Professional Documents
Culture Documents
Heuristik Çeviri
Heuristik Çeviri
3
1. giriş..........................................................................6
2. TEMELLER.........................................................................7
2.1. Uygun bilgi tabanı kavramı......................7
2.2. Tahmin kavramı..........................................................8
2.3. Literatürdeki mevcut değerlendirmeler................................9
3. Tahminle ilgili bilgi kararları için sezgisel yöntemler............11
3.1. Etki ilişkilerinin uygun bütünlüğü........... ..11
3.2. Güvenilirlik derecelendi̇ rmesi̇ .............................................12
3.3. doğruluğun ek olarak değerlendirilmesi........................14
3.4. Dört tür etki ilişkisi...................................15
3.5. bilgilendirme kararlarının yasal olarak bağlayıcı hedefleri̇
ve ekonomik marjinal fayda ilkesi.................................16
3.6 Bilgi kararlarının iyileştirme kararları ve değiştirme kararları
olarak belirlenmesi...................17
3.7 İyileştirme ve değiştirme kararları için yinelemeli
prosedür..............................................................18
3.8 Sezgiselliğin biçimsel gösterimi.......................................19
3.8.1 Girişimcilik kararının olası amaç
fonksiyonları...................................................... 19
3.8.2. iyileştirme kararının amaç fonksiyonu..................21
3.8.3. iyileştirme kararının karar kuralları....... 22
3.8.4. değiştirme kararının amaç fonksiyonu......................22
3.8.5. değiştirme kararının karar kuralları...... ......23
3.8.6. tüm prosedüre genel bakış...........................24
3.8.7. bireysel atama kuralları.........................25
4. sonuç........................................................................... ...31
Literatür...............................................................................32
Özet..................................................................36
Sembol dizini
Belli bir sayıda M kümesi olduğunda,
00
M := M'de bileşenleri olan tüm sonlu dizilerin kümesi (burada i.a. genellikle iki
indisle sağlanır).
R+ : {x ̧ ∈ R|x≥0}
Z hedef
H : alternatif eylemler
Z := karar vericinin girişimcilik kararı E yi takip eden amaçların sonlu kümesi
Dahasında;
Genellikle, amaç fonksiyonunun oluşturulması sürecinde, sonuçta mevcut olan tüm koşullar
Koşulların amaç fonksiyonunun alt yapıları üzerindeki etkisini somutlaştırmak için, bir amaç
fonksiyonu bu tür etkileri yansıtan alt birimlere ayrıştırılır.
. Bu alt birimler, metinde şu ana kadar kullanılan
etki ilişkisi kavramına karşılık gelmektedir.
adlandırılan birimlere ayrıştırılır. Dizin kümesi çok boyutlu olabilir, böylece bir dizin
“k” doğal sayıların bir tupeline (miktarlar toplamına) karşılık gelir. Bu etki ilişkileri ayrımının
benzersiz olmadığı, karar verici tarafından belirlendiği unutulmamalıdır. Dikkat edilmelidir ki;
Etki ilişkilerine bölünme net değildir, ancak karar verici tarafından belirlenir.
Dahası olduğunda;
Resimdeki garip E şekli:= bir amaç fonksiyonu için olası etki ilişkileri
kümesi
Bölüm 3.1'de açıklandığı üzere, modeller itibar ve eksiksizliğe göre sınıflandırılabilir. Sadece
itibarı olan eksiksiz bir modelin yüksek kalitede olduğu kabul edilir ve - cetris paribus -
bilginin yasal anlamda yeterliliğini sağlar. Bir modelin kalitesi ayrıca 0 ve 1 değerlerini
alabilen bir kalite parametresi aracılığıyla ölçülür; 1 değeri yalnızca itibarlı tam modellere
atanır.
Esaslar:
Ticari Yargı Kuralının yürürlüğe girdiği dönemde yasa koyucu, işletme yöneticisinin
değerlendirmelerinin "kabul görmüş ticari davranış standartları dikkate alınarak" yapılması
gerektiğini belirterek benimsenmesi makul (nachvollziehbar) değerlendirmeler kavramını
belirtmiştir (Deutscher Bundestag 2005, s. 12). Bu gereklilikle yasa koyucu, inovasyonu
engellemek veya üst yönetimin alışılmadık kararlarını önlemek istememiştir; Bilgi kalitesi için
sadece asgari gereklilikler formüle edilmelidir. Bu gereklilikleri yerine getirmeyen ve bu
nedenle kararlarını daha yüksek bir riskle yükleyenler, bunu şirketler hukuku perspektifinden
yapabilirler- yine de olası bir yasal ihtilafta kritik sorulara hazırlıklı olmalı ve bu nedenle
alışılmadık kararları için iyi nedenler gösterebilmelidirler.
