You are on page 1of 32

Sembollerin listesi......................................................................

3
1. giriş..........................................................................6
2. TEMELLER.........................................................................7
2.1. Uygun bilgi tabanı kavramı......................7
2.2. Tahmin kavramı..........................................................8
2.3. Literatürdeki mevcut değerlendirmeler................................9
3. Tahminle ilgili bilgi kararları için sezgisel yöntemler............11
3.1. Etki ilişkilerinin uygun bütünlüğü........... ..11
3.2. Güvenilirlik derecelendi̇ rmesi̇ .............................................12
3.3. doğruluğun ek olarak değerlendirilmesi........................14
3.4. Dört tür etki ilişkisi...................................15
3.5. bilgilendirme kararlarının yasal olarak bağlayıcı hedefleri̇
ve ekonomik marjinal fayda ilkesi.................................16
3.6 Bilgi kararlarının iyileştirme kararları ve değiştirme kararları
olarak belirlenmesi...................17
3.7 İyileştirme ve değiştirme kararları için yinelemeli
prosedür..............................................................18
3.8 Sezgiselliğin biçimsel gösterimi.......................................19
3.8.1 Girişimcilik kararının olası amaç
fonksiyonları...................................................... 19
3.8.2. iyileştirme kararının amaç fonksiyonu..................21
3.8.3. iyileştirme kararının karar kuralları....... 22
3.8.4. değiştirme kararının amaç fonksiyonu......................22
3.8.5. değiştirme kararının karar kuralları...... ......23
3.8.6. tüm prosedüre genel bakış...........................24
3.8.7. bireysel atama kuralları.........................25
4. sonuç........................................................................... ...31
Literatür...............................................................................32
Özet..................................................................36

Sembol dizini
Belli bir sayıda M kümesi olduğunda,
00
M := M'de bileşenleri olan tüm sonlu dizilerin kümesi (burada i.a. genellikle iki
indisle sağlanır).

M herşeyi kapsayan küme

Şunlar olduğunda (Şu kabullerde)

R+ : {x ̧ ∈ R|x≥0}

H := ticari karar E de karar vericinin değerlendirmeye aldığı alternatif


eylemlerin sonlu kümesi

E fonsk. H ve Z bununla tanımlanıyor.

H karar kümesi bunun içinde E ler var. Bu alternatif sonlu küme

Z hedef

H : alternatif eylemler
Z := karar vericinin girişimcilik kararı E yi takip eden amaçların sonlu kümesi

B : = H ve Z arasındaki ilişkiyi etkileyen ve karar verici tarafından hala


belirlenmesi gereken sonlu koşullar kümesi. B, sonlu sayıda ayrık veya itibarsız
rastgele değişkenlerin olasılık dağılımlarının çapraz çarpımı olarak temsil edilir. Xi,
i ∈ I , karar vericinin sürecin sonunda ilgili olarak tanımlayacağı rastlantı
değişkenleri olsun. I ilgili eşleşen sonlu indeks kümesi olsun. Daha sonra B = Xi∈I B i
bu durumda rastlantı değişkenleri ihtimal dağılımı Xi olur:
olur. B i
sayılabilir Ji indeks kümesiyle. Bu aynı zamanda bir rastgele değişkenin beklenen
değerine 1 olasılığının atandığı dejenere durumu da kapsar. Resmi gereklilikleri
karşılamak için daha fazla tanımlanabilir:

= fayda değer kümesi

= Karar verici tarafından halen daha


tanımlanacak olan hedeflerin özelliklerine belirli fayda değerleri atayan atama/ tahsis. (“Amaç
fonksiyonu”)

H kararların herbirinin olguların her biri

E: Kararların toplu kümesi

B sonradan kalan kararlar

Topoloji varsayımsal metodlar

= Karar verici tarafından tanımlanan ve hedeflerin


özelliklerine belirli fayda değerleri atayan tahsisat/atama ("fayda fonksiyonu").
Art arda iyileştirilmiş amaç fonksiyonlarının tanımlanması sürecinde
ortaya çıkan değişen koşul kümelerini ifade eder. Dolayısıyla bu sayıda ~b (şekildeki gibi üstü
Tireli yapamadığım) kümeler, I ‘nın Î indeks kümesi olarak değişen alt kümelere sahiptir veya
olasılık dağılımlarında nihai kümeden sapma gösterir.

Dahasında;

(Z= ticari karara ait hedef fonksiyonlarının mümkün sayısı)

Genellikle, amaç fonksiyonunun oluşturulması sürecinde, sonuçta mevcut olan tüm koşullar

kaydedilmemiş veya dikkate alınmamıştır. Ayrıca,


halihazırda kaydedilmiş olan olasılıklar arasında güvenilirliği yetersiz olanların bulunması da
mümkündür; bu olasılıklar bilgilendirme faaliyetleriyle teyit edilebilir veya değiştirilebilir.
(Çok fazla birbiriyle ilişkili ancak bağımsız şart kümesi B öngörülmektedir. B ile süslü B nin
ilişkisi muallaktır. Süslü I I kümesinin alt kümesidir. Buradan Süslü B nin B ye eşit olabilecek
bir alt küme olduğunu varsayabiliriz. Ancak bu varsayım doğru mu makalede teyit
edilmemiş? B süslü B’ye eşit bir alt küme teşkil eder mi SOR!!! Koşul B kümesi ile B kümesi
arasındaki ilişki )

Koşulların amaç fonksiyonunun alt yapıları üzerindeki etkisini somutlaştırmak için, bir amaç
fonksiyonu bu tür etkileri yansıtan alt birimlere ayrıştırılır.
. Bu alt birimler, metinde şu ana kadar kullanılan
etki ilişkisi kavramına karşılık gelmektedir.

İçin tek etki ilişkisidir, çünkü etki ilişkileri koşulların


fonksiyonun (resimdeki f) kısmi yapıları üzerindeki etkisini gösterme işlevine sahiptir.
için: Amaç fonksiyonu, etki ilişkileri olarak

adlandırılan birimlere ayrıştırılır. Dizin kümesi çok boyutlu olabilir, böylece bir dizin
“k” doğal sayıların bir tupeline (miktarlar toplamına) karşılık gelir. Bu etki ilişkileri ayrımının
benzersiz olmadığı, karar verici tarafından belirlendiği unutulmamalıdır. Dikkat edilmelidir ki;

Etki ilişkilerine bölünme net değildir, ancak karar verici tarafından belirlenir.

Dahası olduğunda;

Resimdeki garip E şekli:= bir amaç fonksiyonu için olası etki ilişkileri

kümesi

. bir amaç fonksiyonu için olası modeller kümesi üst resimdeki f E Z

Bölüm 3.1'de açıklandığı üzere, modeller itibar ve eksiksizliğe göre sınıflandırılabilir. Sadece
itibarı olan eksiksiz bir modelin yüksek kalitede olduğu kabul edilir ve - cetris paribus -
bilginin yasal anlamda yeterliliğini sağlar. Bir modelin kalitesi ayrıca 0 ve 1 değerlerini
alabilen bir kalite parametresi aracılığıyla ölçülür; 1 değeri yalnızca itibarlı tam modellere
atanır.

Ɛ'nin bir alt kümesidir.


Giriş
En son Deutsche Bank, Kaufhof, Volkswagen veya Nord LB gibi tanınmış
şirketlerdeki krizler hakkında sürekli haberler çıkmaktadır. Bu durum, şirketlerin
Alman şirketler hukukunun yönetim kararlarının kalitesi için belirlediği yüksek
standartları karşılayıp karşılamadığı sorusunu gündeme getirmektedir. Burada bir
sorun olduğu şüphesi, en azından eski yönetim kurulu üyeleri tarafından bu tür
kararların nasıl alındığına dair yazılan iç karartıcı raporlarla beslenmektedir (Seifert
2019). Bu çerçevede, destekleyici bir işleve sahip bir bilim dalı olarak işletme
yönetiminden (Graumann 2004), yöneticilerin şirketi doğru ve vicdanlı bir şekilde
yönetme görevlerini uygulamada en iyi şekilde nasıl yerine getirebilecekleri
konusunda katkıda bulunması istenmektedir. Bu projedeki çalışma, §§ 93 AktG, 43
GmbHG, 34 GenG'de kodlanan özenli yönetime ilişkin genel normun Alman Ticari
Yargı Kuralı (BJR) (Deutscher Bundestag 2005) olarak adlandırılan kuralla
somutlaştırılmış olmasından faydalanmaktadır. Bu, birkaç unsurun mevcut olması
halinde yukarıda belirtilen paragraflar anlamında bir görevin yerine getirildiğini
varsayan bir hukuk normudur (Lutter 2007). Bu unsurlardan en önemlisi,
girişimcilik kararları için yeterli bilgi temelinin oluşturulmasıdır. Bu nasıl
yapılmalıdır? Bu soru, aşağıda incelenecek olan sorunun sınırlarını çizmektedir.

