You are on page 1of 30

3.

BÖLÜM

ÇOĞUL ORTAM BİÇİMLERİ

3. 1. Çoğul Ortam Veri Dosyası Tipleri

 Metin dosyaları : .txt, .doc, .docx , .rtf, .pdf, .odt ....


 Ses dosyaları : .au, .aiff, .wav., wma, .mp3 ....
 Resim dosyaları : .jpg, .gif, .tiff, .bmp, .pict, .pcx ....
 Hareketli görüntü dosyaları: .qt, .mov, .avi ....
 Animasyon: .fli, .flc, .flv .....

3.1.1. METİN

Birbirini peşi sıra takip eden metinlere Doğrusal Metin denir. Duygu ve
düşüncelerin yazıya dökülmesinden bu yana bilgi hep doğrusal olarak ifade
edilmiştir. Kitap ve dergilerde doğrusal olmayan şekilde bilgi organizasyonu
okuyucuyu, yoracağı, sıkacağı ve konuyu dağıtacağı için hiç ergonomik değildir.
Doğrusal Olmayan Metin; bilginin ardışık olarak verilmediği, sıranın
değiştirilebildiği ve içerik içinde atlamalar yapılabilen ortamlardır. Hipertext ve
Hipermedia doğrusal olmayan bilgi organizasyonlarındandır. Hipertext sadece
metin (text) içerirken, Hipermedia, ses, video, fotoğraf, müzik, şekil vb.
ortamlar içerir. Hipermedia ve Multimedia (çoğul ortam) birbirine anlam olarak
çok benzemektedir. Hatta günümüz için aynı anlamdadır denilebilir.

Şekil 3.1. Hipertext metin yapısı

Basit metin çalışmaları için metin editörleri, karmaşık metin ve grafik


işleri için ise kelime işlemciler kullanılmaktadır. Metin dosyası kodlama
şekilleri ASCII (American Standard Code for Information Interchange), MIME
(Multipurpose Internet Mail Extensions ), UU/XXENCODE--DECODE, BINHEX vs
kodlarıdır. Metin kütükleri için dosya uzantıları .txt, .doc, .pdf, .rtf
vs..uzantılardır. Popüler dosya sıkıştırma/arşivleme formatları, Windows için
ZIP ve ARJ; unix için TAR, GZIP ve Z dir. Bir çok farklı sıkıştırma/arşivleme
1
programı vardır. WINZIP, RAR, LHZ, UC, ZIP, ARJ, Z, gz, TAR, ARC, LZH,
Microsoft Compress bunlardan bazılarıdır. Belge dönüştürme ve/veya transfer
islemleri için kullanabilecek veri formatları olarak özellikle XML ve PDF
önerilmektedir.

Şekil 3.2. Paylasılabilir Veri Yapıları ve XML

Elektronik verilerin paylasılabilirliği, bu verilerin sahip olduğu bütün özellikleri


ve/veya fonksiyonları koruyarak hizmet verme kapasitesini uzun bir süre
saklayabilmesi olarak ifade edilebilir. Örneğin elektronik bir belgeyi
tanımlamada içerik, bağlam ve yapıdan olusan üç temel tanımlama bilgisinden
söz edilebilir. Dolayısıyla elektronik bir belgenin paylaşılabilirliği, o belgenin
içeriği, bağlamı ve yapısının özgün haliyle başka sistemlerce de kullanılabilir
olmasını ifade eder. Daha genel bir tanımla paylaşılabilirlik, kullanıcıların belgeyi
oluşturan bütün unsurlara özgün olarak erişebilmesidir. Belge sistemlerinde
üretilen verilerin paylaşılabilir olabilmesi belge sistemlerinin ve bu sistemlerde
üretilen verilerin genel geçerliliği olan ürün ve hizmet standartlarına sahip
olması ile mümkün olabilir. Bilginin elektronik olarak kurum içi ve kurum
dışında etkin bir şekilde paylaşılmasında yaşanan sorunlar günümüz e-devlet
uygulamalarında karsılasılan en önemli engellerden birini oluşturmaktadır.
Ancak eğer devlet hayatında verimliliğin artırılması ve kamusal hizmetlerin
daha etkin bir biçimde verilmesinin yolu kurumsal bilgi kaynaklarının
paylaşılmasından geçiyorsa bu kaynakların evrensel ölçü olarak kabul edilen
paylaşılabilir veri yapıları üzerinde üretilmesi zorunludur. XML (Extensible
Markup Language), günümüzde çoğu e-devlet uygulamalarında yaygın olarak
kullanılan ve uluslararası çevrelerce kabul gören en önemli paylasılabilir veri
yapısıdır. Günümüz bilgi ve belge sistemlerinde kullanılmakta olan çok sayıda
paylasılabilir veri yapısından söz edilebilir. Örneğin, SGML, HTML, XHTML ve
XML günümüzde yaygın olarak kullanılan paylasılabilir veri yapılarından
bazılarıdır. İsaretleme dili olarak da bilinen bu veri yapıları hem kayıtlı veriyi
görüntüleme formatıdır hem de kendi kimliğini ortaya koyan bir katalogdur. Bu
bakımdan diğer sayısal veri yapılarından çok daha karmaşık ve farklı bir özelliğe
sahiptir. 1998 yılından beri uluslararası bir standart olarak kabul edilen XML,
2
donanım ve isletim sistemlerinden bağımsız olup hem bir dosya formatı hem
de metin tabanlı kendi kendini tanımlayabilen ve insan tarafından okunup
algılanabilen bir biçimleme dilidir. Platform bağımsızlığına sahip olma özelliği
nedeniyle XML, bir belge sisteminde belgenin içeriğini yeniden düzenlemek
ve/veya baskalarıyla paylaşmak için yararlanılabilecek en iyi çözümlerden biridir.
XML, 1998 yılında World Wide Web Consortium (W3C)’un önerdiği bir dildir ve
bu gün önemli yazılım üreticilerinin büyük bir çoğunluğu tarafından
desteklenmektedir. Söz konusu yapı, SGML (Standardized Generalized Markup
Language) dosya yapısından türetilmiş yalın, esnek ve platform bağımsızlığına
sahip bir biçimleme dilidir. XML, SGML’ye alternatif olarak üretilmistir. Çünkü
bu yapıyı anlama, tanımlama ve web uygulamalarında kullanma sırasında
XML’in içine kod yazmak daha kolaydır. XML belirteçleri tamamıyla
genişleyebilir bir yapıya sahiptir ve bu özelliği nedeniyle her türlü kullanıcı
gereksinimi karşılanabilmektedir. Söz konusu dil, metnin görüntüsünden çok
içeriğini tanımlamak için kullanılmaktadır. Bu özelliği yönüyle de tarama
islemlerinde daha etkin bir performans sunmaktadır.
XML, hem bir belgedir, hem belgeyi tanımlayan katalogdur. XML’in
yazılım ve donanımdan bağımsız olması, belgelerin gelecekte kullanılabilirlik
düzeyini de önemli oranda arttırmaktadır. Kurumlar arasında veri değisiminde
yazılım ve donanım bağımsızlığı sağlaması yönüyle önemli bir üstünlüğe
sahip olan XML’ın diğer yararlarını şu maddelerle açıklamak mümkündür:

 Yalınlık: XML, diğer dillere göre daha yalın bir dile sahiptir.
TMLkodlamada kullanılan karmaşık dil yapısı, XML’de insanların etiketleri
okuyup anlamlandırabilecekleri yalın bir yapıda sunulur.
 Genisleyebilirlik: XML’de sabit bir etiket kümesi bulunmaz. Söz konusu
küme kullanıcıların gereksinimleri doğrultusunda arttırılabilmektedir.
 Kendini Tanımlayabilme: Geleneksel belge sistemlerinde ya da
veritabanlarında, üretilen belge ve veriler kullanıcılar tarafından önceden
hazırlanan şemalar doğrultusunda tanımlanır ve sınıflandırılır. XML belgesi
ise kendi kendini tanımlayabilme özelliğine sahiptir ve tanımlama bilgileri
belgenin üstverisinde kayıtlı tutulur. Bu yapı, aynı zamanda XML belgeleri
üzerinde daha nitelikli bir erişim sonucunun yakalanmasını da sağlar.
 İçeriği görünümden ayırma: XML etiketleri, belgenin görünümünü
değil anlamını ve dolayısıyla bağlamını tanımlamaktadır. XML belgesinin
görünümü ve içeriği, XSL stil sayfaları tarafından oluşturulur. Bu, bir
belgenin görünümünün, belgenin bağlamına dokunulmadan
değistirilmesine olanak sağlar. Bu yöntemle aynı içerikten ortaya çıkan
birçok görünüm veya sunum elde edilebilir.
 Çoğul Ortam Araçlarıyla Çalısabilme: XML belgeler, resim, ses ve
görüntü gibi multimedya ve Java Applet, ActiveX gibi multimedya araçları
tarafından üretilen nesnelerle çalışabilmektedir.

Özetle XML, sayısal verilerin transfer edilmesi, depolanması ve sorgulanması


gibi her türlü belge yönetimi sürecinde günümüzde bütün dünyada yaygın
olarak kullanılan ve gelecekte de artan biçimde kullanım alanı genişleyecek olan
veri standardıdır. Gereksinimler doğrultusunda genisleyebilir ya da daraltılabilir
bir esnekliğe sahip olması ve farklı veri formatlarını ve dillerini desteklemesi

3
yönüyle XML, günümüz belge sistemlerinde kalıcı arşivleme formatı olarak
kullanılabilecek önemli bir standarttır.
Üstveri (metadata), herhangi bir bilgi kaynağının kimliğini ortaya koyan,
kayıt altında tutulduğu yeri gösteren, erişimini mümkün kılan ve uzun süreler
boyunca kontrol altında tutulmasını sağlayan yapılandırılmış betimleme bilgisidir.
Üstveri kullanımı, özellikle web tabanlı kaynaklara yüksek nitelikli erişimi
sağlamak açısından oldukça yararlıdır. Ancak üstveri tekniğinin, yalnızca web
üzerinde kaynak keşfi ve bu bağlamda kurumsal aktivitelerin yürütümüne
yönelik değil, uzun süreler boyunca güvenli ve erişilebilir kanıtlar olarak
kullanılabilmesi için kağıt ya da elektronik kayıt ortamlardan hangisi olursa
olsun her tür belgenin kimliklendirilmesine, erişim ve güvenilirliğinin
sağlanmasına yönelik önemli işlevlere de sahiptir. Elektronik ortamlarda
kayıtlı bilgiye erişim için günümüzde üç tür teknikten
yararlanılmaktadır. Bunlar, tam metin erişim, taksonomi (taxonomy) ve
üstveri tekniğidir.
Üstveri erişim tekniğinin amacı ve faydasını daha iyi ifade edebilmek için tam
metin ve taksonomi erisim tekniklerinin ne olduğu konusuna bir kaç cümle ile
değinmek gerekir. Tam metin erisim tekniğinde, aranan kaynağa ilişkin sisteme
girilen anahtar terimlerle kaynaklarda yer alan bütün kelimeler karsılastırılır ve
birbiriyle örtüşen kavramlar yakalanmaya çalısılır. Örneğin, internette yer alan
arama motorlarının önemli bir bölümü bu tekniğe göre işlemektedir. Bu teknikte
tarama motorlarına aranan anahtar terimler girilmekte; tarama alanındaki ya
da sayfalar içindeki bütün terimler crawler adı verilen tarayıcılarla kontrol
edilmekte ve sonuç olarak aranan ve taranan terimler arasında yapılan isteğe
göre örtüşen ve/veya benzeşen sonuçlar rapor edilmektedir. Bir sonraki erişim
tekniği olan taksonomide kaynağa iliskin niteleyici bilgiler daha önceden
hazırlanan ve konu temeline dayanan hiyerarsik yapı içinde yerleştirilirler.
Kütüphane sınıflama sistemlerine benzer özellikler sergileyen taksonomi tekniği,
uzun bir altyapı gerektirmesi ve yapılacak işlemlerin daha fazla emeğe dayalı
olması nedeniyle uygulanması daha zor bir tekniktir.

