You are on page 1of 210

EKONOMİ ELKİTABI

(TÜRKİYE EKONOMİSİNDEN ÖRNEKLERLE)

PROF. SADUN AREN


10.
BASKI
GERCEK«YAYINEVİ
100 SORUDA EKONOMİ EL KİTABI
(Türkiye Ekonomisinden Örneklerle)
Prof. Sadun Aren
100 S O R U D A DİZİSİ: 1

î . basta: E kim 1968 / 2 . baskı: Aralık 1969 / 3.


baskı: M a rt 1972 / 4 . baskı: Eylül 1973 / 5. bas­
kı: Kasım 1 3 74 / 6 . baskı: O ca k 1978 / 7. baskı:
O cak 1980 / B aştan Başa Y eniden Yazılmış 8.
baskı: Ş u b a t 1986 / 9 . baskı: E kim 1987 / 10.
baskı: Ekim 1990

Kapak: S ait M aden


K ap ak Baskısı: R eyo Basımevi
İç Baskı: T e k rio gra fik M atbaacılık A.Ş.
Cilt: G üven M ücellithanesi

90 .3 4.Y .0091.21
PROF. SADUN AREN

100 SORUDA
EKONOMİ EL KİTABI
(TÜRKİYE EKONOMİSİNDEN ÖRNEKLERLE)

geiçek! B winevi
Cağoloğlu Yokuşu. Saadet iş Hanı, Kot 4
İstanbul
ÖNSÖZ

24 O ca k 1980'den b e r i uyg u la n m ak ta olan v e se rb es t p i­


ya sa ek on om isi tem elin d e dışa a çılm a olarak ö z e tle y e b ile ­
ce ğ im iz y en i ek on om i politikası, bu kitabın son b askısııu
dan b e r i g e ç e n S yılı a şkın sü re için d e ek on om ik yaşam ı­
m ızda b a zı ön em li d eğ işik lik ler yapm ıştır. B unun doğal b ir
s o n u cu ola ra k bazı k on u la r gü n celliklerin i yitirm iş, d iğ er
b azı k on u la r da y e n i b ir g ü n cellik v e ön em kaza nm ışlar­
dır.
Bu du ru m karşısında b en de, b u 8. baskısında, k ita pta
b a zı ön em li d eğ işik lik ler y a p m a k zoru n lu lu ğu n u duydum .
Bu d eğ işik lik ler, esa s olarak, p iya sa ek on om isiyle ilgili ü ç
y e n i b ölü m ü n ek len m esi v e azgelişm işlik kon u su n a daha
fa zla ağ ırlık verilm esi biçim inde olm uştur. B oylece, da ha
ö n c e k i b askılard a b uluna n 61 soru k ita p ta n çıkarılm ış, bu n ­
ların y e r in e y en i b aştan 61 soru yazılm ış, öb ü r soru la r da
g ö z d en g eçirilm iştir; yani, a dı dışında, kitap h em e n h em e n
y en id en yazılm ıştır. Bunlara karşılık, kita bı es k i ha cm inde
tu ta b ilm ek için, bazı b ölü m leri d e çık a rm a k zoru n d a k al­
dım
P ara v e dış tica retle ilgili bölüm ü, g ü n celliği v e Önemi
azald ığı için d eğ il — çü n k ü tersin e artm ıştır— fa ka t b u k o ­
n u d a g e ç e n yü , b u dizide, a y n b ir k ita p yazm ış old u ğu m
iç in çık a rm a k g ere ğ in i duydum .
E k on om ik yaşam ım ızın b u g ü n k ü koşullarında, k ita b ın
b u y en i yap ısı v e so r u la n ile ok u yu cu larım için daha y a ­
rarlı ola ca ğ ın ı düşünüyorum .
K itab ın ha zırlanm asında ç o k çe şitli yardım larından
ötü rü eşim M u n ise'ye v e h er za m a n k i titiz v e özen li ed itör­
lüğ ü n d en ötü rü d eğ erli dostu m F ethi N a ci'y e te şek k ü r edi­
yorum .

O ca k 1986. A n k a ra Sadun A ren


I. BÖLÜM

BAZI TEMEL KAVRAMLAR

S oru 1: T ü k e tim n e d ir ?

İnsanların, gereksin im lerin i d oğ ru d a n karşılam ak (tat­


m in etm ek) için , b ir m ^l y a d a h izm etin faydasın dan y a ­
ra rlan m a sı tüketim dem ektir. Bir m a lın tüketilm esi m u tla ­
ka o m a lm y o k edilm esi a n la m ın a gelm ez; m alın fa y d a ­
sın d a n a za r a z a r ve sürekli ola ra k yararlanm ak d a tüke­
tim sayılır. B azı m a lla r v a r d ır ki. b u n la rın fa y d a la n b ir
tek kullanışta tükenir, y a n i y o k olu rla r. Ö rneğin, ekm ek, et
yenilince, k öm ü r y a k ılın ca m a d d i varlıkla rıy la birlikte fa y ­
d a la n d a y o k olu r. Bunlar, öm ü rsü z ded iğim iz m allardır.
A m a d iğ e r b azı m a llar v a r d ır ki, b u n la r b ir kullanışta y ok
olm a dıklarınd an, fa y d a la rın d a n u zu n b ir süre yararla na ­
biliriz. Ev, halı, m ob ilya , b u zd ola b ı, ra d y o, T V g ib i m a l­
la r b öyledir. B unlara öm ü rlü (d a ya n ık lı) m allar diyoruz,
ö m ü r lü m alların fa y d a la n b ir k u lla n ışta bitm ez, fa k a t h er
kullanışta b ira z azalır.
Tüketim , ek on om ik fa a liyetlerin a m acı v e son aşam ası­
dır. T üketim son u n da m a lla n n fa y d a la n tam am iyle y a da
— öm ürlü iseler— tüketilen m ik ta r la n kadar yok olurlar.
•Bu nedenle, b ir m a lın gereksinim leri dola ylı olarak karşıla­
m ası. y an i başka b ir m a l üretim i için kullanılm ası, tü k e­
tim sayılm az. Ö rneğin , k öm ü rü n b ir fa b rik ay ı işletmek, y a ­
n i b aşk a b ir m al ü retm ek için kullanılm ası tüketim değ il­
d ir . Ç ünkü b u ra da köm ü rü n fa y d a sı y ok edilm em iş, sa d e­

7
ce nitelik değiştirerek, fa b rik a d a üretilen d iğ er m a lla r a
geçirilm iştir. O y s a k ö m ü r ısınm ak için kullanıldığı y a n i
tüketildiği zam an fa y d a sı tam am iyle y ok edilm iş olu r.

Sora 2 : M al n e d e m e k tir ve çe şitle ri nelerd ir?

G ereksinim lerim izi gid erm ek niteliği olan m a d d i nes­


nelere m al den ir. M allar, serbest v e ekonom ik m a lla r ola ­
ra k ikiye ayrılırlar. S erb est m a lla r h içb ir em ek h a rca n m a ­
dan elde ed ilebilen m allardır: G üneş ışığı, hava v e su gibi.
Bunlar, ek on om in in k on u su dışındadırlar. Z a m an ım ızd a
b u n la n b ile serbest m al saym ak güçleşm iştir. Ç ünk ü b u n -
lardan yararla n a bilm ek, y a n i tem iz hava, tem iz su v e b ol
güneşe ka v u şa bilm ek için b ile em ek harcam ak g erek m ek ­
tedir. E konom ik m a lla r em ek h a rcanarak yani ü retilerek
elde ed ilebilen m allardır. M a l den in ce bu sonun cuları a n ­
lam ak g erek ir v e b u n la r d a iki g ru b a ayrılırlar:
a G ereksinim lerim izi d oğruda n gideren m allar. B unla­
r a tü k etim m a lla n diyoruz. Yiyecekler, g iy ecek ler,
e v eşy a la n v e g ezin ti y a tla n , b inek arabaları v e k o­
n u tlar g ib i m a lla r b u g ru b a girerler,
b. G ereksinim lerim izi dolaylı olarak g id eren m a llar.
B unlara ü re tim m a lla n , serm a ye m allan y a d a y a tı­
rım m allr.n diy oru z. D em ir, çim ento, m a k in eler v e
fa b rik a b in a la rı g ib i m a llar bu grub a g irerler.
Bu h er iki g ru p m al da, öm ürlü (da yanıklı) o lu p o lm a ­
dıklarına göre, k en d i içlerin d e tekrar ikiye a yrılırla r. T ü ­
ketim m allarından, ö rn eğ in g ıd a v e yakacak m a ddeleri
öm ürsüzdür. B u n lar b ir kullanışta y ok olurlar. Elbise, a y a k ­
k a b ı v e k alem g ib i m a lla n n öm ü rleri de old u kça kısadır.
Buna karşılık, ra d y o, bu zdolab ı, ça m a şır m akinesi, a ra ba
ve konut g ib i m a lla r u zu n y ılla r kullanılabilirler. B unlara
dayanıklı tü k etim m a lla n denilir.
Ü retim m a llarınd an da. dem ir, köm ü r, çim en to g ib i
ham m adde niteliğ in de o la n la r b ir k ulla nışta y o k olu rlar;
da h a doğ ru su y en i ü retilen m ala g eçerler. Bunlar, d eğ iş­
m eyen serm ayenin d ön er Vısm ım oluştururlar. B una k arşı­
lık. aletler, m akineler, fa b rik a b in a la rı u zu n y ılla r kulla n ı­
labilirler. Bu tü r da y an ıklı ü retim m a lların a sa bit serm aye-
denir.
Bazı m a llar kullanılış yerlerin e g ö re y a tüketim y a d a
üretim m alı olabilirler. Ö rneğin, k ö m ü r ısınm ak iç in k u lla ­
nılırsa tüketim m alı, sanayide enerji y a d a ha m m ad de o la ­
ra k k u llanılırsa üretim m alı olu r. Sosyalist b ir toplu m da
y alnız ü retim m a llarının toplum sal m ülkiyette olm a sı söz
konusudur, tüketim m allarının özel m ülk iyette olm aları,
serbesttir.

Soru 3: H izm etler d e m a l sa yıla b ilir m i?

G ereksinim lerim izi g id eren n esn elere m a l dem iştik.


O ysa, b azı g ereksinim lerim izi m a d d i m a lla r değil fa k a t h iz­
m etler gid erirler. Ö rneğin , d o k to rla rın ,. öğ retm enlerin, sa­
natkârların, avukatların, tüccarların, şoförlerin h izm etleri
b öyledir. Bu d u ru m da a ca b a h izm etleri de — m addi b ir Var­
lıkları olm a d ığ ı halde— m al sa y m am ız gerekm ez m i? Bu
soru n u n y an ıtı evettir. A n c a k k on u y u a yd ınlatm a k b a k ı­
m ından. hizm etleri, üretim h izm etleri v e tü k etim h izm et­
leri ola ra k ik iye ayırm ak v e b u n la n a y n ayrı ele a lm a k y a ­
rarlı ola ca ktır.
a. Ü retim hizm etleri, üretim m a lla n g ib i, in san ların
gereksin im lerin i doğ ru d a n karşılam azlar. Bunlar, üretilr
m iş ola n m allara, alıcıla rın ın ellerin e g eçin cey e k a d a r y a ­
pılm ası gerekli b ü tü n h izm etleri kapsarlar. Y a n i bu hiz­
m etler ilişkili oldukları rr a lla n n d eğ erlerin e g irerler v e a y ­
rıca değ il fa k a t o m a llarla b irlik te k u lla n ılır y a da tü k e­
tilirler. Ö rneğin , m alların ü retild ik leri yerlerden ku lla n ıla -

9
ca k la n y erlere ta şınm a la rı (ulaşım h izm etleri), sa tılın ca -
ya k adar m u h a fa za edilm eleri v e son ra fiilen satılm aları
(depolam a v e tica ret h izm etleri) bu tür hizm etlerdir. Bu
tür hizm etler iç in h a rca n a n em eğin, m alın m addi üretim i
için fa brik ad a h a rca n a n em ekten h içb ir fark ı yoktur. E ğer
m addi m al üretim in in kendisine, m addenin fizik sel y a da
kim yasal n iteliğini değiştirerek, onun insan g ereksinim leri­
ne uydurulm ası dersek; u laştırm a hizm etlerine, m a dden in
y e r bak ım ından v e ticaret h izm etlerine de zam an b a k ım ın ­
dan insan gereksin im lerin e uydurul m asıdır diyebiliriz.
D em ek o lu y o r ki, ü retim hizm etleri, değerlerin i ilişkili
oldukları m allara g eçirerek , onlarda m addeleşirler. Bu n e ­
den le bu h izm etleri m al saym akta h içb ir sakınca yoktur.
b. G ü çlü k tüketim h izm etleri için söz konusudur. Bu
hizm etler, sağlık, eğitim , kültür, eğlence, gü v en lik g ib i m a d ­
d i b ir üretim le ilişkili olm a y an em ek h a rcam alarıdır. Bu
tür hizm etler, m a d d i b ir üretim e ilişkin olm adıkları v e m a d-
deleşem edikleri için , ü retild ik leri a n da tüketilm iş de o lu r­
lar. ö rn e ğ in , b ir d ok toru n b ir hastayı m uayene etm esi, d o k ­
to r tarafından b ir sa ğ lık hizm etinin üretilm esi v e ü retilen
bu sağlık hizm etin in a yn ı a n da hasta ta rafınd an tüketil­
m esi a nlam ına gelir. D iğ er tüketim hizm etleri için de d u ­
rum aynıdır.
D em ek o lu y o r ki. tüketim hizm etleriyle üretim h izm et­
leri arasınd a ön em li b ir fa rk vardır. Bu farktan ötürü, tüke­
tim hizm etlerinin m a l sayılm ası konusu tartışm alıdır. M a rk ­
sist iktisatçılar, sa d ece m addi m al üretim ini ü retim sa y d ık ­
larından, tüketim hizm etlerini m al saym adıkları g ib i m illi
g elir hesa pla rına d a sokm azlar. B una karşılık b u rju v a ik ti­
satçıları. h izm etler a rasında h içb ir fa rk gözetm ezler ve
m addi m allar' g ib i tüketim hizm etlerini d e m illi g e lir h e ­
saplarında gösterirler.
H izm et üretim i ile ilg ili olarak ön em li b ir n ok ta y ı da
belirtelim . B ütün d ayanıklı m allar k en d iliklerinden h izm et
üretirler. B undan ötürü, b u m alların k ira ya verilm eleri, y a ­
n i yalnız h izm etlerinin satılm ası olanaklıdır. Ö rn eğ in , ko-

10
n u t b ir m a ld ır v e b u n d a n eld e ed ilen fa y d a k on u t hizm eti
b içim in d ed ir. B u ned enle k o n u t h izm etind en, konutu satın
nim arian sa d ece k ira la y arak d a y ararlanabiliriz. O ysa, ek ­
m ek , çim en to g ib i öm ü rsü z m a lla r kiralanam az. a n ca k sa­
tın alınabilirler.

S o ru 4 : G e re k sin im v e f a y d a n e d e m e k tir?

İn sanların m a d d i v e k ü ltü rel varlıkla rım sürdürm ek v e


g eliştirm ek iç in çeşitli v e h izm etlere karşı du yd ukla rı
isteğe, b u isteğin y a ra ttığı g erg in lik y a d a a çlığ a «gereksi­
n im » (ih tiy a ç) den ir. G erek sin im ler u y g u n m a l v e h izm et­
lerin tüketilm eleri ile gid erilirler. M a lla rın b u gereksinim
g id erm e niteliğ in e « fa y d a » denir.
İn sa n la rın b irç o k gerek sin im leri v ardır. B unların, b es­
lenm ek, g iyinm ek , b arın m a k g ib i b a zıla rı yaşam sal önem
ta şırla r. B u n lar ka rşılanm a zsa in sa n la r yaşam larını sürdü­
rem ezler. D iğ erleri ise. esas ola ra k , k ültürel niteliktedirler
ve toplu m u n k ü ltü r dü zeyin i y ansıtırlar. B undan ötü rü top­
lu m la r geliştik çe gerek sin im ler d e g elişir, d eğ işir v e çeşit­
le r i artar.
G ereksinim lerin ik i ön e m li özelliği vardır. Biri, tatm in
ed ild ik çe şid d etlerin in azalm asıdır. 6 u özellik, b ize, gereksi­
n im le rin çeşitlerin e g ö r e d e ğ il şidd etlerine g öre sıralanm a­
la rın ın g erek tiğin i g österir. B una g ö r e h iç tatm in edilm ed i­
ğ i iç in d a h a şiddetle d u y u la n lü k s b ir gereksinim , kısm en
tatm in edild iğ i iç in şidd eti a zalm ış o la n yaşam sal b ir g erek ­
sin im d en « i d e gelir. Y a n i e le g e çe ce k ilk fırsatta bu lüks
gerek sin im in karşılanm ası gerek ecek tir.
G ereksin im lerin ik in ci ön e m li özelliği, belli sınırlar için ­
d e birb irlerin in y e r in e g eçeb ilm elerid ir. Ö rneğin , ça y g erek ­
sin im i k a h v e gereksin im i y erine, fo t o ğ r a f m akinesi gereksi­
n im i b isiklet gereksinim i y erin e g eçeb ilr.

11
Y u k a n d a g ereksinim lerin m allarla karşılandığını ve
m alların b u n iteliğine fa y d a den diğini görm üştük. D em ek
olu y or ki, fa yda , g ereksin im in b aşk a b ir biçim idir. B öyle
olu nca, gereksinim için söyled iğim iz iki özellik fa y d a için
de g eçerlidir. B una g ö re m allar, fa yda la rın ın çeşid in e g öre
değil, bü yü k lü ğ ü n e g ö r e sıralanırlar. Çünkü b ir m a lın fa y ­
dasını. gid erdiğ i g ereksin im in çeşidi değil, şiddeti b elirler
O h ald e b ir m a lın elim izd ek i m ik tarı arttıkça fa y d a sı a za ­
la ca k dem ektir. Ç ünk ü bu , o m alın karşıladığı g ereksin im in
d a h a ç o k tatm in e d ileceğ i v e dolayısıyla şiddetinin a zala ­
ca ğ ı a nlam ına gelir.
G ereksinim lerin ik in ci özelliği, b elli sm rrlar içind e, b ir­
b irlerinin y erine geçeb ilm eleriydi. Bu aynı şey, fa y d a la r ve
dolayısıyla b u n la rın taşıyıcısı olan m allar için d e g eçerlid ir.
Y a n i çeşitli m allar, b elli sın ırla r içinde, birb irin in y erin e
g eçebilirler. Buna m a lla n n ikam esi diyoruz. İkam e b a k ı­
m ın d a n m a llar a ra sın d a u zaklık-yakm lık söz k on u su du r.
Ö rn eğ in ç a y ile k a h v e ço k y ak ın ikam e m a llan d ır. B una
karşılık, diy elim ıh la m u ru n b u n la rın y erine g e çm e y eten e­
ğ i da h a azdır. İkam esi olm a y an m al hem en y o k gibid ir.
Hatta, b irb iriyle ilgisiz g ib i g örü n en m a llar b ile b irb irin in
y erin e g eçebilirler. Ö rn eğ in eve h alı y erine m üzik seti a lına­
bilir.

S oru S: A zalan m a r jin a l fa y d a ve azalan m a r jin a l ik am e


ora n ı n e d e m e k tir ?

M a lla rın fa y d a la rın ın , g id erdikleri gereksinim lerin şid­


detlerine g öre b elirlen dik lerin i biliyoruz. D iğer ta ra ftan g e ­
n e biliy oru z ki, gereksin im lerin şiddetleri tatm in edild ik çe
azalırlar. B u d u ru m a g öre, b ir m alın elim izdeki m ik ta rı a rt­
tıkça, tatm in e d eceğ i g ereksinim in şiddeti azalacağından,
b ir birim inin, fa y d a sı d a azalacaktır. Fakat dikkat edilecek
olu rsa g örü lü r ki, azalan bu fa y d a m alm bütün birim lerin e

12
d e ğ il, sa d ece so n b irim in e a it o la n fa y d a d ır. Buna, y a n i b ir
m atın « o n b irim in in fa yda sın a m arjinal fa yd a den ir. Ş im d i
b u terim i k u lla n a ra k y u k a rda a n la tm a y a ça lıştığım ız k o n u ­
y u for m ü le ed ebiliriz: B ir m a im elim izdefei m ik ta n a r ttık ­
ç a m arjin al fa yd a sı azaiır. B u n a azalan m a rjin a l fa y d a p r e n ­
sibi y a d a y asası den ir. Bu, in san ların da vra n ışla rı ü zerin ­
de y ap ılan gözlem lerd en çık a rıla n g en el b ir eğilim , b ir y a ­
sadır.
B ir m alın m a rjin a l fa y d a sı o m a lın herh an g i b ir b ir i­
m inin fa y d a sın ı d a belirler. B unun n ed en i, b ir m a lm b ü tü n
b irim lerin in a y n ı n itelik te o lm a la n v e b irb irin in y erin e ge­
çeb ilm elerid ir. Bu ned en le biz. elim izd eki m atın h erh a n g i
b ir b irim in i s o r u n c u (m a rjin a l) b irim sayabiliriz, ö r n e ğ in ,
elim izd ek i 10 y u m u rta da n ha n gisi k ırılırsa k in is in b iz s o ­
n u n cu su k ın lm ış g ib i düşünürüz. B öyle olu n ca , a çık tır ki.
elim izd eki b ir m a lın herh an g i b ir birim in in fa y d a sı d a im a
o m alın m a rjin a l (s o n birim in in ) fa y d a sın a eşit olu r.
M a rjin a l fa y d a n ın azalm ası prensibi, m a rjin a l ik am e
ola n a ğ ın ın da azalm ası so n u cu n u d oğ u ru r. B unu b ir örn ek
y ard ım ıy la görelim : V a rsayalım ki, A h m e t’i n elin d e 10 elm a,
ve 10 portakal, M eh m et'in elinde d e ç o k sayıda porta k a l v a r­
dır. Bu d u ru m d a M ehm et portak al v ererek A h m et'ten b ir
m iktar elm a aim ak isteyecektir. A çık tır ki, A h m et e ğ e r bi­
rin ci elm a ka rşılığ ın d a 3 portak al istem işse, ik in ci elm a için
da h a ço k diy elim 5, ü çü n cü iç in diyelim 10, d ö r d ü n c ü için
diyelim 50 v e b öyle portak al isteyecektir. A h m et’in b u b i­
çim de da v ra n ışın ın n ed en i azalan m a rjin a l fa y d a p ren sib i­
dir. M ü b a d ele süresi b oyu n ca A h m et'in elindeki elm a lar
azaldığı için b u n la n n m arjinal fa y d a la n artm akta, b u n a
karşılık elindek i portak alla r a rttığında n b u n la n n m a rjin a l
fa y d a la n d a azalm aktadır. Bu iki m arjinal fa y d a n ın b ir ­
birine eşit oldukları n oktada A h m et a rtık değiş-tokusu d u r ­
du rur. Eu nokta da n son ra M eh m et n e k a d a r ç o k porta k a l
verirse v ersin A h m et'i b ir tek elm a v erm ey e ra zı edem ez.
B u örn ek te A h m e t'i elm a y ı p ortak alla ik am e e d iy o r
diye dü şünebiliriz. G örd ü ğü m ü z g ib i, v a zg eçilen h e r a lm a

13
için onun y erin e ik am e edilen portak al m iktarı sürekli art­
m akta ve b ir n ok ta d a n sonra sonsuza varm ak tadır. D iğ e r
b ir deyişle bu. ik am e ola nağının sürekli azaldığın ı v e b ir
nokta da n son ra orta da n kalk tığını ifad e eder- İşte b u n a aza­
lan m arjinal ik a m e ora n ı pren sib i y a da yasası d en ir

S o r a 6: ü r e tim n e d em e k tir?

Başlangıçtan b e n in san ların v e o n la n n olu ştu rd u kları


top lu m la n n tem el sorunu, m addi v e kültürel varlık la rın ı
sürdürebilm ektir. B unun için insanların, beslenm e, örtü n ­
me, barın m a g ib i tem el b iy olojik gereksinim leriyle, b u lu n -
du k la n k ü ltü r dü zeyin in b elirled iği d iğ er gereksin im lerin in
karşılanm ası gereklid ir. Bu gereksinim ler, g ıd a m addeleri,
giy ecek m addeleri, evler, kitaplar, radyo, televizyon gibi
m addi m allarla g iderilirler. B iliyoruz ki, b u m a ddeler d o ğ a ­
da k u lla nılm a ya h a z ır b ir b içim de bulunm azlar. İn sanların
b u n la n d o ğ a (top raklar, sular, m adenler, orm anlar, h a y ­
van la r v e b ö y le ) üzerin d e çalışarak elde etm eleri gerekir.
İşte biz. gereksinm e du yd ukla rı m addi m a llan eld e ed eb il­
m ek için in san ların yap tık la rı işlere üretim fa a liyeti diyo­
ruz. D iğer Dir d eyişle, üretim , doğanın, b ir em ek h a rca n a ­
rak, insan gereksin im lerin i gid erm ey e elverişli b ir h a le so­
kulm ası (d önüştürülm esi) dem ektir. Bu tanım a g öre, d o ğ a ­
dan a lınan m addelerin kim yasal bileşim lerini y a d a fizik sel
b içim lerini değ iştirerek b unların in san lara yarayışlı b ir h a ­
le g etirilm eleri ü retim yapm aktır. Ö rneğin, ü zü m ü n şarap
haline getirilm esi, y a d a ağa cın sandalye biçim in e sok u lm a ­
sı ü retim yapm aktır.
A çık tır ki ü retim faaliyetleri, insan yaşam ının v e d o la ­
yısıyla toplum sal yaşam ın en Önemli b ölüm ünü olu şturur.
D iğ er b ü tü n in san faaliyetleri, sağlık, eğitim , sanat, spor-
eğlence ve böyle, b u tem el üzerine otururlar. G erçekten

14
bu tü r fa a liy etler a n ca k ü retim den eld e edilecek a rtı-değer
sayesinde v e ölçüsünd e y ap ılabilirler. A y n ca , toplu m a ege­
m en ola ca k , hukuk, ahlâk, siyaset v e sa n a t g ib i ü st yap ı
k u r u m la n d a g en e ü retim faa liyetleri v e b u faaliyetlerin yü ­
rütülm e b içim leri ta ra fın d an belirlenirler.

S oru 1 : Ü retim ö f eleri (g ü çle ri) n e lerd ir?

Ü retim yapabilm ek iç in iki öğ eye g erek vardır:


A. Em ek g ü c ü (işg ü cü ),
B- Ü retim araçları.
A. Em ek g ü cü , in san ların ça lışabilm e yetenekleridir.
Bu yetenek, y a ln u m addi iş y a p m a y ı y a n i adale gücü n ü de*
ğil, fa k a t dü şünm eyi yan i b eyin g ü cü n ü de içerir. Em ek g ü ­
cün ün kullanılm ası b ilin çli v e m aksatlı b ir eylem dir, tnsan
em eğin i h a yv a n em eğind en a yıra n özellik d e zaten budur.
H ay va n lar da, örn eğ in a n la r da. g ereksinim lerini karşıla­
m ak için ü retim yap arlar, em ek h a r c a r la r a m a b u em ek
h a rca n m a sı b ilin çli değil, içgü dü seldir.
B. Ü retim a ra çla n , ü retim de kullanılan, d o ğ a dahil,
b ütün m a d d i m a lla n içerir. Ü retim a r a çla n da.
a. Em ek nesneleri,
b . E m ek a ra çla n
olm a k üzere ik iy e ayrılabilir.
a. E m ek n esn eleri, ü retim fa a liyetin in k onusu olan
m addelerd ir. B u n lar ü retim sü reci b o y u n c a değişik liğe u ğ ­
ra y ıp e n so n d a eld e edilm ek istenen m a la dönüşürler. Em ek
n esneleri bizza t doğ a n ın k end isi ola b ileceğ i g ib i, d oğadan
eld e edilm iş h a m m ad d eler v e b u n la n n a zçok işlenm iş b içim ­
leri ola n y a n m a m u l m a d d eler d e olabilirler, ö r n e ğ in , p a ­
m uk üretim in d e em ek nesnesi tohum , ta rla v e sudur. B u­
ra d a su v e ta rla (top rak) doğ ru d a n d o ğ r u y a doğadır. İplik
ü retim inde em ek nesnesi ise b ir ham m ad de ola n pam uk-

İS
-tur. D okum a üretim indeki em ek nesnesi ise b ir y a n -m a -
m ul olan ipliktir.
b. E m ek araçları, em ek nesnelerinin işlenm esind e
em ek g ü cü n e y a rd ım cı olan bütün m addi m allardır. A letler,
m akineler, b inalar, y ollar, lim a n la r ve böyle em ek a r a ç la ­
rını oluştururlar. B unların içind e de üretim de doğ ru d a n
-doğruya ku lla n ıla n em e k aletlerini diğerlerinden a yırm a k
uygun olu r. K azm a, kürek, m akine, kam yon g ib i el y a d a
a yaklarım ızın b ir çeşit uzantısı niteliğinde ola n v e ü retim ­
de doğ ru d a n d oğ ru y a k ullanılan araçlar, em ek aletlerini
•oluştururlar. D iğ er em ek araçları, yani yollar, b inalar, li­
m a n la r ve b öyle em ek gü cü n e a n ca k dolaylı b ir b içim d e
y a r d ım a olurlar.
D ik kat edilecek olu rsa, ü retim araçlarının «d o ğ a » dı-
.şrnda olanları ev velce üretilm iş olan üretim m a llarınd an
oluşurlar, tşte bu ned en le b azı iktisatçılar doğ a yı d iğ e r ü re­
tim ara çla rında n a yrı b ir ü retim öğesi olarak sayarlar. B un­
la ra g öre ü retim öğeleri,
1. D oğa,
2. E m ek g ü cü ,
3. Serm aye
olm ak üzere ü ç tanedir. Bu sınıflam ada doğa, toprağın, m a­
denin, ağacın, h a yv a n ın y alın (ham ) olarak k en d isi y a da
ham m addelerdek i y alın m adde cevheridir.
Bazı iktisatçılar, y u k a rda saydığım ız üretim öğelerin e
g irişim cilik (m üteşebbislik) adı altında yeni b ir ö ğ e da h a
eklerler. Bu öğe ile kastedilen şey, d iğ er üretim öğelerin in
b ir ara ya g etirilerek üretim e koşulm aları b ecerisidir. K uş­
k usuz b öyle b ir örgütlem e v e yönetm e becerisi o lm a d a n b ir
ü retim ünitesi kurulm ası v e işletilm esi olanaksızdır. Bu n e ­
denle g irişim ciliğin, kapitalizm de old uğu kadar sosya lizm ­
de de ç o k ön em li b ir işlevi vardır. Bu böyle olm a k la b era ­
ber, girişim cilik em ek gü cü n ü n b ir n iteliği ola ra k dü şü n ü l­
dü ğü n d en . b u n u n bağ ım sız b ir üretim öğesi c r-rak a y n c a
sa yılm asın a g erek yoktur.

16
İn sanların g elirleri d e sa h ip o ld u k la n üretim öğ eleri­
n e b a ğ lıd ır v e o n a g ö re isim alırla r. T op ra k sah ip lerin in
(d oğa n ın ) g elirin e ra n t (k ira ), ça lışa n la rın (em ek g ü cü n ü n )
gelirin e ücret, serm aye sah ip lerin in (ü retim a ra çla rın ın )
gelirin e d e fa iz v e k â r den ir. G irişim ciliği a y n b ir ü retim
öğesi sa y a n la r k â n g irişim cin in g eliri o la ra k görü rler. Bu
takdirde serm ay e sa h ip lerin in g e liri sa d ece fa izd en ib a ret
olu r. G ö rü lü y o r k i, k â rın fa iz d en a yrılm ası, g irişim cin in
serm ayedard an a yrılm asın a b ağ lıd ır. H e r n e k a d a r girişim ­
c i olm a y an serm ay ed a r varsa d a , g e lir o la ra k k i r a la n a m a
s erm ay ed a r olm a y a n g irişim ci yoktur.

S oru 8: A za lan v e r im y a sa sı n e d ir ?

Ü retim öğ eleri, b e lli sın ırla r için d e, b irb irlerinin y eri­


n e geçeb ilirler. Bu n ed en le, a y n ı U r ü retim i çeşitli ö ğ e b ile­
şim leriyle g erçek leştirm ek ola n a k lıd ır, ö r n e ğ in , a y n ı b ir
yap ı a y m b ir sü re için d e, ç o k iş g ü cü a z serm aye, y a d a a z
işgü cü ç o k serm aye Üe y ap ılab ilir. A n c a k k u şku y o k tu r ki.
b u çeşitli öğ e bileşim lerin den y a ln ız b irisi e n u ygun, y a n i en
u cu zdu r. G irişim ci b u e n u y g u n b ileşim i öğ elerin fiy a tla ­
r a » b a k a ra k b elirler. E n u y g u n (op tim u m ) ö ğ e bileşim im
gerçek leştirm iş b ir işletm e, ü retim in i a rtırm ak istediği z a ­
m an. ku lla n m a k ta o ld u ğ u tüm öğ e le r i a y n ı ora n lard a a rtır­
m ak is t e r A m a b u h e r ^ m a n y a p ıla m a y a b ilir. B azı ü retim
Öğeleri, k ısa dön em d e, isten ildiği M m n n isten ildiği k a d a r b u ­
lu nam azlar. Ö rn eğ in tanırı a ra zisi (to p ra k ) b öyledir. Bu d u ­
rum d a üFetim, a n ca k b u lu n a b ilen ö ğ e le r in d a h a fa z la k u l­
la nılm aları ile artın la bitir. Bu y a p ılm a y a başla n dığı z a ­
m an g e rçi toplam ü retim d e a rtm ay a b a ş la r a m a b u artış
azalan b ir y ol izler. İşte bu ola y a a za la n v e rim yasası d e­
nir.
Bu yasay ı b ir ö rn ek le açık la y alım : V a rsa y a lım k i. y ü z­

17
ölçü m ü v e serm aye d on an ım ı b elli b ir çiftliğin 10 iş çi ile iş­
letilm esi en u y g u n b ir du ru m d u r ve bu du rum da y ılda
10.000 kilo b u ğd ay üretilebilm ektedir. Bir yıl üretim im izi
artırm ak istediğim izi dü şünelim . K ısa dön em de serm aye d o ­
nanım ım artırm ak, hele çiftliğ i genişletm ek söz k on u su ola ­
m a yacağına göre, y ap acağ ım ız tek şey çalışan işçi sayısını
artırm ak olacaktır. İşçi sayısını l l ’e' çıka rd ığım ız za m an
toplam üretim 10.900 k iloy a çıkacak, yan i ek ola ra k alm a n
işçinin üretim e katkısı 900 k ilo olacaktır. İşçi sa yısını 12'ye
çıka rd ığım ız zam an top la m ü retim 11.700 kilo olacak, yan i
12'n ci işçinin katkısı 800 kiloy a düşecektir. B u n a b öylece
devam edecek olursak, h e r ek işçin in katkısının sürekli o la ­
rak azaldığını ve sıfıra k a d a r hatta sıfırın altına b ile dü ş­
tüğünü g örürüz.
Bu örnekte işgü cü d iğ e r üretim öğ elerinin y erin e ik a ­
m e edilm ektedir. G ene örn ek te g örd ü ğü m ü z gib i b u ikam e
gittikçe zorlaşm akta, yan i ik am e eden öğenin h e r ek b iri­
m inin v erim i — k i o öğ en in m arjinal v erim i d em ek tir— sü­
rekli azalm aktadır. Bu ned en le azalan verim yasasına, aza ­
lan m arjinal verim yasası dem ek da h a doğru du r. Bu aynı
yasa, azalan m arjinal iha m e ora m yasası olarak d a ifade
edilebilir. D aha önce. S oru 5'te, m alların fa y d a la n ile ilg ili
olarak d a aynı nitelikte b ir yasa old u ğ u n u görm üştük.
T oprak öğesin in a rtırılm ası ço k g ü ç old u ğ u için , ilk ö n ­
ce ve en açık b ir b içim d e ta n m sa l üretim de gözlen m iş ola n
bu azalan m arjinal v erim yasası d iğ er bütün ü retim a la n ­
ları için de geçerlid ir. Çünkü, örneğin, b ir sınai işletm enin
üretim ini a rtırm ak istediğim iz zam an, m akine v e tesisleri
hem en artıram a y acağ ım ız için , çok defa, sadece işçi sayısı
n ı a rtırm ak zoru n da k a lm z. Artırılan öğenin v erim inin
azalm ası üretim m a liyetinin artm ası dem ek old u ğu n da n ,
azaian verim yasasına artan m a liyet y o da m asra f yasası
da denebilir.
En u y g u n öğe bileşim inden itibaren üretim i a rtırd ığı­
m ız zam an verim in dü şm esin in ya d a a yn ı şey d em ek ola n
m aliyetlerin yükselm esinin, y u kardakinden fa rk lı b aşk a b ir

18
ned eni H ah» v ardır. Ş öy le k i. b ir ülkede ü retim , kuşkusuz,
en ce en v e rim li toprak ların, en Terim li orm a n la rın v e m a­
d en lerin işletilm esi v e e n b ecerik li işçilerin ça lıştırılm aları
ile yapılır, Belli b ir ü retim d ü zey in d en son ra b u e n verinüi
ka yn ak la r tü ken m ey e başlarlar. Ü retim i a rtırm aya devam
edersek, a rtık da h a verim siz toprak la n , orm a n la n v e m a­
den leri işletm ek v e d a h a beceriksiz (acem i) işçileri çalıştır­
m ak zoru n da kalırız. D üşük nitelikteki öğ elerin verim lerinin
de düşük ola ca ğ ı açıktır. D em ek o lu y or ki, b ir ülkede ü re­
tim in sürekli artırılm ası, e n u y g u n ö ğ e b ileşim i k orunab il-
se bile, ü retim öğ elerin in k alitelerinin dü şm esin den ötürü,
m arjinal v erim in azalm ası v e dola yısıyla m aliyetlerin art­
m ası (p ah a lılık) ile b ir a ra d a yürür.
A za la n v erim yasası ü retim tek nolojisinin değ işm edi­
ğ i v arsa yım ın a dayanırı b u tekn olojide b ir değişik lik olm a ­
d ığı sü rece h ü k m ü n ü y ürütür. T ek n oloji değ işin ce bu y ü ­
rürlük d u ru r v e ü retim öğ elerin in v erim leri yen i teknoloji­
n in g erek tird iğ i sıçram a yı yap tıkta n sonra, bu yeni du ru m ­
da n itibaren tek rar yü rü rlü ğe girer.

S oru 9 : M a k r o ya k la şım , m ik r o yaklaşıra n e d em ek tir?

E kon om ik o la y la n , b iri ek on om in in tü m ü bakım ından,


diğ eri on u olu ştu ra n e n k ü çü k b irim le r bak ım ından olm ak
üzere iki a y n d ü zey d e ele ala biliriz. B unlardan birin cisin e
m a kro (b ü y ü k ) d ü zey y a d a yak laşım , İkincisine d e m ik ro
(k ü çü k ) d ü zey y a d a yak laşım d iy oru z. E kon om inin e n kü­
ç ü k birim i, tüketim hftfciTmnrinTi b ir e y y a d a aile, ü retim
b ak ım ın d a n d a işletm edir. B una g ö re m illi g e lir m a kro. A h ­
m et'in g eliri m ik ro b ir k a v ra m d ır. A y m n ed en le piy asa ek ­
m ek istem i m a kro, A h m et’in ek m ek istem i m ik ro k avram ­
lardır.
S oru n la rın in celen m esin d e m a k ro v e m ik ro yaklaşım ­

la
lar, yan i k on u n u n ele a lın dığı d ü zeyler kesin ola ra k b irb i­
rin d en a yrılm alıd ır. B öyle yapılm azsa ço k cid d i h a talara
düşülebilir. Ç ünkü, b irçok hallerde, m akro (top lum sal) m ik ­
ta r y a d a davranışları, m ik ro (bireysel) m iktar y a da d a v ­
ranışların b asit b ir toplam ın da n ibaret olm azlar. Ö rneğin ,
işçi ü cretleri tek b ir işletm e bakım ından sadece b ir m a s­
r a f öğesi o ld u ğ u ha ld e, ülke ekonom isi bak ım ından toplam
istem in ön em li b ir b ölü m ü n ü oluşturur. Y a da. tek b ir birey
b ak ım ın d a n g e lirin i h a rca m a yıp elinde p a ra ola ra k tutm ak
b ir zenginleşm e y o lu old u ğ u halde, herkes a y n ı b içim d e
d avranırsa, üretim in b ir b ölüm ü satılam ayacağı için , ülke
fa k ir düşer. B u n d an ötü rü d ü r ki. toplum sal e k on om i d ü ze­
y in d e çözü m lem eler (ta h liller) yaparken R obenson ö r n e ­
ğ in d en (tek insanın d a vranışlarından) yararla n m ak ta çok
dikkatli olm a k gerekir.

S oru 10: U zu n d ö n e m , kısa d ön em n e d em ek tir?

E kon om ik ola y la rın h a n gi za m an b oyutu iç in d e e le


a lındıkları ço k Önemlidir. Ç ünkü kısa dön em için doğru
ola n b ir çözü m lem e u zu n dön em için doğru olm a yab ilir. Ö r­
n eğ in b ir m a lın istem i (talebi) arttığı zam an fiy a tın ın d a
ârtm ası a n ca k kısa dön em için doğrudur. U zu n d ö n e m ­
d e sunum (a rz) d a artabileceğinden, fiy a t değişm eyebilir.
Bu nedenle, h erh an g i b ir ek onom ik soruna h a n g i zam an
boyu tu için d e b ak tığım ızı açıklıkla b ilm em iz v e b elirtm e­
m iz gerekir.
U zun dön em v e kısa dön em g öreli ka v ra m la r oldukları
iç in b u n la n tanım lam ak zoru nluluğu vardır. E kon om idek i
k ullanım ı b a k ım ın d a n uzun dönem , İncelenm ekte ola n o la ­
y ın tem el k oşu lların d a g erekli değişikliklerin olm a sın a o la ­
nak v erecek k a d a r uzu n ola n b ir zam an süresidir. K ısa d ö ­
nem de b u n u n tersi, y a n i İncelenm ekte olan ola y ın tem el
k oşullarının değ işm esin e olanak verm eyecek k a d a r kısa
cla n b ir za m a n süresidir. Ö rneğin , şek er sunum unu (ü reti­
m ini) a rtırm anın tem el b ir koşu lu n u n p a n ca r ek im ini a r ­
tırm ak »'"duğunu, b u n u n d a 1 yıllık b ir za m an g erek tird iğ i­
ni v arsayalım . Bu d u ru m da şek er istem indeki b ir artışın
şeker fiy atı ü zerind eki etkisi b ak ım ın d a n l y ıldan a z b ir
süre kısa dön em , 1 y ıld a n fa zla b ir süre uzu n don em sayılır.
Çünkü, in celed iğ im iz sorunun tem el k oşullarınd an b iri ola n
p a n ca r üretim i m iktarı, v arsa yım ım ıza göre, a n ca k l y ıl
son ra artırılabilecektir.
Bu örnek ten an la şıla ca ğı üzere, u zu n dön em in v e d o ­
la yısıyla kısa dön em in, h e r ola y iç in fa r k lı boyu tlarda o la ­
ca ğ ı açıktır. Ö rneğin , koy u n la r y ıld a b ir d efa yav ru y a p a r­
lar: bu ned en le k o y u n eti üretim i b ak ım ın d a n l yıl k ısa d ö ­
nem sayılır, O ysa tavuk eti üretim i b ak ım ın d a n 6 a y bile
uzu n dön em dir.
A y n c a şu n a d a işaret ed elim ki, u z u n v e kısa olm a k
üzere sadece iki dön em le yetinm eyip , ço k kısa, k:sa, o n a ,
uzun, çok u z u s g ib i ç o k sayıda d ö n e m le r dü şünm ek de o la ­
naklıdır- Bu konu, in celem ek te o ld u ğ u m u z ola y ın özelliği­
ne ve in celem ed ek i «m ar-ım »?» g ö r e kararlaştırılır.

S o ra 11: K a p it a l im n e d e m e k tir ?

K apitalizm e, özel teşebbüs sistem i, serbest teşebbüs sis­


temi. piy asa ek on om isi « « t e m i v e lib era lizm g ib i isim ler
de v erilir. B u sistem in Özü, ü retim ara çla rın ın (serm ayenin)
az sa y ıd a özel şahısların ellerin de birikm iş olm a sı v e b u n ­
lardan y ok su n ola n la rın (işçilerin ) d a y aşam larını sü rd ü re­
bilm ek iç in b u kim selerin işyerlerin d e ü cr e t karşılığı ça lış­
m ak zoru n d a olm a larıdır. B u n d an ötü rü , kapitalist toplum -
larda b ir i k a pitalistlerd en d iğ eri işçilerd en olu şan ik i te­
m el s ın ıf b u lu n u r. K ü çü k üreticiler, m em u rla r v e serbest
m eslek sahipleri, b u ik i tem el sın ıfın dışında, ara tabakala-

21
n oluştururlar. K apitalist b ir ekonom i, fiy a t m ekanizm ası
ve b u n a b a ğ lı ola ra k kapitalistlerin k â r elde etm e ça b a la ­
rı sayesinde işler. K apitalist ekon om in in m otor g ü cü k a p i­
talistlerin k â r hırslan d ır.
A çık tır k i kapitalizm de, ülkenin gelişm esi v e k a lk ın m a ­
sı. yatm rrüan y a p a n ve fa b rik a la n işleten kapitalist sın ı­
fın him m etine v e soru m lu lu ğu n a terkedilm iştir. Bu sınıf
ne k adar g üçlü, b ecerik li v e atılgansa ülke de o k a d a r h ızlı
gelişir. V e g e c e a çık tır ki. kapitalist sistem içind e k a lk ın a ­
bilm ek için h ü kü m etlerin yap ab ileceğ i tem el hizm et, b ir k a ­
pitalist sın ıf yetiştirm ek v e b u n la n n g üçlenm eleri için eld en
gelen k olaylığı gösterm ek v e y a rd ım la n yapm aktır. Ç ünkü,
ana yesin ki ço c u ğ a d a süt olsun örneği, kapitalist sım f
güçlen dikçe y en i iş sa h a la n a ça ca k v e dolayısıyla bun da n
em ekçi sın ıf v e ta ba k a la r d a yararlanacaktır. K apitalist sis­
tem in tem el m antığı budur.
K apitalizm , B atı'da. 17. y ü zyılın sonlarına d oğ ru eg e ­
m en ekon om i d ü zeni olm a y a başlam ış ve bugün kü d u ru m u ­
na o zam andan beri d ev a m eden b ir ev rim sonun da v arm ış­
tır. İlk sıralarda kapitalizm , işletm e birim lerinin k ü ç ü k lü ­
ğünden ötürü, a zçok rek ab etçi b ir nitelikte iken, sonraları
serm ayenin sürekli da h a a z sa y ıd a ellerde toplan m ası son u ­
cu tekelci b ir nitelik kazanm tştır. K apitalizm in tekelci aşa­
m a ya g irm esi ile b irlik te — k i bu 19. yüzyılın s o n la n n a doğ-
rû olm uştur— em perya lizm de başlam ıştır. O za m an a ka-
darki söm ü rgeciliğ in egem en niteliği, söm ürge h a lk la n n ın
ticaret yolu ile söm ürülm esiydi. E m peryalist a şa m a d a 6ö-
m ürünün egem en niteliği, b aşk a ülkelerin ticaret y olu y la
söm ürülm elerine ek ola ra k serm aye y a tın m la n y olu ile de
söm ürülm eleridir. S on zam anlarda serm aye y a tın m la n , y a l­
nız söm ürgelere v e azgelişm iş ülkelere (y a n söm ü rgelere)
değil, fa k a t g öreli ola ra k za yıf ola n gelişm iş ülk elere d e y ö ­
nelm iş b ulunm aktadır. Nitekim , en b ü yü k ve g ü çlü k a p i­
talist ülke o la n A BD ’nin Batı A v n ıp a ü lkelerindeki yatı-
rım la n . son y ıllard a b üyük önem kazanm ış v e b u du rum
bu ülkelerde endişe ve tedirginlik yaratm aya b aşlam ıştır

22
K a p ita lizm in tek elci a şa m a sın da b ü y ü k şirketler orta­
y a ç ık a r v e b u n la r g e re k iç p a z a n g erek se dış pazarlan te­
k elle r in e a lıp a ra la rın d a b ölü şü rler. Ç ok d efa b u büyük te­
k e lle r k e n d i a ra la rın d a b irleşip u luslararası tekeller oluş­
t u ru r la r v e ken d i a la n la n n d a bütün dü n ya y a (kapitalist
tiü n y a y a ) eg em en olm a y a ça lışırlar. B unlara çok uhıslu,
ş ir k e tle r d en ir. Ç ok u lu slu şirk etlerin m utlaka sahipleri iti­
b a r iy le ç o k uluslu olm a ları gerekm ez. Tek b ir ülkeye ait
o lu p d a çe ş itli ü lk elerd e işler v e y a tırım la r yap an şirketle­
re d e b u ad verilir.
T e k e lc i k a pitalizm , g e lişm e sü reci içind e, gittikçe daha
b ü y ü k ö lç ü d e d e v le t g ü cü n d e n y a rarla n m ak v e giderek
on u n la b ü tü n leşm ek g ereğ in i du ym uştu r. Tekelci kapita­
liz m in b ö y le d ev letle b ütünleşm esine, tekellerin devlet g ü ­
cü n ü v e dev letin tek ellerin g ü cü n ü kullanm asına, tekelci
d e v le t k a pitalizm i d iy oru z. K ap ita lizm in b u aşam aya g eçi­
şi, özellik le İk in ci D ü n y a Savaşı n d a n son ra h ız kazanm ış­
tır.
K ap ita lizm sadece b ir ek on om ik sistem değildir. O nun
k e n d in e Özgü b ir y a ş s ın b içim i v e b u n u n dayandığı bir
d ü n y a g örü şü (felsefesi v e d eğ erler sistem i) de vardır. K a­
p it a liz m i b u n la rd a n b a ğ ım sız b ir b içim d e sadece ekonom ik
b ir sistem o la ra k d ü şü n m e k y a ln ızc a b ir eksiklik değil fa ­
k a t y a n ıltıcı d a o lu r. A n c a k b u ra d a ka pitalizm i bu bütün­
lü ğ ü iç in d e ele a la m a y a ca ğ ım için , sa d ece okuyucularım )
bu k o n u d a u y a r m a k la y etin eceğim .

S o r u 1 2: S o sy a liz m n e d ir ? '

S o sy a list sistem d e ü re tim a ra çla rı özel şahısların değil


lta m u n u n (to p lu m u n ) m ülk iy etin d edir. B undan ötürü sos-
. y a lizm d e b a z ı in sa n la rın d iğ e r b azı in san la rı ü cret vererek
k e n d i iş le r in d e ça lıştırm a la rı v e o n la n söm ü rm eleri 6öz k o ­
n u s u d e ğ ild ir. H erk es b ir işte ça lışır v e b u n u n karşılığı ola ­
ra k y a r a tıla n m illi g elird en b ir p a y a lır. Serm ayeye b ağlı

23
g elir çeşitleri, y a n i rant, fa iz v e k â r sosyalizm de yoktur. Ç a ­
lışanların a ldıkları g e lir de, ka pitalizm deki anlam ınd a o la ­
rak, ü cret değildir. Ç ü n k ü a slında sosyalist bir toplu m da
kapitalist olm a d ığ ı iç in iş çi d e yoktur. Sosyalist b ir ek o n o ­
m i, kapitalizm de old u ğ u g ib i, g irişim cilerin ka ra rlarıyla d e ­
ğil, m erkezi b ir p la n la y ü rü r v e işler. Sosyalist ek on om iler
için m erkezi p la n b ir zoru nluluktur. Sosyalist b ir ek on om i
m erkezi p lansız yü rü yem ez. K apitalizm için g irişim ci k a p i­
talistin işlevi ne ise sosya lizm iç in de m erkezi p la n ın işlev i
odur.
Y uk arıd a ta n ım lad ığım ız biçim iyle sosyalizm a n ca k
ü retim teknolojisinin ileri b ir dü zeye ulaştığı v e ülken in
tam am iyle sanayileştiği za m an gerçekleşebilir. K ü çü k ü r e ­
ticiliğ in egem en old u ğ u g eri b ir teknolojik dü zeyd e sosya ­
lizm olm az. B undan ötü rü , azgelişm iş toplum lard a sosya ­
lizm a ncak tedricen kurula b ilir. A m a b unun için de siyasal
iktidarın sosyalist n itelik te olm ası, yani g elişm enin bu
a m açla yürütülm esi tem el koşuld ur. Böyle b ir ü lk ed e y ü k ­
sek teknoloji kullanan b ü y ü k işletm eler devlet eliyle k u ru ­
lu p işletilinceye kadar, o a la n la rd ak i kü çü k özel işletm eler
ça lışm a la rın a d ev a m ederler. Fakat b u n la n n g elişip b ü y ü ­
m elerine v e k apitalist işletm elere dön üşm elerine m üsaade
edilmez.
Sosyalizm de h e r türlü tüketim m allarının özel m ü lk iy e­
ti serbesttir. Y a n i herkes, ev. otom obil, radyo, televizyon,
hah ve böyle m allara sahip olabilir. A y n ca , kişinin y aln ız
kendisinin ailesiyle b irlik te ça lıştırabileceği b üyük lük teki
üretim a ra çla n d a özel m ülkiyette olabilir. A m a üretim
ara çlarının kapitalist m ülk iyeti, yan i üretim a ra çlâ n n a b aş­
kalarını çalıştırm ak a m acı ile sahip olm ak yasaktır.
Sosyalizm b ir fik ir akım ı ola ra k ço k eski b ir g eçm işe sa­
hiptir. O sm anlı İm pa ra torlu ğunu n ilk dön em lerinde sosya­
list fikirlere ra stlıy oru z (Şeyh Bedreddin). B a tı'da k a p ita ­
lizm in gelişm esi h ızla n ın ca sosyalist dü şünceler ca n lıh k ka ­
zanm ış, hatta bu dü şü n celeri u ygu la m ak için k ü çü k ça plı
denem elere b ile g irişilm iştir. Ne v a r ki. M arks’a gelin cey e

24
k a d a r sosyalizm id ealist (a h lâ ki v e ütopistl b ir dü şünce akı­
m ı niteliğindeydi.
Bugünkü sosyalizm in k u ru cu ları K arl M ark s (1818-18831
v e on u n y a k ın arkadaşı olan F ried rich Engels (1820-1895)’
dir. Bu dü şünürler, sosyalizm in, in san a klın ın b ir bulgusu
(ica dı) değil, fa k a t toplum sal g elişm en in k apitalizm d en son ­
ra k i d oğ a l b ir aşam ası old u ğ u n u söylem işlerdir. Bu n ed en ­
le de. k u ru cu su old ukları sosyalizm e, on u ü top ik sosya lizm ­
den ayırm a k için, bilim se! sosya lizm a d ın ı verm işlerdir.
S osyalizm İlk d efa 1917'de S ov y etler B irliğind e b ir to p ­
lum dü zeni ola ra k fiilen u y g u la n m ay a başlanm ıştır. İkin ci
D ü n y a S a vaşı'nd an sonra sosyalist Ülkülerin sayısı artm ış
ve d ü n ya kapitalist sistem i k arşısında o n a ra k ip ola ra k b ir
d ü n ya ■sosyalist sistem i kurulm uştur. S osy a lizm de. ka pita ­
lizm gibi, ken d i için d e sürekli ola ra k değişm ekte v e g eliş­
m ektedir.
Sosyalizm de, k apitalizm g ib i, sa d ece ekonom ik b ir sis­
tem değildir. O nun d a ken d in e ö z g ü b ir y aşam b içim i ve-
dü n ya görü şü v ardır. Sosyalizm i b u n la rd a n a y n b ir b içim ­
d e sadece ekonom ik b ir sistem o la ra k dü şünm ek eksik v e
y a n ıltıcı olu r. Bu n ok ta Haimn h a tırd a tutulm alıdır.

25
II. B Ö L Ü M

SERMAYE VE DEĞER

S oru 13: S erm aye n e d e m e k tir ve çeşitleri n elerd ir?

Üretim yap ab ilm ek iç in em ek gü cü n e ve ü retim a ra çla ­


r ın a g erek old u ğ u n u v e b u n la rın ik isine b ird en ü retim g ü ç ­
leri den diğ in i biliy oru z. Ü retim gü çieri, kapitalist b ir top ­
lum da, a yn ı za m an d a o toplum un serm ayesi dem ektir.
Em ek g ü cü (işg ü cü ), çalışan in san lar dem ek tir, işçiler
-demektir. İşçinin ü retim fa a liyetinde çalışabilm esi iç in y a ­
şam ası. b u n u n için de kendisinin v e ailesinin b a k ılıp bes­
lenm esi zoru nlud ur. Bu ned enden ötürü, toplum sal ü reti­
m in devam ı için , ülkede, işçilerin v e ailelerinin b ir üretim
dön em i geçim lerin e y etecek k a da r tüketim m a lla n stoku bu­
lu nm ası g ereklidir. D iğ er b ir deyişle, üretim in em ek g ü cü
öğ esi, işçilerin toplam ü cretlerine tekabül ed en tüketim
m a lla n m ik ta n ile tem sil edilir.
Ü retim in d iğ e r öğesi ola n ü retim a ra çla n za ten ü retim
m a lla n dediğim iz, ham m ad deler, a ra m a llan , m akineler, b i­
n a la r v e böyle b içim indedir.
D em ek olu y o r ki, b ir toplum un üretim g ü çlerin i, yani
toplam serm ayesini, ülkede v arola n tüketim v e ü retim m al-
lanrun toplam ı ola ra k ifade edebiliriz. Bu m a lla n n y ılda n
y ıla artm ası ülkenin g eliştiğini v e zen ginleştiğini gösterir.
Y ani kapitalist b ir toplu m da serm ayenin b üyüm esi ile top ­
lu m u n gelişm esi a yn ı şeydir.
B ireysel serm ay e, b u top lu m sa l serm ayenin b ir parça*
■sidir. A n c a k n e v a r k i. b irey sel serm ay en in toplum sal ser­
m a y e g ib i, h e r za m a n som u t o la ra k , yan i b elli m a l stok la n
b içim in d e e ld e b u lu n d u ru lm a s ı s ö z konusu değildir. Birey
iç in ön e m li o la n ü retim öğ e le r in i istediği za m an eld e edebil­
m e ola n a ğ ın a s a h ip ola b ilm esid ir. B unun için elinde b u n la ­
rı sa tın a lm a y a y e te ce k b ir p a ra bulund urm ası d a y e te re ­
dir. Bu n ed en le b ireysel serm aye b ir p ara m eb la ğı olarak
dü şü n ü lü r. Z aten b irey sel serm aye üretim sürecinde çeşitli
s o m u t b içim le r a ld ığ ın d an , on u e n soy u t biçim iyle, bir p a ­
ra m e b la ğ ı o la ra k d ü şü n m ek en u y g u n ve kolay yoldur. B u,
iş y a şa m ın d a k u lla n ıla n d ilo de u y g u n du r. G erçekten iş â le­
m in d e , b ir k im sen in serm ayesi d en ilin ce o kim senin işine
y a tırm ış old u ğ u tüm h a m m ad delerin , m akine ve tesislerin
v e ü cret ödem elerin in p a ra ola ra k değ eri anlaşılır.
S erm a y e, esa s olarak, d eğ iş m ey e n se rm a y e ve değişen
se r m a y e olm a k üzere ik iye a y n lır . D eğişm eyen serm aye,
ü retim d e k u lla n ıla n v e d a h a ö n ce üretilm iş ola n b ü tü n m ad­
d i m a lla n , b in a la rı, a let v e m a kin eleri, h am m addeleri, yak ıt
•maddelerini v e b ö y le içerir. Ü retim sü reci son u n da b u n la n n
d e ğ erleri a y n e n y e n i ü retilen m a lla ra g eçerler. Yani bunla­
n n d eğ e r le rin d e h e rh a n g i b ir d eğ işm e olm az. S om u t varlık­
la rı o rta d a n k a lk a r a m a değ erleri, y en i ü retilen m allara g e ­
ç e r e k . o n la r d a a y n en ya şa m a ya d e v a m eder. D iğ er b ir d e ­
yişle d e ğ işm e y e n serm ay e, a rtı-d e ğ e r yaratm az. D eğişen s e r ­
m a y e is e iş g ü cü n d e n iba rettir. Y a ln ız işgü cü , ü retilen m al­
la r a k e n d i d e ğ e r in d e n fa z la b ir d e ğ e r katabilir, aktarabilir.
Bu y e n i o la ra k y a ratala n e k d eğ ere, a rb -d e ğ e r diyoruz. B öy-
îe c e , ü re tim sü r e ci so n u n d a serm ay e büyüm üş v e değişm iş
olu r. İşte b u n ed en le, serm a y en in işgü cü alınuna ayrılan
b ö lü m ü n e d eğ işen serm ay e denir.
K a p ita lis t b ir de. iş in e y a tırd ığ ı serm ayesinin h a n gi h ız­
la d e v ir y a p tığ ın ı, y a n i te k r a r elin e p a ra ola ra k n e zam an
d ö n e ce ğ in i b ilm e k ister. Bu b a k ım d a n serm aye, sa b it serm a­
y e v e d ö n e r se r m a y e olm a k üzere ik iy e a v n lır. Serm ayenin
"bir ü retim d ö n e m in d e ta m a n üyle ku lla n ılıp biten, v e değ e­

27
rini yeni üretilen m a llara aktaran b ölüm üne d ö n e r serm a ­
ye den ir. H am m addeler, yak ıt m addeleri v e işgü cü (ü cret
ödem eleri) d ön er serm ay ey i oluştururlar. Y en i üretilen m a l­
la r sa tılınca b u n la ra yatırılm ış olan serm aye de g eri a lın ­
m ış olur. H atta em ek g ü cü n ü n artı-değer yaratm ış o lm a ­
sından ötürü, g e ri alınan p a ra yatırılandan fa z la olu r.
Sa bit serm aye ise, b inalar, alet v e m akineler g ib i ü re­
tim de b ir kere kulla n ılın ca tükenm eyen v e tek ra r tek rar
k u llanılabilen da y an ıklı ü retim m allarından oluşur. B u n lar
b ir üretim d ön em inde k end ilerinde m addeleşm iş (d epo
edilm iş) olan d eğ erin (em ek m iktarının) a ncak b ir kısm ı­
n ı yeni ü retilen m a llara aktarırlar. A ktarılan b u kısm a, es-
kim e-aşm m a pa yı, y a d a am ortism an p a yı denir. K ap ita ­
list, üretim dön em i sonun da, ürettiği m a lla n sattığı za m an
sabit serm ayesinin a ncak bu eskiyip aşm an kısm ını (a m o r ­
tism an p a y ın ı) p a ra ola ra k g eri alm ış olur.
Sa bit serm aye y aln ız kullanılm akla eskim ez. A y n ı a la n ­
da da h a randım anlı m a kin e v e tesislerin yapılm ası son u cu
m odası g eçm iş d u ru m a dü ştü ğü için de eskim iş sa yılab ilir.
Bu tü r eskim eye, fiz ik eskim eye karşıt olarak, ek on om ik
eskim e den ir. Ö rneğin , tepk ili u ça k lar çıkınca, y ep y en i p e r­
van eli u ça k lar ek on om ik olarak eskiyiverm işler v e k u lla ­
nılm az olm uşlardır. A y n ı du rum , renk li telev izyon la r çık ın ­
ca siya h -b eyaz televizyon la rın başına gelm iştir. Bu n e d e n ­
le, sa b it serm ayenin am ortism anı hesap edilirken, fiz ik y ıp ­
ranm anın y a n ı sıra, ekonom ik yıpranm a d a g ö z ön ü n d e tu ­
tulm alıdır.

S oru 14: S e rm a ye n in org a n ik bileşim i n e d em ek tir ve ba


b ileşim n iç in sürekli o larak artm a e ğ ilim in d e d ir?

Bir işletm eye yatırılm ış ola n serm ayenin değişm eyen


serm aye (C ) v e değ işen serm aye (V ) olm ak ü zere iki b ö ­
lü m den olu ştuğunu b iliyoruz, işte serm ayenin bu yapısını

28
ila d e etm ek ü z e r e d e ğ işm e y e n s erm a y en in değ işen serm a­
y e y e ora n la n m a sın a s erm a y en in o r g a n ik b ileşim i diyoruz:
C / V = S erm a y en in o rg a n ik bileşim i.
S e rm a y e n in o r g a n ik b ileşim i, b ir de. değ işm ey en serm aye,
s a d e c e d e ğ işe n serm a y ey e d e ğ il d e tü m serm ayeye ora n la ­
n a ra k d a ifa d e e d ile b ilir
C / C + V = S erm a y en in o rg a n ik bileşim i.
B u ik i o ra n fa r k lı d eğ erlerd e olm a k la b era b er, a yn ı b ir o la ­
y ı ifa d e ettik lerin d en , d a im a a y n ı y ö n d e h a rek et ederler;
-b iri a rta rsa d iğ e r i d e a rta r, b ir i a z a lır sa diğ eri d e azalır.
S e rm a y e n in o rg a n ik b ileşim i sü rek li artm a eğilim inde­
d ir. G e rç e k y a ş a m d a fiile n g özle m le d iğ im iz b u olg u n u n n e ­
d e n i k ıs a c a şu d u r: B ild iğ im iz g ib i kapitalistlerin üretim
y a p m a d a k i a m a ç la n sü rek li o la ra k d a h a fa zla a rtı-değer
(g en iş a n la m d a k â r) e ld e etm ektir. G en e b ildiğim iz gibi,
a rtı-d e ğ e ri a rtırm a n ın y o lu işg ü cü n ü n v e h m in i artırm ak­
tır, İşg ü cü n ü n v e rim i de iş çilerin d a h a ileri tek nolojiler iç e ­
re n m a k in e v e tesislerde v e d a h a ç o k en erji kullanarak ç a ­
lıştırılm a la rı y o lu ile artırılır. İşte b u n ed en le, kapitalist g i­
rişim cile r serm a y e le ri a rttık ça b u n u n g ittik çe a rtan b ir b ö ­
lü m ü n ü s a b it se rm a y e tesislerin e ya tırırla r. B öylece ülk e­
d e se r m a y e n in o ıg a n ik b ileşim i sü r e k li olarak artış g öste­
rir. B u n a a y a k u y d u r a m a y a n g ir işim cile r piyasadan çe k il­
m e k zo ru n d a k a la ca k la r ın d a n . a y a k u yd u rab ilen ler b u n la ­
r ın d a y erlerin i a la ra k işletm elerin in ölçek lerin i d e b ü y ü t­
m ü ş o lu rla r. D em ek o lu y o r k i. serm a y en in org a n ik b ileşi­
m in in a rtm a sın ın d iğ e r b ir g ö rü n ü m ü , işletm e ölçeklerinin
b ü yü m esid ir.
S e rm a y e n in o rg a n ik b ileşim in in a rtm a eğilim i, ka pita ­
lizm in d iğ e r ön e m li b ir eğ ilim in in d e tem elini oluşturur.
B u eğ ilim k â r orn n tn m d ü şm e eğilim idir. B iliyoruz ki, a r ­
lı-d eğ eri v e d o la y ısıy la k â n . serm a y en in işgü cü n e öden en
b ölü m ü (d eğ işen serm a y e b ö lü m ü ) y aratır. O ysa gelişm e
s ü r e ci b o y u n c a b u b ö lü m ü n n isp i ö n em i sürekli azalır. A m a
b itiyoru z k i. b u a za lm a y a ra ğ m en , iş g ü cü n ü n verim i arttığı
için , a rtı-d e ğ e r a rtm a y a d e v a m eder. A rtı-d eğerdek i b u a r ­
tış toplam serm ayedek i artıştan fa zla ise sorun yoktur, kâr
oranı d a a rtıy or dem ek tir. Ne v ar ki, bu du ru m u n h ep b ö y ­
le dev a m e d eceğ in in b ir g arantisi yoktur. Bir a n g eleb ilir
ki. artık sabit serm aye tesislerindeki artış işgü cü v erim ind e
(a rfı-d eğ erd e) a yn ı o ra n d a b ir artış sa ğla ya m a ya b ilir. İşte
bu a n d a n itib aren k â r ora n ı dü şm eye başlar.

S oru 15: D eğer np dlr v e b ir m a lın d eğerin i n e belirler?