Bu değerlendirmeler, bir bilgi temelinin oluşturulmasının ayrı bilgi kararları


gerektirdiği gözlemine dayanmaktadır (Graumann/Grundei/Linderhaus 2009).
Dolayısıyla, burada ilgilenilen sorun, bilgi kararlarının nasıl verilmesi gerektiği
sorusuna odaklanabilir. Takip edildiği takdirde yasal anlamda yeterli bilgi tabanına
ulaşma olasılığını artıran bir prosedür var mı? Bu makale bu soruya olumlu yanıt
vermekte ve bu konuda bir heuristik yöntem sunmaktadır. Bununla birlikte, devam
eden bir karar verme sürecinin tüm aşamalarına değil (Graumann 2011), yalnızca
tek bir aşamasına atıfta bulunur: ön görülerin hazırlanması; dikkate alınan alternatif
eylem olasılıklarının karar verme hedefleri üzerinde muhtemelen hangi etkilere
sahip olacağına dair tahminlerin hazırlanması. Bu sınırlama meşru görünmektedir,
çünkü diğer aşamalar için değerlendirmeler zaten mevcuttur 1 ve belirsizlik en fazla
ön görülerin varlığı bilinirliği aşamasında ortaya çıkmaktadır (Spindler 2006).

Heuristik(sezgisellik) için teorik temel işletme karar öğretisidir. Girişimcilik


kararının ön görü aşamasında, ön görülerin bilgi temellerinin belirlendiği ("bilgi
kararları") özel alt kararların alınması gerektiği için uygundur. Karar teorisinin bir
tavsiyesini takiben, bu bilgi kararları- tüm kararlar gibi - amaç fonksiyonları ve
değerlendirme fonksiyonlarının toplamları olarak modellenir (Laux 2010). Bu
hedef ve değerlendirme fonksiyonlarının somut yapısı, çok girdili fayda teorisiden
gelen metodik değerlendirmeleri takip etmektedir (EisenführWeber/Langer 2010).
Geleneksel bir yaklaşımla (Keeney/Raiffa 1976), sezgisel yöntemler resmi olarak
1
Karar içeriğinin, hedeflerin ve analiz edilecek eylem seçeneklerinin seçimini gerekçelendirmek için hangi
bilgilerin gerekli olduğuna ilişkin değerlendirmeler Graumann (2010) ve Graumann/Grundei/Linderhaus
(2009)'da yayınlanmıştır. Öngörülen hedef etkilerin risk odaklı değerlendirmesinin bilgi temeli için bakınız
Graumann/Linderhaus/Grundei (2009) ve Graumann/Niedostadek (2010).
formüle edilmiştir.

Esaslar:

2.1. Uygun bilgi tabanı kavramı


Alman Anonim Şirketler Kanunu'nun (AktG) 93. maddesinin 1. fıkrasının 2. Cümlesinden
çıkarılan anlamlandırmada, belirsiz ön görüler nedeniyle ekonomik risk içeren her türlü
kararlar girişimcilik kararları olarak nitelendirilir (Lutter 2007, s. 843 f.; Hauschka 2007, s. 12
f.). Bu tür kararlar riskli olduğundan, bilişsel temelli, nesnel bir rasyonalite idealine bağlı,
anlaşılabilir (eşanlamlısı: yadsınabilir) değerlendirmelere dayanmalıdır (Binder 2007, s. 753;
Grundei/v. Werder 2005, s. 830 f.) Gerçi Ticari Yargı Kuralının yasa koyucusunun yaratıcılık,
hayal gücü ve ünlü girişimci "gelecekteki gelişmelere yönelik sezgi" (Deutscher Bundestag
2005, s. 11) gibi "yumuşak" faktörlerin de düzenli olarak yararlı olabileceğini düşünmüştür.
Yine de Federal Adalet Mahkemesi'nin görüşüne göre, doğru ve vicdani kararlar alan bir
yönetici, işle ilgili kararlar alırken asla yalnızca sezgilerine veya 'içgüdülerine' 2 güvenemez
(Goette 2009, s. 145).

Ticari Yargı Kuralının yürürlüğe girdiği dönemde yasa koyucu, işletme yöneticisinin
değerlendirmelerinin "kabul görmüş ticari davranış standartları dikkate alınarak" yapılması
gerektiğini belirterek benimsenmesi makul (nachvollziehbar) değerlendirmeler kavramını
belirtmiştir (Deutscher Bundestag 2005, s. 12). Bu gereklilikle yasa koyucu, inovasyonu
engellemek veya üst yönetimin alışılmadık kararlarını önlemek istememiştir; Bilgi kalitesi için
sadece asgari gereklilikler formüle edilmelidir. Bu gereklilikleri yerine getirmeyen ve bu
nedenle kararlarını daha yüksek bir riskle yükleyenler, bunu şirketler hukuku perspektifinden
yapabilirler- yine de olası bir yasal ihtilafta kritik sorulara hazırlıklı olmalı ve bu nedenle
alışılmadık kararları için iyi nedenler gösterebilmelidirler.

Daha önceki düşünceler bilgi temelinin kalitesine dair kesinleşmiş bir yaklaşım formüle
ederken, Makullük kavramı göreceli bir fonksiyonu üstlenmektedir. Bu [kavram] Yöneticileri
aşırı taleplerden korumayı ve 'analizin felce uğramasını' önlemelidir. Özünde makul olma,
hangi ek bilgiye sahip olunması gerektiği değerlendirilmesinde, bilginin elde edilmesi ve
işlenmesinde ortaya çıkması muhtemel zaman ve para maliyetlerine karşı yöneticinin
beklenen malumatı tartmaya hakkı olduğu anlamına gelir (Deutscher Bundestag 2005, S. 12).
Bu maliyetlerin çok yüksek olduğu geçerli ise, işletme yöneticisi bilgi toplama ve işleme
faaliyetlerini durdurabilir. Ancak, böyle bir fesih keyfi olmamalı, - AktG'nin 93. maddesinin
1. fıkrasının 2. cümlesinden doğrudan çıkarılabileceği üzere - "makul" olarak kabul
edilebilmelidir. (Goette 2008, S. 448; Schäfer 2005, S. 1258). Yöneticiler bu bağlamda dikkat
etmelidir ki hukuk uygulaması; maliyet sebebiyle bilgi alma ve işlemeden vazgeçilmesini
tasvip etmeden önce, yüksek bir malumata dair farkındalık çıtasını sağlama çabasındadır.

2
“Bauchgefühl” ifadesine aslen en uygun karşılık “işkembeden atma” diye tabir edebileceğimiz ifade olmakla
birlikte
Daha önce de belirtildiği gibi, bu şekilde tanımlanan yeterli bilgi temeli, bir karar
alma sürecinin tüm aşamalarını kapsar; ancak, en büyük talepler, dikkate alınan
eylem seçeneklerinin, belirlenen hedefler üzerindeki gelecekteki oluşturacağı
etkileri hakkında ön görülerin hazırlanmasına yöneliktir. Bu nedenle aşağıdaki
hususlar, ön görüler için uygun bilgi temeline odaklanmaktadır. Değerlendirmeler
"ön görü" teriminin açıklığa kavuşturulmasıyla başlar, çünkü ancak bir ön görünün
hangi bileşenlerden oluştuğu açıklığa kavuşturulduğunda, ön görüle ilgili bilgilerin
tam olarak neyi ifade ettiği ve bilgi kalitesi ile maliyetlerin tartılmasının yöntemsel
olarak nasıl desteklenebileceği daha ayrıntılı olarak analiz edilebilir.

2.2. tahmin kavramı


Tahminlerin bileşenleri işletme hukukuna dayanan ve karar verme öğretisince
kullanılmakta olan bilimsel teori modellinden türetilmektedir. Bu modele göre her ön
görü 3 temel adıma dayanır:

-İlk adımda, iki soyut değişken X ve Y arasında zaman ve mekâna yayılan bir etki ilişkisinin
varlığı varsayılır.

