Professional Documents
Culture Documents
Kur'ân-ı Kerîm'in lafızları ve kıraati ile ilgili yedi vecih veya lehçe.
Ebû Ubeyd el-Herevî ve Ebû Amr ed-Dânî gibi âlimler yedi harf hakkındaki haberin
mütevâtir olduğunu söylerler10; Ganim Kaddûrî11 Goldziher, Ebû Ubeyd'in bu hadis hakkında,
“Şazdır, müsned değildir” dediğini iddia ederse de12 bu yanlıştır. Çünkü Ebû Ubeyd'in “Şaz-
dır, müsned değildir” dediği Kur'an'ın yedi harf üzere indiğini bildiren hadisler değil, yedi
harfi helâl, haram, emir, nehiy diye açıklayan rivayettir. 13
8
Taberî, I, 46.
9
Müsned. V, 41, İbn Ebû Şeybe, il, vr. 61.
10
Ebû Ubeyd, Feza’ilü'l-Kur’ân, vr 7b.
11
el-Hamed, s. 130.
12
Goldziher. s. 54.
13
Garîbul-hadîş, III. I61.
14
Süyûtî, l, 136.
15
Goldziher, s. 49 vd., El2 (Fr), V, 409.
16
Kur'an'ın kendi lafızları dışında ayrıca eş veya yakın anlamlı lafızlarla okunabileceği.
olduğunu söylemiştir.17 Bâkıllânî’nin konuya yaklaşımı daha farklıdır. Ona göre yerine
okunabileceğine müsaade edilmesi ve mânayı bozmayacak değişik okuyuşlara müsamaha
gösterilmesi İslâm'ın ilk yıllarında olmuş, daha sonra bu izin kaldırılmış, müslümanların
Kur'an'da herhangi bir şeyi değiştirmeleri yasaklanmıştır.18
Hadislerin muhtevası incelendiğinde, yedi harfle okumanın bir farz, bir aslî hüküm
değil, ruhsat olduğu, Kur'an okuma ve öğrenmeyi kolaylaştırma ve yaygınlaştırma amacı
güttüğü, rivayetlerin hiçbirinde Kur'an âyetlerinin imlâsından söz edilmediği ve ruhsatın
sadece okuma ile ilgili olduğu, ayrıca bu harflerin mâna ve hüküm bakımından önemli bir
değişikliğe yol açmadığı görülür, İbn Hihâb ez-Zührî'nin dediği gibi, “Onlar aynı mânayı
19
ifade edip helâl ve haramda bir değişikliğe yol açmaz” Enes'in20 … âyetinde yerine … İbn
Mes'üd'un21 … âyetinde yerine Übey b. Kâ'b'ın 22
âyetinde yerine okumaları bunun örnekleri
olarak zikredilebilir. Dikkati çeken bir başka husus da yedi harfle ilgili ruhsatın hicretten
sonra Medine'de verilmiş olmasıdır. Müslümanların sayılarının ve çevrelerinin sınırlı olduğu
Mekke devrinde buna ihtiyaç duyulmamış, hicretten sonra İslâmiyet Medine dışına da taşınca,
değişik lehçeleri kullanan müslümanların Kur'ân-ı Kerim'i aynı lehçe ve şive ile okumada
zorluk çekmeleri söz konusu olmuştur. Çünkü, meselâ Hüzeyl kabilesi mensupları yerine
Esedîler yerine diyor. Temîmli hemzeyi belirtirken (tahkik) Kureyşli belirtmiyordu. Bu
değişik şive ve lehçeleri kullanan insanların alışık olmadıkları bir okuyuşa zorlanmaları uzun
bir eğitime ihtiyaç göstereceğinden ve hatta bazıları için bu mümkün de olmadığından,
herkesin kendi lehçesi ile Kur'an'ı okumasına izin verilmiş, bu şekilde Kur'an öğreniminin
kısa zamanda yaygınlaşması amacı güdülmüştür.
1) “Yedi harften maksat, yedi Arap lügatidir. Ancak bu, her mâna için yedi ayrı kelime
demek değildir. Bu lugatlar Kur'an'da dağınık halde bulunurlar. Bazı kelimeler Kureyş,
17
en-Neşr, I, 32.
18
Nüketü't-in-tişâr li-nakli'l-Kur'ân, s 115-116.
19
Taberî, 1, 14.
20
el-Müzzemmil 73/ 6.
21
Yâsîn 36/53.
22
el-Bakara 2/20.
bazıları Hüzeyl, bazıları Hevâzin ve diğer kabilelere ait lugatlarla nazil olmuştur. Önce Ebû
Ubeyd el-Kâsım b. Sellâm tarafından ileri sürüldüğü anlaşılan ve daha sonra diğer bazı
âlimlerce de tercih edilen bu görüşe İbn Kuteybe karşı çıkmış, bunun Kur'an'ın Kureyş lügati
23
ile indiğini bildiren rivayetlere aykırı olduğunu söylemiştir. Kur'an'ın indirildiği ileri
sürülen yedi Arap lügatinin hangileri olduğu hususunda, başta Ebü Ubeyd olmak üzere bu
görüşü benimseyen âlimler arasında görüş birliği bulunmaması ve Hz. Ömer'le Hişâm b.
