Professional Documents
Culture Documents
100 Soruda Ekonomi El Kitab Turkiye Ekonomisinden Orneklerle Sadun
100 Soruda Ekonomi El Kitab Turkiye Ekonomisinden Orneklerle Sadun
90 .3 4.Y .0091.21
PROF. SADUN AREN
100 SORUDA
EKONOMİ EL KİTABI
(TÜRKİYE EKONOMİSİNDEN ÖRNEKLERLE)
geiçek! B winevi
Cağoloğlu Yokuşu. Saadet iş Hanı, Kot 4
İstanbul
ÖNSÖZ
S oru 1: T ü k e tim n e d ir ?
7
ce nitelik değiştirerek, fa b rik a d a üretilen d iğ er m a lla r a
geçirilm iştir. O y s a k ö m ü r ısınm ak için kullanıldığı y a n i
tüketildiği zam an fa y d a sı tam am iyle y ok edilm iş olu r.
9
ca k la n y erlere ta şınm a la rı (ulaşım h izm etleri), sa tılın ca -
ya k adar m u h a fa za edilm eleri v e son ra fiilen satılm aları
(depolam a v e tica ret h izm etleri) bu tür hizm etlerdir. Bu
tür hizm etler iç in h a rca n a n em eğin, m alın m addi üretim i
için fa brik ad a h a rca n a n em ekten h içb ir fark ı yoktur. E ğer
m addi m al üretim in in kendisine, m addenin fizik sel y a da
kim yasal n iteliğini değiştirerek, onun insan g ereksinim leri
ne uydurulm ası dersek; u laştırm a hizm etlerine, m a dden in
y e r bak ım ından v e ticaret h izm etlerine de zam an b a k ım ın
dan insan gereksin im lerin e uydurul m asıdır diyebiliriz.
D em ek o lu y o r ki, ü retim hizm etleri, değerlerin i ilişkili
oldukları m allara g eçirerek , onlarda m addeleşirler. Bu n e
den le bu h izm etleri m al saym akta h içb ir sakınca yoktur.
b. G ü çlü k tüketim h izm etleri için söz konusudur. Bu
hizm etler, sağlık, eğitim , kültür, eğlence, gü v en lik g ib i m a d
d i b ir üretim le ilişkili olm a y an em ek h a rcam alarıdır. Bu
tür hizm etler, m a d d i b ir üretim e ilişkin olm adıkları v e m a d-
deleşem edikleri için , ü retild ik leri a n da tüketilm iş de o lu r
lar. ö rn e ğ in , b ir d ok toru n b ir hastayı m uayene etm esi, d o k
to r tarafından b ir sa ğ lık hizm etinin üretilm esi v e ü retilen
bu sağlık hizm etin in a yn ı a n da hasta ta rafınd an tüketil
m esi a nlam ına gelir. D iğ er tüketim hizm etleri için de d u
rum aynıdır.
D em ek o lu y o r ki. tüketim hizm etleriyle üretim h izm et
leri arasınd a ön em li b ir fa rk vardır. Bu farktan ötürü, tüke
tim hizm etlerinin m a l sayılm ası konusu tartışm alıdır. M a rk
sist iktisatçılar, sa d ece m addi m al üretim ini ü retim sa y d ık
larından, tüketim hizm etlerini m al saym adıkları g ib i m illi
g elir hesa pla rına d a sokm azlar. B una karşılık b u rju v a ik ti
satçıları. h izm etler a rasında h içb ir fa rk gözetm ezler ve
m addi m allar' g ib i tüketim hizm etlerini d e m illi g e lir h e
saplarında gösterirler.
H izm et üretim i ile ilg ili olarak ön em li b ir n ok ta y ı da
belirtelim . B ütün d ayanıklı m allar k en d iliklerinden h izm et
üretirler. B undan ötürü, b u m alların k ira ya verilm eleri, y a
n i yalnız h izm etlerinin satılm ası olanaklıdır. Ö rn eğ in , ko-
10
n u t b ir m a ld ır v e b u n d a n eld e ed ilen fa y d a k on u t hizm eti
b içim in d ed ir. B u ned enle k o n u t h izm etind en, konutu satın
nim arian sa d ece k ira la y arak d a y ararlanabiliriz. O ysa, ek
m ek , çim en to g ib i öm ü rsü z m a lla r kiralanam az. a n ca k sa
tın alınabilirler.
S o ru 4 : G e re k sin im v e f a y d a n e d e m e k tir?
11
Y u k a n d a g ereksinim lerin m allarla karşılandığını ve
m alların b u n iteliğine fa y d a den diğini görm üştük. D em ek
olu y or ki, fa yda , g ereksin im in b aşk a b ir biçim idir. B öyle
olu nca, gereksinim için söyled iğim iz iki özellik fa y d a için
de g eçerlidir. B una g ö re m allar, fa yda la rın ın çeşid in e g öre
değil, bü yü k lü ğ ü n e g ö r e sıralanırlar. Çünkü b ir m a lın fa y
dasını. gid erdiğ i g ereksin im in çeşidi değil, şiddeti b elirler
O h ald e b ir m a lın elim izd ek i m ik tarı arttıkça fa y d a sı a za
la ca k dem ektir. Ç ünk ü bu , o m alın karşıladığı g ereksin im in
d a h a ç o k tatm in e d ileceğ i v e dolayısıyla şiddetinin a zala
ca ğ ı a nlam ına gelir.
G ereksinim lerin ik in ci özelliği, b elli sm rrlar içind e, b ir
b irlerinin y erine geçeb ilm eleriydi. Bu aynı şey, fa y d a la r ve
dolayısıyla b u n la rın taşıyıcısı olan m allar için d e g eçerlid ir.
Y a n i çeşitli m allar, b elli sın ırla r içinde, birb irin in y erin e
g eçebilirler. Buna m a lla n n ikam esi diyoruz. İkam e b a k ı
m ın d a n m a llar a ra sın d a u zaklık-yakm lık söz k on u su du r.
Ö rn eğ in ç a y ile k a h v e ço k y ak ın ikam e m a llan d ır. B una
karşılık, diy elim ıh la m u ru n b u n la rın y erine g e çm e y eten e
ğ i da h a azdır. İkam esi olm a y an m al hem en y o k gibid ir.
Hatta, b irb iriyle ilgisiz g ib i g örü n en m a llar b ile b irb irin in
y erin e g eçebilirler. Ö rn eğ in eve h alı y erine m üzik seti a lına
bilir.
12
d e ğ il, sa d ece so n b irim in e a it o la n fa y d a d ır. Buna, y a n i b ir
m atın « o n b irim in in fa yda sın a m arjinal fa yd a den ir. Ş im d i
b u terim i k u lla n a ra k y u k a rda a n la tm a y a ça lıştığım ız k o n u
y u for m ü le ed ebiliriz: B ir m a im elim izdefei m ik ta n a r ttık
ç a m arjin al fa yd a sı azaiır. B u n a azalan m a rjin a l fa y d a p r e n
sibi y a d a y asası den ir. Bu, in san ların da vra n ışla rı ü zerin
de y ap ılan gözlem lerd en çık a rıla n g en el b ir eğilim , b ir y a
sadır.
B ir m alın m a rjin a l fa y d a sı o m a lın herh an g i b ir b ir i
m inin fa y d a sın ı d a belirler. B unun n ed en i, b ir m a lm b ü tü n
b irim lerin in a y n ı n itelik te o lm a la n v e b irb irin in y erin e ge
çeb ilm elerid ir. Bu ned en le biz. elim izd eki m atın h erh a n g i
b ir b irim in i s o r u n c u (m a rjin a l) b irim sayabiliriz, ö r n e ğ in ,
elim izd ek i 10 y u m u rta da n ha n gisi k ırılırsa k in is in b iz s o
n u n cu su k ın lm ış g ib i düşünürüz. B öyle olu n ca , a çık tır ki.
elim izd eki b ir m a lın herh an g i b ir birim in in fa y d a sı d a im a
o m alın m a rjin a l (s o n birim in in ) fa y d a sın a eşit olu r.
M a rjin a l fa y d a n ın azalm ası prensibi, m a rjin a l ik am e
ola n a ğ ın ın da azalm ası so n u cu n u d oğ u ru r. B unu b ir örn ek
y ard ım ıy la görelim : V a rsayalım ki, A h m e t’i n elin d e 10 elm a,
ve 10 portakal, M eh m et'in elinde d e ç o k sayıda porta k a l v a r
dır. Bu d u ru m d a M ehm et portak al v ererek A h m et'ten b ir
m iktar elm a aim ak isteyecektir. A çık tır ki, A h m et e ğ e r bi
rin ci elm a ka rşılığ ın d a 3 portak al istem işse, ik in ci elm a için
da h a ço k diy elim 5, ü çü n cü iç in diyelim 10, d ö r d ü n c ü için
diyelim 50 v e b öyle portak al isteyecektir. A h m et’in b u b i
çim de da v ra n ışın ın n ed en i azalan m a rjin a l fa y d a p ren sib i
dir. M ü b a d ele süresi b oyu n ca A h m et'in elindeki elm a lar
azaldığı için b u n la n n m arjinal fa y d a la n artm akta, b u n a
karşılık elindek i portak alla r a rttığında n b u n la n n m a rjin a l
fa y d a la n d a azalm aktadır. Bu iki m arjinal fa y d a n ın b ir
birine eşit oldukları n oktada A h m et a rtık değiş-tokusu d u r
du rur. Eu nokta da n son ra M eh m et n e k a d a r ç o k porta k a l
verirse v ersin A h m et'i b ir tek elm a v erm ey e ra zı edem ez.
B u örn ek te A h m e t'i elm a y ı p ortak alla ik am e e d iy o r
diye dü şünebiliriz. G örd ü ğü m ü z g ib i, v a zg eçilen h e r a lm a
13
için onun y erin e ik am e edilen portak al m iktarı sürekli art
m akta ve b ir n ok ta d a n sonra sonsuza varm ak tadır. D iğ e r
b ir deyişle bu. ik am e ola nağının sürekli azaldığın ı v e b ir
nokta da n son ra orta da n kalk tığını ifad e eder- İşte b u n a aza
lan m arjinal ik a m e ora n ı pren sib i y a da yasası d en ir
S o r a 6: ü r e tim n e d em e k tir?
14
bu tü r fa a liy etler a n ca k ü retim den eld e edilecek a rtı-değer
sayesinde v e ölçüsünd e y ap ılabilirler. A y n ca , toplu m a ege
m en ola ca k , hukuk, ahlâk, siyaset v e sa n a t g ib i ü st yap ı
k u r u m la n d a g en e ü retim faa liyetleri v e b u faaliyetlerin yü
rütülm e b içim leri ta ra fın d an belirlenirler.
İS
-tur. D okum a üretim indeki em ek nesnesi ise b ir y a n -m a -
m ul olan ipliktir.
b. E m ek araçları, em ek nesnelerinin işlenm esind e
em ek g ü cü n e y a rd ım cı olan bütün m addi m allardır. A letler,
m akineler, b inalar, y ollar, lim a n la r ve böyle em ek a r a ç la
rını oluştururlar. B unların içind e de üretim de doğ ru d a n
-doğruya ku lla n ıla n em e k aletlerini diğerlerinden a yırm a k
uygun olu r. K azm a, kürek, m akine, kam yon g ib i el y a d a
a yaklarım ızın b ir çeşit uzantısı niteliğinde ola n v e ü retim
de doğ ru d a n d oğ ru y a k ullanılan araçlar, em ek aletlerini
•oluştururlar. D iğ er em ek araçları, yani yollar, b inalar, li
m a n la r ve b öyle em ek gü cü n e a n ca k dolaylı b ir b içim d e
y a r d ım a olurlar.
D ik kat edilecek olu rsa, ü retim araçlarının «d o ğ a » dı-
.şrnda olanları ev velce üretilm iş olan üretim m a llarınd an
oluşurlar, tşte bu ned en le b azı iktisatçılar doğ a yı d iğ e r ü re
tim ara çla rında n a yrı b ir ü retim öğesi olarak sayarlar. B un
la ra g öre ü retim öğeleri,
1. D oğa,
2. E m ek g ü cü ,
3. Serm aye
olm ak üzere ü ç tanedir. Bu sınıflam ada doğa, toprağın, m a
denin, ağacın, h a yv a n ın y alın (ham ) olarak k en d isi y a da
ham m addelerdek i y alın m adde cevheridir.
Bazı iktisatçılar, y u k a rda saydığım ız üretim öğelerin e
g irişim cilik (m üteşebbislik) adı altında yeni b ir ö ğ e da h a
eklerler. Bu öğe ile kastedilen şey, d iğ er üretim öğelerin in
b ir ara ya g etirilerek üretim e koşulm aları b ecerisidir. K uş
k usuz b öyle b ir örgütlem e v e yönetm e becerisi o lm a d a n b ir
ü retim ünitesi kurulm ası v e işletilm esi olanaksızdır. Bu n e
denle g irişim ciliğin, kapitalizm de old uğu kadar sosya lizm
de de ç o k ön em li b ir işlevi vardır. Bu böyle olm a k la b era
ber, girişim cilik em ek gü cü n ü n b ir n iteliği ola ra k dü şü n ü l
dü ğü n d en . b u n u n bağ ım sız b ir üretim öğesi c r-rak a y n c a
sa yılm asın a g erek yoktur.
16
İn sanların g elirleri d e sa h ip o ld u k la n üretim öğ eleri
n e b a ğ lıd ır v e o n a g ö re isim alırla r. T op ra k sah ip lerin in
(d oğa n ın ) g elirin e ra n t (k ira ), ça lışa n la rın (em ek g ü cü n ü n )
gelirin e ücret, serm aye sah ip lerin in (ü retim a ra çla rın ın )
gelirin e d e fa iz v e k â r den ir. G irişim ciliği a y n b ir ü retim
öğesi sa y a n la r k â n g irişim cin in g eliri o la ra k görü rler. Bu
takdirde serm ay e sa h ip lerin in g e liri sa d ece fa izd en ib a ret
olu r. G ö rü lü y o r k i, k â rın fa iz d en a yrılm ası, g irişim cin in
serm ayedard an a yrılm asın a b ağ lıd ır. H e r n e k a d a r girişim
c i olm a y an serm ay ed a r varsa d a , g e lir o la ra k k i r a la n a m a
s erm ay ed a r olm a y a n g irişim ci yoktur.
S oru 8: A za lan v e r im y a sa sı n e d ir ?
17
ölçü m ü v e serm aye d on an ım ı b elli b ir çiftliğin 10 iş çi ile iş
letilm esi en u y g u n b ir du ru m d u r ve bu du rum da y ılda
10.000 kilo b u ğd ay üretilebilm ektedir. Bir yıl üretim im izi
artırm ak istediğim izi dü şünelim . K ısa dön em de serm aye d o
nanım ım artırm ak, hele çiftliğ i genişletm ek söz k on u su ola
m a yacağına göre, y ap acağ ım ız tek şey çalışan işçi sayısını
artırm ak olacaktır. İşçi sayısını l l ’e' çıka rd ığım ız za m an
toplam üretim 10.900 k iloy a çıkacak, yan i ek ola ra k alm a n
işçinin üretim e katkısı 900 k ilo olacaktır. İşçi sa yısını 12'ye
çıka rd ığım ız zam an top la m ü retim 11.700 kilo olacak, yan i
12'n ci işçinin katkısı 800 kiloy a düşecektir. B u n a b öylece
devam edecek olursak, h e r ek işçin in katkısının sürekli o la
rak azaldığını ve sıfıra k a d a r hatta sıfırın altına b ile dü ş
tüğünü g örürüz.
Bu örnekte işgü cü d iğ e r üretim öğ elerinin y erin e ik a
m e edilm ektedir. G ene örn ek te g örd ü ğü m ü z gib i b u ikam e
gittikçe zorlaşm akta, yan i ik am e eden öğenin h e r ek b iri
m inin v erim i — k i o öğ en in m arjinal v erim i d em ek tir— sü
rekli azalm aktadır. Bu ned en le azalan verim yasasına, aza
lan m arjinal verim yasası dem ek da h a doğru du r. Bu aynı
yasa, azalan m arjinal iha m e ora m yasası olarak d a ifade
edilebilir. D aha önce. S oru 5'te, m alların fa y d a la n ile ilg ili
olarak d a aynı nitelikte b ir yasa old u ğ u n u görm üştük.
T oprak öğesin in a rtırılm ası ço k g ü ç old u ğ u için , ilk ö n
ce ve en açık b ir b içim d e ta n m sa l üretim de gözlen m iş ola n
bu azalan m arjinal v erim yasası d iğ er bütün ü retim a la n
ları için de geçerlid ir. Çünkü, örneğin, b ir sınai işletm enin
üretim ini a rtırm ak istediğim iz zam an, m akine v e tesisleri
hem en artıram a y acağ ım ız için , çok defa, sadece işçi sayısı
n ı a rtırm ak zoru n da k a lm z. Artırılan öğenin v erim inin
azalm ası üretim m a liyetinin artm ası dem ek old u ğu n da n ,
azaian verim yasasına artan m a liyet y o da m asra f yasası
da denebilir.
En u y g u n öğe bileşim inden itibaren üretim i a rtırd ığı
m ız zam an verim in dü şm esin in ya d a a yn ı şey d em ek ola n
m aliyetlerin yükselm esinin, y u kardakinden fa rk lı b aşk a b ir
18
ned eni H ah» v ardır. Ş öy le k i. b ir ülkede ü retim , kuşkusuz,
en ce en v e rim li toprak ların, en Terim li orm a n la rın v e m a
d en lerin işletilm esi v e e n b ecerik li işçilerin ça lıştırılm aları
ile yapılır, Belli b ir ü retim d ü zey in d en son ra b u e n verinüi
ka yn ak la r tü ken m ey e başlarlar. Ü retim i a rtırm aya devam
edersek, a rtık da h a verim siz toprak la n , orm a n la n v e m a
den leri işletm ek v e d a h a beceriksiz (acem i) işçileri çalıştır
m ak zoru n da kalırız. D üşük nitelikteki öğ elerin verim lerinin
de düşük ola ca ğ ı açıktır. D em ek o lu y or ki, b ir ülkede ü re
tim in sürekli artırılm ası, e n u y g u n ö ğ e b ileşim i k orunab il-
se bile, ü retim öğ elerin in k alitelerinin dü şm esin den ötürü,
m arjinal v erim in azalm ası v e dola yısıyla m aliyetlerin art
m ası (p ah a lılık) ile b ir a ra d a yürür.
A za la n v erim yasası ü retim tek nolojisinin değ işm edi
ğ i v arsa yım ın a dayanırı b u tekn olojide b ir değişik lik olm a
d ığı sü rece h ü k m ü n ü y ürütür. T ek n oloji değ işin ce bu y ü
rürlük d u ru r v e ü retim öğ elerin in v erim leri yen i teknoloji
n in g erek tird iğ i sıçram a yı yap tıkta n sonra, bu yeni du ru m
da n itibaren tek rar yü rü rlü ğe girer.
la
lar, yan i k on u n u n ele a lın dığı d ü zeyler kesin ola ra k b irb i
rin d en a yrılm alıd ır. B öyle yapılm azsa ço k cid d i h a talara
düşülebilir. Ç ünkü, b irçok hallerde, m akro (top lum sal) m ik
ta r y a d a davranışları, m ik ro (bireysel) m iktar y a da d a v
ranışların b asit b ir toplam ın da n ibaret olm azlar. Ö rneğin ,
işçi ü cretleri tek b ir işletm e bakım ından sadece b ir m a s
r a f öğesi o ld u ğ u ha ld e, ülke ekonom isi bak ım ından toplam
istem in ön em li b ir b ölü m ü n ü oluşturur. Y a da. tek b ir birey
b ak ım ın d a n g e lirin i h a rca m a yıp elinde p a ra ola ra k tutm ak
b ir zenginleşm e y o lu old u ğ u halde, herkes a y n ı b içim d e
d avranırsa, üretim in b ir b ölüm ü satılam ayacağı için , ülke
fa k ir düşer. B u n d an ötü rü d ü r ki. toplum sal e k on om i d ü ze
y in d e çözü m lem eler (ta h liller) yaparken R obenson ö r n e
ğ in d en (tek insanın d a vranışlarından) yararla n m ak ta çok
dikkatli olm a k gerekir.
S o ra 11: K a p it a l im n e d e m e k tir ?
21
n oluştururlar. K apitalist b ir ekonom i, fiy a t m ekanizm ası
ve b u n a b a ğ lı ola ra k kapitalistlerin k â r elde etm e ça b a la
rı sayesinde işler. K apitalist ekon om in in m otor g ü cü k a p i
talistlerin k â r hırslan d ır.
A çık tır k i kapitalizm de, ülkenin gelişm esi v e k a lk ın m a
sı. yatm rrüan y a p a n ve fa b rik a la n işleten kapitalist sın ı
fın him m etine v e soru m lu lu ğu n a terkedilm iştir. Bu sınıf
ne k adar g üçlü, b ecerik li v e atılgansa ülke de o k a d a r h ızlı
gelişir. V e g e c e a çık tır ki. kapitalist sistem içind e k a lk ın a
bilm ek için h ü kü m etlerin yap ab ileceğ i tem el hizm et, b ir k a
pitalist sın ıf yetiştirm ek v e b u n la n n g üçlenm eleri için eld en
gelen k olaylığı gösterm ek v e y a rd ım la n yapm aktır. Ç ünkü,
ana yesin ki ço c u ğ a d a süt olsun örneği, kapitalist sım f
güçlen dikçe y en i iş sa h a la n a ça ca k v e dolayısıyla bun da n
em ekçi sın ıf v e ta ba k a la r d a yararlanacaktır. K apitalist sis
tem in tem el m antığı budur.
K apitalizm , B atı'da. 17. y ü zyılın sonlarına d oğ ru eg e
m en ekon om i d ü zeni olm a y a başlam ış ve bugün kü d u ru m u
na o zam andan beri d ev a m eden b ir ev rim sonun da v arm ış
tır. İlk sıralarda kapitalizm , işletm e birim lerinin k ü ç ü k lü
ğünden ötürü, a zçok rek ab etçi b ir nitelikte iken, sonraları
serm ayenin sürekli da h a a z sa y ıd a ellerde toplan m ası son u
cu tekelci b ir nitelik kazanm tştır. K apitalizm in tekelci aşa
m a ya g irm esi ile b irlik te — k i bu 19. yüzyılın s o n la n n a doğ-
rû olm uştur— em perya lizm de başlam ıştır. O za m an a ka-
darki söm ü rgeciliğ in egem en niteliği, söm ürge h a lk la n n ın
ticaret yolu ile söm ürülm esiydi. E m peryalist a şa m a d a 6ö-
m ürünün egem en niteliği, b aşk a ülkelerin ticaret y olu y la
söm ürülm elerine ek ola ra k serm aye y a tın m la n y olu ile de
söm ürülm eleridir. S on zam anlarda serm aye y a tın m la n , y a l
nız söm ürgelere v e azgelişm iş ülkelere (y a n söm ü rgelere)
değil, fa k a t g öreli ola ra k za yıf ola n gelişm iş ülk elere d e y ö
nelm iş b ulunm aktadır. Nitekim , en b ü yü k ve g ü çlü k a p i
talist ülke o la n A BD ’nin Batı A v n ıp a ü lkelerindeki yatı-
rım la n . son y ıllard a b üyük önem kazanm ış v e b u du rum
bu ülkelerde endişe ve tedirginlik yaratm aya b aşlam ıştır
22
K a p ita lizm in tek elci a şa m a sın da b ü y ü k şirketler orta
y a ç ık a r v e b u n la r g e re k iç p a z a n g erek se dış pazarlan te
k elle r in e a lıp a ra la rın d a b ölü şü rler. Ç ok d efa b u büyük te
k e lle r k e n d i a ra la rın d a b irleşip u luslararası tekeller oluş
t u ru r la r v e ken d i a la n la n n d a bütün dü n ya y a (kapitalist
tiü n y a y a ) eg em en olm a y a ça lışırlar. B unlara çok uhıslu,
ş ir k e tle r d en ir. Ç ok u lu slu şirk etlerin m utlaka sahipleri iti
b a r iy le ç o k uluslu olm a ları gerekm ez. Tek b ir ülkeye ait
o lu p d a çe ş itli ü lk elerd e işler v e y a tırım la r yap an şirketle
re d e b u ad verilir.
T e k e lc i k a pitalizm , g e lişm e sü reci içind e, gittikçe daha
b ü y ü k ö lç ü d e d e v le t g ü cü n d e n y a rarla n m ak v e giderek
on u n la b ü tü n leşm ek g ereğ in i du ym uştu r. Tekelci kapita
liz m in b ö y le d ev letle b ütünleşm esine, tekellerin devlet g ü
cü n ü v e dev letin tek ellerin g ü cü n ü kullanm asına, tekelci
d e v le t k a pitalizm i d iy oru z. K ap ita lizm in b u aşam aya g eçi
şi, özellik le İk in ci D ü n y a Savaşı n d a n son ra h ız kazanm ış
tır.
K ap ita lizm sadece b ir ek on om ik sistem değildir. O nun
k e n d in e Özgü b ir y a ş s ın b içim i v e b u n u n dayandığı bir
d ü n y a g örü şü (felsefesi v e d eğ erler sistem i) de vardır. K a
p it a liz m i b u n la rd a n b a ğ ım sız b ir b içim d e sadece ekonom ik
b ir sistem o la ra k d ü şü n m e k y a ln ızc a b ir eksiklik değil fa
k a t y a n ıltıcı d a o lu r. A n c a k b u ra d a ka pitalizm i bu bütün
lü ğ ü iç in d e ele a la m a y a ca ğ ım için , sa d ece okuyucularım )
bu k o n u d a u y a r m a k la y etin eceğim .
S o r u 1 2: S o sy a liz m n e d ir ? '
23
g elir çeşitleri, y a n i rant, fa iz v e k â r sosyalizm de yoktur. Ç a
lışanların a ldıkları g e lir de, ka pitalizm deki anlam ınd a o la
rak, ü cret değildir. Ç ü n k ü a slında sosyalist bir toplu m da
kapitalist olm a d ığ ı iç in iş çi d e yoktur. Sosyalist b ir ek o n o
m i, kapitalizm de old u ğ u g ib i, g irişim cilerin ka ra rlarıyla d e
ğil, m erkezi b ir p la n la y ü rü r v e işler. Sosyalist ek on om iler
için m erkezi p la n b ir zoru nluluktur. Sosyalist b ir ek on om i
m erkezi p lansız yü rü yem ez. K apitalizm için g irişim ci k a p i
talistin işlevi ne ise sosya lizm iç in de m erkezi p la n ın işlev i
odur.
Y uk arıd a ta n ım lad ığım ız biçim iyle sosyalizm a n ca k
ü retim teknolojisinin ileri b ir dü zeye ulaştığı v e ülken in
tam am iyle sanayileştiği za m an gerçekleşebilir. K ü çü k ü r e
ticiliğ in egem en old u ğ u g eri b ir teknolojik dü zeyd e sosya
lizm olm az. B undan ötü rü , azgelişm iş toplum lard a sosya
lizm a ncak tedricen kurula b ilir. A m a b unun için de siyasal
iktidarın sosyalist n itelik te olm ası, yani g elişm enin bu
a m açla yürütülm esi tem el koşuld ur. Böyle b ir ü lk ed e y ü k
sek teknoloji kullanan b ü y ü k işletm eler devlet eliyle k u ru
lu p işletilinceye kadar, o a la n la rd ak i kü çü k özel işletm eler
ça lışm a la rın a d ev a m ederler. Fakat b u n la n n g elişip b ü y ü
m elerine v e k apitalist işletm elere dön üşm elerine m üsaade
edilmez.
Sosyalizm de h e r türlü tüketim m allarının özel m ü lk iy e
ti serbesttir. Y a n i herkes, ev. otom obil, radyo, televizyon,
hah ve böyle m allara sahip olabilir. A y n ca , kişinin y aln ız
kendisinin ailesiyle b irlik te ça lıştırabileceği b üyük lük teki
üretim a ra çla n d a özel m ülkiyette olabilir. A m a üretim
ara çlarının kapitalist m ülk iyeti, yan i üretim a ra çlâ n n a b aş
kalarını çalıştırm ak a m acı ile sahip olm ak yasaktır.
Sosyalizm b ir fik ir akım ı ola ra k ço k eski b ir g eçm işe sa
hiptir. O sm anlı İm pa ra torlu ğunu n ilk dön em lerinde sosya
list fikirlere ra stlıy oru z (Şeyh Bedreddin). B a tı'da k a p ita
lizm in gelişm esi h ızla n ın ca sosyalist dü şünceler ca n lıh k ka
zanm ış, hatta bu dü şü n celeri u ygu la m ak için k ü çü k ça plı
denem elere b ile g irişilm iştir. Ne v a r ki. M arks’a gelin cey e
24
k a d a r sosyalizm id ealist (a h lâ ki v e ütopistl b ir dü şünce akı
m ı niteliğindeydi.
Bugünkü sosyalizm in k u ru cu ları K arl M ark s (1818-18831
v e on u n y a k ın arkadaşı olan F ried rich Engels (1820-1895)’
dir. Bu dü şünürler, sosyalizm in, in san a klın ın b ir bulgusu
(ica dı) değil, fa k a t toplum sal g elişm en in k apitalizm d en son
ra k i d oğ a l b ir aşam ası old u ğ u n u söylem işlerdir. Bu n ed en
le de. k u ru cu su old ukları sosyalizm e, on u ü top ik sosya lizm
den ayırm a k için, bilim se! sosya lizm a d ın ı verm işlerdir.
S osyalizm İlk d efa 1917'de S ov y etler B irliğind e b ir to p
lum dü zeni ola ra k fiilen u y g u la n m ay a başlanm ıştır. İkin ci
D ü n y a S a vaşı'nd an sonra sosyalist Ülkülerin sayısı artm ış
ve d ü n ya kapitalist sistem i k arşısında o n a ra k ip ola ra k b ir
d ü n ya ■sosyalist sistem i kurulm uştur. S osy a lizm de. ka pita
lizm gibi, ken d i için d e sürekli ola ra k değişm ekte v e g eliş
m ektedir.
Sosyalizm de, k apitalizm g ib i, sa d ece ekonom ik b ir sis
tem değildir. O nun d a ken d in e ö z g ü b ir y aşam b içim i ve-
dü n ya görü şü v ardır. Sosyalizm i b u n la rd a n a y n b ir b içim
d e sadece ekonom ik b ir sistem o la ra k dü şünm ek eksik v e
y a n ıltıcı olu r. Bu n ok ta Haimn h a tırd a tutulm alıdır.
25
II. B Ö L Ü M
SERMAYE VE DEĞER
27
rini yeni üretilen m a llara aktaran b ölüm üne d ö n e r serm a
ye den ir. H am m addeler, yak ıt m addeleri v e işgü cü (ü cret
ödem eleri) d ön er serm ay ey i oluştururlar. Y en i üretilen m a l
la r sa tılınca b u n la ra yatırılm ış olan serm aye de g eri a lın
m ış olur. H atta em ek g ü cü n ü n artı-değer yaratm ış o lm a
sından ötürü, g e ri alınan p a ra yatırılandan fa z la olu r.
Sa bit serm aye ise, b inalar, alet v e m akineler g ib i ü re
tim de b ir kere kulla n ılın ca tükenm eyen v e tek ra r tek rar
k u llanılabilen da y an ıklı ü retim m allarından oluşur. B u n lar
b ir üretim d ön em inde k end ilerinde m addeleşm iş (d epo
edilm iş) olan d eğ erin (em ek m iktarının) a ncak b ir kısm ı
n ı yeni ü retilen m a llara aktarırlar. A ktarılan b u kısm a, es-
kim e-aşm m a pa yı, y a d a am ortism an p a yı denir. K ap ita
list, üretim dön em i sonun da, ürettiği m a lla n sattığı za m an
sabit serm ayesinin a ncak bu eskiyip aşm an kısm ını (a m o r
tism an p a y ın ı) p a ra ola ra k g eri alm ış olur.
Sa bit serm aye y aln ız kullanılm akla eskim ez. A y n ı a la n
da da h a randım anlı m a kin e v e tesislerin yapılm ası son u cu
m odası g eçm iş d u ru m a dü ştü ğü için de eskim iş sa yılab ilir.
Bu tü r eskim eye, fiz ik eskim eye karşıt olarak, ek on om ik
eskim e den ir. Ö rneğin , tepk ili u ça k lar çıkınca, y ep y en i p e r
van eli u ça k lar ek on om ik olarak eskiyiverm işler v e k u lla
nılm az olm uşlardır. A y n ı du rum , renk li telev izyon la r çık ın
ca siya h -b eyaz televizyon la rın başına gelm iştir. Bu n e d e n
le, sa b it serm ayenin am ortism anı hesap edilirken, fiz ik y ıp
ranm anın y a n ı sıra, ekonom ik yıpranm a d a g ö z ön ü n d e tu
tulm alıdır.
28
ila d e etm ek ü z e r e d e ğ işm e y e n s erm a y en in değ işen serm a
y e y e ora n la n m a sın a s erm a y en in o r g a n ik b ileşim i diyoruz:
C / V = S erm a y en in o rg a n ik bileşim i.
S e rm a y e n in o r g a n ik b ileşim i, b ir de. değ işm ey en serm aye,
s a d e c e d e ğ işe n serm a y ey e d e ğ il d e tü m serm ayeye ora n la
n a ra k d a ifa d e e d ile b ilir
C / C + V = S erm a y en in o rg a n ik bileşim i.
B u ik i o ra n fa r k lı d eğ erlerd e olm a k la b era b er, a yn ı b ir o la
y ı ifa d e ettik lerin d en , d a im a a y n ı y ö n d e h a rek et ederler;
-b iri a rta rsa d iğ e r i d e a rta r, b ir i a z a lır sa diğ eri d e azalır.
S e rm a y e n in o rg a n ik b ileşim i sü rek li artm a eğilim inde
d ir. G e rç e k y a ş a m d a fiile n g özle m le d iğ im iz b u olg u n u n n e
d e n i k ıs a c a şu d u r: B ild iğ im iz g ib i kapitalistlerin üretim
y a p m a d a k i a m a ç la n sü rek li o la ra k d a h a fa zla a rtı-değer
(g en iş a n la m d a k â r) e ld e etm ektir. G en e b ildiğim iz gibi,
a rtı-d e ğ e ri a rtırm a n ın y o lu işg ü cü n ü n v e h m in i artırm ak
tır, İşg ü cü n ü n v e rim i de iş çilerin d a h a ileri tek nolojiler iç e
re n m a k in e v e tesislerde v e d a h a ç o k en erji kullanarak ç a
lıştırılm a la rı y o lu ile artırılır. İşte b u n ed en le, kapitalist g i
rişim cile r serm a y e le ri a rttık ça b u n u n g ittik çe a rtan b ir b ö
lü m ü n ü s a b it se rm a y e tesislerin e ya tırırla r. B öylece ülk e
d e se r m a y e n in o ıg a n ik b ileşim i sü r e k li olarak artış g öste
rir. B u n a a y a k u y d u r a m a y a n g ir işim cile r piyasadan çe k il
m e k zo ru n d a k a la ca k la r ın d a n . a y a k u yd u rab ilen ler b u n la
r ın d a y erlerin i a la ra k işletm elerin in ölçek lerin i d e b ü y ü t
m ü ş o lu rla r. D em ek o lu y o r k i. serm a y en in org a n ik b ileşi
m in in a rtm a sın ın d iğ e r b ir g ö rü n ü m ü , işletm e ölçeklerinin
b ü yü m esid ir.
S e rm a y e n in o rg a n ik b ileşim in in a rtm a eğilim i, ka pita
lizm in d iğ e r ön e m li b ir eğ ilim in in d e tem elini oluşturur.
B u eğ ilim k â r orn n tn m d ü şm e eğilim idir. B iliyoruz ki, a r
lı-d eğ eri v e d o la y ısıy la k â n . serm a y en in işgü cü n e öden en
b ölü m ü (d eğ işen serm a y e b ö lü m ü ) y aratır. O ysa gelişm e
s ü r e ci b o y u n c a b u b ö lü m ü n n isp i ö n em i sürekli azalır. A m a
b itiyoru z k i. b u a za lm a y a ra ğ m en , iş g ü cü n ü n verim i arttığı
için , a rtı-d e ğ e r a rtm a y a d e v a m eder. A rtı-d eğerdek i b u a r
tış toplam serm ayedek i artıştan fa zla ise sorun yoktur, kâr
oranı d a a rtıy or dem ek tir. Ne v ar ki, bu du ru m u n h ep b ö y
le dev a m e d eceğ in in b ir g arantisi yoktur. Bir a n g eleb ilir
ki. artık sabit serm aye tesislerindeki artış işgü cü v erim ind e
(a rfı-d eğ erd e) a yn ı o ra n d a b ir artış sa ğla ya m a ya b ilir. İşte
bu a n d a n itib aren k â r ora n ı dü şm eye başlar.
31
E m eğin bu som u t v e soy u t b içim lerin e k oşu t olarak,
m a lların ku lla n ım değ erleri arasınd a a n ca k niteliksel, d e
ğ işim değ erleri a ra sın d a d a a n ca k n iceliksel fa rk lılık la r ola
bilir. Y a n i örn eğ in , ku lla n ım değ erleri ola ra k k a lem v e ça y
kaşığı fa rk lı işlere y aray a n iki a y n m aldır. O ysa, b u a yn ı
ik i m al, değ işim değ erleri ola ra k, a ra la rın da sa d ece b ü y ü k
lük (n icelik ) fa rk ı b u lu n a n iki em ek y ığ ım o la ra k g örü n ü r.
