Professional Documents
Culture Documents
KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ÜNİVERSİTESİ
TARİH ANABİLİM DALI
Hazırlayan
Ömer Faruk TEMİZGÜL
Danışman
Dr. Öğretim Üyesi Fatma ÜNYAY AÇIKGÖZ
HAZİRAN-2022
KIRIKKALE
T.C.
KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ÜNİVERSİTESİ
TARİH ANABİLİM DALI
Hazırlayan
Ömer Faruk TEMİZGÜL
Danışman
Dr. Öğretim Üyesi Fatma ÜNYAY AÇIKGÖZ
HAZİRAN-2022
KIRIKKALE
KABUL-ONAY
…/…/2022
Bu tezin, kapsam ve kalite olarak Yüksek Lisans Tezi olduğunu onaylıyorum. imza
Bu çalışmam sırasında başta yol göstericim olan, böyle bir çalışma yapmamı
sağlayan, her aşamasında engin bilgileri ile yanımda bulunan değerli hocam ve tez
danışmanım Dr. Fatma Ünyay Açıkgöz başta olmak üzere Kırıkkale Üniversitesi
Tarih Bölümü Öğretim Üyelerine teşekkür ederim. Eğitim hayatımın her aşamasında
yanımda olan ve desteğini hiçbir zaman esirgemeyen aileme sonsuz teşekkür ederim.
Kırıkkale Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tarih Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi
Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Fatma Ünyay AÇIKGÖZ
Haziran 2022, 179 sayfa
i
ABSTRACT
Kırıkkale University
Graduate School of Social Sciences
Department of History, Master’s Thesis
Supervisor: Asst. Prof. Fatma ÜNYAY AÇIKGÖZ
June 2022, 179 pages
Sultan II. Abdulhamid, Sultan Abdulmecid and Sultan Abdulaziz periods and Sultan
V. After Murat's short reign, he became head of an economically difficult state. The
economic situation in which the state is located has become the main focus of the
policies that Sultan Abdulhamid will apply throughout his entire reign. The Sultan
used all the facilities of the state to pay the debts inherited from the past periods. The
monopoly established by the Duyun-ı Public Administration on Ottoman revenues
and the European economy, which dominates the Ottoman market, were one of the
main pillars in shaping the opposition to Sultan Abdulhamid. In the introduction
section of the study, the economic situation in the state during the period of Sultan
Abdulmecid and Sultan Abdul Aziz is discussed. It was mentioned that this situation
was the formation of debts left over from the period of Sultan Abdulhamid. In the
first part of the study, the economic situation in the state during the reign of Sultan
Abdulhamid and the developed economic policies were mentioned and the economic
situations in which the young Turkish opposition to the rule of Sultan Abdulhamid
reacted were given. In the second part of the study, the formation of the young
Turkish opposition to power and the economic policy of the Ittihat and Terakki
period were mentioned. In the last part of the study, the period of Sultan Abdulhamid
and the policy of Union and progress were evaluated.In the study, foreign sources
and critical works were used as sources, especially works written during the period,
as well as documents taken from state archives written during the period. The aim of
the study was to explain the economic situation and economic policies of Sultan
Abdulhamid period and the formation of opposition to the Sultan. In the formation
and development of opposition to the Sultan, the economic developments
implemented by the Sultan or during the Sultan's reign were of great importance. The
opposition saw the Sultan as the sole responsible for the poor economic situation in
the country and the European Capital, which has a large denominator in the country's
market, and they combined their criticism in the person of the Sultan.
Key Words: economy, Ottoman Empire, II. Abdulhamid
ii
İÇİNDEKİLER
ÖZET ....................................................................................................................................................İ
ABSTRACT ........................................................................................................................................... İİ
1. GİRİŞ .................................................................................................................. 1
ÇALIŞMANIN AMACI ................................................................................................................................ 1
ÇALIŞMANIN İÇERİĞİ ............................................................................................................................... 1
KAYNAKLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ ............................................................................................................ 3
1.SULTAN ABDÜLMECİD DÖNEMİ EKONOMİK YAPI ....................................................................................... 3
1.1. Sultan Abdülmecid Dönemi Sanayileşme Projeleri ................................................................. 6
1.2. Sultan Abdülmecid Dönemi Osmanlı Para Politikası ve Saray Harcamaları ........................... 9
1.3. Sultan Abdülmecid Dönemi Kırım Savaşı’nın İktisadi Etkileri ............................................... 15
2.SULTAN ABDÜLAZİZ DÖNEMİ EKONOMİK YAPI ........................................................................................ 21
2.1. Sultan Abdülaziz Dönemi Osmanlı Borçlarının Durumu ....................................................... 21
2.2. Sultan Abdülaziz Dönemi Osmanlı Ordusu ve Donanması ................................................... 22
2.3. Sultan Abdülaziz Dönemi Alınan Tedbirler ve İktisadi Gelişmeler ........................................ 23
2.4. Sultan Abdülaziz Dönemi İktisadi Sorunların Oluşumu ........................................................ 27
I. BÖLÜM ................................................................................................................. 31
SULTAN II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ EKONOMİ POLİTİKASI ................. 31
1. II. ABDÜLHAMİD’İN ŞEHZADELİĞİ DÖNEMİNDE OSMANLI EKONOMİSİNE BAKIŞI ............................................ 31
2. II. ABDÜLHAMİD’İN SALTANATININ İLK YILLARINDAKİ İKTİSADİ DURUM VE SONRASINDAKİ GELİŞMELER.............. 34
2.1. 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı ............................................................................................ 35
2.2. Berlin Antlaşması’nın Siyasi ve Ekonomik Etkileri ................................................................ 36
2.3.Rüsûm-ı Sitte Antlaşması ve Rüsûm-ı Sitteİdaresi ................................................................. 36
2.4. Muharrem Kararnamesi ve Düyûn-ı Umûmiyye İdaresi’nin Kurulması ................................ 39
2.5.Düyûn-ı Umûmiyye ile Beraber Osmanlı Devletinde Kurulan Yabancı Şirketler .................... 42
3. SULTAN II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ İKTİSADİ REFORMLAR .......................................................................... 43
3.1.Muharrem Kararnamesi ile Birlikte Kurulan Maliye Komisyonları ........................................ 45
3.2.Teftiş Heyetleri ...................................................................................................................... 49
4. SULTAN II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİNDE UYGULANAN YARDIM POLİTİKALARI’NIN OSMANLI EKONOMİSİNDEKİ YERİ50
5. SULTAN II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ OSMANLI TÜRK-MÜSLÜMAN HALKININ İKTİSADİ DURUMU ........................ 52
6.SULTAN II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ ORDU’YA AYRILAN BÜTÇE .................................................................... 61
6.1.Muhasebat-ı Umumiye Dairesi ............................................................................................. 62
iii
III. BÖLÜM ............................................................................................................ 125
II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ İLE İTTİHAT VE TERAKKİ İDARESİ’NİN
EKONOMİ POLİTİKALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ .......................... 125
1.II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ İLE İTTİHAT VE TERAKKİ İDARESİ’NİN WEKONOMİ POLİTİKALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
....................................................................................................................................................... 126
1.1.Sultan II. Abdülhamid ile İttihat ve Terakki Döneminde Osmanlı Halkı’nın İktisadi
Durumunun Karşılaştırılması .................................................................................................... 126
1.2.Sultan II. Abdülhamid ile İttihat ve Terakki Dönemi Osmanlı Borçları’nın Karşılaştırılması 129
1.3. Sultan II. Abdülhamid ile İttihat ve Terakki Dönemi Devlet Bütçesi’nin Karşılaştırılması ... 131
1.4.Sultan II. Abdülhamid Dönemi ile İttihat ve Terakki Dönemi Sanayi Politikalarının
Karşılaştırılması......................................................................................................................... 135
iv
1. GİRİŞ
Çalışmanın Amacı
Bu tez çalışmasında, öncelikle Sultan II. Abdülhamid dönemi ekonomik
durumun Osmanlı toplumu’nun ekonomik gücünün, devletin uyguladaığı ekonomi
politikalarının Sultan karşı oluşan Jön Türk Muhalefeti’nin oluşmasında ve
gelişimindeki yerini anlatmayı amaçladık. II. Abdülhamid dönemi ekonomik
gelişmeler ve II. Abdülhamid Hükümetinin uyguladığı ekonomi politikaları ile İttihat
ve terakki Hükümeti döneminde uygulanan ekonomi politikalarındasn bahsederek,
her iki dönemdeki ekonomi politikaları’nın değerlendirmesi yapılmaya çalışılmıştır.
Çalışmanın İçeriği
1
Sultan II. Abdülhamid döneminde ise Düyûn-ı Umûmiyye İdaresinin kurulması
ile devlet borç ödemelerine başlamıştır. Sultan II. Abdülhamid’in tüm saltanat
dönemi boyunca Düyûn-ı Umûmiyye İdaresi aracılığı ile devlet borçlarının
ödenmesine devam edilmiştir. Sultan II. Abdülhamid dönemi devletin ekonomide
uyguladığı en önemli politika tasarruf politikası olmuştur. II. Abdülhamid dönemi
toplanan Bütçe Komisyonları ile devlet bütçesi denkleştirilmeye çalışılmış ve
tasarruf yapılacak devlet gelirleri belirlenmiştir. Sultan II. Abdülhamid yapmış
olduğu tasarruflar ve kesintiler ile borç ödemelerini yapsada gelinen noktada
kendisine karşı muhalefetin oluşmasını ve gelişmesini sağlamıştır. II. Abdülhamid’in
uyguladığı ekonomi politikalarına tepki gösteren Jön Türk gurubu zaman içinde
muhalefetini güçlendirmişler ve devlet yönetimini kendi ellerine almışlardır. Sultan
II. Abdülhamid dönemi Dünya ekonomisindeki gelişmeler ve sanayileşmiş güçlü
üretim kapasitesine sahip olan devletlerin birbiri ile rekabeti sonucu ortaya çıkan
fiyat ucuzluğu neticesinde Osmanlı toplumu elindeki para ile sıkıntı çekmeden
geçinebilmiştir. Sultan II. Abdülhamid döneminde ekonomi politikalarında en büyük
atılımlar Düyûn-ı Umûmiyye İdaresi aracılığı ile gerçekleştirilmiştir. Düyûn-ı
Umûmiyye İdaresi çalışmaları ile Osmanlı devletinde yabancılar ilk defa vergiye tabi
tutulmuştur, yeni vergi kalemleri ile devletin topladığı vergiler artırılmıştır. Düyûn-ı
Umûmiyye İdaresi Avrupalı yatırımcıların Osmanlı Devletinde yatırım yapmalarını
sağlamıştır. İdare aracılığı ile Osmanlı çiftçisi modern tarım teknikleri öğrenmişlerdir
ve pazara yönelik üretim yapılmaya başlanmıştır. Düyûn-ı Umûmiyye İdaresi ile
Osmanlı yöneticileri modern anlamda bütçe hazırlamayı öğrenmişlerdir, gelinen
noktada Düyûn-ı Umûmiyye İdaresi Sultan II. Abdülhamid dönemi ekonomi
politikalarının gelişmesinde büyük bir yere sahip olmuştur.
2
Sultan II. Abdülhamid yönetiminden sonra iktidara gelmiş olan İttihat ve Terakki
İdaresi döneminde uygulanan ekonomi politikalarını iki döneme ayırabiliriz. İlk
dönem meşruti yönetim ile beraber gelen liberal iktisat politikalarını uygulandığı
dönemdir. Liberal İktisat Politikası Balkan savaşlarına kadar uygulanmaya
çalışılmıştır. Balkan savaşlarının kaybedilmesi ve İttihat ve Terakki İdaresi’nin siyasi
alandaki politikalarındaki değişim beraberinde iktisat politikalarındaki değişimide
getirmiştir. 1913 tarihinden itibaren 1918 Cihan harbinin sonuna kadar İttihat ve
Terakki İdaresi Milli İktisat politikasını uygulamıştır. Uygulanmış olan liberal iktisat
ve milli iktisat politikalarının ortak noktası Türk Müslüman halkı ticari hayatın içine
sokmaya çalışmak olmuştur.
Kaynakların Değerlendirilmesi
Bir devletin veya imparatorluğun güçlü olabilmesi için öncelikli olarak dikkat
etmesi gereken hususlardan biri sağlam bir ekonomi politikasına sahip olmasıdır.
Ekonominin halka eşit bir ölçüyle dağıldığı, mümkün olduğu ölçüde çok zor
durumda kalmadıkça dış borçlanmaya gitmeyen veya dış borçlanmaya gidilmesine
rağmen alınan borçların doğru bir şekilde kullanıldığı ekonomiler başarılı olma
yolunda ilerlemişlerdir. Aynı zamanda devletlerin ekonomik yapıları üzerinde
değerlendirme yapılırken yönetim biçimiyle ilişkili siyasi durum, toplumsal yapı ve
sosyo-kültürel dinamikler de göz önüne alınmalıdır.
3
Tanzimat sonrası sürece baktığımızda Osmanlı Devleti içerisinde yer alan
Türk Müslüman ve gayrimüslim arasındaki iktisadi fark kendini göstermektedir.
Türk Müslüman sınıfın maddiyatçı olmayan yapısı, iktisadi konulardaki pasif tutumu
ve ticari faaliyetlere katılım oranındaki düşüklükleri gayrimüslim tebaanın bu
alanlara yönelimini hızlandırdığı gibi ekonomik olarak da onların daha iyi bir
seviyeye ulaşmasını sağlamıştır. Devletin idaresi, askeri güç ve toprak üzerine
yapılan işler genelde Türk Müslüman kesimin faaliyet alanlarını
oluşturmuştur.1Tanzimat beraberinde Osmanlı Türk Müslüman halkının eşyaya
bakışında ve dünya görüşünde değişmelere neden olmuştur.2Osmanlı gayrimüslim
tebaasının ekonomik olarak güçlenmesi ve Osmanlı devlet maliyesinin kendine
yetememeye başlaması, Osmanlı ekonomisinin kapitalist dünya ekonomisi ile
eklemlenme sürecinde onun etkisi ve güdümüne girmesinin bir sonucu olarak ortaya
çıkmıştır. Bu eklemlenme sürecinde Osmanlı toplumsal gurupları arasındaki
ekonomik fark büyümüş ve ayrışmaya neden olmuştur.3Avrupa ile Osmanlı
gayrimüslim tebaası arasındaki ticari bütünleşme beraberinde Osmanlı Devleti’ne
karşı isyanları getirmiştir. Avrupalı devletler kendileri için Osmanlı’dan aldıkları
siyasi ve ticari imtiyazları Osmanlı Devleti’nin gayrimüslim tebaası içinde almaya
başlamaları en büyük gelir kaynağı vergiler olan Osmanlı Devleti’nin vergilerinin
azalmasına neden olmuştur. Devamlıçıkan gayrimüslim isyanları ise devletin askeri
harcamalarında artışa neden olmuştur.4
1
Ahmed Güner Sayar, Osmanlı İktisat Düşüncesinin Çağdaşlaşması, Ötüken Yayınları, İstanbul,2000,
s.283,284.
2
Sayar, s.327.
3
Diren Çakmak, Osmanlı İktisat Düşüncesinin Evrimi, Libra Kitap Yayınları, İstanbul, 2012, s.266.
4
Feroze A.K Yasamee, Abdülhamid’in Dış Politikası Düvel-i Muazzama karşısında Osmanlı 1878-
1888, çev. Yusuf Selman İnanç, Kronik Yayınları, İstanbul,2020, s.17.
4
ve II. Abdülhamid döneminin analizini yapmadan önce bu dönemin ekonomik
altyapısını daha iyi anlayabilmek için geride kalan yakın dönemi incelemeyi uygun
görüyoruz. Sultan Abdülmecid dönemi ve Sultan Abdülaziz döneminde ekonominin
durumunu gözden geçirerek değerlendirmek istiyoruz. Bu dönemlerde uygulanan
iktisadi politikalar Sultan II. Abdülhamid’in saltanatı boyunca meydana gelen
iktisadi sorunların ve ekonomik sıkıntıların nedenlerini teşkil etmektedir. Sultan
Abdülmecid ve Abdülaziz döneminde uygulanan iktisadi politikaların ve alınan
borçların oluşturduğu sorunlar, Sultan II. Abdülhamid dönemine intikal etmiştir.
5
Yılmaz Öztuna, Osmanlı Devleti Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1998 s. 527.
6
Ali Akyıldız, Mümin ve Müsrif Bir Padişahın Kızı Refia Sultan, Kapı Yayınları, İstanbul, 2015, s.26.
7
Akyıldız, s. 27.
8
Şevket Pamuk (2), Osmanlı Türkiye İktisadi Tarihi 1500-1914, Gerçek Yayınevi, İstanbul, 1990,
164. Şevket Pamuk, Türkiye’nin 200 yıllık İktisadi Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları,
İstanbul, 2014, s.96.
9
İlber Ortaylı, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, Hil Yayınları, İstanbul, 1987, s.84.
10
Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapısı, Türk Tarih
Kurumu Yayınları, Ankara, 2013, s335.
5
başlamıştır. Buna verilebilecek en güzel örnek Sultan Abdülmecid dönemi saray
halkının artan harcamalarıdır.11
11
Gülten Kazgan, Tanzimattan XXI. Yüzyıla Türkiye Ekonomisi, Altın Kitaplar Yayınevi,
İstanbul,1999, s.34.
12
Şevket Pamuk (3), Osmanlı Ekonomisi ve Kurumları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul,
2007, s.123.
13
Bernard Lewıs, Modern Türkiye’nin Doğuşu, çev. Metin Kıratlı, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara, 1993, s.111.
14
Ali Akyıldız (2), Para Pul oldu Osmanlı’da Kâğıt Para Maliye ve Toplum, İletişim Yayınları,
İstanbul, 2018, s.39,40. Niyazi Berkes, Türkiye İktisat Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2020,
s.376. ; Pamuk, s.112.
15
Süleyman Sudi, Usul-i Meskûkât-ı Osmaniyye ve Ecnebiyye, çev. İbrahim Artuk, Cevriye Artuk,
Ünal Matbaası, İstanbul, 1982, s.30.
16
Halil İinalcık, Mehmet Seyitdanlıoğlu, Tanzimat Değişim Sürecinde Osmanlı İmparatorluğu,
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2020, s.713.
6
Bu istila karşısında Osmanlı sanayicisi ve esnafı Avrupa sanayisi karşısında zarar
ederek gerilemiştir.
Osmanlı sanayisi üzerinde etkili olmuş diğer bir sistemde “Gedik Usulü” dür.
Bir tür esnaf tekeli olan gedik usulüne göre, sanayi ve ticaret alanında faaliyet
gösteren iş yerlerinin sayısı ve kaç kişinin çalışabileceği belirli kurallara
bağlanmıştır. Çıraklıktan kalfalığa geçen ve usta olmak isteyen bir kişi bir usta
ölmedikçe veya bir imalathane boşalmadıkça usta olamıyordu. Bazen çok uzun yıllar
usta olmak ve kendi iş yerlerini kurabilmek için beklemeleri gerekebiliyordu. Girişim
ruhları törpülenen zengin olma umudu tükenen bu insanlar belki çok ileri yaşlarda bu
gedikleri alabiliyorlardı. Bireyin azmini kıran ve körelmesine neden olan bu durum
Osmanlı Devleti’nde rekabetçi sanayinin doğmasını engelleyen temel unsurlardan
birini oluşturmaktadır. Bu durum Osmanlı Devleti’nde Avrupa tarzı sanayi
kuruluşlarının çok geç zamanda oluşmaya başlamasında en temel noktayı
oluşturuyordur. Osmanlı devlet adamları bu durumun farkına XIX. yüzyılın ikinci
yarısından sonra varmışlardır ve 1855 yılından sonra Sultan Abdülmecid saltanatı
döneminde yavaş yavaş kaldırılmaya başlanmıştır, Sultan Abdülaziz saltanatı
17
Ergin Taner, Osmanlı Esnafı Ticari ve Sosyal Hayatı, Halk Bank ve Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar
Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği, Ankara, 2009, s.19.
18
İnalcık, Seyitdanlıoğlu, s.714.
7
döneminde 1864-1873 yılları arasında “Islah-ı Sanayi Komisyonunun” kurulması ile
lonca ve gedik usulünden ayrı yeni bir sistem kurulmaya çalışılmıştır. Esnaf ve
sanayi tipi üretim yerleri şirketler halinde birleştirilerek yeni bir sektörün ortaya
çıkması için çalışılmıştır.19
19
İnalcık, Seyitdanlıoğlu, s.715. ; Halil İnalcık, Donald Quataert, Osmanlı İmparatorluğu’nun
Ekonomik ve Sosyal Tarihi cilt 2, s.309,310. ; Berkes, s.314,315.
20
Pamuk (2), s.161.
21
Tevfik Güran, 19. Yüzyıl da Osmanlı Ekonomisi Üzerine Araştırmalar, Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları, İstanbul, 2014, s.368.
22
İnalcık, Seyitdanlıoğlu, s.724. ; İnalcık, Quataert, s.1011.
23
İnalcık, Seyitdanlıoğlu, s.725.
8
yıkılmıştır. 1840’larda İstanbul’da kurulan pamuk üretimi yapan modern çiftlikler
çırçırsızlık yüzünden helak olmuş, fidanlar susuzluktan kurumuştur. Yününden
yararlanmak için yapılan Merinos koyun projesi ise kötü beslenme, hastalıklar ve
bakımsızlıktan yok olup gitmiştir.24 Osmanlı devletinde ziraati geliştirmek için her
bir eyalete kazaya ve kaymakamlıklara Ziraat Müdürleri tayin olunması yönünde
karar alınmıştır.25 Madencilik alanında 1842 yılında Ma’adin-i Hümayun Meclisi
kurulmuştur. Meclisin kuruluş amacı madenlerin en iyi şekilde işletilmesini
sağlayacak teknik ve hukuki esasların padişaha sunulması olmuştur. Bu meclisin
çalışmaları yeterli olmamıştır.26Madencilik teçhizatının yokluğu yüzünden kömür ve
demir cevheri madenlerin işletilmesi geciktiği için demir çelik sanayi üzerine kurulan
kuruluşlar ham madde konusunda dışarıya bağımlı oldukları için sanayi
kuruluşlarının işletilmesi zorlaşmış ve zarar ederek kapanmasına yol açmıştır.27
24
Güran, s.373.
25
Ahmed Lütfi Efendi, Vak’anüvis Ahmed Lütfi Efendi Tarihi 6-7-8, Haz. Münir Aktepe, Yapı Kredi
Yayınları, İstanbul, 1999, s.1174.
26
Ertan Gökmen, Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid II. Abdülhamid Dönemi Osmanlı Maden
İmtiyazları (1878-1899), cilt 2, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri, 2011, s.39.
27
İnalcık, Seyitdanlıoğlu, s.768,769.
28
İnalcık, Seyitdanlıoğlu, s.727,728.
9
için ilk ciddi girişim halkın yardımına başvurulması olmuştur. 1848’den itibaren
maliyenin durumuna çare bulmak için yapılan görüşmelerde evrak-ı nakdiyyenin
kaldırılması ve hazinenin borçlarının kapatılması için İane-i Umumi’ye başvurulması
kararı benimsenmiştir.29İanenin toplanmasına ilk olarak İstanbul’daki memurlardan
başlanacaktır. Daha sonra sırasıyla taşranın ianesi toplanacaktır. Aralık 1851
maaşlarından iane kesilmeye başlanacaktır.301856’da Osmanlı Bankası’nın kısa
süreli bir istikrar dönemi yaşanmışsa da bu durum daha sonra tekrar düşmüştür.
Değeri düşen para uzun dönemli kamu harcamalarına zarar verirken Osmanlı ihracını
daha ucuz hale getirmiştir.31 Sultan Abdülmecid döneminde bütçe konusunda 1855
tarihinde bir nizamname hazırlanmıştır. Bu nizamnameye göre devletin gelirleri ve
giderleri tespit edilerek padişahın onayına sunulacaktır.32 Hazırlanmış olan 1855
Bütçe Nizamnamesi hemen uygulanamamıştır.33
29
Akyıldız (2), s.83.
30
Akyıldız(2), s.88.
31
İnalcık, Seyitdanlıoğlu, s.739.
32
İnalcık, Seyitdanlıoğlu, s.747.
33
İnalcık, Seyitdanlıoğlu, s.748.
34
Akyıldız, s. 134.
35
Akyıldız, s. 134.
36
Necdet Sakaoğlu-Nuri Akbayır, Avrupalılaşmanın Yol Haritası ve Sultan Abdülmecid, Denizbank
Yayınları, İstanbul, 2001, s. 65.
10
Hazine-i Hassa’nın masraflarının ve dolayısıyla borçlarının bu kadar yüksek
olmasının bir nedeni de, bu dönemde gerçekleştirilen sultan düğünlerinin masalları
andıran bir ihtişamla kutlanması ve bunun yanında çeyizler için pek çok gereksiz
lüks harcama yapılmasıdır.37 Sultan Abdülmecid Babıâli’ye gönderdiği hattı
hümayunda, saray düğünleri dışında bazı hanedan mensuplarının padişahın rızasına
aykırı olarak müsrifçe alışverişler yaptığını, hanedan mensuplarının bundan sonra
sadece kendi tahsisatlarıyla idare edeceklerini ve bunun dışında masrafların
reddedileceğini belirtmiştir.38Serasker Rıza Paşa’yı bu emrin hükümlerine aykırı
davrananları gerekirse hapis de dâhil olmak üzere cezalandırmakla
görevlendirmiştir.39 Ayrıca borçların sağlıklı bir çetelesinin ortaya çıkarılması için
Rıza Paşa, maliye nazırı ve Hazine-i Hassa Nazırından oluşan bir komisyonun
oluşturulmasına karar verilmiştir.40 Kurulan bu komisyonun amacı borçların belli bir
nizama bağlanarak ödenmesi ve yeni borçlanmalara gidilmemesidir.41 Ancak
Serasker Rıza Paşa’nın başkanlığını yaptığı bu komisyon israfın önüne geçmek için
saraya yönelik bir tasarruf politikası uygulayacağı yerde, halka yönelik bir tasarruf
politikası uygulamayı seçmiştir. Devlet memurlarının gereksiz masraflardan
kaçınmaları, rütbe ve mali güçlerini aşan harcamalar yapmamaları, ziyaretlerine
gelenlere kahve, tütün ve şerbet ikramında kısıtlama yapmaları gibi bir dizi tedbirler
almıştır.42 Memur hanımlarına da tasarruf tedbirlerine uymaları ve kendilerine ait
harem arabalarını aşırı süs ve gösterişten arındırmaları tavsiye edilmişti.43 Esnafla iş
birliği edip padişahın alışverişten bihaber kızları adına Hazineyi Hassayı altından
kalkılamaz borç yüküne sokan kethüdalar azledilerek yerlerine en güvenilir devlet
adamları atanmıştır.44 İsrafın önlenmesi için saray kadınlarının arabalara binmeleri
önlenmişti ve hatta Rıza Paşa, saray arabalarının tekerleklerini zincirle birbiri ile
bağlatmıştır.45
37
Akyıldız, s. 29.
38
Akyıldız, s. 126.
39
Akyıldız, s. 126.
40
Akyıldız, s. 127.
41
Sakaoğlu-Akbayır, s. 142.
42
Akyıldız, s. 132.
43
Akyıldız, s. 132.
44
Sakaoğlu-Akbayır, s. 125.
45
Sakaoğlu-Akbayır, s. 125.
11
hanedan üyelerine maaşlar bağlanmıştır.46 Bu mesele aslında Tanzimat ile ortaya
çıkan bir mesele değildir, XVIII. yy sonlarından itibaren süregelen gelişmelerin
doğal bir ürünüdür.47Bu düzenleme ile padişah ve saray artık ancak kendi cebinden
ve maaşıyla harcama yapacaktır. Uygulanan bu politikalar ekonomi için kalıcı bir
çözüm oluşturamamıştır. 1840 yılında “Kaime-i mutebere” denilen ilk kâğıt para ya
da devlet tahvili çıkartılarak 160 bin Osmanlı altını karşılığında 8 yıl vadeli, yüzde 8
faizli ilk iç borçlanma yapılmıştır.481840-1844 arasında İstanbul piyasaları kaimeye
biraz olsun alışmışlardır ve bu kâğıt paralar sikkelerle aynı değerden işlem
görmüştür. 1844’te yeni kaimeler piyasaya sürülmüştür.49Tanzimat Fermanında
olduğu gibi, mali açıdan devleti giderek büyüyecek borçlanma sürecine sokan bu
kaimelerin üzerinde de yine Sultan Abdülmecid’in çiçekli tuğrası vardır.50 Piyasaya
kaime sürmek, giderlerini karşılamada güçlük çeken Babıâli için bulunmaz bir
nimettir.51 Osmanlı başı sıkıştıkça Emisyon’a başvurmuştur. Ancak başlangıçta
sınırlı miktarda olan kaimeler ilerleyen süreçte giderek değer yitirmeye başlamıştır
ve yurt dışından getirilen taklitlerinin piyasaya sürülmesi de değer kaybının uç
noktalara ulaşmasında etkili olmuştur.52 Osmanlı toplumu 1844 tarihinde “tashih-i
ayar” ve “tashih-i sikke” olarak bilinen düzenlemelerle üniter para düzenine doğru
ilk önemli adımını atmıştır.53 Abdülmecid döneminde çok fazla gümüş para çeşidi
vardı ve bu para birimlerinin hepsi üzerinde belirtilen değerlere bakılmayarak, bir
tarifeye bağlanmıştır.54 Ancak bu tarifeler dikkate alınmıyor, piyasa kendi kurallarını
uyguluyordu. 1844 düzenlemeleri de buna yönelik olmuştur. Ancak yine de 1844
para reformuyla gündeme gelen parasal düzenlemeler, kaimenin düşüşü karşısında
anlamını yitirmiştir ve Babıâli çözümü kaimeleri bir an önce tedavülden çekmekte
bulmuştur.55 1844 yılındaki Tashih-i Ayar (Tashih-i Sikke) olarak adlandırılan işlem
ile lira ve kuruştan oluşan çift metalli bir düzene geçilmiştir. Bir gram saf gümüş
içeren kuruş ile yüz gümüş kuruş değerindeki altın lira temel para birimleri ile kabul
46
Yavuz Cezar, Osmanlı Maliyesinde Bunalım ve Değişim Dönemi, Alan Yayıncılık, İstanbul, 1986, s.
289
47
Cezar, s.289.
48
Sakaoğlu-Akbayır, s. 37. ; Pamuk, s.118.
49
Pamuk (3), s.140.
50
Sakaoğlu-Akbayır, s. 37.
51
Zafer Toprak, Türkiye’de Milli İktisat 1908-1918, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul,
2018, s. 358.
52
Toprak, s. 358.
53
Toprak, s. 322. ; Pamuk, s.114. ; İnalcık, Quataert, s.1083. ; Pamuk (3), , s.130.
