13 Ekim 1929’da Ankara’nın Nallıhan ilçesinde dünyaya geldi.
Ortaöğrenimini Ankara Kız Lisesi’nde tamamladı. Daha sonra 1950’de Ankara Üniversitesi’nde Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. 1951-1971 yılları arasında TRT’de çeşitli görevlerde çalıştı. Yazma hayatına 1946’da Ulus gazetesindeki tiyatro eleştirileri ile başladı. Sevim Uzgören ile 1953’te yazdığı “Bir Oyun Yazalım “ Ankara Küçük Tiyatro’da sahnelendi. İlk romanını yazdığı 1973’e kadar sadece oyun yazarlığı ile ilgilendi. O tarihlerde radyolarda tiyatro yazılarının eksikliğinden dolayı klasikleşmiş eserleri Türkçe’ye çevirdi. Çevirdiği bu eserlerde adının geçmesini tercih etmez. Devlet tiyatrolarının yaşadığı sosyo-ekonomik sıkıntılardan dolayı radyodaki görevinden ayrılıp 1961-63 yılları arasında Ankara’nın ilk özel tiyatrosu olan Meydan Sahnesi’ni radyodaki çalışma arkadaşları ile kurdular. Her türlü ihtiyaçlarının kurucular tarafından karşılanan bu oluşumun önemi Ağaoğlu için büyüktür. Daha sonra 1965 yılında kurulan Uluslar Arası Tiyatro Enstitüsü’nde çalışmaya başladı ancak dönemin siyasi yönetiminin ülke genelinde ambargo ve denetlemelerinden dolayı tiyatro türünde eser vermeyi tercih etmek istemedi. Kalemini büyük ölçüde etkileyen bu süreçte Ağaoğlu tiyatro ile söyleyemediklerini romanlar ile yansıtabileceğini düşündü. Adalet Ağaoğlu tiyatronun Türkiye’de köklü bir eğitim süreci ile gelişebileceğini düşünüyordu ve oyun yazarlarının her bakımdan eğitimli olmaları gerektiğine inanıyordu. Gerek akademik gerekse günlük hayatta öğrenilebilir ve öğretilebilir teknikler geliştirilmeliydi. Bir oyunun ve senaryonun kalitesinin artması için oyuncuların sergileme ustalığı,karakteri kişilendirme şekli, oyunun yazarının seyirciye sunmak üzere doğru giriş yapması, olayların düzenlenmesi, oyunun genel atmosferine uygun duygu ve düşünce bütünlüğünün sağlanması olarak beş ana prensibe uyması gerektiğini savunur. Yazdığı oyunlarda genel manada toplumsal gerçeklik mesajları vermiştir. Tiyatro türünde on iki eser vermiştir. En bilinen absürt tiyatro türünde yazmış olduğu Evcilik Oyunu eseridir. Bu oyunda toplumsal gerçekliği bir ayna gibi yine topluma yansıtmakla kalmaz cinsiyetçi tabuların yıkıcı etkisini de gösterir.