Professional Documents
Culture Documents
İZMİR ARAŞTIRMALARI
DERGİSİ
14
İZMİR 2021
ISSN: 2149-1097
İZMİR ARAŞTIRMALARI
DERGİSİ
JOURNAL OF IZMIR
STUDIES
14
İzmir-2021
İZMİR ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Yıl 7, Sayı: 14, 2021
Prof. Dr. Kemal ARI, Dokuz Eylül Prof. Dr. Besim ÖZCAN, Atatürk
Üniversitesi. Üniversitesi.
Prof.Dr. Mahir AYDIN, İstanbul Üniversitesi Prof.Dr. Eva Maria SENG, Paderborn
Prof. Dr. Yusuf AYÖNÜ, Ege Üniversitesi. Üniversitesi.
Prof. Dr. Evangelia BALTA, National Hellenic Prof. Dr. Spiridon SFETAS, Aristotle
Research Foundation. University of Theassaloniki.
Prof. Dr. Xaris EXERTZOGLOU, University of Prof. Dr. Hatice ŞİRİN, Ege Üniversitesi.
Aegean. Prof. Dr. Ahmet TALİMCİLER, Bakırçay
Prof. Dr. Mehmet ERSAN, Ege Üniversitesi. Üniversitesi.
Prof.Dr. Frank GÖTTMANN, Paderborn Prof. Dr. Zuhal ÖZEL SAĞLAMTİMUR, Ege
Üniversitesi. Üniversitesi.
Prof. Dr. Ruth HAGENGRUBER, Paderborn Doç. Dr. Yücel AKSAN, Ege Üniversitesi.
Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi.
Prof. Dr. Necdet HAYTA, Gazi Üniversitesi. Doç. Dr. Atilla BATMAZ, Ege Üniversitesi.
Prof. Dr. Cüneyt KANAT, Ege Üniversitesi. Doç. Dr. Fevzi ÇAKMAK, Dokuz Eylül
Prof. Dr. Ayşe KAYAPINAR, Milli Savunma Üniversitesi.
Üniversitesi. Doç. Dr. Mehmet Emin ELMACI, Dokuz Eylül
Prof.Dr. Levent KAYAPINAR, Ankara Üniversitesi.
Üniversitesi. Doç. Dr. Aylin Ümit ERDEM OTMAN, Ege
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI, Emekli Üniversitesi.
Öğretim Üyesi. Doç. Dr. Nuri KARAKAŞ, Ege Üniversitesi.
Doç. Dr. Cihan ÖZGÜN, Ege Üniversitesi.
Prof. Dr. İnci KUYULU ERSOY, Ege
Üniversitesi. Doç. Dr. Olcay PULLUKÇUOĞLU YAPUCU,
Ege Üniversitesi.
Prof. Dr. Hasan MERT, Ege Üniversitesi.
Doç. Dr. Haluk SAĞLAMTİMUR, Ege
Prof. Dr. Herkül MİLLAS, Emekli Öğretim
Üniversitesi.
Üyesi.
Doç. Dr. Aysun SARIBEY HAYKIRAN, Adnan
Menderes Üniversitesi.
Doç. Dr. Tuncay Ercan SEPETÇİOĞLU,
Adnan Menderes Üniversitesi.
Doç. Dr. Serpil ÖZMIHÇI, Dokuz Eylül
Üniversitesi.
Doç. Dr. Hasan UÇAR, Ege Üniversitesi.
Dr. Öğr. Üyesi Mehmet BAŞARAN, Adnan
Menderes Üniversitesi.
Dr. Öğr. Üyesi Günver GÜNEŞ, Adnan
Menderes Üniversitesi.
Dr. Öğr. Üyesi Kemal HAYKIRAN, Adnan
Menderes Üniversitesi.
Dr. Gregory STOURNARAS, Aristotle
University of Theassaloniki.
Dr. Siren BORA, Araştırmacı Tarihçi.
İzmir Araştırmaları Dergisi, Sayı: 14 (XXXX), 2021
SEKRETERYA
Yasin ÖZDEMİR
İÇİNDEKİLER / CONTENTS
Yeşim BATMAZ
Smyrna (İzmir) Agorası’nda Bulunan Çanakkale Seramiklerinin
Yeniden Üretim Denemeler............................................................................................. 29
Murat ALANDAĞLI
XVIII. Yüzyılın İlk Yarısındaki Tahrirlere Bir Örnek (1715 Çuka Adası
(ΚΥΘΗΡΑ) Tahriri) ............................................................................................................. 51
Mustafa KAYMAKÇI,
Rodos ve İstanköy Türklüğünün Güncel Sorunları ............................................... 95
İNCELEME YAZILARI
KİTABİYAT /BOOKS
Yasin ÖZDEMİR
Birinci Juderia İzmir’in Eski Yahudi Mahallesi, Dr. Siren Bora, ........................ 133
İzmir Araştırmaları Dergisi, Sayı: 14 (1-27), 2021
Makale Geliş Tarihi: Kasım 2021 Makale Kabul Tarihi: Aralık 2021
Öz
Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması (KAYA), İzmir’in Karaburun
İlçesinde 2015 yılından itibaren yürütülmektedir. Peyzaj arkeolojisinin kuramsal
yaklaşımıyla yaygın yaya yüzey araştırması yöntemini uygulayan proje, Karaburun
Yarımadası’nda, yedi yılda toplam 181 arkeolojik alan kayıt altına almıştır.
Buluntular, Alt Paleolitik Dönem’den Erken Cumhuriyet Dönemi’ne dek
uzanmaktadır. Okumakta olduğunuz çalışma, başlangıcından günümüze
Karaburun’da gerçekleştirmiş olduğumuz çalışmaların bir özeti niteliğindedir.
Anahtar Kelimeler: Karaburun, yüzey araştırması, Ege prehistoryası,
Paleolitik, Neolitik, Tunç Çağı, Batı Anadolu.
The Surface Explorations of Karaburun: Some Prominent Findings
Abstract
Karaburun Archaeological Survey Project (KASP) has been carried out in the
Karaburun District of Izmir since 2015. Embracing the theoretical approach of
landscape archaeology and pedestrian survey methods, the project has identified
181 sites in the Karaburun Peninsula in seven seasons. The findspots cover a wide
chronological range from the Lower Paleolithic Age to the foundation of the
Turkish Republic. This paper is a summary of our research carried out in
Karaburun Peninsula so far.
Key Words: Karaburun, survey, Aegean prehistory, Bronze Age, Iron Age,
Antiquity, Ottoman period, western Anatolia.
GİRİŞ
Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması, çağlar boyunca
yarımadadaki yerleşim sıklığını, tiplerini, modellerini ve boyutlarını ortaya
koyabilmek amacıyla, Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Çiler
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü 48000 Kötekli/MUĞLA. E-Posta:
ecesezginece@gmail.com Orcid No: 0000-0002-8090-0791.
Hacettepe Üniversitesi, Antropoloji Bölümü 06800 Çankaya/ANKARA. E-Posta:
nildilaracolak@gmail.com Orcid No: 0000-0002-7098-7010.
Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü 35080 Bornova/İZMİR. E-Posta:
gizemakcan2016@gmail.com Orcid No: 0000-0003-1501-3018.
2 Ece SEZGİN- Nil Dilara ÇOLAK- Gizem AKCAN
1
Keil 1910; Bittel 1939-1941; Akurgal 1945; Koşay ve Gültekin 1949; Işık 2002; Pınarcık
2005; Uhri vd. 2010.
2
http://ankusam.ankara.edu.tr/komur-burnu/
3
Cherry vd. 1991; Alcock ve Cherry 2004; Bevan ve Conolly 2013.
Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması: Öne Çıkan Bulgular 3
4
Uhri vd. 2010.
5
Kansu 1963, 1969.
6
Çilingiroğlu vd. 2018a, 66.
7
Çilingiroğlu vd. 2017, 165; Çilingiroğlu vd. 2018a, 69.
4 Ece SEZGİN- Nil Dilara ÇOLAK- Gizem AKCAN
8
Çilingiroğlu vd. 2019a.
9
2019-2021 yıllarında tespit edilen; POI.19.110 (Karatepe, Çatalkaya), POI.19.111
(Karatepe Sahil, Çatalkaya), POI.19.128 (Tepe, Bozköy), POI.20.134 (Kumburnu),
POI.20.137 (Kumburnu), POI.20.138 (Kumburnu), POI.20.142 (Karşıyaka, Tepeboz),
POI.20.143 (Çakmakçık, Tepeboz), POI.20.147 (Yeni Liman Köyü girişi), POI.21.159 (İskele,
Azmak), POI.21.167 (Eğlenhoca, Kemer Dağı) Paleolitik buluntu alanları üzerine çalışmalar
sürmektedir.
10
Çilingiroğlu vd. 2019b; Çilingiroğlu-Dinçer 2021.
11
Çilingiroğlu vd. 2019b, 380; Çilingiroğlu-Dinçer 2021.
12
Çilingiroğlu vd. 2018b; 2018c; 2020.
Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması: Öne Çıkan Bulgular 5
13
Çilingiroğlu vd. 2019b, 381-382.
14
Çilingiroğlu vd. 2017, 163.
15
Çilingiroğlu vd. 2020; Turan 2019.
16
Çilingiroğlu vd. 2018a, 74; Çilingiroğlu - Dinçer 2018, 32.
17
Çilingiroğlu vd. 2018a, 74.
6 Ece SEZGİN- Nil Dilara ÇOLAK- Gizem AKCAN
18
Çilingiroğlu vd. 2018a, 75.
19
Çilingiroğlu ve Dinçer 2018, 34.
20
Çilingiroğlu vd. 2018a, 81.
21
Çilingiroğlu 2020, 9.
Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması: Öne Çıkan Bulgular 7
22
Çilingiroğlu 2020, 9.
23
Koşay ve Güntekin, 1949.
24
Çilingiroğlu vd. 2017, 161.
25
Çilingiroğlu vd. 2017; 2018b; 2019a; 2019b.
26
Çilingiroğlu 2020, 10.
27
Çilingiroğlu 2020, 31; Çilingiroğlu vd. baskıda.
28
Çilingiroğlu vd. 2018b, 322.
8 Ece SEZGİN- Nil Dilara ÇOLAK- Gizem AKCAN
29
Çilingiroğlu 2020, 11.
30
Çilingiroğlu vd. 2018b, 322.
31
Çilingiroğlu 2020, 26; Çilingiroğlu vd. baskıda.
32
Schoop 2005.
33
Çilingiroğlu 2020, 6.
Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması: Öne Çıkan Bulgular 9
34
Çilingiroğlu vd. baskıda.
35
Schwall 2018.
36
Ünlüsoy 2018, 221.
37
Ünlüsoy 2018, 222-223.
38
Çilingiroğlu vd. 2017, 418.