Daha önceki düşünceler bilgi temelinin kalitesine dair kesinleşmiş bir yaklaşım formüle
ederken, Makullük kavramı göreceli bir fonksiyonu üstlenmektedir. Bu [kavram] Yöneticileri
aşırı taleplerden korumayı ve 'analizin felce uğramasını' önlemelidir. Özünde makul olma,
hangi ek bilgiye sahip olunması gerektiği değerlendirilmesinde, bilginin elde edilmesi ve
işlenmesinde ortaya çıkması muhtemel zaman ve para maliyetlerine karşı yöneticinin
beklenen malumatı tartmaya hakkı olduğu anlamına gelir (Deutscher Bundestag 2005, S. 12).
Bu maliyetlerin çok yüksek olduğu geçerli ise, işletme yöneticisi bilgi toplama ve işleme
faaliyetlerini durdurabilir. Ancak, böyle bir fesih keyfi olmamalı, - AktG'nin 93. maddesinin
1. fıkrasının 2. cümlesinden doğrudan çıkarılabileceği üzere - "makul" olarak kabul
edilebilmelidir. (Goette 2008, S. 448; Schäfer 2005, S. 1258). Yöneticiler bu bağlamda dikkat
etmelidir ki hukuk uygulaması; maliyet sebebiyle bilgi alma ve işlemeden vazgeçilmesini
tasvip etmeden önce, yüksek bir malumata dair farkındalık çıtasını sağlama çabasındadır.
2
“Bauchgefühl” ifadesine aslen en uygun karşılık “işkembeden atma” diye tabir edebileceğimiz ifade olmakla
birlikte
Daha önce de belirtildiği gibi, bu şekilde tanımlanan yeterli bilgi temeli, bir karar
alma sürecinin tüm aşamalarını kapsar; ancak, en büyük talepler, dikkate alınan
eylem seçeneklerinin, belirlenen hedefler üzerindeki gelecekteki oluşturacağı
etkileri hakkında ön görülerin hazırlanmasına yöneliktir. Bu nedenle aşağıdaki
hususlar, ön görüler için uygun bilgi temeline odaklanmaktadır. Değerlendirmeler
"ön görü" teriminin açıklığa kavuşturulmasıyla başlar, çünkü ancak bir ön görünün
hangi bileşenlerden oluştuğu açıklığa kavuşturulduğunda, ön görüle ilgili bilgilerin
tam olarak neyi ifade ettiği ve bilgi kalitesi ile maliyetlerin tartılmasının yöntemsel
olarak nasıl desteklenebileceği daha ayrıntılı olarak analiz edilebilir.
-İlk adımda, iki soyut değişken X ve Y arasında zaman ve mekâna yayılan bir etki ilişkisinin
varlığı varsayılır.
-İkinci adımda, soyut X 'in aslında zaman ve mekâna bağlı somut bir olgu x0 şeklinde var
olduğu varsayılır.
- Üçüncü adımda, somut olay x0, soyut X 'in altına yerleştirilir ve oradan zamansal ve
mekânsal olarak belirlenmiş bir Y biçimi türetilir.
