You are on page 1of 35

15 OCAK 1981 50 Lira 2

Bu Sayıda...
MAKALE NİÇİN ORTADOĞU?»
YORUM ÇOK GELİŞMİŞ ÜLKELERDEKİ AZ
GELİŞMİŞ EĞİLİMLER
MAKALE BİR İSLAM SESİNİN YÜKSELMESİ
YORUM ALBAY ANASTASSOV ÇİZMEYİ
AŞMAYINIZ
HABER İNGİLİZ MAHREM RAPORUNA GÖRE
TÜRKİYE'NİN İSRAİL'LE İLİŞKİLERİNİ
ASGARİ DÜZEYE İNDİRİŞİ «USTACA
BİR DİPLOMATİK GİRİŞİM
MAKALE İRAN DEVRİMİNİN BİRİNCİ YIU
YORUM LUNS'UN DEMECİ
İNCELEME PROFESÖR MİLTON FREİDMAN'NIN
«MONOTARİZM» (PARA DOKTRİNİ)
YORUM MOSKOVA NASIL İŞGAL EDER?
YORUM AMERİKA'NIN MINTIKA'DAKİ
ÜSLERİ
HABER AMERİKA'NIN VERECEĞİ
MALZEMENİN BEŞTE BİRİ
YARARLANILABİLİR DURUMDA
HABER-RÖPORTAJ SOSYALİZMİN BİR ÇARE
OLMADIĞINI ACI TECRÜBEDEN
SONRA ÖĞRENDİK
ARAŞTIRMA ORTAASYA'DA İSLAM GELENEKLERİ
SOVYET KOMÜNİZMİNDEN DAHA
GÜÇLÜ
HABER NATO, İRAN KONUSUNDA
TÜRKİYE'YE BASKI YAPIYOR
İSTATİSTİK ÜLKELERİN KARŞILAŞTIRMALI
İSTATİSTİKLERİ
ARAŞTIRMA-YORUM HUMEYNİ'NİN İRANI II
MAKALE KIBRIS'TAKİ İNGİLİZ ÜSLERİ
ARAŞTIRMA PETROL ZENGİNİ ARAPLAR PARAYI
NE YAPACAKLARINI ŞAŞIRDI
BİBLİYOGRAFYA BU SAYININ KİTAPLARI
SELAM İLE!..
Dergimizin birinci sayısını aldınız. Okuyor ol-
malısınız. İmkânlarımız dahilinde sizlere Türkiye
ve dış basından seçmeler sunduk. Tabii önemli gör-
düğümüz haber, yorum, röportaj ve makaleleri, bir-
birleriyle ilgilerini göz önünde bulundurarak düşün-
ceyi bütünleyecek bir uyum içinde vermeye çalıştık.
Ülkemizi ve bölgemizi yakından ilgilendiren si-
yâsî, kültürel, askerî, sosyal, ekonomik her konuda
düşünenlerin düşündüklerinden seçmeleri biraraya
getirerek içinde yaşadığımız dünyayı tanımayı ko-
laylaştırmak istiyoruz. Tabiî gerçek yüzü ile..
Dergimize koyduğumuz yazılan aktardığımız
gazete ve dergiler tutumları itibariyle bazılarımızın
hoşuna gitmeyebilir. Hattâ tümüyle filân gazete
veya dergiden hiç memnun olmayanlarımız da ola-
bilir. Aksine şu dergiyi veya bu gazeteyi herşeyiyle
beğenenlerimiz de bulunabilir.
Biz yukarıda belirttiğimiz ölçülerden hiçbirine
itibar etmiyoruz. İktibas olarak bizim için hangi ga-
zete veya dergide yayınlanırsa yayınlansın önemin-
den ötürü «mutlaka başkalarının da okuması gerek!»
cinsinden yazıları bulup onları sizlere sunacağız.
Önemli bir haber, yorum veya röportaj, okudu,
ğunuz herhangi bir dergi veya gazetede yayınlanmış
olabilir. Nitekim böyle oluyor. Fakat biz okuyucu
olarak ister istemez devamlı okuduğumuz gazete
veya derginin genel havası içinde gerçekten önemli
olan o yazıyı-haber, yorum veya bir başka türden-
gereken önemini kavrayamadan geçebiliyoruz. Bu,
insanın içinde bulunduğu ortamm f ne kadar olursa
olsun mutlaka etkisi altında kalmasının kaçınılmaz
sonucudur. İşte İktibas olarak bu önemli bulduğu-
muz yazıları bulunduğu yerden alıyor ve yine önem-
li olan diğerlerinin yanma koyarak bütünü meyda-
na getirmeye gayret ediyoruz. Doğruları kavramak
daha kolay olsun için..
Biz doğruların öğrenilmesini, gerçeklerin bilin-
mesini istiyoruz. Gerçekleri bilenlerin bilgi beraber-
likleri, anlaşabilmelerine yardımcı olacaktır. Bütün
insanların ise doğrulara ve doğrular üzerinde birleş-
melerine çok hem de her zamankinden çok ihtiyaç
vardır.
Yaşadığımız günler, hepimizin, her zamankin-
den çok doğruları bilmesi ve gereğine göre hareket
etmesine gerek duyulan günlerdir. Geçen günler için-
de özellikle ülkemiz ve bölgemiz insanının kaderi ile
ilgili olayların yakından bilinmesinde yararlar çok-
tur. Yarınların, geçen günlerden çok daha farklı ola-
cağının işaretleri her geçen gün çoğalmaktadır. Bir-
çok yerde, birçok insan daha doğrulara yöneliyor.
Geçen yıllarda işlenen hatalar, günahlar artık kolay
izah edilemiyor. Ve tabii tekrarından işleyenleri ka-
çındırıyor.
Biz dileyelim ki insanımız daha da çok bedel
ödemeden gerçek doğruyu anlamada gecikmesin.
İktibas, bu yolda kendilerine cirmince yararlı olma.
ya çalışacaktır.
Doğrulara ulaşma ve ona göre yaşama dileriz.
1916
Lawrence

1981
Kissinger

NİÇİN ORTADOĞU?..
Ortadoğu gündemin yine başında. Her zaman Zira Türkiye'nin de kaderi istese de istemese de Or-
olduğu gibi.. 1916 - 18'lerde bölünüp parça parça edi- tadoğu'nun kaderi ile ayrılmaz bir beraberlik için-
len Ortadoğu'nun bugünkü statüsü korunmaya dedir.
çalışılıyor. Bölünmeyi o yıllarda nasıl Batı becerdi
Biz Batı'dan bugüne kadar n e görmüşüzdür;
ise, kendine gelmesine de yine Batı mani olmaya
horlanmaktan, aşağılanmaktan, ve kendinden uzak-
gayret ediyor, hem de durup dinlenmeden.. Böldük-
laştırılmaktan başka. Kendi benliğinin farkında ol-
leri parçaların başlarına geçirdikleri ve onların ha-
mayanların, kendine güvenini yitirenlerin kaçınıl-
lefleri Bat'ının isteği istikametinde hareket etmele-
maz olarak başkalarına hayranlık duyacakları ve
rine rağmen, aradan geçen zamanın kendilerine ne- onların dümen suyundan gidecekleri bir gerçektir.
lere mal olduğunu gören bölgenin müslüman insan- Eğer şimdiye kadar izlenen bu yol bize bir yarar
ları olaylardan çıok şeyler öğrenerek tekrar beraber sağlamadı ise bundan böyle hiç yarar sağlayacak de-
olmanın özlemini duyuyorlar. Küçük küçük parça- ğildir. Ne yapacağız biz? Batının elinden Demokrasi
ların, başkalarının dümen suyunda sürüklenmekten dünyasının liderliğini mi alacağız; herhalde hayır.
başka bir işe yaramadığını görüyorlar. Her yanda Zaten buna, bölgedeki bütünlüğü içinde düşünülme-
bir kımıldanma, bir kıpırdanma var, özellikle yarın- diği takdirde n e nüfusumuz, n e coğrafyamız, n e
lar kendilerine kalacak genç nesillerde. Bölge ken- millî gelirimiz ne de sair şeylerimiz yeterlidir. Evet
di kaderini arıyor. bizim için aydınlık yarınlar ayrılmaz bir parçası
Lawrence'nin patronları 1916'larda neler yapıp bulunduğumuz bölgenin gerçeklerine dayalı gelece-
bu Ortadoğu bütününün parçalanmasını sağladı ise, ğimiz ile ilgili ciddî tavırlarımızda aranmalıdır. Bu
tavırlar, bölgeyi bütünleyen gerçeklerin görülüp
1981'lerde Kissinger'lerin patronları aynı metodlar-
kabul edilmesi ile sergilenebilir.
la bu bölünmüşlüğü korumaya ve daha da bölmeye
çalışıyorlar. Bölgeyi devamlı karışık tutmanın, böl- Bu sebebledir ki Türkiye bölgenin diğer parça-
ge insanının gailelerini artırarak yollarını buluyor- ları ile aralarına yıllar önce sokulmuş sun'î ayrılık
lar. Hergün bir yeni problem çıkartıyorlar. nedenlerini tesbit edip bunlardan kendini arındır-
Batı İran'da kayıp mı etmiştir; bunu katkat maya bakmalıdır. Yalnız bununla da kalmayıp hiç-
fazlası ile telafi etmenin yolları hemen aranmalıdır. bir komplekse kapılmadan bölgenin diğer ülkeleriy-
Mısır kazanılmalı, bölgedeki krallara tahtları için le gerçek kardeşlik ilişkileri içinde beraberliğe doğ-
garanti verilmeli. Irak'a birtakım vaadlerde buluna- ru yürümekte aramalıdır yarınlarını. Sağlıklı yarın-
rak kullanılmalıdır. Ki bütünlüğünün görülmezlik- lar Türkiye için bu yoldadır. Bu arada yerli - ya-
gelinemeyeceği Ortadoğu'da, mevcut statü t e n bancı ajanların, başkalarına hizmet edenlerin gös-
korunabilsin. En yetkili Batı'lı ağızlar bu bölünmüş- terecekleri yollarla değil, kabul edilebilir doğrular-
lüğün korunması için Türkiye'den neler bekledikle- da birleşmekle bu beraberliğin sağlanabileceğini bil-
rini açıkça söylemekten çekinmiyorlar. Sanki onlar melidir. İlişkilere, Batı'nın bize kazandırdığın) in-
Türkiye'nin, plânlarım gerçekleştirmekte kendile- sanların aralarını açmaktan, birbirlerinden uzaklaş-
rinden daha fazla gayret göstereceğini umuyorlar. tırmaktan başka işe yaramayan «Karşılıklı çıkar,
Herhalde Türkiye bu umudu onlara vermemelidir.
Cumhuriyet
16 Marti980
(Dış Haberler Servisi) yordu. Oysa Lira yerine eline Şe-
İsrail Maliye Bakanı Yigoel kel geçen İsrail'liler, değerinden
Hurwitz'in «teknik» bir önlem ola- kaybeden para yerine mal bulun-
rak nitelediği Yeni İsrail Parası'na durmayı yeğ tuttuklarından «Mala
geçişte amaçlanan hedefe ulaşıla- Hücum» u durduramamışlardır. Mal

Yeni İsrail parası madığı bildirilmektedir.


Din kitaplarına göre Hz. İbra-
alımını frenlemek isteyen Maliye
Bakanı Hurwitz'in şimdiki durum-
da sonuçtan memnun olmadığı bil-
him'in kullandığı «Şekel»in Yeni dirilmektedir.
halkı tutumluluğa İsrail Parası olarak piyasaya sürül-
mesinden güdülen psikolojik amaç,
tarih bilincine ve din duygularına
10 İsrail Lirası'nın 1 Şekel'e
değiştirildiği yeni paranın uluslar-
arası borsalardaki değeri 25 Ameri-
hitap ederek, halkı daha tutumlu
yöneltmedi olmaya yöneltmekti.
«Şekel»in kabul edilmesiyle
kan senti olarak saptanmıştır. Şe-
kel. eski zamanlarda, altın ve gü-
müş tartmak için kullanılan bir
% lll'lik enflasyon nedeniyle de- ağırlık ölçüşüydü.
ğer kaybeden İsrail Lirası'nın de- Lira'dan Şekel'e dönüş için hü-
ğiştirilmesi, hem de halka yeni bir kümet üç aylık bir geçiş dönemi
anlayış aşılanması hedefi güdülü- tanımıştır.

menfaat» gibi bozuk ölçülerle değil, bölge insanı- dan fazla zamandır dünya insanına çektirmediği
nın dünya görüşünden kaynaklanan değer ölçüleri- kalmamıştır. İnsanları — kendi insanları da dahil —
ni göz önünde bulundurarak eğilmelidir. Bunun dı- insanlığından uzaklaştırmıştır. Bunu görmek için
şındaki yol Türkiye için çıkar yol olarak görünme- gözlerimizi en yakma hemen bölgemize çevirmemiz
mektedir. Değil mi ki kaç yıllardan beri bozuk öl- kâfidir. Dünyanın bize daha uzak bölgelerinin in-
çüleri kullanmanın faturasını hep yüksek düzeyde sanlarının halini de düşünmeden edemeyiz; Güney
ödeyip durmuştur ve el'aıı ödemektedir. Artık doğ- Amerika'dan, Asya insanına, Afrika insanının hali-
rulan görmenin zamanı gelmemiş midir? ne kadar.. Evet kapitalizm ve marksizm ne kazan-
dırmıştır dünyaya, hangi değerleri! Acılar, açlıklar,
Geçen zaman içindeki gelişmelerin, gerçeklerin gözyaşları ve birbirlerinin kurdu haline getirdiği in-
daha da iyi anlaşılmasına her zamankinden çok ışık sanlarla dolu bir dünya o kadar..
tuttuğu günümüzde doğruları görebilmenin kolaylan
tığının farkında olmak gerekir. Ortadoğu'ya bakalım : Mısır'da Sedat kimin için
çalışıyor, halkı için mi?, Yoksa Saddam Hüseyin mi
Batı «Sistem» inin kokusu «hür dünya» denilen halkının özlem duyduğu dünyayı kurmaya çalışı-
her ülkede çıkmıştır. Kokutmadığı yer kalmamıştır yor? Suudiler ve Kral Hüseyin, bunların hangisi?
kapitalizmin, emperyalizmin, Batı, dünyayı kendine
Paralarını nasıl harcayacaklarını şaşıran emircikler
göre değerlendirip görmüş yargılara varmış ve iste-
mi? Afrika yamalı bohça, Asya da öyle.. Kimin işi-
miştir ki herkes de dünyayı kendisinin gördüğü gi-
ne yarıyor sağlı - sollu sömürenlerden başka..
bi görsün. Biz başka dünyanın insanlarına nice de-
ğerlerimizi acımasızca kaybettirip yerine «insanı, Sebebini bilenler çoktur, a m a biz yine hatırla-
insanın kurdu haline getiren» kokuşmuş değerleri- talım : Yaptıkları iş birbirini tamamlayan iki kişi-
ni yerleştirmek için elinden geleni yapmıştır. Ve nin, birbirine çok da benzeyen kıyafetleri ile çekil-
bizleri birkaç nesil kendimizden başka herşeye ben- miş fotoğrafını koyduk makalemizin içine.. Birisi
zetmiştir. Lâkin sonunda eşyanın tabiatı gereğini 1916'da, bütünü bölmeyi temsil eden Lawrence, diğe-
işlemiş ve bünye bu «Sistem» i reddetmiştir. O dö- ri ise 1980'li yıllarda bölünmüşlüğü korumaya ve,
nemde çürüyen nesiller, yeni ve doğrulan arayan daha da bölmeye uğraşanları temsil eden Kissinger.
nesillerin fışkırıp çıkmasına mani olamamıştır. Aradan 64 yıl geçmiş değişen birşey görüyormusu-
nuz, İngiltere'nin yerine geçen Amerika'dan başka. Bu
Ama artık kapitalizm ve marksizmin birbirinden resimdekiler rollerini kıyafetli olarak oynayanlar.
aynlmazlığı kitlelerce görülmüştür. Ve bu birbiri Rol kıyafeti giymeden rollerini en az bunlar kadar
için gerekli fakat insan için gereksiz sistemlere ger- oynayanları da tanıyorsunuz. Önemli olan da bun-
çek hüviyetlerini tanıyarak bakılabilmektedir günü- ları rol kıyafetleri giyinmemiş halleriyle, hatta ül-
müzde. kelerini düşünen rollerde görünmelerine rağmen ta-
Dünyanın ezilen, hor görülen insanları «acı» ola- nımak değil midir?
rak ne hatırlıyorlarsa bunun sorumlusu olarak da
Batı sistemini ya da marksizmi görüyorlar. Bu iki
sistemin başta Batı sistemi olmak kaydıyla iki asır-
AKŞAM Tanju CILIZOĞLU
3 Nisan 1980

İran Devriminin birinci yılı


İran Devrimi Birinci yılını tamamladı. dengesini pekiştirmese, bu sonuca bu kadar yoğun
ve hızlı çakılınmazdı. Dünyadaki siyasal gözlemci-
Tüm Amerikan haber kaynaklarının dünyaya
lerin bu olgu üzerinde önemle durdukları bir ko-
yaydığının tam tersine, İran'da Humeyni'nin başlat-
nudur.
tığı «Anti Emperyalist» mücadele giderek yoğunla-
şıyor. İran bugün «Humeyni» Devriminin birinci yılım
tamamlamıştır ve devrim giderek İran halkı tara-
Geride bıraktığımız bir yıl içinde İran Anti Em-
fından teslim alınmakta ve giderek İran'ın geleceği-
peryalist mücadele aşamasında büyük bir yoğunluk
ne mührünü basmaktadır.
kazandı. Artık İran'da yeniden Amerika'nın çıkar-
larını öne alan bir yönetimin kurulması pek olası İran bir kurtuluşun eşiğinden atlamıştır.
değil. Hattâ siyasal gözlemcilerin belirlediğince ar- İran tıpkı 1919'lardaki Türkiye'nin devrim süre-
tık İran'da bir daha Amerikan emperyalizminin cine girmiştir.
hareket kazanması olanaklı değil.
Amerikan emperyalizmi, 1923'ü 1950'lerde tes-
İran halkı Humeyni Devrimi ile ülkelerinin lim alınmıştır.
yeraltı zenginliği olan Petrolü kendi halkları, kendi
halklarının kalkınması ve geleceği için kullanacak, İran devrimi için bu olasılık var mıdır?
lar. Kullanıyorlar. İran olayını Amerika var gücüyle çarpıtmak is-
Giderek İran halkının yoksulluğu üstüne Ameri- temekte, ama bir türlü burada bir sıçrama yakalı-
kan halkının keyif çatması önlenecek. Önleniyor. yamamaktadır. Amerika bütün dünya kamu oyun-
da rehinelerle ilgili olarak yürüttüğü mücadeleyi
Bugün Ortadoğu'da İran'ı kaybeden Amerika,
bile lehine çevirememektedir.
kuvvetler dengesinde telafisi gayri mümkün bir
kayıbın sıkıntısı içindedir. Amerika İran Devrimi ile dünyada büyük bir
yara almış. Amerikan emperyalizmi enerji bunalı-
İran halkının Amerika'ya karşı ve onunla özleş-
mına düşmüştür.
tirdiği Şah'a karşı tavn, toplumda giderek pekiş-
mekte, giderek oturmaktadır. Amerika içine düştüğü enerji bunalımını nasıl
Komşumuz İran, Şah'ı deviren başkaldırıyı Ame- çözecektir?
rikan emperyalizmine karşı çıkarak ve ülkeden Bana kalırsa çözemiyecektir. Amerika artık ge-
Amerikayı söküp atarak anti emperyalist bir devri- riye düşmekte ve süreli kendi çaprazı üstünde daral-
me dönüştürmektedir. maktadır.
Amerika'da bir şok etkisi yapan İran Şah'ının İran Devrimi emperyalizme karşı geri kalmış
devrilmesi ve bu olayın İsrail . Mısır yakınlaşma^ ulusların başlattığı bağımsızlık, milli kurtuluş sa-
sıyla Ortadoğu'da Amerikanın çıkarlarının pekişti- vaşlarının kazanılması yolunda ciddi ve önemli bir
ği bir döneme rastlaması dünyada sistemlerarası halkadır.
dengenin inkâr edilemez ve kaçınılmaz olduğunun Dost ve kardeş İran halkının önündeki bağım,
güçlü bir kanıtıdır. sizlik mücadelesini pekiştirme olayını, bütün geri
İran'da Şah'ın devrilmesi, Amerika'nın yeni kalmış uluslar çok iyi kavramalı ve değerlendirme-
Cumhurbaşkanı Carter'ın bir çaprazı mıdır, yoksa lidir.
süreç yeni Başkan Carter'a bir azizlik mi etmiştir? İran devrimi bütün geri kalmış uluslar için bir
Sanırız Carter Ortadoğu dengesinde İsrail - Mısır umut, bir işaret ve bir ışıktır.

H ü r m e t

24 Aralık 1980 VARŞOVA (Financial Times) - Polonya Maliye Bakanı Marion


Polonyalı yetkililer parlamentoda Krzak ise yiyecek maddeleriyle ser-
POLONYA'YA 1081 YILINDA 5.8 yaptıkları açıklamada, gelecek yıl vis sektörü ürünlerinin çoğuna
ülkelerine 5.8 milyar dolar tutarın- zam yapılacağını da açıkladı.
MİLYAR DOLARLIK Bu arada Polonya'nın dış borç
da (580 milyar lira) kredi verilece-
l a n konusunda da bir açıklama ya-
C YAKLAŞIK 580 MİLYAR LİRA) ğini bildirdiler. Yetkililer bu kredi- pıldı ve bu yıl sonuna kadar olan
lerin mamul ve yarı mamül mal it- dönemde ülkenin dış borçlan top-
KREDİ VERİLECEĞİ AÇIKLANDI
halatında kullanılacağım söyledi- lamının 24 milyar dolar düzeyine
ler. yükseleceği belirtildi.
Yenidevir
A. B. NEVMAN
23 Aralık 1980

BİR İSLÂM SESİNİN YÜKSELMESİ


Geçen Ocak ayında Afganistan konusu ile ilgili yüzünden telin edilirken Birleşik Devletler de İran'a
olarak yapılan İslâm Dışişleri Bakanları Konferan- yaptığı tehditler ile İsrail ve Mısır'da yaptığı desise-
sı aslında neyi başarmıştır? Konferansa katılmış o- ler için kınanmıştır. «Bazı Batı Güçleri», İslâm dün-
lan Dışişleri Bakanlarından biri olarak Suudi Ara- yasında yapılabilecek emperyalist müdahalelere
bistan Dışbakam Prens Suud Al - Faysal, bunu tari- karşı uyarılmıştır. Ayrıca Afrika Boynuzu ve Kızıl
hin bir dönüm noktası olarak tanımlamıştır. Bu bi- Deniz bölgesindeki tüm yabancı üslerin kapatılma-
raz, abartmalı bir tanımdır. sı konusunda da genel bir istek dile getirilmiştir.