D eğer, in san ların b ir m a la atfettikleri önem dir. İnsan­


la r b ir m ala, y a on u doğ ru d a n kulla na bilecekleri için, ya
da başka b ir m alla değiştirebilecekleri iç in önem v erirlrr.
B undan a nlaşılacağı üzere, b ir m alın, biri kullanım d eğ eri.
diğ eri değ işim (m ü b a d e le) d eğ e ri olm ak üzere iki ayrı d e ­
ğeri vardır. K ullanım değeri, m a lın insan gereksinim lerini
gid erm e niteliğ in i g österir, b u radan kaynaklanır. D eğişim
değ eri ise. b ir m alın başka m a llarla olan değişim oranını
gösterir. B ir m alın değişim değ eri olabilm esi iç in m utlaka
b ir k u llanım değerin e sa h ip olm a sı g ereklidir. A m a değişim
değeri, m a lın k ullanım değ erin d en bağım stz soy u t b ir k a v ­
ram dır. B ir m alın değ erin d en söz edild iği zam an sadece
değişim d eğ eri anla şılm a lıdır
M a lla r b irb irleriy le değiştirildiklerin e göre, a ra la rın da
b ir ora n ın , yan i h e r biri için b ir değişim değ erin in olu şm uş
olm ast gerek lid ir. Ç ünk ü v erilen b ir birim m al ka rşılığ ın d a
başka b ir m a lda n k a ç b irim a lın acağ ı bilin em iyorsa d e ğ i­
şim y ap ılam a y acağ ı açık tır. A c a b a m alların bu değ işim d e ­
ğerleri n ey e g ö re b elirlen ir? Y an ıtla m ay a ça lışa ca ğ ım ız s o ­
ru budur.
A çık tır ki, b ir m a lın değişim değerini on u n k ullanım
değ erin e bak arak çık a ra m a y ız. Ç ünk ü k ullanım değ erleri
bak ım ın d a n m a llar a ra sın d a sadece n iteliksel fa rk la r v a r­
dır. Böyle olu n ca , m a lla n k ullanım değ erleri (fa y d a la rı)
bak ım ınd an m ukayese etm ek v e örneğin.' k alem in m a k as­
tan d a h a fa y d a lı o ld u ğ u n u , h ele şu k a d a r m ik tar da h a fa y ­
da lı o ld u ğ u n u söy le m e k ola n a k sızd ır. B u rad a elm alarla ar­
m utla rın top la n a m a m a sı g ib i b ir d u ru m vardır.
B ö y lo o lu n ca , d eğ işim d eğ erin in k a y n a ğ ın ı, ölçülebilen
v e b ü tü n m a lla r d a orta k o la r a k b u lu n a n b ir öğ ed e aram ak
g e rek m ek ted ir. B u ö ğ e em ek tir. G erçek ten , d a h a ön ce de
g ö rm ü ş o ld u ğ u m u z g ib i, m a lla r d oğ a d a n , ü retim araçları­
n ın d a y a r d ım ıy la , b ir e m ek h a rca n a ra k eld e edilirler. Üre­
tim a r a ç la n , d a h a ö n c e b ir e m ek h a rca n a ra k eld e edilm iş
O ldukları için , b u n la n n ü retim sü r e ci b o y u n c a tüketilen kıs­
m ını e m e ğ e in d irg em ek v e b ö y le c e m a lların sa d ece emek
ta ra fın d a n ü retild ik lerin i söy lem ek ola n a k lıd ır. İşte, b ir m a­
lın ü retim i iç in h a rca n m ış ola n v e o n d a m addeleşm lş ola­
ra k d ü şü n e b ile ce ğ im iz em ek m ik tarı o m a lın değişim değe­
rin i b elirler. B u n a g ö re m a llar, üretilm eleri için harcanm ış
ola n e m ek m ik ta rla rın a g ö re b irb irleriy le değiştirilirler. Ö r­
n eğ in b ir k a le m üretim i iç in 2 saatlik v e b ir silgi üretim i
için 1 sa a tlik e m ek h a rca n m ışsa , l k a lem 2 silg i ile değişti­
rile b ilir d e m e k tir.
D e m e k o lu y o r k i. m a lla rın d e ğ e r le rin i » k İ b u nunla yal­
n ız d e ğ iş im d e ğ e r in i, d a h a d oğ ru su b u n u n d a y an d ığ ı esaai
k a ste d iy o ru z— ü retim leri iç in h a rca n m ış ola n toplam İnsan
em eğ i m ik ta r ı b elirler. Bu m ik ta r d a , saat, g ü n . h a fta gibi
b ir z a m a n b irim i Ue ölçü lü r.

M a l ü re tim in d e h a rca n a n in san e m e ğ in i in celediğim iz


z a m a n b u n u n ik i y a n ı o ld u ğ u n u g ö rü r ü z. E m eğin b irin ci ya­
nı. b e lli b ir k u lla n ım d eğ eri ü retm ey e elverişli ola n som ut
b içim id ir. F ırın cı em eğ i, a y a k k a b ıc ı em eğ i, m a d en ci em eği
v e b ö y le g ib i. E m ek b u y a n ı ile ek m ek , a yakkabı, maden
ce v h e r i g ib i k u lla n ım d e ğ e r le ri y a ratır. E m eğin d iğ e r ya­
nı. o n u n k a fa v e k o l g ü cü n d e n ib a re t o la n s o y u t biçim idir.
Em ek b u y a n ıy la d e ğ e r — y a n i d e ğ işim d e ğ e r i— yaratır. S o­
yu t em ek , h e rfıa n g i b ir e n e rji a k ım ı g ib i, niceliksel olarak
ölçü leb ilir.. O ysa, s o m u t y a n ıy la em e ğ in niceliksel olarak
ölçü lm esi s ö z k o n u s u olam az.

31
E m eğin bu som u t v e soy u t b içim lerin e k oşu t olarak,
m a lların ku lla n ım değ erleri arasınd a a n ca k niteliksel, d e ­
ğ işim değ erleri a ra sın d a d a a n ca k n iceliksel fa rk lılık la r ola ­
bilir. Y a n i örn eğ in , ku lla n ım değ erleri ola ra k k a lem v e ça y
kaşığı fa rk lı işlere y aray a n iki a y n m aldır. O ysa, b u a yn ı
ik i m al, değ işim değ erleri ola ra k, a ra la rın da sa d ece b ü y ü k ­
lük (n icelik ) fa rk ı b u lu n a n iki em ek y ığ ım o la ra k g örü n ü r.
Bu kon u y u b ir fa ntezi y a p a ra k b elki da h a kolay a n la ta b i­
liriz: E ğ er m a lların sa d ece değ işim d eğ erlerin i gösteren b ir
g ö zlü k olsayd ı, bu g özlü ğ ü taktığım ızda, etra fım ızd a insan
em eğiyle y ap ılm ış b ü tü n eşya, som u t b içim lerini ka y b ed er­
ler ve h er biri gözü m ü ze, içerd ik leri em ek m ik tarla rın a g ö ­
re. sadece b üyük lük leri fa rk lı — y a d a b azıla rı eşit— em ek
y ığın la rı olarak g örü n ü rlerd i. Ö rneğin , a ra b a la r k oca m a n
yığ m la r, b isikletler ise aynı türden k ü çü cü k y ığ ın la r ola­
ra k g örü n ü rlerd i. N e k a d a r dik k a t etsek b ü yü k yığ ın la rın
araba, kü çü k y ığ ın la rın b isiklet old uklarını a nlayam azdık.
P encereden dışa rı bak tığım ız zam an, sok aktaki a rabalar,
otobüsler, b in a la r d a b içim lerin i k a y bed erler, sa d ece çeşitli
büyüklükte em ek y ığ ın la rı o la ra k görü n ü rlerdi. Y a ln ız, d a ğ ­
lar. a ğa çlar, n ehirler, y ab a n i h a y v a n la r ve in san la r o g ö z ­
lü kle bak ıld ığı za m an d a ken d i som u t b içim lerini k oru rla r­
dı. Ç ünkü b u n la r ertıek ürü n leri olm adıkları için, b ir değ er
(d eğişim d eğ eri) d e taşım azlar.
Ö zetley ecek olu rsa k diy ebiliriz kı. ek on om ik bak ım da n
ön em li ola n , m a lla rın ku lla n ım değ erleri d eğ il değ işim d e ­
ğ erlerid ir. A n c a k ne v a r ki, b ir m a lın değ işim d eğ eri o la ­
bilm esi için m utlaka b ir ku lla n ım değ erin e sa hip olm a sı g e ­
reklidir. B ir m a lın değişim d e ğ e r i — k i değ er d en in ce sa d e­
ce bunu an la m ak g erek ir— İçerd iği em ek m iktarı ile b e lir­
lenir. Bu em ek m ik tarı d a ik i b ölü m d en oluşur. B irin ci b ö ­
lüm üretim a ra çla n n d a ö n ced en d ep o edilm iş ola n v e ü re­
tim sü recin d e o m a la g eçen em ek m ik tarınd an olu şu r. Buna
ca n sız em e k d iy oru z. D iğ e r b ölü m de, m alın ü retim in d e ç a ­
lışan işçilerin h a rca d ık la rı em ektir. B una d a ca n lı e m e k d i­
yoruz.

32
Y u k ard a n b eri a çık la m ay a ça lıştığım ız v e değ eri em eğe
d a y a n d ıra n b u g örü şe E m eh -D eğ er T eorisi, y a d a D eğ erin
E m ek T eorisi den ir. Bu g örü şe k a rş ıt o la ra k d eğ eri fa y d a
ile a çık la y a n d iğ e r b ir g örü ş ö n e sürülm üştür. Bu g örü şe
D eğ er in F ayda Teortsi, y a d a S ü b jek tif D e ğ e r T eorisi denir.
Bu teoriy e göre, m a llar b ir kere üretild ik ten son ra artık
değerleri, pa za rd a a lıcıla rın sü b jek tif beğenilerine, y a d a
a y n ı şey d em ek olan, m a rjin a l fa y d a la rın a g ö re belirlen ir­
ler. B öy le olu n ca , b ir m a lın değeri, istem i v e su n u m u ta ­
ra fın d a n b elirlen en piy asa fiy a tı n e ise odur. O ysa, em ek-
d e ğ e r teorisin de değerle fiy a t a ra sın d a b öyle b ir ayniyet
yoktur.

E m ek-değer teorisi sadece sü rek li ola ra k v e herk es ta­


ra fın d a n yen id en ü retilebilen m a lla r iç in geçerlld ir. Böyle
olm a y a n m a lla r için g eçerli değild ir, ö r n e ğ in , antika eşy a ­
lar. eski pu lla r, ölm üş sa n a tk â rla n n (ressam lar, heykel-
traşlar g ib i) y ap ıtları b öyledir. B u n la n n m ik tarları artık
artırılam az. A y rıca , y aşay a n fa k a t ola ğ an ü stü yeten eğe sa­
h ip sanatkâr, b ilim adam ı, d ok tor, o p e r a tö r g ib i k im selerin
y a p ıt v e h izm etleri d e a y n ı n itelik tedir. B u n la n n m ik tar­
la rı da. başk ala rı ta ra fın d an ü retilem ey ecek leri için , a rtı­
rıla m a zla r. A ç ık tır ki, b u t ü r m al v e h izm etlerin değ erleri
içerd ik leri e m ek m ik tarla rın a g ö r e belirlen em ezler; b u n la ­
rın d eğ erlerin i a lıcılar, sü b je k tif d e ğ e r y a r g ıla rın a göre,
yan i bu m a lla rd a n eld e ed ecek lerin i dü şü n d ü k leri fa y d a y a
g ö r e , belirlerler. Bu k o n u d a b azı d a h a b aşk a örn ek ler de
b ulunabilir.

B ütün b u n la r d oğ ru d u r. F ak at b u tü r m a l v e hizm etlerin


b ir toplu m u n toplam ü retim fa a liy etleri için d eki y eri ço k
küçüktür. T oplu m la rm y a şa m la rım sü rdü rm elerin i sa ğ la ­
y a n ü retim faa liyetleri ç o k b ü y ü k ö lçü d e, tek rar üretileb i­
len v e d o la y ısıy la em ek -d eğ er teorisin in g e çe rli o ld u ğ u m al­
la rla ilgilid ir.
Koru 16: ilm ek m ik ta rı n asıl iilçiilür ve top lu m sal olarak
c e r c k li e m e k n e d e m e k tir?

M a lla rın d eğ erlerin in üretim leri için h a rcanm ış olar.


soyut em ek m ik tarları ile b elirlen d iğ in i ve bu m iktarların
d a saat, g ü n , ha fta g ib i b ir za m an b irim i ile ölçüld üklerini
görm ü şlü k. A n c a k ne v a r ki, bu ölçm e işinin y ap ılabilm esi
için sö z konusu soy u t em ek m ik tarın ın türdeş (h om ojen ) o l­
m ası g ereklidir. O ysa, b iliy oru z ki, çeşitli em ekler arasında,
a) m a h aret (nitelik) v e b ) y oğ u n lu k (nicelik ) b a k ım la rın ­
d an fa rk la r v ardır. G erçekten, b asit b ir işçi ile k a lifiy e b ir
işçinin ve yava ş ça lışa n b ir işçi ile h ızlı çalışan b ir işçin in
aynı b ir zam an süresi için d e ha rca d ıkları em eklerinin eşit
d eğ erde old u k ların ı (eşit d eğ erler y arattıkla rını) söy lem ek
doğru olm az, D oğru olsa y d ı b u n d a n çeşitli m antıksızlıklar
orta ya çıka rd ı. Ö rn eğ in , b asit b ir o d u n cu n u n od u n kıra ra k
b ir g ü n d e yarattığı d eğ eri, u sta b ir m o b ily a cısın a y n ı süre
içind e b ir d o la p y ap arak y arattığı d eğ ere eşit sa y m a m ız g e ­
rek irdi. Y a d a tem bel b ir m o b ily a ustasının 10 g ü n d e y a p ­
tığı b ir m asayı, ça lışk an b ir ustantn 2 gü n de y ap tığı aynı
k alitede b ir m a sad an b eş k a t d a h a d eğ erli sa y m a m ız g e ­
rekirdi.
Bu sorun, d iğ e r bütün em ek çeşitlerin in sta n da rt olarak
a lın acak ortalam a b asit e m e ğ e in d irgenm eleri, y an i bu em ek
türünden ifad e ed ilm eleri y olu y la çözü lebilir. Basit orta la ­
m a em ek, o toplu m da özel b ir iş eğitim i görm em iş ortalam a
b ir insanın em eğidir. Ç eşitli nitelik ve yoğu nluktaki em ek-
lori orta la m a basit em eğ e dön üştürebilm ek için, bunların
hnr birine, on u n orta la m a basit em eğin k a ç katı değ erd e o l ­
du ğunu gösteren b ir katsayı uygulanır. Ö rneğin , m ühendis
em eğin in ka tsayısı 5, ustabaşının ki 4, kam yon şoförününk i
3 ise, m ühendisin 1 sa a tlik em eğini 5 saatlik, ustabaşının
1 saatlik em eğini 4 saatlik ve k a m y on şoförünün 1 saatlik
em eğini 3 saatlik b asit orta la m a em ek sa y a ca ğ ız dem ektir.
Burada önem li ola n bu k a tsayıların nasıl b u lu n a ca k la ­
rıdır. A çık tır ki. em ek y o ğ u n lu k la n arasındaki fa rk ı gid er-

34
m c k iç in k u lla n ıla ca k ka tsa yıla rın b ulunm a sı b ir sorun oluş­
tu rm a z . Ç ü n k ü b u r a d a e m ek ler a ra sın d a b ir nitelik farkı
y o k tu r. F ark, sa d ece ça lışm a h ızla rın d a k i değişik likten do*
f a n n ic e lik s e l b ir fa rk tır, ö r n e ğ in , aynı m aharette iki m o­
b ily a u s ta s ın d a n b ir in in a y n ı b ir işi. ç o k h ızlı çalışm ayı huy
e d in m iş o ld u ğ u İçin, l saa tte, d iğ e rin in tem bel old uğu ve
y a v a ş ç a lış m a y ı h u y ed in d iğ i için . 4 sa a tte y ap tığını varsa­
y a lım . E ğ e r o iş o ü lk ed e o rta la m a o la ra k 2 saatte yap ılıyor­
sa . b ir in c i u sta n ın e m e ğ in e u y g u la n a c a k katsayı 2. diğeri-
n in k in e u y g u la n a c a k ola n katsayı d a 0,3 'tir. G örüldüğü g i­
b i. n ite lik le r i a y n ı ola n çeşitli e m ek ler a ra sın d a k i yoğunluk
fa r k la r ın ı g id e rm e k , h iç b ir z o rlu ğ u olm a y a n , basit b ir iş­
le m d ir.
O y s a m a h a r e t (n ite lik ) fa rk la rın ı o rta d a n kaldırm ak,
y a n i k a lifiy e e m e ğ i b a s it e m e ğ e d ön ü ştü rm ek (indirgem ek)
a y n ı d e r e c e d e k o la y b ir iş d eğ ild ir. Ç ü n k ü k a lifiye emeği
b a s it e m e k t e n a y ıra n özellik , a y n ı işi d a h a ça b u k yapm a­
s ın d a d e ğ il, fa k a t b a s it e m e ğ in y a p a m a y a ca ğ ı türd en işleri
y a p a b iim e s in d e d ir . Ö rn eğ in , n e k a d a r ç o k b asit iş çi b ir ara­
y a g e lir le r s e g e ls in le r h iç b ir z a m a n b ir televizyon alıcısını
t a m ir e d e m e z , y a d a b ir k a m y o n u sü rem ezler. Y ani bura­
d a k i e m e k le r a ra s ın d a n itelik sel b ir fa rk vardır. Tıpkı, ne
k a d a r ç o k a r m u t a lırsa k aJalım. b u n la rın tek b ir elm anın
y a r in i tu ta m a m a sı g ib i. B ö y le olu n ca , ik i tü r em ek arasın­
d a . y o ğ u n lu k fa r k ın d a o ld u ğ u g ib i, y a p ıla n işlerden hare­
k e t e d e r e k b ir o r a n t ı k u rm a k o la n a ğ ı y ok tu r. Ç ünk ü yapı­
la n iş le r fa rk lıd ır . Bu d u ru m d a , k a lifiy e em ek gücünün
(k a lifiy e İ ş çin in ! y etiştirilm esi o la y ın d a n h a rek et etmek
z o r u n lu lu ğ u 'v a r d ır . G e rç e k te n , b a s it b ir işçi d ıın ıp du rur­
k en k a lifiy e İşçi h a lin e g elm e*; b ir eğitim v e locrfıb c dön e­
m i g e ç ir m e s i g e re k lid ir . İşte k a lifiy e em e ğ i bnsit em ekten
d a h a d e ğ e r li y a p a n $ey, iş çin in g ö rd ü ğ ü bu eğitim ve bu
e ğ itim iç in h a rca n m ış o la n em e ğ in (y a p ıla n m asrafların)
o n u n m a h a r e t in d e m a d d eleşm iş olm a sıd ır. B undan ötürü,
k a lifiy e b i r iş ç i ç a lış ırk e n y a ln ız k e n d i ö z basit em eğin i d e ­
ğ il. fa k a t a y n c a m a h a retin d e m a d d ele rm iş olan bu ek em e­

15
ğ i d e h a rcar. Bunun için o. diy elim 1 sa a t ça lıştığı za m an
1 saatlikten d a h a ç o k em ek h a rca m ış olu r. Ö rneğin , b ir k im ­
seye 10 yıllık eğ itim süresi için d e eğitim m a sra fı olarak
45.000 iş saati m ik tarın d a b a sit em ek h a rcanm ış old u ğ u n u
varsayalım . B unun içine o kişinin 10 yıllık kendi b a sit em e­
ğ i d e dahildir. Bu kim se eğitim in i b itirdikten son ra 35 yıl,
yan i yak laşık 90.000 sa a t ça lışa ca k olu rsa, h er 1 saatini 1,5
saat saym ak g erekecektir. Ç ünk ü eğitim i sıra sm ca h a rca n ­
m ış olan 45.000 saatlik em eği de eğitim inden son rak i ça lış­
m a la rı sırasında h a rca y a ca k tır. B öylece bu kim se, ça lıştığı
90.000 saatlik sü re içind e, eğitim i için ev velce ha rca n m ış
ola n 45.000 sa a tlik em ekle birlikte, 135.000 saatlik b a s it em ek
harcam ış ola ca k tır. B öylece, bu kişin in 1 saatlik k a lifi­
y e em eğin i 1.5 saatlik b asit em ek saym am ız g erek ecek tir
(135 000/90.000 = 1.5). D iğ er b ir deyişle, bu k a lifiye işçin in
em eğin e u y g u la n a ca k katsayı 1,5'tir.
D em ek o lu y or ki, çeşitli nitelikteki insan em eklerini, ba­
sit insan em eğ in in çeşitli k a tsayıları ola ra k ifad e etm ek ve
dola yısıyla b u n la n ö lç ü le b ilir türdeş b ir em ek kitlesine d ö ­
n üştürm ek olanaklıdır. B urada ön em li ola n b u ola n a ğın
varlığıdır, yoksa k a tsayıların fiilen h esaplanm ası değild ir.
E ğer bu ola n a k olm asaydı, b ir m alın üretim i için h a rca n a n
çeşitli nitelikteki em ek kitlesini ö lçm ek ve b ö y le ce değeri
em ek cinsinden- ifad e etm ek söz k on u su olam azdı. Y a n i d e ­
ğ eri em eğ e d a y an d ıran k u ram (teori) bu ola n a ğ a d a y a n ­
m akta, bu ola n a k sa yesin d e b ir g erçek lik v e g eçerlilik k a ­
zanm aktadır.
Çrşitli nitelikteki em eklerin, yukarıda g örd ü ğ ü m ü z g i­
bi. ara la rın da sa d ece n iceliksel fa rk la r b ulunan tü rd eş b a ­
sit em eğe in dirgen ebilm esi dem ok ra tik b ir a n la m d a taşır.
Ç ünkü b öylece. çeşitli m esleklerden in san lar (b a sit işçiler,
usta işçiler, m ühendisler, y ön eticiler, avukatlar, d ok torla r
v e böyle) a rasınd aki fa rk la rın d a niteliksel y a n i g id erile­
m ez cinsten olm a dığı, tersine eğ itim yolu İle b u fark la rın
ortadan k a ld ırılab ileceğ i d e orta y a k onulm uş olm aktadır.
Bir m alın üretim i iç in h a rca n a n çeşitli n itelik v e y o-
g u n lu k tak i em ek kitlesinin, y u k a rd a k i b içim d e b asit em eğe
in d irg en d ik ten son ra hesa pla nan m ik tarına, o m alın üreti­
m i için toplum sal ola ra k g ere k li em e k den ir. M alların d e­
ğerleri, içerd ik leri toplum sal ola ra k g erek li em ek m iktarla­
rın a g ö re b elirlen ir. T oplu m sa l o la ra k g erek li em ek deyim i
uzu n old u ğ u n da n , ço k d e fa b u n u n y erin e kısa ca em ek söz­
cü ğ ü kullanılır. Bu n ed en le örn eğ in , «B ir m a lm değ erin i
üretim i için h a rca n a n em ek m ik ta n b elirler» tüm cesinde­
ki «em ek » sözcü ğ ü n d en toplum sal o la ra k gerek li em ek a n ­
laşılm alıdır.

Soru 17: Değer yasası ne demektir ve değerle fiyat arasında


nasıl bir İlişki vardır?

P a za r iç in (satm ak için ) m al üretim in in eg em en old uğu


ka p italist b ir toplum da, v a r ola n ü retim a ra çla rın d a m ad-
deleşm iş ola n camsız em ek m ik ta n ile tüm ça lışa n birey le­
rin ca n lı em eklerinin toplam ı, o top lu m u n toplum sal em ek
m ik ta n m , d iğ e r b ir d eyişle, toplam ü retim o la n a k la n n ı
(k ay n a k la rın ı) olu şturur. H erh an g i b ir m al, bu toplum sal
em ekten o m a lın üretim i için ha rca n m ış ola n m iktarı tem ­
sil eder. îşte, bütün m allar, ü retim leri için h a rcanm ış olan
em ek m ik ta rla n n a y a n i d eğ erlerin e g ö re birb irleriy le degiş-
tiriliyorlarsa, bu, ülkenin toplam em ek m iktarının, y a da
ayn ı şey d em ek ola n toplam ü retim ka yn ak la rın ın , çeşitli
m a lla r a ra sın d a en u y g u n (rasyon el, ak ılcı) bir b içim de
da ğ ılm ış o ld u ğ u n u gösterir. D iğ e r b ir deyişle, bu du rum da
üretilen m a lla rla g id erilecek g erek sin im ler a ra sın d a tam
b ir u y u m sağlanm ış olu r. Ç ok ön em li o la n bu kon u yu bira z
d a h a a çık la yalım .
K u llan ım değeri, değişim değ erin in tem el koşuludur.
K ullan ım d eğ eri olm a y an b ir m a lın — onu kim se alm ak is­
tem ey eceğ i için — d eğ işim d eğ eri d e olm a z. Zaten b öyle b ir
m al ü retilm ez de. D em ek o lu y o r ki, b ir m a lın değ işim d e ­

37
ğ eri, b ir yan ı ile o m a lın eld e edilm esi (üretilm esi) iç in ka t­
la n ıla n zahm eti (h a rca n a n em e ğ i), d iğ e r y anıyla d a aynı
m alın fa y da sın ı (k ullanım değ erin i) yansıtm aktadır. Böyle
olu n ca a çık tır ki. zahm eti fa y d a sın a değ m ey ecek b ir mal
üretilm ez. Y a n i ü retilen tüm m a lla n n fa y da la rın ın za h m et­
lerin e d e ğ iy o r olm a ları g ereklidir.
Bir m alın üretilm esi için katla n ıla n zahm etle tüketi­
m in d en eld e e d ilecek fa y d a n ın eşitlenm esi koşulu, pa za r
iç in d eğ il de herk esin k end isi v e ailesi için ü retim yaptığı
kapitalizm ön cesi toplu m la rd a ken d iliğ in den gerçek leşird i.
Ç ünkü, ü retim in za h m etin i d e b u n d a n eld e edilecek fa y d a
y ı d a aynı kim se d u yd u ğu n da n , bu iki du yg u y u kafasının
için d e da im a d en kleştirebilirdi. G erçekten, böyle b ir in sa ­
nın b ir m alı gereksin im in d en fazla, y a da, ola n a ğ ı old uğu
halde, gereksin im in d en a z üretm esi düşünülem ez. P azar
için ü retim yap ılan b ir toplum da bu a yn ı koşul, m a lla r d e ­
ğerlerin e eşit m a llarla değiştirildikleri za m an g erçek leşm iş
olu r. G erçekten, e ğ e r b en 2 sa a t h a rca y arak eld e ettiğim b ir
A m alım başka b irin in g en e 2 saat h a rca y arak eld e etm iş
o ld u ğ u b ir B m alı ile değiştiriyorsam , bu, benim de B m a ­
lını 2 sa a t h a rca y a ra k eld e ettiğim anlam ına gelir. A çık tır
ki. ben. e ğ e r B m alını iki saatlik za h m ete değ er g örm esey ­
dim bu değişim i yap m azd ım . Y a da, d iğ e r b ir deyişle, eğ er
B m alını d a b en k en d im üretseydim o n a em eğim in 2 sa a t­
lik b ölüm ünü h a rca m a ya razı olurdum .
E ğer ytıkardaki örnek te 1 b irim B m alı ala bilm ek için
A m alından 2 b irim verm em gerekseyd i, bu, b en im em eğ i­
mi yanlı? h a rca d ığ ım an la m ın a gelird i. Çünkü bu takdirde.
2 snntta üretilebilen b ir m alı 4 saatlik b ir em ek karşılığı e l­
de etm ek g ib i b ir akılsızlık y ap m ış olurdum . B öyle b îr a k ıl­
sızlığı b ir d efa yapsam b ile artık b ir d a h a yapm am .
D em ek o lu y o r ki, d eğ erin em eğe dayand ırılm ası v e m a l­
ların değerlerine g ö r e değ iştirilm eleri toplum sal em eğ in top­
lum sal g ereksinim lere en u y g u n b ir biçim de ha rca n d ığ ın ı,
d iğ er b ir d eyişle, üretilen m a lla n n gerek sin im d u y u la n
m allara tam den k d ü ştü ğ ü n ü gösterir. Bu nedenle, m alla-

38
n n p iy a s a d a d e ğ e r le rin e g ö r e d eğ iştirilm eleri son derece
ö n e m lid ir. Ç ü n k ü a n ca k b u y o lla top lu m u n ü retim olanak­
la rın ın e n a k ılcı b içim d e kulla n ılm a sı sa ğla n ab ilir. İşte b u ­
n a d e ğ e r ya s a s ı d en ir.
B ilin d iğ i g ib i, m a lla r g e rçe k y a ş a m d a p a ra aracılığı ile
d e ğ iştir ilir le r, tşte b ir m a lın p iya sa d a o lu şa n değ işim değe­
rin in p a r a ile ifa d e e d ile n b içim in e fiy a t d en ir. M a lla n n fi­
y a tta n . p iy a s a k o ş u lla n sü rek li d eğ iştik leri için , h e r zam an
d e ğ e r le r in e e ş it olm a zlar. B u n d a n ö tü rü , b ir m a lın piyasada
o lu ş a n fiy a tı d e ğ e r in d e n fa r k lı (a ltın d a y a d a üstünde) ola­
b ilir v e b u d e ğ e r in e tra fın d a b ir d a lg a la n m a gösterir. Y a l­
n ız n e v a r ki, s erb es t p iy a s a koşu lların d a, bu dalgalanm a­
d a sü rek li kü çü lm ek , y an i fiy a tın sü rek li o la ra k değ ere yak­
la şm a k e ğ ilim i v ardır. E ğ er b ö y le o lm a z da, örn eğ in tekel­
c ilik n e d e n iy le , sö z k on u su fa rk d ev a m lı b ir nitelik kaza­
n ırsa , y u k a r d a g ö rd ü ğ ü m ü z n e d en lerd en ötürü, toplum un
ü retim ola n a k la rı en ak ılcı b ir b içim d e kullanılm am ış olur.

S o r u 1 8: B ir m a lın d e ğ e r in i o l m t o n ı ı ttc 6| e n e le rd lr f

B ir m a lın d eğ erin in o m a lın ü retim i iç in toplum sat ola ­


r a k g e r e k li e m ek m ik ta rın a e şit o ld u ğ u n u görm üştük. M a­
lın d e ğ e r in i b elirley en b u em ek m ik ta n n ın c tm b e m e k v e
c a n sız e m e k o lm a k ü zere İk iy e a y n ld ığ ın ı d a biliyoruz.
C a n sız e m e k , m a lın ü retim in d e k u lla n ılıp tüketilen üretim
a ra çla r ın d a d e p o ed ilm iş o la n em ek tir; b u n a değişm eyen
s e r m a y e t c î d e diy oru z.
C a n lı em ek de. g e r e k li e m e k v e e k e m e k olm a k üzere
İk iy e a yr ılır . G e re k il em ek, iş g ü cü n ü n d e ğ e r in i yan i İşçinin
ü cr e tin i çık a rm a k İçin h a rca d ığ ı e m ek m ik ta n n ı I v l. ek
e m e k ise a rb -d e g e ri, y a n i İşçinin pa tron u için harcadığı
e m e k m ik t a n n ı (s ) g österir. S erm a y en in işgü cü satın al­
m ak iç in y a n i iş çile r e ü c r e t o la r a k öd en en kısm ın a değişen
.serm aye d e n d iğ in i h a tırla ya lım . D eğ işen serm ay e (v l v e

39
değişm eyen serm aye (c ) toplam ı, y a n i kapitalistin b ir m a ­
lın üretim i iç in ha rca m ış old u ğ u serm aye m iktarı o m a lın
ü retim m a liyetin i olu şturur.
D em ek o lu y o r ki, b ir m a lın d eğ eri, on u n üretilm esi için
h a rca n m ış ola n d eğ işm ey en serm ay e (c>, değişen serm aye
(v) v e a rtı-d eğ er (3) olm a k ü zere ü ç öğ ed en oluşur:
c + v + s = M a lın değeri
Bu form ü ld e değişm eyen serm ay en in (c ) üretim de k u l­
lanılm ış ola n h a m v e ara. m alların tüm değ erleri ile m a k i­
n e ve d iğ e r sa b it tesislerin (sab it serm ayenin ) tüm d e ğ e r i­
n i değil, fa k a t sa d ece o m a lın üretim i süresinde esk iyen v e
nştnan kısm ın ın değ erin i, y a n i a m ortism anları içerd iğ in e
d ikkat edilm elidir.

Soru 19: B ir m a lın jiretlm (su n u m ) fiy a tı ne d e m e k tir ?

A rtı-d eğeri y a n i gen iş a n la m da k â n serm ayenin y aln ız


değ işen b ölü m ü n ü n yarattığın ı biliy oru z. B una g öre, a yn ı
b ü yük lük teki iki serm ay ed en değişen serm aye b ölü m ü (iş­
gü cü n e öden en b ölü m ü ) d a h a b ü y ü k ola n ı d a h a ç o k k â r
ed ecek dem ektir. B öyle b ir d u ru m u k a pitalistler k a b u l et­
m ezler. Ç ünk ü o n la r serm ay elerin i b öyle iki b ölü m ola ra k
değil b ir b ü tü n o la ra k d ü şü n ü rler v e a yn ı b ü yük lük teki
serm ayelerin a yn ı bü yü k lü k te k â r eld e etm elerini isterler.
Bu isteğin g erçek leşm e y olu ka pitalistler arası rek abettir.
D em ek o lu y o r ki, ka pitalist b ir top lu m d a k â r o r a n la n e ş it'
tir, y a d a d a h a d oğ ru su , bu y ön d e b ir eğilim v a rd ır. Bu
du rum da, b ir m a lın değ erin i hesa pla rken a rtı-değer y erin e
bütün serm ay eler için gerekti ola n orta la m a k â n (p ) k u l­
la n m a m ız g e rek eceğ i açıktır:
c + v + p = M a lın ü retim fiyatı
Ü retim m a liyetine orta la m a k â rı ekleyerek b u ld u ğ u m u z
bu değ ere m a iın ü re tim fiy a tı den ir. M a lla r p iy a sa d a ü re­
tim fiy a tla n n a g öre b irb irleriy le değiştirilirler. Y a n i üretim

40
fiy a tı m a lla n n g e rçe k d eğ erlerin in y erin i alm ıştır. Üretimi
fiy a tın a m a lın su n u m fiy a tı d a d en ir. Ç ü n k ü ü reticiler b u
fiy a tı b u lm a d ık ça sunu m yap m azlar. D iğ e r b ir deyişle, k a ­
pitalistler b ir işe yatırm ış o ld u k la n serm ay elerin in norm al
kâ rın ı d a b ir m a liyet öğ esi o la ra k g ö rü r le r ve satış fiy a tı
bunu k a rşılay am a y acak sa ü retim (su n u m ) yapm azlar.
M a lın d e ğ e r i y erine ü retim fiy a tın ın konm ası, d e ğ e r y a ­
sasının işlem ed iğ i a n la m ın a gelm ez. Ç ü n k ü b ir m alın ü re­
tim fiy a t ı o n u n değ işim d eğ erin in sa d ece b aşk a b ir g ö r ü ­
nü m ü d ü r. B und an ötü rü m a lla n n ü retim fiy a tla n n a g ö r e
değiştirilm eleri a yn ı toplum sal işlev i g örü r. Ç ünkü, m alla-
n n g e rçe k değ erlerin in (d eğişim değ erlerin in ) toplam ı ü re­
tim fiy a tla n n m toplam ına v e a rtı-d eğ erlerin toplam ı d a
k& rlann top lam ın a eşittir. B ütün fa rk , b azı m a lla n n değ er­
lerin d en u cu za , b a zıla n n ın d a değ erlerin d en p a h a lıya sa­
tılm ış o lm a la n n d a n ibarettir.
D em ek o lu y o r ki. u y g u la m ad a m a lla n n değişim d e ğ e r­
lerini ü retim fiy a tla n n a eşitm iş g ib i dü şü n m ek zoru n lu lu ­
ğ u v ardır. Bu nedenle. S oru 17'de d e ğ e r yasası v e değerle
piy asa fiy a tı a rasınd aki ilişk iler h a k k ın d a yazd ık la n m ız,
değ er y erin e ü retim fiy a tı k on u la ra k a yn en okunabilir, y a ­
n i g eçerliliğ in d e n h iç b ir şey kaybetm ez.

Soru 20: A r tı-d e ğ e r n e d e m e k tir ?

İnsanlar, y aşam larını sü rd ü rm eye y etecek tüketim m ik-


ta n n d a n d a h a fa z la ü retim y ap ab ilirler. Bu, em ek gü cü n ü n
d oğ a l b ir özelliğidir. İşte bu fa z la ü retim e a rtı-ürün v e b u ­
nu n değ erin e d e a rtı-değ er den ir. İn sanlığın tüm k ü ltü r v e
u y g a rlığ ı bu artı-değere da y an ır, on d a n kaynak lanır. Çünkü
a n ca k b u sayede, y a n i toplu m u n elin d e istenildiği g ib i k u l­
la n ılm a ya h a z ır b ir ürü n fa zla sın ın b u lu n m a sı sayesind e,
in sa n la n n b ir k ısm ın ın m a d d i ü retim y ap m ak ta n a za t ed i­
lip. bilim , kültür, sanat g ib i u y g a rlığ ı geliştirici a la n la rd a
ça h ştın lm a la n ola na klı olm uştur.

41
T arih b o y u n c a in san ların yarattıkları a rtı-değere (artı-
ü rü ne) kim lerin el k oy u p sa hip çık a ca ğ ı sürekli b ir savaşım
(m ü ca d ele) k onusu olm uştur. A ç ık tır ki. ça lışa n la rın y arat­
tık ları a rtı-değeri, nesnel b ir n edene dayanm adan, on ların
ellerin den a lm a k ola n a ksızdır. Böyle b ir şey d ü pedü z soy g u n
olu r ki, soy g u n u n d ev a m lı v e dü zenli b ir g elir k a y n a ğ ı ola ­
m a ya ca ğ ı orta da dır. A rtı-d eğere e l koya bilm ek için, b u n u
m u tla k a haklı g österecek b ir g erek çey e dayam ak zoru n lu ­
lu ğu v ardır. B urada söz k on u su ola n gerekçe, m antıksal b ir
a ld atm a ca değil, fa k a t toplum sal b ir gerçek liğin ifad esi ol­
m ak du rum unda d ır. Y a n i artı-değere a ncak toplu m u n da
yararın a ola n n edenlerle, b unun toplum sal dü zen in işley i­
şinin b ir pa rçası v e g ereğ i ola ra k el konabilir. Bu gerekçe,
üretim sü reci b oyu n ca, üretim e katılan b irey ler a rasınd aki
ilişkiler için d e olu şur. Bu ilişkilere ü re tim ilişkileri diyoruz.
Ü retim ilişkilerinin özü n ü v e tem elini ü retim ara çla rın ın
m ülkiyet biçim i olu şturur. Ü retim a ra çla rm ın m ü lk iy et b i­
çim i b ölüşü m ü n nasıl ola ca ğ ın ı, yani artı-değ ere kim lerin
v e nasıl el k o y a ca ğ ım b elirled iğ i gibi, üretim sü recin d e b i­
reylerin ka rşılıklı du ru m la rın ı v e toplum da y a p ıla c a k İş­
b ölü m ü n ü n d e sınırlarını belirler.
Ş im d i ka pitalist b ir işletm ede a rtı-değerin n a sıl yaratıl­
dığ ın ı g örelim : V a rsay alım ki. ü cretin değ eri 2 saatlik em ek­
tir v e işçiler b u ü cret ka rşılığ ın d a 8 saat ça lışabilm ek tedir­
ler. Bu d u ru m d a işçiler işgü n ü n ü n ilk 2 saatinde ü cretleri­
ni çık aracak, y a n i k en d iler; için çalışacaklar, g eri ka la n 6
saatte de sadece p a tron la rı için ça lışm ış ola ca klardır. îşte
bu 6 saat için d e işçilerin yaratm ış old u k ları d eğ ere a rtı-de-
ğ e r diy oru z. N asıl k i a ğa cın m eyvası, in eğin sütü b u n la rın
sa h ip lerin e a it olu rsa, a rtı-d eğ er d e on u yaratm ış o la n em ek
gü cü n e (em ek çiy e) d eğ il on u satın alm ış olan p a tro n a ait
olu r. Kapitalist, d iğ e r m a lla n old u ğ u gib i em ek g ü cü n ü de
ku llanım değ erin d en y a rarla n m ak için satın alır. Em ek g ü ­
cü n ü n k ullanım d eğ eri, işçin in çalıştırıla bileceği süre, y a ­
ni ond an sa ğ ılab ilecek em ek m ik tarıdır. O nun için , işçinin,
ha rca d ığ ı em ek v e bu em ekle ürettiği m a llar (d eğerler) üze-
•inde h iç b ir hakkı yoktur. Bunlar, tü m ü y le em ek gücü n ü
(işg ü cü n ü ) sa tm alm ış ola n işletm e sa h ib i kapitaliste ait­
tir.
Y u k ard a k i açık la m am ızda n a n la şıla ca ğı üzere, artı-de-
ğ eri em ek g ü cü n ü n kullanım d eğ eri ile değişim değ eri (ü c­
ret) ara sın d a k i fa rk ola ra k d a tanım layabiliriz.

S oru 21: E k on om ik söm liril n e d e m e k tir?

E kon om ik söm ürü, b ir k im sen in b aşk a k im selerin y a ­


rattık ları a rtı-değerlere b ir h a k ola ra k e l koym ası, onlara
sahip olm a sı dem ek tir. Bu tanım dan a n la şıla ca ğı üzere, eko­
n om ik söm ü rü yü , hırsızlık, d ola n d ırıcılık , yolsuzluk, eşkiya-
tık v e b en zeri ola y la rd an a yırm a k gerekir; çün kü, g e rçi bun­
la r d a başk ala rın ın yarattıkları değ erlere el k oy m a k tır ama,
b u n la r top lu m ta rafınd an haklı g ö rü lm e z v e su ç sayılırlar.
O ysa e k on om ik söm ürü, b ir b ü tü n o la ra k ele alın dıkta v ar­
o la n dü zen in a yrılm az b ir p a rça sı v e tek tek ele alındıkta
toplum un m eşru sa y d ığ ı b ir paylaşım kuralıdır.
S ın ıflı toplu m la rd a eg em en s ın ıfla r geçim lerin i, ça lı­
şa n sın ıfla rın sırtın da n b u ek on om ik söm ü rü sayesinde sağ­
larlar. S öm ürün ün, y a n i başk ala rın ın y a rattık tan artı-de-
ğ ere el k oy m a n ın g erek çesi ve m eka n izm a sı h e r toplum d ü ­
zen in de fark lıdır. K öleci top lu m d a söm ü rü n ü n gerekçesi,
köle sa h ib in in kölesi ü zerin d eki m ü lk iy et hakkıdır. Nasıl
ki, in eğin sütü y a d a ta vu ğ u n yu m u rta sı bunların sa h ib i­
ne aitse, kölen in çalışarak yarattığı d e ğ e r le r d e kölenin sa­
hibine ait olu r. K öle sahibi, b unun, kölesinin yaşam ası için
g erek li o la n kısm ını on a b ıraktıktan sonra, g eri kalan kıs­
m ına — k i bu, k ölenin yarattığı a rtı-d eğ erd ir— el k o y a r ve
o n u istediği g ib i kullanır. A y n ı şey, fe o d a l toplum düzenin-
d e fe o d a l b eyin, b ir ta ra ftan top rak d iğ e r ta raftan çalışan
k ö y lü le r (s erfler) ü zerind eki o n la n y a n -k ö le d u ru m u n a so­
kan, feod a l h a k la n n a d ayanır. F eodal b ey em ri attındakf

43
kim seleri, h a fta n ın b elli gü n lerin d e ken d i toprak larında
b ed a v a ça lıştıra ra k (a n g arya ) v e a y n c a on larda n çeşitli
v erg i ve h a rçla r ala ra k söm ürür.
K apitalist top lu m d a söm ü rü n ü n g erek çesin de önem li
sa y ılacak b ir değ işik lik olm uştur. Bu toplum d ü zen in d e a r ­
tık ne k ö le n e d e serf v ardır. Ç a lışa n la r d a artık h u k u k a çı­
sın da n ö z g ü r kim selerdir. B unları artık, eskiden old u ğ u g i­
bi, ü zerlerin d e b ir h a k id d ia ederek doğ ru d a n söm ürm ek
o la n a ğ ı kalm am ıştır: H atta b u n a ola n a k veren anlaşm alar,
serbestçe y ap ılm ış ols a la r bile, h u k u k en g eçerli sa y ılm a z­
lar. Bu toplum dü zen in d e ek on om ik söm ürü, ka pitalist s ı­
n ıfın ü retim a ra çla rı üzerin d ek i m ü lk iy et h a kkın a d a y a ­
n ır. K apitalist işletm eci, işyerin d e yen id en y aratılm ış olan
değ erlerin b ir b ölü m ü n ü işçilere ü cr e t olarak ö d e r v e g eri
k a la n bölüm e, yan i artı-değ ere de ü retim a ra çla rı ü zerin ­
dek i m ülk iyet h a k k ın ın (İşyerinin sa h ib i olm a hakkın ın )
karşılığı ola ra k el koyar.

S oru 22 : S ö m ü rü o r a n ı n c d em ek tir ve bu oran h a n gi


y o lla rla a rtırıla b ilir?

İşçilerin ne k a d a r söm ürülm ekte old ukları, yarattıkları


a rtı-değerin a ldıkları ü crete bölü n m esiyle ölçülü r. B una s ö ­
m ürü ora n ı d iy oru z, ö r n e ğ in , işçiler 8 saatlik işgü n ü n ü n ilk
2 saatinde ücretlerin i ç ık a rıy o r v e g eri kalan d saatte d e ar-
tı-değer yaratıyorla rsa, söm ürü ora n ı 6 /2 = 3'tür. İşçiler
send ik aları a ra cılığ ıy la yürü ttü k leri ekonom ik m ü cadeleleri
ile bu söm ürü ora n ım d ü şürm eyi, y a n i p a tronların sö m ü rü ­
sünü sınırla m ayı v e azaltm ay ı am açlarlar. A m a b u m ü ca ­
delelerin d e ne k a d a r b aşarılı olu rla rsa olsu n la r, söm ürü
ora n ın ı sıfıra in direm ez, yan i söm ü rü yü orta da n k a ld ıra ­
m azlar. Ç ünk ü ka pitalist dü zen k â ra dayanır, k â rsız işley e­
m ez v e yaşay a m a z. (A rtı-değ erin . fa iz v e ra n tı d a içeren
gen iş a n la m da k â r o ld u ğ u n u d a h a ö n ce görm üştük .)

44
İşçi sın ıfın ın söm ürü ora n ın ı a zaltm a ça b a la rın a karşı-
Jık, ka pitalist sın ıf d a tam tersine b u n u ola b ild iğ in ce a rtır-
j n a k ister v e b u n u n iç in çeşitli y o lla r arar. Bu y o lla r b aşlıca
beş tanedir.
1. Çalışm a sû resin in uzatılm ası: S öm ü rü ora n ın ı a r ­
tırm an ın a k la geleb ilecek ilk y olu , — ü creti a rtırm ad an—
.ça lışm a süresini uzatm ak tır. Ö rn eğ im izd ek i işgü n ü n ü 8 sa­
a tten 10 saate çıkarırsak, söm ü rü ora n ı d a 0 /2 = 3’ten
8 /2 s 4 'e çıkm ış olu r. A n c a k ne v a r ki. iş çi sın ıfın ın b u k o-
_nuda v erm iş o ld u ğ u k a ra rlı m ü ca d ele s o n u c u artık gü n lü k
ça lışm a sûresinin u zatılm ası fiile n ola n a ksızdır. H atta b u ­
n u n tam tersine, ça lışm a sü relerin in g id erek azaltılm ası söz
.konusudur.
2. P ozla m esai: F azla m esa i (g ü tilü k y asal sü reden
fa z la ça lışm a k ) söm ürü ora n m ı a rtırm an ın b aşk a b ir y o ­
lu du r. G erçi işveren fa zla m esa i iç in işçiye da h a yüksek
b ir sa a t ü creti ö d e r am a, b u g en e d e o n u n iç in y en i işçi a l­
m a y a g ö re d a h a k â rlıd ır. Ç ünk ü b ir kere, y en i işçiler için
•ödemesi g erek li sosya l sigorta p rim lerin d en , ç o c u k za m m ı
v e ü c r e tli iz in g ib i iş çi b a şın a h esa pla n an gid erlerd en kur*
tulur. A y rıca , y en i işçileri a y n ı v a r d iy a d a çalıştıracaksa,
y erd en , g e tir -g ö tü r m a sra fların d an v e o n a tahsis ed eceğ i
■alet v e m a k in elerd en ta sa rru f etm iş o lu r. F azla m esainin
işveren ler b ak ım ın d a n b elk i b u n la rd a n d a h a ön em li ola n
b ir a va n ta jı, p iy a sa k oşu lların a g ö r e ü retim in i — y en i iş çi­
le r a lm a d a n y a d a b azı işçileri çık a rm a d a n — k ola y ca a rtır­
m ak y a d a azaltm ak ola n a ğ ın a sa h ip olm a ktır. Bu olanak
işveren ler için pa h a b içilm ez b ir ava n ta jd ır. Bu n e d e n ­
lerle. işv eren ler fa z la m esa in in zoru n lu , iş çile r İse is teğ e
b ağlı olm a sı iç in m ü ca d ele ederler.
3. Ertıeğin y o ğ u n lu ğ u n u artırm a k : İşveren p a tronların
söm ü rü ora n ın ı artırm a y olla rın d a n b irisi de. ça lışm a tem ­
p osunu h ızla n d ıra ra k a y n ı za m an sû resi İçinde İşçiden d a ­
h a fa z la em ek sağanaktır. Bu a m a çla İşyerinde, a k a n şerit
g ib i çe ş itli tek n ik ler v e işçileri d a h a y o ğ u n (h ızlıl ça lışm a ­
y a ö zen d iren p rim sistem leri u y g u la n ır. B öy lece em eğ in yo*

45
ğ u nla ştınlm a sı, yani işçin in d a h a h ızlı çalıştırılm ası, tıpkı
ça lışm a süresinin uzatılm ası g ib i söm ürü ora n ın ı a rtın r.
Ö rn eğ in işçi şim di d a h a h ızlı çalıştığı için , ü cretin i esk iden
old u ğ u gib i 2 saatte d eğ il d e 1 saatte çıkarırsa, söm ü rü o r a ­
nı d a 3’ten 7'ye çık m ış olur.
H ızlı ça lışm a işçiyi beden en old u ğ u k adar ruh sal ola ­
ra k d a yıpratır. Bu n ed en le işçiler işverenlerin em ek y o ğ u n ­
lu ğu n u a rtırıcı işletm e v e ça lışm a y öntem lerine k a rşı çık a r­
la r v e çıkm alıdırlar.

4. E m eğin verim liliğin i artırm ak: Bilim v e tek n olojid e­


ki g elişm eler son u cu d a h a ileri m a kin e v e aletlerin ü retim ­
de kullanılm aları em eğ in v erim ini artırır. Em ek v erim i­
nin artm ası, işçinin a y n ı zam an süresi içind e ve a y n ı y o­
ğu n lu k ta ça lıştığı h a ld e d a h a fa zla üretim yap ab ilm esi d e­
m ektir. Em ek v erim i a rtınca, işçi ü cretin i şim di d a h a kısa
sürede çık a rır v e b öylece p a tron u için a rtı-değ er y arattığı
süre uzam ış yani söm ü rü ora n ı artm ış olur.
K uşkusuz, ü cretler d e verim ora n ın da arta rsa söm ü rü
ora n ın d a b ir d eğişik lik olm az. Fakat g erçek y aşam d a g ö rü ­
len, d a h a çok . verim artışının ü cretlere ya h iç y a d a eksik
olarak yansıtılm asıdır. Bu nedenle, gelişm iş ülk elerde sö­
m ürü oranı a zgelişm işlerd ekın e g ö re d a h a yüksektir. Bu ül­
kelerde ücretlerin y ü k sek olm a sın ın nedeni em ek v erim inin
yüksek olm asıdır.

5. Ü cretin düşürülm esi: Söm ürü oranını artırm an ın en


kestirm e y olu , a çık tır ki, ü cretleri düşürm ektir. Ü c re t dü şü ­
rü lü n ce işçin in kendisi için (ücretini çıkarm ak için ) ça lış­
tığı süre a zalıp a rtı-değ er yaratm ak için çalıştığı sü ro ç o ­
ğalm ış ola ca ğ ın d an , söm ürü oranı artm ış olu r. N o v a r ki.
gün ü m ü zde işçilerin pa ra sa l (n om in al) ü cretlerini d ü şü r­
mek hem en hem en olanaksızdır, işçiler ve işçi sendikaları
b öyle b ir harekete k arşı b ü yü k tepki gösterirler. Fakat e n f­
la syon yaratılarak, parasal ü cretle r değil a m a g e rçe k ü c-
ı etler (ü cretin sa tm alm a g ü cü ) p ek ala dü şürülebilir. N ite­
kim bu y ola sık sık b aş vu ru ld u ğ u n u g örü y oru z. Ü lkem izde

48
d e u zu n ca b ir sü redir b u y olla g e rçe k ücretlerin sürekli d ü ­
şü rülm ek te o ld u ğ u n a ta nık olu yoru z.
B u n ed en le işçilerin y aln ız pa ra sa l ü cretlerin in d eğ il
fa k a t g e rçe k ü cretlerin in dü şü rü lm esin e karşı d a uğraş v e r­
m eleri g erek ir. B unun y olu da, ö n c e en flasyon ist politikala­
ra k arşı çıkm ak, b u n da başarı sa ğ la n am a zsa ü cretlerde h a ­
r ek etli m erd iv en (4 ch e lle m o b ile ) sistem inin u y gulanm ası
için u ğ ra ş verm ektir. (H areketli m erd iv en sistem i, ü cretle­
rin e n fla sy on a koşut ola ra k a rtırılm asını g ü v en ce altına
a la n b ir u y g u la m a y öntem idir.)
III. B Ö L Ü M

MİLLÎ GELİR VE KALKINMANIN MEKANİZMASI

S oru 2 3: G e lir n e d e m e k tir ve m illi g e lir n a s ıl ta n ım la n ır?

B ir m a lın değ erin in c + v + s oim a k üzere ü ç a y n p a r­


ça da n olu ştu ğ u n u biliy oru z. B unlardan b irincisi ( c ) , m alın
ü retim i için ha rca n m ış olan ü retim ara çla rın ın değerini,
y ani ca n sız em ek m iktarını, d iğ er iki p a rça Cv + s ) , y an i
ü cret v e a rtı-d eğ er m a lın üretim i için ha rca n m ış o ia n canlı
em ek m iktarım g österirler. A ç ık tır ki. ön cek i dön em lerd e
üretilm iş ola n ü retim ara çla rının, yani b u n la rd a m addeleş-
m iş olan ca n sız em eğin, k ılık değiştirerek yeni ü retilen m al­
ların için d e tek rar k a rşım ıza çıkm a sı bizim zen g in liğ im ize
yeni bir d e ğ e r katm az. Ç ünk ü buna, başka b ir kılıkta d a o l­
sa, ev velce de sahip b u lu n u y ord u k . B öyle olu n ca , b ir m al
ürettiğim iz za m an yen i olarak y arattığım ız d eğ eri b u la b il­
mek için, m a lın top la m değ erin d en cansız em ek m iktarını
(c ) çıka rm a m ız gerekir. B öyle y a p ın ca geriye ca n lı em ek
m iktarı, yan i v + s kalır, (v + s )'y e . yani b ir ü retim fa a ­
liyeti son u n da yen i o la ra k yaratılan değere hatm a d eğ e r
de denir. K atm a d e ğ e r a yn ı za m an d a gelir dem ek tir. D e­
m ek o lu y o r ki. b elli b ir sü re için d e üretilm iş o la n m a llar­
d a m addeleşm iş ola n ca n lı em ek m iktarına, y a d a a yn ı şey
dem ek ola n yen i o la ra k yaratılm ış ola n değere, g e lir d iy o ­
ruz Buna g ö re gelir, ü cret v e a rtı-değerden o lu şu y or de­
m ektir. A rtı-d eğerin d e kâr. fa iz ve ra n t olm a k ü zere ü ç
nyrt g elir çeşid in i içerd iğ in i biliy oru z. Böylece gelirin , ü c ­

48
ret, kAr. fa iz ve rant olm ak üzere d ört a y n çeşid i v ar d e ­
m ektir. H erhangi b ir ödem e y a d a k a za n ç b u d ö r t g elir « r u ­
h u nd an birin e g irm iy orsa on a g elir d iyem eyiz, ö rn e ğ in ,
ö ğ ren cilerin bursları, p iy a n g od a n y a d a k u m a rd an ka za n ı­
la n p a ra la r g elir sayılm azlar.
G elir, b ir ak ım old u ğ u için, ta n ım ın ın b ir zam an sû re­
sine g öre yapılm ası gerekir. H aftalık, a yltk y a d a yıllık Be­
lir g ib i. B u n a karşılık serm aye v e serve t ka vra m la rı b ir akı­
m ı d eğ il b ir stoku İfade ettik leri için , b îr za m an süresine
g öre değ il fa k a t b ir an a (tarihe) g ö re tanım lanırlar: 31 A r a ­
lık 1685'teki serm aye y a d a m a l v a r lığ ı gibi.
G elir, tek b ir birey, tek b ir işletm e iç in sö z konusu old u ­
ğ u g ib i b ü tü n b ir ülke iç in d e söz k on u su olabilir. Bütün b ir
ülk e iç in sö z k on u su ola n gelire, m illi g e lir diy oru z. O h a l­
d e m illi g elir, b ir ülkede b ir yılda y en i o la ra k ü retilen d e ­
ğ erlerin (v + s) toplam ı ola ra k tanım lanır. Bu b içim d e ta­
n ım la n a n m illi g elire n et (safi) m illi g e lir denir.

S o ra 2 4 : MilU ge lir n iç in n e t d e ğ il d e brUt olarak h esap


e d ilir?

N et m illi g eliri fiilen h esaplam ak için toplam üretim


d eğ erin d en y ıl için d e kullanılm ış o la n değişm eyen serm a­
y ey i (c ) çık a rm a k gereklid ir. A m a işte bu n oktada önem li
b ir g ü çlü k vardır. G erçekten, b ilin d iğ i g ib i, ü retim de k u l­
lanılm ış ola n değişm eyen serm aye ik i a y n m al grub u n da n
oluşur. B irinci g ru p (c a ), ham m ad deler, yardım cı m a d d e­
ler, ener|i m addeleri g ib i ü retim sü recin de tnm am iylo tü­
ketilen v e bü tü n değerlerini ü retilen y en i m allara geçiren
m a lla rd a n olu şur. îk in ci g ru p ( c b ) , m a kin e v e b in a la r gibi,
b ir ü retim süresinde tam am iyle tükenm eyen, b unun için
de d eğ erlerin in a n ca k b ir kısm ın ı y en i ü retilen m allara g e ­
çiren sa b it serm aye teçhizatının esk im e-aşm m a (a m ortis­
m a n ) pa y la rın da n oluşur. Birinci g ru p m a lla n n değerlerini
hesap etm ekte h içb ir g ü çlü k yoktur. A m a ikinci g ru p m al­
lar, d a h a doğ ru su sa b it serm ayenin am ortism anının hesabı
için a yn ı şey i söyleyem eyiz. B ilindiği g ib i am ortism an, sa­
b it serm ayenin öm rü n e bağlıdır. Ö m ü r ne k a da r uzu n olu r­
sa a m ortism an d a o k a d a r a z olu r. A m a b ir m a kin en in y a
d a b ina nın fizik öm rü n ü n ne k a da r ola ca ğ ı ilk g ü n d en k e ­
sin olarak bilinem ez. S alt za m an d an başka k ullanım ının
b içim ve y oğu n lu ğ u d a b u n u etkiler. A yrıca, sa b it serm aye
teçhizatı fizik öm rü n ü tam am lam adan ço k ön ce, ekonom ik
bakım dan, bütün değ erin i kaybedebilir. Ö rneğin, tek n olo­
jik g elişm eler sonucu aynı işi yapan daha verim li m akine
v e teçhizatın orta y a çıkm ası, varolan m akine v e teçhizatı,
fiziki bakımdan* ne k a d a r yeni olu rsa olsunlar, ekonom ik
bakım dan eskim iş d u ru m a sokarlar. İşte bu ned enlerd en
ötürü, sabit serm ayenin yen id en yapılan, üretim e olp.n ka t­
kısını. yani a m ortism an m iktarını kesin olarak h esa pla m a ­
y a ola n a k yoktur.
îşte bu ned enden ötürü, u y gulam ad a m illi g e lir net
( v 4 s ) olarak değil, fa k a t am ortism anları d a içeren b ir b i­
çim de, brüt (g a y ri sa fi) (cfc> + v f s) olarak hesaplanır.

Soru 25: M illi g e lir n asıl h esa p lan ır?

Y u k arıd a ta n ım lad ığ ım ız m illi gelir, üretim , dolaşım ve


son kullanım olm ak ö z e re ü ç asam adan g eçer. M illi g eliri
bu ü ç a şam anın herh an g i birin de y ak alayıp h esa p etm ek
fölçm rk ) ola n a ğ ı v ardır. A n ca k a çık tır kİ h er a şa m a da ki h e ­
saplam a b içim i diğ erlerin d en fa rk lı olacaktır, tşte b u n a uy-
ftıın olarak m illi g elirin hesaplanm asında ü ç ayrı yöntem
old u ğ u n u g örü y oru z. B unlar l . ü retim yöntem i, 2. g e lir y ö n ­
tem i v e 3. harcam a yöntem i'dir. Bu h e r ü ç y ön tem le b u lu ­
n acak m illi g e lir m ik tarlarının birb irlerin e eşit olm a ları
gerekir. Y a ln ız b ileşim leri h er b irin d e ayrı çık a r. Bundan
ötürü, yapısını d a h a iyi b ir biçim de orta ya çıka ra bilm ek
için, m illi g elirin b u h e r ü ç y ön tem le a y n a y n h esa pla n m a ­
sında y a ra r vardır.

50
M illi g elirin hesaplanm ası için g erek li istatistiki b ilgi­
le r ço k d efa yeterli ve kesin olm a dık ların d an , gerçek b ir he­
saplam ada n çoh tahm in sö z konusudur. B undan ötürü, çok
defa, m illi g e lir h esa p la n yerine, m illi g e lir tahm inleri de­
yim i kullanılır.
B ir m a l y a da h izm etin m illi g e lir ka psam ına alınabil­
m esi için değ erin in p a ra ile ifad e edilebilm esi zoru nluluğu
vardır. Bu koşul, som utta, m al y a d a h izm etin b ir fiy atın ın
bulunm ası, yan i p iyasad a alınıp satılan türden n esneler ol­
m ası a nlam ına gelir. Bu koşul g ereğ i m illi g elir kapsam ına
Alınm ayan başlıca kalem ler, ev k a d ın la n n m aile gereksinim ­
leri iç in y ap m ış o ld u k la n m addi ü retim (yem ek pişirm e,
turşu-reçel yap m a, g iy si dikm e v e örm e g ib i) ve hizm et­
lerd ir (tem izlik, ütü, çam aşır, ço c u k b ak ım ı g ib i).
M illi g elirin k a psam ıyla ilg ili ola ra k k apitalist ülkeler­
le sosya list ülkeler a ra sın d a ön em li b ir fa rk vardır. Kari
M arks y aln ız m a d d i m al üretim in d e k ullanılan em eği ve­
rim li saym ış, b unun dışında kalan bütün fa a liyetleri (tüke­
tim h izm etleri), fa y d a lı olu p olm a d ık la rın a bakm aksızın,
verim siz em ek ola ra k nitelem iştir. Sosy a list ülkeler, bu ayı­
rım a k o ş u t ola ra k , y a ln ız m a d d i m al üretim ini v e o n a iliş­
k in tica ret v e u laştırm a g ib i h izm etleri m illi g elir kapsa­
m ın a alm ışlar, eğitim , sağlık, g üvenlik, k ü ltü r v e eğ len ce
g ib i b izim tüketim h izm eti d ed iğ im iz h izm etleri alm am ışlar­
dır. K apitalist ü lk eler ise b ö y le b ir a y ın m y ap m ad an bütün
m a l v e h iz m e t üretim ini kapsam iç in e alm ışlardır.
Ş im d i m illi g elirin y u k a rd a sözü n ü ettiğ im iz û ç a y n yön­
tem le n a sıl h esa p edild iğ in i k ısa ca görelim .
1. Ü retim Y ön tem i: M illi g eliri ü retim yön tem iyle he­
sa p la m a k için ü lk ed e b ir y ıl İçinde y en i ola ra k üretilm iş
ola n değ erleri, yan i k a tm a d e ğ erleri toplam ak gerekir.
A m o r tism a n la n n hesa pla n m asın da ki g ü çlü k ten ötü rü , k a t­
m a d e ğ e r le r n et değ il fa k a t a m ortism a n la n d a içerecek bi­
çim d e b r ü t ola ra k h esaplanır. H esaplam a ta n m , sanayi,
ulaştırm a, k o n u t g ib i sek törler itib ariy le yap ılır.
Bu h esa pla m a b içim in d e a y n ı b ir m a lın birden fa zla

51
(m ük errer) sayılm ası g ib i b ir hata yapılabilir. Ö rn eğ in p a ­
m uğun. b ir pam uk olarak, b ir iplik içinde, b ir d e dok u m a
için d e o lm a k ü zere ü ç d efa sayılm ası olasılığı v ardır. Bunu
önlem en in yolu, ka tm a d e ğ e r tanım ına sıkı sıkıya sa dık k a l­
m ak, yani h er ü retim a şam asında h a m v e yardım cı m a d d e­
leri üretim d eğerind en çıkarıp, sadece bu k a tm a değerleri
ve a m ortism anları ( c b + v + s) m illi g elire da h il etm ektir.
Böyle yap ılın ca h iç b ir m a lın (d eğerin ) m illi g elir İçinde
birden fa zla sayılm ası ola n a ğ ı kalm az.
Ü retim yön tem iyle hesa pla nan m illi g elirin bileşim i
T ab lo 1'de görü ldü ğ ü g ib i ü retim sektörlerine g ö re çıkar.
2. G elir yön tem i: G elir y öntem iyle m illi g eliri hesa p­
lam ak için, ülkede b ir y ıl için d e eld e edilm iş (y a d a öd en ­
m iş) olan bü tü n gelirleri toplam a k gerekir. B ilindiği g ib i,
gelirler, ücret, kâr, fa iz v e ra n t (k ira) olm ak üzere d ö r t g r u ­
ba ayrılır. O ha ld e m illi g elir bu d ört tü r g elirin b ir yıllık
toplam ı dem ektir.
Bu d ört tü r g e lir ü retim le ilgili ola ra k eld e ed ilir y a da
öden irler. Ü cret işçin in em ek gücü n ü n , fa iz serm ayedarın
ö d ü n ç verdiği paranın, ra n t toprak sa hibinin toprağ ın ın
k u llanılm asına m üsaade etm esinin karşılığtdır. K âr da g i­
rişim ci kapitalistin g irişim ciliği karşılığı o la ra k artı-değer-
d en kendisine a lık oy d u ğ u kısım dır. D em ek o lu y o r ki, k a p i­
talist b ir toplum da gelir, ca ri ü retim e şu y a d a bu biçim de
katkıda b u lu n m a n ın karşılığı ola ra k eld e ed ilen paralara
va d a yap ılan öd em elere jle n ir.
M illi g elirin bu h esaplam a b içim inde a yn ı b ir g elirin
birden fa zla sayılm ası g ib i b ir ha ta yapılabilir. Ö rn eğ in , b a ­
banın ço c u ğ u n a v e rd iğ i h a rçlığın, öğ ren ci burslarının,
t-m fM i m aaşlarının, piy an g o ikram iyelerinin m illi g elire
dahil ed ilm em eleri gerekir. Edilirlerse bazı g elirlerin iki d e ­
fa sa yılm alarına n ed en olu rla r. Bunu önlem en in y olu yu ­
karda y ap m ış old u ğ u m u z g e lir tanım ına sıkı sıkıya b ağlı
kalm aktır. B öyle yap ılınca, em ekli m aaşlarının ya d a öğ ren ­
ci burslarının, bu n la rı a la n la r bak ım ından b ir g e lir o lm a k ­
la beraber, toplum un bütünü bak ım ınd an — ca ri üretim e

52
TABLO I

İKTİSADİ FAALİYET KOLLARINA GÖRE


GAYRI SAFl tallLÎ HASTLA

(19W Yıîı Faktör Flyutlanyla. Milyon TL)

Gellım * Gelişme GaUfia*


ltt» 8 Hm % tltl Hra * HM Hm*

Tarım 48.148.4 — 0,1 49H5.J 3.7 s im * 2,9


l.

ft) Çiftçilik ta Hayrandık 48.3295 — 0.4 4B.I04.4 3.0 49.237,5 4,5

1005,4 S.2 986.9 — l.C 1.011,3 M


bl Ormancılık
e) Balıkçılık Bil,2 100 832.9 5.1 « « .« 8,4

2. Sanayi «7S7.3 8.2 M.417.4 9.3 4.T

a) Madandtlk v« T u Ocak. 4.239.$ 7,9 4.231.2 — 0.2 12*7.1 t»

b> imalat Sıaaytl «1045,e 8,0 45.259,3 lp.3 4?.m .# *a

c) Elektrik, G u ve Su 4.5124 8.2 4.919.9 9,0 (5105 ut

9. tnjaal Sanayii 13.078.7 0.9 13.1394 as IS.IMS «4

4. Toptan v» Pm kende Tlc. 32^81,0 1* 35.331.0 8.4 35157.* 2.4

». ’Jte»lınna ve Haberlaıa* L».«n,? 3.4 20.900.1 9.7 21.412.4 as

e. Mali Müesseseler 6.228,9 •«* S.455.9 4.5 8.048.8 3>

7, Konut Sahipli# 10.750,3 2.8 ıı.o tı.ı M tl.2914 2.1

a. Serbest Meelek Hizmet 10 W7.» i* 112(0.7 e.ı ■1.04».» 3.9

». Sektirler Toptanı U -8) 199.0SJ «.1 201.392J 5.2 207 5S5.0 3.1

u. Devlet Hizmetleri »* a a ,s *â 24 »70.» 3.0 *MW.7 14

11. CSYtH IFaktOr Fl*eUefiyle)


19 +10) 213.135,0 4.1 m jM .ı e* S3357.7 34)
11 Dı« Alem Net Fafct»r Gelir. 1*1,3 M.7 440,7 >93.) 714.9 ez.2

13. CSMH ıFaklfir RyaHanylal


(IH -ıa) 213237,S 3.4 224.003.6 9.0 233072,5 »1

14, (EIoi) SObtanjlyoolar 39003 57.9 4 891.» »T.T 4535.3 —30.9


8.9
>

İS. 23.758.4
1

22*05.4
!

