You are on page 1of 890

FEDAİ KÜPOĞLU

T.C.
MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

YAŞ TÜRKİSTAN DERGİSİNE GÖRE 1933 DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM


YAŞ TÜRKİSTAN DERGİSİNE GÖRE 1933 DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM
CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞU VE ÇÖKÜŞÜ

CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞU VE ÇÖKÜŞÜ


YÜKSEK LİSANS TEZİ

20136084 Fedai KÜPOĞLU

Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalı

Yüksek Lisans Programı

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Abdulvahap KARA

MART 2019
2019
IV

ÖZET

Doğu Türkistan meselesi günümüzde hala sıcaklığını korumaktadır.


Günümüzde Çin Halk Cumhuriyeti idaresi altında Şing Cang Özerk Bölgesi
olarak varlığını sürdüren Doğu Türkistan’daki olaylar ülkemizin ve dünya
kamuoyunun gündemini meşgul etmektedir. Çin yönetimine karşı Doğu Türkistan
halkının çeşitli dönemlerde çıkarttığı ayaklanmalar tarihte derin izler bırakmış ve
çeşitli dönemlerde bağımsızlıklar kazanılsa da bunlar kısa süreli olmuştur.

Doğu Türkistan ile ilgili pek çok çalışma yapılmıştır. Tüm bu çalışmalar ele
aldıkları dönemler ve konuları itibariyle büyük öneme haizdir. Bizim bu
çalışmamız ise 1931 yılında Kumul’da Doğu Türkistan inkılâbının başlaması
üzerine, Türkistan Milli Birliği tarafından Doğu Türkistan’a gönderilen ve birliğin
yayın organı olan “Yaş Türkistan” dergisinin muhabirliğini yapan Mecdeddin
Delil’in bölgede cereyan eden olaylar ile ilgili “Yaş Türkistan” dergisinde
yayınlanan makalelerini içermesi bakımından ayrı bir öneme sahiptir.

Mecdeddin Delil’in bölgeye intikalini, burada karşılaştığı siyasi durumu,


inkılâba dâhil oluşunu, devletin zirvesindeki kişilerle gerçekleştirdiği görüşmeleri
ve bu hareketin sonuçlarını ve Doğu Türkistan’ın içine yuvarlandığı acı sonun
nedenlerini sıraladığı makaleleri, 1933 Kumul inkılâbı ve Doğu Türkistan İslam
Cumhuriyeti ile ilgili en önemli çalışmalar olarak göze çarpmakta ve bu makaleler
çalışmamızda hem transripsiyon hali hem de tercüme hali olarak yer almaktadır.

Çalışmamızda özellikle “Yaş Türkistan” dergisinin 42. sayısından 117. sayısına


kadar 53 ayrı sayıda yayınlanmış olan, Doğu Türkistan’ın siyasî tarihine, istiklâl
mücadelelerine, hürriyet mücadelesine, bu mücadelenin Türk dünyası için
önemine, neden ve sonuçlarına kadar pek çok meseleye dair 109 adet yazının,
Latin alfabesine transkripsiyonu ve günümüz Türkçesine çevirisi yerini almıştır.
V

Ayrıca çalışmamızda 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili çeşitli
kaynaklarda yer alan bilgiler incelenerek hem kendi aralarında hem de “Yaş
Türkistan” dergisi makaleleri ile karşılaştırılarak konunun analizi yapılarak bu
meseleye dair bilgilerin pekiştirilmesine çalışılmıştır.
VI

ABSTRACT

The issue of East Turkestan still maintains its warmth today. Today, the events
in East Turkestan, which is continuing its existence as the Shing Cang
Autonomous Region under the administration of the People's Republic of China,
are occupying the agenda of our country and the world public opinion. The
uprisings of the people of East Turkestan against the Chinese government during
various periods have left deep traces in history and even though independence at
various periods has been gained, they have been short-lived.

There have been many studies on East Turkestan. All these studies have great
propositions as regards the periods and subjects they deal with. Our work is based
on the fact that Mecdeddin Delil, who was the correspondent of the "Yash
Turkistan"magazine, which was sent to East Turkestan by the Turkistan National
Union and published in the Union, on the beginning of the East Turkistan
Revolution in Kumul in 1931, has a separate prescription for its inclusion in its
published articles.

The political situation we encountered here, including the revolutionary, the


negotiations with the government's summit people and the results of this
movement and the reasons for the painful end rounded into East Turkestan are the
most important of the Kumul revolution and the East Turkestan Islamic Republic
These works are both transcriptional and translational.

In our work, 109 pieces were published on 53 issues from 42nd to 117th issue
of "Yash Turkistan", on the political history of East Turkestan, the struggle for
independence, the freedom struggle, the importance of this struggle for the
Turkish world, transcription to the Latin alphabet, and translation into
contemporary Turkish.
VII

In addition, our study examined the information in various sources related to


the Islamic Republic of East Turkestan in 1933 and tried to consolidate the
information about this issue by analyzing the subject and comparing it with the
articles of "Yash Turkistan" magazine.
VIII

ÖNSÖZ

Doğu Türkistan ve özellikle Uygur Türklerinin tarihi her zaman ilgimi


çekmiştir. Doğu Türkistan’ın günümüzde hala pek çok olumsuz haberle gündeme
gelmesi ve bölgedeki sıkıntıların devam etmesi bu konuya duyduğum ilginin
artmasına neden oldu. Öte yandan Türk dünyasının fikir önderlerinden Mustafa
Çokay ve onun Yaş Türkistan dergisi konusu da benim Kırgızistan’daki tarih
eğitimim sırasında fark ettiğim ve merak ettiğim konular arasındaydı. Yaş
Türkistan dergisinde 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili olarak
döneminde yayınlanmış makalelerin henüz kimse tarafından tez konusu
yapılmamış olması benim için büyük bir talih idi.

Çalışmama başladığım zaman bazı problemler ile karşılaştım. Bu


problemlerden en önemlisi çalışacağım “Yaş Türkistan” dergisininkullandığı
alfabe ve dil idi. Çünkü, dergi Kırgız, Kazak, Uygur, Tatar, vb. Türk lehçelerinin
karışımı ileoluşturulan ve dergi idaresi tarafından yeni Çağatayca olarak
adlandırılan bir karma Türkçe ve o dönemde Türk Dünyasında ağırlıklı olarak
kullanılan Arap alfabesi ile yayınlanmaktaydı. Bu durum derginin okunup
anlaşılmasını zorlaştırıyordu. Kırgızistan’da lisans eğitimimi tamamlamış olmam
ve Kırgızcaya hâkim olmam dil açısından benim için bir avantajdı. Ancak
Kırgızistan’da Tarih lisans eğitiminde Osmanlıca gibi geçtiğimiz asırda Orta
Asya’da Arap alfabesi ile yazılan herhagi bir lehçe öğretilmiyordu. Dolayısıyla,
dergiyi okuyabilmem için ders alma gerekliliği ortaya çıktı. Değerli hocam Sayın
Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu tezimin her aşamasında olduğu gibi Arap harfli Yaş
Türkistan dergisini okumayı öğrenmeme de yardımcı oldu. Onun tavsiyesi ve
aracılığıyla, Doğu Türkistan Vakfı’nın Eski Genel Sekreteri Sayın Hamit Göktürk
ile tanıştım. Kendisi bana bu makalelerin nasıl okunacağını öğretti. Ardından ben
yaptığım tercüme ve transkripsiyonları kendisine okudum ve böylece kontrollerini
sağlamış olduk.
IX

Kırgızistan Bişkek’te tamamladığım lisans eğitimimin ardından Türkiye’ye


döndükten sonra tanıştığım ve beni yüksek lisans eğitimi almam için yönlendiren,
hiçbir konuda benden desteklerini esirgemeyen ve tez çalışmam için
danışmanlığımı üstlenerek her adımda beni cesaretlendiren ve çalışmamın daha
iyi olabilmesi için beni yönlendiren pek muhterem değerli hocam ve danışmanım
Prof. Dr. Abdulvahap Kara’ya sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Burada ayrıca, bana çalışma metodunu öğreten ve çalışmamın her aşamasında


beni teşvik eden Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu’na ayrıca çeşitli yardımlarını
gördüğüm Hamit Göktürk ve Ayaz-Tahir Türkistan İdil Ural Vakfı Başkanı Tülay
Duran’a, Türkistanlılar Kültür ve Sosyal Yardım Derneği Başkanı Ekber
Yassa’ya, Emel Kırım Vakfı Başkanı Zafer Karatay’a, çalışmam süresince kaynak
taramalarım sırasında bana yardımcı olan IRCICA Kütüphanesi çalışanlarına,
İSAM kütüphanesi çalışanlarına, Türk Dünyası ve Araştırmaları Vakfı
çalışanlarına ve son olarak hayatımın her döneminde benden desteklerini hiçbir
zaman esirgemeyen ve çalışmam için huzurlu bir ortam sağlayan eşim Hülya
Çelik Küpoğlu, babam Özcan Küpoğlu ve annem Remziye Küpoğlu’na, teşekkürü
bir borç bilirim.
X

İÇİNDEKİLER
KABUL VE ONAY SAYFASI.......................................................................................... II
BEYAN SAYFASI ........................................................................................................... III
ÖZET................................................................................................................................. IV
ABSTRACT .................................................................................................................... VII
ÖNSÖZ .......................................................................................................................... VIII
İÇİNDEKİLER .................................................................................................................. X
KISALTMALAR .......................................................................................................... XIIII
TRANSKRİPSİYON SİSTEMİ .................................................................................... XIIII
GİRİŞ .................................................................................................................................. 1
1. BÖLÜM ........................................................................................................................ 11
1. DOĞU TÜRKİSTAN.................................................................................................... 11
1.1. DOĞU TÜRKİSTAN’IN KONUMU VE COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ ............ 11
1.2. DOĞU TÜRKİSTAN TARİHİNE BAKIŞ ....................................................... 15
1.2.1. XVII. Yüzyıl’a Kadar Doğu Türkistan’ın Kısa Tarihi .............................. 16
1.2.2. Çin (Mançu) İstilası Ve Hocalar Dönemi.................................................. 18
1.2.3. Yakup Han Bedevlet Atalıkgazi Dönemi .................................................. 20
1.2.4. Çin’de Sun Yat Sen Devrimi’nin Ardından Doğu Türkistan ve Kumul
Ayaklanması .............................................................................................................. 23
2. 1933 DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM CUMHURİYETİ ................................................ 29
2.1. DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM CUMHURİYETİNİN KURULUŞU, KABİNESİ
VE DEVLETLEŞME ÇALIŞMALARI........................................................................ 30
2.2. DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM CUMHURİYETİ’NİN YIKILIŞI .................... 33
2.3. 1937-1949 YILLARI ARASINDA DOĞU TÜRKİSTAN ............................... 38
2. BÖLÜM ........................................................................................................................ 48
1. “YAŞ TÜRKİSTAN”.................................................................................................... 48
1.1. “YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİ ....................................................................... 48
1.2. “YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİ YAZARLARI ............................................... 54
1.3. “YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİNİN DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM
CUMHURİYETİ İLE İLGİLİ YAYIN FAALİYETLERİ ............................................ 58
2. “YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİ EDİTÖRÜ MUSTAFA ÇOKAY’IN HAYATI,
SİYASİ FAALİYETLERİ VE YAYINCILIK ÇALIŞMALARI ..................................... 64
XI

2.1. MUSTAFA ÇOKAY’IN “YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİNDE


YAYINLANMIŞ OLAN DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM CUMHURİYETİ
MESELELERİ İLE İLGİLİ MAKALELERİ ............................................................... 69
3. BÖLÜM ........................................................................................................................ 75
1. TÜRKİSTAN MİLLİ BİRLİĞİ (TMB) ........................................................................ 75
2.TÜRK MİLLİ BİRLİĞİ’NİN 1933 DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM
CUMHURİYETİ’NİN ULUSLARARASI ALANDA TANINMASI YOLUNDAKİ
FAALİYETLERİ .............................................................................................................. 80
2.1. TMB’İN DOĞU TÜRKİSTAN OLAYLARINA DÜNYA KAMUOYUNUN
DİKKATİNİ ÇEKME VE İNGİLTERE İLE JAPONYA HÜKÜMETLERİNİN
DESTEKLERİNİ ALMA ÇALIŞMALARI ................................................................. 80
2.2. TMB’NİN MECDEDDİN DELİL’İ DOĞU TÜRKİSTAN’A
GÖNDERMESİ………………………………………………………………………. 84
2.2.1. Mecdeddin Delil’in “Yaş Türkistan” Dergisinde Yayınlanan Doğu
Türkistan Meselelerine Dair Makaleleri: .................................................................. 85
SONUÇ ............................................................................................................................. 91
BİBLİYOGRAFYA .......................................................................................................... 95
“YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİNDE YAYINLANAN DOĞU TÜRKİSTAN İLE
İLGİLİ YAZILARIN LİSTESİ....................................................................................... 104
EKLER............................................................................................................................ 116
“YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİNDE YAYINLANMIŞ OLAN DOĞU TÜRKİSTAN
MESELELERİNE DAİR MAKALELERİN GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİNE ÇEVİRİSİ . 117
“YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİNDE YAYINLANMIŞ OLAN DOĞU TÜRKİSTAN
MESELELERİNE DAİR MAKALELERİN TRANSKRİPSİYONU ............................ 495
RESİMLER ..................................................................................................................... 867
ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................... 876
HARİTA ......................................................................................................................... 877
XII

KISALTMALAR

a.g.e. Adı geçen eser


a.g.m. Adı geçen makale
a.g.t. Adı geçen tez
bkz. Bakınız
DİA: Diyanet İslâm Ansiklopedisi
G.P.U: Государственнoe Политическoe Управлениe (Devlet Siyasi
İdaresi)
TASS: Телеграфное Aгентство Советского Союза (Sovyetler Birliği Telgraf
Haber Ajansı )
TMB: Türk Milli Birliği
TMH: Türkistan Milli Hareket
XIII

TRANSKRİPSİYON SİSTEMİ

“Yaş Türkistan” dergisinde dergide Türk dünyasında rahatça okunabilecek bir


Türkçe (Türk Dünyasında kullanılan lehçelerin bir karışımı) kullanılmış ve bu
Türkçenin yeni bir tür Çağatay Türkçesi olduğu dergi idaresi tarafından da
1
belirtilmiştir. Arap alfabesinden Latin alfabesine transkripsiyon sırasında
günümüz Türk alfabesinde kullandığımız bütün harfler bugünkü Türk harflerine
uygun olarak transkripte edildi. Günümüz Türk alfabesinde karşılığı olmayan bazı
harfler ise “‫ = خ‬kh”, “‫ = ڭ‬ñ” ve “‫ = ق‬q” şeklinde transkripte edildi. Transkripsiyon
sırasında hangi Arap harfine karşılık Latin alfabesinden hangi harf kullanıldığı ile
ilgili tablo aşağıda verilmiştir.

‫ا‬ a,e ‫خ‬ kh ‫ص‬ s ‫ك‬ k ‫ڭ‬ ñ


‫ب‬ b ‫د‬ d ‫ض‬ d ‫ل‬ l
‫پ‬ p ‫ذ‬ z ‫ط‬ t ‫م‬ m
‫ت‬ t ‫ر‬ r ‫ظ‬ z ‫ن‬ n
‫ث‬ s ‫ز‬ z ‫ع‬ a ‫و‬ v
‫ج‬ c ‫ژ‬ j ‫غ‬ g ‫ه‬ h
‫چ‬ ç ‫س‬ s ‫ف‬ f ‫ﻻ‬ l
‫ح‬ h ‫ش‬ ş ‫ق‬ q ‫ى‬ y

1
Bu konuda bkz. Esen Tursun, “Mecmuamıznıng Tili Hakkında”, Yaş Türkistan, 27 (1932), s.17-
20.
1

GİRİŞ

Yüzyıllar boyunca istila hareketlerine karşı kanlı çarpışmalarla mücadelesini


sürdüren Doğu Türkistan halkı bu mücadeleleri sırasında zaman zaman başarısızlığa
uğrasa da verdikleri istiklâl mücadeleleri ile bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Ne
yazıktır ki bu bağımsızlıklar çok kısa sürelerde çeşitli sebepler ile kaybedilmiştir.
Doğu Türkistan halkının vermiş olduğu istiklâl mücadelelerinin en önemlilerinden
birisi de hiç kuşkusuz 1933 yılında bağımsızlık ilanı ile taçlanan Kumul
ayaklanmasıdır. Doğu Türkistan halkı bu mücadelesinde kısıtlı imkânları ile Çin,
Sovyet Rusya, Japonya ve içeride Çinli Müslüman Dunganlar ile mücadele etmek
durumunda kalmışlardır.

Bu mücadelenin en önemli tarafı, Türkistan’ın doğusunda kurulabilecek bağımsız


bir Türk devleti batıda Sovyet baskısı altında yaşayan Türklere manevi bir güç
vereceği gibi Batı Türkistan’da oluşacak bağımsızlık hareketleri için bir örnek
olabilecekti. Özellikle bu durumun bilincinde olan Sovyet Rusya tüm imkânlarıyla
Çin’in yanında yer almış ve bu iki önemli gücün arasında kalan Doğu Türkistan halkı
önemli başarılar kazansa da yeni kurulan devletin başında bulunan Cumhurbaşkanı
Hoca Niyaz Hacı’nın ihaneti ile büyük bir manevi çöküntüye uğratmıştır.

Maalesef ülkemizde 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili pek bir
çalışma yapılmamaktadır. Doğu Türkistan tarihi ile ilgili kaynaklarda yer alan kısa
bilgiler ise tatmin edici yeterlilikte değildir.

Prof. Dr. Alimcan İnayet’in tespitlerine göre, Doğu Türkistan ile ilgili tarih
alanında 29 adet Yüksek Lisans ve Doktora Tez çalışmaları yapılmıştır. Bu 29 adet
çalışmanın 20’si yüksek lisans 9’ı ise doktora tezidir. Prof. Dr. İnayet dil, tarih,
coğrafya, edebiyat, uluslararası ilişkiler, ekonomi, eğitim, sosyoloji, sanat, din,
folklor alanlarında 167 adet tez çalışması yapıldığını, bunun 121 tanesinin yüksek
lisans 46 tanesinin ise doktora tezi olduğunu belirtmektedir. Ayrıca Alimcan İnayet
2

bu çalışmasında belirtilen alanlarda işlenen konuların yıllara göre dağılımını ve bu


alanlardaki çalışmalar ile ilgili bilgilere de yer verilmiştir.2

Ömer Kul’un “Osman Batur ve Doğu Türkistan Milli Mücadelesi (1941-1951)”


isimli basılmamış doktora tezi çalışmasında Kumul İnkılâbı ve bu inkılâp hareketi
neticesinde kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetinin kuruluş ve yıkılışı ile
ilgili verilen geniş bilgiler ile konu ile ilgili önemli bir çalışma olarak dikkat
çekmektedir.3

1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili en geniş bilgilere


ulaşabileceğimiz kaynaklara baktığımızda Doğu Türkistan mücadelesine bizzat
katılmış olan Mehmet Emin Buğra’nın “Doğu Türkistan Tarihi, Coğrafi ve Şimdiki
Durumu”4isimli kitabı, İsa Yusuf Alptekin’in “Esir Doğu Türkistan İçin İsa Yusuf
Alptekin Mücadele Hatıraları” ve “Doğu Türkistan Davası” isimli kitapları ile
Baymirza Hayit’in “Türkistan Devletleri’nin Milli Mücadeleleri Tarihi” kitapları ön
plana çıkmaktadır.5Ancak birbirinden kıymetli bu eserlerde dahi çalışmamıza konu
olan dönem ile yani 1933 Kumul Ayaklanması ve akabinde ilan edilen Bağımsız
Doğu Türkistan Devleti ve bu devletin yıkılışı ile ilgili bilgiler çok azdır.

Doğu Türkistan bağımsızlık mücadelesine bizzat katılmış olan Mehmet Emin


Buğra “Doğu Türkistan Tarihi, Coğrafi ve Şimdiki Durumu” isimli kitabında; Doğu
2
Alimcan İnayet, “1980’li Yılların Sonlarından Bugüne Kadar Doğu Türkistan Uygur Türkleriyle
ilgili Türkiye’de Yapılan Bilimsel Çalışmaların Genel Bir Değerlendirilmesi”, Uluslararası Uygur
Araştırmaları Dergisi, 9 (2017), s. 23-24.
3
Ömer Kul, Osman Batur ve Doğu Türkistan Milli Mücadelesi (1941-1951), İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2009.
4
Mehmet Emin Buğra, Doğu Türkistan Tarihi, Coğrafi ve Şimdiki Durumu, İstanbul, 1952.
5
İsa Yusuf Alptekin, Doğu Türkistan Davası, İstanbul 1981; Baymirza Hayit, Türkistan Devletlerinin
Milli Mücadeleleri Tarihi,(Çev. Abdülkadir Sadak),Ankara 1995; ALPTEKİN, İsa Yusuf, Esir Doğu
Türkistan İçin İsa Yusuf Alptekin Mücadele Hatıraları, Derleyen, M. Ali Taşçı, Doğu Türkistan
Neşriyat Merkezi, 1985.
3

Türkistan’ın coğrafi konumu, nüfusu, yerüstü ve yer altı zenginlikleri, iklimi ve ticari
faaliyetleri ile ilgili bilgiler vererek başladığı eserinde, Hun devrinden başlayarak,
Doğu Türkistan’ın tarihine dair bilgiler verilmektedir. Kumul İnkılâbının başlaması
ve Doğu Türkistan geneline yayılarak 1933 yılında Doğu Türkistan İslam
Cumhuriyetinin kurulmasıyla sonuçlanan milli hareketi ve bu harekette üstlendiği
rolü ortaya koymaktadır. Bu eserde verilen bilgiler ile “Yaş Türkistan” dergisinde
yayınlanan makaleler karşılaştırıldığında net bir şekilde örtüştükleri ve verilen
bilgilerin birbirilerini tamamlar nitelikte olduğu açık bir şekilde görülecektir.
Mehmet Emin Buğra, eserinde ayrıca 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetinin
yıkılışı ve ardından gelişen olaylar ve 1944-1949 yılları arasında cereyan eden
hadiselere ve bu hadiselerde üstlendiği rollere dair bilgiler de vermektedir. Mehmet
Emin Buğra, eserini kaleme aldığı dönemde Doğu Türkistan’daki iktisadi, askeri ve
kültürel hadiseler ile ilgili bilgiler vererek kitabını sonlandırmıştır.

İsa Yusuf Alptekin’in “Esir Doğu Türkistan İçin İsa Yusuf Alptekin Mücadele
Hatıraları” eserinde bu döneme bizzat tanıklık etmiş bir kişi olarak kendi hatıraları
içerisinde verdiği malumatlar ve yaşadığı olaylar üzerinden 1933 yılında kurulan
Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili bilgilere ulaşıyoruz. İsa Yusuf Bey’in bu
eserinde adı geçen dönem ile ilgili yaklaşık 10 sayfalık bilgi yer almaktadır. İsa
Bey’in diğer bir eseri olan “Doğu Türkistan Davası”nda ise yine Kumul İnkılâbı ve
1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili hemen hemen 10 sayfalık bilgi
verilmektedir. 1944-1949 yılları arasında cereyan eden olaylar ile ilgili ise 43
sayfalık bir bölüm ayrılmıştır. Burada G.P.U tarafından Rusya’dan getirilen
uzmanlar tarafından Türk halka uygulanan işkencelere kadar çok önemli bilgiler
verilmektedir.6

Baymirza Hayit “Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi” isimli


eserinde Kumul inkılâbı ile ilgili 15 sayfalık bilgi verilmiştir. Bu 15 sayfanın 6-7
sayfası “Yaş Türkistan” dergisinden yapılmış olan alıntı ile Kanun-i Esasi’nin ilk 9
maddesi ve Hoca Niyaz Hacı’nın Ruslar ile anlaşma imzalaması üzerine Bakanlar
6
İsa Yusuf, Esir Doğu Türkistan İçin İsa Yusuf Alptekin Mücadele Hatıraları, Derleyen, M. Ali Taşçı,
Doğu Türkistan Neşriyat Merkezi, 1985; İsa Yusuf Alptekin, Doğu Türkistan Davası, İstanbul 1981.
4

kurulunun olağan üstü toplantısı “Karar Rakam 30” maddelerinden ibarettir. Sadece
şu durum dahi “Yaş Türkistan” dergisinin ne denli önemli çalışmalara imza attığını
gözler önüne sermektedir.7 Kitapta ayrıca 10 sayfalık bir kısım ise 1944-1950 yılları
arasında gerçekleşen olaylar ve ilan edilen Doğu Türkistan Cumhuriyeti ile ilgili
bilgilerden ibarettir.

Amaç Karahoca müstear isimli gerçek adı ile Polat Turfani’nin kaleme aldığı
“Doğu Türkistan Çin Müstamlekesi” 8 isimli eserin sunumunda da belirtildiği gibi
eser “İsa Yusuf Alptekin ve Mehmet Emin Buğra gibi iki önemli mücahite bir nevi
danışmanlık yapmış olan bir kişinin kalemiyle özetlenmiş bir Doğu Türkistan
Tarihi’dir.” Bu eserde 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili bilgiler 6-7
sayfalık bir bölümde verilmiştir.

Fuad Kazak tarafından 1937 yılında hazırlanan doktora tezi “Ostturkistan


zwischen den Gross mächten (Doğu Türkistan Büyük Devletler Arasında)”
çalışmamızda ele alınan dönem ile ilgili en önemli kaynaklar arasınadır. Bu eserin
içeriği ile ilgili “Yaş Türkistan” dergisi 94. sayıda malumat verilmiştir. İki bölümden
oluşan eser 160 sayfadan ibarettir. İlk bölümde Doğu Türkistan’ın sınırları, iklimi,
yüz ölçümü, bitki örtüsü, nüfus yapısı, ticari faaliyetleri ve yolları, genel durumu ve
milli hareketleri ile ilgili bilgilere yer verilirken, ikinci bölümü ise büyük devletlerin
Doğu Türkistan’daki sömürge siyaseti ile ilgilidir.9

Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu tarafından, Osman Batur’un yanında bizzat Doğu
Türkistan hareketine iştirak etmiş olan Nurgocay Batur ile yapılan mülakat
neticesinde kaleme alınan “Özgürlük Yolu Nurgocay Batur’un Anılarıyla Osman
Batur” isimli eser, Altay halkının kurtuluş mücadelesinde yaşadıkları başarıları,
karşılaştıkları zorlukları, gözler önüne sermektedir.

7
Baymirza Hayit, Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi,(Çev. Abdülkadir Sadak),Ankara
1995.
8
Amaç Karahoca, Doğu Türkistan Çin Müstemlekesi, İstanbul 2008.
9
Fuad Kazak, Ostturkistan zwischen den Gross mächten Ein Beitrag zur Wirtshaftskunde
Ostturkistans, Königsberg (Pr.) und Berlin W. 35. Ost – Europa Verlag. 1937.
5

Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyeti neşriyatı olan “Türkistan Şehitleri” isimli


kitap, Çinliler tarafından Türk halkına yapılan zulümlerden bahsederken adı geçen
dönem ile ilgili üç sayfalık bilgi vermiştir. Bu bilgiler yine bu dönemlerde yapılan
mezalimler ile ilgilidir.

İklil Kurban “Doğu Türkistan İçin Savaş” isimli Çin’in istila politikasını üç
döneme ayırdığı eserinde, Doğu Türkistan’da cereyan eden siyasi olaylara ışık
tutmuştur. Kitapta Moğollar döneminden Yakup Bey Atalık Gazi dönemine kadar
olan dönem ağırlıklı olarak işlenmiştir. Bu eserde 1933 Doğu Türkistan İslam
Cumhuriyeti ile ilgili bir sayfayı kapsamayacak bilgi mevcuttur.10

Yine İklil Kurban’ın kaleminden çıkmış olan “Şarki Türkistan Cumhuriyeti


(1944-1949)” isimli kitabında yazar, Doğu Türkistan’ın coğrafi özelliklerini, coğrafi
yapısının önemini, Doğu Türkistan’ın kısaca tarihçesini verdikten sonra 1944-1949
Doğu Türkistan Cumhuriyeti ile ilgili önemli bilgiler verirken milli harekete
katılanların hatıralarından naklen alıntılarla konuyu aktarmıştır.11

Konuralp Ercilasun’un “Tarihin Derinliklerinden 19. Yüzyıla Kaşgar” isimli


kitabı bölgenin Çin işgali sırasındaki siyasi faaliyetleri ve ulusal ayaklanmalar ile
ilgili bilgileri ortaya koyan bir çalışmadır. Bu eser XIX. yüzyıla kadarki dönemi
kapsamaktadır.12

Mehmet Saray “Rus İşgali Devrinde Osmanlı Devleti İle Türkistan Hanlıkları
Arasındaki Siyasi Münasebetler” isimli kitabında Osmanlı Devleti ile Yakup Han
Bedevlet arasında 1873-1877 yılları arasında kurulan ilişkiler hakkında bilgiler
vermiştir. Yine Mehmet Saray’a ait olan “The Russian, British, Chinese And

10
İklil Kurban, Doğu Türkistan İçin Savaş, Ankara, 1995.
11
İklil Kurban, ŞarkiTürkistan Cumhuriyeti (1944-1949), Ankara, 1992.
12
Konuralp Ercilasun, Tarihin Derinliklerinden 19. Yüzyıla Kaşgar, Ankara, 2013.
6

Ottoman Rivalry İn Turkestan”isimli eserde de adı geçen dönemle ilgili bilgiler yer
almıştır.13

Doğu Türkistan – Uygur Özerk Bölgesi Birinci Başkanlığı ve Çin Ulusal Halk
Meclisi Daimi komitesi Başkan Yardımcılığı gibi çok önemli görevlerde bulunan,
Çin Komünist Partisi'nin 1977'de Merkez Komitesine seçilen ve partinin üst düzey
26 liderinden birisi olan Seyfeddin Azizi, “Ömür Destanı Zulüm zindanlarında
(Anılar)” isimli hatıratında, konumuz olan 1933 Kumul Ayaklanması ve Doğu
Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili kendi görüşlerini de aktarmaktadır. Seyfeddin
Azizi’nin konuya olan farklı bakış açısı nedeniyle çalışmamızda Seyfettin Azizi’nin
verdiği bilgileri “Yaş Türkistan” dergisinde yayınlanan haberler ile karşılaştırma
olanağı bulduk.14

Abdullah Bakır “Doğu Türkistan Milli İstiklal Hareketi ve Mehmet Emin Buğra”,
Erkin Alptekin, “Uygur Türkleri”, Ahsen Utku, “Doğu Türkistan İpek Yolu’nun
Mahzun Ülkesi”, C. Tarbagataylı, “Doğu Türkistan Tarihindeki Bazı Meseleler ve
Çin’ciler”, kitapları da Doğu Türkistan tarihi ile ilgili önemli eserlerdir. Hasan
Bahar’ın, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi I. sayıda yayınlanan,
“Türkistan’ın Coğrafi Konumu ve İlkçağ Kaynaklarına Göre Tarihi” ve Ahmet
Taşağıl’ın İslam Ansiklopedisinde yayınlanan “Türkistan” makalelerinde de Doğu
Türkistan ile ilgili önemli bilgiler mevcuttur.

Türkistan Milli Birliği (TBM) ve TMB’nin Mecdeddin Delil’i Doğu Türkistan’a


göndermesi ile ilgili iki önemli kaynak dikkat çekmektedir. Bu kaynaklar
Abdulvahap Kara’nın, “Türkistan Ateşi Mustafa Çokay’ın Hayatı ve Mücadelesi”,
İstanbul 2002 ve Ahat Andican’ın “Cedidizm’den Bağımsızlığa Hariçte Türkistan
Mücadelesi”, İstanbul 2003 isimli eserlerdir.

13
Mehmet Saray, Rus İşgali Devrinde Osmanlı Devleti İle Türkistan Hanlıkları Arasındaki Siyasi
Münasebetler (1775-1875), Ankara, 2017; Mehmet Saray, The Russian, British, Chinese And Ottoman
Rivalry İn Turkestan, Ankara, 2003.
14
Seyfeddin Azizi, Ömür Destanı Zulüm zindanlarında (Anılar), Pekin 1990.
7

“Yaş Türkistan” dergisi ile ilgili yapılmış çok az çalışma vardır. Bu çalışmalardan
2 tanesi Tez olarak hazırlanmıştır. Özellikle Tülay Köseoğlu tarafından “Sovyetler’in
Türkistan'ı Dönüştürme Siyasetine Muhalefet: Yaş Türkistan Dergisi (1929-1939)”,
isimli Doktora Tezi, “Yaş Türkistan” dergisi ile ilgili önemli bir çalışma olmuştur.
Tülay Köseoğlu, birinci bölümünü Türkistan’da Sovyetler’in Dönüştürme
Politikalarına ayırdığı bu çalışmasının ikinci bölümünde, “Yaş Türkistan” dergisinin
yayın hayatına başlaması, derginin amacı, hedefi ve misyonuna değinerek yazar
kadrosu hakkında önemli bilgiler vermektedir. Özellikle kime ait olduğu bilinmeyen
bazı mahlasların çeşitli makaleler sayesinde kimlere ait olduğunu tespit etmiş ve bu
tespitlerini çalışmasında vermiştir. İkinci bölümün sonunda ise derginin diline
değinmiştir. Tezin ekler kısımında dergi makalelerinin analitik özelliklerine yer
verdikten sonra, “Yaş Türkistan” dergisinde yazar adına göre makalelerin listesini
vermiştir.15

Yayınlanmış olan diğer bir “Yaş Türkistan” Tezi ise Ercan Çelebi tarafından
kaleme alınmış olan “Yaş Türkistan Dergisine Göre Türkistan Milli Mücadelesi”
isimli Master Tezidir. Ercan Çelebi çalışmasının birinci bölümünde Türkistanın basın
tarihine değindikten sonra, “Yaş Türkistan” dergisinin; adı, amacı, yazar kadrosu – ki
bu kısımda Mustafa Çokay, Abdulvahap Oktay ve Tahir Çağatay’ın “Yaş Türkistan”
dergisinde yayınlanan makalelerinin tablosunu da vermiştir – ve derginin tahliline
yer vermiştir. Bu çalışmada “Yaş Türkistan” dergisi ile ilgili olan kısımlar çok az
olmakla beraber detaylı bir tahlil de yapılmamıştır. Bunun yanında Tezin diğer
bölümlerinde Türkistan’daki çeşitli ihtilâl ve hareketlere değinen yazar ekler
bölümünde “Yaş Türkistan” dergisinin içindekiler tablosunu vermiştir.16

“Yaş Türkistan” dergisinin Doğu Türkistan Milli Mücadelesindeki önemi ile ilgili
1977 yılında Şekur Turan Bey tarafından kaleme alınan ve “Emel” dergisinde
yayınlanan “Doğu Türkistan Milli Mücadelesinde Yaş Türkistan Dergisinin

15
Tülay Köseoğlu, Sovyetler’in Türkistan'ı Dönüştürme Siyasetine Muhalefet: Yaş Türkistan Dergisi
(1929-1939), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul,
2009.
16
Ercan Çelebi, Yaş Türkistan Dergisine Göre Türkistan Milli Mücadelesi, Gazi Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Master Tezi, Ankara, 2000.
8

Hizmetleri” isimli makale son derece önemlidir. Adı geçen bu makale bize “Yaş
Türkistan” dergisinin, Doğu Türkistan Milli Mücadelesi sırasında oynadığı önemli
rolü gözler önüne sermektedir.17

Günümüzde hala sıcaklığını koruyan ve yakın Türk tarihine dair büyük bir önem
arz eden bir konunu olan 1933 Kumul İnkılâbı ve Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti
ile ilgili çok az çalışmanın hatta müstakil hiçbir çalışmanın olmayışı çok acı bir
durumdur.

Elbette bunun pek çok sebebi vardır. Bunlardan en önemlisi Doğu Türkistan’da
hâkim olan Çin hükümetinin katı politikası olarak görülebilir. Çin, Doğu Türkistan’ı
adeta dünyadan izole edilmiş bir halde yönetmektedir. Bölge ile ilgili belge ve
bilgilere erişim izni vermemesinin yanında, bölgeye gidenlerin fotoğraf dahi
çekmesine engel olmaktadır.

Diğer yandan adı geçen dönemde dünya kamuoyunun dikkatinin Akdeniz


Coğrafyası ve Avrupa’daki karışıklıklarda olmasıdır. Bu nedenle bazı yayın
organlarının süreli yayınlarında yer alan haberler bu konuda en önemli bilgi
kaynaklarıdır. Ancak bunlara günümüzde ulaşabilmek neredeyse imkânsızdır.

Çalışmamızın temel amacı, 1933 yılı Kasım ayında kurularak 1934 yılı şubat
ayında yıkılan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetinin kuruluşu, devletleşme
çalışmaları ve yıkılışını yakından takip eden Mecdeddin Delil’in gözlemlerini, Doğu
Türkistan tarihinde meydana gelmiş bazı bağımsızlık hareketlerinin Mustafa Çokay
tarafından 1929-1939 yılları arasında Berlin’de çıkarılmış olan “Yaş Türkistan”,
dergisi sayfalarına yansımalarını günümüz okuyucularına ulaştırmak ve bu Türk
yurdunun tarihi ile ilgili bilgileri gün yüzüne çıkarmaktır.

17
Şekur Turan, “Doğu Türkistan Milli Mücadelesinde Yaş Türkistan Dergisinin Hizmetleri”, Emel,
100 (1977), s. 31-33.
9

Türk Dünyası için çalışmayı kendisine ilke edinmiş olan “Yaş Türkistan” dergisi
Doğu Türkistan meselelerine sayfalarında genişçe yer vermiştir. Ancak derginin
yayınlandığı alfabe Arap alfabesi ve dil ise dergi tarafından Çağtayca olarak
adlandırılan 18 , Türkçe, Kazakça, Özbekçe ve Kırgızca gibi birçok Türk dillerinin
karışımı bir dil olduğundan günümüzde çok az kişi tarafından okunup
anlaşılabilmektedir.

Biz bu çalışmada dergideki makaleleri ve Mecdeddin Delil’in gözlemlerini ortaya


koymaya çalıştık. Bunun yanında Mehmet Emin Buğra, Baymirza Hayit, İsa Yusuf
Alptekin gibi önemli ilim ve siyaset adamlarının yazdıkları eserleri ve adı geçen
dönem ile ilgili değişik kaynaklarda yer alan bilgileri inceleyerek, bu bilgilerle
karşılaştırdık.

Çalışmamızın birinci bölümünü Doğu Türkistan’ın konumu ve coğrafi özellikleri,


tarihi ve 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetinin kuruluşu ve devletleşme
çalışmaların ayırdık.

İkinci bölüm, ömrünü Türkistan meselelerine adamış ve bu amaçla son nefesine


kadar tüm imkânsızlıklara rağmen siyasi ve yayın faaliyetleri yürütmüş olan “Yaş
Türkistan” dergisi editörü Mustafa Çokay Beyfendi’nin hayatı, Türkistan’ın
kurtuluşu için verdiği siyasi mücadeleler, muhaceret yılları ve yayıncılık faaliyetleri
ile ilgilidir. Elbette merhum Mustafa Çokay’ın hayatı ve faaliyetleri birkaç sayfaya
sığamayacak kadar geniş bir yer tutar. Ancak biz bu çalışmada merhumun hayatına
ve çalışmalarına kısa bir şekilde değinerek çalışmamızda kullandığımız “Yaş
Türkistan” dergisinin amacının ve üstlendiği büyük misyonun iyi bir şekilde
anlaşılmasını amaçladık. Bu konuda detaylı bilgi isteyenler özellikle Prof. Dr.
Abdulvahap Kara’nın “Türkistan Ateşi Mustafa Çokay’ın Hayatı ve Mücadelesi”
kitabına başvurabilirler. Biz de çalışmamızda bu konuyla ilgili olan kısımlarda
ağırlıklı olarak bu eserden faydalandık. Bu eserin yanında A. Oktay’ın, “Türkistan
Milli Hareketi ve Mustafa Çokay (Merhumun 60 ıncı Doğum Yılı Münasebetiyle)”,
18
A. Kara, Türkistan, s. 322; Esen Tursun, “Mecmuamıznıng Tili Hakkında”, Yaş Türkistan, 27
(1932), s.17-20.
10

İstanbul 1950 ve Köşim Yesmagambetov’un 2008 yılında Kazakça yayınlanan ve


2015 yılında Ötüken yayınları tarafından neşredilen ve Kazakçadan Çevirisini Vecihi
Sefa Fuat Hekimoğlu’nun yaptığı “Mustafa Çokay Türkistan Bağımsızlık
Mücadelesine Adanmış Bir Ömür” kitapları da konuyla ilgili önemli kaynaklar
arasındadır.

Çalışmamızın üçüncü bölümü Türkistan Milli Birliği’nin Doğu Türkistan İslam


Cumhuriyetinin uluslararası arenada tanınması amacıyla yaptığı siyasi çalışmalar ve
yayın faaliyetleri ile ilgilidir. Bu nedenle bu bölümün ilk kısmında “Yaş Türkistan”
dergisinin bu konuda üstlendiği misyona değindik. Bilindiği gibi “Yaş Türkistan”
dergisi TMB’nin yayın organlarından birisidir. Diğer kısımda ise TMB’nin aldığı
kararla Mecdeddin Delil Efendi’nin gazeteci kimliğiyle Eylül 1933’de Doğu
Türkistan’a gönderilmesine yer verdik. Mecdeddin Delil Bey’in “Yaş Türkistan”
dergisinde yayınlanan 13 adet makalesinde İstanbul’dan başladığı bu yolculuğa dair
bilgiler, bölgede karşılaştığı problemler ve buradaki faaliyetleri ile ilgili bilgiler
vermektedir. Bu konuda “Yaş Türkistan” derisinde yer alan makaleler birinci elden
kaynaklar olarak göze çarpmaktadır.

Ardından çalışmamızın sonuç bölümüne yer verdik.

Bibliyografya bölümü içerisinde transkript ve çevirisini yaptığımız “Yaş


Türkistan” dergisi makalelerinin çalışmamızdaki sayfa sayılarını (Türkçe çevirinin
sayfası/Transkriptinin sayfası)şeklinde belirttik.

Ekler bölümünde ise derginin sayfalarında yer alan bu çok kıymetli makalelerin
geniş kesimlerce rahatça okunarak anlaşılabilmesini temin için tam bugünkü Türkçe
çevirisini ve derginin dili hakkında çalışmalara katkı için transkripsiyonunu verdik.
Böylece “Yaş Türkistan” dergisinin Doğu Türkistan konulu 109 adet birbirinden
kıymetli yazıyı okuyucuya kazandırmaya çalıştık.
11

1. BÖLÜM

1. DOĞU TÜRKİSTAN
1.1. DOĞU TÜRKİSTAN’IN KONUMU VE COĞRAFİ
ÖZELLİKLERİ

Doğu Türkistan, tarih boyunca bulunduğu konum itibariyle önemli bir yer
olmuştur. Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan, Pakistan,
Hindistan, Tibet, Çin ve Moğolistan ile komşu olan Doğu Türkistan, 1.828.418
km²’lik yüzölçümüyle kapladığı alan olarak Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, gibi
ülkelerin kapladığı toplam alandan daha büyüktür. Ancak böylesi geniş bir alana
sahip olmasına rağmen Doğu Türkistan’ın ekilebilir alanı yüzölçümünün % 30-40’ı
kadardır.19

Tanrı Dağları (Tiyan-Şan) Doğu Türkistan’ı Kuzey-Cungarya, Güney-Kaşgarya


olarak ikiye böler.20 Tanrı dağları ile Karanlık dağlar arasında uzanan 910.000 km²
yüzölçümüne sahip olan Kaşgarya bölgesi – ki Zeki Velidi Togan bu rakamı
1,118.713 km² olarak verir21, Doğu Türkistan denildiğinde ilk akla gelen yerdir ve
Müslüman Uygurların büyük bölümünün yaşadığı bölgedir. 22 Bölgedeki en önemli
şehirler Kaşgar, Hotan, Aksu ve Turfan şehirleridir. Bölgede yer alan Taklamakan
Çölü Doğu Türkistan topraklarının 400 ila 500.000 km²’sini23 kaplamaktadır.
19
İsa Yusuf Alptekin, Doğu Türkistan Davası, İstanbul 1981, s. 23;Saadettin Gömeç, Uygur Türkleri
Tarihi ve Kültürü, Ankara 2000, s73; Ahsen Utku, Doğu Türkistan İpek Yolu’nun Mahzun Ülkesi,
İstanbul 2006, s. 13; Ahmet Taşağıl, “Türkistan”, DİA, XLI (2012), s.556; Michael Dillon, Doğu
Türkistan Çin Orta Asyasında Etnik Ayrımcılık ve Kontrol, (Çeviren, Hayati Aktaş), İstanbul 2001,
s.6; Abdullah Bakır, Doğu Türkistan Milli İstiklal Hareketi Ve Mehmet Emin Buğra, İstanbul 2005,
s.1.
20
Utku, s.13; Hasan Bahar, “Türkistan’ın Coğrafi Konumu ve İlkçağ Kaynaklarına Göre Tarihi”
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 1 (1994), s. 233.
21
Zeki Velidi Togan, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi: Batı ve Kuzey Türkistan, C. 1,
İstanbul 1981, s.1.
22
Utku, s. 13.
23
“Taklamakan Çölü”, Büyük Larousse, XXI (1992), s. 11173; Utku, s. 13; Alptekin, s.13.
12

Güneyde Tanrı dağları ve Kuzeyde Altay dağları arasında yer alan bölüm ise
Cungarya olarak adlandırılan bölümdür. Bölgenin en önemli şehri Başkent
Urumçi’dir.24 Hafif engebeli olan bu bölümün orta kısmı çöldür. Çöl olan bu kısım
dışında bölge geniş otlaklarla kaplıdır.25

Batı Türkistan ile Çin’i bağlayan köprü olması ve topraklarından geçerek


Rusya’ya uzanan Türk-Sib demiryolu sayesinde Doğu Türkistan’ın stratejik önemi
artmıştır.26

Doğu Türkistan yer altı kaynakları bakımından zengindir. Bölgede çıkan başlıca
yer altı kaynakları; petrol, doğal gaz, kömür, altın, kurşun, manganez, demir,
uranyum-volfram, amonyak, cıva, bakır ve nikel’dir.27

İçerisinde 320’den fazla nehir ve 100’den fazla göl olan Doğu Türkistan’ın en
önemli su kaynakları, Tarım, İli ve İrtiş nehirleri ile Sayram ve Buğda gölleridir.28

Bölgede tipik karasal iklim özellikleri görülmektedir. Yazlar sıcak ve kurak


geçerken kışlar soğuk ve yağışlıdır. Özellikle Tanrı dağlarının iklim üzerinde rolü
büyüktür. Kuzey’deki nemli havanın güney kısımlara geçmesini engellediği için bu
kısımlar daha kuraktır.29

Başlıca tarım ürünleri; buğday, pamuk, pirinç, mısır ve çeşitli meyvelerdir. Ayrıca
ülke hayvancılık için uygun geniş otlaklara sahiptir. 30 90-91.000 km²’lik kısmını
ormanlık alan teşkil eder.31
24
Utku, s. 14.
25
Alptekin, s. 25; Utku s. 14.
26
Dillon, s.7.
27
Buğra, s. 7; Dillon, s.8; Bakır, s. 2; Gömeç, s.73; Utku, s.18.
28
Ahmet Taşağıl, “Türkistan”, DİA, 41 (2012), s.558; Bakır, s. 1-2; Alptekin, s. 26.
29
Bakır, s.2; Utku, s. 13.
30
Utku, s. 13-14; Bakır, s. 2; Alptekin, s. 31-34.
31
Alptekin, s. 24; Bakır, s.1.
13

2008 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre 21.3 milyon civarında olan Doğu
Türkistan nüfusunun 9.8 milyonunu Uygurlar oluşturmaktadır. 8.5 milyonluk nüfusla
Uygurları Çinliler takip ederken, onları 1.5 milyonluk Kazak nüfusu takip
etmektedir.32 Çin hükümeti bölgede Çinli nüfusu arttırmak için çalışmalarına devam
etmektedir. Her yıl 200 ila 500 bin arası Çinliyi bölgeye yerleştirme çalışmaları
sürdürülmektedir.33

Tarihsel süreçte bölgedeki Çinli nüfusun çok hızlı bir şekilde arttığı “Yaş
Türkistan” dergisi makalelerinden rahatça anlaşılmaktadır. Haziran 1933 tarihli 43.
sayıda bölgedeki nüfusun 3⁄4 ’ünü Türklerin oluşturduğu ifade edilerek 34 , “Doğu
Türkistan’ın nüfusu 5 milyon civarında gösterilmektedir, bunun %75’inden fazlası
Türkistan (örneğin: Fergana ve Yedi Su) lehçesinde konuşan Türklerdir. Türk
olmayan halkın büyük kısmını 230 bin dolayında Kalmuklar, ardından 160 bin
dolayında Dunganlar teşkil ederler. Doğu Türkistan’ın Devlet idaresini elinde tutan
Çinliler ise 50 – 60 bin kişi kadardır.”35 denilerek Doğu Türkistan’ın nüfus yapısı
hakkında bilgiler verilmektedir. Bu durum beş milyonluk Doğu Türkistan nüfusunun
3.750.000’den fazlasının Türklerin teşkil ettiğini göstermektedir. Mecdeddin Delil,
“Yaş Türkistan” dergisinin Mayıs 1938 tarihli 102. sayısında, Doğu Türkistan’da
nüfus sayımı yapılmamış olduğunu belirterek bölgedeki nüfusun 8 milyon civarında
olduğunu belirtmektedir.36

Mehmet Emin Buğra 1952 yılında yayınlanan kitabında, Doğu Türkistan’ın


nüfusunun %96’sının Türk olduğunu bildirmektedir. Nüfusun 930.000’ini
Kazakların, 65.000’ini Kırgızların oluşturduğunu geri kalan kısmını ise şehirli

32
Mustafa Keskin, “ Çin’de Etnik Azınlıklar ve Doğu Türkistan Sorunu”, Yüksek Lisans Tezi, Yalova
2013, s. 79.
33
Dillon, s.13
34
Tanrıverdi “Doğu Türkistan”, Yaş Türkistan, 43 (1933), s. 15.
35
Tanrıverdi “Doğu Türkistan”, Yaş Türkistan, 43 (1933), s. 17.
36
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında”, Yaş Türkistan, Mayıs 1938, Sayı: 102,
Sayfa, 9-10.
14

Türklerin37 oluşturduğunu 200.000 Çinli, 90.000 Müslüman Çinli (Dungen), 63.000


Moğol, 30.000 Mançur azınlıkların oluşturduklarını belirtmektedir.38

1920’li yıllarda resmi sayıma göre, Doğu Türkistan’ın genel nüfusu


39
2.300.000’dir. 1984 yılı sayımına göre ise Doğu Türkistan’ın nüfusunun
12.000.000 olduğu ve bunun yarısından çoğunun Çinli olduğu bildirilmektedir.40

1992 yılı tahminlerine göre nüfus 17.665.019 olarak belirtilmiştir. Uygurlar %


54’ünü teşkil etmekte, diğer Türk azınlıklar ise toplamda nüfusun % 8, 41 lik oranını
41
teşkil eder. Bu duruma göre 9.500.000’den fazla Uygur Türk’ünün Doğu
Türkistan’da yaşadığını, bölgede yaşayan genel Türk nüfusunun ise yaklaşık olara
11.000.000 civarında oluğu görülmektedir.

Görüldüğü gibi geçmişte nüfusun büyük çoğunluğunu Türkler oluşturmaktayken,


bugün Çinli nüfus hemen hemen Türk nüfusa yetişmiştir. Bu hızla devam ederse
yakında Doğu Türkistan’da Çinli nüfus yerli Türk nüfusu geride bırakacaktır.

37
Mehmet Emin Buğra, bölgede yaşayan şehirli Türkler için, “… Bugünlerde yanlış olarak Uygur adı
verilmeye başlanmıştır” diyerek bölge halkını şehirli Türkler olarak tanımlamıştır.
38
Buğra, s. 5.
39
İklil Kurban, Şarki Türkistan, s.6.
40
İklil Kurban, Şarki Türkistan, s.6.
41
Hasan Bahar, “Türkistan’ın Coğrafi Konumu ve İlkçağ Kaynaklarına Göre Tarihi” Selçuk
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 1 (1994), s. 233.
15

1.2. DOĞU TÜRKİSTAN TARİHİNE BAKIŞ

Doğu Türkistan’ın tarihi, zulüm, istibdat ve istiklâl mücadeleleri ile doludur.


Çin’in bölgedeki faaliyetleri, Sovyetlerin bölgedeki yer altı ve yer üstü kaynaklarını
sömürmek amacıyla bölgeye müdahalelerde bulunmaları ve din kardeşi olarak
görülen ancak kendi çıkarları doğrultusunda sürekli olarak yerli Türk halka zarar
veren Dunganların 42 arasında kalan Doğu Türkistan Türkleri, tüm olumsuzluklara
rağmen defalarca bağımsızlıklarını kazansalar da bu durumu uzun süre devam
ettirememişlerdir.

Elbette ki bu durumun pek çok sebebi vardır. Bu nedenlerden en önemlisi kendi


gücünden başka hiçbir desteği olmayan Doğu Türkistan Türklerinin, çıkarları
doğrultusunda birleşerek güçlü bir ittifak haline gelen yukarıda saydığımız kuvvetler
karşısında, maddi ve manevi imkânsızlıklar nedeniyle çok zor kazandığı
bağımsızlıkları koruyamamalarıdır.

Tüm bunların yanında şahsi çıkarlarını milletin çıkarlarının üzerinde tutan


yöneticilerin uyguladığı yanlış politikalar da bu mağlubiyetlerin önemli
sebeplerindendir.

Burada Doğu Türkistan’ın acılarla dolu tarihine kısaca değinmeye çalışırken


Doğu Türkistan halkının bu onurlu mücadelesine ufak ta olsa bir ışık tutmaya
çalışacağız.

42
Dungan; Çin kökenli Müslüman etnik gruba verilen addır. Dungan, Tungan, Döngen, gibi çeşitli
şekillerde adlandırılırlar.
16

1.2.1. XVII. Yüzyıl’a Kadar Doğu Türkistan’ın Kısa Tarihi

Türkistan isminin ilk olarak M.Ö VII- M.S. II. Yüzyıllar arasında İskit(Saka)
abidelerinde “Türkistanak” olarak geçtiği görülmektedir. 43 VI. yüzyıl sonrası eski
İranlılar tarafından, VIII. yüzyılda Ermeni Tarihçi Musa Horanaki tarafından, IX.
yüzyılda Arap seyyah Yakubi tarafından kaleme alınan “Kitab-al Buldan” isimli
eserde kullanılmıştır44

Türkistan’ın doğrudan parçası olan Doğu Türkistan, bugün “Şing Cang”,


“Sincan”, “Hsin-Çiyang”, “Xinjiang”, İngilizce olarak da “Sinkiang” olarak
anılmaktadır. Çeşitli kaynaklarda Doğu Türkistan’ın “Şing Cang” olarak
adlandırılması ile ilgili değişik tarihler verilmektedir. İsa Yusuf Alptekin’in
“Türkistan Davası” isimli eserinde Doğu Türkistan’ın 1881 yılında “Çin eyaleti”
olarak kabul edilerek “Sinkiang” olarak adlandırıldığı belirtilmektedir. 45 Baymirza
Hayit’in “Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi” eserinde ise bu olay Çin
tarafından daha önceleri “Batı Bölgesi” olarak adlandırılan Doğu Türkistan Yakup
Bey Atalık Gazi Devletinin 1877 tarihinde yıkılmasının ardından başlayan Çin
istilası döneminde, 18 Kasım 1884 tarihinde Çin İmparatorunun emriyle “Şing Cang”
olarak adlandırılmaya başlandığı söylenmektedir. 46 Yine Ömer Kul’un basılmamış
Doktora Tezi’nde ise bu tarih Kasım 1884 olarak verilmektedir. 47 İklil Kurban’ın
“Doğu Türkistan İçin Savaş” isimli eserinde Cheng Ching Lung’un “Şing Cang”
isminin 1755-1865 yıllarını kapsayan I. Çin İstilası Devrinden itibaren kullanılmaya
başlandığını iddia ettiğini belirtmektedir. 48 Ayrıca Nurgocay Batur’un anılarıyla
derlenerek Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu tarafından kaleme alınan “Özgürlük yolu

43
Baymirza Hayit, “Türkistan Nedir”, Türkistan Dergisi, 1 (1988), s. 3.
44
Baymirza Hayit, “Türkistan Nedir”, Türkistan Dergisi, 1 (1988), s. 3; Kürşat Yıldırım, Doğu
Türkistan’ın Tarihi Coğrafyası, İstanbul, 2016, s. 31-32; Ahmet Taşağıl, “Türkistan”, DİA, 41 (2012),
s. 556.
45
Alptekin, s. 141.
46
Hayit, s. 148.
47
Ömer Kul, Osman Batur ve Doğu Türkistan Milli Mücadelesi (1941-1951), İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2009, s. 27.
48
İklil Kurban, Doğu Türkistan İçin Savaş, Ankara, 1995, s. 88.
17

Nurgocay Bahadır’ın Anılarıyla Osman Batur” isimli eserde “Şing Cang” isminin
Kumul inkılâbı’nın gerçekleştiği 1933 yılında Sheng Shi-cai ve adamları tarafından
verildiği belirtilmektedir.49Çinceden çevrildiğinde bu isim; “Yeni işgal edilen yer”,
“Yeni hudut” gibi anlamlara gelmektedir. 50 Bu isimden de anlaşılacağı gibi Doğu
Türkistan Çin istilasına uğramış olan topraktır.

Doğu Türkistan topraklarının stratejik önemi tarih boyunca bu coğrafyada sürekli


çatışmaların meydana gelmesine neden olmuş ve bölgede hâkimiyet defalarca el
değiştirmiştir. Doğu Türkistan M.Ö. 206 51 yılından itibaren Hun İmparatorluğu
hâkimiyeti altında kalmıştır. Daha sonra Hun İmparatorluğunun ikiye ayrılmasının
ardından çıkan iç çatışmadan istifade eden Çinliler M.Ö. 60 yılında Doğu Türkistan’ı
işgal ettiler ve bu istila M.Ö. 10 yılına kadar devam etti. Bu tarihten sonra yeniden
Hun hâkimiyeti görüldüyse de Barköl Meydan Muharebesi neticesinde Doğu
Türkistan yeniden Çin hâkimiyeti altına girdi. Doğu Türkistan halkı 30 yıl süren işgal
döneminin ardından mahalli liderler önderliğinde işgalci devletten kurtularak
bölgeye hâkim olmuşlardır. 52 Tanrıverdi “Yaş Türkistan” dergisinde yayınlanan
“Doğu Türkistan’da” başlıklı makalesinde, “Doğu Türkistan, Çin İmparatorluğu
boyunduruğuna ilk olarak MÖ. 39 yılında girmiştir. MS. II. yüzyılda bu esaretten
çıkıp, Çin istilasından önce olduğu gibi, 30 ayrı parçaya bölünmüştür.” diye
yazmaktadır.53

Büyük Türk Kağanlığı’nın (Göktürkler) 555 yılında bütün Türkistan Coğrafyasını


tek çatı altında toplamasıyla Doğu Türkistan’da Köktürk hâkimiyeti başladı54 ve bu
hâkimiyet, 660 yılındaki Çin istilasına kadar devam etti. 670 yılında Tibetlilerin
Çinlileri mağlup etmeleriyle Doğu Türkistan’ın Güney bölümü Tibet hâkimiyeti
49
Gülçin Çandarlıoğlu, Özgürlük Yolu, Nurgocay Bahadır’ın Anılarıyla Osman Batur, DTV Yay.,
İstanbul 2006, s. 15.
50
Dillon, s.4, Küpoğlu, s.579
51
Ahsen Utku, Doğu Türkistan’da Hun hâkimiyet dönemini M.Ö. 300 ile M.S.93 arasında vermiştir.
52
Alptekin, s. 82-84.
53
Tanrıverdi “Doğu Türkistan”, Yaş Türkistan, 43 (1933), s, 15.
54
Ahsen Utku Doğu Türkistan’ın ilk olarak Köktürk hâkimiyetine girdikleri tarihi M.S. 430 olarak
vermiştir.
18

altına girdi. Kuzey bölgeleri ise 690 yılında Türgişlerin idaresi altına girdi. 699
senesinde Doğu Türkistan’da II. Göktürk hâkimiyeti başladı. 716 yılında Doğu
Türkistan’da yeniden Türgiş hâkimiyeti başladı. 744 yılında Türgişlerin Çin’e
mağlup olmasıyla bölge yeniden Çin istilası altına düştü.55

Doğu Türkistan’da 840 yılında Beşbalık, Kaşgar, Turfan, Kuçar, Kumul ve Hotan
bölgelerine yerleşen Uygurlar, 860 yılına kadar varlığı devam edecek olan Uygur
Hakanlığını kurdular. Yine bu dönemde Doğu Türkistan’da mahalli tarzda
beyliklerde yer almaktaydı.56

Karahanlılar’ın IX. yüzyılın ikinci yarısında Uygurları ve bölgedeki Mahalli


Beylikleri idareleri altına almalarıyla Doğu Türkistan Karahanlı Devletinin yönetimi
altına girdi.57

XIII. yüzyılın ilk çeyreğinde Doğu Türkistan’da Cengiz Han hâkimiyeti başladı.
Cengiz Han’ın 1227’de ölümüyle oğlu Çağatay’ın idaresi altına girerek Çağatay
devleti hâkimiyeti altına kaldı. 58 1699’da Hidayetullah Hoca ayaklanmasından
istifade eden Kalmuklar (Cungarlar), XVIII. yüzyılın ortalarına kadar Doğu
Türkistan’da hüküm sürdüler.

1.2.2. Çin (Mançu) İstilası Ve Hocalar Dönemi

Abdülkerim Han (1559-1591), Hoca İshak Veli’yi ülke bütünlüğünün


sağlanmasına yardımcı olması için Doğu Türkistan’a davet etti. Hoca İshak Veli
Doğu Türkistan’a geldikten sonra birliğin ve bütünlüğün sağlanması için şehir-şehir
dolaşarak görüşmeler yaptı ve başarılı oldu. Hoca İshak Veli’nin ölümünden sonra
oğulları farklı görüşler ile iki gruba ayrılarak birbirleriyle mücadeleye başladılar. Bu

55
Alptekin, s. 86-88; Bakır; s.4, Tanrıverdi “Doğu Türkistan”, Yaş Türkistan, 43 (1933), s, 15.
56
Gülçin Çandarlıoğlu, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü (Çin Kaynakları ve Uygur Kitabelerine
Göre), İstanbul, 2013, s. 36;Alptekin, s. 90; Utku, s.29.
57
Alptekin, s.90-91; Utku, s.29-30.
58
Alptekin, s.91; Bakır, s. 13; Kurban,s.11-15.
19

döneme “Hocalar Dönemi (1678-1755)”adı verilir. 59 Doğu Türkistan’da liderler


arasında meydana gelen iç çekişmeler Çinlilerin iştahını kabartarak işgal
faaliyetlerini hızlandırmalarına neden oluyordu.60

Çinliler Doğu Türkistan’ı işgal ettikten sonra “Böl, parçala ve idare et”
siyasetlerine uygun olarak Cungarya ve Kaşgarya olarak iki vilayete ayırdılar. Her
bölge ayrı bir Genel Vali’ye bağlandı. Bu vilayetler de kendi içlerinde muhtar
bölgelere ayrıldı.61

1758 yılında Kaşgar’ı ele geçiren Çinliler, 62 1760 yılında Doğu Türkistan’ın
Kuzey bölümü ve İli vilayetini de ele geçirdiler. Böylece Doğu Türkistan’da karanlık
günler başlamış oldu.

Doğu Türkistan’ın Güney bölgelerini idaresi altında tutan Burhanettin Hoca, Çin
ile mücadelesini sürdürmekteydi. Burhanettin Hoca ve kardeşi Küçük Hoca (Han
Hoca) önce Kuçar’da ardından Yarkent’te Çin ordusunu yenilgiye uğratarak, Karasu
vilayetinde bulunan Çin kışlasını işgal etti. Ancak Çin ordusuna yardım gecikmedi.
Gelen bu yardımla güçlenen Çin kuvvetleri ile Burhaneddin Hoca birlikleri arasında
meydana gelen savaşı kaybeden Burhaneddin Hoca işgali kaldırılmak zorunda kaldı.
Burhaneddin Hoca kuvvetleriyle Çin arasındaki savaş durumu 1764 yılına kadar
devam etti ve neticede Çinlilerin galibiyetiyle sonuçlandı. 1765’te Üç Turfan ve
Urumçi, Çinliler tarafından işgal edildi. Bunun üzerine Doğu Türkistan’da 1863
yılına kadar devam edecek olan yeni bir Çin istilası dönemi başlamış oldu.63

Kuzeyde 1760, Güneyde 1764 yılında başlayan bu Çin işgali neticesinde yerli
halk büyük bir baskı altında kaldı. Bir yandan altın, gümüş, ipek, meyve gibi ürünler

59
Ahmet Taşağıl, “Türkistan”, DİA, 41 (2012), s. 558; Utku, s.31.
60
Hayit, s. 135; Küpoğlu, s.579.
61
Alptekin, s. 107; Hayit, s. 137.
62
Bakır, s. 14.
63
Alptekin, s. 104-106; Hayit, s. 135-137; Konuralp Ercilasun, Tarihin Derinliklerinden 19. Yüzyıla
Kaşgar, Ankara, 2013, s. 39-43.
20

vergi olarak başkente gönderirken, diğer yandan yerli halk Doğu Türkistan
içerisindeki Çinli askerlerin de ihtiyaçlarını karşılamak mecburiyetinde
bırakıldılar.64Ellerinde avuçlarında ne varsa Çinlilere gitmekteydi. Büyük bir baskı
altında kalan Doğu Türkistan halkı 1863 yılına kadar süren bu istila döneminde çok
sayıda ayaklanma çıkartmışlardır.65

Burhaneddin Hoca’nın oğlu Sarımsak Hoca (Saadet Ali Hoca) tarafından 1816
yılında çıkarılan ayaklanmaya kadar sükûnetini korumuş olan Doğu Türkistan halkı,
bu ayaklanmanın ardından peş peşe yeni ayaklanmalar çıkarmak suretiyle Çin
yönetiminden kurtularak bağımsızlıklarını kazanmaya çalışmışlardır. Bu
ayaklanmalar;

a. 1819 Üç Turfan ayaklanması,


b. 1822-1825 ve 1828 Cihangir Hoca ayaklanması,
c. 1828 Mehmet Yusuf Hoca ayaklanması,
d. 1846 Muhammet Emin Katta ayaklanması,
e. 1855-1856 Veli Han Töre ayaklanmaları, şeklinde sıralanabilir.

Bu ayaklanmalar çok kanlı bir şekilde bastırılmış olsa da halkın bağımsızlık


arzusu ve bu uğurda sürdürdüğü mücadelesi sona ermemiştir.66

1.2.3. Yakup Han Bedevlet Atalıkgazi Dönemi

Nisan 1863’te Kuçar’da Raşiüddin Han, Haziran 1863’te Kargalık’ta Abdullah,


Ağustos 1863’te Kaşgar’da Sadık Bey, Hotan’da Müftü Habibullah Hoca, Yarkent’te
Muhammed Ali, İli’de Ebu’l Ala Han Sultan, Urumçi’de Davut Halife ve Aralık

64
Hayit, s. 137-138.
65
Erkin Alptekin, Uygur Türkleri, İstanbul, 1978, s. 28; Utku, s. 32; Bakır, s. 14; Kurban, s. 71;
Alptekin, s. 122.
66
Türkistan Şehitleri, Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyeti, İstanbul, 1969, s. 13; Alptekin, s. 122-
125; Hayit, s.139-141; Kurban, s. 71-79; Bakır, s. 14; Gömeç, s. 74; Utku, 32.
21

1863’te Çöçek’te İmam Muhammed İsyanları neticesinde Doğu Türkistan


bağımsızlığını kazandı.67

Yakup Bey 68 , Cihangir Han’ın oğlu Büzürük Han liderliğindeki bin kişilik bir
birlikle beraber Kaşgar’da Çinlilere karşı mücadelesini sürdürmekte olan Sadık
Bey’e yardım etmek amacıyla 1864 yılında Kaşgar’a geldi.69

Yakup Bey, Kaşgar’a geldikten sonra ilk iş olarak yardımına geldikleri Sadık
70
Bey’i Kaşgar’dan uzaklaştırarak Büzürük Han’ın tahta oturmasını sağladı.
Kaşgar’ın ele geçirilmesinin ardından 40 günlük bir kuşatma neticesinde Yeni Hisar
ele geçirildi.71

Yakup Bey, Temmuz 1865’te Niyaz Bey idaresindeki Yarkent’i 72, sonrasında ise
Hotan’ı ele geçirdi. 73 1867 yılında on bin kişilik bir orduyla Raşidüddin Han
idaresindeki Aksu, Kuçar ve Kara şehir’i ele geçiren Yakup Bey itibarını iyice
arttırdı.74

1866 yılında Büzürük Han ile aralarında çıkan anlaşmazlıklar neticesinde önce
Büzürük Han’ı hapsettiren Yakup Bey, ardından ona para verip kendisini hacca
gönderme bahanesiyle Kaşgar’dan uzaklaştırarak yönetimi ele geçirdi.75

67
Alptekin, s. 125; Bakır, s. 14-15; Hayit, s. 142-144 .
68
Asıl adı Muhammed Yakup olan Yakup Han, 1847’de 27 yaşındayken komutan olmuştur. Bkz.
Kurban, s.82, 120 yılında Piskent’te dünyaya gelen Yakup Bey, 1847-1853 yılları arasında Akmescit
valiliği yapmıştır. Ayrıca Büzürük Han’ın kız kardeşi Şah-Beğüm ile evlenmiştir. Bkz. Hayit, s. 144.
69
Hayit, s. 144; Kurban, s. 83; Gömeç, s. 75.
70
Gömeç, s. 75; Kurban, s. 83; Hayit, s. 145.
71
Kurban, s. 83.
72
Gömeç, s. 75; Hayit, s. 145.
73
Kurban, s. 83.
74
Kurban, s. 83.
75
Gömeç, s. 76; Hayit, s. 145; Kurban, s. 83.
22

Devletin temellerini sağlamlaştırmak için diplomatik ilişkiler kurmak amacıyla


çalışmalara başlayan Yakup Bey, Buhara Emiri Muzaffereddin’e elçi ve hediyeler
gönderdi. Emir ise buna karşılık Yakup Bey’e “Atalık Gazi” ünvanını verdi. Böylece
Yakup Bey hükümdarlığını ilan ederek “Bedevlet” ünvanını da aldı.76

Yakup Bey Osmanlı Devleti’nin desteğini almak için, 1870 yılında Osmanlı
Padişahı Sultan Abdülaziz Han’a, elçi olarak Seyyid Yakup Han’ı yolladı.77 Seyyid
Yakup Han 78 ile padişaha sunulmak üzere çeşitli hediyeler ve Yakup Bey’in
Abdülaziz Han’a biat ettiğini bildirdiği bir mektup ta gönderdi. Bu dönemde Osmanlı
Devletinin iç karışıklıklar içinde olması nedeniyle Doğu Türkistan’dan gelen yardım
talebine pek olumlu bir cevap verilemedi. 79 Ancak Sultan Abdülaziz Han, bu
hediyelere ve mektuba karşılık olarak Yakup Bey’e “Emir-ül Müslimin” ünvanını
vererek, askerlerini eğitmek üzere subaylar, 6 adet Top, 2000 tüfek ve çeşitli askeri
mühimmatı hediye olarak gönderdi. 80 Bu hediyeler karşısında mutlu olan Yakup
Bey, Osmanlı Padişahı ve Halife Abdülaziz Han adına hutbe okutup, para bastırdı.81

Rusların Türkistan’da ilerleyişleri ve bölgedeki hâkimiyetlerini arttırmaları,


Hindistan’da hâkimiyetini sürdüren İngiltere’yi tedirgin etmekteydi. Bu nedenle
Hindistan’ın kuzey komşusu olan Doğu Türkistan’daki siyasi durum İngiltere
tarafından önemle takip ediliyordu. 1869 yılında Mirza Muhammed Şadi’nin
Hindistan’a gönderilmesiyle başlayan ilişkiler, 1870 yılında Kaşgar’a gelen İngiliz
elçilik heyetiyle devam etti. 82 1871 yılında İli bölgesinin işgal edilmesi üzerine
Ruslarla mücadele başladı. 1876 yılında Çinlilerin büyük bir birlikle Doğu
Türkistan’a saldırılarının artması üzerine destek arayışında olan Yakup Bey, Seyyid

76
Gömeç, s. 76.
77
Buğra, s. 26; Saray, Rus İşgali Devrinde, s. 117.
78
Seyyid Yakup Han’ın (Yakup Han Töre), Yakup Han Bedevlet’in Yiğeni’dir. Bu konuda Bkz.
Demetrius Charles Boulger, The Life Of Yakoob Beg, Londra 1878, s. s. 220; Mehmet Saray, The
Russian, British, Chinese And Ottoman Rivalry İn Turkestan, Ankara, 2003, s. 150.
79
Alptekin, s. 129.
80
Gömeç, s. 78; Hayit, s. 146; Kurban, s. 84.
81
Alptekin, s. 126-127; Türkistan Şehitleri, s. 13; Andican, 382; Gömeç, s.78; Kurban, s. 84.
82
Kurban, s. 84.
23

Han’ı 1877 yılında İngiltere’ye elçi olarak gönderdi. Seyyid Yakup Han, İngiltere
Kraliçesine Yakup Han tarafından gönderilen mektubu sundu. Ancak İngiltere’den
gerekli destek alınamadı ve Yakup Bey’in ölümü üzerine temaslar durdu.83

29 Mayıs 1877 yılında Yakup Bey’in ölümü sonrasında oğulları Bek Kuli ile Hak
Kuli arasında Hak Kuli Bey’in abisinin emriyle 11 Haziran 1877’de öldürülmesine
kadar devam eden taht mücadeleleri başladı. Bu karışık ortamdan istifade eden
Mançu Çin yönetimi faaliyetlerini arttırdı. 16 Aralık 1877’de Kaşgar, 16 Mayıs
1878’de ise bütün Doğu Türkistan Çinliler tarafından işgal edildi. Böylece 1933
yılına kadar devam edecek olan yeni bir Çin istilası devri başlamış oldu.84

1882 yılı sonlarına kadar Çin ordusunun idare ettiği Doğu Türkistan, 18 Kasım
1884’te “Yeni İşgal Edilen Yer”, “Yeni Hudut” gibi anlamalara gelen“Şing Cang”
adıyla Çin topraklarına bağlandı.85

1.2.4. Çin’de Sun Yat Sen Devrimi’nin Ardından Doğu Türkistan ve Kumul
Ayaklanması

Mançu hanedanının son temsilcisi Hsuan Tung’un döneminde patlayan 1911


devrimin sonucunda Çin’de Cumhuriyetin ilan edilmesi iç karışıklıkların ortaya
86
çıkmasına neden oldu. Bir yandan Kuzey-Güney mücadelesi diğer yandan
komutanlar arasında cereyan eden iktidar kavgaları ülke genelinde siyasi bir otorite
boşluğunun doğmasına neden olmaktaydı.87

Çin’deki bu iç çekişmeler Genel Valilerin yönetimleri altındaki bölgeleri keyfi


şekilde idare etmelerine olanak sağlıyordu. Doğu Türkistan’da hüküm süren Yang

83
Hayit, s. 146; Andican, s. 382.
84
Hayit, s. 147; Gömeç, s. 79; Kurban, s. 85;Kazak, Ostturkistan, s.16.
85
Utku, s. 33; Kurban, s. 85; Hayit, s. 148.
86
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında”, Yaş Türkistan, Mayıs 1938, sayı. 102,
sayfa, 12.
87
Alptekin, s. 147.
24

Tsen Hsin (Yang Zeng-xin) döneminde Rusya ile ticari faaliyetlerde bulunuldu.
Yang Tsen Hsin bu dönemde Doğu Türkistan’da beş adet Rus konsolosluğunun
açılmasına müsaade etti. 88 Bağlı olduğu Merkez Çinden gelen Çinli görevlileri
öldürmekten geri kalmayan Yang, Doğu Türkistan’ı adeta kendi malıymış gibi
yönetmekteydi. Türklerin okul açma girişimlerini engellemekte, Türk aydınlarına
zulüm ve işkenceler yapmakta, hatta birlik sağlanamaması için halk arasına
düşmanlık tohumları ekmekteydi.89 Doğu Türkistan halkı için Çin’de Cumhuriyetin
ilan edilmiş olması hiçbir kazanç sağlamadı.

7 Temmuz 1928’de Yang Tsen Hsin’i öldüren Fen Yao Nan, Doğu Türkistan’ın
idaresine el koydu. Ancak kısa bir süre iktidarda kalan Fen Yao Nan, Jin Shu-ren
tarafından çıkarılan isyanla öldürüldü.90

Jin Shu-ren, tıpkı Yang döneminde olduğu gibi sadece sözde Merkez Çin’e
bağlıydı. Yang gibi Jin Shu-ren de Rusya ile ilişkiler kurmaktan geri kalmayarak
1931 yılında gizlice bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşmayla Ruslar, Jin Shu-ren’in
ordusuna silah yardımında bulunuyorlardı. 91 Jin Shu-ren, baskıcı, kanlı yönetimini
sergilediği Doğu Türkistan’da şiddetli bir şekilde uyguladığı keyfi idare sistemiyle
iktidarını sürdürmekteydi.92Jin Shu-ren’in idaresi öyle şiddetliydi ki en küçük suçlar
bile işkence ve asılmayla sonuçlanıyor, 93 yürüttüğü bu kanlı siyaset, halkı günden
güne daha da öfkelendiriyordu. Tüm bunların üzerine 1928 yılında uygulamaya
konulan toprak siyaseti ile Kumul’da (Hami) yerli halkın topraklarının karşılıksız
olarak ellerinden alınarak Çinli göçmenlere taksim edilmesi Doğu Türkistan halkının
memnuniyetsizliğini arttırdı ve bağımsızlık için ayaklanma arzusu körükledi.94

88
Hayit, s. 308.
89
Alptekin, s. 148.
90
Alptekin, s. 151; Utku, s.34;Kazak, Ostturkistan, s. 16.
91
Amaç Karahoca, Doğu Türkistan Çin Müstemlekesi, İstanbul 2008, s. 36.
92
Alptekin, s. 151-152; Utku, s.35.
93
Utku, s. 35; Hayit, s.308.
94
Hayit, s. 308; Utku, 35;Kazak, Ostturkistan, s. 16.
25

Tüm bu yapılanlara her geçen gün halkın öfkesi artarken, Çinli bir karakol
komutanının Kumullu Salih Dorğa’nın 95 kızıyla zorla evlenmek istemesi bardağı
taşıran son nokta oldu 96 . Başlarda bu duruma razı olmadığını bildiren Salih Bey
yoğun bir şekilde baskı görmeye başladı. Bu zorlama karşısında bir plan kurarak
evliliğe razı olmuş gibi görünen Salih Bey, düğünün planlanmasına müsaade etti.
Düğünün 1931 yılı ilkbaharda yapılması kararlaştırıldı 97 . Salih Dorğa’nın amacı
düğüne davet edilen Çinlilere pusu kurmaktı. Baymirza Hayit, Salih Dorğa’nın
düğüne katılıp sarhoş olan 50 civarındaki Çinli’nin kurşuna dizilmesini emrettiğini
ve silahıyla düğünü terk ederek Kumul’da ayaklanma başlattığını söylemektedir98.
İsa Yusuf Alptekin ise bu konuyla ilgili Kumul’da karakol komutanının Türk
ahaliden birisinin kızına göz koyduğunu, fakat reddedildiğini, ancak bu konuda
diretmesi üzerine tuzak kurulduğunu, güçlü bir Türkistan erkeğine kız elbisesi
99
giydirildiğini ve gerdekte komutanı boğarak öldürdüğünü söylemektedir .
Mecdeddin Delil “Yaş Türkistan” dergisi 113. sayıda yer alan makalesinde,
“…Tesadüfen Kumul’da gerçekleşen bir olay buna (ayaklanmanın başlamasına)
vesile oldu. Çinlinin, Türk haysiyeti ve ırzına tecavüz etmesi bu kanlı ve baştanbaşa
faciayla dolu hareketin doğmasına sebep oldu.”100diyerek bu hareketin fitilinin, bir
Çinlinin, Türk kızına karşı yaptığı hayasızlık neticesinde ateşlendiğini belirtmektedir.

Salih Dorğa’ya, Hoca Niyaz Hacı ve 23 yaşındaki Dungan Generali Ma Zhong


Jing (Ma Zhong-ying) destek vererek Kumul’da inkılâp hareketi başlatıldı. 101 Bu
ayaklanmanın 1931 yılının Mart ayı içerisinde başladığı Fuad Kazak tarafından

95
Dorğa: Bey anlamına gelen bir unvandır.
96
Hayit, s. 308;İsa Yusuf Alptekin, Esir Doğu Türkistan İçin İsa Yusuf Alptekin’in Mücadele
Hatıraları, (Derleyen M. Ali Taşçı), Doğu Türkistan Neşriyat Merkezi 1985, s. 2; Karahoca, s. 35;
Alptekin, s. 153; Ömer Kul, Osman Batur ve Doğu Türkistan Milli Mücadelesi (1941-1951), İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2009, s.61.
97
Buğra, s. 29; Hayit, s.308; Utku, s.35.
98
Hayit, s. 308-309.
99
Esir Doğu Türkistan İçin, s. 188-189; Küpoğlu, s.580.
100
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan Tarihinde Kara Bir Günün Yıl Dönümü (Aralık 1933 – Nisan
1939)”, Yaş Türkistan, Nisan 1939, Sayı: 113, s. 4.
101
Alptekin, s. 153; Hayit, s. 309; Türkistan Şehitleri, s. 13; Gömeç, s. 80; Karahoca, s. 36.
26

belirtilmektedir.102Ma Zhong-ying Kumul’da başlayan bu kurtuluş hareketine katılsa


da daha sonra yaralanarak Temmuz 1931’de Kansu’ya döndü. 103 Bu kurtuluş
hareketiyle 1931 yılında Çinlileri bozguna uğratan Kumullu inkılâpçılar, Kumul’u
ele geçirdiler. Kumul’da başlayan bu milli kurtuluş hareketi 1932 yılı itibariyle
şiddetini arttırarak devam etti ve Doğu Türkistan geneline yayıldı.

6 Ocak 1932’de Turfan’da, Mahmud Muhiti ve kardeşleri Maksut ve Mevsul


liderliğinde ayaklanma meydana geldi.104 10 gün içerisinde Turfan ve çevresini ele
geçiren mücahitler, 6 Şubat’ta Kara Şehir, Korla ve Uşak’ı kurtardılarsa da
Kumul’dan çekilerek Turfan’a gönderilen Çin birlikleri karşısında başarısız olarak
Kara Şehir’e çekilmek zorunda kaldılar.105

1933’te Temur Bey ve Dungan Ma Jin Sas önderliğinde başlayan ayaklanma ile
mücahitler Aksu ve Kuçar’ın kurtarılması için harekete geçtiler.106 20 Mart 1933’te
Kuçar, 25 Mart 1933’te ise Aksu kurtarıldı. 25 Nisan’da Temur Bey komutasındaki
mücahitler Kaşgar’ı da kurtardılar.107

Memleketi kurtarmak için harekete geçme düşüncesinde olan Mehmet Emin


Buğra, 1931 yılı başlarında Doğu Türkistan’ın büyük şehirlerinde seyahat etme
imkânı bulmuş ve pek çok aydın kişi ile görüşse de memleket için harekete hazır
olduğunu belirtenin sadece Sabit Damolla olduğunu, hatta Damolla’nın dönemin dış
siyasi şartlarını yakından inceleyebilmek amacıyla Rusya yoluyla Türkiye, Mısır ve
birkaç ülkeye daha seyahat ettiğini belirtmektedir. 108 Kendisi, 1932’de Hotan’da
kardeşleri Abdullah ve Nur Ahmet Buğra, bazı dostları ve talebeleri ile beraber
“Milli İhtilal Komitesi”ni kurdu. Bu komite vasıtasıyla ayaklanma çıkarılması
102
Kazak, Ostturkistan, s. 19.
103
Abdulvahap Kara, Kazaktardın Türkiyaga Köşi (Kojan Vazir Aksakaldın Avızşa Derekteri), Almatı
2016, s.46.
104
Buğra, s. 30; Hayit, s. 309; Kurban, s. 87; Alptekin, s. 154; Kurban, s. 87; Utku, s. 35.
105
Hayit, s. 309.
106
Hayit, s. 309.
107
Hayit, s. 310.
108
Buğra, s. 29.
27

yönünde halkı teşvikat çalışması yapmaktaydılar. 109 1933’de Hindistan yoluyla


seyahatten dönen Sabit Damolla’nın da harekete katılması ile Hotan’da ayaklanma
başladı. 20 Şubat 1933’te “Milli İhtilal Komitesi” üyeleri geçici bir hükümet
kurulması kararı alarak, Karakaş Kadısı Mehmet Niyaz Âlem’i Devlet Başkanı, Sabit
Damolla’yı Başbakan ve Mehmet Emin Buğra’yı ise komutan olarak seçtiler.
Mehmet Emin Buğra komutasındaki mücahitler 22 Şubat 1933’te Karakaş’ı
kurtardılar. Ardından Hotan’a saldıran mücahitler, 28 Şubat1933’te Hotan’ın Eski
Şehrini 110 , 22 Mart’ta ise Yeni Şehrini ele geçirerek Hotan’a tamamen sahip
oldular.111

General Abdullah komutasında Yarkent’e saldıran mücahitler 14 Nisan’da Eski


Şehri, 13 Haziran’da ise Yeni Şehri ele geçirerek şehrin milli kuvvetlerin eline
geçmesini sağladılar.112

Nisan 1933’te ayaklanmacıların Başkent Urumçi sınırına kadar dayanmaları


nedeniyle şehirde karışıklıklar meydana geldi. Bunun üzerine Jin Shu-ren, Rusların
yardımıyla Çin’e kaçtı (12 Nisan 1933). 113 Jin Shu-ren’in yerine Sheng Shi-cai
geçti.114

Dungan General Ma Zhong Jing(Ma Zhong-ying)’in 7 Haziran 1933’te Altay


bölgesine gönderdiği birlik ile birleşen halk Altay’da isyan başlattı. Neticede
Çinlileri kovan halk şehri kurtardı. Halk Şerif Han’ı lider olarak seçti ancak
Dunganların şehrin hâkimiyetini ele geçirmek istemesi üzerine çıkan anlaşmazlık

109
Buğra, s.30.
110
Doğu Türkistan şehirlerinde, Çin istilasının ardından bölgeye göç eden Çinliler şehrin belli
bölgelerine yerleşmekteydiler. Bu yeni yerleşim bölgelerine Yeni Şehir denilmekte, yerli halkın
yaşadığı bölgelere ise Eski Şehir denilmektedir.
111
Buğra, s. 31; Hayit, s. 310; Utku, s. 35; Alptekin, s. 154; Gömeç, s. 80.
112
Hayit, s. 310.
113
Kazak, Ostturkistan, s.19.
114
Karahoca, s. 37.
28

nedeniyle Dunganlar ile Şerif Han liderliğindeki Altay halkı arasında çatışmalar
başladı.115

Tarbagatay halkı da bu bağımsızlık hareketine katılarak bölgelerindeki Çinlileri


kovdular. Ancak Ruslardan silah desteği alan Çinliler 16 Ağustos 1933’te
Tarbagatay’ı tekrar işgal ettiler.

Doğu Türkistan milli kurtuluş hareketinin büyümesini kendi menfaatleri için


tehlikeli olarak gören Sovyet Hükümeti, istilacı güce karşı başlatılan kurtuluş
hareketinin, hâkim durumda oldukları Batı Türkistan’a sıçramasından endişe ederek,
duruma müdahale etmek amacıyla harekete geçti.116 Böylece Ruslar Çinlilere destek
olma kararı alarak, Çin birliklerine silah vermeye başladı.117

16 Ağustosta İli, Tarbagatay ve Urumçi dışındaki tüm bölgeler milli kuvvetlerin


eline geçti.118

115
Hayit, s. 310.
116
Utku, s. 36.
117
Hayit, s. 310, Gömeç, s.80.
118
Buğra, s. 32; Hayit, s. 309-310; Alptekin, s. 154; Karahoca, s. 35.
29

2. 1933 DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM CUMHURİYETİ

1931 yılında Salih Dorğa ve Hoca Niyaz Hacı önderliğinde Kumul’da başlayan
ayaklanma, dalga-dalga Doğu Türkistan geneline yayıldı. Mücahitlerin bölgesel
olarak yürüttükleri bu ayaklanmalar başarıyla sonuçlandıkça şehirlerde mahalli
tarzda hükümetler kurulmaya başladı. Sabit Damolla Abdülbaki 119 mahalli tarzda
kurulan bu hükümetlerin tek merkezde toplanması için çalışmalarını
sürdürmekteydi. 120 Milli kuvvetler içerisinde cereyan eden liderlik mücadeleleri
ülkede güçlü bir yönetimin kurulmasına engel teşkil ediyordu. Örneğin; Kaşgar’da
16 Nisan 1933’ten 28 Ağustos 1933 tarihine kadar geçen süre içerisinde ardı ardına
değişen Timur Bey, Dungan Generali Ma, General Osman yönetimleri, Sabit
Damolla’nın girişimleriyle ilan edilen Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile sona
ererek Doğu Türkistan’da birlik sağlanmış oldu.121

Hoca Niyaz Hacı’nın mücadeleye beraber başladığı Ma Zhong-ying ile aralarında


doğan anlaşmazlık, bağımsızlık hareketinin zarar görmesine neden oluyordu. Bir
taraftan Çinliler diğer taraftan Ruslar ile mücadele etmekte olan mücahitler, din
kardeşi olarak görülen ve ayaklanmayı beraber başlatarak yürüttükleri Dunganlarla
da mücadele etmek mecburiyetinde kalıyorlardı. Hoca Niyaz Hacı bu sıkıntıyı
çözmek maksadıyla Ma Zhong-ying ile 16 Haziran 1933’te Kumul yakınlarında bir
görüşme gerçekleştirdi. Ancak bu görüşmede Ma’nın Askeri yetkilerin kendisinde
olmasını talep etmesi üzerine bu talebi kabul etmeyen Hoca Niyaz Hacı görüşmeyi
sonlandırdı.122

119
Tam adı Hacı Damolla Sabit b. Abdulbâki Kemalî es-Selefî el Kaşgarî’dir Kaşgar’ın yakınlarındaki
Artuş’un Azak kasabasında 1883 yılında dünyaya geldi. 1941 yılında Çin hapishanesinde idam
edilmiştir. Bu konuda detaylı bilgi için bkz. Abulizi Jilili, Doğu Türkistanlı Din Bilgini Dâmolla Sabit
B. Abdulbâki (Hayatı, Eserleri ve îtikâdi Görüşleri), Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara
Üniversitesi, İstanbul, 2004 ve Yalkun Ruzi, “Sabit Damollam Kim?”, Nadir Makaleler Toplamı (4),
Derleyen: Turan (E-Kitap), Kutadgubilik- Mısranım- Uygurlar Elkin ve Elkuyi Site Platformları,
2013, s. 3-28.
120
Hayit, s. 311.
121
Hayit, s. 311; Türkistan Şehitleri, s. 15; Utku, s. 36.
122
Hayit, s. 312; Nadir Makaleler Toplamı (4), s.6.
30

Haziran 1933 tarihinde Sheng Shi-cai ile anlaşma imzalayan Hoca Niyaz Hacı, bu
anlaşmayla Doğu Türkistan’ın Kuzey Vilayetlerini (Tanrı Dağları’nın Kuzeyi) Genel
Vali Sheng Shi-cai’a bıraktı. Güney vilayetler ise Genel Vali Yardımcısı ünvanıyla
Hoca Niyaz Hacı’nın idaresinde kaldı.123

2.1. DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM CUMHURİYETİNİN KURULUŞU,


KABİNESİ VE DEVLETLEŞME ÇALIŞMALARI

Hoca Niyaz, 10 Eylül 1933’te Kaşgar merkezli Doğu Türkistan Cumhuriyetini


ilan etti. Bu bağımsızlık ilanın ardından Kaşgar’ın Könçi mahallesinin önündeki
meydanda, Hicri 04.07.1352, Miladi 12 Kasım 1933 Pazar günü Gök bayrak göndere
çekilerek sevinç çığlıkları içerisinde Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı ilan edildi.124

Milli Meclis tarafından kabul edilen Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti kabinesi
aşağıdaki kişilerden oluşmaktaydı;125

1- Cumhurbaşkanı: Hoca Niyaz Hacı


2- Başbakan: Sabit Abdülbaki Efendi
3- Millet Meclisi Başkanı: Tahir Bey
4- İçişleri Bakanı: Yunus Said Bey
5- Dışişleri Bakanı: Kasım Can Efendi
6- Savunma Bakanı: Oraz Bey
7- Genel Kurmay Başkanı: General Mahmud Muhiti
8- Adalet Bakanı: Zarif Kâri
9- Eğitim Bakanı: Abdulkerim Mahdum Efendi
10- Maliye Bakanı: Ali Ahundbay Efendi

123
Kazak, Ostturkistan, s. 20.
124
Hayit, s. 311-312; Karahoca, s. 38; Utku, s. 36; Türkistan Şehitleri, s. 15; Küpoğlu, s.581.
125
Hayit, s. 311; Karahoca, s. 39; Seyfeddin Azizi, Ömür Destanı Zulüm zindanlarında (Anılar),
Pekin 1990, s. 302-303; Habiburrahman el-Bulgari, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti Kabinesi”, Yaş
Türkistan, 51 (1934), s. 5.
31

11- Ziraat ve Ticaret Bakanı: Ebulhasan Hacı Efendi


12- Sağlık Bakanı: Abdullah İşan Hoca Hani (Seyfettin Azizi, Sağlık Bakanı’nı
Ubeydullah Han olarak, vermektedir.126 )
13- İslami Vakıflar Bakanı: Şemseddin Efendi
14- Ulaştırma Bakanı: Abdullah Damolla
15- Hotan Emiri: Nur Ahmet
16- Bakanlar Kurulu Memuru: Hacı Âlem Ahund Efendi.

Seyfeddin Azizi127, devletin şiirini şu şekilde vermiştir;

Bayrağımız Gök bayrak,


Ordumuz Altın Ordu.
Türkistan Türk yurdu,
Türkün olacak.128

Doğu Türkistan’a tamamen hâkim olma hayalinden vazgeçemeyen Ma Zhong-


ying, Eylül 1933’te Urumçi’ye saldırdı. Ma’nın Urumçi’yi kuşatması üzerine Sheng
Shi-cai Ruslardan yardım istedi. 129 Rusların destekleyerek yardım ettikleri Sheng

126
Azizi, s. 302-303.
127
12 Mart 1915'te Doğu Türkistan'ın Atuş şehrine bağlı Vakvak köyünde dünyaya gelen Seyfettin
Azizi, 1935-1937 yılları arasında SSCB'nin Taşkent Orta Asya Üniversitesi'nde öğrenim görmüş ve
öğreniminin ardından ülkesine dönmüştür. 1944'te İli, Çöçek ve Altay bölgelerinde başlayan isyan
hareketine katılan Azizi, kurulan geçici hükümette Eğitim Genel Müdürlüğü yapmıştır. Ekim 1949'da
Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşu ilan edildikten sonra, Çin Halk Siyasi Danışma Konferansı 1.
Genel Toplantısı'na katılan Doğu Türkistan heyetine başkanlık etmiştir. Merkezi Hükümet üyeliği ve
Merkezi milliyetler komitesi başkan yardımcılığı görevlerine atanmış. Daha sonra Doğu Türkistan –
Uygur Özerk Bölgesi Birinci Başkanlığı ve Çin Ulusal Halk Meclisi Daimi Komitesi Başkan
Yardımcılığı gibi çok önemli görevlerde de bulunmuştur. 1955'te Çin Halk Kurtuluş Ordusu
tarafından Korgeneral rütbesi ve kurtuluş madalyası verilmiştir. Çin Komünist Partisi'nin 1977'de
merkez komitesine seçilen Azizi, partinin üst düzey 26 liderinden birisi olmuştur.
128
Azizi, s. 303.
129
Alptekin, s. 158.
32

Shi-cai’a yenilen Ma Zhong-ying, Turfan’a çekildi. 11 Şubat 1934’te gerçekleştirdiği


ikinci saldırıda da yenilerek Ergeştam’da Ruslara teslim edildi.130

3 Aralık 1933 tarihinde 30 maddelik bir Anayasa (Kanun-u Esasi) ilan edildi ve
resmi gazete olan “İstiklâl” dergisinde 131 yayınlandı. 132 Bu anayasa çeviri ve
transkripsiyon halinde çalışmamızın ilgili bölümünde verilmiştir.133

Seyfeddin Azizi Kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti Hükümetinin


çıkardığı yasaları hiçbir zaman uygulayamadığını, belirlenen işlerin hiçbirinin
yapılamadığını hatta halkın hükümete hiç bir ümit bağlamadığını yazmıştır.134 Ancak
“Yaş Türkistan” dergisinin 53. sayısında görülmektedir ki, Doğu Türkistan İslam
Cumhuriyetinde devletleşme çalışmaları kapsamında,1 serlik (1 ser = 36 gr. gümüş)
ve 5 Miskal135 değerinde Milli İslam Parası çıkarıldı136. Eğitim Bakanlığı bünyesinde
ders kitaplarını basmak için Milli Matbaa kuruldu 137 . Ekonomi ve ticaretin
geliştirilmesi amacıyla Milli Emanet Galadani Bankası açıldı ve özel ticari ilişkiler
kurulması yasaklanarak ticari anlaşmaların devlet kontrolüne alınmasına çalışıldı.138

130
Hayit, s. 312-313, Karahoca, s. 40.
131
İstiklâl Cemiyetinin resmi yayın organı (Resmi Gazete).
132
Bu anayasa metni “Yaş Türkistan” dergisinin 53, 54 ve 55. Sayılarda 3 parça halinde
yayınlanmıştır.
133
Ayrıca konunun önemi dolayısıyla bu anayasayı da içeren 1933 Doğu Türkistan İslam
Cumhuriyetinin devletleşeme çalışmalarını ayrı bir makale olarak yayınladık. Bu konuda bkz.
Küpoğlu, s. 579-600.
134
Azizi, s. 303.
135
Terim olarak altın, gümüş, ilâç ve gülyağı gibi değerli şeylerin tartılmasında kullanılan bir ağırlık
ölçüsü birimini ifade eder. Ayrıca örfte 1 miskal ağırlığındaki dinarlara da (altın sikke) bu isim
verilmiştir. Cengiz Kallek, “Miskal”, DİA, XXX, s. 182.
136
“Doğu Türkistan Cumhuriyetinin Yeni Milli Kâğıt Paraları”, Yaş Türkistan, 53 (1934), s. 30.
137
Doğu Türkistan Haberleri “Milli İcadımız(Buluşumuz)”, Yaş Türkistan, 53 (1934), s. 36-37.
138
“Doğu Türkistan Haberleri”, Yaş Türkistan, 53 (1934), s. 37.
33

Yaş Türkistan dergisi 53. sayıda “Yılmayacağız, Yıkacağız” başlığı altında


Afganistan’a bir heyetin gönderildiğini ve yakında diğer komşu devletlerle siyasi
münasebet tahsis etmek için heyetler gönderilmesinin planlandığını öğrenmekteyiz 139

Tüm bunlar Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti Hükümetinin, ülkenin


bağımsızlığını koruyabildiği dört ay gibi kısa bir sürede bir yandan askeri
mücadelelere devam ederken, diğer yandan Kanunu Esasi’ye uygun olarak
devletleşme çalışmalarına devam ettiğini göstermektedir.

2.2. DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM CUMHURİYETİ’NİN YIKILIŞI

Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti, bağımsızlığını korumak için bir


yandan Rusların destek verdiği Sheng Shi-cai idaresindeki Urumçi Hükümetiyle,
diğer yandan Ma Dorhi-sa idaresindeki Dunganlarla mücadelesini sürdürmekteydi.
Ocak 1934’te Çöçek ve Altay sınırından Doğu Türkistan’a giren Sovyet Ordusu
Urumçi dolaylarında karşılaştıkları Dunganları yenilgiye uğratarak Kaşgar’a doğru
ilerledi.140 Şubat 1934’te Doğu Türkistan bağımsızlık hareketine karşı mücadelede
daha sert yöntemler uygulamaya karar veren Urumçi Hükümetine en büyük destek
Merkezi Çin Hükümetinden geldi. Çin Hükümetinin Doğu Türkistan inkılâbını
bastırmak için Urumçi Hükümetine tam yetki vermesiyle eli kuvvetlenen Sheng Shi-
cai, 1933 yılı başlarında Sovyetler Birliği ile başlayan askeri işbirliğini ilerletme
imkânı buldu. 1 Ekim 1931 tarihinde Urumçi Genel Vali temsilcisi Çi Çi San ile
imzalanan anlaşma gereğince Doğu Türkistan’ın tüm önemli şehirlerinde ticari
faaliyette bulunma imkânına sahip olan Sovyet Rusya bunun karşılığında herhangi
bir tehdit anında Urumçi Hükümetine destek vermeyi taahhüt ediyordu. Böylece
Ruslar, Urumçi askerlerine tüm askeri desteği sağlamaya başladılar. 141 Bu durum,
asker, uçak, silah, tank, araba, kamyon gibi Sovyet desteğiyle güçlenen Urumçi
Hükümeti karşısında, kendi gücünden başka hiçbir şeyi olmayan, savaş sırasında ele

139
Türkistanlı Yılmaz, “Yılmayacağız, Yıkacağız”, Yaş Türkistan, 53 (1934), s. 38-40.
140
Karahoca, s.38.
141
Hayit, s. 316.
34

geçirdiği ganimet silahlardan başka silahı olmayan Doğu Türkistan İslam


Cumhuriyeti Hükümetini tehlike altında bırakıyordu.142

Bağımsızlık mücadelesindeki haklılığını dünya kamuoyuna duyurma çabasında


olan Doğu Türkistan Milli Hükümetine karşı Sovyet Rusya’nın olumsuz propaganda
faaliyetleri dünya basınında etkili roller oynuyordu. Japonların desteğiyle Şehzade
Abdülkerim’in padişah yapılacağı ve Doğu Türkistan’da anti Kemalist bir
düşüncenin hâkim olduğu hakkında çıkan asılsız haberler, Doğu Türkistan
hareketinin Türkiye tarafından dahi doğru anlaşılamamasına neden oluyor, Doğu
Türkistan’ın yalnızlaştırılmasına çalışılıyordu.143

Bay Mirza Hayit, “Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi”isimli


eserinde,“1934 yılı sonlarında Aksu’da Hoca Niyaz Hacı komutasındaki askeri
kuvvetler, Dunganlarla yaptıkları savaştan mağlup olarak ayrıldılar. Bu mağlubiyetin
ardından Kaşgar’a doğru ilerleyen Ma Dorhi-sa komutasındaki Dungan askerleri, 3
Aralık 1934 tarihinde Kaşgar’a girerek şehri işgal ettiler. Bunun üzerine Doğu
Türkistan Hükümet üyeleri şehri terk ederek Yeni Hisar’a gitmek zorunda
kaldılar”144diye yazmaktadır. Ancak Baymirza Hayit’in verdiği 3 Aralık 1934 tarihi
Mecdeddin Delil tarafından verilen tarih ile uyuşmamaktadır. Ayrıca Hoca Niyaz
Hacı’nın Ruslar ile Ergeştam’da görüşmeleri de 1934 yılı Şubat ortalarına denk
gelmektedir. 145 Burada muhtemelen bir yazım hatası oluşmuştur. Mecdeddin Delil
aynı olayı yani hükümet üyelerinin Kaşgar’ı terk ederek Yeni Hisar’a gitmelerini ve
bu hükümet üyelerinin aralarındaki anlaşmazlıkları, “12/2/34’de Yeni Hisar’a
ulaştım 6/2/34’de Kaşgar’dan çıkan Cumhuriyet Erkanı Yeni Hisar’a gelerek
yerleştiler (7/2). Yeni Hisar o dönemde “Hotan” Emirliğine bağlı olup, Nur Ahmed
Efendi idaresindeydi. Cumhurbaşkanı olan Hoca Niyaz ile Başbakan Sabit
Abdulbaki Efendi arasında idari hususlarda fikir ayrılığı olup, Hoca Niyaz Hacı,

142
Hayit, s. 317.
143
Hayit, s. 317-318.
144
Hayit, s. 313.
145
1934 yılında Hoca Niyaz Hacı’nın Ruslarla yaptığı görüşmeile ilgili bilgi Baymirza Hayit’in
eserinde verilmektedir. Bkz. Hayit, s. 318.
35

Dâhiliye Bakanı Yunus Said ile Maliye Bakanı Ali Ahund’u da yanına alarak
Yarkent’e doğru gitmişti.” şeklinde belirtmiştir. 146 Ayrıca Baymirza Hayit’in aynı
eserinde 16 Nisan 1934’te Hoca Niyaz Hacı’nın hükümet üyelerini tutuklattığı ve
Kansu’da Çin makamlarına teslim ettiği belirtilmektedir.147

Sovyet Rusya’nın silah ve cephane yardımı teklifleri gelmekteydi. Mücadelesini


yalnız başına sürdüren Doğu Türkistan mücahitleri bu birleşmiş kuvvetler karşısında
zor günler geçirmekteydi. 1932 yılında Rusların Hoca Niyaz Hacı’ya gönderdiği bir
heyet vasıtasıyla ilettiği Dış Moğolistan148 gibi bağımsız bir devlet olabilme teklifini
Hoca Niyaz kabul etmemişti. 1933 yılında bu kez Hoca Niyaz Hacı, Ruslardan silah
yardımı almak üzere Taşkent’e bir heyet göndermiştir. Hoca Niyaz Hacı’nın
Taşkent’e gönderdiği heyete 1200 tüfek veren Ruslar, 10.000 makineli tüfek daha
verme sözü verdiler.

Mehmet Emin Buğra, kardeşi General Abdullah’ın Yarkend’deki evinde 1934


Şubat ayında misafir ettikleri Hoca Niyaz Hacı hakkında kaleme aldığı; “Hoca Niyaz
bize misafir olduktan sonra, inkılâpçılık ruhunun tamamiyle yok olduğunu ve elinden
hiçbir iş gelmeyecek bir hale geldiğini öğrenmiş bulunuyorduk” satırlarıyla
durumdan duyduğu rahatsızlığını ve duyduğu endişeyi dile getirmektedir.

Hoca Niyaz Hacı’nın bu durumunu mektupla General Mahmud Muhiti’ye


bildirdiğini belirten Buğra, Mahmud Muhiti’nin; “Evet, Hoca Niyaz liyakatsiz
adamdır, lakin dünyaca onun namı tanınmış bulunmaktadır. Şimdilik nazik
vaziyetimizde onu işten uzaklaştırmamızı münasip bulmuyorum” sözlerini içeren
cevabını kitabında nakletmiştir.149

146
Mecdeddin Ahmed, “İnkılâp ve Tarihe Hürmet Edelim”, Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 12.
147
Hayit, s.321.
148
Moğolistan’ın Çin İdaresi altında kalan kısmı İç Moğolistan, Rus İdaresi altında kalan kısmı ise
Dış Moğolistan olarak isimlendirilmiştir.
149
Buğra, s. 43.
36

Hoca Niyaz Hacı 1934 yılında Bakanlar Kuruluna haber vermeden Sovyetlerin
kendisine yaptığı görüşme davetine uyarak Sovyet bölgesindeki Ergeştam’a gidip,
Ruslarla anlaşma imzaladı.150

Hoca Niyaz Hacı’nın bu ani hareketi Doğu Türkistan Milli Hükümeti tarafında
adeta bir şok etkisi yarattı. 1931 yılından itibaren sürekli bağımsızlık mücadelesi
içerisinde olan ve bu uğruda sayısız kurbanlar vererek bağımsızlığını kazanan Doğu
Türkistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti en güvendikleri kişiden gelen bu darbeyle
adeta sarsıldı. Başbakan Sabit Damolla önderliğinde acilen toplanan Doğu Türkistan
İslam Cumhuriyeti Kabinesi Hoca Niyaz Hacı’nın bu görüşmesini ve imzaladığı
anlaşmayı değerlendirerek kararlar aldı.151

Ruslar ile anlaşma imzalayan Hoca Niyaz Hacı’nın, daha önce Ruslardan silah
almak maksadıyla toplanarak hazineye konulan 50 kilo altını yağmalayarak
Poskam’a kaçtığı Mehmet Emin Buğra tarafından bildirilmektedir.152

Hoca Niyaz Hacı 16 Nisan 1934’te hükümet üyelerini tutuklatarak, Çinlilere


teslim etti. Kaçmayı başaran bazı hükümet üyeleri, Pakistan, Hindistan, Afganistan,
Suudi Arabistan gibi ülkelere yerleştiler. 153 Yakalanan Başbakan Sabit Damolla,
Ticaret Bakanı Satıb Aldı Can ve Adalet Bakanı Zarif Kari Efendi’nin 1934 yılında
öldükleri yönünde söylentiler çıksa da 154 sadece Ticaret Bakanı Satıb Aldı Can’ın
öldüğü, Sabit Damolla ile Zarif Kari’nin hayatta olduğu “Yaş Türkistan” dergisi’nin
66. sayısında “Doğu Türkistan’da” başlıklı makalede “…dergimizin bu yıl Mart

150
Hayit, s. 318; “Doğu Türkistan Milli Faciasına Ait Karar Rakam 30 Doğu Türkistan İslam
Cumhuriyeti Bakanlar Kurulunun Olağanüstü Toplantısı”, Yaş Türkistan, 71 (1935), s. 19-25; Hayit,
Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi, s. 321.
151
Bu görüşme ve karar metni “Yaş Türkistan” dergisi 71. Sayı, s. 19-25’te yayınlanmıştır.
Çalışmamızın ilgili sayfasında transkript, çeviri ve protokol fotokopisiyle birlikte verilmiştir.
152
Buğra, s. 43-44.
153
Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Kasım Can Efendi Pakistan’a, Savunma
Bakanı Sultan Bek Bahtiyar Bek ise Suudi Arabistan’a yerleşmişlerdir. Bkz. Hayit, s. 322.
154
Sultan Bek Bahtiyar Bek, “Doğu Türkistan İçin Kurban Olmuş Dört Büyük Sima”, Yaş Türkistan,
64 (1935), s. 21.
37

sayısında yayınlanan, Sultan Bek Bahtiyar Bek’in makalesinde öldürüldükleri


söylenen, üç bakandan Milli Hükümet Başkanı Sabit Abdülbaki, Adalet Bakanı Zarif
Kari fendiler’in “Nezırbend” hayatta oldukları, sadece Ticaret Bakanı, Satıb Aldı
155
Can’ın Yenişehirde öldürüldüğü bildirilmektedir” sözleriyle duyurulmuştur.
Gerçekten de Sabit Damolla Abdülbaki esir hayatı sürdüğü Çin hapishanesinde 1941
yılında 58 yaşında iken idam edilmiştir.156

Ruslar asker, öğretmen, müşavir vb. görevler ile pek çok ajanını Doğu
Türkistan’da devlet kademelerine yerleştirerek bölgeye iyice yerleştiler. Özellikle
1935 yılında Rusya’dan Doğu Türkistan’a gelen iki uzman tarafından kurulan
“G.P.U benzeri bir Siyasi Polis Kuvveti olan “Fendi-Hui157”kuruldu ve bu kurum
tarafından yakalanan pek çok Doğu Türkistanlı büyük işkencelere158 uğradı ve idam
edildi. Özellikle Doğu Türkistan halkına işlemedikleri suçları itiraf ettirmek için
125’in üzerinde işkence çeşidi ve 28 farklı öldürme yöntemi uygulandı. Bu işkence
ve öldürme yöntemlerini Çinlilere öğretmek için kurslar kuran Ruslar, bu kurslarda;
siyasi polis dairelerini idare yöntemleri, işkence uygulamaları, suçları itiraf ettirme
yöntemleri gibi pek çok konuda eğitim vermektelerdi.159

Hoca Niyaz Hacı Urumçi Genel Vali yardımcılığına getirildi. Ancak 1937 yılında
bir ayaklanma hareketine katılması nedeniyle tutuklandı 160 ve 1942 yılında gaz
odasında idam edildi.161

Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetinin yıkılmasının ardından ülkede Sovyet


etkinliği arttı. Rusların elinde adeta bir kukla olan Sheng Shi-cai yayınladığı altı ilke

155
Habiburrahman el- Bulgari, “Doğu Türkistan’da”, Yaş Türkistan, 66 (1935), s. 31-33.
156
Nadir Makaleler Toplamı (4), s. 23; Abulizi Jilili, s. 34; Hayit, s. 322.
157
Oktay, “Şarqi Türkistan’da”, Yaş Türkistan, 79 (1936), s. 26.
158
Rusların uyguladığı işkence yöntemleri için bkz. Alptekin, s. 162-163.
159
Alptekin, s. 162-163.
160
“Doğu Türkistan Haberleri- Kurtuluş Mücadelecileri”, Yaş Türkistan, 99 (1938), s. 36-38.
161
Hayit, s. 322; Alptekin, s. 163; Karahoca, s. 41.
38

ile Sovyet Rusya ile Merkezi Çin’den daha yakın ilişkide olunduğunu ortaya
koyuldu.

Bu altı ilke;

1) Emperyalistlere karşı olmak


2) Birliği ve Sükûneti korumak
3) Doğu Türkistan’ı daha iyi bir duruma getirmek
4) Sovyet hükümeti ile dostluğu korumak
5) Rüşveti sona erdirmek
6) Bütün milletleri hukukta eşit hale getirmek, şeklinde sıralanmaktadır.162

2.3. 1937-1949 YILLARI ARASINDA DOĞU TÜRKİSTAN

1935-1937 yılları arasında, öğretmen, doktor, mühendis, teknisyen ve benzeri


uzman kadro kisvesi altında Sovyet Rusya tarafından gönderilen ajanlar siyasi,
iktisadi ve kültürel pek çok devlet kademesinde önemli makamlara getirilerek
bölgedeki Rus faaliyetleri artmıştır.163

General Mahmud Muhiti 1937 yılı Nisan ayında Doğu Türkistan’ı terk ederek
Hindistan’a gitti. Mahmud Muhiti’nin Hindistan’a gitmesi olayını Mehmet Emin
Buğra, Sovyet Rusların satın aldıkları subaylar vasıtasıyla hazırladıkları suikast
planlarını fark etmesi üzerine kaçması olarak belirtmektedir. 164 Ancak Mecdeddin
Delil aynı olayı, Urumçi Hükümeti’nin kendisine karşı zararlı olarak gördüğü
Muhiti’yi ortadan kaldırma planları yapmakta olduğunu, kendisini ve adamlarını
sürekli takibat altında tuttuğunu, Muhiti’ye karşı sorunlar çıkarttığını ve görüşme
bahanesiyle çağırıldığında, kendisini öldüreceklerini anlayan Muhiti’nin, ölümünün

162
Hayit, s. 323; Delilhan Canaltay, Altaylardan İstanbul’a Göç Hatıraları Çetin Zaman Zor Günler,
(Çeviren, Dr. Tekin Tuncer), İstanbul 2019, s. 58.
163
Alptekin, s. 161.
164
Buğra, s. 50.
39

hiçbir fayda getirmeyeceğini düşündüğünü ve ileride ülkesine hizmet edebilmesi için


yurdu terk etmeye mecbur kaldığını belirtmektedir.165

Mehmet Emin Buğra, General Mahmud Muhiti’nin milletine bağlı fedakâr bir
asker olduğunu ancak bağımsız bir düşünceye sahip olmayan ve siyasetten
anlamayan, iyi veya kötü kişilerin onu her çeşit yola sevkedebileceği bir adam
olduğunu söylemektedir.166Buğra; Rusların, Hoten ve Kaşgar inkılâbının liderlerini
yakalayarak teslim etme şartıyla Hoca Niyaz Hacı’yı Vali Yardımcısı, Mahmud
Muhiti’yi ise Türk Askeri Başkumandanı yapmayı teklif ettiklerini ve ikilinin bunu
167
kabul ettiklerini belirtmektedir. Hatta Sabit Damolla’yı Mahmud Muhiti
konusunda uyardığını belirten Buğra, Sabit Damolla’nın özellikle Mahmud
Muhiti’ye büyük itimadı olduğunu belirttiğini ancak bir süre sonra Sabit Damolla’nın
General Mahmud Muhiti’nin askerleri tarafından yakalanarak götürüldüğü haberini
aldığını söylemektedir.168

Ancak Mecdeddin Delil, “Yaş Türkistan” dergisinde yayınlanan ve Mahmud


Muhiti’yi; “Mahmud Muhiti, Doğu Türkistan’ın son dönemlerde ender yetiştirdiği
zeki kişilerden birisidir. Milli hareketten önce, olası inkılâp hareketine hazırlıklı olan,
fikir ve bilim sahalarında da bir dizi teşebbüslerde bulunmuş olan bir simâdır”
sözleriyle tanıtmaya başladığı yazısında Mahmud Muhiti hakkında Mehmet Emin
169
Buğra’nın tam tersi ifadeler kullanmaktadır. Mecdeddin Delil, Hoca Niyaz
Hacı’nın kendisine karşı düşman olarak gördüğü Muhiti’yi öldürmeye teşebbüs
ettiğini de belirtmektedir.170 Muhiti’nin, ilim yönünden eksikliğini kabul eden, katı
dindar, milletin sevgi ve saygısını kazanmış, açık fikirli, ülke ve halk için faydalı,

165
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında VI”, Yaş Türkistan, Kasım 1938, Sayı:
108, Sayfa, 26-38.
166
Buğra, s. 43.
167
Buğra, s. 46.
168
Buğra, s. 46.
169
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında VI”, Yaş Türkistan, Kasım 1938, Sayı:
108, Sayfa, 26.
170
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında VI”, Yaş Türkistan, Kasım 1938, Sayı:
108, Sayfa, 26.
40

tecrübeli bir kişi olduğunu belirten Delil, Urumçi’nin Muhiti’yi kendisine karşı tehdit
olarak algıladığını ve onu ortadan kaldırma planları yapmakta olduğunu ifade
etmektedir.171

İklil Kurban, “Şarki Türkistan Cumhuriyeti” isimli eserinde, Mehmet Emin


Buğra’nın İsa Yusuf Alptekin’in Çin’e yaklaşma teklifinden etkilendiğini 172, hatta
İsa Yusuf Alptekin’in aracılığı ile 6 Nisan 1943 yılında Çungçing’e getirildiğini
173
belirtmektedir. Kurban, Mehmet Emin Buğra tarafından yazılmış olan
“Türkistanlılar, Çin’den ayrılma fikrinde değildir” sözünü alıntı olarak eserinde
verirken, Mahmud Muhiti’nin bu duruma karşı olduğunu ve İsa Yusuf Alptekin’in
Muhiti’ye getirdiği Çin’e yaklaşma teklifini kabul etmediğini belirtmektedir.174

Mahmut Muhiti’ye İsa Yusuf Alptekin tarafından getirilen Çin’e yaklaşma


teklifine dair “Yaş Türkistan” dergisinde yayınlanmış olan ve bizzat olayın muhatabı
olan Mahmud Muhiti tarafından kaleme alınan “Ölmek Var Dönmek Yok!” başlıklı
yazı bu konuyla ilgili önemli bilgiler verirken, aynı zamanda şahsına karşı ithamlara
karşı bir cevap niteliği de taşımaktadır.175

Baymirza Hayit’in “Türkistan Devletleri’nin Milli Mücadeleleri Tarihi” isimli


eserinde Mahmut Muhiti ile ilgili dipnot olarak; “Doğu Türkistan bağımsızlığına
Hoca Niyaz Hacı ile birlikte ihanet etmiş olan General Mahmut, Kaşgar’da Çinlilerin
emrindeki Türk birliklerinin komutanı idi. Son zamanlarda kommünist nüfuzuna
karşı direnmeye teşebbüs etti. Kendisine yapılan başarısız suikasttan sonra, Nisan
1937’de, Hindistan’a kaçtı” şeklinde bilgi vermektedir.176

171
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında VI”, Yaş Türkistan, Kasım 1938, Sayı:
108, Sayfa, 26-27.
172
İklil Kurban, Şarki Türkistan, s. 14.
173
İklil Kurban, Şarki Türkistan, s. 33.
174
İklil Kurban, Şarki Türkistan, s.33-34.
175
Mahmud Muhiti, “Ölmek Var, Dönmek Yok”, Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 5-9.
176
Hayit, s. 322.
41

1937 yılında ülkeden ayrılarak Hindistan’a giden Mahmud Muhiti’nin herhangi


bir faaliyette bulunmamaları yönündeki tüm uyarılarına rağmen askerleri, Muhiti’nin
sözünü dinlemeyerek kendilerine Abdi Niyaz’ı lider olarak seçtiler. Ardından
Dungan Generali Ma Hu-shan ile bir ittifak kurma hatasına düştüler. Bu anlaşma
üzerine ayaklanma çıkaran mücahit Türk askerleri, 10 Nisan 1937’de Yarkent’i ele
geçirerek başkent yaptılar. Ardından 17 Mayıs 1937’de Kaşgar’ı ele geçirerek Kara
Şehir’e doğru ilerlediler. 177 Ancak Ruslardan yardım isteyen Sheng Shi-cai gelen
destek ile ayaklanmayı bastırdı ve Kaşgar’da 6.000 Türk kurşuna dizildi,
300.000’den fazla Doğu Türkistanlı hapsedildi ve 10.000’den fazla ailenin malı
mülkü yağmalandı. 178 General Abdi Niyaz 15 Ağustos 1937 tarihinde Yarkend’de
çarpışma sırasında şehit düştü. Ma Hu-shan ise Hindistan’a kaçtı.179

Türk mücahitlerinin Dunganlar tarafından uğradığı bu ihanet neticesinde mağlup


olması, Sheng Shi-cai’nin bölgedeki nüfusunu arttırmasına imkân sağladı. Sheng
Shi-cai’yi destekleyen ve hatta konturolü altında tutan Sovyet Hükümeti, böylelikle
Doğu Türkistan’ı tam manasıyla hâkimiyeti altına almış oldu. Öyle ki Sovyet Rusya
oluşturduğu askeri birliği, Japon tehlikesini bahane ederek Kumul’a yerleştirirken
Çin Nanking Hükümeti’ne dahi bildirme gereği duymamıştır.180

1937-1940 yıllarında Sheng Shi-cai ile Sovyet Rusya arasında yapılan gizli
anlaşmalar ile Doğu Türkistan’ın yer altı zenginlikleri Sovyet Rusya tarafından
sömürülmeye başladı.181

Yine bu dönemde Doğu Türkistan’daki okullarda Rusça ve Çince öğrenmek


mecburiyetinde bırakılan öğrencilere Marksist-Leninist ideoloji temellerine göre
eğitim verilmekteydi.182

177
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında VI”, Yaş Türkistan, Kasım 1938, Sayı:
108, Sayfa, 28-35.
178
Hayit, s. 323-324.
179
Buğra, s. 51.
180
Kul, s. 148.
181
Karahoca, s. 44.
42

1940 yılı başlarında Altay bölgesinde meydana gelebilecek bir ayaklanmayı


önlemek için Urumçi Hükümeti’nin sözde Altay bölgesindeki düzeni görüşmek
bahanesiyle Urumçi’ye davet edilen 350 Altay’lı önemli şahsiyet Urumçi’ye
geldikleri anda hapsedildiler. Bu olay Altay bölgesinde ayaklanma çıkmasına neden
183
oldu. 1940 yılı Şubat ayında Nogaybay önderliğinde meydana gelen bu
ayaklanmaya karşı Çin, Rus, Moğol birleşik kuvvetler sert bir şekilde karşılık verdi.
Bu düşman saldırısı sırasında verilen şehitlerin arasında ayaklanma lideri
Nogaybay’da vardı.184 6 uçak ile havadan, 8000 asker ile karadan, Nogaybay’ın şehit
düşmesinden sonra yerini alan Irıs Han’ın 185 önderliğindeki mücahitlere karşı 20
Nisan 1940’da saldırıya geçen bu birleşik kuvvetler, mücahitlerin karşı saldırısı
sonucu ağır kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldılar. Bu anlaşma için Urumçi
Hükümeti ayaklananların silahlarını bırakmalarını şart koştu. Eğer silah bırakılırsa
ayaklanmacıların şartlarını kabul edeceklerini bildirdiler. Bunun üzerine Irıs Han şu
şartları sundu;

1- Altay ve Doğu Türkistan’ın diğer bölgelerinden gelen hapsedilmiş bütün


şahıslar serbest bırakılmalıdır.
2- Altay Bölgesi’nin idaresi, Kazaklara verilmelidir.
3- Altay’ın doğal toprak zenginliklerinin Ruslar tarafından sömürülmesi
yasaklanmalı ve Ruslar Doğu Türkistan’ı terk etmelidir.
4- Şahısların gizlice ortadan kaldırılmalarına son verilmelidir.
5- Silahlarını teslim edenler, takip edilmemelidir.