3.1.2. RESİM

Resim Dosyalarının Özellikleri

Kare (frame) : Resmi ve video görüntüyü oluşturan görüntülerden her birine


“Kare” denir. Buradaki “kare” terimini geometrideki kare ile karıştırmayalım;
çünkü resim ve sinema terimi olarak “kare”, bir geometrik şekil anlamından çok
“an” anlamı taşır. Ayrıca, resimler ve TV görüntüleri kare değil, dikdörtgen
şeklindedir. Sinema filmlerinde 1 saniyede 24 kare, televizyon yayıncılığında 1
saniyede 25 kare görüntü kullanılır.

Çözünürlük (resolution): Resimler “piksel” adı verilen noktacıklardan oluşur.


Resmi yakınlaştırarakbaktığımızda, her birinin tek bir renkle dolu küçük
kutucuklar olduğunu göreceğimiz bu pikseller birleşerek resmin bütününü
oluştururlar. Bir resmi oluşturan karelerin her birinin piksel olarak yüksekliği ve
genişliği “Çözünürlük” değerleriyle ifade edilir. Çözünürlüğü 1024x768 olarak
belirtilmiş bir fotoğrafta soldan sağa 1024, yukarıdan aşağıya 768 noktacık
vardır. Yani çözünürlük değerlerinde ilk sayı, karenin genişliğini; ikinci sayı, ise
4
karenin yüksekliğini gösterir. 1024x768 çözünürlüğe sahip bir fotoğrafın
tamamı, 786.432 pikselden oluşur.
Bir resmin çözünürlük değeri ne kadar yüksekse, resmin görüntüsü o kadar
kaliteli olacak, ancak bilgisayarda kapladığı yer de o oranda artacaktır.
Çözünürlük değerleri, resim işleme yazılımlarıyla düşürülebilir, ancak düşük
çözünürlük değerine sahip bir resmi yüksek kaliteli hale getirmek mümkün
değildir. Resimleri vektörel ve hücresel olarak iki şekilde sınıflandırabiliriz.

Şekil 3.3.Vektörel ve Hücresel Sınıflandırma

5
Şekil 3.4. Vektör ve Bitmap karşılaştırması

3.1.2.1. JPEG (Joint Photographic Experts Group)

JPEG, Joint Photographic Experts Group (Birlesik Fotograf Uzmanları Grubu)


tarafından standartlastırılmış bir sayısal görüntü kodlama biçimidir. 1994 yılında
bu biçim ISO 10918-1 adıyla standartlaşmıstır. Çoğunluk tarafından JPEG
standardında görüntü saklayan dosya biçimi de JPEG olarak adlandırılır. Bu
dosyalar çoğunlukla .jpg, .jpe veya .jfif uzantılıdır. Fakat öncelikle .jpg uzantısı
kullanılır. Ancak, JPEG standardı sadece görüntünün nasıl kodlanacağını
tanımlar. Görüntünün rastgele bir saklama ortamında depolanma biçimini
belirtmez. JPEG olarak bildiğimiz dosya biçimi, Independent JPEG Group adlı
baska bir grubun JFIF (JPEG File Interchange Format - JPEG Dosya Alısveris
Biçimi) WWW üzerinden görüntü iletmek ve foto grafik görüntü saklamak için
bu dosya biçimi en popüler dosya biçimi olmustur. JPEG/JFIF formatı, web için
gerçekten de başarılı bir veri transfer yapısına ve başarılı depolamaya sahiptir.
JPEG renk geçişlerinin önemli olduğu resimlerde, renk kalitesinin ne
kadar azalacağına kullanıcının karar vereceği sıkıştırma seçenekleri
sunan bir formattır. Sıkıştırırken, resimdeki piksellerin renk bilgisini,
piksellerin adresini kaydeder ve seçilen sıkıştırma oranını göre, benzer renkteki
pikselleri aynı renge çevirir. JPEG, resimde sıkıştıracağı pikselleri bulmak için,
resmi sol üst köşeden sağ alt köşeye doğru diyagonal biçimde tarar

6
Şekil 3.5. Örnek jpeg resim

JPEG, ayarlanabilir kayıplı sıkıstırma kullanır. Dolayısıyla JPEG verisinden


okunan görüntü ile veriyi yaratmak için kullanılan görüntü aynı değildir. Fakat,
kayıplar insan görme sisteminin daha az önem verdiği detaylarda gerçekleştiği
için çoğu zaman fark edilmez. Sıkıstırma miktarı arttıkça görsel detayda azalma
görülür. Oranın artmasıyla keskin hatların etrafında detay kaybı ve
dalgalanmalar ile yüksek sıkıştırma ortamlarında da bloklaşma belirgin hale
gelir. JPEG görüntülerin çesitli dönüşümler geçirmesi (ör. ölçeklenme) sıkıştırma
yan etkilerini daha da belirgin hale getirebilmektedir.
JPEG kodlanmış görüntüde yüksek frekans bileşenleri görüntü detay
bilgisinin önemli kısmını içerir. Sıkıştırma oranı arttıkça yüksek frekans
bilesenlerinin daha fazlası kaybedilir. En yüksek sıkıştırma oranlarında ise yalnız
en düşük frekans bileseni sıfırdan farklıdır. Bu nedenle görüntü bloklar halinde
görünmektedir. JPEG, özellikle doğa görüntüleri gibi yüksek frekanslı bilesenlere
görece önemsiz görüntüleri ise çok az görsel kayıpla ve kayıpsız sıkıstırma
yöntemlerinden çok daha yüksek verimle sıkıştırabilir. Fakat,çizimler yada
keskin hatlı cisimler içeren görüntülerde sıkıstırma miktarı arttıkça keskin
hatların etrafında dalgalanma görülmektedir.

RGB resimleri JPEG kaydedilebilir. Indexed Color modundaki resimler JPEG


kaydedilemezler. Ayrıca resimde alfa kanallarının bulunmaması gerekir. Layer'lı
dökümanlar da JPEG kaydedilemezler. Benzer renkteki pikseller sıkıştırma
sırasında aynı renge dönüşeceği için resimin boyutlarında önemli derecede
azalma olur. Bu aynı zamanda, piksellerin yok olması anlamına da geldiği için,
orjinali önemli resimlerin bir yedeğinin kullanılması tavsiye edilir.

7
Özetle, JPG formatı, resim işleme programlarının yüksek MB'lı dosyaları
sıkıştırarak disk üzerinde kayıt edilebileceği bir formattır. JPEG veya JPG
formatının özelliği gerçek renk değerlerini içermesidir. Bu nedenle fotografik
(çizgisel/grafiksel olmayan) görüntüler için kullanılmalıdır. JPEG sıkıştırma
yöntemi görüntünün algılanması için zorunlu olmayan detayları bulup atan ve
dosyayı bu şekilde sıkıştıran bir format olduğundan kayıplı formatlar arasında
yer alır. Kaybolan ayrıntılar ve sıkıştırma oranı arasında bağlantı
bulunduğundan bu dengeyi iyi korumak gerekmektedir. Daha fazla sıkıştırma
daha fazla detay kaybı daha az sıkıştırma daha büyük dosya demektir.
Kaybedilen detayların geri getirilmesi söz konusu olmadığından dosyanın bir
kopyası mutlaka alınmalıdır.

JPEG'i çekici kılan özellikler; GIF'in sadece 256 rengi desteklediği düşünülürse,
milyonlarca renk içeren fotografik görüntüler için JPEG'in önemi kendiliğinden
ortaya çıkar. Görüntü kalitesinin denetlenebilmesi de ayrı bir avantajdır. Geniş
alanlar halinde tek rengin bulunmadığı, detayları fazla tüm fotografik görüntüler
için kullanılabilir.

3.1.2.2. BMP (Bitmap)

BMP, Microsoft'un PCX formatını değiştirerek geliştirdiği en temel


resim formatıdır. Windows 3.1 ve 95 ile birlikte gelen Paint programı
görüntüleri bu formatta işler. BMP formatı 1-24 bit arasında değişen bir piksel
8
derinliğini içerebilir. Sıkıştırma seçeneği başlangıçta bulunmamakta idi. Opsiyon
olan bu sıkıştırma görüntüde detay kaybına yol açmaz, yani kayıpsız sıkıştırma
yöntemlerindendir. BMP formatı alıcı bilgisayarında Paint'den başka görüntü
program'ı bulunmadığı durumlarda kullanılır. Bu formatta resmin renk sayısı
değil, resmin büyüklüğü önemlidir. 16 renk, 800x600 çözünürlüğünde BMP
dosyası, 800x600x1/2=240000 byte yer kaplayacaktır. (16 renk için 4 bit
gerekli =1/2byte) Resmin içinde 1, 2 veya 12 renk olması hiç önemli değildir.
256 renk olarak kaydedilen bir dosya ise, 800x600x1=480000 byte yer
tutacaktır (256 için 8 bit=1 byte gerekli. 28=256)

3.1.2.3. GIF (Graphics Interchange Format)

CompuServe firmasının Graphics Interchange Format (GIF) dosyaları İnternet


üzerinde oldukça yaygın kullanılan bir formattır. Az sayıda renk içeren (1 ila
8 bitlik) dokümanlarda oldukça iyi sıkıştırma sağlaması,
animasyonlarda zamanlama ve farklı boyutlardaki resimleri bir arada
tutma desteği, saydam renk tanımlanması bu format'ı popüler yapan
nedenlerden sadece bir kaçıdır. Kayıpsız sıkıstırma kullanır. Genelde
grafiklerin (az renk içermeleri nedeniyle) saklanması için kullanılır. PNG ve
JPEG'den farklı olarak, GIF formatı piksel tabanlı animasyonların üretilmesine
olanak sağlar. Ancak Photoshop gibi resim işleme programlarının çoğu GIF
formatının tüm özelliklerini kullanamamaktadır. Bu nedenle bu format ile
çalışırken sıklıkla başka programlara gereksinim duyulmaktadır. GIF dosyaları
Bitmap, gri skala ve indekslenmiş renk sisteminde olabilmektedir. Gerçek renk
desteği yoktur. GIF resimleri sıralı (interlaced) veya sırasız kaydedilebilmektedir.
Sıralı GIF dosyaları yükleme esnasında satır satır gelerek resim bitiminden önce
neye benzeyeceğine dair bir ipucu verirler. Saydamlık tanımlanması için GIF89a
Export komutu kullanılarak saydam olacak renk belirlenebilir.