Böyle bir olağanüstü konferansın yapılması ö- Müslüman ülkelerin güç bloku ile, diğer ülke-
nerisi ilk kez ortaya atıldığında, çoğu ülke durumu ler kadar şu ya da bu şekilde siyasal bağlan vardır.
olumlu karşılamıştır. Ancak, Libya, Cezayir, Suriye, Bireysel olarak davranışlan bu bağlann yapısı ile
Güney Yemen ve Filistin Halk Kurtuluş Örgütü gibi hala etkilenebilmektedir. Fakat İslamabad'da sesle-
birkaç ülkenin ufak tefek itirazlarda bulunması da rini birleştirirlerken ortak bir amaç ve çıkar benim-
eşit derecede önemlidir. Bu ülkeler, Mısır - İsrail semişlerdir. Daha önce yapılmış olan dokuz Dışişle-
ri Bakanları Konferansı ile iki İslâm Zirve Toplan-
anlaşması tarihine rastlayan toplantı tarihinin değiş-
tısında, bu toplantıya olduğu kadar somut bir ba-
tirilmesini istemişlerdir. Bu isteklerin hiç biri benim-
ğımsızlık sergilenmesi gözükmemiştir. Bu toplantı-
senemezdi, ama yine de Suriye ve Güney Yemen dı-
da serin kanlı bir özgüven, temiz bir vicdan biçim-
şında hepsi de durumu olduğu gibi benimsediler. lenmiş ve hataya düşenlerin bunu kabul edip özür
Toplantıya yalnızca Afganistan - bilinen nedenlerden dileyerek tutumlarını değiştirmekten başka bir se-
ötürü, ile Mısır - Örgütten atıldığı için, katılmadılar. çenekleri kalmamıştır.
Çok kısa bir çağrıdan sonra yapılmış olduğu halde
konferansa 900 milyonluk Müslüman aleminin hemen Bu diğerlerine, yalnızca Müslüman ölçütlerine
tüm temsilcileri katıldılar. göre değil aynı zamanda laik dünyanın benimsen-
miş kurallanna göre de, şimdiye kadar gösterilme-
İkinci önemli konu toplantının amacına nasıl diği açıklıkla yanlışları gösterilmiştir. İslamabad
ulaşacağı idi. Genellikle uluslararası konferanslar toplantısında yapılan çağrılar Birleşmiş Milletler
birbiri ardından gelen bir söylevler zinciri niteliği tüzüğü ile tümüyle uyum halindedir; bunlar aynı za-
taşımaktadır. İş, ortak bir tutum sağlamaya gelince manda, bu kadar güçlü ve kesin bir anlatımla ol-
sorunlar ortaya çıkar. masa bile Üçüncü Dünya ya da bağlantısız ülkeler
topluluklannın herhangi bir formunda da getirilmiş-
İslamabad'da yapılan toplantı bu tanımın üstü- lerdi.
ne çıkabilmiştir.
Konferans, üyeler arasında yeniden canlandınl-
Toplantı dünyayı sarsan iki konu çerçevesinde
mış ve amaç taşıyan bir dünya görüşü biçimlendir-
gerçekleştirilmiştir; İran devrimi ve Sovyetlerin Af-
miştir. Bu yalnız alınan kararla değil yapılan ko-
ganistan müdahalesi. Müslüman Ülkelerin bu olay-
nuşmalarda da ortaya çıkmıştır. Bu kez, yalnızca
ları resmen görüşmek üzere buluştukları zaman bi-
paylaştıklan din nedeniyle değil ortak pek çok öğe
le bu olayların kendi yöntemleri üzerinde biraz bir
yüzünden daha bilinçli bir bağlılık ortaya çıkmış-
etki yansıtmamaları pek olası değildi.
tır. Diğer öğeler arasında coğrafi durumları, siya-
Yanı sıra, Müslüman ülkeler ilk kez olarak ge- sal duyarlılıklan, kaynaklan (ya da kaynak yok-
leneksel sorunların dışında belirgin ve önemli bir sunluklan), amaçlan ile süper güçlere karşı reka-
sorunu çözümlemeye katkıda bulunmak üzere bir betleri sayılabilir.
toplantıya çağrılıyorlardı. Geleneksel sorunlar ise bi-
Toplantı üyelerinin Pakistan'daki Afgan mülte-
lindiği gibi, Kudüs sorunu Filistinliler ve İsrail'in
cilerine sağladıklan güçlü destek bu tutumun ufak
Arap topraklarını işgali, Müslüman azınlıklar, sana-
bir örneği olarak gösterilebilir. Mülteci sorununa
yileşmiş Batının az gelişmiş Müslüman devletleri
dünyamız yabancı değildir. Kamboçya ve Vietnam
sömürüsü ile Müslümanlar arasında toplumsal, eko-
mültecileri belleklerden henüz silinmemişlerdir. Bun-
nomik ve askeri işbirliği olarak sıralanmaktadır.
lara yapılan yardımlar sıon derece yetersiz olmuştur.
önemli olan nokta, toplantıya katılan ülkelerin Afganlılar da ilk başlarda fazla ilgi görmem işlerdir.
kendi siyasal çizgileri ne olursa olsun, bir belirgin- Fakat bu toplantıda bu konuya dikkat çekilmiş ve
sizlik olmaksızın aynı tepkiyi göstermiş olmalarıdır. büyük bir yardım mekanizması işletilmeye başlan-
mıştır. Böylesi düzenli bir eylem Üçüncü Dünya
örneğin, her iki süper güç de eşit derecede kı- Meclisleri için enderdir.
nanmıştır. Sovyetler Birliği, Afganistan'daki tutumu
GÜNAYDIN
Dünyanın sayılı fikir gazetelerinden biri
olan Fransız «Le Monde» gazetesinin aylık
24.Arahk.1980
Dış #
yayını «Le Monde Diplomatique»in son sa-
yısında, Jean - Loup Amseüe imzasıyla ya
basından yınlanan, sansyileşmiş ülkelerdeki yeni
ekonomik - sosyal yönelişlerden birini dile
bir yorum getiren yorumu okuyucularımıza sunuyo-
ruz.

«Çok gelişmiş ülkelerdeki az gelişmiş eğilimler...»


İŞGÜCÜ MALİYETİNİN DÜŞÜRÜLMESİ ÖN PLANA ÇIKINCA REFAH DEVLETLERİNDE
«YERALTI EKONOMİLERİ» DOĞDU

Afrika, Latin Amerika ve Asya'da yüksek kent- Fransa'da, yabancı işçilerin yerine Fransızların
leşme hızlarına rağmen, fiili işsizliğin aynı oranda yerleştirilmesi harekâtı, sosyal güvenlik sisteminin
artmaması birçok kişiyi şaşırtmıştı. Kentlere göç bozulması, enflasyonu körükleyecek şekilde fiyatla-
edenler «Örgütlenmemiş» iş alanlarına akıyorlar, bu rın serbest bırakılması, grev hakkının sınırlandırıl-
da işsizlik baskısını azaltıyordu. ma çabaları, kadın işçilerin evlerine geri gönderil-
Sanayileşmiş ülkelerde de işsizliğin artışına pa- meye çalışılması, yüksek öğretimin paralı hale ge-
ralel olarak, beklenen sosyal patlamaların gerçekleş- tirilmesi girişimleri bu modelin köşe taşları. Bunla-
memesi, iktisatçıların ilgisini bu ülkelerdeki «Yer- rın yanında doğrudan ve dolaylı olarak, «Yeraltı
altı ekonomisi»ne çekti. Gelişmiş ülkelerde sanayi- ekonomisinin temel unsurları küçük işletmeler de
nin yeni yapısı, otomasyonun artması, bugün nüfu- teşvik ediliyor. Bu ise, İtlya'da olduğu gibi, resmi
sun her zamankinden daha büyük bir bölümünü, kurumlara kayıtlı olmayan işletmelerin sayısının
çığ gibi büyümesini doğuracak.
«Marjinal sektör» denilen örgütsüz iş piyasalarına
yöneltiyor. 1960 larda tüm gelişmiş Batı ülkelerinde, Bu konuda gelişmiş ülkeler grubu içinde en iyi
bir ideal olan «Tam istihdam» ve «Refah devleti» örneği oluşturan İtalya, AET ülkeleri içinde çocuk
gibi amaçlar bugün artık terk edilmiş durumda. emeğinin en yoğun kullanıldığı ülke durumunda.
Bugün gelişmiş ülkelerde işgücünün maliyeti- Çocuklar normalden fazla çalıştırılıyor ve ücretle-
nin düşürülmesi en önemli hedef haline geldi. Dün- ri de cari ücretlerin beşte biri kadar. Çocuk işçi sa-
ya ölçeğinde bakıldığında, bu, Avrupalı işçilere, ge- yısının artması ise, ucuz bir işgücü pazarı yaratı-
lişmekte olan ülkelerdeki işçi ücretlerinin kabul et- yor. Bununla birlikte, çocuk emeğinin kullanımı, iş-
tirilmek istenmesi anlamını taşıyor. Bunu sağlama- gücü maliyetini düşürmenin yollarından yalnızca
nın iki yöntemi bulunuyor : Biri Amerikalı İktisat- bir teki. Küçük işletmeler de, maliyetleri azaltan ve
çı Friedman'ın gelişmekte olan bazı ülkelerde uy- rekabet gücünü artırıcı unsurlardan biri olarak de-
gulanmaya çalışılan ekonomik modeli, diğeri ise ğerlendiriliyor. Küçük işletmelerde vergiden kaçma
Fransa'da Başbakan Barre'm, İngiltere'de Margaret imkânının büyük olması ve işçi sayısı az olduğu
Thatcher'in uyguladığı ve Amerika'nın yeni Başka- için işçi eylemlerinin engellenebilirliği de, bunların
nı Reagan'm da benimsediği model. cazip yönlerini oluşturuyor.

Konferansda Afgan ve Sovyet Hükümetleri için Bunlar hep olumlu eğilimlerdir. Eğer eğilimler
de belirgin önlemler önerilmiştir. Bunlar arasında geleceği yansıtıyorsa, Müslüman Ülkeler Örgütü İs-
Kabil ile diplomatik ilişkileri kesmek ve Moskova lamabad'da yapılan bu güçlü toplantıda reşitlikle-
Olimpiyatlarını boykot yeralmaktadır. Toplantıda rini ilan etmişlerdir. Eğer güçlü bir Müslüman sesi
bu önerilere uyulması istenmiştir. Uygulama ve ay-
günün birinde dünya ulusları topluluğunda, yükse-
rıntı konusunda Müslümanların bu denli titizlik
gösterdikleri fazla da sık tekrarlanan bir tutum de- lirse, bunun tohumlan bu toplantıda atılmıştır. Ve
ğildir. bu sesi duymazlıktan gelme olanağı olmayacaktır.

Uzun vadeli önem taşıyan diğer öneriler de ya- Gelişmelerin bu denli hızlı olacağını zaman gös-
pılmıştır. Bunlardan biri Pakistan Devlet Başkanı- terecektir. Ancak zamanın göstereceklerini hazırla-
nın, kollektif savunma düzenlemesine gidilmesi ö- mak da dünya üzerindeki 900 milyon kadar Müslü-
nerisidir. Bu öneri memnunlukla karşılanmıştır. Es- manın kaderlerine hükmeden 42 ülke liderlerinin
kiden de böylesi öneriler yapılır ancak hemen son- sorumluluğudur. Belki de Prens Suud Al - Faysal
rasında da unutulurdu. Ancak bu kez durum yakın haklıydı. Fakat İslamabad toplantısını Müslüman ta-
bir gelecekte yapılacak olan bundan sonraki toplan- rihinin bir dönüm noktası durumuna getirmek yo-
tıda ciddilikle ele alınacağı beklenmektedir. ğun ve ısrarlı çaba gerektirmektedir.
Tercüman BİR YORUM
28 Mart 1980

Albay Anastassov çizmeyi aşmayınız


«Son zamanlarda bazı komşu ülkelerdeki lik gereği kabul eder. Bu bakımdan bunları tar-
gazetelerde ülkemiz ve savunma çabalarımız tışma konusu yapmaz. Esasen, iki ülkenin deği-
hakkında bir takım «İlgi çekici» görüşlerin yer şik ekonomik ve sosyal sisteme sahip ve iki
aldığını, doğrusu biraz da hayretle takip edi- ayrı askeri ittifaka mensup olmaları vakıasına
yoruz. Pravda'nın malum makalesinden sonra, rağmen, şimdiye kadar aralarında işbirliği iliş-
komşumuz Bulgaristan'ın Resmi Ordu gazete- kilerini geliştirme çabaları yukarıdaki ilkenin
sinde de buna benzer bir yazı çıktı. Bu yazıyı her iki tarafça da benimsenmesi sayesinde ba-
kaleme alan Albay Anastassov'a göre, «Avru- şarılı olabilmiştir. Aksini düşünmek, içişlere
pa'nın hasta adamının» istikrarsız ve patlama- açık bir müdahale teşkil eder. Türkiye, bu anla-
ya hazır iç durumu ve giderek artan stratejik yış içerisinde, kendisinin almakta olduğu sa-
önemi, ABD'yi harekete geçirmiş ve ortak sa- vunma tertipleri karşısında da, yakın komşula-
vunma görüşmelerini hızlandırmasına sebep rı dahil hiç bir ülkeye izahat borcu olmadığını
olmuş. İlhamını nereden aldığıbelli olan ya- düşünür.
zar, çizmeyi aşarak bir de tehdit savuruyor ve
Bu türden yayınlar Türkiye'yi milli çıkarla-
diyor ki : «VVashington'un ağır baskısı altında
rının icaplarını yerine getirmekten alıkoymaya-
bulunan devletlerin siyaset adamları, milletle-
cağı gibi iki ülke arasında geliştirilmesine sa-
rine dünya jandarması Amerikan emperyaliz-
mimiyetle çalışılan iyi komşuluk ve dostluk
minin elinde ölüme mahkum edilmek gibi bir
ilişkilerine bir katkı da oluşturmayacaktır.
akıbet hazırlamadan önce yapacakları iş daha
iyi düşünmelidirler». Bulgar A l b a y a , Türk siya- Albay Anastassov'un ordusunda ifa ettiği
set adamlarının en az Bulgar siyaset adamları görevi bilemeyiz, merak da etmeyiz. Ancak bu
kadar «Uluslarının akıbetini» düşündüklerini ha- görevi Bulgaristan dışına taşırmaması gere-
tırlatmaya bilmem gerek var mı? Üstelik Türk kir..»
siyaset adamları bunu milli kaynaklarından al-
dıkları ilhamla yaparlar..

Bazı komşularımızın Türkiye'nin NATO'ya


1950'lerin başında girdiğini, yurdumuzdaki öte-
den beri mevcut ortak savunma tesislerinin
Türkiye'nin taraf olduğu savunmaya yönelik dü-
zenlemelerin bir unsurunu oluşturduğunu ve
komşularının güvenliğini tehdit etmediğini
bilmezlikten gelerek, son günlerde bu tesisle-
rin statülerini yeniden düzenleyen Savunma İş-
birliği anlaşmasını hedef alan yayınlarını şu
sırada neden arttırdıklarını anlamak kolay. An-
cak aramızda iyi münasebetler kurulması için
karşılıklı büyük çabalar harcanan ve bugün iliş-
kilerimiz memnuniyet verici bir seviyeye gel
miş olan Bulgaristan'ın bu kampanyaya gönül-
lü katılmasını anlamak ise o kadar kolay değil.
Türkiye'nin bu komşularındaki «Savunma ter-
tiplerini» şimdiye kadar mesele yapmadığı bir
gerçektir. Türkiye her ülkenin savunması için
gerekli gördüğü tertipleri almasını bir egemen-
Saklambaç GÜNAYDIN

21 Aralık 1980 5 Nisan 1980


İZVESTİA GAZETESİNİN YORUMU :
Yeni bir şey öğrenmek
MOSKOVA - Sovyet gazetesi
için gündüzü, eskiyi «İzvestia», «Türkiye'yi orta ve Ya,
km-Doğu'da batının güçlendirilmiş
hatırlamak için bir destek noktası yapmaya hazır-
SOVYETLERİN TEPKİSİ lanan» Amerikan siyasetinden endi-
geceyi seçin şe duyduğunu açıkladı. Bu konuda
İnsan hafızası her gün karşılaş- yaptığı uzun yorumda Sovyet hü-
tığımız çeşitli lolaylar ve yeni öğ. kümetinin gazetesi, «Amerika'nın
rendiklerimizle her geçen gün yo-
ruluyor. Artan yorgunlukla bağ-
«Amerika Yakm - Doğu ülkelerine ve Sovyet-
ler Birliği'ne karşı uyguladığı sal-
lantılı ola>ak gerileyen hafıza bu dırgan politikaya Türkiye'yi yeni-
nedenle akşama doğru ve akşam
saatlerinde en az düzeye iniyor.
saldırgan den bağlamak istediğini» ileri sür-
dü. İzvestia, yorumunda «Amerika'-
Bu amaçla 54 kadın üzerinde gü- nın Türkiye'yi kendi politikasına a-
nün çeşitli saatlerinde yapılan ha-
fıza testleri de bu sonucu doğru-
emelleri let etmek için yaptığı
rişimlerin son zamanlarda yo-
gi-

luyor. Eş değerde üç grup üzerin- ğunluk kazanması tesadüfi de-


deki testler sonucunda da bu ilk
bulgunun tamamen tersi saptan-
için ğildir. Amerika
peryalist kalenin
İran'daki em-
yıkılmasından
dı. Buna göre eskiye dönük hafıza sonra daha da değer kazanan
akşama doğru en üst düzeye varı-
yor. Uzmanlar «Geçmişi en ince
Türk Türk topraklarından İran'ı cezalan-
dırmak üzere yapabileceği operas-
ayrıntılarına kadar anımsamak yonlarda yararlanmayı ummakta-
isteyenler akşam saatlerin
şünmeye başlasınlar» diyor.
dü-
Ak-
topraklarından dır». Yorumun sonunda İzvestia,
Washington'un ve NATO ülkeleri-
şam saatlerinin hafıza üzerinde nin aralık ayında Afganistan'da ce-
yeni olayları öğrenmek için za-
yıf olduğu oysa eskiyi hatırlamak
yararlanmak reyan eden olaylar üzerine Türkiye'-
yi, kurmak istedikleri «Sovyetlere
için en iyi saatlerin akşam saat- karşı Müslüman cephe» ye sürükle-
lerinin olduğu açıklanabilmiş de-
ğil.
istiyor» me umudu içinde olduklarını da ö-
ne sürdü.

MOSKOVA — Sovyetler Bırliği'- Yenidevir


GÜNAYDIN
nde et ve süt üretimini artıracak
ve bu kış mevsiminde canlı hay- 18 Aralık 1980
23 Aralık 1980 vanların soğuktan zarar görmesi-
ni önleyecek bir program hazır- Wakman: Sovyet a
landığı bildirildi.
Sovyetler Komünist Partisi Merkez Komi-
tesi ve hükümet tarafından hazır-
birlikleri Afgan halkının
et üretimini lanan plana göre et ve süt üreti- direnişini kıramadı
mini en çok sağlayan cumhuriyet- Viyana (ANKA) — Afgan Sos-
ler arasında yarışmalar düzenlene- yal Demokrat Partisi Genel Sek.
artırmak için cek ve en çok üretim yapanlara reteri Muhammed Amin, Sovyet-
pahalı ödüller verilecek. ler Birliği'nin Afgan topraklarının
çiftlikler Programa göre en çok et ve süt
üretimini yapan cumhuriyete veri-
sadece yüzde 20'sini kontrolü al-
tında tuttuğunu söylemiştir.
M
lecek baş ödül 100 bin ruble. En Afgan Sosyal Demokrat Partisi
arasında çok et ve süt üretimini sağlayan
kollektif çiftlikler ise beş bin rub-
Genel Sekreteri, düzenlediği basın
toplantısında, Sovyet askeri birlik-
le için yarışacaklar. lerinin Afgan halkının direnişini
paralı rekabet Ayrıca başarılı olarak kabul e- kıramadığını ifade etmiştir.
dilen kollektif çiftliklere ikinci ve Çalışmaları yasaklanan Sosyal
başlattı üçüncülük ödülleri olarak otomo- Demokrat Partisinin Genel Sekre-
biller ve traktörler armağan edi- | teri, halen çeşitli Avrupa ve Arap
lecek. I ülkelerini ziyaret etmektedir.
Cumhuriyet
24 Aralık 1980 Luns'un Demeci

Olayların Ardındaki Gerçek


Ortadoğu ve Basra Körfeziyle ne çekmek isterim» diyor. NATO ağızlarında dolaştırma aşamasında
ilgili olarak Washington'da oluştu- Genel Sekreterine göre, bu petrol bulunduklarını gösteriyor. An-
rulan planlarda Türkiye için ön- yolunun savunulması batının çı- cak yaygın kanı, Başkan Reagan'-
görülen rol nedir? Bu sorunun karları açısından yaşamsal nitelik m 20 ocak tarihinde Beyaz Saray-
karşılığı her geçen gün berrakla- taşıyor. Ancak bu bölge, NATO da görevi devralmasından sonra
şıyor. NATO kış dönemi toplantı- sorumluluk alanı dışındadır. YVashington'un resmen Ankara'nın
larının ardından Genel Sekreter Güncel koşullarda NATO'nun kapısını çalacağı yolundadır. Çün-
Joseph Luns'un Cumhuriyet'e ver- görev alanının genişletilmesi dü- kü Amerikalı yetkililere göre Kör-
diği demeç bu açıdan ilginç bek- şünülemeyeceği için, Luns'a göre,
lentileri içermektedir. NATO'nun fez stratejisinde Türkiye «vazge-
Körfezin savunmasını ABD üstle- çilmez bir unsur» dur.
ve özellikle ABD'nin yakm za- necektir. Washington bazı kuv-
manda Ankara'ya yönelik ne gibi NATO Genel Sekreterine gö-
vetlerini Körfez bölgesine kaydır- re Ankara, kapısı çalındığı zaman
isteklerle ortaya çıkabileceklerine dığında doğacak boşluğu diğer
sayın Luns'un demeci ışık tutuyor. ABD'ye sağlanacak «Kolaylıklar»
NATO ülkeleri kapatacaklardır. açısından güçlük çıkarmayacak-
Cumhuriyet'te dün yayınlanan NATO Genel Sekreteri sayın tır. Herhalde bu, Sayın Luns'un
demecinde sayın Luns; Batıh ülke- Luns, sözü üzatmadan, «pek yakın kişisel değerlendirmesidir. En a-
lerin NATO sınırları dışında da teh zamanda Washington kapınızı ça- zmdan öyle temenni edilir. Çünkü
Türkiye'nin ulusal yararlan Arap
ditlerle karşılaşabilecek «yaşamsal lacaktır» demeye getiriyor. Dip-
dünyasında yeni «jandarmalık» gö-
çıkarları» n a işaret ederek, «dikkati- lomatik çevrelerden edindiğimiz
revlerine yönelmekte değil, den-
nizi Basra Körfezinin ve buradaki izlenimler, Amerikalı yetkililerin geli ve tarafsız ilişkiler kurmasın-
petrol yolunun stratejik önemi- henüz kapıyı tıklatma, ya da lafı da yatıyor.