9.3 24.108.9 7.1


11 CSMH (Alıcı fiyatlarıyla!
ClS>U + lS) 831.903,4 aa 243 521,2 İS 255.194,7 3.9

Kasnak ; DİE JKS pılı 15 Ağaite* IStS tahmini.


IESI m 1984 yıllan gtftot

S3
katılm anın karşılıkları olm adıkları için — gelir sa y ılam a ya ­
ca ğ ı anlaşılır,
G elir yön tem iy le h esaplanan m illi gelirin bileşim i, ü c-
rot, kftr, fai?. ve ra n t toplam ları ola ra k çıkar. (Bu y ön tem ­
de kârın a m ortism anları d a içerd iğ i varsayılm ıştır.]
3. H arcam a yöntem iı H a rcam a y öntem iyle m illi g eliri
hesaplam ak için, ü lkede b ir yılda yapılan b ü tü n tüketim
ve yatırım m a sra fların ı (h a rcam a la rın ı) toplam ak gerekir.
Bıı yöntem de a y n ı şey i m ükerrer sa y m ak b içim in d e değil
de bazı harca m a la rı gerek siz yere saym ak biçim in d e b ir h a ­
ta yapılabilir, Bunu ön lem ek için m a sra f tanım ına sıkı sı­
k ıy a bağlı kalm ak gerekir. M a sraf (h a rca m a ), ister tüke­
tim ister yatırım m a ksa dıyla olsun, varolan ek on om ik k a y ­
nakların (em ek v e ü retim a ra çla n ) fiilen k u llanılm ası d e ­
m ektir. Bu nedenle, kaynak kullanılm ası son u cu n u v erm e­
yen harcam alar, birey bak ım ından m asraf olsa bile, toplu ­
m un bütünü b ak ım ın d a n böyle sayılm azlar, B u n lan n m illi
g elire dahil edilm esi gereksizdir, b ir çe ş it m ü k errer saym a
hatası olu r, Ö rneğin , arsa, altın, ön cek i yılla r y a p ılm ış k o ­
nut, antika eşy a satın a lm a k için y a p ıla n h a rca m a la r b öy -
ledlr. Çünkü bu h a rca m a la rın h içb irin d e b ir k a y n a k k u lla ­
nım ı olm am ış, sa d ece za ten v a r o la n b a zı arsalar, altınlar,
k on u tlar v e eşy a la r sa h ip değiştirm işlerdir. A y n ı n ed en d en
ötü rü iç b orçların öden m esi d e b ir m a sra f sayılam az.
M illi g e lir bu y ön tem le hesa pla n dığı za m a n bileşim i,
tüketim v e yatırım h a rca m a la n o la ra k çıkar.

Soru 26 : W i ll g e lir d ü zeyi n asıl b elirlen ir?

M illi g elirin y atırım v e tüketim harca m a la rın da n , y a


d a a yn ı şey d em ek ola n , y atırım v e tüketim m a lla n ü reti­
m inden olu ştu ğ u n u b iliyoruz. İn sanların ca ri gerek sin im le­
rini doğ ru da n d o ğ r u y a gid erm ek için yap ılan h a rca m a la ra
(y a n i bu m a ksa da y a ra y a n m al v e hizm etlerin üretim in e

54
y a d a k u lla n ım ın a ) tüketim , b u n u n dışın da k i ha rca m a la ra
(y a n i ü retim a r a ç la n üretim in e y a d a kulla n ım ın a ) yatı­
rım diy oru z.
B ütün in san lar, yan i işçi v e d iğ e r em ek çiler g ib i k a p i­
ta listler d e . toprak sa h ip leri d e tüketim h a rca m a la rı y ap ar­
la r, y a p m a k zoru n da dırla r. Ç ünk ü tüketim , yaşam ın v az­
g e çilm e z k oşu lu v e zaten e k on om ik fa a liyetlerin d e am acı­
dır. B u n d an ötü rü , ülken in in san la rı c a r i nailli g e lir dü zeyi­
n in ola n a k v erd iğ i v e bu d ü ze y in sü rdü rü lm esi için gerekli
o la n tüketim h a rcam asını m u tla k a yap arla r. Ç ünk ü tüke­
tim h a rca m a sı g elire bağlıdır, o n u n b ir fon k siy on u d u r. Ge­
lir a rtın c a tüketim h a rca m a la rı d a artar, g e lir a zalın ca tü­
ketim h a rca m a la rı d a a zalır. Y ıllık g e liri değ işm ey en b ir
k im senin y a d a ailenin, elbette ki, b u yıl d a h a çok , g elecek
yıl d a h a a z tüketim h a rca m a sı y a p m a s ı sö z konusu olm az.
H ep a y n ı h a rca m a yı yap m aları d o ğ a ld ır v e on la rd a n bu
beklenir, B irey ler v e a ileler İçin d o ğ r u o la n b u kural, bütün
toplum için de d oğ ru d u r. D em ek o lu y o r k i, h e r g e lir düze­
y in d e o g e lir dü zeyin i sü rdü rm ek İçin g erek li ola n tüketim
h arca m a la rın ın y ap ılm asın a b ir en g e l yoktur. Bu h a rca m a ­
la r m utlaka yapılır.
O y s a yatırım h a rca m a la rı iç in a y n ı şeyi söyleyem eyiz.
B ir kere, kapitalist b ir toplu m da y atırım ha rca m a la rını her*
kes d eğ il sa d ece ka pitalistler v e b ir ö lç ü d e d e d ev let yapar.
E m ekçi h a lk ın m esken y ap ım ı d ışın d a yatırım m a llan (ç i­
m ento, dem ir, d ok u m a tezgâhı, vb.) satın alm ası sö z konu­
su d eğ ild ir. D iğ er taraftan y a tın m h a rcam alarının, cari
mitli g e lir dü zeyin in sü rdü rü lm esi için g erek li olan m iktar­
d a yapılm asını sa ğ la ya ca k b ir g erek çe, b ir m ekanizm a y ok­
tur. Y a tın m h a rca m a la n . tüketim h a rca m a la rı g ib i, gelir
dü zeyin e b a ğ lı değildir. A y n ı g e lir d ü zeyin d e ç o k y a d a az
y a tın m yap ılab ilir. K apitalist g irişim ci (ya tırım la rın sadece
b u n la r ta ra fın d an yap ıldığın ı u n u tm a ya lım ) e ğ e r İlerde
b u n d a n b ir k â r eld e edeb ileceğ in i dü şü n ü y orsa y atırım ya­
par. y o k sa yapm az. D em ek o lu y o r kİ. y atırım h a rca m a la n
g elire d eğ il, fa k a t girişim cilerin b u n la n n n e k a da r kârlı

55
ola ca ğ ı kon u su n da k i dü şün celerin e (bekleyişlerine) b a ğ lı­
dır. G irişim ciler y atırım la rın kârlılığı k on u su n da ne k a da r
iyim serseler o k a d a r y a tın m yaparlar. B undan ötü rü b ir
ülkede y a tın m h a rca m a la n b ir y ılda n öb ü r yıla b üyük
da lga la n m a la r gösterebilir.
D em ek o lu y o r ki, b elli b ir m illi g e lir dü zeyinde, o gelir
dü zeyin i sürdürm ek için gerek li ola n tüketim h a rca m a la n
m utla ka yap ılacağ ı h a ld e y a tın m harcam alarının y a p ılm a ­
sı garan tili değild ir. G irişim cilerin g elecek hak k ın da k i b ek ­
leyişlerine göre, y a tın m h a cm i g erekend en d a h a az y a da
daha ço k olabilecektir. B öyle olu nca, m illi g elir d ü zey i de.
yapılan yatırım m ik ta n n a göre, d a h a düşük, a y n ı y a d a
da h a yüksek b ir d ü zeyd e b elirlen m iş olur.
Y u k arda n beri söyled ik lerim izi özetleyecek olu rsak d i­
yebiliriz ki. m illi g eliri olu şturan tüketim ve y a tın m harca*
m a la n n d a n b elirley ici ola n ı y a tın m h a rca m a la n d ır, G m il­
li geliri, T tüketim h a rca m a la n n ı. Y d e y a tın m h a rca m a la -
n n t g österd iğ in e g öre, G = T + Y eşitliğinde, d eğ işik lik a n ­
ca k Y 'd e n g e le b ilir v e Y değ işin ce. G v e T b a şk a b ir d ü zey ­
d e yeni b ir eşitlik sa ğ la m ak üzere k en d ilik lerinden d eğ işir­
ler.

Sorn 2 1 : MIHI r e llr n a sıl a rtırılır y a dft se rm a y e birikim i


n a sıl s a ğ la n ır?

Y uk ardaki s o r u d a m illi g e lir dü zeyin i y a tın m m ik tarı­


nın belirled iğ in i görm ü ştü k . O h a ld e m illi g eliri a rtırm anın
yolu y atırım ları artırm ak tır. Y a tırım yapm ak , ü retim a ra ç­
la n üretrpek y a n i serm ay e biriktirm ek dem ektir. A n c a k b u
serm aye birikim in in top ra k ıs la h ı, eğitim , b ilim sel-teknolo-
jik a ra ştırm alar v e çe v re k orunm ası g ib i k o n u la n d a iç e r­
d iğ i dü şünülm elidir.
Bir ü lk ed e y a t m m la n n na sıl a rtın la ca ğın ı. y a d a a y n ı
şey d em ek o la n serm ay e b irik im in in nasıl sa ğ la n acağ ın ı in­
c e le m e k i ç i n ö n c e b a s it b i r ö r n e k t e n h a r e k e t e d e lim : B ir
a d a m ın t e k b a ş ın a ıs s ız b i r a d a y f t d ü ş t ü ğ ü n ü v a r s a y a lım .
G e n e v a r s a y a lım k i b u a d a m b ü t ü n g ü n ç a l ı ş ı p o l t a İ le 10*
ta n e b a l ı k t u t m a k t a v e b u n l a n n h e p s i n i y e m e k t e d i r . F a k a t
g e n e v a r s a y a l ım k i, b u a d a m b i r a z k e n d i n i s ık m a y a r a z ı
o lu r s a 0 t a n e b a t ık y i y e r e k d e y a ş a y a b ili r .
Ş im d i b u a d a m ın d a h a ç o k b a l ı k t u t m a k i ç i n b i r a ğ ö r ­
m e k i s t e d iğ i n i v e a ğ ı n d a a n c a k 10 g ü n d e ö r ü le b i le c e ğ h n
d û Ş Ö n e lim . B u n u n i ç i n a d a m ım ı z ın y a p a c a ğ ı ş e y 90 g ü n s ü ­
r e y l e h e r g ü n b a lı ğ a ç ık m a k v e h e r g ü n t u t t u ğ u 10 b a lık ­
ta n 9 'u n u y i y i p İ ’ in i t u z l a y ıp b i r k e n a r a k o y m a k t ır . B ö y -
l e c c 90 g ü n s o n u n d a 10 g ü n l ü k y i y e c e ğ i o la n 9 0 b a lı ğ ı b ir i k ­
t ir m iş o l u r . B u n d a n s o n r a 1 0 g ü n s ü r e y l e b u b a lı k la r ı y i y ip -
a ğ ı n ı ö r e r . B ö y l e c e . b ir ik t ir m iş o l d u ğ u b a l ı k l a n a ğ a d ö n ü ş ­
t ü r m ü ş o l u r . A ğ ı ö r d ü k t e n s o n r a b i r d e k a y ık y a p m a k is te r ­
s e a y n ı b i ç i m d e h a r e k e t e d e r . F a k a t ş im d i a ğ s a y e s in d e iş i
b ir a z d a h a k o la y la ş m ış t ır .
B u örn ek ten a n la ş ıl a c a ğ ı ü zere serm aye o lu ş t u r m a k
iç i n ( a ğ b i r s e r m a y e d ir ) ik i a y n İş y a p m a k g e r e k lid ir : B i­
r in c is i c a r i ü r e t im i n h e p s i n i t ü k e t m e y ip b i r k ı s m ı n ı b i r ke*
n a ra a y ır m a k y a n i tasarruf yapmak, İ k in c is i b u t a s a r r u fu
tü k e t e r e k b i r s e r m a y e m a lı m e y d a n a g e t i r m e k y a n i y a i ı n m
yapmaktır. S e r m a y e b ir i k im i n in b ö y l e t a s a r r u f v e y a tır ım -
o la r a k ik i ayn h a r e k e t in son u cu o lm a s ı ö n e m lid ir . Yani
y a l n ız t a s a r r u f y a p m a k s e r m a y e b i r i k im i s a ğ la m a z . Y a p ı ­
la n t a s a r r u f u n m u t la k a y a t m l m a s ı ( y a n i s e r m a y e y e d ö n ü ş ­
t ü r ü lm e s i) z o r u n l u d u r . Ö r n e ğ i m iz d e k i a d a m b ir i k t ir d iğ i b a ­
l ı k la n y e r k e n a ğ ö r m e z , s a d e c e k e y i f ç a t a r s a , t a s a r r u fu s e r ­
m a y e y e d ö n ü ş m e m iş o lu r . G e n e b u ö rn ek ten a n la ş ıla c a ğ ı
ü z e r e , s e r m a y e b ir ik im in i h ız la n d ır m a k i ç i n t a s a r r u fu a r t ır ­
m a k g e r e k lid ir . E ğ e r ö r n e ğ i m iz d e k i a d a m g ü n d e 9 d e ğ il d e
8 b a lık y e m e ğ e r a z ı o ls a y d ı ( v e b u o la n a k lı d a o ls a y d ı) , a ğ
ö r m e y e 9 0 g ü n s o n r a d e ğ il f a k a t 40 g ü n s o n r a b a ş la y a b ilir -
v e b ö y l e c e k a lk ın m a s ı ç o k d a h a h ız h o lu r d u .
B a s it ö r n e ğ i m iz d e n g erçek dünyaya g e ç t i ğ im i z za­
m a n . s e r m a y e b ir i k im i o la y ın ın ö z ü d e ğ iş m e z a m a b içim i-

57
v e g örü n ü şü değişir. Bir kere, artık tek birey d eğ il fa k a t b ir
toplum sö z k on u su old u ğ u n da n , tasarrufla yatırım a rasında
b ir zam an m esafesi b ulunm a sı gerekm ez. H er iki iş de aynı
za m an d a y ap ılab ilir. 9 kişi balık tutup 10'uncu b ir kişiye
b irer b alık v ererek onun d a a ğ yapm asını sa ğla rlar. İkinci
ola ra k, a rtık ta sarru f ya p a n la rın b u n u bizzat k en d ilerinin
y atırm aları d a gerekm ez. T asarrufu başka kişiler, y a tın ım
başka k işiler y ap abilir. Ö rneğin , bazı kişiler ta sa rru f y ap ıp
bu n la rı ban k alara koyarlar. Bunların işi b u ra d a biter. D i­
ğ e r bazı k im seler d e g e lip bu tasarrufları b an k alarda n alıp
y a tın m y ap m ak için kullanırlar.
T a s a rru f ve y a tın m . serm aye birikim i ola y ın ın ik i a y n
yant old uklarınd an, d a im a birb irlerin e eşittirler. N e k a da r
ta sarru f yap ılm ışsa a n ca k o k a da r y a tın m yap ılab ilir. Y a
d a ne k a d a r y a tın m yap ılm ışsa o k a d a r ta sa rru f y ap ılm ış
dem ektir. K ısacası, ta sarru f serm aye b irikim inin y a tın m la
tam am lanm ası g erek en g eçici fa k a t ço k önem li b ir aşam a­
lıdır.
Birey b ak ım ın d a n tasar ru f 1“ , toplum b ak ım ın d a n tasar­
ru f arasındaki fa rk a b akarsak bu noktayı d a h a iyi a n la y a ­
biliriz: Bir kim se, ö rn eğ in M ehm et, tasarruf etm ek isterse,
bıı isteğini p a ra ların ın hepsini tüketm eyip b ir k ısm ın ı evde
biriktirerek y a d a A h m et'in evini y a d a a rsasını satın a la ­
rak gerçek leştireb ilir. A m a M ehm et'in y ap tığ ı bu işe bütün
ülke a çısınd an b ak tığım ız zam an orta da b ir ta sa rru f g ö re ­
m eyiz. Ç ünkü, piy asad ak i pa ra ların b ir k ısm ın ın M ehm 3t‘
in elinde toplan m ası, y a d a A h m et'in evinin ya d a arsasının
M ehm et’ in m ülk iyetine g eçm iş olm ası İle ülken in v arlığın a
yrni bir sey katılm ış olm az. Ülkede eskiden ne k a d a r para
(y a n i bu p a ra n ın tem sil ettiği m a l), ev ve arsa v a r idi ise,
M eh m et'in ta sa rru f y ap m asınd an son ra d a g en e o k a da r
para, ev v e arsa v ardır. S a dece b u n la n n m ülk iyetind e bir
değişik lik olm uş, M ehm et’ in zenginliği başkalarının a ley h i­
ne ola ra k artm ıştır. Eğer M ehm et tasarrufu ile y en i b ir ev
yaptırm ış olsaydı, bu, toplum sal a çıdan d a b ir tasarruf
olurdu. Çünkü ülkedeki ev m iktarı artm ış olurdu.

58
T oplum sal tasarrufun m ahiyetini, on u n d aim a yatırtm a
•eşit old u ğ u n u anlam ak için, ola y a reel m a l v e hizm etler açı*
sın da n bak m ak gerekir. B ilindiği g ib i b ir ülkede üretilen
m a llar iki b üyük g ru b a a yrılır: B iri çim en to, d em ir gibi y a ­
tırım (serm a ye) m a llan , diğ eri d e h e r türlü tüketim m alla­
n d ır. Y a tın m m a lla n zaten tü k etilem eyecekleri için ulusal
ta sarru fu n b ir parçasını olu ştururlar, A n c a k y a tın m m alla­
rın ı kullanarak, yol. baraj, fa b rik a y ap ab ilm ek için em ek
g ü cü n e g ereksinim vardır. İşte toplu m sa l tasarrufun d iğer
kısm ı d a bu em ek g ü cü n ü b esley ecek olan tüketim m alla-
n d a n olu şu r. D em ek o lu y o r ki, ü retim m a lla n zaten tîikctl
lem ezler. Bir k ısım tüketim m alı d a ü reticileri tarafından tü-
ketllm eyip y atırım da ça lışa ca k in san ları beslem ek üzere
serbest tutulm alıdır kİ y atırım la r fiilen gerçek leşti rtlebilsin-
ler.
D em ek o lu y o r ki, toplum sal tasarruf, üretilen m a llan n
b ir k ısm ın ın tüketilm eyip (üretim m a lla n kısm ı zaten tüke-
tilem ezl, serbest b ırakılm asıdır. A ç ık t ır k i, serbest bırakılan
bu m a lla n y a tın m d a ku lla n ıp serm ay ey e dön üştü rem ezsek
ziya n olu rla r. B ir kısm ı stok edilem ez, çü rü r, bozu lu r. Fakat
d a h a önem lisi; satışları a z a la ca ğ ın d a n b u m a lla n n üretim ­
leri d e a zalır. Y a n i ta sa rru flu - y a tırım a dönüştürülem ezse,
üretim a z a lır v e ta sa rru f y o k o lu r. Ç ü n k ü ü retim de. tasar­
r u f d a b ir sü r e ç İçinde y ap ılırla r. Bu n ed en le, toplum sal ola ­
rak n e k a d a r y a tın m y a p ıla b iliy orsa a n ca k o k a d a r tasar­
r u f y ap ılm ış olu r.

S o ru 2 8: T a s a r r u f y * d a y a tır a n n a s ıl a rtırılır?

B ir ü lk ed e ta sarrufların b ir k ısm ın ın y a tın m b ir kıs­


m ının d a tüketim m a lla n b içim in d e o ld u ğ u n u y u k a rda g ö r­
dük. Y a tın m m a lla n n m m ik ta n b u n la n ü reten tesislerin
kapasiteleri İle sın ırlıdır v e b u n d a n ötü rü d e kısa dön em d e
sabittir. Bu n ed en le, e ğ e r ü lkem izd eki ta sa rru f v e y a tın m
ora n ın ı eski dü zeyin in üzerin e çıkarm ak, yan i artırm ak İs­
tersek. bunu a n ca k tasarrufun tüketim mallan biçiminde
olan kısmını a rtırm ak y olu ile gerçek leştirebiliriz. B unun
için d ir kİ, «ta sa rru fu artırmak için tüketimi kısmak gere­
kir* denir.
Bu tüketim i k ısm a işini iy i anlam ak gerekir. Ö n cek i s o ­
ruda, ta sarru f edilerek serbest b ırakılan m a lların m u tla k a
kullanılm ası g erek tiğin i görm üştük . Bu. tasarruf e d ilen tü­
ketim m allarının d a m u tla k a g en e tüketilm esi dem ektir.
Çünkü tüketim m a lla n zaten b aşk a b ir işe yaram a zla r. D e­
mek o lu y o r ki, ta sa rn ıfu a rtırm ak için tüketim in kısılm a ­
sı ülke dü zeyin de (m a k ro dü zeyd e) dü şü n ü lü n ce m utlaka
d oğ ru değildir. Ü lkede g en e aynı m iktarda tüketim y a p ılır
a m a artık b unun da ğ ılım ı değişm iştir. Eskiden tüketim ya-
pa n la n n tüketim i azalm ış, yeni y a tın m işlerinde ça lışa n la ­
rın ise — ki b u n la r b elki esk iden işsizdi— tüketim leri a rt­
mıştır.
K apalı, yan i dış ticaret yapm ayan, ya d a dış ticaret
h a cm i sabit ola n ülkelerde, işsizlik y a d a gizli işsizlik d e b u ­
lu nm ası koşuluyla, bu zoru n lu ola ra k b öyledir. A m a dış ti­
ca re t işin için e g ir in c e y a d a ü lkede işsizlik y oksa , b u z o ru n ­
lu luk orta da n kalkar. Çünkü e ğ e r b ir ülke tüketim ini kısıp
b öylece ta sarru f ettiğ i tüketim m a llan n t d ışa n y a sa tıp ka r­
şılığında y a tın m m a lla n dışalım ı yap abiliyorsa, ülke ta sar­
ru fu n u n artırılm ası, top la m tüketim in azaltılm asıyla sa ğ ­
lanm ış olur.
Buna b en zer olarak, e ğ e r b ir ü lkede tam istihdam v a r­
sa, ynni işsizlik yoksa, ta sarru f v e y a tın m la n a rtırm ak a n ­
ca k toplam tüketim in kısılm ası y olu y la sağlanabilir. Ç ü n ­
kü. böyle b ir üikedo y a tın m la n artırabilm ek için , tüketim
sektöründe ça lışa n in san ların b ir kısm ın ı bura da n a lıp y a ­
tırım sek törü n e aktarm ak zoru n lu lu ğ u vardır. Bu y a p ılın ­
ca, ülkedeki tüketim m a lla n ü retim inin ve d ola y ısıy la top ­
lam tüketim in a za la ca ğ ı açıktır.
K on u n u n teorideki a y n n t ıla n b öyle olm a k la beraber,
u ygulm ada, özellik le b izim g ib i ü lkelerde y a t ın m la n a rtır­
m ak için- tüketim i kısm ak sö z k on u su olm a z. Ç ünkü, tüke­
tim d ü zey i za ten ço k dü şük o la n b u g ib i ülkelerde, bu d ü ze­
y in d a h a d a dü şürülm esi ç o k d e fa p olitik bak ım da n ola n a k­
sızdır. Bu nedenle, «ta sa rrufu (y a tırım ı) artırm ak için tüke­
tim i kısihak g erekir» tüm cesind eki tüketim i kısm ak işini,
m illi g elird e b u n d a n son ra eld e ed ilecek a rtışların gittikçe
d a h a k ü çü k ora n ların ın tüketim e a y rıla ca ğ ı (y a d a g ittik­
ç e d a h a b ü y ü k oranlarının ta sa rru fa a yrılacağ ı) b içim in d e
a n la m a k g erekm ek tedir. Böyle y a p ılın ca , h e r yıl artan m il­
li g elirin tüketim e g id en m ik ta n m u tla k o la ra k değil g öreli
(n isp i) o la ra k azalm ış olur.

S oru 2 9: T a s a rru fla ya tırım a ra sın d a n e gib i lllşkllrr v a rd ır?

Y a tırım la tasarruf a ra sın d a iki türd en ilişki vardır: Bi­


ri, toplam m ik tar ilişkisi, d iğ eri d e bileşim (k om p ozisy on )
ilişkisidir.
Miktar ilişkisi ş u d u r : T o p lu m s a l a ç ı d a n t a s a r r u fla y a ­
t ır ı m ın d a i m a v e z o r u n l u o la r a k b i r b i r le r in e e ş i t o ld u k l a r ın ı
g ö r m ü ş t ü k . B u e ş ittik , t o p lu m la r ı n a n c a k y a t ı n m b iç i m in ­
d e t a s a r r u f y a p a b i le c e k l e r i n d e n ö t ü r ü d ü r . A n c a k n e v a r k i,
b u e ş it li k d e v r e s o n u it i b a r iy l e d i r . Y a n i ö r n e ğ i n , T ü r k i y e 'n i n
1085 y ı lı s o n u n d a y a p m ış o l d u ğ u t a s a r r u f , g e r ç e k le ş t ir e b il­
m iş o l d u ğ u y a fa n ın d ır , b u n a e ş it t ir . O y s a y ı l i ç i n d e k i ta s a r ­
r u f v e y a tın m çabalan a r a s ın d a b ö y l e z o r u n l u b i r e ş it lik
s ö z k o n u s u d e ğ il d i r . T a s a r r u f ç a b a l a n y a t ı r ım ç a b a l a n n -
d n n , y ılı o lu ş t u r a n s ü r e ç b o y u n c a , a z y a d a ç o k o la b i lir .
E ğ e r t a s a r r u f ç a b a s ı y a t ı n m ç a b a s ı n d a n ç o k o lu r s a , f a z l a
o la n k ı s ı m z i y a n o lu r , c a r i ü r e t im v e f i y a t l a r d ü ş e r . B u n a
d e f la s y o n y a d a d e p r e s y o n d e n ir . Y o k e ğ e r y a t ı n m g a y r e t i
t a s a r r u f g a y r e t in d e n ç o k o lu r s a , b u s e f e r d e e n f la s y o n o lu r .
E n f la s y o n d a d e p r e s y o n d a b i r d e n g e b o z u k lu ğ u n u n if a d e ­
le r id ir .

61
Y atırım ların d a tasarrufların d a a yn ı kim seler ta ra fın ­
dan y a p ıld ığı hallerde bu g ib i den gesizlikler sö z konusu o l­
m azlar. Ç ünk ü h iç kim senin y atırm a yı dü şü n dü ğü n d en az
y a d a ço k ta sarru f y a p m a y a ca ğı açıktır. Fakat k a pitalizm in
gelişm esiyle, özellikle y atırım la rın ço k b üyük Ölçeklerde
yap ılm asının zoru n lu old u ğ u sektörlerde, ta sarrufla r ve y a ­
tırım lar a y n ayrı kim seler ta ra fın d an v e a y n a y n a m a çla r­
la y a p ılm a y a başlanm ıştır. Ö m e ğ in ülkem izde, özel k esim ­
dek i b üyük sınat y a t m m la n girişim ci ded iğ im iz k apitalist
sın ıfa m ensup k im seler yap arlar. B un lan n kendi tasarruf-
la n giriştikleri y a t m m la n finan se etm eye y etm ediğinden,
b aşk a kim selerin ta sa rru fla n n ı d a ö d ü n ç a lıp kullanırlar.
Y ani yatırım y ap an la r ve tasarruf y ap anla r a ra sın d a b ir a y ­
n iy et yoktur. Bu d u ru m d a y a tın m ça b a la n ile ta sa rru f ç a ­
baları a ra sın d a eşitlik olm a sı a n ca k b ir rastlantı ola b ilir
ve ekon om i den gesizliklerd en kurtulam az.
Y atırım ç a b a la n y la ta sarru f ça b a la n n ın arasındaki
— a yn ı in san la r ta ra fın d an kara rlaştın lm ış olm a kta n d o ­
ğ a n — d oğ a l b ağ ın k op m u ş olm a sın ın d iğ er b ir son u cu , e k o­
n om ik gelişm e h ızın ın toplum sal b ir tercihi yansıtm aktan
çık m ış olm asıdır. Bunu şöyle a çık layabiliriz: T a s a rru f b ir
zahm et, y atırım ise b ir nim ettir. Bu h er iki işi a yn ı kim se
y ap acak olursa, k a tla n a ca ğı zahm etle b unda n eld e edeceği
nim eti kafasının için d e k a rşıla ştın r v e b ir n o k ta d a d en g e­
ler. Bu d en gey e g öre y a p ıla ca k ta sa rru f ve y a t ın m o in sa­
nın a rzu la n n m en d oğ ru b ir yansım ası olur.
K apitalist toplu m la rd a y a tın m v e tasarruf a y n a y n
k işiler ta ra fın d an y a p ıld ık la n n d a n , tasarruf y a p a n la r b u ­
n un zahm etini b ilirler a m a b u n u n sağladığı nim etten h a ­
b erd a r olm a zlar. A y n ı b içim d e y a tın m y ap an la r d a b unun
n im etini b ilirler a m a n ed en old u ğ u zahm etten h a b e r d a r o l­
m azlar. B undan ötürü, dön em sonun da zoru nlu o la ra k olu ­
şan den ge toplum sal tercihin en d oğ ru b ir yansım ası o la ­
m az
İleri kapitalist toplu m la rd a y a tın m la tasarruf a ra sın d a ­
ki doğal b a ğ serm a ye piyasası a ra cılığ ı ile dola ylı b ir b içim ­
de tekrar k urulm aya çalışılm ıştır. S erm a y e piyasasında y a ­
tırım yap an la rla ta sarru f y a p a n la r k arşı ka rşıya gelirler.
Y a tırım cılar bu piyasad a a n ca k fa iz d ed iğ im iz b ir fiy a t öd e­
yerek ta sarru fçu ların pa ra larını ö d ü n ç alabilirler. E ğer fa z ­
la y a tın m yap ılm ak istenirse fa iz h a d d i y ü kseleceğin den,
y atırım cıla r ta sarrufla rd an fa zla y a tın m yap m am a y a ça lı­
şırlar. (A y n c a , fa iz h a dd i yü kselin ce ta sarru f m ik ta n da
b elki b ir m ik tar a rtabilir.) A zg elişm iş ü lkelerde ise b öyle
b ir serm ay e piyasası y a h iç y o k tu r y a d a h en ü z olu şum h a ­
lindedir. Bu nedenle, bu g ib i ü lkelerde toplam y a tın m mik-
ta n m n , toplam ta sarru f m ik ta n ö n ced en h esaplanıp buna
g ö re tespit edilm esind e y a ra r vardır.
T a sarru fla y a tın m a rasınd aki b ileşim ilişkisine (ya pı­
sal ilişkiye) gelince: B ilindiği g ib i, bü tü n değ erlerin y aratı­
cısı em ektir, Em ek g ü cü serbest b ıra kıld ığı, y a n i b ir kısım
işçiyi b esley eb ilecek tüketim m a lla n ta sarru f edild iğ i z a ­
m an, toplum bu işçilerle istediği h e r türlü yatırım ı y ap ab i­
lir. Y a n i y ol d a yapabilir, tekstil fa b rik ası d a yapabilir,
atom rea k törü d e y ap abilir. Bu, g en el ola ra k, yan i b ir za­
m an sınırlam ası k oy m a da n d oğ ru d u r. F ak at belli b ir y a tı­
n ın projesin in a z ç o k k ısa b ir za m a n sû resi için d e g erçek ­
leştirilm esi s ö z k on u su olu n ca , b u n u n için y a ln ız em ek g ü ­
cü y etm ez, o y a tın m p rojesin in g erek tird iğ i bası m a kin e v e
m a lzem elerin d e ta sa rru f edilm iş olm a sı (eld e bulunm ası)
gereklid ir. A k s i h a ld e ö n c e eld ek i em ek g ü cü y le o m akine
v e m alzem eleri ü retm ek son ra d a s ö z k on u su p r o je y i g e rçe k ­
leştirm ek g e re k ir ki, bu, za m an sûresini uzatır. K aldı kİ. kı­
sa d ön em d e d eğ il u zu n d ön em d e bile, tek n olojik b ilgi eksik­
liği n ed en iy le gerek li m a kin e v e teçh iza tın üretilm esi ola­
n a ksız d a olabilir.
D iğ e r ta ra fta n b iliy oru z k i. b ir ülke, k ısa dön em d e, ta­
sa rru fu n a n ca k em ek g ü cü (tü k etim m a ile n ) bölü m ü n ü a r­
tırabilir. (D iğ e r b ölü m ü n ü lk ed ek i ü retim m a lla n üreten sa­
n a yiin k apasitesi İle sın ırlı o ld u ğ u n u ha tırla ya lım .) O h a l­
d e b ir ülke, m a kin e v e m alzem eleri içerd e üretilm eyen b ir
y a tın m projesin i sa d ece ta sarru fu n u a rtırarak g erçek leşti­
rem ez. Çünkü tasarrufun m al bileşim iyle yatırım ın g erek tir­
d iğ i m al b ileşim i a r a s ıM a uyum suzluk vardır. Bu soru n b i­
zi dış ticaret k o n u su n a götürür.

Soru 30: lîtş tic a r r tin y atırım ve tasa rru f ba k ım ın d a n


ö n e m i n e d ir ?

Belli b ir yatırım p rojesin i belli b ir sürede g erçek leştire­


bilm ek iç in belli m ik tarda ü retim ara çla rın a v e b u n la n m on ­
te ed ecek belli m ik tard a işgü cü n e gerek sin im v ardır. Eğer
ü retim m alları g erek en d en az, b u n a karşılık iş g ü cü g ere­
k end en fa zla ise, top la m ta sa rru f top la m y a tırım a eşit olsa
bile, bileşim leri u y g u n olm a d ığ ı için , o y a tın m projesin i g e r ­
çek leştirem eyiz. Bu d u ru m d a yap ılacak iş, fa z la ola n tüke­
tim m allarını — kİ bu işgü cü fa zlası an la m ın a g elir— d ışarı
satm ak v e karşılığ ın d a eksik ola n ü retim m a llarım (m a kin e
v e teçhizatı) satın a lıp getirm ektir.
D em ek o lu y o r ki, tasarru fla rım ızla b irlik te dışsatım ım ı­
zı da artırab ildiğim iz, y a d a d iğ e r b ir deyişle d ö v iz b içim in ­
de de ta sarru f y ap ab ild iğ im iz ölçüde, ta sarrufların b ileşi­
mi soru n u orta d a n kalkar. B undan ötürü, k a lk ın m a y a da
gelişm e ça b a la rın a k o ş u t ola ra k dışsatım ı d a a rtırm ak ü l­
keler için yaşam sa l b ir ön em taşır. G ene bu a y n ı n ed en d en
ötü rü y ab a n cı ülkelerden eld e ed ilecek kredilerin d e b ü yü k
önem i v ardır. A n ca k b u nların koşullarının elverişli o lm a la rı­
na ve özellik le b ağ ım lılık ya ra tıcı nitelikte olm a m a la rına
ö ze n g österilm elidir.

S oru 31: T a s a r r u fu n çeşitleri n e lerd ir?

Bir ülkede y ap ılan tasarrufları ü ç gru p ta toplayabiliriz.


Bunlar, l. G ön ü llü tasarruflar, 2. Ö zel orta klık (şirket) ta ­
sa rru fları v e 3. Z oru n lu tasarruflardır.

64
1 . Gönüllü tasarruflar b ir e y le r v e a ileler tarafından
se r b e s tç e v e is ten erek y a p ılır. B u n lar, y a sa h ip leri ta rafın­
d a n d o ğ r u d a n d o ğ r u y a , ö rn e ğ in k o n u t g ib i b ir yatırım a
ç e v r ilir , y a d a b a n k a la ra , hissa senetlerin e, tahvillere yatı­
rıla r a k b a ş k a la rın ın k u lla n ım ın a b ıra k ılır. Bu tü r tasarruf­
la r, b ü t ü n d ü n y a d a v e ö z e llik le azgelişm iş ü lkelerde sürek­
li b ir a z a lm a e ğ ilim i için d ed ir. B u n u n b ir ned eni, insanları
ta sa r ru f y a p m a y a iten h a sta lık v e y a şlılık g ib i du rum lara
k a rş ı k e n d in i v e a ilesin i g ü v e n ce y e a lm a k endişesinin, sos­
y a l g ü v e n lik sistem in in g elişm esin e k o ş u t ola ra k, sürekli
za y ıfla m a sı, d iğ e r n ed en i d e d a h a iyi y a ş a m a özlem in in sü­
re k li a ğ ı r b a sm a sıd ır. R a d y o, telev izyon , sinem a g ib i ileti­
şim a r a çla rın ın g elişm esi son u cu a rtık d ü n y a n ın h er yanın­
d a d a h a iyi y a ş a m b içim le r i o ld u ğ u öğ ren ilm ek te ve her*
k es b u n u k e n d i y a ş a m ın d a gerçek leştirm ek istem ektedir.
T e k n ik d e y im i ile. tü m d ü n y a d a v e özellik le azgelişm iş ü l­
k e le rd e tüketim eğilimi sü rek li artm ak tad ır. D em ek olu yor
ki, u lk o ta sa r ru fu n u a rtırm ak b a k ım ın d a n g ön ü llü tasar­
r u fla r a b e l b a ğ la m a m a k gerekir.

2 . Özel ortaklık (şirket) tasarrufları, özel orta klıkla ­


rın , ö z e l s ig o r t a o rta k lık la rın ın v e tek k işiye ait olsa bile b ü ­
y ü k iş le tm e le rin ta sa rru fla rıd ır. Bu ta sa rru fla r söz konusu
işle tm e le rin k â rla rın d a n olu şu r. Bu n e d e n le özel b ir gayret
g ö s te rilm e s in i g erek tirm ez. Ç ünk ü, k â rla rın tüketim e h a r­
ca n a n k ısm ın d a n g eri ka la n k en d iliğ in d en , otom atik ola­
ra k . t a s a r r u f ed ilm iş olu r. G elişm iş k a p italist ü lkelerde ta­
s a rr u fla r ın b ü y ü k b ö lü m ü n ü bu tü r ta sa rru fla r oluşturur.
B izde d o d u ru m b u y ö n d o gelişm ek ted ir.

3. Zorunlu tasarruflar, verg iler, sosya l sigorta prim leri


ve k a m u ik tisa d i teşeb bü slerin in k â rla rın d a n oluşur. K uş­
k u s u z v e rg i v e sosya l sigorta p rim lerin in tüm ü değil, sade­
c e tü k etim iç in h a rca n a n d a n g e ri k a la n kısm ı tasarruftur.
Z o ru n lu ta s a r r u fla r İçinde v erg in in özel b ir ön em i vardır;
Çünkü h e m m ik ta r o la ra k b ü yü k tü r, h e m d e artırılıp azaltı­
la b il ir

6S
T A B L O 2.
G A Y R İ S A F İ Y U R T ÎÇ İ H Â S IL A N IN Y Ü ZD E Sİ O L A R A K
Y E R L İ Y A T I R I M VB T A S A R R U F L A R
1982

Y a t ın m T a sa rru f

T ü rkiye 22 16
H in d ista n 25 22
ş ııı 10 8
P ortekiz 27 8
Y u g o sla v y a 34 33
Y u n a n ista n 23 13
İsp a n ya 20 18
İtalya 20 20
İn g ilte re 18 20
Japonya 30 31
F ran sa 21 17
B. A lm a n y a 22 24
ABD. 16 15

K a y n a k : W o rld D e v e lo p m e n t R e p o rt, 1984, W orld Barık, T a b lo 5.

T a b lo 2 'de çeşitli ü lkelerde sa b it serm aye olu şturm ak


için yapıtan y atırım la rın m illi g elir içindeki o r a n la n g ös­
terilm iştir. K alkınm anın en sa ğla m ölçü sü old u k la rı için bu
o ra n la r önem lidir.

S o ra 32: M illi ırcllr k a rşıla ştırm aları ya p a rk en n e le re d ik k at


e d ilm e lid ir?

Birey b aşın a dü şen m illi gelir, ülkenin g elişm işlik d ü ze­


yin in b ir ölçü tü dü r. Bu nedenle, g erek a yn ı ü lk en in çeşitli
y ılla n a rasındaki, g erek se çeşitli ülkeler ara sın d a k i g eliş­
m işlik k a rşılaştırm aları (m uk ayeseleri) için b irey başına
düşen m illi g e lir ra ka m la rı kullanılır. A n ca k ne v a r ki, m il­
li g e lir k a rşılaştırm a la n n m s o n u ç la n m old u ğ u g ib i kabul
etm ek, yan i ra k a m la r a ra sın d a b u lunan fa rk la n n sa n k i g e r­
çe k fa rk la rı yansıttığını dü şü n m ek ç o k yanlıştır. Karşılaş­
tırm aların son u çla rın ı b azı d ü şü n celeri (m ülah a za la rı) dik ­
kate alarak değ erlen d irm ek gerek lid ir. Ş im di bu dü şüncele­
ri k ısa ca g örelim . B öylece ek on om ik gelişm e ile ilgili bazı
ön em li k o n u la n ta nım a k fırsa tın ı d a bulm uş olacağız.

1. Bir ülkenin ek on om ik y ap ısı v e y a şa m ı ç o k y ön lü ­


dür. Bu n ed en le, on u n gelişm işlik d ü zeyin i tek b ir öğe ile
v e dola yısıyla bu öğ en in ölçü tü o la n tek b ir ra k a m la doğru
b ir b içim d e ifad e etm ek o la n a ğ ı yoktur. Ö rneğin , b irey b a ­
şın a d ü şen m illi g e lir b ak ım ın d a n eşit du ru m da ola n iki ül­
ke arasında, g elirin dağılım ı, b u n a b a ğ lı ola ra k g elirin k u l­
lanım ı. ta n m -sa n a y i ora n ı, dışalım -dışsatım oranı, kentleş­
m e ora n ı g ib i b irç o k k o n u la rd a b ü yü k fa rk lılık la r olabilir.
B und an ötü rü de. a yn ı g e lir d u ru m u n d a k i bu iki ülke a ra ­
sında, refa h bakım ından, fa rk lılık v a r dem ektir. Dem ek
o lu y o r ki, birey b aşın a m illi g e lir b ir refa h ölçü sü değildir.
O . d a h a çok , b ir ülken in ü retim g ü cü n ü ifad e eder.
A n ca k , tek b ir ra k a m la ifad e ed ilen ü retim gü cü n ü n de
fa zla b ir a nlam ı yoktur. Bunun ta n m , sanayi, h izm et sektör­
leri v e b u n la n n alt g ru p la n a ra sın d a nasıl da ğıldığın ı da
b ilm ek gerekir. Ç ünk ü ülken in ü retim g ü cü , b u dağılım ın
şöy le y a d a b ö y le olm a sın a g öre fa rk lı değerlen d irilir, ö r n e ­
ğin . p etrol zen g in i A r a p ü lkelerin in ü retim g ü çlerin i sadece
birey b a ş m a dü şen m illi g elirlerin e b a k arak değerlendirm ek
y a n ıltıcı olu r. Ç ünk ü bu bak ım da n dü n ya m ızın ön d e gelen
ü lkeleri a ra sın a sok u lm a la n gerekir. O ysa fiilen böyle d e ­
ğildirler.
D em ek o lu y o r ki. b irey b a şın a m illi g elir ile ölçülm üş
olan şey. ülke ekonom isinin belli v e a çık b ir yanı değildir.
Bu b öyle olm a k la b eraber, ek on om ik g elişm işlik düzeyini
ö lçm ek bak ım ınd an, eld e v a r ola n e n iy i a ra ç, g en e de birey
b aşın a m illi g e lir ra k a m la n d ır.

2 . D ik kat edilecek d iğ e r b ir nokta, çeşitli y ılla ra ve ü l­


kelere a it m illi g elir ra k a m la n n ın doğ ru lu k (sıhhat) b ak ı­
m ından fa rk lı d u ru m la rd a olm a la n d ır . M illi g e lir hesapla-

67
m a la n ülkedek i istatistiki b ilgilere da y an ıla ra k yap ılır. Bu
istatistikler ne k a d a r b ol v e d oğ ru is eler m illi g elir hesa p­
la n d a o k a d a r d o ğ r u olu r. İşte b u bakım dan, h e m ü lk eler
a ra sın d a h e m d e a yn ı ülken in eski y ılla n ile y a k ın y ılla n
a ra sın d a fa rk la r v ardır. Bu n ed en d en ötürü ö rn e ğ in T ü r­
k iye'n in m illi g e lir ra k a m la n Pakistan’ın m illi g e lir rakam -
la n n d a n d a h a d oğ ru d u r. A y n ı n ed en d en ötü rü , ülkem izin
s o n y ılla ra a it m illi g e lir ra k a m la n d a 20-30 y ıl ön ce k ile r­
d en da h a d oğ ru d u r. D em ek o lu y o r kİ, m illi g e lir ra k a m la n
çeşitli ölçü lerde ku su rlu du rla r. B unlar a rasında k arşılaştır­
m a yap ılırken b u n ok ta n ın g ö z ön ü n d e tutulm ası g erek li­
dir. Bu g ö z ön ü n d e tutm a, özellikle, b u lu n a ca k k ü ç ü k fa rk ­
ların dikka te a lınm am ası b içim in d e olm alıdır.
3. D ikkat ed ilecek b ir n ok ta d a m illi g elirin ta nım ı ile
ilgilidir. D aha ö n c e g örm ü ş old u ğ u m u z gibi, sosya list ü lk e­
ler sa d ece m a d d i m al üretim ini v e b u m a lla n n değ erin e
katkıda b u lu n a n ticaret, u laştırm a v e dep ola m a h izm etle­
rini m illi g elir k a v ra m ı iç in e sokm akta, eğitim , sağlık, g ü ­
venlik, b ank acılık, d e v le t y ön etim i g ib i h izm etleri k a v ra m
dışı bıra km a kta dırlar. B u n a karşılık, T ürk iy e'n in d e a rala-
n n d a b u lu n d u ğ u ka pitalist ü lk elerin m illi g elir ka vra m la rı,
m addi m al üretim i y a n ın d a bütün h izm etleri de k a psam a k ­
tadır. A çık tır ki, sosya list ülkelerle k apitalist ü lk e le r a ra sın ­
d a m illi g e lir k a rşıla ştm lm a sı y ap ılırk en bu fa rk ın dikkate
alınm ası gerekir.
A y n c a . k a rşıla ştırm a la n n a yn ı m illi g e lir k a v ra m la n
a rasında y ap ılm asın a dik k a t edilm elid ir, ö r n e ğ in , b ir ü lk e­
n in fa k tö r fiya tla rı ile b rü t m illi geliri, d iğ er ülken in piya sa
fiyatlarıyla b rü t m illi g eliri ile ka rşıtaştınlm am alıdtr.

4. Ü zerin de d u ru la ca k d iğ e r b ir nokta ka p sa m fa rk ı­
dır. Bu k on u d a b irb irin d en fa rk lı iki du ru m sö z k onusudur.
a. D aha ö n ce g örm ü ş old u ğ u m u z gibi, b ir m a l y a d a
b ir hi7m etin m illi g e lir için e a lınab ilm esi İçin, p a ra ile ifa ­
de edilebilm esi, b u n u n için de b ir fiy a tı olm a sı g ereklidir.
D iğer ta raftan b iliy oru z ki, y aln ız pa za rd a sa tılm ak üzere
üretilm iş ola n m a lların v e hizm etlerin b ir fiy a tı olabilir. D i­
ğ e r b ir deyişle, m illi g e lir k a p sam ım belirley en ö lc ö ü reti­
m in ticarileşm iş olm asıdır. Y a ln ız ticarileşm iş m al ve h iz­
m etler m illi g e lir k a psam ın a girerler.
M illi g e lir k a psam ını belirleyen, b u koşul, özellikle ev
İçinde y e ev halk ın ın g erek sin im lerin i ka rşılam a k için y a p ı­
la n ü retim fa a liyetlerin i k a psam dışı b ırakır. B öylece, ev de
yap ılan yem ekler, turşular, reçeller, dikilen dikişler, örü len
örg ü ler, ça m a şır y ıkanm ası, ütü yap ılm ası, d iğ e r tem izlik
işleri, ç o c u k bak ım ı, h a sta b ak ım ı g ib i işler m illi g elir he­
sa p la rın a dahi] edilm ezler. B unlara dü ğü n eğlen celeri v e
k ır g ezilerin i de katabiliriz. K apsam d ışı bıra k ıla n bu fa a li­
yetlerin m ik ta r ola ra k ön em i ç o k b üyük tür.
B ir ülke g eliştik çe, sözü n ü ettiğ im iz bu ü retim fa a liyet­
leri tica ri n itelik k azanarak e v dışın a çık m a y a başlarlar.
K a d ın la r d a ça lışm a y a başla dık la rı için , d ışa rd a d a h a ço k
yem ek yen ir, ev de reçel-tu rşu yap ılm az, d ik iş-örgü h iç ya
d d a z yap ılır, çocu k la ra kreşlerde, h a sta la ra hastanelerde
b ak ılır. A y n c a . ça m a şır m akinesi, b u la şık m akinesi, elek ­
trik sü p ü rg esi v e k on serv eler v e d iğ e r y a n -h a z ır y iy ecek ler
sa y esin d e, e v d e y a p ıla n işlerin b ü y ü k b ir kısm ı ev dışın a
y ansım ış o lu r. Ö rn eğ in , ça m a şırın e v d e fa k a t ça m a şır m a ­
k in esiyle y ıkanm ası, b u m a k in en in d ış a n d a n satın alınm ış
olm a sı n ed en iy le, e v d ışın a y ansım ış olu r. Bu fa a liyetlerin
e v d ışın a y an sım a sı v e ticarileşm esi, b u n la rın b ü yü k ö lç ü ­
d e m illi g e lir k a psam ın a g irm eleri so n u cu n u verir.
D em ek o lu y o r kİ, b ir ü lk e g eliştik çe, esk iden m illi g e lir
k a p sam ı d ışın d a k a la n b irç o k ü retim fa a liyetleri, e v dışı­
n a ç ık ıp tic a r i n itelik ka za n dıkla rın da n , m illi g e lir h esa p la ­
rın a g ir m e y e b aşla rlar. B unun so n u cu ola ra k , toplam m al
v e h iz m e t ü retim in d e g e rçe k b ir a rtış o lm a d ığ ı ha ld e m illi
g e lir ra k a m ı a rtm ış o lu r. G erçek ten , ö rn eğ in , esk iden d e
şim di d e ça m a şırla r y ık a n ıyor, re ç e lle r y en iy or, çoc u k la r a
b a k ılıy o r a m a esk iden b u n la r m illi g e lire girm iy orlardı.
Şimdi ise g iriy orla r.
İşte bu n ed en d en dolay», a yn ı ülkenin, a ra la rın d a z a ­
m a n m esafesi ç o k fa z la olan, iki a y n yılının m illi g elirleri­
ni karşılaştırırken dikkatli olm a k gerekir. A rad ak i fa rk ın
b ir kısm ı g erçek değil, fa k a t sadece sözün ü ettiğ im iz k a p ­
sam fa rk ın d a n ötü rü d ü r. Bu a yn ı du rum , a ra la n n d a k i g eliş­
m işlik fa rk ı ç o k fa zla o la n ülkelerin m illi g elirlerin in kar-
şıla ştın lm a sın d a d a sö z k onusudur. A zgelişm iş ülkelerde
kapsam dışı kalm ış o la n b irço k ü retim faa liyetleri gelişm iş
ü lkelerde, ticari n itelik kazanm ış old u k ta n için , m illi g eli­
re g irerler. Bu n ed en le de, a radaki fa r k old u ğ u n d a n daha
fa zla görünür.
b. K apsam la İlgili d iğ e r b ir soru n şudur: B ir ülke g e ­
liştikçe, özellikle kentleştik çe, eskiden p ek gerek li olm a y an
bazı işler önem k a za n m a y a başlar. Bunlar, b aşlıca, b eled i­
ye hizm etleri v e sağlık, g ü v en lik hizm etleridir. G erçekten,
b ir köy y a d a kü çü k b ir kasabada, kent içi ulaştırm aya, su,
havagazı, telefon şebekelerine, b u n la n n b ak ım ın a , g ıd a
m addelerinin sağlık v e fiy a t bak ım ınd an denetlenm esine,
can v e m al g ü v en liği sağlanm ası g ib i hizm etlere y a h iç ya
d a pek a z gerek sin m e du yu lu r. Ü lke g elişip k en tler b ü y ü ­
m ey e b a ş la y ın ca bu tür h izm etlerin önem i ço k b ü yü k ö lç ü ­
d e artar.
O ysa bu tü r h izm etler insanların refah ın a b ir k a tk ıda
b ulunm azlar. B unlar d a h a çok geltşm enin m a liyeti (m as­
ra fı) n iteliğinded irler. G erçekten, örneğin, k öy ü n d e işine,
okuluna, k om şu suna y ü rü y erek (b eda va) g id en b ir k im ­
senin. kentte b u n la r için b ir p a ra ödeyerek otob ü se b in m ek
zoru n da olm ası, on u n da h a zenginleşm iş old u ğ u n u g öster­
mez. B undan ötürü, k öy v e kentte y aşayan in san ların g elir­
lerini ka rşılaştın rk en kentlilerin bu tü r m a sra fla n n ı g elir­
lerinden çık a rm a k gerekir. Bu yapılm azsa, ken tlin in g eliri
g erçek te old u ğ u n d a n fa z la görünür.
İşte bu ned enden ötürü, g erek a yn ı ülkenin a ra la n n d a ­
ki zam an m esafesi ç o k fa zla ola n y ılla n , g erek se g elişm iş­
lik dü zeyleri ç o k fa rk lı ola n ü lk eler arasınd a m illi g elir
k arşılaştırm aları yap ılırken bu n ok ta da im a g ö z ön ü n d e tu­

70
t u lm a l ıd ır . A n c a k ş u n u d a b e li r t m e k g e r e k i r k i , y u t a r d a k i
h e r ik i h a ld e d e , g e r ç e k r e f a h a r t ış ım g ö s t e r m e s e b ile , m im
g e l i r r a k a m ı n ın a r t m ış o lm a s ı g e n e d e e k o n o m i k g e liş m e ­
n i n b i r g ö s t e r g e s id ir .

5. M il li g e l i r k a r ş ıl a ş t ı r m a la r ın d a d ik k a t ' e d ilm e s i g e ­
r e k e n d i ğ e r b i r n o k t a m illi g e l ir in m a l v e h iz m e t o la r a k bi­
leşimi il e İ lg ilid ir , A y n ı ü lk e n in ç e ş it li y ı lla r ı n d a k i m illi g e ­
li r le r i a r a s ın d a k a r ş ıla ş t ır m a y a p a b i lm e k İ ç in b u n la r ı n h e p ­
s in in e s a s a lı n a c a k b e lli b i r y ı lın f i y a t l a r ı y l a ( y a n i s a b it f i ­
y a t l a r la ) İ f a d e e d ilm e le r i z o r u n l u d u r . F a k a t n e v a r k i, b u
ç e ş it li y ı lla r a a it m illi g e l ir le r i o lu ş t u r a n m a l v e h iz m e tle ­
r in b il e ş i m le r i v e a y n c a b u m a l v e h iz m e t le r in k a lite le r i
a r a s ı n d a ö n e m li c e f a r k l a r v a r s a , b u n l a n n h e p s i n i a y n ı f i ­
y a t l a r la if a d e e t m e k y a n l ış s o n u ç la r v e r ir . Ö r n e ğ i n , e le k tr ik
e n e r jis i, a k a r y a k ıt , ç im e n t o , m o t o r lu t a ş ıt a r a c ı g i b i b ir ç o k
m a ll a r ın m il li g e l i r iç i n d e k i p a y l a n b u g ü n , d iy e l im 40 y ı l
ö n c e s in e g ö r e d a h a f a z l a d ı r . B u n a b a ğ l ı o la r a k d a , b u g ü n k ü
g ö r e l i f iy a t la r ı o z a m a n ı n k in d e n f a r k l ıd ır . A y n c a , b ir ç o k
m a ) v e h iz m e t le r in k a lit e le r i d e k ı r k y ı l i ç i n d e b ü y ü k d e ğ i­
ş ik l ik l e r e u ğ r a m ış t ır . Ö r n e ğ i n , o z a m a n k i ip e k çora p Ue
ş im d ik i n a y l o n ç o r a p , o z a m a n k i g r a m o f o n l a ş im d ik i p ik a p ,
o z a m a n k i d iş ç ili k le b u g ü n k ü d i ş ç i l i k a r a s m d a b ü y ü k k a li­
t e f a r k ı v a r d ır . S o n o la r a k , t e le v iz y o n , ) e t m o t o r u g i b i a le t ­
l e r v e b u g ü n k ü y a ş a m ım ız ın h e r y e r i n e g i r m iş o la n p la s t ik
m a d d e l e r b u n d a n k ı r k y ı l ö n c e h i ç y o k t u la r .

B ö y l e o lu n c a , b u g ü n k ü m i l l i g e l i r l e k u k y ı l ö n c e k i m il­
li g e l i r i n a y n ı f iy a t l a r l a f i y a t l a n d ı n l m a l a n n ı n o la n a k s ız lığ ı
v e a n la m s ız lığ ı a ç ık t ır . D i ğ e r M r d e y iş le , e le k t r ik t e n , t e le ­
fo n d a n . t e le v iz y o n d a n , p e n is ili n d e n , k a l p n a k l in d e n , h a v a
u l a ş ım ı n d a n y o k s u n b i r y a ş a m la b u n l a r a s a h ip b i r y a ş a m
a r a s ın d a k i f a r k ı , p a r a s a l b i r g e l i r f a i k ı o la r a k ö l ç m e y e v e
i f a d e e t m e y e , e lb e t t e , o l a n a k y o k t u r , t ş te . b ir b i r in d e n çok
u z a k y ı lla r ı n , y a d a g e l iş m iş lik d ü z e y l e r i ç o k f a r k l ı ü lk e le ­
r in m illi g e l ir le r i n i k a r ş ıl a ş t ı r m a n ın b i r d e b u y ö n d e n g e ­
le n g ü ç l ü ğ ü v a r d ır .

71
Q. Son ola ra k , ulusla ra ra sı karşılaştırm a la rd a dikkat
edilecek b ir n o k ta da, m illi pa ra ların orta k b ir p a ra y a ç e v ­
rilm eleri ile ilgilid ir. B ilindiği g ib i, uluslararası ka rşılaştır­
m a la rda b ü tü n ü lkelerin b irey başına dü şen m illi g elirle­
rin i tek b ir para, diy elim d o la r cin sin den ifad e etm ek z o ru n ­
lu lu ğ u v ardır. A k si h ald e karşılaştırm a yapılam az. O y s a bu
iş g örü n d ü ğ ü k a d a r k ola y değildir.
ö r n e ğ in . T ü rk lira sını d ola ra çev ireceğ im izi dü şünelim .
A c a b a k a ç lira y ı 1 d o la r sa y m am ız d o ğ n ı o la ca k tır? Şu sı­
ralard a. M erkez B ankası'nda. d iğ e r b an k alard a v e serbest
p iy asad a (T ahtak ale piy asasın da ) d o la r çeşitli fiy atlarla
a lın ıp satılm aktadır. Bu d u ru m d a h a n gi d ola r k u ru n u n k u l­
lanılm asın ın d oğ ru ola ca ğ ı b ir soru olarak k a rşım ıza çıkar.
A y rıca , dışsatım p rim lerini d e d ik k a te alan d a h a b aşk a b ir
d o la r kuru d a sö z k onusudur. Kaldı ki. bu ku rla rın h içb iri­
nin p aram ızın g erçek sa tm alm a gü cü n ü y an sıtm a d ığı da
b ir g erçek tir. (Ç ünkü d ö v iz ku rla rı bütün m a lla r d eğ il sa-
d oce dış ticaret k onusu ola n m a lla r ü zerind en h esa p ed ilir­
ler.) Bu ned en le, pa ra ların g erçek sa tm alm a g ü çle rin i y a n ­
sıtacak özel b ir k u r d a hesa p edilebilir.
G örü ld ü ğ ü üzere. T ü rk pa ra sının d ola ra çev rilm esin d e
kulla n ıla ca k ku ru n şu y a d a b u olm asına g ö re b u lu n a ca k
olan b irey b a şın a m illi g e lir fa rk lı çıkacaktır. Bu a y n ı soru n
d iğ e r ü lk eler iç in d e g eçerlid ir. P aralarını d ola ra çev irirk en ,
b ir ülke d a h a g e rçe k çi b ir kur, d iğ e r b ir ülke diy elim resm i
kuru kullanm ışsa, b u ü lkelerin b irey başına d ü şen m illi g e ­
lirlerinin k a rşılaştırılm ası g erçek du rum u yansıtm az. B un­
d an Ötürü, u lu sla ra ra sı k a rşılaştırm alard a b ü tü n ü lk elerin
aynı nitelikteki k u rla rı k ulla nm a la rı gerekir. K arşılaştırm a
sonuçlarını değ erlen d irirk en bu noktanın d a lm a h a tırd a tu­
tulm ası gerekir.

72
IV . B Ö L Ü M

MİLLİ GELİRİN BÖLÜŞÜMÜ

S o r a 33: G e lir b ü lü şöm ü n e d e m e k tir?

B ir ü lk ed e yaratıla n m illi g elirin o ü lk ed e y aşayan b i­


re y le r (d a h a doğ ru su a ileler) a ra sın d a pa y la şılm a d ü zen i­
n e g e lir b ölü şü m ü den ir. G elir bölü şü m ü , ülken in istem ve
d o la y ısıy la ü retim yap ısın ı b elirler. Ü lkede lü ks m a lla r b ol
b o l üretilirk en tem el g erek sin im m a lla n y eterin ce üretll-
m iyorsa. b u n u n k u su ru n u ü re ticile r in in sa fsızlığın d a d e ğ i l
g e lir b ölü şü m ü n ü n ada letsizliğ in d e a ra m a k gerekir.
G e lir b ölü şü m ü n ü n d iğ e r b ir İşlevi ülk e ha lk ın ın refah
d u ru m u n u yansıtm a sıd ır. Ö y le kİ. ü lk ed e g e lir bölü şü m ü -
n ü n b ozu ld u ğ u n d a n sö z ettiğ im iz za m an , bun da n , h a lk ın
b ir k ısm ın ın g e çim dü zeyin in (r e fa h ın ın ), ö n ce k i d ön em e
g öre, a zalm ış o ld u ğ u n u an la rız. G e lir b ölü şü m ü n ü n b u b i­
çim d e anla şıla bilm esi İçin, h e m g elirin , h em d e on u n b ölü ş-
tü rü ld ü ğ ü k işilerin ö z e l b ir b içim d e ta nım lanm aları g e re ­
kir: B ireylerin re fa h ım tü k etim m ik tarla rı belirler: ç o k tü ­
k etim y a p a n k im seler a z tü k etim y ap an la rd a n d a h a m ü re f­
fe h sa y ılırla r. O halde, re fa h ölçü sü ola ra k g e lir b ötüşüm ûn-
d e n sö z ederken, g e lir o la ra k s a d e c e tüketim m alların ı d ü ­
şü n m em iz gerekir. Ü retim m a lla n b ü tü n ü y le h esa p dışı b ı­
ra k ılm a lıd ır. S a dece tüketim m a lların d an (tük etim h a rca ­
m a la rın d a n ! olu şan bu g elirin k im ler a ra sın d a bölüştürû-
lec e ğ ln e g elin ce: A ç ık tır ki. o rta y a kon u la n d a n h erk es iste­
d iğ i k a d a r a la biliy orsa b ir b ö lü şü m sö z konusu d e ğ ild ir

73
Çünkü bölüşü m , k a v ra m olarak, herk esin İstediği k a d a r a la ­
m adığı. b ir k im senin p a y ın ın d iğ e r k im selerin p a y la rıy la sı­
nırla n d ığ ı (y a n i b ir k im senin p a y ı a rtın ca diğ erlerin in pa y ­
la rın ın azalm ak zoru n d a old u ğ u ) b ir du rum u ifa d e eder.
Bu ned en le, e ğ e r b ir kim se orta y a k on a n şey d en (m a lla r­
d a n ) istediği k a d a r a labiliyorsa, o kim seyi b ölü şü m d e b ir
ta ra f ola ra k sayam ayız. Ç ü n k ü bu kim se, kendi p a y ın ı k en ­
disi b elirley en ayrıcalık lı (im tiyazlı) b ir du ru m da d em ek ­
tir. İşte, zen g in ka pitalist sın ıfın bölüşü m d eki d u ru m u böy-
ledir. B undan ötü rü b u sın ıfın m ensup larını v e b u n la rın tü ­
kettikleri m a lla n m illi g elirin b ölüşü m ü nün dışın d a tutm ak
gerekir.
D em ek o lu y o r ki, y u k a rd a belirttiğim iz a n la m d a m illi
g e lir bölü şü m ü n e ne m illi g elirin hepsi, ne d e n ü fu su n ta­
m am ı katılm aktadır. B ölüşüm e k a tılan m illi gelir, y a ln ız tü­
ketim m a lla n d ır v e b u n u n d a hep si d eğ il zen g in lerin tü k e­
tim lerinden g eri k a la n kısm ıdır. B ölüşüm e k a tılan n ü fu s
da. tüketim leri h esa p dışı b ırakılan zen gin lerin dışın da k a ­
la n çeşitli em ek çi s ın ıf ve tabakalardır.
B uradak i çözü m lem em iz bak ım ın d a n zen g in kim seyi,
isteği k a d a r tüketim yap tıkta n son ra önem li m ik tard a da
ta sarru f y ap ab ilen kişi ola ra k ta n ım layabiliriz. Bu ta ­
n ım a d a y an a ra k zen g in lerin toplam tüketim lerinin, kısa d ö ­
n em de, dış m üda h a lelerle değ iştirilem eyeceğin i v e sa b it k a ­
laca ğ ın ı söyley eb iliriz. G erçekten, örneğin, b u n la n n tüke­
tim leri artm az, çü n k ü isteselerdi zaten ö n ce de a rtın rla r-
dt-, azalm az da, çü n k ü b unun y erin e ta s a m ıfla n n ı azaltm ak
ola n a ğ ın a sahiptirler. Bu du ru m a göre, b ir ü lkede g e lir b ö-
lü şüm ünü dü zeltm en in tek yolu n u n tüketim m a lla n ü reti­
m in i a rtırm ak old u ğ u k en d iliğ in d en anlaşılır. Ç ü n k ü b u a r ­
tışın tam am ı işçi, m em ur, serbest m eslek sa h ip leri v e k ü ­
ç ü k ü reticiler g ib i em ek çi sın ıf ve ta b a k a la n n a ra sın d a p a y ­
laşılır.
Bir ülkede g elir bölü şü m ü iki aşam ada g erçek leşir. Bi­
rin ci aşam a, kapitalist toplum un ik i tem el sın ıfım olu ştu ­
ran işçiler ve k apitalistler arasındaki ücret ve a r tı-d eğ er b i-
çim in d ek i bölüşü m dür. B una tem el b ölü şü m diyoruz, ikinci
a şa m a iki a y n k o l ü zerind en yü rü r. B irinci k old a ücretin
belirled iğ i g elirin çeşitli em ekçi s m ıf v e ta ba k a la r arasında
d a ğılım ını. İkinci k olda d a a rtı-d eğ erin kapitalist sm ıfın çe­
şitli ta ba k a la rı a rasınd aki d a ğ ılım ın ı g örü y oru z. A şağıd ak i
soru la rd a b u n la n İnceleyeceğiz.

