İktibas 0001

You might also like

You are on page 1of 35

YORUM POLONYA OLAYLARI

HABER - RÖPORTAJ NATO GENEL SEKRETERİ LUNS'UN


CUMHURİYET'E ÖZEL DEMECİ
RÖPORTAJ BEN BELLA KONUŞUYOR
HABER • RÖPORTAJ NATO'NUN KÖRFEZ STRATEJİSİ
TÜRKİYE'NİN KATKISI OLMADAN
DÜŞÜNÜLEMEZ
MAKALE ÇIKMAZLARIN ÜSTADLARI
ARAŞTIRMA-YORUM HUMEYNÎ'NİN İRAN'I
MAKALE ALEXANDRE HAİG
İNCELEME - YORUM DÜNYA BANKASI: SÖMÜRGECİLERİN
EGEMENLİK ARACI
HABER AVRUPA PARLAMENTOSUNDA
TÜRKİYE
HABER İRAN-SOVYET BANKASI
DEVLETLEŞTİRİLDİ
HABER - RÖPORTAJ SEZAÎ TÜRKEŞ - FEYZİ AKKAYA
BİBLİYOGRAFYA BU SAYININ KİTAP VE MAKALELERİ
MAKALE ORTADOĞU'DA DEVRİM VE
KARŞI DEVRİM
FIKRA SAHİ BİZ NERDEYİZ
GEZİ ANİLARİ GAZİ HÜSREV BEY'İN
MEMLEKETİNDE
ARAŞTIRMA İHRACATIN DA BÖYLESİ:
KÖTÜ BESLENME İHRACATI
HABER - YORUM ÇİN'DE DÖRTLÜ ÇETE DAVASININ
ÖTESİNDE DAHA ÖNEMLİ
ŞEYLER VAR
HABER - YORUM IRAK'LA İTTİFAKINDAN ÜRDÜN
NE UMUYOR
SELAMLAYARAK!..
Bu dergiyi, insanımızı düşünerek yayınlamaya
başladık. Evet, insanımızın Türkiyede ve dünyada ne-
ler olup bittiğinden, nasıl olup bittiğinden haberi
olsun istedik.
ONBEŞ GÜNDE BİR YAYINLANIR Dünyayı yönetenlerin, onlara fikir verenlerin
a neleri nasıl düşündüklerini sizlere iletmek istedik. Ve
istedik ki gazete ve dergiyi okuyamamanın
Sahibi ve Sorumlu Yönetmeni : kaçınılmaz eksikliklerini gidermekte yardımcı olabi-
Basın Haber Ajansı ve Interpress lelim. Bu suretle okuyucu ufkunun genişlemesine, da-
Basın Bürosu Adına ha üst düzeyde ve kapsamlı düşünebilmesi için gerek-
li bilgiler edinmesine katkıda bulunabilelim.
ERCÜMEND ÖZKAN
Dünya hızlı bir gelişme ve değişme sürecinde iken,
özellikle ülkemiz insanının zamanın gerisinde ka3-
Yönetim Yeri : mamasında bize düşeni yapabilelim diledik.
Tuna Cad. 14/3 Yenişehir - Ankara Yirmibir yıldan beri Ankara'da, kırkbir yıldan be-
Tel : 17 42 42 - 25 24 18 ri de İstanbul'da çalışmalarını sürdüren Basın Haber
Haberleşme : Ajansı ve Interpress Basın Bürosu olarak Türkiye'de
yayınlanan gazete ve dergilerin 425 çeşidini tarıyor,
P.K. 1071 Yenişehir - Ankara
ve abonelerimize kupür aşrivi yapıyoruz.
Şimdi de Formoza'dan Kanada'ya, Mısır'dan Ame-
İstanbul Bürosu : rika'ya, Japonya'dan İngiltere'ye kadar birçok ülke
Interpress Basın Bürosu basınından önemli gördüğümüz yorum, haber, röpor-
taj ve makaleler ile fotoğraf ve karikatürleri sizlere
Setüstü 31/10, Kabataş - İstanbul
bir insicam içinde sunmaya çalışacağız, dergimizde..
Tel : 44 72 34
PK 344 Karaköy - İstanbul İçinde bulunduğu kalıpları zorlamaya başlayan,
yeni yaşam biçimleri arayışı içinde buhinan günümüz
a dünyasında; yeni fikirlerin ve gelişmelerin insanları
FİYATI : 50 LİRA nasıl etkilediğine, başka dünyaların insanları bilinen-
lerin bugün nerelere geldiğini, yine kendilerini ko-
YILLIK (24 SAYI) YURTİÇİ : 750 LİRA nuşturarak göstermeye çalışacağız.
6 AYLIK (12 SAYI) YURTİÇİ : 400 LİRA Kitle haberleşme araçlarının büyük b:r hızla geli-
• şip yayıldığı günümüzde ülkemiz insanının imkân-
sızlıklarını kendisine hissettirmeden ihtiyaçlarına
YURT DIŞI ABONE BEDELİ POSTA ÜCRE- cevaplar sunabilmek, başka türlü gideremeyeceği
Tİ HARİCİNDE YURTİÇİ ABONE ÜCRETLERİ- ihtiyacını gidermeye çalışmak insanımıza daha sağ-
NİN İKİ KATIDIR. lıklı sonuçlara ulaşabilme imkânlarını sunmak ve bil-
gi beraberliği sayesinde dialogunu sağlamaya çalış-
• mak istiyoruz.
POSTA ÇEKİ NO : 124 427
Bu çalışmalarımız elbette okuyucularımızın eme-
limize ortak çıkması sonucu bize ulaştıracağı yar-
İLAN TARİFESİ : dımlarıyla mümkündür. Bunun gerçekleşeceğine ina-
nıyor, ve umuyoruz. Okuyucularımızın bizi, yanlışla-
ÖN İÇ KAPAK TAM SAYFA 50.000— TL. rımızda düzeltmesini diliyor, hep birlikte daha iyile-
ÖN İÇ KAPAK 1/2 SAYFA 30.000,— TL. re ulaşmayı amaçlıyoruz.

ARKA İÇ KAPAK TAM SAYFA 35.000— TL. Türkiye'de cinsinin ilk örneği olan dergimiz İK-
TİBAS, ona göstereceğiniz her türlü olumiu ilgi ile
ARKA İÇ KAPAK 1/2 SAYFA 20.000— TL. size daha üstün imkânlar sağlayacaktır. İnsan ola-
İç Sayfalarda Santim Sütunu 1.500,— TL. rak bize düşeni yapmaya çalışacak ve insanımıza de-
ğer vermeye özen göstereceğiz.

Basıldığı Yer : Sağlıklı düşünme ve sağlıklar dileriz.
İKBAL MATBAASI — ANKARA
Tel : 15 89 67
YORUM

POLONYA OLAYLARI
Varşova Paktı üyelerinin ekonomik bakımdan en tir. Hem Sovyetler de bugün 12 yıl önce bulunduğu
düşük düzeyde bulunanı Polonya'dır. Diğerlerinin de noktada değildir. Hem ekonomik, hem de siyasî ba-
olduğu gibi Polonya da Batıdan ekonomisini düzelt- kımdan.. 1968'li yıllardaki gelişim ve değişim hızı yük-
mek için milyar/dolarlar boyutlarında borçlar almış, sek bulunurken, l9S0'li yıllarda bu hızı kimse yüksek
tır. Bugün bunların faizlerini bile ödeyebilecek du- görmemektedir. Bu nedenle de Sovyetler her ne ka-
rumda değildir. Ülkede üretim düşüktür. Komünist dar kpnumunun gerektirdiği tavırları ortaya koyma-
Partisi Prezidyumu yıllardan beri bir türlü ülkeyi dü- ya soyunuyorsa da işin altında değişen dünya siyasi
ze çıkarmayı başaramamakta ve yavaş yavaş da ol- şartları muvacehesinde başka bazı tamel nedenlerin
sa ekonomide liberalizmin yolunu açacak girişimlere bulunduğu kanısındayız biz..
ve işçilerin daha çok hak sahibi olma girişimlerine 1944 - 45'li yıllarda o günün şartları gereği dün-
göz yumucu bir tutumun sahibi bulunmaktadır. Bu- ya iki nüfuz bölgesine ayrılmış ve Potsdam - Yalta
na Sovyetler de göz yummaktadır. Zira Sovyetler ve Tahran görüşmeleriyle bu durum belgelenmişti.
kendi ülkelerinde yıllardan beri piyasa ekonomisinin Aradan geçen yıllar o günün şartlarından dünyayı
şartlarına yaklaşıcı birçok adımlar atmışlardır. Artık çok uzaklara getirmiş bulunmaktadır. Bu anlaşmala-
bu türlü tavırlardan uydularının da paylarını alma- rın şartları bazı nedenlere dayanıyordu. Amerika
sına göz yummak durumundadır. dünya siyaset sahnesi"-, gerçek bir sömürgeci olarak
1980'li yıllarda Polonya'da meşîıur olan işçi lideri girecek idi ve bundc aceleci idi de. Birinci uünya
VValesa, işçilerin hiçbir haklarının bulunmadığı sos- harbi sonrasındaki ç-riıar pek elverişli olmamıştı
yalist sendikacılıktan şikâyetlerin tercümanı duru- kendisi için.. İngiltere'nin bu harpten galip çıkması
mundadır. Ve işçilerce çok sevilmektedir. İçinde bu- Amerika'ya bu imkvıı vermiyordu. Avrupa iki asır-
lundukları şartlarda ondan iyisini bulmak kendileri dan fazla zamandır dünya siyasetinin etrafında dü-
için pek mümkün görünmemektedir. VValesa da geliş- nedurduğu mihverdi. Aşağı yukarı tüm dünya Avru-
melerin tedricî olmasını sağlamak bakımından işçi- pa ülkeleri tarafından paylaşılmış ve sömürülüyordu.
lerin dizginlerini kontrol etmektedir. İşçiler buna ra- Tabii büyük payı İngiliz arslaııma aitolmak üzere..
zıdırlar, zira başka alternatifleri bulunmamaktadır. Bu yüzden İngiltere siyaset literatürüne «Güneş Bat-
Meşhur uyarı grevleri ülke çapında etkili olmuştur. mayan İngiliz İmparatorluğu» adı ile geçecekti.
Gdansk olayları ile başlayan hareket ülke çapında İkinci dünya harbi, 1. dünya harbinin aleyhine
akisler bulmuş ve VValesa ülke çapında işçi lideri ka- sonuçlandığı Almanya'nın bu paylaşmada kendine
bullenilmiştir. düşmesi gerekenden mahrum kalması asıl nedeni
Gerçekten Polonya'da ekonomik durum çek bo- ile, bu haklarını almak üzere başlatıldı. Bunun ha-
zuktur. Üretim düşüktür, dış borçlar yığılmıştır ve zırlıklarına da birinci dünya harbi biter bitmez baş-
yukarıda belirttiğimiz gibi faizleri bile ödenemeye- lanıldı Almanya tarafından.. Birinci dünya harbine
cek duruma gelinmiştir. Sosyalist şartlar muvacehe- çavuş olarak katılan Adolf Hitler, Almanya'da ikti-
sinde üretimi artuma yolları da bulunamamaktadır. darı ele geçirdi ve Almanya'yı Avrupa'da layık ol-
Üstelik yıllardır Polonya ve benzeri Doğu Avrupa duğu mevkiye ulaştırmak için Alman milletini ha-
ülkelerine tepeden inme sosyalist yöntemleri uygula- zırlamaya başladı. Bilindiği gibi Cermen ırkının yük-
tan Sovyetler, onlara uyguladığı ve korunması için sek ırk olması esasına dayalı bir hava vererek, bü-
çabaladığı sistemden yıllar önce kendisi yavaş yavaş tün düşünceleri Almanya'nın hem Avrupa'nın hem
da olsa uzaklaşmıştır. Aynı istekler aynı gerekçeler- de dünyanın diğer kisimlerinin efendisi yapmaya
le Doğu Avrupa ülkelerinde de uyanmaya başlamış- yönelik çalışmalarını tüm bir milleti propagandala-
tır çok zamandan beri.. Dupçek liderliğindeki Çekos- rı ile etkileyerek 1939 yıllarının Eylül aylarına ge-
lovakya olayları bundan oniki yıl önce yaşanmış ay- tirdi. Almanya hazırlıklarını bitirip fiilen işe girişti.
nı nitelikte olaylardı.. Lâkin Çekoslovakya'da bu ge- Polonya, Çekoslovakya, Dinamarka, Hollanda,
lişmeler, diğer uyduların da pek sür'atle aynı yola Lüxemburg, Macaristan, Fransa pek kısa bir süre
girmelerini teşvik edecek nitelikte gelişti. Diğer yan- içinde işgal edildi. Polonya işgal edilirken de Stalin'-
dan dünya siyasî şartları 1980'li yılların siyasi şart- in Sovyetlerine karşı birşey yapılmayacağına dair
larına henüz ulaşmamıştı. Bu nedenle Sovyetler teminat verildi. Bu sebeple Sovyetler harbi kendine
meşhur Ağustos/1968 olayları diye adlandırılan Çe- bulaşmayacağı mülahazasıyla bir teşebbüste bulun-
koslovakya'ya gelişmelerin istedikleri boyutlarını aş- madı. Bilâhare Almanya bütün gücüyle ve o günle-
masaıa mani olucu müdahalelerini yapmışlar ve as- rin fevkalâde teknik üstünlüğünü simgeleyen V 2'lerle
ker sokmuşlardı. mütemadiyen Londra'yı bombalamaya başladı. Al-
Aradan geçen yıllar içinde köprülerin altından manya, İngiltere'ye de harb açmıştı. Ne Sovyetler,
çok sular akmış ve dünya şartları daha da değişmiş- ne de İngiltere diğer küçük Avrupa ülkeleri Aiman-
ya tarafından işgal edilirken bir harekette bulunma- kadar dağıtmış, 13 -14 yaşlanndakileri bile askere
dılar. Fransa'nın da pek kısa bir süre içinde düşürül- almaya onu zorlamış, yormuş toparlanması imkân-
mesi İngiltere'yi telaşa verdi ise de Almanya bekle- sız derecede dağıtmıştı. Gururundan imkânlarının
meden arkasından hemen İngiltere'ye hücuma geçti. boyutlarını unutan Hitler her şeyi unutarak bir an-
Ve göz açtırmamasına İngiltereye binlerce ton bom- da Cihan'a sahip olmayı düşlemiş ve bu düşünü
ba yağdırdı durdu. Ayrıca Alman donanmasına bağ- gerçekleştirmek için herşeyi yapmıştı. Evet ABD
lı deniz üstü ve deniz altı gemileri Alman olmayan - bunu da beklemişti, müdahale için..
bilhassa İngiliz gemilerini buldukları yerde denizin Yorulmuş, dağılmış Almanya, beli kırılmış İn-
dibine gönderiyorlardı. Avrupa birbenbire Alman- giltere ve yenilmez Kızıl Ordusu ile ortalıkta görüle-
ya'nın hakimiyeti altına girivermişti. Sovyetler hala meyen Sovyetlerin içinde bulunduğu harbe Amerika
işin dışında idiler.. topraklarında harb olmamış bir ülke olarak zinde
Amerika ise işi başından beri uzaktan seyredi- ve zengin kaynaklarıyla kavgaya girdi ve arslan
yordu. Zira bu onun için beklenmedik bir fırsat idi. payına talip olarak girdi.
Dünya ülkeleri Avrupa'nın kudretli pençesinden çı- Normandiye çıkarması diye meşhur olan harekât ile
kıp Amerika'nın eline geçebilirdi bunun fırsatı do- Fransa'nın kuzey sahillerine 1 milyon asker çıkardı.
ğuyordu. Evet bu yüzden ABD, Almanların Avrupa'yı Bu cepheden Almanları sıkıştırırken diğer yandan
işgaileri sırasında ve hele İngiltere'nin Almanlarca Rıza Şah'ın başında bulunduğu İran'a müda-
o güne kadar rastlanmadık bir şekilde sıkıştırılma- hale ederek tam iki milyon insanı, teçhizatı, giyimi
sından için için keyif duyuyordu denilebilir. Zira so- kuşamı, araç vegereçleri ile Sovyetlere soktu, kaçan,
nunda bu durum kendisine yarayacaktı. İngiltere'nin ve Rus steplerinde kaybolan yenilmez kızıl ordunun
çok sıkıştırıldığı aylarda Amerika'nın harbe girme- imdadına yetişti. Onların altına jee'ler, GMG'ler
sini sağlamak için İngilizler Avrupa'ya gönderilen REO'lar vererek toparlayabildiği kızıl ordu askerleri
gıda ve mühimmat yardımı getiren ABD gemilerini ile yazlık nylon joraplarla eksi 35-55 derece soğuk-
bizzat kendileri batırıyor ve Almanlar yapıyor sü- larda donmaya başlayan üstün ari ırkın askerlerini
sü veriyorlardı. Fakat ABD yine de aldırmıyordu. avlamaya ve kovalamaya başladılar. Sonuçta Ameri-
Zira önündeki avına göz diktiği İngiliz arslanmın ka takviyeli Sovyet askerleri Almanları vatanların-
dişlerinin sökülmesini, kırılmasını bekliyordu. ABD dan atmış oldular ve de hakları (!) olarak Alman-
harbe ne kadar geç girerse İngiltere o kadar kendi- ları kovalıyıormuş gibi Polonya'yı, Romanya'yı, Bul-
sini toparlayamayacak hale gelirdi ve son çözüm de garistan'ı, Macaristan'ı, Çekoslovakya'yı ve bil-
ABD'nin işi kolaylaşırdı. Bu nedenle bekledi, bek- hassa hakkı olan Almanya'nın doğusunu harb
ledi.. tazminatı olarak Almanlardan aldılar. Berlin'den bi-
Bu arada Almanlar bütün gücüyle Sovyetlerin le, yetişerek paylarını aldılar. Diğer yandan da Ame-
de üstüne yürümüş ve Sovyet halklarına yenilmez- rika Normandiya üzerinden Fransa'yı, Hollanda'yı,
liği öğretilen Kızıl Ordu'yu selin önündeki kütük gi- Belçika'yı, Lüxemburg'u, Akdeniz'den de İtalya'yı kur-
bi sürükleyip Moskova'ya doğru götürüyordu. Sov- tarıyordu. Tabii bugüne kadar istila askeri olarak
yetlerin bütün havası kaybolmuş, Almanların önün- 240.000 Almanya'da 120.000 de İtalya'da asker bu-
de asker dayandıramaz olmuşlardı. Bu durum ta Mos- lundurarak..
kova'ya 35 Km. masefeye kadar devam etti. Meşhur Böylece Avrupa, şu dünyayı sömürmek için pay
Barbarossa Harekâtı diye harb tarihine geçen olay- etmiş ve ABD'ye hiçbirşey ayırmamış Avrupa dün-
lar Sovyetleri de yüzü koyun yere sermiş ve peri- ya güç dengesinin etrafında dönüp durduğu Avrupa
şan etmişti. Marx'ın ve Lenin'in kurduğu dünyada başta İngiltere ve Almanya'sı ile Amerika'nın güçlü
eşi bulunmaz (!) sistemin yenilmez ordusu pek kısa, kolları arasına düşüyordu. Bu durumun dengelenme-
umulmayacak kadar kısa bir sürede Almanların si bakımından da ABD Yalta ve Postdam ile Stalin'-
önünde darmadağın olmuştu. Tabi bu durumun sis- in Sovyetlerine Doğu Avrupa ülkelerini ayırıyor ve
tem üzerinde getireceği münakaşalar daha sonraki buraların vesayetini Sovyetlere bırakıyordu.
özellikle Stalin'in ölümünden sonraki yıllarda mey- O gün bugündür bu durum böyle devam etti. gel-
velerini vermeye başlayacak ve Sovyetler başta di. Fakat bu geliş pek de sağlıklı oldu demlemeye-
kendileri olmak üzere Manc'ın sosyalizmine onun da cek gelişmelere şahit oldu. ABD, anlaşmanın başla-
tanıyamayacağı bir şekil verme yolu tutacaklardı. rında her ne kadar Sovyetlere verdiği sözlere ria-
Nitekim tuttular da ve bu değişikliklerin uydusu ül- yetkar davranıyor idi ise de zaman zaman, geniş-
kelerde de olmasını kontrollü bir şekilde denetleye leme imkânı bulunmayan Sovyetler her geçen günün
denetleye kendileri ister hâle geleceklerdi. ayağının altındaki toprağın kaydırılması yönünde
Biz şimdilik konumuza dönerek olayları genel geçtiğini görüp bu anlaşmadan ve alternatifi bulun-
hatları ile silsile takib ederek geçmeye devam ede. mayan iki merkezli bu anlaşmadan şikâyetçi oldu
Hm. ve oluyor. Bu sebeple hemen bugünlerde değilse de
ABD istediği günlerin gelmiş olduğuna karar belki en yakın gelecekte bir üçüncü gücün - Avru-
verdi ve 1942 de harbe girdi. Bu gecikme yal- pa'nın - dünya siyaset sahnesinde Sovyetlere ait ol-
nız İngilizlerin belinin kırılmasının beklenmesin- mayan yerini alması kendisi için daha sağlıklı so-
den değil aynı zamanda Almanya'nın da yo- nuçlar doğuracaktı. Avrupa İngiltere'si başta olmak
rulması, açılması ve dağılmasını beklemekten ileri üzere Amerika'nın ağırlığından başından beri rahat-
geliyordu. Üç buçuk yıldan beri devam eden harb siz olmuş ve olmaya devam etmektedir.
Almanya'yı Büyük Sahralardan Moskova önlerine
Avrupa, Amerika'nın tasalludundan fevkalâde Bu arada Amerika ve Avrupa'nın Polonya olayla-
şikâyetçidir. Amerika, Avrupa'nın elindeki yerleri al- rına gösterdiği ilgi, bu olayları da 1968 Çekpslovak
makla kalmamış Avrupa'yı da çeşitli yollardan ken- ve 1956 Macaristan olaylarına benzetmesinden kay-
dine bağlamıştır. Amerika askerî bakımdan Avru- naklanmaktadır. Şunu da bir yerde söylemek müm-
pa'dadır, hem de asker bulundurarak.. Amerika Av- kün görünmektedir ki, Sovyetlerin bu yeni siyasî ta-
rupa'dadır Avrupa.nın başını belaya sokacak kadar vırlarından en azından ABD'nin pek haberi yok'a
nükleer silah ve füze rampası bulundurarak. Ameri, benzemektedir. Diğer Doğu bloku komünist partisi
ka, Avrupa'dadır bütün büyük şirketlerin - ki bunla- üyelerinin ise Brejnev'in başkanlığında yaptıkları
ra şimdilerde çok uluslu şirketler denilmektedir - toplantıda alman kararlarda, Sovyetlerin verdiği ka-
% 51 ve daha fazla paylarını eline geçirerek.. Velha- rara usulen imza atmak üzere Mosckova'ya çağırıl-
sıl Avrupa Amerika'nın güçlü kollarından kurtulmak dıklarını söylemek hiçte fazla olmasa gerektir.
istemektedir. Bunu De Gaulle'nin Fransa'da, Adena- İşin bir başka yönü ise Sovyetler yıllardır elle-
vır'ın Alman Şansölyesi bulunduğu günlerde fiilen rinde tuttukları doğu Avrupa ülkelerinden, ABD'nin
de göstermek istediler ve ABD'den Avrupa'yı kurtar- sömürdüğü ülkelerden yararlandığı gibi yararlanma-
mak için birlikte çalıştılar. Lakin başaramadılar. İki- masıdır. Zira bu ülkeler zaten eti - budu ne olan ül-
si de sıkıntılı günlerin insanları idi. Onların günün- kelerdir. Ayrıca Sovyetlerin geniş topraklarında öyle
de ne Fransız nesli, ne de Alman nesli bu gün gör- yeraltı ve üstü servetleri bulunmaktadır ki Sovyet-
müş siyasîlerin ne demek istediğini anlayacak ka- ler bu servetlerin bir kısmının olsun henüs üstünden
dar Amerikan hayranlığından kurtulmuş değillerdi. uçakla bile uçabilmiş değillerdir. Vaziyet böyle olun-
Evet Avrupa'da da - yalnız Türkiye ve benzeri ülke- ca dünya karşısındaki görünümü zalim ve mütegalli-
lerde değil - Amerikan hayranlığı ikinci dünya har- be'ye çıkmaktan ve Doğu Avrupa ülkelerini - kıt'a-
bi sonrasında alıp yürümüştü. Her yönüyle Avrupa'- lararası füzelerin yaygınlaştığı günümüzde - elinde
yı saran Amerikan hayat tarzının etkileri yeni yeni tutmanın tampon olması önemini de yitirdiğini gör-
azalıyor ve Avrupa'lı nerede bulundurulduğunu gör- mektedir. Yâni kaybedecekleri ile kazanacaklarının
meye başlıyor. hesabını yaptığında daha kârlı çıkacağı düşüncesin-
Sovyetler istedikleri boyutları aşmamak ve ABD' dedir. Üstelik bu ülkelerin geçimi ile de mükellef
nin eline düşmemek kaydı ile Polonya'yı ve ona in- durumu onu rahatsız da etmektedir.
zimamen Doğu Almanya'yı iyi niyet gösterisi olarak Şayet bu politika tutar ve Sovyetlerin düşün-
da bırakacak ve Avrupa'nın birleşmesine atılacak düğü süreç içinde gerçekleşirse en fazla ABD kay-
adımları kolaylaştıracaktır. Aslında bu Sovyetlerin bedecektir. Zira Avrupa ABD'nin elinden çıkacak-
Avrupa'yı düşünmesinden değil belki kendini dü- tır. Bu ise ABD'nin tââ 10.000 mil uzağa gitmesi
şünmesinden doğan bir olaydır. Zira Avrupa kendini - Sovyetlerden bu kadar uzaklaşması - demek ola-
toparlar ve ABD'ni Avrupa dışına - en yakın Avru- caktır. Ve tabii bir üçüncü güç Avrupa ortaya çıka-
pa dışı da tââ.. Amerika'dır - atarlarsa bir üçüncü caktır aynı zamanda...
gücün meydana çıkışı, Sovyetleri daha da ferahla- İKTİBAS
tr.c8.ktir. Sovyetlerin bu davranışı üstelik gerçekten
bir üçüncü dünya harbi tehlikesi bulunmadığının ken-
disi açısından dünyaya verilmiş bir kanıtı olacak
ve elbetteki varlığını Varşova paktına bağlayan ve
Sovyet tehdidi ile yaşamını sürdüren Nato'ya - tabii
ABD'ye - yol görünecektir. Ayrıca da Sovyetler bu
suretle zaten ekonomik sıkıntı içinde bulunan uydu-
larını rahatlacağı gibi kendisinin de ülke olarak ge- ArnerîkaBi Senatörlere gör©
lirinin büyük bölümlerini silahlanmaya yatırmak B a t s ı n «güveliği işin
yerine halkının hep dışarıya öden duymasını azaltıcı ?
olarak geçim düzeyinin yükseltilmesine ayırabile- İroa'i, în siicilıSondirsSmessi zorunlu
cektir. Böylece sosyalist blok üyelerinin şu et kuy- TAHRAN (Günaydın Dünya Servisi) — İ-
rukları, şu nylon çorap hayranlıkları da başlarını ağ- ran'ı ziyaret eden Birleşik Amerika'nın Sena-
rıtıcı sebeplerden olmaktan çıkacaktır.
törler heyeti Başkanı Abraham Ribicoff verdiği
Yeter ki Polonya'daki gelişmeler, bunu isteyen- demeçte bu ülkenin batı sanayii için hayatî
lerin coşkusu sonucu Sovyetlerin kendisini ve pres-
tijini sarsacak boyutlara ulaşmasın ve Sovyetlerin önemde olduğunu söylemiş ve istediği silahla-
ayarladığı ölçüde sürdürülsün. Walesa'nın da işçiler- rın verilmesi gerektiğini kaydetmiştir.
den ısrarla istediği budur. Halkın üzerinde güçlü et- Ribicoff, ziyaretin tamamlandığı gün Tah-
kisi bulunan Kilise'nin de işçilerden beklediği ve
istediği budur. Dolayısıyla Sovyetlerle, Polonya'da ran'da verdiği demeçte, Batı sanayii için Orta-
bu hareketlerde etkiü olanların düşünce ve eylem doğu petrolünün büyük önem taşıdığını belirt-
beraberlikleri bulunmaktadır. Polonya Komünist Par- miş, bu bölgenin korunması için de İran'ın güç-
tisi Preziclyumunun geçtiğimiz günler içinde gelişme- lü olması gerektiğini söylemiştir. Ribicoff, İran'ı
lere şiddetle karşılık verilmesinden yana olan 4 üye- silahlandırmanın İran'dan çok Amerika için ya-
sinin Parti prezidyumundan çıkarılma kararı ver-
rarlı olacağını sözlerine eklemiştir.
mesi de aynı parelelde gelişmelerdir.
Cumhuriyet
23 Aralık 1980