182
Hayit, s. 324.
183
Canaltay, s. 73-74; Hayit, s. 324-325.
184
Hayit, s. 325.
185
Birçok eserde İris Han olarak geçen ismin doğrusu Irıs Han’dır. Bu ve Nogaybay ile Irıs Han isyanı
hakkında geniş bilgi için Bkz. Çandarlıoğlu, s. 16-30; Abdulvahap Kara, Azattıqtıñ Öşpes Ruvhı
Nurgocay Batırdıñ Estelikteri Jäne Ospan Batır, Almatı: Sardar, 2008, s. 28-66; Canaltay, s. 74-76.
43

Urumçi Hükümeti ile İris Han arasında 15 Mayıs 1940 tarihinde ateşkes anlaşması
imzalandı. Urumçi Hükümeti hapsettiği 350 Altaylı’yı serbest bırakmak zorunda
kaldı.186

Bu anlaşmaya karşı olan Osman Batur silah bırakmaya yanaşmadı ve adamlarına


da silahlarını bıraktırmadı. Urumçi Hükümeti daha iki ay bile geçmeden yani 5
Temmuz 1940’da anlaşmayı ihlal ederek Ruslara Altay’ın yer altı ve yerüstü
zenginliklerini sömürmeleri için izin verdi. Bunun üzerine Osman Batur yönetiminde
10 Mayıs 1941’de yeniden ayaklanan Altay halkını durduramayan Urumçi Hükümeti
Osman Batur’a barış anlaşması imzalamak için delegeler gönderdi.187 Osman Batur
ise daha önce imzalanan anlaşmaya uymadıklarını belirterek anlaşma imzalamaya
yanaşmadı. 188 Ancak Çin delegeleri ile beraber Urumçi Hükümeti tarafından
gönderilen Canım Han Hacı’nın ikna çalışmaları sonucu 17 delegenin barış
görüşmeleri için Urumçi’ye gitmesi konusunda mutabakata vardılar. Ancak bu 17
kişinin Urumçi Havaalanına iner inmez tutuklanmaları üzerine ayaklanma yeniden
alevlendi.189

1943’de Sovyetler Birliği Doğu Türkistan’daki çalışmalarını durdurdu ve Doğu


Türkistan’daki askerlerini de Moğolistan’a çekti. Eylül 1938’de Moskova ziyaretinde
Sovyetler Birliğine bağlılığını bildiren ve hatta Sovyet Kominist Partisine üye olan
Sheng Shi-cai Sovyet Hükümetinin kendisini kullandığını düşünerek hemen Çin
Merkezi Nanking Hükümetine bağlılığını bildirmekten geri kalmamıştır. 190 1944
yılında Çin Hükümeti tarafından Genel Valilikten alınarak Orman ve Ziraat
Bakanlığına atanan Sheng Shi-cai’nin yerine Moğol – Tibet İşleri Komitesi Reisi Wu
Chung-Hsin (U Cung-şin) getirildi.191

186
Canaltay, s. 74-75; Hayit, s. 325.
187
Hayit, s. 325.
188
Hayit, s. 325.
189
Hayit, s. 325-326.
190
Karahoca, s. 44; Hayit, s. 326; Alptekin, s. 168.
191
Alptekin, s. 170; Buğra, s. 54; Hayit, s. 326.
44

Devam eden ayaklanma sırasında silah ihtiyacını karşılamak amacıyla Osman


Batur, Temmuz 1944 tarihinde Moğolistan ile silah karşılığı büyükbaş hayvan
sağlamak ve otlaklar tahsis etmek konusunda anlaşma sağladı. Osman Batur yaptığı
bir toplantı sırasında Moğol hükümeti ile yaptığı silah anlaşması ile ilgili şu sözleri
söylemektedir; “İnşallah yakın zamanda hepimiz kurtulacağız. Biz karanlığın
altındaydık, bize inşallah güneş doğdu. Ben komşumuz Moğol hükümeti ile dost
olarak silah almağa anlaştım ve silah aldım. Benim kumandanlarımın, askerlerimin
ellerindeki silahlar eski tip silahlar değil, II. Dünya Harbi için hazırlanmış modern
silahlardır”.192Ancak daha sonra daha çok silah için toprak zenginliklerinden istifade
etme teklifi sunan Moğolistan’ın bu teklifini Osman Batur’un kabul etmemesi
üzerine bu silah sevkiyatı 1944 sonlarında durduruldu.193

Altay ayaklanmasının devam ettiği sırada İli Bölgesinde yani Gulca’da Temmuz
194
1944 yılında Ali Han Töre önderliğinde ayaklanma başladı. Ruslar
ayaklanmacılara silah sevkiyatı yapma suretiyle olaylara dâhil olma imkânını
buldular. Ali Han Töre ile dostluk anlaşması imzalayan Ruslar gönderdikleri, hem
askeri hem de sivil müşavirler ile İli ayaklanmasına müdahil oldular.195Bu inkılâp
hareketi sonucu 7 Ağustos 1944’te Doğu Türkistan Cumhuriyeti ilan edildi ve Ali
Han Töre Cumhurbaşkanı olarak seçildi.196 Mehmet Emin Buğra İli ayaklanmasının
başlama tarihini 7 Ekim 1944 olarak vermektedir.197İsa Yusuf Alptekin ise 7 Kasım
1944’te bağımsızlığın ilan edildiğini belirtmektedir. 198 İli mücahitleri ile birleşen
Osman Batur kuvvetleri 1945 yılında Tarbagatay ve Altay vilayetlerini kontrolleri
altına aldılar.199

192
Gülçin Çandarlıoğlu, Özgürlük Yolu Nurgocay Batur’un Anılarıyla Osman Batur, İstanbul, 2006,
s.59.
193
Hayit, s. 327.
194
Hayit, s. 327.
195
Buğra, s. 57
196
Hayit, s. 327.
197
Buğra, s. 56.
198
Alptekin, s. 175.
199
Buğra, s. 57; Hayit, s. 327; Alptekin, s. 175.
45

Ali Han Töre,1945 yılı Eylül ayında Çin hükümetinden gelen barış teklifini kabul
etti.200 Gulca görüşmelerine iki tarafta delegasyon heyetleri gönderildi. Chiang Kai-
shek tarafından Çin Hükümeti adına delegasyona başkanlık etmesi için Chang Chih-
chung tayin edildi. Doğu Türkistan Milli Cumhuriyeti adına delegasyon başkanlığı
görevi ise daha sonradan Sovyet ajanı olduğu ortaya çıkan Ahmed Can Kasımî’ye
verildi. Yapılan görüşmelerin ardından 12 Temmuz 1946 tarihinde iki taraf arasında
anlaşma imzalandı.201

İmzalanan bu anlaşmada şu maddeler dikkat çekmektedir;

1- Türkistan Hükümeti, 15’i Doğu Türkistanlı, 10’u Çinli olmak üzere 25


kişiden kurulacaktır;
2- Mahalli idare makamları, yerli halk tarafından işgal edilecektir;
3- Parlamento serbest seçimler esasına göre teşkil edilecektir;
4- Bütün tutuklular serbest bırakılacaktır;
5- Türk ve Çin dilleri resmi dil olarak geçerlidir;
6- Öğretim dili Türkçe’dir;
7- Doğu Türkistan’ın yeni hükümeti; İli, Altay ve Tarbagatay bölgelerine
yerleştirmek için 12.000 asker gönderecektir;
8- Doğu Türkistan, hiç şüphesiz kültürel, iktisadi ve iç siyaseti bakımından özel
hakları mahfuz kalmak şartı ile Çin Devleti’ne bağlı kalacaktır.202

Yeni kurulan Hükümetin Başkanlığına Chang Chih-chung, Başkan Yardımcılığına


Sovyet Rusya tarafından yetiştirilmiş olan Ahmed Can Kasımi ve Burhaneddin
Şehidi, Genel Sekreterliğe Liu Min-chung, Genel Sekreter Yardımcılığına ise
Abdülkerim Abbas ve Salis Bey getirildi.203 Hükümet Konseyinde ise şu isimler yer

200
Hayit, s. 327.
201
Hayit, s. 328.
202
Hayit, s. 328; Buğra, s. 58.
203
Alptekin, s. 183.
46

alıyordu; Ali Han Töre, Mehmet Emin Buğra (Aynı zamanda Bayındırlık Vekili), İsa
Yusuf Alptekin, Osman Batur, Canım Han Hacı.204

Hükümetin oluşturulmasına rağmen bölge üzerindeki siyasi oyunlar artarak


devam etti. Bir taraftan Ruslar, diğer taraftan Çinliler bölge üzerinde siyasi
nüfuzlarını arttırabilmek için mücadelelerini sürdürmekte ve çeşitli entrikalar
planlamaktalardı. Rusların Ali Han Töre’yi kendileri için tehlike olarak görerek
kaçırmaları ve Altay, İli ve Tarbagatay vilayetlerinin giriş çıkışlarını yasaklamaları
bu durumu açıkça gözler önüne sermektedir.205

Çinliler halka hoş görünmek, Rus tesirine karşı halkı kendi yanına çekebilmek
maksadıyla 1946 yılında İsa Yusuf Alptekin’i Eyalet Hükümeti Genel Sekreterliğine,
Maliye Bakanlığına ise Kazak lider Canım Han’ı getirdiler.206 Ve Nihayet 19 Mayıs
1947 tarihinde Çin Hükümeti tarafından, yerli halkın karşı olduğu Chang Chih-
chung’un yerine Mesud Sabri Baykuzu getirildi. Çin idaresi ilk defa Doğu Türkistan
da Valilik makamına bir Türk’ü getirmek zorunda kaldı.207

Çin Kommünistlerinin güçlerini arttırmasıyla Doğu Türkistan’daki siyasette


değişmeye başladı. Eski Doğu Türkistan Genel Valisi Chang Chih-cung’un önerisi
ile Chiang Kai-shek tarafından 17 Temmuz 1948 tarihinde görevden alınan Mesud
Sabri’nin yerine Sovyet yandaşı Kommünist Burhan Şehidi getirildi. Mehmet Emin

204
Alptekin, s. 183-184. Delilhan Canaltay hükümet üyeleri hakkında şu bilgileri vermektedir: “Doğu
Türkistan Bölge hükümeti 25 üyeden oluşur. Bu seferki birleşik hükümete Kazaklardan: Canımhan
Hacı Maliye Bakanı, Salis (Nayman boyundan) Genel sekreter yardımcısı, Delilhan Sügirbayev Sağlık
Dairesi Başkanı, Osman Batur hükümet üyesi, Uygurlardan Ahmetcan Kasimî, Abilkerim Abbasov,
Rahimcan Sabiri, Mehmet Emin Buğra, Seyfeddin Azizi, Abdülkerimhan Maksum, İsa Yusuf
Alptekin, Tatarlardan Burhan Şahidi ve diğerleri Çinli, Dungan vesaire milletlerden seçildi.”
Canaltay, s. 109-111.
205
Alptekin, s. 184.
206
Buğra, s. 61; Maliye Bakanı Canımhan Tilevbayoğlu’nun hakkında geniş bilgi için bkz: Alihan
Canaltay, “Qazaqtıñ Tuñğış Qarjı Ministri – Janımkhan”, Şaqabay Batır, Almatı, 2017, s. 113-118.
207
Buğra, s. 61-62; Alptekin, s. 186.
47

Buğra ise Şehidi’nin yardımcılığına atandı. 208 Mehmet Emin Buğra ve Baymirza
Hayit, Mesut Sabri’nin görevden alındığı tarihi 1 Ocak 1949 olarak vermektedir.209

10 Şubat 1949 tarihinde Sovyet Rusya Çin’e Doğu Türkistan’da ticaret hakkı,
petrol çıkarma hakkı ve havayolu kurma haklarının alınabilmesini içeren bir anlaşma
talebinde bulundu. Yapılan görüşmelerin ardından 12 Nisan 1949 tarihinde sadece
havayolu kurulması konusunda mutabakata varıldı.210

Ocak 1949 tarihinde Kommünist Lin Piao’nun Mançurya’dan gelerek Pekin’i


işgal etmesi milliyetçi Çinliler arasında büyük bir endişe yarattı. Büyük bir baskı
altında kalan Chiang Kai-shek 22 Kasım 1949’da Cumhurbaşkanlığı görevinden
ayrılarak, yerini Cumhurbaşkanı Yardımcısı Li Zung-rın’a bıraktı.211

Mesut Sabri, 5 Nisan 1951 yılında Doğu Türkistan’da tutuklandı. Eski Eyalet
Hükümeti Başsekreteri ve Maliye Bakanı Canım Han 12 Aralık 1950 yılında
yakalandı ve 4 Nisan 1951’de Urumçi’de idam edildi. Osman Batur ise verdiği
mücadele sırasında 6 Şubat 1951’de Kansu’da esir edilerek 29 Nisan 1951’de
Urumçi’de asılarak idam edildi. 212 Doğu Türkistan’da Kommünistlerin iktidarı
tamamen ele geçirmelerinin ardından Eylül 1950’ye kadar Kaşgar şehrinde 15.000
civarında Doğu Türkistanlı tutuklandı ve bunlardan 5.000’i kurşuna dizilerek idam
edildi. Doğu Türkistan genelinde ise 1951 Nisan sonuna kadar 72.705 kişi ölüm
cezasına çarptırıldı. 150.000’den fazla Doğu Türkistanlı ise yurtlarından ayrılmak
zorunda kaldılar.213

208
Alptekin, s. 197.
209
Hayit, s. 329; Buğra, s. 63.
210
Hayit, s. 330; Buğra, s. 63-65.
211
Alptekin, s. 201.
212
Hayit, s. 331.
213
Hayit, s. 332.
48

2. BÖLÜM

1. “YAŞ TÜRKİSTAN”

1.1. “YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİ

“Yaş Türkistan” dergisi Türkistan’ın siyasi, kültürel, edebi ve iktisadi


meselelerini dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşamını sürdüren Türklere ve dünya
kamuoyuna duyurulmasını amaçlayan siyasi, edebi, iktisadi ve kültürel bir dergidir.
Dergi yayın hayatını sürdürdüğü 1929-1939 yılları arasında Türkistan’ın sesi olmayı
başararak, Demir Perde arkasında baskıcı rejimler altında ezilen Türk halkının
feryatlarını dünya kamuoyuna ulaştırmaya çalışmış ve bunda başarılı olmuştur. “Yaş
Türkistan” dergisi, sayfalarında yer alan meselelerin güncelliğini koruması ve bu
meselelerle ilgili yorumlarındaki etkinliği ile de kıymetlidir.214 Dergiyi Türkistan’ın
milli bağımsızlık amacı ve milli adını açıkça ve cesaretle ortaya koymuş bir yayın
organı olarak tanımlayan Timur Kocaoğlu bu yönüyle “Yaş Türkistan”ın özel bir yeri
olduğunu belirtmektedir.215

Türkiye Türkçesiyle “Genç Türkistan” anlamına gelen,“Yaş Türkistan” dergisinin


kurucusu ve başyazarı Mustafa Çokay, “Sesimiz, yurdumuzdaki kuvvetli haykırışın
güçsüz bir yansımasıdır.” 216 sözüyle derginin üstlendiği büyük misyonu, alçak
217
gönüllülükle ifade etmektedir. Türkistan gibi (5.664.921 km²) büyük bir
coğrafyanın içerisinde cereyan eden olayları yakından takip ederek, dünya
kamuoyunun Türkistan’da meydana gelen bu olaylarla ilgili bilgi sahibi olabilmesini
sağlamak çok büyük bir gayret gerektirir. Hele de baskı ve zulüm altında kalmış bir
coğrafyadan alınan bilgilerin, sağlam kaynak ve belgelerle ulaştırılması ise çok zor

214
Abdulvahap Kara, Türkistan Ateşi Mustafa Çokay’ın Hayatı ve Mücadelesi, İstanbul 2002, s.314.
215
Timur Kocaoğlu, “Yaş Türkistan’ın Türkistan Basın tarihindeki Yeri”, Yaş Türkistan, Türkistan
Milli İstiklal Fikrine Hizmet Eden Aylık Dergi, c. 1, (1-13 sayılar), 1929-1930, İstanbul, 1997 s. 14;
Kara, Türkistan, s.314.
216
Mustafa Çokay, “Bizning Yol”, Yaş Türkistan, 1 (1929), s. 1-2.
217
Ahmet Taşağıl, “Türkistan”, DİA, XLI (2012), s.556.
49

bir iştir. “Yaş Türkistan” dergisi bu görevini, böylesi büyük zorluklara, maddi ve
manevi imkânsızlıklara rağmen yürüterek, Çokay’ın da dediği gibi, “Türkistan’ın
bağımsızlığı yolunda verilen mücadelenin bayrağı” olmuştur.218

1927 yılının Şubat ayında İstanbul’da TMB’nin yayın organı olarak yayın
hayatına başlayan “Yeni Türkistan” dergisinin, dönemin siyasi şartları gereği
Türkistan meselelerini rahatça işleyememesi ayrıca Türkiye’de gerçekleşen harf
devrimi sonucu kullanılmaya başlanan Latin alfabesi ile basılmaya başlanması
nedeniyle okuyucu sayısının azalması, yeni bir dergi çıkarma gereksinimini ortaya
çıkartmıştı. Çıkarılacak yeni derginin Türkistan meselelerini rahatça işleyebilmesi
için Avrupa’da çıkarılmasına ve Türk dünyası tarafından rahatça anlaşılabilir olması
için de Arap alfabesiyle yayınlanmasına karar verildi.

Dergi, Arap alfabesiyle baskı yapılabilme imkânının olması nedeniyle Berlin’de


TMB’nin ikinci yayın organı olarak Aralık 1929’da yayın hayatına başladı. Türkistan
meselelerini rahatça işleyebilmesi, ciddi yazıları ve sağlam kaynakları sayesinde
Avrupalıların güvenini kazanarak, derginin Türkistan konusunda bir kaynak eser
olarak görülmesini sağladı.

Çokay’ın dergide ağırlıklı olarak kullandığı kaynaklar, Sovyet basını ve resmi


yetkililerin beyanatlarıydı.219

“Yaş Türkistan” dergisi, Avrupa ve Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki abonelerinin


yanı sıra, Arabistan, İran, Çin, Afganistan, Japonya, Suriye, hatta Sovyet Rusya’nın

218
A. Oktay, TMH, s. 36; A. Kara, Türkistan, s.315; Mustafa Çokay, “Dekabır Hatıraları”, Yaş
Türkistan, 37 (1929), s.1-2.
219
Mustafa Çokay’ın kaynak olarak Türkçe ve Rusça bazı Sovyet dergi ve gazeteleri kullanmıştır.
Bunlar; Enbekşi Kazak, Türkmenistan, Kızıl Özbekistan, Yeni Fergana gibi Türkçe gazeteler ve
Pravda Vostoka,Sovetskaya Step, Revolutsiyonnıy Vostok, Pravda, Za Partiyu vb. Rusça
dergilerdir.Mustafa Çokay, “Mefkûre Meydanında Küreş”, Yaş Türkistan, 13 (1930), s. 8-9; Kara,
Türkistan, s. 317.
50

büyük şehirlerinden olan Moskova ve Tiflis gibi pek çok ülke ve bölgelerdeki geniş
bir abone ağına sahipti.220

“Yaş Türkistan” dergisi, Aralık 1929 tarihli ilk sayıdan, Şubat 1931 tarihli 15.
sayıya kadar, Sovyetler Birliği coğrafyasında kullanılan Miladi takvim ile yayınladı.
15. sayıdan, Ocak 1935 tarihli 62. sayıya kadar, Miladi takvimin yanında parantez
içerisinde Rumi takvim de eklendi. Son olarak 62. sayıdan yayın faaliyetinin sonuna
kadar, yani 116-117. sayıya kadar bu iki takvimin yanına Hicri takvim de ilave
edildi.

“Yaş Türkistan” dergisinin amacı derginin ilk sayısında Mustafa Çokay


tarafından; “Yolumuz ve amacımız: Biz Türkistan istiklâlcileri için, milletimizin
bağımsızlığı ve yurdumuzun kurtuluşu yolunda mücadeledir. Cümlesiyle
özetlenebilir. Türkistanlılara bundan başka bir yol yoktur, olamaz ve olmasın.”
sözleriyle açıklanmaktadır. Çokay aynı makalede “Yaş Türkistan” dergisinin
gayesini de; “Bizim gayemiz ise Türkistan’da şekil itibariyle de mana itibariyle de
milli bir devlet kurulmasıdır” şeklinde açıklamaktadır.221

Dergi kullanılan dil itibariyle Türk dünyasının geneli tarafından anlaşılabilecek bir
tarzdaydı. Rus dil siyaseti neticesinde değiştirilmeden önce Batı Türkistanlıların
(Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, vb.) kullandıkları alfabe Arap alfabesiydi.
Doğu Türkistan’da günümüzde hala Arap alfabesi kullanılmaktadır. Rusların Batı
Türkistan’da uyguladıkları dil siyaseti öncesinde Türkistan’da kullanılan alfabe de
Arap alfabesiydi. Türkiye’de ise 1 Kasım 1928 tarihine yani Harf devrimine kadar
bazı fars harflerinin ilavesiyle oluşturulmuş Arap alfabesi (Osmanlıca) kullanıldı.
Yani, Arap alfabesi Türk dünyasında hâkim olan alfabeydi. İşte bu nedenle Türklerin
hemen-hemen tamamının anlayabileceği bir yazı stili olması nedeniyle dergi için
Arap alfabesi uygun görüldü. Yeni bir tür Çağatayca adı verilen ve Türk lehçelerinin

220
A. Kara, Türkistan, s. 315-317; A. Oktay, TMH, s.36; Mustafa Çokay, “Yaş Türkistan’ın Üçüncü
Yıllıgı”, Yaş Türkistan, 25 (1931) s. 2-3; Andican, s.321.
221
Mustafa Çokay, “Bizning Yol”, Yaş Türkistan, 1 (1929), s.1-3; A. Kara, Türkistan, s. 315; Timur
Kocaoğlu, “Yaş Türkistan’ın Türkistan Basın Tarihindeki Yeri”, s. 27; Andican, s.332.
51

karışımı olan bu karma yazı stili ile yayınlanacak olan dergi bütün Türk dünyasınca
anlaşılabilecekti. “Yaş Türkistan” dergisinin 27. Sayısının 17-20. sayfaları arasında
Esen Tursun mahlasıyla Tahir Çağatay tarafından kaleme alınmış olan
“Mecmuamıznıng Tili Hakkında” başlıklı makale de, İstanbul’da yayın yapmakta
olan “Atsız Mecmua” dergisinde yer alan222, “Yaş Türkistan” dergisinde kullanılan
dil ile ilgili olumsuz görüşlere cevaben; dergide Türk dünyasında rahatça
okunabilecek bir Türkçe kullanıldığını ve bu Türkçenin yeni bir tür Çağatay Türkçesi
olduğunu ifade etmektedir. Bu Türkçenin XV. yüzyılda kullanılan Çağatay Türkçesi
olmadığı da ayrıca belirtmektedir.223

Mustafa Çokay, “Yaş Türkistan” dergisinin Aralık 1931 tarihli 25. sayısında
yayınladığı, “Yaş Türkistan’ın Üçüncü Yılı” başlıklı Baş Makalesinde, Aralık
1929’da dergiyi çıkarmaya başladıklarında maddi ve manevi zorluklar içerisinde
olduklarını ifade ederken, maddi zorluk olarak dostlarından topladıkları yardımla
sadece üç sayı çıkarabilecek bir bütçe oluşturulabildiklerini belirtmektedir. Diğer
taraftan Türkistanlı gençlerin çaba ve çalışmalarını manevi güç olarak
göstermektedir. Çokay’a göre Türkistan’ın kurtuluşu gençlerin elindedir. Hatta bu
görüşünü “Yaş Türkistan” dergisinin 9-10. sayısında da, “Türkistan’ımız için gerekli
olan tüm unsurları genç nesilden bekliyoruz.” şeklinde ifade etmektedir.224Belki de
Mustafa Çokay’ın milli mücadelede gençlere duyduğu güven, dergiye “Yaş (Genç)
Türkistan” ismini vermesinde etkili olmuş olabilir.225

Dergi, siyasi durum, dil, edebiyat, iktisat, eleştiri, biyografi, bölgesel ve


uluslararası haberler, eser tanıtımları, hatıralar gibi başlıklar altında Siyasi, kültürel
ve iktisadi bölümlerden oluşmaktaydı. Dergide, Türkistan’ın durumu, uluslararası
vaziyet ve hatta yurtdışında yaşayan Türkistanlılar hakkında bilgilere yer

222
“Atsız Mecmua” dergisi’nin Ocak 1932 tarihli 9. Sayısı.
223
A. Kara, Türkistan, s. 322; Esen Tursun, “Mecmuamıznıng Tili Hakkında”, Yaş Türkistan, 27
(1932), s.17-20.
224
Mustafa Çokay, “Kozgalışdan Kuruluşga”, Yaş Türkistan, 9-10 (1930), s. 6.
225
Mustafa Çokay, “Yaş Türkistan’ın Üçüncü Yıllıgı”, 25 (1931), s. 1-2.
52

verilmekteydi. 226 “Yaş Türkistan” dergisi 25. sayı, 37. sayfasında yayınlanan,
İstanbul’da ilkokulu birincilikle bitirerek “Türkistan Türk Gençler Birliği”nin altın
saat ödülünü alan Hayriye isimli küçük kız ile ilgili yapılmış olan haber bunun en
güzel örneklerindendir.227 Ayrıca dergide Türkistan’ın yakın tarihi ile ilgili yazılar da
yayınlanmaktaydı.228

Dergi, yayınlandığı dönemde Türkistan’ın genel durumuyla ilgili kaynak eser


görevi de görmüştür. Buna Baymirza Hayit’in “Türkistan Devletlerinin Milli
229
Mücadeleleri Tarihi” isimli eseri ve C. Tarbagataylı’nın “Doğu Türkistan
Tarihindeki Bazı Meseleler” 230 isimli eserinde kaynak olarak “Yaş Türkistan”
makalelerini göstermeleri kanıt olarak gösterilebilir.

“Yaş Türkistan” dergisinde özellikle Sovyet idareciler tarafından yasaklanan


konular üzerine yazılar yayınlanması dergisinin sürekli olarak Sovyet basını
tarafından küfre varan ağır hakaretlerle saldırılara uğramasına sebep oldu.231 Ancak
bu durum Mustafa Çokay’ı hiç üzmemiş aksine memnun etmiştir. Çokay için bu
saldırılar onun yazılarındaki haklılığını göstermekteydi.232

1934 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin çıkardığı bir karar ile içerisinde
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sovyet Hükümeti arasındaki iyi ilişkilere zarar
veren yazılar bulundurulduğu gerekçesiyle Türkistan muhacirlerinin bazı yayınları
ile birlikte “Yaş Türkistan” dergisinin de Türkiye’ye girişi yasaklandı. Bu durum
elbette Mustafa Çokay’ı derinden etkilemiştir. Çokay konu hakkındaki görüşlerini
düşene tekme manasına gelen, “Yıkılganga Yumruk (Düşene Yumruk)” isimli

226
Mustafa Çokay, “Yaş Türkistan’ın 8 Yaşıga Kirişi Münasebetiyle (1929-Aralık-1936)”, Yaş
Türkistan, 85 (1936), s. 2; A. Kara, Türkistan, s. 324.
227
“Türkistan Haberleri”, Yaş Türkistan, 25 (1931), s. 37.
228
Andican, s.332; A. Kara, Türkistan, s. 324.
229
Baymirza Hayit, Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi, (Çev. Abdülkadir Sadak),
Ankara 1995.
230
C. Tarbagataylı, Doğu Türkistan Tarihindeki Bazı Meseleler ve “Çin’ciler”, İstanbul, 1976.
231
Andican, s.332; A. Kara, Türkistan, s. 324.
232
A. Kara, Türkistan, s. 318.
53

makalesinde; “Hiç beklemediğimiz bir zamanda, hiç ümit etmediğimiz hatta


düşünemediğimiz bir yerden güçlü bir darbe yedik: Türkiye Hükümetin 6 Ekim
tarihli bir kararı ile “Yaş Türkistan”ı Türkiye toprağına sokmak yasaklandı.”233 “Çare
yok; bu ağır darbeyi de kabul ederek, onun ruhumuzda bıraktığı izi taşıyarak, acısına
234
dayanarak, yolumuza devam edeceğiz.” sözleriyle sayfalarına taşımıştır.
Türkiye’de yaşayan Türkistanlıların vatanlarıyla arasında köprü görevi gören “Yaş
Türkistan”ın yasaklanması ile beraber, Türkiye’de muhacir olarak yaşayan
Türkistanlıların vatanları ile bağlantıları kesilmiştir.235

1939 yılına kadar yayın faaliyetlerini sürdüren dergi Türkistan sesi olmayı
sürdürerek Türkistan halkının sıkıntılarını, kurtuluş mücadelelerini ve bu
mücadelelerindeki haklılıklarını dünya kamuoyuna duyurma çalışmalarına devam
etmiştir.

233
Mustafa Çokay, “Yıkılganga Yumuruk”, Yaş Türkistan, 60 (1934), s.6-7;A. Kara,Türkistan, s.327;
Ahat Andican,“Yaş Türkistan Dergisi ve Türkistan Milli Hareketi”, Yaş Türkistan’dan Seçilmiş
Makaleler, İstanbul 2006, s.20.
234
Mustafa Çokay, “Yıkılganga Yumuruk”, Yaş Türkistan, 60 (1934), 60, s.11.
235
Mustafa Çokay, “Yıkılganga Yumuruk”, Yaş Türkistan, 60 (1934), 60, s.6; A. Kara, Türkistan,
s.327.
54

1.2. “YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİ YAZARLARI

Dergide “Başmakale”, “Başkarmadan (İdareden)”, şeklinde verilen makalelerin


bizzat Mustafa Çokay tarafından yazıldığı düşünülmektedir. “M.”, “M.Ç.”ve
“Canay”, mahlasları Mustafa Çokay’a aittir. 236 Ayrıca Tülay Köseoğlu Doktora
Tezinde “Ç” mahlasının da Mustafa Çokay tarafından kullanıldığını tespit etmiştir.237
“Yaş Türkistan” dergisi 60. sayıda “İşan Khoca Khani (İşan Hoca Hani)” başlıklı
makalede kullanılan Mustafa imzasının da Mustafa Çokay’a ait olması
muhtemeldir.238 “Yaş Türkistan” dergisi 34 – 35. sayfalarında yer alan Merhum İşan
Hoca Hani başlıklı yazıda, merhumun Mustafa Çokay ile beraber Türkistan
mücadelesinde yaptıkları hizmetten bahsedilmektedir.239 Eğer “6 adet Başkarma” ve
“5 adet Baş Makale – 5 adet” olarak yayınlanmış olan makale ve bilgi yazıları
Mustafa Çokay tarafından yazıldığı düşünülürse Doğu Türkistan Konusunda 16
yazıda Mustafa Çokay imzası vardır. Bunların iki tanesi “Çokayoğlu”, birer tane de
“Mustafa”, “M.” ve “Mustafa Çokayoğlu” imzalarıyla yayınlanmıştır.

“Çağatay”, “Esen Tursun”, “Tahir Şakir”, “Taşbalta”, ve “Temuroğlu” gibi


mahlaslar Tahir Çağatay’a aittir.240 Ayrıca Tülay Köseoğlu “A. Çağatay”, “Temir”,
“İsen Tursun” ve “Ş. Kuliyef” mahlaslarının da Tahir Çağatay’a ait olduğunu
belirtmektedir. 241 Tahir Çağatay’ın Doğu Türkistan ile ilgili “Yaş Türkistan”
dergisinde kaleme aldığı makalelerde, birer adet “Çağatay”, “Timuroğlu” iki adet
“Taşbalta” imzalarısı ile 5 yazı kaleme almıştır.

236
Timur Kocaoğlu,“Yaş Türkistan’ın Türkistan Basın Tarihindeki Yeri”, s. 28-29.
237
Tülay Köseoğlu, Sovyetler’in Türkistan'ı Dönüştürme Siyasetine Muhalefet: Yaş Türkistan Dergisi
(1929-1939), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul,
2009, s. 123.
238
Mustafa, “İşan Hoca Hani”, Yaş Türkistan, Sayı 60 (Kasım 1934), s. 35-37.
239
Habiburrahman El Bulgari, “Merhum İşan Hoca Hani”, Yaş Türkistan, Sayı 60 (Kasım 1934), s.34-
35.
240
Timur Kocaoğlu,“Yaş Türkistan’ın Türkistan Basın Tarihindeki Yeri”, s. 28-29.
241
Köseoğlu, s.127-128.
55

“Abdulvahap”, “Toktamışoğlu” ve “İlter” gibi mahlaslar ise Abdulvahap Oktay’a


aittir. 242 Ayrıca “İshakoğlu Abdulvahab”, “Yaş Türkistanlı”, “Doktor İlter”, “T.”
mahlasları da Abdulvahap Oktay’a aittir. 243 Tülay Köseoğlu kime ait olduğu
bilinmeyen “Yaş Türkistanlı” mahlasının Abdulvahap Oktay’a ait olduğunu nasıl
tespit ettiğini eserinde açıklamaktadır. “Yaş Türkistan” dergisinde Abdulvahap
Oktay Doğu Türkistan konulu “Doktor İlter” ve “Toktamışoglu” mahlaslarını
kullanarak iki yazı kaleme almıştır.

Mecdeddin Delil, dergide “Mecdeddin Ahmed” imzası ile Doğu Türkistan


meselelerine dair birbirinden kıymetli 13 makale kaleme almıştır.

Yukarıdaki dört önemli “Yaş Türkistan” yazarlarının makalelerinin dışında “Yaş


Türkistan” dergisi idaresine, gönderilen makaleler de yayınlanmıştır. Habiburrahman
El Bulgari’nin altı makalesi, “Emin Vahidî”nin beş makalesi, “Tanrıverdi” mahlası
ile üç makale, “Taci Ahmed”, “Oktay”, “Koyaş Bek”, “Bay Azizi”, “Hacı Hamid
İsmail”, mahlaslarıyla ikişer makale, “Türkistanlı Oktay, “Derdmen”, Bentsing244 ,
“Abdürreşid Abdülgani”, “Abdürrahim Mahmud”, “Subutay”, “Türkistanlı Oktay”,
“Türkistanlı Yılmaz”, “Kavunçili”, “Q. T.”, “Bekoglu”, “Derdmen”, “Türkoglu”, “Q.
A.”, “Törömtay”, “Abdürrahim Mahmud”, “Mirza Azmi”, “Şehzade Abdullah Bek
Khudayarkhanzade”, “Türkistanlı”, “K. A. Çağatay”, “Törömtay”, “Bay Azizi”,
“Doğu Türkistanlı Koyaş Bey”, “Türkistan İstiklalcisi”, “K. T.”, mahlas ve isimleri
ile ise “Doğu Türkistan” konulu birer makale yayınlanmıştır. Bu mahlasların kime ait
olduğu belirlenememiştir.

“Yaş Türkistan” dergisinde Doğu Türkistan İnkilap hareketine doğrudan katılmış


kişilerin dergi idaresine gönderdikleri mektuplar ve bu önemli kişiler ile yapılmış
mülakatlar da yayınlanmıştır. Doğu Türkistan Cumhuriyeti Olağanüstü Elçisi Doktor

242
Timur Kocaoğlu,“Yaş Türkistan’ın Türkistan Basın Tarihindeki Yeri”, s. 28-29.
243
Köseoğlu, s.131.
244
Bentsing, “Kaşgar’daki Misyonerlerin Edebi ve İlmi Faaliyetlerinden”, Yaş Türkistan, Sayı 50
(Ocak 1934), s. 55 – 56.
56

Mustafa Ali’nin “Yaş Türkistan” dergisi idaresine gönderdiği Mektubu245, Mahmud


Muhiti’nin, Hindistan’dan dergi idaresine gönderdiği “Ölmek Var, Dönmek Yok”
başlıklı mektubu gibi246mektuplar ve Doğu Türkistan Cumhuriyeti Savunma Bakanı
yüksek Başkomutan Vekilliği, İstiklal Cemiyeti Başkan yardımcılığı gibi önemli
görevlerde bulunmuş olan “Sultan Bek Bahtiyar Bek Efendi ile Habiburrahman El
Bulgari tarafından yapılan mülakat, 247 bunlara örnektir. Doğu Türkistan İstiklal
Hareketine doğrudan katılmış bu önemli kişilerin verdikleri bilgiler adı geçen dönem
ile ilgili birinci elden kaynaklar olarak göze çarpmaktadır.

Yine Doğu Türkistan’da cereyan eden çatışma ve mücadelelere tanık olmuş ve bu


olayları gözlemlemiş kişlerin olayın nasıl cereyan ettiğini aktararak kaleme alarak
“Yaş Türkistan” dergisine gönderdiği makale ve yazılar da dergi sayfalarında yer
almıştır. Bunun beklide en güzel örneği Bekoğlu tarafından kaleme alınan “Doğu
Türkistan Yeni Olaylar Karşısında isimli makaledir.248

“Yaş Türkistan” dergisinde diğer yerli basında çıkan ve önemi nedeniyle iktibas
249 
edilen makaleler vardır. Bu makalelerde “Va – Nu” (Vâlâ Nureddin) ,
“Sufizade”250, “Temir (Tahir Çağatay)”251, mahlaslarıyla dergi sayfalarında yer bulan
yazılar bunlara örnektir. Bunlar dışında dergide Doğu Türkistan Haberleri başlığı

245
Doktor Mustafa Ali, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti Olağanüstü Elçisi’nin Mektubu” Yaş Türkistan,
Sayı 51 (Şubat 1934), s. 6-9.
246
Mahmud Muhiti, “Ölmek Var, Dönmek Yok”, Yaş Türkistan, Sayı 112 (Mart 1939), s. 5-9.
247
Habiburrahman El Bulgari, “Sultan Bek Bahtiyar Bek Efendi ile Görüşme”, Yaş Türkistan, Sayı 60
(Kasım 1934), s. 33-34.
248
Bekoğlu, “Doğu Türkistan Yeni Olaylar Karşısında”, Yaş Türkistan, Sayı 92-93 (Temmuz –
Ağustos 1937), s. 32-36.

Va – Nû mahlasını kullananan Vala Nurettin Türk gazeteci ve yazardır. “Akşam”, “Cumhuriyet”,
“Tercüman”, “Havadis”, “Haber” gibi çeşitli gazetelerde yazıları yayınlanmıştır. “Yaş Türkistan”
dergisi ise 07.02.1934 tarihli “Haber” gazetesi’ndeki yazısını yayınlamıştır. Bkz. Va – Nu, “Çok
Çabuk Hükümler Veriyoruz”, Yaş Türkistan, Sayı 51 (Şubat 1934), s. 11-12.
250
“İstiklal” Dergisinden iktibas edilen Sufizade, “Bize Taş Yürekli İşçiler Gerek”, Yaş Türkistan,
Sayı 53 (Nisan 1934), s. 28-30.
251
Temir, “Doğu Türkistan Ayaklanması”, Yaş Türkistan, Sayı 44 (Temmuz 1933), s. 15-19.
57

altında, “Yeni Irak”, “Uruş Haberi”, “İstiklal”, “Yanga Milli Yol” gibi gazetelerden
alınarak yayınlanan ancak yazarı verilmeyen yazılar da vardır.

Yabancı basında çıkan ve önemi nedeniyle iktibas edilerek “Yaş Türkistan”


dergisinde yayınlanan makaleler de vardır. Bu alıntılarda makalenin alındığı
gazetenin adı ve yazarının adı verilmiştir. “Le Temps” gazetesinde 5 Nisan 1934’de
yayınlanan Mösyö Andre Dubosq imzalı “Çin Türkistanı” başlıklı yazı buna örnek
olarak verilebilir. 252 “Yaş Türkistan” dergisi bunun dışında yazar ismi verilmeden
çeşitli, Alman, Fransız vb. Avrupa basınında yer alan çeşitli haberleri de sayfalarına
taşımıştır.

252
Doğu Türkistan’da: Doğu Türkistan Milli Bağımsızlık Hareketi Etrafında”, Yaş Türkistan, Sayı 53
(Nisan 1934), s.26-28
58

1.3. “YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİNİN DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM


CUMHURİYETİ İLE İLGİLİ YAYIN FAALİYETLERİ

Doğu Türkistan mücahitleri sadece Çin ile mücadele etmiyordu. 253 Bölgedeki
çıkarlarını korumak hatta bölge üzerindeki hâkimiyetini güçlendirmek amacıyla
Çin’e desteğini hiç esirgemeyen Sovyet Rusya 254 ve Doğu Türkistan Türk halkına
ihanet etmeyi kendisine alışkanlık haline getirmiş olan ve “din kardeşi” olarak
görülen Dunganlarla da mücadelelerini devam ettiriyorlardı. 255 Ellerinde her türlü
medeni silahı olan bu birleşmiş düşmanlara karşı Doğu Türkistan halkı kendi
imkânlarıyla, ölerek, öldürerek son ana kadar mücadelelerini sürdürdüler. Ancak
sadece savaş meydanlarında vuruşarak verilen mücadele yetersizdi. Japonya Telgraf
Ajansı “RENGU” ve Sovyet Telgraf Ajansı “TASS” tarafından yayınlanan asılsız
söylentilerin etkileri haklı davasını dünya kamuoyuna duyurabilme arzusunda olan
Doğu Türkistan’ın durumunu olumsuz etkiliyordu. Doğu Türkistan halkının
davalarındaki haklılıklarını dünya kamuoyuna duyurmaları gerekliydi. Seslerini
duyurabilme imkânları ise son derece azdı.

253
Mustafa Çokayoğlu, “Doğu Türkistan, Dış Dünya ve Bizim Görevimiz”, Yaş Türkistan, 56 (1934),
s. 23.
254
Sovyet Rusya’nın Doğu Türkistan’ı ele geçirme faaliyetlerine “Yaş Türkistan” dergisinden
verilecek en güzel örneklerden birisi Mecdeddin Ahmed tarafından yazılan makalede, Doğu Türkistan
ile Sovyet toprakları arasındaki sınır yolları verildikten sonra getirilen şu paragraftır; “Biz bu sınır
yollarını kaydetmekle, Doğu Türkistan’ı çok eski zamanlarda kararlaştırılmışbir plan ile ele geçirmek
isteyen bir siyaseti en ince ayrıntısına kadar inceleyerek anlatmış ve belki gerçek bir şekilde ispat
etmiş oluyoruz. Rusya’nın, Batı Sibirya Valisi Gasford’un 1857’de yazdığı bir kitabında: “Eğer biz
Kaşgarya’da Rusya’ya bağlı özerk bir hanlık meydana getirirsek, bütün Orta Asya’ya sahip olacağız.
Bu suretle, kendimiz için yeni ufuklara yol açacağız” diye yazması ve bugün Sovyet Rusya’nın,
önemli sınır noktalarına muntazam yollar yapması, konunun önemini açıkça gösteriyor olsa gerek.”
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında II”, Yaş Türkistan, 103 (1938), s. 11.
255
Dunganların ihanetlerinin sayısı çok fazladır ancak küçük bir örnek olarak; Emin Vahidi, “Doğu
Türkistan İnkılâbına Bir Bakış II”, Yaş Türkistan, 101 (1938), s. 53’e bakılabilir.
59

Sovyet Telgraf Ajansı “TASS”ın, çeşitli iftiralar ile Doğu Türkistan’ın aleyhine
yaptığı “Doğu Türkistan’ın Anti Kemalist ve Panislamist bir devlet olduğu” 256 ,
“Şehzade Abdülkerim’in tahta geçirileceği”257ve benzeri haberler, dünya kamuoyunu
yanıltmaktaydı. Kaynak yetersizliği nedeniyle bu asılsız söylentiler Avrupa’nın en
önemli dergi ve gazetelerinin sayfalarına girerek Doğu Türkistan milli kurtuluş
hareketine karşı olumsuz görüşlerin oluşmasına neden oluyordu.258 Hatta bu haberler
Türkiye Cumhuriyeti siyasilerinin dahi kafalarında soru işaretleri oluşmasını
sağlamaktaydı. Sovyet telgraf ajansının yaydığı asılsız haberlerin Türkiye
Cumhuriyeti siyasilerinin ve kamuoyunun üzerinde yarattığı olumsuz etki, “Yaş
Türkistan”ın 51. sayısında yer alan dönemin Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı
259
“Tevfik Rüşdi Bey’in Doğu Türkistan’a Dair Açıklaması” ve aynı sayıda
yayınlanmış olan “Çok Çabuk Hükümler Veriyoruz”260 başlıklı makalelerden açıkça
anlaşılmaktadır.

İşte tüm bu durumlar göz önüne alındığında Doğu Türkistan’ın sesinin ve


davasının haklılığının dünyaya duyurulması ve asılsız haberlere cevap verilmesi
gerekiyordu. “Yaş Türkistan” dergisi işte bu vazifeyi üzerine alarak yıllarca tüm
zorluklara rağmen bıkmadan, usanmadan yerine getirmeye çalıştı. Dergi editörü
Mustafa Çokay, “Doğu Türkistan mücadelesi bize ve başka ülkelerdeki Türklere, her
yerde ve elimizden gelen bütün imkânları kullanarak Doğu Türkistan’ın milli
kurtuluş amacına yardım etme ve bazı Rus basınında bu mücadelenin nereden
kaynaklandığı hakkında yayınlanmakta olan yalan yanlış bilgilere karşı mücadele

256
Mustafa Çokayoğlu, “Doğu Türkistan, Dış Dünya ve Bizim Görevimiz”, Yaş Türkistan, 56 (1934),
s. 24.
257
“Doğu Türkistan Haberleri”,Yaş Türkistan, 53(1934), s. 38.
258
Bu konuda, Baş Makale, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti”, Yaş Türkistan, 51 (1934), s. 2-5;
Kavunçili, “Paris’te Doğu Türkistan Hakkında Bir Bildiri”, Yaş Türkistan, 64 (1935), s. 25-28;
Habiburrahman El- Bulgari, “Doğu Türkistan’da”, Yaş Türkistan, 66 (1935), s. 31 – 33 makalelerine
bakılsın.
259
“Doğu Türkistan Cumhuriyeti Etrafında: Tevfik Rüşdi Bey’in Doğu Türkistan’a Dair Açıklaması”,
Yaş Türkistan, 51 (1934), s. 10-11.
260
Va – Nu, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti Etrafında: Çok Çabuk Hükümler Veriyoruz”, Yaş
Türkistan, 51 (1934), s. 11-12.
60

etmek gibi ciddi ve önemli vazifeler yüklemektedir.”261 sözüyle Doğu Türkistan’daki


Milli mücadeleye destek olmanın ve Rus basınında yer alan yalan haberlere karşı
mücadele etmenin her Türk gibi kendileri için de bir görev olduğunu açıkça ifade
etmiştir. Bu önemli görev doğrultusunda dergi ve dergi idaresi çok önemli çalışmalar
gerçekleştirmiştir.

“Yaş Türkistan” dergisinde, Doğu Türkistan ile alakalı 109 adet yazı (Makale,
bildiri, haber, resim vb.) yayınlanmıştır. Bu yazıların ilki, 1933 yılı Mayıs’ında
çıkarılan 42. sayının 39. sayfasında Alman gazetelerinde yayınlanan haberlerden
derlenen “Doğu Türkistan’da” başlıklı makaledir. Son makale ise Temmuz-Ağustos
1939 tarihli 116-117 yani son sayının 54-56 sayfaları arasında Türkistanlı Oktay
imzasıyla kaleme alınmış olan “Mısır’da Doğu Türkistan’ın Tarihi Bir Gününü
Anma Toplantısı” isimli makaledir. Zaten bu sayı derginin son sayısıdır. II. Dünya
Savaşı’nın patlak vermesiyle derginin yayını durmuştur.

Dergide 1-42 sayıları arasında Doğu Türkistan meselelerine dair hiçbir yazı
yayınlanmamıştır. Bu sayıların yanı sıra, 48, 57, 59, 61, 67, 68, 72, 74, 76, 77, 78,
80, 81, 83, 84, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 95 ve 97. sayılarda da Doğu Türkistan ile
alakalı herhangi bir yayın yapılmamıştır. 117 sayı içerisinden toplamda 53 sayıda
Doğu Türkistan meselelerini işleyen yayınlar yer almıştır. “Yaş Türkistan” dergisi,
Doğu Türkistan meseleleri ile ilgili; 53, 60, 110 ve 112. sayılarında altışar adet yazıyı
sayfalarına taşımıştır. 52 ve 69. sayılarda dörder makaleye (52. sayıda üç makale ve
bu sayıya ek olarak Hoca Niyaz Hacı’nın resmi) yer verilmiştir. 45, 54, 55, 64, 71,
82, 99, 104-105, 107, 115 ve 116-117. sayılarda üçer makale yayınlanırken, 43, 44,
46, 49, 51, 56, 92-93, 102, 106, 109 ve 114. sayılarda ikişer adet makale
yayınlanmıştır. Geriye kalan, 42, 47, 50, 58, 62, 63, 65, 66, 70, 73, 75, 79, 85, 94, 96,
98, 100, 101, 103, 108, 111 ve 113. sayılarda ise bir adet makale toplamda 109 adet
yazı yer almıştır.

261
Çokayoğlu, “Doğu Türkistan Meselesi Etrafında”, 46 (1933), s. 8.
61

Derginin 43- 44 ve 45. sayılarında 3 bölüm halinde Tanrıverdi imzasıyla kaleme


alınmış olan “Doğu Türkistan” başlıklı makale içeriği bakımından dikkat çekicidir.
Doğu Türkistan’ın coğrafi yapısı, yer altı ve yerüstü zenginlikleri, tarihi ile ilgili
bilgilerin yanı sıra, Doğu Türkistan’ın ticari ilişkileri, ithalat ve ihracat rakamları,
nüfus yapısı, önemli ticaret yolları, bu yolların yapısı ve mesafeleri, Doğu
Türkistan’ın idari yapısı, Sovyet Rusya’nın bölge ile ilgili faaliyetleri ele
alınmıştır.262

“Yaş Türkistan” dergisi, yayınladığı bu 109 makale, bildiri, haber, resim ve


bilgilendirme yazısıyla Doğu Türkistan milli hareketini pek çok açıdan, değişik
kalemlerin, özellikle de bizzat mücadele meydanında aktif görev üstlenen aydınların
yazdıkları yazılar ile Doğu Türkistan meselesini tüm yönleri ile gözler önüne
sermiştir. Dergi yönetimine gönderilen makalelerin birçoğunun yayınlanmış olduğu
ancak içeriklerinin aynı olmasından dolayı pek çok makalenin ise basılamamış
olduğu dergi sayfalarında şu şekilde bildirilmiştir; “Yurttaşlarımızın milli yayını
okuyarak ve makaleler üstünde fikir yürüterek, ilgi ile takip etmeleri bizi
sevindirmektedir. Ne yazık ki, derginin sayfaları müsait değildir ve bir konu
hakkındaki yazıların hepsinin basımına ve yayınına imkân yoktur. Bu yüzden çoğu
okuyucumuzun istekleri yerine getirilememektedir. Vatandaşlarımızın bu mazereti
kabul ederek yine eski ilgilerine devam edeceklerine inanıyoruz.”263

TMB’nin yayın organı olarak Doğu Türkistan kurtuluş hareketi için faaliyetlerini
yoğun olarak sürdüren derginin okuyucu kitlesinin ve dağıtım ağının geniş olması
sayesinde Doğu Türkistan meseleleri pek çok ülke tarafından takip edilebildi.

262
Tanrıverdi “Doğu Türkistan”, Yaş Türkistan, 43 (1933), s,14-21; Tanrıverdi “Doğu Türkistan II”,
Yaş Türkistan, 44 (1933), s, 10-15; Tanrıverdi “Doğu Türkistan III”, Yaş Türkistan, 45 (1933), s. 9-
14.
263
“Yurttaşlarımızın milli yayını okuyarak ve makaleler üstünde fikir yürüterek, ilgi ile takip etmeleri
bizi sevindirmektedir. Ne yazık ki, derginin sayfaları müsait değildir ve bir konu hakkındaki yazıların
hepsinin basımına ve yayınına imkân yoktur. Bu yüzden çoğu okuyucumuzun istekleri yerine
getirilememektedir. Vatandaşlarımızın bu mazereti kabul ederek yine eski ilgilerine devam
edeceklerine inanıyoruz.” Mecdeddin Ahmed, “Açık Bir Mektup’a Açık Cevap”, Yaş Türkistan, 114
(1939), s. 27- 31.
62

Mustafa Çokay, Doğu Türkistan milli kurtuluş hareketi için “Yaş Türkistan”
dergisinin en önemli görevini, derginin 56. sayısında; “Dış dünyanın gözünde Doğu
Türkistan milli kurtuluş hareketinin lider ve temsilcileri hakkında sempati, hürmet ve
itimat oluşturmaya çalışmak bizim bugünkü en mühim görevimizdir.” Milli menfaat
bizden bunu bolca yapmayı talep etmektedir.” olarak göstermektedir.264 Bu görev,
“Yaş Türkistan” dergisi sayfalarında yerine getirilmeye çalışıldığı gibi, Londra,
Varşova, Paris, Berlin gibi Avrupa’nın önemli başkentlerinde okunan bildiriler,
çeşitli Avrupa gazete ve dergilerine verilen makaleler veya “Yaş Türkistan” dergisi
yönetimi tarafından verilen materyallerle çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanan
makaleler ile yerine getirilmeye çalışılıyordu.265Ancak devletin en yetkin kişisi Doğu
Türkistan İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hacı tarafından
Ergeştam’da Ruslarla yapılan anlaşma ve bu anlaşma ile 1934 yılında devletin
yıkılması çok vahim bir hadise olarak tarih sayfalarına işlenmiştir. Bu hareket içeride
mücahitlerin canlarını vererek yürüttükleri, dışarıda ise “Yaş Türkistan” dergisinin
bütün imkânlarını seferber ederek bu mücadelenin haklılığını duyurma çabasına karşı
en kötü karşılık olmuştur.

“Yaş Türkistan” dergisinin Doğu Türkistan milli hareketine karşı olan görevlerini
yerine getirip getiremediği sorusuna dergi yönetimi şu şekilde cevap vermiştir;

“… Şimdi, “Acaba bizler, Doğu Türkistan milli hareketine karşı kendi


görevlerimizi yerine getirdik mi?” diye bir soru ortaya çıkmaktadır. Biz bu soruya
vicdani bir rahatlık içerisinde, “Kendi boynumuza düşen vazifeyi, gücümüz ve
imkânımız ölçüsünde yerine getirdik” şeklinde, olumlu bir cevap verebiliriz. Doğu
Türkistan milli bağımsızlık mücadelesi için dışarıda en çok teşvikat çalışmasını
yürüten, Türkistan Milli Merkezimiz “TMB” ve küçük dergimiz "Yaş Türkistan"
oldu dersek, hiçbir şekilde başkalarının bu sahadaki hizmetlerini yok saymış
olmayız. “TMB” ve "Yaş Türkistan"ın elinde olan bütün güç sarf edildi. Avrupa

264
Mustafa Çokayoğlu, “Doğu Türkistan, Dış Dünya ve Bizim Görevimiz”, Yaş Türkistan, 56 (1934),
s. 27.
265
Baş makale, “Doğu Türkistan Meselesi Münasebetiyle”, Yaş Türkistan, 106 (1938), s. 2.
63

merkezleri’nin en önemli gazetelerinde makaleler çıkarıldı. “TMB” üyeleri ve "Yaş


Türkistan" üyeleri, çeşitli yerlerde Doğu Türkistan milli kurtuluş hareketi hakkında
bildiriler okudular. Biz bu hareketlerimiz için kimseden vekâlet istemedik ve
almadık. Zaten Türklüğün milli menfaatlerini anlayan bir Türk’e, bir Türk ülkesinin
milli menfaatlerini savunmak için, her hangi bir kişiden böyle bir vekâlet almasının
gereği var mı? Biz bir zamanlar, 1919/22. yıllarda, makaleler yazmak,
memorandumlar takdim etmek ve parlamentolarda söylenmek için materyaller
hazırlayarak verme (Mesela Fransa Parlamentosuna) gibi hareketlerimizle Anadolu
Türk milli hareketine hizmet ederken kimsenin onay ve olurunu sorduk mu? Hiç bir
şekilde sormadık. Bizim bu hareketlerimizden maksat, dışarıda Anadolu Türk milli
hareketi konusunda bütün Türklerin bir fikir ve bir kanaatte olduklarını göstermekti.
Doğu Türkistan meselesinde de biz aynı yolda hareket ettik.”266

Ancak yapılan çalışmalar, Doğu Türkistan’daki bağımsızlık hareketinin başarılı


olmasına yeterli olmadı. Doğu Türkistan mücadelesini sürdürmekte olan liderler
arasındaki benlik mücadelesi ve yerli halkın içerisinde sağlam bir birlik
oluşturulamaması mücadelenin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden oldu.267

1939 yılının Ağustos ayına kadar derginin Doğu Türkistan ile ilgili yayınları
devam etti. Eylül 1939 tarihinde patlayan II. Dünya Savaşıyla beraber “Yaş
Türkistan” dergisinin Berlin’de çıkarılmasını sağlayan Abdulvahap Oktay ve Tahir
Çağatay’ın İstanbul’a dönmeleri ve savaş nedeniyle aboneler ile olan irtibatın
kesilmesi gibi nedenlerle derginin yayın faaliyeti durdu.268

266
Baş makale, “Doğu Türkistan Faciası ve Bize Verdiği Ders”, Yaş Türkistan, 58 (1934), s. 5.
267
Baş makale, “Doğu Türkistan Faciası ve Bize Verdiği Ders”, Yaş Türkistan, 58 (1934), s. 5-6.
268
A. Kara, Türkistan, s. 330; Ceren Celasun, “Türkistanlı Aydınlardan Abdulvahap İshakoğlu Oktay
(1904-1968): Hayatı Ve Eserleri”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2015, s. 17.
64

2. “YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİ EDİTÖRÜ MUSTAFA


ÇOKAY’IN HAYATI, SİYASİ FAALİYETLERİ VE
YAYINCILIK ÇALIŞMALARI

Kazakların Kıpçak boyundan köklü bir aileye mensup olan Mustafa Çokay,
günümüzdeki adı Kızılorda olan Akmescit şehri yakınlarındaki Narşokı köyünde 7
Ocak 1890’da dünyaya geldi. Çokay soyadı; Şokay, Tchokaieff, Chokay, Chokaev,
Çokayoğlu, Tschokai, Tschokaev ve Şokayulı gibi değiş şekillerde yazılmaktadır.
Hokand Hanlığı komutanlarından Torgay Datka’nın torunu olan Çokay’ın babası
Çokay Bey, annesi Bahtlı Hanım’dır. 269 İlköğrenimini Akmescit’te tamamladıktan
sonra, Taşkent Rus Gimnazyumu’nu 1910 yılında bitirdi. 270 Okulunu birincilikle
tamamlayarak burslu yüksek öğrenim hakkı kazandı. Ancak Türkistan Genel
Valisinin Çokay’a yüksek eğitimi için burs hakkından yararlanabilmesi için hukuk
dışında bir bölümde eğitim görmesi gerektiğini bildirmesi üzerine, mimarlık eğitimi
almak istemesine rağmen, hukuk okumaya karar vererek ve burs hakkından
vazgeçerek, kendi imkânlarıyla eğitimini sürdürdü.271

Üniversite öğrenimi sırasında siyasi faaliyetlere katılmaya başlayan Mustafa


Çokay Duma’ya (Parlamento), Türkistan’ın ve diğer Türk – İslam ülkelerinin
sorunlarının bildirilmesi görevini üstlenen “Müslüman Fraksiyonu”na Türkistan
272
temsilcisi olarak seçilerek görev aldı. 1917 Şubat Devrimi’nin ardından,
Türkistan’da siyasi yönetim’in şekillendirilmesinde aktif rol alabilmek için

269
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 26; A. Oktay, Türkistan Milli Hareketi ve Mustafa Çokay
(Merhumun 60 ıncı Doğum Yılı Münasebetiyle), İstanbul 1950, s. 18; Abdulvahap Kara, “Şokay
Mustafa”, DİA, XXXIX (2006), s. 217, Çağatay Koçar, “Vefatının 75. Yılında Mustafa Çokay ve
Türkistanlı Gençlere Hitabesi”, Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisi, S. CCCLX/C. 60 (Aralık 2016),
s.62.
270
A. Kara, Türkistan, s. 32-33; Dr. A. Oktay, TMH, s. 18; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”, DİA,
XXXIX (2006), s. 217.
271
A. Kara, Türkistan, s. 37-38; A. Oktay, TMH, s.19.
272
A. Kara, Türkistan, s. 75; A. Oktay, TMH, s.20; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”, DİA, XXXIX
(2006), s. 217; Zeki Velidi Togan, Hatıralar: Türkistan ve Diğer Müslüman Doğu Türklerinin Milli
Varlık ve Kültür Mücadeleleri, İstanbul 1969, s. 145.
65

çalışmalara başladı. Orenburg’ta Nisan 1917’de gerçekleşen Kazak Kurultayı’na,


ardından Taşkent’te gerçekleştirilen Türkistan Müslümanları Kurultayı’na katıldı ve
oluşturulan Milli Merkez’e başkan olarak seçildi.273

1917 yılında Ekim Devrimi ile Sovyetler Birliği Hükümeti’nin oluşturulması


Türkistan için sıkıntılı günlerin başlangıcıydı. Bu dönemde Bolşevik liderleri,
Çokay’a Sovyet Hükümetine katılmasını teklif ederek yeni hükümete başkanlık
etmesini önerdiler. Fakat Çokay bu teklifi kabul etmedi.274 Çokay, Hokand’da 27. 11.
1917’de ilan edilen Türkistan Muhtariyeti’nde ilk olarak Dışişleri Bakanlığı ardından
Başbakanlık görevlerinde bulundu.275 Türkistan Muhtariyeti bölgedeki hâkimiyetini
güçlendirme amacında olan Bolşevikleri çok rahatsız etmekteydi. Bolşeviklerin tüm
güçleriyle ezmeye çalıştıkları Türkistan Muhtariyeti 31. 01. 1918 yılında sadece 2 ay
gibi kısa bir süre sonunda Bolşevikler tarafından yıkıldı. 276 Hakkında idam kararı
çıkarılan Mustafa Çokay, Taşkent’e gelerek bir süre burada gizlendi. Taşkent’te
gizlendiği sırada kendisine yardım eden Mariya Yakovlevna ile 18 Nisan 1918’de
evlendi.277

Taşkent’ten ayrıldıktan sonra, Ufa’da Zeki Velidî ile görüşerek beraber


Oranburg’a gittiler. Orenburg’da Alaş Milli Hareketi liderleriyle görüşmeler
gerçekleştirdiler. 1918 yılı Eylül ayında kurulması kararlaştırılan Doğu Rusya
Federasyonu temsilcisi olarak Rusya demokratlarının Ufa’da düzenlenen toplantısına
katıldı. Ekim 1918’de Yekaterinburg’da Rusya Kurucu Meclis Temsilcileri Komitesi
başkan yardımcılığına seçildi. Amiral Kolçak tarafından tutuklanan 120 Kurucu
Meclis temsilcisinin içinde Mustafa Çokay’da vardı. Mustafa Çokay Amiral Kolçak
tarafından idama mahkûm edildi ve iki farklı (Kızıl ve Beyaz Rus) askeri kuvvet

273
A. Kara, Türkistan, s. 77-118; A. Oktay, TMH, s.25-27; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”, DİA,
XXXIX (2006), s. 217.
274
A. Kara, Türkistan, s. 122-123.
275
Koçar, s. 62.
276
A. Kara, Türkistan, s. 127-136; A. Oktay, TMH, s.28; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”, DİA,
XXXIX (2006), s. 218.
277
A. Kara, Türkistan, s. 161; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”, DİA, XXXIX (2006), s. 218.
66

tarafından idama mahkûm edilmiş oldu. Ancak Çokay, beraberindeki Çaykin ve


Alkin ile bir kaçış planı yaptı. Başarıyla tatbik ettikleri plan ile Çelyabinsk’te işçileri
ve Başkurtları ayaklandırıp trendeki 100 kadar mahkûmu da kurtararak kaçmayı
başardılar.278

Çokay ve Çaykin, Zeki Velidî’nin de destekleriyle Orenburg’da Ataman Dutov’a


karşı darbe girişiminde bulundu. Ancak başarısız olan bu darbe girişim’inin
sonucunda Çokay, Çaykin ile beraber Orenburg’u terk ederek Mangışlak’a279 geldi.
Bolşeviklere karşı Fransa, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya’nın
desteğini alabileceklerini düşündüler. Ancak durum böyle olmadı. Gereken desteği
göremedikleri gibi, Buhara Emirliği’nin de olumsuz tavır takınması nedeniyle
buradaki faaliyetleri de sonuç vermedi.280

Çokay, Şubat 1919’da Bakû’ye geçerek siyasi çalışmalarına burada devam etti.
Bir taraftan basın toplantılarıyla Türkistan’daki siyasi durum hakkında kamuoyunu
bilgilendirirken, diğer taraftan Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ileri gelenleriyle
görüşmeler yapıyordu. Gittikçe güçlenen Bolşeviklerin Azerbaycan’ı da işgal etmeye
başlaması üzerine Bakû’den ayrılmak zorunda kalan Çokay, Gürcistan’ın başkenti
Tiflis’e geçti. Burada yerli ve yabancı siyasilerle Türkistan’ın Bolşeviklerden
kurtulması kendi iktidarını sağlaması konusunda görüşmeler gerçekleştirdi. Gürcü
Hükümetiyle Türkistan ve Gürcistan halklarının Bolşeviklere karşı ortak hareket
etmesi konusunda serbest ittifak anlaşmasını imzaladı. Bunun yanında Tiflis’te
gazete ve dergilere verdiği makaleler ile Gürcistan Hükümeti’nin desteğiyle çıkardığı
“Na Rubeje (Hudutta)” isimli Rusça ve Tiflis Türk Cemaatinin desteğiyle çıkardığı

278
A. Kara, Türkistan, s. 163, 170-172; A. Oktay, TMH, s.32; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”,
DİA, XXXIX (2006), s. 218; Togan, Hatıralar, s. 539.
279
Mangışlak; Kazakistan’ın Mangistav eyaleti sınırları içerisinde, Hazar denizi’nin doğu kıyısında
dağlarla çevrili bir yarımadadır.
280
A. Kara, Türkistan, s. 173-176; A. Oktay, TMH, s.32; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”, DİA,
XXXIX (2006), s. 218.
67

“Şafak” isimli Türkçe dergiler ile yayın faaliyetleri yürüttü. Bolşeviklerin Tiflis’i
işgale başlamaları üzerine 1921 Şubat’ında yük treniyle Tiflis’ten ayrıldı.281

Mart 1921’de eşi ile birlikte İstanbul’a geldi. Ancak bu dönemde İstanbul’un işgal
altında olması Mustafa Çokay’a siyasi faaliyetlerini yürütecek imkân bırakmıyordu.
Buradaki bazı Türk aydınları ve politikacılar ile görüşmeler gerçekleştirdi. Geçici bir
süre için İngiliz “Times” Gazetesi’ne Gürcistan’daki son siyasi gelişmeler üzerine
yazdığı beş makale ile yayın faaliyetini sürdürebildi. “Times” gazetesinde çalıştığı
dönemde Mustafa Kemal ve Kuva-yi Milliye’nin Bolşevizm ideolojisini benimsediği
görüşünün yaygınlaşması üzerine işgal kuvvetleri komutanlığına bu görüşün
yanlışlığı konusunda memorandum verdi. İmkânsızlıklar içerisinde dahi siyasi
faaliyet ve yayıncılık çalışmalarını sürdürmeye çalışan Mustafa Çokay, sadece birkaç
ay kaldığı İstanbul’dan ayrılarak, bindiği bir Fransız gemisiyle Marsilya’ya oradan
trenle Paris’e geçti.282

Kerensky, Milyukov gibi Paris’te bulunan mülteci Rus demokratlarının


liderleriyle demokratik Rusya’nın kurulması için çalışmalar yapan Çokay, bu iki Rus
demokrat liderlerin “Dni” ve “Poslednya Novosti”283 gazetelerine makaleler yazdı.
Bolşeviklerin Rus milli çıkarlarını ön planda tutmaya başlamaları Rus demokratların
Bolşevizm’e karşı muhalefetlerinin azalmasına neden oldu ve özellikle Kerensky’nin
“Dni” gazetesinde Orta Asya kadınlarına orangutan benzetmesi yapılması üzerine
Rus demokratlarıyla yollarını ayırdığı gibi, Rus muhacir basınıyla da bütün ilişkisini
kesti.284

Çokay, 1920 yılında Zeki Velidî’nin girişimleriyle kurulan Türkistan Milli Birliği
teşkilatına, 23-24 Kasım 1924 tarihinde Berlin’de gerçekleşen ve Avrupa’da ilk kez

281
A. Kara, Türkistan, s. 176-184; A. Oktay, TMH, s.32-33.
282
A. Kara, Türkistan, s. 185-188; A. Oktay, TMH, s.34; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”, DİA,
XXXIX (2006), s. 218; Mustafa Çokay, “Yıqılganga Yumuruq”, Yaş Türkistan, 60 (1934), s.7.
283
“Günler” ve “Son Haberler”.
284
A. Kara, Türkistan, s. 188- 203; A. Oktay, TMH, s.30, 34-38; Togan, Hatıralar, s. 538.
68

düzenlenen TMB toplantısı olması yönüyle önem arz eden toplantıda yemin ederek
üye oldu.

1927 yılının ilk yarısında İstanbul’da yapılan TMB kongresinde alınan karar ile
“Yeni Türkistan” isimli bir dergi çıkarılması kararlaştırıldı. 285 Çokay bu dönemde
ağırlıklı olarak “Yeni Türkistan” dergisine makaleler yazmaya başladı. Çokay, yine
bu toplantıda alınan karar üzerine 1927 Şubat ayında Ukrayna ve Kafkas halkları
temsilcilerinin Avrupa’daki Prometheé hareketine katıldı.286

II. Dünya Savaşı sırasında faaliyetleri duran Mustafa Çokay, Fransa’yı işgal eden
Nazi hükümeti tarafından Berlin’e getirilerek Sovyet ordusunda savaşırken esir
düşen Türk kökenli askerlerle ilgi komisyonların başkanlığına getirdi. Buradaki
Türkistanlıların sorunlarını ortaya koyan çalışmalar yaptı. Esirlerin kamplarda ağır
şartlar altında yaşam savaşı verdiklerini gördü. Ancak devam eden görevi sırasında
Nazilerin Türkistan’a bağımsızlık verme niyetinde olmadıklarını anlayarak Paris’e
dönmek üzere Berlin’e geldi. Berlin’de Aniden rahatsızlanarak 27 Aralık 1941’de
vefat etti ve Berlin Türk Şehitliğine defnedildi. Çokay’ın yakınları kendisinin
zehirlenerek öldürüldüğünü belirtseler de Alman makamları vefat sebebi olarak Tifüs
hastalığını öne sürdü.287

285
Rasim Bayraktar, “Türkistanlı Aydınlarımızın Siyasi ve Yayayın Mücadelesi: Mustafa
ÇOKAYOĞLU ve Etrafındakiler”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı:39, (Erzurum,
2013), s.316.
286
A. Kara, Türkistan, s. 204, 206-216; Ahat Andican, Cedidizm’den Bağımsızlığa Hariçte Türkistan
Mücadelesi, İstanbul 2003, s.312;Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”, DİA, XXXIX (2006), s. 218;
Tevfik Evci, “Yeni Türkistan (1927-1931), Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale 2006, s. 66.
287
A. Kara, Türkistan, s. 256-292; A. Oktay, TMH, s.39-40; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”,
DİA, XXXIX (2006), s. 218.
69

2.1. MUSTAFA ÇOKAY’IN “YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİNDE


YAYINLANMIŞ OLAN DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM
CUMHURİYETİ MESELELERİ İLE İLGİLİ MAKALELERİ

Daha önce de belirttiğimiz gibi dergide “Baş Makale”, “Başkarmadan (İdareden)”,


şeklinde verilen makalelerin bizzat Mustafa Çokay tarafından yazıldığı
düşünülmektedir. “Canay”,“M.” ve “M.Ç.” mahlasları Mustafa Çokay’a aittir. 288
Ayrıca “Ç” mahlasının da Mustafa Çokay’a ait olduğu Tülay Köseoğlu tarafından
tespit edilmiş ve eserinde 474. Sayfanın dip notunda konu ile ilgili bilgi
verilmiştir. 289 “Yaş Türkistan” dergisi 60. Sayıda “İşan Khoca Khani (İşan Hoca
Hani)” başlıklı makalede kullanılan Mustafa imzasının da Mustafa Çokay’a ait
olması muhtemeldir. 290 Merhum’un aynı sayının 34 – 35. Sayfalarında yer alan
Merhum İşan Hoca Hani başlıklı yazıda, Mustafa Çokay ile beraber millet için
yaptıkları hizmetten bahsedilmektedir.291

Çokay’ın dergide yayınlanmış olan makaleleri, genellikle yerli ve yabancı basına


yansıyan Doğu Türkistan ile ilgili asılsız haberlere karşı kaleme alınmıştır. Özellikle
Sovyet haber ajansı “TASS” tarafından yayılan ve dünya kamuoyunu yanıltıcı asılsız
haberlerine karşı olayların gerçek nedenlerini dünyaya duyurmak amacını
taşımaktadır.

Burada Mustafa Çokay’ın “Yaş Türkistan” dergisi sayfalarına yansımış olan


Doğu Türkistan meselelerine dair makalelerini, yazılış sırasına uygun olarak kısaca
sıralayacağız. Ayrıca “Baş Makale” ve “İdareden” şeklinde belirtilmiş olan yazıları
da Mustafa Çokay tarafından yazıldığını düşünerek vereceğiz.

Burada şunu da belirtmemiz gereklidir ki idareden ibaresiyle yayınlanan yazıların


çoğu, kendisinden sonra yayınlanacak makalelerin önemi dolayısıyla kaleme

288
Timur Kocaoğlu,“Yaş Türkistan’ın Türkistan Basın Tarihindeki Yeri”, s. 28-29.
289
Köseoğlu, s. 474
290
Mustafa, “İşan Hoca Hani”, Yaş Türkistan, Sayı 60 (Kasım 1934), s. 35-37.
291
Habiburrahman El Bulgari, “Merhum İşan Hoca Hani”, Yaş Türkistan, Sayı 60 (Kasım 1934), s.34-
35.
70

alınmıştır. Bir yönüyle bu yazılar, kendisinden sonra gelen makaleyi bütünleyici ve


okuyucunun dikkatini bu yöne çekme amacını taşıyan yazılardır. Bazıları ise bazı
önemli haberler ile ilgili kısaca verilen bilgilerdir.

a. Mustafa Çokay, “Yaş Türkistan” dergisi 46. sayıda Çokayoğlu imzasıyla


kaleme aldığı “Doğu Türkistan Meselesi Etrafında” başlıklı yazısında, iki önemli
meseleye cevap vermektedir. Bu iki mesele Sovyet hâkimiyetindeki Türk
ülkelerinden bir göçmenin söylediği Doğu Türkistan’da meydana gelen olayların
Rusların işi olduğu sözü ve “Doğu Türkistan’ı Kurtarma Komitesi” adıyla yazılan
bildirinin bir kopyasının “Yaş Türkistan” idaresine yollanmasıdır. Çokay bu iki olay
karşısında Doğu Türkistan’da cereyan etmekte olan hadiseleri değerlendirirken, 42-
46. sayılar arasında bu meseleye dair yazılara da atıfta bulunmakta ve derginin Doğu
Türkistan milli istiklâl hareketi ile ilgili vazifesini izah etmektedir.292

b. “Yaş Türkistan” dergisi 51. sayının Baş Makalesi, “Doğu Türkistan


Cumhuriyeti” başlıklı yazıda, Doğu Türkistan’daki bağımsızlık mücadelesinin
başarıyla sonuçlandığı bildirilerek, Bu Cumhuriyetin kuruluşunun Türkler için
öneminde vurgu yapılmaktadır. Sovyet Rus basınında yer alan asılsız haberlerin
Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi çevrelerinde Doğu Türkistan ile ilgili şüphelerin
oluşmaya başladığına değinilmektedir. Bu olumsuz durumun önlenmesi için
çalışılması, asılsız haberlere kulak asılmaması gerektiği vurgulanan bu yazı da
meselelerin asıl nedenleri hakkında bilgiler verilmektedir. Avrupa’da yeni kurulan
bazı devletler örnek olarak gösterilerek, yeni kurulan bu cumhuriyete eğitimli
uzmanların gelmesinin gerekliliği izah edilmiştir.293

c. Mustafa Çokay “Yaş Türkistan” dergisi 56. sayıda, dergi idaresine yollanan
mektuplarda “Doğu Türkistan’daki milli kurtuluş mücadelesi ve dış dünya’nın, Doğu

292
Çokayoğlu, “Doğu Türkistan Meselesi Etrafında”, Yaş Türkistan, 46 (1933), s. 7-11.
293
Baş Makale, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti”, Yaş Türkistan, 51 (1934), s. 2-5.
71

Türkistan milli mücadelesine ilgi ve alakası” ile ilgili sorulara cevaben “Doğu
Türkistan, Dış Dünya ve Bizim Görevimiz” başlıklı makaleyi Çokayoğlu imzasıyla
kaleme almıştır. Mustafa Bey bu makalesinde, Türkistanlıların konuya gösterdikleri
ilgiye ve bu ilgilerinde haklı olduklarına vurgu yaparak, Batı Türkistan’ın
kurtuluşunun Doğu Türkistan’ın kurtuluşunun sonuçlarına bağlı olduğunu beyan
etmektedir. Ayrıca Doğu Türkistan milli hareketinin karşılaştığı sorunlara ve maruz
kaldığı sıkıntılı duruma dikkat çeken Çokay, Dungan faaliyetlerinin Doğu Türkistan
milli hareketini tehlike altında bırakabileceği tespitinde bulunmaktadır. Yine
Sovyetler Birliği tarafından yayılan asılsız haberlere dikkat çekilen bu yazıda Doğu
Türkistan’ın yalnızlaştırılmaya çalışıldığına, milli mücadelede yer alan bazı kişiler
hakkında olumsuz haberler yayıldığına, bu asılsız haberlere itibar edilmemesinin
önemli olduğuna ve Doğu Türkistan halkına ve bu kutlu mücadelesine her türlü
yardımın gerekliliğini bildirmektedir. Çokay sözlerini, “Dış dünya gözünde Doğu
Türkistan milli kurtuluş hareketinin lider ve temsilcileri hakkında sempati, hürmet ve
itimat oluşturmaya çalışmak bizim bugünkü en mühim görevimizdir. Milli menfaat
bizden bu hususları tam olarak yerine getirmemizi talep etmektedir” sözleriyle
tamamlamaktadır.294

d. 58. Sayı’nın “Doğu Türkistan Faciası ve Bize Verdiği Ders” başlıklı Baş
Makale’de İngiliz “Times” gazetesinin 14.08.1934 tarihli haberine atıfta bulunularak
Doğu Türkistan milli hareketinin uğradığı başarısızlık bildirilerek ve bu
başarısızlığın makam ve mevki sevdası ile şahsi menfaatler olarak belirtilmiştir.
Yazıda 1800’lü yılların 2. Yarısında Doğu Türkistan’da kurulan Yakup Bey
devletinin kuruluşu ve yıkılışına da değinilerek kişisel çıkarların her iki devletin de
sonunu nasıl hazırladığı gözler önüne serilmiştir. Makalede ayrıca, “Yaş Türkistan”
dergisinin ve TMB’nin Doğu Türkistan Milli Hareketi’ne karşı görevlerini yerine
getirilip getirilmediği ile ilgili soruya cevaben; “Şimdi, “Acaba bizler, Doğu
Türkistan milli hareketine karşı kendi görevlerimizi yerine getirdik mi?” diye bir
soru ortaya çıkmaktadır. Biz bu soruya vicdani bir rahatlık içinde, “Kendi
boynumuza düşen vazifeyi, gücümüz, imkânımız ölçüsünde yerine getirdik” diye,

294
Çokayoğlu, “Doğu Türkistan, Dış Dünya ve Bizim Görevimiz”, Yaş Türkistan, 56 (1934), s. 23-27.
72

olumlu bir cevap verebiliriz. Doğu Türkistan milli bağımsızlık mücadelesi için
dışarıda en çok propaganda çalışmasını yürüten, bizim Türkistan Milli Merkezimiz
“TMB” ve küçük dergimiz "Yaş Türkistan" oldu dersek, hiçbir şekilde başkalarının
bu sahadaki hizmetlerini yok saymış olmayız. “TMB” ve "Yaş Türkistan"ın elinde
olan bütün güç sarf edildi. Avrupa Merkezleri’nin en önemli gazetelerinde makaleler
çıkarıldı. “TMB” üyeleri ve "Yaş Türkistan" idarecileri, çeşitli yerlerde Doğu
Türkistan milli kurtuluş hareketi hakkında bildiriler okudular.” denilerekkonuyla
ilgili TMB ve “Yaş Türkistan” dergisinin çalışmalarına da değinilmiştir.295

e. “Yaş Türkistan” 60. sayıda idareden ibaresiyle yayınlanmış olan “Doğu


Türkistan Faciası” başlıklı yazı da, Sultan Bek Bahtiyar Bek Efendinin beyanatı
verilmiştir. Bu beyanatta Hoca Niyaz Hacı’nın yeni unvanı ve Çin ve Rus
askerlerinin Kaşgar’a girmiş oldukları bildirilmiştir.296

f. Derginin 60. sayısında 35-37. sayfalar arasında Mustafa imzasıyla kaleme


alınmış makale, Tifüs hastalığından dolayı vefat eden Batı Türkistan da ve Doğu
Türkistan’da bağımsızlık mücadelelerinde yer almış olan Merhum İşan Hoca
Hani’nin bazı faaliyetleri ve kişisel özellikleriyle ilgili bilgiler vermektedir.

g. “M” mahlasıyla derginin 63. sayısında kaleme alınan makalede Mustafa


Çokay, Urumçi Hükümeti ile Sovyet Rusya arasındaki ilişkileri, Rusya’nın Doğu
Türkistan’daki faaliyetlerini aktarmıştır. Bu duruma kanıt olarak, Doğu Türkistan’ı
gezmiş olan İtalyan seyyah Orlandini’nin 16.01.1935’te Londra’da yayınlanan
“Herald Turibun” gazetesini bu duruma şahit olarak göstermektedir.297

h. “Doğu Türkistan’da” başlıklı Mustafa Çokayoğlu imzasıyla “Yaş Türkistan”


dergisi 71. sayıda yayınlanmış makalede, Japon ve Rus haber ajanslarının Doğu
Türkistan aleyhine yürüttükleri yayın faaliyetlerine ve bu faaliyetlerin Doğu
Türkistan hakkında dünya kamuoyunda olumsuz bir imaj oluşturulduğuna dikkat

295
Baş makale, “Doğu Türkistan Faciası ve Bize Verdiği Ders”, Yaş Türkistan, 58 (1934), s. 2-7.
296
“Yaş Türkistan” idaresi, “Doğu Türkistan Faciası”, Yaş Türkistan, 60 (1934), s. 32-33.
297
M, “Doğu Türkistan’da Çin ile Sovyet Hükümeti’nin Dostluğu”, Yaş Türkistan, 63 (1935), s. 31-
33.
73

çekilmektedir. Doğu Türkistan halkının Çin ve Rusya gibi iki ezici gücün arasında
kaldığının belirtildiği yazıda, Sovyet Rusya’nın bölgedeki faaliyetleri Rus gazete ve
dergileri kaynak olarak gösterilerek gözler önüne serilmektedir.298

i. “Yaş Türkistan” dergisi 102. sayıda yayınlanan Baş Makale, derginin 98-102
sayıları arasında okuyucularla buluşan Taci Ahmed, Emin Vahidi ve Derdmen
Efendi’lerin, Doğu Türkistan milli kurtuluş mücadelesi hakkındaki yazılarının
önemine dair yazılmıştır. Makalede adı geçen bu kişilerin makalelerinin içeriklerine
kısaca değinilerek, bu yazıların ehemmiyeti vurgulanmaya çalışılmıştır.

j. 106. Sayısının Baş Makalesinde Sovyet basınının Doğu Türkistan ile ilgili
yürüttüğü olumsuz propagandaya değinilmiş ve bu propaganda karşısında yayın ve
bildirilerin tek başına yeterli olmadığı belirtilerek, “Aydın ve tecrübeli Doğu
Türkistan milli mücadele unsurları temsilcilerinin dünya siyasi arenasına açık olarak
çıkmaları ve hedefi belirlenmiş bir plan üzerinde mücadele yürütmeleri gereklidir”
sözleriyle konunun önemine dikkat çekilmeye çalışılmıştır. Çin-Japon savaşının
cereyan ettiği bu dönemde, bölgede faaliyet gösteren “Kaşgar Şing-Cang Günlük
Gazetesi” ve “Uruş Haberi” gazetelerinin yaptıkları Bolşevizm propagandalarından,
Japon savaşında Çin’in yanında savaşılmasını öven yazıların yer aldığı ve bu
dönemde uygulanmaya çalışılan 6 siyasi ilkeden söz edilmektedir.299

k. “Yaş Türkistan” dergisi 112. sayıda yayınlanmış olan Baş Makale,


okuyucularının dikkatini, Doğu Türkistan milli hareketine fiilen liderlik eden
General Mahmud Muhiti tarafından gönderilmiş “Ölmek Var Dönmek Yok” başlıklı
makaleye çekmek ve bu makalenin öneminin vurgulanması için kaleme alınmıştır.300

l. Yine “Yaş Türkistan” 112. sayıda idareden ibaresiyle yazılmış olan “Doğu
Türkistan Meselelerinden” başlıklı yazı, Hindistan’ın Gazi Abad şehrinde, Urdu

298
Mustafa Çokayoğlu, “Doğu Türkistan’da”, Yaş Türkistan, 71 (1935), s. 15-18.
299
Baş makale, “Doğu Türkistan Meselesi Münasebetiyle”, Yaş Türkistan, 106 (1938), s. 2-9.
300
Baş makale, “Mahmud Muhiti Efendi”, Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 2-5.
74

dilinde çıkarılmakta olan “Kumi Gazit” adındaki günlük gazetenin bu yıl 17 Ocak
tarihli sayısında yayınlanmış olan bir habere karşı yapılan yalanlama yazısıdır.301

Yukarıda sıraladığımız Mustafa Çokay’ın dergide yer alan yazıları, içeriklerinden


de anlaşılabileceği gibi genellikle Sovyet basınının Doğu Türkistan ile ilgili yaydığı
asılsız haberler ve bu haberlerin dünya kamuoyuna yansımaları ile ilgilidir. Mustafa
Çokay bu makalelerinde yayıncılık silahının ne denli tahrip edici özellikler
gösterdiğini, Çin, Sovyet Rusya, Japonya, İngiltere gibi büyük güçlerin çıkarlarının
çatıştığı bu stratejik noktadaki Türk halkının nasıl yalnızlaştırılmaya çalışıldığını
çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir. Ayrıca Türkistanlıların idaresindeki
bazı gazete ve dergilerde yapılan Çin ve Sovyet propagandalarına da dikkat çekilerek
Doğu Türkistan’ın sadece yabancılardan değil yerli Türklerden de zarar görmekte
olduğunu göstermektedir.

Mustafa Çokay’ın bu makaleleri taşıdığı önem ve yapılan önemli tespitler


nedeniyle konu ile ilgili yapılacak araştırılmalarda mutlaka göz önünde
bulundurulmalıdır. Ayrıca Doğu Türkistan meselelerinin çok iyi bir şekilde
anlaşılabilmesi için Mustafa Çokay’ın bu makalelerinin Türkçe çevirisi ve
transkripsiyonunu ekte verdik.

301
İdareden, “Doğu Türkistan Meselelerinden” Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 15.
75

3. BÖLÜM

1. TÜRKİSTAN MİLLİ BİRLİĞİ (TMB)

Mecdeddin Delil’in Doğu Türkistan’a gönderilmesi kararını alan ve Zeki Velidi


Togan, Mustafa Çokay gibi önemli kişilerin başkanlığını yapmış olduğu TMB “Orta
Asya Milli Avami İhtilal Cemiyetlerinin Birliği” ismiyle 1920 yılı Haziran ayı
sonunda Buhara’da yapılan toplantıda alınan karar ile kuruldu.302Ahat Andican bu
tarihi 29 Aralık 1921 olarak vermektedir.303

Bu birliğin kuruluşunun zeminini hazırlayan en önemli neden Çarlık Rusya’nın


Türkistan’daki yayılmacı faliyetleri ve bölgede uyguladıkları politikaları ile
Bolşeviklerin iktidara gelmesiyle başlayan ağır rejimdir.

Çarlık Rusya’nın Türkistan üzerinde yayılma faaliyetlerinin başlaması ve sırasıyla


Mayıs 1873’te Hive Hanlığı304, Şubat 1876’da Hokand Hanlığı305 ve 1920 yılında da
Buhara Hanlığı’nı306 ele geçirmeleri neticesinde Batı Türkistan’da uzun sürecek olan
istibdat dönemi başlamış oldu. Türkistan halkı ata yurtlarında, kendi topraklarında
azınlık muamelesi görmeye başladılar ve sahip oldukları tüm hakları ellerinden
alındı.

Çarlık döneminde Rusların politikalarına karşı mücadelelerini sürdüren


Türkistanlılar, 1917 yılında gerçekleşen Ekim devrimiyle beraber iktidara gelen
Bolşeviklere karşı da gerek silahlı mücadele, gerek politik gerekse de yayıncılık
faaliyetleriyle bağımsızlık arayışlarını devam ettirdiler.

302
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 207.
303
Andican, s. 144.
304
Mehmet Saray, “Hive Hanlığı”, DİA, XVIII (1998), s. 169.
305
Enver Konukçu, “Hokand Hanlığı”, DİA, XVIII (1998), s. 215.
306
Ramazan Şeşen, “Buhara”, DİA, VI (1992), s.367.
76

Bolşevik devriminin ardından bağımsızlık idealiyle mücadelede bulunan


“Basmacı” mücahit askerler Türkistan’ın bağımsızlığı için 1935 yılına yani Rusların
“Basmacılık Hareketi” olarak adlandırılan bu harekete son vermesine kadar bölgede
307
faaliyetlerine devam ettiler. Bu mücahitler sadece savaş meydanlarında
düşmanlarıyla vuruşup, ölüp – öldürerek mücadele etmediler, aynı zamanda eğitim
faaliyetleri, siyasi faaliyetler ve yayın faaliyetleriyle de bu mücadelelerini yürüttüler.
Türkistan’dan ayrılmak zorunda kalmış olan pek çok aydın gittikleri, Afganistan,
Hindistan, Pakistan, Fransa, Almanya, Türkiye, İran, Mısır, Arabistan v.b ülkelerde,
çeşitli birlikler kurarak, siyasi faaliyetlerde bulunarak ve yayıncılık faaliyetleri
yürüterek, Türkistan için mücadelelerini devam ettirdiler.

Bolşevizme karşı olan Türkistanlı aydın zümre, Türkistan’ın milli mücadelesini


etkin bir şekilde yürütebilmek için siyasi bir birlik kurmanın gerekliliğini kabul
etmişlerdi. Buharalı Ceditler ve Türkistanlı Şura-i İslamcıların bir araya gelerek
gerçekleştirdikleri toplantı da iki farklı grup yani sosyalist grup ve Terakkiperver
Cedid grupları ortaya çıkmıştı. 308 Türkistan’da devam eden milli mücadelenin
başarıya ulaşabilmesi için ortak bir siyasi zemin oluşturmak çok önemli olarak
görülüyordu. Siyasi, iktisadi, askeri, eğitim (maarif), sıhhat ve riyazet (sağlık) ile
genel (umumi) kaideleri içeren 72 maddelik “Siyasi ve İçtimai İlmihal”
hazırlanmıştı.309

Daha öncede belirttiğimiz gibi Haziran 1920 tarihinde Buhara’da yapılan


toplantıda alınan karar ile TMB’nin temelini oluşturan ve Başkanlığını Zeki Velidi
Togan’ın yaptığı,“Orta Asya Milli Avami İhtilal Cemiyetlerinin İttifakı” adında
cemiyet kuruldu. 310 Birliğin, Özbek Terakkiperver Ceditleri, Genç Buharalılar
Fırkası, Genç Hiveliler Fırkası, Kazakistan Alaş Orda Fırkası, Başkurdistan Fırkası,
Türkistan’daki yerli Kaşgarlılar ve Tarancılar Teşkilatları, Çarcuy Milli Türkmen
Teşkilatı ve Türkistan Sosyalist Federalist Türk ve Ademi Merkeziyet Fırkası

307
Abdülkadir Donuk, “Basmacı Hareketi”, DİA, V (1992), s. 107.
308
Andican, s. 142-143.
309
Andican, s. 143.
310
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 207; Andican, s. 144.
77

mensupları tarafından kurulmuş olduğu tüzüğünün ilk maddesinde


311
belirtilmektedir. Birliğin sonraki kongresi 5-7 Eylül 1920’de Semerkant’ta
gerçekleştirildi. Bu kongrede birliğin tüzüğü ile bayrağının şekil ve rengi
belirlendi.312III. Kongre 18-22 Eylül 1922 tarihinde Taşkent’te gerçekleştirildi.313

28 Haziran 1923 tarihinde Afganistan Başkenti Kabil’de gerçekleştirilen toplantı,


birliğin Türkistan dışında gerçekleştirdiği ilk toplantı olma özelliği taşır. Bu
toplantıda Mustafa Çokay’ın birliğin Avrupa temsilciliği görevine getirilmesine karar
verildi.314

23-24 Kasım 1924 tarihinde Berlin’de “Orta Asya Milli Avami İhtilal
Cemiyetlerinin İttifakı” toplantısı gerçekleşti ve Mustafa Çokay bu toplantıya
katılarak resmen birliğe üye oldu. 315 Alınan kararların en önemlilerinden birisi,
Bolşevik Rusya’nın Türkistan’da çeşitli Sovyet Cumhuriyetleri kurmak suretiyle
uyguladığı bölücü siyaset nedeniyle “Türkistan” isminin cemiyetin isminde de yer
alması gerekliliği görülerek, cemiyetin “Orta Asya Milli Avami İhtilal
Cemiyetlerinin İttifakı” ismi “Türkistan Azadlık Cemiyeti” olarak
değiştirilmesidir.316

“Türkistan Azadlık Cemiyeti”nin 15-26 Mart 1927’de İstanbul’da gerçekleştirlen


toplantısının ilk gününde alınan karar ile “Türkistan Azadlık Cemiyeti” ismi
“Türkistan Milli Birliği (TMB)” olarak değiştirildi. 22 Mart 1927’de birliğin tam
bağımsız ve demokratik bir Türkistan için çalışacağı ve bu amaçla çeşitli ülkeler ile
işbirliği yapılabileceği belirtilmiştir. Ayrıca “TMB” tarafından bir yayın çıkarılması
gerekliliği görülmüş ve çıkarılacak bu yayının radikal milliyetçi hareketleri ve
sosyalist hareketleri destekleyici yazılar yazması gerekliliği bildirilmiştir. 26 Mart

311
Andican, s. 145.
312
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 208.
313
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 209.
314
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 211.
315
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 211-212.
316
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 215; Andican, s. 230.
78

1927’de birliğin Merkez Komitesine Osman Kocaoğlu, Zeki Velidi Togan ve


Mustafa Çokayoğlu seçildi.317

24 Mart – 2 Nisan 1939 tarihinde TMB’nin son toplantısı Berlin’de


gerçekleştirildi. Başkan Osman Kocaoğlu’nun üyelikten ve başkanlıktan
çıkarılmasının kararlaştırıldığı bu toplantıda Osman Kocaoğlu yerine Mustafa Çokay,
Mecdeddin Delil ve Tahir Şakir Beylerden oluşan bir heyetin birliği idare etmesine
karar verildi. Bayrağın renk ve şeklinin değiştirilmesi kararına varıldı. Birliğin Doğu
Türkistan Politikalarına karar verildi. Birliğin merkezinin İstanbul’dan, Avrupa
merkezlerinden birisine taşınmasına karar verildi.318

Bu dönemde başlayan II. Dünya Savaşının getirdiği ağır durum bu birliğin


faaliyetlerini durdurmasına neden oldu.319

1920 yılında faaliyetine başlayan birlik çok önemli görevler üstlenmişti. Özellikle
Rusların ortaya attığı Türkistan hareketi ile ilgili asılsız iddialara karşı kamuoyunu
bilgilendirmek ve Türkistan milli hareketinin haklı nedenlerinin gösterilmesini
sağlamak birliğin önemli görevleri arasında yer almaktadır.320

Türkistan Milli Birliği (TMB) yayın organı olan Haziran 1927’de İstanbul’da
yayın hayatına başlayan “Yeni Türkistan” dergisi, Türkistan sınırları dışında
Türkistan ile ilgili yayın yapan ilk dergi oldu. Türkistan’ın milli bağımsızlık ülküsü
ile Türk halkları arasında dayanışmayı arttırma fikrini yaymak ve Türkiye ile
Türkistan halkları arasındaki dil ve gönül birliğini güçlendirmek amacına hizmet
etmek amacını taşıyan dergi, siyasi, edebi ve haberler bölümlerinden oluşmaktaydı.
Yayın hayatına başladığında “Yeni Türkistan” dergisi yönetiminde Zeki Velidi
Togan ve Abdülkadir İnan vardı. Kasım 1928’de yayınlanan 16. sayıdan 27. sayıya
kadar Osman Kocaoğlu ve Mecdeddin Delil ve 27. sayıdan dergini Eylül 1931’de

317
Andican, s. 299-301.
318
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 222-223.
319
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 224.
320
Andican, s. 301.
79

Türk Hükümetinin aldığı kararla kapatılışına kadar ise Mecdeddin Delil ve Nasır Bey
tarafından yönetildi. 321 Mustafa Çokay, 1929 yılına kadar bu dergideki çalışmalarına
devam etmiştir. “Yeni Türkistan” dergisi Türkistan gibi büyük bir coğrafyanın
sorunlarını yansıtmada yetersiz kalmaktaydı. Arap alfabesiyle yayınlanmaya
başlayan “Yeni Türkistan” dergisinin 1 Kasım 1928 tarihinde gerçekleştirilen harf
devrimi ile Latin alfabesiyle çıkarılmaya başlanması dergiyi olumsuz etkileyerek
büyük bir okuyucu kitlesini de kaybetmesine neden oldu. Böylece derginin etki alanı
da azalmış oldu. Ayrıca, o dönemdeki Türk-Sovyet dostluğu nedeniyle pek çok
mesele dergi sayfalarına taşınamıyordu. Mustafa Çokay, Avrupa’da Türkistan
meselelerinin daha rahat bir şekilde dile getirilebileceğini düşünmekteydi. İşte bu
nedenle “Yeni Türkistan” dergisinin yanında, TMB’nin ikinci yayın organı olarak
Berlin’de “Yaş Türkistan” dergisi de yayınlanmaya başlandı.

321
“Yeni Türkistan’ın Kapatılışı”, Yaş Türkistan, 23 (1931), s. 40; Abdulvahap Kara, Türkistan, s.
313; Orhan Çınar, Muhaceretteki Türkistanlıların Gözünden Orta Asya ve Yeni Türkistan Dergisi
(1927-1931), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul, 2010, s. 12.
80

2. TÜRK MİLLİ BİRLİĞİ’NİN 1933 DOĞU TÜRKİSTAN


İSLAM CUMHURİYETİ’NİN ULUSLARARASI ALANDA
TANINMASI YOLUNDAKİ FAALİYETLERİ

2.1. TMB’İN DOĞU TÜRKİSTAN OLAYLARINA DÜNYA


KAMUOYUNUN DİKKATİNİ ÇEKME VE İNGİLTERE İLE
JAPONYA HÜKÜMETLERİNİN DESTEKLERİNİ ALMA
ÇALIŞMALARI

“Yaş Türkistan” dergisi TMB’nin yayın organıdır. TMB’nin Doğu Türkistan milli
mücadelesini dünya kamuoyuna duyurma çalışmalarında “Yaş Türkistan” dergisi çok
büyük rol oynamıştır. Doğu Türkistan, 5.664.921 km²’lik yüzölçümüne sahip olan
büyük Türkistan’ın 1.828.418 km²’lik yüzölçümüne sahip olan ve bulunduğu konum
itibariyle son derece önemli ve stratejik parçasıdır. Sovyet Rusya’nın uyguladığı dil
siyasetine karşı ve dünyanın değişik coğrafyalarında varlıklarını sürdüren
Türkistanlıların anlayabileceği ortak bir dil oluşturma düşüncesi ile (Çağatayca)
yayınlanan “Yaş Türkistan” dergisinin Türkistan’ın her köşesine aynı önemi vermesi
322
gayet doğaldır. Eğer Türkistan’ın bir parçası, üzerindeki işgalci kuvvetten
kurtularak bağımsızlığını kazanabilirse, diğer parçasının bağımsızlığı için çok önemli
bir yol açılmış olacaktı. Yani Çin zulmü altında inleyen Doğu Türkistan
bağımsızlığını kazanırsa, Sovyet baskısı altında kalmış olan Batı Türkistan’da
doğabilecek bağımsızlık hareketlerine zemin hazırlanmış olacağı göz önünde
bulundurulduğunda, Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını kazanmasının önemi daha da
artmaktadır. Bu nedenle TMB teşkilatı Doğu Türkistan meselesine büyük önem
vermiş ve Doğu Türkistan’ın bağımsızlığının sağlaması için destek arama
girişimlerine başlamıştır.

Doğu Türkistan, Sovyet Rusya, İngiltere ve Japonya gibi güçlü devletlerin


çıkarlarının çatıştığı bir noktada yer almaktadır. Doğu Türkistan’ın Güney komşusu
olan Hindistan’ın İngiliz sömürgesi olması, İngiltere’nin Türkistan’daki özelliklede

322
Andican, s. 300.
81

Doğu Türkistan’daki siyasi durumu yakından takip etmesine, Rusya’nın da


İngiltere’yi huzursuz edebilecek ve iki ülkeyi karşı karşıya getirebilecek hareketlerde
bulunmamaya gayret etmesine neden olmaktaydı.323

Sovyet Rusya’nın Doğu Türkistan’daki faaliyetlerinden ve Çin ile olan


yakınlığından çekinen Japonya’nın Dışişleri Bakanı Hirota, Ocak 1935’te Japon
parlamentosunda gerçekleştirdiği konuşmasında, Bolşeviklerin Doğu Türkistan’da
Sovyetleştirme faaliyetlerinde bulunduğunu iddia etti. Sovyetler ise bu sözlere
derhal cevap vererek Doğu Türkistan İnkılâbının Japonya ve İngiltere’nin
entrikalarıyla çıktığını bildirdi. 324 Daha sonraki dönemlerde Bolşeviklerin yaydığı
Şehzade Abdülkerim’in Japon Hükümeti tarafından Doğu Türkistan’a gönderildiği
hakkında söylentiler 325 ve benzerleri Doğu Türkistan konusunda bölgede çıkarları
çatışan Sovyetler Birliği, Japonya ve İngiltere’nin birbirlerine karşı olan bakışlarını
ve aralarındaki çekişmeleri gözler önüne sermektedir.326 Doğu Türkistan konusunda
destek arayışı içinde olan TMB yetkilileri bu çekişme ortamından faydalanmak
istedi.

Japonya’nın 1931 yılında Mançurya’yı işgal etmesi ile başlayan Japon-Çin


mücadelesi TMB için önemli bir fırsat oldu. TMB tarafından Ekim 1932’de Japon
Hükümetine bir memorandum gönderilerek, Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı
konusunda Japon Hükümetinin desteğinin alınmasına çalışıldı. Ancak TMB
yetkilileri memoranduma herhangi bir cevap alamadı.327 Fakat bu durum Japonya’nın
desteğini alma konusundaki çalışmaları sonlandırmadı. Bir yandan Mustafa Çokay
Paris’teki Japon yetkililerle temaslarını sürdürmekte, diğer yandan Kabil’de Önce
Müftü Sadrettin ve ardından Mahmud Aykarlı Japon yetkililer ile temaslarda

323
Tanrıverdi “Doğu Türkistan II”, Yaş Türkistan, 44 (1933), s. 11.
324
M. “Doğu Türkistan’da Çin ile Sovyet Hükümeti’nin Dostluğu”, Yaş Türkistan, 63 (1935), s. 31.
325
“Doğu Türkistan Haberleri”,Yaş Türkistan, 53 (1934), s. 38.
326
Sovyetlerin Doğu Türkistan İnkılâbının Japon ve İngiliz entrikası olduğu yönündeki iddialarına
cevap olarak bkz. Mustafa Çokayoğlu, “Doğu Türkistan’da”, Yaş Türkistan, 71 (1935), s. 15-18.
327
Andican, s.377-380.
82

bulunmaktaydılar. 328 TMB başkanı Osman Kocaoğlu ve Doğu Türkistan İslam


Cumhuriyeti Savunma Bakanı Sultan Bek Bahtiyar Bek ile beraber 1937 yılında
Afganistan’a giderek, Aykarlı aracılığıyla Japon yetkililerle görüşmelerde bulunsalar
da 329 Japonya Doğu Türkistan bağımsızlık mücadelesine doğrudan bir destek
vermeye yanaşmadı.

Doğu Türkistan’ın Güney komşusu Hindistan’ın İngiliz sömürgesi olması


nedeniyle Doğu Türkistan’da meydana gelmekte olan olaylar İngiltere açısından da
önem teşkil etmekteydi. Özellikle bölgedeki Sovyet hâkimiyetinin artması
İngiltere’nin bölgedeki varlığına karşı tehdit teşkil etmekteydi. Bu nedenle TMB,
Doğu Türkistan’daki bağımsızlık hareketini destekleyebileceği düşüncesiyle
İngiltere’nin desteğini almak için çalışmalara başladı.

1866-1867 yıllarında kurulan Doğu Türkistan Devleti’nin Emiri Yakup Bey


Atalık Gazi döneminde İstanbul’a elçi olarak gönderilen Seyyid Yakup Han330, 1877
yılında İngiltere’ye elçi olarak gönderilerek İngiltere Kraliçesine Yakup Han
tarafından mektup götürmüş böylece iki ülke arasında iyi ilişkiler kurulmaya
çalışılmıştı. 331 Ancak Yakup Bey Atalık Gazi’nin öldürülmesinin ardından bu
devletin yıkılması, ilişkileri durdurmuştu. TMB yetkilileri Seyyid Yakup Han’ın
Türkiye’ye gönderdiği oğlu Yakup Hanzade’yi bularak Yakup Hanzade’nin
imzasıyla İngiltere Kraliçesine, daha önce Japon Hükümetine yolladıkları gibi bir
memorandum yollayarak Doğu Türkistan meselesinde İngiltere’nin desteğini
alabilme girişiminde bulundular. Ancak bu mektuba İngiltere’den herhangi bir cevap
gelmedi.332

328
Andican, s.426.
329
Andican, s.428-429.
330
Seyyid Yakup Han, Yakup Bey Atalık Gazi’nin Yiğeni’dir. Bkz. “The Life Of Yakoob Beg”, s.
220.
331
Demetrius Charles Boulger, The Life Of Yakoob Beg, Londra 1878, s. 220; Andican, s. 382.
332
Andican, s. 380-384.
83

Sovyet Rusya’yı kendi varlığı için bir tehdit olarak gören Polonya Hükümeti
Sovyetler Birliği sınırları içindeki bağımsızlık isteyen milli gruplara destek
vermekteydi. Özellikle “Prometheé” organizasyonu üzerinden uygulanan bu politika
ile Sovyetler Birliği karşıtı mücadelelerde maddi ve manevi teşvik sağlanıyor,
“Prometheé” isimli dergiyle de bu konuda yayın faaliyetleri yürütülüyordu. 333 Bu
durumu göz önünde bulunduran TMB yetkilileri Doğu Türkistan meselesine destek
aramak için Polonya’ya yöneldilerse de temel hedefi kendilerine tehlike arz eden
Sovyetler Birliği olan Polonya, Çin ile mücadele halinde olan Doğu Türkistan
mücadelesine destek vermedi.334

333
Andican, s.238, 245.
334
Andican, s. 384.
84

2.2. TMB’NİN MECDEDDİN DELİL’İ DOĞU TÜRKİSTAN’A


GÖNDERMESİ

Tam adı Mecdeddin Ahmed Han Delil olan Meceddin Delil, yazılarını genellikle
Mecdeddin veya Mecdeddin Ahmet imzasıyla yazmıştır. 1902 yılında dünyaya gelen
ve TMB’de ve “Yeni Türkistan” dergisinde, önemli görevler üstlenmiş olan
Mecdeddin Bey “İstanbul Türkistan Türk Gençler Birliği”nin kurucusu ve başkanı
olarak görev yapmıştır. Türkistan’ın bağımsızlığı için gerek yurt içinde gerekse de
yurt dışında önemli faaliyetlerde bulunmuştur. Kalemi güçlü bir yazar olan
Mecdeddin Bey, “Yeni Türkistan” ve “Yaş Türkistan” Dergilerinde önemli
makaleler kaleme almıştır ki “Yaş Türkistan” dergisinde Doğu Türkistan üzerine
kaleme aldığı makaleler çalışmamızda çok önemli bir yer tutmaktadır. 1942 yılında
genç yaşta hayata gözlerini kapayan Delil Üsküdar Sultantepe Özbekler Tekkesi
haziresinde yatmaktadır.335

TMB merkez komitesinin aldığı karar üzerine Mecdeddin Delil Bey336 gazeteci
kimliğiyle Eylül 1933’de Doğu Türkistan’a gitmek üzere İstanbul’dan ayrıldı. 337
Mısır ve Hindistan’a uğrayan Delil, Peşaver’den, Çetral yoluyla Doğu Türkistan’a
doğru gitmekte olduğu sırada, Kaşgar’da bağımsızlığın ilan edildiğini öğrenerek kış
mevsiminin zorlu şartlarında Pamir dağları ve Alay vadileri arasında hızlıca
yolculuğuna devam ederek Şubat 1934’de Doğu Türkistan’ın sınır şehri olan ve
338
Hotan Emirliğine bağlı Taş Kurgan’a ulaştı. 06.02.1934 tarihinde buradan
ayrılarak Kaşgar’a doğru hareket eden Delil, Langatay mevkisine vardığında
Kaşgar’ın Dunganlar tarafından işgal edildiğini ve Cumhuriyet Hükümetinin şehri
terk ederek Yeni Hisar’a gittiğini, kendisinin de Yeni Hisar’da beklendiği haberini
aldı. Bunun üzerine Yeni Hisar’a doğru yönelen Mecdeddin Delil, 12.02.1934’te
Yeni Hisar’a ulaştı.
335
Genç Osman Geçer, “Türkistan Gençlerinin Macaristan Seyahatı̇ (1928)”, 2016 Hoca Ahmet
Yesevi Anısına Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi Bildirileri, C.
IV, (Ankara 2016), s. 402.
336
“Yaş Türkistan” dergisinde Mecdeddin Ahmed ismiyle 13 adet makalesi yayınlanmıştır.
337
Andican, s.384.
338
Mecdeddin Ahmed, “İnkılâp ve Tarihe Hürmet Edelim”, Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 11.
85

Yeni Hisar’dan 14.02.1934’te General Mahmud Muhiti ile görüşmek üzere


ayrılarak Yarkent’e gitti. General Mahmud Muhiti’nin askeri harekât işleriyle meşgul
olması sebebiyle kendisiyle görüşememiş olmasına rağmen, 13 gün kaldığı
Yarkent’te, Niyaz Hacı, Kasımcan Efendi (Dışişleri Bakanı) ve Emir Abdullah ile
görüşmeler gerçekleştirmesinin ardından 27.02.1934’te Yeni Hisar’a gitmek üzere
yola çıktı. 01.03.1934’te ulaştığı Yeni Hisar’da Başbakan Sabit Damolla ve Adalet
Bakanı Zarif Kari ile görüşmeler yaptı.339

Kaşgar’a gittiğinde Dunganlar tarafından yakalanarak hapsedilen Delil, General


Mahmud Muhiti’nin Kaşgar’ı ele geçirmesiyle özgürlüğüne kavuşarak 3 yıl boyunca
Mahmud Muhiti’nin yanında Doğu Türkistan milli kurtuluş hareketine bizzat
katıldı.340

Kaşgar’daki bazı okullarda eğitim-öğretim konusunda çalışmalar yaptı.341 Nisan


1937’ye kadar kaldığı Doğu Türkistan’da, “Yaş Türkistan” dergisinin özel
muhabirliği görevini de yürüttü.342

2.2.1. Mecdeddin Delil’in “Yaş Türkistan” Dergisinde Yayınlanan Doğu


Türkistan Meselelerine Dair Makaleleri:

Mecdeddin Delil’in “Yaş Türkistan” dergisinde Mecdeddin Ahmed imzasıyla


yayınlanmış 13 makalesi vardır. Bu makalelerin içerikleri yazılış sırasına göre
aşağıdaki şekilde özetlenebilir;

a. Delil, “Yaş Türkistan” dergisinde 102 – 108. sayılar arasında 6 parça olarak
(104-105. sayılar tek sayı olarak yayınlanmıştır) yayınlanan “Doğu Türkistan
İnkılâbı Etrafında” başlıklı yazı dizisi ile Doğu Türkistan milli bağımsızlık hareketini

339
Mecdeddin Ahmed, “İnkılâp ve Tarihe Hürmet Edelim”, Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 11-14.
340
Andican, s.384.
341
Andican, s.384.
342
Andican, s. 386.
86

ayrıntılı olarak kaleme almıştır. Bu yazı dizisinde Kumul ayaklanmasının başlayışı,


yayılışı, Cumhuriyetin ve Hotan Emirliğinin kuruluşu, Çin ve Rusya’nın, Doğu
Türkistan Milli hareketine karşı faaliyetleri, Dunganların ihanetleri ve Doğu
Türkistan İslam Cumhuriyetinin yıkılışı, akıcı bir şekilde çarpıcı analizlerle dergi
sayfalarına aktarılmıştır.343

b. Mecdeddin Delil, “Yaş Türkistan” dergisi 110. Sayıda “Mücahit Arkadaşım


Merhum Abdullah Bey”, başlıklı yazısında, 25 Kasım 1938’de Şangay’da vefat eden
ilim adamı ve Doğu Türkistan Milli Hareketi önderlerinden Abdullah Bey Naimi’nin
vatan sevgisiyle dolu şiirlerinin eşliğinde, onun kişiliği, mücadelesi ile ilgili bilgiler
vermiştir. Ayrıca Abdullah Bey gibi bir mücahidin eksikliğinden doğan kaygılarını
belirtirken, “Merhumdan boşalan yeri doldurmak ve doldurtmak için çalışmak, yine
biz muhacirlere düşen bir görevdir.” diyerek Türkistan mücahitlerinin saflarını
sıklaştırarak mücadelelerine devam etmesi gerektiğini belirtmiştir.344

c. Mecdeddin Delil Bey, “Yaş Türkistan” dergisinin 110. sayısında yer alan
“Milli Dava’da Sahtekârlar” başlıklı makalesini, 5.12.1938 tarihinde Şangay’dan
gönderilen bir mektuba cevaben yazmıştır. Aslen Arap olan Ahmet Tevfik isimli bir
kişinin Japonya’da kendisini Doğu Türkistan’ın Başkomutanı olarak tanıtması ve
kendisine unvanlar verdiği hakkındaki mektubu paylaşırken, adı geçen kişi ile ilgili
hatıralarını da aktarmıştır. Adı geçen kişinin Milli hareketin en hararetli döneminde
Doğu Türkistan’a geldiğini, ilk başlarda kendisine izzet ve ikramlarda
bulunulduğunu ancak her şeye karışması ve tuhaf davranışlar sergilemesi nedeniyle

343
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında”, Yaş Türkistan, Mayıs 1938, Sayı: 102,
Sayfa, 6-16;Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında II”, Yaş Türkistan, Haziran 1938,
Sayı: 103, Sayfa, 5-11; Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında III”, Yaş Türkistan,
Temmuz – Ağustos 1938, Sayı: 104-105, Sayfa, 41-55; Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı
Etrafında IV”, Yaş Türkistan, Eylül 1938, Sayı: 106, Sayfa, 9-16; Mecdeddin Ahmed, “Doğu
Türkistan İnkılâbı Etrafında V”, Yaş Türkistan, Ekim 1938, Sayı: 107, Sayfa, 22-28 ve 31-
32;Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında VI”, Yaş Türkistan, Kasım 1938, Sayı:
108, Sayfa, 26-37.
344
Mecdeddin Ahmed, “Mücahit Arkadaşım Merhum Abdullah Bey”, Yaş Türkistan, Ocak 1939,
Sayı: 110, Sayfa, 11-16.
87

sınır dışı edildiğini belirtmiştir. Ahmet Tevfik isimli bu adama itibar edilmemesini
bildirirken, “Türkistan’ı Arap, Yahudi, Rus, Çin veya başka bir ülke vatandaşı temsil
edemez. Bu hak sadece Türkistanlılara aittir” diyerek yazısını sonlandırmaktadır.345

d. Mecdeddin Bey, “Yaş Türkistan” dergisi 112. Sayıda “İnkılâp ve Tarihe


Hürmet Edelim” başlıklı yazısında, kendisinin “Doğu Türkistan Milli Hareketi,
inkılâbın başlaması ve bitişi” hakkında görüştüğü bir kişinin söylediği sözler ve konu
hakkındaki görüşleri üzerine, Mecdeddin Delil’in Doğu Türkistan Milli hareketi ile
ilgili hatıralarının bir bölümünü kaleme almıştır. Bu makalede Delil, Doğu
Türkistan’a gitmek üzere İstanbul’dan başlayan yolculuğuna dair kısaca bilgi
verdikten sonra, Doğu Türkistan’a ulaşmasının ardından gittiği şehirleri ve bu
şehirlerde Hoca Niyaz Hacı, Abülbaki Damolla, Adalet Bakanı Zarif Kari ve diğer
hükümet yetkilileriyle görüşmelerini tarihlerini belirterek aktarmıştır. Kendisinin bu
milli harekete dâhil oluşunu ve milli hareket sırasında cereyan eden bazı silahlı
mücadeleler ile bu mücadelelerin sonuçları hakkında bilgiler vermiştir. Bu hatıralar
Doğu Türkistan Milli Bağımsızlık mücadelesi ile ilgi birinci elden bilgiler olması
makalenin önemini arttırmaktadır.346

e. Mecdeddin Delil, “Doğu Türkistan Tarihinde Kara Bir Günün Yıl Dönümü
(Aralık 1933 – Nisan 1939)” başlıklı makalesinde, üzerinden 6 yıl geçmiş olan milli
istiklâl hareketine değinirken, bu harekete karşı olumsuz etkileri olan kişilerin
rollerini yansıtmaya çalışmıştır. Delil bu yazıda, Ma Zhong-ying’in ihanetine, Jin
Shu-ren’in, Sovyetleri övdüğü ve Doğu Türkistan milli hareketinin Japonya’nın
etkisinde gerçekleştiği iddialarını taşıyan “Hükümetin Önündeki Önemli Vazifeler”
isimli kitabına, Hoca Niyaz Hacının “Ben ayrı bir hükümet kurmak için savaşmadım.
Yasal eşitlik, yani şimdiki Urumçi Hükümeti için savaştım” şeklindeki sözünü
aktararak ihanetine değinmiştir. Mecdeddin Bey ayrıca Sovyetlerin G.P.U teşkilatına
benzer bir teşkilat olarak Doğu Türkistan’da kurulan “Fendi Hui” (Faşistlere ve
emperyalistlere karşı teşkilat), "Gung-Nen-Cuy”un kuruluşuna da değerlendirerek,

345
Mecdeddin Ahmed, “Milli Dava’da Sahtekârlar”, Yaş Türkistan, Ocak 1939, Sayı: 110, Sayfa, 18-
21.
346
Mecdeddin Ahmed, “İnkılâp ve Tarihe Hürmet Edelim”, Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 9-15.
88

“Bugün, Doğu Türkistan’da Sovyet rejiminin resmen kurulduğu uğursuz tarihin kara
yıl dönümüdür” dedikten sonra, “Biz millettaşlarımıza ümitsiz olmamalarını tavsiye
ederken, milletin başından geçen saadetli günler kadar felaket dolu anların da
hatırasını ibret için daima yâd etmelerini hatırlatıyoruz. Saadetli günler neşemizi
arttırıp şevkimizi, hazzımızı tazelerken, kara ve elemli günler ise o derece intikam ve
mücadele hevesimizi güçlendirsin!” diyerek makalesine son vermiştir.347

f. Mecdeddin Delil’in “Yaş Türkistan” dergisi114. sayıda yayınladığı “Açık Bir


Mektup’a Açık Cevap” 348 başlıklı makalesi, Abdülreşid Abdülgani Beyefendinin,
Ocak 1939 tarihli “Yaş Türkistan” dergisi 110. sayıda Bay Azizi imzasıyla
349
yayınlanan, “Çin’in Doğu Türkistan İçin Hazırladığı Son Felaket” başlıklı
makaledeki İsa Yusuf (Alptekin) Bey hakkındaki olumsuz haberlere karşı, İsa Bey
lehine yazdığı “Yaş Türkistan”a Açık Bir Mektup” 350 a karşılık bu makaleyi
yayınlamıştır. Mecdeddin Bey, Abdülreşid Bey’e cevaben, “Yaş Türkistan”ın önceki
sayılarında yayınlanmış İsa Yusuf Bey ile ilgili olumsuz haberlere de değinerek,
“Uruş Haberi” dergisi ve Editörü İsa Yusuf Bey’in komünizm yanlısı yayınlarını ve
Çin Hükümetinin sözcüsü olduğunu dergide yayınlanan yazılar ve İsa Bey’in sarf
ettiği sözlerle örnekleyerek anlatmıştır.

g. “Yaş Türkistan”dergisi115. sayıda Mecdeddin Delil tarafından kaleme alınan


“Doğu Türkistan İnkılâbından: Endişeli Bir Hatırlatma”, başlıklı makale, General
Mahmud Muhiti’nin Doğu Türkistan’dan ayrılırken askerlerine “ayaklanma
çıkarmayın, sükûneti koruyun” telkinine uymayan Türk askerlerinin Dunganların
oyununa gelerek 1937 yılında çıkardıkları ayaklanma ve bu ayaklanmanın feci
akıbeti hakkında bilgiler vermektedir. Mecdeddin Bey sözlerini “Saffetimizden
347
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan Tarihinde Kara Bir Günün Yıl Dönümü (Aralık 1933 – Nisan
1939)”, Yaş Türkistan, 113 (1939), s. 4-10.
348
Mecdeddin Ahmed, “Açık Bir Mektup’a Açık Cevap”, Yaş Türkistan, Mayıs 1939, Sayı: 114,
Sayfa, 27-31.
349
Bay Azizi, “Çin’in Doğu Türkistan İçin Hazırladığı En Son Felaket”, Yaş Türkistan, Ocak 1939,
Sayı: 110, Sayfa, 16-17.
350
Abdülreşid Abdülgani, “Yaş Türkistan’a Açık Mektup”, Yaş Türkistan, Mayıs 1939, Sayı: 114,
Sayfa, 26-27.
89

başkalarının haince faydalanmamaları ve olaylardan ibret alınması kaygısıyla bu


satırları karalarken, aziz şehitlerimizin ruhlarını şad etmek için mücadeleci
arkadaşların daha fazla bir gayretle çalışmaları ve “Öç için güç!” ilkesini yerine
getirmak için kol kola girerek birlikte yürümeleri ve savaşmaları gerektiğini birkez
daha hatırlatıyoruz.” diyerek bu makalesini sonlandırmaktadır.351

h. Mecdeddin Delil, Temmuz-Ağustos 1939’da yayınlanan “Yaş Türkistan”


dergisinin son sayısında (116-117) yayınlanan “Doğu Türkistan Milli Mücadelesi
Etrafında: Sözü Edilen 14 Millet Meselesi” başlıklı yazıda, Çinlilerin “Doğu
Türkistan’da 14 millet yaşamaktadır” şeklindeki sözlerine neden olacağı
olumsuzluklara ve bu doğrultudaki planlara değinilmektedir. Delil, “Parçala ki
yutabilesin!” kaidesiyle Doğu Türkistan’da uygulanan parçalama siyasetinin en
önemli aracı olan bu 14 Millet meselesini, Rusların Batı Türkistan’da uyguladığı
parçalama siyasetinin Doğu Türkistan’a uygulanma çabası olarak göstermektedir.
Mecdeddin Delil, Çin’in başkentinde yayınlanan “Yurt” gazetesinde A. Pulat Efendi
tarafından kaleme alınmış, “Türkistan’da 14 Ulus” başlıklı makale bu konuya
referans olarak gösterilerek meselenin önemine dikkat çekmekte ve sözlerine,“Biz en
başından beri, bu uydurma “Milletler” meselesini, özellikle de Türklerin
parçalanarak ayrı birer milletmiş gibi gösterildiğini şiddet ve nefretle yazmaktayız.
Bugün bu tabir Chiang Kai-shek (Çankay Şek)’in de diline düşmüştür. Ancak biz
bunu yeni bir durum olarak görmüyoruz. Çünkü Chiang Kai-shek ile Sheng Shi-
cai’in Moskova ile aynı fikir ve aynı yolda olduğunu hep yazmıştık… Biz Çin’den
başka bir şey de beklemezdik zaten…” cümleleriyle son vermektedir.352

Mecdeddin Delil Beyefendi, Mücadelenin en ateşli dönemlerinde Doğu


Türkistan’a giderek mücadeleye katılmış ve bu mücadele sırasında yaptığı gözlemleri
“Yaş Türkistan” dergisi sayfalarında okuyuculara aktarmıştır. Mecdeddin Bey’in
351
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbından: Endişeli Bir Hatırlatma”, Yaş Türkistan,
Haziran 1939, Sayı: 115, Sayfa, 24-28.
352
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan Milli Mücadelesi Etrafında: Sözü Edilen 14 Millet Meselesi”,
Yaş Türkistan, Temmuz-Ağustos 1939, Sayı: 116-117, Sayfa, 44-50.
90

Doğu Türkistan Milli İstiklal Hareketine bizzat katılmış ve olayları sıcağı sıcağına
yaşamış bir kişi olması, kaleme aldığı bu yazıların değerini arttırmaktadır. Doğu
Türkistan’ın bu dönemleriyle ilgili araştırma yapacak olan bir araştırmacı Mecdeddin
Bey tarafından kaleme alınan bu makalelerdeki bilgilerin Baymirza Hayit ve İsa
Yusuf Alptekin gibi Doğu Türkistan konusunda önemli eserler vermiş iki önemli
simanın eserlerindeki bilgilerle örtüştüğünü rahatça anlayacaktır.
91

SONUÇ

Siyasi yalnızlığına ve sahip olduğu imkânlarındaki yetersizliklere rağmen 1931


yılında Kumul’da başlattığı istiklâl hareketi ile 1933 yılında bağımsızlığını kazanan
Doğu Türkistan’ın sesi olmak ve mücadele halinde olduğu Sovyet Rusya ile Çin’e
karşı davasındaki haklılığını dünya kamuoyuna duyurmada “Yaş Türkistan”
dergisinin rolü çok önemlidir.

Kumul ayaklanması sırasında TMB tarafından Doğu Türkistan’a gönderilen TBM


yayın organı olan “Yaş Türkistan” dergisi muhabiri Mecdeddin Delil bölgeden
gönderdiği sıcak haberler ile Doğu Türkistan için verilen mücadeleyi aktararak
kamuoyunun bilgilendirilmesini sağlamıştır.

Birleşmiş Çin ve Sovyet güçlerine karşı mücadelesinde yalnız kalmış olan Doğu
Türkistan’ın en büyük destekçisi olan “Yaş Türkistan” dergisi, 1933-1939 yılları
arasında yayınladığı 109 makale, bildiri, resim vb. yazılarla adeta uluslararası
arenada Doğu Türkistan’ın sesi olmuştur. Derginin ilk sayısında “Bizning Yol”
başlıklı makalesinde Mustafa Çokay; “Sesimiz, yurdumuzdaki kuvvetli haykırışın
güçsüz bir yansımasıdır.”diyerek, derginin misyonunu alçak gönüllülükle verse de
görüyoruz ki yaptığı çalışmalar ile Türk Dünyasının ve bu dünyanın ayrılmaz bir
parçası olan Doğu Türkistan’ın en güçlü sesi olarak bağımsızlık mücadelesinin en
büyük destekçisi olmuştur.

“Yaş Türkistan” dergisi Doğu Türkistan ile ilgili olarak;

Seri makaleler ile Kumul ayaklanmasıyla başlayan bağımsızlık hareketini, bu


hareketin neticesinde kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetini, devletleşme
çalışmalarını ve yıkılışını çarpıcı analizlerle okuyucularına aktarmıştır.

Bağımsızlığın ilan edildiği dönemde Doğu Türkistan’ın kalkınması için, eğitimli,


bilgili, aydın Türkistanlıların Doğu Türkistan’a görev başına gitmeleri amacıyla,
92

hükümet yetkilileri tarafından gönderilmiş davet mektuplarını sayfalarına taşıyarak,


bu davetin dünyanın değişik bölgelerinde yaşamakta olan Türkistanlılara
ulaştırılmasını sağlamıştır.

Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetinin yıkılmasının ve ardından ülke içerisinde


meydana gelen olayları, bölgedeki güvenilir kaynaklardan alınan mektuplardaki
bilgilere dayanarak dünya kamuoyuna sunmaya çalışmıştır. Yeni ayaklanma
girişimleri, bölgesel çatışmalar ve verilen kayıplar ile ilgili haberlere sayfalarında
genişçe yer vermiştir.

“Yaş Türkistan” dergisi, Çin’in, Sovyet Rusya’nın, Japonya’nın ve İngiltere’nin


Doğu Türkistan ile ilgili siyasi faaliyetlerine ve bölge üzerindeki çıkarlarına pek çok
makaleyle dünya kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışmıştır. Adeta bir kukla olarak
kullanılan Dunganların hangi oyunlarla, din kardeşleri Uygurlara ihanet ettiklerini
çarpıcı detaylarla aktarmıştır.

Doğu Türkistan’dan gönderilmiş mektuplar ile bölgesel çatışmaları, bu


çatışmaların kimler arasında cereyan ettiğini, kazananın kimler olduğunu, alınan
ganimetlerden şehit sayılarına kadar pek çok bilgiyi sayfalarına taşımıştır.

Doğu Türkistan’dan ayrılmak zorunda kalan Doğu Türkistanlıların durumlarını ve


hariçteki mücadelelerini sayfalarına yansıtırken, muhacirlerin, Doğu Türkistan
hakkında değişik ülkelerde yaptıkları anma toplantılarını ve konferanslarını, bu
toplantı ve konferanslarındaki gündemler ile alınan kararları okuyucularına
ulaştırmıştır.

Yerli ve yabancı basında çıkan Doğu Türkistan haberlerini, Türkistanlılar


tarafından çıkarılan eserleri ve bu haber ve eserlerin içerikleriyle ilgili bilgileri
okuyucularına ulaştırmıştır. Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı için mücadelesini
sürdüren aydın ve ileri gelen kişilerin başarılarını, vefat haberlerini ve bu kişilerin
yapmış olduğu faaliyet ve arkalarında bıraktıkları eserleri ile ilgili bilgileri
yayınlamıştır.
93

Bugün 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili çok az bilgi vardır. Oysa
ki “Yaş Türkistan” Dergisi yayınlandığı dönemde Türkistan’ın genel durumuyla ilgili
kaynak eser görevi de görmüştür. Buna Baymirza Hayit’in “Türkistan Devletlerinin
Milli Mücadeleleri Tarihi” isimli eseri ve C. Tarbagataylı’nın “Doğu Türkistan
Tarihindeki Bazı Meseleler” isimli eserinde kaynak olarak “Yaş Türkistan”
makalelerini göstermeleri kanıt olarak gösterilebilir. “Yaş Türkistan” dergisi bu
dönemde bölgeden aldığı haberleri sıcağı sıcağına sayfalarına taşıdığı gibi bölgeye
muhabir dahi göndermiştir. Hatta Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin
Devletleşme çalışmalarını ve Kanun-i Esasisini (Anayasa) tamamen sayfalarına
taşımıştır. Bu Anayasanın sadece birkaç maddesi bugüne kadar yayınlanmıştı ki bu
maddeler de “Yaş Türkistan” dergisinde alınmak suretiyle yayınlanmıştı. Biz bu
konunun önemine binaen 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetinin Kanun-i
Esasisi ve Devletleşme çalışmaları üzerine ayrı bir makale de kaleme aldık. Tabii
olarak bu makalede de çalışmamızda olduğu gibi ana kaynak olarak “Yaş Türkistan”
dergisini kullandık.

Bu durum bize göstermektedir ki “Yaş Türkistan” dergisi en zor dönemde ve


büyük imkânsızlıklar içerisinde tıpkı Büyük Türkistan meselelerine olduğu kadar
Büyük Türkistanın ayrılmaz bir parçası olan Doğu Türkistan meselelerine de büyük
önem vermiş ve sayfalarına taşıdığı birbirinden değerli makaleler ile bu önemli
coğrafyada akseden hadiseler ile ilgili çarpıcı bilgilere ulaşmamızı sağlamıştır.

Bugün Doğu Türkistan hala Çin Halk Cumhuriyetine bağlı bir özerk bölge
statüsünde varlığını sürdürmektedir. Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı olumsuz
siyaset hala gazete, dergi ve sosyal medyanın sayfalarında yer almaktadır.

Günümüzün en büyük ihtiyaçlarından birisi hiç şüphesiz ki “Yaş Türkistan”


dergisi gibi bir yayın organıdır. Böylesi bir derginin olması Türk Dünyası arasındaki
ilişkileri sağlamlaştırmak ve hatta arttırmak için gerekli olan dünyanın dört bir
yanında yaşayan Türk topluluklarının sosyal, kültürel yapılarının öğrenmeyi ve
kardeşin, kardeşini daha iyi tanımasını sağlayacaktır.
94

Tarih bize şunu göstermiştir ki; Türk toplulukları arasındaki ayrılıklar pek çok
acının yaşanmasına neden olmuş ve hala olmaya devam etmektedir. Uzun yıllar
Çarlık ve Sovyet Rusya’nın acımasız siyaseti altında acılar çekmiş Batı Türkistan’ın
kurtulması gibi Çin Siyaseti altında kalmış Doğu Türkistan’ın kurtulması tüm Türk
halklarının ortak hayalidir. Bu hayale ulaşabilmek ve yeni facialardan korunabilmek
için, birlik olmuş bir Türk Dünyasına ve sesini tüm Türk topluluklarına ve hatta tüm
dünya’ya duyurabileceği “Yaş Türkistan” gibi bir yayın organına ihtiyaç vardır.