-İkinci adımda, soyut X 'in aslında zaman ve mekâna bağlı somut bir olgu x0 şeklinde var
olduğu varsayılır.

- Üçüncü adımda, somut olay x0, soyut X 'in altına yerleştirilir ve oradan zamansal ve
mekânsal olarak belirlenmiş bir Y biçimi türetilir.

Dolayısıyla bir tahmin, nihayetinde öncüllerin (birinci ve ikinci adımlar) kabulüne


dayanan bir çıkarımdır (üçüncü adım). Tümdengelimin kendisi problemsiz
olduğundan ve bu anlamda herhangi bir bilgi gerektirmediğinden, uygun bir bilgi
temeli oluşturma problemi birinci ve ikinci adımlardaki öncüllerin belirlenmesiyle
ilgilidir. Birinci ve ikinci adımları gerekçelendirmek için hangi bilgiler
kullanılıyor?

Aşağıda, bu soru birinci adımın gerekçelendirilmesi ve dolayısıyla genel olarak


geçerli etki ilişkileri ile sınırlandırılacaktır. Bu sadece soruşturmanın
yönetilebilirliği açısından gerekli değildir. Ayrıca, ilk adım ikinci adımı
sonlandırdığı için de meşru görünmektedir. Karar vericiler, somut olgular için
yeterli bir bilgi temeli belirlenmeden önce, etki ilişkileri için yeterli bir bilgi temeli
oluşturmalıdır. Bir tahminin ilk adımı metodik olarak nasıl desteklenebilir?

2.3 Literatürdeki mevcut değerlendirmeler

Bilgi kararlarının metodolojik olarak desteklenmesine ilişkin karar teorik değerlendirmeler,


bilgi kararının parasal bilgi değerlerinin hesaplanmasına dayandırılmasını öneren Marschak
(1954, 201 f.) ile başlar. Ek bilgi maliyetleri, bu bilginin tetikleyeceği ek kârı aşacaksa, bilgi
arayışına son verilmelidir. Bu yaklaşım hem bilgi ekonomisi (Stigler 1961; Marschak/Radner
1972; Hirshleifer/Riley 1979) hem de karar teorisi (Albach 1961; Hax 1965; Bitz/Wenzel
1974) tarafından daha da detaylandırılmıştır. Bununla birlikte, burada zaman zaman
algoritmik bir yöntem, karar vericinin bilişsel kapasitelerinden yoksundur (Simon 1956;
Lindblom 1959). Sonuç olarak, ekonomik uygulama için yöntemin yalnızca sezgisel bir
kullanımı düşünülebilir.

Bilgi değeri yöntemi sezgisel olarak uygulanırsa, bir girişimcilik kararının amaç fonksiyonunun
artımlı (ve dolayısıyla seçici) olarak iyileştirilmesine rehberlik eder. Clemen (1991, s. 382) Bu
bağlamda, adımların aşamalı sıralamasının, dikkate alınan etki ilişkilerinin bilgi değerleri
düzeyiyle uyumlu olması gerektiğini öne sürmektedir. (?) Ancak bu, yalnızca bu etki
ilişkilerinin kullanımından kaynaklanan girişimcilik kararının hedefleri üzerindeki etkiler
yüksek derecede güvenilirlikle tahmin edilebiliyorsa uygulanabilir bir prosedürdür (Wild
1971, s. 332 f.). Ancak, Arrow'un (1974, s. 152) gösterdiği gibi, bu pek olası değildir. Karar
vericiler genellikle ancak ilgili bilgiler elde edilip işlendikten sonra alternatif eylem biçimleri
ve hedefler arasında aracılık eden etki ilişkileri hakkında sağlam temellere dayanan bir
yargıya varabilirler. Bu nedenle parasal bilgi değeri düzenli olarak önceden hesaplanamaz,
ancak sonradan hesaplanabilir. Ancak bu durumda, bilgilendirme tedbiri zaten alınmıştır ve
başka bir bilgilendirme kararına gerek yoktur.

Dolayısıyla, mevcut haliyle bilgi değeri yönteminin, bir girişimcilik kararının amaç
fonksiyonundaki ek etki ilişkileri hakkında bilgi kararlarını desteklemek için yararlı bir sezgisel
(Heuristik/höristik) olmadığı söylenebilir. Bununla birlikte, bilgi değeri yöntemi, bilgi kararının
hedef sistemi değiştirilirse uygun bir biçimde yeniden işlenebilir. Alternatif bilgilendirme
eylemlerinin şirketin kârı üzerindeki etkilerini tahmin etmek yerine, bilgilendirme kararı kârı
teşvik eden ve başarı derecesi daha kesin olarak tahmin edilebilen hedeflere dayanmalıdır.
Bu talep prensipte karar teorisi tarafından bilinmesine rağmen (Hilton 1981, s. 61 f.),
kanaatimizce bundan henüz bir sonuç çıkarılmamıştır. Bu durum, ekonomide uzun zaman
önce bilgi değeri yönteminin, bilgi kararlarının hedefleri olarak kâr yerine bilginin arzu edilen
özelliklerinin kullanılmasını sağlayacak şekilde değiştirilmesinin önerilmiş olması açısından
şaşırtıcıdır (Ellsberg 1961, s. 659). Bu şekilde başlanırsa, bilgi değeri artık parasal birimlerin
değerlemesinden değil, bilginin değişen kalitesinin değerlemesinden kaynaklanır.

Strateji süreci araştırmaları bu fikri çoktan ele almış ve yönetim kararlarını desteklemek için
sezgisel yöntemler formüle etmiştir (Huber/Daft 1987, s. 133; Forbes 2007, s. 370 vd.). Bu
konuda özellikle umut verici bir öneri Alman kurumsal yönetim tartışmalarından gelmektedir.
Açıkça tahminle ilgili bilgi kararlarına odaklanır ve girişimcilik kararının amaç fonksiyonuna
dahil edilen etki ilişkilerinin güvenilirliği ve tamlığı yoluyla bilgi kalitesi kavramını operasyonel
hale getirir (v. Werder 1994; v. Werder 1995; v. Werder 1996; v. Wer- der 1999; Grundei/v.
Werder 2005; Graumann/Engelsleben 2011, Graumann/Grundei 2011). Bu yaklaşım şu anda
en verimli olanıdır; yine de geliştirilebilir.

Böylelikle yanlışlıkların ortaya çıkmasını makul gören önceki sezgisel yöntemler sözel olarak
formüle edildi ve bu da - bu nedenle, çok- öznitelikle (multiattributive) fayda teorisi her
zaman resmi temsillere ihtiyaç duymuştur (Keeney/Raiffa 1976; Schneeweiß 1967). Ayrıca,
tahminle ilgili bilgilerin güvenilirliği ve eksiksizliğinin tematikleştirilmesi yoluyla, etki
ilişkilerinin formüle edildiği doğruluk yönünün dahil edilmesi şimdiye kadar eksik kalmıştır.
Bu husus önemlidir çünkü bir tahminin güvenilirliği, doğruluğu pahasına artırılabilir. Bu sorun
kabul edilmiştir (v. Werder 1994, s. 217), ancak henüz bir doğruluk derecelendirmesi
geliştirilmemiştir. Bu nedenle, etki ilişkilerinin uygun bir doğruluğunun belirlenmesi henüz
sezgisel yöntemlere entegre edilememiştir. Bu yapılırsa, hangi güvenilirlik, doğruluk ve tamlık
kombinasyonlarının mümkün olduğu ve bu kombinasyonların yasal açıdan nasıl
değerlendirilmesi gerektiği açıklığa kavuşturulmalıdır. Diğer hususlar, yukarıda bahsedilen
sorulara cevap verme iddiasıyla başlamaktadır.

Tahminle ilgili bilgi kararları için sezgisel yöntemler

3.1 Etki ilişkilerinin yeterli bütünlüğü


Yeterli bütünlüğün sağlanmasına ilişkin mevcut değerlendirmeler, modelin bilimsel teorik
konseptine atıfta bulunmaktadır (Graumann/Beier 2008, s. 200). Bilimsel modeller yeterli
bilgi temelinin sağlanması açısından değerlidir çünkü karar alıcılar bunları kullanırken bilimin
sosyal alt sisteminin sahip olduğu itibardan faydalanırlar. Günümüzün işlevsel olarak
farklılaşmış toplumunda, yalnızca bilim alt sistemi "doğru ve yanlış" şeklindeki ikili ayrıma
diğer tüm sosyal alt sistemlerde (ve dolayısıyla hukuk sisteminde) kabul gören bir geçerlilik
kazandırma yeteneğine sahiptir (Luhmann, 1997, s. 339 f. ve s. 481 f. ile bağlantılı olarak s.
743 f.)

