You are on page 1of 7

Gerçeklerden korkmayın

Onlar tuzak kurdu.ALLAH’ta tuzak kurdu.ALLAH tuzak kuranların en hayırlısıdır.

Gerçeklerden korkmayın

Yecüc Mecüc Toprakları Nerede

Yecüc Mecüc, dinimizde Hz.İmam Mehdi’nin zuhur edip dünyayı adaletle doldurduktan sonra vefat
etmesinden sonra vuku bulacak olan Büyük Kıyamet öncesi felaketlerden biridir.Mehdi hazretleri vefat
edince kafirler,” eğer bu imkan bize de verilseydi biz de dünyayı adaletle doldururduk.”sözüne karşın
ALLAH’ın onları tekrar kendi hallerine bırakmalarıyla Dünya’da tekrar büyük fesatlar çıkarmalarından
dolayı yeryüzünü işgal edecek olan canlı türüdür.. ALLAH’ın ” Biz zalimlere zalimler musallat
ederiz.”sözünün tecellisi olarak gelecekte azacak olan insanoğluna musallat olacak olan yerin altındaki
büyük dehlizlerde yaşadığını düşündüğüm Adem neslinden olmayan,Cin evladı da olmayan kavimdir.

Yaptığım incelemelerde yer altındaki kızgın magma tabakasının yer üstüne çıkarken meydana getirdikleri
dev tünellerde ve lav denizlerinin yer yüzüne püskürmesiyle boşalan dev oyuklarda yaşamaktadırlar.Eski
mitolojilerde hep bir yeraltı ülkesinden bahsedildiğini duymuşsunuzdur.Eski Sümer,Mısır,Yunan ve Aztek
hatta Türk inanışlarında bile ölülerin gittiği bir ülkeden bahsedilir.Ancak çoğu efsanenin baş kahramanı ya
sevdiğini tekrar elde etmek yada bir görevi başarmak için çok özel şartları yerine getirerek bu ülkeye
ulaşmaktadır ki buda bize oranın hem çok ulaşılmaz olmadığını ve şartlarının bizim yaşam şartlarından
çok farklı olduğunu göstermektedir.

Yecüc Mecüc halkının yaşadığı doğudaki yeraltı dehlizlerine giderek onların düşmanı olan insan olmayan
başka bir türü ziyaret edip onların tek ALLAH’a iman etmelerini sağlayan Zülkarneyn adlı peygamberin
Yecüc ve Mecüc halkını hapsettiği bir sed den bahsedilir kutsal kitaplarda.Geçmişteki çoğu tarihçi bu
seddin Çin Seddi olduğunu Yecüc ve Mecücünde Çin yada Türk kavmi olduğunu iddia etmişlerdir.Ancak
Peygamber efendimizin meşhur bir hadisi ve yapılan yorumlar gösteriyor ki bu ihtimal gerçek dışıdır.
Şimdi ayet ve hadisleri inceleyerek Yecüc ve Mecüc’ün uzayda yada Uzak doğuda olmadığında emin
olalım.

Kehf Suresi

93-İki setin arasına kadar ulaştı, onların önünde hemen hemen hiçbir sözü kavramayan bir kavim buldu.

Hiç bir sözü anlamayan kavim ile kast edilenin herhangi bir insan kavmi olduğunu zannetmiyorum çünkü
Kur’an da yok edilmiş kavimlerden bahsederken bile oranın kötüleriyle Peygamberler arasında geçen
diyaloglar anlatılır ve hiç bir zaman Hz.Salih kavmini anlamadı yada gönderildiği Sodom kavminin dilini
öğrenmek için Alllah’a dua etti gibi bir açıklamayla hiç bir kutsal kitapta karşılaşmadık ta ki bu ayete
kadar.Demek ki bu kavim insan dilinden konuşmayan bir kavim.

94-Dediler ki “Ey Zulkarneyn, Yecuc Mecuc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramızda bir
set inşa etmen için sana vergi verelim mi? ”

İnsan olmayan türlerden zararsız olanı Yecüc Ve Memüc için bozguncu terimini kullanıyor.Demek ki
saldırgan ve kötü yaradılışlı bir tür.

95-Dedi ki “Rabbimin beni içinde tuttuğu imkan ve güç daha üstündür. Siz bana bedensel güçle yardım
edin de sizinle onlar arasında sapasağlam bir engel yapayım. ”

96-“Bana demir kütleleri getirin. İki ucu eşit düzeye gelince körükleyin. ” dedi. Onu ateş haline getirince
“Bana erimiş bakır getirin dökeyim” dedi.

97-Artık onu ne aşabildiler ne de delebildiler.