1929 yılında yayın hayatına başlayan “Yaş Türkistan” dergisi vücuda getirdiği
ortak bir dil ile siyasi, iktisadi, sosyal, kültürel, edebi pek çok konuda Türk birliği
idealinin gerçekleşmesini amaçlayarak son sayısına kadar mücadelesini
sürdürmüştür. Çok acıdır ki bugün hala “Ortak Dil” ve “Türk Birliği” çalışmaları
yapılmaya devam etmekte olsa da bunun sağlanabilmesi yakın gelecekte pek te olası
gözükmemektedir.
95

BİBLİYOGRAFYA

ABDÜLGANİ, Abdülreşid, “Yaş Türkistan’a Açık Mektup”, Yaş Türkistan, 114


(1939), s. 26-27.

ALPTEKİN, Erkin, Uygur Türkleri, İstanbul, 1978.

ALPTEKİN, İsa Yusuf, Doğu Türkistan Davası, İstanbul 1981.

ALPTEKİN, İsa Yusuf, Esir Doğu Türkistan İçin İsa Yusuf Alptekin Mücadele
Hatıraları, Derleyen, M. Ali Taşçı, Doğu Türkistan Neşriyat Merkezi, 1985.

ANDİCAN, Ahat, Cedidizm’den Bağımsızlığa Hariçte Türkistan Mücadelesi,


İstanbul 2003.

ANDİCAN, Ahat, “Yaş Türkistan Dergisi ve Türkistan Milli Hareketi”, Yaş


Türkistan’dan Seçilmiş Makaleler, İstanbul 2006.

AZİZİ, Seyfeddin, Ömür Destanı Zulüm zindanlarında (Anılar), Pekin 1990.

BAKIR, Abdullah, Doğu Türkistan Milli İstiklal Hareketi Ve Mehmet Emin Buğra,
İstanbul 2005.

BAHAR, Hasan, “Türkistan’ın Coğrafi Konumu ve İlkçağ Kaynaklarına Göre


Tarihi” Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 1 (1994), s. 233-244.

BAHTİYAR BEK, Sultan Bek, “Doğu Türkistan İçin Kurban Olmuş Dört Büyük
Sima”, Yaş Türkistan, 64 (1935), s. 21-24.

BAY AZİZİ, “Çin’in Doğu Türkistan İçin Hazırladığı En Son Felaket”, Yaş
Türkistan,110 (1939), s. 16-17.

BAYRAKTAR, Rasim, “Türkistanlı Aydınlarımızın Siyasi ve Yayın Mücadelesi:


Mustafa ÇOKAYOĞLU ve Etrafındakiler”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, Sayı:39, (Erzurum, 2013), s.307-336.

BOULGER, Demetrius Charles, The Life Of Yakoob Beg, Londra 1878.


96

BUĞRA, Mehmet Emin, Doğu Türkistan Tarihi, Coğrafi ve Şimdiki Durumu,


İstanbul, 1952.

CANALTAY, Alihan, “Qazaqtıñ Tuñğış Qarjı Ministri – Janımkhan”, Şaqabay Batır,


Almatı, 2017, s. 113-118.

CANALTAY, Delilhan, Altaylardan İstanbul’a Göç Hatıraları Çetin Zaman Zor


Günler, (Çeviren, Dr. Tekin Tuncer), İstanbul 2019.

CELASUN, Ceren, “Türkistanlı Aydınlardan Abdulvahap İshakoğlu Oktay (1904-


1968): Hayatı Ve Eserleri”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2015.

ÇANDARLIOĞLU, Gülçin, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü (Çin Kaynakları ve


Uygur Kitabelerine Göre), İstanbul, 2013.

ÇANDARLIOĞLU, Gülçin, Özgürlük Yolu Nurgocay Batur’un Anılarıyla Osman


Batur, İstanbul, 2006.

ÇELEBİ, Ercan, Yaş Türkistan Dergisine Göre Türkistan Milli Mücadelesi, Gazi
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Master Tezi, Ankara, 2000.

ÇINAR, Orhan, Muhaceretteki Türkistanlıların Gözünden Orta Asya ve Yeni


Türkistan Dergisi (1927-1931), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2010.

ÇOKAY, Mustafa, “Bizning Yol”, Yaş Türkistan, 1 (1929), s. 1-3.

ÇOKAY, Mustafa, “Dekabır Hatıraları”, Yaş Türkistan, 37 (1929), s.1-6.

ÇOKAY, Mustafa, “Doğu Türkistan’da”, Yaş Türkistan, 71 (1935), s, 15 – 18.

ÇOKAY, Mustafa, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti”, Yaş Türkistan, 51 (1934), s. 2-5.

ÇOKAY, Mustafa, “Doğu Türkistan’da Çin ile Sovyet Hükümeti’nin Dostluğu”, Yaş
Türkistan, 63 (1935), s, 31-33.

ÇOKAY, Mustafa, “Doğu Türkistan Faciası”, Yaş Türkistan, 60 (1934), s. 32-33.


97

ÇOKAY, Mustafa, “Doğu Türkistan Faciası ve Bize Verdiği Ders”, Yaş Türkistan,
58 (1934), s. 2-7.

ÇOKAY, Mustafa, “Kozgalışdan Kuruluşga”, Yaş Türkistan, 9-10 (1930), s. 1-7.

ÇOKAY, Mustafa, “Mefkûre Meydanında Küreş”, Yaş Türkistan, 13 (1930), s. 8-22.

ÇOKAY, Mustafa, “Doğu Türkistan Meselelerinden” Yaş Türkistan, 112 (1939), s.


15.

ÇOKAY, Mustafa, “Doğu Türkistan Meselesi Münasebetiyle”, Yaş Türkistan, 106


(1938), s. 2-9.

ÇOKAY, Mustafa, “Mahmud Muhiti Efendi”, Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 2-5.

ÇOKAY, Mustafa, “Yaş Türkistan’ın Üçüncü Yıllıgı”, Yaş Türkistan, 25 (1931), s.1-
4.

ÇOKAY, Mustafa, “Yaş Türkistan’ın 8 Yaşıga Kirişi Münasebetiyle (1929-Aralık-


1936)”, Yaş Türkistan, 85 (1936), s. 2-3.

ÇOKAY, Mustafa,“Yeni Türkistan’ın Kapatılışı”, Yaş Türkistan, 23 (1931), s. 40.

ÇOKAY, Mustafa, “Yıkılana Yumruk”, Yaş Türkistan, 60 (1934), s. 6-11.

ÇOKAYOĞLU, Mustafa, “Doğu Türkistan, Dış Dünya ve Bizim Görevimiz”, Yaş


Türkistan, 56 (1934), s. 23-27.

ÇOKAYOĞLU, Mustafa “Doğu Türkistan Meselesi Etrafında”, Yaş Türkistan, 46


(1933), s. 7-11.

DELİL, Mecdeddin, “Açık Bir Mektup’a Açık Cevap”, Yaş Türkistan, 114 (1939), s.
27- 31.

DELİL, Mecdeddin, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında”,Yaş Türkistan, 1938, 102


(1938), Sayfa, 6 – 16.
98

DELİL, Mecdeddin, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında II”, Yaş Türkistan, 103
(1938), s, 5-11.

DELİL, Mecdeddin, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında III”, Yaş Türkistan, 104-105
(1938), s. 41-55.
DELİL, Mecdeddin, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında IV”, Yaş Türkistan,106
(1938), s. 9-16.
DELİL, Mecdeddin, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında V”,Yaş Türkistan, 107
(1938), s. 22-28 ve 31-32.
DELİL, Mecdeddin, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında VI”,Yaş Türkistan, 108
(1938), s. 26-37.
DELİL, Mecdeddin, “Doğu Türkistan İnkılâbından: Endişeli Bir Hatırlatma”, Yaş
Türkistan, 115 (1939), s. 24-28.
DELİL, Mecdeddin, “Doğu Türkistan Milli Mücadelesi Etrafında: Sözü Edilen 14
Millet Meselesi”, Yaş Türkistan, 116-117 (1939), s. 44-50.

DELİL, Mecdeddin, “Doğu Türkistan Tarihinde Kara Bir Günün Yıl Dönümü
(Aralık 1933 – Nisan 1939)”, Yaş Türkistan, 113 (1939), s, 4-10.

DELİL, Mecdeddin, “İnkılâp ve Tarihe Hürmet Edelim”, Yaş Türkistan, 112 (1939),
s. 9-15.

DELİL, Mecdeddin, “Mücahit Arkadaşım Merhum Abdullah Bey”,Yaş Türkistan,


110 (1939), s. 11-16.
DELİL, Mecdeddin,“Milli Dava’da Sahtekârlar”, Yaş Türkistan,110 (1939), s. 18-21.

DİLLON, Michael, Doğu Türkistan Çin Orta Asyasında Etnik Ayrımcılık ve


Kontrol, Çeviren, Hayati Aktaş, İstanbul 2001.

“Doğu Türkistan Cumhuriyeti Etrafında: Tevfik Rüşdi Bey’in Doğu Türkistan’a Dair
Açıklaması”, Yaş Türkistan, 51 (1934), s. 10-11.

“Doğu Türkistan Cumhuriyetinin Yeni Milli Kâğıt Paraları”, Yaş Türkistan, 53


(1934), s. 30.

“Doğu Türkistan Haberleri”,Yaş Türkistan, 53 (1934), s. 36-38.


99

“Doğu Türkistan Haberleri- Kurtuluş Mücadelecileri”, Yaş Türkistan, 99 (1938), s.


36-38.
“Doğu Türkistan Milli Faciasına Ait Karar Rakam 30 Doğu Türkistan İslam
Cumhuriyeti Bakanlar Kurulunun Olağanüstü Toplantısı”, Yaş Türkistan, 71 (1935),
s. 19-25.

DOKTOR MUSTAFA ALİ, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti Olağanüstü Elçisi’nin


Mektubu”, Yaş Türkistan, 51 (1934), s. 6-9.

DONUK, Abdülkadir, “Basmacı Hareketi”, DİA, V (1992), s. 107-108.

EL- BULGARİ, Habiburrahman, “Doğu Türkistan’da”, Yaş Türkistan, 66 (1935), s.


31-33.

EL- BULGARİ, Habiburrahman, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti Kabinesi”, Yaş


Türkistan, 51 (1934), s. 5.

ERCİLASUN, Konuralp, Tarihin Derinliklerinden 19. Yüzyıla Kaşgar, Ankara,


2013.

EVCİ, Tevfik, “Yeni Türkistan (1927-1931)”, Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale 2006.

GÖMEÇ, Saadettin, Uygur Türkleri Tarihi ve Kültürü, Ankara 2000.

GEÇER, Genç Osman, “Türkistan Gençlerinin Macaristan Seyahatı̇ (1928)”, 2016


Hoca Ahmet Yesevi Anısına Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal
Bilimler Kongresi Bildirileri, C. IV, (Ankara 2016), s. 399-409.

HAYİT, Baymirza, Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi, Çev.


Abdülkadir Sadak, Ankara 1995.

HAYİT, Baymirza,“Türkistan Nedir”, Türkistan Dergisi, 1 (1988).

JİLİLİ, Abulizi, Doğu Türkistanlı Din Bilgini Dâmolla Sabit B. Abdulbâki (Hayatı,
Eserleri ve îtikâdi Görüşleri), Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara
Üniversitesi, İstanbul 2004.
100

KARA, Abdulvahap, Azattıqtıñ Öşpes Ruvhı Nurgocay Batırdıñ Estelikteri Jäne


Ospan Batır, Almatı: Sardar, 2008.

KARA, Abdulvahap, Kazaktardın Türkiyaga Köşi (Kojan Vazir Aksakaldın Avızşa


Derekteri), Almatı 2016.

KARA, Abdulvahap, “Şokay Mustafa”, DİA, XXXIX (2006), s. 217-218.

KARA, Abdulvahap, Türkistan Ateşi Mustafa Çokay’ın Hayatı ve Mücadelesi,


İstanbul 2002.

KALLEK, Cengiz, “Miskal”, DİA, XXX, s.182-183.

KARAHOCA, Amaç, Doğu Türkistan Çin Müstemlekesi, İstanbul 2008.

KAVUNÇİLİ, “Paris’te Doğu Türkistan Hakkında Bir Bildiri”, Yaş Türkistan, 64


(1935), s. 25-28.

KAZAK, Fuad, Ostturkistan zwischen den Gross mächten Ein Beitrag zur
Wirtshaftskunde Ostturkistans, Königsberg (Pr.) und Berlin W. 35. Ost – Europa
Verlag. 1937.

KESKİN, Mustafa, “ Çin’de Etnik Azınlıklar ve Doğu Türkistan Sorunu”, Yüksek


Lisans Tezi, Yalova 2013.

KOCAOĞLU, Timur, “Yaş Türkistan’ın Türkistan Basın tarihindeki Yeri”, Yaş


Türkistan, Türkistan Milli İstiklal Fikrine Hizmet Eden Aylık Dergi, c. 1, (1-13
sayılar), 1929-1930, İstanbul, 1997, s.13-30.

KOÇAR, Çağatay, “Vefatının 75. Yılında Mustafa Çokay ve Türkistanlı Gençlere


Hitabesi”, Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisi, S. CCCLX/C. 60 (Aralık 2016), s.62-
64.

KONUKÇU, Enver, “Hokand Hanlığı”, DİA, XVIII (1998), s. 215-216.


101

KÖSEOĞLU, Tülay, Sovyetler’in Türkistan'ı Dönüştürme Siyasetine Muhalefet: Yaş


Türkistan Dergisi (1929-1939), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2009.

KUL, Ömer, Osman Batur ve Doğu Türkistan Milli Mücadelesi (1941-1951),


İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul,
2009.

KURBAN, İklil, Şarki Türkistan Cumhuriyeti (1944-1949), Ankara, 1992.

KURBAN, İklil, Doğu Türkistan için Savaş, Ankara, 1995.

KÜPOĞLU, Fedai, “Yaş Türkistan Dergisine Göre, 1930’larda Şarki Türkistan İslam
Cumhuriyeti’nin Devletleşme Hususunda Önemli Adımları: Kanun-i Esasi, Para
Basımı ve Meclis Çalışmaları”, Toroslardan Tanrı Dağlarına Genel Türk Tarihi
Araştırmalarına Adanmış Bir Ömür Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu’na 75. Yaş
Armağanı, (İstanbul 2017), s. 579-600.

MUHİTİ, Mahmud, “Ölmek Var, Dönmek Yok”, Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 5-9.

OKTAY, “Şarqi Türkistan’da”, Yaş Türkistan, 79 (1936), s. 25-28.

OKTAY, Abdulvahap, Türkistan Milli Hareketi ve Mustafa Çokay (Merhumun 60


ıncı Doğum Yılı Münasebetile), İstanbul 1950.

RUZİ, Yalkun, “Sabit Damollam Kim?”, Nadir Makaleler Toplamı (4), Derleyen:
Turan (E-Kitap), Kutadgubilik- Mısranım- Uygurlar Elkin ve Elkuyi Site
Platformları, 2013.

SARAY, Mehmet, “Hive Hanlığı”, DİA, XVIII (1998), s. 167-170.

SARAY, Mehmet, Rus İşgali Devrinde Osmanlı Devleti İle Türkistan Hanlıkları
Arasındaki Siyasi Münasebetler (1775-1875), Ankara, 2017.

SARAY, Mehmet, The Russian, British, Chinese And Ottoman Rivalry İn Turkestan,
Ankara, 2003.
102

SUFİZADE, “Doğu Türkistan’da: Bize Taş Yürekli İşçiler Gerek”, Yaş Türkistan,
53(1934), s. 28-30.

ŞEŞEN, Ramazan, “Buhara”, DİA, VI (1992), s. 363-367.

“Taklamakan Çölü”, Büyük Larousse, XXI (1992), s. 11173.

TANRIVERDİ, “Doğu Türkistan”, Yaş Türkistan, 43 (1933), s. 14-21.

TANRIVERDİ, “Doğu Türkistan II”, Yaş Türkistan, 44 (1933), s, 10 – 15.

TANRIVERDİ “Doğu Türkistan III”, Yaş Türkistan, 45 (1933), s, 9-14.

TARBAGATAYLI, C. Doğu Türkistan Tarihindeki Bazı Meseleler ve “Çin’ciler”,


İstanbul, 1976.

TAŞAĞIL, Ahmet, “Türkistan”, DİA, XLI (2012), s.556-560.

TEMİR, “Doğu Türkistan Ayaklanması”, Yaş Türkistan, , 44 (1933), s. 15-19.

TOGAN, Zeki Velidi, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi: Batı ve Kuzey
Türkistan, C. 1, İstanbul 1981.

TOGAN, Zeki Velidi, Hatıralar: Türkistan ve Diğer Müslüman Doğu Türklerinin


Milli Varlık ve Kültür Mücadeleleri, İstanbul 1969.

TURAN, Şekur, “Doğu Türkistan Milli Mücadelesinde Yaş Türkistan Dergisinin


Hizmetleri”, Emel, 100 (1977), s. 31-33.

TURSUN, Esen, “Mecmuamıznıng Tili Hakkında”, Yaş Türkistan, 27 (1932), s.17-


20.

“Türkistan Haberleri”, Yaş Türkistan, 25 (1931), s. 34-39.

Türkistan Şehitleri, Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyeti, İstanbul, 1969.

TÜRKİSTANLI YILMAZ, “Yılmayacağız, Yıkacağız”, Yaş Türkistan, 53 (1934), s.


38-40.
103

UTKU, Ahsen, Doğu Türkistan İpek Yolu’nun Mahzun Ülkesi, İstanbul 2006.

VA – NÛ, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti Etrafında: Çok Çabuk Hükümler


Veriyoruz”, Yaş Türkistan, 51 (1934), s. 11-12.

VAHİDİ, Emin, “Doğu Türkistan İnkılâbına Bir Bakış II”, Yaş Türkistan, 101
(1938), s, 52-55.

YILDIRIM, Kürşat, Doğu Türkistan’ın Tarihi Coğrafyası, İstanbul, 2016.


104

“YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİNDE YAYINLANAN DOĞU


TÜRKİSTAN İLE İLGİLİ YAZILARIN LİSTESİ

“Yaş Türkistan” dergisinin Doğu Türkistan meselelerine dair yazıları


çalışmamızda hem Latin alfabesine transkripsiyon hem de günümüz Türkçesine
çeviri şeklinde yer almıştır. Aşağıda dizin olarak verdiğimiz bu makalelerin “Yaş
Türkistan” dergisindeki sayı ve sayfa numaraları ile çalışmamızdaki çeviri ve
transkripsiyon bölümlerindeki sayfa sayıları verilmiştir. Çalışmamızdaki sayfa
sayıları (Türkçe çevirinin sayfası – Ç.S. / Transkriptinin sayfası – T.S.) şeklinde
verilmiştir.

1- Almanya Gazitalarından, “Şarqi Türkistanda”, [Almanya Gazeteleri’nden,


“Doğu Türkistan’da”], Yaş Türkistan, Sayı 42 (Mayıs 1933), s. 41-42,(Ç.S. 118-119/
T.S. 496-497)
2- Tangrıverdi, “Şarqi Türkistan”, Yaş Türkistan, [Tanrıverdi, “Doğu
Türkistan”, Yaş Türkistan, Sayı 43 (Haziran 1933), s. 14-21] (Ç.S. 120-123/ T.S.
498-501)
3- “Şarqi Türkistanda”, [“Doğu Türkistan’da”, Yaş Türkistan, Sayı 43 (Haziran
1933), s. 39] (Ç.S. 124/ T.S. 502)
4- Tangrıverdi, “Şarqi Türkistan II”, [Tanrıverdi “Doğu Türkistan II”, Yaş
Türkistan, Sayı 44 (Temmuz 1933), s.10-15)] (Ç.S. 125-130/ T.S. 503-508)
5- Temir, “Şarqi Türkistan Köterilişi”, [Temir, “Doğu Türkistan Ayaklanması”,
Yaş Türkistan, Sayı 44 (Temmuz 1933), s. 15-19] (Ç.S. 131-134/ T.S. 509-512)
6- Tangrıverdi, “Şarqi Türkistan III”, [Tanrıverdi “Doğu Türkistan III”, Yaş
Türkistan, 45 (1933), s. 9-14] (Ç.S. 135-139/ T.S. 513-517)
7- Yarkend ve Kaşgar Mektuplari, [Yarkent ve Kaşgar Mektupları, “Doğu
Türkistan’da”, Yaş Türkistan, Sayı 45 (Ağustos 1933), s. 14-20] (Ç.S. 140-144/ T.S.
518-521)
8- Mirza Azmi, “Yaş Türkistan’ga Mektub”, [Mirza Azmi, “Yaş Türkistan’a
Mektup”, Yaş Türkistan, Sayı 45 (Ağustos 1933), s. 20] (Ç.S. 145/ T.S. 522)
105

9- Çokayoglu, “Şarqi Türkistan Meselesi Etrafında”, [Çokayoğlu, “Doğu


Türkistan Meselesi Etrafında”, Yaş Türkistan, Sayı 46 (Eylül 1933), s. 7-11] (Ç.S.
146-149/ T.S. 523-526)
10- Doqtor İlter, “Şarqi Türkistan Küni”, [Doktor İlter, “Doğu Türkistan Günü”,
Yaş Türkistan, Sayı 46 (Eylül 1933), s. 19-21] (Ç.S. 150-151/ T.S. 527-528)
11- “Yengi Irak” gazitası 18. Sandan, “Şarqi Türkistan”, [“Yeni Irak” gazetesi 18.
Sayıdan, “Doğu Türkistan”, Yaş Türkistan, Sayı 47 (Ekim 1933), s. 35-36] (Ç.S. 152-
153/ T.S. 529-530)
12- Öz Mukhbirimizden, “Şarqi Türkistan Khaberleri”, [Kendi Muhabirimizden,
“Doğu Türkistan Haberleri”, Yaş Türkistan, Sayı 49 ( Aralık 1933), s. 36-38] (Ç.S.
154-156/ T.S. 531-533)
13- “Şarqi Türkistan Hayatı”ndan, “Şarqi Türkistan da Cumhuriyet İlan
İtilmişdir”, [“Doğu Türkistan Hayatı”ndan, “Doğu Türkistan’da Cumhuriyet İlan
Edilmiştir”, Yaş Türkistan, Sayı 49 (Aralık 1933), s. 38-40] (Ç.S. 157-158/ T.S. 534-
535)
14- “Şarqi Türkistan”, Yaş Türkistan, [“Doğu Türkistan” , Yaş Türkistan, Sayı 50
(Ocak 1934), s. 52-58] (Ç.S. 159-165/ T.S. 536-542)
I – Türkistanlı, “Şarqi Türkistan Cumhuriyetining askeri ve mülki idare
merkezleri hazırda iki yirdedir”, [Türkistanlı, “Şu Anda Doğu Türkistan
Cumhuriyetinin Askeri ve Mülki İdare Merkezleri İki Yerdedir”, Yaş
Türkistan, Sayı 50 (Ocak 1934), s. 52-54]
II – Başqarma, “Şarqi Türkistan Milli Hareketi Haqqında Bir Tüzetiş”,
[Başkarma, “Doğu Türkistan Milli Hareketi Hakkında Bir Düzeltme”, Yaş
Türkistan, Sayı 50 (Ocak 1934), s. 54]
III – “Şarqi Türkistan Milli Hareketi Avrupa Matbuatında”, [“Doğu
Türkistan Milli Hareketi Avrupa Basınında”, Yaş Türkistan, Sayı 50 (Ocak
1934), s. 54- 55]
IV – “Refiqimiz “Emel Mecmuası”ndan”, [“Dostumuz “Emel Dergisi”nden”,
Yaş Türkistan, Sayı 50 (Ocak 1934), s. 55]
V – Bentsing, “Kaşgardagi Misyonerlerning Edebi ve İlmi Faaliyetlerinden”,
[Bentsing, “Kaşgar’daki Misyonerlerin Edebi ve İlmi Faaliyetlerinden”, Yaş
Türkistan, Sayı 50 (Ocak 1934), s. 55 – 56]
106

VI – Öz Mukhbirimizden, “Şarqi Türkistanda Song Vaziyet”, [Kendi


Muhabirimizden, “Doğu Türkistanda Son Vaziyet”, Yaş Türkistan, Sayı 50
(Ocak 1934), s. 56 – 57]
VII – Doqtor Mustafa Ali, “Şarqi Türkistan – Türkiye”, [Doktor Mustafa Ali,
“Doğu Türkistan – Türkiye”, Yaş Türkistan, Sayı 50 (Ocak 1934), s. 58]
15- Baş Maqale “Şarqi Türkistan Cumhuriyeti”, [Baş Makale, “Doğu Türkistan
Cumhuriyeti”, Yaş Türkistan, Sayı 51 (Şubat 1934), s. 2-5] (Ç.S. 166-169/ T.S. 543-
546)
16- “Şarqi Türkistan Cumhuriyeti Etrafında”, [“Doğu Türkistan Cumhuriyeti
Etrafında”, Yaş Türkistan, Sayı 51 (Şubat 1934), s. 5-16] (Ç.S. 170-179/ T.S. 547-
556)
I – Hebiburrahman El Bulgari, “Şarqi Türkistan Cumhuriyeti Qabinesi”,
[Habiburrahman El Bulgari, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti Kabinesi”, Yaş
Türkistan, Sayı 51 (Şubat 1934), s. 5-6]
II – Doqtor Mustafa Ali, “Şarqi Türkistan Cumhuriyeti Fevqalade
Murakhhasınıng Mektubi”, [Doktor Mustafa Ali, “Doğu Türkistan
Cumhuriyeti Olağanüstü Elçisi’nin Mektubu”, Yaş Türkistan, Sayı 51 (Şubat
1934), s. 6-9]
III – Anadolu Ajansından, “Tevfiq Rüşdi Begning Şarqi Türkistana Dair
Beyanatı”, [Anadolu Ajansından, “Tevfik Rüşdi Bey’in Doğu Türkistan’a
Dair Beyanatı”, Yaş Türkistan, Sayı 51 (Şubat 1934), s. 10-11]
IV – Öz mukhbirimizden, “Savit Hükümetining Urumçi Khıtay Hükümetine
Yardamı”, [Kendi Muhabirimizden, “Sovyet Hükümetinin Urumçi Çin
Hükümetine Yardımı”, Yaş Türkistan, Sayı 51 (Şubat 1934), s. 11]
V – Va – Nu, “Pek Tiz Hükümler Viriyoruz”, [Va – Nu, “Çok Çabuk
Hükümler Veriyoruz”, Yaş Türkistan, Sayı 51 (Şubat 1934), s. 11-12]
VI – “Birlik” Gazitasından “Şarqi Türkistanlılar Bakhtiyar Olunguz”,
[“Birlik” Gazetesinden “Doğu Türkistanlılar Bahtiyar Olunuz”, Yaş
Türkistan, Sayı 51 (Şubat 1934), s. 13]
VII – “Tang (Le Teps)” ve “Berliner Tageblatt” dan, “Şarqi Türkistan
Cumhuriyeti Avrupa Matbuatında”, [“Le Teps” ve “Berliner Tageblatt” dan,
107

“Doğu Türkistan Cumhuriyeti Avrupa Basınında”, Yaş Türkistan, Sayı 51


(Şubat 1934), s. 13-14]
VIII – “Nankinde Şarqi Türkistan Milli İstiqlaline Qarşı Hareket”,
[“Nankinde Doğu Türkistan Milli İstiklaline Karşı Hareket”, Yaş Türkistan,
Sayı 51 (Şubat 1934), s. 15-16]
17- “Şarqi Türkistan da Song Vaziyet”, [“Doğu Türkistan’da Son Durum”, Yaş
Türkistan, Sayı 52 (Mart 1934), s. 28-30] (Ç.S. 180-181/ T.S. 557-558)
18- Şarqi Türkistan Ahvali”, [“Doğu Türkistan Ahvali”, Yaş Türkistan, Sayı 52
(Mart 1934), s. 30-34] (Ç.S. 182-185/ T.S. 559-562)
19- Şehzade Abdullah Bek Khudayarkhanzade, “Hindistandaki Türkistan
Muhacirleri Arasında: Peşaverde”, [Şehzade Abdullah Bek Hudayarhanzade,
“Hindistan’daki Türkistan Göçmenleri Arasında”, Yaş Türkistan, , Sayı 52 (Mart
1934), s. 34-35] (Ç.S. 186-187/ T.S. 563-564)
20- Khoca Niyaz Hacı Resmi, [“Doğu Türkistan Cumhur Reisi Gazi Hoca Niyaz
Hacı’nın Resmi” Yaş Türkistan, Sayı 52 (Mart 1934), Ek] (Ç.S. 188/ T.S. 565)
21- Mösyö Andre Dubosq, “Şarqi Türkistanda: Şarqi Türkistan Milli İstiqlal
Hareketi Etrafında”, [M. Andre Dubosque, “Doğu Türkistan’da: Doğu Türkistan
Milli Bağımsızlık Hareketi Etrafında”, Yaş Türkistan, Sayı 53 (Nisan 1934), s.26-28]
(Ç.S. 189-191/ T.S. 566-568)
22- Sufizade, “Bizge Taş Yürekli İşçiler Kirek”, [Sufizade, Bize Taş Yürekli
İşçiler Gerek”, Yaş Türkistan, Sayı 53 (Nisan 1934), s. 28-30] (Ç.S. 192-193/ T.S.
569-570)
23- Şarqi Türkistan Cumhuriyetining Yengi Milli Qagaz Aqçaları”, [“Doğu
Türkistan Cumhuriyeti’nin Yeni Milli Kâğıt Paraları”, Yaş Türkistan, Sayı 53 (Nisan
1934), s.30] (Ç.S. 194/ T.S. 571)
24- “İstiqlal” mecmuasınıng 1 – 2 sanidan, “Qanun-u Esasi”, [“İstiklal” Dergisi
sayı 1 – 2’den,“Kanun-u Esasi”, Yaş Türkistan, Sayı 53 (Nisan 1934), s. 31-36] (Ç.S.
195-201/ T.S. 572-577)
25- “İstiqlal” mecmuasınıng 1 – 2 sanidan, “Şarqi Türkistan Khaberleri”,
[İstiklal” Dergisi sayı 1 – 2’den, “Doğu Türkistan Haberleri”, Yaş Türkistan, Sayı 53
(Nisan 1934), s. 36-38 (Ç.S. 202-203/ T.S. 578-579)
108

26- Türkistanlı Yılmaz, “Yılmayacagız, Yıqacagız”, [Türkistanlı Yılmaz,


“Yılmayacağız, Yıkacağız”, Sayı 53 (Nisan 1934), s. 38-40] (Ç.S. 204-206/ T.S. 580-
582)
27- Habiburrahman El Bulgari, “Şarqi Türkistan Haqqında [Habiburrahman El
Bulgari, “Doğu Türkistan Hakkında”, Yaş Türkistan, Sayı 54 (May 1934), s. 28-32]
(Ç.S. 207-211/ T.S. 583-587)
28- “İstiqlal” mecmuasınıng 1 – 2 sanidan, “Qanun-u Esasi II”, [“İstiklal” Dergisi
sayı 1 – 2’den, “Kanun-u Esasi II”, Yaş Türkistan, Sayı 54 (Mayıs 1934), s. 32-35]
(Ç.S. 212-215/ T.S. 588-591)
29- “Avrupa Matbuatında Şarqi Türkistan”, [“Avrupa Basınında Doğu
Türkistan”, Yaş Türkistan, Sayı 54 (Mayıs 1934), s. 35-36] (Ç.S. 216/ T.S. 592)
30- Oqtay, “Nankinde Şarqi Türkistan Qaygısı”, [Oktay, “Nankin’de Doğu
Türkistan Kaygısı”, Yaş Türkistan, Sayı 55 (Haziran 1934), s. 19-28] (Ç.S. 217-224/
T.S. 593-600)
31- “İstiqlal” mecmuasınıng 1 – 2 sanidan, “Qanun-u Esasi III”, [“İstiklal”
Dergisi sayı 1 – 2’den, “Kanun-u Esasi III”, Yaş Türkistan, Sayı 55 (Haziran 1934),
s. 29-32] (Ç.S. 225-228/ T.S. 601-604)
32- “Şarqi Türkistan Milli Hareketine Qarşı Merkezi Khıtay Hükümetining Bir
Tedbiri”, [“Doğu Türkistan Milli Hareketine Karşı Merkezi Çin Hükümeti’nin Bir
Tedbiri”, Yaş Türkistan, Sayı 55 (Haziran 1934), s. 33] (Ç.S. 229/ T.S. 605)
33- Çokayoglu, “Şarqi Türkistan, Tışqı Dünya Ve Bizning Vazifemiz”,
[Çokayoğlu, “Doğu Türkistan, Dış Dünya ve Bizim Görevimiz”, Yaş Türkistan, Sayı
56 (Temmuz 1934), s.23-27] (Ç.S. 230-233/ T.S. 606-609)
34- Alman “DAZ” Gazitasından “Savit Ordusi Şarqi Türkistanda”, [Alman
“DAZ” Gazetesi’nden, “Sovyet Ordusu Doğu Türkistan’da”, Yaş Türkistan, Sayı 56
(Temmuz 1934), s. 28] (Ç.S. 234/ T.S. 610)
35- Baş Maqale, “Şarqi Türkistan Faciası ve Onung Bizge Birdigi Ders”, [Baş
Makale, “Doğu Türkistan Faciası ve Bize Verdiği Ders”, Yaş Türkistan, Sayı 58
(Eylül 1934), s.2-7] (Ç.S. 235-239/ T.S. 611-615)
36- Başqarma, “Şarqi Türkistan Faciası”, [İdareden, “Doğu Türkistan Faciası”,
Yaş Türkistan, Sayı 60 (Kasım 1934), s.32-33] (Ç.S. 240/ T.S. 616)
109

37- Habiburrahman El Bulgari, “Sultan Bek Bakhtiyar Bek Efendi ile Mülaqat”,
[Habiburrahman El Bulgari, “Sultan Bek Bahtiyar Bek Efendi ile Görüşme”, Yaş
Türkistan, Sayı 60 (Kasım 1934), s. 33-34] (Ç.S. 241-242/ T.S. 617-618)
38- Habiburrahman El Bulgari, “Merhum İşan Khoca Khani”, [Habiburrahman El
Bulgari, “Merhum İşan Hoca Hani”, Yaş Türkistan, Sayı 60 (Kasım 1934), s.34-35]
(Ç.S. 243/ T.S. 619)
39- Mustafa, “İşan Khoca Khani”, [Mustafa, “İşan Hoca Hani”, Yaş Türkistan,
Sayı 60 (Kasım 1934), s.35-37] (Ç.S. 244-245/ T.S. 620-621)
40- Başqarma, “Pariste Şarqi Türkistan Haqqında Bir Maruza”, [İdare, “Paris’te
Doğu Türkistan Hakkında Bir Bildiri”, Yaş Türkistan, Sayı 60 (Kasım 1934), s. 37-
38] (Ç.S. 246-247/ T.S. 622-623)
41- “Oriente Moderno” (“Yengi Şarq”) mecmuasından, “Şarqi Türkistan
Meselesi Bir İtalyan Mecmuası Bitlerinde”, [“Oriente Moderno” (“Yeni Şark”)
Dergisinden “Türkistan Meselesi Bir İtalyan Dergisi’nin Sayfalarında”, Yaş
Türkistan, Sayı 60 (Kasım 1934), s. 38] (Ç.S. 248/ T.S. 624)
42- “Şarqi Türkistan Vaziyeti”, [“Doğu Türkistan Vaziyeti”, Yaş Türkistan, Sayı
62 (Ocak 1935), s. 28-31] (Ç.S. 249-251/ T.S. 625-627)
43- M. “Şarqi Türkistanda Khıtaylar ile Savit Hükümeti Dostlugi”, [M. “Doğu
Türkistan’da Çin ile Sovyet Hükümeti’nin Dostluğu”, Yaş Türkistan, Sayı 63 (Şubat
1935), s. 31-33] (Ç.S. 252-253/ T.S. 628-629)
44- Sultan Bek Bakhtiyar Bek, “Şarqi Türkistan Üçün Qurban Olmuş Tört Büyük
Sima”, [Sultan Bek Bahtiyar Bek, “Doğu Türkistan İçin Kurban Olmuş Dört Büyük
Sima”, Yaş Türkistan, Sayı 64 (Mart 1935), s. 21-24] (Ç.S. 254-256/ T.S. 630-632)
45- “Tiyan – Şan” Mecmuasınıng 10 Sanından, “Şarqi Türkistan Vaziyeti”,
[“Tiyan – Şan” Dergisi’nin 10. Sayısı’ndan, “Doğu Türkistan Vaziyeti”, Yaş
Türkistan, Sayı 64 (Mart 1935), s.24-25] (Ç.S. 257-258/ T.S. 633-634)
46- Qavunçili, “Parisde Şarqi Türkistan Haqqında Bir Maruza”, [Kavunçili,
“Paris’te Doğu Türkistan Hakkında Bir Bildiri”, Yaş Türkistan, Sayı 64 (Mart 1935),
s.25-28] (Ç.S. 259-261/ T.S. 635-637)
47- “Tiyan – Şan” Mecmuasınıng 11. Sanından “Şarqi Türkistan Ahvali”, [“Tiyan
– Şan” Dergisinin 11. Sayısı’ndan, “Doğu Türkistan’ın Durumu”, Yaş Türkistan,
Sayı 65 (Nisan 1935), s. 27-30] (Ç.S. 262-264/ T.S. 638-640)
110

48- Habiburrahman El Bulgari, “Şarqi Türkistanda”, [Habiburrahman El Bulgari,


“Doğu Türkistan’da”, Yaş Türkistan, Sayı 66 (Mayıs 1935), s.31-33] (Ç.S. 265-266/
T.S. 641-642)
49- “Yanga Milli Yol” Mecmuasınıng 8. Sanından, “Tiyan – Şan Mecmuası
Tokhtatıldı”, [“Yanga Milli Yol” Dergisi’nin 8. Sayısı’ndan, “Tiyan – Şan Dergisi
Kapatıldı”, Yaş Türkistan, Sayı 69 (Ağustos 1935), s. 38] (Ç.S. 267/ T.S. 643)
50- “The Slavonic and East European Rewiew” mecmuasından, “İngiliz
Mecmuasında Şarqi Türkistan Meselesi”, [“The Slavonic and East European
Rewiew” Dergisinden, “İngiliz Dergisinde Doğu Türkistan Meselesi”, Yaş Türkistan,
Sayı 69 (Ağustos 1935), s. 39] (Ç.S. 268/ T.S. 644)
51- “Şehzade Abdülkerimning Aqıbeti”, [“Şehzade Abdülkerim’in Sonu”, Yaş
Türkistan, Sayı 69 (Ağustos 1935), s. 39] (Ç.S. 269/ T.S. 645)
52- “Aqim Kalgan Bir Düşman Hareketi”, [“Sonuçsuz Kalan Bir Düşman
Hareketi”, Yaş Türkistan, Sayı 69 (Ağustos 1935), s. 40] (Ç.S. 270/ T.S. 646)
53- Taşbalta, “Şarqi Türkistan Qızıl Emperyalizm Çengelinde”, [Taşbalta, “Doğu
Türkistan Kızıl Emperyalizm Çengelinde”, Yaş Türkistan, Sayı 70 (Eylül 1935), s.
23-27] (Ç.S. 271-274/ T.S. 647-650)
54- Mustafa Çokayoglu, “Şarqi Türkistanda”, [Mustafa Çokayoğlu, “Doğu
Türkistan’da”, Yaş Türkistan, Sayı 71 (Ekim 1935), s.15-18] (Ç.S. 275-278/ T.S.
651-654)
55- “Şarkȋ Türkistan Milli Faciasıga Ait Karar: Rakam 30,” [“Doğu Türkistan
Milli Faciasına Ait Karar Rakam 30, Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti Bakanlar
Kurulunun Olağanüstü Toplantısı”,Yaş Türkistan, Sayı 71 (Ekim 1935), s. 19-25]
(Ç.S. 279-286/ T.S. 655-661)
56- Sultan Bek Bakhtiyar Bek, “Cenabı Muhterem Mücahidi Fi Sebilillah Reisi
Cumhurimiz Khoca Niyaz Hacım Zatı Âlilerige”, [Sultan Bek Bahtiyar Bek, “Saygı
Değer Allah Yolunun Savaşçısı Yüca Zat Cumhurbaşkanımız Hoca Niyaz Hacım’a”,
Yaş Türkistan, Sayı 71 (Ekim 1935), s. 26-27] (Ç.S. 287-289/ T.S. 662-664)
57- Taşbalta, “Savit Rusya Emperyalizmi Şarqi Türkistanda”, [Taşbalta, “Sovyet
Rusya Emperyalizmi Doğu Türkistan’da”, Yaş Türkistan, Sayı 73 (Aralık 1935), s.
17-21] (Ç.S. 289-292/ T.S. 665-668)
111

58- Başkarmadan, “Şarqi Türkistan Meselesi Avrupa Siyasi Meydanında”,


[İdareden, “Doğu Türkistan Meselesi Avrupa Siyasi Meydanı’nda”, Yaş Türkistan,
Sayı 75 (Şubat 1936), s.35-36] (Ç.S. 294/ T.S. 669)
59- Oktay, “Şarqi Türkistanda”, [Oktay, “Doğu Türkistan’da”, Yaş Türkistan,
Sayı 79 (Haziran 1936), s. 25-28] (Ç.S. 295-297/ T.S. 670-672)
60- “Yaş Türkistan” Başqarmasından, “Şarqi Türkistanda”, [“Yaş Türkistan”
idaresinden, “Doğu Türkistan’da”, Yaş Türkistan, Sayı 82 (Eylül 1936), s. 26-27]
(Ç.S. 298-299/ T.S. 673-674)
61- Qoyaş Bek, “Muhterem Biraderimiz Mustafa Efendi”, [Koyaş Bey,
“Muhterem Dostumuz Mustafa Efendi”, Yaş Türkistan, Sayı 82 (Eylül 1936), s. 27-
28] (Ç.S. 300/ T.S. 675)
62- Qoyaş Bek, “Şarqi Türkistan Ahvali”, [Koyaş Bey, “Doğu Türkistan Ahvali”,
Yaş Türkistan, Sayı 82 (Eylül 1936), s.28-33] (Ç.S. 301-305/ T.S. 676-680)
63- Q. T. “Şarqi Türkistandagi Tarikhi Vaqalardan”, [K. T. “Doğu Türkistan’daki
Tarihi Olaylardan”, Yaş Türkistan, Sayı 85 (Aralık 1936), s.23-29] (Ç.S. 306-310/
T.S. 681-685)
64- “Şarqi Türkistan Vaziyeti”, [“Doğu Türkistan Vaziyeti”, Yaş Türkistan, Sayı
92-93 (Temmuz – Ağustos 1937), s. 28-32] (Ç.S. 311-314/ T.S. 686-689)
65- Bekoglu, “Şarqi Türkistan Yengi Hadiseler Qarşısında”, [Beyoğlu, “Doğu
Türkistan Yeni Olaylar Karşısında”, Yaş Türkistan, Sayı 92-93 (Temmuz – Ağustos
1937), s. 32-36] (Ç.S. 315-318/ T.S. 690-693)
66- Toqtamışoglu, “Şarqi Türkistanga Dair İlmi Bir Eser”, [Toktamışoğlu, “Doğu
Türkistan ile İlgili İlmi Bir Eser”, Yaş Türkistan, Sayı 94 (Eylül 1937), s. 38-39]
(Ç.S. 319-320/ T.S. 694-695)
67- Habiburrahman El Bulgari, “Şarqi Türkistan Milli Faciası”, [Habiburrahman
El Bulgari, “Doğu Türkistan Milli Faciası”, Yaş Türkistan, Sayı 96 (Kasım 1937), s.
31-32] (Ç.S. 321-322/ T.S. 696-697)
68- Taci Ahmed, “Şarqi Türkistan Milli Faciası Etrafında”, [Taci Ahmed, “Doğu
Türkistan Milli Faciası Etrafında”, Yaş Türkistan, Sayı 98 (Ocak 1938), s. 28-31]
(Ç.S. 323-325/ T.S. 698-700)
112

69- Taci Ahmed, “Şarqi Türkistan Milli Faciası Etrafında II”, [Taci Ahmed,
“Doğu Türkistan Milli Faciası Etrafında II”, Yaş Türkistan, Sayı 99 (Şubat 1938), s.
28-31] (Ç.S. 326-328/ T.S. 701-703)
70- Derdmen, “Şarqi Türkistan Milli Faciası Etrafında”, [Derdmen, “Doğu
Türkistan Milli Faciası Etrafında”, Yaş Türkistan, Sayı 99 (Şubat 1938), s. 32-36]
(Ç.S. 329-332/ T.S. 704-707)
71- Emin Vahidi, “Şarqi Türkistan Khaberleri: Qurtuluş Mücadeleçileri”, [Emin
Vahidi, “Doğu Türkistan Haberleri: Kurtuluş Mücadelecileri”, Yaş Türkistan, Sayı
99 (Şubat 1938), s. 36-38] (Ç.S. 333-334/ T.S. 708-709)
72- Emin Vahidi, “Şarqi Türkistan İnqılabıga Bir Qaraş”, [Emin Vahidi, “Doğu
Türkistan İnkılâbına Bir Bakış”, Yaş Türkistan, Sayı 100 (Mart 1938), s. 18-24]
(Ç.S. 335-340/ T.S. 710-715)
73- Emin Vahidi, “Şarqi Türkistan İnqılabıga Bir Qaraş II”, [Emin Vahidi, “Doğu
Türkistan İnkılâbına Bir Bakış II”, Yaş Türkistan, Sayı 101 (Nisan 1938), s. 52-55]
(Ç.S. 341-343/ T.S. 716-718)
74- Baş Maqale, “Şarqi Türkistan Milli Qurtuluş Küreşi Dersleri”, [Baş Makale,
“Doğu Türkistan Milli Kurtuluş Mücadelesi Dersleri”, Yaş Türkistan, Sayı 102
(Mayıs 1938), s. 2-6] (Ç.S. 344-347/ T.S. 719-722)
75- Mecdeddin Ahmed, “Şarqi Türkistan İnqılabı Etrafında”, [Mecdeddin
Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında”, Yaş Türkistan, Sayı 102 (Mayıs 1938),
s. 6-16] (Ç.S. 348-357/ T.S. 723-731)
76- Mecdeddin Ahmed, “Şarqi Türkistan İnqılabı Etrafında II”, [Mecdeddin
Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında II”, Yaş Türkistan, Sayı 103 (Haziran
1938), s. 5-11] (Ç.S. 358-363/ T.S. 732-737)
77- Mecdeddin Ahmed, “Şarqi Türkistan İnqılabı Etrafında III”, [Mecdeddin
Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında III”, Yaş Türkistan, Sayı 104-105]
(Temmuz – Ağustos 1938), s. 41-55 (Ç.S. 364-375/ T.S. 738-748)
78- Türkoglu, “Bir Şarqi Türkistanlı Mücahidning Başqarmamızga Mektubi”,
[Türkoğlu, “Bir Doğu Türkistanlı Mücahit’in İdaremize Mektubu”, Yaş Türkistan,
Sayı 104-105 (Temmuz – Ağustos 1938), s. 55-57] (Ç.S. 376-377/ T.S. 749-750)
113

79- “Şarqi Türkistanda: Hindistan Ordu Gazitalarından” [“Doğu Türkistan’da:


Hindistan Ordu Gazeterinden”, Yaş Türkistan, Sayı 104-105 (Temmuz – Ağustos
1938), s. 58] (Ç.S. 378/ T.S. 751)
80- Baş Maqale, “Şarqi Türkistan Meselesi Münasebetiyle”, [Baş Makale, “Doğu
Türkistan Meselesi Münasebetiyle”, Yaş Türkistan, Sayı 106 ( Eylül 1938), s. 2-9]
(Ç.S. 379-385/ T.S. 752-758)
81- Mecdeddin Ahmed, “Şarqi Türkistan İnqılabı Etrafında IV”, [Mecdeddin
Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında IV”, Yaş Türkistan, Sayı 106 (Eylül
1938), s. 9-16] (Ç.S. 386-392/ T.S. 759-765)
82- Mecdeddin Ahmed, “Şarqi Türkistan İnqılabı Etrafında V”, [Mecdeddin
Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında V”, Yaş Türkistan, Sayı 107 (Ekim
1938), s. 22-28 ve 31-32 (Ç.S. 393-400/ T.S. 766-772)
83- Q. A. Çagatay, “Uruş Khaberi Mecmuasıga Cevab”, [K. A. Çağatay, “Uruş
Haberi Dergisine Cevap”, Yaş Türkistan, Sayı 107 (Ekim 1938), s. 32-39] (Ç.S. 401-
407/ T.S. 773-779)
84- Törömtay, “Merkezi Khıtay Hükümeti Tarafıdan Qamalgan Türkistanlılar”,
[Törömtay, “Merkezi Çin Hükümeti Tarafından Tutuklanan Türkistanlılar”, Yaş
Türkistan, Sayı 107 (Ekim 1938), s. 39-40] (Ç.S. 408/ T.S. 780)
85- Mecdeddin Ahmed, “Şarqi Türkistan İnqılabı Etrafında VI”, [Mecdeddin
Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında VI”, Yaş Türkistan, Sayı 108 (Kasım
1938), s. 26-37] (Ç.S. 409-418/ T.S. 781-790)
86- Emin Vahidi, “Bir Türkistanlınıng Yaramas Hareketi”, [Emin Vahidi, “Bir
Türkistanlının Yaramaz Hareketi”, Yaş Türkistan, Sayı 109 (Aralık 1938), s. 32-34]
(Ç.S. 419-420/ T.S. 791-792)
87- Abdürrahim Mahmud, “Muhacirler Turmuşundan: Mısırda Şarqi Türkistan
Şehidlerini İslev Toplantısı”, [Abdürrahim Mahmud, “Muhacirlerin Hayatından:
Mısır’da Doğu Türkistan Şehitlerini Anma Toplantısı”, Yaş Türkistan, Sayı 109
(Aralık 1938), s. 34-36] (Ç.S. 421-422/ T.S. 793-794)
88- Hacı Hamid İsmail, “Abdullah Bek Naimining Ölümi”, [Hacı Hamid İsmail,
“Abdullah Bey Naimi’nin Ölümü”, Yaş Türkistan, Sayı 110 (Ocak 1939), s. 9-10]
(Ç.S. 423-424/ T.S. 795-796)
114

89- Mecdeddin Ahmed, “Mücahid Arqadaşım Merhum Abdullah Bek”,


[Mecdeddin Ahmed, “Mücahit Arkadaşım Merhum Abdullah Bey”, Yaş Türkistan,
Sayı 110 (Ocak 1939), s. 11-16] (Ç.S. 425-430/ T.S. 797-802)
90- Bay Azizi, “Khıtaynıng Şarqi Türkistan Üçün Hazırlayatqan Eng Songgu
Felaketi”, [Bay Azizi, “Çin’in Doğu Türkistan İçin Hazırladığı En Son Felaket”, Yaş
Türkistan, Sayı 110 (Ocak 1939), s. 16-17] (Ç.S. 431/ T.S. 803)
91- Mecdeddin Ahmed, “Milli Davada Sakhtekarlar”, [Mecdeddin Ahmed, “Milli
Dava’da Sahtekârlar”, Yaş Türkistan, Sayı 110 (Ocak 1939), s. 18-21] (Ç.S. 432-434/
T.S. 804-806)
92- Timuroglu, “Bir Almanca Maqale Münasebetiyle”, [Timuroğlu, “Bir
Almanca Makale Münasebetiyle”, Yaş Türkistan, Sayı 110 (Ocak 1939), s. 21-27]
(Ç.S. 435-437/ T.S. 807-811)
93- “Şarqi Türkistan Qozgalançıları”, [“Doğu Türkistan İsyancıları”, Yaş
Türkistan, Sayı 110 (Ocak 1939), s. 27] (Ç.S. 440/ T.S. 812)
94- Bay Azizi, “Şarqi Türkistan Mücadelesinde Hedefimiz”, [Bay Azizi, “Doğu
Türkistan Mücadelesi’nde Hedefimiz”, Yaş Türkistan, Sayı 111 (Şubat 1939), s. 19-
23] (Ç.S. 441-443/ T.S. 813-815)
95- Baş Maqale, “Mahmud Muhiti Efendi”, [Baş makale, “Mahmud Muhiti
Efendi”, Yaş Türkistan, Sayı 112 (Mart 1939), s. 2-5] (Ç.S. 444-446/ T.S. 816-818)
96- Mahmud Muhiti, “Ölmek Bar, Dönmek Yok!”, [Mahmud Muhiti, “Ölmek
Var, Dönmek Yok”, Yaş Türkistan, Sayı 112 (Mart 1939), s. 5-9] (Ç.S. 447-450/ T.S.
819-822)
97- Mecdeddin Ahmed, “İnqılab ve Tarikhge Hürmet İteylik”, [Mecdeddin
Ahmed, “İnkılâp ve Tarihe Hürmet Edelim”, Yaş Türkistan, Sayı 112 (Mart 1939), s.
9-15] (Ç.S. 451-455/ T.S. 823-827)
98- Başqarmadan, “Şarqi Türkistan Meselelerinden”, [İdareden, “Doğu Türkistan
Meselelerinden”, Yaş Türkistan, Sayı 112 (Mart 1939), s. 15] (Ç.S. 456/ T.S. 828)
99- Emin Vahidi, “Bizning Metalibimiz”, [Emin Vahidi, “Bizim Taleplerimiz”,
Yaş Türkistan, Sayı 112 (Mart 1939), s. 15-20] (Ç.S. 457-460/ T.S. 829-832)
100- “Abdullah Bek Naimi Resmi”, [“Abdullah Bey Naimi’nin Resmi”, Yaş
Türkistan, Sayı 112 (Mart 1939), s. 20] (Ç.S. 461/ T.S. 833)
115

101- Mecdeddin Ahmed, “Şarqi Türkistan Tarikhinde Qara Bir Künnüng Yıl
Dönümi (12 – 1933 Aprel – 1939)”, [Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan Tarihinde
Kara Bir Günün Yıl Dönümü (Aralık 1933 – Nisan 1939)”, Yaş Türkistan, Sayı 113
(Nisan 1939), s. 4-10] (Ç.S. 462-465/ T.S. 834-839)
102- Abdürreşid Abdülgani, “Yaş Türkistan’ga Açıq Mektub”, [Abdülreşid
Abdülgani, “Yaş Türkistan’a Açık Mektup”, Yaş Türkistan, Sayı 114 (Mayıs 1939),
s. 26-27] (Ç.S. 468/ T.S. 840)
103- Mecdeddin Ahmed, “Açıq Bir Mektubga Açıq Cevab”, [Mecdeddin Ahmed,
“Açık Bir Mektup’a Açık Cevap”, Yaş Türkistan, 114 (Mayıs 1939), s. 27-31] (Ç.S.
469-472/ T.S. 841-845)
104- Mecdeddin Ahmed, “Şarqi Türkistan İnqılabından: Qaygılı Bir İsleş”,
[Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbından: Endişeli Bir Hatırlatma”, Yaş
Türkistan, Sayı 115 (Haziran 1939), s. 24-28] (Ç.S. 473-476/ T.S. 846-849)
105- Hacı Hamid İsmail, “Şarqi Türkistan Meselesinden: 15 Talebening Oquş
Üçün Khıtayga Yubarılışı Münasebetiyle”, [Hacı Hamid İsmail, “Doğu Türkistan
Meselesinden: Okumaları İçin 15 Öğrencinin Çin’e Gönderilmesi Münasebetiyle”,
Yaş Türkistan, Sayı 115 (Haziran 1939), s. 28-33] (Ç.S. 477-481/ T.S. 850-854)
106- Abdürrahim Mahmud, “Muhacirler Turmuşundan: Mısırda Türkistan
Haqqında Bir Qonferans”, [Abdürrahim Mahmud, “Muhacirlerin Hayatından:
Mısırda Türkistan Hakkında Bir Konferans”, Yaş Türkistan, Sayı 115 (Haziran
1939), s. 40-42] (Ç.S. 482-483/ T.S. 855-856)
107- Mecdeddin Ahmed, “Şarqi Türkistan Milli Küreşi Etrafında: Mahud On Tört
Millet Meselesi”, [Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan Milli Mücadelesi Etrafında:
Sözü Edilen 14 Millet Meselesi”, Yaş Türkistan, Sayı 116-117 (Temmuz – Ağustos
1939), s. 44-50] (Ç.S. 484-489/ T.S. 857-861)
108- Subutay, “İsimsiz Bir Risalening İç Yüzi”, [Subutay, “İsimsiz Bir Risale’nin
İç Yüzü”, Yaş Türkistan, Sayı 116-117 (Temmuz – Ağustos 1939), s. 50-53] (Ç.S.
490-492/ T.S. 862-864)
109- Türkistanlı Oqtay, “Muhacirler Turmuşudan: Mısırda Şarqi Türkistannıng
Tarikhi Bir Künini İsleş”, [Türkistanlı Oktay, “Muhacirlerin Hayatından: Mısır’da
Doğu Türkistan’ın Tarihi Bir Gününü Anma”, Yaş Türkistan, Sayı 116-117
(Temmuz – Ağustos 1939), s. 54-56] (Ç.S. 493-494/ T.S. 865-866)
116

EKLER
117

“YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİNDE


YAYINLANMIŞ OLAN DOĞU TÜRKİSTAN
MESELELERİNE DAİR MAKALELERİN
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİNE ÇEVİRİSİ
118

DOĞU TÜRKİSTAN’DA

Almanya gazetelerinin güvenilir kaynaklardan alarak yayınladığı haberlere göre,


Doğu Türkistan’da Müslüman halkın, Çin Hükümetine karşı başlattığı ayaklanma
gün geçtikçe ciddi bir hal almaya başlamıştır. Silahlı ayaklanmacılar Doğu
Türkistan’ın önemli bölgelerini işgal ederek, Çin memurlarını tutuklamışlardır. Doğu
Türkistan’da Çin hâkimiyeti tamamen yıkılmak üzeredir. Doğu Türkistan Valisi,
ülkede meydana gelen Müslüman ayaklanmasını bastıracak yeterli askeri güce sahip
olmadığından Başkent Nankin’e müracaat etmiş ve oradan askeri güç talep etmiştir.

Tokyo’dan verilen bir habere göre, Urumçi şehrinin de ayaklanmacı Müslümanlar


tarafından ele geçirildiği bildirilmektedir. Şehir ayaklanmacılar tarafından alınırken,
yüzden fazla Çinli ölmüş ve yaralanmıştır.

(“Angriff” 26. IV. 33.)

Müslüman ayaklanmacılar bu hareketlerini Doğu Türkistan’ın Kuzey ve Güney


sınırlarına kadar yaymışlardır. Moğolistan ve Tibet Müslümanları Doğu Türkistan
Müslümanlarının Çin Hükümetine karşı ayaklanmasını olumlu karşılamışlardır.

(“Köln Volkszeit” 10. V. 33.)

Müslüman ayaklanmacıların hedefinin, Doğu Türkistan’da Çin hâkimiyetini


sonlandırarak duruma tamamen hâkim olup “Bağımsız Doğu Türkistan İslam
Devleti”ni kurmak ve ilk olarak Tibet ile siyasi, iktisadi münasebet sağlamak olması
Moskova’nın endişe duymasına sebep olmuştur. Alman gazeteleri Moskova Sovyet
ajansı tarafından servis edilen haberlerden alıntı yaparak, Sovyet Hükümetinin Doğu
Türkistan’da “Bir emperyalist devletin himayesiyle Mancuku Hükümeti benzeri bir


Yaş Türkistan, Mayıs 1933, Sayı 42, Sayfa 41-42.
119

hükümet kurulup, böylece Sovyetlere güçlü bir darbe vurma planı olmasından”
korkuya kapıldığını yazmaktadırlar.
Güvenilir bir kaynaktan öğrendiğimize göre, Sovyet Hükümeti Doğu
Türkistan’daki Müslümanların Çin hâkimiyetine karşı çıkardığı ayaklanmanın
bastırılmasına yardım etmeye başlamıştır. Bu sebeple Sovyet Hükümeti, vaktiyle
Mançurya’da ağır başarısızlığa uğrayarak Rusya’ya sığınan Çin Generali Ma’nın
birkaç bin askerini silahlandırarak Doğu Türkistan’a göndermiştir. Bu askerlerin, Çin
hâkimiyetinden kurtulmak isteyen Müslüman ayaklanmacılar ile savaşarak,
Urumçiye doğru ilerlemekte olduğu söylenmektedir.
120

DOĞU TÜRKİSTAN

Son aylarda tüm ülkelerin gazeteleri Doğu Türkistan olaylarına özel bir önem
vermeye başlamış ve hemen hemen unutulmuş olan bu ülke bütün dünyanın dikkatini
üzerine çekmeye başlamıştır. Doğu Türkistan’ın akıbeti Türkistanlılar olarak
hepimizi çok daha fazla ilgilendirmelidir. Nüfusun 3⁄4 ’ünü Türklerin oluşturduğu
Doğu Türkistan, coğrafi bakımdan vatanımız Batı Türkistan’ın doğrudan doğruya
devamıdır. İşte bu sebeple biz Türkistanlılar, bu ülkeyi tanımalı ve ilgilenmeliyiz.
Dergimizde yer alan bu kısa makalemizde, Doğu Türkistan hakkında kısaca tarihi ve
siyasi bilgiler vermeye çalışacağız.

Doğu Türkistan’ın tarihi, bütün ülke ve milletlerin tarihinde görülmüş en feci


tarihlerden birisidir. Tarihçilerin bildirdiğine göre Doğu Türkistan, Çin
İmparatorluğu boyunduruğuna ilk olarak MÖ. 39 yılında girmiştir. MS. II. yüzyılda
bu esaretten çıkıp, Çin istilasından önce olduğu gibi, 30 ayrı parçaya bölünmüştür.
Bundan sonra Doğu Türkistan tarihi VII. yüzyıla kadar belirsiz bir halde kalmıştır.
VII. yüzyılın ortalarında yeniden Çin hâkimiyeti peyda olmuştur. Aynı yüzyılın
ikinci yarısında (670 yılında) Doğu Türkistan Tibetliler’in eline geçmiştir. 692
yılında Doğu Türkistan tekrar Çin istilası altına girmiştir. IX. yüzyıl ortalarında (840
yılında) Doğu Türkistan’da hâkimiyet kısa bir süre Kırgızlar’ın eline geçmiş ancak
aynı yüzyılın ikinci yarısından, XII. yüzyıla yani Cengiz Han’ın ortaya çıkışına kadar
Doğu Türkistanda “Hai – Hui”(Uygurlar?) denilen bir halk hüküm sürmüştür.

Cengiz Han’ın ölümünden sonra, Doğu Türkistan onun oğullarından Çağatay


Han’ın idaresi altına girmiş ve 1514 yılına kadar kesintiler ile de olsa Bu hanlığın
idaresi altında kalmıştır. Bundan sonra yeniden facia silsilesi devri başlamıştır. XVII.
yüzyılın ortalarına kadar bu ülkede Kalmuklar hüküm sürmüştür. Sonra hâkimiyet
yine Çinliler’in eline geçmiş ve 1826 yılına kadar Doğu Türkistan’da geçici bir nisbi
bir barış devri yaşamıştır.


Yaş Türkistan, Haziran 1933, Sayı 43, Sayfa 14-21.
121

1826 yılında Müslüman Türkler Cihangir Han353 liderliği altında Çin’e karşı isyan
başlatmışlardır. İsyancılar Çin Hükümet askerlerini yok ettiler ancak hâkimiyetleri
iki yıl devam edebildi. 1828 yılında Doğu Türkistan tekrar Çin hâkimiyeti altına
girdi. 1830 yılında yeniden isyan çıktı. Çin Hükümeti bir isyanı tam olarak
bastıramadan ikincisine başlanmaktaydı. Mesela: 1845, 1855, 1856, 1857 yıllarında
isyanlar çıkarılmıştır. 1860 yılında, hemen hemen bütün Doğu Türkistan genelinde
Dungan hâkimiyetinin kurulmasıyla neticelenen meşhur Dungan isyanı çıkmıştır.
Bundan bir süre sonra, Dungan hâkimiyeti altında yaşamayı kendisine uygun
görmeyen Yakub Bey isyan çıkarmıştır. Yakub Bey 1872 yılında, hemen hemen
bütün Doğu Türkistan’ı kendi hâkimiyeti altında birleştirmeyi başarmıştır. Onun
hâkimiyeti 1874 yılına kadar, yani Yakup Bey’in rakibi olan Niyaz Hâkim Bey’in
gönderdiği katil tarafından öldürülmesine kadar devam etmiştir…

Doğu Türkistan tarihinde meydana gelmiş olan olayların en büyükleri kısaca


bunlardır. Çok sayıda isyan! Çeşitli hâkimiyetler! Doğu Türkistan’da çıkarılan her
isyan, Çinliler tarafından her istila edilişi, sayısız kurbanlara sebeb olmuştur. İnsan
kanı, en çokta Türk kanı nehir gibi akmıştır. Nasıl dehşet verici bir facia!

Doğu Türkistan, Çince “Çing – Cang” yani “Yeni Ülke” olarak söylenmektedir.
(Avrupalılar yanlış olarak “Sing – Tziang”, bazende “Sin – Kiang” şeklinde
söylerler). Bu büyük ülke 1.871.000 km², (büyüklük olarak Almanya ile Fransa’nın
kapladığı alandan daha büyüktür!)dir. Fakat bu alanın sadece %30 ila 40 kadar’ı
tarım için uygundur. Meşhur “Gobi”nin bir bölümü olan “Taklamakan” Çölü’nün
kendisi yarım milyon kadar (455 bin) km² gelmektedir. Bu bölgede nehir azdır.
Mevcut nehirlerden sadece üç büyük nehri isimlendirebiliriz “Tarım” (Yada
“Yarkent Derya”), “İli” ve “Kara İrtiş”.

Doğu Türkistan’ın nüfusu 5 milyon civarında gösterilmektedir, bunun %75’inden


fazlası Türkistan (örneğin: Fergana ve Yedi Su) lehçesinde konuşan Türkler’dir.
Türk olmayan halkın büyük kısmını 230 bin dolayında Kalmuklar, ardından 160 bin
353
Makalede Cihangir Han “Cihanşir Han” olarak basılmış ancak 44. Sayıda düzeltme yazısı
yayınlanarak, Cihangir Han olarak okunması belirtilmiştir.
122

dolayında Dunganlar teşkil ederler. Doğu Türkistan’ın Devlet idaresini elinde tutan
Çinliler ise 50 – 60 bin kişi kadardır.(*)354.

Tiyan – Şan dağları, Kuzeyde Cungarya, Güneyde Kaşgarya olarak Doğu


Türkistan’ı iki parçaya bölmektedir. (Çoğunlukla “Doğu Türkistan” denildiğinde
Türk halkının büyük bölümünün yaşadığı “Kaşgarya” bölgesi kastedilir.)

Doğu Türkistan idari olarak sekiz vilayete bölünür. Doğu Türkistan’ın genel
idaresinin başında Merkezi Çin Hükümeti tarafından tayin edilen vali – “Cing
Şujeng”bulunmaktadır. Sözü edilen 8 vilayet şulardan ibaretdir: Urumçi, Çöçek,
Gulca, Karaşehir, Altay, Kaşgar, Aksu ve Hotan. Her vilayetin başında bir Sivil Vali
– Tao Yn bulunur. Her vilayet bir kaç Kanton’a bölünür, bunların başında ise birer
“Çeng – Cang355”bulunmaktadır. Bu makamların hepsinde Çinliler oturmaktadırlar…

Çin devriminden itibaren geçen 20 yılı aşkın süredir, Doğu Türkistan daima anarşi
halinde Merkezi Çin ile ilişkisiz bir şekilde yaşamaktadır. Cumhuriyetin 12. yılının
10. ayı ve 10. gününde (yani 10 Ekim 1923) ilan edilen ve hala yürürlükte olan Çin
Cumhuriyeti Anayasası Doğu Türkistan için cansız bir yazıdan ibaret olmuştur ve
öylede kalacaktır. Doğu Türkistan’ın Merkezi Çin ile Devlet ilişkisi sadece Merkezi
Çin Hükümetini resmen tanımasından ibarettir. İtiraf etmek lazımdır ki, bu dönem
Doğu Türkistan için hiç bir olumsuzluk oluşturmamaktadır.

“Çin devriminin atası” Sun Yat Sen’in hazırladığı plan başarılı olsaydı, Doğu
Türkistan nasıl bir akıbete uğrardı? Bu konuda, Sun Yat Sen tarafından hazırlanmış
olan “Çin’in Uluslararası Gelişim Planı”na bakılarak uygun bir hüküm vermek
mümkündür. Sun Yat Sen’in işte bu bahsettiğimiz genel isim altında birleştirilen altı
büyük programı vardır. Bu planı, “Çin’in Kapitalist Yolla Gelişimi” isimli (İngilizce
ve Rusçası da var) kitabında bulmak mümkündür. Biz Türkistanlılar bu plan
yürürlüğe konulamamış olduğu için sevinmeliyiz. Bundan sonrada hiç bir zaman

354
(*) Doğu Türkistan’da Moğol neslinden olup dili Türkçe olan, nüfusu 40 000 dolayında “Dulum”
isimli bir halk da vardır.
355
Kaymakam.
123

yürülüğe konulamamasını ümid ediyoruz. Sun Yat Sen, yüzlerce milyon nüfusa sahip
olan Çin’i, Merkezi Çin’i teşkil eden 18 eyaletin dışına yayıp yerleştirme fikrini
taşımaktaydı. Sun Yat Sen’in projesine göre Çin göçmenlerinin nitelikli bir kısmı
“Çing Cang”, yani Doğu Türkistan’a yerleştirilmeliydi. Sun Yat Sen’in bu programı,
hala siyasi varislerinin içinde yaşamaktadır. Çin’de bir türlü tükenmeyen anarşi
ortamı, onların bu programlarını uygulamalarına imkân vermemektedir. Söz konusu
anarşi ortamı, Doğu Türkistan’da anarşi’nin olmadığı dönemde, zaten güçlü olan
Rusya’nın durumunu daha da kuvvetlendirmektedir.

Doğu Türkistan, Çin Örsü ile Rus Çekici arasına düşmüştür.

(devamı var)
Tanrıverdi
124

DOĞU TÜRKİSTAN’DA

"Yaş Türkistan"ın geçen sayısında haber verdiğimiz Doğu Türkistan


ayaklanmaları hakkında değişik haberler gelmektedir. Bu ülkeden direk gelen bir
bilgi yoktur. Avrupa gazeteleri bu konudaki bilgileri çeşitli yollar ile almaktalar ve
onların haber kaynakları çoğunlukla Sovyetler Birliği kanalıyla aldığı bilgi ve
haberlerdir. Avrupa gazetelerinin son haberlerine göre, ayaklanmacıların
(Müslümanlar) kendi aralarında da kanlı mücadelelere sebeb olan anlaşmazlıklar
içinde oldukları bildirilmektedir. Eğer bu haberler doğruysa o zaman Doğu
Türkistan’da bazılarının ümit bağladıkları bağımsızlık mücadelesinden esaslı bir
netice çıkmayacaktır…


Yaş Türkistan, Haziran 1933, Sayı 43, Sayfa 39.
125

DOĞU TÜRKİSTAN
II

Yakup Bey Atalık Gazi isyanı, Doğu Türkistan tarihinin en parlak ve aynı
zamanda en acıklı sayfalarından birisidir. Yakup Bey Atalık Gazi hemen hemen
bütün Doğu Türkistan’ı kendi hâkimiyeti altında birleştirmekte başarılı olmuştu.
Ancak o dönemdeki iç ve dış şartlar, parlak bir şekilde başlayan bu işi sonuna kadar
götürmesine imkân vermedi.

Çin hâkimiyetine karşı kazanılan zaferin ardından, Doğu Türkistan içerisindeki


farklı kabile liderleri arasında, sonunda Yakub Bey’in haince öldürülmesine sebep
olan anlaşılmaz bir iç mücadele devam etmekteydi. O dönemde Doğu Türkistan tıpkı
Batı Türkistan gibi henüz kendi milli birlik gayesini anlayabilecek dereceye
ulaşamadığını gösterdi. Açgözlülük, bencillik ve çıkarcılık duygusuyla dolmuş olan
farklı şahsiyetler kendi şahsi çıkarlarını bütün millet ve vatan çıkarlarının altında
tutamadılar ve tutmakta istemediler.

Doğu Türkistan’ın dışarıda hiçbir dostu da yoktu. Yakub Bey’in Doğu Türkistan’ı
himayesi altına vermek istediği Türkiye ise çok uzaktı. Türkiye’den ümit edilen
yardım ise Sultan Abdülaziz’in Doğu Türkistan’a bir askeri heyet göndermesinden
ibaret olarak kaldı. Rusya bu dönemde Batı Türkistan’daki varlığını
sağlamlaştırmakla meşgul olup, Yakub Bey’in başarılarını korkuyla takip
etmekteydi. Rus kuvvetleri Gulca’yı işgal ettiler. Bu hareket hem Çin’e hem de Doğu
Türkistan’a karşı bir tehditti. Bir süre sonra, bir taraftan İngiliz siyasetinin baskısı,
diğer taraftan Batı Türkistan’da hala mücadele halinde olunması nedeniyle Rusya
kendi durumunun zorlaşmasından duyduğu korkuyla Gulca’yı Çin’e geri verdi. Fakat
buna karşılık Rusya, Çin Seddi’nin güneyindeki Çin’e bağlı bütün bölgelerde
vergisiz ticaret yapma hakkını aldı. Rusya böylece, Doğu Türkistan’ı, Moğolistan’ı
ve Mançurya’yı hem iktisadi, hem de siyasi nüfuzu altına alarak, durumdan azami
derecede istifade etme imkânı için çok kolay bir yol bulmuş oldu. Rusya özellikle


Yaş Türkistan,Temmuz 1933, Sayı 44, Sayfa 10-15.
126

Doğu Türkistan’ın Kaşgarya kısmı konusunda işgal siyasetini derece - derece


yürütmekteydi. Rusya Hükümeti, geçen yüzyılın ortalarından itibaren Kaşgarya’da
Rusya himayesi altında bağımsız bir hanlık meydana getirme gayesini öne sürmüştü.
Bu siyasetin girişimcilerinden birisi olan Batı Sibirya Genel Askeri Valisi Gasfort
1857 yılında: “Biz bu şekilde bütün Orta Asya’nın hâkimiyetini ele geçirir ve
Kaşgar’ı merkez alarak Doğu Türkistan’daki diğer Hanlıkları istediğimiz gibi tehdit
edebilir ve daha ileri gidebilmemiz için yol açabiliriz” diye yazmıştı.

Çin boyunduruğundan daha tam manasıya kurtulamayan Doğu Türkistan, işte bu


şekilde Rusya’nın sömürgesi haline gelme tehlikesi altında kalmıştı. Bu iki kara
gücün arasında kalan Doğu Türkistan’da milli hareketin ortaya çıkmasından
bahsetmenin anlamı yoktur.

Rusya, Batı Türkistan’ı zaptedip, orada durumunu sağlamlaştırdıktan sonra,


İngiltere ile doğrudan doğruya anlaşmazlıklar yaşama ihtimalinden korkarak Doğu
Türkistan’a açıktan açığa ağır pençesini indiremedi.

İngiltere ile Rusya arasında, genellikle Doğu Türkistan’da ve özellikle de


Kaşgarya’da nüfuz kazanma konusunda, dış dünya tarafından hissedilemeyecek bir
şekilde diplomatik bir çatışma doğdu. Bunda coğrafi konumu ve ulaşım yollarının
uygunluğu sebebiyle üstünlük Rusya tarafındaydı.

Doğu Türkistan’da Rus siyasetinin kazanımlarını anlayabilmek için, Doğu


Türkistan’ı bir taraftan Britanya Hindistanı 356 ve diğer taraftan Rus hâkimiyeti
altındaki Batı Türkistan ile bağlayan yolların bilinmesinin büyük önemi vardır.

Hindistan ile Doğu Türkistan arasında 3 yol vardır:

1) Kaşgar’ın Kargalık ilçesinden “Ladah” kentinin Keşmir’deki “Leh”


demiryolu istasyonuna kadar uzanan 735 km. uzunluğundaki yol.
356
Hindistanın o dönemde İngiliz sömürgesi olduğundan, Hindistan “Britanya Hindistanı” şeklinde
yazılmıştır.
127

2) “Hotan”dan “Leh”e kadar 850 km. lik yol.

3) Hotan’ın “Kiriye” ilçesinden “Leh”e uzanan 990 km. lik yol. Bu yolların üçü
de yüksek dağlar üzerinden geçtiğinden geçilmesi çok zordur ve yılda yalnız bir kaç
ay süreyle kullanılabilir.

Batı Türkistan ile Doğu Türkistan arasında 6 yol vardır:

1) Andican – Kaşgar (“Ergeştam” üzerinden) 554 kilometre

2) Bişkek – Kaşgar (Narın üzerinden) 683 kilometre

3) Bişkek – Almata – Gulca (Korgas Üzerinden) 854 kilometre

4) Semey – Çöçek 640 kilometre

5) Zaysan – Sarsumbe (Şerşembe) 256 kilometre

6) Zaysan – Çöçek 256 kilometre

Burada şunuda hatırlatmamız gerekir ki, burada söz konusu olan yollar sadece
resmen tanınmış olan ticaret (kervan) yollarıdır. Bu yolların hepsi de çok kolay ve yıl
boyunca açıktır. Ayrıca, Doğu ve Batı Türkistan arasında İli ve Kara İrtiş suyolları da
vardır.

Bu yollar ve yukarıda söylediğimiz gibi vergisiz ticaret yapma hakkı, Rusya’nın


Doğu Türkistan’ı ekonomik olarak zabt etmesini çok kolaylaştırdı. Rusya ile Doğu
Türkistan arasındaki ticari ilişkinin genel toplamının 1913 yılında 20 milyon 312 bin
som 357 olduğunu da kaydetmemiz gereklidir. Bu rakam Doğu Türkistan’ın bütün

357
Som; Para birimidir.
128

ticari tahvillerinin dörtte üç (3⁄4)’ünden fazlasını teşkil etmektedir. Bu hesaba göre,


Rusya’dan Doğu Türkistan’a 9.396.000 somluk mal ithalatı yapılmış, karşılığında
Doğu Türkistan’dan Rusya’ya 10.916.000 somluk mal ihraç edilmiştir.

Rusya Hükümeti, Çin’e karşı savaş ilan etmeden ve İngiltere ile doğrudan
doğruya anlaşmazlık yaşamadan Doğu Türkistan’ı fiili olarak ve tamamen kendi
iktisadi işgali altına alacağına emindi ve bu yolda çok aktif adımlar atmaktaydı.
Böylece İngiltere, sonunda kendisini bir oldu-bitti karşısında görmek mecburiyetinde
kalacaktı. Fakat bu arada başlayan Dünya Savaşı, Rusya’nın istila hareketini
durdurdu.

Bolşeviklerin yönetime gelerek karar almaya başlamasıyla Doğu Türkistan’ı işgal


etme siyaseti yeniden başladı. Rus Çarlık Hükümeti ile Çin Hükümeti arasındaki eşit
olmayan anlaşmalardan vazgeçme konusundaki devrimci görüşlerine rağmen, Sovyet
Hükümeti Emperyalist düşünceyi devam ettirerek, Rusya için çok yararlı olan iki
anlaşmayı elinde tuttu. Bunlar Mançurya demiryolu ve Çin Seddi dışındaki
bölgelerde vergisiz ticaret yapma konusundaki anlaşmalardır.

Sovyet Hükümeti, Rusya’daki iç savaş (1918 - 1920) sırasındaki kısa aradan


sonra, Doğu Türkistan’ı zabt etme konusundaki çalışmalarını yeniden yürürlüğe
koymuştur. 1926 – 1927 yıllarında Sovyet Rusya’nın Doğu Türkistan ile olan ticari
ilişkilerinin toplamı 23.519.000 som’a, yani 1913 yılındaki ticari ilişkiler
toplamından çok daha fazla bir seviyeye yükselmiştir. “Çin Ekonomi Dergisi”nin
(Chinese Economic Journal) Temmuz 1932’de yayınlanan sayısından alınan bilgilere
göre, Doğu Türkistan’ın komşu ülkelerle arasındaki ilişkiler, ticari alış verişi
aşağıdaki rakamlarla ifade edilmektedir:

Doğu Türkistan’dan İhraç Edilen Mallar:

Sovyet Rusya’ya 13.528.000 somluk


Hindistan’a 2.814.565 rupilik
Çin’e - 737.250 rupilik
129

Afganistan’a - 547.540 rupilik

Doğu Türkistan’a İthal Edilen Mallar:

Sovyet Rusya’dan 10.647.000 somluk


Çin’den 1.939.850 rupilik
Hindistan’dan 1.186.848 rupilik
Afganistan’dan - 830.500 rupilik

Eger 1 rupi’nin 70 tıyın 358 dolaylarında olduğunu dikkate alırsanız, Doğu


Türkistan ile Sovyet Rusya arasındaki ticari ilişkiler arasındaki büyük farkı kolayca
görebilirsiniz.

Normal şartlar altında yürütülen karşılıklı mal değişiminde ihraç edilen malın ithal
edilen mala oranla çok fazla olması, ihraç eden ülke için kazanç olarak hesap
edilmektedir. Ancak bu değerlendirme Doğu Türkistan için geçerli değildir. Doğu
Türkistan’ın Sovyet Rusya ile yaptığı ticaret üç önemli nedenden dolayı farklı bir
durum arz eder. Birincisi: Sovyet Rusya, Doğu Türkistan’dan sadece hammadde
almaktadır. Bolşevikler yerli zanaatkârlar tarafından üretilen hiçbir hazır malı
almamaktadırlar. Hatta Doğu Türkistan’daki yün eğirme işi de Sovyet tüccarlarının
imtiyazındadır. İşte bu sebepten, Doğu Türkistan halkının büyük bir kesiminin
meşgul olduğu ve sonucunda ekmeğini kazandığı yerli işler ve zanaatlar, bugün yok
olma derecesine gelmiştir. İkincisi: Bolşevikler yerli tüccarların bütün aracılıklarını
aradan çıkararak hammadde alımındaki bütün işlemleri kendi ticari firmaları ve
kendi seyyar ticaret acentaları aracılığıyla yapmaktadırlar. Bunun sonucunda da
küçük esnaf ve sanatkarlarla beraber binlerce orta ve büyük tüccarlar da iflas
etmişlerdir. Üçüncüsü: (Bunu özellikle hatırlatmak gerekir) Bolşevikler Doğu
Türkistan’dan satın aldıkları hammaddeye karşı nakit para değil, hemen hemen
tamamiyle Sovyet ürünü olan mallar vermektedirler. Ham madde için çok nadir
olarak para verdikleri zaman da Sovyetler birliği dışında bir kuruşluk değeri olmayan

358
Türkiyede kullanılan kuruş gibi küçük para birimi.
130

359
Sovyet çarvunesi vermektedirler. Rus Bolşevikleri’nin bu şekildeki ticari
sistemleri yüzünden, Doğu Türkistan tüccarlarının çoğunluğunun kendi ülkelerini
bırakarak Hindistan’a göç etmek mecburiyetinde kaldığı Doğu Türkistan dışında
yaşayanlar tarafından çok iyi bilenmektedir.

Sovyet Rusya’nın bu ekonomik sistemi, kısmen Doğu Türkistan’daki Çin


memurlarının ihanetleri yüzünden, kısmen de açıktan açığa terör ve bazı kabileler
arasında (mesela Uygurlar ile diğer Türk boyları, Dunganlar ile Türkler arasında)
düşmanlık doğurmak yoluyla devam ettirilmektedir.

Bu konu “Doğu Türkistan’da Sovyet Siyaseti” konusuna ait bir meseledir. Bu


konuda "Yaş Türkistan"ın gelecek sayısında bahsedilecektir.
Tanrıverdi

İdareden: “Doğu Türkistan” başlıklı makalenin geçen sayıdaki bölümünde


“Cihangir Han” yanlışlıkla “Cihanşir Han” olarak basılmıştır. Düzeltilerek
okunmasını rica ederiz.

359
Para birimi.
131

DOĞU TÜRKİSTAN AYAKLANMASI

(Dostumuz "Yanga Milli Yol"un 7. sayısından kısaltılarak alındı)

Doğu Türkistan kanlı bir ayaklanmanın içindedir. 2 yıl önce Kumul’da (Hami)
Çinlilere karşı başlayan ayaklanma geçtiğimiz yılın sonundan itibaren bütün ülkeye
yayıldı. Son haberlere göre, isyan çıkaran Müslümanlar arasında 35 000 kişi kurban
verilmiştir. Bu sayı yapılan ayaklanmanın ağırlığını anlatmak için yeterli olsa gerek.

Bir Türk ülkesinde meydana gelen bu ağır olaylar bizi sadece bir seyirci veya
muhabir gibi bırakmaz. Oradaki durumları yakından izleyerek aktarmak bizim
görevimizdir.

Ayaklanmanın Başlaması ve Sona Ermesi

Doğu Türkistan’daki son olaylar 1931’de Kumul’da başladı. Urumçi Hükümeti,


önceki Çin idaresi döneminde iç işlerinde bağımsız Vanglık’ları (Küçük Knezlik360)
bitirme siyasetini takip ederek, 1930’da ölen Kumul Han’ı Şah Maksud Hoca’nın
yerine Çinli memurları atadı. Çinliler’e bağlanmasından itibaren belirli sayıda bir
askeri kuvvetten ibaret olan 7-8 bin kişden oluşan Kumul halkı Urumçi tarafından
yeni atanan Çinli memurların yağmalarını sindiremediler. Ülkeyegöç ederek yerleşen
Çinliler, Türkleri “Hayvan”, “Ahmak” gibi isimler ile anarak, onlara çok yukarıdan
bakıyorlardı. Çin Hükümeti Türkler’e ait topraklara Çinli göçmenleri yerleştirerek,
Türklerin elindeki kömür ocaklarını alıp, kömüre ağır vergiler koydular. Bunların
üstüne Urumçi’den gelen askerlerin bakımını da halkın üzerine yıktılar. Kumullular
bu duruma karşı Urumçi Hükümetine 70’den fazla dilekçeyle şikâyette bulundularsa
da sözlerine kulak asılmadı. Çin askerlerinin zor kullanarak kadın ve kızlara el
uzatması son damla oldu, Kumullular çok sayıda Çinli’yi öldürerek 700 – 800 kişiyle
dağlara çıktılar. Bu çok küçük isyanı Urumçi Hükümeti ne kadar asker gönderdiyse


Yaş Türkistan,Temmuz 1933, Sayı 44, Sayfa 15-19.
360
Beylik, şehir devleti gibi anlamdadır.
132

de bastıramadı. Kendi dağlarını iyi tanıyan ve çok usta nişancı olan Kumullular,
gelen her Çin askerini vurup öldürdüler. Bir kaç yüz kişilik Kumulluları yenememek
Türklerin gözünde Çin Hükümeti’nin itibarını düşürdü. Çin Hükümeti’nin askerleri
hiç bir işe yaramadı. Yirmi yıldan beri karışıklık görmeyen Doğu Türkistan’da tüfek
kullanmayı yeterli derecede öğrenmiş Çin askeri bulunmuyordu.

Güç kullanarak yenemeyen Cing Şujeng, birkaç itibarlı Türk tüccarı Kumullulara
elçi olarak gönderdi. Silahlarını bırakırsalar diğer bütün şartlarına razı olacaklarını
bildiriler. Kumulluların lideri Hoca Niyaz ile anlaşılsa da, hükümet sözünde
durmadığı için, ayaklanma hala devam etmektedir.

1932’de Kumullular Turfanlılar ile anlaştılar ve onlardan da isyancılara katılanlar


oldu. Aralık ayında hükümetin durumu çok kötüleşti. Sonradan isyana katılan
Dunganlar Türklerle beraber Turfan’ın ilçesi Piçan’ı ele geçirdiler. Askerleri işe
yaramayan Cing Şujeng, Urumçi ve Gulca’daki kaçak Beyaz Ruslardan 2000
dolayında asker oluşturdu. Bunlar Müslümanlara karşı savaşlarda yırtıcılıkları ile
şöhret kazanan Ruslardı. Bu duruma en başta Bolşevik Hükümeti karşı gelerek
Konsolosu aracılığıyla protesto etsede, Çin Hükümeti’nin yerinde kalmasının Rusya
çıkarına olması sebebiyle sonrasında hiç karışmadılar. Rus askerleri Piçan’ı geri
aldılar. Ocak 1933’te Turfanlılar da isyana katıldılar. Turfanlılar’ın başında Maksud
Muhiti kardeşleri Musul ve Mahmud bulunmaktaydı. Piçan’dan başlayarak,
Urumçi’den 16 km. uzaklıktaki Çi Çi Sav’a kadar olan bölgeler isyancıların eline
geçti. Ancak ellerindeki bütün silahları hükümet askerlerinden alınan ganimetten
ibaret olduğundan, silah yetersizliği ve lider özelliği taşıyan kişilerin az olması,
isyancıları kanlı savaşlardan sonra geri çekilmeye mecbur etti. Hükümet askerleri
onlara karşı 30 kadar top, savaş otomobilleri ve uçaklarıda kullandılar. Piçan-Turfan
arasındaki bölgede yapılan savaşlarda yaklaşık 20 bin Türk şehit oldu. Bunların çoğu
hükümet askerleri tarafından vahşice öldürülen bebek, çocuk, yaşlı ve genç
kadınlardır.

Şubat ayında Cing Şujeng bütün askerlerini Urumçi’ye toplamaya mecbur oldu.
Turfan’dan çekilirken Türklerin bütün mallarını yağmalayıp, alamadıklarını yakarak
133

gittiler. Bu talan ve yakma olayına binlerce Rus askeri de katıldı. Çekilme sonrası
Lukçin’de şehit olan Maksud Muhiti’nin başını kesen Çinliler, kesilen başı Turfan
pazarına astılar.

İsyan liderleri, Türkler ve Dunganlar, isyan merkezi haline getirilen Karaşehir’e


toplandılar. Ayaklanma yavaş – yavaş Altışehir’e de yayıldı. Kuçar ve Maralbaşı
isyancıların eline geçti. Urumçi etrafında Gumudi, Fuken, Sancı, Kutubi ve Manas
gibi yerlerde kanlı savaşlar meydana sonucu buralar harabe haline geldi. Buralarda
da hükümet askerleri hiçbir günahı olmayan Türk ve Müslüman ailelerinin hepsini
kestiler. Mart ayı sonunda Bolşevik Hükümeti, Mançurya da Japon askerlerinden
kaçarak Sibirya’ya sığınan Çin Generalleri Ma ve Su’ların 7-8 bin kadar askerini
Çöçek üzerinden Doğu Türkistan’a geçirmiştir. Uluslararası yasa ve teammüllere
aykırı olan bu işleri ile Bolşevikler, Cing hükümeti’nin yerinde kalması taraftarı
olduklarını göstermişlerdir. Bu askerler Urumçi ile Çöçek arasını isyancılardan
korumaya yardım ettiler.

Urumçi’de Cing’e Karşı Hareket ve Yeni Hükümet

Urumçi’deki Çinliler, durmadan kan dökmenin kendileri için iyi bir sonuç
vermeyeceğini gördüklerinden dolayı, 12 Nisan’da Mançurya’dan gelen askerlerin ve
Rus askerlerinin katılımıyla Urumçi de Cing’e karşı darbe yaparak, onu Rusya’ya
kaçmaya mecbur ettiler. Onun kaçmasıyla yerine eski hükümette yer alan Çinliler,
yeni bir geçici hükümet kurdular. Önceden Eğitim Bakanı olan Liu Veng Hükümet
Başkanı oldu. Göz boyamak için güya hükümet işlerini denetleyen bir şûra kuruldu.
Bu Şurâ’nın 24 üyesi Çinli (bunların hepsi Cing Hükümeti’nde bulunmuş kişilerdir)
olup, Şûra’ya Türklerden – 5, Dunganlardan – 3, Moğollardan – 1, Beyaz Ruslardan
– 1 üye alındı. Yeni Hükümet dış siyaseti ve maliye işlerinde Merkezi Çin
Hükümetine bağlı olup, iç idaresinde özerktir.

Yeni Urumçi Hükümeti hatrı sayılır kişilerin imzalarıyla oluşturulan bildirilerle


halkı sükûnete çağırdı. Bütün belanın sebebi olarak Cing Şujeng gösterilmeye
134

çalışıldı. İsyancıların bir kısmı silahını bırakarak, Urumçi temsilcileriyle müzakereye


başladılar. Urumçi, Çöçek ve Gulca tarafları yeni hükümeti tanıdılar.

İsyana sonradan katılan Altay Kazakları hükümet vekillerini tanımadılar. Onların


başında Altay Kazak Hanı İlihan Töre’nin kardeşi Şerifullah Han Töre
bulunmaktaydı. Rus ve Çin okullarında okumuş, bir dönem Çin Hükümetinde görev
yapmış olan Şerifullah Han, abisi Han’ı isyana katılmaya mecbur etmişti.
Sarsumbe’deki (Şerşembe) Sovyet Konsolosu, bütün isyan süresince hiç bir yerde bir
tane bile Bolşevik görevlisine zarar gelmemiş olsa da, yerini terk ederek Rusya’ya
kaçtı. Halkı az olsa da Doğu Türkistan’ın en verimli vilayetlerinden biri olan ve
Urumçi’ye yakın olan Altay, şimdiye kadar Yeni Hükümeti tanımadı. Altışehir ve
Urumçi Hükümetini tanımadı. O bölgede Dungan az olsa da, Altışehir’deki harekette
Dunganların rolü çoktur. Türklerden Dunganlara çoğunlukla Yarkend, Kaşgar
tarafında Kırgızlar katılsalarda liderlerinin çoğu Dungandır. Nisan ayı ortasında
Yarkent, Mayıs başında ise Kaşgar şehirleri isyancıların eline geçti. Kaşgarın eski
Dungan Valisi Ma’nın İngiliz Konsolosluğuna sığınmasından sonra, yönetim diğer
bir Dungan Ma Şing Çing’in eline geçti.

Bu şekilde Mayıs – Haziran aylarında Yeni Urumçi Hükümeti’nin valisi şimdilik


Urumçi – Çöçek – Gulca vilayetlerindedir.
Temir
135

DOĞU TÜRKİSTAN*
III

Sovyet Rusya’nın Doğu Türkistan siyaseti Çarlık Rusya’nın açtığı yolda devam
etti. Tıpkı Çarlık Rusya gibi Sovyet Rusya da, Çin ülkesinin büyük duvar 361 ardında
kalan Rus emperyalistlerinin daima göz koydukları Çin hâkimiyetindeki bölgeleri
ellerine geçirmeye çalıştılar. Tüm yabancı ülkeler içerisinde Çin Devleti’ne çengel
atan ilk devlet Rusya’dır. Rusya’nın Çin’e doğru ve Çin aleyhine genişlemesi 27
Ekim 1689’da imzalanan Nerçin Anlaşmasıyla başlamıştır. Bu anlaşmaya göre Çin
Devleti, Rusya’nın sınırlarının Argun Irmağı (Amur Deryanın bir kolu)boyunca
Kuzey Mançurya’ya ve Ohot Denizi’ne kadar genişletilmesine razı olmuştur. 1858
yılında Angun anlaşması ile Çin, Rusya’ya Amur Derya’nın kuzeyinde Bering
Denizi’ne kadar uzanan geniş bir arazi bırakmıştır. 14 Kasım 1860’da imzalanan
Pekin Anlaşması ile Rusya Primore (Sahil) vilayetini kendi idaresine almıştır. Rusya
ile Çin arasında 1896 yılında Petersburg’da imzalanan anlaşmaya göre Çin, Rusya’ya
Mançurya üzerinden demiryolu inşa etme yetkisi vermiş ve böylece neredeyse bütün
Mançurya’yı Rusya idaresine bırakmıştır. Bunların hepsi de hiç bir savaş olmadan
sağlanmıştır! Rusya, Çin’in kötü durumundan istifade etmiştir ve gerek şantaj
gerekse de sahte dostuk vaatleriyle Çin ülkesinin parçalarını birer – birer eline
geçirmiştir. Ancak Çin Hükümeti’nin, yardım için Rusya’ya müracaat ettiği
bilinmekle beraber, aldığı yardımların kendisine çok pahalıya mal olduğu da bir
gerçektir. 1864 yılında Şincan (Doğu Türkistan) Başvalisi “Cing Şu jeng”, isyan
eden Hui-Hui’lara (Müslüman) karşı, Almatı’daki Rus Valisi General
Kolpakovski’ye yardım için dört kez mektup yazmıştır. “Cing Şu Jeng” bu
mektuplarında: “Dilin dişe yakın olduğu gibi birbirine yakın olan devletlerimiz,
birbirlerinin felaketlerine kayıtsız kalamazlar” diye yazmıştı. Bu mektuplar,
Rusya’nın Doğu Türkistan’ı zabt ederek oradan bütün Orta Asya’yı işgal ederek,
kendi hâkimiyetini hem Doğu, hemde Batı Türkistan’da güçlendirme düşüncesinde
olduğu bir dönemde yazılmıştır. Biz, Rus dişlerinin Çin dilini nasıl karşıladığını iyi

*
Yaş Türkistam, Ağustos 1933, Sayı 45, Sayfa 9-14.
361
Çin Seddi.
136

biliriz. Gulca’yı Çin’e geri vermesine karşılık Rusya’ya Çin’in bütün dış
bölgelerinde vergisiz ticaret yapma hakkını veren anlaşma, Rus dişlerinin kendisine
değen Çin diline verdiği cevaptı. Ancak, bahtsızlığa bakın ki, Rus emperyalizmi’nin
dişlerinin arasına Çin dili ile birlikte Doğu Türkistan da düştü.

Bolşeviklerin iş başına gelmesiyle de durum hiç değişmedi. Rusya, Doğu


Türkistan’a tıpkı önceden olduğu şekilde kurt gibi bakmaktadır. Bolşevikler, Doğu
Türkistan’ı kesin olarak istila etme çalışmasını güçlendirmekte ve
hızlandırmaktadırlar. Bu durum net olarak Türk – Sib demiryolu inşa edildiğinden
itibaren daha fazla hissedilmektedir. Bu konuya ithafen yazılan “Türkistan – Sibirya
Yolu” isimli kitapta, Doğu Türkistan (diğer bir deyişle “Batı Çin”) Batı Türkistan’la
beraber Sovyet Rusya’nın doğrudan doğruya istismar edeceği bir bölge olarak
değerlendirilmektedir. Bu kitaba eklenen bir haritada ise bu üç demiryolunun
projesini görürsünüz:

1) Almatı’dan Gulca’ya
2) Ayagöz’den (Sergiopol) Çöçek’e
3) Semey’den Sarsumbe’ye…

Sadece bununla da kalmayarak, aynı kitapta Bolşevikler’in Doğu Türkistan içinde


inşasını gerekli gördükleri At arabası ve otomobil yollarının tasarılarını görürsünüz.
Bolşevikler Çin’i Doğu Türkistan’ın sahibi olarak gördükleri halde, bu ülkeye ait
demiryolları ve diğer yollar konusunda ne Çin Hükümeti’nin ve ne de Doğu
Türkistan’daki mahalli hükümetin fikrini almayı gerekli görmedikleri hatta onlara
bilgi dahi vermedikleri anlaşılmaktadır. Sovyet Hükümeti, güya Doğu Türkistan
Rusya’nın ganimet malıymış gibi hareket etmektedir. Diğer taraftan, Doğu
Türkistan’daki Çin memurları da kendilerine verilen geniş yetkilerden faydalanarak
gittikçe daha fazla Bolşevikler’in tesiri altına girmekte ve hiçbir itibara sahip
olmadıkları bu ülkede halkın arzusunun aksine kendi hâkimiyetlerini korumak için
Bolşeviklerin yardımına can atmaktadırlar…
137

Bolşevikler’in, Çinli yöneticilerin ricalarını memnuniyetle yerine getirmekte


olduklarını burada söylemenin gereği bile yoktur. Doğu Türkistan’ın tam
bağımsızlığıyla sonuçlanmasını istediğimiz bu isyan döneminde, Sovyet Hükümeti
Çin Hükümeti’ne elinden gelen bütün yardımı gösterdi. Rusya bu yardımı Çin
Hükümetine karşı sevgisinden veya Doğu Türkistan üzerinde güçlü bir Çin idaresi
sağlamak istediğinden değil, hem Çin Devletinin bütünlüğüne hem de Doğu
Türkistan milli kurtuluş mücadelesinin menfaatlerine karşı aynı derecede düşman
olan Rus emperyalizminin çıkarları için göstermektedir. Sovyet Rusya’nın Çin
Devleti’nin bütünlüğüne ve çıkarlarına nasıl bakmakta olduğunu göstermek için
Sovyetler’in Mançurya ve Moğolistan siyasetlerinden örnekler vermek mümkündür.
Özellikle Moğolistan konusunda Sovyet Hükümeti harfi harfine Çar Hükümeti gibi
hareket etti. Burada Çiçerin’in Dışişleri Komiseriyken Sovyetler Birliği Merkezi İcra
Komitesi 3. toplantısında okuduğu nutkundan bir kısmını getiriyorum. Çiçerin
nutkunda demişti ki: “Biz Moğolistan Halk Cumhuriyeti’ni, Çin Cumhuriyeti’nin bir
bölgesi olarak tanıyoruz; fakat aynı zamanda, Çin’isadece kendi iç işlerine
karıştırmayacak şekilde değil, dış siyasetine de Merkezi Çin Hükümetini hiç
karıştırmayarak, kendi başına yürütecek kadar geniş bir özerkliğe sahip olarak
tanıyoruz” demiştir. Sovyet Hükümetinin bu siyaseti, eski Çarlık Hükümeti
siyasetiyle tamamen aynıdır. 1911/1912 yılları kış mevsiminde Çar Hükümeti de
Moğolistan’ı Çin Devleti’nin idaresinde ve fakat kendi dış siyasetini bağımsız olarak
yürütme hakkına sahip bir parçası olarak tanıdığını bildirmişti.

Çin’in parçalanması bizi hiç endişelendirmez. Biz bağımsız Mançuku Devleti’nin


kurulmasını yürekten alkışlıyoruz. Bağımsız Moğolistan’ın da yaşaması ve gelişmesi
bizim isteğimizdir. Doğu Türkistan’da bağımsız bir Türk Devleti’nin kurulduğunu
görseydik çok mutlu olurduk. Bu makalede, Rusya’nın, Çin’in bütünlüğüne karşı
laubali davrandığını hatırlatmamız, bizim Çin bütünlüğünü müdafaa etmek
istediğimizden değil, Rus siyasetini karakterize etmek, Çarlık Rusya ve bugünkü
devrimci Sovyet Rusya’nın siyasetlerinde bulunan ikiyüzlülüğü ve münafıklığı ispat
etmek içindir.
138

Niçin Rusya (geçmişte Çarlık, şimdi Sovyet Rusya) Doğu Türkistan konusunda
da, mesela: Moğolistana yönelik yürüttüğü siyasetini yürütmüyor, yani niçin Doğu
Türkistan’da da “Kendi siyasetini bağımsız bir şekilde yürütebilecek kadar geniş bir
özerklik”ilan edilmiyor?İşte böyle bir “özerklik” vardır. Sovyet Rusya, Doğu
Türkistan ile birkaç siyasi ve ticari anlaşma yapmıştır. Sovyet Rusya ve Doğu
Türkistan’ın kendi Konsoloslukları vardır. 1929 yılında Sovyet Rusya ile Çin
arasında Mançurya demiryolu sebebiyle yapılan savaş döneminde Doğu Türkistan’ın
Almatı ve Taşkent’teki Konsolosları Sovyet Rusya’ya iyi dileklerini bildirmişlerdi…
Bununla beraber Sovyet Hükümeti, Doğu Türkistan’ın özerkliğini, Moğolistan
konusunda yaptığı gibi alenen tanıdığını açıkça ilan etmedi. Hâlbuki Doğu Türkistan
ekonomik yönden Moğolistan’a göre daha büyük bir öneme sahiptir. Bunun sebebi
nedir? Bu sorunun cevabı çok basittir. Rus Bolşevikleri, aynen selefleri olan eski Rus
emperyalistleriyle aynı sebeble, Doğu Türkistan’ın özerkliği prensibinden korkarlar.
Çünkü bu özerkliğin ardında Doğu Türkistan’da Rus Bolşevikleri’ne ve genel olarak
bütün Ruslar’a, onlar için düşman ve tehlikeli olan bağımsız Türk milli devleti şekli
ortaya çıkar. Günümüzde Rus hâkimiyeti için tehlikeli bir hal alan milli bağımsızlık
mücadelesinin devam ettiği Batı Türkistan ile beraber Doğu Türkistan’da bağımsız
bir Türk Devletini tasavvur ediniz…

Hiçbir Rus Hükümetinin, hiç bir zaman buna tahammül edemeyeceği bellidir!
Ülkenin bütün kaynaklarını ele geçirmek, halkını dizginlemek, halk arasına
grupçuluk, kabile düşmanlıkları tohumları saçmak, işte bunlar Rusya hâkimiyeti veya
nüfuzu altına düşme talihsizliğinde olan Türk ülkelerindeki Rus siyasetinin
özellikleridir.

Çin Devleti’nin parçaları birer birer ayrılıp gitmektedir. Moğolistan yalnızca


sözde Çin’in bir parçası kabul edilmektedir. Yakında bağımsız Mançuku’nun
kurulmasının 2. yılı dolacaktır. Geçtiğimiz yıldan beri Tibet’te bağımsız olarak
yaşamaya başlamıştır. Şimdi Doğu Türkistan da kat kat bastırılan bağımsızlık
mücadelesine yeniden girişilmektetir. Doğu Türkistan’ın Çin’e karşı mücadelesine en
çok zarar veren kimdir? Rusya. Rusya’nın istediği şey, Doğu Türkistan’ın Çin
139

boyunduruğu altında kalmasıdır. Çünkü Çin her halde bu Türk ülkesinin Rusya
tarafından istismar edilmesine engel olacak güçte değildir.

Doğu Türkistan bu durumdan nasıl kurtulacaktır? O, kendi milli geleceği için


yürüttüğü mücadelesinde nasıl başarılı olabilir?

Bize göre, Doğu ve Batı Türkistan’ın milli kurtuluş yolundaki bütün güçleri
birleşmelidir. Bununla biz, bir ve milli Türkistan’ın iki ayrı parçası arasındaki
gelecekteki ilişkileri şimdiden kestiremeyiz. Fakat şurası muhakkaktır ki,
Türkistan’ın bir parçasında Rus hâkimiyeti devam ettikçe, diğer parçası hür ve
bağımsız olamaz. Çin yalnız Doğu Türkistan’ın düşmanıdır, Rusya ise hem Doğu
Türkistan’ın hem de Batı Türkistan’ın düşmanıdır. Bize göre, hem Doğu Türkistan’ın
hem de Batı Türkistan’ın toplum önderlerinin gerekli görülen ve imkân bulunan her
alanda birbirlerine yardım ve himaye ederek, birlikte çalışması ve hareket etmesi
gereklidir. Gerçekten de bir bütün olan Türkistan’ın iki kısmı arasındaki gelecekteki
siyasi ilişkileri, bugün biz Avrupa’da oturarak çözümleyemeyiz. Ancak birbirimize
kardeşçe el uzatmak, omuz omuza yürümek, bizim vazifemizdir, her Türkistanlı’nın
Türklük vazifesidir. Bu vazifenin üstesinden gelmeliyiz.

Güçlerimizi birleştirmek, Türkistan’da milli bir Türk Devleti meydana getirmek


için fikir ve irademizi sürekli olarak çalıştırmak. İşte bunlar bizim gayemiz olmalıdır.

(Bitti)
Tanrıverdi
140

DOĞU TÜRKİSTAN’DA*

Doğu Türkistan’ın Yarkent ve Kaşgar şehirlerinden idaremize gelen iki mektubu


aşağıda aynen sunuyoruz:

1351 Hicri 10. Şaban’da (7 Aralık 1932) Kumullular Kumul’u Çinlilerden geri
aldılar. Kumullular bu sırada Ladahtarafından Urumçiye 200 Deve ile silah ve
mühimmat getirildiğini duyarak, dağ yollarından gizlice giderek bu silah ve
mühimmatı ele geçirdiler. Böylece Kumullular güçlendiler. Şaban ayının sonunda,
Turfan, Karaşehir ve Piçan’ı aldılar. Ramazan’ın sonlarında Kuçar’a, ardından
Kaşgar’a gelerek Urumçi’den gelen telgraf tellerini kestiler. 10. Şevval’de (5 Şubat)
Aksu’ya geldiler. Aksu’daki Vali Yenişehir’e kaçtı. Arkasından giderek Yenişehir’i
aldılar. Karakaşlılar bu haberi duyunca Karakaş Kaymakamı’nı (Amban) ve diğer
Çinlileri öldürüp, Çinlilere ve hükümete ait eşyaları ganimet olarak aldılar. Daha
sonra 300 kadar Mücahit ellerine sopa, çapa ve diğer aletlerle silahlanarak
Karakaş’ın Zava bölgesine geldiler. Guma ilçesinin Kaymakam’ı bu olayı duyarak,
onların bastırılması için 250 silahlı düzenli asker gönderdi. Bunlar Zava’ya geldi ve
isyancılar ile savaştılar. Bu savaşta Mücahitlerimiz galib gelerek, Çinlileri kaçırdılar.
50 adet tüfek ve çeşitli mühimmatı ele geçirdiler. Bu haberi duyan Kaşgar’daki Vali
200 Kırgız ile 25 Çinli’yi silahlandırarak isyancıların üzerine gönderdi (26 Şevval =
21 Şubat’ta). Adı geçen 225 asker’in 2 adet top’u, 2 adet mitralyozları vardı. Bunlar
Kargalık ilçesine geldiklerinde, Kargalık halkı bunu öğrenerek ulema ve tarikat
büyüklerinin liderliğinde bu askerlerin yollarını kesip Çinlileri öldürdüler. İki Çinli
asker zorlukla kaçtı. 200 Kırgız askeri ise Müslümanlar’a katıldı. Kargalık halkı top,
mitralyoz ve diğer çeşitli silah ve mühimmatı ele geçirdi (26 Şevval’de). Poskam
ilçesinin ahalisi bu haberi duyduğunda kendi aralarında birleşerek, ileri gelenlerinden
Sabır Han Hacı Hocam’ı lider önder olarak seçtiler ve İlçe’nin Çinli Kaymakamı’nı
öldürdüler.

*
Yaş Türkistam, Ağustos 1933, Sayı 45, Sayfa 14-20.
141

İkisu isimli yerde Çinliler çoktu. Onları öldürerek çok sayıda ganimet aldılar. Adı
geçen Sabır Han Hocam 1349'da (yani 1930’da) Hacca gitmişti. İkisu’dakilere
Ahmed Kazı isminde bir kişi yardım etti. Sabır Han Hocam onlarında lideri oldu.
Yine Sabır Han Hocam’ın yakınlarından bir kişi, Kargalık ilçesine gelerek oraya
Kaymakam olarak tayin edildi. Çin yönetimi yanlısı Beyler kaçtılar. Onlardan 5 kişi
yakalandı, bazıları öldürdü, kalanları tutuklandı. Yakalanan kişiler: Boş Bey,
Abdullah Bey, Abdurrahman Bey, Emin Bey ve Ömer Bey’lerdir.

Bu haberi ve ayaklanmayı duyan Yarkend Kaymakamı, bütün Yarkent ulema ve


tüccarlarını toplayıp, onlara şehri teslim etti ve kendisi Yenişehir’e çekilerek
kapılarını kapattı. Ondan sonra Kumul Mücahitlerinden Yarkent ahalisine Gazaya
teşvik eden mektuplar geldi. Ardından Artuşlu Molla Sabit Ahund Damolla (3 yıl
önce Hacca, Mısır ve İstanbul’a gitmişti) oğulları ile Hotanda iken bu ayaklanma
haberini duyarak ve Karakaş’a geldi. Halk onu büyük bir hürmet ile karşıladı. Molla
Sabit Ahund Damolla onlara nasihatler ve vaatler vererek Müslümanlara cihad
etmeleri gerektiğini söyledi. Karakaş’ta Mehmed Emin Ahund isimli bir müderris
vardı. Adı geçen kişi Karakaş’a yönetici oldu. Bütün yetki bu kişinin elindedir. Sonra
Karakaş ulemasından, Mehmed Niyaz Ahund Karakaş’tan çıkarak Hotan’ın İlçi
denilen kışlağına giderek oradaki Vali, Kaymakam ve diğer Çinli yöneticileri
öldürerek hazine ve silahlarını ele geçirdi. Büyük toplar ele geçirildi. Böylece
Hotanlılar daha da güçlendiler. Sonra, İlçi’den Lop – Çiçan – Kibe isimli yerlere
haber yolladılar. Haberi alan halk, Çinlileri ve hükümet azalarını öldürerek idareyi
ele geçirdiler. 3 yıl önce yaz aylarında Celal Bey (Canıbek Kazı Özkendli eski
Mücahitlerimizden) isimli Fergana’da yaşayan Kırgızların büyüklerinden, 70 askeri
ile Ruslara karşı savaşmış, sonrasında Kaşgar’a gelmişti. Kaşgar Kaymakamı onu
Hotan’ın Çerçen ilçesine göndererek hapsetmişti. Bu isyan döneminde Canıbek Kazı
hapisten kurtarılarak, bölge halkına askeri eğitim vermek için görevlendirildi.

Hotan Zava kentine kadar kurtarılmış ve güçlü hale gelmiştir. Zava ise Karakaş –
Hotan arasındaki yol üzerinde önemli bir geçiş noktasıdır. Sonrasında Hotan
Mücahitleri Guma ilçesine gelerek, halkın mücadeleye katılmasını taleb ettiler.
Ancak halktan bazı kişiler kaçtılar. İlçenin ulema ve ileri gelenlerinden Abdülkerim
142

Aksakal, Resul Hacı gibi kişiler, bu teklifi kabul etmeyerek karşı koydukları için
öldürüldüler. Çıkan karışıklıklarda büyüklü küçüklü 200 kadar kişi hayatını kaybetti.
Yarkend Kaymakamı kendisini iç kale’ye kapatarak, 400 askeri ile beraber toplarını
hazırlayarak savunma tedbirlerini aldı. Kargalık Mücahitleri’nin amacı Yarkent’i feth
etmek ve oradaki Çinli Kaymakam ve askerleri ele geçirmekti. Yarkend
Kaymakamı’nın kendisini iç kaleye kapattığı haberi Hotan’a bildirildi. Hotan’daki
yeni yönetim Nur Ahmed Han komutasında 2000 kişilik bir askeri kuvvet gönderdi.
Bu kuvvetin tamamı Genç medrese talebelerinden oluşuyordu. Bu kuvvetin sayısı
Karagalık’ta 4000 kişiye ulaştı. Bu kuvvet, Sabır Han Hocam ve Hacı Alem
komutasında Yarkent Eskişehir’i362 ele geçirdi. Çinlilerden pek çok kişi öldürüldü ve
çok sayıda savaş malzemesi ele geçirildi. Mücahitlerimizden 100 kadar asker şehit
oldu. Sonra Yarkent Yenişehir’e girdiler. Çinlilerden çok azı kuşatma altında kaldı.
Çin yanlısı bazı Beyler tutuklandı. Onların içinde Yarkend Vergi memuru Kasım
Han gibi kişiler de vardı. Kaşgar’daki Vali bu haberi duyarak Dungan liderlerinden
Ali Ahund isimli kişiyi çağırıp, ona 300 Kırgız ve Kaşgarlılardan oluşan bir kuvvet
vererek, Yarkent’teki Çin Kaymakamı’nı kurtarmaya gönderdi. Ancak bu 300 Kırgız
ve Kaşgarlı asker silahlarını bırakarak, Çinlilere yardıma gitmeyi kabul etmediler.
Yarkent’in Yenişehri’ndeki 500 Müslüman asker Çinliler ile savaşarak, Çinlilerin
yarısını öldürdüler. Kalanlar hala kuşatma altındadırlar. Kargalık ve Guma
Kaymakamları ile Askeri komutanlardan hiçbiri teslim olmadı.

21 Zilhicce’de (24 Nisan) Hotan’dan Emir Abdullah komutasında 2000 asker


Kargalık’a, oradan Yarkent’e geldiler. Kumul Mücahitlerinden ve diğerlerinden
oluşan 4000 kişilik kuvvet Maralbaşı’yı ele geçirdi. Ardından hükümet kurmak için
Aksu’ya gelerek, Aksu’nun Maralbaşı bölgesinde hükümet kurdular. Daha sonra
Kaşgar mücahitlerine yardım için 2000 asker yolladılar. Kumullu mücahitlerin
Kaşgar’ı feth etmek istediği haberini duyan Kaşgar halkı aralarında 3000 kişilik bir
kuvvet toplayarak bu kuvvetlere katıldı ve böylece sayıları 5000’e ulaştı. Bunu

362
Doğu Türkistanda şehirler Eski, Yeni, Köhne gibi bölümlere ayrılmaktadır. Eski ve Köhne şehir
olarak anılan yerler, Uygurların yaşadığı yerlerdir. Yenişehir olarak adlandırılan kısımlar ise,
Çinlilerin bölgeye geldikten sonra yerleştikleri kısımlardır. Mesela; Kaşgar şehrinin Eski ve Yeni
şehirleri vardır. Yarkend şehri’de aynı şekildedir.
143

duyan Kaşgar’ın Çinli valisi toplanan askerlere şu haberi yolladı: “Eğer sizler
hükümet mührünü ve şehiri istiyorsanız sizlere teslim edeceğim”.

Mücahitlerimiz: “Bizlere şehiri teslim edip mühürü vermekle beraber, Çinlileri ve


askerleri de vermelisin. Sen de Urumçi’deki Kumul mücahitlerinin liderlerinden
hüküm gelene kadar kendi yerinde duracaksın” dediler. Vali bunu kabul ederek
Çinlileri verdi. Kendi elleriyleMüslümanların bayrağını dikti ve ahaliye iyi
davranmaktadır.

Urumçi’deki “Genel Vali(Çeng Cang)” Rusya Hükümetine sığındı. Şimdi


Urumçi’ye, Hocam Niyaz Hacı isimli kişi “Genel Vali” oldu. Şu anda bütün Altışehir
vilayetine bu kişi hâkimdir. Kumul ve Hotan mücahitleri birleştiler ve aralarında
hiçbir anlaşmazlık bulunmamaktadır.

Hotan’ın İlçi bölgesi Seyid Mehmed Niyaz Ahund, Guma ilçesiAbdülcelil Ahund,
Kargalık ilçesi ise Musa Hoca yönetimindedir. Yarkend şehrindeki İsveçli
misyonerlerin tamamını Hindistan’a kovdular(*)363.

Günümüzde İli vilayeti’nden Hotan vilayeti’nin sonunu kadar olan mesafe at


yürüşüyle üç aylık yoldur. Bu yolların tamamı müslümanların elindedir. Nüfusu beş
milyon olan ülkenin tamamı müslümandır.

II – Mücahitler, Urumçi’yi aldıktan sonra Kumullulardan Temir Bey ve


Dunganlardan genç bir yiğidin liderliğinde kendi güçleri ile Aksu’ya gelerek Çinliler
ile savaştılar. Bu savaşın neticesinde Aksu’yu aldılar. Ardından önceki mektupta
geçen, Kaşgar Valisine gönderdikleri cevaplarını yazdılar. Kendileri Yarkent’e
giderek zorlu bir savaşın ardından Yarkent’i feth ettiler. Yarkent’ten Maralbaşı’ya
giderek, burada da savaşıp galip geldiler. Sonra bu kuvvet Feyzabad’a geldiğinde
Kaşgar Valisi’nin Kırgızlardan oluşan muhafız askerleri komutanlarını öldürüp,
mücahidlere katılarak Kaşgar’a hücum ettiler; Çinlileri, fahişe kadınları ve

363
(*)Bu kovulan İsveçlilerin tamamı Misyonerlik vazifesiyle Doğu Türkistan’a gelmiş olan kişilerdir.
144

Bolşevikleşen gençleri öldürerek, oların mallarını mücahitler arasında paylaştırdılar


(8 Muharrem = 3 Mayıs’ta). Çinliler İç kaleye çekildiler. Muharrem ayının 9’unda
mücahidler Kaşgar’a girerek, iç kaleye kapanan Çinlileri ve valiyi tutuklayarak,
savaş malzemelerini ele geçirdiler. Çin Hükümeti’nin hazinesine bağlı bütün
varlıkları böylece hükümet hazinesine kattılar. Kaşgar’a ulemadan Damolla
Şemseddin ile bir Dungan’ı, Hotan’a Damolla Sabit’i Emir olarak atadılar.

Çinliler tarafından halktan alınmakta olan fazla vergileri kaldırdılar. Köylülere


öşür (onda bir), tüccarlara ise zekât’tan başka vergi yoktur diye ilan ettiler. Doğu
Türkistan’da ve Doğu Türkistan ile Hindistan arasında ticari işler tamamen işler hale
geldi. Hac için genel izin verildiği ilan edildi.
145

“YAŞ TÜRKİSTAN”A MEKTUP*

Yaşasın Doğu Türkistan’daki Yeni İslam Hükümeti!

…bizler Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını en derin kalbi duygularımızla


kutluyoruz. Mücahitlerimizin ittifak ile eski – yeni mücadelesinden, makam
hevesinden ve şahsi kinlerden kendilerini uzak tutmalarını ve aziz vatanları Doğu
Türkistan’ın bağımsız devletini kurmasında başarılı olmalarını Hüda tealadan
diliyoruz. Doğu Türkistan’ımızın bağımsızlığı, Batı Türkistan’ımızın bağımsızlığı
için arifedir. Biz Batı Türkistanlılar milli bağımsızlığımızı alarak, halkımızın
köklerine düşen kurtları kesin olarak kendi yuvalarına kovarak, etrafta perişan halde
yaşayan vatanın aziz evlatlarının ve gözlerinden yaş yerine kanlar akıtarak
Sibirya’nın buzlarında, Sulufki adasında gece – gündüz karlar içerisinde yer kazarak,
ağaç keserken el ve ayakları üşüyen vatanperverlerin, seslerini çıkaramadan
içlerinden hıçkırıklarla geçen, dillerine, el ve ayaklarına prangalarvurularak G.P.U364
zindanlarında yatan milletini sevmekten başka “günahı” olmayan yurtdaşlarımızın
kendi Türkistanımıza toplanarak kendi hissiyatlarını, sevinç gözyaşları içerisinde
birbirlerine hikâyeler anlatmalarını, özgür Türkistanı – Doğu Türkistan ile Batı
Türkistan’ın birleşip Orta Asya’da Ulu Türkistan’ı teşkil ederek, bağımsız Türk
Hükümetini kurmasını yürekten diliyoruz.

Yaşasın Ulu Türkistan!


Mirza Azmi
Mekke-i Mükerreme 14 Rebiülevvel 1352-(8 Temmuz 1933)

*
Yaş Türkistam, Ağustos 1933, Sayı 45, Sayfa 20.
364
G.P.U: Государственная Политическая Управление – Gosudarstvennaya Politiçeskaya
Upravlenie - (Devlet Siyasi İdaresi)
146

DOĞU TÜRKİSTAN MESELESİ ETRAFINDA*

Doğu Türkistan’ın kanlı mücadelesi devam etmektedir. Bütün dünya basını bu


mücadeleye büyük önem vermektedir. Hatta diğer Türk ülkelerindeki olaylardan
haber vermekte, hassasiyet gösteren Türkiye basını da Doğu Türkistan milli
güçlerine çok değerli ve iyi dileklerini bildiren makaleler yazdı. “Yaş Türkistan”ın
son üç (43, 44 ve 45.) sayılarında muhabirimiz Tanrıverdi de Doğu Türkistan’ın
yaşadığı feci olaylar ve milli kurtuluş yolunda kesintisiz mücadeleleri hakkında
kısaca bilgiler verdi. “Yanga Milli Yol365” dergisinin 7. sayısında verilen bilgilerden
(Bu makale "Yaş Türkistan"ın 44. Sayısında biraz kısaltılarak yayınlandı) ve
dergimizin geçtiğimiz sayısında yayınlanan Yarkent ve Kaşgar mektuplarından bu
ülkede devam etmekte olan isyanın gücü ve amaçları hakkında bir fikir oluşturmak
mümkündür. Doğu Türkistan mücadelesi, öncekilerde olduğu gibi, Çin’den tamamen
kurtulma amacına yönelik olarak başlamıştır. Bu amaca da oldukça ulaşılmıştır.

Doğu Türkistan mücadelesi bize ve başka ülkelerdeki Türklere, her yerde ve


elimizden gelen bütün imkânları kullanarak Doğu Türkistan’ın milli kurtuluş
amacına yardım etme ve bazı Rus basınında bu mücadelenin nereden kaynaklandığı
hakkında yayınlanmakta olan yalan yanlış bilgilere karşı mücadele etmek gibi ciddi
ve önemli vazifeler yüklemektedir.

Esasen bu olay, hakkında burada konuşmaya hiç gerek olmayacak derecede kesin
ve açık bir gerçektir. Ancak iki olay nedeniyle burada bu gerçek üzerinde biraz
durmak mecburiyetindeyiz.

İlk olay: Bize haber verildiğine göre, bundan kısa süre önce bir bildiride Sovyet
hâkimiyetindeki Türk ülkelerinden bir göçmen, şimdiki Doğu Türkistan isyanının
güya Bolşevik işi olduğunu söylemiş. Bildirim sahibinin bu iddaasını neye
dayandırdığını biz bilmiyoruz. İsyan eden halkın eline geçen bütün şehirler Bolşevik

*
Yaş Türkistan, Eylül 1933, Sayı 46, Sayfa 7-11.
365
“Yeni Milli Yol” İdil – Ural Türkleri Dergisi.
147

ajanlarından temizlendi. “Yaş Türkistan”ın geçen sayısındaki Yarkent ve Kaşgar’dan


alınıp basılan mektuplarda “Doğu Türkistan ile Hindistan arasındaki Ticari
faaliyetler tamamen açıldı” diye söylenmektedir. Bu durum ise Bolşevik siyasetine
karşı en güçlü darbeyi vurmak demektir… Bir de şunu hiç unutmamak gereklidir ki,
Sovyet Hükümeti, halkın çoğunluğu’nun yani Türkler’in gözünde hiçbir itibara sahip
olmadığından ve Merkezi Çinden uzak olması dolayısıyla sadece Bolşeviklerin “Yarı
gizli yardımı” sayesinde hüküm sürebilen Doğu Türkistan’ın Çinli hükümdarları
sözde çok iyi ilişki içerisindeydi. Çünkü gerçekte Moskova nüfuzu altında olan Çin
Hükümeti zamanında olduğu gibi bu ülkenin ekonomik zenginliklerine serbestçe
hükmeden ve ülkeyi çoktan beri kendi ekonomik nüfuzu altına sokmayı başarmış
olan (Bu konuda “Yaş Türkistan”ın 44. sayısına bakılsın) Bolşevikler için Doğu
Türkistan’daki Çin hâkimiyetinin kararsız vaziyetini korumak ve sürdürmek kârlıdır.

Bolşevikler yalnızca Sovyet Hükümetinin doğrudan doğruya ekonomik bir çıkar


gözetmediği ve Bolşevizm ideolojisinden uzak, gerçek milli bir ayaklanmanın
başarısının kapitalist devleti güçsüzleştirmeye yaradığı ve ancak Sovyet
Hükümeti’nin kendisi için hiç bir zorluk ve tehlike oluşturmayan ülkelerde milli
isyanların teşkiline ve bu ayaklanmalara yardıma itmektedir. Mesela, Bolşevikler
Endonezya’nın 366 Java adasında milliyetçi halk ayaklanmalarına memnuniyetle
yardım ettiler. Çünkü oradaki milliyetçi isyanın başarılı olması, Hollanda’nın
sömürgecilik siyasetine darbe vurmaktadır. Bu Bolşevikler için hiçbir şekilde zorluk
ve tehlike oluşturmadığı gibi, Sovyet Hükümetinin başka devletlere karşı yürüttüğü
“Sömürgecilik aleyhdarlığı” siyasetinin başarısına yardım da etmektedir.

Doğu Türkistan konusuna geldiğimizde iş tamamen başkadır. Oradaki milli


hareketin başarısı Sovyet Hükümetinin devrimciliği ve kendi sömürge siyaseti için
son derece büyük bir tehlike ortaya çıkarmaktadır. Bir taraftan Japonya’nın
Mançuku367 üzerinden Doğu Türkistan ile sınırdaş olan Mağolistan’a yakınlaşması,
ikinci taraftan İngiltere’nin Tibet’teki siyasi ve ekonomik hâkimiyeti, Bolşevikleri

366
Endonezya’nın bu dönemde Hollanda sömürgesi olması nedeniyle, Makalede Hollanda Hindistanı
olarak yazılmıştır.
367
Japonlar’ın kendirne bağlı olarak kurduğu kukla bir devlet.
148

Doğu Türkistan konusundaki hareketlerinde son derece dikkatli olmaya ve buradaki


her türlü Çin aleyhdarlıgı harekete katılmamaya mecbur etmekte olan etkenlerdir.

Yine tekrar ediyoruz ki, gerçekleşmekte olan bu olaylar ve genel siyasi şartlar,
Doğu Türkistan’daki Çin karşıtı milli kurtuluş mücadeleleriyle Bolşevikler’in her ne
şekilde olursa olsun ilgi ve alakada olmalarına hiç imkân vermemektedir.