Bu kon u y u b ir fa ntezi y a p a ra k b elki da h a kolay a n la ta b i
liriz: E ğ er m a lların sa d ece değ işim d eğ erlerin i gösteren b ir
g ö zlü k olsayd ı, bu g özlü ğ ü taktığım ızda, etra fım ızd a insan
em eğiyle y ap ılm ış b ü tü n eşya, som u t b içim lerini ka y b ed er
ler ve h er biri gözü m ü ze, içerd ik leri em ek m ik tarla rın a g ö
re. sadece b üyük lük leri fa rk lı — y a d a b azıla rı eşit— em ek
y ığın la rı olarak g örü n ü rlerd i. Ö rneğin , a ra b a la r k oca m a n
yığ m la r, b isikletler ise aynı türden k ü çü cü k y ığ ın la r ola
ra k g örü n ü rlerd i. N e k a d a r dik k a t etsek b ü yü k yığ ın la rın
araba, kü çü k y ığ ın la rın b isiklet old uklarını a nlayam azdık.
P encereden dışa rı bak tığım ız zam an, sok aktaki a rabalar,
otobüsler, b in a la r d a b içim lerin i k a y bed erler, sa d ece çeşitli
büyüklükte em ek y ığ ın la rı o la ra k görü n ü rlerdi. Y a ln ız, d a ğ
lar. a ğa çlar, n ehirler, y ab a n i h a y v a n la r ve in san la r o g ö z
lü kle bak ıld ığı za m an d a ken d i som u t b içim lerini k oru rla r
dı. Ç ünkü b u n la r ertıek ürü n leri olm adıkları için, b ir değ er
(d eğişim d eğ eri) d e taşım azlar.
Ö zetley ecek olu rsa k diy ebiliriz kı. ek on om ik bak ım da n
ön em li ola n , m a lla rın ku lla n ım değ erleri d eğ il değ işim d e
ğ erlerid ir. A n c a k ne v a r ki, b ir m a lın değ işim d eğ eri o la
bilm esi için m utlaka b ir ku lla n ım değ erin e sa hip olm a sı g e
reklidir. B ir m a lın değişim d e ğ e r i — k i değ er d en in ce sa d e
ce bunu an la m ak g erek ir— İçerd iği em ek m iktarı ile b e lir
lenir. Bu em ek m ik tarı d a ik i b ölü m d en oluşur. B irin ci b ö
lüm üretim a ra çla n n d a ö n ced en d ep o edilm iş ola n v e ü re
tim sü recin d e o m a la g eçen em ek m ik tarınd an olu şu r. Buna
ca n sız em e k d iy oru z. D iğ e r b ölü m de, m alın ü retim in d e ç a
lışan işçilerin h a rca d ık la rı em ektir. B una d a ca n lı e m e k d i
yoruz.
32
Y u k ard a n b eri a çık la m ay a ça lıştığım ız v e değ eri em eğe
d a y a n d ıra n b u g örü şe E m eh -D eğ er T eorisi, y a d a D eğ erin
E m ek T eorisi den ir. Bu g örü şe k a rş ıt o la ra k d eğ eri fa y d a
ile a çık la y a n d iğ e r b ir g örü ş ö n e sürülm üştür. Bu g örü şe
D eğ er in F ayda Teortsi, y a d a S ü b jek tif D e ğ e r T eorisi denir.
Bu teoriy e göre, m a llar b ir kere üretild ik ten son ra artık
değerleri, pa za rd a a lıcıla rın sü b jek tif beğenilerine, y a d a
a y n ı şey d em ek olan, m a rjin a l fa y d a la rın a g ö re belirlen ir
ler. B öy le olu n ca , b ir m a lın değeri, istem i v e su n u m u ta
ra fın d a n b elirlen en piy asa fiy a tı n e ise odur. O ysa, em ek-
d e ğ e r teorisin de değerle fiy a t a ra sın d a b öyle b ir ayniyet
yoktur.
34
m c k iç in k u lla n ıla ca k ka tsa yıla rın b ulunm a sı b ir sorun oluş
tu rm a z . Ç ü n k ü b u r a d a e m ek ler a ra sın d a b ir nitelik farkı
y o k tu r. F ark, sa d ece ça lışm a h ızla rın d a k i değişik likten do*
f a n n ic e lik s e l b ir fa rk tır, ö r n e ğ in , aynı m aharette iki m o
b ily a u s ta s ın d a n b ir in in a y n ı b ir işi. ç o k h ızlı çalışm ayı huy
e d in m iş o ld u ğ u İçin, l saa tte, d iğ e rin in tem bel old uğu ve
y a v a ş ç a lış m a y ı h u y ed in d iğ i için . 4 sa a tte y ap tığını varsa
y a lım . E ğ e r o iş o ü lk ed e o rta la m a o la ra k 2 saatte yap ılıyor
sa . b ir in c i u sta n ın e m e ğ in e u y g u la n a c a k katsayı 2. diğeri-
n in k in e u y g u la n a c a k ola n katsayı d a 0,3 'tir. G örüldüğü g i
b i. n ite lik le r i a y n ı ola n çeşitli e m ek ler a ra sın d a k i yoğunluk
fa r k la r ın ı g id e rm e k , h iç b ir z o rlu ğ u olm a y a n , basit b ir iş
le m d ir.
O y s a m a h a r e t (n ite lik ) fa rk la rın ı o rta d a n kaldırm ak,
y a n i k a lifiy e e m e ğ i b a s it e m e ğ e d ön ü ştü rm ek (indirgem ek)
a y n ı d e r e c e d e k o la y b ir iş d eğ ild ir. Ç ü n k ü k a lifiye emeği
b a s it e m e k t e n a y ıra n özellik , a y n ı işi d a h a ça b u k yapm a
s ın d a d e ğ il, fa k a t b a s it e m e ğ in y a p a m a y a ca ğ ı türd en işleri
y a p a b iim e s in d e d ir . Ö rn eğ in , n e k a d a r ç o k b asit iş çi b ir ara
y a g e lir le r s e g e ls in le r h iç b ir z a m a n b ir televizyon alıcısını
t a m ir e d e m e z , y a d a b ir k a m y o n u sü rem ezler. Y ani bura
d a k i e m e k le r a ra s ın d a n itelik sel b ir fa rk vardır. Tıpkı, ne
k a d a r ç o k a r m u t a lırsa k aJalım. b u n la rın tek b ir elm anın
y a r in i tu ta m a m a sı g ib i. B ö y le olu n ca , ik i tü r em ek arasın
d a . y o ğ u n lu k fa r k ın d a o ld u ğ u g ib i, y a p ıla n işlerden hare
k e t e d e r e k b ir o r a n t ı k u rm a k o la n a ğ ı y ok tu r. Ç ünk ü yapı
la n iş le r fa rk lıd ır . Bu d u ru m d a , k a lifiy e em ek gücünün
(k a lifiy e İ ş çin in ! y etiştirilm esi o la y ın d a n h a rek et etmek
z o r u n lu lu ğ u 'v a r d ır . G e rç e k te n , b a s it b ir işçi d ıın ıp du rur
k en k a lifiy e İşçi h a lin e g elm e*; b ir eğitim v e locrfıb c dön e
m i g e ç ir m e s i g e re k lid ir . İşte k a lifiy e em e ğ i bnsit em ekten
d a h a d e ğ e r li y a p a n $ey, iş çin in g ö rd ü ğ ü bu eğitim ve bu
e ğ itim iç in h a rca n m ış o la n em e ğ in (y a p ıla n m asrafların)
o n u n m a h a r e t in d e m a d d eleşm iş olm a sıd ır. B undan ötürü,
k a lifiy e b i r iş ç i ç a lış ırk e n y a ln ız k e n d i ö z basit em eğin i d e
ğ il. fa k a t a y n c a m a h a retin d e m a d d ele rm iş olan bu ek em e
15
ğ i d e h a rcar. Bunun için o. diy elim 1 sa a t ça lıştığı za m an
1 saatlikten d a h a ç o k em ek h a rca m ış olu r. Ö rneğin , b ir k im
seye 10 yıllık eğ itim süresi için d e eğitim m a sra fı olarak
45.000 iş saati m ik tarın d a b a sit em ek h a rcanm ış old u ğ u n u
varsayalım . B unun içine o kişinin 10 yıllık kendi b a sit em e
ğ i d e dahildir. Bu kim se eğitim in i b itirdikten son ra 35 yıl,
yan i yak laşık 90.000 sa a t ça lışa ca k olu rsa, h er 1 saatini 1,5
saat saym ak g erekecektir. Ç ünk ü eğitim i sıra sm ca h a rca n
m ış olan 45.000 saatlik em eği de eğitim inden son rak i ça lış
m a la rı sırasında h a rca y a ca k tır. B öylece bu kim se, ça lıştığı
90.000 saatlik sü re içind e, eğitim i için ev velce ha rca n m ış
ola n 45.000 sa a tlik em ekle birlikte, 135.000 saatlik b a s it em ek
harcam ış ola ca k tır. B öylece, bu kişin in 1 saatlik k a lifi
y e em eğin i 1.5 saatlik b asit em ek saym am ız g erek ecek tir
(135 000/90.000 = 1.5). D iğ er b ir deyişle, bu k a lifiye işçin in
em eğin e u y g u la n a ca k katsayı 1,5'tir.
D em ek o lu y or ki, çeşitli nitelikteki insan em eklerini, ba
sit insan em eğ in in çeşitli k a tsayıları ola ra k ifad e etm ek ve
dola yısıyla b u n la n ö lç ü le b ilir türdeş b ir em ek kitlesine d ö
n üştürm ek olanaklıdır. B urada ön em li ola n b u ola n a ğın
varlığıdır, yoksa k a tsayıların fiilen h esaplanm ası değild ir.
E ğer bu ola n a k olm asaydı, b ir m alın üretim i için h a rca n a n
çeşitli nitelikteki em ek kitlesini ö lçm ek ve b ö y le ce değeri
em ek cinsinden- ifad e etm ek söz k on u su olam azdı. Y a n i d e
ğ eri em eğ e d a y an d ıran k u ram (teori) bu ola n a ğ a d a y a n
m akta, bu ola n a k sa yesin d e b ir g erçek lik v e g eçerlilik k a
zanm aktadır.
Çrşitli nitelikteki em eklerin, yukarıda g örd ü ğ ü m ü z g i
bi. ara la rın da sa d ece n iceliksel fa rk la r b ulunan tü rd eş b a
sit em eğe in dirgen ebilm esi dem ok ra tik b ir a n la m d a taşır.
Ç ünkü b öylece. çeşitli m esleklerden in san lar (b a sit işçiler,
usta işçiler, m ühendisler, y ön eticiler, avukatlar, d ok torla r
v e böyle) a rasınd aki fa rk la rın d a niteliksel y a n i g id erile
m ez cinsten olm a dığı, tersine eğ itim yolu İle b u fark la rın
ortadan k a ld ırılab ileceğ i d e orta y a k onulm uş olm aktadır.
Bir m alın üretim i iç in h a rca n a n çeşitli n itelik v e y o-
g u n lu k tak i em ek kitlesinin, y u k a rd a k i b içim d e b asit em eğe
in d irg en d ik ten son ra hesa pla nan m ik tarına, o m alın üreti
m i için toplum sal ola ra k g ere k li em e k den ir. M alların d e
ğerleri, içerd ik leri toplum sal ola ra k g erek li em ek m iktarla
rın a g ö re b elirlen ir. T oplu m sa l o la ra k g erek li em ek deyim i
uzu n old u ğ u n da n , ço k d e fa b u n u n y erin e kısa ca em ek söz
cü ğ ü kullanılır. Bu n ed en le örn eğ in , «B ir m a lm değ erin i
üretim i için h a rca n a n em ek m ik ta n b elirler» tüm cesinde
ki «em ek » sözcü ğ ü n d en toplum sal o la ra k gerek li em ek a n
laşılm alıdır.
37
ğ eri, b ir yan ı ile o m a lın eld e edilm esi (üretilm esi) iç in ka t
la n ıla n zahm eti (h a rca n a n em e ğ i), d iğ e r y anıyla d a aynı
m alın fa y da sın ı (k ullanım değ erin i) yansıtm aktadır. Böyle
olu n ca a çık tır ki. zahm eti fa y d a sın a değ m ey ecek b ir mal
üretilm ez. Y a n i ü retilen tüm m a lla n n fa y da la rın ın za h m et
lerin e d e ğ iy o r olm a ları g ereklidir.
Bir m alın üretilm esi için katla n ıla n zahm etle tüketi
m in d en eld e e d ilecek fa y d a n ın eşitlenm esi koşulu, pa za r
iç in d eğ il de herk esin k end isi v e ailesi için ü retim yaptığı
kapitalizm ön cesi toplu m la rd a ken d iliğ in den gerçek leşird i.
Ç ünkü, ü retim in za h m etin i d e b u n d a n eld e edilecek fa y d a
y ı d a aynı kim se d u yd u ğu n da n , bu iki du yg u y u kafasının
için d e da im a d en kleştirebilirdi. G erçekten, böyle b ir in sa
nın b ir m alı gereksin im in d en fazla, y a da, ola n a ğ ı old uğu
halde, gereksin im in d en a z üretm esi düşünülem ez. P azar
için ü retim yap ılan b ir toplum da bu a yn ı koşul, m a lla r d e
ğerlerin e eşit m a llarla değiştirildikleri za m an g erçek leşm iş
olu r. G erçekten, e ğ e r b en 2 sa a t h a rca y arak eld e ettiğim b ir
A m alım başka b irin in g en e 2 saat h a rca y arak eld e etm iş
o ld u ğ u b ir B m alı ile değiştiriyorsam , bu, benim de B m a
lını 2 sa a t h a rca y a ra k eld e ettiğim anlam ına gelir. A çık tır
ki. ben. e ğ e r B m alını iki saatlik za h m ete değ er g örm esey
dim bu değişim i yap m azd ım . Y a da, d iğ e r b ir deyişle, eğ er
B m alını d a b en k en d im üretseydim o n a em eğim in 2 sa a t
lik b ölüm ünü h a rca m a ya razı olurdum .
E ğer ytıkardaki örnek te 1 b irim B m alı ala bilm ek için
A m alından 2 b irim verm em gerekseyd i, bu, b en im em eğ i
mi yanlı? h a rca d ığ ım an la m ın a gelird i. Çünkü bu takdirde.
2 snntta üretilebilen b ir m alı 4 saatlik b ir em ek karşılığı e l
de etm ek g ib i b ir akılsızlık y ap m ış olurdum . B öyle b îr a k ıl
sızlığı b ir d efa yapsam b ile artık b ir d a h a yapm am .
D em ek o lu y o r ki, d eğ erin em eğe dayand ırılm ası v e m a l
ların değerlerine g ö r e değ iştirilm eleri toplum sal em eğ in top
lum sal g ereksinim lere en u y g u n b ir biçim de ha rca n d ığ ın ı,
d iğ er b ir d eyişle, üretilen m a lla n n gerek sin im d u y u la n
m allara tam den k d ü ştü ğ ü n ü gösterir. Bu nedenle, m alla-
38
n n p iy a s a d a d e ğ e r le rin e g ö r e d eğ iştirilm eleri son derece
ö n e m lid ir. Ç ü n k ü a n ca k b u y o lla top lu m u n ü retim olanak
la rın ın e n a k ılcı b içim d e kulla n ılm a sı sa ğla n ab ilir. İşte b u
n a d e ğ e r ya s a s ı d en ir.
B ilin d iğ i g ib i, m a lla r g e rçe k y a ş a m d a p a ra aracılığı ile
d e ğ iştir ilir le r, tşte b ir m a lın p iya sa d a o lu şa n değ işim değe
rin in p a r a ile ifa d e e d ile n b içim in e fiy a t d en ir. M a lla n n fi
y a tta n . p iy a s a k o ş u lla n sü rek li d eğ iştik leri için , h e r zam an
d e ğ e r le r in e e ş it olm a zlar. B u n d a n ö tü rü , b ir m a lın piyasada
o lu ş a n fiy a tı d e ğ e r in d e n fa r k lı (a ltın d a y a d a üstünde) ola
b ilir v e b u d e ğ e r in e tra fın d a b ir d a lg a la n m a gösterir. Y a l
n ız n e v a r ki, s erb es t p iy a s a koşu lların d a, bu dalgalanm a
d a sü rek li kü çü lm ek , y an i fiy a tın sü rek li o la ra k değ ere yak
la şm a k e ğ ilim i v ardır. E ğ er b ö y le o lm a z da, örn eğ in tekel
c ilik n e d e n iy le , sö z k on u su fa rk d ev a m lı b ir nitelik kaza
n ırsa , y u k a r d a g ö rd ü ğ ü m ü z n e d en lerd en ötürü, toplum un
ü retim ola n a k la rı en ak ılcı b ir b içim d e kullanılm am ış olur.
S o r u 1 8: B ir m a lın d e ğ e r in i o l m t o n ı ı ttc 6| e n e le rd lr f
39
değişm eyen serm aye (c ) toplam ı, y a n i kapitalistin b ir m a
lın üretim i iç in ha rca m ış old u ğ u serm aye m iktarı o m a lın
ü retim m a liyetin i olu şturur.
D em ek o lu y o r ki, b ir m a lın d eğ eri, on u n üretilm esi için
h a rca n m ış ola n d eğ işm ey en serm ay e (c>, değişen serm aye
(v) v e a rtı-d eğ er (3) olm a k ü zere ü ç öğ ed en oluşur:
c + v + s = M a lın değeri
Bu form ü ld e değişm eyen serm ay en in (c ) üretim de k u l
lanılm ış ola n h a m v e ara. m alların tüm değ erleri ile m a k i
n e ve d iğ e r sa b it tesislerin (sab it serm ayenin ) tüm d e ğ e r i
n i değil, fa k a t sa d ece o m a lın üretim i süresinde esk iyen v e
nştnan kısm ın ın değ erin i, y a n i a m ortism anları içerd iğ in e
d ikkat edilm elidir.
40
fiy a tı m a lla n n g e rçe k d eğ erlerin in y erin i alm ıştır. Üretimi
fiy a tın a m a lın su n u m fiy a tı d a d en ir. Ç ü n k ü ü reticiler b u
fiy a tı b u lm a d ık ça sunu m yap m azlar. D iğ e r b ir deyişle, k a
pitalistler b ir işe yatırm ış o ld u k la n serm ay elerin in norm al
kâ rın ı d a b ir m a liyet öğ esi o la ra k g ö rü r le r ve satış fiy a tı
bunu k a rşılay am a y acak sa ü retim (su n u m ) yapm azlar.
M a lın d e ğ e r i y erine ü retim fiy a tın ın konm ası, d e ğ e r y a
sasının işlem ed iğ i a n la m ın a gelm ez. Ç ü n k ü b ir m alın ü re
tim fiy a t ı o n u n değ işim d eğ erin in sa d ece b aşk a b ir g ö r ü
nü m ü d ü r. B und an ötü rü m a lla n n ü retim fiy a tla n n a g ö r e
değiştirilm eleri a yn ı toplum sal işlev i g örü r. Ç ünkü, m alla-
n n g e rçe k değ erlerin in (d eğişim değ erlerin in ) toplam ı ü re
tim fiy a tla n n m toplam ına v e a rtı-d eğ erlerin toplam ı d a
k& rlann top lam ın a eşittir. B ütün fa rk , b azı m a lla n n değ er
lerin d en u cu za , b a zıla n n ın d a değ erlerin d en p a h a lıya sa
tılm ış o lm a la n n d a n ibarettir.
D em ek o lu y o r ki. u y g u la m ad a m a lla n n değişim d e ğ e r
lerini ü retim fiy a tla n n a eşitm iş g ib i dü şü n m ek zoru n lu lu
ğ u v ardır. Bu nedenle. S oru 17'de d e ğ e r yasası v e değerle
piy asa fiy a tı a rasınd aki ilişk iler h a k k ın d a yazd ık la n m ız,
değ er y erin e ü retim fiy a tı k on u la ra k a yn en okunabilir, y a
n i g eçerliliğ in d e n h iç b ir şey kaybetm ez.
41
T arih b o y u n c a in san ların yarattıkları a rtı-değere (artı-
ü rü ne) kim lerin el k oy u p sa hip çık a ca ğ ı sürekli b ir savaşım
(m ü ca d ele) k onusu olm uştur. A ç ık tır ki. ça lışa n la rın y arat
tık ları a rtı-değeri, nesnel b ir n edene dayanm adan, on ların
ellerin den a lm a k ola n a ksızdır. Böyle b ir şey d ü pedü z soy g u n
olu r ki, soy g u n u n d ev a m lı v e dü zenli b ir g elir k a y n a ğ ı ola
m a ya ca ğ ı orta da dır. A rtı-d eğere e l koya bilm ek için, b u n u
m u tla k a haklı g österecek b ir g erek çey e dayam ak zoru n lu
lu ğu v ardır. B urada söz k on u su ola n gerekçe, m antıksal b ir
a ld atm a ca değil, fa k a t toplum sal b ir gerçek liğin ifad esi ol
m ak du rum unda d ır. Y a n i artı-değere a ncak toplu m u n da
yararın a ola n n edenlerle, b unun toplum sal dü zen in işley i
şinin b ir pa rçası v e g ereğ i ola ra k el konabilir. Bu gerekçe,
üretim sü reci b oyu n ca, üretim e katılan b irey ler a rasınd aki
ilişkiler için d e olu şur. Bu ilişkilere ü re tim ilişkileri diyoruz.
Ü retim ilişkilerinin özü n ü v e tem elini ü retim ara çla rın ın
m ülkiyet biçim i olu şturur. Ü retim a ra çla rm ın m ü lk iy et b i
çim i b ölüşü m ü n nasıl ola ca ğ ın ı, yani artı-değ ere kim lerin
v e nasıl el k o y a ca ğ ım b elirled iğ i gibi, üretim sü recin d e b i
reylerin ka rşılıklı du ru m la rın ı v e toplum da y a p ıla c a k İş
b ölü m ü n ü n d e sınırlarını belirler.
Ş im d i ka pitalist b ir işletm ede a rtı-değerin n a sıl yaratıl
dığ ın ı g örelim : V a rsay alım ki. ü cretin değ eri 2 saatlik em ek
tir v e işçiler b u ü cret ka rşılığ ın d a 8 saat ça lışabilm ek tedir
ler. Bu d u ru m d a işçiler işgü n ü n ü n ilk 2 saatinde ü cretleri
ni çık aracak, y a n i k en d iler; için çalışacaklar, g eri ka la n 6
saatte de sadece p a tron la rı için ça lışm ış ola ca klardır. îşte
bu 6 saat için d e işçilerin yaratm ış old u k ları d eğ ere a rtı-de-
ğ e r diy oru z. N asıl k i a ğa cın m eyvası, in eğin sütü b u n la rın
sa h ip lerin e a it olu rsa, a rtı-d eğ er d e on u yaratm ış o la n em ek
gü cü n e (em ek çiy e) d eğ il on u satın alm ış olan p a tro n a ait
olu r. Kapitalist, d iğ e r m a lla n old u ğ u gib i em ek g ü cü n ü de
ku llanım değ erin d en y a rarla n m ak için satın alır. Em ek g ü
cü n ü n k ullanım d eğ eri, işçin in çalıştırıla bileceği süre, y a
ni ond an sa ğ ılab ilecek em ek m ik tarıdır. O nun için , işçinin,
ha rca d ığ ı em ek v e bu em ekle ürettiği m a llar (d eğerler) üze-
•inde h iç b ir hakkı yoktur. Bunlar, tü m ü y le em ek gücü n ü
(işg ü cü n ü ) sa tm alm ış ola n işletm e sa h ib i kapitaliste ait
tir.
Y u k ard a k i açık la m am ızda n a n la şıla ca ğı üzere, artı-de-
ğ eri em ek g ü cü n ü n kullanım d eğ eri ile değişim değ eri (ü c
ret) ara sın d a k i fa rk ola ra k d a tanım layabiliriz.
43
kim seleri, h a fta n ın b elli gü n lerin d e ken d i toprak larında
b ed a v a ça lıştıra ra k (a n g arya ) v e a y n c a on larda n çeşitli
v erg i ve h a rçla r ala ra k söm ürür.
K apitalist top lu m d a söm ü rü n ü n g erek çesin de önem li
sa y ılacak b ir değ işik lik olm uştur. Bu toplum d ü zen in d e a r
tık ne k ö le n e d e serf v ardır. Ç a lışa n la r d a artık h u k u k a çı
sın da n ö z g ü r kim selerdir. B unları artık, eskiden old u ğ u g i
bi, ü zerlerin d e b ir h a k id d ia ederek doğ ru d a n söm ürm ek
o la n a ğ ı kalm am ıştır: H atta b u n a ola n a k veren anlaşm alar,
serbestçe y ap ılm ış ols a la r bile, h u k u k en g eçerli sa y ılm a z
lar. Bu toplum dü zen in d e ek on om ik söm ürü, ka pitalist s ı
n ıfın ü retim a ra çla rı üzerin d ek i m ü lk iy et h a kkın a d a y a
n ır. K apitalist işletm eci, işyerin d e yen id en y aratılm ış olan
değ erlerin b ir b ölü m ü n ü işçilere ü cr e t olarak ö d e r v e g eri
k a la n bölüm e, yan i artı-değ ere de ü retim a ra çla rı ü zerin
dek i m ülk iyet h a k k ın ın (İşyerinin sa h ib i olm a hakkın ın )
karşılığı ola ra k el koyar.
44
İşçi sın ıfın ın söm ürü ora n ın ı a zaltm a ça b a la rın a karşı-
Jık, ka pitalist sın ıf d a tam tersine b u n u ola b ild iğ in ce a rtır-
j n a k ister v e b u n u n iç in çeşitli y o lla r arar. Bu y o lla r b aşlıca
beş tanedir.
1. Çalışm a sû resin in uzatılm ası: S öm ü rü ora n ın ı a r
tırm an ın a k la geleb ilecek ilk y olu , — ü creti a rtırm ad an—
.ça lışm a süresini uzatm ak tır. Ö rn eğ im izd ek i işgü n ü n ü 8 sa
a tten 10 saate çıkarırsak, söm ü rü ora n ı d a 0 /2 = 3’ten
8 /2 s 4 'e çıkm ış olu r. A n c a k ne v a r ki. iş çi sın ıfın ın b u k o-
_nuda v erm iş o ld u ğ u k a ra rlı m ü ca d ele s o n u c u artık gü n lü k
ça lışm a sûresinin u zatılm ası fiile n ola n a ksızdır. H atta b u
n u n tam tersine, ça lışm a sü relerin in g id erek azaltılm ası söz
.konusudur.
2. P ozla m esai: F azla m esa i (g ü tilü k y asal sü reden
fa z la ça lışm a k ) söm ürü ora n m ı a rtırm an ın b aşk a b ir y o
lu du r. G erçi işveren fa zla m esa i iç in işçiye da h a yüksek
b ir sa a t ü creti ö d e r am a, b u g en e d e o n u n iç in y en i işçi a l
m a y a g ö re d a h a k â rlıd ır. Ç ünk ü b ir kere, y en i işçiler için
•ödemesi g erek li sosya l sigorta p rim lerin d en , ç o c u k za m m ı
v e ü c r e tli iz in g ib i iş çi b a şın a h esa pla n an gid erlerd en kur*
tulur. A y rıca , y en i işçileri a y n ı v a r d iy a d a çalıştıracaksa,
y erd en , g e tir -g ö tü r m a sra fların d an v e o n a tahsis ed eceğ i
■alet v e m a k in elerd en ta sa rru f etm iş o lu r. F azla m esainin
işveren ler b ak ım ın d a n b elk i b u n la rd a n d a h a ön em li ola n
b ir a va n ta jı, p iy a sa k oşu lların a g ö r e ü retim in i — y en i iş çi
le r a lm a d a n y a d a b azı işçileri çık a rm a d a n — k ola y ca a rtır
m ak y a d a azaltm ak ola n a ğ ın a sa h ip olm a ktır. Bu olanak
işveren ler için pa h a b içilm ez b ir ava n ta jd ır. Bu n e d e n
lerle. işv eren ler fa z la m esa in in zoru n lu , iş çile r İse is teğ e
b ağlı olm a sı iç in m ü ca d ele ederler.
3. Ertıeğin y o ğ u n lu ğ u n u artırm a k : İşveren p a tronların
söm ü rü ora n ın ı artırm a y olla rın d a n b irisi de. ça lışm a tem
p osunu h ızla n d ıra ra k a y n ı za m an sû resi İçinde İşçiden d a
h a fa z la em ek sağanaktır. Bu a m a çla İşyerinde, a k a n şerit
g ib i çe ş itli tek n ik ler v e işçileri d a h a y o ğ u n (h ızlıl ça lışm a
y a ö zen d iren p rim sistem leri u y g u la n ır. B öy lece em eğ in yo*
45
ğ u nla ştınlm a sı, yani işçin in d a h a h ızlı çalıştırılm ası, tıpkı
ça lışm a süresinin uzatılm ası g ib i söm ürü ora n ın ı a rtın r.
Ö rn eğ in işçi şim di d a h a h ızlı çalıştığı için , ü cretin i esk iden
old u ğ u gib i 2 saatte d eğ il d e 1 saatte çıkarırsa, söm ü rü o r a
nı d a 3’ten 7'ye çık m ış olur.
H ızlı ça lışm a işçiyi beden en old u ğ u k adar ruh sal ola
ra k d a yıpratır. Bu n ed en le işçiler işverenlerin em ek y o ğ u n
lu ğu n u a rtırıcı işletm e v e ça lışm a y öntem lerine k a rşı çık a r
la r v e çıkm alıdırlar.
48
d e u zu n ca b ir sü redir b u y olla g e rçe k ücretlerin sürekli d ü
şü rülm ek te o ld u ğ u n a ta nık olu yoru z.
B u n ed en le işçilerin y aln ız pa ra sa l ü cretlerin in d eğ il
fa k a t g e rçe k ü cretlerin in dü şü rü lm esin e karşı d a uğraş v e r
m eleri g erek ir. B unun y olu da, ö n c e en flasyon ist politikala
ra k arşı çıkm ak, b u n da başarı sa ğ la n am a zsa ü cretlerde h a
r ek etli m erd iv en (4 ch e lle m o b ile ) sistem inin u y gulanm ası
için u ğ ra ş verm ektir. (H areketli m erd iv en sistem i, ü cretle
rin e n fla sy on a koşut ola ra k a rtırılm asını g ü v en ce altına
a la n b ir u y g u la m a y öntem idir.)
III. B Ö L Ü M
48
ret, kAr. fa iz ve rant olm ak üzere d ört a y n çeşid i v ar d e
m ektir. H erhangi b ir ödem e y a d a k a za n ç b u d ö r t g elir « r u
h u nd an birin e g irm iy orsa on a g elir d iyem eyiz, ö rn e ğ in ,
ö ğ ren cilerin bursları, p iy a n g od a n y a d a k u m a rd an ka za n ı
la n p a ra la r g elir sayılm azlar.
G elir, b ir ak ım old u ğ u için, ta n ım ın ın b ir zam an sû re
sine g öre yapılm ası gerekir. H aftalık, a yltk y a d a yıllık Be
lir g ib i. B u n a karşılık serm aye v e serve t ka vra m la rı b ir akı
m ı d eğ il b ir stoku İfade ettik leri için , b îr za m an süresine
g öre değ il fa k a t b ir an a (tarihe) g ö re tanım lanırlar: 31 A r a
lık 1685'teki serm aye y a d a m a l v a r lığ ı gibi.
G elir, tek b ir birey, tek b ir işletm e iç in sö z konusu old u
ğ u g ib i b ü tü n b ir ülke iç in d e söz k on u su olabilir. Bütün b ir
ülk e iç in sö z k on u su ola n gelire, m illi g e lir diy oru z. O h a l
d e m illi g elir, b ir ülkede b ir yılda y en i o la ra k ü retilen d e
ğ erlerin (v + s) toplam ı ola ra k tanım lanır. Bu b içim d e ta
n ım la n a n m illi g elire n et (safi) m illi g e lir denir.
50
M illi g elirin hesaplanm ası için g erek li istatistiki b ilgi
le r ço k d efa yeterli ve kesin olm a dık ların d an , gerçek b ir he
saplam ada n çoh tahm in sö z konusudur. B undan ötürü, çok
defa, m illi g e lir h esa p la n yerine, m illi g e lir tahm inleri de
yim i kullanılır.
B ir m a l y a da h izm etin m illi g e lir ka psam ına alınabil
m esi için değ erin in p a ra ile ifad e edilebilm esi zoru nluluğu
vardır. Bu koşul, som utta, m al y a d a h izm etin b ir fiy atın ın
bulunm ası, yan i p iyasad a alınıp satılan türden n esneler ol
m ası a nlam ına gelir. Bu koşul g ereğ i m illi g elir kapsam ına
Alınm ayan başlıca kalem ler, ev k a d ın la n n m aile gereksinim
leri iç in y ap m ış o ld u k la n m addi ü retim (yem ek pişirm e,
turşu-reçel yap m a, g iy si dikm e v e örm e g ib i) ve hizm et
lerd ir (tem izlik, ütü, çam aşır, ço c u k b ak ım ı g ib i).
M illi g elirin k a psam ıyla ilg ili ola ra k k apitalist ülkeler
le sosya list ülkeler a ra sın d a ön em li b ir fa rk vardır. Kari
M arks y aln ız m a d d i m al üretim in d e k ullanılan em eği ve
rim li saym ış, b unun dışında kalan bütün fa a liyetleri (tüke
tim h izm etleri), fa y d a lı olu p olm a d ık la rın a bakm aksızın,
verim siz em ek ola ra k nitelem iştir. Sosy a list ülkeler, bu ayı
rım a k o ş u t ola ra k , y a ln ız m a d d i m al üretim ini v e o n a iliş
k in tica ret v e u laştırm a g ib i h izm etleri m illi g elir kapsa
m ın a alm ışlar, eğitim , sağlık, g üvenlik, k ü ltü r v e eğ len ce
g ib i b izim tüketim h izm eti d ed iğ im iz h izm etleri alm am ışlar
dır. K apitalist ü lk eler ise b ö y le b ir a y ın m y ap m ad an bütün
m a l v e h iz m e t üretim ini kapsam iç in e alm ışlardır.
Ş im d i m illi g elirin y u k a rd a sözü n ü ettiğ im iz û ç a y n yön
tem le n a sıl h esa p edild iğ in i k ısa ca görelim .
1. Ü retim Y ön tem i: M illi g eliri ü retim yön tem iyle he
sa p la m a k için ü lk ed e b ir y ıl İçinde y en i ola ra k üretilm iş
ola n değ erleri, yan i k a tm a d e ğ erleri toplam ak gerekir.
A m o r tism a n la n n hesa pla n m asın da ki g ü çlü k ten ötü rü , k a t
m a d e ğ e r le r n et değ il fa k a t a m ortism a n la n d a içerecek bi
çim d e b r ü t ola ra k h esaplanır. H esaplam a ta n m , sanayi,
ulaştırm a, k o n u t g ib i sek törler itib ariy le yap ılır.
Bu h esa pla m a b içim in d e a y n ı b ir m a lın birden fa zla
51
(m ük errer) sayılm ası g ib i b ir hata yapılabilir. Ö rn eğ in p a
m uğun. b ir pam uk olarak, b ir iplik içinde, b ir d e dok u m a
için d e o lm a k ü zere ü ç d efa sayılm ası olasılığı v ardır. Bunu
önlem en in yolu, ka tm a d e ğ e r tanım ına sıkı sıkıya sa dık k a l
m ak, yani h er ü retim a şam asında h a m v e yardım cı m a d d e
leri üretim d eğerind en çıkarıp, sadece bu k a tm a değerleri
ve a m ortism anları ( c b + v + s) m illi g elire da h il etm ektir.
Böyle yap ılın ca h iç b ir m a lın (d eğerin ) m illi g elir İçinde
birden fa zla sayılm ası ola n a ğ ı kalm az.
Ü retim yön tem iyle hesa pla nan m illi g elirin bileşim i
T ab lo 1'de görü ldü ğ ü g ib i ü retim sektörlerine g ö re çıkar.
2. G elir yön tem i: G elir y öntem iyle m illi g eliri hesa p
lam ak için, ülkede b ir y ıl için d e eld e edilm iş (y a d a öd en
m iş) olan bü tü n gelirleri toplam a k gerekir. B ilindiği g ib i,
gelirler, ücret, kâr, fa iz v e ra n t (k ira) olm ak üzere d ö r t g r u
ba ayrılır. O ha ld e m illi g elir bu d ört tü r g elirin b ir yıllık
toplam ı dem ektir.
Bu d ört tü r g e lir ü retim le ilgili ola ra k eld e ed ilir y a da
öden irler. Ü cret işçin in em ek gücü n ü n , fa iz serm ayedarın
ö d ü n ç verdiği paranın, ra n t toprak sa hibinin toprağ ın ın
k u llanılm asına m üsaade etm esinin karşılığtdır. K âr da g i
rişim ci kapitalistin g irişim ciliği karşılığı o la ra k artı-değer-
d en kendisine a lık oy d u ğ u kısım dır. D em ek o lu y o r ki, k a p i
talist b ir toplum da gelir, ca ri ü retim e şu y a d a bu biçim de
katkıda b u lu n m a n ın karşılığı ola ra k eld e ed ilen paralara
va d a yap ılan öd em elere jle n ir.