Nato Genel Sekreteri Luns'un


Cumhuriyet'e özel demeci
Körfezi savunacak takviye güçleri Türkiye üzerinden geçebilir
Sedat ERGİN

• «ABD'NİN BELLİ BİR AN GELDİĞİNDE TRAN- değil. Sonuçta, ittifakta global bir sorumluluğu bu-
SİT KOLAYLIĞI İSTEMESİNİN MÜMKÜN OL- lunan tek ülke, yani ABD'nin bu yükü omuzlama-
MADIĞI SÖYLENEMEZ. ÇIKARLARI AYNI DOĞ- sı gerekiyor. Şimdiki durum bu.
RULTUDA OLAN BİR ÜLKENİN BU KONUDA
Ayrıca eğer NATO sınırlarını genişletirse bu
YARDIMDA BULUNMASI DA SON DERECE DO-
yeni bir dünya savaşının çıkması demek olur. Şim-
ĞAL OLUR.»
dikinin en iyi durum olduğunu kabul etmeliyiz.
• «TÜRKİYE'NİN ORTADOĞU'DAKİ AĞIRLIĞI VE Bunlarla nasıl boy ölçüşmeli? Eğer ABD Avrupa'da-
ETKİSİ DİĞER BÜTÜN ÜLKELERDEN FAZLA- ki güçlerinden kaydırma yaparsa, doğacak açığı
DIR. KANIMA GÖRE ARAP ÜLKELERİ ANKA- Avrupalı müttefikler kapatsınlar.
RA'NIN ÖĞÜTLERİNE DİĞER ÜLKELERİNKİN- SORU : Bu yeni strateji çerçevesindeki ikinci
DEN DAHA FAZLA AÇIKTIRLAR.» aşama önlemleri nelerdir?
• «DEMOKRASİYE DÖNÜŞ, TÜRKİYE'NİN BİR LUNS : NATO'nun uzun dönemli savunma ön-
SORUNUDUR. DOĞRU ZAMANI GELDİĞİNDE lemleri var. İkinci aşama önlemleri ise ABD'nin Av-
TÜRK HÜKÜMETİNİN BİR AN ÖNCE DEMOK- rupa'daki kuvvetlerini kaydırması halinde ortada-
RASİYE DÖNECEĞİNİ BİLİYORUZ. BÜYÜK BİR ki koşullar gözönünde bulundurularak dıoğacak açı-
GÜVENLE BEKLİYORUZ.» ğın kapatılmasını öngören programlan kapsıyor.
İkinci aşamadaki programların ayrıntılarına girmek
istemiyorum.
BRÜKSEL — NATO Genel Sekreteri Joseph
Luns, «Cumhuriyet»in sorularını yanıtlamış, Tür- SORU : İkinci aşama önlemleri Basra Körfezi'-
kiye'nin körfezin savunmasına dönük olarak geçiş nin savunması halinde geçerli olmayacak mı?
kolaylıkları sağlamasında herhangi bir güçlük çı- LUNS : Bu Amerikalıların getirdiği bir kavram.
karacağını zannetmediğini bildirmiş ve «Bir strate- Takviye kuvvetlerinin ivedi bir biçimde kaydırıl-
jist değilim, ancak bölgeye gidecek takviye birlikle, masını esas alıyor.
ri İtalya ve Türkiye'nin güneyinden geçebilir»
demiştir.
GEÇİŞ KOLAYLIKLARINDA
NATO Genel Sekreteri Luns'a yönelttiğimiz so- TÜRKİYE YARDIMCI OLUR
rular ve kendisinin yanıtları özetle şöyledir :
SORU : NATO Savunma Bakanları geçen hafta,
SORU : İttifakın sınırlan dışında doğabilecek körfezin savunması için «Transit kolaylıklarının sağ
tehditlere ne şekilde karşılık verileceği bu gün lanmasının önemini vurguladılar. Transit kolaylıkla-
NATO içindeki başlıca tartışma konusu. NATO stra- rı açısından Türkiye'nin konumunu nasıl görüyor-
tejisinde belli değişiklikleri içeren bu kavramın tar- sunuz?
tışılması nasıl ortaya çıktı?
LUNS : Belli bir an geldiğinde, ABD'nin bu yol-
LUNS : Batılı ülkelerin NATO sınırları dışında da Türkiye'ye bir talepte bulunmasının mümkün
da tehditlerle karşılaşabilecek yaşamsal çıkarları olmadığı söylenemez. Bunu o zaman düşünelim. An-
bulunduğu açıktır.. Diğer taraftan NATO'nun sı- cak çıkarları aynı doğrultuda olan bir ülkenin bu
nırlarının genişletilmesi de iyi bir fikir değil, kanım- konuda yardımda bulunması da son derece doğal
ca. Neden böyle olduğunu da söyliyelim : Bir kere, bir şey olur. Bu açıdan herhangi bir güçlük çıka-
Avrupa'daki kuvvetlerimizi kaydırırsak, Avrupa'nın cağını zannetmiyorum.
savunmasında güçlükler çıkar. Biz Avrupa'yı ancak
savunabiliyoruz. Bu durumda savunma harcamala- SORU : Yani, ihtiyaç duyulması halinde Türki-
rımızı da büyük ölçüde arttırmamız gerekecek. Bu ye'nin bu kolaylığı sağlayacağını umuyorsunuz.
da hepimizin bildiği nedenlerden ötürü mümkün LUNS : Dediğiniz gibi, bunu umuyoruz. —*•
İKİLİ ANLAŞMA KONUSU LUNS : Üç yada dört aşamada da olabilir. Nasıl
SORU : Türkiye'nin sorumlulukları NATO yü- gelişeceğini hep birlikte göreceğiz.
kümlülükleri ile sınırlı. Böyle olunca sağlanacak
kolaylıklar için NATO anlaşması dışında ikili an- SORU : Ancak geçici ve kalıcı olmak üzere iki
laşmalar gerekmiyor mu? ayrı statünün olması gerekmiyor mu?
LUNS : Bu Türkiye ile ABD arasında yapılabi- LUNS : Evet, önce geçici bir çözüm olabilir. Bu
lecek özel görüşmelerin konusu olabilir. Jjurıu da sırada daha kalıcı olan statü müzakere edilebilir.
Kolay bir sorun değil...
eklemeliyim : İlla Türkiye'nin yardımının gerekli,
zorunlu olması da gerekmeyebilir. Ancak, örneğin, SORU : Yani Rogers planının kabulüyle sorun-
takviye kuvvetlerinin İtalya ve sonra da Türkiye'- ların tam olarak çözümlenmediğini, halen ortada
nin küneyi üzerinden gidebileceğini düşünebilirim. olduğunu kabul ediyorsunuz.
Ancak ben stratejist değilim, bu konuda spekülasyon- LUNS : Evet, diğer bütün sorunların da her za-
lara girmek istemem. man bizimle beraber olduğu gibi...
NEDEN DİKKATİMİZİ SORU : Ortadoğu kritik bir dönemden geçiyor.
KÖRFEZE ÇEVİRİYORUZ ? Her gün yeni gelişmeler izliyoruz. NATO'nun böl-
SORU : Geçen yılkiyle bu yılki NATO toplantı- gede sınırları olan tek üyesi, yani Türkiye'nin Or-
ları karşılaştırıldığında en çarpıcı yenilik körfezin tadoğu'daki konumunu nasıl görüyorsunuz? Siyasi
savunmasının bu kadar sık vurgulanması, NATO, alanda ne gibi roller oynayabilir?
artık bakışlarını körfeze mi çeviriyor? LUNS : Türkiye'nin Ortadoğu'daki ağırlığı ve
LUNS : Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgali, etkisi diğer bütün ülkelerden daha fazladır. Belki
bütün dikkatlerimizi dünyanın bu bölkesindeki so- ABD'yi bunun dışında tutabiliriz. Türkiye'nin Arap
runlar üzerinde toplamamızı doğal kılıyor. Bu böl- ülkeleri ile güçlü bağlan vardır. Kanıma göre, Arap
gede çıkarlarımızı etkileyebilecek bütün sorunları ülkeleri Ankara'nın öğütlerine diğer ülkelerinkin-
tartışıyoruz. Bu danışma mekanizması içinde Tür- den daha fazla açıktırlar. O nedenle Türkiye'nin
kiye önemli bir rol oynamaktadır. Sonuçta körfe- ağzı kapalı diplomasisi bölgede büyük önem taşı-
ze daha fazla ağırlık vermemiz mantıkidir, özellik- maktadır.
le Sovyetler'in Afganistan'daki sürekli işgali hatır- SORU : 12 eylül sonrasında Türkiye'deki siyasi
landığında. durumu nasıl görüyorsunuz?
SORU : Bu yılki toplantılarda vurgulanan bir LUNS : Büyük bir yara olan terörizme karşı
başka nokta da Güneybatı Asya'daki durum nede- başarılı bir mücadele verildiğini gözlüyoruz. İkinci
niyle Akdeniz bölgesinin stratejik öneminin art- olarak Yunanistan'ın askeri kanada dönüşü konu-
ması. Bunun Türkiye'ye dönük yansımaları neler- sunda anlaşma sağlanması da büyük memnuniyet
dir? yarattı. Üçüncü olarak NATO'ya yükümlülük güçlü
LUNS : Önce şunu söyleyeyim : Bildiri Türki. bir şekilde sürmektedir.
ye'nin de onayını vermesi ile çıktı. O nedenle Hol-
landa'nın olduğu kadar Türkiye'nin de bildirişidir. SORU : Demokrasiye dönüş konusundaki dü-
Dikkatinizi Körfez'in ve buradaki petrol yolunun şünceleriniz...
stratejik önemine çekmek isterim. Sovyetler, NATO' LUNS : Bu Türkiye'nin bir sorunudur. Doğru za-
daki müttefiklerimizi provoke etmeden önce iki kez manı geldiğinde Türk hükümetinin bir an önce
düşünmelidirler. Petrol yolunun kesilmesi ABD'ye demokrasiye döneceğini biliyoruz. Büyük bir gü-
Avrupa'ya ve Japonya'ya da, bölgeden uzaklıkları venle bekliyoruz.
farklı olmakla birlikte, benzer etkide bulunacaktır.
YUNANİSTAN İLE TÜRKİYE Hürriyet
ARASINDAKİ GÖRÜŞMELER 10.9.1979
BAŞLAYACAK
SORU : Altı yıllık bir aradan sonra Yunanis- İngiltere, Rumlara
tan ittifakın askeri kanadına döndü. Ancak halen «200 milyon sterlinlik
askıda duran sorunlar var. Bu sorunların, bu ara-
da Ege komuta kontrol alanlarının nihai statüsü- borcumuzu unutun» dedi
nün belirlenmesinde nasıl bir prosedür izlenecek? LEFKOŞE, (THA) — İngiltere Hükümeti'-
LUNS : Konuyla en yakından ilgili olan taraf- nin Kıbrıs'taki üstlerine karşılık olan ve bu-
lar, yani Türkiye ile Yunanistan görüşmelere baş- güne kadar 200 milyon sterline ulaşan borcu
layacaklar. Yunanistan'ın dönüşünü sağlamada mü- ödememekte kararlı olduğu bildirildi.
kemmel bir iş yapan_ General Rogers da şüphesiz Rumca «Sinlerini» gazetesine göre, İngil-
yardımda bulunacak. Konunun bu yönlerinin biraz tere, 200 milyon sterlinlik borcu unutması ha-
zaman alacağını zannediyorum. linde Kıbrıs Rum Yönetimine yedibuçuk mil-
SORU : Anlaşıldığı kadarıyla ikili görüşmeler yon sterlinlik bir kredi açacağını duyurdu.
iki aşamada olacak. Önce Ege'deki geçici statü mü- Rum Ynetimi de, krediyi kabul edebileceğini
zakere edilecek, bunu nihai statünün görüşülmesi ancak alacağını unutmayacağını belirtti.
izleyecek.
ArM&'g
JEUNE AFRIQUE
11.6.1980