Hakîm'in aynı kabileden (Kureyş) oldukları halde Furkân sûresinin okunuşunda ihtilâfa
düşmeleri, bu görüşün karşı çıkılan başka yanlarıdır. Ebû Ubeyd'in bu görüşü ile yedi harf
konusunu aydınlatmaya İmkân yok gibidir. Bu harflerle bugün de okunup okunmadığı,
ashaptan bazılarına nisbet edilen ve mushaf yazısına uymayan okuyuşların nasıl açıklanacağı,
bugün okunan meşhur kıraatlerin yedi harf ruhsatı ile ilişkilerinin ne olduğu gibi sorular
cevapsız kalmaktadır.
2) İbn Kuteybe “Yedi harften maksadı, Kur'an'da dağınık olarak bulunan ve yedi
grupta toplanan vecihler (okuyuşlar) olarak yorumlamış ve tezindeki “Yedi” anlayışını şu
misallerle açıklamıştır:
a) Hattı aynı olduğu halde kelimenin i'rab ve harekesinde görülen, mânayı değiş-
tirmeyen ihtilâflar: 24
b) Hattı aynı olduğu halde kelimenin i'rab, hareke ve mânasını değiştiren ihtilâflar: 25
30
g) Fazlalık veya eksiklik cinsinden olan ihtilâflar: İbn Kuteybe'nin görüşü, kıraat
23
Ebû Sâme, s. 94; Sûyûtî, I, 135.
24
Hûd: 11/78.
25
Sebe: 34/19.
26
el-Bakara 2/259.
27
Yâsîn 36/291.
28
el-Vâkıa: 56/29.
29
Kâf 50/19.
30
Yâsîn 36/35.
ihtilâfları ile ilgili sınıflandırması üzerinde yapılan bazı değişiklikler bir yana bırakılırsa,
Bâkıllânî, Mekkî b. Ebû Tâlib ve İbnü'l-Cezerî gibi âlimler tarafından da benimsenmiştir. İbn
Kuteybe'nin bu sınıflandırmasında yer alan ihtilâflardan bir kısmı, Hz. Osman'ın Kureyş
lügatini esas alarak yazdırdığı mushafların hattına uygun olduğundan bugüne kadar
okunagelmiş. diğerleri ise kolaylık ruhsatı çerçevesinde ashap tarafından okunmuş, ancak
mushaf hattına uymadığı için okunmaları ve mushaflarda yazılmaları Hz. Osman tarafından
yasaklanmıştır. Yedi harfi metot olarak bu şekilde ele alan âlimlerin ihtilâf çeşitlerini tasnifte
değişik sonuçlar ortaya koymuş olmaları tenkit edilmişse de prensip olarak yaklaşımları tutarlı
ve konuya çeşitli yönleriyle açıklık getirecek nitelikte görünmektedir.
3) Yedi harften maksat, hepsi de “Gel” demek olan neğinde görüldüğü üzere, aynı
mânaya gelen yedi ayrı lügattir (lafız, vecih); kelimelerin eş anlamlılarıyla okunmasıdır.
Süfyân b. Uyeyne, İbn Vehb, İbn Cerîr et-Taberî ve Tahâvî gibi âlimler bu görüştedir.
Taberî"ye göre bu yedi lügatin hangi kabilelere ait olduğu önemli değildir. Ruhsat gereği
müslümanlar bunlardan kolaylarına gelen biriyle okumuşlar, hepsini öğrenmek ve korumakla
emrolunmamışlardır. Hz. Osman, mushafı bir harf üzere yazdırmış, diğer harfler ümmetin
icmaı ile terkedilmiştir. Taberi’nin bu görüşü, bazı kelimelerin müteradiflerinin bulunmadığı,
bazılarının ise yediden çok veya az olduğu ileri sürülerek tenkit edilmiş 31, ayrıca yedi harften
herhangi bir şeyi ihmal veya terketmenin caiz olmayacağını ileri sürenler olmuştur. 32
2) Yedi harf bir ruhsat değil, asıldır. Ümmetin onu belleyip korumaması, ondan
herhangi bir şeyin terkedilebileceği görüşünde birleşmesi düşünülemez. 35
Bibliyografya
1) Müsned, V, 41;
2) Buhârî, “Fezâ'ilü'l-Kur'ân”, 3, 5;
6) İbn Ebû Şeybe, el-Muşannef, TSMK, Medine, nr, 334, II, vr. 61b;
11) Ebü Amr ed-Dânî, Câmi'u'l-beyân fi'l-kırâ'âti's-Seb', Nuruos maniye Ktp.. nr. 62/1;
37
nşr. Seyyid Ahmed Sakr.
38
nşr. Muhammed Zağlûl.
39
nşr. Abdülfettâh İsmail Şıblî.
40
nşr Tayyar Altı-kulaç.
41
nşr. Muhammed Ebü'l-Fazl.
42
nşr Habîbürrahman el-A'zamî.
43
trc Abdülhalîm Neccâr.
23) F. Buhl. “Kuran”, İA, VI, 1008;
44
Suat Yıldırım, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1989: 2/177.