M illi g elirin bu h esaplam a b içim inde a yn ı b ir g elirin
birden fa zla sayılm ası g ib i b ir ha ta yapılabilir. Ö rn eğ in , b a
banın ço c u ğ u n a v e rd iğ i h a rçlığın, öğ ren ci burslarının,
t-m fM i m aaşlarının, piy an g o ikram iyelerinin m illi g elire
dahil ed ilm em eleri gerekir. Edilirlerse bazı g elirlerin iki d e
fa sa yılm alarına n ed en olu rla r. Bunu önlem en in y olu yu
karda y ap m ış old u ğ u m u z g e lir tanım ına sıkı sıkıya b ağlı
kalm aktır. B öyle yap ılınca, em ekli m aaşlarının ya d a öğ ren
ci burslarının, bu n la rı a la n la r bak ım ından b ir g e lir o lm a k
la beraber, toplum un bütünü bak ım ınd an — ca ri üretim e
52
TABLO I
». Sektirler Toptanı U -8) 199.0SJ «.1 201.392J 5.2 207 5S5.0 3.1
İS. 23.758.4
1
22*05.4
!
S3
katılm anın karşılıkları olm adıkları için — gelir sa y ılam a ya
ca ğ ı anlaşılır,
G elir yön tem iy le h esaplanan m illi gelirin bileşim i, ü c-
rot, kftr, fai?. ve ra n t toplam ları ola ra k çıkar. (Bu y ön tem
de kârın a m ortism anları d a içerd iğ i varsayılm ıştır.]
3. H arcam a yöntem iı H a rcam a y öntem iyle m illi g eliri
hesaplam ak için, ü lkede b ir yılda yapılan b ü tü n tüketim
ve yatırım m a sra fların ı (h a rcam a la rın ı) toplam ak gerekir.
Bıı yöntem de a y n ı şey i m ükerrer sa y m ak b içim in d e değil
de bazı harca m a la rı gerek siz yere saym ak biçim in d e b ir h a
ta yapılabilir, Bunu ön lem ek için m a sra f tanım ına sıkı sı
k ıy a bağlı kalm ak gerekir. M a sraf (h a rca m a ), ister tüke
tim ister yatırım m a ksa dıyla olsun, varolan ek on om ik k a y
nakların (em ek v e ü retim a ra çla n ) fiilen k u llanılm ası d e
m ektir. Bu nedenle, kaynak kullanılm ası son u cu n u v erm e
yen harcam alar, birey bak ım ından m asraf olsa bile, toplu
m un bütünü b ak ım ın d a n böyle sayılm azlar, B u n lan n m illi
g elire dahil edilm esi gereksizdir, b ir çe ş it m ü k errer saym a
hatası olu r, Ö rneğin , arsa, altın, ön cek i yılla r y a p ılm ış k o
nut, antika eşy a satın a lm a k için y a p ıla n h a rca m a la r b öy -
ledlr. Çünkü bu h a rca m a la rın h içb irin d e b ir k a y n a k k u lla
nım ı olm am ış, sa d ece za ten v a r o la n b a zı arsalar, altınlar,
k on u tlar v e eşy a la r sa h ip değiştirm işlerdir. A y n ı n ed en d en
ötü rü iç b orçların öden m esi d e b ir m a sra f sayılam az.
M illi g e lir bu y ön tem le hesa pla n dığı za m a n bileşim i,
tüketim v e yatırım h a rca m a la n o la ra k çıkar.
54
y a d a k u lla n ım ın a ) tüketim , b u n u n dışın da k i ha rca m a la ra
(y a n i ü retim a r a ç la n üretim in e y a d a kulla n ım ın a ) yatı
rım diy oru z.
B ütün in san lar, yan i işçi v e d iğ e r em ek çiler g ib i k a p i
ta listler d e . toprak sa h ip leri d e tüketim h a rca m a la rı y ap ar
la r, y a p m a k zoru n da dırla r. Ç ünk ü tüketim , yaşam ın v az
g e çilm e z k oşu lu v e zaten e k on om ik fa a liyetlerin d e am acı
dır. B u n d an ötü rü , ülken in in san la rı c a r i nailli g e lir dü zeyi
n in ola n a k v erd iğ i v e bu d ü ze y in sü rdü rü lm esi için gerekli
o la n tüketim h a rcam asını m u tla k a yap arla r. Ç ünk ü tüke
tim h a rca m a sı g elire bağlıdır, o n u n b ir fon k siy on u d u r. Ge
lir a rtın c a tüketim h a rca m a la rı d a artar, g e lir a zalın ca tü
ketim h a rca m a la rı d a a zalır. Y ıllık g e liri değ işm ey en b ir
k im senin y a d a ailenin, elbette ki, b u yıl d a h a çok , g elecek
yıl d a h a a z tüketim h a rca m a sı y a p m a s ı sö z konusu olm az.
H ep a y n ı h a rca m a yı yap m aları d o ğ a ld ır v e on la rd a n bu
beklenir, B irey ler v e a ileler İçin d o ğ r u o la n b u kural, bütün
toplum için de d oğ ru d u r. D em ek o lu y o r k i, h e r g e lir düze
y in d e o g e lir dü zeyin i sü rdü rm ek İçin g erek li ola n tüketim
h arca m a la rın ın y ap ılm asın a b ir en g e l yoktur. Bu h a rca m a
la r m utlaka yapılır.
O y s a yatırım h a rca m a la rı iç in a y n ı şeyi söyleyem eyiz.
B ir kere, kapitalist b ir toplu m da y atırım ha rca m a la rını her*
kes d eğ il sa d ece ka pitalistler v e b ir ö lç ü d e d e d ev let yapar.
E m ekçi h a lk ın m esken y ap ım ı d ışın d a yatırım m a llan (ç i
m ento, dem ir, d ok u m a tezgâhı, vb.) satın alm ası sö z konu
su d eğ ild ir. D iğ er taraftan y a tın m h a rcam alarının, cari
mitli g e lir dü zeyin in sü rdü rü lm esi için g erek li olan m iktar
d a yapılm asını sa ğ la ya ca k b ir g erek çe, b ir m ekanizm a y ok
tur. Y a tın m h a rca m a la n . tüketim h a rca m a la rı g ib i, gelir
dü zeyin e b a ğ lı değildir. A y n ı g e lir d ü zeyin d e ç o k y a d a az
y a tın m yap ılab ilir. K apitalist g irişim ci (ya tırım la rın sadece
b u n la r ta ra fın d an yap ıldığın ı u n u tm a ya lım ) e ğ e r İlerde
b u n d a n b ir k â r eld e edeb ileceğ in i dü şü n ü y orsa y atırım ya
par. y o k sa yapm az. D em ek o lu y o r kİ. y atırım h a rca m a la n
g elire d eğ il, fa k a t girişim cilerin b u n la n n n e k a da r kârlı
55
ola ca ğ ı kon u su n da k i dü şün celerin e (bekleyişlerine) b a ğ lı
dır. G irişim ciler y atırım la rın kârlılığı k on u su n da ne k a da r
iyim serseler o k a d a r y a tın m yaparlar. B undan ötü rü b ir
ülkede y a tın m h a rca m a la n b ir y ılda n öb ü r yıla b üyük
da lga la n m a la r gösterebilir.
D em ek o lu y o r ki, b elli b ir m illi g e lir dü zeyinde, o gelir
dü zeyin i sürdürm ek için gerek li ola n tüketim h a rca m a la n
m utla ka yap ılacağ ı h a ld e y a tın m harcam alarının y a p ılm a
sı garan tili değild ir. G irişim cilerin g elecek hak k ın da k i b ek
leyişlerine göre, y a tın m h a cm i g erekend en d a h a az y a da
daha ço k olabilecektir. B öyle olu nca, m illi g elir d ü zey i de.
yapılan yatırım m ik ta n n a göre, d a h a düşük, a y n ı y a d a
da h a yüksek b ir d ü zeyd e b elirlen m iş olur.
Y u k arda n beri söyled ik lerim izi özetleyecek olu rsak d i
yebiliriz ki. m illi g eliri olu şturan tüketim ve y a tın m harca*
m a la n n d a n b elirley ici ola n ı y a tın m h a rca m a la n d ır, G m il
li geliri, T tüketim h a rca m a la n n ı. Y d e y a tın m h a rca m a la -
n n t g österd iğ in e g öre, G = T + Y eşitliğinde, d eğ işik lik a n
ca k Y 'd e n g e le b ilir v e Y değ işin ce. G v e T b a şk a b ir d ü zey
d e yeni b ir eşitlik sa ğ la m ak üzere k en d ilik lerinden d eğ işir
ler.
57
v e g örü n ü şü değişir. Bir kere, artık tek birey d eğ il fa k a t b ir
toplum sö z k on u su old u ğ u n da n , tasarrufla yatırım a rasında
b ir zam an m esafesi b ulunm a sı gerekm ez. H er iki iş de aynı
za m an d a y ap ılab ilir. 9 kişi balık tutup 10'uncu b ir kişiye
b irer b alık v ererek onun d a a ğ yapm asını sa ğla rlar. İkinci
ola ra k, a rtık ta sarru f ya p a n la rın b u n u bizzat k en d ilerinin
y atırm aları d a gerekm ez. T asarrufu başka kişiler, y a tın ım
başka k işiler y ap abilir. Ö rneğin , bazı kişiler ta sa rru f y ap ıp
bu n la rı ban k alara koyarlar. Bunların işi b u ra d a biter. D i
ğ e r bazı k im seler d e g e lip bu tasarrufları b an k alarda n alıp
y a tın m y ap m ak için kullanırlar.
T a s a rru f ve y a tın m . serm aye birikim i ola y ın ın ik i a y n
yant old uklarınd an, d a im a birb irlerin e eşittirler. N e k a da r
ta sarru f yap ılm ışsa a n ca k o k a da r y a tın m yap ılab ilir. Y a
d a ne k a d a r y a tın m yap ılm ışsa o k a d a r ta sa rru f y ap ılm ış
dem ektir. K ısacası, ta sarru f serm aye b irikim inin y a tın m la
tam am lanm ası g erek en g eçici fa k a t ço k önem li b ir aşam a
lıdır.
Birey b ak ım ın d a n tasar ru f 1“ , toplum b ak ım ın d a n tasar
ru f arasındaki fa rk a b akarsak bu noktayı d a h a iyi a n la y a
biliriz: Bir kim se, ö rn eğ in M ehm et, tasarruf etm ek isterse,
bıı isteğini p a ra ların ın hepsini tüketm eyip b ir k ısm ın ı evde
biriktirerek y a d a A h m et'in evini y a d a a rsasını satın a la
rak gerçek leştireb ilir. A m a M ehm et'in y ap tığ ı bu işe bütün
ülke a çısınd an b ak tığım ız zam an orta da b ir ta sa rru f g ö re
m eyiz. Ç ünkü, piy asad ak i pa ra ların b ir k ısm ın ın M ehm 3t‘
in elinde toplan m ası, y a d a A h m et'in evinin ya d a arsasının
M ehm et’ in m ülk iyetine g eçm iş olm ası İle ülken in v arlığın a
yrni bir sey katılm ış olm az. Ülkede eskiden ne k a d a r para
(y a n i bu p a ra n ın tem sil ettiği m a l), ev ve arsa v a r idi ise,
M eh m et'in ta sa rru f y ap m asınd an son ra d a g en e o k a da r
para, ev v e arsa v ardır. S a dece b u n la n n m ülk iyetind e bir
değişik lik olm uş, M ehm et’ in zenginliği başkalarının a ley h i
ne ola ra k artm ıştır. Eğer M ehm et tasarrufu ile y en i b ir ev
yaptırm ış olsaydı, bu, toplum sal a çıdan d a b ir tasarruf
olurdu. Çünkü ülkedeki ev m iktarı artm ış olurdu.
58
T oplum sal tasarrufun m ahiyetini, on u n d aim a yatırtm a
•eşit old u ğ u n u anlam ak için, ola y a reel m a l v e hizm etler açı*
sın da n bak m ak gerekir. B ilindiği g ib i b ir ülkede üretilen
m a llar iki b üyük g ru b a a yrılır: B iri çim en to, d em ir gibi y a
tırım (serm a ye) m a llan , diğ eri d e h e r türlü tüketim m alla
n d ır. Y a tın m m a lla n zaten tü k etilem eyecekleri için ulusal
ta sarru fu n b ir parçasını olu ştururlar, A n c a k y a tın m m alla
rın ı kullanarak, yol. baraj, fa b rik a y ap ab ilm ek için em ek
g ü cü n e g ereksinim vardır. İşte toplu m sa l tasarrufun d iğer
kısm ı d a bu em ek g ü cü n ü b esley ecek olan tüketim m alla-
n d a n olu şu r. D em ek o lu y o r ki, ü retim m a lla n zaten tîikctl
lem ezler. Bir k ısım tüketim m alı d a ü reticileri tarafından tü-
ketllm eyip y atırım da ça lışa ca k in san ları beslem ek üzere
serbest tutulm alıdır kİ y atırım la r fiilen gerçek leşti rtlebilsin-
ler.
D em ek o lu y o r ki, toplum sal tasarruf, üretilen m a llan n
b ir k ısm ın ın tüketilm eyip (üretim m a lla n kısm ı zaten tüke-
tilem ezl, serbest b ırakılm asıdır. A ç ık t ır k i, serbest bırakılan
bu m a lla n y a tın m d a ku lla n ıp serm ay ey e dön üştü rem ezsek
ziya n olu rla r. B ir kısm ı stok edilem ez, çü rü r, bozu lu r. Fakat
d a h a önem lisi; satışları a z a la ca ğ ın d a n b u m a lla n n üretim
leri d e a zalır. Y a n i ta sa rru flu - y a tırım a dönüştürülem ezse,
üretim a z a lır v e ta sa rru f y o k o lu r. Ç ü n k ü ü retim de. tasar
r u f d a b ir sü r e ç İçinde y ap ılırla r. Bu n ed en le, toplum sal ola
rak n e k a d a r y a tın m y a p ıla b iliy orsa a n ca k o k a d a r tasar
r u f y ap ılm ış olu r.
S o ru 2 8: T a s a r r u f y * d a y a tır a n n a s ıl a rtırılır?
61
Y atırım ların d a tasarrufların d a a yn ı kim seler ta ra fın
dan y a p ıld ığı hallerde bu g ib i den gesizlikler sö z konusu o l
m azlar. Ç ünk ü h iç kim senin y atırm a yı dü şü n dü ğü n d en az
y a d a ço k ta sarru f y a p m a y a ca ğı açıktır. Fakat k a pitalizm in
gelişm esiyle, özellikle y atırım la rın ço k b üyük Ölçeklerde
yap ılm asının zoru n lu old u ğ u sektörlerde, ta sarrufla r ve y a
tırım lar a y n ayrı kim seler ta ra fın d an v e a y n a y n a m a çla r
la y a p ılm a y a başlanm ıştır. Ö m e ğ in ülkem izde, özel k esim
dek i b üyük sınat y a t m m la n girişim ci ded iğ im iz k apitalist
sın ıfa m ensup k im seler yap arlar. B un lan n kendi tasarruf-
la n giriştikleri y a t m m la n finan se etm eye y etm ediğinden,
b aşk a kim selerin ta sa rru fla n n ı d a ö d ü n ç a lıp kullanırlar.
Y ani yatırım y ap an la r ve tasarruf y ap anla r a ra sın d a b ir a y
n iy et yoktur. Bu d u ru m d a y a tın m ça b a la n ile ta sa rru f ç a
baları a ra sın d a eşitlik olm a sı a n ca k b ir rastlantı ola b ilir
ve ekon om i den gesizliklerd en kurtulam az.
Y atırım ç a b a la n y la ta sarru f ça b a la n n ın arasındaki
— a yn ı in san la r ta ra fın d an kara rlaştın lm ış olm a kta n d o
ğ a n — d oğ a l b ağ ın k op m u ş olm a sın ın d iğ er b ir son u cu , e k o
n om ik gelişm e h ızın ın toplum sal b ir tercihi yansıtm aktan
çık m ış olm asıdır. Bunu şöyle a çık layabiliriz: T a s a rru f b ir
zahm et, y atırım ise b ir nim ettir. Bu h er iki işi a yn ı kim se
y ap acak olursa, k a tla n a ca ğı zahm etle b unda n eld e edeceği
nim eti kafasının için d e k a rşıla ştın r v e b ir n o k ta d a d en g e
ler. Bu d en gey e g öre y a p ıla ca k ta sa rru f ve y a t ın m o in sa
nın a rzu la n n m en d oğ ru b ir yansım ası olur.
K apitalist toplu m la rd a y a tın m v e tasarruf a y n a y n
k işiler ta ra fın d an y a p ıld ık la n n d a n , tasarruf y a p a n la r b u
n un zahm etini b ilirler a m a b u n u n sağladığı nim etten h a
b erd a r olm a zlar. A y n ı b içim d e y a tın m y ap an la r d a b unun
n im etini b ilirler a m a n ed en old u ğ u zahm etten h a b e r d a r o l
m azlar. B undan ötürü, dön em sonun da zoru nlu o la ra k olu
şan den ge toplum sal tercihin en d oğ ru b ir yansım ası o la
m az
İleri kapitalist toplu m la rd a y a tın m la tasarruf a ra sın d a
ki doğal b a ğ serm a ye piyasası a ra cılığ ı ile dola ylı b ir b içim
de tekrar k urulm aya çalışılm ıştır. S erm a y e piyasasında y a
tırım yap an la rla ta sarru f y a p a n la r k arşı ka rşıya gelirler.
Y a tırım cılar bu piyasad a a n ca k fa iz d ed iğ im iz b ir fiy a t öd e
yerek ta sarru fçu ların pa ra larını ö d ü n ç alabilirler. E ğer fa z
la y a tın m yap ılm ak istenirse fa iz h a d d i y ü kseleceğin den,
y atırım cıla r ta sarrufla rd an fa zla y a tın m yap m am a y a ça lı
şırlar. (A y n c a , fa iz h a dd i yü kselin ce ta sarru f m ik ta n da
b elki b ir m ik tar a rtabilir.) A zg elişm iş ü lkelerde ise b öyle
b ir serm ay e piyasası y a h iç y o k tu r y a d a h en ü z olu şum h a
lindedir. Bu nedenle, bu g ib i ü lkelerde toplam y a tın m mik-
ta n m n , toplam ta sarru f m ik ta n ö n ced en h esaplanıp buna
g ö re tespit edilm esind e y a ra r vardır.
T a sarru fla y a tın m a rasınd aki b ileşim ilişkisine (ya pı
sal ilişkiye) gelince: B ilindiği g ib i, bü tü n değ erlerin y aratı
cısı em ektir, Em ek g ü cü serbest b ıra kıld ığı, y a n i b ir kısım
işçiyi b esley eb ilecek tüketim m a lla n ta sarru f edild iğ i z a
m an, toplum bu işçilerle istediği h e r türlü yatırım ı y ap ab i
lir. Y a n i y ol d a yapabilir, tekstil fa b rik ası d a yapabilir,
atom rea k törü d e y ap abilir. Bu, g en el ola ra k, yan i b ir za
m an sınırlam ası k oy m a da n d oğ ru d u r. F ak at belli b ir y a tı
n ın projesin in a z ç o k k ısa b ir za m a n sû resi için d e g erçek
leştirilm esi s ö z k on u su olu n ca , b u n u n için y a ln ız em ek g ü
cü y etm ez, o y a tın m p rojesin in g erek tird iğ i bası m a kin e v e
m a lzem elerin d e ta sa rru f edilm iş olm a sı (eld e bulunm ası)
gereklid ir. A k s i h a ld e ö n c e eld ek i em ek g ü cü y le o m akine
v e m alzem eleri ü retm ek son ra d a s ö z k on u su p r o je y i g e rçe k
leştirm ek g e re k ir ki, bu, za m an sûresini uzatır. K aldı kİ. kı
sa d ön em d e d eğ il u zu n d ön em d e bile, tek n olojik b ilgi eksik
liği n ed en iy le gerek li m a kin e v e teçh iza tın üretilm esi ola
n a ksız d a olabilir.
D iğ e r ta ra fta n b iliy oru z k i. b ir ülke, k ısa dön em d e, ta
sa rru fu n a n ca k em ek g ü cü (tü k etim m a ile n ) bölü m ü n ü a r
tırabilir. (D iğ e r b ölü m ü n ü lk ed ek i ü retim m a lla n üreten sa
n a yiin k apasitesi İle sın ırlı o ld u ğ u n u ha tırla ya lım .) O h a l
d e b ir ülke, m a kin e v e m alzem eleri içerd e üretilm eyen b ir
y a tın m projesin i sa d ece ta sarru fu n u a rtırarak g erçek leşti
rem ez. Çünkü tasarrufun m al bileşim iyle yatırım ın g erek tir
d iğ i m al b ileşim i a r a s ıM a uyum suzluk vardır. Bu soru n b i
zi dış ticaret k o n u su n a götürür.
64
1 . Gönüllü tasarruflar b ir e y le r v e a ileler tarafından
se r b e s tç e v e is ten erek y a p ılır. B u n lar, y a sa h ip leri ta rafın
d a n d o ğ r u d a n d o ğ r u y a , ö rn e ğ in k o n u t g ib i b ir yatırım a
ç e v r ilir , y a d a b a n k a la ra , hissa senetlerin e, tahvillere yatı
rıla r a k b a ş k a la rın ın k u lla n ım ın a b ıra k ılır. Bu tü r tasarruf
la r, b ü t ü n d ü n y a d a v e ö z e llik le azgelişm iş ü lkelerde sürek
li b ir a z a lm a e ğ ilim i için d ed ir. B u n u n b ir ned eni, insanları
ta sa r ru f y a p m a y a iten h a sta lık v e y a şlılık g ib i du rum lara
k a rş ı k e n d in i v e a ilesin i g ü v e n ce y e a lm a k endişesinin, sos
y a l g ü v e n lik sistem in in g elişm esin e k o ş u t ola ra k, sürekli
za y ıfla m a sı, d iğ e r n ed en i d e d a h a iyi y a ş a m a özlem in in sü
re k li a ğ ı r b a sm a sıd ır. R a d y o, telev izyon , sinem a g ib i ileti
şim a r a çla rın ın g elişm esi son u cu a rtık d ü n y a n ın h er yanın
d a d a h a iyi y a ş a m b içim le r i o ld u ğ u öğ ren ilm ek te ve her*
k es b u n u k e n d i y a ş a m ın d a gerçek leştirm ek istem ektedir.
T e k n ik d e y im i ile. tü m d ü n y a d a v e özellik le azgelişm iş ü l
k e le rd e tüketim eğilimi sü rek li artm ak tad ır. D em ek olu yor
ki, u lk o ta sa r ru fu n u a rtırm ak b a k ım ın d a n g ön ü llü tasar
r u fla r a b e l b a ğ la m a m a k gerekir.
6S
T A B L O 2.
G A Y R İ S A F İ Y U R T ÎÇ İ H Â S IL A N IN Y Ü ZD E Sİ O L A R A K
Y E R L İ Y A T I R I M VB T A S A R R U F L A R
1982
Y a t ın m T a sa rru f
T ü rkiye 22 16
H in d ista n 25 22
ş ııı 10 8
P ortekiz 27 8
Y u g o sla v y a 34 33
Y u n a n ista n 23 13
İsp a n ya 20 18
İtalya 20 20
İn g ilte re 18 20
Japonya 30 31
F ran sa 21 17
B. A lm a n y a 22 24
ABD. 16 15
67
m a la n ülkedek i istatistiki b ilgilere da y an ıla ra k yap ılır. Bu
istatistikler ne k a d a r b ol v e d oğ ru is eler m illi g elir hesa p
la n d a o k a d a r d o ğ r u olu r. İşte b u bakım dan, h e m ü lk eler
a ra sın d a h e m d e a yn ı ülken in eski y ılla n ile y a k ın y ılla n
a ra sın d a fa rk la r v ardır. Bu n ed en d en ötürü ö rn e ğ in T ü r
k iye'n in m illi g e lir ra k a m la n Pakistan’ın m illi g e lir rakam -
la n n d a n d a h a d oğ ru d u r. A y n ı n ed en d en ötü rü , ülkem izin
s o n y ılla ra a it m illi g e lir ra k a m la n d a 20-30 y ıl ön ce k ile r
d en da h a d oğ ru d u r. D em ek o lu y o r kİ, m illi g e lir ra k a m la n
çeşitli ölçü lerde ku su rlu du rla r. B unlar a rasında k arşılaştır
m a yap ılırken b u n ok ta n ın g ö z ön ü n d e tutulm ası g erek li
dir. Bu g ö z ön ü n d e tutm a, özellikle, b u lu n a ca k k ü ç ü k fa rk
ların dikka te a lınm am ası b içim in d e olm alıdır.
3. D ikkat ed ilecek b ir n ok ta d a m illi g elirin ta nım ı ile
ilgilidir. D aha ö n c e g örm ü ş old u ğ u m u z gibi, sosya list ü lk e
ler sa d ece m a d d i m al üretim ini v e b u m a lla n n değ erin e
katkıda b u lu n a n ticaret, u laştırm a v e dep ola m a h izm etle
rini m illi g elir k a v ra m ı iç in e sokm akta, eğitim , sağlık, g ü
venlik, b ank acılık, d e v le t y ön etim i g ib i h izm etleri k a v ra m
dışı bıra km a kta dırlar. B u n a karşılık, T ürk iy e'n in d e a rala-
n n d a b u lu n d u ğ u ka pitalist ü lk elerin m illi g elir ka vra m la rı,
m addi m al üretim i y a n ın d a bütün h izm etleri de k a psam a k
tadır. A çık tır ki, sosya list ülkelerle k apitalist ü lk e le r a ra sın
d a m illi g e lir k a rşıla ştm lm a sı y ap ılırk en bu fa rk ın dikkate
alınm ası gerekir.
A y n c a . k a rşıla ştırm a la n n a yn ı m illi g e lir k a v ra m la n
a rasında y ap ılm asın a dik k a t edilm elid ir, ö r n e ğ in , b ir ü lk e
n in fa k tö r fiya tla rı ile b rü t m illi geliri, d iğ er ülken in piya sa
fiyatlarıyla b rü t m illi g eliri ile ka rşıtaştınlm am alıdtr.
4. Ü zerin de d u ru la ca k d iğ e r b ir nokta ka p sa m fa rk ı
dır. Bu k on u d a b irb irin d en fa rk lı iki du ru m sö z k onusudur.
a. D aha ö n ce g örm ü ş old u ğ u m u z gibi, b ir m a l y a d a
b ir hi7m etin m illi g e lir için e a lınab ilm esi İçin, p a ra ile ifa
de edilebilm esi, b u n u n için de b ir fiy a tı olm a sı g ereklidir.
D iğer ta raftan b iliy oru z ki, y aln ız pa za rd a sa tılm ak üzere
üretilm iş ola n m a lların v e hizm etlerin b ir fiy a tı olabilir. D i
ğ e r b ir deyişle, m illi g e lir k a p sam ım belirley en ö lc ö ü reti
m in ticarileşm iş olm asıdır. Y a ln ız ticarileşm iş m al ve h iz
m etler m illi g e lir k a psam ın a girerler.
M illi g e lir k a psam ını belirleyen, b u koşul, özellikle ev
İçinde y e ev halk ın ın g erek sin im lerin i ka rşılam a k için y a p ı
la n ü retim fa a liyetlerin i k a psam dışı b ırakır. B öylece, ev de
yap ılan yem ekler, turşular, reçeller, dikilen dikişler, örü len
örg ü ler, ça m a şır y ıkanm ası, ütü yap ılm ası, d iğ e r tem izlik
işleri, ç o c u k bak ım ı, h a sta b ak ım ı g ib i işler m illi g elir he
sa p la rın a dahi] edilm ezler. B unlara dü ğü n eğlen celeri v e
k ır g ezilerin i de katabiliriz. K apsam d ışı bıra k ıla n bu fa a li
yetlerin m ik ta r ola ra k ön em i ç o k b üyük tür.
B ir ülke g eliştik çe, sözü n ü ettiğ im iz bu ü retim fa a liyet
leri tica ri n itelik k azanarak e v dışın a çık m a y a başlarlar.
K a d ın la r d a ça lışm a y a başla dık la rı için , d ışa rd a d a h a ço k
yem ek yen ir, ev de reçel-tu rşu yap ılm az, d ik iş-örgü h iç ya
d d a z yap ılır, çocu k la ra kreşlerde, h a sta la ra hastanelerde
b ak ılır. A y n c a . ça m a şır m akinesi, b u la şık m akinesi, elek
trik sü p ü rg esi v e k on serv eler v e d iğ e r y a n -h a z ır y iy ecek ler
sa y esin d e, e v d e y a p ıla n işlerin b ü y ü k b ir kısm ı ev dışın a
y ansım ış o lu r. Ö rn eğ in , ça m a şırın e v d e fa k a t ça m a şır m a
k in esiyle y ıkanm ası, b u m a k in en in d ış a n d a n satın alınm ış
olm a sı n ed en iy le, e v d ışın a y ansım ış olu r. Bu fa a liyetlerin
e v d ışın a y an sım a sı v e ticarileşm esi, b u n la rın b ü yü k ö lç ü
d e m illi g e lir k a psam ın a g irm eleri so n u cu n u verir.
D em ek o lu y o r kİ, b ir ü lk e g eliştik çe, esk iden m illi g e lir
k a p sam ı d ışın d a k a la n b irç o k ü retim fa a liyetleri, e v dışı
n a ç ık ıp tic a r i n itelik ka za n dıkla rın da n , m illi g e lir h esa p la
rın a g ir m e y e b aşla rlar. B unun so n u cu ola ra k , toplam m al
v e h iz m e t ü retim in d e g e rçe k b ir a rtış o lm a d ığ ı ha ld e m illi
g e lir ra k a m ı a rtm ış o lu r. G erçek ten , ö rn eğ in , esk iden d e
şim di d e ça m a şırla r y ık a n ıyor, re ç e lle r y en iy or, çoc u k la r a
b a k ılıy o r a m a esk iden b u n la r m illi g e lire girm iy orlardı.
Şimdi ise g iriy orla r.
İşte bu n ed en d en dolay», a yn ı ülkenin, a ra la rın d a z a
m a n m esafesi ç o k fa z la olan, iki a y n yılının m illi g elirleri
ni karşılaştırırken dikkatli olm a k gerekir. A rad ak i fa rk ın
b ir kısm ı g erçek değil, fa k a t sadece sözün ü ettiğ im iz k a p
sam fa rk ın d a n ötü rü d ü r. Bu a yn ı du rum , a ra la n n d a k i g eliş
m işlik fa rk ı ç o k fa zla o la n ülkelerin m illi g elirlerin in kar-
şıla ştın lm a sın d a d a sö z k onusudur. A zgelişm iş ülkelerde
kapsam dışı kalm ış o la n b irço k ü retim faa liyetleri gelişm iş
ü lkelerde, ticari n itelik kazanm ış old u k ta n için , m illi g eli
re g irerler. Bu n ed en le de, a radaki fa r k old u ğ u n d a n daha
fa zla görünür.
b. K apsam la İlgili d iğ e r b ir soru n şudur: B ir ülke g e
liştikçe, özellikle kentleştik çe, eskiden p ek gerek li olm a y an
bazı işler önem k a za n m a y a başlar. Bunlar, b aşlıca, b eled i
ye hizm etleri v e sağlık, g ü v en lik hizm etleridir. G erçekten,
b ir köy y a d a kü çü k b ir kasabada, kent içi ulaştırm aya, su,
havagazı, telefon şebekelerine, b u n la n n b ak ım ın a , g ıd a
m addelerinin sağlık v e fiy a t bak ım ınd an denetlenm esine,
can v e m al g ü v en liği sağlanm ası g ib i hizm etlere y a h iç ya
d a pek a z gerek sin m e du yu lu r. Ü lke g elişip k en tler b ü y ü
m ey e b a ş la y ın ca bu tür h izm etlerin önem i ço k b ü yü k ö lç ü
d e artar.
O ysa bu tü r h izm etler insanların refah ın a b ir k a tk ıda
b ulunm azlar. B unlar d a h a çok geltşm enin m a liyeti (m as
ra fı) n iteliğinded irler. G erçekten, örneğin, k öy ü n d e işine,
okuluna, k om şu suna y ü rü y erek (b eda va) g id en b ir k im
senin. kentte b u n la r için b ir p a ra ödeyerek otob ü se b in m ek
zoru n da olm ası, on u n da h a zenginleşm iş old u ğ u n u g öster
mez. B undan ötürü, k öy v e kentte y aşayan in san ların g elir
lerini ka rşılaştın rk en kentlilerin bu tü r m a sra fla n n ı g elir
lerinden çık a rm a k gerekir. Bu yapılm azsa, ken tlin in g eliri
g erçek te old u ğ u n d a n fa z la görünür.
İşte bu ned enden ötürü, g erek a yn ı ülkenin a ra la n n d a
ki zam an m esafesi ç o k fa zla ola n y ılla n , g erek se g elişm iş
lik dü zeyleri ç o k fa rk lı ola n ü lk eler arasınd a m illi g elir
k arşılaştırm aları yap ılırken bu n ok ta da im a g ö z ön ü n d e tu
70
t u lm a l ıd ır . A n c a k ş u n u d a b e li r t m e k g e r e k i r k i , y u t a r d a k i
h e r ik i h a ld e d e , g e r ç e k r e f a h a r t ış ım g ö s t e r m e s e b ile , m im
g e l i r r a k a m ı n ın a r t m ış o lm a s ı g e n e d e e k o n o m i k g e liş m e
n i n b i r g ö s t e r g e s id ir .
5. M il li g e l i r k a r ş ıl a ş t ı r m a la r ın d a d ik k a t ' e d ilm e s i g e
r e k e n d i ğ e r b i r n o k t a m illi g e l ir in m a l v e h iz m e t o la r a k bi
leşimi il e İ lg ilid ir , A y n ı ü lk e n in ç e ş it li y ı lla r ı n d a k i m illi g e
li r le r i a r a s ın d a k a r ş ıla ş t ır m a y a p a b i lm e k İ ç in b u n la r ı n h e p
s in in e s a s a lı n a c a k b e lli b i r y ı lın f i y a t l a r ı y l a ( y a n i s a b it f i
y a t l a r la ) İ f a d e e d ilm e le r i z o r u n l u d u r . F a k a t n e v a r k i, b u
ç e ş it li y ı lla r a a it m illi g e l ir le r i o lu ş t u r a n m a l v e h iz m e tle
r in b il e ş i m le r i v e a y n c a b u m a l v e h iz m e t le r in k a lite le r i
a r a s ı n d a ö n e m li c e f a r k l a r v a r s a , b u n l a n n h e p s i n i a y n ı f i
y a t l a r la if a d e e t m e k y a n l ış s o n u ç la r v e r ir . Ö r n e ğ i n , e le k tr ik
e n e r jis i, a k a r y a k ıt , ç im e n t o , m o t o r lu t a ş ıt a r a c ı g i b i b ir ç o k
m a ll a r ın m il li g e l i r iç i n d e k i p a y l a n b u g ü n , d iy e l im 40 y ı l
ö n c e s in e g ö r e d a h a f a z l a d ı r . B u n a b a ğ l ı o la r a k d a , b u g ü n k ü
g ö r e l i f iy a t la r ı o z a m a n ı n k in d e n f a r k l ıd ır . A y n c a , b ir ç o k
m a ) v e h iz m e t le r in k a lit e le r i d e k ı r k y ı l i ç i n d e b ü y ü k d e ğ i
ş ik l ik l e r e u ğ r a m ış t ır . Ö r n e ğ i n , o z a m a n k i ip e k çora p Ue
ş im d ik i n a y l o n ç o r a p , o z a m a n k i g r a m o f o n l a ş im d ik i p ik a p ,
o z a m a n k i d iş ç ili k le b u g ü n k ü d i ş ç i l i k a r a s m d a b ü y ü k k a li
t e f a r k ı v a r d ır . S o n o la r a k , t e le v iz y o n , ) e t m o t o r u g i b i a le t
l e r v e b u g ü n k ü y a ş a m ım ız ın h e r y e r i n e g i r m iş o la n p la s t ik
m a d d e l e r b u n d a n k ı r k y ı l ö n c e h i ç y o k t u la r .
B ö y l e o lu n c a , b u g ü n k ü m i l l i g e l i r l e k u k y ı l ö n c e k i m il
li g e l i r i n a y n ı f iy a t l a r l a f i y a t l a n d ı n l m a l a n n ı n o la n a k s ız lığ ı
v e a n la m s ız lığ ı a ç ık t ır . D i ğ e r M r d e y iş le , e le k t r ik t e n , t e le
fo n d a n . t e le v iz y o n d a n , p e n is ili n d e n , k a l p n a k l in d e n , h a v a
u l a ş ım ı n d a n y o k s u n b i r y a ş a m la b u n l a r a s a h ip b i r y a ş a m
a r a s ın d a k i f a r k ı , p a r a s a l b i r g e l i r f a i k ı o la r a k ö l ç m e y e v e
i f a d e e t m e y e , e lb e t t e , o l a n a k y o k t u r , t ş te . b ir b i r in d e n çok
u z a k y ı lla r ı n , y a d a g e l iş m iş lik d ü z e y l e r i ç o k f a r k l ı ü lk e le
r in m illi g e l ir le r i n i k a r ş ıl a ş t ı r m a n ın b i r d e b u y ö n d e n g e
le n g ü ç l ü ğ ü v a r d ır .
71
Q. Son ola ra k , ulusla ra ra sı karşılaştırm a la rd a dikkat
edilecek b ir n o k ta da, m illi pa ra ların orta k b ir p a ra y a ç e v
rilm eleri ile ilgilid ir. B ilindiği g ib i, uluslararası ka rşılaştır
m a la rda b ü tü n ü lkelerin b irey başına dü şen m illi g elirle
rin i tek b ir para, diy elim d o la r cin sin den ifad e etm ek z o ru n
lu lu ğ u v ardır. A k si h ald e karşılaştırm a yapılam az. O y s a bu
iş g örü n d ü ğ ü k a d a r k ola y değildir.
ö r n e ğ in . T ü rk lira sını d ola ra çev ireceğ im izi dü şünelim .