39
Zimmermann ve Zararsız 2020.
10 Ece SEZGİN- Nil Dilara ÇOLAK- Gizem AKCAN
40
Ünlüsoy 2018, 224.
41
Ünlüsoy 2018, 226-227.
42
Çilingiroğlu vd. 2018a, 79, dipnot 63.
43
Çilingiroğlu vd. 2018a, 78-81.
Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması: Öne Çıkan Bulgular 11
44
Çilingiroğlu vd. 2017, 156, Resim 2.
45
Strab. XIII. 1. 64.
46
Stab. XIV. 1. 33.
47
Th. VIII. 1. 34.
48
Liv. XXXVI. 45. 7.
49
Cramer 1832, 347; Işık 2002, 9-10.
50
Çilingiroğlu vd. 2019a, 411; 2019b, 385-386.
12 Ece SEZGİN- Nil Dilara ÇOLAK- Gizem AKCAN
51
Çilingiroğlu vd. 2019b, Şekil 2.
52
Çilingiroğlu vd. 2019b, 385-386.
53
Aktaş vd. 2019.
54
Çilingiroğlu vd. 2018b.
55
Keil 1910, Fig. 11.
56
Çilingiroğlu vd. 2018b, 321.
57
Çilingiroğlu vd. 2018b, 419.
58
Kienast 2004, 128-133.
Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması: Öne Çıkan Bulgular 13
59
Çilingiroğlu vd. 2018b, 323-324.
60
Çilingiroğlu vd. 2017; 2019a.
61
Çilingiroğlu vd. 2017.
62
Gürbıyık 2020, 90-91.
14 Ece SEZGİN- Nil Dilara ÇOLAK- Gizem AKCAN
63
Çilingiroğlu vd. 2019a, 419-420.
Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması: Öne Çıkan Bulgular 15
TEŞEKKÜRLER
Öncelikle verileri bizimle paylaşan ve yayınlamamıza izin veren
sevgili hocamız Çiler Çilingiroğlu’na çok teşekkür ederiz. Yedi yılda, 12
üniversiteden toplam 13 araştırmacı ve 21 öğrenci ile çalıştık. 181
arkeolojik alanı kayıt altına aldık, pek çok alanın tescillenmesini sağladık,
14 makale yayınladık, 17 bilimsel konuşma yaptık, iki tane ulusal, bir tane
uluslararası bilimsel araştırma projesine imza attık, bir yüksek lisans tezi
tamamladık. Tüm bu çalışmalarda emeği geçenlere ve Karaburun’u adım
adım yürüyen herkese çok teşekkür ederiz. Ayaklarınıza sağlık.
KAYNAKÇA
Aktaş vd 2019 Rabia Aktaş, Ece Sezgin ve Çiler Çilingiroğ lu “Izmir-
Karaburun Yüzey Araştırmasında Ele Geçen Roma
Dönemi Seramikleri” OLBA Dergisi, XVII, 2019, 369-
412.
Akurgal 1945 Ekrem Akurgal “İzmir dolaylarındaki eski eserler hakkında
birkaç not” Arkeoloji Araştırmaları, 47, 1945, 1-40.
Alcock – Cherry 2004 Susan E. Alcock ve John F. Cherry, Side-by-side survey.
Comparative Regional studies in the Mediterranean
World, Oxford; Oxbow Books, 2004.
Bevan – Conolly 2013 Andrew Bevan ve James Conolly, Mediterranean
Islands, Fragile Communities and Persistent
Landscapes: Antikythera in Long-term Perspective,
Cambridge; Cambridge University Press, 2013.
Bittel vd 1939-1941 Kurt Bittel, James R. Stewart ve John Lawrence Angel
“Ein Gräberfeld der Yortan-Kultur bei Babaköy”
Archiv für Orientforschung, 13, 1939-1941, 1-31.
Cherry vd 1991 John F. Cherry, Jack Davis ve Eleni Mantzourani, Landscape
Archaeology as Long-Term History. Northern Keos in
the Cycladic Islands from earliest settlement until
modern times. Los Angeles. Monumenta
Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması: Öne Çıkan Bulgular 17
ANTİK KAYNAKLAR
Liv. Livius, Ab Urbe Conditaa; Kullanılan Metin ve Çeviriler: History of
Rome, Volume X: Books 35-37. Edited and translated
by J. C. Yardley. 2018. (The Loeb Classical Library)
Strab. Strabon, Geographika; Kullanılan Metin ve Çeviriler: The Geography
of Strabo. With an English translation by H. L. Jones
I-VIII. London, New York 1917-1932 (The Loeb
Classical Library)
Th. Thoukudides, Historiai; Kullanılan Metin ve Çeviriler: History of the
Peloponnesian War Books VII and VIII. With an
English translation by C. F. Smith, London, 1958
(The Loeb Classical Library)
İNTERNET KAYNAKLARI
“Kömürburnu”, <http://ankusam.ankara.edu.tr/komur-burnu/> (8 Aralık
2021 tarihinde erişildi.)
FİGÜR LİSTESİ
Figür 1. Kocaman Mevkii yontmataş aletleri (Çilingiroğlu vd. 2020, Fig. 6)
Figür 2. Kayadibi yontmataş aletleri (Çilingiroğlu vd. 2020, Fig. 9)
Figür 3. Kömürburnu Neolitik Dönem Çanak Çömleği (Çilingiroğlu ve
Dinçer, 2018a, Fig. 4)
Figür 4. Kömürburnu Göllüdağ ve Melos Obsidyenleri (Çilingiroğlu vd.
2018a, Fig.5)
Figür 5. Balık ağlarında kullanılan ağırlık olduğu düşünülen taş obje
(Çilingiroğlu 2020, Levha 10 f-g)
Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması: Öne Çıkan Bulgular 21
Fig. 6: Balık ağlarında ağırlık olarak kullanıldığı düşünülen delikli taş obje
(Çilingiroğlu 2020, Levha 10-h)
Karaburun Arkeolojik Yüzey Araştırması: Öne Çıkan Bulgular 25
Makale Geliş Tarihi: Kasım 2021 Makale Kabul Tarihi: Aralık 2021
Öz
Batı Anadolu'da Çanakkale Boğazı'nın kıyısında yer alan Çanakkale şehri 17.
yüzyılın sonlarından 20. yüzyıl başlarına kadar önemli bir seramik üretim merkezi
olmuştur. Çanakkale seramikleri bu dönemlerde daha çok halkın kullanımına
yönelik olarak, yoğun bir şekilde üretilmiş olsalar da günümüzde az bulunan,
koleksiyon veya müze eserleri durumundadır. Çanakkale seramiklerini yeniden
üretmeye yönelik çalışmalar günümüzde bazı araştırma merkezleri ve kişisel
çalışmalarla sürdürülmektedir. Bu sayede halk sanatı olarak anılan Çanakkale
seramiklerinin yaşatılması amaçlanmaktadır.
Bu çalışmada İzmir Agora kazılarında ele geçen Çanakkale seramiklerinden
birkaç örnek tanıtılarak yeniden üretim denemeleri yapılmıştır. Agora kazılarında
bulunan Çanakkale seramikleri çeşitli yönleriyle bazı yayınlara konu olmuştur.
Ancak yeniden üretimlerine ilişkin bir çalışma yoktur. Bu sebeple çalışmamızda,
döneminde muhtemelen bir ticaret ürünü olarak İzmir’e gelip, daha sonra zamanla
toprak altında kalmış olan ve Agora kazılarıyla yeniden gün yüzüne çıkarılan
Çanakkale seramiklerinin yeniden üretimini yaparak, sanatsal açıdan bir
değerlendirme ortaya koymaya çalışılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Çanakkale Seramikleri, Smyrna, Agora, Çini.
Abstract
The city of Çanakkale, located on the shore of the Dardanelles in Western
Anatolia, has been an important ceramic production centre from the end of the
17th century to the beginning of the 20th century. Çanakkale ceramics were
produced mostly for the public. The studies to reproduce Çanakkale ceramics are
carried out by some research centres and individual initiations. In this way, it is
aimed to keep the Çanakkale ceramics alive.
In this study, we introduced and reproduced a few examples of Çanakkale
ceramics found in the Izmir Agora excavations. Çanakkale ceramics found in Agora
Yeşim Batmaz, Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, Sanatta Yeterlilik
Öğrencisi, Restoratör. E-posta: yesimzoroglu@gmail.com. ORCİD ID: 0000-0002-5049-
1843.
30 Yeşim BATMAZ
GİRİŞ
Geleneksel Çanakkale seramiklerinin üretimi, 17. yüzyılın sonlarında,
döneminin ünlü bir seramik merkezi olan Çanakkale’de başlamıştır. Onun
öncesinde Osmanlı döneminde üretilmiş olan diğer seramiklerden İznik
çinileri 15. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar en parlak dönemini yaşamıştır.
Daha çok Osmanlı sarayı için üretim yapmış olan İznik’in yanı sıra,
Kütahya’da hem İznik üretimlerine destek olmuş hem de halkın ihtiyacını
karşılayan üretimler için çalışmıştır. İznik seramiklerinin gerilemeye
başladığı zamanlarda daha da değer kazanıp, 18. yüzyılda yıldızı parlayan
Kütahya seramikleri aynı yüzyıl sonunda özellikleri ve kalitesinden değer
kaybetmeye başlamıştır. Bu bölgelerde üretimin azaldığı dönemlerde
Çanakkale’de seramik üretimi artış göstermiş, Çanakkale seramikleri halkın
kullanımı için yoğun olarak üretilmeye başlanmıştır.
Çanakkale’de 17. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın ilk yarısına kadar
üretimi devam etmiş olan Çanakkale seramikleri geleneksel halk sanatının
önemli örneklerindendir. Çanakkale seramikleri sahip oldukları form ve
desen özelliklerinin yanı sıra üretim teknolojisi ile de günümüzde yeniden
üretilmeye uygundur. Ancak orijinal hammaddeye ulaşımın günümüzde
mümkün olmaması, seramik üretiminin ulaşılabilir hammaddeler ile
gerçekleştirilmesini zorunlu kılar.
Çalışmamıza konu olan İzmir Agora’sı MS 178 yılında İzmir’de
gerçekleşen depremde büyük bir yıkıma uğrayan kentin, Roma İmparatoru
Marcus Aurelius tarafından onartılması sırasında inşa edilmiştir.1 O
zamandan Osmanlı Dönemi’ne uzun süre farklı amaçlarla kullanım görmüş
olan Agora, günümüzde ise ziyarete açık arkeolojik bir alandır. İzmir Agora
kazılarında yapılan çalışmalarla gün yüzüne çıkarılan Çanakkale
seramiklerinin ticari amaçlarla İzmir’e geldiği düşünülmektedir.
