You are on page 1of 31

___________________________________________________________

BEYTULHIKME
An International Journal of Philosophy
___________________________________________________________

e-ISSN 1303-8303

Cilt 8 Volume
Sayı 2 Issue
Aralık 2018 December

Yayıncı Publisher
Beytulhikme Felsefe Çevresi adına On behalf of Beytulhikme Philosophy Circle
MUSTAFA ÇEVİK MUSTAFA ÇEVİK

Beytulhikme Haziran ve Aralık aylarında Beytulhikme is an international peer-reviewed


yayınlanan altı aylık uluslararası hakemli bir philosophy journal, published biannually in
felsefe dergisidir. June and December.

Dergide yayınlanan makalelerin içeriğinden The authors of each article published in the
yalnızca makale yazarları sorumludurlar. journal are solely responsible for article
Makaleler, başka bir yayın organında yayın- content. Articles are accepted for publica-
lanmadığı ya da yayınlanması için değerlen- tion on the basis of referee reports with the
dirme aşamasında olmadığı taahhüt edilmek understanding that they have not been
koşuluyla, hakem raporları doğrultusunda published and are not going to be considered
yayına kabul edilir. for publication elsewhere.

İletişim Bilgileri Contact Information


Address: Aşağı Öveçler Mah. 1307. Sok. E-Mail: beytulhikme2011@gmail.com
No: 4/2, Çankaya Ankara, Turkey Web Page: http://www.beytulhikme.org

Designed by İlyas Altuner


ii
Yayın Bilgileri / Publishing Information

Editörler Kurulu  Editorial Staff

Editörler  Editors-in-Chief
Mustafa Çevik, Social Sciences University of Ankara, Turkey
İlyas Altuner, Iğdır University, Turkey
Emin Çelebi, İnönü University, Turkey
Beytulhikme An International Journal of Philosophy

Yardımcı Editör  Associate Editor


Eriko Ogden, University of Exeter, UK

Dil Editörü  Language Editor


Murat Arıcı, Selçuk University, Turkey

Yayın Kurulu  Editorial Board

Ahmet Ayhan Çitil, İstanbul 29 Mayıs University, Turkey


Charles E. Butterworth, University of Maryland, USA
Ernest Wolf-Gazo, The American University in Cairo, Egypt
Hatice Nur Erkızan, Muğla Sıtkı Koçman University, Turkey
John Corcoran, SUNY: University at Buffalo, USA
Mehmet Sait Reçber, Ankara University, Turkey
Timothy Williamson, University of Oxford, UK

Dizinleme  Indexation

Academic Journals Database • Akademia Sosyal Bilimler İndeksi (ASOS) • Arastirmax Sosyal
Bilimler İndeksi • CiteFactor Academic Scientific Journals • EBSCO TOC Premier • Euro-
pean Reference Index for Humanities and Social Sciences (ERIH Plus) • Genamics Journal
Seek • Index Islamicus • International Citation Index (ICI) • İSAM İlahiyat Makaleler
Veritabanı • OCLC WorldCat • One Belt, One Road Reference Source • Philosopher’s
Index • PhilPapers Index • Polska Bibliografia Naukowa (PBN) • Ulakbim TR Dizin •
Ulrich's Periodicals Directory • WoS - Emerging Sources Citation Index (ESCI).

Beytulhikme 8(2) 2018


iii
Yayın Bilgileri / Publishing Information

Danışma Kurulu  Advisory Board

Abdülkadir Çüçen, Uludağ University, Turkey


Ali Osman Gündoğan, Muğla Sıtkı Koçman University, Turkey
Amos Bertolacci, Scuola Normale Superiore, Italy
Burhanettin Tatar, Ondokuz Mayıs University, Turkey

Beytulhikme An International Journal of Philosophy


Cemal Bali Akal, İstanbul Bilgi University, Turkey
Charles Burnett, University of London, UK
Ciano Aydin, University of Twente, Netherlands
Frank Griffel, Yale University, USA
Hasan Aslan, Akdeniz University, Turkey
Hayri Şafak Ural, İstanbul University (Emeritus), Turkey
Işıl Bayar Bravo, Ankara University, Turkey
İbrahim Çapak, İstanbul University, Turkey
İoanna Kuçuradi, Maltepe University, Turkey
Könül Bünyadzade, National Academy of Sciences, Azerbaijan
Maha Elkaisy Friemuth, University of Erlangen, Germany
Mauro Zonta, Sapienza University of Rome, Italy
Mehmet Bayrakdar, Yeditepe University, Turkey
Musa Kazım Arıcan, Yıldırım Beyazıt University, Turkey
Naomi Scheman, University of Minnesota, USA
Necati Öner, Ankara University (Emeritus), Turkey
Oliver Leaman, University of Kentucky, USA
Ömer Mahir Alper, İstanbul University, Turkey
Paul Thom, University of Sydney, Australia
Rahmi Karakuş, Sakarya University, Turkey
Recep Alpyağıl, İstanbul University, Turkey
Semiha Akıncı, Anadolu University, Turkey
Şaban Teoman Duralı, İbn Haldun University, Turkey
Théresè-Anne Druart, The Catholic University of America, USA

Beytulhikme 8(2) 2018


iv
Yayın Bilgileri / Publishing Information

Sayı Hakemleri Referees


Ahmet Ayhan Çitil, İstanbul 29 Mayıs University
Ahmet Kayacık, Erciyes University
Ahmet Kesgin, Yıldırım Beyazıt University
Bekir Geçit, Harran University
Bülent Sönmez, İzmir Katip Çelebi University
Ceyhun Akın Cengiz, Ankara Hacı Bayram Veli University
Beytulhikme An International Journal of Philosophy

Emel Koç, Ankara Hacı Bayram Veli University


Emin Çelebi, İnönü University
Engin Erdem, Ankara University
Engin Yurt, Süleyman Demirel University
Eray Yağanak, Mersin University
Esra Çağrı Mutlu, Van Yüzüncü Yıl University
Fiket Osman, Bingöl University,
Gülsen K. Osmanbaşoğlu, Social Sciences University of Ankara
Gürbüz Özdemir, Çankırı Karatekin University
Hacı Kaya, Necmettin Erbakan University
Hasan Bahadır Türk, Çankaya University
Hatice Başdağ Baş, Ministry of National Education
İlyas Altuner, Iğdır University
Kemal Göz, Pamukkale University
Mehmet Demirtaş, Gaziosmanpaşa University
Mehmet Evren, Aksaray University
Mehmet Murat Karakaya, Social Sciences University of Ankara
Mehmet Önal, İnönü University
Mehmet Türkan, Ministry of National Education
Murat Kelikli, Bartın University
Mustafa Cihan, Atatürk University
Mustafa Çevik, Social Sciences University of Ankara
Mustafa Günay, Çukurova University
Mustafa Yeşil, Necmettin Erbakan University
Mustafa Yıldırım, Çankırı Karatekin University
Necmettin Tan, Fırat University
Nicolas Levi, Polish National Academy of Sciences
Rawaa Mahmoud Hussain, Rochester Muslim Community Center
Ruhattin Yazoğlu, Atatürk University
Sebile Başok Diş, Necmettin Erbakan University
Serpil Durğun, Muş Alparslan University
Sevinç Türkmen, Kocaeli University
Şahin Efil, İnönü University
Şenol Korkut, Eskişehir Osmangazi University
Tuba Nur Umut, Ankara University
Tuncay Akgün, Ankara Hacı Bayram Veli University
Ufuk Özen Baykent, Uludağ University
Yücel Yüksel, İstanbul University

Beytulhikme 8(2) 2018


© Beytulhikme Philosophy Circle
Beytulhikme Int J Phil 8 (2) 2018
Journal Content: v-viii

___________________________________________________________

İçindekiler / Contents
___________________________________________________________

MAKALELER / ARTICLES

Beytulhikme An International Journal of Philosophy


427 İBRAHİM OKAN AKKIN
The Residue of Anthropocentrism in Heidegger’s Question after Technic
Heidegger’in Tekniğe İlişkin Sorgulamasındaki İnsan-Merkezcilik Kalıntısı

441 FEMI RICHARD OMOTOYINBO


Knowledge as the Working and Walking Narrative
Çalışma ve Gezme Anlatısı Olarak Bilgi

455 MEHMET HİLMİ DEMİR


Popper'ın Aksiyomatik Olasılık Kuramı ve Değer-Atama Problemi
Popper's Axiomatic Probability System and the Value-Assignment Problem

471 FEYZA ŞULE GÜNGÖR


Alain Badiou’nun Olay Felsefesine Dair Eleştirel Bir Değerlendirme
A Critical Evaluation of Alain Badiou's Philosophy of Event

491 SADIK EROL ER & ONUR VAROLUN


Derrida ve Tekillik Edebiyatı
Derrida and The Literature of Singularity

505 NURTEN ÖZTANRIKULU ÖZEL


The Denial of the Idea of Personal Identity as a Result of Hume’s Skepticism
Hume’un Skeptisizminin Bir Sonucu Olarak Kişisel Özdeşlik Tasarımının Reddi

521 FAİK KURTULMUŞ


Looking for the Kernel of Truth in Sandel’s 'The Case Against Perfection'
Sandel’in 'Mükemmeliyet’e Karşı Argümanlar’ındaki Doğruluk Payının Sorgusu

___________________________________________________________
© Beytulhikme Philosophy Circle,
Beytulhikme Int J Phil 8 (2) 2018
Eds. Çevik & Altuner & Çelebi
vi
İçindekiler / Contents

535 MURAT BAHADIR


Ölümün Modern İnsan Hayatındaki Konumuna İlişkin Bir Değerlendirme
An Assessment of the Position of Death in Modern Human Life

553 ERAY YAĞANAK


Bir Savaş Yöntemi Olarak İnsani Müdahale
Beytulhikme An International Journal of Philosophy

Humanitarian Intervention as a Method of War

573 HASAN BAHADIR TÜRK


Devlet Aklı Sorununa Siyasetnameler Üzerinden Bir Bakış
A Glance at the Problem of Reason of State through Siyasatnamas