A c a b a k a ç lira y ı 1 d o la r sa y m am ız d o ğ n ı o la ca k tır? Şu sı
ralard a. M erkez B ankası'nda. d iğ e r b an k alard a v e serbest
p iy asad a (T ahtak ale piy asasın da ) d o la r çeşitli fiy atlarla
a lın ıp satılm aktadır. Bu d u ru m d a h a n gi d ola r k u ru n u n k u l
lanılm asın ın d oğ ru ola ca ğ ı b ir soru olarak k a rşım ıza çıkar.
A y rıca , dışsatım p rim lerini d e d ik k a te alan d a h a b aşk a b ir
d o la r kuru d a sö z k onusudur. Kaldı ki. bu ku rla rın h içb iri
nin p aram ızın g erçek sa tm alm a gü cü n ü y an sıtm a d ığı da
b ir g erçek tir. (Ç ünkü d ö v iz ku rla rı bütün m a lla r d eğ il sa-
d oce dış ticaret k onusu ola n m a lla r ü zerind en h esa p ed ilir
ler.) Bu ned en le, pa ra ların g erçek sa tm alm a g ü çle rin i y a n
sıtacak özel b ir k u r d a hesa p edilebilir.
G örü ld ü ğ ü üzere. T ü rk pa ra sının d ola ra çev rilm esin d e
kulla n ıla ca k ku ru n şu y a d a b u olm asına g ö re b u lu n a ca k
olan b irey b a şın a m illi g e lir fa rk lı çıkacaktır. Bu a y n ı soru n
d iğ e r ü lk eler iç in d e g eçerlid ir. P aralarını d ola ra çev irirk en ,
b ir ülke d a h a g e rçe k çi b ir kur, d iğ e r b ir ülke diy elim resm i
kuru kullanm ışsa, b u ü lkelerin b irey başına d ü şen m illi g e
lirlerinin k a rşılaştırılm ası g erçek du rum u yansıtm az. B un
d an Ötürü, u lu sla ra ra sı k a rşılaştırm alard a b ü tü n ü lk elerin
aynı nitelikteki k u rla rı k ulla nm a la rı gerekir. K arşılaştırm a
sonuçlarını değ erlen d irirk en bu noktanın d a lm a h a tırd a tu
tulm ası gerekir.
72
IV . B Ö L Ü M
73
Çünkü bölüşü m , k a v ra m olarak, herk esin İstediği k a d a r a la
m adığı. b ir k im senin p a y ın ın d iğ e r k im selerin p a y la rıy la sı
nırla n d ığ ı (y a n i b ir k im senin p a y ı a rtın ca diğ erlerin in pa y
la rın ın azalm ak zoru n d a old u ğ u ) b ir du rum u ifa d e eder.
Bu ned en le, e ğ e r b ir kim se orta y a k on a n şey d en (m a lla r
d a n ) istediği k a d a r a labiliyorsa, o kim seyi b ölü şü m d e b ir
ta ra f ola ra k sayam ayız. Ç ü n k ü bu kim se, kendi p a y ın ı k en
disi b elirley en ayrıcalık lı (im tiyazlı) b ir du ru m da d em ek
tir. İşte, zen g in ka pitalist sın ıfın bölüşü m d eki d u ru m u böy-
ledir. B undan ötü rü b u sın ıfın m ensup larını v e b u n la rın tü
kettikleri m a lla n m illi g elirin b ölüşü m ü nün dışın d a tutm ak
gerekir.
D em ek o lu y o r ki, y u k a rd a belirttiğim iz a n la m d a m illi
g e lir bölü şü m ü n e ne m illi g elirin hepsi, ne d e n ü fu su n ta
m am ı katılm aktadır. B ölüşüm e k a tılan m illi gelir, y a ln ız tü
ketim m a lla n d ır v e b u n u n d a hep si d eğ il zen g in lerin tü k e
tim lerinden g eri k a la n kısm ıdır. B ölüşüm e k a tılan n ü fu s
da. tüketim leri h esa p dışı b ırakılan zen gin lerin dışın da k a
la n çeşitli em ek çi s ın ıf ve tabakalardır.
B uradak i çözü m lem em iz bak ım ın d a n zen g in kim seyi,
isteği k a d a r tüketim yap tıkta n son ra önem li m ik tard a da
ta sarru f y ap ab ilen kişi ola ra k ta n ım layabiliriz. Bu ta
n ım a d a y an a ra k zen g in lerin toplam tüketim lerinin, kısa d ö
n em de, dış m üda h a lelerle değ iştirilem eyeceğin i v e sa b it k a
laca ğ ın ı söyley eb iliriz. G erçekten, örneğin, b u n la n n tüke
tim leri artm az, çü n k ü isteselerdi zaten ö n ce de a rtın rla r-
dt-, azalm az da, çü n k ü b unun y erin e ta s a m ıfla n n ı azaltm ak
ola n a ğ ın a sahiptirler. Bu du ru m a göre, b ir ü lkede g e lir b ö-
lü şüm ünü dü zeltm en in tek yolu n u n tüketim m a lla n ü reti
m in i a rtırm ak old u ğ u k en d iliğ in d en anlaşılır. Ç ü n k ü b u a r
tışın tam am ı işçi, m em ur, serbest m eslek sa h ip leri v e k ü
ç ü k ü reticiler g ib i em ek çi sın ıf ve ta b a k a la n n a ra sın d a p a y
laşılır.
Bir ülkede g elir bölü şü m ü iki aşam ada g erçek leşir. Bi
rin ci aşam a, kapitalist toplum un ik i tem el sın ıfım olu ştu
ran işçiler ve k apitalistler arasındaki ücret ve a r tı-d eğ er b i-
çim in d ek i bölüşü m dür. B una tem el b ölü şü m diyoruz, ikinci
a şa m a iki a y n k o l ü zerind en yü rü r. B irinci k old a ücretin
belirled iğ i g elirin çeşitli em ekçi s m ıf v e ta ba k a la r arasında
d a ğılım ını. İkinci k olda d a a rtı-d eğ erin kapitalist sm ıfın çe
şitli ta ba k a la rı a rasınd aki d a ğ ılım ın ı g örü y oru z. A şağıd ak i
soru la rd a b u n la n İnceleyeceğiz.
75
g eliştik çe b u b ölü şü m ü n e n iy i ola sılıkla a y n e n d ev a m e t
tiğini, y a d a b ü y ü k ola sılık la iş çile r a ley h in e o la ra k b ir m ik
ta r b o z u ld u ğ u n u g ö rü y o ru z. B u g ü n ü n İleri k a p italist ü lk e
lerin d e iş çilerin y a ş a m d ü zeylerin in b tzdekilerle k ıya slan
m a ya ca k k a d a r y ü k sek o lm a sın ın ned eni, b u ra la rd a tem el
b ölü şü m ü n d a h a a d il olm a sı d eğ il, fa k a t b u ra la rd a m illi
g e lir ç o k y ü k sek o ld u ğ u iç in a sg a ri ü cretin b ile b izim fu
ka ra lık d e d iğ im iz sın ırm ç o k ü stü n e çık m ış olm a sıdır.
D e m e k o l u y o r k i . r e e l ücretlerin artışım tem el gelir b ö -
lûşümünün düzelmesinden ayırmak gereklidir. M i l l i g e l i r
a r t t ığ ı z a m a n , t e m e l b ö lü ş ü m d e ğ iş m e s e , h a t t a b i r m ik t a r
b o z u l s a b il e ü c r e t d ü z e y i a r t a b il ir . Ö r n e ğ i n m il li g e l i r 100'
k e n b u n u n 2 0 's in in ü c r e t , 8 0 'i n in a r t ı- d e ğ e r o l d u ğ u n u v a r
s a y a lım . T e m e l b ö l ü ş ü m 8 0 / 2 0 = 4 o r a n ı il e i f a d e e d ili r . M il li
g e l ir 2 0 0 'e ç ı k t ı ğ ı z a m a n , ü c r e t g e l i r l e r i 40’ a , a r t ı - d e ğ e r d e
]8 0 ’a y ü k s e lt ilir s e , b ö lü ş ü m d e ğ iş m e m iş a m a ü c r e t m i k t a n
a r t m ış o lu r . H a t t a ü c r e t g e l i r l e r i 4 0 'a d e ğ il d e 30’ a ç ı k a r ı l
m ış o ls a y d ı, t e m e l b ö l ü ş ü m k ö t ü l e ş m i ş f a k a t ü c r e t l e r g e n e
d e a r t m ış o lu r d u .
T em el b ölü şü m le ilgili ola ra k b elirtilm esi g e re k e n ön em
li b ir n o k ta şu d u r: Ü c re t g elirleri tüm üyle tüketim e h a rca
n ırla r. Bu n ed en le, ü cr e t artışla rın a k oşu t o la ra k tüketim
m a lla n ü retim in in d e a rtm lm a sı g erek ir. E ğ er b u g e re k y e
rin e g etirilem ezse, ü cretlerin pa ra sa l ola ra k a rtm ası, sa d e
c e tüketim m alların ın fiy a tla rın ı a r t ın r v e d ola y ısıy la iş çi
lerin y aşam d ü zeylerin d e g erçek b ir yükselm e sağlam az.
Bu d u ru m öze llik le k ısa d ön em ler için g eçerlid ir. Ç ünk ü
kısa d ö n e m d e toplum sal ü retim in b ileşim i d eğiştirilem ez.
A m a d ön em u za d ık ça , p iy a sa m ekanizm ası, tüketim m a lla
rının ü retim in i oH ıra ra k y en i d u ru m u n g ereğ in i y e rin e g e
tirir.
B u k o n u d a s o n o la r a k b e li r t m e k is t e d iğ i m iz b i r n o k t a
d a ş u d u n T e m e l b ö lü ş ü m ü n i ş ç i l e r l e h i n e d e ğ iş m e s i, k a p it a
li s t l e r in t ü k e t i m le r in i d e ğ i l f a k a t t a s a r r u f v e y a b n m l a n n ı
a z a lt ır . Ç ü n k ü b u s ın ıf ı n , b i r ö z v e r id e b u lu n m a k g e r e k t iğ i n
d e . b u n u t ü k e t i m le r in d e n (a lış t ık la r ı y a ş a m d ü z e y l e r in d e n )
78
d e ğ il, tasarru fla rın da n v s d o la y ısıy la yatırım la rın da n y a p a
c a k t a n açık tır. O y s a b iliy oru z k i ü lk en in k a lk ın m a sı y atı-
n m la r a bağlıdır. D em ek o lu y o r kİ, em ek çilerin y aşam d ü
z ey lerin in yükselm esi a n ca k ü lk en in k a lk ın m a hızın ın y a
v aşla tılm ası ile ola n a klıdır. Bu d u ru m ü c r e t paza rlığ ın d a
işçilerin ka rşısın a m a n evi b ir b ask ı a ra cı o la ra k çıkarılır.
77
d iğ ı İçin, d iğ e r m a l fiy a tla rın d a n fa rk lı olarak, ü lk en in kül
tü r ve g elişm işlik d ü zeyin i d e yansıtır. B u nedenle ü cretin
a lt sınırını o top lu m d a g eçerli ola n asgari g e çim dü zeyi,
üst sınırım d a iş g ü cü n ü n m arjinal v erim i belirler. U y g u la
m ada ücret, bu iki sın ır a ra sın d a b ir yerd e, istem v e su n u m
koşu lların a göre, işçi send ik aları ile işveren ler a rasınd aki
toplu paza rlıkla rla belirlenir.
78
b ir d ön em i, yan i en flasyon ist b ir d ö n e m i dü şünelim . Bu d ö
nem de. p a ranın sa tm alm a g ü cü azalm ış ola ca ğ ın d an , n o
m inal ü cretler d eğişm ediği ha ld e g e rçe k ü cretler değişm iş
(d ü şm ü ş) ola ca ktır. E ğ er b u a y n ı d ön em d e em eğ in verim
liliği d e değişm em işse d e ğ e r ola ra k ü cr e t d e dü şm üş olur.
Ç ü n k ü ü cretin m al ola ra k k a rşılığ ı a zalın ca, buDu üretm ek
için g erek li em ek süresinin d e a zalm ış o la ca ğ ı açıktır. D iğer
taraftan, n om in al v e g erçek ü cr e tle r sa b itken em ek verim
liliği artarsa, d e ğ e r ola ra k ü cret dü şm ü ş olu r. Ç ünkü em ek
v e rim liliğ i a rtın ca işçiler ücretlerin i d a h a a z b ir süre ça lı
şarak çıkarırlar.
D em ek o lu y o r ki, bu ü ç a y n ü cret za m an için d e b irb ir
lerin d en ayrılarak tam am iyle fa rk lı hareketler göstereb ilir
ler. D urum b öyle olu n ca , ü cret artışla rın da n sö z edildiği
za m an bu ü ç a y n ü cret çeşid in d en ha n gisin in kastedildiği
belirtilm elidir. A çık tır k i sa d ece n om in a l ücretlerin artm a
sı iş çile r b ak ım ın d a n h iç b ir a n la m ifa d e etm ez. N om inal
ü cretle b irlik te g erçek ü cretin d e artm ası g ereklidir. Ç ün
k ü a n ca k bu takdirde işçin in g e çim d ü zey i y ükselm iş olur,
ö r n e ğ in , n om in al ü cret % 10 a rttığı za m an fiy a tla r d a aynı
o ra n d a artm ışsa, işçinin g e rçe k ü creti h iç değişm em iş olur.
E ğ er fiyatla ü cretlerden d a h a fa zla, diy elim % 15 artm ışsa,
g e rçe k ü cret, y a n i işçin in g e çim dü zeyi % 5 ora n ın da a zal
m ış olur.
A n c a k biliy oru z k i, g erçek ü cret a rttığ ı za m an değ er
ola ra k ü cret on u n la b irlik te m u tla k a artm az, ha tta çok
d e fa a zalır. Ö rn eğ in em ek v erim liliğ i % 10 arttığı zam an
g erçek ü cret sadece % 5 artırılm ışsa, d e ğ e r ola ra k ü cret
% 5 g erilem iş olur.
Bu ned enlerd en ötürü, işçilerin h ed ef! değ er olarak ü c
reti artırm ak , y a d a h iç değ ilse k oru m a k olm alıdır. Çünkü
a n ca k b u y o lla m illi g elird ek i p a y la n n ı a r t ın r y a d a koru
y ab ilirler. işveren ler b ak ım ın d a n d a ön em li olan bu tü r ü c
retteki artıştır. Çünkü y a ln ız bu tü r artış, y an i d e ğ e r olarak
ü cretteki artış o n la n n k â r o ra n la n n ı dü şü rü cü b ir sonuç
verir.
79
S o r u 37: Ü cretler a r a s ın d a fa r k olm a sın ın n ed en leri
n e le r d ir ?
81
dır. Ç ünk ü a n ca k bu takdird e in san lar a va n ta jlı g örd ü k leri
m eslek v e işyerlerin e g irip , avantajsız g örd ü k lerin d en d e
çık a ra k b u n la r a ra sın d a ü cret bak ım ınd an sözü n ü ettiğ i
m iz d en g ey i sağlarlar. B u nedenle, eğ er h erh an g i b ir m es
leğ e y a d a işyerin e g iriş serbestliği kısıtlanırsa, o ra d a k i ü c
retler olm a sı g erek en d en d a h a yüksek olu r. G irig serbest
liğin i kısıtla ya n en ön em li öğ e eğ itim ola n a k ların ın kısıtlı
olm asıdır. O nun için , b u o la n a ğ ın k ısıtlılığı ölçü sü n d e, özel
likle uzu n ca b ir eğ itim sü resi g erektiren dok torlu k, m ü h en
dislik, avuk atlık g ib i m esleklerde ü cretler, olm a sı g erek en
den yüksek olu r. B uradak i yü ksek liğin h iç b ir e k on om ik ya
d a sosyal işlevi olm a y ıp , sa d ece b ir tekel k â n sa y ılm ası g e
rekir. A y n ı tekel du ru m u başka y olla rla d a sağla n ab ilir.
Ö rneğin , b elli b ir y erd e ça lışa n işçiler b a ş k a la n n m a yn ı
y erd e ça lışm alarını fiilen en g elleyerek ken d i ü cretlerin i o l
m ası gereken in ç o k ü zerin d e tutabilirler.
G enel ola ra k h erh an g i b ir m esleğe y a d a işyerin e g ir e
b ilm ek için k on u lm u ş ola n sınav, staj, b elli b ir sü re ça lış
m ış olm a k g ib i koşullar, asıl g erek çelerin in y a n ı sıra, o ra d a
ça lışanları dış rek ab etten koru ya ra k, ücretlerin olm a sı g e
rek enden da h a y ü k sek tutulm asm ı sa ğ la m ak g ib i b ir işlov
de g örürler.
82
İşletm ede y aratıla n a rtı-d eğ er tü m ü yle işletm eci kapita
listin e lin d e işletm eci k a p italist b u n u ülkedek i d i
ğ e r ka pitalist v e toprak sa h ib i kim selerle paylaşm ak zoru n
da dır. G erçekten, g irişim ci k a p italist artı-değerin b ir kıs
m ını k en d isin e b o r ç p a ra verm iş o la n kim selere v e banka
la ra fa iz a dı a ltm da, b ir k ısm ım d a toprak la rım k u llanm a
k a rşılığı ola ra k ra nt a dı altın da toprak sahiplerine öder.
A rtı-d eğerd en bu iki öd em e y ap ıld ık tan son ra g eri kalan
k ısım kârdır. Ü retici ka pitalist b u k& nn b ir k ısm ın ı tü ccar
kapitaliste bırakır.
A rtı-d eğerin kâr, fa iz v e ra n t o la ra k b öyle ü çe bölün*
m esi, girişim ci, serm ay ed a r v e toprak sahiplerinin ayrı a y
rı k işiler olm a sın da n ötürüd ür. E ğ er top lu m d a b öyle b ir ay
rışm a olm asaydı, artı-değerin b u n la r a ra sın d a bölünm esine
de b ir g e re k k alm az v e k â rla a rtı-d eğ er çakışm ış olurdu.
T ek b ir İşletm ede y aratılm ış ola n artı-değerin bu b ölü
şüm ü, b ü tü n ü lkede yaratıla n artı-değ erin bölü şü m ü için
de g eçerlid ir. İzleyen soru la rd a fa iz v e ra n t ı d a h a y ak ınd an
g öreceğ iz.
84
v ln l y u k a rd a k i soru da g örd ü k . B u İşlev serm ay en in özel
m ü lk iy etin e dayanm aktadır. Bu tü r m ü lk iy et orta da n k a l
k ın ca fa iz in bu işlev i d e k en d iliğ in d en o rta d a n kalkar. A n
ca k. fa iz in b ir g e lir türü o la ra k o rta d a n kalk m ası, serm aye
ku lla n ım ım dü zen lem e İşlevinin d e o n u n la birlikte ortadan
k a lk a ca ğ ı an la m ın a gelm ez. Ç ünk ü fa iz in bu dü zen leyici
işlev i g e lir olm a İşlevinden b a ğ ım sızd ır v e son d erece ön em -
lidir. Ş im d i fa iz in b u İşlevini k ısa ca g örelim .
B iliyoru z k i a yn ı b ir ü retim çeşitli fa k t ö r b ileşim leriy
le, y a n i çeşitli tekn olojilerle y ap ılab ilir. Ö rneğin , çim en to
çu v a lla rın ı fa b rik ad an istasyona, 1. sa d ece ham allarla.
2. at a ra b a sıyla ve 3. k a m y on la taşım ak g ib i ü ç fa rk lı
yol o ld u ğ u n u d ü şünelim . Bu ü ç fa rk lı y o l ü ç a y n teknoloji
dem ek tir. Bu tek n olojiler a rasınd aki fa rk , k ullanılan serm a
y en in h em m ik ta n n ın h em d e o rg a n ik b ileşim in in ( c /v ) h a
m a lda n k a m y on a d oğ ru g id ild ik çe b ü yü m esid ir. Ş im di s o
ru n şu d u n A c a b a bu ü ç taşım a tek n olojisin den hangisini
seçm em iz ek on om ik bak ım da n da h a d o ğ r u d u r? Bu soruya
ya n ıt v ereb ilm ek İçin h er ü ç tek n olojin in m a liyetlerin i h e
sa p etm em iz v e e n dü şü k m a liyetli ola n ın ı seçm em iz g e
rek lidir. B u n u n iç in y u k a rd a k i örn eğ im izi varsayım sal o la
rak şu b içim d e ra k a m la n d ırd ığ ım ızı d ü şünelim : V a rsayalım
k i sö z k on u su ta şım a işin i y a 20 ha m al, y a 2 a t arabası,
y a d a 1 k a m y on y ap ab ilecek tir. Ü c re t g ü n d e 50 lira dır. A t
a ra ba sın ın ta n esi 18000 lir a o lu p g ü n lü k a m ortism an ı 18
liradır. K am y on 240.000 lir a v e g ü n lü k am ortism anı 60 li
radır. A r a b a v e k a m y o n la taşım ada, a ra b a cıla r v e şo fö rle r
d e n b a şk a 2 d e h a m a l ku lla n ılm a ktad ır. Bu ra k a m la ra g öre
h e r ü ç ta şım a tekn olojisin de g ü n lü k m a liyetler, yan i h a rca
na n değ işm ey en serm ay e fc ) v e değ işen serm ay e Cvl to p
la n ıla n söy led in
1. O c + 1.000 v = 1.000 lira
2. 3 8 c + 200 v = 236 lira
3. 80 C + ' 150 v =■ 210 lira
S o ru 4 1: R a n t (U r a ) n e d e m e k tir ?
T op ra k t a r ım s a l ü r e t im in , .te m e l b i r ö ğ e s id ir . F akat
e m e k ü r ü n ü o lm a d ığ ı i ç i n b i r d e ğ e r t a ş ım a z . K e n d is i b i r d e
ğ e r t a ş ım a d ığ ı i ç i n d e ü r e t im i n d e k u l la n ıl d ı ğ ı m a ll a r a (ta*
n m s a l ü r ü n le r e ) b i r d e ğ e r a k t a r a m a z . B ö y le o l u n c a to p r a
ğ ı n b i r m a l i y e t ö ğ e s i o lm a d ığ ı v e d o la y ı s ı y la k u l la n ım ı iç in
b i r k i r a ( r a n t ) ö d e n m e s i g e r e k m e y e c e ğ i a ç ık t ır . A n c a k n e
v a r k i. b u d u r u m t o p r a k la r ı n e ş it v e r i m d e v e k u lla n ılm a la
r ın ı n s e r b e s t o ld u ğ u k o ş u ll a r d a s ö z k o n u s u d u r . Ç ü n k ü b u
k o ş u ll a r d a t a r ım s a l ü r ü n le r e İs te m a r t ı n c a y e n i to p r a k la r
e k i le r e k ü r e t im a r t ır ı lır v e b ö y l e c e f i y a t l a r d a a r ta m a z . Bu
d u r u m d a , ç i f t ç i l e r s a d e c e ü lk e d e g e ç e r l i o la n o r t a la m a k â r
« İ d e e d e b ile c e k le r i İ ç in , o r t a d a t o p r a k s a h ip le r in e v e r e b ile
c e k l e r i y a d a t o p r a k s a h ip le r in i n o n l a r d a n is t e y e b ile c e k le r i
b i r f a z l a l ı k y o k d e m e k t ir .
Y u k a r d a s ö z k o n u s u e t t iğ im iz k o ş u ll a r b e lk i b i r ü lk e y e
n i is k a n e d ili r k e n v a r o la b i lm i ş l e r d ir . A r t ık ç a ğ ı m ız d a n e
87
toprak ların k ullanım ı serbesttir, n e de bütün top rak la r za
ten eşit v erim lilik tedir. Bu ned en le, tarım sal ü rü n lere İstem
arttıkça, ekim a la n la rın ın g ittikçe da h a az v erim li top ra k
lara d oğ ru genişletilm esi zoru n lu lu ğ u doğm uştur. Bu d u
rum d a. ürü n ü n satış fiy a tı en a z verim li toprak la rd a y etiş
tirilen ü rü n ü n ü retim fiy a tın a Cc + v + p ) g öre b e lirlen ece
ğinden. da h a verim li toprak la rd an fa zlad an (h a v a d a n ) b ir
k a za n ç sa ğ la n acak dem ek tir. İşte bu fa zlad an (a ş ın ) k a
za n ca ra n t den ir. R a n t toprak kirası olarak toprak sahibine
gid er. Ç iftçi b izza t top rağ ın d a sahibi ise, d oğ a l ola ra k , ra n t
d a k end isind e kalır.
R antın tefa zu li v e m utlak olm a k üzere iki çeşid i v ardır.
B unları k ısa ca görelim :
2. M utlak rant:
E ğ er y u k a rd a k i örn eğ im izd e b u ğ d a y İstem i a rtm aya,
dev a m eder, fa k a t a rtık e k ilecek toprak kalm a dığ ı İçin, üre-,
tim artırılam azsa, b u ğ d a y fiy a tı y ü k selm eye başlar. D iye
lim kİ, 1,2'den 1,4 lira y a çık a r. Bu d u ru m d a b irinci tarlanın:
ra n tı 90 lira ya, ik in cin in k i 48 lira y a yükselir. A y n ca . bu
sefer, ü çü n cü ta rla d a 20 lira lık b ir ra n t sağlar. İşte ekili
ta rla ların en a z verim lisin d en sa ğ la n a n b u ranta m utlak
ra n t den ir.
T op ra k ra n tın ın orta y a çık ış n ed en i, ta n m sal ürü nlere
istem arttık ça üretim in y a h iç a rtırılam a m ası (m utlak rant)
ya d a a n ca k a rtan m a liyetlerle a rtırılab ilm esidir. Bunun
ned en i d e verim li top ra k la n n k ıt (a rtm la m a z ) olm asıdır.
Rantın orta y a çıkış n ed en i bu olu n ca , b u a yn ı koşu lu n y a
p a y b ir b içim d e de o lsa v a r old u ğ u d iğ e r a la n la rd a d a bir-
ranttan sö z edileb ilir. Bunlara, toprak rantın dan ayırm ak
İçin, ra nt b en ze rle ri denir. Ö rn eğ in , b ir kentte taksi sayısı.
b eled iye ta ra fın d an sınırlandırılm ışsa, b ir süre son ra taksi
işletenler a ş ın b ir k a za n ç sa ğ la m ay a başlarlar, işte b u a şın
kâr. b ir ra n t b en zeridir. B unu g en elleştirecek olu rsa k d iy e
b iliriz ki, su n u m u n kısıtlanm ası y o lu ile eld e ed ilen tüm
a ş ın kârlar, y a n i tüm te k e l k a rla n , ra n t b en zerleridir. Rant
benzerleri, olu şm ala rın a n ed en ola n tekeller orta da n k a ld ı
rılın ca y ok olu rla r. O y s a toprak ra ntın ı orta da n ka ldırm ak,
toprak m iktarı d oğ a l ola ra k sınırlı old uğunda n, ola n a k sız
dır. A m a bu rant, ta m a m iyle ha k sız b ir k a za n ç old u ğ u n da n ,
ka m u y a m al edilebilir. B unun yolu ra n t gelirlerin i v e rg ile
m ektir.
D Ü Ş Ü K G E L İR L İL E R D E N Y Ü K S E K G E L İR L İL E R E
D O Ğ R U A İLE Y Ü Z D E L E R İ V E G E L İR
P A Y L A R I, 1973
(Y ü z d e )
A ş a ğ ıd a n Y u ta n d a n
T o p la m G e lir Y u k a n B irik im li A ş a ğ ı B irikim li
B a n e ie r Y ü zdesl G e lir Y U zdeleri G eB r YU tdeterl
«i
TABLO: 3 B
DÜ Ş Ü K G E L İR L İL E R D E N Y Ü K S E K G E L İR L İL E R E D O Ğ R U
A İL E Y Ü Z D E L E R İ VE G E L İR P A Y L A R I
1963. 1968. 1973
H an e H alkı
(A ile ) B irikim li G e lir Y ttad elerf
H an e h a lk ı G e lir Y ü ıd e le r i B irikim li 1963 1968 1973
(A ile ) 1963 1968 1973 Y ttzd eled
B irin ci
Y ü zde 20 4.5 3.0 3,5 20 4.5 3.0 3,5
İ k in ci
Y ü z d e 20 8.5 7,0 8,0 40 13,0 10,0 11,5
ü çü ncü
Y ü zde 20 11.5 10,0 12.5 60 24.5 20,0 24.0
D örd ü n cü
Y ü zde 20 18,5 20,0 19,5 80 43,0 40,0 43,5
B eşin ci
Y ü zde 20 57,0 60.0 56.5 100 100,0 100,0 100.0>
S o r a 4 3: İste m (t a le p ) n e d e m e k tir?
T ü k e t i c in in b e lli b ir m a ld a n n e m ik t a r s a t ın a la c a ğ ı
d ö r t ö ğ e y e ( d e ğ iş k e n e ) b a ğ lıd ır . B u n la r : 1. G e li r d ü z e y i , 2.
Z e v k ( b e ğ e n i ) s is t e m i. 3. O m a lın f i y a t ı v e 4. D i ğ e r m a ll a r ın
f i y a t l a n d ı r . Ş im d i b u n l a n s ır a İ le g ö r e l im .
1. G elir d ü zeyi: i n s a n l a r g e l i r l e r i a r t t ık ç a s a t ın a l
m a k t a o l d u k t a n m a ll a r ın m ik t a r la r ın ı d a a r t ır ı r la r . G e n e l
k u r a l b u d u r . A n c a k b u k u r a l ın İ s t is n a s ı v a r d ır . B u İ stisn a ,
aşağı mallara, y a n i d ü ş ü k k a l it e li m a ll a r a o l a n İ s te m d ir .
Ö r n e ğ i n , m a r g a r i n t e r e y a ğ ın a g ö r e , p e k m e z b a l a g ö r e v e
b u l g u r p i r i n c e g ö r e a ş a ğ ı m a l s a y ıl ır , i n s a n l a r g e l ir le r i a r t
t ı k ç a b u t ü r a ş a ğ ı m a ll a r a o l a n is t e m le r i n i a z a l t ır v e ü s t ü n
m a l l a r a y ö n e l ir le r .
2. Beğeni s i s t e m i B i r m a ld a n n e k a d a r a lı n a c a ğ ı in -
s a n la n n o n a v e r d ik le r i ö n e m e b a ğ l ı d ı r . B ir m a l a v e r i le n
ö n e m d e . a n c a k , d i ğ e r m a l l a r a v e r i le n ö n e m iç i n d e U r a n
la m t a ş ır . B ir e y in ç e ş it li m a ll a r a v e r d i ğ i ö n e m d e r e c e le r i,
o b ir e y in b e ğ e n i s is t e m in i o lu ş t u r u r . B i r k i m s e n i n e li n d e k i
g e l ir in i ç e ş it li m a l l a r a r a s ın d a n a s ıl b ö lü ş t ü r e c e ğ i , d i ğ e r h e r
§ e y s a b it k e n , b u b e ğ e n i s is t e m in e b a ğ l ı d ı r . Ö r n e ğ i n , e s k i
d e n k ita b a a z p a r a h a r c a y a n b i r k im se , k ü ltü r d ü z e y in i
y ü k s e l t m e k İ s t e y in c e b ir d e n b ir e k i t a b a d a h a ç o k ö n e m v e r
m e y e v e b a ş k a ım m r r f l a n n ı k ı s a r a k d a h a ç o k k it a p a lm a
93
y a başlar. Y a da. elm a n ın sa ğ lığa ço k y ararlı b ir m ey v a ol
du ğu yön ü n d e rek la m v e ben zeri y olla rla b ir k a n a a t ed in ir
sek. elm a y a v e rd iğ im iz ön em v e dolayısıyla o n a o la n iste
m im iz artar.
3. M alın f i y a t ı.- Bir m a lda n ne k a d a r satın a lınacağı,
d o ğ a ld ır ki, b u n u n iç in katla n ıla ca k özv eriye d e bağ lıdır,
in sa n la r g elirlerin i b ir em ek (za h m et) k a rşılığı eld e eder
ler. Bu nedenle, o n u h a rca m a k d a b ir em ek h a rca m a k , b ir
ö zv erid e b u lu n m a k dem ektir, M a lın fiy a tı b u özv erin in öl
çüsü dü r. F iyatı yükselirse o m aldan az, a lça lırsa ç o k a lı
n ır. G enel kural b u d u r a m a b unun d a istisnası v ardır. Bu
istisna, tü keticin in (a lıcın ın ) m a lın fiy atın d a k i dü şüş y a
d a yükselişin d ev a m ed eceğ in i dü şü n dü ğü h a llerd e söz k o
nusu olu r. Ö rn eğ in , h a lı fiy a tla rı y ükseldiği za m an , b en bu
yükselişin d a h a d e v a m ed eceğ in i dü şünüyorsam , a tım ları
m ı a zaltacağ ım a artırırım . Y a d a tersi old u ğ u za m an, altın
la rım ı artıracağ ım a, fiy a tla r ın d a h a dü şm esin i bek ley erek
azaltırım .
4. D iğ er m a lla n n fiyatlan-. Bir m alın fiy atı, o m a lı
a la n ın k a tla n d ığ ı özv erin in ölçü sü olarak, b a ş h b a şın a b ir
a n la m ifa d e etm ez. Ö zv eri d e b eğen i g ib i g ö re li b ir k a v ra m
dır. Ö rn eğ in şek er fiy a tın ın 250 lira old u ğ u n u bilm ek, ne
k a d a r şek er a lm a m ız g erek tiği kon u su n da b ize y eterli b ir
reh b erlik y ap am a z. Satın alm ak zoru n d a old u ğ u m u z d iğ er
m a lların fiy atların ı d a bilm em iz gereklidir. Ç ünk ü a n ca k
bu takdird e şek er alm ak için ne k a d a r özveride b u lu n m a
m ızın m a k u l ola ca ğ ın ı ta yin ed eb iliriz. Bu k o n u d a ik am e
m allarının özel b ir ön em i v ardır. Ö rneğin, n o h u t fiy a tı sa
bitken. fa su lye, m ercim ek, b a k la g ib i ik am e m a lların ın f i
yatları artarsa, n o h u t sa n k i ucu zla m ış g ib i o lu r v e on d a n
d a h a fa z la sa tın a lm a y a başlarız.
Bir m a lda n n e k a d a r satın a lınacağını, yan î o m a lın is
tem ini, belirley en y u k a rd a k i d ö r t değişkend en, g eliri, b e ğ e
ni sistem ini v e d iğ e r m a lla n n fiy a tla n m , k ısa d ön em d e, sa
b it sayabiliriz. Bu v a rsa yım p ek yan lış d a olm az. Ç ünkü
gerçek ten bu n la r, kısa dön em d e, h iç y a da p ek a z d eğ işir
94
ler. B öyle olu n ca , orta d a değişken ola ra k sa d ece m alın k en
d i fiy a tı kalm aktadır. O halde, b ir m a lda n ne k a d a r satın
a lın acağ ın ı, y a n i b ir m a lın istem ini (ta leb in i) ken d i fiy atı
n ın b ir fon k siy on u ola ra k g östereb iliriz. E ğ er b ir k âğıd a
y u k a rda n a şa ğı d oğ ru b ir m a lm a la b ileceğ i çeşitli fiyatları
v e h e r b irin in karşısına d a o fiy a t d ü zeyin d e satın a lına
c a k m a tta n y a za ca k olursak, o m a lın istem ini çıkarm ış olu
ruz. D em ek o lu y o r kİ. b ir m alın İstem i, o m alın a la b ileceği
çeşitli fiy a tta n v e bu fiya tla rd a sa tın alın a cak m ik tarla n n ı
g ö s te r e n b ir ç iz e lg e biçim in d e ifa d e edilir. Bu çizelg ey i, g e o
m etrik ola ra k , b ir eğri ile de g östereb iliriz. Bunun için b ir
birin i d ik o la ra k kesen iki eksenden d ik ey ola n ın d a fiy a t
lar. y a ta y o la n ın d a m ik tarla r g österilir ve fiy atlarla bu n la
ra k arşı d ü şen (tekabül ed e n ) m ik tarla rd an çık ıla n dikm e
lerin kesiştikleri n ok ta la r birleştirilerek istem eğ risi çık a
rılır. Bu eğ rin in özelliği, solda n sa ğ a d o ğ r u eğ im li olm a sı
dır. Bu, fiy a t yüksek se istenen m ik ta n n az. fiy a t dü şükse
istenen m ik ta n n ç o k o ld u ğ u n u İfade eder. B unun b öyle o l
m a sının nedeni, azalan m a rjin a l fa y d a yasasıdır.
Bir m a la k a rşı b irey lerin istem leri b irb irin d en fark lıdır.
Ç ünk ü b irey lerin gelirleri v e b e ğ e n i sistem leri b irb irin d en
fark lıdır. A m a b u fa rk lılık , birey lerin istem eğrilerin in sa
d ece eğ im lerin i etkiler. Y ok sa b irey sel istem eğ rilerin in g e
nel b içim leri, y a n i solda n sa ğ a d oğ ru a lça la ra k u zanm aları,
hep si iç in aynıdır. Çünkü azalan m a rjin a l fa y d a yasası b ü
tün b ire y le r iç in g eçerlid ir.