98-Dedi ki “ Bu benim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onu yerle bir eder. Ve Rabbimin
vaadi haktır. ”
Yukarıda ki ayetler gösteriyor ki bu canlı türü yaşadığı yere hapsedilmiş ve zamanı geldiğinde bir şekilde
bu engel yıkılacak ve özgür kalacaktır.Şimdiye kadar insanoğlu ile işleri olmayan bu tür büyük ihtimal ,
düşmanlarına yardım edip kendilerini yıllarca hapseden insan türünden intikam almak için de yeryüzünü
işgal edeceklerdir.

Kıyametin büyük alametlerinin hemen hemen hepsi insanoğlu çok azdığında vuku bulacaktır.Yani kısaca
bu büyük istilanın olacağı zaman insanoğlunun ahlaki durumun içler acısı bir durumda olacağı da
kesindir.

Hadisler ise aşağıdaki gibidir;

“Ye’cuc ve Me’cuc, setti her gün kazarlar. Nihayet güneşin ışığını görmeye yaklaştıkları vakit başlarında
bulunan kişi:

−Haydi, geri dönün, onu yarın kazacağız, der. Allah-u Teâlâ da setti eskisinden daha sağlam bir hale
getirir. Nihayet süreleri dolup da Allah-u Teâlâ onları insanların üzerine göndermeyi dileyince yine setti
kazarlar. Güneşin ışığını görmeye yaklaştıkları vakit başlarında bulunan kişi:

−Haydi, dönünüz, inşallah yarın kazacağız, der.

Onlar da:

−İnşallah, derler.

Sonra ertesi gün yine settin yanına gelirler ve bıraktıkları vaziyette bulurlar. Yani açtıkları gedikler olduğu
gibi kalır, onlar setti kazarak insanların üzerine çıkarlar. Ulaştıkları suyu içip bitirirler. İnsanlar onlardan
korunmak için kalelerine sığınırlar. Bunun üzerine onlar oklarını göğe atarlar. Okları üzeri kanlı olarak geri
döner.

Bunun üzerine onlar:

−Yeryüzü halkını katlettik, gök ehline galip geldik, derler. Sonra Allah onların boyunlarına musallat olacak
deve kurtları gönderir ve onları bununla öldürür. Canım elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki
yerdeki hayvanlar, onların etleriyle semizlenecek ve memeleri sütle dolacaktır.”

Yukarıdaki hadis gösteriyor ki insanoğluna ve dünyaya çok büyük zarar verecekler,hızlı bir şekilde
geldikleri gibi gene hızlı bir şekilde de biyolojik bir silahla yok edileceklerdir.

Aşağıda ki müthiş hadis ise tamamen yukarıda ki anlattıklarımızı doğrular şekildedir;

Muhammed (S.A.A.V.) dedi ki.”Cablısa ve Cablıka iki şehristandır. Biri meşrikte ve biri mağriptedir.
Meşrikte olan şehre Cablıka derler. Yeşil Zümrütten inşa edilmiştir ve ikisi de Kaf dağına ulaşmıştır. Her
şehrin eni ve uzunluğu 2000 fersenktir. (Bir fersenk..6232,2 m.ye eşittir.)”

Bu cevabı Resulüllah söyleyince Yahudi bilginleri, önlerine Tevrat koyup karşılaştırma yapıyorlardı ki
onların sözüne uygun mu söylüyor yoksa muhalif mi görüyorlar. (Genel olarak hahamlar tarafından
bozulmuş olan muharref Tevrat’ın içinde de bazı bozulmamış ayetler mevcut.)

Ali b.Ebu Talip (R.A) mecliste hazır idi. Dedi ki:

“Ya Resulallah, bu dediğiniz şehirler bizim bulunduğumuz cihan/dünya içinde midir?”

Hz.Resul dedi ki; “O şehirler karanlık içindedir, Kaf dağına ulaşıktır.”

Hz.Ali dedi ki:“Her şehirde ne kadar halk vardır.”


Resulullah ; “Her şehrin kalesinin bin derbendi vardır. Her derbendini gecede biner kişi bekler. Ve o bin
kişiye bir yıl içinde yıl tamam oluncaya kadar bir daha sıra gelmez.” dedi.

Hz Ali dedi: “Ya Resulallah,Bu kaleyi ne için beklerler?”

Hz Resul buyurdu: “Onun için beklerler ki o tarafta çok halk vardır, onlarla bu Cablısa ve Cablıka halkı
arasında düşmanlık vardır, gece gündüz birbirleriyle cenkleri/savaşları eksik değildir. Nöbet tuttuklarının
sebebi budur.”