BEN BELLA KONUŞUYOR


(Yıllardır göz hapsinde tutulan Cezayir'in eski
başbakanı Ahmet Ben Bella suskunluğunu terketti.)
Çok geniş problemlerle ilgili önemli bir me- toprakların tamamına . Dünyayı kemâle erdire-
selede Ahmet Ben Bella, kısa ama öz cevaplar cek olan manevi kuvvet. Bu kutsal beldelerde
alma imkânını verdi bize : «Herşeyden önce Si- asırlar sonra yeni bir enerji keşfedildi : Maki-
yonizmin ve emperyalizmin içimizdeki kaynak- nanın hayat iksiri olan petrol. Ama ne yazık ki,
larını kurutmak zorundayız. Emperyalizm, Ceza- bu büyük nimet, Batı mal ve zenginliğinin artı-
yir dışında hiçbir memlekette bu kadar sağlam rılmasına tahsis edildi. Makina bir akılcı filozof
sığınak bulamamıştır. Siyonizm ve emperyalizm tarafından keşfedilmişti . Bize yabancı bir olgu
ülkemize Filistinin Birleşmiş Milletlerdeki varlı- idi makina. Kabul etmek lazım ki, bu acelecili-
ğından önce yerleşmiştir. Ve can evimizde bu iki ğin sonucu oldu, normal olarak. Bu yeni güç ken-
zehirli ot-Siyonizm ve emperyalizm - hızla boy disi gibi yeni olan bir ilahtan — dolardan — des-
atıyor. Ancak kendi pespayeliğimize son verdi- tek alarak manevi gücü inkâr etmemeli. Maddî
ğimiz anda emperyalizm sona erecektir. Şirk ruhi düşlerimiz arasındaki dengeyi, ancak bu ka-
koşmaksızın Allah (CC) e yönelelim. O'nun ilahi pitalist sistemden uzaklaşirsak kurabiliriz. Bir
emirlerini hayatımızın düsturları yapalım, her- başlangıç olabilir ama böylece farklı bir dünya
şeyden önce, kendi öz sistemimizi kurmak için. inşa edebiliriz gelecekte. 1965 Haziranında Ce-
Kısacası Kapitalizmin ve yedeğine aldığı Sosya- zayir'de yapılan konferansın konusu da bu me-
lizmin medeniyet projesinden daha üstün bir sele idi. Bandung konferansı sömürgecilikten
medeniyet projesi tesis edelim. Kapitalizmin ve kurtuluş hareketinin dönüm noktasını belirtir.
Sosyalizmin netice itibarıyla birbiri ile çelişme- Cezayir konferansında bu yeni dünya görüşünün
yen ve her ikisi de tüketim toplumu meydana ışığı altında geçmişin bir muhasebesi yapıl-
getirmek isteyen bir medeniyetin iki yüzü oldu- malı idi. Bu ölçü unutulmamalı ve başlangıç
ğunu bilmeyen var mı? Bu iki sistem arasında sonuçsuz kalmamalıydı. Özellikle Çin'de mey-
Apollo ve Soyuz 11 kenetlenmesi kadar mü- dana gelen değişimler, Güney-doğu Asyaya ya-
kemmel bir kaynaşma vardır. Gelişmiş silah en- pılan yardımlar ve cereyan eden hadiselere is-
düstrisi karşısında duyulan aşağılık kompleksiy- lami bir açıdan bakılmalıdır.
le oluşan istekler istikametinde, yeni bir tekno-
Pirim Kazanan Yüzkarası Hareketler
loji ve yeni bir bilim icat etmeye mecbur edi-
Mülsüman halkımızın gösterdiği büyük gay
yorlar bizi. İlk teşebbüs batı bankalarına yatırı-
ret ve fedakârlıklar bir bayrak ve bir milli marş-
lan müslümanların paraları ile gerçekleşti. Ba-
tan başka bir şey kazandırmadı bize. Bu ikisinin
ğımsızlık için attığımız adımlarımıza set vurmak-
bedeli olarak bize kalan dejenere bir toplum ve
tan başka bir işe yaramadı, bu teşebbüs. Biz
tahrif edilmiş bir inançlar karmaşası. Batı bu-
servetimizi Peygamberimizin ilahi mesajına uy-
güne kadar bize egemen olmak için ateşli si-
gun bir şekilde kendi öz topraklarımıza yatırma-
lahlara ihtiyaç hissediyordu. Bugün ise, netice-
lıyız.
de yine Batının işine yarayacak olan, bir eko-
Farklı Bir Dünya Nizamı nomik teminat bu işi rahatlıkla başarabilmek-
Çok ilginç bir olay değil mi, bugün dünya- tedir. Bu yardımların arkasından cemiyetimizde
nın her yanında problem olan petrol ve gaz ya- korkunç yaralar meydana gelmektedir. İşe ya-
taklarının — İran, Nijerya, Endonezya hatta Rus- rar, aydın insanlarımızın % 70'i günlük iaşesini
ya ve Çin'de dahil olmak üzere — müslüman böl- temin edebilmek için Batıya göç etmeye mec-
gelerde bulunması? Kendisine Kitap verilen pey- bur bırakılıyor. Meydan yine dejenere burjuva-
gamberlerin hemen hepsi bu Arap Yarımadasına ziye kalıyor, petrol ve gaz yataklarımız ve ürün-
geldi.. Sonsuz bir manevi kuvvet hâkim oldu bu lerimiz de böylece batıya aktarılıyor. Bu hırsız-
likta teknolojinin büyük payı olduğu unutulma- larına göre batı bankalarınayatırılanparanın
malı. Bizlere verilen işletme hakkı neticede, miktarı bilindiği kadarıyla 121 miıyar dolardır.
kendine uygun düşen yeni bir dünya görüşü, Evet siyaset lobilerinin emrine yatırılan mikta-
hayat anlayışı, insan biçimi ve düşünme türünü rın sadece küçük bir kısmıdır bu. Ayrıca bu
kendisi belirliyor. Çocuklarımıza ısrarla tavsiye tabloya, Fiat, Mersedes, Loockeed ve Lonrho
ettiğimiz şey gerçekte bunlar işte. Zorla onla- gibi uluslararası monopollere bazı müslüman
rı göçe mecbur ediyoruz. Ergenlik çağına gel- ülkelerin katılma paylarını da eklemek gerekir.
diklerinde de Cenneti yeryüzünde Paris, Londra
veya Nevvyork'tan başka bir yerde bulamaya- Bütün müslüman devlet başkanları ve yö-
caklarını belirtiyoruz. neticileri bile bile nasıl olur da kapitalistlerle
suç ortaklığı yaparlar? Nasıl düşünmezler İran'ı
Bu teknoloji ve bilim konusundaki tavrımı- — Bir kısım insanları tenzih ederim — İran'da
zı iyi bir şekilde ortaya koymadan mut'u bir ge- beliren parıltı bütün müslüman memleketlerde
lecekten söz edemeyiz. Her medeniyet bilim yankılar uyandırmıştır. Kalblerimizde yeni bir
ve teknolojisini, kendi hedeflerini gerçekleştir- ümit ışığı belirdi. Yüzyıllardır müslümanların
mek için kullanır. İnsanı basit bir varlık olarak başındaki idareciler islam alemine yapılan te-
ele alan bilim ve teknolojinin aksine, insanı bir cavüzler karşısında açıkça bir tavır almamış-
bütün olarak ele alan ve insanın her ihtiyacına lar, hadiseleri suskunlukla karşılamışlardır. Bu
cevap verecek olan bir medeniyet tesis etme tutumlarının tek nedeni vardır : Korku. Yukarı-
liyiz. da sözünü ettiğim iki tutarsızlık islamın kendi-
Batıya olan beyin göçünü durdurmak zo- ne özgü sosyo - ekonomik müesseselerinin ye-
rundayız. Hatta şu anda batıda bulunan insanla- ni baştan inşasını sağlayacak olan ideolojik
rımızı da geriye getirmenin hazırlıkları yapılma- bir tekâmülü ile olacaktır. Kısacası bu günkü
lıdır. Eğer batılılardan daha hızlı bilimsel araş- meselelere doğru teşhisler koymak mecburiye-
tırmalar gerçekleştirilir ve özellikle yaratıcılı- tindeyiz. Şimdiye kadar islamı eserler en esas-
ğa yönelik bir politika meydana getirilirse, bu lı silah oldu. Artık derlenip toplanma, kendimi-
göçe engel olma fikri sadece lafta kalmayacak- ze gelme zamanı gelmiş, geçmektedir.
tır.
Tek Parti.. Tek Güç.
NASA'da çalışmakta olan El Baz adındaki
jeolog'un açıklamalarına kulak verelim : «Ame- Tarıma öncelik, küçük sanayii ve işçi yara-
rikaya göçmeden önce Arap Birliğine ve Mısıra tıcılığına önem veren, temel ülke ihtiyaçlarını
değişik projeler takdim ettim. Bir faydası olma- kendi iç pazarlarından karşılamaya çalışan, hat-
dı. Amerikalıların Ayda Rusların önüne geçme- ta A.B.D. nin elinde stratejik bir silah haline
lerine yardımcı olmak, Mısır için düşündüğüm gelen buğday meselesindeki bağımlılığı kaldır-
su projesinden daha önemli çalışmalar değildir. maya çalışan, bir kalkınma biçimi.. İşte tekno-
İlk tutarsızlığımız şudur : Kapitalist dünya gö- lojik bağımlılığın meydana getirdiği zararları
rüşü bize sadece vasatın altında bir yaşama im- ortadan kaldırmayı amaçlayan ekonomik sistem-
kânı bahşediyor. İkincisi ise kontrollü olarak den birkaç çizgi..
müslüman siyasetlerin geliştirilmesi. Emperya-
Bu ekonomik anlayışa paralel olarak eği-
listler kendilerine suç ortağı kimseler arıyorlar
tim ve kültür sahalarında uygun değişimler ya-
ve buna şiddetle ihtiyaç hissediyorlar. Maddi
pılmalıdır. Bunun için de herşeyden evvel ras-
ve manevi varlığımızın yağmalanması için, ener-
yonalizmin düştüğü sapıklıklardan kurtulmak
jimizi kısırlaştıranlar, bizi hayatın kölesi yapan-
lazımdır.
lar maalesef müslüman idareciler ve onların
yardakçılığını yapan kimselerdir. İşte bu insan- İnsanın insan tarafından sömürülmesi Batı
ların batı basınına yansıyan bazı marifetleri : sistemlerinin kaçınılmaz neticesidir. Ve gerçek
Rüşvet., borsacılık., otel ve lokanta harcama- bir vakadır. Bizde bu manada bir sapma çok er-
ları., ticari fonlar.. Rivyera ve Amerika sahille- ken başladı, Hz. Osman (ra) dan hemen sonra
rindeki kumarhaneler.. Almanyadaki çıplak evle- — Hz. Ali (ra) ı hariç tutmak lazım — İslam na-
ri.. Birleşik Arap Emirliklerinden Rivyeraya dü- sıl kazanacak ilk berraklık ve saflığını? İran'da
zenlenen çartır uçak seferleri.... sanrım diğer yerlerden daha önce meselelere
Arapların paraları ile namussuzluklara pi- cevap bulunacaktır. Ülkenin her yanında, ma-
rim veriliyor. Manhattan Bankasının 1975 hesap- halli idare şeklinde kendi kendini yönetme, yö-
netenlerle yönetilenler arasındaki münasebet- ğiştirecek olan planlardan birkaçı. Müslüman-
leri tanzim eden kuralların berrak bir şekilde ların batı bankalarına yatırdıkları paralar bu iş-
belirtilmesi sayesinde insanın insanı sömürme- lere yetecek de artacak bile. Rehineler mesele-
sinin önüne geçilebilir. Devrimci bir eğitim için sinin ardından A.B.D. tarafından dondurulan
müslümanlara islami mefhumların benimsetil- İran'ın mal varlığının durumu bize paralarımı-
mesi, Dört Halife devrindeki «Şura»dan bahse- zın daha iyi kullanılmasının önemini vurgula-
dilmesi lüzumludur. Ama belirtmek gerekir ki maktadır. Bu paralar hergün açlıktan ölen Sa-
politik güç olmadan «Şura», ekonomiyi elinde hel'li müslüman kardeşlerimizi kurtarmak, Çad
tutanlar karşısında pek fazla tesirli olmayacak- gölünün kurumasını önleyebilmek, Afrika'ya iç-
tır. Platonun Tanrısının kötü işleri tek güç olun- me suyu temin etmek için ve bir milyara yakın
ca geçersizliğini ilan etmek zorunda kaldı. Bu insanı tehdit eden öldürücü hastalıkların önü-
parti Cezayir kurtuluş partisi olarak övünmeye ne geçebilmek için kullanılmalıdır. Vahşi Avru-
başlayınca ümit verici başarıları kısa sürdü. pa sadece Kuzey Avrupa milletlerinin daha iyi
Borsa oyunlarını yaygınlaştıran, süistimalci in- yaşamaları ve onların hastalıkları ile ilgilenme-
sanlarla dolu bütün partilere böyle bir akibe- yi tercih ediyor. Kanser, çocuk felci, damar
tin gelip çatması tabii bir olaydır. hastalıkları vb. dışında başka bir hastalıkla
— sıtma, cüzzam vb — ilgilenmemektedir. Hal-
İslam aleminde sömürü. Şûranın ortadan
buki bu altı-yedi hastalığın önüne geçebilmek
kalkmasıyla ve Muaviye ile başlamıştır. Şûra
için sadece 20 milyon dolar gerekmektedir. Bu
konusunda sağlıklı bilgiler elde edebilmek için
rakam bir savaş uçağı bile etmiyor. Sadece bir
Hz. Ali (ra) devrine göz atmak lazımdır, toplu-
başlangıç olarak da kalsa kuzey-güney dialogu
mumuzdaki her türlü sömürüyü ortadan kaldır-
bir çok şeyi değiştirebilir. Bu girişimlerde bizi
mak için. Elbette ki, bugünkü problemlerimiz 14
sonuca götürecek bir silahtan — petrol ve gaz-
asır öncesi Medine cemiyetinin problemlerinin
dan — istifade edebiliriz. Tabii bilinçli bir kul-
aynısı değildirler. Yenilik getirmek zorundayız.
lanımla. Zira kapitalizmin devamını sağlayan
Bunu yaparken değişmez amaç şu olmalıdır :
makinaların petrole bağımlı olduklarını hiç unut
İnsanın insana tahakkümünü ortadan kaldırmak.
mamalıyız. Bugüne kadar petrol ve gaz, ayak-
Ayrılıkların Ortadan Kaldırılması larımıza vurulan prangaların daha çok sağlam-
İslâm alemi geleceğini belirleyecek olan laşmasına yaradı. Öyle ki içimizden birçok in-
problemlerin çözümü ile karşı karşıya gelmiş- san bu tabii zenginliklerin bizim için bir talih-
tir. İslâm alemi içinde yaşayan azınlıklardan sizlik olduğu kanaatında. Bu bizim Allah yolun-
söz etmekteyiz. Müslüman da olabilir bunlar, da tasadduk ettiğimiz miktara göre değişir.
başka bir dinin mensubu da. İslâmın hakim ol-
Petrol üretimini ve ihracatını azaltarak,
madığı yerlerde yaşayan müslümanlar açlık, ırk-
ürünlerimizin büyük bir kısmını Güney Yarım
çılık, emperyalizm ve tabii şartlarla mücadele
küreye aktararak, kalan kısmını da batıya sata-
ediyorlar.
rak amaçlarımızı gerçekleştirebiliriz.
İslâm nasıl mamur edecek, nasıl zenginleş-
tirecek bu dünyayı? Bu ırkçılık anlayışından da- Buna paralel olarak hidrokarbür ve protein
ha kötü bir zehir bilmiyorum. Irkçılığın tarihine üretecek olan fabrikalar yapmak lüzumu hasıl
göz atıldığında İslâmın bu konuda en ufak bir olmuştur. Bilhassa ilk yaşlarda insan zekâsı ile
katkısının olmadığını görürüz. Bu islâmın getir- iyi beslenme arasındaki ilişki bugün artık bili-
diği nurlardan biridir, sadece. İslâmın getirdiği nen bir gerçek. Bu düşünceler Amerikalı, büyük
hoşgörü, İslâm beldelerini güllük gülistanlık yap- soya fasulyesi üreticilerini bitkisel protein üret-
mıştır. Bugün ciddi olarak kendimize bir göz meye ve ürettiklerini satmama kararı almaya
atmalıyız. Azınlıkların — savaş halinde de olun- itti.
sa — haklarına saygılı olmak gerektiği unutul- Allah Rızası İçin
mamalı. İnsanlar birbirlerini sevip saydıkları
sürece ayrılıklar son bulacaktır. İslâm alemi sözünü ettiğimiz bu tarihi gö-
revini hiçbir tereddüde kapılmaksızın başarı ile
Amerika Tekelciliği yapacaktır. İran ve diğer islâm beldelerinde
Gelişmekte olan ülkelere yapılan yardım- cereyan eden hadiseler.. Suriyeli hacıların
lar, açlıkla savaş.. İşte dünyanın çehresini de- % 60-70 inin 25 yaşından aşağı olması.. Ceza-
yir camilerinin 20 yaşından küçük gençler tara- çekten fakir, üstelik borçlarını bile ödeyeme-
fından tıklım tıklım doldurulması, perşembe ve yecek durumda. Ve bir çok Arap devleti de bu
cuma günleri vaazlar verilmesi, hatta camiler- acıklı manzara karşısında su gibi para harca-
de gecelemeleri.. Filipinli müslümanların silaha makta zevkleri için.
sarılarak inançlarını müdafaa etmeleri.. Müslü-
man gençlerimizin kalplerinde daha şimdiden Çetin Bir Mücadele
Allah'ın tahtının yer etmesi için derin bir işti-
yak duymaları.. Modern Babil A.B.D. nin kalbin- Sözünü ettiğim bu piramit insanlık tarihi-
de islâmın söz sahibi olmaya başlaması.. Kuzey nin en büyük yüz karasıdır. Ne pahasına olursa
Yarımküre insanlarının hızla İslama tabi olma- olsun bu vaziyetten vaz geçmek zorundayız.
ları.. Hıristiyan misyonerlerin ifadeleri ile Afri-
Bundan böyle Brezilyalı hükümet görevlisi, gaz-
kanın toptan islâmın egemen olduğu bir kıta
haline gelmesidir adeta. Bütün haksızlıklar kar- lı ızgara fiyatına elindeki işçi kızı satmamali,
şısında, her yanımızı sarmış olan ve Allah (cc) Muhammed Ali'nin yanında getirdiği Judgeleri
in zaferini haykırtan kuvvet şudur : «ALLAHU A.B.D.'de iğdiş edilmemeli, Angolanın, başka
EKBER...» Namibia'nın Filomenlerinin ırkçı sırtlanlarca
aşılmaması, Mogadişu hava meydanındaki gibi
Bununla birlikte, çok dar sınırlar içinde ka-
lırsa bizim yaklaşımımız da neticesiz kalır. Ama kızlara ihanet edilmemesi gerekir.
tam tersine, değişik hareketler zinciri içinde,
Son olarak şunu hiçbir zaman unutmama-
özgürce, dişe diş bir mücadele ortaya konursa,
lıyız ki, bu piramit mezarlar üzerine kuruldu.
şöyle ya da böyle anlaşılmış olsun, sadece
müslümanlar tarafından değil, kendine özgü sı- Mazlumların sırtına bina edildi. Lazar'ın ölümü
caklığı ile bütün insanlığı kuşatan bir hareketin bizim yeniden toplanmamıza yardımcı olmalı-
daha çok başarı kazanma şansı vardır. dır. Bizim için bir ümid kaynağı olmalıdır, o,

Bunlar din, felsefe veya insan kadar tabiat Gördüğünüz gibi yine uzattım lafı. Bağışla-
üzerinde derin izler bırakan ideolojilerdir. Bir yacağınızı umuyorum. Çok sarp ve çetin bir yol-
sistemden söz edildiği zaman bir din veya bir da olduğumuzu açıklıkla belirtmek isterim. Ben
ideolojinin tam olarak hakim olduğu bir cemi-
sadece bir aksiyon (eylem) adamıyım, teorisyen
yet akla gelir.. Mücahidlerin vazifesi tahrif edil-
miş olanları yeniden asıllarına uygun olarak değilim.
ihya etmektir. Beyaz kolonicilerin yeni bir kıta
— Afrika — keşfetmeleriyle ırkçı hareketler
sahneye çıktı. Bunun ardından, yüz milyon si-
yahi Afrikalının sömürülmesi, erkek kadın, genç
ihtiyar kitle halinde insan katletmeler.. İşkence-
ler.. Faşizm, nazizm.. Akıl hastahaneleri.. Na-
gasaki ve Hiroşima bombardımanları.. Daha
binlerce vahşi, insanı çılgına çeviren marifet-
ler (!).

Batılı devletler Orta-Doğuyu sıra ile işgal


etmişlerdir. Bugün onların başını Amerika çek-
mektedir. Japonlar, Ruslar, Fransızlar, Alman-
lar ve İngilizler. Bunların hepsinin arkasında
Amerikalılar — Yankeler — vardır. Arap Ale-
minin şu acıklı haline bir bakınız : Cezayir
Fas'a, Libya Tunus'a, Kuzey Yemen Güney Ye-
mene, Irak Suriye'ye düşman. Üçüncü dünya
gözle görülür bir karışıklık içinde. Kırk bir dev-
letçikten oluşan bir piramit adeta. Bir çoğu ger-
Cumhuriyet SEDAT ERGİN
24.Aralik.1980

«Nato'nun Körfez Stratejisi Türkiye'nin


katkısı olmadan düşünülemez»
• KİMLİĞİNİN AÇIKLANMASINI İSTEMEYEN NA- • TÜRKİYE'NİN ALT YAPISININ GELİŞTİRİLMESİ
TO YETKİLİSİ GENERALE GÖRE, TÜRKİYE'NİN GEREĞİNE DEĞİNEN BATILI GENERAL, «TÜR-
YENİ STRATEJİYE KATKISI, GEÇİŞ KOLAYLIK- KİYE'NİN BİRAZ ÖĞÜTLERİ DİNLEMESİ LAZIM.
ÖĞÜT DİNLEMEK, SANILDĞI KADAR SAKIN-
LARI SAĞLAMAKLA SINIRLI TUTULAMAZ. CALI BİR ŞEY DEĞİL» DEDİ.

BRÜKSEL — Eskiden Türkiye'nin stratejik öne- tırlatıp, Körfezin savunmasında Türkiye'nin konu-
mi konu olduğunda Sovyetler Birliği ile sınırdaş ol- munu sorduğumuzda . «Yeni strateji, Türkiye'n.n
masına dikkat çekilirdi. Batılı çevrelerde. Bir süre- katkıları olmadan düşünülemez. Türkiye olmaksı-
dir önceliğin Sovyet sınırından daha aşağılara kay- zın bu stratejinin geliştirilebileceğini düşünemiyo-
maya başladığı ve Ortadoğu ülkeleri ile komşulu- rum.» şeklinde konuşuyordu.
ğun ön plana geçtiği gözleniyor.
Aynı yetkiliye göre, Türkiye'nin yeni stratejide-
Konuyu açtığınızda, karşınızdaki NATO'da gö- ki katkısı yalnızca bölgeye bir müdahale halinde
revli üst düzeyde bir Batılı general, «haritaya bak. «geçiş kolaylıkları» sağlamasıyla sınırlandırılamaz.
mak yeterli» diyor ve ekliyor : «Türkiye ittifakın Or- «Eğer böyle düşünürseniz konuya tek açıdan yaklaş-
tadoğu'da sınırı bulunan tek ülkesi Ortadoğu da- mış olursunuz diyen NATO yetkilisine göre, «Asıl
ha uzun bir süre çekişmelere ve karışıklıklara sah- önem taşıyan Türkiye'nin buna uygun olarak alt
ne olacak bir bölge. Hal böyle olunca da en yakın yapısının geliştirilmesidir. Şimdilik öncelik verilme-
ülke olarak coğrafyanız önem kazanıyor.» si gereken ivedi iş budur.»
Kimliğinin saklı tutulmasını isteyen aynı NATO Bununla kastedilen de depolama ve liman tesis-
yetkilisine NATO'nun ilgi alanının birden Basra leri, hava alanlarının hizmet kapasitelerinin geliş-
Körfezi'ne kaymasının nedenlerini sorduğumuzda tirilmesi, her türlü askeri lojistik destek hizmetleri,
şu karşılığı aldık : nin iyileştirilmesidir.
«Herşey bir yıl içinde oldu. Sovyetler Birliği'nin NATO yetkilisi, daha sonra Yunanistan'ın itti-
Afganistan'ı işgali, İran devrimi, İran ile Irak ara- fakın askeri kanadına dönüşünden duyduğu hoşnut-
sında savaşın patlak vermesi, bir de bunlara petro- luğu dile getiriyor. «Büyük bir iş başarıldı. Türkiye
lün Batı ekonomileri açısından önemi eklenince ne- bu sorunun çözümünde övgüye değer bir rol oyna-
den kendiliğinden ortaya çıkıyor. Sorumluluk alanı dı.» diyor.
dışındaki çıkarlarımıza yönelik tehditlerin farkına
varabilmemiz ve buna göre bir strateji geliştirmemiz TÜRK EKONOMİSİNİ GÜÇLENDİRME
için, demek ki, Sovyetler'in Afganistan'ı işgalini
beklememiz gerekiyordu. Bu bizim açımızdan da Aynı yetkili söyleşinin sonunda, konuyu Türk
bir ders oldu.» ekonomisinin güçlendirilmesi gereğine getirerek
şunları söyledi ;
Batılı general, «Körfezden günde geçen nakliye «Ekonominin reorganize edilmesi zorunlu. Bu
gemisi sayısını biliyor musunuz?» diye soruyor. Ya- yönde olumlu adımlar atılmıştır. Ancak bu sadece
nıtını da kendisi veriyor : «500». Türkiye'nin kendi başına üstesinden gelebileceği
«Eskiden NATO yayınlarında deniz ulaşımında bir iş değil. Müttefiklerin yardımının sürmesi zo-
serbest geçiş haklarının önemine değinilmekle yeti- runlu. Türkiye yakın bir dostumuz . Ancak diğer
nilirdi. Şimdi serbest geçiş hakları bir yana, Körfe- NATO üyeleri ile kıyaslandığında ortalama ekono-
zin bir bütün olarak savunmasının öneminin NATO mik hedeflerin çok altında.»
bildirilerine bu kadar ayrıntılı girilmesi nereye
Brüksel'de NATO karargâhında konuştuğumuz
vardığımızı gösteriyor» diye ekledi. NATO yetkilisi sözlerini şöyle bağladı :
TÜRKİYE OLMADAN •Türkiye'nin daha çok şey öğrenmesi gerekiyor.
Biraz öğütleri dinlemesi lazım. Öğüt dinlemek sa-
Buradan hareket ederek Körfez bölgesinin is- nıldığı kadar sakıncalı birşey değil. Hepimizin bir
tikrara kavuşturulmasının gereğine değiniyor NATO şeyler öğrenmesi gerekiyor ve hepimiz de öğütler
yetkilisi. NATO'nun yeni müdahale stratejisini ha- dinlemekten kaçınmadık.»
Milliyet MÜMTAZ SOYSAL
13.Aralık.1980

ÇIKMAZLARIN ÜSTADLARI
Dışarda ince bir kum fırtınası. Kuveyt'in üzeri- Örneğin, kişisel sorumluluk konusunu alalım :
ne tıpkı bir sis gibi çökmüş. Su zerreleri nasıl sis Bu dünyada yaptıklarından ahrette sorumlu tu-
oluşturursa, rüzgârın çölden sürüklediği ince, ama tulabilmesi için insanın kendi kişiliğini sürekli ola-
nerdeyse gözle görülmeyecek kadar ince kum tane- rak geliştirebilme, kendi kendini aşmak amacıyla
leri de bulut olmuş, yüksek binaların çevresini sar- bütün bilgilerden sürekli yararlanma hakkına sahip
mış, yolları basmış, trafiği yavaşlatmış. Birkaç mil- olması gerek. Onu bu hakkından yıoksun kılanlar,
yonluk lüks arabalar kaplumbağa hızıyla ilerliyor. düşünme ve öğrenme özgürlüğünü sınırlayanlar,
İçerde, lüks otelin lüks salonlarında İslâm'ın in- sınırlı kalmış insanın bilgisizlik ve hamlık dolayısıy-
san hakları konusundaki tutumunu tartışıyoruz. Şim la işleyeceği günahları da yükleniyorlar demektir.
di bu konuyu tartışmak moda ya, haklan savunan Böyle bir özgürleştirme ilkesine dayanarak çok
da konuşuyor, çiğneyen de. çağdaş, çok evrensel sonuçlara varabilirsiniz.
Belki de, çiğneyen daha çok konuşuyor. Bir yandan da, değişmezliğin savunucuları :
Toplantıda İslâm âleminin dört köşesinden gel- «Karşılaşılan bütün çağdaş sorunların çözümü
me ulema var. Fıkıhçılar, iktisatçılar, avukatlar, fi- şeriatta vardır, yeni çabalara, yeni sentezlere, yeni
lozoflar... kurumlara gerek yok» diyorlar.
Temeldeki bir ikilik hemen göze çarpmakta. Bir Üstelik, kitapta bulunduğunu söyledikleri çö-
yanda, reformcular : Müslümanlığın özündeki in- zümleri günlük yaşayışa aktarmak, yüzyıllar önce-
sancıl inançları ve değerleri ortaya çıkarıp bunlar sinde başarılı olmuş ilkeleri bugünün sorunlarına
üzerine çağdaş bir haklar sistemi kurmak istiyor- uygulamak için gerekli çabayı da göstermemişler,
lar. Böylece bütün insanlara daha geniş, daha gü- Bütün yaptıkları, arada sırada falanca sûrenin fi-
venceli özgürlükler sağlamak yolunda girişilen ev- lanca âyetini okumak. Kısacası, içtihat kapısını açık
rensel çabaya İslâm'ın da katkısı olabilece.ini dü- tutmak isteyenlerle kapamak isteyenler arasındaki
şünmekteler. Ama aynı zamanda biliyorlar ki, din- ezeli kavgayı bugünün dünyasında da görüyoruz.
lerin en hoşgörülüsü olarak bilinen İslâm'ın dünya- Başka sistemlerde başarılanlara dudak bükenler
sında bugün en hoşgörüsüz, en baskıcı rejimler ço- ve «Hepsi İslâm'da var, katkı istemezük» diyenler,
ğunluktadır. Onun için, inançlar ile gerçek arasın- önerilen katkıların «Batı oyunu» olduğunu söyle-
daki uçurumun nasıl doldurulabileceğini, bağımsız mekte de kimseden geri kalmıyorlar. Unutuyorlar
mahkemeler, bağımsız yargıçlar, özgür kuruluşlar ki, Batı oyununu asıl oynayanlar kendileridir. Çün-
konusunda başka yerlerde yapılmış olanlardan na- kü, bir yanda da bu yolun çağdaşlaşması için hiç-
cıl ders alınabileceğini araştırıyorlar. bir şey yapmayıp eski kalıpları tekrarlamak, eski
Aslında, İslâm'ın özünden çıkarılabilecek bir- başarısızlıklar devam etsin, demektir. Batı'nm bun-
takım ilkelerin çağdaş özgürlük sorununa gerçek- dan hiç korkusu olmaz. Onu korkutan, eski iman-
ten de bir katkısı olabilir. ların yeni formüllerle birleşmesidir.