Tercüman
24 Aralık 1980

ANKARA (AKAJANS) rağmen, İsrail'e karşı olaı


Bir İngiliz «Mahrem Ra- bu son hareketin saadeo
p o r u n d a , Türkiye'nin İs-
rail ile ilişkilerini asgari
İngiliz «Mahrem Raporu»na göre Suudi Yardımından dola
yı yapıldığını düşünmel
düzeye indirişi «Ustaca bir konuyu basitleştirmek o
diplomatik girişim» olarak
nitelendirildi. Türkiye'nin İsrail'le ilişkilerini lur.
Türkiye'yi yöneten ge
Economist Dergisi tara- neraller dış politikayı İlte
fından
kaynaklarına
çeşitli istihbarat
dayanarak
asgari düzeye indirişi Türkmen ve Dışişleri uz
manlarına bırakmaktadır
hazırlanan ve Batı dünya- lar. Dışişlerindeki üst kad
sında sınırlı bir şekilde
dağıtımı yapılan «Confi-
«Ustaca bir diplomatik girişim» ro, Türkiye'nin batıyla iliş
kilerini güçlendirmek iste
yen tecrübeli diplomatlar
dential Report - Mahrem dan oluşmaktadır. Dışişle
Rapor»da, Türkiye'nin İs- ri Bakanı Türkmen, gele
«Türkler, İsrail daha es- keri rejim ile Suudi Kra-
rail'le ilişkilerini asgari dü cek yılın başlarında baz
nek bir politikaya yönel- liyet yönetiminin dış poli-
zeyine indirişinin «Bazı diği takdirde, eski temsil tikaları arasında ilginç Doğu Avrupa Başkentleri
yorumcuların iddialarının düzeyine dönülebileceğini bir paralellik gelişmekte- ni ziyaret etmeyi planla
aksine, kararın Türk dış ima etmektedirler. Türki- dir. Her iki ülke Körfez- makta ve Doğu blokuyli
politikasında tarihi bir de- ye'nin bu hareketi, Suudi de istikrarın korunmasını kanalları açık tutmak iste
ğişikliği yansıtmadığı» kay Arabistan ve daha ılımlı ve Ürdün - Suriye anlaş- mektedir. Ancak, bu ziya
dedildi. Arap ülkeleriyle ilişkileri- mazlığının giderilmesini retler özellikle ikili konu
ni pekiştirmek üzere alın arzulamaktadır. Türkiye- lara inhisar edecektir
Raporda, konuyla ilgili mış ustaca bir diploma- nin Suudi Arabistanın pet- Türk Hükümeti NATC
olarak şu görüşlere yer tik girişim olarak görül- rolü ve ekonomik yardımı- müttefikleriyle aynı yolı
mektedir. Türkiye'deki as- n a acil ihtiyacı olmasına izleyecektir.»
verildi ;
Hürriyet
2 Nisan 1980

Profesör Milton Freidman'ın


«Monetarizm» (Para Doktrini)
Dr. Friedman'a göre, e- tış, miktarın bolluğu yü- hızı enflasyonu kamçıla- miktarı o ölçüde artacak
konomiye istikrar getir- zünden, ilk önce faiz had- mamak için ülkenin eko- ve sarfiyatı azalacaktır.
mek amacıyla para arzın- lerinde nısbi bir düşüş nomik gelişme hızı oranı Oysa ki Friedman'm yap-
da yapılacak aşırı artış ve- sağlayabilir. Fakat daha kadardır. (Örneğin yılda tığı matematik analizlere
ya azaltmalar, istikrarı sonra, harcamaları artır- yüzde 3-5 arası.) Uluslar- göre, tüketici eline zaman
sağlamale yerine, bozar. ması ve enflasyonu kamçı- zaman geçecek fazla gelir
arası parasal ilişkilerde,
laması nedenleriyle kredi artışına bakmaksızın, sa-
Her nekadar piyasadaki kambiyo fiyatlarının belir-
taleplerinin artması ve fa- bit gelirine göre belirledi-
para miktarının artış hızı izlerin yükselmesine sebep lenmesinde sabit kurlar ği ve alıştığı ölçüde tüket-
ile ulusal gelir artış hızı olur. Örneğin, para arzı- yerine, yüzer - değişir kur- mek ve tasarrufta bulun-
arasında bir ilişki var ise nın yüksek düzeyde oldu- lar sistemini savunur. mak eğilimindedir. Bu ba-
de, bu kısa süreçte belirle- ğu Brezilya, Kore ve İsra- TÜKETİM İLE İLGİLİ kımdan sadece zengin Çı-
nebilen bir ilişki değildir. il gibi ülkelerde faiz had- GÖRÜŞLERİ lanların tasarrufta buluna-
Para miktarındaki artış, leri fazladır. bileceği görüşü doğru de-
kısa sürede günlük gelir- Dr. Friedman, ünlü İngi-
liz iktisatçısı Lord Key- ğildir. Tasarruf veya tü-
de artış sağlamaz. Para ar- Bu nedenlerle Dr. Fried- ketimin artışında, istikrar
zı artışındaki bir değişik- nes'in tüketimin gelir ve
man, para arzı artışının önemlidir. Geleceğinden
lik etkisini en az 6 ile 7 tasarruf artışı ile ilgili te-
sınırlı ve belirli ölçüler ve emin olmayan fakir kişiler
ay sonra gösterir. orisinin yanlışlığını ispata
zaman (aydan aya, veya de kendi düşünce ve anla-
çalışmıştır. Keynes'e göre,
günden güne) yapılmasını yışlarına göre tasarrufta
Enflasyon, her zaman tüketicinin eline ne kadar
bulunmak arzusundadır.
her yerde parasal bir o- cnerir. Öngördüğü artış çok para geçerse, tasarruf
laydır. Devlet harcamaları,
Doğu ülkelerinde fakir-
kaynaklarına göre enflas-
ler arasındaki tasarruf da-
yonun artışına neden ola-
Profesör Milton Freidman h a ziyade kendisini değer-
bilir. Eğer harcamalar ek
li maden alımı ile göste-
para basımı ile karşılanı-
1976 yılında İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi'- rir. Örneğin. Hindistan'da
yorsa bu kuşkusuz enflas-
nin Ekonomik Bilimler dalında Nobel ödülünü ka- köylü kadınlar tasarrufla-
yonu yaratır ve artırır.
zanan Şikago Üniversitesi Ekonomi Kürsüsü Profe- rını para olarak tutup ya-
Aksine harcamalar ver- sörü Milton Friedman, 31 Temmuz 1912'de New tırıma yönelteceklerine al
gi veya kamu borçlanma- York'ta doğdu. 1932 yılında Rutgers Üniversitesini tın veya gümüş bilezik sa-
ları yoluyla sağlanıyorsa, bitiren Profesör Friedman, 1933 yılında Şikago Üni- tın almak şekliyle gerçek-
bunun enflasyonist baskısı versitesi'nden master derecesini, 1946 yılında da leştiriyorlar.
sınırlı olur. Colombia Üniversitesi'nden doktorasını aldı. Fried-
man'ın Nobel ödülünü kazanmasının nedeni, para Friedman'ın görüşlerine
Güdülecek mali politika, göre, gelirler arasındaki
ekonomisi ve tüketim konulan üzerinde yaptığı ön-
ulusal gelirin ne ölçüde eşitsizlik tasarruf mikta-
cü ve bilimsel araştırmaları ve yayınlarıdır. Ekono-
devlet eliyle sarfedileceği rının artmasını sağlama-
mi dalında sayısı bir düzineyi aşan eserleri vardır.
yacağı gibi, eşitsizliğin gi-
ve harcamaların faturası- Pazar ekonomisi ve pazar analizleri konularında
derilmesi, tüketimi azalt-
nın kimin ödeyeceğinin yaptığı çalışmalar ve ileri sürdüğü doktrinler ken-
tırmak ve ekonomik istik-
belirlenmesinde büyük ö. disine evrensel düzeyde ün kazandırmış ve «Şikago
rarı sağlamak için hükü-
nem taşır. Enflasyonun Mektebi» kurucusu ünvanını verdirmiştir. Uzun yıl. metlerce alınacak zorlayı-
yaratılması ve artışında lar, ekonomide devletin aşın müdahalesine karşı cı önlemlerde, her zaman
harcamaların ne yoldan «Laissez - Faire» görüşlerini savunduğu için, liberal istenilen sonuçları verme-
karşılanacağı önemlidir. bir iktisatçı olarak tanınır. Çeşitli zamanlarda Ame- yebilir.
rikan hükümetlerinde kendisine verilmek istenen
Para arzı miktarının artı-
görevleri kabul etmedi Prof. Friedman. Başkan Dr. Friedman, devlet te-
şında yapılacak herhangi
Nixon'un ekonomik danışmanlığını yaptığı dönem- kellerinin kaldırılması ve
bir değişiklik, faiz hadle- de, Nison'ın 1971'de ücret ve fiyatları dondurması vergi yükletiliminin hafif-
rini değişik yönlerde etki- üzerine, bu görevden istifa etti. letilmesi görüşlerini de
ler. Hızlı bir parasal ar- savunm alt tadır.
Newsweek

15 Aralık 1980

MOSKOVA NASIL İŞGAL EDER?


Böyle bir işgal senaryosunda yapılacak binlerce
şey vardır. Ancak Batılı askerî uzmanlara göre tüm
Polonya'yı elde tutabilmek, genelde şu hususları ge-
rektirir :
© Havaalanlarını Tutmak : İlk hedef havaalan-
larını ele geçirmektir. Böyfece hem Polonya içlerine
yayılmayı sağlar, hem de Polonya hava kuvvetleri
tarafından gelecek bir karşı - atağı önlemiş olurlar.
Batı Rusya'daki h a v a tümenlerinin en az birinden,
Varşova'daki uluslararası hava limanından başlaya-
rak ülkenin en büyük 60 hava alanından birçoğuna
paraşütçü birlikler indirebilir. Çok sayıda Aııtonov
tipi taşıma uçağı Polonya h a v a alanlarına inerek,
hafif tank ve zırhlı kariyerler dahil tonlarca askeri
araç ve gereci indirebilir.
©Kıyıları Kontrol Altına Almak : Polonya kıyı-
larına yakın bir Sovyet kenti olan Baltisk'teki Sov-
yet Baltık Filosu, Gdansk, Gdynia ve Szczecin liman-
larını ele geçirir. Esas hedef olan Gdansk, Kalinin-
grad'dan gelecek bir deniz alayı tarafından işgal
edilebilir. Böyle bir deniz saldırısı, Sovyetler dışın-
Sovyetlerin Polonya'yı işgali zor, pahalı ve teh-
da Varşova Paktı'nm en büyük filosu olan Polonya
likeli olur. Moskova'nın diğer Varşova Paktı üyele-
Donanmasını etkisiz hâle getirir ve Polonya ticaret
riyle 1968'de gerçekleştirdikleri Çek işgalinde — kü-
gemileri ve Balıkçı teknelerinin yerel gerilla kuv-
çük çapta bir askerî direnişle karşılaşacaklarım um-
vetlerine sağlayacağı yardımı önler. Ayrıca Polon-
dukları ve gerçekte böyle olduğu halde — 500.000
ya'daki muhalif bir hareket de böylece önlenir. Mü-
kişi kullanılmıştı. Polonya ise savaşmaya hazır gibi
nih Bilim ve Siyaset Enstitüsü'nden Peer Lange «Ül-
görünüyor. Newsweek'in Amerikan istihbarat kay-
kedeki en büyük anti - sosyalist unsurlar limanlar-
naklarından edindiği bilgiye göre, Potonya'lı gene-
dır. (Dolayısıyla bu) bombanın fitilini sökmek zo-
raller Varşova Paktı'ndaki Sovyet komutanlarını,
rundadırlar» demektedir.
Sovyetlerin müdahalesinin bir savaş kabul edilebile-
ceğini ve buna silah gücüyle karşılık verileceği ko- (d Alman ilişkisini Korumak : Bu arada iki Do-
nusunda ikaz etmişlerdir. Birçok batılı gözlemci, ğu Alman kolordusu Polonya sınırlarına doğru ha-
Sovyetler'in Polonya'yı zapteüebilmeleri için en az reket eder, Edinburg Üniversitesi'nin profesörlerin-
30 tümen, yaklaşık bir milyon asker kullanmaları den John Erickson'un dediği gibi «Polonyalı'ları eze-
gerektiğine inanmaktadır. cek rus çekicine bir örs» olur. Doğu Almanya'daki
Sovyet taburlarının bazıları, çok önemli bir kara
Sovyetlerin bir Polonya işgali muhtemelen da- ve demir yolu kavşağı olan > Oder nehri üzerindeki
ha ılımlı aşamalardan sonra gerçekleşir. İlk olarak Frankfurt şehrini, diğerleri de karşıya Polonya'ya
Moskova, muhaliflere ve grevci örgüt üyelerine kar- geçip sabotajlara karşı karayolu, demiryolu ve köp-
şı bir önlem alınmasını isteyebilir. Ve bekler ki Po- rüleri korur. Bu arada zaten Polonya'da yerleşik bu-
lonya güvenlik kuvvetleri tek başına^ halkın kızgın lunan iki Sovyet tümeni batıya kayarak Oder ve
bir tepkisini doğurmadan, bu işin üstesinden gelsin. Neisse üzerinde olup Doğu Alman otobanını Polon-
Ancak, eğer Polonya'lılar sokağa dökülür ve Varşo- ya karayollarına bağlayan köprülerin güvenliğini
va'nın kontrolü elde edemeyeceği anlaşılırsa Krem- sağlar.
lin, o zaman müdahaleden başka bir seçenek kal- Sovyet! er Birliği'mn Minsk şehri yakınlarındaki
madığını kararlaştırır. Ruslarm, problemli kişileri taburlar büyük öneme haiz Moskova - Doğu Berlin
temizlemede Polonya hükümetine yardım mahiyetin- demiryolu hattının bir durağı olan Brest'ten Varşo-
de birkaç tümen gönderip küçük bir operasyon ya- va'ya giden ana karayolu boyunca Polonya içlerine
pacağına çok az sayıda Batılı inanmaktadır. Çoğu sürülür. Nato'lu bir yetkili şöyle diyor .• «Ruslar bu
yetkililere göre Ruslar yine alışılagelmiş stratejik bağlantıları açık tutma konusunda çok endişelidir-
doktrini olan «bunaltıcı baskı» yöntemine güven- ler. Biz batılılar biliyoruz ki Avrupa önlerinde on-
mektedir.» Bu işin psikolojisi çok önemlidir» der bir ları tefıdıd etme niyetimiz yoktur. Fakat Sovyetlere
Batılı savunma uzmanı. «Halkı bunaltmaları lazım.»
DIŞ HABERLER SERVİSİ karaborsacılık yaptıkları gerekçesi
Tercüman ile 63 subayın tutuklandığım bil-
Kahire Radyosu, Suriye Devlet dirdi. Başta Halep ve başkent Şam
7 Nisan 1980 Başkanı Hafız Esad'ın karısı ve 4 olmak üzere direnişler yüzünden
çocuğunu Şam'dan Alevilerin ço- büyük ölçüde yiyecek sıkıntısı çe-
ğunlukta olduğu Lazkiye'ye gön- kildiği de öğrenildi.
Ortadoğu'da gelişmeler derdiğini bildirdi.
Bu arada Washington Post Ga-
Mısır kaynaklan ( başkent Şam'ı zetesine bir demeç veren Mısır
Şam'ı emin görmeyen yeteri kadar emin görmeyen Ge-
neral Esad'm ailesinin Lazkiye'de
Devlet Başkanı Enver Sedat, Su-
riye'de General Esad rejiminin yıl
bir özel villada kaldıklarım açık- sonuna kadar yıkılıp gideceğini
Başkan Esad, ailesini ladılar. Suriye'nin en büyük liman söyledi. Başkan Sedat, Suriye'de
şehri olan Lazkiye'de olağanüstü mezhep çekişmesi yüzünden kanlı
Lazkiye ye gönderdi güvenlik tedbirleri alındı. çatışmaların olabileceğini de be-
Kahire Radyosu kaçakçılık ve lirtti.

göre Polonya huzursuzluğunda belki en endişe ve- büyük gücüdür ve Rus ordusu için bir hayli prob-
rici husus neticede Doğu Almanya'nın tecrit edilece- leme sebep olabilir. Peer Lange «Polonya ordusunun
ği düşüncesidir.» kuvvetli bir yurtsever ve anti - sovyet geleneği var.
Pakt üyeleri arasında sadakatmdan en az emin olu-
• Düğümü Sıkıştırmak : Böylece ana havaalan- n a n ordu Polonya ordusudur.» demektedir. 1976 yı-
ları, limanlar, kara ve demiryolları kontrol altına lında Polonya Savunma Bakanına, Lodz ve Varşova-
alındıktan sonra, Sovyetler esas işgal kuvvetlerini da patlak veren olaylarda askerî birliklerden sorul-
gönderir. Bu kuvvetler, Polonya'nın üç yanındaki 64 duğunda şöyle demişti : «Polonya askeri Polonya
Sovyet tümeni, artı diğer Varşova Paktı üyelerin- işçisine ateş etmez.» 1970 Gdansk olaylarında ise, or-
den derlenecek 16 tümenden seçilir. Muhtemelen bu dunun bazı birimlerinin kendilerine zor kullanma
tümenlerin yarısı Polonya'ya sürülür. Kuvvetlerin konusunda verilen emirlere kulak asmadıklarına
çoğu Sovyetler Birliği'nin batı bölgelerindeki kendi dair kuvvetli söylentiler vardı.
kuvvetlerinden gelebilir. Bazısı Polonya'nın güneyin-
den, — Çekoslovakya'dan—, diğerleri de Polonya or- Uzmanların en iyi tahmini, Sovyetlerce eğitil-
dusunun yoğun olduğu Doğu Alman sınırından yel- miş subayların Moskova'ya sadık kalacağı, fakat er
paze şeklinde Polonya içlerine girer. VVashington'da kesiminin silahlarıyla birlikte orduyu terkedeceğidir.
bir gözlemci «Doğu Almanya'dan her yol üzerinde Bu demektir ki, işgale karşı organizeli bir askerî di-
Polonya'ya giren bir tümen görebilirsiniz.» diyor. reniş olmayacak, ancak sivil ve sabık askerlerden
Hedef olarak Kremlin ister ki, 24 saatlik bir işgal kurulu gerillaların atakları olur. Ayrıca Polonya
kararıyla, bütün büyük şehirlerin caddelerinde ve köylüleri hevesli birer avcı ve keskin nişancıdırlar.
askeri kışlaların dışında tanklar belirsin ve bir di- Ve ülkedeki kömür işçilerinde, ülkedeki demiryolla-
reniş başlamadan engellensin. rını havaya uçuracak miktarda dinamit mevcuttur.
Bu tip operasyonlar ülkenin dörtte birini kaplayan
1968 Çek işgalinde, Varşova Paktı'nın birlik gö- ormanlardan başlayabilir. Bir Alman savunma uz-
rünümünü korumak için Sovyet işgalcilerine 20.000 manı, «Sovyet askerleri herhangi bir ağacın arka-
Macar, 10.000 Bulgar, 20.000 Doğu Alman ve 50.000 sında bir düşman olacağını bildiğinden ormana gir-
Polonya kuvveti eklenmişti. Fakat bir Polonya işga- meye korkacaktır. Onlar makinalaşmış savaşta us-
linde Sovyetler kendilerinden başka bir kuvvet kul-
tadırlar. Lâkin ormanda Polonya'lı kovalamakta de-
lanmayabilirler. Batılı istihbarat kaynaklarından bi-
ğil.» demektedir.
ri «Sovyetlerin gerçekten sadece Doğu Alman ve bel-
ki Çek'lerin sadakatine güvenebilirler» demektedir. Ümit : Sonunda hiçbir gerilla savaşı Rusları Po-
Ancak Çek'lerin yakın tarihleri ışığında rollerinin lonya'dan çıkarmaya yetmeyecek ve hatta en sağ-
pek fazla olmayacağı zannediliyor. 2. Dünya Sava. lam yurtseverler bile vazgeçebileceklerdir. Lange,
şı'ndan 35 yıl sonra bile Almanların işgalci kuvvet-
Polonya hakkında şöyle demektedir : «Eğer bir u-
lere dahil edilmesi hemen hemen düşünülemez gibi
görülüyor. John Ericson şöyle diyor : «Tarihi dene- mutları kalmamışsa artık ormandan ateş etmezler.
yimleri dolayısıyla Polonya'lılann Alman'lara karşı Onlar bazı şanlı duygular için hiç düşünmeden öle-
duyduğu hiz öyle şiddetlidir ki, Polonya'ya giren bir bilen «AFGANİSTAN'DAKİ» müslümanlar değillerdir.
Alman kendilerine karşı büyük bir ulusal patlama- Profesör Ericson da şöyle iddia etmektedir : «Süresi
ya sebeb olabilir... Her ne pahasına olursa olsun Al- ne olursa olsun, Polonya'yı zaptedebilmek için tah-
manlar uzak tutulmalıdır.» minen 60 tümen asker gerekmektedir. Ve bu mik-
tarda bir sayıyı sırf bir ülkeyi elde tutabilmek için
• «Anti - Sovyet Geleneği» : Fakat Polonyalı- bağlayacaklarını zannetmiyorum. «Eğer Sovyetler
lar despot Ruslardan da nefret etmektedir. Onların
Polonya'yı işgal etmeye gerçekten karar verirlerse,
böyle bir işgale ne kadar direnecekleri önceden pek
bir ülkeyi almanın o ülkeyi korumaktan daha zor
kestirilememektedir. 317.500 kişiden kurulu Silahlı
Kuvvetleri Sovyetlerden sonra Varşova Paktı'nın en olduğunu görebilirler.»
Yenidevir
5 Ocak 1981

