.
Incessant: Devamlı, sürekli.
incitement: Tahrik.
incomplete: Yetersiz, eksik.
incorrect: Yanlış.
increase of weights: Ağırlık artırımı.
increase the speed: Sürat artırmak.
indefatigable: Yorulmaz.
indian club: Lobut.
irıdirect free kick: Çift vuruş.
indirect pass: Endirekt pas.
individual: Birey, Fert.
individual defense: Bireysel savunma.
individual event: Bireysel yarışma.
individual exercises: Ferdi hareketler.
individual foul: Kişisel hata, faul.
individual road race: ferdi yol yarışması.
individual start: Bireysel çıkış.
individual tactics: Bireysel taktik.
individualize: Bireyselleştirmek.
indoor competitions: Salon yarışmaları.
indoor pool: Kapalı havuz.
indoor soccer: Salon futbolu.
inert: Hareketsiz, uyuşuk.
inexhaustible: Yorulmaz.
inexperienced: Tecrübesiz.
infection: Enfeksiyon.
infighting: Yakın dövüş.
informatics: Enformasyon.
infraction: Kuralları bozma.
inner track: Pistin iç kısmı.
inorganic: inorganik.
insecure: Güvensiz.
instruct: Öğretmek.
instructive: Öğretici.
insufficient: Yetersiz.
insurmountable: Yenilmez.
intention: Amaç.
intentional: Kasıtlı.
intentional foul: Kasıtlı faul.
intercept: Durdurmak.
intercept a pass: Atılan pası kesmek.
interchanginig of position: Pozisyon değişikliği.
international: Uluslararası.
international competition: Uluslararası yarış.
international handball federation: Uluslararası el topu federasyonu.
international olympics committee: Uluslararası olimpiyat komitesi.
international player: Uluslararası yarışmalarda yer alan milli oyuncu.
international tournaments: Uluslararası turnuvalar.
interpret: Yorulmak.
interruption of the play: Oyunun durması.
intervention: Müdahale.
intrecept: Rakibin pasını yakalamak.
invention: Bulgu.
invincible: Namağlup.
involuntary: istemsiz.
invvard dive: Yunus atlayışı.
inward somersault: Salto atlayışı.
irate: Kızgın, öfkeli.
ironman: Fiziksel açıdan çok dayanıklı olan sporcu.
L
L support: L duruşu.
lace: Topa çok sert vurmak.
lame: Aksamak.
landing pit: Kum havuzu.
lane: Kulvar.
lap: Tur.
lap of honor: Şeref turu.
last lap: Son tur.
Iarynx: Gırtlak.
laugher: Kolay kazanılan maç.
Iawn: Çim.
Iax: Gevşek.
lay up shot: Turnike atışı.
lazy: Tembel.
lead attacker: Savunmada öne çıkan oyuncu.
leader: Lider.
leadership: Liderlik.
league: Lig.
leaguer: Ligde yer alan takımların her biri.
lean: Eğilmek.
lean över: Abanmak.
leap: Atlamak.
Ieapaxel: Sıçramak.
leaper: iyi sıçrayan oyuncu.
leaps: Atlamalar.
leaving the İane: Kulvardan çıkmak.
left back: Sol bek.
left inner: Sol iç oyuncu.
lefy wing: Sol açık.
ieft winger: Sol kanat oyuncusu.
leg: Bacak.
leg beat action: Ayak vuruşu.
leg circling: Bacak çevirme.
leg exercises: Bacak alıştırmaları.
leg grip: Bacak kapma.
leg lock: Çengel, çangal.
leg scissors: Kilit.
leg stretching: Bacak germe.
leg swing: Bacak savuruşu.
leg techniques: Ayak ve bacakla yapılan teknikler.
leg undercut: Makas hareketi!
legal: Kurallara uygun.
legal grip: Kurallara uygun olarak yapılan.
length of stride: Adım uzunluğu.
level: Düzey, seviye.
license: Lisans.
life: Ömür, yaşam.
life buoy: Cankurtaran simidi.
lift: Kaldırma.
lift över: Aşırtma.
lifler: Halterci.
lifting holds: Dalma oyunları.