Bilgi değeri yöntemi sezgisel olarak uygulanırsa, bir girişimcilik kararının amaç fonksiyonunun
artımlı (ve dolayısıyla seçici) olarak iyileştirilmesine rehberlik eder. Clemen (1991, s. 382) Bu
bağlamda, adımların aşamalı sıralamasının, dikkate alınan etki ilişkilerinin bilgi değerleri
düzeyiyle uyumlu olması gerektiğini öne sürmektedir. (?) Ancak bu, yalnızca bu etki
ilişkilerinin kullanımından kaynaklanan girişimcilik kararının hedefleri üzerindeki etkiler
yüksek derecede güvenilirlikle tahmin edilebiliyorsa uygulanabilir bir prosedürdür (Wild
1971, s. 332 f.). Ancak, Arrow'un (1974, s. 152) gösterdiği gibi, bu pek olası değildir. Karar
vericiler genellikle ancak ilgili bilgiler elde edilip işlendikten sonra alternatif eylem biçimleri
ve hedefler arasında aracılık eden etki ilişkileri hakkında sağlam temellere dayanan bir
yargıya varabilirler. Bu nedenle parasal bilgi değeri düzenli olarak önceden hesaplanamaz,
ancak sonradan hesaplanabilir. Ancak bu durumda, bilgilendirme tedbiri zaten alınmıştır ve
başka bir bilgilendirme kararına gerek yoktur.
Dolayısıyla, mevcut haliyle bilgi değeri yönteminin, bir girişimcilik kararının amaç
fonksiyonundaki ek etki ilişkileri hakkında bilgi kararlarını desteklemek için yararlı bir sezgisel
(Heuristik/höristik) olmadığı söylenebilir. Bununla birlikte, bilgi değeri yöntemi, bilgi kararının
hedef sistemi değiştirilirse uygun bir biçimde yeniden işlenebilir. Alternatif bilgilendirme
eylemlerinin şirketin kârı üzerindeki etkilerini tahmin etmek yerine, bilgilendirme kararı kârı
teşvik eden ve başarı derecesi daha kesin olarak tahmin edilebilen hedeflere dayanmalıdır.
Bu talep prensipte karar teorisi tarafından bilinmesine rağmen (Hilton 1981, s. 61 f.),
kanaatimizce bundan henüz bir sonuç çıkarılmamıştır. Bu durum, ekonomide uzun zaman
önce bilgi değeri yönteminin, bilgi kararlarının hedefleri olarak kâr yerine bilginin arzu edilen
özelliklerinin kullanılmasını sağlayacak şekilde değiştirilmesinin önerilmiş olması açısından
şaşırtıcıdır (Ellsberg 1961, s. 659). Bu şekilde başlanırsa, bilgi değeri artık parasal birimlerin
değerlemesinden değil, bilginin değişen kalitesinin değerlemesinden kaynaklanır.
Strateji süreci araştırmaları bu fikri çoktan ele almış ve yönetim kararlarını desteklemek için
sezgisel yöntemler formüle etmiştir (Huber/Daft 1987, s. 133; Forbes 2007, s. 370 vd.). Bu
konuda özellikle umut verici bir öneri Alman kurumsal yönetim tartışmalarından gelmektedir.
Açıkça tahminle ilgili bilgi kararlarına odaklanır ve girişimcilik kararının amaç fonksiyonuna
dahil edilen etki ilişkilerinin güvenilirliği ve tamlığı yoluyla bilgi kalitesi kavramını operasyonel
hale getirir (v. Werder 1994; v. Werder 1995; v. Werder 1996; v. Wer- der 1999; Grundei/v.
Werder 2005; Graumann/Engelsleben 2011, Graumann/Grundei 2011). Bu yaklaşım şu anda
en verimli olanıdır; yine de geliştirilebilir.
Böylelikle yanlışlıkların ortaya çıkmasını makul gören önceki sezgisel yöntemler sözel olarak
formüle edildi ve bu da - bu nedenle, çok- öznitelikle (multiattributive) fayda teorisi her
zaman resmi temsillere ihtiyaç duymuştur (Keeney/Raiffa 1976; Schneeweiß 1967). Ayrıca,
tahminle ilgili bilgilerin güvenilirliği ve eksiksizliğinin tematikleştirilmesi yoluyla, etki
ilişkilerinin formüle edildiği doğruluk yönünün dahil edilmesi şimdiye kadar eksik kalmıştır.
Bu husus önemlidir çünkü bir tahminin güvenilirliği, doğruluğu pahasına artırılabilir. Bu sorun
kabul edilmiştir (v. Werder 1994, s. 217), ancak henüz bir doğruluk derecelendirmesi
geliştirilmemiştir. Bu nedenle, etki ilişkilerinin uygun bir doğruluğunun belirlenmesi henüz
sezgisel yöntemlere entegre edilememiştir. Bu yapılırsa, hangi güvenilirlik, doğruluk ve tamlık
kombinasyonlarının mümkün olduğu ve bu kombinasyonların yasal açıdan nasıl
değerlendirilmesi gerektiği açıklığa kavuşturulmalıdır. Diğer hususlar, yukarıda bahsedilen
sorulara cevap verme iddiasıyla başlamaktadır.