54
Toprak, s. 322.
55
Toprak, s. 358.
12
edilmiştir.56 Bu düzenlemeden sonra devlet ek mali gelir sağlamak için yaptığı
tağşişlere son vermiştir. 57
1844’ te Tashih-i Sikke ile başlayan çift metalli para kullanımı 1850’lerde
Kaliforniya’da bulunan büyük orandaki altın rezervi ile çift metalli düzen üzerindeki
baskılar artmaya başlamıştır. Dışarıda oluşan bu gelişme Osmanlı Devleti’nde ileride
bir para birimi değişikliğine neden olacaktır. Altın ve gümüş arasındaki bu rekabetin
siyasi yanı ise altını tercih eden kentli kesimin sanayicinin gümüşü temsil eden tarım
kesimi karşısında dünya üzerinde aldığı galibiyetin bir neticesi olarak ortaya
çıkacaktır.58
56
Pamuk (2), s.132. ; Sudi, s.31.
57
Şevket Pamuk, Türkiye’nin 200 yıllık İktisadi Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul,
2014, s.114. ; İnalcık, Quataert, , s.1084.
58
Pamuk, s.120.
59
Sudi, s.37.
60
Candan Badem, Kırım Savaşı ve Osmanlılar, çev. Eşref Bengi Özbilen, Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları, İstanbul, 2017, s. 280. ; Pamuk, s.117. ;
61
Badem, s. 278. ; Pamuk (3); , s.143.
62
Badem, s. 278.
63
Badem, s. 279.
13
1850’lerin başında Babıâli’ninilk dış borç girişimi Sultan Abdülmecid tarafından son
anda durdurulmuştur.64Bir bunalım esnasında Avrupalı devletlerin verdiği borçlar
büyük faizler ve beraberinde ticari ve iktisadi alanda yapılmış bir antlaşma ile
kendilerine fazlaca kazanç olarak geri dönüyordu.65Öte yandan bazı Batı çevreleri de
Osmanlı’yı ekonomik açıdan güvenli bir ortam olarak görmüyorlardır.661850’lerle
birlikte Mısır’dan İstanbul’a gelen servet akışı da istikrazlarla desteklenmeye
başlanmıştır, fakat hepsi şu veya bu yollarla verimsiz tüketim harcamalarına
gitmiştir.67 Bu durum Osmanlı yöneticilerinin parayı kullanmayı bilmediklerini ve
iktisadi politikalarda çağdaşlaşmanın gerisinde olduklarını göstermektedir.
64
Toprak, s. 357.
65
Pamuk (2), s. 157,158.
66
Toprak, s. 357.
67
Sayar, s.282.
68
Badem, s. 279.
69
Badem, s. 279.
70
Badem, s. 275.
14
tarafından dolduruluyordur. Devlete verilen borçlarda yabancılar ve ticaretle
uğraşan gayrimüslimler için büyük gelir kaynağı sağlamaktadır.”71
7171
Sayar, s.238.
72
Pamuk (2), s.188. ; Abdüllatif Şener, Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi, İşaret Yayınları,
İstanbul, 1990, s.203.
73
Akyıldız (2), s.55.
74
M. Belin, Osmanlı İmparatorluğunun İktisadi Tarihi, çev. Oğuz Ceylan, Gündoğan Yayınları,
Ankara, 1999, s. 475. Naim Ürkmez, II. Abdülhamid’in Modernleşme Anlayışı, Atatürk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Orta Öğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Ana Bilim Dalı, Erzurum, 2006, s.86.
Erdoğan Yeğen, Sultan Abdülhamid, Sentez Yayınları, Ankara, 2014, s.41. ; Pamuk (3), s.145.
75
Toprak, s. 358. ; Sudi, s.36.
76
Toprak, s. 359.
77
Sudi, s.35.
78
Badem, s. 304.
79
Badem, s. 304.
15
esnasında ve sonrasında dışarıdan hububat satın almaya başlamıştır. Osmanlı
Devleti’nin sanayisinin az gelişmiş olduğunu ve en büyük gelir kaynağının tarım
olduğu düşünülürse ülkedeki üretimin düşüklüğü ve sonrasındaki sorunlar durumun
vahametini göstermeye yeterlidir.80Bu bağışlar 19 Nisan 1854 yılında resmi gazete
Takvim-i Vekayi içerisinde yayınlanmaya başlanmıştır.81 Kırım savaşı sonrası
Osmanlı halkının tepkisi önce devlet adamları üzerinde oluşmaya başlamış daha
sonra bu eleştiriler ve tepkiler Sultan Abdülmecid’e yöneltilmiştir.82
Ancak Kırım Savaşı’na giden bu zor süreçte bile israf ve büyük alafranga
saray yapmaya devam edilmiştir. İlk büyük alafranga saray olan Dolmabahçe Sarayı,
1853 yılında Sultan Abdülmecid tarafından yapılmıştır.83Sarayın yapılışında olduğu
gibi bu aşırı harcamaların kaynağının da dış borç olması; daha da kötü olan ise büyük
çaplı imar harcamalarını Kırım savaşına denk gelmesi devletin ekonomisine yeni
yükler getirmiştir.84Sultanın kız kardeşlerinin ve haremdeki gözdeleri olan
hanımların 1855 yılında 288 bin keselik (yaklaşık 1.15 milyon sterlinlik) bir borç
yapmış oldukları söylenmektedir.85Babıâli, 28 Haziran 1855 yılında Londra’da
imzalanan beş maddelik bir anlaşma ile İngiltere ve Fransa’dan, yüzde 4 faiz ile 5
milyon İngiliz altını borç almıştır.86 Borç karşılığı olarak devletin tüm gelirleri Mısır
haracı denen Mısır valisinin ödediği toptan vergi, ayrıca İstanbul ve Suriye gümrük
vergileri gösterilmiştir.87 İngiltere ve Fransa Hükümeti 1855 yılında İstanbul’a resmi
borç kontrol komisyonunun üyelerini atamışlardır.88 İngilizler bu komisyonun
üyeliğine SirEdmundGrimaniHornby’i Fransızlar ise Mr. A.
Cadrossi’yigöndermişlerdir.89 Fransa ve Britanya elçilikleri tarafından hazırlanmış
olan kontrol komisyonunun çalışma talimatnamesi, Devlet-i Aliyye’nin haysiyetine
ters düşen maddeler içerdiklerini söyleyen Osmanlı Hükümeti tarafından kabul
80
Hidayet Kara, Sultan II. Abdülhamid Dönemi Osmanlı Kara Ordusu (1876-1908), Türk Tarih
Kurumu Yayınları, Ankara, 2020, s.115.
81
Sina Akşin, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, İmge Kitapevi Yayınları, İstanbul, 2001, s. 14.
82
Florian Riedler, Osmanlı İmparatorluğunda Muhalefet ve Meşrutiyet Siyasi Kültür ve Komplolar,
çev: Azize F. Çakır, Picus Yayıncılık, İstanbul, 2012, s. 31.
83
Sina Akşin, , s. 14.
84
Sakaoğlu-Akbayır, s. 118
85
Badem, s. 285.
86
Sakaoğlu-Akbayır, s. 101. ; Taner, s.51.
87
Sakaoğlu-Akbayır, s. 102.
88
Badem, s. 309.
89
Badem, s. 309.
16
edilmemiştir.90 12 Ocak 1856 tarihinde artık savaş sona ermek üzereyken iki taraf
arasında ancak bir uzlaşı sağlanabilmiştir.91
90
Badem, s. 309.
91
Badem, s. 309.
92
Stefania Ecchia, The Economic policy of the Ottoman Empire (1876-1922), University Salerno,
Italy, 2010, s.2.
93
Ahmet Eyicil, Siyasi Tarih 1789-1939, Altınorda Yayınları, Ankara, 2020, s. 156.
94
Eyicil, s. 157.
95
Reşad Ekrem Koçu, Osmanlı Padişahları, Doğan Egmond Yayıncılık, İstanbul, 2015, s. 421.
96
Rabia Bel’at, Yumeyna Gancur, El Islahat el Osmaniyye ve vasarüha ale Biladüş Şam (1808-1861),
Edrar Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, Elcezair, 2005, s.62.
97
Böcüzade Süleyman Sami, Üç Devirde gördüklerim Hakayikü’l Beyan fi Eşkali’l Ezman yahut “ne
derekeye inmiştik ne dereceye çıktık”, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2011, s.11.
98
Böcüzade Süleyman Sami, s.12.
17
edilecektir. Bunlarla ilgili bürokratik işlerin idare ettirilmesi için malikâne odasında
esham muhasebesi adı ile bir birim oluşturulacaktır. Eshamın çıkarılması ile beraber
Avrupa’dan alınan borç yükünün azaltılması amaçlanmıştır. Diğer bir bağlamda iç
borçlanma ile dış borcun miktarı azaltılmaya çalışılmıştır.99
99
Akyıldız(2), s.73.
100
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum. HR. SFR. 4, Belge Tarihi. M-31-08-1584, Yer Bilgisi. 12-
4, Belge Özeti. “Osmanlı Borçları borç anlaşması, Londra ile yazışmalar Kırım savaşının Yankıları.”
101
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum. HR. SFR. 4, Belge Tarihi. M-31-08-1584, Yer Bilgisi. 12-
4, Belge Özeti. “Osmanlı Borçları borç anlaşması, Londra ile yazışmalar Kırım savaşının Yankıları.”
102
Akyıldız(2), s.73.
103
Akyıldız(2), s.79.
18
artırmıştır.104 Öyle bir duruma gelinmiştir ki Avrupalılar devleti borçlandırmak için
rüşvet ve tehdit yollarına bile başvurmaya kalkışmışlardır. Bu durum bir süre sonra
Osmanlı padişahı için Avrupa’dan borç bulabilen devlet adamının daha makul
olduğu kanısının ortaya çıkmasını sağlamıştır.105
104
Yeğen, s.41.
105
Yeğen, s.42.
106
Sakaoğlu-Akbayır, , s. 124.
107
Sakaoğlu-Akbayır, s. 124.
108
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum. Y.MTV, Belge Tarihi. H-29-01-1300, Yer Bilgisi. 10-14,
Belge Özeti. “Refia Sultan’ın Borçlarına dair.”
109
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum. Y.MTV, Belge Tarihi. H-29-01-1300, Yer Bilgisi. 10-14,
Belge Özeti. “Refia Sultan’ın Borçlarına dair.”
110
Sakaoğlu-Akbayır, s. 139.
111
Sakaoğlu-Akbayır, s. 139.
112
Sakaoğlu-Akbayır, s. 144.
113
Sakaoğlu-Akbayır, s. 144.
114
Sakaoğlu-Akbayır, s. 144.
19
Diğer bir husus ise 1858 tarihli Arazi Kanunnamesi’nde kapitülasyonların
toprak mülkiyetinde nasıl uygulanacağı açığa kavuşturulmuştur.115Avrupalılara uzun
zamandır istediği bir imtiyaz olan Osmanlı ülkesinden mülkiyet hakkı Arazi
Kanunnamesi ile verilmiştir.116 Böylece Osmanlı ekonomisinin dünya ekonomisi ile
bütünleşmesi ile serbest ticaretin kentlerde ve kentsel kurumlarda yaptığı yıkım ve
değişim batı sermayesinin Osmanlı ülkesine hızla girişiyle köylerde de gerçekleşir
hale gelmiştir.117
115
Kazgan, s.36.
116
Pamuk, s.108.
117
Kazgan, s.37. ; İnalcık -Quataert, s.974-978.
118
Pamuk (2), s.195.
20
1870 ve 1876 Sultan Abdülaziz dönemi ise özel sektöre dayalı sanayi
kuruluşlarının kurulmaya çalışıldığı liberal iktisat politikalarının daha ön planda
olduğu bir dönemi temsil etmektedir.119
119
İnalcık, Seyitdanlıoğlu, s.719.
120
Nura Burabe, Hacer Bukinne, Es Sultan el Osmanî Abdülaziz Beyne el Islahat vel mü’rada (1861-
1876), Yahya Faris Üniversitesi Yüksek lisans Tezi, Cezayir, 2006, s.21.
121
Burabe,Bukinne, s.20.
122
Riedler, s.54.
123
Burabe,Bukinne, s.20.
124
Suheyil Takkuş, Tarih-ül Osmani min kiyamit devle ile el İnkilap ale’l Hilafe ,Darü’l Nefaes,
Beyrut, 2013, s.407. ; Burabe,Bukinne, s.20.
125
Burabe,Bukinne, s.21.
126
Burabe,Bukinne, s.21.
127
Sudi, s.37.
21
giderlerinden tasarruf yapmaya çalışmıştır.128Sultan Abdülaziz her gün sadrazamı
çağırarak protokolü bir yana bırakarak yapılacak işlerin müzakeresini yapmaya
başlamıştır.129Devlet hazinesinin o derecedeydi ki ne daha önceki dönemde alınan
borç faizleri karşılanabiliyor ne de memur aylıkları ödenebiliyordur.130
128
Burabe, Bukinne, s.20.
129
Ziya Nur Aksun, Darbe Kurbanı Abdülaziz Han, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2009, s. 18.
130
Fazıl, s. 32.
131
Aksun, s. 19.
132
Aksun, s. 20.
133
Yılmaz Öztuna, Bir Darbenin Anatomisi, Babıâli Kültür Yayıncılığı, İstanbul, 2010, s. 40.
134
Tepedelenlioğlu, s.17.
135
Burabe,Bukinne, s.22.
136
Takkuş, s.408.
137
Şener, s.205.
22
Buradan da anlaşılacağı üzere Sultan Abdülaziz donanmaya büyük önem
vermiştir.138Sultan Abdülaziz tüm iktisadi sorunlara rağmen güçlü bir donanma
meydan getirmek için devlet bütçesinden büyük paralar ayırmıştır. Böyle bir duruma
gerek duymasındaki en büyük etkenler arasında güçlü devlet olmanın yolunun güçlü
bir donanmaya sahip olmaktan geçmesi görüşüdür. Sultan Abdülaziz şehzadelik
yıllarına denk gelen Kırım Harbi’nde İngiliz savaş gemilerinin Karadeniz’de Rus
donanmasına olan üstünlüğüne de şahit olmuştur. Bu durum Sultan Abdülaziz’i
güçlü bir donanma oluşturmaya iten nedenlerdir. Sultan Abdülaziz, donanmayı
beslemek ve Akdeniz, Karadeniz ve Ege Denizi boyunca yayılmış; bitmek tükenmek
bilmez sahillere sahip devletin, eyaletleriyle ulaşımını sağlamak için büyük bir ticaret
filosunun oluşturulmasını, diğer limanların ise demiryolu ve telgraf hatlarıyla
merkeze bağlanmasını gerçekleştirmeye çalışmıştır.139Bunun için sağlam bir
ekonomik yapıya sahip olunması gerektiğinin farkında olmuştur. İlk iktisadi şuranın
onun devrinde toplandığı, iktisadi toparlanma ve hamle için hızlı bir gayretin
gösterildiği dikkate alınırsa, padişahın ufkunun genişliği tartışılmazdır.140Parasızlığa,
mali endişelere rağmen türlü fedakârlıklarla ve istikrazlarla orduyu en yeni silahlarla
donatmaya, donanmayı zırhlı gemilerlekuvvetlendirmeye girişmiştir.141 Ancak güçlü
bir ordu ve donanma oluşturabilmek için kötüye giden ekonomi konusunda bazı
hamlelerin yapılması gerekilmiştir.
Sultan Abdülaziz kendisine güçlü bir ordu ve donanma oluşturabilmek için iktisadi
konularda müdahaleler ve kısıltmalar yapmıştır. İlk yaptığı ekonomik hamlelerden
birisi nezaretlerdeki memur kadrolarını azaltıp, Hazine-i Hassa varidatının üçte birini
Hazine-i Devlete terk ettiğini ilan etmek olmuştur.142Sultan Abdülaziz’in başvurduğu
mali tedbirler arasında düzenli bütçe tanzimi ve Sultan II. Mahmud döneminden beri
tedavülde olan sikkeleri kaldırmak için girişimlerde bulunmak olmuştur.143Sultan
Abdülaziz, Osmanlı sanayisini Avrupa karşısında koruyabilmek için de bazı
138
Bekir Sıtkı Baykal, İbretnüma Mabeynci Fahri Bey’in Hatıraları ve İlgili bazı belgeler, Türk Tarih
Kurumu Yayınları, Ankara, 1989, s.126.
139
Aksun, s. 23
140
Aksun, s. 24
141
Aksun, s. 24
142
Ramazan Balcı, Beyaz Atlının Ölümü Sultan Abdülaziz, Nesil Yayınları, İstanbul, 2007, s. 98.
143
Akyıldız(2), s.160.
23
önlemlere başvurmuştur. 1838 Antlaşması’yla beraber kabul edilmiş olan ithalattan
%5 ihracattan %12 olarak uygulanan gümrük vergisi 1861 yılından itibaren kademeli
olarak %8 den başlamak suretiyle her yıl bir puan düşürülerek %1 e kadar
düşürülmüştür.144 İthal gümrük vergisi ise %5 ten %8 e çıkarılmıştır.145 Diğer bir
önlem ise ülkede üretilen ürünlerin tanıtımı ve kalitesinin gösterilmesi için
uluslararası sergilere katılmışlardır. Bu amaçla 1863 yılında İstanbul’da bir sergi
açılmıştır.146 Sultan Abdülaziz döneminde İngiliz Abbot ailesinin 1861 yılında
İzmir’de yaptığı bir müslin boyama ve basma fabrikası yerli esnaf loncalarının
muhalefeti üzerine kapatılmıştır.147 Bu suretle sanayiyi geliştirmek için alınan başka
bir önlem ise sanayinin ihtiyaç duyduğu donanımlı elemanı yetiştirmek için 1868’de
İstanbul’da bir sanayi mektebi kurulması olmuştur. 1860 sonrası sanayileşme
çabaları içerisinde yapılan diğer bir faaliyet ise “Islah-ı Sanayi Komisyonu’nun”
kurulması olmuştur. Komisyonun amacı yerli sanayiyi Avrupa karşısında
korumaktır.1481873’e kadar çalışan komisyon özel teşebbüsü geliştirmek için esnafı
şirketler halinde birleştirmeye çalışmıştır.149
Sultan Abdülaziz dönemi devlet, sanayiyi geliştirmek için başlıca dört yola
başvurmuştur. Bunlar gümrük resimlerinin artırılması, sergiler düzenleme yolu ile
sanayicilerin teşviki, İstanbul ve çeşitli şehirlerde sanayi mekteplerinin açılması ile
çeşitli şirketlerin kurulması şeklinde olmuştur.150
144
İnalcık, Quataert, s.945.
145
İnalcık, Quataert, s.945.
146
İnalcık, Seyitdanlıoğlu, s.720.
147
İnalcık, Seyitdanlıoğlu, s.726.
148
İnalcık, Quataert, s.1010.
149
İnalcık, Seyitdanlıoğlu, s.721.
150
Şener, s.206.
151
Balcı, s. 14.
152
Balcı, s. 104.
24
1875 yılına gelindiğinde 5 milyon altın lirayı geçiyordur.153 Sultan Abdülaziz
saltanatının son dönemlerinde ise Osmanlı borçları 5.297.676.500 frankaltın
tutuyordur.154
153
Muhammed Harb, Es Sultan Abdülhamid es sani Ahir Essalatin El Osmaniyyin El Kibar, Darül
Kalem Yayınları, Şam, 1990, s.108.
154
Harb, s.109.
155
Balcı, s. 105.
156
Balcı, s. 105.
157
Naim Ürkmez, II. Abdülhamid’in Modernleşme Anlayışı, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Orta Öğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Ana Bilim Dalı, Erzurum,2006, s.93,94.
158
Balcı, s. 105.
159
Akyıldız, s. 139.
160
Akyıldız, s. 136.
25
karşılayabilmek amacıyla zorunlu olarak dışarıdan borç para bulma yoluna
gitmişlerdir.161
161
Akyıldız, s. 136.
162
Belin, s. 483.
163
Belin, s. 484.
164
Belin, s. 484.
165
Belin, s. 496.
166
Belin, s. 496.
167
Kemal H. Karpat, Osmanlı Modernleşmesi Toplum, Kurumsal Değişim ve Nüfus, çev. Ceren Elitez,
Timaş Yayınları, İstanbul, 2019, s. 112.
168
Sayar, s.346.
169
Karpat, s. 112.
170
Karpat, s. 115.
26
gelen Müslümanlar, büyük ticarethaneler kurup işletmeye başlamışlardır.171 Bu
durum hem kırsal kesimde biriktirilen cüzi miktardaki sermayenin hem de muhacir
ileri gelenlerin yanlarında getirdiği sermayenin şehirlerdeki büyük işletmelere
yatırılmasının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.172
Sultan Abdülaziz döneminde devleti iktisadi açıdan zor duruma sokacak olan
iktisadi gelişmeler ve olaylar meydana gelmiştir. Sultan Abdülaziz dönemi devlet
bütçesinde yük oluşturacak olan gelişmelerin başında Sultan Abdülmecid
dönemindeki saray yaptırma geleneginin devam etmesi olmuştur.
Mahmut Nedim Paşa, Sultan Abdülaziz dönemi bürokrasisinin bir diğer ünlü
simasıdır. Mahmut Paşa’nın devlet yönetiminde etkin bir yere gelmesi ise Âli
Paşa’nın ölümü üzerine olmuştur.177Sadareti döneminde “Tenkihat ve Tasarruf
171
Karpat, s. 115.
172
Karpat, s. 115.
173
Akşin, s. 14.
174
Balcı, s. 99.
175
Balcı, s. 100.
176
Balcı, s. 100.
177
Tepedelenlioğlu, s.19,20.
27
Komisyonu” diye bir komisyon kurulmuştur.178 Senede 25 kuruş tasarruf edebilmek
için memur maaşları azaltılmaya başlanmıştır179ve buradan arttırılan para padişahın
ısrarla üzerinde durduğu silahlanma meselesine harcanmak istenmiştir.180Osmanlı
maliyesinin kendisini rahatlatmak için kullandığı memur maaşlarından kesinti yapma
yöntemi Sultan II. Abdülhamid döneminde devam etmiştir.
178
Aksun, s. 182.
179
Sudi, s.37.
180
Aksun, s. 182.
181
Balcı, s. 102.
182
Balcı, s. 102.
183
Balcı, s. 102.
184
Balcı, s. 102.
185
Öztuna, s. 34.
186
Öztuna, s. 34.
187
Fahir Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1789-1914, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2020, s.
497.
188
Öztuna, s. 34.
189
Öztuna, s. 34.
190
Armaoğlu, s. 497.
28
elindeki bütün tahvilleri sattı ve ertesi gün bu tahvillerin değerinin yarı yarıya
düşmesi ile büyük bir kazanç elde etmiştir. Sultan Abdülaziz böyle bir şeye tenezzül
etmeyi aklından geçirmediği için 3 milyon altın zarara uğramıştır.191 Bu durum
İngiltere ve Fransa’da büyük protestolara sebep olmuştur ve Osmanlı Devletinde
elinde tahvil bulunan ve geçimini buna bağlayan vatandaşlar büyük zarar
görmüştür.192
191
Öztuna, s. 34.
192
Öztuna, s. 34.
193
Aksun, s. 223. ; İnalcık, Quataert, s.995.
194
Aksun, s. 223.
195
Aksun, s. 242.
196
Aksun, s. 242.
29
durumunu daha da kötüleştirmiştir.197 Büyük ölçüde gelir kaynakları tarım ürünlerine
dayanan devletin sıkıntılarını artırmıştır.
197
Akyıldız(2), s.161.
198
Balcı, s. 14.
199
Balcı, s. 15.
200
Balcı, s. 15.
201
Pamuk (2), s.188.
202
Takkuş, s.419.
203
Baykal, s.127.
204
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum. Y.PRK.H.H, Yer Bilgisi. 3-5, Belge Özeti.“Sultan
Abdülaziz Han hanedanın masarifatındaki açığın Hazine-i Hassa’dan karşılanmasına dair .”
30
Abdülaziz’in indirilmesine destek vermişlerdir. Bu husus konusunda Sultan II.
Abdülhamid amcasının para meselelerindeki davranışlarından dolayı Bankerlerin
onun tahtan indirilmesinde rol oynadıklarını belirtmiştir.205
I. BÖLÜM
205
Haydar Kazgan, Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid Abdülhamid Dönemi Galata Bankerleri, cilt
2, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri, 2011, s.328.
206
Cemal Kutay, Prens Sabahattin Bey Sultan II. Abdülhamid İttihat Terakki, Tarih Yayınları,
İstanbul,1964, s.4.
207
Yılmaz Öztuna, II. Abdülhamid Zamanı ve Şahsiyeti, Altın Kitablar Yayınevi, İstanbul, 2019, s.22.
208
Naim Ürkmez, II. Abdülhamid’in Modernleşme Anlayışı, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Orta Öğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Ana Bilim Dalı, Erzurum,2006, s.21.
209
Naim Ürkmez,s.22.
31
dâhilinde ve tutumlu bir şekilde günlerini geçirmiştir.210Dairesinin en ufak
masraflarına varıncaya kadar her işlemi kendi kontrolü altında bulundurarak israftan
sakınmıştır. Bu yüzden ekonomik olarak diğer şehzadelerden daha iyi bir durumda
olmuştur. Kendi dairelerinin içinde dünya ile alakalarını kesmiş bir şekilde yaşayan
diğer şehzadelerin gelirleri kendi giderlerini bile karşılamaya yetmezken, para
konusunda sıkıntıları eksik olmazken şehzade Abdülhamid; bir taraftan tasarruf
politikaları uygularken diğer taraftan gelirlerini artırmaya çalışmıştır. Bu sayede
ekonomik olarak rahat bir hayat yaşarken hem de para biriktirerek diğer kardeşlerine
ekonomik olarak yardımda bulunmuştur.211Şehzade Abdülhamid servetini bilinçsizce
harcamak yerine mülkleri ile meşgul olmuştur. Topraklarının işletilmesini
denetlemiş, inekleri ve koyunlarını yetiştirmiş, çiftliklerinde ürettiği ürünlerin
satışıyla ilgilenmiştir. Yer altından kurşun karbonat çıkartmış ve bir üstübeç işleterek
kumaş boyacılığında kullanılan üstübeç beyazını üretmiştir. II. Abdülhamid en güzel
parayı koyun ticaretinden sağlamıştır. Her yıl aldığı merinos koyunlarının kuzularını,
yünlerini satmıştır. O dönem şartları düşünüldüğünde diğer şehzadeler ve
Abdülhamid arasındaki fark kendini göstermiştir.
210
François Georgeon, Sultan Abdülhamid, çev: Ali Berktay, İletişim Yayınları, İstanbul,2012, s.38. ;
Emre Taş, Sultan Abdülhamid’in Sırdaşı Tahsin Paşa’nın Yıldız Sarayı Hatıraları, Yakın Plan
Yayınları, İstanbul,2017, s.15. Necip Fazıl, Ulu Hakan İkinci Abdülhamid,Büyük Doğu Yayınları,
İstanbul,2019, s.46,47. Metin Hülagü, Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid Bir İnsan olarak Sultan
II. Abdülhamid, 3. Cilt, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri, 2011, s.230.
211
Emre Taş, Sultan Abdülhamid’inSırdaşıTahsinPaşa’nınYıldızSarayıHatıraları, Yakın Plan
Yayınları, İstanbul,2017, s.15,16.
212
François Georgeon, Sultan Abdülhamid, çev. Ali Berktay, İletişim Yayınları, İstanbul,2012,
s.38,39.
213
Taş, s.16.
32
Borsası1850’de Rumların başlatmış olduğu Rum Ortodoks Kilisesi’nin sahip olduğu
özerklikten yararlanılarak kurulmuştur. Borsa daha sonra diğer azınlıklarında
katılmasıyla gelişmiştir. 1873’te Osmanlı Devleti ve Müslüman halkın borsa
oyunlarında ciddi biçimde zarar görmesi ve devlet kâğıtları üzerinde oynanan
oyunlarda devletin ekonomik zarar görmesinden dolayı devlet konuya el atarak
Avrupa finans sistemi ile birleşerek İstanbul Borsası’nın kurulmasını sağlamıştır.214
214
Gülten Kazgan, Tanzimattan XXI. Yüzyıla Türkiye Ekonomisi, Altın Kitaplar Yayınları,
İstanbul,1999, s.37.
215
Ziyanur Aksun, II. Abdülhamid Han, Ötüken Neşriyat Yayınları, İstanbul,2010, s.22.
216
Uğur Çelik, II.Abdülhamid Dönemi ve İttihat ve Terakki Mukayesesi, Kocaeli Üniversitesi İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü, Kocaeli, s.9.
217
Vahdettin Engin, Bir Devrin son Sultanı II. Abdülhamid, Yeditepe Yayınevi, İstanbul,2017, s.26.
218
Zekeriya Kurşun, Mehmed Memduh Paşa, https://islamansiklopedisi.org.tr.
33
2. II. Abdülhamid’in Saltanatının İlk Yıllarındaki İktisadi Durum ve
Sonrasındaki Gelişmeler
219
Çelik, s.8.
220
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum. Y.PRK.A , Belge Tarihi. H-03-04-1295, Yer Bilgisi. 1-98,
Belge Özeti. “Sultan Abdülaziz Han zamanında hazine-i hassa borçlarına dair.”
221
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum. Y.PRK.A , Belge Tarihi. H-03-04-1295, Yer Bilgisi. 1-98,
Belge Özeti. “Sultan Abdülaziz Han zamanında hazine-i hassa borçlarına dair.”
222
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum. Y.PRK.A , Belge Tarihi. H-03-04-1295, Yer Bilgisi. 1-98,
Belge Özeti. “Sultan Abdülaziz Han zamanında hazine-i hassa borçlarına dair.”
223
Vahdettin Engin(2), II. Abdülhamid ve Dış Politika, Yeditepe Yayınevi, İstanbul,2017, s.19.
224
Ecchia, s.2.
225
Ürkmez, s.28.
34
etmek için yeni harcamalar yapmak zorunda kalmıştır.226 1875 yılında devlet
hazinesi iflasını açıklamak zorunda kalmıştır.227
226
Georgeon, s.57,58.
227
Kays Cevad El Azzavi, Ed devletül Osmaniye Kira’a Cedide li Avamil el İnhitat, Eddar El Arabiel
Ulum Yayınevi, Beyrut, 2003, s.73.
228
Harb, s.110.
229
Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu, İlan-ı Hürriyet ve Sultan II. Abdülhamid Han, Yeni Çağrı
Kitabevi, İstanbul,1960, s.22,23.
230
Aksun, s.75.
231
Pamuk (3), s.144.