Iightweight: Hafif sıklet.
line: Çizgi.
line judge: Çizgi hakemi.
line violation: Çizgiye basmak.
line up of the team: Takım kadrosu.
linesman: Yan hakem.
lingua: Dil.
Iiquid: Sıvı.
list of competitors: Yarışmacıların listesi.
liver: Karaciğer.
lob pass: Aşırtma pas.
lob shot: Aşırtma atışı.
lob the ball: Topa plase yapmak.
local: Yerel.
locker: Soyunma dolabı.
locking techniques: Kırma teknikleri.
lodge an appeal: İtiraz etmek.
loft: Topu yükseğe atmak.
lollipop: Kolay top.
long: Uzun.
long ball: Uzun top.
long distance: Uzun mesafe.
long distance race: Uzun mesafe Koşusu.
long distance runner: Uzun mesafe koşucusu.
long distance shot: Uzaktan şut.
long distance svvimmer: Uzun mesafe yüzü-
long jump: Uzun atlama.
long jumper: Uzun atlayıcı.
long horse: Atlama beygiri.
long out: Topun oyun alanının dışına çıkması.
loosen: Kendini gevşetmek, rahatlatmak.
loosen a grip: Rakibin oyununu bozmak.
lop pass: Aşırtma pas.
lose contact: Arayı açmak.
lose the ball: Topu kaybetmek.
loser: Yenilen, kaybeden.
loss: Kaybetmek, mağlubiyet.
loss of a point: Sayı kaybetmek.
loss of service: Servis kaybı.
loss on points: Sayıyla mağlubiyet.
lost: Boşa giden atış.
low blood pressure: Düşük tansiyon.
low pressure: Aiçak basınç.
lumbar region: Bel bölgesi.
lunch: Öğle yemeği.
lung: Akciğer.
lunge: Atağa geçmek.
lustrous: Parlak.
lusty: Dinç sağlam.
luxatio: Çıkık.
N
nape: Ense.
narrator: Spiker.
natation: Yüzme.
national: Milli.
national anthem: Milli marş.
national champion: Ülke birincisi.
national passion: Milli heyecan.
national record: Ülke rekoru.
national team: Milli takım.
nature: Doğa.
neck: Boyun çevresi, ense.
neck spring: Ense kipesi.
nephros: Böbrek.
nerve: Sinir.
nerve ending: Sinir ucu.
nervous system: Sinir sistemi.
net: Basket filesi.
neutral: Tarafsız.
neutrality: Tarafsızlık.
nible: Çevik, atik.
nod: Topa kafa ile vurmak.
normal posture: Temel duruş.
nucleus: Çekirdek.
numerical superiority: Sayısal üstünlük.
nurse: Hemşire.
nutritio: Beslenme.
oar: Kürek.
oarsman: Erkek kürekçi.
oarswoman: Bayan kürekçi.
oath: Yemin. obese; Şişman.
obi: Kuşak.
objection: itiraz.
observer: Gözlemci.
obstacle: Engel.
obstacle judge: Engel hakemi,
obstruction: Rakibin önüne geçerek engelleme.
obviate: Engelleme.
odont: Diş.
odor: Koku.
odorless: Kokusuz.
offence: Hücum.
Offensive: hücuma yönelik.
offensive block: Hücum bloğu.
offensive foul: Hücum faul. offhand: Ayakta atış.
official: idareci, görevli.
officials: Hakem jürisi.
offside: Ofsayt.
offside position: Ofsayt pozisyonu. olfaction: Koku duyusu.
olympiad: Olimpiyat.
olympian: Olimpiyatlarda yanşan sporcu.
olympic: Olimpik.
olympic champion: Olimpiyat şampiyonu.
olympic games: Olimpiyat oyunları.
olympic movement; Olimpik hareket.
olympic oath: Olimpiyat yemini.
olympic programme: Olimpiyat programı. olympic record: Olimpiyat rekoru.
olympic team: Olimpiyat takımı.