İkinci olay: “Yaş Türkistan” idaresine bugüne kadar ismi duyulmamış “Doğu
Türkistan’ı Kurtarma Komitesi” adıyla yazılan bildirinin bir kopyası yollanmıştır.
Hem şekil, hem de anlam itibariyle bu belge kendisine karşı son derece olumsuz bir
izlenim uyandırmaktadır. Bu bildiri sadece Doğu Türkistan milli mücadelesinin
ruhuna uygun olmamakla kalmayarak, onun anlamını da bozmaktadır. Bu garip
belgenin anlamını tahlil etmeyeceğiz. Bildirinin şivesi de Doğu Türkistan
Türkleri’nin konuştukları şive değildir.

Bildiri Çin Hükümetinin Doğu Türkistan’da yaptığı vahşiliklerini sıraladıktan


sonra aynı Çin sınırları içerisinde sadece bölgesel özerklik talebiyle sonlanmaktadır.
Bildirinin 4. ve 10. maddelerine baktınız mı? 4. Madde de “Merkez (Çin)
Hükümetiyle yapılan yazışmalar Çince yapılacaktır” denilmektedir. 10. Madde de
“Merkez Çin’den Türkistan’daki halkın rızasının dışında göçmenler getirilmemesi
konusuyla ilgilidir” denilmiştir. Yani Çin dili devlet dili kabul edilerek, esas
itibariyle Çinliler’in Doğu Türkistan’a getirilmeleri kabul edilmektedir.

Gerçek Doğu Türkistan temsilcilerinin bunun gibi şeyleri yazmaya ellerinin


gideceğini biz hiç düşünmüyoruz.

Bildiriyi yaymak için kullandıkları yöntem de ap açık bir şekilde, bu “Doğu


Türkistan’ı Kurtarma Komitesinin” uydurma bir teşkilat olduğunu göstermektedir.
Gerçekten de bunca zamandan beri Çin’e karşı kanlı mücadeleler yürütmekte olan
Doğu Türkistanlılar’ın Avrupa’da gizli bildiriler dağıtacaklarına, herkesten
saklanarak kendi varlıklarını gizleyeceklerine inanmak mümkün mü?
149

Doğu Türkistan milli kurtuluş mücadelesinin amacını “Çin sınırları içerisinde


özerklik” derecesine düşürmek ve gerçek Doğu Türkistanlılar’ın katılımı olmaksızın
“Doğu Türkistan’ı Kurtarma Komitesi” ile oynamak asla doğru olmayan bir iştir. Bu,
Doğu Türkistan sorunu için de bütün Türkler’in birbirleriyle kardeşmişçesine
yakınlaşması ve birleşmeleri için de zararlıdır.

Doğu Türkistan sorununa kendi vatanımızın sorunu gibi bakmalıyız. Ancak


bundan, diğer ülke Türkleri’nin kendi bildikler şekilde, Doğu Türkistan’ın gerçek
temsilcilerinin katılımı olmadan ve faaliyetlerini onların kendi faaliyet ve
gayretleriyle birleştirmeden “Doğu Türkistan’ı Kurtarma Komitesi” kurmayı gerekli
bulacakları sonucu çıkmamaktadır.

Doğu Türkistan’ı Çin’den kurtarmak için her şeyden önce onu bu bildiri gibi
zararlı belgelerden ve gizli komitelerden kurtarmak gereklidir.
Çokayoğlu (İmza)
150

DOĞU TÜRKİSTAN GÜNÜ*

I – İstanbul’daki “Türkistan Türk Gençler Birligi” 28 Temuz – 5 Rebiulahir –


Cuma günüBirlik salonunda bir Doğu Türkistan günü tertib etti.

Birlik Başkanı Doktor Salihcan Bey, günün anlam ve önemiyle ilgili bir kaç söz
söyleyerek, bugün münasebetiyle Doğu Türkistan’a ait üç konferans hazırlandığını
bildirdi.

Birinci konferans, “Doğu Türkistan’ın Tarihi ve Coğrafyası” ile ilgili olup, eski
Buhara Halk Hükümeti Cumhurbaşkanı Kocaoğlu Osman Bey tarafından verildi.
Osman Bey uzun ve ayrıntılı konuşmasının sonunda: “Doğu Türkistan’a ilkel halde
diyenlere şunu söyleyeyim ki Doğu Türkistan tarımdaki sulama sistemi ve gündelik
hayat ile uygar sanılan Rus kışlaklarından hatta bir kaç Rus şehrinden daha
medenidir. Medeniyetin beşiği olan bu Türk yurdu, başlangıcından beri medenidir”
dedi; Konuşması alkışlarla karşılandı.

İkinci konferans, “Doğu Türkistan’ın komşuları ile ticari faaliyetleri” hakkında


olup bu konferansı Doktor Mecdettin Bey verdi. Doğu Türkistan’ın ithalat ve
ihracat’ını rakamlar ile göstererek pek çok bilgi veren Doktor Mecdettin Bey, Doğu
Türkistan’ın Ruslar tarafından mali (iktisadi) bir çenber içine alındığını, gümrüksüz,
vergisiz milyonlarca mal satıldığını ve son zamanlarda Doğu Türkistan tüccarlarının
bu mali(iktisadi) baskı neticesinde Hindistana gitmek zorunda kaldıklarını söyledi.
Konuşması çok alkış aldı.

Üçüncü konferans, “Doğu Türkistan’ın bugünkü kurtuluş mücadelesinin tarihçesi


ve bugünkü durumu” konusundaydı. Bu Konferansı veren Doktor Salih Bey, kurtuluş
mücadelesinin Kumul kentinde başlatıldığını, Beyaz Ruslar’ın Çinliler’e yardım
etmekle nankörlük ettiklerini ve sonuçta bir askeri bile kurtulamadan imha
edildiklerini söyleyerek, “Doğu Türkistan’daki Beyaz Rusların Çin’e yardım etmekte

*
Yaş Türkistan, Eylül 1933, Sayı 46, Sayfa 19-21.
151

hakları var, Çünkü Kızıl ve Beyaz Rus emperyalizmi’nin son demleridir! Rus
emperyalizmi’nin çıkarı için Beyaz Ruslar Kızıllar ile bir saftadırlar. Bunu Paris’teki
Beyaz Rus liderleri kendi basın organlarında açıkça söylediler” dedi. Karaşehir gibi
büyük şehirlerin ayaklanmaya katıldıklarını, “General Ma” Kızıl Ruslar tarafından
silahlandırılarak Çöçek üzerinden Doğu Türkistan’a girerek Urumçi de bir geçici
Devrim Hükümeti kurduğunu anlatan Salih Bey;“İşte Türk – Sib demiryolunun
burada oynadığı rolün ne kadar önemli olduğunu görmüş olduk. Bu yol Doğu
Türkistan’ın başına bela açmıştır. Hamd olsun, Mücahitlerimiz General Ma’yı çıktığı
deliğine geri soktular” dedi.

Doktor Salih Bey, Altındağ’dan Canıp Bey’in 60 – 70 000 adamı ile Hotan’ı
aldığını, Timur Şah’ın da Kaşgar’ı zabt ederek çok başarılı olduğunu, Canıp Bey’in
şimdi Karaşehir ve Urumçi dolaylarında Rus kuklası olan iş birlikçi Uygurları
temizlemek için harekete hazırlamakta olduğunu söyledikten sonra;“Yakında bir
Devlet kurulacak” dedi. Doktor Salih Bey bu konuşmasında İran yazarlarından
Mahmut Afşar’a cevap olarak; “Mahmut Afşarlar endişeye düşmesinler; Bu isyan bir
Turan imparatorluğu isyanı değildir. Doğu Türkistan da ayrı bir devlet kurmaktır. Bu
Devletin Türkiye gibi ırkdaşımız olması ve Batı Türkistan’ın bağımsızlık hareketinde
bir dayanak olması sebebiyle bizce önemi vardır” diyerek alkışlar arasında sözünü
bitirdi. Doktor Salih Bey sunumunu büyük bir Doğu Türkistan haritası üzerinde
yerlerini göstererek gerçekleştirdi.

Konferansların ardından Canıp Bey ve Timur Şah’a telgraf göndermeye karar


verildi. Eğlence başlamadan önce mücahit şehitlerimiz’in ruhuna dualar okundu.
İstanbul basını bu konudaki yazılara geniş yer vermiştir.

Türkistan Türk Gençleri Birliğinin Deniz Gecesi



(Türkistan Türk Gençleri Birliği’nin deniz gecesi ile ilgili yazı, konuyla alakalı
olmadığı için burada yer verilmemiştir.)
Doktor İlter
152

DOĞU TÜRKİSTAN*

29 Temmuz’da Bağda’ta yayınlanan “Yeni Irak” gazetesine Tokyo’dan


bildiriliyor: Doğu Türkistan’da yıllardır devam eden bağımsızlık hareketleri bu yılın
ilkbahar’ında olumlu bir sonuç vermiştir. Türk boyları ve kuvvetleri Türkistan’ın
büyük şehirlerini zabt ederek kısa sürede bütün Türkistan’dan Çinlileri kovup
yurtlarına sahip oldular. Gerek askeri, gerek mali zaafları, idarecilerinin azlığı,
göçebe hayat ve zihniyetinin hala devam etmesi bu ülkede yerleşik bir hükümet
şeklinin oluşmasına imkân bırakmıyor. Coğrafi durumu nedeniyle, İngilizler ve
Ruslar var olan anarşiden istifade ederek kendilerine nüfuz elde etmeye çalışırken,
bu esnada japonlar da bu fırsatı elden kaçırmıyorlar.

Mançurya’dan Moğolistan’a kadar uzanan bölgedeki nüfuzlarını Türkistana da


yaymaya başladılar.

21 Mayısta Tokyo’ya gelen Osmanlı şehzadelerinden Abdülkerim Efendi bir


süredir Japon Hükümeti’nin misafiri olmaktadır. Japonlar, Türkistanlılar’ın Osmanlı
hanedanına karşı olan ananevi sevgi ve bağlılığını düşünerek, Abdülkerim Efendi’yi
kendi siyasi oyunlarına alet etmeyi kararlaştırdılar. Yanına, Doğu Türkistanlı olup
Mançuku ordusunda Subaylık yapan iki kişiyle beraber bir Japon Binbaşıyı vererek
Temmuz başında Moğolistan yoluyla Türkistan’a gönderdiler. Şehzade Abdülkerim
Efendi’nin yanında İstanbul da yayınlanan “Akşam” gazetesi muhabirlerinden
Çapanoğlu Muhsin Bey isimli bir Türk de vardır. Bu heyet beraberinde götürdüğü
yüksek miktar’daki paralarla Abdülkerime orada bir makam temin etmeye çalışacak
ve buna Japonların askeri ve gayrı askeri bütün teşkilatı yardımcı olacaktır.

Abdülkerim Efendi’ye talimat veren bizzat Japon Başbakanıdır. Japon basını’nın


bildirdiklerine göre Şehzade Abdülkerim Türkistan da başarılı olursa Japon
himayesinde, Mançuku idaresine benzeyen bir Hanlığın başına geçecektir. Japonlar

*
Yaş Türkistan, Ekim 1933, Sayı 47, Sayfa 35-36.
153

uyguladıkları son Doğu siyasetinin en önemli kısmı olan bu meseleye çok ciddi
alarak ele almışlardır. Bu iş için bütçelerinden çok büyük bir miktar para
ayırmışlardır.

Rus, İngiliz ve Japon rekabetleri arasında kalan yeni ve genç Türkistan’ın durumu
dikkat çekici bir safhaya girmiş bulunmaktadır.

İngilizler son zamanlarda hemen hemen himayelerine girmiş olan Tibet sınırı
üzerindeki göçebeleri ele geçirmişlersede Türkistan da Rus nüfuzu daha güçlü,
Kommünist ajanlarının rolleri daha etkili ve aktiftir.
(“Yeni Irak” gazetesi – 8. 9. 33. sayı 18).
154

DOĞU TÜRKİSTAN HABERLERİ*

(Kendi Muhabirimizden)

Kaşgar’da haftada bir yayınlanmak üzere “Dilde, işte, fikirde birlik!” ilkesiyle
“Doğu Türkistan Hayatı(Şarki Türkistan Hayatı)” adlı Türkçe bir gazete çıkarılmaya
başlanmıştır. Bu yıl Ağustos ayı sonlarına doğru yayınlanmaya başlayan bu gazete
“Kaşgar İslam Hükümeti’nin resmi organıdır”dır. Yayımcısı Maarif ve Din işleri
Bakanlığı tarafından çıkarılan bu gazetenin editörü Kutluk Şevki (Kutlug Hacım)dir.
Kaşgar’dan kovulan İsveç misyonerlerinin matbaasında basılmakta olan bu gazete de
hükümete dair yazılar, ilmi ve dini makaleler ve çeşitli haberler vardır. 6. sayısından
itibaren Doğu Türkistan tarihine dair bir dizi makale yayınlanmaya başlanmıştır.

Bu gazetenin 16 Ekim sayısı’nda yazıldığına göre, Şerif Han ismindeki bir Kazak
Beyi’nin idaresindeki kuvvet hükümet Başkanı Hoca Niyaz Hacı’nın emir ve onayı
ile Altay bölgesindeki Çinlilerle savaşmış ve o bölgeyi tamamen ele geçirmiştir.
Hatta Çöçek şehrinin de milli idare eline geçtiği yazılmaktadır. 368 Son günlerde
(Ekim ayı ortalarında) Binbaşı Musul Bay idaresindeki 2000 kişilik kuvvet, Kaşgar
ve çevresindeki Çinlileri yok ederek Kaşgar’a gelmiştir.

Kaşgar, Yarkent, Hotan, Kuçar, Aksu, Yenihisar, Maralbaşı tamamen milli


güçlerin elindedir. Kumul ve Urumçi şehirlerinin kent merkezleri her ne kadar
Çinlilerin elinde olsa da, çevresi tamamen Mücahitlerin yönetimindedir. Canı Bey
Kaşgar da, oğulları İbrahim ve Hoşmet (Hoş Mehmed) Osman Bey ile beraberdir.
Batı Türkistan’dan geçenlerden oluşturulan gücün başında Satı Can isminde bir kişi
bulunuyor.
Eylül ayı başlarında her bölgeden toplanmış olan temsilciler, Hotan’da hükümet
şekli ve idaresi konusunda görüşmüşler. Bugün gazetelerde yayınlanan Hükümet
*
Yaş Türkistan, Aralık 1933, Sayı 49, Sayfa 36-38.
368
(*) Doğu Türkistan’ın Çöçek şehrine yakın bir yerden Teşrinisaninin() ortalarında alınan özel bir
mektupta bir defa milli güçlerin eline geçmiş olan Çöçek’in Çin Hükümeti hizmetinde olan Rus
askerleri tarafından yağmalandığı yazılmakdadır. Yönetim.
155

Başkanına Cumhurbaşkanı ünvanı verildiğine dair yazılara bakılırsa, Hükümet


şeklinin Cumhuriyet olduğu açıktır.

Teşrif: Cumhurbaşkanı Gazi Hoca Niyaz Hacım tarafından dış ülkeler ile siyasi,
ekonomik ve dostane ilişkileri güçlendirme konusunda görüşmeler yapmak için
Sayın Hacı Kasımcan Efendi Dışişleri Bakanı olarak atanarak Kaşgar’a teşrif
etmiştir. Bu yüksek emir ile bu göreveatananSayın Dışişleri Bakanımıza başarılar
diliyoruz.

(“Doğu Türkistan Hayatı” 6. Sayı, 6 camadisani 1352, 26 Eylül 1933).

Bu, Yenişehir kuşatması ile ilgili ilanın gazetede yayınlanmış şeklidir. Bu ilanın
altına “Kurmay Subay Luicang Satı Can” imza atmıştır. Gazetenin 7. sayısında, 1352
Camadısani = 2. 10. 1933’de yayınlanmıştır. Bu ilandan sonra “Yenişehir’e Hücum”
başlığıyla bir haber vardır. Bu haberde: “6 Cemadısani Salı günü sabah erken
saatlerde bütün birliklerimiz birleşerek Muhterem Ahmed Tevfik Efendi
komutasında düşmanlara karşı hücuma başladılar. Naçuk Öztenk (Su kanalı)
tarafından Binbaşı Satı Can’ın Özbek askerleri, Yüzbaşıları Yusuf Can, Molla
Abdurrahman, Kerimcan, Arifcan ile beraber tayin edildi. Kıçırçı Terefge Efendi
kendileri (Ahmed Tevfik Bey) ile Tiycang (Albay) Abdullah Ahund askerleriyle
beraber Hotan mücahitleri Sayın Gazi Sicang (Osman Bey)in özel kuvvetleri ve
küçük Ahund Tiycang’ bağlı asker ve diğer taraflara Hamitcan komutasındaki
kuvvetler oraya tayin edilerek birlikte hücum emri verildi…”

Bu savaşta Ahmed Tevfik Bey hafif yaralanmışsa da savaşın sonuna kadar devam
etmiş ve daha sonra tedavi altına alınmıştır. Bu savaşta 19 esir, 15 at, 11 tüfek ve
epey cephane ele geçmiş, düşman püskürtülmüştür. 7 Cemadısani (Öğleden sonra)
Yenişehir’in Kuzeyi’nden Dungan saldırıları olmuş, bunlara karşı Sayın Oraz
Luicang, muhterem Hadi Panset komutasındaki askeri komutanlar ve Kırgız askerleri
çıkıp 10 esir ve birçok cephane ele geçirerek düşmanı kaçırmışlardır. Aynı gün
şehrin Doğusu’nda (Can Değirmen adlı yerde) Muhterem Hamidcan komutasındaki
156

askerler tarafından Dunganlara karşı saldırı başlatılmış ve bu mücadele mücahitlerin


başarısıyla sonuçlanmıştır.

(“Doğu Türkistan Hayatı” 7. sayı)

Bugün Doğu Türkistan’daki bütün mücahitler birleşmiş ve tek bir komuta altında
çalışmakdadırlar.

Hindistan – Emir Tısır – İkinciteşrin.


157

DOĞU TÜRKİSTAN’DA CUMHURİYET İLAN EDİLMİŞTİR*

“Doğu Türkistan Hayatı”nın 16 Ekim’de yayınlanan 9. sayısının 2. sayfasındaki


yazılardan Doğu Türkistan’da Cumhuriyet’in ilan edildiğini gösteren bölümü aşağıda
yayınlamaktayız:

“…Altay büyük Türk milletinin beşiği, Altay Altın dağlar azametli atalar, bahadır
babalarımızın at koşturdukları oyun alanı olan o güzel yaylaların yeşil dağların
derelerin yurdu, Altay yaylakları ve iyi koşan atların otladığı güzel otlaklar. Türk
ilinin anası altın topraklar. Düğünlerde gülerek koşan yiğit aymaklar. Türk âleminin
büyük edibesi Halide Hanım (Halide Edip Adıvar) hazretleri o mübarek Türk
yurdunu yâd ederek:

Müslümanı, Türkü düşman sürümüş,


Altın dağ üstünü duman bürümüş,
Ağla gözüm ağla, hicran yaraşır,
Erkeksiz vatana düşman yaraşır,

Diyerek milli duyguyla söylenen Altay Altındağlar vilayeti, bugün Türk boyundan
bir kol olan kardeşimiz Kazak boyunun tasarruf ve hâkimiyetine geçmiştir. Altay’ın
Kazak Hanı Şerif Han’ın güze idaresi ve düzeni mükemmel olup Gazi Niyaz
Hacım’a tam bir inançla itaat ve ittifakta sebat etmektedir.369(*)

Son alınan bilgilere göre Şerif Han’ın Altay’dan Çöçek tarafına doğru ilerleyerek
saldırıda bulunduğuna dair haberler var. Karaşehir’in Torgud – Koşut bölgelerinde
yaşayan Moğollar Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hacım’a itaatle Doğu Türkistan
Cumhuriyeti’nin himaye ve ittifakına girmişlerdir. Moğol askeri, Doğu Türkistan
ordusu ile beraber ülke hizmetinde bulunmaktadır.
*
Yaş Türkistan, Aralık 1933, Sayı 49, Sayfa 38-40.
369
(*) Urumçi bölgesinden alınan özel bir bilgiye göre, Urumçi Çin Hükümeti, Şerif Han’ın yanına,
O’nun kendi dostlarından bir temsilciyle beraber at ve hediyeler yollayıp, kendisinin Altay Valisi
olarak atandığını bildirmek suretiyle Şerif Han’ı kendi tarafına çekmeye çalışmaktadır. Yönetim.
158

Aziz misafirler - Cumhurbaşkanı Gazi Hacım’ın dost ve yardımcıları meşhur


Mareşal Musul Bay Cenapları ve muhterem Azimhan Töre Cenapları, Bay General
Gazi ile beraber şehrimize teşrif etmeleri büyük sevinçlere sebep oldu.”

Medineden bize gönderilen “Musevver-u Küllü Şey Veddünya” isimli Mısır


gazetesinin 21 Cemadılevvel 1352 (11. 10. 33)de çıkan 414. sayısındaki bir
makalede, Sultan Abdülhamid’in torunu Şehzade Abdülkerim Efendi’nin Türkistan
Padişahı ilan edildiği yazılmıştır.

Bulgaristan başkenti Sofya da haftada bir çıkarılan “Medeniyet” isimli bir Türkçe
gazetenin 4 Kânunuevvel 1933 tarihli 9. Sayısı’ndaki “Çin Türkistan’ı Sultanı”
başlıklı bir yazıdan aşağıdaki cümleleri aynen naklediyoruz: “Merhum Sultan
Hamid’in büyük oğlu Selim Efendi hazretleri’nin asil evladı Abdülkerim Efendi’yi
Çin Türkistan’ı Müslümanları kendilerine Sultan olarak seçmişlerdir. Sözü edilen
kişi de vazifesine başlamıştır. Kendisine hayırlı başarılar diler, Türkistan
Müslümanlarını da bu isabetli hareketlerinden dolayı tebrik ederiz… Çin Türkistan’ı
Müslümanlarına hükümdarlarının kıymetini bilmelerini ve bunun kendileri için bir
nimet olduğunu anlayarak hükümdarlarına karşı vazifelerini samimiyetle yerine
getirmeye gayret ve himmet etmelerini tavsiye ederiz…”

“Doğu Türkistan Hayatı”ndan


159

DOĞU TÜRKİSTAN*

Yaş Türkistan idaresinden: İstanbul’dan gönderilen aşağıdaki makale


dergimizin önceki sayısı matbaadan çıktığı gün elimize ulaştığında basılamamıştı. Bu
makaledeki haberlerin çoğu dergimizde yayınlandığından makaleyi özetledik.

I - Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin askeri ve mülki idare merkezleri şu


anda iki yerdedir:

Askeri idare merkezi “Aksu” şehridir. Cumhurbaşkanı ve Başkomutan Hoca


Niyaz Hacım hazretleri mahiyeti ile birlikte bu şehirde ikamet etmektedirler. Mülki
ve ticari merkezlerin tamamı Kaşgar şehrindedir. Kumul (Hami) ve Urumçi şehir
merkezlerinde biraz Çin kuvvetleri varsa da şehir ve çevresi Türk Mücahitleri
tarafından kuşatılmıştır; kısa bir süre içerisinde bu şehirlerin tamamen kurtarılması
muhakkaktır.

Batı Türkistan’ın meşhur kahramanlarından Can Bek hazretlerinin oğulları


İbrahim ve Hoşmet (Hoş mehmed) Beyler Milli Savunma Bakanı Gazi Osman
Sicang Bey’in mahiyetindedirler. Batı Türkistanlılardan oluşturulan bir kuvvetin
başında Satı Can adında bir kişi bulunmaktadır.

* *
*

Doğu Türkistan Cumhuriyeti Adalet Bakanlığını üstüne alan Sabit Hacı hazretleri
Türkçü, Milletperver ve açık fikirli aydın bir kişidir. 1929 yılında Doğu Türkistan,
Rusya, Türkiye ve Mısır’da sayahat edip Rusya ve Türkiye’deki İnkılâpları ve
dünyanın genel durumunu iyice incelemişti. Türkiyede olduğu dönemde, yakın
zamanda Mısır’da vefat eden Kaşgarlı gençlerden Mansur Bey ile birlikte Türkistan
milletperverleri liderlerinden Kocaoğlu Osman Bey’i İstanbul’da bir kaç defa ziyaret
*
Yaş Türkistan, Ocak 1934, Sayı 50, Sayfa 52-58.
160

etmişti. Sabit Hacı hazretlerinin Adalet Bakanlığı’ndaki büyük bir teşkilat’ın başında
bulunmaları ana yurtta modern mahkemelerin kurulmasına bir delildir.

Çin Hükümeti zamanında Doğu Türkistan Türkleri uzun süre (60 yıl)
bağımsızlıklarını kaybederek emperyalist Çin memurlarının yönetimleri altında
ezildiler; Feodal Beylerin sonu olmayan ihtirasları biçare halkı büyük
mahrumiyetlere uğratmıştır. Zulüme dayanamayan halk, Çinlilere karşı isyan etti ve
kendi kendisini idare etme hakkına sahip olmak için kanlarını akıttı. İki yılı aşkın bir
süre Türklerin Ana yurdunda hesapsız kanlar döküldüğüne bütün dünya şahittir.
Ancak bu kanlar boş yere akmadı: “Doğu Türkistan bağımsızlığını kazandı”.

Bağımsızlığını kazanmak askeri bir başarıdır. Fakat bu bağımsızlığı korumak ve


devletin temellerini sağlam esaslar üzerine kurmak ise çok zor ve çok önemli bir
iştir. Bunlar yönetim ile ilgili uzmanlık gerektiren bir iştir. Tarihte kurulan büyük
devletlerin kuruluşu ile batışına veya ortadan kaldırılmasına esas sebep kötü
yönetilmesidir. Bu herkes tarafından bilinen açık bir husustur.

Bütün Türklerin anayurdu olan Doğu Türkistan’da yeni doğan bu Devleti, bu


Cumhuriyeti korumak her Türkün kutsal borcudur. Özellikle Türkistan Türklerine ve
gençlerine bugün büyük sorumluluklar düşmektedir. Gençler aAnayurda doğru
koşsunlar. Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını korumak ve Cumhuriyeti müdafaa
etmek için ve açıkçası bu Cumhuriyeti güçlendirmek için bütün güçleriyle çalışsınlar.
Fakat Doğu Türistan’a giden Türk gençlerinin elleri boş olmasın, yani Doğu
Türkistan’ın bugünkü önemli ihtiyaçlarına cevab verebilecek kudrete sahip olmaları
gerekir.

Bugün Doğu Türkistan Cumhuriyetini yöneten muhterem şahsiyetler başta


Cumhurbaşkanı ve Başkomutan Hoca Niyaz Hacım hazretleri olmak üzere tamamı
ilerici, milliyetçi aydın kişilerdir. Halk ile beraber çalışarak vücuda getirilen
bağımsızlık ve cumhuriyetlerini ne şekilde güçlendirmek gerektiğini bilirler.
161

Yayın hayatına yeni başlayan kardeşimiz “Doğu Türkistan Hayatı” gazetesini


tebrik eder ve sürekli olmasını dileriz. Hemde Doğu Türkistan Mücahitleri lideri
Cumhurbaşkanı Gazi Hoca Niyaz hazretlerine hürmetlerimizi takdim edip,
Cumhurbaşkanlıklarını yürekten kutluyoruz.
Türkistanlı, İstanbul.

* *
*

II – Doğu Türkistan Milli Hareketi Hakkında Bir Düzeltme

Malumdur ki Rus göçmenlerinin sağ kesimi Doğu Türkistan Milli hareketini


Bolşevikler tarafından yaratılmış ve Sovyet hükümetinin yardımıyla ortaya çıkmış
bir hareket olarak gazete ve dergilerinin sayfalarında yalan haberler
yayınlamaktadırlar. Masela: Pariste yayınlanan “Vozrojdenya” (“Rönesans”)
gazetesinin 17 Aralık sayısında “Türkistanlı” imzası ile yukarıdaki düşünceye benzer
bir makale yayınlanmıştır.

Bu münasebetle “Posledenya Novosti”(“Son Haberler”) gazetesinin özel


muhabiri, Başyazarımız Çokayoğlu Mustafa Bey’i ziyaret ederek söyleşide
bulunmuştur. “Posledenya Novosti”nin 3 Ocak sayısında yayınlanan bu söyleşide,
Başyazarımız tarafından yukarıdaki yalan haberler kesin olarak red ve tekzib
edilerek, Doğu Türkistan hareketinin gerçek sebebi ve maksadı kapsamlı olarak izzah
edilmiştir. Söyleşide, Doğu Türkistan milli hareketinin, hem Çin hemde Sovyet
hükümetlerine karşı olduğu, bu ülkenin bağımsızlık gayesini takib etdiği ve bugün
amacına erişerek cumhuriyet esaslarına göre kendi milli devletlerini kurduklarını
bildirmektedir.
162

III – Doğu Türkistan Milli Hareketi Avrupa Basınında

Paris’teki “Ofinor” isimli Telgraf Ajansı 19 Aralık’taki bülteninde Doğu


Türkistan hareketi hakkında “Yaş Türkistan” idaresinden aldığı bilgileri basmıştır.
Bu bilgiler bir kaç Fransız, İtalyan ve İspanyol gazetelerinde de yayınlanmıştır.

IV – Refikimiz “Emel Dergisi” (Adresi: str. Ardealului No. 3 Bazargic-


Roumânia)nın 1 Ocak sayısında yazıldığına göre, Doğu Türkistanlılardan
Türkiye’de eğitim görmek üzere, Adana yoluyla Ankara’ya 3 öğrenci gelmiştir.
Bunlar Kaşgar’dan Mersin’e 80 günde ulaşmışlardır. Bu 3 öğrenci Gazi ve Başbakan
Hazretlerine Eğitim Bakanı’na yeni Türkistan Hükümeti Başkanı’nın mektuplarını
sunmuşlardır.

V – Kaşgar’daki Misyonerlerin Edebi ve İlmi Faaliyetlerinden

Kaşgar’dan kovulan İsveç Misyonerleri’nin matbaasında şimdi Kaşgar


Hükümeti’nin resmi yayın organı olan “Doğu Türkistan Hayatı”nın basılmakta
olduğunu “Yaş Türkistan”ın Aralık sayısında okuduk. Bu münasebetle misyonerlerin
kültürel ve bilimsel çalışmalarından bir kaç örnek vererek geçersek yeterli olur
düşüncesindeyim. İsveç Misyonerleri sadece dini propaganda değil, kültürel
çalışmalar da yapmışlardır. Onlar bir okul dahi açmışlardı. Başarıları az olmasının
sebebi, kültürel çalışmalarda daha çok dini propagandalara fazla ağırlık vermiş
olmalarındandır. Kurdukları okulda okutulacak ders kitaplarını kendileri basmak
mecburiyetinde kaldılar. Bu arada aşağıdaki kitapları hatırlatıyorum: 1) İmla
Kılavuzu – Kaşgar – 1929. 2) Okul’un Yüzü, Kaşgar – 1931. 3) Çeşitli Mektuplar,
Kaşgar – 1931. Misyonerler elbette dini kitaplarıda basartılar. Mesela: “Eyüb’ün
Kitabı” ve “Mezamır Kitabı, yani Zebur” denilen “Ahdi Atik” isimli iki kitabın
tercümesi.

Doğu Türkistanlıların eğitimi için bu şekilde çalışsalarda, İsveçli misyonerlerden


Gostaf Raket (G. Rakuette) isimli bir kişi Türkistan şivesine ait bir kaç eseri Avrupa
163

ilmi yayınlarında basmak suretiyle “Doğu Türk” şivesine ait bilgileri Avrupada
arttırmıştır. Onun eserlerinden aşağıdakileri hatırlatayım:

1) Yarkent ve Kaşgar Şehirlerinin Doğu Türkistan Şivesi, (İngilizce) 1909,


(“The Estern Türkistan dialect of Yarkand and Kashghar”)
2) Doğu Türkî Gramer (Şarki Türkî Sarf ve Nehvi), (“Estern Turki Grammar”,
1912/13)
3) Türkçede Şive Meselesi, 1927, (The accent problem in Turkish)
4) İngilizce’den Türkçe’ye Sözlük, 1927, (English-Turki Dictionary)
5)Tahir ile Zöhre 1930, (Taji bila Zohra)

Bu kitablardan özellikle Rakuette’in Grameri ilgi çekmiştir. Bu kitabı her Doğu


Türkçesini öğrenmek isteyene tevsiye edebiliriz.

Misyonerler’in çalıştığı matbaa’da şimdi Kaşgar Hükümeti’nin gazeteleri ve diğer


yayınları basılmakta. Şimdiye kadar kültürel sahada çok aktif olan bu matbaa’nın
bundan sonra, yani Milli Hükümetin eline geçmesinden itibaren, yine aktif olacağını
hepimiz yürekten diliyoruz.

Tabi bu matbaanın en önemli işi Türk halkının bilgilerini arttırmak olacaksa da,
Avrupa Devletleri ile ilişki kurmak için de bu işlere ait haberlerin de Avrupada da
yayılması gerekir.
Bentsing.

* *
*
164

VI – Doğu Türkistan’da Son Durum

(Kendi Muhabirimizden)

Doğu Türkistan sınırında bulunan özel muhabirimiz 16 Aralıkta gönderdiği,


ülkeden çıkan güvenilir adamlardan ve gönderdikleri mektuplardan aldığı bilgiler
aşağıdaki gibidir.

1 – Duyduğuma göre “Tibet”ten on bin dolayında bir askeri kuvvet Doğu


Türkistan’a gitmiştir. Bu haberin doğru olup olmadığını kesin olarak iddaa etmek
zordur. Bu kuvvetin Çin’e karşı mücahitlerimize yardım edecekleri söylenmektedir.
Bu haberi Hindistan gazeteleride yazmışlardır.

2 – Peşaver’e gelen yolculardan alınan haberlere bakıldığında durum şu


şekildedir:

Bu yakınlarda yeniden Kaşgar’ın “Yenişehirine” yapılan hücum ve baskılar


mahsur kalan Çinliler’in üstünde güçlü bir baskı yaratmıştır. Barış veya savaş
yoluyla şehrin Türklerin eline geçmesi beklenmektedir. Kış nedeniyle savaşın bir
süre durması tahmin ediliyor. Bununla beraber kuşatılanların (Yenişehir’dekilerin
(Çinlilerin)) dışarıdan yardım almaması için kuşatma kuvveti dağıtılmamaktadır.

3 – Alınan haberler günden güne Devlet idaresinin gelişmekte olduğunu birlik ve


birlik ve beraberliğin sağlanmakta olduğunu, bildirmektedir. Anlatılanlara bakılırsa
Kaşgar ve civarındaki bütün şehirler bütünüyle mücahitlerimizin “Doğu Türkistan
Hükümeti”, eline geçmiştir. Şehirlerde sükûnet ve asayiş mükemmel olup, ticari
faaliyetleri ve halkın günlük yaşantısı normal hale gelmektedir.

4 – Doğu Türkistan harekâtı Hindistan müslümanları tarafından gayet içtenlikle


takip edilmektedir. Çin’in zulmü ve Ortaçağlardan beri düşman idaresi altıda kalan
bu komşu ülkenin kendi başına bağımsız olmasını ve bu fırsattan istifade etmesini
dilemektedirler.
165

Bu yıl Aralık ayının ortalarında gerçekleştirilecek olan “Hindistan Müslümanları


Genel Kurultayı”nda Doğu Türkistan meselesinin gündeme getirilmesi için çok fazla
istek olduğunu duydum. İslam dünyasının bir birine yardım etmesi borçtur ve farzdır.
Ancak bu borç tam zamanında yerine getirilirse ve bu farz tam zamanıda yerine
getirilse çok makbul ve hakikatten yerinde bir iş olmuş olacaktır!...

* *
*

VII – Doğu Türkistan – Türkiye

“Cumhuriyet” gazetesi’nin 31. 12. 1933 sayısında aşağıdaki haberi okuduk:


Doğu Türkistan’ın Yılbaşı tebriği
Peşaver yoluyla Doğu Türkistan’dan Anadolu Ajansına şu telgraf çekilmiştir:
Anadolu Ajansı, İstanbul
Kurtulan ve hükümeti kurulan Doğu Türkistan’ın Gök Bayrağı Aziz Türkiye’nin
Al Bayrağını hürmetle selamlar, Yılbaşını kutlar ve yeni yılın bütün dünya’ya
mutluluk getirmesini diler.

Doğu Türkistan Başbakanı adına: Doktor Mustafa Ali.


166

DOĞU TÜRKİSTAN CUMHURİYETİ*

Doğu Türkistan’daki milli kurtuluş mücadelesi milli mücahitlerimizin


galibiyetiyle sonuçlandı. Milli ve bağımsız cumhuriyet ilan edildi. Bu ise büyük
siyasi öneme sahip olan önemli bir olaydır. Asya’nın ortasında Sovyet Rusya,
İngiltere ve Japonya gibi üç büyük devletin çıkarlarının çatıştığı yerde gerçekleşen
bu olay bütün dünyanın dikkatini üzerine çekmekden geri kalamaz. Bu cumhuriyetin
kuruluşu özellikle biz Türkler için çok önemlidir.

Çok acı bir durumdur ki, büyük Türk halkının büyük bir çoğunluğu şu anda
yabancıların zulmü altında ezilmektedir. İşte bu durum, Doğu Türkistan
Cumhuriyeti’nin ilanı ile ortaya çıkan fırsattan tam manasıyla faydalanma imkânını
azaltmaktadır. Yalnızca Türkiye, bu yeni Türk milli cumhuriyetine yardım eli
uzatabilecek haldedir. Biz, Sovyet Rus basınının yaydığı esassız söylentilerin,
Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi çevrelerinde, bu kardeş milli kurtuluş hareketi
hakkında şübhe doğurmamasını dilerdik.

Doğu Türkistan’daki kurtuluş savaşının devam ettiği dönemlerde Doğu


Türkistan’daki ekonomik hâkimiyetini tehlikede gören Sovyet hükümeti “Sultan
Abdülhamit’in torunu Şahzade Abdülkerim’i Doğu Türkistan Hanlığı tahtına
çağırdılar” söylentisini yaymıştı. Kısmen Türk, Arap hatta Avrupa basını
sayfalarında yer alan bu esassız söylentiler Doğu Türkistan milli hareketine karşı
şüphe uyanmasına sebep oldu. Daha sonra Sovyet gizli servisi, Kemalizm düşmanı
olan Türklerin Doğu Türkistan’da, milli hareket etrafında toplandıkları haberini
yaydı. Bu söylenti “Sansasyon” sever bazı Avrupa basınının sayfasına kadar
girebildi. Bu da kâfi gelmemiş olacak ki, Sovyet basını son dönemde
“Emperyalistlerin Doğu Türkistan’ı Çin’den ayırma niyetinde oldukları” söylentisini
yaymaya başladı. (“Pravda (Gerçek)”nın 27. 01. 1934 sayısına bakılsın). Şimdi siz şu
“Şahzade Abdülkerim”, “Kemalizm düşmanları” ve “Emperyalister” söylentilerini

*
Yaş Türkistan, Şubat 1934, Sayı 51, Sayfa 2-5.
167

toplayarak bu söylentiler üzerinde biraz düşünürseniz, Bolşevikler’in ne gibi hedefler


ile esassız söylentiler yaymalarındaki esas amacı kolaylıkla anlayabilirsiniz.

Sovyet provakasyonunun gayeside malumdur ki, Doğu Türkistan’ın sözde Çin


hükümranlığı, uygulamada ise Sovyet Rusya’nın ekonomik baskısı altında kalması
Bolşevikler’in er geç düşündüğü bir sonuçtur. Rus Bolşevikleri, Çin memurlarının
ağızını altın ile tıkayarak Doğu Türkistan’ı ekonomik olarak kendi nüfuzları altına
almakla yetinmeyip onu, bilhassa Altay bölgesini, Çarlık Rusya’sının emperyalist
yöntemlerini kullanmak sureti ile bölgeyi Rus göçmenleriyle doldurmaya
çalışıyordu.

Doğu Türkistan bir taraftan Çinliler, diğer taraftan Ruslar olmak üzere iki kat
baskı altında ezilmekteydi.

Sun Yat Sen tarafından başlatılan ve bugünkü Çin Milli Hükümetinin kullandığı
uygulama stratejisine göre Doğu Türkistan’a on milyonlarca Çinli göçmen
getirilmeliydi. Ancak 20 yıldan beri devam etmekte olan anarşi neticesinde bu
program uygulamaya koyulamadı. Diğer taraftan Çarlık Rusya’sı Hükümeti de Doğu
Türkistan’a Rus göçmenlerini getirme isteğini taşdığı halde bunda başarılı olamadı.
Şimdi Sovyet Hükümeti Çarizm’in bıraktığı bu vasiyeti yerine getirmek ve
uygulamaya koymak istemektedir. Bu sebeple de Sovyet gizli servisi, Doğu
Türkistan milli kurtuluş hareketini kendisine düşman olarak kabul ederek, onun
etrafında zehirli söylentiler yayıp, şüpheler doğurmaya çalışmaktadır. Tamamen
temelsiz söylentiler olmasına rağmen Bolşevikler’in bu hareketinin sonuçsuz
kalmadığı da görülmektedir.

Doğu Türkistan milli hareketinin uzun ve kanlı bir tarihi vardır. Sadece geçen
yüzyıl içinde bile Doğu Türkistan’da on defa isyan çıkarılıp, üç defa milli
bağımsızlık ilan edilmiştir. Bu Türk halk isyanlarını bastırmak için Çin Hükümeti
defalarca Rusya’ya müracaat edip, her defasında başarılı olmuştur. Şimdi de Doğu
Türkistan’daki Çin Valisi Türk halkına karşı hareketinde Sovyet Rusya
Hükümetinden yardım almaktadır. En güvenilir kaynaklardan idaremize gelen
168

haberlere göre Sovyet Hükümeti, Mançurya’da yenilerek kendi toprağına sığınan Çin
askerlerinden iki destesini, (birinci destede on bin kişi, ikinci destenin sayısı
bilinmiyor) Doğu Türkistan’a, Urumçi etrafına geçirmiştir. Çin Hükümetinin bu
askeri küçleri Doğu Türkistan Türkleri’ne karşı kullanacak olmasında hiç şüphe
yoktur.

Doğu Türkistan Cumhuriyeti’ne her türlü maddi ve manevi yardımda bulunmak


bütün Türk Dünyasının milli ve kutsal görevidir. Bugün Doğu Türkistan Türkleri’ne
yardım etmek, hiçbir şekilde başka bir millete karşı düşmanlık olmaz, orada
kazanılan milli mücadele neticesinde kurulgan Devlet idaresini layıkıyla kurmak
demektir. Bu alanda Doğu Türkistan her türlü taknik ve uzman işçilere muhtaçtır.
Hatta Avrupa’da yeni kurulan Devletler, o cümleden Polonya, Çekoslovakya gibi
gelişmiş milletler de kuruluş devirlerinde dışarıdan uzmanlar getirdiler. Bu yabancı
uzmanları İran’da da görürüz. Hatta bugün bazı Doğu ülkelerine uzmanlar
verebileceğini öne süren Sovyet Hükümeti bile kendisinin beş yıllık planını Alman,
İngiliz ve Amerikalı uzmanların elleriyle yaptırmadı mı?

Rus Kızıl Ordusunu kurarak, düzene koyan kişiler yabancı uzmanlar değil miydi?
Sovyet Hükümeti hali hazırda da türlü sahalarda Fransız uzmanlardan faydalanmıyor
mu?

Asırlardan beri barbar Çin Hükümetinin demir çengelinde ezilmekte olan Doğu
Türkistan ise böyle uzmanlara çok fazla muhtaçtır.

Acaba Türk halkı bu yeni kurulan kardeş Devlete yardım ederek onu ayağa
kaldırıp, güçlendirerek, Türk medeniyetinin bir ocağı haline getirmek için yeterli
medeni gücü var mı? Eğer, Türk halkında bu güç bulunmazsa veya her hangi bir
sebeble bu milli güçleri oraya ulaştırmak mümkün olmazsa, Doğu Türkistan onu
nereden almalı? İşte bütün Türklüğün önünde duran en önemli mesele bundan
ibarettir.
169

Türk milli ülküsü üzerine kurulan Doğu Türkistan Devleti herhangi birisine
düşmanlık düşüncesinden uzak olmalı. Fakat Doğu Türkistan’ın komşularının da
büyük zorluklar sonunda milli bağımsızlığına erişen bu devletin hak ve hukukuna
riayet ederek ona karşı her türlü kötü niyetten uzak olmaları gerekmektedir.

Büyük Türk halkının büyük çoğunluğu yabancıların boyunduruğu altında ezildiği


bir dönemde defalarca isyan ederek, sayısız kurbanlar vererek kazanılan Doğu
Türkistan milli bağımsızlığının yok olması bütün Türk Dünyası için büyük bir facia
olur hemde bugün yayılıp, güçlenmekte olan Türklük, Türk kardeşliği, Türk kültür
birliği gibi ülkülerin herkesin gözünde de kıymetini tamamen kaybetmesine sebep
olur…

Ulu Tanrı bizi bu faciadan korusun.


Baş Makale.
170

DOĞU TÜRKİSTAN CUMHURİYETİ ETRAFINDA*

I - Doğu Türkistan Cumhuriyeti Kabinesi

Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin Dışişleri olağan üstü Temsilcisi Sayın Doktor


Mustafa Ali Beyefendi 29.12.33’de Kaşgardan Peşaver 370 ’e geldiler. Kendileriyle
görüştüm. Doğu Türkistan’dan iyi haberler getirmişlerdir. Doğu Türkistan’da liderler
arasındaki bazı anlaşmazlıklar tamamiyle çözülmüştür. Doğu Türkistan’da şimdilik
şöyle bir Kabine kurulmuştur:

1) Başbakan: Sabit Abdülbaki Efendi:


2) İçişleri Bakanı: Yunus Said Bey:
3) Dışişleri Bakanı: Kasım Can Efendi:
4) Milli Savunma Bakanı: Oraz Bey:
5) Eğitim Bakanı: Abdulkerim Mahdum Efendi:
6) Maliye Bakanı: Ali Ahundbay Efendi:
7) Zıraat ve Ticaret Bakanı: Ebulhasan Hacı Efendi:
8) Sağlık Bakanı: Abdullah İşan Hocahani:
9) İslami Vakıflar Bakanı: Şemseddin Efendi:
10) Bakanlar Kurulu Memuru: Hacı Âlem Ahund Efendi:

Kabine şimdilik siyasi önemi dolayısıyla Kaşgarda görev yapmaktadır.


Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hazretleri Aksu şehrinde bulunmaktadırlar. Anılan
makam hazretlerine, bütün Doğu Türkistan birlikte bağlılığını bildirmiştir. Bu kişiye
karşı duyulan saygı ve sevgi olağan üstüdür. Çünkü anılan kişi cihat bayrağını
kaldıran ilk Doğu Türkistanlı’dır.

*
Yaş Türkistan, Şubat 1934, Sayı 51, Sayfa 5-16.
370
Peşaver; Pakistan'da, Hayber-Pahtunhva eyaletinin merkezi olan şehir. Kâbil Irmağı'nın
kolu Bara kıyısında, Lahor'un 385 km kuzeybatısındadır. Ünlü Hayber Geçidi'nin 15 km güneyinde
yer alan kentin stratejik yeri önemlidir. Anlamı «sınır kenti» veya “Hudud” demektir. Geçmişte
İpekyolu'nun önemli duraklarından biridir. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Pe%C5%9Faver).
171

Doğu Türkistan bayragı mavisi zemin ortasında bir ay ile beş köşeli bir yıldızdır.
Hebiburrahman El Bulgari. Peşaver, 2. 1. 34

II - Doğu Türkistan Cumhuriyeti Olağanüstü Elçisi’nin Mektubu

İdareden: Aşağıda Doğu Türkistan Cumhuriyeti olağanüstü Delegesi Doktor


Mustafa Ali Bey tarafından Başyazarımız adına gönderilen mektubunu yayınlıyoruz.
Biz okuyucularımızın dikkatini, özellikle Doktor Mustafa Ali Bey’in bu
mektubundaki Türkiyeye dair yazdıklarına çekmek istiyoruz. Doktor Mustafa Ali
Bey’in Türkiye hakkında söyledikleri Rus
Bolşevikleri’nin belli bir amaç için uydurdukları ve bazı
Avrupa basınının sayfalarına kadar giren “Doğu
Türkistan’da Kemalizme karşı Türk Aydınları
toplanmışlar” şelindeki söylentilerin kesinlikle esassız
ve yalan olduğunu göstermektedir. Biz bu gerçeği ilk
olarak “Yaş Türkistan” sayfalarında yayınlamış olmakla
kendimizi çok mutlu hissediyoruz.
Doktor Mustafa Ali Bey
Doktor Mustafa Ali Bey’in mektubunda öneme sahip olan ikinci nokta, Milli
Hükümetini ilan eden Doğu Türkistan’ın “Takrar… Bolşevik istilasına maruz
kalmamalı” demiş olmasıdır. Bununla Doğu Türkistan milli bağımsızlığının gerçek
düşmanının nerede olduğu bütün Türk Dünyası ve özellikle resmi kurumlar
tarafından açıkça anlaşılmış olmalıdır.

Avrupa’daki ve diğer Türk – İslam ülkelerindeki Türkistan aydınlarının özellikle


uzmanların Anayurdu olan Doğu Türkistan’a görev başına gitmelerini muhterem
Doğu Türkistan Cumhuriyeti olağanüstü elçisi ile beraber bizde yürekten diliyoruz.
172

“Yaş Türkistan”
Dergisi Sahibi Çokayoğlu Mustafa Beyefendi’ye

Moda, spor ve sinema haberlerinden çok hoşlanan savaş sonrası kamuoyunu fazla
alakadar etmemekle, Milletler Cemiyeti gündemine henüz girmemiş olmakla
beraber, dünyada “Türk Meselesi” denilen bir mesele mevcuttur. Bu büyük
meselenin ancak bir kısmını halletmiş bulunuyoruz. Aziz Türkiye’den bahsetmek
istiyorum. Çok şükür bugün kuvvetli, bağımsız ve saygı gören bir Türkiye var.
Milliyetçiliği ana ilke olarak kabul etmiş, Batı medeniyetine girmiş, demokratik
devletler zümresine katılmış bir Türkiye, Türkçe konuşan kavimler için bir rehber,
bir mihrap olarak kalacaktır... Milliyetçilik asrımızın tek ülküsüdür. Ülküler
sınırlanamadıkları için Kırım’da, Türkistan’da, Azerbaycan’da, Türkiye’de
Milliyetçilik konusu ileri gitmiyor. Bütün Türklüğü bir içeriğine bakmadan gören, bir
bütün halinde düşünenler hürmet görüyorlar. Türk çoğunluğunun yaşadığı her yer
Türk vatanıdır. Dinde, dilde ve istekte birlik halinde bir halk kitlesi Edirne’den
Altaylar’a kadar uzanan büyük bir yeryüzü parçası üzerinde, arada yabancı bir kavim
olmadan yaşamaktadır. Bu çağdaş ve ilmi manasıylada bir milletdir. Teorik olarak bu
düşünceler ne kadar doğruysa uygulama alanında da Türkiye’nin bize gösterdiği
örnek o kadar doğrudur. Örneğin: Türk meselesi içeriğine bakılmadan, hemen ve
tamamen halledilemez. Her Türk ülkesi Türkiye örneğini takip etmeli ve kendi
kendisini kurtarmalıdır… Bunun mümkün olduğunu Türkiye bizzat ispat etmişdir.

Türkiye’den sonra Doğu Türkistan’da kendisini esaretten kurtarmış bulunuyor.


Doğu Türkistan’a bizzat gittim. Bağımsızlık mücadelesine kısmen katıldım. Yeni
kurtulan onbeş milyon Türkle yeni teşkilatta beraber çalıştım. Doğu Türkistan
kurtuluş ve teşkilatlanma devrini bitirmek üzeredir. Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz
Hazretleri’dir. Hoca Niyaz, Çinliler’e karşı ilk mücadele bayrağını açan Doğu
Türkistanlı olduğu için büyük bir hürmet ve güvene erişmiştir.

Yeni Kabinenin kimlerden oluştuğunu Peşaver muhabiriniz size yazmış olduğu


için fazla ayrıntı virmiyorum. Yalnız şunu arz edeyim ki, Doğu Türkistan aydın
Türkler’e muhtaçtır. Yüzlerce makam iktidar sandalyesi boştur. Subay, öğretmen,
173

idareci, doktor, matbaacı ve dizgici, zanaatkâr için geniş bir saha açık duruyor.
Yapılacak en hayırlı teşkilat kendi parasıyla Türkistan’a kadar gidemeyen ve orada
burada, gurbette oturan Türkistanlılar’ı Doğu Türkistan’a sevk edecek olan
teşkilattır. Teşkilatçılıktaki kudretiniz Türk Dünyasınca bilindiği için bu hususu size
rica ediyorum. Şerefli bir macera arayan asker, işsizlikten şikâyet eden doktor, işi
bozulan zanaatçı derhal Kaşgara hareket etmelidirler. Yepyeni ve bakir bir Türk
ülkesi Türk aydınlarını, bilhassa Türkistanlılar’ı bekliyor…

Altını, Gümüşü, Bakırı, Taşkömürü, Petrolü, Pamuğu ve İpeğiyle dünyanın en


zengin parçalarından biri olan atalar yurdu Türkistan bugün Batı tekniğiyle donanmış
azim ve irade sahibi aydın kişiler istiyor. Biz bugün Doğu Türkistan’ı kurtarma işiyle
degil, çünkü o kurtulmuştur, onu donanımlandırmakla meşgulüz. Tekrar esarete
düşmemesi hele bir Bolşevik istilasına maruz kalmaması. İşte bizim hedefimiz
budur.

Avrupanın değişik yerlerinde ve Türkiye’de Türkistanlı birçok aydın var. Onlara


hitabediyorum:

Milletiniz veya nefsiniz için bir ihtirasınız, bir emeliniz varsa Kaşgar’a gidiniz.
Orada sizi bir rehber gibi, bir kurtarıcı gibi karşılayacaklar ve gurbetin kalplerinizde
açtıgı mazlum çukur dolacaktır. Kendi yurdunuzda, atalarınızın yurdunda
olacaksınız.

Çalışmanızdaki sebat ve metanetin hayranı olan Doğu Türkistanlılar namına size


teşekkür ederek mektubuma son veriyorum. “Gothe”nin dediği gibi gerçek bir insan
bir savaşçı demektir. Türk Dünyası tamamen ve muhakkak kurtulacaktır.

Doktor Mustafa Ali


Doğu Türkistan Cumhuriyeti Olağanüstü Elçisi
Peşaver, 8. 1. 1934
174

III – Tevfik Rüşdi Bey’in Doğu Türkistan’a Dair Açıklaması

Türkiye Dışişleri Bakanı Tevfik Rüşdi Bey Anadolu Ajansı (A. A.) muhabirine
aşağıdaki açıklamada bulunmuştur: “Doğu Türkistan hakkında farklı yerlerden parça
parça haberler gelmektedir. Ancak o bölgede Türkiye’nin hiç bir temsilcisi, memuru
ve kimsesi bulunmadığı için bilgimiz eksiktir. Çin’in uzak batısı’nda olan bu diyarda
bugün nasıl bir idare bulunduğunu da bilmiyoruz.

Kemalist Türkiye siyasetinin bir esası da her milletin gelişimini memnuniyetle


karşılamak olduğuna göre kendi dilini konuşan bir ülke hakkında tabii farklı
düşünemez. Fakat şurası kesindir ki, her hali dürüst ve samimi olan yenilikçi
Türkiye, dünyada kurtuluş ve gelişme yolunda kendisi için beğendiği yoldan
başkasını tavsiye edemez. Bizim bu yolumuz artık dünyanın malumudur ve bu yol şu
şekilde özetlenebilir:

Temelini Altaylar’dan alan medeniyet, Akdeniz’in adalarını ve yarım adalarını


kendine ikinci vatan olarak kabul etmiş ve burada gelişmiştir.

Arada Ortaçağ denilen bir karanlık devir geçirdikten sonra tekrar belirmiş ve
bugüne kadar gelmiş ve son zamanlarda Avrupa’nın doğusunda, batısında ve
Akdeniz’in Anadolu yarım adasında ve Amerika’da yeni gelişmelere
kavuşmuştur.Gelişme yoluna girmek isteyen her milletin işte bu medeniyeti örnek
alması ve bölgesinin şartlarına göre bu amaçla tedbirler alması gereklidir.

Dış politikada gelişmek için uğraşan milletler için komşu milletlerle iyi ilişkilerde
bulunmaya önem vermek ve hiç bir yabancı politikaya alet olmamak ve barışsever
olmak gereklidir.

Bilhassa coğrafi durumları az veya çok uzaktan ve yakından bizimki gibi olanların
bu vesileyle hatırına getirmeyi gerekli gördüğümüz bir hakikatte şudur ki, bütün
komşularıyla ve dünya milletleriyle dost geçinmekle beraber gelişme yolunda
komşuları için destek sağlayan Sovyet Rusya ile iyi geçinmek esastır.”
175

IV – Sovyet Hükümetinin Urumçi Çin Hükümetine Yardımı

Kendi muhabirimiz Çatraldan 5. 1. 34 de İdareimize yazmıştır ki: “… Mançurya


ve Moğolistan sınırındada Japonlara karşı yenilip, Sovyet Rusya toprağına kaçgan
Çin askerlerini Moskova Hükümeti deste deste Doğu Türkistan’a, Urumçi taraflarına
göndermektedir. Şimdiye kadar bu iki grubun Doğu Türkistan topraklarına girdiği
hakkında kesin bilgiler var. Bunların birinci grubunda on bin kişi varmış. Sovyet
Hükümeti’nin yardımı ile Doğu Türkistan’ın Urumçi taraflarına girmesi sağlanan bu
askerleri Urumçi’deki Çin Valisi’nin Doğu Türkistan Cumhuriyetine karşı kullanma
hazırlığında olduğu bildirilmektedir…”

V – Çok Çabuk Hükümler Veriyoruz

(İstanbul gazetesi “Haber”in 7. 2. 34 tarihli sayısından)

Doğu Türkistan’da ırkdaş bir devlet kuruldu. Bu haberi, bütün gazetelerimiz, önce
büyük bir neşe içinde karşıladılar. Hatta iftiharla koltuklarımız kabardı. Zira Doğu
Türkistan Devleti’nin, bizim gibi bir cumhuriyet olduğunu öğrendik.
Sene başında Anadolu Ajansı haber verdi: “Gök bayrak, Al bayrağa selam
söylüyor!” Bunada sevinçle yorumlar yazdık. Aradan çok az bir zaman geçtikten
sonra, ansızın hava diğişti! Aleyhte yayınlar birbirini takip etti: Doğu Türkistan
Hükümeti Ortaçağ unsurlarının elindeymiş, orada bir takım şeyhler, derebeyi
bozuntuları hüküm sürüyormuş. Doğu Türkistan Hükümetine Sultan Hamid’in
şehzadelerinden birisi Cumhurbaşkanı olarak getirilecekmiş. Bizden kaçmış olan
gericici unsurlar dalavere çaviriyorlarmış…

Doğu Türkistan bir emperyalist devletin oyuncağı imiş…

Önce: Yaşasın! diye göklere çıkarmıştık... Bu gidişle pek yakında: Kahrolsun!u


basacağız!...
176

Bu ne hızlı bir değişiklik… Verdiğimiz hükümlerde daha akıllı, daha olgun


olmalıyız…

Bilhassa, bu seferki, ırkdaş bir devletin kuruluşu meselesidir. Unutmamalıdır ki,


orası şimdiye kadar eski Çin’in alelade ve metruk bir velayetiydi. Yabancı bir
devletin siyasetine alet olarak, fırsattan istifade ederek ilkel boyunduruktan
kurtuluyorsa bile, bu değişimii hoş görmeliyiz… Çünkü değişim hareketleri takip
eder. Şimdiye kadar Doğu Türkistan’ın sınırları içinde bir takım şeyhlerin ve benzeri
gerici unsurların bulunması zorunluydu… Yeni devlet, bir silkinişte onları hemen
atamaz… Hatta maceraperestlere de bir müddet kapılmaktan kendini alamaz… Ve
nihayet yanlış bilgilendirmeler, hatta iftiralar gayet doğaldır. Unutmamalıdır ki,
Büyük Millet Meclisi Hükümeti ne kadar farklı adamlarla, ne kadar kendisinden
olmayan kuvvetlerle münasebette oldu… Onlardan bir müddet istifade ettikten sonra
ayrılmak mümkün oldu. Bütün devrimlerde, ihtilallerde ve kurtuluş hareketlerinde bu
genel kaidedir. Herhalde bir ırkdaş devletin kurulması esnasında daha müsamahakâr,
daha iyi niyet sahibi, daha iyilik diler olmalıyız. Şimdi bu emperyalist devletin
tesirinde ise ve dilediğimiz gibi bir siyaset takib etmiyorsa dahi, Doğu Türkistan,
Çin’in geri bir vilayeti olmaktan kurtularak, ileriye dogru bir adım atmıştır. Bu adımı
başka hayırlı adımlar takip etsin diye bekliyelim ve manevi destek verelim.

“Va – Nu”

VI – “Doğu Türkistanlılar Bahtiyar Olunuz”

Milli Türk Öğrenci Birliği’nin fikir yayını olan, “Birlik” gazetesinin 7. 2. 34


tarihli 8. sayısında yukarıdaki başlık altında yayınlanan güzel ve Türk heyecanıyla
yazılmış olan makale Doğu Türkistan Mücahitlerina hitaben şu cümleler ile bitiyor:

“Ey dünya’nın gözlerini üzerlerine çeviren kahraman çocukları, bugün giriştiğiniz


savaşta bütün dünya gözlerinin önünde düşmanınızı yere vurdunuz. Biliyoruz, siz bu
başarıyı sırf ecdadınızdan kalan kahramanlı mirasına dayanarak, bütün yoksulluk ve
177

aydınsızlıklara rağmen, çağın tekniğine karşı kazandınız. İşte bunun için ne kadar
takdir edilseniz yerindedir.

Size bütün benliğimizle haykırıyoruz: Bahtiyar olunuz…”

VII – Doğu Türkistan Cumhuriyeti Avrupa Basınında

1 –Doğu Türkistan’da Milli Cumhuriyet’in ilan edilmesi Avrupa basınına çeşitli


makale ve haberler şeklinde yansımıştır. Yerimizin az olması nedeniyle burada
sadece birkaç tanesinden bahsedebileceğiz.

Avrupa’nın büyük gazetelerinde, Doğu Türkistan Cumhuriyeti hakkında ilk olarak


Fransa Dışişleri Bakanlığının resmi fikir yayını konumundaki “Temps”in 19. 1. 34
tarihli sayısının ilk sayfasında yayınlanan “Doğu Türkistan Cumhuriyeti” (“La
Républikue du Turkestan de I’Est”) başlıklı makaleyden bahsetmek gerekir. Bu uzun
makalede Doğu Türkistan milli mücadelesinden, Doğu Türkistan’ın komşularıyla
olan ilişkilerinden bilgiler verilerek, halkının %80’i Türk olan bu büyük ülkede Hoca
Niyaz Hacım’ın Cumhurbaşkanlığı ile milli bir cumhuriyet ilan edildiği
bildirilmektedir. Burada ayrıca şunu memnuniyetle kaydetmeliyiz ki, “Temps”
gazetesinin Avrupa basını arasında ilk olarak “Doğu Türkistan Cumhuriyeti”
başlığını taşıyan bu önemli makalesi Türkistan Milli Birligi “TMB”nin Avrupa
temsilcisi Çokayoğlu Mustafa Bey’in söz konusu gazetenin muhabiri Mösyö Andre
Dubosek (André Dubosck) ile 11. 1. 34 de gerçekleştirdiği söyleşinin olumlu
neticesidir.

“Temps”in Doğu Türkistan Cumhuriyeti hakkındaki bu makalesi basın


dünyasında büyük etki yaratmıştır.

2 - “Temps”in 5. 2. 34 tarihli sayısında yine Doğu Türkistan milli hareketine dair


“Çin Türkistan’ı” başlıklı bir makale yayınlanmıştır. Bu makale, ne yazık ki
178

Bolşevikler tarafından yayılmakta olan esassız söylentilerden bir az etkilenmiştir.


Mesela Doğu Türkistan’da Kemalizm aleyhtarı grubun faaliyetlerinden
bahsedilmiştir. Bu konunun gerçeğe uymadığını Doğu Türkistan Cumhuriyeti
olağanüstü elçisi (aslen İzmirli) Doktor Mustafa Ali Bey’in yukarıda yayınladığımız
mektubundan çok açık olarak anlaşılmaktadır.

3 - Son döneme doğru Doğu Türkistan hakkında daha çok Sovyet kaynaklarına
dayanarak haberler yaymaya başlayan Alman basınında da son günlerde Doğu
Türkistan milli hareketi hakkında gerçek ve tam bilgi toplama merakı uyanmıştır.

Almanya’nın gündelik basını içerisinde en itibarlı gazetelerinden kabul edilmekte


olan “Berliner Tageblatt”ın dış siyaset yazarı Paul Schiffer kısa bir süre için Berlin’e
gelen Türkistan Milli Birligi temsilcisi Çokayoğlu Mustafa Bey’i bir söyleşiye davet
ederek, bu görüşme neticesinde Doğu Türkistan hakkında bir makale yazılmasını
talep etmiştir. Mustafa Bey bu isteği kabul ederek “Doğu Türkistan’da İnkılâp”
başlıklı bir makale hazırlamıştır. Bu makale “Berliner Tageblatt”ın 4. 2. 34 tarihli 59.
saysında Mustafa Bey’in kendi imzasıyla yayınlanmıştır.

VIII – Nankin’de Doğu Türkistan Milli Bağımsızlığına Karşı Hareket

İsmi bizde saklı olan bir kaynaktan bu günlerde İdaremize gelen bir mektupta Çin
merkezi Nankin’deki birkaç Doğu Türkistanlı’nın hareketi ile ilgili bilgi
verilmektedir. Bunların başında İsa Bey Yusuf Beyoğlu (İsa Yusuf Alptekin) isimli
Kaşgarlı bir yiğit durmaktaymış. İsa Bey Doğu Türkistan’daki olayları incelemek
için Çin Hükümeti tarafından gönderilen ilk heyete katılmıştı. Bu kişi şimdi o
taraflardaki Doğu Türkistanlı gençleri toplayarak, onlar adına Çin Hükümetine
müracaatlarda bulunmaktaymış. Son müracaatlarının birisinde şimdiye kadar
Çinlilerin nüfuz edemedikleri Altışehire, uzakdoğudaki Doğu Türkistanlılardan iki üç
kişinin katılımıyla bir heyet göndererek, Altışehir halkının isteklerini bilme
gerekliliğini sormaktadır. Yusufbeyoğlunun kendi halkının isteklerini hangi
istikamette ilerlediğini aşağıdaki bilgi açıkça görstermektedir:
179

İsa Bey’in girişimi olan müracaatta Çin merkezindeki okullara Doğu


Türkistana’dan çok sayıda öğrenci getirerek yerleştirmek ve oradaki öğrencilere
yüksek aylık vermek gerekliliği bildirilmektedir. Bu hareketlerin başında duran İsa
Bey’in bugünkü Doğu Türkistan bağımsızlık hareketine bakışı az da olsa
olumsuzdur. O Çin’e bağlı özerk bir yapıya da razı görünmektedir. Çin’in
merkezinde yaşayıpta bu fikrini söyleyen İsa Bey iki yıl öncesine kadar Taşkentdeki
Doğu Türkistan Çin Hükümetinin Sovyet Hükümetine bağlı Konsolosluğunda
tercüman tercüman olarak çalışmaktaydı. Onun için insan elde olmadan: “Acaba İsa
Bey’in bu özerklik bakış açısı bugün içerisinde yaşadığı Merkezi Çin toprağının mı?
Yoksa iki yıl öncesine kadar yaşadığı Sovyet Rusya’nın etkisi mi? Bu da, Sovyet
Rusya’nın gerçek bir sömürgesi olan “Mogolistan özerkliği meselesi” olmaz mı?”
demeye benzer bir kaç soru karşısında kalmaktadır.

Çin’in merkezinde toplanan bu gençler Çin Hükümeti’nin yardımı ile bir matbaa
kurarak Türkçe dergi çıkarma hareketindeymişler. Hatta derginin İdaresi için
Harbin’deki Türk göçmenlerinden yazarlar aranmaktaymış.

Mektupta bugün Doğu Türkistan’daki Çin Hükümeti’nin silahlı gücü olarak


gösterilen Beyaz Ruslar’ın Doğu Türkistan halkına yaptığı benzeri görülmemiş
zulümleri ve bu zalim güçlerin Sovyet Rusya’dan serbestçe akıp gelmekte olan Kızıl
Ruslar’ı içine almayla gün be gün güçlenmekte olduğu da yazılmaktadır. Kızıl ve
Beyaz Ruslar’ın Doğu Türkistan’da birleşerek beraber çalışmakta oldukları bütün
Türk Dünyasının dikkatlerini üzerine çeken bir noktadır.
180

DOĞU TÜRKİSTAN’DA SON DURUM*

Doğu Türkistan’dan endişe verici haberler gelmektedir. Doğu Türkistanlı


kardeşlerimizin milli kurtuluş bayramı ile daha yeni mutlu olmuştuk. Şimdi yeniden,
onların Kaşgar’da Dunganlarla olan savaşlarda uğradığı başarısızlık nedeniyle
kaygılanmaya başladık. Sovyet ve İngiliz telgraf ajansları aynı anda ve çeşitli
yerlerden, Doğu Türkistan Hükümeti’nin Kaşgar şehrinden tahliye etmek
mecburiyetinde kaldığını ve Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hacım ile Hükümet
Başkanı Sabit Damolla Baki hazretlerinin şehri Dunganlardan geri alma
girişimlerinin sonuç vermediğini bildirmektedirler. Bu haberler Şubat ayından
öncesindeki tarihlere aittir. O zamandan beri durumun Türkler lehine değişmiş
olmasıda mümkündür. Ne yazıktır ki, Doğu Türkistan ile düzgün bir şekilde
haberleşme çok zordur ve kısa süre zarfında oradan doğru bir bilgi almanın da hiçbir
imkânı yoktur. İşte bunun için de Sovyet ve İngiliz kaynaklarından verilen haberler
ile de yetinmek zorunda kalınmaktadır.

Türkler ile Dunganlar arasında çatışma meydana gelmesi olağan bir olaydır.
Kaşgarda yayınlanan “Doğu Türkistan Hayatı” ve“Erkin Türkistan” gazetelerinin
elimize ulaşan sayılarının hemen hemen hepsinde Müslüman Doğu Türkistan’ın bu
iki etnik grubu arasındaki küçük mücadeleler bahsedilmektedir.

Talihsizliktir ki, Türkler ile Dunganlar arasında her zaman ihtilaflar olmuştur.
Doğu Türkistan isyanları tarihinde bu ihtilaflar kötü roller oynamıştır. Çin
Hükümetleri Dungan – Türk ihtilafından milli kurtuluş hareketlerini bastırmak için
her zaman istifade etmişlerdir. Öyle zamanlar olmuştur ki, Doğu Türkistan milli
kurtuluşa eriştiği halde, Çinliler, Türk – Dungan ihtilafı çıkarmak için var güçlerini
sarf ederek, sonucunda yeniden dünyada misli görülmeyen en feci Çin istilasının
altına düşmüştür.

*
Yaş Türkistan, Mart 1934, Sayı 52, Sayfa 28-30.
181

Gayrımüslim Kalmuklar ile Türkler arasında birlik oluşmasının ardından,


Müslüman Dunganlar ile Türkler arasında da anlaşma sağlanır diye ümid etmek
mümkündü. Fakat bunun imkânsız olduğu anlaşıldı.

Doğu Türkistan’ın Türk bayrağı altında milli kurtuluşunu, kendisi için zararlı
olarak gören her hangi bir güç, eski Dungan – Türk anlaşmazlığını
alevlendirmektedir. Doğu Türkistan’da Türk devleti’nin bu düşmanı kimdir? Bu
düşman, her halde sadece Urumçi Hükümeti değildir. Çünkü Türk milli hareketine
Dunganlar tarafından darbe vurulmasından O’da memnun olmakla beraber,
Dunganları silahlandırma gücü ve kabiliyetinden yoksundur… Rus Çar Hükümeti
nasıl 1865 yılında Türkleri Dunganlara karşı ve ondan kısa bir süre sonra Dunganları
Yakub Bey’e karşı alevlendirmişse, aynı Rusya, fakat bu sefer Sovyet Rusya olarak
aynı şekilde Dunganları Türklere karşı alevlendirmekte ve silahlandırmaktadır.

Dunganlar sayı itibariyle Doğu Türkistan halkının az bir grubunu oluştururlar.


Onlar 160.000’den fazla değillerdir. Doğu Türkistan’da milyonlarca ahalisi olan
Türkler karşısında bu güç çok küçük bir rakamdır. Fakat Dunganlar, daha kuvvetli
olan yabancı ellerde büyük tehlike oluşturabilirler. Doğu Türkistan’da bir Dungan
devleti kurulması elbette imkânsızdır. Ancak Dunganların eliyle Türk devletini
öldürmek, zor bir iş değildir ve tarihte örnekleri de görülmüştür.

Şimdi tekrar kurulmuş cumhuriyet’in ömrünü tehlike altında bırakmakta olan


bugünkü Dungan – Türk mücadelesi, eski hastalığın ortaya çıkışının belirtisidir.
Uzakta durup ölçümler (Endaz) yapmak, fikir ve düşünce söylemek zordur. Fakat
bizim düşüncemize göre, eğer Dunganlar eski Çin hâkimiyetini yeniden ayağa
kaldırmak için silah makamından çıkmadan, ayrı bir milli varlık halinde bağımsız bir
rol oynamakta olsalar, ozaman bir yolunu bulup Dungan – Türk barış şartlarını
oluşturmaya çalışmak gerekir. Bu olmadan Doğu Türkistan’da Türk Devleti’nin
sağlam bir şekilde kurulmasını ve devamını beklemek zordur. Eğer Dunganlar Çin
veya Sovyet ellerinde bir silah olmaktaysalar, onlar ile olan mücadeleyi sonuna kadar
götürmek gereklidir. Böyle bir mücadelede biz Doğu Türkistandaki kardeşlerimize
başarılar diliyoruz.
182

DOĞU TÜRKİSTAN AHVALİ*

“Doğu Türkistan Hayatı”nın 30. X. 33’te yayınlanan 11. Sayısında yeralan


haberleri aşağıda aynen veriyoruz:

I – Resmi Hükümet Haberi – Karaşehir etrafındaki Dunganlar ile Sayın


Mahmud Muhiti savaşarakDunganlar’ı mağlup etmiş ve Dunganlar dağılarak
kaçmışlardır. Bunların bir kısmı Börküde yakalanarak cezalandırılmış, bir kısmı ise
serbest bırakılmıştır. Bir kısım Dungan ise kaçmıştır. Kaçanların halkın huzurunu
bozmaması için Sayın Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hacım, Gazi Mahmud Muhiti’yi
askerleriyle o tarafta bırakarak bölgeyi muhafaza ederek yurdu sükûnete erdirmek
için kendileri atlanarak büyük bir frasetle yollardan haber almakta ve memleketteki
durumu sürekli takip etmektedir. Bu Dunganların bir kısmı Dung-Khang tarafına
yönelmiş, bir kısmı ise orda – burda başıboş halde Hoca Niyaz ve Mahmud Muhiti
kuvvetleri arasında kalarak etkisiz hale getirilmektedir.

Turfan ve Piçan taraflarında bulunanKa-siling üzerine Urumçi’den Çin askerleri


çıkarak yolda tedbir aldı. Cumhurbaşkanı Gazi Urumçideki yeni hükümete emir
vererek Ka-siling meselesini kendileri halledeceklerini belirterek hükümete bu
konudaki çalışmalarını durdurmalarınıbildirdiler. ŞuandaKa-siling Kansu tarafına
doğru gitti. İnşaallah memleket eskiden olduğu gibi güvenli ve huzurlu bir duruma
kavuşacaktır. Siyasi, toplumsal meselelerimiz için reformlar ve buna ait
uygulamalara fırsat gelecek ve halkımız milli bağımsızlığa uygun aydınlık günler
görecektir.

II – Yenişehir’den – 5. Receb (24 Ekim) Salı günü Yenişehirden 150 kadar


Dunganaskerigelerek Devletbağ halkının at, eşek gibi ulaşımda kullandığı
hayvanlarına el koymaya başladılar. Bunu duyan SayınLui Cang Küçük Ahund
askerleriyle Dunganların üzerine gitti ve iki kuvvet arasında savaş meydana
geldi.Dunganlardan yirmi kadar asker öldü, on asker esir alındı, 11 adet tüfek ve 4 at

*
Yaş Türkistan, Mart 1934, Sayı 52, Sayfa 30-34.
183

ganimet olarak alındı. Geriye kalan Dunganlar Yenişehir’e kaçtılar. Bu savaşta bir
askerimiz şehit oldu.

III – Yenişehir – İki üç günden beri Yenişehir’den ellerinde barış yapılması için
yazılmış mektuplarla temsilcilerin çıkarak konuştukları söylenmektedir. Fakat
sonucu belli değildir.

Bugün Pazartesi (30. X. 34) Bir kısım Dungan, Devletbağ tarafındaki köylülerin
inek ve koyunlarını gaspederken askerlerin müdahalesi sonucunda çıkan çatışmada
bir kaç Dungan öldürüldü. Gaspedilen mallar kurtarılarak sahiplerine iade edildi.

IV - Altay Haberi - Gazi Şerif Han’ın Altay’daki gücü ve onların genel durumu
çok olumlu bir yöne doğru seyretmektedir. Altay Kazaklarının tamamı silahlı
askerlerden oluştuğu için, Şarif Han, on iki bin kişilik eğitimli ve düzenli askeri
güce sahiptir. Şuanda Çoçek eyaletinin Şerif Han tarafından ele geçirildiği haberi
ulaştı ve bu haber doğrulandı. Çoçek’in halkı çoğunlukla Kazak olup Urumçi’nin
itaat ve idaresinin dışında kalmaktaydı.

“Doğu Türkistan Hayatı”nın 6. XI. 33 de yayınlanan 12. sayısından:

I – Karaşehir ve Korlataraflarından kaçan Dunganlar ile Sayın Cumhurbaşkanı


Hoca Niyaz Hacım’ın Aksu’dan gönderdiği askerler ile Korla’dan gelen Gazi
Mahmud Sicang’ın askerleri arasıda çatışma meydana geldi. Çok az sayıda Dungan
ormanlara kaçtılar. Bunları tamamen temizlemek için, Muhterem Cumhurbaşkanı
Gazi her tarafa askeri birlikler gönderme fikir ve hareketindedir.

II – Yenişehir – 15 Receb (3 Teşrin i sani) Cuma günü Naçuk bölgesi tarafınaelli


– altmış kadar Dungan’ın geldiği bildirildi. Bunun üzerine Özbek askerleri’nden
Yüzbaşı Sabır Can komutasındaki bir grup yiğit bu Dunganlar ile savaşarak,
Dunganlardan 9 kişiyi öldürmüş, 9 askeri esir almış ve kalanları kaçmışlardır. 5 adet
tüfek, 8 at, bir katır ve başka birçok ganimet ele geçirildi. Bu savaşa katılan
184

yiğitlereGazi Sicang idaresi tarafından 150 ser 371 para, Gazi Lui cang Satı Bey
tarafıdan 100 ser para ödül olarak verildi.

III – Düzenleme – Kaşgarda askeri, milli hükümet yetkililerinin kararı gereğince


bundan sonra askerler kışladan dışarı çıkarak, vatandaşlardan, saman, yonca ve başka
gerekli hiçbir şeyi zorla alamayacaklardır. Asker’in aylığı Vali
(Dotey)likçeödenecektir. Yemek, yonca ve diğer hayvan yemlerio bölgenin muhtarı
tarafından temin edilecektir.

Bölge beylerikendi istedikleri kişiyi muhtar olarak atayabileceklerdir. Asker


olarak alınacaklaraskeriye tarafından muayene edilerek, kendilerine ait olan at, silah
ve varlıkları kayıt altına alınacaktır. Buna göre aylık, yiyecek, hayvan
yemlerihükümet tarafından temin edilecektir.

“Doğu Türkistan Hayatı”İdaresi: Eğer bütün bu uygulamalar gerçekleşirse, hem


hükümetin, hem vatandaşın durumu olumlu yönde değişecektir.

IV – İli ve AltayHâkimi Gazi Şerif Han’ın askeri ve idari icraatları çok güzel ve
düzenli olup, askeri erkânı, idari ve siyasi önderleri tecrübeli ve disiplinli kişilerden
oluşmaktadır. Altay’ın geleceği çok olumlu olarak görünmektedir. İli taraflarında
halk, hukuk ve bağımsızlık talebiyle harekete geçti. Şu anda İli vilayetinin Böritala
ilçesinde milli halk kuvveti toplanmaktadır.

“Erkin Türkistan”ın 15 Kasım 1933’te yayınlanan 13. sayısından:

I – Acayip hal – 19 Receb (7 Teşrin i Sani)de Dunganlar Köhneşehir (Eski Şehir)


yoluna çıkarak, şehirden gelen Türk askerleri ile savaşa başlamışlardır. Köprü
tarafından Abdullah Ahund Kerimzade’nin askerleri yardıma geldiğinde, yolda

371
1 ser, 36 gr. Gümüş değerindedir.
185

İshakoğlu Hüdaverdi isimli bir kahraman genç asker Dunganlara doğru ateş ederek
çok yakına gelinceDunganlar tarafından şehit edildi. Sonra birçok Dungan askeri,
askerlerimiz tarafından öldürüldü. Kalanlar kaçarken yolda bir oduncu biçareyi
öldürdüler. Yine harmanda duran üç adamı öldürdükten sonra yakınlarda ikisi
değirmen olmak üzere üç ayrı yerde yangın çıkararak kaçtılar. Mert insanlar, böyle
silahsız ve günahsız insanları öldürmez. Böyle acayip işler hayli çok.

Kadir Can

II – Yenişehir – 24 Receb Pazartesi günü üç yüz kadar Dunganaskerinin,


Kaşgar’ın Kakinle ve Tokuzak taraflarına saldıraraksivil halkın mallarını ve erzağını
talan ettikleri haberi gelince, Harbiye müdüriyeti tarafından verilen emir gereğince
komutanlardan Yusuf Can Molla Abdurrahman, Arif Can, Tohta Ahund Turfani,
Mehmed Ali Efendiler komutasıyla üç yüz asker karşılarına çıkarakKakinle ile
Serilme kentleri arasında, savaşmış, sonuçta 100’den fazla Dungan askeri
öldürülmüştür. Kalanlar ise perişan bir halde kaçmışlardır. 17 Dungan askeri esir
alındı. Birçok tüfek, at ve diğer savaş malzemeleri ele geçirilmiştir.

III – Duyuru ve özür –Gazetemizin bu sayısından itibaren birçok ilmi


müzakereden sonra“Erkin Türkistan” ismiyle yayınlanması uygun görüldü. Yurttaki
bazı malum sebeblerle gazetemiz zamanında yayınlanamadı. Özrümüz kabul edilir
diye ümit ediyoruz.

Kaşgarda. “Times” gazetesi Mart ayının başlarında Delhi’den aldığı bir habere
dayanarak Kaşgar’daki İngiliz Konsolosluğuna hücum edilerek, Konsolosluk
çalışanlarından 4 kişinin öldürüldüğünü bildirmektedir. Ölenlerden birisi
Konsolosluk hekim yardımcısıymış. Yine bu konuda Pekin’den “Times”a verilen bir
haberde, saldırganların Konsolosluk binasına girdikleri de bildirilmektedir.
186

HİNDİSTAN’DAKİTÜRKİSTAN GÖÇMENLERİ ARASINDA

I- Peşaverde

Bu yıl 25 Ocak’ta Peşaver’deki Türkistanlı Göçmenler Cemiyeti’nin bir toplantısı


yapıldı. Toplantıda göçmenlerin dışında Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin Dışişler
delegesi Doktor Mustafa Ali Beyefendi de davetli sıfatında hazır bulundu.

Mevlevi Habiburrahman El Bulgari Efendi tarafından göçmenler adına Doğu


Türkistan’ın kurtularak cumhuriyet idaresi kurulması tebrik edildi ve bundan duyulan
hoşnutluk dile getirildi. Bu sevinçli haberleri getiren Doktor Mustafa Ali Bey’e
teşekkür edilerek şu sözler söylendi:

- Bizler 18 yıl önce vatanımızdan ayrıldık. Vatanımızı düşmanların elinde


bıraktık. Bu süre içinde biz hiç bir iyi haber duymamıştık. Duyduğumuz haberlerin
tamamı kara haberlerdi. Bugün ise böyle sevinçli bir haber duyduk. Türkistanımızın
bir parçası, vatanımız’a giriş kapımız olan Doğu Türkistan’ın bağımsız olduğunu
duyduk. Bu haber bizler için müjdeli bir haberdir. Yaşasın Doğu Türkistan!...

Bunun ardından Doktor Mustafa Ali Bey toplantıya katılan muhacirlere uzun bir
konuşma yaptı ve şunları söyledi:

- Ey benim ırkdaşlarım, kan kardeşlerim! Ben sizlere müjdeli haber getirdim.


Doğu Türkistan Mücahitleri tarafından selam getirdim. Bugün Doğu Türkistan’ın
kurtulması sizin vatanınızın kurtulması demektir. Tez zamanda sizlerin vatanınız da
kurtulur. Çalışınız. Çalışkan kavimler elbette kurtulur. Kurtulmaya inancınız tam
olsun!

Sonra Mevlevi Abdulkadir Efendi ile Kari Şemseddin Efendi konuştular.


Yaş Türkistan, Mart 1934, Sayı 52, Sayfa 34-35.
187

Bu toplantı’nın sonunda Mevlana Habiburrahman El Bulgari Efendi kendisinin


meşguliyeti çok olduğu için Medreset’ül Muhacirin’deki (Muhacirler
Medresesi)yerine başka bir görevli seçilmesini rica etti. O’nun istifası Meclis
tarafından kabul edildi ve kendilerine teşekkür edildi. Medreseye müdür ve yönetici
olarakoy birliği ile Kari Şemseddin Efendi seçildiler. Medresenin Peşaver’deki
Törekul Bay Buhari’nin yaptırdığı mescide taşımasına karar verildi.

“Türkistanlı Göçmenler Cemiyeti” kâtibi


Şehzade Abdullah Bey Hudayarhanzade.372

372
“Hindistan’daki Türkistan Göçmenleri Arasında” başlıklı makale’nin ikinci bölümü olan
“Delhide” başlıklı kısım Doğu Türkistan ile ilgili olmaması sebebiyle buraya alınmamıştır.
188

HOCA NİYAZ HACI RESMİ*

Doğu Türkistan Cumhurbaşkanı


Gazi Hoca Niyaz Hacı
(“Yaş Türkistan”dergisinin hediyesi 52. Sayıya Ek.)

*
Yaş Türkistan, Mart 1934, Sayı 52, Ek.
189

Doğu Türkistan’da:

DOĞU TÜRKİSTAN MİLLİ BAĞIMSIZLIK HAREKETİ


ETRAFINDA*

Doğu Türkistan milli bağımsızlık hareketi ile ilgili Avrupa Basınında zaman
zaman, kısa telgraf haberleri ve makaleler yer almaktadır. Bu gazetelerin, Doğu
Türkistan’da kendi muhabirleri olmadığından, tek haber kaynakları, Sovyet Telgraf
Ajansı (“TASS”) olmaktadır. Bolşevik diktatorası ve Bolşevizm fikrine uymayan
herhangi bir hareket hakkında Sovyet kaynaklarının takındığı vaziyet herkesçe
malum olsada, başka kaynak olmadığından, Avrupa Basını, Bolşevik yalanlarıyla
yetinmektedir. Fakat giderek gerçekler ortaya çıkmaktadır. Fransa’nın en büyük
gazetesi olan ve Fransa Hükümeti’nin dış siyaset fikir yayını olarak bilinen, “Temps”
(“Le Temps”) gazetesinin 5 Nisanda yayınlanan sayısı’ndaki “Çin Türkistanı’nındaki
karışıklıklar” (“L’Imbroglio du Turkestan Chinois”) başlıklı dikkat çekici makalesini
bu duruma kanıt olarak gösterebiliriz.

Makale biraz uzun olduğundan, burada makalenin sadece bir bölümünü


getirmeyle yetinmek zorundayız. Fransız gazetesinde yayınlanan makalenin en
önemli noktası şudur ki, makale sahibi Mösyö Andre Dubosk (M. André Dubosck)
bilgileri güvenilir kayanak ve belgelerden alarak, bunlardan büyük bir ustalıkla
istifade etmiştir… Mösyö Dubosk, Bolşevikler’in belli bir amaçla yaydığı yanlış
bilgileri göstererek şöyle yazmaktadır:

“Sovyetler’in Doğu Türkistan Hükümetini Kemalizm aleyhtarı olarak göstermeye


çalışmalarının sebebi kolayca anlaşılmaktadır. Doğu Türkistan milli hareketinin
amacı Çin hâkimiyetinden ve son yıllarda Doğu Türkistan’da hâkimiyetini arttıran
Ruslardan kurtulmaktır. Şunuda bilmek gerekir ki, beş milyon ikiyüz bin (Türk)
Müslüman halkı olan Doğu Türkistan, Bolşeviklerle hiç uyum sağlayamayan 16

*
Yaş Türkistan, Nisan 1934, Sayı 53, Sayfa 26-28.
190

milyon Türk halkına sahip olan Rus Türkistanı 373 ile sınırdır. Durum böyleyken
Doğu Türkistan Hükümeti’nin Türk Birligi (Pan Türkizm) merkezi olması da
muhtemeldir. İşte bunun içindir ki, Moskova Doğu Türkistan Hükümeti’nin itibarını
Ankara Hükümeti’nin gözünde düşürmeye çalışmaktadır.

Doğu Türkistan Hükümeti’nin Kemalizm aleyhtarı ocağı olmadığı, Kaşgarda


yayınlanan “Erkin Türkistan” gazetesiyle “İstiklal” dergisinde Kemal Türkiyesi
hakkında basılan bir kaç övgü dolu makaleden bilinmektedir. Buna ayrıca “Yaş
Türkistan” dergisinin 51. sayısında(*) 374 yayınlanan hemde Kemal Türkiyesine
övgülerle başlayan Doğu Türkistan Hükümeti olağanüstü delegesi Doktor Mustafa
Ali Bey’in mektubunu da kanıt olarak göstermek gerekir…

Bolşevikler açıkça, “İngilizler Kaşgar Hükümetine yardım etmektedirler”


demektedir. Biz de 19 Ocak’ta yayınladığımız makalemizde Doğu Türkistan
Hükümeti’nin, Bolşevikler’in Hindistan’a doğru ilerleme ihtimallerine karşı,
İngiltere’nin sempatisini kazanabileceğini yazmıştık. Aynı zamanda kendisinin
Tibetteki hareketi karşısında Çinlileri huzursuz etmemeye dikkat ederek bir ihtimal
İngiltere’nin Doğu Türkistan Hükümetini tanımayacağını tahmin etkmiştik.

Şuanda Doğu Türkistan hükümeti nasıl bir vaziyettedir? Unutmamalıyız ki,


hükümet’e karşı General “Ma – Çung – İng” komutası altında Dunganlar
savaşmaktadırlar. Bütün Dungan kabilesinin varı yoğu 150 bin kişiden ibarettir.
Onları Sovyetler kullanmaktadırlar. Bir ihtimale göre, Sovyetler Çin Türkistan’ında
kazandıkları vaziyeti korumak hatta onu daha fazla genişletmek için mümkün olan ve
olamayan herşeyi kullanmaktadırlar.(*)375

“Türk – Sib” (Türkistan – Sibirya) demiryolunu inşa ederken, Bolşevikler


kendilerini Doğu Türkistan içine sokacak olan üç demiryolu hattı yapma gerekliliğini

373
Batı Türkistan.
374
(*)Makalede yanlış olarak “34. sayı” olarak yazılmıştır. Yönetim.
375
(*)Doğu Türkistan’ın Rusya hâkimiyetine girdiğini, Şangay’da yayınlanan “Çe Pao” (“Che-Pao”)
isimli Çin gazetesi de söylemektedir. (“Temps” gazetesinin burada verdiği makaleye bakılsın).
191

fark etmişlerdi. Bu demiryolu hatlarından Çöçek'e uzananının yapımı


tamamlanmaktadır. İkincisi “Sarsumbe”, üçüncüsü ise Gulca şehrine kadar
uzanmaktadır.

Yani bugünkü Doğu Türkistan milli bağımsızlık hareketi Sovyet Rusya için hem
iktisadi hemde siyasi açıdan tehlikelidir…”
192

BİZE TAŞ YÜREKLİ İŞÇİLER GEREK*

(Kaşgarda yayınlanan “İstiklal” Dergisinin 1 - 2. sayı, s. 55 – 58’den)

Yeni kurulan devletimiz’in çeşitli dairelerinde devlet işlerini layıkıyla


yürütebilecek, bilgili uzman işçilere, hava gibi, su gibi ihtiyacımızın olduğu,
düşünceli ve basiretli her bir yurttaşımız tarafından bilinmektedir. Yalnız bizim
muhitimizde çalışan işçilerin taş yürekli, sebatlı ve metanetli olması şarttır.

Taş yürekli, sebatlı ve metanetli kahramanların dışındaki kişiler, meyilli kimler


olursa olsun, Doğu Türkistan’da ufak bir yeterlilik gösteremezler. Şurası hatırda
tutulmalıdır ki sebat ve metanet tedbire bağlıdır. Muhit ve şartların talebine göre
uygulamak, vaziyet ile hesaplaşmak basiretli işçilerin çalışmalarında en büyük iştir.

Ruhsal durum ve vaziyetler ile hesaplaşarak yani kamuoyuna uygun çalışmak,


dağıtmadan, çalmadan, korkmadan işni yaparak, programını doldurmak her bir
işçinin, her bir aydın ve uzmanın nasibi değildir. Biri bilgili ama işçi değil, biri bilgili
ve işçi ama sebatsız, yine birisi bilgili, sebatlı ve işçi ama çok alıngan ve geçimsiz;
neyse bizde çalışan işçilerin ahlaklarının güzel olması en önemli şarttır. İşçiler
konusunda bu kadar ağırlığın ne gereği var diyen kişiler vardır.

Fakat burası doğudur, yani Doğu Türkistandır. Yani Türkistan’da Arabistan yahut
Türkiye ve Afganistan yaşam tarzını hiç değiştirmeden olduğu gibi kabul etmek ve
uygulamak basitlik olur. Bir kavimin hayatı demek onun yaşam koşulları, örf ve
âdeti, ahlak ve tabiatı demektir.

Bizde bazı aydınlarımızın sebat diye her türlü yanlışlara göz yumarak görmezden
gelmesini düşünmüştük, bizim Doğu Türkistan hayatındaki fikirlerimiz yanlış
anlaşılmasın! Maksadımız, doğu’da çalışmak için doğulu ol demektir. Avrupai
yaşam tarzı, günlük hayatı, ahlakı ve kıyafeti doğuda kötü bir durum olarak

*
Yaş Türkistan, Nisan 1934, Sayı 53, Sayfa 28-30.
193

görüldüğü için Doğu Türkistan’da onu kullanmakla nefret uyandırmaktan başka bir
durum oluşturmaz. Bize yaka silktiren, makyajlı işçiler’in gereği yoktur. Doğu
Türkistan’ın taş yastık, toprak yorganından nefret etmeyecek dertli işçiler, kahraman
dinciler lazım. İçerde ve dışarıda böyle dertli kahraman kardeşlerimize az değildir.
Böyle kardeşlerimiz Doğu Türkistan’ın kapısı her zaman açıktır. Türkistan
Türkistanlınındır! Kaş yapayım derken göz çıkaran kişilerin varlığından, yoklukları
daha iyidir. Bu tecrübeyle sabittir.

Nerede olursa olsun dertli muhacir işçi kardeşlerimizin teşrif etmesini, Doğu
Türkistan başı ve gözüyle beklemektedir. Doğu Türkistana hizmet etmeye yüreği
olmayan kardeşin elbette imanıda, vicdanıda yoktur. Doğu Türkistan için hizmet
etmek için, nerede kardeş varsa uyuyorsa uyansın, oturuyorsa kalksın, kalktıysa
yürüsün, yoldaysa uçsun.

İslam inancı için, Türklük için hizmet etmek istiyorsan ulu Türkistan’a gel!
Sufizade. 14 Şaban (1. XII. 33)
194

DOĞUTÜRKİSTAN CUMHURİYETİNİN
YENİ MİLLİ KÂĞIT PARALARI*

Yeni çıkarılan Milli Para munasebeti ile Başbakanlığın resmi bildirisi


H. 1352 nci yıl Receb ayı 25. gün (13.XI.33)

Devletimizin güvencesi altında ve Tüccarlarımızın işlerinin daha kolay


yürütülebilmesi için Sayın Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hacı hazretlerinin izni ve
yetki verdiği Bakan ve Bakanlar kurulunun oy birliğiyle aldığı bir karar neticesinde,
Doğu Türkistan genelinde geçerli olmak üzere Bir serlik (1 ser = 36 gr. gümüş) ve
beş Miskal376 değerinde Milli İslam Parası çıkarılmıştır.

İşbu çıkarılan Milli Paraya Doğu Türkistan genelinde devlete ait arazi, bina,
Saraylar ve benezeri taşınmaz varlıklar karşılık olarak gösterilmiştir. İşbu tedavüle
koyulan paralar, hükümete ve devlete bağlı bütün yönetim birimlerinde zekât, vergi
ve posta pulu gibi gelir ve giderlerde ve harcamalarda kabul edilecektir. Bütün
İşlemlerde saygın bir şekilde kullanılacaktır.

Yeni çıkarılan Milli Paranın kullanımı, matbaa ve diğer eksiklikler dolayısıyla


şuanda hazır ve yeterli olmaması sebebiyle, yerine Çin parası kullanılabilecektir.

Özür: Elimizde olmayan bazı sebeblerden dolayı yeni tedavüle konulan paranın
numunesi basılamamıştır.

İdare
(“İstiklal” sayı 1-2, 1352 nci Hicri yıl Ramazan ayı, Kaşgar).

*
Yaş Türkistan, Nisan 1934, Sayı 53, Sayfa 30.
376
MİSKAL: (Arapça) 24 kıratlık ağırlık birimi. "Miskal" kelimesi İslami bir terimdir. Küçük
ağırlıkları ölçmek için kullanılmış, altın ağırlık ölçüsüdür. Detaylı bilgi için bkz. Cengiz Kallek,
“Miskal”, DİA, XXX, s. 182
195

KANUN U ESASİ*(*)377

H. 1352. Yıl, 16 Şaban (3.XII.33)


Doğu Türkistan Cumhuriyeti’ne ithafen
“İstiklal Cemiyeti”nin Bilim Kurulu Tarafından Hazırlanıp Takdim Edilmiştir

Kanun u Esasi
Sunuş
Yurttaşlarımızın genel görüşü ile beraber Doğu Türkistan’da büyük bir milli
hareket meydana geldi. Bu hareketin sonucunda Cenab ul Rabbülalemin Mühriban
Hazreti Hak sübhane ve teala’nın lütuf ve inayeti rabbaniyesi ile ve büyük dâhimiz,
bağımsızlık mücadele meydanının kahramanı Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hacı
Hazretlerinin önderliği ve yurttaş kahraman savaşçılarımızın dinini koruma, çaba ve
gayretleri ile uzun yıllardan beri kötü yönetim sisteminin vahşetlerine, çeşitli dert ve
elemlerine tahammül edemeyen yerli mazlumların göğe yükselen inleyip
sızlanmaları, yakarış ve feryatları neticesinde, Sayını Hakkın büyük dergâhına on
binlerce hamd ve şükürler olsun ki, Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ortaya
çıkmış, 57 yıldır ümit ederek, Hüdamızdan istediğimiz dini ve milli İslam hükümeti
kurulmuştur.

Bu büyük ilahi lütfün kurulması münasebetiyle Tüzük hazırlanarak cumhuriyet


işlerinin bu Tüzüğün kurallarına uygun olarak yapılması gerekli görülmüş ve bu
doğrultuda merkez “İstiklal Cemiyeti”nin bilim kurulu tarafından işbu tüzük
hazırlanarak takdim edilmiştir.

*
Yaş Türkistan, Nisan 1934, Sayı 53, Sayfa 31-36.
377
Doğu Türkistan İstiklal Cemiyeti’nin yayın organı olan “İstiklal” dergisinin 1-2. sayısından
196

Anayasa’nın Maddeleri

1- Doğu Türkistan Cumhuriyeti, İslam şeriatı esasına dayanılarak kurulmuş olup


hak ve saadetimiz olan ve kıyamet gününe kadar değişme ve bozulma
olmayacak ilahi Kanun olan Kuran-ı Hâkimin hükümlerine göre idare edilir.

2- Doğu Türkistan Devleti, "Cumhuriyet" usulüne uygun olarak kurulmuştur.


Halkının refah ve huzuru için çalışır. Devlet, milleti, dışarıdan gelen
saldırılardan korumakla mesuldür. Milletin dini, milli, kültürel ve iktisadi
meselelerini idare etmek ve milletin bu gibi isteklerini yerine getirmek ve
devletin bağımsızlığı garanti altına almak için Nakin Hükümetine (Çin
Hükümeti) ve Milletler Cemiyetine başvurarak, elinden gelen bütün imkânı
sarf eder.

Devletin Kuruluşu

3- Devlet idaresinin merkezinde (Müminlerin reisi) Cumhurbaşkanı hazretleri


oturup hükümeti islam şeriatı kurallarına uygun olarak idare eder.

4- Devlet, Halka, parlamentoya ve istişareye dayalı kurulmuş olup, milletin


iradesini, arzusunu, ihtiyaçlarını temin etmek ve milletin istekleri ve hakları
milletin vekilleri tarafından sağlanır.

Bakanlıkların Kuruluşu

5- Devleti idare etmek için müminlerin reisi başkanlığında, başkentte bir


Bakanlar Kurulu oluşturulur. Bu kurulun başında sadrazam makamında
"Başbakan" bulunur. Başbakanın yanında iki yardımcısı olur.
197

Bakanlar:

1- Din ve adalet,
2- Savunma,
3- Maliye,
4- Dışişleri,
5- İçişleri,
6- Ticaret ve Ziraat,
7- Eğitim,
8- Vakıflar
9- Sağlık bakanlıkları olarak, dokuz bakanlıktan ibarettir.

Bu 9 bakanlık, iki gruba ayrılır:

Birinci grup Milli Savunma ve İktisat Bakanlıkları olup,

1- Savunma,
2- Dışişleri,
3- Maliye,
4- Ticaret, Ziraat ve Endüstri bakanlıklarıdır. Bu gruba bakanlar kurulunun
birinci Başbakan yardımcısı başkanlık eder.

İkinci grup yönetim ve medeni Bakanlıklar olup,

1- İçişleri,
2- Din ve Adalet,
3- Eğitim,
4- Vakıflar,
5- Sağlık bakanlıklarından oluşur. Bu gruba bakanlar kurulunun ikinci Başbakan
yardımcısı başkanlık eder.
198

6- Cumhurbaşkanı’nın Görevleri

a. Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı, dinin, milletin ve


vatanın saadeti, düzeni ve gelişimi için hizmet eder. Hükümeti idare eder ve
hükümetin büyük atası sayılır. O, devletin büyük emiri ve başkomutanıdır.

b. Cumhurbaşkanı hazretleri Millet Meclisi tarafından dört yıl için seçilir.


Fakat islamın, vatanın ve milletin kurtuluşunu sağlamak için kahramanca
savaşarak bağımsızlığı sağlayan şimdiki Cumhurbaşkanımız Hoca Niyaz
Hacı hazretlerinin ömür boyu Doğu Türkistan Cumhuriyetinin
Cumhurbaşkanı olmasını bütün millet ve askerler kesin olarak onaylamıştır.

c. Cumhurbaşkanı, Sadrazam makamındaki Başbakanı tayin eder ve Bakanlar


Kurulunu onaylar.

Açıklama

Cumhurbaşkanı, Millet Meclisi toplandığında Başbakanı ve Bakanları, meclis


tarafından onaylanmaları için tavsiye eder.

d. Bakanlar Kurulu'nun kararnamelerini Cumhurbaşkanı onaylar. Bunları


reddettiği takdirde, yeniden gözden geçirilmesi kaydıyla Bakanlar Kuruluna
geri gönderir.

e. Cumhurbaşkanı, Başbakan veya Bakanlar Kurulu arasında bir anlaşmazlık


oluştuğunda, Başbakan istifa eder. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı yeni bir
Başbakan tayin eder ve bu Başbakan yeni Bakanlar Kurulunu oluşturur.

f. Cumhurbaşkanı dışişleri Bakanının katılımıyla Doğu Türkistan'a gönderilen


yabancı elçi, bakan ve heyetleri, kabul eder.
199

g. Cumhurbaşkanı, bütün askerlerin başkomutanı sıfatıyla, Başbakan ve


Savunma Bakanı vasıtasıyla Doğu Türkistan Ordusunu idare eder.

h. Cumhurbaşkanı, Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin istişare ve


müzakere esası üzerine kurulu olduğu için, Bakanlar Kurulu'nun
kararlarının kabulü veya reddi konusunda karar vermede çoğunluğun oyuna
başvurur.

7- Başbakanın Görevleri

Başbakan, bütün bakanların başıdır.

Bu sebeple, her bakanlığın işleri ile meşgul olma hakkına sahiptir. O’na, aynı
zamanda Bakanlar Kurulu'nun başkanı da denilir.

Başbakan, haftada bir gün, olağanüstü hallerde daha sık olmak üzere, Bakanlar
Kurulu toplantısını yapar. Bu toplantıya katılanlara Bakanlar Kurulu denir.

Bu toplantılarda hükümetin almış olduğu bütün kararlar görüşülür ve bunlar


hakkında karara varılır. Bu kararlar Millet Meclisine sunulur. Kararlar çoğunluk
tarafından kabul edilirse, kanun halini alırlar. Millet Meclisi toplanamıyorsa, kararlar
Padişaha (Cumhurbaşkanına) sunulur. Bakanlar Kurulu kararları, padişah veya
hükümdar tarafından onaylanıyorsa, yine kanun halini alırlar. Bakanlar Kurulu'nun
kararıyla, kabul edilen kanunlara Bakanlar Kurulu Kararı denir.
200

8- Milli İdari Bölüm

Din ve Adalet Bakanlığının Görevleri

Devlet, İslam şeriatının yüce esasları üzerine kurulduğu için, Din ve Adalet
Bakanlığı teşkil edilir. Adalet bakanı Şeyhü’l İslam makamındadır.

Adalet bakanlığı nezdinde din bölümü bulunur. Bu bölüme “Fetva Makamı (Bab-
ül Fetva)” denilir. Başında müftü bulunmaktadır.

Adalet Bakanlığı gelişmiş ülkelerde, mahkemeler ile hükümet arasında bir


aracıdır. Çünkü gelişmiş ülkelerde, hükümler pişman olacak şekilde verilmez. Baş
Savcı’nın (yani Adalet bakanı Şeyhülislam) yüce mahkemesinde Baş Hâkim’in
(Kadıların Başı) uygun görmesi ile mahkemelerin hâkimleri tayin edilir. Şeriat
Mahkemeleri’nin kadılarını yani hâkimlerini Adalet Bakanlığı bizzat tayin eder.
Adalet Bakanlığı’nın, kendi müfettişleri aracılığıyla işlerin adaletli bir şekilde
yürütülmesini sağlaması gerekir.

Adalet bakanlığı ülkenin kanunlarını, şeriat kurallarına göre uygulamak için takip
etmekle yükümlüdür.

Sağlıklı ve medeni şartlara sahip olan ve tutukluların ahlaklarını düzeltmeye


hizmet eden hapishaneleri tesis etmek, Adalet Bakanlığının görevlerindendir

9 – Milli Savunma Bakanlığının Görevleri

Milli Savunma Bakanlığı’nın birinci görevi, ülkeyi dış düşmanlardan koruyacak


olan ordu’yu kurmaktır.

Bunun için öncelikle, Harbiye mektebi kurar. Harbiye mektebi, Yüksek eğitim
almış ve dışarıdan getirilen uzmanlar aracılığı ile açılır. Ordu için gerekli olan askeri
201

araç ve gereçleri hazırlamak için işletmeler kurar. Yabancı devletlerin askeri


hazırlıklarını ve niyetlerini anlamak için askeri görevliler tayin eder.

Doğu Türkistan için şimdilik en önemli görev, Yurt dışından bir askeri düzenleme
heyeti getirmektir. Bu düzenleme heyeti, piyade, süvari, topçu, ağır makineli uçak
pilotu, tankçı, makine öğretmenleri gibi uzmanlardan ibarettir. Bunların dışında
kimyevi araçlar, saldırı ve savunma uzmanları ve araç gereçlerini getirmek ve
bulundurmaktır.
(Devamı gelecek sayıda)
202

DOĞU TÜRKİSTAN HABERLERİ*

“İstiklâl” dergisi’nin 1 – 2. sayısındaki “Yurt Haberleri” bölümünde yeralan


haberleri aşağıda aynen sunuyoruz.

I – Milli İcadımız(Buluşumuz) – Yerli zanaatkârlarımızdan, Muhammed Ahund


Tahirzade’nin kurduğu ağaç matbaası faaliyete geçti. Matbaa Eğitim bakanlığının
binasında olup, şimdilik ders kitapları basma işi ile meşguldür. Çeşitli
istekleri kabul etmek için hazırdır. Matbaa, Eğitim Bakanlığında uzun süre işlevsiz
(matel) olarak durdu. Bu doğrultuda – Tahirzade İstiklâl Cemiyetine bilgi vererek,
cemiyetten yardım istedi. Bu sebeple cemiyet, matbaayı kendi bünyesinde
çalıştırmaya hazırlanıyordu. Aldığımız bilgiye göre Eğitim Bakanlığı, bu matbaayı
faaliyete geçirdi. Bunun üzerine milli matbaayı İstiklâl Cemiyetinin bünyesine alma
ve çalıştırma meselesi geçici olarak durduruldu.

II – Milli Emanet Galadani Bankası – Doğu Türkistan Ticaret ve Ziraat


Bakanlığı’nın yanında “Milli Emanet Galadani Bankası” açıldı. Bankaya müdür
olarak Ahmed Ahund Müminzade atandı. Çoktan beri böyle bankaya
ihtiyaç vardı. Hususen Tüccarlarımızın işlerini kolaylaştırmak için milli bankanın
önemi büyüktür.

III – Özel Ticari Temaslar Kaldırıldı – Yabancı devletlerin tüccarları ile


bundan sonra hiçbir tüccar doğrudan doğruya, özel bir ilişki
kuramayacaktır. Bundan sonra gerçekleşecek olan ticari temas ve ilişkiler, Ticaret
ve Ziraat Bakanlığı tarafından bizzat yapılacaktır. Bu konuda tüccarlarımız bundan
böyle Ticaret Bakanlığına müraacat edeceklerdir. Kendi başına, doğuradan doğruya
ilişki kuran kişi veya kişiler yasal soruşturmaya tabi tutulması yönünde bakanlar
kurulu karar almıştır.

*
Yaş Türkistan, Nisan 1934, Sayı 53, Sayfa 36-38.
203

IV – Cömertlikler – Merkez Komutanı Yusuf Can Gazi, hükümet tarafından


verilen aylığının yedide birini alarak, kalan kısmını askerlerin yararı için verdi.
Merkez Komutan yardımcısı Seyit Kudretullah Han Efendi aylığının beşte birini
alarak, kalan kısmını askerlerin yararı için verdi. Hüda teala’nın yolunda gücünü,
ömrünü, canını, malını, fedâ eden himmeti yüksek, civanmert kahramanlarımız
sağlıklı olsunlar.

Doğu Türkistan Sınırından Telgraf: “Eski ve Yeni Kaşgar elimize geçti. Bu yaz
Urumçi Meselesi de halledilecektir”.

Kaşgar’ın Geri Alınması – Mart ayı’nın 22 ve 23’ünde yayınlanan Berlin


gazetelerinin “TASS”dan(Sovyet Haber Ajansı) alarak bastıkları haberlerde,
Kaşgar’ın bir kaç çağırımlık378 uzaklığında olan savaşta, Doğu Türkistan Hükümeti
milli askerlerinin Dunganları yenerek, Kaşgar’a girdikleri bildirildi. Bu savaş
neticesinde milli hükümet askerleri binden fazla esir almış ve 12 Dungan Generalini
asmıştır. Bu savaşta, her iki taraf da medeni silahlar kullanmışlardır. Doğu Türkistan
Hükümeti’nin milli ve askeri gücü, üç uçak ile Dunganların Kaşgardaki silah
deposuna bomba atarak havaya uçurmuşlardır.

Sovyet Hükümeti Endişe İçinde – İngiliz “Times” gazetesinin 6. IV. 34’te


yayınlanan sayısında yazılanlara göre, Sovyet Hükümeti Türkistan’a İç Rusya’dan
yeni askeri güçler yollamaktadır. Gazetenin yazdıklarından Bolşevikler’in bu harbi
tedbirlerni, Doğu Türkistan milli hareketi’nin kuvvetlenmesinden korktukları için
almakta oldukları, ap açık anlaşılmaktadır.

Japonya’nın Tekzibi – Bolşevikler’in malum maksatla yaydığı, Türk


Şehzadelerinden Abdülkerim’in, Japonya Hükümeti tarafından Doğu Türkistan’a
gönderildiği hakkındaki haberin tamamen yalan olduğu, Japonya Dışişleri Bakanlığı
tarafından Resmi şekilde bildirilmektedir.
( “Temps” 4. IV. 34 )

378
Çağırım; İnsan sesinin ulaştığı son noktaya kadar olan bir halk uzaklık birimidir.
204

YILMAYACAĞIZ, YIKACAĞIZ*

Senelerden beri esaret zinciri altında inleyen ana yurdun semasında çeşitli
parıltılar belirmeye başladı. Doğudan doğan yeni Türk Cumhuriyetinin ışıkları
dünyanın her tarafından hayretle ve dikkatle seyrediliyor. Günden güne kuvvetlenen,
iç idaresini, askeri durumunu yoluna koyan Doğu Türkistan Cumhuriyeti, siyasi
faaliyete geçmiş, Afganistan’a bir heyet göndermiştir. Yakında diğer komşu
devletlere de siyasi ilişkiler tesis etmek amacıyla heyetler gönderecektir.

Dünya, eskiden üzerinde cihan imparatorlukları kurmuş olan büyük Türk


milleti’nin ana yurdunda kalkındığını, uzun süre gözlerini kapatan kara perdeyi yırtıp
attığını görüyor. Bu varlıktan, bu nurlu güneşten korkan, gözleri kararan insanlar,
milletler de vardır. Bunların başında, Rus Çarlığı enkazı üzerine kağbus gibi çökmüş
olan ve O’nun zulüm ve kana susamışlığına rahmet okutan, dünyanın nefret ve
iğrenerek baktığı Bolşevik idaresi gelir. Bu çürük ve köhne korkunç hayal er geç
yıkılacaktır. Parçalayıcı olan bu zulüm ve keyfi idare sisteminin nasıl yıkılcağını ve
bunu yıkmak için hangi merkezlerde çalışıldığını diğer bir makalemizde açıkça
söyleyecegiz.

Kommunist idare altında inleyen muazzam, kırk milyonluk bir Türk kitlesi var.
Asya’nın merkezinde büyük bir varlık teşkil eden kardeşlerimizin büyük bir kısmı
maalesef Rusların çizmeleri altında inliyorlar.

Ben onlara haykırıyorum!...

Büyük ve cihangir neslin temiz evlatları!... Kurtulan kardeşlerin, hür yaşagan


ırkdaşların senin için durmadan, yılmadan, usanmadan çalışıyorlar. Sen ve senin
oturduğun ana yurt, kurtulan Türk ülkesinin ayrılık kabul etmez bir parçasıdır.

*
Yaş Türkistan, Nisan 1934, Sayı 53, Sayfa 38-40.
205

Doğudan doğan güneşin alevleri senin ruhunda kaynayan heycanı parlatacak, bu


ateş ve kudret Kommunist zulmünün, gaddar idarenin yediği ilk öldürücü darbe
olacaktır. O zaman büyük bir miras ile yıkılcak olan bu zalim idarenin yaptığı
alçaklıkların, yıktıgı ocakların, söndürdüğü aile ocaklarının gürültüsü, bu boğdukları
mazlumların ahı dünyayı sarsacaktır.

Kendi varlığını, kendi büyük ve şanlı tarihini, kendi kudret ve benliğini bilen bir
millet esir yaşayamaz. Rusların zulmü Türkistan’a ışık, kana susamışlıkları hürriyet
aşkı, saçtığı nifak ise büyük Türk kitlesinin birleşmesini doğuracaktır. Daha dün, ana
yurt için, büyük ülkü uğrunda can veren aziz şehitlerin kan kokusu, bizi vatan için
ölmeye çağırıyor. Onların semamızda uçuşan büyük ruhları, bizleri Türkistan için
mücadeleye davet ediyor.

Aziz Şehitler!...

Siz ölmediniz, siz kalbimizde, benliğimizin en ulvi noktasında yaşıyorsunuz. Sizin


hürriyet ve bağımsızlık tohumi saçan düşünceleriniz vatan ve büyük ideal için
kapanan gözlerinizin saçtığı nur, açtığı kurtuluş yolu günden güne büyüyor. Sizden
ilham alan evlatlarınız, ülkü yoldaşlarınız, o nurlu yollarda durmadan dimdik
yürüyecek ve bu zalim, despot idareyi çok yakında kökünden yıkacaktır.

Ey büyük ırkımın kahraman evlatları!...

Ana vatanın büyük bir parçası esir yaşıyor. Senin ruhunda kaynayan ateş,
kalbinden sızan kan, ecdadımızın yattığı öz yurdun hayat fışkıran topraklarını
temizlesin ve yıkasın. Öksüz yurt hepimizi hasretle bekliyor. Oraya, oraya, ana
vatana koşmak en mukaddes vazifedir. Altaylarda vuruşan, bozkırlarda vatan için
can veren yiğitler seni bekliyor. Sibirya’nın buzlu cehennemlerinde inleyen esir
Türkler seni çağırıyor.

Kanları Kurumayan büyük şehitlerin ruhu sana haykırıyor. Saçı bitmemiş


yetimlerin, ağlayan anaların, ihtiyarların, sakatların, feryadı dinmek ister. Onların
206

solgun yüzünü nurlandırmak, güldürmek vazifen olsun… Esir diyarı hür yaşatmak,
bağımsızlığına, Gök bayrağına kavuşturmak için didin, ugraş, öldür, öl!...

Usanmadan, durmadan, bıkmadan bütün kudretinle savaş!...

Andında şu olsun:
Yılmayacağız, Yıkacağız!
Türkistanlı Yılmaz.
207

DOĞU TÜRKİSTAN HAKKINDA*

Doğu Türkistan Cumhuriyeti olağanüstü Delegesi Doktor Mustafa Ali Beyefendi


ile dergilerimize göndermek için bir görüşme talebinde bulundum. Beni dairelerinde
kabul ettiler.

- Kaşgardan bir haber var mı? Hindistan basınında yayınlanmakta olan


haberlerden perişanız.

- Kaşgar’ın Dunganlar’ın eline geçtiğini duymuşsunuzdur. Evet, bu bir plandı,


başarıyla uygulandı. Fakat maalesef bizlere pahalıya patladı. Kaşgar Yenişehirde bir
miktar Çinli, 1500 dolayında da Dungan vardı. Altı aydan beri kaleyi feth
edemiyorduk. Dunganları kalenin dışına çıkartarak, bir meydan savaşında imha
etmemiz gerekiyordu. Bizim askerlerimizde top yoktu ve çok kalın olan toprak kale
duvarları savunmaya elverişliydi. Son zamanlarda Urumçi etrafında kalan Dunganlar
da gelip Yenişehire girmişlerdi. Hoca Niyaz Hacım bir gece Eskişehiri de boşatarak
geri çekildiler. Yarkend’e kaçtıgı, hükümetin dağıldığı, Türkler arasına
anlaşmazlıklar girdiği şeklinde asılsız haberler yayıldı. Yenişehirdeki Dunganlar,
Eskişehire girdiler. Gördükleri Türkleri öldürdüler. Andicanlılar(Özbekler) şehir
etrafında savaşıyorlardı. Ara sıra şehre de hücum etmekteydiler. Ortalığı boş gören
Dunganlar, şehri yağmaladıktan sonra kırıp döktüler. 5000 kişiyi öldürdüler.
Ganimet alarak Urumçiye doğru kaçarken hükümet güçleri tarafından yolları
kesilmiş ve savaşılarak tamamen imha edilmişlerdir.

Turfan etrafındaki son Dunganlar’da Mahmud Dıhkan isminde bir komutan


tarafından öldürülmüşlerdir. Kuça, Karaşehir, Aksu etrafıda bütünüyle
temizlenmiştir. İlkbahar geldi. Milli kuvvetler yakın zamanda Urumçiye doğru
yürüyeceklerdir.

- Şehzade Cemaleddin Efendi’nin Doğu Türkistan’a gideceği doğru mudur?

*
Yaş Türkistan, Mayıs 1934, Sayı 54, Sayfa 28-32.
208

-Yok, kendilerini Delhi’de Doktor yardımcısının evinde ziyaret ettim. O gün adı
geçen kişinin, Kaşgar’a gitmek istedikleri dolaylı olarak bana anlatıldı. Maalesef
bunun mümkün olamayacağını söyledim.

- Niçinefendim?

-Çünki Şehzadenin oraya gitmesi sırf cihad maksadıyla olsa da Mücahitlerin,


Cumhuriyetçi ve Saltanatçı diye iki gruba ayrılma tehlikesi vardır. Bir ihtimal
düşmanlarımız bundan ayrılık ortaya çıkarabilir diye düşünmek mecburiyetindeyiz.

Doğu Türkistan’ın Bütün Ümidi Gazi Türkiyesindedir

Bugün’ün siyasi şartları ne olursa olsun Türkiye’nin bizim bağımsızlık


mücadelemize karşı lakayit olmadığını, mevcut ilişkinin, hayırsever bir şekilde
yardım etme devrine geçeceğini ümit etmekteyiz.

- Türkiye’de aleyhinizde çıkarılan yayınlar hakkındaki görüşlerini nelerdir?

- Aleyhimdeki yayınlar “TASS”ın (Sovyet Telgraf Ajansı) propagandasıdır. Bunu


çok doğal görüyorum. Rusya büyük bir telaş içinde, sonra ben Türkiye de Serbest
Cumhuriyet Fırkasına mensuptum. Fırka dağıtıldıktan sonra Halk Fırkasına 379
girmedim. Resmi platform’un Doğu Türkistan işleri konusunda ihtiyatlı davranması
gerektiğini bununla desteklemekteyim.

- Bu şüphe devam ederse?

- O zaman benim şahsım, Doğu Türkistan için fayda yerine zarar getirebilir.
Derhal siyasetten çekilerek Türkiye’ye gideceğim. Çünkü Türk Dünyasında yegâne
işe yarar teşkilat Halk Fırkasıdır. Yegâne güç Türkiye’dir. Türkiye’nin uyguladığının

379
Halk Fırkası (Halk Partisi), Bugünkü Cumhuriyet Halk Partisi
209

dışında bir siyaset takip edemeyiz. Bizim başarılı olmamızın ilk şartı Resmi
Türkiye’nin bize güvenmesidir.

- Rusya Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını kendisi için bir tehlike olarak


düşündükçe, Doğu Türkistan’ı en son imzalanan Çin – Rusya iktisadi sözleşmesine
göre Rusya’nın sömürgesi olarak saydıkça ve Rus – Türk dostluğu bir emr i vaki
oldukça Türkiye Doğu Türkistan’a fiilen yardım edebilir mi?

- Dünyada mümkün olmayan birşey yoktur. Sanadığınız, sorduğunuz şeyler, nasıl


birer hakikatseler, Doğu Türkistan halkının Türk olduğu ve bugün fiilen bağımsız
oldukları da bir hakikattir. Rusya, Türkiye kamuoyunu kazanmanın kendisi için
faydalı olduğuna kanaat getirirse, Doğu Türkistan hakkındaki emperyalist tezinden
vazgeçer. Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını tanırsa, Türk – Rus dostluğu gerçek bir
biçimde gerçekleşebilir. O zaman Türkiye Doğu Türkistan’ın muhtaç olduğu
uzmanları yollar.

- Şehzade Abdülkerim’in Japonyada olduğu malumdur. Günün birinde Doğu


Türkistan’a girme ihtimali var mı?

- Abdülkerim’in girmesi Japonyanın girmesi demektir. Japonyanın davranışı, uzak


fikirli devlet adamları tarafından idare edildiğini ümid ediyoruz. Japonya Türk
kamuoyunu, dostluğunu kaybetmek istemez… Doğu Türkistan’ın Türkiye örneğini
takip ettiğini, cumhuriyetçi olduğunu, bütün Türk ülkelerinin Türkiyeyi kendilerine
örnek olarak kabul ettiklerini bilir. Cumhuriyetçilik şimdiki Türk Dünyası için bir
idare sistemi meselesi değil, ülkü birliği – yol birliği meselesidir. Bugün, Türkiye
krallık sistemini kabul etse ve Gazi’yi (Mustafa Kemal) Hakan ilan etse,
zannediyorum ki, Doğu Türkistan o gün Hoca Niyaz Hacımı padişah ilan eder.

Bu duruma göre,

- Rusya aleyhindeki yayınınız?


210

- Evet… Dosta dost, düşmana düşman olmak gerek. Biz Doğu Türkistan’ı fiilen
ve ahden Rus sömürgesi halinde aldık. Tabiyatıyla mücadelemiz hem Çin’e hem de
Rusya’ya karşı oldu… Rusya davranış tarzını değiştirmedikçe, bunu sözle değil,
fiilen ispat etmedikçe, Doğu Türkistan üzerinde ne iktisadi ne de siyasi hiç bir isteği
olmadığını ilan etmedikçe ve Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını tanımadıkça Rusya
aleyhindeki mesaimize devam edeceğiz. Bizim bu mesaimiz’in Türk Dünyası için
zararlı olduğunu dünyada sadece tek adam yani Gazi (Mustafa Kemal) söylerse onu
dinleriz… Türk milleti ne kazandıysa bir kahramana itaat etmekle kazanmıştır.
Türkiye’yi kurtarmayı bilen Gazi, elbette bu işi bizden iyi bilir deriz ve sahadan
çikiliriz.

- Cemal Paşa Doğu Türkistan’a gidecek mi?

- Türkiye de Gazzeli Cemal Paşa ismiyle meşhur olan adı geçen kişi bana
bağımsızlık mücadelesine katılmak istediğini, İbn-i Suud’un temsilcisi olmakla
beraber kendisinin Türk olduğunu ve Türkistan’da, Türk milleti için çalışma
isteyinde olduğunu söyledi. Kabul ettim hatta gitmelerini rica ettim. Hükümete ve
Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hacım’a tavsiye mektubu istediler, verdim.

- Türkiye’den gelenler var mı?

- Tek tük gelenler var. Gelecekler. “Kaşgar’daki millet öksüz çocuk kibi kalmaz”
dediler.

Görüşmemizi burada bitirerek müsaade istedim. Ayrılırken;

- Haa… dedi. Altay Ajansı’nın Peşaver muhabirliğini kabul eder misiniz?

- Altay Ajansı ne demek efendim?

- Doğu Türkistan’ın Yarı Resmi haber alma ajansı Kaşgar’da kuruldu. Büyük
dünya merkezleri için muhabir kaydediyoruz. Yakında yayına başlayacağız.
211

Düşüneyim efendim, diyerek ayrıldım.

Habiburrahman El Bulgari. Peşaver, 28. 3. 34


212

KANUN U ESASİ*(*)380

H. 1352 nci Yıl, 16 Şaban (3.XII.33)


Doğu Türkistan Cumhuriyeti’ne ithafen
“İstiklal Cemiyeti”nin Bilim Kurulu Tarafından Hazırlanıp Takdim Edilmiştir

Kanun u Esasi

10- Dışişleri Bakanlığının Vazifeleri

Dışişleri Bakanlığı, yabancı devletlere vekiller tayin eder. Bu vekillere yabancı


devletlerin büyüklüğüne ve önemine göre “Büyükelçi” yada “Elçi” denilir. Elçiler
tarafından bazı Başkentlerin dışında ki önemli şehirlere Konsoloslar tayin edilir.
Yabancı bir ülkedeki Konsoloslar oradaki Elçilerden talimat alırlar. Elçiler ise
Dışişleri Bakanı’ndan emir ve talimat alırlar. Konsolosların en önemli görevi
yurtdışında bulunan vatandaşlarımızın hak ve hukukunu korumak ve seyahat
belgelerini düzenlemektir.

Dışişleri Bakanlığı’nın diğer bir önemli görevi ise yabancı devletler ile kurulan
siyasi ve ticari anlaşmaları hazırlamak ve bu gibi konularda yabancı devletlerle
görüşmeler yapmaktır.

Yurtdışındaki vatandaşlarımızın hak ve hukukuna karşı yapılacak müdahale ve


hücumlara karşı, bu eylemleri yapan tarafın hükümetine meydana gelen duruma razı
olunmadığının bildirilmesi ve benzeri durumlardır.

Dışişleri Bakanlığı’nın ülke içerisinde hiçbir işlevi yoktur. Yalnızca


Afganistan’da Pasaport ve seyahat kartları ile de ilgilenir. Diğer ülkelerde, ülkeden
*
Yaş Türkistan, Mayıs 1934, Sayı 54, Sayfa 32-35.
380
Doğu Türkistan İstiklal Cemiyeti’nin yayın organı olan, “İstiklal” dergisinin 1-2 Sayısı’ndan
alınarak basılmış olan Kanun u Esasi’nin birinci bölümü “Yaş Türkistan” dergisinin 53. sayısındadır.
İdare.
213

başka ülkelere seyahat edecek olan vatandaşların seyahat kartlarını polis daireleri
düzenler ve şehir valisi onaylar.