S oru 34 : T e m e l bölü şü m n e d em ektlr7

K ap ita list b ir toplum , işçiler v e k a p italistler olm a k üze­


re iki tem el sınıftan olu şur. Bu n od on lo, m illi g elirin bu iki
tem el s ın ıf a ra sın d a k i bölü şü m ü n e tem el b ölü şü m denir.
Bu b ölü şü m d e işçi sın ıfın ın p a y ı ü cr e t ( v ) , k apitalist sınıfın
p ayı d a a rtı-değ er (s )d ir. M illi g e lir de bu ik isinin topla­
m ından o lu şu r (v + sJ.
Bu ik i tem el sın ıfın d ışın d a k a la n k ü çü k ü reticiler (kü­
çük çift ç ile r v e kü çü k esn a f v e zanaa tk& rlar), m em urlar ve
serbest m eslek sahipleri, k apitalizm geliştik çe, h em ça lışm a
k oşu lla n , hem d e k a za n çla rı b a k ım ın d a n işçi sın ıfın a y ak­
laşm aktadırlar. Bu ned en le, tem el b ölü şü m ü n belirled iğ i ü c­
r e t d ü zey i ka pitalist se k tö r d ışın d a k i b u a ra tabakaların
m illi g e lird e k i pa yla rım d a belirlem ektedir.
T em el bölüşü m , k a p italist işveren lerle işçilerin ücret
d ü zey i kon u su n d a y a p tık ta n p a za rlık son u cu belirlenir.
Ü cret, iş çile r b ak ım ın d a n gelir. İşverenler b ak ım ın d a n m as­
r a f o la ra k g örü ld ü ğ ü için , işçiler ü cr e tin o la b ild iğin ce y ü k ­
sek. iş v eren ler d e o la b ild iğin ce dü şü k olm a sı İçin çalışırlar.
B irinin k a za n cı Ötekinin k a y b ı o lu r. Z a ten k a pitalizm in te­
m el çelişk isi d e buradadır. Ü cret p a za rlığ ın d a k apitalist sı­
n ıf üstün v e b elirley ici d u ru m d a d ır. Bu üstünlük, ka pita ­
listlerin üretim in örgüU eyİcisi v e yürü tü cü sü , y an i ek on o­
m in in y ön eticisi olm a ların d an k a y n ak la n ır. B una karşılık
işçiler m ü ca d eleci v e örg ü tlü o ld u k la n ö lç ü d e ü cret p a za r­
lığ ın d a b ir a ğırlık k oy a bilirler. T a r a fla rın pa za rlık g ü çle­
rindek i b u den gesizlikten ötürü, tem el g e lir bölüşü m ü nûn
işçilerden y a n a değişm esi b ek len em ez. N itekim , kapitalizm

75
g eliştik çe b u b ölü şü m ü n e n iy i ola sılıkla a y n e n d ev a m e t­
tiğini, y a d a b ü y ü k ola sılık la iş çile r a ley h in e o la ra k b ir m ik ­
ta r b o z u ld u ğ u n u g ö rü y o ru z. B u g ü n ü n İleri k a p italist ü lk e­
lerin d e iş çilerin y a ş a m d ü zeylerin in b tzdekilerle k ıya slan ­
m a ya ca k k a d a r y ü k sek o lm a sın ın ned eni, b u ra la rd a tem el
b ölü şü m ü n d a h a a d il olm a sı d eğ il, fa k a t b u ra la rd a m illi
g e lir ç o k y ü k sek o ld u ğ u iç in a sg a ri ü cretin b ile b izim fu ­
ka ra lık d e d iğ im iz sın ırm ç o k ü stü n e çık m ış olm a sıdır.
D e m e k o l u y o r k i . r e e l ücretlerin artışım tem el gelir b ö -
lûşümünün düzelmesinden ayırmak gereklidir. M i l l i g e l i r
a r t t ığ ı z a m a n , t e m e l b ö lü ş ü m d e ğ iş m e s e , h a t t a b i r m ik t a r
b o z u l s a b il e ü c r e t d ü z e y i a r t a b il ir . Ö r n e ğ i n m il li g e l i r 100'
k e n b u n u n 2 0 's in in ü c r e t , 8 0 'i n in a r t ı- d e ğ e r o l d u ğ u n u v a r ­
s a y a lım . T e m e l b ö l ü ş ü m 8 0 / 2 0 = 4 o r a n ı il e i f a d e e d ili r . M il li
g e l ir 2 0 0 'e ç ı k t ı ğ ı z a m a n , ü c r e t g e l i r l e r i 40’ a , a r t ı - d e ğ e r d e
]8 0 ’a y ü k s e lt ilir s e , b ö lü ş ü m d e ğ iş m e m iş a m a ü c r e t m i k t a n
a r t m ış o lu r . H a t t a ü c r e t g e l i r l e r i 4 0 'a d e ğ il d e 30’ a ç ı k a r ı l ­
m ış o ls a y d ı, t e m e l b ö l ü ş ü m k ö t ü l e ş m i ş f a k a t ü c r e t l e r g e n e
d e a r t m ış o lu r d u .
T em el b ölü şü m le ilgili ola ra k b elirtilm esi g e re k e n ön em ­
li b ir n o k ta şu d u r: Ü c re t g elirleri tüm üyle tüketim e h a rca ­
n ırla r. Bu n ed en le, ü cr e t artışla rın a k oşu t o la ra k tüketim
m a lla n ü retim in in d e a rtm lm a sı g erek ir. E ğ er b u g e re k y e ­
rin e g etirilem ezse, ü cretlerin pa ra sa l ola ra k a rtm ası, sa d e­
c e tüketim m alların ın fiy a tla rın ı a r t ın r v e d ola y ısıy la iş çi­
lerin y aşam d ü zeylerin d e g erçek b ir yükselm e sağlam az.
Bu d u ru m öze llik le k ısa d ön em ler için g eçerlid ir. Ç ünk ü
kısa d ö n e m d e toplum sal ü retim in b ileşim i d eğiştirilem ez.
A m a d ön em u za d ık ça , p iy a sa m ekanizm ası, tüketim m a lla ­
rının ü retim in i oH ıra ra k y en i d u ru m u n g ereğ in i y e rin e g e ­
tirir.
B u k o n u d a s o n o la r a k b e li r t m e k is t e d iğ i m iz b i r n o k t a
d a ş u d u n T e m e l b ö lü ş ü m ü n i ş ç i l e r l e h i n e d e ğ iş m e s i, k a p it a ­
li s t l e r in t ü k e t i m le r in i d e ğ i l f a k a t t a s a r r u f v e y a b n m l a n n ı
a z a lt ır . Ç ü n k ü b u s ın ıf ı n , b i r ö z v e r id e b u lu n m a k g e r e k t iğ i n ­
d e . b u n u t ü k e t i m le r in d e n (a lış t ık la r ı y a ş a m d ü z e y l e r in d e n )

78
d e ğ il, tasarru fla rın da n v s d o la y ısıy la yatırım la rın da n y a p a ­
c a k t a n açık tır. O y s a b iliy oru z k i ü lk en in k a lk ın m a sı y atı-
n m la r a bağlıdır. D em ek o lu y o r kİ, em ek çilerin y aşam d ü ­
z ey lerin in yükselm esi a n ca k ü lk en in k a lk ın m a hızın ın y a ­
v aşla tılm ası ile ola n a klıdır. Bu d u ru m ü c r e t paza rlığ ın d a
işçilerin ka rşısın a m a n evi b ir b ask ı a ra cı o la ra k çıkarılır.

S o ru 35: Ü cret n e d ir v e n a sıl b e lir le n ir ?

İşçi, k a p italizm in yaratm ış o ld u ğ u özel b ir insan tipidir.


K ap italizm b u in san tipini v e b u n la rın olu ştu rd u ğu iş çi sı­
n ıfın ı, b ir ta ra ftan in s a n la n k ölelik ten v e fe o d a l b a ğ ım lı­
lıklarda n k u r ta n p özgü rleştirerek , d iğ e r ta ra ftan d a o n la n
h e r türlü ü retim a ra çla n n d a n y ok su n la ştırarak yaratm ıştı.
Bu sü r e ç h&lâ d a dev a m etm ektedir. İşçiler, ö z g ü r fa k a t
ü retim a ra çla n n d a n yok su n old u k la n n d a n . yaşam larını
sü rd ü reb ilm ek İçin em ek g ü çlerin i ü retim a ra çta n sa h ip le­
rin e (işv eren kapitalistlere) satm ak zoru n d a d ırla r. D iğ er
ta ra fta n işveren lerin d e ellerin d ek i ü retim a ra çla n n ı k u lla ­
n a b ilm eleri iç in em ek g ü c ü n e g erek sin im leri v ardır. B öyle­
c e k a p italist toplu m ]a rd a a lıcıs ı v e sa tıcısı o la n b ir em ek
g ü cü piy asası olu şm uştur. D iğ e r b ir d ey işle, İnsanların em ek
g ü cü , k a p italist toplu m la rd a, p iy a s a d a a lın ıp satılan b ir
m al olm u ştu r. İşte, em ek g ü c ü (iş g ü c ü ) d ed iğ im iz b u m alın
fiy atın a ü c r e t denir.
E m ek g ü cü n ü n d eğ eri, d iğ e r b ü tü n m a lla r için o ld u ğ u
g ib i, ü retim i İçin toplu m sa l o la ra k g erek li ola n em ek m ik ­
ta n ile b elirlen ir. Em ek g ü cü n ü n ü retim i İse. işçin in v e
— ö lü n ce y e rin i ço c u ğ u n u n a la bilm esi için — ailesinin, ü l­
k en in iş çile r İçin u y g u n g ö rd ü ğ ü b ir d ü zey d e yaşam larını
sü rdürm esi, b u n u n sa ğ la n m ası dem ek tir. B u da. sö z konusu
y aşam d ü zey in i sa ğ la m a y a y eterli tüketim m a lla n n ın İşçiye
v erilm esi İle gerçek leştirilir. İşte İşg ü cü n ü n d eğ eri (ü cret)
b u m a lla n n değ erin e, y a n i b u m a lla rın İçerd iğ i em ek m ik-
ta n n a eşittir.
Ü cret a y n ı za m an d a, işçin in y a ş a m dü zeyin i d e belirle-

77
d iğ ı İçin, d iğ e r m a l fiy a tla rın d a n fa rk lı olarak, ü lk en in kül­
tü r ve g elişm işlik d ü zeyin i d e yansıtır. B u nedenle ü cretin
a lt sınırını o top lu m d a g eçerli ola n asgari g e çim dü zeyi,
üst sınırım d a iş g ü cü n ü n m arjinal v erim i belirler. U y g u la ­
m ada ücret, bu iki sın ır a ra sın d a b ir yerd e, istem v e su n u m
koşu lların a göre, işçi send ik aları ile işveren ler a rasınd aki
toplu paza rlıkla rla belirlenir.

Soru 36: Ü cret s ö zcü ğ ü n d e n n e a n la m a m ız g e r e k ir? T a da


ü cre tin iiç a yrı g ö rü n ü m ü » e le r d ir ?

Ücreti, y a işçiye öden m iş b ir p ara m eblağı, y a d a p a ra


ile satın a lın ab ilecek tüketim m a lla n toplam ı, y a d a işçinin
ücretini çık a rm a k için çalışm ası g erek li zam an süresi o l­
m ak üzere ü ç a yrı b içim d e g ö rü p ifad e edebiliriz. B irinci
halde ü cret para, ik in ci ha ld e m al ve ü çü n cü h a ld e d e em ek-
cinsinden ifad e edilm iş olm aktadır.
Para cin sin den ifa d e edilen ücrete nom inal ü cret, m al
cinsinden ifad e ed ilen ücrete g e r ç e k ü cret, em ek cinsinden
ifad e edilen ücrete de d e ğ e r ola ra k ü cr et diyoruz. Y a n lış a n ­
lam ayı ön lem ek için tek ra r edelim ki, değ er ola ra k ücret,
yani asıl ücret, işçin in ücretine tekabü l eden em ek m ikta­
rıdır. Ö rneğin, eğ er işçi 8 saatlik iş g ü n ü n ü n ilk 2 saatinde
ü cretini çık a ra ca k k a d a r b ir ü retim yap ıyorsa, d e ğ e r o la ra k
ü cret bu 2 saatlik em ektir. B urad an h areket ederek, g erçek
ücreti bu 2 saatte ü retilen m a lla n n m ik tan. n om in al ücreti
de bu m alların p a ra cin sin d en değ eri olarak tek rar tanım ­
layabiliriz.
Bu ü ç ayrı ücret, a y n ı b ir şeyin ü ç ayrı g örü n ü m ü ol­
dukları için, h erh an g i b ir a n da birb irlerin e eşittirler. D aha
doğ ru su hepsi a yn ı b ir bü yü k lü ğ ü ifad e ederler. A m a k o n u ­
yu bir an için d e d eğ il d e b ir zam an sü reci için d e dü şü n e­
cek olursak, bu ü ç a y n ü cr e t kavram ı arasındaki ayn iy et
ortadan k alk ar ve h e r b iri ayrı b ir bü yü k lü ğ ü ifad e edecek
biçim de fa rk lı h a rek etler g österm ey e başlarlar, ö r n e ğ in ,
nom in al ücretler sa b itk en genel fiy a t dü zeyin in y ü k seld iği

78
b ir d ön em i, yan i en flasyon ist b ir d ö n e m i dü şünelim . Bu d ö ­
nem de. p a ranın sa tm alm a g ü cü azalm ış ola ca ğ ın d an , n o ­
m inal ü cretler d eğişm ediği ha ld e g e rçe k ü cretler değişm iş
(d ü şm ü ş) ola ca ktır. E ğ er b u a y n ı d ön em d e em eğ in verim ­
liliği d e değişm em işse d e ğ e r ola ra k ü cr e t d e dü şm üş olur.
Ç ü n k ü ü cretin m al ola ra k k a rşılığ ı a zalın ca, buDu üretm ek
için g erek li em ek süresinin d e a zalm ış o la ca ğ ı açıktır. D iğer
taraftan, n om in al v e g erçek ü cr e tle r sa b itken em ek verim ­
liliği artarsa, d e ğ e r ola ra k ü cret dü şm ü ş olu r. Ç ünkü em ek
v e rim liliğ i a rtın ca işçiler ücretlerin i d a h a a z b ir süre ça lı­
şarak çıkarırlar.
D em ek o lu y o r ki, bu ü ç a y n ü cret za m an için d e b irb ir­
lerin d en ayrılarak tam am iyle fa rk lı hareketler göstereb ilir­
ler. D urum b öyle olu n ca , ü cret artışla rın da n sö z edildiği
za m an bu ü ç a y n ü cret çeşid in d en ha n gisin in kastedildiği
belirtilm elidir. A çık tır k i sa d ece n om in a l ücretlerin artm a­
sı iş çile r b ak ım ın d a n h iç b ir a n la m ifa d e etm ez. N om inal
ü cretle b irlik te g erçek ü cretin d e artm ası g ereklidir. Ç ün­
k ü a n ca k bu takdirde işçin in g e çim d ü zey i y ükselm iş olur,
ö r n e ğ in , n om in al ü cret % 10 a rttığı za m an fiy a tla r d a aynı
o ra n d a artm ışsa, işçinin g e rçe k ü creti h iç değişm em iş olur.
E ğ er fiyatla ü cretlerden d a h a fa zla, diy elim % 15 artm ışsa,
g e rçe k ü cret, y a n i işçin in g e çim dü zeyi % 5 ora n ın da a zal­
m ış olur.
A n c a k biliy oru z k i, g erçek ü cret a rttığ ı za m an değ er
ola ra k ü cret on u n la b irlik te m u tla k a artm az, ha tta çok
d e fa a zalır. Ö rn eğ in em ek v erim liliğ i % 10 arttığı zam an
g erçek ü cret sadece % 5 artırılm ışsa, d e ğ e r ola ra k ü cret
% 5 g erilem iş olur.
Bu ned enlerd en ötürü, işçilerin h ed ef! değ er olarak ü c ­
reti artırm ak , y a d a h iç değ ilse k oru m a k olm alıdır. Çünkü
a n ca k b u y o lla m illi g elird ek i p a y la n n ı a r t ın r y a d a koru­
y ab ilirler. işveren ler b ak ım ın d a n d a ön em li olan bu tü r ü c ­
retteki artıştır. Çünkü y a ln ız bu tü r artış, y an i d e ğ e r olarak
ü cretteki artış o n la n n k â r o ra n la n n ı dü şü rü cü b ir sonuç
verir.

79
S o r u 37: Ü cretler a r a s ın d a fa r k olm a sın ın n ed en leri
n e le r d ir ?

B iliyoru z k i bü tü n ça lışa n la r a y n ı ü creti alm a zla r. Ü c­


retler a ra sın d a d a ön em li sa y ılacak fa rk la r b u lu n u r. Ö rn e ­
ğ in m üh en d isle d ü z işçinin, je t pilotu ile taksi şoförü n ü n ,
d ok torla h em şirenin ü cretleri arasınd a b ü y ü k fa rk la r v a r­
dır. Bu fa rk la r b a şlıca iki n ed en e dayanırlar:
a. İşçilerin nitelik leri ara sın d a k i fark la r,
b. İşlerin nitelik leri ara sın d a k i fark la r.
a. B ildiğim iz g ib i bü tü n işçiler a y n ı n itelik te d eğ iller­
dir. B a zıla n b ir eğ itim v e d en eyim d en g eçm işlerdir. B un­
la ra usta işçi (k a lifiy e elem a n ) den ir. U stalığın d a d e r e ce ­
leri v ardır. B una karşılık h iç b ir eğ itim v e d en eyim d en g e ç ­
m em iş işçiler de v ardır. B unlara b asit işçi y a d a d ü z işçi
d en ir. U sta işçilere d ü z işçilerden d a h a yüksek ü cr e t ö d e ­
nir. Bunun n ed en i, usta işçi yetiştirm ek için ek o la ra k y a ­
pılm ış ola n m a sra flardır. Ü c retler arasındaki fa r k da, esas
olarak, bu m a sra fları k a rşılay acak k a da r olur. Bu a y n ı so­
runu, da h a Önce k a lifiy e em eğ in b asit em eğe in d irg en m esiy ­
le ilgili ola ra k d a görm üştük.
Bir ta ra ftan eğitim ola n a kların ın b ü yü k kitlelere y a ­
y ılm asından, d iğ e r ta raftan d a işbölüm ünün v e m a k in eleş­
m enin ilerlem esi so n u cu İşlerin basitleşm esinden ötü rü , za­
m a nım ızdaki eğilim , usta işçilerle d ü z işçiler ara sın d a k i ü c-
rct fa rk la rın ın azalm ası yön ü n ded ir.
b. Bütün İşçiler a yn ı nitelikte olm a d ığ ı g ib i, bü tü n iş­
le r de aynı n itelik te değild ir. A raların d a, zahm et, prestii.
sağlık, tehlike vb. bak ım la rın da n fa rk la r v ardır. M a d en ­
lerde y or a ltın d a ça lışm a k zahm etlidir. D onem e pilotlu ğ u
tehlikelidir. Bazı zeh irli kim ya sa l m addelerle u ğ ra şm a k sa ğ ­
lığa zararlıdır. Ç öp çü lü k , d om u z b a k ıcılığ ı v b. p restijsiz iş­
lerdir. A y rıca , a yn ı b ir işi, İstanbul, A nkara. İzm ir g ib i b ü ­
y ü k kentlerde yap m ak la , d oğ u d a m a h ru m iy et b ölg elerin d e
y apm ak a ra sın d a d a fa rk v ardır. îşte, çeşitli işler arasınduki
bu fa rk lılık la rd an ötü rü , a yn ı nitelikteki işçilerin b u farklı
işlerde e ld e ettik leri ü cretler d e fa rk lı olu r. Bu fa rk la n n
bü yü k lü ğ ü de, sö z konusu işlerdeki zahm et, presti), tehlike
v b . fa rk la rım ka rşılay acak m ik ta rla rd a olur.
T oplu m sa l v e tek n olojik ilerlem e çeşitli işler arasındaki
bu tü r fa rk la rı azaltm aktadır. İşy erlerin de k a z a la n v e h a s­
ta lık tan ön le y ici ön lem ler alınm ası, b a zı s o r v e pis İşlerin
(p restijsiz işlerin ) m a k inelere yap tırılm ası, b u n u n b a şlıca
g erçek leştirilm e y olla n d ır. B und an ötü rü , zam an ım ızd a ü c­
retler a ra sın d a b u bak ım da n d a b ir yak la şm a eğ ilim i v a r­
dır.
D em ek o lu y o r k i ü cretler ara sın d a k i fa rk la f, İşçilerin
eğ itim leri y a d a y ap tıkları işlerin zahm et, tehlike vb. ba­
kım la rın d a n fa rk lı olm a ların d an d o ğ a r v e bu fa r k la n telâ fi
ed ici (orta d a n ka ld ırıcı) b ir işlev g örü r, ö r n e ğ in , e ğ e r elek­
trik tek nisyenlerinin ücretleri, eğ itim leri için gerekli ola n
m a sra fları k a rşılayacak b ir d ü zeyd en d a h a yüksekse, elek­
trikçi o lm a k isteyenlerin s a y ıla n a rta r v e b ir süre son ra ü c­
ret g erek li o la n d ü zeye (işg ü cü n ü n d eğ erin e) k a d a r düşer.
A y m m e k a n izm a fa rk lı İşlere öd en en ü cretler için d e işler,
ö r n e ğ in , d a lg ıç ücretleri bu işin tehlikesini k a rşılayacak
k a d a r y ü k sek değilse, kim se d a lgıçlık yap m ak istem ez. Bu­
nun ü zerin e ücretler, y eterli m ik tard a d a lg ıç sağlanm ası
İçin, g erek li o la n dü zeye k a d a r yükselir.
Y u k a rd a k i a çık la m ala rd a n a n la şıla ca ğı üzere, b u tü r
ü cr e t fa r k la n çeşitli iş le r v e m eslek ler a ra sın d a ava n ta jla ­
r ı e ş itle y id . y a d a b a şk a b ir d ey işle, b u n la r arasındaki
fa r k la n tel&fi ed ici b ir işlev g örm ek ted ir. Bu ned en le, bu
tü r ü cr e t fa rk la rın a , te lâ fi ed ici ü c r e t (-ırkla rı den ir. A çık tır
ki k im se b u t ü r ü cr e t fa r k la n n ı h a k sız b u lm a z v e b u n la ra
karşı çık m a z. Tersine, ü lk ed ek i top la m İşgü cü n ü n çeşitli
m eslek ler v e işyerleri a ra sın d a g erek li ora n la r d a da ğ ılm a ­
sını, h iç b ir zo rla m a y a b aşvu rm ad an , sa ğ la y a b ilm ek için
ü cretler a ra sın d a b u tü r fa rk lılık la r olm a sı zoru nludur.
D ik k a t ed ilecek olu rsa g ö r ü lü r kİ ü cretler arasındaki
fa rk la n n b u d ü zeyd e k alm asının tem el koşu lu , herk esin is­
tediği m esleğe y a d a işyerin e g irm ek te tam serb est olm a sı­

81
dır. Ç ünk ü a n ca k bu takdird e in san lar a va n ta jlı g örd ü k leri
m eslek v e işyerlerin e g irip , avantajsız g örd ü k lerin d en d e
çık a ra k b u n la r a ra sın d a ü cret bak ım ınd an sözü n ü ettiğ i­
m iz d en g ey i sağlarlar. B u nedenle, eğ er h erh an g i b ir m es­
leğ e y a d a işyerin e g iriş serbestliği kısıtlanırsa, o ra d a k i ü c ­
retler olm a sı g erek en d en d a h a yüksek olu r. G irig serbest­
liğin i kısıtla ya n en ön em li öğ e eğ itim ola n a k ların ın kısıtlı
olm asıdır. O nun için , b u o la n a ğ ın k ısıtlılığı ölçü sü n d e, özel­
likle uzu n ca b ir eğ itim sü resi g erektiren dok torlu k, m ü h en ­
dislik, avuk atlık g ib i m esleklerde ü cretler, olm a sı g erek en
den yüksek olu r. B uradak i yü ksek liğin h iç b ir e k on om ik ya
d a sosyal işlevi olm a y ıp , sa d ece b ir tekel k â n sa y ılm ası g e ­
rekir. A y n ı tekel du ru m u başka y olla rla d a sağla n ab ilir.
Ö rneğin , b elli b ir y erd e ça lışa n işçiler b a ş k a la n n m a yn ı
y erd e ça lışm alarını fiilen en g elleyerek ken d i ü cretlerin i o l­
m ası gereken in ç o k ü zerin d e tutabilirler.
G enel ola ra k h erh an g i b ir m esleğe y a d a işyerin e g ir e ­
b ilm ek için k on u lm u ş ola n sınav, staj, b elli b ir sü re ça lış­
m ış olm a k g ib i koşullar, asıl g erek çelerin in y a n ı sıra, o ra d a
ça lışanları dış rek ab etten koru ya ra k, ücretlerin olm a sı g e ­
rek enden da h a y ü k sek tutulm asm ı sa ğ la m ak g ib i b ir işlov
de g örürler.

S oru 38: A rtı-d efcer k im le r a ra sın d a bBHtştilUr?

B ir İşletm ede üretilm iş ola n m a lla n n değ erin d en üreti­


m in m aliyeti çık a n h rs a g eriye o işletm ede y aratılm ış ola n
a rtı-değ er kalır. B u rad a ön em li olan üretim m a liyetin in no
old u ğ u n u n belirlen m esid ir. Ü retim m aliyeti, değişm eyen
serm aye (y a n i ham m ad doler, y a rd ım cı m a ddeler ve- sabit
serm ayenin a m ortism an ı) ile değ işen serm ay eden (y a n i ü c­
ret öd em elerin den ) olu şu r. D iğ er b ir deyişle m aliyet, iş v e ­
renin o ü retim iç in h a rca m ış old u ğ u serm ayenin b ü tü n ü ­
d ü r f c + v ) . Ü retim d ön em i son u n d a işveren bu serm ayeyi
(m a liyeti) m u tla k a g eri a lm a k zoru ndadır. E ğ er g eri a la ­
m azsa o ü retim yap ılm am ası g erek en zararlı b ir üretim
dem ektir.

82
İşletm ede y aratıla n a rtı-d eğ er tü m ü yle işletm eci kapita­
listin e lin d e işletm eci k a p italist b u n u ülkedek i d i­
ğ e r ka pitalist v e toprak sa h ib i kim selerle paylaşm ak zoru n ­
da dır. G erçekten, g irişim ci k a p italist artı-değerin b ir kıs­
m ını k en d isin e b o r ç p a ra verm iş o la n kim selere v e banka­
la ra fa iz a dı a ltm da, b ir k ısm ım d a toprak la rım k u llanm a
k a rşılığı ola ra k ra nt a dı altın da toprak sahiplerine öder.
A rtı-d eğerd en bu iki öd em e y ap ıld ık tan son ra g eri kalan
k ısım kârdır. Ü retici ka pitalist b u k& nn b ir k ısm ın ı tü ccar
kapitaliste bırakır.
A rtı-d eğerin kâr, fa iz v e ra n t o la ra k b öyle ü çe bölün*
m esi, girişim ci, serm ay ed a r v e toprak sahiplerinin ayrı a y ­
rı k işiler olm a sın da n ötürüd ür. E ğ er top lu m d a b öyle b ir ay­
rışm a olm asaydı, artı-değerin b u n la r a ra sın d a bölünm esine
de b ir g e re k k alm az v e k â rla a rtı-d eğ er çakışm ış olurdu.
T ek b ir İşletm ede y aratılm ış ola n artı-değerin bu b ölü­
şüm ü, b ü tü n ü lkede yaratıla n artı-değ erin bölü şü m ü için
de g eçerlid ir. İzleyen soru la rd a fa iz v e ra n t ı d a h a y ak ınd an
g öreceğ iz.

S o ru 3 9 : F a iz n e d e m e k tir v e n a s ıl b elirle n ir?

G irişim di ka pitalistler y a ln ız k en d i serm ayelerini kul­


la n m a k la y e tin m e d e n b a şk a la rın ın p a ra b içim ind eki tasar­
ru fla rın ı d a ö d ü n ç a lıp işlerin d e k u lla n ırla r Haşko insan­
ları ellerin dek i p a r a la n ö d ü n ç v e rm e ğ e İkna edeb ilm ek için,
a çık tır kİ. on la ra b u n u n k a rşılığ ın d a b ir b edel ödem ek g e ­
r e k ir Ö d ü n ç a lm a n p a ra n ın b i r y ü zdesi ola ra k İfade edilen
bu b ed ele fa iz den ir. V a d e son u n d a a n a p a ra d a g eri öd e­
n eceğ i İçin, fa iz ö d ü n ç a lın a n p a ra n ın kira sı niteliğindedir..
Faiz h a d d b ıin y u k a n s m ın n ı m a rjin a l k â r ora n ı b elir­
ler. Bu d u ru m d a b o r ç o la ra k a lm a n p a ra d a n sağlanacak
kârın h ep si fa iz o la ra k b o r ç v eren e ö d en ecek d em ek tir k\
b u n u n g ir iş im ci ka pitalistin v e rm e y e ra zı ola b ileceğ i «n
yüksek fa iz o la ca ğ ı a çık tır. Faiz h a d d in in a lt s ın ın İse. yu-
k a n d a d eğ in d iğ im iz g ib i, p a r a sa h ip lerin i p a r a la n n d o r ay-
n lm a y a (lik iditeden v azg eçm ey e) ra zı edecek b ir ora n d ır.
Bu oran, a çık tır ki. sıfırd a n az olam az. Kaİdı ki, e n a z fa iz
ora n ın ın % 2-3'ten az olm a sın a ola n a k yoktur. Ç ünk ü, b öy ­
le b ir fa iz h a dd i b a n k a la rın işletm e m a sraflarını k a rşıla ­
m ak için g ereklidir. B öyle o lu n ca piyasad aki k redi fa iz h a d ­
di, istem v e 3unum k oşu lların a g öre, bu iki sın ır a ra sın d a
b ir y erd e oluşur.
B ir ülkede tek b ir tane değil fa k a t b irço k fa iz ha dleri
vardır. Bir kere, m ev d u a t fa iz leri İle kredi fa izleri b irb irin ­
d en ayrıdır. A y rıca h e r ik isin d e d e v ad elerine g ö re fa rk lılık
vardır. Bu b öyle olm a k la beraber, çeşitli fa iz h a d leri b irb ir­
lerind en bağ ım sız değ ild irler. A raların d a belli ilişk iler v a r­
dır. ö r n e ğ in , kred i fa iz leri m ev du a t fa izlerin den ç o k y ü k ­
sek olu rsa, ö d ü n ç a ra y a n la r b ank aları devre dışı bıra k ıp
d oğ ru d a n ta sarru f sa h ip lerin d en b orçlan m a y o lu n a y ö n e ­
lirler. T ahvil çık a rıp b u n la n ta sa rru f sahiplerine d oğ ru d a n
satm ak b öyle b ir yold u r. Bu ola n a ğ ın varlığı m ev d u a t v e
k redi fa izlerin in a rasınd aki fa rk ın belli sınırların dışına
taşm asını önler. B enzer b ir İlişki uzu n v e kısa v a d e fa iz
h adleri a ra sın d a d a v ardır. E ğ er uzu n v a d e fa iz h a d d i kısa
vad e fa iz h a d d in d en ç o k fa zla olursa, iş ada m la rı u zu n v a ­
deli k redi y erine kısa v a d eli kredi alıp, vad esi g e ld ik çe b u ­
nu sürekli yenileyerek u zu n v a d eli b ir krediye d ön ü ştü re­
b ilirler. Bu ola n a ğ ın varlığı, bu İki fa iz a rasınd aki fark ın
g en e belli b ir s ın ın aşm asını ön ler. D em ek o lu y o r ki, b ir
ülkede çeşitli fa iz o r a n la n a ra sın d a g erekli ola n d a n fa zla
b ir fa rk olam az, tşte bu ned enden ötü rü b ir ü lk ed e çeşitli
değil de sanki tek b ir fa iz h a dd i varm ış gib i dü şünebiliriz.

S oru 40: F a izin d ü ze n le y ici işlevi n e d ir?

F aizin iki işlevi v a rd ır. Biri öd ü n ç p a ra veren kim selere


ça lışm a da n b ir g e lir sağlam ak , d iğ eri de serm aye kulla n ı
m inin fiy a tı ola ra k b u k ullanım ın ra sy on el (a k li) olm asını
.sağlamaktır. F aizin p a ra sa hip lerine b ir gelir sa ğ la m a işle-

84
v ln l y u k a rd a k i soru da g örd ü k . B u İşlev serm ay en in özel
m ü lk iy etin e dayanm aktadır. Bu tü r m ü lk iy et orta da n k a l­
k ın ca fa iz in bu işlev i d e k en d iliğ in d en o rta d a n kalkar. A n ­
ca k. fa iz in b ir g e lir türü o la ra k o rta d a n kalk m ası, serm aye
ku lla n ım ım dü zen lem e İşlevinin d e o n u n la birlikte ortadan
k a lk a ca ğ ı an la m ın a gelm ez. Ç ünk ü fa iz in bu dü zen leyici
işlev i g e lir olm a İşlevinden b a ğ ım sızd ır v e son d erece ön em -
lidir. Ş im d i fa iz in b u İşlevini k ısa ca g örelim .
B iliyoru z k i a yn ı b ir ü retim çeşitli fa k t ö r b ileşim leriy­
le, y a n i çeşitli tekn olojilerle y ap ılab ilir. Ö rneğin , çim en to
çu v a lla rın ı fa b rik ad an istasyona, 1. sa d ece ham allarla.
2. at a ra b a sıyla ve 3. k a m y on la taşım ak g ib i ü ç fa rk lı
yol o ld u ğ u n u d ü şünelim . Bu ü ç fa rk lı y o l ü ç a y n teknoloji
dem ek tir. Bu tek n olojiler a rasınd aki fa rk , k ullanılan serm a­
y en in h em m ik ta n n ın h em d e o rg a n ik b ileşim in in ( c /v ) h a ­
m a lda n k a m y on a d oğ ru g id ild ik çe b ü yü m esid ir. Ş im di s o ­
ru n şu d u n A c a b a bu ü ç taşım a tek n olojisin den hangisini
seçm em iz ek on om ik bak ım da n da h a d o ğ r u d u r? Bu soruya
ya n ıt v ereb ilm ek İçin h er ü ç tek n olojin in m a liyetlerin i h e ­
sa p etm em iz v e e n dü şü k m a liyetli ola n ın ı seçm em iz g e ­
rek lidir. B u n u n iç in y u k a rd a k i örn eğ im izi varsayım sal o la ­
rak şu b içim d e ra k a m la n d ırd ığ ım ızı d ü şünelim : V a rsayalım
k i sö z k on u su ta şım a işin i y a 20 ha m al, y a 2 a t arabası,
y a d a 1 k a m y on y ap ab ilecek tir. Ü c re t g ü n d e 50 lira dır. A t
a ra ba sın ın ta n esi 18000 lir a o lu p g ü n lü k a m ortism an ı 18
liradır. K am y on 240.000 lir a v e g ü n lü k am ortism anı 60 li­
radır. A r a b a v e k a m y o n la taşım ada, a ra b a cıla r v e şo fö rle r­
d e n b a şk a 2 d e h a m a l ku lla n ılm a ktad ır. Bu ra k a m la ra g öre
h e r ü ç ta şım a tekn olojisin de g ü n lü k m a liyetler, yan i h a rca ­
na n değ işm ey en serm ay e fc ) v e değ işen serm ay e Cvl to p ­
la n ıla n söy led in
1. O c + 1.000 v = 1.000 lira
2. 3 8 c + 200 v = 236 lira
3. 80 C + ' 150 v =■ 210 lira

Bu h esa b a g ö r e k a m y on la ta şım a e n u c u z d u r v e on u seç­


m ek gereklid ir.
A m a bu hesa pta b ir eksiklik v ardır. D eğişm eyen serm a ­
yelerin üretime, a ktarılm am ış fa k a t ü retim e b ağlan m ış ola ­
ra k b ekleyen k ısım ları h iç h esa b a katılm am ışlardır. Y ani
ö rn eğ im izd e iki a ra ba nın d eğ eri ola n 36.000 tiranın v e bir
k a m y on u n d eğ eri o la n 240.000 lira n ın b u işe bağ lan m ış o l­
m aları h iç dikkate alınm am ıştır. O y s a a çık tır k i dikkate
a lın m aları gereklid ir. B unun yolu, bağlanm ış o la ra k b e k ­
leyen bu serm ayelere fa iz h esa p etm ek v e b u lu n a ca k fa iz i
m a liyetlere dahil etm ektir. E ğ er fa iz ora n ım % 10 ola ra k
k a b u l edersek y u k a rd a k i g ü n lü k m a liyetler a şa ğıda ki gib i
olu rlar:
ı. o c + l.o o o v + o f = 1.000Ura
2. 36 C + 200 v + 10 f = 246 Ura
3. 60c + ISO v + 66 f = 276 lira
G örü lü y or ki, fa iz (f) h esa b a k a tıld ığı zam an e n u cu z taşı­
m a ara cı k a m y on d eğ il a t a ra b a sı olm aktadır.
Bu son u çla rd a şa şıla ca k b ir yan yoktur. Ç ünkü, b iliy o ­
ru z ki, ü retim de d a h a ço k sa b it serm aye, y&ni e n ileri tek­
n ikleri k ullanm ak d a im a işgü cü n ü n ü retk enliğini a rtırır v e
ü rü n ü n m aliyetini dü şü rü r. Zaten b u n d a n ötü rü d ü r ki ser­
m ayenin org a n ik b ileşim in in artm ası dev a m lı b ir e ğ ilim ­
dir. A n c a k girişilecek h e r işte d a im a en ileri tekn ikleri k u l­
lanm ak, e ğ e r ü lkede serm ay e tam a n la m ıy la b o lsa d oğ ru
b ir davranıştır. G erçekten, b öyle serm ayesi b ol b ir ü lkede
h er işletm ede en ileri tek n olojileri k u llanm am ak akılsızlık
olu r. A m a b iliy oru z ki, değ il T ü rkiye'de, dü n ya n ın henüz
h içb ir ülkesinde, serm aye, k ullanım ı için h içb ir b edel ö d e n ­
m esi gornkm eyecek k a d a r bollaşm ış değildir.
Ü lkpde serm ay e k ıt olu n ca , h er y en i y a tın m projesind e
en tlfiri teknolojiyi ku lla n m a k h e r za m an d oğ ru o lm a y a b i­
lir. Ç ünkü, b ir y erd e ileri tek n oloji (çok serm aye) ku lla n ıl­
m ası başka b ir y erd e g eri teknoloji (a z serm aye) k u lla n ıl­
m asını zoru n lu kıla r. O ysa, serm ayenin b u ra da d e ğ il de
o ra d a k u llanılm ası b elk i d a h a doğru du r. D em ek o lu y o r ki,
serm aye kıt olu n ca , k arşım tza da im a on u en v e rim li o ld u ­
ğ u yerd e ku lla n m a k g ib i b ir soru n çık a r. îşte b u sorunu
ç ö z e b l 'm e k iç i n s e r m a y e k u l la n ım ı n a b i r f i y a t k o y m a k z o ­
r u n lu l u ğ u v a r d ır . B u f i y a t f a iz d i r . F a iz s a y e s in d e s e r m a y e -
r in e n v e r i m li o ld u ğ u y e r d e k u l la n ıl m a s ı s a ğ la n ır . S e n n u -
y e y i d a h a v e r i m li o l d u ğ u y e r d e k u l l a n a c a k o la n l a r d a h a
y ü k s e k f a i z ö d e y e r e k o s e r m a y e n in d a h a a z v e r i m li y e r le r*
d e k u l la n ıl m a s ı n ı ö n le r le r .
D ik k a t e d ile c e k o lu r s a , d ü z e n le y ic i iş le v i b a k ım ın d a n
f a i z i n y a l n ı z ö d ü n ç a lı n a n s e r m a y e y e d e ğ il f a k a t o ya­
t ır ı la c a k b ü t ü n s e r m a y e y e u y g u la n m a s ı g e r e k ir . Ya»*» g ir i­
ş i m c i k e n d i ö z s e r m a y e s in e d e f a i z h e s a p e t m e k d u r u m u n ­
d a d ı r . P r o j e le r a r a s ı k ı y a s la m a a n c a k b u t a k d ir d e y a p ıl a ­
b ilir
F a iz in b u d ü z e n le y ic i iş le v i s o s y a lis t ü lk e le r iç i n d e g e -
ç e r l i d l r . N i t e k im b u ü lk e le r d e d e p r o je m a li y e t le r i b e ll i b ir
f a i z o r a n ı d ik k a t e a lın a r a k h e s a p e d ili r . A m a k im s e y e fa iz
a d ı a lt ı n d a b i r g e l i r ö d e m e s i y a p ılm a z .

S o ru 4 1: R a n t (U r a ) n e d e m e k tir ?

T op ra k t a r ım s a l ü r e t im in , .te m e l b i r ö ğ e s id ir . F akat
e m e k ü r ü n ü o lm a d ığ ı i ç i n b i r d e ğ e r t a ş ım a z . K e n d is i b i r d e ­
ğ e r t a ş ım a d ığ ı i ç i n d e ü r e t im i n d e k u l la n ıl d ı ğ ı m a ll a r a (ta*
n m s a l ü r ü n le r e ) b i r d e ğ e r a k t a r a m a z . B ö y le o l u n c a to p r a ­
ğ ı n b i r m a l i y e t ö ğ e s i o lm a d ığ ı v e d o la y ı s ı y la k u l la n ım ı iç in
b i r k i r a ( r a n t ) ö d e n m e s i g e r e k m e y e c e ğ i a ç ık t ır . A n c a k n e
v a r k i. b u d u r u m t o p r a k la r ı n e ş it v e r i m d e v e k u lla n ılm a la ­
r ın ı n s e r b e s t o ld u ğ u k o ş u ll a r d a s ö z k o n u s u d u r . Ç ü n k ü b u
k o ş u ll a r d a t a r ım s a l ü r ü n le r e İs te m a r t ı n c a y e n i to p r a k la r
e k i le r e k ü r e t im a r t ır ı lır v e b ö y l e c e f i y a t l a r d a a r ta m a z . Bu
d u r u m d a , ç i f t ç i l e r s a d e c e ü lk e d e g e ç e r l i o la n o r t a la m a k â r
« İ d e e d e b ile c e k le r i İ ç in , o r t a d a t o p r a k s a h ip le r in e v e r e b ile ­
c e k l e r i y a d a t o p r a k s a h ip le r in i n o n l a r d a n is t e y e b ile c e k le r i
b i r f a z l a l ı k y o k d e m e k t ir .
Y u k a r d a s ö z k o n u s u e t t iğ im iz k o ş u ll a r b e lk i b i r ü lk e y e ­
n i is k a n e d ili r k e n v a r o la b i lm i ş l e r d ir . A r t ık ç a ğ ı m ız d a n e

87
toprak ların k ullanım ı serbesttir, n e de bütün top rak la r za­
ten eşit v erim lilik tedir. Bu ned en le, tarım sal ü rü n lere İstem
arttıkça, ekim a la n la rın ın g ittikçe da h a az v erim li top ra k ­
lara d oğ ru genişletilm esi zoru n lu lu ğ u doğm uştur. Bu d u ­
rum d a. ürü n ü n satış fiy a tı en a z verim li toprak la rd a y etiş­
tirilen ü rü n ü n ü retim fiy a tın a Cc + v + p ) g öre b e lirlen ece­
ğinden. da h a verim li toprak la rd an fa zlad an (h a v a d a n ) b ir
k a za n ç sa ğ la n acak dem ek tir. İşte bu fa zlad an (a ş ın ) k a ­
za n ca ra n t den ir. R a n t toprak kirası olarak toprak sahibine
gid er. Ç iftçi b izza t top rağ ın d a sahibi ise, d oğ a l ola ra k , ra n t
d a k end isind e kalır.
R antın tefa zu li v e m utlak olm a k üzere iki çeşid i v ardır.
B unları k ısa ca görelim :

1. T efa zuli (fa rk ta n d o ğ a n ) rant:


V a rsay alım ki a y n ı b üyük lük te fa k a t verim leri b irb irin ­
d en fa rk lı y a n y a n a ü ç ta rla v ardır. B un lan n ek ilip b içil-
m esi için h er b irin e 100’e r liralık m a sra f yapılm ış v e b irin ­
cisinden 150, İkin cisinden 120 v e ü çü n cü sü n d en d e 100 k ilo
b u ğd ay a lınm ıştır. G en e v arsayalım ki ülkede orta la m a k â r
ora n ı % 20'dir. B u ğ da y ın fiy a tı e n düşük v erim li tarla da n
eld e edilen ü rü n ü n ü retim fiy a tın a g ö re b elirlen eceğ in e g ö ­
re, bu fiy a t (100 + 20) / 100 = 1.2 lira olacaktır. B una g öre
birinci ta rla da n (150 X 1,2 = ) 180 lira, ik in ci ta rla d a n
(120\ x 1,2 = ) 144 lira ve ü çü n cü ta rla da n d a (100 X 1,2 = )
120 lira eld e edilecektir. Bu d em ek tir ki, b irinci tarla da n fa z ­
lad an 60 lira , ik in ci tarla da n d a 24 lira kazanılm ıştır. Ü çü n ­
cü tarladan ise b öyle fa zla d a n b ir k a za n ç eld e edilm em iştir.
İşte b irinci v e ik in ci tarlaların sağladıkları 60 v e 24 liralık
fa zla k a za n çla r bu tarlaların ra ntlarıdır.
Bu örnek teki ranta, toprak la rın v erim leri a rasınd aki
fa rk tan d oğ d u ğ u için , tefazuli ra n t den ir. T efa zu li rant, y a l­
n ız verim fa rk ın d a n d eğ il, pa za ra o la n uzaklık fa rk ın d an ,
yani m ev k i fa rk ın d a n d a doğa bilir. Ç ünkü ta rla ların p a z a ­
ra ola n u zaklıkları d a tıpkı v erim leri gib i ü rü n ü n üretim
fiy atın ı etkiled iğind en, b u k onud ak i fark lılık d a r a n t y a ra ­
tır. T a rla la r p a za ra n e k a d a r y a k ın sa la r g etirecek leri r a n t­
la r d a o k a d a r yüksek olu r.
M e v k i ra n tın ın özel b ir b içim i k e n t a rsa la rın da g ö rü ­
lü r. B ilin d iği g ib i ken tlerd e b a zı m ev k ilerd ek i b in a la ra
m esken y a d a işyeri o la ra k d a h a ç o k istem v ardır. O ysa,
b u b in a la rı, d a h a doğ ru su bu b in a la rın ü zerin d e y a p ıld ık ­
la rı a rsaları, çoğ a ltm a k ola n a ksızdır. B unun so n u cu o la ra k
b u y ap ıların k ira la n , b a şk a y erlerd e b u lu n a n a yn ı n itelik­
teki y a p ıla n n kira la rın d a n d a h a y ü k sek olu r. İşte b u a ra ­
daki fa rk ranttır. D em ek o lu y o r k i arsa ra n tı toprak ra n tı­
n ın Özel b ir b içim id ir.
T efa zu li ra n t y oğ u n (en ta n sif) ta n ın d a n d a d oğ a bilir,
ö r n e ğ im iz d e ü çü n cü ta rla ekileceğin e, o ra y a y a tın la n 100.
lira g en e b irin ci tarlaya y a tın lıp b u tarlanın üretim i 150%
k ilod an 250 k iloy a çık a n lm ış olsayd ı, son u ç g en e a y n ı o lu r­
du.
D em ek o lu y o r ki, tefa zu li ra n tm ü ç n ed en i v a r d ır V e ­
rim fa rk ı, m ev k i fa rk ı v e yo ğ u n lu k farkı.

2. M utlak rant:
E ğ er y u k a rd a k i örn eğ im izd e b u ğ d a y İstem i a rtm aya,
dev a m eder, fa k a t a rtık e k ilecek toprak kalm a dığ ı İçin, üre-,
tim artırılam azsa, b u ğ d a y fiy a tı y ü k selm eye başlar. D iye­
lim kİ, 1,2'den 1,4 lira y a çık a r. Bu d u ru m d a b irinci tarlanın:
ra n tı 90 lira ya, ik in cin in k i 48 lira y a yükselir. A y n ca . bu
sefer, ü çü n cü ta rla d a 20 lira lık b ir ra n t sağlar. İşte ekili
ta rla ların en a z verim lisin d en sa ğ la n a n b u ranta m utlak
ra n t den ir.
T op ra k ra n tın ın orta y a çık ış n ed en i, ta n m sal ürü nlere
istem arttık ça üretim in y a h iç a rtırılam a m ası (m utlak rant)
ya d a a n ca k a rtan m a liyetlerle a rtırılab ilm esidir. Bunun
ned en i d e verim li top ra k la n n k ıt (a rtm la m a z ) olm asıdır.
Rantın orta y a çıkış n ed en i bu olu n ca , b u a yn ı koşu lu n y a ­
p a y b ir b içim d e de o lsa v a r old u ğ u d iğ e r a la n la rd a d a bir-
ranttan sö z edileb ilir. Bunlara, toprak rantın dan ayırm ak
İçin, ra nt b en ze rle ri denir. Ö rn eğ in , b ir kentte taksi sayısı.
b eled iye ta ra fın d an sınırlandırılm ışsa, b ir süre son ra taksi
işletenler a ş ın b ir k a za n ç sa ğ la m ay a başlarlar, işte b u a şın
kâr. b ir ra n t b en zeridir. B unu g en elleştirecek olu rsa k d iy e­
b iliriz ki, su n u m u n kısıtlanm ası y o lu ile eld e ed ilen tüm
a ş ın kârlar, y a n i tüm te k e l k a rla n , ra n t b en zerleridir. Rant
benzerleri, olu şm ala rın a n ed en ola n tekeller orta da n k a ld ı­
rılın ca y ok olu rla r. O y s a toprak ra ntın ı orta da n ka ldırm ak,
toprak m iktarı d oğ a l ola ra k sınırlı old uğunda n, ola n a k sız­
dır. A m a bu rant, ta m a m iyle ha k sız b ir k a za n ç old u ğ u n da n ,
ka m u y a m al edilebilir. B unun yolu ra n t gelirlerin i v e rg ile ­
m ektir.

S oru 42: R a n t ile to p ra k fiy a tı a ra sın d a n a s ıl b ir ilişki


v a rd ır?

T oprak, sahibine, ça lışm a d a n v e h içb ir m a sra f y a p m a ­


dan ra n t ola ra k dev a m lı b ir g e lir sağladığı İçin, k end isi de
b ir değ er kazanır. Bu değ er, o ra n tı fa iz o la ra k g etireb ile­
ce k serm aye m ik tarın a eşittir. Ö rneğin , b ir tarla n ın yıllık
kirası (ra n tı) 1.000 lir a ve fa iz h a dd i de % 5 İse, o tarlanın
fiy atı (serm a ye d eğ eri) 20.000 lira dem ektir. Ç ü n k ü 20.000
lira % 5'ten y ıld a 1.000 lir a fa iz g eliri sağlar. B öyle olu n ca
y ılda 1.000 lira k ira g etiren b ir ta rla ya sahip olm a k la, % 5
fa iz getiren 20.000 lira lık b ir p a ra y a y a d a sened e sa h ip o l­
m ak a rasında h iç b ir fa rk yoktur. D em ek o lu y o r ki. b ir ta r­
lanın fiyatı, on u n ilerd e g etireceğ i kira la rın peşin, d a h a d o ğ ­
rusu serm ayeleşm iş. b içim id ir.
Bu aynı du ru m , b elli v e sürekli g e lir g etiren h e r türlü
nesn eler (senetler, b in a la r v e ha k la r) İçin de g eçerlid ir. G e­
lirin b öyle ca ri fa iz h a d d in d en serm ayeye çev rilm esin e k a-
p italiza syon den ir. K apitalize değerler, a çık tır ki, ca ri fa iz
h a d d in e g ö re d a lga la n m a gösterirler. Y u k arda ki örn eğ im iz­
d e ca ri fa iz h a d d i % 5’ten % 10’a çıkarsa, tarla n ın fiy a tı d a
20000 lira da n h em en 10.000 lira y a düşer.
TABLO : 3 A

D Ü Ş Ü K G E L İR L İL E R D E N Y Ü K S E K G E L İR L İL E R E
D O Ğ R U A İLE Y Ü Z D E L E R İ V E G E L İR
P A Y L A R I, 1973
(Y ü z d e )

A ş a ğ ıd a n Y u ta n d a n
T o p la m G e lir Y u k a n B irik im li A ş a ğ ı B irikim li
B a n e ie r Y ü zdesl G e lir Y U zdeleri G eB r YU tdeterl

1. Y ü z d e 5 0,35 0.35 100.00

2. » 0.75 ı.ıo 90.66

3. > 1.03 2.13 98,90

4. » 1.30 3.43 97.87

6. > 1.61 5.04 96.57

6. > 1.69 6.93 94.96

1. * 2.16 9.09 93.07

e. » 2.38. 11.47 90.91

9. > 2.66 14.15 88.53

10. * 2.91 17.06 85.85

11. ► 3,26 20,32 82.94

12. > 3,66 23.98 79,68

13. > 4.04 28.02 76,02


14. > 4.50 39,62 71;98

16. » s .ıo 37.62 67.48


16. » 5,88 43,50 82,38
17. » 7,12 50.59 56,50
16. » 8,77 59,36 49.38

19. » 11,69 71,06 40,61


:20. > 28,92 100,00 28.92

-K a y n a k : G elir Dağılım * 1973, D.P.T. F a y ım , 1976. *. 21

«i
TABLO: 3 B
DÜ Ş Ü K G E L İR L İL E R D E N Y Ü K S E K G E L İR L İL E R E D O Ğ R U
A İL E Y Ü Z D E L E R İ VE G E L İR P A Y L A R I
1963. 1968. 1973

H an e H alkı
(A ile ) B irikim li G e lir Y ttad elerf
H an e h a lk ı G e lir Y ü ıd e le r i B irikim li 1963 1968 1973
(A ile ) 1963 1968 1973 Y ttzd eled

B irin ci
Y ü zde 20 4.5 3.0 3,5 20 4.5 3.0 3,5

İ k in ci
Y ü z d e 20 8.5 7,0 8,0 40 13,0 10,0 11,5

ü çü ncü
Y ü zde 20 11.5 10,0 12.5 60 24.5 20,0 24.0

D örd ü n cü
Y ü zde 20 18,5 20,0 19,5 80 43,0 40,0 43,5

B eşin ci
Y ü zde 20 57,0 60.0 56.5 100 100,0 100,0 100.0>

K a y n a k G e l i r D ağılım ı 1973, D.P.T. Y a yım , 1076, s. 24.


V. BÖLÜM

PİYASADA FİYATIN OLUŞUMU

S o r a 4 3: İste m (t a le p ) n e d e m e k tir?

T ü k e t i c in in b e lli b ir m a ld a n n e m ik t a r s a t ın a la c a ğ ı
d ö r t ö ğ e y e ( d e ğ iş k e n e ) b a ğ lıd ır . B u n la r : 1. G e li r d ü z e y i , 2.
Z e v k ( b e ğ e n i ) s is t e m i. 3. O m a lın f i y a t ı v e 4. D i ğ e r m a ll a r ın
f i y a t l a n d ı r . Ş im d i b u n l a n s ır a İ le g ö r e l im .
1. G elir d ü zeyi: i n s a n l a r g e l i r l e r i a r t t ık ç a s a t ın a l­
m a k t a o l d u k t a n m a ll a r ın m ik t a r la r ın ı d a a r t ır ı r la r . G e n e l
k u r a l b u d u r . A n c a k b u k u r a l ın İ s t is n a s ı v a r d ır . B u İ stisn a ,
aşağı mallara, y a n i d ü ş ü k k a l it e li m a ll a r a o l a n İ s te m d ir .
Ö r n e ğ i n , m a r g a r i n t e r e y a ğ ın a g ö r e , p e k m e z b a l a g ö r e v e
b u l g u r p i r i n c e g ö r e a ş a ğ ı m a l s a y ıl ır , i n s a n l a r g e l ir le r i a r t ­
t ı k ç a b u t ü r a ş a ğ ı m a ll a r a o l a n is t e m le r i n i a z a l t ır v e ü s t ü n
m a l l a r a y ö n e l ir le r .
2. Beğeni s i s t e m i B i r m a ld a n n e k a d a r a lı n a c a ğ ı in -
s a n la n n o n a v e r d ik le r i ö n e m e b a ğ l ı d ı r . B ir m a l a v e r i le n
ö n e m d e . a n c a k , d i ğ e r m a l l a r a v e r i le n ö n e m iç i n d e U r a n ­
la m t a ş ır . B ir e y in ç e ş it li m a ll a r a v e r d i ğ i ö n e m d e r e c e le r i,
o b ir e y in b e ğ e n i s is t e m in i o lu ş t u r u r . B i r k i m s e n i n e li n d e k i
g e l ir in i ç e ş it li m a l l a r a r a s ın d a n a s ıl b ö lü ş t ü r e c e ğ i , d i ğ e r h e r
§ e y s a b it k e n , b u b e ğ e n i s is t e m in e b a ğ l ı d ı r . Ö r n e ğ i n , e s k i­
d e n k ita b a a z p a r a h a r c a y a n b i r k im se , k ü ltü r d ü z e y in i
y ü k s e l t m e k İ s t e y in c e b ir d e n b ir e k i t a b a d a h a ç o k ö n e m v e r ­
m e y e v e b a ş k a ım m r r f l a n n ı k ı s a r a k d a h a ç o k k it a p a lm a ­

93
y a başlar. Y a da. elm a n ın sa ğ lığa ço k y ararlı b ir m ey v a ol­
du ğu yön ü n d e rek la m v e ben zeri y olla rla b ir k a n a a t ed in ir­
sek. elm a y a v e rd iğ im iz ön em v e dolayısıyla o n a o la n iste­
m im iz artar.
3. M alın f i y a t ı.- Bir m a lda n ne k a d a r satın a lınacağı,
d o ğ a ld ır ki, b u n u n iç in katla n ıla ca k özv eriye d e bağ lıdır,
in sa n la r g elirlerin i b ir em ek (za h m et) k a rşılığı eld e eder­
ler. Bu nedenle, o n u h a rca m a k d a b ir em ek h a rca m a k , b ir
ö zv erid e b u lu n m a k dem ektir, M a lın fiy a tı b u özv erin in öl­
çüsü dü r. F iyatı yükselirse o m aldan az, a lça lırsa ç o k a lı­
n ır. G enel kural b u d u r a m a b unun d a istisnası v ardır. Bu
istisna, tü keticin in (a lıcın ın ) m a lın fiy atın d a k i dü şüş y a
d a yükselişin d ev a m ed eceğ in i dü şü n dü ğü h a llerd e söz k o ­
nusu olu r. Ö rn eğ in , h a lı fiy a tla rı y ükseldiği za m an , b en bu
yükselişin d a h a d e v a m ed eceğ in i dü şünüyorsam , a tım ları­
m ı a zaltacağ ım a artırırım . Y a d a tersi old u ğ u za m an, altın­
la rım ı artıracağ ım a, fiy a tla r ın d a h a dü şm esin i bek ley erek
azaltırım .
4. D iğ er m a lla n n fiyatlan-. Bir m alın fiy atı, o m a lı
a la n ın k a tla n d ığ ı özv erin in ölçü sü olarak, b a ş h b a şın a b ir
a n la m ifa d e etm ez. Ö zv eri d e b eğen i g ib i g ö re li b ir k a v ra m ­
dır. Ö rn eğ in şek er fiy a tın ın 250 lira old u ğ u n u bilm ek, ne
k a d a r şek er a lm a m ız g erek tiği kon u su n da b ize y eterli b ir
reh b erlik y ap am a z. Satın alm ak zoru n d a old u ğ u m u z d iğ er
m a lların fiy atların ı d a bilm em iz gereklidir. Ç ünk ü a n ca k
bu takdird e şek er alm ak için ne k a d a r özveride b u lu n m a ­
m ızın m a k u l ola ca ğ ın ı ta yin ed eb iliriz. Bu k o n u d a ik am e
m allarının özel b ir ön em i v ardır. Ö rneğin, n o h u t fiy a tı sa­
bitken. fa su lye, m ercim ek, b a k la g ib i ik am e m a lların ın f i ­
yatları artarsa, n o h u t sa n k i ucu zla m ış g ib i o lu r v e on d a n
d a h a fa z la sa tın a lm a y a başlarız.
Bir m a lda n n e k a d a r satın a lınacağını, yan î o m a lın is­
tem ini, belirley en y u k a rd a k i d ö r t değişkend en, g eliri, b e ğ e ­
ni sistem ini v e d iğ e r m a lla n n fiy a tla n m , k ısa d ön em d e, sa­
b it sayabiliriz. Bu v a rsa yım p ek yan lış d a olm az. Ç ünkü
gerçek ten bu n la r, kısa dön em d e, h iç y a da p ek a z d eğ işir­

94
ler. B öyle olu n ca , orta d a değişken ola ra k sa d ece m alın k en ­
d i fiy a tı kalm aktadır. O halde, b ir m a lda n ne k a d a r satın
a lın acağ ın ı, y a n i b ir m a lın istem ini (ta leb in i) ken d i fiy atı­
n ın b ir fon k siy on u ola ra k g östereb iliriz. E ğ er b ir k âğıd a
y u k a rda n a şa ğı d oğ ru b ir m a lm a la b ileceğ i çeşitli fiyatları
v e h e r b irin in karşısına d a o fiy a t d ü zeyin d e satın a lına­
c a k m a tta n y a za ca k olursak, o m a lın istem ini çıkarm ış olu ­
ruz. D em ek o lu y o r kİ. b ir m alın İstem i, o m alın a la b ileceği
çeşitli fiy a tta n v e bu fiya tla rd a sa tın alın a cak m ik tarla n n ı
g ö s te r e n b ir ç iz e lg e biçim in d e ifa d e edilir. Bu çizelg ey i, g e o ­
m etrik ola ra k , b ir eğri ile de g östereb iliriz. Bunun için b ir­
birin i d ik o la ra k kesen iki eksenden d ik ey ola n ın d a fiy a t­
lar. y a ta y o la n ın d a m ik tarla r g österilir ve fiy atlarla bu n la ­
ra k arşı d ü şen (tekabül ed e n ) m ik tarla rd an çık ıla n dikm e­
lerin kesiştikleri n ok ta la r birleştirilerek istem eğ risi çık a ­
rılır. Bu eğ rin in özelliği, solda n sa ğ a d o ğ r u eğ im li olm a sı­
dır. Bu, fiy a t yüksek se istenen m ik ta n n az. fiy a t dü şükse
istenen m ik ta n n ç o k o ld u ğ u n u İfade eder. B unun b öyle o l­
m a sının nedeni, azalan m a rjin a l fa y d a yasasıdır.
Bir m a la k a rşı b irey lerin istem leri b irb irin d en fark lıdır.
Ç ünk ü b irey lerin gelirleri v e b e ğ e n i sistem leri b irb irin d en
fark lıdır. A m a b u fa rk lılık , birey lerin istem eğrilerin in sa­
d ece eğ im lerin i etkiler. Y ok sa b irey sel istem eğ rilerin in g e­
nel b içim leri, y a n i solda n sa ğ a d oğ ru a lça la ra k u zanm aları,
hep si iç in aynıdır. Çünkü azalan m a rjin a l fa y d a yasası b ü ­
tün b ire y le r iç in g eçerlid ir.
B ireysel istem lerin toplam ı, p iya sa istem in i v erir. D e­
m ek o lu y o r ki, b ir m alın p iya sa istem in i d e, çeşitli fiya t­
larda o m aldan fiilen sa tın a lın m ak is ten e n m iktarla r ola­
ra k tanım layabiliriz. P iyasa ta leb i d e b irey sel talebin özel­
liğ in i taşır, y a n i on u n g ib i solda n sa ğ a d oğ ru a zalarak uza­
na n b ir eğ ri ile gösterilir. A n ca k , b irey sel istem lerden p iy a ­
sa istem in e g eçtiğim iz za m an ek b ir v arsa yım d a h a yap tı­
ğ ım ıza dik k a t etm ek g ereklidir. H a tırla y acağ ım ız gibi, b i­
rey sel istem i çıkarırken, b irey in g elirin i, beğen i sistem ini
v e d iğ e r fiy atları sa b it varsaym ıştık . P iy a sa istem inde, bun-

85
tara ek olarak, top lu m d a k i g elir d a ğ ılım ın ın d a (m illi g e li­
rin da ğ ılım ın ın d a ) sa b it sayılm ası g ereklidir. Ç ünk ü p iy a ­
sadaki b ireylerin g elirleri toplam ı d eğ işm ed iği ha ld e, b u ­
n u n da ğ ılım ı değişm işse, b ireylerin a yrı a y n g e lirle ri d e­
ğişm iş ola ca ğ ın d an , b irey sel istem ler v e dola yısıyla b u n la ­
n n toplam ı ola n p iy a s a istem i de değişm iş olu r. (T a b lo 4
v e Şekil l 'e b ak ınız.)
İstem le ilgili o la ra k ik i n okta y ı vurgulam akta y a r a r v a r­
dır. B irincisi, istem in g erek sin im d em e k olm adığıdır. İstem,
g ereksin im in p a ra ile d esteklenen kısm ıdır. K ap italist b ir
toplum da ü retim g erek sin im e g öre d eğ il istem e g ö re y a p ı­
lır. İkin ci nokta , istem in çizelg ed e b ir sa tır y a d a e ğ ri ü ze­
rin de b ir n ok ta o la ra k değil, fa k a t b u n la n n ken d ileri y a ­
n i b ir ç iz e lg e y a d a b ir e ğ r i ola ra k dü şü n ü lm esi g erek tiğ i­
dir.

S o ra 44: S u n u m (a rz) n e d em e k tir?

