Professional Documents
Culture Documents
Zelletü'l Kârî
Zelletü'l Kârî
Hanefî Fıkhı. Bu mezhepte zelletü’l-kārî meselesinde iki temel yaklaşım vardır. Ebû
Hanîfe, İmâmeyn ve onların talebelerinden oluşan, kendilerine “mütekaddimîn”
denilen fakihler zelletü’l-kārî konusunu kurallar çerçevesinde ele almaya öncelik
veren ve ihtiyatı esas alan bir yaklaşım sergilerken İbn Mukātil, Muhammed b. Selâm,
İsmâil ez-Zâhid, Ebû Bekir el-Belhî, Hinduvânî, İbn Fazl, Hulvânî gibi IV. (X.) yüzyıl ve
sonrasına ait Hanefî fakihlerinin temsil ettiği müteahhirîn, mükellef / kıraatte
bulunan kişi lehine dinde kolaylık ve genişlik prensibini esas almışlardır.
d) Kelime Ekleme. Okuyan kişinin âyette olmayan bir iki kelimeyi âyete ekleyerek
okuması durumudur. Meselâ “ve amile sâlihan felehüm ecruhum inde rabbihim” (ve
sâlih amel işleyenlere, rableri katında ecir vardır) âyeti (el-Bakara 2/62) “sâlihan”dan
sonra “ve kefere” (ve kâfir olursa) fiili eklenerek okunsa anlam tamamıyla değiştiği
için namaz bozulur. Buna karşılık “ve bi’l-vâlideyni ihsânen” âyeti (en-Nisâ 4/36),
“ihsânen”den sonra yakın anlama sahip “ve birran” kelimesi ilâve edilerek okunsa
anlam değişmediğinden Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed’e göre namaz bozulmaz,
Ebû Yûsuf’a göre ise hatalı okunan metin Kur’an metni olmaktan çıktığı için namaz
bozulur.
Meselâ Şâfiî mezhebinde Fâtiha sûresi okunurken “en‘amte” (nimet verdiğin) fiili
kasten “en‘amtü” veya “en‘amti” şeklinde okunsa anlam değiştiğinden kıraat ve
namaz sahih olmaz. Kasıtsız olarak bu şekilde okunsa sadece kıraatin tekrar edilmesi
gerekir. Yine, “iyyâke na‘büdü” lafzındaki “yâ” harfi şeddesiz olarak “iyâke na‘büdü”
okunsa bu hatalı okuma yüzünden namaz geçerli olmaz. Fakat “na‘büdü” fiili
“na‘büde”, “nesteînü” fiili “nesteîne” şeklinde okunsa anlam değişmediği için mekruh
olmakla birlikte kıraat sahihtir ve namaz bozulmaz. Zamm-ı sûrelerde hatalı okuma
anlamı değiştirmez veya lafza eklemede bulunulmazsa yine mekruhtur, ancak namaz
bozulmaz; fakat kasten anlamı değiştirecek şekilde okuma veya şâz kıraatlerde
namaz bozulur. Meselâ “innemâ yahşellāhe min ibâdihi’l-ulemâu” (Kulları içinden
ancak bilginler Allah’tan gereğince korkar) âyeti (Fâtır 35/28), “innemâ yahşellāhu
min ibâdihi’l-ulemâe” şeklinde ve “ve’s-sâriku ve’s-sârikatü fe’kta‘û eydiyehümâ” (el-
Mâide 5/38) şâz kıraat olarak “ve’s-sâriku ve’s-sârikatü fe’kta‘û eymânehümâ”
şeklinde okunsa, önceki âyette anlam değiştiği ve şâz kıraatte de lafza eklemede
bulunulduğu için namaz bozulur.
Mâlikî mezhebinde konunun, özellikle okuma hatası yapan birine uymanın namazın
sıhhatine etkisi bakımından ele alındığı ve bu anlamda dört ayrı görüşün ortaya çıktığı
görülmektedir. 1. Okuma hatası açısından Fâtiha ile zamm-ı sûreyi birbirinden
ayırmayan bu görüşe göre Fâtiha sûresini hatasız okusa da zamm-ı sûreyi hatalı
okuyanların arkasında namaz câiz değildir. 2. Zamm-ı sûreyi hatasız, Fâtiha’yı ise
hatalı okuyanın arkasında da namaz kılmak da câiz olmaz. 3. Anlamı değiştirecek
şekilde okuyanın arkasında namaz sahih olmaz. Meselâ “iyyâke na‘büdü” lafzı “iyyâki
na‘büdü” veya “en‘amte” fiili “en‘amtü” şeklinde okunsa anlam tamamen değiştiği
için namaz bozulur. Fakat “el-hamdü lillâhi” (hamd Allah’adır) lafzı hatayla “el-hamdi
lillâhü” şeklinde okunsa anlam değişmediğinden namaz sahihtir. 4. Prensip olarak
okuma hatası yapan kişinin arkasında kılınan namazın iade edilmesi gerekmese de bu
kişilere uymak mekruhtur. Çünkü hatalı okuyanın maksadı da sahih anlamı korumak
ve onu ifade etmektir. Bunların dışında bazı harfleri telaffuz edemediği için okuduğu
çok net anlaşılmayan, dilindeki pelteklik sebebiyle “sîn” harfini “peltek sâ” ve “râ”
harfini “gayn” şeklinde telaffuz eden yahut “tâ” harfiyle “dâd”, “sîn” harfiyle “sâd”
vb. harfleri birbirinden ayıramayanlara uyanların namazı geçerli olup yeniden
kılınması gerekmez. Fakat bu hataları yapmadan namaz kıldırabilecek biri varken
hatalı okuyana uymak mekruhtur. İbn Rüşd bu son görüşün sahih ve uygulanabilir
olduğunu söyler.
Sonuç: Hanefilerj bu bahsi diğer mezheplere nazaran daha derli toplu bir şekilde ele
almışlardır.
Hanefî fıkıh eserlerinde belli başlı okuma hatalarının şu başlıklar altında toplandığı
görülmektedir:
c) Harf Değişikliği. Harf yanlışlığı yapılan okuma Kur’an lafzı olmaktan çıkmaz ve
anlam da değişmezse namazın bozulmayacağında görüş birliği vardır .
Diğer Mezhepler: Hanefiler kadar detaylı incelememişlerdir. Onlar, Fatiha ile sonrası
Zamm-ı sure kıraatini birbirinden ayırmıştır.
Şafii: Fatiha’daki hareke hataları dahi kıraatin fesadının sebebidir. Ancak doğru
şekilde namaz içinde iade edilse kıraat sahih olur. Zammı suredeki hatalar ise mekruh
sayılır ama namazı bozmaz.
Hanbelî: Fatiha suresindeki hatalar namazı bozar. Ancak peltek okuma gibi özürlü
durumdakiler ümmi kabul edilir ve fatiha kıraatini hatasız okuyanların onların
arkalarında namaz kılamayacaklarına hükmedilir.
Mâlikî: Daha çok imam-cemaat perspektifinden konuya değinmiştir. Ancak mezhep
içinde 4 farklı görüşün olduğu görülür. Prensip olarak ise okuma hatası yapan kişinin
arkasında kılınan namazın iade edilmesi gerekmese de bu kişilere uymak mekruhtur.
Çünkü hatalı okuyanın maksadı da sahih anlamı korumak ve onu ifade etmektir.