593 DENİZ KUNDAKÇI


Right to Universal, Plural and Secret Vote: On the Liberal and Conservative
Paradoxes of Mill's 'Elitist' Democracy
Evrensel, Çoğul ve Gizli Oy Hakkı: Mill’in 'Seçkinci' Demokrasi Kuramının Liberal ve
Muhafazakâr Paradoksları Üzerine

619 BEKİR GEÇİT


İbn Haldun'da Siyasal Gücün Kullanılmasında 'Asabiyet'in Önemi
The Importance of 'Asabiyya' in the Use of Political Power in Ibn Khaldun

641 ŞAHİN EFİL


İnsan-Doğa-Tanrı İlişkisi Sorunu ve Küresel Ekolojik Felaket Karşısında İki Temel
Öneri
The Problem of the Relation of Man-Nature-God and Two Basic Proposals against the
Global Ecological Disaster

665 FERHAT YÖNEY


Yeni Bir Ahlaki Doğalcılık Türü Olarak Cornell Realizm
Cornell Realism as a New Type of Moral Naturalism

Beytulhikme 8(2) 2018


vii
İçindekiler / Contents

681 OLENA LOBANCHUK


Synchronic Approach to Comparative Research of Ukrainian Cultural Space in
European Context
Avrupa Bağlamında Ukrayna Kültür Alanının Karşılaştırmalı Araştırmasına Eşzamanlı
Yaklaşım

Beytulhikme An International Journal of Philosophy


691 NURHAYAT ÇALIŞKAN AKÇETİN
'İnsancı' Olmak ya da 'İnsan' Olmak: Hümanizm’e Eleştirel Bir Bakış
Being 'Humanist' or Being "Human': A Critical Approach to Humanism

713 HATİCE BAŞDAĞ BAŞ


Analitiklik, Özcülük ve Bütüncülük
Analyticity, Essentialism and Holism

733 CANER ÇİÇEKDAĞI


‘Tikel’ Kavramının Mantıksal Yapısı ve Türkçedeki Kullanımları
Logical Structure of the Concept of 'Particular' and Its Uses in Turkish

751 GÜLÜMSER DURHAN


Aristoteles Retoriğinde Kullanılan Kanıtlamaların Bilgi Değeri
Epistemological Value of Demonstrations of Aristotle's Rhetoric

771 MEHMET ÖZTURAN


Epistemik Açıdan Mantıksal Bilgi
The Logical Knowledge from the Epistemic Aspect

821 MELİKE MOLACI


Stoacı Neden Türleri
Stoic Kinds of Causes

841 EJDER OKUMUŞ


Fârâbî Felsefesinde Toplumsal Kavramlar: Bir Başlangıç Çalışması
Social Concepts in al-Farabi’s Philosophy: A Beginning Study

Beytulhikme 8(2) 2018


viii
İçindekiler / Contents

KİTABİYAT / BOOK REVIEWS

859 UMUT DAĞ


Kasım Küçükalp, ‘Nietzsche ve Postmodernizm’
‘Nietzsche ve Postmodernizm’ by Kasım Küçükalp

863
Beytulhikme An International Journal of Philosophy

FATİH ÖZKAN
Kasım Küçükalp, ‘Nietzsche ve Postmodernizm’
‘Nietzsche ve Postmodernizm’ by Kasım Küçükalp

VAKA TAKDİMİ / REPORT

871 ALİ TEKİN


Report: On Arabic-Islamic Logic and Philosophy: Some Notes and Interview with
Charles E. Butterworth
Takdim: Arap-İslam Mantığı ve Felsefesi Üzerine: Bazı Notlar ve Charles E. Butterworth
ile Bir Söyleşi

Beytulhikme 8(2) 2018


© Beytulhikme Philosophy Circle
Beytulhikme Int J Phil 8 (2) 2018
Author Guidelines

___________________________________________________________

Yazım Yönergeleri / Author Guidelines

1. Beytulhikme bilimsel hakemli bir felsefe dergisi olup Haziran ve Aralık aylarında olmak
üzere yılda iki kez yayınlanır. Derginin yayın dili Türkçe ve İngilizcedir. (Beytulhikme is
a refereed peer-reviewed philosophical journal of which is published two times

Beytulhikme An International Journal of Philosophy


annually, in June and December. The official languages of the journal are Turkish and
English.)
2. Beytulhikme akademik makalelerin yanı sıra felsefe alanındaki akademik etkinlik,
söyleşi, kitap ve makale değerlendirmesi ve eleştiri yazılarına da, maksimum 600 ile
1000 kelime arası olmak kaydıyla, yer verir. (Beytulhikme also publishes academic
activities, interviews, reviews of book and paper and critical papers beside academic
papers as long as they are between 600 and 1000 words.)
3. Beytulhikme çeviri makalelere de yer verir. çevirisi yapılacak makalenin yazarı, tarihi,
nerede yayımlandığı, cildi, sayısı ve sayfası gibi künye bilgileri eksiksiz belirtilmeli ve
eğer telif koruması kapsamından çıkmamışsa yayım izni alınmış olmalıdır. (Beytulhikme
also publishes translations. All translations should include the name of the original
paper, its writer, its date, its place of publication, information about the journal in
which it is published and the consent of the original publisher if it is still under the
copyright protection.)
4. Dergiye gönderilen yazılar 150 kelimeyi geçmeyecek bir Türkçe ve İngilizce başlık ve
özet içermelidir. Yazılarda konuyu tanımlayan Türkçe ve İngilizce uygun anahtar
kelimeler bulunmalıdır. Yazılar 5000 kelimeyi geçmemeli, A4 kağıdının bir yüzüne çift
aralıklı, sol 4,5 cm., üst 4,5 cm., alt 3,5 cm. ve sağ marj 4,5 cm. bırakılarak yazılmalıdır.
Yazılarda kullanılan kaynaklar makale sonunda kaynakça listesi olarak APA formatında
verilmiş olmalıdır. (All papers should contain a 150 words abstract both in Turkish and
English. They should contain keywords in Turkish and English. Papers should not
exceed 5000 words, with a double space interlining, with margins left 4.5 cm, up 5 cm,
down 3,5 cm and right 4,5 cm. References and bibliography should be given at the end
of the paper in APA Style.)
5. Dergiye yayınlanmak üzere gönderilen yazılar en az iki hakem tarafından
değerlendirilir. Dergide kör hakemlik sistemi uygulandığından gönderilen yazıların
isimsiz olmak üzere Makale Takip Sistemi üzerinden online olarak gönderilmesi
gerekir. (Each paper sent for publication is evaluated by at least two referees. Since

___________________________________________________________
© Beytulhikme Philosophy Circle
Beytulhikme Int J Phil 8 (2) 2018
Eds. Çevik & Altuner & Çelebi
Yazım Yönergeleri / Author Guidelines

there is a blind review process, papers must be sent online without name of the author,
by Manuscript tracking System.)
6. Yazı içinde grafik veya resim varsa maksimum 10x20 ebatında ve ayrı bir dosya olarak
jpeg veya jpg formatında gönderilmelidir. (Any picture or graphics in the paper should
be sent separately as a jpg file and should be maksimum 10x20 cm. in size.)
7. Yayın Kurulu, yazıların yayımlanmasına veya yayımlanmamasına karar verme yetkisine
Beytulhikme An International Journal of Philosophy

sahiptir. Yazılardaki fikirlerin her türlü yasal sorumluluğu yazara aittir. Yayımlanan
yazıların tüm hakları Beytulhikme dergisine aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla alıntı
yapılabilir. (Editorial Board is fully authorized about whether to publish or not to
publish the paper. The author is fully responsible for the ideas in the paper. All rights
of the published papers belong to Beytulhikme. The author of the paper should be cited
for any citations from the paper.)

Kaynak Gösterme / Citation

Dergimizin kaynak gösterme biçimi APA olarak tanımlanmıştır. Bundan böyle dergiye
gönderilecek yazılarda dipnot gösterme biçimi olarak “parantez içi referans gösterme” olan
APA formatı kullanılacaktır. (Annotation and reference system of the journal has been
described APA System. Henceforth, in manuscripts which to be sent to the journal, it will
be used APA System.)

A. BOOK

One Author
Ryle, G. (2009). The Concept of Mind. London & New York: Routledge.
Two or More Authors
Whitehead, A. N. & Russell, B. (1910). Principia Mathematica. 3 vols. Cambridge: Cambridge
University Press.
Edition, Translation, Collection, or Letter to Editor
Alfarabi (1962). Alfarabi’s Philosophy of Plato and Aristotle. (Trans. M. Mahdi). New York: The
Free Press of Glencoe.
Aristotle (1925). Metaphysica. (Trans. W. D. Ross). The Works of Aristotle, vol. VIII. (Ed. W.
D. Ross). Oxford: Clarendon Press.
Kant, I. (2000). Critique of Pure Reason. (Trans. P. Guyer & A. W. Wood). Cambridge:
Cambridge University Press.
Locke, J. (1974). An Essay Concerning Human Understanding. (Ed. A. D. Woozley). New York:
Meridian Book.

Beytulhikme 8(2) 2018


Yazım Yönergeleri / Author Guidelines

Chapter or Other Part of a Book


Sorabji, R. (1990). The Ancient Commentators on Aristotle. Aristotle Transformed: The
Ancient Commentators and Their Influence. (Ed. R. Sorabji). New York: Cornell University
Press, 1-30.
Preface, Foreword, Introduction, or Similar Part of a Book
Hourani, G. F. (1976). Intruduction. Averroes. On the Harmony of Religion and Philosophy.

Beytulhikme An International Journal of Philosophy


(Trans. & ed. G. F. Hourani). London: Luzac and Company, 2-8.

B. JOURNAL ARTICLE

Article in a Print Journal


Kripke, S. (2005). Russell's Notion of Scope. Mind, 114, 1005-1037.
Article in an Online Journal
Frias, L. (2013). Moral Responsibility after Neuroscience. Filosofia Unisinos, 14 (1), 35-44.
Article in a Newspaper or Popular Magazine
Mendelsohn, D. (2010). But Enough about Me. New Yorker, January 25.