Bir durum değerlendirmesi


Erdem BAYAZIT

Hicri 15. asrın, Milâdi 1981 yılmın başında bir yalizmi taşıyan bir araç olarak teşkilatlandırılmıştı
durum değerlendirmesi yapacak olursak : Hristiyanlık! İslam ise birinci dünya savaşında «Os-
manlı devleti» çökertilerek etkisiz kıhnmak isten-
Üzerinde yaşadığımız, dünyanın belli başlı
miş, yoğun emperyalist propaganda sağnağı altında
medeniyetleri sahne olmuş üç eski kıtayı birleştiren
müslümanlar uzun süre «İslam dini ilerlemeğe ma-
köprü mevkiindeki, 1000 yıldır vatan tuttuğumuz
ni değildir» gibi aslında emperyalizmin kendini çek.
Anadolu topraklarının, dünya siyasi dengesi açısın-
mek istediği minderde boşuna efor kaybına uğratıl-
dan tarihin her döneminde koruduğu öneminden
mıştır. Şimdi ulaştığımız dönem ise İslam'ın yeni-
günümüzde de hiç bir şey kaybetmemiş olduğu, son
den kendi mesajını «ilahi mesajı» tebliğe başladığı
siyasi ve stratejik gelişmeler ışığında rahatlıkla
bir dönemdir. Bir bakıma pozitivizmin dine saldırı-
söylenebilir. Kıtalararası füzelerin geliştirildiği nük-
sı ile başlayan «ideolojik savaşlar çağı» dönüp do-
leer denizaltılarm kutup denizlerindeki buz dağları-
laşıp tekrar. «vahiy»le vahyi inkâr eden «akıl»ın kar-
nın altında dolaştığı, uzayda insan yapısı uydula-
şılaşmasına müncer oluyor. İşte bu noktada em-
rın fink attığı bir çağda bile bu gerçeğin asla de-
peryalizmin özellikle İkinci Dünya savaşından son-
ğişmediği, 10-15 yıl önceki aksine bir takım yorum-
ra geliştirdiği ya «komünizm* ya «kapitalizm» şek-
lara rağmen bugün apaçık ortaya çıkmıştır.
lindeki tezgâhın artık rahat çalışmayacağı söylene-
— Kanaatımızca çok yakın bir gelecekte kesin bilir.
olarak anlaşılacağım tahmin ettiğimiz bir diğer hu- — Batı sermayesinin artık demir perdenin ar-
susu vurgulamak istiyoruz : Bu güne kadar iki sü- kasına iyice yerleştiği bir dönemi yaşıyoruz. Günü-
per gücün (ABD ve SSCB'nin), bir diğer değerlen, müz emperyalizminin başlıca özelliklerinden biri
dirme ile gelişmiş nükleer klüp üyesi devletlerin
«Tüketim toplumları» oluşturmaktır. Emperyalizmin
Dünyayı sömürme politikasında başlıca dayanak-
ciğerini besleyen hava «tüketim» dir.
ları ve kozlarından biri gibi görülen «nükleer silah-
lar» ın yakın bir gelecekte sahibinin elini kolunu — Emperyalizmin havasını kesen tek öğreti İs-
bağlayan bir kelepçe olduğu anlaşılacaktır. Demek lam'dadır.
istediğimiz o ki, savaşların neticesini gene : İnsan
gücü, konvensiyonel silahlar ve ekonomi — strate- — Emperyalizmle sömürülenlerin hesaplaşma-
jik maddeler tayin edecektir. Bunları şunun için sında, sömürülenleri zafere ulaştıracak, onların gii
söylüyoruz emperyalistlerin deyimi ile «gelişmemiş» cünü birleştirecek, tek dinamik, tek alternatif, tek
veya «az gelişmiş» ya da «gelişmekte» olan ülkele- öğreti «islam» dır. Katiyyen ««islam»dır.
rin t sömürüden kurtulmak için sürdürdükleri sava- — İslam'ın tebliğinde, müslüman ülkelerin em-
şın yakın bir gelecekte iki alternatifli emperyalist
peryalistlere karşı teşkilatlanmasında, sömürülen ül-
tezgâhtan kurtularak yeni bir form kazanacağına
kelerin ekonomi - stratejilerinin değerlendirilme-
dair güçlü işaretler belirtmiştir.
sinde Türkiye'nin «özel» bir yeri vardır.
— Çağımız bir bakıma «ideolojilerin savaş çağı»
— Türkiye insan gücü bakımından tarihinin en
olmuştur. Fakat çarpışan ve hakimiyet kuran ideo-
zengin dönemini yaşamaktadır. Türkiye sömürülen
lojiler aslında aynı kökten çıkma, aym kaynaktan
dünyada kendi zenginliklerini kendi değerlendire-
gelme, deyim yerinde ise aynı anadan doğma ideolo-
cek, ihtiyaç duyulan silahlan kendi üretebilecek,
jilerdi. Materyalist bir düzlemde hakimiyet yarışı!
sömürülen dünyanın kendine yeter ekonomilerini
Potivizm bir süre «din»i devre dışı bırakmayı becer-
kurmasında yardımcı olabilecek bir teknik ve sınai
mişti. Zaten «vahiy» ile alakasını çoktan yitirmiş
potansiyele de sahiptir.
Hıristiyanlığın söyleyebileceği pek bir şey yoktu. O
zaten materyalist bir toplumda bir aksesuvar, bir — Türkiye'nin sahip olduğu insan gücü f kendi
süsten başka bir şey değildi. Bir diğer yönü ile haklannı savunacak savaş moraline sahip olduğu-
emperyalizme «oportör» lük gürevi verilmişti ona. Af- nu, onu asla yitirmediğini Elhamdülillah son Kıbns
fikaya, Amerikaya keşfedilen yeni kıtalara emper- denemesi ile apaçık ortaya koymuştur..
13 Eylül 1980

AMERİKA'NIN MINTIKADAKİ ÜSLERİ (*)


ABD, Somali'de Ruslar tarafından yapılan, fa- için, fevkalâde bir üs olan Res - Banas'tan fay dala-
kat kullanılmayan Barbara üssünün kendisi tara- caktır. Bu ülkeler, denizaltı gemilerini kontrol altın-
fından kullanılması yolunda Somali'nin muvafakati- da bulunduracak «Muhafız Uçakları» için üsler teş-
ni aldı. Böylece Şah'ın devrilmesinden sonra gözü- kil edeceği gibi, bu üsler ayrıca, Amerika'dan kal-
ne kestirdiği Ortadoğu ve Hint Okyanusundaki üs- kacak savaş uçaklarının buraya iniş yapabilecekle-
leri eline geçirerek noksanlarını tamamladı. ri bir duruma getirilecek ve Hint Okyanusundaki
Kenya'daki Mombasa, Mısır'daki Res - Banas ve îngiliz Dihcvcarsya üssünde bulunan gemilerdeki
Amman'da en az bir üs'ten faydalanma hazırlığı bir uçaklara da gereken kolaylıklar sağlanacaktır. Res -
kaç hafta içinde sağlandı. Kenya ve Amman ile ya- Banas, B-52 tipi uçaklar için de üs olarak kullanıl-
pılan anlaşmanın metinleri açıklanırken, Mısır'la maya müsaittir.
yapılan anlaşmanın hükümleri gizli tutuldu. Fakat ABD bu üslerden faydalanmaya mukabil, para
bir müddet sonra, Res - Banas anlaşmasının muhte- ödeyeceği gibi; burada doplama binalarının inşası,
vası Washington'da normal bir bütçe senediyle hava alanlarının hizmet kapasitelerinin artırılması
«yanlışlıkla» açığa çıktı. ve liman iskelelerinin geliştirilmesi gibi oldukça
masraflı işleri de yüklenmektedir. Res - Banas üssü
Yapılan bu anlaşma ile Somali'nin talep ettiği
için yapılacak harcamalar asgari 400 milyon dolar
2 milyar dolarlık yardım ve Amerika tarafından ve-
tahmin edilmiştir.
rilecek güvenlik tazminatı bir müddet askıda kaldı
22 Ağustosta imzalanan bu anlaşmada güvenlik taz Söz konusu anlaşmalar, ABD için hayli yüklü
minatından söz edilmeyip, sadece iki sene zarfında başka masrafları da beraberinde getirmiştir. Örne-
ödenecek 45 milyon dolardan söz edilmektedir. ğin : En küçük bir çatışmada müttefiği olmayan ya-
bancı bir ülke için politika çıkmazlarla karşılaşa-
Bu yeni üsler Asya'nın güney - batısında, sulh
caktır. ABD bu üslerden geçici olarak faydalanaca-
ve savaş esnasında Amerika askeri gücünün etkin-
ğını ileri sürüyorsa da bu, ev sahibi ülkelerin iç
liği göz önüne alındığında daha da önem kazan-
güvenliğiyle ilgilidir.
maktadır. Esas itibariyle Mombasa üssü Hint Okya-
nusundaki deniz güçleri için bir bakım - onarım Bunun en etkin sonuçlarından biri, Somali'nin,
merkezi durumundadır, (Afrika'nm doğusundaki bu Rusya'nın himayesindeki. Etopya'nm Ogedan Çölü
üs karaya yapılacak bir çıkarma için de uygun bir üzerindeki iddiası dolayısı ile aralarında süre ge-
liman mevkiindedir.) Amman büyük bir ihtimalle len yıpratma savaşıdır. ABD hükümeti Somali'nin
iki üssü Amerika'nın hizmetine verecektir; Müsay- Ogedan'a saldırmaması ve ABD'den almış olduğu
ra adasındaki İngiliz hava üssü ile Amman'ın ku- silahları bu yolda kullanmaması hususunda güven-
zeyinde bir liman... Rusya'nın, Batının petrol yolu- ce aldığını öne sürmektedir. Fakat, Somali hayati
nu tıkamak için Hürmüz Boğazını mayınlaması ha- sebeplerden ötürü aksine bir harekette bulunursa
linde bu mayınların toplanması için ABD bu üsler- ABD h i n Barbara üssünü terk etmesinden başka bir
den faydalanacaktır. (Amerika'nın şu an faaliyette yolu kalmayacaktır. Bu üsler sulh esnasında faydalı
olan üç mayın toplayıcısı vardır. Ve bu üsse var- görülebilir ancak, ABD ve Rusya arasında patlak
ması için üç ay gerekmektedir.) verebilecek bir savaş esnasında ABD'nin bu üslere
en fazla ihtiyaç duyduğu bir zamanda buraları ter-
Barbara üssü Kızıl Deniz'de yapılacak faaliyet- ketmesi savaşta taraf olmak istemeyen ev sahiple-
ler için tahsis edilmiştir. Mesela : Amerika, Yemen rince istenebilir.
veya S. Arabistan'a bir müdahale esnasında bu üs-
lerden faydalanacaktır. Bunun yanında Asya'nın
güney - batısına havadan yapacağı bir «Yıldırım (') BU YAZI İNKİLAB-I İSLAM| TARAFINDAN
Harekât» ta askeri birliklerini harekete geçirmek EKONOMİSTTEN İKTİBAS EDİLMİŞTİR.

Milliyet ANKARA, ÖZEL Ajans'ın Gaziosmanpaşa'da bulu-


nan bürosuna gelen kimliği belirsiz
Financial Times gazetesi ile kişiler pencere camını kırarak içe-
24 Aralık 1980 Reuter Ajansının Ankara büroları- ri girmişlerdir. Hesap makinaları,
n a dün sabaha karşı giren kimliği kameralar, elektrikli hesap maki-
FİNENCİAL TIMES ve REUTER belirsiz kişiler, kapıcının durumu naları ve bir miktar dövizin bulun-
anlaması üzerine içerden bir şey al- duğu bürolarda hırsızlar her tarafı
BÜROLARINA KİMLİĞİ madan kaçmışlardır. karıştırmış ancak hiçbir şey alama-
BELİRSİZ KİŞİLER GİRDİ Saat 06 sıralarında gazete ile mışlardır.
YENİ ASIR ABD, ORTA-DOĞU'YA YENİ BİR JANDARMA BULDU : ENVER SEDAT
6 Ağustos 1980

İran'ın boşluğunu Mısır doldurdu


KAHİRE - A.A. lar arkasında yaşayan ve halkla karışmalarına izin
Eski arkadaşı ve devrik İran Şah'ı Rıza Pehle- verilmeyen 17.000 Sovyet danışmanının 1972 yılında
vi'yi geçtiğimiz hafta toprağa veren Mısır Devlet Sedat tarafından Mısır'dan çıkartıldığını belirtti, bu-
Başkam Enver Sedat, Batı'nın Orta-Doğu'daki çıkar- nun yanı sıra t Sedat'ın Amerikalıları kırmamak için
larının yeni koruyuculuğu görevini üstlendi. büyük bir özen gösterdiğine değindi.
Sedat'ı yeni görevinde destekleyen ABD Başka- Mısır'da 3000 Amerikalı turistten başka ülkede
nı Jimmy Carter da Mısır'a 3.5 milyar dolarlık as- 2000 diplomat, askeri danışmalar ve işadamları da
keri ve ekonomik yardım yaptı. Bu gözlemciler bu bulunuyor. 400 Amerikalı askeri uzman, Mısırlıları
paranın İkinci Dünya Savaşı'nda da zarar gören Av- tanklar ve savaş uçakları konusunda eğitiyorlar.
rupa'nın yeniden onarılması için uygulanan «Mars- Kaynaklar, Pentagon'un Mısır'daki Amerikan yardı-
hall Planı» sırasında yapılan harcamaların iki katı mını çoğaltmak amacıyla birçok yeni öneriler ha-
olduğunu söylediler. zırladığını da öne sürdüler. Bunlardan biri geçici
Bir diplomat da yaptığı açıklamada Mısır ile İ- bir süre ertelenen diplomatlar ve askeri personel
ran arasındaki tek farkın İran'ın bu yapılanların için çalışma alanına ek olarak yapılması düşünülen
karşılığını ödeyebilme gücüne sahip olması olarak 20 katlı «Büyükelçilik kalesi» dir.
belirtti. Aslında bu iki ülke arasındaki en büyük Henüz tamamlanmayan ikinci öneri ise daha
benzerliğin, her iki ülkenin de dünyanın petrol ihti- önce İran baskınında uğranılan başarısızlığın bir
yacının büyük bir kısmını karşılayan Orta-Doğu'da kez daha tekrarlanmaması için Amerikalıların Orta-
Amerikan silahlarına yığmak sağlama olduğu konu- Doğu'daki koşullara alışmasını sağlamak üzere bu
sunda birleşiliyor. personelin özel olarak eğitilmesini amaçlıyor.
Bazı diplomatlar «Mısır'ın İranlaştığı»nı söyle- Mısır'ın turistik bir kenti olan Luxor'un kuze-
yerek, ABD'nin İran üzerinde loynadığı tehlikeli oyu- yindeki Quen kentine ve Kahire batı havaalanına
nun bir eşinin de Mısır'da oynanmasından korktuk- yerleşen Amerikalı uzmanların Mısırlı pilotları ve
larını açıkladılar. makine işçilerini «F-4 Fantom» jet uçaklarının kulla-
Mısır Devlet Başkanı, daha önceleri de ülkesi- nımı ile ilgili olarak eğittiklerini açıkladı. Başkan
nin modernleşmesi için Batı Desteği alarak, ihti- Sedat'ın Kızıl Deniz'de Ras Banas liman kentindeki
yaçlarının büyük bir bölümünü Batı'dan karşıla- hava üssünün kullanımı içinde ABD'ye izin verme-
mak suretiyle tüm Arap dünyasının tepkisini üzeri- si bekleniyor.
ne çekmişti. Sovyetler Birliği'nden eskiden alınan teçhizatı
Mısır'daki Amerikan varlığının fazla görünür- Amerikan yapısı teçhizat ile değiştirmek isteyen Se-
de olmadığına değinen bir diplomat, birçok Mısırlı- dat, Amerikan üsleri ile ilgili olarak yapılan eleş-
nın bildiği bir olayı da hatırlatarak, yüksek duvar- tirilere sürekli kulak tıkıyor.

ANKARA (AKAJANS) bilir nitelikte elde edilebilmesi için


Tercüman Türkiye'de kurulacak ortak sa- temasların sürdüğünü söylediler.
vunma sanayii için Birleşik Ame- TÜRK GEMİLERİYLE
6 Nisan 1980 rika'nın vereceği 29 milyon dolar-
TAŞINIYOR
lık makine - teçhizatın ancak beş-
te birinin «yararlanılabilir durum- Ortak savunma sanayii tesisle-
da» bulunduğu anlaşıldı. ri için Amerika'dan alınacak maki-
Amerika nın vereceği Verilmesi teklif edilen makine-
ne - teçhizatın Türkiye'ye Türk ge-
mileriyle nakli konusunda da Ame-
teçhizatı Amerika'nın çeşitli eyalet
rikan yetkilileriyle görüş birliğine
makina ve teçhizatın lerindeki tesis ve depolarda gören
varıldı. Amerikan yetkilileri, ayrı-
Türk teknik heyeti, incelemelerini
ca, Amerika içinde limanlara ka-
tamamlayarak Ankara'ya döndü.
beşte biri Asker ve sivil teknik uzmanlardan
dar karadan olacak nakliyenin gi-
derlerinin mümkün ©lan ölçüde dü-
meydana gelen heyet, itibari değe-
«yararlanılabilir» ri 29 milyon dolar tutan makine - şürülmesi için gerekenin yapılaca-
ğını da bildirdiler. Sözkonusu ma-
teçhizatın ancak beşte birinin «ya-
kine ve teçhizat içinde yer alan tez-
durumda rarlanılabilecek durumda» olduğu-
nu tesbit etti. Yetkililer, Birleşik gâhlardan ilkinin Türkiye'ye nakle-
Amerika'dan alınacak makine - teç- dilmek üzere yakında yola çıkarıl-
hizatın geri kalanının da kullanıla- ması bekleniyor.
Hürriyet
16 Temmuz 1980

Hatalı yatırımlar sonucu milyarlar çölün kumlarına gömülüyor


Petrol zengini Araplar parayı ne
yapacaklarını şaşırdı
DÜNYANIN EN BÜYÜK TERSANESİ BOŞ DU- ELEMAN YOKLUĞUNDAN HİZMETE AÇILAMI-
RUMDA. ORTADOĞU'NUN EN BÜYÜK LİMANI- YOR.
NA TEK TÜK GEMİ UĞRUYOR. ARAP DÜNYA-
SININ EN YÜKSEK BİNASI YARI YARIYA BOŞ. •
160 BİN KİŞİLİK STADYUMDA ŞEYHLER FOLK- • ANCAK BU HATALI YATIRIMLAR BUGÜN İÇİN
LOR GÖSTERİLERİ İZLİYOR. 1 MİLYON NÜFUS- EMİRLİKLERİ ETKİLEMİYOR. ZİRA YALNIZ 1980
LU EMİRLİKLERDE ALTI ULUSLARARSI HAVA YILINDA BURAYA AKACAK PETROL SERVETİ
ALANI VAR. ALÜMİNYUM TESİSLERİ KALİFİYE 1 TRİLYON 600 MİLYAR LİRA.

Basra Körfezi Emirlikleri'nde petrol sayesinde yapılar, havaalanları Birleşik Arap Emirlikleri'nde
kazanılan akıllara durgunluk veren servet, hatalı ya- bir milyon insan yaşadığı halde, 6 havaalanı var
tırımlarda adeta çölün kumlarına gömülüyor. Körfez Bunlar mimari açıdan birbirinden güzel dev yapılar
Emirlikleri bu hatalı yatırımlarla dolu... Ancak günde bir veya iki uçak iniyor buralara.
Dubai Şeyhi ve Birleşik Arap Emirlikleri Hükü- Yakın zamana kadar, sadece deve kılından ça-
met Başkanı Raşid Bin Said'in 17 ay önce büyük tö- dırların kurulduğu bu bölgede beton gökdelenler,
renlerle hizmete açtığı dünyanın en büyük tersane- kimya tesisleri, rafineriler, elektrik santralları, de-
sinde, bugüne dek tek bir gemi bile bakıma alınmadı. niz suyundan tatlı su yapan tesisler, birbiri ardın,
Dev tankerlerin bakımı için düşünülen bu süper ter- dan yükseliyor. Bedevilerin torunları Cadillaclar,
sanenin maliyeti 250 milyar lira. Toyotalar ve Mercedesler içinde çöle açılan geniş
Orta Doğu'nun en büyük yükleme limanı «Port otoyollarda geziniyorlar. Yakın tarihlere kadar gö-
Raşid» de ancak arasıra bir gemi görülüyor. 72 ge- çebe bir toplum olan Emirlikler ı halkını atom çağı-
minin aynı anda yükleme boşaltma yapabileceği bu na, füze temposuyla getirme istekleri, giderek artı-
liman Dubai'nin hatalı yatırımlarından bir başkası. rılan petrol fiyatları sayesinde, akıllara durgunluk
Cebel Ali'de kurulan yeni dev alüminyum tesisleri, verecek kadar yükselen gelirlerle finanse ediliyor.
bu karmaşık fabrikayı çalıştıracak 1500 kalifiye ele- 25 TRİLYONLUK HARCAMA
man eksikliği nedeniyle henüz hizmete geçemedi. Du-
OPEC ülkeleri, 1973 ile 1978 yılları arasında pet-
bai sınırına yakın bir yerde Şeyh Raşid'in yaptırdı,
rol gelirlerinden 25 trilyon lirayı yatırımlara harca-
ğı Arap dünyasının en yüksek binası, 39 katlı otel
mış durumdalar. Bugüne dek 159 litrelik bir varil
ve işhanı yarı yarıya boş durumda.
petrolün fiyatını tam 15 kez artıran OPEC ülkeleri,
1971 yılında biraraya gelerek Birleşik Arap E- son Cezayir toplantısında üretimi d a h a kısıtlayıp,
mirlikleri'ni kuran, o zamana dek birbirlerine rakip fiyatlara daha da zam yapmayı kararlaştırdılar.
yedi emirlik, çok kısa zamanda çpk fazla yatırıma Emirliklerin Maliye Bakanı Dr. Abdül-Rahman
gittiler. Yalnız geçtiğimiz yıl 1 trilyon 300 milyar li- Salem El-Atıki, «Biz dürüst bir iş adamı gibi davra-
ralık petrol geliri sağlayan Emirlikler, şimdilik böy- nıyoruz. Piyasanın verebileceği ücretleri petrolümüz
lesine hatalı yatırımlar önemli sorun oluşturmuyor. için istiyoruz.» diyor. Bunun dünya ekonomisine ne
Emirliklerin Devlet Başkanı ve Abu Dabi Emır- denli zarar verebileceğine aldırış etmiyor. Dr. Atıki,
liği'nin Şeyhi Zayed Bin Sultan El-Nahyan, 5 sn- «Batı dünyası geçmişte Arap Yarımadası'nı sömür-
ray birden yaptırdı. Ayrıca El Ruveys kentinde bü- mesinin cezasını çekmelidir.» diyor.
yük bir endüstri bölgesi kurdu ve Münih Olimpi-
HERŞEY VAR
yat Stadyumu'ndan bir kat daha büyük, 160 bin ki-
şilik bir stadyum inşa ettirdi. Stadyumda şimdilik Kuşkusuz, Körfez Emirlikleri'ne petrol zenginli-
yalnız folklor gösterileri yapılıyor. Sadece Ahu Da- ği olumlu ilerlemeler de getirmiş. Sağlık hizmetleri
bi'de 15 bin konut boş durumda. Bu küçük emirlik- ve öğrenim parasız çok iyi gelişmiş. Evler ve apart-
te halen mevcut uluslararası havalanma ek olarak man daireleri inanılmayacak kadar ucuz. Alış gü-
daha büyük ikinci bir alanın yapımı planlanıyor. cü yüksek ve tüketime sunulan mallar arasında bir
kuş sütü eksik.
1 MİLYONLUK ÜLKEYE Çöl ülkelerinin zenginliğinden 1 milyon 600 bin
8 HAVA ALANI yabancı İşçi de yararlanıyor. Bu işçilerin politik a-
Şeyhlerin gösteriş için en çok önem verdikleri
Milliyet John FERCSEY
7 Ağustos 1980
GERÇEK Mİ, SÖYLENTİ Mİ?