Çanakkale’den İzmir’e getirilen bu seramiklerin bir kısmı halkın kullanımı
için şehirde satılırken, bir kısmı da başka ülkelere ihraç edilmiş olmalıdır.
1
Doğer 2006, 94-180.
Smyrna (İzmir) Agorası’nda Bulunan Çanakkale Seramiklerinin Yeniden Üretim Denemeler 31
2 Smyrna (İzmir) Agorası’ndaki kazı çalışmaları 2007 yılından beri Katip Çelebi Üniversitesi,
Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, İslam Arkeolojisi Bölümü Öğr Üyesi Doç. Dr. Akın Ersoy
tarafından yürütülmektedir. Kendisine bu orijinal malzemeyle çalışmama imkan verdiği ve
kazı arşivinden görselleri benimle paylaştığı için çok teşekkür ederim. Çalışmamızda yer
alan Agora buluntusu Çanakkale seramiklerine ait fotoğrafların tamamı Ege Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğr. Üyesi Doç. Dr. Sevinç Gök İpekçioğlu’nun
arşivinden alınmıştır. Kendisine arşivini benimle cömertçe paylaştığı, bu malzemeyle
çalışmama izin ve destek verdiği için çok teşekkür ederim.
3 Bu çalışma, 2019 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, Geleneksel
5 Kayman 2008,91.
Smyrna (İzmir) Agorası’nda Bulunan Çanakkale Seramiklerinin Yeniden Üretim Denemeler 33
hamuru ince bir borudan kabın üzerine akıtılarak kabarık bantlar oluşturulur. Bazen de
slip iri bir benek gibi akıtılıp, basma yöntemiyle üzerine rozet ya da kabaralar yapılır.
(Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, 1997:193)
8 Altun 1996,6.
9 Öney 1991,105.
10 Öney 2007,369.
11 Gürler vd. 2016,13.
34 Yeşim BATMAZ
24 Gök 2015,65.
25 Gök 2015,66.
38 Yeşim BATMAZ
Çalışmamızda yer alan ikinci örnek parçalar halinde ele geçmiş, tam
halde olmayan bir eserdir (Fotoğraf:6).26 Seramik çarkında kırmızı renkli
bir çamur ile üretimi yapılmış olan eser, beyaz/krem renkli astarla
astarlanmış, üzerinde yer alan bezeme koyu kahverengi kullanılarak
oluşturulmuştur. Eser, parlak ve renksiz bir şeffaf sır ile sırlanmıştır.
Tabağın orta kısmında serbest fırça darbeleri ile yapılmış çarkıfelek
biçiminde bir bezeme yer alır. Ağız kenarına ise yine fırça darbeleri ile
damla motifi işlenmiştir.
26 Gök 2015,66.
27 Gök 2015,66.
Smyrna (İzmir) Agorası’nda Bulunan Çanakkale Seramiklerinin Yeniden Üretim Denemeler 39
Fotoğraf 20: Sırasıyla %50 Söğüt sırı+%50 Kütahya sırı, Kütahya sırı
ve endüstriyel sır ile sırlanıp pişirilmiş endüstriyel astarlı plakalar.
Smyrna (İzmir) Agorası’nda Bulunan Çanakkale Seramiklerinin Yeniden Üretim Denemeler 43
Fotoğraf 21: Sırasıyla %50 Söğüt sırı+%50 Kütahya sırı, Kütahya sırı
ve endüstriyel sır ile sırlanıp pişirilmiş Kütahya astarlı plakalar.
KAYNAKÇA
Ara ALTUN Çanakkale Seramikleri, İstanbul: Vehbi Koç Vakfı
Suna–İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma
Enstitüsü Yayınları:1, 1996.
Lale DOĞER “İzmir Agorası Kazılarından Çanakkale Seramikleri
ve Diğer Talep Noktaları” Çanakkale Seramikleri
Kolokyumu Bildirileri, (ed. Kayhan Dörtlük, Remziye
Boyraz), İstanbul: Suna-İnan Kıraç Akdeniz
Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü, ss.30-46, 2008.
Lale DOĞER “İzmir Agorası Kazılarından Geç Osmanlı Dönemi ve
Avrupa Seramik Buluntuları”, Thirteenth
International Congress of Turkish Art. Proceedings,
(ed. Geza David, Ibolya Gerelyes), Hungarian
National Museum, ss.217-229, 2009.
Ersin DOĞER İzmir’in Smyrna’sı Paleolitik Çağ’dan Türk Fethine
Kadar, İstanbul: İletişim Yayıncılık, 2006.
Akın ERSOY “Smyrna (İzmir)”, International Earth Science
Colloquium on the Aegean Region, IESCA-20121-5
October 2012, Izmir, Turkey (ed. Akın Ersoy) ss.35-
65, 2012.
48 Yeşim BATMAZ
Makale Geliş Tarihi: Ekim 2021 Makale Kabul Tarihi: Aralık 2021
Öz
Çuka adası Akdeniz’in kendine has özellikler barındıran yüzlerce adasından
biridir. XIII. yüzyıl başlarında Venedik hâkimiyetinde olduğunu bildiğimiz ada,
XVIII. yüzyılın ilk yarısında Osmanlılar tarafından ele geçirilmiştir. Akabinde
yaklaşık üç yıl sonra yeniden Venedik idaresine geçmiştir. Osmanlı idaresi adanın
ele geçirilmesini takiben tahrir yapmıştır. Bu tahrir vesilesiyle adanın demografik,
sosyo-ekonomik, idarî ve malî yapısı hakkında önemli bilgilere erişebilmekteyiz.
Öyle ki Çuka Adasının merkezi olan “Nefs-i Kal’a, Varoş’u Kal’a ile Livadi,
Milopotamo, Kastrisiyanika ve Potamo isimli dört nahiyesinin bulunduğunu bu
sayede öğrenebilmekteyiz. Ayrıca bu idarî birimlerde toplam 1.142 hane ve 1.660
neferin bulunduğunu söyleyebiliriz. Deniz ticaret ve savaş yolu güzergâhında
önemli bir mıntıkada yer alan adada arpa, buğday, mahlut gibi tahıllar başta olmak
üzere üzüm, pamuk, keten üretiminin yapıldığı görülmektedir. Ayrıca adada koyun
ve arı yetiştiriciliğinin de oldukça yaygın olduğu anlaşılmaktadır. İncelediğimiz
tahrir defterleri hem adaya dair kıymetli bilgiler içermesi hem de XVIII. yüzyıla
özgü tahrir örneği olmaları bakımından oldukça önemlidir. Bu çalışma vurgulanan
iki hususun Türkçe literatürde görünür kılınması maksadını taşımaktadır.
Anahtar Kelimeler: Çuka Adası, Lale Devri, Tahrir, Akdeniz
Abstract
Çuka Island is one of the hundreds of islands of the Mediterranean with its
own characteristics. XIII. The island, which was under the rule of Venice at the
beginning of the 18th century, was captured by the Ottomans in the first half of the
century. Then, three years later, it was again under the rule of Venice. After
Bu konu temelde Hacettepe Üniversitesi’nde almış olduğum doktora derslerim sırasında
şekillenmiştir. Katkılarından dolayı başta Hocam Sayın Prof. Dr. Mehmet Öz ile Sayın Prof.
Dr. Emine Erdoğan Özünlü’ye çok teşekkür ederim. Ayrıca çalışmayı tetkik ederek
defterlerdeki iskân mahallerinin Yunanca karşılıklarını yazan Sayın Doç. Dr. Christos
Teazıs çok teşekkür ederim.
Öğretim Görevlisi Doktor, Hakkâri Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü,
muratalandagli@hakkari.edu.tr. https://orcid.org/0000-0001-5136-4910.
52 Murat ALANDAĞLI
entering the Ottoman administration, tax registers were prepared. These records
contain important information about the demographic, socio-economic,
administrative and financial structure of the island. Apart from Nefs (Nefs-i Kal'a
with Varoş'u Kal'a), which is the center of the island, there are four sub-districts
called Livadi, Milopotamo, Kastrisiyanika and Potamo. In addition, we can say that
there are 1,142 households and 1,660 persons in total on the island. It is seen that
grains such as barley, wheat, mixed grain, grapes, cotton and flax are produced in
the island, which has an important place on the route of maritime trade and war
route. In addition, it is understood that sheep breeding and beekeeping are quite
common on the island. The tax registers examined are very important in that they
contain valuable information about the island and are an example of tahrir specific
to the 18th century. This study aims to make the two highlighted issues visible in
the Turkish literature.
Key Words: Kythira, Tulip Period, Ottoman Tax Registers, Mediterranean
Sea.
GİRİŞ
Yunan mitolojisi ve yakın tarihindeki yeri başta olmak üzere Çuka
Adasının ele alınmaya değer pek çok yönü bulunmaktadır. Theodoros
Angelopoulos imzalı 1983 yapımı “Voyage to Cythera (Taxidi sta Kythira)”
isimli film, 37. Cannes Film Festivalinde “En İyi Senaryo” ödülü almıştır.
Türkçe’ye “Çuka’ya Yolculuk” şeklinde çevrilebilecek olan bu film ile Çuka
Adası popüler kültürün de takibine girmiştir. Angelopoulos bu filminde,
1946-49 yıllarında yaşanmış Yunan İç Savaşı’ndan kaynaklı geçmişi adeta
bir saplantı, travma olarak gören Yunan izleyicisine bu durumdan kurtulup
bir an evvel gelecekle yüzleşmeyi önerir. Fakat geçmişten topyekûn
sıyrılmak mümkün değildir, bu nedenle filmine yaşanılan döneme etki eden
bir “dün” algısı yansımıştır.1 Onun elbette Cythera’yı seçmesinin haklı
nedenleri vardı. Cythera, bir sürgün bölgesi olmasının yanı sıra Yvette
Biro’nun da altını çizdiği üzere mutluluğun ve Grodent’in belirttiği gibi
aşkın adası olarak bilinmekteydi.2
Osmanlı İmparatorluk idaresinin yeni fethettiği bölgelere bakışı
nasıldı? Fethedilen bölgelerdeki idarî, malî, dinî ve sosyo-ekonomik yapıda
değişimler olmuş mudur? Yeni ele geçirilen yöre halkı imparatorluk
idaresine yönelik herhangi bir tepki göstermiş midir? Bu türden
çoğaltılacak pek çok soru aslında bir dönem üzerinde hayli yoğun
çalışmaların yapıldığı XVI. yüzyıl üzerine soruldu. Her ne kadar bazı
15Bu çalışmanın henüz baskısı yapılmadığı için çalışmalarını bizimle paylaşma teveccühünü
gösteren Sayın Prof. Dr. Yılmaz Kurt’a çok teşekkür ederim. Gerek görülen yerlerde
sunulan bildirideki sayfa numaraları verilmiştir, Kurt 2017, 1-9.