Son Havadis ğuna işaret eden Weizmann, böyle


bir ambargonun, iyi bilinen hava
24 Mart 1980 kuvvetlerine yapacağı etkiyi «Kor-
kunç» olarak niteledi. İsrail Savun-
ma Bakanı, Türk Hava Kuvvetleri-
israil Çavunma Bakanı, Sovyet yayılmasını nin büyük çapta hala F-100 uçak-
Ortadoğu'da engelleyecek en büyük güç larına dayandığının hatırlatılması
üzerine, şunları söyledi :
Türkiye'dir dedi . «Hayret.. Türkiye Sovyet yayıl-
masını Orta-doğu'da engelleyebile-
ANKARA (Akajans) - İsrail Sa- TÜRKİYE'NİN ROLÜ cek en büyük güç. Ama, Amerika-
vunma Bakanı Ezer Weizmann, İsrail Savunma Bakanı Türki- nın buna katkısı olmalı, mutlaka
Sovyetler Birliği'nin Ortadoğu'daki ye'nin Ortadoğu'daki durumunu olmalı yoksa bölge savunulamaz.
yayılma politikasına ilişkin görüş- değerlendirirken de, «Türkiye, bu Amerika'nın, İran ve Afganistan
lerini açıklarken, Rusya'nın Afga- bölge için son derece önemli bir
nistan'dan sonra durmayacağını ve olaylarından sonra uyandığını sa-
devlet, çok rolü olabilir» diye ko-
bütün bölge için tehlike olmaya nuştu. ABD'nin Türkiye'ye uygula- nıyorum. Herhalde Türkiye'ye ge-
devam edeceğini söyledi. dığı ambargonun büyük hata oldu- reken yardım yapılacaktır.»
FOREIGN
AFFAIRS Eric Rouleau
Sonbahar/1980

HUMEYNl'NİN İRANI
i liz Kraliyetini dize getirmişlerdi. Bu üç din ve dev-
let adamı, Batı'da tarihin çeşitli dönemlerinde dinin
İran Devrimi konusunda taa başından beri Ba-
nasıl bir devrimci rol oynadığım gösteriyorlar. Bu
tı, özellikle Birleşik Amerika körü körüne siyasi bir
insanlar tarih kitaplarımızda en yüksek mevkiye
önyargıyla hareket etmektedir. Devrim'in ilk belirti-
sahip kimseler olmasına rağmen çağdaşları tarafın-
lerine hemen hiç dikkat edilmedi. 1978 İlkbaharın-
dan zalim, mezhepçi ve fanatik olarak suçlanmış-
dan önGe Tebriz'de, daha sonra Kum'da halkın ga-
leyana gelmesi, Şah'm tarım reformlarına karşı lardı.
olan «gerici» mollaların bir tertibi olarak' nitelendi- İşin tuhafı, Batılılar ve özellikle Avrupalılar,
rildi. Milyonlarca İranlının eşi görülmez gösterileri, İmam Humeyni'nin hareketini değerlendirirken bu-
devlet daireleri, fabrikalar, okullar, üniversiteler ve nu Fransız Devrimi ile mukayese etmeye kalkışmış-
petrol alanlarındaki büyük grevler devleti felce uğ- lardır. Bu mukayeseyi genellikle İran Devriminin,
ratması ve en nihayet Şah'm rezil olarak ülkeyi terk Fransız Devriminin kötü bir kopyası olduğuna ina-
etmesi de İran halkının dini taassubuna (fanatizm) nanlar yapmışlardır. Eşraf ve XVI. Louis ile ittifaî:
bağlandı. Batıya göre bu olayların başka izahı ola- halinde olan Fransız din adamları ve ruhban sınıfı
mazdı. Kitleler, bütün hayatını ülkesini modernleş- reform ve gelişme isteklerine karşı çıkmamışlar
tirmeye adamış olan bir lidere kafa tutan «gerici» mıydı? Ve, buna karşılık, din adamları tarafından
ihtiyar bir din adamının peşine nasıl takılabilirdi yönetilen ve gerçekleştirilen İran Devrimi reform
talebiyle başlatılmamış mıydı? Şurası bir gerçek ki
Modernleşmenin mutlaka gelişme ve refah aru genellikle Katolik Klişesine hiçbir zaman kurtarıcı
lamma gelmediği, ve Batıda —• ki batıda kısa bir bir güç olarak bakılmamış ve toplumlarımızda la-
müddette maddî kâr elde etmek en büyük ölçüdür— iklik fikri demokrasiden ayırdedilmemiştir.
herkesin genel olarak anladığı ekonomik kalkınma
mefhumunun gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaç ve Her ne olursa olsun, İran devrimi ile bir para-
menfaatlanyla her zaman bağdaşmadığına dikkati lellik ve benzerlik haklı olarak kurulabilir. Ancak
çekenlerin sayısı ise çok azdı. Yine iradelerini mü- İran Devriminin, başka devrimlere benzemediği de
nakaşa edilmez şekilde ortaya koyan bütün bir mil- bir gerçektir. Zannedersem, İran Devrimiyle ilgili
lete «fanatik» etiketinin yapıştırılmasının ne kadar günlük gelişmelerin değerlendirilmesindeki güçlük-
sakıncalı olduğunu belirtenlerin sayısı daha da az- ler yukarıdaki durumdan ileri geliyor.
dı. Halbuki İran tarihi ve İran halkının psikolojisini II
azıcık bilenler İranlıların dini inançları sağlam ol-
masına rağmen aşırı dindar olmadıklarım ve bölge- Şiî ulemanın ayaklanmasının sebeplerini Şiîlik
nin en müsamahakâr insanları olduğuna kanaat ge- tarihi ve ideolojisinde aramak gerekir. Dokuzuncu
tirirlerdi. Etnik grup ve dini cemaatlar bakımından asırda 12 inci imamın ortadan kayıbolmasmdan bu
tam bir mozaike benzeyen İran'da yine de geçen yana Şiîler nezdinde hiçbir dünyevi güç ve makam
iki yüzyılda çok küçük çapta da olsa dini çatışma- yüksek ve muteber sayılmamıştır. Şiî inancına göre
lar zaman zaman başgöstermiştir. Büyük Sırrın (12. imamın kayboluşuna verilen
Durum böyle iken İran devriminin tek itici gü- isim) çözülüşüne ve İmam'm dünyaya dönüşüne
cünün İslam olduğu nasıl söylenebilir? Ama bu so- kadar müslüman toplulukta adalet sağlanmayacak-
ruyu sormak, geçmişte çeşitli yerlerde ve devreler- tır. Bu tarife göre, her hükümdar ve yönetici ile ik-
de bir takım dinlerin bazı siyasi hareketlere ideolo- tidar partisi gâsıp sayılacaktır. Çünkü sadece ikti-
jik, boyut sağladığı ve hatta bazı devletlerin teme- dar sahibi olmak itibarıyla sözkonusu yönetici ve
lini teşkil ettiğini unutmak anlamına golir. İtalyan parti ilahi iradeyi kullanma hakkına sahip olan ye-
rahibi Girolamo Savonarola (1452 -1498) Floransa'- gâne kişi 12. İmam'ın yerini gasbetmiş oluyor. Do-
da hem teokratik hem demokratik rejimini kurma- layısıyla Şiî ulema gayet doğal olarak İran'a hakim
dan önce Fransız istilâcılarına karşı ayaklanmıştı. olan çeşitli hanedanın selahiyeti ve icraatına za-
Reform Hareketinin öncülüğünü yapmış olan Jean man zaman karşı çıkmış özellikle İslamiyeti «boza-
Calvin (1509-1564) Cenevre'de başında bulunduğu cak» yabancı tesirlere ülkenin açık bırakılması ve
teokratik Cumhuriyetinde dini ve siyasi muhalifle- müslüman kültür ve geleneğine ters düşen örf ve
rini diri diri yakmıştı. Ne var ki onun getirdiği ye- adetlerin benimsenmesiyle ilgili otoriter hükümetin
ni ahlâk kuralları, yani emeğin kutsallığı ve faizli her icraatını şiddetle reddetmiştir.
borçların haklılığı gibi kavramlar, kapitalizmin ge. Böylece, 19. yüzyılının başına kadar Şiilik em-
lişmesi, demokrasinin benimsenmesi ve Batının kül- peryalizme karşı çıkan ilk güçler arasında yer al-
tür değerlerinin yayılmasına da katkıda bulunmuş- mıştır. Nitekim 1826'da Şii ulema Rusya'ya karşı ci-
lardı. Oliver Cnomvvell (1599-1658) ve Püritenler, had çağrısında bulundular. Üç sene sonra da St. Pe-
«Orta Sınıf Cumhuriyetini kurmak amacıyla İngi-
tersburg'dan gelen bir heyetin üyelerini öldürttüler. enflasyon altında ezilmekte olan yevmiyeli işçil&r
Aynı ulema 1872'de Baron Julius de Reuter'e ma- yer alıyordu. (Monarşi'nin devrilmesinden önceki
den, orman, demiryolları, banka, gümrük ve telgraf iki yıl içinde enflasyon hızı % 50'nin üzerinde idi).
irtibatı hakkında tanınan imtiyazlar ve geniş yetki- 1976'da İran'ı etkisi altına alan ekonomik geri-
ler'in ortadan kaldırılmasına sebep oldular. Din leme rejimin desteğini azalttı. Petrpl satışlarındaki
adamlarının 1891'de tütünün tüketiminin yasaklan- azalma ve ithal mallarının maliyetinin yükselmesi
masıyla ilgili kampanyaları halk kitlesi tarafından Şah'ın kalkınma için tahsis ettiği kredileri kısması-
da benimsenince bir evvelki sene Talbot adında bir nı gerekli kıldı. Bu üst üste meydana gelen olum-
yabancıya tütün konusunda tanınan tekel haklarına suz gelişmeler halkın 1973 - 74 döneminde büyük
son verildi. Şiî alimlerin bir bölümü, anayasal bir reji- petrol satışı nedeniyle yükselen morelleri bozdu.
min kurulması maksadıyla 1906'da yapılan darbeye de Bununla beraber getirilen kemer sıkma politikası da
faal olarak katıldılar. Bunu, o zaman bile — Batı- halkı fazlasıyla tedirgin etti. Zira, aynı zamanda
nın anladığı şekildeki — demokrasi adına değil Av- Şah milyarlarca dolarlık gereksiz askeri araç gere-
rupa'nın tesirlerine açık olan Krallığı daha iyi ci Birleşik Amerika ve bazı diğer ülkelerden topla-
kontrol edebilmek için yaptılar. Aynı şekilde 1951' maya devam ediyordu.
de o zamanki Başbakan Muhammed Mussadık'ın
İngiliz - İran Petnol Şirketinin İran'daki bütün var- Orta sınıf, rejimin tek taraflı ve keyfî icraatiyle
lığını devletleştirdiği zaman ulemanın önemli bir tehdit altında bulunan maddî güven ve siyasi istik-
bölümü Ayetullah Kaşâni'nin önderliğinde ona des- rarın tekrar tesis edilmesi içinanayasal bir sisteme
tek oldular. gidilmesini istiyordu. Halk kitlesi ise gizli polis teş-
kilatı SAVAK'ın işlediği korkunç cinayet ve işken-
Militan ulema'nın başlıca üç hedefi yabancı ta- celere son verilmesini istiyordu. Muhammed Rıza
sallut, istibdat (mutlak idare) ve adaletsizlik'in Şah'ın 37 yıllık iktidar döneminde yarım milyondan
hepsi Muhammed Rıza Pehlevi'nin iktidarı dönemin-
fazla İranlının geçici olarak ya da uzun süre için
de İran halkının en çok şikâyet ettiği şeylerdi. Şah'-
tutuklandığı bilinen bir gerçektir. Binlerce muhalif
m getirdiği tarım reformundan sadece küçük bir
veya şüpheli kişi özel mahkemelerde yargılanmış,
azınlık yararlandı. Bu azınlığa dağıtılan topraklar
binlerce kişi de yakalanarak derhal öldürülmüş ya
da daha sonra büyük çapta sanayileşmiş ziraate
da işkence sonunda hayatlarını kaybetmişlerdi.
yönelik olan büyük firma ve şirketlerin eline geçti.
Birleşik Amerika'dan büyük miktarda tarım ürün- İranlıların çoğu kendilerine zulüm eden rejim
leri, özellikle buğdayın ithal edilmesi ve ayrıca den- ile 1953'te Muhammed Rıza Pehlevi'yi İran tahtı-
gesiz ve yetersiz gümrük tarifeleri sadece sayısız na yeniden geçirmek suretiyle bu baskı rejimini
çiftçilerin mahvolmasına değil aynı zamanda tarım kendilerine musallat eden ve askeri ile kolluk kuv-
kesiminde işsizliğin büyümesine ve nüfusun şehir- vetlerinin yanısıra siyasi ve ekonomik yardım sağ-
lere kaymasına yolaçtı. layarak ayakta tutan Birleşik Amerika'yı aynı po-
taya koymakta güçlük çekmediler. CİA (Merkezi
Şah'ın modernleşme programı özlü kalkınmadan Haber Alma Örgütü) SAVAK ile yakın işbirliği
daha çok imtiyazlı sınıf için bir tüketim toplumu- içinde iken Pentagon (Milli Savunma Bakanlığı ile
nun yaratıJmr.sma yardımcı oldu. Bu program Kra- Genelkurmay Başkanlığının müşterek adı) da Kra-
liyet ailesi, Saray mensupları, özel teşebbüsler (ki liyet Ordusunu silahlarla donatıyor ve eğitiyordu.
bunların hepsi dev Batılı firmaların mümessilleriy- CİA aynı zamanda İran Ordusuna gereken bilgi ve
diler) güçlü tüccarlar, yedek parça ithalatçıları, tü- öğütleri de veriyordu. Amerikan firmaları gereksiz
ketim mallarını satanlar, komisyoncular ve spekü- silah, araç gereç, sanayi ürünleri ve tüketim malla-
lasyon yapanları bir çırpıda zengin ediverdi ve 19. rına karşılık İran'dan petrodolarîarı alabildiğine
asrın kapitalizmine mahsus bolluk ve sınırsız para- çekiyordu. Pekçok İranlıların kanaatine göre bu
lar içinde yüzmelerine zemin hazırladı. Diğer taraf- anlamsız «satış» ların maksadı İran'ı soyup soğana
tan en çok eziyet çeken ve mağdur olanlar arasın- çevirmekten başka bir şey değildi.
da asker, işçi (gerçi ücretleri nisbeten iyi idi), hız-
la büyümekte olan orta sınıf ve çok hızlı seyreden (Devamı var)

faizsiz bankacılık işlemleri uygula- ortak olacaklar.


DÜNYA masını başlatacakları bildirildi. Bu veznelerde toplanan parala-
Pakistan yetkililerine göre, ilk rın devletin ekonomik girişimleri,
23.AraIık.19S0 ithalat ve ihracat finansmanı ile
aşamada faize dayalı normal ban-
kacılık sistemi ile yanyana uygu- devlete ait emlak kredi kurumunun
PAKİSTAN'DA lanmaya konacak olan yeni siste- faaliyetlerinde kullanılacağı bildi-
me göre, tasarruflar 6 aydan ve 5 rildi.
BANKACİLİK UYGULAMASINA yıl daha yukarısına kadar vadeli Pakistan Mali yetkilileri, ban-
BAŞLANIYOR hesaplar için «faizsiz hesap vezne- kaların kazançlarına görs değişik
leri» kurulacak ve buralara yatırı- mevduat tiplerine dağıtılacak kâr
İSLAMABAD - Pakistan'da dev- lan paralar, faizsiz yatırım alanla- miktarlarını belirleyip ilan edecek-
letleştirilmiş bulunan bankaların rına kanalize edilecek ve hesap lerini ve kârların altı ayda bir da-
önümüzdeki yılbaşından itibaren sahipleri, yatırımların kârlarına ğıtılacağını belirttiler.
Cumhuriyet ERGUN BALCI
23 Aralık 1980
Oysa Haig'le birlikte Henry Kissinger'in yanında ça-
lışan William Watts, çok kanlı sonuçlara yol açaca-
ğını gördüğü bu kararı protesto ederek istifa et-
mişti.
Alexander Haig, 1972 Noel'inde Kuzey Viet-

ALEXANDER HAIG
nam'a karşı girişilen «tarihin en korkunç» bombar-
dımanlarının da en ateşli destekleyicileri arasında.
Daha da ötede, Başkan Nixon'a bu hava saldırıla-
rını başlatmasını salık veriyor. Bu olgu, Amerikan
liberallerinin en fazla tepki duydukları kişilerden
biri durumuna getiriyor Haig'i.
Ancak Haig'in Amerikan liberallerinin şimşek-
lerini üzerine çeken ve Senatoda da sert tartışma-
lara yol açacağı anlaşılan faaliyetleri bu kadarla
Ronald Reagan'ın Dışişleri Bakanlığına atadığı bitmiyor.
Alexander Haig, Amerikan basınında ve siyasi çev-
relerinde tartışma konusu olmaya devam ediyor. 1969 yılında Kissinger'in Beyaz Saraydan dışarı
Haig, henüz Dışişleri Bakanlığı görevine başlama- bazı bilgilerin sızdırıldığından kuşkulanması üzeri-
dan, çevresinde kapartılan fırtına ile ABD'de adın- ne, General ya da o zamanki rütbesi ile Albay Haig
dan en çok söz ettiren politikacılardan biri oldu. FBI'ye (Federal Araştırma Bürosu) giderek, 14 kişi-
Ancak eski NATO Başkomutanına ilişkin yorumlar nin telefonlarının dinlenmesini istiyor. Telefonu
genellikle pek olumlu değil. dinlenenler arasında yüksek düzeyde bir Dışişleri
Bakanlığı yetkilisi de bulunuyor. Albay Haig, Nixon'a
«Newyork Times» gazetesinde David Rpsenba- bağlılığının karşılığını görüyor ve 1973 yılında Baş-
um, Haig için, «Gözlemciler genellikle üç noktada kan tarafından Genelkurmay Başkan Yardımcılığı-
görüş birliği içindeler : Haig muhteris «çalışkan ve na terfi ettiriliyor. Böylece Beyaz Sarayda geçirdiği
sadıktır» diyor; ve hemen ardından ekliyor «Haig'- dört yıl içinde Albaylıktan Generalliğe yükselen
in Watergate skandali sırasında Nixon'a gösterdiği Alexander Haig, Genelkurmay Başkanı Yardımcılı-
sadakat ve Vietnam savaşındaki rolü Senatoda ateş- ğına atanmakla kendinden daha kıdemli 240 genera-
li tartışmalara yol açacağa benzer.» li de geride bırakmış oluyor.
Yine «New York Times» gazetesinin yazarların- Ancak Watergate skandali Nixon'u iyiden iyiye
dan Anthony Lewis'in Haig'e ilişkin değerlendirme- sıkıştırmaya başlayınca, kısa süre sonra, General
si ise çok daha olumsuz. Şöyle diyor Anthony Lewis Haig, Personel Şefi olarak tekrar Beyaz Saraya ge-
Alexander Haig için: «Haig'in üçüncü dünyada ma- tiriliyor. Sonradan dinlenen teyp bantlarından an-
ceracı politika izleme eğilimi tehlikeli sonuçlara yol laşıldığına göre, Haig, Nixon'a Watergate skandali
açabilir. Alexander Haig için tek önemli şey mes- konusunda kendisine yöneltilen suçlamaları inkâr
yardım edecek olan patronu için her şeyi yapar, etmesini salık veriyor. Skandalin dal budak sarma-
leğinde yükselmektedir. O, mesleğinde yükselmesine sı üzerine, Nixon, Haig'den, tahkikatı yürüten savcı
Kuvvet kullanma tamusunda kendini frenlemez.» Archibald Cox'un görevden uzaklaştırılmasını sağ-
General Alexander Haig siyasal sahnede yıldı- lamasını istiyor. Haig, Başkandan aldığı talimat üze-
zının hızla parlamasını özellikle iki kişiye borçlu : rine zamanın Adalet Bakanı Eliot Richardson'a bas-
Dr. Henry Kissinger ve eski Başkan Richard Nixon. kı yapıyor. Ancak Richardson savcıyı görevden al-
mayı kabul etmeyerek, istifa ediyor.
1967'de Albay olarak Vietnam savaşına katılan
Haig, yurda dönüşünde West Point askeri akademi- General Haig'in halen ABD'de yoğun tartışma-
lara yol açan faaliyetleri bunlar.
sine komutan yardımcısı olarak atanıyor. 1969 yılın,
da ise o zaman Nixon'un ulusal güvenlik danışma- Demokrat senatörlerden Robert Byrd, Haig'den
nı olan Dr. Kissinger tarafından Beyaz Saraya yar Senatoda Watergate konusunda ayrıntılı bilgi iste-
dımcı olarak getiriliyor. Heig, Kissinger'in yardım- yeceklerini açıklamıştır.
cılığını yaptığı sırada istihbarat işleri ile görevlen- Anthony Lewis, «Haig'in Dışişleri Bakanlığına
diriliyor. Alexander Haig'in çevresinde bugün kopar- getirilmesi, yeni yönetimin felsefesinin fırsatçı ve
tılan fırtına, generalin Beyaz Saray'da bu görevi sı- acımasız olacağını ilân etmek anlamına gelir» di-
rasındaki faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Örneğin yor.
Nixon 1979 yılında Kamboçya'ya saldırı emrini ver- Yazarın bu yorumunun doğru olup, plmadığmı
diği zaman Haig bu emri ateşli biçimde desteklemiş. zaman gösterecek.
13.Temmuz.1979