C. OTHER FORMS

Book Review
McEvoy, M. (2008). Fear of Knowledge: Against Relativism and Constructivism by Paul
Boghossian. Metaphilosophy, 39, 144-150.
Thesis or Dissertation
Arriew, R. (1976). Ockham’s Razor: A Historical and Philosophical Analysis Ockham’s Principle of
Parsimony. PhD Thesis. Illinois: Graduate College of the University of Illinois.
Paper Presented at a Meeting or Conference
Adelman, R. (2009). Such Stuff as Dreams Are Made On: God’s Footstool in the Aramaic
Targumim and Midrashic Tradition. The Annual Meeting for the Society of Biblical Litera-
ture. New Orleans, Louisiana: November 21-24.
Website
Google (2009). Google Privacy Policy. Last Modified March 11, 2009.
http://www.google.com/intl/en/privacypolicy.html.

Beytulhikme 8(2) 2018


© Beytulhikme Philosophy Circle
Beytulhikme Int J Phil 8 (2) 2018
Research Article: 471-489

___________________________________________________________

Alain Badiou’nun Olay Felsefesine Dair Eleştirel Bir


Değerlendirme
___________________________________________________________

A Critical Evaluation of Alain Badiou's Philosophy of Event

Beytulhikme An International Journal of Philosophy


FEYZA ŞULE GÜNGÖR
Necmettin Erbakan University

Received: 07.07.2018Accepted: 10.12.2018

Abstract: Alain Badiou presents a radical alternative to contemporary philoso-


phy with the Philosophy of Event and the understanding of truth connected
with it. The basic assertion of the philosophy of event is to establish a new the-
ory of truth and subject, different from the understanding of truth and subject
of classical philosophy and postmodernism. Attempting to build a new style of
philosophy, Badiou reformulated the concepts of being, truth, state, event, sub-
ject and loyalty according to his own system. The basic argument of Badiou's
philosophy lies in the wide range of changes that he called event. The event
happens with breaking the status quo over "the state" and breaking away from
it; Badiou argues that truth can only be derived as a result of events occurring
within the four areas that he named as genetic processes. The only four areas
Philosophy can think about truth are science, art, politics and love. Philosophy
is a plane that “captures” the truths produced in these four areas and thinks
about the simultaneous coincidence of these truths. This study aims to analyze
the basic concepts of Badiou's truth-oriented philosophy by comparing it with
the postmodern orientations he opposed and to evaluate the radical alternative
he introduced to the contemporary philosophy from a critical perspective.

Keywords: Mind, method, concept, definition, innate ideas, intuition, deduc


Alain Badiou, truth, event, state, loyalty, subject.

© Güngör, F. Ş. (2018). Alain Badiou’nun Olay Felsefesine Dair Eleştirel Bir Değer-

lendirme. Beytulhikme An International Journal of Philosophy, 8 (2), 471-489.

___________________________________________________________
 Feyza Şule Güngör
Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, Felsefe Bölümü
42060, Konya, Turkeyfeyza_sule@hotmail.com
472
Feyza Şule Güngör

Giriş

Alain Badiou’nun çağdaş felsefe eleştirisi, “felsefenin sonu” iddiasını


felsefi bir temelde çürütme çabasıyla şekillenir. Felsefenin sonu argümanı,
hakikat idealinin de sonuyla beraber değerlendirilmektedir. Badiou, felse-
fenin biricik sorusunun hakikat sorusu olduğu ve hakikat idealinin terki-
nin felsefeyi, dayanaksız, kararsız ve akışkan bir kaosun içinde askıda
Beytulhikme An International Journal of Philosophy

bıraktığı düşüncesiyle hakikat yönelimli yeni bir felsefe üslubu inşa etme-
ye çalışmıştır. Bu inşada, varlık, durum, özne, hakikat ve sadakat kavram-
ları, felsefe tarihinde herhangi bir döneme dönüş pathosu olmaksızın,
yeniden formüle edilir. Badiou’nun sonunun gelmediği ancak “askıya alın-
dığını” düşündüğü felsefeye yapmak istediği katkı, “dünyaya müdahale
etmenin ötesinde, Descartes ekolündekine benzer dört başı mamur bir
üslubu” yeniden keşiftir (Badiou, 2016: 19-21). Bu keşfin en temel argüma-
nı, “hakikat kategorisi”nin felsefeden dışlanamayacağıdır. Badiou, hakikat
idealini yapısöküme uğratan düşünce yönelimlerine olduğu kadar, klasik
felsefenin aşkın hakikat görüşüne de karşıdır. Onun felsefesi, aşkın haki-
katin olmadığı bir atmosferde hakikat idealini muhafaza ederek, neye
hakikat diyebileceğimizi sorgulamaktadır. Olay felsefesi, bu çabada onun
temel izleği olmuştur.
Badiou Olay1 felsefesi ile hem “Kantçı evrenselliğin yıpranmış ahlaki
kalıplarına hem de postmodernizmin doğurduğu çoğulculuk ve liberal
toplulukçuluğa” radikal bir alternatif sunar. Özellikle postmodernizmin
etik ve siyaseti, karar verilemezlik, belirsizlik ve ertelemeye dayanan bir
kaosa bırakarak, felsefî bir karamsarlık dayatmasına ciddi eleştirileri bu-
lunmaktadır. Onun sunduğu radikal ve praksis güdümlü alternatifte,
postmodernist tereddüt ve karamsarlığa yer yoktur. Badiou’nun sonu
geldiği iddia edilen felsefeyi, “yeni bir adım daha” mottosuyla yeniden inşa
ve örgütleme çabası önemli bir edimdir. Bu yeni adım faaliyeti, özellikle
postmodern teşebbüslerde bir gedik açmış, yapısökümün yapısökümü
denilebilecek bir muhakeme sunmuştur. Ancak Badiou’nun felsefesinde

1
Badiou’nun felsefesinin anahtar kavramı olan “event” terimi için kullanılan “olay” kelime-
si, Badiou’nun işaret ettiği normal durumdan kopuşu imleyen bir yeniliği tam olarak karşı-
layamamaktadır. Olay kelimesinin yerine, beklenmedik bir yeniliğin ortaya çıkması, ansı-
zın vuku bulması anlamında olay ve vaka kelimelerini de kapsayan “hadise” terimi de kul-
lanılabilirdi. Ancak Türkçe çevirilerde “olay” kelimesinin kullanılması nedeniyle biz de
çalışmamızda bu alışılmış kullanımı tercih edeceğiz.

Beytulhikme 8(2) 2018


473
Alain Badiou’nun Olay Felsefesine Dair Eleştirel Bir Değerlendirme

de, tartışılmayı ve eleştirilmeyi gerektiren ciddi düşünce açmazları bu-


lunmaktadır.
Bu çalışma, Badiou’nun olay kuramının etik ve siyaset alanlarında
sunduğu alternatifleri değerlendirebilmek için bir altyapı çalışması olarak
planlanmıştır. Bu amaca binaen ilk bölümde, hakikatin çağdaş felsefede
nasıl sorunsallaştırıldığı ve Badiou’nun bunlara itirazları değerlendirilmiş-

Beytulhikme An International Journal of Philosophy


tir. İkinci bölümde, olay temelli yeni hakikat ve özne kategorisi incelen-
miştir. Son bölümde ise Olay temelli hakikat ve özne anlayışlarının aç-
mazları üzerine eleştirel bir değerlendirme yapılmıştır. Çalışmada, Ba-
diou’nun felsefesini betimleme amacı güdülmemiş, belirli sorunsallar üze-
rinde durularak özgün bir eleştirel okuma yapılmaya çalışılmıştır. Yapısö-
kümün hâkim olduğu düşünce dünyasına ait bir zihin olarak, Badiou’nun
teorilerini kabullenmekte zorlandığımı ve onu önyargısız bir şekilde oku-
mak için özellikle çaba harcamam gerektiğini belirtmeliyim. Ancak bu
çalışmada onun olay teorisine getirilen eleştirilerin bu önyargıdan kaynak-
lanmadığının; ciddi bir alternatif olarak değerlendirdiğim Badiou’nun
düşünce akışındaki ahengi bozan açmazları tartışma arzusuyla temellendi-
ğinin de altını çizmek isterim.

1. Hakikati Felsefeye Yeniden Çağırmak

Hakikat arayışıyla temellenen klasik felsefeden anlam yönelimli bir


felsefeye geçişi kurumsallaştıran çağdaş felsefe, Badiou’nun öne sürdüğü
üç yönelim ile hakikat kategorisini ciddi bir erozyona uğratmıştır
(Hewlett, 2018: 51). Alman Romantizmi temelli Hermenötik gelenek,
Viyana çevresinin hakim olduğu Analitik gelenek ve Badiou’nun asıl eleş-
tiri oklarını yönelttiği Postmodern yönelim. Bu üç felsefi yönelim, birbi-
rinden çok farklı neden ve temellendirmelerle olsa da felsefenin sonunun
geldiğini ve metafiziğin artık geçmiş bir felsefi mesele olduğunu ilan et-
mektedirler (Badiou, 2016: 15). Çağdaş felsefe, hakikat düşüncesinin yapı-
sökümü ile klasik felsefenin kendisini de sorguya çekmekte ve felsefe
yapma tarzlarında büyük bir değişikliğe gidilmektedir. Anti-hakikatçi
çelişkilere ve karar verilemezliğe karşı, tutarlı, kurucu bir hakikat inşasın-
da Badiou, felsefe tarihinin herhangi bir dönemindeki metafiziksel haki-
kat anlayışına geri dönüşten bahsetmemektedir; geldiğimiz şu noktayı,
dünyanın mevcut halini dikkate alarak bir hakikat inşasına davet etmek-