T üketim sö z k on u su old u k ta birim , b irey y a d a aile; ü re­


tim sö z konusu o ld u k la ise b irim , kapitalist işletm edir. Bili­
y o ru z ki kapitalist işletm eci k â r eld e etm ek için ü retim (su ­
n u m ) y ap ar v e bu k â n n ı e n çok la şü rm a y a çalışır. İşletm e­
nin k â n da, m alın ü retim m aliyeti, m a lın ken d i fiy a t ı ve
d iğ e r m a lla n n fiy a t la n olm a k üzere ü ç d eğişkene b a ğ lı o l a ­
ra k belirlen ir. D iğ er b ir d eyişle, b ir m alın ne k a d a r üretile­
c e ğ i bu ü ç değ işk en e bağ lıdır. Bunları kısa ca görelim .
1. M alın ü retim m aliyeti: Bir m alın üretim m a liyeti
u yg u la n an tek n olojiy e bağlıdır. H erhangi b ir tekn olojik
ilerlem e n ed eniyle, artık b ir m a lın ü retim i esk iye g ö re d a ­
ha u cu za y ap ılm ay a başlarsa, d iğ e r öğ elerde b ir d eğişik lik
olm am ası koşuluyla, o m a ld a n da h a ço k üretilir. Ç ünk ü ma
İm üretim i d a h a k ârlı h a le g elm iş olu r.
2. M alın k en d i fiyatı: E ğer b ir m a lın fiy atı esk iye g öre
yükselirse, d iğ e r öğ elerd e b ir d eğişik lik olm am ası k oşu lu y ­
la. o m a lda n d a h a ç o k üretilir. Ç ünkü, o m alı ü retm ek eskı-

08
y e g ö r e d a h a k â r l ı o lm u ş t u r . A y n ı n e d e n le , m a lın f iy a t ı d ü ­
ş e r s e ü r e t im ! d e a z a ltılır .
3. Diğer maUarut fiyattan: İ ş le t m e c i k a p it a lis t in k â r
p e ş i n d e k o ş t u ğ u n u v@ h a n g i ü r e t im a la n ı d a h a k â r lı is e o n a
y ö n e l e c e ğ i n i İ n liy o r u z . B u n e d e n le İ ş le tm e c i s ü r e k li o la r a k
d i ğ e r ü r e t im a la n l a r ın ı d a iz le r . M a ll a r ın ü r e t im m a liy e t le ­
r i s a b it k e n k& rlıltk d e r e c e le r in i f i y a t l a n b e li r le d iğ i n d e n , d i­
ğ e r m a l l a n n f i y a t l a n a r t a r s a o m a lı n k â r l ılı ğ ı g ö r e l i o la r a k
a z a lm ış , te r s i d u r u m d a d a g ö r e l i o la r a k a r t m ış o lu r , iş le t ­
m e c i d e b u n a b a k a r a k ü r e t im i n i a z a l t ır y a d a a r t ır ır .
B u d u r u m d a b i r m a lın s u n u m u n u ( ü r e t im i n i) y u k a r d a ­
k i b u ü ç d e ğ iş k e n d e n s a d e c e b ir i s i n e b a ğ l ı, y a n i s a d e c e b i­
r is in i n f o n k s i y o n u o la r a k i f a d e e t m e k is te r s e k , is t e m d e o l­
d u ğ u g i b i , g e n e m a lı n k e n d i f i y a t ı n ı s e ç m e m iz u y g u n o la ­
c a k t ı r . Ç ü n k ü , d i ğ e r ik i ö ğ e k ı s a d ö n e m d e p e k d e ğ iş m e z ­
le r . O n la r ı s a b i t s a y m a k t a b i r s a k ın c a y o k t u r . B ö y le o lu n ­
ca , bir m ahn sunumunu, çeşitli fiyatlarda o maldan fiilen
satılmak istenen miktarlar olarak tanımlayabiliriz.
B u t a n ım d a n a n la ş ıl a c a ğ ı ü z e r e , b i r m a lı n s u n u m u , t ıp ­
k ı is t e m i g i b i , b i r ç i z e l g e b iç i m in d e if a d e e d ilir . Ç iz e lg e n in
b ir i n c i s ü t u n u n d a ç e ş it li fiy a t la r , i k i n c i s ü t u n u n d a d a b u
fi y a t l a r d a s a t ılm a k is te n e n m ik t a r la r g ö s t e r il ir . B u ç iz e l­
g e y i. g e n e t ıp k ı İ s t e m d e o l d u ğ u g i b i , b i r e ğ r i il e d e ifa d e
e d e b ili r iz . B u e ğ r i n in ö z e l liğ i, is t e m e ğ r i s i n in te r s in e , s o l­
d a n s a ğ a d o ğ r u y ü k se le re k g itm e sid ir. B u . fiy a t d ü şü k k e n
s u n u m m ik t a r ın ın a z . f i y a t y ü k s e l d i k ç e ç o k o ld u ğ u n u g ö s ­
te r ir . b u n u n b ö y l e o lm a s ın ı n n e d e n i, a z a l a n m a r jin a l v e ­
r im ( a r t a n m a r jin a l m a li y e t ) y a s a s ıd ır .
Tek tek işletmelerin sunumtan toplanınca p iya sa sunu­
mu elde edilir. P iy a s a s u n u m u ile t o k b i r iş le tm e n in s u n u ­
m u a r a s ın d a n it e l ik f a r k ı y o k t u r . ( B a k ın ız : T a b l o 4 v e Ş e ­
k il i )
Y u k a r d a ü r e t im il e s u n u m u r** a n la m lı o la r a k k u l la n ­
d ık . O y s a b u n l a r a r a s ın d a f a r k o la b i l e c e ğ i n i b e lir t e lim . Ü r e ­
t im i n b i r k ı s m ı s t o k e d ile r e k p iy a s a d a n ç e k i lir s e s u n u m ü r e ­
t im d e n a z . t e r s in e s t o k la r d a n p iy a s a y a m a l s ü r ü lü r s e s u ­
n u m ü r e t im d e n ç o k o la b ilir .

97
Soru 45: Piyasada fiyat nasıl oluşur?

Bir ülkede ü retilen tüm m a lla n n satılm ası, y a n i su n u m ­


larının istem lerine eşit olm a sı gerekir. B öyle olm a z d a ö rn e­
ğin. b ir m alın sunu m u istem ind en fa zla olursa, fa z la ola n
kısım b oşu b oşu n a üretilm iş, yan i is ra f y ap ılm ış olu r. Y ok
pğer d u ru m b u n u n tersi o lu r v e sunu m istem den a z olursa,
bu sefer de b ir kısım istem karşılanm am ış, y a n i toplu m u n
üretim ola n a k ta n g ereğ i g ib i kullanılam am ış, tem bellik y a ­
pılarak is ra f edilm iş olu r. Ü retim in pa za rd a satılıp k a za n ç
eld e etm ek için yap ıldığı, yan i ü retici ile tüketici a ra sın d a ­
ki doğ ru d a n b a ğ ın k op m u ş old u ğ u kapitalist b ir top lu m d a
istem le sunum a ra sın d a bu eşitlik n a sıl sa ğ la n acak tır? Y a ­
n ıtlam am ız gerek en asıl soru budur.
D aha ö n ce görm ü ştü k kİ, b ir m a lın istem i de sunu m u
d a fiy a tın a bağlıdır, on u n b ir fon k siyon u d u r. O h a ld e, b u n ­
la r a rasınd aki eşitliği fiy a t sa ğ la y a ca k dem ektir. P iya sad a
fiy a t öy le b ir d ü zey d e o lu ş u r ki, m a lın o fiy atta k i istem i o
fiy atta k i su n u m u n a eşit olu r. Şim di b u ola yı A m a lın ın is­
tem v e sun u m u n u n y a n y a n a gösterild iğ i b ir ta b lo Ö zerinde
in celeyelim :

Tablo 4
A M A L IN IN İS T E M V E SUNU M Ç İZ E L G E L E R İ

F iy a t İstem S unum

10 100 50
11 95 60
12 90 70
13 85 7S
14 80 80
15 75 85
16 70 90
17 65 95
18 60 100

96
ö n c e fiy a tın 12 old u ğ u n u varsa ya lım . T a b lo y a g ö re bu
fiyatta istem 90, sunu m ise 70'tir. Y a n i bu fiy a tta istem in
b ir kısm ın ı (90— 7 0 = 20) k a rşıla m a ya ola n a k yoktur. Bu du­
rum , a lıcıla rın arasındaki rek a b et dola yısıyla, fiy atın yük­
selm esi y ön ü n d e b ir baskı y a p a ca k v e fiy a t yava ş yavaş
12'nin üstü n e çık m a y a başla ya ca k tır. E ğ er fiy a t 12 d eğ il de
15 olsay d ı d u ru m b u n u n tersi olu rd u . Ç ûnk û bu fiy a tta is­
tem 75, su n u m 85’tir. Y ani b u s e fe r da su n u m u n b ir kısm ı
(85— 75 = 10) satılam ayıp eld e ka la ca ktır. Bu du rum , satı­
cıla r arası rek a b et dolayısıyla, fiy a tın dü şm esi yön ü n de bir
baskı y a p a ca k v e fiy a t yava ş y a v a ş 15'in a ltına düşm eye
başlayacaktır.
Fiyat 14 iken istem de sunu m d a 80, yan i b irb irin e eşit­
tir. Bu fiy a tta b ü tü n sunu m sa tıla b ileceğ i gib i bütün istem
de ka rşılan m ış olacaktır. Bu du rum da, fiy a tı y u k a n y a da
aşağı itecek b ir baskı belirm eyecektir. O h ald e 14, piyasa

ıŞ efciİ I
A m alıntn piy asa d en g e fiy atı
d e n g e fiyatıdır. 14'ten b aşk a bü tü n fiy a tla r g eçicid ir: Y a
a şa ğı y a d a y u k a n d oğ ru değ işm ek zoru ndadırlar.
P iyasada fiy a t olu şu m u n u b ir d iy ag ra m ü zerin d e g e o ­
m etrik ola ra k d a g östereb iliriz. B unun için A m a lın ın istem
ve sunu m eğ rilerin i a y n ı d iy a g ra m ü zerin e çizeriz. E ğrilerin
kesiştikleri n ok ta b ize p iy a sa d en ge fiy atın ı verir. Ç ünk ü
b u n ok ta d a istem m ik tarı sunu m m ik tarına eşittir. (Bkz.
Ş ek il 1)
G erçek y aşam d a b u d en g e fiy atı, ta blola r y a d a d iy a g ­
ra m la r yardım ıy la b u lu n m a z. G erçek yaşam d a o la n şey, a lı­
c ı v e sa tıcıların p iy asad ak i d a v ra n ışla rıyla d en ge fiyatın ı
d en ey im v e yan ılm a y o lu ile olu şturm alarıdır. Ö rn eğ in , ço k
d e fa piyasa b ir g ü n ö n ce k i fiy a tla a çılır v e sonra, istem ve
su n u m d a o g ü n k ü d eğ işm elere g öre a lıcı v e sa tıcılar a ra sın­
d aki çek işm elerle y en i d en g e fiy a tı b ulunm a ya çalışılır.

Som 16: İstem değinmesi ne demektir?

Bir m alın istem i, çeşitli fiy atlarda o m aldan fiile n satın


alın m ak istenen m ik tarla rı g österir. İstem i bu b içim d e ta­
n ım la rk en o n u etk iley en d iğ e r öğeleri, yani g e lir dü zeyini
ve dağılım ım , b eğ en i sistem ini v e d iğ e r fiy a tla n sa b it var-
saym ıştık. B ilim sel çözü m lem eler yap ab ilm ek iç in bu tü r
varsa yım la r yap m ak zoru n lu d u r. A m a b iliy oru z ki, g erçek
yaşam d a sabit sa y d ığım ız bu öğ e le r de değişirler. B öyle
o lu n ca , istem çizelg e sin d e m ik tarla rı g ö ste ren rakam ların
hepsi değişirler. E ğer istem i b ir eğ ri o la ra k dü şünürsek, bu,
eğ rin in b ü tü n v ü cu d u y la y e r d eğ iştirm esi a n la m ın a gelir.
Ö rn eğ in , p e lir artm ış y a d a beğen i sistem i o m al leh in e d e ­
ğişm işse, istem a rta ca k dem ek tir. İstem in artm ası, h e r fiy a t
dü zeyin de o m a lda n a rtık esk isinden da h a fa zla alın acağ ın ı
ifad e eder. Bu d a istem eğ risin in bü tü n v ü cu d u yla sa ğ a k a y ­
m ası dem ek tir. T ersi d u ru m da , yani istem in azalm ası h a lin ­
d e de, istem eğ risi b ü tü n v ü cu d u y la sola kayar.

100
İstem i tanım larken sa b it varsa yd ığ ım ız öğelerin d eğ iş­
m esinden ötü rü istem in b ü tü n v ü cu d u y la değişm esini, sa d e­
c e m a lın ken d i fiyatın ın d eğ işm esin d en ötü rü sa tm alınm ak
İstenen m ik ta n n değişm esinden kesin likle ayırm a k gerek li­
dir. Ç ünk ü b u n la r b irb irin d en ç o k fa rk lı ik i ola ydır. Birinci
h ald e eğ rin in b ü tü n v ü cu d u yla y e r değ iştirm esi, yan i sa ğ a
y a d a sola kaym ası, ik in ci h a ld e ise eğ r i ü zerin d ek i b ir n o k ­
tanın y e r değiştirm esi, y a n i nokta n ın eğ ri ü zerin d e aşağı y a
d a y u k a n d oğ ru ha reketi sö z kon u su du r.

istem de iki tü r değişm e

Şekil 2 'de istem deki bu ik i tü r d eğ işm ey i a çık ça g öreb i­


liriz. İstem eğ risin in T ’den T ı'e çık m a sı (k aym ası) istem in
bütün v ü cu d u y la d eğiştiğini (bu örn ek te a rttığ ın ı). A 'd a n
A ı’e g elin m esi ise istem eğrisi ü zerin d e b ir değişik liği (bu
örnek te istem m ik ta n n ın a rttığını) gösterm ektedir.

101
Şekil 2'den a n la şıla ca ğı üzere, b ir m alın istem m ik tarı­
nın değişm esinin, ö rn eğ in O M ’den O M ı'e çıkm a sın ın İki a y ­
rı nedeni ola b ilir. B irincisi, m alın fiy a tı (F ) sa b itk en is te­
m in T'den Ti'e kaym ası, İkincisi ise, m alın istem i (T ) sa b it­
k e n fiyatın ın F’d en Fı'e düşm esidir.
Surnım için d e g eçerli ola n bu ik i fa rk lı d eğişm e, b irb i­
rinden dikkatle a yrılm a y a ca k olu rsa, yanlış akıl yürütm e-
Jere n ed en ola b ilir. Bunun b ir örn eğ in i izleyen soru da g ö ­
receğiz.

floru 47: S u n u m d e ğişm e si n e d em ek tir?

Bir m alın sunu m u nu tanım larken o n a etki yap an d iğer


iki öğ eyi, yani d iğ e r m a lların fiyatlarını ve ü retim tek n olo­
jisini (m a liy et k oşu lların ı) sabit saym ıştık. O ysa biliy oru z
ki. g erçek y aşam d a sa b it sa y d ığım ız bu öğ e le r de sürekli
o la ra k değişirler. B öyle olu n ca sunu m çizelgesindek i m ik ­
ta rla r d a tü m ü yle değ işirler. S unum u b ir eğri ola ra k d ü şü n ­
d ü ğü m ü zd e. bu. eğ rin in b ü tü n v ü cu d u yla sa ğa y a d a sola
k a ym ası d em ektir. Ö rn eğ in , m alın ü retim m a liyetinde b ir
u cu zla m a olu rsa, artık h e r fiy a t dü zeyinde o m a lda n daha
fa zla sunu m yap ılır. Bu. eğ rin in bü tü n v ü cu d u y la sa ğ a k a y ­
m ası dem ek tir. G elişim ters y ön d e olursa, bu s efer d e eğri
bü tü n v ü cu d u y la solft kayar.
Tıpkı istem için old u ğ u gibi, b u ra da da su n u m ç iz e lg e ­
sinin değ işm esin i, çizelg e için d eki d eğ işm elerd en , yan i su ­
nu m eğ risinin b ü tü n v ü cu d u y la hareketini eğ ri ü zerin d e­
k i h a reketlerd en dikkatle ayırm a k gereklidir. Bu yap ılm az
sa dü şü lecek yanlışı b ir örn ek le açıklayalım :
«B ir m alın istem i artınca fiy atı yükselir. F iyatı yükse­
lince su n u m u a rtar. S unum u a rtın ca fiy atı tekrar düşer. -
Ilk b ak ışta ak la u y g u n g ib i gelen bu tırnak için d ek i d ü şü n ­
ce a slında ço k yanlıştır. E ğ er d oğ ru olsaydı, bun da n , m alla-

102
n n f i y a t la r ın ı n — k ı s a d ö n e m l i d a lg a l a n m a la r d ış ın d a — h i ç
d e ğ iş m e y e c e k le r i g i b i g e r ç e k l e r e a y k ı r ı b i r s o n u ç ç ık a r d ı.
Ş e k il 3 't e b u r a d a y a p ıl a n y a n l ış ın n e o ld u ğ u n u g ö r m e k te *
y iz . Ş e k il 3 a 'd a is t e m in T d e n T ı ’e a r t m a s ı ü z e r i n e f iy a t ın
d a F’d e n F ı'e ç ık t ığ ı n ı g ö r ü y o r u z . B u f i y a t a r t ış ı s u n u m m ik ­
t a r ın ı n d a M 'd e n M ı'e ç ık m a s ı n a n e d e n o lm u ş t u r . F ı. y e n i
d e n g e f i y a t ı d ı r y e a r t ık d e ğ iş m e s i i ç i n h i ç b i r n e d e n y o k t u r .
Ş e k il 3 b 'd e is t e m a r t t ık t a n s o n r a s u n u m d a b ü t ü n v ü c u ­
d u y l a a r t m ış t ır . S u n u m u n bu b i ç i m d e a r t ış ı f i y a t ı F ı’d e n
F j'y e d ü ş ü r m ü ş t ü r .

Ş e k il 3

Y u k a r d a t ır n a k iç i n e a ld ı ğ ı m ı z i f a d e d e k i y a n lış lık , f i ­
y a t ı n T d e n F ı'e ç ık m a s ı n ın n e d e n o l d u ğ u s u n u m a r tış ın ın ,
s u n u m u n b ü t ü n v ü c u d u y l a a r t ış ı g i b i d ü ş ü n ü l m ü ş o lm a s ın ­
d a n k a y n a k la n m a k t a d ır . B il d i ğ im i z g i b i , b ir i n c i h a ld e s u ­
n u m e ğ r i s i ü z e r i n d e b i r h a r e k e t (F ’d e n F ı’ e g e l m e k ) . İ k in c i
h a l d e is e s u n u m e ğ r i s i n in b ü t ü n v ü c u d u y l a a r t m a s ı ( A ik e n
A ı o l m a s ı ) s ö z k o n u s u d u r . A y r ı c a ş u n u d a b it i y o r u z k İ b ir
m a lı n f i y a t ı n ı n a r t m a s ı o m a lm s u n u m u n u b ü t ü n ü y l e a r tır ­
m a z . B u n u n iç i n , y a d i ğ e r m a ll a r ın f iy a t la r ın ı n d ü ş m e s i, y a
d a ü r e t im t e k n o l o ji s i n in il e r le m iş o lm a s ı g e r e k lid ir .

103
S oru 4 8 : T ü k e tici n a sıl d a v ra n ır ve Itlketlci d en gesi n e
d e m e k tir?

T üketici, g ereksinim lerini, ola n a k lı g örd ü ğ ü en yüksek


dü zeyd e gid erm ek ister. Bu, eld e ettiğ i fa y d a la n en çok (a za ­
m i) y ap m ak dem ek tir. A c a b a ra sy o n el (a k ılc ı), y a n i am a­
c ın a u y g u n h a rek et ed en b ir tüketici, sınırlı g elirin i nasıl
k u lla n m a lıdır ki, b u n u gerçek leştireb ilsin ? B u soru n u n y a -
ffıtı şudur: T üketici satın alm ış o ld u ğ u h er m a l iç in h a rca ­
m ış old u ğ u pa ra ların son u n cu kuruşlarınd an eld e ettiğ i fay->
rlalan b irb irin e eşitled iğ i zam an g elirin i en d oğ ru b ir b içim ­
de kullanm ış, y an i fa y da sın ı en çok yapm ış olu r.
B iliyoruz ki. a za la n m a rjin a l fa y d a prensibi g ereğ in ce,
b ir m alın eldeki m ik tarı arttık ça m arjinal fa y d a sı azalır.
Bu ned enden ötü rü , tüketici bütün gelirin i tek b ir m a la h a r­
cam az, o n u çeşitli m a lla r a ra sın d a dağıtır. Ö rn eğ in 3 kilo
et a lıp h iç pey n ir alm am aktansa, belki 2 kilo e t v e 1 kilo
p ey n ir alm ayı yeğler. Çünkü 3 k ilo ete h a rca y a ca ğ ı 9.000
liranın son u n cu k u ru şu ile alm ış old u ğ u etin sa ğ la ya ca ğ ı
fa y d a , etin eld eki m ik ta n ç o k old u ğ u için, a za la n m arjinal
fa y d a prensibi g ereğ in ce, ço k azalm ıştır. O ysa eld e h i ç p e y ­
n ir olm a dığı için , b u n a h a rca n a ca k k u ru şla n n sa ğ la ya ca ğ ı
fa y d a çok yüksek tir. A k ılc ı da v ra n m ak esas o ld u ğ u n a göre,
tüketicin in et a lım m ı kısıp, b u ra da n ta sarru f e d eceğ i p a ­
ra ile pey n ir alm ası gerekir. P aranın b öyle e t alım ın d an ç e ­
kilip p e y n ir a ltm ın a a k ta n lm a sı işi. d oğ a ld ır ki, ete h a rca ­
nan sonun cu ku ru şu n sağladığı fa y d a n ın p ey n ire h a rca n a n
sonun cu k u n ışu n sağladığı fa y d a y a eşit old u ğ u nokta ya
k a da r dev a m ed ecek v e ora d a du ra ca ktır. İşte, b ü tü n satın
alınan m a llar için a yn ı d u ru m gerçek leştirilin ce tûkotici sı­
nırlı gelirin i en iyi b içim d e kullanm ış, y an i top la m fa y d a ­
sını en çok y ap m ış olm aktadır. B una tüketicinin d e n g e hali
diyoruz. Burada d en g e terim i ile tüketicinin en iy i du rum da
old uğu, yan i g elirin i en iyi b içim d e kullanm ış old u ğ u an­
latılm ak isteniyor. Ç ü n k ü d en ge ö y le b ir d u ru m d u r kİ, b u n ­
dan herh an gi b ir y ön d e ayrılm ak, y a n i g elirin h erh a n g i b ir

104
başk a b içim d e harca n m a sı, tü keticinin refahını (g ön en cin i)
azaltır.
T ük eticin in den ge h a lin i aşağıda.ki ora n tı ile ifad e ed e­
b iliriz:

A 'n rn M F B ’nin M F C 'n in M F

A ’n ın fiy a tı B 'nin fiy a tı C ’n in fiy atı

M F m a rjin a l fa y da yı, A . B, C h a rfleri d e çeşitli m alları g ö s ­


term ektedir. Y u k ard a k i h er b ir o ra n o m a la h a rca n a n para­
n ın son u n cu kuru şu n u n sa ğ la d ığı fa y d a y ı gösterir. Bunla­
rın b irb irlerin e eşit olm a ları d a tüketicin in d en ge halini ifa ­
d e eder.
D ik kat edilecek olu rsa, g elirin i çeşitli m a lla r a ra sın d a
b ölü ştü rü rk en tü keticinin d a v ra n ışın a eg em en ola n tem el
dü şü n ce, b ir m aldan b ira z fa z la a lm a k isterse başka b ir m al
y a d a m a llarda n b ira z a z a lm a ğ a ra zı olm ak zoru n d a olu şu ­
d u r. B u n u n n ed en i tü keticinin g e lirin in sınırlı olm asıdır. D e­
m ek o lu y o r ki. g elirin in sın ırlı olm a sı fa k a t altern a tif k u lla ­
n ışları bulunm ası, tük eticiyi b u ku lla n ışla r a ra sın d a b ir se­
ç im y a p m a k zoru n d a b ırakm aktadır. B öyle olu n ca , h erh an ­
g i b ir m a lın değ erin i (fay da sın ı) b u n u eld e etm ek için v a z­
g eçm ek zoru n d a kald ığ ım ız d iğ e r b ir m a lın d eğ eri (fa y ­
da sı) ile ifa d e edebiliriz. Ö rn eğ in , elim izd eki 1000 lira ile b ir
ço r a p y a d a b ir k itap a ra sın d a ik ircik li k ald ık tan son ra k i­
tabı alm ışsak, k itab ın değ erin i v azg eçm iş old u ğ u m u z ço r a p
ola ra k d a dü şünebiliriz. B una m a lın a ltern a tif m aliyeti y a
d a fırsa t m a liyeti den ir. Ö rn eğ im izd e k itab ın fırsa t m aliyeti
çorap tır.
İlerde g öreceğ im iz üzere, d en ge h a li v e seçim y a p m a
zoru n lu lu ğ u , ü reticiler için d e v ardır. K aldı ki, in san lar
y a ln ız ek on om ik a la n da değ il fa k a t y aşam larının tüm a la n ­
la rın d a sürekli ola ra k seçim y a p m a k zoru n da dırla r. Seçim
ya p m a n ın bu b ü yü k önem in den ötü rü , b azı iktisatçılar. İk ­
tisat b ilim ini, «altern a tif ku lla n ışla rı o la n sınırlı m iktarda
(kıt) a ra çla rla a m açla rım gerçek leştirm ek isteyen insanla-

105
n n d a v ranışlarını İn celeyen bilim » olarak ta nım lam ışlar­
dır.
T üketicinin den gesi ü ç ö ğ ey e g öre oluşur. Bunlar, gelir,
zev k ler ve fiyatlardır. B unlardan herh angi b iri değişince
eski d en ge b ozu lu r ve değ işik liğe g öre yeni b ir d en ge ku ru ­
lur. Ö rneğin , tü keticinin zevkleri, yan i m alların kullanım
değ erleri h a kkındakl dü şü n celeri değişirse, elbette ki. g eli­
rin i artık b u n la r a ra sın d a fa rk lı b ir b içim de dağıtacaktır.
G erçek yaşam d a h er şey sürekli değiştiğinden, tüketici den ­
g esin i sa b it değil, fa k a t in san ların sürekli ola ra k ulaşm ak
istedikleri hareketli b ir rtokta y a d a du ru m ola ra k dü şü n ­
m ek gerekir.

Soru 49: Üretici nasıl davranır ve üretici dengeni ne


demektir?

Ü reticin in da v ra n ışı v e dengesi, tü keticinin davranışı


v e d en gesin e ço k ben zer. Nasıl k i tü ketici elin d ek i b elli b ir
g eliri k en d isin e e n ço k fa y d a sa ğ la ya ca k b ir b içim d e h a rca r­
sa. üretin! d e elindek i b elli b ir serm ay ey i ken d isin e en çok
verim y a n i k â r sa ğ la y a ca k b ir b içim d e harca r. Bu ned en le,
ö n cek i s o r u d a tü ketici da v ra n ışı ile ilgili a çık lam alar, fa y ­
d a sözcü ğü y erin e v e r im sözcü ğ ü k on u lm ak koşu h iy la , a y­
nen üretici d a v ra n ışı iç in d e g eçerlidir.
B ild iğim iz g ib i, b elli b ir ü retim , ü retim Öğelerinin çeşit­
li b ileşim leriyle yap ılab ilir. Bu b ileşim lerd en h a n gisin in en
d ü şü k m aliyetli y a n i e n ç o k k â rlı o ld u ğ u n u , ö ğ elerin fiy atları
belirler. K ural o la ra k u cu z ö ğ e le r d a h a çok, p a h a lı öğ eler
dahn a z kullanılır. A n c a k ü retici bunu yaparken, b ir ö ğ e ­
nin k ullanım ını a rtırd ık ça v erim in in sürekli ola ra k a zala ­
ca ğ ın ı dikka te alır. D en g e n ok ta sın a y a d a a yn ı ş e y d em ek
ola n m aliyeti e n d ü şü k b ileşim e, h erh a n g i b ir ö ğ e iç in h a r­
ca d ığ ı p a ranın son u n cu k u ru şu n d an eld e ettiğ i v erim i (o

106
öğ e n in m arjinal verim in i) d iğ e r öğ e le r için h a rca d ığ ı p a ra ­
la rın son u n cu k u ruşlarınd an eld e ettiğ i v erim lere eşitlediği
za m an erişm iş olur.
Ü reticin in d en ge h a lin i a şa ğıd a k i orantı ile ifad e edeb i­
liriz:
A 'n ın M V B'nin M V C ’nin M V

A ’n m fiy a tı B 'nin fiy atı C 'n ln fiy atı

M V m a rjin a l verim i, A , B, C h a rfleri de çeşitli öğ eleri g ö s ­


term ektedir. Y u k arda k i h er b ir o ra n o öğ e y e ha rca n m ış jla n
p a ra n ın son u n cu k u ru şu n d an eld e ed ilen verim i, yan i o j e ­
n in m a rjin a l v erim ini g österir. B u n ların b irb irle n n e eşit o l­
m a la rı d a üreticin in d en g e h a lin de old u ğ u n u ifad e eder.
D engeye ulaşm ış b ir üreticin in bu halini sü rdürebilm e­
si için ö ğ e fiy atlarının v e ü retim tek nolojisinin y a d a aynı
şey d em ek olan öğ elerin verim lilik du ru m la rın ın değişm e­
m esi gerekir. O ysa g e rçe k y aşam d a b u n la r sürekli d eğişir­
ler. Ü reticilerin bu değ işik liklere u y g u n yen i den geler ku ra ­
b ilm eleri kısa dön em lerd e ç o k d e fa olanaksızdır. Bu neden­
le h erh a n g i b ir a n da b irçok işletm en in e n u y g u n öğe bileşi­
m in d e ça lışm a dıkla rını g öreb iliriz. Bu du ru m , elbette ki,
y u k a rd a görd ü klerim izin y anlış old u ğ u a n la m ın a gelm ez.
Ü reticiler da im a y u k a rd a sözü n ü ettiğ im iz d en ge arayışı
İçin ded irler v e d a im a on a u y g u n b içim d e davranırlar.
Burada sözün ü ettiğim iz ü retici den gesi, belli m iktar­
da ki b ir üretim in e n u cu z nasıl y a p ıla c a ğ ı ile ilgilidir. Üre­
ticinin, b ir de, en k ârlı ü retim m ik ta n n ı nasıl belirleyeceği
b içim in d e b aşk a b ir soru n u d a h a v ardır. Bunu işletm e d en ­
g e s i a dı a ltında ilerd e g öreceğiz.

Soru 50: İstem esnekliği ne demektir?

İstem in fiy a ta b ağlı old u ğ u n u biliy oru z. Fiyat değişince


istem m ik ta n d a değişir. Y a n i istem m ik ta n fiy a t değişm e­

107
lerine k arşı d u ya rh d ır. İşte bu d u ya rlığ a istem esnek liği di­
yoruz.
E sneklik istem in b ü tü n ü için değil, fa k a t on u n ü zerin ­
deki b ir nokta iç in sö z kon u su du r. Bu nedenle, b ir m a lın
genel ola ra k istem esn ek liğin den değil, fakat belli b ir fiy a t ­
taki istem esn ek liğin d en söz etm ek gerekir. D iğ er b ir dey iş­
le, istem eğrisi ü zerin d ek i h e r n ok ta n ın esnekliği (elastik i­
yeti) farklıdır.
İstem esnek liği ölçü leb ilir. B unun iç in esn ek liğin ö lç ü ­
leb ilir b ir b içim d e ifa d e edilm esi gerekir. Bu m aksatla es­
neklik. istem deki d eğ işm e ora n ın ın fiyattaki d e ^ ş m e ora n ı­
n a ora n ı b içim in d e ifa d e edilir, y a d a tanım lanır. İstem le
fiy a t ters y ön d e h a re k e t ettiklerinden istem esnekliğinin
işareti da im a eksidir. F fiy atı. AF fiy atta k i küçük b ir d eğ iş­
m eyi, İ istem i, M fiy a tta k i değ işm en in neden o ld u ğ u istem
değişm esini g österd iğ in e göre, F fiyatın da ki istem esnek liği
(— 2 ) aşa ğıda k i b içim d e y a zılın

İ
----------------- = — 2
AF

Bu ora n ın p a y ı v e pa y d a sı b irb irin e eşitse, y a n i istem ­


d ek i d eğ işm e ora n ı fiy atta k i değ işm e ora n ın a eşitse, esnek­
lik 1 ola ra k bulunur. B una birim esn ek lik denir. Birim es­
neklik. fiy a t değ işik liğin in satış h â sılasında b ir d eğişik lik
y ap m ay a ca ğı an la m ın a gelir. Çünkü, fiyattaki artış istem ­
deki a yn ı ora n d a azalışla, y a d a fiy atta k i azalış istem deki
a yn ı ora n d a artışla telâ fi ed ilecek v e toplam satış hâsılatı
(fiy a t X m ik tar! a yn ı kalacaktır.
Bu özelliğin den ötü rü b irim esneklik esas a lm ır. Bunun
üstündeki esn ek likler esn ek , b u n u n altın da kiler d e e s n ek
d eğ il sayılırlar. Bunda ölçü , fiy a t dü şürüldüğü za m an satış

108
h â sıla tın ın a rtıp a rtm ay a ca ğıdır. İstem esnekse fiy a t d ü şü ­
rü ld ü ğ ü za m an satış hâ sıla tı artar, esnek değilse azalır. Bu­
n u n tersi d e d oğ ru d u r. İstem esnek se fiy a t a rtırıld ığı za m an
satış h&sıJatı azalır, esnek değ ilse a rtar.
F iyat d eğiştiği za m an istem de h iç b ir değişm e olm u y or­
sa. o fiy a tta esneklik sıfır dem ek tir. Bu d u ru m da , fiy a t a r­
tırıld ığı z a m a n satış hâsılatı fiy a t a rtış ora n ı k a d a r artar,
a zaltıld ığı za m an d a a y n ı o ra n d a azalır.
Y u k a r d a sözü n ü ettiğ im iz esnek liğe, istem in fiy a t es n ek ­
liği d en ir. İstem esnek liği d en ild iğ i za m an a nlaşılm ası g ere­
ken esnek lik k a v ra m ı b udur. A n ca k , b ir m a lın istem esnek­
liğ i k on u su n da , b iri ça p ra z es n ek lik v e d iğ eri g e lir esn ek liğ i
o lm a k üzere ik i a y n tü r esn ek lik d a h a vardır.

Soru 51: İstemin gelir esnekliği ne demektir?

Bir m a ld a n satın a lın acak m ik ta n g e lir dü zeyin in d e e t­


k ile d iğ in i biliy oru z. D iğ er etkenler, y a n i m a lın kendi fiyatı,
d iğ e r m a lla n n fiy a tla n v e b eğ en i sistem i sabitken, g elir d ü ­
zey i değ işirse istem d e değişir. İstem in g e lir değişm elerine
karşı ola n bu d u y a rlığ ın a istem in g e lir esn ek liği denir. İs­
tem in g e lir esnek liğini, fiy a t esn ek liği g ib i, b ir ora n la ifa ­
de edeb iliriz. G g eliri, AG g elird ek i k ü çü k b ir değişm eyi, t
İstem i. Aİ d e g elird ek i d eğişm enin n ed en old u ğ u istem değ iş­
m esini g österd iğ in e göre, istem in g e lir e snek liği a şa ğıda ki g i­
tti y a zılın

At

t
----------------- = y
AG

109
D em ek o lu y o r ki, istem in g elir esnekliği, istem deki değişm e
ora n ın ın g elird ek i değ işm e ora n ın a o ra n ı olarak ifad e e d i­
lir y a d a tanım lanır. Ö rn eğ in , g e lir %10 arttığı za m an b ir
m a lın istem i de %10 artıyorsa, o m alın istem inin g e lir es­
n ek liğ i l dem ektir. G elir % 10 a rttığı zam an o m a lın istem i
a n ca k % 5 a rtıy orsa esneklik 0,5 o la ra k bulunur.

İstem in g e lir esnek liği ön em li b ir kavram dır, ö z e llik le


p lancılık ta, çeşitli m a lla n n istem lerinin g elecek y ıllard a
g elir artışına koşut o la ra k nasıl b ir gelişm e g österecekleri
tahm in edilirken, b u n la n n g e lir esnekliklerinden y a ra rla n ı­
lır.

Soru 52: Çapraz esneklik ne demektir?

Bir m alın fiy a tın d a k i değişm elerin başka b ir m alın is­


tem inde d eğişik liklere n ed en olm a sın a ça praz esn ek lik d e ­
nir. Ö rneğin et fiy a tın ın artm ası fa su lye istem ini a rtırab i­
lir. Çünkü in san la r et pahalılaştnca d a h a çok fa su ly e y em e­
y e y önelebilirler. Y a d a e t fiyatın ın artm ası sinem a istem i­
ni azaltabilir. Ç ünk ü in san la r et tüketim lerini a zaltm am ak
için sin em a m a sra flarım kısm a k y olu n a gidebilirler. Ç apraz
esneklik, in san la n n çeşitli m al v e hizm etlere ola n istem leri
a ra sın d a b ir ilişki b u lu n d u ğ u n u v e b u ned enle b ir m alın
fiy atın da ki değişik liğin y aln ız o m alın istem inde değil, fa -
krit d iğ e r m a lla n n hatta alâkasız g ib i görü n en lerin b ile is­
tem lerinde değişm elere n ed en ola b ileceğ in i g österm ek b a k ı­
m ından ön em li b ir kavram dır.

a m alının b m alı karşısındaki ça praz esnekliği, a m a lı­


nın istem indeki değ işm e ora n ın ın b m a lının fiy a tın d a k i d e ­
ğişm e oranına ora n ı o la ra k ifade edilir:

110
A la

la
----------- = X
AFb

Fb

Soru 53: Fiyat değişmelerine bağlı olarak istemin artması


ya da azalması, yani istem esnekliği hangi yollarla
gerçekleşir?

Bir m alın fiyatın d ak i değişm elere k a rşı istem inin d e de­


ğişm esi. y an i istem esnekliği, iki y old an gerçek leşir. Birin­
c i yol. o m alın es k id en b eri v a rola n a lıcıla rın ın fiy a t dü şün­
ce a lım la n m artırm aları, fiy a t a rtın ca d a azaltm aları biçi­
m in de olu r. Ö teden beri çik olata alan b ir kim senin çikola­
ta fiy atı d ü şü n ce d a h a ço k çikolata, çik olata fiyatı artınca
d a h a a z çik olata alm ası böyledir. İkin ci y o l ise. fiy a t dü şün­
ce y e n i alıcıların p iyasaya girip e s k ile r e ek len m eleri, fiyat
artın ca d a bazı (e s k i) alıcıların piyasad an tam am iyle çekil­
m eleri b içim in d e olu r. Ç ikolata fiy atı d ü şü n ce eskiden h iç
çik olata alm ayan bazı kim selerin çik o la ta alm a ya başlam a­
ları, çik olata fiyatı artın ca da esk iden beri çik olata alan
bazı k im selerin artık h iç çik olata a lm a m ay a başlam aları
böyledir.
Ç ok d e fa bu iki h areket b ir a ra d a bu lu n u r. Fakat yal­
n ız b irin in ya d a yaln ız diğerinin işlediği du ru m la r d a var­
dır. Ö rn eğin ça m a şır m akinesi fiyatın ın düşm esi, istemi,
zaten bu piyasaya girm iş olan ların b ird en fa zla ça m a şır
m akin esi alm aları yolu ile değil, fa k a t piyasaya yen i alıcıla­
rın girm eleri yolu ile artırır. B una karşılık ekm ek fiyatının
düşm esi, zaten herk es ekm ek alm akta old u ğ u için, yen i alıcı
kazan dırm az, fa k a t eski a lıcılard an bazıların ın dah a fa z la
ek m ek alm aların ı sağlar.

111
Bir m a lın p iy a sa istem inin bireysel İstem lerin toplam ı
old u ğ u n u g ö z ön ü n d e .tutarsak, İstem esn ek liğin in y u k a rda
g örd ü ğ ü m ü z ik i o rta y a çıkış b içim in i daha k o la y a n la n z.

Sora 54: istem esnekliği hangi öğelere bağlıdır?

T ü keticin in b ir m alın fiy atın d a k i değişm elere g österece­


ğ i tepki, y a â a a y n ı şey dem ek ola n istem esnek liği ü ç ö ğ e­
ye bağlıdır. Bunları kısa ca görelim .
1. M alın ik a m e olanağı: Bir m a lın ikam esi n e k a d a r
k ola y sa istem inin esn ek liği d e o k a d a r büyük olu r. Ö rn eğ in
etin y erin e fa su lye, nohut, m ercim ek g ib i b ak la giller g e çe ­
b ilir. Bu nedenle, et fiy atı artın ca tüketici bu m a llara y ön e­
leceğ in d en et istem i h ızla düşer.
B ir m a lın k a rşılad ığ ı gereksinim sayısı ne k a d a r çok sa
ikam e ola n a ğ ı d a o k a d a r ço k olu r. Ö rn eğ in elektrik, ev ler­
de. ayd ınlatm a, ısıtm a, soğu tm a v e bazı aletleri işletm ek
için kullanılır. D em ek o lu y o r kİ, odu n , köm ür, p etrol ısıtm a
b A k ım m d a n ; g a z y ağ ı, b ü ta n g a z ı a yd ınlatm a b ak ım ın d a n
elek triğin y erin i a la bilirler. Elektrik fiy a tla n a rtın ca tüke­
ticiler bu çeşitli m a lla ra y ö n elerek elek triğe ola n istem lerini
k ı s m a ola n a ğ ın a sahiptirler.
2. M atın zoru n lu y a d a lüks olm ası: Lüks m a lla ra ola n
istem, zoru n lu m a lla ra ola n istem den d a h a esnektir. Çünkü
zoru n lu m a llarda n v a zg eçm ek d a h a g ü ç old u ğ u g ib i, zaten
ola n a k lı o la n e n b ü y ü k ölçü d e satın alınm ış o ld u k ta n İçin,
d a h a fa7İa a h n m a la n d a p ek İstenm ez. Y a n i fiy a t la n y ü k ­
selin ce İstem i kısm a k zor. fiy a tta n d ü şü n ce d e istem i a rtır­
m ak gereksizd ir. B und an ötürü, zoru n lu gereksinim leri k a r­
şılayan m a lla n n istem esnek likleri a z olu r. B u n a karşılık
lüks m allardan, h e m fiy a t la n a rtın ca d a h a k o la y v a zg e ç ile ­
b ilir. h e m d e fiy a t la n d ü şü n ce d a h a f a d a alın ab ilir. Bun
dAn ötü rü lü k s m a lla n n istem esn ek liği b ü yü k tü r, ö r n e ğ in
insan, fiy a tı v ou zla d ı d iy e d a h a fa z la ek m ek a lm a z a m a d a ­
ha fa zla k a şa r p ey n iri y a d a p la k alabilir.

112
K uşku suz lüks v e zoru nlu m a l a y ın ım görelid ir. G elir
d ü z e y i arttık ça lüks sayılan m a lla r d erece d erece zoru nlu
sa y ılm a y a başlarlar. O m e ğ ln fa k ir a ilelerd e b uzdolabı, ç a ­
m a şır m akinesi lü ks e şy a sayılırlarken, zengin ailelerde
b u n la r zoru n lu eşya la r a ra sın a g irm işlerdir. A y n ı şeyi, et,
b alık, yum urta, tereyağı g ib i pa h a lı g ıd a m addeleri için de
söy leyebiliriz.
3. M alın aile b ü tçesin d ek i ön em i: Tuz, biber, kibrit,
dikiş İğn esi v e ben zeri g ib i a ile b ü tçesin de ç o k az y e r tutan
m a lların istem esnek likleri a z olu r. T ü keticiler bu tü r m a l­
la rın fiy atların d ak i kü çü k döğ il hatta büyük değişm elere
bilo p ek tepki gösterm ezler, B una karşılık, ekm ek, sebze,
y a ğ g ib i a ile b ütçelerind e ön em li y e r tutan m addelerin is ­
tem esnek likleri yüksek olur.
Y ü k sek gelirli k im selerin tüketim h a rcam alarının fiyat
d eğ işm elerin e karşı du yarlı (esnek) olm a yışın ın ned eni de
budur. Ç ünk ü h a n gi m al olu rsa olsu n b u n u n toplam aile g e ­
liri için d ek i g örel! y eri azdır. B u n d an ötü rü , y a ln ız yüksek
g e lirli kim selerin saUn ald ık ları h a vy a r, a stragan kürk,
lü k s a ra b a g ib i m a lların istem leri d e ç o k a z esnektir.

S oru 5 5 : F iy a tın a n la m ı v e fo n k s iy o n u n ed ir?

F iyatın istem ile su n u m u eşitley ici b ir işlev g örd ü ğ ü n ü


biliy oru z] A n c a k ka pitalist b ir top lu m d a y a d a a y n ı şey d e ­
m ek ola n p iy a s a ek on om isi dü zen in d e fiy atın b u n u n ço k
d a h a ötesin d e b ir a nlam ı v e işlevi (fo n k siy o n u ) v ardır. Ş im ­
d i b u n u a çık la m a y a çalısncağtz.
P iy a sad a o lu şan fiy a tla r tü m tü k eticiler v e (tek eller h a ­
r iç ) tüm ü reticiler b ak ım ın d a n b ire r v erid ir. Y a n i o n la r bu
fiy a tla rı değiştirem ezler. B u nları old u k la r ı g ib i k a b u l e d ip
tüketim lerini v e üretim lerini o n a g ö r e a ya rlam a k zoru n da ­
dırlar. B u a y a rla m a işi o n la r için p ek z o r d a olm az. Çünkü
fiy a t, tü k eticiler için m a lın h em m a rjin a l fa y da sın ı h em do

113
onu elde etm enin m arjinal m aliyetini, üreticiler için d e o
m alı üretm enin k â rlılığın ı gösterir. Böyle olu n ca , tü ketici­
ler fiy atın a bak arak b ir m aldan ne k a da r satın ala ca kla rın ı,
üreticiler de o m a lda n n e k a da r üretm eleri gerektiğin i k o ­
laylıkla b elirleyebilirler. Biliyoruz kİ b ir m alın böylace b e ­
lirlenen istem v e sunum m iktarları d aim a b irb irin e eşit
olur. D em ek o lu y or ki, fiyat, tüketicilerin isteklerini ü re tici­
lere ileten ve on ların u yu m içind e h areket etm elerini sağ­
layan b ir öğedir, b ir kılavuzdur.
H erhangi b ir a n d a tüketicilerin b ir m alın d a h a fa zla
üretilm esini istediklerini (istem inin arttığını) d ü şünelim . Bi­
liy oru z ki bu d u ru m d a m alın fiyatı yükselir. Ü reticiler m a ­
lın fiy atın d a bu artışı görü n ce tüketicilerin isteklerinden
h a b erd a r o lm u ş olu rla r ve hem en o doğrultud a harekete g e­
çe r le r v e o m alın üretim ini artırırlar. B öyle yap m ak on ların
d a işine gelir. Ç ünk ü m alın fiyatı a rtın ca o- m a h üretm ek
da h a kârlı olur. H em m a lın eski ü reticileri ü retim lerini a rtı­
rırlar, hem d e b aşkaları o m a lm üretim ine yönelirler. B öy le­
c e tüketicilerin isteklerine u y g u n ola ra k ü retim d e d eğ iş­
tirilm iş olu r.
D em ek o lu y o r ki. b ir ülkedeki fiy a t d ü zen i o ülkede
hangi m alların v e n e m ik tarlarda üretileceğini belirlem ek
g ib i son d ereced e ön em li b ir işlev g örü r. D iğ er b ir deyişle,
b ir ülken in ü retim yap ısını v e b u yap ıd ak i d eğ işm eleri fiy a t
yap ısı v e b u yap ıd ak i değ işm eler belirler.
Y u k arda a n la ttığım ız b içim de, fiy a t değişm elerine b a ğ ­
lı olarak su n u m u n istem e uym ası o la y ın a fiy a t m ek a n izm a ­
s ı ya d a p iya sa m e k a n izm a n denir.

Soru 56: Piyasa mekanizmasının işlemesinin temel boşaltı


nedir?

Piyasa m ekanizm asının y a d a a y n ı şey d em ek ola n f i ­


y a t m ekanizm asının işlem esinin, y an i tüketim v e üretim in

114
fiy a t hareketlerine g öre dü zenlenm esinin tem el koşutu, pi­
yasaların serbest olm asıdır. Serbestlik, p iyasaya giriş v e ç ı­
kışların herkese a çık olm ası dem ektir. Bu, hem istem, hem
d e sunu m için söz konusudur. O ysa ça ğ ım tzd a b irçok mal
p iyasaları serbest değildirler. Bunu ö n ce istem, sonra su­
nu m a çısın d an kısa ca görelim .
Bilindiği gib i bazı piy asalar b ü tü n a lıcılara açık değil­
dir. Ö rn eğ in y a ln ız askerlere, y aln ız öğ ren cilere, yalnız iş­
çilere y a d a y aln ız belli b ir k oop era tifin üyelerine açık, d i­
ğerlerin e k a p a lı olan piy asalar v ardır. Y a n i piyasa bölüm ­
lere ayrılm ıştır ve a yn ı m al h er b ölü m d e fa rk lı b ir fiyattan
satılm ak tadır. A ç ık tır ki b u d u ru m d a fiy a t m ekanizm ası
işleyem ez. D ah a doğ ru su h er b ölü m d e a y n a y n işleyen fi­
y a t m ekanizm ası, o m alın tüm istem v e sunu m u nu en doğru
b ir b içim d e düzenleyem ez.
G en e biliy oru z k i b azı piy asalar d a bütün satıcılara
(ü reticilere) a çık değildir. Bir y a d a b irk a ç b üyük firm a ­
n ın egem en old u ğ u p iyasalar b öyledir. G erçi bu piyasalara
girm ek y asak d eğ ild ir am a varola n b ü yü k firm aların reka­
beti b u n u fiilen ola na ksız kılar, ö r n e ğ in , ülkem izde, otom o­
b il y a d a b u zd olab ı piyasasına girm ek, ola na ksız değilse
b ile ço k zord ur. V a rola n firm a la rın rek ab eti kârlılığı çok
d ü şü receği için , böyle b ir g irişim in anlam ı olm az. Bazı
h a llerd e d e rekabetten d eğ il fa k a t gerek li serm ayenin çok
büyük olm a sın da n ötü rü piyasa fiilen k apalı olur. Ö rneğin
ü lkem izd e d em ir-çelik sanayii kurm ak rekabetle karşılaş­
m az. A m a tesis m asrafları ço k b ü yü k olduğıı için bu alana
g irm ek fiilen söz k onusu değildir.

D em ek o lu y o r k i p iyasalara tekelci eğilim lerin edem en


old u ğ u ha llerde sunum , fiyattaki v e dola yısıyla istem deki
değişm eleri izleyem ez. D iğer b ir deyişle, y u k a rda değin di­
ğim iz p iyasanın serbest olm a d ığ ı h a llerd e piyasa m ekaniz­
m ası işleyem ez v e dola yısıyla fiy a tla r d a dü zen leyici — üre­
tim e yol g österici— işlevini y erin e getirem ez.

215
Soru 57: Piyasa fiyatı ne ölçüde İyi bir kılavuzdur?

Fiyatlar, m alların h em m arjinal fa yda la rın ı, h e m de


m arjinal m a liyetlerini yansıttıkları için tüketicilere v e ü re­
ticilere d oğ ru y o l g österirler ve b öylece ülke k a y n a k la rı­
nın en ak ılcı b ir biçim de kullanılm alarını sa ğla rlar. A m a
a ca ba g erçek yaşam d a du ru m böyle m id ir? Bir kere tekelle­
rin eg em en o ld u ğ u piy asalarda du ru m u n b öyle olm adığı
açık tır. Bunu ilerde göreceğ iz. N e v a r k i serbest piy asalar­
d a d a fiy a tla r h er za m an g erçek m arjinal fa y d a la rı v e g er­
ç e k m arjinal m a liyetleri yansıtm azlar. Bunu istem ve su­
num a çıla rın da n a y n a y n kısa ca görelim .
B iliyoruz ki b ir m alın istem ini belirleyen tem el öğ eler­
den birisi g elir d ü zey i v e b u n u n dağılım ıdır. G elir dü zeyi
sabitken g elir d a ğılım ı değişirse, istem yapısı v e dolayısıyla
m nllara ola n istem ler d e değişir. O halde, b ir m a lın istem
eğrisi v c onun belirled iğ i fiyat, o m alın m arjinal faydasın ı
a n ca k varola n g elir da ğ ılım ın ın çerçevesi için d e yansıtır.
B eyle olu n ca ülkedeki g e lir da ğ ılım ı n e k a da r kusursuzsa
fiy atların kıla vu zlu ğu d a a n ca k o k a da r kusursuz olu r. A y ­
rıca rek lam lar ve m o d a a k ım la n d a tüketicilerin istem leri­
ni gnrçek yön lerin d en saptıran y a p a y etkenlerdir. Böylece
istem eğrisi b ir d e bu ned enden a lıcıla rın g erçek tercih leri­
n i {m alların g erçek m a rjin a l fa y da la rın ı) yansıtam azlar.
Sunum b ak ım ın d a n d a b en zer b ir du rum v ardır. Sunum
rğrilf*ri de. ço k defa, m a lla n n g erçek m arjinal m aliyetlerini
ynnj'tlmnj'.lar. R ım un tem el nedeni, bir m alın ü retim inin iş-
It'tm ryr nlnn m aliyeti ile top lum a ola n m aliyeti a ra sın d a
fa rk bulunm asıdır. G erçekten, örn eğin , b ir fa b rik a devletin
y a d a belediyenin sa ğ la d ığı ulaştırm a, haberleşm e, sağlık,
eğ ilim gib i h izm etlerd en b ed a v a y a d a çok u cu z b ir b edel­
le y ararlanıyor, y a h u t dev let b u fa b rik aya , özen d irm e v e
koru m a a m acıyla, u cu z kredi, v e rg i indirim i, u cu z enerji
sa ğ lıy or ve b u n la rd an a y n olarak, fa b rik a h a v a k irlen m e­
si, su kirlenm esi g ib i toplu m a v erd iğ i za ra rla n n karşılığını
ö d em iy or y a d a bu za ra rla n ön leyecek m a sra fları y ap ın ı­

116
y o r olabilir. B ütün b u du ru m la rd a, m a lın fa b rik a y a ola n
m a liyeti toplu m a ola n m aliyetin den a z olm aktadır. K uşku­
su z b u n u n tersi, yanS fa b rik a y a ola n m aliyetin toplum a
o la n m aliyetten yüksek old u ğ u d u ru m la r d a v ardır. B urada
b izim iç in ön em li ola n bu iki m a liyet a ra sın d a fa rk olm a sı­
dır. Ö n em li olan, h iç kuşku y o k tu r ki, m alın toplum a olan
m aliyetidir. O ysa sunum eğrisi işletm eye ola n m a liyeti y a n ­
sıtır. D em ek o lu y o r k i sunu m eğ rileri de m a lla n n g erçek
m a rjin a l m a liyetlerini yansıtm azlar.
İstem v e sunu m kusurlu olu n ca b u n la n n . belirledikleri
fiy a t d a kusurlu o lu r ve toplum sal k a y n a k la n n ku lla n ım ın ­
d a sa n ıld ığ ı g ib i d oğ ru b ir kıla v u zlu k yapam az.

Soru 58: Piyasa mekanizmasının düzenleyici! iğindeki özellik


nedir?

P iyasa m ekanizm ası ü retim yap ılm ad an ön ce değil, fa ­


k a t ü retim yap ılıp m al p iy asay a g eld ik ten son ra işlem eye
b aşlar. Ö rn eğ in yanlış ü retim y ap ılm ış v e b ir m al g ereğ in ­
d en fa zla üretilm işse, fiy a t m ekanizm ası, b u n u yfepanlan
ceza lan d ırarak, za ra r etm elerine n ed en ola ra k, bu yanlışı
dü zeltir. Z a ra r eden üreticiler ü retim lerini a zaltıp gerekli
m ik tara k a d a r indirirler. Y ok e ğ e r y anlışlık ters y önde olt
m uş ve b ir m al gereğ in d en a z üretilm işse, fiy a t m eka n iz­
m ası, bu yanlışı bıı sofer d e o m alı üreten leri ödtillem lirorok
dü zeltir. Ç ok kftr eden ü reticilcr ü retim lerini n rtın p gerekli
m ik tara k a d a r çıkarırlar.
D em ek o lu y o r ki fiy a t m ekanizm ası d ü zenleyicilik g ö re ­
v in i ola yd a n ö n c e değil,- ola y d a n son ra yapm aktadır. Y ani
y anlış yapılm asını önlem ez, fa k a t y anlış y apılırsa düzeltir.
D iğ e r b ir deyişle, fiy a t m ekanizm ası ekon om ik k a y n ak la n n
y an lış ku lla n ılm a sın ı önlem ez, fa k a t b u yanlış kullanım ın
sü rü p g itm esini önler.

117
Fiyat m ekanizm asının d ü zen ley ici işlevim bu b içim de
y erine getirm esi, özellikle ü retici sayısının ç o k o ld u ğ u ta­
rım sal ürü n piyasaları bak ım ınd an b ü yü k ön em taşır. Bu
piyasalarda bu y ılki fiy a t g elecek yılki üretim m ik tarını b e­
lirlediğinden . b irb irin d en h a bersiz ü retim y ap an küçük
ç iftçile r sürekli yan lış yaparlar. Bu nedenle, ü rü n m iktarı,
ço k defa, b ir yıl g ereğ in d en az, ö b ü r yıl g ereğ in d en fa zla
olur. Üretim anarşisi d iy ebileceğim iz bu du rum u önlem ek
için tarım sal üretim in piy asa m ekanizm asına b ırakılm ayıp
planlanm ası gerekir.
Buna karşılık tekellerin eg em en old uğu piyasaların b öy ­
le dışardan plan la n m aların a b ir g erek yoktur. Ç ünk ü b u p i­
y asalarda fiy a t m ekanizm ası zaten işlem ed iğind en üretim i
b üyük firm a la r bizza t kendileri planlarlar. Bu, piy asa eko­
nom isi düzeni y a d a aynı şey dem ek olan kapitalist ek on o­
m i değerlendirilirk en g ö z ön ü n d e tutulm ası gereken b ir o l­
gudur.

118
VI. BÖLÜM

PİYASA BÎÇÎMLERt

Soru 59: Piyasa (pazar) ne demektir?

Bir m alın İstem v e sun u m u n u n karşılaştığı v e oluşan


fiy a t ü zerin d en fiilen alın ıp sa tıldığı yere piyasa y a d a p a ­
z a r denir. H er m alın a y n b ir piyasası v e o piyasad a geçerli
ola n tek b ir fiy atı vardır. F iyatın tek oluşu p iyasayı belirle­
y en tem el öğedir. Bu ned enle e ğ e r b ir m alın diyelim ü ç a y ­
rı fiy a tı varsa, o m alın b ir d eğ il ü ç a y n p iyasası v a r de­
m ektir.
B iliyoru z ki b ir m alın fiy atı istem ,v e sunum u tarafından
b elirlen ir, O halde, b ir m alın fa rk lı fiy atlarla alınıp satıla­
bilm esi için y a istem inin y a d a sun u m u n u n bölüm lere ay-
n lm ış olm a sı v e bu b ölü m ler a ra sın d a akışkanlık olm am ası
gerekir. B öylece, istem y a d a sunu m fa rk lı old u ğu n da n , m a­
lın h e r bölüm d eki fiy atı d a fa rk lı ola ca ktır. G üm rük duvar-
la n ve d öv izle ödem e g ü çlü k leri, ulaştırm a m asraftan, h a ­
b erleşm edeki g üçlükler, ticari Adetler v e tüketicilerin dav­
ra n ış fa rk lılık la n b ir m alın piyasasının çeşitli bölüm lere ay-
n lm a sm ın başlıca nedenleridir. A y n ı m alın fiyatının, ülke­
le r a ra sın d a old u ğ u gib i ülke için d e d e fa rk lı olm asının ne­
d en leri bunlardır.
P iyasa kon u su n da m al sözcü ğ ü n e d e açıklık getirm ek
gerekir. Bir m alın kendisine özg ü b ir piyasası olm ası için,
h e r birim in in aynı nitelikte olm ası, y a n i türdeş b ir kitle

119
olu şturm ası gerekir. Ö rn eğ in portak al türdeş döğii, çeşitli
türleri olan b ir m ey va dır. Bu ned enle -p orta k a l piyasası»
diye b ir şey yoktur. A m a y a fa portakalının, v aşin g ton p or­
takalının. dörtyol portak alın ın a y n a y n p iyasaları vardır.
Çeşitli m a rka ra d y ola r, televizyonlar, a ra b a la r y a da
portak alla r gib i a yn ı aileden ola n in alların piyasaları, ara­
larında istem ka ym aları ola b ileceğ i için , böyle olm a y an
m alların p iyasalarına göre, da h a az bağım sızdırlar. D iğ er
b ir deyişle, bu p iy a sa la r birb irlerin i etkilerler. Ö rn eğ in A
m arka televizyon un fiy a tı B m arka televizyon un fiyatın da n
fa7İa ola b ilir a m a bu fa zlalık belli b ir sın ın aşam az. A ş a r­
sa işlem ond an uzaklaşıp B m arka televizyon a y ön elir. Bu
du rum , tüm b irbirlerinin y erine geçeb ilecek m alların piya­
saları için de, çeşitli derecelerde olm akla beraber, g eçerli-
dir. A m a g en e de. ne k a da r yakın ikam eleri olu rsa olsun,
b o r farklı m a lın ken d in e öfcgü b ir piyasası v ardır. Zaten,
deftil yakın ikam eleri olm ası hatta aynı b ir m alın, istem
ve sunu m u nun farklı olm ası halinde, a y n a y n p iy a sa la n
ola b ileceğ in i y u k a rda görm üştük.

Soru 60: N e gib i piyasa b içim le ri va rd ır?

D aha ö n ce g örm ü ş old u ğ u m u z gibi, b ir m alın piyasası


o m alın istem v e su n u m u n u n karşılaşm ası ile olu şu r. H er
TTmlın istem v e sunu m k oşulları aynı değildir. Bazı m a ila n n
alıcım ila satıcısı d a çok tu r. Buna karşılık bazı m a lların tek
b 'r satıcısı y a d a alıcısı v ardır. D iğer bazı m alların istem ve
sunum k oşu lla n bu iki ııcu n a ra sın d a b ir y e r alırla r. İşte
m alların istem v e sunum k o ş u lla n n ın özelliklerine g ö re ka r­
şım ıza çeşitli p iy a sa b içim leri çıkm aktadır. B u n la n n başlı-
caları şunlardır:
1. T am rek ab et piyasası.
2. Tekel piyasası,

120
3. O ligop ol piyasası,
4. T ek elci rek ab et piyasası.
İzley en soru la rd a bu n la rı v e b u n la rla ilgili sorunları
g öreceğ iz.

Soru 61: Tam rekabet piyasası ne demektir?

T am rek ab et piyasasına s erb k st r e k a b e t piyasası da de-,


nir. Bu piy asa biçim inin b aşlıca k o ş u lla n şu n la rd ır
1. M atın a lıcı v e satıcılarının sa y ıla n ç o k olm alıdır.
S a yının ço k olm ası b u n la n n h o r birin in alım y a d a satım
g ü çlerin in p iyasaya g öre kü çü k olm a sı dem ektir. Böylece
tek b ir a lıcı y a da satıcının kendi b ireysel d a v ra n ışla n y la
p iy asa fiy a tın ı etkileyebilm esi sö z k on u su olm ayacaktır.
2. Mal. türdeş olm alıdır. B uğday, köm ü r, şeker, petrol,
yum urta., süt b öyle m allardır. O ysa, örn eğin , m akarna, b is­
küvi. diş m acu n u , televizyon g ib i m a lla r m a rk a la n n a g öre
fa rk lı nitelik tedirler y a da öy le zannedilirler.
3. A lıcıla n n v e sa tıcıla n n p iya sa ya g irip çıh m a la n s e r­
b e s t v e k o la y olm alıdır.
4. A lıcı v e satıcıla r piyasa hakk ın d a tam bilgi sahibi
olm alıdırlar. B öylece aynı m alın sır f b ilgisizlikten ötürü
fa rk lı fiy a tla rla satılm ası ola na ksız olm alıdır. Bu k oşu la
piyasanın şe ffa flığ ı y a d a b erra k lığ ı d a denir.
5. A lıcıla r belli b ir satıcıyı, sa tıcıla r belli b ir a iıcıyı te r­
cih etm em elid irler. B öylece p iy asad a h iç kim senin özel b ir
du ru m u olm a yacak , herk es bağ ım sız b ir b içim d e alışveriş
yapabilecek tir.
Ba şlıca k oşu lla n b u n la r ola n tam rek ab et piyasasına
gerçek y aşam d a örn ek b u lm a k ço k güçtür. Belki en yakın
Ö rnekler y erel ta n m sal ü rü n p iy a s a la n (yerel pa za rlar)
dır. G erçekten b öyle yerel b ir p a za rd a k i patates, dom ates,
yum urta v e ben zeri m a lla n n a lıcı v e sa tıc ıla n tam rekabete,
yak ın b ir piy asa oluştururlar.

121
G erçek y aşam d a p ek rastlanm am asına ra ğ m en tam re­
ka b et p iyasasında n en b aşta söz etm em izin gerekçesi, kapi­
talizm in id ea l işleyişini gösterm esi ve bu nedenle d iğ e r pi­
yasa b içim lerin d eki sapm aları g ö rü p anlam am ız b a k ım ın ­
d a n b ir m odel hizm eti görm esidir.

Soru 62: Tekel piyasası ne demektir?

Tekel (inhisar, m on op ol) piyasası ism inden de anlaşı­


la ca ğ ı üzere, m alın tek b ir satıcısının bulunm ası dem ektir.
A lıcı sayısı ise çok tur, ö r n e ğ in T ürk iy e'de rakıyı y a ln ız T e­
kel İdaresi üretir. A lıcısı ise pek çok tur. Bunun tam tersi,
y a n i a lıcın ın tek, satıcının ço k old uğu piyasa b içim in e m o-
n op son piyasası den ir. Ö rn eğ in T ü rk iy e'd e p a n ca r p ek çok
köylü tarafından üretilir, fa k a t alıcısı tektir: Ş eker Şirketi.
T ekeller. 1. Yasal tekeller v e 2. Fiili tekeller olm ak
üzere İki g ru b a ayrılab ilir. Bunları kısa ca g örelim .
1. Yasal tek eller: Bir m alın y a d a hizm etin üretim i y a ­
s a ile tek b ir girişim e (işletm eye) bırakılm ışsa, b u n a yasal
tekel denir. Ü lkem izde rakı ve benzeri sert içkiler, d em ir­
y olu ulaşım ı, PTT hizm etleri, ra d y o v e televizyon h izm et­
leri. beled iyelerin h a va gazı üretim i başlıca y asal tekeller­
dir. Yasal tekellerin m utlaka kam u kuruluşları o lm a la n g e ­
rekm ez. Ö zel b ir k u ru lu şa yasa ile tekel hakkı v erilebilir. O s­
m a n l I dön em in de bu tü r im tiyazlı şirk etler yaygınd ı.

Y asal tekeller, esas olarak, kam u y a r a n dü şüncesiyle


k urulurlar. Ö rn eğ in ü lkem izd e T ekel İdaresi d ev let iç in b ir
g elir k a yn ağı ola ra k dü şünülm ü ştür. D em iryolu. PTT. h a ­
v aga zı gib i a lanlardak i tekeller ise b u n la n n esas ola ra k b i­
re r kam u h izm eti n iteliğinde olm a la n v e a y n c a bu a la n la r­
da ki rekabetin ç o k İsrafil ola ca ğ ı dü şüncesiyle k u ru lm u ş­
lardır. G erçekten, örn eğin , b ir kentte b ird en da h a fa z la h a ­
v a g a zı işletm esine m üsaade etm ek serm aye israfı olurdu.

122
Y a d a A n k a ra ile İstanbul a ra sın a b ird en fa z la dem iryolu
döşem ek v e bu n la rd a a y n a y n tren işletm ek, elbette k i, a kla
uy g u n olm azdı.
P a ten t hakkı d a b ir yasal tekel biçim id ir. Patent hakkı
yen i b ir m a ' ica t etmiş ola n kim seye, belli b ir süre için, o
m a lı sa d ece Kendisinin yapm ası hakkını tanır. Bu süre için ­
de sa d ece b u hakka sa hip ola n kim se o m a lı üretebilir, baş­
ka h iç kim se üretem ez. Patent h akkı y a s a la n n korum ası a l­
tın d a dır v e bu k on u d a u luslararası a n la şm a la r d a vardır.
2. Fiili te k e lle r.• Bu b aşlık altında, yasal b ir m üdahale
olm a k sızın , fiilen piyasada tekel ku rab ilm iş ola n işletm ele­
ri toplu yoru z. Fiili tekellerin olu şm asın a ola n a k sağlayan
çeşitli n ed en ler y a d a d u ru m la r v ardır. B u n lan , a) d oğ a l k o ­
şullar, b ) a n laşm alar v e c ) işletm e b ü yük lüğü olm ak ü ze­
re ü ç g ru p ta toplayabiliriz.
a. Bir işletm enin b aşka h içb ir y e rd e bulu n m a y an b ir
d o ğ a l k a y n a ğ a sahip b u lu n m a sı o n a tekel ola n a ğ ı sağlar.
Ö rn eğ in b ir kim senin ara zisin de şifa lı b ir su çıkm a sı, b ir
o telin ben zeri b u lu n m a z b ir m a n zaray a v e p la ja sa hip o l­
m ası bu n la ra tekel g ü cü sağlar. U luslararası d ü zeyd e bazı
ü lk elerin b elli m aden y a d a ta n m ürü nlerind e d oğ a l tekel­
leri o ld u ğ u n u biliyoruz. G erçek ten ka hve, ananas, petrol,
k r o m g ib i m a d d eler a z sa y ıd a ü lk elerin tekelindedir.
b. Fiili tekellerin d iğ e r b ir olu ş y o lu , a yn ı m alı üreten
girişim cilerin a ra la n n d a a nlaşarak a lıcıla n n karşısına san­
k i tek b ir satıcı im işler g ib i çık m a la n d ır. S a tıcıların bunu
yap ab ilm eleri için sa y ıla n n m a z olm a sı gerek tiği açıktır.
Bu d u ru m da , sa tıcılar rek ab ete g irişip birb irlerin i hırpa ­
la yacak la rın a. a ra la n n d a a n la şıp a lıc ıla n n karşısına tek
b ir ce p h e h a lin de çık m a yı d a h a k ârlı bulurlar. Bu anlaş­
m a la rın e n y ay g ın örn ek leri k a rteller, tr ö stle r v e holdingler-
d ir.
K arteld e üyeler, fiyat, kalite v e a lıcıy a sa ğla nan d iğ er
b ü tü n a va n ta jla r konusunda , rek abeti orta da n kaldıracak
b içim d e anlaşırlar. Kartel üyeleri, b a zen sa d ece piyasayı M*
lü şm ekle y etin irler v e d iğ e r k on u la rd a serbest olu rlar. Bu

123
d u rum da kartel üyeleri, sa d ece kendilerine b ırakılm ış olan
b ölgelerde satış yap ar, d iğ e r üy elerin b ölg elerin e teca v ü z
etm ezler. Kartel v e tröstler fiili oluşum lardır. Bu nedenle
belli hukuksal y a p ıla n yoktur. B u n lan olu şturan ü y eler a ra ­
sındaki a n laşm alar du ru m a g öre ç o k çeşitli ola b ilir. B unun­
la bera ber karteli tröstten ayıran özellik, kartel üyelerinin
a y n hukuki v a rlık la n n ı k oru m a la n , tröst ü yelerinin ise b u ­
n a ola n a k v erm ey ecek ölçü d e b ir b ütünleşm e için e girm iş
olm alarıdtr. Ö rn eğ in sosya list ülkeler dışındaki b ü tü n uçak
şirketleri b ir kartel olu ştururlar. A y n ı m esa feler İçin b ü ­
tün u ça k şirketleri a y n ı ücreti alırlar. A m a b iliy oru z ki
h or uçak şirketi bağım sızdır.
Tröste b enzeyen d iğ e r b ir birleşm e b içim i holdin gd ir.
H olding, b ir şirketin d iğ e r b azı şirketlerin b ir kısım hisse­
lerini ele g eçirerek o n la n n yönetim lerin e eg em en olm ası
dem ektir. H oldingin, a y n ı ü retim a la nınd a ola n işletm eleri
kapsam ası gerekm ez. Bir h oldin gin denetim i a ltına giren ç e ­
şitti işletm eler fa rk lı a la n la rd a ça tışıyor olabilirler.
c. Fiili tekelin son b ir oluş biçim i, b ir teşebbüsün, çok
büytik o ld u ğ u için , tek b aşın a p iyasaya egem en olm asıdır.
Şirketler, y a ra kipleri ile m ü ca d ele edip o n la n y utarak b ü ­
y ü rler y a d a d a h a b a şla n gıçta n itibaren p iyasaya egem en
oîa ca k b ir b ü yük lük te k urulurlar. T ü rkiye g ib i sanayileşm e­
sinin b aşla n gıçların d a ola n ü lkelerde da h a ço k ik in ci y o l iz­
lenir. B undan ö tü rd ü r k i ülkem izde, genel gelişm işlik dü ze­
yim ize göre, lekel sayısı çok tur.
B ir m alın tam am ın ın tek b ir firm a ta rafınd an ü retilm e­
nin* p-erçek yaşam da pek rastlanm az. Bu nedenle, konuşm a
d ilinde de ekon om i b ilim in d e d e tekel piyasasından sö z ed e­
b ilm ek için, m aiın y ü zd e yüzünün tek b ir firm a tarafından
üretilm esi zoru nlu sayılm am aktadır. E ğer b ir firm a tek ba­
şına piyasa istem inin ç o k b ü yü k b ir b ölü m ü n ü karşılıyor,
g e ri kalan b ölü m d e ç o k sayıda k üçük firm a la r ta rafınd an
karşılanıyorsa, o piyasayı tekel piyasası ve b ü yü k firm a yı
da tekel olarak sayabiliriz. Çünkü b ö y le b ir d u ru m d a b ü ­
y ük firm a sanki p iy asad a ken d in d en başka firm a yokm uş

124
•gibi y « n i tam b ir tekelm iş gib i d a v ra n a ca k v e fiy a tı kâ rım
e n co k y a p a ca k b ir dü zeyd e tespit edebilecek tir. D iğer kü­
ç ü k firm a la r bu fiy atı ve b üyük firm a n ın liderliğini k a b u l
etm ek v e da v ra n ışla rım on u n k in e u y d u rm a k zoru ndadırlar.