GIF ile; soldan sağa doğru, yatay bir hat üzerinde, benzer pikselleri
taranır. Sadece renk değişikliklerini kaydedilir. Bu nedenle resimde yatay
alanların aynı renkle doldurulması, GIF resmin daha az dosya büyüklüğünde
olmasına neden olur. Yatayda farklı renkte piksellerin bulunması ve noise etkisi,
dosya büyüklüğünü arttırır. Aynı renkte yatay çizgilerin bulunduğu bir resim,
aynı renkte dikey çizgilerin bulunduğu bir resimden (piksel büyüklükleri aynı)
daha az yer kaplar.

Interlacing, şeffaflık ve animasyon GIF formatının desteklediği


özelliklerdir.

Interlacing, izleyiciye resmin giderek belirginleşen bir biçimde görünmesidir.


Resmin yukarıdan aşağıya doğru sırasıyla önce 1, 9, 17, 25 ve ....’ci pikselleri
görünürken, ardından 2, 10, 18, 26 ve ....’ci pikselleri de görünmeye başlar.
Böylece ilk kaba görüntü ile resmin ne olduğu anlaşılır. Interlacing,
önemsenmeyecek ölçüde dosya büyüklüğünü arttırır.

GIF ile, transparan (şeffaf) kayıt gerçekleştirilebilir. Transparency işlemi, resmin


Web sayfasında şeffaf olmasını istediğiniz bölümlerinden, sayfanın zemin
renginin (veya deseninin) görünmesini sağlar. GIF'i çekici kılan bir diğer özelliği

9
de hareketli görüntülere olanak tanımasıdır.Hareketin her bir parçası farklı bir
layer'da yer alır. Bunların ardarda görünmesiyle hareket etkisi oluşur. Her
Layer'ın ne kadar süre görüneceği denetlenebilir.

GIF’in tercih edileceği resimler; birkaç rengin tonlarından oluşan geniş


alanları olan resimler, logotype’lar, eğimli hatların yoğun biçimde kullanıldığı
illustrasyonlar, kroki ve şematik çizimler ile karikatür benzeri, Indexed Color'a
çevrilerek, GIF olarak kaydedilebilir.

Soru: 16 renk 1024x768 çözünürlüklü bir GIF resim dosyasının 100 kbps bir
link üzerinden ne kadar sürede yüklenebileceğini sn olarak hesaplayınız.

䇅 䇅⺁ 䇅
2x=16 ve x=4 ≈31,46 sn

Soru: jpeg ve gif resim formatları için desteklenen renk sayıları ile yaygın kullanım alanlarını
yazınız.
Desteklenen Renk Sayısı jpeg : milyonlarca renk gif : 256 renk

Yaygın Kullanım Alanları jpeg : Geniş alanlar halinde tek rengin bulunmadığı, detayları fazla tüm
fotoğrafik görüntüler.
gif : Birkaç rengin tonlarından oluşan geniş alanları olan resimler, logotype’lar, eğimli hatların
yoğun biçimde kullanıldığı illüstrasyonlar, kroki ve şematik çizimler ile karikatür benzeri resimler.

3.1.2.4. RAW

Dijital fotoğraf makinelerinde filmin karşılığı olan sensör üzerine düşen


görüntü dijital işlemci tarafından sayısal verilere dönüştürülüp fotoğraf haline
getirilir. Çekim sırasında belli işlemlerden geçen ham görüntü genelde JPEG
bazende TIFF dosya biçimine dönüştürülür. İşte bu değişiklikler yapılmadan
sensörden gelen sayısal verilerin doğrudan belleğe yazılmasıyla oluşan özel
formata RAW adı verilir. RAW dosyaları sensörden gelen ham bilgileri
içerdiğinden yaygın olarak tercih edilen fotoğraf formatı JPEG’ten çok daha fazla
yer kaplarlar. 6 Megapiksel bir fotoğraf makinesi için bu rakam 5-6 MByte’a
ulaşabilir. Bu formatı daha çok üst seviyede ürünler desteklediği için her dijital
fotoğraf makinesinin RAW çekme özelliği bulunmaz. RAW formatının en önemli
özelliklerinden biride çekim yapıldıktan sonra üzerinde bazı değişikliklere izin
vermesidir. Yani bir nevi zaman içinde geri giderek yanlış ayarları
düzeltebilmeye imkan tanınmaktadır.

3.1.2.5. TIFF (Tagged Image File Format)

TIFF formatı bilgisayarlar arası ortak bir dosya formatıdır. PNG VE JPEG gibi
TIFF de yüksek renk derinliği olan görüntülerde kullanılır. GIMP, Photostop gibi
görüntü isleme programları TIFF biçimini desteklemektedir. Bu formatta
kayıtlı dosyalar, herhangi bir uygulama programının sayfa içine
10
alındığında görüntü ve zeminin renk değerlerini azaltma ve değiştirme
olanağı verir. Örneğin farklı farklı renklerde kullanacağımız bir görüntü yada
logoyu TIFF formatla kaydedip sayfaya yapıştırdığımızda renklerini
değiştirebiliriz. Bu yolla her renk değişikliğinde onu yaratan uygulama
programını açıp yeniden renk verip yeni dosyalar yaratmamış oluruz.

Kayıt sırasında LZW seceneği dosyayı sıkıştırarak kayıt edilmesini


sağlar. Ancak, bu seçenekle kayıtlı dosyaları film baskı araçları desteklemez.
Bu kayıt biçimiyle gönderdiğiniz dosyaları, film servisinize bildirirseniz doğacak
sorunları baştan halletmiş olursunuz.

TIFF adapte edilebilir ve esnek bir dosya biçimidir. Dosya başlığında etiketler
(tag) kullanarak tek bir dosyada birden fazla veriyi ve görüntüyü
barındırabilmektedir. Etiketler görüntünün boyutları gibi temel geometrisini
yada hangi sıkıştırma tercihinin kullanıldığını belirtebilmektedir. TIFF biçimi
birden fazla sayfayı desteklediğinden çok sayfalı dökümanlar ayrı ayrı dosyalar
yerine tek bir TIFF dosyası olarak kaydedilebilir. Örneğin Bir kitabın tamamı
TIFF formatında tek bir belge olarak kaydedilmesi örneği

Şekil 3.6. Bir kitabın tamamının TIFF formatında tek bir belge olarak kaydedilmesi

3.1.2.6. PNG (Portable Network Graphics)

PNG, "Tasınabilir Ağ Grafiği" anlamındaki (Portable Network Graphics) 'in


kısaltmasıdır ve görüntü saklamak için kayıpsız sıkıştırma kullanan bir saklama
11
biçimidir. Web için tasarlanmış yeni bir formattır. GIF gibi 256 renkle sınırlı
olmayan, JPEG gibi sıkıştırma oranı arttıkça kalite kayıpları oluşmayan bu
format, aynı zamanda kademeli olarak görüntünün oluşması özelliğine de
sahiptir. PNG, kayıpsız bir filtreleme ile, tüm renk bilgileri ve tüm alfa
kanallarını koruyarak sıkıştırmayı gerçekleştirdiği için, eski sürüm web
tarayıcıları tarafından desteklenmeyecek olmasına rağmen geleceğin formatı
olarak görülmektedir. Bildiğiniz gibi, GIF 256 renkten fazlasını desteklemez,
JPEG ise alfa kanallarına izin vermez.

Şekil 3.7. Örnek png resim

PNG biçiminde paletli veya gerçek renkte görüntüler seçimlik bir


saydamlık kanalıyla saklanabilmektedir. Hali hazırda GIF gibi kabul
edilebilir başarımda ve yaygın bir kayıpsız sıkıstırma algoritması varken PNG'nin
gelistirilmesini motive eden sey, GIF’te kullanılan LZW algoritması üstündeki
patent hakkının ihlallerini takip edeceğini Unisy’in duyurması oldu. Yaygınlaşan
ve gelişen donanım teknolojisiyle beraber GIF biçimi yetersiz kalmaya da
baslamıştı. Bir W3C tavsiyesi olarak PNG 1.0 sürümüyle 1 Temmuz 1996'da
yayımlandı. 1.1 ve 1.2 sürümleri ile yeni genişletmeler tanımlandı ve 1.2
sürümü küçük değişikliklerle ISO/IEC 15948:2003 adıyla bir ISO standardı oldu.
PNG'nin kabulü Unisys'in Ağustos 1999'da ticari olmayan yada özgür yazılım
için telif ücretlerinden muaf LZW lisansını kaldırmasıyla daha da hızlandı.
GIF’deki patent sorunlu LZW yerine PNG’de gzip, zip ve türevlerince de
kullanılan LZ77 algoritması kullanılmaktadır. Benzer ayarlar kullanıldığında da,
bu algoritma LZW'ye göre çok daha iyi sonuçlar vermektedir. Fakat, her iki
algoritma da resmin iki boyutlu doğasını göz ardı ederek, resimleri bir boyutlu
veri akımları kabul edip sıkıştırdıklarından optimum kayıpsız iki boyutlu
sıkıştırmadan uzaktırlar. GIF gibi PNG de paletli resimleri destekler ve piksel
basına 1, 2, 4 veya 8 bitlik paletli resimler oluşturulabilir. Bunun dışında, gerçek
renkli resimler için kanal başına 8 veya 16 bit kullanılır. PNG gri ton veya
kırmızı, yesil ve mavi renkli kanalların yanı sıra renk kanallarıyla aynı
duyarlılıkta bir saydamlılık kanalı da destekler. GIF’te saydamlık bir renk
değerinin saydam olarak isaretlenmesiyle elde ediliyordu.
PNG biçimi hareketli resimleri desteklemez. PNG tabanlı APNG ve MNG
biçimleriyle (GIF stili) hareketli resimler desteklenmektedir. Fakat bu biçimlerin
ikisi de küçük kitleler tarafından kullanılmaktadır. İçlerinde The GIMP,
Macromedia Fireworks, Adobe Photoshop Microsoft Paint ve Apple iPhoto'nun da
bulunduğu birçok program PNG biçiminde görüntü saklamayı desteklemektedir.
PNG biçiminde görüntü üretirken, görüntünün istenen kalite seviyesinin
12
gerektirdiği en az renk derinliğinde saklanması gerektiği unutulmamalıdır.
Örneğin siyah-beyaz bir çizimi 8-bit gri tonlamada saklamak dosyanın
büyüklüğünü çok arttıracaktır. PNG görüntüyü üreten programın sakladığı meta
verinin çokluğu dosyanın şişmesinde bir etkendir.
PNG; küçük resimler ve şeffaf alanlar için uygun bir format iken büyük
fotoğrafların saklanmasında verimli olmamaktadır.