Bu nedenle modeller, belirli bir konu için en önemli etki ilişkilerini yakalama iddiasıyla ortaya
çıkmaktadır. Çeşitlilik içinde birlik felsefi sorusuna modern bir cevap olarak kabul edilirler ve
karar vericiler açısından, etki ilişkilerinin uygun bir bütünlüğünün- gerekirse mahkemede de-
ileri sürülmesi için gerekli meşruiyeti sağlarlar.
Bilimsel modeller prensipte ne kadar değerli olursa olsun, iş dünyasındaki karar vericiler
sadece bilimsel bulgulara güvenemez (ve güvenmek istemez) (Kieser/Spindler/Walgenbach
2002). Daha ziyade, bilimin yanı sıra yönetim danışmanlıkları, denetim firmaları, büyük hukuk
firmaları veya yatırım bankalarının da mahkemede yeterli meşruiyet sağlayan bu tür
modeller ürettiği gözlemlenebilir. Bu çerçevede, karar alıcılara sadece bilimsel modelleri
değil, modelin etki ilişkilerinin somut karar alma durumuna uyduğunun kanıtlanması
koşuluyla genel olarak "itibar taşıyan" modelleri de kullanmaları tavsiye edilebilir
(Graumann/Grundei 2011, s. 391).
Yüksek itibara sahip modellerin kullanılmasının, karar vericilerin etki ilişkilerinin uygun bir
bütünlüğünü sağlamalarına yardımcı olduğu unutulmamalıdır. Bununla birlikte, bu henüz etki
ilişkilerinin yeterli güvenilirlik ve doğruluk yönünü dikkate almamaktadır, çünkü düşük
güvenilirliğe sahip etki ilişkileri de modellerde görünebilir. Açıkçası, farklı güvenilirlik
dereceleri arasında ayrım yapmak gerekmektedir. Bunun için bazı bilimsel teorik
değerlendirmeler gereklidir.
3.2 Güvenilirlik derecelendirmesi
Bölüm 2.2'de açıklandığı üzere, bir öngörü, somut bir durumun varlığının ileri sürülmesi,
genel bir etki ilişkisi altına sokulması ve bundan belirli bir etkinin türetilmesi yoluyla yapılır.
Başlangıçta bilimsel teori, etki ilişkisinin bir yasa statüsüne sahip olmasını talep etmiştir; bu
da belirli bir başlangıç koşulundan kaynaklanan etki değişkeninin deterministtik biçimde
tahmin edilebileceği veya öngörülebileceğinden başka bir anlama gelmemektedir (Hempel
1965, s. 364 vd.). Ancak, bu gereklilik sosyal bilimler açısından sorunlu olduğundan- birçok
bulgu en iyi ihtimalle olasılıksal düzenlilikler olarak formüle edilebilir (Opp 2005, s. 52 vd.) -
bilim felsefesi prognoz kavramını olasılıksal düzenliliklerin değerlendirilmesini içerecek
şekilde genişletmiştir (Stegmüller 1983, s. 191 vd. ve 246 vd.). Ancak bu yine de işletme
yönetiminin özel zorluklarını dikkate almamaktadır. Burada, şirketlerdeki olası karar
içeriklerinin geniş spektrumu ve potansiyel olarak ilgili etkileyen değişkenlerin neredeyse
sınırsız miktarı göz önüne alındığında, ampirik olarak iyi doğrulanmış düzenliliklerin varlığı
bile nadirdir.3 Bu nedenle, iş dünyasındaki karar vericiler kendilerini öncelikle parçalı ampirik
bilgiye ve buna dayalı tümevarım sonuçlarına ve salt makuliyet değerlendirmelerine
yönlendirmelidir (Kieser/Spindler/Walgenbach 2002, s. 406). Bu durumu yeterince dikkate
alabilmek için, iş perspektifinden, zaman ve mekâna yayılan etki ilişkilerini artık kanun
kavramıyla özdeşleştirmeyerek tahmin kavramını genişletmek önerilmiştir. Daha ziyade,
hukukun statüsü yalnızca güvenilirlik adı verilen bir nitelik özelliğinin aşırı bir tezahürü olarak
anlaşılmalıdır (v. Werder 1994, s. 214 f.). Dört güvenilirlik seviyesi arasında bir ayrım
yapılmaktadır:
Etki ilişkisinde, aksine bir gözlemin bulunmadığı deterministtik bir kural söz konusu ise;
güvenilirlik maksimumdur. Bu durumda, girişimcilik kararının amaç fonksiyonundaki etki
ilişkisinin doğru olduğu düşünülebilir.