Soru G3; Tüketici rantı ne demektir vc tekeller niçin fiyat


farklılaştırması yapmak İsterler?

Bir m a l piyasad a tek b ir fiy a tla satılır. G enel kural bu-


du r. Bu d u ru m da o m ala piy asa fiy a tın d a n daha y ü k sek bir
b e d e l öd em ey i g öze alm ış ola n a lıcıla r b ir k a za n ç elde et­
m iş olu rla r. İşte bazı alıcıla rın eld e etm iş old u kları bu ka­
z a n ca tü k etici rantı denir.

Ş ekil 4
T üketici ra n tı

125
Şekil 4'te istem v e sunu m u n belirled iğ i piyasa fiy a tı FM --
dir. O ysa şekilden a nlaşılacağı üzere, b irço k a lıcı o mala,
bundan daha yüksek fiy a tla r ödem eye hazırdırlar. E ğ er b u
m al herkese verm eye b»7.ır old u kları fiy atlarla sa tılab il-
seydi toplam satış hâsılası LOMF yam u ğ u n u n ala n ı k a d a r
olurdu. Piyasa fiy atın d a n satış y a p ıld ığı zam an top la m sa­
tış hâsılası ise POM F dikd örtgeninin alanı kadardır. B u iki
a lan arasındaki fa rk , yan i LPF ü çg en in in alanı, tüketicile­
rin kazançlarının toplam ını yan i tüketici rantını verir.

Tekelci, sunu m a v e dolayısıyla fiy a ta eg em en old u ğ u


için, tüketici rantını d a elde etm ek ister. Bunun iç in y ap a ­
ca ğ ı şey, m alı fa rk lı fiy atlarla satm aktır. Buna fiy a t fa rk lı­
laştırm ası diyoruz. Fiyat fark lılaştırm asının id ea l biçim i
h er a lıcıya verm eye h a zır old u ğ u en yüksek fiy a tı u y g u la ­
m aktır. A m a bu, olanaksız den ilecek k a d a r z o r b ir iştir. B u
nedenle, pratikte a lıcü a r a z sa y ıd a b irk a ç g ru b a ayrılarak
h er g ru b a a y n b ir fiy a t uy g u la n m asıy la yetinilir. A ç ık tır k i
fiy a t farklılaştırm ası yap ab ilm ek iç in piyasanın b ö y le fa rk lı
fiyatların u y gula nab ileceği bölüm lere ayrılm aya elverişli
olm ası gereklidir. E ğer fiy a tın yüksek tutulduğu b ölü m d e­
ki alıcılar, fiy atın düşük tutuld uğu bölüm lerden m al a la b i­
leceklerse, elbette ki, fiy a t farklılaştırılm ası yapılam az. T ren­
lerde. otobüslerde, tiyatro v e sinem alarda öğren cilere v e a s­
kerlere yapılan tenzilât fiy a t farklılaştırm asının en iy i ör­
nekleridir. A y n ı m alm m ağazalarda, işportalarda y a d a
kentin çeşitli sem tlerinde fa rk lı fiy atlarla satılm ası da. b öy -
ledir.

Tekelci, m alım b öyle b irk a ç p iyasad a fa rk lı fiy atlarla


sattığı zam an, kâ rın ı en çok laştırm ak için, bu fiy a t la n öyle
tespit eder ki, h e r piyasad aki m a rjin a l varidatı m arjinal
m asrafına eşit olsun. D em ek ki, eğ er işletm eci piyasayı ü çe
bölm üşse, h er b ölüm deki m a rjin a l v arid atı hem b irbirlerine,
h em de işletm enin m arjinal m a sra fına eşit olacaktır.

129
Soru 64: Oligopol piyasası ne demektir?

M on op ole tek-el ded iğim ize g öre olig op ole de a z-el de­
m em iz gerekir. Y a n i o lig o p o l p iyasası, satıcıların büyük
am a az sa y ıd a old ukları b ir piyasa b içim id ir. Satıcılar bü­
y ü k olduklara iç in h er birin in tek b a şla rın a aldıkları ka ra r­
la r piyasayı etkiler. Bu b ak ım d a n tam rek a b şt piyasasından
a y n lır. O ligop olü n özel b ir biçim i, p iy asad a sadece iki satı­
cın ın b ulunm a sı halidir. B u n a düop ol denir.
O ligop old e m al hom ojen dir. B und an ötürü bu piy asa b i­
çim i petrol, dem ir, çim ento, şek er g ib i fa rk lıla ş tın lm a y a el­
v erişli olm ayan m a llar için söz k onusudur. Böyle olm akla
beraber, rekabetten koru n m ak için , eld en geld iğ in ce m al
fa rk lıla ştın lm asın a d a g id ilir. Bu takdirde, izley en soruda
göreceğ im iz, tekelci rek abetle olig o p o l b irbirin e karışırlar.
O ligop olü, devam lı olm a k ta n ço k g e ç ic i b ir piyasa türü
ola ra k dü şünebiliriz. Çünkü y a d iğ e r firm a la r rek abet sonu­
cu içlerin d en birinin egem enliğine g ir e rle r y a d a rekabeti
önlem ek için a ra larında anlaşırlar. H er iki h ald e de tekel
piyasasın a g eçilm iş olur.

S o n 65: Tekelci rekabet piyasası ne demektir?

A y n ı m alın fa rk lı çeşitlerin i ü rettikleri için üreticilerin


h em tekel d u ru m u n d a oldukları, h em d e b irbirleriyle reka­
b et ettikleri piy asa biçim in e tekelci rek ab et piyasası denir.
Bu piyasanın özelliği m alın türdeş (hom ojen ) olm am asıdır.
Ö rn eğ in ü lkem izd e deterjan p iyasası b öyledir. D eterjan ay­
n ı b ir g ereksinm eyi ka rşılad ığ ı için tek b ir m aldır. A m a tür­
deş b ir m al değildir. B irçok çeşitleri v ardır. Bu çeşitlerden
birisini ü reten firm a o çeşid in tekeline sa h ip tir a m a d iğer
çeşitleri ü reten firm a la rla d a ço k sıkı b ir rek abet halinde­
dir. Tekelci re k a b e t deyim i b u du ru m u ifa d e etm ektedir. Te­
k elci rek abete aksa k r e k a b e t de denir.

127
D em ek o lu y or k i tekelci rek ab et piyasasında ça lışa n b ir
işletm eyi (firm a yı] ç o k yak ın ik am eleri bulunan b ir m alm
tekelcisi g ib i düşünebiliriz. Böyle olu n ca , b u işletm enin ma­
lın a karşı olan istem i, tıpkı tekelde old u ğ u gibi, sold a n sağa
d oğ ru a2alan b ir eğ riyle İfade edebiliriz. Yalnız ne v a r ki
tam tekelcinin istem eğrisiyle bu e ğ ri arasınd a ön em li b ir
fa rk vardır. T ek elci firm a m alına ola n istem eğ risinin baş­
tan sona nasıl b ir eğim le uza n dığ ın ı bildiği ü a ld e, tekelci
rek abet koşullarında çalışan firm a bilem ez. O n u n tek b il­
diği, fiy atım a rtırdığı zam an satışının azalacağ ı v e fiyatı
azalttığı sam an d a satışının a rtacağıdır. Fakat tekelciden
fa rk lı olarak, b u azalış v e artışların ne k a ça r ola ca kların ı
bilem ez. Bunun nedeni, tam b ir tekel olm adığı için, rek abet
h alinde bulund uğu firm a la rın na sıl da vra n acak la rım b il­
m em esidir. G erçekten, örneğin, m a lm fiyatın ı yükselttiği
zam an satışının ne k a d a r a zalacağı rakiplerinin na sıl d a v ­
ra n a ca ğın a bağlıdır. E ğer o n la r d a fiy atlarım a rtırırlarsa
satışındaki azalm a a z olu r; y ok e ğ e r on lar fiy a tla rım eski
dü zeylerinde tutarlarsa, satışındaki azalm a çok olu r. Fiyatı
dü şürdüğü zam an d a du ru m a ynıdır. Rakipleri de fiy a tla n
düşürürlerse satışı ço k a z artar; y o k eğ er rakipleri fiy a tla ­
rın ı düşürm ezlerse satışları ço k fa zla artabilir.
Bu du rum a göre, tekelci rek ab et piyasasındaki b ir fir ­
m anın m a llan n a olan istem eğrisi, sanki cari fiy a t d ü zeyin ­
de b ir k ın lm a g österiyorm uş (b ir k öşe olu şturuyorm uş) g ib i
düşünülm elidir. K ın lm a noktasının sa ğınd a ve solu n da eğ ri­
n in nasıl b ir eğ im g östereceği rakiplerin davranışlarına b a ğ ­
lıdır. İstem eğ risinin ca ri fiy a t dü zeyinde kırık olm a sın da n
ötürü, b u piyasa türün deki işletm eler (firm alar) m allarının
fiy atların ı ellerinden g e ld iğ i k a d a r a z değiştirm ek isterler.

Sora 66: Mal farklılaştırılması ne demektir?

Tekelci rek ab et piyasasının özelliğinin m alm türdeş ol­


m ayışı. y an i fa rk lı oluşu old u ğ u n u biliyoruz. Bu p iy asad a
h er ü reticiye a z ço k b ir tekel du ru m u sağlayan öğe, üretilen
m a lla n n fa rk lı olu şudur. B ir m a lm tekeline sa hip olm ak
üreticisin e n orm a ld en d a h a fa z la b ir kâ r sa ğladığından üre­
ticiler sürekli ola ra k m a lla r ım fa rk lıla ştırm ay a çalışırlar.
•Çünkü b ir m al ben zerlerin den n e k a d a r ço k fark lıla ştın lır-
s a üreticisin e o k a da r b ü y ü k b ir tek el g ü c ü sağlar. Buradan
ha rek et ederek tekelci rek a b etin ç o k y a y g ın b ir piyasa b içi­
m i o ld u ğ u n u kolay lık la söy ley eb iliriz. E trafım ıza bak tığ ı­
m ız za m an b irço k m a l v e h izm etlerin a y n ı gereksinim leri
k a rşıla d ık ta n h ald e b irb irlerin d en fa rk lı y a d a fa rk lıla ştı­
rılm ış old u kların ı g örü rü z. Ö rn eğ in , çeşitli diş m a cu n lan ,
m a karn a la r, konserveler, otom ob iller, ra dyolar, televizyon­
la r v e b ö y le v ardır. Bu m a lla r a ra sın d a k i fa rk , b üyük ölçü ­
de. g erçek olm aktan ç o k g örü n ü şted ir. Ö rn eğ in b ildiğim iz
k u ru fa su lyey i üzerine b ir m a rk a b a sa ra k b ir k iloluk p a k et­
le r h a lin de p iy asay a sü rersen iz a rtık b u d iğ erlerind en fa rk lı
b ir fa su lye olu r. Zaten önerfLÜ o la n m a lın gerçek ten fa rk lı
olm a sı değil, fa k a t tü keticinin o n u fa r k lı sanm ası, kafasında
b ö y le b ir dü şüncenin y aratılm ış olm a â ’ dır. T üketici b ir ke­
re A m a rk a diş m a cu n u n u n B m a rk a diş m â su n u n d an fa rk ­
lı o ld u ğ u n a in an ın ca y a d a in a n d ırılın ca , b u ik i 2-yn m ar­
k a diş m a cu n u artık iki a y n m a l olu rla r. B öylece diş ™ acu-
n u piyasası ikiye b ölünür. Biri A m a rk a diş m a cunu p iy a ­
sası. d iğ eri B m a rka diş m a cu n u piy asası olu r. B öylece h er
"bir diş m a cu n u üreticisi d e k en d i piyasasın da tek satıc:
(tekel) d u ru m u n a g eçm iş olu r.
Bu ned enden ötü rü tek elci rek a b et piyasasm d a rekabet,
fiy a t k on u su n da n ç o k (çü n k ü fa r k lı m a lla n n fiy a tla n el­
b e tte k i fa rk lı o lu r), m a lla n n fa rk lıla ştırılm ası — k i bunu
re k la m la r sağlar— k on u su n d a yoğu nlaşm ıştır.

Soru 67: Reklamcılığın işlevi nedir?

T ekelci rek abet k o ş u lla n a ltın d a ça lışa n b ir girişim ci


iç in en ön em li sorun, k en d i sattığı m a lın benzerlerinden
forfeit v e daha iyi o ld u ğ u n u a lıcıla rın a telkin etm ek, o n la n
b u n a in and ırm aktır. B und a b aşarılı o ld u ğ u ölçü de, girişim -

128
d , k en d i m alı iç in a y n b ir piy asa yaratm ış, b ö y le ce d iğ er
satıcıların rekabetinden korunm uş olu r. A n ca k şu n u da im a
h a tırd a tutm ak g erek ir k i tekelci rekabetteki m al fa rk lılığ ı
y a tam am iyle görünüşte y a d a p ek azdır. Bu nedenle, d a im a
ço k y ak ın ikam e m a lla n ile karşı ka rşıya olduğundan, tam
b ir tekel oluşturm ak, yan i tam am iyle bağım sız b ir özel p i­
yasaya sahip olm ak sö z konusu değildir.
Satıcılar (üreticiler), m a llarının benzerlerinden fa rk lı
v e da h a iy i old u ğ u n u telkin iç in rek la m cılığa b aşvururlar.
B undan ötürü reklam cılık, tekelci rek ab et piyasasının d oğ a l
b ir ürü n ü v e a y n lm a z b ir parçasıdır. D iğer piyasa tü rlerin ­
de, gerek oim adığı için, rek la m cılığa başvurulm az.
Reklam cılık son y ıllard a ülkem izde de b üyük b ir g eliş­
m e gösterm iştir. R adyoda, televizyon da, gazetelerde, d u v a r
ila nlarında çeşitli deterjan, konserve, araba, b oya v e böyle
m a rk a la n reklam edilm ektedir. Bu du rum , reklam ı yap ılan
ü retim a la nla rında tek elci rek ab et koşullarının eg em en o l­
d u ğunun göstergesidir.
Dikkat edilecek olursa, bu rek lam lard a m al h a k k ın d a
g erçek b ir b ilgi verilm eden, sadece hislere hitap edildiği,
m alın m arkasını y a d a firm anın a d ın ı k a falara sok arak tü ­
k eticide âdeta b ir tarafgirlik y aratm a am acı gü dü ldü ğ ü g ö ­
rülür. Tekelci rek abet piyasasında, rek abetin a ğırlık n ok ta ­
sını m al farklılaştırm ası olu şturd uğu için, rek lam larda fiy a t
hakkında ya h iç ya d a p ek a z b ilgi verilir. Bu d a ço k d oğ a l­
dır. Çünkü fiy a t a ncak a yn ı m a llar arasm da b ir tercih v e
karşılaştırm a aracı olabilir. Zaten rek lam la yap ılan rek a ­
bet, fiy a t rekabetinden fa rk lı olarak, m aliyetlerin dü şürül­
m esi yönünde b ir özendirm e yap m az. R eklam sonun da' v a-
n lm a k istenen »hedef tekel kurm aktır.
Reklam için h a rca n a n em ek, verim siz b ir em ektir. Y a ­
n i reklam la m alın değerin e h içb ir şey eklenm ez, O ysa re k ­
lam m asrafları işletm enin satış gid erleri a rasm da y e r alır.
S on u ç olarak m alın m aliyetini v e dolayısıyla satış fiy a tım
yükseltir. Böylece rek lam m a sra fla n n ı tüketiciler öderler.
O ysa biliy oru z k i rek la m m a sra fların ın tüketicilere h iç b ir

130
y a r a n yoktur. D em ek o lu y o r k i rek lam m a sra fla n toplum
iç in b ir kayıptır.
R eklam m a sra fla n h a tta b u n a b aşvu ran sa tıcılara da
b ir y a r a r sa ğla m aya bilir. G erçekten, k a rşılıklı rek lam lar
birb irlerin in etkisini silebilirler. Bu yüzden, çeşitli firm a la ­
rın satışlarında, reklam k a m p a n y asın d an ön ce v e son ra bir
fa rk olm ayabilir. Y a n i e ğ e r h içb iri rek lam y ap m asaydı ne
ola ca ktı ise h ep si rek lam y a p tığ ı za m an d a o olabilir. Fakat
kapitalist dü zen in işleyiş m ekanizm ası, girişim cilerin ençok
k â r dü rtü sü yle h a rek et etm eleri, toplum un gittikçe önem i
b ü yü y en bu gerek siz m a sra fta n kurtu lm a sın a ola n a k ver­
mez.
S on o la ra k yu k a rd a k in d en tam am iyle fa rk lı b ir reklam
türün den sö z edelim . Bu t ü r rek lam ın işlevi piyasa v e m al­
la r ha k k ın da a h c ıla n g erçek ten aydınlatm aktır. Ö rneğin
piy asay a y en i çık a n b ir m a lı a lıcıla ra du yurm ak, bunun
n itelik leri ve fiy atı h a k k ın d a b ilgi verm ek, çiftçilere çeşitli
g ü b re v e m ü ca d ele ila çla rın ı tanıtm ak bu reklam çeşidine
g irer. T anıtıcı rekla m d iy eceğ im iz b u rek lam türü sosyalist
ülkelerde d e vardır.

Soru 68: Perakende ticaret hangi piyasa koşullarında yapıhr


ve bu piyasada alınıp satılan şey nedir?

P erakende ticaret tam am iyle tekelci rek ab et k oşu llan


a ltın da yap ılır. Perakende ticaret piy asasın da a lım p satı­
la n şey tica ret hizm etidir. Bu hizm et, başkalarının ürettik­
leri m a lla n bek letip tü k eticilere istedikleri ram an v e yerd e
sunm aktır. D em ek o lu y o r k i perak en deci tü ccarın a sıl sat­
tığı şey dü kkâ n ın d ak i m a lla r değil, ken d i hizm etidir. Bu
h izm etin b ed eli m a lların fiy a tla n n a da h il old u ğ u n d a n tica­
ret h izm etinin satılm ası a n ca k m a lla n n satılm asıyla g erçek ­
leşir. Bu ned en le t ü cc a r için A y a d a B m a lın ın satışı değil
fakat toplam satış m ik ta n önem lidir.
Perakende ticaretin tekelci rek ab et k oş u lla n n d a y a p ıl­
m asının b a şlıca ned en leri şunlardır:

131
1. DukkAn y a d a m ağazaların kuruluş y erleri fa rk lı­
dır. Bu nedenle b azı k im seler b ir dükkândan, d iğ e r bazı
kim seler de d iğ e r b ir dü kkândan alışveriş y ap m ay ı k en d i­
leri iç in daha, k ola y bulurlar. M ahalle bakkalları b u n u n en
iy i örneğidir. M ahalleli b ir binlin d iğ e r m ahalle b ak k alın d a
d a h a u cu z satıldığını bilse b ile k ü çü k b ir fa rk için zahm ete
katlanıp ora y a gitm ez. K uşku y ok tu r k i fa rk ın zahm ete
k atlanm aya değecek k a d a r b ü yü k olm am ası gerekir.
2. in san la r ç o k d e fa b ir m alm d iğ e r dü kkânlarda kaça
satıldığını bilm ezler v e öğren m ek zahm etine de katlanm az­
lar. A n c a k otom obil, televizyon, b u zd olab ı g ib i y ü k sek f i ­
yatlı m a llar iç in b öyle b ir zahm ete katlanılır.
3. İnsanların alışkanlıkları v e tercihleri v ardır. Çok
defa, yüzü, konuşm ası, davranıştan, yerin i d ü zen leyiş b içi­
m i bize h oş gelen perak en decilerden alışveriş y ap arız. Bu­
nun için gerekirse daha yüksek b ir fiy a t ödem eye de raz;
olu ruz
4. Bazı k im seler sosyal prestij sorunu olarak b azı y e r­
lerden alışveriş ya p a rla r v e b ile b ile da h a yüksek fiy a t öder­
ler. Ö rneğin belli terzilerden giyinm ek , belli lok an ta la rd a
yem ek yem ek, b elli m a ğazalardan alışveriş y a p m a k b azı in ­
sa nla r için v azg eçilm ez b ir prestij sorunudur.
Y ukardaki son iki örnekte tacirin m al d eğ il hizm etini
sattığı daha a çık b ir biçim de görünm ektedir.
P erakende ticaret, h er g eçen g ü n biraz da h a fazla, b ü ­
y ü k ü reticilerin den etim leri a ltına girm ektedir. G erçekten,
b ir dükkân y a d a m ağazayı in celed iğim iz zam an, buradaki
m a llan n ço k b ü yü k b ir kısm ının m arkalı m a lla r old u k la ­
rını görürüz. Bu, gıd a m addeleri iç in old uğu k a d a r giy im
ve d iğer k u llanım eşy a la n için de böyledir. B u gün b u lg u ­
run . zeytinin, m ercim eğ in b ile m a rka lı am ba la jla r içind e
satıldıklarını görü y oru z. M a rk alı m a llan n fiy atların ı ise.
perak endeciler değil, asıl ü reticiler belirlem ektedir. B öyle
olu nca, perakende ticaret za m anım ızd a b üyük ü reticilerin
dağıtıra m em urluğu halini alm aktadır.

132
V II. B Ö L Ü M

İŞLETME DENGESİ

E lindeki s e rm a y e ile e n ç o k fedr eld e e tm ek için işletm e­


cin in iki soru n u çöz m esi g ere k ir. Bunlardan biri ne k a da r
ü retim y a p ılacağ ı, diğeri d e b u ü retim in en u cu z ola ra k n a ­
sıl yap ılacağ ıdır. İkinci soru n u n nasıl çöz ü m len eceğ in i da­
h a ön ce S oru 48'de g örm ü ştü k . B u b ölü m d e d e işletm enin
k â n m en çoklaştıra b ilm esi iç in n e k a d a r üretim yapm ası
g ere k tiğ in i in celeyeceğ iz.
İ şletm eci sa d ece m asra fla rın a b ak ara k e n uygun, yan i
e n ç o k k â n sa ğ laya cak ü re tim m ik ta n n ı bulam az. G erçi ilk
b akışta birim başına ortala m a m asra fın en düşük olduğu
m iktarda ü retim yap ılm a sın ın e n d oğ ru iş olacağı sorulabi­
lirse d e ü retim in b ir te k n ik so ru n değ il b ir d eğ er soru n u ol­
d u ğ u n u unutm a m ak g ere k ir. B u n ed en le işletm eci, ü retim
m asra fla n n ı, bu ü retim i sa ttığ ı za m a n eld e ed e ce ğ i varidat­
la karşılaştırm ak v e b u n a g ö r e kârını en ço k ya p a ca k üretim
m ik ta n n ı bulm ak zorundadır. V a rid atın (satış hâsılatının)
h esab a katılm ası, tü k eticin in d ü şü n celerin i d e g ö z ön ünde
tutm a k dem ektir. A şa ğ ıd a k i sorula rda, işletm e m asra fia n -
nı, işletm e varidatını v e bu n la ra d a yan arak işletm e d en ­
g esin in ya n i en ç o k k â r sa ğ la ya n ü re tim m ik ta n n m nasıl
bulu n a cağın ı g ö rec eğ iz .

Soru 69: Sabit ve değrişen masraflar ne demektir ve bc


ayırımın ne önemi vardır?

Bir işletm enin, ö rn eğ in b ir d ok u m a fabrikasının, m as­


r a fla n . sa b it ve d eğ iş en olm a k üzere iki g ru b a a y n lır. Fab-

133
rik a ya y atm ln u s ola n serm ayenin fa izi, bina ve m a kin ele­
rin am ortism an karşılıkları, varsa k ira bedelleri, fa b rik an ın
işleyebilecek b ir du rum da tutulm ası iç in g erekli ola n p er­
sonel ve d iğ er bak ım m a sra fları sa b it m asrafları oluşturur.
Bu m a sra flar fab rik an ın ü retim m ik tarına b a ğ lı değildir.
Fabrika h iç çalışmasa, da, ç o k çalışsa d a bu m a sra fla r d e ­
ğişm ez,
H am m adde, enerji, ulaştırm a v e iş çi ü cretleri g ib i m as­
r a fla r değişen m asraflardır. Bu tü r m asrafların m iktarı, üre­
tim m ik tarına bağlıdır, Ü retim ç o k olu rsa bu tü r m a sra flar
d a çok , az olu rsa az olurlar.
D em ek olu y o r k i b ir işletm ede m iktarları ü retim h a cm i­
ne b a ğ lı olm a y an m a sra flara sa b it m asraflar, b a ğ lı olan­
la ra da değişen m a sra fla r diyoruz. T a b lo 5'te b ir işletm enin
çeşitli m asrafları gösterilm iştir. T ab lod ak i 2 n u m a ra lı sü­
tunda sabit m asraflar, 3 nu m a ra lı sütunda toplam d eğ işen

TABLO S
ÇEŞİTLİ İŞLETME MASRAFLARI

T o p la m T o p la m O rtala­
S ab it D eğişen G e n e l M a r jin a l m a G e - O rta la m a
Ü retim M a sra f­ M a s r a f­ M a sra f­ M a s ra f­ n gl M as­ D e f ile n
M ik tarı la r la r la r la r raflar M a s ra fla r
(1 ) <2> (3 ) (4 ) (5 ) (6) (7)

1 1000 20 1020 _ 1.020.0 204)


2 1000 30 1039 13 519.5 19.5
3 1000 57 1 05 7 te 355.6 19.0
4 1000 74 1074 17 268.5 18.5
3 1000 90 1090 16 218.0 18.0
e 1000 107 1107 17 184.5 17.8
7 1000 12$ 1125 18 160.7 17.8
t 1000 144 1144 19 143.0 18.0
9 1000 164 1164 20 129.3 18.2
10 1000 185 1 U5 21 118.5 18.5

134
m asraflar, 4 n um a ra lı sü tu n d a d a b u ikisinin toplam ı ola ­
ra k toplam g e n e l m asra fla r görülm ektedir. Şekil S'te bu
m a sra fla r b ir d iy ag ra m ü zerin d e gösterilm iştir. D iyagram ­
d a k i kesik yatay çizg i sa b it m a sra f dü zeyini gösterm ekte­
dir. T oplam genel m a sra fla r (T G M ), h e r üretim m iktarı­
n a teka bü l ed en toplam değ işen m a sra fla r (TDM) bu sa­
b it m a sra fa ek lenerek çizilm iştir.

M a srafla rın sa b it v e d eğ işen olm a k üzere ikiye ayrıl­


ın asının ned eni v e ö n em i şu d u r: İşletm eci iç in esas oian
g erçi toplam g en el m a sra fla rım ka rşılayacak b ir satış h â ­
sılası (v aridat) eld e etm ek ise d e sadece toplam değişen
m a sra flarını k a rşılay ab ild iğ i sü rece de işletm esini çalıştır­
m a y a devam edebilir. Ç ü n k ü sa b it m a sra flar üretim devam
etse de, etm ese d e na sıl olsa y ap ılacak tır. Bu nedenle, deği-
şen m asra fların üzerin d e eld e e d eceğ i herh an gi bir satış
hâsılası zararını azaltm ış ola ca k tır. Ö rneğin. T ab lo S'in r a ­
ka m la rın a göre, 5 b irim lik ü retim y a p ıp b u n la n îo o 'e sat-

Ş ek il S
S a b it v e d eğ işen m a sra flar

135
malt, h iç üretim y ap m am aktan iy idir. Ç ünk ü b u h a ld e za ­
r a r. 1090— 100=090. h iç y a p m a zsa za ra rı İOOC. y a n i d a h a
büyüktür.

S o r a <0: O rta la m a v e m a r jin a l m a s ra fla r w d em ek tir?

İşletm eci, ürettiğ i m a lın 1 b irim i b a şın a düşen m a sra fı,


y a n i orta la m a m asrafı, b ilm ek ister. Ç ü n k ü m alın satış fi*
v a tm ı orta la m a m a sra fla k a rşılaştıra ra k za ra r e d ip etm e­
d iğ in i a n layabilir. O rta la m a m asraf, toplam m a sra fın üre*
tim m iittann u b ölü n m esiy le bulunur. T a b lo 5'te g örü ld ü ğ ü
ü zere işletm elerde ik i çe ş it top la m m a sra f (sütun 3 v e 4)
v e b u n la ra k a rşı d ü şen ik i tane d e orta la m a m asraf (sütun
6 v e 7) v ardır.

O rtalam a v e m arjinal m asraflar

136
T ab lod a ortalam a d eğ işen m a sra fla rın ö n ce azalarak
b ir d ip n ok ta y a indikleri v e b u n ok ta d a n sonra artm aya
b aşladıkları g örülm ektedir. E ğ er orta la m a değişen m asraf­
ların g ra fiğ i çizilecek olu rsa, y a y g ın c a b ir *u» h a rfi b içi­
m in i alır: Şekil 6. Bunun n ed en i, azalan , d a h a doğrusu, de­
ğişen v erim ler yasasıdır.
A y n ı d u ru m ortalam a g e n e l m a sra fla r iç in de geçer-
ıidir. Y a ln ız b u n d a sa b it m a sra fla rın v arlığın d a n ötürü, d ip
n ok ta sın a (en a z m a sra f n ok ta sın a ) d a h a g e ç varılır ve, b ir
de, bu n ok ta y a k a da r olan m a sra f dü şüşü d a h a h ızlı olur.
Bunun n ed eni, a yn ı b ir sa b it m a sra fın g ittikçe artan ü re­
tim m ik tarlarına b ölünm esidir. G erçekten , üretim b irim i b a ­
şına düşen sabit m a sra f m ik tarı, ü retim azken ço k yüksek­
tir am a üretim a rttık ça h ızla a za lm a y a başlar. Bunun so­
n u cu olarak, düşük ü retim m ik tarla rın da , ortalam a genel
m asra flarla orta la m a değ işen m a sra fla r arasındaki fa rk b ü ­
yü k old u ğ u halde, ü retim m ik t a n arttık ça b u fa rk azalır.
Şekil 6 'd a b u iki ortalam a m a sra f eğ risinin sağa d oğ ru g i­
d ild ik çe b irb irlerine y ak la şıy or o la ra k çizilm elerinin n ed e­
n i budur.
M a rjin al m a sra flara g elin ce: M a rjin a l m asraf, son u n ­
c u birim in üretim i için g erek li ola n m a sra f dem ektir. H er­
h a n gi b ir ü retim dü zeyin dek i m a rjin a l m a sra fı bulabilm ek
için, o dü zeyd ek i toplam m a sra fta n , 1 b irim az ü retim y a ­
p ıld ığ ı zam anki toplam m a sra fı çık a rm a k gerekir. Bu işlem i
yap arken, toplam m a sra fın değ işen top la m m asraf y a da
genel toplam m a sra f olm a sı fa rk etm ez. Ç ünk ü h e r iki heü-
de de a yn ı son u ç elde edilir. B und an ötü rü , b ir işletm ede iki
toplam v e ik i de orta la m a m a sra f eğ risi old u ğ u halde,
y aln ız b ir tane m arjinal m a sra f eğ risi vardır.
M a rjin al m a sra fla r da. orta la m a m a sra fla r gibi, ön ce
a zalır son ra d a artarlar. B u n u n n ed eni, değişen verim ler
yasasıdır. Bu yasa ortalam a m a sra fla ra m a rjin a l m a sra flar
y olu y la etki y ap tığ ı için k o n u y u b u ra d a in celeyeceğiz: Bir
işletm ede, ö rn eğ in b ir fa b rik a d a , p a rç a başına düşen h a m ­

\37
m a d d e v e d iğ er y a rd ım cı m adde m asraflarını sabit varsa­
y arsa k — k i bu varsa yım g eniş ölçü d e gerçek lere u y g u n d u r—
üretim m ik ta n a rtın ld ık ça p a rç a b aşın a değişecek olan
m asraf öğesi sadece em ektir. D aha ö n ce g örd ü ğü m ü z üzere,
üretim öğelerind en b iri sabitken diğerin i sıfırdan itib aren
a rtırm aya başlarsak, ila ve edilen h e r birim in v erim i önce
a rtm aya başla r v e b ir optim um b ileşim de e n ço k olu r. Bu
optim um bileşim den son ra o öğen in m ik tan n ı a rtırm aya
d ev a m edersek, azalan v erim yasası gereğince, b u s efer de
ila v e edilen h er b irim in v erim i a zalm ay a başlar. V erim ,
m a sra fın tersidir. V erim in artm ası m asrafın azalm ası, v e ­
rim in azalm ası d a m a sra fın artm ası dem ektir. İşte b ir işlet­
m ede sabit serm aye teçhiza tı v eri (sabit) olduğundan, ü re­
tim sıfırdan itibaren a rtın lm a y a b aşlanınca ilâ ve h e r m al
birim inin başına düşen m asraf (m arjinal m asraf) Şekil 6'
■daki M M eğrisi gibi, ön ce azalan ve sonra a rtan b ir değ i­
şim gösterir. O rtalam a m asraf eğrilerin in a yn ı değişm eyi
gösterm esinin ned eni de budur.

M arjinal m a sra f eğrisi ortalam a m a sra f eğ rilerini da im a


e n düşük o ld u k la n n oktalarından keser.

Soru 71: Bir işletmede kaç çeşit varidat kavramı söz


konusudur?

B ir işletm ede, m a sra flara koşut olarak, toplam , orta la ­


m a v e m arjinal olm a k üzere ü ç çeş it varidat ka vra m ı var­
dır. Toplam, varidat, toplam satış hâsılası dem ektir. O rta-
lam a varidat, toplam v arid atın satış m iktarına b ölü n m esiy ­
le bulunur. Bu tanım dan d a an la şıla ca ğı üzere orta la m a
v arid at m alın satış fiy a tı dem ektir. M arjinal varidat, satı­
la n son u n cu b irim in sa ğ la dığı varidat, y a n i b u b irim in top­
la m v arid atta n ed en old u ğ u artıştır. T ab lo 6'd a b u çeşitli
v a r id a t k a v ra n ıla n gösterilm iştir.

136
T a b lo 6

ÇEŞİTLİ VARİDAT KAVRAMLARI

Ortalama varidat
m ik ta rı (fiy a t ) T o p la m v. M a rj. t .

1 100 100 100


2 99 198 98
3 98 294 96
4 95 380 86
5 90 450 70
6 80 480 30

Bg ta b lo y a da y an a ra k b ir işletm en in orta la m a v e m ar­


jin a l v a rid a t eğ rilerin i b ir d iy a g ra m ü zerin d e gösterebiliriz:
•Şekil 7. Bu d iy a g ra m d a O V . orta la m a v a rid a t y a n i istem eğ ­
risin i; M V d e m a rjin a l v a rid a t eğ risin i gösterm ektedir. Bu
■duruma g öre, O M m ik tarın d aki satışın toplam v aridatım ,

Ş ek il 7
O rtalam a v e m a rjin a l v arid at

130
y a POM F dikd örtgen in in «ilam ile, y a d a ROMFı y a m u ğ u ­
n un alanı ile gösterebiliriz. A y n ı şey in T ab lo 6 'y a g ö re ifa ­
desi şöyledir: ö rn e ğ in , satış m ik tarı 4 ünite ik en toplam
v arid atı b ulm a k için , y a o m iktardaki ortalam a v a rid a tı y a ­
ni fiy a tı (95) satış m ik tarı (4) ile çarparız, ya d a m ariinal
varidat sütunu ndaki ilk 4 ka lem i toplan z. Bu ça rp ı
(9 5 x 4 = 380) ve b u toplam (1 0 0 + 9 8 + 9 6 + 8 6 = 3 8 0 ) a yn ı so­
nucu verirler. O rtalam a v e m a rjin a l m asraflar a ra sın d a da
a yn ı bağlantı vardır.

Bir işletm enin orta la m a varid at eğrisinin Şekil 7 'd e o l­


du ğu g ib i soldan sa ğ a d oğ ru m eyilli olm a sı için o işletm enin
piyasada tekel d u ru m u n d a olm ası gerekir. Çünkü işletm e­
cin in kendi ürettiği y a da sattığı m allarına olan istem i b ö y ­
le soldan sa ğa d oğ ru azalan b ir eğri halinde göreb ilm esi için
piyasadaki b ü yü k istem i (y a d a b unun ço k b ü yü k b ir b ölü­
m ünü) kendinin k a rşılıy or olm ası gerekir. D iğ er b ir d ey iş­
le, bu d u ru m d a piy asa istem i ile o işletm enin m a lların a olan
istem a yn ı şey olm alıdır.

Buna karşılık tam rek ab et piyasasında çalışan b ir işlet­


m e iç in du ru m fa rk lıdır. Böyle b ir işletm eci, k en d i m a lla ­
rın a olan istem i ca ri fiy a t dü zeyin den geçen y ata y b ir ç iz ­
g i olarak görür. Ç ünkü tam rek ab et piyasasındaki b ir iş­
letm e, küçük old u ğ u için , fiy atı etkileyem ez. P iya sad a b e ­
lirlenm iş ola n fiy a tı veri ola ra k a lır v e bu fiy a t dü zeyin de
istediği k a da r — k i b u m ik tar piyasad aki istem e g ö re p ek az­
dır— m al satab ileceğ in i varsayar. B öyle olu nca, tam rek a ­
b et p iyasasında çalışan b ir işletm enin ortalam a varid atı (y a ­
n i istem eğrisi) ca ri fiy a t dü zeyinde y ata y eksene çizile n b ir
doğru ile ifad e edilir. İstem eğ risinin b öyle y ata y b ir d oğ ru
ile ifad e edilm esi, satışı artırm ak için fiy a tı in dirm ek g erek ­
m ediğin i gösterir. Bu du ru m da işletm enin m a rjin a l v arid a ­
tı d a sabit v e fiy a ta eşit olur. Y a n i piy asa fiy atın d a n çizilen
yatay doğru, h em ortalam a, hem de m arjinal v arid atı g öste­
rir.

140
Soru 72: İşletme dengesi ne demektir ve tam rekabet
piyasasında işletme dengesi nasıl kurulur?

B iliyoru z k i g irişim ci kapitalist, y a tırd ığ ı serm ayesi için


•ençok ‘ (azam i) kârı elde etm ek ister. B u n u başaram azsa h u ­
z u r s u z o lu r ve başarm ak iç in ça b a la rın a devam eder. D e­
m ek o lu y o r k i g irişim cin in b u lu n d u ğ u d u ru m da n m em nun
olu p d a h a b aşk a ça b alara girişm em esi için kaza n ab ileceği
en y ü k sek k â n eld e etm iş olm a sı gereklid ir. G irişim ci k a p i­
talist bunu sa ğ la yın ca ken d isin i v e işletm esini den ged e o la ­
ra k du yum sar. A rtık üretim in i n e artırm ak, ne de a za lt­
m ak ister. O nun için y a p ıla ca k en iy i iş b u du rum unu k o r u ­
m a ktır. İşte b u n ed en d en ötürü, e n ço k k â n sa ğ la ya ca k
ü retim hacm in in araştırılm ası, a yn ı zam anda, işletm enin
den ge h a linin araştırılm ası dem ek tir. B una g ere işletm e d en ­
g e si, u laşılm ak istenen v e u la şılın ca d a ayrılm ak isten m e­
y en b ir du ru m olarak tanım lan a bilir. İşletm e dengesini,
tam rek ab et piyasasında v e tek el piyasasın da a y n a y n g ö ­
receğiz.
A n c a k ne v ar ki, y a lm z işletm elerin değil, b u n la n n için ­
de çalıştıkları piyasaların d a d en g eleri söz konusudur. Bir
piy asan ın d en ge h a linde olm a sı dem ek , artık o p iy asay a y e ­
n i işletm elerin girm ek istem em eleri dem ektir. Bunun iç in
•o p iy asad a işletm elerin n orm a lin ü zerin d e bir k â r etm em e­
leri gerekir. Bu d u ru m da p iy a sa y a y en i b ir işletm enin g ir ­
m esi. k â r oranını norm a lin a ltına d ü şü receği için, söz k o ­
nusu olm az. Bu kon u y u d a işletm elerin uzun dön em d en ge
d u ru m la n ile bağ la n tılı ola ra k göreceğ iz.
Tam re k a b e t piyasasında işletm e d en gesi.- Bu p iy asad a
•çalışan h erh an g i b ir işletm e, p iy a sa n ın tüm üne göre, k ü çü k ­
tür. Bu küçü k lü k , tek b ir işletm en in ü retim ini kısarak ya d a
“g en işleterek piyasa fiy atın ı etk iley em ey eceğ i b ir h a cim o la ­
ra k tanım lanır. Bu ned enle işletm eci, piy asa fiy atın ı v eri
ola ra k ka b u l eder. Bu. işletm ecin in k en d i m allarına ola n
istem eğrisini ca ri fiy a t d ü zeyin d e y a ta y ola ra k çizilm iş b ir

141
d oğ ru olarak görm esi dem ektir. D iğ er b ir deyişle işletm enin,
m allarına olan istem esnekliği sonsuzdur. Y ani işletm e, ca ri
piyasa fiy atı üzerinden istediği k a d a r m al satabilir. Y alnız'
u n utm ayalım k i satabileceği en ç o k m ik tar bile piy asay a
göre p e k azdır.
Şim d i böyle b ir işletm ede en çok k â n sa ğla ya ca k üretim,
m iktarının n a sıl b elirlen eceğini in celeyelim . İşletm eci sıfır­
dan itibaren üretim ini a rtırm a y a başlayacaktır. B u n u y a ­
parken. h e r ilâve birim i ü retm ed en önce, o birim iç in y a p a ­
ca ğ ı m a sra fla (m arjinal.m asrafla) o birim in in satışının sa ğ ­
la y acağ ı ek v arid atı (m arjinal v arid atı) k a rşü aşu ra ca k ve
ara da olum lu b ir fa rk varsa, yan i o birim i üretm ek (üreti­
len h er b irim in satıldığını varsa yıy oru z) kendisine ek b ir
k â r sağlıyorsa, o b irim i üretecektir. İşletm eci b u d ü şü n ce­
y e uygun olarak ü retim ini a rtırırken öyle b ir nokta ya g ele­
cek tir ki artık ilâ ve olarak ü reteceğ i 1 b irim m alın m a sra fı
ile varidatı b irbirin e eşit ola ca ktır. Bu dem ektir ki, b u b iri­
m i üretm ek artık işletm eye ek b ir k â r sağlam am aktadır.
(N orm a l kâr. b ir m aliyet öğesi olarak, d a im a m a sra flara d a ­
h ild ir) . İşte b u noktadan son ra ü retim e devam edilirse, a r ­
tık ilâve olarak üretilen h er b irim m a lm m asrafı v arid atın ­
dan da h a b ü y ü k olacağınd an , toplam k â r azalm aya b aşla ­
yacaktır. Bu nedenle işletm eci üretim in i b u n oktada d u r­
duracaktır.
D em ek olu yor k i en çok k â n sa ğ la ya n üretim m iktarı,
sonun cu b irim in m asrafıyla v arid atının birbirin e eşit o ld u ­
ğu, yan i ne k â r ne de za ra r g etird iğ i m iktardır. B aşka b ir
deyişle, en ç o k k â r y a da den ge, m arjinal m asrafın m arjinaT
varidata eşit olduğu ü retim m iktarında sağlanır. Bu, işlet­
m e den gesinin genel koşulu olup, işletm e hangi p iy a sa k o­
şullarında ça lışıyor olu rsa olsu n g eçerlidir.

Bu anlattıklarım ızı b ir d iy ag ra m ü zerin d e de g österebi­


liriz. Şekil 8’de tam rek ab et piyasasın da çalışan b ir işletm e­
nin m a sra f v e varid at eğrileri gösterilm iştir. Ençok k â r sa ğ ­
la y an üretim m iktarı O M ’dir. Ç ünkü M n oktasında m arjinal'.

142
MS'.

Ş ek il 8
T a m re k a b e t iş letm e d e n g e s i

masraf marjinal varidata eşittir. M noktasının solunda, ör­


neğin bir Mı noktasında marj inal masraf AMı, marjinal va­
ridat ise FıMı dir. Arada FıA kadar olumlu bir fark, yani
ek kâr olanağı vardır. Bu kârlılık durumu M noktasına ka­
dar devam etmekte ve bu noktanın sağında durum tersine
dönmektedir. Gerçekten örneğin Ms noktasında marjinal
masraf BMj ve marjinal varidat F*MVdir. Arada BF; kadar
olumsuz bir faTk, yani zarar vardır.
Dikkat edilecek olursa işletmeci kapitalist, ilave olarak
üretmeyi düşündüğü birimin kâr mı yoksa zarar mı geti­
receğini hesaplamakta ve üretim miktannı ona göre ayar­
lamaktadır. Yani toplam ya da ortalama olarak değil, raaı-
Jinal olarak düşünmektedir. Yoksa işletme M» noktasına ka­
dar normalin üstünde bir kâr sağlamaktadır. Bu noktada.

143
orta la m a m asraf, ortalam a varid ata eşittir. N e v a r ki. ü re­
tim M 'd en Ms'e artırılırken ön cek i a şın kâ r erim ekte v e Ms
noktasında işletm e sadece, m asra fların için e d a h il ola n , n o r ­
mal kâ rın ı y apabilm ektedir.

Soru 73: Tam rekabet piyasasında uzun dönemde işletme


dengesi nasıl kurulur?

Şekil 9'd a işletm enin a ş ın b ir k â r yaptığı g örü lm ek te-


•dir. Bu k â n n m ik ta n toplam v arid atla (POMF dik d örtg en i)
toplam m asraf (PıO M A dikd örtgen i) arasındaki fa rk tır. Bu
fark. PPıAF d ikd örtgeninin alanı ile g österilm ektedir. O ysa
biliy oru z ki. tam rek ab et koşullarında, başka işletm elerin
piy asay a g irm eleri serbest old u ğu n da n , uzu n sü re b ö y le aşı-

Ş ekil 9
T am rek abette kısa dön em dengesi

144
o M

Ş ek il 10
T am rekabette u z u n dön em dengesi

n k â r eld e edilm esine ola n a k yok tu r. G erçekten, b u üretim


a la n ın d ak i a ş ın k â n g ö re n y e n i g irişim ciler b unda n y arar­
la n m a k üzere p iy asay a g irm ey e b aşla ya ca k v e sunum u a r­
tıracak la rd ır. P iya sad a su n u m u n artm ası fiy atı dü şürm eye
b aşla ya ca k v e bu düşüş a ş ın k â r orta d a n ka lk ın cay a kadar
d e v a m edecektir.

$ e k il 10'da u zu n dön em d en g e h a li gösterilm iştir. Pı es­


ki, P y en i fiy a t dü zeyidir. O rta la m a m a sra f eğrisi, ortala­
m a v e on u n la çakışm ış o la n m a rjin a l varid at eğrisine F
n ok ta sın d a teğettir. Bu n o k ta orta la m a m a sra f eğrisinin en
dü şü k old u ğ u y e r old u ğ u iç in m a rjin a l m a sra f eğrisi de bu
n ok ta d a n geçer. O ha ld e u z u n d ön em d e işletm e dengesi k o ­
şulu şöyledir: M M = O M = M V = O V (fiy a t). O ysa genel
o la ra k d en ge k oşulu sa d ece M M = M V 'd ir.

145
Şekil 10'd a işletm e sadece n orm a l k â r elde etm ektedir.
N orm al kâr, girişim cileri ü retim y ap m ay a iten enaz (a sga ­
ri) kârdır! G irişim ci bu k â n elde edem ey eceğ in i görü rse
ü retim yapm az. Bu nedenle, norm al k â r b ir m a liyet öğesi
olarak dü şünülür v e işletm e m a sra fla n arasına katılır.
D em ek o lu y or ki, uzu n dön em d en ge koşulu, y aln ız tek
tek işletm elerin değil, fa k a t o işletm elerin olu şturdukları
endüstri dalının, d iğ er b ir deyişle b ü tü n p iyasanın d a den ­
ge koşuludur. Çünkü b ir piyasad a bütün işletm eler a n ca k
norm a l kâ r elde edeb iliyorla rsa dışa rd an h içb ir g irişim ci
b u piyasaya girm ez. G irerse k â r ora n ın ı norm alin altına d ü ­
şürm üş olur. O ysa h içb ir g irişim ci n orm a lin altında b ir kâ ­
ra razı olm a y acağ ın da n bu du rum da ki b ir p iyasaya g ir­
m ez. B öyle olu nca, o p iyasanın artık n e daralm ası ne d e g e ­
nişlem esi söz konusu olm a z ki. b u n a d en ge h ali den ild iğ in i
biliyoruz.

Sora t i : Tekelci piyasada işletme dengesi nasıl kuralar?

Piyasa istem inin tam am ın ın y a d a ço k b ü yü k b ir b ö lü ­


m ü n ü n tek b ir işletm e ta ra fın d an karşılandığı p iy a s a b i­
çim in e tekel piyasası den diğ in i biliy oru z. Bu nedenle, te­
k elci işletm enin m allarına ola n istem (ta lep ), solda n sa ğa
doğ ru azalarak in en b ir eğri ile ifad e ettiğim iz, norfnal p i­
yasa istem idir, istem eğ risinin bu b içim d e olm ası, satışı a r­
tırm ak için fiy atı azaltm ak, y a d a başka b ir deyişle, fiy atı
a rtın n ca satışın a zalm asına katlanm ak gerektiğin i ifad e
eder. D em ek olu yor ki, tekelci işletm eci kârını en çok laştıra-
ca k üretim m iktarını belirlerken, a yn ı zam anda, m a lın f i ­
yatını d a belirlem iş olm aktadır.
Şekil l l 'd e böyle b ir işletm enin den gesinin y a n i e n ço k
k â r sa ğla ya ca k üretim m iktAnnm nasıl belirlen diğini g ö rü ­
yoruz. O M üretim m ik tarında m a rjin a l m a sra f m a rjin a l v a ­
rida ta eşittir. D aha ö n ce g örm ü ş old u ğ u m u z üzere, b u ge-

146
O M

Ş ek il u
T ekelci p iy asad a k ısa dön em işletm e dengesi

n e l d en ge koşulud ur. B uradak i d en genin tam rekabetteki


işletm e d en gesind en fark ı, d en g e n okta sının fiy atı d a b elir­
lem iş olm asıdır. O ysa b iliy o ru z ki, tam rek a b et piyasasında
fiyat, işletm enin dışın da olu şan v e işletm enin etkileyem e-
yeceğ i b ir veridir. T ekelci ise. sunu m a egem en old uğu için,
fiy a tı istediği g ib i belirleyeb ilir. Bu nedenle, tekelci işlet­
m ede k â n ençok la ştıra n ü retim m iktarı, aynı zam anda, fi­
yatın d a n e olm a sı g erek tiğin i belirler.
D iy a gram d a d en ge fiy a tı M F'dir. F noktası, en çok k â n
sa ğla ya n ü retim m ik tarın d an y an i M n oktasından çıkılan
dikm enin orta la m a v a rid a t eğrisini (su n u m eğrisini) kes­
tiği noktadır. Bu dik m en in a yn ı za m an d a m arjinal m asraf
eğ risin in m a rjin a l v a rid a t eğ risin i kestiği n oktadan g eçti­
ğ in i de b iliyoruz.

147
Şekil l l 'd e L O M N dik d örtg en i toplam m a sra fla n .
POM F dikdörtgeni de toplam sataş hâsılasını (top la m v a r i­
datı) gösterm ektedir. Bu ik isi arasındaki fark, y a n i PLNF
dikdörtgeni de a şın k â n verir. Bir ra n t n iteliğinde o la n bu
a ş ın k â ra tekelci k â n diyoruz.
. D ikkat edilecek olu rsa, F M -fiya tı, o üretim d ü zeyinde,
m alın faydasın ı yansıttığı halde, m aliyetini, y a n i « c + v
+ p » ola ra k tanım lad ığım ız üretim fiy a tım (zahm etin i) y a n ­
sıtm az. Fiyat, m aliyetin ço k üstündedir. Bu durum , o m ulm
yeterince üretilm ediğini, a ş ın k â r u ğ ru n a üretim in kısıl­
m ış old u ğ u n u gösterir. Tekellerin ekon om ik a çıd a n tem el
sakıncası budur.

Soru 75: Tekelci piyasada uzun dönem işletme dengesi nasıl


kurulur?

B ir piyasada a ş ın k â r y ap ılab iliyorsa, bu, d a im a dışa r­


d an yen i b azı işletm elerin b u p iy asay a g irm elerini özen d i­
rir. E ğer piyasaya ilk yerleşm iş ola n tekel y eterin ce g ü çlü
ise yeni g irişleri ön ler ve d en ge du rum unda b ir değişik lik
olm az. Y ok eğ er yen i g irişler önlenem ezse, ilk işletm enin
den ge du rum unda d eğişik lik olm a y a başlar. Bu değişiklik,
p iyasaya yeni işletm elerin girm elerin i özen d iren a ş ın k â ­
rın y ok olm asını sa ğ la ya ca k y ön d e gelişir. Şekil 12. b öyle
b ir işletm enin uzu n dön em d en ge d u rum unu gösterm ek te­
dir.
Piyasaya giren h er yeni işletm e, eski işletm enin m a lla ­
rına olan istem i b ir m ik tar azaltır. Bu, o işletm enin istem
eğrisinin bütün v ü cu d u y la sola d oğ ru kaym ası dem ektir. Bu
kaym a, istem eğrisi (O V ), orta la m a m asraf eğrisine (O M )
teğet olu n ca ya k a d a r dev a m e d er v e ord a durur. Ç ünk ü bu
noktada artık orta da a şın b ir k â r kalm adığından p iyasaya
yeni g irişler durur.

148
Ş ekil 12
T ek elci piyasad a u zu n dön em işletm e dengesi

Şekil 12'de F noktası, orta la m a v a rid a t eğrisinin ortala­


m a m a sra f eğ risin e teğet o ld u ğ u nok ta dır. Bu noktadan
yata y eksene çizilen dikm e, m a rjin a l v arid at eğrisinin m a r­
jin a l m a sra f eğrisini kestiği n ok ta d a n geçer. E nçok k â r sağ­
layan ü retim m ik tarı O M , b u n a d en k dü şen fiy a t d a FM ’
dir. Bu du ru m da artık işletm en in a ş ın k â n ortadan k a lk ­
mıştır. Ç ünk ü PO M F d ik d örtg en i h e m toplam m asrafları,
hem de toplam v arid atı gösterir.

14e
V III. B Ö L Ü M

KAMU MÂLİYESİ

Sora 76: Kama mâliyesi nedir?

T oplu m h a linde yaşam anın orta y a çıka rd ığı öy le bazı


işler v a rd ır k i b u n la r en iyi b ir b içim d e a ncak ortaklaşa
yapılabilirler. Btı tü r işlere k am u h izm etleri diy oru z. Baş­
la n g ıçta sadece iç-dış gü v en lik v e a dalet işlerinden ib a ret
ola n kam u h izm etleri kavram ı, toplum sal gelişm eye koşut
olarak, eğitim , sağlık, ulaştırm a, h aberleşm e v e d iğ e r bazı
alt-yapı tesislerinin ku ru lu p işletilm esi g ib i k o n u la n da
ka psam ına ala ra k genişlem iştir. Bu genişlem e ça ğ ım ızın
tem el b ir tartışm a konusu olarak h â lâ d a devam etm ekte­
dir.
İşte, ka m u hizm etleri ile ilg ili g elir g id e r işlerine kam u
m âliyesi denir. K am u h izm etlerini m erk ezi dev letin yanı
sıra y erel y ön etim ler Cil özel idareleri, b eled iyeler v e k ö y ­
ler) de yap arlar. B undan ötürü, kam u m âliyesi kapsam ı
için e devlet bütçesinden b aşk a y erel y önetim lerin bü tçeleri
d e girer. Bütçe, ait old u ğ u yönetim in b ir yıllık g e lir v e g i­
d e r tahm inlerin i b ir a ra da gösteren v e g id erlerin y ap ılm a ­
sın a m üsaade v e g elirlerin toplan m asına yetki v eren b ir
b elgedir. Bütçeler ait o ld u k la n y önetim lerin yü rü tm e or-
g a n la n ta ra fın d an hazırla n ır ve m eclisleri ta ra fın d an on a ­
nırlar. D iğ erlerinden ç o k da h a ön em li old uğu için , kam u
m âliyesi den ild iğ i ?attian a kla d a h a ço k devlet b ü tçesi g e­
lir. F ederatif y ap ılı devletlerde y a d a y erel yön etim lerin

150
g ü çlü old u ğ u ü lkelerde d u ru m elbette k i fark lıdır. Ü lkeler
ara sın d a ka m u h izm etleriyle ilg ili k arşılaştırm a yap ılırken
bu n ok ta y a dik k a t edilm elidir.

Ç a ğ ım ızd a d ev letler y a ln ız k a m u hizm eti görm ezler.


Ö rn eğ in ü lkem izd e dev let b ir ç o k ekonom ik işlere de g iriş­
m iştir. D evletin y a p tığ ı ek on om ik işlerle kam u hizm etleri­
n in ik isine g ird en kam u s e k tö rü diy oru z. D em ek k i kam u
m âliyesi ka m u sek törü n ü n b ir parçasıd ır.

Ü lkem izde d ev let bütçesi, g e n e l b ü tçe v e ka tm a b ü tçe­


ler olm a k üzere iki b ölü m d en olu şur. K atm a bütçelerin g e­
lirleri g id erlerin i ka rşılam a ya y etm ediğinden, b u n la ra g e­
n e l b ü tçed en hazine ya rd ım ı a d ı ile p a ra aktarılır. G enel v e
ka tm a b ü tçelerin top lam ın a k on solid e b ü tçe denir. K onsoli­
de bü tçe rakam ını b u lm a k için top lam d an hazine yardım ı
çıkarılır.

Soru 71: Bütçe açığı ne demektir?

M ali yıl son u n da b ü tçe g elirleri b ü tçe gid erlerin i karşı­


la yam a m ışsa a radaki fa r k a b ü tçe a çığ ı denir. B ütçe açığı
borçlan arak kapatılır. B u b orçla n m a h alkın tasarrufların­
da n yap ılm ışsa sorun yoktur. S a d ece özel sektöre akacak-
ola n tasarru fla r bü tçe fin an sm an ın a yöneltilm iş olu r. A m a
b orçla n m a M erkez B ankasından yapılm ış yan i y en i para
basılarak a çık karşılanm ışsa ü lk ed e en flasyon olu r. B u n e ­
denle. e ğ e r ülkede fiy a t istik r a n koru n m ak isteniyorsa, ya
b ü tçen in den k kapanm ası sa ğla n m alı y a da a çığ ın M erkez
Bankasına başvurm ad an h a lk ın ta sarru fla n yla kapatılm ası
y oîu n a gidilm elidir.

B ü tçeler y ıl son u n d a d e u k b a ğ la n a ca k o ld u k la n halde


y ıl içinde, a y la r itibariyle, a çık vereb ilirler. Bunun nedeni,

151
giderlerin yapılm asıyla g elirlerin toplanm ası arasında, za ­
m a n bakım ından, uyum suzluk olm asıdır. Y ıl içindeki b u g e ­
ç ici açıklara hazine açığı y a d a na kit açığı denir. H azine
a çık la n M erkez Bankasından y a da halktan (hazine b o n o ­
la rı çıkarılarak) k ısa v ad eli b o r ç alınarak kapatılır. Bu
m aksatla M erkez Bankasının y en i p a ra basm ası (em isy on
yapm ası) enflasyon a ned en olm az. Çünkü k ısa b ir süre son ­
r a H azine b orcu n u öd ey eceği için b u pa ralar d a tek ra r
M erkez Bankasına dönerler.

Soru 78: Biitçe gelirleri nelerden oluşur?

Ülkem izde bütçe g elirleri ü ç g ru b a aynlır:


1. V ergi gelirleri,
2. V ergi dışı n orm a l gelirier.
3. Ö zel g elirler ve fonlar.

V ergi dışı norm al gelirler, m illi piy a n g o hâsılatı, k u ru m ­


la r hâsılatı ve -devlet p a y la n , dev let m allarının satış ve k i­
ra bedelleri, ceza lar g ib i k a lem lerd en oluşur. Ö zel g elirler
ve fo n la r da. karşılık p a ra lar v e k o n u t fo n u gib i ço k çeşitli
kalem lerden oluşur. Bütçe gelirlerin in en b ü yü k v e ön em li
bölüm ünü v ergiler oluşturur. 1986 y ılın d a v erg i gelirleri top ­
la m gelirlerin % 87'sinden d a h a fa zla olarak ta h m in ed il­
miştir.

V ergi g elirleri de d ö r t büyük, g ru b a ayrılabilir:


1. G elirden alm a n vergiler,
2. Servetten alm a n vergiler,
3. M al ve h izm etlerden alm a n vergiler.
4. Dış ticaretten a lın an vergiler.
Bun lan n ilk ikisini» vasıtasız (d ola y sız), son ik isine de
vasıtalı (d olaylı) v erg iler denir.

152
T a b lo 7
KONSOLİDE BÜTÇE GELİRLERİ
T AHSİLATI
(Y ü zd e dağ ılım )

1981 1983 1983 1984

Vergiler 81,1 84.2 75.0 66.6


Vergi dışı normal gelirler 9,3 7,1 11,9 0.6
ö z e l gelirler ve fonlar 6.4 3.0 2.8 17.6
İç borçlanma 1.5 3.6 7.7 5.4
Katma bütçe gelirleri 1.7 2.2 2.6 1.9
Toplam 100.0 100.0 100.0 100.0
Vergi yükü: GSMH/Vergi 18.2 17.4 16.7 12.9

K a yn ak : 1988 Mail Y ılı B ü tçe G erek çesi, s. 66 v e 74.

Soru 79: Dolaysız ve dolaylı vergi ayınım nedir?

V e r g i yükü m lü lerin d en (m ük elleflerden ) doğ ru da n d o ğ ­


ru y a a lın an vergilere dolaysız, b ir a ra cı vasıtasıyla alınan
vergilere d e dola ylı v e rg ile r den ir. G elir vergisi, k urum lar
vergisi, em lak vergisi, m otorlu ta şıtlar verg isi v e veraset
v e in tika l verg isi d ola ysız verg ilerd ir. Bunların dışındaki
bü tü n v e rg ile r dola ylı vergilerd ir. D olaylı v erg ilerin b a ş­
lı ça la n , k a tm a d e ğ e r v ergisi, d a m g a vergisi, harçlar, g ü m ­
rü k vergisi v e b a n k a ve sigorta m u a m eleleri vergisidir.
V asıtasız (d olaysız) v erg ilerin e n önem lisi g elir vergisi­
dir. B u v erg id e yü kü m lü lerin özel du rum la rı d a dikkate alı­
nır. Ö rneğin, yü kü m lü lerin ev li olu p olm a dıkların a v e ç o ­
cu k la rın ın sayılarına g öre g elirlerin in v erg id en m u a f tutu­
la ca k kısm ı (asgari g e çim in dirim i) değişir. A y n ca , g e lir
yükseldikçe v erg in in ora n ı d a artar. B una vergicilikte m ü-
te r a k k iy e t (a rta r ora n lıh k) den ir. H alen (O ca k 1986) u y g u ­
la n a n ta rifeye göre, en dü şük ora n %25. en yüksek ora n da,.
48 m ilyon liralık gelird en son ra % 50’dir.

153
D olaylı verg iler m al v e hizm etler üzerine konur. B irey­
l e r b u m al ve h izm etleri satın a lırlark en v ergiyi d e y a fiy a ­
tın içind e olarak y a d a a y rıca öderler. B öylece v erg iy i ö n ce
sa tıcılar toplar, son ra d a b a n la n M a liy e’y e devrederler. D o­
la y lı v ergilerin en önem lisi, 1985 yılı b aşın d an b eri u y g u la n ­
m a k ta olan, ka tm a değ er vergisidir.
D olaylı vergilerde m ü kellefin özel du rum una, g ö re b ir
.-ayırım yapılam az. A y n ı m al: a lan kim seler, ister zen g in is­
ter fakir, ister evli ister b ek â r olsunlar, a yn ı m iktarda v erg i
öd erler. Bu özelliğin den ötürü dolaylı vergiler, dola ysız v er­
dilere g öre da h a adaletsiz sayılırlar. A n c a k tek tek v erg ile­
rin d eğ il fa k a t bütün b ir v erg i sistem inin adaletli y a d a a da­
letsiz oluşundan bahsetm ek d a h a doğru du r. Ç ünkü b ir v e r­
g i b ir yönden, d iğ er b ir v e rg i de ters y ön d en adaletsiz ola ­
bilir, fa k a t ik isi birlikte, yan i v e rg i sistem i, adaletli olabilir.
Bazı kim seler lüks m a lla n d a h a çok , h a rcıâ lem m a lla n
d a h a az v ergileyerek d ola y lı v erg ilerin de m üterakki, yan i
adaletli b ir ha le sok u labileceğini söylerler. Bu, ilk bakışta
görü n d ü ğü k a da r g eçerli b ir id d ia değildir. Ç ünkü lü ks m a l­
la n , b irk aç istisna dışında, tanım lam ak ço k güçtür. Z en g in ­
le fa k iri ayıran özellik, b u n la n n fa rk lı fa rk lı m a llar alm a la -
n değil, fa k a t d a h a ziyade a y n ı m a lla n zenginlerin daha
çok , fa k irlerin da h a a z alm alarıdır. Ö rn eğ in herkes çik olata
k olon y a a lır y a d a taksiye b in er am a zenginler b u n la n d a ­
h a ço k alırlar, y a d a kullanırlar. A ç ık tır ki, bu g ib i m alla-
n , dola ylı vergileri d e adaletli y a p a ca ğ ız diye, fa k irlerin
h iç ala m ay a ca k la n k a da r p a ha lıla ştınnak , h er h a ld e a d a ­
letsizliği azaltm az tersine artırır.

Soru 80: Verginin yansıması (İnlkâsı) ne demektir?