3.1.2.7. PSD

PSD yani “Photoshop Document”, Photoshop uygulamasına özel bir


formattır. Çok sayıda alfa kanalını ve katmanı destekler. Fotoğraf ve grafik
çalışmaları bu formatta saklandığında sonradan üzerinde kolaylıkla düzeltme ve
değişiklik yapılabilir.

Video kurgu çalışmasında kullanacağımız fotoğraf ve grafik dosyalarını, kurgu


programına eklemeden üzerinde bazı işlemler yapılması gerekebilir.

Video kurgu yazılımları, fotoğrafların işlenmesi konusunda fotoğraf işleme


programları kadar fazla seçenek içermediğinden, kurgumuzda kullanacağımız
fotoğraf ve grafikler üzerinde yapacağımız düzenlemeler için fotoğraf işleme
programlarını tercih etmek gerekir. Bu tip programlarda fotoğrafların renkleri,
kontrast ve ışık değerleri üzerinde değişiklikler yapılabilir, fotoğrafın sadece
belli bir kesitini kullanmak istiyorsak fotoğraf kırpılabilir (crop). Ayrıca, video
kurguda kullanacağımız fotoğrafın boyutunun değiştirilmesi gerekebilir.
Her video kurgu yazılımı belli bir en-boy oranında video üretir. Kurgu
çalışmasına eklenecek fotoğraflar, kurgu programının ekran boyutundan
büyükse, ekranda kenarları kırpılarak görünür, küçükse, ekranın kenarlarında
siyah bir çerçeve oluşur. Fotoğrafın kurgu programının çerçeve boyutuna
uyarlanması, kurgu programının içerisinde yapılabilir. Daha sağlıklı olan ise
fotoğraf işleme programlarıyla fotoğrafları yeniden boyutlandırarak (resize)
kurgu programının istediği piksel/cm ölçüsüne uyarlamaktır.

3.1.3. SES

Ses çözücü ; sayısal sesi ses dosyası biçimine göre yada ses aktarım biçimine
göre sıkıstıran/kodlayan bir bilgisayar programıdır. Birçok çözücü kütüphane
olarak tanımlıdır ve Windows Media Player, XMMS, yada Winamp gibi bir çok
ortam oynatıcısına arabirim sağlayabilir. "Ses çözücü" terimi, bazen, bir
donanım tanımlaması yada ses kartı anlamına gelebilir. Sinyallerin analog ses
halinden sayısal ses haline yada tam tersi çözülmesi/kodlanması anlamına (ses
çözücü kelimesinin bu sekildeki kullanımından dolayı) gelir. Örnek olarak Intel
Sirketi'nin AC'97 standardı verilebilir.

Bir müzik CD’sine kaydedilmiş müzik ile kasete kaydedilmiş müzik arasındaki
kalite farkını çoğumuz farkedebiliriz: CD’ler kasetlere göre daha kaliteli ses
kaydederler. Kaydettiğimiz sesis kalitesini kayıt ortamının niteliği dışında;
mikrofonun kalitesi, mikrofonun ses kaynağından uzaklığı, ortamın yalıtımı,
13
mikrofonun sesi taşıdığı mikserdeki ayar düğmelerinin ideal seviyede olması,
mikserin sesi aktardığı kayıt cihazının kapasitesi gibi etkenler de belirler. CD,
DVD, DAT gibi dijital kayıt ortamlarının icadı ve yaygınlaşmasına kadar ses ve
müzikler taşplak, kasetçalar, longplay, müzik kasedi (MC) gibi analog ortamlara
kaydedilip kullanılmaktaydı. Dijital kayıt ortamları, analog kayıt ortamlarına
göre ses kalitesinde büyük bir yükselmeye sebep oldu. Dijital cihazların üretilip
yaygınlaşmasıyla pek çok dijital ses dosyası türü de kullanılmaya başlandı. Bu
ses dosyası türlerinin bazıları sadece kullanıldığı cihaza özelken bazıları ise
değişik türde cihazlarda kullanılmaya uygundur. Ses dosyası türleri arasında,
tıpkı fotoğraf dosyalarında olduğu gibi kalite farkını belirleyen değişik
öznitelikler vardır.

Ses Dosyalarının özellikleri

Kanal sayısı: Dijital ses dosyaları, bir dosya içinde birden fazla kanal sesi
taşıyabilirler. Tek kanallı seslere “mono”, çift kanallı seslere ise “stereo”, dört
kanallı seslere “Quad”, 5.1 kanallı seslere ise “Surround” ses adı verilir. İki
hoparlörlü bir müzik setinde dinlediğimiz müzikte eğer hoparlörlerden aynı anda
farklı sesler geliyorsa, bu ses stereo olarak kaydedilmiş demektir. Şarkıcının bir
cümleyi sağ hoparlörden, diğer cümleyi ise sol hoparlörden söylemesi veya
sağdan davulun sesi gelirken, soldan zurnanın duyulması gibi. Çok kanallı sesler,
gerçek hayattaki gibi değişik yönlerden farklı sesler duymamızı sağladıkları için
müzik dinleme zevkini artırırlar. Müzik albümlerinin stüdyo kaydı sırasında
tonmayster farlı mikrofonlardan gelen sesleri farklı kanallara yönlendirerek sese
stereo özellik katabilir.
Günümüzde sinema salonlarında da çok kanallı ses teknolojileriyle, salonun
değişik köşelerinden farklı sesler gelmesi sağlanarak gerçeklik hissi
arttırılmaktadır. Stereo bir ses sonradan mono’ya çevrilebilir yani iki kanal tek
bir kanalda birleştirilebilir; ancak mono kaydedilen bir ses, sonradan stereo’ya
çevrilemez.

kbps Değeri: “kilo bits per second”dır (her saniyeye düşen kilo bit miktarı).
“Bit değeri” adıyla da ifade edilir. Sıkıştırılmış formatlardaki ses dosyaları için
geçerli bir özelliktir. Ses dosyasını dönüştürme/sıkıştırma işlemi sırasında
saniyede kaç veri (örneklem) alacağını kbps değeri belirler. Sıkıştırılmamış bir
ses dosyasını (mesela bir müzik CD’sindeki bir parçayı) sıkıştırarak mp3 veya
wma’ya çevirdiğimizde dönüştürücü programın menüsünden hangi kalitede
sıkıştırma yapacağımızı belirleriz. 32, 64, 128, 160, 192, 224, 256 gibi kbps
değerlerinden düşük olanlarla sıkıştırılmış ses dosyaları, sabit disk üzerinde az
yer kaplar ancak ses kalitelerinde bariz bir düşüş algılanır. 32 kbps değerine
sahip bir sıkıştırılmış ses dosyası, 256 kbps’lik bir ses dosyasına göre çok daha
az veri içerdiğinden ses kalitesinde bariz bir düşüş fark edilecektir. Ses CD’si,
Ses DVD’si ve Video CD gibi ortamlardaki sesler, sıkıştırılmamış formatlar
olduğu için kbps değerleri yoktur.

kHz Değeri: Sesin bir saniyede tekrarlanma (sıklık) birimidir. “Ses örnek
değeri” adıyla da ifade edilir. Kilohertz (kHz) değeri, kayıt sırasında mikserde ve
kayıt cihazında ses seviyesinin ne kadar yüksek olduğunu gösterir. CD
kalitesinde sesin ideal kHz seviyesi 44.1’dir. Eğer kayıt sırasında ses, bu
14
değerden daha düşük bir kHz ile kaydedilmişse, dinlerken daha iyi duyabilmek
için sesi açtığınızda ses patlar.

3.1.3.1. MIDI (Musical Instrument Digital Interface)

MIDI’nin açılımı Musical Instrument Digital Interface'tir. Besteleme sürecini


ve müzik üretimini hızlandıran ve kolaylaştıran bir protokoldür. 1983
yılında Korg, Roland, Yamaha, gibi firmaların ortak çalışması sonucu olarak
ortaya çıkmıştır. Midi protokolü elektronik cihazların ( bilgisayar, ısıklandırma
sistemleri, synthesizer, ses/görüntü kayıt cihazları...) bir baska midi cihazlarıyla
eşzamanlı olarak çalısmasını sağlar. Örneğin bir midi klavyesi ses kartına
bağlanıp bir seyler çalındığında klavyeyle ses kartı arasındaki iletişim midi
protokolüyle sağlanmaktadır.

3.1.3.2. WAV (Waveform Audio Format)

WAV, İngilizce dalga anlamına gelen “Wave” kelimesinin ilk üç harfinin


alınmasıyla oluşturulmuştur. Sayısal ortamda hiçbir sıkıştırma yöntemi
uygulamadan ses saklama biçimidir. IBM ve Microsoft'un küçük ses kayıtlarını
herhangi bir bilgisayarda çalmak için geliştirdiği ses dosyası formatıdır.
Microsoft işletim sistemlerindeki uyarı ve bilgilendirme sesleri, bu dosya
türündedir. Yaygın olan formatlar arasında en basitlerinden biridir. (.wav)
uzantısıyla tanımlanır. Çok yer kaplarlar. WAV dosyaları, mp3 ve diger
sıkıstırılmıs formatların aksine sadece sayısallaştırılmış seslerdir ve çok
yer kaplarlar. WAV üç kısımdan olusmaktadır. Bunlardan ilki dosyayı WAV
olarak adlandıran kısımdır. İkinci kısım ise değişkenlerin nitelendirildiği kısımdır.
Üçüncü kısımda ise asıl bilgi baska bir deyişle müzik parçası depolanır.

3.1.3.3. CD Digital Audio (Red Book)

Bu format, sıkıştırmasız bir dijital format olduğu için genellikle WAV ile
karıştırılır. Bir bilgisayarda dinlemekte olduğumuz ses dosyasının kanal sayısı,
kHz ve kbps değerlerini müzik çalma programının ekranındaki göstergelerden
ya da ses dosyasına sağ tıklayarak özellikler > özet menüsünden öğrenilebilir.
Müzikmarketlerde satılan müzik CD’lerindeki parçalar bu dosya türündedir.
Philips tarafından geliştirilmiştir. Bu formata göre; analog sesin sesin ideal
kHz seviyesi 44.1 KHz olarak alınır. Ve analog ses örnekleri iki kanallı
(stereo) 16 bitlik sayısal ses şekline dönüştürülür.