B ireysel istem lerin toplam ı, p iya sa istem in i v erir. D e
m ek o lu y o r ki, b ir m alın p iya sa istem in i d e, çeşitli fiya t
larda o m aldan fiilen sa tın a lın m ak is ten e n m iktarla r ola
ra k tanım layabiliriz. P iyasa ta leb i d e b irey sel talebin özel
liğ in i taşır, y a n i on u n g ib i solda n sa ğ a d oğ ru a zalarak uza
na n b ir eğ ri ile gösterilir. A n ca k , b irey sel istem lerden p iy a
sa istem in e g eçtiğim iz za m an ek b ir v arsa yım d a h a yap tı
ğ ım ıza dik k a t etm ek g ereklidir. H a tırla y acağ ım ız gibi, b i
rey sel istem i çıkarırken, b irey in g elirin i, beğen i sistem ini
v e d iğ e r fiy atları sa b it varsaym ıştık . P iy a sa istem inde, bun-
85
tara ek olarak, top lu m d a k i g elir d a ğ ılım ın ın d a (m illi g e li
rin da ğ ılım ın ın d a ) sa b it sayılm ası g ereklidir. Ç ünk ü p iy a
sadaki b ireylerin g elirleri toplam ı d eğ işm ed iği ha ld e, b u
n u n da ğ ılım ı değişm işse, b ireylerin a yrı a y n g e lirle ri d e
ğişm iş ola ca ğ ın d an , b irey sel istem ler v e dola yısıyla b u n la
n n toplam ı ola n p iy a s a istem i de değişm iş olu r. (T a b lo 4
v e Şekil l 'e b ak ınız.)
İstem le ilgili o la ra k ik i n okta y ı vurgulam akta y a r a r v a r
dır. B irincisi, istem in g erek sin im d em e k olm adığıdır. İstem,
g ereksin im in p a ra ile d esteklenen kısm ıdır. K ap italist b ir
toplum da ü retim g erek sin im e g öre d eğ il istem e g ö re y a p ı
lır. İkin ci nokta , istem in çizelg ed e b ir sa tır y a d a e ğ ri ü ze
rin de b ir n ok ta o la ra k değil, fa k a t b u n la n n ken d ileri y a
n i b ir ç iz e lg e y a d a b ir e ğ r i ola ra k dü şü n ü lm esi g erek tiğ i
dir.
08
y e g ö r e d a h a k â r l ı o lm u ş t u r . A y n ı n e d e n le , m a lın f iy a t ı d ü
ş e r s e ü r e t im ! d e a z a ltılır .
3. Diğer maUarut fiyattan: İ ş le t m e c i k a p it a lis t in k â r
p e ş i n d e k o ş t u ğ u n u v@ h a n g i ü r e t im a la n ı d a h a k â r lı is e o n a
y ö n e l e c e ğ i n i İ n liy o r u z . B u n e d e n le İ ş le tm e c i s ü r e k li o la r a k
d i ğ e r ü r e t im a la n l a r ın ı d a iz le r . M a ll a r ın ü r e t im m a liy e t le
r i s a b it k e n k& rlıltk d e r e c e le r in i f i y a t l a n b e li r le d iğ i n d e n , d i
ğ e r m a l l a n n f i y a t l a n a r t a r s a o m a lı n k â r l ılı ğ ı g ö r e l i o la r a k
a z a lm ış , te r s i d u r u m d a d a g ö r e l i o la r a k a r t m ış o lu r , iş le t
m e c i d e b u n a b a k a r a k ü r e t im i n i a z a l t ır y a d a a r t ır ır .
B u d u r u m d a b i r m a lın s u n u m u n u ( ü r e t im i n i) y u k a r d a
k i b u ü ç d e ğ iş k e n d e n s a d e c e b ir i s i n e b a ğ l ı, y a n i s a d e c e b i
r is in i n f o n k s i y o n u o la r a k i f a d e e t m e k is te r s e k , is t e m d e o l
d u ğ u g i b i , g e n e m a lı n k e n d i f i y a t ı n ı s e ç m e m iz u y g u n o la
c a k t ı r . Ç ü n k ü , d i ğ e r ik i ö ğ e k ı s a d ö n e m d e p e k d e ğ iş m e z
le r . O n la r ı s a b i t s a y m a k t a b i r s a k ın c a y o k t u r . B ö y le o lu n
ca , bir m ahn sunumunu, çeşitli fiyatlarda o maldan fiilen
satılmak istenen miktarlar olarak tanımlayabiliriz.
B u t a n ım d a n a n la ş ıl a c a ğ ı ü z e r e , b i r m a lı n s u n u m u , t ıp
k ı is t e m i g i b i , b i r ç i z e l g e b iç i m in d e if a d e e d ilir . Ç iz e lg e n in
b ir i n c i s ü t u n u n d a ç e ş it li fiy a t la r , i k i n c i s ü t u n u n d a d a b u
fi y a t l a r d a s a t ılm a k is te n e n m ik t a r la r g ö s t e r il ir . B u ç iz e l
g e y i. g e n e t ıp k ı İ s t e m d e o l d u ğ u g i b i , b i r e ğ r i il e d e ifa d e
e d e b ili r iz . B u e ğ r i n in ö z e l liğ i, is t e m e ğ r i s i n in te r s in e , s o l
d a n s a ğ a d o ğ r u y ü k se le re k g itm e sid ir. B u . fiy a t d ü şü k k e n
s u n u m m ik t a r ın ın a z . f i y a t y ü k s e l d i k ç e ç o k o ld u ğ u n u g ö s
te r ir . b u n u n b ö y l e o lm a s ın ı n n e d e n i, a z a l a n m a r jin a l v e
r im ( a r t a n m a r jin a l m a li y e t ) y a s a s ıd ır .
Tek tek işletmelerin sunumtan toplanınca p iya sa sunu
mu elde edilir. P iy a s a s u n u m u ile t o k b i r iş le tm e n in s u n u
m u a r a s ın d a n it e l ik f a r k ı y o k t u r . ( B a k ın ız : T a b l o 4 v e Ş e
k il i )
Y u k a r d a ü r e t im il e s u n u m u r** a n la m lı o la r a k k u l la n
d ık . O y s a b u n l a r a r a s ın d a f a r k o la b i l e c e ğ i n i b e lir t e lim . Ü r e
t im i n b i r k ı s m ı s t o k e d ile r e k p iy a s a d a n ç e k i lir s e s u n u m ü r e
t im d e n a z . t e r s in e s t o k la r d a n p iy a s a y a m a l s ü r ü lü r s e s u
n u m ü r e t im d e n ç o k o la b ilir .
97
Soru 45: Piyasada fiyat nasıl oluşur?
Tablo 4
A M A L IN IN İS T E M V E SUNU M Ç İZ E L G E L E R İ
F iy a t İstem S unum
10 100 50
11 95 60
12 90 70
13 85 7S
14 80 80
15 75 85
16 70 90
17 65 95
18 60 100
96
ö n c e fiy a tın 12 old u ğ u n u varsa ya lım . T a b lo y a g ö re bu
fiyatta istem 90, sunu m ise 70'tir. Y a n i bu fiy a tta istem in
b ir kısm ın ı (90— 7 0 = 20) k a rşıla m a ya ola n a k yoktur. Bu du
rum , a lıcıla rın arasındaki rek a b et dola yısıyla, fiy atın yük
selm esi y ön ü n d e b ir baskı y a p a ca k v e fiy a t yava ş yavaş
12'nin üstü n e çık m a y a başla ya ca k tır. E ğ er fiy a t 12 d eğ il de
15 olsay d ı d u ru m b u n u n tersi olu rd u . Ç ûnk û bu fiy a tta is
tem 75, su n u m 85’tir. Y ani b u s e fe r da su n u m u n b ir kısm ı
(85— 75 = 10) satılam ayıp eld e ka la ca ktır. Bu du rum , satı
cıla r arası rek a b et dolayısıyla, fiy a tın dü şm esi yön ü n de bir
baskı y a p a ca k v e fiy a t yava ş y a v a ş 15'in a ltına düşm eye
başlayacaktır.
Fiyat 14 iken istem de sunu m d a 80, yan i b irb irin e eşit
tir. Bu fiy a tta b ü tü n sunu m sa tıla b ileceğ i gib i bütün istem
de ka rşılan m ış olacaktır. Bu du rum da, fiy a tı y u k a n y a da
aşağı itecek b ir baskı belirm eyecektir. O h ald e 14, piyasa
ıŞ efciİ I
A m alıntn piy asa d en g e fiy atı
d e n g e fiyatıdır. 14'ten b aşk a bü tü n fiy a tla r g eçicid ir: Y a
a şa ğı y a d a y u k a n d oğ ru değ işm ek zoru ndadırlar.
P iyasada fiy a t olu şu m u n u b ir d iy ag ra m ü zerin d e g e o
m etrik ola ra k d a g östereb iliriz. B unun için A m a lın ın istem
ve sunu m eğ rilerin i a y n ı d iy a g ra m ü zerin e çizeriz. E ğrilerin
kesiştikleri n ok ta b ize p iy a sa d en ge fiy atın ı verir. Ç ünk ü
b u n ok ta d a istem m ik tarı sunu m m ik tarına eşittir. (Bkz.
Ş ek il 1)
G erçek y aşam d a b u d en g e fiy atı, ta blola r y a d a d iy a g
ra m la r yardım ıy la b u lu n m a z. G erçek yaşam d a o la n şey, a lı
c ı v e sa tıcıların p iy asad ak i d a v ra n ışla rıyla d en ge fiyatın ı
d en ey im v e yan ılm a y o lu ile olu şturm alarıdır. Ö rn eğ in , ço k
d e fa piyasa b ir g ü n ö n ce k i fiy a tla a çılır v e sonra, istem ve
su n u m d a o g ü n k ü d eğ işm elere g öre a lıcı v e sa tıcılar a ra sın
d aki çek işm elerle y en i d en g e fiy a tı b ulunm a ya çalışılır.
100
İstem i tanım larken sa b it varsa yd ığ ım ız öğelerin d eğ iş
m esinden ötü rü istem in b ü tü n v ü cu d u y la değişm esini, sa d e
c e m a lın ken d i fiyatın ın d eğ işm esin d en ötü rü sa tm alınm ak
İstenen m ik ta n n değişm esinden kesin likle ayırm a k gerek li
dir. Ç ünk ü b u n la r b irb irin d en ç o k fa rk lı ik i ola ydır. Birinci
h ald e eğ rin in b ü tü n v ü cu d u yla y e r değ iştirm esi, yan i sa ğ a
y a d a sola kaym ası, ik in ci h a ld e ise eğ r i ü zerin d ek i b ir n o k
tanın y e r değiştirm esi, y a n i nokta n ın eğ ri ü zerin d e aşağı y a
d a y u k a n d oğ ru ha reketi sö z kon u su du r.
101
Şekil 2'den a n la şıla ca ğı üzere, b ir m alın istem m ik tarı
nın değişm esinin, ö rn eğ in O M ’den O M ı'e çıkm a sın ın İki a y
rı nedeni ola b ilir. B irincisi, m alın fiy a tı (F ) sa b itk en is te
m in T'den Ti'e kaym ası, İkincisi ise, m alın istem i (T ) sa b it
k e n fiyatın ın F’d en Fı'e düşm esidir.
Surnım için d e g eçerli ola n bu ik i fa rk lı d eğişm e, b irb i
rinden dikkatle a yrılm a y a ca k olu rsa, yanlış akıl yürütm e-
Jere n ed en ola b ilir. Bunun b ir örn eğ in i izleyen soru da g ö
receğiz.
102
n n f i y a t la r ın ı n — k ı s a d ö n e m l i d a lg a l a n m a la r d ış ın d a — h i ç
d e ğ iş m e y e c e k le r i g i b i g e r ç e k l e r e a y k ı r ı b i r s o n u ç ç ık a r d ı.
Ş e k il 3 't e b u r a d a y a p ıl a n y a n l ış ın n e o ld u ğ u n u g ö r m e k te *
y iz . Ş e k il 3 a 'd a is t e m in T d e n T ı ’e a r t m a s ı ü z e r i n e f iy a t ın
d a F’d e n F ı'e ç ık t ığ ı n ı g ö r ü y o r u z . B u f i y a t a r t ış ı s u n u m m ik
t a r ın ı n d a M 'd e n M ı'e ç ık m a s ı n a n e d e n o lm u ş t u r . F ı. y e n i
d e n g e f i y a t ı d ı r y e a r t ık d e ğ iş m e s i i ç i n h i ç b i r n e d e n y o k t u r .
Ş e k il 3 b 'd e is t e m a r t t ık t a n s o n r a s u n u m d a b ü t ü n v ü c u
d u y l a a r t m ış t ır . S u n u m u n bu b i ç i m d e a r t ış ı f i y a t ı F ı’d e n
F j'y e d ü ş ü r m ü ş t ü r .
Ş e k il 3
Y u k a r d a t ır n a k iç i n e a ld ı ğ ı m ı z i f a d e d e k i y a n lış lık , f i
y a t ı n T d e n F ı'e ç ık m a s ı n ın n e d e n o l d u ğ u s u n u m a r tış ın ın ,
s u n u m u n b ü t ü n v ü c u d u y l a a r t ış ı g i b i d ü ş ü n ü l m ü ş o lm a s ın
d a n k a y n a k la n m a k t a d ır . B il d i ğ im i z g i b i , b ir i n c i h a ld e s u
n u m e ğ r i s i ü z e r i n d e b i r h a r e k e t (F ’d e n F ı’ e g e l m e k ) . İ k in c i
h a l d e is e s u n u m e ğ r i s i n in b ü t ü n v ü c u d u y l a a r t m a s ı ( A ik e n
A ı o l m a s ı ) s ö z k o n u s u d u r . A y r ı c a ş u n u d a b it i y o r u z k İ b ir
m a lı n f i y a t ı n ı n a r t m a s ı o m a lm s u n u m u n u b ü t ü n ü y l e a r tır
m a z . B u n u n iç i n , y a d i ğ e r m a ll a r ın f iy a t la r ın ı n d ü ş m e s i, y a
d a ü r e t im t e k n o l o ji s i n in il e r le m iş o lm a s ı g e r e k lid ir .
103
S oru 4 8 : T ü k e tici n a sıl d a v ra n ır ve Itlketlci d en gesi n e
d e m e k tir?
104
başk a b içim d e harca n m a sı, tü keticinin refahını (g ön en cin i)
azaltır.
T ük eticin in den ge h a lin i aşağıda.ki ora n tı ile ifad e ed e
b iliriz:
105
n n d a v ranışlarını İn celeyen bilim » olarak ta nım lam ışlar
dır.
T üketicinin den gesi ü ç ö ğ ey e g öre oluşur. Bunlar, gelir,
zev k ler ve fiyatlardır. B unlardan herh angi b iri değişince
eski d en ge b ozu lu r ve değ işik liğe g öre yeni b ir d en ge ku ru
lur. Ö rneğin , tü keticinin zevkleri, yan i m alların kullanım
değ erleri h a kkındakl dü şü n celeri değişirse, elbette ki. g eli
rin i artık b u n la r a ra sın d a fa rk lı b ir b içim de dağıtacaktır.
G erçek yaşam d a h er şey sürekli değiştiğinden, tüketici den
g esin i sa b it değil, fa k a t in san ların sürekli ola ra k ulaşm ak
istedikleri hareketli b ir rtokta y a d a du ru m ola ra k dü şü n
m ek gerekir.
106
öğ e n in m arjinal verim in i) d iğ e r öğ e le r için h a rca d ığ ı p a ra
la rın son u n cu k u ruşlarınd an eld e ettiğ i v erim lere eşitlediği
za m an erişm iş olur.
Ü reticin in d en ge h a lin i a şa ğıd a k i orantı ile ifad e edeb i
liriz:
A 'n ın M V B'nin M V C ’nin M V
107
lerine k arşı d u ya rh d ır. İşte bu d u ya rlığ a istem esnek liği di
yoruz.
E sneklik istem in b ü tü n ü için değil, fa k a t on u n ü zerin
deki b ir nokta iç in sö z kon u su du r. Bu nedenle, b ir m a lın
genel ola ra k istem esn ek liğin den değil, fakat belli b ir fiy a t
taki istem esn ek liğin d en söz etm ek gerekir. D iğ er b ir dey iş
le, istem eğrisi ü zerin d ek i h e r n ok ta n ın esnekliği (elastik i
yeti) farklıdır.
İstem esnek liği ölçü leb ilir. B unun iç in esn ek liğin ö lç ü
leb ilir b ir b içim d e ifa d e edilm esi gerekir. Bu m aksatla es
neklik. istem deki d eğ işm e ora n ın ın fiyattaki d e ^ ş m e ora n ı
n a ora n ı b içim in d e ifa d e edilir, y a d a tanım lanır. İstem le
fiy a t ters y ön d e h a re k e t ettiklerinden istem esnekliğinin
işareti da im a eksidir. F fiy atı. AF fiy atta k i küçük b ir d eğ iş
m eyi, İ istem i, M fiy a tta k i değ işm en in neden o ld u ğ u istem
değişm esini g österd iğ in e göre, F fiyatın da ki istem esnek liği
(— 2 ) aşa ğıda k i b içim d e y a zılın
Aİ
İ
----------------- = — 2
AF
108
h â sıla tın ın a rtıp a rtm ay a ca ğıdır. İstem esnekse fiy a t d ü şü
rü ld ü ğ ü za m an satış hâ sıla tı artar, esnek değilse azalır. Bu
n u n tersi d e d oğ ru d u r. İstem esnek se fiy a t a rtırıld ığı za m an
satış h&sıJatı azalır, esnek değ ilse a rtar.
F iyat d eğiştiği za m an istem de h iç b ir değişm e olm u y or
sa. o fiy a tta esneklik sıfır dem ek tir. Bu d u ru m da , fiy a t a r
tırıld ığı z a m a n satış hâsılatı fiy a t a rtış ora n ı k a d a r artar,
a zaltıld ığı za m an d a a y n ı o ra n d a azalır.
Y u k a r d a sözü n ü ettiğ im iz esnek liğe, istem in fiy a t es n ek
liği d en ir. İstem esnek liği d en ild iğ i za m an a nlaşılm ası g ere
ken esnek lik k a v ra m ı b udur. A n ca k , b ir m a lın istem esnek
liğ i k on u su n da , b iri ça p ra z es n ek lik v e d iğ eri g e lir esn ek liğ i
o lm a k üzere ik i a y n tü r esn ek lik d a h a vardır.
At
t
----------------- = y
AG
109
D em ek o lu y o r ki, istem in g elir esnekliği, istem deki değişm e
ora n ın ın g elird ek i değ işm e ora n ın a o ra n ı olarak ifad e e d i
lir y a d a tanım lanır. Ö rn eğ in , g e lir %10 arttığı za m an b ir
m a lın istem i de %10 artıyorsa, o m alın istem inin g e lir es
n ek liğ i l dem ektir. G elir % 10 a rttığı zam an o m a lın istem i
a n ca k % 5 a rtıy orsa esneklik 0,5 o la ra k bulunur.
110
A la
la
----------- = X
AFb
Fb
111
Bir m a lın p iy a sa istem inin bireysel İstem lerin toplam ı
old u ğ u n u g ö z ön ü n d e .tutarsak, İstem esn ek liğin in y u k a rda
g örd ü ğ ü m ü z ik i o rta y a çıkış b içim in i daha k o la y a n la n z.
112
K uşku suz lüks v e zoru nlu m a l a y ın ım görelid ir. G elir
d ü z e y i arttık ça lüks sayılan m a lla r d erece d erece zoru nlu
sa y ılm a y a başlarlar. O m e ğ ln fa k ir a ilelerd e b uzdolabı, ç a
m a şır m akinesi lü ks e şy a sayılırlarken, zengin ailelerde
b u n la r zoru n lu eşya la r a ra sın a g irm işlerdir. A y n ı şeyi, et,
b alık, yum urta, tereyağı g ib i pa h a lı g ıd a m addeleri için de
söy leyebiliriz.
3. M alın aile b ü tçesin d ek i ön em i: Tuz, biber, kibrit,
dikiş İğn esi v e ben zeri g ib i a ile b ü tçesin de ç o k az y e r tutan
m a lların istem esnek likleri a z olu r. T ü keticiler bu tü r m a l
la rın fiy atların d ak i kü çü k döğ il hatta büyük değişm elere
bilo p ek tepki gösterm ezler, B una karşılık, ekm ek, sebze,
y a ğ g ib i a ile b ütçelerind e ön em li y e r tutan m addelerin is
tem esnek likleri yüksek olur.
Y ü k sek gelirli k im selerin tüketim h a rcam alarının fiyat
d eğ işm elerin e karşı du yarlı (esnek) olm a yışın ın ned eni de
budur. Ç ünk ü h a n gi m al olu rsa olsu n b u n u n toplam aile g e
liri için d ek i g örel! y eri azdır. B u n d an ötü rü , y a ln ız yüksek
g e lirli kim selerin saUn ald ık ları h a vy a r, a stragan kürk,
lü k s a ra b a g ib i m a lların istem leri d e ç o k a z esnektir.
113
onu elde etm enin m arjinal m aliyetini, üreticiler için d e o
m alı üretm enin k â rlılığın ı gösterir. Böyle olu n ca , tü ketici
ler fiy atın a bak arak b ir m aldan ne k a da r satın ala ca kla rın ı,
üreticiler de o m a lda n n e k a da r üretm eleri gerektiğin i k o
laylıkla b elirleyebilirler. Biliyoruz kİ b ir m alın böylace b e
lirlenen istem v e sunum m iktarları d aim a b irb irin e eşit
olur. D em ek o lu y or ki, fiyat, tüketicilerin isteklerini ü re tici
lere ileten ve on ların u yu m içind e h areket etm elerini sağ
layan b ir öğedir, b ir kılavuzdur.
H erhangi b ir a n d a tüketicilerin b ir m alın d a h a fa zla
üretilm esini istediklerini (istem inin arttığını) d ü şünelim . Bi
liy oru z ki bu d u ru m d a m alın fiyatı yükselir. Ü reticiler m a
lın fiy atın d a bu artışı görü n ce tüketicilerin isteklerinden
h a b erd a r o lm u ş olu rla r ve hem en o doğrultud a harekete g e
çe r le r v e o m alın üretim ini artırırlar. B öyle yap m ak on ların
d a işine gelir. Ç ünk ü m alın fiyatı a rtın ca o- m a h üretm ek
da h a kârlı olur. H em m a lın eski ü reticileri ü retim lerini a rtı
rırlar, hem d e b aşkaları o m a lm üretim ine yönelirler. B öy le
c e tüketicilerin isteklerine u y g u n ola ra k ü retim d e d eğ iş
tirilm iş olu r.
D em ek o lu y o r ki. b ir ülkedeki fiy a t d ü zen i o ülkede
hangi m alların v e n e m ik tarlarda üretileceğini belirlem ek
g ib i son d ereced e ön em li b ir işlev g örü r. D iğ er b ir deyişle,
b ir ülken in ü retim yap ısını v e b u yap ıd ak i d eğ işm eleri fiy a t
yap ısı v e b u yap ıd ak i değ işm eler belirler.
Y u k arda a n la ttığım ız b içim de, fiy a t değişm elerine b a ğ
lı olarak su n u m u n istem e uym ası o la y ın a fiy a t m ek a n izm a
s ı ya d a p iya sa m e k a n izm a n denir.
114
fiy a t hareketlerine g öre dü zenlenm esinin tem el koşutu, pi
yasaların serbest olm asıdır. Serbestlik, p iyasaya giriş v e ç ı
kışların herkese a çık olm ası dem ektir. Bu, hem istem, hem
d e sunu m için söz konusudur. O ysa ça ğ ım tzd a b irçok mal
p iyasaları serbest değildirler. Bunu ö n ce istem, sonra su
nu m a çısın d an kısa ca görelim .
Bilindiği gib i bazı piy asalar b ü tü n a lıcılara açık değil
dir. Ö rn eğ in y a ln ız askerlere, y aln ız öğ ren cilere, yalnız iş
çilere y a d a y aln ız belli b ir k oop era tifin üyelerine açık, d i
ğerlerin e k a p a lı olan piy asalar v ardır. Y a n i piyasa bölüm
lere ayrılm ıştır ve a yn ı m al h er b ölü m d e fa rk lı b ir fiyattan
satılm ak tadır. A ç ık tır ki b u d u ru m d a fiy a t m ekanizm ası
işleyem ez. D ah a doğ ru su h er b ölü m d e a y n a y n işleyen fi
y a t m ekanizm ası, o m alın tüm istem v e sunu m u nu en doğru
b ir b içim d e düzenleyem ez.
G en e biliy oru z k i b azı piy asalar d a bütün satıcılara
(ü reticilere) a çık değildir. Bir y a d a b irk a ç b üyük firm a
n ın egem en old u ğ u p iyasalar b öyledir. G erçi bu piyasalara
girm ek y asak d eğ ild ir am a varola n b ü yü k firm aların reka
beti b u n u fiilen ola na ksız kılar, ö r n e ğ in , ülkem izde, otom o
b il y a d a b u zd olab ı piyasasına girm ek, ola na ksız değilse
b ile ço k zord ur. V a rola n firm a la rın rek ab eti kârlılığı çok
d ü şü receği için , böyle b ir g irişim in anlam ı olm az. Bazı
h a llerd e d e rekabetten d eğ il fa k a t gerek li serm ayenin çok
büyük olm a sın da n ötü rü piyasa fiilen k apalı olur. Ö rneğin
ü lkem izd e d em ir-çelik sanayii kurm ak rekabetle karşılaş
m az. A m a tesis m asrafları ço k b ü yü k olduğıı için bu alana
g irm ek fiilen söz k onusu değildir.
215
Soru 57: Piyasa fiyatı ne ölçüde İyi bir kılavuzdur?
116
y o r olabilir. B ütün b u du ru m la rd a, m a lın fa b rik a y a ola n
m a liyeti toplu m a ola n m aliyetin den a z olm aktadır. K uşku
su z b u n u n tersi, yanS fa b rik a y a ola n m aliyetin toplum a
o la n m aliyetten yüksek old u ğ u d u ru m la r d a v ardır. B urada
b izim iç in ön em li ola n bu iki m a liyet a ra sın d a fa rk olm a sı
dır. Ö n em li olan, h iç kuşku y o k tu r ki, m alın toplum a olan
m aliyetidir. O ysa sunum eğrisi işletm eye ola n m a liyeti y a n
sıtır. D em ek o lu y o r k i sunu m eğ rileri de m a lla n n g erçek
m a rjin a l m a liyetlerini yansıtm azlar.
İstem v e sunu m kusurlu olu n ca b u n la n n . belirledikleri
fiy a t d a kusurlu o lu r ve toplum sal k a y n a k la n n ku lla n ım ın
d a sa n ıld ığ ı g ib i d oğ ru b ir kıla v u zlu k yapam az.
117
Fiyat m ekanizm asının d ü zen ley ici işlevim bu b içim de
y erine getirm esi, özellikle ü retici sayısının ç o k o ld u ğ u ta
rım sal ürü n piyasaları bak ım ınd an b ü yü k ön em taşır. Bu
piyasalarda bu y ılki fiy a t g elecek yılki üretim m ik tarını b e
lirlediğinden . b irb irin d en h a bersiz ü retim y ap an küçük
ç iftçile r sürekli yan lış yaparlar. Bu nedenle, ü rü n m iktarı,
ço k defa, b ir yıl g ereğ in d en az, ö b ü r yıl g ereğ in d en fa zla
olur. Üretim anarşisi d iy ebileceğim iz bu du rum u önlem ek
için tarım sal üretim in piy asa m ekanizm asına b ırakılm ayıp
planlanm ası gerekir.
Buna karşılık tekellerin eg em en old uğu piyasaların b öy
le dışardan plan la n m aların a b ir g erek yoktur. Ç ünk ü b u p i
y asalarda fiy a t m ekanizm ası zaten işlem ed iğind en üretim i
b üyük firm a la r bizza t kendileri planlarlar. Bu, piy asa eko
nom isi düzeni y a d a aynı şey dem ek olan kapitalist ek on o
m i değerlendirilirk en g ö z ön ü n d e tutulm ası gereken b ir o l
gudur.
118
VI. BÖLÜM
PİYASA BÎÇÎMLERt
119
olu şturm ası gerekir. Ö rn eğ in portak al türdeş döğii, çeşitli
türleri olan b ir m ey va dır. Bu ned enle -p orta k a l piyasası»
diye b ir şey yoktur. A m a y a fa portakalının, v aşin g ton p or
takalının. dörtyol portak alın ın a y n a y n p iyasaları vardır.
Çeşitli m a rka ra d y ola r, televizyonlar, a ra b a la r y a da
portak alla r gib i a yn ı aileden ola n in alların piyasaları, ara
larında istem ka ym aları ola b ileceğ i için , böyle olm a y an
m alların p iyasalarına göre, da h a az bağım sızdırlar. D iğ er
b ir deyişle, bu p iy a sa la r birb irlerin i etkilerler. Ö rn eğ in A
m arka televizyon un fiy a tı B m arka televizyon un fiyatın da n
fa7İa ola b ilir a m a bu fa zlalık belli b ir sın ın aşam az. A ş a r
sa işlem ond an uzaklaşıp B m arka televizyon a y ön elir. Bu
du rum , tüm b irbirlerinin y erine geçeb ilecek m alların piya
saları için de, çeşitli derecelerde olm akla beraber, g eçerli-
dir. A m a g en e de. ne k a da r yakın ikam eleri olu rsa olsun,
b o r farklı m a lın ken d in e öfcgü b ir piyasası v ardır. Zaten,
deftil yakın ikam eleri olm ası hatta aynı b ir m alın, istem
ve sunu m u nun farklı olm ası halinde, a y n a y n p iy a sa la n
ola b ileceğ in i y u k a rda görm üştük.
120
3. O ligop ol piyasası,
4. T ek elci rek ab et piyasası.
İzley en soru la rd a bu n la rı v e b u n la rla ilgili sorunları
g öreceğ iz.
121
G erçek y aşam d a p ek rastlanm am asına ra ğ m en tam re
ka b et p iyasasında n en b aşta söz etm em izin gerekçesi, kapi
talizm in id ea l işleyişini gösterm esi ve bu nedenle d iğ e r pi
yasa b içim lerin d eki sapm aları g ö rü p anlam am ız b a k ım ın
d a n b ir m odel hizm eti görm esidir.
122
Y a d a A n k a ra ile İstanbul a ra sın a b ird en fa z la dem iryolu
döşem ek v e bu n la rd a a y n a y n tren işletm ek, elbette k i, a kla
uy g u n olm azdı.
P a ten t hakkı d a b ir yasal tekel biçim id ir. Patent hakkı
yen i b ir m a ' ica t etmiş ola n kim seye, belli b ir süre için, o
m a lı sa d ece Kendisinin yapm ası hakkını tanır. Bu süre için
de sa d ece b u hakka sa hip ola n kim se o m a lı üretebilir, baş
ka h iç kim se üretem ez. Patent h akkı y a s a la n n korum ası a l
tın d a dır v e bu k on u d a u luslararası a n la şm a la r d a vardır.
2. Fiili te k e lle r.• Bu b aşlık altında, yasal b ir m üdahale
olm a k sızın , fiilen piyasada tekel ku rab ilm iş ola n işletm ele
ri toplu yoru z. Fiili tekellerin olu şm asın a ola n a k sağlayan
çeşitli n ed en ler y a d a d u ru m la r v ardır. B u n lan , a) d oğ a l k o
şullar, b ) a n laşm alar v e c ) işletm e b ü yük lüğü olm ak ü ze
re ü ç g ru p ta toplayabiliriz.
a. Bir işletm enin b aşka h içb ir y e rd e bulu n m a y an b ir
d o ğ a l k a y n a ğ a sahip b u lu n m a sı o n a tekel ola n a ğ ı sağlar.
Ö rn eğ in b ir kim senin ara zisin de şifa lı b ir su çıkm a sı, b ir
o telin ben zeri b u lu n m a z b ir m a n zaray a v e p la ja sa hip o l
m ası bu n la ra tekel g ü cü sağlar. U luslararası d ü zeyd e bazı
ü lk elerin b elli m aden y a d a ta n m ürü nlerind e d oğ a l tekel
leri o ld u ğ u n u biliyoruz. G erçek ten ka hve, ananas, petrol,
k r o m g ib i m a d d eler a z sa y ıd a ü lk elerin tekelindedir.
b. Fiili tekellerin d iğ e r b ir olu ş y o lu , a yn ı m alı üreten
girişim cilerin a ra la n n d a a nlaşarak a lıcıla n n karşısına san
k i tek b ir satıcı im işler g ib i çık m a la n d ır. S a tıcıların bunu
yap ab ilm eleri için sa y ıla n n m a z olm a sı gerek tiği açıktır.
Bu d u ru m da , sa tıcılar rek ab ete g irişip birb irlerin i hırpa
la yacak la rın a. a ra la n n d a a n la şıp a lıc ıla n n karşısına tek
b ir ce p h e h a lin de çık m a yı d a h a k ârlı bulurlar. Bu anlaş
m a la rın e n y ay g ın örn ek leri k a rteller, tr ö stle r v e holdingler-
d ir.
K arteld e üyeler, fiyat, kalite v e a lıcıy a sa ğla nan d iğ er
b ü tü n a va n ta jla r konusunda , rek abeti orta da n kaldıracak
b içim d e anlaşırlar. Kartel üyeleri, b a zen sa d ece piyasayı M*
lü şm ekle y etin irler v e d iğ e r k on u la rd a serbest olu rlar. Bu
123
d u rum da kartel üyeleri, sa d ece kendilerine b ırakılm ış olan
b ölgelerde satış yap ar, d iğ e r üy elerin b ölg elerin e teca v ü z
etm ezler. Kartel v e tröstler fiili oluşum lardır. Bu nedenle
belli hukuksal y a p ıla n yoktur. B u n lan olu şturan ü y eler a ra
sındaki a n laşm alar du ru m a g öre ç o k çeşitli ola b ilir. B unun
la bera ber karteli tröstten ayıran özellik, kartel üyelerinin
a y n hukuki v a rlık la n n ı k oru m a la n , tröst ü yelerinin ise b u
n a ola n a k v erm ey ecek ölçü d e b ir b ütünleşm e için e girm iş
olm alarıdtr. Ö rn eğ in sosya list ülkeler dışındaki b ü tü n uçak
şirketleri b ir kartel olu ştururlar. A y n ı m esa feler İçin b ü
tün u ça k şirketleri a y n ı ücreti alırlar. A m a b iliy oru z ki
h or uçak şirketi bağım sızdır.
Tröste b enzeyen d iğ e r b ir birleşm e b içim i holdin gd ir.
H olding, b ir şirketin d iğ e r b azı şirketlerin b ir kısım hisse
lerini ele g eçirerek o n la n n yönetim lerin e eg em en olm ası
dem ektir. H oldingin, a y n ı ü retim a la nınd a ola n işletm eleri
kapsam ası gerekm ez. Bir h oldin gin denetim i a ltına giren ç e
şitti işletm eler fa rk lı a la n la rd a ça tışıyor olabilirler.
c. Fiili tekelin son b ir oluş biçim i, b ir teşebbüsün, çok
büytik o ld u ğ u için , tek b aşın a p iyasaya egem en olm asıdır.
Şirketler, y a ra kipleri ile m ü ca d ele edip o n la n y utarak b ü
y ü rler y a d a d a h a b a şla n gıçta n itibaren p iyasaya egem en
oîa ca k b ir b ü yük lük te k urulurlar. T ü rkiye g ib i sanayileşm e
sinin b aşla n gıçların d a ola n ü lkelerde da h a ço k ik in ci y o l iz
lenir. B undan ö tü rd ü r k i ülkem izde, genel gelişm işlik dü ze
yim ize göre, lekel sayısı çok tur.
B ir m alın tam am ın ın tek b ir firm a ta rafınd an ü retilm e
nin* p-erçek yaşam da pek rastlanm az. Bu nedenle, konuşm a
d ilinde de ekon om i b ilim in d e d e tekel piyasasından sö z ed e
b ilm ek için, m aiın y ü zd e yüzünün tek b ir firm a tarafından
üretilm esi zoru nlu sayılm am aktadır. E ğer b ir firm a tek ba
şına piyasa istem inin ç o k b ü yü k b ir b ölü m ü n ü karşılıyor,
g e ri kalan b ölü m d e ç o k sayıda k üçük firm a la r ta rafınd an
karşılanıyorsa, o piyasayı tekel piyasası ve b ü yü k firm a yı
da tekel olarak sayabiliriz. Çünkü b ö y le b ir d u ru m d a b ü
y ük firm a sanki p iy asad a ken d in d en başka firm a yokm uş
124
•gibi y « n i tam b ir tekelm iş gib i d a v ra n a ca k v e fiy a tı kâ rım
e n co k y a p a ca k b ir dü zeyd e tespit edebilecek tir. D iğer kü
ç ü k firm a la r bu fiy atı ve b üyük firm a n ın liderliğini k a b u l
etm ek v e da v ra n ışla rım on u n k in e u y d u rm a k zoru ndadırlar.
Ş ekil 4
T üketici ra n tı
125
Şekil 4'te istem v e sunu m u n belirled iğ i piyasa fiy a tı FM --
dir. O ysa şekilden a nlaşılacağı üzere, b irço k a lıcı o mala,
bundan daha yüksek fiy a tla r ödem eye hazırdırlar. E ğ er b u
m al herkese verm eye b»7.ır old u kları fiy atlarla sa tılab il-
seydi toplam satış hâsılası LOMF yam u ğ u n u n ala n ı k a d a r
olurdu. Piyasa fiy atın d a n satış y a p ıld ığı zam an top la m sa
tış hâsılası ise POM F dikd örtgeninin alanı kadardır. B u iki
a lan arasındaki fa rk , yan i LPF ü çg en in in alanı, tüketicile
rin kazançlarının toplam ını yan i tüketici rantını verir.
129
Soru 64: Oligopol piyasası ne demektir?
M on op ole tek-el ded iğim ize g öre olig op ole de a z-el de
m em iz gerekir. Y a n i o lig o p o l p iyasası, satıcıların büyük
am a az sa y ıd a old ukları b ir piyasa b içim id ir. Satıcılar bü
y ü k olduklara iç in h er birin in tek b a şla rın a aldıkları ka ra r
la r piyasayı etkiler. Bu b ak ım d a n tam rek a b şt piyasasından
a y n lır. O ligop olü n özel b ir biçim i, p iy asad a sadece iki satı
cın ın b ulunm a sı halidir. B u n a düop ol denir.