232
Necmettin Alkan, Selanik’in Yükselişi Jön Türkler Abdülhamid’e karşı 1908 İhtilali, Timaş
Yayınları, İstanbul,2012, s.174,175. Ürkmez, s.86. Yılmaz Öztuna, II. Abdülhamid Zamanı ve
Şahsiyeti, Altın Kitablar Yayınevi, İstanbul, 2019, s.65. Ürkmez, s.33.
35
2.2. Berlin Antlaşması’nın Siyasi ve Ekonomik Etkileri
233
Yılmaz Öztuna (2), Bir Darbenin Anatomisi, Babıâli Kültür Yayınları, İstanbul, 2010, s.295.
234
Ramazan Kılıç, Özer Özçelik, Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid Sultan II. Abdülhamid’in İktisat
ve Para Siyaseti, cilt 4, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri, 2011, s.338.
235
Feroze A.K Yasamee, Abdülhamid’in Dış Politikası Düvel-i Muazzama karşısında Osmanlı 1878-
1888, çev. Yusuf Selman İnanç, Kronik Yayınları, İstanbul,2020, s.91.
236
Haz: Übeydullah Kısacık, Abdurrahman Şeref Tarih Musahabeleri, Kapı Yayınları, İstanbul, 2012,
s.250.
237
Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar IV Ayanlar, Tazminat,
Meşrutiyet, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2020, s.18. ; Pamuk, s.120.
238
Halil İnalcık, Donald quataert, Osmanlı İmparatorluğunun Ekonomik ve Sosyal Tarihi 1600-1914,
cilt 2, Eren Yayınları, İstanbul, 2004, s.898.
36
kurulmuştur.239 Rüsûm-ı Sitte İdaresine gümrük resimleri hariç tutulmak kaydıyla
pul ve işporta vergisi, İstanbul civarındaki balık evi resminin; gümrük resimleri hariç
İstanbul, Edirne, Bursa ve Samsun’a ait ipek öşürlerinin gelirleri kiralanmıştır.
Bunlara ilaveten tuz ve tütün tekellerinin idaresi de on yıllığına bu gruba
devredilmiştir. Antlaşmanın maiyetini oluşturan gelir sayısı 6 olduğu için grubun
kuracağı idareye Rüsûm-ı Sitte İdaresi denilmiştir.240Daha sonraki yıllarda devlet
tütün konusunda yeni vergilendirmeler yapmıştır.241Hükümet mali açıdan sorunları
çözmek için 1894 yılında ticarette tütünü yol resmine tabi tutmuştur. Bu
vergilendirmeden yıllık ortalama %15 kazanç sağlanmış ve 2 milyon lira gibi bir
kaynak oluşturulmuştur.242 Tütün üretiminde yapılan bir diğer değişiklik ise 1913
yılında Düyûn-ı Umûmiyye İdaresinden alınan avanslara karşılık olarak tütün
aşarının Düyûn-ı Umûmiyye İdaresine verilmesi olmuştur.243
239
Ürkmez, s.86. Kılıç, Özçelik, s.340.
240
Ürkmez, s.87.
241
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum. Y. PRK. Ş. D, Belge Tarihi. H-29-12-1310, Belge
Özeti.“Hükümetin mali krizi atlatmak için kısa vadeli kaynak bulunması tütünün pul resmine tabi
tutulması.”
242
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum. Y. PRK. Ş. D, Belge Tarihi. H-29-12-1310, Belge
Özeti.“Hükümetin mali krizi atlatmak için kısa vadeli kaynak bulunması tütünün pul resmine tabi
tutulması.”
243
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum. DH.İ.UM.EK, Belge Tarihi. H-21-03-1332, Yer Bilgisi. 2-
90, Belge Özeti. “Duyun-ı Umumiye’den alınan avanslara karşılık ittihaz olunan hububat hani ve
tütün aşarı hisse-i ianeleri hakkında olunacak muameleye dair umum tebligat.”
244
Öztuna, s.65.
245
Yılmaz Öztuna(2), Bir Darbenin Anatomisi, Babıâli Kültür Yayıncılık, İstanbul,2010, s.295.
246
Ömerül Faruk Bölükbaşı, Sultan II. Abdülhamid Dönemlerinde Maliye Komisyonları ve
Faaliyetleri (1876-1909), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul,2003,
s.1,2.
37
Avrupa’dan borç alma yolunu tutmayacaktır.247 Savaş sonrası halkın durumu iyi
değildir. İstanbul, Balkanlardan gelen mülteciler ile dolmuştur. Balkanlardan gelen
mülteciler çeşitli devlet dairelerine, camilere ve mekteplere yerleştirilmiştir.248
Hazine boşalmıştır, memur maaşları bile zor ödenmektedir. Hükümetin savaş sonrası
masrafları karşılayabilmek için kaime diye bilinen kâğıt para basması sonrası
fırlayan enflasyon ve hayat pahalılığından halk şikâyetçidir.249Halkın temel tüketim
maddelerinin en önemlisi olan ekmeğin fiyatı sürekli artmaktadır. Bu fiyat artışındaki
en büyük neden piyasaya sürülen kaimenin oranındaki fazlalıktır. 16 milyon liralık
piyasaya sürülen bu kaimenin madeni para karşısında değeri hızla düşerken
birçoktemel gıda maddesinin fiyatı halkın satın alma gücünü aşarak
250
yükselmiştir. Savaşın bitmesinden sonra ise devlet kâğıt paraları geri piyasadan
çekebilmek için saray başta olmak üzere resmi dairelerdeki gümüş takımları bile
paraya çevirmiştir.251
247
Yasamee, s.45.
248
Süleyman Kani İrtem, Birinci Meşrutiyet ve Sultan Abdülhamid, Haz: Osman Sleim Kocahanoğlu,
Temel Yayınları, İstanbul, 2004, s.125.
249
Yasamee, s.96.
250
Bölükbaşı, s.3.
251
İlhan Yerlikaya, II. Abdülhamid Döneminde Basın Yarı Resmi Vakit Gazetesi (1875-1884),
Kırıkkale Üniversitesi Yayınları, Kırıkkale, 1996, s.83.
252
Yasamee, s.103.
253
Azzavi, s.74.
38
ve öşür gelirlerinde yükselme, savaş sonrası Osmanlı maliyesinin toplanmasına
büyük fayda sağlamıştır.254
254
Kemal H. Karpat, Osmanlı Modernleşmesi Toplum, Kurumsal Değişim ve Nüfus, çev. Ceren Elitez,
Timaş Yayınları, İstanbul, 2019, s.130. ; İnalcık, Quataert, s.961.
255
Pamuk (2), s.189. ; Vahdettin Engin, II. Abdülhamid ve Dış Politika, Yeditepe Yayınevi, İstanbul,
2017, s.23. ; Bölükbaşı, s.63.
256
Öztuna, a,g,e, s.75. ; Feroze A.K Yasamee, Abdülhamid’in Dış Politikası Düvel-i Muazzama
karşısında Osmanlı 1878-1888, çev. Yusuf Selman İnanç, Kronik Kitap, İstanbul, 2020, s.146. ;
Mccarthy, s.58. ; Kılıç, Özçelik, s.348.
257
Sina Akşin, Kısa Türkiye Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2018, s.46. Sina
Akşin, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, İmge Kitabevi, İstanbul, 2001, s.22. Çelik, s.22.
258
Harb, s.109.
259
Gülten Kazgan, Tanzimat’tan XXI. Yüzyıla Türkiye Ekonomisi, Altın Kitablar yayınları, İstanbul,
1999, s.41.
260
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum. DH. TMIK. S, Belge Tarihi. H-17-06-1314, Belge Özeti.
“Duyun-ı Umumiye idarelerindeki Hıristiyan memurların ıslahat gereğince nüfus nisbetine göre
idareye alınacak gayri Müslim tebaaya mansup edilmesi.”
39
ıslahatlar ile Osmanlı devletinin gayri müslim tebaası arasında sayılmıştır.261İdare,
Osmanlı Devleti’nin gelirlerinden %20-32 arasında ortalama %25’lik262bir kısmına
el koyması sayesinde Osmanlı borçlarında vade uzatılması sağlanmıştır. Ayrıca
kurum toplayacağı vergi gelirini artırmak için girişimlerde bulunmuştur, kaçak
ticaret ve vergi kaçakçılığını azaltacak önlemleri yürürlüğe koymuştur.263 İdarenin
işleri sıkı tutması sayesinde 1880‘li yıllarda bütçe açıkları yerini bütçe fazlalıklarına
bırakmaya başlamıştır.264 Düyûn-ı Umûmiyye’nin devlet üzerinde yapmış olduğu
ısrarlar neticesinde Osmanlı topraklarında yaşayan yabancılarda vergilendirmeye tabi
tutulmuştur. Bu durum Osmanlı Devleti’nin vergi gelirlerindeki artışın nedenlerinden
biri olarak görülebilir.265Yabancı alacaklıların alacaklarını alması için yabancı
devletler tarafından kurulmuş olan bir kuruluş olan Düyûn-ı Umûmiyye, gene
yabancı devletlerin yıllarca kapitülasyonlarla sağlamış olduğu ayrıcalıklardan biri
olan vergi muafiyetini çiğnemek için Osmanlı Devleti’ne baskı yapmıştır. Düyûn-ı
Umûmiyye İdaresi, Avrupalı devletlerini düşünen bir kuruluştur. İşletme, Osmanlı
gelirleri üzerinden kurduğu denetimle Osmanlı dış borçlarının tahsilâtını sağlamıştır.
Diğer yandan yabancı devletlere borç vermiş ve verdiği borçlardan kar etmiştir.266
Bu kazançlar Osmanlı Devleti’ne değil sermaye sahiplerine ait olmuştur.267 Devletin
mali idaresi hakkındaki kuruluşların Düyûn-ı Umûmiyye İdaresine geçmesi ile
beraber, Düyûn-ı Umûmiyye bu mali denetimi siyasi kararlara müdahale etmek için
kullanmak istemiştir.268
261
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum. DH. TMIK. S, Belge Tarihi. H-17-06-1314, Belge Özeti.
“Duyun-ı Umumiye idarelerindeki Hıristiyan memurların ıslahat gereğince nüfus nisbetine göre
idareye alınacak gayri Müslim tebaaya mansup edilmesi.”
262
Vahdettin Engin, Bir Devrin Son Sultanı II. Abdülhamid, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2017, s.67.
263
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum. A. MTZ. SM, Belge Tarihi. H-20-1317, Belge Özeti.
“Sisam’da tuz kaçakçılığının menine ve emaret ile Duyun-ı Umumiye İdaresi arasından yapılan
mukaveleye dair.”
264
Gülten Kazgan, Tanzimat’tan XXI. Yüzyıla Türkiye Ekonomisi, Altın Kitablar yayınları, İstanbul,
1999, s.41. Pamuk, s.123. Kılıç, Özçelik, s.346.
265
Emine Kıray, Osmanlı’da Ekonomik Yapı ve Dış Borçlar, İletişim Yayınları, İstanbul, 1995, s.174.
266
Pamuk (2), s.190.
267
Diren Çakmak, Osmanlı İktisat Düşüncesinin Evrimi, Libra Kitap Yayınları, İstanbul, 2012,
s.255,256.
268
Azzavi, s.72.
40
teşkil etmiştir. Bu idare sayesinde devlet, Sultan II. Abdülhamid saltanatı boyunca
tüm enerjisini ve kaynaklarını borcu ödemek için kullanmıştır.
269
Ecchia, s.3.
270
Ecchia, s.4.
271
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri. Kurum. Y. PRK. OMZ. Belge Tarihi. H-29-12-1311, Yer Bilgisi.
1-64, Belge Özeti. “Banka Direktörü Sir Hamilton’un Hazine-i Celile’nin tasarrufu için tekliflerinin
bildirilmesi.”
272
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri. Kurum. Y. PRK. OMZ. Belge Tarihi. H-29-12-1311, Yer Bilgisi.
1-64, Belge Özeti. “Banka Direktörü Sir Hamilton’un Hazine-i Celile’nin tasarrufu için tekliflerinin
bildirilmesi.”
273
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri. Kurum. Y. PRK. OMZ. Belge Tarihi. H-29-12-1311, Yer Bilgisi.
1-64, Belge Özeti. “Banka Direktörü Sir Hamilton’un Hazine-i Celile’nin tasarrufu için tekliflerinin
bildirilmesi.”
274
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri. Kurum. Y. PRK. OMZ. Belge Tarihi. H-29-12-1311, Yer Bilgisi.
1-64, Belge Özeti. “Banka Direktörü Sir Hamilton’un Hazine-i Celile’nin tasarrufu için tekliflerinin
bildirilmesi.”
275
İnalcık, Quataert, s.1083.
41
maddi güce sahip olmadığı için günlük işlemlerde gümüş kullanılmaya devam
etmiştir. Böylece esas desteğini altından alan ancak uygulamada gümüşe dayanan bir
topal standart ya da dönemin deyimiyle topal mikyas belirlenmiştir.276
276
Pamuk, , s.121.
277
Pamuk (2), s.189.
278
Pamuk (2), s.191.
279
Azzavi, s.72.
280
Pamuk (2), s.191.
281
İlber Ortaylı, II. Abdülhamid Döneminde Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu, Ankara
Üniversitesi Basımevi, Ankara, 1981, s.22,23.
282
Pamuk, s.117.
42
kaynaklarından birini oluşturmuştur. Bu bankalar devleti kısa vadelerle sürekli olarak
faiz oranları yüksek borç almaya teşvik etmiştir.
283
Ürkmez, s.88.
284
Ürkmez, s.88,89.
285
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum. Y.PRK. ML, Belge Tarihi. H-17-1-1296, Belge
Özeti.“.Hazinenin içinde bulunduğu sıkıntıları giderecek, borçların tesviyesini kolaylaştıracak ve
maliyenin itibarını sağlayacak tedbirlerin alınması.”
43
Sultan II. Abdülhamid döneminde kapitülasyonların etkisini azaltabilmek ve
Osmanlı Devleti’nde kurulan yabancı şirketleri kontrol altında tutabilmek için 1886
tarihinde ticaret müsteşarlığı tarafından bir nizamname hazırlanmıştır. Bu
nizamnameye göre Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren yabancı şirketlerin kendi
ülke konsoloslarından bir güven mektubu getirmeleri ve Osmanlı makamlarından
ruhsat almaları şart koşulmuştur. Nizamnameye göre şirketin tüzüğü ve faaliyet alanı
izinsiz olarak ne değiştirilebilir ne de genişletebilecektir. Nizamnameden bir yıl
sonra 1887’de Sultan II. Abdülhamid bir nizamname daha yayımlamıştır.
Nizamnameye göre şirketler, Osmanlı topraklarında hükümetin onayı olmadan ne bir
şube ne de bir acente kuramayacaklardır. Şirketin yapacağı işlemler için Osmanlı
ülkesinde bir ikametgâh göstermeleri şart koşulmuştur, Devletin belirlediği kurallara
uymayan şirketlerin kapatılacağı belirtilmiştir. Bu nizamname İstanbul’da bulunan
yabancı elçilerin itirazı nedeniyle kabul edilmemiştir. İtiraz gerekçeleri ise
nizamnamenin içindeki maddelerin kapitülasyonlarla temin edilen “Serbest ticaret”
esasına aykırı olduğudur. II. Abdülhamid 25 Mart 1906 tarihinde bir nizamname
daha çıkarmıştır. Bu nizamnamenin çıkarılması için hükümete başvuran kurum ise
yabancı şirketler tarafından zarar verilen ve hakkı yenen Osmanlı halkının
başvurduğu mahkemelerin bağlı olduğu ‘Adliye Nezareti’ olmuştur. Nizamnameye
göre Osmanlı Devleti’nde faaliyet gösteren şirketlerin temsilcisi, acentesi veya
şubesi olan şirketin aldıkları bir vekâletnameyi Osmanlı mercilerine iletmeleri
gerekli kabul edilmiştir. Ayrıca şirketler kuruluş amacını, nerede ve nasıl bir sermaye
ile kurulduklarını bir dilekçe ile ticaret nazırlığına vereceklerdir. Nizamnamede en
önemli maddelerden biri de şirketlerin yaşayacağı hukuki sorunlarda yetkili merci
olarak Osmanlı mahkemeleri gösterilecektir. Ülkede büyük bir sorun haline gelen
sigorta şirketleri hakkında olan bu nizamname kapitülasyonlara aykırı olduğu için
elçilikler tarafından kabul edilmemiştir. Kapitülasyonları ve yabancı şirketleri
devletin kontrol altına alma çabası, II. Meşrutiyet döneminde de devam etmiştir. I.
Dünya savaşından önce İttihat Terakki tarafından kaldırılmıştır. Fakat savaşın
çıkmasından dolayı tam anlamıyla uygulanamamıştır. Kapitülasyonların tam
anlamıyla kaldırılması Milli Mücadele’den sonra Lozan Antlaşması ile olmuştur. 286
286
Ürkmez, s. 90, 91.
44
II. Abdülhamid dönemi kapitülasyonların güvencesinde Osmanlı
topraklarında faaliyet gösteren yabancı şirketler devlet için çok büyük sorun
oluşturmuştur. Devlet bunları yayınladığı nizamnameler ile denetlemeye ve Osmanlı
halkına verdiği zararın önüne geçmeye çalışmışsa da bunda pek başarılı olamamıştır.
287
Bölükbaşı, s.35.
288
Bölükbaşı, s.83.
289
Bölükbaşı, s.64,65.
45
Osmanlı tahtına çıkmasından sonra yönetim Babıâli’den Sultan’ın oturduğu Yıldız
Sarayı’na kaymıştır; ulema, ordu ve bürokrasi üzerinde ki denetim artırılmıştır.290
Diğer bir komisyon ise Agop Paşa’nın 1303 (1887) yılı mali bütçesinin açık
vereceğini padişaha söylemesi üzerine kurulmuştur. Askeri masrafların fazlalığı
bütçede açıkların oluşmasına neden olmuştur. Alman firması Mauser’den alınan
silahların taksitinin ödenmemesi de sultanın canını sıkmaktadır ödemelerin
zamanında yapılması için çözüm üretilmesini istemiştir. Ordunun gerekli olan askeri
ihtiyaçlarının karşılanması bir yana, askerin iaşesi için gerekli olan 30.000 lira
haftalığın ödenmesi bile üç dört aydır aksamaktadır. Padişaha bahriye askerlerinin et
290
Nevzat Köseoğlu, Şehit Enver Paşa, Ötüken Yayınları, İstanbul,2020, s.66.
291
Bölükbaşı, s.63.
292
Bölükbaşı, s.65,66.
293
Bölükbaşı, s.82.
46
tayinatının verilmediğini yemeklerde sadece pilav çıktığını, haftalık olan maaşlarının
da ödenmediği bildirilmiştir. Padişah bunun üzerine Agop Paşa’yı, maliye nazırlığı
görevinden alarak yerine Zühdü Paşa’yı getirmiştir. Padişah yeni maliye nazırı olan
Zühdü Paşa, Agop Paşa ve Rüsümat Emini Edip Efendi’den oluşan bir komisyon
kurularak hazinenin acil ödemelerinin yapılması, gelir gider dengesinin sağlanması
için bir komisyon kurulmuştur.294 Komisyon hazinenin silah ve askeri malzeme
alımlarından oluşan borçların nasıl ödeneceği konusunda bir mazbata hazırlayarak
padişaha sunmuştur.2951890 yılında patlak veren Osmanlı Yunanistan Savaşı da
komisyonun çalışma alanının askeri giderler üzerinde yoğunlaşmasına sebebiyet
vermiştir. Savaş süresince ve savaş sonrası dönemde komisyon askeri harcamalar
için kaynak ortaya çıkarmaya çalışmıştır.296Sultan II. Abdülhamid dönemi iktisat
politikası açısından olumsuz olan gelişme ise sultanın emirleri dâhilinde bütçenin
devamlı değiştirilmesi olmuştur. Bütçenin devamlı değiştirilmesi Osmanlı
Devleti‘nde bir bütçenin varlığından söz edilmesini zorlaştırmıştır. II. Abdülhamid’in
devamlı müdahaleleri ise maliyede karışıklıklara neden olmuştur.297
294
Haz. Cavid Baysun, Cevdet Paşa Tezakir 40 Tetimme, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara,
1991, s.244.
295
Bölükbaşı, s.84.
296
Bölükbaşı, s.104.
297
Yeğen, s.253,254.
298
Bölükbaşı, s.68,69.
47
kurulmuştur. Maliye Nazırı Zihni Paşa, Nafıa Nazırı Zühdü Paşa, Rüsumat Emini
Edip Efendi, Hazine-i Hassa Nazırı Agop Paşa ve Meclis-i Maliye Başkanı İbrahim
Paşa bu göreve atanmıştır. Komisyon maaşların düzenli ödenememesinden, gümrük
gelirlerinin artırılmasına kadar pek çok konuda layihalar sunulmuştur. Komisyon
öncelikle aşar meselesi üzerinde durmuştur. Aşar ve ağnam emaneti memurlarının
yolsuzluklarına dikkat çekmiştir. Komisyon, asıl konunun ayni olarak tedarik edilen
ürünün nakde çevrilmesinden çıktığını belirtmiştir. Bu durumun ortaya çıkmasında
dış etkenler büyük bir öneme sahiptir. Öte yandan vilayetlerden gelen raporlarda
vergilerin hazineye bağlı görevliler tarafından toplanmaktansa iltizam usulüne
dönülmesinin daha yararlı olacağı belirtiliyordur. Komisyonda 5 yıl önceki sistem
olan iltizama dönülmesi yönünde 21 Eylül 1885’te Babıâli’ye bir mazbata
sunulmuştur. Agop Paşa bu konuda bazı itirazlarda bulunsa da konunun tekrar
incelenmesinden sonra aşarın iltizam ile toplanmasını sağlayacak karar ortaya
çıkmıştır.299 Komisyonun gümrükler üzerinde yaptığı çalışma da, gümrükler de
yapılan usulsüzlerin temelinde gümrük memurlarının maaşlarındaki yetersizliğin ve
disiplin cezalarının azlığı söylenmiştir. Gümrük memurlarının maaşlarındaki
iyileştirme ve yolsuzluğa karışan görevlere verilecek olan caydırıcı cezaların bu
sorunları çözeceğini belirtmiştir.300 II. Abdülhamid dönemi devlet memurları ve ordu
içerisinde memnuniyetsizliğin oluşmasında ve muhalefete dönüşmesinde devlet
tarafından verilen maaşların yetersizliği ve kimi zaman verilmemesi belki de en
temel noktayı oluşturmaktadır.
299
Bölükbaşı, s.70.
300
Bölükbaşı, s.75.
301
Bölükbaşı, s.96.
48
zam yapmak olarak kendini göstermiştir. Komisyonlar devlete yeni bir gelir kaynağı
ortaya çıkarmak için çözüm yolları bulmamışlardır. Sadece mevcut kaynakların
kullanımı konusunda müdahaleleri olmuştur. Komisyonların memur ve asker
maaşları üzerinde yaptıkları kesintiler ilerleyen süreçte bireysel olarak başlayan
hoşnutsuzlukların toplu bir muhalefete dönüşmesinde büyük bir paya sahip
olmuştur.302Sultan II. Abdülhamid dönemi çalışmalarını yürüten maliye
komisyonlarının birçoğunun yapmış olduğu çalışmaların değerlendirilmeye
alınmamasında ve komisyonların kapatılmasında Sultan’a gönderilen bir jurnal
neden olmuştur.303
3.2.Teftiş Heyetleri
302
Bölükbaşı, s.96.
303
Haz. Bayram Kodaman, Mehmet Ali Ünal, Son Vak’anüvis Abdurrahman Şeref Efendi Tarihi II.
Meşrutiyet olayları 1908-1909, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2000, s.8.
304
Bölükbaşı, s.76.
305
Yeğen,, s.254.
49
devlete bağlı kuruluşların harcamalarını kontrol altında tutabilmek için ’Teftiş
Heyetleri’ kurulmuştur.
1876 iflasının ve Osmanlı Rus Savaşı’nı takip eden yıllarda Osmanlı maliyesi
kötü bir duruma düşmüştür. Sultan II. Abdülhamid bu süreçte sosyal yardım
politikaları uygulayarak ve destek vererek devletin üzerindeki ekonomik yükü
azaltmaya çalışmıştır. Tüm bunlarla beraber 19. yüzyıl, sosyal devlet anlayışının
ortaya çıkmaya başladığı bir dönemdir. Değişen siyasi, iktisadi ve sosyal durumlar
devletin üzerine düşen sorumlulukları artırmıştır. Değişen iktisadi durum içerisinde
Sultan II. Abdülhamid sosyal refah politikaları ile halkına olan değeri gösterdiği gibi
halkın devlet eliyle zor günleri atlatarak kalkınmasını da sağlamaya çalışmıştır.306
Vergi verebilecek kadar ekonomik güce sahip olan her birey Osmanlı hazinesinde
vergi artışı anlamına geliyordur. Sultan II. Abdülhamid, devlet eliyle gerçekleştirilen
sosyal refah programlarının ve bu konu üzerinde kurumsallaşmanın öncüsü
olmuştur.307 Sultan II. Abdülhamid yardım kurumlarına parasal destek sağlayarak
toplumun tüm kesimlerini içeren bir sosyal yardım sistemi ve modern sosyal
kurumlar oluşturmuştur.
306
Esra Demirci Akyol, Sultan II. Abdülhamid Döneminde Sosyal Politika Uygulamaları, Sosyal
Politika Çalışmaları Yıl:13, Sayı:31, Temmuz Aralık 2013, dergipark. org.tr, s.4, saat:22.09.
307
Demirci Akyol, s.5.
308
İzi Karakaş Özbayrak, II. Abdülhamid Dönemi Uygulanan Sosyal Yardım Politikaları(1876-1909),
-Libra Kitapçılık Yayıncılık, İstanbul,2011, s.98,99.
309
Karakaş Özbayrak, s.15.
50
Sultan II. Abdülhamid devletin mali sorunlarının çözümünde de yardım
politikalarına başvurmuştur. Bu yardım politikaları sayesinde hem kendi otoritesini
güçlendirirken hem de devletin üstündeki mali yükü tüm halka yayarak devletin mali
sıkıntılarına gönüllü destek toplamayı başarmıştır. Sultan II. Abdülhamid kaimenin
ortadan kalkması içinde bir yardım politikası başlatmıştır, Ilga-yıKavaim
Komisyonuna kendisi de 50 bin liralık kaime bağışlayarak destek olmuştur. II.
Abdülhamid’in desteği sonrası devlet memurları da bu yardım kampanyasına destek
vermişlerdir, halktan da gelen destek ile beraber piyasadan 27 milyonluk kaime
çekilmiştir. Bu 27 milyon liralık kaimenin yaklaşık 6 milyonunu halkın verdiği
kaimeler oluşturmaktadır.310Kaime uygulaması devletin mali açıdan zor durumda
olduğu sıralarda başvurduğu bir yöntemdir. Kaime bir mali tedbir olarak
düşünülmüştür, fonksiyonel olarak paranın yerini tutmakla birlikte daha çok devletin
içine düştüğü para ve nakit bunalımına çözüm olmak için ortaya çıkarılmıştır.311Bu
hususta verebileceğimiz diğer bir örnek ise Sağır Dilsiz ve Amalar Mektebi kurma
işlemi için Sultan II. Abdülhamid kesesinden bin kuruş vermesidir. Devlet
memurlarının maaşlarından da %5’lik kesinti yapılmıştır. Toplanan para okulu
açmaya yetmeyince 23 Ekim 1910 tarihinde okul için o zamana kadar toplanan para,
Mekteb-i Tıbbiye teçhizatının karşılanması için kullanılmıştır.312 II. Abdülhamid
döneminde yapılan diğer bir sosyal yardım politikası ise iş kazası mağdurları ve
engelliler için ayrılan emeklilik fonları artırılmıştır. Padişah tarafından ihtiyaç
sahiplerinin yararlanması için Darülaceze313ve Darülhayr gibi kurumlar kurulmuştur.
314
310
Ali Akyıldız, Osmanlı’da Kâğıt Para Maliye ve Toplum, İletişim Yayınları, İstanbul,2018,
s.217,218.
311
Akyıldız, , s.159.
312
Karakaş Özbayrak, s.38.
313
Vejdi Bilgin, Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid II. Abdülhamid Dönemi Osmanlı Sosyal Yapısı,
cilt 5, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri, 2011, s.263.
314
Demirci Akyol, s.7.
51
çalışmanın bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Sultan II. Abdülhamid
bunları yaparken gelenek ve göreneklere bağlı kalarak eskinin içinde yeniye bir yer
inşa ederek bunu yapmaya çalışmıştır.315 29 Eylül 1891 yılında İstanbul
sokaklarındaki fakir ve dilencilere yardım etmek amacı ile kurulan ve daha sonra
yaşlı ve çocuklara da hizmet veren bir kuruma dönüşen Darülaceze kurulmuştur.
Padişah Darülaceze’nin kuruluşunda masrafları karşılamak üzere 7.000 altın lira
değerindeki eşyasını hediye ederken 10.000 lira da bağışlamıştır. Bu kurumum
kuruluşu için başlatılan yardım toplama politikası sayesinde hem ülke içinde hem de
dışında yardım toplanmıştır.316 Bu sayede devlet kendi bütçesinden yaptırmakla
yükümlü olduğu bir kuruluşu tüm halka mal etmiş oluyordu, neticede devletin
yapmış olduğu masraf azaldığı gibi yeni bir kurum devlet örgütüne halka hizmet
etmek için kazandırılmıştır. 1899 yılından itibaren Hamidiye Etfal Hastanesi yoksul
kadın ve çocuklara hizmet vermeye başlamıştır. 1902’de gene halka hizmet vermesi
için Daru’lHayr-ı Âli açılmıştır.317
315
Demirci Akyol, s.8.
316
Demirci Akyol, s.9.
317
Bilgin, s.263.
318
Bilgin, s.266.
319
Ürkmez, s.99.
52
döneminde borçlarının büyük bir kısmını ödeyerek istikrara ve itibara kavuşmuştur.
Birçok gelirini Düyûn-ı Umûmiyye bırakan devlet sıkıntılar çekse de, bu
sıkıntılardan dolayı asker ve memur maaşları iki ayda bir ödenir durumda olsa da
hayatın ucuz olması sayesinde II. Abdülhamid dönemi sıkıntı çeken subay ve memur
zümresi olmamıştır. İki ayda bir aldıkları maaş geçinmelerine yetmiştir.320 Senede
altı yedi maaş alan subayların tayınları ve bedelleri muntazam verilmiştir, asker
aileleri sıkıntıdan uzak tutulmuşlardır. Bazı asker aileleri kendilerine fazla gelen
tayinatı sattırarak nakde çevirmişlerdir. Bu sayede subayların harçlığı sağlanmaya
çalışılmıştır.321Askerin durumu hakkında 1892’de seraskerlik makamına getirilen
Rıza Paşa, Nizamiye hazinesinde orduya ayrılan paranın iki yüz altmış kuruş
kaldığını söylemektedir. Buğday ambarlarında buğday kalmadığı belirtmiştir. Satın
almak için başvurulan yöntemler ise aracılar ve tefecilerin işine yaradığını
belirtmiştir. Askerlerin düzenli maaş almadığı söylemiştir, bu durumdan dolayı
birçok subayın borç içinde yaşadığını belirtmiştir.322Sultan II. Abdülhamid dönemi
Osmanlı askerinin sıkıntı çektiği noktalardan biri askeri kışlalara erzak dağıtmakla
sorumlu olan erzak müteahhitlerinin ödemelerini düzenli almamaları sonucunda
askeri kışlalara verdikleri erzakları vermeme gibi durumlar ile karşılaşılması
olmuştur.323Sultan II. Abdülhamid dönemi boyunca devlet bütçesinde en önemli
yükü her daim askeri harcamalar oluşturmuştur.