- Etki ilişkisi büyük ölçekli ampirik çalışmalarla istatistiksel olarak anlamlı bir biçimde teyit
edilmişse veya uyulması beklenebilecek bir sözleşme yapılmışsa daha düşük bir güvenilirlik
derecesi mevcuttur (Graumann/Engelsleben 2011, s. 71 f.). Bu tür etki ilişkileri
"korunmuş(bewahrt)" olarak anılacaktır.
Geçmişte iddia edilen ilişkinin gözlemlenebildiği sadece birkaç vaka varsa veya mevcut bir
etki ilişkisi iddiası başka nedenlerle belirli bir inandırıcılık iddia edebiliyorsa, güvenilirlik daha
da düşüktür. Bu tür etki ilişkileri "makul" olarak adlandırılır.
İkinci suçlama ise, bilgi tabanı çok güvenilir olmamasına rağmen tahminlerin
yüksek bir doğruluk derecesiyle yapılmasıdır. Örneğin, bir yatırım projesinin net
bugünkü değerini kesin bir doğrulukla tahmin eden bir kişi, tahminleri esas olarak
makul etki ilişkilerine dayansa bile, bilgi tabanının düşük kalitesini yüksek bir
doğruluk derecesiyle örtmeye çalıştığı izlenimini kolayca verebilir (aşırı güven
suçlaması).
Her iki suçlamaya da karşı koyabilmek için, farklı etki doğruluk derecelerinin ayırt
edilmesi gerekir. Bu en iyi şekilde (en kesin olduğu için) matematiksel fonksiyon
kavramı temelinde yapılır. Buna göre, iki küme arasındaki bir etki ilişkisi, bir
kümenin her bir nesnesine diğer kümenin bir parçasını atar. Ayrıntılı olarak, üç
doğruluk seviyesi ayırt edilebilir (Balzer 2009, s. 108 vd; Raffée 1974, s. 35 vd.):
- İlk kümedeki her bir nesne ikinci kümedeki tam olarak bir nesneye atanabildiğinde
maksimum doğruluk elde edilir. Etki ilişkisi, birinci kümeden ikinci kümeye (nokta ifadesi) bir
fonksiyon kuralı ile temsil edilebilir.
- İlk kümenin her bir nesnesine, birkaç nesneden, sonlu, sayılabilir veya sayılabilir çokluktan
(aralık ifadesi) oluşabilen ikinci kümenin belirli bir kısmı atanırsa orta doğruluk verilir.
- Son olarak, sınırlandırma yapmak mümkün olmadığından, ikinci kümenin tamamının birinci
kümenin her bir nesnesine atanması gerektiğinde var olan minimum doğruluk bundan ayırt
edilmelidir. Bu durumda, daha ayrıntılı niteliği hakkında bilgi verilmeden bir etki varsayılır
(eğilim beyanı).
A ve B tiplerinin etki ilişkileri prensipte olasılık dağılımına sahiptir, ancak dağılımın olasılık 1'in
tek bir olası ifadesine dönüştüğü yaygın bir durumdur.
Yasal açıdan bakıldığında, D tipi etki ilişkileri hiçbir zaman İş Kararı Kuralı anlamında ölçülmüş
olarak kabul edilemez, çünkü hedef etki hakkında bilgisi olmayan bir karar verici, yasal
standartta da belirtilen şirketin iyiliğini teşvik edemez. Ancak aynı zamanda kesin olmayan
eğilim ifadeleri ile C tipi etki ilişkilerinin kullanılması da mahkeme önünde oldukça zor bir
şekilde kendini haklı çıkaracak şekilde temellendirme yapabilir; çünkü burada dar anlamda ki
kesin öngörülebilirlik / kesin tasarlanabilirlik iddiası ciddi şekilde saldırmaktadır. Bu nedenle,
girişimcilik kararının amaç fonksiyonunda B-etki ilişkileri aranmalıdır. Bununla birlikte,
örtüşme iddiası da dikkate alınmalıdır. Karar vericiler, bilgi tabanının sınırlı güvenilirliğine
dikkat çeken açık olasılıklar kullanarak buna karşı koyabilirler; diğer yandan, yasal açıdan
bakıldığında, A-etki ilişkileri optimaldir, ancak nispeten nadiren mevcutturlar.