Bu nedenle modeller, belirli bir konu için en önemli etki ilişkilerini yakalama iddiasıyla ortaya
çıkmaktadır. Çeşitlilik içinde birlik felsefi sorusuna modern bir cevap olarak kabul edilirler ve
karar vericiler açısından, etki ilişkilerinin uygun bir bütünlüğünün- gerekirse mahkemede de-
ileri sürülmesi için gerekli meşruiyeti sağlarlar.

Bilimsel modeller prensipte ne kadar değerli olursa olsun, iş dünyasındaki karar vericiler
sadece bilimsel bulgulara güvenemez (ve güvenmek istemez) (Kieser/Spindler/Walgenbach
2002). Daha ziyade, bilimin yanı sıra yönetim danışmanlıkları, denetim firmaları, büyük hukuk
firmaları veya yatırım bankalarının da mahkemede yeterli meşruiyet sağlayan bu tür
modeller ürettiği gözlemlenebilir. Bu çerçevede, karar alıcılara sadece bilimsel modelleri
değil, modelin etki ilişkilerinin somut karar alma durumuna uyduğunun kanıtlanması
koşuluyla genel olarak "itibar taşıyan" modelleri de kullanmaları tavsiye edilebilir
(Graumann/Grundei 2011, s. 391).

Yüksek itibara sahip modellerin kullanılmasının, karar vericilerin etki ilişkilerinin uygun bir
bütünlüğünü sağlamalarına yardımcı olduğu unutulmamalıdır. Bununla birlikte, bu henüz etki
ilişkilerinin yeterli güvenilirlik ve doğruluk yönünü dikkate almamaktadır, çünkü düşük
güvenilirliğe sahip etki ilişkileri de modellerde görünebilir. Açıkçası, farklı güvenilirlik
dereceleri arasında ayrım yapmak gerekmektedir. Bunun için bazı bilimsel teorik
değerlendirmeler gereklidir.
3.2 Güvenilirlik derecelendirmesi
Bölüm 2.2'de açıklandığı üzere, bir öngörü, somut bir durumun varlığının ileri sürülmesi,
genel bir etki ilişkisi altına sokulması ve bundan belirli bir etkinin türetilmesi yoluyla yapılır.
Başlangıçta bilimsel teori, etki ilişkisinin bir yasa statüsüne sahip olmasını talep etmiştir; bu
da belirli bir başlangıç koşulundan kaynaklanan etki değişkeninin deterministtik biçimde
tahmin edilebileceği veya öngörülebileceğinden başka bir anlama gelmemektedir (Hempel
1965, s. 364 vd.). Ancak, bu gereklilik sosyal bilimler açısından sorunlu olduğundan- birçok
bulgu en iyi ihtimalle olasılıksal düzenlilikler olarak formüle edilebilir (Opp 2005, s. 52 vd.) -
bilim felsefesi prognoz kavramını olasılıksal düzenliliklerin değerlendirilmesini içerecek
şekilde genişletmiştir (Stegmüller 1983, s. 191 vd. ve 246 vd.). Ancak bu yine de işletme
yönetiminin özel zorluklarını dikkate almamaktadır. Burada, şirketlerdeki olası karar
içeriklerinin geniş spektrumu ve potansiyel olarak ilgili etkileyen değişkenlerin neredeyse
sınırsız miktarı göz önüne alındığında, ampirik olarak iyi doğrulanmış düzenliliklerin varlığı
bile nadirdir.3 Bu nedenle, iş dünyasındaki karar vericiler kendilerini öncelikle parçalı ampirik
bilgiye ve buna dayalı tümevarım sonuçlarına ve salt makuliyet değerlendirmelerine
yönlendirmelidir (Kieser/Spindler/Walgenbach 2002, s. 406). Bu durumu yeterince dikkate
alabilmek için, iş perspektifinden, zaman ve mekâna yayılan etki ilişkilerini artık kanun
kavramıyla özdeşleştirmeyerek tahmin kavramını genişletmek önerilmiştir. Daha ziyade,
hukukun statüsü yalnızca güvenilirlik adı verilen bir nitelik özelliğinin aşırı bir tezahürü olarak
anlaşılmalıdır (v. Werder 1994, s. 214 f.). Dört güvenilirlik seviyesi arasında bir ayrım
yapılmaktadır:

Etki ilişkisinde, aksine bir gözlemin bulunmadığı deterministtik bir kural söz konusu ise;
güvenilirlik maksimumdur. Bu durumda, girişimcilik kararının amaç fonksiyonundaki etki
ilişkisinin doğru olduğu düşünülebilir.

- Etki ilişkisi büyük ölçekli ampirik çalışmalarla istatistiksel olarak anlamlı bir biçimde teyit
edilmişse veya uyulması beklenebilecek bir sözleşme yapılmışsa daha düşük bir güvenilirlik
derecesi mevcuttur (Graumann/Engelsleben 2011, s. 71 f.). Bu tür etki ilişkileri
"korunmuş(bewahrt)" olarak anılacaktır.

Geçmişte iddia edilen ilişkinin gözlemlenebildiği sadece birkaç vaka varsa veya mevcut bir
etki ilişkisi iddiası başka nedenlerle belirli bir inandırıcılık iddia edebiliyorsa, güvenilirlik daha
da düşüktür. Bu tür etki ilişkileri "makul" olarak adlandırılır.

- Son olarak, en düşük güvenilirlik derecesi ne doğrulayıcı ne de yanlışlayıcı deneyimlerin


bilinmediği, ancak etki ilişkisinin doğru, kanıtlanmış veya akla yatkın ifadeler bütününe
çelişkisiz bir şekilde yerleştirilebildiği için mümkün kabul edilmesi gerektiği durumlarda söz
konusudur.

3.3 Kesinlik (Ek doğruluk) değerlendirmesi

Güvenilirliğe ilişkin mevcut değerlendirmeler önemlidir, ancak yeterli değildir.


3
Karşı olgusal varsayımlara dayalı modellerin hariç tutulması koşuluyla, bir çare sağlayabilecek ayırma veya
ilgisizlik teoremleri pek mevcut değildir. Bäuerle'nin (1989, s. 183 vd.) ifadeleri hala geçerliliğini korumaktadır.
Etki ilişkilerinin formüle edildiği doğruluk da tahminle ilgili bilgilerin kalite
güvencesi sağlayan bir özelliği olarak düşünülmelidir, çünkü karar vericilere karşı
iki tür suçlama yapılabilir. İlk suçlama, bir tahminin güvenilirliğinin doğruluğu
pahasına artırılmasıdır (v. Werder 1994, s. 217). Bu durumda, karar vericiler düşük
bir doğruluk derecesiyle çalışırlar, ancak daha yüksek bir doğruluk derecesi
gerekebilir (dar anlamda doğruluk suçlaması). Bir tedbirin beklenen maliyetlerini
dar bir aralık yerine geniş bir aralıkla tahmin edenler, böyle bir suçlamaya kolayca
maruz kalırlar.

İkinci suçlama ise, bilgi tabanı çok güvenilir olmamasına rağmen tahminlerin
yüksek bir doğruluk derecesiyle yapılmasıdır. Örneğin, bir yatırım projesinin net
bugünkü değerini kesin bir doğrulukla tahmin eden bir kişi, tahminleri esas olarak
makul etki ilişkilerine dayansa bile, bilgi tabanının düşük kalitesini yüksek bir
doğruluk derecesiyle örtmeye çalıştığı izlenimini kolayca verebilir (aşırı güven
suçlaması).