olympic torch: Olimpiyat meşalesi.
olympic vlctory: Olimpiyat zaferi.
olympic village: Olimpiyat köyü.
on guard: Başlama duruşu.
on the bench: Oyun dışı.
on your rnarks: "Yerlerinize" komutu.
one hand shot: Tek elle yapılan atış.
one pass attack: Tek pasla hücum.
onlooker: Seyirci.
open: Açık.
open air competitions: Açık hava yarışları.
open frame: Açık tur.
open tribüne: Açık tribün.
open wheel: Açık teker.
opening ceremony: Açılış töreni.
opening speech: Açılış konuşması.
opponent: Rakip.
opportunistic: Fırsatçı.
oppression: Baskı.
optional: Serbest hareketler.
order of service: Servis atış sırası.
organize: Organize etmek.
organized fast break: Organize hızlı hücum.
organization: Organizasyon.
organizing committee: Organizasyon komitesi.
ossification: Kemikleşme.
osteology: Kemik bilimi.
osteopathy: Kemik.
out: Topun oyun alanının dışına çıkması.
out side: Servis karşılayan taraf.
out side forvvrd: ileri uç kanat oyuncuları.
out side graps: Dış tutuş.
out side half: Orta saha kanat oyuncuları.
outer track: Pistin dış alanı.
outward: Dışa doğru.
ovarium: Yumurtalık.
overarm pass: Parmak pas.
overcome: Yenmek.
overconfident: Kendine fazla güvenen.
overhead kick: Röveşata.
overhead pass: Baş üstü pas.
overhead shot: Baş üstünden atış.
overjump: Engel aşmak.
overstretch: Aşırı germe.
overtrained: Sürantrene olmuş.
overtraining: Sürantrenman.
overuse: Aşırı kullanma.
own goal: Kendi kalesine gol.
out of play: Oyun dışı, aut.
outdoor pool: Açık hava havuzu.
outside İane: Dış kulvar.
outside left: Sol açık.
outside right: Sağ açık.
Varsayılan
Q
sabreur: Eskrimci.
sacrum: Kuyruk sokumu.
sag: Eğilmek
sail: Yelken.
sail maker: Yelkenci.
sailing: Yelkencilik.
saliva: Salya, tükrük.
salutary: Sportmence.
salute: Selamlama.
sand bag: Kum torbası.
sanitary: Sağlıklı koşul.
sargent jump: Dikey sıçrama testi.
saw off: Beraberlik.
sawing low balls: Ayakta savunma.
scales: Tartı aleti.
scapula: Kürek kemiği.
scarf hold: Yerde hareketsiz tutuş.
science: Bilim.
scientist: Bilim adamı.
score: Skor.
score a goal: Gol atmak.
score a point: Puan kazanmak.
score board: Sayı levhası, Skorbord.
score referee: Sayı hakemi.
score sheet: Müsabaka cetveli.
score table: Sayı levhası.
scorecard: Puan çizelgesi.
scorekeeper: Golcü oyuncu.
scoreless: Golsüzlük.
scorer: Gol atan.
scorer table: Hakem masası.
scratch: Atma veya atlama.
scartch line: Çıkış çizgisi.
screening: Perdeleme.
scrimmage: Antrenman maçı.
scrub: Yedek oyuncu.
season: Sezon.
second: Saniye.
second half: ikinci devre.
second team: B takımı, genç takım.
secretio: Salgılama.
secretory gland: Salgı bezi.
section: Parkur.
security: Emniyet, güvenlik.
semi final: Yarı final.
semi finalist: Yarı finalist.
send in: Sporcuyu oyuna almak.
send off: Kırmızı kartla oyun dışı kalma.
sensatio: Duygu, duyma, hissetme.
sense: Duyu.
sense organs: Duyu organları.
sensei: Karate veya judo hocası.
sensibility: Hassasiyet.
sensitiv: Uyarıya hassas.
serve: Servis atmak.
server: Servis atan oyuncu.
service: Servis.
service area: Servis alanı.
service line: Servis çizgisi.