Ortaasya'da İslam gelenekleri


Sovyet komünizmi'nden daha güçlü
AMERİKA'DA AFGANLILAR, AFGAN dam kaybetmiştir. Ve sonunda, yanlarında, ele ge-
GERİLLALARININ SOVYET TOPRAKLARINA çirdikleri birkaç Kalaşinkof tüfeği olduğu halde, yi-
SIZIP SINIR KORUMACILARIYLA ne Amuderya nehrini geçerek geri dönmüşlerdir.»
ÇATIŞTIKLARINI, POLİS NOKTALARINI Sovyet basını, bu olaydan sözetmemiş ve Batılı
ATEŞLEYİP DEPO VE MAĞAZALARI gözlemciler, bunu kuşku ile karşılamışlardır. Fakat
YAKTIKLARINI TELEFON VE TELGRAF Afganlı mülteciler, Sovyet topraklarına yapılan bu
TELLERİNİ KESEREK HABERLEŞMEYİ sürpriz akının bir gerçek olduğunda ve gözüpek ge-
ENGELLEDİKLERİNİ İLERİ SÜRÜYORLAR. rillaların, kabileler bakımından kendileriyle ilişkile-
Afgan gerillalarının Sovyet topraklarına sızıp sı- ri bulunan yerel halktan yardım gördüklerinde ısrar
nır korumacılanyla çatıştıkları, polis noktalarını a- etmektedirler.
teşleyip depo ve mağazaları yaktıkları, daha da ileri Çok önemli olan bir soru şudur : Moskova, Sov-
"gidip telefon ve telgraf tellerini sökerek, haberleş- yetler Birliği'ndeki Müslümanlara güven duymak-
meyi engelledikleri söylentileri New York'ta kulak- ta mıdır, yoksa onların gelenekleri Sovyet komü-
tan kulağa yayılmaktadır. nizminden daha mı güçlüdür? Anlaşıldığına göre,
Söylentinin kanağını, çoğunluğunu New York- ortada bir güvensizlik vardır. Kremlin; «Müslüman
un Brooklyn semtinde oturan, bir bölümü de Queen- Cumhuriyetlerini denetim altında tutabilmek için
in bazı bölgelerinde yaşayan Afganlı küçük gruplar üst düzeydeki yönetim görevlerini etnik Ruslara
oluşturmaktadır. Bunların da, haberi, bir milyondan vermek suretiyle eski sömürge yöntemlerini kullan-
fazla Afganlının kamplar halinde yaşadığı Pakistan- maktadır.
dan bir süre önce New York'a gelen mültecilerden Ateizm'in (Tann'ya inanmama) devlet politika-
öğrendikleri ileri sürülmektedir. Bu kamplarda ge- sı olduğu Sovyetler Birliği, Endonezya, Pakistan ve
nellikle kadınlar, çocuklar ve yaşlılar yaşamaktadır; Hindistan'dan sonra Müslüman nüfusun ençok bu-
gençler ise, saldırıcılarla savaşmak üzere, ülkelerine lunduğu dördüncü ülkedir. Sovyetler Birliği'nin altı
dönmüşlerdir. cumhuriyetinde (Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızis-
Afgan gerillalarının Sovyet topraklarına sızma- tan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan) yakla-
ları, ortalığı birbirine katmaları mümkün müdür? şık olarak 50 milyon Müslüman yaşamaktadır ve bu
Bağdıkistan Özgürlük Grubu'nun anlattıkları bölgedeki nüfus artış oranı, son on yıl içinde yüzde
doğruysa, mümkündür : 30 artış göstererek, öteki Sovyet bölgelerini geride
Şöyle ki : bırakmıştır. Kremlin'i düşündüren bir başka sorun
«Ruslar Afganistan'a saldırmışlardır, fakat Af- da, bu cumhuriyetlerde özgürlük için dinssl bir kay-
gan savaşçıları da Sovyet topraklarına nüfuz edip naşmanın meydana gelmesi ihtimalidir.
girebilirler. Bir «akm» da yer alan 30 kadar gerilla, Halen Sovyetler Birliği'nde Bakü, Taşkent, Ufa,
küçük sandallarla Amuderya nehrini geçmişler ve ve Buinaksk'da olmak üzere, dört müftülük, 200
Sovyet sınır kenti Nizhni Pyaniz yöresinde beş gün büyük ve 1.000 kadar da küçük cami bulunmakta-
dolaşmışlardır. Sınır muhafızlarıyla çatışmışlar, polis dır. Ramazan'ın kutlanması her yıl önemli bir olay
noktalarına ateş etmişler, depo ve mağazaları yak- olur. Fakat Buhara ve Taşkent'te 40-50 kadar öğren-
mışlar, haberleşme tellerini kesmişlerdir. Karışıklı- ci için sadece iki seminer düzenlenmekte ve İstanbul
ğa neden olmuşlar ve karşılıklı açılan ateşte sınır veya Delhi yoluyla Hac'a gitmek üzere yalnız 25
muhafızlarını öldürmüşler ve kendileri de birçok a- kişiye izin verilmektedir.

çıdan hiç bir hakkı olmamasına karşın, kazançları petrolümüz 20 yıl sonra tükenecek. Bundan sonra ne
çok iyi. Çöpçülük gibi işleri daha çok Hintli ve yapacağız?» diye soruyor.
Pakistanlılar yapıyor. Kalifiye işlerde ise, Mısırlı, Ancak şimdilik bu itirazlara aldırış eden yok.
Filistinli ve Türk uyruklular çalışıyor. Daha geçtiğimiz ay, Emirlikler Devlet Başkanı Şeyh
Bununla birlikte süper kazançlar ülkesinin büt- Zayed 10 bin kişilik çöl kenti El Ayn'de yeni bir
çelerine girmeden, birkaç ailenin kasalarını doldu- uluslararası havaalanının yapımına başlanacağını
ruyor. Hatalı yatırımlar konusunda aklı başında açıkladı. Ama bir havaalanı için harcanacak 100
bazı kişiler seslerini yükseltmeye başladılar. Ahu milyar lira ne ki? 1980 yılı içinde Emirlikler'in yal-
Dabi'nin genç Planlama Bakanı Said Gobaş, israfın nız petrolden kazanacakları para 1 trilyon 600 mil-
durdurulmasını istiyor ve, «Böyle devam edersek. yar lira...
Türkiye
25 Temmuz 1980

Kamboçya'nın eski Başbakanı Khiev Samhan


Sosyalizmin bir çare olmadığını acı tecrübeden
sonra öğrendik
DIŞ HABERLER SERVİSİ olmak için sosyalizmin en doğru yol olduğunu dü
Newsweek muhabiri Jaınes Priangle, Kızıl Kmer şünmüştüm. Fakat Hanoi ile yaptığımız acı tecrübe-
Başbakanı ile bir röportaj yaptı. den sonra sosyalizmin bir çare olmadığını öğren-
«İdealim müreffeh, işleri yolunda, sağlıklı müs- dik. Sosyalizm bizi sadece Sovyet blokuna bağlaya-
takil, bir Kamboçya idi. Bunda muvaffak olmak caktı. Milletim ise yok olacaktı. Bu noktadan bakıl-
için sosyalizmin en doğru yol olduğunu düşün- dığında sosyalizmin bir mânsı yoktu.
müştüm. Fakat Hanoi ile yaptığımız acı bir tec. Soru : Kamboçya'nın menfaati için başka ide.
rübeden sonra sosyalizmin bir çözüm olmadığını olojiler mi aradığınızı söylemek istiyorsunuz?
öğrendik..» Cevap : Şimdiki mesele millietmizin ayakta kal-
Priangle : — Bati f Vietnam'ın Kamboçya'yı iş- masıdır. Bilhassa Kamboçya gibi küçük bir ülkede
galini kuvvetle kınıyor, fakat Kamboçya dehşetle eş sadece şimdisi için değil gelecek nesiller için de bu®
anlamlı bir kelime haline geldi. Geçmişte yapılan bir promlemdir.. Gayemiz Vietnam askerinin tama-
hataları kabul ettiniz. Onlar nasıl oldu ? men çekilmesidir. İşte ondan sonra Kamboçya hal-
Khiev Samhan — Bizim bazı büyük hatalarımız kı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği kontrolün-
oldu. Ve ifrata kaçtık. Fakat bundan toplu katliam- de hür seçimle bir hükümet seçecektir. Yeni bir a-
lar olduğunu çıkarmak doğru değildir. Bunlar köklü nayasa ve parlamenter sistemle milletin hak ve hür-
yanlışlıklar değildi. Sistemli bir politika halinde de riyetlerini garanti edeceğiz.
değildi. Eğer biz halkımızı öldürsek ya da kılıçtan
Soru : Prens Norodom Sihanuk sizden bahseder-
geçirseydik onların 250.000 kişilik Vietnam ordusu-
ken hep ılımlıydı. Şimdi sizin teşebbüslerinize ka-
na karşı koymasına nasıl muvaffak olabilirdik? Bun-
tılması için ikna edebileceğinize inanıyor musunuz?
ları kendimizi temize çıkarmak için söylemiyorum.
Ama eğer halkımızın desteğini kazanmasaydık na- Cevap : Ona kapımız her zaman açıktır.
sıl savaşabilirdik? Millet bizim yaptığımız hataların Soru : Birleşik Amerika Devletlerinin Kamboç-
tamamen farkında, bununla beraber bizim vatan- ya ve bütün bu bölge hakkındaki tutumunu nasıl
perver olduğumuzu da biliyor. görüyorsunuz?.
Soru : Pol Pot'un bu hatadaki sorumluluk payı Cevap : Amerika Birleşik Devletlerine, Heng Sam-
ne kadar ve şimdi onun durumu ne? rin rejimini tanımadığı için çok müteşekkiriz. Ümit
Cevap : Biz liderler olarak manevi bakımdan ederiz. Gene Amerika Birleşik Devletleri Vietnam'ın
sorumluyuz. Pol Pot samimi bir vatanperverdir ve geri çekilmesi ve Kamboçya'nın geleceğine kendisi-
halk bunu biliyordu. Politik sahada söz sahibi de- nin karar vermesi için desteğini devam ettirir. Bu
ğildir. sadece Kamboçyalıların hayatını kurtarmakla kal
Soru : Sizin fikirleriniz Kamboçya inkılabında maz, bölgedeki bütün insanların da sulhunu sağlar.
takib edilecek yol olarak kabul ediliyor, geriye ba- Merkezi bir Kamboçya, Vietnam'ın G. Doğu As-
karak değişik neler yaptınız? ya'ya saldırısına bir engel teşkil edecektir. Ve işte
Cevap : İdealim müreffeh, işleri yolunda, sağ- Tayland'a yapılan son saldın, Vietnam'ın Sovyetle-
lıklı, bağımsız bir Kamboçya idi. Bunda muvaffak rin yayılması için bir üs olduğunu göstermiştir.

DÜNYA

23 Aralık 1980 ANKA Daha önce Tahran'da görevli


ANKARA - İran ile Batılı ülke- iken Ankara'ya atanan Batılı dip-
ler arasında diplomatik ilişkilerin lomatlar arasında Federal Alman-
«Tatsız bir döneme» girmesinden ya'nın Deniz Ateşesi Mahren Holtz
Tahran'daki batılı sonra, bu ülkelerden bazıları Tah- da bulunuyor.
ran'daki görevlilerini Ankara'ya İsviçre Elçiliği'nde görevli Dip-
diplomatlar Ankara'ya atamaya başladılar. lomat Hans Peter Schoni de Tah-
atanıyor Belçika'nın Ankara'daki yeni ran'dan geri çağrıldıktan sonra
Büyükelçisi Van Der Kerckova'da, Ankara'daki İsviçre Büyüklçiliği-
Tahran'dan Başkente geldi. nde görer başladı.
Milliyet Kasım YARGICI — LONDRA
22 Temmuz 1980
TIMES GAZETESİNE GÖRE :

Nato uzmanları •<<Türkiye'ninyanımızda


olması dahi çok önemlidir»
Türkiye'nin NATO için strate- dusunun yarısı Trakya'da ve bo- Dışişleri Bakanı Hayrettin
jik önemini inceleyen bir yazıda ğazlarda bulunmaktadır. Erkmen, Times muhabirine verdi
«Times» gazetesi, savunma uzman- ği bir demeçte, «NATO bir savun-
Gazeteye göre, boğazlarda ve-
larına Atfen, «Türkiye'nin en bü- ma teşkilâtıdır ve topraklan kesin-
rilen bu önem Doğu'daki Türk -
yük stratejik değeri yanımızda likle belirlenmemiştir. Bu toprak-
Sovyet sınırının önemini de azalt-
olmasındadır» demiştir. ların dışında olanlar NATO'yu il-
mamaktadır. Nitekim Üçüncü Or-
du 16 Sovyet tümenini bu bölge- gilendirmez. Bunun içindir ki, A
Gazete, bu stratejik önemden merikalılar Güney Batı Asya'da
dolayı da Birleşik Amerika ve Ba- ye bağlı kılmaktadır. Fakat NATO
uzmanları Sovyetlerin Orta-Doğu'- ve Hint Okyanusu'nda tek başla-
tı Avrupa'nın Türkiye'ye iktisadi rına hareket etmektedirler» de-
ve askeri yardım yağdırdıklarını n u n petrol bölgelerine inmek iste.
dikleri zaman Türkiye'den geçme- miştir.
belirterek özetle şöyle devam et-
miştir : ğe çalışacaklarına ihtimal verme- Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
mektedir. Bunlara göre_ Sovyetler güçleştirilmesi karşısında Yuna-
«Türkiye deyince akla hemen için Güney'e inmenin en tabiî ve nistan'ın endişe duyduğunu, Yu-
yarım milyon gözü pek Türk as- kolay yolu İran'dır. nanlıların, Türklerin Ege adaları,
kerinin Kafkasların ötesinden ge. n a saldıracakları korkusu içinde
«Türkiye, bu bölgede, NATO yaşadıklarını belirttikten sonra
lebilecek Sovyet ordularını dur-
topraklarından çok, NATO çıkar- Türkiye'nin böyle bir niyeti bu-
durduğu tasvirleri göz önüne gel-
ları için yapılacak bir çatışmanın lunmadığını eklemiştir.
mektedir. Türkiye'nin en büyük
içine girecek midir?»
stratejik değeri yanımızda olması- Gazete, NATO cephesinde tek
dır. Savunma uzmanlarına göre, Gazete, Türk yöneticilerine zayıf noktanın bu olduğunu, onun
Türkiyesiz ve boğazların kontrolü Atfen cevabın «hayır» olduğunu için Batı'nın Türkiye ile Yunanis-
olmadan Batı'nın Akdeniz'deki üs- ve iktidar ile muhalefetin anlaş- tan'ı birbirlerine yakınlaştırmak
tünlüğü bir rüyadan ibaret kala- tıkları ender konulardan birinin için bir şeyler yapması gerektiği-
caktır. Bunun içindir ki, Türk or- de bu olduğunu belirtmiştir. ni ileri sürmüştür.

GÜNAYDIN Muammer ELVEREN


14 Mayıs 1980
BRÜKSEL dik ve durumumuzun özelliği ba-
NATO yetkililerinin İran ko- kımından o konuda tutumumuzun
nusunda Türkiye'nin izlediği poli-
tikayı beğenmedikleri sık sık ifa-
NATO, İran değişik olacağını bildirdik. Biz İ-
ran'la komşuyuz, tarihi bağlarımız
de edilirken, Dışişleri Bakanı Hay- geçmişte teşekkül etmiş ve gelece-
rettin Erkmen Brüksel'de gazete-
cilerin bu konudaki sorularına il-
konusunda Türkiye'ye ğe de dönüktür. Bu durumda müt-
tefiklerimizin bizim durumumuzu
ginç cevaplar verdi. Erkmen'in bu özellikler içinde mütalaa etme-
NATO'nun kendilerine baskı yapıp
yapmadığı konusunda açık konuş-
baskı yapıyor leri gerekir» dedi.
İran Dışişleri Bakanı Kutbza-
mamasına rağmen Brüksel'deki
diplomatik çevreler, oldukça önem- de'nin «Üslerin İran'a karşı kulla-
li bir baskının yapılmakta oldu- Erkmen şöyle dedi: «İran'a karşı nılmaması halinde ( Türk hüküme.
ğunu söylediler. girişilen hareket yani batılılar ta- tinden söz aldık» şeklindeki de-
rafından benimsenen şekli mayıs mecinin de NATO müttefiklerince
İran'a uygulanacak ekonomik 17'sinde görüşülecek biz ise bu ko- eleştirildiğini hatırlatan bir gaze-
ambargo ile ilgili olarak, NATO nuda daha evvelden fikrimizi açık- teciye de Erkmen, «Müttefiklerimi-
müttefiklerinin «Türkiye İran ko- lamıştık. İran'a uygulanacak mü- zin y u k a n d a açıkladığım özellikler
nusunda bir müttefik gibi davran, eyyidelerin yardımcı olmayacağını içinde Türkiye'nin durumunu mü-
mıyor» sözlerini sarfettiklerini ha- hatta yararlı olmayacağını ve talaa etmesi gerekir.» şeklinde ce-
tırlatan bir gazeteciye, Hayrettin hatta zararlı olabileceğini söyle- vap verdi.
Tercüman
10 Ağustos 1980 ABD SİLAHLI KUVVETLER DERGİSİ'NDE YA-
YINLANAN RAPORUN SON BÖLÜMÜNDE
ÜLKEMİZİN İÇİNDE BULUNDUĞU BUNALIM
LARA ÇARE ARANIYOR.

«Türkiye için ucuz tedavi şekli yok»


• -BATI TÜRKİYE'YE KESİF BİR EKONOMİK YAR- ayakta kalması isteniyorsa, böyle bir konsorsiyum
DIM YAPMA DURUMUNDA.. lafta bırakılmayıp hemen tatbike geçilmelidir. Tür-
kiye, IMF'nin şartlarına bağlı kalarak, ekonomik sa-
• ÖNGÖRÜLEN TEKLİFLER ARASINDA ORDU vurganlığa dönmeden, titiz bir kemerleri sıkma
MEVCUDUNUN 300 BİNE İNDİRİLMESİ VE EKO- programı icrasiyle yardımları kullanmalı, ekonomi-
NOMİDE BAŞARISIZ KİT'LERİN YERİNE ÖZEL sini yetersiz devlet kuruluşları yerine özel sektöre
SEKTÖRE YER VERİLMESİ DE VAR. açmalıdır.»
Raporun askeri reçetelerle ilgili kısmında ise, şu
WASHİNGTON (AKAJANS) tekliflere yer verildi •.
Amerikan Silahlı Kuvvetleri'nce Türkiye hakkın- «Türkiye askeri meselelerini az bir yardım ve
da hazırlanan ve sadece ordu içi dağıtıma tabi «Ar- teçhizatla çözümlemeye teşebbüs ederse, batıdan
med Forces Journal» dergisinin Haziran sayısı va- hiçbir zaman alamayacağı yardım taleplerini tek-
sıtasıyla, Amerikan Silahh Kuvvetler mensuplarına rarlamaya devam edecektir. Bu sebeple askeri mü-
duyurulan raporun son bölümünde Türkiye'nin bu- essiriyetini arttıramayacaktır.
nalımdan çıkabilmesi için yollar üzerinde duruldu Türkiye'de en iyi hal tarzlarından biri 556 bin
ve «Ucuz tedavi şekli yoktur» denildi. Rapordaki kişilik Türk Ordusunu, Kara, Deniz, Hava ve Jan-
teklifler arasında 556 bin kişilik Türk ordu mevcu- darma Genel Komutanlığı dahil olmak üzere 300 bin
dunun 300 bine indirilmesi, ekonomide başarısız kişiye indirmektir. Türkiye bu azaltma ile bazı fera-
devlet teşekkülleri yerine özel sektöre yer verilme- gatler konusunda k a r a n kendi vermek durumunda-
si, batının da yardımları lafta bırakmayıp süratle dır.
tatbike geçmesi yeraldı. Türkiye, Amerikan ve Avrupa ülkelerinden ih-
YENİ MARSHALL PLANI İSTENİYOR tiyacı bulunan ekonomik yardımları alabilmek için
Kıbns meselesi ve Yunanistan'ın NATO'nun askeri
Raporda IMF'nin istediği sert tedbirlerin netice- kanadına dönüşü konusunda bir takım tavizler ver
de başarı şansı bulunduğu kaydedilerek ı Türkiye'- mek zorunda olduğunu da unutmamalıdır.»
nin bir iki yıl içinde 20-30 milyarlık bir hibe ve kre-
diye ihtiyacı olduğu anlatıldı. Türk halkının ekono- Raporda daha sonra_ Amerika'nın yeterli yar-
mik buhrandan sıyrılabilmesi gayesiyle a n a mallar dım meblağı ayırmadığı için Türkiye'deki bazı silah
üzerindeki gümrük ve fiat kontrollarının hafifletil- tesislerinin modernizasyonunun sağlanamadığı, (

mesi gerektiğine işaret edilen raporda şöyle denildi : tersanelerin geliştirilemediği kaydedildikten sonra
şöyle denildi :
«Türkiye'nin bir Marshall planı gibi kesif bir «Batı için Türkiye'ye kesif bir ekonomik yardım
yardım ve gayretlere ihtiyacı vardır. Amerika, Av. yapma durumu mevcuttur, ancak, Türkiye'nin (Ken.
rupa ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin içinde bulu- di kendinin kurbanı) olduğu hakikatim inkâr bir
nacağı bir yardım konsorsiyumunun kurulacağın- hayli güçtür. Batının yaptığı hatalar, Türk politika^-
dan bugünlerde bahsedilmektedir. Eğer Türkiye'nin cılann yaptığı hatalara oranla çok azdır.»

GÜNAYDIN
WASHİNGTON — Birleşmiş Mil- dan beri amaçlarından çok uzak-
letler'e, Amerika'nın yeni temsil- lara saptığını da sözlerine ekle-
9 Ocak 1981 cisi olarak atanan Bayan Jeane di.
J. Kirkpatrick dün yaptğı bir ko- Georgetown Üniversitesi'nde
Kadın temsilci sert konuştu :
nuşmada «Birleşmiş Milletler, A- profesörlük yaptığı yıllarda sözü-
merika ve müttefiklerine karşı bir nü sakınmaz konuşmalar yapmak-
«Çıkarları zedelenirse tavır takındığı takdirde, Amerika la tanınan Bayan Kirkpatrick, Bir-
bu örgütten çekilmelidir.» dedi. leşmiş Milletler'den çekilme fikri-
Amerika Birleşmiş 53 yaşındaki Bayan Kirkpatrick nin tamamen kişisel olduğunu ve
konuşmasında aynca, Birleşmiş Reagan yönetiminin bu konuda n e
Milletler den çekilmeli» Millletler ö r g ü t ü ' n ü n İkinci Dün- gibi tavır takınacağını bilmediğini
ya Savaşı'ndan sonra kurulmasın- de belirtti.
Milliyet
Mümtaz SOYSAL
13 Ocak 1981

KARDEŞLİK
Şu günlerde en sık duyacağınız söz herhalde bu Türkiye'deki rejim, özellikle terör sorununu ye-
olacak. Pakistanlılarla Türkler bir araya gelince kar- nemeyen bir parlamenter sistemin yerine geçti.
deşlik sözü edilmeden olmaz. Hint kıtasmdaki Türk-
Moğol istilâlarından kalma ırk akrabalıkları bir Şimdi, her ikisi de, yerini aldıklan partiler sis-
yana, İstiklâl Savaşı sırasında Hindistan Müslüman- teminden boşalan boşluğu dolduracak bir dünya gö-
larının Türkiye'ye gösterdikleri yakınlık unutulacak rüşü ve bir eylem kılavuzu oluşturmaya çalışıyorlar.
cak gibi değildir. !
Ziya-ül-Hak, izlenecek çizgiyi İslâm'da buldu.
Onun içindir ki, Ziya - ül - Hak'm gelişi, yeniden Ceza yasalarından başlayarak ekonomiye doğru çe-
ısıtılmasına gerek olmayan bir sıcaklığı tazelemek şitli alanlarda İslâm'ın ilkelerini uygulamaya çalışı-
gibi basit bir nedene bağlı olamaz. yor. «Zekât» ı temel alan bir servet vergisi sistemin-
den tutun da, faizsiz bir bankacılığın kısmen uygu-
Yeni yöneticilerle tanışma ziyareti de diyemez- lanmasına kadar ilginç denemeleri var. Bütün bun-
siniz buna. ların asıl gerek duyulan ekonomik ve sosyal yapı
Şimdiki görüşmeler, böylesine amaçlan aşan değişikliğini ne ölçüde sağlayacağı hayli tartış-
bir anlam taşıyor olmalı. malı.