Her iki suçlamaya da karşı koyabilmek için, farklı etki doğruluk derecelerinin ayırt
edilmesi gerekir. Bu en iyi şekilde (en kesin olduğu için) matematiksel fonksiyon
kavramı temelinde yapılır. Buna göre, iki küme arasındaki bir etki ilişkisi, bir
kümenin her bir nesnesine diğer kümenin bir parçasını atar. Ayrıntılı olarak, üç
doğruluk seviyesi ayırt edilebilir (Balzer 2009, s. 108 vd; Raffée 1974, s. 35 vd.):

- İlk kümedeki her bir nesne ikinci kümedeki tam olarak bir nesneye atanabildiğinde
maksimum doğruluk elde edilir. Etki ilişkisi, birinci kümeden ikinci kümeye (nokta ifadesi) bir
fonksiyon kuralı ile temsil edilebilir.
- İlk kümenin her bir nesnesine, birkaç nesneden, sonlu, sayılabilir veya sayılabilir çokluktan
(aralık ifadesi) oluşabilen ikinci kümenin belirli bir kısmı atanırsa orta doğruluk verilir.
- Son olarak, sınırlandırma yapmak mümkün olmadığından, ikinci kümenin tamamının birinci
kümenin her bir nesnesine atanması gerektiğinde var olan minimum doğruluk bundan ayırt
edilmelidir. Bu durumda, daha ayrıntılı niteliği hakkında bilgi verilmeden bir etki varsayılır
(eğilim beyanı).

3.4 Dört tür etki ilişkisi

Bu şekilde derecelendirilen doğruluk, tanıtılan güvenilirlik özellikleriyle ancak


sınırlı ölçüde birleştirilebilir. Ayrıntılı olarak, deterministik yasalar her zaman
mutlak eşleme kuralları gerektirirken, kanıtlanmış, makul ve olası etki ilişkileri
eğilim ifadeleriyle de temsil edilebilir (Opp 2005, 46 vd.). Varsayılan bir etki
ilişkisine rağmen eşleme kurallarından tamamen feragat edilmesi, yalnızca
herhangi bir ampirik korunma olmaması durumunda geçerlilik iddia edebilir ve bu
nedenle 'yalnızca olası' etki ilişkileriyle sınırlıdır. İzin verilen kombinasyonlar Şekil
1'de gösterildiği gibi A'dan D'ye kadar dört tipte toplanmıştır. Bu tip bir oluşum
şirket hukukunca gerekçelendirilmektedir.
Şekil 1: Güvenilirlik ve doğruluğa dayalı dört tür etki ilişkisi

Kesinlik (yatay Nokta İfadesi İnterval ifade Eğilim ifadesi


düzlem)
__________
Güvenilirlik (dikey
düzlemdekiler için
aşağıdakiler yani)
Hakikat A - -
Denenmiş A C -
Mantıklı B C -
Mümkün B C D

A ve B tiplerinin etki ilişkileri prensipte olasılık dağılımına sahiptir, ancak dağılımın olasılık 1'in
tek bir olası ifadesine dönüştüğü yaygın bir durumdur.

Sembol (-), değerlendirilebilir kombinasyonun mümkün olmadığı anlamına gelir.

Yasal açıdan bakıldığında, D tipi etki ilişkileri hiçbir zaman İş Kararı Kuralı anlamında ölçülmüş
olarak kabul edilemez, çünkü hedef etki hakkında bilgisi olmayan bir karar verici, yasal
standartta da belirtilen şirketin iyiliğini teşvik edemez. Ancak aynı zamanda kesin olmayan
eğilim ifadeleri ile C tipi etki ilişkilerinin kullanılması da mahkeme önünde oldukça zor bir
şekilde kendini haklı çıkaracak şekilde temellendirme yapabilir; çünkü burada dar anlamda ki
kesin öngörülebilirlik / kesin tasarlanabilirlik iddiası ciddi şekilde saldırmaktadır. Bu nedenle,
girişimcilik kararının amaç fonksiyonunda B-etki ilişkileri aranmalıdır. Bununla birlikte,
örtüşme iddiası da dikkate alınmalıdır. Karar vericiler, bilgi tabanının sınırlı güvenilirliğine
dikkat çeken açık olasılıklar kullanarak buna karşı koyabilirler; diğer yandan, yasal açıdan
bakıldığında, A-etki ilişkileri optimaldir, ancak nispeten nadiren mevcutturlar.
(Kieser/Spindler/Walgenbach 2002, S. 406).

3.5. Bilgilendirme kararlarının yasal olarak bağlayıcı hedefleri ve


ekonomik marjinal fayda ilkesi
Uygun bir bilgi temeline ulaşmak için heuristik / sezgisel değerlendirmeler, tahminle ilgili bilgi
kararlarının altında yatması gereken hedeflerin belirlenmesiyle başlamalıdır. Önceki hususlar
dikkate alındığında, bu hedefler, tahminle ilgili bilgilerin en avantajlı kalite özelliklerinin yanı
sıra mümkün olan en düşük bilgi maliyetleri (para ve zaman) için yasal gerekliliği dikkate
almalıdır. Bu da üç hedefle sonuçlanır:

- Şekil 1'deki türler anlamında etki ilişkilerinin güvenilirliği ve doğruluğu mümkün olduğunca
yüksek olmalıdır,

- Etki ilişkilerinin tamlığı mümkün olduğunca yüksek olmalıdır,


- bilgi maliyetleri mümkün olduğunca düşük olmalıdır.

Karar verici, güvenilirlik, doğruluk ve eksiksizliğin daha da artırılmasıyla elde edilecek


faydadaki artışın, ilave bilgi eylemlerinin maliyetlerinin tetiklediği faydadaki azalmaya eşit
veya daha az olduğunu makul bir şekilde varsayabiliyorsa yeterli bilgi mevcuttur. Bu, iyi
bilinen ekonomik marjinal fayda prensibidir, ancak maliyet hedefinin diğer iki hedefle çelişkili
bir şekilde ilişkili olması nedeniyle uygulanması karar verici için zorlaşmaktadır.

3.6 İyileştirme kararlarında ve değiştirme kararlarında bilgi


kararlarının belirlenmesi
Werder (1994, s. 41 vd.), marjinal fayda değerlendirmelerini daha somut hale getirmek için
bu değerlendirmeleri problem ayrıştırma ilkesiyle birleştirmeyi önermiştir. Bu ilkeye göre,
henüz tatmin edici bir şekilde çözülemeyen bir problem, ortaya çıkan alt problemler bilinen
yöntemlerle çözülene kadar alt problemlere ayrılmalıdır (March/Simon 1958, s. 191;
Baldwin/Clark 2000, s. 63 vd.). Bu öneriyi takip edersek, burada ilgilenilen bilgi kararı iki alt
karara ayrılabilir: etki ilişkilerinin uygun bir güvenilirlik ve doğruluğunun etkisi (iyileştirme
kararı) ve etki ilişkilerinin uygun bir bütünlüğünün etkisi (değiştirme kararı).

İyileştirme kararında, karar vericinin üç temel eylem seçeneği vardır: (1) Orijinal görüntü ile
ilgilenilen bir etki ilişkisinin görüntü kümesi arasındaki ilişkiyi daha güvenilir hale getiren
veriler toplanır. Bu yalnızca atama kuralını ilgilendirebilir, ancak etki ilişkisinin orijinal
görüntüsünü veya görüntü kümesini de değiştirebilir. Son iki durum, değerlerin sayısında bir
değişiklik ve değerlerin olasılıklarının daha yüksek güvenilirliğini de içerir. (2) Etki ilişkisi
çerçevesinde girişimcilik kararının alternatif eylemlerinin etkilerini daha kesin bir şekilde
tahmin edebilmek için bilgi elde edilir. Bilgi D tipi bir etki ilişkisiyle ilgiliyse, ilgili değişkenler
arasında varsayılan bir ilişkiden kaynaklanan bir eğilim ifadesi ortaya çıkar. Bilgi C tipi bir etki
ilişkisiyle ilgiliyse, etkinin olası özelliklerinin somut bir tanımı yapılır ve bu da ölçüm teorik
bakış açısından ölçeklendirme olarak yorumlanabilir. (3) Herhangi bir gelişme yok.

İkame kararında, karar vericinin iki temel eylem seçeneği vardır: (1) İlgilenilen bir etki
ilişkisinin ikamesi için bir model aranır. Bu ikame, girişimcilik kararının amaç fonksiyonuna ek
koşulların dahil edilmesiyle bağlantılıdır. (2) İkame işleminden vazgeçilir.

3.7 İyileştirme ve değiştirme kararları için iteratif /yinelemeli prosedür


İyileştirme kararlarını ve değiştirme kararlarını yinelemeli bir prosedürle birbirleriyle
ilişkilendirmeyi öneriyoruz. Başlangıç noktası, eylem alternatiflerinin ve girişimcilik kararının
hedeflerinin karar verici tarafından zaten belirlenmiş olduğu bir durumdur. Ayrıca, karar
vericinin alternatif eylemler ve hedefler arasında ilk tahsisi zaten yapmış olduğu gerçekçi bir
şekilde varsayılabilir. Bu atama doğrudan yapılır, yani ek koşulları dikkate alan herhangi bir
etki ilişkisi içermez. Ayrıca, bir türün atanması A'dan daha kötüdür, çünkü aksi takdirde
uygun bilgi zaten elde edilmiş olacak ve girişimcilik kararının amaç fonksiyonunda daha fazla
etki ilişkisine gerek kalmayacaktır.