service sideiine: Servis alanının yan çizgileri.
serving side: Servis atan takım.
set: Set.
set lost: Set kaybı.
set point: Set sayısı.
shot: Şut, atış.
shot at goal: Kaleye atış.
shot put: Gülle.
shot putter: Gülleci.
shot İn bending sideways: Yana bükülü atış.
shot on goal: gol atmak.
shot put: Gülle atma.
shot putter: Gülle atıcısı.
shoulder: Omuz çevresi.
shoulder stand: Omuzda duruş.
shoulder standing: Mum duruşu.
show: Gösteri.
show jumping: Atlama yarışmaları.
showboat: Gösteriş yapan sporcu.
shower: Duş.
shut off: Rakibin oyun düzenini bozma.
shut out: Rakibe sayı vermeme.
shuttle: Mekik.
sick: Hasta.
side: Yan.
side by side: Yan yana.
side cut: Çengel vuruş.
side foot: Yan çizgi.
side line: Kenar çizgisi.
side horse: Kulplu beygir.
side step: Kayma adımı.
side step shooting: Dayanma adımlı atış.
sidetand: Yan duruş.
sighting shot: Deneme atışı.
sign: İşaret.
silver: Gümüş.
silver medal: Gümüş madalya.
sit-up: Mekik.
skating: Paten.
ski: Kayak.
skier: Kayakçı.
skin diver: Balık adam.
skateaxel: Paten.
skateraxel: Patenci.
skating rlnkaxel: Buz pateni pisti.
ski: Kayak.
ski patrol: Kayak ilk yardım ekibi.
ski racer: Kayak yarışçısı.
ski racing: Kayak yarışı.
skier: Kayakçı.
skiing: Kaymak.
skill: Beceri.
sleeping bag: Uyku tulumu.
slice: Topa falsolu vurmak.
sliding tackle: Topa kayarak vurma.
slop pass: Hatalı pas.
slow: Yavaş.
slow tvvitch: Yavaş kasılma.
siowdown: Yavaşlama.
slowly: Yavaş yavaş.
smach: Topun yüksekten hızla yere vurulması.
small: Küçük.
smother: Kalecinin gölü önlemek için topun üzerine yatması.
snakebit: Şansı kötü giden sporcu.
snap down: Çift dalma.
snap pass: Bilek pası.
snowshoes: Kar ayakkabısı.
soapwort: Çöven, çevgan.
solid: İyi oyunculardan oluşan takım.
somersault: Salto, perende.
somersault turn: Ters takla atarak dönüş.
somersault with tvvist: Burgulu salto.
soothe: Yatıştırmak, sakinleştirmek.
spar: Boks maçı.
sparring partner: İdman arkadaşı.
specialist: Uzman.
specialization: İhtisas, uzmanlık.
species of defence: Savunma türü.
spectator: Seyirci.
spectator capacity: Seyirci kapasitesi.
speed: Sürat, hız.
speed up: Hız artırmak.
speed work: Hız kazanma idmanı.
speedvvay: Yarış pisti.
spike: Smaç vurmak.
spike oyer the block: Blok üzerinden smaç.
spin: Falsolu vuruş.
spinal cord: Omurilik.
spine: Omurga.
spinned bali: Falsolu top.
spinned shot: Falsolu vuruş.
spleen: Dalak.
split: Spagat.
split the defence: Topu iki defans oyuncusu arasından geçirme.
sporting: Spor ile ilgili.
sportlng paper: Spor gazetesi.
sporting press: Spor basını.
sportive: Sporcu. sports: Spor.
sports broadcast: Sportif yayın.
sports club: Spor kulübü.
sports commentator: Spor yorumcusu.
sports equipment: Spor malzemesi.
sports facility: Spor tesisi.
sports friend: Spor arkadaşı.
sports journalist: Spor gazetecisi.
sports hali: Spor salonu.
sports implement: Spor aleti.
sports journal: Spor dergisi.
sports journalist: Spor gazetecisi.
sports lover: Spor sever.
sprint svvimmer: Kısa mesafe yüzücüsü.