Diplomatik düzeyde yapılacak görüş alışverişle- Türkiye'de ise, özellikle Atatürk yılının da yar-
rinin temelindeki sorunlar uzun uzun anlatılmaya dımıyla Kemalizm yeniden ön plandadır. Kemalizm,
değmeyecek kadar açık. Pakistan'da yapılmak istenenin tam tersine, laikliğe
ağırlık veren, ekonomide ve sosyal yapıda dine da-
Pakistan, Afganistan'daki Sovyet varlığının ta- yalı çözümleri reddeden bir inanç sistemi.
sası içindedir. Bunu yalnız mülteciler sorunu olarak
Her iki tutumun sorunlan şimdiye kadar ne öl-
kendi toplum yapısı içinde duymakla kalmıypr, Bas-
çüde çözdüğünü ve nelerin çözümlenmeden kaldığı-
ra Körfezi çevresinde döndürülen karşılıklı hesapla-
nı karşılaştırmak çok ilginç olabilir.
n n bölgeyi nerelere sürükleyeceğini de endişeyle
düşünüyor.
Asıl görüş alışverişi, demokrasiye dönüş sorun-
Ama, bu telâşla kendisini CENTO'ya benzer ye- ları bakımından olacaktır herhalde.
ni bir askeri paktın kollanna bırakmak niyetinde
de değil. Ziya-ül-Hak, çeşitli dönemlerde yaptığı vaadle-
re karşın bu dönüşü bir türlü gerçekleştiremedi ve
Türkiye ise, aynı hesaplar bakımından tek yan- hep sözü edilen seçimler ertelendikçe ertelendi. En
lı bir baskı altında. Körfez bekçiliği için üzerine büyük endişesinin ülkeyi «eski politikacılar düzeni»ne
yüklenenler var. yeniden terketmek olduğu biliniyor, öyle bir düzen
istiyor ki, hem çok partili yaşama dönülmüş olsun,
Yöneticiler arasındaki görüş alışverişi, körfez hem de başında bulunduğu ordu Pakistan üzerinde-
çılgınlığının tırmanışını önleyici bir sağduyu çizgi- ki vesayetini yine etkili biçimde sürdürsün. Aradı-
si oluşturabilirse ve özellikle İran - Irak savaşının ğı formülü hâlâ bulmuş değil.
durdurulmasında yararlı olabilecek bir plan gelişti-
rebilirse, kardeşlik sözlerinin ötesinde somut bir Pakistanlılar, ta eskiden beri, böyle bir formü-
adım atılmış olacak. lün Türkiye'de bulunduğuna, 1961 Anayasası'nın bu-
nu sağladığına inanırlar. Millî Güvenlik Kurulu'nun
Ama, herhalde, görüş alışverişinin asıl ilginç ola- sistem içindeki ağırlığı, genelkurmay başkanlarına
cağı alan, diplomasinin ötesinde rejim sorunlarına tanınmış olan özel yer, bir istisna dışında bütün
sarkan alan. O alanın konulan belki de diplomat- cumhurbaşkanlannm hep eski asker oluşlan onlar-
ların bulunmadığı görüşmelerde, başbaşa konuşuldu- da bu izlenimi yaratmıştır.
ğu zaman ele alınacak.
Olaylar, varolduğu sanılan vesayetin tam ola-
Her iki ülkenin rejiimleri de, seçimlerle kurul- rak etkili olmadığını gösterdi ve sistem çöktü. Bun-
muş parlamentolu düzenlerin ardından gelen reiim- dan sonrası için yeni formüller aranacağı da mu-
ler. hakkak. i
Ziya-ül-Hak, şüpheli işlemlere bulaşmış ve baş- Bulunmamış formüllerin alışverişi olmaz ama,
langıçta uyandırdığı umutlardan sonra beklenildiği yine de, bu çeşit alışverişler hiç olmazsa, formül
kadar başarılı olamamış bir Bhutto rejimini devire- bulmanın pek sanıldığı kadar kolay olmadığını da-
rek işbaşına geldi. h a iyi anlamak bakımından yararlıdır. ı
AVRUPA
Ekim/1980

Ülkelerin Karşılaştırmalı İstatistikleri


1. Bellibaşlı ülkelerin nüfusları BELLİ BAŞLI ÜLKELERİN PAZAR FİYATLARIYLA
(1977 yılı ortası). (Nüfusu 20 mil- NÜFUSLARI (1977 ortası) (') GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA (')
yondan yukarı olan ülkeler).
(Milyon) ($ Milyar)
2. Pazar fiyatlarıyla gayri safi milli
hasıla, 1977 (Gayri safi milli ha- 1 Çin 849.0 1 A.B.D. 1874.3
sılası 20 milyar doların üzerinde 2 Hindistan 631.7 2 SSCB 780 9
olan ülkeler). 3 SSCB 259.1 3 Japonya 642.2
3. Pazar fiyatlarıyla kişi başına 4 ABD 216.8 4 Almanya 500.9
gayri safi milli hasıla, 1977 (Ki- 5 Endonezya 133.5 5 Fransa 337.1
şi başına gayri safi milli hası- 6 Japonya 113.9 6 Çin 346.4
lası 1500 doların üzerinde olan 7 Brezilya 113.2 7 İngiltere 247.2
ülkeler). 8 Bangladeş 82.7 8 Kanada 197.0
9 Nijerya 79.0 9 İtalya 194.5
4. Ülkeler itibariyle ihracat (1977)
10 Pakistan 73.4 10 Brezilya 157.7
(ihracatı 5 milyar doları aşan
11 Meksika 64.2 11 İspanya 115.7
ülkeler).
12 F. Almanya 61.4 12 Polonya 109.5
5. Ülkeler itibariyle ithalat (1977) 13 İtalya 56.4 13 Avustralya 103.2
(İthalatı 5 milyar doları aşan ül- 14 İngiltere 55.9 14 Hollanda 99.1
keler) . 15 Fransa 53.1 15 Hindistan 97.4
16 Vietnam 50.4 16 Doğu Almanya 82.9
17 Filipinler 44.5 17 İsveç 76.4
18 Tayland 44.1 18 İran 75.1
19 Türkiye 41.9 19 Belçika 74.6
20 Birleşik Arap Cumhuriyeti 39.2 20 Meksika 71.0
21 Güney Kore 36.5 21 İsviçre 63.1
22 İspanya 33.2 22 Çekoslovakya 61.5
23 Polonya 34.7 23 Türkiye 46.6
24 İran 34.5 24 Avusturya . 46.2
25 Burma 31.5 25 Suudi Arabistan 46.1
26 Etyopya 29.4 23 Arjantin 45.1
27 Güney Afrika 26.8 27 Yugoslavya 42.6
28 Zaire 26.1 28 Danimarka 41.0
NOTLAR 29 Arjantin 26.1 29 Endonezya ' 40.6
1) Değişebilir rakamlar 30 Kolombiya 25.0 30 Güney Afrika 36.0
31 Kanada 23.3 31 Venezüella 35.9
2) İhracat rakamları belli olmadığı 32 Yugoslavya 21.7 32 Norveç 34.6
için, ithalat yapan ülke tarafından 33 Romanya 21.7 33 Romanya 34.6
bildirilen rakamlardan faydalanıla- 34 Nijerya 33.3
rak hesaplanmıştır. 35 G. Kore 29.4
3) Arnavutluk, Bulgaristan, Çin, 36 Finlandiya 29.2
Küba, Çekoslovakya, Doğu Alman, 37 Macaristan 27.4
ya Macaristan, Moğolistan, K. Kore- Karşılaştırma için : 3 3 Yunanistan 26.0
K, Vietnam, Polonya ve SSCB ile 39 Bulgaristan 22.8
yapılan ticaret hariç. AET (Dokuzlar) 259.1 4 0 Filipinler 20.2
Hollanda 13.9
4) Bu ülkelere ihracat yapan ülke- Bel
lerin ihracat rakamlarından fay- Çika 9 8
Karşılaştırma için
Portekiz 9.8
dalanılarak hesaplanmıştır. Yunanistan 9.2 AET (Dokuzlar) 1556.2
5) Arnavutluk, Bulgaristan, Çin, Danimarka 5.1 Portekiz 18.1
Küba, Çekoslovakya, D. Alman- İrlanda 3.2 İrlanda 9.2
ya, Macaristan, Moğolistan, K. Ko- Lüksemburg 0.4 Lüksemburg 2.6
re, K. Vietnam, Polonya ve SSCB
île yapılan ticaret hariç. Kaynak : World Bank Atlas 1978 Kaynak : World Bank Atlas 1978
PAZAR FİYATLARIYLA ÜLKELER İTİBARİYLE ÜLKELER İTİBARİYLE
KİŞİ BAŞINA İHRACAT 1977 (Fob) İTHALAT 1977 (Cif)
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA O (İhracatçı ülkelerin beyanına (İthalatçı ülkelerin beyanına
göre) göre)
ıL>oıarı ( p a r a n t e z içinde ülkelerin 1976 (Parantez içinde ülkelerin 1976
1 Kuveyt 12700 ihracatına göre sıralanışları) ithalatına göre sıralanışları)
2
!svi«re 9 9 6 0
(Milyar Dolar) (Milyar Dolar)
3 isveç 9250
4 A.B.D. 8640 1 (1) ABD 120.2 1 (1) ABD 156.7
5 Norveç 8540 2 (2) Almanya 118.0 2 (2) F. Almanya 101.4
6 Kanada 8450 3 (3) Japonya 81.1 3 (3) Japonya 71.3
7 F. Almanya 8160 4 (4) Fransa 65.0 4 (4) Fransa 70.5
8 Danimarka 805° 5 (5) İngiltere 58.2 5 (5) İngiltere 64.6
9 Belçika 7580 6 (8) İtalya 45.0 6 (S) İtalya 47.6
10 Avustralya 7340 7 ( 7)Hollanda 43.7 7 (8) Hollanda 46.6
11 Fransa 7250 8 (6) Kanada 43.1 8 (7) Kanada 42.1
12 Hollanda 7160 9 (9) S. Arabistan 39.1 9 (9) Belçika - Lüksemburg 40.3
13 Libya 6680 10 (10)Belçika - Lüksemburg 37.5 10 (10)İsveç 20.1
14 Finlandiya 6150 11 (11)İran 21.6 11 (11)SSCB (4-5) 18.3
15 Avusturya 6140 12 (12)İsveç 19.0 12 (13)İsviçre 17.9
16 Japonya 5640 13 (13)İsviçre 17.6 13 (12)İspanya 17.8
17 S. Arabistan 4930 14 (14)SSCB (2-3) 16.3 14 (18)S. Arabistan 16.8
18 D. Almanya 4940 15 (15)Avustralya 13.3 15 (15)Iran 15.7
19 İngiltere 4430 16 (16)Nijerya 13.3 16 (19)Avusturya 14.2
20 Yeni Zelanda 4370 17 (17)Brezilya 12.1 17 (17)Avustralya 13.6
21 Çekoslovakya 4090 18 (21)Endonezya 10.9 18 (13)Danimarka 13.2
22 İtalya 3450 19 (25)Irak 10.3 19 (14)Brezilya 13.2
23 İspanya 3190 20 (19)İspanya 10.2 20 (20)Norveç 12.9
24 Polonya 3150 21 (18)Danimarka 10.1 21 (23)G. Kore 10.8
25 SSCB 3010 22 (31)G. Kore 10.0 22 (24)Nijerya 10.6
26 İsrail 2920 23 (27)Libya 10.0 23 (21)Singapur 10.5
27 Singapur 2890 24 (30)G. Afrika 10.0 24 (22)Hong - Kong 10.5
28 İrlanda 2880 25 (24)B. Arap Emirliği 10.0 25 (29)Venezüella 9.9
29 Venezüella 2820 26 (23)Avusturya 9.8 26 (28)Yugoslavya 9.6
30 Yunanistan 2810 27 (20)Venezüella 9.7 27 (25)Tayvan 8.5
31 Bulgaristan 2590 28 (22)Hong Kong 9.6 28 (27)Finlandiya 7.6
32 Hong Kong 2590 29 (28)Tayvan 9.3 29 (36)Romanya 7.5
33 Macaristan 2570 30 (29)Norveç 8.7 30 (37)Cezayir 7.3
34 Porto Riko 2480 31 (26)Kuveyt 8.6 31 (33)Yunanistan 6.8
35 Trinidad ve Tobago 2380 32 (33)Singapur 8.2 32 (30)Polonya (4-5) 6.5
36 İran 2180 33 (34)Finlandiya 7.7 33 (31)Hindistan 6.3
37 Yugoslavya 1960 34 (32)Çin (2-3) 7.3 34 (26)G. Afrika 6.3
38 Portekiz 1850 35 (35)Hindistan 6.3 35 (35)Endonezya 6.2
39 Arjantin 1730 36 (36)
Malezya 6.1 35 (38)
Türkiye 5.8
40 Romanya 1580 37 (37)Romanya 6.0 3 7 (34, jsraiI 5 8
41 Irak 1530 38 (38)Cezayir 5.7
3 8 (41)
39 (41)
Arjantin 5.6 Cin 5 7
Karşılaştırma için : 40 (40) P o I o n y a (2.3) 5 3 39 (32) Meksika 5.5
41 (
Lüksemburg 7150 33> Yugoslavya 5.3 40 (43) İrlanda 5.4
AET (Dokuzlar) 6010 K a r ş ı l a ş t l r m a i ç i n , Karşılaştırma için :
T Ü r k İ y 6 1110
AET (Dokuzlar) 369.5
AET (Dokuzlar) 389.5
İ r l a n d a 4 4
Not : Kişi başına GSMH rakamla- Portekiz 4.9
rının son basamağı sıfıra tamam- Yunanistan 2.7
lanmıştır. Portekiz 2.0
Türkiye 1.8
Kaynak : World Bank Atlas 1978 Kaynak : IMF. Directıon of Trade Kaynak : IMF. Direction of Trade
Tercüman DIŞ HABERLER SERVİSİ lamaları için, üç Amerika'lı din
adamı, dün Tahran'a hareket etti.
6 Nisan 1980 İran Devlet Başkanı Beni Sadr,
dün İran'ın resmi haber ajansı Militan öğrencilerin davetlisi o-
Pars'a verdiği demeçte «Mısır hal- lan din adamları, hareketlerinden
kını Başkan Sedat'a karşı ayaklan- önce gazetecilere, «Washington
maya» çağırdı.
ile Tahran arasında dostluk bağ-
Beni Sadr demecinde, Mısır hal- lan kurmaya çalışacaklarım» söy-

Beni Sadr, kının başkanlarına karşı ayakla^


narak, devrik Şah'ın İran'a iadesi-
ni sağlamalarını istedi. Beni Sadr
lediler.
ÇATIŞMALAR SÜRÜYOR
Tahran radyosu dün bir açıkla-
Mısır halkını «Ayaklanmanın İslam'ın düşman-
larına hizmet eden Mısır'daki re-
jimi devirene kadar süreceğine i-
ma yaparak ülkenin
bir kasabada,
batısındaki
muhtariyet isteyen
kürtlerle hükümet kuvvetleri ara-
Başkan nanıyorum» dedi.
İran'daki İslam Cumhuriyet Par-
sında çıkan çatışmada, çok sayı-
da kürt militanın öldürüldüğünü
tisi dün bir açıklama yaparak, öne sürdü. Tahran radyosu hükü-
Sedat'a karşı «Rehinelerin militan öğrencilerin
kontrolünde kalmalarım» istedi.
met kuvvetlerinin kaybının 4 oldu-
ğunu belirtti. Çatışmalar hakkın-
da ayrıntılı bilgi verilmedi.
ayaklanmaya Beni Sadr'a karşı mücadele et-
mekte olan ve parlamento seçim- İran'ın eski Başbakanı Şahpur
Bahtiyar ise, Belçika'da yayınla-
lerinin ilk turunu önde bitiren İs-
çağırdı lam Cumhuriyet Partisi, resmi or-
ganı olan bir gazetede yayınlanan
nan bir dergiye verdiği demeçte,
Sovyetler Birliği'nde eğitilmiş o-
lan İran'lı komünistlerin Humey.
bildiri de «Bizim durumumuz açık ni'nin ölümünden sonra iktidarı
İRAN DEVLET BAŞKANI, MI- ve kesindir. Rehineler militan öğ- ele geçireceklerini söyledi.
SIRLILARDAN ŞAH'IN İADE- rencilerin kontrolünde kalmalıdır» Öte yandan İran Devrim Mah-
SİNİ SAĞLAMALARINI İSTEDİ dendi. İslam Cumhuriyet Partisi- kemeleri Yargıcı ve Devrim Kon-
nin bu yazısı, rehinelerin hüküme. seyi üyesi Sadık Halkhali, Irak'ı,
İSLAM CUMHURİYETİ PARTİ- te devredilmesini sağlamaya çalı- İran'daki tedhişçilere silah ve para
Sİ. REHİNELERİN BÜYÜKEL- şan Beni Sadr'm durumunu daha sağlamakla suçladı. Halkhali, Lüb-
ÇİLİKTE KALMASINI İŞİYOR. da güçleştirdi. nan'da yayınlanan bir gazeteye
ABD Büyükelçiliğindeki rehine- verdiği demeçte Irak Başkanı Hü-
lerin Paskalya bayramlarını kut- seyin'i sert bir dille suçladı.

Saklambaç

2 Ağustos 1980
HER ÜÇ FRANSIZDAN BİRİ
DÜNYANIN DÖNDÜĞÜNE
İNANMIYOR
PARİS — Galileo Galilei'nin
teorisini ispatından yaklaşık 400
yıl geçmesine rağmen her üç Fran-
sızdan birinin hâlâ dünyanın
dönmediğine inandığı açıklandı.
Fransız Ulusal Uzay Çalışmaları
Merkezi tarafından yapılan bir an-
kete göre Fransızların üçte b m ,
dünyanın güneşin çevresinde de-
ğil, güneşin dünyanın çevresinde
döndüğüne inandıkları ortaya çık-
tı. Bu görüş ise birçok kişi tara-
fından komik karşılandı.
KADDAFÎ : «— Sömürgecilik tehlikesi!.. Kavgayı bırakın!.
Cumhuriyet Ergun BALCI
18 Aralık 1979

K Ö R F E Z
Basra Körfezi bir baştan bir başa çalkalanıyor. rın gerçek amacının, ülkede şok etkisi yaratarak
Bu çalkantının ulaşabileceği boyutlar 1 n ne olaca- tönetime karşı bir isyanı başlatmak olduğunu söy-
ğı ise, günümüzde en önde gelan sorutı olarak akıl- lemiştir. Mescit-Ül-Haram baskını sırasında çok il-
lara takılmış durumda. İran'da Şiilerin devriminin ginç diğer bir haber ise dikkatları fazla çekmemiş-
bölgede iki önemli etkisi oldu. Bir yandan islâm tir. Mescit baskınından birkaç gün önce, 120 bin do-
ülkelerinde Amerikan aleyhtarlığı artarken, öte layında Şiî'nin yaşadığı doğu eyaletlerinde Riyad
yandan çok hassas sosyal yapıya sahip, Körfez hükümetine karşı büyük çapta bir ayaklanma ol-
ülkelerinde Şiî - Sünni sürtüşmesi, iktidardaki yö- muş ve kanlı biçimde bastırılmıştır. Sızan haberle-
netimleri tehdit eder boyutlara ulaştı. Bıı olguya re göre ayaklanma sırasında sokaklara dökülen halk
İran'la Irak, İran'la Bahreyn ve Suudi Arabistan'la Humeyni'nin resimlerini dolaştırmış ve devrimci
Marksist Güney Yemen arasındaki sürtüşmeler de sloganlar atılmıştır.
eklenince, bölge her an patlayabilecek bir bomba
durumuna geldi. Türkiye'yi çok yakından ilgilendi- Ve nihayet Suudi Arabistan'ın güneyindeki
ren gelişmelere bir göz atmakta yarar var : komşuları Kuzey ve Güney Yemen'de ise ilginç bir
durum var. Bilindiği gibi Güney Yemen'de iktidarda
İran'daki Şii devriminden en çok rahatsız olan
Marksist yönetim, Kuzey Yemen'de ise sağcı bir re-
ülkelerin başında Irak geliyor. Nüfusunun yüzde
jim bulunmaktadır. Carter Yönetimi Kuzey Yemen'i
60'ı Şii olan Irak'ta yönetimde bulunan Baas Parti-
si Sünnidir. 1977 yılında Irak'tan çıkarıldığını unu- iyice kendine bağlamak için bu ülkeye Mart ayında
tamayan Ayetüllah Humeyni, Irak'taki Şiî'leri Sad- 380 milyon dolarlık askeri yardım yapmaya karar
dam Hüseyin'in Sünni yönetimine karşı ayaklan- vermiştir. Yardımla birlikte ülkeye Amerikan askeri
maya çağırmakta, Irak ise buna karşılık, İran'lı danışmanları da gitmiştir. Ne var ki, Washington
Kürtlerle Küzistan bölgesindeki Arap'ları Humey- son aylarda Kuzey Yemen'in Sovyetlerden de ö-
ni'ye karşı kışkırtmaktadır. Ancak Bağdat hüküme- nemli miktarda askeri yardım almakta olduğunu
tinin de, özerklik isteyen Irak'lı Kürtlere karşı yıl- farketmiştir. Böylece Kuzey Yemen ordusunun bir
larca savaştığı ammsanırsa Saddam Hüseyin'in po- bölümü Amerikan silahlan ile donatılıp, Amerika'-
litikasının kolayca geri tepebileceği görülebilir, iki lı uzmanlar tarafından eğitilirken, diğer bölümü de
ülke arasındaki sürtüşmenin bir sıcak savaşa dönüş, Sovyet silahları ile donatılıp, Sovyet uzmanları ta-
mesi olasılığı ise giderek artıyor. Nitekim İran dev- rafından eğitilmektedir. Bu olgu da Kuzey Yemen'i
rim radyosu geçen hafta Irak birliklerinin İran'a Sovyetler Birliğinin müttefiki Marksist Güney Ye-
saldırdığını ileri sürmüştür. men'e karşı bir denge unsuru olarak görmek isteyen
ABD ve Suudi Arabistan tarafından derin bir kay-
İran devriminin bölgede yol açtığı ilginç bir ge- gıyla izlenmektedir.
lişme de Humeyni'den ayni derecede çekinen solcu
Irak'la tutucu Suudi Arabistan'ın birbirine yaklaş- Öte yandan batıda Lübnan da, ilginç gelişme-
maya başlamalarıdır. Yakın gelecekte ABD'nin İran'a lere gebe görünüyor. 900 bina yakın Şiî'nin yaşadığı
karşı Suudi Arabistan'la Irak'ın işbirliğine daya- bu ülkede, üç hafta önce Beyrut'ta ABD elçiliğine ya-
nan yeni bir cephe kurmaya çalışması beklenebilir. pılan saldırıda İran'lı öğrencilerin yanında Lübnan'-
lı Şiî'ler de yer almıştır. Böylece Filistin'lilerle Hıris-
Daha güneyde Bahreyn'de nüfusun yarısına ya-
tiyanlann çatışması sürerken, Şiî'ler arasında da hu-
kın bölümü Şii'dir. 1607 - 1787 tarihleri arasında
zursuzluk başlamıştır.
İran'ın egemenliğinde kalan Bahreyn üzerinde Hu-
meyni yönetimi de Şah rejimi gibi hak iddia etmek- İran devrimi bölgede ilginç ve çelişkili sonuçla-
tedir. Bu olgu ise Basra Körfezinde İran'ın etkinlik ra yol açmış görünüyor. Bir yandan Amerikan aleyh-
alanının genişlemesini istemeyen Irak'la Suudi Ara- tarlığı ve batı düşmanlığı hızla yayılırken, öte yan-
bistan tarafından tepki ile karşılanmaktadır. Ku- dan «Humeyni tehlikesi» solcu Irak'la tutucu ve
veyt'in nüfusunun yüzde 17'si, Katar ile Arap Emir- Amerikancı Suudi Arabistan'ın birbirine yaklaşma-
liklerinin de nüfuslarının yüzde 8'i Şii'dir. larına yol açmıştır. ABD böylece; bölgedeki en sol-
Suudi Arabistan ise İran devriminin bölgede en cu rejim olan Irak'la Humeyni'ye karşı bir çıkar or-
fazla kaygılandırdığı ülkelerin başında geliyor. Mek- taklığı içine girmiştir. Sovyetler Birliği ise ABD'ye
ke'deki Mescit-Ül.Haram baskınının Riyad hüküme- karşı İran'ı desteklerken Irak'ı yitirme tehlikesi ile
tinin başlangıçta ileri sürdüğü gibi fanatik bir gru- karşı karşıya kalmıştır.
bun eylemi olmadığı anlaşılıyor. Mescit'in saldır-
özetle bölge bir uçtan diğer uça tehlikeli biçim-
ganlardan temizlenmesinin uzun süre alması bas-
de kaynaşmakta yeni dengelere doğru gitmektedir.
kını düzenleyenlerin iyi eğitilmiş ve donatılmış ol-
duklarım ortaya çıkardı. «Time» dergisine göre yük- Türkiye kendisini çok yakından ilgilendiren bu
sek düzeydeki bir Suudi Arap yetkilisi, baskıncıla- gelişmeleri büyük bir dikkatle izlemelidir.
FOREIGN
AFFAIRS Eric ROULEAU
Sonbahar/1980