Beytulhikme 8(2) 2018


474
Feyza Şule Güngör

tedir. Çağın felsefesi, bir geri dönüş pathosuyla “yeni bir adım daha” ata-
maz; düşünce tarihinde herhangi bir noktaya geri dönüş yapamayacak
kazanımlar yaşanmıştır. Badiou’nun buna verdiği örnek ilginçtir: “Olim-
pos’un sadece küçük bir dağ olduğunu, gökyüzünün sadece hidrojen ve
helyumla dolu olduğunu biliyoruz” (Badiou, 2012: 21-22). Bütün bu düşün-
sel ve bilimsel gelişmeler hiç yaşanmamış gibi, bir noktaya geri dönme
Beytulhikme An International Journal of Philosophy

arzusunda olamayız. İnşa fikri bu nedenle öne çıkarılır; geçmişin sarsıl-


mamış hakikatlerini dikkate alıp, yeni sabiteler ve dayanak noktaları bul-
mak, düşünceyi çağın hızından kurtarabilecektir.
Badiou, anlamı karar verilemezliğe ve ertelemeye bırakmayan hakikat
temelli yeni felsefe üslubunu, üç yönelimin -mantıksal dilbilgisi analizi,
yorumlama ve çok değerlilik/anlamlılık- üsluplarından başka, kurucu ve
kararlı bir niteliğe haiz olarak kurgulama arzusundadır. Öncelikle, hakika-
ti önerme biçiminde sınırlamanın onu düşünülemez hale getireceği gerek-
çesiyle analitik geleneğe karşı çıkar. Dilin, hakikat ve felsefenin tarihsel
malzemesini oluşturduğunu düşünse de, Badiou dili düşüncenin mutlak
ufku olarak belirleyen indirgemeci yönelimlerden uzaktır. Felsefenin dil
üzerine düşünmeyle sınırlanması, düşüncenin temel örgütlenişinin dile
bağlanması, felsefenin kısırlaştırılmasıdır (Badiou, 2016: 20-21). Heidegger,
hakikatin önerme biçiminde matematiksel bir kesinliğe dönüştürülmesine
ve önermeler ile nesneler arasındaki uyuşuma indirgenmesine karşın, şiir-
sel olanı matematiksel olanın, teknik olanın karşısına yerleştirir. Heideg-
ger, hakikatin önerme içinde doğallıktan uzaklaştırılacağını ve varlığın
gerileme içindeki yazgısının “sahici ve büyük şiirde”, varlık ilk defa ifade
ediliyor ve çağrılıyormuş gibi konuşan şiirde yer alacağını ifade eder. Tek-
niğin dünya çapındaki hükümranlığının metafiziğin olanaklarını geri dön-
dürülemez bir biçimde tükettiğini iddia eden Heideggerci yapı açısından
da, Badiou’ya göre hakikat sorununa şiirden başka alan kalmamıştır (Ba-
diou, 2005: 123-129). Badiou, hakikatin bilimsel ya da mantıksal önerme
biçiminde sorgulanmasına itiraz ettiği kadar, Heideggerci melankolik
örtü-açmanın kaybı anlayışına bırakılmasına ve “çoktan sunulmuş olan
şeylerle değil de, henüz zuhur etmemiş şeylerle bağlantılı olan şiir”de
aranmasına da itiraz eder (Badiou, 2016: 27-29).
Hakikat kategorisine en büyük darbeyi ise yapısöküm vurmuştur.
Derrida’nın bir merkezin, sabit bir dayanağın, aşkın bir mevcudiyet ve

Beytulhikme 8(2) 2018


475
Alain Badiou’nun Olay Felsefesine Dair Eleştirel Bir Değerlendirme

hakikatin olamayacağı temeline dayanan mevcudiyet ve özdeşlik metafizi-


ğinin yapısökümü ile hakikat temelli felsefe tarzlarından radikal bir kopuş
meydana gelmiştir. Derrida, Batı metafiziğinin bir mevcudiyet noktası, bir
zemin ya da sebep, kendi kendisiyle özdeş olan mutlak bir başlangıç, kö-
ken, kendisinden çıkan veya neşet eden her şeyi kontrol edip yönetme
anlamında merkez olma işlevi gören bir Arşimet noktası tesis etme yö-

Beytulhikme An International Journal of Philosophy


nündeki çabalardan meydana geldiğini söyler (Derrida, 2001: 279; Norris,
2000: 1-17). Derrida’ya göre Batı metafiziğinin en büyük yanılgısı ve düşü,
anlamın aşkın bir gösterilene gönderme yaptığı, dilin dışında veya ötesin-
de bir gerçeklik alanı, bir merkez olduğunun kabulüdür. Temellere, ilkele-
re veya merkeze ilişkin bütün adların daima değişmez bir mevcudiyeti
belirtmiş oldukları gösterilebilir. Değişmez bir varlığı gösteren merkez,
farklı şekiller ve isimler almıştır: Eidos, arkhe, telos, energia, ousia (öz,
varlık, esas, özne), aletheia, aşkınlık, bilinçlilik, Tanrı, insan (Derrida,
2001: 279-280; West, 1998: 251). Derrida, Platon’dan başlayarak metafizik
bir karakter kazanan Batı felsefesine damgasını vuran “mevcudiyet meta-
fiziği”ni aşındırmak amacıyla “dekonstrüksiyon”u geliştirmiştir. Derri-
da’nın yaklaşımı, hata içermeyen, hakikat içermeyen, ve kökeni olmayan
bir göstergeler dünyasının kabulüne yol açar. Tüm metafizik karşıtlıklar;
gösteren/gösterilen; duyulur/düşünülür; yazı/söz; söz/dil; ayrı zamanlık/bir
zamanlık; uzam/zaman; edilgenlik/etkenlik; kurgu/hakikat; tüm bunlar
eski anlamlarından kopmaktadırlar (Derrida, 1994: 56). Anlamın özgür
oyununa kapı açan belirlenimsizlik, özneyi hiçbir zaman nihai bir gerçek-
liğe götürmeyecek ve anlam, karar verilemez, tüketilemez, indirgenemez
ve doğurgan bir çokluğa tekabül edecektir. Anlam, sabit kılınamayan
sonsuz bir bağlamlar ve yorumlar düzenine bağlanırken; hakikat de bu
durumda yorum çokluklarından sadece birisi olacaktır (Megill, 2008: 378;
Boyne, 2009: 134).
Badiou, yapısökümü hakikat eleştirisi bağlamında felsefi bir faaliyet
olarak değerlendirmemektedir. Ona göre, Derrida da yapısökümün felsefi
temelsizliğinin farkındadır; yapısöküm akademik olarak temellendirilip
kavramsallaştırılmamış spekülatif bir arzuyu, düşüncenin bir arzusunu,
temel bir düşünce arzusunu dile getirir (Badiou, 2015: 137). Derrida, felsefi
sağduyu ile sonsuz karmaşıklık ve giriftlikte ısrarcı olmuş, gerçekliğin elde
edilemeyeceği, ona yaklaşık olarak ulaşabileceğimiz bir sonsuz erteleme

Beytulhikme 8(2) 2018


476
Feyza Şule Güngör

nosyonunu ileri sürmüştür. Badiou “sonsuz karmaşıklığa dair sağduyu


motifinin son temsilcisi” olarak gördüğü yapısökümü, Žižek’in deyimiyle
yerden yere vurur; özcülük karşıtı felsefenin kimlik siyasetine dair kimi
çıkarımlarını “düşünce nesnesi olmaya dahi değmeyecek banallikler” ola-
rak reddeder (Žižek, 2012: 160). Yapısökümün temel argümanlarının aksi-
ne, söylemin içinde “sabit bir nokta, bir kesinti noktası, bir süreksizlik
Beytulhikme An International Journal of Philosophy

noktası, koşulsuz bir nokta” bulmak ve yerleştirmek felsefenin müstakil


ve indirgenemez rolüdür. Her şeyin saydam bir akışta olduğu, hızlandığı,
katı her şeyin buharlaştığı gibi postmodernist nitelemeler, felsefeyi de bu
akışa uydurmaya çalışmakta ve hızın getirdiği tutarsızlıkta onu kaybet-
mektedirler. Badiou bir motto kabilinden şu cümleleri kurar: “Hız, tutar-
sızlığın maskesidir.” (Badiou, 2016: 21). Çağın akıl almaz hızının sonucu
olan tutarsızlık, çelişki, karar verilemezlik ve hepsi bir diğerini yanlışlaya-
bilecek yorumlar çokluğu karşısında felsefe, “sabit ve tutarlı bir nokta”
amacından vazgeçemez (Badiou, 2016: 21). Bu yaklaşım, hakikatin hız
karşısında kurban edilebilecek bir kategori olmadığı, felsefenin bu akışta
sağlam ilerleyebilmesinin tek yolu olduğu sonucunu getirir.
Hakikat kategorisine yöneltilen saldırıların, özellikle postmodern
saldırının, kolaylıkla işlevsel olmasındaki en önemli neden, Lyotard’ın
büyük anlatıların çöküşü olarak adlandırdığı, içinde hakikat tohumlarını
taşıdığını düşündüğümüz büyük kolektif girişimlerin çöküşüne tanık ol-
mamızdır (Lyotard, 2014: 8). Bugün artık büyük özgürleştirme girişimleri-
nin, büyük ilerlemelerin, büyük insanlık idealinin, hümanizmin içinin
boşaldığını biliyoruz. Badiou bu noktada, bu gerçekliği reddeden bir iyim-
serlikte değildir. “Artık, arkasına saklanabileceğimiz farazi bir kuvvet,
büyük kolektif konfigürasyonlar, bizim yerimize konum alabilecek meta-
fizik bir bütünlük yoktur. Kendi adımıza konuşuyor, kendi kararımızı
kendimiz alıyoruz” diyerek geçmiş anlatılara dönüş ya da yeniden büyük
anlatılar inşa ediş amacının olmadığının defalarca altını çizer (Badiou,
2016: 23-24). Onun sabit bir temel dediği noktanın tasviri burada önem
kazanır; kendi adımıza konum alabilmek için karar vermeyi sağlayacak
sabit bir noktaya, koşulsuz bir ilkeye ihtiyacımız vardır. Olay temelli ha-
kikat kategorisi de “hakikat budur” diyebileceğimiz sabit nokta arayışını
serimler.