Dünya Bankası: DünyaSömür


ABD kapitalistleri ve tekelcileri kendi po- Savaş sırasında biraz olsun hasara uğra-
litik ve ekonomik durumlarını sağlama bağla- mamış olan ABD dünya ülkelerine ve özellikle
mak için her zaman yeni yol ve metodlar pe- savaşa giren diğer batılı ülkelere göre oldukça
şinde koşup duruyorlar. Onlar çeşitli metodlar- üstün durumda idi. Savaş sırasında yapılan tah-
!a eylemlerini sürdürüyorlar. ripler ve savaşın getirdiği buhranlar batılı ülke-
Bunların diğer ülkelerde egemenliklerini lere yüklenmişti. Avrupa savaş sırasında bü-
sürdürebilmeleri için başvurdukları araçlardan yük darbelere maruz kalmıştı. Bu arada ABD
biri de uluslararası mali kuruluşlardır. Bu ku- kapitalist tekelcileri büyük kârlar sağlamışlar-
ruluşlar Birleşmiş Milletlerin insancıl çehresi dı. Avrupa ülkeleri karmakarışık olmuş ve iflas
ardında faaliyet gösteriyorlar. Süper güçlerin etmiş ekonomilerini düzene sokabilmek için
tekelci malî kuruluşları önünde üstün güçleri, kapı kapı dolaşıyorlardı. ABD para ve mal dar-
kendilerine uluslararası kuruluş ve örgütleri lığı yönünden diğer ülkelere göre üstünlük ka-
emperyalistlerin çıkarları yönünde kullanmala- zanıp dünyanın tek süper gücü olabilmek için
rına imkân vermektedir. çabalamaktaydı. ABD egemen ekonomisini
sürdürmek için yeni savaştan çıkmış Avrupa'ya
Bu örgüt ve kuruluşların, düşünür ve kuru-
kendini onarma ve güçlendirebilmesi için yar-
cuları çoğunlukla tekelci emperyalistler olup
dım etmeyi gerekli buldu.
veya onların himaye ve taahhüdü ile meydana
gelerek şekillenmişlerdir. ABD, İngiltere'nin yardımı ile tertip ettiği
konferansta amaçlarına ulaşmaya kalkıştı. Söz
Söz konusu kuruluşların inşa ve örgütlen-
konusu konferans Temmuz 1944'de ABD'de açıl-
mesinde hakim kurallar sonunda emperyalist
dı. 44 ülkenin katıldığı bu konferansta «Dünya
güçleri egemen kılacak ve onların gerekli kont-
Bankası» ve «Uluslararası Para Fonu» nun ku-
rollarmı yapmalarına imkân sağlayan biçimde
rulması kararı alındı ve konferans'a katîlan 44
hazırlanmaktadır.
ülke Bankanın kurucusu ve üyesi sayıldı. Fa-
Bu kuruluş ve örgütlenmelerden biri IBRD kat SSCB özel koşullar nedeni ile ve özellikle
diğer adıyla Dünya Bankasıdır. Dünya Bankası ABD'nin söz konusu konferanstaki üstün duru-
kuruluşundan bugüne kadar en güçlü ve yarar- mu dolayısıyla Br.nka ortaklık ve üyeliğini ka-
lı aracı olarak ABD ve diğer batı emperyalist- bul etmedi. Liberya, Yeni Zelanda ve daha son-
lerinin hizmetine girdi. Dünya Bankasının bun- ra da Polonya, Çekoslovakya ve Küba örgütten
ca yıldır çalışma biçimi dünya sömürgeciliğine ayrıldı. Böylece Yugoslavya ve Romanya dışın-
yol açtığını ve ÜÇÜNCÜ DÜNYA'nın yoksul ül- da örgütte doğu blokundan üye kalmadı.
kelerinin sömürülmesi yolunda gelişmeler gös-
Banka 1946 yılında faaliyete geçti ve Bir-
terdiğini ortaya koymuştur. Bu ülkelerin geliş-
leşmiş Milletler'e bağlı «Uzmanlık Kuruluşla-
me ve kalkınmalarında hiç bir yararı olmadığı
rından» sayıldı.
gibi; söz konusu ülkelerin geri kalmalarına hat-
ta özgürlüklerini elde edebilmelerinden bile alı- ABD bir taraftan kapitalist ekonomiyi ne
koymuştu. Dünya Bankasının üçüncü Dünya ül- olursa olsun korumak; diğer taraftan ise şid-
keleri ile olan ilişkilerinin içyüzünü açıkça or- detli buhranlarla karşı karşıya gelen sermaye-
taya koyabilmek için onun varoluş şekli ve or- darlığın kurtarılması endişesi içindeydi.
ganlarını incelemek zorundayız. Bu şartlar altında Dünya Bankası kurularak
Dünya Bankası özel koşullar altında ve aşağıdaki şartları izleme kaydıyla faaliyete geç-
ABD'nin çabaları sonunda kuruldu. II. Dünya Sa- ti.
vaşı bitmek üzere idi. Savaşa gizli işsizlikle 1 — Banka Savaş dolayısı ile yıkıma uğra-
başlayan ABD şimdi harbin başlangıcına göre yan ülkelerin onarılıp geliştirilmesi ve ekono-
oldukça gelişmiş bir ekonomi. Yeni iş sahala- mik durumlarının düzeltilmesi yolunda çalışa-
rı ve üstün hayat şartlarına sahip bulunuyordu. caktır.
Behram Kasımı
Tehran - İran

2 — Üye ülkelerde kredi ve tahvillerle ya- Dünya ülkelerinde temel sanayiin kurulması te-
pılan özel yatırımların teşvik edilmesi. kelcilerin ve neticede Dünya Bankasının çıkar-
3 — Üye ülkelerin ekonomik gelişmelerini larına ters düşecekti.
sağlamakla uluslararası ekonomik dengenin Bankanın üst yapı yatırımlarında elde etti-
sağlanması. ği kâr haddi alt yapı yatırımlarından daha çok
4 — Uluslararası ticaretin gelişmesi olmaktadır.
Bankanın ilk sermayesi ABD, Kanada, Fran- Afrika'da üst yapı yatırımlarına açılan kre-
sa, Avustralya, İngiltere ve Hollanda tarafın- diler, tarım ve sanayiye açılan kredinin 5 katı-
dan sağlanıp ABD'nin almış olduğu hisse sene- dır. Raporlara göre Dünya Bankasının verdiği
di diğer ülkelerden fazlaydı. kredilerin tümünün % 38'inden daha az bir kıs-
Bankanın ilk sermayesi 10 milyar dolardı. mı kredi isteminde bulunan ülkelere verilme-
Bankaca satılacak hisse senetleri de ancak sine karşın geri kalanı uluslararası banka ve
üye ülkeler satın alabileceklerdi. Üyelerin oyla- sermayedarların cebine inmektedir. Geri kal-
rı hisseleriyle orantılıydı. Üyelerin eşit hisse mış ülkelere açılan 15 yıl vadeli ve % 7 faizli
senedi alabilme imkânları da yoktu. Bütün bu krediler, o ülkelerin daha fazla ekonomik zor-
nedenler dolayısı ile ABD'nin daha çok oy sa- luklar içinde kıvranmalarından başka bir şeye
hibi olacağı tabii idi. yaramamaktadır.
ABD tüm oyların % 27.8'ine, İngiltere ise Dünya Bankasının açtığı kredilerin geri
% 11.4'üne sahipti. Bu hesapla Kanada, ABD, kalmış ve kalkınmakta olan ülkelerin yararına
İngiltere, Fransa ve Almanya oyların % 50'sin- olduğunu sanmak aptallıktır. Bankanın amacı
den fazlasına sahip geri kalan 104 ülke ise di- olsa olsa Batılı emperyalist ülkelerin çıkarları-
ğer % 50'ye sahipti. nı korumak ve borç alan ülkeleri daha da ba-
Banka tüzüğünün 5. maddesi gereğince ilk ğımlı hale getirmektir. ABD emperyalizm ve
taahhütlere ilaveten yapılan her 500.000 dolar Dünya Bankası liderliğinde Asya, Afrika ve La-
yatırımlara nisbetle bir oy hakkı veriliyor böy- tin Amerikayı kendi egemenliği altına alabil-
lece ABD kendi yatırımları ile tek başına oyla- mek için çırpınmaktadır. Banka yöneticilerinin
rın 1/3 ünü eline geçirmiştir. Üye ülkeler ban- bugüne kadarki tutumu, büyük devletlerin sa-
kaya taahhüt ettikleri yatırımların % 20'sini hip oldukları oy hakkı ve tutumları şu acı gerçe-
nakit olarak ödemekle yükümlüydüler. Bu ği ortaya koymuştur ki : Dünya Bankası Üçün-
% 20'nin % 2'si altın; geri kalan % 18'i ise o cü Dünya ülkelerinin sömürülmesi yolunda bü-
ülkenin kendi parasıyla ödeniyordu. yük bir âmil olmuştur. Bunlar Üçüncü Dünyayı
Banka verdiği kredi ve malî yardımlara ila- uzun senelerdir onarım, geliştirme adı altında
veten teknik ve uzmanlık düzeyinde de yardım yağmalamaktadırlar. Dünya Bankası da bu yağ-
etmekteydi. Bankanın açtığı kredilerin faiz ora- malamanın başlıca araçlarından biridir.
nı başlangıçta % 5 ile % 6.25 arasında idiyse Banka, Üçücü Dünya ülkelerine ihraç ettiği
de bugün % 7'yi aşmıştır. özel sermaye ile kendisinin doğrudan müdaha-
1964 sonlarında Bankanın elde ettiği kâr le edebilmesini ve o ülkelerin de ithalatçı, tü-
miktarı 98 milyon dolara ulaşmıştı. Kuruluşun- ketici bir ülke olmasını sağlamıştır. Banka bu
dan 1967 yılına kadar verdiği kredi ve borç ülkelerdeki hakim hükümetler aracılığıyla ya-
miktarı ise 12.000 milyon dolardı. Bankanın tırımlarını garanti etmektedir. İran 1944 yılında
1969 yılında malî çalışmaları 1877 milyon dola- adı geçen konferansa katılan üyelerden biriy-
ra, 1970 de ise 2280 milyon dolara ulaşmıştı. di ve o tarihte 24 milyon dolar olan payı 1958
1969-1973 yılları arasında Bankanın ve ona de 128 milyon dolara çıkartıldı.
bağlı kuruluşların çalışmaları iki katına çıkmış- Bugün artık anlaşılmıştır ki, Dünya Ban-
tı. Açtığı krediler ise üst yapı yatırımları biçi- kasının sözünü ettiği onarım ve gelişme beş
minde idi. Zira alt yapı yatırımları ve Üçüncü büyük devletin onarım ve gelişmesidir.
AVRUPA
Ekim/1980

AVRUPA PARLAMENTOSU'NDA TÜRKİYE


Türkiye'deki olaylar, 17eylül nin ihlal edildiğini söylemeye ve Daha sonra Sergio Segre, (İtal-
qünü Avrupa Parlamentosunun yaptırımlar uygulanmasını isteme- yan Komünist Partisi, Komünist
ivedi olarak bir toplantıya çağ- ye başlamışlardır. Grup) şöyle konuştu :
rılmasına neden oldu. Toplantı Biz bu kişilerin ardından gitme- «Komisyon ve Konsey'in Türki-
da çoğu kez ateşli konuşmalar yeceğiz; çünkü, dünkü rejimin, dün yedeki askeri müdahale konusun-
yapıldı ve sonuçta 18-eylül gü- yanın bu bölgesinde yarattığı tır- da aldığı ihtiyatlı tavır - eğer buna
nü bu konuda alınan karar sure manma ve patlama tehlikesi ke- tavır almak denebilirse - Türkiye'-
ti yayınlandı. Aşağıda, bir saat sinlikle hafiflemiştir. nin açık bir şekilde kınanmadığını
süren bu tartışmaların, herhanqi göstermektedir. Oysa bu durum, bi-
bir yorum eklenmekşizin, doğru Biz bu kişilerin ardından gitme- ze göre, acı bir sayfanın açılması-
dan özetini veriyoruz : yeceğiz; çünkü, yeni rejimin insan dır... Bizim bu konudaki cevabımız
haklarına saygı gösterip gösterme- ancak ve ancak olumsuz olabilir.»
yeceği konusunda erken bir yargı-
da bulunma niyetinde değiliz. Tüm . Eva Gredal (Danimarka Sosya-
temel sözleşmelerin altında Türki- list Grup) adına söz alarak şunları
ye'nin de imzası bulunmaktadır. söyledi :
Bugün, ülkenin, yükümlülüklerini
yerine getirmeyeceğini kesinlikle -Türkiye'deki gelişmeleri uzun
söylemeye hiçbir şekilde olanak bir süreden beri dikkat ve kaygıyla
yoktur. izlemekteydik. Politikacılar da da-
hil olmak üzere, her gün cinayet ha-
Biz bu kişilerin ardından gitme- berleri almaktaydık. Bunlara ek o-
yeceğiz; çünkü, hiçbir şey bize, bu- larak Türkiye'de ekonominin gös.
günkü yöneticilerin sözlerine bağlı terdiği olağanüstü durum ve 200
kalmayacaklarını kesinlikle söyle, oylamaya karşın seçilemeyen cum-
me olanağını vermemektedir. hurbaşkanlığı sorunu, kaygılarımı-
Hangi düzeyde olursa olsun, zın yersiz olmadığını ortaya koy-
mevcut bütün bağları korumak, re- maktaydı.
jimdeki gelişimi ve özellikle temel Az önce ortaya koyduğum ne-
özgürlüklere saygıyı dikkatle izle- denler, gene de bir askeri müdaha-
İLERİCİ
mek ve vaadlerin tutulduğu görül- leyi haklı gösterecek nedenler de-
DEMOKRATLARIN
düğünde de, yardımları artırmak- ğildir. Sosyalist Grubun askeri kişi-
GÖRÜŞÜ
tan çekinmemek : işte, gerek ger- lerin yönetime el koymasına karşı
Avrupa Parlamentosu İlerici çek bir demokrasi kaygısının, ge- tutumunun ne olduğunu bir kez
Demokrat Grubu adına Christi- rekse Avrupa Topluluğu'nun artık daha belirtmeye gerek yoktur. De-
an de la Malene tarafından yapılan iyice anlaşılmış olan çıkarlarının mokrasinin bu biçimde çiğnenme-
açıklama : bize emreder göründüğü davranış sini kabul edemeyiz.
«Dünya dengesi ve dolayısıyla biçimi budur.»
Generallerin, demokratik ku-
barışın ve özgürlüklerin korunma- rumların derhal yeniden kurulaca-
sı yönünden, gerek coğrafya, ge- ğı, insan haklarına saygı gösterile-
rekse yakın tarihin Türkiye'ye ceği ve şu anda herhangi bir neden-
verdiği dünya çapındaki rolün ö- le tutuklu bulunan kişilere iyi iş-
nemini belirtmeye gerek yoktur. lem uygulanacağı yolunda derhal
Bu nedenle, son aylarda Tür- açıklamada bulunmalarını ve ga-
kiye'de demokrasinin giderek çık- ranti vermelerini de gözönünde bu-
maza girişine, şiddet eylemlerinin lundurmamız gerekir. Bu işlemler
adeta başdöndürücü bir hızla geliş- derhal uygulamaya konulmalıdır.
mesine kaygıyla tanık olduk. Bu- Türkiye'ye her türlü yardımın ke-
gün demokrasi askıya alınmıştır. silmesi yolunda önerilerde buluna-
En kısa sürede yeniden bu düzene rak Türk halkının başına yeni so-
dönülmesi önem taşımaktadır. runlar doğurmak amacında değiliz.
Tabiatiyle, bazı sorumsuz pro- Ancak demokratik kurumların ye.
fesyonel kişiler, hemen demokrasi- niden kurulacağı ve tüm siyasal
tutukluların serbest bırakılacağı yo- «Kendi görüşümüze göre Gene- bildirisini öğrenmiş bulunuyorum.
lunda generallerin verdiği güvence- ral Evren ve Milli Güvenlik Konse- Bildiride sonuç olarak, Avrupa
lerin vakit geçirilmeksizin derhal yi'nin önünde yalnızca tek bir gö- Topluluğu'yla Türkiye arasındaki
yerine getirilmesi gereklidir.» rev var : O da demokrasi ve özgür- ilişkilerin kesilmemesine karar ve-
lüğün kolayca yeşerebileceği koşul- rildiği açıklanıyor.
Gerd Lemmer (Almanya - Hıris- ları yaratmak. General Evren'i, ver
diği güvencelerle değil, göstereceği Elimizde artık, böyle bir dar-
tiyan Demokratik Birlik) benin yapılabildiği, yeniden binler-
başarılarla değerlendireceğiz. Ken-
Avrupa Halk Partisi grubu adı- disinin bu yola yöneleceğine içten- ce kişinin tutuklanabildiği, Parla-
na söz alarak şunları söyledi : likle inanıyorum. mento'nun kapatılabildiği, demok-
ratik ve sendikal örgütlerin feshe,
«Türkiye uzun bir süreden be- «Şu anda her askerî müdahale dilebildiği, bazı vicdanların rahat-
ri çok güç durumlar içine girmiştir. sırasında dış ülkelerde doğal ola- layıp bazı seslerin birden kesilebil-
Son yıllarda birbiri peşisıra gelen rak doğan bir takım kuşkular, biz- diği yolunda kanıtlar bulunuyor.»
hükümetler gerekli önlemleri alma- ce de paylaşılmaktadır. Hepimizin
yı ve bunları parlamentodan geçir- umduğu gibi Türk ekonomisi yeni-
meyi başaramamışlardır. Ekono-
den sağlığa kavuşturulmak isteni-
mik ve mali iflas, Türkiye'de açık
yorsa. General Evren'in bu Toplulu-
bir biçimde ortadadır; ve ancak ö-
ğun ve Parlamento'nun desteğine
nemli ölçüde yapılmakta olan yar-
gereksinmesi olduğunu muhakkak
dımlarla kontrol altında tutulabil-
mektedir. Günlük cinayetlerin sa- bilmesi gerekir. Bu bakımdan, ge-
yısı, insana, bir iç savaşı anımsat- rek içişleri gerek dışişleri alanında
maktadır. Bu koşullar altında, as- Topluluğa karşı iyi niyetini göster-
kerler, yalnızca 8 ay önce bir uyarı mek üzere durumu bir kez daha
mektubu yayınladılar. Bu uyarı, gözden geçirme olanağını kullana-
rastgele yapılmış değildir. Türkiye cağını umuyorum. Bunu yapması-
Anayasası, askerlere bir tür koru- nın önemli olduğunu sanıyorum.
yuculuk görevi yükleyen bir kay- Öyle düşünüyorum ki, şimdi ne
naktır ve yapılan uyarıya da kay- kadar çok konuşursak, o kadar güç
naklık ettiği kadar, hükümete el sorunlarla karşı karşıya geleceğiz.
koyma hareketim temel oluştur- Türkiye'de alelade vatandaşların ya
muştur. Bu bakımdan bu hareketi, samını daha da güçleştirmek niye-
güney Amerikalı generallerin giriş, tinde değiliz. Bizler aynı zamanda,
tikleri hareketlerle kıyaslamaya o- Beyer Ds Ryke (Liberal ve De-
Türkiye'de demokratik yönetimin mokratik Grup - Belçikalı liberal)
lanak yoktur...» yeni baştan kurulması yolunun en
gellenmesini de istemeyiz.» «Bu Meslis'in üyelerinin pek
•Gelişmeleri çok dikkatle izle- büyük çoğunluğu, parlamenter de-
meliyiz ve generalleri, verdikleri mokrasiye kesinlikle bağlıdır. Tür-
sözlerden ve al.iikları yükümlülük- kiye'de bu ilkeyle hergün alay edi-
lerden bağımız kılmamahyız. Öte liyor, her gün adamlar öldürülüyor-
yandan kendilerin;, yeniden parla- du. Sayın Frischmann, sizinkilerden
menter demokrasiye dönüş yolunu de pek çoğu öldürülmüştür. Kuş-
güçlükle bulabilecekleri bir köşeye kusuz; size rağmen va size karşı on-
sıkıştırmamaya da dikkat etmeli- ları savunuyorum.
yiz.»
Sokakta düzeni sağlayamayan
Avrupa Demokratik Grubu adı-
bir rejimin aşırı sağ ve sol uçlarla
na söz alan İngiliz Muhafazakâr kuşatılmış bir reimin sürüp gitme-
Parti milletvekillerinden James sine izin verilmesi kabul edilemez-
Ecott Hopk'iîs Türk politik yaşamı- di; çünkü elindeki î'sünieri kulla-
nın belirgin özelliklerinden biri ha- nacak durumda değildi.
line gelen mezhep çatışmalarından
Burada insan hak ve özgürlük-
duyduğu üzüntüyü belirterek, bu lerinin korunmasından yana olan
çatışmaların ulaştığı geniş boyut- herkese katılıyorum; ama sanıyo-
Georges Frischmann (Komünist
lar dolayısıyla silahlı kuvvetlerin Grup — Fransız Komünist Partisi) rum ki, her gün insanların öldürül-
istemeyerek yönetime el koymak düğü bir rejim içinde bu hak ve
zorunda kaldıklarını söyledi. İngi- «Avrupa Topluluğu'na üye do-
kuz ülkenin Dışişleri Bakanları Kon özgürlükler korunamazdı. O halde,
liz temsilci, bu korkunç olaylar di- kendi yetkilerinin tümünün kulla-
şeyinin, Türkiye'nin yeni yönetici-
zisi nedeniyle insanın Türk halkı- lerinin ülkede demokrasiye en kı- nabilecek ve yönetimi üstlenebile-
nın çektiği üzüntüleri kolayca sa sürede dönüleceği yolunda ver. cek sorumlu parlamenterlerle, par-
takdir edebileceğini de belirterek dikleri güvenceyi kayda geçtiğini lamenter demokrasiye evet, binler-
sözlerini şöyle sürdürdü : şaşırtıcı bir ivedilikle vurgulayan ce evet!»
maddede öngörülen bildirimi yap- Ancak, Türk demokrasisinin içi
mamışlardır. Bu bildirim Türkiye ne düştüğü, binlerce ölü ve ülke-
tarafından yapılmış olsaydı, bugün, yi iç savaş noktasına getiren her
çok daha huzurlu olurduk ve du- renkten suikastlarla dolu trajik du-
rumu daha çok ilgiyle izlerdik. rumu da gözönüne almak gerekir...
Bu parlamentoyu Türkiye ko- Şimdilik generaller demokrasiyi
nusunda çok daha temkinli olmaya kurtarmamışlardır ama kesinlikle
çağırıyor, ama bununla birlikte ki- Türk halkını kurtarmışlardır ve ge.
şisel özgürlükler konusunda uyanık lecekte belki demokrasi hemen yer-
bulunduğumuzu ve özgürleştirme leşmeyecektir ama en azından daha
vaadleri yerine getirilmediği tak- az trajedi olacaktır.»
dirde, bu ülkenin demokratik gele-
Parlamenterlerin konuşmaların-
neklere dönmesini dileyenlerin kav-
dan sonra Avrupa Komisyonu adı-
gasında ön sırada yer aîacağnnızi
na Başkan Yardımcısı Lorenzo Ka-
tam bir kesinlikle belirtiyorum.»
tali söz aldı. Natali şöyle konuştu.
Gerard Israel (Avrupalı İlerici
Bayan Emma Bonino (İtalyan, «Komisyon, Türkiye'deki cîay-
Demokratlar Grubu - De Gaulle'cü
Radikal Parti, Teknik Kcorcünas- ların gelişmesini, Silâhlı Kuvvetier'-
Fransız)
yon Grubu), kendisinden önce söz in müdahalesi siras'nda gösterdiği
«Bir sabah uyanıp askeri bir- alan bazı üyelerin Türkiye'deki du- dikkatle izlemektedir. Bu arada, gi-
liklerin tüm kavşakları tuttuğunu rumu haklı çıkaran görüşlerinin şa- derek büyüyen ekonomik güçlükle-
görmek hiç de hoş bir şey dahildir. şırtıcı olduğunu ileriye sürdü ve ri, sosyal gerilimleri ve bunlara ek-
Bununla birlikte, diktatörlerin vo şöyle devam etti : lenip birkaç ayda iç savaş bcyutla-
iktidarı ele geçirenlerin geleneksel rma erişsn ve binlerce ölüme mal
«Bu savunucu görüş aslında
dilinin söz konusu olmadığını belirt- olan yıkıcı terörizmi de hesaba kat
Avrupa'nın ve dünyanın biri Afga-
mek zorundayız. Demokrasinin kı- maktayız. Türkiye, önümüzdeki 1
nistan'da, diğeri Türkiye'de müda-
sa sürede yeniden kurulacağının, ocaktan itibaren Topluluk toprak-
helede bulunan iki egemen güç ta-
insan haklarına saygı gösterileceği- larına sınırı olacak oîan büyük bîr
rafından bölünmesini kabullenen
nin, parlamenterlerin siyasal ey- ülkedir. Bu ülke, Topluluğa özel
bir görüştür. Türkiye'deki darbe,
lemlerinden do'ayı suçlanmayacak- bir ortaklıkla bağcıdır ve Topluluk
kuşkusuz NATO'nun açık veya ka-
larının söylendiğini duymak, ender ülkeleriyle kültürel, tarihsel ve si-
palı arzusuyla gerçekleşmiştir...
rastlanan bir olaydır. yasal bağlara sahiptir. Geçmişte,
' «Parlamento'dan Türkiye ile i- lâik ve modern bir devlet olma he-
Türkiye'nin iç bölünmesine yö- lişkilerin ve anlaşmaların dondurul- define doğru büyük çabalar göste-
nelik gerçek tehditler bulunuyor- masını isteyen karar önergemizi ren bir ülkeds, silâhlı kuvvetler yi-
du. Örnsk olarak, balki de biraz kabul etmesini isteyeceğiz.» ne müdahalede bulunmuş ve her
cür'etle İran'dan kaynaklanan tutu- seferinde demokratik kurumlara
cu İslâmiyet tehlikesini gösterece- geri dönme konusundaki sözlerini
ğim. Türkiye ( İran'laşmış olarak tutmuşlardır.
gözlerini açsaydı ne olurdu acaba?
Açıkça ortadadır ki, bu durumda Komisyon bu nedenle, bu temel
demokrasi, bugün olduğundan da- konuda verilen güvenceleri dikkate
ha fazla tehlike altında bulunurdu. almaktadır. Aynı zamanda, Türk
Dileğimiz odur ki, Avrupa Par- yetkililerinin şu anda gözetim al-
lamentosu'nun dünyada hangisi o- tinda bulunan siyasilerle ilgili ver-
lursa olsun, bir parlamento'nun da- dikleri garantiyi de dikkate almak-
ğıtılmasından yana olmadığı kesin tayız. Komisyon ayrıca, insan hak-
olarak söylensin, ama özellikle Tür- lan, siyasiler ve sendika yönetici-
kiye'nin, tümüyle kişisel özgürlük- leri konularını izleyecektir. Bu ara-
lerin güvence altına alınmasını ön- da Sayın Bayan Gredal'e, Avrupa
gören Avrupa İnsan Hakları Söz. Parlamentosu'nun sunacağı fikirle-
leşmesi'ni imzaladığı ve onayladığı re ve AET - Türkiye Karma Parla-
unutulmasın. mento Komisyonu üyelerinin duru-
muyla ilgili güvence isteklerine ka-
Avrupa İnsan Hakları Sözleş- tılacağımızı bildirmek isterim.
mesî'nin, Strasbourg'ta bulunan Av- Pino Romualdi (Bağımsız, İtal-
rupa Adalet Divânı Mahkemelerine Türkiye'de demokratik düzenin
yan Sosyal Hareketi) onarılması perspektifi içinde, Ko-
k:şisel olarak doğrudan başvurma
hakkını öngören bir hükmüyle (25. «•Türkiye'deki olayların acı bir m'syon, Türkiye'nin Toplulıık'la or-
madde) ilgili bir açıklama için iz- sayfa oluşturduğunu kabul ediyo- takl'öra RÎrmes'n'n, insan hak'anna
ninizi rica edeceğim. Türk?yo, K'b- rum. Nedeni ne olursa olsun bir ve demokratik düzene saygı ilkele-
r-s. Malta - ve maalesef Fransa - hükümet darbesi, düşündürücü bir rinden kaynaklandığına olan inan-
kişisel başvuruya izin veren 25. şeydir...
Cumhuriyet
2 Nisan 1980