V e r g i m ükellefleri öded ik leri vergileri başkalarına d ev ­


retm ek isterler. Bu iş, verginin çeşid ine v e m ü kelleflerin
•durumlarına göre, ço k değişik yollarla olu r. Ö rneğin ben zin

154
ü zerin d ek i v erg i a rtırıld ığı za m a n şo fö rle r b u v ergiyi
taksi v e dolm uş fiy a tla rım a rtırarak m üşterilerin e aktarm a­
y a (öd etm eye) çalışırlar. E ğ er b u n da başarılı olam azlarsa
b u s efer de y ü k ü (v erg iyi) g e riy e d oğ ru , k end ilerine m al ve
hizm et satan bak kalla ra v e o to tam ircilerin e aktarm ayı de­
nerler. Bu y o lla ken d ilerin e v e rg i d ev redilen k im seler de,
a y n ı b içim de, b unu da h a başkala rın a aktarm aya uğraşır­
lar. B öylece v e rg ile r k o n u ld n k la n y erlerde du rm ayıp bütün
ek on om iye v e toplum a y ay ılırla r. İşte b u olaya, y a n i v erg i­
n in on u ilk öd ey en insam-n sırtında k a lm a y ıp kısm en y a d a
ta m a m en başkala rın a dev redil m eşine verg in in yansım ası
•denir.
V ergin in yansım ası, v erg in in çeşid in e ve o g ü n k ü k o ­
şu lla ra g ö re derhal y a d a b ir sü reç için d e g erçek leşir. G e-
,n el ola ra k dola ylı v erg ilerin yan sıtılm a sı da h a k ola y v e ç a ­
buk, d ola ysız verg ilerin ki d a h a g ü ç v e yavaş olur. Fakat
veraset vergisi ve ra n tla r (h a v ad an ka za n çlar) üzerin e k o ­
n ulm uş v erg iler hariç, y a n sıtıla m ay a ca k v erg i yoktur.

Soru 81: Vergileme yoluyla gelir dağılımındaki adaletsizlik


düzeltilebilir m i?

Ö n cek i soruda, v e rg ile rin ilk kon u ldu k la rı y erd e du r­


m adık larını, yan sım a y olu y la toplum un bü tü n sın ıf v e ta­
b ak aları a rasında y a y ıld ığ ım görm üştük . Y a n i toplum un
bir kesim in e k on a n v erg i b içim in d ek i b ir yük. b ir süre son­
ra , toplu m u n bütün k esim lerin e dağılm akta, b u nlar arasın­
d a bölüşü lm ektedir. B u b ölü şü m ü n g e lir b ölüşü m ü nden
fa r k lı olm ası için h içb ir n ed en yok tu r. G erçekten, nim etle­
r in (gelirin ) belli b ir b içim d e dağılm asını sağlayan ek on o­
m ik v e sosyal g ü çlerin, k ü lfetleri (v erg i yükünü) de aynı
b içim d e dağıtm ası d oğ a ld ır. M atem atiksel b ir ifad e ile v er­
gi, eksi işaretli b ir g elird ir. Y a n i a ra la n n d a nitelik fark ı

15S
yoktur. D ağılım ların ın d a fa rk lı olm ası düşünülem ez. B öy le
olu nca, vergi y olu y la g elir dağ ılım ın da (b ölüşüm ünde) b ir
değişiklik yapılam a y acağ ı açıktır.
Bu a yn ı görüşü b aşk a b ir b içim d e d e anlatabiliz. D ah a
ö n ce görm üş old u ğ u m u z gibi, birey lerin refa h la rı a çısın d a n
g elir b ölüşü m ü nü tü k etim m allarının bölüşüm ü ola ra k d ü ­
şünm em iz gerekir. B öyle olu n ca , yüksek gelirli k im selerin
tüketim lerinin v erg i y olu ile k ırıla m ay a ca ğı açıktır. G e rç e k ­
ten, insanlar, gelirleriy le ö n ce tüketim g ereksinim lerini k a r­
şılar v e eğ er geriye b ir fa z la kalırsa on u d a ta sarru f eder­
ler. V erg iler ön ce bu tasarruf edilen kısım dan öd e n ir v e bu
yetm ezse o za m an tüketim de kısılm a ya başlanır. D üşük ve
orta gelirli kim seler, tasarrufları y a h iç y a d a p e k a z o l­
du ğundan , v erg ilerini ödem ek iç in tüketim lerini kısm ak
zorundadırlar. Y ük sek g elirli kim selerse, tasarrufları b ü y ü k
olduğundan, v erg ilerini b u kısım d an öderler v e tüketim le­
rin i h iç kısm azlar. Ö rneğin , yıllık g eliri 100 m ilyon lira o la n
b ir kim senin 30 m ily on lira tüketim harcam ası y ap tığ ın ı ve
70 m ilyon lira d a tasarrufa ka ld ığ ın ı varsayarsak, b u k işi­
nin b ütün v erg ilerini ve vergilere y a p ıla ca k za m la rı b u 70
m ily on liralık tasarrufundan öd ey eceği ve alışm ış old uğu
g eçim dü zeyini dü şü rm eyeceği doğa ld ır.
D em ek oiu y o r k i tüketim lerini kısm ak a n la m ın d a y ü k ­
sek gelirli kim seleri verg ilem ek o la n a ğ ı yoktur. B öyle o lu n ­
ca. fa k irlerden az. zen g in lerd en ço k v erg i alarak g elir b ö lü ­
şüm ünü düzeltm ek de söz konusu olam az. Bu y olla eld e e d i­
leb ilecek en iyi sonuç, m illi g elirin tüketim e a y n la n kısm ını
büyüterek, dü şük v e orta gelirlilerin tüketim lerini a rtır­
m aktır. Yüksek g elirli kim selerin tüketim lerini k ısa dön em ­
de sabit saym ak gerekir. B unlar tüketim lerini k ısm a y a ca k ­
la rı gibi, zaten gön ü llerin ce yüksek tutm uş oldukları için,
bunu artırm ak gereğin i de du ym azlar. Bu nedenle, tüketim
m a lla n üretim i a rtın lm ca . b u n d a n düşük v e orta g e lirli sı­
n ıf v e tabakalar yararlanırlar.
K aldı ki kapitalist b ir toplu m da siyasal iktidara k a p ita -

156
li s t sın ıfın da h a b ü yü k a ğırlık k oy m u ş o ld u ğ u g ö z ön ü n d e
tu tu la ca k olursa, v erg iler y o lu y la g e lir d a ğılım ında ki a d a ­
letsizlik lerin gerçek ten dü zeltilm ek isten eceğ in i düşünm ek
b ira z sa flık olur.
B u n a karşılık v erg ilerin g elir dağ ılım ın da k i rastlantısal
sa pm a la rın dü zetilm esinde etk in b ir rolü olabilir. Bu ra st­
lantısal sa pm a la r b a şlıca ik i b içim d e k a rşım ıza çıkarlar. Bi­
risi m ü k ellefin kişisel du ru m u ile ilg ilid ir. B ilindiği g ib i
a y n ı ekonom ik g ü çte ola n k im seler a y n ı g eliri elde ederler.
D iğ er ta raftan v er g i adaleti, a yn ı b ü y ü k lü k tek i g elirlerd en
ayn ı m iktarda v e r g i alınm asını g erek tirir. O ysa gelirleri
ayn ı kim selerin kişisel du ru m la rı fa r k lı olabilir. Ö rneğin,
b iri bekâr, diğ eri evli v e ç o k ço c u k lu olabilir. Bu du ru m
m ü k elleflerin g erçek g e çim d ü zeylerin d e b ü yü k fa rk la r y a ­
ratır. İşte, esas ola ra k rastlan tıya d a y a n a n b u fa rk la n , çok
•çocuklu ailelerd en da h a a z v e rg i ala ra k azaltm a olanağı
vardır. D iğeri, ra n t gelirleri ile ilg ilid ir. B unun en ç o k g ö ­
rü n en örneği, a yn ı d u ru m d a o la n in san la rda n b a zıla n n ın ,
ellerindek i a rsa la n n , h ız lı k entleşm e y a d a kent p la n ia n -
n m değişm esi g ib i rastlantısal n ed en lerle b ü yü k değ er k a ­
zanm ası sonucu, h a va d a n zen g in olm a la n d ır . S a dece rast­
lantısal ned en lere d a y an a n b u tü r g e lir fa rk la n d a v erg i­
len erek b ir a d a let sağla n ab ilir. R a n tla rd an alm an v e rg i­
le r y a n sıtıla m ay a ca k la n iç in v erg in in b u kon u d ak i düzel­
t ic i etkisi kesindir.

Soru 82: Vergiler bir ekonomi politikası aracı olarak


kullanılabilir mİ?

V ergilerin tem el işlevi devlete g e lir sağlam aktır. A n cak


v erg ilerin m ü kelleflerin d a v ra n ış la n üzerin d e etkiler yap tı­
ğın ı d a görü y oru z. Ö rn eğ in e ğ e r k a h v ed en yüksek v erg i a lı­
nırsa in san la r da h a az k a h v e tüketirler. Y a d a k oop era tifle­

157
re v e rg i kolaylıkları sağlanırsa, in san lar işlerini k oop era tif­
le r k analıyla y ap m ay ı tercih edeceklerin den, ülkede k oop e­
ratifçilik teşvik edilm iş olıır. îşte, m ü k elleflerin da vra n ışla rı
üzerind eki b u etkilerinden ötü rü v erg ilerin ekon om iye y ön
verm ek üzere b ir politika ara cı ola ra k d a kullanıldığını g ö ­
rüyoruz. V erg ilerin bu a m açla kullanılm asının sakıncası,
getirilen v e rg i kolay lık ların ın u y g u la m a d a y o lsu zlu k la ra
ned en olabilm esidir. Ç ünkü v erg ilerin politika a ra cı ola ra k
kullanılm ası a n ca k b u n la n n uy g u la m aların a b a zı istisn a
ve m ua fiyetler g etirilerek sağlanır. O ysa bu tü r özel u y g u la ­
m alar h e m id areye k e y fi da v ra n m a olanağı verd iğ in d en ,
hem de d en etim gü çlü ğü y arattığın d a n yolsu zlu k la ra kapı
açılm ış olu r. Bu nedenle, v erg iler y olu y la ekonom iye y ö n
verm e işi. h e r şeyden önce, etkin b ir v erg i yönetim i v e de­
netim ini gerektirir.
IX. BÖLÜM

AZGELİŞMİŞLİK

Soru 83: Azgelişmiş, 7 a da aynı anlamda knll anılan, geri


kalmış, geri bırakılmış, kalkınmakta olan ülkeler
ayırımı nedir? Bn ayırım niçin ve ne zaman
yapılmıştır?

N asıl ki a ym ülkede y a şa y a n b ire y le r y a d a a ileler ara­


sın d a ek on om ik b ak ım dan fa rk la r varsa, y a n i b a zıla n fakir
ha.7ila.rt zenginse, m ensubu b u lu n d u ğ u m u z kapitalist dün­
y a y ı olu şturan ülkeler a ra sın d a d a a y n ı b içim de fark lar
v ardır. F akir ola n ların a azgelişm iş, ze n g in ola n ların a da g e­
lişm iş ü lk eler den m ek tedir. Bu a yırım ile. azgelişm iş ülkele­
r in g elişm iş ülkelere yetişm ek g ib i b ir soru n ia n old u ğ u an­
latılm ak v e v u rg u la n m a k istenm ektedir.
A n laşılacağ ı üzere, a zgelişm işlik m u tla k değil göreli
(nisp i) b ir k avram dır. G elişm iş ü lk eler olm asaydı azgeliş­
m işlik diye b ir k a v ra m s ö z k on u su b ile olm azdı. Nitekim ,
b u gü n ü n gelişm iş ülkeleri, diy elim 100 y ıl önce, bugünkü
d u ru m la rın a g öre ço k g eri v e fa k ird iler. A m a o zam anlar
b u ü lkelerde azgelişm işlikten v e k a lk ın m a gereğ in d en g ö z
edild iğin e h iç rastlam ıyoruz.
B ütün a y ın ın ve k a v ra m la rın b ir m aksadı vardır. Bu
m a k sa t b öylece belirtilm iş o la n b ir fa rk a y a d a özelliğe dik­
k a ti çekm ektir. Ü lkeleri g elişm iş v e azgelişm iş diye ikiye
a yırm a n ın m aksadı d a a zgelişm iş ü lkelerin kalkınm ası v e

158
b u n u n için de hükü m etlerin özel b ir g ay ret g österm eleri
g ereğ in i orta ya koym aktır.
Azgelişm iş ve gelişm iş ülkeler a y n ım ı İkinci D ü n y a Sa-
v aşı’n d a a sonra yapılm ış, h iç değilse b u tarihten son ra
ön em kazanm ış ve ö n p la n a çıkm ıştır. O ysa, b ilin d iğ i gibi,
ülkeler a rasında zeng in lik fa k irlik fa rk ı b u tarihten ç o k d a ­
h a ön celeri de v ardı. B una rağm en, söz konusu a yırım ın bu
tarihten son ra ön em v e an la m kazanm asının ned eni, sö­
m ürgelerin b u tarihten itib aren siyasal bağım sızlıkların ı
ka za n m aya v e fa kirliklerin in fa rk ın a varm ay a v e b u n a kar*
şı tepki gösterm eye başlam ış olm a lan d ır.
Bu k on u d a T ürk iy e'n in özel b ir du rum u o ld u ğ u n u b e­
lirtm ek gerekir. B ilindiği g ib i T ü rkiye -hiçbir za m an söm ü r­
g e olm am ış, siyasal b ağım sızlığın ı h e r za m a o korum uştur.
B undan ötürü yönetici kadrolar, Batı ^.vru pa ülk elerin e g ö ­
re g eri kalm ış old u ğu m u zu n bilin cin e v ardıkla rı 19. y ü zyıl
başlarından itibaren, çeşitli k a lk ın m a ça b a la n iç in e g ir­
m işlerdir. A n c a k batılı ülkeler b u ça b a la rın başarıya u la ş­
m alarını sürekli ön lem işlerdir. U lu sa l Kurtuluş S a v a ş ım ız ­
dan h em en sonra, d a h a L ozan A ntlaşm ası im zalanm adan
ön ce. İzm ir İktisat K on g resı'n in toplan m ış olm ası (1 ? Ş u ­
b a t - 4 M a rt 1923) v e e k on om ik ifniitınm am r. başlıca b ir d ev ­
le t politikası ola ra k ele alınm ası, b u soru n u n b izd e ç o k d a ­
h a esk i b ir g eçm işi o ld u ğ u n u gösterir.
Eski söm ü rgelerin b ağ ım sızlık kazanm alarının y a n ı sı­
r a kitle h aberleşm e a ra çla rın ın ç o k g elişm iş olm a sı d a a z­
g elişm iş ü lk eler halkların ın h ız la u y a n m a !a n v e şidd etli b ir
irflllfinma isteği d u y m a la n son u cu n u verm iştir. Bu olg u , y a ­
n i kitle h aberleşm e a ra çla rın ın (rad yo, televizyon , sinem a,
b asın ) gelişm esi v e b u y o lla fa k ir ü lk eler h alkların ın d a h a
iy i y aşam b içim lerini ö ğ re n ip özlem eleri, ça ğ ım ızın e n
ön em li b ir ö zelliğidir. B u n a b a zı d ü şünürler, « a n a n is tek le r
ih tilâ li» a dını verm işlerdir.
T ü rkiye’de d e azgelişm işlik v e k a lk ın m a sorunla rının
İkin ci D ü n y a Savaşı’n d a n son ra yen id en gün cellik k a za n ­
m asında bu o lg u b a ş etken olm uştur.

160
S oru 84: Ü lkeleri g e lişm işlik d ü zeyi ba k ım ın d a n sıralarken
h a n g i ö lç ü le r k u lla n ılır?

G elişm e ç o k yönlü b ir ola y d ır. Ç o k yönlü b ir ola yı tek


b ir ölçü y le ifa d e etm ek ola n a ksızdır. B und an ötürü en çok
ku lla n ıla n b irey başına dü şen m illi g e lir ölçü sü yeterli de­
li ld ir . B unun yan ı sıra b a şlıca şu ölç ü le r d e kullanılır:
a. B aşlıca sektörlerin m illi g elird ek i p a y la n ,
b. Ç alışan n ü fu su n b a ş lıca sek törlere dağılım ı,
c. K entleşm e oranı.
B unlardan b aşk a oku rya za rlık oranı, d ok tor başına n ü ­
fu s sayısı, çeşitli m alların (d em ir-çelik, elektrik enerjisi, ç i­
m ento. et, süt g ib i) b irey b a şın a dü şen tüketim m iktarları
d a g elişm işlik ölçüsü ola ra k k ulla nılırla r. K uşkusuz b u n la ­
n n han gisin e ağırlık v e re ce ğ im iz m aksadım ıza g öre değ i­
şir. G elişm enin h a n gi y an ın ı v u rg u la m a k istiyorsak o y a n ı­
nı o n a y a çık a ra ca k ölçü y a d a ölç ü le r i kullanırız.

Soru 85: Milli peliriu ve nüfusun başlıca faaliyet sektör­


lerine dağılımının anlam ve önemi nedir?

Ekon om ik fa a liyetler ü ç b üyük g ru b a ayrılır:


1. T a n m sektörü,
2. S anayi sektörü.
3. H izm etler sektörü.
T a n m sek töründe esas o la ra k g ıd a m addeleri üretilir.
O y s a in san ların g ıd a m a ddeleri tüketim leri sınırlıdır. G eli­
rim iz arttık ça g ıd a tüketim im izi a rtırırız a m a belli b ir n ok ­
tadan son ra ne k a da r zen g in olu rsa k ola lım artık da h a fa z ­
la g ıd a m addesi tüketem eyiz. B una karşılık sınai m allar
iç in a yn ı şeyi söyleyem eyiz. G elirim iz a rttık ça b u tür m a l­
la ra olan istem im izi sürekli a rtın n z . Ç ünkü hem bu m al-
Jann k a rşıla d ık la n gereksin im lerin d oy u m sın ırla n çok g e­
n iştir, hem de bu m a lla n n çeşitleri ç o k fa zla d ır v e sürekli

161
olarak d a artm aktadır. A y m du ru m hizm etler için d e g e çe r-
lidir. G elirim iz arttıkça, istem im iz, gittikçe artan ölçülerde-
eğitim , sağlık, kültür, turizm , sp or g ib i hizm et ala n la rın a
y önelm eye başlar.
îşte bu söylediklerim ize koşut ola ra k b aşla ngıçta h e r ü l­
ked e ta n m en b ü yü k sektör olm uştur. F akat ekonom ik geliş*
m e süreci b oyu n ca b u sektör g öreli önem ini yitirm eye b aş­
lam ış ve giderek onun v erini sanayi sektörü alm ıştır. G eliş­
m e sürecinin daha ileri a şam alarınd a sanayi sektörü de ye­
rin i hizm etler sektörüne bırakm ıştır. Sektörlerin ön em sı­
ralarındaki bu değişm e, b ir taraftan tarım sektöründen, ö n ­
c e sanayi sonra da h izm etler sektörüne n ü fu s akım ıyla, d i­
ğ e r taraftan d a sektörlerin kendi içlerindeki teknolojik g e­
lişm elerle sağlanm ıştır.
T a b lo 8'de b a şlıca ü lkelerde g elirin bu ü ç sek tör
arasındaki dağılım ı gösterilm iştir. Bu ta bloda n v e y u k a rıd a
y ap tığım ız açıklam adan , b ir ülke geliştikçe t&nm ın g e rile ­
d iğ i v e tarım sal üretim in azaldığı son u cu r.ıVnnimnmftlıriır.
D urum b unun tam tersidir. G elişm iş ülkelerde ta n m d a çok.
gelişm iştir, tarım sal üretim de ço k yüksektir. A za la n sadece
g öreli (nispi) önem dir. Zaten, tarım da kişi başına verim
ço k yüksek old u ğ u için bu sektörde ça lışa nla rın b ü y ü k b ö ­
lü m ü d iğer sektörlere geçebilm işlerdir.
Bazı azgelişm iş ülkelerde h izm etler sektörünün b ü y ü k
y er kaplam ası ileriliğ in değ il g eriliğ in b ir belirtisidir. Bu
ülkelerde ne tanm , ne de sanayi sektöründe iş b u la m a y a n
k im seler kentlere »Jön edip, b u ra la rd a ço k basit h izm et­
le r görerek g eçim lerini sa ğla m aya çalıştıklarından h izm et­
le r sektörünün şişm esine n ed en olu rlar. B undan ötürü, ül­
k elerin gelişm işlik dü zeylerini ta n m v e sanayi sek törleri­
n in bü yü k lü ğ ü n e bak arak ölçm ek d a h a doğrudur.
Faal n üfu sun sektörlere d a ğılım ı ile m illi g eiirin sek­
törlere dağılım ı arasınd a b enzerlik v e koşutluk olm a k la b e­
ra b er ayniyet yoktur. Bunun n ed en i işgü cü verim inin h e r
sektörde fa rk lı olu şudur. T arım sektöründe işgü cü n ü n v e­
rim i d iğ e r sektörlerden a z old u ğu n da n , bütün ülkelerde

162
T a b lo 8

SEKTÖRLERİN G A Y R Î SAFİ
Y U R T İÇİ H Â SIL AD AK İ
Y Ü ZD E P A Y L A R I
1982

gl«t haşin»
Gelir/
Tarım . Sanayi Hizmetler Dolar olarak

Türkiye 21 31 48 1.370
Hindistan 33 26 41 260
ŞUI 6 34 60 2.210
Suriye İS 31 50 1.680
Portekiz 12 44 44 2.450
Yugoslavya 13 45 42 2.800
Yunanistan 19 29 52 4.290
İspanya 6 34 60 5.430
İtalya 6 41 53 6.840
İngiltere 2 32 65 9.660
Japonya 4 42 54 10.080
Fransa 4 34 62 11.680
B. Almanya 2 46 52 12.460
ABD, 3 33 ' -64 13.160

K a yn ak : W orld D ev elo p m en t R eport, 1984, W orld Bank,


Tablo 3.

ta rım ın miVU g e lir iç in d e k i p a y ı, b u sek törde ça lışa n nüfu s


ora n ın d a n küçüktür. T a b lo 9 ’d a b a şlıca ülkelerde çalışan
n ü fu su n sek törlere d a gılm ıı gösterilm iştir.

163
T ab lo 9

İŞGÜCÜNÜN SEKTÖRLERE
DAĞILIMI
(Yüzde olarak)
19&0

Tanm Sanayi

Türkiye 54 13
Hindistan 71 13
Ştli 19 19
Suriye 33 31
Portekiz 2» 35
Yugoslavya 29 35
Yunanistan 37 28
İspanya 14 40
İtalya 11 45
İngiltere 2 42
Japonya 12 39
Fransa 8 39
B. Almanya 4 46
A.B.D. 2 32
S.S.C.B. 14 45

K aynak: W orld D ev elop m en t R eport, 1984, W orld Bank,


Tablo 19.

Soru 86: Kentleşme oram ne bakımdan bir gelişmişlik öl­


çüsüdür?

Gelişm e sü reci b oy u n ca ta n m sektöründen d iğ e r sek­


törlere d oğ ru b ir n ü fu s a kım ı o ld u ğ u n u b iliyoruz. Bu, g e r­
çe k yaşam da k öy lerd en kentlere d oğ ru b ir g ö ç akım ı ola ra k
karşım ıza çıkar. B öylece gelişm e sü reci b oyu n ca ülkedek i

164
kentlerin n ü fu su toplam n ü fu sta n d a h a h»zlt artar. Bu ne­
den le b ir ülkede ken tleşm e o ra m ne k a d a f yüksekse geliş­
m e sü reci de o k a d a r ilerlem iş dem ek tir. A y n c a , ken tler bi­
re r k ü ltü r m erk ezi old u k ların d an , b u b a k ım d a n d a b ir geliş­
m işlik ölçüşüdürler.

Tablo 10
500.000'den F A ZL A NÜFUSLU
KENTLERDE O TU RAN LARIN
TOPLAM N Ü F U SA O RAN I
(Yüzde olarak)

1960 1980
Türkiye 9.7 13.3
Şili 38 44
Suriye 35 55
İran 26 47
Irak 35 70
Portekiz 47 44
İspanya 37 44
İtalya 46 52
İngiltere 61 55
Japonya 35 42
Fransa 34 34
B. Almanya 48 45
A.BJ5. 61 77
Bulgaristan 17 12
S.S.C.B. 21 33

K aynak: W orld D ev elo p m en t R eport, 1884, W orld Bank,


T abJo 20.

G elişm işlik ölçü sü o la ra k kentleşm e ora n ın ı hesap eder­


ken, karşım ıza, n ü fu su n e k a d a r ola n yerleşim y erlerin in
k en t sayılm ası g e r e k t i# b içim in d e b ir soru n çıkar. Ö rn e­
ğ in, beş ha tta on b in n ü fu slu v e d a h a b ü yü k y erleri k en t

ıe s
sayarsak, ülkeler a ra sın d a kentleşm e ora n ı haifimınHan pek
b ir fa rk bulam ayabiliriz. A y n ca , b ir ülkenin top la m n ü fu ­
su ile kent sayılm ası g ereken en k ü çü k nüfu s m ik tarı a ra ­
sın d a d a b ir ilişki olabilir. T ab lo 10'd a 500.000 v e d a h a fa z ­
la nü fu slu yerler kent sa yıldığın a g ö re çeşitli ülkelerdeki
kentleşm e o ra n la n gösterilm iştir. Suriye, İran v e Irak gib i
b azı azgelişm iş ü lkelerde kentleşm e oranının yüksek liği,
b ura la rd a fa k ir h alkın b ir g eçim ola n a ğ ı bu la bilm ek için
b ü yü k kentlere yığılm ış v e sığınm ış o lm a larıyla a çık la n a ­
bilir.

Sora 87: Türkiye azgelişmiş bir ülke midir?

D ünyadaki ülkeleri gelişm e ölçülerind en h erh a n g i b iri


bakım ından b ir sıralam aya koysak, bunlardan h e r birin in
k endisinden h em en ön ce v e hem en son ra gelen ülkelerle b ir
benzerlik v e yak ınlık göstereceği açıktır. Bu d u ru m a göre,
azgelişm işliği kesin b ir sınırla b elirtm ek istediğim iz zam an,
b u n u n zoru nlu ola ra k k ey fi v e dolayısıyla sakıncalı ola ca ­
ğ ı doğaldır. Zaten ülkeleri b öyle b ir a yırım a ta b i tutm akla
g ü d ü len a m a ç d a böyle kesin b ir sın ır çizilm esini g erek tir­
m em ektedir. A n ım sanacağı üzere, azgelişm işlik ka vra m ın ı
yaratm akla g üdülen am aç, b u ü lkelerin k alk ınm aları için
özel b ir ça b a gösterilm esi gereğin i orta y a, koym aktır. T ü r­
k iy e ’nin. y u k a rda değ in d iğim iz h a n gi ö lçü bak ım ın d a n ele
alınırsa »İm am , b irçok ileri sa n a yi ülkesinin ç o k gerisinde
bulunduğu, y a n i azgelişm iş b ir ülke old u ğ u n d a h iç b ir k u ş­
k u yoktur.
A n ca k azgelişm iş ülkeler arasınd a d a fa rk la r vardır.
H em en hem en hep si eaki söm ü rgeler ola n azgelişm iş ülke­
le r ara sm da T ü rkiye'nin da im a siyasal bağım sızlığın ı k oru ­
m uş. dolayısıyla ken d i kendisini yön etm e den eyim i v e g e­
len eği ola n b ir ülke ola ra k özel b ir y eri vardır. A y n c a , uzun

196
yıllardır (en az Cumhuriyetin ilanından beri) kalkınma ça­
balan içinde olmasının sonucu olarak, ekonomik gelişmişlik
bakımından da Asya ve Afrika'daki azgelişmiş ülkelerin ön
.safında bir yer tutmaktadır. Bu nedenle ülkemizi, halen, ye­
tişmiş insan gücü, doğal kaynaklarının zenginliği ve sabit
.sermaye donanımı bakımından önemli ekonomik atılımlar
yapabilecek bir konuma gelmiş olarak düşünebiliriz,

Soru 88: Azgelişmiş ülk« olm am a ne gibi sakıncaları


va rd ır?

Ülkemizin de bir parçası olduğu kapitalist dünyanın çö-


.züm bekleyen en önemli sorunu, hiç kuşkusuz, azgelişmiş­
lik sorunudur. Azgelişmişlik, ülke düzeyinde olduğu kadar
birey düzeyinde de önemli sakıncalar taşır. Ülke düzeyin­
deki temel sakınca, azgelişmiş ülkelerin hem ekonomik, hem
de askersel-siyasal bakımdan gelişmiş ülkelere bağımlı du­
ruma düşmüş olmalandır. Gerçi eskiden de zayıf ülkeler
güçlü ülkelere ’Hftfrmlı nlrnuşlarriır nmn çağımızda bu ba­
ğımlılık çok yüksek düzeylere çıkmıştır. Öyle ki azgelişmiş
ilkeler cari yaşam düzeylerini sürdürebilmek bakımından
gelişmiş ülkelere muhtaç durumdadırlar. Aynı hagımlılıfe
askerse]-siyasal halnmrtan da çagınuT-ria çok sıkılaşmıştrr.
Çünkü çağımızda, ülkelerin askersel güçleri, önceki dönem­
lerle kıyaslanmayacak ölçüde, ekonomik gelişmişlik düzey­
lerine bağlıdır, bu düzeyin bir yansıması halini almışlar'
dır. Bunun nedeni, savaş sila h la rının çok ileri teknolojilerin
ürünleri haline gelmeleri ve bundan ötürü de sadece ileri
ülkelerde üretilebilmeleridir.
Azgelişmişliğin birey düzeyindeki sakıncasına gelince:
Azgelişmiş ülkelerde yaşayan insanların çok önemli bir bö­
lümü, ne denli yetenekli ve çalışkan olurlarsa olsunlar, ge­
lişmiş ülkelerdeki benzer bireylerin gelir düzeylerine ve

167
yaşam kolaylıklarına ulaşamazlar. Bu nedenle bl^ °*
s«l sorunlar ancak azgelişmişlikten kurtulmakla bıriıKte v°
zûlebilir.

Soru 8!): ülkeler arası gelişmişlik farkının temel nedeni


nedir?

Her sorun için olduğu gibi azgelişmişlik sorusunun çö­


zümü de, her'şeyden önce, nedeninin tanısına (teşhisine) ve
bunun açık bir biçimde ortaya konulmasına bağlıdır. Çün­
kü ancak bu takdirde hangi önlemlerin bizi sorunun çözü­
müne götüreceğini, hangilerinin de götürmeyeceğim anla­
yabiliriz.
A zgelişm işliğin tem el n ed en i, b a zı ü lk elerin ü retim te k •
nolojisinde çağdaş d ü zeyin g erisin d e kalm ış olm alarıdır.
Kapitalizmden önceki dönemde üretim teknolojisi basit ve
kolay olduğundan hemen herkes aynı ya da eşdeğer tekno­
lojileri kullanabiliyordu: bu nedenle bireyler arasında da.
ülkeler arasında da önemli sayılacak üretkenlik ve gelir
farklaıı bulunmuyordu. Kapitalizmle birlikte bu dunun
İnala değişmeye başlamıştır. Çünkü kapitalizm, üretim tek­
nolojisinde hızlı bir gelişme ve değişme ile birlikte- ortaya
çıkmış ve bazı ülkeler —ki Türkiye de bunlarm içindedir—
çeşitli nedenlerle bu gelişmeyi izleyememişlerdir. Böylece.
teknolojik gelişmeleri izleyemeyen ülkeler, izleyebilen ülke­
lerin derece derece gerisinde kalmışlardır.
Kapitalizmin serbest rekabet kuralı, bir kere teknoloji­
de üstünlük sağlayan ülkelerin giderek bu üstünlüklerini
riaha da artırmaları sonucunu vermiştir. Nitekim bugün
gelişmiş ve azgelişmiş ülkeler arasındaki zenginlik farkı
eskiye göre Haha büyüktür ve bundan böyle de. hem de da­
ha htzh olarak, büyümeye devam edeceği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, azgelişmiş ülke-
terle gelişmiş ülkeler arasındaki fark, sadece niceliksel de-
Şil, takat asıl nUeUtaMldir. Bundan ötürüdür ki. örneğin
daha fazla tütün, pamuk yetiştirerek ya da daha fazla ku­
ma; dokuyarak, petrol çıkararak vb. azgelişmişlikten kur­
tulamayız. Nitekim petrol zengini Arap ülkeleri birey ba­
şına düşen milli gelir bakımından, yani niceliksel olarak,
gelişmiş ülkeleri geçmişlerdir ama azgelişmişlikten kurtu­
lamamışlardır. Gerçi niceliksel zenginlik niteliksel değişme­
nin temel bir koşuludur: ama sadece bu. azgelişmişlikten
kurtulmayı kendiliğinden (otomatik olarak) sağlayamaz.
Bunun için aynca özel çabalar harcamak gerekir.

S oru 9 0 : T e k n o l o ji s ö z c ü ğ ü n d e n n e a n la m a m ız gerek ir?

Azgelişmişliğin nedeni teknoloiik genlik olduğuna gö­


re. ülkelerin bundan kurtulmalarının yolunun da çağdaş-
teknolojiyi öğrenmeleri ve uygulamaya koymaları olduğu
açıktır. Ancak ne var kİ bu, ilk bakışta göründüğü kadar
kolay bir iş değildir. Güçlüğün nereden geldiğini görebil­
mek için teknoloji dediğimiz şeyin ne olduğunu, konumuz
açısından, kısaca görelim.
Üretim teknolojisinin önemli bir bölümü üretim araçla-
n (makineler, aletler, hammaddeler) ve bunlarla yapılan
tüketim mallan tarafından temsil edilir. Yani teknoloji de­
diğimiz şey bunlara sinmiş, bunlarda maddeleşmiştir. Bu­
na cansız teknoloji ya da yapım teknolojisi diyebiliriz. Örne­
ğin, bir dokuma tezgahı, bir bilgisayar, bir televizyon alı­
cısı ya da bir vaşisgton portakalı, teknolojik bilginin mad­
delermiş ifadesidirler. Teknolojinin diğer bölümü, insanla­
rın bu üretim araçlanndan ve bu tüketim mallarından ya­
rarlanmalan İçin gerekli bilgilerden oluşur. Buna da canlı
teknoloji ya da kullanım teknolojisi diyebiliriz.
Aslında üretim teknolojisi, yapım ve kullanım bölüm-

ıee
leriyle bir bütün oluşturur. Belli bir teknolojiye sahip ol­
mak, hem onun gerektirdiği üretim araçlarını ve
mallarım yapabilmek, hem de onları kullanabilmek demek­
tir. Açıktır ki yapım teknolojisi kullanım teknolojisini de
içerir. Bir makineyi yapabilen bir ülke, elbette ki. onu kul­
lanabilecek teknik bilgiye de sahiptir. Ancak bunun tersi
doğru değildir. Yani bir makinenin nasıl kniiamMıgı bili­
nen bir ülkede onun nasıl yapıldığı bilinmeyebilir. Örne­
ğin ülkemizde dokuma tezgahlan, bilgisayarlar ve jet uçak­
tan yetkinlikle kullanılabilmekte fakat üretilememektedir­
ler.

Soru 91: Teknolojik geriliği aşmanın ne giU engel ve gü ç­


lükleri vardır?

Teknolojik geriliği a?Tn«v bakımından kullanım tekno­


lojisini öğrenmek de bir adımdır. Bu yolla, hiç değilse, ge­
lişmiş ülkelerin ürettikleri en ileri makine ve aletlerin ola­
naklarından ülke de yararlandırılmış olur. Üstelik bu konu­
da gelişmiş ülkelerden yardım da görülür. Çünkü bu ülke­
ler —daha doğrusu bu ülkelerdeki büyük firmalar— üret­
tikleri makine ve aletlerin satımını sağlayabilmek için bun­
ların nasıl kullanıldıklarım alıcılarına öğretmek zorunda­
dırlar, Bu kolaylığına rağmen, bir ülkenin çağdaş teknolo­
jinin bu yanını (kullanım yanını) öğrenip uygulayabilme­
mi bile kolay bir iş değildir. Bunun için bile ülkenin gelin­
ilin artması, genel bilgi düzeyinde ^e yaşam biçiminde, çağ­
daşlaşma yönünde, önemli bazı ilerleme ve değişmelerin ger­
çekleştirilmesi gereklidir. Örneğin, ülkede otomobil kulla­
nımının yaygınlaşabilmesi için, gelir düzeyinin yeterli ol­
masından başka, yol şebekesinin asfalt olması, yeterli ben­
zin istasyonu ve tamir atölyelerinin bulunması ve aynca
günlük yaşam düzeni ve temposunun otomobil kullanımını
özendirecek bir gelişme göstermesi gereklidir

170
Teknolojik geriliği ve azgelişmişliği aşmanın asıl yolu,
.yapım teknolojisinde çağdaş düzeye ulaşmaktır. Bu. ülke­
de üretim araçları yapan sanayilerin kurulması demektir.
Azgelişmiş bir ülke için bu, olanaksız denilecek kadar güç
bir iştir. Bir kere, yapım teknolojisi çok daha yüksek bir
bilgi düzeyi gerektirir. Aynca bu konuda gelişmiş ülkeler­
den yardım görmek de söz konusu değildir. Çünkü İleri tek­
nolojileri ellerinde tutan firmalar bu bilgilerini başkaları
ile paylaşıp bu konudaki üstünlüklerini ve bunun sağladığı
.avantajları kaybetmek istemezler. Kaldı ki birçok alanda
.sorun salt bilgi sorunu nim etim çıkmış ve bir sermaye so­
runu hıdiııi almıştır. Yani bir makinenin ya da maddenin
.nasıl üretileceği teknik olarak bilinse bile bunu yapabilmek
için gerekli olan sabit sermaye donanımı o kadar büyük
ve karmaşıktır ki, azgelişmiş bir ülkenin bunlara sahip ola­
bilmesi ve dolayısıyla o malı üretebilmesi fiilen olanaksız-
•dır. örneğin, nükleer enerji üretme (bomba yapma dahil)
teknolojisi artık bir sır olmaktan çıkmıştır. Fakat böyle bir
üretimin yapılabilmesi için gerekli olan sermaye donanı­
mı o kadar büyük ve karmaşıktır ki azgelişmiş bir filin» için
fiili bir olanaksızlık söz konusudur.
Kaldı ki bütün bu güçlükler aşılmış olsa bile, bu sefer
de karşımıza gelişmiş ülkelerin rekabet engeli çıkar. Çün­
kü, bilindiği gibi, son model alet ve makineler (üretim
araçları) ancak büyük miktarlarda üretilirlerse çok büyük
olan sabit sermaye masraflarını kurtarabilirler. Bu neden­
le yapılacak üretimin yalnız yurt içinde değil fakat yurt
dışında da satılması zorunluluğu vardır. Bu, gelişmiş ülke­
lerle rekabete girişmek demektir. Azgelişmiş bir »11»» için
bu rekabette başarılı mm» nlmsılıgı yok denilecek kadar az­
dır. Sadece bu, yani gelişmiş ülkelerin rekabeti bile, İleri
yapım teknolojilerinin ülkelerde yaşama geçi­
rilmesini başarılması çok güç bir iş haline sokmaya yeter­
sidir.

İT İ
Sonı 92: T e k n o lo jik g e riliğ i aşmak için »w » ne g ib i öne­
riler gelebilir?

Yukardaki soruda açıiriam^ olduğumuz nedenlerle az­


gelişmiş bir ülkenin sadece kendi çabalanyla teknolojik ge-
.•Htiğjjıi aşıp çağdaş gelişmişlik düzeyine ulaşması pratik
olarak olanaksızdır. Bu konuda İlk akla gelebilecek olan çö­
züm önerisi, gelişmiş ülkelerin —daha doğrusu bu ülkeler­
de üslenmiş olan çok uluslu şirketlerin— yardım ve işbirli­
ğini sağlamaktır. Ama bu öneri baştan sona geçersizdir.
Çünkü kendilerine büyük kârlar ve diğer avantajlar (özel­
likle azgelişmişler üzerinde denetim olanağı) sağlayan tek­
nolojik üstünlüklerini başkalarıyla paylaşmaya razı olma­
ları bunlardan beklenemez. Böyle bir beklenti, iyimserlik­
ten de öte. boş bir hayalcilik olur. Yalnız diğer ülkelerin
ceğil Türkiye'nin geçmiş ve şimdiki deneyimleri bunun
böyle olduğunu kuşkuya yer bırakmayacak bir açıklıkla or­
taya koymuştur ve koymaktadır.
Bu dununda akla gelebilecek diğer bir çözüm önerisi,
azgelişmiş ülkelerin kendi aralannda bu koşuda bir işbir­
liğine gitmeleri olabilir. Ancak bu da ilk bakışta göründü­
ğü kadar geçerli bir çözüm yolu değildir. Bir kere, her şey­
den önce, bu ülkelerin, gelişmiş ülkelerin fiili ve ideolojik
baskı ve denetimlerine rağmen, bunları aşıp kendi arala­
nnda böyle bir işbirliği ve dayanışma kurmakta ısrar ede­
cek bir gelişmişlik gösterebilecekleri çok şüphelidir. Kaldı
ki böyle bir işbirliği ve dayanışma kurulabilse inle, bunun
makul bir sûre içinde çağdaş teknolojik düzeye ulaşılması­
nı sağlayabileceği de kesin değildir. Bununla beraber böyle
bir işbirliğinin kalkınmayı hızlandırmak ve hatta gelişmiş
ülkeleri yardımda bulunmaya zorlamak bakımından bir öl­
çüde yaran olabilir. OPEC olayı bu konuda iyi bir örnektir.
Zaten şunu da unutmamalıdır ki az gelişmişlik kapitalizmin
devamlı bir sorunudur ve kapitalizmin bir sistem olarak
başarısı bu sorunu çözebilmesine bağlıdır.

172
Soru 93: Kalkınma ne demektir ve b aşarılı b ir balkınma
stratejisinin temel öğeleri nelerdir?

E kon om ik kalkınm a, b ir ülkede y a la y a n b irey lerin g e­


ç i m d ü zeylerin in v e üretm e g ü çlerin in yükselm esi dem ek­
tir. Bunu b irey başına dü şen m illi g elirin artm ası olarak
ta n ım lıy or v e b u n d a k i artış ora n ın a d a kalk ın m a fuzı d iy o­
ruz. Ö rn eğ in ü lkem izd e 1985 y ılın d a m illi g elirim izin % 3.9
ora n ın da a rta ca ğ ı tahm in edilm iştir. B und a n üfu sum uzun
artış oranı ola n %2,8’i çık a ra ca k olu rsak, 1985 yılın d a kal­
k ın m a h ızım ızın %1.1 o ld u ğ u n u buluruz. A zgelişm iş ü lk e­
lerin gelişm iş ülkelere y etişecek b ir h ızla kalkınm alarının
ola n a k sız d en ecek k a da r g ü ç b ir iş o ld u ğ u n u biliyoruz. Bu­
n u n n ed en i g elişm iş ü lk elerin tek n olojik üstünlükleridir. Bu
üstünlüklerini koru d u k la rı v e pa yla şm a dıkla rı sürece g e­
lişm iş ü lk elere y etişm ek olanaksızdır. N itekim şim diye k a ­
d a r a radaki fa rk , azalm ak şöy le du rsun, g ittik çe artm ıştır.
Bu böyle olm akla, bera ber, ka lk ın m a , a zgelişm iş ülkelere
-ekonom ik d u ru m la rın ı iy ileştirm ek v e h a lk la rın a d a h a yük-
•sek b ir y aşam d ü zey i sa ğ la m ak ola n a ğ ım verir. Bu n ed en ­
den ötü rü ça ğ ım ızd a a zge lişmiş ü lk e yön etim lerin in en te­
m el k a y g ıla n o la b ild iğin ce y ü k sek b ir VailrmTna hızı sağ­
lam aktır.
K fllfe ın ın g n ın yıılrarrialri b içim d e t a n ı m l a n m a s ı b iz e kal-
kınm anm iç e r iğ i h a k k ın d a b ir fik ir v erm ez. A y n ı ora n d aki
b ir k a lk ın m a çeşitli içerik lerle g erçek leştirilebilir. B ilindiği
g ib i e k on om ik y a şa m ın v e d ola y ısıy la ek on om ik kalk ınm a­
n ın çeşitli y a n la n v ardır. Ö rn eğ in kallnnm arta tarım a, sa­
n a y ie , hizm etlere v e b u n la n n d a k en d i içlerin d ek i alt sek­
törlere n ı » y v a n n l ı l r -ftTm a .n rn 1 ık , a ğ ır sa n a y i-h a fif sa n a yi g i-
b i) . d ış ticarete, sa ğ lığa , eğitim e, g e lir da ğ ılım ın a fa rk lı
a ğ ırlık la r verileb ilir. İşte ka lk ın m a d a izlen ecek b u fa rk lı
y o lla r a ka lk ın m a stra tejisi denir.
Ş öy le b ir b en zetm e y ap ab iliriz: D iy elim k i b ir a ile a yd a
i 00.000 Ura ile g eçin ecek tir. A ile b u 100.000 lirayı çeşitli bi­

173
çim lerde harca yab ilir. Ö rneğin, a. da h a ço k çocu k la ra , tr..
da h a ço k a na-ba ba ya, c. d a h a ço k giy im kuşam a, d. d a h a
ço k g ezi ve eğ len ceye vb. a ğırlık vereb ilir v e pa ra y ı d a o n a
göre h arcayabilirler. B unların h er b iri b ir h a rca m a strate­
jisidir. K alkınm a stratejisi de b u n a benzer. Bunda d a ülke­
n in kalkınm a olanakları, kalk ınm a hızı dahil, çeşitli a m a ç­
la rın öncelik le gerçekleştirilm esi için b elli biçim lerde k u lla ­
nılır. Ü lkem izde k a lk ın m a stratejisi, beş yıllık pla n la r h a zır­
lanırken h ü kü m etler ta rafınd an belirlen ir ve u y g u n politi­
ka larla da gerçekleştirilm esine çalışılır.
K alkınm a stratejisinin taVnik d iyebileceğim iz iç e r iğ i
ço k çeşitli öğ elerd en olu şur. B unlar ülkenin v e d ü n y a n ın
koşullarına g ö re y ıld a n y ıla değiştirilebilir de. B u n a k a rşı­
lık. başarılı b ir kalkınm a stratejisinin tem el ya d a siyasal
diy ebileceğim iz ü ç öğesi v a rd ır ki, b u nların d eğiştirilm esi
söz k on u su olm a d ığ ı g ib i, gerçek leşm elerine b ü y ü k özen,
gösterilm esi gerekir. Bunlar, sosya l adalet, tek n olojik g eliş­
m e v e bağım sızlıktır.
Ö n ce sosyal adaleti ele alalım . K alkınm anın ada letli b ir
b içim de y ürütülm esi gerekir. B und an maksat, k a lk ın m a n ın
n im etlerinden b ü tü n sın ıf v e tabakaların kalkınm a sü reci
b oyu n ca eşit b ir b içim d e yararlanm alarıdır. E ğ er k a lk ın ­
m adan bazı sın ıf v e tabakalar ço k yararlanıyor, b azıla rı da
a z y a rarla n ıy or y a d a h iç yararlanm ıyorlarsa, k a lk ınm a
toplum sal a daletsizliği Cgelir dağılım ındaki adaletsizliği)
a rtin y o r dem ektir.

Bazı k im seler kalkınm anın adaletli olm ası ilkesini g eri


p lana iterler v e sadece k a lk ın m a hızın a a ğırlık verirler.
B unlara g öre ön em li ola n postanın büyüm esidir. O n u s h a k ­
ç a paylaşılm ası da h a sonrak i b ir iştir. Bu en azından y a n ­
lış b ir yaklaşım dır. Bir kere, pastanın ister b üyük is ter k ü ­
çü k olsun h a k ça paylaşılm ası önem lidir. KaJdı k i pastanın
b üyütülm esi için de h a k ça paylaşılm ası gerekir. Ç ünk ü a n ­
ca k o zam an in san lar pastanın büyütülm esi iç in şevkle ça ­
lışırlar.

174
Kalkınma stratejisinin diğer bir öğesi olan teknolofilc
yoiigmemıı önemine bundan önceki sorularda değinmiştik.
Burada sadece kalkınmanın kendi kendini besleyici ve ka-
T«mııni«nnTn kalıcı olabilmesi için mutlaka hep daha İleri
teknolojik uygulamalarla yürütülmesi gerektiğine işaret et­
mekle yetineceğiz..Gerçekten, üretimin eski teknolojilerle
daha çok işgücü ya da toprak kullanılarak artırılmasının
hem sınırlan vardır, hem de ileri teknolojik uygulamaların
rekabeti karşısında böyle bir üretim artışı devam ettirile­
mez.
Bağımsızlık ilkesine gelince: Azgelişmiş ülkelerin kal­
kınmaları Önündeki en büyük engel, gelişmiş ülkelerin bu
ülkeler üzerindeki etki ve denetimleridir. Azgelişmiş ülke­
ler bu yüzden gelişme potansiyellerini tam olarak kullana­
mazlar. Bu nedenle, bağımsızlığın korunması ve pekiştiril­
mesi, kendi başına bir amaç ve değer olmasının yanı sıra,
kalkınmanın da temel bir koşuludur.
Türkiye 19. yüzyılın oitalarından ve özellikle Kurtuluş
Savaşı'mızdan beri sürekli bir kalkınma çabası içindedir.
Bu çabalar gerçi azgelişmişlikten kurtulmamıza yetmemiş­
tir »raa gene de ülke ekonomisinin hareketlenmesine ve
bir dinamizm kazanmasına olanak vermiştir. Son 25-30 yıl­
dır yalnız ekonomik değil, fakat siyasal, sosyal ve kültürel
yaşamımızda gözlemlediğimiz ranhiıV ve çalkantılar da bu­
nun kanıtlandır. Çünkü biliyoruz ki ekonomisi durağan olan,
toplumlarda yaşamın diğer yanlan da durağan olur. Ancak
şunu da belirtelim ki, sosyal ve siyasal yaşamımızda son.
yıllarda bunalıma varan çalkantılar ve gerilimler olması,
ekonomik Va-Unnmn sürecinde sosyal adalet ve bağımsızlık
ilkelerine gerekli özenin gösterilmediğinin de göstergeleri­
dir.

ITS
Soru 94: Dışa bağımlılık ne demektir?

D ünyadaki tüm ülkelerin bağım sızlıkların dan v azg eçip


te k b ir dü nya top lum u oluşturm aları, h iç kuşkusuz, in san ­
lığ ın en büyü k .idea lidir. Bu b ü yü k id ealin gerçek leşebilm e­
sin in tem el koşulu, ü lk eler arasındaki gelişm işlik fa rk la rı­
n ın orta da n kalkm ış olm asıdır. Bu tem el koşu l g erçek leşm e­
den b ir d ü n ya bütünleşm esine gidilirse, bundan a zg eliş­
m iş ülkelerin in san ları za ra r g örürler. O tek dü n ya top lu ­
m u için d e eşit m uam ele g örm ezler, ik in ci srnıf, ü çü n cü sı­
n ı f in san lar du rum unda kalırlar. Çünkü b ir toplu m da eşit
m uam ele görm en in tek koşulu, gerçek ten eşit olm a k v e b u ­
nu herkese kabul ettirm ektir. Bunun başka bir y olu y ok ­
tu r.

Oysa, b iliyoruz ki, bu gü n kü d ü n ya m ızd a çeşitli ülkeler


ara sın d a gelişm işlik bakım ından b ü yü k eşitsizlikler (fa rk ­
lar) vardır. O halde ön ce bu eşitsizliklerin giderilm esi, b u ­
nun için de azgelişm iş ülkelerin özel kalkınm a program ları
u y g u la m ası zoru nluluğu v ardır. Ö zel kalk ınm a prog ra m la ­
r ı uygulam ak da. h e r şeyden önce, b u ülkelerin bağ ım sız
olm a ların ı gerektirir. Çünkü eğ er bağ ım sız değilseniz özel
^programlar uygulayam azsınız, b a ğ lı old u ğ u n u z topluluğun
g e n e l kurallarına u ym ak zoru n d a kalırsınız. Bu ned en le b a ­
ğım sızlık azgelişm iş ülkelerin sorunudur. Gelişm iş ülkele­
rin b öyle b ir sorunları, yan i b ağım sızlığa b ir gereksinim leri
yok tu r. Azgelişm iş ülkeler de gelişm işlere yetiştikleri za ­
m an. onlarm d a artık bağ ım sızlığ a gereksinim leri k a lm a y a ­
ca ğ ın d a n . tek b ir dü n ya toplum u olu şturm ak b ir soru n ol­
m a k tan çıkacaktır.

D em ek o lu y or ki. bağım sızlık — y a d a tersinden ifad e


edecek olursak bağım lılığı azaltm ak— , b azı çevrelerce tel­
k in edilm ek istendiği g ib i, geçerliliğ in i yitirm iş, d u ygusal
v e iç i boş b ir slogan değil, fa k a t T ürk iy e'n in de aralarında
b u lu n d u ğ u azgelişm iş ü lkelerin kalkınm alarının tem el b ir

178
koşu lu d u r. N e v a r ki, b a ğım sızlığı, h izm etin d e old u ğ u am a­
ca (k alk ın m a y a) u y g u n b ir b içim d e taniTniaTnamı? v e de­
ğ erlen dirm em iz g e rekir. G erçekten, b ir ülkenin dışa b ağım ­
lılığı, y a d a a y n ı şey d em ek o la n bağım sızlığ ın ın zed elen ­
m esi, çeşitli b içim lerd e ola b ilir. Bir ü lk en in dışa bağ ım lılı­
ğ ın d a n sö z ed erk en b u n la rd a n h a n gisin i kastettiğim izi açık
ola ra k b ilm em iz g ereklidir. B u ned en le başlıca ekonom ik
bağım lılık b içim lerin i k ısa ca görm ek te y a ra r vardır.
1. B ir d ışa b ağ ım lılık biçim i, u lusla ra ra sı işbölü m ü ve
u zm a n la şm a n ed en iy le b ir ülken in b aşk a ülkelere m u h ta ç
olm asıdır. B una g öre, T ü rk iy e yaşam ım v e üretLTiini sürdü­
reb ilm ek için d ışa rd an b azı m a lla r g etirm ek zoru nda old u ­
ğ u n d a n d ışa b a ğ ım lı b ir ü lkedir. Ö rn eğ in ila ç ha m m ad de­
lerin in dışalım ını y ap am a zsa k ü retim im iz d u ru r y a d a
ço k azalır. A n c a k n e v a r k i bütün ü lk eler b u a nlam da dışa
b ağım lıdırlar. Ö rneğin , A BD de. SSCB de. Çin de, eğer ba­
zı m a lla n n d ışa lım ım yapam azlarsa, içerd e sıkıntıya d ü ­
şerler. Z aten d ü n ya da ken d i ken d in e y eten h içb ir ülke y o k ­
tur. D em ek o lu y o r k i b u b ağ ım lılık b içim in in özel b ir a nla­
m ı ve önem i yoktur. Ü stelik, ü lkelerin g elişm elerinin tem el
b ir k oşulu ola ra k u luslararası işbölü m ü sürekli ola ra k ar­
tacağından, bu tü r bağım lılık d a h e r û lka için sürekli arta­
caktır. Bu n ed en le ü lk em izin b u a n la m d a olarak dışa ba­
ğım lılığ ın ın a rtm asına ( bağım sızlığ ın ın azalm asına) kaygı
du ym a k değil, tersine m em n u n olm ak gerekir.
2. D iğ er b ir dışa b ağ ım lılık biçim i, b ir ülkenin ca ri y a ­
şa m v e üretim dü zeyin i sü rdü rebilm ek iç in devam lı olarak
d ış fin an sm an a (b orçla n m a y a ) m u h ta ç du ru m da olm asıdır.
A slın da h içb ir ülke n orm a l ola ra k b u tü r b ir b ağ ım lılığa
düşm ez. Çünkü h e r toplum ken d i ola n a kların ın sın ırla n
içind e y aşam a ya alışm ıştır. Bu n ed en le b u tü r bağım lılık,
em perya list em eller g ü d en ü lk eler ta ra fın d an o ülkeye d a ­
y atılır. B unun yöntem i de. b ağ ım lı d u ru m a d ü şürülm ek is ­
tenen ülk ey i ken d i ola n a kların ın üstünde yaşam aya alıştır­
m aktır. Bu m aksatla ö n celeri ü lk ey e bağış v e kredi b içim in ­
d e gereksiz y ardım la r y a p ılır v e b u n la n n tüketim in yük-

177
seltiLmest için kullanılması sağlanır. Böylece, ülke, olanak­
ları dışında bir tüketim düzeyine alıştırılmış olur. Bir kere
bu gerçekleştirilince artık o ülke bu yeni ya$am düzeyini
sürdürebilmek için devamlı olarak dışardan borç almaya
muhtaç bir durama da düşürülmüş olur.
Türkiye de 1947 yılından beri böyle bir dışa bağımlılık
sürecine girmiştir. Bu tarihten önce hemen hiç borçlanma­
mış olan Cumhuriyet Türkiyesi, bu tarihten sonra sürekli
borçlanmaya başlamış ve bugün hem ağır bir borç yükü al*
tına girilmiş, hem de bu tür dışa bağımlılığımız artmıştır.
(1947, Türkiye'de Amerikan yardımının başladığı yıldır.)
Bu tür dışa bağımlılık çok önemlidir. Çünkü yabancı ül­
keler bundan yararlanarak ülkenin ekonomisini ve hatta
dış politikasını istedikleri gibi denetlemek ve yönlendirmek
olanağına sahip olurlar.
3. Son bir dışa bağımlılık biçimi, bir ülkenin kenâisiy*
le ilgili konularda karar alma yetkisini fiilen yitirmesidir.
Bu tür bağımlılık. Ülkeler arası birleşme ve bütünleşmeler­
de söz konusu olur. Çünkü birleşmeler ancak üye ülkelerin
egemenlik halcinnnm bir kısmım ortak kurullara devretme­
leriyle oluşurlar. Birleşme ne kadar sıkı ise üye ülkelerin
egemenlik haklan da o kadar çok kısılır. AET (Avrupa Eko­
nomik Topluluğu), böyle bir topluluktur. Oye ülkeler birçok
konularda bağımsız politikalar oluşturamazlar, ortak ka­
rarlara uymak zorundadırlar. Kuşkusuz, üye flifc» aynı za­
manda gelişmiş ve güçlü ise bir şey kay*
betmez. Çünkü ortak kararlar kendisinin bağımsız olarak
alacağı kararlardan pek farklı olmaz. Buna karşın güçsüz
üyelerin dununu böyle değildir. Onlar için bağımsızlık]an-
m ve onunla birlikte çıkarlarını savunma olanaklarım yitir­
meleri ciddi bir olasılıktor. Çünkü topluluğun ortak karar­
lan çok defa onların çıkarlarına uygun düşmez. Ama üye
olmanın gereği, istemeseler de. bu ortak kararlara uymak
zorundadırlar. Türkiye'nin AET’ye tam üye olmasının te­
mel sakıncası budur.

178
S oru 95: K a lk ın m a d a s a n a y ie m i yoksa ta rım a tn> ön celik
verilm elid ir?

Bu soruyu yanıtlayabilmek için önoe tanmın kalkın­


mada ne gibi bir işlevi olduğunu kısaca görmek gereklidir.
Bilindiği gibi kalkınma, bir sermaye birikimi ve yeni gerek­
sinimleri karşılamak üzere yeni üretme sürecidir.
Nüfusun bir bölümünün bu işleri yürütebilmesi için, bun­
ların cari tüketim gereksinimlerinin nüfusun geri kalan bö­
lümü tarafından karşılanması gerekir. Azgelişmiş toplum-
larda tüketimin en büyük bölümünü gıda maddeleri oluştu­
rur. Böyle olunca kalkınma sürecinde tarım sektörünün
özel bir yeri olacağı açıktır. Gerçekten, insanların en temel
gereksinimleri olan beslenmelerini bizzat sağlamaktan aza­
de kılındıkları ölçüde başka alanlarda ve özellikle yatırım
(sermaye birikimi) işlerinde çalışabilecekleri tartışma ge­
rektirmeyen bir gerçektir. Bu olanak, ancak tanm sektörün­
de adam başına verimin artırılmasıyla sağlanabilir. Diğer
bir deyişle temel sorun, tanm sektöründe ç»iış«n bir kişinin
kendisinden başka daha kaç kişiyi besleyebileceği sorunu­
dur. Örneğin, tarım sektöründe çalışan bir aile kendisinden
başka bir aileyi daha besleyebilecek kadar üretim yapıyor­
sa, o ülkede nüfusun yansı tanm dışı sektörlerde ve bu ara­
da yatınm işlerinde çalışma olanağına sahip demektir.
Tanmın VnivmmariniH bu işlevi, açıktır ki. anc&k ka­
palı bir ekonomi için doğrudur. Dışalım ve dışsatım yapı­
labilen açık bir ekonomide —ki normal olan budur— tan-
mın yerini madencilik ya da herhangi bir sanayi dalı da
alabilir. Örneğin, m^danriiik sektöründe çalışan bir kişinin
üretimini dışan satıp karşılığında iki kişiyi besleyecek ka­
dar gıda maddesi alabiliyorsak gene nüfusumuzun yarısını
başka sektörlerde çalıştırabiliriz. Bu böyle olmakla bera­
ber. gerçek yaşamda, tarımı geliştirmek herhangi bir mad­
denin dışsatımına bel bağlamaktan çok daha kolay ve sağ­
lam bir yoldur.
Şimdi yukardaki sonunuza gelebiliriz. Bu soruyu daha

179
ç o k tarım a ön celik verilm esini, daha, doğrusu, sanayie ö n ­
celik verilm em esini isteyenler sorarla r. Bu nedenle, b u a y n ı
sorun, turizm e ön celik verilm elidir, tavuk çuluğa ön celik v e­
rilm elidir. serbest b ölgelere ö n celik v erilm elidir b içim lerin ­
de de karşım ıza çıkm aktadır. H epsinde a sıl vu rgu la n m a k
istenen şey, sanayie ön celik verilm em esidir. B undan ötü rü
sorunu, dem agojik sa yılab ilecek u n su rla rd an a rın dırarak
incelem ekte y arar vardır.
Biraz y ukarda tarım sal gelişm enin , sanayileşm enin ra­
kib i değil, k oşulu old u ğ u n u g örm üştük . B u ik i sek tör a ra ­
sın d a m addi b ir b a ğ v a rd ır v e b u n a g ö re b eraberce g elişir­
ler. Bu nedenle birisini öb ü rü n e tercih etm ek v e o n a ö n c e ­
lik verm ek söz konusu olam az. D em ek k i yuka rda ki soru
b u konuyla ilgili değildir.
O halde tartışılacak asıl soru n şudur: T ürkiye d evam lı
o la ra k b ir ta n m (y a d a turizm ) ülkesi ola ra k nu kalm alıdır,
yoksa sanayileşm eli m idir? S oru n u n b u b içim de orta y a k o ­
nulm asına itiraz eden ler b u k on u y u tartışm aktan d a v a z ­
g eçm elidirler. Çünkü sorun a n ca k b u b içim d e ortaya k o n u r­
sa tartışm anın b ir anlam ı v ardır. Y ok sa hem ta n m , hem
sa n a yi birarada geliştirilecekse b u n a zaten kim senin b ir d i­
yeceğ i yoktur.
T a n m a y a d a turizm e ö n ce lik verilm esini sa vunanla rın
dü şünce biçim leri şöyledir: KaiVmrnn/Han m aksat hailen is­
tediğ i m a lla n sağlam aktır; b u y ap ıldıktan sonra, b u m a lla ­
r ın içerd e üretilm iş olm a larıy la dışa rd an getirilm iş olm a ­
la n arasında b ir fa rk yoktur. D iğ er ta raftan sanayileşm ek,
tarım ı v e turizm i g eliştirm ekten ri&ha zordur. Ü stelik g e ­
lişm iş ülkeler, sanayileşm em ize türlü en g eller çıkarırlarken,
ta n m ın ve turizm in gelişm esine destek v e yardım cı d a o l­
m aktadırlar. O .h a ld e, örneğin, Hn-iim televizyon, bu zdolab ı,
otom obil verebilm ek için b u n la n n fa brik alarını Csadece
m ontaj tesisleri değil) kuracağım ıza, bunlara yatıra ca ğım ız
p a ra y ı tarım a v e turizm e yatırıp eld e edeceğim iz d ö v izle r­
le b u n la n dışardan getirm ek da h a g erçek çi ve a kıllıca b ir
davranış olacaktır.
Bu d ü şü n ce b içim in d e ik i tem el b a ta vardır. Biri, ta­
rım sal ü retim artırıldıkça, b u n a k oşu t ola ra k tarım sal ü rü n
dışsatım ının d a h iç a k sa m ad an sürekli ola ra k arta ca ğın ın
varsayılm asıdır. O ysa bu v arsa yım d oğ ru değildir. H içb ir
m al için dışsatım ın sürekli, v e h e m de b izim ü retim tem po­
m uza k oşu t ola ra k, a rta ca ğı söylen em ez. K aldı k i — v e b ö y ­
lece d iğ er h a ta y a g eçiy oru z— bu varsa yım d oğ ru o lsa bile,
ta n m ve tu rizm sek törleri ü lk ed ek i b ü tü n işgü cünü k u lla n ­
m aya yetm ez. T oprak la rım ız sınırlıdır; m o d e m a ra ç v e g e ­
reçlerle ça lışıld ığ ı takdird e bu n la rı n ü fu su m u zu n en çok
'■-flO'u ile işleyebiliriz. T u rizm sek törü n de de, ne k a d a r g e­
liştirilirse geliştirilsin, a n ca k belli m evsim lerde v e sınırlı
sayıda in san ça lışa b ilir. G eri kalan fa z la işgü cü n ü n ça lışa ­
b ileceğ i tek y e r sanayi sek törüdür. E ğ er aynı za m an d a sa­
nayileşm eye de gidilm ezse, işsizlikten k urtulm aya v e k a lk ın ­
m a y a olanak yoktur. Sa n ay iin ç o k d efa unutulan b ir özelli­
ği, istihdam yaratm a ola n a k ların ın sınırsız d en ilecek k a da r
geniş olm asıdır. Y eni g erek sin im ler ve bu n la rı k a rşılayacak
m a llar h ep sa na yi sek törü ile ilgilidir. A y n c a ülken in tek ­
nolojik dü zeyin in yükseltilm esi d e a n ca k sanayileşm e İle
olanaklıdır. Bu nedenle sanayileşm ekten vazg eçm ek y a da
onu ikinc i p la n a itm ek, azgelişm işlikten kurtulm aktan v az­
geçm ekle eşanlam lıdır.
D em ek o lu y or k i sa n a yie ön celik v erilm esi tartışm a g ö ­
türm ez. Bu b ö y le olm a k la bera ber, b elli b ir zam anda k oşu l­
la r öy le den k g e lir ki, b ir ta n m y a d a tu rizm projesin i b ir
sanayi projesin e tercih etm ek gerekebilir. A m a, b u ülkenin
a n a k a lk ın m a doğ ru ltu su n u n sanayileşm e old uğu g erçeğ in i
değiştirm ez.

Soru 96: Sanayileşmede niçin makine yapan makine sa­


nayiine öncelik verilmelidir?