Beytulhikme 8(2) 2018


477
Alain Badiou’nun Olay Felsefesine Dair Eleştirel Bir Değerlendirme

2. Hakikatler Üreten Olay Felsefesi

Badiou’nun olay temelli hakikat teorisini değerlendirmek, zorlu bir


anlama çabasının yanında kabullenmekte de zorlanacağımız ve zaman
zaman hesaplaşacağımız bir düşünme tarzına hazır olmayı gerektirir.
Onun hakikat yönelimli felsefe anlayışının temel kavramlarını, karşı çıktı-
ğı post-modern yönelimlerle karşılaştırarak analiz etmek, çağdaş felsefeye

Beytulhikme An International Journal of Philosophy


sunduğu radikal alternatifi daha geniş bir perspektiften değerlendirmemi-
zi sağlayabilir.
Çalışmanın ilk bölümünde de ifade edildiği gibi, Badiou’ya göre felse-
fenin biricik sorusu hakikat sorusudur; ancak felsefesindeki hakikat nos-
yonu, klasik felsefenin hakikatinden oldukça farklıdır. Badiou’nun yeni bir
hakikat anlayışı için “yeni bir üslup” arayışının kendini götürdüğü felsefe,
olay felsefesidir. Badiou, olay temelli bu felsefeyi, olayın tekilliğini ve ha-
kikati rasyonel bir biçimde iç içe geçiren, aklın yasasına bağlı bir rastlantı-
ya açık, koşulsuz ama teolojik tınıları olmayan (Levinas ve Derrida’nın
koşulsuzluğundan farklı olarak) bir felsefe olarak tanımlar (Badiou, 2016:
25). Hakikat de olay’la bağlantılı sürecin sonunda ortaya çıkar. Felsefe,
tek başına hakikat üretmez; hakikatler alanını düzenler. Badiou, hakikatin
ancak dört alan içerisinde türetilebileceğini ifade eder; bu dört sürece
hakikat usulleri ya da türeyimsel usuller adını verir. Felsefenin hakikat
üzerine düşünebileceği yegâne dört alan; bilim, sanat, politika ve aşk’tır.
Bu usullerin, her zaman her toplumda varolduğunu söyleyemeyiz; sanatla
tanışmayan, aşkın olmadığı, matematikleri (bilim) olmayan ve despotiz-
min hâkimiyeti altında yerler de vardır; bu dört koşulun olmadığı yer fel-
sefenin de olamayacağı yerdir (Badiou, 2012: 23-33). Çünkü ona göre felse-
fe, “hakikatlerin ‘var’ının (il ya) ve bu hakikatlerin birlikte mümkün oluş-
larının dile geldiği düşünce yeridir” (Badiou, 2016: 19-21). Felsefe bu dört
alanda üretilen hakikatleri “yakalayan” ve bu hakikatlerin uygun biçimde
aynı zamanda rastlaşması üzerine (conjoncture) düşünen ve orada olmayı
ağırlaştıran bir düzlemdir.
Badiou’nun olay felsefesinin temel kavramlarına geçmeden önce on-
tolojisinin matematiksel boyutlarına kısaca değinmemiz gerekmektedir.
Badiou’ya göre Varlık-olarak-Varlık’ı konu edinen yegâne alan matema-
tiktir; yani ontoloji, matematik; özel olarak da küme teorisidir (Badiou,
2005: 23-28; Türk, 2013: 240). Badiou felsefede dile yoğunlaşılarak mate-

Beytulhikme 8(2) 2018


478
Feyza Şule Güngör

matiğin çok uzun bir süre dışlandığını savunur. Felsefe için “bir adım
daha” mottosunda olmazsa olmaz koşul, felsefenin yeniden matematikle
bütünselleştirilmesi, matematiğe dayanan bir felsefe kurulmasıdır. Ba-
diou’nun matematiksel ontolojisi, sonlu ile sonsuz ve parçalar ile bütün
arasındaki ilişkiyi yeniden tanımlayan kümeler kuramına dayanır
(Hewlett, 2018: 58-59). Badiou, maddi dünyada daimi hareketi ve bu hare-
Beytulhikme An International Journal of Philosophy

kette ortaya çıkan radikal değişimin o hareket içerisindeki konumunu


küme teorisiyle ifade eder. Küme burada bir paradigma olarak kullanılır.
Matematiksel küme teorisi, varlığı Bir’e indirgemeksizin çokluk olarak
düşünebilmenin tek yoludur; küme adı altındaki mesele varlık meselesidir.
Varlık analizine göre, en altta saf çokluğun sunuluşu, yani verili olan şey
yatmaktadır. Varlık safi çokluktur ve kümeler kuramında çokluk, çoklu-
ğun katlarından başka bir şey değildir; bu bir Bir’ler çoğulluğu değildir
(Badiou, 2005: 23-27). “Durum”, bu perspektifte kümenin aynısıdır yani
sunulmuş herhangi bir tikel ve tutarlı bir çokluktur. Olay ise, mevcut
herhangi bir kümeye değil yalnızca kendisine ait olandır. Küme teorisinin
birçok aksiyomu, eksiltmeli (substractive) bir değişim tanımı kümeler
kuramında sonuç verse de maddi dünyadaki büyük gelişmeler için bir
paradigma işlevi göremeyeceği yönünde eleştirilse de, Badiou’nun felsefi
çıkarımlarına zemin oluşturmuştur (Hewlett, 2018: 59).
2.1. Olay-Hakikat-Özne Döngüsü
Badiou’nun felsefesinin temel argümanı, olay adını verdiği geniş kap-
samlı değişimler ve bu değişimlerin sonucu ortaya çıkan hakikat ve özne-
leşme süreçleridir. Olay, “durum” üzerindeki statükoyu kırma ve ondan
kopmayla gerçekleşir. Badiou, postmodern felsefeyi, statüko felsefesi
olarak eleştirmekteydi; kendi kuramında felsefe, statükoyu açıklayan şeyi
değil, statükodaki istisnayı, kırılmayı ve kopuşu düşünme olarak belirlen-
miştir. Badiou’nun olay temelli hakikat felsefesi, onun temel eserine de
ismini veren Varlık ve Olay arasındaki kopuş ve uçurum üzerinedir (Ba-
diou 2005). Varlık, bilgi’nin erişim dâhilindeki verili ontolojik düzeni
ifade eder; varlık analizinin temelinde, saf çokluk olarak adlandırdığı verili
gerçeklik bulunur. Badiou, bu tikel ve tutarlı çokluğu “durum” olarak
adlandırır; onun tikel olarak sayılması, yapılanmış bir niteliğe sahip olması
nedeniyledir. Varlık bilgisinin erişimi dışında, tahmin edilemez bir biçim-
de durumu aşan ve Varlık-dışına ait olarak gerçekleşen kopuş ise Olay’dır.

Beytulhikme 8(2) 2018


479
Alain Badiou’nun Olay Felsefesine Dair Eleştirel Bir Değerlendirme

Durum’da olay gerçekleşmeden önce, tahmin ve temsil edilecek bir haki-


kat yoktur; sadece gerçeğe uygunluk vardır (Badiou, 2012: 25). Örneğin
Fransız toplumu bir durumdur; açıklanabilir, verilerle analiz edilebilir;
bilginin erişimine açık simgesel bir yapıdır. Fransız Devrimi ise, varolan
durumda bir kırılma ve kopuş anı olarak, kendisine sadakat gösteren öz-
neler yaratan bir olay’dır. Fransız Devrimi’ni siyasi, ekonomik, tarihsel

Beytulhikme An International Journal of Philosophy


koşullarla açıklamak mümkün değildir. Devrim, bir olay olarak kendine
yol açtığı düşünülen bütün parçaların toplamından çok daha fazlasıdır; bu
parçaların ayrı ayrı veya bir ilişkisellik içinde analizi devrim olayını bize
veremez. Olay, bu bağlamda, verili gerçeklikteki bilgi birikimiyle açıkla-
namayacak olan “yeni bir şey” olarak hiçlikten (ex nihilo) doğmaktadır.
Olay’ın, durum’dan farklılaşan yeni bir düzlem yaratması, onun du-
ruma hem içkin hem aşkın niteliğini ortaya koyar; durumun içinde neşet
etmiş olması içkinliği getirse de, durumun içinde tahmin edilemeyen,
yapılandırılamayan bir şey olması aşkınlığını bir ağırlık olarak dayatır.
Durumun içinde bir istisna olarak beliren hakikat, bu durumda düşünceye
bir yargı ya da bilgi biçimi olarak değil, gerçek bir süreç olarak sunulmak-
tadır (Badiou, 2012: 29). Durumda Olay’la ortaya çıkan “semptomal bükü-
lüş”, statükonun bilgi ağıyla açıklayabileceği, erişebileceği bir gerçeklik
değildir (Žižek, 2012: 158). Durumdan bu anormal kopuş, durumun açıkla-
yıcı sınırları dâhilinde olmadığı için öngörülemez; mevcut bilgiyle öngörü-
lebilecek olsaydı, hala durumun sınırları dâhilinde olacağı için olay olmaz-
dı. Dört türeyimsel alanda normal akışı kesintiye uğratan bu bükülme,
imkânsız olanı gerçekleştiren bir an değildir; önceden öngörülemeyen bir
ihtimalin “eklenti” olarak vuku bulmasıdır (Türk, 2013: 253-254).
Badiou, hakikatin dört türeyimsel alanındaki hakikatlerine; bilimsel
olay olarak Galileo’nun devrimini, politik olarak Fransız Devrimi’ni ve
Mayıs 68 olaylarını, sanatsal bir olay olarak Aiskylos’un tragedyasını ve aşk
olay’ı olarak da bir insanın hayatının verili durumunu aşarak tutkuyla aşık
olmasını örnek verir. Bu dört kategorinin hiçbirinde, “bu olay duruma
aittir” cümlesi kurulamaz; verili durumu aşan bir kopuş ve bu kopuşa
sadık kalarak özneleşme söz konusudur. Olay’ın durumdan çıkarsanmaya
çalışılması, onu bir takım karmaşık ve özgül tarihsel olguların ardı ardına
gelişine indirgemek olacaktır. Bir olay, durumun içinde kalınarak çıkarsa-
nabiliyor, beklenebiliyorsa olay özelliği ona eklenemez (Hewlett, 2018: 57).