11- İçişleri Bakanlığının Vazifeleri

Özellikle yeni kurulan devletlerde en önemli bakanlık, İçişleri Bakanlığı’dır.


Yaptığı işlerin başında şehirlere valiler atamak gelir. Şehirlerde valiler bütün
memurların amiridir, yani şehirlerin başbakanı gibidir. Ülke içerisinde huzur ve
asayişi sağlamakla görevlidir. Bu sebeple ülkedeki en önemli işi polis ve jandarma
teşkilatlarını kurmaktır.

Polislerin ve jandarmaların görevi aynıdır. Ancak polisler şehirlerde, jandarmalar


ise nahiye ve kentlerde görev yaparlar. Polis ve jandarmalar doğrudan doğruya
valilere bağlıdır. Hükümetin yasalarını uygulayan güçlerdir. Şöyle ki bir suç işlemek,
yani bir katili bulmak yada mahkemenin kararlarını yerine getirmek yurt dışından
ülkeye giren yerli veya yabancı yolcuların kimliklerini kontrol etmek ve ülke
içerisinde ki şüpheli kişilerin davranışlarını kontrol etmek görevlerinin içindedir.

Polis ve jandarma’nın olmadığı yerlerde bu görevler geçici olarak askerlere


yaptırılır.

İçişleri Bakanlığı ekipler kurarak, posta idareleri teşkil eder. Bu ekipler ülkenin
yollarını taşımacılığa uygun hale getirerek ve taşıma araçlarını hazırlar. Vilayet
alanını belirleyerek, alanın yapısını tasarlar, bu tasarıları Bakanlar Kuruluna
gönderir.

Ülkenin yollarını yeniden açma yada düzeltme işleri İçişleri Bakanlığının


görevlerindendir.

İçişleri Bakanlığı’nın önemli görevlerinden birisi de nüfus kâğıdı düzenlemektir.


Her vatandaşa nüfus kâğıdı verilmeden hükümete hükümet name verilmez. Uygun da
214

olmaz, emlaklerin alanlarını belirleyip, tapularını vermek İçişleri Bakanlığının


önemli görevlerindendir.

12- Vakıf Bakanlığı’nın Yaptığı İşler

İslami vakıflar, bağışları ilgililere gerekli yerlere sarf ettirmek üzere teslim eder.
Vakıf kurmak, vakfedeni yitirilen vakıfların gelirlerini medreselerin düzenlenmesine,
eğitimin himayesine vermektir. Bunun için her şeyden önce, Türkiye ve Mısır’ın
vakıf kurumlarına ait düzen ve kuralları inceleyerek, onların düzen kurallarına göre,
bölgenin şartlarına uygun hale getirilen kaideler hazırlamaktır. Bu sebeple vakıf
işlerini yürütmek için özel yönetmelik hazırlar.

13- Medeni, Sosyal Bölüm

Maliye Bakanlığının Vazifeleri

Maliye Bakanlığının ilk görevi, hükümetin gelir, gider işlerini yürütmektir.

Hükümet gelirleri iki çeşittir: Birincisi direk gelir, ikincisi dolaylı gelirdir.

Direk gelirler: Zekât, Öşür ve diğerleri.

Dolaylı gelirler: Dış ülkelerden gelen mallardan ve ticari ürünlerden alınan


gelirlerdir. Bu gelirler Gümrük bağlantılı olduğundan “Gümrük gelirleri” de denir.

Hükümetin ihtiyacına göre, yabancı devletler ile olan anlaşmalar artar yada azalır.

Maliye Bakanı ihtiyaca göre, millete teklif edilen vergi kurallarını belirlemektedir
ve bu kuralların kanun güçleriyle uygulanmasını sağlar. İhtiyaca göre olan ayarlama,
düzenleme gibi işleri Bakanlar Kurulunun çalışması ile yapar.
215

Yeni para çıkarma işleri için çalışmalar yapmak, Maliye Bakanlığı’nın


görevlerindendir.

Maliye Bakanı’nın her yılbaşında hazırladığı gelir ve gider hesap cetveline bütçe
yani mizan denir. Mizanı olmayan, gelir ve giderlerinin hesabı olmayan hükümet
yoktur.

14- Ticaret ve Ziraat Bakanlığının Vazifeleri

Pamuk tarımı, ipekçilik, halıcılık, yün eğirme, dericilik, çiçekçilik, her çeşit
dokumacılık, maden ocakları, ülkenin hayvancılığı ve bunun gibi ekonomik kazanç
sağlayan değişik iktisadi işleri hazırlar. Genel olarak, ipek, İpek böcekçiliği (pille
düzenlemesi), pamuk tohumunun ıslahı, pirinç tarımı gibi işleri, çağdaş araç –
gereçler ile çağdaşlaştırmak için, Doğu Türkistan’ın her çeşit ziraat ve ticaret işlerine
yurtdışından uzmanlar getirmektir.

(Devamı gelecek sayıda)


216

AVRUPA BASININDA DOĞU TÜRKİSTAN*

1- Varşova’nın “Wschód – Orient” “Doğu” isimli, Lehçe – İngilizce olarak


yayınlanmakta olan dergisinin bu yılın Mayıs ayında çıkarılan 13. sayısında, 36 – 46
sayfalarında, Başyazarımız Çokayoğlu Mustafa Bey’in “Doğu Türkistan Hakkında”
başlıklı Lehçe – İngilizce makalesi yayınlanmıştır.

2- Doğu meselelerine dair değerli yazılar yayınlayan meşhur Alman dergisi “Ost
– Europa”nın (“Doğu Avrupa”) bu yıl Nisan sayısında, 411 – 417 sayfalarında
yazarlarımızdan “Tanrıverdi”nin “Doğu Türkistan” başlıklı makalesi yayınlanmıştır.

*
Yaş Türkistan, Mayıs 1934, Sayı 54, Sayfa 35-36.
217

NANKİN’DE DOĞU TÜRKİSTAN KAYGISI*

Bir süre önce, idaremize Nankin’de bu yıl Şubat ve Mart aylarında yayınlanan
“Çini Türkistan Avazı” isimli derginin 1. ve 2. sayıları geldi. Doğu Türkistanlı İsa
Yusuf Bey isimli bir yurttaşmızın yayını etrafında kurulan, Nankin’deki “Çin
Türkistanı Muhipleri Cemiyeti”nin gayretiyle çıkarılmaya başlanan bu derginin,
idaremize gelen her iki sayısının baş sayfalarında, Çin milleti için çalışmış ve bugün
hayatta olmayan Doktor Sun Yat Sen’in resmi ve 2. Sayfalarında da vasiyeti
basılmıştır. “Çini Türkistan Avazı”nın amacı Doğu Türkistan halkına, Merkezi
Nankin Hükümeti’nin “güzel fikirlerini” yaymak, Sun Yat Sen’in Çin ülkesi
içerisindeki milletleri birleştirme hakkındaki fikirlerini yaymak, Doğu Türkistan’ı
cihangirlik (Emperyalist) siyasetinden korumak ve başkalarmış. İsa Yusuf Bey
Çinlilerin Doğu Türkistandaki zulümlerinden, Çin memurlarının kana susamış
siyasetlerinden ve bu Çin siyasetinin orada doğurduğu milli bağımsızlık hareketinden
bahs ederek, makalesinin bir yerinde; “Herkesçe biliniyor ki, Türkistan’daki halkımız
baş kaldırdı. İşte bu isyanlar, benim önceden beri isteğim olan yayının meydana
çıkmasına imkân verdi. Halkımız ülke içinde kendi haklarını koruyarak hareket ettiği
bir zamanda, dışarıda boş boş oturmak yerine halkmıza mümkün olduğu kadar
yardım etme amacıyla, Türkistan muhipleri olan bir kaç kişinin gösterdiği gayretler
ile bu “Çini Türkistan Avazı” isimli dergiyi çıkarmayı başarabildim” demektedir ve
derginin tutuğu yolu ve maksadını aşağıdaki şekilde özetlemektedir:

1- Türkistandaki halkımıza milli, dini, siyasi ve iktisadi bilinç vermek,

2- “Gumindan” yani Çin Milli Hükümeti’nin Kanun u Esasisi’ni tercüme ederek


halkımızın bilgisine sunmak,

3- Mücadelemiz, Sovyet Hükümeti’nin etkisinden halkımızı ve yurdumuzu


karumaya çalışmak,

*
Yaş Türkistan, Haziran 1934, Sayı 55, Sayfa 19-28.
218

4- Tüm dünyadaki Müslüman kardeşlerimiz ile yakından ilişkiler kurmak,

5- Merkez Hükümet’in içyapısını Türkistandaki halkımıza bildirmek ve


halkımızın da ahvalini, dilek ve amaçlarını Merkez Hükümete bildirmede
aracılık yapmak,

6- Türkistan’daki halkmızın tarihini, medeniyetini, âdeti ve onun son elli yıl


içinde geçirdiği olaylar hakkında yazılar yazarak kamuoyuna bildirmektir.

Fakat ben kendim de bir Türkistanlı olmamla yukarıda yazdığım gibi zalim
memurların bizim Türkistanımızda yaptığı zulümleri sebebiyle ilimden mahrum
kalan bir kişiyim. Doğal olarak, derginin yetişmeyen yerleri ve hataları olmasıda
ihtimal dâhilindedir. Bu gibi eksiklik ve hatalarımızı düzelterek tenkid edecekler
olursa gayet minnettar olacağım…”

“Çini Türkistan Avazı”nın 1. sayısında “İbni Selim” adındaki bir yazar “Çin
Türkistanı’nın Geleceğine Bir Bakış” başlıklı makalesinde: “Zulüm ve cebir altında
yaşayan, biraz milli bilince erişen mazlum milletlerin bu milli hisleri ile beraber, o
milletlerde hürlük ve özgürlük fikri doğacağını” söylemiştir. Yazar ayrıca;“Kaşgarda
milli bir hükümet’in kurulması bu fikrin doğruluğuna bir delil olsa gerek. Tabi
senelerce zulüm gören ve zorlukları unutamayan, çok sayıda kurban vererek kanı
dökülenlerden olduklarından, zorluklara gayretle güçlerini sarf ettikten sonra
özgürlüğüne kavuşarak, bağımsız bir millet olarak yaşama arzusu, bugün sadece
Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin isteği olmadıkça, onların yerinde basit bir millet
olsa da bu istekte olacağına hiçkimsenin şübhesi olmasın”sözleriyle, Doğu
Türkistan’ın Milli Cumhuriyet Hükümetini ilan ettiğini ve bunda haklı olduğunu
tasdik etmektedir.İbni Selim bazı mülahazalarla, mesela, Doğu Türkistan’da siyasi
işleri yapabilecek kişilerin yokluğu, olsada azlığı, Doğu Türkistandaki
bağımsızlığının temellerini kurma yolunda dışarıdan yardımcı ararken, bazı
emperyalistlerin hile ve tuzaklarına düşme ihtimallerini beyan ederek, emperyalist
hristiyan Hükümetlerin Müslümanlara karşı uyguladığı siyasetten bazı örnekler
getirmekte ve Sovyet Rusyanın “Ekim Devrimi mazlum halkların direği” denilen ilke
219

ile mazlum halkları nasıl aldatılıp, bugün onları nasıl ezmekte olduğunu aşağıdaki
şekilde tasvir etmektedir:

“Lenin’in yolundan gidenler tarafından Rusya’daki Müslüman kardeşlerimizin


mal ve servetleri, evleri, barkları ve eşyaları yağmalandı. Müslümanlar’ın aksakallı
yaşlıları, ahundları, kadıları, müftüleri, yazarları, açık fikirli gençleri, top ve tüfek
kurşunları ile öldürüldüler. Kılıçtan geçirildiler. Hapishanelere atıldılar. Uzak yerlere
sürgüne gönderilerek açlıktan, yoksulluktan feci bir şekilde öldürüldüler. Hala bunlar
devam etmekte. Sayısız Müslüman kardeşlerimizi vatan toprağından, kardeşlerinden
ayırarak yabancı ülkelere kaçmaya, gurbete ve muhtaçlıkla yaşamaya mecbur ettiler.
Bolşeviklerin şiddetli zulümlerine dayanamayarak Doğu Türkistan’a kaçan binlerce
aç – yoksul biçare Müslüman kardeşlerimizin durumlarını, onların haykırış ve
feryatlarını gözünüzün önüne getiriniz ve hatırınızdan çıkarmayınız. Müslümanların
mukaddes yerlerini, eserlerini, mescit, medrese ve mekteplerini tamamen param
parça ettiler. Onların dil, örf ve adetlerini bozdular. Arap harflerini kaldırıp,
Özbekistanın, Tataristanın, Kafkasyanın, Başkurdistanın her birisine ayrı Latin
alfabesi kabul ettirdiler. Bugün de Latin alfabesini kaldırarak Rus alfabesini kabul
ettirmeye çalışmaktalar… Bütün Müslümanları birbirinden ayırarak çeşitli
381
“Stanlar ” ismiyle Moskova’nın kızıl emperyalistleri eline verildiklerini biz gördük,
işittik ve biliyoruz… Kısacası, kızıl emperyalistlerin ayaklarının bittiği ve kollarının
deydiği yerde: Kargaşa, fakirlik, mazlumluk, adaletsizlik, dinsizlik yerleştirildikten
sonra, zengini fakir, fakiri hakir yapmaktan başka bir şey de göremiyoruz…”
denilmektedir.

“Çini Türkistan Avazı”nın 2. sayısında Çinli Müslümanlardan Hoçin denilen birisi


“Altışehir Meselesini Hangi Yolla Halletmek Mümkün”(*)382 başlıklı makalesinde:
“Kuzey ve Doğu vilayetleri kaybedildi. Tibet işleride tamamen halledilerek

381
Kazakistan, Kırgızistan gibi eklendiği kelimeye yer anlamı veren ektir.
382
Doğu Türkistan’ın “Tiyan – Şan” dağlarının Güney kısmı bazen “Kaşgarya” bazende “Altışehir”
olarak söylenmektedir ki, buna Kaşgar, Aksu, Uçturfan, Yarkent, Yenihisar vilayetleri girmektedir.
220

bitirilemedi. İç Moğolistan da(**)383 kendi bağımsızlığını talep etmekte. Yani bütün


sınırlarımız karışıklıklık içerisinde. Şimdi birde bir tek kalan bizim koruyucu
sınırımız Doğu Türkistan vilayetiydi. Onunda Güney kısmı beklenmedik şekilde
bağımsızlığını ilan etti” dedikten sonra, Doğu Türkistan’ı bağımsızlık ilan etmeye
mecbur eden sebepleri sırasıyla saymaktadır. O’na göre, Doğu Türkistan’ı
bağımsızlık ilan etmeye mecbur eden sebeblerin ilki oradaki Çin siyaseti ve Çin
memurlarının halka uyguladığı sınırsız zulümleridir ki, bunun sonucunda Doğu
Türkistanlılar “Çinlilerin hepside it, fakat tavşanı başka” derlermiş. İkinci sebep
olarakta Türkistanlı gençlerdeki zihni yükseliş gösterilmektedir. “Açık fikirli gençler
orada yürütülen siyasetten memnun değillerdi. Maddi teminatı olan gençler ticaret
bahanesiyle dış devletlere giderek okurken, diğer taraftan ülkelerindeki ana, baba ve
kardeşlerinin ağır yaşamlarını görürler ve çağdaş terbiye alırlardı. Onlardan birisi
bugünki Yeni Hükümetin başkanı Sabit Abdülbaki Efendi şu anda 35 yaşlarında
olup, Artuşda doğmuş, Türkiye ve Afganistanda bulunmuş ve geçen sene Türkistan’a
dönmüş aydın, genç fikirli bir kişidir. O Türkistan’a döndükten sonra Türkistanda
dini hayatın önderi oldu. Gazetelerde onu tüccar diye yazmak yanlıştır. O’nun
fikirdaşı yardımcıları da yabancı ülkelerde okuyarak Türkistan’a dönmüş kişilerdir.
Bu gençler, oradaki Çin memurlarının parayı yaratan iyi terbiyeli memurlar
olduğunu, Türkistan’ın “Sing Szang” olmadığını çok iyi bilirler. Bilim ve eğitim
bilinçleri var. Girdikleri yollarında akıllarını çalıştırabildikleride malum…”

3. Sebep: İngiltere’nin Türkistan’ı Çinden ayırmayı istemesidir.

“Türkistan’ın Güney kısmı (Altışehir) Hindistana çok yakın olup diğer yerlerine
göre çok verimli… İki yıl önce İngiltere Hükümeti bir askeri heyet göndererek,
Yarkend, Hotan taraflarını inceledi. Oralardaki genç fikirli adamlar arasında,
Hindistan, Mısır, İngiltere’ye giderek okuma konusunda teşvik edici çalışmalar
yapıldı. Hacca gidenlere büyük yardımlar edildi. Son zamanlarda, Hacca gidenlerin
geneli Hindistan üzerinden gittiler. Hemde sınıra yakın yerlerde Kütüphane, Okuma
salonları açıldı. Bunların hepsi Müslümanları, İngiliz sever yapmak için
383
Dış Moğolistan günden güne “Sovyetleşerek” doğrudan doğruya Sovyet Rusya’nın bir ülkesi
olmaktadır. Oktay.
221

gerçekleştirildi. Kaşgardaki İngiliz Konsolosluğunda kalarak, orada verilen derslere


katılma izni genç fikirli müslümanlara da verildi…”

“İngiltere ile Çin’in ilişkileri iyi olduğundan, gelecekte Büyük Okyanus’ta ağır
olayların olması beklendiğinden, İngiltere Çin ile iyi ilişkisini bozmayı, Altışehir’i
istila etmeyi ve Türkistan’a yardım etmeyi istemez diye düşünüyoruz. Fakat
İngiltere’nin, Sovyet Rusya’ya karşı Hindistan’ın yolunu korumak ve İngiltere’nin
malları için Doğu Türkistanı, bir ticaret merkezi haline getirme maksadı olması
mümkün…”

“İhtilalin başından bugüne kadar, Merkez Hükümet, Türkistan meselesini


halletme çaresini bulamadı. Bazı kişiler, Hükümete askeri güç göndermeyi teklif
ettiler. Bazıları oradaki bağımsızlık hareketlerine hiç itibar etmeyerek boş söz olarak
gördüler. Bazıları ise herhangi bir çare bulmaya gerek olmadığını, konuyu oradaki
memurların tercihine bırakmayı teklif ettiler. Bize göre bu görüş ve bu tekliflerin
hiçbirisi doğru değildir. Merkezi Hükümet kesin bir çare bulmalıdır. Askeri güç ile
yatıştırma fikri tamamen hatalı bir fikirdir. Bu yolla yatıştırma mümkün değil, belki
de aksine kötü faciaların doğmasına ve ihtilalin zora girmesine dahi sebeb olabilir.
Şimdi, tamamen çare bulunmadan bırakıldığında, Doğu Türkistan gibi çetin bir
vilayetin Kuzey ve Doğu vilayetlerinde olduğu gibi kaybedilme ihtimali var” diyen
Çinli müslümanlardan Hoçin, Doğu Türkistan meselesini halletmek için kendisi
tarafından Merkezi Çin Hükümetine beş teklif vermektedir:

1- Türkistan meselesini bitirme çarelerini görüşmek için derhal bir heyet


oluşturulsun. Bu heyet kendi içerisinden tecrübeli kişileri seçerek, Kaşgar ve Hotan’a
teşvik etme çalışması yürütmek üzere temsilciler göndersin. Bu temsilciler, oradaki
halkın ruh halinden haberdar olmalıdırlar. (Bunların içine, Tenzin ve Pekin’de
yaşayan Müslüman tüccarlardan da bir – iki kişinin katılması talep edilir). Bununla
beraber, Çin’in içerisinde yaşayan Müslüman din adamlarından teşvikatçılar
yollanmalıdır.
222

2- Çin Hükümeti, Dışişleri Bakanı aracılığıyla, İngiltere Hükümetine, Hindistan


Valisine ve Kaşgardaki İngiltere Sefirine, Doğu Türkistandaki bağımsızlık hareketine
yardım etmemeleri konusunda nota vermelidir.

3- Dışişleri Bakanlığı, Çin Konsolosları araracılığıyla, Afganistan, Hindistan,


Türkiye ve Sovyet Rusya Devletlerine, Doğu Türkistan’ın Çin devleti’nin bir vilayeti
olduğunu anlatmalıdır.

4- Gulca, Urumçi ve Turfandaki askeri yetkililere, oradaki Müslümanlar’ın


saygın kişilerinden Merkeze temsilci olarak seçerek göndermelerini telgrafla
bildirmelidir.

5- Merkez Hükümet, Türkistan meselesini doğru ve esaslı şekilde bitirmek için,


oradaki halkı yetindirecek bir yol tutarak, Türkistan’ın Kuzeyini derhal sakinleştirme
çarelerini bulmalıdır.

Doğu Türkistan milli hareketinin en fazla kök saldığı Altışehire ulaşmak için
“Çini Türkistan Avazı”ın görsterdiği üç kısa yola dikkat ediniz:

I- Vladivostok – Novo Nikolayevsk (bugünkü Novosibirsk) yolu: 1 – Andican


– Ergeştam üzerinden Kaşgar’a uzanan, 2 – Andican – Almatı – Bişkek – Narın
üzerinden Kaşgar’a uzanan yollar. (Bu iki yol Çin’in içinden, Doğu Türkistan’a
uzanan en kısa yollar olup, Şangay’dan Kaşgar’a kadar 30 günlük yollardır).

II- Uçakla, Kumul yada Turfan’a oradan da Korla – Kuçar üzerinden Kaşgar’a
uzanan 60 – 70 günlük yol.

III- Hindistan üzerinden 30 – 40 günlük yol.

* *
*
223

Yukarıdaki yazılardan, Doğu Türkistan meselesinin Çin Merkezi Nankin’dekileri


ne kadar çok kaygılandırdığını anlamak zor değildir. Çinliler’in gözünde de Doğu
Türkistan hareketi çok ciddi ve Doğu Türkistanlılar, inançlı ve gerçek istiklâlcidirler.
Onların böyle bir kanaatte olmalarının sebebleri ortadadır. Uzun süren kanlı
mücadeleler sayesinde Doğu Türkistan’ın kendisini Çinden kurtararak, bağımsız bir
hükümet kurması, Çin’in Kuzey ve Doğu vilayetlerindekilere benzememektedir.
Doğu Türkistanlılar, dışarıdan hiçbir yardım almadan, sadece kendi imkânlarıyla,
kendilerinin yaptıkları balta, orak ve silahlarıyla gerçekleştirdikleri, dört yıl boyunca
arası kesilmeyen kanlı savaşların sonunda bağımsızlıklarına kavuştular. Çin’in Doğu
Türkistan Eyalet Hükümeti’nin birkaç bin Beyaz Rus askerindenteşkil ettiği, “Kaçak
Ruslar Kıtası”(*)384nın keskin kılıçları, acımasız okları Doğu Türkistan Mücahitlerinı
bağımsızlık azminden vazgeçiremedi. Mançurya’dan Rusya’ya sığınan ve orada
Sovyet Hükümeti’nin çağa uygun silahlarıyla güçlendirilmiş olarak Doğu
Türkistan’a sokulan Çin düzenli askerleri Doğu Türkistanda bağımsızlık hareketini
bastırmada başarılı olamadılar. Nihayet Çin Merkezi Hükümeti temsilcilerinin,
Sovyet Rusya Dışişleri Komiserliğinin doğu işleri müdürü Ermeni Karahan ile
Almatı şehrinde Doğu Türkistan meselesi üzerine gerçekleştirdikleri görüşmeleri
sonucunda alınan kararlar da Doğu Türkistan’ın gerçek düşmanları olan bu iki
devletin beklediği sonucu vermemektedir. Bununla beraber bu iki düşman (Rusya ve
Çin) yeni kurulan Doğu Türkistan Milli Cumhuriyet Hükümetine karşı, çeşitli
yollarla darbe vurmak için çok çalışmakta ve yeri geldikçe Dunganları
silahlandırarak ülkenin sükûnetini bozmaktadırlar. Diger taraftan silah zoru ve
kışkırtma yolları ile milli hükümete kesin bir darbe vuramadıklarını gören Çin
merkezindekiler, Doğu Türkistan’a heyet gönderme, isteklendirme ve
bağımsızlıkçılarla anlaşma gibi teklifleri ortaya atmaktadırlar. “Çini Türkistan
Avazı”ndaki yazıları okusanız, gerçekte sadece Çin için çalışan ve hayatını sadece
Çin milletini yükseltmek, Onu dünya milletleri seviyesine çıkarmaya adamış, ölü
olan Doktor Sun Yat Sen’in bazı ilkeleriyle Doğu Türkistanlılar’ın zihnini
karıştırmaya çalıştıklarını kolayca göreceksiniz. Büyük devrimciliğinden kimsenin
şüphe duymadığı Lenin’in mazlum halklar için ortaya attığı ilkeleri, Türklüğü nasıl
384
“Çini Türkistan Avazı”nıng birinçi sanındagi “Gavçang Diju, Liyuyang Khav”nıng “Türkistannıng
Tehlikesi” başlıklı makalesine (S. 76) bakılsın.
224

aldatmış, nasıl yürekler acısı bir duruma sürüklemişse, gerçek bir Çin milliyetçisi
olduğu asla inkâr edilmeyen Sun Yat Sen’in ilkeleri gerçekleşirse Doğu Türkistan
için çok daha feci bir sonuç vereceği, bütün Türkistanlılarca anlaşılmalıdır. Biz bunu,
halkımızın geçirdiği acı tecrübelerden biliyoruz. Onun için biz “Çini Türkistan
Avazı” taraftarı kardeşlerimizin, Sun Yat Sen ilkelerine aldanarak, aslında Doğu
Türkistan’ın aleyhtarı olan bir Çin milliyetçisinin vasiyetleriyle, mücadelenin en
ateşli dönemini yaşayan halkımızın zihnini karıştırmaya çalışmalarını teessüfle
karşılıyor ve yurdumuz Türkistan’ın istiklâlcisi sıfatıyla onları bu yanlış yoldan
dönmeye çağırıyoruz.

Yıllardan beri kanlar dökerek, kendisini Çin hâkimiyetinden kurtarmış ve sonunda


milli devletini kurabilmiş olan Doğu Türkistanlıları, Çin ile birleşmeye çağırmak,
O’na suikast niyetiyle Çin askerlerini silahlandırarak kendi sınırları içerisinden Doğu
Türkistan’a geçiren Sovyet Rusya ile Doğu Türkistan’ın iyi geçinmesini tavsiye
etmek kadar tehlikelidir. Bunun gibi yersiz tavsiyeler, ehlileşmeyen Rus ayısı
karşısında gözünü bağlamaya ve zehirli Çin ejderhasının önüne altın balık koymaya
benzer. Daha yeni kurulmuş olan, Doğu Türkistan Milli Cumhuriyet Hükümetine
karşı böyle ağır muameleden sakınmak ve O’nu samimiyetle korumak her bir
Türk’ün milli, vicdani görevidir.
Oktay.

* *
*

“Çini Türkistan Avazı”nın 3. sayısı, 31 – 39. sayfalarındaki yazılardan,


Nankin’deki “Merkez Otel” de kalmakta olan, Doğu Türkistan’ın eski valisi “Jin
Shu-ren”in, Nankin’de yaşayan Doğu Türkistanlılar’ın talebi ve ısrarı üzerine
tutuklandığı bildirilmektedir.
225

KANUN U ESASİ*(*)385

H. 1352 nci Yıl, 16ncı Şaban (3.XII.33)


Doğu Türkistan Cumhuriyeti’ne ithafen
“İstiklal Cemiyeti”nin Bilim Kurulu Tarafından Hazırlanıp Takdim Edilmiştir

Kanun u Esasi

15- Eğitim Bakanlığının Görevleri

Doğu Türkistan için Eğitim bakanlığının yapacağı ilk iş ilkokullar açmaktır.


Açılan düzenli ilkokullar, okuma-yazma, matematik, geometri, özellikle dini, iktisadi
dersler ile millet ve vatan bilgisi, tarih, ahlak gibi kolay dersleri öğretecek derecede
olursa yeterli olur. Medreselerde dini ilim, itikat ve fıkıh ile beraber diğer müspet
ilimlerin eğitim ve öğretimini temin ve teftiş eder. Duruma göre medreselerin birini
yada bir çoğunu kurallar ile eğitim veren medreselere dönüştürmek, ona uygun
müderris ve öğretmen belirlemek, yetenekli öğrenciler temin etmek görevlerindendir.
Eğitim bakanlığının diğer bir görevi ülkenin her şehir, her ilçe ve kentlerinde
ilkokullar açmak, ilkokulu bitiren öğrenciler için ortaokullar açmak, orta öğrenimini
bitirenler için Yüksek okullar açmak, yetişen öğrencilerin layık olanlarını bilgilerini
arttırmak için yurt dışına göndermektir.

Yukarıda yazılan bütün işleri kurup yürütmek için Doğu Türkistan’a yurt dışından
bir ilim heyeti getirmektir. Eğitim bakanlığının bugünkü en önemli görevlerinden bir
tanesi önemli şehirlere matbaalar kurarak, gerekli ve yararlı ders kitaplarını çıkarmak
ve milli matbaayı açmaktır.

*
Yaş Türkistan, Haziran 1934, Sayı 55, Sayfa 29-32.
385
Doğu Türkistan İstiklal Cemiyeti’nin yayını organı olan, “İstiklal” dergisinin 1-2 sayısı’ndan
alınarak basılmış olan Kanun u Esasi’nin başı “Yaş Türkistan”ın 53 ve 54. Sayılarındadır.
İdare.
226

Yerli yayınlar basıldıktan sonra yurtdışından gerekli kitapları getirmek, genel


kütüphaneler, okuma salonları kurmak Eğitim bakanlığı görevidir.

16- Sağlık Bakanlığının Görevleri

Bulaşıcı hastalıklar ile savaş kurumu kurup, hastaneler açar ve fakirler için doğum
evleri kurar. Su, gıda, cay ve genel kullanım alanlarını denetlemek, gözlemlemek ve
temiz kalmasını sağlamak sağlık bakanlığının görevleridir. Ülkeye yurt dışından 12
doktor getirmek, akıl hastanesi, yetimhane, salgın hastalıklar için özel hastaneler
kurmak, uyuşturucu müptelaları için özel tedavi kurumları kurmak sağlık
bakanlığının görevlerindendir.

Eczanelere ilaç sağlamak için, ilaç fabrikaları kurmak, yurt dışından ilaç getirmek
ya da eczacılara ve diş doktorlarına destek vermek sağlık bakanlığının
görevlerindendir

Şehir Kuruluşu

17- Doğu Türkistan dâhilindeki şehirlerde, mülki ve medeni yönetim işlerini


yürütmek içini İçişleri Bakanlığı tarafından yetkili valiler tayin edilir. Valiler şartlar
ölçüsünde şehirlerin asayişini sağlamaya çalışır.

18- Her şehir valisinin emri altında merkez sisteminde dini işler, içişler, maliye
bölümleri teşkil edilerek, genel kurallara uygun idare sağlanır.

19- Şehir içinde dini işleri şerefli İslam şeriatına uygun yönetmek için şer’i
mahkeme kurulup, bu mahkemenin denetimi altında, eğitim, adalet ve vakıf şubeleri
oluşturulur.

20- Her şehirde devlet hazinesi, iç ve dış ticareti, devletin hususi iktisadi işlerini,
hükümetin zekât, öşür ve yardım işlerini ve bunun gibi gelir ve gider işlerini idare
etmek için, maliye ticaret şubesi teşkil edilir.
227

21- Dış devletlerin elçilik ve konsolosluğu olan şehirlerde, dışişleri bakanlığı


tarafından görevli temsilci bulunur. Bu temsilci, dış ilişkiler ile meşgul olur.

22- Milli Savunma Bakanı tarafından atanan askeri memurlara ve askeri


topluluklara mahalli vali tarafından maddi ve manevi yardım verilir.

İlçe Kuruluşu

23- Her ilçeye kaymakam tayin edilir. Kaymakamlar valiler tarafından tayin
edilerek merkezden yani İçişleri bakanlığından onaylanır.

24- Huzuru sağlamak için, bölgeye göre jandarma veya polis bulunur. Dini ve
mülki hükümler için şerefli İslam şeriatına (Şer’i Şerife) uygun çalışan şer’i
mahkeme idaresi bulunarak, Şer’i mahkemelerin başında kadı durur. İlçe kadıları
valilik tarafından atanır ve adalet bakanı tarafından onaylanırlar.

25- Dini medrese ve mektepleri kurmak, eğitim ve vakıf işlerini idare etmek için
valilik tarafından her bir ilçeye memur atanır, bu memur vilayet kanunlarına uygun
olarak, mahalli kaymakam ile ilçede çalışır.

26- Ziraat ve su işlerini idare etmek için ilçede su işleri emiri olur. Maden işlerini
işletmek için maden memuru olur. Su işleri emiri ile maden memuru vali tarafından
atanır. Su işleri emiri içişleri bakanlığı tarafından, maden memuru ise ticaret ve ziraat
bakanlığı tarafından onaylanır.

27- İlçeler, Nahiye esasında kaymakamlar tarafından idare edilir.


228

Kent Kuruluşu

28- Her bir kentin etrafındaki tarım işletmelerini, ziraat ve su işlerini, medrese,
mektep ve diğer dini, mülki ve medeni işleri yürütmek için valiliğin onayı ile
kaymakam tayin edilir. Valiliğin onayı ile kent başkanları toplanır. Kent başkanları,
kaymakamın emirleri ve ellerindeki tüzük ile çalışırlar.

29- Kışlaklardaki halkın huzurunu korumak ve onların arz, istek ve taleplerini


yukarı dairelere ulaştırmak ve hükümetten gelen buyrukları yerine getirmek, öşür
vakıflarını belgeleyerek, belirlenen ambarlara teslim etmek, dini mescit, medrese,
mektepleri düzenleyerek faaliyete geçirmek, takip etmek ve benzeri işleri yerine
getirmek için muhtar(kışlak başkanı) tayin edilir. Muhtarlar kent başkanının
emrindedir. Muhtarlar, kışlak ve mahalle sakinleri tarafından aday gösterilerek,
kaymakam tarafından onaylanırlar.

30- Bakanlar Kurulunun Üstündeki Memurun Görevleri

Bu büyük memur, hükümetin gözü ve kulağıdır.

Hükümetin bütün dairelerindeki çalışmaların kanuna uygun yürütülüp


yürütülmediğini kontrol eder. Bunun için, hükümet’in tüm dairelerine girerek teftiş
eder. Vekil, inceleme hakkına sahiptir. İl ve ilçelerdeki hükümet dairelerini kontrol
eden gezici müfettiştir.

Müfettişler aldığı bilgi ve belgeleri yüksek memur idaresine ulaştırırlar. Hükümet


idarelerindeki çalışanların işlerinde usulsüzlük yada yolsuzluk bulunursa, yüksek
memur tarafından adalet bakanlığına iletilir.
229

DOĞU TÜRKİSTANMİLLİ HAREKETİNE KARŞI MERKEZİ


ÇİN HÜKÜMETİ’NİN BİR TEDBİRİ*

Nankinden alınarak, Avrupa basınına yayılan haberlere göre, Merkezi Çin


Hükümeti, Doğu Türkistan’daki ihtilal hareketlerini bastırmak için İçişleri Bakanı
General Huan’ı Olağanüstü Komiser olarak görevlendirmiştir. Merkezi Çin
Hükümeti’nin bu geniş yetkili temsilcisi derhal görevine başlamıştır.

*
Yaş Türkistan, Haziran 1934, Sayı 55, Sayfa 33.
230

DOĞU TÜRKİSTAN, DIŞ DÜNYAVE BİZİM GÖREVİMİZ*

"Yaş Türkistan" dergisi İdaresine, Doğu Türkistan milli hareketi ile ilgili çeşitli
sorularla dolu mektuplar gelmektedir. Okuyucularımız tarafından göderilen bu
mektuplarda, genellikle Doğu Türkistan’daki milli kurtuluş mücadelesi ve dış
dünya’nın, Doğu Türkistan milli mücadelesine ilgi ve alakası sorulmaktadır. "Yaş
Türkistan" okuyucularının Doğu Türkistan olaylarına bu kadar fazla alaka
göstermeleri gayet doğal ve doğrudur. Çünkü orada, Türk tarihinin sayfaları bizim
halkımızın kanıyla yazılmaktadır. Mücadele’nin gidişatı nasıl, nasıl sonuçlanacak,
dış dünya’nın ona bakışı ve alakası nasıl, şeklindeki sorular, Dünyanın hangi
köşesinde olursa olsun, Türkistanlıları heyecana getiren ve heyecane getirmemesi
asla mümkün olmayan sorulardır. Çünkü Batı Türkistan’ımızın kaderi de pek çok
yönden bu olayların sonucu ile bağlantılıdır.

Üzgülerek ifade etmeliyiz ki, bize gelen bu ve benzeri sorulara şimdilik tatmin
edici cevap vermemiz mümkün değildir. Doğu Türkistan’dan bize malumat çok
seyrek gelmektedir. Orada cereyan eden hadiselerin gidişatını kesin olarak anlamak
için gerekli olan ayrıntılara vakıf değiliz. Bunun için de idaremize gelen soruların ilk
kısmına tatmin edici şekilde cevap veremiyoruz.

Çin topraklarında, Doğu Türkistan kurtuluş savaşına karşı iki güç vardır. Bunların
ilki, Çin’in Merkezi Nankin Hükümeti, ikincisi Çin’in “Kansu” ve “Şansi”
vilayetlerinde yaşayan, Dungan boylarının birleşerek oluşturdukları güçtür. Bu
Dungan güçleri, genç Dungan Generali Ma Zhong-ying komutasındadır(*)386. Bu iki
gücün sadece birisi dahi, Doğu Türkistan milli kurtuluş savaşının geleceğini yeterli
derecede tehlike altına sokabilir.

Dış dünyanın Doğu Türkistan milli kurtuluş hareketine bakışı ve ilgisinden


bahseden okuyucularımız, üç devletin ismini anmaktadırlar; Sovyet Rusya, Türkiye

*
Yaş Türkistan, Temmuz 1934, Sayı 56, Sayfa 23-27.
386
Ma Cung İng 23 yaşındadır.
231

ve İngiltere. Sovyet Hükümeti, açıktan açığa düşmanca davranmaktadır. Biz daha


önce bu konuda bir kaç defa yazı yazmıştık. Rus Bolşevikleri düşmanlıklarını iki
yolla göstermektedirler. Bir taraftan Doğu Türkistan milli hareketini bastırmak için
Urumçi Çin Hükümetine yardım ederken, diğer taraftan Doğu Türkistan milli
hareketinin Anti Kemalist(!) ve Panislamist(!) karakteri taşıdığı konusunda haberler
yaymaktadılar.

Sovyetler Birliği uçak ve çeşitli silahları sayesinde Doğu Türkistan’ıneski Çin


genel valisi Jin Shu-ren 200 bin Türkü mahvedebilmiş (Bu konuda, Nankin’de
yayınlanan “Çini Türkistan Avazı” dergisinin 3. sayısının 36. sayfasına bakılsın.),
Doğu Türkistan milli hareketi’nin “Anti Kemalist” bir karakter taşıdığı ve
“Panislamist” olduğu konusunda yalan haberler yayarak, Doğu Türkistanlılar’ın
ilgisini ümit ettikleri devletler dairesinde, Doğu Türkistan milli hareketine zararlı bir
durum oluşturmakta başarılı oldular.

Türkiye’nin Doğu Türkistan milli mücadelesine bakışını, "Yaş Türkistan"ın 51.


Sayısı’nda naklettiğimiz, Türkiye Dışişleri Bakanı’nın beyanatı, bütün açıklığı ile
göstermektedir. Bugünkü uluslararası durum, Doğu Türkistan ile Türkiye arasındaki
mesafenin uzaklığı başta olmak üzere, Türk siyasetinin bugün tuttuğu yol gereği,
Türkiye’nin Doğu Türkistan milli kurtuluş hareketine bakışının, şimdilerde Tevfik
Rüşdi Bey’in beyanatında gösterildiği ğibi olduğu kanaatini vermektedir.

Biz Türkler Türkiye’ye karşı çok ihtiyatlı olmalıyız. Türkiye’nin menfaatine ve


onun iç ve dış siyaseti ile zıt olan taleplerde bulunmamalıyız. Bugünkü ağır şartlar
içinde, yerine getirilmesi mümkün olmayan ümit ve talepleri Türkiye’ye yüklemek
Türklüğün geleceği için zararlı durumları hazırlamak demek olacaktır. Onun için biz,
ister Doğu Türkistan’daki ister de diğer yerlerdeki soydaşlarımızı, Türk kardeşliğine
zarar getirebilcek, böyle adımlardan sakınmaya çağırıyoruz.

Şimdi, İngiltere’nin Doğu Türkistan milli kurtuluş hareketine bakışı nasıl?


Sorusuna cevap olarak ise; ― Tahmin ettiğimiz düşüncelerin aksine, İngiltere, Doğu
Türkistan milli kurtuluş hareketine hiç bir şekilde alaka göstermemektedir. İngiliz
232

dairelerinde de Doğu Türkistan’da “Panislamist” bir hareketten bahsedilmektedir.


Biraz derinden inceleyerek bakarsanız, bu söylentilerin kaynağının Sovyet basını
olduğunu göreceksiniz. “Panislamizm” ise İngiltere’nin hoşuna gitmeyen birşeydir.
Onun için de İngilizler Doğu Türkistan Türkleri’nin kurtuluş hareketine soğuktanda
soğuk bakmaktadırlar. “Çini Türkistan Avazı” İngiltere’nin Doğu Türkistan
milliyetçilerini himaye etme yoluyla, Doğu Türkistan işlerine karıştıklarından
bahsetmektedir. Yazdıklarını bir az dikkatle okursanız, bu Nankin dergisi’nin
iddaalarının esassız olduğunu görürsünüz. “Çini Türkistan Avazı”nın söylediğine
göre İngiltere, kendi “Katolik Misyonerleri” aracılığıyla hareket etmektedir. Bu ise
tamamiyle anlamsız birşeydir. Çünkü İngiltere’nin Doğu Türkistan’da hiç bir
misyoneri yoktur. İkinci olarak, İngiltere Katolik bir ülke değildir. Yine “Çini
Türkistan Avazı”nda, İngiltere’nin Urumçideki Çin Valisine silah verdiğini okuduk.
Şimdi, milli hareketi bastırmak için Çin Valisine silah vererek yardım eden bir
devlet, aynı milli harekete nasıl yardım edebilir?

Yok, yazıklar olsun ki, İngiltere, Doğu Türkistan milli hareketine hiçbir şekilde
yardım etmediği gibi hiçbir sempati de duymamaktadır.

Doğu Türkistan Türkleri kendi milli hakları için kendi başlarına, Merkezi Çin
Hükümeti, Dunganlar ve Rusya Sovyet Hükümeti gibi birleşmiş düşmanlarına karşı
mücadele etmekteler. Onlar hiç bir dış gücün yardım ve sempatisine dayanmadan,
mücadelelerini kendi milli güçleriyle yürütmektedirler. Bundan korkmak ve
ümitsizlenmek gerekmez. Bir milli hareket sadece kendi iç milli gücüne dayandığı
takdirde dilediği neticeye erişecekdir.

Yukarıda tasvir ettiğimiz durum, bizden oldukça ihtiyatlı, basiretli olmayı taleb
etmektedir. Biz, Doğu Türkistan hadiselerini çok dikkatli takip etmeliyiz. Doğu
Türkistan hadiselerini, Rus Bolşevikleri tarafından yapıştırılan Anti Kemalizm,
Panislamizm karakterleri gibi damgalardan temizleyerek, onları gerçek şeklinde
göstermeye çalışmalıyız. Doğu Türkistan’da Kemalizm düşmanlığı, doğrudan
doğruya bir tarihi ve milli cinayet demekse, orada, Panislamizmden bahsetmek bir
manasızlıktır. Doğu Türkistan’daki Türk halkın kendi bağımsız ve hür yaşama hakkı
233

ve hukuku vardır. Bu mücadelede halkımıza gösterilen, gösterilmesi mümkün olan


her bir yardamı biz alkışlarla karşılıyoruz.

Milli mücadele menfaati bizden, bu mücadeleye katılan farklı kişilerin rolünü yere
vurmamayı talep eder. Bazı kişiler mücadeleyi idare etmektedirler. Bazıları yurt
dışında hareketi temsil etmektedir veya edecek bir vaziyettedirler. Milli hareket’in
düşmanları, hareketin başında ve onun yardımında olan farklı kişiler hakkında kötü,
dostları ise güzel şeyler söylemektedirler. Yazıklar olsun ki böyle kişilerin şahsi
aleyhtarları tarafından yayılan söylentiler, başkaları tarafından da hiçbir şekilde
araştırılmadan alınarak yayınlanmaktadır. Böyle bir hareketi idare ve temsil etmekte
olan kişilerin itibarını düşürmekte olan söylentiler yayarak harekete zarar getirmekte
olduklarını hiç düşünmemektedirler. Eğer bu kişileri başkası ile değiştirmek mümkün
olsaydı, iş nerelere gidip gelmezdi! Doğu Türkistan meselesinde ise bir kişiyi başka,
daha uygunu ile değiştirmek yine de zor bir haldir. İşte bizim yukarıda basiretli
olmamızın gerekliliği hakkında ki yazımız bunun içindir. Biz bazı kişilere karşı
kendi münasebetimizi, siyasi aleyhtarlarının onlar hakkında ortaya attıkları
söylentilere göre değil, onların söz konusu iş meydanı’ndaki faaliyetine
dayandırmalıyız. O konuda kesin fikir beyan etmeden önce “Bu adamı, o görevinde
kimle değiştirmeliyiz?” denilen soruya cevap vermeliyiz.
Bugünkü vaziyette bu milli hareketi idare ve temsil etmekte olan kişileri, sadece
müdafaa etmekle kalmayarak, onlara nüfuz ve itibar yaratmaya çalışmamız gerekir.
O adamları milli hareketimizi yakından tanımak, incelemek isteyen yabancıların
müracaat edecekleri adres haline getirmeye çalışmalıyız.

Dış dünya gözünde Doğu Türkistan milli kurtuluş hareketi’nin lider ve temsilcileri
hakkında sempati, hürmet ve itimad oluşturmaya çalışmak bizim bugünkü en mühim
görevimizdir. Milli menfaat bizden bu hususları tam olarak yerine getirmemizi talep
etmektedir.
İmza: Çokayoğlu
234

SOVYET ORDUSU DOĞU TÜRKİSTAN’DA*

Almanya’nın en ünlü gazetelerinden olan “DAZ” muhabiri’nin Temmuz ayının


11’inde Pekin’den telgrafla bildirdiğine göre, Merkezi Çin ile Doğu Türkistan
arasında yol inşa ederek, ülke’nin bağlantısını güçlendirme çarelerini araştırmakta
olan heyet, Dungan Generali Ma Zhong-ying güçleri tarafından esir alındı. Bu heyet,
meşhur Seyyah Sven Hedin rehberliğindeydi. Aynı telgraf haberinde, bu heyet’in
geçen ay’ın ortasında Urumçi’yi terk ederek, doğuya doğru yola çıktığı bildirilmiştir.
buna sebep olarakta, Sovyet ve Doğu Türkistan sınırları başındaki çeşitli şiddetli
olaylardan sonra Sovyet ordusunun Urumçi’ye doğru hareketi, hatta Sovyet
ordusunun Urumçi’yi işgal etmesi gösterilmektedir.

Berlin’de çıkarılmakta olan, “Deutsche Allgemeine Zeitung” gazetesi’nin 12. 7.


34 tarihli 2. baskısı’ndaki habere dayanarakverdiğimiz, yukarıdaki haber, Sovyet
Rusya’nın Doğu Türkistan’a karşı şimdiye kadar çeşitli iç ve dış entrikalarla takip
ettiği emperyalistlik ihtirasını artık kendi askeri güçleriyle gerçekleştirmeye
giriştiğini göstermektedir.
“DAZ”dan

*
Yaş Türkistan, Temmuz 1934, Sayı 56, Sayfa 28.
235

DOĞU TÜRKİSTAN FACİASI VE BİZE VERDİĞİ DERS*

“Times” gazetesinin 14. 8. 34 tarihli sayısında çıkan bir haberede, Doğu Türkistan
– Urumçi Çin Hükümet güçlerinin Kaşgarı işgal ettikleri bildirilmektedir. Şimdiye
kadar Kaşgarı elinde tutan Dungan güçlerinin lideri Ma Zhong-ying, Sovyet
Rusya’ya kaçtı. Bu haberi veren İngiliz gazetesi “Böylece, şimdilik Doğu Türkistan
olaylarını bitmiş olarak hesaplamak mümkün. Doğu Türkistandaki isyan hareketi,
kendi kendine boğuldu ve yavaş yavaş Çin hâkimiyeti tekrar başladı” denilmektedir.

Çin Hükümet güçlerinin Kaşgarı aldığını biz özel kaynaklardan da biliyoruz.


Böylece Doğu Türkistan milli kurtuluş hareketinin ilk devresi feci bir şekilde
kapanmış oldu. İsyan eden halkın ve Türk âleminin çoğunluğunun bu ayaklanmaya
bağladığı ümit gerçekleşemedi.

Biz burada, Doğu Türkistan olaylarını ve onun cereyanını özetleyerek, ondan


neticeler çıkartmaktayız.

Doğu Türkistan mücadelesi 4 yıl devam etti. Bu hareket, özerk yapısının sona
erdirilmesine ve Çin idaresi kurulmasına razı olmayan Kumul halkının, Urumçi Çin
yönetimine karşı isyanı ile başlamıştı. Aynı zamanda Çin’in Kansu ve Şansi
vilayetlerinde, büyük rol oynayan meşhur Dungan“Ma” ailesinden genç General Ma-
Cu-İng’in, kendisinden büyük kardeşlerinin de onayıyla büyük bir kuvvet toplayarak
Doğu Türkistan’a geçmek ve Urumçideki Çin Valisini kovma çabasındaydı.
Urumçi’ye karşı beraber hareket etme meselesinde Dunganlar ile Kumul
ayaklanmacıları arasında anlaşma yapıldı. Fakat çok geçmeden her iki tarafın takip
ettiği amaçların farklı olduğu anlaşıldı. Kumul Türkleri Urumçiye karşı mücadelede
Ma-Cu-İng’e yardım etmekle kendilerinin eski özerk idarelerini kazanmayı
düşündüler. Ma-Cu-İng ise Kumul Türklerinin haklarını hiç düşünmedi bile… O
Urumçi’deki Çin Valisini kovarak yerine kendisinin geçmesini ve Doğu Türkistan
Türkleri için şimdiye kadar devam eden Çin idaresinden farklı olması şüpheli olan

*
Yaş Türkistan,Eylül 1934, Sayı 58, Sayfa 2-7.
236

kendi sistemini kurmak istedi. Bu suretle müttefiklernin arası açıldı. Ma-Cu-İng


güçlerinin hareketi, Doğu Türkistan Türklerine eski Türk – Dungan çekişmelerini
hatırlattı. Neticede ülkenin Güney kısmı Kaşgarya hem Dunganlara hemde Urumçiye
karşı mücadele ederek, ülkenin tamamen bağımsızlığını talep etti. Fakat bu önemli
davayı yürüten Doğu Türkistan Türk halkının kendi içinde güçlü ve sağlam bir birliği
olmadı. Ülkenin güney kısmında bir şekilde birlik sağlandığı bir dönemde, Kuzey
kısmındaki Türk halkı sadece bağımsızlık davası bayrağını müdafaa etmemekle
kalmayarak Çin güçlerinin safında Urumçi’ye yardım etti. Daha sonra Kuzey ve
Güney halkları arasında biraz anlaşma tesis edilmeye başlanmış olsada,
hareketlerinde gerçek sağlam bir karşılıklı yardımlaşma sağlanamadı. Bu dönemde
Doğu Türkistan Türkleri’nin üstündeki en ağır yük olan, kabile rekabetleri, kabile
fitneleri baş gösterdi.

Bundan tam iki yıl önce Aksu’da Doğu Türkistan Cumhuriyeti ilan edildi. Bu
dönemde, Doğu Türkistan Türkleri birlik ve beraberliklerini sağlamışlar gibi
göründü. Fakat bu dış görünüşe rağmen iç tartışmalar halk’ın gücünü bitirmeye,
kurutmaya devam etti. Yüksek milli gaye yerini çeşitli kişilerin menfaat ve makam
düşkünlüklerine bıraktı. Kim, hangi kıymetli makama gelse, kendisinin lider,
kendisinin rehber oluşunu istedi.

Bu noktada merhum Yakup Bey’i hatırlatmak tam yerinde olsa gerek. O’nun
hareketinden bahseden tarihçiler, Yakup Bey’in Doğu Türkistan’da bir devlet birliği
sağlama gayesine karşı çıkanlara hiç yüz vermeden, böyle karşı çıkanları hiç bir
terddüd göstermeden ortadan kaldırdığını yazmaktadırlar. Yakub Bey sadece “Eli
ağır (Kan dökücü)”, şiddet yanlısı olmamıştır, O aynı zamanda çok bilinçli bir
kişiydi. Bütün Rus ve İngiliz kaynakları Yakub Bey’in, zekâsı, aklı ve kabiliyetinden
aynı derecede takdir edici bir dille bahsederler. 1870 yılı Şubat ayında Kaşgar’da
Yakub Bey ile şahsen görüşen İngiliz Seyyahı Geoard, O’nun dirayet ve
kabiliyetinden aldığı tesir altında, “Eğer Orta Asya dış baskılardan kurtulsaydı,
Yakup Bey’in, ikinci Cingiz Han olması mümkündü” demektedir. O’ndan bir yıl
sonra Yakup Bey’i gören başka bir İngiliz Seyyahı Shaw, Yakup Bey’in akıl ve
enerjisinden takdir edici bir dille bahs etmektedir.
237

Biz Yakup Bey’in tarihi rolü ve O’nun kişiliği hakkında, ecnebiler tarafından
verilen haklı hükümler hakkında daha yeni yeni kendimize göre açık bir hükme
varabiliyoruz. Yakup Bey, urug, oymak sınırları ile birbirinden ayrılan insan
gruplarından bir siyasi birlik yaratarak, onu 16 yıl yaşatabilmişti.

Tarih sadece milletin genel menfaati için gösterilen şiddetleri affedebilir.


Yakub Bey’in gösterdiği şiddette işte bunlardandır.

Biz burada Yakup Bey’i hatırlamakla birlikte bugünkü Doğu Türkistan hareketi
liderlerinden hiç kimse hakkında muhakeme yürüterek hüküm vermek niyetinde
değiliz. Fakat içlerinden sadece birisi olsada Yakup Bey’inpolitikasını takip
edebilecek yapıda olmasını ister ve dilerdik.

Bugün tarih bizi yine acı ve feci bir gerçek karşısında tutmaktadır ki, o’da, yeni
kaldırılan Doğu Türkistan Cumhuriyeti bayrağının artık dalgalanmadığını görmektir.
Bununla hayatımızdaki facialar, yüregimizdeki yaralara bir yenisi daha ilave edilmiş
oldu.

Şimdi, “Acaba bizler, Doğu Türkistan milli hareketine karşı kendi görevlerimizi
yerine getirdik mi?” diye bir soru ortaya çıkmaktadır. Biz bu soruya vicdani bir
rahatlık içinde, “Kendi boynumuza düşen vazifeyi, gücümüz, imkânımız ölçüsünde
yerine getirdik” diye, olumlu bir cevap verebiliriz. Doğu Türkistan milli bağımsızlık
mücadelesi için dışarıda en çok propaganda çalışmasını yürüten, bizim Türkistan
Milli Merkezimiz “TMB” ve küçük dergimiz "Yaş Türkistan" oldu dersek, hiçbir
şekilde başkalarının bu sahadaki hizmetlerini yok saymış olmayız. “TMB” ve "Yaş
Türkistan"ın elinde olan bütün güç sarf edildi. Avrupa merkezleri’nin en önemli
gazetelerinde makaleler çıkarıldı. “TMB” üyeleri ve "Yaş Türkistan"idarecileri,
çeşitli yerlerde Doğu Türkistan milli kurtuluş hareketi hakkında bildiriler okudular.
Biz bu hareketlerimiz için kimseden vekâlet istemedik ve almadık. Zaten Türklüğün
milli menfaatlerini anlayan bir Türk’e, bir Türk ülkesinin milli menfaatlerini
savunmak için, her hangi bir kişiden böyle bir vekâlet almasının gereği var mı? Biz
bir zamanlar, 1919-22 yılları arasında, makaleler yazmak, memorandumlar takdim
238

etmek ve parlamentolarda konuşma yapmak için materyaller hazırlamak (Mesela


Fransa Parlamentosuna) gibi hareketlerimizle Anadolu Türk milli hareketini
destekleyerekona hizmet ederken kimsenin onay ve olurunu sorduk mu? Hiç bir
şekilde sormadık. Bizim bu hareketlerimizden maksat, dışarıda Anadolu Türk milli
hareketi konusunda bütün Türklerin bir fikir ve bir kanaatte olduklarını göstermekti.
Doğu Türkistan meselesinde de biz aynı yolda hareket ettik.

Resmi diplomasi kurallarına bağlı olmayan bütün Türk güçleri, Doğu Türkistan
meselesinde aynı surette hareket ettiler. Fakat Doğu Türkistan Türk halkının
içerisinde sağlam birlik kurulamadığı, yerli halkın kendi milli menfaatini birleşmiş
bir güç halinde koruyabilme derecesine erişmediği ve halk hareketi liderlerinin, ben,
benlik ve fitne belasından kurtulamamaları neticesinde, sarsılmaz bir milli birlik
kurulamayacağı gibi, yurt dışındaki kardeşlerinin gösterdikleri samimi ilgiden de
beklenen sonucun çıkmayacağı anlaşıldı.

Doğu Türkistan Cumhuriyeti bayrağı dış güçlerin baskısından çok, iç milli birliğin
olmaması nedeniyle yıkıldı. Biz bu yıkılışın geçici olduğunu ümit ediyoruz.

Biz ümitsizliğe düşmüyoruz. Bütün mücadelelerde, bunun gibi siyasi savaşlarda


mutlak yüksek başarıları hesap ederek hareket etmek yetersizdir. Çeşitli zorlukları,
hatta geçici başarısızlıkları da göz önünde tutarak hareket etmek gereklidir. Ancak
mücadelenin, er-geç, asıl amacına başarıyla erişeceğine dair inancımızın
sarsılmaması, ümidimizin kesilmemesi gereklidir. Her şeyden önce mücadelenin
başında bulunanların milli gaye’ye sarsılmaz bir iman ile bağlanarak hareket etmeleri
ve onu her şeyden yüksek tutmaları gerekir. Onların halkın itimadını kazanmaya
çalışmaları ve halkı kendi gücüne inandırmaları önemlidir. İşte bu şekilde bizim milli
mücadelemiz mutlu sona ulaşabilecektir. Bu açık hakikatin önemini, Doğu Türkistan
milli hareketi ve bugün içine düştüğü feci akıbeti, pek çok örnek ile bir daha
göstermektedir. Biz BatıTürkistanlılar da her zaman bu noktayı göz önünde tutarak
hareket etmeli ve ondan genel Türkistan hareketi, mücadelesi için sonuç
çıkarmalıyız.
239

Hiçbir dış güç bizi kurtarmayacaktır. Biz kendi kendimizi kurtarmalıyız. Bu


mücadele için gereken gücü kendimizde bumalıyız. Sovyet Rus istilası altında kalan
Batı Türkistan da üzerindeki istilacılara karşı savaşında, Doğu Türkistan gibi, bütün
Türk âleminin ilgisini bekleyerek, ona inanarak ve ümit bağlayarak hareket
etmemektedir. Bizim hareketimize gösterilecek kardeş ilgisinde de meydana gelecek
noksanlıklar, aksaklıklar, hatta çeşitli yanlışlıklar az olmayacaktır. Onun için bugün
yaşadığımız acı tarihi olaylardan gereği kadar ibret dersi alarak, kendi gücümüzü
toplamak ve birliğimizi korumamız gereklidir. Milli başarımızın ilk şartı olan bu
nokta, bizim için her şeyden yüksek ve mukaddes olmalıdır.

Baş makale.
240

DOĞU TÜRKİSTAN FACİASI*

Biz aşağıda eski Doğu Türkistan Cumhuriyeti Hükümeti üyelerinden Sultan Bek
Bahtiyar Bek Efendi’nin beyanatını yayınlıyoruz. Sultan Bek Efendi tanınmamış bir
kişi değildir. Türkistan yurt severleri bu kişiye hürmet eder ve onun Moskova
emperyalizmine karşı mücadelemizdeki hizmetini bilirler. Şahsiyetine büyük bir
hürmet duyduğumuzdan Sultan Bek Efendi’nin beyanatını kısaltmadan basmaktayız.
Doğu Türkistan’da meydana gelmekte olan olaylardan bizim yeterince bilgimiz
yoktur. Gerçekler yavaş yavaş ortaya çıkacaktır. Şimdilik iki husus aydınlığa
kavuşmuştur:

1- Hoca Niyaz Hacı Efendi, Doğu Türkistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı


ünvanını, Çin Hükümeti’nin derecesini bilmediğimiz bir temsilcisi ünvanıyla
değiştirmiştir;

2- Kaşgar’a Çin askerleriyle beraber Kızıl Rus askerleri de girmişlerdir.


İdare.

*
Yaş Türkistan, Kasım 1934, Sayı 60, Sayfa 32-33.
241

SULTAN BEK BAHTİYAR BEK EFENDİ İLE GÖRÜŞME*

Sultan Bek Efendi Taşkentli olup Münevver Kari, Selim Han Tilla Hani, İşan
Hoca Hani Efendiler ile beraber, Bolşeviklere karşı mücadelede hizmet etmiş ve
sonunda Bolşevikler tarafından ölüm cezasına çarptırılması üzerine Doğu Türkistana
kaçmıştır. Doğu Türkistan inkılâbına başından sonuna kadar katılmış ve Kaşgar’da
Milli Hükümet’in kurulmasına iştirak etmiştir. Doğu Türkistan Cumhuriyeti
Savunma Bakanı yüksek başkomutan vekilliği, İstiklal Cemiyeti başkan yardımcılığı
ve Kaşgar kaymakamlığı yapmış ve en son olarak, Doğu Türkistan Cumhuriyeti
Bakanları tutuklandığı dönemde, Başbakan Sabit Abdülbaki, Adalet Bakanı Zarif
Kari Efendiler ile beraber tutuklanmış ve askerlerin yardımıyla kurtularak, Hotan
üzerinden Hindistan’a gelmiştir.

Sultan Bek Efendi aşağıdaki bilgileri vermektedir:

“Doğu Türkistan’da cumhuriyet ilan edilip, hükümet kurulduktan sonra, komşu


devletler büyük bir endişeye düştüler. O cümleden Bolşevikler, Doğu Türkistan
Hükümetini yıkmak için çareler aradılar. Mançurya’dan kaçan Kızıl Mançu
Çinlilerini Çöçek üzerinden Urumçi’ye soktular. Urumçi Hükümeti’nin başına, 11 yıl
Bolşevik Hükümeti’nin terbiyesini alarak, Moskova’da kalan Mançuryalı bir Çinli
“Şing Dobend” ünvanı verilerek Doğu Türkistan’a getirildi. Bu Çinli Doğu
Türkistan’da Bolşevik siyasetini yürütmektedir. Urumçi Hükümeti’nin askerlerini
Bolşevikler mükemmel bir şekilde silahlandırdılar. Moskova’dan zeplin, zehirli gaz,
zırhlı otomobil ve diğer Rus silahları sokuldu. Urumçi Hükümeti’nin savaş hazırlığı
bittikten sonra Bolşevikler, Hoca Niyaz Hacım’ı Yarkentten kendi topraklarına, yani
Ergeştam’a, çağırttılar. Hoca Niyaz Hacım, Bolşevik Vekilleri ile Doğu Türkistan
konusunda anlaşma imzalayarak, Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını bitirme ve
hükümeti dağıtmayı vaad etti. Bununla beraber Urumçi Hükümeti’nin lideri “Şing
Doben” tarafından verilen, Mareşallik görevini kabul ederek, İmzalaması için
Başbakan Sabit Abdülbaki hazretlerine teklif etdi. Hükümet kararıyla Hoca Niyaz

*
Yaş Türkistan, Kasım 1934, Sayı 60, Sayfa 33-34.
242

Hacım’ın Bolşevikler ile anlaşması, yasa dışı olarak görüldü. Hoca Niyaz Hacım
Ergeştamdan ayrılarak Doğu Türkistan Hükümetini dağıtıp, Başbakan Sabit
Abdülbaki Efendi’yi, Adalet Bakanı Zarif Kari Efendi ve diğerlerini tutukladı.
Hükümet tarafında olan askerleri silahsızlandırdı. Kendisinin Çin tarafından Bo-
Siling (Genel Vali Yardımcısı) ilan etti. Tam bu sırada Çinliler Ruslarla beraber,
Aksu tarafından Müslüman askerlere hücum etmeye başladılar. Neticede 35 bin
Dungan ve Müslüman askeri Hotan üzerinden Çarçan Çarklık’a çekildiler.
Sonucunda, bütün Doğu Türkistan, Bolşevikler’in müdahalesi ile Urumçi’deki Şin
Dobend hâkimiyetinin altına girdi. Bolşevikler’in, Doğu Türkistan mücadelesine
karışmaları, yani Türklere karşı savaşan Çinlilere, zehirli gaz, zırhlı otomobil, zeplin
ve asker temin etmesi ve yardım etmesi, uluslararası kaidelere göre doğru olmasa
gerek.”

Habiburrahman El Bulgari, Peşaver, 12. 9. 34


243

MERHUM İŞAN HOCA HANİ*

Sultan BekEfendi’nin verdiği bilgiye göre, birkaç yıl Batı Türkistan’da


Bolşeviklerle mücadele eden, milleti ve dini için çalışan İşan Hoca Hani Efendi,
Doğu Türkistan’dan Hindistan’a gelirken, Sancu geçidinde Tifüs hastalığı
neticesinde vafat etmiştir.

İşan Hoca Hani Efendi, Münevver Kari, Selim Han, Mustafa Çokay Efendilerimle
beraber, milleti için büyük hizmetler edip, son yıllarda Münevver Kari ve diğerleri
tutuklandığı dönemde Bolşeviklerden kaçarak Doğu Türkistan’a gitmişti. İşan Hoca,
Doğu Türkistan inkılâbına katılmış, Doğu Türkistan’daki iç mücadeleleri bitirmede
ve Doğu Türkistan Hükümetini kurmakta faaliyet göstermiş bir rehberdi. Doğu
Türkistan Hükümeti’nde Sağlık Bakanı, “İstiklal Cemiyeti”nin başkanıydı.

Gençliğinden beri milleti için hizmet eden Hani Efendi’nin zayıf bedeni, O’nu
bize kavuşturmadan ıssız dağlarda bıraktı. Yurdun’da gençliğinden beri gördüğü ve
duyduğu sırlarını, Bolşeviklerden gördüğü zulümleri hür dünyaya çıkarak, bizlere
katılarak, muhacirler arasında neşr itmek niyetiyle yola çıkan bu büyük sima, Sancu
geçidinin altında kaldı. Bu haber bizler için çok ağır ve musibetlidir. Hayrullah
Tebareke rahmet eylesin, toprağını rahat kılsın.

Habiburrahman El Bulgari. Peşaver, 12. 9. 34

*
Yaş Türkistan, Kasım 1934, Sayı 60, Sayfa 34-35.
244

İşan Hoca Hani


*

1917 yılındaki inkılâbından önce, Türkistan’da milli devrim hareketine başlamış,


ona hizmet eden Türkistanlılar yavaş yavaş azalmaktadır. Bunlardan, Münevver
Kari, Selim Han, Tölegen Damollalar’ın Bolşevikler tarafından öldürüldüklerini
duyarak büyük üzüntü duyduk. Şimdi İşan Hoca’nın vefat haberini duyarak kaygı
duymaktayız. İşan Hoca gibi Münevver Kari ile birleşerek halkımızın aydınlanması
ve yurdumuzun kurtulması uğrunda yol açıcılardan kaçının ölüp, kaçının diri
olduğundan bizim tam bir bilgimiz yoktur.

İşan Hoca, Türkistan milliyetçileri içerisinde en çalışkan faaliyetçilerden birisiydi.

İşan Hoca Hani

O bir öğretmen ve aydınlatıcı olarak kendine inan öğrenciler ve dinleyiciler


toplayabilmekteydi... Ne yazık ki, O, siyasi üstadı Münevver Kari gibi vatanına,
noksansız vicdanı, açık fikri ve aklından beklediğimiz gibi hizmet etmekten mahrum
edildi. Fakat İşan Hoca, Doğu Türkistan gibi vatanımızın ikinci bir köşesinde büyük
ümidle başlayan, hepimizin yüreğini ateşlendiren milli harekete gerçekten katılabildi.
Yürüttüğü hareketi, gösterdiği hizmeti ile İşan Hoca’ya, Doğu Türkistan
Cumhuriyeti’nde ilk sırada yer almış birisiydi… Fakat takdirin ona nasip ettiği

*
Yaş Türkistan, Kasım 1934, Sayı 60, Sayfa 35-37.
245

güzellik uzun sürmedi. Doğu Türkistan Cumhuriyeti bayrağı indirilerek, yerine Çin
ve Kızıl Rusya hâkimiyeti tekrar kuruldu. İşan Hoca büyük zorluklar içinde Doğu
Türkistanı terk etme mecburiyetinde kaldı…

İşan Hoca, milli savaş cephesinde şehit oldu. Onun canı, tanrının cennetinde, ruhu
ve yaptığı işler yoldaşlarımızın yüreğinde ve hatrında olsun.
Mustafa
246

PARİS’TE DOĞU TÜRKİSTAN HAKKINDA BİR BİLDİRİ *

“Fransa’da Ecnebi Basın Birligi”

(Association Professionelle de la Press étrangère en France)ın teklifi üzerine,


başyazarımız Çokayoğlu Mustafa Beyefendi, geçen Ekim ayının 24’ünde, Doğu
Türkistan hakkında bir bildiri okudular. Çoktan beri ilan edilen bu bildiriyi dinlemek
için, 60’a yakın Avrupa ve Amerika gazete ve dergi muhabirleriyle beraber, Fransız
Parlamentosu üyeleri ve büyük Fransız edebiyatçılarından da katılanlar oldu.

Mustafa Bey konuşmasına, Doğu Türkistan’ın Çin ile olan ilişkisi ve tarihinden
başlayarak, Doğu Türkistanlılar’ın defalarca Çin’den ayrıldıklarını, Rusya’nın, Doğu
Türkistan’a göz dikmiş olduğunu, hatta bir zamanlar Doğu Türkistan’ın bir kısmını
ele geçirmeye de giriştiğini göstererek, Bedevlet Yakup Bey Atalık Gazi devrinde
durarak, son Doğu Türkistan milli hareketine geçti.

Doğu Türkistan üstündeki Çin hâkimiyeti’nin nedenlerini göstermek için Mustafa


Bey, Çokan Valihanov’un bundan tahminen, 80 yıl önce yazdıklarından aşağıdaki
bilgileri verdi:

“Doğu Türkistan Çin’in şüpheli bir mülküdür. Halk Çinlilere nefret ile
bakmaktadır ve onlara karşı her zaman isyan etmektedir. Eğer, Doğu Türkistan
üstünde bugüne kadar Çin hâkimiyeti süregeldi ise, bunun baş sebebi, Doğu
Türkistanlılar’ın kendi aralarındagi ihtilaflardır. Bu ihtilaf bittiği zaman Doğu
Türkistan, şüphesiz, Çin hâkimiyetinden çıkarak, bağımsızlığını kazanacaktır”.

Bu son yıllardaki hareketler, Çokan Valihanov’un sözlerini, fikirlerini tasdik


etmedi mi?

*
Yaş Türkistan, Kasım 1934, Sayı 60, Sayfa 37-38.
247

Dinleyiciler Sovyet Hükümeti’nin Doğu Türkistan milli mücadelesine karşı


yürüttüğü siyaseti, hatta askeri hareketleri hayret ve nefretle karşıladılar.

Mustafa Beyefendi’nin bildirisinin bazı Fransız ve diğer dillerdeki dergilerde


basılma ihtimali vardır.
248

DOĞU TÜRKİSTAN MESELESİ BİR


İTALYANDERGİSİ’NİNSAYFALARINDA*

İtalya başkenti Roma’da yayınlanan “Oriente Moderno” (“Yeni Doğu”) dergisi


son Ekim sayısında, Doğu Türkistan’da yeniden Çin hakmiyetinin kurulmaya
başladığından bahs ederken "Yaş Türkistan"ın 58. sayısındaki Baş Makaleden alıntı
yapmıştır. İtalyan dergisi "Yaş Türkistan"ın 53, 54 ve 55. sayılarında basılan, Doğu
Türkistan Cumhuriyeti’nin Kanun-u Esasi’sine okuyucularının dikkatini
çekmektedir.

*
Yaş Türkistan, Kasım 1934, Sayı 60, Sayfa 38.
249

DOĞU TÜRKİSTAN VAZİYETİ*

(Doğu Türkistan’dan Alınan Bir Mektuptan)

Bu yıl yaz aylarında Yusuf Can Taşkurgandaydı. Yusuf Can, İsmailiye


mezhebine 387 tâbi olanlara, ağır vergiler koyduğundan, halkın bir bölümü bu ağır
durumdan kaçarak, Sovyet Rusya (Agdaş, Murgab)taraflarına sığındılar. Ruslar’ın
yardımıyla tekrar geri dönerek, Yusuf Can’ın üzerine hücum ettiler. İsmailiye
Mezhebine mensup Tacikler ile beraber Tacik gibi giyinen azda olsa Ruslar da vardı.
Yusuf Can’ın askerlerinden bir bölümü savaşta öldü. Tacikler kendi mallarını geri
aldı. Yusuf Can 60 askeriyle beraber, 18 deve, 12 eşek, 12 yak öküzüne un, 30 At’a
gümüş külçeyükleyerek bu bölgelerde bir süre dolaştılar.

Sonraları tekrar Taşkurgan’a gelerek, birkaç Deveye pamuk, demir yükleyerek


Kaşgar’a geldiler ve yeni kurulan hükümete barıştılar. Yeni kurulan Çin Hükümeti,
Yusuf Can’ı çok iyi karşıladı.

Çinliler, Yusuf Can’a, kurdukları hükümete katılmasını teklif ettiler. O’da kabul
etti. Genel Meclislerini Kaşgar’daki Eyidgah camisinde cumartesi günü 3 bölümde
gerçekleştirdiler. Şehrin Aksakalları, büyük – küçük pek çok adam katıldı. Mescid’in
mihrabına Doktor Sun Yat Sen’in resmini astılar, Eyidgah’ı, bayram gibi süslediler.
Bu mecliste cumhuriyet usulünün güzelliğini, kolaylığını tarif ettiler. Kısmen
Kommunistliği methederek, bunun fukara sever olduğunu söylediler. Bu meclise
katılanlar birbirlerini yeni kurulan hükümet için kutladılar.

Bu durumu gören halk (Aksakal, Molla, genel ruhani tepki) hayretle mescitten
çıkarken aralarında kısık sesle “İşte burada da Kommunistlik belası ortaya çıktı…”
diye konuştular.

*
Yaş Türkistan, Ocak 1935, Sayı 62, Sayfa 28-31.
387
Adını İsmail bin Cafer es-Sâdık'tan alan Şii mezhebi.
250

Sonra hükümet Yusuf Can’a: “Sen, Batı Türkistan’dan ve diğer yerlerden gelen
muhacirlere katılmayasın, kendi yiğitlerinle ayrı durmalısın” dedi. (Yusuf Can Şir
Mehmed Korbaşılardan birisidir). Bu sözleri duyduktan sonra Yusuf Can, Osman
Kırgız’ın yanına gitti. Ondan kendisini korumasını istedi ve bu şartı kabul ederse
asker ve silahları ile Osman Bey’e katılacağını söyledi. İkisi anlaşarak, birleştiler.
Yusuf Can’ın askerlerinden 18’i Osman Bey’e katıldı. Yusuf Can bu askerlerinin
kendisine geri verilmesini istediğinde Osman Bey vermedi. Yusuf Can’da kalan
yiğitleriyle ayrı bir sarayda ikamet etmeye başladı.

Yeni Hükümet Yusuf Can’ın yaverine para vererek, O’nu öldürmesini istedi.
Yaveri, Yusuf Can’ı sol kolundan yaraladı. Yusuf Can’ın yiğitleri O’nu saraydan
hemen çıkardılar. Hükümet Yusuf Can’ı askerleriyle birlikte Maralbaşı’nın Kumluk
çölüne sürdü. Onların akıbeti hakkında bilgimiz yoktur.

Eyidgah’ta gerçekleştirilen mecliste Yeni hükümet, milli bir hükümet olduğunu


bildirerek, halkın her kesiminden temsilci olması gerektiğini anlattı. Merkez Aksu’da
her kesimden halkın kendisine ayrı vekil seçmesini istedi. Yeni Kaşgar Hükümeti’nin
Vekilleri aşağıdaki kişilerden oluştuğu ilan edildi:

1 – Osman Bey (Kırgız Vekili), 2 – Mahmud Bey (Özbek Vekili), 3 – Hunhuz


(Çin Vekili), 4 – Han Durung (Dungan Vekili).

Çinliler geldiğinde Kaşgar’ın idaresi Osman Bey’in elindeydi. Onun üç bin kadar
askeri vadır, Osman Bey’in yaveri Toktabek insaflı, okuryazar bir adamdır. Mahmud
da Kaşgar’a gelmesiyle Osman bey’e katıldı.

Harbi işler Mahmud Bey’in elindedir. Yakın zaman önce, Merkez Aksu’dan iki
uçak gelerek, propaganda kâğıtlar atarak gittiler. Bunu gören halk Mahmud Bey’in
biraz da olsa güce sahip olduğunu anladı.

Yeni Hükümet’in elinde olan yerler şunlardır: Kaşgar, Yarkent, Aksu, Kuçar,
Maralbaşı. Khotan ve Köhne Turfan ise Dunganlar’ın elindedir.
251

Yeni Hükümet Dunganlar’abarışmayı teklif etti. Dunganlar kabul etmediler;


ortadaki nehir suyunun azalmasını beklemektedirler ve savaşa hazırdırlar.
Dunganlarda silah çoktur. Ancak uçaklardan çok korkmaktadırlar. Dunganlar
İngilizlerden yardım alacaklar.

Hocam Niyaz Hacım, geçen yılın (1933) kış aylarında Dunganlar ile beraber
Hotan’daki Çinlilere hücum ettiler. Oradan alınan ganimeti (silah ve para), Hocam
Niyaz Hacım’a vermediler. Bu sebeple araları bozularak, Hocam Çinlilerin güçsüz
bir kuvvetine katılarak, Ruslar’a meyletti ve kendi elindeki parayla Ruslardan silah
satın aldı. Ruslar “Biz yardıma hazırız. Fakat bizim isteğimize göre hareket etmek
gerekir” dediler. Hocam Niyaz kabul etme mecburiyetinde kaldı.

Yeni Hükümete katılanların çoğunluğu Kommünistlerdir. Şimdi, Hocam Niyaz


Hacım Aksu’dadır. Ruslar’dan yardım almaktadır.

Her vilayetten otuz genç askeri getirerek Aksu’da talim vermektedirler. Onlara
ders vermek için Rusya’dan iki yüz erkek ve kadın asker kafilesi geldi. Rus
teşvikatçıları çok fazladır. Halk bu günkü vaziyetten son derece rahatsızdır. Halk
tarafından hiç bir şekilde destek görmeyen Yeni Hükümet’in hali ağırdır. Bu
vaziyet’in devamlı olacağını söylemek doğru olmayacaktır.
21 Aralık 1934.
*
* *
252

DOĞU TÜRKİSTAN’DA ÇİNİLE SOVYET HÜKÜMETİ’NİN


DOSTLUĞU*

Doğu Türkistan milli mücadelesinin başladığı dönemlere kadar, Urumçi Çin


Hükümeti’nin Sovyetler’in elinde bir oyuncak olduğu bütün dünya tarafından bilinen
bir durumdu. Durum biraz daha değişti. Moskova Hükümeti’nin gerçek bir ajanı
olan, Doğu Türkistan Valisi Jin Shu-ren, Müslüman-Türk isyanı başladığında
kaçınca, yerine yeni vali atanarak, yeni hükümet oluşturulmuştu. Bu hükümet ise
Moskova’dan “Ayrıldığını” söylemiş, hatta buna Çin Merkez Hükümetini de
inandıra bilmiştir. Okyucularımız hatırlasalar gerek, biz Doğu Türkistan milli
hareketi hakkında yazdığımızda Urumçi ile Moskova ilişkisinin bozulmadan, eskisi
gibi devam etmekte olduğunu söylemiştik.

Bizim bu yazılarımızı yalanlamak için çalışanlar az olmadı. Diğer taraftan, Sovyet


Rusya’yı Doğu Türkistan Türkleri için samimi bir dost olarak gösterenler de oldu.
İşte şimdi hava biraz durulmaktadır. Japonya Dışişleri Bakanı Hirota, geçtiğimiz
Ocak ayında, Japon Parlamentosunda okuduğu bir nutkunda, Moskova Hükümeti’nin
Doğu Türkistan’a el uzatarak bu ülkeyi “Sovyetleştirmeye” çalışmakta olduğunu
açıkça söyledi. Bolşevikler ise hemen Japon bakan’ın söylediklerini yalanlamış ve
Doğu Türkistandaki isyanın, İngiltere ile Japonya’nın siyasi entrikalarından doğarak,
bu iki devlet’in tüm isteğinin, Doğu Türkistan “Tahtına” “Padişahlar” geçirmek
olduğunu yazdılar.

Bolşevikler’in yalan söyledikleri ortadadır. 27 Ocak’ta bazı Avrupa gazetelerinde


yayınlanan, Şangay’dan gönderilen bir telgraf haberine göre, Çin Merkezi
Hükümeti’nin sorusuna cevaben Urumçi Genel Valisi General Çen Si Şey, Sovyet
Hükümetiyle yakın siyasi dostluk ilişkisinde olduğunu ve Bolşeviklerden çeşitli
uzman ve memurlar getirerek, Doğu Türkistan’ın iktisadi gelişmesi için onlardan
borç para almaya başlamıştır. Yani bugünkü Urumçi Hükümeti de eski “Jin Shu-
reng” e benzer şekilde Moskova çengeline düştü, çünkü Moskova uzmanları,

*
Yaş Türkistan, Şubat 1935, Sayı 63, Sayfa 31-33.
253

Moskova memurları ve Moskova parası tamamen Moskova faydası için hizmet


etmektedirler. Şunu da bilmek gerekir ki, Doğu Türkistan, Çin Hükümeti ve Sovyet
Rusya’ya hiçbir şekilde herhangi bir şart koyabilme durumunda değildir. Bunun için
yeterli gücü de yoktur.

Doğu Türkistan’da “Moskova faydası” ise bu ülkenin sözde Çin vilayeti olarak
kalarak, fiilen Moskova’nın himayesi altında kalması demektir. Sovyet Rusya’nın en
istemediği ve istemeyecegi bir durum ise, Doğu Türkistan’ milli bağımsızlığıdır.

Özellikle bir nokta, bu günlerde aydınlandı: Bazıları’nın “Doğu Türkistan


Türkleri’nin dostu” diye tanıttığı Sovyet Rusya Hoca Niyaz Hacım’a yardımı, Doğu
Türkistan Cumhurbaşkanı olduğu dönemde değil de, cumhuriyet bayrağını
düşürerek, hâkimiyetin Çin’e verilmesinden sonra göstermiştir.

Londra’da 16. 1. 35’te yayınlanan “Herald Turibun” gazetesinde Doğu Türkistan’ı


gezmiş olan İtalyan seyyahı Orlandini’nin, Doğu Türkistan’da Rus
Kommünistlerinin derin nüfuz kazandıklarına şahit olarak gösterilebilecek bir
makalesi basıldı. Bu makalesinde Orlandini, vaktiyle 5000 kadar Rus askerinin Doğu
Türkistan’da savaşa katılarak, Urumçi’deki Çin Valisini koruduğunu söylemektedir.

M.
254

DOĞU TÜRKİSTAN İÇİN KURBAN OLMUŞ DÖRT BÜYÜK


SİMA*

Abdullah İşan Hoca Hani’nin ölümünün ardından Doğu Türkistan Başbakanı


Sabit Abdülbaki, Adalet Bakanı Zarif Kari ve Ticaret Bakanı Satıb Aldı Can’ların
Çinliler tarafından öldürüldükleri hakkında bilgi alındı.

Eski Doğu Türkistan Cumhuriyeti Hükümeti Sağlık Bakanı ve İstiklal Cemiyeti


Başkanı Abdullah İşan Hoca Hani bütün ömrü boyunca, Batı ve Doğu Türkistan’da
milletinin bağımsızlığı için çalışan büyük bir simaydı. Bu zatı kaybettiğimiz "Yaş
Türkistan"ın 60. sayısında bildirilmiştir.

Doğu Türkistan eski Cumhuriyet Hükümeti Başbakanı Sabit Abdülbaki Efendi


1889 yılında Doğu Türkistan’ın Artuş kasabasında doğmuştur. Kasabası’nda muteber
bir aile ocağından olub, İlköğrenimini ana yurdunda, Orta ve Yüksek öğrenimlerini
ise, Türkiye, Mısır, Hicaz ve Suriye gibi Türk – İslam ülkelerinde bitirmişdir. O
Mısır’da yaşarken Doğu Türkistan’ın Kumul bölgesinde isyan başladığı haberini
aldı. Derhal Mısırdan Doğu Türkistan’a hareket ederek, Doğu Türkistan’ın Hotan
şehrine geldi. Bu şehirde uygulayacağı hareket planını hazırladı. Bu sırada Kumul ve
Çin güçleri savaşmaktaydı. Kumul’da savaş içinde kalan Türk Mücahitler sayı olarak
çok az olsalarda tuttukları yerin doğal yapısının yardımıyla Çinlilerin önemli
güçlerine karşı koymaktaydılar. Çin güçlerine Beyaz Ruslar da katılınca, Kumul
Mücahitleri ağır bir durum altına kalmışlardı. Çinlilerin cephe arkasında kalan silah
ve savaş merkezleri olan büyük şehirler az bir kuvvetle kalmışlardı. Sabit Abdülbaki
bu fırsatı kaçırmadı ve hemen işe başlayarak meslektaşlarından Mehmed Niyaz Alem
Ahunum, Mehmed Emin Hazretim, Abdülcelil Hacım, Abdullah, Nur Ahmed
isimlerindeki kişileri yanına alarak hazırlıklarını bitirdi. Önce Hotan ve Karakaş
şehirlerini alarak yeterli miktarda silah ele geçirdi. Ardından İlçi şehrini de feth etti.
Bu şekilde ilerleyerek Kiriye, Niye, Çarçan, Çarklık, Çiriye, Damugu, Guma, Gul
Ahmar, Tevekkül, İslam Abad, Kargalık, Poskam, Yarkend, Yenihisar, Merkit, Kızıl

*
Yaş Türkistan, Mart 1935, Sayı 64, Sayfa 21-24.
255

Buyin ve diğer bölgeleri aldı. Feth edilmeyen şehirlerin halkına fırsatı kaçırmadan
ayaklanmayı tavsiye eden hitabeler gönderdi. Bu olaylar Çinlileri şaşırttı ve büyük
bir gücünü onların üzerine saldı. Bu olayları haber alan; Kaşgar, Aksu, Karaşehir,
Turfan, Piçan, Toksun halkları ayaklandılar. Böylece, Urumçi ve Gulca’nın dışında
kalan yerlerin tamamı Türkler’in eline geçti. Mücahitlerimiz bildiğiniz üzere, Doğu
Türkistan Cumhuriyeti Hükümetini kurdular. Hoca Niyaz, Mahmud, Kerim Ahund
ve etrafındaki kişilerin hıyanetleri neticesinde, Doğu Türkistan bağımsızlığı yıkıldı.
Memleket tekrardan Çin ve Bolşevikler’in eline geçti. Bu dönemde, Sabit Abdülbaki
Efendi ve diğer Bakanlar esir düştüler.

Zarif Kari, 1886’da Taşkentte doğmuştur. Gençliğinde Kaşgar şehrine gelerek


yerleşmiş ve orada yetişen, yüksek eğitimli, açık fikirli, milliyetçi, yurtçu
simalarımızdandır. Doğu Türkistan bağımsızlık savaşına yakından katılan ve
hükümet kuruluşunda yararlılıklar gösteren kıymetli bir şahıstır. Doğu Türkistan
İstiklal Cemiyeti üyesiydi. Hükümette Adalet Bakanı ve Şeyhülislamlık görevlerinde
bulundu.

Satıb Aldı Can 1908’de Mergilan’da doğmuştur. İlköğrenimini Mergilan’da, orta


ve yüksek öğrenimlerini Rus okullarında bitirerek Avrupa okullarının dil
bölümlerinde Fransız, İngiliz, Arap, Fars ve Urdu dillerini öğrenmiştir. Doğu
Türkistan milli hareketinde komutan sıfatıyla Çinlilere karşı cihad eden, Doğu
Türkistan Hükümeti kuruluşuna aktif bir şekilde katılan bir kişidir. İstiklal Cemiyeti
üyeliği, Ticaret Bakanı yardımcısı ve Ticaret Bakanlığı yapmıştır.

Yurt ve milletimiz’in bu nurlu sevgilileri, millet ve yurdumuzun bağımsızlığı


yolunda kurban oldular. Onları rahmeti ile seven tanrımız kendi dergâhına aldı.
Yemyeşil ülküleri şehadet kanlarıyla boyandı. Lalezar oldu. Ulu tanrıya inananlar,
yurdu için savaşarak kan dökenler, yurdu ve dini yolunda şehit düşenler Kuran - ı
Kerimde kendine özgü hitabı ile takdis edilmişlerdir. Türkistan milliyetçileri,
Mücahitleri, şehitleri Kuran’ın mukaddes hitabesine uygun hareket edenler
içerisindedirler. Vicdanları iman ile dolan Türkistan milliyetçileri, Mücahitleri,
şehitleri tanrının rahmeti içindedirler. Ulu tanrı milletimizin hakkını, yurdumuzu
256

dinsizlerin, zalimlerin hakaret ve rezaletleri altında ebedi olarak bırakmaz. Biz genç
Türkistanlılar Fedakâr şehitlerimiz gibi iman nuru ile savaşırsak, o güzel
yurdumuzun ufukları, hiç şübhe yok ki, parlayacak, Türkistan’ı, Türklük
kurtaracakdır.

Türkistanımız’ın kurtuluşu yolunda şehit düşenler’in aziz ruhları tanrının arşı


âlâsında ve hatıraları milletmizin arşivinde saklanacaktır.

Masum milletimiz, yurdumuzun geçen 70 – 75 yıllık felaket dönemini, kara


günlerini son yılların hissettirdiği yakıcı kaygıları kadar hissetmemişti. Bolşevikler
bizim güçsüzlüğümüzden, cehaletimizden faydalanarak dehşet belasını sürekli
arttırmaktadırlar. Türkistan idealistleri Türkistan halkının sönmez imanından ilham
alarak, milli kurtuluş mücadelesini devam ettirecek ve şehitlerimizin ruhunu
sevindireceklerdir. Tanrı dirilerimize sağlık versin.

Sultan Bek Bahtiyar Bek


Mekke, 15 Zülkade 1353 (20. 2. 35)
257

DOĞU TÜRKİSTAN VAZİYETİ*

Nankin’de yayınlanan “Tiyan – Şan” isimli derginin bu yıl Ocak ayında


Çıkarılan 10. sayısından:

“Vatanımızı Bolşeviker bastı. Eski yaşam tarzımız yok edildi. Dinimiz, milletimiz
hakarete ve saldırıya uğradı. Mescid ve Camilerimiz Kommunist kulüplerine
dönüştürüldü. Binlerce sene boyunca mukaddes dinimiz olan İslamın yüce esasları,
talimatları söylenen minberlerden müthiş Kommunizm propagandaları duyulmaya
başladı. Her yerde Bolşevik okulları açıldı. Bu okullar’da masum küçük
çocuklarımızın saf beyinlerine Kommunizm zehiri aşılanmaya, onların temiz kalbine
dinimize, milletimize, aile yapımıza, baba ve annelerimize düşmanlık hisleri
doldurulmaya başlandı.

En ilkel hürriyet haklarından mahrum edilen halk, iktisadi taraftan bolşeviklerin,


Sovyetlerin kulu olmaya mecbur edildi.

Bu değişimlerden, vatanın, milletin geleceğinin nasıl olacağını anlayarak tepki


gösteren büyük muhterem zatlarımız, talihsizce Sovyet G.P.U tarafından
tutuklanarak öldürüldüler.

Cebir, zulümde, adamları haksız, merhametsiz, kanunsuz cezalandırmakta,


öldürmekte tarihte en ileri noktaya erişen G.P.U’nun kanlı tırnakları, Türkistan
halkının bedenine derin bir şekilde girdi.

Her bir hükümet kuruluşunun başına, Kızıl Rus idareci geçti. Yurdumuzun her
yerine Sovyet askeri yerleşti.
Sheng Shi-cai Sovyetler’in emriyle merkezi Çinden gönderilen kişileri tutukladı,
Merkez Çinden gelecek otomobillere, uçaklara Türkistan’a girme izni vermedi.

*
Yaş Türkistan, Mart 1935, Sayı 64, Sayfa 24-25.
258

Türkistan halkını Çin ile ticaret yaptırmadı, fakat sadece Sovyetlerle ticaret yapmaya
mecbur etti.

Kısacası vatanımız, çok tehlikeli bir gelecekle karşı karşıyadır. Biz şuanda bu
konuda gerekli çareleri bulamazsak, Sovyetler Hükümeti onun maşası olan Sheng
Shi-cai yardamıyla kötü planlarını ortaya çıkaracak ve Türkistan’ı Sovyetler’in
himayesi altında bağımsız bir Kızıl ülke olarak ilan edecektir. Bu sebeple bizinm ilk
görevimiz: Kumul’da özerkliğini koruyabilen kahraman Yolbars Bey Cenaplarına
maddi ve manevi yardımda bulunarak, O’nu, Sheng Shi-cai’nin suikastinden
korumaktır…”
259

PARİS’TE DOĞU TÜRKİSTAN HAKKINDA BİR BİLDİRİ*

Paristeki “Ecnebi Gazetecileri Birliği”nin isteği üzerine, Şubat sonunda


gerçekleştirilen toplantısında Başyazarımız Çokayoğlu Mustafa Bey “Sovyet
Hükümeti’nin Sömürgecilik Siyaseti” konusunda, Doğu Türkistan’ın son durumuna
dair önemli bir bildiri okudu.

Mustafa Bey bildirisinde, Sovyet Hükümeti’nin Avrupadaki karışıklıklardan


faydalanarak, Uzak Doğudaki olaylar hakkında ortaya attığı asılsız söylentilerin
arkasına saklanarak, Orta Asya’da önemli bir sömürge siyaseti planı uygulamakta
olduğunu göstermektedir. Moskova’nın Uzak Doğuda, Mançuryada uğradığı
başarısızlığın açığını, bugünkü Fransadan 3 kat büyük yer kaplayan Doğu Türkistan’ı
istila etmekle doldurmakta ve böylece Hindistan ve Tibet sınırında sağlam olarak
yerleşme amacındadır. Avrupa’ya en son gelip yayınlanan Çin ve Doğu Türkistan
haberleri Doğu Türkistan’ın fiilen Çin Devletinden ayrılarak, Sovyet Rusya’ya
bağlandığını göstermektedir. Bu haberlere göre, Doğu Türkistan’daki Çin kuvvetleri
Başkomutanı, Merkezi Çin Hükümeti tarafından gönderilen kişileri hapsetmiştir.
Merkezi Çinden otomobil ve uçakların gelmesine engel olmuştur. Doğu Türkistan’ın
Merkezi Çin ülkeleriyle ticari, iktisadi bağlantısı tamamen kesilerek, yalnız Sovyet
Rusya ile iktisadi ilişkide bulunabileceği bir hale getirildi.

Sonra Mustafa Bey, Nankin’de yayınlanan “Tiyan – Şan” dergisinin bu yılki Ocak
sayısında yeralan“Bolşevikler Vatanımızı bastı. Vatanımız çok tehlikeli bir gelecekle
karşı karşıyadır. Biz şuanda bu konuda gerekli çareleri bulamazsak, Sovyetler
Hükümetimaşası olan Sheng Shi-cai’in yardımıyla kötü planlarını ortaya çıkaracak
ve Türkistan’ı Sovyetler’in himayesi altında bağımsız bir Kızıl ülke olarak ilan
edecektir”şeklindeki yazıyı okudu. Bu Beyaz Rusya’nın hazırladığı bir istila siyaseti
planı’nın Kızıl Rusya eliyle yürürlüğe konması anlamına geldiğini tarihi delillerle
göstermektedir. Bu tarihi belgelere göre, Doğu Türkistan’ı istila fikri 19. yüzyılda
ortaya atılmış ve Çarlık Rusyası tarafından o zaman yapılan planda İngiltere ile

*
Yaş Türkistan, Mart 1935, Sayı 64, Sayfa 25-28.
260

anlaşmazlık çıkma korkusu nedeniyle rafa kaldırılmıştı. İşte bu plan şimdi Sovyet
Rusya Hükümeti tarafından uygulanmaktadır.

Bunun ardından Mustafa Bey kısaca, Doğu Türkistan’ın son yüzyıllarda geçirdiği
tarihi hadiselere değinerek, sözü Doğu Türkistan isyanına getirmiştir. Yıllarca devam
eden bu hareketi, Doğu Türkistan Cumhuriyeti Hükümetinin kuruluşunu anlatarak,
bu tür düşmanlar arasında kalan Milli Hükümet’in kendisini koruyabilmek için
yaptığı girişimleri ve bu girişimlerinden olumlu bir netice çıkaramadığını, Milli
Hükümet’in yaşadığı zorlukları anlatmıştır.

Bu dönemlerde Sovyet diplomasisi, G.P.U’su faaliyetlerini arttırarak Doğu


Türkistan’ı karıştırmaktadır. Urumçide yeni kurulan Çin Hükümeti ile Moskova
arasında gizli bir anlaşma yapılmıştır. Bu anlaşmaya göre, Moskova, Urumçi askeri
kuvvetleri Komutanı Sheng Shi-cai’e yerli Müslüman isyanlarını bastırmak için silah
ve başka araçlarla yardım etmeyi kendi üstüne almıştır. Bolşevikler, dağıtılan Doğu
Türkistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hacım’ı Ergeştam’a çağırdılar.
Ergeştamda hangi konularda görüşüldüğü belli değildir. Fakat neticede Hoca Niyaz
Hacım’ın Urumçi ve Moskova tarafına geçtigi görüldü.

Başta Başbakan Sabit Abdülbaki Efendi olmak üzere, Cumhuriyet Hükümeti


üyelerinden bazıları, Hoca Niyaz Hacım’ın yaptığı anlaşmayı kabul etmediler ve
O’na karşı çıktılar. Fakat bu karşı çıkış çok uzun sürmedi. Neticede Başbakan Sabit
Abdülbaki ile Adalet Bakanı Zarif Kari’nin (Aslen Taşkentli) Aksuda, Ticaret
Bakanı Satıb Aldı Efendi’nin (Ferganalı) Taşkurganda öldürüldüğü haberi bize yakın
zamanda telgrafla bildirildi.

Bu iki şehirde Sovyet Rusya sınırına yakın olup, tamamen Sovyet nüfuzi
altındadır. Bugün Aksu, Doğu Türkistan’ın güney kısmında Sovyet etkisinin merkezi
olarak kabul edilmektedir.

Bu üç bakan, Sovyet Rusya ile anlaşmanın kesin olarak aleyhtarları oldukları için
öldürüldüler. Bu idamların ardından Sovyet Hükümeti Doğu Türkistan’ı kendi eline
261

geçirme çalışmasında bir adım ileri gitmiş oldu. Eğer Nankin dergisi “Tiyan – Şan”
ın verdiği haberler doğruysa, Doğu Türkistan’ı Sovyetleştirme hareketine çoktan
girişilmiştir.
Kavunçili
262

DOĞU TÜRKİSTAN’IN DURUMU*

Nankin’de aylık olarak yayınlanan “Tiyan-Şan” isimli derginin 11. sayısının


(Şubat 1935), 40 – 42. sayfalarında basılan “Hangisi Doğru, Hangisi Yalan?” başlıklı
yazıdan alınmıştır:

“ – Bundan birkaç ay önce Urumçi Çin hükümeti, merkezi Çin hükümeti’ne


sunduğu raporda “Bütün Doğu Türkistan’ı ele geçirdim. İsyancıların bütün
silahlarına el koydum. Yani, Doğu Türkistan’da bana karşı hiçbir güç kalmadı”
diyerek, Merkeze kendisini güçlü olarak göstermeye çalışmaktadır. Birkaç aydan beri
idaremize gelmekte olan bilgilere bakıldığında, durumun Sheng Shi-cai’in merkez
Çin hükümeti’ne övünerek yazdığı gibi olmadığı görünmektedir.

Hotan’da, Dunganlar hâkimdir. Kaşgar’da, Mahmud Muhiti, Osman Ali Bey,


Zeynettin Ahund Akam ve diğerlerinin askerleri eskisi gibi kendi başlarına
bağımsızdırlar. Yolbars Bey Kumul’da, Şerif Han Altay’da bağımsız şekilde hüküm
sürmektedirler.

Sheng Shi-cai Merkez Çin’e ve dünya kamuoyuna“Doğu Türkistan’daki bütün


karşı gücü bastırdım” diye söylese de, gerçekte bütün Doğu Türkistan halkını Hoca
Niyaz Hacım’ın adı ile aldatmaktadır. Bugünlerde idaremize, Kaşgar’da
yayınlanmakta olan “Yengi Hayat” ve Çöçek’te yayınlanmakta olan “Biznig Tauş388”
gazitelerindan birkaç sayı ulaştı. Bu gazeteler Hoca Niyaz Hacım’ın, Sheng Shi-cai’i
öven, bütün Doğu Türkistan halkını ona itaat etmeye çağıran ilanları ile doludur.
Hemde bu yazılarda Hacım’ı Fucuşi (Başkanyardımcısı) olarak belirtmektedir.

Ama bu hain Sheng Shi-cai Merkez Çin ile olan yazışmalarında hiçbir zaman
Hoca Niyaz Hacım’ın ismini anmamaktadır.

*
Yaş Türkistan, Nisan 1935, Sayı 65, Sayfa 27-30.
388
“Sesimiz”.
263

Sheng Shi-cai bazı millet hizmetkârlarını aldatmak için onları “Futeng


Cang”(Zabit yardımcısı),“Fucuşi”olarak atamıştır. Hükümet kanununda böyle
ünvanlar yoktur. Fakat bunu hükümet dahi bilmemektedir. Bu ünvanları Sheng Shi-
cai, Doğu Türkistan halkını “Ben sizin liderlerinizi böyle yüksek makamlara
getirdim” diye aldatmak için ortaya atmıştır… Fakat Hoca Niyaz Hacım bu
durumlardan habersizdir. O kendi namını, hain Sheng Shi-cai’e silah olarak teslim
ederek, Urumçi’deki Nenguen389 de yaşamaktadır. Eğer Hoca Niyaz Hacım bütün bu
olan biteni böyle sükünetle karşılarsa, Sheng Shi-cai, Hoca Niyaz Hacım’ın adıyla
halkı aldatmaya devam ederse, gelecekte bütün Doğu Türkistan’ı ele geçirerek,
Bolşeviklere teslim edecektir.

Sheng Shi-cai ve Liyunglar merkeze ve bütün Çin’e telgraf çekerek, “Doğu


Türkistan’da Bolşevikler’in okullar, klüpler, kooperatifler açtıkları yalan, Doğu
Türkistan’a Bolşevik askeri hiçbir zaman girmedi, bunlar bazı kişilerin uydurduğu
yalanlardır” demişler ve inandırmışlardır…”

Yine bu dergide dört adet mektup basılmıştır. Bunlardan 3.1.35 tarihli birinci
mektupta: “Kaşgar tarafındaki karışıklıkların devam ettiği sanılıyor. Çünkü
Hotan’daki Dunganlar savaşa devam etmektedirler… Dunganlar’ın 25 bin askeri
varmış. Hotan’ı 8 ay önce ele geçirmişlerdir. Onlardan önce Rus askerlerinin
Yarkent’e geldikleri söyleniyor. Onların liderleri Halk’a “Çocuklarınızı okula
veriniz, kadınlarınız yüzüaçık dolaşsınlar…” diye söylüyorlarmış…” diye
yazılmaktadır.

11. 1. 35 tarihli ikinci mektupta ise: “Bolşevikler Kaşgardan çıkan mektuplara


sansür uyguluyorlarmış. Kaşgar’a Bolşevikler pekçoköğretmen getirerek, onları her
tarafata açtıkları okullarda görevlendirerek, Rusça, Müslümanca eğitim
vermekteymişler. Bolşeviklerin Rusya’ya ilk grubta 20, 2. Grupta ise 40 adet öğrenci
gönderdiği söyleniyor. Bolşevikler nihayet Doğu Türkistan’ın eğitim işleri hakkında
ciddiyetle çalışmaktaymış…” denilmektedir.

389
Hükümet yetkililerinin yaşadığı resmi konut.
264

Derginin 43. sayfasında basılan 3. mektupta ise: “Hotan’da Dunganlar, daha önce
Hotan’da emir olan Celaleddin’i vali olarak atamışlar. Şimdi Hotanlılar ciddi bir
harekettedirler. Bolşeviklerin Doğu Türkistan’a girmesine hiçbir Türkistanlı razı
değildir. Mescitlere resim koyulduğundan beri halk çok karışık bir vaziyettedir.
Kuçar, Aksu gibi yerlerde mescitlere resim koyulmasına engel olan 20 – 30 idam
edilmişlerdir…

Yolbars Bey Kumul’u ele geçirdi. İsmail Davud 500 asker ile Yolbars Bey’e
katıldı. Urumçi etrafında savaş çıktı…”şeklinde bilgiler var.

(“Tiyan – Şan”dan)
265

DOĞU TÜRKİSTAN’DA*

Öncelikle belirtmeliyiz ki, Avrupa ve genel olarak dış dünya ile bağlantısı çok
kötü bir durumda olan Doğu Türkistan ile iletişim, son olaylar neticesinde dahada
zorlaşmıştır. Vaktiyle Doğu Türkistan’ın çeşitli şehirlerinden doğrudan doğruya
alınan yayınlar ve istihbaratlar da son dönemlerde kesildi. Doğu Türkistan’ın
durumuna dair yabancı basında yayınlanmakta olan haberler’in en güveniliri kervan
yoluyla ağızdan ağıza geçerek gelen “Uzun kulak”(kulaktan kulağa) haberlerdir.
Onun içindir ki, bu şartlar altında gelerek yayınlanan haberler içerisinde birbirine zıt
olan haberlere de rastlanılmaktadır.

Peşaver’de bulunan Habiburrahman Efendi’nin, Nisan ayı içinde Kaşgar’dan


gelen bir yolcu’nun ağzından duyarak yazdıklarınadayanarak aşağıdaki bilgileri
yayınlıyoruz:

“Doğu Türkistan’da mevcut olan yönetim bir Çin hükümetidir. Hoca Niyaz
Hacım, ikinci derece bir makamda olsa da sadece adı var, bir icraatı yoktur. Başkent
Urumçi olup, Kaşgar, Yarkent, Aksu, Kuçar, Köhne Turfan, Üç Turfan, Bulca (İli)
şehirleri Urumçi’ye bağlıdır. Her şehirde bir Rus askeri memuru bulunmakta ve o ne
emrederse yapılmaktadır. Bu Rus askeri memurlarını çarlık rejimi yandaşı olarak
tanıtsalarda buların Bolşevik oldukları bütün icraatlarından açıkça görümektedir.
Doğu Türkistan’da, Rus malları dışında başka hiçbir ülkenin malları satılmamaktadır.
Çünkü diğer ülkelerin mallarından ağır vergiler alınmaktadır.

Urumçi’de altı adet uçak vardır. Ruslar, Gulca’ya doğru demiryolu inşasına
başladılar. İli etrafında Altın madenleri arayarak, bulduklarını sahiplenmektedirler.
Gulca etrafında bir petrol yatağı bulundu. Yeni açılan okullara Rusya’dan
Kommunist öğretmenler getirilmektedir. Medreselerin vakıflarına el konulmuştur.
“Yani Hayat” ismiyle yayınlanan gazete hükümet sözcüsü olup, sayfalarında Türk

*
Yaş Türkistan, Mayıs 1935, Sayı 66, Sayfa, 31-33.
266

kelimesi geçmemektedir. Hatta halkı, siz Türk değilsiniz, Uygursunuz diye


aldatmaya çalışmaktadır. (Bu siyaset Batı Türkistan’da yıllardır yürütülen Sovyet
“Milli Siyaseti”i değil mi? İdare).

Hacılar için Hindistan yolu kapatılmıştır. Gulca’dan geçilerek Sovyet toprağı


üzerinden Hacca gidip gelmek dokuz tille (Altın) olup, 400 – 500 kadar Doğu
Türkistanlı Rus yolu ile Hacca gitmişlerdir.(*) 390 Halk’ın çoğunluğu Rus yoluyla
Hacca gitmeyi istememektedirler. Çünkü Ruslar genellikle, onların varını yoğunu
yağmalamaktadırlar.

Kaşgar hükümeti bütün korbaşılarını çağırarak, Maralbaşı’na yollamak istediler.


Fakat onlar gitmediler. Maralbaşı’ndan 800 Beyaz ve Kızıl Rus gelerek onları
kuşattılar. Korbaşıların ileri gelenlerinden Andicanlı Kerim Can, Oşlu Mala
Abdurrahman, Oşlu Kadir Palvan çatışmada şehit oldular. Komutan Yusuf Can üç
Rus’u öldürerek, Sarig boyuçölüne çekildi. Yusuf Can’ın son zamanlarda Hotan’da
olduğu haberi geldi. Canı Bek Kazı’nın, Hindistan’ın Gilgit bölgesinde gizlendiği
söylenmektedir.”

Aynı yolcunun söylediğine göre, dergimizin bu yıl Mart sayısında yayınlanan,


Sultan Bek Bahtiyar Bek’in makalesinde öldürüldükleri söylenen, üç bakandan Milli
Hükümet Başkanı Sabit Abdülbaki, Adalet Bakanı Zarif Kari Efendiler’in
“Nezırbend” hayatta oldukları, sadece Ticaret Bakanı, Satıb Aldı Can’ın Yenişehirde
öldürüldüğü bildirilmektedir.

Habiburrahman el- Bulgari

390
(*)Dostumuz “Yana Milli Yol” dergisinin Mayıs ayında yayınlanan 88. sayısının 32. sayfasında,
Doğu Türkistan’dan hacca gidenler konusunda, aşağıdaki haberi vermektedir: “Bu yıl 200’e yakın
Doğu Türkistanlı kardeşimiz hacca gitti. Çöçek’te yayınlanan “Bizim Tauş” gazetesinin 1 Şubat
saysındaki habere göre, Turfanlı ve Manaslı Hacılar da Çöçekten geçmişlerdir”.
267

“TİYAN – ŞAN” DERGİSİ’NİN YAYININI DURDURULDU*

Dergimizin 55. sayısında, Doğu Türkistanlı İsa Yusuf Bey isimli bir yurttaşımızın
girişimiyle Nankin’de “Çin Türkistanı Muhipleri Cemiyeti” isminde bir dernek
kurulduğunu, bu derneğin, 1934 yılının Şubat ayından başlayarak “Çini Türkistan
Avazı” isminde Türkçe – Çince bir dergi çıkarmaya başladığını bildirmiş ve bu
derginin izlediği yol hakkında bir makale yayınlamıştık. 6. sayısına kadar ilk
sayfasına, “Aylık olarak yayınlanan, siyasi, toplumsal, iktisadi ve eğitsel dergi” diye
yazılan “Çini Türkistan Avazı”nın, 7. sayısından itibaren bu sözler değiştirilerek
yerine, “Doğu Türkistan’ın tüm haklarını sağlamak için mücadele eden aylık dergi”
yazılmıştır. Nankin’de yayınlanan bu dergi 8. sayısından itibaren “Tiyan – Şan”
adıyla yayınlanmıştır. Derginin 3. sayfasında “Naşiri: Doğu Türkistan Muhipleri
Heyeti” olarak gösterilmiştir. “Tiyan – Şan”ın, bu yıl Şubat ayında yayınlanan 11.
sayısı da idaremize gelmiştir.

Günden güne her yönden gelişme gösteren “Tiyan-Şan” dergisi’nin yayınının


durdurulduğunu öğrendik. Dostumuz “Yana Milli Yol”un bu ay yayınlanan
sayısında, bu münasebetle yazdığı uzun bir makalede, A. Mehmed isimli bir kişi
tarafından“Tiyan-Şan”ın basılmış olan Mart sayısının (12. sayı) Türkçe kısmına el
koyulduğunu, Nisan ayında ise derginin tamamen kapatıldığını bildirmektedir.

(“Yana Milli Yol” Ağustos 1935, sayı 8).

*
Yaş Türkistan, Ağustos 1935, Sayı 69, Sayfa 38.
268

DERGİSİNDE DOĞU TÜRKİSTAN MESELESİ*

Londra’da yayınlanan “The Slavonic and East European Rewiew” dergisinin 1935
yılı Temmuz sayısında “Çin Türkistanı İstilası” (“The Annexation of Chinese
Turkestan”) başlığı altında, 1935 yılı Şubat ayında Paristeki “Yabancı Gazeteciler
Birliği” toplantısında Çokayoğlu Mustafa Bey tarafından yapılan konuşmanın özeti
basılmıştır. İngiliz dergisi konuşmanın özetini:

“Görüyoruz ki, eski Ruslaştırma siyaseti sadece kendi metodunu (Hareket tarzını)
değiştirmiştir. Bu yeni sömürge (Doğu Türkistan), doğal olarak, bağlandığı Sovyet
Rusya’nın ilçesi olacaktır” diyerek sonlanmaktadır.

Burada şunu da bildirmek gerek ki, “Slavonik Review” dergisi, Rus tarihi ve
edebiyatı uzmanı olarak tanınan meşhur Professor Bernard Pares tarafından
yönetilmektedir. Professor Bernard Pares, Ruslara ve Rusya’ya sempatiyle
bakmaktadır.

*
Yaş Türkistan, Ağustos 1935, Sayı 69, Sayfa 39.
269

ŞEHZADE ABDÜLKERİM’İN AKIBETİ*

Avrupa gazetelerine bu ayın 5’inde New York’tan bildirilen bir habere göre,
büyük bir New York otelinin odasında, son Doğu Türkistan olayları sırasında ismi
azda olsa anılmış olan merhum Sultan Abdülhamid’in torunu Şehzade Abdülkerim’in
cesedi bulunmuştur. Şehzadenin şakağında bir yara görülmüş ve cesedinin yanında
bir de silah bulunmuştur.

*
Yaş Türkistan, Ağustos 1935, Sayı 69, Sayfa 39.
270

SONUÇSUZ KALAN BİR DÜŞMAN HAREKETİ*

Medine’den bildirildiğine göre, eski Doğu Türkistan Hükümeti’nin Harp


dairesinde yüksek görevlerde bulunmuş yurttaşımız Sultan Bek Bahtiyar Bek
Efendiyi Sovyet Hükümeti’nin Hicaz
temsilcisi Nezir Törekulof’un adamları
kaçırmaya çalışmış olsalarda, bu bozuk
hareket sonuçsuz kalmıştır. Fakat Nezir
Törekulof’un adamları, Sultan Bek’in odasını
didikleyerek, onun bazı eşyalarını, şahsi
dökümanlarına elkoyarak götürmüşlerdir.
Sonrasında yapılan çalışmalar sonucunda bu
eşyaların bir kısmının geri alındığı ve bu
konuda incelemelerin devam ettiği de
bildirilmektedir.
Sultan Bek Bahtiyar Bek

*
Yaş Türkistan, Ağustos 1935, Sayı 69, Sayfa 40.
271

DOĞU TÜRKİSTAN KIZIL EMPERYALİZM KISKACINDA*

Yurdumuzun bir parçası olan Doğu Türkistan’ın mukadderatı ile en yakından, en


candan ilgilenen “Yaş Türkistan” Doğu Türkistan olaylarını, okuyucularına
tanıtmaya devam etmektedir. Bugüne kadar dergimizde, Doğu Türkistan’daki Sovyet
Rusya’nın emperyalist oyunlarının Doğu Türkistan’da yaşayan kardeşlerimizi
tehlikeye sürüklemekte olduğunu açık bir şekilde göstermeye çalıştık. Şimdi ise,
Doğu Türkistan’ın tartışmalı geçen son iki yılında orada bulunmuş yabancı bir
kişinin getirmiş olduğu bir bilgiyi okuyucularımızınbilgisine sunuyoruz.

Bu kişi, Kuzey Çin’in büyük şehirlerinden birisi olan Tenzin’de faaliyette


bulunmuş bir Alman şirketi çalışanı Wilhelm Dorn’dur. Dorn’un çalıştığı şirket, eski
Doğu Türkistan Mahalli Çin Hükümetine yük otomobilleri satmıştır. Şirketi, bu
otomobilleri ulaştırmak için Dorn’u 1933 yılında o bölgeye göndermiştir. Dorn
görevini bitirdikten sonra da Ticari faaliyetler hakkında bilgi toplamakiçin bölgede
uzun süre kalmak istemiştir. Bu dönemde General Ma (Ma Zhong-ying) ile Urumçi
hükümeti arasındaki gerginlikler artmış, Dorn da bu karışıklıklar içerisinde kalmıştır.
Daha sonra Sheng Shi-cai hükümeti tarafından tutuklanmış ve 1935 yılının ilk
aylarında derhal Doğu Türkistan toprağını terk etmesi ve bir daha Doğu Türkistan’a
gelmemesi şartıyla sınırdışı edilmiştir.

Dorn, Doğu Türkistan’da meydana gelen mücadeleler, olaylar ve ilişkiler


hakkında pek çok bilgi vermektedir. Biz burada, Dorn’un Sovyet hükümeti’nin Doğu
Türkistan olaylarıyla ilgili bağlantısı ve bunun getirdiği sonuçlar üzerine söylediği
sözler üstünde kısaca duracağız.

General Ma ve diğer isyancı güçlere kendi gücü ile karşı duramayacağını bunun
yanı sıra, Merkezi Çin Hükümetinden de yardım gelmeyeceğini anlayan General
Sheng Shi-cai, yardım etmesi için Sovyet hükümetine müraacat etmiştir. Sovyet
hükümeti de belirli şartlar altında silah vererek yardım etme görevini üzerine

*
Yaş Türkistan, Eylül 1935, Sayı 70, Sayfa 23-27.
272

almıştır… O günden itibaren Sovyet hükümeti, Urumçi hükümetini kendi nüfuzu


altında olan dairelere Sovyet temsilcilerinin onayını almadan, dışarıdan gelmekte
olan yabancıları yerleştirmeme ve ülkeye önceden girmiş olan yabancıları
çıkarmamaya mecbur etmektedir. İlk Sovyet temsilcileri Melikof ve Goderyaksef
ismindeki kişilerdir. Dorn, Urumçi Çin hükümetinin bu iki Sovyet Rus memurunun
rızasını almadıkça hiçbir iş yapılamadığını, hatta karşı oldukları hususlarda dahi bu
Sovyet temsilcilerinin istedigini yapmaya mecbur olduklarını söylemektedir.

Bu suretle bütün işleri kendi nüfuzu altına aldığına kanaat getiren Sovyet
hükümeti, silah yardımına etmeye başlamıştır. Fakat bu yardıma rağmen Sheng Shi-
cai isyan güçlerini bastıramamaktadır. Bu arada durumdan hoşlanmayan Gulca valisi
yardıma gelen silahların bir kısmına el koyarak, General Ma saflarına geçmiştir. Bu
dönemde Urumçi hükümetinin durumu kötüleşerek, Urumçi’nin de isyancıların eline
geçmesi korku veendişesi doğmuştur. İşte böyle bir durumda Sovyet Rusya askeri
güçleri doğrudan doğruya işe karışmıştır. 1934 yılı 20 Ocak’ta Sovyet Rusya güçleri
Urumçi’ye girmiştir. Dorn bu tartışmaların o kadar da basit olmadığını ve Sovyet
güçlerinin kayıp vermeden geçemediğini söylemektedir. Pek çok zorlukla da olsa
Sovyet Rusya güçleri Urumçi Çin hükümetini tehlikeden kurtarmıştır. Fakat bu
yardımın hesabı da oldukça ağırdır. Sovyetler’in ilk adımı Urumçi hükümetini
yeniden kurdurarak, kendilerinin güvenmediği kişileri hükümetten çıkartarak, yerine
kendilerine sadakatle hizmet edecek kişileri yerleştirmektir. İkinci teşebbüsleri ise,
Doğu Türkistan G.P.U’sunu kurmaktır. Dorn’un anlattıklarına göre Doğu Türkistan
G.P.U’sunun başına General Pogodin isimli bir Rus ajanı atanmıştır. Derhal bölgesel
şubelerin kurulmasına girişilerek, kısa bir süre içinde, Doğu Türkistan’ın Kuzey
kısmının her tarafında faaliyete geçmiştir. G.P.U teşkilatı ülkenin Güney kısmında
da, Dorn daha Doğu Türkistan’daykenkurulmaya başlamıştır. Zaten Dorn’un
anlattıklarından çoğunlukla Kuzey kısımı yani Cungarya’ya dair konuştuğu
anlaşılmaktadır. Daha sonra alınan bilgilerden G.P.U teşkilatının az bir istisnayla
bütün Doğu Türkistan’ın her tarafında, geniş bir faaliyete giriştiği anlaşılmakdadır.

Kızıl Rusya güçleri Urumçi’yi işgal ettikten sonra, ilk iş olarak Urumçi civarında
vaktiyle Alman – Çin havayolu tarafından inşa edilen havaalanını ele geçirerek,
273

burayı düzenlemeye başladılar. Havaalanı genişletildiği gibi alan 150 uçak alabilecek
kapasiteye getirildi. Dorn, bölgeden ayrılmadan önceki dönem de hangarların
içerisinde 10 Sovyet uçağının bulunduğunu söylemektedir. Daha sonra Urumçi
hükümeti tarıfındaki Sovyet temsilcisi sayısı 5 e çıkarılmış, bunların 2’si harp işleri
uzmanıymış. Urumçi hükümeti Sovyet hükümetinden 2 milyon Çin doları borç
alarak, bu para ile Türk-Sib demir yolunu Urumçi’yekadar uzatmaya çalışacaktır.

Dorn, 1934 yılı ortalarından itibaren Doğu Türkistan’ın her yönden açıktan açığa
Sovyetleştirilmeye başlanıldığını söylemektedir. O “Bugünlerde Urumçi’de
uçaklardan “Kapitalist – Emperyalistler”in yardımcılarına karşı mücadele başarıyla
sonuçlandı. Böylece bütün vilayet birleştirildi. “Kapitalist – Emperyalistler”in
yardakçılarının tamamı tutuklandı. Doğu Türkistan emekçileri kitlesi “Kapitalist –
Emperyalistler” zulmünden ebediyen kurtulmuş olacaktır. Böylece şimdiye kadar
Doğu Türkistan vilayeti olarak adlandırılan bölge bağımsız Sosyalist Cumhuriyet
olarak ilan edilecektir.” şeklinde bildirler atıldığını söylemektedir.

İşte şimdi maskeler çıkarıldı, bu maske arkasında saklanan çirkin yüz körlere dahi
görünür bir şekil aldı… Bu bildirinin içeriğini “Halk Cumhuriyeti” kuruldu
bildirgesiyle denk olarak görenler onun anlamını açık olarak anlayacaklardır.

Dorn’un getirdiği bu bilg çeşitli Avrupa gazetelerinde yayınlandı. Çokça


konuşuldu. Tabi bu gazeteleri, Doğu Türkistan halkının düştüğü felaket
ilgilendirmediği gibi duygulandırmadıda. Onlar bu olayın her yerde savaşmakta olan
büyük emperyalist devletlerin menfaatleri arasındaki münasebete olan etkisine
bakmakta ve bu yönde konuşmaktalar. Orta Asya’da şimdiye kadar açık veya kapalı
bir şekilde savaşan iki emperyalist güç İngiltere ile Rusya oldu. Onun için de Avrupa
gazeteleri bu son olaylar münasebetiyle emperyalist İngilterenin, Orta Asya
cephesinde Sovyet Rusya emperyalizmine mühim bir noktayı
yutturduğunuyazmaktadırlar.

Diğer bir kısım gazeteler ise, Doğu Türkistan’ı kendi nüfuzu altına alan Sovyet
Rusya’nın kazandığı bu mevkiyi ne çeşit planlar ile sağladığını incelemekte, Sovyet
274

hükümeti, Doğu Türkistan’ı Çin Kommünistleri ile bağlantı merkezi ve bütün Doğu
ve Güney Asya’daki Kommunistler’in faaliyetine doğrudan doğruya Sovyet Rusya
ile baglayacak bir aşama olduğunu öne süremektedir. Buna delil olarak, Çin – Sovyet
güçlerinin yerlerini değiştirmelerini ve Moskovadan onlara, Doğu Türkistan’a
komşubölgelere gelerek yerleşmeleri hakkında verilen emirleri yerine
getirmektedirler de bu Sovyet planının uygulanmasıyla Uzak Doğu ve Hindistan,
bununla bütün dünyanın sürekli bir karışıklık içine girmesi, bu günkü zor durumun
daha da kötüleşeceğini öne sürerek endişelerini bildirmektedirler.

Başkaları bu duruma kendileride dâhil olduğu halde dünya için felaket olacağını
düşünerek endişelenseler de, biz felaket içinde kalarak kan yutmakta olan halkımızı
görüp endişeleniyoruz.

Taşbalta
275

DOĞU TÜRKİSTAN’DA*

Japonya telgraf ajansı “RENGU”, 24.9.35 tarihli telgrafında Doğu Türkistan


Sovyet Cumhuriyeti ilan edilerek Doğu Türkistan’ın Sovyet Rusya’ya katıldığı
haberini yaymaktadır. Sovyet telgraf ajansı “TASS”doğal olarak hemen bu haberi
tekzip etti. “TASS” ajansının tekzibi, kendisinin Doğu Türkistan Türkleri’nin milli
bağımsızlık mücadelesi’nin devam ettiği dönemlerde yaydığı, “Doğu Türkistan’da
Japonya ve İngiltere planları” hakkındaki yalan haberler kadar kıymete değerdir.

Japonya ile İngiltere gerçekten de Doğu Türkistan için mücadele etmişse, İngiltere
ile Japonya Doğu Türkistan’ın başına padişah belirlediyse, nasıl oldu da Doğu
Türkistan birden bire Sovyet Rusya’nın eline geçti? Bolşevikler ve onların milli
vicdan ve kişilik insafının son kalıntılarını da yokeden dostları, nasıl olur da Japonya
ve İngilterenin, Doğu Türkistan’ı Sovyet Rusya’ya vermek için mücadele ettiklerini
iddaa edebilirler? Merhum Sultan Abdülhamid’in torunu Şehzade Abdülkerim ve
yarım hayali, İngiliz müslümanı Halid Efendi Sovyet G.P.U’suna zemin hazırlamak
için Doğu Türkistan siyasi sahnesine çıkarılan kişiler midir?

İşte bu anlamsızlıkar, Japonya ve İngiltere’nin Doğu Türkistan’a göz diktiğini,


Şehzade Abdülkerim ve İngiliz Halid Efendi planları hakkında geçmişte kalmış
Bolşevik haberlerinin doğruluğunu kabul etmekle doğmaktadır. Hayır, gerçekte ne
Japonya’nın nede İngiltere’nin Doğu Türkistan’da isyan çıkmasında ve isyanın
devam etmesinde parmağı vardı. Biz gerek Japonya’nın, gerek te İngiltere’nin Doğu
Türkistan’da gözü olmadığını kesinlikle söyleyebiliriz. Şuna kesinlikle inanmak
gerek ki, Japonya ve İngilterenin Doğu Türkistan hakkında Bolşeviklerin tasvir
ettikleri gibi bir niyetleri olsaydı, Doğu Türkistan’da bugünkünden tamamen farklı
bir vaziyet ortaya çıkmış olurdu.