Filipinlerde Müslüman azınlık yok edilmek


tehlikesiyle karşı karşıya
• ÜLKEYİ 7 YILDIR SIKIYÖNE- dığımız inancına kapılırlar ve ey- sındaki çatışmalarda ölenlerin sai-
TİM ALTINDA TUTAN DEVLET lemlerini de yoğunlaştırırlar» de- yısının 50 bini aştığı ve bunlardan
BAŞKANI FERDİNAND MAR- mekte. en az 10 bininin de çocuk ya da
COS; GÜEYDOĞU ASYA'DAKİ Güney Filipinler'de yaşamakta kadınlardan olduğu belirtilmekte.
ABD ASKERİ VARLIĞININ DA olan Morp Müslümanları, Moro Gözlemciler, 62 yaşındaki
ARTTIRILMASINI İSTİYOR. Ulusal Kurtuluş Cephesi (MNLF) Marcos'un Moro'lara karşı uygula-
Filipinler'in Güneyinde yaşayan adlı bir örgütün çevresinde toplan- dığı baskı yönetiminin sonunda
ve kısaca Moro'lar diye adlandırılan mışlar ve özerklik isteğiyle ayak- toplu bir kıyıma dönüşmesinden
ülke nüfusunun yüzde 5'ini oluştu- lanmaya girişmişler. Bugüne de,k endişe ettiklerini belirtiyorlar.
ran Müslümanlar'a karşı, Ferdi- hükümet güçleriyle MNLF ara- (Dış Haberler Servisi)
nand Marcos yönetiminin uygula-
makta olduğu baskılar, yedi yıl bo- DÜNYA
yunca azalmak bir yana, sürekli o-
larak yoğunlaşmakta. 21 Aralık 1930
Bölgeyi yedi yıldan beri sıkıyö-
netim altında tutan ve Müslüman-
ların her türlü isteklerini geri çevi- İran - Sovyet Bankası Devletleştirildi
ren Marcos : «Batı, bizim uyguladı-
ğımız, hem de yedi yıldan beri uy- TAHRAN - İran Merkez Banka- hipliğine, yönetim ve denetimine
guladığımız sıkıyönetimi, anlayamı- sı, bugünden itibaren Iran - Sovyet devredileceği kaydedildi.
yor. Oysa, karşımızdakiler, ancak, Bankasının denetimini üstlendiğini İran'ın yeni Anayasa'sı Hükü-
şimdi konuştuğumuz dilden anlaya. açıkladı. metin tüm bankaları denetlemesini,
bilen türden insanlardır. Sıkıyöne- Bankanın 20 Ocak 1981 tarihin- karara başlamıştır. İran'daki öteki
timi kaldırdığımız an, bizim zayıfla- de tamamen İran Hükümetinin sa- bankalar daha önce devletleştirildi.

cini ve bu ilkelerin zaten Toplulu- deyimle, demokrasinin «parantez mışlardır. Bu vaad ve güvenceler,
ğun varlığına temel oluşturduğunu iç'ne altnması»nı kaygıyla kaydet- — kendi ifadeleriyle söylüyorum —
ifade etmektedir.» insan haklarına saygıyı ve gözetim
mekten başka bir şey yapmad'k.
altında bulunan politikacılara ve
Sizler de bizim gibi yapıyorsunuz.
Gaston Thorn (Bakanlar Kon- hatta devlet adamlarına yapılacak
Altını çizerek söylüyorum, neden- muameleyle ilgili olarak verilen
seyi Başkanı - Lüksemburg Dışişle-
ri Bakanı) leri ne olursa olsun, Parlamento ku- güvenceleri kapsamaktadır. Bu gü-
rumlarının zorlayıcı bir önlemle bir venceler, hatırlatmakta yarar gö-
«Bildiğiniz gibi, bakanlar, Bruxel- rüyorum; dün akşam Devlet Başka-
yana itilmesi, her zaman derin ü-
les'de dün ve önceki gün, Türkiye- nı tarafından kesinlikle ve açık o-
tüntü kaynağıdır. larak tekrarlanmıştır. Verilen ve
deki son olayları görüştüler. Bunu,
Topluluğun ortak bir ülkeyle olan dün tekrarlanan güvencelerin, tü-
Sayın Bonino ve Dekker'e bunu müyle ve sür'atle yerine getirilece-
gelecekteki ilişkileriyle ilgilenmek
belirttikleri için hak veriyorum ve ğini ve Türkiye'nin yakında parla,
görevleri olduğu için yapmışlardır.
sanıyorum ki, bu konuda ayni gö- menter demokrasi statüsüne yeni-
Kısaca söylemek gerekirse, tar- rüşteyiz. Parlamenter olarak sizler den kavuşacağını ümit etmek isti-
tışmalar üç ana çizgiye göre yönlen- ve yasallığını bir parlamentodan yoruz.
miştir. a!an b ; r bakan olarak ben, bir ül-
kenin demokratik yaşamının son Bu görüşe katılmakta aceleci
Önce, Türkiye'de askeri darbe- bukîuğu bir durumun ortaya ç:k- davranmadık. Hayır. Yetkililerin a-
den önceki olaylar, Genelkurmayın mas;nı hepimiz üzüntüyle karşılı-
çıklamalarını dikkate aldık ve bu-
müdahale nedenlerini ya da ileri yoruz. Bu bakımdan, Dokuzlar'ın
sürdüğü nedenleri içeren olaylar günkü hümümeti ya da halen ikti-
bakanları, askeri makamların, de-
üzerinde görüş alışverişinde bulu. mokratik kurumların kısa sürede darda bulunan askerleri, demokra-
nuldu. yeniden kurulacağı yolunda yap- siyi yeniden hızla kurmaya teşvik
Askerlerce yönetimin ele geçi- tıkları vaadleri ve verdikleri gü- edeceğimizi ümit ettiğimiz için bu
rilmesi konusundaysa, kullanılan venceleri daha da ilgiyle karşıla- yola başvurduk.»
8.GÜN

BELKİ PEK ÇOĞUMUZ ONLAR! TANIMAYIZ AMA


14 Aralık 1980 Uluslararası dev firmalar, bu iki ismi ihale
dosyalarında gördükleri zaman ürperiyorlar

Sezai Türkeş - Feyzi Âkkaya


Yıldırım ÇAVLI

SEZAİ TÜRKEŞ • FEYZİ AKKAYA İNŞAAT A. Ş.


LİBYA VE SUUDİ ARABİSTAN'DAKİ ÖNEMLİ İSLER
İşin adı ı İşin kısa tarifi > İhale bedeli • Notlar •
Mısurata Çelik Mısurata çelik 83.000.000 L.D. Mobilizasyon
Endüstrisi Limanı Libya kompleksine hizmet ($ 278.880.000) safhasında
edecek liman
Kabe çevre tünelleri, Hac trafiğini 50.000.000 S.R. Devam ediyor
Mekke, S.A. kolaylaştıracak tüneller ($ 15.060.000)
Muna projesi 2C ve 2D Hac trafiğini 197.000.000 S.R. Devam ediyor
Mekke, S.A. kolaylaştıracak tüneller ($ 59.337.000)
Petrol ve çimento Yanbu Çimento 15.000.000 S. R. Tamamlandı
iskelesi, Yanbu, S.A. Fabrikası iskelesi ($ 4.518.000)
300 no.lu proje, Libya Donanma için tesisler 16.000.000 L.D. Devam ediyor
($ 53.760.000)
Yeraltı tesisleri, Libya Yeraltı depolan ve 3.150.000 L. D. Tamamlandı
tesisleri ($ 10.584.000)
Fiat Kamyon Fabrikası Kamyon montaj ve 17.100.000 L. D. Devam ediyor
Libya imalât fabrikası ($ 57.546.000)
Muna projesi, 3A ve 3B Hac trafiği için yapılmış 93.000.000 S. R. Devam ediyor
tünelleri, Mekke, S.A. tünellerden ($ 28.012.000)
Muna projesi, 4A ve 4B Hac trafiği için yapılmış 137.000.000 S. R. Tamamlandı
tünelleri, Mekke, S.A. tüneller ($ 41.265.000)
Muna projesi, 2A ve 2B Hac trafiği için yapılmış 210.000.000 S. R. Tamamlandı
tünelleri, Mekke, S.A. tüneller ($ 63.253.000)
Tripoli Limanı - kısım Tripoli Limanı için iki 22.000.000 L. D. Tamamlandı
2A - inşaatı, Libya adet mendirek ($ 73.920.000)
Tobruk Limanı, Tobruk Askeri Limanı 8.500.000 L. D. Tamamlandı
Tobruk, Libya ($ 28.560.000)
Tripoli Lamanı - kısım İB Tripoli Limanı'nı 32.400.000 L. D. Tamamlandı
inşaatı, Libya geliştirme projesinin ($ 108.864.O0OJ

Sidi Belal Liman İnşaatı Sidi Belal'de Askeri 8.500.000 L. D. Tamamlandı


Liman inşaatı ($ 28.560.000)
Tobruk iskeleler, Libya Silahlı Kuvvetler için 6.000.000 L. D. Tamamlandı
iskeleler ($ 22.848.000)
1932 YILINDA TEKNİK ÜNİVERSİTE'DEN ME- DEV LİMAN İHALESİ İÇİN TRABLUS'TA BİR
ZUN OLAN İKİ İDEALİST MÜHENDİS BUGÜN ARAYA GELEN BATILI DEV FİRMALARIN MÜ-
DÜNYANIN EN BÜYÜK MÜTEAHHİTLİK FİR- HENDİSLERİ FEYZİ AKKAYA'NIN PROJESİNİ
GÖRÜNCE, «OLAMAZ BÖYLE ŞEY,» DİYE
MALARINDAN BİRİNİN SAHİBİ. KARŞI ÇIKMIŞLARDI. AMA BİR KAÇ YIL
SONRA AYNI YÖNTEMİ ÇALIP KENDİLERİNE
MALETTİLER.
Sezai Türkeş - Feyzi Ak- Aynı derginin 17 Tem- yük başkentlerinde ünlü dört ayrı uluslararası pa-
kaya isimlerini belki hiç muz 1980 tarihli yayının- işadamlarıyla yapılan gö- tent bulunuyor.
duymadınız bile. da Türk firması dünya 97 rüşmeleri, Arap ülkelerin-
Ancak Libya Sosyalist ciliğine yükselmiş durum- deki ihaleler izliyor. On- SEZAİ BEY DİYE BİRİ
Halk Cemahiriyesi Devlet da. ları lüks otellerin lobile- Bir efsane de Sezai Bey
Başkanı Muammer Kadda- Son olarak imzaladıkları rinde veya İsviçre'nin den anlatalım. 1979 yılın-
fi veya Suudi Arabistan Libya'daki Misurata Çelik kayak merkezlerinde de- da Suudi Arabistan hükü-
Kralı Haiid Bin Abdülazi- Endüstrisi Limanı'nm 300 ğil, Libya ve Arabistan'ın meti Hac tünellerinin Hac
ze sorarsanız, onlar bu iki milyon dolarlık ihalesi ile çöllerindeki şantiyelerde mevsimine yetiştirilmesi-
Türk'ün ismini gayet iyi de Sezai Türkeş - Feyzi Ak bulabilirsiniz. ni ister. Bu teknik açıdan
tanıyacaklardır. kaya firması dünya 47 nci- imkânsız bir taleptir. Mek-
Dünya Bankası Guvernö- liğine ulaşmış bulunuyor. EFSANE GİBİ ke şantiyesine karargâh
rü veya Exim Bank'ın Ge- «Turnkey» olarak adlan, Feyzi Akkaya, proje çiz- kuran Sezai Türkeş bü-
nel Müdürü için ise bu iki dırılan ve teknolojik ola- medeki teknik başarısı tün idarecilik yetenekle-
Türk, en itibarlı müşteri- rak en zor mühendislik Sezai Türkeş ise idareci- rini ortaya döker. Sonun-
ler arasındadır. Bakanları- hizmeti kabul edilen proje, lik ve işletmecilikteki us- da hacılar Kabe'yi tavaf
mızın, başbakan yardımcı- inşaat, ağır teçhizat mon- ettikten sonra henüz be-
talığı ile tanınıyor. Bir ef-
larının bir sürü ziyaret- tajı ihalelerinde de, 1979 tonları kurumamış tünel-
sane anlatalım -.
ler, görüşmeler, tartışma- yılında Sezai Türkeş - lerden Mina dağına doğru
lar ve koşullarla alabildi- Feyzi Akkaya dünya 34 Türkeş - Akkaya firma- yürümeye başlar.
ği kredilerin birkaç misli- üncüsü görülüyor. Dev li- sı dünyanın en büyük li-
man ihalelerinden biri o- Suud televiyonu ve Kral
ni bir telefon görüşmesi manların inşaatlarında da, ailesinin teşekkürleri ile
ile alabilen iki Türk işada- bu Türk şirketi dünyanın lan Trablus sözleşmesini
imzalar. Dev beton blokla- Türk firmasının ismini ve
mıdır Türkeş ile Akkaya. en iyi on firması arasın- prestijini yüceltir. Bir sü-
Kralların sofralarına yük- da. rın denize indirilmesi için
özel mühendislik hizmeti re sonra meydana gelen
selen Türkiye'nin en bü- İşte böyle-•• Aynı soru-
lâzımdır. İngiliz mühendis- ünlü Kabe baskınında Se-
yük müteahhitleridir. yu bir daha yöneltelim.
ler dünyada bilinen yön- zai Türkeş büyük bir jest
Bu büyük başarının ar- Kim bu büyük başarıların yaparak çatışmada yarala-
temlere göre projeler ha-
dındaki iki Türk'ün çalış- arkasındaki insanlar? nanların ailelerine önemli
zırlar. Feyzi Akkaya ise
malarına bir göz atalım Sezai Türkeş ve Feyzi iki gece üst üste evine ka- bir bağışta bulunur. Artık
dilerseniz. Akkaya 1932 yılında iki sı- panır. Sonunda mühendis bu isim Suudlar için milli
Biz bir hastane veya ha- nıf arkadaşı olarak İstan- Feyzi Bey elinde bir pro- bir kahraman gibidir.
pishane yaptığımız zaman bul Teknik Üniversite- je ile çıkagelir. Dünyanın Sezai Türkeş bizi Ara-
«Orta şarkın ve Balkanla- si'nden mezun oldular. en gelişmiş ülkelerinden bistan dönüşü Amerika'ya
rın en büyük.... diye söze 1935 yılında Atatürk Tür- gelen teknik adamlar «O- giderken uğradığı Türkiye-
başlamaya alışmış bir mil- kiyesi'nde ilk ihalelerini lamaz böyle şey », «İmkân- de Aralık ayının son gün-
letiz. Rakamlar bazen sı- alan iki idealist genç mü- sız», «Az gelişmiş bir ül- lerinde 20 dakikalık bir
kıcı olur ama, Sezai Tür- hendis 1938 yılında bu- keden gelen saçma bir fi- röportaj için kabul etti.
keş - Feyzi Akkaya firma- günkü köklü firmayı kur- kir» diye karşı çıkar. Ve Bir gün sonra Exim Bank
sının dünyadaki yerini an- du. sonunda Trablus limanı ile Amerika'da yapacağı
layabilmek için belgelere Belki yaşlarını merak Türk mühendisleri tarafın- kredi anlaşması için hazır-
bakmakta biraz yarar var. edersiniz. dan hazırlanan özel bir lıklarını sürdürüyordu. Fo-
Sezai Türkeş geçen ay teknoloji ve Türkiye'de toğraf çekilmesini istemi-
Bu konuda dünyanın en
73 yaşını bitirdi. Feyzi Ak- imâl edilen özel teçhizat yordu. Foto muhabiri Ma-
sağlam kaynaklarından ka
kaya ise gelecek ay 74 ya- ile başarıyla tamamlanır. hir Çerçi'nin gizlice dek-
bul edilen «Engineering
şını tamamlayacak. Uluslararası pantentinin lanşöre basmasını belki
News Reoord» (Mühendis-
çıkartılmasına rağmen, de olgun kişiliğinden ötü-
lik Hizmetleri Kayıtları) Yıllardır hiç bitmeyen merkezi Hollanda'da olan rü görmemezlikten geldi.
dergisinin 6 Aralık 1979' bir uğraş. Yaşıtlarının ba- çok uluslu bir şirket bu Bir şartı daha vardı. «Be-
da yayınlanan 1978 yılı lık tutmak veya kahvede teknolojiyi çalarak petrol nim ağzımdan beyanat
dünyanın en büyük müte- tavla oynamak için köşe- sondajlarına uy< r i' ln * T>n " ! i yazmayın, çok istiyorsa-
ahhitleri sıralamasında Se- lerine çekildiği bu yaşlar- başlar. Hemen ekleyelim.
zai - Feyzi Akkaya firma- da, iki ortak uluslararası nız firmadan söz edin.» di-
Feyzi Akkaya'nın adna
sı dünya 118'incisi olarak pazarda hiç durmadan at yordu. Sonunda, Arap pi-
bugün dünya piyasasında
görülüyor. koşturuyor. Avrupa'nın bü
yasasındaki Türk müteah- çevrilince çok küçük gö- personel seçmeye ve seçti- rasında başta gelirken, di-
hitlik hizmetleri va genel rülüyor.» ğim insanı bir daha kolay ğer şirketlerin de yüksek
olarak idarecilik konula- kolay değiştirmemeye ve teknoloji gerektiren üre-
KİŞİSEL ÇALIŞMADA bırakmamaya özen göste- tim ve inşaat alanlarına
rında şunları söyledi :
DÜNYA BİRİNCİSİYİZ ririm. İşçiler için dahi ay- dağıldıklarını görüyoruz.
DEVLETTE Yüzlerce şantiyeye ek nı prensipleri uygularım.» Enerji nakil hatları uzman-
DEVAMLILIK olarak, Suudi Arabistan'da lığından, madencilik ve
dev bir çimento fabrikası- 40 yılı aşkın çalışmalar
OLMADI sonucu Sezai Türkeş Fey- sondaj şirketlerine kadar
nın isletmesini de ihale i- 16 dev firma Türkiye'de
«Şunu söyleyeyim ki, her le kazanarak, hem Türk iş- zi Akkaya şirketi bugün
bir holding içinde çalışı,
hükümetten yakınlık gör- çisine iş sahası, hem de ilk büyük bir holding olmuş
durumda. Holdingteki 16 yor.
dük. Ama bürokrasi de- kez olarak işletmecilik ge-
vamlı ayak bağı oldu. Ay- liri sağlayan Sezai Türkeş, dev şirketin hemen hemen Bu, bir Türk şirketinin
rıca hükümetlerin kısa sü- idarecilik konusundaki gö- tümü kendi , branşlarında kısacık öyküsü. Dünyanın
reli yani, devlet tedbirleri- rüşlerini de şöyle sıralıyor: Türkiye liderliğini elinde dev uluslararası firmaları
nin kısa vadeli olması Türk tutuyor. Bunların arasında bu Türk şirketinin adını
«Her insanın her işe ka-
firmalarının başarı şansını Sedef gemi inşa atölyeleri, ihale dosyalarında gör-
biliyeti yoktur. İnsanı yete- özel sektör tersaneleri a.
azalttı. En kolay döviz ül- neğine uygun olan işte ça- dükleri zaman ürperiyor®
kemize inşaat müteahhitli- lıştırmak gerekir. Ferdi
ği ile girer. Ayrıca müc çalışmada dünya birincisi-
ahhitlik hizmetleri, daha yiz. Kolektif çalışmada ise YURT DIŞINDAKİ EN BÜYÜK TÜRK
birçok döviz kaleminin i- belki dünya sonuncusuyuz. FİRMASINDAN BAZI RAKAMLAR
halelerde kullanılmasını İdarecinin görevi bu ek-
sağlar. Övünerek söyle, — Türk personel sayısı
sikliği gidermek koordnıas
yeyim ki, her aldığımız i- yonu sağlamaktır. Açıkça 2 bin 700 kişi.
halenin toplam döviz mik. söyleyeyim, iyi beyin yetiş. — Makina ekipman değeri toplamı
tarının yüzde 35 ilâ 4O'ı tiriyoruz. İyi idareci yetiş- 51 milyon 494 bin dolar (Yaklaşık 4 milyar 680
Türkiye'ye girer. Diğer tiremiyoruz. Teknik refe- milyon TL.)
Türk firmalarında bu o- ranslar ve diplomalar zan.
ran düşüktür. Şirket ola- nedildiği kadar önemli — Yurda getirilen döviz
rak çift vergilendirmeden değildir. Örneğin Bartın 87 milyon dolar (Yaklaşık 7 milyar 830 milyon TL.)
şikâyetçiyiz. Yani bizim liman inşaatındaki şantiye,
kârlarımızı hem Arap ül- •— Tamamlanan işler
mi 10 yıl süreyle bir kal-
kesi vergilendirir, hem de fa yönetti. İlkokul mezu- 410 milyon dolar (Yaklaşık 36 milyar 900 milyon
ülkeye getirilince, Türk nuydu ve emrinde mü- TL.)
hükümeti vergilendirir. hendisler çalıştı. Ama bil- — Elde mevcut işler
Her şeyden önce teminat gisiyle kendisini saydırdı. 439 milyon dolar (Yaklaşık 39 milyar 60 milyon TL.)
sorununa bir çare bulun- İdareci, adam değiştirme-
malıdır. Devlet bankaları men, adam kazanmalıdır. — Yurt dışı ihaleler toplamı
yüksek teminat veremiyor. Ailesini ve kişiliğini tanı- 850 milyon dolar (Yaklaşık 76 milyar TL.)
Ayrıca, sermayeleri dövize dığım insanlar arasında