Beytulhikme 8(2) 2018


480
Feyza Şule Güngör

Olay gerçekleştikten sonra, geriye dönüp onun bir neden-sonuç silsilesi


içerisinde açıklanılamaması, Badiou her ne kadar mucize kavramına uzak
dursa da, mucizemsi bir şaşırtıcılık içerir. Ancak Badiou, olay’ın bu açık-
lanamaz niteliğini, Levinas’taki dinsel tınıları olan beklenmediklikle ben-
zeştirmez.
Olay’ın öngörülememesi, karar verilemezlik niteliğini onun kurucu
Beytulhikme An International Journal of Philosophy

özelliklerinden biri haline getirir. Bu nitelik, Derrida’nın “différance”


kavramını anımsatsa da, işaret ettiği erteleme ve karar verilemezlik nos-
yonu birbirinden oldukça farklıdır. Différance, anlamın gösteren ile göste-
rilen arasındaki doğal bağa bağlanamayacağına ve buradalığın ve şimdiliğin
sonsuz bir erteleme ve farklılaşıma bırakılacağına dayanır (Derrida, 1999:
51-62). Bir göstergenin hep başka bir göstergeye götürdüğü sınırsız ve
döngüsel süreç, hakikat için söylenebileceklerin her zaman bir fazlasını
içerebilmesi nedeniyle karar verilemezliğe götürür. Badiou’daki hakikat
olayının karar verilemezliği ise, olay’ın öncesinde tahmin edilemezliği ve
bir kurala veya sürece bağlanılamaz oluşu ile ilgilidir; karar verilemezlik
onda ontolojik statükonun, sistemin, “şeylerin halinin” bakış açısından
kaynaklanır. Olay’ın durumdan çıkarsanamaması ve ontolojik bir garanti
içermemesi ile şekillenen bu nitelik, olay gerçekleştikten sonra ortadan
kalkar; olay kati bir şekilde gerçekleşmiş ve Hakikat’in yepyeni alanına
girilmiştir (Žižek 2012: 163167). Derrida’cı bir ertelemenin aksine, Öz-
ne’nin kararı ve bu karara sadakati sonrasında, hakikat vuku bulduğu için
karar-verilemezlik sona erer; yapısökümün karar için sonsuz bir erteleme
daveti gibi bir belirsizlik söz konusu değildir.
Olay, bireyin kararı ve sadakati ile özneleşme sürecine girdiği başlan-
gıç noktasıdır. Öznenin buradaki fonksiyonu, karar verilemez olayı tanı-
ması, adlandırma ve karar verme ile sadakat göstererek olayı sabit kılma-
sıdır. Badiou’nun özne öğretisi, başlı başına yeni bir özne öğretisi olduğu
iddiasındadır; klasik felsefeninki gibi genel, soyut belirlenmiş bir özne
tipolojisi yoktur. Gerçek bir sürecin içinde, bir karar edimiyle kendini
belirleyen özne vardır. Bu yeni özne öğretisi, Descartes, Kant ve He-
gel’den farklı bir biçimde, evrensel olmayan tekil bir öznedir. Her özne
bir olay’a bağlı olarak oluştuğundan tekilliği zorunludur (Badiou, 2016: 25).
Olaya ilişkin karar vermesi, olaya sadakat duyması, özne’yi yaratan süreç-
tir; olaydan önce özne yoktur, sadece bireyler vardır. Hakikatin doğru-

Beytulhikme 8(2) 2018


481
Alain Badiou’nun Olay Felsefesine Dair Eleştirel Bir Değerlendirme

lanması ve olayın karara bağlanmasını Badiou, sadakat temrini olarak ad-


landırır (Badiou, 2012: 31). Badiou’da karar, hesaba gelmez ve olağanüstü
ve yasa üstü bir şeydir. Bu hesaba gelmez kararı alabilen, risk alabilen her
birey, hakikat sürecine bağlılığı ve sadakati ile kendini özneye dönüştürür.
Hakikat süreci adı verilen bu süreç döngüseldir; öznenin kararı olayı belir-
ler; onun olaya sadakati de bireyi özneleştirir. Badiou’nun ilkesel olarak

Beytulhikme An International Journal of Philosophy


her bireyin katılabileceği olaysal hakikate angaje olmakla oluşan öznesi,
ikame edilemez bir özne olarak tasvir edilmektedir (Hewlett, 2018: 169).
Olay’a öznenin sadakati, bilgi alanını, verili durumu aşarak, ona müdahale
etmektir. Burada özne’nin hakikatin izlerini arama çabası söz konusudur.
Hakikat olayı ona müdahil olan, ona sadık özne dışındakiler için anlam-
sızdır; statükodan kopuşu, varlık durumundaki bilgi stoklarının ve gön-
derme kaynaklarının bakış açısına göre yorumlayan “birey” için hakikat
yoktur. Aşık olan kişi dışındakiler için aşk Olay’ının boş ve anlamsız ol-
ması gibi dört hakikat alanındaki her olay, verili durum perspektifinden
onları yorumlayanlar için anlamsız ve boş olabilir. Badiou, Hakikat-
Olayını adlandırmaya çabalayan bu dile “özne dili” adını verir; özne dili
ancak aynı hakikate sadık özneler için anlamlıdır (Badiou, 2005: 401-405).
Žižek bu özne dilinin, bir tür shibboleth cemaat mantığını yani “yalnızca
içeriden görülebilen, dışarıdan anlaşılamayan bir farkın mantığını” içerdi-
ğini ifade eder (Žižek, 2012: 164). Özne dili, Olay’ın durumun akışını ke-
sintiye uğrattığı ve standart olanı talan ettiği gibi; dilin olağan akışını ke-
sintiye uğratır, durum’un dilinden bir kopuş gerçekleştirir.
Olay, özne ve hakikat ilişkiselliğinde kendini ortaya koyan hakikat
teorisi, klasik felsefedeki gibi aşkın bir hakikat niteliği arz etmez; Ba-
diou’nun olgusallıkla temellenen hakikati, türeyimsel bir hakikat’dir. Haki-
kat bitebilen bir süreç değildir; türeyimsel bir sonsuzluk olarak belirir;
bizim bilgi birikimimizle öğrenerek veya keşfederek ulaşabileceğimiz bir
sabite değildir; hakikat olay tarafından yaratılır, üretilir (Badiou, 2016: 26-
27). Bilginin hiçbir zaman hakikati oluşturamayacağı kabulünden hareket-
le, hakikatlerin bilgisinden değil hakikatin üretilmişliğinden bahsedebili-
riz (Badiou, 2012: 76). Burada altını çizmemiz gereken nokta, onun bir tek
Hakikat’i değil “hakikatleri” kabul etmesinin yapısökümcü hakikatler
çoğulluğu ile ilgili olmadığı, buna net bir sınır çizdiğidir. Badiou, her olayı
her durumun tek hakikati olarak görür; yani durum içinde birden fazla

Beytulhikme 8(2) 2018


482
Feyza Şule Güngör

hakikat iddiası söz konusu değildir. Bir durum’a ait birçok hakikat olabi-
leceğine dair yapısökümcü çoğulculuk, Badiou’nun hakikat teorisinde
reddedilir; her durumun yalnızca bir hakikati vardır ve bu hakikat evren-
seldir.
Badiou’nun Olay ve Hakikat teorisini değerlendirdiğimiz bu bölüm
sonunda, onun çağın işlerliği en yüksek olan eğilimlerinden yapısöküme
Beytulhikme An International Journal of Philosophy

darbe vurduğunu, ya da en azından farklı bir alternatifi göz önünde bu-


lundurmak için bir çatlak açtığını söyleyebiliriz. Ancak, Badiou’nun olay-
sal hakikati çok albenili bir hakikat teorisi sunsa da, bu teorinin birçok
yapısal anlaşılmazlığı bulunmaktadır. Hakikat, özne, olay üçgeninde bu
teoriye getireceğimiz eleştiriler, bu anlaşılmazlığın yansımaları olacaktır.

3. Olay Felsefesinin Oluşturduğu Bazı Soru İşaretleri

Badiou’nun olay temelli hakikat felsefesini, yapısal çelişkiler taşıdığı-


nı düşündüğümüz “dinsellik kategorisinin belirsizliği, durum’u yadsıması
ve özneyi tepkisel bir bekleyişe hapsetmesi” sorunları temelinde değer-
lendireceğiz.
Badiou, hakikatle karşılaşabileceğimiz yegâne alanları, “bilim, politi-
ka, sanat ve aşk” olarak belirlemişti. Din, hakikatin bu türeyimsel koşulla-
rından biri olarak değerlendirilmese de, bu teoride dinselliğin konumu
noktasında bazı belirsizlikler söz konusudur. Öncelikle, Hakikat doktri-
ninin karar verilemeyen, ayırtedilemez, türeyimsel ve adlandırılamayan bir
şeyin “yakalanması” olarak belirlenmesi, olay’a bir tür mucize havası veri-
yor gibi görünmektedir. Žižek, Badiou’nun hakikat-olay’ı tasavvurunun
tedirgin edici biçimde Althusser’in ideolojik çağrılma tasavvurunu çağrış-
tırdığını ifade eder (Žižek, 2012: 170). Hakikat kuramı, mucizevari olay ve
özne’nin îmani sadakati gibi dinsel çağrışımları olan temalarının dışında
da, Badiou’nun Olay için verdiği bazı örneklerden dolayı dinsellikle kafa
karıştırıcı bir ilişki/ilişkisizlik ortaya koyar. Badiou, klasik felsefenin aşkın
hakikat anlayışını reddetmiş ancak en büyük Olay olarak dinsel hakikat-
lerden birini örnek vermiştir.
Badiou için yeryüzündeki en büyük olay, Aziz Pavlus’un İsa’nın çar-
mıha gerildikten sonra dirilişine tanıklığı ve bu tanıklığı yaymasıdır. Bu
örneğe göre olay İsa’nın dirilişidir; nihai hedefi, Son Hüküm günüdür,
uygulayıcısı Kilise ve öznesi de bu dirilişi bir hakikat olarak gören, onda

Beytulhikme 8(2) 2018


483
Alain Badiou’nun Olay Felsefesine Dair Eleştirel Bir Değerlendirme

Tanrı’nın izlerini arayan ve imanla sadakat gösteren Hıristiyanlardır.