O ligop old e m al hom ojen dir. B und an ötürü bu piy asa b i
çim i petrol, dem ir, çim ento, şek er g ib i fa rk lıla ş tın lm a y a el
v erişli olm ayan m a llar için söz k onusudur. Böyle olm akla
beraber, rekabetten koru n m ak için , eld en geld iğ in ce m al
fa rk lıla ştın lm asın a d a g id ilir. Bu takdirde, izley en soruda
göreceğ im iz, tekelci rek abetle olig o p o l b irbirin e karışırlar.
O ligop olü, devam lı olm a k ta n ço k g e ç ic i b ir piyasa türü
ola ra k dü şünebiliriz. Çünkü y a d iğ e r firm a la r rek abet sonu
cu içlerin d en birinin egem enliğine g ir e rle r y a d a rekabeti
önlem ek için a ra larında anlaşırlar. H er iki h ald e de tekel
piyasasın a g eçilm iş olur.
127
D em ek o lu y or k i tekelci rek ab et piyasasında ça lışa n b ir
işletm eyi (firm a yı] ç o k yak ın ik am eleri bulunan b ir m alm
tekelcisi g ib i düşünebiliriz. Böyle olu n ca , b u işletm enin ma
lın a karşı olan istem i, tıpkı tekelde old u ğ u gibi, sold a n sağa
d oğ ru a2alan b ir eğ riyle İfade edebiliriz. Yalnız ne v a r ki
tam tekelcinin istem eğrisiyle bu e ğ ri arasınd a ön em li b ir
fa rk vardır. T ek elci firm a m alına ola n istem eğ risinin baş
tan sona nasıl b ir eğim le uza n dığ ın ı bildiği ü a ld e, tekelci
rek abet koşullarında çalışan firm a bilem ez. O n u n tek b il
diği, fiy atım a rtırdığı zam an satışının azalacağ ı v e fiyatı
azalttığı sam an d a satışının a rtacağıdır. Fakat tekelciden
fa rk lı olarak, b u azalış v e artışların ne k a ça r ola ca kların ı
bilem ez. Bunun nedeni, tam b ir tekel olm adığı için, rek abet
h alinde bulund uğu firm a la rın na sıl da vra n acak la rım b il
m em esidir. G erçekten, örneğin, m a lm fiyatın ı yükselttiği
zam an satışının ne k a d a r a zalacağı rakiplerinin na sıl d a v
ra n a ca ğın a bağlıdır. E ğer o n la r d a fiy atlarım a rtırırlarsa
satışındaki azalm a a z olu r; y ok e ğ e r on lar fiy a tla rım eski
dü zeylerinde tutarlarsa, satışındaki azalm a çok olu r. Fiyatı
dü şürdüğü zam an d a du ru m a ynıdır. Rakipleri de fiy a tla n
düşürürlerse satışı ço k a z artar; y o k eğ er rakipleri fiy a tla
rın ı düşürm ezlerse satışları ço k fa zla artabilir.
Bu du rum a göre, tekelci rek ab et piyasasındaki b ir fir
m anın m a llan n a olan istem eğrisi, sanki cari fiy a t d ü zeyin
de b ir k ın lm a g österiyorm uş (b ir k öşe olu şturuyorm uş) g ib i
düşünülm elidir. K ın lm a noktasının sa ğınd a ve solu n da eğ ri
n in nasıl b ir eğ im g östereceği rakiplerin davranışlarına b a ğ
lıdır. İstem eğ risinin ca ri fiy a t dü zeyinde kırık olm a sın da n
ötürü, b u piyasa türün deki işletm eler (firm alar) m allarının
fiy atların ı ellerinden g e ld iğ i k a d a r a z değiştirm ek isterler.
128
d , k en d i m alı iç in a y n b ir piy asa yaratm ış, b ö y le ce d iğ er
satıcıların rekabetinden korunm uş olu r. A n ca k şu n u da im a
h a tırd a tutm ak g erek ir k i tekelci rekabetteki m al fa rk lılığ ı
y a tam am iyle görünüşte y a d a p ek azdır. Bu nedenle, d a im a
ço k y ak ın ikam e m a lla n ile karşı ka rşıya olduğundan, tam
b ir tekel oluşturm ak, yan i tam am iyle bağım sız b ir özel p i
yasaya sahip olm ak sö z konusu değildir.
Satıcılar (üreticiler), m a llarının benzerlerinden fa rk lı
v e da h a iy i old u ğ u n u telkin iç in rek la m cılığa b aşvururlar.
B undan ötürü reklam cılık, tekelci rek ab et piyasasının d oğ a l
b ir ürü n ü v e a y n lm a z b ir parçasıdır. D iğer piyasa tü rlerin
de, gerek oim adığı için, rek la m cılığa başvurulm az.
Reklam cılık son y ıllard a ülkem izde de b üyük b ir g eliş
m e gösterm iştir. R adyoda, televizyon da, gazetelerde, d u v a r
ila nlarında çeşitli deterjan, konserve, araba, b oya v e böyle
m a rk a la n reklam edilm ektedir. Bu du rum , reklam ı yap ılan
ü retim a la nla rında tek elci rek ab et koşullarının eg em en o l
d u ğunun göstergesidir.
Dikkat edilecek olursa, bu rek lam lard a m al h a k k ın d a
g erçek b ir b ilgi verilm eden, sadece hislere hitap edildiği,
m alın m arkasını y a d a firm anın a d ın ı k a falara sok arak tü
k eticide âdeta b ir tarafgirlik y aratm a am acı gü dü ldü ğ ü g ö
rülür. Tekelci rek abet piyasasında, rek abetin a ğırlık n ok ta
sını m al farklılaştırm ası olu şturd uğu için, rek lam larda fiy a t
hakkında ya h iç ya d a p ek a z b ilgi verilir. Bu d a ço k d oğ a l
dır. Çünkü fiy a t a ncak a yn ı m a llar arasm da b ir tercih v e
karşılaştırm a aracı olabilir. Zaten rek lam la yap ılan rek a
bet, fiy a t rekabetinden fa rk lı olarak, m aliyetlerin dü şürül
m esi yönünde b ir özendirm e yap m az. R eklam sonun da' v a-
n lm a k istenen »hedef tekel kurm aktır.
Reklam için h a rca n a n em ek, verim siz b ir em ektir. Y a
n i reklam la m alın değerin e h içb ir şey eklenm ez, O ysa re k
lam m asrafları işletm enin satış gid erleri a rasm da y e r alır.
S on u ç olarak m alın m aliyetini v e dolayısıyla satış fiy a tım
yükseltir. Böylece rek lam m a sra fla n n ı tüketiciler öderler.
O ysa biliy oru z k i rek la m m a sra fların ın tüketicilere h iç b ir
130
y a r a n yoktur. D em ek o lu y o r k i rek lam m a sra fla n toplum
iç in b ir kayıptır.
R eklam m a sra fla n h a tta b u n a b aşvu ran sa tıcılara da
b ir y a r a r sa ğla m aya bilir. G erçekten, k a rşılıklı rek lam lar
birb irlerin in etkisini silebilirler. Bu yüzden, çeşitli firm a la
rın satışlarında, reklam k a m p a n y asın d an ön ce v e son ra bir
fa rk olm ayabilir. Y a n i e ğ e r h içb iri rek lam y ap m asaydı ne
ola ca ktı ise h ep si rek lam y a p tığ ı za m an d a o olabilir. Fakat
kapitalist dü zen in işleyiş m ekanizm ası, girişim cilerin ençok
k â r dü rtü sü yle h a rek et etm eleri, toplum un gittikçe önem i
b ü yü y en bu gerek siz m a sra fta n kurtu lm a sın a ola n a k ver
mez.
S on o la ra k yu k a rd a k in d en tam am iyle fa rk lı b ir reklam
türün den sö z edelim . Bu t ü r rek lam ın işlevi piyasa v e m al
la r ha k k ın da a h c ıla n g erçek ten aydınlatm aktır. Ö rneğin
piy asay a y en i çık a n b ir m a lı a lıcıla ra du yurm ak, bunun
n itelik leri ve fiy atı h a k k ın d a b ilgi verm ek, çiftçilere çeşitli
g ü b re v e m ü ca d ele ila çla rın ı tanıtm ak bu reklam çeşidine
g irer. T anıtıcı rekla m d iy eceğ im iz b u rek lam türü sosyalist
ülkelerde d e vardır.
131
1. DukkAn y a d a m ağazaların kuruluş y erleri fa rk lı
dır. Bu nedenle b azı k im seler b ir dükkândan, d iğ e r bazı
kim seler de d iğ e r b ir dü kkândan alışveriş y ap m ay ı k en d i
leri iç in daha, k ola y bulurlar. M ahalle bakkalları b u n u n en
iy i örneğidir. M ahalleli b ir binlin d iğ e r m ahalle b ak k alın d a
d a h a u cu z satıldığını bilse b ile k ü çü k b ir fa rk için zahm ete
katlanıp ora y a gitm ez. K uşku y ok tu r k i fa rk ın zahm ete
k atlanm aya değecek k a d a r b ü yü k olm am ası gerekir.
2. in san la r ç o k d e fa b ir m alm d iğ e r dü kkânlarda kaça
satıldığını bilm ezler v e öğren m ek zahm etine de katlanm az
lar. A n c a k otom obil, televizyon, b u zd olab ı g ib i y ü k sek f i
yatlı m a llar iç in b öyle b ir zahm ete katlanılır.
3. İnsanların alışkanlıkları v e tercihleri v ardır. Çok
defa, yüzü, konuşm ası, davranıştan, yerin i d ü zen leyiş b içi
m i bize h oş gelen perak en decilerden alışveriş y ap arız. Bu
nun için gerekirse daha yüksek b ir fiy a t ödem eye de raz;
olu ruz
4. Bazı k im seler sosyal prestij sorunu olarak b azı y e r
lerden alışveriş ya p a rla r v e b ile b ile da h a yüksek fiy a t öder
ler. Ö rneğin belli terzilerden giyinm ek , belli lok an ta la rd a
yem ek yem ek, b elli m a ğazalardan alışveriş y a p m a k b azı in
sa nla r için v azg eçilm ez b ir prestij sorunudur.
Y ukardaki son iki örnekte tacirin m al d eğ il hizm etini
sattığı daha a çık b ir biçim de görünm ektedir.
P erakende ticaret, h er g eçen g ü n biraz da h a fazla, b ü
y ü k ü reticilerin den etim leri a ltına girm ektedir. G erçekten,
b ir dükkân y a d a m ağazayı in celed iğim iz zam an, buradaki
m a llan n ço k b ü yü k b ir kısm ının m arkalı m a lla r old u k la
rını görürüz. Bu, gıd a m addeleri iç in old uğu k a d a r giy im
ve d iğer k u llanım eşy a la n için de böyledir. B u gün b u lg u
run . zeytinin, m ercim eğ in b ile m a rka lı am ba la jla r içind e
satıldıklarını görü y oru z. M a rk alı m a llan n fiy atların ı ise.
perak endeciler değil, asıl ü reticiler belirlem ektedir. B öyle
olu nca, perakende ticaret za m anım ızd a b üyük ü reticilerin
dağıtıra m em urluğu halini alm aktadır.
132
V II. B Ö L Ü M
İŞLETME DENGESİ
133
rik a ya y atm ln u s ola n serm ayenin fa izi, bina ve m a kin ele
rin am ortism an karşılıkları, varsa k ira bedelleri, fa b rik an ın
işleyebilecek b ir du rum da tutulm ası iç in g erekli ola n p er
sonel ve d iğ er bak ım m a sra fları sa b it m asrafları oluşturur.
Bu m a sra flar fab rik an ın ü retim m ik tarına b a ğ lı değildir.
Fabrika h iç çalışmasa, da, ç o k çalışsa d a bu m a sra fla r d e
ğişm ez,
H am m adde, enerji, ulaştırm a v e iş çi ü cretleri g ib i m as
r a fla r değişen m asraflardır. Bu tü r m asrafların m iktarı, üre
tim m ik tarına bağlıdır, Ü retim ç o k olu rsa bu tü r m a sra flar
d a çok , az olu rsa az olurlar.
D em ek olu y o r k i b ir işletm ede m iktarları ü retim h a cm i
ne b a ğ lı olm a y an m a sra flara sa b it m asraflar, b a ğ lı olan
la ra da değişen m a sra fla r diyoruz. T a b lo 5'te b ir işletm enin
çeşitli m asrafları gösterilm iştir. T ab lod ak i 2 n u m a ra lı sü
tunda sabit m asraflar, 3 nu m a ra lı sütunda toplam d eğ işen
TABLO S
ÇEŞİTLİ İŞLETME MASRAFLARI
T o p la m T o p la m O rtala
S ab it D eğişen G e n e l M a r jin a l m a G e - O rta la m a
Ü retim M a sra f M a s r a f M a sra f M a s ra f n gl M as D e f ile n
M ik tarı la r la r la r la r raflar M a s ra fla r
(1 ) <2> (3 ) (4 ) (5 ) (6) (7)
134
m asraflar, 4 n um a ra lı sü tu n d a d a b u ikisinin toplam ı ola
ra k toplam g e n e l m asra fla r görülm ektedir. Şekil S'te bu
m a sra fla r b ir d iy ag ra m ü zerin d e gösterilm iştir. D iyagram
d a k i kesik yatay çizg i sa b it m a sra f dü zeyini gösterm ekte
dir. T oplam genel m a sra fla r (T G M ), h e r üretim m iktarı
n a teka bü l ed en toplam değ işen m a sra fla r (TDM) bu sa
b it m a sra fa ek lenerek çizilm iştir.
Ş ek il S
S a b it v e d eğ işen m a sra flar
135
malt, h iç üretim y ap m am aktan iy idir. Ç ünk ü b u h a ld e za
r a r. 1090— 100=090. h iç y a p m a zsa za ra rı İOOC. y a n i d a h a
büyüktür.
136
T ab lod a ortalam a d eğ işen m a sra fla rın ö n ce azalarak
b ir d ip n ok ta y a indikleri v e b u n ok ta d a n sonra artm aya
b aşladıkları g örülm ektedir. E ğ er orta la m a değişen m asraf
ların g ra fiğ i çizilecek olu rsa, y a y g ın c a b ir *u» h a rfi b içi
m in i alır: Şekil 6. Bunun n ed en i, azalan , d a h a doğrusu, de
ğişen v erim ler yasasıdır.
A y n ı d u ru m ortalam a g e n e l m a sra fla r iç in de geçer-
ıidir. Y a ln ız b u n d a sa b it m a sra fla rın v arlığın d a n ötürü, d ip
n ok ta sın a (en a z m a sra f n ok ta sın a ) d a h a g e ç varılır ve, b ir
de, bu n ok ta y a k a da r olan m a sra f dü şüşü d a h a h ızlı olur.
Bunun n ed eni, a yn ı b ir sa b it m a sra fın g ittikçe artan ü re
tim m ik tarlarına b ölünm esidir. G erçekten , üretim b irim i b a
şına düşen sabit m a sra f m ik tarı, ü retim azken ço k yüksek
tir am a üretim a rttık ça h ızla a za lm a y a başlar. Bunun so
n u cu olarak, düşük ü retim m ik tarla rın da , ortalam a genel
m asra flarla orta la m a değ işen m a sra fla r arasındaki fa rk b ü
yü k old u ğ u halde, ü retim m ik t a n arttık ça b u fa rk azalır.
Şekil 6 'd a b u iki ortalam a m a sra f eğ risinin sağa d oğ ru g i
d ild ik çe b irb irlerine y ak la şıy or o la ra k çizilm elerinin n ed e
n i budur.
M a rjin al m a sra flara g elin ce: M a rjin a l m asraf, son u n
c u birim in üretim i için g erek li ola n m a sra f dem ektir. H er
h a n gi b ir ü retim dü zeyin dek i m a rjin a l m a sra fı bulabilm ek
için, o dü zeyd ek i toplam m a sra fta n , 1 b irim az ü retim y a
p ıld ığ ı zam anki toplam m a sra fı çık a rm a k gerekir. Bu işlem i
yap arken, toplam m a sra fın değ işen top la m m asraf y a da
genel toplam m a sra f olm a sı fa rk etm ez. Ç ünk ü h e r iki heü-
de de a yn ı son u ç elde edilir. B und an ötü rü , b ir işletm ede iki
toplam v e ik i de orta la m a m a sra f eğ risi old u ğ u halde,
y aln ız b ir tane m arjinal m a sra f eğ risi vardır.
M a rjin al m a sra fla r da. orta la m a m a sra fla r gibi, ön ce
a zalır son ra d a artarlar. B u n u n n ed eni, değişen verim ler
yasasıdır. Bu yasa ortalam a m a sra fla ra m a rjin a l m a sra flar
y olu y la etki y ap tığ ı için k o n u y u b u ra d a in celeyeceğiz: Bir
işletm ede, ö rn eğ in b ir fa b rik a d a , p a rç a başına düşen h a m
\37
m a d d e v e d iğ er y a rd ım cı m adde m asraflarını sabit varsa
y arsa k — k i bu varsa yım g eniş ölçü d e gerçek lere u y g u n d u r—
üretim m ik ta n a rtın ld ık ça p a rç a b aşın a değişecek olan
m asraf öğesi sadece em ektir. D aha ö n ce g örd ü ğü m ü z üzere,
üretim öğelerind en b iri sabitken diğerin i sıfırdan itib aren
a rtırm aya başlarsak, ila ve edilen h e r birim in v erim i önce
a rtm aya başla r v e b ir optim um b ileşim de e n ço k olu r. Bu
optim um bileşim den son ra o öğen in m ik tan n ı a rtırm aya
d ev a m edersek, azalan v erim yasası gereğince, b u s efer de
ila v e edilen h er b irim in v erim i a zalm ay a başlar. V erim ,
m a sra fın tersidir. V erim in artm ası m asrafın azalm ası, v e
rim in azalm ası d a m a sra fın artm ası dem ektir. İşte b ir işlet
m ede sabit serm aye teçhiza tı v eri (sabit) olduğundan, ü re
tim sıfırdan itibaren a rtın lm a y a b aşlanınca ilâ ve h e r m al
birim inin başına düşen m asraf (m arjinal m asraf) Şekil 6'
■daki M M eğrisi gibi, ön ce azalan ve sonra a rtan b ir değ i
şim gösterir. O rtalam a m asraf eğrilerin in a yn ı değişm eyi
gösterm esinin ned eni de budur.
136
T a b lo 6
Ortalama varidat
m ik ta rı (fiy a t ) T o p la m v. M a rj. t .
Ş ek il 7
O rtalam a v e m a rjin a l v arid at
130
y a POM F dikd örtgen in in «ilam ile, y a d a ROMFı y a m u ğ u
n un alanı ile gösterebiliriz. A y n ı şey in T ab lo 6 'y a g ö re ifa
desi şöyledir: ö rn e ğ in , satış m ik tarı 4 ünite ik en toplam
v arid atı b ulm a k için , y a o m iktardaki ortalam a v a rid a tı y a
ni fiy a tı (95) satış m ik tarı (4) ile çarparız, ya d a m ariinal
varidat sütunu ndaki ilk 4 ka lem i toplan z. Bu ça rp ı
(9 5 x 4 = 380) ve b u toplam (1 0 0 + 9 8 + 9 6 + 8 6 = 3 8 0 ) a yn ı so
nucu verirler. O rtalam a v e m a rjin a l m asraflar a ra sın d a da
a yn ı bağlantı vardır.
140
Soru 72: İşletme dengesi ne demektir ve tam rekabet
piyasasında işletme dengesi nasıl kurulur?
141
d oğ ru olarak görm esi dem ektir. D iğ er b ir deyişle işletm enin,
m allarına olan istem esnekliği sonsuzdur. Y ani işletm e, ca ri
piyasa fiy atı üzerinden istediği k a d a r m al satabilir. Y alnız'
u n utm ayalım k i satabileceği en ç o k m ik tar bile piy asay a
göre p e k azdır.
Şim d i böyle b ir işletm ede en çok k â n sa ğla ya ca k üretim,
m iktarının n a sıl b elirlen eceğini in celeyelim . İşletm eci sıfır
dan itibaren üretim ini a rtırm a y a başlayacaktır. B u n u y a
parken. h e r ilâve birim i ü retm ed en önce, o birim iç in y a p a
ca ğ ı m a sra fla (m arjinal.m asrafla) o birim in in satışının sa ğ
la y acağ ı ek v arid atı (m arjinal v arid atı) k a rşü aşu ra ca k ve
ara da olum lu b ir fa rk varsa, yan i o birim i üretm ek (üreti
len h er b irim in satıldığını varsa yıy oru z) kendisine ek b ir
k â r sağlıyorsa, o b irim i üretecektir. İşletm eci b u d ü şü n ce
y e uygun olarak ü retim ini a rtırırken öyle b ir nokta ya g ele
cek tir ki artık ilâ ve olarak ü reteceğ i 1 b irim m alın m a sra fı
ile varidatı b irbirin e eşit ola ca ktır. Bu dem ektir ki, b u b iri
m i üretm ek artık işletm eye ek b ir k â r sağlam am aktadır.
(N orm a l kâr. b ir m aliyet öğesi olarak, d a im a m a sra flara d a
h ild ir) . İşte b u noktadan son ra ü retim e devam edilirse, a r
tık ilâve olarak üretilen h er b irim m a lm m asrafı v arid atın
dan da h a b ü y ü k olacağınd an , toplam k â r azalm aya b aşla
yacaktır. Bu nedenle işletm eci üretim in i b u n oktada d u r
duracaktır.
D em ek olu yor k i en çok k â n sa ğ la ya n üretim m iktarı,
sonun cu b irim in m asrafıyla v arid atının birbirin e eşit o ld u
ğu, yan i ne k â r ne de za ra r g etird iğ i m iktardır. B aşka b ir
deyişle, en ç o k k â r y a da den ge, m arjinal m asrafın m arjinaT
varidata eşit olduğu ü retim m iktarında sağlanır. Bu, işlet
m e den gesinin genel koşulu olup, işletm e hangi p iy a sa k o
şullarında ça lışıyor olu rsa olsu n g eçerlidir.
142
MS'.
Ş ek il 8
T a m re k a b e t iş letm e d e n g e s i
143
orta la m a m asraf, ortalam a varid ata eşittir. N e v a r ki. ü re
tim M 'd en Ms'e artırılırken ön cek i a şın kâ r erim ekte v e Ms
noktasında işletm e sadece, m asra fların için e d a h il ola n , n o r
mal kâ rın ı y apabilm ektedir.
Ş ekil 9
T am rek abette kısa dön em dengesi
144
o M
Ş ek il 10
T am rekabette u z u n dön em dengesi
145
Şekil 10'd a işletm e sadece n orm a l k â r elde etm ektedir.
N orm al kâr, girişim cileri ü retim y ap m ay a iten enaz (a sga
ri) kârdır! G irişim ci bu k â n elde edem ey eceğ in i görü rse
ü retim yapm az. Bu nedenle, norm al k â r b ir m a liyet öğesi
olarak dü şünülür v e işletm e m a sra fla n arasına katılır.
D em ek o lu y or ki, uzu n dön em d en ge koşulu, y aln ız tek
tek işletm elerin değil, fa k a t o işletm elerin olu şturdukları
endüstri dalının, d iğ er b ir deyişle b ü tü n p iyasanın d a den
ge koşuludur. Çünkü b ir piyasad a bütün işletm eler a n ca k
norm a l kâ r elde edeb iliyorla rsa dışa rd an h içb ir g irişim ci
b u piyasaya girm ez. G irerse k â r ora n ın ı norm alin altına d ü
şürm üş olur. O ysa h içb ir g irişim ci n orm a lin altında b ir kâ
ra razı olm a y acağ ın da n bu du rum da ki b ir p iyasaya g ir
m ez. B öyle olu nca, o p iyasanın artık n e daralm ası ne d e g e
nişlem esi söz konusu olm a z ki. b u n a d en ge h ali den ild iğ in i
biliyoruz.
146
O M
Ş ek il u
T ekelci p iy asad a k ısa dön em işletm e dengesi
147
Şekil l l 'd e L O M N dik d örtg en i toplam m a sra fla n .
POM F dikdörtgeni de toplam sataş hâsılasını (top la m v a r i
datı) gösterm ektedir. Bu ik isi arasındaki fark, y a n i PLNF
dikdörtgeni de a şın k â n verir. Bir ra n t n iteliğinde o la n bu
a ş ın k â ra tekelci k â n diyoruz.
. D ikkat edilecek olu rsa, F M -fiya tı, o üretim d ü zeyinde,
m alın faydasın ı yansıttığı halde, m aliyetini, y a n i « c + v
+ p » ola ra k tanım lad ığım ız üretim fiy a tım (zahm etin i) y a n
sıtm az. Fiyat, m aliyetin ço k üstündedir. Bu durum , o m ulm
yeterince üretilm ediğini, a ş ın k â r u ğ ru n a üretim in kısıl
m ış old u ğ u n u gösterir. Tekellerin ekon om ik a çıd a n tem el
sakıncası budur.
148
Ş ekil 12
T ek elci piyasad a u zu n dön em işletm e dengesi
14e
V III. B Ö L Ü M
KAMU MÂLİYESİ
150
g ü çlü old u ğ u ü lkelerde d u ru m elbette k i fark lıdır. Ü lkeler
ara sın d a ka m u h izm etleriyle ilg ili k arşılaştırm a yap ılırken
bu n ok ta y a dik k a t edilm elidir.
151
giderlerin yapılm asıyla g elirlerin toplanm ası arasında, za
m a n bakım ından, uyum suzluk olm asıdır. Y ıl içindeki b u g e
ç ici açıklara hazine açığı y a d a na kit açığı denir. H azine
a çık la n M erkez Bankasından y a da halktan (hazine b o n o
la rı çıkarılarak) k ısa v ad eli b o r ç alınarak kapatılır. Bu
m aksatla M erkez Bankasının y en i p a ra basm ası (em isy on
yapm ası) enflasyon a ned en olm az. Çünkü k ısa b ir süre son
r a H azine b orcu n u öd ey eceği için b u pa ralar d a tek ra r
M erkez Bankasına dönerler.
152
T a b lo 7
KONSOLİDE BÜTÇE GELİRLERİ
T AHSİLATI
(Y ü zd e dağ ılım )
153
D olaylı verg iler m al v e hizm etler üzerine konur. B irey
l e r b u m al ve h izm etleri satın a lırlark en v ergiyi d e y a fiy a
tın içind e olarak y a d a a y rıca öderler. B öylece v erg iy i ö n ce
sa tıcılar toplar, son ra d a b a n la n M a liy e’y e devrederler. D o
la y lı v ergilerin en önem lisi, 1985 yılı b aşın d an b eri u y g u la n
m a k ta olan, ka tm a değ er vergisidir.
D olaylı vergilerde m ü kellefin özel du rum una, g ö re b ir
.-ayırım yapılam az. A y n ı m al: a lan kim seler, ister zen g in is
ter fakir, ister evli ister b ek â r olsunlar, a yn ı m iktarda v erg i
öd erler. Bu özelliğin den ötürü dolaylı vergiler, dola ysız v er
dilere g öre da h a adaletsiz sayılırlar. A n c a k tek tek v erg ile
rin d eğ il fa k a t bütün b ir v erg i sistem inin adaletli y a d a a da
letsiz oluşundan bahsetm ek d a h a doğru du r. Ç ünkü b ir v e r
g i b ir yönden, d iğ er b ir v e rg i de ters y ön d en adaletsiz ola
bilir, fa k a t ik isi birlikte, yan i v e rg i sistem i, adaletli olabilir.
Bazı kim seler lüks m a lla n d a h a çok , h a rcıâ lem m a lla n
d a h a az v ergileyerek d ola y lı v erg ilerin de m üterakki, yan i
adaletli b ir ha le sok u labileceğini söylerler. Bu, ilk bakışta
görü n d ü ğü k a da r g eçerli b ir id d ia değildir. Ç ünkü lü ks m a l
la n , b irk aç istisna dışında, tanım lam ak ço k güçtür. Z en g in
le fa k iri ayıran özellik, b u n la n n fa rk lı fa rk lı m a llar alm a la -
n değil, fa k a t d a h a ziyade a y n ı m a lla n zenginlerin daha
çok , fa k irlerin da h a a z alm alarıdır. Ö rn eğ in herkes çik olata
k olon y a a lır y a d a taksiye b in er am a zenginler b u n la n d a
h a ço k alırlar, y a d a kullanırlar. A ç ık tır ki, bu g ib i m alla-
n , dola ylı vergileri d e adaletli y a p a ca ğ ız diye, fa k irlerin
h iç ala m ay a ca k la n k a da r p a ha lıla ştınnak , h er h a ld e a d a
letsizliği azaltm az tersine artırır.
154
ü zerin d ek i v erg i a rtırıld ığı za m a n şo fö rle r b u v ergiyi
taksi v e dolm uş fiy a tla rım a rtırarak m üşterilerin e aktarm a
y a (öd etm eye) çalışırlar. E ğ er b u n da başarılı olam azlarsa
b u s efer de y ü k ü (v erg iyi) g e riy e d oğ ru , k end ilerine m al ve
hizm et satan bak kalla ra v e o to tam ircilerin e aktarm ayı de
nerler. Bu y o lla ken d ilerin e v e rg i d ev redilen k im seler de,
a y n ı b içim de, b unu da h a başkala rın a aktarm aya uğraşır
lar. B öylece v e rg ile r k o n u ld n k la n y erlerde du rm ayıp bütün
ek on om iye v e toplum a y ay ılırla r. İşte b u olaya, y a n i v erg i
n in on u ilk öd ey en insam-n sırtında k a lm a y ıp kısm en y a d a
ta m a m en başkala rın a dev redil m eşine verg in in yansım ası
•denir.
V ergin in yansım ası, v erg in in çeşid in e ve o g ü n k ü k o
şu lla ra g ö re derhal y a d a b ir sü reç için d e g erçek leşir. G e-
,n el ola ra k dola ylı v erg ilerin yan sıtılm a sı da h a k ola y v e ç a
buk, d ola ysız verg ilerin ki d a h a g ü ç v e yavaş olur. Fakat
veraset vergisi ve ra n tla r (h a v ad an ka za n çlar) üzerin e k o
n ulm uş v erg iler hariç, y a n sıtıla m ay a ca k v erg i yoktur.
15S
yoktur. D ağılım ların ın d a fa rk lı olm ası düşünülem ez. B öy le
olu nca, vergi y olu y la g elir dağ ılım ın da (b ölüşüm ünde) b ir
değişiklik yapılam a y acağ ı açıktır.
Bu a yn ı görüşü b aşk a b ir b içim d e d e anlatabiliz. D ah a
ö n ce görm üş old u ğ u m u z gibi, birey lerin refa h la rı a çısın d a n
g elir b ölüşü m ü nü tü k etim m allarının bölüşüm ü ola ra k d ü
şünm em iz gerekir. B öyle olu n ca , yüksek gelirli k im selerin
tüketim lerinin v erg i y olu ile k ırıla m ay a ca ğı açıktır. G e rç e k
ten, insanlar, gelirleriy le ö n ce tüketim g ereksinim lerini k a r
şılar v e eğ er geriye b ir fa z la kalırsa on u d a ta sarru f eder
ler. V erg iler ön ce bu tasarruf edilen kısım dan öd e n ir v e bu
yetm ezse o za m an tüketim de kısılm a ya başlanır. D üşük ve
orta gelirli kim seler, tasarrufları y a h iç y a d a p e k a z o l
du ğundan , v erg ilerini ödem ek iç in tüketim lerini kısm ak
zorundadırlar. Y ük sek g elirli kim selerse, tasarrufları b ü y ü k
olduğundan, v erg ilerini b u kısım d an öderler v e tüketim le
rin i h iç kısm azlar. Ö rneğin , yıllık g eliri 100 m ilyon lira o la n
b ir kim senin 30 m ily on lira tüketim harcam ası y ap tığ ın ı ve
70 m ilyon lira d a tasarrufa ka ld ığ ın ı varsayarsak, b u k işi
nin b ütün v erg ilerini ve vergilere y a p ıla ca k za m la rı b u 70
m ily on liralık tasarrufundan öd ey eceği ve alışm ış old uğu
g eçim dü zeyini dü şü rm eyeceği doğa ld ır.
D em ek oiu y o r k i tüketim lerini kısm ak a n la m ın d a y ü k
sek gelirli kim seleri verg ilem ek o la n a ğ ı yoktur. B öyle o lu n
ca. fa k irlerden az. zen g in lerd en ço k v erg i alarak g elir b ö lü
şüm ünü düzeltm ek de söz konusu olam az. Bu y olla eld e e d i
leb ilecek en iyi sonuç, m illi g elirin tüketim e a y n la n kısm ını
büyüterek, dü şük v e orta gelirlilerin tüketim lerini a rtır
m aktır. Yüksek g elirli kim selerin tüketim lerini k ısa dön em
de sabit saym ak gerekir. B unlar tüketim lerini k ısm a y a ca k
la rı gibi, zaten gön ü llerin ce yüksek tutm uş oldukları için,
bunu artırm ak gereğin i de du ym azlar. Bu nedenle, tüketim
m a lla n üretim i a rtın lm ca . b u n d a n düşük v e orta g e lirli sı
n ıf v e tabakalar yararlanırlar.
K aldı ki kapitalist b ir toplu m da siyasal iktidara k a p ita -
156
li s t sın ıfın da h a b ü yü k a ğırlık k oy m u ş o ld u ğ u g ö z ön ü n d e
tu tu la ca k olursa, v erg iler y o lu y la g e lir d a ğılım ında ki a d a
letsizlik lerin gerçek ten dü zeltilm ek isten eceğ in i düşünm ek
b ira z sa flık olur.
B u n a karşılık v erg ilerin g elir dağ ılım ın da k i rastlantısal
sa pm a la rın dü zetilm esinde etk in b ir rolü olabilir. Bu ra st
lantısal sa pm a la r b a şlıca ik i b içim d e k a rşım ıza çıkarlar. Bi
risi m ü k ellefin kişisel du ru m u ile ilg ilid ir. B ilindiği g ib i
a y n ı ekonom ik g ü çte ola n k im seler a y n ı g eliri elde ederler.
D iğ er ta raftan v er g i adaleti, a yn ı b ü y ü k lü k tek i g elirlerd en
ayn ı m iktarda v e r g i alınm asını g erek tirir. O ysa gelirleri
ayn ı kim selerin kişisel du ru m la rı fa r k lı olabilir. Ö rneğin,
b iri bekâr, diğ eri evli v e ç o k ço c u k lu olabilir. Bu du ru m
m ü k elleflerin g erçek g e çim d ü zeylerin d e b ü yü k fa rk la r y a
ratır. İşte, esas ola ra k rastlan tıya d a y a n a n b u fa rk la n , çok
•çocuklu ailelerd en da h a a z v e rg i ala ra k azaltm a olanağı
vardır. D iğeri, ra n t gelirleri ile ilg ilid ir. B unun en ç o k g ö
rü n en örneği, a yn ı d u ru m d a o la n in san la rda n b a zıla n n ın ,
ellerindek i a rsa la n n , h ız lı k entleşm e y a d a kent p la n ia n -
n m değişm esi g ib i rastlantısal n ed en lerle b ü yü k değ er k a
zanm ası sonucu, h a va d a n zen g in olm a la n d ır . S a dece rast
lantısal ned en lere d a y an a n b u tü r g e lir fa rk la n d a v erg i
len erek b ir a d a let sağla n ab ilir. R a n tla rd an alm an v e rg i
le r y a n sıtıla m ay a ca k la n iç in v erg in in b u kon u d ak i düzel
t ic i etkisi kesindir.
157
re v e rg i kolaylıkları sağlanırsa, in san lar işlerini k oop era tif
le r k analıyla y ap m ay ı tercih edeceklerin den, ülkede k oop e
ratifçilik teşvik edilm iş olıır. îşte, m ü k elleflerin da vra n ışla rı
üzerind eki b u etkilerinden ötü rü v erg ilerin ekon om iye y ön
verm ek üzere b ir politika ara cı ola ra k d a kullanıldığını g ö
rüyoruz. V erg ilerin bu a m açla kullanılm asının sakıncası,
getirilen v e rg i kolay lık ların ın u y g u la m a d a y o lsu zlu k la ra
ned en olabilm esidir. Ç ünkü v erg ilerin politika a ra cı ola ra k
kullanılm ası a n ca k b u n la n n uy g u la m aların a b a zı istisn a
ve m ua fiyetler g etirilerek sağlanır. O ysa bu tü r özel u y g u la
m alar h e m id areye k e y fi da v ra n m a olanağı verd iğ in d en ,
hem de d en etim gü çlü ğü y arattığın d a n yolsu zlu k la ra kapı
açılm ış olu r. Bu nedenle, v erg iler y olu y la ekonom iye y ö n
verm e işi. h e r şeyden önce, etkin b ir v erg i yönetim i v e de
netim ini gerektirir.
IX. BÖLÜM
AZGELİŞMİŞLİK
158
b u n u n için de hükü m etlerin özel b ir g ay ret g österm eleri
g ereğ in i orta ya koym aktır.
Azgelişm iş ve gelişm iş ülkeler a y n ım ı İkinci D ü n y a Sa-
v aşı’n d a a sonra yapılm ış, h iç değilse b u tarihten son ra
ön em kazanm ış ve ö n p la n a çıkm ıştır. O ysa, b ilin d iğ i gibi,
ülkeler a rasında zeng in lik fa k irlik fa rk ı b u tarihten ç o k d a
h a ön celeri de v ardı. B una rağm en, söz konusu a yırım ın bu
tarihten son ra ön em v e an la m kazanm asının ned eni, sö
m ürgelerin b u tarihten itib aren siyasal bağım sızlıkların ı
ka za n m aya v e fa kirliklerin in fa rk ın a varm ay a v e b u n a kar*
şı tepki gösterm eye başlam ış olm a lan d ır.