sprinter: Sürat koşucusu.
sprinters line: sprint çizgisi.
scjuare bali: Çapraz pas.
squat: Çömelme.
squat jump: Toplu sıçrama.
stable: İstikrarlı.
stadium: Stadyum.
stalling: Zaman çalma, oyalama.
stance: Duruş.
stand: Duruş.
stand aside: Tarafsız olmak.
stand up: Ayakta durmak.
standing: Ayakta durmak.
standing at ease: Rahat duruş.
standing position: Ayakta atış pozisyonu.
standing techniques: Ayakta yapılan teknikler.
standing wrestling: Ayakta güreş.
star player: Birtakımın en iyi oyuncusu.
staright thrust: Basit hücum.
start: Müsabaka ya da yarışmaya başlama.
starter: Çıkış hakemi.
starting blocks: Çıkış takozları.
starting line: Çıkış çizgisi.
starting order: Çıkış sırası.
starting pistol: Çıkış tabancası.
starting position: Çıkış vaziyeti.
starting signal: Çıkış uyarısı.
starting vvhistle: Çıkış düdüğü.
stature: Boy uzunluğu.
V Sit: V oturuşu.
valit shot: Geçerli atış.
various bridge like wrestling positions: Güreşte köprü pozisyonu.
vaulting horse: Atlama beygeri.
vaulting pole: Atlama sırığı.
vein: Damar. vertebra: Omur.
veteran: Tecrübeli sporcu.
verticalis: Dikey, düşey anlamındadır.
victory: Başarı, galibiyet.
victory lap: Galibiyet turu.
victory rostrum: Şeref kürsüsü.
vigorous: Gayretli.
violation: Kural ihlali.
violence: Şiddet.
virtue in sport: Spora verilen önem.
viscera: iç organlar.
visiting team: Misafir takım.
visual: Görsel.
vitamin: Vitamin.
vitamin deficiency: Vitamin eksikliği.
vitamin pills: Vitamin hapı.
vivration: Vibrasyon.
volitional: istemli.
vollayer: Topa vole vuran oyuncu.
volley: Vole.
volley pass: Yüksekten atılan pas.
volley shot: Yüksekten atılan şut.
volleyball: Voleybol.
volleyball player: Voleybolcu.
volontary exercises: Serbest hareketler.
vomer: Saban kemiği.
W
wad: Tampon.
waiscoat: Yelek.
waist: Bel.
waist a wrestling hold: Bel kündesi.
waisthip: Bel-Kalça,
waiting line: Bekleme çizgisi.
walk over: Köprü.
walking: Yürüyüş.
walking lunge: Kasık, kalça, sırt ve diz eklemlerine yönelik bir çalışmadır. Ağırlık omuzda, öne büyük
bir adım alınır ve hamle pozisyonuna geçilir. Bu pozisyondan tekrar başlangıç pozisyonuna dönülür.
Başlangıç pozisyonunda nefes alınır, hamle pozisyonundaki ayak, başlangıç pozisyonuna geçerken
nefes verilir.
walking race: Yürüme yarışı.
walking violation: Yürüme hatası.
wall: Savunma bloku.
wail pass: Ver kaç, duvar pası.
warm up: Isınmak.
warm up dives: Isınma atlayışı.
warning: Uyarı, ihtar.
warning up hail: Isınma salonu.
water jump: Su engeli.
water polo: Su topu.
water polo player: Su topu oyuncusu.
water skiing: Su kayağı.
water sport: Su sporları.
weak: Kuvvetsiz.
weak throvv: Yerden atış.
weakness: Zayıflık, kuvvetsizlik.
weariness: Yorgunluk.
weight: Ağırlık, kilo.
weight lifler: Halterci.
weight lirting: Halter.
weight training: Ağırlık çalışması.
western: Teniste bu tutuşta, raket yüzü yere bakar.
whiff: Topu ıskalamak.
whitewash: Rakibe sayı vermeden alınan galibiyet.
whistie: Düdük.
white adipose tissu: Beyaz Yağlar.