(Kieser/Spindler/Walgenbach 2002, S. 406).
- Şekil 1'deki türler anlamında etki ilişkilerinin güvenilirliği ve doğruluğu mümkün olduğunca
yüksek olmalıdır,
İyileştirme kararında, karar vericinin üç temel eylem seçeneği vardır: (1) Orijinal görüntü ile
ilgilenilen bir etki ilişkisinin görüntü kümesi arasındaki ilişkiyi daha güvenilir hale getiren
veriler toplanır. Bu yalnızca atama kuralını ilgilendirebilir, ancak etki ilişkisinin orijinal
görüntüsünü veya görüntü kümesini de değiştirebilir. Son iki durum, değerlerin sayısında bir
değişiklik ve değerlerin olasılıklarının daha yüksek güvenilirliğini de içerir. (2) Etki ilişkisi
çerçevesinde girişimcilik kararının alternatif eylemlerinin etkilerini daha kesin bir şekilde
tahmin edebilmek için bilgi elde edilir. Bilgi D tipi bir etki ilişkisiyle ilgiliyse, ilgili değişkenler
arasında varsayılan bir ilişkiden kaynaklanan bir eğilim ifadesi ortaya çıkar. Bilgi C tipi bir etki
ilişkisiyle ilgiliyse, etkinin olası özelliklerinin somut bir tanımı yapılır ve bu da ölçüm teorik
bakış açısından ölçeklendirme olarak yorumlanabilir. (3) Herhangi bir gelişme yok.
İkame kararında, karar vericinin iki temel eylem seçeneği vardır: (1) İlgilenilen bir etki
ilişkisinin ikamesi için bir model aranır. Bu ikame, girişimcilik kararının amaç fonksiyonuna ek
koşulların dahil edilmesiyle bağlantılıdır. (2) İkame işleminden vazgeçilir.
Bu çerçevede, sezgisel yöntemin ilk adımı, karar vericinin bir iyileştirme kararı sırasında
mevcut etki ilişkisinin güvenilirliği ve doğruluğundaki olası iyileştirmeleri incelemesidir.
Sadece ihmal alternatifinin seçilmesi durumunda, karar verici niteliksel olarak daha düşük
olan etki ilişkilerini bir modelle değiştirmeyi düşünmeli ve böylece ikinci bir bilgi kararı,
değiştirme kararı vermelidir.
İki bilgi kararı, iş kararının amaç fonksiyonunda yer alan model B, C veya D tipi etki ilişkilerine
sahipse, bir etki ilişkisi bir modelle değiştirildiğinde yeni iyileştirme kararlarının alınması
gerektiği anlamında birbiriyle yinelemeli olarak ilişkilidir. İş modellerinde böyle bir durum söz
konusu olabileceğinden, modellerdeki etki ilişkileri uygun olan yerlerde daha güvenilir
DetaiModeller ile değiştirilir. Yineleme, ek bilgi eylemlerinin marjinal faydası karar vericiye
makul bir şekilde sıfırdan küçük veya sıfıra eşit görünene kadar devam eder. Bilgi edinme ve
işlemenin uygun şekilde gerekçelendirilmiş bir şekilde durdurulması hem bir iyileştirme
kararında hem de bir değiştirme kararında ortaya çıkabilir. Bu düşünce zincirini daha net bir
şekilde detaylandırmak için, girişimcilik kararıyla başlayan resmi bir temsil seçiyoruz.