Doğu Türkistan Türklerinin Çin yönetimine karşı isyanının başladığı gününden


itibaren Bu durum Bolşevikleri rahatsız etti, korkuttu. Bu gayette doğaldı. Çünkü

*
Yaş Türkistan, Ekim 1935, Sayı 71, Sayfa 15-18.
276

Doğu Türkistan’ın Çin yönetiminden kurtulması ve Doğu Türkistan da bağımsız bir


devletin kurulması, Kızıl Rus emperyalizminin Asya’nın bu bölgesindeki iktisadi ve
devrimsel siyasi çıkarlarına karşıydı. İşte bunun için Sovyet hükümeti başından beri
Doğu Türkistan milli kurtuluş mücadelesine karşı oldu. Bolşevikler, Doğu Türkistan
Türklerinin milli hareketini bastırmak için mahalli Çin hükümetine her türlü
yardımda bulundular ve Dünya kamuoyunu, kendilerinin Doğu Türkistandaki
emperyalistlik, sömürgecilik planlarından uzaklaştırmak için çok kez tecrübe ettikleri
silahlarıyla provakasyon yürüttüler. Japonya ve İngiltere’nin Doğu Türkistan’a göz
diktiği haberini uydurup, yaydılar. Bu siyasetlerinin neticesi şimdi karşımızda
durmaktadır: Doğu Türkistan Kızıl Rusya boyunturuğu altına düştü. Mesele, Doğu
Türkistanda resmen Sovyet Cumhuriyetinin ilan edilip edilmemesinde veya Doğu
Türkistan’ın resmen Sovyet Rusya’ya dâhil edilip edilmemesinde değildir.
Moğolistan örneğine bakın, hala daha Sovyet Cumhuriyeti olarak
adlandırılmamaktadır; Bolşevikler Moğolistan’ı Sovyetler Birliği
haritasındagöstermemektedirler. Buhara da bağımsız Halk Cumhuriyeti’nin ilan
edildiği ilk yıllarda, burada da aynı durum görülmüştü. Buhara o zaman “Halk
Cumhuriyeti” olarak söylendiği gibi, Moğolistan da şu anda “Halk Cumhuriyeti”
olarak anılmaktadır. Fakat bu durum Bolşeviklerin Buhara’yı Kızıl Rusya
sömürgesine çevirmesine hiçbir şekilde engel olmadığı gibi Moğolistan “Halk
Cumhuriyeti” de fiilen Sovyet sömürgeciliğinin ayrılmaz bir parçası oldu.
Bolşeviklerin “Milli Kurtarış” diye adlandırarak yürüttükleri dış siyaset bakımından
“Halk Cumhuriyeti” isimi ürkütücü, “Sovyet Cumhuriyeti” isminden daha faydalı
görünmektedir. Belkide Bolşevikler, Doğu Türkistan meselesinde de işte bu parlak
semeresini gördükleri tecrübeyi tatbik edeceklerdir.

Doğu Türkistan Türklerinin en büyük faciası Çin ejderhası zulmünden kaçarak


kurtulumaya ümitlendiğinde Rus ayısının kucağına düşmeleridir.

Kızıl Rus emperyalizmi’nin Doğu Türkistan Türkleri’nin bağımsızlık


mücadelesine karşı kazandığı başarıyı Rus milliyetçilerinin en sağ kanadı olarak
görülen“Genç Rus”lar “Младороссы” bayram olarak kabul etmektedir. Bu konuda
277

fikir yayınları olan“Bodrost”un (“Neşe”) 48. Sayısı’nda (29.9.35) bu konuda şu


şekilde yazmaktadır;

“Sovyetler’in Doğu Türkistan’a girmesi, Kuzey Mançurya’yı kaybetmesine en


güzel karşılıktır. Bu ülkenin Rusya’ya katılması bizim geçmişte uzak doğu dünyası
ile bağlanan Kuzey Mançurya’ya girmemizden doğal olarak uzaktır. Doğu Çin
demiryolunu inşa etmemizle Mançurya’yı sarı ırk Halkı tarafından işgal edilmesine
hazırlık yapmış olduk. Doğu Türkistan’da ise bu şekilde bir beklenmeyen hadisenin
gerçekleşme ihtimali de yoktur. Doğu Türkistan ile Merkezi Çin arasında büyük,
geçilmez çöller var. Nispeten kısa, çakıl dökülerek yapılmış kara yolları (şimdi
demiryolu da var) Doğu Türkistan’ın Urumçi, Gulca ve Kaşgar gibi merkezlerini
Rusya tarafından sahiplenilerek alınan, içinden yeni “Türk – Sib” demiryolu geçen
Orta Asya ile bağlayacaktır.”

İşte Sovyet Rusya’nın Doğu Türkistanı istila etmesine “Genç Rus” emperyalist
milliyetçilerinin zihninde hazırlanan görüş budur.

Bu Doğu Türkistan’ın milli faciası hakkındaki yazının sonunda, aşağıda aynen


yayınladığımız son derece önemli ve son derece ilgi çekici belgelere dikkat
çekmekteyiz. Bu vesikaların ilki 1934 yılı 2 Martta Doğu Türkistan milli
hükümetinin olağan üstü toplantısı kararlarıdır. İkincisi ise Doğu Türkistan milli
kuvvetleri Başkomutanı yardımcısı Sultan Bek Bahtiyar Bek tarafından aynı yılın 3
Mart tarihinde Hoca Niyaz Hacı’ya gönderdiği mektuptur.

Biz bu belgeler sayesinde, Doğu Türkistan’ın milli çalışmalarını mahveden


Sovyet hükümeti ile Hoca Niyaz Hacı arasında imzalanan anlaşmayla tanışmaktayız.
Bu belge konusunda konuşmayacağız. Belgenin Türk âleminin büyük bir kısmı için
ifade ettiği anlam ve önemi hakkındaki tam ve açık hükümleri okuyucularımızın
kendilerleri verirler diye ümit etmekteyiz.

Sonuçta şu ciheti de söyleyerek geçelim: Sovyet hükümeti ile Hoca Niyaz Hacı
arasında imzalanan anlaşma, milli kurtuluş savaşının en hararetli döneminde manevi
278

gücüne ümit bağlayan Doğu Türkistan Türklerine, “Akdeniz medeniyeti” adına


Sovyet Rusya emperyalizmi’nin dostluğunu tavsiye edenleri hiç şüphesiz yetindirse
gerek.

Gerçekten de işe yaramaz Hoca Niyaz Hacının olumsuz hareketi aynı bu


“Akdenizciler”in tavsiyesine uyduğunu göstermiyor mu?

İmza: Çokayoğlu Mustafa


279

DOĞU TÜRKİSTAN MİLLİ FACİASINA AİT


KARAR RAKAM 30*
Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti Bakanlar Kurulunun
Olağanüstü Toplantısı

1934 yılı Mart ayının 2 nci günü Saat On’da


Yenihisar Şehrinde

Katılımcılar:

1- Başbakan Sabit Abdulbaki Efendi,

2- Dışişleri bakanı Kasım Han Hacı Efendi,

3- Adalet Bakanı Zarif Kari Efendi,

4- İçişleri Bakanı Yunus Said Bey,

5- Sağlık Bakanı Abdullah İşan Hocahani Efendi,

6- Milli Savunma Bakanı ve Yüksek Baş Komutan vekili Sultan Bek Bahtiyar
Bek,

7- Eğitim Bakanı Abdulkerim Mahdum Efendi,

8- Maliye Bakanı Ali Ahundbay Efendi,

9- Maliye Bakanı yardımcısı Mehmed Hacı Mahdumzade,

10- Vakıf Bakanı Şemseddin Turdi Hacı Efendi,

11- Ticaret Bakanı Satubek Ensaldinzade,

*
Yaş Türkistan, Ekim 1935, Sayı 71, Sayfa 19-25.
280

12- Hotan Emiri Nur Ahmed Efendi,

13- Büyük Millet Meclisi Kâtibi Sufizade,

14- İstiklal Cemiyetinden Musa Can Efendi,

15- Merkez Komutan ve diğer harp erkânı büyük komutanları hazırdırlar.

Görüşülen Konu

Bu yıl Şubat ayı ortasında Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hacı’nın Rusya’ya


giderek, Ergeştam sınırında Sovyet Hükümeti ile anlaşma imzalaması hakkında
Başbakan Sabit Abdulbaki’nin bildirisi:

Hoca Niyaz Hacı’nın başbakana ve dolayısıyla bakanlar kurulu’na göndermiş


olduğu, 25 Şubat 1934 tarih ve 308 numaralı belge istediği çalışmalar, Başbakan
Sabit Abdulbaki’nin açıklamalarından anlaşılmaktadır.

Buna göre, Cumhurbaşkanı Niyaz Hacı, kendi başına Sovyet Hükümeti ile
aşağıdaki işlemleri yapmıştır;

1- Hoca Niyaz Hacı bugünden itibaren Nankin (Çin) Hükümeti ile kesin olarak
ilişkilerini kesmiş ve Doğu Türkistan’ı (Şin Can) Rusya himayesi altında özerk bir
ülke olarak ilan etmiştir.

2- Hoca Niyaz Hacı bu anlaşma ve işlemler ile Doğu


Türkistan’ın bağımsızlığına ve Milli İslam Cumhuriyeti hükümetine son vererek,
Urumçi Şehrinde bulunan bölge askeri valiliği idaresinde kurulan yönetime tabi
olmuştur.
281

3- Hoca Niyaz Hacı’nın Doğu Türkistan Cumhurbaşkanlığını terk ederek,


Urumçi yönetimine tabi olmasına karşılık, bölgesel Urumçi Hükümeti Hoca Niyaz
Hacı’yı Mülki Vali (Cu Şi) olarak atamıştır.

4- Hoca Niyaz Hacı, Doğu Türkistan dâhilinde mevcut Doğu Türkistan İslam
Cumhuriyeti’ne tabi Milli silahlı Kuvvetlerinin tamamının bölge askeri valisine tabi
olduğunu imza altına almıştır.

5- Hoca Niyaz Hacı’nın Urumçi ile yaptığı anlaşmayla Dunganlar, Hotan


güçleri, Özbek, Kırgız ve Kazaklardan oluşan milli orduları silahsızlandırmayı kabul
etmiştir. Doğu Türkistan (Şin Can)’da düzeni tam olarak sağlama iddiasıyla,
Urumçi’den Altışehir tarafına doğru hareket eden Özel Çin Birliklerine
(HunHuz) Çin – Rus askerlerine yardım etmesi için Hoca Niyaz Hacı kendi
emrindeki Kumul ve Turfan halklarından oluşan General Mahmud
Muhiti(Sicang)’nin komutasındaki askerleri Bölgesel askeri vali emrine verdiğini
açıklamıştır.

6- Mancurya’dan çekilen Çinli Askerleri(Hunghozaları) Sovyet Rusya


üzerinden Doğu Türkistan’a nakletme konusunda Sovyet Hükümeti ile bölgesel
askeri vali arasında yapılmış anlaşmayı Hoca Niyaz Hacı da onaylamıştır.

7- Doğu Türkistan Cumhuriyeti İslam Hükümeti’nin milli savunma


hizmetindeki yabancı uyruklu ve rütbeli askerler, Hoca Niyaz Hacı tarafından derhal
görevden alınmasını ve onların en kısa zamanda Doğu Türkistan sınırılarının dışına
çıkarılmasını taahhüt etmiştir.

8- Sovyet Hükümeti, Doğu Türkistan’ın (Şin Can) gelişmesi, yükselmesi ve


halkın refahı için her türlü çabayı göstermeyi taahhüt etmiştir.

9- Sovyet yönetimi, Doğu Türkistan’ı (Şing Cang), Çin, Nankin, Mancu,


Japon(Tigu) başta olmak üzere dışarıdan gelebilecek bütün saldırılara karşı
korumayı taahhüt etmiştir.
282

10- Doğu Türkistan’da (Şin Can) düzen sağlandıktan sonra, yeterli miktarda
düzenli ordu kurulması gerekli görülmüştür. Sözü edilen düzenli Ordunun kurulması
için eğitim, askeri personel, askeri araç ve her türlü ihtiyaçları yerine getirmeyi,
Sovyet Hükümeti (S.S.C.B) taahhüt etmektedir.

11- Sovyet Hükümeti, Doğu Türkistan’da (Şin Can) kurulacak orduyu modern
yöntem ve silahlar ile silahlandırmayı kabul etmiştir.

12- Urumçi Hükümeti ile Sovyet Hükümeti arasında siyasi, iktisadi meseleler
hakkında özel anlaşmalar yapılacaktır.

Bakanlar Kurulu Aşağıdaki Kararları Almıştır:

1- Hoca Niyaz Hacı’nın milleti’ne haber vermeden Sovyet Hükümetinin


önerisiyle Ergeştam sınırında Bolşeviklerle, yasadışı ve milletin menfaatine uymayan
anlaşma yapması Türkistan Türklerine ihanet olarak kabul edilmektedir.

2- Doğu Türkistan İslam Çumhuriyeti Hükümeti Hoca Niyaz Hacı’nın Sovyet


Hükümeti ile kendi başına yaptığı 12 maddelik anlaşmayı kanunsuz olarak kabul
etmektedir.

3- Bu anlaşma, yıllardan beri sayısız kurbanlar verilerek elde edilen Doğu


Türkistan’ın Milli bağımsızlığının sona erdirilmesi anlamına gelmektedir. Bu ise,
Doğu Türkistan Türklerinin mahvedilmesidir. Doğu Türkistan Türkleri, milli
bağımsızlığını elinde tutmak için her türlü fedakârlığa hazırdır ve Hoca Niyaz
Hacı’yı, yaptığı affedilmez ihaneti, nefret ile protesto etmekte ve kınamaktadır.

4- Doğu Türkistan Türkleri, Bolşevik Rusya’nın eğemenliği altında olmayı asla


kabul etmeyecektir. Bununla birlikte, milletin bu anlaşma ve duruma razı
olmadığını Kaşgar’daki Sovyet Konsolosluğu üzerinden S.S.C.B. Hükümetine
bildirilecektir.
283

5- Sovyet askerleri’nin Doğu Türkistanı işgal etmesi, uluslararası


kurallara aykırıdır ve bu durum Türkistan Türkleri üzerinde misli görülmemiş bir
emperyalist, bir kızıl eylem ve saldırıdır. Kızıl Bolşevikler yönetiminin bu tutumu
ve kanunsuz hareketlerini, kendi hükümetlerine bildirmeleri için Kaşgar’da bulunan
diğer yabancı ülkelerin Konsoloslarına bildirilecektir.

6- Hoca Niyaz Hacı’nın akılsızca ve açık bir hıyanet ürünü olan bu anlaşmayı,
Hükümetten habersiz ve kendi başına yapması sonucunda, bu anlaşmadan istifade
eden Sovyetler, Doğu Türkistanı işgal etmeye başlamışlardır. Buna karşılık Milli
Savunma Bakanlığı ve yüksek askeri başkomutanlığımız ülkemizi düşman
saldırılarından korumak için her türlü tedbirleri alacaklardır. Bu konuda Savunma
Bakanlığına talimatlar verilmiştir.

7- Mevcut ağır şartlar ve vehametin ciddiyeti gözönünde bulundurularak ülke


çapında genel bir seferberlik ilan edilecektir.

8- Kızıl Bolşevik Hükümeti’nin, Çin askerlerinin Mançurya – Sibirya demiryolu


ile Çöçek sınırından ülkemize getirmesinin ve bu askerlerin ülkemizi işgallerinin
önlenebilmesi için Çöçek’teki Kazak Türklerinin lideri Şerif Han bilgilendirilecek ve
gerekli önlemlerin alması talimatı verilecektir.

9- 10 Mart 1934 tarihinde, Doğu Türkistan Millet Meclisi acil toplantıya


çağırılacaktır.

10- Hoca Niyaz Hacı ile Sovyet Hükümeti arasında yapılmış anlaşma hakkında,
Bakanlar kurulunun bu kararı, Millet Meclisi’ne arz edilecektir.

(Devamı 25. sayfada)


284
285
286

11- Hoca Niyaz Hacı Bakanlar kurulunun müraacatlarını kabul ederek, tutuğu
yoldan vaz geçmediği takdirde, Cumhurbaşkanlığı ve yüksek Başkomutanlık
görevlerine son verilmesi Millet Meclisi’ne teklif olarak sunulucaktır.

12- Nankin(Çin Merkezi Hükümeti) ve Japon Hükümetine ve Milletler


Cemiyeti’ne (Cemiyeti Akvam) müracaat edilerek, egemenlik haklarımızın
korunması hususunda gerekli tedbirlerin alınması tamep edilecektir

Başbakan: (İmza) Sabit Abdulbaki


Katib : (İmza) Sufizade Mühür: Doğu Türkistan Baş Vekâleti
287

ALLAH YOLUNUN MÜCAHİDİ PEK MUHTEREM


CUMHURBAŞKANIMIZ
HOCA NİYAZ HACIM’IN YÜKSEK KATINA*

En derin saygı ve selamlarımı sunarım.

Ben bu mektubumu, malumunuz olan, yüksek şahsiyetinize başbakan’ın


gönderdiği mektuba ilave olarakyazmayı gerekli gördüm, affınızı dilerim.

Ergeştam’dan yaveriniz ile göndermiş olduğunuz muktubunuzu alarak okudum.


Aklım başımdan gitti, hayretler içinde kaldım. Acaba, Hoca Niyaz Hacım’ın böyle
bir işi yapacağını kim düşünebilir. Hacım’ı bu işleri yapmaya neler mecbur etti diye
şaştım kaldım. Mektubunuzun içeriğine göre, Sovyet hükümeti ile 12 maddelik
anlaşma yapmışsınız. Bolşevikler zat-ı âlinizi kendi şehirlerine götürerek Harbiye
kuvvetleri’nin, görünüşte görkemli, gerçekte boş askerlerini göstererek korkutarak
gönderdikleri görülmektedir. Doğu Türkistan Türklerine büyük hakaret olan böyle
bir anlaşmayı imzalamaktan kaçınmamışsınız. Bu konuyla ilgili kendi teesüfümü
bildirmek istiyorum. Milli bağımsızlığını kazanmak için milletin verdiği sayısız
kurbanları düşünmemişsiniz. Dünya milletlerinin en pisi aşağılık Çinliler, cennet gibi
vatanımızı işgal ederek, uyuşturucu evleri, kumarhane, tefeci dükkânları, genelevler
açarak, halkmızın ahlakını bozmaya gece gündüz uğraşarak yaptığı rezaletleri,
milletin görüp ve geçirdiği felaketleri düşünmemişsiniz. Bolşevikler’in
şeytancaemellerinekanarak dokuz milyonluk bir milletin bağımsızlığını bitirerek,
milletin onurunu, namusunu zalim gayrı Müslimlerin hareketlerineteslim etmeye
cüret ederek anlaşma yapmışsınız. Hatta bu konuda milletin onayını soramayı
aklınıza getirmemişsiniz. Bolşevikler’in satılmış adamları, Kerim Ahund ve
diğerlerinin kışkırtması ile havalara uçmuşsunuz. Böyle işleri, millet berbat olursa
olsun, vatan yağma ve talan olursa olsun diyen kişiler yaparlar. Zat-ı âlinizden böyle
bir hareketi millet beklemiyordu. Biçare mazlum millet zat-ı âlinize, sahip olduğu en
onurlu ve yüksek makamı vermişti. Bu onurlu makamdan sonra, aşağılık Çinliler,

*
Yaş Türkistan, Ekim 1935, Sayı 71, Sayfa 26-27.
288

melun Bolşevikler’in verdiği mevkiyi üstün mü gördünüz? Millet bağımsızlığından


vaz geçmeye razı olur diye mi düşündünüz? Zat-ı âliniz emin olsunlar ki, millet
bağımsızlığını elinde tutmak için her türlü fedakârlığa hazırdır. Bolşevikler’in tank
ve uçakları, top ve tüfekleri milleti korkutamaz. Emrinizdeki milli Orduyu, Doğu
Türkistan’da sükûneti sağlamasına yardımcı olsun diye Bolşeviklerin emrine
vermişsiniz. Acaba Doğu Türkistan’da aşağılık Çin hükümeti kurma, Bolşevizmi
yerleştirme ve milletin namusunu ayaklar altına almaya mı hizmet edersiniz?
Düşmanların top, tüfenk ve mitralyozlarının kendi milletdaşlarınız, kendi
çocuklarınız, kendi kızlarınıza karşı attırmaya mı yardım edersiniz? Bunu vicdanınız
kabul ediyor mu? Allahtan korkalım, millete merhamet edelim Hacım.

Yüce zatınız’ın görüşüne göre, Bolşevik hükümeti geldiğinde, Doğu Türkistan’ı


Nankin ve Mançu tigu hücumundan müdaafa edermiş. Bolşevikler, Mançurya’da
başlarina gelen felakete karşı çare bulamadı, Avrupa devleterinin kapısında nöbetçi
olarakdert anlatmaya çalıştığıdönemlerde bizim milletimizi dış hücumlardan
müdaafa ederler diye düşünmek mümkün mü?

Kızıl Rus emperyalist Bolşevikler bize, Nankin ve Mançu hükümetlerinden daha


çok düşmandır. Onların maksatları kendi hâkimiyetlerindeki milletler gibi Doğu
Türkistan Türklerini de kendi pençesinealarak vatanımızıboş kazan haline
getirmektir.Zatınızı kandıran Bolşevikler uzaktır yada yakındır yok edileceklerdir.
Bunlara inanarak bir iş yapmak akılsızlığımızı görstermektedir.

Bolşevikler, Doğu Türkistan’a sükûneti sağlama amacıyla girmektelermiş. Acaba


Doğu Türkistan’da nasıl bir karmaşa var? Bir millet kendisinin milli bağımsızlığı için
çalışıp, milli varlığını kendisi idare etmesi karmaşa mıymış? Doğu Türkistan’ın milli
bağımsızlığının güçlenmesi Bolşeviklerde ölüm korkusu doğurmaktadır. Dolayısıyla,
Bolşevikler kendileri huzursuzdurlar. Bunun için yüz bin hile, oyun ve
provokasyonlarla Türkistan’ın bağımsızlığını yok ederek, kendi çenberleri içine
almak istiyorlar. Bu konuda kurdukları tuzaklarına zat-ı âlinizide düşürmüşler.
Sizlerin aracılığınızla bütün milleti kendi tuzaklarına düşürerek kana
batırmaktadırlar. Çok iyi düşünsünler.Zat-ı âlinize şunu da hatırlatmak istiyorum
289

kiBakanlar Kurulu yaptığınız anlaşmayı yasadışı olarak ilan etti. Bütün millet bu
olay üzerine nefretlerini bildirmektedirler. Ordu razı değildir. Harp erkânı, büyük
komutanlar toplantısıyla ordu adına zat-ı âlinize güçlü bir şekilde Ergeştamdan
dönmenizi talep etmektedir. Anlaşmayı yürülüğe sokmayı reddederek derhal geri
dönmeniz rica edilmektedir.

Büyük ihtiram ile


Doğu Türkistan Yüksek Baş Komutan Yardımcısı
(İmza) Sultan Bek Bahtiyar Bek
Mühür: Doğu Türkistan Haribiye Nezareti
3 Mart 1934-Yeni Hisar şehri
290

SOVYET RUSYA EMPERYALİZMİ DOĞU TÜRKİSTAN’DA*

“Ost – Europa” dergisinin bu yıl Kasım ayında yayınlanan sayısında, yakın zaman
önce Doğu Türkistanda bulunmuş G. Vasel isimli bir Alman uzman tarafından
getirilen bilgilere dayanarak, “Doğu Türkistan” başlıklı bir yazı yayınlandı. Birçok
tarihi ve ilmi hata olmasına rağmen, makale, Doğu Türkistan’daki son hadiseler ve
son durum ile ilgili Avrupa okuyucularını tanıştırma yolunda pek çok bilgi
vermektedir. Tabi biz “Yaş Türkistan” okuyucularına yeni bir bilgi vermiş
olmakamacıyla değil, olayların bir bölümünü Doğu Türkistanda bizzat yaşamış olan
bir yabancınıngözlemleriyle, “Yaş Türkistan” tarafından yıllardan beri verilmekte
olan bilgilerle karşılaştırılarak, ortaya atılan iddaaları nasıl tasdik etmekte olduğunu
göstermek için, bu makalenin kısa bir bölümünü naklediyoruz.

Biz yukarıda işaret ettiğimiz tarihi ve sosyal hataların bir teknik uzmanı tarafından
yapılabileceğini çok iyi bilerek, gayet doğal olarak karşılasak da, böylesi büyük
hataların “Ost – Europa” gibi ciddiyeti ile bilinen bir dergi sayfalarına girmesini
teessüfle karşılamadan geçemiyoruz…

Makale bir taraftan Çin memurlarının baskı ve talan üzerine kurulmuş olan
idareleri, diğer taraftan Sovyet hükümeti’nin iktisadi ve siyasi nüfuzunun artması
sebebiyle artan zorluklara daha fazla dayanamayan halkın isyan bayrağını açtığını
söylemesiyle, şimdiye kadar Avrupa basınının çoğunluğunda yer alan “Doğu
Türkistan isyanı sırf dış siyasi oyunların ürünüdür” şeklindeki görüşlere karşı
çıkarak, devam eden “Yaş Türkistan” görüşünü tasdik etmiş oldu.

Doğu Türkistan’da çıkan ayaklanmalar göz önünde bulundurulduğunda makale,


1865’lerden beri meydana gelen bütün halk ayaklanmalarının bastırılmasında
Rusya’nın fiilen katkısının olduğunu gayet doğru bir şekilde tespit ettiği gibi, yazının
tafsilatı bu son ayaklanmanın da sırf Sovyet Rusya’nın gayreti ve Sovyet Rus askeri

*
Yaş Türkistan, Aralık 1935, Sayı 73, Sayfa 17-21.
291

kuvvetlerinin fiili müdahalesiyle bastırıldığını, sonuçta da ülkenin tamamen Sovyet


Rusya nüfuzu altına düştüğünü göstermektedir.

Urumçi Çin hükümeti’nin çoktan Sovyet nüfuzu altına girdiğini, bütün hükümet
işlerinin vali’nin yanındaki diplomatların elinde olduğunu söyleyen Alman uzman,
Rusya İsyanınden sonra Doğu Türkistan’a sığınarak, Doğu Türkistan halkının
misafirperverliğinden faydalanarak gelen 40 – 50 bin civarındaki Beyaz Rus
göçmenlerinden toplanan askeri güçlerin, Doğu Türkistan milli hareketini ezmekte
oynadıkları çirkin, feci rolünü de güzel örnekler ile göstermektedir. Bu bilgilere göre
mahalli Çin hükümeti tarafından oluşturulan bu Beyaz Rus güçlerinin komutanlarının
çoğunluğu gizli bir şekilde Sovyetler Birliği hizmetinde olanlardır. Zaten Sovyet
diplomatlarının fikirleriyle oluşturulan ve Sovyet parası ile tutulmakta olan bu Beyaz
Rus güçleri görünüşte mahalli Çin hükümetine, gerçekte ise Sovyet Rusya
emperyalizmine hizmet etmekteydiler. Anlaşıldığına göre, Doğu Türkistan halk
hareketini ezmek ve bitirmekten ibaret olan görevleri bittikten sonra, Sovyet Rusya
bu Beyaz Rus unsurlarının içerisinde de işine yaramayan kişileri bertaraf ederek,
kalanları Sovyetleştirmekte, yani bügünkü şartlara hizmet edecek bir şekle
sokmaktadır. Önceden gizli ajanlar halinde bulunan Beyaz Rus güçlerinin
komutanları da gerçek yüzlerini göstererek Rus emperyalizmine hizmetlerini açık
olarak yerine getirmeye başladılar.

Makale, Urumçi hükümeti ile isyancılar, özellikle de General Ma Zhong-ying


arasında meydana gelen tartışmalardan bahsederken, Hacı Niyaz’a düşen çirkin rolü
de kaydetmektedir. Ma Zhong-ying, Sovyet hükümetinin isyan güçlerini bozmak için
391
Hacı Niyaz’ı, Bağımsız Uyguristan(*) Cumhuriyeti kurmaya yardım etme
vaatleriyle aldattıklarını, böylece Hoca Niyaz’ı tartışmanın hararetli dönemlerinde
isyandan kopararak isyan saflarını zayıflatmaya çalıştıklarını, bu suretle çirkin

391
(*) “Ost – Europa” derisinde yeralan makale bu tabiri “Yuguristan” şeklinde yanlış gösterdiği gibi
Uyguristan tabirini, yanlış olarak Aksak Timur’un ikinci oğluna isnad etmektedir. Uygur ismi,
Türkistan Türk tarihinde çok eski bir isimdir. Bu isim, tarihte Timurdan hatta Cingiz Han’dan da
asırlar öncesinden bilinen ve Türk tarihinde önemli bir yeri olan tarihi tabirdir. Etnografik bir isimdir.
Onunla Türkistan tarihinin belirli bir devri izah edilmektedir.
292

görevini yerine getirmiş olan Hoca Niyaz’ın sonradan Urumçi Çin hükümeti ile
Sovyet hükümeti arasında yapılan anlaşmayla karşılaşarak, ister istemez Urumçi
Sivil Valiliği gibi bir vazifeyi kabul etmeye mecbur olduğunu söylemektedir.

Bu makalede yer alan, Doğu Türkistan milli kurtuluş hareketinde Hoca Niyaz’ın
oynadığı çirkin rolü ve O’nun milli hükümetle bozuşup milli safı zayıflatması
hakkındaki hüküm doğru olsada makale sahibinin, General Ma Zhong-ying hareketi
ve O’nun Doğu Türkistan milli hükümeti ve milli küçleri ile ilişkisi hakkında ortaya
attığı fikirleri, Doğu Türkistan’da meydana gelen olaylar uymamaktadır.

G. Vasel, vaktiyle Sovyet Ajansı tarafından yayılmış olan General Ma Zhong-


ying’in, Sovyet toprağına geçtiği haberini doğru olmayan bir haber olarak
göstermektedir. O’nun söylediğine göre General Ma Zhong-ying Güney’e çikilen
Dungan kuvvetleri ile beraberdir. Hatta General Ma Zhong-ying’i takip etmekle
görevlendirilen eski Beyaz Rus güçleri komutanlarından olan General Bychteyew
vazifesini yapamadan ayrıldığını nakletmektedir. Fakat meşhur Orta Asya
araştırmacısı İsveçli, Sven Hedin “Büyük At” başlığıyla yakın zaman önce Alman
basınında yayınlanan seyahat hatıralarında General Ma Zhong-ying’in Kaşgar’daki
Sovyet Konsolosluğu Kâtibi ile beraber Sovyet toprağına geçtiğini yazdığı gibi, S.
Hedin’in bu bilgisini yayınlayan Berlin gazetesi (“DAZ” 13. XII. 35, Nr.582) ve
Fleming adındaki bir seyyah’ın “Tayms” gazetesinde yayınlanan bir yazısından, Ma
Zhong-ying’in Kızıl Ordu saflarına katıldığını nakletmektedir. Bu yazıya göre,
Hotandaki Dungan güçlerini idare etmekte olan kişi Ma Zhong-ying’in ügey kardeşi
Ma Hu-shan dir.

Makale, Sovyet hükümeti’nin uzun hazırlıklardan sonra başladığı bu hamlesinde


kolaylıkla askeri üstünlüğünü temin ettiğini ve bunun neticesinde kazandıklarını
güçlendirmek için bütün gücü ile çalışmakta olduğunu göstermektedir. Böylece
Sovyet hükümeti, Doğu Türkistan’da askeri, siyasi ve iktisadi yönden sağlamlaşmaya
çalışmaktadır.
293

Bu suretle Doğu Türkistan’da güçlenen Sovyet Rusya’nın bir taraftan Kansu ve İç


Moğolistana tesir etmek, ikinci taraftan Merkezi Çin’in Sovyet güçleri ile bağlantı
yolları aramakta ve bu uğurda tedbirler almakta olduğunu, böylece Çin’in kalbine
göz dikmiş olan Sovyet Rusya’nın Doğu Türkistan’dan, Doğu’da Japonya, Güney’de
ise İngiltere nüfuzu meselesini karşılamakta olduğunu söylemektedir.

Bir yabancının görüşünün kısa bir bölümünü getirdiğimiz bu makale ile “Yaş
Türkistan”nın bu mesele hakkındaki yayınlarını karşılaştırarak bakan bir kişi, Doğu
Türkistan olayları hakkındaki etkisine doğru ve aydın bir şekil verir diye
düşünüyoruz.

Taşbalta.
294

DOĞU TÜRKİSTAN MESELESİ AVRUPA SİYASİ


MEYDANI’NDA*

“Yaş Türkistan”ın Doğu Türkistan milli mücadele ve faciası etrafında yıllardan


beri yürütmekte olduğu teşvikatı izsiz, tesirsiz kalmamaktadır. Bu konunun Avrupa
dergi ve gazetelerinin sayfalarına nasıl yansıdığı ile ilgili dergimizde haberler
yayınladık. Son zamanlarda, Sovyet hükümeti’nin Avrupa’ya göre attığı adımlarının
güçlenmeye başlamasından beri, Doğu Türkistan meselesi tekrar yüz göstermeye
başladı. Burada “Yaş Türkistan”ın teşvikatıyla sıkı bir bağlantısı olan iki örneği
getiriyoruz. Birincisi “La Libre Belgikue” gazetesinin 21. 1. 36 tarihli sayısının baş
makalesi L. de Saint Martin(*)392 imzasıyla yazılan bir makaledir. İkincisi ise 30. 1.
36 tarihinde Fransız Parlamentosu’nun kürsüsünden milletvekili Mösyö Franklin
Böyün’ün hararetli söylevidir. Belçika gazeteside, Muhterem Fransız vekil de,
Sovyet hükümeti’nin her türlü “baskın” yollar ile Doğu Türkistan’ı kendi himayesi
altina alarak, Asya kıtasında, mazlum milletler’in özgürlüğü ve Çin’i Japonlardan
koruma ilkesi ile eski Rusya emperyalizm siyasetini yürütmekte olduğuna,
kamuoyunun dikkatini çekmektedir.

*
Yaş Türkistan, Şubat 1936, Sayı 75, Sayfa 35-36.
392
(*)Bu kişi “Yaş Türkistan” idaresi tarafından çok yakından tanınan bir zatdır.
295

DOĞU TÜRKİSTAN’DA*

Dünya kamuoyu Habeşistan ve Akdeniz coğrafyasındacereyan eden olaylarla


meşgulken393, Sovyet Rusya çeşitli entrikalar ve askeri gücüyle etkisi altına aldığı
Doğu Türkistan’da yoğun bir şekilde çalışmaktadır. Bölgeden alınan haberlere göre,
başta Cungarya’da (yani Doğu Türkistan’ın Batı kısmı) Mogolistan’da ve Çin’in
Kansu eyaleti yakınlarında savunma ve saldırı üsleri ve uçaklar için geniş
havaalanları hazırlamışlardır. Batı Türkistan ile Doğu Türkistan arasıdaki yolların
savaş hazırlığı kapsamında çok hızlı bir şekilde düzenlenerek, ağır yük taşıtlarının
geçebileceği hale getirilmiştir.

Doğu Türkistan’daki Sovyet faaliyeti, sadece askeri bakımdan önemli


sayılabilecek bazı hazırlıkların yapılmasına münasır değildir.En önemli
girişimlerinden biriside yavaş yavaş ülkenin iç idaresini kendi Sovyet adamlarının
eline geçirilmesidir. Ülkenin her tarafında G.P.U teşkilatları kurulmuş, böylece her
hareket Sovyet kontrolü altına alınmıştır. Urumçi’de hâkim olan hükümet görevlileri
ise artık her hangi bir bağımsız hareketten mahrum edilerek, sadece Moskova’nın
talimatı doğrultusunda hareket eden birer kukla haline getirilmişlerdir.

Doğu Türkistan’da iç idare, Sovyet Rusya hesabına aşağıda yazıldığı şekilde


emniyet altına alınmıştır:

Şüpheli unsurlar çeşitli yollarla görevden uzaklaştırılmışlardır. Her hangi bir


düşünce veya endişe ile görevden uzaklaştırılmayanlar ise bölgesel şartlara uygun bir
şekilde gizli polis takibi altına alınarak, Sovyet hareketine zarar getiremeyecekleri bir
duruma getirilmişlerdir. Son alınan bilgilere göre bu durum, Hotan ve çevresi
dışında, Doğu Türkistanın her tarafı için geçerlidir.

*
Yaş Türkistan, Haziran 1936, Sayı 79, Sayfa 25-28.
393
1935-1936 İtalya-Habeşistan savaşı ve İtalya’nın Akdeniz coğrafyasındaki faaliyetleri
kastedilmektedir.
296

Kaşgarda haftada iki gün yayınlanan “Yeni Hayat” gazetesinin 9. 12. 35 tarihli
115. sayısında Hoca Niyaz Hacı’nın uzun bir söylevi yayınlanmıştır. Bu söylevin
beşinci bölümünde, emperyalizme karşı mücadele etmek amacıyla “Fendi hui”
adında bir teşkilat kurulduğunu bildirmektedir. Biz Türkler için isminden ne demek
olduğu anlaşılmayan bu siyasi kurum hakkında şu bilgiler verilmiştir:

“Bu teşkilat (yani “Fendi hui”) halkı, emperyalizme karşı koyma, bu yolu teşvik
etme ve isteklendirme çalışmalarına yönlendirir. Herkesin ve hükümet görevlilerinin
bu teşkilata yakından katılarak, destek vermeleri gereklidir. Emperyalistler bizlere
düşmandır, Şûra hükümeti (Sovyetler Birliği) ise dostumuzdur. Biz Sovyetler Birliği
Hükümeti ile ticari ilişkilerimizi güçlendirmeliyiz. Sovyetler Birliği Hükümeti bize,
kendisine bağlamak için değil, ilerlememiz için yardım edecektir. Bunu halkın iyi bir
şekilde anlamasını sağlayarak, fitne ve fesat çıkaranların ifşa ve rüsva edilmeleri
gerekir” denilmektedir. Kaşgar gazetesinden alınarak, yukarıda verilen cümlelerden,
Sovyet Rusya’nın Doğu Türkistan’da nasıl bir yolla hareket ettiği herkes tarafından
anlaşılmış olsa gerek.

Hoca Niyaz Hacı, söylevinin başka bir yerinde, halk arasındaki hoşnutsuzluklara
da değinerek, “Kendisini bile tartarak dolaşan kişiler, belki yurt dışında, belki de
kendi içimizde gizlenerek, çeşitli ayartıcı fitne ve fesatları yaymaya çalışmaktalar”
diye, sözlerine devam ederek;

“Sonraki dönemlerde alınan bazı haberlere bakıldığında, halk arasında çeşit çeşit
(aldı kaçtı), ileri geri sözler yayılmaktadır. Hoca Niyaz Hacı Çinlilere satıldı. Doğu
Türkistan’ın bağımsız olması gerekirdi. Sovyetler Birliği Hükümeti, Doğu
Türkistan’ı ele geçirdi, İnkılâp sonuçsuz kaldı. Çinliler bizi ezmekte ve bunun gibi
suçlayıcı ve azdırıcı sözler yayanlar vardır…”diyerek, halkın ruh halini gösteren bazı
noktaları bildirmektedir. Durumu bilenlerce malumdur ki, Doğu Türkistan halkı
binlerce kurban vererek, ayaklanma ve inkılâpgerçekleştirerek, kendi milli dileğini
açık ve net olarak ortaya koyarak, milli hükümetini ilan etti ve böylece milli
yaşamının ilk temel taşını koydu. Milli yolunda ilerlerken, duruma müdahale eden
Sovyetler Doğu Türkistan halkını yeniden faciaya sürüklediler. Doğu Türkistan halkı
297

milli inkılâbınsonuçsuz kalmasında Hoca Niyaz Hacı’nın gayet asri bir rol
oynadığını ve O’nun satıldığını layıkıyla sezmişlerdir. Halk bu konudaki
hoşnutsuzluğunu ve nefretini her vesileyle söylemekte, hatta kendi hissiyatını Hoca
Niyaz Hacı’nın kulaklarına kadar ulaştırmaktadır.

Halkın ülkedeki durumdan ne derecede endişe duyduğunu, Urumçi’ye yağan


imzasız mektuplardan da açıkça anlaşılmaktadır. Kaşgar, Yarkent, Aksu ve benzeri
büyük şehirlerdeki durumdan örnekler vererek, “Doğu Türkistan’ı Bolşevikler bastı”
şeklinde imzasız mektuplar Urumçi’de yayınlanan resmi Urumçi gazetesi yönetimine
yollanmıştır. Bu resmi gazete, Kaşgar’dan aldığı imzasız mektuplara cevap vermeye
çalışırken, Doğu Türkistan’da yönetici kadrolarında yetişmiş deneyimli adam
bulunmadığını, bu sebeple de Şûra adamlarının eğitim ve diğer idarelerde
çalıştıklarını öne sürerek, “Bizler işçilere muhtacız. Fakat Şûra adamlarını idare
usulümüzü Sovyet hükümeti gibi kurması için çağırmadık. Urumçi’ye mektup
yollayanlar, hükümete kötü maksatla karalama kampanyası yürütmektedir” diye
karşılık vermiştir.

“Sovyetler Birliği Hükümeti’nin Doğu Türkistan’ın gelişmesi için yardım etmekte


olduğunu” söylemekte olan Hoca Niyaz Hacı, yukarıda bir bölümü verilen söylevinin
başında (“Yeni Hayat” sayı 115, s. 1. sütun 2’de), hükümet ve cemiyet işlerinde,
milletine bakmadan, bilgi seviyesine uygun işler verilerek, yol ve köprülerin
düzeltildiğini, tarım ve hayvancılığın ıslah edildiğini bildirmektedir.

Doğu Türkistan’da Sovyet faaliyeti, her alanda yoğun bir şekilde devam
etmekdedir. İş böyle giderse, Sovyet Rusya yakında, kendisi için dış Moğolistan’da
sağladığı uygun ortamı Doğu Türkistanda da yaratabilecekdir.

Oktay.
298

DOĞU TÜRKİSTAN’DA*

İdareden: Bütün Türkistanlılar’ın dikkati Doğu Türkistan’a yönelmiştir. Biz,


Doğu Türkistandan gelen olumlu ve olumsuz her bilgiyi, büyük bir dikkatle
karşılamaktayız. Hepimizin iftiharla karşıladığı Doğu Türkistan milli hareketinin
nasıl sonuçlandığıda gözümüzün önündedir. Bunda sorumlu kimdir? Hoca Niyaz
Hacı mı, yoksa Sabit Damolla’nın mı suçlu? Şimdilik bunu soruşturmak günlük
programa koyulan meselelerden değildir. Doğu Türkistan Türkleri, bugüne kadar
başından geçen milli yaşantısından hoşnut olsaydı, on Hoca Niyaz Hacı ve yüz Sabit
Damolla birleşse, silahsız halkı böylesi kanlı bir mücadeleye çıkaramazdı. Yani
Doğu Türkistan Türkleri’ndeki, milli hareketin esası ve kaynağı, onlardaki milli ruh
ve milli haysiyetin yeniden uyanmış olmasındandır. Halk harekete geçtiğinde, bu
harekete doğru bir şekilde başlayarak yönlendirebilecek ve onu doğru bir şekilde
idare edebilecek hazırlığı olan donanımlı kişiler çıkmazsa, bunun mesuliyeti ve ayıbı
zalim Çin hükümeti ve hükümdarları’nın boynundadır.

Aşağıda Doğu Türkistan’a dair yazılmış olan makale, bugüne kadar şahsen
tanımadığımız bir kişi tarafından yazılarak, bize Doğu Türkistan’dan gönderilmiştir.
Makale sahibi makaleyi Koyaş Bey adıyla imzalamıştır. Makalesinin başında,
editörümüz adına yazdığı muktubundan Koyaş Bey’in, yani makale sahibinin,
“Bağımsızlık denilen şeyden yüz çevirenler”den olduğu görülmektedir. Başarısızlıkla
sonuçlanan her bir hareketin ardından yüz çevirenlerin olması gayet doğal bir durum
olduğu gibi, Doğu Türkistanlılar arasında da böyle kişilerin olması anormal
değildir… Biz Koyaş Bey ve onunla aynı fikirde olan Doğu Türkistanlı
yakınlarımıza özellikle şunu söylemek istiyoruz ki, milli gaye, milli bağımsızlık
gayesi bir kişi veya bir kaç neslin ömrüyle ölçülemeyecek ebedi, ölümsüz bir
gayedir. Milletini sevenler, milletine bahtlı bir hayat isteyen kişiler, bugünkü
başarısızlık nedeniyle ne kadar üzüntü duysalar da hiçbir şekilde milli gayeden yüz
çevirmemelidirler; milli bağımsızlıktan yüz çevirmek demek, milletin yabancıların
yani, Doğu Türkistan Türklerinin Çinlilerin ve Ruslar’ın ayakları altında kalmasına

*
Yaş Türkistan, Eylül 1936, Sayı 82, Sayfa 26-27.
299

razı olmak demektir. Doğu Türkistan milli hareketi şimdilik başarısızlığa


uğramışken, “Yaşasın Doğu Türkistan milli bağımsızlığı!” dememiz gereklidir.

“Yaş Türkistan”
300

MUHTEREM KARDEŞİMİZ MUSTAFA EFENDİ*

Yakın biraderiniz vasıtasıyla sizleri gıyaben tanıdık. Gayelerimiz aynı


olduğundan, daima sizlerle beraber olduğumuza inanınız. Halimizi yazmak, “Yaş
Türkistan” sayfalarında ve bütün dünyanın huzurunda, burada oynanan oyun ve
entrikaları paylaşmak istiyoruz. Ne çare ki, o taraf kendi mücadelesinde, bizi
görmüyor…

Yazık ki, hareketimizdeki yanlışlık ve bunun üzerine hiçbir yerden yardım


alamama sebebiyle yurdumuz tıpkı bugün bıçaklanmakta olan Mançurya’dan beter
baskı ve Habeşistan’dan beter istila edilmiş bir haldedir. Fakat Mançurya’yı
himayeedenler, Habeşistan için endişe duyanlarise bizi akıllarıdan bile mi
geçirmezler?“Doktor, doktor değil, başından hastalık geçen doktor” denilmektedir.
Sizler böyle bir çıkmazdasınız, bizim nasıl bir halde olduğumuzu sizler çok iyi
bilirsiniz. Yurt içinden bir haber vermeye korkmaktayız. Acaba bu satırlarımız
sizlere ulaşır mı? Ulaşmaz mı?

Gönül arzu eder ki, dünya basınına bir iki ah ve figanımız yansısa… Merkez
hükümet bizi terk etmese, biz yalan siyasetin esiri olmasak. Bir oyun topu gibi
oradan oraya (şuradan buraya) atılıp duran bir oyuncak olsak da en azından insan ve
insani muameleyi bilen birisinin eline düşsek. Biz bağımsızlık denilen şeyden yüz
çevirdik. Biz o kutsal gayeyi gönlümüzden çıkardık. Hazırlığımız olmayan bir
milletiz. Bari insani ve yasal kuralların dışına çıkmayalım diyoruz. Ah… Uh…
Biliyoruz ki bu mu faydasızdır! Başka bir duruma şu saatde gücümüz yok…

Koyaş Bey, 15 Mayıs 1936.

*
Yaş Türkistan, Eylül 1936, Sayı 82, Sayfa 27-28.
301

DOĞU TÜRKİSTAN AHVALİ*

Biz Doğu Türkistan halkı, özellikle Türk neslinden olan Uygurlar, büyük Hanlık
ülkesinde ilan edilen özgürlük nurundan mahrum kalarak, uzun süre Yang Zi Şing
(1911-1928) ve Jin Shu-ren (1928-1932) gibi çıkarcı, zalim görevlilerin zulüm ve
keyfi idareleri altında büyük adaletsizlikler içerisinde kalarak, zalim memurların
vahşi ve acımasız muamele ve siyasetlerine takat getiremeyerek, ülkemizin her
yerinde ayaklanma çıkardık. Bu ayaklanma esnasında Sabit Damolla Hacım,
Abdullah Ahund ve Mehmed Emin Damolla gibi kişiler liderliğinde bağımsızlık ilan
edildi. Memleketin şartlarına bakıldığında bağımsızlık mümkün değildi. Bağımsızlığı
ilan etmekle Başbakan, Şah Mansur, Celalettin Melik ve bunun gibi muhtelif isimler
arasında anlaşmazlıklar baş gösterdi. Nankin hükümeti himayeside olarak hürriyet
isteyen, Hoca Niyaz Hacım ve General Mahmud (Sicang)onlara katılmadılar. Kansu
tarafından gelen DunganMa Zhong-ying bu durumu kendisi için büyük bir fırsat
olarak görüp, İslam hükümeti kuracağım diyerek ve birkaç kez araya girerek, pek
çok bölünme ve anlaşmazlıklara sebep oldu. Biz Uygurlar binlerce kurbanlar verdik.
Büyük adamlarımız öldü. Büyük bir ziyana uğrayarak viran olduk. Bu olay ve
gerçekleşen işler eski hükümet başkanı Jin Shu-ren’i kaçmaya, yerine ise geçen Şing
Doben’i hürriyet ilan etmeye mecbur etti. O’nun, Ma Zhong-ying’i ve diğer bölücü
unsurları ülkeden kovarak yok etme ve halis niyet ile yapılan hürriyet ilanı yeterliydi.
Öyle olmadı. Şing Doben, Mançurya’da Japonlarla şavaşmaya gücü yetmeyerek
kaçan ve Rusya üzerinden Doğu Türkistana gelen Çin Kızıl askerlerini hükümete üye
yaparak, onları silahlandırdı. Sovyet Rusya’dan silah, uçak ve askerler alarak, durum
kontrol altına alındı ve böylece ülkeye tam olarak hâkim oldu…

Ma Zhong-ying, maiyetindeki 64 askeri ile Rusya’ya kaçtı. Ma Zhong-ying’in


emrindeki diğer askerler ise Hotan’da kaldılar. Şu anda Doğu Türkistan’ın güney
bölümü, Hotan ve çevresi ayrı bir hükümet olarakvarlığını sürdürmektedir. Ma
Zhong-ying, Moskova’da bulunsa da, Hotandaki kendisine bağlı Dungan güçleriyle
hala bağlantısı vardır.

*
Yaş Türkistan, Eylül 1936, Sayı 82, Sayfa 28-33.
302

Bugünlerde Doğu Türkistan’da, çeşitli siyasi girişimler ve hükümetler ortaya


çıkmaktadır. Çaresiz halkın üzerinde acayip oyunlar oynanmaktadır. Hükümet dine,
halk ise dinsizliğe karşıdır. Dindar olan kişiler yumuşaklığa ve şefkate layıktırlar.
Fakat onların hali harap durumdadır. Bolşeviklik ideolojisi ülke genelinde
gelişmektedir. Dindar olan kişiler hükümete yaramamaktadır. Onların söylediği
sözler dahi itibara alınmamaktadır. Siyasi ve toplumsal yönetim birimlerinin
başkanlarının, çoğunluğunu Mançurya’dan kaçıp gelmiş olan Çin Kızıl
askerleriyken, çok az bir bölümü yerli Uygurlardandır. Ama genel yönetim
birimlerinde Bolşeviklerden yardımcı ve müşavir sıfatıyla iki, üç kişi vardır.
Yapılacak her iş bunların fikir ve talimatıyla yürütülmektedir. Bütün çalışmalar
Bolşeviklerin elindedir… Yönetimden gönderilen ilan ve mektuplara yönetici imza
atarak, damga basmaktadır. Ama mektuplardaki söz ve içerikler Kommünistlerindir.

Doğru sözü söyleyen suçlu olur. Gazetelerde ve vaazlarda Japonlar


emperyalisttir,Ma Zhong-yingemperyalistlerin köpeğidir ve bunun gibi sözler
söyleyenler Kommünistlerdir. Bazı yerli halkın bu şekildeki sözleri söylemesi
zorunludur. Gazetelerdeki sözler ve vaazlar zorunludur. Hoca Niyaz Hacı, Mahmud
Sicang ve Urumçi’deki liderlerin tamamı, yapılacak her iş için Sovyet konsolosuna
müraacat etmekte ve ona itaat etmektedirler.

Genel Vali’nin yanında, Rus Başkonsolosu Malikof, Başkan (Cuşi), Başkan


yardımcısı Fucuşive bunların yanında ise Mansur denilen müşavirler vardır. Bunlar,
Rusyadan gelmişlerdir. Diğer yönetim birimlerinde müşavir ve yardımcı sıfatlarında
bulunanların hepsi Bolşeviktirler. Kaşgar’da da aynı durum geçerlidir. Kaşgar’da
Abuhof isimli bir General, 14 Kommunist müşavir ve görevli ile beraber
bulunmaktadır. Kaşgar’ın bütün siyasi ve sosyal işleri General Abuhov ile Konsolos
Törikulov tarafından idare edilmektedir. Politika, her geçen yıl değişmektedir. 1935
yılında hükümetin 6 ilkesi gizliydi. 1936 yılında ise hükümet bu 6 ilkeyi açıkça ilan
etmiştir.
Bu 6 ilke şunlardır:
303

1) Emperyalistlere karşı durmak;


2) Birliği ve Sükûneti korumak;
3) Doğu Türkistan’ı ıslah etmek;
4) Sovyet hükümeti ile dostluğu korumak;
5) Rüşveti sona erdirmek;
6) Bütün milletleri hukukta eşit hale getirmektir.

Bu ilkeler, gazete sayfalarında ve vaazlarda ilan edilmektedir. Kommunistler artık


açık bir şekilde hareket etmektedirler. Yerli halkın talep ve arzuları hiçbir şekilde
dikkate almamaktadır. Doğu Türkistan’ın merkez hükümetle hiçbir bağlantısı yoktur.
Okumak için Nankin’e gitmeye izin verilmemektedir. Okumak isteyenlerin,
Rusyadan başka bir yere gitmesi mümkün değildir. Şu anda, Doğu Türkistanlı 200
öğrenci Rusya toprağında, yani Taşkent ve Moskova’da okumaktadır.

Rusya’nın G.P.U teşkilatı, Doğu Türkistan’da Çince“Baviyhu” ve “Gunung iyhu”


ismiyle kurulmuş olup, her tarafta Bolşeviklere karşı olan kişileri yakalayarak hapse
atmakta ve acımasızca işkence etmektedir.

Ülkemizde dört yerde matbaa kurulmasına izin verilmiştir. Fakat matbaa


idarecileri tamamen Çinlilerden atanmıştır.

Halkımız tarafından zekât, vakıf ve diğer dini hayırlarıyla kurulan hastahaneye,


1936 yılı Mart ayında hükümet tarafından el konularak, Müslüman doktor ve
hizmetliler görevden alınmış, yerlerine Kommünist doktorlar geçirilmiştir.

Kaşgar’da yaşayan etnik Çinliler tarafından iki yerde okul inşa edilmiştir. Okul
binası, öğrencilerin kıyafetleri, maaşlar hükümet tarafından karşılanmaktadır. Okulun
öğrencileri Çin ve Uygur çocuklarıdır. Kaşgar’da Müslümanlar tarafıdan 260 okul
açılmış ve bunlarda 100.000 müslüman çocuk okumaktadır. Okul binalarının, tamiri,
oğrencilerin kıyafeti, maaşlar ve diğer gereksinimler halkın öşür, zekât, vakıf ve
diğer dini hayratından temin edilmektedir.
304

Doğu Türkistan’da görev başında olan Bolşevikler;


1) Urumçi’de Rusya’dan gelen Malikof, Genel Valinin yanında müşavirdir.

2) Urumçi’de Fucuşi’nin (Başkan yardımcısı) yanında görevli Rusya’dan gelmiş


olan Mansur’dur. Bu kişi Urumçi’deki Uygur Akartu Birliğinde (Uygur Aydınlanma
Derneği) başkan yardımcılığı görevini de yürütmektedir.

3) Urumçi’deki Uygur Akartu Birliği’nin başkanı ülkemizde Bolşeviklere


satılmış adamlardan Abdullah’tır.

4) Urumçi’de Maliye yönetiminin başında Mançurya’dan gelmiş olan


Kommünist Çinli Hotencang bulunmaktadır.

5) Kaşgar’da General’in yanında müşavir olarak Rusya’dan gelmiş olan General


Ebuhov görev yapmaktadır. Yine aynı kurumda, Rusya’dan gelmiş olan Kommünist
İsa müşavir olarak görev yapmaktadır. Bunun yanı sıra, 4 Rus ve 4 Tatar görevli
daha vardır.

6) Kaşgar’da, vilayet yöneticisi Mançurya’dan gelmiş olan Kommünist Çinli


Kommunist, Şin Cin Hang Şoylan ile ülkemizde Bolşeviklere satılmış Ebulkasım
(Katib) vardır.

7) Kaşgar’da “Bavihu” (G.P.U) teşkilatı başında, Rusya’dan gelmiş olan Kadir


Hacı bununmaktadır.

8) Kaşgar’da Adliye başkanı olarak, Mançurya’dan gelen Kommünist Çinli


Vankmindi görev yapmakta olup, yardımcılığını ise, ülkemizde Bolşeviklere satılmış
olan Nasır Bey yapmaktadır.

9) Kaşgar’da Sağlık işlerinden, Rusya’dan gelmiş iki Kommünist Rus doktor


sorumludur.
305

10) Kaşgar’da Maliye idaresinin başkanı, Mançurya’dan gelmiş olan


Wangruşin’dir. Yardımcısı ise ülkemizde Bolşeviklere satılmış olanlardan
Abdülkadir’dir.

11) Kaşgar Eğitim idaresinde, Mançurya’dan gelmiş olan Kommünist Çinli Lang
du Hin, Bakan olarak görev yaparken yardımcılığını ise ülkemizde Bolşeviklere
satılmış olanlardan Hoca Yusuf yapmaktadır.

12) Yarkent Köhneşehir ilçe kaymakamı (Şenlik mahkemesi) Rusya’dan gelen


Ahmet Rahim olup, yardımcılığını ülkemizde Bolşeviklere satılmış olanlardan
Gafir’dir.

13) Yarkent Yenişehir ilçe kaymakamı, Mançurya’dan gelen bir Çinli Kommünist
bulunmaktadır.

14) Aksu’da vali müşaviri, Rusya’dan gelmiş olan Kommünist İvanov’dur.

15) Aksu’da vali’nin yanında, Rusya’dan gelen Kommünist General Antonov


bulunmaktadır.

16) Aksu Yenişehir ilçe kaymakamı Rusyadan gelen Doğu Türkistan


asıllıKommünist Abdullah Efendi çalışmaktadır.

17) Turfan ilçe kaymakam yardımcısı Rusya’dan gelen Kommünist Yusuf


Efendi’dir.

18) Kumul vilayeti valiyardımcısı, Rusya’dan gelen Abay Efendi, vali ise
Mançurya’dan gelen Çinli Kommünist Liu’dur.

Sovyet Rusya’nın, Urumçi, Kaşgar, İli ve Çöçek’te Konsoloslukları vardır.


Urumçi’deki Konsolos Aprisov, Kaşgar’daki Konsolos Törikulov’dur.
Doğu Türkistanlı Koyaş Bey. 15 Mayıs 1936
306

DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ TARİHİ OLAYLARDAN*

İdareden: Aşağıda yayınladığımız makale bize Doğu Türkistan’dan


gönderilmiştir. Ülkemizin bazı tarihi olaylarından bahseden bu makale, yazılı tarihi
belgelere dayandırılmadan, halk ağzında dolaşan şekliyle kaleme alınmıştır. Bu
sebeple makalenin tarihi değeri, bu durum göz önünde bulundurularak ölçülmelidir.
Zamanımızın ve dergimizin hacminin el verdiği ölçüde, makalenin bazı noktalarını
ayrıca izah etmeyi gerekli gördük. İzahat için Çokan Valihanov’un Rusça eserleriyle,
Paktusov’un, “Doğu Türkistan Seyahati” isimli Rusça yazılmış kitabından ve “D. C.
Boulger”in “Yakup Bey’in Hayatı” (“The Life Of Yakoob Beg”) isimli eserinden
faydalandık.

Bundan II yüzyıl önce, Hidayetullah Hoca lakaplı Hazreti Appak Hoca Semerkant
yakınlarındaki Dahbid denilen kasabadan Kaşgar’a geldiğinde 33 yaşındaydı. Çok
kısa bir süre içinde, izzet ve şeref kazanarak, halk arasıda islam kaidesine uygun
irşad ve tebliğ çalışmaları yürüterek, Doğu Türkistan’daki Türklere yıllarca ahlak ve
edep öğretti 394 . O dönemlerde Çinliler ve Kalmaklar Yarkent’i başkent yaparak,
Kaşgar’a, Kaşgarlı Saki Bey ve Baki Bey isimlerindeki ileri gelen kişileri yönetici
olarak atamışlardı. Bu Beyler Hazreti Appak Hoca’ya kalpten bağlı birer mürittiler.
Appak Hoca, Doğu Türkistan’ın çoğu bölgesinde müritleri olması sebebiyle, vakitten
istifade ederek, yurdu Çinlilerden kurtarma çaresini aramaya koyuldu ve müritlerini
bu amaç yoluna sevk ederek, Doğu Türkistanı iki yıl içinde özgürlüğüne kavuşturdu.

*
Yaş Türkistan, Aralık 1936, Sayı 85, Sayfa 23-29.
394
Hazreti Appak Hoca Doğu Türkistan’a iki yüz yıl değil, üç yüz yıl kadar önce gelmiş olsa gerek.
Appak Hoca sadece tarikat yoluyla meşgul değildi, Doğu Türkistan siyasi hareketlerine de ciddiyetle
katılmış ve Kaşgar Hanı İsmail tarafından ülkeden çıkarılmıştır. Fakat daha sonra, 1678 yılında, Tibet
Dalay Lama’sınınaracılığıyla Doğu Türkistan’ın o dönemdeki hâkimi Kalmak Hanı Goldan Tseren
tarafından Yarkent’e, Han vekili olarak atanmıştır. Kısa bir zaman sonra, bu görevden vazgeçerek,
kendisini Doğu Türkistandan ayrılmaya mecbur eden İsmail Han’ın kardeşi Muhammed Emin’i
Üçturfan’dan çağırtarak, O’nu halk tarafından Han ilan ettirmiştir.
307

Sonunda Aksu ile Kaşgar arasındaki Karadağ savaş meydanında şehit oldu. Mübarek
cesedi, Kaşgar’a getirilerek defnedildi395.

Bundan takriben 110 yıl önce, Hazreti Appak Hoca’nın torunu Cihangir Han
Töre 396 , Ömer Han 397 komutasında Fergana’dan Kaşgar’a geldi. Doğu ve Batı
Türkistan’ın eski sınırı, Sofular ismindeki yerdi. Sofular’dan, bilinmeyen bir kişi,
Kaşgar’ın inançlı kişileri ile birlikte savaşmış savaş sonunda da birbirleriyle
yardımlaşarak, Kaşgar Çinlilerden kurtarılmıştır. Ardından savaş için gerekli olan
eşyalar mükemmel bir şekilde hazırlanarak, iki yıliçinde Yenihisar, Yarkent,
Maralbaşı şehirleri alınarak, Aksu’ya ulaşma yolunda, Ömer Han ile manzum bir
haberleşme yürütülürken, Aksu’daki Çinlilere yardım ulaştı. Bu sebeple güçlenen
Çinliler, Cihangir Han Töre üzerine hücum ettiler.Bir ay kadar devam eden bir savaş
yapıldı. Cihangir Han Töre, Kaşgar’dan bir günlük mesafe uzaklıktaki Mingyol
(Binyol) denilen mevzide askerlerini toplarken, kim Töre’yi diri olarak ele geçirirse,
kendisine Bacin Hanı (Pekin Hanı)tarafından ödül olarak şehir hâkimliği verileceği
ve ayda 200 (Yambu) gümüş külçe alacağı ilan edildi.

395
Appak Hocanın kabri, Kaşgar şehrinin Kuzey Doğusunda, şehirden 6 çağırımlık (1 çağırım, kişi
seslendiğinde bulunduğu noktadan başlamak üzere, sesinin duyulduğu en uzak mesafeye kadar olan
halk arasında kullanılan uzunluk birimi)mesafe uzaklıktadır.
396
Cihangir Han, Appak Hoca’nın torunu değildir. Elimizde bulunan tariki kaynaklarda, Cihangir
Han’ın babası Salih Hoca (yani Sarımsak Hoca): Sarımsak Hoca, Burhaneddin’in oğlu; Burhaneddin,
Ahmed’in oğlu; Ahmed Mehdi Appak Hoca’nın oğludur. Yani Cihangir Han, Appak Hoca’nın beşinci
neslindendir. Cihangir Han’ın doğum yılı 1783’tür.
397
Adı geçen Ömer Han, Hokand Hanı olsa gerek. O dönemde Doğu Türkistan ile Hokand Hanlıgı
arasındaki anlaşma sebebiyle, Doğu Türkistanlı siyasi muhacirler ki o muhacirlerden biride Cihangir
Han’dı, Doğu Türkistan’daki siyasi duruma karşı her hangi bir siyasi harekette bulunmama
mecburiyetindeydiler. Yani, bugün başımıza gelen, hepimizi heyecanlandıran ve yersiz olarak
gördüğümüz bazı devletlerin hoş olmayan hareketleri, o dönemde, yani yüzyıl önce, Hokand gibi Türk
ve müslüman bir Hanlık tarafından Doğu Türkistan Türklerine karşı reva görülen nahoş tutumdur…
Ömer Han 1822’de vefat etti. Bundan faydalanarak, Cihangir Han Doğu Türkistana geçti ve yeniden
harekete başladı.
308

Mayıs 1826’da Cihangir Han’ın


topladığı askerlerin komutanı olarak Kaşgar
şehrindeki “Devlet bağ” denilen bölgede
Çin ordusunu yenerek Kaşgar’ı kurtaran
eski Andican Kalesi Komutanı
İsa Datka

Kuçarlı Aşur Bey denilenbir hain ortaya çıkarak bu görevi üstlendi ve Cihangir
Han’ı, askerleri ileFergana tarafında tenha bir alanda tutarak, Çinliler tarafından
yakalanmasını sağladı. Onlarda Cihangir Han’ı Bacin’a teslim ettiler. Bacin Hanı398
Cihangir Han’a “Siz hangi sebeple korkmadan büyük Han’a karşı
savaştınız?”şeklinde bir soru sordu.Cihangir Han ise cevap vermedi. Bunun üzerine
Bacin Han, Cihangir Han’ın boynunu vurdurdu. Aşur Bey’e, vaat ettiği ödülleri
vererek, Kuça hâkimi makamına getirdi. Adı geçen Bey’in evlatlarından bazı idari
işlerde çalışmakta olanlar da vardı.

Adı geçen mücahit Cihangir Han Töre’nin oğlu Büzürk Han Töre399, bundan 58
yıl önce askeri komutan Mala Alımkul400 himayesinde Kaşgar’a geldi. Sebebi Kıpçak

398
Cihangir han 1828 yılında tutuklanarak Pekin’e yollandı ve orada bir yıl sonra öldürüldü.
(Makaledeki “Bacin Han”dan “Pekin Hanı” kast edilmiyor mu?).
399
Büzürk Han Cihangir Han’ın tek oğluydu. Doğu Türkistan’da 1857 yılında Çin hükümetine karşı
isyan çıkararak, aynı yıl ilkbahar’da Kaşgar’ı kurtardı. O dönemde Hokand’da yaşamakta olan Büzürk
Han’ı, Han ilan eden Veli Han Töre’ydi. Bu kişi, Cihangir’in öz abisi Muhammed Yusuf Hoca’nın
309

Sıddık Bey Kaşgarı Çinlilerden alarak 401 , Molla Alımkul’a mektup yazmış ve bu
mektubunda Allah yolunda müminlerin Emiri saygı değer Alimkul için Kaşgar’ı
Çinliler’in elinden kurtardığını bildirerek altına mührünü basmıştı. O dönemde
Ruslar’ın, Ak Mescitten Taşkent’e doğru gelme ihtimallerine dair bir haber ulaşmıştı.
Müminlerin Emiri Molla Alımkul, özürlerini bildirerek, Büzürk Han Törem’i başkan
yapıp, Yakup Kuşbey’i yaver olarak yanına vererek ve Kaşgar’a Sıddık Bey’in
yanına gönderdi. Sıddık Bey, Büzürk Han Törem’in yola çıktığını duyarak, şehrin
kapılarını kapattı.Askerleri ile beraber Törem’i karşılayarak, şehre getirdi. Bütün
Kaşgar halkının huzurunda, Törem’i geleneksel kaidelere uygun olarak beyaz
keçenin üzerine oturttu.Bu şekilde Han sarayına götürdü ve Törem’i Hanlık
makamına oturttu. Sonra Bütün halk tarafından Töre’ler tebrik edilerek, zurna ve
davullarla, gazeller okundu ve:

Andicanlı402 Törem geldi, işte şimdi oynuyoruz


Bin yıllarca hâkim olsa, çehresine doymayız…

Şeklinde koşuklar söylendi403.

Kısa bir sürede askeri kuvvetleri toplandı. Töre’nin amacı, Aksu, Kuçar,
Karaşehir, Urumçi ve Turfan şehirlerini feth etmekti. Hekim Han Törem’in oğlu
Aynı Bey, Nar Ahmed Pervaneçi, Mehmed Said Pansad, Atabay Pansad ve Nuruz
Pansad gibi komutanların liderliğindeki 15 bin atlı askeri Urumçi tarafına yolladı.
Kendisi ise 5 bin kadar askeriyle, Aksu şehrini iki ayda kontrolü altına aldı. Kuçar
şehri ise kendisi teslim oldu. O dönemde Urumçi yöneticilerine, yani Dahu ile

ikinci oğludur. Büzürk Han Hokand’dan gelmeden önce, 1857 yılı sonbahar’da Kaşgar yeniden
Çinlilerin eline geçti.
400
Alımkul, Hokand Hanı Seyid Han namıyla hüküm sürmekteydi.
401
1863 yılının sonbaharında.
402
Doğu Türkistan’da, BatıTürkistanlılar çoğunlukla “Andicanlı” olarak adlandırılmaktadır.
403
Büzürk Han tahtta oturuyor olsada, gerçek devlet başkanı Yakub Beydi. 1867 yılında Doğu
Türkistan Çinlilerden kurtarıldı ve şehir hanlıkları birleştirilerek ülkenin siyasi birliği sağlandı. Daha
sonra Büzürk Han Mekke’ye Hacca gitti; oradan döndüğünde, Ferganaya gelerek burada kaldı. Yakub
Bey “Bedevlet Atalık Gazi” lakabı ile Han ilan edildi…
310

Şihu’ya, mektup yazılarak, askerler geldiğinde itaat ederseler kendilerine


saldırılmayacağı bildirildi. Çinli yöneticiler bunu kabul etmediler. 18 gün süren
savaşın ardından Urumçi feth edildi. Çinlilerden 12 bin asker ölürken,
Müslümanlardan 800 asker şehit oldu. Bu zafer Doğu Türkistan’ın her tarafında
sevinçlerle karşılandı. Komutanlara ödül ve makamlar verildi. Sınırlar belirlendi.
Doğu’da Uşşaktal, Batı’da Ergeştam, Güney’de Karanlıkdağ, Kuzey’de Muzdavan
sınır noktaları olarak belirlendi. Ulemaların fetvası ile Hanlık, Sultanlık
kabuledilmeyerek, Atalık Gazi lakabı uygun görüldü. Britanyahükümetinden 30 000
civarında doldurmalı (Dumbule) tüfek satın alındı. Türkiye’ye Sultan Abdülaziz
Han’ın huzuruna Taşkentli Kazı Han Törem, kıymetli hediyeler ile gönderildi. Türk
Sultan’ından ferman (yarlık) geldi. Atalık Gazi’ye Mir Ahundluk makamı verilerek,
Zerrin işlemeli kemer ve bir kılıç ile Türkiye Harbiye Nezaretine bağlı kişilerden
olan Mehmed Efendi adındaki mübarek bir kişi askeri eğitim için gönderildi. Atalık
Gazi bu lütuf ve merhametlere çok sevindi, hutbeleri Türkiye Sultanı adına
okutturdu. Sultan adına paralar, sikkeler basıldı. Atalık Gazi, Doğu Türkistan’da 6 yıl
boyunca savaştı, 9 yıl hükümdarlık yaptı. Verilen bu seneler boyunca, ticaret, ziraat,
zanaat gelişti. Her şehirde yeni binalar inşa edildi. Atalık Gazi’ya siyasi yönden,
adaletliliğinden, yaptığı fetihlerinden dolayı ikinci Timur denilmesi mümkündür.
Yazık ki, her ne sebeble olursa olsun, bir gece Aksu şehrinde yanındaki muhafazaları
tarafından zehir içirilerek öldürüldü. Allah rahmet eylesin404.

Hâkim Han Törem ile oğlu Aynı Bek, Bacin 405 ’den gelen Elli bin asker’in
komutanı Zungtunge ile 6 ay savaşarak, Fergana tarafına çekildi. Doğu Türkistan’da
tekrar Çinlilerin hâkimiyeti yerleşti.
K. T.

404
Yakub Bey Biskent (Fergana)lı olup, 1820 yılı dolaylarında doğmuştur. Babasının adı Pir
Muhammed Mirza’dır (“Muhammed Latif” de derler). Yakub Bey 1871 yılının (29) 17 Mayıs’ında
vefat etmiştir.
Yakub Bey’in vefatından sonra, meydana çıkardığı Doğu Türkistan devleti – Kaşgar, Aksu ve
Hotan olarak üç ayrı Hanlığa bölündü. Oğullarının birisi Hakkulu Bey öz kardeşi Bekkulu Bey
tarafından öldürüldü.
405
Pekin.
311

DOĞU TÜRKİSTAN VAZİYETİ*

Doğu Türkistan sınırından alınan bir habere göre, Mahmud Muhiti406’nin, bir kaç
yakın adamıyla birlikte Kaşgar’ı terk etmeye mecbur kaldığı bildirilmektedir.
Mahmud Muhiti’yi ülkeden çıkmaya mecbur bırakan gerçek sebebi henüz
bilmediğimiz için, O’nun hangi şartlar altında kaçtığının detaylarını da bilmiyoruz.
Fakat Doğu Türkistan’ın bugün içinde bulunduğu şartlar altında Mahmud Muhiti’nin
kaçma mecburiyetinde kalmış olması, o kadar önemli bir olaydır ki, biz bu olay
nedeniyle sessiz kalamayacağımız gibi, kendi fikirlerimizi söylemeden, detaylı
haberlerin gelmesini bekleyemeceyiz.

Biz, Mahmud Muhiti’yi şahsen tanımıyoruz. Fakat Doğu Türkistan’dan bize


ulaşan bilgilerden, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin Mahmud Muhiti’ye çok büyük
ümit bağladıkları anlaşılmaktadır. Galiba bu ümit, O’nun hükümet terkibinde yer
alarak, Doğu Türkistan’ın bugünkü durumunu kendi arzusuna göre düzenleyerek
yürütebileceğidüşüncesinden çok, O’nun Rus Bolşevikleri ve onların yolladıkları
ajanları tarafından, Doğu Türkistan’ı Sovyetleştirme planının uygulanmasına engel
olabileceği veya o planın Bolşevikler’in istediği süratte gerçekleşmesini
engelleyebileceği düşüncesi sebebiyleydi. Diğer taraftan O, Doğu Türkistan
Cumhuriyeti’ni tekrardan ayağa kaldırma gayesini hedef olarak almış bir kişi olarak
gösterilmektedir.

Tabi Mahmud Muhiti’nin böyle birden bire ülkeden yarılmasında rol oynayan
önemli sebepler vardır. O’nun ülkedenden ayrılmasıyla ükedeki durum da çok farklı
bir şekil almış olacaktır. Her şeyden önce Mahmud Muhiti’nin gidişiyle, Doğu
Türkistan’ı Sovyetleştirme yolundaki en önemli engel ortadan kalkmış olacaktır.
Doğu Türkistan Cumhuriyetini yeniden ayağa kaldırma meselesine gelirsek, değişik
kişilerin dilek ve faaliyetlerinden çok iç ve dış olayların gelişiminin aşamalarına ve

*
Yaş Türkistan, Temmuz - Ağustos 1937, Sayı 92 – 93, Sayfa 28-32.
406
Dergi’nin 92 – 93. Sayısında ve önceki bazı sayılarında Mahmud Muhiti’ye “Mahmud Sicang”
denilmektedir. Sicang General anlamına gelen bir ünvandır.
312

bunlardan uygun bir şekilde istifade edebilmeye bağlıdır. Bu yolda Mahmud Muhiti
gibi bir şahsiyetin rolü bütün Doğu Türkistan muhacirlerini genel bir ülkü etrafına
toplayarak, bazı “davul, zurna siyasileri (magazin siyasileri)” tarafından hayali
planlar kurdurularak yürütülen, milli iş için son derece zararlı havayı (tozu)
yatıştırarak sakin bir milli yol üzerinde normal hareket etme imkanı yaratmakdır. Bu
suretle, fırsat geldiğinde, iç ve dış olayların gelişmesinden azami seviyede istifade
etme yolunu ve imkânını hazırlamaktır. Mahmud Muhiti’ninbu hazırlık esnasında dış
olaylara tesir etme imkânı olmasa da memleketdâhilindeki gelişmelere azda olsa etki
edebilme imkânına sahiptir.

Tabi bizim sırf bir kardeş ve dilektaşlık eseri olarak yazdıklarımız, Mahmud
Muhiti’ye tavsiye veriyormuşuz gibi anlaşılmamalıdır. Biz zaten kendimizde o hakkı
da görmüyoruz… Bu sadece, tarafımızdan bir temenni ve dilektir…

* *
*

Mahmud Muhiti’nin, ülkeden birden bire ayrılması bizi, acaba son aylarda bu
görevi yerine getirmeye vekil olduğunu iddaa etmekte olan, hatta bizim düşüncemize
göre bu şekilde müzakereler yürütmeye hiçbir hakkı olmayan kişiler tarafından,
yürütülen müzakereler ile Mahmud Muhiti’nin kaçışı’nın doğrudan doğruya veya
dolaylı olarak bir bağlantısı var mı? Sorusuyla karşı karşıya bırakmaktadır. Yinede
açıkça söylediğimizde, acaba bu müzakereciler Mahmud Muhiti’nin kaçışını göz
önünde tutmuşlarmıydı yada bu olay birden bire meydana gelerek onlar için de
beklenmeyen bir durum mu oldu? Eğer bu müzakerelerde Mahmud Muhiti’nin
gitmesi tahmin edilebilmişse, Mahmud Muhiti’nin, Doğu Türkistan sınırını geçer
geçmez yaptığı ilk hareketi müzakerecilerin faaliyetleriyle karşı karşıya kalmış
olmadı mı? Müzakerecilerin planı, Doğu Türkistan’ın bir an önce bağımsız bir devlet
olması istikametindeydi ki, bu aynı zamanda hem Sovyet, hemde Çin’e karşı savaş
açmak demektir. Adını bildiğimiz bir kaynaktan aldığımız bir bilgiye göre, Mahmud
Muhiti Gilgit’e gelir – gelmez Çin konsolosu ile görüşerek, onunla Doğu
Türkistan’daki durumu müzakere etmiştir. Bundan anlaşılmaktadır ki, Mahmud
313

Muhiti, hiç olmazsa şimdilik, Çinlilere karşı mücadele etme düşüncesinde değildir.
Bundan, Mahmud Muhiti’nin Doğu Türkistan milli bağımsızlığı aleyhtarı olduğu
sonucunu mu çıkarmak gerekir? Şeklinde bir soru ortaya çıkmaktadır ki, bunun
cevabını biraz detaylı vermeye çalışacağız. Biz şimdilik, Doğu Türkistandaki genel
durumu ve halkın ruh halini iyi bilen Mahmud Muhiti’nin hareketi ile aynı vasıfları
taşıdıklarını iddaa etmeyen kişilerin hareketleri arasındaki farkları görstermek
istiyoruz.

Doğu Türkistan’daki milli işin yürütülmesine zararlı ve son derecede tehlikeli


olarak gördüğümüz bu farkı açıkça göstermeyi, milli işin sağlam yolda gidebilmesini
sağlamak amacıyla gerekli gördük.

Biz yukarıda Mahmud Muhiti’nin Gilgit’deki Çin konsolosuyla müzakeresinden


O’nun Doğu Türkistan milli bağımsızlığı aleyhtarı olduğu sonucunu mu çıkarmak
gerekir? Sorusunu sormuştuk. Şimdi bu sorunun cevabını vermeye çalışacağız.

Bugün içinde bulunduğu durumda Doğu Türkistan’ın sadece kendi gücüne


dayanarak milli bağımsızlığını koruyamayacağı şüphe götürmez bir gerçektir. O
halde Doğu Türkistan bağımsızlığının en hararetli taraftarları içinde şu yolda
yürümek mümkündür; Ülkeye hâkim olan iki düşman kuvvetten birisiyle geçici
olarak anlaşmak suretiyle olsa da öncelikle birisinden kurtarmak gereklidir. Tabi ilk
olarak güçlü ve ülke için tehlikeli olanından kurtulmak gereklidir. Bu surette Doğu
Türkistan’ın tam bağımsızlığı meselesi biraz arkaya atılıp, bir süre için geniş iç bir
muhtariyet hakkı ile yetinerek, bu süre içinde hazırlanıp Doğu Türkistan’ı tam
bağımsızlığına kavuşturmaktır.

Siyasi mücadelede, bazen kendine aynı derecede düşman ve birbiriyle rakib olan
iki gücü sana karşı birleşmesine fırsat vermemekte gayet önemli bir meseledir. Doğu
Türkistan’da iç ve dış durum başka türlü bir harekete imkân vermediği takdirde buna
benzer bir savaş taktiği yolu tutmak mecburiyeti’nin doğabileceğini de düşünmek
mümkündür.
314

Biz Doğu Türkistan bağımsızlığı’nın en hararetli ve samimi taraftarlarıyız. Fakat


bunu istemek başka, harekete geçirmek ise başka bir meseledir. Farklı kişiler de
istese meydana getirmek bütün milletin görevidir. Doğu Türkistanlı muhacir
kardeşlerimizin kendi aralarındaki birlikleri ve sağlam bir şekilde kurulan bu
muhacir kuvvetinin ülke halkı ile sıkı bir temasta ve baglantıda olması savaştaki
başarının ilk şartıdır. Yalnız savaşın hedefi üstünde değil, uygulanacak taktik ve
hareket yöntemi üzerinde de tam bir birlik gereklidir. İç mücadeleler nedeniyle
doğabilecek dış ittifak ve dostluklar milli kurtuluş hareketi için en zararlı
zehirlerdir… Şahsi tesir ve makam elde etmeye yönelik girişimler ise milli işin en
tehlikeli düşmanıdır…

Bizim Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz tarafından duyulmasını istediklerimiz,


dilediklerimiz işte bunlardır.
* *
*
315

DOĞU TÜRKİSTAN YENİ OLAYLAR KARŞISINDA*

(Kaşgar’dan alınan özel bir mektuptan)

… Biz, 29 Mayıs cumartesi günü akşamı dükkândan çıkıp bağ’a giderken, şehirde
sükûnet hâkimdi. Bağ’a geldik, yemek yedik, çay içtik ve huzurlu bir uykuya daldık.
Bir vakit bağ’ın yakınında oturan kişinin haykırışını işiterek korktum. Çünkü
hükümet tarafından tutuklananları gece gelerek alırlardı. “Neler oluyor?” diyerek
çıktığımda, “Şehirde çatışma var” dedi. Kulak verdiğimizde, gerçekten de güçlü bir
çatışma olduğunu duyarak çok şaşırdık. Saat 02.45’ti şafağa kadar uyumadık.
Bağımız şehire çok yakındır. Saat 9 civarında 20 kadar at arabalı “Üç harfliler’in”
(yani G.P.U) askeri caddemizden kaçarak gitti. o vakite kadar çatışmanın kimler
tarafından yapıldığını bilmiyorduk. Saat 10 civarında adamlar şehirden kaçmaya
başladılar. Ahvali sorduğumuzda, “Yarkent’teki askerler ile Dunganlar birleşerek
şehri aldılar. Şu andaTöşük Dervaze (Deşik Kapı) açık. Biz o kapıdan çıkarak
geldik” dediler. Bu haberi duyarak çok sevindik. Çatışma o gün ve gece durmaksızın
devam etti. “Şehri almışlarsa neden çatışma sona ermedi?” diye sorduğumuzda
“Hükümet askerleri Yeni kapıdayken bugün sabah namazı vaktinde 8 adet hükümet
uçağı kalkarak, şehrin üstünde bir saat uçtuktan sonra gözden kayboldu” dediler.

Pazartesi günü at’ımla şehire, Töşük dervazeye gittim. Müslüman Dungan


askerler toz – toprak içindeydi. Çatışma sonucu dehşet vericiydi. Ölü ve yaralıları
şehirden çıkarıyorlardı. Orada Müslüman askerlerden, buraya nasıl farkedilmeden
gelebildiklerini sorarak öğrendik. Bunlar gece hareket ederek, gündüz kışlaklarda
gizlenerek yatarlarmış. Hergün hükümet uçakları Yarkent’e gelip, yolları
gözetleyerek, Kaşgar’a asker geliyor mu, gelmiyor mu? diye bilgi alıyorlardı.
Dunganlar kendileri ile birlikte getirilen ticaret kervanları arasına karışıp şehir
surlarına kadar yaklaşarak Töşük dervazeye gelmişler.Kapı görevlilerini öldürerek,
kapıyı açmışlar ve şehirin yarısından çoğunu almışlar. Aynı gün bu askerleri her
tarafa taksim ettiler, bir kısım askeri Yenişehir’deki (Yeni Kaşgar) havaalanını

*
Yaş Türkistan, Temmuz - Ağustos 1937, Sayı 92 – 93, Sayfa 32-36.
316

basmakla görevlendirmişler.Bu askerler havaalanını koruyan 200 askere anibir


baskın yapmışlar ve birkaç tanesini öldürmüşler.Tam uçakları ele geçirirlerkenbir
uçak havalanıp, şehrin üstünde bir saat süreyle uçarak gözden kaybolmuştur.

Yarkent’ten çıktıklarında 5 – 6 bin askeri Merkit yolu ile Aksu tarafına


göndermişler. Fitne yuvası Ulu Çat’a ve Kaşgar’a girdikleri gece, bir kaç asker
gönderip, Simhane’ye kadar olan bölgeyi ele geçirdiler. Aynı gün aniden şu haber
duyuldu; Hapishane’deki tüm tutuklular “Üç harf” (G.P.U) tarafından vurularak
öldürülmüştür. “Üç harf” hapishanesi Muhiddin Can Bay Hacım’ın Hacı evindeydi.

Pazartesi günü Taş Hoca kurtuldu fakat zavallının kımıldamaya hali dahi
kalmamıştı. Olayı sorduğumda “200’den fazla tutukluyu vurarak
öldürdüler.”dedi.Kendisi hakkında ise şunları söyledi; “Bana ateş ettiklerinde
kendimi attım. Ölü gibi yatarak bekledim, onlar kaçtıktan sonra bende kaçtım” dedi.

Kurşunlardan ölen bazı kişileri yaktılar… Taş Hoca’nın bir eli yandı. “Raci Kari
ile Abdülhalil biçareler’in kimsesi yok, tanınsalar gömelim” diyerek Salı günü
erkenden Karş Akam ile birkaç kişiyi alarak, ölülerin yanına gittik. Fakat ölüleri
tanıyamadık. Feci bir manzaraydı… Cesetler kokmuştu… Karş
Akam“Gidiyoruz,Tanrı bunların imanını selamet etsin!” dedi. Öldürülenler içerisinde
15 kadar misafir de vardı. Raci Kari, Abdülhalil, Abdülvahid Can, Feyz Mahdum,
Hekim Canlar ve diğerleri… Kaşgarlılardan: Hacı Bek Hacım, Abdurrahim Hacım,
Emin Lente, Mehmed Ali Efendi (İstanbul’da eğitim aldıktan sonra dönmüştür) ve
bunlara benzer kişilerdir. “Üç harf”in izin belgeleriDunganlar’ın eline geçmiştir. Az
önce anılan Yarkent olayı sona erene kadar üç bin’den fazla kişi tutuklanacakmış.

Perşembe günü, Rahim Can Kari çocuklarıyla beraber çıktılar. Cumartesi günü
Dunganlar, Yarvak kapısını almışlardı. Perşembe günü “Üç harf”ler geri aldılar.
“Dunganlar kaçtılar” diye haber halimizi perişan etti. Ertesi gün hiçbir çatışma
olmadı. Şaşırarak korkmaya başladık. Şehirden haberler gelmeye başladı. Şehiri
önceden ele geçiren askerler beyaz takke (ak doppı) giymekte olup, ellerindeki beyaz
asa’ya “Fi sebilillah”diye yazılmıştı. Adı geçen askerlerden hiçbirsi hayatta
317

kalmamıştır. Yerlerine Hotan Dunganlarından yerleştirilmiştir. Yine arka arkaya


asker gelmektedir. Önceki askerler Fedai (milis) askerlerdi.

Adı geçen Fedai askerleri buradan alarak Aksu’ya gönderdiler Hüda’ya şükür
ettik. Çatışmanın durmasına sebep olan silahları teslim etme konusundaki görüşmeler
yapılırken, çarşambadan, pazartesi gecesine kadar iki taraf ta şehritalandan korumaya
çalıştılar. Fakat bankadaki parayı Dunganlar alarak kaçtılar. Onlardan kalan dört
tengelik kâğıt parayı halk yağmaladı. Valilik te yağmalandı. Fakat dükkânlara
dokunulmadı.

“Üç harf”askerleri bazı dükkânların kilidini kırarak, buldukları nakit paraları


aldılarfakat mallara el sürmediler. Dunganlarda disiplin nispeten daha iyiydi.
Bizlerse sonuçta üzüldük, Dunganları Ruslar mı aldattı da böyle çözülerek dağıldılar.
Rusya sınırındaki Ulu Çat tarafından yardım gelir mi acaba diye endişelenmekteydik.
Pazartesi geçip Salı günü, 8 Temmuz’da, “Üç harf”in 400’den fazla askeri
komutanlarıyla beraber teslim oldu. Müslüman askerler Yeni kapıya tayin edilmiştir.
Yeni şehiri kuşattılar. Elçiler şehre girip çıkmaktadırlar. Yeni kapıda 120 kadar Çin
askerininsilahlarını teslim etmeden, bizler Yeni şehirden çıktık, yine Yeni şehir’e
girerek silahlarımızı vereceğiz diyerek şart koşmuşlardı. Bu talep kabul edilerek,
gecesi Ruslara ait pamuk fabrikasının içine asker toplanıp, Çin askerleri şehirden
çıktığında burada onlar’ın silahlarını almışlar. Dunganlar inşallah yakında Yeni
şehir’e de gireceklerdir. Urumçi’den bir kısım asker yola çıkmıştır. Yakında kuvvet
gelecektir şeklinde haberler vardı. Fakat o taraflarda da Kaşgar’daki gibi çatışmalar
vardır. Yarkenttekiler ise Aksu’ya adam göndererek vaziyet hakkında haber
aldırmışlardır. Aksu’da da isyan çıkıp isyancılar’ın eline geçtikten sonra bunlar
harekete geçmişlermiş. Her nasıl olursa olsun sonucu hayırlı olsun. Bütün halk
anadan yeni doğmuş gibi olarak büyük sevinç içindedir.

Hotan’daki general geldi. Yenişehir işi bertaraf olduktan sonra Urumçi’nin


üzerine yürüyeceklermiş. Eğer “dış (yabancı)”komşu Rusya hükümeti karışmazsa
Dunganlar da kuvvet büyüktür… Fakat ben Hotan’a gittiğim dönemde Dunganların
14 bindenfazla askeri vardı. Yerli Uygurlar, Özbekler ve diğer Müslüman askerler ile
318

birleştiklerinde sayı 20 bin’e ulaşıyordu. Bunlar düzenli, tertipli ve muntazam


askerlerdi.

Ülkede İslami kaideler yavaş yavaş uygulanmaya başladı. Sokakta saçını


uzatanlar, saçlarını kestirmeye, ökçeli ayakkabı giyenler, mesh giymeye başladı.
Doktor Mecdeddin Bey de saçını kestirenler arasındaydı. O “Üç harf”in
(G.P.U)gözetimi altında kalıyordu. Son olaylardan sonra kaçmayı başardı. Şimdi
sağlıklı ve selamettedir. Hastahanede yaralıları tedavi ile meşguldür. Şimdi Eskişehir
işi tamamen çözüldü ve barış sağlandı. İnşallah önümüzdeki haftalarda Yenişehir ve
Aksu tarafından gelecek haberleri yazacağım.

Bay Hacım ile beraber general’i ziyaret edip döndük(*)407.

Şimdi Hindistan’a gönderilen mal ihracetmek mümkün hale geldi. Bütün malların
fiyatını bildiriyoruz…

Büyük ihtiramla: Bekoğlu 10 Temmuz 1937

407
Bay Hacım = Emir Akhundbay, Yeni Sicang (General) = Abdülkerim Mahdum.
319

DOĞU TÜRKİSTAN İLE İLGİLİ İLMİ BİR ESER*

Berlin teknik yüksek okulunun yol yapım işleri bölümünü bitirmiş olan
milletdaşlarımızdan Fuad Kazak Bey kısa süre önce Doğu Türkistan yolları hakkında
Almanca bir doktora tezi yazmıştı. Doktor Fuad Kazak Bey’in geniş bir kitleyi
ilgilendiren “Doğu Türkistan Büyük Devletler Arasında” isimli bu ilmi eseri genel
olarak Doğu Avrupa’yı, özellikle Rusya’yı ve buna bağlı ve bu devlet’in tesiri
altındaki Asya ülkelerine öğretmek için kurulan bir Alman cemiyeti tarafından
yayınlanarak satışa çıkarıldı.(*)408

Eser 160 sayfa olarak, başlıca iki bölümden oluşmaktadır. 60 sayfadan oluşan ilk
bölümde Doğu Türkistan’ın sınırları, tabiatı, iklimi, yüz ölçümü, halkı, menşei,
Halkın Çin idaresi boyunduruğundan kurtulma hareketleri, 1931 – 1934 yıllarındaki
halk ayaklanmaları, Ziraati, pamukçuluğu, hayvancılığı, doğal zenginlikleri,
madenciliği, imalatı, ticareti ve yolları hakkında bilgiler verilmiştir. Eser’in kalan
100 sayfası geçen yüzyılın 70’li yıllarından buyana büyük devletler’in Doğu
Türkistan’daki sömürge siyaseti hakkındadır. Bu önemli bölümde Rusya, İngiltere ve
Japonya’nın Doğu Türkistan’daki rekabetleri, Doğu Türkistan’ı Batı’da Sovyet
Rusya hükümeti egemenliği altındaki Batı Türkistan ile Güney’de Hindistan,
Doğu’da Çin ile bağlayan yollar ile bu yolların gelişimi, ulaşımı bakımından önem
ve mukayesesi, Doğu Türkistan’ın, Rusya, Hindistan, Çin ve Afganistan ile ticari
ilişkileri konularında önemli bilgiler yeralmıştır. Rusça, İngilizce, Almanca,
Fransızca ve Türkçe yayınlara dayanarak yazılan bu ciddi eserin sonunda Doğu
Türkistan’ın komşu ülkeler ile bağlantısını gösteren bir harita da koyulmuştur.

6 yıl önce yayınlanmış olan Doktor Tahir Şakir Bey’in “Göçebe Ekonominin Ana
Hatları” isimli ilmi eseriyle ("Yaş Türkistan" nın 27. Sayısında bu eserden bahs
edilmiştir) Doktor Fuat Kazak Bey’in bu yıl yayınlanan Doğu Türkistan hakkındaki
*
Yaş Türkistan, Eylül 1937, Sayı 94, Sayfa 38-39.
408
Dr. Fuad Kazak. “Ostturkistan zwischen den Gross mächten”. Ein Beitrag zur Wirtshaftskunde
Ostturkistans. Königsberg (Pr.) und Berlin W. 35. Ost – Europa Verlag. 1937. 160 Seiten Kartoniert
7.50 RM.
320

ilmi eseri dilimizi bilmeyenlerden yerel şartları layıkıyla anlayamayan bazı


Avrupalılar’ın Türkistan bilgisini olgunlaştırmaya hizmet eden mühim eserlerdir.
Keşke önceki kurumlar, Avrupa düzeyinde Türkistan’a dair yazılan böyle ilmi
eserlerin Türkçesini yayınlamaya çalışsaydılar.

Toktamış Oglu.
321

DOĞU TÜRKİSTAN MİLLİ FACİASI*

Peşaverden, Habiburrahman Efendi tarafından idaremize gönderilen bir


mektuptan: “Bir haftadır Hindistan basınında Doğu Türkistan’ın durumu hakkında
yeni haberler basılmaktadır. Bu haberlerde Doğu Türkistan’dan çok kişinin Hindistan
sınırındaki “Ladah” adındaki şehire kaçmakta oldukları bildirilmekte ve Hint
hükümeti tarafından yollara kışlalar kurulmakta olduğu yazılmaktadır. Lahor’da
yayınlanmakta olan günlük “Mullap” adındaki gazetenin 22. 10. 37 tarihli sayısında,
“Keşmirmin Çar Men Sunapikragiyan” yani “Keşmirde 4 Bin Altın Ele Geçirildi”
başlıklı bir haberde, Doğu Türkistan halkı’nın Yarkend yolu ile Ladah’a, ardından
Keşmir’e gelmekte olduğu bildirilerek, onların arasından bir kişi eşyaları arasından
dört bin (Bizim hesabımıza göre 12 Put (ölçü birimi) civarı) altın çıktığı ve bu
altın’ın İngiliz hazinesine alındığı yazılmaktadır. Gazete’nin yazdıklarına bakılırsa
eşyaları arasından altın çıkan kişi Semerkantlıdır.”

Doğu Türkistan sınırında yazılara Kabil üzerinden İdaremize gelen 23. 10. 37
tarihli bir mektupta: “Ergeştam tarafından 11 Rus uçağı gelerek Yenihisar, Yarkent,
Hotan şehirlerini bombardımana tuttu. Yenihisar şehri yerle yeksan oldu. Hatta
ayakta duran bir tane bile duvar göremezsiniz…

Dunganlar ve Türkler Hotandan çıkarak, Yarkent, Kaşgar, Üç Turfan, Aksu


şehirleri’nin Eskişehirlerini feth ederek, Yenişehirlerini kuşatma altında bırakarak
gittiler. Yenişehirler Kommünist kuvvetlerininelinde kaldı. Kuşatma altında kalan
Kommünistler, Rusya’daki güçleriyle sürekli haberleştiler. Dungan ve Türk
kuvvetleri Urumçi’ye yaklaşmışlardı (dört günlük yol kalmıştı). Fakat ilerleyen bu
kuvvet arkasını sağlamlaştırırken, arada Kuzey ve Batı (Ergeştam) taraflarından çok
sayıda askeri kuvvet geldi ve karşı hücuma geçti. Sınırdan sürekli bir şekilde gelen
modern silahlar ile silahlanamış askerler ve yukarıdaki savaş uçakları karşısında uzan
süredayanamak mümkün olmadı.

*
Yaş Türkistan, Kasım 1937, Sayı 96, Sayfa 31-32.
322

Hotan’ı Türkler birkaç gün savundular. Fakat sonucunda karşılık veremeden geri
çekilmek zorunda kaldılar. Yarkent’i müdafaa etmekte olan Başkomutan Ma Hu-
shan, birkaç gün süren savaştan sonra 500 askeri ile Hindistan sınırındaki Ladah’a
kaçmaya mecbur oldu… Yanına tüfek, mitralyoz (oksaçar) ve birkaç at’a altın
yükleyerek ülkeden ayrıldı. Şimdi Ladah’tadır.

Burada endişe verici bir olayı da yazayım ki; Ma Hu-shan’in Ulu Çat (Ergeştam)
tarafına yerleştirdiği adamı, meşhur, zalim, kana susamış Dungan Ma-dulin, Ma Hu-
shan’e ihanet etti. Kendi askerlerini Ma Hu-shan’e karşı ayaklandırdı. Ruslarla
birleşerek Ma Hu-shan’e karşı propaganda yaptı ve Kaşgar’a Kuzeyden ve Batıdan
gelen Kommünist kuvvetlerine imkân verdi. Bu nedenle Kommünist kuvvetleri
Kaşgar’a girdi. Ruslar Kasiling (General Ma Zhong-ying) adıyla uçaktan şu
içerikteki propaganda sayfaları attılar: Ben Ma Hu-shan’den memnun değilim. Onu
yerinden indirerek, yerine Madolin’i görevlendirdim. Siz O‘na itaat ediniz.”
demektedirler.
323

DOĞU TÜRKİSTAN MİLLİ FACİASI ETRAFINDA*

İdareden: Biz Türkistanlılar’ın kendi milli meselemiz olan ve şüphesiz yakın


gelecekte Asya Kıtasında meydana gelecek büyük tarihi olaylarda çok önemli rol
oynaması beklenen Doğu Türkistan meselesiyle "Yaş Türkistan" okuyucuları az da
olsa bilgi sahibidirler. Bu meseleye dair basılması elzem olan birçok makaleye
başlangıç olarak Doğu Türkistan’dan gönderilmiş olan aşağıdaki makaleye
okuyucularımızın dikkatini çekmek istiyoruz.

Doğu Türkistan inkılâbı, basit düşünce ile sadece zalim bölgesel hükümeti
düşürerek, yerine adaletli bir hükümet kurma ve cumhuriyet kanunlarının milli ve
dini yasalarından faydalanma amacıyla başlamıştır. Türkistan’ın bir köşesinde aniden
patlayan bu inkılâp bombasının etkisi Türkistan’ın her tarafını kaplamıştır. Fakat ne
enteresandır ki, bu inkılâbın anlam ve amacı ülkenin güney ve güneydoğu
bölgelerinde değişmiştir. Yani Hotan’da “Celaletülmelik (Yüksek Hükümdar)” tayin
edilerek padişahlık yönetimi kurulmuştur. Kaşgar’da ise Hoca Niyaz Hacı
Cumhurbaşkanı olarak atanmış ve“Cumhuriyet” ilan edilmiştir. Hâlbuki inkılâbın en
başında Urumçi’ye karşı gücü yetmeyen inkılâbçılar, fırsatçı Dunganları ittifaka
davet etmişlerdi. Fakat Dunganların vefasızlığı, verdikleri sözlerinden dönmeleri ve
islami harekette müslümanlığa yakışmayan hareketleri nedeniyle iki taraf arasında
anlaşmazlık çıkarak, kısa zamanda birbirlerine düşman oldular. Bu nazik durumdan
faydalanan Urumçi hükümeti elçiler göndermek suretiyle Türk inkılâbçıları kendi
taraflarına çekebimişlerdi. Genel ValiJin Shu-ren’in kaçma mecburiyetinde
bırakılması ve Sheng Shi-cai’in Nankin nezdinde girişimde bulunarak kendisini
“Doben” (Çinlilerde Genel Askeri ve Mülki Amir) ilan etmesi, bütün bu plandan
habersiz olan saf kişileri inandırmak için yeterli olmuştur. Bu husus aynı zamanda
kana susamış ve vahşi tabiatlı Dunganlar’ın eziyetinden kurtulmak için tek çareydi.
Başlangıçta sınırsız bir hukuku düşünen inkılâbçılar, liderleri Hoca Niyaz Hacı’nın,
Şing Doben tarafıdan “Nencang Buvi Zung Siling”lik (Doğu Türkistan’ın Güney
Bölgeleri Muhafız Yüksek Generalliği) rütbesine getirilmesine çaresizce razı oldular.

*
Yaş Türkistan, Ocak 1938, Sayı 98, Sayfa 28-31.
324

İşte bu dönemde Hoca Niyaz Hacı Kaşgar’da kurulan cumhuriyet’e Cumhurbaşkanı


olarak atanmıştı. Ne bir taraftan Siling (General)’lik rütbesini, diğer taraftan
bağımsız bir cumhuriyet’in Cumhurbaşkanlığı ünvanını taşıyan Hoca Niyaz Hacı ne
de onu Cumhurbaşkanı olarak atayan Kaşgar hükümeti bir birine zıt bu iki hareketin
nasıl bir sonla neticeleneceğini düşünemediler. Ama Hoca Niyaz Hacı “Buvi Zung
Siling” olarak seçen Şing Doben bütün duruma vakıf bir şekilde bilinçli olarak
işlerini yürütmekteydi. Hemen şunu da kayd etmek lazımdır ki, Sovyet Rusya,
inkılâbın başladığı dönemlerde, Japon savaşından kaçan Çin askerlerini Doğu
Türkistan’a sokmuş ve Rusya’dan gelerek bu topraklarda yaşamakta olan Beyaz
Rusları da silahlandırarak Şing Doben kuvvetlerinin mükemmel olması için maddi
yardımlarını göstermişti. Sovyet Rusya sadece bununla da kalmayarak, Çöçek
tarafındaki Dungan isyanını bastırma bahanesiyle, Cungarya’ya Tarbagatayski Etret
(Özel Tarbagatay Ordusu)nu sokmuştu. Yani başka şekilde söylemek gerekirse,
Doğu Türkistan’ın Güney vilayetlerinde iç anlaşmazlıklar, farklı hükümetler kurma
hevesleri ve Dungan – Türkmücadelesi devam ederek, bölgesel ve geçici yönetimi
kurarak bir kısım bilgisiz, cahil kişiler tarafından Tam bağımsız devlet hülyası
yaşanırken, Kuzey’de yıllardan beri hazırlanan siyaset’in bütün temel ve esasları
kurulmaktaydı!...

*
* *

Kuzeytaraftan zaman zaman Doğu Türkistan’akaçıp gelen, yağma, katliam ve


keyfi idaresi ile bir süre Kaşgar, Yarkent ve Hotan’da hüküm süren Dunganlar ve
onların lideri Ma Cung Ying Gasiling Urumçi’den müttefik olarak gelmekte olan
yerli Türk askerlerine Kaşgar ve Yarkent’i terk etti. Kargalıktan itibaren Hotan’a
kadar uzanan alana çekildi. Ma Cung Ying enteresan bir hayal ile Rusya’ya geçti.
Kuzeyden mağlup olarak kaçan Dunganlar Kaşgar’daki Cumhuriyet hükümetini,
Hotandaki Meliklik devletini bitirmişlerdi.
325

Urumçi Hükümeti hangi sebeple Dunganların Hotan’da kalmasına izin verdi?


Yeterli kuvveti ile onları zaten kovalamakta olduğu halde hangi sebeple onları takip
ederek yok etmedi? Bu ve bunun gibi soruların cevabı gönüllerde ukdeydi. Mademki
böyle oldu, tamam olması lazımdı. Bu sorulara o dönemde Doben de cevap
vermezdi. Çünkü o tamamen başka bir plandı. Bu sorunun cevabı, Ma Cung Ying’i
Moskova’ya cezb eden kuvvetin esrarında saklıdır.

Dunganların Doğu Türkistan’ın her tarafında yapılan savaşlarda zulümleri,


katliamları dillere destan olacak şekilde fecidir. Mayıs 1934’te başlayarak tam 3 yıl
Hotan’da kalan Dungan hükümeti’nin orada ülke adına yaptıkları bir tane bile faydalı
eseri yoktur. Onların yaptıkları iş daima talan, baskı ve zulümden ibaret olmuştur.
Pek cahil ve fazlasıyla kendi başlarına buyruk hareket edenbu mahlûkların Doğu
Türkistan inkılâbında akıttıkları kanların sonucu son derece fecidir. Türkistan’ın
biçare yerli halkı, sadece Çin ile savaşmadı. Cehalet yüzünden kendi arasında birlik
kuramadan Dunganlar ile savaşmış, özellikle Dunganlar ile olan mücadelelerde çok
fazla kan dökülmüştür. Zaten bu ülkede emanet ve misafir olan Dunganlar bir şehiri
ele geçirdiğinde onu layıkıyla idare edemediler. Daima atları ve kendileri hazır
olarak ülkedeki herşeyi yağmaladılar. Pek çok yerde ve çoğu zaman, gece yatarken
mevcut olan hükümetin (Dunganların) ertesi gün erkenden gittiğini gördük…

Ma Cung Ying Rusya’ya gittikten sonra Ma Hu-shan, Sicang askerlerini idare


ederek Hotan’da kaldı. Ma Cung Ying ile iletişim devam etti.Ma Hu-shan adamlarını
Ma Cung Ying’in yanına göndererek onunla temaslarını sürekli devam ettirdi.
(Devamı var.)
Taci Ahmed.
326

DOĞU TÜRKİSTAN MİLLİ FACİASI*

(Önceki sayıdan devam)

Hoca Niyaz Hacı, Urumçi’de Liu Cuşi’nin yardımcısı oldu. Liu,eski rejimden
kalan Doben ünvanını vererek onu“Cuşi” ünvanıyla kukla olarak kullandı.(Sovyetler
Birliği Cumhurbaşkanı Mujik Kalinin’e benzer bir şekilde), “Cuşi”lik Genel Mülki
Vali ünvanıdır. Mesela Jin Cuşi, Jin Shu-ren’in makam ünvanıydı. Buna hükümet
başkanı da denilebilir. Urumçideki genel vilayet idare heyeti yani Sing Cing Fucuşi
başkanlığıdır (Başkanyardımcısı idaresi).

Mahmud Muhiti’yi, “Sicang(General)”rütbesiyle tamamen Türklerden oluşan 6.


Süvari Tugayıkomutanı olarak atadı ve onu Kaşgar’a yerleştirdi. Bu Tugay’a bağlı 4
Alay vardı. Bunlara yeni silah ve malzeme verilmedi. Onlar önceki savaşlarda ele
geçirilen silahlarla kaldılar. Bazı vilayetlere yerli Türklerden Vali ve Kaymakam
(Dotey ve Sencan) tayin edildi. Okullar açılsın denildi. Gazeteler tesis edildi…
Hepsiçok güzel ve iyiydi… 12. 4. 33’te kurulan Urumçi hükümeti’nin 14 Millet’ten
ibaret olarak söylenen Doğu Türkistan ülkesinde yürüttüğü ve Kaşgar’a atf ettiği
siyaseti hükümet yapısı ve süküneti sağlaması yönünden, ayaklanmadan harap bir
halde çıkanlara, Dunganlardan perişan olarak halsiz kalan halka ilk bakışta biraz da
olsa cazip göründü… Fakat asıl problem işin iç yüzündeydi. Bu, gelişi güzel
kurulmuş olan hükümet “Dâhi” Şing Doben’in kendi eseri değildi. İp’in ucu başka
taraftaydı ve perde arkasında başka kişiler vardı. “Karagöz”(Gölge oyunu) oynandı,
biz gülerek alkışladık… Fakat sonu bize çok pahalıya patladı…

Mahmud Muhiti dirayetli adamdı. Saf yürekli, vatansever, din ve millet sevgisi
çok fazla olduğundan, elindeki askeri tutarak, dönemin özgürlük havasından
faydalanıp askerlerine güncel talim usulleriniverdi ve rakipleriyle barış ve diyalog
yolunu tuttu. Çünkü O, siyasetin kötü tarafını, zararlı noktalarını biliyordu. Biçare
Fucuşi (başkanyardımcısı) orada değildi. Sicang’ın sırra vakıf olduğunu, bundan

*
Yaş Türkistan, Şubat 1938, Sayı 99, Sayfa 28-31.
327

dolayı halkın sevgi ve saygısını kendisine çekmekte olan bu adam’ın günün birinde
kendileri için zararlı olabileceğini düşünerek Urumçi hükümetleri (Çünkü sadece
Urumçi değil, “Mazlum” Milletler’in koruyucusu Rusya Sovyet hükümeti ile Urumçi
bu ülkeyi birlikte idare etmektedir) General Mahmud Muhiti’yi gözden ayırmadan,
gizli siyaset yolunu takip etmeye başladılar.Mahmud Muhiti bunun da farkına vardı,
anladı. Mahmud Muhiti halkına ve yurduna fazlasıyla saygı uyduğundan ve
acıdığından, sükünetle çok sevdiği çocuklarını da bırakarak, sınır dışına çıktı. Kendi
rahatı için değil, devrimde amacına ulaşamadığı, gönlündeki gibi çalışarak ve hizmet
edemediği için, bir ihtimal ileride yurt ve milletime fayda verebilirim ümidiyle
yurtdışına çıktı. Askerlere tavsiyesi: “Siz yine önceki gibi kendi yerlerinizde durun,
Allah kısmet ederse yakında görüşürüz. Din, millet ve vatan sevgisini yüreğinizden
çıkarmayın!” şeklindeydi.

Ma Hu-shan fırsattan istifade etti. Sicang (General) Mahmud Muhiti’yi


tutuklayarak Urumçi’ye gönderme amaçlı, hırs ve arzusunu tatmin edemedi. Kana
susayan beyni, paraya ve altına doymayan gözü onu başka bir meseleye sevk etti. O,
Mahmud Muhiti’nin askerlerini aldattı. “Bende 20 000 asker var. Urumçi Bolşevik
hükümetini yok edeceğiz” dedi. Yalnız bir – iki Alay Dungan askerinin kıyafetini
değiştirerek, onları Türk askerleriyle birleştirdi. Kaşgar’a hücum ederek, 6 günlük
cidden can siperane savaş sonucunda Türkler Eskişehiri aldılar. Ma Hu-shan
Kaşgar’a geldi. Şu zamana kadar “Bizim sizlerle beraber olduğumuzu Ruslar
bilmesin, Urumçi duymasın!” dedi. Türkleri Üç Turfan ve Aksu’nun fethine
göndererek, kendisi Kaşgar’da kaldı. Kaşgar’ın Yenişehrinde kuşatmadaki
askerlerikorudu. Türk askeri o tarafta savaştayken Dunganlar bu tarafta yine eski
işlerini yapmaya başladılar; Yağma, talan ve katliam… Ölen Türk, savaşan Türk
oldu. Rahat eden Dungan, altın toplayan ve kaçış için yol hazırlayan Dungandı…
“Tazı’ya tut, koyun’a kaç” şeklindeki siyaset çirkin çehresini gösterdi. Ruslar
(Urumçi artık aradan çıktı, çünkü Rus sınırından askerler girdi. Onun için Ruslar
dedim. Her ne kadar görünüşleri ve namları Urumçi olsa da…) Mahmud Muhiti’nin
askerlerini ortadan kaldırmak için Dunganlara tut demiş… Ama sonra Dunganların
dacezasını güzelce verdi.
328

Bugün artık ne Hotan’da ve ne de diğer bölgelerde oluşmuş bir kuvvet kaldı.


Dungan (36. Sicanglık) sona erdi. Her taraf bütünüyle Urumçi hükümeti adı altında
bir yönetime bağlıdır. Şimdi en son gelen habere göre Hotan’ın Karanlık dağ
bölgesinde Türk askerlerinden kalanlar ve Dunganlar’ınde kaçarak kurtulanlarından
oluşan bir miktar gücün canlarını korumaya çalıştıkları anlaşılmakta ama bu durum
maalesef ki hem zor hem de tehlikeli görülmektedir. Yani Dunganlar’ın en son
darbesi, kötülüğü ve zararı inkılâb faciasının feci bir şekilde hüsranla
sonuçlanmasına sebep oldu desek yerindedir. Doğu Türkistan tarihi’nin her bir
inkılâbında bu kötü simayı görmek ve her birinde de yolda dikenler olduğunu
anlamak mümkündür. General Mahmud Muhiti savaştan fayda geleceğini bilseydi,
kendisi de askerleri ile beraber savaşırdı. O kişi biliyordu ki, savaşırsa sadece
Urumçi’nin korkak 4 – 5 bin Çinli askeriyle değil, doğrudan doğruya Moskovayla
savaşırdı. İşte bunun için halkı gereksizce viran etmekten sakındı. Kendi yurdu
olmayan menfaatperest Dungan, “Ölse Türk ölür” diyerek kesesinidoldurarak, kan,
ölüm ve viraneleriçinde ülkeyi ve hatta kendi yakınlarını da bırakarak kaçtılar.
Türkistan’a çıplak olarak gelen Dunganlar’ın yağmaladıkları altınlar ve kıymetli
eşyalar kısmen Hindistan da, kısmen değişik kişilerin elinde ve kısmende kendi
ellerinde dağılarak kaybolup gitti. Yurtta bu son inkılâb neticesinde yine nice kişiler
Urumçi hükümeti tarafından şüphe altında bırakılarak, zulüm ve terör siyasetinin
artmasına sebeb oldu.

Taci Ahmed.
329

DOĞU TÜRKİSTAN MİLLİ FACİASI ETRAFINDA*

(Dungan ve Bolşevik Rusların Vahşiliklerinden Örnekler)

İdareden: Doğu Türkistan mili hareketi hakkında idaremize arka arkaya yazılar
gelmektedir. Bir kısmını basmaya başladığımız bu yazıların içeriği genel olarak
birbirine benzediğinden, mecburen daha önceden alınmış olanları basacağız. Biz
“Derdmen” Efendi’nin yazısının“Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin, Dunganlar ve
Bolşevik Ruslar tarafından gördüğü baskı ve zulümlerden kısa bir örnek”başlıklı
kısmını yayınlamayı uygun gördük.

Doğu Türkistan hakkında idaremize yazı gönderenlerden, makalelerinde bahs


ettikleri eski ve yeni hadiselerin tarihini belirtmelerini rica ediyoruz.

Bilinmektedir ki, Doğu Türkistan uzun yıllar boyunca, zorba Çinli yöneticiler ve
onların memurları tarafından idareediliyordu. Müslüman Türk halkın sürekli
ezildikleri malumdur. Son dönemlerde vatandaşlarımızın uyanışı ile yurdumuzun
kurtuluşu, halkımızın rahata ermesi, gelişimi ve özgürlüğünü kazanmış insanlar gibi
yaşaması için inkılâb hareketi başladı. Çin’in iç vilayetlerinde haksız kan dökmekte
olan bir miktar Dungan kaçarak Doğu Türkistan’a geldi. Bunlar inkılâbın yarattığı
olumlu durumdan faydalanarak, zorla bizim iç işlerimize karıştılar. Yurdumuzda
hiçbir hakkı ve ilgisi olmayan, tek özelliği kan dökme, yağma ve talan olan bu
yabancılar bizim işlerimize karışarak milli hareketimizin kendi istikametinde
başarıyla devam etmesine engel oldular. Bunların fitneleri neticesinde Doğu
Türkistan, candan nefret ettiğimiz Bolşevik Rusların istilasına kurban giderek, en
kötü felaketlere uğradı. Dunganlar ve liderleri Ma Cung Ying ve Ma Hu-shan
yurdumuzu kan’a boyayarak, lidersiz, rehbersiz ve darmadağan bir hale getirdiler.
Şimdiki büyük atamız General Mahmud Muhiti de nihayet yurdumuzu terk etme
mecburiyetinde kaldı. Bir dergi’nin sayfalarında, bütün felaketlerin sebebi olan,

*
Yaş Türkistan, Şubat 1938, Sayı 99, Sayfa 32-36.
330

gerçekten kana susamış Bolşevik Rusların ahmak işbirlikçileri olan Dunganların,


sınırsız eziyet ve zulümlerinden geniş bir şekilde bahsetmek, mümkün olmadığı için,
bu yazıda o unutulmaz eziyetlerin sadece bir kısmını özetleyerek veriyoruz:

1- Jin Shu-ren ve Sheng Shi-cai tarafından Piçan’da yapılan katliamda 3 000’in


üzerinde günahsız kişi öldü, halk yağmalandı, Mehmed Niyaz Damolla, Kebir
Ahunum, Mahmud Kari gibi pek çok kişi de bu öldürülenlerin içerisindedir.

2- Lukçun şehrinde, liderimiz Hamdullah Âlem Ahunum, Rakib Kazı Ahunum


gibi ulema ve yurdun ileri gelenlerinin de içerisinde olduğu 2500’den fazla kişi şehit
edildi. Şehir harab oldu.

3- Turfan Reste Pazarı içinde, Nimetulah Hacım, Abdülhalık Efendi, Timur


Hacım, Abid Ahund, Abdurrahman Kari, İbrahim, Sefer Kari ve Abdurrahman Bay
gibi kıymetli kişiler Dunganlar tarafından doğranarak öldürüldüler.

4- Tokson’da ulema ve ileri gelenlerimizden, Masum Âlem Ahunum, Timur


Kazı Ahunum, Abdülgafur Mahdum Damolla, Kebir Hacım ve İbrahim
Damollam’ların içinde olduğu 1600 kadar dindar adam sokaklarda katledildiler.

5- Urumçi taraflarında savaşmak için toplanan 5000’den fazla yerli Türk


askerlerinin hanım ve çocuklarını öldürerek evleriyle beraber yaktılar.

6- Urumçi taraflarında meydana gelen savaşların kahramanı Gazi Ömer


Damollam ve onun fazil yoldaşlarını, “Dunganlara neden itaat etmediniz” şeklindeki
bahaneyle öldürülüp, silahlarına el koyup, askerlerini kendi birliklerine kattılar.

7- Çöçek’te, Abdülaziz Damollam, Ensari Bay, Ruzi Bay gibi kıymetli


kişilerden 500 kadar kişiyi öldürdüler.

8- Altay, Şiho, Manas, Kutubi, Sanci, Guçing taraflarında da Müslüman –


Türklerin bazı kıymetli simalarını, hırsız ve katil olan Dunganlar öldürdü. Bu
katliamdan kurtulanları Jin Shu-ren ve Sheng Shi-cai’in kuyrukları öldürdüler.
331

9- Altışehir tarafında, Kuçar, Bugur bölgelerinde hareket liderlerimizden Niyaz


Halfem’i yalan vaatle kandırarak, O’nu Kuçar’da bir kaç yakın arkadaşıyla beraber
katlettiler.

10- Büyük kahramanımız General İsmail Bay’ı, Aksu’da hile ile kandırarak
öldürdüler.

11- Milli hareketimize büyük hizmetler eden, Altışehir’i zalim Çinlilerin elinden
kurtaran büyük Gazi General Timur Bey’i hileyle öldürerek, başını kesen de işte bu
hain Dunganlardır.

12- Büyük kahraman, Gazi Şah Mansur ile Nur Ahmed Cenapları’nın
komutasındaki aziz Mücahitleri utanmadan Kaşgar’da kurşunlara nişangâh yaparak
oynayan da bu Dunganlardır.

13- Kaşgar’daki aziz Müslümanlardan 3000’den fazla kişiyi öldürerek, şehri


yağmalayan, kadın ve kızların namusunu kirleten de işte bu Dunganlardır.

14- Hotan’a bağlı Zava ve Karakaş’daki çarpışmalarda silahsız, günahsız 8000


kadar aydın kişi, çiftçi ve tüccarı öldürerek yağmalayanlar da yine Dunganlardır.

15- Hotan’a bağlı Tevekkül, İslamabad, Karanlık dağ gibi yerlerde yaşayan
halkın, Dunganlar’ın hareketine razı olmadıklarınıbildirmeleri üzerine 10.000’den
fazla kişinin öldürülmesine, evlerinin yakılmasına ve mal – mülklerine el
koyulmasına sebep olanlar da Dunganlardır.

16- Hotan’a bağlı bölgelerde, demirci, terzi, halıcı gibi zanaatkârlar atölyelere
toplanarak, üç yıldır ücretsiz olarak çalıştırılmakta ve pek çok zulüme
uğramaktadırlar.

17- Hotan halkının altın ve gümüşleri talan edildi. Onların elindeki diğer
mallarına da el konularak servetleri bitirildi. Çünkü halk üç yıldır bütün varını
332

yoğunu hain Dunganlar’ın askerlerine bakmak için harcamış ve viran bir hale
gelmişlerdir.

18- Kumul ve Tanrı Dağları(Tiyan Şan dağı)’nın Kuzey ve Güney taraflarındaki


şehir ve yaylalarda Dunganlar eliyle ölen, evsiz kalan kişilerin haddi hesabı yoktur.

19- Yurdumuzda Bolşevikler tarafından hukukumuza saldırılarak dinsizlik,


ahlaksızlık teşvik edilmektedir.Dindar ve yurtsever kişiler tutuklanmakta ve
acımasızca öldürülmektedirler.

Dunganlar Kumul, Turfan taraflarında iki yüz miliyon değerinde büyük para
bastırarak dağıttılar. Bu paraları almayan ve bundan razı olmadıklarını bildirenleri
işkenceyle öldürdüler. Kaşgar’a gelerek 500 milyondan fazla kâğıt para basıp, altın
ve gümüşleri toplayarak aldılar. Hotan’da 3 yıl içinde çıkarılan kâğıt paraların hesabı
yoktur. Bu zalim Dunganlar her yerde karışıklık çıkarıp, halkı zorlayarak, sayısız
altın ve gümüşlerineel koyarak, gasp ettiler. Kumul, Turfan, Karaşehir, Korla, Aksu,
Kaşgar, Yarkent, Hotan taraflarında halka vergi koyarak, zorla altın ve gümüşlerini
topladılar. Dunganlar karşısında birlikler at binemez, güzel kıyafetlerini giyemez
oldular. Bu Dunganlar Doğu Türkistan halkının servetini, altın ve gümüşlerini atlara,
develere yükleyerek yurt dışına gittiler. Bu altın ve gümüşlerin bir kısmını kendi
adamlarını Hacca yollama bahanesi ile Hindistan’a çıkararak, yabancı bankalara
koydular. Bizler ise dünyadan habersizliğimizden ve cahilliğimizden, bu Dunganlar
ile birlikte yurdumuzu kurtarıp alacağız diye, kudurmuş köpeklerden beter bu
Dunganlara bakıp, Halkımızın ve yurdumuzun felaketine sebep olduk. Bu soğuk
tecrübeler neticesinde dost ve düşmanı ayırarak, pek çok hasret ve pişmanlık çektik.
Hala da çekmekdeyiz. Artık, başımızdan geçen tecrübelerden ibret alarak, bundan
sonra yabancıların yağlama yalanlarına inanmadan, yurdumuzun kurtuluşu yolunda
kendi gücümüze dayanarak, sarsılmaz bir iman ve niyet ile devam edelim.

Doğu Türkistan Muhacirlerinden: Derdmen.


333

Doğu Türkistan Haberleri:

KURTULUŞ MÜCADELECİLERİ*

Lahor, 1 Şubat 1938

Çok güvenilir bir kaynaktan aldığımız bilgiye göre Raskam tarafında (Doğu
Türkistan’ın Güney tarafında, Yarkend, Poskam yakınlarındagi dağ aralıklarında)
yerli Türk askerlerinin önemli bir kısmı toplanmıştır. Bunlar Urumçi hükümeti’ne
karşı savaşan Türk kuvvetlerinden şimdiye kadar teslim olmayan bir kısımdır.

Hoca Niyaz Hacı’nın Geç Kalan Çıkışı ve Akıbeti

17. 1. 38’de Kaşgar’dan hareket ederek Hindistan’a giden bir arkadaşımızdan5.


11. 37 tarihinde almış olduğumuz bilgi şu şekildedir; Nihayet Hoca Niyaz Hacı,
Sovyetler’in hali hazırda Vali Sheng Shi-cai vasıtasıyla Doğu Türkistan’a uyguladığı
çeşitli zulümlerine dayanamayarak, Sheng Shi-cai’e karşı açık bir hareket yoluna
düşerek, yanına ileri gelenlerden 27 kişi toplamıştır. Bunlar, Hoca Niyaz Hacı başta
olmak üzere, Altay Hanı Şerif Han, Maden ve Ziraat Bakanı Yunus Bey Seyidi,
Millet Meclisi Başkanı Tahir Bey ve Karaşehir, Turgut ve Moğul Beyleri (Vangları)
ile Dunganlardan bir heyet oluşturulmuş ve yeni bir girişime başlamışlardır. Fakat
onların bu girişimi önceden haber alınarak, Hoca Niyaz Hacı, Turfan’dan ayrıldıktan
sonra yolda, diğerleri ise Urumçi’de tutuklanmışlardır. Bu heyet’in hazırladığı askeri
kuvvet Urumçi kuvveti ile bir gece boyunca ssavaşmış ve bu kanlı savaşta bu
adamların büyük bölümü hayatını kaybetmiştir. Kalanların bir kısmı tutuklanmış,
sadece Şerif Han ele geçirilememiştir. Bular için açık mahkeme yapılacağı ilan
edilmiştir.

Hoca Niyaz Hacı’nın önceden vatanseverliği tarafımızca bilinmektedir. Tahir


Bey, Yunus Seyidi Bey’lerin bu kalkışmalarını biz geç kalmış bir hareket olarak

*
Yaş Türkistan, Şubat 1938, Sayı 99, Sayfa 36-38.
334

düşünüyoruz. Çünkü göz yummanında bir haddi olur. Hususen böyle bir hareket,
Doğu Türkistan’ın Güneyinde başlanyan önceki kalkışmalara denk getirilerek
yapılsaydı, bir ihtimal amaca erişilirdi.

Kansu – Sucu’dan 19. 12. 37’de verilen bir mektuba göre, Kansu’nun Batı
bölgesinde, yani Türkistan sınırına bitişik “Dunghang” adındaki yerde, Urumçi
Sovyet hükümetine karşı olgan Türk askerleri ile Dunganlardan oluşan 3000 kişilik
bir kuvvet toplanmıştır. Mektupta bu kuvvet hakkında ayrıntı verilmesede, biz bu
kuvvetin hala esaretten kurtulmak için mücadele etmekte olan mücahitlerin bir kısmı
olduğunu tahmin ediyoruz. Şu anda o bölgenin durumu ile mcahitlerinkalkışması
arasındaki münasebet hakkında fikir yürütüyoruz. Çünkü bugün Nankin,“Deniz’e
düşen yılana sarılır” denildiği gibi, kendisine dost olarak Sovyetler’e kendisini teslim
etti. Sovyetler onlara yardımını değişik yollardan ulaştırdığı için Doğu Türkistan
yolu ile de göndermekteymiş. Önceden başlanan hazırlıkların pek çok şekilde yeni
faaliyetini duymaktayız. Doğal olarak Nankin Urumçi hükümetini kayırmaktadır.
Ona karşı olan kuvvetleri de kendi düşmanı olarak görmektedir. Acaba şimdi
Dunghang’a giden bu kurtuluşçu kuvvet, Batıdan takib eden Urumçi Sovyet kuvveti
ile Nankin arasında nasıl bir durumda kalır?

Emin Vahidi.
335

DOĞU TÜRKİSTAN İNKILÂBINA BİR BAKIŞ*

Asırlar boyunca Çin zulmü altında ezilen biz Doğu Türkistan Türkleri, Çin’in
baskıcı yönetimine daha fazla dayanadığımızdan, 5 yıl önce Kumul ve Turfan
şehirlerinde milli direniş hareketine başladık. Bu ayaklanma bir inkılâp şeklinde kısa
süre içerisinde Türkistan’ın her tarafına yayıldı. Açık olan bir gerçeği itiraf etmek
lazımdır ki, çok kan dökülmesinden ziyade, hareket için gerekli ve zorunlu olan
amaç belirlenmemişti. Harekete belirli bir amaçla başlanmadığından, bu dönemde
halk çeşitli fikir ve duyguların arkasına takıldı ve hadiseler aldığı şekle göre
sonlandı. Uzun yıllar süren esaret devri milli şuur ve milli gayemizi bozarak, bizi
felakete sürüklemişti.