HUMEYNİ'NİN İRAN'I
(Geçen Sayıdan Devam) çeşitli grup ve sınıflarının tercümanlığını yaptı.
1964'te İran'dan sınırdışı edilmeden kısa bir süre
III
önce Şah'ın Anayasa'yı ihlal etmesini ve Amerikalı
Devrim sırasında ön plana çıkan Ulusal Cephe, sivil ve ekonomik danışmaları ile yakınlarına geniş
kendilerini Musaddık'ın varisi ilan eden zararsız imtiyazlar tanımasını kınamakla herkesin dikkati-
ünlülerden meydana gelen bir örgütten başka bir şey ni çekmişti. 1967'de ise Necef'ten Başbakan Huvey-
değildi. Ayrıca o zamana kadar Musaddık da itibarı- da'ya gönderdiği mektupta şöyle demişti :
nı bir hayli kaybetmişti. Halk Mücahitleri (İlerici
«Siz bağımsızlığımızın kökünü bile kazıttınız».
müslümanlar) ve Halk Fedaileri (Marksist - Lenin-
ist) gibi solcu partiler genellikle şehir gerillacılığı Ayetullah Humeyni'nin pekçok yazı ve konuş,
alanında faaliyetlerini yoğunlaştırmış, büyük çapta maları gibi bu sözleri de bantlara doldurulup köy
can kaybına uğramışlardı. Dolayısıyla hatırı sayılır ve kasabalarda halka dinletilmişti. Bu bantlardan
siyasi bir rol oynamaktan çok uzak idiler. Böylece, birinde Humeyni Birleşik Amerika'yı «emperyalist
şii ulema, topyekûn ideolojisinin yanısıra başarısız yılanın başı» olarak nitelendirmiş uluslararası te-
olabilecek bir girişimin başarılı olması için hem li- kelci sermaye şirketlerinin İran'ı soyduklarını be-
derlik hem de genel planım sağladı. lirtmişti. Ayrıca yabancı sermayenin «egemenliğin-
den yakınmış, akıl almaz miktarda silah ve araç
İran toplumunda ulemanın rolü hayli büyük-
gerecin satın alınmasını ve milli servetin çarçur
tür. Bu rol bir Sünni âliminkinden çok daha büyük-
edilmesini kınamıştı. Krallığın 2500. yıldönümünün
tür. Sünni âlim ve şeyh genellikle devlet tarafından
kutlanması amacıyla 1971'de Persepolis'te düzenlenen
atanıp maaşa bağlanır. Bir şii molla ise zenginlikle
tantanalı törenleri de yeren Ayetullah, Şah ve aile-
fakirliğini ve sevinci ile üzüntüsünü paylaştığı mü-
sinin «küstahça lüks»ünü eleştirmişti. Ocak 1978'te
minlerden geçinimini sağlar. Molla ister camide is-
genel ayaklanmanın başlamasından itibaren de Mu
ter dini toplantılarda ya da evde olsun toplumu il-
hammed Rıza Pehlevi devrilinceye kadar halkın
gilendiren hemen hemen bütün meseleleri ele alır
mücadelesini sürdürmesini istemişti. Danışman ve
ve bunlara çare aramaya çalışır. Yahudilik'te oldu-
yardımcılarının tavsiyelerine rağmen silaha sarılma-
ğu gibi İslam'da din ile siyaset birbirinden ayrıl-
dan mücadelenin başarıya ulaşacağını ve kaba kuv-
maz. Böylece, molla halkı için güvenilir bir dost,
vete karşı Şii inancın galip geleceğini belirtmişti.
danışman ve yol gösterici olmakla kalmaz aynı za.
Hesapları doğru çıktı. Bir yıl sonra, Ortadoğu'da İs-
manda moral bakımından her zaman destekçisi de
rail'den sonra en güçlü olarak kabul edilen İran
olur.
Kraliyet Ordusu, zaferlerini kazanırken onbinlerce-
Şii ulema, müslüman halkın gelirinin beşte bi- leri şehit düşen «elleri boş devrimciler»e( I ) mağlup
rine varan oranla elde ettikleri bağışlar ile Şah dö- olmaktan kurtulamadı.
neminde muhtaçlar için hastane, klinik, okul ve di-
ğer sosyal müesseseler kurmuşlardı. Ulema ve ha- IV
tipler Saray ile Amerikalı danışmanları kastederek,
sosyal adaletsizlik, ahlâki çöküntü ve yolsuzluğu Devrimin ikinci safhası, İmam Humeyni'nin Şu-
eleştiriyorlardı. Milli benlik ve değerleri Amerikan bat 1979'da yurda dönmesinden kısa bir süre sonra
teknolojisinin istilâsına karşı korumak amacıyla
başladı. Bu, Batı'nın deyimiyle «anarşi» ve «kaos»un
İslamiyete dönülmesinin şart olduğunu ileri sürü-
yorlardı. Ulema'nın pekçoğu hapse atıldı. Tanınmış başlangıcıydı. Bilindiği gibi bu klasik kavram, nüfu-
din adamları, mesela birkaç ay önce hayata gözle- sun çeşitli gruplarının çıkar, irade ve siyasi eğilim-
rini kapayan Ayetullah Talegani, İmam Humeyni'- lerini belirleyen güçlerin baskısı altında «kutsal bir-
nin halefi sayılan Ayetullah Müntazari ve Tem- lik» denilen çıkarların ortak hedefi (ki bunu İran'-
muz'da İran Meclis Başkanlığına seçilen Ayetullah
da monarşi simgeliyordu) nin yok olması ve büyük
Muhtazeri Refsencani, SAVAK ajanları tarafından
işkence edildiler. bir gürültüyle patlaması için kullanılmaktadır. Bu
patlamadan sonra hayat hemen hemen normale dön-
Irak'ın Necef şehrine sığman İmam Humeyni dü. Şah imparatorluğunun etnik azınlıkları, mese-
ise bu günden güne güçlenen direnişin ücra sembo-
lâ Kürt, Arap, Beluçi ve Türkmenler, Şii topluluğuna
lüydü. Siyasi boşluk onu sadece direnişin bayrak-
tarı değil aynı zamanda devrimin planyıcısı ve ön- bağlı olmadıkları için kendilerine geniş özerklik ve-
deri de yapıverdi. 15 yıl süren sürgün hayatı sıra-
sında zaman zaman aldığı tavırlarla İran halkının (') «elleri silahsız devrimciler»e
rilmesi için harekete geçtiler. Tekbir getirilirken fızları ve SAVAK işkencecileri ile Şah döneminin
gösterilerde İslam bayrağı altında yürümüş olan ileri gelenlerini cezalandırmaya yönelen devrim
Marksist komünistler ile Maocular ve Troçkiciler mahkemeleri gibi kuruluşları eleştirmek oldu. Özel
şimdi oraklı çekiçli bayrakları altında toplanmaya mahkemelerin kurulup faaliyete geçmeleri ve aldık-
başladılar. Batılı çevreler ise liberal bir ekonominin ları k a r a r l a n derhal infaz etmeleri onu tiksindirdi.
(sosyal demokrat) korunması ve parlamenter bir Kanun ve nizama bağlı olan Mehdi Bazargan, «müm-
rejimin kurulması sloganıyla laiklik bayrağını çek- taz ve boşluğu doldurulamayacak unsurları»ı kayb-
tiler. Müslümanların kendileri her ayetullah ve iz- etmemek için temizlik harekâtının en asgari dü-
lediği yoluna göre sağ, sol ve merkeziyetçi gibi çe- zeyde kalmasını istiyor, a y n c a geçmiş rejimin, or-
şitli gruplara bölünmüşlerdi. En nihayet, Şiî ulema du, polis ve devlet daireleri gibi kuruluşların ko-
İmam Humeyni'ye tamamıyla bağlı olduğu halde runmasından yana idi. Tüccarlar ile orta sınıfın ye-
laik siyasi gruplar gibi türlü çeşit gruplara ayrıl- tenekli bir temsilcisi olmak itibanyla geçici hükü-
mış bulunuyordu. metin başında bulunan Bazargan ekonominin teme
lini değiştirmek niyetinde değildi. İşte böyle bir dü-
İmam Humeyni'nin gerek inandığı ideoloji ge- şünce ve baskıdan dolayıdır ki bankalar ile sigorta
rekse huyu bakımından uzlaşmaz ve ilkelerinden şirketleri ve büyük sanayi kuruluşlannm devletleş-
hiçbir taviz vermeyen bir kişi olduğu defalarca ya- tirilmesi hareketini bir hayli azalttı. Ayrıca, toprak-
zılmıştır. Zira böyle olmasaydı taraftarlarının ısrar- sız çiftçilerin özel ve devlet yönetimindeki büyük
larına rağmen Şah'm bütün uzlaşma tekliflerini ge- çiftlikleri «gayrimeşru» yollarla işgal etmelerine
ri çevirir miydi? Ayrıca monarşi'nin çöküşünden he- ve fabrikaların yönetiminin «işçi konseyleri» tara-
men sonra bir milli birlik hükümetinin kurulmasıy- fından ele geçirilmesine başarıyla direndi.
la ilgili teklifleri reddeder miydi? Çünkü bu şekilde
meydana gelen huzursuzluk ve kargaşalık ortadan Mehdi Bazargan iyi bir müslümandı, ancak İsla-
kaybolacaktı. Ne var ki İmam Humeyni, General De miyet'in İran'a tamamıyla hakim olması gerektiği
Gaull'ün Fransa için yaptığı uzlaşmalara benzer yolunda İmam Humeyni'nin görüşüne katılmıyor-
uzlaşma İran için yapmadı. İslam dünyasında Şiile- du. Bazargan «cahil ve mağrur» mollaların yöneti-
rin başı olmak itibariyle Humeyni kendisiyle hem- me sızmalanndan yakmıyordu. İslam Cumhuriyeti
fikir olmayan ve hatta kendisine karşı gelen doktrin lehinde oyunu kullanmasına rağmen görevinden is-
sahipleriyle bir «taktik ittifakı» kuramaz ve kurma-
tifa etmeden kısa bir süre önce İtalyan gazetecisi
dı da.
Oriana Fallaci'ye verdiği demeçte «şii din adamla-
Yine de «İslam Devriminin Rehberi (Önderi)» rının diktatörlüğünden» korktuğunu açıklamaktan
nin yüce ve zorlu hedefine varabilmesi için dolaylı geri kalmadı.
yol olarak tıpkı laik bir siyasetçi gibi muhtelif ma- Bazargan'ın düşüşünü iki büyük «günah» hız-
nevra ve taktikler kullanmadığı da söylenemez. landırdı Birincisi, «Uzmanlar Meclisi» (ki tama-
5 Şubat 1979'da geçici hükümetin başına Mehdi Ba- mıyla ulemadan müteşekkildi) tarafından hazırla-
zargan'm getirilişi işte bu taktiklerden biri sayıla- nan İslam Anayasasına karşı çıkması, ikincisi de
bilir. Yoksa, İmam Humeyni kendi fikirlerinden bu İmam Humeyni'nin «Büyük Şeytan» dediği Birleşik
kadar uzak bir kişiyi Başbakanlığa nasıl getirebilir- Amerika ile ilişkilerini normalleştirmeye kalkışma-
di? Doğru, Bazargan Şah'a muhalefetten ötürü dört sı. Mısır - İsrail Barış Anlaşmasının Mart 1979'da
defa hapse atılmış. Humeyni'yi de sürgünde olduğu imzalanmasından sonra Humeyni'nin emriyle Kahi-
süre içinde desteklemişti. Ancak kendisinin de iti- re ile ilişkilerin kesilmesini Bazargan istemeye iste-
raf ettiği gibi o bir devrimci değildi. Ve İmam Hu- meye kabul etmişti. 22 Ekim'de Şah New York'taki
meyni Neauphle - le - Chateau'da bulunduğu sıra- hastaneye yatırılınca olayı protesto etmemiş hatta
da kendisiyle görüşen Bazargan monarşi'nin korun- eski hükümdarın İran'a iade edilmesi isteğinde de
masını öngören adım adım takip edilecek «aşamalı» bulunmamıştı. Bir hafta sonra ise İran televizyo-
bir çözümü önermişti. Kısacası, Bazargan yakın nunda Cezayir'de Başkan Carter'in Ulusal Güvenlik
dostu olan ve kendisini «karşı devrimci» veya «ha- Danışmanı Zbigniew Brzezinski ile samimi bir gö-
in» ilan etmekten çekindiği Şahpur Bahtiyar'ın yo- rüşme yaptığı ve bu görüşmede İran Ordusunun
lunu izliyordu. ihtiyaç duyduğu silah ve yedek parçaların sağlan-
masını istediği gösterildi. İşte bu görüşme Birleşik
Bazargan'ın kurduğu hükümet genellikle muha-
Amerika Büyükelçiliğinin işgali için iyi bir sebep
fazakârdı. Bakanları, Ulusal Ceplıe'nin ılımlı kana-
- ya da bahane - hazırladı. Sadece dört gün sonra
dına bağlı olup Humeyni'nin nefret ettiği Musad-
İmam'ın izinde bulunan müslüman öğrenciler» Tah-
dık'ın taraftarları ile Kraliyet Ordusuna bağlı su-
ran'daki Amerikan elçiliğini basıp bütün Amerikalı
baylar ve Şah döneminde zenginleşen orta sınıf iş
görevli ve diplomatları rehine aldılar.
adamlarından oluşuyordu. İş başına gelir gelmez ilk
'«jt devrimin meydana getirdiği komite, İslam muha- (Devamı Var)
GÜNAYDIN

23 Aralık 1980 OECD'nin yıllık ekonomik raporuna göre:


«Kalkınma hızı sıfırın altına düsen beş
ülkeden biri de Türkiye oldu»
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD'nin İngiltere ve Danimarka. 1981'de ise İngiltere'nin yanı
dün açıklanan son «Dünya Ekonomisine Bakış» ra- sıra F. Almanya ve İtalya'nın da sıfınn altında bü-
porunda, OECD ülkelerinde bu yıl yüzde 1 olması yüme hızlarıyla karşılaşabilecekleri ileri sürülüyor.
beklenen ortalama büyüme hızının 1981'de de aynı
düzeyde kalacağı ve ancak 1982'nin ilk yansında OECD ülkelerinin 1980'deki muhtemel büyüme
yüzde 3 dolayına yükselebileceği belirtiliyor. Rapo- hızlan 1968 - 78 ortalamasıyla karşılaştırıldığında
r a göre 1980 yılında milli geliri (Gayri safi milli ha- yaşanmakta olan ekonomik bunalımın boyutları da-
sılası) büyüme değil gerileme gösteren 5 OECD ül- ha iyi anlaşılabiliyor. 1968 - 78 ortalamasına oranla
kesi arasında Türkiye de bulunuyor. Türkiye'de 1980 büyüme hızı en büyük düşüş gösteren ülke Türkiye.
büyüme hızımtı eksi yüzde yarım olarak gerçekle- Türkiye'nin 1968- 78 döneminde yüzde 6.3 olarak
şeceği tahmin ediliyor. 1980'de büyüme hızı sıfınn gerçekleşen büyüme hızı 1980'de yüzde (— 0.5) e
altında kalan diğer OECD ülkeleri ABD, Kanada, düşmüş bulunuyor.

Bazı OECD ülkelerinin kalkınma hızları


.. 1968 - 78 1980 - 1968 - 78 1980
Ülkeler ortalaması tahmini Ülkeler Ortalaması tahmini

ABD Yüzde 2.9 Yüzde —0.75 Avusturya Yüzde 4.4 Yüzde 2.50
Japonya Yüzde 6.6 Yüzde 5.00 Belçika Yüzde 4.0 Yüzde 1.50
F. Almanya Yüzde 3.5 Yüzde 1.75 Finlandiya Yüzde 4.0 Yüzde 6.00
Fransa Yüzde 4.4 Yüzde 1.75 İzlanda Yüzde 5.6 Yüzde 1.25
İngiltere Yüzde £.3 Yüzde — 2.25 İrlanda Yüzde 4.3 Yüzde 1.50
İtalya Yüzde 3.4 Yüzde 3.75 Hollanda Yüzde 3.9 Yüzde 0.75
Kanada Yüzde 4.4 Yüzde 0.50 Norveç Yüzde 4.3 Yüzde 3.00
Danimarka Yüzde 3.2 Yüzde —0.50 İsveç Yüzde 2.1 Yüzde 2.25
Yunanistan Yüzde 5.9 Yüzde 0.75 İsviçre Yüzde 1.7 Yüzde 2.25
İspanya Yüzde 5.0 Yüzde 0.50 Avustralya Yüzde 3.7 Yüzde 2.25
Portekiz Yüzde 1.8 Yüzde 4.00 TÜRKİYE Yüzde 6.3 Yüzde — 0.50