16“Ancak haraç arazilerıyla her bir hanelerinden yüz akçesi bir guruş hasabiyle maktûân
üçer guruş nâm cizye olmak üzere hane tahrîr ve üç guruş teslim-i hazineye ve altmış
akçesi maâş ve kalemîyye ve haraç-ı saîre içün ifrâz olunduktan sonra maâdası mirî’ içün
teslim-i hazine olunmak üzere cizyeleri hane i’tibârıyle maktûân tahsil oluna geldüğün
ihraç olunmağla zikr olunan cizyeler dahi hala meceddeden feth olunub ve henüz arazileri
dahî tahrîr olunmayub keyfiyet halleri nâ ma’lûm olmağla kapudânun mîr-i mirân mumâ-
ileyhin arz ve iltimâsı üzere saîr cezire misüllü bunlara dahi nizâm-ı hâlleri ve terfiyyü’l-
ahvâlleri içün merhâmeten evrak verülmeyüb sen ki mumâ-ileyhsin ma’rû’z-zikr Çuka
Adalarının nahiye ve kurasında sakîn ve mütemekkin reâyayı haymâne ve gayr-ı haymâne
ale’l-esâmi tahrîr ve tasarruflarında olan bağ veya bağçe ve hane ve değirmânı ve çiftlik ve
tarla ve eşçâr-ı müsmire ve gayr-ı müsmireleri kemâl-i imtimâm ile tahrîr ve defter
eylediğinde bunların dahî haneleri başka tahrîr-i defter edüb ne mikdâr reâye hanesi
olunur ise her haneye iktizâ eden cizyeleri saîr cezîreler reâyaları gibi üçer guruş tâmm
hasebiyle maktûân kapûdan paşalar tarafından cem’ ve tahsil olunmak üzere
tahâmmüllerine göre hane ve maktû’ların tahrîr ve sebt-i defter ve vech-i meşrûh üzere
cizyeleri dahî hane i’tibârıyla inşâ Allahû-tâala haraç-ı arazileriyle maân ba’de’t-tahrîr-i
cem’ ve tahsil olunmak içün bi’l-fiîl baş defterdârım el-Hacc Mehmed i’lâm etmekle
mucibince amel olunmak babında yazılmışdır. Fermân devletlü saâdetlü sultânım
hazretlerinindir. Fî evâsıt-ı N. Sene 127(1127), TKG.KK.TTd. VCEDİD, 128, I/b.
17TKG.KK.TTd.VCEDİD, 128:2/a.
56 Murat ALANDAĞLI
18 “Çuka Adası cizye hanelerine aid icmal tahrir defteri sureti”, BOA. D.CMH.d.26721.
19 BOA. D.CMH.26721:28/b.
20 Şakiroğlu 1993, 382-383.
21 “fetih ve teshir müyesser olan Mora Cezîresi kal’a(sı)ndan Menevşe Kal‘ası ile Moton
Kal‘ası maa-beyninde Derya ile Menevşe Kal‘asına kırk mil ve bir taraftan Girid Ceziresine
yüz mil ve bir taraftan karşı karşıya Mora Adasına yirmi mil ve… üç yüz mil mesafesi
olup…”, BOA.D.CMH.d.26721,1.
XVIII. Yüzyılın İlk Yarısındaki Tahrirlere Bir Örnek (1715 Çuka Adası (ΚΥΘΗΡΑ) Tahriri) 57
konusu ilişkileri etkileyen başkaca özellikleri de vardı. Bir kere tenha bir
bölge olması nedeniyle bazı esirler düzensiz ve habersiz bir şekilde adaya
aktarılmıştır. Ayrıca zaman zaman usulsüzlük yapmış veya zimmetine para
geçirmiş kişilerin kaçıp sığındıkları doğal bir güvenli bölge olduğu da
söylenebilir. Neticede arşivde adanın Osmanlı idaresine geçtiği 1715 yılına
kadarki durumu, konumu ve Osmanlı-Venedik ilişkilerine tesiri şeklinde
sıralanabilecek oldukça az ve sınırlı sayıda belgenin bulunduğunu
söyleyebiliriz.29
Harita 1: Çuka Adası Haritası30
33Mora’nın Venediklilerin elinden geri alınması için yapılan bu seferde, denizden Osmanlı
ordusuna destek veren Canım Hoca sırasıyla, İstendil adası, Anapoli kalesi, İğne (Niyo)
adası, Modon kalesi ve Çuka (Serigo) adalarını ele geçirerek, Mora kıyılarından Venedik’in
uzaklaştırılmasını ve bu bölgelerde tekrar Osmanlı hâkimiyetinin kurulmasını sağlamış
oldu. Ayrıca Girit’teki Suda ve İsperlonga kalelerini de ele geçirerek Girit’in fethini
tamamladı, …Modon’un fethinden sonra Mora yarımadasının güneydoğusunda bulunan
Menekşe kalesinin zaptı için Anadolu Beylerbeyi Türk Ahmed Paşa kuvvetleri ile karadan
ilerlerken Canım Hoca da orduya denizden destek vermek üzere Modon limanından
ayrıldı. Yol üzerinde bulunan Çuka (Serigo) adaları 1 Ramazan 1127 / 31 Ağustos 1715’te
Osmanlı hâkimiyeti altına alındı, Râşid Mehmed Efendi 2013, 943; Kiel 2007, 38; Aydın
2016, 34.
34 Öz 2010, 425-429.
35 Şahin 2020, 428.
36 Özcan 2007, 179; Kurtaran 2018, 290.
37 Şakiroğlu 1993, 382,383.
38 Eyice 1974, 147.
60 Murat ALANDAĞLI
iki varoş, Çuka Adasında XVIII. yüzyılda belirgin bir nüfus artışının
yaşandığının işareti olabilir.
Harita 2: Çuka Adası Haritası (Map of the İonian İslands Malta,
Compiled From Survey and Original Documents, İn the Colonial Office, the
Ordnance Department, By JohnArrowsmith)39
39Bu haritada Çuka adası, Cerigotti, Poro, Poretto, Dragoneres, Servi ve Koron’un diğer
başkaca adalarıyla komşu olarak belirtilmiştir,
https://www.davidrumsey.com/luna/servlet/detail/RUMSEY~8~1~2767~270040?qvq=
q%3Acerigo%3Bsort%3Apub_list_no_initialsort%2Cpub_date%2Cpub_list_no%2Cseries_n
o%3Blc%3ARUMSEY~8~1&mi=19&trs=20 (ErişimTarihi:01.08.2021)
XVIII. Yüzyılın İlk Yarısındaki Tahrirlere Bir Örnek (1715 Çuka Adası (ΚΥΘΗΡΑ) Tahriri) 61
Aleksandrades Mahalle-i
ΑΛΕΞΑΝΔΡΑΔΕΣ Dayeşyanka/Rayişy
anika der Karye-i
16 Karavas/Fraca
17 Kiryakadika
XVIII. Yüzyılın İlk Yarısındaki Tahrirlere Bir Örnek (1715 Çuka Adası (ΚΥΘΗΡΑ) Tahriri) 63
18 Ayo İlya
Pitsinianika/Picina
nika
19 ΠΙΤΣΙΝΙΑΝΙΚΑ
İstetyanka/İstatya
20 nika
21 Kartaryanika
Kuremata/Keramo
22 ta ΚΟΥΡΕΜΑΤΑ
2 Purko/Burko
23 ΠΟΥΡΚΟ
Karvunades/Kargo
nades
24 ΚΑΡΒΟΥΝΑΔΕΣ
Kondolianika/Kon
dolyanika
25 ΚΟΝΤΟΛΙΑΝΙΚΑ
Drimonas/Drimon
26 a ΔΡΥΜΩΝΑΣ
İskorpoyanka/İsko
27 rpoyanika
Buradyanka/Lurad
28 iyanika
42 Savaş 2002,178-180.
64 Murat ALANDAĞLI
43 Öz 2010, 427.
44 Barkan 1940, 20-59; 1941, 214-247.
45 Özel 2001, 35-50.
XVIII. Yüzyılın İlk Yarısındaki Tahrirlere Bir Örnek (1715 Çuka Adası (ΚΥΘΗΡΑ) Tahriri) 65
46 Öz 1999, 42,43.
47 Öz 1991, 436,438.
48 Barkan 1953,11-13.
49 Russel 1960, 265,266.
66 Murat ALANDAĞLI
Tablo 3: Çuka Adasının Nefs-i (Kal’a ve Varoş-ı Kal’a) ile mu’af Hane ve
Nefer Sayıları ve Tahmini Nüfusları
Defter-i hanehâ-i cizye-i ata-i Çuka
Mahal adı Hane Nefer Nefer Açıklama
X3
Nefs-i Kal'a-i ata-i 60 91 273
mezbûr
der-Varoş-u Kal'a-i 161 247 741 Nikola İstenalu, a'mâ50
mezbûr
Mu'afân ba-buyruldu-i 3 8 24
kapudân paşa
Toplam 224 346 1.038
Livadi Nahiyesi’nde 273 hane ve 397 nefer kaydı bulunmaktadır.
Nahiyeye ait bir mahalle kaydına tesadüf edilmemesi de oldukça ilginçtir.
Daha önce de ifade edildiği üzere dağlık ve taşlık sahaların yoğun olduğu
ada coğrafyası, tarımsal faaliyetlere çok fazla imkân vermemiştir. Haliyle
adadaki yaşam alanları, tarımsal veya ticarî faaliyetlerin yoğun olarak
yapıldığı mahallerle paralellik izlemiştir. Oldukça kıt ve sınırlı üretim
faaliyetleri, ada sakinlerini avarız ve nüzul gibi vergi muafiyetlerini
kazanmaya dönük uğraşa sevk etmiştir. Ali Efendi, belki de bu türden
uğraşların bir sonucu olarak ada halkının vergi miktarını düşük
göstermiştir. Kiel ise onun olması gerekenin altında bir vergi miktarı
belirleyerek aslında bir bakıma “istimalet politikası” gütmüş olabileceğini
ileri sürmüştür.51
Tablo 4: Livadi Nahiyesi İskân Birimleri Adı ve Hane Nefer Sayıları
Mahal adı Hane Nefer Nefer Açıklama
X3
Facadıka ΦΑΤΣΑΔΙΚΑ 8 10 30
Maryiani/Mayeryanika 10 13 39
ΜΑΡΓΙΑΝΝΗ
Kocalyanka/Kaçulyanika 4 7 21
Çamyanka/Çanetika 10 15 45
İsteyanka/İstayanika 5 13 39
Çarkadika/Hargâdika 5 6 18
Samyadika/Samiyadika 13 18 54
Karavehuryo/Karavohoryo 7 12 36
Mazadaganka/Mazaraganika 5 6 18
Likoda/Likuvara 4 4 12
Manitohori nâm-ı Çıkalari 23 16 48 Her iki
ΜΑΝΙΤΟΧΩΡΙ karyenin nefer
İstrapodi/Israbudi 19 57 ve hane sayıları
birlikte
hesaplanmıştır
Katuni ΚΑΤΟΥΝΙ 12 19 57
Portalam Yatika 14 19 57
Praçeyanka/Pracyanika 18 23 69
Aleksandrades 17 26 78
ΑΛΕΞΑΝΔΡΑΔΕΣ
Kiryakadika 5 7 21
Ayo İlya 10 12 36
Pitsinianika/Picinanika 6 9 27 Hane
ΠΙΤΣΙΝΙΑΝΙΚΑ birleştirme
vardır.