Bu çerçevede, sezgisel yöntemin ilk adımı, karar vericinin bir iyileştirme kararı sırasında
mevcut etki ilişkisinin güvenilirliği ve doğruluğundaki olası iyileştirmeleri incelemesidir.
Sadece ihmal alternatifinin seçilmesi durumunda, karar verici niteliksel olarak daha düşük
olan etki ilişkilerini bir modelle değiştirmeyi düşünmeli ve böylece ikinci bir bilgi kararı,
değiştirme kararı vermelidir.

İki bilgi kararı, iş kararının amaç fonksiyonunda yer alan model B, C veya D tipi etki ilişkilerine
sahipse, bir etki ilişkisi bir modelle değiştirildiğinde yeni iyileştirme kararlarının alınması
gerektiği anlamında birbiriyle yinelemeli olarak ilişkilidir. İş modellerinde böyle bir durum söz
konusu olabileceğinden, modellerdeki etki ilişkileri uygun olan yerlerde daha güvenilir
DetaiModeller ile değiştirilir. Yineleme, ek bilgi eylemlerinin marjinal faydası karar vericiye
makul bir şekilde sıfırdan küçük veya sıfıra eşit görünene kadar devam eder. Bilgi edinme ve
işlemenin uygun şekilde gerekçelendirilmiş bir şekilde durdurulması hem bir iyileştirme
kararında hem de bir değiştirme kararında ortaya çıkabilir. Bu düşünce zincirini daha net bir
şekilde detaylandırmak için, girişimcilik kararıyla başlayan resmi bir temsil seçiyoruz.

3.8 Sezgiselliğin biçimsel gösterimi


3.8.1 Girişimcilik kararının olası amaç fonksiyonları

Olağan gösterimin ardından ∈ R|x≥0} negatif olmayan reel sayılar kümesi


olsun ve H: = karar vericinin bir girişimcilik kararı verirken göz önünde bulundurduğu
alternatif eylem yollarının sonlu kümesi olsun. Ayrıca, Z: = karar vericinin girişimcilik
kararını verirken izlediği sonlu hedefler kümesi olsun ve de B := hala karar verici tarafından
tanımlanacak olan ve H ile Z arasındaki ilişkiyi önemli ölçüde etkileyen sonlu koşullar
kümesi olsun. B'nin ayrıca, ayrık veya itibarsız rastgele değişkenlerin sonlu sayıda olasılık
dağılımının çapraz çarpımı olduğu varsayılır. I, bu sonlu sayıda koşul için bir dizin kümesi
olsun. Xi, i ∈ I, karar vericinin sürecin sonunda ilgili olarak tanımlayacağı rastgele
değişkenleri göstersin. O halde B = Xi∈ I Bi, burada Bi , Xi rastgele değişkenlerinin olasılık
dağılımıdır. Şöyle ki:

sayılabilir
indeks kümesi Ji ile geçerlidir. Bu aynı zamanda olasılığın rastgele bir değişkenin beklenen
değerine atandığı dejenere durumu da kapsar. Resmi gereklilikleri karşılamak için daha fazla

tanımlanabilir: ( (für için


demek )) geçerlidir burada null tuple () boş tuple olduğunda. Dahası
(für için
demek )

Ziel f k t, karar verme süreci sırasında karar verici tarafından tanımlanacak olan ve alternatif
hareket tarzları, koşullar ve girişimcilik kararının hedefleri ("amaç fonksiyonu") arasındaki
ilişkiyi temsil eden atamayı ifade eder. Böyle bir hedef fonksiyonu, hedeflerin alt alanlarına
eylem alternatifleri ve koşullar atar. Bu atama genellikle hedefler kümesinde bir fonksiyon
olarak tanımlanamaz, çünkü her biri bir alternatif eylem ve bir koşul nedeniyle, tam olarak bir
hedef belirlemek mümkün değildir. Hedef fonksiyonlarındaki etki ilişkilerinin kesin tanımı,
doğruluklarına göre yapılmalıdır. Bu doğruluk, başlangıç kümesinin elemanlarına atanan alt
kümelerin ne kadar büyük olduğu ile ifade edilir:

M ve N kümeleri arasındaki bir f etki ilişkisi ve birinci M kümesinin her x bir elemanına ikinci
N kümenin bir Nx alt kümesini atar. Bu nedenle,

bir fonksiyondur; eğer


P(N) N'nin kuvvet kümesi ise. ( dipnotun çevirisi Bir etki ilişkisinin ikinci kümenin güç
kümesine bir eşleme olarak temsili, alternatif olarak × çapraz çarpımının bir alt kümesi olarak
düşünülebilir)

 Maksimum doğ ruluk, her x ∈ M elemanına tek elemanlı bir kü me Nx = {y}


atanacaktır şeklinde tanımlanabilir. Bu durumda, etki ilişkisi şu eşleme ile

Etki ilişkisi kimlik kazanır. Bu


atama M ve N elementlerinin arasındaki hassas bir atamayı mü mkü n kılar.

 Etki ilişkisi orta dü zeyde bir kesinlikteyse; her bir nokta da x ∈ M bir den fazla
elemandan oluşan kısmı kü me Nx ⊂ M atanacaktır. M nin elemanlarının N ye
etkisi sınırlandırılabilir ancak 1:1 ilişkisi olmaz. M kü mesi reel sayıların
oranındaysa; kısmi kü me Nx sıklıkla interval/ yenilemeli olacaktır.

 Minimal kesinlik halinde her elemente x ∈ M tüm küme N atanmak zorundadır. X’in
N ye etkisi olduğu ancak somutlaştırılamadığında yola çıkılır.
Ardışık olarak iyileştirilmiş amaç fonksiyonlarının tanımlanması sürecinde oluşan

şartların değişen kümesi artık “şapkalı B” olarak ifade edilsin.

: buna şapkalı şekilli B diyorum üstad ben 

1. Bu (şapkalı şekilli) B dizileri/kümeleri index kümesi olarak I nın değişen (şapkalı) Î ya


sahiptir. İhtimal dağıtımında nihai olandan farklılaşır. Dahası şapkasız şekilli B : =
bö yle şekilli şapkalı B kü melerinin kü mesi ise ve Z := mü mkü n ticari kararların E
ye ait amaç fonksiyonunun kü mesi ise ; Buradan ; şu gelir

. Halen geçerlidir şu da aşağ ıdaki şartlarda;

; şekilli şapkalı Î 'nin I'den daha az olmasının mü mkü n olduğ u


durumlarda ü stteki durum geçerlidir. Çü nkü amaç fonksiyonu oluşturulurken,
sonuçta mevcut olan tü m koşullar dü zenli olarak kaydedilmez veya dikkate

alınmaz. , şapkasız şekilli Bi Nihai dağılımına götüren olasılık dağılımlarıdır.


Bununla birlikte, halihazırda kaydedilmiş olan olasılık dağılımları arasında
güvenilirliği yetersiz olanların bulunması mümkündür; bu dağılımlar bilgilendirme
faaliyetleriyle teyit edilebilir veya değiştirilebilir.

Koşulların amaç fonksiyonunun alt yapıları üzerindeki etkisini somutlaştırmak için,

bir amaç fonksiyonu bu tür


etkileri yansıtan alt birimlere ayrıştırılacaktır. Bu alt birimler, metinde şu ana kadar
kullanılan etki ilişkisi terimine karşılık gelmektedir.
için f yegane etki ilişkisidir. Çünkü etki ilişkileri, koşulların f'nin alt

yapıları üzerindeki etkisini gösterir. Önemli olayı için hedef fonksiyonu

etki ilişkilerine ayrılacaktır. Dizin kümesinin çok boyutlu


olabileceği unutulmamalıdır, böylece bir K dizini doğal sayıların bir Tupeline/çiftine karşılık

gelir. Etki ilişkileri arasındaki bu ayrım benzersiz değildir, ancak karar verici
tarafından bilgi kararları yoluyla belirlenir.