E konom ik gelişm e ve sa n a yileşm en in am acı, ü lkede y a ­


şayan in san la rın refa h ın ı artırm ak, b u n u n için de onlara

18X
sürekli olarak daha fa zla kum aş, ayakkabı, b uzdolabı, tele­
v izy on alıcısı g ib i tüketim m a lla n sağlam aktır. Bu m alların
ülke içind e üretilm esinin iki y olu v ardır. K um aş üretim ini
ele alarak bu iki yolu görelim : B irinci y ol dışardan dok um a
m akineleri satın a lıp b u nlarla içerd e dok um a fab rik aları
k u rm ak ve bu fab rik alarda kum aş üretm ektir, îk in ci yol.
dışa rd an dok um a m akinesi yap an fa b rik an ın m akinelerini
satın alıp içerd e ön ce b öyle b ir fa b rik a kurm ak, sonra da
b u fab rik an ın yap acağ ı d ok u m a m a k ineleriyle dok um a fa b -
rik a la n ku ru p bunlarda kum aş üretm ektir.
A çık tır k i kum aşa kavuşm ak b ak ım ın d a n ik in ci y o l b i­
rin ci y old an daha uzundur. Fakat g en e a çık tır ki, ik in ci y o l­
d a n g id ild iği takdirde, b ir süre son ra (y a n i dok um a m a k i­
nesi yap an fa b rik a la r k uruld uktan sonra) g ecikm e fa z la ­
sıyla telâfi edilir v e ülkenin kum aş üretim i, b irinci y o la g ö ­
re. ço k daha fa zla olu r. Zaten, dikkat ed ilecek olursa, ik in ci
y o lu n b aşla ngıçta da h a fa z la ta sa rru f ve y a tın m yap m ak
d em ek old uğu da görülür. D em ek o lu y or k i ikinci yol, u zu n
dön em de, ülke için daha kârlıdır.
İkinci y olu n d iğ er b ir üstünlüğü, ülken in teknolojik d ü ­
zey in i yükselterek b u bakım dan d ışa k a rş r bağım sızlığını
sağlam asıdır. Ü retim a ra çlarını k end ileri üretem eyen, bun-
la n dışardan satın alm ak zoru nda olan ülkeler, ek on om ik
.bakım dan b ağım sız ola m a zla r v e dev a m lı ola ra k b u n la n
yap ab ilen ülkeler ta ra fın d an söm ürülürler. Bu söm ürü, ü re­
tim a ra çla n fiyatlarının yüksek tutulm ası yolu ile y ü rü tü ­
lür. Nasıl k i ülke içind e üretim ara çla rın ı ellerinde tutan­
lar diğerlerini kendilerine b ağım lı tuta biliyor v e söm üre-
biliyorlarsa, d ü n ya da d a ü retim ara çla rın ı üretebilenler ü re­
tem eyenleri a yn ı b içim de kendilerine b ağım lı tutar v e sö­
m ürürler.
Bu n oktada b ir yanlış dü şü n ceyi önlem ek iç in h em en
şunu belirtelim ki, b ir »İk a ek on om ik bağım sızlığın ı sa ğ la ­
m ak v e söm ürülm esini ön lem ek için, b ü tü n üretim a ra çla rı­
n ı (m akineleri ve d iğ e r teçhizatı) y u rt içinde yap m ak zo ­
run da değildir. B u n lan n b ir kısm ım yapm ası (v e hele dış­
sa tım y a p a ca k k a da r y a p m a sı) y eterlidir. Çünkü m akine
y a p a n m akine sanayii, tü ketim m a lla n yap an sanayilerden
fa rk lı olarak, ü rü n lerin i ç o k çeşitlendirebilirler. ö rn e ğ in ,
b ir d ok u m a fa b rik ası ku m a şta n başka h iç b ir şey üretem edi-
ğ i halde, dok um a m a kin esi y a p a n b ir fa b rik a, ııfa k tefek
değişikliklerle, başka b irçok m a kin e d a h a yapabilir. G er­
çekten, m akine y ap m an ın tem el işlem leri, m adeni eritm ek,
kalıplara dökm ek, kesm ek, delm ek, yiv açm ak, preslem ek
gibi işlerdir. B u n lan y a p a b ilen b ir tesis ço k çeşitli m akine­
ler yapabilir. B öyle b ir ü lk ey e h e rh a n g i b ir m ak in ey i çok
yüksek fiyatlarla satm ak ola n a ksızdır. Ç ünkü b öyle b ir d u ­
rum karşısında o ülke o m a k in ey i iç e rd e yapm aya başlaya­
bilir. Kaldı ki, eğer siz d e karşı ta ra fa b azı üretim a ra çla n
satıyorsanız, o fiy atların ı a rtm rs a siz d e artırırsınız. Böyle
eşit düzeydeki karşılıklı bağ ım lılığ a , b ağ ım lılık değil işbö­
lümü denir,
Demek oluyor ki. ön em li olan, h e r şeyi ülke içinde ya­
işbölümünün dışına çıkmak değil —İd zaten
p ıp u luslararası
bu olanaklı da değildir— fakat bu işbölümüne güçlü ve eşit
bir ortak olarak katılabilmektir.

S o ra 9 7: K a lk ın m a yı h ız la n d ırm a k İçin y a b a n cı özel ser*


m a y e y a t ın m la r ıo d a o v e d ış borçlanm alarda!)
y a ra rla n m a k doftra o lu r m u ?

Bir ülkenin kalkınma hızı, kendi ulusal kaynakla­


rından yapabileceği yatının miktan ile sınırlıdır. Yatıran­
ların kaynağı da bilindiği gibi tasarruflardır. Eğer ülke
k a lk ın m a h ır ı m bunun üzerine çıkarmak isterse mutlaka
yabancıların tasarruflarından yararlanmak zorundadır.
Bunun da iki yolu vardır. Birinci yol. yabancılardan borç
almak ve bunu içerde kendimizin yatırım İçin kullanması­
dır. İkinci yol. yabancıların gelip ülkede bizzat yatınm yap­
malarına müsaade etmektir, tik bakışta aralarında pek bir

183
fa rk yokm uş g ib i g örünm ekle b era b er bu iki y o l a ra sın d a
kesin b ir ayırım yapm ak gereklidir.
Dış kredi (b orçla n m a! yatırım olanaklarım ızı artırır.
Bu sayede kurulm uş olan tesis v e fab rik alar b izim ken d i
m alım ız olur. B una karşı y ü küm lülüğüm üz fa iz leri v e ana
p ara taksitlerini vadesinde ödem ektir. Bu ödem eler bitin ce
yab a n cıla rla olan ilişkilerim iz de biter. O ysa y a b a n cı özel
serm ayenin gelip ülkede k u rd u ğ u tesis ve fa b rik a la r b izim
değil, onların malıdır. B unlar için fa iz v e ana pa ra y ı ödem e
yüküm lülüğüm üz yoktu r am a k â r ödem e y ü küm lülüğüm üz
vardır. B undan ötürü y ab a n cıla rla ilişkim iz b ir y erd e bit­
m ez, sonsuza d ek d ev a m eder. B ireysel ilişkilere ben zetecek
olursak, y abancı özel serm aye b ir a da m ı işim ize orta k etm e­
ye. dış k redi ise on d an sadece b o rç a lm a ya b en zer B u ikisi
arasındaki fark ın önem i açıktır.
Dış kredilerin ülkeye yararlı olm a ları için fa iz in in ve
d iğ er ödem e koşullarının elverişli olm a sı gereklidir. E lve­
rişlilik ölçüsü, k redinin yıllık yü k ü n ü n (faiz v e a n a p a ra
taksitlerinin), b u k redi ile yap ılan y atırım ın sa ğ la y a ca ğ ı ta ­
sa rru f artışından a z olm asıdır. B öyle olm azsa, o krediden
ülkeye y arar g elm ez ve ülke b orçta n kurtulam az. Ö rneğin
tüketim e harcanan dış kredinin, k o ş u lla n ne k a d a r elverişli
olursa olsun, ülkeye b ir y a r a n olm az, tersine z a ra n olur.
Şunu unutm am ak g erek ir k i dış kredilerin öden ebilm e-
leri için sadece g erekli ta sa rru f artışının sağlanm ış olm a sı
yetm ez. Bu tasarrufun d öv iz b içim in d e olm ası d a gereklid ir.
A k si halde bu d a b ir ödem e g ü çlü ğ ü çıkarır. Fakat bu , k re­
dinin k oşu lla n y la değil, içerd ek i y a tın m politikası ile ilg i­
lidir. Bu nedenle dış krediler, esas olarak, dışsatım ı a rttn cı
konula ra yatırılm alıdır.
Dış kredilerin çok d efa b a z ı özel k oşullan d a v ardır.
Bunlar, kredinin krediyi veren ülke m allarının alınm asında
kullanılm ası, b u n la n n g en e o ü lk en in gem ileriyle y a d a tır-
la n y la taşınm ası, yap ılacak y atırım la rın g en e o ülken in m ü­
teahhitlerine ih ale edilm esi gib i a slında kredinin m aliyetin i

184
yükseltici koşullardır. Bundan ötürü, bir dış kredinin elve­
rişliliği sadece vade ve faizine göre değil, fakat bu özel ko­
şullar da göz önünde tutularak hesap edilmek gerekir.
Dış kredi doğrudan devletlerden sağlanabileceği gibi
uluslararası sermaye piyasasından da sağlanabilir. Her iki
halde de kredinin n-liTuthiİTnasi için IMF1nin onayı temel ko­
şuldur. IMF, bu yolla, kredi flllcwnin ekonomi politi­
kasını denetleme olanağına sahip olur. IMF, bu denetleme­
sini dünya kapitalist sistemin sözcüsü ve temsilcisi kimli­
ğiyle yapar.
Dış borçların ödenmesinde sıkıntıya düşülürse, bu, ül­
kenin bağımsızlığını zedeler. Bu duruma düşmemek için,
alınan dış kredilerin tüketimi artırmak için harcanmaması
ve sadece yatırımlara ve özellikle döviz Vay-anrınııyı artıra­
cak yatırımlara harcanmasına özen gösterilmesi gerekir.
Yabancı özel sermaye yatırımlarına gelince: Yabancı
özel sermaye bir ülkeye sadece kâr elde etmek, yani o ül­
keyi sömürmek için gelir. Bu sömürü sırasında ülkenin de
bundan bazı yararlar sağlaması doğaldır. Çünkü bir kimse­
yi sömürebilmek için onu mutlaka beslemek ve çalıştırmak
gerekir. Bir inekten süt alabilmek için onu mutlaka besle­
mek gerektiği gibi. 6u nedenle yabancıların gelip flliramiTi
kalkındırmalarım beklemek ya da bu konuda onlara önem­
li bir rol vermek akla sığacak bir düşünce değildir. Böyle
olmakla beraber, sorunu, güncel olduğu için ve taraftarları
da bulunduğundan, kısaca incelemek ve tartışmakta yarar
vardır.
Yabancı sermayenin yaptığı üretimden ülkenin sağla­
yabileceği yararlan şöylece sıralayabiliriz:
l. Üretimin yalnız kâra tekabül eden kısmı yabancıla­
rın eline geçer ve dışan aktarılır. Geri kalan kısım ülke
içinde kalır. Bunlar, işçi ücretleri hammadde, enerji ve ulaş­
tırma masraflan ve devletin aldığı vergilerdir. Demek ki
yabancı sermaye yatırımı olmasaydı ülkede Valfta bu gelir­
den yoksun olacaktık.

185
2. E ğer ü retilen m al b izim dışardan satm a ld ığ ım ız b ir
m a l id i ise. a rtık bu zoru nluluktan kurtulm uş, y a n i d öv iz
d e tasarruf etm iş oluruz. Hele ü retilen in allar d ışa rıya sa-
tilabiliyorlarsa, d öv iz kazancım ız artacak dem ektir. (Ü lke­
d e k a la n kısım d öv iz biçim in d e o la ca k dem ektir.)
3. Y a b a n cı serm aye ileri tek nolojiler k u lla n a ca ğı için,
işçilerim iz v e m ühendislerim iz bu n la rı öğ ren ecek v e ülken in
teknolojik dü zeyi yükselm iş olacaktır.
Şim di son u n cu da n b aşlayarak bunları a y n a y n değ er­
len d irelim :
Y a b a n cı serm aye b ir ülkeye, esas olarak, p etrol v e m a ­
den ler gib i .doğal zenginlik lerini söm ürm ek iç in g elir. Bun­
lar, T ürkiye'de h iç bilinm eyen yüksek tek nolojilerin u y g u ­
la n d ığ ı üretim a la n la rı değillerdir. Y abancı serm aye, yapım
sanayiine y a tın m y ap tığı hallerde de, da h a çok, k ü ç ü k ça p ­
lı v e m ontaj niteliğindeki ü retim alanlarını seçer. B uralar­
da d a yüksek teknoloji söz konusu olm az. K aldı ki, ön em li
ola n b ir fa b rik an ın nasıl ça lıştırıldığını v e o fa b rik a d a n a ­
sıl ça lışılacağını öğrenm ek değil, o fa brik anın ve m a kin ele­
rin in nasıl y ap ıldığını öğrenm ektir. Yoksa, b ilin d iğ i gibi,
m ilyon la rca işçi v e m ühendislerim iz yılla rd ır y u rt dışın da ­
k i en m o d e m fa b rik alard a çalışm akta v e b u n la n n n a sıl ç a ­
lıştıklarını öğrenm iş bulunm aktadırlar. D em ek o lu y o r ki,
bu tü r kullanım teknolojisinin öğren ilm esi b ak ım ın d a n ü l­
keye yab a ncı serm ayenin gelm esine ne gerek v ardır, n e de
b u en iyi yoldur.
Y a b an cı serm ayenin d öv iz k a z a n a y a d a d ö v iz tasar­
rufu sa ğlayacağı id diasın a gelince: Bir kere T ü rk iy e'd ek i
y ab a n cı serm aye ku ru lu şla n h iç dışsatım yapm am ışlardır.
Bu da doğaldır. Ç ünkü dışsatımı, y a b a n cı serm ayenin yurt
dışındaki asıl a n a firm a sı yap m ak ister. Y a b a n cı serm aye­
n in dışalım ı ikam e ederek d öv iz tasarrufu sa ğ la m ası da
ço k su g ötü rü r b ir iddiadır. Çünkü yab a ncı serm aye m on ­
taj v e ben zeri tipte sa na yiler ku rd u ğ u için ham m ad den in
b ü y ü k kısm ı dışa rd an getirilir. Y ani b u m a lla n n d ışa n d a n
•satm a lınm alarıyla içerd e üretilm eleri (m ontajlarının yap ıl­
maları) arasında pek az bir fark vardır. Hele bu mallar dış
.alınılan kısıtlanabilecek türden lüks mallar ise, bunlann
sözde içerde üretilmeleri döviz tasarrufu şöyle dursun dö­
viz kaybına bile neden olabilir. Örneğin, otomobil ya da
televizyon dışalımı istenildiği zaman istenildiği kadar kı­
sıtlanabilir. Ama içerde bunlann montaj fabrikalan bir ke­
re kurulunca, artık znontai parçalarının dışalımınuı kısıt­
lanması olmaz.
Yabancı sermayenin, aksi halde atıl kalacak olan yerli
işgücünü ve hammaddeleri değerlendirdiği ve böylece ek
bir üretim yaptığı ve bunun bir kısmının ülke içinde kaldı­
ğı bir gerçektir. Diğer bir deyişle, yabancı özel sermaye gel­
mezse, ülke onun yapabileceği üretimin içerde kalacak kıs­
mından yoksun olacaktır. Bu, ülke için açık bir kazanç ola­
rak görünmektedir. Şimdi bu konuyu yakından inceleye­
lim:
Gerçekten, kısa vadede, yani 5-10 yıllık bir süre içinde
düşünülürse, yabancı sermayenin böyle bir yaran olduğu
açıktır. Fakat ulusların ömrü sonsuzdur (ebedidir). Bundan
ötürü çrit«rlannm da uzun dönem içinde düşünülmesi gere­
kir. Böyle yaptığımız zaman, kalkınmak isteyen iddial: bir
ülkenin —ki Türkiye böyle bir ülkedir— yavaş yavaş da
olsa uzun dönemde bütün alanlarda yatınm ve üretin*, ya­
pacak bir duruma geleceğini kabul etmemiz gerekir. Böyle
olunca, bugün yurda gelmiş ve bundan sonra gelecek olan
yabancı sermaye, şimdiden bir kısım yatınm ve üretim ola­
naklarını Türk halkının elinden almış, bunüan peşinen ken­
di hesabına kapatmış olmaktadır. Bu kapatılan alanlardan
elde edilecek kârlar yurt dışına çıkarılacağından, bunlar kı­
sırlaştırılmış. yani yeni sermaye ve yatarım kaynağı ürete­
mez de olacaklardır. Bunun bir ülke için ne büyük bir ka­
yıp olduğu açıktır.
Bu n okta y ı şöy le b ir b en zetm e ile d a h a iy i a çık la y ab ili­
riz: V a rsay alım k i b ir a da m ın b ü y ü k b ir bahçesi v a rd ır ve
b u n u n a n ca k y a n s ın ı işleyeb ilm ektedir. D iğ er y a n sın ı ç o ­
cu k la rı b ü yü d ü ğ ü M itu m . diy elim 10 y ıl sonra, işleyebile-

187
çektir. Şim di b u b ah çıv a n ın bah çesin in işleyem ediği y a n ­
sım kom şu larına ebedi v a d e ile y a d a çok u zu n v a d e ile k i­
ra y a verdiğini ve k ira b edeli ola ra k d a m ahsulü n y a n sıra
aldığını varsayalım . A ç ık tır k i bah çıv a n ım ız ilk 10 yılda
kârlı, fa k a t lû ’u n cu y ıldan itibaren zararlıdır. B ah çen in y a ­
n s ı başkalarına kiralanm am ış olsayd ı, ço c u k la r b urasın ı
işleyip ürü nün tüm üne sahip olabileceklerdi. E ğ er b a h çıv a n
iyi ve ileriyi gören b ir aile reisi olsayd ı, ilk 10 y ılın k â rın a ta ­
m ah edip ailesinin geleceğin i sıkıntıya sokm az, y a n i bu
ebedi kira işine girm ezdi. Y a b a n cı serm aye y a tın m la n n a
m üsaade etm ek de b azı y a tın m alanların: eb ed iyen (y a da
çok uzun vadeli) k ira ya verm eye benzer.
Son olarak y ab a n cı serm ayenin siyasal-sosyal etk ileri­
n i de hesaba katm ak gerekir. B ilindiği gibi, b ir ülkede k im ­
le r üretim a ra çla rın a sahip seler o n la r ü lke y ön etim in de ağır
basarlar. Bu nedenle, ü lkede y a b a n cı serm aye y a tın m la n
arttıkça, y ab a n cıla rın ülke yönetim ine k a n şm a la n da a r­
tar. Y a b an cı serm aye, bunu, basını, siyasal partileri v e d i­
ğ e r kam uoyu m erkezlerini etkileyerek yürütür. Y a b a n cı ser­
m aye a n m a k ta dev a m ederse, b ir an gelir ki. a rtık ülke
bağım sızlığını yitirir a m a b u n u n fa rk ın a varm az.

Soru 98: İşsizliğin D edenleri n e le rd ir?

İşsizlik y alnız kapitalist toplum lar ve bu toplum larda.


d a yalnız ü cret k a rşılığı çalışm ak du rum unda o la n in san ­
la r yan i işçiler için söz konusudur. Ç ünkü işçi, ü retim a ra ç­
la n n d a n yoksun old u ğ u için, em eğin i bizzat ken d i k a ra r v e
çabasıyla değerlendirem ez; ça lışabilm esi için ü retim a raç-
la n n a sahip olan kapitalist işverenin on a iş verm esi gerek li­
dir. K apitalistlere iş v ere n de den m esinin nedeni zaten bu-
du r. İşveren iş verm ezse iş çi işsiz kalır. B undan ötü rü d ü r
k i kapitalizm den ön cek i toplu m la rd a v e kendi k end ilerinin
işvereni du ru m u n da olan kü çü k üreticiler arasında — b u ni-
taliklerini korudukları sürece— işsiz yoktur. Sosyalist top­
lamlarda da işsizlik söz konusu değildir. Çünkü bu toplum­
larda üretim araçlan kamusal mülkiyette olduğu için, her­
kese iş sağlanması yönetimin doğal ve temel bir görevidir.
İnsanlar, çeşitli nedenlerle çalışmıyor, işsiz duruyor
olabilirler. Bu nedenlerin bazılan işsizlik için geçerli bir ge­
rekçe sayılmazlar. Böyle olunca, işsizliği inceleyebilmek.
(teftlllklg sayısal boyutlarım tespit edebilmek için, onu kesin
bir biç»™**» tanımlamak zorunluluğu vardır. -Gerçekten, bir
kere, çalışamayacak kadar küçük ya da yaşlı kimseler ve
gene çalışamayacak kadar sakat ya da hasta kimseler için
işsizlik, elbette ki. söz konusu değildir. İkinci olarak, bir iş­
yerinde sürekli bir biçimde ücret karşılığı çalışmak isteme­
yenleri (bazı ev kadınlan ve bazı rant geliri sahipleri) ve
cari ücret düzeyini beğenmedikleri için iş bulamayanları
da işsiz saymamak gerekir. Son olarak, öğrenciler ve asker­
ler de işsizlik kapsamı dışındadırlar. Bu saydıklarımızı ülke­
deki toplun çalışmayanlardan çıkardığımız zaman geriye
gerçek işsizler kalır.
Bu açıklamalara göre işsizi şu biçimde tanımlayabili­
riz: Çalışabilecek durumda olup da cari ücret karşılığı ça­
lışmak istediği halde iş bulamayan kimseye işsiz denir. İş­
sizi olmayan, yani cari ücret karşılığı çalışmak isteyen her-
kesin iş bulabildiği bir ülke ta m istihdam da sayılır.
İşsizliğin nedenleri dört başlık altında toplanabilir. Bun
lan kısaca görelim:
l. R e k a b e t sonucu k ü ç ü k ü re tic ile rin v e işletm elerin
işlerin i terk etm elerL
Kapitalizmin gelişme süreci boyunca, kapitalist işletme­
ler. rekabet yolu ile, küçük esnaf ve zanaatkarlan işlerin­
den ederler ve onları işçiye dönüştürürler. Ancak, kapitalist
işletmelerin, küçük üreticilerin yerlerini alırken ek olarak
yarattıktan iş istemi, işsiz bıraktıklan insan sayısından (bu
insanların oluşturdukları iş sunumundan) daha az olur.
Böylece, kapitalistleşme süreci boyunca, işyerlerini kapat­
mak zorunda kalan küçük esnaf ve zanaatkarların bir kıs­
m ı kapitalist işletm elerde işçi ola ra k iş bulabilm ekte, fa k a t
diğerleri işsiz kalm aktadırlar.
Bu a yn ı olaya, b ü y ü k k apitalist işletm elerin k ü çü k k a ­
pitalist işletm eleri y utm aları h a linde de ra stlıy oru z. B ura­
d a da b üyük işletm eler, k a p a nm alarına ned en oldukları k ü ­
çü k işletm elerin a çık ta ka la n bü tü n işçilerini istih d am ed e­
m em ekte v e b öylece bu n la rın b ir kısm ı işsiz kalm aktadır.
2. T eknolojik g elişm e son u cu a yn ı ü retim in da ha az
işçiyle yap ılabilm esi.-
B ilindiği g ib i' kapitalist rekabet, kapitalistleri devam lı
ola ra k ü retim teknolojilerini g eliştirm eye zorlar..B u, som ut­
ta, işletm elerdeki sabit serm aye tesislerinin artm ası v e a y ­
n ı üretim in da h a a z işçi ta rafınd an yapılm ası dem ek tir.
D em ek o lu y or k i teknolojik gelişm e a yn; işyerin d e işsizliğe
n ed en olu r, işsizlik üretir. B irçok işçi gereksiz h ale g elir ve
işten çıkarılır. G erçi sabit serm ayeyi olu şturan m a kin e ve
teçh iza tın üretim indeki artış b u işsizlerin b ir k ısm ın ı em er
a m a gerisi g en e de işsiz kalır. T ekn olojik ilerlem enin k a p i­
talizm k oşullarınd ak i n et son u cu işsizliğin artm asıdır. Bu
t ü r işsizliğe te k n o lo jik işsizlik denir.
3. K adın v e çocu k la rın d a iş piyasasına çıkıp ış su n u ­
m u n u artırm aları:
İşletm elerin b ü yü y ü p işbölü m ü n ü n derinleşip g en işle­
m esinin v e ü retim teknolojisindeki ilerlem enin d iğ e r b ir so­
n u cu işlerin basitleşm esi olm uştur. Ö yle ki, esk iden a n ca k
usta b ir işçinin y ap ab ileceğ i b ir iş çeşitli b asit işlem lere a y ­
rılarak. b u g ü n artık herkesin y a p ab ileceğ i b ir iş h aline dö­
nüştürülm üş bulunm aktadır. A y n ı b içim de, b irçok z o r ve-
a ğ ır işler de, m a k in eler sayesinde, k o la y v e h a fif işler h a ­
lin e dönüştürülm üşlerdir.
Bu du rum da kapitalist işveren lerin yüksek ü cr e tli u sta
ve yetişkin işçileri atıp on ların y erin e k a n la rım v e çocu k -
la n n ı d a h a düşük ücretle çalıştırm ak isteyecekleri açıktır.
D iğ er taraftan, ka dın v e ço c u k işçilerin rekabeti karşısında,
işini kaybetm em ek iç in da h a dü şük ü cretle ça lışm a y a razı
o lm a k zoru n da kalan b a b a da, a ilen in g eçim ini sa ğ la ya b il­
m ek için , karesinin v e çocu k la rının d a ça lışm alarına b oyun

190
eğecektir. B öylece, ka dın v e ço c u k la r ın d a katılm alarıyla ül­
k ed ek i işgü cü sunum u artm ış ola ca ktır. Ü lkedeki toplam
istihd am (iş h acm i) a rtm ad ığ ı h a ld e iş g ü cü sunu m u nun
artm ış olm ası, b ir işsizler k itlesi orta y a çıkaracaktır.
4. İşçilerin daha u zu n v e da ha y o ğ u n çalışarak iş
(e m e k ) sun um unu artırm aları:
İşverenler a yn ı m ik tard a işi. (em eğ i) m üm kün olduğu
ka d a r a z sayıda işçiden çık a rm a y ı yeğlerler. Ö rneğin 2 işçi­
yi 8 'er sa a t çalıştırm aktansa, 1 işçiyi iki m isli ü cret vere­
re k 16 sa a t çalıştırm ayı y eğ lerler. Bunun nedeni, a z işçi ça­
lıştırdıkları zam an, m a kin e v e teçhizattan, yerden, sigorta
p rim lerin d en v e d iğ er sosya l öd em elerd en (ü cretli izin ve
ço c u k y ardım ları g ib i) ta sa rru f etm eleridir. D em ek olu yor
ki, işveren ler fa z la m esai a d ı a ltın d a d a h a ço k ü cret verm e
pa h a sın a a y n ı işçileri d a h a ıızu n çalıştırm ayı, ek işçiler a l­
m a y a göre, da h a k â rlı b u lu r la r v e b öyle yaparlar. D iğer ta ­
ra fta n işçiler de, fa b rik a k a p ıla rın d a bekleşen işsizlerin r e ­
k a b eti k arşısında işlerini k a y b etm em ek için, işverenlerin bu
isteklerine u y g u n ola ra k d a h a (fazla m esai) v e daha
y o ğ u n ça lışm a k zoru n lu lu ğ u n u du yarlar. Böylece a yn ı iş
d a h a az işçi ta rafınd an y ap ılm ış ola ca ğ ın d a n ülkede işsizlik
•yaratılmış olu r. D iğer b ir deyişle, işin i koruya b ilm ek iç in
d a h a uzu n v e d a h a y o ğ u n ça lışa n işçi, işsizlik yaratarak
(yeni işçiler alınm asını ön leyerek ) a slın da kendi durum unu
da da h a kötüleştirm ektedir.
G örü ldü ğ ü g ib i işsizlik, ka pitalizm in ken d i işleyiş süre­
ci için d e zoru nlu ola ra k ürettiğ i sonuç-üründür. İlk bak ış­
ta sa m la ca ğ m m tersine, işsizliğin d oğ a l n ü fu s artışı ile h iç ­
b ir d oğ ru d a n ilişkisi yok tu r. Y a n i kapitalizm olm asaydı n ü ­
fu s artışı işsizlik d iy e b ir o lg u y a n ed en olm azdı. Bu du rum ­
da, yan i kapitalizm ön cesi y a d a sosya list toplum larda. nü­
fu s artışı, en kötü olasılıkla, kişi b aşın a düşen g elir m ikta­
rın ı azaltır, am a işsizliğe n ed en olm az. K apitalist b ir top ­
lu m d a d a d oğ a l n ü fu s artışı işsizliği oransal olarak değil
fa k a t sayısal ola ra k artırır. Bu ned enden ötürü, işsizliğe,
g öreli artı-nüfus (g öreli n ü fu s fa zla sı) d a denir.

191
Som 99: İşsizlik çeşitleri Delerdir? Gizli işsizlikten kalkın­
mada nasıl yararlanılır?

İşsizliği g izli ve a ç ık olm a k üzere iki büyük g ru b a a y ı­


rabiliriz. B unları kısaca görelim .

A ç ık işsizlik:

A ç ık işsizlik y u k a rd a yapm ış old uğum uz ta n ım a u y ­


g u n işsizliktir. Y ani ca ri ü cret k a rşılığı çalışm aya ra zı v e
talip old uğu h ald e iş bu la m aya n kim seye açık işsiz denir.
İşsizlik sorunu den diği yam an a kla b u tü r iyfo.iiv gelir. A çık
işsizliği de ken d i için d e ü ç g ru b a ayırabiliriz: a. k o n jo n k ­
türe! işsizlik, b. tem el işsizlik ve c. arızi işsizlik.
a. K on jon ktü rel işsizlik: K apitalist b ir ekonom i sürekli
yükselen b ir çizgi üzerinde değil fa k a t faaliyet h a cm in in b ir
da ra lıp bit g enişlediği da lga lı b ir çizg i üzerinde y ü r ü r ve
g elişir. E konom ik fa a liyet h a cm in d ek i b u da lga la n m a la ra
k on jon k tü r h a rek etleri diy oru z. K on jon ktü r ha reketlerinin
ekonom iyi daralttığı d ön em lerd e esk iden iş sahibi ola n İşçi­
lerin b ir kısm ı işsiz kalırlar, İşte b u n edene da yan a n işsiz­
liğe k onjonktürel işsizlik diyoruz. Bu tü r işsizlik, bunalım
dön em i geçipte ek on om i tekrar genişlem e y olu n a g irin ce
azalm aya başlar. Bu tü r işsizliğin n ed en i istem yetersizliği
olduğundan, b u n a karşı h ü kü m etler y a p a y istem yaratarak
önlem alabilirler. Bunun uy g u la m ad ak i biçim i, h ü k ü m etle­
rin — kapitalist üretim sektörleri dışında— iş a la n ia n a ça ­
ra k işsizleri buralarda ça lıştırm alarıdır. Bu yap ay iş a la n ­
ları. esas olarak, a ğaçlan dırm a, b ataklık kurutm a, yollar,
p a rk la r yapm ak g ib i b ay ın d ırlık la ilg ili alanlardır. H ü k ü ­
m etçe yaratıla ca k b u işlerin asıl işlevlerinin istem eksik­
liğ in i tam am lam ak old u ğ u n u vu rg u la m a k bakım ından, çu ­
k u r kazdırıp son ra b u n la rın tek rar doldurtulm asının b u n la r
a rasında sayılm ası olanaklıdır.
b. T em el işsizlik: Bu tü r işsizlik, kapitalizm in y u k a rda
değin diğim iz nedenlerle yaratm ış old u ğ u işsizliktir. Bu ne-

102
-denle d eva m lı y a d a doğal âa d iy ebileceğim iz bu tü r işsizli­
ğ i. ka pitalist dü zen içinde, orta da n kald ırm ak olanaksızdır.
D oğa l işsizlik k apitalist g elişm en in b ir ürü n ü olduğundan,
eğ e r b ir ü lkede serm aye b irikim i, y a ra ttığı işsizlikten daha
hızlı a n ıy o rs a b u tü r işsizlik de a zalabilir. B öyle b ir du rum
a n ca k ço k istisnai k oşu llarda v e d iğ e r ülkeler aleyhine o la ­
ra k g erçek leşebilir. Ö rneğin , S a va ş sonrasınd an 1970 b aşla ­
rına k a d a r F ederal A lm a n y a 'd a b öyle b ir du rum a tanık
olunm uştur.
c. A r ızi işsizlik: H er ü lk ed e h erh a n g i b ir anda b ir m ik­
ta r a çık işyeri v e huralarda ça lışa b ilecek nitelikte b irçok iş­
siz insan v ardır. Bu d u ru m u n n ed en i iş arayanların a çık iş­
lerden a n ın d a h a b erd a r olm a m a la rıdır. A m a b ir süre a ra ­
dıktan son ra bu boş işleri b u la ca k lard ır. İşte işçilerin iş b u l­
m adan ön cek i d u rum la rına a n z i işsizlik denir. Bu tür işsiz­
lik. ülkenin iş ve işçi b u lm a da ki örg ü tlü lü k du rum una g öre
a z y a d a ço k olabilir. Ü lkem iz için b u işsizlik ora nının ^ İ
civ a n n d a old uğu d ü şünülebilir. A ç ık tır ki bu tü r işsi2İi&in
k on u m u z bak ım ınd an h içb ir ön em i yok tu r

G izli İşsizlik:

G izli işsizlik, in san la rın ta m a m iyle işsiz kalm alarını de­


ğ il, fa k a t az çalışm akta olm a ların ı ifa d e eder. Bu tür işsiz­
lerin geçim lerin i sa ğ la ya n d evam lı b ir işleri vardır. A n cak
bu işler o k a d a r k ü çü k tü rler k i on ların bütün g ü n ya da
bütün y ıl çalışm a la rın a ola n a k sağlayam azlar. Bu nedenle
g izli işsizlerin g eçim d ü zeyleri de ço k düşüktür.
G izli işsizliğin bu a z ça lışm a y anını belirtm ek üzere onu
ş ö y le tanım layabiliriz! Ü retim tek n olojisi sabit kalm ak k o­
şuluyla, herh an gi b ir ü retim sek töründe çalışm akta olan
in san ların b ir kısm ı b u radan a lındıkları zam an, ü retim jnik-
ta rm d a h içb ir azalm a olm a y a ca k sa o sektörde gizli işsizlik
v a r dem ektir. Bu tanım dan a n la şıla ca ğı üzere, gizli işsizlik
süre y a da y oğu n lu k bak ım ından az çalışm a halidir. Bunu
dü şük verim le çalışm a h a lin d en a yırm a k gerekir. G erçek­

193
ten, üretim teknolojisi g eri olan b ir sektörde işgü cü n ü n v e­
rim i de düşük olur. B öyle b ir sektöre ileri b ir ü retim tekno­
lojisi sokulursa a yn ı m ik tar ü retim i d a h a az em ekle (işçiy le)
eld e edebiliriz. Bu y olla o sektörden insan g ü cü ta sarru f
edilebilm esi, ora da gizli işsizlik old u ğ u anlam ına gelm ez.
Çünkü böyle b ir gizli işsizlik ka vra m ı bütün ü lk e le r v e b ü ­
tün sek törler için h er za m an g eçerlidir. B öyle b ir işsizlik
ka vra m ın ın ise h içb ir anlam ı v e yararlığı yoktur,

İşgücünün verim in i artırm ak y olu y la b ir sek tördek i iş­


çilerin b ir k ısm ın ı serbest bırakm ak, ancak d a h a ileri b ir
üretim teknolojisine g eçm ek v e b unun için de ön em li ö lç ü ­
lerd e y a tın m y ap m ak la olanaklıdır. B u ise b izim gizli iş ­
sizlik tanım ım ızdaki teknolojinin sabit olm ası K oşuluna u y­
g un değildir. O ysa g erçek anlam da gizli işsizlik (a z ça lış­
m a hali) b u lunan b ir sektörden ça lışa nla rın b ir k ısm ın ı ser­
best b ıraktırm ak için, büyük yatırım la r v e teknolojik ilerle­
m eler değil, sadece da h a iyi örgütlenm e ve b u n u n la ilgili
ek küçük m a sra flar yap m ak yeterlidir. Zaten gizli işsizliğin
tanım ında tek nolojinin sabit k a la ca ğ ı koşulu, b u a y ın m ı
yapabilm ek, bu özelliği belirtm ek için konulm uştur.
Gizli işsizlik herkese tam olarak çalışa b ileceğ i b ir iş
sağlanam am asından d o ğ a r v e esas ola ra k ta n m sek töründe
görünür. A n c a k d iğ er bazı sek törlerde de rastlanabilir. Ö r­
n eğ in ülkem izde, kü çü k ticaretle g eçin en p ek ço k in san (es­
n a f! vardır. B unlar dü kkânlarını sabahtan akşam a k a d a r
a çık tuttukları ha ld e p ek az alışveriş yapabilirler. Bu dü k­
kân la rın b ir kısm ı ka pa nsa ticaret hizm etleri aksam az. A çık
kalan dü kkâ n la r bira z d a h a fa zla çalışarak onların yerin i de
d oldururlar. D em ek o lu y or ki b u sektörde de gizli işsizlik
vardır.
G izli işsizlik, yuka rda ki tanım lam am ıza u y g u n b ir iş­
sizlik değildir. Bu h ale g elebilm esi için da h a b ir aşa m a da n
g eçm esi ve gizli işsizlerin b ir kısm ın ın geçim lerin i sağla­
y a n işlerini, y an i topraklarını, atölyelerini y a d a d ü k k â n ­
la rın ı kaybetm eleri y a d a b u n la n terketm e zoru n da kal-

194
m a la n gerekir. Bu g erçek leşin ce g izli işsizler açık işsizlere
dön ü şm ü ş olurlar.
A ç ık tır k i gizli işsizlik b ir ta sa rru f potansiyeli de ifa ­
d e e d e r v e b unda n serm aye b irik im in i artırm ak için y arar­
lanılabilir. Bunun için y a p ıla ca k iş. jiz l i işsizlik bulunan
sek törlerde ça lışa nla rd a n b ir k ısm ın ı buralardan alıp bu n ­
la rın yen i y a tın m projelerin d e ça lışm alarını sağlam aktır.
A n c a k b u iş görü n d ü ğü k a d a r k ola y değildir. Çünkü sorun
sa d c c c in sa n la n yeni y a tın m b ölg elerin e götürm ekle bit­
m ez. Bunların eskiden tü kettikleri m alları d a onlarla b ir­
likte g ötürm ek g ereklidir. Ç ü n k ü b öyle yapılm azda onlara
y en i tüketim olanakları sağlanırsa, gizli işsizliğin temsil et­
tiği ta sarru f pota n siy elin den yararla n ılm am ış oiur. Ne var
k i g erid e ka la n lar g id en lerle b irlik te tüketim m addelerinin
d e götü rü lm esin e razı olm a zlar. S öz k onusu sektörde zaten
g eçim dü zeyi ço k düşük o ld u ğ u n d a n , g id en len n paylarını
d a k a la n lar tüketm ek isterler. Bunu önlem ek için köylerden
kentlere ve yen i y a tın m b ölg elerin e ola n göçlerle birlikte
k öy lü ler üzerindeki v erg ileri de a rtırm ak gerekir. Oysa ta­
rım ın v e özellikle k ü çü k çiftçin in vergilen m esi çok g üç b ir
iştir.
B ütün bu ned enlerd en ötü rü , g izli işsizlikten da h a çok
k öy için d e ya da civ a n n d a y a p ıla ca k işlerde yararlanılabi­
lir. K öye okul, yol yapm ak, su, elek trik getirm ek gibi. T ü r­
k iy e 'd e b ir zam anlar y ü rü rlü ğ e kon m u ş olan fiilen çalışıla­
ra k öden en yol vergisi v e k ö y ok u lu yap m ak yüküm lülüğü
b u dü şüncenin u y gula m alarıd ır. Bu h e r iki uygulam a da çe­
şitli ned enlerle b a ş a n lı ola m a m ışlardır.
T a n m sektöründe ekim v e özellikle h asat zam an lan iş­
g ü cü gereksinim i çok yüksek tir. K öylerd eki b irçok kim se­
le r sadece bu dön em lerd e iş b u lu p çalışabildikleri için k öy ­
lerd e yaşam larını sürdü rebilirler. B u dönem lerdeki işgücü
gereksin im in i azaltan ora k v e h a rm a n m akineleri v e trak­
törler ta n m sektörüne g ird ik çe, b u ra da k i gizli işsizliği açık
işsizliğe dön üştürürler. Ü lk em izde bu olay, yani ta n m ın
m akineleşm esi 1950’den son ra b aşlam ış ve giderek h ızlan­

185
mıştır. Bu nedenle 1950'den itibaren köylerden kentlere d o ğ ­
ru , h ızlı b ir akın başlam ıştır.

T ab lo 11

TÜRKİYE'DE KENTLERDE Y A Ş A Y A N NÜFUS


(Y ü zde olarak)

Kent nilfusu 1950 1960 1970 1980


10.000 'den fazla 23.8 30,0 37,7 45,4
50.000 » » 15.8 20.7 26.4 31,9
100.000 * » 12,9 16.9 21.4 25,3
500.000 » > T/I s.ı 11,9 13.3

K aynak: Türkiye İstatistik Yülığı, 1983. T ablo 27.

T ab lo 12

G A Y R İ SAFİ YU RT İÇİ GELİRİN


SEKTÖRLERE DAĞILIMI
(Y ü zde olarak)

Tarım Sanayi Hizmetler


1950-2 48 14 38
1960-2 40 21 39
1970-2 29 20 51
1975-7 24 23 53
1980-2 24 22 54
1985 22 25 53

K aynak: T ürk iye M illi G eliri 1948-72. 1960-73 v e 1962-78.


Y ülık E k on om ik R a por 1985, M aliye v e G ü m rü k
Bakanlığı, s. 4.

196
Sora 100: R ic a r d o ’Dun karşılaştırmalı üstünlükler (mas­
raflar) kuramı nedir ve ba kuramın azgelişmiş­
lik soruna İle n e ilgisi vardır?

Bir ülke gereksinim d u yd u ğu b ü tü n m a lla n ken d i m il­


li sın ırla n içind e üretem ez. Bu. h em olanaksızdır, h em de
d oğ ru değild ir. O lanaksızdır: çü n k ü b azı m addeler doğal
olarak ülkede b ulunm a yab ilirler. Ö rn eğ in petrol h e r ülk e­
de çıkm az, ka hve h e r y erd e yetişm ez. Bunları başka ü lk e­
lerden satın alm ak, b u n u n iç in d e on lara bazı m allar sat­
m ak zoru nluluğu v ardır. D oğ ru da değild ir; çün kü h er ü l­
kenin h e r m alı üretm esindense, ü lk eien n aralarında iş b ö­
lü m ü y ap arak h er birin in b azı m a lla r üzerinde u zm a n la ş­
ması v e son ra b u n la n b irb irleriy le değiştirm eleri da h a kâ r­
lıdır.
Uzm anlaşm a sö z konusu olu n ca , karşım ıza, ülkelerin
h a n g i m alların ü retim inde uzm anlaşm aları gerektiği b iç i­
m inde b ir sorun çıkar. D oğa l ola ra k ilk akla g eiecek çözü m ,
h e r ülkenin d iğerlerind en d a h a u cu za ürettiği m a llarda u z­
m anlaşm asıdır. Ö rneğin. T ürkiye A m alını İra n d a n . İran
d a B m alını T ü rkiye'den d a h a ucuza, üretiyorlarsa, T ürkiye
A m aiının üretim inde İran d a B m a lm m üretim inde u zm a n ­
laşm alı v e sonra b u n la n birb irlerin d en satın alm alıdırlar.
Bu ticaretten iki ülkenin de y a r a rla n a ca k ia n ve h içb ir za ­
ra r görm eyecekleri apaçıktır. Bu d u ru m da iki ülkenin g e ­
lişm işlik dü zeyleri a ra sın d a fa z la b ir fa rk d a y ok dem ektir.
A m a b iliy oru z k i d ü n ya m ızd a g elişm iş ve azgelişm iş
ü lk eler vardır. G elişm iş ü lk eler bü tü n m alların üretim inde
azgelişm iş ülkelere üstündürler. Bu d u ru m d a ne ola ca k tır?
Bu ülkeler a rasında işbölü m ü v e ticaret y ap ılm ayacak m ı­
d ır ? İşte R icardo, bu d u ru m d a d a işbölüm ü ve ticaretin y a ­
pıla b ileceğ in i ve b unda n h e r iki ta ra fın d a y a ra r sa ğ la ya ­
bileceğ in i söylem iştir. Şim di b u n u ra ka m lı b ir örnek le a çık ­
la m a ya çalışalım .
V a rsayalım ki T ü rkiye A m a lm ın b ir birim ini 10, B m a ­
lın ın b ir b irim in i 15 saatte, İran ise b u n la n aynı sıra ile 15

197
ve 35 saatte üretiyor. Bu du ru m a g öre T ürkiye h e r iki m alı
d a İran'dan da h a u cu za üretiy or dem ektir. A n c a k dikkat
edilecek olursa, B m alındaki üstünlüğü A m a lında ki üstün­
lü ğünden da h a fa zlad ır. B m a lın d a k i üstünlüğü %233, A
m alındaki üstünlüğü % 150 oranındadır. İşte bu du ru m da
da T ü rkiye'nin g ö re li olarak da h a üstün oid uğu B m a lın ­
da. İran'ın da g öreli ola ra k daha, az g eri old u ğ u A m a lın ­
d a uzm anlaşm aları ve ticaret yap m aları h e r iki ülke için de
d a h a kâ rlı olu r. G erçeklen, eğ er h e r iki ülke h er iki m alı
d a üretiy or olsalardı, diyelim 50 saatlik b ir süre sonunda,
T ürkiye h er iki m aldan 2'şer, İran d a l 'e r tane üretm iş
olu rlardı. Oysa, uzm anlaştıkları takdirde, aynı sü re içind e.
Türkiye B m alından 3 1/3 tane. İran d a A m a lında n 31/3
tane üretirler. İran l B m a lı ka rşılığ ın d a seve seve 2 A m alı
verir. Böylece T ü rkiye'nin 2 tane A m alı v e 2 1/3 « in e B
m alı, İra n ’m d a 11/3 tane A m alı v e 1 tane d e B m a lı olm uş
olur. A çık tır k i, bu du rum da, h e r iki ülke de, öncek i du rum a
göre, d a h a k azançlıdırlar. T ü rk iy e'n in kazancı 1 /3 tane B
m alı, İran’m ka za n cı d a 1 /3 tane A m alıdır.
U zm anlaşm anın yarattığı ka za n cın iki ülke arasındaki
bölüşüm ü, örn eğim izd eki g ib i, h er za m an y a n y a rıy a ol­
m az. A m alı ile B m alı a rasınd aki değişim oranına göre,
k a z a n a n bölüşü m ü de değişir. Ö rneğim ize g öre İra n B m a­
lın a en çok 21/3 tane A m alı verir. T ürkiye de B m ahm en
a z 11/2 A m a lın a satar. Y a n i l B m a lı en ço k 21/3 v e e n az
1 1/2 A m a lı ile değiştirilebilir. E ğ er fiili değişim o ra m 21/3
olu rsa uzm anlaşm adan doğ a n b ü tü n ka za n cı Türkiye, y ok
e ğ e r 1 1/2 olu rsa İran alm ış olu r. D eğişim ora m b u iki sınır
arasınd a nered e oluşursa k a za n cın bölü şü m ü de o n a g öre
olur. (E ğer h er ik i m aldaki üstünlük oranı eşitse u zm a n la ş­
m a n ın h içb ir anlam ı olm a y a ca ğ ın a dikkat edilm elidir.)
Bir ülke bü tü n m a lla n d iğ e r ülkelerden daha u cu za el­
de ed iy or olsa b ile gene de ü lk eler a ra sm d a g öreli üstü n lü ­
ğ e g ö re işbölüm üne (uzm anlaşm aya) g id ilm esinin v e tic a ­
ret yapılm asının da h a k azançlı ola ca ğ ın ı belirten bu g ö r ü ­
şe, karşılaştırm alı ü stünlük ler (m a sra fla r) kuram ı denir.

198
İlk defa David Ricardo (1772-1823) tarafından dış ticaretle
ilgili olarak ileri sürülmüş olan bu kuram, işbölümü He
ilgih bütün konularda da geçerlidir. Örneğin bir avukat ya­
nındaki kâtipten HaJıa hızlı daktilo yazabilir. Ama böyle di­
ye daktilo işlerini de kendisinin yapması gerekmez. Bütün
vaktini daha üstün olduğu (daha çok kazanç sağlayan) avu­
katlığa vermeli ve daktilo işlerini kâtibine bırakmalıdır.
Avukatın kazana bu işbölümü sayesinde artmış olacağın­
dan bunun bir bölümünü k&tibine aktarabilir. Böylece bu
işbölümünden iki taraf da kârlı çıkmış olurlar.
Bu kuram ın g ereğ i, ü lk e le r a ra sı ticaretin serbest ol­
m asıdır. N e v ar k i dış ticaretin serbest olm ası, u ygu la m a ­
da. bütün ta ra fla r için k u ra m ın söy led iğ i g ib i yararlı olm a ­
m ıştır. G erek ü lkem izin g erek se d iğ e r azgelişm iş ülkelerin
g eçm iş den eyleri b u n u n b ö y ie old u ğ u n u gösterm ektedir.
Nitekim , söm ü rge y a d a y a n söm ü rge d u ru m u n d a old ukla ­
rı dön em lerde serbest ticarete zorla n m ış olan bu ülkeier, el­
lerine g eçen ilk fırsatta b u n d a n v a zg eçip k orum acılığı (h i­
m a yeciliği) benim sem işlerdir. B u gün ha tta gelişm iş ülkeler­
de bile korum acılık y a y g ın b ir uyg u la m ad ır. A E T 'nin v e
A B D ’nin dışsatım m a lla rım ız a u y g u la d ık la rı kota la r bunun
örnekleridir.
Uygulamadaki bu ters sonuçlara rağmen dünyada hâlâ
serbest ticaret yanlıları vardır. Son yıllarda bu görüş yeni­
den bir canlılık kazanmış ve üstelik ülkemizde 24 Ocak 1980
kararlarıyla fiilen uygulanmaya da başlanmıştır. Bu neden­
le serbest ticaret görüşünün kuramsal temelini oluşturan
karşılaştırmalı üstünlükler kuramının i»*» da olsa bir eleş­
tirisini yapmak yararlı olacaktır. Bu eleştiriyi üç ayn açı­
dan yapabiliriz.
i. İşbölümü (uzmanlaşma) ve ticaretin ek bir kaza
yarattığı doğrudur. Ricardo'nım söz konusu kuranı bunu
kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ispatlamıştır. Ancak bu
ek kazancın taraflar arasında eşit bir biçimde bölüşülece-
ğinln hiçbir güvencesi yoktur. Tersine, bu gibi durumlarda
kural, güçlü tarafın aslan payım almasıdır. Aslan payı da

190
çok defa ek kazancın tüm üdür. H atta uzm anlaşm a, g ü çsü z
tarafı a lternatif üretim ola n a kların d an yok su n b ıraktığı
için, paylaşım pazarlığında on u da h a da za yıf d u ru m a d ü ­
şürür. Böylece g ü çsü z ülke, işbölü m ü n den kazançlı çık m a k
şöyle dursun, za ra r bile edebilir. Bu za ra r dış ü c a r e t ha dle­
rinin. yani 1 b irim dışsatım karşılığ ın d a k a ç b irim d ışalım
y ap ılab ildiğini gösteren oranın, dü şm esi b içim inde g e rçe k ­
leşir. Nitekim uy g u la m ad a dış ticaret hadlerinin, za m an
zam an düzelse bile, esas olarak azgelişm iş ü lkelerin za ra ­
rına b ir değişm e gösterdiğin i g örüyoruz.
2. Söz konusu kuram , ü lkelerin ticarete a çılm a d a n ön
ce belli b ir üretim ve sınai y a p ıy a sa hip oldukları g erçeğ in i
dikkate alm am ıştır. Ö m e jı n ü lkem izd e b u n ca ça b alarla
birçok sınai işletm e kurulm uştur. B u n la n n b ü yü k kısm ı sa­
dece iç piyasa için üretim yap m ak tad ır. Şim di ü lk e d ışa n -
v a açılın ca (dış ticaret serbestleşince) bu işletm elerin b ü ­
yük b ir bölüm ü kapanacaktır. (K apanm azlarsa u zm a n la ş­
m a olm u y or v e kuram işlem iyor dem ek tir). B una karşılık
bazı işletm eler de d ışa dönük ola ra k gelişeceklerdir. Bu y a ­
pısal değişm enin, uyum içind e h içb ir aksam aya ned en o l­
m adan, kolay ve sancısız b ir b içim d e gerçekleşm esi, elb et­
te ki, düşünülem ez. K apanan işletm elerde çalışan işçilerin
g elişecek işletm elerde tekrar istihdam ı h em b ir za m an alır,
hem de tam olarak gerçek leşm eyebilir. K apatılan işletm eler­
deki sabit serm aye don anım ının önem li b ir b ölüm ü d e b ü ­
yük olasılıkla b ir daha kullanılam ayroaktır. S erbest tic a ­
retten yan a olm a da n önce, kuram ın ûıkkate a lm a dığı, bu
sıkıntı v e ça lk a n tıla n g öze alm ak gerekir.
K aldı ki, yapısal değişm e tam am landıktan ve serbest
ticarete u yum sağlandıktan sonra, ülkenin, ön cek in c göre,
da h a iyi b ir du rum da ola ca ğ ın ın d a h içb ir gü ven cesi y o k ­
tur. Bir kere, bu u zm anlaşm ada azgelişm iş b ir ülkeye, basit
teknolojilerle y ürütülebilen v e bu ned enle de a z k azançlı
olan üretim alanlarının dü şeceği açıktır. A y n ca . bu u zm a n ­
laşm a alanlarının, ülken in üretim kapasitesini tam ola ra k
kullanm asına olanak verm eye y eterli olu p olm am ası soru ­
nu verdir. Çünkü ticaret serbest olunca, ülkedeki tüm üre­
tim alanları rekabete açık demektir. Bu nedenle, ülkede uz­
manlaşma dışı bir alanda, yalnız iç piyasa için üretim yap­
mak istenirse, bunun da fiyat ve kalite bakımından dünya
standartlarına uygun olmas. gerekir. O ysa teknolojik ne­
denlerle bu yapılamayabilir. İşte bütün bu nedenlerle ser­
best ticaret, azgelişmiş bir ülkenin tüm üretim potansiyeli­
nin kullanılmasına olanak vermez.
3. Rtcardo'nun bu kuramının en önemli ve sakıncal
yanı, mallann üretiminde ülkelerin karşılıklı durumlarım
(üstünlük ya da geriliklerini) veri olarak alması, bunlann
hiç değişmeyeceğini varsaymasıdır. Kuramın gereği olan ser­
best ticaret, ülkelerin bu karşılıklı durumunu, en iyi olası­
lıkla. İki tarafın da yaranna olarak sürdürür, fakat değiş­
tirmez. Zaten kuram, bir ülkenin diğer ülkeye her konuda
üstün olduğu, yani birisinin gelişmiş, diğerinin azgelişmiş
olduğu varsayımına dayanmaktadır. Kalkınmak ve geliş­
miş ülkelere yetişmek iddiasında olan bir ülkenin —ki Tür­
kiye böyle bir ülkedir— bu kuramı benimsemesi ve, onun
çemberi içinde düşünmesi söz konusu olamaz. Bu kuram,
sadece gelişme süreci içinde hangi mallan dışsatım için seç­
memiz gerektiği konusunda bize yol gösterebilir.
Demek oluyor ki, Türkiye'nin serbe6t ticaret tuzağına
düşmemesi ve kalkınmasını en az geri olduğu alanlarda de­
ğil gerçekten ileri teknolojilerin uygulandığı alanlarda, ge­
rekirse bunlann dışsatımı için destekler vererek, sürdür­
mesi gerekir. Bunun yolu da korumacılık (himayecilik) tır.
Korumacılık, kalkınmanın temel bir öğesidir. Korumacılık
yapmadan azgelişmiş bir ülkenin kalkınması düşünülemez
Korumacılığın temel aracı gümrük vergileridir. Bu ver­
gi sayesinde yabancı mallann fiyatlarının yerli mallann fi-
yatlanndan daha»ucuz olması önlenir. Yerli sanayiin korun­
masına sadece gümrük vergileri yetmeyebilir. Bu durumda
dışalıma fiili sınırlamalar da getirilebilir. Bu sınırlamalara
hota ya da kontenjan diyoruz. Kota tek tek inallara miktar
ya da değer olarak uygulanabilir.

201
K oru m a cılığın g erekçesi, yerli sanayiin dış rek ab etten
.Korunarak gelişm esini ve b ir sü re son ra serbestçe rek ab et
edeb ilecek b ir du ruma, g elm esini sağlam aktır. Ç ünk ü u lu s­
lararası işbölü m ü ve ticaret esastır. Bir ülkenin ken d i k en ­
dine yetm eye kalkışm ası yanlıştır. Bütün sorun, b u iş b ö lü ­
m üne gelişm iş b ir ülke olarak k atılm ak v e ora d a iy i b ir y er
alm aktır. B öyle olu n ca , koru m an ın devam lı olm a y a c a ğ ı g ö z
önünde tutularak, k oru n acak sa nayilerin iyi seçilm eleri b ü ­
yük önem taşır. Seçilecek sanayilerin, b ir süre k oru m ad an
sonra, serbest rek abete d a yana b ilm eleri gerekir. Bu seçim i
yap m anın en iyi yolu, u luslararası planlam adır. A n c a k g e­
lişm iş ülkeler böyle b ir işbirliğ i v e planlam aya ya n a şm a ­
m ak tadırlar.
Son y ılla rd a gelişm iş ü lkelerin b azı sanayi d a lla n n ı a z­
gelişm iş ü lkelere bıra k m a k ta o lm a la n R ica rd o kuram ın ın
tek taraflı b ir u y gula m asıdır. G erçekten başta tekstil olm ak
üzere çim ento v e h er türlü m ontaj işlerinin a zgelişm iş ülke­
lere yavaş yava ş bırakılm akta old u ğ u n u görü y oru z. Bunlar,
ileri teknoloji g erektirm eyen em ek y oğu n işlerdir. G elişm iş
ülkeler, b u nlard an vazg eçerk en azgelişm işlere iş o la n a ğ ı y a ­
ratm ayı değil, fa k a t b u n la rd a n kurtularak da h a ileri tek­
n olojilerin u y g u la n d ığ ı a la n la rd a y oğu n la şm a yı a m a çla ­
m aktadırlar.

202
İÇ İN D E K İL E R

I. BÖLÜM

BAZI TEMEL KAVRAMLAR

Sayfa
Soru i: Tüketim nedir? ........................................................ 7
Soru 2: Mal ne demektir ve çeşitleri nelerdir? .............. 8
Soru 3: Hizmetler de mal sayılabilir m i? ...................... 9
Soru 4: Gereksinim ve fayda ne demektir? .................. il
Soru s: Azalan marjinal fayda ve azalan marjinal İka*
me oram ne dem ektir? ....................................... . 12
.Soru 8: Üretim ne demektir? .............................................. 14
Soru 7: Üretim öğeleri (güçleri) nelerdir? ...................... 15
Soru 8: Azalan verim yasası nedir? ................................. 17
•Soru 9: Makro yaklaşım, mikro yaklaşım ne demettir? 19
Soru 10: Uzun dönem, kısa dönem ne demektir? .......... 20
Soru 11: Kapitalizm ne dem ektir? ..................................... 21
•Soru 12: Sosyalizm nedir? ..................................................... 23

n . BÖLÜM
SERMAYE VE DEĞER

'•Soru 13: Sermaye ne demektir ve çeşitleri nelerdir? ... 26


•Soru 14: Sermayenin organik bileşimi ne demektir ve bu
bileşim niçin sürekli olarak artma eğilimin­
dedir? ........................................................................... 28
Soru 15: Değer nedir ve bir m alın değerini ne belirler? 30
Soru 16: Emek m iktan nasıl ölçülür ve toplumsal ola­
rak gerekli emek ne demektir? ......................... 34
Soru 17: Değer yasası ne demektir ve değerle fiyat ara­
sında nasıl bir ilişki vardır? .............................. 37

203
Sayfa.
Soru 18: Bir malın değerini oluşturan üç öğe nelerdir? 39
Soru 19: Bir malın üretim (sunum) fiyatı ne demektir? 40
Soru 20: Artı-değer ne demektir? ...................................... .... 41
Soru 21: Ekonomik sömürü ne demektir? .......................... .... 43
Soru 22: Sömürü oranı ne demektir ve bu oran hangi
yollarla artırılabilir? ................................................ .... 44

III. BÖLÜM
MİLLİ GELİR VE KALKINMA MEKANİZMASI

Soru 23: Gelir ne demektir ve milli gelir nasıl tanım­


lanır? ........................................................................... 46
Soru 2 4 : Milli gelir niçin net değil de brüt olarak hesap
edilir? .................................................................................. ■
Soru 25' Milli gelir nasıl hesaplanır? .............................. 50
Soru 26: Milli gelir düzeyi nasıl belirlenir? .................... • 54
Soru 27: Millî gelir nasıl artırılır ya da sermaye birikimi
nasıl sağlanır? .......................................................... 56
Soru 28: Tasarruf ya da yatırım nasıl artırılır? ........... 59
Soru 29: Tasarrufla yatırım arasında ne gibi ilişkiler
vardır? ........ •................................................................ 6)
Soru 30: Dış ticaretin yatırım ve tasarruf bakımından
önemi nedir? .............................................................. 64
Soru 31: Tasarrufun çeşitleri nelerdir? .............................. 64
Soru 32: Milli gelir karşılaştırmaları yaparken nelere
dikkat edilmelidir? .................................................. 66

IV. BÖLÜM
MİLLİ GELİRİN BÖLÜŞÜMÜ

Soru 33: Gelir bölüşümü ne demektir? ............................. ..... 73


Soru 34: Temel bölüşüm ne demektir? .............................. ..... 75
Soru 35: Ücret nedir ve nasıl belirlenir? ...................... ..... 77
Soru 36: Ücret sözcüğünden ne anlamamız gerekir? Ya
da ücretin üç ayn görünümü nelerdir? ................ 78
Soru 37: Ücretler arasında fark olmasının nedenleri
nelerdir? ........................................................................... 80
Soru 38. Artı-değer kimler arasında bölüşülür' ............ ..... 82

204
Sayfa
Soru 39: Faiz ne demektir ve nasıl belirlenir? ............... 83
Soru 40: Faizin düzenleyici işlevi nedir? ...................... 84
Soru 41: Rant (kira) ne demektir? .................................. 87
Sonı 42: Rant ile toprak fiyatı arasında nasıl bir ilişki
vardır? .......................................................................... 90

V. BÖLÜM

PİYASADA FİYATIN OLUŞUMU

Soru 43: İstem (talep) ne demektir? .............................. 93


Soru 44: Sunum (arz) ne demektir? .................................. 96
Soru 45.- Piyasada fiyat nasıl oluşur? .............................. 98
Soru 46: İstem değişmesi ne demektir? .......................... 100
Soru 47: Sunum değişmesi ne demektir? .......................... 102
boru 48: Tüketici nasıl davranır ve tüketici dengesi ne
demektir? ..................................................................... 104
Soru 49: Üretici nasıl davranır ve üretici dengesi ne
demektir? .................................................................... 106
Som 50: istem esnekliği ne demektir? .............................. 107
Soru 51: İstemin gelir esnekliği ne demektir? ............... 109
Soru 52: Çapraz esneklik ne demektir? .......................... 110
Soru 53: Fiyat değişmesine bağlı olarak istemin art­
ması ya da azalması, yani istem esnekliği han­
gi yollarla gerçekleşir? .......................................... 111
Soru 54: İstem esnekliği hangi öğelere bağlıdır? .......... 112
Soru 55: Fiyatın anlamı ve fonksiyonu nedir? .............. 113
Soru 56: Piyasa mekanizmasının işlemesinin temel ko­
şulu nedir? .................................................................. 144
Soru 57: Piyasa fiyatı ne ölçüde iyi bir kılavuzdur? ....... 116
Soru 58: Piyasa mekanizmasının düzenleyiciliğindeki
özellik nedir? .............................................................. 117

VI. BÖLÜM

PİTASA BİÇİMLERİ

Soru 59: Piyasa (pazar) ne demektir? .............................. 119


Soru 60: Ne gibi piyasa biçimleri vardır? ...................... 120
:Soru 61: Tam rekabet piyasası ne demektir? .............. 121

203
Sayfa
Soru 62: Tekel piyasası ne demektir? .............................. .. 122
Soru 63: Tüketici rantı ne demektir ve tekeller niçin f i­
yat farklılaştırması yapmak isterler? ............... .. 125
Soru 64: Oligopol piyasası ne demektir? .......................... .. 127
Som 65: Tekelci rekabet piyasası ne demektir? ................. 127
Soru 66: Mal farklılaştırılması ne demektir? ..................... 126
Soru 67: Reklamcılığın işlevi nedir? .................................. .. 129
Soru 69: Perakende ticaret hangi piyasa koşullarında
yapılır ve bu piyasada almıp satılan şey nedir? 131

V H . BÖLÜM

İŞLE TM E D ENGESİ

Soru 69: Sabit ve değişen masraflar ne demektir ve bu


ayınmın ne önemi vardır? .................................. 133
Soru 70: Ortalama ve marjinal masraflar ne demektir? 136
Soru 71: Bir işletmede kaç çeşit varidat kavramı söz
konusudur? ................................................................. 138
Soru 72: İşletme dengesi ne demektir ve tam rekabet pi­
yasasında işletme dengesi nasıl kuruiur? ........... 141
Soru 73: Tam Tekabet piyasasında uzun dönemde isletme
dengesi nasıl kurulur? .......................................... 144
Soru 74: Tekelci piyasada işletme dengesi nasıl kurulur? 146
Soru 75: Tekelci piyasada uzun dönem işletme dengesi
nasıl kurulur? .......................................................... 148

VHE. BÖLÜM

KAM U M ÂLİYESİ

Soru 76: Kamu mâliyesi nedir? .......................................... ...150


Soru 77: Bütçe açığı ne demektir? ...................................... ...151
Soru 78: Bütçe gelirleri nelerden oluşur? .......................... ...152
Soru 79: Dolaysız ve dolaylı vergi ayırımı nedir? ..............153
Soru 80: Verginin yansıması (inikası) ne demektir? ... 154
Soru 81: Vergileme yoluyla gelir dağılımındaki adalet­
sizlik düzeltilebilir mi? .......................- .......... .........155
Soru 82: Vergiler bir ekonomi politikası aracı olarak
kullanılabilir mi? ................................ - ................. ...157'

206
I X . B Ö LÜ M

AZGELİŞMİŞLİK

Sayfa
Soru 83: Azgelişmiş ya da aynı anlamda kullanılan, geri
kalmış, geri bırakılmış, kalkınmakta olan ülke­
ler ayırımı nedir? Bu ayırım niçin ve ne zaman
yapılmıştır? ..................................................... 159
Soru 84: Ülkeleri gelişmişlik düzeyleri bakımından sıra­
larken hangi ölçüler kullanılır? ..................... 16 1
Soru 85: Milli gelirin ve nüfusun başlıca faaliyet sek­
törlerine dağılımının anlam ve önemi nedir? ... 16 1
Soru 86: Kentleşme oranı ne bakımdan bir gelişmişlik
ölçüsüdür? ....................................................... 164
Soru 87: Türkiye azgelişmiş bir ülke midir? ............... 166
Soru 88: Azgelişmiş bir ülke olmanın ne gibi sakıncaları
vardır? ............................................................ Î67
Soru 89: Ülkeler arası gelişmişlik farkının temel nedeni
nedir? ........................................................................... 168
Soru 90: Teknoloji sözcüğünden ne anlamamız gerekir? 169
Soru 91: Teknolojik geriliği aşmanın ne gibi engel ve
güçlükleri vardır? ........................................... 170
Soru 92: Teknolojik geriliği aşmak için akla ne gibi öne­
riler .gelebilir? ................................................ 172
Soru 93: Kalkınma ne demektir ve başanlı bir kalkınma
stratejisinin temel öğeleri nelerdir? ............... 173
Soru .94: Dışa bakımlılık ne demektir? ......................... 176
Sora 95: Kalkınmada sanayie mi yoksa tanma mı ön­
celik verilmelidir? ........................................... 179
Soru 96: Sanayileşmede niçin makine yapan makine sa­
nayiine öncelik verilmelidir? ......................... 161
Soru 97: Kalkınmayı hızlandırmak için yabancı özel ser­
maye yatırımlarından ve dış borçlanmalardan
yararlanmak doğru olur e ç u ? ......................... 163
Soru 98: İşsizliğin nedenleri nelerdir? ......................... 186
Soru 99: İşsizlik çeşitleri nelerdir? Gizli işsizlikten kal­
kınmada nasıl yararlanılır? ............................ 162
Soru 160: Ricardo'nun karşılaştırmalı üstünlükler (mas­
raflar) kuramı nedir ve bu kuramın azgeliş­
mişlik sorunu İle ne ilgisi vardır? ............... 167

2 07
v S

Proi. Gadun Aren. 1 9 2 2 yılında Erzurunv


da H;^muşUır. 1 9 4 0 ’ta Eskişehir Lısesi'ni.
! W i e Siyasal Bilgiler Faîdlıesi'nl bitirmiş,
ayrit fakülteye, 1945'te. maliye-iktisat asis­
tanı olarak girmiştir. Aren, 1950'de doçent.
1957'de İktisadîPolitika K ürsüsüne profe­
sör yimcst’ir / 1 9 6 ° "l'-ınrtHa Türki­
ye fş<*i Partisi milletvekilliği yapan Prof. Sa-
dun Aren’in son görevi D lSK Araştırma
Enstitüsü müdürlüğüydü. / Prof. Sadun
Aren’in V e ra se t V ergileri (1952), İs tih ­
d am .’ ’arci ve ik t' ;a d ; P o litik a $ 9 6 0 ) .
İk tis a d a B a ş la n g ıç (1 9 6 5 ), E k o n o m i
D ersleri 1976), 1 0 0 S o ru d a Para ve P a­
ra P o litik acı (1984) fc,ii D ö n em d en Ya­
zılar 1 9 8 0 - 1 9 8 8 '1 9 8 9 ) adlı altı eseri da
hci vardır.

F*

K D V dahil

You might also like