sayılabilir
indeks kümesi Ji ile geçerlidir. Bu aynı zamanda olasılığın rastgele bir değişkenin beklenen
değerine atandığı dejenere durumu da kapsar. Resmi gereklilikleri karşılamak için daha fazla
Ziel f k t, karar verme süreci sırasında karar verici tarafından tanımlanacak olan ve alternatif
hareket tarzları, koşullar ve girişimcilik kararının hedefleri ("amaç fonksiyonu") arasındaki
ilişkiyi temsil eden atamayı ifade eder. Böyle bir hedef fonksiyonu, hedeflerin alt alanlarına
eylem alternatifleri ve koşullar atar. Bu atama genellikle hedefler kümesinde bir fonksiyon
olarak tanımlanamaz, çünkü her biri bir alternatif eylem ve bir koşul nedeniyle, tam olarak bir
hedef belirlemek mümkün değildir. Hedef fonksiyonlarındaki etki ilişkilerinin kesin tanımı,
doğruluklarına göre yapılmalıdır. Bu doğruluk, başlangıç kümesinin elemanlarına atanan alt
kümelerin ne kadar büyük olduğu ile ifade edilir:
M ve N kümeleri arasındaki bir f etki ilişkisi ve birinci M kümesinin her x bir elemanına ikinci
N kümenin bir Nx alt kümesini atar. Bu nedenle,
Etki ilişkisi orta dü zeyde bir kesinlikteyse; her bir nokta da x ∈ M bir den fazla
elemandan oluşan kısmı kü me Nx ⊂ M atanacaktır. M nin elemanlarının N ye
etkisi sınırlandırılabilir ancak 1:1 ilişkisi olmaz. M kü mesi reel sayıların
oranındaysa; kısmi kü me Nx sıklıkla interval/ yenilemeli olacaktır.
Minimal kesinlik halinde her elemente x ∈ M tüm küme N atanmak zorundadır. X’in
N ye etkisi olduğu ancak somutlaştırılamadığında yola çıkılır.
Ardışık olarak iyileştirilmiş amaç fonksiyonlarının tanımlanması sürecinde oluşan
gelir. Etki ilişkileri arasındaki bu ayrım benzersiz değildir, ancak karar verici
tarafından bilgi kararları yoluyla belirlenir.
iyileştirmeyle oluşacak etki ilişkisinin türünün bilgisini ve de ’nin tür bilgisini içerdiği
gerçekçi bir şekilde varsayılabilir. Ɛ, bir f ∈ Z amaç fonksiyonuna yönelik olası etki ilişkileri
İyileştirme eylemlerinin
hedeflerinin kümesi olsun. Bu hedef kümesi iyileştirme eylemlerinden sonuçlanan etki
ilişkilerinin türünü kapsar. Bu tür etki ilişkinin kalitesinin dışa vurumu olarak burada
bu tür bilgi hedefleri demetlerini beklenen bilgi faydasına eşleyen bir atama olarak
iyileştirme
eylemi I eylemsizlik alternatifinden daha yüksek değerlendirilecektir
3.8.3 İyileştirme karar kuralları
Eğer bir etki ilişkisi, A tipi ise; ihmal alternatifi seçilmelidir. Bu nedenle bilgilendirme
eyleminin faydası ihmal alternatifinden daha fazla olamaz. Formalizasyonu;
Bölüm 3.1'de açıklandığı üzere, modeller itibar ve eksiksizliğe göre sınıflandırılabilir. Sadece
eksiksiz bir model yasal anlamda bilginin yeterliliğini desteklediğinden, bir modelin kalitesi 0
etki ilişkisi için ikame eylemi bilgisinin, kullanılacak modelin tamlığı ve itibarı bilgisinin
yanı sıra ‘nin türünün bilgisini de içerdiği gerçekçi bir şekilde varsayılabilir. O halde
Dahası
bu tür bilgi hedefleri demetlerini beklenen bilgi faydasına eşleyen bir atama olarak
İkame eylemi I, ihtiyati tedbir alternatifinden daha yüksek bir değere sahip olacaktır.
A tipi etki ilişkileri temel olarak yasal açıdan yeterli bilgi sağlar. Bu nedenle, ikame eylemleri
yalnızca B, C ve D tipi etki ilişkileriyle ilgiliyse uygundur.