Soru: Red Book CD standartına göre sayısallaştırılmış 45 dakikalık bir müzik


kaydının ne kadar yer kaplayacağını MB olarak hesaplayınız. (1 MB≈1.106 bayt)

䇅 䇅 䇅 䇅ሺ
≈ 476 MB
䇅 䇅ሺ

15
3.1.3.4. AAC(Advanced Audio Coding)

Açılımı “Advanced Audio Coding” (İleri seviye ses kodlama) olan AAC formatı,
az kayıplı bir sıkıştırılmış ses formatıdır. Apple firması tarafından üretilen
cihaz ve yazılımlar (iPhone, iPod, iTunes) ile, bazı oyun konsolları ve cep
telefonları tarafından desteklenir. .m4v, .m4r, .3gp, .mp4, .aac gibi uzantılı
dosyalar AAC türündendir.

3.1.3.5. MP3 (MPEG-1 Audio Layer 3)

MP3 (MPEG Layer 3), sıkıştırılmış bir ses biçimidir. Ses dosyasının sıkıştırılması
sırasında sadece insan kulağının duyamayacağı frekansların silinmesi
yöntemiyle 1:12 oranına kadar sıkıştırmaya imkân tanır. Küçük dosya
boyutunun internetten indirmede kolaylık sağlaması sebebiyle özellikle korsan
müzik piyasasının en yaygın kullanılan ses dosyası türü olmuştur. Oldukça
yaygın olup,uzantıları ".mp3" olan bu dosyalar, bir çok web sitesinden rahatlıkla
bulunabilir. Birçok Windows 98/XP kullanıcısı, işletim sistemlerinde bir mp3
okuyucu olduğunu göreceklerdir. Fakat bu mp3 okuyucu programları bazı mp3
sitelerinden edinmeniz de mümkündür. Mp3 okuyucu programlardan macamp
(MAC OS), Winamp (Windows), mpg123 (Unix) yaygın olarak kullanılır.
Genellikle Mp3 dosyaları, internet üzerinden dinlenmek yerine bilgisayara
kaydedilip kullanılır. Ancak streaming özelligi sayesinde mp3 dosyalarını Real-
Media gibi kullanmak da mümkündür. Ayrıca internet üzerinde mp3 formatında
yayın yapan çok sayıda online radyolar mevcuttur. Mp3 formatında dosyalar
olusturabilmeniz için öncelikle Audio CDlerden wave dosyası oluşturmanız
gerekir. Ripper, bu programların genel adıdır. Birçok download sitesinde bu iş
için programlar bulunmaktadır. Oluşturduğunuz ham haldeki wave dosyasını
daha sonra MPEG olarak sıkıştırmanız gerekmektedir. Mp3 encoder, bu iş için
kullanacağınız programlara verilen addır. CD'den mp3'e doğrudan geçen
programlarda yazılım teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte artık
bulunabilmektedir. Saniyelik analog ses örneklerinin 16 bitlik bir şekle
dönüstürülmesine Sayısal Ses (Digital Audio) denir. Ancak, bu analog
sinyallerin bir saniye içinde 44,1 khz 'lik frekansla yayıldığı düşünüldügünde, bir
saniyelik sayısal ses kaydı yaklasık olarak 1.4 milyon bit(44100.16.2) veri
içerir. İnsan kulağının sesi algılama gücü göze alınarak bu kayıtlar bir çok
insanın algılayamayacagı bölümlerden bir sıkıştırma algoritması ile arındırılır.
Mp3 sıkıştırma algoritmaları arasında en güçlü olanıdır. Motion Picture Experts
Group (MPEG) sponsorluğunda geliştirilmiş olup International Organization for
Standardization (ISO) tarafından şekillendirilmiştir. Kolaylıkla meydana
getirilmesi ve İnternet sayesinde yayılmasının da mümkün olması sebebiyle
mp3, günümüzde müzik şirketleri tarafından kopya veriler olarak
görülmektedir.

Örnek: MP3 olarak kayıtlı 60 dakikalık bir müzik dosyası 10 Mbps bir bağlantı
üzerinden ne kadar sürede iletilir? (MP3 band genişliği 128 kbps)

128000.(60).(60)/10.106 =46,08 s

16
Soru. Aşağıda MPEG-1 Audio Standardı Layer III (MP3) formatına ait bazı parametreler
verilmiştir. Bu parametrelerin standart değerlerini boşluklara yazınız.
1. Çerçeve başına örnek sayısı ………………………..
2. Zaman dilimi süresi ………………………
3. Sıkıştırma Oranı ………………………

3.1.3.6. WMA(Windows Media Audio)

Açılımı “Windows Media Audio” olan bu ses dosyası türü, Microsoft


tarafından MP3’e rakip olması için geliştirilmiştir DVD Oynatıcıdan cep
telefonuna birçok taşınabilir aygıt WMA biçimini destekler. Ses dosyalarını
kopyalamaya karşı koruma özelliği (DRM) sebebiyle lisanslı müzik indirilen
internet sitelerinin pek çoğu bu dosya türünü kullanır.

17
3.1.3.7. OGG

.ogg uzantılı ve açık kaynak kodlu bu dosya türü, MP3’e göre daha kaliteli
sıkıştırma yapar. Hem Windows hem de Linux/Unix işletim sistemlerinde
kullanılabilmektedir.

3.1.3.8. RA

Açılımı Real Audio olan ve .ra uzantılı bu ses dosyası türü, özellikle internet
üzerinden dinlenebilen çevrimiçi radyo istasyonları tarafından yaygın olarak
kullanılmaktadır. Real Network tarafından gelistirilmiş olup internet üzerinde
"sürekli" ses iletimini sağlayan bir teknolojidir (Win95/NT ve MAC sürümleri
var). Real Audio formatı, öncelikle çok yer kaplayan "AU" yada "WAV" gibi ham
ses formatlarının yerini almıştır. Ses verileri kullanmış olduğu algoritmalar
sayesinde oldukça küçük birimlere sıkıştırılabilmektedir. Geniş bir alanda
seçilebilen "örnekleme" aralıklarıyla , ses/müzik kalitesinden biraz fedakarlık
ederek gerçek zamanlı sürekli müzik yayınlarını bile 14.4kbps modem
bağlantılarında dinlemek mümkün olabilmektedir. İnternet üzerinde canlı yayın
yapan radyo sitelerinde özellikle bu format yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu
formatı kullanabilmek için, yine aynı sirketin çıkarmıs olduğu ve ticari olmayan
kullanımlarda "freeware" olan "Real Audio" programına ihtiyaç vardır. Program
ile birlikte, MSIE ve Netscape için gerekli plug-in'ler de yer almaktadır. Real
Audio, 1995'ten beri piyasada olan bir formattır ve bu sayede internet üzerinde
ses/müzik iletiminde kullanımı çok yaygındır.

Ses kurgusu programları ve video kurgu programları, ses dosyalarının


formatlarının dönüştürülmesi, kbps ve kHz değerlerinin değiştirilmesi için
kullanılabilirler. Bu programlar dışında sadece dönüştürme işlemleri yapan özel
programlar da vardır. Tıpkı resim dosyalarında olduğu gibi dönüştürme işlemleri
yaparken kalite kaybına sebep olmayan, ses dosyasını kullanacağımız ortama
uygun kayıt formatını seçmek önem taşır.

3.1.4. GÖRÜNTÜ (Video)

Video Dosyalarının Özelikleri


Kare Büyüklüğü (frame size): Fotoğraf dosyalarının içerdiği piksel sayısının
çözünürlük (resolution) değeriyle belirtilebilir. Videolar da tıpkı fotoğraflar gibi
piksellerin bir araya gelmesinden oluşur. Video dosyalarının içerdiği piksel sayısı,
“kare büyüklüğü” veya “frame size” olarak adlandırılır. Türkiye’nin TV yayın
sistemi olan PAL’de kare büyüklüğü 720x576’dır. İzlediğimiz TV ne kadar büyük
ekransa, gelen görüntü ekran boyutunda genişleyerek büyütüleceği için
piksellerin de arası açılacaktır. Örneğin dev ekran bir LCD televizyonda analog
TV yayını izlerken ekrana yakından bakarsak görüntüyü oluşturan pikselleri ve
aralarındaki boşlukları görebiliriz. Büyük ekran TV’ler, analog TV yayınından çok
HD (High Definiton-Yüksek Çözünürlüklü) TV yayınları izlemek için elverişlidir.
HD TV’nin alt türleri olan 720p, 1280x720; 1080i ise 1920x1080 kare
18
büyüklüğüne sahiptir. Yani analog TV yayınına göre neredeyse iki kat daha fazla
piksel içerirler.
Kare Sıklığı (frame rate): Videoları, peş peşe eklenmiş hareketli ve sesli
fotoğraflar olarak kabul edebiliriz. Her video formatında saniye başına belli
sayıda görüntü (frame) ekrana gelir. İşte video görüntüde 1 saniyede ekrana
gelen kare sayısına “kare sıklığı” denir. Kare sıklığı, fps (frames per second-
saniyeye düşen kare sayısı) değeriyle ifade edilir. Peşpeşe ekrana gelen bu
görüntü karelerini hareketliymiş gibi algılamamızın sebebi, bu karelerin hızlı bir
biçimde oynatılmasıdır. İnsan gözü (ağ tabaka izlenimi sayesinde) 1 saniye
içinde 10 kareden fazla fotoğraf peş peşe oynatıldığında bunları hareketliymiş
gibi algılar. Saniyede oynatılan kare miktarı 10’un altına düştüğünde gözümüz
bu görüntüleri kesik kesik görüntüler olarak görür.
Değişik görüntü sistemlerinin fps değerleri birbirinden farklıdır. Örneğin sinema
filmlerinde ekrana saniyede 24 kare görüntü yansıtılır. Avrupa’nın TV yayın
sistemi olan PAL standardında fps değeri 25, Amerika ve Uzakdoğu’nun yayın
sistemi olan NTSC standardında ise bu değer 30’(tam değeri söylemek
gerekirse 29,97)dur. HD yayınlarda ise fps değeri 60’a kadar çıkmaktadır, yani
görüntü daha akıcı ve zengindir. Üç boyutlu bilgisayar oyunlarında da fps
değerinin yüksek olması oyunun gerçeklik hissini arttıran bir ögedir.