320
Öztuna, s.75,76.
321
Aksun, s.19.
322
Musa Çadırcı, Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid II. Abdülhamid Döneminde Osmanlı Ordusu,
cilt 3, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri,2011, s.339.
323
Bölükbaşı, s.156.
324
Ürkmez, s.38.
53
Abdülhamid’e muhalefet olanların birçoğu da hayatın ucuzluğu konusunu kabul
etmektedirler.3251882 senesinde Sultan II. Abdülhamid halkın daha ucuz kömür ve
odun ihtiyaçlarını sağlayabilmek için devlet bütçesinden 56.252 liralık bir bütçe
ayırmıştır.326Yapılan iktisadi yatırımlar ülkenin gelirini artıracaktır. Özellikle demir
yolu yatırımları ve ziraat alanında yapılan yatırımlar önem kazanmıştır.327Osmanlı
Devleti’nde yabancı yatırım alanında %41 ile demir yolları ilk sırayı alırken %23,5
ile bankacılık ve %10 ile sanayi gelmektedir. Avrupalı devletler Osmanlı Devleti’ne
kendi sanayilerinde ürettikleri ürünü satacakları ve sanayilerine ham madde
alacakları bir devlet gözüyle bakmaları bunda etkili olmuştur.3281876-1896 yılları tek
Osmanlı Devleti‘nde değil dünya genelinde görülmüş fiyat düşüşleri ve ucuzluk
dönemi olmuştur. Bu fiyat düşüşleri dünya iktisadında büyümeyi yavaşlatmıştır.329
Sultan II. Abdülhamid dönemi fiyat ucuzluğunun nedenini dünya genelindeki iktisadi
gelişmelerde aramak gerekmektedir.
Demir yolları ile ülke içi ticaret geliştiği gibi ülkeler arasındaki ticari
faaliyetlerde artmıştır.330Osmanlı Devleti’ne demir yolu ile bağlanan ülkeler Osmanlı
topraklarını zengin bir pazar ve ham madde kaynağı haline getirmişlerdir.331 Demir
yolu yapımı çalışmaları Düyûn-ı Umûmiyye’nin verdiği garanti332ile beraber artık
sermaye sahipleri tarafından teklif edilmeye başlanmıştır.333Ziraat Bankasının
çiftçiye ucuz kredi vermesinin yanında tarımda modern usullerin kullanılmasını,
üretimin bollaşması beraberinde refah seviyesini yükseltmiştir.334Bu dönemde
yapılan demir yolu inşaatları önceki dönemlerde Anadolu’da geleneksel yöntemlerle
yapılan nakliyat iç kesimlerdeki ihtiyaç fazlası ürünün hızlı bir şekilde merkezlere
ulaşımını zorlaştırmaktadır, bu da ticaret ve tarımı olumsuz etkilemiştir. Demir
yollarının inşasından sonra artık pazar için fazla ekim yapılmaya başlanmıştır. Bu da
325
Pamuk (2), s.193.
326
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri. Kurum. Y. PRK. ML, Belge Tarihi. H-29-12-1298, Belge Özeti.
“Tebaanın istirahatlarını temin ve devlete kazanç getirmek amacıyla hazine hesabına halka ucuz
odun kömür getirilmesi.”
327
Pamuk (2), s.193.
328
Ortaylı, s. 38,39
329
İnalcık, Quataert, s.896.
330
Haz. Mahir Aydın, Sabuncuzade Luis Alberi Sultan II. Abdülhamid’in Hal Tercümesi, Kitabevi
Yayınları, İstanbul, 1997, s.116.
331
Ortaylı, s.30.
332
İnalcık, Quataert, s.927.
333
Ortaylı, s.76,77.
334
Engin, s.69.
54
hem tarımsal üretimin artmasına neden olmuş hem de tarımdan alınan vergi
miktarında artışa neden olmuştur.335Anadolu demir yolu inşaatından on yıl sonra
yıllık tarımsal üretimin 400.000 ton artmasına sebep olmuştur.3361887-1912 ye kadar
olan yıllar arasında devlete en fazla gelirin tarımsal ürünlerden geldiği
gözlenmiştir.337 Tüccarın Anadolu’yu rahat bir şekilde dolaşması hem de üreticinin
yol masraflarından kurtulması çiftçinin de devletinde kazancını artırmıştır.338 Demir
yollarının Osmanlı sanayisine çok az yararı bulunmuştur. Demir yolları ile beraber
ortaya yeni çıkan iş sahaları sayesinde Osmanlı halkına yeni iş imkânları
oluşturulmuştur.339 Sultan II. Abdülhamid’e ait olan Bayındır Konya Demir yolu
hattının yapım maliyeti 1.200.000 lira tutmuştur. Ahmet Şakir Paşa’nın yapmış
olduğu hesaplara göre bu demir yolunun 1890 yılında yolun değeri 2.000.000 lira
olmakla birlikte yıllık geliri ise 120.000 lirayı bulmaktadır.340Buradan da anlaşılacağı
üzere demir yolu hem devlet için hemde Osmanlı devleti için gelir getiren bir kaynak
olmuştur. Tarımdaki gelişmeler dolayısıyla artan gelir ve vergilerin büyük kısmı
Osmanlı hazinesinin yararına kullanılmaktan çok askeri harcamalar ve Düyûn-ı
Umûmiyye ayrılmıştır.341Bununla beraber Osmanlı çiftçisinin üretim gücü artmış ve
bu güç beraberinde Avrupa tarzı giyim ve yiyeceği de Osmanlı toplumuna getirerek
Avrupa’ya olan bağlılığı artırmıştır. Örneğin; Fransa’dan, ABD’den gemilerle gelen
un Osmanlı limanlarından demir yolu ağı ile Anadolu’ya taşınıyor ve yerli undan
daha ucuz fiyatlara satılıyordur. Bu durumda Osmanlı halkı daha ucuza ekmek
yiyebildiği gibi bir yandan da dışa bağımlılığı artmıştır.3421862 yılında Sultan
Abdülaziz’in saltanatı döneminde ABD ye verilen ticaret muahedesi, ABD’nin
Osmanlı ile olan ticaretini artırmıştır.343 ABD’deki tarım üretiminin Osmanlı
Devleti’nin tarım ihracatı üzerinde olumsuz etkileri olmuştur. İşçi gücüne bağlı
335
Kılıç, Özçelik, s.348. ; İnalcık, Quataert, s.932.
336
İnalcık, Quataert, s.935. ; İnalcık Quataert, s.934. ; Güran, s.81.
337
Ecchia, s.4.
338
Ürkmez, s.95,96.
339
İnalcık, Quataert, s.933.
340
Ali Karaca, Anadolu Islahatı ve Ahmet Şakir Paşa (1838-1899), Eren Yayınları, İstanbul, 1993,
s.33.
341
Ortaylı, s.99,100.
342
Ürkmez, s.102.
343
Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik), Türk Tarih Kurumu, Ankara,2018,
s.467.
55
olarak üretim yapan Osmanlı çiftçisinin dünya piyasasında rekabete dayalı üretim
yapmasında zorluk yaşanmıştır.344
Osmanlı halkının ihtiyaçları XIX. asrın son çeyreğinde XX. Ve XXI. asırdaki
kadar çeşitli değildir, sınırlı kalmıştır. Halk kanaatkârdır ve lüksün ancak belirli
ailelerin hakkı olduğu düşüncesine sahip olmuştur. Serveti olmayan bir ailenin
varlıklı kimselere özenmesi günah sayılmıştır. Halkın dine bağlılığı da durumlarına
şükretmelerini ve ellerindeki imkânlar dâhilinde hayatlarını idame ettirmeye
çalışmalarını beraberinde getirmiştir. Anadolu’da yaşayan tarım ile uğraşan
Müslüman halk dış dünya ilişkilerinden uzakta kendi içine kapalı, atalarından ne
gördüyse onların aynısını devam ettirerek yaşamaktadır.347 Şehir nüfusunun fazla
olmaması, yerleşim birimlerinin ucuz olması, hemen hemençoğu ailenin kendince
müstakil bir eve sahip olmaları durumlarına şükretmelerini sağlamıştır. 1 kâğıt
Osmanlı banknotunu dünyanın her yerinde bir altına çevirmek mümkün olmuştur.
344
İnalcık, Quataert, s.968.
345
Ecchia, s.5.
346
Bölükbaşı, s.110.
347
Yeğen, s.256,257.
56
Sultan II. Abdülhamid yönetimine karşı olan zümre seçkin yüksek okullarda
okuyan gençler ve genç subaylar olmuşlardır.348 Kısa zaman içinde bu okullar da iyi
eğitilmiş memurlar ve subaylar yetiştirerek devleti güçlendirmeye çalışmıştır.
Memurlardan, serbest meslek erbaplarından ve az sayı da olsa da iş adamlarından bir
Müslüman orta sınıfın bu dönemde ortaya çıktığı görülür.349
348
Öztuna, s.93.
349
Yasamee, s.47,48.
350
Öztuna, s.179.
351
Öztuna, s.180.
352
Karpat, s.102,103.
353
Engin, s.266.
354
Şener, s.207.
355
Şerif Mardin, Siyasal ve Sosyal Bilimler Makaleler 2, İletişim Yayınları, İstanbul,2016, s.92.
57
Funun’da yazıları yer almıştır. 1886 yılında “İlm-i Servet” adında eseri
yayınlanmıştır.356Sultan II. Abdülhamid savaştan sonra hem savaşın etkisi hemde
kaime den dolayı halkın bozulan iktisadi durumu ile yakından ilgilenmiştir.
Hükümeti sikke ve kaime arasındaki farkın azaltılması için sık sık uyarmıştır, ticaret
serbestliğinden dolayı her şeye müdahale edemese de halkın zorunlu ihtiyaçları için
bazı tedbirlerin alınmasını istemiştir. Para ve borsa değerlerini veren pusulanın her
gün alınarak mabeyne getirilmesini istemiştir. Kaimede değerinden fazla düşüşler
meydana geldiğinde ise hükümeti uyararak önlemler alınmasını istemiştir. Sultan II.
Abdülhamid’in bu hususta en büyük korkusu zor durumda olan halkın sosyal bir
patlamaya ve kitle hareketine neden olmasıdır.357Sultan II. Abdülhamid saltanatı
boyunca devleti mali açıdan zor duruma sokacak savaşlardan uzak durmaya
çalışmıştır, dış siyasette savaş yerine diplomasiyi tercih etmiştir.358Sultan II.
Abdülhamid döneminde yapılacak olan yatırımlar için kaynaklar oluşturulmaya
çalışılmıştır, oluşturulan bu kaynaklar devlet eliyle yatırımlarda kullanılmıştır. Buna
bir örnek verecek olursak: 1883’te Ziraat Bankasına sermaye sağlamak için aşar
vergisine konan onda birlik iane vergisinin %39’a çıkarılması ile ortaya çıkan mali
kaynağın üçte ikisi tarımsal gelişmeye ayrılan bu paranın üçte biri ise Maarif Hisse-i
İanesine adıyla yeni devlet okullarının yapımında kullanılmıştır.3591879-1904 yılları
arasında ise tarımdan alınan vergi oranı %79 artmıştır.360 Çocukları ticaret ve
sanayiye teşvik edip bu yolla geçimlerini sağlama hevesi uyandırmak için ticaret ve
sanayi mekteplerini çoğaltmak için yatırımlar yapılmıştır.361
356
Sayar,, s.315.
357
Akyıldız, s.261.
358
Çelik, , s.22,23.
359
Ürkmez, s.60,61.
360
Güran, s.64.
361
Ürkmez, s.66.
58
komisyonların faaliyet alanlarından biride askeri birliklerin talep ve eylemleri ile
uğraşmak ve askeri baskılardan bıkarak istifa eden defterdar, muhasebeci ve mal
müdürü gibi devlet görevlilerinin taleplerini padişaha ulaştırmak gibi faaliyetler
oluşturuyordur.362
362
Bölükbaşı, s.157.
363
Alkan, s.184,185.
364
Alkan, s.179.
365
Ürkmez, s.132,133.
366
Justın Mccarthy, Osmanlıya veda İmparatorluk Çökerken Osmanlı Halkları, çev. Mehmet Tuncel,
Etkileşim Yayınları, İstanbul, 2006, s.61.
367
Çakmak, s. 258.
59
açmıştır.368Sultan II. Abdülhamid saltanatı boyunca iki büyük savaş, birçok
ayaklanma ve üç yüz milyon liraya yaklaşan dış borç ile uğraşarak ülkeyi ayakta
tutmaya çalışmıştır. Hükümdarlığı boyunca bu borcu 30 milyon liraya kadar
indirmiştir.369
368
Mccarthy, s.62.
369
İsmet Bozdağ, Sultan II. Abdülhamid’in Hatıra Defteri, Truva Yayınları, İstanbul, 2017, s.16,17.
370
Tepedelenlioğlu,, s.45,46.
371
Taş, s.54.
372
Yasamee, , s.55.
373
Bölükbaşı, s.155.
60
bağlılığını sağlamak için kullanmıştır. Bu sayede olabilecek toplumsal hareketlerin
önüne geçmeye çalışmıştır.
374
Sayar, s.373.
375
Sayar, s.374.
376
Aksun, s.24.
377
Mehmet Akif Fidan, Eyüp Sabri Paşa ve Tarihçiliği, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2011, s.35.
61
6.100.000 lira orduya, 1.250.000 lirası zaptiyeye, 6.000.000 lira tophane ve 600.000
lirası bahriyeye ayrılmıştır. 1897 Yunan Savaşı sonrası 1902 yılından itibaren
İngiltere ve diğer yabancı devletlere kruvazör, muhrip ve torbidobot tipinde yirmiye
yakın gemi sipariş verilmiştir. Bu gemiler 1906-1907 yıllarında donanmaya
katılmıştır.378 Ayrıca Almanya’dan iki tane muharebe gemisi ve 4 muhrip
alınmıştır.379 Bu büyük harcamalardan dolayı askeri bütçe devamlı açık vermiştir.
Devletin harcamaları sıkabileceği tek kalem olarak maaşlar kalmıştır elinde. Bu
durum devletin maaşlarda devamlı kesinti yapmasını kısmen de olsa açıklamaktadır.
Sultan II. Abdülhamid yapılan askeri harcamaların ödemelerini sağlayabilmek için
memur ve asker maaşlarından devamlı kesinti yapmıştır.380 Bu ödenmeyen maaşlar
1888-1889’da çeşitli bölgelerde ayaklanmalarınçıkmasına neden olmuştur. Bu
ayaklanmalar 1908 devrimine kadar ağırlaşarak devam etmiştir.381 Sultan II.
Abdülhamid askerin hareket alanını artırabilmek için iletişim alanlarında da büyük
yatırımlar yapmıştır. Bu sayede askeri birlikler arasında iletişimi sağlayabilmiştir.382
378
Çadırcı, s.338.
379
Çadırcı, s.339.
380
Yasamee, s.226.
381
Ürkmez, s.110,111.
382
Yasamee, s.75.
383
Kara, s.76.
62
Divan-ı Muhasebata sunulması bu dairenin vazifeleri arasında olmuştur. Daire,
ayrıca askeri mekteplerin, jandarma dâhil bütün askeri sınıfların askeriyede görev
alan bütün memurların maaş harcırah ve tazminatlarıyla ilgili işlerin yürütüldüğü
birimdir. 384
93 Harbi sonrası Sultan II. Abdülhamid Nisan 1880 tarihinde emekli askerlere
ödenen maaşlar ve asker maaşları üzerinde çalışma yapan bir komisyon dâhilinde
maaşlar üzerinde düzenlemeler ve iyileştirmeler yapılmıştır.387 Sultan II.
Abdülhamid amcası Sultan Abdülaziz gibi ordu tarafından askeri bir darbeyle
karşılaşmamak için devletin içinde bulunduğu tüm sıkıntılara rağmen askeri
harcamalar ve asker maaşlarında ödemelerin yapılmasını sağlamaya çalışmıştır.
384
Kara, s.77.
385
Kara, s.115.
386
Kara, s.116.
387
Kara, s.119.
63
Maaşların düzenli ödenebilmesi için tedbirler alınmasına rağmen; devletin içindeki
durum, borçlar, gelir gider dengesizliği ve enflasyon, subayların hem maaşlarının
erimesine hem de düzenli ödenememesine neden olmuştur.388
388
Kara, s.119.
389
Tanzimat sonra oluşturulan bu kurum askeri ve mülki alanlarda görev yapmış ve görevi bittikten
sonra kanunun verdiği süre boyunca verdiği hizmetler karşılığında kendisine aylık olarak verilmek
üzere maaş bağlandığı kurum’dur. Tekaüd memuriyetten ve işten ayrılıp oturmak yerine kullanılan bir
tabirdir.
390
Kara, s.124.
391
Kara, s.125.
392
Kara, s.137.
64
II. BÖLÜM
393
Zafer Toprak, Türkiye’de Milli İktisat 1908-1918, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul,
2018, s. 203. ; Pamuk(3), s.130.
394
Toprak, s. 203.
395
Toprak, s. 203.
396
Toprak, s. 95
397
Ahmet Bedevi Kuran, İnkılâp Tarihimiz ve Jöntürkler, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2000, s. 16
65
Böylece gereksiz israflardan dolayı halkın belirli bir kesiminin Sultan
Abdülmecid’e ve yönetici kadroya karşı olan tepkisi büyümeye başlamıştır. 1859
yılında gerçekleşen “Kuleli Vakası” dönem iktidarına karşı yapılan ilk ciddi tepki
olmuştur ve gereksiz harcamaları önlemek amacıyla baş gösteren bir harekettir.398
“Kuleli Vakası” ismi verilen bu ihtilal oluşumu, bir bakımdan “Jöntürk” hareketinin
başlangıcı sayılabilir.399
1860 yılında Sultan Abdülaziz’in tahta çıkışını halk bu sebeple çok iyi bir
şekilde karşılamıştır. Ancak Sultan Abdülaziz ilk başlarda ordunun ve donanmanın
güçlendirilmesi için çalışırken, ilerleyen süreçte yavaş yavaş o da kendi hava ve
hevesine dalınca kendisinden beklenen ümitlerin boşa çıkacağı anlaşılmıştır. Bu
dönemde kültürel anlamda halkın kültür seviyesi oldukça artmıştır, halkın görünüş ve
düşünüş tarzında daha sağlam bir yön ortaya çıkmış bulunduğundan Sultan
Abdülaziz’in memleket idaresinde gösterdiği kayıtsızlık ve özellikle dış borcun
gerçek anlamda artarak dikkat çekici bir hal almış bulunması göze çarpmaya
başlamıştır.400 Osmanlı aydınlarında yavaş yavaş meşrutiyetçi bir tavır oluşmaya
başlamıştır. Ancak bu dönemde meşrutiyet rejimine geçmek yerine mutlakıyetin
daha da pekişeceğini ve sertleşeceğini öngörüyorlardır.401 Bu nedenle aydınlar
giderek tepki göstermeye ve rahatsızlıklarını çeşitli yollarla dile getirmeye
başlamışlardır.402
398
Kuran, s. 17.
399
Kuran, s. 16.
400
Kuran, s. 20.
401
Murat Çulcu, İttihat ve Terakki: I. Meşrutiyetten II. Meşrutiyete, E Yayınları, İstanbul, 2011, s. 13.
402
Çulcu, s. 13.
403
Çulcu, s. 14.
66
olmuştur. Dönemin muhalif aydınları veliaht Murat Efendinin köşkünde
toplanıyorlardır ve burayı adeta bir meşrutiyet üssü olarak kullanıyorlardır. Bu
aydınlar ilk dönemlerde Avrupa’da faaliyet gösteren Müslüman tutucu çevrelerde
tepki ile karşılanmamak için “Jön Türk” adını kullanmaktan kaçınıyorlar ve bunun
yerine “Yeni Osmanlılar” ifadesini kullanmayın uygun görüyorlardır. “Yeni
Osmanlılar” cemiyeti çok kısa bir süre içerisinde yayılmaya ve gelişmeye
başlamıştır. Sağır Ahmet Bey’in yalısında yapılan bir toplantıda örgüt son şeklini
almıştır ve gizli olarak muhalefet faaliyetlerine girişiyordur.404
Örgüt ilk kez 7 Haziran 1865 tarihinde Belgrat ormanında düzenlenmiş bir
piknik görüntüsü altında kurulmuştur.407 1865 yılında İstanbul’daki
Belgratormanında piknik yapan altı genç, “İttifak-ı Hamiyet” adında gizli bir dernek
kurdular.408 Ortak tutumları Ali ve Fuat Paşaların siyasetine muhalefet etmektir. Bu
paşaların Osmanlı bütünlük ve egemenliğini gerektiği gibi koruyamadıklarını ve
devletin bu sebeple dağılmaya doğru gittiğine inanıyorlardır. Bu gençler meşrutiyeti
isteyerek hem devleti kurtarmakta olduklarını, hem de demokratik bir siyasal düzen
uğrunda mücadele ettiklerine inanıyorlardır.409 Bu paşaların yabancı devletlere
404
Çulcu, s. 15.
405
Tevfik Çavdar, İttihat ve Terakki Cemiyeti, İletişim Yayınları, İstanbul, 1991, s. 12.
406
Çavdar, s. 12.
407
Çavdar, s. 12
408
Sina Akşin, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, İmge Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2001, s. 25
409
Akşin, s. 25.
67
verdiği çeşitli imtiyazlar bu gençlerin onlara karşı olan tepkisini arttırıyordur.
Örneğin bu dönemde yabancılara verilen imtiyazlar sayesinde İzmir-Aydın
demiryolu çeşitli güçlüklerle karşılaştıktan sonra, on sene gibi uzun sayılabilecek bir
süre içerisinde 1 Temmuz 1866 tarihinde tamamlanmıştır.410 Yeni Osmanlılar
Cemiyeti’nin takip ettiği amacı, memlekette meşrutiyeti kurmak ve genel ıslahat
yapılmasını sağlamak şeklinde özetlenebilir.411
410
Ali Akyıldız, Anka’nın Sonbaharı; Osmanlı’da İktisadi Modernleşme ve Uluslararası Sermaye,
İletişim Yayınları, İstanbul, 2018, s. 35.
411
Kuran, s. 21.
412
Kuran, s. 21.
413
Kuran, s. 23.
414
Kuran, s. 24.
415
Çulcu, s. 17.
68
dönemindeki icraatları onun halk tarafından desteklenmesine ve takdir edilmesine
sebep olmuştur.416 Ancak Sultan Abdülaziz’in son dönemlerine doğru özellikle
sadrazam Mahmut Nedim Paşa’nın Rusya yanlısı politikalar benimsemesi Osmanlı
ekonomisini gerçek anlamda bir bataklığa sokacaktır. Böylece idare hem Osmanlı
halkının bir bölümünün, hem de Londra ve Paris gibi Avrupalı yönetimlerin tepkisini
çekecektir. Kısaca Abdülaziz içerdeki ve dışarıdaki tüm destekçilerini yavaş yavaş
yitirmiştir, her bakımdan ve tam anlamıyla yalnızlığa itilmiştir.417
30 Mayıs 1876 tarihinde yeni iktidara gelmiş olan mütercim Rüştü Paşa
Hükümeti, Abdülaziz’i tahtan indirmiştir. Padişah kötü yönetimden özellikle de mali
iflastan sorumlu tutuluyordur. Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesinin ardından
yeni hükümet oluşturulacağı zaman iki yol ortaya çıkmıştır. Mithat Paşa’ya göre
Meşrutiyete gidilmeliydi, zira seçilecek meclis sarayın masraflarını ve israfını önleye
bilecektir. Öte yandan yine nazır olan Hüseyin Avni Paşa’ya göre, çare padişahı
kuklalaştırmak ve bütün yetkileri hükümete vermektir.418 V. Murat’ın çok kısa bir
süre sürecek olan saltanatının ardından Osmanlı tahtına Sultan II. Abdülhamid’in
geçmesi sürecinde Mithat Paşa’nın önerisi göz önünde bulundurulacaktır. I.
Meşrutiyet ilan edilecektir.419 Böylece I. Meşrutiyetin kapısını açan önemli bir
etkenin mali bunalım olduğunu söyleyebiliriz.420 Ancak I. Meşrutiyetin ilanı da
imparatorluğun rahat bir nefes almasına sebep olmayacaktır. Özellikle 1877-1878
Osmanlı-Rus Savaşından sonra para krizi had safhaya ulaştığı için sürekli sarraflara
borçlanan Refia Sultan, bazen sarrafların kapalı oldukları pazar günleri bile
kethüdasını bankerlerin evlerine göndererek para bulmaya çalışmıştır.421 Bu durum
sultanın bilinen müsrif yapısından ziyade devletin bu dönemde içinde bulunduğu
mali bunalımdan kaynaklanmıştır. Osmanlı-Rus Savaşı‘nın Osmanlı maliyesine
getirdiği ağır yükün yanında, Rusya’ya ödemesi gereken yüklü miktardaki savaş
tazminatı da maliyeyi iyice sıkıntıya sokmuştur.422Kâğıt paranın piyasalarda yaratmış
olduğu enflasyon da iktisadi ve mali yapıyı ve dolayısıyla halkı olumsuz yönde
416
Çulcu, s. 19.
417
Çulcu, s. 20.
418
Akşin, s. 41.
419
Selda Kaya Kılıç, Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid Osmanlı Devletinde Anayasal Sisteme
Geçiş, cilt 5, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri, 2011, s.7.
420
Akşin, s. 40.
421
Ali Akyıldız, Mümin ve Müsrif Bir Padişahın kızı Refia Sultan, Kapı Yayınları, İstanbul, 2015, s.
144
422
Akyıldız, s. 144
69
etkilemiştir. Maaşlar ödenemediği için hazine ve memurlar zor durumda kalmıştır,
kriz doğal olarak saray erkânını bile etkilemiştir.423
423
Akyıldız, s. 144.
424
Kuran, s. 32.
425
İnalcık, Quataert, s.1085.
426
Zafer Toprak, Türkiye’de Milli İktisat 1908-1918, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul,
2018, s. 153.
427
Toprak, s. 153.
428
Fahir Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914), İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2020,
s. 266. Pamuk (3), s.145.
429
Armaoğlu, s. 266. Metin Hülagü, Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid Sultan II. Abdülhamid
Dönemi Demiryolu Politikası (1876-1909), cilt 3, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri, 2011,
s.133.
70
işaretidir ve devletin bu noktaya varmasının tohumları Kırım Savaşı döneminde
alınan, önüne geçiremeyen borçlarla atılmaya başlamıştır.430
Ekonomik durumun bu şekilde sıkıntılı bir sürece girmesi doğal olarak yeni
padişah Sultan II. Abdülhamid’e karşı olan muhalefeti de tetiklemiştir. Sultan II.
Abdülhamid’e muhalefet olarak doğan ilk Jön Türk teşkilatının adı İttihad-ı Osmanî
Cemiyeti olmuştur.431 Bu girişim tam bir teşkilat özelliği taşımamasına rağmen Jön
Türklerin teşkilatlanması için bir başlangıç olarak sayılabilir.432 İttihadı Osmanî
Askeri Tıbbiye merkezli bir oluşumdur. Askeri Tıbbiye ’deki kuruluşundan sonra, bu
ve başka yüksekokullarda yayılmaya devam etmiştir. II. Abdülhamid düzeninde
böyle bir muhalefet örgütü ancak gizli olarak kurulabilecektir ve İttihad-ı Osmanî
Cemiyeti de gizli bir biçimde (İtalyan İhtilalci Carbonari örgütünden esinlenerek)
hücreler halinde örgütlenmiştir. Örgüt uzun süre iç eğitim sayılabilecek toplantılar
yapmakla yetinecektir. Eyleme, hatta propagandaya geçmek konusunda acele
etmediği göze çarpacaktır.433 İbrahim Temo anılarında, 1895 yılına değin derneğin
yeni üyeler kazanmak için toplantılar yapmak, Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi Jön
Türklerin yapıtlarını okumakla vakit geçirdiğini bunun dışında bir eylemi olmadığını
görüyoruz.434 Petrosyan’ın da kabul ettiği gibi, bu dönemde gerek Yeni Osmanlıların,
gerekse Jön Türklerin ideolojisi burjuva ideolojisi diye nitelendirilebilir.435Yeni
Çağ‘da meşrutiyet ve demokrasinin burjuvazinin istekleri arasında başköşeyi işgal
etmesiyle birlikte, Avrupa’da gördükleri meşrutiyeti isteyen genç aydın Türk
yöneticileri kendileri kapitalist olmamakla birlikte zihniyet açısından bu yönde bir
dönüşüme uğramışlardır.436
430
Candan Badem, Kırım Savaşı ve Osmanlılar, çev. Bengi Özbilen, Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları, İstanbul, 2017, s. 312.
431
Süleyman Kocabaş, Jön Türkler Nerede Yanıldı? : Hayaller, Komplolar, Kayıplar 1890-1918,
Vatan Yayınları, İstanbul, 2005, s. 9.
432
Kocabaş, s. 9.
433
Akşin, s. 29.
434
Akşin, s. 30.
435
Akşin, s. 117.
436
Akşin, s. 118.
71
muameleler için Osmanlı ülkesinde bir ikametgâh göstermeleri gerektiği, aleyhinde
kesinleşmiş bir kararı uygulamaktan kaçınan şirketlerin kapanacağı gibi maddeler
sıralanmıştır.437 Ancak bu nizamnamenin belgeleri İstanbul’daki yabancı ülke
sefirlerinin itirazıyla karşılaşır ve reddedilir.438
Bu arada Sultan II. Abdülhamid’e karşı olan muhalefet hız kesmeden devam
etmiştir. Askeri tıbbiye öğrencisi bir grup tarafından İttihat ve Terakki Cemiyeti 2
Haziran 1889 tarihinde kurulmuştur.439 Bu cemiyeti kuranlar: Konyalı Hikmet Emin,
Arapkirli Abdullah Cevdet, Diyarbekirli İshak Sukuti, Ohrili İbrahim Etem,
Kafkasyalı Mehmet Reşit adlı beş tıbbiye talebesidir.440 Cemiyetin ana amacı vatanı
içinde bulunduğu kötü durumdan kurtarmak, milleti içinde bulunduğu zulüm ve
esaretten çıkarıp insanlığa layık bir biçimde yaşatmaktır.441 Cemiyete bağlı genç
tıbbiyelilerin cami duvarlarına yapıştırdıkları ilk beyannameler “ya
eyyüellezineamenüetteku” başlıklı ve halkı birliğe davet eder nitelikte olmuştur.442
Başka beyannamelerdeyse “millet gidiyor, himmet ümmete kalıyor” başlığı atılarak
mali durumun içler acısı hali rakamlara dayandırılarak anlatılmıştır.443
437
Akyıldız, s. 189.