Halkın ruhuna uygun bir akım devam etti. Bu akım, islami hareketti. Bunun
neticesinde “Müslüman kardeşlerimiz” denilerek, Dunganlar’ın harekete dâhil
olmasına müsaade edildi. Dunganların dâhil olmasıyla Doğu Türkistan meselesindeki
amaçlarda farklılıklar meydana geldi. Bazılarımız bağımsızlık diyerek
ayaklandığımız halde, bazılarımız muhtariyet, bazılarımız hükümet’in zalim
memurları değiştirilirse Çin Cumhuriyeti’nin bir parçası olarak yaşarız
düşüncesindeydi. Bir bölümümüz ise bağımsız bir hanlık vücuda getirmek için
hareket ettik. Dunganların gayesini bilmek mümkün değildi. Çünkü onlar vatanları
Kansu’dan çıkmalarından itibaren inkılâbın sonuna kadar yağmayla meşgul oldular.
Bunlar’ın dili hatta örf ve adetleri Çin ile aynı olduğundan kendilerine zararı
olmaması şartıyla Çin taraftarı olarak görünmekteydiler.

İnkılâbın başlamasıyla ortaya çıkan İslami hareket ve amaçlar, hareketin başında


olan bazı kişilerin, şahsi amaç ve menfaatleri sebebiyle günden güne zayıfladı.
Mücahitlerin kendi aralarında meydana gelen bölünmeleri ve anlaşmazlıklar
neticesinde kuvvet azaldı. Hareketin eski sıcaklığını bitirdi ve halk bu durumdan
yavaş yavaş bezdi.

*
Yaş Türkistan, Mart 1938, Sayı 100, Sayfa 18-24.
336

Milli hareketten, özellikle de hareketin bu karışık halinden başkaları


faydalanmaya başladılar. İçinde bulunduğu bu karışık durumdan ötürü zayıf düşen
Türkistanımıza her çeşit hastalığın mikrobu tesir eder haldeydi. Düşmanlar fırsatı
ganimet bilerek, mevcut zayıf halimizde bazen tehtit, bazen güzel vaadler, bazen de
dostane insani tekliflerle aklımıza girdiler.

Hareketimizin gidişatı ve yaşanan olaylardan gerçek yurtsever olan Türkistanlılar


ibret dersi aldılar. Bu zümreye Mahmud Muhiti rehberlik etti. Amaç yurdumuzun
kurtuluşu ve milletimizin özgürlüğü için zorunlu olan milli birlik, milli şartlarımıza
uygun ve milli ihtiyacımıza cevab verebilecek bir hükümet teşkil edilmesiydi. Bu
amacın arkasıdan gitmek isteyen kişilerin bu gaye için gereklişartları hazırlaması
gerekirdi. Onun için fırsattan istifade ederek okullara önem vermek, okullarda bu
esaslı amacı genç nesillerimizin bilincine yerleştirmek en öncelikli işimiz olmalıydı.
İnkılâbımızın gayesi, teşkilatlı hareket, liyakatli adamlarla idare kurmak, beyhude
kan dökmenin önünü almak idi.

Uzun yıllardan beri Doğu Türkistan’a göz diken Bolşevik Ruslar,inkılâbımızdan


kendi yararları için büyük ümitler güttüler. Doğrudan doğruya yerli mücahitleri ele
geçirmek istediler. Fakat bizim yolumuza inanmadıklarından, başka bir yolla içimize
sızdılar. Mançuryalı Sheng Shi-cai’i ele geçirerek, O vatansızı dâhi, kurtarıcı
ünvanıyla diktatör olarak başımıza diktiler. Japon savaşında yenilerek Rusya’ya
kaçan Çinlileri yeniden silahlandırarak, onlardan binlercesini Doğu Türkistan’a
soktular. Çinli Sheng Shi-cai’nin görünen ilkesi şuydu; Doğu Türkistan Çin
Cumhuriyeti’nin bir ülkesidir. Mevcut hükümet, Yang Cing denilen Çinliler gibi,
Türkistan’ı kendi mülki yapmamaktadır. “Çin Cumhuriyeti’nin, Çindeki 5
milleti(*) 409 hukukta birdir” denilen kanun’a uygun idare edecekti. Ayaklanma
döneminde liderimiz olan Hoca Niyaz Hacım, Sheng Shi-cai ile bir anlaşma metni
imzaladı. Biz inkılâpçılar o günden itibaren Urumçi’nin bir azası olduk. Artık
inkılâpçılar arasında bir amaç, bir gaye olması mümkün değildi. Yurdumuzun içinde
bulunduğu genel şartlar ne İslami harekete, ne de milli çıkışa izin verdi. Urumçi’nin

409
(*) Adı geçen 5 millet: Çinli, Mançu, Tibetli, Moğol ve Türkler’den ibarettir.
337

sözde Nankin’e bağlı bir ülke, gerçekte ise Kızıl Ruslar’a satılan bir hükümet
olduğunu biliyorduk. Bir taraftan Dungan Genrali Ma Zhong-ying, diğer taraftan da
Sheng Shi-cai arasında sıkışıp kaldığımızdan, özellikle Ma Zhong-ying’in halk’a
yaptığı zulüm bizi hain Şing ile birleşmeye mecbur etti. Ma Zhong-yingkaçarak,
Kaşgar’a oradan da Rusya’a gitti. Askerleri Ma Hu-shanadındaki bir kişiye itaat
ederek Hotan’a geçti. Hotan’da yetenekli oldukları meslekleri olan yağma, talan ve
katliamlara devam ettiler.

Urumçi’de bir hükümet teşkil edilmişti. Ruslar’ın yardımıyla “Doben” (Vali) olan
hainSheng Shi-cai, Liu adındaki kara cahil bir Çinliyi “Cuşi”(Hükümet Başkanı) ilan
ederek, O’na hükümet adına istediklerini yaptırmaktaydılar. Hoca Niyaz
Hacım“Cuşi”ye yardımcı olarak görevlendirilmişti. Mahmud Muhiti’yi yerli Türk
askerlerine komutan yaparak, Kaşgar’a General Cin Yi’nin yardımcısı olarak
Kaşgar’da bıraktılar. Kumullu Yolbars Bey ile Altay Kazaklarının Önderi Şerif Han
Kumulve Altay bölgelerinin muhafızı,Niyaz Bey Aksu vilayetinin koruyucusu olarak
atandılar. Artık Türkistan inkılâbı sona erdi. Ruslar;“Ezilen millete yardım etmek
bizim görevimizdir, dinde özgürlük, milli kalkınmada serbestlik için size yardım
edeceğiz” diyerek kolayca içimize girebildiler. “Doben” den başlayarak “Sicang”a
kadar bütün önemli mevkilere müşavir olarak Rus Generalleri getirildi. Çeşitli
bahanelerle Rusya’da eğitilen yerli Türkler ülkemizin en ücra köşelerine kadar çeşitli
bahanelerle atandılar.

Türkistan ismi resmen terk edilerek, Çinliler’in önceden vermiş oldukları


“Şingcang” ismini bunlar “Şing Şingcang” olarak anmaya başladılar. Doğu Türkistan
hâkimi benim diye iddaa eden merkezi Nankin hükümeti bütün Çinde, Mançurlarıda
katarak 5 millet kabul ettiği halde, Doğu Türkistan’da ansızın 14 millet’in var olduğu
ilan etti. Acayip bir ahmaklıktır bu, Urumçi: “Biz “Şing-Cang” da millet meselesini,
Rusya’daki usule uygun olarak doğru bir şekilde hallettik” şeklinde övünerek yazdı.

Belki okuyucular Türkistan’daki bu 14 millet’in kimlerden ibaret olduğunu


bilmedikleri için zihinlerini yorarlar diye, O “Milletler”den bir bölümünü sayalım;
Uygur, Kazak, Kırgız, Özbek, Tarançı, Tatar ve benzerleri. Bu altı Türk uruğunun
338

başka başka millet olduğu görüşü hangi ülkenin kötü ve lanetli yadigârı olduğunu
açıkça söylemeye gerek var mı? Diğer milletler de benzer durumdadırlar.

Urumçi hükümeti Kaşgar’a nüfuz ettikten sonra yüzünden perdeyi biraz kaldırdı;
6 maddelik ilkesini (6 Şiar) ilan etti. O maddeler’in biri Sovyetler Birliği Hükümeti
(Şurâlar hükümeti) ile dostluğu korumak; yine başka bir maddesi ülkede mevcut
olduğu iddaa edilen 14 millet hukukta aynıdır; üçüncüsü emperyalistlere karşı
durmak. Sovyetler Birliği ile dost olmaktan sonra bu maddeye gerek yoktur, belki
göstermelik olarak ortaya atılmıştır.

Özetle Urumçi hükümeti’nin 6 maddelik dâhiyane ilkesi acayip bir haldi. Bunu
kabul ettik. Ne olursa olsun anlaşma yolunu tuttuk. Bazı idari organlarının
yardımcılıklarını yerli Türklere verdiler. Bunu da fazla gören vicdansızlar, maalesef
kendi içimizden çıktı. Zaten mesul makamlarda neden yerli Türklerden kimse olmadı
şeklindeki soruya Çinliler: “Sizler okumamışsınız; önce okuyun, yetişin, ondan sonra
mesul makamlarda olursunuz” diye cevap verirlerdi.

İmansız bir kişi utanmadan: “Hükümeti biz yerlilere vermek, hazineyi hırsızlara
teslim etmeye benzer. Şimdiki hükümet’in bütün ilkeleri ve söylemleri Kuran-ı
Kerim’e uygundur. Her kim bu hükümet’e hıyanet ederse, Kuran’a hıyanet etmiş
olur” diyerek, Kuran’dan bir kısım ayetleri yazarak broşür neşr etti. Kendi halkını
rüsva etmek için çalışan böylesi hain, vicdansızlara hükümet tarfından büyük hürmet
edildi.

Bizim yönetim işlerinden uzak tutulmamız, sırf Sovyetlere sadakatimizin


yokluğundan yahud zayıflığındandı. Sadakatli kişiler yardımcı makamlardan alınıp,
mesul makamlara terfi ettirildiler.

Döktüğümüz kanımızın ziyan olmaması, memleketi kurtardığımızda korumak,


başkalarına aldanmamak, hak ve hukuku korumak ve bunun gibi durumlar için her
halde okumak, çağdaş eğitim alamanın zorunlu olduğu açık ve bariz şekilde
kendisini gösterdi. Onun için bazı girişimler yapıldı. Sadece Rusya’ya öğrenci
339

göndermek mümkün, başka bir yere öğrenci yollamanın mümkün olmadığını


hükümet açıkça bildirdi.

Ülkenin Merkezi Çin Hükümetine bağlı olduğu ilan edilmesine rağmen, Nankin’e
öğrenci göndermeyi kabul etmediler. Ayrıca diğer ülkelere öğrenci göndermeye izin
vermemek için gösterilen bazı sebepler şunlardı; Bir ülkede vazife alacak kişiler
farklı ülkelerde okursalar, her biri kendisinin okuduğu ülkenin usülünü uygulamak
isteyecektir. Bu şekilde uyum sağlayamayan kişiler arasında anlaşmazlıklar meydana
gelecektir. Nankin’deki bozuk idarenin sebebi, görev başındaki kişilerin farklı
ülkelerde tahsil görmüş olmalarının sonucudur. Türkistan’a faydalı olan ülke sadece
Sovyetler Birliği’dir. Bunun için buranın öğrencileri sadece Rusya’da okusunlar,
denilmekteydi.

Bu nasıl fikir? İlmi mi? Her halde bunların bu şekildeki sözleri insanın fıtratına,
doğal olarak zorluk meydana getirmesi gibi insanın düşüncesine ve zihninde de
sorunlar yaratmaktadır. Kendi içimizden de böyle sözleri söyleyenler görülüyor olsa
da, onlar kendi sözlerinin ne ifade etmekte olduğunu anlamadan söylüyorlar. Bizim
aydın zümremiz, Mahmud Muhiti’nin liderliği ile mevcut olan okulları takviye etmek
ve bu okullarda imkân dâhilinde yüksek gayeli, milli şuurlu kişiler hazırlama yoluna
giriştik. Halk Urumçi’ye inanmamaktaydı. Bir taraftan Çinlilerin zorunlu okulları
ters etki yapmaktaydı. Onun için halkın okula rağbeti yoktu. Okul pek revaş
görmemekteydi.

Mahmud Muhiti’nin isabetli bir yol göstermesi, halk arasında O’na olan inanç ve
yürekten bağlılık sayesinde, devamlı vaaz ve teşvik sonucunda, okul hevesi uyandı;
rağbet arttı. Her tarafta okullar açıldı. Adeta halk birbiriyle okul meselesinde yarışa
girdi. Okulların ve öğrencilerin sayısı günden güne arttı.

Urumçi “Okul açılsın” dedi. Fakat bu halkın özgürlük için kaynayan kanını
soğutmak amacıyla söylenen bir sözdü. Gerçekte Urumçi okul açılmasına razı
değildi. Kaşgar’da milli ve dini şartlara uygun ilmi bir hareket yürüttük. Halka güven
telkin eden şey okulların kendi zihniyetine uygun olmasıydı. Sonra Urumçi okullara
340

sahip olma fikrine düştü ve bir program gönderdi. Programda ilk ve orta dereceli
okullarda Çince ile Rusça okutulması yazılmıştı. Zorunlu olarak uygulanması
emriyle gelen bu program, Urumçi’deki idarecilere yaranmak için hazırlanmış bir
program olduğundan, Kaşgar’da hoş karşılanmadı. Bunun etkisi hemen görüldü.
Öğrenciler dağılmaya başladı ve yine millete kendisini lider yapan Mahmud
Muhiti’nin müdahalesiyle bu program bir müddet ertelendi ve öğrenciler eğitime
devam ettiler. İlmi bakımdan ve uygulama yönünden Urumçi’de hazırlanan bu
program çok olumsuz ve basitti. Kaşgar’daki Darülmuallimin ile ortaokullarda,
Çince dersi verebilecek bir öğretmen bulunamamasına rağmen 100’ün üzerinde
ilkokul için Çince öğretmeni nereden bulunabilirdi. Özetle daha yeni okumaya
başlayan küçük çocuklara, Rusça, Çince gibi zor ve yabancı dilde eğitim vermek,
bunları zorlamak, ürkütmek eğitim ve öğretim bakımından doğru değildi. Bunu
Urumçi’deki efendiler düşünemediler.

(Devamı var)

Emin Vahidi.
Lahor, Ocak 1938.
341

DOĞU TÜRKİSTAN İNKILÂBINA BİR BAKIŞ*

(Başlangıcı geçen Sayıda)

Resmi açıklamalara göre 2 yıl içinde Doğu Türkistan’da 120 000 çocuğun
okullara kaydedildiği yazılmakta ve bunun 90 000’i Kaşgar vilayetinde olduğu
bildirilmektedir. Bu önemli haberin kendisi de Mahmud Muhiti’nin halk arasında
büyük güven ve sevgiye sahip olduğunu göstermektedir. Urumçi hükümeti bu
okulları kendi resmi devlet okulu olarak saymadığından hükümet tarafından hiçbir
şekilde yardım edilmemekteydi. Okulları halk kendi imkanlarıya açıp, malzemelerini
de yine kendisi tedarik etmişti. Okulların öğretmen ve diğer gereksinimleri ise halk
müesseseleri tarafından temin edilirdi. Öşür, zekât ve bağışlar bu okulların devamı
için sarf edilirdi.

Özellikle Kaşgar şehrindeki okulların geliştirilmesi, okul sayısının ve ders


kalitesininartması Urumçi hükümeti’nin dikkatini çekti ve bu durum sebebiyle
endişeye kapıldı. Urumçi hükümeti “Okul açılsın” dediğine pişman olarak, “Kaşgar
şehrindeki okullar Urumçi usulünde değildir” şeklinde öne sürdüğü bahaneyle çeşitli
oyun ve entrikalar çevirerekengel olmaya başladılar.

Mahmud Muhiti ve mahiyetindekilerin, Urumçi hükümeti karşısında güvenilir bir


tarafları kalmadı. Mahmud Muhiti Urumçi’ye çağırıldı. Artık Mahmud Muhiti için
iki yol vardı; Tamamen itaat etmek veya savaşarak ölmek. Birinci yol gayemize
aykırıydı. İkincisi yol ise halkı yeniden ölüme sürüklemekti. Savaşıldığında sadece
Urumçi’nin Çin askerleri ile değil, Moskova askerleriyle de mücadele edilecekti.
Bunun dışında ikiyüzlü Dunganlar Hotan tarafındaydılar. İşte şekildeki
düşüncelernedeniyle Mahmud Muhiti ülkeyi terk etmeye karar verdi. Maiyetinde
olan birkaç kişiyle beraber,askerlerine sükûneti korumalarını tavsiye ederek
Hindistan’a gitti.

*
Yaş Türkistan, Nisan 1938, Sayı 101, Sayfa 52-55.
342

Halk ve askerler müşvik rehber Mahmud Muhiti’nin öz vatanını, halkını ve


ailesini bırakarak gitmeye mecbur kalması üstünde düşünmeye başladılar…

Hotan’daki Dunganların aldatıcı vaad ve teklifleri, Yarkent’ten başlayarak yeni


bir ayaklanma çıkmasına sebep oldu. Kaşgar, Uçturfan, Kuçar alınarak, Aksu
kuşatıldı. Fakat Dunganlar yine ihanet etti ve Bolşeviklerin açık müdahalesiyle
ayaklanmanın akıbeti feci oldu. Ma Hu-shan toplanan altın paraları, kıymetli
hazineleri alarak savaşmadan kaçtı. İki ateş arasında kalan Türk askerleri çok kötü
bir durumda kaldılar. Savaşmayıteşvik eden ve yardım vaad eden Dunganların,
savaşmadan Kaşgar ve Yarkent’te hareketsiz kalmaları, Ma Hu-shan’in Türk
askerlerine karşı işlediği cinayetleri, bazı kişilere “Sen Kommünistsin” diye iftira
atması, bazı kişilerden “Mahmud Muhiti yurt dışından silah aldı, bağış yapınız”
diyerek para toplaması, ülke işlerinde pek çok fedakârlık gösteren Hafız Bey’i
aldatarak, onu gizlice yok etmesi ve bunun gibi yaramaz işleri inkılâbdan beklenen
ümitleri boşa çıkararak, çeşitli felaketlere sebep oldu…

Hareketimiz güzel sonuçlanmadı. Ama bizim özgürlük duygularımızın


güçlenmesine sebep oldu. “Dayak yemeyince uyanmaz”dık. Artık uyandık. Dostu
düşmanı ayırabilir hale geldik. İnkılâp kurbansız olmazdı. Biz haddinden fazla
kurban verdik ve intikam hislerimiz arttı.

Mançurya’ya güldüler. Mançurya’da bütün işlerin, müşavir sıfatıyla çalışan


Japonlar’ın elinde olduğu söylendi. Bunu gidip kendimiz görmedik. Fakat Urumçi
hükümeti’nin, Mançurya’ya gülmesi ve onu maskara etmesi, atalarımızın “Pantolonu
olmayan, diz yırtığına güler” sözüne benzemiyor mu? Acaba Doğu Türkistanımızın
durumu nasıl? Mançurya Japonya’ya nasıl esir ise, Mançurya Japon istilası ve tesiri
altına girmişse, Doğu Türkistan’ın da hangi ülke ve halkın esaret ve tesiri altında
olduğunu, Urumçi hükümeti ahmak gibi itiraf etti.

Biz kendi yurdumuzu, ülke şartlarına ve kendi varlığımıza uygun bir şekilde
yönetebilecek bir hükümet istiyoruz. Halkımızın ruhuna ve isteklerine uygun
olmayan okullar, yönetim ve hükümet bizim değildir; zorla yaptırılmıştır. Milletin
343

ruhuna tesir etmeyen, sevgisine dayanmayan o bütün yabancı kuruluşlar geçicidir,


sahtedir, bizim değildir. Biz kaynağını milletten alan ve Türk ülkesinin sadece kendi
milletine dayanan bir kuruluş istiyoruz. Böyle bir kuruluş bizimdir. Biz uydurma
isim, sahte 14 millet, yalan ilkeleri ve nihayet bizim ihtiyaçlarımıza uygun olmayan
kuruluşu, “Urumçi – Moskova” – “Şing Doben – Stalin” şirket idaresini kabul
etmiyor hatta nefret ediyoruz.

Türkistanımızda 14 millet yoktur ve olamaz. Türkistanımız kendisine ait, gerçek


ve uluslararası ismi ile ebedi kalacaktır. Türk beşiğinin “Türkistan” olarak
isimlendirilmesi Kızıllar’ı korkutuyorsa, onları ürkütüyorsa ve bazı düşmanlar bize
göre kutsal olan bu isimden hoşlanmıyorsa burununu ısırsın. Türk varsa, Türkistan da
var demektir. Burada efsanevi “14 millet ülkesi” yaratmak boş bir zahmetdir.
“Ortaklar!” nereden geldiyseniz, oraya marş!...

Emin Vahidi.
Lahor, Ocak 1938

İdare: Doğu Türkistan milli faciasına dair dergimiz’in son sayılarında basılan
makaleler üzerine, gelecek sayıda ayrıca duracağız. İdare.
344

DOĞU TÜRKİSTAN MİLLİ KURTULUŞ MÜCADELESİ


DERSLERİ*

“Yaş Türkistan”ın son sayılarında (98. Sayıdan başlayarak) yayınlanan; Taci


Ahmed, Emin Vahidi ve Derdmen Efendiler’in, Doğu Türkistan milli kurtuluş
mücadelesi hakkındaki yazıları son derece dikkate değerdir. Bu yazılar, özellikle de
Taci Ahmed ile Emin Vahidi Efendi’lerin yazılarında verdikleri farklı kanıtlar veya
Doğu Türkistan milli kurtuluş mücadelesinden farklı olay ve sahneler üstündeki
tahlilleriyle değil, bu hareketin başlangıcı, devamı, cereyan etmesi ve geldiği son
durum, kalıcı olmadığını ümit ettiğimiz feci sonu ile yakından bilgi sahibi
olmaları,çıkarmak istedikleri sonuç itibariyle önemlidir.

Bir mücadele hareketi ortaya çıktığı zaman, meydana gelmesi muhtemel tahribat
ve verilmesi muhtemel kurbanlar üzerine düşünmek olmaz. Suya atılan bir kişi kürek
çekmeyi düşünmediği gibi, milli kurtuluş mücadelesine atılan bir millette mal, can ve
kurban verilmedikçe, hürriyet ve bağımsızlığını kazanabileceğini düşünemez.

Milli idare ve milli bağımsızlık - bu yolda kurban verilen insanların cesedinden


oluşan dağları aşar. O, halkın en güzide kahraman oğullarının kanları ile sulanarak
yeşermektedir. Onun için milli bağımsızlık mücadelesine, maddi, teknik ve manevi
hazırlıklar yapılarak, başarı için son derece gerekli olan iç ve dış şartları öğrenerek
hazırlanma suretiyle başlanmalıdır. İşte bu bakımdan da, Taci Ahmed ve Emin
Vahidi Efendi’lerin makaleleri son derece kıymetli sayılmaktadır. Onlar mücadele ve
mücadelede verilen kurbanlar üzerinde çok fazla durmadan, okuyucunun dikkatini bu
mücadelenin hangi şartlar altında başladığının, cereyan ettiğinin üzerine çekmeye
çalışmaktadırlar. Bu suretle Doğu Türkistan milli kurtuluş savaşının karşılaştığı,
maruz kaldığı feci sonun sebeplerini göz önünde canlandırmaktadırlar.

Mücadeleye başlanmasının öncesinde, mücadelenin hedefi hakkında mücadele


liderleri arasında birleşilen kesin bir fikir olmadığını biz Taci Ahmed Bey’in

*
Yaş Türkistan, Mayıs 1938, Sayı 102, Sayfa 2-6.
345

makalesinden öğrenmekteyiz. Anlaşılan Milli hürriyetten bahsetseler de hiçbirisi


mücadelenin amacı ve hedefi hakkında ciddi bir şekilde kafa yorarak kesin bir fikir
birliğine varamadılar. Bazıları hürriyet denildiğinde, gerçekten de tahammül
edilemeyecek derecede zulüm gören halkı ezmekte olan Çin memurlarını kovarak
yerlerine daha uygun ve makbul kişileri (tabi mümkün olduğu kadar kendi
halklarının içinden yetişen kişiler) getirmek şeklinde anladığı gibi, diğer bir kısım ise
farklı bir milli idare ve milli hükümet kurmayı düşünmekteydiler. Milli hürriyet
hakkındaki birbirine zıt bu iki fikir aynı zamanda tek bir kişinin zihininde de toplana
biliyordu. Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı olarak seçilen Hoca
Niyaz Hacı’nın aynı zamanda Urumçi mahalli Çin Hükümeti’nin başkanı yani Çin
Genel Valisi’nin, yerli Türk işleriyle alakadar olan sivil yardımcısı olarak
görüldüğünü de Taci Ahmed Bey’in makalesinden öğrenmekteyiz!

Bu ise tarihte benzeri yapılmayan ve yapılması çok zor olan bir olaydır. Doğal
olarak bu şartlar altında başlanan inkılâp hareketinin güzel bir sonuca ulaşmasını
beklemek olmazdı.

Açıkça görünmektedir ki, mücadeleye gerekli hazırlık yapılmadan başlanmıştı.


Bir program yapma ve hareketi yürütecek bir merkez kurma meselesi mücadeleye
başlandıktan sonra hatta tartışmanın alevlendiği dönemde düşünülmeye başladı ve
müttefikler arandı.

“Milli kurtuluş mücadelesi programı”nı dini esasa dayandırdılar ve bu esasa göre


Dunganlarla anlaşma yaptılar. O dönemde, “Bütün Müslümanlar kardaştir” onun için
Müslüman Dunganlar da bizim Müslüman kardeşlerimiz ve Tanrı’nın vermiş olduğu
müttefiklerimizdir şeklinde bir zihniyet hâkim oldu. Şimdi siz Taci Ahmed, Emin
Vahidi ve Derdmen Efendiler’in yazılarını okursanız, “Bu Müslüman kardeşlerimiz”
Dunganların, Doğu Türkistan Türklüğünün en azılı düşmanları olduklarını
görürsünüz. Doğu Türkistan Türkleri’nin “Müslüman kardeşleri” Dunganlardan
gördüğü zarar ve yediği darbeler, bütün Doğu Türkistan’ı ezmekte olan düşman Çin
ve Rus güçlerinin yaptıklarından fazla olmasa da, az da değildir. Bu darbenin bu
kadar ağır olmasının baş sebebi de, “Müslüman kardeş” denilerek hemen
346

kucaklayarak bütün sır ve zayıf yönleri söylemiş olmalarındandır. İşte bu suretle


kurtuluş mücadelesi yolunda, dini islam, kanı ve dili Çinli olan bu “Müslüman
kardeşlerimiz”le milli kurtuluş mücadelesi yolunda yapılan ittifak neticede,
Müslüman Dungan kardeşlerimizin Müslüman Doğu Türkistan Türkerine karşı
katliam halini aldı. Siyasi mücadelenin esaslarını anlamadan, onu dini inançlar ile
karıştırmaktan yürütmeden dolayı ortaya çıkan bu facia, özellikle Emin Vahidi
Efendi’nin makalesinde açıkça görünmektedir.

Taci Ahmed ve Emin Vahidi Efendilerin yazılarında temas edilmekte olan üçüncü
önemli nokta, halkın eğitimi meselesidir. Hareketin başladığı dönemde Doğu
Türkistan’ın büyük halk kitlesinin çoğunluğu tamamen okuma-yazma bilmez bir
durumdaydılar. Genellikle dini bilgi sahasında yetişen lider ulema tabakası “Bütün
Müslümanlar kardeştir” ilkesiyle başlattıkları Dungan“Müslüman kardeşler”le ittifak
hareketi çok acı bir şekilde neticelenince kısmen itibarlarını kaybetmiş oldular.

Siyasi mücadele, siyasi hazırlık, modern siyasi hayat ve mücadele şartları


hakkında bilgi talep eder. Bunlar ise birden bire elde edilecek şeyler değildir. Bunun
için hazırlanmayı gerektirir. Eğitimin milli olması gerekir. Geleceğin milli hareket
kadrosunu yetiştirme ocağı ve milli eğitim sisteminin kurulmasının gerekliliğini,
Doğu Türkistan milli kurtuluş hareketi liderlerinden Mahmud Muhiti Efendi, hareket
içindeyken bütün derinliği ile anlamıştır. Fakat ne yazık ki, çok geç kalındı. Türkler
bu düşünceye gelinceye kadar, Rus – Çin – Dungan ittifakı icraata başladı. Doğu
Türkistan sözde Çin, gerçekte Rus eline geçti. “Müslüman kardeşler” – Dungan
Generalleri Ma Hu-shan ve Ma Zhong-ying ise, en son alınan haberlere göre,
efendileri olan Rus – Çin tarafından Japonlara karşı savaşmaları için Kansu eyaletine
gönderildiler. Her şeyi kendi menfaatleri açısından gören kişiler, belki şimdi bunları
Tanrı tarafından gönderilen doğal müttefikler olarak kabul ederek, hareket
etmişlerdir.

Doğu Türkistan Türkleri milli kurtuluş mücadelesi ağır engellerle karşılaştı. Fakat
ölmedi, sadece ara verdi. Onun bu hale gelmesi yukarıda işaret ettiğimiz gibi, Taci
Ahmed ve Emin Vahidi Bey’lerin makalelerinde bütün derinliğiyle görünen
347

sebeplerdendir. Eğer Taci Ahmed ve Emin Vahidi Efendi’lerin makalelerindeki


görüşleri, bütün halkın olmasa da, liderlik eden aydın tabakanın fikri olabilse Doğu
Türkistan kurtuluş hareketi derslerinin iz bırakmadan geçmediğini söyleyebiliriz.

İyi hazırlanarak, sağlam bir şekilde ideolojikönderlik merkezi kurulmadan,


işleyecek bir program yapılmadan başlanan bir mücadeleden olumlu bir sonuç
beklemek mümkün değildir.

Tanrıya inanın, dinde sağlam olun ve ona hürmet edin, bütün müslümanları din
kardeşi olarak görün. Fakat siz bununla müslüman kardeşlerinizi her zaman siyasi
mücadele de Tanrı’nın vermiş olduğu müttefikleriniz diye düşünerek aldanmayın.

Eğitim ve öğretim, bilgi, iyi bir siyasi ve teknik hazırlığın, bugünkü şartlarda
mücadelede başarıya ve dilediğimiz milli bağımsızlık ve hürriyete ulaştıracağını
anlayarak, inançla o yolda yürümemiz gereklidir.

Bugün yurdumuz Türkistan’ın, Doğu ve Batı bölümünün mukadderatı yeni bir


şekile girmiş bulunmaktadır. Karşımızdakiortak düşman, Rus emperyalizmidir. Biz,
Doğu ve Batı Türkistanlılar beraber yürümeliyiz. Yürüyoruz da. Bu birleşen
çalışmalarımız, hamlelerimizle, kurtuluş güneşini görür ve büyük yurdumuzu, büyük
Türkistan devletini yaratabiliriz.

Ulu Tanrı yardımcımız olsun!


Baş Makale.
348

DOĞU TÜRKİSTAN İNKILÂBI ETRAFINDA*

Giriş

İslam kardeşliği söyleminden beklenen, Batı’da bir müslümanın başı ağrısa,


Doğu’nun en ücra köşesindeki müslüman onun için kaygılanmalıdır. Ne yazık ki, bu
islam terbiyesi ihmal edildi. İslam kardeşliği, cidden zayıf ve cidden sati düzeydedir.
Akdeniz’in Güney Doğusunda bir noktadan, batıdan doğuya doğru bir hat
çekildiğinde, bu hattın kuzey kısmında Türk ırkına mensup müslümanlar
yaşamaktadırlar. Bu kısımın doğusunda olan Türk – İslam ülkesi Doğu Türkistandır.
İşte bu büyük ve tarihi ülkede bundan 6 yıl önce evrensel bir inkılâp hareketi başladı.
Bu inkılâbın Türk Dünyası için özel bir önemi vardı. Onun için ister bağımsızlık ister
istiklâl için mücadele etmekte olan Türkler, Doğu Türkistan olaylarını dikkatle takip
ettiler. Türkistan’ın tarihi ve mübarek ismi dünyanın çeşitli dillerinde gündeme
getirilerek anıldı. Bu tarihi isim aylarca hatta yıllarca dost düşman herkesin zihnini
meşgul etti.

Dünyanın her tarafında meydana geleninkılâp ve değişim hareketleri yabancıların


baskıcı yönetinisona erdirmekamacıyla yapılmıştır. Doğu Türkistan inkılâbınin
temelinde olan bubaskı ve zulümü araştırmakve doğu’nun gerçekten feci ve kanlı
olan değişiminin tahlilini de buna göre yürütmek gereklidir.

Doğu Türkistan olaylarını hemen hemen bütün Türk – İslam dünyası derin bir
ilgiyle takip etti. Fakat oların Doğu Türkistan’a fiili bir ilgi ve katkısıgörülmedi.
Doğu Türkistan kendi başına, yalnız olarak çırpındı ve uğraştı. Baltaklığa saplanan
bir kişi gibi her hareketi biraz daha boğulmasına sebep oldu. Sonuçta bugünkü
akıbetine uğradı!...

“Yaş Türkistan” dergisi olarak muhterem okuyuculara, bu tarihi ülke ve onun


inkılâp hareketleri ve bu hareketlerin sonuçları hakkında bilgi vermek vazifemizdir.

*
Yaş Türkistan, Mayıs 1938, Sayı 102, Sayfa 6-16.
349

Bu ülkenin geçmişi, bugünü ve geleceği hakkında muhterem kardeşlerimizin genel


bir fikir sahibi olmaları her halde zaruridir. Tarih ibret almak için önemli bir
vasıtadır. Türk ve İslam ülkelerinden biri olan Doğu Türkistan’da meydana gelen
olayların ibret alınması gereken bir değeri vardır. Çünkü bu ülkede başlayan inkılâp
tamamen islami ruhta olup, başlangıcı ve devamı süresince de iç mücadele ne yazık
ki, iki islam halkı arasında olmuştur.

Tabi biz burada okuyucularımıza bu inkılâbın bütün tarihini sunma vaadinde


değiliz. Onu kendi ehline bırakacağız. Hatta bu küçük sohbetimizde bazı olayların
tahlil ve tefsirini de okuyucuların kendilerine bırakıyoruz. Bir dergi sayfalarındaki
yazıda geniş izahat doğal olarak imkânsızdır.

Doğu Türkistan Tarihine Bir Bakış

Türk ırkının kökeni ve beşiği, adından da açıkça görüldüğü gibi, Türkistandır.


Türkistan’ın “Altay – Pamir”i içine alan kısmı Türkler’in esas yurtlarıdır. Onun
içindir ki tarih kitaplarında Türk ırkı anıldığında “Altay” ismi çokça geçmektedir.
“Orta Asya”terimi genel tarihin önemli bir kısmını işgal etmektedir. “Orta Asya”nın
önemi ve ondan bu kadar bahs edilmesinin asıl sebebi bu bölgenin Türk ırkının ilk
vatanı olmasıdır. “Orta Asya”, Türklerin büyük hakanlık ve ilhanlıklarına merkez
olan bir yerdi. Önceleri bu bölgelerde kurulan büyük ve birleşik merkezi hükümetler
zamanla parçalanarak çeşitli küçük hanlıklara ayrıldı. İç anlaşmazlıklar ülkeyi
düşman istilasına maruz bıraktı. Büyük Türkistan parçalandı. Batı kısmı 19. yüzyılın
2. yarısının başlarında Rus istilasına maruz kaldı. Doğu kısmı ise daha önceden Çin
tesiri altına girmişti.

Doğu Türkistan’da ufak tefek derebeylik, feodalite şeklinde hükümetler


kuruldu.Bu hükümetler kendi aralarında birlik ve beraberliği sağlayamadılar. Doğu
Türkistanı, meşhur Yakub Bey Bedevlet birleştirmeyi başararak, 14 yıl hüküm sürdü.
Yakub Bey’in 1877’de öldürülmesinden sonra Doğu Türkistan tekrar Çin hâkimiyeti
ve esaretine girdi. İşte bunun içindir ki Batı Türkistan “Rus Türkistanı” ve Doğu
Türkistan ise“Çin Türkistanı”adıyla anılmaya başlandı. Bu suretle 19. yüzyılın ikinci
350

yarısı, Türk Dünyası için yüreklerde kara bir tarih ve ana yurdu kaybetme itibariyle
kaygı dolu bir devir olarak kaldı…

Çin ile Türkler arasında olan daimi ve tarihi mücadelenin başlaması çok eski bir
olaydır. Çin’in eski başkenti Pekin’i kuran Türklerdir(*) 410. Çin ülkesini tamamen
islamlaştırıp, Taç ve tahtına sahip olan Türklerdi. Birçok kez galib ve mağlup olarak
yaşamına devam eden bu komşu ülke ile daha sonraki zayıf zamanlarında başlayan
mücadele 3 – 4 yüzyılı buldu. Çinliler Doğu Türkistan sınırlarını aşarak ülkenin bazı
bölgelerini işgal etmeye başladılar. 18. yüzyılın sonlarında hayli ilerleyen bu işgal
1877’de Yakub Bey Bedevlet Hükümetinin imha edilmesiyle tamamlandı. Çinliler
idareci sıfatında ülkeyi idare edenler olarak sayıları gayet az olduklarından yerli
halka karşı sürekli korku ve endişe içindeydiler. Bir taraftan askeri güç, zor kullanma
ve şiddet, diğer taraftan halkın maneviyatını yok etme ve birkaç kişinin fikren bir
araya gelememesini temin etmek için sürekli nifak tohumları ektiler. Bu tarihlerde,
Batı Türkistan’da işgalini tamamlayan ve buraya bir hayli yerleşen Rusya’nın iştahı
artmış ve Doğu Türkistan’ı da ele geçirme hazırlıklarına girişmişlerdi. Yakub Bey
Bedevlet hükümeti yıkıldıktan sonra, Ruslar Doğu Türkistan’ın kuzey kısmını yani,
“Çöçek” ve “İli” vilayetlerine asker sokarak istila ettiler. Daha sonra Çin ile bir
anlaşma imzaladılar. Bu anlaşma gereğince, bazı çıkarlar karşılığında bu vilayetleri
1881’de Çin’e geri verdiler. Fakat bununla, Rusya’nın Doğu Türkistan’a sahip olma
hayali aklından çıkmadı. Belki de Çinlilere geçici olarak güven telkin etmek için
böyle davrandılar.

Doğu Türkistan, kuzeyde Altay dağlarıyla Rusya’ya bağlı Sibirya’dan ayrılarak,


batıda ise yine Altay dağları ve Tanrı (Tiyan Şan) dağları ile Batı Türkistan’a
uzanmaktadır. Güneybatı kısmında, Alay ve Pamir dağları Doğu Türkistan’ı Batı
Türkistan ile birleştirmektedir. Güney kısmında, Hindikuş dağları ve Karakurum
dağları sınır olup, Hindistan, Tibet ve Afganistan devletleri ile çevrilidir. Doğu’da
Gobi çölü, Kansu vilayeti ile Çinle komşudur. Bu sınırlar içerisindeki alan takriben
Fransa ile Almanya’nın yüz ölçümü toplamı kadar büyük bir toprak parçası olup,
410
(*) “Pekin”in eski ismi Han Balık olup, şehir Kubilay Han tarafından kurulmuş ve buraya Uygur
âlimleri getirilerek bilim ve düşünce merkezi haline getirilmiştir.
351

ülkenin güneyindeki meşhur Taklamakan çölü hayli büyük bir yeri işgal etmektedir.
Bu eski Türk ülkesinin, antik Türk eserleri, toprak altında kalan şehirleri daima
arkeoloji heyetlerini kendisine çekmekte, tarihi, ilmi vekültürel araştırmalara sahne
olmaktadır.

Ne yazıktır ki, bu büyük ülke’nin nüfus yoğunluğu, tarihi olaylar neticesinde


azalmıştır. Burada şimdiye kadar nüfus sayımı yapılmamıştır. Nüfusunun 8 milyonun
üzerinde olduğu düşünülmektedir. Bu ülkenin halkı tamamen Türk ve Müslüman
olup, bu Türklerin tarihi ismi “Uygur”dur. Onun için Doğu Türkistan Türklerine
“Uygur Türkleri” demek gerçek ismiyle hitab etmek demektir. Hatta Türk boyları
arasında medeni ve düzenli bir şekilde harf meydana getirenler Uygurlardır. Şunu da
özellikle kaydetmekgereklidir ki “Uygur” sözünün Ruslar tarafından verilen
uydurma, takma bir isim olarak gören ve nefret edenler de vardır. Hâlbuki bu doğru
değildir. “Türk” sözünü “Cahil”, yada “Özbek” sözünü “Sade dil” manasında
yorumlayarak, bu sözlerden nefret edenler de artık bu gerçeği anlamalı ve kabul
etmelidirler.

Doğu Türkistan’a İslamiyet, miladi 714 yılında yayılmaya başlamıştır. Eski


inançlarında kalan Uygurlardan (Sarı Uygurlar) çok az bir kısmı Kansu vilayeti
içinde olsa da, Doğu Türkistan içindeki gayrı müslim azınlıklar (Çin, Moğol,
Kalmuk, Sulun, Şiver ve Rus) yerli sayılmayan dış unsurlardır. Buların içinde en
kalabalık olanlarMoğollar olup, Çinliler idarecilik göreviyle gelmiş olan hükümet
adamlarından ibarettir. Bunlar verimli Türkistan toprağında Türk – İslam
çoğunluğuna üstünlük kurmak için başlanmış olan göç siyasetinin ilk
411
kafileleridir(*) . Kalmuk, Şiver ve Sulunlar bu ülkeye sonradan gelen azınlıklardır.
Ruslar ise Rusya’daki Bolşevik devriminden sonra kaçarak ülkeye iltica eden Beyaz
Ruslardan ibarettir. Bu müslüman olmayan misafirlerin tamamının sayısı genel
nüfusa göre nazar-ı itibara alınmayacak kadar azdır. Doğu Türkistan’ın çeşitli şehir
ve kışlaklarındaki yabancılar çoğunlukla devlet memurlarıdır. Türkistan’ın Kuzey
kısmındaki vilayetlerde toplu halde bir kışlak teşkil ederek oturanlar da vardır. Bu
411
Çin hükümeti Türkistan’a Çinli göçmenleri getirerek yerleştirmekteydi. Hatta mevcut hükümetin
“Go Min Dang” fırkası (Çin Halk Partisi) ve onun kurucusu sosyalist Sun Yat Sen’de bu fikirdeydi.
352

gayrı müslim halkın yerli Türk – İslamlar ile her konuda ilişkileri soğuk ve uzaktır.
Çinliler büyük şehirlerde çoğunlukla ikinci bir şehir meydana getirerek, bu
Yenişehirleri kendilerine tahsis etmişlerdir. Bu şehirlerin etrafı gayet sağlam surlar
ile çivrilidir. Bu suretle Çinlilerin Türklerden duydukları endişelerini azaltmaya
çalışmışlardır.

Doğu Türkistan’da yaşayan halktan bahs edildiğinde, bir de din itibariyle


Müslüman olan fakat dil, örf ve adetleri yönünden tamamen Çinli görünümünde olan
“Dungan, yani Çinli Müslümanları” kayd etmek lazımdır. Bunların yaşadıkları esas
memleketleri, Kansu – Sucu ve başka Çin’in iç bölgelerindeki yerlerdir. Doğu
Türkistan’a sınır olan Kansu vilayetinden çıkmış olan bu “Dungan” dindaşlarımız da
Türkistan’da genel nüfusun ancak %2 yada %3’ünü teşkil ederler. Bunlar da
ekseriyetle Doğu Türkistan’ın kuzey kısmındaki şehirlerde oturmaktadırlar. Çeşitli
mezheplerde olan bu Dungan – Çinli Müslümanların mescid ve her özellikleri Türk –
İslamlardan yani Uygurlardan farklıdır. Hatta çoğunlukla Çinlilerin oturduğu şehride
onlarla otururlar. Müslüman Türklerle fazla ilişkileri yoktur.

Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerinin dini İslam olup, mezhep itibariyle hepsi
Sünnidir. Çoğunluğu teşkil eden bu Türkler ülkenin sahibi olduklarını unutmadan,
esaretin zulmüne, Çin memurlarının haksız hareketlerine dayanamayarak galeyana
gelerek, çok çabuk bir şekilde ayaklanmalartertip etseler de bugüne kadar kesin bir
sonuca erişememişlerdir. Acayib bir durumu kayd etmek lazım ve zaruridir ki, o da
bütün bu ayaklanmalardaki başarısızlıkların sebepleri incelenirken, Türkler’in Çin’e
karşı ayaklanmalarında Dunganlar’ın işe karışmaları söz konusu ayaklanmaların
Türkler’in zararına sonuçlanmasına sebep olduğunun tarihen sabit olduğu görülür.
Dunganlardaki bu acayib ruh halinin tetkiki ve tahkikini bu konu ile meşgul olanlara
havale ediyoruz.
353

Çin’de Cumhuriyet İlan Edilene Kadar Türkistan’ın Ahvali

Çin taç ve tahtına sahip olan “Mançu” hanedanı’nın son padişahı Hsuan Tung’un
2 yıl süren hükümdarlığı döneminde meydana gelen devrim hareketi sonucunda
1911’de saltanat sona erdi. Asırlar boyunca hanlık, hakanlık sistemi ile idare edilmiş
olan Çin ülkesi bu tarihten itibaren Cumhuriyet sistemiyle idare edilmeye
başlanmıştır.

İmparatorluk döneminde Çin esareti altına giren ve yüzü hiç gülmeyen yerli halk,
hak ve adaletin ne olduğunu bilmeyen zalim, baskıcı ve rüşvetçi memurlar tarafından
yönetilmişlerdir. Türkler bu cehennemi hayat şartlarının Cumhuriyet idaresinin
kurulması sonucunda birazda olsa değişeceğini ümid etmişlerdi. Bilim ve eğitim
ülkenin imarı ve gelişimi, yol, ticaret, halkın refah ve selameti itibara alınır diye
düşünmekteydiler… Heyhat!... Halk boş beklenti içinde kaldı. Ümid ettiği şeyler asla
olmadı.

Eski devirdeki, yani imparatorluk dönemindeki hayat şartlarını tasvir etek


çokzordur. Eski tarihlerde okuduğumuz engizisyon mezalimi, Roma düzenikısaca
İlkçağ ve Ortaçağ durumu Doğu Türkistan’da aynen tatbik edilmekteydi. Türkistan’a
gönderilen Çinli Genel valilere Türkistan ülkesi satılmakta, karşılığında belirli bir
mebla para alındığından,bu valilerin bütün düşünceleri ve dertleri para toplamak
olmuştur. Türkistan genel valileri, il valileri, ilçelere tayin edilen kaymakamlar ve
diğer memurlar aracılığıyla, halkı baskı ve zulümle ezerek, hatta öldürerek onlardan
para topluyorlardı. Halkın şikâyetleri ve haklı talepleri başkent Pekin’e hiç ulaşmadı.
Hâlbuki bu genel valiler merkeze hediyeler göndererek, kendisinin taçsız
hükümdarlığını uzattırarak, zulüm ve eziyetlerini devam ettirmekteydiler.

Çin yönetimi bu genel valiler aracılığıyla, müslümanları Çinlileştirmek için


çalıştılar. Herkes Çince öğrenmeye mecbur edildi. Mahkemelerde sorular Çince
sorulmakta, tercümanlar Çinlilerden yada Dunganlardan olduğundan, Müslüman
Türkler daima mahkum edilmekte ve cazalandırılmaktaydılar. Birbiri ardına
ayaklanmalar meydana gelmekteydi. Zulümden doğan bu isyanları yine zulüm ve zor
354

kullanarak bastırmaktaydılar. Bu bahaneyle, Müslüman ileri gelenlerisorgusuz


sualsiz öldürmekteydiler. Yerli Müslüman Türkler, Çinden gelen göçmen Çinlilerin
topraklarını ekip biçmeye mecburlardı. Tohumlukbuğday, yatak-yorgan, hatta ev ve
mutfak malzemelerivermeye de mecbur edilen Müslüman Uygurlar’a göçmenlerin
her bir ihtiyacını temin etmek zorla yükletilmişti. Müslümanları hor ve aşağılık
olarak görürlerdi. Onları“Çantu” (Sarıklı), “Sing Ku” (Hayvan), “Çantu Sing Ku”
(Sarıklı hayvan) diye anarlardı.

Şayet yönetici mevkisinde bir memurun yanına Müslüman Uygurlardan bir kişiyi
görevlendirecek yada teşkil edilen askerlerinarasına koyacak olsalar, İslam ve Türk
terbiyesiden mahrum, Kumarbaz, uyuşturucu bağımlısı gibi ahlaksız kişileri bularak,
onları tayin ederlerdi. Küçük ve üzerinde durulmayan günahlar için bütün mal-mülk
ve herşeylerinden daha kıymetli olan çocuklarından ayrılan, bütün ömrü zindanda
geçen yada gözü kör edilerek, dünya ışığından mahrum edilen kişilere Doğu
Türkistan Türkleri arasıda çok rastlanır!

Her şehirde okullar açılmakta, babalarından zorla alınan çocuklara Çince isim
verilmekte ve Çin terbiyesine sokularak, onları tamamen Çinleştirmekteydiler. Bu
okulların bütün ihtiyaçları bölge halkının üzerine yıkılırdı. Her tarafdaki Çin
memurları misyonerlik görevini yapmakta olup, küçük çocukları zorla Çinlileştirmek
istiyorlardı.

Kara tarihin bu feci ve insanlık dışı günlerini bu şekilde geçiren müslüman Türk
kardeşlerimiz ırki soyluluklarını ve dini sağlamlıklarını kaybetmediler. Ağır baskıya
rağmen, Çin hükümeti’nin çeşitli olumsuz hareketlerine karşı durdular. Öldüler.
Fakat emel ve gayretleriden dönmediler!...
355

Cumhuriyet Döneminde Türkistan (1912 - 1928)

Halk o kadar gafil bırakılmıştır ki, sadece yurt dışında olan olaylardan değil,
Çin’deki durumdan da habersizlerdi. Hac ve ticaret bahanesiyle Hindistan, Merkez
Çin ve Rusya’ya giden kişilerin, az çok gözleri açılarak, dünya’nın genel durumuyla
ilgili bilgi almaya başlamalarıyla, isyanlar ve bu isyanların etkisiyle azda olsa
bilinçlenip ve toparlanmaktaydılar. Yenileşme hareketleri de bu kişiler tarafından
başlatılmaktaydı. Türkistan’da, merkezi Çin’de İmparatorluk yönetiminin yerine
cumhuriyet kurulduğunu bu aydın tabaka halka gizlice duyurmaya başladılar. Bu
konuda halkı aydınlattılar. İşte o dönemde kendi aralarında bazı hareketlere girişme
hayali konuşulmaya başlandı. Cumhuriyet yönetiminin Türkistan’da da bazı etkileri
olur ümidi de bu halk tabakası arasında fazlasıyla yayılmıştı. Hükümet memurları
halka kendilerinin de güvenmediklerifayda etmeyen cumhuriyet idaresi hakkında
doğru bilgi vermiyorlardı. Bu yönetim şeklinin; hak, hukuk, adalet, eşitlik gibi
sadece sözde olan ilkelerini ilan etmekten de çekinir ve bunu gizlerlerdi. Barış içinde
ve kendilerine itaat ederek yaşamayı tavsiye edip, “Cumhuriyet - hakana sadakattir”
diye anlatırlardı. Bu dönemlerde, yani 1912’de, Kumul’da (Kansu sınırında, Doğu
Türkistan - Nankin yolu üzerinde önemli bir yer olan “Hami”, Kumul’da yer alan bir
Çin şehridir. Bu dağlık arazinin halkı, mücahit Uygurlardır). “Timur Halife” isyanı
meydana geldi. Urumçi’de bu dönemde Geçici Genel Vali Cang Cung, Genel Askeri
Vali iseYang Tsen Hsin adında bir Çinliydi. O, Kumul’daki Timur Halife isyanını
bastırarak, kendisinin asıl Cang Cung “Genel Vali” yapılması için halkı zorunlu
olarak Merkez Hükümet’e müraacat ettirdi. Bunun sonucunda Merkez (O zaman
merkez Pekin’di) Yang Tsen Hsin’i Genel Vali makamına getirdi.

Merkezi Çin’de cumhuriyetle beraber iç karışıklıklar başladı. Bir vilayet diğer


vilayetle savaşarak, iç isyanlar ve karışıklıklarla meşgul olan Merkezi Hükümet,
Doğu Türkistan’ın ahvalini tamamen ihmal etti. Zaten bütün idareyi kendi elinde
tutan genel vali, kendi bildiği şekilde halkı ezmekteydi. Başkent’in, Urumçiyle
alakası zayıfladı. Doğu Türkistan’ın Merkezi Urumçi’de Yang Tsen Hsin“Yang
Cang Cung” ünvanıyla, mutlak hâkim bir hükümdar dağdağsıyla göreve başladı.
Bolşevik taçsız hükümdar, Çin Cumhuriyet Hükümeti’nin bir vilayet genel valisi
356

olduğunu aklına bile getirmeden önemli işe girişti. Aynı tarihte, yani 1912’de
Türkistan’ın Batı kısmında, “İli” vilayetine bağlı “Küre”de cumhuriyet taraftarı
Sosyalist Çinlilerden duyulanlara ve görünen iddaalara göre, müslüman Türk yerli
halkın taraftarı olan Yang Zen Şiv liderliğinde bir isyan başladı. Fakat bu isyan da
Yang Cang Cung’un başarısıyla tamamlandı. Bu suretle Doğu Türkistan’ı içeriden
ele geçiren Yang Cang Cung olağan üstü bir ustalıkla iç idareyi kendi yoluna
koyarak, dış siyaset ile meşgul oldu. Bu Yang siyaseti’nin önemli tarafı iktisadi
açıdan Rusya’ya bağlı olan Türkistan’ı tamamiyle Rus iktisadı kucağına atmış
olmasıdır. Onun, sırf kendi şahsi menfaatini düşünerek yaptığı bu hareketinden
dolayı Türkistan, en tehlikeli uçurumla karşılaştı. Yang ticaret işlerinde Rusya’ya
geniş imkânlar verip, kendi taraftarı Konsolosları tayin etmekle işe başladı. Kendi
oğlunu Doğu Türkistan’ın Kuzey sınırlarına yakın, Rusya’ya bağlı, Batı Türkistan’ın
“Semey” şehrine Konsolos olarak görevlendirdi. Onun konsolos olan bu oğlu Türk
tüccarlarının haklarını korumaktan ziyade, babasının Tenzin’e göndermekte olduğu
malları için uğraşmaktaydı. Siyaset ustası olan “Yang Cang Cung” Türk olmayan
unsurları daima kendi yanına alıp, onlara makam vermek suretiyle kendisine taraftar
yaptı. Doğu Türkistan’ın aydın zümresi okul ve matbaa işlerine girmek istese, derhal
ustalıkla engel olmaktaydı. Çok hilekâr olan bu vali’nin döneminde, Doğu
Türkistan’ın Güneyinde ve Turfan’da yeni usüllere uygun okullar açmaya teşebbüs
edildi. Araya nifak sokup, Çincenin de öğretildiği ortak dille eğitim veren okullar
açma meselesini ortaya koyarak, müslüman çocuklarına “Kung – Zi” Put’a tapmayı
teklif etti. Türk – İslam ahali doğal olarak buna razı olmadı.

Çin imparatorunun düşürülmesi ve Çin’de cumhuriyet ilan edilmesi, Doğu


Türkistan’ın önceki Genel Valisi’nin yerine Yang Cang Cung gibi bir vali’nin
getirilmesi, Doğu Türkistan için ne dini, ne milli, ne ilmi, ne iktisadi ve ne de medeni
hiçbir şekilde fayda getirmedi. Yine eski tas, eski hamam. Belki de vahim bir durum
olan dış saldırıları kolaylaştırdı. Yang Rusya’daki Bolşevik devrimi sebebiyle Rusya
ile bir müddet ticari ilişkileri durdurdu. Bolşevizmden endişe ederek, Sovyet Rusya
ile ilişkilerinde ihtiyatlı davranmaya başlamış olsa da sonradan ilişkisini
sıklaştırarakdaha da canlandırdı.
357

1928 yılına kadar Türkistan’ı keyifine göre bir yöntemle yöneten Genel Vali Yang
Cang Cung, Merkezi Çin ile vilayet’in bağını ve ilişkisini kesip, kendi çalışma
sisteminin temellerini attı ve Türkistan’ı ekonomik yönden tamamiyle Rusya’ya
bağladı. Ülkeyi kendi bildiği gibi yönetip, yağmacılık, baskı ve zulmü haddinden
fazla bir şekilde uyguladı. Yang Cang Cung 1928 yılında, Fen Yuvan Nan eliyle
öldürüldü. Çin’de cumhuriyet ilan edilmesinin üzerinden 17 yıl geçtiği halde bu
yönetim sisteminden zerre kadar menfaat görülmediğini gören Doğu Türkistan halkı
kendi şansınınhazırlayacağı tesadüfleri beklemekteydi.

(Devamı var)
Mecdeddin Ahmed.
Bombay Mart 1938
358

DOĞU TÜRKİSTAN İNKILÂBI ETRAFINDA* (*)412


II

Jin Shu-ren Yönetimi Altında Türkistan (1928 - 1933)

Yang Cang Cung’un uğursuz bedenini ortadan kaldıran sosyalist Fen Yuvan Nan,
doğal olarak Jin Shu-rentarafından da tehlikeli olarak görülmekteydi. Bu nedenle;
“Merkezi Çin Hükümet’in Doğu Türkistan vilayeti hükümet başkanı Yang Tsen Hsin
Cenaplarını öldürme cüretini gösteren hain Fen, tutuklanarak idam edildi”. Çin
Merkez Hükümeti, bu hizmetine karşılık Jin Shu-ren’i vilayet hükümet başkanı
olarak görevlendirdi. Zavallı merkez vali tayin etmekten başka bir işe karışamazdı.
Çünkü merkezin dediği yapılmaz ve hükmü geçmezdi… Zaten çoğu meseleyi
merkez bilmezdi.

Yang Zen Şen’in sonraki günlerde Genel Vali’lik görevi, Cuşi “Yani, Eyalet
Hükümet Başkanlığı” ünvanı ile değiştirildi. Bu suretle Cing Şurin hükümette “Jin
Cuşi” adıyla anılmaya başlandı. Bu uğursuz adamın eyalet hükümet başkanlığı
makamını işgal etmesi, elini kana bulama (yani Fen’i öldürmek) yoluyla oldu. Onun
kısa süreyle devam eden yönetimi gerçekten şiddetli oldu. “Yang” kibirle, hile ve
kurnazlıkla şiddeti ayarlayarak işlerini gördüğü için çoğu konuda halk aldandı. Fakat
Cing, şiddetten çekinmeden ve zor kullanmaya cüret ettiği için, 1929 yılında çıkan
ufak tefek ayaklanmalar olağanüstü bir acımasızlıkla bastırıldı. Günahsız insanları
öldürtme ve öldürme halkı günden güne daha da öfkelendirdi. Irz ve namusa tecavüz
şeklini alan zulüm, İslam terbiyesine sığmayan teklifler sonunda Doğu Türkistan
Mücahitlerinın, “Ya istiklâl Ya ölüm!” diyerek isyan etmelerine sebep oldu.

Jin Cuşi’nin siyaseti gerçekten kabaydı.Yurtiçi ve yurtdışından başkalarıyla ilişki


kurmak ve haberleşmek çok zor ve sansüre tabiydi. Bu nedenle, Doğu Türkistan’ın
mevcut durumunu dışarıya yaymak imkânsız olduğu gibi, dışarıdan halkın

*
Yaş Türkistan, Haziran 1938, Sayı 103, Sayfa 5-11.
412
Başlangıcı "Yaş Türkistan"ın 102. sayısındadır.
359

düşüncesini, zihnini açabilecek yayın vesaire alıp getirmek te mümkün değildi.


Yaşam fazlasıyla kısıtlamalara tâbi tutulmaktaydı. Ülkenin zenginliğini kendi cebine
doldurmaya çalışan Jin Shu-ren, kendi refah ve mutluluğu için uğraşırken, ülke ve
halkın perişan olduğunu aklına dahi getirmezdi.

İşte tam bu sırada, yani 1931 yılı başlarında yine Kumul’da ayaklanma başladı.
Jin Shu-ren bu ayaklanmayı büyük bir korkuyla karşıladı.

Fakat bu ayaklanmanın, Türkistan’ın her tarafına yayılarak genel bir ayaklanma


şeklini alacağı endişesiyle, bu Kumulayaklanmasının imkânları dâhilinde açığa
çıkmasını istemedi. Bu nedenle Merkez Hükümete (Nankin’e) bildirmek istemedi.
Şayet bu ayaklanmayı kendi başına bastırmaya gücü yetmezse, Batı komşusu olan
Sovyet Rusya’ya müracaat etmeyi kendi menfaati için faydalı olur diye düşündü…

Yang Tsen Hsin döneminde Rusya ile başlayan ilişki ve iktisadi bağ dahada
güçlendi. Bolşevik Rusya’nın, konsolosları ve konsolosların olmadığı bölgelerde ise
kurulmuş olan ticari firmaları aracılığıyla yürüttüğü kapalı siyaset sayesinde uğursuz
hayali Türkistan’ın her tarafına yayılmaktaydı. Doğu Türkistan’a yabancı bir devletin
sahip olması yada bu ülke’nin Bolşevikleşmesi, Yang’ı da Cing’i de ilgilendirmezdi.
Bunlar sadece kendi cepleri için uğraşır ve kişisel çıkarları için müslüman Türk halkı
ezerlerdi.

Yang’ın yerine Cing’in gelmesi hayırlı bir değişim olmadı. Bundan Türkistan’a
bir fayda gelmedi. Sadece baskı arttı. 1931 ayaklanması günden güne güçlenerek,
Türkistan’ın diğer bölgelerine de yayıldı. “Mahalli ve önemsiz bir ayaklanma” olarak
yapılan yorumlar boşa çıktı. Jin Shu-ren hükümeti kendi gücüyle bu ayaklanmayı
bastıramadı. Jin Shu-ren, dostu Rusya’ya müracaat etti. Zaten bu işi bekleyen,
hazırlıklı ve bütün hareketi yakından takib etmekte olan Bolşevik Rusya, gereken
tedbirleri aldı. Bir müddet önce Nankin’den Urumçi’ye gelmiş olan, kurmay subay
Sheng Shi-cai’i Ruslar kendilerine daha yakın görürlerdi. Çünkü Ruslar, Onun siyasi
fikirlerini daha uygun bulurlardı. Ya da Ruslar, Onu kendilerine uygun bir kişi
yapmışlardı. Sheng Shi-cai, Cing tarafından ayaklanmayı bastırmak için yollanan
360

askeri gücün başına geçirildi. Yani Ruslar’ın hazırladığı planlara uygun olmayan Jin
Shu-ren, Rusya üzerinden Tenzin’e gönderilecekti. Her türlühazırlıks yapıldı. Jin
Shu-ren 1933 yılı başlarında Rusya yoluylaÇin şehri Tenzin’e gönderildi… Böylece
Doğu Türkistan’ın kara tarihinde bir devir sona erdi… Olağanüstü vahşi, haddinden
fazla zalim olan Jin Shu-ren yönetimden uzaklaştırıldı, yerine “Doben” (Doben =
Askeri Vali) ünvanıyla Sheng Shi-cai’in ve Cuşi (Cuşi – Vilayet Hükümeti Başkanı)
namıyla Li isimli birisinin atanması bahtsız Doğu Türkistan’ın tarihinde yeni bir
uğursuz devir açtı.

Cing, Türkistan’ı karışıklıklar içinde bırakıp kaçtı. Yang Tsen Hsin Türkistan’ı
iktisadi yönden Rusya’ya esir ettikten sonra öldürüldü. Jin Shu-ren ise Türkistan’ı
Rusya’ya siyasi ve idari bakımdan bağlayarak kaçtı. Onun Nankin’in bilgisi olmadan
Ruslarla yaptığı siyasi ve iktisadi gizli anlaşmaların tamamı Türkistan’ın zararınaydı.

Jin Shu-ren Nankin’e gittiği 1933 yılı sonlarında, oradaki Türkistanlıların


girişimiyle tutuklandı. Unutmamak gerek ki, Jin Shu-ren, “Çin devletine ihanet
etmek” suçuyla tutuklanmıştır. Yoksa Çin hükümeti, Onu Türkistan halkını ezdiği ve
katliam yaptığı gerekçesiyle mehkum etmedi!.

Yang Tsen Hsin, her zaman Merkez Hükümeti aldatarak iş yürütmüştür. Jin Shu-
ren de Merkezi aldattı. Şimdi bu uğursuz yönetime varis olarak, kendisini askeri vali
yaptırmak için halkı Merkez’e müracaat ettiren, Sheng Shi-cai, sözde Merkez’e bağlı
olduğunu söylese de gerçekte işlerini Batı komşusu ile yürüttü. Şunu da ayrıca
söyleyelim ki, Eyalet Hükümeti Başkanı makamını işgal eden Li’nin elinde hiçbir
yetki yoktur ve bir kukla gibi, tamamiyle Sheng Shi-cai’e bağlıdır. Bugün Sheng Shi-
cai askeri vali makamıyla Doğu Türkistan’da bir diktatördür!

Özetle, Yang ile başlayan Rusya’ya yakınlık siyaseti, Cing zamanında daha da
kuvvetlenerek, nihayet Şing döneminde olgunluğa erişti. Doğu Türkistan,
Mogolistan’ın 1923 yılındaki halinin arifesinde durmaktadır. Bugün Doğu
Türkistan’da yürütülen siyaset ve takip edilen yönetim şekli, en ilkel kişinin de
dikkatinden kaçmayacak şekilde açık bir benzerlik göstermektedir. Yani, Doğu
361

Türkistan’daki yönetim şekliyle, Batı Türkistan’daki Sovyet rejimi bir birine çok
benzemektedir!...

Doğu Türkistan’daki Son OlaylaraUmumi Bir Bakış

“Eğer biz Kaşgarya’da Rusya’ya bağlı özerk bir Hanlık meydana getirirsek, bütün
Orta Asya’yaSahip olabileceğiz. Bu suretle, kendimiz için yeni ufuklara yol
açabileceğiz.”
Rusya’nın Batı Sibirya Valisi, Gasford (Gustav Hristianobiç Gasford).

Doğu Türkistan ismi, bu ülke hakkında kötü niyetli kişilere iyi


duyurulmadığından, bu ismi kasti olarak bozarak ve değiştirerek söylemekte olanlar
da vardır. Çinliler bu ülkeyi ele geçirdikten sonra geçen uzun yıllar boyunca belirli
bir isim veremedi ve sonunda onu, yeniden alınan bir vilayet olduğu için “Yani
Vilayet” manasına gelen “Şing-Cang” (Sing - Kiang) diye isimlendirdiler.

Doğu Türkistan’ın Kuzey kısmı olan, Tanrı(Tiyan Şan) dağları’nın üst tarafı
kitaplarda “Cungarya” ya da “Kuzey Türkistan” ismiyle, alt tarafı ise Güney
Türkistan, “Altışehir” ve kitablarda ise “Kaşgarya”, Çince de “Nen – Cang” şeklinde
söylenmektedir. Cungarya’da, Rusya’nın iktisadi ve siyasi etkisi fazladır. Kaşgarya –
Güney Türkistan – Altışehir taraflarında da Rusya etkisi olsa da, Hindistan ve
Afganistan ile sınır olduğundan, bu ülkelerin etkileri de görülmekteydi. Güneyde
resmi sınır şehri Taşkurgan üzerinden, Pamir ve Alay dağları ile Afganistan’a, Çitral-
Gilgit yolları ile Keşmir üzerinden Hindistan’a, en az 20 günlük yol ile aynı biçimde
Kargalık üzerinden Karakurum dağları’nın üstünden geçerek, aynı zamanda
Hotandan dağ içi yollar ile bir aydan fazla süren ve çok meşakkatli Tibet yolu yer
almakta olup, bu yol üzerinden Ladah’tan Hindistan’a gitmek mümkündür. Bu ticaret
ve ulaşım yoludur. Doğu Türkistan’ı Merkezi Çin ile baglayan Kumul – Hami yolu
ile Güney’de Hotan – Çerçen yolu ve Sucu üzerinden geçen kervan (deve)yolu
mevcuttur. Kumul yani Hami’ye merkezden araçla gelmek zor olsa da bir dereceye
kadar mümkündür. Araçla merkeze 20 – 25 günde ulaşılmaktadır.
362

Doğu Türkistan işte bu şartlar altında merkez ile idari, siyasi ve Hindistan ile
iktisadi bağlantısını sağladığı halde, aşağıdaki çağdaş ve uygun yollar sayesinde
Rusya ile iktisadi ve siyasi ilişkilerini sıklaştırmaktadır:
1) Kuzey’de yer alan Sarsumbe’ye, Rusya’ya bağlı Batı Türkistan’ın Zaysan
şehriden geçerek, “Türk – Sib” (Türkistan – Sibirya) demiryolu ile birleşmekte olan
zamanın teknik şartlarına uygun bir yol vardır.

2) Yine, Kuzey’deki önemli şehirlerden biri olan Çöçek’e, Rusya’ya bağlı Batı
Türkistan’ın “Bahti” şehrinden geçerek, Ayaküzde “Türk – Sib” demiryolu ile
bağlanan muntazam bir yol vardır.

3) Gulca şehri ile Rusya’ya bağlı Batı Türkistan’ın Corkent şehri üzerinden,
Almatı’ya uzanan ve burada “Türk – Sib” ile birleşen demiryolu vardır.

4) Gulca’ya, İli nehri üzerinden gemi ile iyi bir ulaşım vardır.

5) Aksu’ya Kırgızistan’ın Issık göl kıyısında yer alan Karakol şehrinden yol
vardır.

6) Üç Turfan’a Kırgızistan’ın Narın şehrinden ulaşan yol vardır.

7) Kaşgar’ı Kırgızistan’ın Oş kentiyle bağlayan çok güzel yol vardır. Ruslar


muhtemelen, Fergana’daki demiryolu hatlarını, Doğu Türkistan sınırlarına
uzatacaklardır. Şimdilik bu plan belli değildir, fakat henüz Urumçi hükümeti bu
yollara doğru, Doğu Türkistan içinde yol yapmaktadır.

Biz bu sınır yollarını kaydetmekle, Doğu Türkistan’ı çok eski zamanlarda


kararlaştırılmışbir plan ile ele geçirmek isteyen bir siyaseti en ince ayrıntısına kadar
inceleyerek anlatmış ve belki gerçek bir şekilde isbat etmiş oluyoruz. Rusya’nın, Batı
Sibirya Valisi Gasford’un 1857’de yazdığı bir kitabında: “Eğer biz Kaşgarya’da
Rusya’ya bağlı özerk bir Hanlık meydana getirirsek, bütün Orta Asya’ya sahip
olabileceğiz. Bu suretle, kendimiz için yeni ufuklara yol açabileceğiz” diye yazması
363

ve bugün Sovyet Rusya’nın, önemli sınır noktalarına muntazam yollar yapması,


konunun önemini açıkça gösteriyor olsa gerek.

İktisat bir ilimdi. Şimdi bu ilim “Siyasi iktisad” adıyla öğretilmektedir. Gerçekten
günümüzde bir ülkeye nüfuz etmek, onun ekonomisine sahip olmaya bağlıdır.
İktisadi görüşler ve materyalizmciler, manasız at oynatmak için gafildoğu’ya doğru
koşmaktadırlar. Bu gaflet yurdu, aynı zamanda siyasi iktisat ve materyalizm
deneylerine en müsait laboratuvar olmakta!... Moğolistan, 1923 yılından beri
“Tecrübe”nin iyi sonuçlar verdiğinin bir kanıtı oldu. Şimdi ise bu tecrübe için Doğu
Türkistan’da da açık ve resmi bir faaliyet başladı.

Bu fırsatla bir olayı daha yazarak geçeyim; bir dönem ilimle meşgul olan bir kişi,
çağdaş görüşlerler hakkında konuşurken: “İktisadi görüş kurumlarından Karl
Marks’ın fikrini, Ruslar ilmi bir dirayetle değil, belki bu mesleğin yayılmasına uygun
bir şekilde cahil olduklarından kabul etmişlerdir” demişti…

Sömürgeci ve istilacı Çar valilerinden Gasford’un fikrini uygulamaya geçirerek,


Doğu Türkistan’ı, iktisadi ve siyasi nüfuzu altına alan Sovyet Rusya’ya ne demek
gerek?...

(Devamı var)
Mecdeddin Ahmed.
364

DOĞU TÜRKİSTAN İNKILÂBI ETRAFINDA* (*)413


III

1931 yılında, Jin Shu-ren’in zulmü ve vahşiliği artmış, hatta ırz ve namusa
saldırılar haddini aşmıştı. İşte böyle bir dönemde Kumul’da, Hoca Niyaz Hacı, Salih
Dorga, Fazıl Ahund ve Yolbars Bey’ler dağda yayayanTürklerden kendilerine bağlı
adamları toplayarak ayaklandılar.

Kansu’da dayısı Ma Bu Fang’a karşı ayaklanıp, daha sonra 600 kadar askeriyle
kaçarak Kumul sınırına gelen Ma Zhong-ying, Hoca Niyaz Hacı’ya adam
göndererek, kendileriyle birleşmek istediğini bildirmiştir. Birleşik bir güce muhtaç
olan Mücahitler, Ma Zhong-ying’in bu müracaatını geri çevirmeyerek hemen kabul
ettiler. Rusya’dan aldığı tüfek, mitralyoz (oksaçar) ve makinalı tüfek gibi modern
silahlarla kuşanmış Jin Shu-ren’in askerleriyle savaşan Kumullumücahitler, onlardan
az da olsa ganimet aldılar. Ma Zhong-ying ganimet olarak alınan silahları paylaşma
konusunda Mücahitlerle anlaşamadı, aksine mücadele etti. Onları zor durumda
bırakarak, Kansu’ya döndü. Ma Zhong-ying bundan önce, dayısı Ma Bu Fang’a,
Hoca Niyaz Hacı tarafından tavsiye mektupları yazdırarak affedilmesini istetmişti.
Ma Cu İng’den birçok hediye alan Ma Bu Fang geçmişte kendisine karşı isyan
çıkartan yeğenini affetti. Böylece dayısı’nın yanında kendi durumunu düzeltmiş olan
Ma Zhong-ying, Ma Şi Ming, Ma Fu Yen ve Ma Cen Sa isimli üç Dunganı 30 kadar
askerle Kumul’a yolladı. Bunlar, Ma Zhong-ying’e karşı isyan ettikten sonra kaçmış
şekilde gösterilip, hatta bu konuda Hoca Niyaz Hacı’ya müracaat edilip, onların
silahsızlandırılması da tavsiye edildi.

Hoca Niyaz Hacı, Yolbars Bey, Salih Dorga ve Fazıl Ahund’ların komutalarında
olan, silahlı ve silahsız Türk askerlerinin sayısı, 700 ile 800 arasındaydı. Hoca Niyaz
Hacı ile Yolbars Bey arasında anlazmazlık çıkınca, Yolbars Bey, Ma Zhong-ying’in
yanına Kansu’ya gitti. 1351 yılı Ramazan ayı başında Kumul dağındaki Ma Şi Ming,

*
Yaş Türkistan, Temmuz – Ağustos 1938, Sayı 104 – 105, Sayfa 41-55.
413
Başlangıcı "Yaş Türkistan"ın, 102 ve 103. sayılarındadır.
365

arkadaşları ile beraber, zor durumda bulunan Hoca Niyaz Hacı’ya haber vermeden,
Turfan’a giderek: “Beni Hoca Niyaz Hacı gönderdi. Ayaklanma zamanı gelmiştir”
diyerek, Turfan halkını ayaklanmaya çağırdı. Ayaklanmaya minnettar olan
Turfanlılar harekete geçerek, kendi şehirlerinde bulunan Çin kuvvetlerini bastılar. Bu
Turfan ayaklanması yalnız kalan Hoca Niyaz Hacı’ya manevi kuvvet verdi. Çünkü
Urumçi kuvvetleri artık Turfan ile de mücadeleye girişerek, Kumul’daki Mücahitlere
karşı duran askeri güçlerin bir bölümünü Turfan için ayırdılar. Fakat ne yazık ki Ma
Şi Ming ile Turfan mücahitleri olan Türkler arasında anlaşmazlık ortaya çıkarak,
kendi aralarında savaş başladı ve bu savaş, Urumçi askerleri Kumul’dan Turfan’a
gelene kadar devam ederek, sonunda hükümet askerleri Turfan’a geldiğinde,
Dunganlar ele geçirilen silah ve mühimmatı yanlarına aldıktan sonra şehirden
çıkarak, Karaşehir’e kaçtılar. Turfan’a giren Çin askerleri komutanı Şhung Fayu
askerlerine katliam emri vererek, günahsız halkın yüzlerce kadın ve çocuklarını
öldürüp, bazılarını giyotinle doğratarak,kafalarını şehrin kapısına astırdı!...

Ma Şi Ming kaçtığı zaman, Turfan mücahitleri de şehirden ayrılmıştı. Mahmud


Muhiti, Hoca Niyaz Hacı ile işbirligi yapma maksadıyla Turfan’a geldi.Bu suretle
Turfan, Lokçin ve Piçan’ı Çin kuvvetlerinden geri aldılar. Bu kanlı savaşta,
Lokçin’de aydın ve kahraman bir komutan olan Maksud Muhiti şehit düşmüştür.

Kumul’daki Çin Hükümet kuvvetlerinin komutanı, Li Hay Ru’yu yakalamak için


giden Hoca Niyaz Hacı ile Mahmud Muhiti, silah yetersizliği nedeniyle
zorlansalarda, o bölgede 2000’e yakın düşman askeriyle savaştılar ancak Li Hay Ru
kuvvetlerinin Urumçi’ye gitmesine engel olamadılar.

Doğu Türkistan’ın kuzey bölgesinde başlayan ayaklanma, Jin Shu-ren’in bütün


tedbirlerine rağmen güney bölgelerine deyayıldı. İsyan dalgası her tarafı kapladı.
İsyan seli her tarafı bastı. Hicri 1351 yılının Ramazan ayından itibaren, Kaşgar ile
Urumçi arasında posta haberleşmesi kesildi. Şevval ayında Kaşgardan Hotan tarafına
asker gönderildi. Zilkadde ayında, Hotan ve Maralbaşı taraflarından Çinli işgal
memurları Kaşgar’a kaçtılar… Yani isyan her tarafı kaplamıştı. Kaşgar’daki genel
heyecan arttı. Kaşgar valisi, Hotan valiliği görevinide üstüne aldı. (Hotan valisi öldü.
366

Kaşgar’ın Yenişehrindeki Çin Generali intihar etti. Kaşgar valisi olağanüstü tedbirler
almak üzere yetkilerini genişleterek, kendisini Başkomutan (Siling) ilan etti. Siling
Geniş yetkili büyük bir askeri rütbedir). Zilhicce ayı başında Uçturfan yoluyla, bu
vali tarafından Uçturfana, Kırgız askerleri “Cing Luye” namındaki bir Dungan
komutanını Sogun Karaul ismindeki yerde öldürüp, Osman isminde bir Kırgız
komutası altında hareket ettiler.Yani Kırgızlar da ayaklanmaya katıldılar. Böylece
Kaşgar da bilfiil milli istiklâl hareketine sahne oldu. Hotan, Kargalık ve Yarkent
şehirlerindeki isyan hareketleri başarıyla devam etmekteydi. İşte kuzey’deki hareket
kendi yolunda ilerlediği dönemde güney’de iş sonuçlandı. Hicri 1352 yılı 7.
Muharremde Kaşgar işgal edildi. Muharrem ayının 8’inde, Timur Tencang 2000
kadar Türk – Uygur askeriyle beraber Aksu’dan Kaşgar tarafına geldi. Kendisinden
önce şehri zabt eden Kırgız Osman Bey ile müttefik oldular. Halkın maneviyatı
olağanüstü arttı, günden güne göngüllü asker sayısı artmaktaydı. Muharrem ayının
13’ünde Timur Tencang ile beraberindeki Ziho mertebesindeki Ma Jen Sa 600 kadar
Dungan askeriyle Kaşgar’a geldi(*).414

Doğu Türkistan’ın güneyi doğrudan doğruya Uygur Türklerinin idaresi altına


geçti. Hotan bölgesinde“Celaletülmelik” adıyla geçici bir hükümet kuruldu.
Kuzey’deki durum ise şu şekildeydi:

Hoca Niyaz Hacı ile Mahmud Muhiti, Turfan – Lokçin, Piçan’ı zabt ettikten sonra
Hayru bölgesini ele geçirmek için Guçin’e gittiklerinde, Ma Zhong-ying’i orada
buldular. Bu sırada Urumçi’deki Çinliler Genel Vali Jin Shu-ren’in yönetiminden
memnun olmadıkları için onu görevden alarak, yeni bir yönetim kurdular. Li Yung’u
“Cuşi”yani reis yaparak, Şing Şi Sai’yiAskeri Vali olarak atadılar. Bu yeni yönetime
yol yordam gösterenler, Uygur Türklerini kendi taraflarına çekmeyi ve Dunganlarla
arasını bozmayı tavsiye ettiler. Urumçi bu amaçla, Hoca Niyaz Hacı’ya temsilciler
göndererek temasa geçtiler. Ma Zhong-ying eline Kuran-ı Kerim’i alıp,Türklere

414
Tencang = 400 ila 600 askeri komuta eden askeri rütbe. Ziho = Erkanı Harbiye Reisi
(Genelkurmay Başkanı). Komutasında 2000 askeri olduğu halde Timur’a “Tancang” denilmiştir.
“Luicang” ve “Sicang” General manasında kullanılmaktadır. Osman Bey “Luicang”dı. Timur Sicang
şehit olduktan sonra Osman Bey “Sicang” olmuştur.
367

ihanet etmeyeceğine ve sadakatle islam yolunda cihad edeceğine sözvererek,


Türklerle birleşti. Daha önce olandan daha fazla bir hararetle mücadele tekrar
başladı. Çeşitli kollardan Urumçi’yi sıkıştırdılar. Bu sırada (Zilhicce başında) Altay
hareketi, Şerif Han komutasında çok güçlü bir şekilde başladı. Şerif Han
liderliğindeki bu yeni hareket mücahitlerinmoralini yükseltti (Şerif Han Altay’daki
Kazak 415 Türklerinden olup, o bölgedeki halkın fevkalade hürmetini kazanan bir
kişidir. Bekiş adındaki bir kişi 1920’de o bölgedeki ayaklanmaya tesadüfen yardım
edip, sonunda elindeki harp malzemelerini Şerif Han’a vererek, kendisi Moğolistan’a
gitti. Aslen Rus olan Bekiş, Rusya’da Beyaz ve Kızıl Rusların iç savaşta olduğu
dönemde bir miktar silahlı askerle Altay’a gitmişti).

Hoca Niyaz Hacı ile Ma Zhong-ying birleşerek aynı cephede savaştıkları zaman
ellerinde takriben 10–12 000 kadar Türk ve Dungan asker vardı. Bu sırada Turfan’da
yeniden toplanan bir kuvvet toplandı. Bunlar daha önce Turfan’da isyan çıkardıktan
sonra kaçan ve Turfan’ın katliamına sebep olan Dunganlar ile işbirligi yapanlardı.
Buların başında Timur Ahund namında bir kişi vardı. Bu kişi Uygur Türkü olup,
eskiden Çinlilerin uyguladığı işkencelere dayanamayan bir kişiydi. Timur Ahund 500
asker toplayarak, Ma Cen Sa adındaki Dunganı“Ziho” yaparak, Güney vilayetlerine
doğru yola çıktı. Timur Ahund, Hoca Niyaz Hacı’ya adam göndererek, kendisinin
ona itaat ettiğini ve ne emir verilirse o emre göre hareket edeceğini söylese de,
Dunganlar Timur’u kendi haline bırakmadan, onu Altışehir tarafını fethetme
arzularına alet ettiler. Timur “Tencang” olup, her savaşta en ön sırada, Dunganlar ise
arkada dururdu. Aksu’da Halkı yağmalama hevesine düşen ve silahını kendisi alarak
Uygur Türklerine vermek istememeleri yüzünden Dunganlar ile Türkler arasında
büyük bir anlaşmazlık çıktı ama sonunda yine Kuran’a el basarak barıştılar. Zaten
Altışehir tarafında çoğu şehirde kendiliğinden çıkan isyanlar neticesinde
müslümanlar’ın eline geçmiş olduğundan, fazla bir zahmete girilmeden ilerlediler.
Kaşgar tarafından Yang Çimen komutasındaki hükümet güçleri, yollarda bir çok
karışıklıklara neden olarak Aksu dolaylarına kadar çekildiler. Timur Tencang

415
Dergide Şerif Han Kırgız olarak belirtilmiştir. Ancak biz bunu düzelterek Kazak olarak belirttik.
Sovyetler Birliği döneminde Kazak Türklerine “Kırgız”, Kırgız Türklerine ise “Kara Kırgız”
denilmesi nedeniyle Şerif Han Kırgız olarak belirtilmiş olabilir.
368

kuvvetleri, Yang Çimen kuvvetlerine karşı galib gelerek düşmanı kaçırmıştı. Bu


suretle Kaşgar’a ulaştılar. Yukarıda kaydedildiği gibi, o dönemde Kaşgar’da Osman
Tencang vardı. Kaşgar Müslümanlar’ın elindeydi.

Kuzey’de Hoca Niyaz Hacı ile Ma Zhong-ying beraber hareket ettiğinde Urumçi
hükümet güçleri çeşitli kollara ayrıldı, onlar gayet tertipli savaşlar ardında galib bir
vaziyetteydiler. Jin Shu-ren, Doğu Türkistan’a gelmiş olan Beyaz Rusları gönüllü
asker yaparak ve onlara silah vererek savaşa katılmalarını sağladı. Jin Shu-ren,
Mançurya savaşlarından Rusya topraklarına kaçan Çin askerlerinden de 10
000’lercesini Doğu Türkistan’a getirmişti. İster ülke içindeki Beyaz Ruslar’ın
silahlandırılmasında, ister de kaçkın Çin askerlerinin Doğu Türkistan’a girmesinde
Rusya’nın esaslı bir yardımı oldu. Zaten ayaklanmacılar bütün ayaklanma süresince
sadece Urumçi kuvvetleriyle değil, Rusya’nın düzenli askeri gücü ile de karşılaştılar.
Sonra Rusya’dan “Tarbagatayski Etred” namıyla giren halis Rus kuvvetleri, İli ve
Çöçek taraflarının Urumçi hesabına barışın sağlanması için pek çok yardımda
bulundular. Jin Shu-ren’i kaçırarak, yerine Sheng Shi-cai’a, büyük yetkilerle kendi
isteklerine uygun şekilde yönetmesini sağlamaları, özetle, Rusların Doğu Türkistan
isyanına yakından katılmaları, bu isyandan nasıl bir beklenti içinde olduklarına güzel
bir delildir.

İsyan güçlerinin bir kolu Hoca Niyaz Hacı komutasında Cimhisar’ı kuşatarak,
biçilen hükümet kuvvetlerinden silahlarını almak üzere olduğunda, Ma Zhong-
yingözel adamlarını yollayarak silahları aldırır. Bu durum ve bundan önceki buna
benzer şekilde cereyan eden hadiseler, Uygur Türkleriyle Dunganlar arasında
anlaşmazlığa sebep olarak, aralarının açılmasına sebeb oldu. Birbirlerine güvenleri
kalmadı. Hatta Urumçi’yi fethetme arifesinde, bu iki müslüman isyancı kuvvet
birbirleriyle savaşarak düşmana durumdan faydalanma fırsatı verdiler. Düşman
Uygur Türklerini ele geçirme isteğiyle, onların aralarına teşvikatçılar gönderdiler.
Dunganlardan bezmiş olan bazı Uygurlar büyük bir müttefik ve dostlarına nazik ve
güzel görünen vaatler vermekte olan düşmanlarını tercih ettiler.
369

1932 yılının Mart ayında bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşmada da Hoca Niyaz
Hacı’nın Urumçi hükümeti tarafından Nen Jang Bovi Zung Siling rütbesiyle “Doğu
Türkistan’ın Güney Bölgeleri Muhafız Kuvvetleri Baş Generali” yapıldığı tasdik
edildi. Urumçi silah ve yardım vaad etti, fakat ne silah verdi ne de yardım etti. Hoca
Niyaz Hacı, Urumçi hükümeti tarafından hükümranlığı’nın kabul edildiği, ülkenin
Güney kısmına, Altışehirge gitmek istedi.

Dunganlar Urumçi kuvvetine karşı koymak ve hükümet kuvveti ile birleşen


Uygurlar ile savaşmak mecburiyetinde kaldılar. Urumçi’nin amacı Dunganlar ile
Türkleri ayırarak, Dunganları bitirmek ve daha sonra kendi bildikleri şekilde
Türkler’in işini de bitirmekti. Olaylar Urumçi’nin bu amacını hızlandırdı.Yani
Dunganlar’ın silah konusunda Türkler ile anlaşamaması, Urumçi’nin amacının
çabukça gerçekleşmesini sağladı. Hoca Niyaz Hacı kuvvetleri, Urumçi üstüne yaptığı
hücumları durdurarak Turfan tarafına gitti ve Dunganlar ile yaptığı savaşlarda kâh
galib geldi ve kâh mağlup oldu. Bu arada, şehirler bazen Dunganlar’ın eline geçerek
yağmalanırken, bazen de Uygurlar’ın eline geçti. Hoca Niyaz Hacı kuvvetleri
Aksu’ya geldi ve güneye kuvvet sevk etmeye başladı. Dunganların yollarını
kestikleri için hayli ağır savaşlar gerçekleşti.

Urumçi silah vaad ettiği halde vermedi ve bugüne kadar yapılan savaşlarda ele
geçirilen silahlar ile mücadele etmiş olan mücahitler çok zorlandılar. Hoca Niyaz
Hacı Kaşgar’a temsilci gönderip, dışarıdan silah satın alma çarelerine başvurdu. Bu
amaç için para tedarik etme yollarını aradı. Rusya’ya heyet gönderildi. Bunlar mal ve
para karşılığında silah satın alarak geri döndü. Silahlar, Uçturfan ve Kaşgar –
Ulugçat sınırlarından sokularak alınacaktı. Hoca Niyaz Hacı, bu noktaları idaresi
altına alma girişimlerinde bulundu. Hoca Niyaz Hacı, Aksu’da Rusya’dan satın
alınan yeni silahları beklemeye başladı. 1933 yılının Kasım–Aralık aylarında
silahların bir kısmı geldi. Dunganlar ile yapılan savaşlarda Türkler galib geldiler.
Dunganlar’ın bu bölgede (Turfan – Kara şehir – Kuçarda) bulunan güçlerinin
komutanı, Ma Şi Ming savaşta öldü. Yerine Ma Fu Yeng görevlendirildi. Bu
tarihlerde Kaşgar’daki durum şu şekildeydi: Timur Sicang Kaşgar’da olup, kendi
kuvvetlerinden bir miktarını Yenihisar – Yarkend taraflarının fethi için göndermişti.
370

Bunlar Hotan tarafından görevi ele alarak gelmiş olan Emirler ile Yarkentte
karşılaşıp birleşerek, Yarkent’in Yenişehirinde kuşatma altındaki Çin kuvvetlerini
imha ettiler. Fakat Hotan Emirleri ile Tencang kuvvetleri (iki taraf ta Türk - İslamdır)
arasında anlaşmazlık çıktı. Kaşgar’da Uygur, Kırgız ve Dunganların müttefik
oldukları dönemde aniden Kırgızlar ile Dunganlar arasında anlaşmazlık çıktı. Hicri
1352 yılı 23 Muharremde şehir içinde savaş başladı ve sonuçta Dunganlar Eskişehir’i
bırakarak, Kaşgar’ın Yenişehiri’ne gittiler. Aradan bir süre geçtiken sonra Timur
Sicang ile Kırgız askerleri’nin komutanı Osman Luicang arasında anlaşmazlık
çıkarak, Kırgızlar dağa çekildiler(16. Rebiülsani). Timur Sicang, Dunganlardan
yardım isteyerek, Kırgızlar’ın arkasıdan gitti. Fakat niyeti bozuk Dungan Ma Cen Sa,
Timur’a yardım vaad edip, Kaşgar yakınında Timur Sicang’ı öldürdü ve başını
şehir’e getirdi. Ardından kendileri Eskişehri de ele geçirdiler (17. Rebiülsani).
Dunganlar güzel vaatlerle Kırgızları kendi taraflarına aldılar. Aradan bir hafta
geçmeden Dunganların niyetlerini anlayan Kırgızlar, tekrardan Dunganlarla
savaştılar. Hayli kanlı savaştan sonra, Hicri 24 Rebiülsani de Dunganları Kaşgar’ın
Yenişehrine kaçırdılar. Osman kendisini Sicang ilan etti. Böylece, Kaşgar’da Kırgız,
Yenişehir’de Dungan hükümranlığı başladı.

Bu tarihlerde Kaşgar’da yaşamakta olan Özbek Türklerinden de göngüllü bir fırka


asker teşkil edilip bu ayaklanmaya katılmıştı.

Aslen Kaşgarlı olan, Hacı Sabit Damolla adındaki geniş bilgi sahibi bir kişi hac
ibadetinden sonra Mısır, İstanbul ve Hindistan seyahatlerinden dönerek Hotan’a
geldi. Ayaklanma ve isyan döneminde ülkeye dönen bu kişi, Hotan’da hem
fikirleriyle danıştı. Mehmet Niyaz Âlem’i “Celaletülmelik” ünvanı ile Padişah,
Mehmed Emin Ahundum’u “Emir Kebir” ünvanı ile Sadrazam ve buna benzer
hükümet görevlileri tayin ederek geçici bir idare kurdular.Emiri Kebir Mehmed Emin
Buğra’nın bir kardeşi Molla Abdullah Ahund’u “Şah Mansur” lakabıyla Hotan geçici
yönetiminin Yarkentteki vekili olarak atandı.Diğer bir kardeşi ise “Emir Sahib”
namıyla Yenihisar’a emir olarak atandı. Ayrıca, Kaşgar’da “Hotan idaresi” kuruldu
ve Sabit Damollam bu idarenin başkanı oldu. (Bu idare bir çeşit geçici heyet olup,
Hotan Emirliği’nin Kaşgar’a yardımlarını yöneten bir müesseseydi.) Bu arada Şerif
371

ünvanlı Ahmed Tevfik isimli bir Arap Kaşgar’a gelerek, kendisini Âli Baş
Kumandan ilan ederek, Yenişehir’de mahsur kalan Dungan ve Çinliler’e karşı hala
savaşta olan Türk askerlerinin komutanı oldu. O kişinin hayal ve maksadı tam olarak
açık ve malum olmasa da çok anlaşılmaz ve muamma yollarda yürümesi, Doğu
Türkistan isyancılarını endişeye düşürdü. Kendisinin Türkistan’a Han olma
isteğinden tutun, Şehzade Abdulkerim’i getirmeye kadar çeşitli fikirleri’nin olması,
Doğu Türkistan inkılâpçılarını şüphelendirdi. Şu sıralarda, Kaşgar’ın Eskişehri
tamamen bir İslami idareye sahip olup, Kaşgar’da bulunan İsveçliler’in matbaasında
“Doğu Türkistan Hayatı” isimli haftada 3 gün yayınlanan bir gazete çıkarıldı. Timur
Sicang döneminde kurulan ilk öğretmen okulu ve yanında ilkokul devam etmekteydi.
Vakıf, öşür ve zekât işleri düzen altına alınmıştı.

Altışehir’de (Doğu Türkistan’ın güneyinde) sadece Kaşgar’ın Yenişehri feth


edilmemiş olup, onun dışındaki bütün şehirlerde yönetim Türkler’in elindeydi.
Aksu’nun yukarı tarafında Dunganlar ile Hoca Niyaz Hacı arasındaki savaş kaygı
vericiydi.
Bu günlerde Türkiyeli Doktor Mustafa Ali Bey ve Mahmud Nedim Efendi,
Afganistan üzerinden Kaşgar’a geldiler. Onlarla beraber Sabit Damolla ve diger ileri
gelenler arasında fikir birliği oldu. Hemen bu harekete bir isim verme ve
mücadelenin sonucunu bir amaca bağlama, dökülen kan ve verilen kurbanların belli
bir amaç için olmasını sağlamak meselesi ortaya çıktı. Neticede bağımsız bir Doğu
Türkistan devleti kurma fikri kararlaştırıldı.

O günlerde Kaşgar’da bulunan kişilerden bir heyet (Bakanlar Kurulu) seçilerek,


ayaklanmada önemli yer tutan saffetli Hoca Niyaz Hacı’yı Cumhurbaşkanı seçip,
bağımsız “Cumhuriyet” ilan edildi. Hacı Sabit Damolla’nın başkanlığında
kurulanBakanlar Kurulu, Kaşgar’da, Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hacı ise o
tarihlerde Aksu’daydı. Hükümet’in dayanağı “İstiklal Cemiyeti” olup, bu cemiyet’in
etrafına aydın ve milliyetçi zümre toplanmıştı. “İstiklâl” o zamanki milli duygunun
en galeyanlı döneminde “Gök Bayrak” kaldırmak ve “Misakı Milli” andına
katılanlardanibaretti. (1352 Hicri 24 Receb, Pazar).
372

Osman Sicang, kabineye katılmayı reddederek dağa gitse de sonradan


tutuklanarak Yarkent tarafına sürüldü. Ahmed Tevfik Efendi, cumhuriyetten
fazlasıyla endişeye düşerek, açık bir fikir ve görüş bildirmese de hareketleriyle karşı
olduğunu ortaya koymuştur. Aksu’ya, Hoca Niyaz Hacı’nın yanına kaçmaya çalıştığı
sırada yakalanarak sınır dışı edildi. (H. 1352 Şaban).

Cumhuriyet hükümeti yurt dışında bağımsızlığı tanıtmak ve uluslararası alana


dâhil olma niyetiyle, Doktor Mustafa Ali Bey’i temsilci sıfatıyla yurt dışına
göndermiştir. Cumhurbaşkanına giderek meseleyi izah etme ve bunun gibi önemli
görevler ile Mahmud Nedim Efendi Aksu’ya gönderildi.

Altışehir’de iki hükümet kurulmuştur. Biri Merkezi Hotan, yönetim şekli “Melik
(Kral)”lik, olan ve devlet yapısıile ilgili her hangi bir programla tespit edilmeyen,
Hotan İslam Hükümeti, diğeri ise Merkezi Kaşgar olmak üzere kurulan Doğu
Türkistan Cumhuriyeti. Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin yönetim şekili
cumhuriyet olup, devlet kuruluş beyannamesi ve resmî olmasa da Kanuni Esasi’de
açıklanmıştı.

Aksu’nun üst taraflarında Uygur – Dungan anlaşmazlığı devam etti ve savaş


devam etti. Doğu Türkistan’ın kuzeydoğu bölgesi ise, Urumçi’deki “Sheng Shi-
cai”in daresi altındaydı!
H. 1352 yılı Ramazan ayı başlarında Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hacı Kaşgar’a
geldi. Amacı, 7-8 aydan beri halledilemeyen, Kaşgar Yengişehir işini halletmekti.
Cumhurbaşkanı’nın (Yada Urumçi’nin gözünde Nen Cang Bovi Zung Siling),
Kaşgar’a gelişiyle bu işe ciddiyetle girişildi. Hoca Niyaz Hacı ile birlikte bu inkılâbın
meşhur kahramanı Mahmud Muhiti de Sicang rütbesiyle Kaşgar’a gelmişti. O,
şehir’e gelmeden Yenişehir etrafına yani cepheye yakın bir yere yerleşti. Cumhuriyet
idaresi Mahmud Muhiti’ye Genel Kurmay Başkanı ünvanını verdi. Kaşgar’da herkes
yeni bir gayret, yengi bir vücud ile iş girişmiş olarak görünüyordu. Bugünlerde Aksu
tarafında Hoca Niyaz Hacı kuvvetlerine karşı duran Ma Zhong-ying kuvvetleri
komutanı Ma Fu Yeng komutasındaki Dungan askerleri, Hoca Niyaz Hacı’yı takip
ederek Kaşgar’a gelmeye başladılar. Maralbaşı’nda Türk askerleri gelen Dungan
373

askerlerinin önünü kestiler ancak durduramadılar. Nihayet Kaşgar’daki Cumhuriyet


Hükümeti ileri gelenleri çeşitli yönlere kaçtılar. Yenişehir’deki Dunganlar da çıkıp
Ma Fu Yeng kuvveteriyle birleştiler. Kaşgar etrafındaki Cumhuriyet hükümeti
askerleri bir kez daha Kaşgar’a hücum etseler de sonuç alınamadı. (16. 2. 1933).
Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti Başbakanı, bazı bakan ve bir miktar devlete bağlı
askerle, Hotan Hükümeti’nin idaresindeki Yenihisar’a geldiler. Hoca Niyaz Hacı
Yarkent’e gidip, oradan Merkit – Han Arık yolları üzerinden Kaşgar’ın Ulugeçit Rus
sınırına geçerek, Taşkentten ayrılan barış heyeti ile görüştü. Onlarla beraber güney
yolunu takiben Yarkent’e geldi(1934 Nisan başında).
Dunganlar, Kaşgar işini bitirdikten sonra iki ay kadar sessiz kaldılar. Ma Zhong-
ying Kuzey’de yalnız kalıp, Kaşgar’a kaçtı. Urumçi askeri O’nu Aksu’dan sonra
takip etmedi. Güney şehirlerinde yol üstünde Hoca Niyaz Hacı kuvvetleriyle bazı
çatışmalar olduysa da, Ma Zhong-ying 1934 yılının Nisan ayı başlarında Kaşgar’a
geldi. Bununla beraber Urumçi büyük bir düşmanını kaçırarak ondan kurtulmuş oldu.

Urumçi’de sadece 1 yıllık(Aralık 1933 - Haziran 1934) kurtuluş bayramı yapıldı.


Sheng Shi-cai kendisinin ideal(!) hükümeti’nin programını anlattığı dönemde,
güney’de Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti Başbakanı, Adalet Bakanı ve değişik
sorumlu mevki ve makamlarda bulunanlar Hoca Niyaz Hacı tarafından Yarkent’te
tutuklandılar. Dunganlar’ın, Yengihisar’a hücumu sonucunda Şah Mansur ve Emir
Sahib şehit edildi, kardeşlerinin öcünü almak ve kurulan devleti şereflendirmek için
Yarkent’e gelen Emir Kebir (Mehmet Emin Buğra), Hoca Niyaz Hacı’nın başbakan
ile adalet bakanına yaptığı muameleyi gördükten sonra Yarkent’ten ayrıldı. Böylece
Urumçi’de 1 yıllık kurtuluş bayramı kutlandı. Bu dönemde, güneydeki Doğu
Türkistan İslam Cumhuriyeti ve Hotan Melikliği fiilen dağıtılarak yok edildi. Mesele
böyle bir şekil aldıktan sonra, Urumçi Hoca Niyaz Hacı’ya Nen Ceng’lık vermezdi.
Nitekim 1934 Mayıs ayında, Aksu’da Hoca Niyaz Hacı’ya Çin kanunlarında yeri
olmayan Fu Cuşi yani Hükümetbaşkanı yardımcısı makamı verildi. “İsyan lideri Gazi
Hoca Niyaz Hacı” yetkisiz Urumçi’nin “Nen Cang Bovi Zung Siling’i Hoca Niyaz
Hacı”, Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz en sonunda Urumçi’deki hükümette Li Cuşi
namındaki Çinli’nin yardımcısı “Fu Cuşi Hoca Niyaz Hacı” oldu!
374

Ma Zhong-ying kendisi için rahat bir yer bulmak ve Uygur Türk ölüsü üstünde
tahtını kurmak üzere Hotan’a hücum edip, önceki Padişah’ı (Mehmed Niyaz Âlem
Ahund’u) Hotan’a vali olarak atandı.

Dungan dindaşın, Uygur dindaşına vurduğu darbe, Doğu Türkistan İslam


Cumhuriyetini ve Hotan Melikliğini bitirerek, Urumçi Çinlilerine manevi hizmet
etmek İslam insafı ve müslümanlık terbiyesine uygun mudur? Dungan dindaştan
görülen acımasız hareket, Türkleri, Çin ve Rus kucağına böyle çabuk yakınlaştırdı.

6 Temmuz 1934’te, Ma Zhong-ying yanındaki 60 kadar askeriyle Ergeştam


üzerinden Rusya’ya gitti. Askerleri Hotan’a çekildi. 20 Temmuz’da Urumçi askerleri
Kaşgarı işgal etti…

*
* *

Hotan’da Ma Hu-shanGeneral ünvanıyla, şekli ve amacı olmayan bir idare kurdu.


Ma Zhong-yingise Moskova’daydı. Yarkent’ten tutun, Doğu Türkistan’ın diğer
bölgeleri Urumçi Hükümeti adıyla kurulan Sheng Shi-cai diktatörlüğüne bağlandı.

Kaşgar’da bulunan General Mahmud Muhiti, 2 Nisan 1937’de Hindistan’a gitmek


üzere Kaşgar’dan ayrıldı. Kalan Uygur askerleri Hotan’daki General Ma Hu-
shankuvvetleri ile birleşerek 29 Mayıs 1937’de Kaşgar’a geldiler. Urumçi’ye bağlı
kuvvetler Kaşgar’ın Yenişehiri’ndeydiler. Bunlar Maralbaşı ile Uçturfan’ı da yarım
yamalak işgal ederek, Aksu üstüne yürüdüler…

Urumçi kuvveti Güney’e doğru hareket etti. Rusya birçok bölgeden ülkeye asker
ve silah soktu. 1 Eylül 1937 yılında, Kaşgar’daki Dunganlar savaşmadan şehri terk
ettiler. Feyz Abad’daki Dungan kuvvetleri Urumçi taraftarı olarak şehire girdiler.
Yine resmen Urumçi Hükümeti yönetimi kuruldu. Ma Hu-shandaha önceden
planladığı gibi Yarkent’ten, Hindistan’a kaçtı.
375

Kuzey’de, Kumul’da isyanın en başından beri çalışan Yolbars Bey, Mahmud


Muhiti’nin yurt dışına çıktığı günlerde, Urumçi’ye karşı isyan çıkarttı ve mağlup
olarak Kansu tarafına kaçtı. Altay’da Şerif Han’ın da bazı hareketleribaşarılı olmuş
olsa da temeli zayıftı.

Şimdi, Hotan da dâhil olmak üzere, Doğu Türkistan tamamen Urumçi idaresine
girdi.

(Devamı var)
Mecdeddin Ahmed.
376

BİR DOĞU TÜRKİSTANLIMÜCAHİTİN İDAREMİZE


MEKTUBU*

Kendisinin tam adı ve adresi idaremizce bilinen bir yurttaşımız, Hindistan’ın


Lahor şehrinden, Doğu Türkistan’da cereyan eden son olaylar hakkında uzun bir
mektup yazmıştır. Bu yılın Temmuz ayı sonlarında yazılan bu mektubunda yazar,
Sovyet Rusya’nın Doğu Türkistan’a karşı yürüttüğü siyaseti ve Merkezi Çin
Hükümeti’nin son olaylar üzerine kendi temsilcilerini Doğu Türkistan’a göndererek
oynadığı oyunları, kendi izlenimlerine dayanarak izah ettikten sonra sözünü Merkezi
Çin taraflarında yaşayan yurttaşların girişimlerine getirerek aşağıdaki satırları
yazmaktadır:

“… Nankin Hükümeti, Dunganların lideri Ma Zhong-ying ile anlaşma yaptığında,


yerlilerle de anlaşmak istiyormuş gibi göründü. Bu amaçla, Doğu Türkistanlı İsa Bey
adındaki bir şahsı buldu. Nankin’de bir Türkistanlılar Birliği(Derneği) oluşturuldu.
Bu birlik adına, Nankin’de “Çini Türkistan Avazı416 ”, “Tiyan Şan” isminde aylık
olarak bir dergi çıkarıldı. Bu iki isimdeki dergi 11 sayıda görevini tamamlayarak, Çin
Hükümeti tarafından kapatıldı. Bu derginin görevi Türkistan halkını bağımsızlık
veya başka bir hükümetle siyasi ilişkide olmaktan vazgeçirerek, Çin Cumhuriyetine
bağlı kalmaya çağırmaktı. 11 aylık süre içinde yerli inkılâpçılarımızın siyasi
durumları sarsılıp, Sheng Shi-cai’in Ruslarla kurduğu ortaklık daha sağlam bir hale
geldi. Artık o dergiye ihtiyaç kalmadığında, dergi kapatıldı. Şimdi o derginin
kuyruğu olan başka bir dergi, “Uruş Haberi417” adıyla yine İsa Bey’in girişimleriyle
bu yıl Haziran ayında Hankav’da çıkarılmaya başlamıştır. Emin Vahidi Bey
aracılığıyla bir sayısını alıp okudum ve hayretler içerisinde kaldım.

Sheng Shi-cai’nin, Ruslarla kurduğu birlikten nefret ediyormuş gibi görünse de,
Urumçi Hükümetinden “Fucuşi”, “Sicang” ve “Siling” gibi makamlara koyulmasına
razı olmayan Türkistanlı’nın tam hakları için çalıştığını bildiren o dergi, “Fucuşi”si
*
Yaş Türkistan, Temmuz – Ağustos 1938, Sayı 104 – 105, Sayfa 55-57.
416
“Çin Türkistanı’nın Sesi”
417
“Savaş Haberi”
377

binlerce genç günahsız Türk’ü öldürülüp “Sicang”, “Siling”leri her tarafta


dağıtıldığında, onlara köz yumarak “Japonlar Çinlilere zulüm etmekteler,
Türkistanlılar Çin’e yardım ediniz…” demekteydiler. Acaba Türkçe yazılan bu dergi
Türkistan’ın durumundan bu kadar mı habersizdir?

Çinlilere asker, mal, maddi ve manevi olarak yardım ediniz, diyen derginin,
Türkistan’dan güzel bir haberi yokmuydu!!

Abdülkadir isimli genç bir yiğit, Kansu’da ticaretle uğraşırdı. Birgün okumaya
heveslenerek okumak için Nankin’e gitti. Urumçi Hükümeti bu öğrenci’nin bütün
yakınlarını tutuklayarak öldürdüğü ve mal-mülklerinin müsadere edildiğinden çok iyi
haberdar olan bu dergi, Türkistan’da gece evinde yatan her bir kişinin yok olup
gitmesi, bunun üstüne yok olan kişi hakkında yok oldu diye söylemenin de mümkün
olmadığını bilirdi.

Bu mecmua 6. Uygur Fırka komutanı Mahmud Muhiti’yi göçe mecbur


ettiklerinden ve onun askerlerinin Rus uçak ve tankları tarafından kırdıklarından
haberdardı. Doğu Türkistan halkının malı, altın ve gümüşünün hangi yollarla zorla
alındığı onlara da malum idi ki, şimdiki Türkistan durumunu Merkezi Çin’in
durumuyla karşılaştırırsanız, Türkistan durumunun Çin’den çok daha kötü ve
yardıma daha fazla muhtaç olduğu açıktır.

“Uruş Haberi”ne katılanları, Türkistan inkılâpçılarından bazılarının Türkistan’ı


Çinlilerden Rus kuvvetiyle almak istediler diye söylemektedirler. Bu çok gülünç bir
sözdür. Türkistan’a Rus kuvvetiyle hâkim olmak istemiş olan Çin Hükümeti’nin
“Cing – Cuşi”sini Harbi Müşavir diye görevlendiren kişi Sheng Shi-cai’nin
kendisidir. Niyaz Hacı ise ona aldanmıştır. Sheng Shi-cai Türkistan’a hâkimdir.
Niyaz Hacı ise aldanmışlığının mükâfatını aldı. Kalan mücahitler, Ruslara ve diğer
istilacılara önceden de karşı oldukları gibi, kıyamete kadar da karşı olacaklardır.
Satmak, satılmak meseleleri bu noktada boşunadır. Türkistan’ı hiç birisi
satamayacaktır ve ya satın alamayacaktır. Türkistan Türk’ün ezeli ve ebedi
yurdudur.” Türkoğlu.
378

Doğu Türkistan’da*: Hindistan Ordu gazetelerinin bu yıl 28 Temmuz tarihli


sayılarında verilen haberlere göre, Kaşgar’da iki haftadan beri Kırgızlar ile Çin
güçleri arasında şiddetli savaş devam etmektedir. Söylendiğine göre bu savaş, Kırgız
askerleri’nin Çinlilere teslim olmayı kabul etmemeleri nedeniyle çıkmıştır.

*
Yaş Türkistan, Temmuz – Ağustos 1938, Sayı 104 – 105, Sayfa 58.
379

DOĞU TÜRKİSTAN MESELESİ MÜNASEBETİYLE*

Birkaç yıldır açık bir milli kurtuluş mücadelesi yürütmekte olan Doğu Türkistan,
biz de dâhil olmak üzere bütün Türkistanlılar’ın nazar-ı dikkatinin merkezi
olmaktadır. En başından beri olanaklarımız dâhilinde dergimizin sayfalarını Doğu
Türkistan meselesine ayırarak, gücümüz nisbetinde yayın yürütmekteyiz. Yazık ki,
şu anda feci bir noktaya gelmiş olan Doğu Türkistan kurtuluş hareketi’nin tarihi(1)418
ile okuyucularımızı tanıştırmak istiyoruz. Bu kadarla da yetinmeyerek, Avrupa
kamuoyu’nun dikkatini Doğu Türkistan Türkleri’nin ağır durumu ve bu ağır yaşam
şartlarından kurtulması için açtığı mücadeleye çekmeye çalışıyoruz. İngiliz, Fransız,
Alman, İsviçre ve İtalya basınında Doğu Türkistan’daki gelişmeler ile ilgili çeşitli
yazılar çıktı. Bu yazılar’ın bir kısmı bizim tarafımızdan verilen yazılarken, diğer bir
kısmı ise bizim verdiğimiz materyallerden faydalanılarak gazete idareleri tarafından
hazırlanan makalelerdi. Londra, Paris, Berlin, Varşova gibi Avrupa’nın önemli
başkentlerinde, Doğu Türkistan meselesi ve bu ülkedeki kurtuluş mücadelesi ile ilgili
bildiriler okundu(2)419.

Yayın ve bildiriler ne kadar önemli olsalar da, Doğu Türkistan meselesi’nin


önemiyle ölçüldüğünde yetersiz kalmaktadırlar. Yayınlar, bildiriler – konferanslarla
yürütülecek propagandayla birlikte belirli bir plan etrafında oluşmuş aktif bir
mücadele yürütmek gerekmektedir. Aydın ve tecrübeli Doğu Türkistan milli
mücadele temsilcilerinin dünya siyasi arenasına açık olarak bizzat çıkmaları ve
hedefi belirlenmiş bir plan üzerinde mücadele yürütmeleri gereklidir. Bize göre bu
son nokta hiçbir şekilde ihmali mümkün olmayan en önemli mücadele unsurudur.
Biz bu nokta üzerinde ısrarla durmaktayız. Çünkü Doğu Türkistan meselesi
çerçevesinde, onu kendi menfaatlerine yararlı bir şekilde kullanmak üzere iki

*
Yaş Türkistan, Eylül 1938, Sayı 106, Sayfa 2-9.
418
Bu konuda "Yaş Türkistan"ın 102. Sayısında yayınlanmaya başlanan, mücadele ve isyanın en
hararetli dönemlerinde Doğu Türkistan’da halkımızla beraber milli mücadeleye katılmış olan
arkadaşımız Mecdeddin Ahmed Bey’in makalesine bakılsın.
419
Başyazarımız Çokayoğlu Mustafa Bey, en son bu yıl 15 Haziran’da, Varşova’da Doğu Türkistan
hareketi hakkında bir bildiri okumuştur.
380

tehlikeli güç çalışmaktadır. Bu iki güç birbirlerine karşı istikametten gelmekte olsalar
da, Doğu Türkistan milli çıkarları için aynı derecede tehlikeli ve aynı derecede
düşmandırlar. Bu güçlerin birisi, Çinlileri ve tek tük olsa da çıkarları için
kullandıkları Doğu Türkistanlı ajanları’nın arkasına saklanarak bütün ülkeyi fiilen
idare etmekte olgan Rus Bolşevikleri, diğeri ise, Çin – Çankayşek Hükümetidir.
Doğu Türkistan Türkleri, Çankayşek’in memurlarının zulmünden kan kustuğu
dönemlerde, mazlum halkı aklına dahi getirmeyen bu Merkezi Çin Hükümeti, Doğu
Türkistan'ı Rus Bolşevikleri’nin eline düşmekten korumayı da düşünmedi. Şimdi
kendisi Japonya ile savaşa girdikten sonra, güya Doğu Türkistan için de
endişelenmeye başladı…

Biz bunu çoktan beri biliyorduk. Fakat son zamanlarda elimize geçen iki yayın,
Doğu Türkistan milli mefkûresinin düşmanı bu iki gücün meseleyi kendi çıkarlarına
uygun bir şekilde kullanma amacıyla ne denli gayretle çalışmakta olduklarını açık ve
net olarak gösterdi.

Bu yayınların, ilki Kaşgar’da yayınlanan “Kaşgar Şing-Cang günlük


gazetesi”dir(3)420. Bu gazetenin kanlı Rus Bolşevizmi rengiyle boyanmış içeriğinde,
Çin’in sarı renginin izine rastlanmaktadır. Bu gazetede “Türkistan” sözünü
bulamazsınız. Çünkü Doğu Türkistan’da, Çin ajanlarının eliyle Bolşevik Rus
egemenliği kurulunca, ülke kendi tarihi ismini de kaybederek, “Şing-Cang” şeklinde
anılmaya başlanmıştır. Bu isim, Yakub Bey Atalık tarafından kurulan bağımsız
hükümet yıktırılıp, İli yöresi (Gulca Hanlığı) Ruslar tarafından Çin yönetimine geri
verildikten sonra (1884’te) Çin Hükümeti tarafından kabul edilerek yürürlüğe
konulmuş olan Çince bir isimdir.

Gazetedeki makalelerin çoğunluğu, Japonya’ya karşı olan savaşa katılmaya davet


eden yazılarla Yeni (yani Sovyet) hükümeti öven, Yeni Hükümete ihanet eden
emperyalist kuyrukları Hoca Niyaz ve diğer kişilerin lanetlenmelerinden ibarettir.
Türkçe olarak yayınlanmakta olan bu Bolşevik – Çin gazetesinin dış görünüşü

420
Bu gazetenin sadece bir sayısı elimize ulaşmıştır.
381

itibariyle ilginçtir. Birkaç sayfasının solunda, gazetenin ismiyle aynı sırada birbirine
yapıştırılmış iki üçgen görürsünüz. Bu şeklin ortasında “Altı büyük siyaset”,
köşelerinde ise “Emperyalizme karşı olmak”, “Sovyetlerle dost olmak”, “Tüm
halklar hak ve hukukta eşittir”, “Rüşveti bitirmek”, “Yeniden düzenlemek”, “Birlik
olmak” şeklindeki sözler yazılmıştır.

Emperyalizme karşı olmak


Birlik olmak Sovyetlerle dost olmak

Yeniden düzenlemek Tüm halklar hak ve hukukta eşittir


Rüşveti bitirmek

Acaba, Kaşgar “Şing-Cang” günlük gazetesi’nin dünya emperyalizmi ve dünya


siyaseti gibi konulardan bahs ederek, önemli ilkeler koymakta olan uzman
idarecileri, köşelerine ilkelerini yazarak yayınladıkları sembolün, Yahudi sembolü
olduğunu biliyorlar mı? Bugün Yahudiler, bu sembol (“Davud Kalkanı”) altında
Filistin mücadelesi yürütmekte ve bu uğurda kendileri de kurban vermekte oldukları
gibi, çoğunlukla Arap kanı dökmektedirler. Acaba bu Yahudi sembolü’nün
köşelerine ilkelerini yazan gazetenin, Rus – Çin Bolşevik Hükümetine sadakatle, Çin
ordularına yardıma çağırmalarına koşan, Ahund (Molla), İşan (Tarikat önderi) ve
Hocalar (Cemaat önderi)’da bunu bildikleri halde mi çalışıyorlar?
İşte, Doğu Türkistan’da yürütülmekte olan Milli siyaset – “Emperyalistlere karşı
durmak”, “Sovyetlerle dost olmak” istikametinde giderek, Yahudilerin kutsal
sembolüyle şekillenmiştir!
*
* *
382

Yukarıda belirttiğimiz iki yayından, ikincisi “Uruş Haberi”dir. “Uruş Haberi”, bu


yıl Haziran ayında, Çin’in başkenti Hankav’da bir dergi şeklinde yayınlanmaya
başladı. “Türkistanlı Yurttaşlar Birliği” ismiyle çıkarılmaya başlanan bu derginin
yöneticisi İsa Bey Yusuf Beyoğlu’dur. Derginin dış kapağına Uygur, Moğol ve
Tibetliler tarafından, “Doğu’nun Rehberi”Chiang Kai-shek’e sadakat göstergesi
olarak verilen bayrağın resmi koyulmuştur. “Uruş Haberi”nin ilk 6 sayfasındaki
resimler şu şekildedir; Birinci resim, “Büyük dahi”Chiang Kai-shek, ikinci resim,
Çin Hükümeti tarafından askerlere “Mescidlerde asker bulunması yasaktır” şeklinde
çıkarılan emir. Uygur, Moğol ve Tibetlilerin, Çin’e sadakatlerini gösteren 5 grup
resmi. Yolbars Bey bu resimlerin hepsinde, İsa Bey ise 4’ünde yer almaktadır.

Resimlerin birinde, Japonlar tarafından parçalanan Şangay’daki Sun Yat Sen


heykeli görünmektedir. Bu resimde bir kaç Japon’un Sun heykeli’nin kulağını çektiği
görülüyor. Bunun için de Çin vatanseverliği kabaran İsa Bey, Japonları Doğu
Türkistan Türkleri adına “Japon’un pis ayağını” Çin toprağından temizleyip,
Tokyo’ya giderek, Sun heykelini Japonya başkenti Tokyo’ya dikmeyi, anlayışsız
Japon imparatoru ile Japon askerlerini tutuklayarak onların kulağını sert şekilde
çekmek ve kulaklarının içiniinsan etiyle kapatıp yüksek sesle, “Gafletten uyan,
kavgacılar” diyilene kadar durulmayacağını da vaad etmektedir. ("Uruş Haberi"s. 42)

Dergi’daki resimler ve onların altına yazılan sözler derginin içeriğini ve siyasi


yolunu açıkça göstermektedir.
İsa Bey ve Yolbars Bey, Doğu Türkistan’ın eskiden beri Çin toprağı olduğunu,
Doğu Türkistan’ın, 2000 yıl önce kendi isteğiyle kaderini Çinle bağladığını(!?),
O’nun, Çin’in elinde daima mutlu yaşamış olduğunu, Çin Hükümeti’nin daima Doğu
Türkistan Türkleri konusunda şevkatli bir baba gibi davranarak, endişelene geldiğini,
arada bazı anlaşmazlıklar olmuş olsa da, ki bunun suçulusunun Türkistanlılar
olduğunu öne sürerek, Çin’e karşı olan minnettarlıklarını bitiremiyorlardır.

“Uruş Haberi”nin yazılarını okuduğunuzda, Doğu Türkistan Türkleri Çin


Hükümeti tarafından hiçbir zulüm görmemiş, tersine kendi kendilerini ezmişlerdir.
Bugün, Doğu Türkistan’ı Çinlilerin yardımıyla Bolşevik Ruslar değil de, Japonlar
383

tarafından ezilmekte olduğu düşüncesine gelirsiniz. “Uruş Haberi”nin yazılarından,


Doğu Türkistanlılar Çin ve Bolşevik Rusların baskısı yüzünden değil de, Japonlardan
kaçarak yurtlarını terk etmekte oldukları şeklinde bir hisse kapılırsınız. Bugün “Uruş
Haberi”sayfalarında şiddetli Çin vatanseverliği yapmakta olan Yolbars Bey(4)421in
yazılarında, Doğu Türkistan’da, Çin Hükümetine karşı değil de, galiba Japonya’ya
karşı ayaklandığı anlaşılmaktadır… Bu yazılardan Yolbars Bey ve İsa Bey’in Çin
vatanseverliği faaliyetlerini Doğu Türkistan’ın kardeşleri zalim Çinlilerin
hâkimiyetinde olmasından değil de, galiba Japon istilası altında olduğu için yurt
dışında yürütmek mecburiyetinde kaldıkları düşüncesine gelmekte mümkün.

Yolbars Bey ve özellikle İsa Bey, Çin devriminin“3 prensibinden” çokça


bahsetmektedir ve onları Doğu Türkistan Türkleri’nin milli isteklerini tam olarak
uygulayacak kutsal ilkeler olarak göstermeye çalışmaktadırlar.

Bizim Çin devrimi ile ilgili kitaplarla; ister Sun Yat Sen, ister de onun halefi “Go
Min Dang” partisinin şimdiki (Chiang Kai-shek’ten sonra 2. kişi) lideri Vung Şin
Vey’in kendi yazılarıyla ve Çinlilerin bazı Avrupa ve Amerikalı dostlarının da
eserleriyle az da olsa tanışıklığımız vardır. Ne Sun’un ne de Vung’un kitapları, İsa
Bey’lerin çokça tekrarladığı “Sin Min Cuy” milletlerin kendi kaderine sahip olması
prensibini içine almamaktadır. “Sin Min Cuy” devrim yani “Üç Milli Prensip”;

Birinci madde:“Milli eşitlik,” yani Çin’in başka devletlerle yasal eşitliğe sahip
olmasıdır.

İkinci madde:“Siyasi hak eşitliği”, sadece ülke içinde “Halk eşitliği” anlamında
olan bu madde de Sun halkın seçme hakkını, seçilen kişileri görevden alma hakkını
ve son olarak ta girişim hakkı olarak ortaya koymuştur. Sun,“Yürütme”, “Yasama”,
“Yargı”, “Anket”, ve “Eğitim” şeklinde yönetimi bölümlere ayırma (“5 Yuan”)
görüşünü de işte bu “İç siyasi eşitlik” maddesi altına almıştı.

421
Yolbars Bey hakkında, "Yaş Türkistan"ın önceki sayılarındaki Mecdeddin Ahmed Bey’in yazmış
olduğu makalelere bakılsın.
384

Üçüncü madde:“İktisadi hak eşitliği” yani sermayeyi denetim altına almak ve


yerden alınacak fazla kazancı millileştirmeyi düşünmüştü.

Görmüş olduğumuz bu Sun’un “Sin Min Cuy” yani Çin hâkimiyeti altında olan,
farklı milliyetteki ülkeler milli meselesinin çözümününnasıl olacağı sadece Yolbars
ve İsa Bey’lerin bilecekleri bir sırdır.

Sun Yat Sen ve Vung Şing Vey’nin, halkların kendi kaderini tayin etme
hakkından bahs etmişlikleri de vardır. Fakat bu Birmanya (Myanmar), Karya gibi bir
dönem Çin hâkimiyetinde olupta başka ülkeler tarafından ele geçirilen ülkelere
dairdir. Bu ise Emperyalistler’in hâkimiyeti altındaki halklara ayrılıncaya kadar
sürecek derecede geniş bir kaderini tayin etme hakkını talep ederek bağırdığı halde
Rusya hâkimiyeti altına düşme bahtsızlığına düşen halkları, kurullarıyla bağlamakta,
öldürmekte olan Rus Bolşevikleri bakışına benzemiyor mu?

Hayır, Çin devrim prensibi, Doğu Türkistan halkının kendi bağımsız yaşamını
korumasına hak vermemektedir. Tam tersine, İsa Bey ve Yolbars Bey tarafından
kutsal sayılan “Sin Min Cuy” prensibine uygun olarak yapılan Sun Yat Sen planına
göre, Doğu Türkistan on milyonlarca Çin muhacirine yer vermeliydi.

Doğu Türkistanlıların arasından Çin vatanseveri olarak çıkıp, Doğu Türkistan


Türklerini Çin devleti’nin çıkarları için kan dökmeye davet eden kişiler şunu açıkça
bilmelidirler ki, Doğu Türkistan’ın bağımsız yaşama hakkından vazgeçmesi, onun
ebediyen Çin sömürgesi olması veya bugünkü gibi Sovyet Rus – Çin birleşik
sömürge sistemini sağlamlaştırmak demek olacaktır. Doğu Türkistanlı Çin
vatanseverlerinden bazıları bu konuyu çok iyi biliyor olsalar gerek…

Biz Çin halkına karşı değiliz. Fakat Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin milli
bağımsızlık hakkına taraftarlığımızı hiçbir şekilde bırakmıyoruz. Doğu Türkistan’ın
milli kurtuluş – bağımsız milli devlet kurması taraftarıyız. Tarih, özellikle son
yılların tarihi şunu öğretti ki, kendi milli bağımsızlık ülküsünü gerçekleştirmek için
her yere başvurmak ve bu yolda nereden, nasıl yardım gelecek olursa, faydalanmak
385

lazımdır. Kendi halkının üstünde egemenlik yürütmekte olan istilacı devletin kaderi
hakkında hiçbir şekilde düşünmenin de gereği yoktur.