Sonra Hz.Ali(R.A) “Ya Resullah dedi. Bu Cablısa ve Cablıka halkı Adem oğullarından mıdır?”

Resullah buyurdu : “Onlar dünyada adam olduğunu bilmezler.”

Hz.Ali “Şeytan onlara yol bulmaz mı?” (Şeytan yani kafir cinler onlara bize verdikleri gibi vesvese veremez
mi??dedi.

Resulallah buyurdu : “Onlar Şeytanı da bilmezler.” (Bizim dünyamızda bulunan ve ışık hızında hareket
eden, dünyanın etrafını saniyede yedi kere dönebilen cinlerin bile, bu anlatılan yerlere gidemediklerini
buradan anlamak mümkün)

Hz.Ali: “Ya Resulallah, Bu Ay,Güneş ve yıldızlar onların üzerine doğmaz mı?”

Resulüllah:” Onlar hak Teala’nin Ay, Güneş ve yıldızları yarattığını da bilmezler.”

Ali (R.A) (Işık kaynağı olan güneşleri ve yıldızları yoksa) “Bu cihanı nasıl görürler?” dedi.
Resul (S.A.A.V) buyurdu: “Onların aydınlığı kaf dağının şulesindendir/ışımasındandır. Onların taşları ve
duvarları nur gibi şule verir/ışıldar.” (Resmen bir yeraltı şehrinin tasviri yapılmakta.)

Hz.Ali “Ya Resulallah, onlar Ne yer, ne içerler?”

Resulüllah buyurdu: “Hiç bir nesne yeyip içmezler.”

Ali (R.A) dedi:“Ne giyerler?”

Resülallah buyurdu: “Onların bedeni don istemez.”

Ali (R.A) dedi.“Melekler midir?”

Peygamber (S.A.V) “Melek değillerdir.Ama taatları(boyun eğme, emre uyma itaat) melek gibidir.”

Ali (R.A) “Onlardan zürriyet(evlat,çocuklar) gelir mi?” dedi.

Resulüllah “Onların cümlesi erkektir, aralarında dişi yoktur.”

Ali (R.A) “Onların dini ne dindir.Onlar cennetlik midir yoksa cehennemlik midir?”

Hz. Resul buyurdu: “Onlar cennet ehlidir, İslam dini üzeredirler. Mi’rac gecesi Cebrail aleyhisselam beni o
tarafa iletti. Ben onlara İslam’ı arz ettim. Müslüman oldular. Allah Telala ve bana iman ettiler. Ben de
onlardan birisine İslam’in şartlarını öğrettim, o kişiyi onların üzerine halife diktim. Ondan sonra Cebrail
beni Faris ve Fid’i tarafına ve Yecüc Mecüc iklimine ve Münsel ve Bakil ve Naris kavmine iletti. Onlara
İslamı arz ettim, kabul etmediler. Cümlesi kafirlerdir.”

Ondan sonra Hz.Ali “Bizim halkımızdan onlara hiç kimse varabilir mi?” dedi.
Resullah buyurdu: “Yok onlara varmaya hiç kimsenin takati yetişmez. Zira dört ay karanlıkta gidilir.
Amma Ad kavminden üç kişi Hz. Hud peygambere iman getirmişlerdi. Onlar Ad kavminin zulmünden
kaçtılar ve o şehristana yerleştiler.” dedi.

O Yahudi alimleri bu sözleri işitince “Gerçek diyorsun, biz de Tevrat’ta böyle bulduk. O Ad’den kaçan 3
kişi o Cablıka ve Cablısa yerine gittiler. Fid halkından korktuklarından çıkıp gidemediler. Zira onlardan o
kavimin kuvveti ziyade idi. Sonunda o şehirde fevt olup kaldılar.” dediler.

Yukarıda ki hadis sanki günümüzde ki bilim kurgu filmlerinin senaryolarında çıkmış gibidir.Çok net olarak
yer altına yaşayan insan olmayan türlerden bahsetmektedir.Ayrıca yerin çok çok altında yaşadıklarından
ve oranın şartlarının bizim şartlarımızdan farklı olduğunu ancak yaşanamaz da olmadığını işaret
etmektedir.

Yeri göğü yaratan Allah’ın yerin altında böyle büyük uygarlıklar kurması imkansız mıdır, elbette değildir
hatta O’na çok kolaydır.Bilim kurgu filmlerinde ki felaketten kaçarak kurtulma senaryolarının aksine
imanın korunması ve takvanın her daim muhafaza edilmesi ise Yecüc ve Mecüc felaketinin
ilacıdır.Vesselam..

You might also like