İstetyanka/İstatyanika 14 18 54
Kartaryanika 3 3 9
Kuremata/Keramota 20 26 78
ΚΟΥΡΕΜΑΤΑ
Purko/Burko ΠΟΥΡΚΟ 6 11 33
Karvunades/Kargonades 18 26 78
ΚΑΡΒΟΥΝΑΔΕΣ
Kondolianika/Kondolyanika 12 24 72
ΚΟΝΤΟΛΙΑΝΙΚΑ
Drimonas/Drimona 17 25 75
ΔΡΥΜΩΝΑΣ
İskorpoyanka/İskorpoyanika 5 8 24
Buradyanka/Luradiyanika 2 2 6
Toplam 273 397 1.191
Livadi Nahiyesi’nin iskân mahalleri ve hane, nefer sayılarını içeren
Tablo IV’e bakıldığında hane-nefer sayıları arasında doğrusal bir bağın
bulunmadığı anlaşılmaktadır. Zira sadece 6 hanenin bulunduğu
Purko/Burko köyünde 11 nefer bulunmaktadır. Diğer taraftan 20 hane
kaydının yer aldığı Kuremata/Keramota köyünde ise 26 nefer kaydı vardır.
Bu durum hane sayıları arttıkça nefer sayılarının da artacağı yönündeki
68 Murat ALANDAĞLI
52 Hane-i Mane Maniya Biçeni ma'a hane-i Yorgi Biçeni, TKG. KK. TTd. VCEDİD 128/2, 33/a.
53 TKG. KK. TTd. VCEDİD 128/2, 35/b.
54 TKG. KK. TTd. VCEDİD 128/2, 36/a.
XVIII. Yüzyılın İlk Yarısındaki Tahrirlere Bir Örnek (1715 Çuka Adası (ΚΥΘΗΡΑ) Tahriri) 69
Karye-i Zukati/Dokana 3 5 15
Karye-i 21 30 90
Predika/Yaradika
Karye-i 12 16 48
Kalokerines/Kalogerenes
ΚΑΛΟΚΑΙΡΙΝΕΣ
Karye-i Aragos/Aregus 12 17 51 Todori Andoni
pir-i fâni ve
amalma'ande
olduğundan
nefer sayısı 16
olarak
alınmıştır.
Karye-i 5 6 18
Pisiyukadi/Pisyopigadi
Karye-i Vrisi/Rizes 5 9 27
ΒΡΥΣΗ
Karye-i Agios Sostis/Ayo 13 17 51
Sosti ΑΓΙΟΣ ΣΩΣΤΗΣ
Karye-i Karavas/Fraca 35 44 132 Mihal Dimitri,
ΚΑΡΑΒΑΣ mükerrerdir.
Mahalle-i Ayo 5 6 18
Yandis/Ayo Pantes der
Karye-i Karavas/Fraca
Mahalle-i Lened 9 12 36
Daganka/Len Darakanika
der Karye-i
Karavas/Fraca
Mahalle-i Lened 15 22 66
Dunyanka/Len
Drotyanika der Karye-i
Karavas/Fraca
Mahalle-i 7 10 30
Dayeşyanka/Rayişyanika
der Karye-i
Karavas/Fraca
Toplam 197 269 807
70 Murat ALANDAĞLI
r
bu nedenle 23
olan nefer
sayısından
amalmande
çıkarılmış ve 22
olarak
hesaplanmıştır
Karye-i 7 14 42
Kometyanka/Komnyanika
Mahalle-i 10 15 45
Komtiyanka/Komniyanika
Toplam 279 427 1.28
1
Potamos/Potamo Nahiyesi Çuka Adasının diğer nahiyelerine göre
iskân mahalli oldukça az olmasına rağmen hane-nefer sayısı bakımından ilk
sırada yer almaktadır. Ada’nın kuzey ucuna konumlanmış nahiyedeki irili
ufaklı nehirler bu durumun oluşmasa etki etmiş olabilir. Toplam on dört
yerleşim birimi bulunan nahiyenin nefer sayısı 10’un altında olan yerleşim
yeri bulunmamaktadır. Nahiyedeki 10 iskân mahallinin nefer sayısı 20’nün
üzerindedir. Tablo VII’deki bilgiler dahilinde Potamos/Potamo Nahiyesi’nin
tahmini nüfusu 1.281 olarak hesaplanmıştır.
Yukarıda nefs ve nahiyeler bakımından ayrı ayrı olarak ele aldığımız
Çuka Adası’nın demografik durumunu hazırlamış olduğumuz bir tablo
vesilesiyle bütüncül olarak görmek de mümkündür. Tablo VIII’de
görüleceği üzere Potamo nahiyesi hane ve nefer sayısı bakımından ilk
sırada yer almaktadır. Patamo’yu sırasıyla Livadi, Nefs-i Kal’a ve Varoş,
Milopotamo ile Kastrisiyanika nahiyeleri takip etmektedir.
Tablo 8: Çuka Adası Nahiyeleri ve Hane, Nefer Toplamları
Mahal adı Hane Nefer Nefer Açıklama
X3
Kal'a, Varoş ve 224 346 1.038
Mu'af
Nahiye-i Livadi 273 397 1.191
Nahiye-i 197 269 807
Milopotamo
Nahiye-i 169 232 696
XVIII. Yüzyılın İlk Yarısındaki Tahrirlere Bir Örnek (1715 Çuka Adası (ΚΥΘΗΡΑ) Tahriri) 73
Kastrisiyanika
Nahiye-i 279 427 1.281
Potamo
Toplam 1.142 1.671 5.013Defterde nefer sayısı
1.660 olarak yer
almaktadır.
Defterde yazılı 1.139 1.652 4.956 gayr-i ez muaf
olan
Tablo VIII’de görüldüğü üzere elde ettiğimiz sonuçlar ile defterdeki
sayının farklı olması şüphesiz muaf gurubunun sayıma esas alınmamış
olmasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla bunların da ilavesiyle Çuka
adasının hane sayısı 1.142 ve nefer sayısı ise 1.660 olarak hesaplanabilir.
Bu durumda defterde yazılı olan ile hesapladığımız arasında hane sayısı
bakımından 3 ve nefer sayısı bakımından ise 11 fark görülmektedir.
Adadaki tahmini nüfusa dair de bir rakama ulaşmak mümkündür. Nitekim
nahiyelere ait nüfus hesaplamalarımızın toplamıyla adanın 1715 yılı nüfusu
tahmini olarak 5.013 olarak hesaplanabilir. Sonrası hakkında detaylı
bilgilere sahip olmasak da Ahmet Rıfat Efendi sayesinde 1881 yılında
adanın nüfusunun 19.000 olduğunu öğrenmekteyiz.56
2.4. Dini Yapı
Ele aldığımız kaynaklarda adadaki cizye mükelleflerinin inançlarına
dair kayıtlara maalesef tesadüf edilememiştir. Genellikle Katolik (Efrenç,
Frenk veya Latin), Ortodoks (Rûmiyân) olarak isimlendirilmiş bu guruba
dair atıflara başvuru kaynağımızda rastlanılamamıştır.57 Tahrir kaydında
“dini lider, önderlerin” mu’af tutulması ihtimalinden hareketle adadaki
nahiye ve köylerde bulunan mu’afla dikkatle tetkik edilmiştir. O halde 1715
yılı tahriri bilgileri dahilinde Çuka Adasındaki nüfusun dinî yapısını
temsilen din adamlarının bulunmadığı söylenebilir mi? Elimizdeki bilgiler
net olarak belirtmese de elbette bu minvalde kesin bir düşünceye
varılamaz. Dinî kişi ve önderler bir şekilde kayda girmemiş olabilir. Temel
amacı cizye vergisi üzerinden adadaki ekonomik ve siyasî kazanımlarını
korumak olan Osmanlı idaresinin dinî yapı ve yürütücüleriyle pek
ilgilenmediği düşüncesi de ihtimal dâhilindedir.
Yunanca’da güzellik anlamına gelen “kalos” ile yaşlılık anlamındaki
“geraios” kelimelerinden türeyen Kalogerno/Kalogerono kelimesi bu
olan pinaki, Hububat ağırlık ölçü birimi olarak kullanılmıştır. Pinaki” ve muzur ölçü
birimleri üzerinde burada kısaca durulmalıdır. Temelleri Roma dönemine kadar geriye
giden pinaki genellikle alanı belli bir tarlaya atılacak tohumluk miktarının ifadesinde
kullanılır ve yaklaşık 7 kg olduğu düşünülmektedir. İtalyanlardan Ege Adalarına miras
kalmış muzur ölçü birimi ise buğday için 15 okka ve arpa için ise 13 okka olarak
hesaplanmıştır. Genellikle 1,282 kg olan bir okka hesabıyla bakıldığında buğday için bir
muzur (1,282X15:19,230 kg); arpa için ise (1,282X13:16,666 kg) şeklinde hesaplanabilir.
Bu rakam da yine sınırları belli bir tarlaya saçılacak tohum miktarını işaret etmektedir.
Araziden hasat edilen buğday miktarı bakımından ise bir muzur’un 28,204 kg olduğu
söylenebilir.
81 Hıml, deve yükü olarak da isimlendirilir. Irak bölgesi için 243,75 kg olarak hesaplanmıştır.
XVIII. yüzyılda Anadolu’nun dağlık bölgelerinde 390 kg, alçak bölgelerinde ise 735 kg
olarak hesaplanmış deve yükünün genellikle 250 kg olduğu belirtilebilir, Hınz 1989, 16.
78 Murat ALANDAĞLI
86 Evangelia Balta ile yapılan telefon görüşmesi (12 Eylül 2021). Çuka adasına dair hayli
fazla ve farklı çalışmalarıyla bilim dünyasına katkı sunmuş Sayın Evangelia Balta’ya
açıklayıcı, önemseyici yol gösterici ve anlayışlı tavrından dolayı ne kadar teşekkür etsem
azdır.