438
Akyıldız, s. 190.
439
Kazım Karabekir, İttihat ve Terakki Cemiyeti, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2011, s. 281.
440
Karabekir, s. 281.
441
Akşin, s. 92.
442
Kuran, s. 46.
443
Kuran, s. 46.
444
Şerif Mardin, Jön Türklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908, İletişim Yayınları, İstanbul, 2005, s. 66.
445
Mardin, s. 66.
72
geçerek Kafkasya üzerinden Erzurum’a geçmiştir.446Burada ağnam vergisi
bahanesiyle çıkarmayı başardığı isyan üzerine bazı arkadaşları ile birlikte
tutuklanmıştır.447Erzurum İsyanı’nın temelinde iktisadi durum yatmaktadır.
Aslında Jön Türk hareketi bu dönemde çok farklı bir yapıya dönüşmektedir.
Jön Türkler arasında artık çeşitli gruplaşmalar söz konusu olmaya başlamıştır. 1895
yılından sonra Jön Türk hareketi çeşitli gruplara ayrıldı ve bu gruplar şöyleydi:
Ahmet Rıza ve Meşveret Gazetesi, Murat Bey ve Mizan Gazetesi, Abdullah Cevdet
ve İçtihad Gazetesi, Osmanlı Gazetesi çevresi, Prens Sabahattin’de somutlaşan akım
ve Şurayı Ümmet Grubu olmuştur.448Burada belirtilmesi gereken diğer bir husus ise
Jön Türklerin çıkarmış oldukları gazetelerde iktisadi meseleler konu
edinilmiştir.4491895 sonrası başkentin dışından gelen etkilerle birlikte Jön Türklerin
bir ideolojik tabularasayla işe başlamadıklarını, İttihat ve Terakkinin oluşum
yıllarında Paris’ten gelen hürriyetçi yayınlara ek olarak Bulgaristan’dan gelen bazı
yankılardan da yararlandıkları söylenebilir.450 Bu nedenle kurulan İttihat ve
Terakkinin en önemli problemi fikirsel anlamda çok bölünmüş olmanın sebebiyle
sistematik bir fikir birliğinin ve ortak bir görüşün gerçekleştirilememiş
olmasıdır.451Hepsi de istibdat rejiminin sona erdirilmesi gerekliliğinde ve “meşruti”
bir yönetimin kurulması zorunluluğu ekseninde birleşmişlerdir. Fakat oluşturulacak
olan meşrutiyet içerisinde imparatorluğa verilecek siyasal yapı aralarında görüş
ayrılığı doğurmuştur. Bunun yanı sıra Osmanlı Devleti‘nin içeride ve dışarıda
karşılaştığı sorunları ve bunları devletin dış münasebetlerine yapmış olduğu etkiler,
özetle dış politikaya bakıştaki farklılıkları da fikir ve görüş ayrılıklarını
şiddetlendirmiştir.452
446
Kuran, s. 273.
447
Kuran, s. 273.
448
Çavdar, s. 18.
449
Çakmak, s.112.
450
Mardin, s. 49.
451
Armaoğlu, s. 584.
452
Armaoğlu, s. 585.
73
halka, köylüye seslenme çabasıdır. İkincisi de seslendiği kitleleri ayaklandırmaya
yönelmiş olmasıdır.453 Hilmi Bey’in ihtilalci yönü ağır basan bir Jön Türk olduğu
söylenebilir.
453
Mardin, s. 145.
454
Mardin, s. 133.
455
Kuran, s. 56.
456
Kuran, s. 56.
457
Kuran, s. 76.
458
Kuran, s. 76.
74
eser satma taktiğinin Jön Türklerden önce Yeni Osmanlılar arasında başlamış olduğu
söylenebilir.459
Ahmet Celaleddin Paşa bu şekilde Jön Türk avına devam ederken avın daha
başarılı bir sonuç vermesini sağlamak için Sefir Salih Münir Bey’de genel af adı
verilen bir ağ kurmuştur. Bunda Jön Türklerden memlekete döneceklere memuriyet,
öğrenimine devam edeceklere maaş vaat edildiği gibi muhalefette inat ve ısrar
gösterenlere de Osmanlı tabiyetinde ihraç tehdidi savruluyordur.460Buradan
anlaşılacağı üzere Sultan II. Abdülhamid Jön Türk cephesini parçalamak ve dağıtmak
için, onları kendi yanına çekebilmek için birçok yol denemiştir. AhmedCelaleddin
Paşa’ysa kendisini yavaş yavaş Jön Türklerin hamisi olarak görmeye başlamıştır.
Sultan II. Abdülhamid dönemi muhalefetinin reisi olarak tanınmak istiyor ya da
bazıları kendisine bu gözle bakıyorlardır. Paşa, zenginliğine güvenerek her türlü
hareketi yürütmeyi mümkün sanıyordur ve Sultan Abdülhamid’i tahtan indirme
girişiminde bulunacağını herkesin duymasından çekinmiyordur. Ahmet Celaleddin
Paşa zamanla maddi varlığına güvenerek Avrupa’daki Jön Türklerin kendi
direktifleri doğrultusunda hareket edecekleri düşüncesine kapılmıştır.461Jön Türklerin
bir kısmı Ahmet Celaleddin Paşa’yla yapılan görüşmeleri ve paşadan aldıkları
paraları daha şiddetli bir muhalefet yaratmaya yarayacak bir basamak
saymışlardır.462Maruz kaldığı muamele sonucunda Jön Türk camiasında reis
olamayacağını anlayan Ahmet Celaleddin Paşa, muhalefet âleminde manevi bir
mevki sağlayabilmek için maddi fedakârlıklara başvurmayı doğal bulmuştur ve bu
uğurda servetinden yararlanmayı ihmal etmemiştir. Birçok Jön Türk’ün eğitim
masraflarını karşıladığı gibi onlara para da vermeye devam etmiştir.463
459
Mardin, s. 142.
460
Kuran, s. 71.
461
Kuran, s. 231.
462
Mardin, s. 112.
463
Kuran, s. 235.
75
Dergisi’nin başyazarlarının üçü de maaşlarından ayırdıkları paralarla derginin
çıkmaya devam etmesini sağlamışlardır.464 Yani Jön Türklerin basın yoluyla
muhalefete devam edebilmesi için kesinlikle ekonomik bir desteğe ihtiyaçları vardır.
Bu sebeple 1899 yılının sonuna değin Jön Türk hareketi sürekli bir çözülme
göstermiştir. Birtakım yayınlar çıkıyordu, ama bunların hep II. Abdülhamid
yönetimine satıldıklarını görüyoruz.465 Gerçi satanlar, mücadeleyi sürdürecek parayı
elde etmek için bu işi yaptıklarını ileri sürüyorlardı. Ama bu tarz hareketler Jön Türk
hareketinin saygınlığını yitirmesine bu durumsa çözülmenin hızlanmasına yol
açmıştır.466
464
Mardin, s. 172.
465
Akşin, s. 53.
466
Akşin, s. 53.
467
Mardin, s. 306.
468
Akşin, s. 52.
469
Akşin, s. 44.
76
uluslararası düzeyde devletin devamını sağlamak, hem de ülkeyi kalkındırmak için
bir çare gibi görünmüştür.470Jön Türkler bu ideallerinin gerçekleşmesi için hareketin
daha organize ve kurumsal bir yapı kazanması gerektiğini ve halka nüfus etmeleri
gerektiği düşüncesi hâkim olmuştur. Halka yaklaşım çabası içerisinde Anadolu’ya
karşı gösterilen yeni ilgi, 1900 yılları Jön Türk yayınlarının karakteristik bir unsuru
haline getirilmiştir. Örneğin 1902 yılında Mısır’da çıkmaya başlayan “Anadolu”
dergisi bu durumun güzel bir örneğidir.471
Prens Sabahattin Bey’in kongrede ana hatlarıyla savunduğu iki şey vardır:
Birincisi yalnız propaganda ve yayınla inkılâp yapılamaz ve dolayısıyla askeri
kuvvetlerinde ihtilal hareketine katılmalarını sağlamaya çalışmak gerekir, ikincisi
yabancı hükümetlerin müdahalesine davet yoluyla memlekette ıslahat icrasına
girişilmelidir.475 Prens Sabahattin Bey çoğu kişide önemli bir ümit oluşturmuştur
470
Akşin, s. 45.
471
Mardin, s. 274.
472
Mardin, s. 258.
473
Cemal Kutay, Prens Sabahattin Bey, Sultan II. Abdülhamid, İttihat ve Terakki, Tarih Yayınları,
İstanbul, 1964, s. 156.
474
Akşin, s. 67.
475
Kuran, s. 189.
77
para bulması gerekiyordur ve bunu konuda bir süre muvaffak olamamıştır. Bir
kaynak bulunması gerekiyordur. Londra Sefareti BaşkatibiReşid Sadi Bey kendisini
bütünihtilal işine verebilmek için memuriyetten istifa etmiştir ve bu istikraz işini
başarma gayretine düşmüştür. DanesKasel Türkiye Milli Bankasının mümessilinden
10.000 İngiliz lirası istikraz akdine muvaffak olmuştur.476 Bu parayı Prens Sabahattin
Beyle Reşit Sadi Bey şahsen borçlanmış oluyorlardır.477
476
Kutay, s. 162.
477
Kutay, s. 163.
478
Kuran, s. 327.
479
Kuran, s. 328.
480
Kuran, s. 187.
481
Ziya Şakir, İttihat ve Terakki Nasıl Doğdu?, Akıl Fikir Yayınları, İstanbul, 2018, s. 47.
482
Şakir, s. 47.
78
Osmanlı aydınları özellikle de Jön Türkler devrinin aydınları, ekonomik ve
kültürel bakımdan halk kitlelerinden uzak kalmışlardır. Osmanlı İmparatorluğunun
çözülüp dağılması ile siyasi ve ekonomik açıdan bir kargaşa içerisinde yetişmişler ve
aynı karmaşa kısmen onların zihinlerinde yaşanmaya devam etmiştir.483 Bu sebeple
Jön Türklerin hiçbiri derin bir teori, özgün bir siyasi formül veya zihinleri devamlı
uğraştıracak olan bir ideoloji ortaya koyamamışlardır. Önemli bir kısmı Avrupa’da
olduğu için kendi devirlerinde Avrupa’da tartışılmakta olan fikirlerin popülarize
edilmiş şekillerinin etkisi altında kalmışlardır ve büyük teorisyenler ile halk arasında
aracı rolünü oynayan ikinci derecede düşünürlerin görüşlerini kendi fikirlerine intikal
ettirmişlerdir.484 Bazı sosyal yapı unsurları Jön Türkleri belirli bazı eğilimleri ifade
etmeye itmiştir, fakat bu eğilimler Batı düşüncesi içerisine sıkıştığı vakit Batı
fırçasının izini taşıyan birer sakat yaratığa dönüşüyordur.485Jön Türkler Batıdan
aldıkları tabi hukuk gibi kavramları şeriatla uygunluk halinde ortaya koyarak bir
temel çerçeveye oturtmuşlardır.486
483
Kocabaş, s. 20.
484
Mardin, s. 24.
485
Mardin, s. 15.
486
Mardin, s. 13.
487
Mardin, s. 19.
488
Mardin, s. 20.
489
Mardin, s. 57.
79
ilerlemesinin ancak çalışkan ve verimli bir Osmanlı “Homo oeconomicus” yaratmak
suretiyle sağlanabileceğini inanıyordur.490
1906 yılına gelindiğinde hala Türkiye’de gerçek anlamda faaliyette olan bir
Jön Türk teşkilatı yoktur. Öteden beri iki cemiyet var olup onlarda teşkilat
merkezlerini Paris’e taşımışlardır. Bunlar İttihat ve Terakki ve Âdem-i Merkeziyet
ve Teşebbüsü Şahsi Cemiyetleridir ve ilkinin lideri Ahmet Rıza, diğerinin lideri
Prens Sabahattin’dir. Yurtdışındaki Jön Türkler bunların çıkardıkları yayınları
gizliden gizliye alıp meşrutiyet propagandası yapmaya devam etmişlerdir.491 1906 ve
1907 yıllarından sonra Jön Türklerin Rumeli’deki örgütlenmeleri hızlanmıştır. Bu
örgütlenmede Rumeli’deki subaylar ve bir kısım bürokratlar öncü rolünü
oynuyorlardır ve Bulgar ve Sırp bağımsızlık hareketini oluşturan komiteler ve
örgütlerde bu genç Türk subaylarına örnek olmuşlardır. Doğuda da benzer çeşitli
örgütlenmeler vardır. Örneğin Suriye’de de “Vatan” isimli bir başka örgüt 1906
sonlarına doğru faaliyetlerine başladılar. Sonraları bu örgütün temelleri üzerine
içerisinde Mustafa Kemal’in de bulunduğu Vatan ve Hürriyet Cemiyeti
oluşturulmuştur. Vatan ve Hürriyet Cemiyeti Rumeli’deki örgütleri kendi çatısı
altında birleştiren İttihat ve Terakki Cemiyeti ile birleşmiştir. Zaten öncesindeki
süreçte Dr. Bahaeddin Şakir Bey’in girişimiyle Paris’te bulunan İttihat ve Terakki
Cemiyeti, Selanik’teki bir örgütle birleşmiştir.492Böylece daha önceki süreçte bir
cemiyet olarak var olan İttihat ve Terakki daha siyasi bir kimlik kazanmaya
başlamıştır.
490
Mardin, s. 56.
491
Kocabaş, s. 56.
492
Çavdar, s. 22.
493
Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasi Partiler; İttihat ve Terakki Bir Kuşağın, Bir Partinin Tarihi,
C:3, Hürriyet Vakfı Yayınları, İstanbul, 1989, s. 608.
494
Tunaya, s. 608.
80
kendilerini Türk sayan ve Türkçü eğilimler besleyen kişilerdir.495 Genç bir partidir,
ihtilalci bir örgüt olduğu için gençlerin egemen olduğu bir parti olmuştur.496Parti
mensuplarının çoğunluğu yöneten sınıfına mensuptur ve önemli bir kısmı memur ve
subaylardan oluşmaktadır. Mektepli olmak ehemmiyet arz ediyordur ve İttihat ve
Terakkinin içindekilerin çoğunluğu ya yüksekokul öğrencileri ya da mezunlarıdır.
Parti içerisindekilerin çoğunun burjuva zihniyetinde olduğu söylenebilirdir. Böyle
olmasının sebebi henüz cemiyet döneminde beri yüzlerinin büyük ölçüde Batıya
dönük olması ve bu sebeple Batının kapitalist (burjuva)toplumu yapısından
etkilenerek Türkleri de kapitalist bir topluma dönüştürmeyi hedeflemeleridir.497
495
Sina Akşin, Kısa Türkiye Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2018, s. 55.
496
Akşin, s. 55.
497
Akşin, s. 56.
498
Feroz Ahmad, İttihat ve Terakki 1908-1914, çev: Nuran Yavuz, Kaynak Yayınları, İstanbul, 1999,
s. 117.
499
Ürkmez; , s.17.
500
Ahmed, s. 117.
501
Akşin, s. 200.
81
Almanlardan askeri derslere girdiğini ve yeni silahlar öğrendiklerini
belirtmektedir.502
1908 yılında ilan edilen II. Meşrutiyet’in arka planında otuz iki yıl önce kabul
ettirilmiş olan bir anayasayı geri getirmek ve bu yoldan devleti kurmak vardır.
FerozAhmed’e göre sanıldığının aksine hareketin ilk başlarda devrimci bir yönü
yoktur.506 Hareketin devrimci yönü daha sonraları uygulanan siyasetin başarısızlığı
sonucu girişilen ıslahat ve ıslahatın yol açtığı toplumsal değişiklikler ile ortaya
çıkacaktır.507Ama ekonomik açıdan pek de devrimsel bir boyut yoktur. II.
Meşrutiyetten sonra hızla borçlanmaya başlayan Osmanlı Devleti önce İngiliz ve
Fransızlardan borç isteyecek, ancak Alman bankerler bu borçlanmaya engel olarak
Osmanlı’nın ihtiyacı olan parayı kendileri karşılayacaklardır.508Böylece Almanlar bir
taşla iki kuş birden vurmuş olacaklardır. Hem Osmanlı’nın Almanya’ya olan
502
Kazım Karabekir, İttihat ve Terakki Cemiyeti, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2011, s. 34. Mehmet
Beşirli, Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid II. Abdülhamid Dönemi Osmanlı Ordusunda kullanılan
Alman silahları, cilt 3, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri, 2011, s.90.
503
Toprak, s. 70.
504
Şakir, s. 436.
505
Ahmed, s. 33.
506
Ahmed, s. 33.
507
Ahmed, s. 34.
508
Hacı Ömer Budak, Hangi Enver Paşa, Öztepe Matbaacılık, Kırıkkale, 2015, s. 27.
82
bağlılığını arttırmış oluyorlardır, hem de Bağdat’a gidecek olan demiryolu
anlaşmasına son noktayı koyarak 2700 kilometrelik demiryolu yapımını da kazanmış
oluyorlardır. Böylece Çukurova ve Trablusşam bölgesine de yerleşmiş
oluyorlardır.509
Sultan II. Abdülhamid’i tahtan indirecek olan Jön Türk ihtilalinin arka
planında Alman subayların olduğuna yönelik görüşler vardır. Jön Türk ihtilali haberi
Alman İmparatoru II. Wilhelm’e ulaştığında, nasıl tavır aldığı hakkında bir Alman
kaynağında şunlar yer alır: Prusya geleneklerine göre yetişmiş olan Alman
generallerinin yetiştirdikleri genç Türk subaylarının Kayzer’in dostu Osmanlı
padişahına karşı yaptıkları ihtilal tarihin garip bir cilvesiydi. 510 II. Wilhelm’e göre
ihtilal Paris ve Londra’da yaşayan genç Türklerin işi değil, Alman zabitleri
tarafından yetiştirilen Türk subayların işidir.511Buradan anlaşılacağı üzere olayın arka
planında Alman subaylarının oynadığı rol yok sayılamaz.
509
Budak, s. 27.
510
Kocabaş, s. 66.
511
Kocabaş, s. 66. Necmettin Alkan, Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid II. Abdülhamid Yönetimi ve
Jön Türkler, cilt 4, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri, 2011, s.131.
512
Zafer Toprak (2), Türkiye de Ekonomi ve Toplum, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1995,
s.56,57.
513
Budak, s. 39.
83
tahtan indirilmesi sonucu yapılan suçlamalardan birisi de devlet hazinesinde gereksiz
harcamalar yapmasıdır. Yani 1908 yılında gelindiğinde Osmanlı ekonomisinin pek
çok problemi hala çözümsüz beklemektedir ve bu durum büyük bir kargaşa
sebebidir. Peki, İttihat ve Terakki devlet üzerinde egemenlik kurduktan sonra nasıl
bir politika izleyecektir? Sorulması gereken sorulardan biride budur.
514
Budak, s. 75.
515
Budak, s. 24.
84
oluşmaktadır. Sultan II. Abdülhamid dönemi açılan okullar alt sınıfın yükselişine
sebep oldu diyebiliriz. Ekonomik olarak alt seviyede olan bu sınıfın eğitim ile
beraber yükselişi toplumsal olayların temelini oluşturmuştur.516 Bu sınıf ülke
içindeki etnik gruplar arasındaki iktisadi farklılığı sorgulamışlardır. Avrupalı
devletlerin Osmanlı Devleti üzerindeki iktisadi tekelini sorgulamışlardır ve bunda
hatalı olarak Sultan II. Abdülhamid yönetimini bulmuşlardır.517 İktidara
geldiklerinde ise bu tutumlarına devam etmişlerdir ve II. Abdülhamid yönetimini
eleştirmişlerdir. Buradan da anlaşılacağı üzere Sultan II. Abdülhamid uyguladığı
tekelci iktisat politikasının yanında uyguladığı modern eğitim politikası ile kendisine
muhalefet olacak olan kitleyi yetiştirmiştir. Osmanlı halkının orta kesimi veya daha
alt kesimlerden gelerek devlet okullarında okuyup yetişen bu kitle ilk olarak Osmanlı
devlet yönetiminde görev alan kimseler ile kendi yaşantıları arasındaki iktisadi farkı
görme imkânı bulmuşlardır. İkinci olarak devlet okullarında eğitim alan bu kitle
Osmanlı Müslüman tebaası ve Osmanlı gayrimüslim tebaası arasındaki iktisadi farkı
görmüşlerdir.518 Bu iktisadi farkı görmeleri devlet okullarında okuyan bu aydın
kesimin Sultan II. Abdülhamid’e karşı olacak muhalefetlerinde iktisadi farklılığı
odak noktaya almasında etkili olmuştur.
516
Mccarthy, s.63.
517
Ürkmez, s.77,78.
518
Engin, s.8.
519
Mardin, s.139.
520
Mardin, s.139.
85
Ordu içinde taburu, alayı, fırkası yokken birçok kişiye Sultan II. Abdülhamid
döneminde binbaşılık, miralaylık, livalık rütbeleri verilmiştir. Bu terfiler orduda
düzeni bozmuştur.521 Bu rütbe artırımları ordu içinde ki düzenle beraber devletin
bütçesine de zarar vermiştir.522 Gayri resmi rütbe artırımlarıyla beraber rütbe alan
askeri kademedeki yetkilinin aldığı ücrette artmıştır.523 Bu durum Osmanlı ordusu
içerisinde yer alan alaylı ve mektepli çatışmasını artırmıştır. Saraya yakın olanların
aldıkları rütbe ve maaşlar524mektepli subay sınıfının Sultan II. Abdülhamid’e olan
düşmanlığını körüklemiştir. Bundan dolayıdır ki meşrutiyetin ilanından sonra
yapılan ilk borçlanmada hazine memurların ve subayların maaşlarına ve terfilerine
harcanmıştır.525Sultan II. Abdülhamid döneminde orduda önemli bir yere sahip olan
alaylı subay kadroları tasfiye edilmiştir.526Buradan da anlaşılacağı üzere sultanın
şahsında birleşen iktidar sultanın istediği veya sultana bildirilen kişilere birçok
makamın yükselmenin ve düzenli maaş almanın yolunu açarken ordu içerisindeki bir
kesimin bundan mahrum bırakılması Sultan II. Abdülhamid’e karşı muhalefetin
iktisadi ayağını oluşturmuştur. Sultan II. Abdülhamid dönemi rütbe artırımlarının
peşi sıra gelen maaş artırımları ise devlet bütçesine zarar vermiştir. Bu durum
devletin iyi olmayan ekonomisini daha da kötü bir duruma düşürmüştür.
521
Taş, s.149.
522
Çadırcı, s.340.
523
Taş, s.149. Çadırcı, s.340.
524
Öztuna, s.95.
525
Köseoğlu, s.68.
526
Ahmet Turan Alkan, İkinci Meşrutiyet Devrinde Ordu ve Siyaset, Cedit Yayınları, Ankara,1992,
s.50.
527
Ürkmez, s.79.
528
Yeğen, s.231.
529
Ürkmez, s.16.
86
yetiştirdiği sivil ve askeri kesimi, karşısında kendi iktidarına göz dikecek ve onu
tahtından edecek bir duruma gelmeden önce bu grubu iktidarına ortak ederek onlara
istedikleri meşrutiyeti kendi eli ile vererek İmparatorluğu parçalanmaktan
kurtarabileceği görüşü kafalarda soru işaretleri bırakan konulardan bir olarak
kalmıştır.530
530
Tepedelenlioğlu, s.64.
531
Tepedelenlioğlu, s.64.
532
Alkan, s. 75.
533
Alkan, s. 75.
87
döndürmeye çalışmıştır.534 Bunlara ülkeye dönmeleri dâhilinde yeteneklerine göre
memuriyetler vereceğini söylemiştir geri dönmeyerek Avrupa’da eğitim almak
isteyenlerin tüm eğitim masraflarını karşılayacağını belirtmiştir. Sultanın teklifini
kabul eden Mizancı Murad, İshak Sukuti, Abdullah Cevdet, Tunalı Hilmi, Ali Kemal
gibi isimlerdenkimileri bulundukları yerlerde eğitimine devam etmiştir, kimileri de
ülkeye dönerek kendilerine verilen memuriyetlerde göreve başlamıştır.535Buradan da
anlaşılacağı üzere ilk dönemlerde Sultan II. Abdülhamid’e karşı olan Jön Türk
muhalefeti içerisinde devletten istediklerini aldıklarında vazgeçenler olmuştur. Bu
durum Jön Türk muhalefeti içerisinde dağılmaları getirmiştir ve uzun bir süre Jön
Türklerin bir siyasi ideoloji etrafında toplanmalarına engel olmuştur. Bu durum aynı
zamanda modern bir eğitim alarak devlet okullarında yetişmiş olan kişilerin Sultan
II. Abdülhamid’e karşı Jön Türk saflarında muhalefet ederek istedikleri
memuriyetlere ulaşmak için bir araç özelliğine de dönüşmüştür.
534
Alkan, s.91.
535
Alkan, s.53,54.
536
Aydın, s.18.
537
Alkan, s.72.
538
Alkan, s.72.
539
Ürkmez, s.14.
88
gerçekleştirmek için ortak payda etrafında birleşen bu insanlar, kendi çıkarlarını elde
edinceye kadar hükümeti eleştiren muhalefetlerine devam etmişlerdir.
540
Aksun, s.400.
541
Alkan, s.162.
542
Alkan, s.320.
543
Taş, s.136.
544
Ortaylı, s.62,63.
545
Köseoğlu, s.67,68.
89
oluşturmaktadır.546 Yüksek rütbeli askeri kademeler arasından muhalif olan çok az
kişi vardır. Bunun nedeni maddidir. Üst rütbeli kademenin maaşlarını düzenli alması
ve ayrıca padişahtan da maaş almaları onları rejim muhalifi olmaktan
alıkoymuştur.547Sultan II. Abdülhamid’e karşı muhalefetin oluşmasında ve
gelişmesinde alt kademe devlet görevlileri ile üst kademe devlet görevlileri
arasındaki maaş farkının büyük bir yeri vardır. Diğer taraftan aldıkları az maaşla o
dönem memurların ve subayların geçinmesi hayatın ucuzluğundan dolayı kolaydır
ama memur ve subaylar devlete karşı kendilerini alacaklı hissetmişlerdir. 548Mizancı
Murad Bey, hükümete olan tepkiyi şöyle açıklamaktadır: “Büyük kısmı taşrada
memur olan ittihatçılar muhasebe memurlarına başvurarak haklarını talep edince,
‘Paramız kalmadı, İstanbul’dan gelen bir emir ile elimizdeki parayı oraya gönderdik’
gibi cevaplar ile karşılaşıyorlardır.” İstanbul onların gözünde milletin parasının aktığı
tüm kaynakların orada harcanıp tükendiği bir yer olmuştur. Bu yüzden Jön Türkler
bizzat hükümeti bu imtiyazdan mahrum etmek, onun yerine geçerek bu servet
kaynaklarının kendileri için akmasını sağlamayı amaçlamışlardır.549 O dönem
şartlarında borca batmış halde bulunan merkezi yönetimin, borçlarını ödeyebilmek
için gelir üzerinde tekel oluşturması gerekmektedir. Tüm kaynakların tek bir elde
toplanması sayesinde hükümet bütçede dengeyi sağlayabilmiştir.550
546
Ortaylı, s.61.
547
Öztuna, s.94.
548
Öztuna, s.95.
549
Aksun, s.515.
550
Karpat, s.29.
551
Alkan, s.162.
552
Alkan, s.163.
553
Alkan, s.163.
90
sağlamıştır.554Bu fikir alışverişleri Osmanlı muhalefet gurubunu oluşturan kesimin
meşruti yönetimi bir kurtuluş olarak görmelerini açıklamaktadır. Özellikle
Makedonya’da görev alan ve yabancı subaylarla beraber faaliyet gösteren 3. ordu
subayları bu kötü durumun müsebbibi olarak Osmanlı yöneticilerini ve Sultan II.
Abdülhamid’i görmüşler ve eleştirilerini bu yönde geliştirmişlerdir.555Subayların
Sultan II. Abdülhamid karşıtı olmalarında maaşların düzenli ödenmemesinin yanı
sıra terfi edememelerinin de büyük bir yeri vardır.556 İttihat ve Terakki Cemiyeti
maaşların geç ödenmesinden doğan huzursuzluğu ve tepkileri yaygın ve sürekli bir
propaganda aracı olarak kullanmıştır.557Subaylar için maaşların azlığı düzenli
ödenmemesi ve geciken maaşların kırdırılarak hayli eksik olarak verilmesi
muhalefetin artmasına neden olmuştur.558
Tahsin Paşa Yıldız Sarayı hatıralarında: Yaradılış olarak tutumlu olan Sultan
Hamid’in borç ödeme alışkanlığı tesiri ile borçların dörtte üçünü ödemeye muvaffak
olduğunu, bu yüzden memur ve asker maaşlarında ödemelerin aksadığını veya
yapılmadığını belirtmiştir.559Bu durumun sultanı tahtan indiren hadiselerin
oluşmasında etken olduğunu yazmıştır.560 Sultan II. Abdülhamid’in bayramlarda
maaş zammı rütbe ve nişan terfileri dağıtması resmi dairelerden gelenler dâhil olmak
üzere İstanbul’da görev yapan subayların terfileri ve zamları yapılırken memleketin
uzak köşelerinde görev yapan subayların terfi ve zamlarının gelip geçtiği halde bu
haktan mahrum bırakılıyorlardır.561 İstanbul’da görev yapan 1. orduya bağlı alaylı
subaylar yapılan terfi ve ödüllendirmelerle daha sadık kılınmaya çalışılmıştır.562
İstanbul’da bulunan ordunun bu durumu Balkanlar da ve diğer bölgeler de görev
yapan diğer subayların padişaha küsmesine neden olmuştur.563 Mektepli bu subaylar
yabancı subaylar ve İstanbul’da görev yapan alaylı subaylarla kendi aralarındaki
farkı görmüşlerdir. Burada belirtilmesi gereken diğer bir husus ise İttihat Terakki’nin
554
Alkan, s.134.
555
Alkan, s.163.
556
Alkan, s.178.
557
Alkan, s.179.