Žižek, bu tavrın, Badiou’nun genel felsefesinin “bireyleri özne olmaya
çağıran temel bir ideolojik jest” olup olmadığını tartışmaya açtığını düşü-
nür. Badiou’nun en büyük olay örneğini dini alandan vermesine rağmen,
dini, hakikat alanının bir unsuru olarak felsefesine dahil etmemesini, ha-
kikat olayının paradigmatik örneğinin genel olarak din değil, İsa’nın do-

Beytulhikme An International Journal of Philosophy


ğum ve ölümünü merkez alan Hıristiyan dini olduğu bağlamında yorumlar
(Žižek, 2012: 171). Burada Badiou, hakikatin içeriğinden çok, bir olay yara-
tımıyla ilgili gibidir. Ancak bu tavır net değildir; çünkü Badiou modern
dönem sonrasında hakikat olayının, bilim olayının dışında mucizelere
bağlı olarak gerçekleşemeyeceğini savunmuştu. “Olimpos’un sadece bir
dağ olduğunu artık biliyoruz” demiş ve sadece bilimsel bilgiyle çelişmeye-
cek gerçekliklerin Olay olarak adlandırılabileceğini iddia etmişti. Olay
olarak kabul ettiği Diriliş savunusunda ise, bilim olayı ve dinin hakikati
birbiriyle çelişmektedir. Badiou, Diriliş’i bir hakikat olayı olarak kabul
etmekte ancak bir olay’a temel olabilen dini, hakikat usullerinden biri
olarak kabul etmemektedir. Kişinin hayatının normal akışında kesinti
yaratan aşkın, bir türeyimsel usul olarak kabul edilmesine rağmen, insanla-
rın hayatlarında değişimler yaratan büyük din Olay’larının hakikatin alan-
larından biri kabul edilmemesi eleştirilebilir bir tutumdur. Dinin bu dört
alan içinde değerlendirilebileceği bir konum da yoktur; Badiou’nun haki-
kat olayı için verdiği örnek ile dışladığı kategori arasında mantıki bir
uyumsuzluk ortaya çıkmaktadır.
Dinsellik boyutunun da ötesinde, Olay’ı olay olarak kabul etmemizi
sağlayan sağlam kriterler olup olmadığı da tartışmalıdır; şu soru net bir
şekilde cevaplanmadan, dinsellik de diğer alanlardaki olaylar da muallak
bir konumda bulunacaklardır: Bir olay’a olay dememizi sağlayan kriterler
nelerdir; bir duruma hangi nitelik “eklenti” olarak dahil olduğunda kayda
değer bir olay olarak kabul edilir? Bir örnek kabilinden, sık sık aşık olan
birinin sık sık özneleştiğini mi kabul edeceğiz; sadakati aşk olayının ken-
dinde mi, tekilliğinde mi arayacağız? Aynı Olay’ın aynı toplumda taraftar-
ları olduğu gibi muhalefet edenleri de çıkabileceğinden, bir tarafı özne-
leşmiş kabul edip diğer tarafı birey düzeyinde kalmakla sınırlamak da
göreceli bir tutumdur. Bu kadar öznellik yüklü bir Olay tasvirinin evrensel
değeri ve geçerliliği olmasını nasıl bekleyebileceğimiz konusu bir soru

Beytulhikme 8(2) 2018


484
Feyza Şule Güngör

işareti olarak kalmaktadır. Heyecan verici bir siyasi gelişme, bir sanat
eseri, gerçekliği ters yüz eden bir bilim kuramı ve beklenilmeyen bir aşk
olayı; bunlarla karşılaştığımızda duyduğumuz muazzam şaşkınlık ve bu
karşılaşmaya duyduğumuz sadakat duygusunun bireyin özneye dönüşü-
münü sağlayacak evrensel bir “hakikat” olarak kabulü konusunda, olay
felsefesi yeterince ikna edici olamamaktadır (Hewlett, 2018: 56-57).
Beytulhikme An International Journal of Philosophy

Badiou’nun olay felsefesinde çözümlenmesi gereken bir diğer nokta,


onun Olay’ın büyüklüğünü ve değerini nedeni belli olmayan mucizemsi bir
çıkışa yüklemesidir. İlgili bölümde de belirtildiği gibi, Olay hiçten (ex
nihilo) doğmaktadır. Olayı, geriye bakıp analiz edemeyecek olmamız Olay
felsefesinin en zor boyutudur. Badiou bu konuda o kadar ısrarcıdır ki,
“eğer olay durumdan çıkarsanabiliyorsa Olay değildir” der (Badiou, 2016:
30). Bu durumda, bir gerçeklik zemininden değil de bir mucizeyi anlamaya
çalışmanın absürtlüğünden bahsediliyor gibidir. Değişimlerin, yani burada
Olay’ın, durumun içinde tohum olarak saklı olduğu düşüncesini reddeder.
Ancak bireyi sadakatiyle özneye dönüştürecek kadar güçlü bir Olay’ın
çıkış noktasının hiçbir zaman belirlenemeyecek, analiz edilemeyecek
olması sadakatin niteliği konusunda da problemli alanlar yaratır. Neden
bireylerin sadakat gösterecekleri şey sadece mucizemsi, hesaplanamadık
bir şey olsun da, çok bileşenli evrimleşerek gelişen bir süreçsel düşünce
tarzı olmasın? Badiou, kuramının radikal değişimlere olayın ötesinde bir
açıklama getiremediği yönündeki eleştirilere, “Olay olarak adlandırılan
güçlü tekillikler kadar önem arzetmese de önemli birer değişim örneği
sayılabilecek ‘zayıf tekillikler’ vardır” şeklinde cevap verse de, zayıf tekil-
liklerin olayın oluşumundaki fonksiyonunu hiç mesabesine indirgemekte-
dir.
Badiou, mucizemsi olay’a o kadar büyük önem vermekte ve verili
gerçekliği o kadar dışlamaktadır ki, değişim ve dönüşümün gerçekleştiği
durumun yapısını, koşullarını analiz etmenin anlamsızlığını dayatır. Bilgi-
nin hakikatten bu kadar kopuk olduğu bir tasvir, olayın içinde saklı bu-
lunduğu statükoyu yok sayarak, yok kılabileceğini varsaymaktadır. Radikal
dönüşümleri anlamak için statükoyu anlamaya ihtiyacımız olduğunu, Ba-
diou herhangi bir dayanak olmaksızın reddetmektedir. Foucault’cu “ideo-
loji ile hakikatin işbirliği” gibi tarihsel hakikat görüşüne prim vermezken,
bunu matematik ontolojisine bağlı olarak kümeler kuramıyla yapar. Fou-

Beytulhikme 8(2) 2018


485
Alain Badiou’nun Olay Felsefesine Dair Eleştirel Bir Değerlendirme

cault’nun, Ortaçağ’da ilahî bir imtihan olma ihtimaline binaen delilere


dokunulmaması, ancak modern çağa gelindiğinde, hem ekonomik ve sos-
yal nedenler, hem de bu ”kutsallık halesinin” kalkmasının da etkisiyle akıl
hastanesine kapatılmalarını içeren delilik analizi, statükoyu ve ondan
kopuşları analiz konusunda önemli bir örnektir. Foucault’nun arkeoloji
yaklaşımına göre buradaki radikal dönüşüm, birçok etkenin bir araya

Beytulhikme An International Journal of Philosophy


geldiği kompleks bir düzeneğin sonucudur (Foucault, 2006: 27-28). Marx’a
göre de, durum denilen statükonun içinde değişimin nüvesi vardır ve hatta
zorunludur. Büyük toplumsal devrimler, küçük veya büyük durumsallıkla-
rın sonucunda oluşurlar. Badiou, bu tür evrimsel görüşleri “Büyük deği-
şimlerin kökeninde bir bütünsellik yattığı fikri tamamen hayalidir” diye-
rek reddeder (Badiou, 2005: 176). Birçok verili durumun da etkisiyle orta-
ya çıkabilecek Olay fikrinin Badiou’ya neden bu kadar kabul edilemez
geldiği şaşırtıcıdır. Bu bağlamda Badiou’nun cevaplarıyla ikna olamadığı-
mız nokta şudur; durumun olaya etkisinin Olay’ın büyüklüğünü sarsması
neden zorunlu olsun? Toplumların gelişiminde, dönüşümünde verili eği-
limlerin varlığını inkar etmeden de patlama şeklinde ortaya çıkan olaylar,
büyük, sarsıcı ve hatta “devrim” niteliğinde olabilir. Bu, insanın anlayabi-
leceği, analiz edebileceği, değişimin sürecini takip edebileceği ve en
önemlisi bir tavır geliştirebileceği bir süreçtir. Ancak Badiou’ya göre, bu
evrimsel kopuşlar üzerinde düşünmek felsefe değil; durumdan çıkarsana-
mayan bir patlamayla vuku bulan olaylar hakkında düşünmek felsefedir.
Badiou durumları, “neden öyle olmak zorunda olduğunu açıklamadan”
basite indirgemekte ve yok saymaktadır. Hallward’ın altını çizdiği gibi,
bireysel ve kolektif bütün insanî durumları “sonsuz çokluklar” olarak nite-
leyip, “belli özgülleştirici nitelikleri” tanımaya yer bırakmayıp, Olay’da
etkileri olup olamayacağını dahi tartışmamıza izin vermemesi bu indirge-
menin sonuçlarıdır (Hallward, 2016: 165).
Durum’u, verili gerçeklikleri hiçe sayan bu felsefenin en büyük han-
dikapı ise, özneyi, deyim yerindeyse elini kolunu bağlayan tepkisel bir
bekleyişe hapsetmesidir. Özne, verili gerçeği anlamaya çalışmanın faydasız
olduğu bir durumda, Olay’ın vuku bulmasını bekleyecek ve ona sebebi,
koşulları belirsiz bir sadakat gösterecektir. Hakikat sürecinin işleyişi şu
şekilde tasvir edilir: Özne olmamı sağlayan süreç, mucizemsi bir şekilde
patlak veren bir Olay’a bağlanacak ve ben de ona koşulsuz bir sadakat