En-Boy Oranı (aspect ratio): En-boy oranı, yani “aspect ratio” video
görüntünün yatay ve dikey eksenlerinin birbirine oranını gösterir. Televizyonun
icadından yakın yıllara kadar 4:3 en-boy oranı kullanılmıştır; yani ekrandaki
görüntü sağdan sola 4 birim uzunluğundayken yukarıdan aşağıya üç birim
uzunluğundadır. Sinemalarda ise ekran 16:9 oranındadır, yani yatay eksende
daha uzunlamasına bir görüntü vardır. 16:9 en-boy oranı, 4:3’e göre insan
algısına daha uygundur. Çünkü insanlar yatay eksende yerleştirilmiş iki gözleri
sayesinde yatay bir alanda daha fazla görüntü algılarlar. Bu sebeple, televizyon
yayıncılığında yaygınlaşmaya başlayan HD yayın sisteminde 4:3 en-boy oranı
terkedilerek tıpkı sinemalarda olduğu gibi 16:9 en-boy oranına geçilmiştir.
Bu iki en-boy oranı dışında farklı ihtiyaçlar için kullanılan birçok en-boy oranı
standardı vardır.
Farklı ihtiyaçlar, farklı türde video dosyası türlerini kullanmayı gerektirir.
Örneğin bazı video dosyası türleri görüntü kalitesi iyi olduğu için, bazıları ise
sıkıştırma oranı yüksek olduğu, yani az yer kapladığı için tercih edilirler.

Video dosyalarının üç temel özelliği ve HD değerleri

1. Özellik: Kare büyüklüğü HD değer: (1280x720) ve (1440x1080)

2. Özellik: Kare sıklığı HD değer: 60 fps

3. Özellik: En boy oranı HD değer: 16:9

19
3.1.4.2. MPEG (Motion Pictures Experts Group)

DVD videolarından HD yayınlara kadar pek çok video formatında


kullanılan uluslararası bir video dosyası türüdür. Yüksek kalitede
sıkıştırılmış görüntü oluşturmaya imkân tanır.

MPEG, (Motion Pictures Experts Group) kullanılarak görüntü ve ses verilerinin


sayısal ortamda sıkıştırılması gerçekleştirilerek ses ve görüntü verileri
arasındaki değişimler analiz edilir. Bir MPEG kodlayıcı (encoder) ile dosya
boyutları yaklasık 1/200 oranında sıkıştırılır. MPEG, broadcast ve bilgisayar
sektörleri tarafından en geçerli standartlardan biri olarak ele alınmıştır. Mevcut
MPEG versiyonları; MPEG-1, MPEG-2, MPEG-3 ve MPEG-4 'tür. MPEG grubu
tarafından standartları kabul edilmiş görüntü ve ses kodlama şeklidir.
VCD ’ler tarafından MPEG-1 görüntü biçimi kullanılır. VHS kasetlerinin bit
oranına görüntü kalitesi yaklaşıktır. MPEG-1 ses katmanı 3 popüler MP3
biçiminin uzun ismidir. Daha güçlü, ucuz çözücü donanım kartlarının
üretilmesiyle MPEG-2 ve MPEG-4 gibi bazı biçimler geliştirilmiştir. Bu yeni
biçimler daha hızlı ve daha karışık donanımlara ihtiyaç duymalarına rağmen
daha iyi sıkışırma ve görüntü kalitesi saglamaktadırlar.

3.1.4.3. WMV(Windows Media Video)

Windows Media Video (WMV) dosyaları, Windows işletim sistemlerinde


kullanılmak üzere ürettiği, yüksek kalitede sıkıştırma sağlayan ve
kopyalamaya karşı koruma eklenebilen (DRM) bir video dosyası türüdür.

3.1.4.4. Real Video

Real Networks sirketi 1997 başından itibaren, internet üzerinde gerçek zamanlı
sesli görüntü (video) iletimi için de "RealVideo" formatını üretmiş ve Real Player
(v4.0) isminde Audio/Video gösterimi için, klasik programının yeni bir
sürümünü üretmiştir. Ayrıca internet üzerinde video aktarımı için, VDOLive,
Vivo, QuickTime gibi başka formatlar da kullanılmaktadır. Fakat RealAudio
alışkanlığı da önemli bir faktör olmak üzere, yeni RealVideo formatı da çok kısa
sürede kabul görmüştür. Günümüzde, RealVideo kullanarak internet üzerinde
yayın yapan TV istasyonları oluşmaya başlamıştır. 1997 Ekim ayı içinde Real
Networks, RealMedia adıyla, programının yeni sürümünü duyurmuştur. Bu
sürüm ile birlikte, Shockwave plug-in ürünüyle ismi duyulan Macromedia'nın
Flash animasyon formatı, RealFlash adıyla RealVideo ve RealAudio ile birlikte
bütünleşik olarak kullanıma tanıtılmıştır. Özellikle çizgi film, ürün tanıtımları vs
türü kullanımlarda Real Flash, yavaş internet bağlantıları üzerinden bile gerçek
zamanlı aktarıma imkan tanımaktadır. Real Networks web sitesinden bazı
animasyon örneklerine ulaşılabilmektedir.

3.1.4.5. DAT

Görüntü kalitesi çok iyi olmayan bir dosya türüdür. Video CD’ler (VCD) bu
formattadır.

20
3.1.4.6. FLV
Flash Video (.flv) dosya türü, internette video paylaşım sitelerinde yaygın
olarak kullanılan bir dosya türüdür. Görüntü kalitesi çok iyi değildir, ama az
yer kaplaması sebebiyle videoları çevrimiçi olarak kesintisiz izlemeyi
mümkün kılar. .flv uzantılı videoları video paylaşım sitelerinden indirmek ve
izlemek için özel yazılımlar mevcuttur.

3.1.4.7.AVI (Audio Video Interleave)

İnternet üzerinde video paylaşımında yaygın olarak kullanılan bir sıkıştırmalı


video dosyası türüdür. Microsoft tarafından gelistirilen bir video formatıdır. 24
bit true color, platformunuzun desteklemiş olduğu tüm ekran çözünürlülükleri
ve ses bu format ile verilebilir. Divx filmler .avi uzantısına sahiptir. Farklı
kodlayıcılarla (codec) hazırlanmış pek çok .avi dosyası alt türü mevcuttur.

Ripper Audio CDlerden wave dosyası oluşturmayı sağlayan programların genel adıdır.
DRM Ses dosyalarını kopyalamaya karsı koruma özelliğidir.
Interlacing İzleyiciye resmin giderek belirginleşen bir biçimde görünmesidir.
Creative Commons Eser sahibinin kim olduğu belirtildiği sürece eserin telif hakları yasalarını
ihlal etmeden paylaşılabilmesidir.

21
3.BÖLÜM GENEL DEĞERLENDİRME SORULARI

1.Çoğul ortam veri dosyası tiplerini ve uzantılarını yazınız.

2. Hipertext ve Hipermedya kavramlarını kısaca açıklayınız.

3.XML dilinin yararlarını maddeler halinde yazınız.

4.Elektronik ortamda kayıtlı bilgiye erişimde kullanılan üç tekniğin ismini yazarak açıklayınız.

5. Resim dosyalarındaki kare ve çözünürlük kavramlarını açıklayınız.

6.JPEG formatının üç temel özelliğini yazınız.

7.GIF formatının üç temel özelliğini yazınız.

8.TIFF formatının üç temel özelliğini yazınız.

9.RAW formatının üç temel özelliğini yazınız.

10.PNG formatının üç temel özelliğini yazınız.

11. Sayısal ses dosyalarındaki kanal sayısı ve kiloherz değeri kavramlarını kısaca açıklayınız.

12. MP3 formatının üç temel özelliğini yazınız.

13. WMA formatının üç temel özelliğini yazınız.

14. Video dosyalarındaki kare büyüklüğü, kare sıklığı, en-boy oranı kavramlarını açıklayınız.

15.MPEG formatının üç temel özelliğini yazınız.

16.GIF resim formatı ile JPEG resim formatını iki açıdan kıyaslayınız.

17. MP3 ve WMA formatını iki açıdan kıyaslayınız.

22
BÖLÜM 4
ÇOĞUL ORTAM AĞLARI ve ÇOĞUL ORTAMDA KARŞILAŞILAN
TEKNİK HUSUSLAR

4.1. ÇOĞUL ORTAM AĞLARI

4.1.1. ISDN (Integrated Services Digital Network)

ISDN mevcut telefon ağlarının yerini alacak tüm dünya telefon ağlarının
sayısallaştırılması esasına dayalı bir telekomünikasyon ağıdır. ISDN sayısal
sinyalleri kullanıcılar arasında şeffaf olarak transfer ederek aynı zamanda
kullanıcı-ağ arabirimlerini bütünleştirir. ISDN sıradan iki telli (twisted pair)
telefon hatları üzerinden ses, veri ve görüntüyü anında taşıyabilen bir
teknolojidir. ISDN; daha hızlı İnternet bağlantıları, uzak mesafe fax
iletişiminde sağladığı haberleşme zamanının kısalması ve maliyetin düşmesi
şeklinde çeşitli avantajlar sağlamaktadır. ISDN, ses, veri ve görüntüyü yada
üçünden herhangi birini tek bir hat üzerinden tümleşik olarak sağlayan bir
servistir. Kapasite artırılmak istendiğinde birden fazla ISDN hattı kullanılarak
tümleşik hale getirilebilir. Normal modemler, bilgisayardan gelen sayısal
sinyalleri analog sinyallere dönüştürerek normal telefon hatlarından iletmekte
iken ISDN için ise “Terminal Adaptörü- TA” denilen bir donanım kullanılır. Bu
cihaz, sayısal sinyaller alıp gönderebilir.

Şekil 4.1. ISDN

ISDN temelde; Basic Rate Interface (BRI) ve Primary Interface (PRI)


olmak üzere iki farklı arayüz aracılığıyla kullanıcıya sunulmaktadır. BRI servisi,
iki adet 64Kbps’ lik B kanalı ile bir adet 16Kbps’ lik D kanalından oluşur. B
kanalları, her türlü ses, veri vs taşırlar. D kanalı ise iletişimde kullanılacak
kontrol ve yönlendirme bilgilerini taşır. Bu serviste iki B kanalı aynı adrese
yönlendirilerek 128Kbps’ lik bir bant genişliği elde edilebilmektedir. ISDN PRI’
da ise 32 adet 64Kbps’ lik B kanalı ve 1” adet 64Kbps’ lik D kanalı ile toplam
2.048Mbps’ lik bant genişliği elde edilebilmektedir.
ISDN' in başlangıcında ilk adım olarak, mevcut analog telefon şebekelerinin
sayısallaştırılması, ikinci adım ise, bu sayısal şebekede hizmetlerin; yani ses,

23
görüntü ve veri iletimi amacıyla kullanılan telefon, telex, fax, videophone,
bilgisayar gibi veri iletim servislerinin birleştirilmesi olmuştur. ISDN' de
bütünleştirilen telekomünikasyon hizmetleri genel olarak; telefon, görüntülü
telefon (videophone), telefax ve uzaktan kopyalama, teleks ve teletext,
enformasyon algılama (T-Online), veri iletimi, telewriting, uzaktan ölçme veya
yönetim şeklinde özetlenebilir. ISDN' den önce bu hizmetlerin gerçekleştirilmesi
için farklı iletişim servislerinin kurulması zorunluluğu vardı. Ses ve veri iletişim
teknolojisinde yeni çağ olarak görülen ISDN'in hizmete girmesiyle her şey
değişmiş ve bu tür hizmetler evrensel bir komünikasyon prizi aracılığıyla
bütünleştirilmiştir. Video konferans uygulamaları sesli-görsel iletişim için
doküman paylaşımı, yazı, tablo ve görüntü içerme gibi özelliklere sahiptir.
ISDN video konferans ünitelerinin kurulumu için teknik bilgi sahibi olmak
gerekmez. Herhangi bir telefon gibi, duvardaki ISDN hattına bağlanıldığında
kurulum tamamlanmış olur. Yıllardır kullanılan bir standart olduğu için, bütün
Video Konferans ünitesi üreticilerinin ISDN standardını destekleyen zengin ürün
seçenekleri bulunmaktadır.