558
Ahmet Turan Alkan, İkinci Meşrutiyet Devrinde Ordu ve Siyaset, Cedit Yayınları, Ankara, 1992,
s.42.
559
Aksun, s.224.
560
Aksun, s.224.
561
Taş, s.175.
562
Sina Akşin, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, İmge Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2001, s.17,18.
563
Aksun, s.401.
91
başa gelmesi ile ittihatçı subayların kayrıldığı görülmüştür.564 Bu durum bize İttihat
ve Terakki Cemiyetinin, Sultan II. Abdülhamid’in iktidarı döneminde izlediği alaylı
subayları kayırma politikasının benzerini yaptıklarını göstermektedir. Sultan II.
Abdülhamid saltanatı döneminde Osmanlı ordusu içerisinde iyi durumda olan alaylı
subayların ve komutanların İttihat ve Terakki Hükümeti döneminde bu konumlarını
koruyamadıkları görülmüştür.
564
Turan, s.16.
565
Tepedelenlioğlu, s.14.
566
Böcüzade Süleyman Sami, s.50.
567
Böcüzade Süleyman Sami, s.51.
568
Alkan, s.131.
92
Abdülhamid’i tahtan indirerek ülkenin başına geçmişlerdi. Sir Charles Elist’in eski
bir teşhisi unutulmamalıdır. “Osmanlı Devleti’nde ordu, hükümetin korkularından ve
emellerinden doğmuş bir teşkilat değildir. Osmanlı milletinin normal devletidir”
demiştir.569 Bu durum bizi İttihat Terakki’nin askeri kanadının yaptığı darbe ile
hükümetin başına geçmesini açıklamaktadır. Ordu kendisini her daim devletin
varoluş amacı olarak görmüştür, devletin yönetiminde ve kaynaklarının kullanımında
en büyük paya kendisinin hak sahibi olduğunu düşünmüştür. Bu düşünce yapısı aynı
zamanda Osmanlı gelenekçiliğine güzel bir örnek olarak gösterilebilir.
569
Tepedelenlioğlu, s.60.
570
Çakmak, s.257.
571
Bozdağ, s.16,17.
93
yağma da çok büyük zarar görmüştür. Sarayda bulunan mücevherat paylaşılmıştır
kalan bir kısmı da Paris’e satılmak için gönderilmiştir. Bu satış için Sultan II.
Abdülhamid’den Kurmay Binbaşı Ali Fethi Bey aracılığı ile izin istenmiştir. Sultan
II. Abdülhamid bu paraların Osmanlı donanmasının güçlendirilmesi için
kullanılmasını söylemiştir.572 Sultan II. Abdülhamid Selanik’e getirildikten sonra
İttihat ve Terakki’nin baskısı üzerine mal varlığını orduya bağışlamak zorunda
bırakılmıştır.573
572
Öztuna, s.170,171.
573
Engin, s.327.
574
Ortaylı, s.4.
575
Akşin, s. 63.
576
Budak, s. 106.
94
Cavit Bey kurucularından olduğu Ulum-ı İktisadiye ve İçtimaiye mecmuasında
yazdığı 27 makale ile liberal ekonomi politikasını savunmuştur.577Mehmet Cavit Bey
meclisteki konuşmalarında çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak için servet
birikiminin önemini vurgulamıştır. Mehmet Cavit Bey’e göre iktisat politikasında
servet gözetilmeli ve servet birikimine önem verilmesi gerektiğini belirtmiştir.578 Öte
yandan ekonominin liberalleşmesi, parasallaşan Osmanlı ekonomisini birçok açıdan
ellerinde bulunduran gayrimüslimlerin ve yabancıları arttırmıştır.579Geleneksel
yöntemlerle üretimde bulunan Müslüman zanaatkâr, serbest rekabet koşulları altında
yoksullaşmış ve sanatından olmuştur.580 II. Meşrutiyetle birlikte loncaların kaldırılışı
serbest ticarete ve girişim özgürlüğüne ortam hazırlarken ancak örgütsel
dayanışmayla varlığını sürdürebilen küçük üretici Müslüman esnafa gerçek anlamda
darbe indirilmiştir. Bu durum çok farklı bir etki oluşturacaktır. 1908 Devriminin
liberal fikir ortamından kaynaklanan Türk milliyetçiliği diğer bir yönüyle liberalizme
özellikle de iktisadi liberalizme karşı bir tepkinin sonucu olarak ortaya çıkacaktır.581
1908 ile beraber izlenen liberal iktisat politikasının oluşmasında Selanik doğumlu
olan İttihat ve Terakki’nin Selanik’in liberal ortamından etkilenmesinin büyük bir
yeri vardır. Bu liberal yapı İttihat Terakki ile beraber İstanbul’a gelecektir.582 II.
Meşrutiyetle birlikte İttihatçılar artık mali devlet yerine iktisadi devlet görüşünü
benimsemişlerdir. Liberal iktisat politikası ile devlet artık hazineye gelir sağlama
gerekçesiyle iktisadi yaşama karışmama kararı almıştır. Devlet kendine vazife olarak
iktisadi yaşamı güçlendirerek bireye girişim imkânı sunmayı amaçlamıştır. Bu
sayede halkın vergi ödeme gücünü artırarak devlete dolaylı yönden gelir sağlamaya
çalışmıştır.583
577
Özlem Yıldız, Osmanlı Devletinde Deniz Ticareti 1908-1914, Tarihçi Kitabevi, İstanbul,2014,
s.36.
578
Yıldız, s.36.
579
Yıldız, s.37.
580
Toprak, s. 48.
581
Toprak, s. 48.
582
Toprak (2), s.5.
583
Toprak (2), s.2.
95
bu durumunda devletin Avrupalı devletler tarafından taksimine yol açacağını
düşünmüşlerdir. Namık Kemal ise serbest ticaret ilkesinin benimsenerek ve
uygulanarak bu taksimin önüne geçilebileceğini belirtmiştir. Devletin kalkınması için
yapılan ıslahatlar ile ihracatın artması ile beraber uluslararası ticaretinde artmasına
sebep olacaktır bu durumdan Avrupalı devletlerinde yararlanacağını belirterek
serbest ticaretin faydalarından bahsetmeye çalışmıştır.584 Namık Kemal döneme
damgasını vuran sermaye birikimi hususunda sermaye birikimini sağlayacak olan
kuruluşların olmamasından değil de bu kuruluşların yetersiz olmasından
kaynaklandığını savunmuştur. Osmanlı Devleti’nde sermaye kuruluşlarının ortaya
çıkması için bu kuruluşların desteklenmesi gerektiğini savunmuştur.585 Serbest ticaret
hususunda ise Ohannes Paşa devletin çeşitli ticarethaneler açarak veya sanayi
kuruluşları kurarak ticari işlere karışmasının uygun olmadığını belirtmiştir, Ohannes
Paşa’nın görüşüne göre devletin görevi sanayi işlerine doğrudan karışmak
değildir.586Osmanlı Devleti’nin “Yedd-i Vahit” ve fiyatlara narh koyma işlemlerinin
serbest ticareti engelleyen davranışlar olarak görmüştür.587Ohannes Paşa devletin
ticarete olan müdahalelerinin dönemin iktisat ilmine ters düştüğünü
588
belirtmektedir. Ohannes Paşa gibi liberal ekonomiyi savunan Portakal Mikail
Paşa’da serbest ticaretin ilerleyebilmesi için devletin gümrük tarifelerini kaldırması
gerektiğini savunmuştur.589Liberal iktisat düşüncesinin en önemli savunucuları
arasında Mehmet Cavit Bey de vardır.590 İlmi İktisat adında yazdığı eserinde Mehmet
Cavit Bey liberal iktisat ekonomisinin öneminden bahsetmiştir.591 Buradan da
anlaşılacağı üzere II. Meşrutiyet’in ilanından sonra liberal iktisat politikasının birçok
destekçisi olduğu görülmektedir. Osmanlı Devleti’ndeki iktisadi dönüşümün
temeline baktığımız zaman liberal ekonominin belirlenmesinde bile devleti yıkılıştan
kurtarmanın Osmanlı gayrimüslim tebaasını devlete bağlayarak Avrupalı devletlerin
Osmanlı Devleti üzerindeki baskılarının azaltmaya çalışıldığı görülmektedir. Bu
liberal ekonomiye geçiş sürecinin artıları yok mudur? Elbette vardır. II. Meşrutiyet
584
Tevfik Çavdar (2), Türkiye’de Liberalizm 1860-1990, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 1992,
s.44,45.
585
Çavdar (2), s.45.
586
Çavdar (2), s.56,57.
587
Çavdar (2), s.65.
588
Çavdar (2), s.58.
589
Toprak (2), s.28.
590
Çavdar (2), s.83.
591
Çavdar (2), s.85.
96
öncesinde Osmanlı toplumunda sermaye birikiminin yetersizliğinin ötesinde iktisadi
yaşamın gelişimini özendirecek, ortalıklara yol açacak, anonim şirketlerin
kurulmasını kolaylaştıracak ortam ve mevzuat yetersizdir. Bu durumun faturası
genellikle Sultan II. Abdülhamid dönemine kesilmiştir. Otuz küsur yıl süren
saltanatdönemini değerlendiren İttihat ve Terakki çevresi, bu yıllarda Sultan II.
Abdülhamid iktidarının halkta girişimcilik diye bir şey bırakmadığını bireylerin can
ve mal güvenliği sağlayamadığını ve yöneticilerin sermayeyi gözeteceklerine
kişilerin mal varlığına göz diktiklerini ileri sürüyordur.592 II. Meşrutiyet devrimiyle
birlikte liberal ekonomiye yakın politikaların uygulanmaya başlanmasıyla birlikte
Osmanlı ekonomisi daha esnek bir yapıda olmaya başlamıştır. Ancak kısa bir süre
sonra bu durumunda bazı dezavantajları ortaya çıkacaktır.
II. Meşrutiyet ile başlayan yıllarda halkı sanayiye teşvik amacıyla Ticaret ve
Nafia Nezareti tarafından iki kanun tasarısı hazırlanmıştır. Hazırlanan kanun 1909
yılında Babıâli’ye sunulmuştur. 1910 yılında bu kanun Ticaret ve Nafıa Nezareti
tarafından tekrar incelenerek yeni bir tasarı oluşturulmuştur. 1913 yılında ise Teşvik-
i Sanayi ve Muvakkat-ı adı altında yeni bir kanun çıkarılmıştır.593
İttihat ve Terakki Partisi artık daha başka yapıda bir partiye dönüşmüştür. Bu
parti artık iktidardan şikâyetçi bir memurlar fırkası değildir; bizzat kendi yetiştirdiği,
geliştirdiği, sermayedarlaştırdığı büyük memurların fırkasıdır. Ermeni ve Bulgar
fırkaların temel amaçlarını nihayet görerek onlarla arasına mesafe koymuştur.
Rumeli’de emlak ve akar sahibi ile Selanikli tüccarların çıkarlarını gözettiği için bu
iki tüccar sınıfı partinin belkemiğini oluşturuyordur. Eski İttihatçı askeri ve mülki
erkânın, ticarete atılıp sermaye sahibi olmasıyla fırkanın demokratik yapısı hemen
hemen yok olmuştur.594 Bu sebeple 1908’den sonra İttihatçılara yönelik daha farklı
bir muhalefette yükselmeye başlamıştır. Eski Jön Türklerin yurda dönmeleri,
cemiyetin bunların önemli bir bölümüne yakın bakmaması muhalefetin ilk nüvesini
oluşturmaya başlamıştır.595 Mesele o boyuta varmıştır ki, İttihat ve Terakkiyi ilk
kuranlardan Abdullah Cevdet ve İshak Sukuti İttihat ve Terakki iktidara gelince
592
Toprak, s. 100.
593
A. Gündüz Ökçün, İktisat Tarihi Yazıları, Sermaye Piyasası Kurulu, Ankara, 1997, s.88.
594
Toprak, s. 71.
595
Çavdar, s. 39.
97
tasfiye edilecektir.596 Böylece anlaşılıyordu ki İttihatçıların meşrutiyetçiliği kayıtsız
şartsız değildir, onlar ancak kendi buyrukları altındaki bir meşrutiyete razıydılar.597
Güçlü bir iktidar oluşturabilmek için tek bir toplumsal katmana yaslanmak yeterli
değildi. İttihatçıların diğer toplumsal güçleri de arkasına alması gerekiyordu. Çünkü
memur sınıfı metin, sabit ve emin bir sınıf sayılmamaktaydı.598 İttihatçılar ne yazık
ki toplumun bütün katmanlarına karşı kucaklayıcı bir yapı oluşturamıyorlardır.
596
Kutay, s. 225.
597
Akşin, s. 253.
598
Toprak, s. 71.
599
Çavdar, s. 39.
600
Toprak, s. 102.
601
Zafer Toprak (3), Türkiye’de İşçi Sınıfı 1908-1946, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2016,
s.158.
602
Ahmed, s. 63.
98
süreçte siyasi yönden bağımlı bir ülke olarak görülmektedir. Dış ticaretteyse “eşitsiz
mübadele” yöntemleri ve bir süre sonra dış borçlar ülkeyi şekli olmayan bağımlılık
diye bilinen bir konuma sokmuştur. Ancak Osmanlı ekonomisinin temel sorunu
Batıda gündeme gelen mali reformları gerçekleştirememesinde yatıyordur. Bu
durum etkin bir vergi yapısı, borç döndürebilme yeteneği ve her şeyden önce bir
yasama meclisince denetlenen bir bütçenin varlığı ile orantılı olmuştur.603
603
Toprak, s. 336.
604
Ahmed, s. 75.
605
Akşin, s. 262.
606
Akşin, s. 264.
607
Akşin, s. 265.
99
liralık bir borçlanma anlaşması yapmıştır. Bu dönem Fransa’nın Dış İşleri Bakanı
Pichon, tahvillerin Paris borsasında kabul edilmeyeceğini bildirmiştir.608 Bu süreç
Osmanlı-Fransa ilişkilerinin gerilmesine neden olmuştur.
608
Akşin, s. 266.
609
Toprak, s. 101. ; Toprak (3), s.159.
610
Toprak, s. 101.
611
Toprak, s. 168.
612
Boratav, s.25.
613
Boratav, s.26.
614
Toprak, s. 2.
100
doruğa ulaşmıştır. Maliye nezareti, bu gibi harcamaların olağanüstü askeri bütçeden
karşılanması gerektiğini ileri sürmüştür.615 Sorun Cavit Bey‘e gelince o da teftiş
şubesinin tarafını tutmuştur.
615
Ahmed, s. 98.
616
Ahmed, s. 100.
617
Ahmed, s. 100.
618
Mardin, s.102.
619
Toprak, s. 255.
101
geçmiştir. Osmanlı Devleti artık geri kalmışlığın iktisadi nedenlerine daha fazla
eğilme gereği duymuştur.620
Aslında banka kavramı imparatorluk için yeni bir söylem değildir. Kırım
Savaşı’nın ardından ilan edilecek olan Islahat Hatt-ı Hümayunu tashih-i usul-i sikke
ile umur-ı maliyesine itibar verecek banka müsillu şeyler açılmasını buyuruyor ve
bunun için Maarif-i Ulum ve Sermayeyi Avrupa’dan istifade edilmesini öneriyordur.
1856 yılında Bab-ı Ali yeni para düzeni ve mali yapının güçlendirilmesi için bir
banka ihtiyacı duymuştur.624Oysa yabancı tüccarlar bu ihtiyacı çok daha önceleri
gündeme getirmiştir. Osmanlı İmparatorluğuna baskı kurarak çağdaş bankacılık
anlayışının bir an önce Osmanlı topraklarında benimsenmesini belirtmiştir. İlerleyen
süreçte kurulan Osmanlı Bankası kurulduğu günden itibaren Osmanlı mali ve iktisadi
yaşamına etkin bir biçimde katılmıştır. Bu banka dayandığı sendikaların mali gücü
sayesinde Osmanlı topraklarındaki mali iktisadi girişimlerde ön planda yer almıştır.
Düyûn-ı Umûmiyye-i Osmaniye’nin ilk şekli olan “Varidat-ı Sitte İdaresi” (1879-
1880) Osmanlı Bankası’nın önderliğinde kurulmuştur. Düyûn-ı Umûmiyye kendi
varlığını kısmen Osmanlı Bankası’na borçludur.625 Osmanlı Bankası Düyûn-ı
Umûmiyye ile birlikte devlet içerisinde devlet görünümünde faaliyet yürütmüştür.
Osmanlı maliyesi, Osmanlı Bankası ve Düyûn-ı Umûmiyyedanışmadan iş göremiyor
620
Toprak, s. 295.
621
Toprak, s. 233. ;Yıldız, s.38.
622
Toprak, s. 233.
623
Toprak, s. 233.
624
Toprak, s. 204.
625
Toprak, s. 206.
102
ve bu kuruluşlarsa Londra ve Paris’teki idare meclislerinin sözünden çıkmıyordur.626
Osmanlı Bankası için önemli konulardan biriside Osmanlı parasının durumu
olmuştur. Osmanlı parasının değer oranını koruyabilmek için Osmanlı Bankası,
Birinci Dünya Savaşı‘na kadar çok az para basmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nın zorlu
günlerinde ekonominin canlılığa en fazla ihtiyaç duyduğu dönemlerde Osmanlı
Bankası daha fazla para basarak ekonomide bir canlanmaya neden olabilirdi görüşü
oluşmuştur. Osmanlı Bankası’nın savaş yıllarında izlediği sıkı para politikalarının
daha detaylı bir şekilde incelenmesi gerekiyordur.627 Buradan da anlaşılacağı üzere
dışarı bağımlı bir banka olan Osmanlı Bankası’nın savaş yıllarında izlemiş olduğu
para politikası İttihat ve Terakki yönetimini zor duruma sokmuştur.
Osmanlı Devleti için Osmanlı Bankası pek çok konuda önemli rol
oynayacaktır. Örneğin Osmanlı topraklarında demiryolu yapımı için uygulanan
kilometre teminatı ya da garanti güvence usulünü 1888’de Osmanlı Bankası
bulmuştur. 1883 yılında faaliyete geçen tütün rejisinin kurucularından biri Osmanlı
Bankası’dır. Osmanlı Bankası ayrıca Tönbeki Şirketi ve Ereğli Kömür Madeni
Şirketleri‘nin işletilmesine de katılmıştır.628Meşrutiyet döneminde devlet bankası
olarak düşünülen Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası ve faaliyet alanı genişletilen Ziraat
Bankası’nın yanı sıra, gerek İstanbul’da, gerekse taşrada milli nitelikte bir dizi kredi
kurumu doğmuştur.629
626
Toprak, s. 210.
627
Şevket Pamuk, 100 soruda Osmanlı Türkiye İktisat Tarihi 1900-1914, Gerçek Yayınevi,
İstanbul,1990, s.192.
628
Toprak, s. 206.
629
Toprak, s. 222.
630
Toprak, s. 222.
103
İttihat ve Terakki üyeleri bu anlamdaki girişimleri takdirle karşılamış ve gerektiğinde
her türlü kolaylığı göstermiştir.631
631
Toprak, s. 222.
632
Y. Doğan Çetinkaya, 1908 Osmanlı Boykotu; Bir Toplumsal Hareketin Analizi, İletişim Yayınları,
İstanbul, 2014, s. 44. ; İnalcık, Quataert, s.958,959.
633
Çetinkaya, s. 44.
634
Çetinkaya, s. 44.
635
Toprak, s. 120.
636
Toprak, s. 144.
637
Toprak (2), s.77.
104
inanıyordur ve elde edilen sonucun yöntemi meşrulaştıracağını savunmuştur.638
Sakızlı Ohannes Paşa serbest ticaret adı altında yapılan hileli ticaretin, serbest ticaret
ile bir ilgisinin olmadığını belirtmiştir. Bunun nedeninin ahlak ve benzeri konulardan
kaynaklandığını belirtmiştir.639
Öte yandan dış borçlar sorunu çığ gibi büyümeye devam etmiştir. 1910 tarihli
Usul-i Muhasebe Kanunuyla bu sorunun üstüne gidilerek bütçe birliği sağlanması
hedeflenmiştir. Tüm gelirler hangi daire kanalıyla gelirse gelsin hazineye aktarılmış
ve bütün devlet gelirleri hazineye hâkim olmaya başlamıştır.640Tüm vergi gelirlerinin
tek bir kanalda toplanması Tanzimat sürecinde başlamıştır ve Sultan II. Abdülhamid
döneminde de devam etmiştir. İttihat Terakki iktidarı döneminde ise bu durum
zirveye ulaşmıştır.641Bu durum aslında II. Meşrutiyetin ardında gelen süreçte liberal
ekonomi politikalarıyla birazcık çelişen bir durumdur. Osmanlı ekonomisi devlet
hazinesine bağlı olarak devletçi ekonomiye biraz göz kırpmaya başlandığı
söylenebilir. Öte yandan bu evrede maliyenin denetim süreci etkinleştirilmiş,
dairelerde maliyeye bağlı muhasebat müdüriyetleri kurulmuştur. Divan-ı
Muhasebat’ın ıslahıyla harcamalardan önce giderlerin vizesi usulü başlatılmıştır ve
maliye teftiş heyetinin ilk esasları da bu dönemde gündeme gelmiştir. 1910 yılında
yapılan bu hamleyle birlikte maliye nezareti bir “vezne müdüriyeti” olmaktan
çıkmıştır, düzenli ve saygın bir bakanlığa dönüşmüştür.642Hükümet 1910 yılında
yapmış olduğu bu hamleyle dış borçlara ihtiyaç kalmayacağını düşünüyordur.
Memurlar konusu hala yönetim için büyük bir sorun oluşturmaktadır. İttihatçılar
verimi düşüren yozlaşmış memurların bırakılmasının eninde sonunda ülke ekonomisi
için daha pahalıya mal olacağını hesaplamamışlardır. Üstelik aynı zamanda ordunun
yenilenmesi masraflarını karşılamak gerekmektedir. Bu da yıldan yıla artan bir gider
kalemi olarak karşılarına çıkıyordur.643 Doğal olarak ittihatçılar mecburen bu
dönemde iki yakalarını bir araya getirebilmek için dışarıdan borç almayı
sürdürmüştür.
638
Toprak, s. 144.
639
Çavdar (2), s.56.
640
Toprak, s. 341.
641
Güran, s.315.
642
Toprak, s. 341.
643
Ahmed, s. 102.
105
Bu dönemde maliye nezaretinin önemi hayli artmıştır. 1911 yılının
temmuzunda kurulacak olan Mali Islahat Komisyonu’nun yetkileri mart ayında
genişletilmiştir. Bu komisyonun çoğu yabancı uzmanlardan oluşmaktadır ve
çalışmalarını dönemin maliye nazırı başkanlığında sürdürmüşlerdir. Bu komisyonun
bir diğer görevi mali idarede yapılacak ıslahatın programını hazırlamaktır. Devletin
imzaladığı ihale ve imtiyaz mukavelelerindeki mali koşulları ve ortaya çıkabilecek
anlaşmazlıklarla itirazları incelemektedir.644Bunun yanı sıra 1911 yılının siyasi
programı yine çok tartışılacaktır ve ortalığı savaş meydanına dönüştürecektir.645 Bu
dönemde anayasal meselelerin yanında İttihat ve Terakki’nin siyasal programında ilk
kez görülen meseleler de ortaya çıkmıştır. Bu plandaki ilk sorun kapitülasyonların
kaldırılmasıdır. Tüm vergilerde reform yapılması öngörülmüştür ve temettü
vergisinin yabancılara da uygulanacağı açıklanmıştır. Topraksız köylü sorunu
yeniden ele alınmıştır, gayrimenkul mülkiyet hakkının köylüye zarar vermeyecek
şekilde ayarlanması benimsenmiştir. Zirai kredilerin arttırılması tartışılan bir diğer
mesele olmuştur. Böylece İttihat ve Terakki kapitülasyonlara karşı cephe alma
yoluna bu kongre ile girmiştir ve artık partinin sosyal ve ekonomik politikası
yuvarlak tekerlemelerden kurtularak açık seçik prensiplere bağlanmıştır. Feodal bir
ziraat ekonomisi içerisinde bocalayan köylüyü amaç edinmiştir. Kalkınmayı
yabancılara kadar yayılacak olan bir vergi reformuna ve kapitülasyonların ilgasına
bağlaması doğru bir yolun açıldığına işarettir.646
644
Ahmed, s. 181.
645
Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler: İttihat ve Terakki, Bir Kuşağın, Bir Partinin
Tarihi, Cilt:3, Hürriyet Vakfı Yayınları, İstanbul, 1989, s. 231.
646
Tunaya, s. 231.
647
Akşin, s. 364.
648
Akşin, s. 365.
106
yerli malının kullanılmasını özendirmek için İstihlak-ı Milli Cemiyetinin
kurulduğunu görüyoruz. 1909-1913 yılları arasında toplam sermaye 79,2 milyon
kuruş ( yılda ortalama 15,9 milyon kuruş olan) 27 milli sermayeli sanayi şirketi
kurulmuştur. Şirket sayısı bakımından 5 kat, sermaye bakımından 9 kat bir artış söz
konusudur.649Aynı dönemlerde yabancı sermayeli sanayi şirketlerinde sayı ve
sermaye bakımından yalnızca 2 kat bir artış söz konusudur. Yani sanayi açısında bu
dönemde yerli sanayide bir büyümenin söz konusu olduğu söylenebilir. Tarımda da
İttihat ve Terakki’nin denetleme iktidarı döneminde üretim artış hızıyla çarpılınca bir
yükselme görülecektir.650
649
Akşin, s. 81. ; Emine Kıray, s.175. ; Toprak (2), s.113.
650
Akşin, s. 81.
651
Akşin, s. 81.
652
Budak, s. 83.
653
Budak, s. 83. ; Toprak (2), s.3.
107
karşı kullanmak ve bunlardan bir tarafa dayanmak olmuştur.654 Bu arada Almanlar,
ittihatçılara başkalarından sağlayamadıkları durumda para bulmaya söz vermişlerdir
ve Alman bankalarının temsilcileri, 1 Kasım’da İstanbul’a gelmişlerdir. 7 Kasımda
11 milyon altınlık borç için anlaşma yapılmıştır. Bu paranın 7 milyonu 1910 yılı
içinde, geri kalan 4 milyonunu ise 1911 tarihinde vereceklerdir ve faiz yüzde 4
olacaktır.655
654
Toprak, s. 339.
655
Budak, s. 103.
656
Akşin, s. 347.
657
Akşin, s. 347.
658
Akşin, s. 348.
659
Çavdar, s. 105.
660
Tunaya, s. 445.
661
Toprak, s. 200.
108
Balkan coğrafyasında da karışık bir atmosfer söz konusudur. Çoğunluğu
Müslüman olmayan vatandaşlardan meydana gelen Balkanlar, imparatorluk içinde
kaldığı sürece Osmanlı ideolojisinde İslamcılık unsurunun fazla ağır basmaması
gerekiyordur. Böylesine değişik unsurlardan meydana gelen bir coğrafyayı bir arada
tutmanın tek yolu; eğitimi, orduyu ve ekonomiyi merkezi bir sisteme bağlamak
olmuştur.662 Balkan coğrafyası da bu dönemde kaynamaya başlamıştır.
662
Ahmed, s. 165.
663
Toprak, s. 128.
664
Budak, s. 17.
665
Budak, s. 17.
109
4.2. 1913 sonrası Milli İktisat Politikası
1913 yılında meydana gelen bir diğer önemli olay Mahmut Şevket Paşa’nın
katledilmesidir. Özellikle bu olayın ardından gelen süreçte İttihat ve Terakki
yöneticilerinin uyguladığı politikalar çok düşündürücü olmuştur. Mahmut Şevket
Paşa olayı üzerine İttihat ve Terakki Hükümeti, İstanbul’da kendi siyasetine zararlı
gördüğü ne kadar adam varsa, haklı haksız demeyerek hepsini Sinop’a sürmüştür.
Sultan II. Abdülhamid döneminde de Trablusgarp, Fizan ve Yemen gibi bazı yerler
666
Akşin, s. 254.
667
Ahmed, s. 185.
668
Ahmed, s. 186.
110
siyasi zanlılar için sürgün yeri tayin edilmiştir ve padişahın gazabına uğrayanların
buralara gönderilmesi bir gelenek halini almıştır.669 O dönemlerde padişahın bu
tutumu istibdatçılıkla suçlanmıştır. Fakat görüldüğü üzere İttihat ve Terakki de
iktidarın ipini ellerine aldığı zaman aynı tutumları sergileyecektir.
669
Kuran, s. 407.
670
Yıldız, s.37,38.
671
Toprak (2), s.111.
672
Toprak (2), s.7.
673
Akşin, s. 348.
111
olduğu için fiilen bir şey elde edilmemiştir ve ne kadar bir süreden sonra hedefine
ulaşacağı belli değildir.674
674
Akşin, s. 349.
675
Akyıldız, s. 186.
676
Akyıldız, s. 187.
677
Akyıldız, s. 187. ; Toprak (2), s.6.
678
Akşin, s. 395.
679
Tunaya, s. 234.
112
değinildiği açıktır.680 Ziraat geliştirilecek, ziraatçilere düşük faizli uzun taksitli borç
verecek toprak kredisi bankası kurulacaktır. Ziraat alanındaki feodal bağlar da bir
ıslahatın içindedir. Sanayi alanında “Teşvik-i Sanayi Kanunu” uygulamaya
hazırlanacaktır.681 Aynı zamanda 1913 yılındaki bu kongrede daha öncede değinilen
fırka içinde örgütlenme sorunlarına açıklık getirilmiştir.682 Kısacası gerek ülkenin
gerekse İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin idaresinde yapılacak ıslahat ve
imparatorluğun yeni ideolojik temeli gibi sorunlar, 1913 İttihat ve Terakki
Kongresi’nde görülmüştür.683
680
Tunaya, s. 235.
681
Tunaya, s. 236.
682
Çavdar, s. 90.
683
Ahmed, s. 173.
684
Ortaylı, s.24,25.
685
Toprak, s. 383.
686
Toprak, s. 383.
687
Boratav, s.32,33.
688
Akşin, s. 367.
113
Almanya ile birleşmemizin en büyük sebebi olmuştur.689 Almanya bize “kendileriyle
birleşirsek, hele kendileriyle beraber harbe girersek hemen her ay 500.000 lira
vermeyi vaat etmişlerdir, harbin sonuna kadar yardımın yapılacağını” ilave
etmişlerdir. Alman hükümetiyle 31 Aralık 1913 tarihinde akdedilen bir anlaşmayla,
Almanya yüzde 6 faizle 5 milyon lira avans vermeyi (parayı harpten sonra taksitlerle
ödememizi) kabul etmiştir. Ancak bu paranın antlaşmanın imzalanmasından sonra
250. 000 lirasının verileceği noktasında İtilaf Devletleri’yle fiilen harbe girdikten
sonra verilebileceğini şart koşmuşlardır. Bu durumda bu paranın fiilen savaşa
girinceye kadar ödenmeyeceği ancak savaşa fiilen iştirakle olacağı
anlaşılmaktadır.690
689
Budak, s. 106.