GÜNAYDIN
16 Aralık 1980 Borcu 18 Milyar Doları bulan
Brezilya IMF'den kaçıyor
Dış borçları 60 milyar dolara olacak. Ne var ki bir zamanlar leceğini, bunun da sivil yönetime
yaklaşan Brezilya'nın, bu borçla- Brezilya'ya bol keseden kredi açan dönme planlarını alt üst edeceği-
rın taksitlerini ödeme konusunda uluslararası bankalar bu ülkeye ni belirtiyor ve «Biz kendi aldığı-
ciddi güçlüklerle karşılaştığı gö- yeni krediler sağlamakta zorluk mız önlemlerle ekonomik büyüme-
rülüyor. 1980 yılında dış ödemeler çıkarıyor ve Brezilya'yı, IMF'nin yi makul ölçülerde sınırlandırarak
açığı ve dış borç ödemelerini kar- kapısını çalmaya zorluyorlar. düzlüğe çıkabiliriz» diyorlar. Ayrı-
şılamak için gereken 12 milyar do-
IMF'ye başvurmaktan kaçınan ca IMF'nin açabileceği 1-2 milyar
lan bulmakta zorluk çeken ve dö-
viz rezervlerinin 3.5 milyar dolar- Brezilyalı yetkililer ise, İMF'nin dolarlık krediyi küçümseyerek
lık bölümünü kullanmak zorunda şart koşacağı «Kemer sıkma» ön. «IMF'nin olanakları bizim ihtiyacı-
kalan Brezilya'nın, gelecek yıl 14 - lemlerinin ülke ekonomisini derin mız karşısında cüce kalır» görü-
16 milyar dolar taze para ihtiyacı bir durgunluğa (Resesyona) itebi- şünü savunuyorlar.
SAYIN OKUYUCU,
BU SÜTUNLARDA SİZLERE HER SAYIMIZDA DERGİMİZDE YAPTIĞIMIZ HİZMETİN BİR
BAŞKA ÇEŞİDİNİ YAPMAYA ÇALIŞACAĞIZ. BELKİ BUNA DERGİ İLE YAPMAYA ÇALIŞTI-
ĞIMIZI TAMAMLAMA GÖZÜ İLE DE BAKILABİLİR.
HER SAYIMIZDA ÖNEMLİ GÖRDÜĞÜMÜZ KİTAP VE MAKALELERİ SİZLERE KISA DA
OLSA TANITMAYA GAYRET GÖSTERECEĞİZ. BİRKAÇ SATIRLIK TANITMA CÜMLELERİ İLE
MUHAKKAK HERŞEYİ SÖYLEYEMEYECEĞİZ. FAKAT KİTAP VEYA MAKALEYİ KİMLİĞİ İLE
TANIMANIZA YARDIMCI OLACAĞIMIZI SANIYORUZ. VE BUNLARIN OKUNMASINDA YA-
RAR UMUYORUZ.
BİZE BU KONUDA DA YARDİMCİ OLMANIZI DİLİYORUZ.
BU SAYININ KİTAP VE MAKALELERİ İLE KAPSAMLARI HAKKINDA KISA BİLGİLER.
• OSMANLI SONRASI TÜRKİYE VE ARAP DÜNYASI; PETER MANSFİELD, ÇEV : NURAN ÜL-
KEN, 1. CİLT, SANDER YAYİNLARİ, 1. BASKI, 1975, İSTANBUL.
KİTAP, OSMANLI DEVLETİNİN HANGİ YOLLARLA PARÇALANDIĞINI, BUGÜNKÜ DEVLET-
ÇİKLİKLERİN NASIL MEYDANA GETİRİLDİNİ EN AÇIK BİR DİLLE ANLATAN, TÜRÜNÜN EN
ÖNEMLİ ESERLERİNDENDİR. DÜNÜNÜN NASIL KURULDUĞUNU BİLMEDEN EDEMEYENLERE
MUTLAKA OKUMALARINI SALIK VERİRİZ. BUGÜNLERİNİ DAHA KOLAY ANLAYACAKLARDIR.
0 TÜRKLER; DAVİD HOTHAM, ÇEV : MEHMED ALİ KAYABAL, 1. CİLT, MİLLİYET YAYINLARI,
1. BASKI, 1973, İSTANBUL.
CUMHURİYET TÜRKİYE'SİNİ, TARİHSEL ÖZELLİKLERİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURARAK AN-
LATMAYA ÇALIŞIYOR GAZETECİ HOTHAM. İNGİLİZ GÖZÜ İLE BAKMASI KONUYA İLGİYİ DA-
HA DA ARTIRICI.. OKUNMASINDA YARAR VAR.
• ORTADOĞUDA DEVRİM YILLARI; MAHMUT DİKERDİM, 1. CİLT, İSTANBUL MATBAASI, 1.
BASKI, 1977, İSTANBUL.
BİR BÜYÜK ELÇİNİN, HER ŞEYİ DEĞİLSE DE BAZI GERÇEKLERİ GÖZLEMLEDİĞİNE DAİR
ANILARINDAN OLUŞUYOR. YAZARININ DİPLOMAT VE ELÇİ OLARAK BULUNDUĞU YILLARDA
ORTADOĞU ÜLKELERİNDEKİ GÖZLEMLERİ ÇOĞU KEZ DİKKAT ÇEKİCİ.. VE BİLİNMESİ GEREK-
Lİ ŞEYLER..
• YAĞMA; CHARLES L. MEE, JR., ÇEV : İHSAN GÜRKAN - OSMAN ÖNDEŞ, 1 CİLT, ALTIN
KİTAPLAR YAYINEVİ, 1. BASKI, 1975, İSTANBUL.
YAĞMA, BUGÜN İÇİNDE YAŞADIĞIMIZ DÜNYANIN POTSDAM'DA NASIL VE KİMLER TA-
RAFINDAN YAĞMALANDIĞINI ANLATIYOR. BUNLARI BİLİNCE İNSAN BU YAĞMADA KİMİN
PAYINA DÜŞTÜĞÜNÜ, DÜŞÜNMEYE GEREK KALMADAN GÖREBİLİYOR. TAVSİYE EDERİZ. SİZ
DE «YAĞMA»YI OKUYUNUZ!.

BU SAYıDA IKTIBAS YAPILAN DıŞ BASıNLA ILGILI KISA BILGILER


AL-BAYAN • - AYLıK DERGI INGILIZCE ABD
BUSINESS WEEK HAFTALıK DERGI INGILIZCE ABD
CUMHURI ISLAMI GÜNLÜK GAZETE FARSÇA IRAN ISLAM CUMH.
EL-RE'Y GÜNLÜK GAZETE ARAPÇA, ÜRDÜN
FOREıGN AFFAıRS ÜÇ AYLıK DERGI INGILIZCE ABD
ıMPACT ıNTERNATıONAL AYLıK DERGI INGILIZCE INGILTERE
JEUNE AFRIOUE HAFTALıK DERGI FRANSıZCA FRANSA
Cumhuriyet Dr. Halûk GERGER
3 Ekim 1980

Orta Doğu'da Devrim ve Karşı Devrim


• «İRAN - IRAK SAVAŞINI İRAN' SAVAŞIN ASIL NEDENİ ki bugün düzenden gelen sistema-
İN ZAYIFLIĞINDAN IRAK'IN tik bir şiddetle karşı karşıyadır.
Bu uluslararası düzenin çorak- Çağdaş düzende muhalefete, hatta
YARARLANMAK İSTEMESİNE laştırdığı Ortadoğu toprağı üzerin-
BAĞLAMAK, YA DA OLAYI isyana yer vardır belki ama İran'-
de, kefen giymiş kadmlartn kanla- da olduğu gibi sistemi temelinden
SALT BİR ARAP - ACEM, Şİİ - rıyla sulanıp filizlenen İran Devri- sa*"smaya yönelik bir ideolojiden
SÜNNİ AYIRIMINA İNDİRGE- mi de evrensel sistemin karşı - dev- kaynaklanan devrimlere hoşgörü
MEK, YALNIZCA BİLİME AYKI- rimci güçlerinin saldırısına uğru- yoktur.
RI OLMAKLA KALMAZ, AYNI yor. İran - rak savaşını, Şattüla-
İran Devrimi, herşeyden önce,
ZAMANDA TARİHİ, GERÇEK- rap üzerindeki falanca tarihlerdeki
sistemin özü olan uluslararası sö-
anlaşmaların, hatta sınır anlaşmaz-
LERİ, EZENLE EZİLENİN, DEV- mürü ve baskıya karşı gelmek gi-
lıklarının dar sınırları içine hap-
RİMLE KARŞI-DEVRİMİN KAV bi affedilmez bir suç işlemiştir. V?
setmek; İran'ın bir devrim sürecin-
GASINI GÖZARDI ETMEK AN- üstelik bu suçu, sistemin yüzyılar-
de ve Amerikan ambargosu nede-
LAMINA GELİR.» dır yozlaştırıp saptırmaya çalıştığı
niyle zayıf düşmesinden Irak'ın ya-
bir inanç sistemi, yani yüzmilyon-
rarlanmak istemesine bağlamak; ya
İran Devrimi günümüz Ortado- larca ezilen insan adına işlemiştir.
da olayı salt bir Arap - Acem, Şii-
ğu'sunun en temel gerçeklerinden Humeyni diyor ki «Bazılarının dü-
Sünni ayırımına indirgemek, yalnız-
biridir. Her devrim, kaçınılmaz o- şünce alanı çok sınırlı olduğu.. İçin,
ca bilime aylçırı olmakla kalmaz
larak, beraberinde karşı - devrimci «Ayet-i Kerime'de sözü edilen ha-
aynı zamanda tarihi, gerçekleri,
güçleri de harekete geçirir. Karşı - ram yiyicilikten, yalnız mahallerin-
ezenle ezilenin, devrimle karşı-dev-
devrim yalnız devrim olan ülkede deki köşebaşmdaki bakkalın eksik
rimin kavgasını gözardı etmek an-
değil, onun dışında ve özellikle et- tartmasını anlarlar.. Beyt-ül Mal'm
lamına gelir.
rafında da oluşur. Bir başka deyiş- nasıl soyulduğunu, petrolümüzün
le gerçek anlamda her devrim, iç İran bugün tarihte ancak düze- nasıl çalıp - çirpıldiğını, yabancı
içe geçmiş ulusal ve uluslararası ne başkaldırmış çok az ülkenin içi- şirketlerin nasıl pahalı ve gereksiz
düzene bir başkaldırıştır ve dolayı- ne düşürüldüğü bir yalnızlık içinde yabancı mallara, pazar kılındığını,
sıyla iç ve dış düzenin savunucula- savaşıyor. Bu korkunç yalnızlığı İ- bu yol ile halkın parasının nasıl
rı karşı - devrim safında yer tutar- ran yönetiminin ya da Humeyni'nin onların ve yabancı sermayedarların
lar. Tarihin bu şaşmaz yasasını, her kişisel hatalarına bağlamak kolay cebine aktarıldığını bir türlü kav-
devrim sonrasında görmek olasıdır. ama yanlış bir yoldur. Bu yalnızlık rayamazlar. Petrolümüzü, çıkartıl-
Örneğin, Fransız Devriminin «Öz- aslında İran Devriminin kaçınıl- dıktan sonra kaldırıp götürmekte,
gürlük, Eşitlik, Kardeşlik» ilkeleri mak yazgısı ve bir anlamda onun az bir miktarını da kendileriyle iş-
yalnız Fransız feodalizmine değil, gerçek devrimci niteliklerinin bir birliği içinde olan hakim zümreye
aynı zamanda Avrupa'nın gerici u- simgesidir. Çünkü, İran Devrimi verirler ki, o da başka yollarla yi-
luslararası düzeninin de temelleri- Şahla birlikte, tüm uluslararası dü- ne kendi ceplerine döner... İşte bu
ne indirilmiş bir darbeydi. Bu ne- zene ve onun temel dayanaklarına geniş çapta milletlerarası çapta bir
denle de, Fransız devrimini boğ- karşı zafere ulaşmış bir başkaldırış- haram yiyiciliktir. Dehşet verici ve
mak için yalnız Fransız aristokrasi- tı. Bu açıdan, karşısında bugün yal- en tehlikeli münkerlerden (günah-
.si değil, Castlereagh'm İngiltere'si, nızca Saddam Hüseyin'in orduları lardan) biri işte budur.» Uluslar-
Meternh'in Avusturya'sıyla tüm değil, anlamlı bir sessizlik ve «yan- arası haram yiyiciler içinse bu söz-
gerici Avrupa devletleri biraraya sızlık» içinde tüm sistem var. lerden daha büyük bir günah olabi-
geldiler. Bu durumun nedenlerini sadece lir mi?
İran'ın Filistin konusunda olduğu
Özellikle çağımızda artık hiç gibi sistemin başat ülkelerinin poli- TARİHİN CILIZ SESİ
bir devrim oluştuğu ulusal sınırlar tikalarına karşı çıkmasında, ya da Humeyni ve İran Devrimi, Ba-
içindeki bir süreç olarak kalma- rehineler sorununda olduğu gibi bu tı kültürünün evrensel geçerliliği
makta, uluslararası düzenle de çe- ülkelerle direkt çatışmaya girme- olduğu yönünde özellikle Ortadoğu'-
lişmekte, çatışmaktadır. Böyle <o- sinde aramak da eksik ve yanıltıcı da yerleşmiş bir kanıya, çağdaş u-
lunca da, karşı-devrim yalnızca i- olur. Hatta, Ortadoğu'da ABD adı- luslararası düzenin temel kültürel
çerden değil, dışardan da kaynak- na jandarmalık görevini reddetmek ve sosyo-ekonomik değerlerine indi-
lanabilmektedir. Bir başka deyişle, gibi temel bir dış politika tavrı da, rilen bir darbe olduğu için evrensel
eşitsizliğe, baskıya ve sömürüye da- tek başına, durumu açıklamakta karşı-devrimce hedef seçilmiştir.
yanan çağdaş uluslararası düzen yetersizdir. Burada Irak ordusunun gürültüsü,
için artık her devrim iç ya da dış İran Devrimi çağdaş uluslar- Saddam Hüseyin'in cüce varlığıyla
güçlerce kaynağında boğulması ge. arası düzen için çok daha önemli birlikte tarihin cılız bir sesinden
reken bir tehdit olmaktadır. konularda bir tehdit olduğu içindir
Milliyet ORSAN ÖYMEN
6.Nisan.1980

Sahi Biz Nerdeyiz?


IMF ekonominin düzlüğe çıkması için yeni ön- Kapıyı tıklatırız ;
lemler istiyor. — Bize de, bize de...
AET, üyeliğimize hayır diyor. Dokuzlar, işçile- Verilen yanıt :
rimizin serbest dolaşım ilkesini rafa kaldırtıyor. — Otur yerine, sen bizim kulübün üyesisin,
OECD, bin dereden bin su getiriyor. üstelik AET'nin de ortağısın, zenginlerin fakirlere
ABD, enflasyon nedeniyle kesenin ağzını sıkı tanıdığı bu haktan yararlanamazsın.
tutuyor. Oturuveririz...
İsviçre, pas geçiyor... Eh ne de olsa «zenginlerden» sayılıyoruz, diye
Japonya «Türkiye beni ırgalamaz arkadaş» di- avunuruz.
yor. *,
Bütün bunlar gerçek mi? AET'ye ortak üyeyiz.
Gerçek. AET, petrol bunalımından bu yana üçüncü ül-
Şimdi soruyu soralım : kelerle tercihli ticaret anlaşmaları yapar.
— Sahi biz nerdeyiz? Bu ülkelere her türlü ödünü verir.
Yani : Ama, AET sözleşmemiz, bizim üçüncü ülkelerle
— Dünyadaki yerimiz neresi? tercihli ticaret anlaşması yapmamızı yasaklar...
Zenginler kulübünde miyiz, yoksa fakirlerle mi İngiltere, pamuk ipliğimize ambargo koyar.
beraberiz? Ortak Pazar, tekstil pazarına açılmamıza taş
Uluslararası toplantılarda, örneğin Birleşmiş koyar.
Milletler oturumlarında hep zenginler kulübüy'e ***
birlikte oy kullanıyoruz. Amerika, Orta Doğu'ya müdahale planları ha-
Demirel'e sorarsanız : zırlar.
«Avrupa trenindeyiz ve bu trenden inmeye de Batı, bu planları destekler.
hiç niyetli değiliz.» Tabiî aynı trenin yolcusu olan biz de beraber.
Ama bu trenin yolcularından Dokuzlar, savun- Ayn Batı, Orta Doğu petrolünden pay koparmak
ma ve siyasal birlik alanında hamle yapmaya ka- için yarışa girer.
rar verir de, biz de bu siyasal zirveye katılmak is- Biz siyasal ve askerî kampların prangasında
tersek, kapılar suratımıza kapanıverir. Arap komşularımızı küstürdüğümüz için hava alırız.
NATO'da Avrupa ortak savunma gücü için par- Petrol gelirlerinin kredilerinden yararlanan Ba-
mak kaldırırsak : tı'dır.
«Otur yerine sen kanatsın» yanıtıyla karşılaşı- Mathöffer amca, Suudi Arabistan'dan ödünç
rız. alır.
Kıbrıs olayından sonra kanatlığımıza da aldır- Sultanahmet'te dilenip Yenicami'de sadaka ver-
mazlar. me örneği, kenarından köşesinden bize de kredi
Kırıverirler, silah ambargosuyla kolumuzu, ka- açar.
nadımızı. Şimdi sorunca haksız mıyız yani;
** — Sahi biz nerdeyiz?
Gerçekten Batı treninde miyiz?
OECD kulübünün bir üyesiyiz. Bu trenin kaçıncı mevkiindeyiz?
Her yıl kulübün kapısında mendil açarız. İkinci mi ?
OECD kulübünün zenginleri, az gelişmiş yüz Üçüncü mü ?
kadar ülkeye gümrük indirimi ve dışalım kolaylık- O bile değil...
ları sağlamayı kararlaştırır. Olsa olsa bagaj yolcusuyuz...

başka bir şey değildir. Irak ordusu- üzerine kuran karşı-devrimin güçle- meçlerinin kaypak kılıfında sakla-
nun nesnel işlevi ise tarihsel bir ya- ri zamanın ahlâki anlayışını, daha maktadırlar.
sanın günümüzde işleyişidir ve bu, yüksek amaç ve ülküleri olan rakip- Yine de, savaş alanlarında so-
Saddam Hüseyin'e düzenin paralı lerine oranla, çok daha fazla belir- nuç ne olursa olsun İran Devrimi
askeri olmak onurunu verebilir an- liyorlar.» Bunun içindir ki, dünya- insanlığın özgürlük savaşımındaki
cak. nın kalbinin attığı petrol bölgesin- onurlu yerini almıştır ve ezilen in-
Novack'ın yazdığı gibi «Bütün deki bu insanlık dışı savaşa ve sal- sanlar için görkemli bir kurtuluş
kural ve davranışlarını, ne pahası- dırgan Irak'a karşı sistemin kılı bi- anısı olarak yaşamın parçası ol-
na olursa olsun iktidarlarını, mülki- le kıpırdamamakta, düzenin ilahla- muştur. Bu açıdan, kesin zafer vic-
yetlerini ve ayrıcalıklarını koruma rı gizli sevinçlerim «yansızlık» de- danlarda çoktan kazanılmıştır bile.
IMPACT INTERNATIONAL
13 - 26 Haziran 1980

Gazi Hüsrev Bey'in Memleketinde


Ahmed Fuad Şahin
Gezi Anıları
Yugoslavya'nın Bosnasarayı (Sa- le bir durumda Kanada'da edindi- dikkat çekmeliyiz. Bunlar arasın-
rajevo) kentinde bulunan 450 yıl- ğimiz tecrübeyi kullanarak arabayı da Kur'an'dan Hadis'e, kimyadan
lık tarihi ve zarif Gazi Hüsrev Bey kurtardık. botaniye, hayvan biliminden mate-
Camiinin avlusuna girdiğimizde Ertesi gün Gazi Hüsrev Bey adıy- matiğe ve geometriye kadar her ko-
müezzin'in açık ve hoş sesini duy- la anılan meşhur medreseyi gezdik. nuda kitaplar var. Çok çalışkan ve
duk. «Allah-ü Ekber, Allah-ü Ek- Asıl binanın bir bölümü hala ayak- enerjik olan Kütüphane Müdürü-
ber». İhtiyar ve orta yaşlı erkek- ta olup şimdi de onarılıyor. Hemen nün genç yardımcısı bu yazma
ler, bazı kadınlar ve birçok genç- karşısında 300 müslüman çocuğun eserleri bütür. ülke çapında tam
ler ayakkabılarını çıkarıp camiye okuduğu bir orta okul ve 80 kişinin bir yıl dolaşarak topladı. Bazıları
giriyorlardı. Namaz vakti gelmişti. kayıtlı bulunduğu 4 yıllık öğrenim değeri biçilmez bu eserlerin çoğu
Ben ve eşim cemaate katıldık.. süresi olan üniversite ayarındaki hediye ve bağış şeklinde kütüpha-
Dört milyon Avrupalı müslüma- İlahiyat Enstitüsü duruyor. Sadece neye verildi. Kütüphanede binanın
nın yaşadığı Yugoslavya'ya bu ilk öğrencileri değil öğretmenleri de geçmişi, yapısı ve bazı kitapların-
ziyaretimizdi. Ayağımızın tozuyla genç ve yetenekli. Ayrıca Arapça dan bahseden renkli bir filmi gör-
gelmiş olmamıza rağmen kendimizi ve İngilizce derslerini veren birkaç dük. Gerçekten iyi bir çalışma idi.
birden Yugoslavyalı müslüman bayan öğretmen de var. Derslere Aynı gün öğleden sonra kızlara
kardeşler arasında bulduk. Bosna- ara verildiği sırada öğretmenler ile mahsus bir orta okulu gezdik. O-
sarayının 450.000 kişilik nüfusunun demli Türk çayı yudumlarken soh- kulda İslami ilimler öğretiliyor. Bu
% 6O'ı müslüman. Mihmandarımız bet ettim. Sonra öğrencilere hitap okul dört sınıflı olup sadece iki yıl
Bosna, - Hersek - Hırvatistan ve Slo- etmekten memnunluk duydum. Top- önce açıldığı için ilk iki sınıfta
venya Yüksek İslam Konseyi Baş- lantıda öğrencilerden biri Kur'an - toplam 80 öğrenci bulunuyor. Rei-
kanı Dr. Ahmed Smajloviç, Sultan dan ayetleri güzel bir şekilde oku- sül Ulema'nın kızı olan okul mü-
Mehmet Fatih'in bir rüyasını bize du. Daha sonra okulun kütüphane- düresi beni ve eşimi öğretmenler
övünerek anlattı. Rivayete göre Fa- sine gittik. Burada çok sayıda eski ve öğrencilere tanıştırdı. Burada da
tih iki rık'at namaz kıldıktan sonra ve yeni Arapça, Bosnaca, Türkçe ve Kur'an'ı okuyanları dinledik. Ayrı-
uyuyakalmış, uyanınca nedimlerine İngilizce kitaplar bulunuyor. Öğle ca kız öğrencilerin yaptıkları eliş-
bir rüya gördüğünü, kendisine il- namazımızı yakınlardaki camide lerine de hayran kaldık.
ham geldiğini anlatmış. Sultan kıldık. Çok lezzetli öğle yemeğimi-
Yugoslavya'daki müslümanlar son
Mehmet Fatih'in inancına göre bu- zi mihmandarlarımızla birlikte res-
derece iyi bir biçimde örgütlenmiş
lunduğu topraklarda ezan sesi kı- tore edilmiş tarihi bir handa bulu-
bulunuyorlar. Bütün ülkede dört
yamet gününe kadar eksik olmaya- nan ilginç bir lokantada yedik.
bölgesel kuruluşları var. En üst
caktı. Aynı camide 39 kişi her gün Böyle güzel bir yemekten sonra
kademede Yüksek İslam Konseyi
öğle namazından sonra bir hatim açık ve temiz bir havada yürümek
yer alıyor. Konsey Başkanı Reisul
indiriyor. Bu gelenek geçen 450 yıl- gerçekten hoşumuza gitti. Anlattık-
Ulema Şeyh Hacı Naim Hadzi Ab-
dan beri aralıksız süregeliyor. larına göre eski kubbeli bir kapalı
dich. Konseylerin en büyüğü ise Dr.
çarşının ortasında daracık sokak-
Yüksek dağlarla çevrili güzel bir Ahmed Smajlovic başkanlığındaki
lardan geçiyorduk.
vadide bulunan Bosnasarayı kentin- Bosna - Hersek - Hırvatistan - Slo-
Gazi Hüsrev Bey kütüphanesine venya Konseyi. Her şehir, kasaba
de birçok caminin ince minareleri
doğru yürürken Haziran 1914'de ve köye bağlı 100 meclisi var. Sa-
yükseliyor. ELEzhar Üniversitesi-
Avusturya Veliahdı Prens Ferdi- dece bu Konseye bağlı 1.100 imam
nden mezun o)an ve ana dili gibi
nand'ın suikast sonucu öldürüldüğü ve hatip çalışmaktadır. Ayrıca bazı
Arapça konuşan İmam Merzuk bizi
sürekli yayınları da var, ki bunlar
karlarla kaplı dağ tepelerine gö- noktaya geldik. Bilindiği gibi bu sui-
arasında aylık «Preporod» (Renö-
türüp 1984'te kış Olimpiyatlarının kast Birinci Dünya Savaşının pat-
sens) dergisi, dört ayda bir yayın-
yapılacağı bölgeyi gezdirdi. Bulut- lak vermesine sebep olmuştu. Kü-
lanan «Glasnik (Öncü), iki ayda
larda kaybolan yüksek tepelerdeki tüphane'nin kültürlü, mütevazi ve
bir yayınlanan «İslamska Misao»
haşmetli çam ağaçları ve oranın zeki müdürü bizi hararetle karşıla- (İslami Düşünce) ve yıllık takvim
tertemiz havası her zaman aklımız- dı. Dünyanın en eski altıncı kütüp- yer alıyor. Bunun dışında İslam
da kalacak. Nisan'm 6'ncı günüydü. hanesi olan bu zengin ve önemli ki- Enstitüsü Okul öğrencileri aylık
Usta şoförümüz Hacı Hüseyin ken- taplığın yöneticisi olmaktan gurur «Zemzem» dergilerini çıkarıyorlar.
dinden emin yükseklerdeki viraj- duyduğu her halinden belliydi. Kü- Bu derginin başyazarları arasında
lı yolları katediyordu. Sadece bir tüphanede diğer değerli eserlerin Toronto'da imam olarak görev yap-
defasında arabamız Trebevic dağı- yanısıra bütün dünyada sadece tek mış ve Kanadalı müslumanlann
nın tepesinde bir sayfiye yerinin nüshası burada bulunan binden
avlusundaki karlara saplandı. Böy- fazla yazma eserin de varolduğuna
Al-Bayan
KASIM/1977