87 Stavrinidis 1976, 253 akt. Balta 2011, 127.
80 Murat ALANDAĞLI
deştbâni ve tapu-yı
Adet-i agnâm maa
Defterdeki miktar
Revgan-ı Zeytin
Resm-i arûs ve
Resm-i Kovan
Resm-i Otlak
resm-i otlak
Aded/bab
Gendüm
Kilinder
Neferan
Kıymet
Mahlut
Nahîye
Asiyâb
Muzur
Muzur
Muzur
Muzur
İspenç
Yekûn
Keten
zemin
Penbe
Bakla
Lidre
Lidre
Piyaz
Hıml
Şa'ir
Sıra
Şıra
1 Nahiye-i Livadi 397 9925 210 8400 128 3840 105 3170 15 450 294 5940 184 5720 18 450 62 295 19 190 60 51 3060 3640 45420
2 Nahiye-i Milopotamo 270 6750 91 3640 25 750 71 2130 2 60 103 2060 63 1890 8 200 38 190 2 20 90 37 2220 2080 15 690 23000
3 Nahiye-i Kastrisiyanika 232 5800 49 1960 60 1800 26 780 3 90 68 1360 40 1200 12 300 39 195 1 20 90 24 1440 1560 20137
4 Nahiye-i Potamo 426 10650 82 3260 90 2700 208 6240 13 390 175 3500 57 1710 19 475 131 655 26 260 90 78 4680 1820 7 480 36235
5 Toplam 1325 33125 432 17260 303 9090 410 12320 33 990 640 12860 344 10520 57 1425 270 1335 48 490 330 190 11400 9100 22 1170 124792 159677
Fermân buyrulduğu üzere ada-ı mezburede olan nevahi ve kura ve derûn-i kal’a-i şehirde ve varoşunda sakin re’ayanın harâc-ı arâzi ve ispence ve rüsum-i saireleri mınval-i merkum üzere sebt defter olunmakla şerh
verildi. Fi 27 N [Ramazan] 1127, Mühür, vr.27/a
Telhîs mucebince defterhânede hıfz olunmak buyuruldu.
Arz-i bendeleri budur ki.
Avn-i Hak ile feth ve teshîri müyesser olan kıla‘dan Çuka adasında bulunan re‘âyanın mukaddema fermân olunduğu üzere hâneleri başka tahrîr olunmağla muharrir kullarının memhûr defteridir şurutu başka tahrîr olunan
aşar ve rüsûmatı defterinde musarrah olmağla işbu defter dahi Defterhâne-i Âmire’de hıfz olunmak bâbında fermân devletlû saadetlû sultanım hazretlerinindir. vr. 27/a
SONUÇ
Çalışmanın başında ifade edilen temel arayışlar bağlamında Çuka
adası tahrir defteri ilk olarak atama, yazım şekil ve usulleri gibi somut
olarak görünen verilerle bizlere imparatorluk idaresinin XVIII. yüzyılda
adeta özlemini çektiği bir sistemi ayakta tutma uğraşının resmini verir. Bu
resim her ne kadar dar alanlar olsa da yer yer tahrir yapıldığının bir
işaretidir. Ayrıca bu defter özelinde Osmanlı tahrir geleneğinin klasik
dönemi andıran benzerliklerinin yanı sıra konsolos ve voyvodalar gibi
dönemine has idarî, siyasî ve ticarî değişiklik çerçevesinde kendisini
yenilediğini de ifade edebiliriz. Hatta XVIII. yüzyıl dünyasının ekonomik
gereklerine uygun olacak şekilde “klasik arazi tahririnden” çok “kişi sayısı
ve vergilendirilmesi” esaslı bir yönelim olduğu söylenebilir. Ele aldığımız
defter bu yönelimin ilk örneklerinden biri olarak görülebilir.
Tahrir vesilesiyle Çuka Adası’nın 1715 yılına dair genel bir fotoğrafı
da netlik kazanır. 1715-18 yılları arasında Osmanlı hâkimiyetinde kalmış
Çuka Adası’nın idarî olarak kale ve varoşu ile dört nahiyeden müteşekkil
olduğu anlaşılmaktadır. Osmanlı öncesi Venedik idarî yapılanmasına ait
olması kuvvetle muhtemel bu idarî yapı tahrir kayıtlarına da yansımıştır.
Söz konusu idarî birimlerde toplam 1.138 hane ve 1.663 nefer kaydı tespit
edilmiştir. Ticarî potansiyeline dair verilere erişemediğimiz ada da yeryüzü
şekillerinin elverdiği ölçüde tarımsal üretim faaliyetlerinin yapıldığı
anlaşılmaktadır. Fakat ada da imparatorluğun en canlı gelir kaynağı
ispenç/cizye vergisidir. Bu vergiyi sırasıyla buğday, arpa, şarap, zeytin,
arpa ve mahlut’tan elde edilen gelirler izlemektedir. Ayrıca ada insanın
temel besin gereksinimi olan et ve bal üretimine dair de kimi izlere
rastlanılmıştır.
Ezcümle 1715 yılı tahrir kayıtları, Osmanlı-Venedik ilişkilerinde
zaman zaman gerginliklere yol açan askerî ve ticarî bakımdan oldukça
önemli bir mıntıkada bulunan Çuka Adası sakinlerinin dönem dünyası
insanlarının uğraş ve iştigallerine uygun bir şekilde hayatlarını idame etme
gayretinde olduklarını göstermektedir. Bu uğraş ve iştigallerin en önemli
sınırlılıklarından biri şüphesiz adanın sahip olduğu olumsuz beşerî
özellikleriydi. Çorak ve taşlık alanların kapladığı ada karasının bu
durumuna, deniz sefer güzergâhında olması hasebiyle tedirgin eden savaş,
istila ve talan durumları da eklenince, düzenli bir nüfus ve iskân yapısının
oluşması ve elbette gelişmesi mümkün olmamıştır. İmparatorluk idaresi
askerî, malî ve ticarî potansiyeli nedeniyle ada sakinlerini sıkıntıya
sokmayacak ölçüde, tahrir vesilesiyle köklü bir sahiplenme maksadı
XVIII. Yüzyılın İlk Yarısındaki Tahrirlere Bir Örnek (1715 Çuka Adası (ΚΥΘΗΡΑ) Tahriri) 85
KAYNAKÇA
1. Arşiv Kaynakları
a-Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Kuyûd-ı Kadîme Arşivi
TKG. KK. TTd. VCEDİD, 128/2.
b-Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü
BOA. D.CMH.d.26721.
BOA.A.DVNS.MHM.d.7/202, H.975.
BOA.İE.HR.4/343, H.1101.
Pul 2004 Ayşe Pul, Girit Savaşı ile İlgili Bir Türk
Kaynağının Tahlili (TTK Kütüphanesi’nde
Bulunan Girid Fethi Tarihi Başlıklı Yazma),
Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, 2004.
Râşid Mehmed Efendi 2013 Râşid Mehmed Efendi, Tarih-i Râşid, II
(Haz. Abdülkadir Özcan-Yunus Uğur), Klasik
Yayınları, İstanbul, 2013.
Russel 1960 J. Russel, “The Late Medieval Balkan and Asia
Minor Population”, JESHO (Journal of the
Economic and Social History of the Orient),
Vol.III,1960, s.265-274.
Savaş 2002 Ali İbrahim Savaş, “Konsolos”, DİA, C.26,
Ankara, 2002, s.178-180.
Slot 1982 B.J. Slot, Archipelagus Turbatus, Les Cyclades
Entre Colonisation Latine et Occupation
Ottomane, c.1500-1718, C.I, İstanbul, 1982.
Stavrinidis 1976 N.S. Stavrinidis, Metafraseis tourkikon
historikon eggrafon aforonton eis tin historian
tis Kritis. Eggrafa tis priodou eton the History
of Crete. Documents of the period 1671-
1694/Hicri 1083-1105, vol. II, Herakleion
Creta, 1976.
Şahin 2020 Kürşat Şamil Şahin, “Fârisî’nin Ravza-i Alî
Adlı Eserindeki Tarih Manzumeleri”,
Rumeli’de Dil ve Edebiyat Araştırmaları
Dergisi, 20, 2020, s.416-433.
Şakiroğlu 1993 Mahmut H. Şakiroğlu, “Çuka Adası”, DİA., C. 8,
İstanbul, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,
1993, s.382-383.
Yıldırım vd. 1998 7 Numaralı Mühimme Defteri-(975-
976/1567-1569) Özet-Transkripsiyon
XVIII. Yüzyılın İlk Yarısındaki Tahrirlere Bir Örnek (1715 Çuka Adası (ΚΥΘΗΡΑ) Tahriri) 93
Makale Geliş Tarihi: Kasım 2021 Makale Kabul Tarihi: Aralık 2021
Öz
1947’den itibaren Yunanistan’da bulunan Rodos ve İstanköy başta olmak
üzere Onikiada’da yaşayan Türklerin, Türk kimliği inkâr edilmekte ve onlara
“Yunan Müslümanı” denilmektedir. Bu çalışmada bu bölgede yaşayan Türklerin,
vatandaşlık, kültürel soykırım, din ve ibadet, örgütlenme, kültürel mirasın
korunması, vakıflar, nefret-baskı vb. konularda ne gibi sorunlar ile karşılaştıkları
ve bu sorunların çözüme ulaştırılacağı konusunda bilgi verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Rodos, İstanköy, Onikiada, Türkiye, Yunanistan.
Giriş
Dünya kamuoyunda Yunanistan’daki Türk Varlığının Batı Trakya’yla
sınırlı olarak bilmesine karşılık, Rodos ve İstanköy’de olmak üzere
Onikiada’da yaşayan ve sayıları 9.000 civarında bir Türk nüfus da
bulunmaktadır1.
Prof. Dr. Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği. E. Posta:
mustafa.kaymakci68@gmail.com.
1 Rodos ve İstanköy’de resmi olmayan tespitlere göre 2019 yılı başlarında toplam 9000
Özgün, C.,2014. Social, Economic and Cultural Life in Rhodes and Kos Turks, Turkısh Identıty
in Rhodes and Kos, Ed. Mustafa Kaymakçı- Cihan Özgün, Meta Basım Matbaacılık, İzmir,
pp.176- 179.