Bu k on u d a T ürk iy e'n in özel b ir du rum u o ld u ğ u n u b e
lirtm ek gerekir. B ilindiği g ib i T ü rkiye -hiçbir za m an söm ü r
g e olm am ış, siyasal b ağım sızlığın ı h e r za m a o korum uştur.
B undan ötürü yönetici kadrolar, Batı ^.vru pa ülk elerin e g ö
re g eri kalm ış old u ğu m u zu n bilin cin e v ardıkla rı 19. y ü zyıl
başlarından itibaren, çeşitli k a lk ın m a ça b a la n iç in e g ir
m işlerdir. A n c a k batılı ülkeler b u ça b a la rın başarıya u la ş
m alarını sürekli ön lem işlerdir. U lu sa l Kurtuluş S a v a ş ım ız
dan h em en sonra, d a h a L ozan A ntlaşm ası im zalanm adan
ön ce. İzm ir İktisat K on g resı'n in toplan m ış olm ası (1 ? Ş u
b a t - 4 M a rt 1923) v e e k on om ik ifniitınm am r. başlıca b ir d ev
le t politikası ola ra k ele alınm ası, b u soru n u n b izd e ç o k d a
h a esk i b ir g eçm işi o ld u ğ u n u gösterir.
Eski söm ü rgelerin b ağ ım sızlık kazanm alarının y a n ı sı
r a kitle h aberleşm e a ra çla rın ın ç o k g elişm iş olm a sı d a a z
g elişm iş ü lk eler halkların ın h ız la u y a n m a !a n v e şidd etli b ir
irflllfinma isteği d u y m a la n son u cu n u verm iştir. Bu olg u , y a
n i kitle h aberleşm e a ra çla rın ın (rad yo, televizyon , sinem a,
b asın ) gelişm esi v e b u y o lla fa k ir ü lk eler h alkların ın d a h a
iy i y aşam b içim lerini ö ğ re n ip özlem eleri, ça ğ ım ızın e n
ön em li b ir ö zelliğidir. B u n a b a zı d ü şünürler, « a n a n is tek le r
ih tilâ li» a dını verm işlerdir.
T ü rkiye’de d e azgelişm işlik v e k a lk ın m a sorunla rının
İkin ci D ü n y a Savaşı’n d a n son ra yen id en gün cellik k a za n
m asında bu o lg u b a ş etken olm uştur.
160
S oru 84: Ü lkeleri g e lişm işlik d ü zeyi ba k ım ın d a n sıralarken
h a n g i ö lç ü le r k u lla n ılır?
161
olarak d a artm aktadır. A y m du ru m hizm etler için d e g e çe r-
lidir. G elirim iz arttıkça, istem im iz, gittikçe artan ölçülerde-
eğitim , sağlık, kültür, turizm , sp or g ib i hizm et ala n la rın a
y önelm eye başlar.
îşte bu söylediklerim ize koşut ola ra k b aşla ngıçta h e r ü l
ked e ta n m en b ü yü k sektör olm uştur. F akat ekonom ik geliş*
m e süreci b oyu n ca b u sektör g öreli önem ini yitirm eye b aş
lam ış ve giderek onun v erini sanayi sektörü alm ıştır. G eliş
m e sürecinin daha ileri a şam alarınd a sanayi sektörü de ye
rin i hizm etler sektörüne bırakm ıştır. Sektörlerin ön em sı
ralarındaki bu değişm e, b ir taraftan tarım sektöründen, ö n
c e sanayi sonra da h izm etler sektörüne n ü fu s akım ıyla, d i
ğ e r taraftan d a sektörlerin kendi içlerindeki teknolojik g e
lişm elerle sağlanm ıştır.
T a b lo 8'de b a şlıca ü lkelerde g elirin bu ü ç sek tör
arasındaki dağılım ı gösterilm iştir. Bu ta bloda n v e y u k a rıd a
y ap tığım ız açıklam adan , b ir ülke geliştikçe t&nm ın g e rile
d iğ i v e tarım sal üretim in azaldığı son u cu r.ıVnnimnmftlıriır.
D urum b unun tam tersidir. G elişm iş ülkelerde ta n m d a çok.
gelişm iştir, tarım sal üretim de ço k yüksektir. A za la n sadece
g öreli (nispi) önem dir. Zaten, tarım da kişi başına verim
ço k yüksek old u ğ u için bu sektörde ça lışa nla rın b ü y ü k b ö
lü m ü d iğer sektörlere geçebilm işlerdir.
Bazı azgelişm iş ülkelerde h izm etler sektörünün b ü y ü k
y er kaplam ası ileriliğ in değ il g eriliğ in b ir belirtisidir. Bu
ülkelerde ne tanm , ne de sanayi sektöründe iş b u la m a y a n
k im seler kentlere »Jön edip, b u ra la rd a ço k basit h izm et
le r görerek g eçim lerini sa ğla m aya çalıştıklarından h izm et
le r sektörünün şişm esine n ed en olu rlar. B undan ötürü, ül
k elerin gelişm işlik dü zeylerini ta n m v e sanayi sek törleri
n in bü yü k lü ğ ü n e bak arak ölçm ek d a h a doğrudur.
Faal n üfu sun sektörlere d a ğılım ı ile m illi g eiirin sek
törlere dağılım ı arasınd a b enzerlik v e koşutluk olm a k la b e
ra b er ayniyet yoktur. Bunun n ed en i işgü cü verim inin h e r
sektörde fa rk lı olu şudur. T arım sektöründe işgü cü n ü n v e
rim i d iğ e r sektörlerden a z old u ğu n da n , bütün ülkelerde
162
T a b lo 8
SEKTÖRLERİN G A Y R Î SAFİ
Y U R T İÇİ H Â SIL AD AK İ
Y Ü ZD E P A Y L A R I
1982
gl«t haşin»
Gelir/
Tarım . Sanayi Hizmetler Dolar olarak
Türkiye 21 31 48 1.370
Hindistan 33 26 41 260
ŞUI 6 34 60 2.210
Suriye İS 31 50 1.680
Portekiz 12 44 44 2.450
Yugoslavya 13 45 42 2.800
Yunanistan 19 29 52 4.290
İspanya 6 34 60 5.430
İtalya 6 41 53 6.840
İngiltere 2 32 65 9.660
Japonya 4 42 54 10.080
Fransa 4 34 62 11.680
B. Almanya 2 46 52 12.460
ABD, 3 33 ' -64 13.160
163
T ab lo 9
İŞGÜCÜNÜN SEKTÖRLERE
DAĞILIMI
(Yüzde olarak)
19&0
Tanm Sanayi
Türkiye 54 13
Hindistan 71 13
Ştli 19 19
Suriye 33 31
Portekiz 2» 35
Yugoslavya 29 35
Yunanistan 37 28
İspanya 14 40
İtalya 11 45
İngiltere 2 42
Japonya 12 39
Fransa 8 39
B. Almanya 4 46
A.B.D. 2 32
S.S.C.B. 14 45
164
kentlerin n ü fu su toplam n ü fu sta n d a h a h»zlt artar. Bu ne
den le b ir ülkede ken tleşm e o ra m ne k a d a f yüksekse geliş
m e sü reci de o k a d a r ilerlem iş dem ek tir. A y n c a , ken tler bi
re r k ü ltü r m erk ezi old u k ların d an , b u b a k ım d a n d a b ir geliş
m işlik ölçüşüdürler.
Tablo 10
500.000'den F A ZL A NÜFUSLU
KENTLERDE O TU RAN LARIN
TOPLAM N Ü F U SA O RAN I
(Yüzde olarak)
1960 1980
Türkiye 9.7 13.3
Şili 38 44
Suriye 35 55
İran 26 47
Irak 35 70
Portekiz 47 44
İspanya 37 44
İtalya 46 52
İngiltere 61 55
Japonya 35 42
Fransa 34 34
B. Almanya 48 45
A.BJ5. 61 77
Bulgaristan 17 12
S.S.C.B. 21 33
ıe s
sayarsak, ülkeler a ra sın d a kentleşm e ora n ı haifimınHan pek
b ir fa rk bulam ayabiliriz. A y n ca , b ir ülkenin top la m n ü fu
su ile kent sayılm ası g ereken en k ü çü k nüfu s m ik tarı a ra
sın d a d a b ir ilişki olabilir. T ab lo 10'd a 500.000 v e d a h a fa z
la nü fu slu yerler kent sa yıldığın a g ö re çeşitli ülkelerdeki
kentleşm e o ra n la n gösterilm iştir. Suriye, İran v e Irak gib i
b azı azgelişm iş ü lkelerde kentleşm e oranının yüksek liği,
b ura la rd a fa k ir h alkın b ir g eçim ola n a ğ ı bu la bilm ek için
b ü yü k kentlere yığılm ış v e sığınm ış o lm a larıyla a çık la n a
bilir.
196
yıllardır (en az Cumhuriyetin ilanından beri) kalkınma ça
balan içinde olmasının sonucu olarak, ekonomik gelişmişlik
bakımından da Asya ve Afrika'daki azgelişmiş ülkelerin ön
.safında bir yer tutmaktadır. Bu nedenle ülkemizi, halen, ye
tişmiş insan gücü, doğal kaynaklarının zenginliği ve sabit
.sermaye donanımı bakımından önemli ekonomik atılımlar
yapabilecek bir konuma gelmiş olarak düşünebiliriz,
167
yaşam kolaylıklarına ulaşamazlar. Bu nedenle bl^ °*
s«l sorunlar ancak azgelişmişlikten kurtulmakla bıriıKte v°
zûlebilir.
ıee
leriyle bir bütün oluşturur. Belli bir teknolojiye sahip ol
mak, hem onun gerektirdiği üretim araçlarını ve
mallarım yapabilmek, hem de onları kullanabilmek demek
tir. Açıktır ki yapım teknolojisi kullanım teknolojisini de
içerir. Bir makineyi yapabilen bir ülke, elbette ki. onu kul
lanabilecek teknik bilgiye de sahiptir. Ancak bunun tersi
doğru değildir. Yani bir makinenin nasıl kniiamMıgı bili
nen bir ülkede onun nasıl yapıldığı bilinmeyebilir. Örne
ğin ülkemizde dokuma tezgahlan, bilgisayarlar ve jet uçak
tan yetkinlikle kullanılabilmekte fakat üretilememektedir
ler.
170
Teknolojik geriliği ve azgelişmişliği aşmanın asıl yolu,
.yapım teknolojisinde çağdaş düzeye ulaşmaktır. Bu. ülke
de üretim araçları yapan sanayilerin kurulması demektir.
Azgelişmiş bir ülke için bu, olanaksız denilecek kadar güç
bir iştir. Bir kere, yapım teknolojisi çok daha yüksek bir
bilgi düzeyi gerektirir. Aynca bu konuda gelişmiş ülkeler
den yardım görmek de söz konusu değildir. Çünkü İleri tek
nolojileri ellerinde tutan firmalar bu bilgilerini başkaları
ile paylaşıp bu konudaki üstünlüklerini ve bunun sağladığı
.avantajları kaybetmek istemezler. Kaldı ki birçok alanda
.sorun salt bilgi sorunu nim etim çıkmış ve bir sermaye so
runu hıdiııi almıştır. Yani bir makinenin ya da maddenin
.nasıl üretileceği teknik olarak bilinse bile bunu yapabilmek
için gerekli olan sabit sermaye donanımı o kadar büyük
ve karmaşıktır ki, azgelişmiş bir ülkenin bunlara sahip ola
bilmesi ve dolayısıyla o malı üretebilmesi fiilen olanaksız-
•dır. örneğin, nükleer enerji üretme (bomba yapma dahil)
teknolojisi artık bir sır olmaktan çıkmıştır. Fakat böyle bir
üretimin yapılabilmesi için gerekli olan sermaye donanı
mı o kadar büyük ve karmaşıktır ki azgelişmiş bir filin» için
fiili bir olanaksızlık söz konusudur.
Kaldı ki bütün bu güçlükler aşılmış olsa bile, bu sefer
de karşımıza gelişmiş ülkelerin rekabet engeli çıkar. Çün
kü, bilindiği gibi, son model alet ve makineler (üretim
araçları) ancak büyük miktarlarda üretilirlerse çok büyük
olan sabit sermaye masraflarını kurtarabilirler. Bu neden
le yapılacak üretimin yalnız yurt içinde değil fakat yurt
dışında da satılması zorunluluğu vardır. Bu, gelişmiş ülke
lerle rekabete girişmek demektir. Azgelişmiş bir »11»» için
bu rekabette başarılı mm» nlmsılıgı yok denilecek kadar az
dır. Sadece bu, yani gelişmiş ülkelerin rekabeti bile, İleri
yapım teknolojilerinin ülkelerde yaşama geçi
rilmesini başarılması çok güç bir iş haline sokmaya yeter
sidir.
İT İ
Sonı 92: T e k n o lo jik g e riliğ i aşmak için »w » ne g ib i öne
riler gelebilir?
172
Soru 93: Kalkınma ne demektir ve b aşarılı b ir balkınma
stratejisinin temel öğeleri nelerdir?
173
çim lerde harca yab ilir. Ö rneğin, a. da h a ço k çocu k la ra , tr..
da h a ço k a na-ba ba ya, c. d a h a ço k giy im kuşam a, d. d a h a
ço k g ezi ve eğ len ceye vb. a ğırlık vereb ilir v e pa ra y ı d a o n a
göre h arcayabilirler. B unların h er b iri b ir h a rca m a strate
jisidir. K alkınm a stratejisi de b u n a benzer. Bunda d a ülke
n in kalkınm a olanakları, kalk ınm a hızı dahil, çeşitli a m a ç
la rın öncelik le gerçekleştirilm esi için b elli biçim lerde k u lla
nılır. Ü lkem izde k a lk ın m a stratejisi, beş yıllık pla n la r h a zır
lanırken h ü kü m etler ta rafınd an belirlen ir ve u y g u n politi
ka larla da gerçekleştirilm esine çalışılır.
K alkınm a stratejisinin taVnik d iyebileceğim iz iç e r iğ i
ço k çeşitli öğ elerd en olu şur. B unlar ülkenin v e d ü n y a n ın
koşullarına g ö re y ıld a n y ıla değiştirilebilir de. B u n a k a rşı
lık. başarılı b ir kalkınm a stratejisinin tem el ya d a siyasal
diy ebileceğim iz ü ç öğesi v a rd ır ki, b u nların d eğiştirilm esi
söz k on u su olm a d ığ ı g ib i, gerçek leşm elerine b ü y ü k özen,
gösterilm esi gerekir. Bunlar, sosya l adalet, tek n olojik g eliş
m e v e bağım sızlıktır.
Ö n ce sosyal adaleti ele alalım . K alkınm anın ada letli b ir
b içim de y ürütülm esi gerekir. B und an maksat, k a lk ın m a n ın
n im etlerinden b ü tü n sın ıf v e tabakaların kalkınm a sü reci
b oyu n ca eşit b ir b içim d e yararlanm alarıdır. E ğ er k a lk ın
m adan bazı sın ıf v e tabakalar ço k yararlanıyor, b azıla rı da
a z y a rarla n ıy or y a d a h iç yararlanm ıyorlarsa, k a lk ınm a
toplum sal a daletsizliği Cgelir dağılım ındaki adaletsizliği)
a rtin y o r dem ektir.
174
Kalkınma stratejisinin diğer bir öğesi olan teknolofilc
yoiigmemıı önemine bundan önceki sorularda değinmiştik.
Burada sadece kalkınmanın kendi kendini besleyici ve ka-
T«mııni«nnTn kalıcı olabilmesi için mutlaka hep daha İleri
teknolojik uygulamalarla yürütülmesi gerektiğine işaret et
mekle yetineceğiz..Gerçekten, üretimin eski teknolojilerle
daha çok işgücü ya da toprak kullanılarak artırılmasının
hem sınırlan vardır, hem de ileri teknolojik uygulamaların
rekabeti karşısında böyle bir üretim artışı devam ettirile
mez.
Bağımsızlık ilkesine gelince: Azgelişmiş ülkelerin kal
kınmaları Önündeki en büyük engel, gelişmiş ülkelerin bu
ülkeler üzerindeki etki ve denetimleridir. Azgelişmiş ülke
ler bu yüzden gelişme potansiyellerini tam olarak kullana
mazlar. Bu nedenle, bağımsızlığın korunması ve pekiştiril
mesi, kendi başına bir amaç ve değer olmasının yanı sıra,
kalkınmanın da temel bir koşuludur.
Türkiye 19. yüzyılın oitalarından ve özellikle Kurtuluş
Savaşı'mızdan beri sürekli bir kalkınma çabası içindedir.
Bu çabalar gerçi azgelişmişlikten kurtulmamıza yetmemiş
tir »raa gene de ülke ekonomisinin hareketlenmesine ve
bir dinamizm kazanmasına olanak vermiştir. Son 25-30 yıl
dır yalnız ekonomik değil, fakat siyasal, sosyal ve kültürel
yaşamımızda gözlemlediğimiz ranhiıV ve çalkantılar da bu
nun kanıtlandır. Çünkü biliyoruz ki ekonomisi durağan olan,
toplumlarda yaşamın diğer yanlan da durağan olur. Ancak
şunu da belirtelim ki, sosyal ve siyasal yaşamımızda son.
yıllarda bunalıma varan çalkantılar ve gerilimler olması,
ekonomik Va-Unnmn sürecinde sosyal adalet ve bağımsızlık
ilkelerine gerekli özenin gösterilmediğinin de göstergeleri
dir.
ITS
Soru 94: Dışa bağımlılık ne demektir?
178
koşu lu d u r. N e v a r ki, b a ğım sızlığı, h izm etin d e old u ğ u am a
ca (k alk ın m a y a) u y g u n b ir b içim d e taniTniaTnamı? v e de
ğ erlen dirm em iz g e rekir. G erçekten, b ir ülkenin dışa b ağım
lılığı, y a d a a y n ı şey d em ek o la n bağım sızlığ ın ın zed elen
m esi, çeşitli b içim lerd e ola b ilir. Bir ü lk en in dışa bağ ım lılı
ğ ın d a n sö z ed erk en b u n la rd a n h a n gisin i kastettiğim izi açık
ola ra k b ilm em iz g ereklidir. B u ned en le başlıca ekonom ik
bağım lılık b içim lerin i k ısa ca görm ek te y a ra r vardır.
1. B ir d ışa b ağ ım lılık biçim i, u lusla ra ra sı işbölü m ü ve
u zm a n la şm a n ed en iy le b ir ülken in b aşk a ülkelere m u h ta ç
olm asıdır. B una g öre, T ü rk iy e yaşam ım v e üretLTiini sürdü
reb ilm ek için d ışa rd an b azı m a lla r g etirm ek zoru nda old u
ğ u n d a n d ışa b a ğ ım lı b ir ü lkedir. Ö rn eğ in ila ç ha m m ad de
lerin in dışalım ını y ap am a zsa k ü retim im iz d u ru r y a d a
ço k azalır. A n c a k n e v a r k i bütün ü lk eler b u a nlam da dışa
b ağım lıdırlar. Ö rneğin , A BD de. SSCB de. Çin de, eğer ba
zı m a lla n n d ışa lım ım yapam azlarsa, içerd e sıkıntıya d ü
şerler. Z aten d ü n ya da ken d i ken d in e y eten h içb ir ülke y o k
tur. D em ek o lu y o r k i b u b ağ ım lılık b içim in in özel b ir a nla
m ı ve önem i yoktur. Ü stelik, ü lkelerin g elişm elerinin tem el
b ir k oşulu ola ra k u luslararası işbölü m ü sürekli ola ra k ar
tacağından, bu tü r bağım lılık d a h e r û lka için sürekli arta
caktır. Bu n ed en le ü lk em izin b u a n la m d a olarak dışa ba
ğım lılığ ın ın a rtm asına ( bağım sızlığ ın ın azalm asına) kaygı
du ym a k değil, tersine m em n u n olm ak gerekir.
2. D iğ er b ir dışa b ağ ım lılık biçim i, b ir ülkenin ca ri y a
şa m v e üretim dü zeyin i sü rdü rebilm ek iç in devam lı olarak
d ış fin an sm an a (b orçla n m a y a ) m u h ta ç du ru m da olm asıdır.
A slın da h içb ir ülke n orm a l ola ra k b u tü r b ir b ağ ım lılığa
düşm ez. Çünkü h e r toplum ken d i ola n a kların ın sın ırla n
içind e y aşam a ya alışm ıştır. Bu n ed en le b u tü r bağım lılık,
em perya list em eller g ü d en ü lk eler ta ra fın d an o ülkeye d a
y atılır. B unun yöntem i de. b ağ ım lı d u ru m a d ü şürülm ek is
tenen ülk ey i ken d i ola n a kların ın üstünde yaşam aya alıştır
m aktır. Bu m aksatla ö n celeri ü lk ey e bağış v e kredi b içim in
d e gereksiz y ardım la r y a p ılır v e b u n la n n tüketim in yük-
177
seltiLmest için kullanılması sağlanır. Böylece, ülke, olanak
ları dışında bir tüketim düzeyine alıştırılmış olur. Bir kere
bu gerçekleştirilince artık o ülke bu yeni ya$am düzeyini
sürdürebilmek için devamlı olarak dışardan borç almaya
muhtaç bir durama da düşürülmüş olur.
Türkiye de 1947 yılından beri böyle bir dışa bağımlılık
sürecine girmiştir. Bu tarihten önce hemen hiç borçlanma
mış olan Cumhuriyet Türkiyesi, bu tarihten sonra sürekli
borçlanmaya başlamış ve bugün hem ağır bir borç yükü al*
tına girilmiş, hem de bu tür dışa bağımlılığımız artmıştır.
(1947, Türkiye'de Amerikan yardımının başladığı yıldır.)
Bu tür dışa bağımlılık çok önemlidir. Çünkü yabancı ül
keler bundan yararlanarak ülkenin ekonomisini ve hatta
dış politikasını istedikleri gibi denetlemek ve yönlendirmek
olanağına sahip olurlar.
3. Son bir dışa bağımlılık biçimi, bir ülkenin kenâisiy*
le ilgili konularda karar alma yetkisini fiilen yitirmesidir.
Bu tür bağımlılık. Ülkeler arası birleşme ve bütünleşmeler
de söz konusu olur. Çünkü birleşmeler ancak üye ülkelerin
egemenlik halcinnnm bir kısmım ortak kurullara devretme
leriyle oluşurlar. Birleşme ne kadar sıkı ise üye ülkelerin
egemenlik haklan da o kadar çok kısılır. AET (Avrupa Eko
nomik Topluluğu), böyle bir topluluktur. Oye ülkeler birçok
konularda bağımsız politikalar oluşturamazlar, ortak ka
rarlara uymak zorundadırlar. Kuşkusuz, üye flifc» aynı za
manda gelişmiş ve güçlü ise bir şey kay*
betmez. Çünkü ortak kararlar kendisinin bağımsız olarak
alacağı kararlardan pek farklı olmaz. Buna karşın güçsüz
üyelerin dununu böyle değildir. Onlar için bağımsızlık]an-
m ve onunla birlikte çıkarlarını savunma olanaklarım yitir
meleri ciddi bir olasılıktor. Çünkü topluluğun ortak karar
lan çok defa onların çıkarlarına uygun düşmez. Ama üye
olmanın gereği, istemeseler de. bu ortak kararlara uymak
zorundadırlar. Türkiye'nin AET’ye tam üye olmasının te
mel sakıncası budur.
178
S oru 95: K a lk ın m a d a s a n a y ie m i yoksa ta rım a tn> ön celik
verilm elid ir?
179
ç o k tarım a ön celik verilm esini, daha, doğrusu, sanayie ö n
celik verilm em esini isteyenler sorarla r. Bu nedenle, b u a y n ı
sorun, turizm e ön celik verilm elidir, tavuk çuluğa ön celik v e
rilm elidir. serbest b ölgelere ö n celik v erilm elidir b içim lerin
de de karşım ıza çıkm aktadır. H epsinde a sıl vu rgu la n m a k
istenen şey, sanayie ön celik verilm em esidir. B undan ötü rü
sorunu, dem agojik sa yılab ilecek u n su rla rd an a rın dırarak
incelem ekte y arar vardır.
Biraz y ukarda tarım sal gelişm enin , sanayileşm enin ra
kib i değil, k oşulu old u ğ u n u g örm üştük . B u ik i sek tör a ra
sın d a m addi b ir b a ğ v a rd ır v e b u n a g ö re b eraberce g elişir
ler. Bu nedenle birisini öb ü rü n e tercih etm ek v e o n a ö n c e
lik verm ek söz konusu olam az. D em ek k i yuka rda ki soru
b u konuyla ilgili değildir.
O halde tartışılacak asıl soru n şudur: T ürkiye d evam lı
o la ra k b ir ta n m (y a d a turizm ) ülkesi ola ra k nu kalm alıdır,
yoksa sanayileşm eli m idir? S oru n u n b u b içim de orta y a k o
nulm asına itiraz eden ler b u k on u y u tartışm aktan d a v a z
g eçm elidirler. Çünkü sorun a n ca k b u b içim d e ortaya k o n u r
sa tartışm anın b ir anlam ı v ardır. Y ok sa hem ta n m , hem
sa n a yi birarada geliştirilecekse b u n a zaten kim senin b ir d i
yeceğ i yoktur.
T a n m a y a d a turizm e ö n ce lik verilm esini sa vunanla rın
dü şünce biçim leri şöyledir: KaiVmrnn/Han m aksat hailen is
tediğ i m a lla n sağlam aktır; b u y ap ıldıktan sonra, b u m a lla
r ın içerd e üretilm iş olm a larıy la dışa rd an getirilm iş olm a
la n arasında b ir fa rk yoktur. D iğ er ta raftan sanayileşm ek,
tarım ı v e turizm i g eliştirm ekten ri&ha zordur. Ü stelik g e
lişm iş ülkeler, sanayileşm em ize türlü en g eller çıkarırlarken,
ta n m ın ve turizm in gelişm esine destek v e yardım cı d a o l
m aktadırlar. O .h a ld e, örneğin, Hn-iim televizyon, bu zdolab ı,
otom obil verebilm ek için b u n la n n fa brik alarını Csadece
m ontaj tesisleri değil) kuracağım ıza, bunlara yatıra ca ğım ız
p a ra y ı tarım a v e turizm e yatırıp eld e edeceğim iz d ö v izle r
le b u n la n dışardan getirm ek da h a g erçek çi ve a kıllıca b ir
davranış olacaktır.
Bu d ü şü n ce b içim in d e ik i tem el b a ta vardır. Biri, ta
rım sal ü retim artırıldıkça, b u n a k oşu t ola ra k tarım sal ü rü n
dışsatım ının d a h iç a k sa m ad an sürekli ola ra k arta ca ğın ın
varsayılm asıdır. O ysa bu v arsa yım d oğ ru değildir. H içb ir
m al için dışsatım ın sürekli, v e h e m de b izim ü retim tem po
m uza k oşu t ola ra k, a rta ca ğı söylen em ez. K aldı k i — v e b ö y
lece d iğ er h a ta y a g eçiy oru z— bu varsa yım d oğ ru o lsa bile,
ta n m ve tu rizm sek törleri ü lk ed ek i b ü tü n işgü cünü k u lla n
m aya yetm ez. T oprak la rım ız sınırlıdır; m o d e m a ra ç v e g e
reçlerle ça lışıld ığ ı takdird e bu n la rı n ü fu su m u zu n en çok
'■-flO'u ile işleyebiliriz. T u rizm sek törü n de de, ne k a d a r g e
liştirilirse geliştirilsin, a n ca k belli m evsim lerde v e sınırlı
sayıda in san ça lışa b ilir. G eri kalan fa z la işgü cü n ü n ça lışa
b ileceğ i tek y e r sanayi sek törüdür. E ğ er aynı za m an d a sa
nayileşm eye de gidilm ezse, işsizlikten k urtulm aya v e k a lk ın
m a y a olanak yoktur. Sa n ay iin ç o k d efa unutulan b ir özelli
ği, istihdam yaratm a ola n a k ların ın sınırsız d en ilecek k a da r
geniş olm asıdır. Y eni g erek sin im ler ve bu n la rı k a rşılayacak
m a llar h ep sa na yi sek törü ile ilgilidir. A y n c a ülken in tek
nolojik dü zeyin in yükseltilm esi d e a n ca k sanayileşm e İle
olanaklıdır. Bu nedenle sanayileşm ekten vazg eçm ek y a da
onu ikinc i p la n a itm ek, azgelişm işlikten kurtulm aktan v az
geçm ekle eşanlam lıdır.
D em ek o lu y or k i sa n a yie ön celik v erilm esi tartışm a g ö
türm ez. Bu b ö y le olm a k la bera ber, b elli b ir zam anda k oşu l
la r öy le den k g e lir ki, b ir ta n m y a d a tu rizm projesin i b ir
sanayi projesin e tercih etm ek gerekebilir. A m a, b u ülkenin
a n a k a lk ın m a doğ ru ltu su n u n sanayileşm e old uğu g erçeğ in i
değiştirm ez.
18X
sürekli olarak daha fa zla kum aş, ayakkabı, b uzdolabı, tele
v izy on alıcısı g ib i tüketim m a lla n sağlam aktır. Bu m alların
ülke içind e üretilm esinin iki y olu v ardır. K um aş üretim ini
ele alarak bu iki yolu görelim : B irinci y ol dışardan dok um a
m akineleri satın a lıp b u nlarla içerd e dok um a fab rik aları
k u rm ak ve bu fab rik alarda kum aş üretm ektir, îk in ci yol.
dışa rd an dok um a m akinesi yap an fa b rik an ın m akinelerini
satın alıp içerd e ön ce b öyle b ir fa b rik a kurm ak, sonra da
b u fab rik an ın yap acağ ı d ok u m a m a k ineleriyle dok um a fa b -
rik a la n ku ru p bunlarda kum aş üretm ektir.
A çık tır k i kum aşa kavuşm ak b ak ım ın d a n ik in ci y o l b i
rin ci y old an daha uzundur. Fakat g en e a çık tır ki, ik in ci y o l
d a n g id ild iği takdirde, b ir süre son ra (y a n i dok um a m a k i
nesi yap an fa b rik a la r k uruld uktan sonra) g ecikm e fa z la
sıyla telâfi edilir v e ülkenin kum aş üretim i, b irinci y o la g ö
re. ço k daha fa zla olu r. Zaten, dikkat ed ilecek olursa, ik in ci
y o lu n b aşla ngıçta da h a fa z la ta sa rru f ve y a tın m yap m ak
d em ek old uğu da görülür. D em ek o lu y or k i ikinci yol, u zu n
dön em de, ülke için daha kârlıdır.
İkinci y olu n d iğ er b ir üstünlüğü, ülken in teknolojik d ü
zey in i yükselterek b u bakım dan d ışa k a rş r bağım sızlığını
sağlam asıdır. Ü retim a ra çlarını k end ileri üretem eyen, bun-
la n dışardan satın alm ak zoru nda olan ülkeler, ek on om ik
.bakım dan b ağım sız ola m a zla r v e dev a m lı ola ra k b u n la n
yap ab ilen ülkeler ta ra fın d an söm ürülürler. Bu söm ürü, ü re
tim a ra çla n fiyatlarının yüksek tutulm ası yolu ile y ü rü tü
lür. Nasıl k i ülke içind e üretim ara çla rın ı ellerinde tutan
lar diğerlerini kendilerine b ağım lı tuta biliyor v e söm üre-
biliyorlarsa, d ü n ya da d a ü retim ara çla rın ı üretebilenler ü re
tem eyenleri a yn ı b içim de kendilerine b ağım lı tutar v e sö
m ürürler.
Bu n oktada b ir yanlış dü şü n ceyi önlem ek iç in h em en
şunu belirtelim ki, b ir »İk a ek on om ik bağım sızlığın ı sa ğ la
m ak v e söm ürülm esini ön lem ek için, b ü tü n üretim a ra çla rı
n ı (m akineleri ve d iğ e r teçhizatı) y u rt içinde yap m ak zo
run da değildir. B u n lan n b ir kısm ım yapm ası (v e hele dış
sa tım y a p a ca k k a da r y a p m a sı) y eterlidir. Çünkü m akine
y a p a n m akine sanayii, tü ketim m a lla n yap an sanayilerden
fa rk lı olarak, ü rü n lerin i ç o k çeşitlendirebilirler. ö rn e ğ in ,
b ir d ok u m a fa b rik ası ku m a şta n başka h iç b ir şey üretem edi-
ğ i halde, dok um a m a kin esi y a p a n b ir fa b rik a, ııfa k tefek
değişikliklerle, başka b irçok m a kin e d a h a yapabilir. G er
çekten, m akine y ap m an ın tem el işlem leri, m adeni eritm ek,
kalıplara dökm ek, kesm ek, delm ek, yiv açm ak, preslem ek
gibi işlerdir. B u n lan y a p a b ilen b ir tesis ço k çeşitli m akine
ler yapabilir. B öyle b ir ü lk ey e h e rh a n g i b ir m ak in ey i çok
yüksek fiyatlarla satm ak ola n a ksızdır. Ç ünkü b öyle b ir d u
rum karşısında o ülke o m a k in ey i iç e rd e yapm aya başlaya
bilir. Kaldı ki, eğer siz d e karşı ta ra fa b azı üretim a ra çla n
satıyorsanız, o fiy atların ı a rtm rs a siz d e artırırsınız. Böyle
eşit düzeydeki karşılıklı bağ ım lılığ a , b ağ ım lılık değil işbö
lümü denir,
Demek oluyor ki. ön em li olan, h e r şeyi ülke içinde ya
işbölümünün dışına çıkmak değil —İd zaten
p ıp u luslararası
bu olanaklı da değildir— fakat bu işbölümüne güçlü ve eşit
bir ortak olarak katılabilmektir.
183
fa rk yokm uş g ib i g örünm ekle b era b er bu iki y o l a ra sın d a
kesin b ir ayırım yapm ak gereklidir.
Dış kredi (b orçla n m a! yatırım olanaklarım ızı artırır.
Bu sayede kurulm uş olan tesis v e fab rik alar b izim ken d i
m alım ız olur. B una karşı y ü küm lülüğüm üz fa iz leri v e ana
p ara taksitlerini vadesinde ödem ektir. Bu ödem eler bitin ce
yab a n cıla rla olan ilişkilerim iz de biter. O ysa y a b a n cı özel
serm ayenin gelip ülkede k u rd u ğ u tesis ve fa b rik a la r b izim
değil, onların malıdır. B unlar için fa iz v e ana pa ra y ı ödem e
yüküm lülüğüm üz yoktu r am a k â r ödem e y ü küm lülüğüm üz
vardır. B undan ötürü y ab a n cıla rla ilişkim iz b ir y erd e bit
m ez, sonsuza d ek d ev a m eder. B ireysel ilişkilere ben zetecek
olursak, y abancı özel serm aye b ir a da m ı işim ize orta k etm e
ye. dış k redi ise on d an sadece b o rç a lm a ya b en zer B u ikisi
arasındaki fark ın önem i açıktır.
Dış kredilerin ülkeye yararlı olm a ları için fa iz in in ve
d iğ er ödem e koşullarının elverişli olm a sı gereklidir. E lve
rişlilik ölçüsü, k redinin yıllık yü k ü n ü n (faiz v e a n a p a ra
taksitlerinin), b u k redi ile yap ılan y atırım ın sa ğ la y a ca ğ ı ta
sa rru f artışından a z olm asıdır. B öyle olm azsa, o krediden
ülkeye y arar g elm ez ve ülke b orçta n kurtulam az. Ö rneğin
tüketim e harcanan dış kredinin, k o ş u lla n ne k a d a r elverişli
olursa olsun, ülkeye b ir y a r a n olm az, tersine z a ra n olur.
Şunu unutm am ak g erek ir k i dış kredilerin öden ebilm e-
leri için sadece g erekli ta sa rru f artışının sağlanm ış olm a sı
yetm ez. Bu tasarrufun d öv iz b içim in d e olm ası d a gereklid ir.
A k si halde bu d a b ir ödem e g ü çlü ğ ü çıkarır. Fakat bu , k re
dinin k oşu lla n y la değil, içerd ek i y a tın m politikası ile ilg i
lidir. Bu nedenle dış krediler, esas olarak, dışsatım ı a rttn cı
konula ra yatırılm alıdır.
Dış kredilerin çok d efa b a z ı özel k oşullan d a v ardır.
Bunlar, kredinin krediyi veren ülke m allarının alınm asında
kullanılm ası, b u n la n n g en e o ü lk en in gem ileriyle y a d a tır-
la n y la taşınm ası, yap ılacak y atırım la rın g en e o ülken in m ü
teahhitlerine ih ale edilm esi gib i a slında kredinin m aliyetin i
184
yükseltici koşullardır. Bundan ötürü, bir dış kredinin elve
rişliliği sadece vade ve faizine göre değil, fakat bu özel ko
şullar da göz önünde tutularak hesap edilmek gerekir.
Dış kredi doğrudan devletlerden sağlanabileceği gibi
uluslararası sermaye piyasasından da sağlanabilir. Her iki
halde de kredinin n-liTuthiİTnasi için IMF1nin onayı temel ko
şuldur. IMF, bu yolla, kredi flllcwnin ekonomi politi
kasını denetleme olanağına sahip olur. IMF, bu denetleme
sini dünya kapitalist sistemin sözcüsü ve temsilcisi kimli
ğiyle yapar.