3.8.2. İyileştirme kararının amaç fonksiyonu

İyileştirme kararının amaç fonksiyonunun modellenmesi için, gerçekçi biçimde şu

varsayılabilir; bir etki ilişkisine yönelik bir iyileştirme eyleminin bilgisinin,

iyileştirmeyle oluşacak etki ilişkisinin türünün bilgisini ve de ’nin tür bilgisini içerdiği
gerçekçi bir şekilde varsayılabilir. Ɛ, bir f ∈ Z amaç fonksiyonuna yönelik olası etki ilişkileri

kümesi olarak tanımlanırsa, eylemsizlik alternatifi de dahil olmak üzere tüm


iyileştirme eylemlerinin kümesi olarak tanımlanabilir.

Eylemsizlik eylemi ile gösterilir.

İyileştirme eylemlerinin
hedeflerinin kümesi olsun. Bu hedef kümesi iyileştirme eylemlerinden sonuçlanan etki
ilişkilerinin türünü kapsar. Bu tür etki ilişkinin kalitesinin dışa vurumu olarak burada

olarak anılacaktır. Hedef kümesi aynı zamanda iyileştirme eyleminin beklenen

parasal maliyetini ( kısaca: )ve de zaman maliyetini ( ) de ortaya koyar.

Dahası olsun bilgi eylemlerinin kullanılma değeri kümesi


ile birlikte; fayda değerleri 0 ila 1 aralığına
norm edilmiştir/ konuşlandırılmıştır. Buradan hareketle şöyle bir tanımlama yapılır:

Olası iyileştirme eylemlerini iyileştirme kararının hedefleriyle eşleştiren Atama olarak


tanımlanacaktır

ve intervalleri/entervali/ yenilemeli fasılası/ ile zaman ve para maliyetini


kapsayacaktır. (bu cümleyi ancak bu kadar anladım ?) maximize kesinlik halinde intervaller
tek bir noktada dejenere olabilir.

Dahası tarif edilebilir ki ;

bu tür bilgi hedefleri demetlerini beklenen bilgi faydasına eşleyen bir atama olarak

tanımlanabilir. Eğer bir etki ilişkisinin kalitesini kendi tipleri


şeklinde ifade ediyorsa, o zaman geçerlidir :

iyileştirme
eylemi I eylemsizlik alternatifinden daha yüksek değerlendirilecektir
3.8.3 İyileştirme karar kuralları

Eğer bir etki ilişkisi, A tipi ise; ihmal alternatifi seçilmelidir. Bu nedenle bilgilendirme
eyleminin faydası ihmal alternatifinden daha fazla olamaz. Formalizasyonu;

Her bir bilgi eylemi I için

Eğer B tipindeyse, ihmal alternatifinin seçilmesine veya güvenilirliğin artırılmasına izin


verilebilir. İhmal alternatifi diğer olası iyileştirme eylemlerinden daha iyi olarak
değerlendirilirse, karar verici söz konusu etki ilişkisini bir modelle değiştirmeyi düşünmelidir.

Eğer C tipindeyse; şu seçimler de da caizdir; 1 eylemsizlik alternatifini seçmek yahut


2 güvenilirlik ve kesinlik derecesini artırmak. İhmal alternatifi diğer olası iyileştirme
eylemlerinden daha iyi olarak değerlendirilirse, karar verici söz konusu etki ilişkisini bir
modelle değiştirmeyi düşünmelidir.

Eğer etki ilişkisi D tipindeyse; kesinlik artırılmalıdır; formülüzasyon ;

Bilgiler en az bir I bilgilendirme eylemi için sağlandığında.

3.8.4. değiştirme kararının amaç fonksiyonu

bir amaç fonksiyonu için olası modeller kümesi olsun


(burada M, Ɛ'nin bir kısmi alt kümesi olarak bir amaç fonksiyonu ∈ için olası

etki ilişkileri kümesidir ) değişiklik kararlarının -eylemsizlik kararları dahil-


kümesidir. Bilgi eylemlerinin kümesi şu şekilde tanımlanır;

Bölüm 3.1'de açıklandığı üzere, modeller itibar ve eksiksizliğe göre sınıflandırılabilir. Sadece
eksiksiz bir model yasal anlamda bilginin yeterliliğini desteklediğinden, bir modelin kalitesi 0

ve 1 değerlerini alabilen bir kalite parametresi aracılığıyla ölçülür. 1 değeri yalnızca


girişimcilik kararının hedef fonksiyonunda tamamen benimsenen temsil modellerine atanır.
Tamamlanmamış bir benimseme veya düşük itibar (veya her ikisi) 0 değerine karşılık gelir.
İkame kararının amaç fonksiyonunun modellenmesi için, Bölüm 3.8.2'ye benzer şekilde, bir

etki ilişkisi için ikame eylemi bilgisinin, kullanılacak modelin tamlığı ve itibarı bilgisinin

yanı sıra ‘nin türünün bilgisini de içerdiği gerçekçi bir şekilde varsayılabilir. O halde

ikame eylemlerinin hedefler


kümesidir. Bu hedefler seti, kullanılacak modelin eksiksizliğini ve itibarını, değiştirme

eyleminin beklenen parasal maliyetini ve değiştirme eyleminin beklenen zaman

maliyetini yakalar. Dahası bilgi eylemlerinin


kullanım değerinin kümesi olsun. Bununla ;
para ve zaman maliyetleri için aralıkları ile olası ikame eylemlerini
ikame kararının hedeflerine eşleyen bir atama olarak tanımlanabilir. Maksimum doğruluk
durumunda, bu aralıklar bir noktaya kadar dejenere olabilir.

Dahası

bu tür bilgi hedefleri demetlerini beklenen bilgi faydasına eşleyen bir atama olarak

tanımlanabilir. etki ilişkilerinin kalitesini tipi biçiminde gösterdiği


için;

İkame eylemi I, ihtiyati tedbir alternatifinden daha yüksek bir değere sahip olacaktır.

3.8.5 Değiştirme kararının karar kuralları

A tipi etki ilişkileri temel olarak yasal açıdan yeterli bilgi sağlar. Bu nedenle, ikame eylemleri
yalnızca B, C ve D tipi etki ilişkileriyle ilgiliyse uygundur.

Sadece girişimcilik kararının amaç fonksiyonunda tam olarak benimsenen yüksek itibara
sahip modellerin mahkemede yeterli derecede meşruiyete sahip olması

beklenebileceğinden, yeni modelin tamlığı ve itibarı için parametresi = 0 ise, karar


verici değiştirme eylemini gerçekleştirmemelidir:

Ayrıca, karar verici bu değiştirme eylemini, ortaya çıkan modelin tamlığı ve itibarı için

parametresi = 1 olan herhangi bir değiştirme eyleminden daha kötü


değerlendirmelidir:
istenen maliyetler için

3.8.6 Tüm prosedüre genel bakış


Tahminle ilgili bilgi kararlarının başlangıç durumunda, girişimcilik kararının bir hedef

fonksiyonu yatmaktadır

Henüz hiçbir koşul kaydedilmediğinden, koşul kümesi {()} şeklindedir. Bu amaç


fonksiyonundan, sonlu bir dizi iyileştirilmiş amaç fonksiyonu iteratif olarak oluşturulur. Bu

amaçla, keyfi bir M kümesi için M'de bileşenleri olan tüm sonlu dizilerin kümesini
tanımlıyoruz.

Hedef fonksiyon tanımlamasının yinelemeli süreci;

Devamdaki gibi tanımlanır;

için: , 'e ait koşulların kümesi olsun. Bir sonraki

amaç fonksiyonu , aşağıdaki çizimlerin birbiri ardına yürütülmesi ile elde edilir
Şekil splitToE amaç fonksionu Zn-1 ‘i yeterince ince etki ilişkilerine ayırmakta ve şartlar

kümesini not etmektedir. etki ilişkileri ve koşullarının her biri için olası

iyileştirme eylemlerinin bir demetini tanımlar. Iyileştirme kararlarının

her birini tamamlar. Her bir etki ilişkisi için en iyi derecelendirilmiş
iyileştirme eylemini seçer. “allFinall“ her bir etki ilişkisi için seçilmiş iyileştirme eylemlerinin
idamesine yada alternatif prosedüre karar verir. “allFinall” bir fonksiyon aracılığıyla her bir
etki ilişkisine etki eder. Etki ilişkisi A tipindeyse ve bu nedenle kaçınma alternatifi en iyi ve
tatmin edici şekilde değerlendirilmişse veya seçilen iyileştirici eylem kaçınma alternatifi
değilse, “finall“ bu bilgi eylemini seçer. Etki ilişkisi B veya C tipindeyse ve seçilen iyileştirme
eylemi ihmal alternatifiyse, “finall” “testModels” işlevini seçer: “testModels” önce
“findmodels” den ve sonrasında ise “select” ten işlemlerinin ardışık olarak yürütülmesidir.
“findmodels” , etki ilişkisi için olası ikame eylemlerinin bir demetini tanımlar; “select” sonuca
karar verir. Eğer uygun bir model bulunamazsa, seçim tolerans alternatifini seçer. Uygun

modeller bulunursa, her biri kullanılarak iteratif olarak değerlendirilir.