İhracatın da böylesi: «Kötü beslenme ihracatı»


Günümüzde Çokuluslu Şirketler, geçmişte Ana sütü yerine biberonla beslenme kam-
kolonyalist ve emperyalistlerin başaramadıkla- panyası. Üçüncü Dünya ülkelerine bebek mama-
rı ölçülerde Üçüncü Dünya ülkelerinde yaşayan sı ihraç eden Çokuluslu şirketlerin, bu ülkelerin
insanların yaşam biçimlerini değiştirebiliyorlar. insanlarının acı çekmelerine ve bebeklerin ye-
Bu ülkelerin insanlarının ekonomik, sosyal ve tersiz besin almasına neden ve razı olabildikle-
politik yaşantılarına çokuluslu şirketlerce müda- rini gösteren çarpıcı bir örnektir.
hale edilmesinden dolayı katlanmak zorunda kal- Yurtdışında Üçüncü Dünya ülkelerine bebek
dıkları acı ve sıkıntılar doruk noktasına ulaşmış maması satan şirketlerin zinciri prestij kazan-
bulunuyor. Bu şirketlerin ve onların sözcüleri- mış Abbot, American Home Products, Bristol -
nin yaptıkları açıklamalara göre beslenme yeter- Meyers, Cow and Gate gibi Amerikan, İngiliz,
sizlikleri ve fakirlik sorunlarının çözümü ancak İsviçreli ve Japon firmalarından geceleri seya-
azgelişmiş toplumların çeşitli yaşam alanlarına hat ederek alacaklarını tahsil etmeye çalışan sa-
Batı teknolojisi uygulamakla sağlanacaktır. tıcılara dek uzanmaktadır.
Üçüncü Dünya ülkeleri lider kadrolarının Batı Herşeyden önce yanıtı verilmesi gereken
teknolojisinin onu ortaya koyan ülkelerin insan- soru, bebek mamasının ne olduğu ve ne olmadı-
larına özgü değer ve davranış yargılarından kay- ğıdır. Yağ, protein ve şeker kapsaması açısından
naklandığını gözardı etmeleri elem verici bir tu- ana sütünü taklit ettiği halde mama, ana sütü-
tumdur. Herhangi bir teknolojiyi hizmete sunma- nün verdiği hazım kolaylığını sağlamaktan ol-
dan önce ülke halkının yaşam standartlarına ge- dukça uzaktır. Mama bazen kullanılacağı gibi sa-
tireceği değişikliklerin saptanması gereği göz- tıldığı halde, çoğunlukla fakir ülkelerde yeniden
den uzak tutulmamalıdır. (Batı) Teknolojisi (si), hazırlanması için ölçülü miktarlarda saf su ge-
ha!k çoğunluğunun şehirleştiği, aile yapısının de- rektiren paketler halinde satışa sunulmaktadır.
ğiştiği ve kadın nüfusunun büyük bir kısmının Temiz şişe ve biberonların kullanılması belirtil-
ekonomik yaşamda gereken yerini aldığı Batı'da mesine dahi gerek görülmeyen bir zorunluluktur.
değişen günlük hayatın daha uygun biçimlerde
Konu ile ilgili bir İngiliz araştırma grubu ya-
yaşanması amacına yönelik olarak geliştirilmiş-
yınlanan bir raporunda, ana sütünü saf ve ger-
tir. Üçüncü dünya ülkelerinin nüfus özelliklerin-
çek besin maddesi olarak nitelendirmektedir.
den tamamen farklı olan bu durum, bu ülke in-
Bağışıklık özelliklerinin kazanılması için gerekli
sanlarının yaşam şartlarının ideal olduğu anla-
yağ, protein ve antikor miktarları ancak ana sü-
mında değil, fakat bu yolun kendilerini (Tekno-
tünün yapısında bulunmaktadır.
lojik) güçlere bağımlı kıldıkları ve böylece sorun-
Azgelişmiş ülkelerde buzdolabı bulunma-
larını giriftleştirdikleri şeklinde ele alınmalıdır.

takdirini kazanmış olan dostlarımız dana getiriyorlar. Ancak en büyük luşlara yöneliyorlar.
Prpf. Seid Smajkic ve Prof. İbrahim katkıları şüphesiz sorumluluk duy-
Djananovic bulunuyorlar. Şu anda dünyanın beş kıtasında
guları ve fedakârlıkları. Müslüman bulunan Yugoslav müslümanları
Yugoslavya'daki müslüman kar- okulların öğrencileri diğer okulla- (ki kendilerine Boşnak demeyi ter-
deşlerim.z, dinlerini canlı tutmak, rın öğrencileriyle aynı çizgide bu- cih ediyorlar) nerede olursa olsun-
yararlı ve etkin yönetim kurmak, lunuyorlar. Bu okullara giriş şart- lar memleketleri olan Sarajevo
îslami dersaneleri açmak, İslami ları da pek kolay değil. Baş vuran (Bosnasarayı) yu ve büyük kuru-
dergi ve kitapları basmak, uluslar- adayların önemli bir bölümüne gi- cusu Gazi Hüsrev Bey'i unutamaz-
arası İslami olayları izlemek, top- riş imkânı verilmiyor. Aynı yüksek lar. Birleşik Amerika'nın en eski
lantıîara katılmak ve mahalli kay- yetenekler öğretmen ve imamlar- İslami derneklerden birinin Bosni-
naklardan maddi yardım ve bağış- da da aranıyor. Kendini Allaha a- an Müslim Denevolent Association
lar alarak takdir edici çalışmalar damış olan imamlar sanayi, tica- (Jamiatul Hayriyye) olduğunu da
yapmak suretiyle İslam dünyası ret ve devlet kesiminde yüksek ma- unutmayalım. Bu dernek 1905'te
için gıpta edilecek bir örnek mey- aşlara temayül etmeden bu kuru- Chicago'da kurulmuştu.
bir mamaya bağlı olarak Lactogen olarak niteler
dinlen hastalık teşhis edilmiştir.
Şirketler anneleri bebek maması kullanma-
ya teşvik için çeşitli pazarlama yöntemleri kul-
lanmakta, ilan levhaları, radyo ve hatta televiz-
yon yolu ile reklamlarını yapmaktadırlar. Bu ma-
malar şirketlerin tanıtma kampanyalarının belir-
li bir denetimden uzak olmasının sonucunda, Ba
ti ülkelerinde izin verilemiyecek gerçek dışı özel-
likler ilavesiyle tanıtılmaktadır. Anneye yardım
götürülmesi için kurulan ekiplerde bazı hallerda
hiçbir mesleki eğitimden geçmemiş hemş:'e
taslaklarının da bulunduğu görülmüştür. Bu eği-
tilmemiş temsilciler, gerçi firmanın nişanını ta-
şısalar da hemşire üniforması giymektedirler.
Düşünen bir kafa, para ile tutulan bu hizmetçi-
lerin anneye bir sağlık hizmeti götürmekten ne
kadar uzak olacağını sezinliyebilmektedir.
Bazı Üçüncü Dünya ülkeleri şirketlerin bu
tür kapitalist uygulamalarına çeşitli sınırlandır-
malar getirme ve bebek maması ithalatını dene-
tim altına alma yolu ile gereken yanıtı vermek-
tedirler.
Ele alınan bu konu, Üçüncü Dünya ülkeleri-
nin Batı emperyalizmi ve Çokuluslu Şirketlere
olan ekonomik, sosyal ve politik bağımlılıklarını
ortadan kaldırmak için verdikleri amansız sava-
şımın sadece bir yüzüdür.

ORTADOĞU'DA
EL - RE'Y
BusinessMfeek SOL W. SARDERS
10 Kasım 1980

Çin'de Dörtlü Çete Davasının Ötesinde Daha Önemli Şeyler Var!


Mao'nun dördüncü karı- de Rusya'ya kaçmak ister- dir. Acaba Deng'ciler bu dan soyutlamanın bir baş-
sı ve kültür devrimi esna- ken uçak kazasında öldü- işi nereye vardıracaklar- langıcı olması mümkün
sında Komünist Çin'de ğü öne sürülen kişidir.) Bu dır. Hua'nın kanatlarını görülüyordu. Mao'nun her
tahribatlar yapan dörtlü gizli davada büyük bir ih- kırpmak onları tatmin ede- yerde asılı resimlerinin
çete'nin lideri Jiang (Sing- timalle savcının zaten bili- cek mi (ki zaten şu anda kamuya ait yerlerden kal-
in davası Pekin'deki lider- nen ithamları teyid edile- Hua'nın etrafı, esas gücü dırılması ve Mao'nun eko-
lik mücadelesinde yeni bir cektir. Ancak dava birbu- ellerinde tutan Deng'in nomik ve politik düşünce-
safhaya neden olabilir. çuk ay kadar sürebilir ve genç taraftarları ile kuşa- lerine müracaatın kısılma-
Çin'den bildirildiğine göre kararlar ölüm olabilir. tılmış durumdadır), yoksa sı için girişilen kampanya-
Jiang Qing savunmasında, Deng'cilerin mahkeme onu tamamen safdışı mı lar geçen yaz boyunca de-
yaptığı hareketlerin biz- dışı, dolaylı hedeflerin- edecekler! Öte yanda Hua vam etti. Hattâ bu kam-
zat Mao tarafından emre- den biri de Mao'nun hale- 75 yaşındaki Deng'in mes- panyalar, Stalin'in Ruslar
dildiğini ileri sürmüştür. fi, Komünist Parti başka- lek hayatı sona ermek üze- tarafından kınanmasına se-
Leng liderliğindeki prag- nı ve Başbakan Huaguo- reyken, 60 yaşında «genç» bebiyet veren Kruçev'in
matik ve ılımlı kadro, sa- feng'dir. Ancak mahkeme- bir Çin komünist lideri o- taktiklerine benzer bir şe-
dece eski radikal yöneti- de iddialarmdaki genel te- larak uygun bir zaman kilde Mao'nun da itham
min kalıntılarım yoket- ma, zihince ve bedence has beklemeye istekli görünü- edilebileceği bir ortamı do-
mek değil, ayrıca dolaylı ta Mao'yu karısının ve yor. ğuracak şekilde görünü-
olarak Mao'nun politikası- yordu.
nı mahkûm etmek için bu
davayı kullanmak istiyor. Şimdi olanlar, 1930'larda
Ancak, halen hükümette büyük tertiplerin bulun-
ve partide bu tavırlara duğu Troçki dâvasının bir
karşı çıkan çok sayıda ra- tekrarıdır. Bu dâvada ter-
dikal üye vardır. Burada tip, hasta ve yaşlı Mao'yu
çok önemli olan husus, bu kötülemektir. Jiang Qing
iç - çekişmelerin asker sanını kurtarmak gayesiy-
kadroyu nasıl bir pozisyo- le Mao imajını işlemekte
na sevkedeceğidir. Asker- ve bu gayretleriyle de,
ler son zamanlarda Deng- mevcut Çin liderleri ara-
in liderliğinden fazla hoş- sında bir sorun yaratabi-
nud olmadıklarını imâ et- lecek olan Mao'nun suç-
mişlerdir. Ve son ulusal lanmasını önlemek iste-
halk kongresinde istifa e- mektedir.
den Savunma Bakanının
yerine yapılacak tayinde- Bütün bunlar şu soruyu
ki gecikmenin hesabını so- gündeme getirir : Acaba
rabilirler. İşte lider kadro- askerî liderler, tüm güçle-
nun geniş ve zorlu eko- rin Deng'de birleşmesine
nomik kararlar alacağı ve böylece Deng'in 1956'-
bir döneme denk gelen bü- dan sonra Mao'nun yaptı-
tün bu hususlar, daha is- ğı gibi partiyi ve ülkeyi
tikrarsız bir ortamın oluş- yönetmesine müsaide ede-
masına yol açabilir. cekler mi? Tayvan istihba-
ratının dediklerine bakılır-
Jiang Qing, 19?-S-1976 sa, Deng'i önümüzdeki ba-
yılları arasında hükümet hara devletin yeni şefi ya-
plânlarını yapmakla itham pabilecek gözden geçiril-
edilen dört. davalıdan biri- miş bir anayasa tasarısı
dir. Bununla beraber Lin var. Kültür devrimi esna-
Piao kliniğine mensup altı smda ülkede birliği koru-
dörtlü çetenin diğer üye- Davanın ertelenmesi, ba-
kişi daha yargılanmakta- yan ordunun bazı çevrele-
lerinin acımasızca istismar tıl ılarca, Deng'in son haf-
dır. (Lin Piao eski savun- ri, Deng'i bir tehlike ola-
etmeleridir. talarda taktiğini değiştir-
ma bakanının yerine ata- rak görmektedir. Çünkü
nan, hattâ bir ara kendi- Hua'nın sorunu, Mao'- miş olabileceği anlamına o, eski liderleri bir kena-
sine Mao'nun halefi gö- nun halefi olarak o gün- gelmiştir. Kısa bir süre ön- ra iten ve prestijlerini
züyle bakı'an, ancak 1971 lerde gözlere görünmesi- ce bu dâvanın Çin'i, Mao-
Sol W. Sanders
10.KASIM.1980

Irak'la ittifakından Ürdün ne umuyor?


Irak'ın İran'a saldırısını tasdik etmesiyle Kral Hüseyin'in politikası yeni bir safhaya gi-
rerken, Amerika'nın Orta - doğu barış gayretleri ı i zor duruma sokuyor. Hüseyin, kasım ayında
silah tedarikini görüşmek üzere gitmeyi plânladığı Moskova ziyaretini ertelediöi halde «şümullü
bir orta - doğu barışı»nın görüşüleceği ve Rusya'nın da katılacağı bir uluslararası konferans öne-
risinden vazgeçmemiş görünüyor. Konferansta, Avrupa'nın süregelen gayretleriyle hemfikir olu-
nacak ve böylece Arap-İsrail ilişkisine kalıcı bir çözüm getirmek üzere VVashington'un İsra-
il'e baskı yapılması sağlanacaktı.
Hüseyin, dolaylı olarak washington'u aralarındaki uzun süreli ve sıkı ilişkileri koparıp da-
ha bağımsız bir çizgi izlemekle tehdit etmektedir. Amerikan yetkilileri ise, Ürdün'ün Mısır ve
İsrail arasındaki Camp David antlaşmalarına uyacağını hep ummuşlardı.
Fakat Hüseyin, Ürdün ekonomisine dolaylı veya dolaysız büyük meblağlardaki Irak katkıla-
rının neticesi olarak daha bağımsız bir pozisyona doğru kaymaktadır. % 75 Askerî yardımlar da-
hil, Ürdün bütçesinin yarısından fazlası dış ödemelerden gelir. Irak şu anda Ürdün'ün İngiltere'-
den aldığı 200 Chieftain tank, Fransa'dan aldığı 35 Mirage F-1, Amerika'dan aldığı 200 M-60
tank ve çeşitli mühimmat için 1 milyar dolardan fazla ödemede bulunmaktadır. Ayrıca Irak-Ür-
dün ortak şirketleri için 120 milyon dolar, Akabe limanının genişletilmesi için 130 milyon do-
lar ödemeyi ve Akabe'den Amman üzeri Bafdad'a ulaşacak dört şeritli karayolunu inşa et-
meyi planlamıştır. Bunlara ek olarak iki ülkenin ortak bir taşıma şirketi için de 25 milyon do-
lar ayırmıştır. Toplam olarak Irak, bu yıl 1,5 milyar dolara yakın bir parayı Ürdün için ödemeyi
garantilemiştir. Ayrıca uzun vadede Irak, Ürdün'ün en önemli problemi olan su sorununu, Fırat
nehrinden alınacak suyla Ürdün vadisini sulamak suretiyle halletmeye söz vermiştir.
Arap Birliği : Fakat Hüseyin'i savaşta Irak'ın yanında yer almaya iten faktör ekonomik ka-
zançtan daha başka şeylerdir. Ürdünlüler, süper güçler müdahale etmediği müddetçe, Humeynî-
nin Pan-İslâmcı çağrılarına karşılık olarak Arap Birliği'ni yeniden inşa etmesi açısından Körfez'-
deki çatışmanın bölgede «potansiyel olarak bir istikrar sağlayacağını» söylüyorlar. İran'ı ve
İsrail'i birlikte Arap düşmanı ilân etmekle Hüseyin, ülkedeki lâik ve (Humeynî'nin propoganda-
sı üzerine gelişen) dinci unsurlar arasındaki ayrılığı gidermeyi umuyor. Ayrıca Ürdün, bu yeni
tutumunun, aralarındaki ilişkileri zaten kötü olan ve yavaş yavaş Sovyetlere kayan Suriye'ye kar-
şı kendi durumunu kuvvetlendireceğine inanmaktadır. Irak'la yaptığı ittifak, Ürdün'ün nüfusunun
yarısından fazlasını oluşturan Filistinlilerin bağlılıkları açısından, Hüseyin'le Arafat arasındaki
ilişkiyi, Hüseyin lehine kuvvetlendirecektir.
Eğer savaş sonunda Irak başarı sağlayamazsa durum ne olacaktır. Ve eğer bir çıkmazda ka-
lırsa Hüseyin, Sovyetlerin çözüme katılımını kabul edecek mi? Amerika, Sovyetlerin «Geniş bir
orta-doğu barışı» görüşmelerine katılmasını öngördüğü halde, İsrail ve Mısır kesinlikle karşı
çıkacaklardır.

yokeden bir genç grubun prestiji olan ve ne dün ne masını sağlamıştır. Bir, Çin leriyle Deng'in zaten en-
lideridir. Ve işine, yaşlı as- de bugünle bir çelişkisi deki istikrar en azından düstriyel gelişim ve uz-
keri kadronun tasvibinin olmayan Mareşal Ye Jian- genç taraftarlarının güçle- mansal yönetim gerekçe-
ötesinde sarılmıştır. Bu ying'dir. rini birleştirene kadaç siyle bütçesi kısılmış ve
kadronun şefi, 80'in üstün- Bütün bu olup bitenler Pragmatik Deng'in sıhha- gücü azaltılmış olan or-
deki yaşıyla, Çin'de büyük iki şeyin açıklığa kavuş- tine bağlı. İki, bu gayret- duyu zaptedeceğidir.
OKUYUCUNUN DİKKATİNE!.
Derginizi beğeneceğinizi umuyoruz. Daha da beğenilecek duruma gelmesi elbette sizin
ilgilerinize bağlıdır.
Belirtmek istiyoruz ki, Türkiye'de veya bir başka ülkede olunuz herhalde okuduğunuz bir gaze-
te veya dergi olmalı.,. İşte okuduğunuz gazete ve ya dergide sizin için önemli olan bir yorum, ha-
ber röportaj, makale veya bir başka yazıya rastladığınız ve «— Bunu başkaları da okumalı!.»
dediğiniz türden her yazı ve fotoğrafı derginize gönderiniz. Ki sizin beğeninizi kazanan ve önem-
li gördüğünüz bir yazıdan diğer okuyucularımız da yararlansın, bilgisi olsun.
Bize göndereceğiniz kupüre bir not ekleyerek lütfen

Gazete veya Derginin Tam Adı :


Gazete veya Derginin Tarihi :
Gazete veya Derginin Yayınlandığı Ülke Adı :
Gazete veya Derginin Yayınlandığı Şehir Adı :
Gazete ise Numarası, Dergi ise Sayısı :

'nı da bildiriniz. * ^
Gönderdiğiniz kupür hangi dilde olursa olsun tercüme edilir ve uygun bir zamanda yayın-
lanır. Yeter ki yayınlanmaya değer bulunsun.
Evet, siz sayın okuyucularımızdan hangi dil de olursa olsun, dergimiz İKTİBAS'ta yayınlan-
ması için kupür istiyor, bekliyoruz. Okuyucularımız arasında bilgi beraberliği oluşsun ve diya-
log kurulması kolaylaşsın. Olayların, problemlerin nedenleri hakkında ortak bilgisi olanların or-
tak çözümlerde birleşmesi kolaylaşacaktır.
Ülkemiz insanının buna büyük ihtiyacı vardır. Hep birlikte gerçekleştirmeye çalışalım.

Teşekkür ederiz. ; ^ İKTİBAS


YÜZLERCE GAZETE VE DERGİYİ
OKUYAMAZSINIZ;

ONBEŞ GÜNLÜK BİR SÜRENİZ OLSA BİLE.


OYSA SÜRELİ YAYINLARIN ÇAĞDAŞ KİTLE
İLETİŞİMİ VE BİLGİ AKTARIMINDA NE DEĞİN
ÖNEMLİ OLDUĞUNU HEPİMİZ BİLİYORUZ.
ŞİMDİ «İKTİBAS» BÖYLESİNE ÖNEMLİ BİR
GÖREVİ YÜKLENİYOR.
'İKTİBAS, SÜRELİ YAYINLAR
TARAMA DERGİSİ1 YERLİ, YABANCI
YÜZLERCE GAZETE VE DERGİYİ HER ONBEŞ
GÜNDE BİR
AYAĞINIZA GETİRİYOR.

ABONE OLMAKTA GECİKMEYİNİZ.

1 YIL ABONE - 24 SAYI - 750,— TL.


6 AY ABONE - 12 SAYI - 400,— TL.

POSTA ÇEKİ NO :
12 4 4 2 7

HABERLEŞME
P.K. 1071
YENİŞEHİR • ANKARA

You might also like