4.1.2. DSL (Digital Subscriber Line)

DSL (Digital Subscriber Line) diğer adlandırılmasıyla, Lokal bölgede Telekom


Santrali ile kullanıcı arasında telefon için kurulu alt yapıda kullanılan bir çift
bakır tel üzerinden yüksek hızlı veri (data) ve ses (voice) iletişimini aynı anda
sağlayabilen, ve 1997' nin ikinci yarısında kullanıma sunulan bir veri iletişim
teknolojisidir. DSL’in kablo uzunluğuna bağlı olmak üzere çeşitli tipleri
bulunmakta olup bunlar Tabloda gösterilmiştir. En yaygın olarak kullanılan DSL
ailesi üyesi, IDSL' dir. DSL ürünlerinin en belirgin faydası, veri hızı ve kullanılan
donanım maliyetinin yapılan işe oranla son derece düşük olmasıdır. Hız
karşılaştırması yapıldığında, bugünün en hızlı analog modeminden 200 defa
daha hızlı erişim sağlamak mümkündür.

Adı Veri Hızı Uygulamaları


IDSL 128 Mbps Ev Kullanıcıları
1.544 -2.048 T1/E1 servisleri, WAN, sunucu
HDSL
Mbps erişimi
1.544 -2.048
SDSL Simetrik servisler
Mbps
1.5-9 Mbps İnternet, Ismarlama Video,
ADSL Etkileşimli Çoğul ortam, LAN
16-640 Mbps
erişimi.
13-52 Mbps
VDSL HDTV
1.5-2.3 Mbps

Tablo 2. DSL çeşitleri ve uygulama alanları

DSL, hat boyunca yüksek yoğunluklu verinin sıkıştırılarak gönderilmesi için bir
teknolojidir. Yani, yüksek hızlı veri ve ses iletişimini aynı anda sağlayabilen bir
iletişim teknolojisidir. Başka bir deyişle, internete hızlı erişim sağlayan ve aynı
zamanda normal telefon görüşmelerine de olanak veren bir teknolojidir. Genel
olarak DSL bir bakır hattın ucuna bağlı bir modem çiftinden oluşur. DSL,
24
bir noktadan başka bir noktaya bakır kablo boyunca giden yüksek hızlı
datayı sıkıştırmak için kullanılır. Yani bir hatta bağlanan bir modem çifti
sayısal bir abone hattını oluşturur. Kısaca DSL hat değil bir modemdir. DSL
modemler ile dubleks veri gönderilmektedir. Yani her iki yönde, kullanılan
teknolojiye bağlı olarak mesafe ile ters orantılı veri akışı sağlanmaktadır.

Şekil 4.2. DSL Kullanıcı-Santral Arabirimi

DSL modemler, bakır kablonun bir ucundan diğer ucuna bağlantı kurar:
sinyal telefon anahtarlama sistemi içine girmez. DSL modemleri, sadece
standart telefon sistemi tarafından kullanılan ses frekanslarını (tipik olarak 0-4
kHz) kullanımı ile sınırlı değildir. DSL modemleri 100 kHz’den fazlasını
kullanırlar.
Dünya üzerinde mevcut 800.000' dan fazla lokal santral bölgesinde telefon
kullanımı için kurulmuş altyapıyı kullandığından ekstra altyapı yatırımı
gerektirmez. Veri iletiminde, çok yüksek bant genişliği sağlar. Sinyalizasyonda
özel bir sayısal kodlama kullanılır. Ses için 4 kHz olan standart DSL de 1.2 MHz'
e ulaşmaktadır Haberleşme teknolojisinde kullanılan yöntemler ve yeni
çıkabilecek yöntemler DSL üzerinde de uygulanabilir. ADSL de kullanılan
donanımlar aynı servisi sağlamada kullanılan donanımlarla karşılaştırıldığında
belirgin maliyet avantajına sahiptir. Genel olarak DSL internet servis
sağlayıcılar, kampüs uygulamaları, interaktif TV uygulamaları, iş yerleri ve toplu
konut alanları gibi birçok kullanım alanı bulunmaktadır.

4.1.3. Uydu Teknolojisi

DBS (Direct Broadcast Satellite) servisi; kullanıcılarda bulunan uydu


antenlerine sürekli yayın yaparak veri ulaştıran bir sistemden oluşmaktadır.
Sistem için; sayısal uydu anteni, network kartı ve bir de servis
sağlayıcıya ihtiyaç vardır.
Sayısal uydu sistemleri oldukça güvenlidir. Bundan dolayı; analog sinyallere
göre daha az oranda sinyal kontrolü yapılmaktadır. Bu nedenle uydu sistemler
400 kbps hızlarına kadar yüksek hızlara ulaşabilirler. Ancak download (veri
alma) işlemindeki bu hıza rağmen upload (veri gönderme) için mutlaka bir
analog modeme ve telefon hattına ihtiyaç duyulur. Bu ihtiyaç uydu
sistemlerinde önemli bir dezavantaj olarak karşımıza çıkmaktadır. Maliyetine
karşı sağladığı hızın çok yüksek olması ise en önemli avantajıdır. Bu açıdan
bakıldığında veri gönderimi için pek uygun olmamakla birlikte veri alımı için ise
iyi bir çözüm olarak görülmektedir.

25
Şekil 4.3. Uydu İle Veri İletimi

Uydu sistemler tek yönde veri iletebilir. Yani bu sistemler tek başına
kullanıldığında sadece veri alımı yapılabilir. Veri gönderimi için ise başka bir
bağlantıya ihtiyaç vardır. Bu bağlantılar; dial-up, kablo modem, ISDN veya
benzeri başka bir bağlantı olabilir. Bu ikinci bağlantı böyle bir durumda sadece
veri gönderme işlemi için kullanılır. Veri alımı yine uydu aracılığı ile yapılacaktır.
Servis sağlayıcıya (ISS) bağlanan kullanıcı istediği bilgiye ulaşmak için servis
sağlayıcıdan veri talebinde bulunacaktır. Yapılan bu veri talebi ISS aracılığı ile
internet ortamına iletilerek, kullanıcının talepte bulunduğu bilgiyi sağlayan WEB
sunucusuna iletilir. WEB sunucusu ise bu talebi; bilgiyi sunan birimin Network
İşletim Merkez (NİM)'ine gönderir ve istenilen bilgi internet ortamından direkt
olarak uyduya gönderilecek ve kullanıcıda talepte bulunduğu bilgiyi çanak
anteni vasıtasıyla uydudan alacaktır. Tüm bu işlemlerde bilgi talebinde bulunma
işlemi için çok yüksek bir hıza gerek yoktur. Bu yüzden normal bir dial-up
bağlantı bu işi rahatlıkla görebilir. Ancak veri alımında 400 kbps ve daha yüksek
hızlara ulaşabilme çok iyi bir avantajdır.

4.1.4. Yeni Nesil Mobil Şebekeler (1G-2G-3G-4G)

Son yıllarda yüksek hızlı veri hizmetlerine olan talebin büyük bir ivme
kazanması ve mobil haberleşmenin hızla yaygınlaşması yüksek hızlı mobil
servislere olan talebi de artırmıştır. Bu eğilimler doğrultusunda, özellikle
gelişmiş ülkelerde mobil haberleşmede yeni sistemlerin arayışı ve geliştirilmesi
çalışmaları başlamıştır.
1G mobil teknolojileri dünyada 1970’li yılların sonlarında kullanılmaya
başlanmış olup analog hücresel mobil telekomünikasyon sistemlerini
kapsamaktadır. Günümüzde hala kullanımda olan ve analog ses iletimi
hizmetini sağlayan 1G sistemlere, kuzey Amerika’da kullanılmakta olan
“Advanced Mobile Phone System (AMPS), “Total Access Communication
System” (TACD) ve Avrupa’da kullanılmakta olan “Nordic Mobile Telephone”
(NMT) sistemleri örnek olarak verilebilir. 1G’nin kullanılmaya başlanmasıyla

26
birlikte mobil pazarı yıllık %30-50 değerinde büyüme hızı ile 1990 yılında 20
milyonluk bir kullanıcı sayısına ulaşmıştır.
1G teknolojisinin, kullanıcıların zamanla artan ses kalitesi, kapasite ve kapsama
alanı gibi ihtiyaçlarına cevap vermekte yetersiz kalması, yarı iletken ve
mikrodalga teknolojilerindeki ilerlemelerle birlikte 2G sayısal teknolojiye doğru
yol alınmasını zorunlu kılmıştır. 2G mobil telefonlar, 1991’in ortalarında
piyasaya sürülmüş ve kullanımı büyük bir hızla yaygınlaşmıştır. Bugün
kullandığımız “Global System for Mobile Communication” (GSM)
standartlarındaki cep telefonları, 2G sayısal teknolojiyi kullanan sistemlere
bir örnek teşkil etmektedir. “Code Division Multiple Access” (CDMA) ve
“Personal Digital Communication” (PDC), GSM dışındaki diğer 2G standartlarına
örnek olarak gösterilebilir. Ancak GSM; GSM900, GSM-railway (GSM-R),
GSM1800, GSM1900 ve GSM400 ile, en yaygın kullanılan 2G hücresel sayısal
mobil telekomünikasyon standardını teşkil etmektedir. 1999 sonu itibariyle,
GSM mobil telefon kullanıcısı sayısı, dünyada yaklaşık 140 ülkede 450 milyonun
üzerindeki mobil telefon kullanıcısı içinde 250 milyonu geçmiştir.
GSM standartlarının belirlenme çalışmasının 1. safhası, Avrupa
Telekomünikasyon Standartları Enstitüsü (ETSI) tarafından 1990 yılında
tamamlanmıştır. GSM standartları bundan sonra da, değişen teknolojik ilerleme
ve ihtiyaçlar doğrultusunda 2. safha ve 2. safha olarak adlandırılan evrelerle,
1990’lı yılların ortalarında daha da geliştirilmiştir. Söz konusu geliştirilmiş 2G
teknolojileri, “High Speed Circuit Switched Data” (HSCSD), “General Packet
Radio Service (GPRS) ve “Enhanced Data Rates in a GSM Environment” (EDGE)
olarak adlandırılmaktadır. Anılan teknolojiler, 3G’ye doğru giden yolda son
basamaklar olarak görülmekte ve topluca 2,5G teknolojisi olarak kabul
edilmektedir. Bilgi aktarım hızı yönünden bir karşılaştırma yapılacak olursa;
GSM 1. safha ile 9.6 kbps, HSCSD ile 28.8 Kbps, GPRS ile 171.2 Kbps,
EDGE ile 384 Kbps, 3G ile ise 2 Mbps ve 4G ile 100 Mbps hızlarında bilgi
transferi yapılabilmektedir.