Daha sonra en iyi derecelendirilmiş ikame eylem, tarafından


derecelendirilmesiyle birlikte seçilir; bu bilgi eylemi ve ihmal alternatifinden daha iyi

derecelendirilmiş olanı ile seçilir.

“allEffects” , her bir etki ilişkisi için “finall” tarafından seçilen bilgi eylemini gerçekleştirir ve
ortaya çıkan koşullar kümesiyle birlikte yeni etki ilişkilerini ve modelleri toplar. combination

bu koleksiyonu, bir koşullar koleksiyonu ile sağlanan yeni bir amaç


fonksiyonuyla birleştirir.

Girişimcilik kararının amaç fonksiyonunda artık herhangi bir değişiklik olmadığında prosedür

sonlandırılır, yani ise. Diğer bir değişle; ‘nin her bir etki ilişkisi için
alternatif eylemler arasından eylemsizlik alternatifi seçilmiş olur. Bu şekilde oluşturulan son
amaç fonksiyonu girişimcilik kararı için kullanılır:
n ile minimal öyle olur ki

3.8.7 Bireysel tahsis kuralları


Girişimcilik kararının önceki amaç fonksiyonunun etki ilişkilerine bölünmesi

uygun sonlu index kümesi/sayısı/çokluğu

k ; ve f nin pozisyonunu verir.

, f 'yı oluşturan seçilmiş etki ilişkileri çiftinden ve şimdiye kadar


dikkate alınan koşullar kümesinden oluşan çifttir.

Etki ilişkilerinin her birine: İyileştirme eylemlerinin bulunması


Bir etki ilişkisine, gk ve olası ilişkili iyileştirme eylemleri demetinden

çiftini atayan eşleme.

İyileştirme faaliyetlerinin değerlendirilmesi

Formul içindeki terim lerin ÇEVİRİsi =


Möglicher zugehöriger Verbesserungshandlungen = mümkün bağıl iyileştirme eylemleri
Tupel der Paare (mögliche Verbesserungshandlung, deren Bewertung) = Çiftler kümesi (olası
iyileştirme eylemi, bunların/ onun değerlendirilmesi)

Etki ilişkisi başına en iyi derecelendirilmiş iyileştirme eyleminin seçimi

Formul içindeki terim lerin ÇEVİRİsi =


Tupel der Paare (mögliche Informationshanldung, deren Bewertung)= Çiftler kümesi (olası
iyileştirme eylemi, bunların/ onun değerlendirilmesi)

Best-bewertete Verbesserungshandlung, deren Bewertung= en iyi değerlendirilen


iyileştirme eylemi, onun değerlemesi

Her bir etki ilişkisi için bir vaka ayrımı uygulanır: Etki ilişkisi A tipindeyse veya bir iyileştirme
eylemi ihmal alternatifinden daha iyi derecelendirilmişse, en iyi derecelendirilmiş olan seçilir.
Böyle bir durum söz konusu değilse, ikame eylemler aranır. Daha sonra, bir model
bulunmuşsa ve bu model ihtiyati tedbir alternatifinden daha iyi olarak değerlendirilmişse, en
iyi derecelendirilmiş ikame eylem seçilir. Eğer durum böyle değilse, ihmal alternatifi seçilir.

Bu nedenle, dikkate alınan tüm bilgi eylemlerinin en iyi derecelendirmesi, iyileştirme


eylemlerinin ve varsa değiştirme eylemlerinin değerlendirilmesine bağlı olarak aşağıdaki
şekilde ortaya çıkar:

İle

Ki burada; bir etki ilişkisi 'nin “findModels” ‘in ikame eylemlerinin bulunması
gerçekleştirilir:

Tupel zugehöriger Ersatzshandlung, Bewertung der Unterlassungshandlung) = bağlı ikame


eylem çifti , eylemsizlik eyleminin değerlendirilmesi
İkame eylemlerin müteakip değerlendirmesi, ihmal alternatifi ile de karşılaştırmalı olarak,
aşağıdaki yollarla gerçekleştirilir;
atamaları aşağıdaki gibi tanımlanır:

DİPNOT = en iyi değerlendirilen ikame eylem ; ve

fonksiyonlarında seçili bilgi eylemi = , ve eylemsizlik alternatifi ise = ile


tanımlanacaktır.
Seçilen bilgi eyleminin etki ilişkisi başına etkisi
Dipnot = üstteki 8ç dipnotta gösterildiği üzere; Im;k en iyi değerlendirilen ikame eylem diye
tanımlanacak

(Bilgi eylemleri tarafından oluşturulan etki ilişkileri ve model çiftleri ile bunların ilk hedef
fonksiyonundaki indeksleri, muhtemelen şimdi dikkate alınan koşulsallıkların genişletilmiş
kümesi).

Rekombinasyon

Artık dikkate alınan tüm koşullarla birlikte oluşturulan etki ilişkileri ve modellerden
birleştirilmiş yeni amaç fonksiyonu.

4 Sonuç
İş Yargısı Kuralı anlamında yasal durum tespiti gerekliliklerini karşılama olasılığını artırmak
amacıyla tahminler için uygun bir bilgi temeli oluşturmada işletme yöneticilerine rehberlik
edebilecek bir sezgisel yöntem bulunmaktadır. Bu sezgisel yöntem sadece asıl karar alıcılar
olan işletme yöneticilerine (yönetim kurulu üyeleri, genel müdürler, denetim kurulu üyeleri)
değil, aynı zamanda şirket içinde kararların hazırlanmasından sorumlu olan personel
departmanlarına da yardımcı olmaktadır.

Sezgisel yöntemlerin resmi sunumunun şirketlerde pratik uygulamalarını engellediği yönünde


bir itiraz gelebilir ve bu eleştiri oldukça haklıdır. Ancak, sezgisel yöntemin temel yapı taşları
sözel olarak formüle edilmiştir ve bu nedenle anlaşılması kolaydır. Ayrıca, biçimsel temsilin
karar destek yazılımlarının geliştirilmesi için iyi bir ön koşul olduğu ve bu sayede sezgisel
yöntemlerin basitleştirilmiş uygulamalarının mümkün olacağı görülmelidir. İş akışı yönetim
sistemleri bu bağlamda özellikle önemli bir yazılım türü olarak belirtilmelidir, çünkü şirketteki
kararların hazırlanmasında birkaç personelin ve hat biriminin yer aldığı gerçekçi durum için
bilgi kararlarının koordinasyonunu kolaylaştırırlar. Örneğin Graumann/Beier (2008) ve
Graumann/Bialasinski/Beier (2009) tarafından halihazırda sunulan iş akışı yönetim sistemleri,
şu anda mevcut olan sezgisel yöntemlerle daha da geliştirilebilir.
Son olarak, sezgisel yöntemin hala bazı soruları açıkta bıraktığı belirtilmelidir. Örneğin, bölüm
2.2'deki anlamda bir tahminin ilk adımının bilgi temeliyle ve dolayısıyla zaman ve mekan
boyunca iki soyut değişken X ve Y arasında bir etki ilişkisi varsayımıyla sınırlıdır.
Graumann/Grundei'de (2011) bir tahminin ikinci adımı için uygun bir bilgi temelinin
oluşturulması için formüle edilen metodolojik öneriler (yani, soyut X'in aslında zaman ve
mekana bağlı somut bir durum x0 şeklinde var olduğu varsayımı) yine de sezgisel yöntemlere
entegre edilmelidir. Buna ek olarak, karar teorisine dayalı sezgisel yöntemlerin bilişsel-
psikolojik bulgularla bütünleştirilerek daha da geliştirilip geliştirilemeyeceğinin incelenmesi
arzu edilir. Bunun için başlangıç noktası Gigerenzer (2008) ve Dane/Pratt (2007)'de sunulan
sezgisel yöntemler olabilir.

You might also like