Sadece girişimcilik kararının amaç fonksiyonunda tam olarak benimsenen yüksek itibara
sahip modellerin mahkemede yeterli derecede meşruiyete sahip olması
Ayrıca, karar verici bu değiştirme eylemini, ortaya çıkan modelin tamlığı ve itibarı için
fonksiyonu yatmaktadır
amaçla, keyfi bir M kümesi için M'de bileşenleri olan tüm sonlu dizilerin kümesini
tanımlıyoruz.
amaç fonksiyonu , aşağıdaki çizimlerin birbiri ardına yürütülmesi ile elde edilir
Şekil splitToE amaç fonksionu Zn-1 ‘i yeterince ince etki ilişkilerine ayırmakta ve şartlar
kümesini not etmektedir. etki ilişkileri ve koşullarının her biri için olası
her birini tamamlar. Her bir etki ilişkisi için en iyi derecelendirilmiş
iyileştirme eylemini seçer. “allFinall“ her bir etki ilişkisi için seçilmiş iyileştirme eylemlerinin
idamesine yada alternatif prosedüre karar verir. “allFinall” bir fonksiyon aracılığıyla her bir
etki ilişkisine etki eder. Etki ilişkisi A tipindeyse ve bu nedenle kaçınma alternatifi en iyi ve
tatmin edici şekilde değerlendirilmişse veya seçilen iyileştirici eylem kaçınma alternatifi
değilse, “finall“ bu bilgi eylemini seçer. Etki ilişkisi B veya C tipindeyse ve seçilen iyileştirme
eylemi ihmal alternatifiyse, “finall” “testModels” işlevini seçer: “testModels” önce
“findmodels” den ve sonrasında ise “select” ten işlemlerinin ardışık olarak yürütülmesidir.
“findmodels” , etki ilişkisi için olası ikame eylemlerinin bir demetini tanımlar; “select” sonuca
karar verir. Eğer uygun bir model bulunamazsa, seçim tolerans alternatifini seçer. Uygun
“allEffects” , her bir etki ilişkisi için “finall” tarafından seçilen bilgi eylemini gerçekleştirir ve
ortaya çıkan koşullar kümesiyle birlikte yeni etki ilişkilerini ve modelleri toplar. combination
Girişimcilik kararının amaç fonksiyonunda artık herhangi bir değişiklik olmadığında prosedür
sonlandırılır, yani ise. Diğer bir değişle; ‘nin her bir etki ilişkisi için
alternatif eylemler arasından eylemsizlik alternatifi seçilmiş olur. Bu şekilde oluşturulan son
amaç fonksiyonu girişimcilik kararı için kullanılır:
n ile minimal öyle olur ki
Her bir etki ilişkisi için bir vaka ayrımı uygulanır: Etki ilişkisi A tipindeyse veya bir iyileştirme
eylemi ihmal alternatifinden daha iyi derecelendirilmişse, en iyi derecelendirilmiş olan seçilir.
Böyle bir durum söz konusu değilse, ikame eylemler aranır. Daha sonra, bir model
bulunmuşsa ve bu model ihtiyati tedbir alternatifinden daha iyi olarak değerlendirilmişse, en
iyi derecelendirilmiş ikame eylem seçilir. Eğer durum böyle değilse, ihmal alternatifi seçilir.
İle
Ki burada; bir etki ilişkisi 'nin “findModels” ‘in ikame eylemlerinin bulunması
gerçekleştirilir:
(Bilgi eylemleri tarafından oluşturulan etki ilişkileri ve model çiftleri ile bunların ilk hedef
fonksiyonundaki indeksleri, muhtemelen şimdi dikkate alınan koşulsallıkların genişletilmiş
kümesi).
Rekombinasyon
Artık dikkate alınan tüm koşullarla birlikte oluşturulan etki ilişkileri ve modellerden
birleştirilmiş yeni amaç fonksiyonu.
4 Sonuç
İş Yargısı Kuralı anlamında yasal durum tespiti gerekliliklerini karşılama olasılığını artırmak
amacıyla tahminler için uygun bir bilgi temeli oluşturmada işletme yöneticilerine rehberlik
edebilecek bir sezgisel yöntem bulunmaktadır. Bu sezgisel yöntem sadece asıl karar alıcılar
olan işletme yöneticilerine (yönetim kurulu üyeleri, genel müdürler, denetim kurulu üyeleri)
değil, aynı zamanda şirket içinde kararların hazırlanmasından sorumlu olan personel
departmanlarına da yardımcı olmaktadır.