690
Budak, s. 107.
691
Kocabaş, s. 201.
692
Çavdar, s. 81.
693
Kocabaş, s. 201.
694
Ali Akyıldız, Osmanlıda Kâğıt Para Maliye ve Toplum, İletişim Yayınları, İstanbul,2018, s.320.
114
müttefiki Almanya’daki altınları teminat göstererek Düyûn-ı Umûmiyye vasıtası ile
borçlanmayı devam ettirebilmiştir.695
695
Akyıldız, s.321.
696
Toprak (2), s.67.
697
Toprak (2), s.18.
698
Toprak (2), s.19.
699
Çavdar (2), s.166.
700
Çavdar (2), s.167.
701
Çavdar (2); , s. 169.
115
yöneltmiştir. Tekin Alp’e yazılarında harp zenginlerinin kumarbazdan bir farkı
olmadığını ortaya koymaya çalışmıştır.702
Balkan Harbi’ni bir yıl arayla Cihan Harbi izlemiştir. Osmanlı dört yıl
sürecek olan bu savaşta bir tür başkalaşma yaşamıştır. İttihat ve Terakki barış
yıllarında gerçekleştiremediği bir dizi köklü dönüşümü savaş ortamında denemiştir.
Savaşla birlikte tortulaşmış kimi dengeler sorgulanır olmuştur. Enformel bir
bağımlılığı simgeleyen kapitülasyonlar bu açıdan örnek olarak alabiliriz. Savaş
sırasında kapitülasyonların kaldırılması kararıyla Düyûn-ı Umûmiyye’nin faaliyetleri
de askıya alınmıştır. O güne değin geniş ayrıcalıklarla donatılmış olan yabancı
şirketler sıkı denetim altına alınmıştır.706
Osmanlı Devleti’nin Cihan Harbi’ne girişi bugün tarihçiler tarafından kötü bir
hadise olarak görülmektedir. Ancak meseleye farklı bir açıdan bakacak olursak: 1914
ortalarında patlak veren Cihan Harbi, İttihat ve Terakki’ye özlemini duyduğu
Müslüman-Türk iş adamının oluşması için gerekli ortamı sağlamıştır. Bu yıllarda
serbest piyasa ekonomisi savaş nedeniyle altüst olmuştur, devlet doğrudan iktisadi
yaşama müdahale etme gereği duymuştur. Öte yandan milli iktisat ve iktisadi uyanış
702
Çavdar (2), s.176.
703
Akyıldız, s. 190.
704
Akyıldız, s. 190.
705
Akyıldız, s. 191.
706
Toprak, s. 13.
116
adı altında Müslüman-Türk unsur girişimciliğe özendirilmiştir, sermaye birikimini
hızlandıran spekülatif kazançlara göz yumulmuştur. Ancak bu meselenin farklı bir
boyutu da vardır. Savaşla birlikte ekonominin dışa kapanışı, temel ihtiyaç
maddelerinin ithal edilmemesi yerli üretici ve tüccarın fiyatları gönlünce
yükseltmesine olanak sağlamıştır. Karaborsacılık, istifçilik “harp zengini” diye
adlandırılan bir kesimin doğmasına neden olmuştur.707Bu durum savaş döneminde
Osmanlı ekonomisini olumsuz etkileyecektir.
30 Mayıs 1914 tarihinde yeniden maliye nazırı olan Cavit Bey 1914 bütçesini
meclise sunmuştur. Enver Paşa’nın orduyu geliştirmek hususundaki kararı harbiye
ödeneğini arttırmak biçiminde tecelli etmemiştir. Tersine harbiyenin bütçedeki yeri
%24,8 iken 1914 yılında %17,6 olmuştur. 1913-1914 yılları arasındaki gelirlerde
Balkanlarda kaybedilen bunca araziye rağmen bir önceki yıla göre 495.000 liralık bir
artış vardır.711Harbiye nezaretinin Osmanlı bütçesindeki yeri İttihat ve Terakki
iktidarının başından beri hep sorun oluşturmuştur. Özellikle harbiye nezaretinin
bütçesinin öteki bütçeler gibi “mülki” bir denetim dışında kalması her zaman için bir
eleştiri konusu olmuştur ve bu nezarete karşı beslenen kırgınlığın baş nedeni
olmuştur.712 Buradan da anlaşıldığı üzere bütün dünyayı kasıp kavuran I. Cihan
Harbi’nde harbiye nezaretine bu kadar az bütçe ayrılması Osmanlı Devleti’nin
cephelerdeki konumunu etkileyecektir.
707
Toprak, s. 135.
708
Ahmed, s. 183.
709
Ahmed, s. 183.
710
Ahmed, s. 184.
711
Akşin, s. 392.
712
Tunaya, s. 267.
117
Malum olduğu üzere Osmanlı Devleti’nin, Birinci Dünya Savaşı’na
girmesiyle beraber hem iç hem de dış ticarette sekteye uğramıştır. Savaşın kısa
sürede geniş alanlara yayılmasıyla iç ve dış ticaret vasıtasıyla temin edilen bazı
ihtiyaçların karşılanmasında zorluklar baş göstermiştir. Bu sorunların en
önemlilerinden birisi iaşe sorunudur. Devletin savaşa girmesinin hemen akabinde
ulaşım vasıtalarının askeri amaçlara tahsisi yüzünden İstanbul’da zahire sıkıntısı
hissedilmeye başlamıştır. Anadolu’dan zahire getiremeyince, fırsatı ganimet bilen
tüccarlar ellerindeki malları depolayıp el altından piyasaya sürerek gayrimeşru
kazanç yollarına başvuracaklar ve bu durum savaşı fırsata çeviren savaş
zenginliğinin önüne geçilememesine neden olacaktır. İstanbul şehremanetiyse, henüz
modern anlamda bir belediye olarak teşkilatlanamadığı için bu işin üstesinden
gelememiştir.713 Ancak ittihatçılar bu sorunu şehremanetiyle birlikte çözmeyi
hedeflemiştir ve bu amaçla cemiyetin İstanbul merkez heyeti üyesi ve Ekmekçiler
Cemiyeti kâtibi olan İzzet Bey’in başkanlığında Heyet-i Mahsusa-i Ticariye isimli
bir kuruluş oluşturulmuştur.714
713
Akyıldız, s. 149.
714
Akyıldız, s. 149.
715
Toprak, s. 31.
716
Ahmed, s. 191.
118
başlamıştır. Devletçilik konusu üzerinde durulmasındaki amaç, Osmanlı
İmparatorluğu’nda ve genellikle bütün İslam toplumunda devletin geleneksel olarak
önemli bir rol oynamasından kaynaklanmaktadır. Artık Osmanlı Devleti’ni modası
geçmiş ve yozlaştırıcı olarak niteledikleri liberalizm mikrobundan arındırmayı
hedeflemektedir.717 Bu düşünceler ekseninde Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşa
girişiyle birlikte Cavit Bey yeniden maliye nazırlığından istifa etmiştir. Dâhiliye
Nazırı Talat Paşa bu dönemde maliyeyi de üstlenmek zorunda kalmıştır.
Ancak Talat Paşa’nın da yakın arkadaşı olan Cavit Bey‘in Osmanlı maliyesi
üzerindeki etkisi savaş boyunca devam edecektir.718
717
Ahmed, s. 192.
718
Toprak, s. 361.
719
Budak, s. 138.
720
Budak, s. 139.
119
Memlekette erbab-ı sermayenin olduğu ancak bunların yatırım yapmaktan
kaçındıkları şikâyet konularını oluşturulmuştur.721 1. Dünya Savaşında önemli bir
sebep olduğu ekonomik bunalım gün geçtikçe artmıştır ve Osmanlı Devleti her ne
kadar sistematik bir ekonomi politikası uygulamaya çalışsa da başarılı olamamıştır.
Hal böyle olunca Osmanlı’nın mali durumunun çok kötü olması Almanlar için bir
fırsat yaratmıştır. Alman hükümetinin şöyle bir teklifi olmuştur. Almanya 1915
yılından başlayarak her sene 31 Ekim’de ödenmek üzere %6 faizle 5.000.000 altın
avans verecektir. Bu paranın 250.000 lirası, mukavelenin imzasından 10 gün sonra
750.000 lirası, Rusya yahut İngiltere ile harbe gireceğimizden 10 gün sonra, gerisi de
harbin ilanından 30 gün sonradan itibaren her ay 400.000 lira muharebe bitince
ödeme de bitecektir.722 Kapitülasyonların tek taraflı olarak kaldırılmasıyla hükümetin
savaş ekonomisi açısından büyük zaafları ortaya çıkmıştır. Dört yıl boyunca
Almanya’dan alınan borçlarla askeri kampanya yürütülebilmiştir ve savaşın sonunda
geride ordusu yenilmiştir, insanları daha da yoksullaşmıştır, yönetimi iyice zaafa
uğramıştır ve ülkesinin büyük bir bölümünü yitirmiş bir vatan kalacaktır.723
Cihan Harbi, Osmanlı toplum yapısına son darbeyi vuracaktır. Aslında savaş
yalnızca Osmanlı’yı değil bütün Avrupa’yı çökertebilirdi. Zafer Toprak’ın verdiği
bilgilere göre; o gün elde bulunan mali olanaklar ışığında uzun bir zamana yayılmış
olan Cihan Harbi üç şekilde finanse edilebilirdir: Halktan olağanüstü savaş vergileri
talep edilebilirdir, savaş yıllarında barışta ödenmek üzere halktan gönüllü bir biçimde
borç alınabilirdir. Eğer bu iki durumda sonuç vermezse son çare hazineye
başvurularak, para basılarak devlet giderleri karşılanabilirdir.724 Bu hususta söylene
bilir ki bu politikalar uygulansaydı “savaş zenginleri” meselesi gibi Osmanlı
ekonomisi için kriz oluşturan pek çok durumun önüne geçilebilir ve Osmanlı
ekonomisi bir nebze rahatlatıla bilirdir.
1916 yılında zorlu savaş koşullarının devam ettiği bir süreçte bir kongre
toplanmıştır. 1916 Kongresinde alınan kararlara göre: Almanya dosttur ve askeri
heyetiyle ordunun uzmanlarıyla ekonomik hayatın düzenlenmesinde aktif rol
oynamaktadır. Aynı zamanda bu kongrede önce başkent İstanbul’un iaşesi için
721
Çetinkaya, s. 143.
722
Budak, s. 141.
723
Çavdar, s. 109.
724
Toprak, s. 343.
120
alınmış tedbirler açıklanmış ve bu alanda kurulmuş olan üç şirket daha sonrada iaşe
komisyonuyla ilgili bilgiler verilmiştir.725 Savaş yıllarında giderek güçleşen dış
iktisadi ilişkiler ve ülkenin ihtiyaç duyduğu bazı tahıl ve stratejik maddelerin ihracını
yasaklama gereği ittihatçılara, Tanzimat öncesi uygulanan tezkere usulünü
anımsatacak bazı önlemler almaya sevk edecektir. Savaşan diğer ülkelerde de benzer
sınırlamalar getirilmiş, ihracata devlete müdahale etmiş, kimi malların ihracı
yasaklanmıştır.726 Osmanlı Devleti 14 Eylül 1916 tarihinde “Kanun-ı Muvakkatla”
ve onu izleyen nizamnameyle bir ihracat heyeti kurmuştur. Bu mevzuata göre ihracı
serbest ve kısıtlı ya da yasak olan mallar iki başlık altında toplanmıştır. Derlenen
istatistiklere göre 1916 yılında yerli sermaye ile 4 milyon liralık bir “İtibar-ı Milli
Bankası” kurulmuştur. Bu arada toplamı 7-8 milyon lirayı bulan kırkı aşkın anonim
şirket hayata geçirilmiştir. Savaş öncesi Osmanlı ekonomisi bu tür bir birikimi 50
yılda anca hayata geçirebilecek durumdadır ve en ufak bir girişimde yabancı
sermayeye ihtiyaç duyulmuştur. Oysa artık yerli sermayenin önü her anlamda
açılmıştır. Bundan böyle yabancı sermaye, yerli sermayenin desteği olmaksızın
herhangi bir girişimde bulunamayacaktır.727
725
Tunaya, s. 237.
726
Toprak, s. 190.
727
Toprak, s. 72.
728
Çavdar, s. 85. ; Mardin, s.107.
729
Çavdar, s. 85.
121
Kanunu” olarak adlandırılmıştır. Encümen iaşe ve temel ihtiyaç maddelerinin o
günkü deyişle “havayic-i zaruriyenin” hükümetin değişik birimlerince üstlenilmesini
yanlış buluyor ve tüm bu çalışmaların ortak bir çatı altında toplanmasını
önermiştir.730
730
Toprak, s. 439.
731
Çavdar, s. 85.
732
Çavdar, s. 85.
733
Toprak, s. 16.
734
Toprak, s. 17.
122
1908-1918 yılları arasında Jön Türkler döneminde görülen iktisadi politikalar,
temelde gerçek anlamda milli bir ekonomi yaratmayı hedeflemiştir.735 Jön Türkler
artık çoğunlukla Müslümanlardan meydana gelen bir Osmanlı burjuva sınıfına
gereksinim duyulduğunu açıkça savunuyorlardır.736 1908-1918 yılları arasında
kooperatif ilkesi nihayet Osmanlı toplumunda benimsenmiştir. Ancak I. Dünya
Savaşı’nın koşulları acımasız olmuştur ve mal kıtlığı fiyatların dizginlenmesini
önlemiştir. Enflasyon gerçek anlamda bir canavara dönüşmüştür, yoksullaşma ve
mülksüzleşmenin önüne geçmek çok zor olmuştur.737
1914-1918 yılları arasında Osmanlı ekonomisi ilk kez topyekûn bir savaş
olgusuyla karşı karşıya gelmiştir, dış ekonomik bağlantıları kesilmiştir ve ülke kendi
olanaklarıyla yetinmek zorunda kalmıştır. Seferlik ilanıyla birlikte ordu yoğun bir
talep doğurmuştur ve iktisadi yaşam giderek devletin denetimine bırakılmıştır.
Savaşla birlikte Osmanlı ekonomik yapısının durağanlığı bozulacaktır. Bu durumun
en önemli sebebi olağanüstü savaş giderlerinin madeni parayla karşılanamamasıdır
ve bu sebeple dolaşıma sınırsız emisyon olanağı sağlayan kağıt para sürülmüştür.
Savaş psikolojisinin nedeniyle mal ve hizmet arzının giderek daralacağı ve fiyat
artışlarının sürekli olacağı beklentisi ülkeyi hızlanan bir enflasyon sürecine
sokmuştur. Tüm olumsuz gelişmelere karşı ittihatçı yönetim enflasyonu dizginleme
uğraşını sürdürmüştür ve savaş boyunca ulusal kimlik kullanılarak piyasaya
çekidüzen vermek hedeflenmiştir.738
735
Kemal H. Karpat, Osmanlı Modernleşmesi: Toplum, Kurumsal Değişim ve Nüfus, çev: Ceren
Elitez, Timaş Yayınları, İstanbul, 2019, s. 116.
736
Karpat, s. 116.
737
Toprak, s. 313.
738
Toprak, s. 30.
739
Çetinkaya, s. 17.
740
Toprak, s. 14.
123
şirketler kurmuştur. Kooperatifler aracılığıyla ticaret yabancı ve gayrimüslim
ellerden alınarak Müslüman-Türk unsura devredilmiştir. İttihat ve Terakki artık
liberalizmin büyüsünden büyük ölçüde kurtulmuştur ve piyasanın dokunulmazlığı
kavramı savaşla birlikte modası geçmiş bir anlayışa dönüşmüştür. Piyasa devlet
tarafından oluşturulabilir, yönlendirilebilir ve inşa edilebilirdir.741
Babıâli 1914-1918 yılları arasında 398,5 milyon altın lirayı bulan savaş
giderlerini büyük ölçüde emisyonla karşılamıştır. Bu giderin 42,9 milyonu normal,
203,7 milyonu olağanüstü bütçeden ödenmiştir. Vergi gelirleri giderlerin yalnızca
%10’unu karşılamıştır ve iç borçlanma girişiminden ise 18 milyon lira elde
edilmiştir. Savaşın finansmanı için Babıâli yedi tertipte 161 milyon Osmanlı lirası
tutarında “evrak-ı nakdiyye” ya da kâğıt para basmıştır. Temmuz 1915’te piyasaya
sürülen kâğıt paralar 1916 yılının başlarına kadar değerini az çok korumuştur. Ancak
giderek değer kaybetmeye başlamıştır ve 1917 yılında 1 altın lira 6 kâğıt lira
getirmiştir. En sonunda altın ihracı yasaklanmak zorunda kalmıştır ve savaşın son
yıllarında kambiyo denetimi uygulanarak servetlerin yurtdışına transferi önlenmiştir.
741
Toprak, s. 15.
742
Çetinkaya, s. 47.
743
Çavdar, s. 112.
744
Çavdar, s. 113.
745
Çetinkaya, s. 48.
746
Çavdar, s. 113.
124
Ticaret odası ve bankaların istemi üzerine moratoryum (borç erteleme) ilan edilerek
iç ve dış borçların ödenmesi ertelenmiştir.747
Cihan Harbi’ni Osmanlı Devleti için bitirecek olan ve ağır şartlara sahip
Mondros Antlaşması’nın 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanmasının ardından İttihat ve
Terakki’nin son kongresi 1 Kasım 1918 tarihinde Merkez-i Umumi Binasında
toplanmıştır. Program komisyonun acele hazırladığı taslağı hemen kabul ederek
“Teceddüt” adıyla yeni bir fırka kurulmuştur ve İttihat ve Terakki’nin mal varlığı bu
fırkaya devredilmiştir.748Ahmet İzzet Paşa’dan sonra sadarete atanan Tevfik Paşa
hükümeti tarafından kaçan paşaların emlak ve paralarının haczedilmesine yönelik
karar alınmıştır.74930 Aralık 1918 tarihinde Milli Mahsulâtı Milli İthalat, Milli
Mensucat Şirketleriyle, Milli Kalkınma Bankası’nın tüm varlıklarına el konulmuş ve
iaşe nezareti lağvedilmiştir.750
III. BÖLÜM
747
Toprak, s. 375.
748
Çavdar, s. 86.
749
Çavdar, s. 114.
750
Çavdar, s. 114.
751
Çelik, s.13.
752
Çelik, s.13.
125
oluşmasında ve gelişmesinde ise II. Abdülhamid dönemi ekonomikdurumun önemli
bir yeri vardır.
Sultan II. Abdülhamid dönemi Osmanlı halkı’nın iktisadi açıdan zor zamanlar
geçirdiği olmuştur. Sultan II. Abdülhamid dönemi bütçe gelirlerinin artırılması için
uygulanan vergi politikası Anadolu çiftçisini sultanın saltanatının ilerleyen yıllarında
zor duruma düşürmüştür. Türk çiftçisinden alınan vergi sultanın saltanat dönemi
boyunca artmıştır.753 Vergi toplama zamanında, vergi toplamakla yükümlü
Mültezimlerin istediği vergilerin toplanmasındaki sıkıntılar neticesinde vergisini
ödeyemeyen kimselerin hapishanelere atılması gibi uygulamalar
görülmüştür.754Buradan anlaşılacağı üzere Vergi Memurlarının halka olan kötü
tutumları ve vergi yükünün fazlalığı Oosmanlı Türk Müslüman halkının zor
zamanlar geçirmesine neden olmuştur. Toplanan vergilerin asker ve memur
maaşlarının ödenmesi için kullanılmaması da Sultan II. Abdülhamid’e karşı olan
hoşnutsuzluğun artmasına neden olmuştur.755Osmanlı halkının asker olarak uzun
yıllar ordu içerisinde görev yapması da halkın önündeki ekonomik kalkınmayı önler
nitelikte olmuştur.756 Osmanlı Devletinde ordu’da uzun yıllar askerlik görevini yapan
Türk Müslüman halk sosyal hayatını devam ettirecek görevlerini icra edemediği için
iktisadi alanda zenginleşememiştir. Bu durum Türk Müslüman halkın giderek
fakirleşmesine neden olmuştur. Osmanlı Devleti’nin çeşitli bölgelerinde çıkarılan
gazetelerde toplanan vergilere karşılık tepkiler belirtilmiştir. Bu dönem Kahire’de
“Mürşit” adındaki bir risale de “fukara milletten zorla, dayakla alınan paraların
753
Yuriy Asatoviç Petrosyan, Sovyet Gözüyle Jön Türkler, çev. Mazlum Beyhan, Bilgi Yayınevi,
Ankara, 1974, s.146.
754
Böcüzade Süleyman Sami, s.30.
755
Böcüzade Süleyman Sami, s.31.
756
Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi Birinci Meşrutiyet ve İstibdat Devirleri (1876-1909), cilt 8, Türk
Tarih Kurumu, Ankara, 2000, s.415.
126
haksız olarak alındığını” belirtmektedir.757Buradan da anlaşılacağı üzere Sultan II.
Abdülhamid’in devlet bütçesindeki açığı kapatmak için uyguladığı yöntemlerden
biride vergileri artırmak olmuştur. Vergilerdeki bu devamlı artış Sultan II.
Abdülhamid’e olan muhalif kesimin artmasında büyük rol oynamıştır.758II.
Abdülhamid döneminde Erzurum’da halk hayvancılık üzerinden alınan vergi
yüzünden isyan etmiştir.759 II. Meşrutiyet’in ilanı sonrası Anadolu’nun pek çok
yerinde çiftçiler meşrutiyeti ağır vergi yükünden bir kurtuluş olarak algılamışlardır,
köylüler vergilerini ödememeye başlamışlardır bunu üzerine Jön Türk Komiteleri
jandarma kuvvetleri ile vergileri toplamaya girişmiştir.760 Buradan da anlaşılacağı
üzere Sultan II. Abdülhamid dönemi ağır vergilerden bıkan halk meşrutiyeti bir vergi
kurtuluşu olarak algılamıştır.761İttihat ve Terakki iktidarı döneminde de Osmanlı
çiftçisinden alınan vergilerde artırım devam etmiştir. Köylüden alınan vergi devletin
borçlarının ödenmesinde ve devletin ihtiyaç duyduğu para kaynağını
sağlamaktaydı.762 1908 devrimi Anadolu çiftçisinde bir umut ortaya çıkarmıştı.
Devrim sonrası Anadolu çiftçisi kendi hayatında hiçbir şeyin değişmediğinde ise bu
umut yerini öfke ve hayal kırıklığına bırakmıştır. Anadolu köylüsü meşrutiyetle
beraber gelecek olan adaletli bir vergi sistemi ile yasa ve düzenin sağlanacağını
düşünmüşlerdir kendilerine yüklenilen askeri vazife yükünün azaltılacağı, devletin
keyfi uygulamalara son verileceği düşünülmüştür. Ancak Anadolu köylüsü üstünde
hâkimiyet kuran ağaların ve toprak beylerinin hâkimiyetleri hükümetin etkinliği ile
birlikte arttığı için İttihat ve Terakki Hükümeti döneminde Anadolu köylüsü daha
763
fazla ezilmiştir. İttihat ve Terakki Hükümeti döneminde yaşanan sorunlar onları
Anadolu’daki toprak ağaları ve zengin eşrafla iyi ilişkiler kurmaya itmiştir ve mevcut
durumun devamı sağlamıştır. İttihat ve Terakki Hükümeti döneminde artan
ekonomik sorunlar onların Anadolu köylüsü üzerindeki ekonomik baskıyı ve vergiyi
757
Karal, s. 524.
758
Halil İnalcık, Nejat Göyünç, Heat W. Lowry, The Journal of Ottoman Studıes III, M. Şükrü
Hanioğlu, Genesis of the Young Turk Revulution of 1908, Osmanlı Araştırmaları, İstanbul, 1982,
s.297.
759
Halil İnalcık, Nejat Göyünç, Heat W. Lowry, The Journal of Ottoman Studıes III, M. Şükrü
Hanioğlu, Genesis of the Young Turk Revulution of 1908, Osmanlı Araştırmaları, İstanbul, 1982,
s.297.
760
Petrosyan, s.326.
761
Feroz Ahmad, Modern Türkiye’nin Oluşumu, Kaynak Yayınları, İstanbul,2019, s.57.
762
Ahmad, s.57.
763
Ahmad, s.95.
127
artırmasına neden olmuştur.764Buradan anlaşılacağı üzere Sultan II. Abdülhamid
döneminden itibaren Türk Müslüman halktan alınan vergi oranı İttihat ve Terakki
iktidarı döneminde artarak devam etmiştir.
764
Ahmad, s.91.
765
Ahmad, s. 94.
766
Ahmad, s.95.
767
Petrosyan, s.147.
128
Osmanlı çiftçisi ve üreticisi üzerindeki baskısı azalmıştır. Buradan anlaşılacağı üzere
İttihat ve Terakki döneminde milli iktisat politikasının uygulanmaya çalışılması ve
1.Dünya Savaşı’nın sağlamış olduğu ortam ile İttihat ve Terakki Hükümeti Yabancı
Şirketlerin Osmanlı Devleti üzerindeki etkisini azaltmaya çalışmıştır.
768
Petrosyan, s.154,155.
769
Petrosyan, s.156.
129
Jön Türk Muhalefeti’nin üzerinde durduğu diğer bir hususda Sultan II.
Abdülhamid dönemi sağlam ve kararlı bir ekonomi politikasının oluşturulamaması
olmuştur. Jön Türkler Sultan II. Abdülhamid’in ekonomi politikasına karşı eleştirme
yapmalarına rğmen gelinen noktada kendileride tutarlı bir iktisadi politika
geliştirememişlerdir. Bu hususda Enver Ziya Karal’ın görüşü dikkat çekmektedir.
Enver Ziya Karal Jön Türk ismine karamsar olarak yaklaşmıştır. Jön Türk olarak
adlandırılan kitle birçok dinden pek çok milletten kimseleri içerdiğini
söylemektedir.770 Bu kadar farklı etnik grupları içinde toplayan Jön Türk
muhalefetinin isminin neden Jön Türk olduğu sorusunu getirmiştir.771 Buradan yola
çıkarak Jön Türkler’in tek bir kaynaktan gelen veya belirli bir bütünlük oluşturan bir
iktisat politikası oluşturamamalarını birçok farklı etnik, dini ve mesleki gurupları
içerisinde barındırmasından kaynaklanmış olduğu muhtemeldir. Çünkü bir
Müslümanın veya bir gayrimüslimin ticarete, iktisada bakış açıları büyük oranda
farklılık göstermektedir. Bir askerin veya bir tüccarın iktisada bakış açıları farklı
olduğu gibi iktisadi meselelerde getirecekleri görüşlerinde farklı olması muhtemel
olmuştur. Bu durum Jön Türkler’in farklı iktisadi görüşler ileri sürmelerindeki
nedenler arasında olabilir.
770
Karal, s.511.
771
Karal, s.511.
772
Petrosyan, s.289.
130
Terakki Hükümeti döneminde de yabancıların baskıları ve etkileri iktisadi
meselelerde artarak devam etmiştir.
1.3. Sultan II. Abdülhamid ile İttihat ve Terakki Dönemi Devlet Bütçesi’nin
Karşılaştırılması
773
Fatma Reza Hürmen, Bir Devlet Adamının Mehmet Tevfik Beyin II. Abdülhamid, Meşrutiyet ve
Mütareke Devri Hatıraları, Akma Yayınları, İstanbul,1993, s.28.
774
Hürmen, s.27.
775
Hürmen, s.30.
776
Karal, s.449.
777
Karal, s.433.
778
Karal, s.415.
131
Sultan II. Abdülhamid dönemi devletin maddi gücü sultanın şahsi hazinesinde
toplanırken, İttihat ve Terakki yönetiminde 1910 yılında çıkarılan Muhasebe-i
Umumi ile bütçede genellik ilkesi belirlenmiştir. Buna göre tüm devlet gelirleri ve
giderleri hazinede toplanacak ve devlet giderleri hazineden yapılacaktır. II.
Meşrutiyet döneminde meclisin toplanmasıyla çıkarılan 1909-1910 bütçesi “devletin
modern manada ilk bütçesi” saymak halk temsilcilerinin veya milletvekillerinin
ulaştığı yetkinin önemini vurgulaması bakımından önemlidir.779Unutulmamalıdır ki
Sultan II. Abdülhamid’in iktisadi politikalara devamlı müdahalesinden dolayı onun
döneminde bir bütçenin varlığından söz edilmemekteydi. Burada belirtmemiz
gereken diğer bir husus ise II. Abdülhamid dönemi görülen devletçi politikanın
İttihat Terakki döneminde artarak devam ettiğidir.780İttihat ve Terakki tüm gelirlerin
devlet hazinesinde toplanmasını sağlayarak hem düzenli bir bütçe kurulmasını
sağlamaya çalışmıştır hem de daha etkili bir vergi toplama sistemi oluşturmayı
amaçlamıştır. Vergi gelirlerinin tek bir kanalda toplanması geleneği Tanzimat ile
ortaya çıkmış bir görüştür.781Bu görüş Sultan II. Abdülhamid döneminde de devam
etmiştir. İttihat ve Terakki döneminde ise bu durum zirveye ulaşmıştır.782
779
İnalcık, Seyitdanlıoğlu, s.752,753.
780
İnalcık, quataert, s.888.
781
Güran, s.315.
782
Güran, s.315.
783
Karal, s.433.
784
Karal, s.433.
132
Sultan II. Abdülhamid döneminde eleştirilere konu olan diğer bir husus ise
ticaret ve nafia nezareti içerisinde ticaret odasında yeterli personelin
bulunmamasından dolayı, devletin ticari problemlerinin nasıl çözüleceği hususunda
yeterli çalışmaların yapılamaması olmuştur.785 Ticaret nazırlığındaki kadro
yetersizliği Sultan II. Abdülhamid dönemi boyunca bir devlet iktisadının
oluşmamasında en önemli nedenlerden birini teşkil ettiği söylenebilir.
785
Karal, s.477.
786
Petroşyan, s.290.
787
Boratav, s.30.
788
Boratav, s.31.
789
Petroşyan, s.327.
133
meselelere engel olabilecek herhangi bir duruma karşı verebilecekleri tepkiler
yönünden önemli bir noktadır.