Dış borçların ödenmesinde sıkıntıya düşülürse, bu, ül
kenin bağımsızlığını zedeler. Bu duruma düşmemek için,
alınan dış kredilerin tüketimi artırmak için harcanmaması
ve sadece yatırımlara ve özellikle döviz Vay-anrınııyı artıra
cak yatırımlara harcanmasına özen gösterilmesi gerekir.
Yabancı özel sermaye yatırımlarına gelince: Yabancı
özel sermaye bir ülkeye sadece kâr elde etmek, yani o ül
keyi sömürmek için gelir. Bu sömürü sırasında ülkenin de
bundan bazı yararlar sağlaması doğaldır. Çünkü bir kimse
yi sömürebilmek için onu mutlaka beslemek ve çalıştırmak
gerekir. Bir inekten süt alabilmek için onu mutlaka besle
mek gerektiği gibi. 6u nedenle yabancıların gelip flliramiTi
kalkındırmalarım beklemek ya da bu konuda onlara önem
li bir rol vermek akla sığacak bir düşünce değildir. Böyle
olmakla beraber, sorunu, güncel olduğu için ve taraftarları
da bulunduğundan, kısaca incelemek ve tartışmakta yarar
vardır.
Yabancı sermayenin yaptığı üretimden ülkenin sağla
yabileceği yararlan şöylece sıralayabiliriz:
l. Üretimin yalnız kâra tekabül eden kısmı yabancıla
rın eline geçer ve dışan aktarılır. Geri kalan kısım ülke
içinde kalır. Bunlar, işçi ücretleri hammadde, enerji ve ulaş
tırma masraflan ve devletin aldığı vergilerdir. Demek ki
yabancı sermaye yatırımı olmasaydı ülkede Valfta bu gelir
den yoksun olacaktık.
185
2. E ğer ü retilen m al b izim dışardan satm a ld ığ ım ız b ir
m a l id i ise. a rtık bu zoru nluluktan kurtulm uş, y a n i d öv iz
d e tasarruf etm iş oluruz. Hele ü retilen in allar d ışa rıya sa-
tilabiliyorlarsa, d öv iz kazancım ız artacak dem ektir. (Ü lke
d e k a la n kısım d öv iz biçim in d e o la ca k dem ektir.)
3. Y a b a n cı serm aye ileri tek nolojiler k u lla n a ca ğı için,
işçilerim iz v e m ühendislerim iz bu n la rı öğ ren ecek v e ülken in
teknolojik dü zeyi yükselm iş olacaktır.
Şim di son u n cu da n b aşlayarak bunları a y n a y n değ er
len d irelim :
Y a b a n cı serm aye b ir ülkeye, esas olarak, p etrol v e m a
den ler gib i .doğal zenginlik lerini söm ürm ek iç in g elir. Bun
lar, T ürkiye'de h iç bilinm eyen yüksek tek nolojilerin u y g u
la n d ığ ı üretim a la n la rı değillerdir. Y abancı serm aye, yapım
sanayiine y a tın m y ap tığı hallerde de, da h a çok, k ü ç ü k ça p
lı v e m ontaj niteliğindeki ü retim alanlarını seçer. B uralar
da d a yüksek teknoloji söz konusu olm az. K aldı ki, ön em li
ola n b ir fa b rik an ın nasıl ça lıştırıldığını v e o fa b rik a d a n a
sıl ça lışılacağını öğrenm ek değil, o fa brik anın ve m a kin ele
rin in nasıl y ap ıldığını öğrenm ektir. Yoksa, b ilin d iğ i gibi,
m ilyon la rca işçi v e m ühendislerim iz yılla rd ır y u rt dışın da
k i en m o d e m fa b rik alard a çalışm akta v e b u n la n n n a sıl ç a
lıştıklarını öğrenm iş bulunm aktadırlar. D em ek o lu y o r ki,
bu tü r kullanım teknolojisinin öğren ilm esi b ak ım ın d a n ü l
keye yab a ncı serm ayenin gelm esine ne gerek v ardır, n e de
b u en iyi yoldur.
Y a b an cı serm ayenin d öv iz k a z a n a y a d a d ö v iz tasar
rufu sa ğlayacağı id diasın a gelince: Bir kere T ü rk iy e'd ek i
y ab a n cı serm aye ku ru lu şla n h iç dışsatım yapm am ışlardır.
Bu da doğaldır. Ç ünkü dışsatımı, y a b a n cı serm ayenin yurt
dışındaki asıl a n a firm a sı yap m ak ister. Y a b a n cı serm aye
n in dışalım ı ikam e ederek d öv iz tasarrufu sa ğ la m ası da
ço k su g ötü rü r b ir iddiadır. Çünkü yab a ncı serm aye m on
taj v e ben zeri tipte sa na yiler ku rd u ğ u için ham m ad den in
b ü y ü k kısm ı dışa rd an getirilir. Y ani b u m a lla n n d ışa n d a n
•satm a lınm alarıyla içerd e üretilm eleri (m ontajlarının yap ıl
maları) arasında pek az bir fark vardır. Hele bu mallar dış
.alınılan kısıtlanabilecek türden lüks mallar ise, bunlann
sözde içerde üretilmeleri döviz tasarrufu şöyle dursun dö
viz kaybına bile neden olabilir. Örneğin, otomobil ya da
televizyon dışalımı istenildiği zaman istenildiği kadar kı
sıtlanabilir. Ama içerde bunlann montaj fabrikalan bir ke
re kurulunca, artık znontai parçalarının dışalımınuı kısıt
lanması olmaz.
Yabancı sermayenin, aksi halde atıl kalacak olan yerli
işgücünü ve hammaddeleri değerlendirdiği ve böylece ek
bir üretim yaptığı ve bunun bir kısmının ülke içinde kaldı
ğı bir gerçektir. Diğer bir deyişle, yabancı özel sermaye gel
mezse, ülke onun yapabileceği üretimin içerde kalacak kıs
mından yoksun olacaktır. Bu, ülke için açık bir kazanç ola
rak görünmektedir. Şimdi bu konuyu yakından inceleye
lim:
Gerçekten, kısa vadede, yani 5-10 yıllık bir süre içinde
düşünülürse, yabancı sermayenin böyle bir yaran olduğu
açıktır. Fakat ulusların ömrü sonsuzdur (ebedidir). Bundan
ötürü çrit«rlannm da uzun dönem içinde düşünülmesi gere
kir. Böyle yaptığımız zaman, kalkınmak isteyen iddial: bir
ülkenin —ki Türkiye böyle bir ülkedir— yavaş yavaş da
olsa uzun dönemde bütün alanlarda yatınm ve üretin*, ya
pacak bir duruma geleceğini kabul etmemiz gerekir. Böyle
olunca, bugün yurda gelmiş ve bundan sonra gelecek olan
yabancı sermaye, şimdiden bir kısım yatınm ve üretim ola
naklarını Türk halkının elinden almış, bunüan peşinen ken
di hesabına kapatmış olmaktadır. Bu kapatılan alanlardan
elde edilecek kârlar yurt dışına çıkarılacağından, bunlar kı
sırlaştırılmış. yani yeni sermaye ve yatarım kaynağı ürete
mez de olacaklardır. Bunun bir ülke için ne büyük bir ka
yıp olduğu açıktır.
Bu n okta y ı şöy le b ir b en zetm e ile d a h a iy i a çık la y ab ili
riz: V a rsay alım k i b ir a da m ın b ü y ü k b ir bahçesi v a rd ır ve
b u n u n a n ca k y a n s ın ı işleyeb ilm ektedir. D iğ er y a n sın ı ç o
cu k la rı b ü yü d ü ğ ü M itu m . diy elim 10 y ıl sonra, işleyebile-
187
çektir. Şim di b u b ah çıv a n ın bah çesin in işleyem ediği y a n
sım kom şu larına ebedi v a d e ile y a d a çok u zu n v a d e ile k i
ra y a verdiğini ve k ira b edeli ola ra k d a m ahsulü n y a n sıra
aldığını varsayalım . A ç ık tır k i bah çıv a n ım ız ilk 10 yılda
kârlı, fa k a t lû ’u n cu y ıldan itibaren zararlıdır. B ah çen in y a
n s ı başkalarına kiralanm am ış olsayd ı, ço c u k la r b urasın ı
işleyip ürü nün tüm üne sahip olabileceklerdi. E ğ er b a h çıv a n
iyi ve ileriyi gören b ir aile reisi olsayd ı, ilk 10 y ılın k â rın a ta
m ah edip ailesinin geleceğin i sıkıntıya sokm az, y a n i bu
ebedi kira işine girm ezdi. Y a b a n cı serm aye y a tın m la n n a
m üsaade etm ek de b azı y a tın m alanların: eb ed iyen (y a da
çok uzun vadeli) k ira ya verm eye benzer.
Son olarak y ab a n cı serm ayenin siyasal-sosyal etk ileri
n i de hesaba katm ak gerekir. B ilindiği gibi, b ir ülkede k im
le r üretim a ra çla rın a sahip seler o n la r ü lke y ön etim in de ağır
basarlar. Bu nedenle, ü lkede y a b a n cı serm aye y a tın m la n
arttıkça, y ab a n cıla rın ülke yönetim ine k a n şm a la n da a r
tar. Y a b an cı serm aye, bunu, basını, siyasal partileri v e d i
ğ e r kam uoyu m erkezlerini etkileyerek yürütür. Y a b a n cı ser
m aye a n m a k ta dev a m ederse, b ir an gelir ki. a rtık ülke
bağım sızlığını yitirir a m a b u n u n fa rk ın a varm az.
190
eğecektir. B öylece, ka dın v e ço c u k la r ın d a katılm alarıyla ül
k ed ek i işgü cü sunum u artm ış ola ca ktır. Ü lkedeki toplam
istihd am (iş h acm i) a rtm ad ığ ı h a ld e iş g ü cü sunu m u nun
artm ış olm ası, b ir işsizler k itlesi orta y a çıkaracaktır.
4. İşçilerin daha u zu n v e da ha y o ğ u n çalışarak iş
(e m e k ) sun um unu artırm aları:
İşverenler a yn ı m ik tard a işi. (em eğ i) m üm kün olduğu
ka d a r a z sayıda işçiden çık a rm a y ı yeğlerler. Ö rneğin 2 işçi
yi 8 'er sa a t çalıştırm aktansa, 1 işçiyi iki m isli ü cret vere
re k 16 sa a t çalıştırm ayı y eğ lerler. Bunun nedeni, a z işçi ça
lıştırdıkları zam an, m a kin e v e teçhizattan, yerden, sigorta
p rim lerin d en v e d iğ er sosya l öd em elerd en (ü cretli izin ve
ço c u k y ardım ları g ib i) ta sa rru f etm eleridir. D em ek olu yor
ki, işveren ler fa z la m esai a d ı a ltın d a d a h a ço k ü cret verm e
pa h a sın a a y n ı işçileri d a h a ıızu n çalıştırm ayı, ek işçiler a l
m a y a göre, da h a k â rlı b u lu r la r v e b öyle yaparlar. D iğer ta
ra fta n işçiler de, fa b rik a k a p ıla rın d a bekleşen işsizlerin r e
k a b eti k arşısında işlerini k a y b etm em ek için, işverenlerin bu
isteklerine u y g u n ola ra k d a h a (fazla m esai) v e daha
y o ğ u n ça lışm a k zoru n lu lu ğ u n u du yarlar. Böylece a yn ı iş
d a h a az işçi ta rafınd an y ap ılm ış ola ca ğ ın d a n ülkede işsizlik
•yaratılmış olu r. D iğer b ir deyişle, işin i koruya b ilm ek iç in
d a h a uzu n v e d a h a y o ğ u n ça lışa n işçi, işsizlik yaratarak
(yeni işçiler alınm asını ön leyerek ) a slın da kendi durum unu
da da h a kötüleştirm ektedir.
G örü ldü ğ ü g ib i işsizlik, ka pitalizm in ken d i işleyiş süre
ci için d e zoru nlu ola ra k ürettiğ i sonuç-üründür. İlk bak ış
ta sa m la ca ğ m m tersine, işsizliğin d oğ a l n ü fu s artışı ile h iç
b ir d oğ ru d a n ilişkisi yok tu r. Y a n i kapitalizm olm asaydı n ü
fu s artışı işsizlik d iy e b ir o lg u y a n ed en olm azdı. Bu du rum
da, yan i kapitalizm ön cesi y a d a sosya list toplum larda. nü
fu s artışı, en kötü olasılıkla, kişi b aşın a düşen g elir m ikta
rın ı azaltır, am a işsizliğe n ed en olm az. K apitalist b ir top
lu m d a d a d oğ a l n ü fu s artışı işsizliği oransal olarak değil
fa k a t sayısal ola ra k artırır. Bu ned enden ötürü, işsizliğe,
g öreli artı-nüfus (g öreli n ü fu s fa zla sı) d a denir.
191
Som 99: İşsizlik çeşitleri Delerdir? Gizli işsizlikten kalkın
mada nasıl yararlanılır?
A ç ık işsizlik:
102
-denle d eva m lı y a d a doğal âa d iy ebileceğim iz bu tü r işsizli
ğ i. ka pitalist dü zen içinde, orta da n kald ırm ak olanaksızdır.
D oğa l işsizlik k apitalist g elişm en in b ir ürü n ü olduğundan,
eğ e r b ir ü lkede serm aye b irikim i, y a ra ttığı işsizlikten daha
hızlı a n ıy o rs a b u tü r işsizlik de a zalabilir. B öyle b ir du rum
a n ca k ço k istisnai k oşu llarda v e d iğ e r ülkeler aleyhine o la
ra k g erçek leşebilir. Ö rneğin , S a va ş sonrasınd an 1970 b aşla
rına k a d a r F ederal A lm a n y a 'd a b öyle b ir du rum a tanık
olunm uştur.
c. A r ızi işsizlik: H er ü lk ed e h erh a n g i b ir anda b ir m ik
ta r a çık işyeri v e huralarda ça lışa b ilecek nitelikte b irçok iş
siz insan v ardır. Bu d u ru m u n n ed en i iş arayanların a çık iş
lerden a n ın d a h a b erd a r olm a m a la rıdır. A m a b ir süre a ra
dıktan son ra bu boş işleri b u la ca k lard ır. İşte işçilerin iş b u l
m adan ön cek i d u rum la rına a n z i işsizlik denir. Bu tür işsiz
lik. ülkenin iş ve işçi b u lm a da ki örg ü tlü lü k du rum una g öre
a z y a d a ço k olabilir. Ü lkem iz için b u işsizlik ora nının ^ İ
civ a n n d a old uğu d ü şünülebilir. A ç ık tır ki bu tü r işsi2İi&in
k on u m u z bak ım ınd an h içb ir ön em i yok tu r
G izli İşsizlik:
193
ten, üretim teknolojisi g eri olan b ir sektörde işgü cü n ü n v e
rim i de düşük olur. B öyle b ir sektöre ileri b ir ü retim tekno
lojisi sokulursa a yn ı m ik tar ü retim i d a h a az em ekle (işçiy le)
eld e edebiliriz. Bu y olla o sektörden insan g ü cü ta sarru f
edilebilm esi, ora da gizli işsizlik old u ğ u anlam ına gelm ez.
Çünkü böyle b ir gizli işsizlik ka vra m ı bütün ü lk e le r v e b ü
tün sek törler için h er za m an g eçerlidir. B öyle b ir işsizlik
ka vra m ın ın ise h içb ir anlam ı v e yararlığı yoktur,
194
m a la n gerekir. Bu g erçek leşin ce g izli işsizler açık işsizlere
dön ü şm ü ş olurlar.
A ç ık tır k i gizli işsizlik b ir ta sa rru f potansiyeli de ifa
d e e d e r v e b unda n serm aye b irik im in i artırm ak için y arar
lanılabilir. Bunun için y a p ıla ca k iş. jiz l i işsizlik bulunan
sek törlerde ça lışa nla rd a n b ir k ısm ın ı buralardan alıp bu n
la rın yen i y a tın m projelerin d e ça lışm alarını sağlam aktır.
A n c a k b u iş görü n d ü ğü k a d a r k ola y değildir. Çünkü sorun
sa d c c c in sa n la n yeni y a tın m b ölg elerin e götürm ekle bit
m ez. Bunların eskiden tü kettikleri m alları d a onlarla b ir
likte g ötürm ek g ereklidir. Ç ü n k ü b öyle yapılm azda onlara
y en i tüketim olanakları sağlanırsa, gizli işsizliğin temsil et
tiği ta sarru f pota n siy elin den yararla n ılm am ış oiur. Ne var
k i g erid e ka la n lar g id en lerle b irlik te tüketim m addelerinin
d e götü rü lm esin e razı olm a zlar. S öz k onusu sektörde zaten
g eçim dü zeyi ço k düşük o ld u ğ u n d a n , g id en len n paylarını
d a k a la n lar tüketm ek isterler. Bunu önlem ek için köylerden
kentlere ve yen i y a tın m b ölg elerin e ola n göçlerle birlikte
k öy lü ler üzerindeki v erg ileri de a rtırm ak gerekir. Oysa ta
rım ın v e özellikle k ü çü k çiftçin in vergilen m esi çok g üç b ir
iştir.
B ütün bu ned enlerd en ötü rü , g izli işsizlikten da h a çok
k öy için d e ya da civ a n n d a y a p ıla ca k işlerde yararlanılabi
lir. K öye okul, yol yapm ak, su, elek trik getirm ek gibi. T ü r
k iy e 'd e b ir zam anlar y ü rü rlü ğ e kon m u ş olan fiilen çalışıla
ra k öden en yol vergisi v e k ö y ok u lu yap m ak yüküm lülüğü
b u dü şüncenin u y gula m alarıd ır. Bu h e r iki uygulam a da çe
şitli ned enlerle b a ş a n lı ola m a m ışlardır.
T a n m sektöründe ekim v e özellikle h asat zam an lan iş
g ü cü gereksinim i çok yüksek tir. K öylerd eki b irçok kim se
le r sadece bu dön em lerd e iş b u lu p çalışabildikleri için k öy
lerd e yaşam larını sürdü rebilirler. B u dönem lerdeki işgücü
gereksin im in i azaltan ora k v e h a rm a n m akineleri v e trak
törler ta n m sektörüne g ird ik çe, b u ra da k i gizli işsizliği açık
işsizliğe dön üştürürler. Ü lk em izde bu olay, yani ta n m ın
m akineleşm esi 1950’den son ra b aşlam ış ve giderek h ızlan
185
mıştır. Bu nedenle 1950'den itibaren köylerden kentlere d o ğ
ru , h ızlı b ir akın başlam ıştır.
T ab lo 11
T ab lo 12
196
Sora 100: R ic a r d o ’Dun karşılaştırmalı üstünlükler (mas
raflar) kuramı nedir ve ba kuramın azgelişmiş
lik soruna İle n e ilgisi vardır?
197
ve 35 saatte üretiyor. Bu du ru m a g öre T ürkiye h e r iki m alı
d a İran'dan da h a u cu za üretiy or dem ektir. A n c a k dikkat
edilecek olursa, B m alındaki üstünlüğü A m a lında ki üstün
lü ğünden da h a fa zlad ır. B m a lın d a k i üstünlüğü %233, A
m alındaki üstünlüğü % 150 oranındadır. İşte bu du ru m da
da T ü rkiye'nin g ö re li olarak da h a üstün oid uğu B m a lın
da. İran'ın da g öreli ola ra k daha, az g eri old u ğ u A m a lın
d a uzm anlaşm aları ve ticaret yap m aları h e r iki ülke için de
d a h a kâ rlı olu r. G erçeklen, eğ er h e r iki ülke h er iki m alı
d a üretiy or olsalardı, diyelim 50 saatlik b ir süre sonunda,
T ürkiye h er iki m aldan 2'şer, İran d a l 'e r tane üretm iş
olu rlardı. Oysa, uzm anlaştıkları takdirde, aynı sü re içind e.
Türkiye B m alından 3 1/3 tane. İran d a A m a lında n 31/3
tane üretirler. İran l B m a lı ka rşılığ ın d a seve seve 2 A m alı
verir. Böylece T ü rkiye'nin 2 tane A m alı v e 2 1/3 « in e B
m alı, İra n ’m d a 11/3 tane A m alı v e 1 tane d e B m a lı olm uş
olur. A çık tır k i, bu du rum da, h e r iki ülke de, öncek i du rum a
göre, d a h a k azançlıdırlar. T ü rk iy e'n in kazancı 1 /3 tane B
m alı, İran’m ka za n cı d a 1 /3 tane A m alıdır.
U zm anlaşm anın yarattığı ka za n cın iki ülke arasındaki
bölüşüm ü, örn eğim izd eki g ib i, h er za m an y a n y a rıy a ol
m az. A m alı ile B m alı a rasınd aki değişim oranına göre,
k a z a n a n bölüşü m ü de değişir. Ö rneğim ize g öre İra n B m a
lın a en çok 21/3 tane A m alı verir. T ürkiye de B m ahm en
a z 11/2 A m a lın a satar. Y a n i l B m a lı en ço k 21/3 v e e n az
1 1/2 A m a lı ile değiştirilebilir. E ğ er fiili değişim o ra m 21/3
olu rsa uzm anlaşm adan doğ a n b ü tü n ka za n cı Türkiye, y ok
e ğ e r 1 1/2 olu rsa İran alm ış olu r. D eğişim ora m b u iki sınır
arasınd a nered e oluşursa k a za n cın bölü şü m ü de o n a g öre
olur. (E ğer h er ik i m aldaki üstünlük oranı eşitse u zm a n la ş
m a n ın h içb ir anlam ı olm a y a ca ğ ın a dikkat edilm elidir.)
Bir ülke bü tü n m a lla n d iğ e r ülkelerden daha u cu za el
de ed iy or olsa b ile gene de ü lk eler a ra sm d a g öreli üstü n lü
ğ e g ö re işbölüm üne (uzm anlaşm aya) g id ilm esinin v e tic a
ret yapılm asının da h a k azançlı ola ca ğ ın ı belirten bu g ö r ü
şe, karşılaştırm alı ü stünlük ler (m a sra fla r) kuram ı denir.
198
İlk defa David Ricardo (1772-1823) tarafından dış ticaretle
ilgili olarak ileri sürülmüş olan bu kuram, işbölümü He
ilgih bütün konularda da geçerlidir. Örneğin bir avukat ya
nındaki kâtipten HaJıa hızlı daktilo yazabilir. Ama böyle di
ye daktilo işlerini de kendisinin yapması gerekmez. Bütün
vaktini daha üstün olduğu (daha çok kazanç sağlayan) avu
katlığa vermeli ve daktilo işlerini kâtibine bırakmalıdır.
Avukatın kazana bu işbölümü sayesinde artmış olacağın
dan bunun bir bölümünü k&tibine aktarabilir. Böylece bu
işbölümünden iki taraf da kârlı çıkmış olurlar.
Bu kuram ın g ereğ i, ü lk e le r a ra sı ticaretin serbest ol
m asıdır. N e v ar k i dış ticaretin serbest olm ası, u ygu la m a
da. bütün ta ra fla r için k u ra m ın söy led iğ i g ib i yararlı olm a
m ıştır. G erek ü lkem izin g erek se d iğ e r azgelişm iş ülkelerin
g eçm iş den eyleri b u n u n b ö y ie old u ğ u n u gösterm ektedir.
Nitekim , söm ü rge y a d a y a n söm ü rge d u ru m u n d a old ukla
rı dön em lerde serbest ticarete zorla n m ış olan bu ülkeier, el
lerine g eçen ilk fırsatta b u n d a n v a zg eçip k orum acılığı (h i
m a yeciliği) benim sem işlerdir. B u gün ha tta gelişm iş ülkeler
de bile korum acılık y a y g ın b ir uyg u la m ad ır. A E T 'nin v e
A B D ’nin dışsatım m a lla rım ız a u y g u la d ık la rı kota la r bunun
örnekleridir.
Uygulamadaki bu ters sonuçlara rağmen dünyada hâlâ
serbest ticaret yanlıları vardır. Son yıllarda bu görüş yeni
den bir canlılık kazanmış ve üstelik ülkemizde 24 Ocak 1980
kararlarıyla fiilen uygulanmaya da başlanmıştır. Bu neden
le serbest ticaret görüşünün kuramsal temelini oluşturan
karşılaştırmalı üstünlükler kuramının i»*» da olsa bir eleş
tirisini yapmak yararlı olacaktır. Bu eleştiriyi üç ayn açı
dan yapabiliriz.
i. İşbölümü (uzmanlaşma) ve ticaretin ek bir kaza
yarattığı doğrudur. Ricardo'nım söz konusu kuranı bunu
kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ispatlamıştır. Ancak bu
ek kazancın taraflar arasında eşit bir biçimde bölüşülece-
ğinln hiçbir güvencesi yoktur. Tersine, bu gibi durumlarda
kural, güçlü tarafın aslan payım almasıdır. Aslan payı da
190
çok defa ek kazancın tüm üdür. H atta uzm anlaşm a, g ü çsü z
tarafı a lternatif üretim ola n a kların d an yok su n b ıraktığı
için, paylaşım pazarlığında on u da h a da za yıf d u ru m a d ü
şürür. Böylece g ü çsü z ülke, işbölü m ü n den kazançlı çık m a k
şöyle dursun, za ra r bile edebilir. Bu za ra r dış ü c a r e t ha dle
rinin. yani 1 b irim dışsatım karşılığ ın d a k a ç b irim d ışalım
y ap ılab ildiğini gösteren oranın, dü şm esi b içim inde g e rçe k
leşir. Nitekim uy g u la m ad a dış ticaret hadlerinin, za m an
zam an düzelse bile, esas olarak azgelişm iş ü lkelerin za ra
rına b ir değişm e gösterdiğin i g örüyoruz.
2. Söz konusu kuram , ü lkelerin ticarete a çılm a d a n ön
ce belli b ir üretim ve sınai y a p ıy a sa hip oldukları g erçeğ in i
dikkate alm am ıştır. Ö m e jı n ü lkem izd e b u n ca ça b alarla
birçok sınai işletm e kurulm uştur. B u n la n n b ü yü k kısm ı sa
dece iç piyasa için üretim yap m ak tad ır. Şim di ü lk e d ışa n -
v a açılın ca (dış ticaret serbestleşince) bu işletm elerin b ü
yük b ir bölüm ü kapanacaktır. (K apanm azlarsa u zm a n la ş
m a olm u y or v e kuram işlem iyor dem ek tir). B una karşılık
bazı işletm eler de d ışa dönük ola ra k gelişeceklerdir. Bu y a
pısal değişm enin, uyum içind e h içb ir aksam aya ned en o l
m adan, kolay ve sancısız b ir b içim d e gerçekleşm esi, elb et
te ki, düşünülem ez. K apanan işletm elerde çalışan işçilerin
g elişecek işletm elerde tekrar istihdam ı h em b ir za m an alır,
hem de tam olarak gerçek leşm eyebilir. K apatılan işletm eler
deki sabit serm aye don anım ının önem li b ir b ölüm ü d e b ü
yük olasılıkla b ir daha kullanılam ayroaktır. S erbest tic a
retten yan a olm a da n önce, kuram ın ûıkkate a lm a dığı, bu
sıkıntı v e ça lk a n tıla n g öze alm ak gerekir.
K aldı ki, yapısal değişm e tam am landıktan ve serbest
ticarete u yum sağlandıktan sonra, ülkenin, ön cek in c göre,
da h a iyi b ir du rum da ola ca ğ ın ın d a h içb ir gü ven cesi y o k
tur. Bir kere, bu u zm anlaşm ada azgelişm iş b ir ülkeye, basit
teknolojilerle y ürütülebilen v e bu ned enle de a z k azançlı
olan üretim alanlarının dü şeceği açıktır. A y n ca . bu u zm a n
laşm a alanlarının, ülken in üretim kapasitesini tam ola ra k
kullanm asına olanak verm eye y eterli olu p olm am ası soru
nu verdir. Çünkü ticaret serbest olunca, ülkedeki tüm üre
tim alanları rekabete açık demektir. Bu nedenle, ülkede uz
manlaşma dışı bir alanda, yalnız iç piyasa için üretim yap
mak istenirse, bunun da fiyat ve kalite bakımından dünya
standartlarına uygun olmas. gerekir. O ysa teknolojik ne
denlerle bu yapılamayabilir. İşte bütün bu nedenlerle ser
best ticaret, azgelişmiş bir ülkenin tüm üretim potansiyeli
nin kullanılmasına olanak vermez.
3. Rtcardo'nun bu kuramının en önemli ve sakıncal
yanı, mallann üretiminde ülkelerin karşılıklı durumlarım
(üstünlük ya da geriliklerini) veri olarak alması, bunlann
hiç değişmeyeceğini varsaymasıdır. Kuramın gereği olan ser
best ticaret, ülkelerin bu karşılıklı durumunu, en iyi olası
lıkla. İki tarafın da yaranna olarak sürdürür, fakat değiş
tirmez. Zaten kuram, bir ülkenin diğer ülkeye her konuda
üstün olduğu, yani birisinin gelişmiş, diğerinin azgelişmiş
olduğu varsayımına dayanmaktadır. Kalkınmak ve geliş
miş ülkelere yetişmek iddiasında olan bir ülkenin —ki Tür
kiye böyle bir ülkedir— bu kuramı benimsemesi ve, onun
çemberi içinde düşünmesi söz konusu olamaz. Bu kuram,
sadece gelişme süreci içinde hangi mallan dışsatım için seç
memiz gerektiği konusunda bize yol gösterebilir.
Demek oluyor ki, Türkiye'nin serbe6t ticaret tuzağına
düşmemesi ve kalkınmasını en az geri olduğu alanlarda de
ğil gerçekten ileri teknolojilerin uygulandığı alanlarda, ge
rekirse bunlann dışsatımı için destekler vererek, sürdür
mesi gerekir. Bunun yolu da korumacılık (himayecilik) tır.
Korumacılık, kalkınmanın temel bir öğesidir. Korumacılık
yapmadan azgelişmiş bir ülkenin kalkınması düşünülemez
Korumacılığın temel aracı gümrük vergileridir. Bu ver
gi sayesinde yabancı mallann fiyatlarının yerli mallann fi-
yatlanndan daha»ucuz olması önlenir. Yerli sanayiin korun
masına sadece gümrük vergileri yetmeyebilir. Bu durumda
dışalıma fiili sınırlamalar da getirilebilir. Bu sınırlamalara
hota ya da kontenjan diyoruz. Kota tek tek inallara miktar
ya da değer olarak uygulanabilir.
201
K oru m a cılığın g erekçesi, yerli sanayiin dış rek ab etten
.Korunarak gelişm esini ve b ir sü re son ra serbestçe rek ab et
edeb ilecek b ir du ruma, g elm esini sağlam aktır. Ç ünk ü u lu s
lararası işbölü m ü ve ticaret esastır. Bir ülkenin ken d i k en
dine yetm eye kalkışm ası yanlıştır. Bütün sorun, b u iş b ö lü
m üne gelişm iş b ir ülke olarak k atılm ak v e ora d a iy i b ir y er
alm aktır. B öyle olu n ca , koru m an ın devam lı olm a y a c a ğ ı g ö z
önünde tutularak, k oru n acak sa nayilerin iyi seçilm eleri b ü
yük önem taşır. Seçilecek sanayilerin, b ir süre k oru m ad an
sonra, serbest rek abete d a yana b ilm eleri gerekir. Bu seçim i
yap m anın en iyi yolu, u luslararası planlam adır. A n c a k g e
lişm iş ülkeler böyle b ir işbirliğ i v e planlam aya ya n a şm a
m ak tadırlar.
Son y ılla rd a gelişm iş ü lkelerin b azı sanayi d a lla n n ı a z
gelişm iş ü lkelere bıra k m a k ta o lm a la n R ica rd o kuram ın ın
tek taraflı b ir u y gula m asıdır. G erçekten başta tekstil olm ak
üzere çim ento v e h er türlü m ontaj işlerinin a zgelişm iş ülke
lere yavaş yava ş bırakılm akta old u ğ u n u görü y oru z. Bunlar,
ileri teknoloji g erektirm eyen em ek y oğu n işlerdir. G elişm iş
ülkeler, b u nlard an vazg eçerk en azgelişm işlere iş o la n a ğ ı y a
ratm ayı değil, fa k a t b u n la rd a n kurtularak da h a ileri tek
n olojilerin u y g u la n d ığ ı a la n la rd a y oğu n la şm a yı a m a çla
m aktadırlar.
202
İÇ İN D E K İL E R
I. BÖLÜM
Sayfa
Soru i: Tüketim nedir? ........................................................ 7
Soru 2: Mal ne demektir ve çeşitleri nelerdir? .............. 8
Soru 3: Hizmetler de mal sayılabilir m i? ...................... 9
Soru 4: Gereksinim ve fayda ne demektir? .................. il
Soru s: Azalan marjinal fayda ve azalan marjinal İka*
me oram ne dem ektir? ....................................... . 12
.Soru 8: Üretim ne demektir? .............................................. 14
Soru 7: Üretim öğeleri (güçleri) nelerdir? ...................... 15
Soru 8: Azalan verim yasası nedir? ................................. 17
•Soru 9: Makro yaklaşım, mikro yaklaşım ne demettir? 19
Soru 10: Uzun dönem, kısa dönem ne demektir? .......... 20
Soru 11: Kapitalizm ne dem ektir? ..................................... 21
•Soru 12: Sosyalizm nedir? ..................................................... 23
n . BÖLÜM
SERMAYE VE DEĞER
203
Sayfa.
Soru 18: Bir malın değerini oluşturan üç öğe nelerdir? 39
Soru 19: Bir malın üretim (sunum) fiyatı ne demektir? 40
Soru 20: Artı-değer ne demektir? ...................................... .... 41
Soru 21: Ekonomik sömürü ne demektir? .......................... .... 43
Soru 22: Sömürü oranı ne demektir ve bu oran hangi
yollarla artırılabilir? ................................................ .... 44
III. BÖLÜM
MİLLİ GELİR VE KALKINMA MEKANİZMASI
IV. BÖLÜM
MİLLİ GELİRİN BÖLÜŞÜMÜ
204
Sayfa
Soru 39: Faiz ne demektir ve nasıl belirlenir? ............... 83
Soru 40: Faizin düzenleyici işlevi nedir? ...................... 84
Soru 41: Rant (kira) ne demektir? .................................. 87
Sonı 42: Rant ile toprak fiyatı arasında nasıl bir ilişki
vardır? .......................................................................... 90
V. BÖLÜM
VI. BÖLÜM
PİTASA BİÇİMLERİ
203
Sayfa
Soru 62: Tekel piyasası ne demektir? .............................. .. 122
Soru 63: Tüketici rantı ne demektir ve tekeller niçin f i
yat farklılaştırması yapmak isterler? ............... .. 125
Soru 64: Oligopol piyasası ne demektir? .......................... .. 127
Som 65: Tekelci rekabet piyasası ne demektir? ................. 127
Soru 66: Mal farklılaştırılması ne demektir? ..................... 126
Soru 67: Reklamcılığın işlevi nedir? .................................. .. 129
Soru 69: Perakende ticaret hangi piyasa koşullarında
yapılır ve bu piyasada almıp satılan şey nedir? 131
V H . BÖLÜM
İŞLE TM E D ENGESİ
VHE. BÖLÜM
KAM U M ÂLİYESİ
206
I X . B Ö LÜ M
AZGELİŞMİŞLİK
Sayfa
Soru 83: Azgelişmiş ya da aynı anlamda kullanılan, geri
kalmış, geri bırakılmış, kalkınmakta olan ülke
ler ayırımı nedir? Bu ayırım niçin ve ne zaman
yapılmıştır? ..................................................... 159
Soru 84: Ülkeleri gelişmişlik düzeyleri bakımından sıra
larken hangi ölçüler kullanılır? ..................... 16 1
Soru 85: Milli gelirin ve nüfusun başlıca faaliyet sek
törlerine dağılımının anlam ve önemi nedir? ... 16 1
Soru 86: Kentleşme oranı ne bakımdan bir gelişmişlik
ölçüsüdür? ....................................................... 164
Soru 87: Türkiye azgelişmiş bir ülke midir? ............... 166
Soru 88: Azgelişmiş bir ülke olmanın ne gibi sakıncaları
vardır? ............................................................ Î67
Soru 89: Ülkeler arası gelişmişlik farkının temel nedeni
nedir? ........................................................................... 168
Soru 90: Teknoloji sözcüğünden ne anlamamız gerekir? 169
Soru 91: Teknolojik geriliği aşmanın ne gibi engel ve
güçlükleri vardır? ........................................... 170
Soru 92: Teknolojik geriliği aşmak için akla ne gibi öne
riler .gelebilir? ................................................ 172
Soru 93: Kalkınma ne demektir ve başanlı bir kalkınma
stratejisinin temel öğeleri nelerdir? ............... 173
Soru .94: Dışa bakımlılık ne demektir? ......................... 176
Sora 95: Kalkınmada sanayie mi yoksa tanma mı ön
celik verilmelidir? ........................................... 179
Soru 96: Sanayileşmede niçin makine yapan makine sa
nayiine öncelik verilmelidir? ......................... 161
Soru 97: Kalkınmayı hızlandırmak için yabancı özel ser
maye yatırımlarından ve dış borçlanmalardan
yararlanmak doğru olur e ç u ? ......................... 163
Soru 98: İşsizliğin nedenleri nelerdir? ......................... 186
Soru 99: İşsizlik çeşitleri nelerdir? Gizli işsizlikten kal
kınmada nasıl yararlanılır? ............................ 162
Soru 160: Ricardo'nun karşılaştırmalı üstünlükler (mas
raflar) kuramı nedir ve bu kuramın azgeliş
mişlik sorunu İle ne ilgisi vardır? ............... 167
2 07
v S
F*
K D V dahil