Beytulhikme 8(2) 2018


486
Feyza Şule Güngör

göstererek özneleşeceğim. Böyle bir özne teorisinde, sadakat gibi fideist


bir kavramın içeriğinin en azından net olması gerekmektedir. Sadakat bu
teoride, Özne’nin Olay’ı hiçbir zaman anlayamayacağı ama yine de haki-
kat olduğuna iman edeceği kafa karıştırıcı bir nosyondur. Badiou, burada
iki açıdan açmaza düşmektedir; birincisi, tersine döndürülmüş bir teleolo-
jinin varlığıdır. Özne, aşkın bir hakikat’e değil ama bu kez de dünyevi bir
Beytulhikme An International Journal of Philosophy

hakikate koşulsuz imanla sorumlu tutulmaktadır. Hakikat sadece gökten


yere inmiştir. İkinci olarak da Badiou, Levinas ve Derrida’nın koşulsuz
sorumluluk fikrinin özne’yi silikleştirdiğini iddia etmekte, ancak kendisi-
nin özne teorisi de onlardan geri kalmamaktadır. Özellikle öteki etiğinde
iradeyi felç edici bir biçimde öne çıkan “rehine” ve “kurban” olan öznenin
trajik sorumlulukları, Badiou’nun teorisinde reddedilmiştir; ancak yerine
dinsel bir jesti andıran tutkulu bir sadakat yükümlülüğü gelmiştir
(Hallward, 2016: 168). Özne’nin sonsuz ve koşulsuz sorumluluk almayı
kendine görev bildiği “karar” ile nedenini bile anlayamayacağı bir Olay’a
sadakat duymasını sağlayan “karar” arasında istenç, irade ve özgürlük
açısından “yeni bir özne” argümanını temellendirebilecek bir ayrım görü-
lememektedir.
Yeni özne teorisiyle ilgili sorun teşkil eden bir başka gerçeklik ise,
verili durumun koşullarında var olan ve şekillenen bireyin ne olup da du-
rumu aşan şeye tabi olacağı sorusudur; birey toplumda yaşıyorsa ve o top-
lum bireyi şekillendiriyorsa onun sadakatini de reddini de verili durumdan
bağımsız bir bağlamda değerlendiremeyiz. Bu durumda Olay’ın ex nihilo
karakterinin, onu Olay yapan Özne ex nihilo bir ortamdan gelmediği için,
geçerliliği zedelenmektedir. Bireyi Olay’ın atmosferine dâhil eden sadaka-
tin inşasındaki edilgenlik, sadakati yüceltmekten çok anlamını belirsizleş-
tirmektedir. Žižek’in dinsellik temelli bu hakikate sadakatin “kayıtsız
şartsız iman” mottosuyla hareketinin daha büyük bir tehlikeyi, “dogma”
tehlikesini beraberinde getireceğini söylerken işaret ettiği nokta burasıdır
(Žižek, 2012: 174). Kayıtsız şartsız iman ettiği şeyi sorgulamayan, bu imana
sağlam nedenler aramayan ve bu yüzden çürütülemeyen, reddedildiğinde
özneleşilemeyeceği iddia edilen bir sadakat, dogmatik olma riskini daya-
tır. Badiou, aşkın hakikatleri reddederken, en az onlara gösterilen kadar
dogmatik bir sadakat/iman şartını özneleşmenin temeline koymaktadır.

Beytulhikme 8(2) 2018


487
Alain Badiou’nun Olay Felsefesine Dair Eleştirel Bir Değerlendirme

Sonuç

Badiou’nun varlık, hakikat, durum, olay ve sadakat kavramları teme-


linde inşa ettiği olay felsefesi, bir yandan klasik felsefeyle bir yandan da
çağdaş felsefeyle ciddi bir hesaplaşma içermektedir. Bu çalışmada ağırlıklı
olarak, Badiou’nun yapısökümün hakikat konusunda sunduğu “belirsizlik,
erteleme, karar verilemezlik” gibi sonuçlarına reddi ve sunduğu alternatif-

Beytulhikme An International Journal of Philosophy


ler değerlendirilmiştir. Badiou’nun hem klasik felsefeye hem de çağdaş
felsefeye sunduğu alternatif, olay felsefesine dayalı bir hakikat inşasıdır.
Bu çalışmada bu inşayı, dinsellik kategorisinin belirsizliği, durum’u yadsı-
ması ve özneyi tepkisel bir bekleyişe hapsetmesi bakımından sorunsallaş-
tırılmaya çalıştık.
Çalışmadaki tüm eleştirilerimize karşın, Badiou’nun felsefeyi ve ha-
kikati yeniden çağırarak çağın felsefesine yaptığı katkı yadsınamaz. Ba-
diou’nun felsefe yapma tarzı ile ilgili olarak ifade ettiği şu cümleler bizzat
filozofların felsefenin sonunun geldiğini ilan etme yarışında olduğu bir
çağda önem arz etmektedir:
“Felsefenin sonu, metafiziğin sonu, aklın krizi ve öznenin yapısökü-
mü diye yinelenen beyanlara aykırı olarak modern silsilesini kaldığı yerden
devam ettirmek ve ‘Kartezyen meditasyon’ soy zincirinde bir adım daha
atmak görevdir” (Badiou, 2012: 75).
Bu çalışma, Badiou’nun felsefeye “yeni bir adım daha” attırma dave-
tine karşılık olarak olay temelli hakikat anlayışının etik ve politik alana
yansımasını diyakritik bir yöntemle tartışmak için ilk adım olarak değer-
lendirilebilir.

Kaynaklar

Badiou, A. (2005). Being and Event. New York: Continuum.

Badiou, A. (2012). Felsefe İçin Manifesto. (Çev. M. Erşen). İstanbul: MonoKL Ya-
yınları.
Badiou, A. (2015). Fransız Felsefesinin Macerası. (Çev. P. B. Yalım). İstanbul: Metis
Yayınları.
Badiou, A. (2016). Sonsuz Düşünce. (Çev. I. Ergüden & T. Birkan). İstanbul: Metis
Yayınları.
Boyne, R. (2009). Foucault ve Derrida: Aklın Öteki Yüzü. (Çev. İ. Yılmaz). Ankara:

Beytulhikme 8(2) 2018


488
Feyza Şule Güngör

BilgeSu Yayınları.
Derrida, J. (2001). Writing and Differance. New York: Routledge Classics.

Derrida, J. (1994). Göstergebilim ve Gramatoloji. (Çev. T. Akşin). İstanbul: Afa


Yayıncılık.
Derrida, J. (1999). Différance. (Çev. Ö. Sözer). Toplumbilim, 10.
Beytulhikme An International Journal of Philosophy

Foucault, M. (2006). Deliliğin Tarihi. (Çev. M. A. Kılıçbay). Ankara: İmge Kitabe-


vi.
Hallward, P. (2016). Sonsöz. A. Badiou. Etik-Kötülük Kavrayışı Üzerine Bir Deneme.
(Çev. T. Birkan). İstanbul: Metis Yayınları.
Hewlett, N. (2018). Badiou, Balibar, Ranciére. (Çev. H. İ. Mavituna). İstanbul:
Metropolis Yayınları.
Lyotard, J. F. (2014). Postmodern Durum. (Çev. İ. Birkan). Ankara: Bilgesu Yayınla-
rı.
Megill, A. (2008). Aşırılığın Peygamberleri: Nietzsche, Heidegger, Foucault, Derrida.
(Çev. T. Birkan). Ankara: Ayraç Yayınları.
Norris, C. (2000). Deconstruction. New York: Routledge.

Türk, D. (2013). Öteki, Düşman, Olay: Levinas, Schmitt ve Badiou’da Etik ve Siyaset.
İstanbul: Metis Yayınları.
West, D. (1998). Kıta Avrupası Felsefesine Giriş. (Çev. A. Cevizci). İstanbul: Para-
digma Yayınları.
Žižek, S. (2012). Gıdıklanan Özne. (Çev. Ş. Can). Ankara: Epos Yayınları.

Öz: Alain Badiou, Olay Felsefesi ve ona bağlı hakikat anlayışı ile çağdaş felsefe-
ye radikal bir alternatif sunar. Olay felsefesinin temel iddiası, klasik felsefenin
ve postmodernizmin hakikat ve özne anlayışlarından farklı, yeni bir hakikat ve
özne teorisi kurmaktır. Yeni bir felsefe üslubu inşasında Badiou, varlık, hakikat,
durum, olay, özne ve sadakat kavramlarını kendi sistematiğine göre yeniden
formüle etmiştir. Badiou’nun felsefesinin temel argümanı, olay adını verdiği ge-
niş kapsamlı değişimlerdir. Olay, “durum” üzerindeki statükoyu kırma ve ondan
kopmayla gerçekleşir; Badiou, hakikatin ancak türeyimsel usuller adını verdiği
dört alan içerisinde gerçekleşen olaylar sonucunda türetilebileceğini ifade eder.

Beytulhikme 8(2) 2018


489
Alain Badiou’nun Olay Felsefesine Dair Eleştirel Bir Değerlendirme

Felsefenin hakikat üzerine düşünebileceği yegâne dört alan; bilim, sanat, politi-
ka ve aşk’tır. Felsefe bu dört alanda üretilen hakikatleri “yakalayan” bu hakikat-
lerin uygun biçimde aynı zamanda rastlaşması üzerine düşünen bir düzlemdir.
Bu çalışmanın amacı, Badiou’nun hakikat yönelimli felsefe anlayışının temel
kavramlarını, karşı çıktığı post-modern yönelimlerle karşılaştırarak analiz etmek
ve çağdaş felsefeye sunduğu radikal alternatifi eleştirel bir perspektiften değer-

Beytulhikme An International Journal of Philosophy


lendirmektir.

Anahtar Kelimeler: Alain Badiou, hakikat, olay, durum, sadakat, özne.

Beytulhikme 8(2) 2018


Beytulhikme An International Journal of Philosophy
490
Feyza Şule Güngör

Beytulhikme 8(2) 2018

You might also like