II. Meşrutiyet sonrası ittihatçı isimlerden Ahmet Rıza 3 Eylül 1908 yılında
İstanbul’da yaptığı konferansta görüşlerini açıklarken ülkenin ekonomik
boyunduruktan kurtulabilmesi için yasaların yeterli olmadığı ülkedeki her bireyin
üretim gücünü artırmak için çalışmalar yapması gerektiğini ülkedeki üretimin
artırılması gerektiğini savunmuştur. Prens Sabahattin ise tarımdaki üretimin ve
ticaretin artırılması için eğitimin düzenlenmesi ve geliştirilmesini savunmuştur.790
Buradan da anlaşılacağı üzere İttihat ve Terakki ülkedeki ekonomik kalkınmanın
önemini kavramıştır. Ülkede ekonomik kalkınma sağlanmadan ülkenin kendi
kaynakları ile üretimi artırılmadan Batıya olan bağımlılığın devam edeceği
belirtilmiştir. İttihat ve Terakki üyesi isimlerin tarımsal üretimi artırma hususunda
görüşleri Sultan II. Abdülhamid’in tarımsal ticaret hususundaki görüşleri ile
uyuşmaktadır. Her ikisinde de tarımsal üretimin devamlılığı ve artması önemli bir
yere sahip olmuştur.
790
Petroşyan, s.275.
791
Haydar Akyazı, Yüzüncü Yılında İkinci Meşrutiyet “İktisadi Bir Yaklaşımla II. Meşrutiyet Dönemi
İktisat Politikaları”, Pınar Yayınları, İstanbul, 2008, s.393.
792
Akyazı, s.393.
134
politikasının bir neticesi olarak ortaya çıkan ticaret burjuvazisi ülkedeki üretimin
dışarıya satışı ile ilgilenmiştir. Üretilen ürün çeşitliliğinin ve miktarının artırılması
hususunda çalışmaları bulunmamıştır.793
793
Boratav, s.26.
794
Boratav, s.31.
795
Akyazı, s.395.
796
Akyazı, s.396.
797
Toprak, s.222.
135
dönemi uygulanan iktisat politikasından daha devletçi olduğunu söyleyebiliriz. İttihat
ve Terakki’nin iktisat politikası çerçevesinde Türk ve Müslümanların çeşitli iş
kollarında uzmanlaşmalarını sağlamak ve ticaret hayatında yerlerini almalarını
sağlamak için meslek okulları ve gece dersleri açılmıştır.798 Buradan da anlaşılacağı
üzere İttihat ve Terakki’nin belirlediği iktisat politikası Türk ve Müslüman tebaaya iş
imkânı sağlamayı amaçlamıştır. Bu durum aynı zamanda Sultan II. Abdülhamid
dönemi okullarda iktisat dersleri okutulmasının devamı niteliğindedir.
798
Toprak (2), s.77.
799
Çakmak, s.259.
800
Boratav, s.34.
801
Boratav, s.34.
802
Pamuk, s. 167.
803
Akyıldız, s.310,311.
136
Savaş yıllarının etkisiyle ortaya çıkan ve ağırlaşan yokluk ortamının getirmiş
olduğu şartlar beraberinde karaborsacılığı getirmiştir. Karaborsacılığın önüne
geçmek ve savaş zamanında çok zor duruma düşen Osmanlı halkını koruyabilmek
için çıkarılan İhtikâr-ı Men Kanunu ile bunun önlenmesine çalışılmış ise de İttihat ve
Terakki Hükümeti’nin kendine yakın olan kişilerin bundan yararlanmasına göz
yumduğu ve karaborsacılığa izin verdiği bilinmektedir.804 İttihat ve Terakki dönemi
iktisat politikalarının oluşmasında ve gelişmesinde savaş döneminin büyük etkisi
olmuştur. İttihat ve Terakki dönemi iktisat politikalarının savaş zamanında oluşması
Sultan II. Abdülhamid dönemi iktisat politikası ile arasındaki farkın oluşmasında
önemli bir etken olmuştur.
804
Akyazı, s.396.
805
Pamuk (2), s.171.
806
Alkan, s.33,34.
137
büyük nedenler arasında Sultan II. Abdülhamid’in saltanat döneminde diplomasinin
daha etkin olarak kullanılması ve savaşlardan uzak durulmaya çalışılması etkili
olmuştur. Sultan II. Abdülhamid dönemi fiyat ucuzluğunun nedeni ise Osmanlı
topraklarında rekabet içinde bulunan yabancı devletlerin kendi aralarındaki
rekabetinden kaynaklanması söylenebilir. İttihat ve Terakki Hükümeti dönemine
denk gelen büyük savaşlar ise devletin iyi olmayan ekonomisinin daha kötü bir hale
gelmesine neden olmuştur.
Şerif Paşa’nın üzerinde durduğu diğer bir husus ise İttihat ve Terakki iktidarı
sürecinde İttihat ve Terakki’nin kendi içerisinde görülen görüş ayrılıkları
olmuştur.810 İttihat ve Terakki’nin kendi görüşü dışında görüşlere karşı baskıcı tavrı
ise Sultan II. Abdülhamid döneminde söz edilen istibtad görüşünün çok ilerisinde
olmuştur.811 Şerif Paşa’nın İttihat ve Terakki içerisinde en fazla eleştirdiği
noktalardan biri ise yönetimi ele geçirir geçirmez ülke sorunları ile uğraşmak yerine
İttihat ve Terakki içerisinde kimselerin kendi keselerini doldurmakla uğraşmaları
olmuştur.
807
Toprak, s.31.
808
A. Özalp, Şerif Paşa bir muhalifin Hatıraları İttihat ve Terakkiye muhalefet, Nehir Yayınları,
İstanbul, 1990, s.21.
809
Özalp, s.9.
810
Özalp, s.9.
811
Özalp, s.66.
138
SONUÇ
139
Sultan II. Abdülhamid döneminde devlet ekonomisini kontrol altında
tutabilmek ve devlet bütçesini dengeleyebilmek için maliye komisyonları
kurulmuştur. Sultan II. Abdülhamid dönemi uygulanan tasarruf politikalarından biri
de devlet bünyesinde görev yapan memur ve asker maaşlarından yapılan kesintiler
olmuştur. Bu kesintiler, Sultan II. Abdülhamid’in açtığı okullarda okuyarak yetişen
ve devlet bünyesinde görev alan memur veya askerler için ekonomik muhalefetin
temelini oluşturmuştur. Sultan II. Abdülhamid döneminde bu okullarda okuyarak
yetişen alt kademeden kişilerin devlet kademelerinde görev bulamayanları, görev
bulsa da düzenli maaş alamayan ve görevinde yükselemeyen kesimin Sultan II.
Abdülhamid’e olan muhalefetin ekonomik açıdan temelini oluşturmuştur.
II. Meşrutiyetin ilanından kısa bir süre sonra Osmanlı tahtından indirilen
Sultan II. Abdülhamid’den sonra devlet yönetiminde etkin bir rol oynayan ve devleti
Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar yöneten İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin
iktisadi politikalarını iki kısımda ele alabiliriz. İttihat ve Terakki’nin ilk dönem
1913’e kadar olan iktisadi politikalarında ekonomide serbestlik ilkesi uygulanmıştır.
İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Maliye Bakanı Cavit Bey liberal iktisat politikasının
140
en büyük savunucularından olmuştur. Balkan Savaşları, Trablusgarp Harbi ve
bunların peşi sıra gelen 1. Dünya Savaşı İttihat ve Terakki’nin liberal iktisat
politikasını tamamen değiştirmesine neden olmuştur. 1913’ten 1918’e kadar İttihat
ve Terakki’nin iktisat politikasını devletçi milliyetçi olarak nitelendirebileceğimiz bir
iktisat politikası oluşturmuştur. İttihat ve Terakki’nin milli bir iktisat politikası
benimsemesindeki en büyük etken yapılan savaşlar neticesinde kaybedilen topraklar
ülkenin etnik yapısını çoğunlukla Türk ve Müslüman bir yapıya dönüştürmüştür. Bu
dönüşüm beraberinde iktisadi ve siyasi politikalardaki değişimi de beraberinde
getirmiştir.
141
KAYNAKÇA
Arşiv Kaynakları
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum: HR. SFR.4. Belge Tarihi: M-31-08-
1854. Yer Bilgisi: 12-4. Belge Özeti. Osmanlı Borçları Borç Anlaşması Londra
ile Yazışmalar Kırım Savaşının Yankıları.
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum: Y.MTV. Belge Tarihi: H-29-01-1300.
Yer Bilgisi: 10-14. Belge Özeti. Refia Sultan’ın borçlarının ödenmesi için
mücevheratının satılarak alacaklılara dağıtılması hususunun gerçekleşmesi için
Komisyonun tekrar toplanması.
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum: Y. PRK. H.H. Yer Bilgisi: 3-5. Belge
Özeti. Sultan Abdülaziz Han Hanedanın masarifatındaki açığın Hazine-i
Hassa’dan karşılanmasına dair.
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum: Y.PRK.A. Belge Tarihi: H-03-04-1295.
Yer Bilgisi: 1-98. Görüntü Sayısı: 3. Belge Özeti. Sultan Abdülaziz zamanında
Hazine-i Hassa Borçlarına dair.
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum: Y.PRK.OMZ. Belge Tarihi: H-29-12-
1311. Yer Bilgisi: 1-64. Belge Özeti. Banka Direktörü Sir Hamilton’un Hazine-
i Celile’nin tasarrufu için tekliflerinin bildirilmesi.
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum: DH.İ.UM.EK. Belge Tarihi: H-21-03-
1332. Yer Bilgisi: 2-90. Belge Özeti. Duyun-ı Umumiye’den alınan avanslara
karşılık ittihaz olunan hububat, hani ve tütün aşarı hisse-i ianeleri hakkında
olunacak muameleye dair umum tebligat.
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum: Y.PRK.Ş.D. Belge Tarihi: H-29-12-
1310. Yer Bilgisi. 1-59. Belge Özeti. Hükümetin mali krizi atlatmak için kısa
vadeli kaynak bulunması tütünün pul resmine tabi tutulması.
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum: Y. PRK. ML. Belge Tarihi: H-17-1-
1296. Yer Bilgisi. 1-61. Belge Özeti. Hazine’nin içinde bulunduğu sıkıntıları
giderecek, borçların tesviyesini kolaylaştıracak ve maliyenin itibarını
sağlayacak tedbirlerin alınması.
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum: DH. TMIK. S. Belge Tarihi: H-17-06-
1314. Yer Bilgisi. 3-11. Belge Özeti. Duyun-ı Umumi ye idarelerindeki
Hıristiyan memurların ıslahat gereğince nüfus nisbetine göre idareye alınacak
gayri Müslim tebaaya mansub edilmesi.
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum: Y.PRK.ML. Belge Tarihi: H-29-12-
1298. Yer Bilgisi. 2-66. Belge Özeti. Tebanın istihrahatlarını temin ve devlete
kazanç getirmek amacıyla hazine hesabına halka ucuz odun kömür getirilmesi.
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum: A. MTZ.SM. Yer Bilgisi. 1-49. Belge
Tarihi: H-20-1317. Belge Özeti. Sisam’da tuz kaçakçılığının menine ve amaret
ile Düyun-ı umumiye idaresi arasında yapılan mukaveleye dair.
142
Telif ve Tetkik Eserler
Sabuncuzade Luis Alberi. (1997). Sultan II. Abdülhamid’in Hal Tercümesi. (Haz:
Mahir Aydın). Kitabevi Yayınları. İstanbul.
Ahmet Lütfi Efendi. (1999). Vak’anüvis Ahmet Lütfi Efendi Tarihi 6-7-8. (Haz:
Münir Aktepe).Yapı Kredi Yayınları. İstanbul.
Abdurrahman Şeref. (2012). Abdurrahman Şeref Tarih Muhasebeleri. Kapı
Yayınları. İstanbul.
Bekir Sıtkı Baykal.(1989). İbretnüma Mabeynci Fahri Bey’in Hatıraları ve ilgili
bazı belgeler. Türk Tarih Kurumu Yayınları. Ankara.
Cavid Baysun. (1991). Cevdet Paşa Tezakir 40 Tetimme. Türk Tarih Kurumu
Basımevi. Ankara.
Böcüzade Süleyman Sami. (2011). Üç Devirde gördüklerim Hakayikü’l Beyan
Fi Eşkali’l Ezman yahut “ne derekeye inmiştik ne dereceye çıktık. (Haz: Hasan
Babacan, Servet Avşar). Türk Tarih Kurumu Yayınları. Ankara.
Mehmet Akif Fidan.(2011). Eyüp Sabri Paşa ve Tarihçiliği. Türk Tarih Kurumu.
Ankara.
Fatma Reza Hürmen. (1993). Bir Devlet Adamının Mehmet Tevfik Bey’in II.
Abdülhamid Meşrutiyet ve Mütareke Devri Hatıraları. Akma Yayınları. İstanbul.
Süleyman Kani İrtem. (2004). Birinci Meşrutiyet ve Sultan Abdülhamid. Temel
Yayınları. İstanbul.
Ali Karaca. (1993). Anadolu Islahatı ve Ahmed Şakir Paşa (1838-1899). Eren
Yayınları. İstanbul.
Kazım Karabekir. (2011). İttihat ve Terakki Cemiyeti. Yapı Kredi Yayınları.
İstanbul.
Bayram Kodaman. Mehmet Ali Ünal. (2000). Son Vak’anüvis Abdurrahman
Şeref Efendi Tarihi II. Meşrutiyet Olayları 1908-1909. Türk Tarih Kurumu.
Ankara.
A. Özalp. (1990). Şerif Paşa Bir Muhalifin Hatıraları İttihat ve Terakkiye
Muhalefet. Nehir Yayınları. İstanbul.
Süleyman Sudi. (1982). Usul-i Meskûkât-ı Osmaniyye ve Ecnebiyye. (İbrahim
Artuk. Cevriye Artuk.). Ünal Matbaası. İstanbul.
Haz. Emre Taş. (2017). Sultan Abdülhamid’in Sırdaşı Tahsin Paşa’nın Yıldız
Sarayı Hatıraları. Yakın Plan Yayınları. İstanbul.
Hilmi Uran. (2017). Meşrutiyet, tek parti, çok parti hatıralarım (1908-1950).
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. İstanbul.
AKSUN, Z. (2010). II. Abdülhamid Han.İstanbul: Ötüken Neşriyat Yayınları.
143
ALKAN N.(2012).Selanik’in Yükselişi Jön Türkler Abdülhamid’e Karşı 1908
İhtilali.İstanbul: Timaş Yayınları.
AKSUN, Z. (2009). Darbe Kurbanı Abdülaziz Han. İstanbul: Ötüken Yayınları.
ALKAN, A. T. (1992).İkinci Meşrutiyet Devrinde Ordu ve Siyaset.İstabul: Cedit
Yayınları.
AKYILDIZ, A. (2018). Para Pul Oldu Osmanlı’da Kâğıt Para Maliye ve
Toplum. İstanbul: İletişim Yayınları.
AKYILDIZ, A. (2018). Anka’nın Son Baharı Osmanlı’da İktisadi Modernleşme
ve Uluslararası Sermaye.İstanbul: İletişim Yayınları.
AKYILDIZ, A. (2015). Mümin ve Müsrif Bir Padişahın Kızı Refia Sultan,
İstanbul: Kapı Yayınları.
AKYAZI, H. (2008).Yüzüncü Yılında İkinci Meşrutiyet İktisadi Bir Yaklaşımla
II. Meşrutiyet Dönemi İktisat Politikaları. İstanbul: Pınar Yayınları.
AKŞİN, S. (2001). Jön Türkler ve İttihat ve Terakki. İstanbul: İmge Kitabevi
Yayınları.
AKŞİN, S. (2018). Kısa Türkiye Tarihi.İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları.
AHMAD, F.(2019). Modern Türkiye’nin Oluşumu. İstanbul: Kaynak Yayınları.
AHMAD, F. (1999). İttihat ve Terakki 1908-1914. İstanbul: Kaynak Yayınları.
ARMAOĞLU, F. (2020). 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1789-1914. İstanbul: İş
Bankası Kültür Yayınları.
AZZAVİ, K. C. E. (2003). Ed Devlet’ül Osmaniye Kira’a Cedide-li Avamil el
İnhitat. Beyrut: Arabî el Ulum Yayınevi
BERKES, N. (2020). Türkiye İktisat Tarihi. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
BADEM, C. (2017). Kırım Savaşı ve Osmanlılar.İstanbul: Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları.
BALCI, R. (2007). Beyaz Atlının Ölümü Sultan Abdülaziz. İstanbul: Nesil
Yayınları.
BELİN, M. (1999). Osmanlı İmparatorluğunun İktisadi Tarihi. Ankara:
Gündoğan Yayınları.
BUDAK, H. Ö.(2015). Hangi Enver Paşa?.Kırıkkale: Öztepe Matbaacılık.
BOZDAĞ, İ. (2017). Sultan II. Abdülhamid’in Hatıra Defteri.İstanbul: Truva
Yayınları.
BORATAV, K. (2010).Türkiye İktisat Tarihi 1908-2007. Ankara: İmge Kitabevi
Yayınları.
144
CEZAR, Y. (1986). Osmanlı Maliyesinde Bunalım ve Değişim Dönemi. İstanbul:
Alan Yayıncılık.
ÇADIRCI, M. (2013). Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve
Ekonomik Yapısı. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
ÇAKMAK, D. (2012). Osmanlı İktisat Düşüncesinin Evrimi. İstanbul: Libra
Kitap Yayınları.
ÇAVDAR, T. (1992). Türkiye’de Liberalizm 1860-1990. Ankara: İmge Kitabevi
Yayınları.
ÇAVDAR, T. (1991). İttihat ve Terakki Cemiyeti. İstanbul: İletişim Yayınları.
ÇETİNKAYA, Y. D. (2014). 1908 Osmanlı Boykotu Bir Toplumsal Hareketin
Analizi. İstanbul: İletişim Yayınları.
ÇULCU, M. (2011). İttihat ve Terakki I. Meşrutiyetten II. Meşrutiyete. İstanbul:
E Yayınları.
ENGİN, V. (2017). Bir Devrin Son Sultanı II. Abdülhamid. İstanbul: Yeditepe
Yayınevi.
ENGİN, V. (2017). II. Abdülhamid ve Dış Politika. İstanbul: Yeditepe Yayınevi.
EYİCİL, A. (2020). Siyasi Tarih 1789-1939. Ankara: Altınordu Yayınları.
GEORGEON, F. (2012). Sultan Abdülhamid (Çev: A.Berktay). İstanbul: İletişim
Yayınları.
GÜRAN, T. (2014). 19. Yüzyıl Osmanlı Ekonomisi Üzerine Araştırmalar.
İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
HARB, M. (1990). Es Sultan Abdülhamid es Sani Ahir Essalatin el Osmaniyyin
el Kibar. Şam: Darül Kalem Yayınları.
İNALCIK, H. (2020). Devlet-i Aliyye Osmanlı İmparatorluğu Üzerine
Araştırmalar IV Ayanlar, Tazminat, Meşrutiyet. İstanbul: Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları.
İNALCIK, H. ve SEYİTDANLIOĞLU, M. (2020). Tanzimat Değişim Sürecinde
Osmanlı İmparatorluğu. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
İNALCIK, H. ve QUATAERT, D. (2004). Osmanlı İmparatorluğunun
Ekonomik ve Sosyal Tarihi 1600-1914 cilt 2. İstanbul: Eren Yayınları.
İNALCIK, H. ve GÖYÜNÇ, N. ve LOWRY, H. W. (1982).The Journal of
Ottoman Studies III, HANİOĞLU, M. Ş. Genesis of the Young Turk Revulution
of 1908. İstanbul: Osmanlı Araştırmaları.
KARA, H. (2020). Sultan II. Abdülhamid Dönemi Osmanlı Kara Ordusu (1876-
1908). Ankara:Türk Tarih Kurumu Yayınları.
KARAL, E. Z. (2000). Osmanlı Tarihi VIII. Cilt Birinci Meşrutiyet ve İstibdat
Devirleri (1876-1909).Ankara: Türk Tarih Kurumu.
145
KARPAT, K. H. (2019). Osmanlı Modernleşmesi, Toplum, Kurumsal Değişim
ve Nüfus. İstanbul: Timaş Yayınları.
KAZGAN, G. (1999). Tanzimat’tan XXI. Yüzyıla Türkiye ekonomisi. İstanbul:
Altın Kitaplar Yayınevi.
KUTAY, C. (1964). Prens Sabahattin Bey Sultan II. Abdülhamid İttihat Terakki.
İstanbul: Tarih Yayınları.
KURAN, A. B. (2000). İnkilap Tarihimiz ve Jön Türkler. İstanbul: Kaynak
Yayınları.
KOÇU, R E. (2015). Osmanlı Padişahları. İstanbul: Doğan Egmond Yayınları.
KIRAY, E. (1995). Osmanlı’da Ekonomik Yapı ve Dış Borçlar. İstanbul: İletişim
Yayınları.
KOCABAŞ, S. (2005). Jön Türkler Nerede Yanıldı? Hayaller, Komplolar,
Kayıplar 1890-1918. İstanbul: Vatan Yayınları.
KÖSEOĞLU, N. (2020): Şehit Enver Paşa. İstanbul: Ötüken Yayınları.
KÜTÜKOĞLU, M. S. (2018). Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik)Ankara:
Türk Tarih Kurumu Yayınları.
MARDİN, Ş. (2016). Siyasal ve Sosyal Bilimler Makaleler 2. İstanbul: İletişim
Yayınları.
MARDİN, Ş. (2005). Jön Türklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908. İstanbul:İletişim
Yayınları.
MCCARTHY, J. (2006). (TUNCEL, Mehmet), Osmanlıya Veda İmparatorluk
Çökerken Osmanlı Halkları (M. Tuncel). İstanbul: Etkileşim Yayınları.
ORTAYLI, İ. (1987). İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı. İstanbul: Hil Yayınları.
ORTAYLI, İ. (1981). II. Abdülhamid Döneminde Osmanlı İmparatorluğunda
Alman Nüfuzu. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi.
ÖKÇÜN, A. G. (1997). İktisat Tarihi Yazıları. Ankara: Sermaye Piyasası
Kurulu.
ÖZTUNA, Y. (2010). Bir Darbenin Anatomisi. İstanbul: Babıâli Kültür
Yayınları.
ÖZTUNA, Y. (2019). II. Abdülhamid Zamanı ve Şahsiyeti. İstanbul: Altın
Kitaplar Yayınevi.
ÖZTUNA, Y. (1998). Osmanlı Devleti Tarihi. Ankara: Türk Tarih Kurumu
Basımevi.
ÖZBAYRAK, İzi K. (2011). II. Abdülhamid Dönemi Uygulanan Sosyal Yardım
Politikaları (1876-1909). İstanbul: Libra Kitapçılık Yayıncılık.
146
LEWIS, B. (1993). Modern Türkiye’nin Doğuşu, çev. Metin Kıratlı. Ankara:
Türk Tarih Kurumu Basımevi.
PAMUK, Ş. (1990). 100 Soruda Osmanlı Türkiye İktisat Tarihi 1900- 1914,
İstanbul: Gerçek Yayınevi.
PAMUK, Ş. (1990). Osmanlı Türkiye İktisadi Tarihi 1500-1914. İstanbul:
Gerçek Yayınevi.
PAMUK, Ş. (2014). Türkiye’nin 200 Yıllık İktisadi Tarihi.İstanbul: Türkiye İş
Bankası Kültür Yayınları.
PAMUK, Ş. (2007). Osmanlı Ekonomisi ve Kurumları. İstanbul: Türkiye İş
Bankası Kültür Yayınları.
PETROSYAN, Y. A. (1974). Sovyet Gözüyle Jön Türkler. Ankara: Bilgi
Yayınevi.
RİEDLER, F. (2012). Osmanlı İmparatorluğunda Muhalefet ve Meşrutiyet
Siyasi Kültür ve Komplolar(çev: A. F. Çakır). İstanbul: Picus Yayıncılık.
SAYAR, A. G. (2000). Osmanlı İktisat Düşüncesinin Çağdaşlaşması. İstanbul:
Ötüken Yayınları.
SAKAOĞLU, N. ve AKBAYIR, N. (2001). Avrupalılaşmanın Yol Haritası ve
Sultan Abdülmecid. İstanbul: Denizbank Yayınları.
ŞAKİR, Z. (2018). İttihat ve Terakki Nasıl Doğdu?.İstanbul: Akıl Fikir
Yayınları.
ŞENER, A. (1990). Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi. İstanbul: İşaret
Yayınları.
TOPRAK, Z. (2018). Türkiye’de Milli İktisat 1908-1918. İstanbul: Türkiye İş
Bankası Kültür Yayınları.
TOPRAK, Z. (1995). Türkiye’de Ekonomi ve Toplum.İstanbul: Tarih Vakfı Yurt
Yayınları.
TOPRAK, Z. (2016). Türkiye’de İşçi Sınıfı 1908-1946. İstanbul: Tarih Vakfı
Yurt Yayınları.
TANER, E. (2009). Osmanlı Esnafı Ticari ve Sosyal Hayatı. Ankara: Halk Bank
ve Türkiye Esnaf Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez
Birliği.
TUNAYA, T. Z. (1989). Türkiye’de Siyasal Partiler İttihat ve Terakki Bir
Kuşağın bir Parti’nin Tarihi cilt 3. İstanbul: Hürriyet Vakfı Yayınları.
TURAN, M. (2008). II. Abdülhamid Han Ulu Hakan mı? Kızıl Sultan
mı?.İstanbul:Elit Kültür Yayınları.
TEPEDELENLİOĞLU, N. N. (1960). İlan-ı Hürriyet ve Sultan II. Abdülhamid
Han. İstanbul: Yeni Çağrı Kitabevi.
147
TAKKUŞ, S. (2013). Tarih-ül Osmanî Min Kiyamet Devle ile İnkilap Alel Hilafe.
Beyrut: Darü’l Nefaes.
YASAMEE, F. A. K. (2020). Abdülhamid’in Dış Politikası Düvel-i Muazzama
Karşısında Osmanlı 1877-1888. İstanbul: Kronik Yayınları.
YERLİKAYA, İ. (1996). II. Abdülhamid Döneminde Basın Yarı Resmi Vakit
Gazetesi (1875-1884).Kırıkkale: Kırıkkale Üniversitesi Yayınları.
YEĞEN, E. (2014): Sultan Abdülhamid. Ankara: Sentez Yayınları.
YILDIZ, Ö. (2014). Osmanlı Devletinde Deniz Ticareti 1908-1914. İstanbul:
Tarihçi Kitabevi.
Tezler
BÖLÜKBAŞI, Ö. F. (2003). Sultan II. Abdülhamid Dönemlerinde Maliye
Komisyonları ve Faaliyetleri (1876-1909). İstanbul: Marmara Üniversitesi
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü.
BURABE, N. Ve BUKİNNE, H. (2006). Es Sultan el Osmanî Abdülaziz Beyne el
Islahat vel Mü’rada (1861-1876).Cezayir: Yahya Faris Üniversitesi Yüksek
lisans Tezi.
BEL’AT, R. Ve GANCUR, Y. (2005). El Islahat el Osmaniyye ve Vasarüha ale
Biladüş Şam (1808-1861). Elcezair:Edrar Üniversitesi Yüksek lisans Tezi.
ÇELİK, U. II. Abdülhamid Dönemi ve İttihat ve Terakki Mukayesesi. Kocaeli:
Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslar ilişkiler
Bölümü.
ECCHİA, S. (2010). The Economic Policy of the Ottoman Empire 1876-1922.
İtaly: University Salemo.
ÜRKMEZ, N. (2006). II. Abdülhamid’in Modernleşme Anlayışı. Erzurum:
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Orta Öğretim Sosyal Alanlar
Eğitimi Ana Bilim Dalı.
Makaleler
ALKAN, N. (2011).Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid cilt 4. II. Abdülhamid
Yönetimi ve Jön Türkler.Erciyes Üniversitesi Yayınları.
BEŞİRLİ, M. (2011).Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid cilt 3. II. Abdülhamid
Dönemi Osmanlı Ordusunda Kullanılan Alman Silahları.Erciyes Üniversitesi
Yayınları.
BİLGİN, V.(2011). Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid cilt 5.II. Abdülhamid
Dönemi Sosyal Yapısı.Erciyes Üniversitesi Yayınları.
ÇADIRCI, M. (2011). Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid cilt 5.II. Abdülhamid
Döneminde Osmanlı Ordusu.Erciyes Üniversitesi Yayınları.
148
GÖKMEN, E. (2011). Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid cilt 2. II.
Abdülhamid Dönemi Osmanlı Maden İmtiyazları 1878-1899.Erciyes Üniversitesi
Yayınları.
HÜLAGÜ, M. (2011). Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid 3.cilt. Bir İnsan
olarak Sultan II. Abdülhamid. ErciyesÜniversitesi Yayınları.
HÜLAGÜ, M. (2011). Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid 3.cilt. Sultan II.
Abdülhamid Dönemi Demir Yolu Politikası 1876-1909.Erciyes Üniversitesi
Yayınları.
KAZGAN, H. (2011). Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid cilt 2. II.
Abdülhamid Dönemi Galata Bankerleri. Erciyes Üniversitesi Yayınları.
KILIÇ, S. K. (2011). Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid cilt 5.Osmanlı
Devletinde Anayasal Sisteme Geçiş. Erciyes Üniversitesi Yayınları.
KILIÇ, R. ve ÖZÇELİK, Ö. (2011). Devr-i Hamid Sultan II. Abdülhamid cilt 4.
Sultan II. Abdülhamid’in İktisat ve Para Siyaseti.Erciyes Üniversitesi Yayınları.
Dergiler
AKYOL, E. D. (2013). Sultan II. Abdülhamid Döneminde Sosyal Politika
Uygulamaları. Sosyal Politika Çalışmaları, Yıl 13, sayı 31, Temmuz
Aralık.dergipark.org.tr.
E-Kaynaklar
KURŞUN, Z. (2019). Mehmed Menduh Paşa.https://islamansiklopedisi.org.tr
12.29.2019.
149
ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı :
Doğum Tarihi :
Yabancı Dil :
Eğitim Durumu :
Lisans :
Yüksek Lisans :
Yayınları (SCI) :
Yayınları (Diğer) :
Araştırma Alanları :
150
EKLER
EK-1
151
EK-2
152
EK-3
153
EK-4
154
EK-5
155
EK-6
156
EK-7
157
EK-8
158
EK-9
159
EK-10
160
EK-11
161
EK-12
162
EK-13
163
EK-14
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum: Y. PRK. H.H. Yer Bilgisi: 3-5. Belge
Özeti. Sultan Abdülaziz Han Hanedanın masarifatındaki açığın Hazine-i
Hassa’dan karşılanmasına dair.
164
EK-15
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum: Y. PRK. H.H. Yer Bilgisi: 3-5. Belge
Özeti. Sultan Abdülaziz Han Hanedanın masarifatındaki açığın Hazine-i
Hassa’dan karşılanmasına dair.
165
EK-16
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kurum: Y. PRK. H.H. Yer Bilgisi: 3-5. Belge
Özeti. Sultan Abdülaziz Han Hanedanın masarifatındaki açığın Hazine-i
Hassa’dan karşılanmasına dair.
166