Rodos ve İstanköy Türklüğünün Güncel Sorunları 97
2Kaymakçı, M., 2013. The Religious Problems of The Turks Living in Rhodes, Kos and The
Dodecanese. 26-27 Kasım 2013 Birleşmiş Milletler Azınlık Sorunları Forumu.Cenevre.;
Kaymakçı, M., C. Özgün, 2015. Rodos ve İstanköy Türklerinin Yakın Tarihi: Ege Denizi’nde
Yükselen Sessiz Çığlık. Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği
Yayınları. ,s. 73-97
98 Mustafa KAYMAKÇI
3 Kaymakçı, M., C. Özgün, 2015. Rodos ve İstanköy Türklerinin Yakın Tarihi: Ege Denizi’nde
Yükselen Sessiz Çığlık. Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği
Yayınları.,s. 83- 84
4 Macit Külür ile yapılan sözlü görüşme.
5 Fautre, W.,2017. Greece: Ethnic Turks In Rhodes And Kos. Copyright Federal Union of
European Nationalities and Rhodes, Kos and the Dodecanese Turks Culture and Solidarity
Association. All Rights Reserved. Brussels, December 2017.s.34
Rodos ve İstanköy Türklüğünün Güncel Sorunları 99
6 Kaurinkoski, K., 2012. The Muslim Communities in Kos and Rhodes: Reflections on Social
Organization and Collective Identities in Contemporary Greece.Slavica Helsingiensia Ed: By
Jouko Lindstedt anda Max Wahlstrom.Balkan Encounters-Old and New Identities In
Southeastern Europe Helsinki.s.56
7 Rodos ve İstanköy Türklerine karşı uygulan kültürel asimilasyon, son yıllarda giderek
hızlanmış, Türk olarak bilinen insanlar adalarda hiç yaşamamış olarak kabul edilmeye
başlanmıştır. Bu nedenle ilgili yayınlarda “Kültürel Soykırım “teriminin daha doğru olacağı
düşünülmüştür.
8 Özgün, C.,2019. Avrupa Ve Osmanlıların Akdenız Sıyasetı: “Ege Adaları Ve Işgaller (1912),
Ege Adalarının Unutulan Halkı: Rodos Ve İstanköy Türkleri, Ed. Mustafa Kaymakçı- Cihan
Özgün, Eğitim Kitabevi, Konya, s.223-234. Ve ayrıca lütfen bkz. Kaymakçı, M., C.
Özgün,2020. Rhodes and Kos Turks: Contributions to the Turkish War of Independence
and Current Problems, Eğitim yay., Konya, s. 18-19
100 Mustafa KAYMAKÇI
Kos (İstanköy)Turks, Turkish Culture in Rhodes and Kos, Ed. Mustafa Kaymakçı- Cihan
Özgün, Eğitim Pub., Konya, s. 79-80.
Rodos ve İstanköy Türklüğünün Güncel Sorunları 101
14 Adı saklı
15 Adı saklı
16 Yılmaz Demirci ile yapılan görüşme
17 Adı saklı
18 Adı saklı
19 Adı saklı
Rodos ve İstanköy Türklüğünün Güncel Sorunları 103
20 Rodos, İstanköy ve Onikiada Türklüğünün Yakın Tarihi Üzerine Sözlü Tarih Projesi Kesin
Raporu 2014
21 Kaymakçı, M., C.Özgün, 2015., a.g.e,s. 134.
104 Mustafa KAYMAKÇI
28 Adı saklı
29 Kaymakçı, M.,2021. Yunanistan Eğitim & Din İşleri Bakanlığı Din İşleri Genel
Sekreterliği’ne Bakanlığı’nın 2019 yılında ibadethanelere gerçekleştirilen saldırılar ve dini
topluluklara yönelik düzenlemelere ilişkin raporuna ilişkin ROİSDER mektubu.
30 Fautre, W.,2017.a.g.e.,,s.44-45
Rodos ve İstanköy Türklüğünün Güncel Sorunları 107
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.
35 Konuk,N., 2008. Midilli, Rodos, Sakız ve İstanköy’de Osmanlı Mimarisi/Ottoman
36 Kırevliyası,A., a.g.e
37 Kaymakçı, M., 2011. Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma
Derneği’nin 28 Aralık2011 tarihli “Yunanistan Hükümeti’ni Osmanlı Türkleri’nden Kalan
Mimari Eserleri Bir İnsanlık Kültür Mirası Olarak Kabul Etmeleri Gerektiğini Hatırlatmak
İstiyoruz.” başlıklı basın açıklaması
38 Yücesoy, A., a.g.g
Rodos ve İstanköy Türklüğünün Güncel Sorunları 109
bekletiliyor. Mesela, Murat Reis Türbesi var. Ben Türkiye’ye göç etmeden önce
çok güzeldi, en son gidip gördüğümde ise yıkılmış vaziyette, içler acısıydı.”
Ali Hilmi Paşa Camisi, restore edilip Kıbrıs Evi haline
dönüştürülmüştür, Şehitlik Mescidi sağlık merkezi, Katavya Köyü Mescidi
kafeterya olarak kullanılmaktadır. Gani Ahmet Semti Okul-Camisi,
apartman haline getirilmiştir. Salakoz Köyü Cami yok edilmiştir.
Rodos’un Osmanlı Türklerinden kalan önemli kültürel miraslarından
biri de Murat Reis Türbesi ve Külliyesi’dir.İçinde camii de bulunan külliye
binaları harap durumdadır ve ayakta zor durmaktadır. Külliye mezarlığının
yarısı yok edilmiştir. Cami Külliyesi’nin daha önce “Müftü Evi” olarak
kullanılan bölümü de konservatuvar haline getirilmek istenmişti. Listeyi
uzatmak mümkündür.
Restorasyon kapsamında minaresi ve camları yıkılan bir başka cami
de Muradiye Camii idi. Bu camii,1970 yılına kadar Türk cemaatine aitti. Bu
tarihten sonra Rodos Başmetropolitliği'ne bırakılan cami, 1990 yılına kadar
ibadete açık kalmıştı. Daha sonra camide görevli olan imam ve müezzinin
ölümü ile ibadethanenin kapısına kilit vurulmuştur. Günümüze kadar
kapalı kalan cami, şimdi ise Avrupa Birliği tarafından sağlanan fon ile
kiliseye dönüştürülmektedir.
Aslında kültürel eserlerin zamanın tahribatına bırakılarak yok
edilmesinin ardındaki gerçek, ada Türklerinin geçmişle bağının kopararak
asimilasyonun bir parçası uygulamalarıdır.
Dilek39 Murat Reis Türbesi ve Külliyesi bağlamında şunları söylüyor:”
… Açık açık söylenmese de, Murat Reis Camii’nin kapatılmasında, türbesinin
ve çevresindeki külliyenin kaderine terk edilmesindeki temel amaç, Türk
cemaatinin bir araya geldiği, ortak kültürünün temsil ettiği, geçmişle bağını
sürdürdüğü yerlerin işlevsiz bırakılmasıdır. Yunan derin devleti ince bir
operasyonla bu politikasını sürdürür.” Dilek bu savını,30 Ocak 2005 tarihli
Prodos gazetesi’nin “Murat Reis Mezarlığı’ndaki kitabeler Amerikalı bir
araştırıcı tarafından inceleniyor” başlıklı bir habere dayandırmaktadır. İlgili
haberde40 Dr. Barnes adlı araştırıcı’nın Murat Reis’in aslında bir Osmanlı
Paşası değil, bir Arap denizcisi olduğu ileri sürülmekteydi.
39 Dilek.B.S.2008.a.g.e
40 30 Ocak 2005 tarihli Prodos Gazetesi.
110 Mustafa KAYMAKÇI
41 Kaymakçı,M.,2017a.g.e..s.129-132
42 Erdoğru, M. A..,2016. Rodos’ta Türk-Müslüman Vakıflarının Durumu (İç.) Rodos ve
İstanköy Türklüğü Genişletilmiş İkinci Baskı (Ed.) Kaymakçı, M. ve Özgün, C. Rodos,
İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Yayınları s.195-219
43 Dilek, B. S., 2017. Ege’nin Unutulan Türkleri (Genişletilmiş İkinci Baskı) Rodos, İstanköy
kullanılmıştır.
Rodos ve İstanköy Türklüğünün Güncel Sorunları 111
47 Fautre,W.,2017.a.g.e.,s.17
112 Mustafa KAYMAKÇI
48 Özgün, C., 2019. “Assessments On The Relatıonshıp Among Identity, Space and
Foundatıons In Rhodes And Kos”, Turkısh Foundatıons İn Rhodes And Kos, Editors: Prof.
Dr. Mustafa Kaymakçı Assoc. Prof. Dr. Cihan Özgün Assoc. Prof. Dr. Fırat Yaldız, Konya, pp.
69-70
49 Kaymakçı, M., 2020. Rodos ve İstanköy Türk-Müslüman Vakıflarının korunması için
Yunanistan Kültür ve Spor Bakanı Lina Mendoni’ye gönderilen 2 Kasım 2020 tarihli
ROİSDER mektubu.
50 Rodos, İstanköy ve Onikiada Türklüğünün Yakın Tarihi Üzerine Sözlü Tarih Projesi Kesin
Raporu.s.94-96
Rodos ve İstanköy Türklüğünün Güncel Sorunları 113
57 Adı saklı
58 Demir Kıbrıslı ile yapılan sözlü görüşme
59 Rıfat Maşazade ile yapılan görüşme
60 Adı saklı
Rodos ve İstanköy Türklüğünün Güncel Sorunları 115
61 Adı saklı
62 Suna Hamit ile yapılan görüşme
63 Muhammet Ali Paşa ile yapılan görüşme
64 Adı saklı
116 Mustafa KAYMAKÇI
68 Adı saklı
69 Dürdane Kovacıoğlu ile yapılan görüşme
70 Adı saklı
71 Adı saklı
72 Sevim Halepli ile yapılan görüşme
73 Adı saklı
118 Mustafa KAYMAKÇI
74 Kırevliyası,A. a.g.e
Rodos ve İstanköy Türklüğünün Güncel Sorunları 119
75https://www.fuen.org/tr/haberler/single/article/fuen-condemns-arrest-of-mr-
kaymakci-president-of-our-member- organisation-from-rhodes-and-kos/
76 Geneva, October 26, 2016. “The International Secretariat of the World Organisation
Against Torture (OMCT) Greece: Acts of harassment against defenders working on the rights
of minorities in Greece, including the arbitrary detention for a night and expulsion from
Greece of Mr. Mustafa Kaymakçı”)
120 Mustafa KAYMAKÇI
KAYNAKÇA
Cin, T., 2009 Yunanistan'daki Türk Azınlığın Hukuki
Özerkliği (Müftülük Meseleleriyle İlgili
122 Mustafa KAYMAKÇI
Doç. Dr. Ahmet Uhri, Dokuz Eylül Üniversitesi.
Dr. Mehmet Uhri.
128 Ahmet UHRİ, Mehmet UHRİ
birlikte tarihte ilk kez akılcı düşüncenin, gerçek anlamda akılcı düşüncenin
ortaya çıkışına tanık olunmaktadır. Bruno Snell, The Discovery of the Mind
adlı yapıtında Yunan düşüncesinin insanlık tarihine en büyük katkısının
“zihnin keşfedilişi” olduğunu söyler ki eserinin adında da zaten bu açık
biçimde görülmektedir.2 Snell’in ifadesiyle Yunan’da akıl öncesi, efsanevi ya
da mitik ve insan biçimci yani antropomorfik anlayışlarla; salt akılcı yani
rasyonel bir dünya görüşü arasındaki ayrım ilk defa ortaya çıkmış ve insan
düşüncesinin vazgeçilmez kazancı haline gelmiştir. Bu dünya görüşünün
ortaya çıkmasına en büyük katkıyı da hiç şüphesiz Yunan felsefesi
yapmıştır.