4.1.5. VoIP (Internet Protokolü üzerinden ses transferi)

Ses trafiğini taşımak için tasarlanan geleneksel devre anahtarlamalı telefon


şebekeleri; her görüşme için (konuşma yapılmadığı zaman bile) bütün bir kanalı
kullandığı için ağın bant genişliği performanslı bir şekilde kullanılamamaktadır.
VoIP (Voice over Internet Protocol) hizmeti, paket anahtarlamalı
olarak internet üzerinden iletilen veri halindeki ses iletimini sağlayan
bir teknolojidir. Bir diğer deyişle, VoIP, telefon şebekeleri ile yapılan ses
iletişimi yerine sesin IP paketlerine dönüştürülerek IP tabanlı şebekeler
üzerinden veri halinde iletilmesi hizmetidir.
VoIP, ses trafiğinin paket anahtarlamalı IP ağı üzerinden iki yönlü taşınmasına
destek vererek mevcut telefon şebekeleri, internet ve intranetlerdeki ses ve
verinin birleştirilmesini sağlamıştır. İlk olarak internet üzerinden PC’ler aracılığı
ile IP üzerinde ses iletişimi yapılmıştır. Gün geçtikçe IP ağları üzerinde yapılan
çalışmalar sonucunda daha kaliteli ses trafiği iletilebilir hale gelmiştir. Bu
sayede uzak mesafe ve uluslararası görüşmeler daha ekonomik hale gelmiştir.
IP ağları mevcut devre anahtarlamalı telefon şebekelerine göre daha verimli
bir bant genişliği sağlamaktadır. Çünkü yeni ses kodlamaları sayesinde, kabul
27
edilebilir bir ses iletimi için 8 Kbps’lik bir bant genişliği yeterlidir. Oysa telefon
şebekelerinde aynı kalitede ses iletimi ancak 64 Kbps’lik bir bant genişliğine
ihtiyaç duyar.
VoIP’nin avantajları arasında; çok düşük bir iki taraflı yatırımla normal
telefon kalitesinde eş zamanlı internet ortamında ücretsiz görüşme olanağı
sağlaması, Uluslararası ve şehirlerarası telefon görüşmelerini çok düşük
maliyetle yapmayı sağlaması, faks çekilebilmesi ve sesi sıkıştırarak
şifrelediğinden dolayı dinlenmesinin mümkün olmaması sayılabilir.
VoIP'in kabul görmesi teknoloji standartlarının geliştirilmesine bağlı olarak
yaygınlaşabilir. Çünkü standartlar geliştirilmediği sürece kullanıcılar, yeni
teknolojilere ait cihazları almakta isteksiz davranmaktadırlar. Bu yaygınlaşma
ile birlikte birçok alanda kullanılabilecek olan VoIP, etkileşimli eğitim hizmetleri
için de ekonomik bir altyapı imkanı verebilir.
Bu noktada; teknolojik gelişmelere paralel olarak kendini gün geçtikçe
yenileyen multimedya kavramı, oluşturulması, sunumu ve iletimi aşamasında
birçok problemleri de beraberinde getirmektedir. Çünkü, multimedya fazla
depolama alanı ve hızlı iletim ortamlarına ihtiyaç duyar. Bu tür problemlerin
aşılabilmesi için, yüksek hız sağlayan iletim teknolojilerini kullanmak
gerekmektedir. İletim teknolojilerindeki yüksek hız arayışlarında çok kompleks
karmaşık sistemler yerine daha ekonomik daha kolay kurulacak sistemler
yaygın kullanım açısından önem arz etmektedir. Bu noktada telefon için
çekilmiş mevcut altyapıyı kullanan ISDN ve DSL teknolojilerinin kullanılmasıyla
ve gereken yerlerde uydu teknolojileriyle desteklenmelidir.

Örnek: İki bilgisayar bant genişliği yaklaşık 8000 bit/sn olan bir bakır telefon
kablosu ile bağlıdır. Bu kanal üzerinden büyüklüğü 1 Mbit olan bir bilgisayar
veri kütüğünü gönderebilmek isteniyor. Verinin nakil süresini hesaplayınız?

Bant genişliği yaklaşık 8 Kbps olan bakır telefon kablosu üzerinden bir video
görüntüsü nakledilecektir. Her bir görüntü 300 x 200 piksel ve her piksel 8
bitlik renk bilgisini ifade ettiğine göre bu ortam üzerinden 1 sn lik bir video filmi
ne kadar sürede yollanabilir. (İnsan gözü, saniyede 30 görüntü gösterilmesi
durumunda, görüntüleri hareketli bir film olarak algılayabilmektedir)

Bilgisayar veri kütüğü : 1000000 bit / 8000 bit/s = 125 sn = 2 dk 5 sn

Tek bir görüntü için 300 x 200 x 8 = 480000 bit

30 görüntü için saniyede 480000 x 30 = 14400000 bit

Kanal kapasitesi = 8 Kbit 14400000 bit / 8000 bit/s = 1800 sn = 30 dk

Kısacası, bir telefon hattı üzerinden sadece 1 saniyelik bir video film ancak
yarım saatte yollanabilir. Oysa devre anahtarlamasını kullanan ISDN sistemleri
hat kapasitesini en az 64000 bit/s’ye (çift yönde 128000 bit/s) çıkarır. Bu
kapasite telekomünikasyon dünyasında BRI (Basic Rate Interface) olarak anılır.
Öte yandan, Ethernet türü bağlantılarda ise hat kapasitesi o anda hattı
kullananlar arasında paylaşılır. Bu tür sistemlere ise paket anahtarlamalı
(packet-switched) adı verilir. ATM teknolojisi ise, ISDN ve Ethernet’ten farklı

28
olarak küçük kapasiteli hücre (cell) dediğimiz bilgi paketlerinin ara birimlerde
hızla yönlendirilmesine dayanır. 30 görüntüden oluşan 14400000 bitten oluşan
1 sn lik video klibi BRI ISDN hattı üzerinden

14400000 bit / 128000 bit/s = 112.5 sn içerisinde iletilebilir.

4.2. ÇOĞUL ORTAM AĞLARINDA KARŞILAŞILAN TEKNİK HUSUSLAR

4.2.1. Kabul Kontrolü (Admission Control ): Kabul kontrolü bir ağ servis


kalitesi prosedürüdür. Bu kontrole göre band genişliği ve gecikmenin
farklı ihtiyaçlara sahip veri akışlarına nasıl tahsis edileceği tespit edilir.
Ağa bağlanarak belirli bir QoS ile veri nakletmek isteyen bir uygulama ilk önce
bir bağlantı isteğinde bulunur. Bu bağlantı isteği ile trafik karakteristikleri ve
QoS ihtiyaçları hakkında ağa bilgi verir. Bu bilgi trafik kontratında saklanır. Ağ
bu bilgiye dayanarak bağlantıyı kabul etmek için yeterli kaynaklara sahip olup
olmadığına göre bir hüküm verir ve buna göre bağlantı isteğini ya kabul eder
yada red eder. Bu sürece kabul kontrolü denilir.

4.2.2. Tarifeleme (Scheduling): Tarifeleme bilgisayarlı çok görevli, çok


işlemcili işletim sistemi tasarımı ve gerçek zamanlı işletim sistemi tasarımında
anahtar bir kavramdır. Bu kavram önceliğe sahip bir kuyrukta önceliklerin
tahsis edilmesini sağlayan stratejileri gösterir. Bu iş tarifeleyici (a
scheduler) olarak bilinen bir yazılım tarafından gerçekleştirilir. Farklı bilgisayar
işletim sistemleri farklı tarifeleme şemalarını kullanır. Örneğin Windows NT 4.0
tabanlı işletim sistemleri çok seviyeli bir geribesleme kuyruğunu kullanır.

4.2.3. Kaynak yönetimi (Resource Management): Kaynak yönetimi bir


organizasyonun kaynaklarını ihtiyaç duyduğu yerlere göre verimli ve
etkili kullanımını sağlar. Kaynak yönetimi ve tarifeleme stratejileri servis
kalitesi (QoS), verimlilik, cevap verme hızı , net çıkış verimi gibi ortak sorunlar
ele alınır.

4.2.4. Yığılma kontrolü (Congestion Control) : Bir yığılma kontrol sistemi


tipik olarak CPU kullanımı, link kullanımı ve mesaj gecikmesi gibi çeşitli
faktörleri izler. Bu faktörlere göre sistemin aşırı yüklenip
yüklenmediğine karar verilir. Eğer sistem aşırı yüklenmişse ön uç taraftaki
işlemcilerin trafiği red etmesini isteyerek yükü azaltma işlemlerini başlatır.

4.2.5. Şekilleme (Policing/Shaping) : Çoğul ortam kullanıcılarının


yaratacağı muhtemel veri trafiği önceden şekillenir ve uygun bir ağ politikası
seçilir.

29
4. BÖLÜM GENEL DEĞERLENDİRME SORULARI

1.ISDN nedir? ISDN kanallarının isimlerini, veri hızlarını ve ISDN’de bütünleştirilen


telekomünikasyon hizmetlerini yazınız.

2.DSL ve DBS nedir? DSL çeşitlerini ve uygulama alanlarını yazınız.

3.Kullanıcıların istedikleri veri için talepte bulunmaları ile verinin uydudan alımına kadar geçen
iletişim sürecini kısaca açıklayınız.

4.Aşağıdaki mobil teknolojilerin veri hızlarını yazınız?

HSCSD : ……………………………………..
GPRS : ………………………………………
EDGE : ………………………………………
3G : ……………………………………….
4G : ……………………………………….

5.VoIP ‘in üç avantajını yazınız.

6. 1024 renk 800x600 çözünürlüklü bir BMP dosyası 12 Mbps hızındaki bir haberleşme kanalı
üzerinden ne kadar sürede iletilebilir? (1 Mbit=1000 kbit ve 1 kbit=1000 bit seçilecek). Aynı
BMP dosyası BRI ISDN kanalı üzerinden ne kadar sürede iletilebilir?

7.Çoğul ortam ağlarında karşılaşılan teknik meseleleri yazınız.

8.Çoğul ortam ağlarında bir kullanıcının ağa kabul kontrolünün nasıl olduğunu ve yığılma
kontrolünün nasıl yapıldığını açıklayınız.

9.Çoğul ortam ağlarında tarifeleme ve şekilleme teknik hususlarını açıklayınız.

UKEY EK KAYNAKLAR

30

You might also like