Kuruluşundan beş yıl sonra luk içindeki uyumsuzluk su yüzü-


Avrupa komünizmi (Eurocommu- Tercüman ne çıktı. Öteden beri Moskova
nisme) üyelerinin Afganistan konu- yanlısı bir politika takip eden
sunda ihtilafa düşmesi yüzünden 6 Nisan 1980
Fransız Komünist Partisi Afgan
çatırdamaya başladı.
halkının çağrısı üzerine Sovyetler'
Avrupa komünizm hareketi, se-
çim yoluyla iktidara gelmeyi a- AP'nin yorumu in Afganistan'a girdiğini iddia ej-
derken, İtalyan ve İspanyol ko-
maçlayan ve Moskova'nın direk-
tifleriyle hareket etmeyi reddeden münist partileri işgali şiddetle kı-
Avrupalı komünist partiler tarafın- nadılar.
dan 1975 yılında başlatılmıştı. Avrupa Fransız ve Polonya komünist
Kremlin ise milletlerarası komü- partilerinin Moskova'ya Afganis-
nizmi baltalamakla suçladığı Av-
rupa komünizmine daha ilk gün-
komünizmi tan konusunda siyasi destek sağ-
lamak amacıyla 28-29 Nisan ta-
den tepki göstermişti.
tan kısa bir süre sonra
Kurulduk-
Avrupa sarsıntı geçiriyor rihlerinde Paris'te düzenlemeye
karar verdikleri Avrupa Komünist
Komünizm Birliğinde uyumsuz- Partileri Konferansına İtalyan, İs-
luklar ortaya çıkmakla beraber, panyol ve Yugoslav komünist par-
için çaba harcadılar. Ancak Sov-
partiler yakın tarihlere kadar ö. tilerinin katılmayacağını açıkla-
nemli konulardaki görüş farklılık- yet'lerin Kasım ayında Afganis- ma/arı ise, gözlemciler tarafından
larını kamuoyuna aksettirmemek tan'ı işgal etmeleri üzerine toplu- Avrupa komünizminin çatlaması
olarak nitelendiriliyor.
BARIŞ Prof. Ahmet Şükrü ESMER
2 Nisan 1980
Kıbrıs'taki İngiliz Üsleri
Kıbrıs Cumhuriyetinin bağımsız Anlaşma ile İngiltere Kıbrıs hü- rinden başka Amerikalılar bu üs-
ve tarafsız olacağı hakkında, İngil- kümetine yılda 12 milyon İngiliz lerde dinleme tesisleri ve Radyo-
tere dahil tüm ilgili taraflar ara- lirası vermeyi taahhüt etmiş ve lar da bulundurmaktadır. Bu ko-
sında görüşbirliği vardır. Denktaş ada da karışıklıklar çıkıncaya ka- nuda İngilizlerle, Dışişleri Bakanı
ile Kipriyanu arasında geçen Ma- dar ödemiş ise de, ondan sonra ö- bulunduğu sırada Kissinger anlaş-
yıs'ta varılan ilke anlaşmasının demeyi durdurmuştur. Zira gine maya varmıştı.
10 uncu maddesine göre «Cumhu- Türk toplumu da hisse istemiştir. İran olayları ve Sovyetlerin Af-
riyetin bağımsızlığı, egemenliği, Geçenlerde Lusoka'da toplanan ganistan'a müdahaleleri üzerine
toprak bütünlüğü ve bağlantısız- Komonvelt konferansına katılan Kıbrıs'taki İngiliz üslerinin strate-
lığı garanti edilecektir.» Kipriyanu, geri kalan taksitler i- jik değeri Amerika için daha da
Böyle iken adadaki İngiliz as- çin kendisine 200 milyon İngiliz artmıştır.. Öte yandan Orta Doğu
keri üsleri bağlantısızlıkla nasıl lirasının ödenmesini istemiş fakat
ve Süveyşin doğusundan çekildik-
bağdaştırılabilir. «Bu üslerin bir İngiltere Başbakanı Margaret
ten sonra bu üslerin İngiltere için
süreden beri Amerika tarafından Thatcher bu isteği reddetmiştir.
önemi azalmıştır. Bugünkü koşul-
U-2 casus uçakları için kullanıldı- Amerika İngiliz üslerini Arap- lar altında bunlar İngiliz üslerin-
ğı da resmen bildirilmiştir. Fakat larla İsrail arasında çıkan 1973 den daha çok Amerikan üsleri du-
şimdi bunlara karşı Rumlardan da savaşı sırasında kullanmaya baş- rumundadırlar.
tepki gelmektedir. Geçenlerde Li- lamış ve ondan sonra da kullan- İngiltere'nin üslerden ayrılmaya
masol'da yapılan «Barış yürüyü- makta devam etmiştir. ABD Akri- niyeti yok fakat ayrılsa da onlara
şünde» İngiliz üslerinin kaldırıl- tiri üssünden Sovyet semalarına Amerika yerleşecektir. Bağımsız
ması istenmiştir. Komünist AKEL U-2 casus uçakları havalandırmak- ve bağlantısız bir Kıbrıs'ta yaban-
partisi üslerin kaldırılmasında di- tadır. Bu uçaklar kuşkusuz Türk cı devletlerin üsler kurması ada-
reniyor. Rum Meclisi'nde de üsler- sınırlarından da geçmektedir. nın statüsüne aykırı düştüğünden
le ilgili görüşmeler yapılmış ve
Üslerde 4000 İngiliz asker ve Kıbrıs devletinin NATO ittifakma
üslerin, kaldırılması istenmiştir.
personeli ile 5000 kadar aile ve alınması söz konusudur. Fakat bu-
Ne var ki, Rum hükümetleri üs- çocukları vardır ve bunlar Rum- nun gerçekleşmesi için bir Kıbrıs
lerin kaldırılması isteğinde bulun- lara yılda 30 milyon İngiliz lirası devletinin kurulması gerekmekte-
maktan kaçınıyorlar. Makarios, gelir sağladığından Rum hükümet- dir. Henüz ortada böyle bir devlet
Zürih ve Londra anlaşmalarına lerinin ekonomisi bundan da ya- yoktur. İngiliz üsleri adı altında
aykırı hareket ederek, Kıbrıs ana- rarlanıyor. Amerikan personelinin Amerikan üsleri aykırılığı da sürüp
yasasını rafa kaldırmış ama, İngi- sayısı belirsizdir. Fakat hava üsle- gidiyor..
lizlerle mesele çıkarmamak için
üslere dokunmamıştır. Kipriyanu
da aynı tutumdadır.
Kıbrıs konusunda İngiltere ile
Rum yöneticiler arasında zımni bir
anlaşma vardır. Buna göre Rum-
lar üslere dokunmayacak, İngilte-
Libya İngiltere'ye
GÜNAYDIN
re de Rumların
hoşgörülük gösterecek.
davranışlarına
18 Aralık 1980 1 Milyar liralık giyim
İngiltere, Kıbrıs'tan çekilmeye
karşılık olarak ada topraklarının eşyası siparişi verdi
% 3 oranında parçasında kurduğu
üsleri elinde tutmak hakkını elde İngiltere'nin Libya'ya toplam
İngiltere'de 15 gün süren alış-
etmiştir ki, 99 mil kare genişliğin- ihracatının bu yıl sonunda 700
de toprak tutuyor. Bu 99 mil kare veriş turunu tamamlayan Libya
milyon dolar (Yaklaşık 65 milyar
toprak üzerinde İngiltere adanın Ticaret Heyeti yaklaşık 4 milyar
liralyı bulacağı tahmin ediliyor.
güney batısında Episkopis ve Ak- lira tutarında giyim eşyası ve a-
ritiri adlı iki üs güney doğusun- Ayrıca İngiltere'nin Libya'da ge-
yakkabı siparişi verdi. Heyetin
da Dhokelia adlı bir üs kurmuş- lecek yıl uygulanmaya başlanacak
İngiltere'den ayrılmasından önce
tur. 16 Ağustos 1960 tarihinde im- 60 milyar dolar tutarındaki beş
zalanan anlaşmaya göre üslerin yapılan açıklamada yakın gele- yıllık kalkınma planı çerçevesin-
bulunduğu toprak İngiltere'nin cekte verilecek yeni siparişlerle de Libya'ya önemli ölçüde mal
egemenliği altındadır ve İngiliz bu miktarın iki katma çıkabilece- satma umudunda olduğu belirtili-
toprağı sayılmaktadır. ği belirtildi. yor.
GÜNAYDIN

20 Aralık 1980

Faizleriyle birlikte dış borcumuz 21 milyar doları buldu


ANKARA (Özel) — Türkiye'nin toplam dış borç- borç anapara ve faizi olarak toplam 3 milyar 52
lan, faizleriyle birlikte 21 milyar dolara ulaştı. Bu milyon dolarlık bir ödeme yapmak zorunda.
tutarın 2022 yılına kadar geri ödenmesi gerekiyor. Yeni dış borçlar alınmaması halinde, Türkiye'-
nin 41 yılda ödeyeceği dış borçların 14 milyar 683
Bakanlar Kurulu'na sunulan 1981 Mali Yılı Büt- milyon dolarlık bölümü, anaparadan 6 milyar 205
çe Gerekçesinde yer alan rakamlara göre, Türkiye'- milyon dolarlık bölümü ise faizlerden oluşuyor.
nin dövizle ödemesi gereken borçlarının bir kısmı-
nın alacaklısı yabancı ülkeler ve bankalar bir kıs- Öte yandan, Türk Haberler Ajansı'nın Ankara
mının alacaklısı ise IMF gibi, uluslararası finans- kaynaklı olarak verdiği bir habere göre, Türkiye'nin
man kuruluşları. 1981 yılında 3 milyar 400 milyon dolarlık dış borca
ihtiyacı bulunuyor. Bu t u t a n n 1 milyar 100 milyon
Halen ödeme takvimine bağlanmış bulunan bu dolarlık bölümünün sağlandığı, geri kalan bölümü
dış borçlardan ödenmesi gereken en yüksek tutar için de 1981 yılı başından itibaren girişimlerde bu-
1983 yılında ortaya çıkıyor. 1983 yılında Türkiye dış lunulacağı belirtiliyor.

Dış Borç Takvimi

Yıllar Anapara Faiz Toplam

1981 1 milyar
188.8 Dolar 1 milyar 221.5 Dolar 2 milyar
410.3 Dolar
1982 1 milyar
382.8 » 1 milyar 068.7 » 2 milyar
451.5
1983 2 milyar
162.2 » 890.6 » 3 milyar
052.8
1984 1 milyar
840.9 » 677.6 > 2 milyar
518.5
1985 1 milyar
715.4 » 486.9 > 2 milyar
202.3
1986 1 milyar
244.9 » 331.3 » 1 milyar
576.2 »
1987 538.2 * 241.6 » 779.3
1988 493.0 » 204.5 » 697.5
1989-2022 4 milyar 117.5 » 1 milyar 082.8 » 5 milyar 200.3

Toplam 14 milyar 683.7 * 6 milyar 205.5 » 20 milyar 889.2

Tercüman sında imzalanan 5 yıllık Savunma lık ve batı aleyhtarlan ile «Flört»
İşbirliği anlaşmasının Türkiye'ye eden ve «Ruslara dostça jestler
yardım, ABD'ye haberalma ve sa-
4 Nisan 1980 vunma için üs sağlama konulanm yapan» «Daha solcu» Bülent Ecevit
kapsadığı, iki ülkenin ve genel o- başkanlığındaki sallantılı hükü-
larak batının çıkarlarına hizmet
ettiği belirtildi. metler, Türkiye'de demokratik sis-
«Savunma İşbirliği temi aksatmıştır. Demirel tekrar
iktidara gelince, Türkiye'nin yeri-
Türkiye'nin ekonomik işbirliği
Anlaşması hem ve kalkınma teşkilatı (OECD)'de- ni batının yanı olarak vurgulamış
ve batıdan yardım beklenmiştir.»
ki müttefikleri ve ticaret ortakla-
Türkiye'nin hem rı tarafından yapılacak, çok yönlü
yardımın da ele alındığı başyazı-
Yazıda, ABD ile Türkiye arasın-
da gelişen ilişkilerin ve buna ekle-
da «ABD ile Türkiye arasındaki nen batı yardımının, Ankara hü-
Batı'nın yararınadır» ilişkiler yakın zamanlarda son al- kümetini, dostlarının, Kıbrıs me-
tı yıla oranla artmıştır. Son altı
selesinin çözümü, adadan birlik-
yılda ilişkilerin azalması Türkiye-
WASHİNGTON (THA) lerini geri çekmesi ve Ege Deni-
nin kuzey Kıbns'ı işgalinin do-
laylı bir sonucudur» denildi. zindeki kaynaklar konusunda,
ABD'de yayınlanan Washing- Yunanistan'la arasındaki diğer
ton Star Gazetesi, başyazısını Yazı şöyle devam ediyor : «Sı- anlaşmazlıkları gidermesi konula-
Türkiye'ye ayırdı.
rasıyla Süleyman Demirel ve ya- nndaki isteklerini, yerine getir-
Başyazıda, ABD ile Türkiye ara- kın zamanlara kadar bağlantısız- mede, daha elverişli bir duruma
sokacağı, belirtildi.
Milliyet Mümtaz SOYSAL
24 Aralık 1980

D Ö N E M L E R ve M O D E L L E R
Fiyatlar her ay yüzde on artsa, ama aylık ka- Belki de o günlerin koşullan içinde bütün bun-
zancınız yüzde yirmi çoğalsa, enflasyon umurunuz- l a n n yapılamayacağı düşünülerek, birinci yol değil
da olur mu? ikincisi seçildi.
Çok az sayıda da olsa bazı kişilerin durumu bu- Ne oldu?
dur.
Devletin ürettiği malları ve hizmetleri pahalı
Çok az sayıda da olsa bazı ülkelerin durumu yi- alarak kullananlar, fiyatlarını büsbütün artırdılar.
ne budur. Her yerde görülen enflasyon, herkesi ve Azgınlaşan para piyasasının yüksek faizleri de bu-
her ülkeyi aynı derecede etkilemez. n a binince, Türkiye'de üretilip tüketime sunulan
Türkiye'nin enflasyon sıkmtısıdan kurtuluşu, malların fiyatlan yanına yaklaşılmaz hal aldı.
üretimi artırmasına, daha doğrusu üretime dayalı
dışsatımdan elde ettiği geliri çoğaltmasına bağlı. Böylece, grevlerin durması ve günlük yaşayışa
Bunu çözebilirsek, enflasyon bizi de pek o kadar çeki düzen verilmesi sayesinde sağlanabilen üretim ar-
etkilemeyecek. Ondan ötesi, içteki gelir dağılımını tışlarının da bir y a r a n olmadı : Bir ölçüde bu «çeki
iyi ayarlayabilmek, fiyat artışları karşısındaki düzemin sonucu olarak ücretlerde büyük artışlar
umursamazlığın eşit dağılmasını sağlayabilmek so- olmadığı ve kimsede her günkü geçimin dışında
runudur. mal alacak takat kalmadığı için, üretilen mallar
stoklarda yığıldı. Vanlan nokta, tüketimdeki durak-
îşte, yaklaşık bir yıldır uygulanan model, o te- lama dolayısıyla üretimin azaltılması noktasıdır.
mel noktada, yani üretime dayalı dışsatım gelirini
artırma noktasında fos çıktığı için başarısızdır. Da- Bu çemberi kırmanın tek çaresi, içe değil, dışa
h a ötesine geçmeye, yani gelir dağılımını büsbütün satabilmektir. Ama, içerideki maliyet öylesine yük-
bozuşu bakımından eleştirisini yapmaya gerek bile sek ki, malların çoğu sık sık yapılan devalüasyon-
yok. En can alıcı noktada başarısız olmuş bir mo- lardan sonra bile dış rekabete açılamıyor. Türkiye'-
delin öbür sonuçlan tartışılmaya değer mi? nin dışsatım geliri artmakta değil, azalmaktadır. Do-
larla ifade edilen rakamlardaki hafif artış, malların
Niçin böyle oldu ? dünya piyasalarındaki genel pahalılanışını yansıtıyor.
Yoksa, Türkiye'nin dışsatımında düşüş var.
isterseniz, yavaş yavaş, aşama aşama gidelim.
Model öncesinde enflasyonun başlıca nedeni o- Kaldı ki, «zam politikası» diye özetlenebilecek
larak neyi görüyorduk? Deniyor ki, zararına çalışan olan politikanın hiç beklenmedik alanlarda da etki-
ve maliyet altındaki fiyatlarla mal ya da hizmet sa- leri görülmeye başlandı. Gübreye yapılan yüzde 600'-
tan devlet işletmelerine Hazine yardımı yapılıyor, lük zammın önümüzdeki yılın hububat üretiminde
ek para basmak anlamına gelen bu yardımlar da düşüklük yaratacağına ilişkin raporlar geliyor. De-
enflasyonu körüklüyor. mir karaborsası kalkmıştır ama, demir üretiminde-
ki artıştan değil, «inşaat» denen olayın hemen he-
Ne yapmak gerekirdi? İki yoldan biri : Ya KİT men büsbütün durmuş olmasından dolayı kalkmış-
denen bu kuruluşların maliyetlerini düşürücü ön- tır.
lemler alırsınız, ya da bunların zararına satış yap-
masına son verirsiniz. Oysa, bu dönem, yeteneksiz yönetimleri, üretim
düşüklüklerini, karaborsaları basit zam politikaları
Birinci yıol, bir yandan uzun vadeli reform ça- yerine çok daha başka yollardan önlemenin dönemi
relerini araştırırken, bir yandan da bazı adımlan olmalıydı. KİT'lerin başına en yeteneklileri getir-
hemen atmayı gerektirirdi: Kuruluşların başına par- mek, partizanlık kurbanlarını yeniden kazanmak,
tizanca düşüncelerle değil, yüzde yüz yetenek ve ba- doğru dürüst bir planlama anlayışıyla yatırımlara
şan ölçülerine göre, hem de çok yüksek aylıklı söz- çeki düzen vermek, karaborsayı önleyecek nitelikte
leşmelerle en iyi elemanları getirmek, yönetim ku- disiplinli dağıtım mekanizmaları kurmak, bu dönem-
de çok daha kolay başanlabilir.
rullarından başlayarak aşağılara doğru yine en iyi-
lerin işbaşına gelmelerini sağlamak. Doğru dürüst Bir disiplin döneminde disiplinsizlik üzerine
bir programlamayla bu kuruluşlann yatınmlanna kurulu bir serbest piyasa ekonomisi uygulamak, en
çeki düzen vermek, personel fazlalıklannı yeni hiz- azından bir fırsatın eksik değerlendirilmesi değil
met ve yatırım alanlarına kaydırmak. midir ?
SAYIN OKUYUCU,
BU SÜTUNLARDA SİZLERE HER SAYIMIZDA DERGİMİZDE YAPTIĞIMIZ HİZMETİN BİR
BAŞKA ÇEŞİDİNİ YAPMAYA ÇALIŞACAĞIZ. BELKİ BUNA DERGİ İLE YAPMAYA ÇALIŞTI-
ĞIMIZI TAMAMLAMA GÖZÜ İLE DE BAKILABİLİR.
HER SAYIMIZDA ÖNEMLİ GÖRDÜĞÜ MÜZ KİTAP VE MAKALELERİ SİZLERE KISA DA
OLSA TANITMAYA GAYRET GÖSTERECEĞİZ. BİRKAÇ SATIRLIK TANITMA CÜMLELERİ İLE
MUHAKKAK HERŞEYİ SÖYLEYEMEYECEĞİZ. FAKAT KİTAP VEYA MAKALEYİ KİMLİĞİ İLE
TANIMANIZA YARDIMCI OLACAĞIMIZI SANIYORUZ. VE BUNLARIN OKUNMASINDA YA-
RAR UMUYORUZ.
BİZE BU KONUDA 'DA YARDIMCI OLMANIZI DİLİYORUZ.
BU SAYININ KİTAP VE MAKALELERİ İLE KAPSAMLARI HAKKINDA KISA BİLGİLER.
• TÜRKLER, MÜSLÜMANLAR VE ÖTEKİLER; VOLTAIRE, DERLEYEN : OSMAN YENSENİ, 1
CİLT, T. İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI, 2. BASKI, ANKARA.
ÖNCELERİ KOYU BİR KATOLİK, SONRALARI DA HIRİSTİYANLIKTAN UZAKLAŞIP DİNSİZ KA-
LAN VOLTAIRE'İN BİZ MÜSLÜMANLAR HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNDEN DERLEMELER.. KİMİ
YERDE — YARGILARINDA — ONU YİNE KOYU BİR KATOLİK OLARAK GÖREBİLİRSİNİZ, KİMİ
YERDE İSE — DİNSİZ OLMASINA RAĞMEN — YİNE KATOLİK OLARAK GÖRÜYORSUNUZ.
• KÖLELİKTEN EFENDİLİĞE; SAMİHA AYVERDİ, 1 CİLT, DAMLA YAYINEVİ, 1. BASKI, 1978,
İSTANBUL
SAMİHA HANIMEFENDİ BU RİSALESİNDE ÖZELLİKLE MÜSLÜMANLARA VE SONRA DA Dİ-
ĞER İNSANLARA SESLENİYOR. GEÇMİŞİN DÜZENLİLİĞİ VE YÜCELİĞİNİN HATIRLANMASIN-
DA GELECEK İÇİN HAYAT BULUNDUĞUNU SÖYLÜYOR.
• KAHİRE DOSYASI; M. HASANEYN HEYKEL, ÇEV : BERİN BÜKTAŞ, 1 CİLT, BİLGİ YAYINEVİ,
1. BASKI, 1974, ANKARA.
GERİDE KALAN YILLARDA ORTADOĞU ARAP ALEMİNİN ANILARINDA HENÜZ İZLERİ Sİ-
LİNMEMİŞ ABDÜNNASIR'IN YANINDA HASANEYN HEYKEL BİLDİKLERİ İLE ÖNEMLİ BİR Kİ-
ŞİDİR. SIRLARINA VAKIFTI NASIR'IN.. FİKİR ARKADAŞI İDİ VE ÇOĞU KEZ NASIR ENVER SE-
DAT'TAN ÇOK HEYKEL İLE BAŞBAŞA BULUNMUŞTUR. DÜNYAMIZIN MISIR BÖLÜMÜNDE
NASIRLI YILLARDA NELER OLUP BİTTİĞİNE AÇIKLIKLAR BULUNACAK BİR ESER.

BU SAYIDA İKTİBAS YAPILAN DIŞ BASINLA İLGİLİ KISA BİLGİLER


FECR'ÜL CEDÎD GÜNLÜK GAZETE ARAPÇAv LİBYA
FOREIGN AFFAIRS ÜÇ AYLIK DERGİ İNGİLİZCE ABD
İNKILÂB I İSLÂMÎ GÜNLÜK GAZETE FARSÇA İRAN İSLAM CUMH.
NEWSWEEK HAFTALIK DERGİ İNGİLİZCE ABD

OKUYUCUYA;
Kısa Not : Bu sütunlarda devamlı olarak kendisinden iktibas yaptığımız dış basın hakkında verdi-
ğimiz kısa bilgilere ek olarak bir süre sonra bu gazete ve dergilerin bakış açılarına açıklık ge-
tirecek açıklamalar da bulacaksınız. Bu takdirde kendilerinden iktibas yaparak sizlere okumanızı
sağladığımız yorumları, haber, makale ve röportajları daha da sağlıklı değerlendirmeniz kabil
olacaktır.
Ayrıca Türkiye'de yayınlandığı için hakkında bilgi vermediğimiz AVRUPA Dergisi, Aylık, Türkçe
ve Ortak Pazar'ın yayın organıdır.
OKUYUCUNUN DİKKATİNE!.
Derginizi beğeneceğinizi umuyoruz. Daha da beğenilecek duruma gelmesi elbette sizin
ilgilerinize bağlıdır.
Belirtmek istiyoruz ki,Türkiye'de veya bir başka ülkede olunuz herhalde okuduğunuz bir gaze-
te veya dergi olmalı.. İşte okuduğunuz gazete veya dergide sizin için önemli olan bir yorum, ha-
ber röportaj, makale veya bir başka yazıya rastladığınız ve «— Bunu başkaları da okumalı!.»
dediğiniz türden her yazı ve fotoğrafı derginize gönderiniz. Ki sizin beğeninizi kazanın ve önem-
li gördüğünüz bir yazıdan diğer okuyucularımız da yararlansın, bilgisi olsun.
Bize göndereceğiniz kupüre bir not ekleyerek lütfen

Gazete veya Derginin Tam Adı :


Gazete veya Derginin Tarihi :
Gazete veya Derginin Yayınlandığı Ülke Adı : <
Gazete veya Derginin Yayınlandığı Şehir Adı :
Gazete ise Numarası, Dergi ise Sayısı*:

'nı da bildiriniz. Ve klişe'sinin yapılabilmesi için iç sahifelerde en az 2 - 3 cm. uzunluğunda basıl-


mış isim karakterini taşıyan gazete veya dergi isim yazısı'nı keserek gönderiniz.
Gönderdiğiniz kupür hangi dilde olursa olsun tercüme edilir ve uygun bir zamanda yayın-
lanır. Yeter ki yayınlanmaya değer bulunsun.
Evet, siz sayın okuyucularımızdan hangi dil de olursa olsun, dergimiz İKTİBAS'îa yayınlan-
ması için kupür istiyor, bekliyoruz. Okuyucularımız arasında bilgi beraberliği oluşsun ve diya-
log kurulması kolaylaşsın. Olayların, problemlerin nedenleri hakkında ortak bilgisi olanların or-
tak çözümlerde birleşmesi kolaylaşacaktır.
Ülkemiz insanının buna büyük ihtiyacı vardır. Hep birlikte gerçekleştirmeye çalışalım.
Teşekkür ederiz. İKTİBAS
YÜZLERCE GAZETE VE DERGİYİ
0KUYAMAZ6INIZ;

ONBEŞ GÜNLÜK BİR SÜRENİZ OLSA BİLE.


OYSA SÜRELİ YAYINLARIN ÇAĞDAŞ KİTLE
İLETİŞİMİ VE BİLGİ AKTARIMINDA NE DEĞİN
ÖNEMLİ OLDUĞUNU HEPİMİZ BİLİYORUZ.
ŞİMDİ «İKTİBAS» BÖYLESİNE ÖNEMLİ BİR
GÖREVİ YÜKLENİYOR.
'İKTİBAS, SÜRELİ YAYINLAR
TARAMA DERGİSİ' YERLİ, YABANCI
YÜZLERCE GAZETE VE DERGİYİ HER ONBEŞ
GÜNDE BİR
AYAĞINIZA GETİRİYOR.

ABONE OLMAKTA GECİKMEYİNİZ.

1 YIL ABONE • 24 SAYI - 750,— TL


6 AY ABONE - 12 SAYI • 400,— TL

POSTA ÇEKİ NO:


124 427

HABERLEŞME
P.K. 1071
YENİŞEHİR-ANKARA

You might also like