Burada akla gelebilecek bazı noktaları açıklamak için konuya ara
vererek, mit, antropomorfizm ve bilginin sistematizasyonu üzerinde
duracağız. Aklınıza gelen ilk sorulardan biri Mezopotamya, Mısır ve
Yunan’da tanrı ya da tanrılar yok muydu olabilir. Sorunun yanıtı açık,
elbette var ama Yunan’da ve öncesinde anladığımız ve tanıdığımız anlamda
bir iman kavramı yoktur. Tanrı ve tanrıçaların hepsi antropomorfik yani
insan biçimli, kendilerine sunular yapıldığı sürece insanlarla iyi geçinen ve
Musa’nın tek tanrısı gibi görünmeyen ama hissedilen ve dolayısıyla kalple
iman edilen değil ete kemiğe bürünmüş tanrılardır. Bu tanrılarla yapılan da
aslında doğayı, felsefe yapmayan ve bilgi üretmeyen halka anlatmak,
doğada olan her şeyin nedenini mitik yani efsanevi biçimde açıklamaktan
başka bir şey değildir. Bir diğer deyişle rüzgârı, gök gürültüsünü, yağmuru,
doğanın klimatolojik döngüsü ve diğer her şeyi halka açıklamak için
mitolojik varlıklar olan tanrılar ve onların tanrısal güçleri kullanılır.
Bunun yanı sıra aynı Yunan özellikle de Ege dünyasının önemli
kentleri olan Atina, Ephesos, Miletos ve diğerlerinde yaşayan, birlikte
yaşadığı halktan kendini ayırmış yönetici, tüccar ya da aristokratik sınıf
aracılığıyla bilgiyi sistematik hale getirerek felsefe yapmakta ve doğayı
bütün kurallarıyla tanımlamaya ve anlamaya çalışmaktadır. Bir diğer
deyişle evren ve insan hakkında akılsal bir açıklama vermeye
uğraşmaktadır. Dolayısıyla da Antik Yunan kendinden önce varolmuş ve
gündelik yaşamında bilgiyi pragmatik biçimde kullanan ancak sistematik
hale getiremeyen Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarından ayrılır. Sadece
verilebilecek iki örnek bile bu konuyu kanıtlamaya yeter. Her iki örnek de
matematik ve geometriyle ilgilidir. Bunlardan biri Thales bağıntılarında
karşılığını bulur diğeri de Pisagor teoreminde. Bu iki teorem esas olarak
2 B. Snell, Discovery of the Mind in Greek Philosophy and Literature, Dover Book, UK-1982, 43.
130 Ahmet UHRİ, Mehmet UHRİ
Kitabiyat
Siren Bora, Birinci Juderia İzmir’in Eski Yahudi
Mahallesi, İstanbul: Gözlem Yayınları, 2021, 251 s.,
ISBN 978-605-2061-26-8.
Yasin ÖZDEMİR
Levant ticaretinin parlayan incisi olan İzmir kenti yüzyıllar boyunca
çeşitli toplumları kendisine çekmiştir. Bu canlı ticari hayatının cazibesine
katılarak kente gelen gruplardan biri de Yahudilerdir. İzmir’in Yahudi tarihi
üzerine uzun yıllardır çalışmalar yapılmaktadır1. İzmir Yahudilerinin tarihi
denilince akla gelen ilk isimlerden biri de kuşkusuz Dr. Siren Bora’dır.
Çalışmalarında İzmir ve çevre bölgesindeki Yahudilerin tarihi ağırlık veren
Bora’nın Gözlem yayınlarından çıkan son çalışması “Birinci Juderia” olarak
adlandırdığı İzmir’in ilk Yahudi yerleşim bölgesi hakkındadır. Bora
çalışmasında Yahudi mahallesinin konumu, mahalledeki kurumsal yapıları,
mahallenin sınırları ve zaman içerisindeki değişimi üzerine odaklanmıştır.
Osmanlı kentlerini oluşturan mahallelerin tarihi üzerine yapılan ilk değerli
çalışma Cem Behar’ın İstanbul’daki Kasap İlyas mahallesini anlattığı “Bir
Mahallenin Doğumu ve Ölümü” adlı eseridir2. Hasan Hüseyin Güneş’in
Kudüs’teki Meğaribe mahallesi üzerine yapmış olduğu çalışma da mahalle
tarihi konusundaki öncü çalışmalardan biridir3. İzmir’deki mahalleler
üzerine ilk çalışan kişi ise Zeycan Gündoğdu olmuştur4. Gündoğdu, İzmir’in
ticari bölgesinin büyük bir kısmının yer aldığı Kasap Hızır mahallesini
incelemiştir. Bu mahalle İzmir’in ticari potansiyeli ile gelişen bir mahalle
olduğu için Türklerin, Rumların ve Ermenilerin bir arada yaşadığı karma
bir mahalledir. İzmir’deki mahalleler üzerine yapılan ikinci çalışma ise
Bora’nın yapmış olduğu çalışmadır. Ancak bu çalışma Osmanlı’daki
gayrimüslim mahalleleri hakkında yazılan ilk eserdir.
Ege Üniversitesi, Doktora Öğrencisi, ozdemiryasin91@gmail.com, ORCID ID: 0000-0003-
4692-2097.
1 Avram Galate, Historie de Juifs d’Antolie- Les Juifs d’Izmir (Smyrne), İstanbul, 1936. Siren
Bora, İzmir Yahudileri Tarihi 1908-1923, Gözlem, İstanbul, 1995.Henri Nahum, İzmir
Yahudileri 19.-20. Yüzyıl, çev. Estreya Seval Vali, İletişim, İstanbul, 2000. Dina Danon, The
Jews of Ottoman Izmir: A Modern History, Stanford University Press, 2020.
2 Cem Behar, Bir Mahallenin Doğumu ve Ölümü (1494-2008), YKY, İstanbul, 2014.
3 Hasan Hüseyin Güneş, Kudüs Mağâribe Mahallesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Ankara, 2017.
4 Zeycan Gündoğdu, İzmir’de Kasap Hızır Mahallesi, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi),
İzmir Şeriyye Sicilleri ile Askerlik Bedeli Cetvellerinde yer alan Birinci
Juderia’ya ilişkin bilgileri aktarmıştır.
Kitabın dördüncü bölümü ise Birinci Juderia’nın kurumsal yapılarına
ayrılmıştır. Yazar mahallede yer alan sinagogların, okulların, hastanelerin,
hamamların, yetimhanenin ve lazarettoların tarihlerini anlatmış ve ilginç
bilgiler vermiştir.
Kitabın beşinci bölümünde ise yazar, 17. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar
İzmir ticari hayatını ve buradaki Yahudileri anlatmıştır. Yazar Yahudilerin
İzmir’e gelişi ile kentin ticari hayatının canlanışının aynı dönemlere denk
geldiğini belirtmiştir. Özellikle 17. Yüzyılda Yahudiler, vergi mültezimi,
aracılık, tefecilik ve dragomanlık (tercümanlık) gibi ticari hayattaki önemli
mesleklerin Yahudilerin tekelindedir. 17. yüzyılın sonlarında Yahudiler,
Hollanda, İngiltere ve Fransa’nın Levant’taki ticari faaliyetlerine müdahale
edecek kadar güçlenmişlerdir. Ancak bu güçleri zamanla Rumlara ve
Ermenilere geçmiştir. Yazar bunun neticesi olarak 19. yüzyılda İzmirli
Yahudilerin sadece bireysel çabalarıyla ön plana çıktıklarını belirtmiştir.
Bora, Portekiz Yahudileri için ayrı bir bölüm açmış ve özellikle Hollanda ve
Fransa’nın İzmir ticareti konusunda ne kadar önemli olduklarını
vurgulamıştır. Bir sonraki kısımda ise yazar Yahudilerin 19. ve 20.
yüzyıllardaki dahil oldukları meslek gruplarını anlatmıştır.
Sonuç bölümünde yazar, başlangıçta Kadifekale eteklerinde kurulan
Yahudi mahallesinin gelen göçlerle nüfusunun arttığını, önce İkiçeşmelik
Caddesi’nin iki yönüne, daha sonra ise Kestelli’ye doğru yayıldığını
belirmiştir. Ancak Müslüman ve Ermeni mahallelerinin arasında kalan
Yahudi mahallesi zamanla tıkanmış ve şekilsiz bir yapılaşmaya
meyletmiştir. 19. yüzyılda özellikle Teselya, Rusya ve Romanya kökenli
Yahudilerin gelişi ile Yahudiler başka mahallelere yerleşmeye başlamıştır.
Halil Rıfat Paşa döneminde açılan yolla Yahudilerin bir kısmı Karataş’a
doğru göç ederek İkinci Juderia’yı kurmuşlardır. Birinci Juderia’ya önce
Balkan Savaşları sırasında Balkanlardan, ardından işgal ile İzmir
çevresinden fakir Yahudiler gelip yerleşmişlerdir. Birinci ve İkinci Juderia
arasında zamanla çekişmelerin görüldüğünü belirten yazar, Birinci
Juderia’daki Yahudilerin Siyonizm’i desteklerken, İkinci Juderia’daki
Yahudilerin Siyonizm karşıtı olduklarını belirtmiştir. Cumhuriyetin
kurulmasının ardından ise Yahudiler yavaş yavaş İsrail’e göç etmiştir. Yazar
İsrail’e yapılan göçlerin ağırlıklı olarak Birinci Juderia’dan yapıldığını
belirtmiş, boşalan yerlere ise Anadolu’dan gelen Müslüman Türk
göçmenlerin yerleştiğini belirtmiştir.
138 Yasin ÖZDEMİR
İÇİNDEKİLER
Yeşim BATMAZ
Smyrna (İzmir) Agorası’nda Bulunan Çanakkale Seramiklerinin
Yeniden Üretim Denemeler............................................................................................. 29
Murat ALANDAĞLI
XVIII. Yüzyılın İlk Yarısındaki Tahrirlere Bir Örnek (1715 Çuka Adası
(ΚΥΘΗΡΑ) Tahriri) ............................................................................................................. 51
Mustafa KAYMAKÇI,
Rodos ve İstanköy Türklüğünün Güncel Sorunları ............................................... 95
İNCELEME YAZILARI
KİTABİYAT /BOOKS
Yasin ÖZDEMİR
Birinci Juderia İzmir’in Eski Yahudi Mahallesi, Dr. Siren Bora, ........................ 133
ISSN: 2149-1097
2149 1092