Biraz uzayan bu makaleyi bitirirken, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin, özellikle


son milli kurtuluş mücadelelerinde katkısı olan kardeşlerimizi bu kurtuluş mefkûresi
mücadelesi yolunda dökülen kanlar, millet ve vatanın omuzlarına yüklediği
sorumluluğu idrak etmiş olduklarını ümid ettiğimizi bildirmek istiyoruz. Bu
sorumluluk duygusunu faaliyetle gösterme zamanıda gelmiştir diye düşünüyoruz…
Dış dünya’ya davamızı açıkça anlatma, gösterme ve görülme zamanı da çoktan
gelmiştir. Doğu Türkistan ismiyle dünyanın her köşesini yırtarak çıkıp, Kaşgar ve
Hankav’daki Çin – Bolşevik Rus vatanseverliğine karşı gerçek bir Doğu Türkistan
Türk milli vatanseverliği koyma zamanı gelmiştir…

Baş makale.
386

DOĞU TÜRKİSTAN İNKILÂBI ETRAFINDA* (*)422


IV

Cumhuriyet ve Hotan Melikliği

Doğu Türkistan ayaklanması zulüme karşı isyan, dini ve milli hak ve hukuku
temin etmek için yapılan bir girişimdi. Fakat Doğu Türkistan Mücahitleri bu hak
alma kavramını yani gönüllerinden geçen istekleri dilleriyle gerektiği gibi ifade
edemediler. Kumul ayaklanmasının yasal davası: “Başkent Nankin’e bağlı olup,
Çin’in bir vilayeti sıfatıyla cumhuriyet kanunlarındaki uygun maddelerden,
haklardan faydalanacağız, taçsız hükümdar, tek hâkim Urumçi hükümetlerinin keyfi
idarelerinden kutulacağız”dan ibaretti. Önderlerinden, mesela Hoca Niyaz Hacı, bu
davayı, Çin esaretinden kurtulmak şeklinde kabul ederdi. Halkta “İslamın hâkim
olması” zihniyeti hâkimdi. Görülen Çinliler yok edilip, Türkistan kurtarıldıktan sonra
ne yapacağımızı konuşarak belirleyeceğiz denildi. Nankin’den Urumçi’ye yardım
gelmeyeceği düşüncesi hâkimdi. Ama gözünü bize dikmiş olan batı komşumuz
Rusya ve Onun Yang Cing döneminde yürüttüğü Doğu Türkistan siyasetini
cehaletimizden dolayı anlamayarak, en yakınımızdaki bu tehlikeyi zamanında
sezemedik. Bu yüzden de Doğu Türkistan ayaklanması feci bir akıbete uğradı.

Doğu Türkistan coğrafi konum itibariyle de çok önemli bir ülkedir. Bu ülkedeki
siyasi hareketler sadece batı komşusu olan Rusya’yı değil, aynı zamanda güney’deki
devletlerin yarar ve zararlarını da çok ilgilendirmektedir. Ayaklanma döneminde,
inkılâpçılar her kapının önünde durup, beraber selam vererek izlediler. “Denize
düşen yılana sarılır” sözünde olduğu gibi, sıkıntılı dönemlerde güler yüz, müşfik
bakış batı tarafından geldi!.. Hoca Niyaz Hacı’nın, Urumçi ile anlaşma imzaladıktan
sonra, yine Cumhurbaşkanı görevini sürdürmesi, iki nokta itibariyle yorumlaması
mümkün bir durumdu!...

*
Yaş Türkistan, Eylül 1938, Sayı 106, Sayfa 9-16.
422
Başı "Yaş Türkistan"ın 102, 103 ve 104 – 105. sayılarındadır.
387

Hala Nankin yani Çin ile birleşmeyi tavsiye edenler ve bütün faciaların esasını,
Nankin’e yüz vermediklerinden dolayı ortaya çıkan bir sonuç, bir hata olarak
yorumlayanlar da vardır. Hoca Niyaz Hacı’nın Urumçi ile anlaşma yapması,
Urumçi’yi başkent olarak kabul ettiğinden ve Çin ile birleşmeyi hain dostu, kana
susamışdindaşıyla yan yana yürümeye tercih etmesi de yine Nankin’e uymasından
kaynaklanmaktaydı. Nankin Çin Hükümeti,Sheng Shi-cai’i hain olarak bilirken ve
Rusların Doğu Türkistan’a girmesine razı değilken, neden Doğu Türkistan’ı kendi
yararı için de olsa kurtarmıyor? Nankin bir başkent’e yakışan şekilde hareket etmedi.
Komşular da komşuya yakışan ilgiyi göstermediler. “Komintern” vazifesini yaptı.
Kara, Beyaz ve nihayet Kızıl Rus’un maksadı tahakkuk etti! Birisinin söylediği
gibi;“Doğu Türkistan çeşitli kara – karşı inatların kurbanı oldu!”

Dunganlar inat etti;“Bize ağlayarak, bizi kurtarın diyip bize iltimas etmedi”
şeklinde Nankin tebaasından korkarak inat etti. Güney komşu ise;“Doğu
Türkistan’daki hareketin tamamı Bolşevik oyunu, bu hareketten bir şey
çıkmayacaktır, Bolşevikler Doğu Türkistan’a girmeyecektir” şeklindeki iddaayı öne
sürerek, son günlere kadar Dunganlarla birleşme konusunda inat etti. Başka birisi ise
açık bir şey söylemeden, hiçbir şeyi beğenmeyerek inat edip durdu…

Özellikle Dungan dindaşlar ile birleşmeyi tavsiye edenler, Ma Zhong-ying’in


Moskova’ya gidip, savaşsız bir şekilde Hotan’a gelmesi ve en nihayet 1938 yılı 29
Mayıs ve 1 Eylül olaylarına ne derler?

Ayaklanmada ihtilaflar sadece Dungan ve Uygurlar arasında görülmedi,


Uygurlar’ın kendi aralarında da anlaşmazlıklar görüldü. Hotan, maalesef kadim
yönetimini koruma hülyasına sımsıkı bağlandı. Kumul ayaklanmanın sahibi olarak
ortaya çıktı, Kırgızlar, fatihlik iddaasında bulundular. Kaşgar, kozmopolit bir şehir
sıfatıyla kendisinin her işte en öncü olduğunu öne sürdü. Bu arada pek çok kişi kendi
tecrübeleriden inkılâbı faydalandırma(!) çalışmasına kiriştiler… Ahmed Tevfik
Efendi siyaseti, Mustafa Ali Bey siyaseti ve Mahmud Nedim Efendi’nin Hotan’daki
388

savunma tedbirleri kısmen zamansız ve kısmen de iş işten geçtikten sonra ve genel


bir zemin hazırlanmadan ekilen tohumlardır.

İş başındakiler bundan 3 yüzyıl önceki zihniyetle hareket ettiler. Çevrenin ve


dünya’nın güncel vaziyetine göre hareket etmek akla dahi gelmedi. Hotan, Doğu
Türkistan İslam Cumhuriyeti Hükümetine yardım etti, Doğu Türkistan İslam
Cumhuriyeti Hükümeti de Hotan Emaretine yardım etti, fakat siyasi yardımlaşma,
gaye birliği ve karşılıklı güven oluşmadı. Kumul – Turfan savaşçıları ise Kaşgar –
Hotan inkılâpçılarına, Özbekler – Kırgızlar’a, özetle biri diğerine şüphe ile baktı.
Şüphe, amansız bir düşmandır. Şüphe yüzünden çoğu zaman “Kaşgar
Mücahitleri(Tancanglar)” ile“Hotan inkılâpçıları (Emirleşkirler)”birbirleriyle
savaşarak düzenini sağlamaya çalıştılar.

Yukarıda kaydedildiği gibi, Doğu Türkistan ayaklanması programsız, kesin hedefi


belirlenmeden başlanmıştı. Ayaklanmanın sınırları genişlemeye başladığında,
akıllarda bir birine zıt amaçlar görülmeye başladı. Müttefik ve yardımcı olan
Dunganlar, Nankin’in 36. Tugay Birliği ünvanını taşıdılar. Dunganlar’ın lideri
yazılarında: “Artık İslam hâkim oldu. Çin’in parasını kullanmayın. Benim çıkardığım
para kullanılsın” dedi. Bayrak Nankin bayrağıydı. Söz başka, iş başkaydı.

Karışıklıklar içinde devam eden ayaklanmayı daha çok bozmaya çalışan


düşmanlar, bu bulanık, kirli suda balık avlamak istediler. Bilimsizlik, güçsüzlük ve
yetersizlik ile zulüm ve kahıra karşı yapılan ayaklanma, sadece milli duygunun
galibiyetiyle, Hotan’da Melik’lik ve Kaşgar’da Cumhuriyet şeklinde belirdi ve
gelişti.

Her millet ve ülkenin özgür yaşamayı istemesi, onun en doğal hakkıdır. Dünya’da
bağımsız olarak yaşamakta olan ülkelerin tamamı aynı şekil ve kuvvette değildir. Her
millet kendisine göre yönetim kurmuştur.
Doğu Türkistan ayaklanmasında milli bayrak yükseltildi. Milli duygu, benlik
sezgisi uyandı. Kısa süre devam eden rüya tadındaki o tatlı günü, Türkistan
gençlerinin aydın zümresi unutmayacaktır. Pek çok kurban vererek kazandığı
389

tecrübesinde gördüğü eksiklikleri doldurarak ve yanlışlıkları düzelterek, kendi


yurdunun bağımsızlığı için mücadele edecektir. Türk halkı, kendi ırkının şerefine
yakışır bir şekilde özgür yaşamayı istemektedir.

Urumçi Hükümeti’nin İç Yüzü

Yang Tsen Hsin’i öldürerek kanlı makama oturan Jin Shu-ren’in uzun sürmeyen
devri zulüm ile dolu olup, son isyan’ın çıkmasına sebep olmuştur. Jin Shu-ren’i,
Rusya üzerinden Çin’e gönderen Sheng Shi-cai de kendinden öncekilere benzeyerek
(belki de Çin adaleti budur), elini kana bulayarak, kendisini genel askeri vali olarak
ilan ettirdi. Li Şu Tang ile iki arkadaşını yerlilere meyilli göründükleri için öldürdü
(1933 yılının Temmuz başında). Bu üç genç Çinliyi tanıyan Türk liderleri hayli
endişelediler ve Sheng Shi-cai hakkıda şüphelerini bildirdiler. Sonraki durum bu
şüphenin tam yerinde olduğunu gösterdi.

Sheng Shi-cai aslen Mançuryalı olup, tamamen Çin eğitimi alıp, yüksek tahsilini
Japonya’da bitirdi. Jin Shu-ren döneminde, Nankin’den ıslahat için Doğu Türkistan’a
giden Sheng Shi-cai’e Jin Shu-ren şübhe ile bakarak, O’na çok fazla ilgi ve alaka
göstermemişti. Fakat Kumul isyanına Ziho (Kurmay subay) sıfatıyla yollanan Sheng
Shi-cai’nin ,Türkleri öldürmedeki ustalığı takdir edilerek, askeri işler ile meşgul
olması için imkan ve yetki verilmişti!..

Sheng Shi-cai sosyalist düşünceye sahip olup, Bolşeviklerin Çin’e tesiri esnasında
Bolşevik görüşüne sahip olmuştur. Nankin Hükümeti O’nu kendisinden
uzaklaştırmak için, Türkistan’ı O’na hedef tayin etti. Jin Shu-ren, Sheng Shi-cai’nin
Türkistan’daki keyfi idaresine müdahale etmesindenden şüphelenerek bir süre sonra
ona saygı ve ilgi göstermese de, o şeytanlık yaparak Jin Shu-ren’in güvenini kazandı
ve sonunda Jin Shu-ren’in başını yedi. Sheng Shi-cai Urumçi’de Sovyet
makamlarıyla iyice temasa geçerek, onların da güvenini kazandı. Sovyet Ruslar, Jin
Shu-renle yaptıkları çalışmalarını daha esaslı ve mükemmel bir şekilde Sheng Shi-cai
ile yapacaklarına kanaat getirerek, artık Jin Shu-ren’den kendilerine fayda
gelmeyeceğini anladılar. Sovyetler Birliğinin âdeti, bir kişiden faydalandığı sürece
390

iyi davranışta bulunmak, daha sonra Onu işten çıkarmak veya öldürmektir. Bugün
Sovyet ülkesinde meydana gelen olaylar, bunun en uygun şahididir. Doğu
Türkistan’da iken Sovyet yararına çalışan ve çalıştırılan Jin Shu-ren’i Ruslar seçip,
O’na ilgi ve alaka gösterdiler. Daha sonra Jin Shu-ren’in Rusya toprağı üzerinden
kaçmasına müsaade ederek, yerine Sheng Shi-cai’in genel askeri vali olmasını
kutladılar.

Bazı yerlerde ilçe mahkemeleri hâkimi ve İlçe Başkanı (Şen, Şengen, Şencang)
olduktan sonra Urumçi valisi olan “Li”, Moskova’nın talimatıyla, Vilayet Hükümet
başkanı (Cuşi) olarak atandı.

Rusyanın çok eski dönemlerden buyana, Doğu Türkistan’a göz dikmiş olduğu yeri
geldikçe kayd edilmektedir. Bugünkü Sovyet Rusya, eski Çarlık Rusyasının bütün
siyasetini kızıl mühür ile uygulamaktadır. Dünya yüzünü kızıla boyamak için kurulan
komüniter faaliyetini Sovyet Hükümetinden aldığı kuvvetle yürütmektedir. Sovyet
Rusya, Doğu Türkistan’ı Dış Mogolistan gibi istila etmeye girişti. Bolşevik İsyanınin
en başında çeşitli bahanelerle Sovyet toprağına giden Uygurları Bolşevik sistemiyle
eğiterek, bugün onları Türkistan’a göndermeye başlamışlardır. Bolşevik eğitimi
altında milli yolunu tanımayan ve yolunu şaşıran bu Uygur çocukları, Moskova’da
eğitilmiş olan Moğol çocuklarının Dış Moğolistanda Sovyet Rusya çıkarına
uygulamış oldukları hareketleri, Doğu Türkistan’da uygulamaktadırlar…

Sheng Shi-cai görev başına geldiğinde Bolşevik hareketi için Doğu Türkistan’da
zemin daha uygun hale geldi. Doğu Türkistan’a Merkezi Çinden komunist düşünceye
sahip olan kişiler güle – oynaya gelmeye başladılar. Bunların içinde Moskovayı
ziyaret edenler ve orada Doğu Enstitütlerini bitirenler de vardı. Urumçi’de kadro
hazırlandı. Bununla yetinmeyen Sovyetler, büyük makamlara ve yönetim birimlerine
Moskova’dan müşavirler atadılar. Çoğuzaman Beyaz Ruslardan olduğu söylenen
generaller, kızıl askeri müşavirlerdi!..

Urumçi Hükümeti halka, yumuşak ve güzel vaatler, mülayim davranışlar ve


büyüleyici ilkeler ile kendisini tanıtmaya başladı. Keyfi idare sisteminden perişan
391

olan, güler yüz görmeyen, hukuk eşitiğini vaad olarak dahi duymayan Doğu
Türkistan halkı, çabuk ve kolayca aldatıldı. Zavallı halk, koyun derisi altına
saklanmış kurdu fark edemeyerek; “Akan kanımız boşa gitmedi, ideal hükümet
kuruldu” dedi. Dinde hürriyet, sözde hürriyet… Her sahada hürriyet denilen 9
maddelik bir ilke ilan edilip, eşitlik ve hürriyet tam manasıyla kabul edilmişti. Bir
müddet sonra dinde hürriyet ve bazı maddeler çıkarılarak, “Kutsal 6 maddelik ilke”
ilan edildi:

1- Tüm halklar hak ve hukukta eşittir,


2- Sovyetlerle dost olmak,
3- Emperyalizme karşı olmak,
4- Birlik olmak,
5- Yeniden düzenlemek,
6- Rüşveti bitirmek (1)423.

Urumçi Hükümeti’nin dayanağı “Fendi Hui” adındaki teşkilattır ki, bu


Kommunist Partisinin ikinci taklididir.(*)424

Doğu Türkistan’ın nüfusu 3 milyon olup 14 milletten teşkil ettiği ilan edildi! Yani
nüfus tahminlerin aksine az ve Doğu Türkistan’da yaşamakta olan halkların sayısı 14
olarak gösterildi.!

Bu 14 milletşunlardı: 1- Uygur, 2- Kırgız, 3- Kazak, 4- Özbek, 5- Tatar, 6-


Tarançı (bunlar Türk ırkından olup müslümandırlar), 7- Dungan, 8- Moğol, 9-
Tacik, 10- Çinli, 11- Sülün, 12- Şive, 13- Kalmak, 14- Rus!

Yasal eşitlik siyaseti yürütülmezse çok az sayıda olan gayrı unsurlara iş


dokunmayacaktır. Doğu Türkistan’da bu şekilde bir millet meselesi doğurmak,
Urumçi’nin üstadı olan Moskova’nın siyasetidir! Bu hayali 14 milletler ülkesinde

423
(1)"Yaş Türkistan"ın bu sayısındaki, Baş makalenin 4. Sayfasındaki bölüme bakılsın.
424
(*)"Yaş Türkistan"ın 79. sayısının, 26. sayfasında, Kaşgar gazetesi "Yeni Hayat"ın 9 Aralık 1935
tarihli 110. sayısında “Fendi Hui” hakkında yayınlanmış bilgi vardır. İdare.
392

hâkim millet Çinlilerdir. Özellikle Uygurlar daima yardımcı sıfatındadır. Kendi tarihi
ve ismi olan Türkistan ismiyle devam etmek bu ülkede yaşaya diğer kardeş(!)
milletler için uygun görülmediğinden “Şing-Cang”olarak anılması gerekli görüldü.
Batı Türkistan’da “Türkistan” adının söylenmesinde de bu korku vardı. Acaba
Özbekistan yada Kırgızistan dendiğinde oradaki yabancılar çıkıp gitmişler miydi?
Yada Fransa denirken orada değişik milletlerden hiç kimse yok mu?

Düşmanınyersiz vehamete kapılması üstüne kurulduğunu ispat etmek için burada


kanıtlar getirmeye başlasak konu uzayıp gidecektir.

Urumçi dış görünüş itibariyle, eskisi gibi Nankin’e bağlı bir şekilde fakat ondan
ayrı bir Vilayet Hükümeti, iç yüzündeyse tamamiyle Nankin aleyhtarı ve
Moğolistana benzer şekilde bir Sovyet Cumhuriyeti ilan etme niyetindedir. Urumçi
Hükümeti Nankin’in hiçbir şekilde emirlerini dinlememektedir. Nankin’in Doğu
Türkistan’a gönderdiği teftiş heyetlerini aşağılayarak tutuklamaktadır. Doğu
Türkistan’ın diktatörü olan Urumçi’deki “Şing Doben” her işini Moskova’nın
gösterdiği şekilde yürütmektedir.

(Devamı var)

Mecdeddin Ahmed.
393

DOĞU TÜRKİSTAN İNKILÂBI ETRAFINDA* (*)425


V

Dunganlar ve Onların Doğu Türkistan İnkılâbına Dâhil Oluşları

Dunganlar ya da Çinli müslümanlar adıyla biline gelen bu dindaşlar, Çin’in


Kansu–Sucu ve bazı vilayetleri ile daha çok Çin’in Kuzeybatı vilayetlerinde
yaşamaktadırlar. Yaşayış, giyiniş ve dil itibariyle tamamen Çinli gibidirler.
Ulemaları içinde, Hicaz ve Mısırda okumuş islami ilimlerden haberdar kişilerde
vardır. Fakat onlarda, mahalli örf ve âdetin etkisi çoktur ve hurafecilik ve bağnazlık
çok fazladır. Doğu Türkistan’a gelerek yerleşmiş olan Dunganların çoğu Kansu
vilayetinden gelenlerdir.

Eski çağlarda Doğu Türkistan’ın Çinle yaptığı mücadelelerde Dunganlar Çin


tarafında yer alıp, ayaklanmaların Çin’in lehine sonuçlanmasına hizmet etmişlerdir.
Bu nedenle Yakub Han Bedevlet yine böyle bir ayaklanma döneminde, Turfan
etrafında Dunganlar’a karşı olağanüstü tedbirler alma mecburiyetini sezmiştir. Eğer
Yakub Han bu şekilde hareket etmeseydi, Çinlilere karşı mücadelede mağlup
olacaklardı. Bedevlet döneminde ve ondan önceki bir savaşta Rusya’ya kaçarak
sığınan Dunganlar, Doğu Türkistan’a yakın yerlerde, Almatı ve Bişkek dolaylarında
toplu halde köyler kurarak yaşamaktadırlar.

Çinliler aslında Dunganları hoş görmemektedirler ve onlardan nefret


etmektedirler. Doğu Türkistan’daki siyasi amaçlar, Çinliler ile Dunganları bir
birleriyle anlaşmalarına yol açmıştır. Doğu Türkistan’da, Dungan asıllı yüksek
memurlar vardı. Vali, Kaymakam, Hâkim, rütbeli askerler hatta Generaller
çoğunlukla Dunganlardanatanırdı. Buna karşılık bu memuriyetlerin hiçbirisi yerli
Türklere verilmezdi. Çinliler Doğu Türkistan’da, Dunganları kendilerine yakın
görüp, her sahada onlar ile anlaşarak, çalışa gelmişlerdir. Özellikle işin şu yönünü de

*
Yaş Türkistan, Ekim 1938, Sayı 107, Sayfa 22-28 ve 31-32.
425
Başı "Yaş Türkistan"nın 102, 103, 104 – 105, 106. sayılarındadır.
394

söylemek gerek ki, Dunganlar’ın içinde tamamen yerlileşerek müslümanlaşan ve


mahalli çıkarları önde tutan kişiler de yok değildir.

Yukarıda söylendiği gibi, Yolbars Bey ile beraber hareket eden Dungan elebaşısı
Ma Zhong-ying’in ayaklanmaya katılması ile Dunganlar da O’nun arkasında Doğu
Türkistan ayaklanmasına dâhil oldular. Dunganlar, Türklerle beraber yürüttükleri
savaşlarda bazı şehirlerin Yenişehirlerine yani şehirlerde Çinlilerin yaşadığı
kısımlara girerek Çinlilerile bir safta Türklere karşı savaşmışlardır. Dungan
askerlerinin arasında Çinliler de vardı ve bunların hareketi ve çıkarları aynıydı.

Kansu’da iken dayısı Ma Bu Fang’a itaat etmeyen Ma Zhong-ying, Türkistan


ayaklanmasına dâhil olup, böylelikle dayısına Hoca Niyaz Hacı tarafından tavsiye
mektupları yazdırtmıştır. O’na hediye ve mücavherler (tartuklar) vererek, kendisini
affettirmiş ve Kansu’ya geri dönmüştür. Ma Bu Fang, kendisine geri dönen yeğenine
yardım etmese de karşılık ta göstermedi. Ma Zhong-ying, Kansu’da uzun zaman
kalmayarak, tekrar Doğu Türkistan’a geçti.

Dunganlar, okumamış olmanın verdiği cehaletle değil, ırsi bir cehalete bağımlı
insanlar olduklarından dolayı, kana susamış ve kan dökücüdürler.

Dunganlar’ın isyan döneminde, dindaşları Türklere yaptıkları ihanetleri etraflıca


anlatmanın imkânı yoktur. Sonuçta onlar Türkleri bezdirdiler. Dunganlar ile Türkler
arasında yüz gösteren nefret, silahlı çatışma ve savaş, Urumçi’nin yararına oldu.
Dunganların şeriat hükümlerine riayet etmesi, kendi dindaşlarını yağmalamaları,
günahsız insanları öldürmeleri hatta kız ve erkek çocuklarına yaptıkları işkenceler,
Çinlilerin zulümlerini de geçmiştir..

Ma Zhong-ying“Ga-Siling” ünvanıyla emrindeki askerleri “36. Tugay” olarak


kullandı ve Ma Hu-shan adındaki bir akrabasını, General olarak atadı. Genç komutan
Ma Zhong-ying mağlup olarak, Nisan 1934’te Kaşgar’a geldi. Ma Hu-shan’i,
askerleriyle birlikte Hotan tarafına gönderdi. Eylül başında Ma Zhong-ying bir kaç
adamıyla beraber Rusya’ya gitti. Askerleri Hotan’a çekildi. Kaşgar’ı boşalttılar.
395

Urumçi askerleri savaşmadan Kaşgar’a girdi. Bu siyasi oyuna hiç kimsenin aklı
ermedi. Hotan taraflarında Dunganlar, Ma Zhong-ying’in Rusya’ya uçak, tank, tüfek
ve çeşitli savaş silahları getirmek için gittiğini söyleyerek halkı aldattılar. Kargalık
da dâhil olmak üzere güney bölgesi Hotan merkeze ve Dunganlara, Yarkent’ten
itibaren diğerkuzey taraf ise tamamen Urumçi’ninidaresine geçmiş oldu.

Dunganlar savaşçı bir halktır. Fakat Aksu’daki bir savaşta, Urumçi uçak ve gaz
kullanıp, pek çok Dungan’ı öldürdüğünden, uçaklardan korkmaya başladılar.

Ma Zhong-ying, Kaşgar’da Ruslarla iyi bir temasa geçti ve onlara aldandı. Bu


genç Dungan elebaşının maceraperestliği de, Rusların kucağına düşmesinde çok
yardım etti. Gerçi Ruslar gerektiğinde, Ma Zhong-ying’i Sheng Shi-cai ile
değiştirmekten de çekinmezlerdi. Ruslar esas amaçlarına ulaşmak için genç Ma
Zhong-ying’i 3,5 yıl Moskova’da terbiye ettiler. Hotan’daki Dungan askeri
büyüklerinin Kaşgar üzerinden Moskova’ya gelmesine izin verdiler.
Mesela:“ErluLuicang” ve birçok“Tancang (Kurmay Subay)” ile Moskova’ya gidip
geldi. Cahil Dunganlar, “Kundilerince Ruslar’ı aldatmakta” olduklarını
söylemektelerdi. Moskova’da yaşayan Ma Zhong-ying’den, Hotan’daki Ma Hu-
shan’e mektup ve emirler gelmeye devam etti. Aralarında Urumçi ile birleşme
konusu gündeme gelip, heyetler geldi, Urumçi, Hotan’a vali atadı. Fakat bu yüzeysel
durumun iç yüzünü anlayan yoktu. Garip tesadüfler, kötü akıbetlere yardım etmekte
ve “Moskova’nın ekmeğine yag sürtmekte” idi Urumçi de, Dunganlar da
Moskova’nın siyasetini başarılı bir şekilde yürüttüler.

Dunganlarayaklanmanın en başından Hotan’da 3,5 yıl süren hâkimiyetleri


döneminde, hiç bir yerde hükümet denilecek bir yönetim kurmadılar. Hâkim
bulundukları şehirlerde halkı yağmalayarak, altın ve gümüşlerini alıp, kaçışa hazır
bir şekilde beklediler. Öyle günler oldu ki, bugün mevcut Dunganlar ertesi gün yok
olup gittiler. Onlar’ın yaptıklarından dolayı halkın çektiği cefayı anlatmak çok
zordur.
396

Dunganlar ülkenin sükûnetini, sosyal ve medeni hususlarını asla düşünmediler.


Onların bütün düşünce ve hareketleri ceplerini doldurmak ve halka işkence etmek
oldu.

Türk, Dungan ve Urumçi Hükümeti’nin Siyasetleri

Doğu Türkistan’ın gerçek sahibi olan Türkler, ayaklanmaya etraflıca düşünmeden,


düşman hakkında doğru fikir yürütmediklerinden ve gerektiği kadar hazırlıklara
girişmediklerinden, dökülen kan, verilen kurbanların boşa gittiğini kısa sürede
sezdiler. Cumhuriyet, Meliklik, Muhtariyet, hürriyet… denilen şeylerin birer hayal
ve rüya olup gittiğini anladılar. “Milliyetçilik yapma!” diye Türk’e yol vermeden,
yabancıların tepeye çıkmaları, can verip, can alan Mücahitler arasında bir düşünceye
sebep oldu. Her tarafı şehitlerin kanıyla sulanan bu mübarek Türk–İslam ülkesinde,
çirkin ayakların dolaşması, aziz şehit kanına saygısızlığı isyancıları çabucak uykudan
uyandırdı!.. Fakat iş işten geçmiş, fırsat kaçırılmıştı. Onun için mevcut durumu
ganimet olarak görerek, sadece bu durumdan faydalanma meselesi kalmıştı. Mevcut
hükümet yüzeysel körünüşü korumak, göz boyamak ve aldatmak için bazı haklar
konusunda göz yummaktaydı. Mesela: Mahmud Muhiti’nin, General rütbesiyle
Kaşgar’da durumasına ve yanında 3500 – 4000 kadar silahlı Türk askeri
bulundurmasına müsaade ederek, Onu Çin Mareşaliyardımcısı olarak Kaşgar’a tayin
etti. Kaşgar’da 1000’e yakın silahlı Çin ve Türk askeri vardı. Hotan’da
Dunganlar’ınbulunması Türkler’i endişeye düşürüyor olsa da, bunun siyasi
mahiyetini kesin bir şekilde anlayamadılar. Olayın farkında olan iş başındaki
mücahitler, mevcut Türk – İslam askerinin modern talim ve terbiye görerek savaşa
hazır olmalarınıuygun gördüler ve askeri eğitime çok önem verdiler. Askerler
arasında dini, milli ve vatani bilincin güçlenmesine gayret ettiler. Keza vakıf işlerini
düzenlemek ve hükümet eline geçmeden önce ondan faydalanma çarelerini buldular.
Bütün hata ve bütün feci akıbetin sebebinin cehalet olduğu, özellikle çağdaş
bilimlerden habersiz, dini terbiyenin esassız bir şekilde kalmış olduğu göz önünde
tutularak, eğitimin yaygınlaşmasına, okullarda dini ve milli duygu ile eğitim
verilerek milli gayeyi genç nesillere aktarmaya ve onların felaketten korunma
çalışmasına fiili olarak girişildi. Din adamları ruhani hareketleri, bazı bozuk ve yanlış
397

düşüncelerden kurtarmak ve onların fikrini açığa çıkartmak amacıyla


medreselerimizin ıslahı ve camilerimizin şeriat hükümlerine layık şekilde
düzenlenmesi çalışmalarına girişildi… Fakat Urumçi, mücahitlerin bu çağdaş
düşüncelerinin kendi yollarına taş koyacağını sezerek, derhal çeşitli bahaneler ortaya
atarak bu çalışmalara problemler çıkarmaya başladı. Hiç kimsenin şüphelenmediği,
belki bazı menfaatperest, cahil ve basit düşünceli kişileri kendilerine tamamen
taraftar etmek şekildeki siyaseti ile Urumçi, Mücahitlerin bütün işlerini bozdu. Bu
suretle hayırlı girişimler, son dönemdeki mücadele de mağlubiyetle sonuçlandı.
Vakti geçmiş olduğundan her sahada, her işte başarısızlık göstermeye başladı.
Merkezle, özellikle dini, milli ve çağdaş mücadeleye sahne olan Kaşgar arasında
çokça tartışmalar olup, sonucunda Urumçi’nin galibiyeti ile bu çatışma da boğuldu!..

Doğu Türkistan’a dışarıdan girmiş olan Dunganlar, Hotan’daki kollarının, zengin


kişilerin elindeki altın, gümüş ve mücavheratını almak, Hotan’ın ipek, yün, deri,
kilim ve halıları sırf şahsi menfaatleri için yağmalamaktan başka bir şey yapmadan
halkı daima ezip, aldattı. Halkı; “Ma Zhong-ying Moskovadan uçak alıp gelecek”,
diyerek kandırdılar.Böylece topladıkları serveti Çarcin, Lop yoluyla
Kansu’yayolladılar. Halk ezildi, bizar oldu. Bu durum Kommünist olmasına rağmen
Urumçi’deki Çin Hükümetini tercih etme derecesine kadar geldi. Urumçi’ye bağlı
bölgelerde Dunganlar, tedavülde olan parayı, Hotan’da geçersiz sayarak, kendileri
para çıkardılar. Bu paraya karşılık olduğunu söyleyerek halktan yine vergi olarak
para ve altın topladılar. Eski Hotan Melik’ine zorla Dungan – Hotan parasına imza
attırarak altını ceplerine attılar. Uzun yıllar Dunganlar böyle kötülüklerle icraat
yürüttüler. Onların üzerinde Urumçi’nin baskısı yoktu. Bazı işleri yapmaya imkânları
varken yapmadılar. “Urumçi’yi alacağız, Urumçi’yi aldatmaktayız” şeklindeki
sözlerle göz boyayarak hareket ettiler!..

*
398

Kendi kendisini asker gene vali ilan ederek bunu Nankin’e onaylatan Sheng Shi-
cai, tam manasıyla diktatördü. Onun tuttuğu siyaseti takip eden, amacı Doğu
Türkistan’ı, Dış Moğolistan gibi, Moskova’ya bağlı kızıl bir sömürge haline
getirmek, “Mazlum milletler’in koruyucusu” olarak tanıtılmakta olan Moskova’nın
yol yordamını aynen, hatta bazı konularda Doğu Türkistan şartlarını hiçbir şekilde
göz önünde bulundurmadan, uygulamaktı.

Urumçi Hükümeti’nin Türk askerlerine yeni silahlar vereceğiz diyerek


dağıtmadan muhafazaetmesi, Urumçi’nin Türk inkılâpçılarına hürmetinden çok,
kendisinin ileride kötü bir politikası için onları kullanma niyetinden gelen bir
meseleydi.

Urumçi Hükümeti, Dunganlar’ı 1934 yılı Haziran – Temmuz aylarındaki gibi


kovalamasında devam etseydi, onları Hotan yolunda imha ederek, Hotan’ı ele
geçirirdi. Urumçi bunu yapmadı ve 4 yıl kadar Dunganlar’ı kendi halinde bıraktı. Bu
da siyaset icabıydı. Ma Zhong-ying’in inançlı bir kalple Moskova’ya gidebilmesi için
Urumçi Hükümeti isyanı sonlandırıp, Türkistan’ın her tarafındakikarışıklıkları
bastırarak tamamen ele geçirdi ve barışı sağladı dedirtmek için kendi kendine savaşı
durdurdu.

Urumçi Hükümeti Doğu Türkistan işlerini Rusya’dan ve Çin’den uzman sıfatıyla


getirilen kişiler üzerinden yürütmeye başladı.

Okullar, yeni fikirlerin ortaya çıkmasına ve bu fikirlerin yayılmasına vasıta


olmaktalardır. Eğer okullar lanetli fikirlerin yolunda hizmet ederse zararlı olur. Dini
ve milli gayeyi takip ederse elbette milletin kurtuluşuna önemli hizmetler eden
kurumlar olur. Bu sebeple gafletten uyananlar, gözü açılanlar ve aydınlar, mektep-
maarif (eğitim-öğretim) dediler. Bunun üzerine Urumçi’deki Şeng Hükümeti de
okullara önem vermeye başladı. Yalnız bir fark vardı. Aydınların ve gafletten
uyananların amacı, millet çocuklarına milli his, dini terbiye, yurt sevgisi telkin etmek
ve kanlı mücadelenin şanına yaraşır olmak.
399

(Devamı 31. Sayfa’da)426

(28. sayfanın devamı)


Gaye gençleri hazırlayarak, milli mücadelenin talep ettiği vazifeleri onların
üzerlerine yüklemekti. Urumçi’deki Çin Hükümetinin amacı ise, “Kızıl terbiye” ve
“Moskova ruhu” vermekti.

Halk da, şuursuz olsa da milli ve vatani duygu, hurafecilik ve bağnazlık karışmış
olsa da dini ruh vardı. Urumçi yönetimi, Doğu Türkistan halkının bu dini ve milli
duygularına karşı mücadeleyi zorunlu görmekteydi. Halkın zihniyetine ve inancına
karşı tıpkı Rusya’da yapıldığı şekilde mücadele yürüttü. Doğu Türkistan’da da
“G.P.U”ya benzer bir kurum açıldı; “Kung Nen Cuy” (güya polis idaresi) denilen bu
kurumun başına kötü, yaramaz, kaba ve despot kişiler getirildi. Bunlar halkı
korkutmak, tutuklamak ve öldürmekle meşguldürler.

Gazetelerin yayınlanması meselesi ise şöyle oldu: Şeng Hükümeti, Kaşgar’ın


"Yengi Hayat"ı, Çöçek Vilayet’nin “Bizning Tauş427”u, İli (Gulca) Vilayeti’nin“İli”
adlı gazetesi gibi gazeteler çeşitli isimlerle çıkmasın, hepsi tek isim altıda olsun
istedi. Her vilayette çıkan bu gazetelerin başına sorumlu bir Çinli editör atadılar.Bu
Türkçe gazeteler, bu Çinli editörün yönetimi altında çıkmakta olan Çince gazetenin
tercümesi olsun denildi. “Kaşgar Şing-Cang Gazetesi”, “Çöçek Şing-Cang Gazetesi”
v.s. denilsin denilerek, tıpkı Rusya’nın Batı Türkistan ve diğer Türk ve Rus olmayan
ülkelerde takip ettiği yöntem, Doğu Türkistan’da uygulanmaya başladı. Hammaddeyi
Rusya’ya göndermekte olan Tekel idaresi kuruldu. Özetle ticaret, milli ekonomi, ve
tarım alanlarında da rezillikler yapıldı. Bu sahaların her biri üstünde ayrı ayrı
konuşacak olsak, bahsimiz uzayacaktır.

Doğu Türkistan’daki vakıflarınbirçoğunun mükemmel gelir kaynakları vardı.


Öşür ve zekâtlar büyük zenginlik kaynağıdır. Urumçi bazı menfaatperest Mollaları

426
29 ve 30 uncu sayfalarda “Türkistan Sovyet Cumhuriyetlerinin Yeni Başlıkları” tablosu vardır.
427
“Bizim sesimiz”
400

aldatıp, bu dini gelirlerin yolunu kendi hazinesine çevirerek, aldatılanları da bu dini


gelirlerden mahrum etti. Şimdi onlar pişman olmaktalar, ne fayda?..

(Devamı var)

Mecdeddin Ahmed.
401

"URUŞ HABERİ"428 DERGİSİNE CEVAP*

Cihâdımız din için, vatan içindir. Emelimiz, düşüncemiz yönelmektir vatana;


Bizim toprak vücudumuz kaledir sınırımıza.429

Çin’de“Türkistanlı Yurtdaşlar Birliği (Derneği)”adına yayınlanan dergiyi okuduk,


istek ve amaçlarından haberdar olduk. 3 – 4 yurttaşımızın nasıl bir durumda
kaldıklarını çok iyi anladık. Dergi’nin 4 ve 5. Sayfalarında;“Hatalarımızı gösterip,
yetersizliklerini ve kendi fikirlerinizi bildirmenizi rica ediyoruz” şeklindeki ricalarına
binaen bizler, Doğu Türkistanlı yurttaşlar aşağıda hür ve bağımsız fikirlerimizi
yazarak bildirmekteyiz.

Dergi’nin büyük zorluklarla ortaya çıkması ve bu başarıların hayli masrafa neden


olduğu bilinmektedir. Dergi çıkararak, milletin emelini, düşüncesini yayarak,
milletin gelecekteki saadeti için çalışmak vatana hizmet olarak adlandırılır, iyi bir
iştir ve gelişme sebebidir. Fakat bu istek kolaylıkla ele geçmeyen büyük bir başarıdır.
Böyle dergi sayfalarının, milletimizin yararına olması, yurdumuzun savunmasına ve
milletimizin gelişmesine yönelik yazılar ile bezenerek, şahsi çıkarlardan uzak olması,
nefsanî kin gütmemesi, yabancı ellerin müdahalesiden uzak olması, şeytani oyunlara
aldanmaması ve alet olmaması şarttır. Böyle olmazsa, bir dergi veya gazete millete
ne fayda verir, vatan için faydası nedir? Milletin yararına denilen ilkeler ile milletine
ve vatanının zararınaçalışan bir dergiyi, zorlukla bastırıp, büyük zahmetle dağıtmaya
ne gerek var? Kendi milletine hizmet etmeyen, vatanına canını siper etmeyen ve
yurdu için kurban vermeyen bir milletin tarih sayfaları kara, dostları nazarında
değersiz, düşmanlarının önünde ise reddedilmiş olması, çağımızın tecrübesi ile
kanıtlanan ve inkâr edilemeyen bir hakikatdir. Doğup büyüdüğü, havasını soluyup,
suyunu içerek geliştiği kendi vatanının çıkarlarını unutup, yada onu, kendi nefsani
düşüncelerine alet edenlere aldanıp, satılıp yapancılar için çalışanlar hain olarak
adlandırılırlar.

428
“Savaş Haberi”.
*
Yaş Türkistan, Ekim 1938, Sayı 107, Sayfa 32-39.
429
“Vatan Şarkısı”, Namık KEMAL.
402

Milletleri kurtuluşa, zafere ulaştıracak yol milliyetçilik ve ırkçılık yoludur.


Almanya’nın başarılarını, Faşistlerin zaferini, Türkiye’nin başarısını ve Balkanlardan
saf Türk muhacirleri getirmesini, Çekoslovakya’daki tartışmaları ve Filistin’deki
milliyet davalarını, milliyetçilik ve ırkçılık akımları doğurmuştur.

"Uruş Haberi"nin çalışanları Türk yurdundan oldukları halde, dergi’nin başından


sonuna kadar her yerinde Çin milletine yardım etmeyi, Çin için can vermeyi, Çin
toprağı ve Çin yurdunu savunmayı teşvik etmektedirler. Ay doğsa da Çin’e, Güneş
doğsa da Çin’e doğsun diyerek, Çin’e sadakat gösterip, Çin için feda olmayı ve
neticede bütün Türkistanlıların, Çin halkının mukadderatı için kurban olmasını teşvik
etmektedirler. Acaba bizlerden bu teşviğe uyacak kişi bulunabilirmi? Başkaları için
kurban ol, yabancılar için fedakâr ol, doğu’daki düşman’ın faydasına kendini telef
et… gibi hastalık harareti içinde veya mecnun olup aklını kaybederek söylenen
sözleri Türkistanlıların hiç biri kabul etmemiş ve etmeyecektir.

Biz Türkistanlılar, Japon – Çin savaşından faydalanmaya çalışalım. Niçin biz


Çin’e destek olalım? Kara tarih için mi? Kendimizin yok olması için mi? Kızıl
Moskova ile birleşenChiang Kai-shek’in maksadı için mi? Bu sorularımız iyi bir
insaf ölçüsü ile düşünülmeliydi. Biz Türkistanlılar dini ve milli düşmanımız olan
Çinlilere yardım etmedik ve etmeyeceğiz.

"Uruş Haberi" biz Türkistanlıları, Çin toprağındaki milli mücadeleye


çağırmaktadır. Bizim milli sınırlarımızdan uzakta olan Japon – Çin savaşı, bizim için
nasıl bir milli mücadele olabilir? Üstadı Moskova olan Çinlilerin boyama sözlerine
inananlar, Moskova’nın: hürriyet, muhtariyet, ayrı cumhuriyet şeklindeki yalan
vaatlerine aldanan Batı Türkistanlı kardeşlerimizden ibret almayacaklarmı? Biz
Türkistanlılar Moskova çömezlerinin talimatıyla hareket edersek, kendi ayağımıza
balta vurmuş olmaz mıyız? Biz kendi milletimizin, milli hâkimiyet isteğine uygun
olmayan hareketlerden çekinelim.
"Uruş Haberi"nin 14. sayfasında ve başka sayfalarında, Japonlar’ın kendi ırkdaş
ve dindaşları olan Çinlileri ezmeye başladıkları hakkında sözler var. Japonlar ile
403

Çinlilerin ırki yakınlığını düşünenler şu noktayı unutmasınlar: Asya’da yaşayan


Japonlar ile Çinliler arasında ırki ve medeni yakınlık, ancak Avrupa’da yaşayan
Almanlar ile İngilizler’in yakınlığı kadardır. Fakat tarihi ve siyasi nedenler, bir
birleriyle yakınlığı inkâr edilemeyen bu milletleri, bir birlerine karşı mücadeleye
sürüklemiştir. İngiltere ile Birleşik Amerika Devleti halkı, ırkı da, dini de, dili de bir
değil mi? Bununla beraber Amerikalısı da, İngilizi de kendi ülkesinin ve kendi
vatanının faydasına çalışmakta ve her bir ülke kendi hâkimiyet arzusunu öne
sürmektedir. Çinliler, biz Türkistan Türkleri’nin tarihi düşmanıdır. Onun için biz,
Japonlar’ın Çinlilere karşı silah çekmesinden ve Japonlar’ın milli sınırlarımızdan çok
uzaklarda olan hâkimiyet arzusundan dolayı üzütü duymuyoruz.

"Uruş Haberi"nin 6. sayfasında, Türkistan müslümanları ile birlikte bütün


müslümanların Çin milletini desteklemesi ve yanında olması, maddi yardımda
bulunmaları insaniyet namına istenmiştir. 17 ve 18. sayfalarda ise Türkistanlıların,
Çinlilerin mübarek mücadele ve muharebesine yardım etmeleri tekrar – tekrar
söylenerek, Çinlilerin zafere ulaştığında Türkistanlıların kurtuluş hareketine elinden
gelen yardımlarını esirgemeyecekleri bildirilmiştir.

Bugün her millet kendisi için endişelenmektedir. Hatta yıllardan beri devam eden
Filistin’deki Arap – Yahudi mücadelesine, Mısır, Irak, Hicaz, Yemen, Suriye
müslümanlarının yardımı görülmediği gibi, son zamanlarda Araplar ile akraba olan
(kız alıp-veren) İran Hükümeti de Filistin Araplarına yardım edemeyeceğini açıkça
bildirmiştir. Şimdi dünya’nın gidişatı böyleyken, bütün dünya müslümanlarından
yardım beklemek faydasızdır. Zalim Çinlilerin esareti ve kötü idaresi altında kalarak,
bugünkü eziyeti yaşayan biz Türkistanlılarsa, Çinlilere yardım etmek bir tarafta
dursun, onların bu mücadeleden başarıyla çıkmalarını asla istemediğimizi
tereddüdsüz söylemekteyiz.

"Uruş Haberi"nin 7 ve 8. sayfalarında bizleri şaşkınlık içinde bırakan, Çin ordusu


için gönüllü askerler teşkil edilmesi, Kızılay Cemiyeti kurmak, özel heyetler
meydana getirerek İslam devletlerine, Padişahlarına ve Cumhurbaşkanlarına
müracaat ederek, Çin milleti için yardım istemek ve kutsal yerlerde Çinliler için dua
404

merasimi düzenlemek gibi bir sürü faaliyetler görülmüştür. Bu düşünce ve


faaliyetleri dikkatle okuduk ve her yanını inceleyerek size şu cevabı yazıyoruz:
Bizim heveslilerimiz, fedakârlarımız, mücahitlerimiz ve hepimiz sadece
Türkistanımız için cihada hazırız. Biz, bütün fedakârlıkları kendi yurdumuz ve
halkımız için sarf etmeye hazır olduğumuzu bildirerek, bir Türk şairi’nin:

Vatan şevki ile her lahza her dem can siperanız


Bu yolda kan dökülsün, can kırılsın şad - ü handanız430

sözlerini söyleyerek geçiyoruz.

Bizim Kızılay Cemiyetimiz, kendi kurumları tarafından yapılan en iyi esaslara


göre çalışmaktadır. Kendi yolundan başka yollara, Japon – Çin savaşlarına bugün
heyet gönderemeyecektir. Onun görevi kendi vatanında yaralananlar ile meşgul
olmaktır.

Bizim milli askerlerimiz kendi yurdunu koruyacaktır. Amaç böyle olduktan sonra
Çinlilerin komşuları ile olan ittifak anlaşmasının Türkistanımıza ait olan kısmı
kendiliğinden batıl olmaktadır.

İslam âleminin cumhurbaşkanlarından, padişahlarından medet umma konusundaki


fikrimiz yukarıdaki satırlardan anlaşılmış olsa gerek. Şimdi dua etme meselesine
gelelim. Mukaddes yerlerde ve diğer yerlerde, Çinliler gibi dini, milli düşmanın
galibiyeti için dua etmek bir tarafta dursun, bunu kalptan geçirmek dahi günahtır.
Dünya müslümanlarına, özellikle de müslümanların kıblesi Mekke - i Mükerremede
yaşayanlar için böylesi bir hareket asla doğru değildir. Biz müslümanlar birlik
olamadığımızdan dolayı, Kızıl (Sovyet) felakete maruz kalmamız yetmez mi? Şimdi
Sarı (Çin)’nın hakkında dua ederek ikinci felakete sürüklenmekten korunalım. Çin’in
galibiyeti için dua etmek büyük bir cinayettir. Sadece kendi yurdumuzun özgürlüğü
için dua ederiz. Türkistanımızın mukadderatı için cemiyetler kurarak, gençlerimizi

430
Üstad Mir Emir Salih Mahdumu Umuşlu kasidesinden numuneler.
405

milli mefkûremiz ve milli kuruluşumuz için yetiştirmemiz zorunludur. Bizim bütün


fikirlerimiz ve hayallerimiz, milletimizin saadetini sağlamak, bütün ömrümüz
boyunca milletimiz için çabalamaktır. Çin’in kurtuluşunu düşünmek ve ona yardım
etmek bize göre hatadır, daha doğrusu cehaletin eseridir.

"Uruş Haberi"nin 14. sayfasında Japonlar’ın Merkezi Çin’de gerçekleştirmekte


oldukları hücumları ve yaşattıkları zorluklar neticesinde Çinlilerin aç ve açıkta
perişan bir halde kaldıkları, Çinlilere yardım etmemiz gerektiği ve yardım edilmediği
takdirde bizler için de Japon istilası tehdidi olduğu söylenmektedir ve Çinliler 2000
yıllık atamız olarak gösterilerek, şefkatli atamıza boyun eğmemizin zaruri olduğu
bildirilmektedir. Bu ise, zalim ve zorba Çin’in Türkistan’daki bütün vahşiliklerini
unutmak demektir. Biz hiçbir zaman Çin’in zulümlerini, halkımıza reva gördüğü
vahşiliklerini unutmayacağız ve unutmamamız gerek. Türkistan’da dökülen ve
dökülmekte olan kanlar Türk kanıdır. Bunu kendi gözleriyle görmeyen ve hayatını
yurt dışında sürdüren kişiler, özellikle inkılâba bizzat katılmayan ve ülkedeki
olayların ruhunu ve sebeplerini bilmeyen İsa Bey’e benzer kişiler unutsalarda, bizler
asla unutmayacağız ve unutamayız. Uzun yıllardan beri yurdumuzda dökülmekte
olan kanın bizim yüreğimize verdiği etki, yurttan uzak da olsak kalbimizden
gitmeyecekdir.

Hoca Niyaz zamanında anlaşma yolu tutulup, hatta nüfuzlu kişilerimizin


öldürülmelerine göz yumuldu. Büyük kişilerimiz ise vatan için kurban olalım, yurt
azad olsun dediler. Böyle olunca da Kızıl ve Sarılar birleşerek, anlaşma taraftarı
olanlarımızı da evsiz barksız bıraktılar. Böylesi zulümleri unutmak mümkün müdür?
Ölenler öldü, bizler kendi geleceğimizi düşünelim diyerek hatalara düşmek dine göre
yasak, insaniyete göre kabul edilemez bir durumdur. Biz dökülen kanlarımızdan
yeşeren çocuklarımızın zihnine, vicdanına milli kurtuluş idealini telkin etmek ve
zalim Çinlilere karşı nefret ve kinimizin olduğunu açıkça söylemek zorunluluğunu
sezmekteyiz.

Çin’de 1911 yılında cumhuriyet yönetimi kurulduktan sonra da, Doğu


Türkistan’da Çin vahşiligi devam etmiştir. Yang Tsen Hsin ve onun ardından bugüne
406

kadar, Doğu Türkistan’da hüküm süren ve Merkezi Çin yönetimi tarafındanatanan


memurların hepsi Çinli değil mi? Doğu Türkistan’nın bugün feci bir akıbete
uğramasının baş sorumluları Çinliler ve onların Ruslar ile ilişkisini sağlayan
memurları değil mi? Biz Türkistanlılar, Çin’e karşı düşmanlık besliyoruz, ona yol
gösteren ve ezilmemize yardım eden Rusları dini ve milli düşmanmız olarak
tanıyoruz ve bu iki düşmanın işine yarayacak hareketlere katılmayı kendimiz için
milli ve dini bir günah sayıyoruz.

Japonlar hakkındaki fikirlerimize şimdilik kesin bir yol vermiş değiliz. Düşman
olarak tanımlanan bir kişi veya devlet, Japonya ve Japonlar’a karşı nasıl bakarsa
baksın, bizim Japonlar’a bakış açımızın nasıl olacağını zaman gösterecektir.

Bolşevikler’in iş başına gelmelerinden beri kendilerinin, kapitalist ve burjuva


devletlernin düşmanı olduklarını, Avrupa devletleri’nin zalim ve despot olduğunu
söyleyip durdular. Vakti ve zamanı geldiğinde, Milletler Cemiyetine üye olarak,
Avrupa devletleri’nin dostları arasına girip, hatta burjuva ülkesi olarak tanınan
Fransayla birlik olup, onunla anlaştılar. Bu olay sonucunda, İtalya – Almanya –
Japonya birliği ortaya çıktı. Yani herşey zaman’ın göstermesi iledir. İş başka, söz
başkadır. Siyaset’in yurt dışında yaşayanların göremediği oyunları çoktur. Onun için,
Rus ve Çinlilerden zulüm gören ve bu iki millete düşman olan Türkistanlılar, “Japon
emperyalistdir, Japonya zalimdir” şeklindeki sözlere, zamanın göstereceklerine
bakarak anlam ve önem vermelidirler.

Milli kurtuluşu için mücadele eden Türkistan, dünya’da meydana gelen hadiseleri
de dikkatle takip etmektedir. Bugün olmasa yarın, Türkistan için özgürlük güneşi
doğacaktır. Doğal güneş gibi, özgürlük güneşide bir ihtimal doğu’dan doğar. Biz, her
gecenin gündüzü, her karanlığın aydınlığının olduğuna inanarak, şair’in şu
beyitlerinden ümitleniyor ve gayrete geliyoruz:
407

Felek her türlü eziyet yollarını toplasın gelsin,


Dönersem kahpeyim millet yolunda hizmetten.
Kader, her feyzini, her lütfunu bir zaman için saklar,
Korkma sakın, milletteki gevşeklikten ve zayıflıktan431.

Kişinin amacına ulaşması soy’a bağlıdır,


Dur şimdi hizmet et millete uygun cevap gaflettir.

Hakikatten kader’in lütfunu ve feyzini bizler görmesek te çocuklarımızın


göreceğine şüphe yoktur. Fidandikenlerden onun meyvasını yiyenler çok azdır. Onun
meyvesini arkadan gelen nesiller görür ve fidanı dikenlere dua ederek, oların
zahmetlerini takdir eder, tarihin ak sayafalarına geçirip, şehit ve gazi sıfatında yer
verirler. Biz şehit ve gazilerimizin rütbesini biliyoruz ve kendimiz de böylesi büyük
bir dereceye erişmek için milli yolumuzdan dönmüyüruz. Niyetimizi bozmadan
Türkistanımızın özgürlüğü için canla başla mücadele ediyoruz. Çalışmak ve gayret
bizlerden yardım Allah’dandır.

K. A. Çağatay
Mekke i Mükerreme Hicri 6. Receb 1357 (31 Ağustos 1938).

431
Yazar Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi’nden alıntı yapmıştır. Fedai.
408

MERKEZİ ÇİN HÜKÜMETİ TARAFINDAN TUTUKLANAN


TÜRKİSTANLILAR*

Doğu Türkistanlılardan İsa Bey önderliğinde bir kaç yurttaş, birkaç yıl önce
Çin’in başkenti olan Nankin’de Türkistan adıyla bir dernek kurarak, Türkistan’ı,
Çin’in yardımıyla Bolşeviklerden kurtaracağız şeklinde propaganda yapıp, bazı
Türkistanlıları aldatmıştı. Geçen yıl Chiang Kai-shek Bolşeviklerle birleşerek,
Çinlilerin tamamen kızıllaştığı ap açık göründüğünden propaganda çalışmaları da
ciddileşdi. Bolşevikler’in vahşiliklerine dayanamayarak Doğu Türkistan’dan kaçan
ve Çin’in başkentine gelenlerden olan, Turfanlı Ahmed Vahid, Abdullah, Abdulveli
ve Mabay isimlerindeki kişiler Japon taraftarı diye suçlanmaları üzerine Lancu’da
tutukladılar. İsa Bey ve etrafındakilerin propagandasına aldanarak, Çin başkentine
ümit bağlayıp gelenleri Chiang Kai-shek kendi eliyle tutuklattırmakta olsa da onlar
kendilerini de millettaşlarını aldattıklarından utanmak yerine, Çin’in ayıbını ve
hatalarını tekrarlayarak, yine de Çinlileri methederek onların lehine propaganda
çalışmaları yürütmektedirler. İsa Bey ve çevresindeki birkaç yurttaşın Çin yararına
yürütmekte oldukları propagandaları rezillikten başka bir sonuç vermese gerek.

Samimi ihtiramla Doğu Türkistan muhacirleriden: Törömtay


Şangay 18. 9.38

*
Yaş Türkistan, Ekim 1938, Sayı 107, Sayfa 39-40.
409

DOĞU TÜRKİSTAN İNKILÂBI ETRAFINDA*(*)432


VI

Son Durum Karşısında General Mahmud Muhiti’nin Ülkeden Ayrılması

Mahmud Muhiti, Doğu Türkistan’ın son dönemlerde ender yetiştirdiği zeki


kişilerden birisidir. Milli hareketten önce, olası inkılâp hareketine hazırlıklı olan,
fikir ve bilim sahalarında da bir dizi teşebbüslerde bulunmuş olan bir simâdır. Birden
bire çıkan ve adeta emrivaki olan milli ayaklanmayı hemen benimseyerek, Hoca
Niyaz Hacı’yı doğru yola yönlendirmek amacıyla yanına gitmiştir. Mahmud
Muhiti’nin içinde bulunduğu üç kardeş, bütün iş - güçlerini bırakarak, vatanın
felaketten kurtulması için yapılan bu harekâta atılmışlardır. Turfan bölgesinin en
muteber ve varlıklı adamları olan Muhiti kardeşler, çeşitli hizmetlerde görev
almışlardır. Bu üç kardeş içerisinden Maksud Muhiti şehit düşmüştür.

Mahmud Muhiti, inkılâp süresince, fikir ve düşünce sahasından çok, savaş


cephelerinde ve askerler arasında bulunmuştur. Mahmud Muhiti, bütün girişimlerine
rağmen, Hoca Niyaz Hacı’ya bazı fikirlerini kabul ettirememiştir. Hatta Hoca Niyaz
Hacı’nın, Mahmud Muhiti’yi kendisine karşı hain olarak görerek, öldürtme
teşebbüsüne girişmişliği de vardır.

Mahmud Muhiti’nin hiç bir zaman halkın nefretini cezbedecek hareketi


görülmemiştir. O, inkılâbın başından itibaren, ister cumhuriyetin ilanına, ister de
ardından gelen Urumçi hâkimiyeti dönemine kadar, daima kendisine özgü bağımsız
fikri ve hayırsever hareketleriyle yurt ve millet sevgisini gösterip, bütün
yurttaşlarının sevgi ve saygısını kazanmıştı. Mahmud Muhiti katı dindar bir kişidir.
Fikri ve gayesi açıktır. O, amacına ulaştıracak yolu da bilir. İlimsizligini itiraf eder.
Tecrübesi vardır ve ülkenin şartlarını çok iyi bilir. Ülkesi ve halkı için her sahada
faydalı olan bir kişidir. Mahmud Muhiti’ninDoğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin

*
Yaş Türkistan, Kasım 1938, Sayı 108, Sayfa 26-37.
432
Başı "Yaş Türkistan"ın 102 – 107 sayılarındadır.
410

yıkılmasının ardından gelen Kızıl hâkimiyet döneminde tuttuğu yol ve yaptığı


çalışmaları, inkılâbın son kara günlerini bilen ve şahit olanlar onun bu tutumunu
takdir ederler.

Urumçi’deki Çin hâkimiyeti, halkın sevgisini kazanan Mahmud Muhiti’den üç


mühim noktadan şüphe etti ve Onun yok edilmesini kararlaştırdı.

1) Fikri, tuttuğu yolu ve yaptığı çalışmalarla Mahmud Muhiti, Urumçi’nin her


hareketine karşı olduğunu göstermekteydi.

2) Mahmud Muhiti, Urumçi’nin var gücüyle âleme ilan etmekte olduğu iç


sükûneti bozabilecek manevi kuvvete sahipti, Şerif Han üzerinden Altay’la, Yolbars
Bey ile Kumul’la ilişki kuran ve Dunganların elindeki Hotan ile aracılık yapan ve bu
suretle bütün halkın sevgisini kazanan Mahmud Muhiti’den endişe etmek
zorunluydu.

3) Bütün yurt halkının manevi desteğini dolaylı olarak kendisinde toplayan


Mahmud Muhiti’nin elinin altında 4000 asker vardı…

İşte tüm bu sebeplerden ötürü, kendi yapısı ve varlığı için zararlı unsurları ortadan
kaldırmaya girişen Urumçi Hükümeti ve onun imha aracı “Gung Nen Cuy” açık veya
dolaylı olarak, Mahmud Muhiti ile mücadeleye başladı. Mahmud Muhiti’yi ve ona
yakın olanları takip etmeye başladı. Urumçi Hükümeti, Mahmud Muhiti’ye en yakın
olarak gördüğü kişileri çeşitli sebep ve bahanelerle onun yanından uzaklaştırdı…

Urumçi’deki Sovyet Konsolosu Eprisef’in Kaşgar seyahati ve bu seyahatin


sonuçları, tarihin unutamadığı olaylardır. Kaşgar’daki Sovyet Konsolosu
Abdurrahman Terigulof’un muamelesi, inkılâbın fikir ve gaye mücadelesinde önemli
konuları teşkil etmektedir!

Mahmud Muhiti’yi, Urumçi’yle hiç görüşmeyen “dahi sayın vali” ile görüşmeye
davet ettiler. Bu davetin anlamı ve sonucu belliydi. Kötü amaçlarının yerine gelmesi
411

için en büyük engeli ortadan kaldıracaklardı. Dış ülkelerle ilişki ve bağlantısı


tamamen kesilen bu mahsur ülkede uğursuz çalışmalarını yapmaktaydılar.

Kaşgar’da genel durum günden güne tehlikeli bir hal almaya başladı. Bu arada
vakit te git gide azalıyordu. Çeşitli öneriler ve etraflıca düşünülmesinden sonra, din,
millet ve vatan’ın selameti için yapılacak en hayırlı iş, General Mahmud Muhiti’nin
ülkeyi terk etmesi olarak görüldü. Urumçi’ye giderek ölmek millete hizmet
edemeden ve mücadelenin manasını layıkıyla ortaya koyamadan yok olamak
demekti. Yani buna razı olup teslim olmak uygun değildi. İkinci yol, şayet
öldürülmediği takdirde de Hoca Niyaz Hacı gibi “Hoş-hoş”çu olarak bir makamda
oturmaktı ki, bu zilleti kabul etmek temiz tarihini karalamak, kutsal gayeyi ayaklar
altına almak olurdu. Millet’in ebedi laneti altında kalmaktı!...

General Mahmud Muhiti, emrindeki Türk askerlerine zorunlu olmadıkça sakin


olmalarını ve üstlerine itaat etmelerini tavsiye ederek ülkeyi terk etmeye mecbur oldu
(2 Nisan 1937).

Doğu Türkistan’a hâkim olduğu iddaasında bulunan ve Merkezi Çin ünvanını


taşıyan Nankin yönetiminin politikası neydi? O, Kuzeybatı vilayeti’nin (Doğu
Türkistan) hali hazırdaki durumuna nasıl bir değer vermekteydi? Şayet Nankin
yönetimi, kendi başındaki felaketle mücadeleyle meşgul olup, Urumçi’nin durumunu
iyi bilmiyor veya bildiği halde ilgisizlik gösteriyorsa, komşularının bu konudaki
düşünceleri neydi? Bu hususları, Urumçi baskısı altında bulunan Türkistan dâhilinde
araştırmak ve kesin bir kanaat getirmek imkânı yoktur. Onun için Mahmud Muhiti,
biraz rahat nefes almanın mümkün olduğu yerlerde bu hususları araştırmak isterdi…
412

Dunganların Lidersiz Kalan Türk Askerlerini Aldatması


Ve
Onların Yaptığı En Son İmha Hizmeti

Hotan’da yaşamakta olan Dunganlar, Mahmud Muhiti’nin tutuklanması için


Urumçiden gelen emri aldılar. Zaten onlar kendilerince amansız bir düşman olarak
bildikleri Mahmud Muhiti’yi, hem Urumçi’ye yaranmak hem de şahsi kinlerini
tatmin itmek için tutuklamak istediler. Ancak Mahmud Muhiti uzaklaşmıştı. Türk
askerlerini aldatmaya başladılar. Onlar,“Biz General Mahmud Muhiti ile görüşerek
kalmasını isteyecektik. Urumçi’ye karşı beraberce savaşmayı dilerdik” diyerek
Mahmud Muhiti’nin ülkede kalan askerlerini aldattılar ve kendilerinin “Onlarla
yakınlıklarını hiç kimse bilmesin” dediler.

Türk askerleri, Mahmud Muhiti’den sonra çeşitli fikirlere bölünmüş olup, sonuçta
aldatıcı tekliflere mağlup oldular. Kendi aralarından küçük bir rütbede olsa da
gayretli olarak gördükleri Abdiniyaz’ı geçici komutan olarak kabul ve ilan ettiler.
Yeniden askeri atamalar yaptılar. Dunganlar ikiyüzlü siyasetlerine devam ederek, Bir
taraftan Urumçi’yi razı etme ve aldatma yolunu tutarak, diğer taraftan Türkler’e
sadakatle çalışmaya hazır olduklarını hissettirmeye devam ettiler.

Türk askerleri Yarkent’i alarak başkent yaptılar (10 Nisan 1937). Orada baskıncı
çeteler şeklinde küçük müfrezelerle Maralbaşı, Feyzabad gibi yerlerdeki Gung Nen
Cuy idarelerine baskınlar yaptılar. Kaşgar’dan heyetler geldi, onlardan da temsilciler
geldi…

Dunganlar 400 civarında askerine Türk askerinin kıyafelerini giydirerek, onları


Türk askerlerine dâhil ettiler. Türkler Urumçi’nin verdiği askeri rütbe ve
üniformalarını bırakarak, Generalinden askerine kadar hepsi sade bir şekilde
giyinmişlerdi. Dunganlar’ınkurmay heyeti ile Türk kurmay heyeti arasında bir plan
yapıldı: Bu plan, güya Dunganların Türklerle birleştiği anlaşılmasın diye yalandan
bir manevra savaşı yapmak ve bunun sonucunda Türklerin kaçarak Kaşgar’a
ilerlemesi ve böylece Dunganların onları takip ederek Kaşgar’a gelmesi üzerine
413

kurulmuştu… Planlanan savaş Yarkentte ve Yarkent deryası boyunda gerçekleşti (20


– 26 Mayıs 1937). Önemli noktası şu ki, bu savaşı Urumçi uçağı havadan takip etti.
Yani plan Urumçi Hükümetine tam olarak haber verilmişti. Türkler kaçtılar, plan
üzere çeşitli kollardan Kaşgar’a yürüdüler ve girdiler (29 Mayıs 1937). Altı gün
savaş yapıldı. Gung Nen Cuy’un elinde 300’e yakın dindar, milliyetçi, yurtçu zümre
hapisti. Onların üstüne gaz yağı döküp yakarak öldürdüler (30 Mayıs 1937). Amaç
bu tutukluların Türkler tarafıdan kurtarılmasını önlemekti. İki gün sonra, yine aynı
Gung Nen Cuy mıntıkası Çinlilerin eline geçti. Çinliler aziz vatanın kıymetli
çocuklarını yaktırıp (1 Haziran 1937), onları tanınmaz hale getirdiler. Urumçi
Hükümeti kadın ve çocuklarla beraber masum ahaliyi işte bu şekilde yok etti!

Ma Hu-shan Kaşgar’a gelip idareyi eline aldı. Türkler güya kaçarak Maralbaşı,
Uçturfan ve nihayet Aksu’ya gittiler. Dunganlar onların arkasıdan kovaladılar.
Kaşgar’daki Urumçi kuvveti Kaşgar’ın Yenişehrinde kaldı. Onları iyi muhafaza eden
Dunganlar, Ma Hu-shan başta olmak üzere, hemen hemen hergün Rus
Konsolosluğunda ziyafetteydiler. Savaşarak ölerek ilerleyen Türkler oldu. Şehirde
gasp, talan, masumları Bolşevik olma ithamiyla öldürmeler devam etti. Hâlbuki
Gung Nen Cuy’un başkanı bir evde ziyafet ve eğlence içinde saklanıyordu.
Abdiniyaz’ın Ma Hu-shan’e yazdığı mektuplarda, okullara ve dini – milli kurumlara
yardım edilip edilmediğini sormakta, Kadir Hacı ve onun gibi kişilerin yok edilmesi
konusundaki ricaları yer alıyordu. Ancak Ma Hu-shan bu mektuplara önem
vermeden ve yalandan “Herşey sizin dediğiniz gibi, siz gönül rahatlığıyla savaşmaya
devam edin” (6 – 7. aylarda yazdığı ve başka mektuplarında) şeklindeki sözleri,
isyan tarihinin gözyaşlarıyla yazılmış olan önemli sayfalarındadır. Biçare
Abdiniyaz’ın saf vicdanı, cahil zihni böylesi şeytanlıkları anlamasına engeldi. Birde
bunun üstüne yanında da yaramaz simalar vardı. Uçuruma, tuzağa düşerek, hergün
biraz daha ayağı bağlanmaktaydı. Onu ve onun temsil ettiği Türk askerlerini mahv
etmek için, dindaşı kendi çıkarları için onun ayağına çelme takmaya çalışmaktaydı…
Ne yazık ki Abdiniyaz, kendisine verilen işaretleri, onu uyandıracak olan sesi,
bulunduğu durum içerisinde duyamadı… “Kaç, tehlike var!” diyen sesler dahi
boğuldu!.. Bu arada, yine kurbanlar gitdi… Ah din, ey mukaddes islam dini! Seni
hala ve bunca açık ve acı hakikat ve tecrübelerden sonra da bize saf şekilde
414

okutturmuyorlar mı? Acaba bizim başımızdakiler düşman ile ortak mı, ne?... Din
adına işlenen bu cinayet ve hıyanetlerin sorumlusu kim?...

Türk askeri ortada kaldı. Urumçi yönetiminin gücü, karşılığı tahmin edilen şekilde
olmadı. Bu durum bir taraftan, o dönemlerde Altay ve Kumul civarında meydana
gelen isyanın etkisi ve sonucu olsa da asıl amaç Türk askerlerini çembere almaktı…

Urumçi Hükümeti,ülkeyi selamete erdirdik, şimdi inşa ve onarımına başlayacağız


iddaasını ortaya attı. Ancak Urumçi hükümetinin durumu inkılâp öncesindeki
durumdan daha kötüydü. Uçakları sınırlı sayıdaydı. Ama bu son savaşta, Doğu
Türkistan semalarında hava savaşları oldu, uçaktan atılan bomba ve gaz kullanıldı.
En son ve modern savaş silahları bu savaşta tecrübe edildi. Tarafsız olduğunu iddaa
eden Rusya, bu iç savaşa kendi hava ve askeri gücüyle müdahil oldu. Askerler
otomobiller ile nakledildiler…

Maralbaşı’nda kuşatma altında kalan Çin askerlerini korumakta olan müttefik


Dungan askerleri, Türk askerlerinin arkasıdan onları Uçturfan üzerine gönderdiler
(29 Temmuz 1937). DunganMa Hu-shan, Türklere savaşmadan beklemeleri yönünde
emir verdi (10 Temmuz 1937). Halbuki bu, Urumçi askerlerinin ve Maralbaşı’dan
kovulan askeri gücün (Bu askeri güç te Urumçi askeriydi.) arkadan yetişerek Türk
askerlerini ortada hazırlıksız halde bırakmak için dindaş Dunganların Kuran’a el
basarak yaptıkları ittifaklarının yerine getirilmesiydi!... Hakikatten 10 gün içinde
plan aynen tatbik edildi. Bu arada cephedegi Dunganlar gizli emir ile değişik
yönlere, Kuçar’a ve Maralbaşı’ya gittiler. Türkler, ön ve arkalarından gerçekleşen bu
ani hücumla dağılarak, Aksu’nun Ayköl ve Kalpin bölgelerine kaçtılar. Abdiniyaz
kalan askerlerle beraber savaşıp sonunda O da Kalpin’e geldi. (4 Ağustos).
Maralbaşı’ndan haber alarak, bu yol üzerinden Kaşgar’a müttefiklerinin yanına,
Dungan dostlarının yanına ilerlemekte olan Türkler Maralbaşı’nın Rus - Kırgız
askerleri ile dolduğunu öğrendiler (10 Ağustos). Türkler’in dönüş yolu Urumçi
kuvvetleri tarafından kesilmişti. Şapur’a bütün askerleri toplayarak, Merkit yolu ile
Guma ve Hotan’a gitmekten başka çare yoktu. Bu dönemde Dunganların esas
kuvvetleri topluca emin yerlere çekilmişlerdi.
415

Rusyadan askeri kuvvetler gelmeye başladı. Yayılan söylentiye göre, güya


Urumçi askerleri Rusya üzerinden gelmişti. Dunganlar iki parçaya ayrıldılar. Bir
bölümü Urumçi’ye bağlı olup, güya bunlar, Ma Zhong-ying’in Moskova’dan gelen
emri ile hareket ettiler. Bu söylentiye göre, Ma Zhong-ying’in Moskova’dan Doğu
Türkistan’a Ergeştam üzerinden geldiği bildiriliyordu. Dunganların diğer kısmı ise
Ma – Ho – Sen’e tâbi olup, bunlar güya Urumçi’ye karşıydılar. Ma Hu-shan’e bağlı 8
“Luy” (her “Luy” 4 “Alay” asker demektir.) askerin 3’ü Ma Hu-shan’e karşıydı.
Feyzabad ile Aksu cephesindeki ve Yeni Hisar yolundaki (Tozgun bölgesinde)
Dungan askerleri 36. Alay askeri nişanını terk ettiler. Feyzabad’daki Luicang
askerleri ile Urumçi askerleri beraberce 1 Eylül 1937’de Kaşgar’a kirdi. Bunun
üzerine Kaşgar’daki Luicang askerlerini alarak savaşmadan çekildi. Kaşgar resmen
Urumçi’nin eline geçti. Aynı gün Kadir Hacı ve Yenişehir’dekiler serbest
bırakıldılar. Ertesi gün, Gung Nen Cuy lideri Kadir Hacı vazifesine başladı.

Yarkentte olan Ma Hu-shan önceden hazırlanmış olduğu şekilde Hindistan’a kaçtı


(6 Eylül). Ma Hu-shan’e bağlı askerler Yarkent çevresinde dağınık halde kaldılar. Bu
askerler gruplar halinde Urumçi hükümetine bağlıDunganlara 433 katılarak, ülkede
yağma, talan ve katliamlar yaptılar. Abdiniyaz ve kuvvetleri yolda savaşarak geriye
çikilip, 17 Eylül’de Poskam’a geldiler. Bağcıkda da Ruslar’ın baskınına uğradılar (17
Eylül). Askerin maneviyatı bozuldu. Çok kötü bir şekilde ihanete kurban gittiklerini
anlayarak, çok perişan oldular. Müttefik Ma Hu-shan, kendi canını ve bütün ülkenin
mal – mülkünü alarak, en çirkin ihaneti yaparak ortadan kayboldu. Türkler gece
müttefiklik iddaasında olan Dunganların bir kısmını karşılarında, düşman
cebhesinde, kendilerine karşı savaştığını görüp pişman oldular!...

Urumçi kaçmış olan Ma Hu-shan’in yerine, Feyzabad’daki Luicang’ı, Sicang


yaparak, Kara Dungan ile başlarına gelen durumun şaşkınlığı içindeki biçare
Türklerin üstüne gönderdi.

433
Ma Cung İng’e bağlı olan Dunganlar.
416

Türkler gerçekten perişan oldular. Ma Fu Yeng ebedi sadakat ahdiyle Hotan’a


kaçtı. Urumçi askerleri tarafından (Dunganlarla beraber) Hotan da işgal edildi (22
Eylül).

Urumçi Hükümeti Türkler’e inanmazdı ve Onların gerçekleştirdikleri isyanların,


bugünkü şekilde Urumçi Hükümeti kurularak, Sovyet sisteminde bir yönetim
kurularak sonlanmasına razı olmadıklarını bilirlerdi. Onun için Türkleri zor
kullanarak itaat altına almak istediler. G.P.U teşkilatı faaliyetilerini arttırmaya
başladı. Mahmud Muhiti, Doğu Türkistan’dan ayrıldıktan sonra G.P.U’nun şiddeti
haddinden fazla bir hal aldı. Kaşgar’da bulunan hapishanelerin 4’ü de dolup taştı.
Mahmud Muhiti’ye selam verenleri, Hindistan’a gidip gelenleri, Kaşgar’da İngiliz
Konsolosluğunda bulunan hastahaneye gidenleri, hatta o caddeden geçenleri
hapsettiler. Güya bunlar siyasi suçlulardı!... Halk bu şiddet ve zulümden perişan
oldu. İşte bu durum devam ederken Mahmud Muhiti’nin askerleri ayaklanma çıkarıp,
ciddi bir savaş sonucunda Kaşgar’ı aldı. Halk bu olaya çok fazla sevindi. Her tarafta
moral yükselip genel bir sevinç hâkim oldu. Halk Urumçi Hükümeti demez, ona
Gung Nen Cuy derdi. Gung Nen Cuy Hükümeti’nden kurtulduğuna sevinen halk,
gönüllü asker olarak orduya katılıp, varını – yoğunu vermeye razı oldu.

Mahmud Muhiti’nin ülkeden ayrılmasının (2 Nisan’da meydana gelen olayı) Aksu


ve çevresinde resmen ilan edilmesi hayli geç (17 Nisan’da) olmuştur. Halbuki
Kaşgar’daki gazeteler, Urumçi Hükümeti Gulca, Çöçek, Aksu, Hotan’dan gelen
nefret telgrafı diyerek halka yalan telgraf ve sahte meclislerin kararlarını
yaymaktaydı!... 12 Nisan Urumçi Hükümeti’nin kuruluş günü olduğundan her tarafta
gösteriş içinde kutlanmakta olan bugün matem içinde geçmişti. Keza Mahmud
Muhiti’nin askerleri’nin, Kaşgar’ı zapt ettiğini de etrafa duyurmadılar. Durum böyle
olsa da, bu Haber kulaktan kulağa yayılarak, Urumçi Hükümeti’nden razı olmayan
halk ülkenin her tarafında ayaklanarak, Kuçar, Turfan, Karaşehir ve çevrelerinde 20
000 insan ayaklandı. Ayaklanma, Uçturfan çevresinde de gerçekleşti… Ne yazık ki
bu ayaklanmalar da mağlubiyetle sonuçlanarak, binlerce adam öldü. Çok fazla Türk
kanı döküldü…
417

Son Durum

Urumçi Hükümeti emin oldu, Dunganlar, Hotan’da bir hastalık halindeydiler.


Türkler’in, maddi ve manevi kuvveti taşıp gitmekteydi. Bu dolup taşma bir süre için
baş kaldıramaz halde ezilmeye neden oldu. Urumçi kuvveti, Dunganlar’ı katletti,
Türkler’i ele geçirdi. Şüpheli kişileri topluca tutukladı. Sadece Hotan’da 4 000,
Kaşgar şehrinde 300 adam hapsedildi. Gung Nen Cuy şiddetli bir şekilde, her tarafa
saldırarak imha siyasetini sürdürdü. Dindar ve milliyetçileri, “Emperyalistlerin
kuyruğu” diyerek yok etmeye başladı!... Moskova’dan gelen Kızıl Ma Zhong-ying’e,
Türkler’i asker yaparak, bunların yanına arta kalan Dunganları de katarak, Kansu –
Sucu yoluna Japonlar’a karşı savaşmaya gönderdi. Moskova’da yediği tuzu helal
etme amacında olan Müslüman Ma Zhong-ying, Rus emeline hizmet eden Ma Hu-
shan’den daha fazla gözü kara bir şekilde Rus emriyle hareket etmekteydi.

Türk Mücahitlerin bir kısmının Karanlıkdağ’da (Hotan etrafında), Raskam’da


(Yarkent dolaylarında) olduğuna dair haberler var. Bunlar canlarını korusalar da
şükrederiz.

Urumçi’nin bugünkü siyaseti, Rusya’nın Doğu sınırında güvenliği sağlamaktır.


Bunun için Doğu Türkistan halkı kurban edilmiştir.

Dış dünya ile ilişkisi kesilen Doğu Türkistan’dan bir haber almak imkânsızdır.
Yabancı zümre tamamen mahsur bir haldedir. Yurt içindekilerin, dışarıyla bağlantısı
yoktur. İsveçli misyonerler de Yarkentte mahsur bir halde olup dışarıyla ilişkileri
kesik bir haldedir. İngiliz Konsolosluğuyla ilişki kurmasınlar diye bu İsveçli
misyonerlerin hepsi Yarkent’e sürülmüşlerdir.

Sözde uygar kisveye bürünen vahşi mahlûkların yönetimi gerçekten vahşicedir.


Uzaktan uzağa gelen haberler, bazı facialarla ilgili bilgi verse de, tam bir malumat
almak imkânsızdır.
418

Sonuç

7. yılına ayak basan Doğu Türkistan isyaninkılâbı yukarıda gayet kısa olarak
özetlendi. Bu inkılâbın ne doğu’daki inkılâblarla ve ne de batı’daki
inkılâblarlabenzerliği vardır. Başlagıcından, bugüne kadar kendine özgü bir özellik
ve facia içinde geçen bu ayaklanmanın, Türk – İslam Dünyası tarafından büyük bir
dikkatle incelenmesi gereklidir. Hazırlıksız, düşmanların durumu ve siyaseti
incelenmeden, amaç ve gayesi bilinmeden başlanan bir inkılâbın sonucu, işte böyle
feci olur. İyi niyet ile başarı ve yüzeysellik ile galibiyet olmaz!...

İlim adamları Doğu Türkistan inkılâbını ilmi açıdan incelerken, muhakkak büyük
bir anlam çıkarırlar.

Doğu Türkistan inkılâbı, doğuya özgü bir tevekkül ile başlanmış, daha sonradan
çeşitli amaçlar istikametinde gitmiş ve daha sonra milli bir şekil almıştır. Fakat
başlangıçtan bugüne kadar, Çinlilerden çok Ruslarla savaşan Mücahitler, siyasetin
asri şeytanlıkları ve içlerindeki ihanetlerle de şiddetli mücadele etme mecburiyetinde
kaldılar.

İlim adamları bu milli hareketi inceleye dursunlar, biz şimdilik bu inkılâpdan tam
olarak şu sonucu çıkarabiliriz: Bir inkılâb için ilk olarak; Tam bir iman, irade ve
azim, ikinci olarak; belli bir hedef ve amaç, üçüncü olarak;Bu imanın, bu iradenin
takip ettiği amaca faydalı unsurları, yani sağlam bir teşkilat ve sürekli mücadeleye
medeni ilim ve fen ile donanmış dirayetli, liyakatli kişiler, kadrolar veson olarak;
Mücadele gücüne, savaş silahlarına sahip olmak, düşmanla denk hatta onun
kuvvetinden üstün bir güce sahip olmak lazımdır.

Bitti.

Mecdeddin Ahmed.
Bombay, Mart 1938.
419

BİR TÜRKİSTANLI’NIN YARAMAZ HAREKETİ*

Özellikle son 6 yıldır her türlü zorluğa göğüs gererek, inkılâp hareketi başlatarak,
milli mücadele yürüten biz Doğu Türkistanlıların amacı mili bağımsızlıktır.
Mücahitlerimizden bazıları açıkça zulüm ve keyfi idare sisteminden kurtulma
yolunda mücadeleye giriştiklerini öne sürdüler ve yurdumuzdaki haksızlıkları
canlarına ortaya koyarak ifade ettiler. Hoca Niyaz Hacı’nın, Çimsar’da (Çim – Hisar)
Şing Doben ile yaptığı anlaşmaya karşı Altışehir’de meydana gelen ayaklanma ve
hareketler, Doğu Türkistan inkılâpçılarının amacının milli kurtuluş olduğuna şahittir.

Bizim bugüne kadar Doğu Türkistan dâhilinde, pek çok nedenden dolayı, tam
manasıyla milli bir yayınımız olmamıştır. Tabi ülke dışında da yoktur. Yaş Türkistan
ile Milli Yol gibi Türk milli yayınları, Doğu Türkistan milli davasını müdafaa
etmekte olsada, büyük görevlerle meşgul olan bu iki derginin yapmakta olduğu bu
samimi müdafaa, Doğu Türkistan davasının büyüklüğü açısından yetersiz
kalmaktadır. Tiyan – Şan dergisi ise Doğu Türkistan olaylarından ve Türkistan
kamuoyundan habersizdir. Doğu Türkistan’daki Çin idaresi, halkımızı karanlığa
sürükleyip, milli yayın ortaya çıkartacak imkânı vermediğinden, biz milli
ihtiyaçlarımıza yarayacak bir milli yayın ortaya çıkaramadık ve bu sahada çalışarak
halkımızın milli gayesini, isteklerini ortaya koyabilen ilim sahibi kişiler
yitiştiremedik. Bu sebeple biz Doğu Türkistanlılar, vatanımızda meydana gelen
haksızlıkları kimseye anlatamadık. Keşke artık her Türkistanlı, gücü yettiğince kendi
yayınında ve yabancı basında Türkistan’ın içinde bulunduğu durumu dünya’ya
duyurmaya çalışsaydılar.

Bu yıl Kasım ayı başında biz Bombay’dayken, Doğu Türkistanlı İsa Bey,
Hankav’dan Bombay’a geldi. Önceden tanışmışlığımız olduğundan, kendisini
vapurda karşıladık. Bir – iki gün geçtikten sonra onunla görüşme ve fikir alış
verişinde bulunduk. Yanında, Ma Fulyang adında bir Dungan vardı. Söylendiğine
göre, güya bu kişinin babası Aksulu olup, Mançu İmparatorluğu tarafından

*
Yaş Türkistan, Aralık 1938, Sayı 109, Sayfa 32-34.
420

Türkistan’da Cihangir Hocam esir alınarak Pekin’e götürdüğünde, beraberinde giden


kişilerdenmiş. Ma Fulyang Türkçe tek bir kelime dahi bilmemektedir.

Ben, İsa Bey’e;“Bu seyahatinizdeki maksat nedir?” diye sordum. Bu soruma


cevaben dedi ki, “Bugün Japonlar, Çin Hükümetine büyük zulüm etmekteler. Onlar
bu zalim görünüşleriyle bütün İslam Dünyasını aldatmaktadırlar. Biz Çin Hükümeti
tarafından gönderildik. Amacımız, Japonların aslında ne olduğunu dünya’ya
anlatmak ve onlara karşı nefret uyandırmaktır”. İsa Bey’e, Türkistanımızın, Merkezi
Çin’den feci durumda olduğunu söyleyerek, Türkistan’ın durumundan da etrafı
haberdar etmesini istedim. İsa Bey ise: “Bir taraftan Japonlar’danşikâyet ederken,
diğer tarftan da Bolşevikler’in zulümünden şikâyet edersem, beni siyaset bilmeyen
bir kişi olarak görürler” şeklinde cevap verdi.

İsa Bey kendi ağzıyla kendisinin Çin Hükümeti tarafıdan propagandacı sıfatıyla
seyahate çıkmış olduğunu itiraf etti. Biz bir Doğu Türkistanlı’nın, Çin Hükümeti’nin
çıkarları için çalışmakta olan bir propagandacı olmasından dolayı derinden
üzülüyoruz. Biz, Japonlar’ın Çinliler’e karşı nasıl muamele etmekte olduğunu çok iyi
biliyoruz. Fakat Çin memurlarının Türkistanımızda yerli Türklere karşı uyguladığı
zulüm ve baskının, dünyada ikinci bir örneği olmadığını beş parmağımız kadar iyi
biliyoruz.

Çinliler’in silahları var. Yardımcıları da var. Onlar vuruşarak ölmekteler.


Halkımız ise silahsızdır ve Tanrıdan başka yardımcısı yoktur. Çin memurları silahsız
ve günahsız halkımızı yakalayıp, tutuklayarak, soruşturmadan kendi bildiğine göre
cezalandırarak öldürmektedirler… Filistin, İspanya ve Çin ülkelerindeki olaylar ile
meşgul olan ve her birisine taraftar olanlar var. Milyonlarca Türk ve müslüman,
Bolşevikler tarafından ezilerek mahvedilmekte. Bunlar için endişelenen yok. Hatta
İsa Bey gibi müslüman Türk çocuğu da, kendi yurdu ve kendi halkı için değil de
Çinliler için endişelenmektedir. Bunun sebebi nedir?

EminVahidi.
Bombay, 16. XI. 38
421

Muhacirler’in Hayatından:

MISIR’DA DOĞU TÜRKİSTAN ŞEHİTLERİNİ


ANMA TOPLANTISI*

21 Ekim’de, Şangay’da yaşamakta olan, kahraman, milliyetçi bir Türkistanlı’dan,


Doğu Türkistanlı kardeşimiz Abdülaziz Mahdum’a bir mektup geldi. Bu mektubun
içeriğine bakıldığında, Kızıl diktatör Chiang Kai-shek kommunizminin vahşiyane
zulmünden kaçarak Çin’e giden Doğu Türkistanlı yurttaşlarımızdan Ahmed
Vahidoğlu Efendi, Abdülveli Efendi, Abdullah Efendi, evlerindeki bütün mal ve
paraları ellerinden alınarak, Ruslar’ın talebi doğrultusunda Ruslar’a teslim edildi. Bu
haber, burada bulunan Türkistanlıların yüreğine elektirik gibi tesir etti. Zalim
Çinlilerin Türkistanlılara yaptığı zulüm ve misli görülmemiş vahşilikler hakkında
uzun bir makale yazılarak gazetelere verildi. Bununla da kalınmayarak, Mısır’da
yaşayan Türkistanlılar toplanıp, Türkistan Türkleri’nin Mısır’da hüküm sürdüğü
dönemlerde, Hicretin 668. yılında Türkistanlılar için inşa edilen “Takiyyet el
Bestami” ismindeki Türkistan misafirhanesinde, Türkistan’da ölen şehitler’in ruhu
için ve Kızıl Ruslar’a oyuncak olan Chiang Kai-shek’in dünyadan yok olup gitmesi
ve Türkistan’ın milli bağımsızlığına sahip olması için dua merasimi düzenlediler.

Bu merasime bölgede yaşayan bütün Türkistanlıların yanısıra, Kırım ve Kafkas


Türkleri ile Araplar ve Hintliler de davet edildi. Toplantı, “Yaşasın millet, yaşasın
Türkistan” sözleri yazılı levhalar, matem bayrağı ve Mısır’ın bir ay ve üç yıldızlı
yeşil bayrağı ile donatılan evde açıldı. Hotanlı Abdülaziz Kari Hacı’nın yanık Kuran-
ı Şerif kıraati ile başlanarak, onu misafirhanemizinmüdürü Şıh Mehmed Yunus
Efendi’nin duası takip etti. Ondan sonra vatandaşımız Abdülaziz Mahdum
konuştu.O, konuşmasında bu meclisin amacını açıklayarak, katılımcılara ve
misafirhane müdürüne samimi teşekkürlerini sundu. Çinlilerin Türkler’e yaptığı
zulümlerden bahsetti ve Şangaydan gelen muktubu meclise okudu. Sonra Kırımlı
kardeşlerimizden Yusuf Uralgiray Efendi, kendisinin kardeşlik hislerini bildiren çok

*
Yaş Türkistan, Aralık 1938, Sayı 109, Sayfa 34-36.
422

tesirli konuşmasını yaparken, dinleyiciler tarafından, “Kahrolsun düşmanlar, yaşasın


milletimiz!” sözleri yükselmekteydi. Yusuf Efendi’nin ardından Kaşgarlı İbrahim
Efendi, meclise katılan Arap ve Hintliler için çok tesirli olan konuşmasını Arapça
olarak yaptı. Doğu Türkistan şehitlerini anmak için yapılan toplantı çok güzel geçti
ve bu toplantıya katılanlarda çok güzel bir etki bıraktı. Toplantının dua ve konuşma
bölümü bittikten sonra, konuklara yemek ve çeşitli yiyecekler ikram edildi ve
resimler çekildi. Misafirhanemüdürü Şıh Mehmed Yunus Efendi, programın dışında
konuklar için ayriyetten ziyafet yemeği hazırlatmıştı. Onu’da yedikten sonra
misafirhane bahçesine çıkılarak Türkistan çocukları Türkistan Milli takkesini
giyerek, çeşitli toplu resimler çektirdiler.

Türkistan Muhacirlerinin, Kahire’de yapılan toplantısına katılanlardan bir grup.

Toplantıdan birgün sonra çıkarılan Mısır’ın tanınmış gazetelerinde, bu önemli


meclis hakkında yazılar ve resimler yayınlandı.

Genç İstiklalci Addülrahim Mahmud.


Kahire.
423

ABDULLAH BEY NAİMİ’NİN ÖLÜMÜ*

Doğu Türkistan kurtuluş hareketinin ön saflarında mücadele eden mücahitlerden


Abdullah Bey Naimi, 25 Kasım 1938’de Şangay’da vefat etti.

Abdullah Bey, Şangay’da yaşayan arkadaşı Bay Azizi Efendi’yi ziyaret etme
niyetiyle 1 Kasım’da Kalküta’dan ayrıldıktan sonra, yolda hastalanması sonucu
gecikerek, 21 Kasım’da Şangayga gelmiş ve kendisini vapurda karşılayan arkadaşı
Bay Azizi Efendi’nin evine getirilmişti. Hastalığının ağırlaşmasıyla durumu
kötüleşen Abdullah Bey, 25 Kasım’da dünya’ya gözlerini yumdu.

Merhum Turfan’da doğmuş olup, Kaşgar ve Çöçek şehirlerinde okumuş ve


eğitimi sayesinde çağa uygun bir tarzda yitişmiş kıymetli bir kişiydi. Abdullah Bey,
Doğu Türkistan’da milli bağımsızlık bayrağı kaldıran Mahmud Muhiti’nin yanında
Miralay (Albay)rütbesiyle bütün savaşlara katılmış ve son dönemlerde Kaşgar’da
Mahmud Muhiti’nin karargâhında başkâtiplik görevini yürütmüştür. Bu dönemde,
Kaşgar’daki mescit ve medreselerin ıslahı için çok çalışmış ve eğitim sahasında
büyük hizmetler göstermişdir. Abdullah Bey Naimi, Kızıl Ruslar’ın Doğu Türkistan’ı
istila etme hareketlerine karşı çalıştığından, Kızıllar Abdullah Bey Naimi’ye kötü
gözle bakmış ve onu yıkmak için çeşitli çareler aramışlardı.

1937 yılında Mahmud Muhiti ile Doğu Türkistan’dan Hindistan’a gitti. 1938
yılında Hacca giden Abdullah Bey, Suriye ile Türkiye’ye de seyahat ettikten sonra
Hindistan’a döndü. Döner dönmez de Şangay’daki durum hakkında bilgi sahibi
olmak için sefere çıkmıştı. Kendi toprağını seven Abdullah Bey’e, yabancı bir
ülkenin toprağı nasip oldu.

Merhum altı yıldır Doğu Türkistan inkılâp tarihi isimli kitabı yazdığından, ardında
kıymetli bir eser bırakmıştır.

*
Yaş Türkistan, Ocak 1939, Sayı 110, Sayfa 9-10.
424

42 yaşında vefat eden Abdullah Bey Naimi’nin, ülkede yaşayan annesi, babası, eşi
ve bir oğlu vardır.

Merhumun cenaze törenine Şangayda yaşayan Türkistanlılarla beraber İdil –


Urallılar katıldılar ve İdil – Ural Komitesi adına Keşaf Ahmedi Efendi konuşma
yaparak, merhumu hürmetle yâd etti.

Merhumun ruhu şad, toprağı bol bolsun!


Hacı Hamid İsmail,
Şangay, 6. 12. 38
425

MÜCAHİT ARKADAŞIM MERHUM ABDULLAH BEY*

“Yaşamak yurdum içindir, ölümüm de,


Canımı versemde “Gök Bayrağı” yükseltsem!
Bu hakkıdır, hakklarımızı kazanmak!
Mukaddes yurdumuza sahip olmak!..”
A. Naimi

Kaygıları paylaşmak, birisine derdini açarak yüreğini boşaltmak, gurbetteki en


büyük ihtiyacımız ve tek teselli çaremizdir. Allahu teala, nerede derdini arttıran,
yaranı kanatan bir şey olursa şununla karşılaştırmaktadır!.. “Merhem arzu ettim,
ancak yeni bir dert ile karşılaştım!..” dediği gibi.

Derdimize derman ararken yeni bir dert ve endişe ile karşılaştık. Abdullah Bey
Naimi kardeşimizin vefat haberini duydum, Doğu Türkistan inkılâp hareketine
katılan veya yakından takip eden, her bir Türkistanlı yurtsever, bu kıymetli
arkadaşımız için kederlenmekte ve yürekten üzüntü duymaktadır.

Abdullah Bey sadece asker değildi, kuvvetli ilmi ve ciddi kalemi ile de, iinkılâbın
başından bugüne kadar, çalışmış bir kişiydi. Sağlam karakteri, çalışma ahlakı, temiz
ve değişmez iman ve akidesi onun gerçek vasıflarıdır. Savaş saflarında bir asker
cengâverliği gösteren Abdullah Bey, dini konularda ve idari işlerde de yetkili bir ilim
ve idare adamı sıfatıyla çalışmış ve yeteneğini göstermişti.

Doğu Türkistan’ın milli rehberi muhterem General Mahmud Muhiti, Merhum


Abdullah Bey’i, daima, çok mahrem bir danışman olarak yanında tutmuş, bu suretle
isabetli bir davranışta bulunmuşlardır. Kıymetbilir kişilerin özellikle de liderlerin bu
şekildeki kıymet bilirliği, güzide vatan hizmetkârlarının yetişmesinde büyük bir iştir.
Merhum Naimi gibi değişmez karaktere sahip insanlar, Yaşadıkları dönemlerde
çalışmalarıyla nasıl faydalı olurlarsa, kendilerinden sonra da bıraktıkları önemli

*
Yaş Türkistan, Ocak 1939, Sayı 110, Sayfa 11-16.
426

eserleriyle yurt ve ulus için faydalı olurlar demektir. Doğu Türkistan kurtuluş
savaşının tarihini yazmada, merhum Naimi gibi bilgili bir yazarın, hareketin içide
bulunarak o tarihi günleri bizzat yaşayan adamın, çalışması herhalde inkılâp tarihinin
kıymetini bir kat daha arttırmaktadır. Bu itibarla merhumun yazmakta olduğu tarih
kitabı ve hususi hatıratı, gerçekten de dikkate değerdir. Zaten Doğu Türkistan
inkılâbında yaşanmış olayları yazmış olan çok az kişi tanıdım. Çeşitli bölgelerdeki
hareket liderlerinin yanındaki katibler ve resmi tarihçilerin bütün belge ve kayıtları
toplanarak esaslı bir inkılâp tarihi yazmak için çalışmaya başlanmıştı. Bunun dışında
bu iinkılâpta milli duygu ve yurt sevgisiyle, ulus yolunda çalışan büyük Türk
komutanlarımızın da (Mahmud Muhiti ve Emir Mehmed Emin Bey gibi) hatıratları,
bu milli kahramanların özelliklerini anlatan öykü ve destanı olduğundan, onları
toplayarak yayınlamak düşünülmekteydi. Çok yazık ki, bu işlerin yönetimi için pek
çok yardım beklediğimiz dönemde, vakitsizce arkadaşımız Naimi’nin vefatı büyük
bir etki bıraktı.

*
* *

Merhum Abdullah Bey Naimi; Doğu Türkistan’ın Köhne Turfan şehrinde


tanınmış bir aileye mensuptur. Ruhen mülayim ve fiziksel olarak nazik ve zayıf
yapıda olan merhum, az fakat öz konuşurdu. Onun keskin zekâsı, manidar görüşleri
ve güçlü hafızası kendisiyle görüşenlerde büyük bir tesir bırakırdı. Medrese eğitimini
Kaşgar’da tamamlarken büyük ve tanınmış âlimlerden de ders görmüş olduğundan
ilmi sahada ve görgüsü çok iyi düzeydeydi. İlmi akidesi, milli ve vatani duygusu,
inkılâp hareketi ve idare işlerindeki görüşleri medeni ve anlayışı tamamen günün
gereklerine göreydi. Altı yıllık sürekli çalışma, onun zaten zayıf vücudunu yıpratmış
ve hasta düşürmüştü. Ülkeden ayrılmadan önce, çeşitli rahatsızlıklardan şikâyetleri
olduğunu duymuştum. Merhum, Amirinden (Muhiti’den) aldığı emirleri ve çeşitli
sahalardaki işleri tam manasıyla yerine getirirken, üstelik vakit buldukça vatanının
elemini, son facialarını anlatan manidar destan ve modern şiirlerini de bir meşgale
olarak yazar. Böylece bu sahada da hizmet ederdi. Merhum Naimi, hassas ruhlu bir
milli şairdir. Kendisi şairlik edasında olmasa da vatani ve milli ruhtaki şiir ve
427

destanları, kendisine has bir uslüptaki hiciv dizeleri gerçekten de kıymetliydi.


Kurtuluş savaşını büyük bir iman ve aşkla yürüten kahraman Mücahitlerin dağın
ortasında söylediği vatan şiir, destan ve milli şarkıları, Naimi’nin eserleriydi.
Merhum, milli davada can vermeye gitmekte olan savaşçı yiğitlere:

“Yigittir o kişi yurdun yolunda,


Ölür, bırakmaz vatanı yabancı kolunda!
Feda etse bu yolda ocağını,
Telakni, cihanı, belki canı!”

Şeklindeki görüşü o zamanlarda başlamıştı. Kayıtsız, şartsız bağımsızlıkçı olan


Abdullah Bey, vatanın yabancıların elinde olduğu dönemde vatandaşlara “Vatansız”
demenin uygun oluduğunu ima ederek, vatansızlığın kimlere uygun olduğunu veciz
bir şekilde işaret ederek şu şiiri yazmıştır:

Vatansızlık değil gurbete mahsur,


Vatan içere durup kolluk ile dir!.
Vatsızlığa hoş nasıl kişidir?
“Vatansızlık Yahudilerin işidir!”

Vatan; bilen kişiye can ile denk,


“Vatan sevmek irur iman ile denk!”
Vatan ilgide olmaz özgürlüğü,
Olamaz iki alem bahtiyarı!

Merhum Abdullah Bey Damollam; yurt kederinden uzak ve hala gurbette kendi
hayatı ve kendi ticaretiyle meşgul olan vatandaşlara aşağıdaki şiir ile müracaat
etmektedir:

Vatan olmazsa ticaret ne gerektir?


Sevgisiz ziyaret ne gerektir?
Kazanıp parayı nerede harcarsınız?
428

Vatan’a sarf etmez ne yaparsınız!

Ülkenin “Kommunizm” istilasına maruz kalmasını ve Onların sahte ilkelerini


birer birer tahlil ederek kesin hükmünü şu şiir ile vermiştir:

Cihanda Bolşevikler ölmedikçe,


“Kommunizm” yolu yok olmadıkça,
Verilmez hiç kimsenin medaası (amacı),
Görülmez barışın da esası!..

Bazı parçalarını aldığımız “Vatan” destanı şu bir kaç veciz mısralarla


sonlanmaktadır:

Muhacirler hepimiz toplanalım,


Vatan davası üzere birleşelim!
Hepimiz birlikte maksada varalım,
Gayret edip vatanı kurtaralım!
Vatan’a yabancıyı Hoca yapma,
Hukuk engelleyip, ulusa dayanma!
Vatan’a hızmetinkollayıcısıyız,
Ulu Tanrım buna yardımcımızdır!

Merhum, milli dertlerimizi düşünür ve bilirdi. Edebi parçaları daima manzum


olmaz, bazen gayet salis, okunup anlaşılır tarzda mensur da oldurdu. Siyasi akide,
toplumsal fikirlerini tahlil eden ve makale şeklinde parça, parça güzel yazıları da
vardır.

*
* *

Ben, merhum Abdullah Bey’i 1934 yılı ortalarında tanıdım ve çeşitli sahalarda,
çeşitli şekillerde beraber çalıştık. İnkılâbın o günlerinde, çok ciddi olarak gerekli olan
429

bazı konularda icra ve infazında önemli hizmetleri geçmiştir. Merhum cidden itaatli
ve sadakatli bir arkadaştı. Merhum Naimi’nin (ve diğer mesai arkadaş ve
kardeşlerimin) hiçbir icraatte tereddüt ettiğini hatırlamıyorum. Bu, kol kola girerek
vatan ve millet yolunda çalışan arkadaşların bir birine tam manasıyla itimadına ve de
bir biriyle ahenk içinde çalışmasına önemi bir örnektir. Nitekim böyle sadakatle
çalışmanın neticesidir ki, çeşitli öğretmen kursları, Darülulum (Öğretmenler Kursu),
şeriyat mahkemesi, reformcu müderrislik, hatta güzel sanatların kurulması ve
Öğretmenler Birliği, Atalar Heyeti… gibi dini, milli, ilmi ve ictimai konularda,
önemli ve (Urumçi Hükümeti’nin zor kullanarak yaptığı uygulamalara karşı, milli
cephenin temelleri kurulmaktaydı ve hakikatten Sheng Shi-cai’i korkutacak
derecede) çok büyük işlere girişilmişti.

Merhum Naimi’nin General Mahmud Muhiti’ye yakınlığı ve milli hareketteki


etkisi yüzünden, Urumçi Hükümeti onu yok etme niyetindeydi. Fakat merhumun
sağlam karakteri, onu bu tuzağa düşmekten korudu ve güvenli bir şekilde ülkeden
çıkabildi. Kendisini, Muhiti ile yaptığı son seyahati sırasında İstanbul’da gördüm.
Görünüşte bir hastalığı yok gibiyse de, ruhen hayli üzüntülü ve ıstıraplıydı. Hassas
ruhu onu hepimizden daha çok etkilemişti. Türkiye’yi sevip, beğendiğinden bir
müddet tedkik ve tedavi için kalma arzusu da vardı. Türkiye’nin aleyhinde olan
çeşitli söylentilere inanmayan ve reddeden Türkçü kardeşimiz, Türkiye’deki devlet
yapısını, idare ve sosyal kurum özelliklerini derinden inceleyerek, Türk Dünyası’nın
tek bağımsız devleti olan “Türkiye Cumhuriyeti”mizin her teşebbüsünü örnek olarak
görürdü. Onun eskiden beri Türkiye’ye duyduğu sevgisi, bu ziyaretiyle bir kat daha
artmıştı. Nasib olup ta ülkeye dönmüş olsaydı, merhumdan daha da fazla yararlı işler
beklenebilirdi.

Türkistanlı muhacir arkadaşlarımız arasında hayatını vatanseverlik yolunda


geçirmekte olan kişi çok azdır. Bu kişilerin her birinin yeri ayrı ve kendi vazifelerine
göre önemli ve kıymetlidirler. Merhum Damollam’ın durumu kendine has yerinin
boş kalmış olması endişelendirmektedir. Merhumdan boşalan yeri doldurmak ve
doldurtmak için çalışmak, yine biz muhacirlere düşen bir görevdir. Biz bugün de
mücadele ve mücahede saflarında askeri düzeni muhafaza etmekle yükümlüyüz.
430

Saflarımızdaki boşluk bize zarar verebilir. Onun için saflarımızı daima


sıklaştırmamız gereklidir. Elinden ülke ve ulus yararına herhangi bir hizmet gelebilen
arkadaşı safımıza davet ediyoruz. Bayraktarımız da yeni, bayrağımız da!.. Bir
Abdullah Naimi yerine yüzü, bini… Aziz arkadaşımızın cihat ve gazası mübarek
olsun, Tanrı mafiret etsin!

Mecdeddin Ahmed.
431

ÇİN’İN DOĞU TÜRKİSTAN İÇİN HAZIRLADIĞI EN SON


FELAKET*

Bugün, Merkezi Çin’deki önemli bir makamdan alınan habere göre, Çin
Hükümeti bu yıl Aralık ayı sonlarında, Devlet Bankası’nın (“Cunguyanghang”) bir
şubesini Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de açacaktır. Yani Çinliler, Doğu
Türkistan’ı en yeni merkez yapmak ve Merkezi Çin’den kaçarak gelmekte olan kirli
Çinlileri, mukaddes yurdumuza toplayarak, biçare Türkistanlılara yeniden büyük bir
felaket hazırlamak istemektedirler. Bu yecüclerin, Türkistan’a kötülüklerinin yanında
şimdiden, yani bu yıl Aralık ayı başlarında, zalim Sheng Shi-cai, Doğu Türkistan
halkından zor kullanarak topladığı yardım parası 250 000 dolları, Merkezi Çin ’e
yollamıştır.

Doğu Türkistanlıların işe yarar, aydın zümresinin G.P.U tarafından yok edilmekte
olduğu bir dönemde, geriye kalan acizleri, aç kalmış Çinlilere yardım edin diyerek
zorlamaktalar. Doğu Türkistan’daki durum böyle feci bir haldeyken, İsa Bey: “Bütün
yurttaşlarımın lanetlerine uğrasam da, Çinlilere sadık olayım” diyerek, çeşitli
yaramaz hareketlere yönelerek, Çinlilerin yararına çalışmakta ve Hindistan’ın
Bombay ve Kalküta şehirlerindeki Çin Konsoloslarına giderek, oralaradan
Uzakdoğu’ya gelmekte olan Doğu Türkistanlılara vize verilmemesinin gerekliliğini
söyleyerek, bu suretle bu taraflara gelmekte olan vatandaşlarımızın hareketlerine
engel olmaktadır. Şimdi Arabistan ve diğer yerlere giderse, oralardaki yurttaşlarımıza
nasıl zararlar verir, bunu tabiî ki zaman gösterecektir.

İsa Bey’in canı ve teni ile Çin yararına yaptığı propagandaları, biz Türkistanlıların
Çin ve Ruslar’a karşı olan nefretimizi, düşmanlığımızı zerre kadar azaltmadığı gibi,
Türkistan’ın kurtuluşu için takip ettiğimiz yollarımızı da engelleyemeyecektir. Fakat
vatandaşlarını Kızıl ateşin içine çağırmakta olan İsa Bey’in yurttaşlardan birkaç
tanesine yapışarak, onları da kendisiyle beraber cehenneme sürüklemesinin korkusu
vardır. Bay Azizi, Şangay, 14. 12. 38

*
Yaş Türkistan, Ocak 1939, Sayı 110, Sayfa 16-17.
432

MİLLİ DAVADA SAHTEKÂRLAR*

Şangay’dan idaremizce güvenilir olarak tanınan bir kişinin imzasıyla 5/12/1938


tarihli aşağıdaki dikkat çekici mektubu aşağıda bilgilerinize sunuyoruz:

“… Doğu Türkistan bağımsızlık hereketmizin başladığı yıllarda, 1932’de, “Şerif


Ahmed Tevfik Paşa” adında bir kişi ülkemize gelmişti.Biz, onun sahte “Paşa”lığını,
“Şerif”liğinin yalan olduğunu bilmeyerek izzet ve ikramda bulunduk. Misafir
olduğunu düşünmeyerek her işe gereğinden fazla karışmak isteyen bu davetsiz
misafir, kısa zamanda şüphe çekti ve bu nedenle ülkeden çıkarıldı. Şimdi bu adam
Japonya’ya gelerek, uzun zamandır ülkemizle alakadar olduğundan ve güya
Kaşgar’da ve bütün Doğu Türkistan’da başkomutan olarak tayin edilmiş olduğundan
bahsederek, kendisine sıfat ve ünvanlar vermektedir.

Biz Ahmed Tevfik’in kim olduğunu iyi biliriz. Onun ülkemiz ve inkılâbımızla
hiçbir şekilde alakası olmadığından, bu kişiye Doğu Türkistan adına vekâlet ve hiçbir
sıfat ve yetki verilmemiş olduğunu bildirerek "Yaş Türkistan" dergisinde
yayınlamanızı rica ediyorum.”

Yukarıdaki haber ve tekzibi okuduğumda temiz bağımsızlık mücadelemizin kanlı


savaş günlerinde meydana gelen bin türlü hadiseyi, çeşitli entrika ve sahtekârlıkları
hatırladım ve o günlere dair bazı acı hatıralar tekrardan gözlerimin önünde
canlandı…

I. Dünya Savaşı’nın başlarında, Türk ordusunda Süvari Yüzbaşı olan Cezayirli


(Arap) Tevfik Efendi, o dönemdeki hain Arap hareketine katılarak Türk ordusuna
ihanet etmişti. Şerif Hüseyin olayında, Türkler’e karşı olan bu kişi, İbn-i Suud
hareketinde düşman tarafında yer aldı. Daha sonra Suudiye Hükümeti’yle (Arap
Hükümeti)anlaşamadığından serüven ve maceraperestlik adı altında Hindistan’da
dolaştı. Doğu Türkistan inkılâbı “Kendi başına önemli roller oynama” hevesini

*
Yaş Türkistan, Ocak 1939, Sayı 110, Sayfa 18-21.
433

uyandırıp, bir şekilde Ahmed Tevfik Doğu Türkistan’a geldi. O, Doğu Türkistan
sınırından girerken, halkın hoşuna gidecek ünvanı yani Arap olduğundan, “Şerif” ve
askerlik yönüyle ise “Paşa” rütbesi ile ortaya çıktı. O günlerde, Kuzey bölgelerdeki
inkılâp hareketi tamamen güney bölgelere yayılmamış olsa da yavaş yavaş bazı
belirtiler görülmeye başladığından Kaşgar valisi bu yabancıyı sınır dışı etti. Bu
Ahmed Tevfik’in, Doğu Türkistan’dan ilk çıkarılışıydı. Daha sonra Hindistan’dan
başka bir yolla ülkeye sokulan Ahmed Tevfik, eski Vali’nin nüfuzsuzlanmasından
istifade etti ve mücahit Türk gruplarına yanaştı. Kendisinin, tüm hayırseverliğiyle ve
Allah yolunda müslümanlar’ın cihadına katılmaktan ve yardım etmekten bahs ederek
aldattı. Kısa zamanda fitnesi, fesadı ve bu karışıklıktan istifade ederek ülkede büyük
bir makam işgal etme hevesinde olduğu anlaşıldı(1)434 ve Milli Hükümet tarfından
sınır dışı edildi. (Kasım 1933).

1933 yılının son ayında Ahmed Tevfik’i, Hindistan’da Türkistan sınırında


gördüm. Anlatımlarından onun gerçekten de şüpheli bazı hareket ve akımlar ardında
ilerlediğini hissetmiştim.

Doğu Türkistan inkılâbı, sadece Ahmed Tevfik gibi maceraperestleri değil, bazı
devletleri de büyük ölçüde harekete geçmeye heveslendirmişti. Türkistan'daki bu
hareket, uzakta ve yakında komşu olan devletleri şu veya bu şekilde ilgilendirebilirdi.
Fakat ilginç tarafı şu ki, bunlardan bazıları bizim içimizden Han veya Padişah
bulunmadığından ve bizim ruh ve düşüncelerimizle hesaplaşmadan, sadece kendi
çıkarları üzere, Şehzade Abdülkerim’i, Yahudi Allehomlar ile sahte müslüman
Şildiring’i bize Han ve Sultan olarak seçerek hareket ettiler. Bir kısmı ise fitneleriyle
işimizi sekteye uğrattı. Başka bir kısmı dost kisvesine bürünerek aramıza girip
“İçeriden vurmak” teşebbüsüne girişti… Hareketmizi çeşitli yönlere çekmek ve
amaçsızlandırmak için kurulan tuzaklara gelirsek, o hepsinden fazla… Çeşitli cins ve
çeşitli rütbeden rehberler, dahiler çıktı. Genç komutanlar, Harbiye nazırları(!) Son
günlerde de kendilerini o hareketin önemli şahsiyeti olarak göstermekten

434
"Yaş Türkistan"ın 104. sayısındaki “Doğu Türkistan İsyanı Etrafında” başlıklı makaleye bakılsın.
434

çekinmediler(2) 435 . İşte şimdi ülkeden kovulan “Ahmed Tevfik”, Japonya’da


kendisine herhangi bir ünvan vererek gezmektedir!

Ma Hu-shan’in Hindistan’a kaçmasından sonra Ladah’ta, General Mahmud


Muhiti’nin bir mektubuna verdiği cevap, vakti geçtikten sonra söylenmiş olsa da, çok
anlamlıdır: “Siz O ülkenin (Türkistan’ın) sahibiydiniz, bu isyanı siz idare etseniz
hepimizden daha fazla başarılı olurdunuz. Ben sizinle çalışmak istemiştim, olmadı.
Şimdi siz bu işi ele alın!” Hâlbuki amansız bir düşman ruh halinde olan Ma Hu-shan,
Mahmud Muhiti’den sonra ülkeyi yeniden kana bulayarak, siyaset bilmezliği ve
idaresizliği neticesinde zavallı milleti tehlike altında bırakarak kaçmıştı. Muhiti’nin
bu geç kalan itirafa iyi bir karşılığı da olmuştu.

Şimdi Ahmed Tevfik’in iddasına kulak verenler çok gariptir ki, bu Ma Hu-shan
kadar dahi mantıklı düşünmemekte ve onun kadar hakikati kabul etmiyorlar mı?
Doğu Türkistan inkılâbı, daha önce bir tecrübe mahiyetinde olabilir. Ama bugün
artık Türkistan’ın şu veya bu entrikanın dolaştığı yer olmasına imkân yoktur. Artık,
Türkistan adına söz söylemeye, sadece o milli harekette tanınan kişiler ve inkılâbın
asıl gayesine, milletin gerçek isteğine tercüman olan, kayıtsız ve şartsız bağımsızlıkçı
ve o gün de, bugün de içeride ve dışarıda, Türkistanlılar tarafından sevilen kişilerin
yetkili olduğunu bilmek ve bu inançla hürmet etmek gerek. Ahmed Tevfik ve onun
gibi maceraperest kişiler, çeşitli ünvanlarla onu bunu aldatarak, nefislerini tatmin
ederek yürüyebilirler ve aldanan ile aldatan baş başa kalabilirler. Yalnız yurdumuz
meselesini, hangi bakış açısıyla olursa olsun görmek isteyen kimselerin eski ben
bilirim düşüncesine başlayarak, milliyet ve milletin isteği noktasından muhakeme
yürütmelerini talep ediyoruz. Bizim şartlarımız ve isteğimize aykırı ve uyuşmayan
her çeşit ilgi ve oyunları nefretle reddediyoruz. Hareketimize hürmet edenlere,
hürmet ediyoruz. Türkistan’ı Arap, Yahudi, Rus, Çin veya başka bir ülke vatandaşı
temsil edemez. Bu hak sadece Türkistanlılara aittir.

Mecdeddin Ahmed.

435
"Yaş Türkistan"ın 81. sayısına müraacat.
435

BİR ALMANCA MAKALE MÜNASEBETİYLE*

“Völkischer Beobachter” isimli bir Alman gazetesi, geçen ayın 22’sinde çıkardığı
sayısında, Uzakdoğu muhbirinin önemli bir yazısını yayınladı. “Asya Meseleleri
Halinde Müslümanlığın Yeri” başlıklı bu makale, ister genel siyasetin gidişi, ister de
milli mücadelemiz bakımından oldukça değerli fikirler vermektedir. Onun için, bazı
noktalarına temas etmeyi faydalı görüyoruz.

Alman yazar bu yazısına, Moğolistan – Doğu Türkistan – Çin’i bağlayan bir yerde
bulunan gizli Japon radyo istasyonu konusuyla başlamakla, asıl amacın ne yönde
olduğunu da açıkça söylemektedir. O, merkezi Çin’i Sovyet Rusya ile bağlayan yol
üzerinde bulunan, halkının çoğunluğu Müslüman olan ülkelerin, bugünkü Çin –
Japon savaşı ve genellikle gelecekteki Asya ile ilgili çıkarlar tartışmasında tuttuğu
yer ve oynayacağı role işaret etmektedir.

Bu Alman yazarın, düşüncesine göre, Çin’de 30 ila 50 milyon arasında Müslüman


var. Bunların bir kısmı hemen hemen bütün Çin vilayetlerine yayılmış olsa da,
çoğunluğu Çin imparatorluğunun Kuzeybatı ve Güneybatı’sında olmak üzere iki
bölgede toplanmışlardır. Yazara göre Çin’e müslümanlık, birisi güneybatıdan
denizyoluyla Hindistan üzerinden, ikincisi kuzeybatıdan karayoluyla Türkistan
üzerinden girmiştir. Deniz yoluyla gelen müslümanlığı getirmiş olan az sayıdaki kişi,
içine girdiği ve islamiyeti yaydığı Çinlilerin arasında asimile olmuşlardır. Onların
gayrımüslim Çinlilerden ayıran bir tek dinleri kalmıştır. Örf ve adeti, hayat tarzı,
hatta dilleri de tamamiyle Çincedir. Sadece ruhanilerin ibadet ve dua dilleri olarak
ibadet esnasında okudukları Kuran ve dualarda Arapça kullanılır, bunun dışında
hiçbir şeyde arapça kullanılmamaktadır.

Türkistan üzerinden gelen müslümanlık akını, kendisini Çinlilerden ayıracak olan


safı daha fazla saklayabilmiştir. Bu yönüyle, kendince daha büyük bir kitle teşkil
eden bu grup kıymetini de bir kat daha arttırmıştır. Daha sonraları Çinliler,

*
Yaş Türkistan, Ocak 1939, Sayı 110, Sayfa 21-27.
436

hükümranlıklarını Doğu Türkistan’a kadar uzatabilen bu dairenin kıymeti daha da


artmıştır. Halkının %80’inden fazlası Çinle ve Çin etkisiyle hiçbir şekilde bağlantısı
olmayan, Türk olan Doğu Türkistan, bu dairenin askeri, toplumsal ve siyasi
kıymetini bir kat daha arttırmıştır.

Orta Asya meselesinin uluslararası siyasetteki yeri ve önemine işaret etmek


isteyen Alman yazar, geçen yüzyılın ortalarından başlayarak hararetlenen, ne Dünya
Savaşı ve ne de Rusya İsyanıne değinmeden bu tartışmanın bir tarafında, bir taraftan
Yakındoğu, ikinci taraftan Hindistan’a kadar uzanmak isteyen Rus İmparatorluğu
karşısında, bu hücumdan korunmak isteyen İngiliz İmparatopluğu’nun durduğu
hararetli mücadeleyi, bu mücadeleye bu savaştan sonraki dönemde üçüncü bir unsur
yani Japonya’nın katıldığını hatırlatmaktadır.

Savaştan sonraki dönemde, Rusya ile İngiltere arasında ceryan eden bu tartışmaya
yeni katılan Japonya’nın planında, ne Çin’in hâkimiyeti altındaki müslümanlara ve
ne de Doğu ve Orta Asya halklarına mahsus olmaktadır. O, Ak ve Kızıl Deniz
kıyılarından, Sarı Deniz’e kadar uzanan ülkelerdeki Müslüman halklar hareketini göz
önünde tutmaktadır. Japonya’nın çeşitli İslam devlet ve milletleriyle sıkı ilişki tesis
etme yolundaki çalışmalarını da bu yönüyle tahlil etmek gerek.

Bunun ardından tekrar Çin hâkimiyeti altındaki Müslümanlar meselesine dönen


yazar, Japonya’nın ister bugünkü mücadelesi, ister de bağımsız Asya siyaseti için
istifade etme düşüncesiyle bu halkların arasında çalışmaya başladığını, fakat ne ırk,
ne milliyet bakımından Çinli olan ve ne de ırki bağlantıları malum olmadığı helde (?)
şiddetli Çin tesiri altında kalmış olan Dunganlar içerisinde çalışmaları oranında
netice elde edemediklerini, ilk grubun, Çin mücadelesinde ve Japon düşmanı
harekete gayrımüslim arkadaşları kadar hararetle katıldıkları, Dunganlar’ın de Çin
hareketlerine o denli hararetle katılmasa da, buna engel olacak bir harekette de
bulunmadıklarını söylemektedir. Yazar, Dunganların başındaki “Ma” ailesi’nin,
Merkezi Çin Hükümetiyle aralarının bozulmaması için çalıştığını ve Çin
Hükümeti’nin de “Ma”ları son derece maharetle idare edebilmekte olduğunu
yazmaktadır. Çin Hükümeti için, şimdiye kadar nüfuz edilememiş olan tek tehlikeli
437

unsur Doğu Türkistan Türklüğü kalmaktadır. İşte bu önemli hakikate işaret ederek
sözü Doğu Türkistan olaylarına geçiren Alman yazar, 1931’de başlayarak 4 yıl
devam eden son Doğu Türkistan milli inkılâp hareketine temas etmektedir.

Hiçbir maddi hazırlık yapılmadan başlayan bu milli hareket, çeşitli parlak


başarılar elde ettikten sonra Türkistan halkının milli iradesi olan milli devleti ilan
etmesiyle, herkesten çok hareketini kısık gözle gözetmekte, onu sonuçsuz bırakmak
için bütün hünerlerini sarf etmekte olan komşusunu endişelendirmiştir. inkılâpçıların,
yerli Çin memurları, Beyaz Rus muhacirleri ve dindaşları olan Dunganları alt
ederken bir türlü başarı elde edemediğini, nihayet hareketin milli devlet formunu
almaya başladığını görünce var güçleriyle müdahale etme mecburiyeti hissettiler.
Çeşitli yönlerden giren Rus kuvvetleri, modern silah ve diğer araçlardan mahrum
olan milli güçleri yenerek, bugünkü isimiyle yerli Çin, gerçekte Sovyet Rus rejimini
kurdu.

Yazısında isyanın bu aşamasından bahsederken pek çok şeyi doğru anlayarak


yazmış olduğunu memnuniyetle tespit ettiğimiz yazarın, Dunganlar’ın Doğu
Türkistan inkılâbındaki rolünü doğru anlayabilmek için gerekli materyale sahip
olmadığı fikri doğdu. Dunganların Doğu Türkistan inkılâbına katılmaları ve inkılâpta
oynadıkları rol, yazık ki islamiyetin talep ettiği şekilde değildir. Ma Zhong-ying’in
Moskova’ya kaçmasından doğan kesin görüş, onun Ma Hu-shan’in, Hotan civarında
bulunduğu dönemlerde ve 1937 yılındaki facianın meydana gelmesindeki uğursuz
rollerinden katiyen haberinin olmadığı görünmektedir. O tartışmalara şahsen karışan
Türkistan muhacirlerinin, görüp bildiklerinden çıkan kesin görüş, Ma Hu-shan ve
yoldaşlarının son ittifak anlaşmalarıyla, Doğu Türkistan’ı Kızıl Rus emperyalizminin
nüfuz çengeline teslim eden Merkezi Çin Hükümeti başkanının himaye kanadı altına
girmesinde oynadıkları uğursuz rolü açıkça göstermektedir.

Çin Hükümeti’nin başarısı, mahalli Çin memurları’nın ve Dunganlar’ın


yardımıyla Doğu Türkistan’ı kendi nüfuzu altına düşürerek, orada G.P.U rejimi
kuran Sovyet Hükümeti, burada kazandığı durumu sadece Türkistan halkını istismar
etme yolunda değil, aynı zamanda ülkenin işgal ettiği önemli askeri yeri, kendisinin
438

dünya devrimi siyaseti o gruptan Çin’i kendi siyasetine alet etme yolunda istifade
etmektedir. Doğu Türkistan üstünden Merkezi Çin’i Sovyet Rusya ile bağlayacak
yollar hazırlanmaktadır. Sovyet Hükümeti bu yolların, bir taraftan Çin – Japon
savaşının yönüne, ikinci taraftan Çin’de kommunizmi güçlendirmeye hizmet
edeceğini ümid etmektedir.

Fakat özgür bir hayata kavuştuğu ümidine düşen Doğu Türkistan Türkleri, son
felaketin asıl emelini de açıkça görmüş oldu. Onda yalnız Çin düşmanlığı ve dindaş
Dunganlar’a inançsızlık artmakla kalmadı. Onun ruhunda bu ikisini silah olarak
kullanan Sovyet Rus emperyalizmine karşı düşmanlıkta bütün şiddetiyle canlanmış
oldu. İşte bu noktaya işaret etmekte olan Alman yazar, Japonya’nın bu istikametten
ister bugünkü mücadeleyi, ister de bağımsız siyaseti için istifade etmekte olduğunu
ileri sürmektedir.

Bir mücadeleyi, bir siyaseti yürütebilmek bilhassa onu başarılı bir sonuca
ulaştırabilmenin en önemli şartlarından biri, hareket yolunun sağlam temelini
hazırlayarak, o yol üzerinde ve çevresindeki anlamları bertaraf ederek faydalı
unsurları güçlendirerek hazırlamaktır. Şüphe yok ki bugün İslam Dünyasını teşkil
eden milletler, siyasi değeri artmakta olan unsurlardır. Fakat bu da bütün unsurlar
gibi sadece doğru yolunda yürüdüğü ve yürütüldüğü takdirde faydalı ve neticeli
olabilir. Bu camiayı felaketten felakete sürüklemekte olan hayatın acı tecrübeleri
sonuçta ona da doğru yol göstermiştir ki, o da gelişme yolu, milli mücadele, milli
devlet kurma, böylece milli mukadderatlarına sahip olan milli devletlerarasında
doğal ve samimi dostluk ilişkisi yaratma yoludur. Savaşa endeksli İslam Dünyası
milletleri’nin başından geçen olaylar ve savaştan sonraki dönemin milli esasta
kurulmaya başlanan hareket ve devletleri arasındaki samimi ilişkileri çalışmak gerek.

Doğu Türkistan inkılâbımızın tecrübeleri bu acı hakikati bir az daha açık olarak
göstermiştir. Müslüman Dunganlar kendilerini dindaşları Türklerden çok ırki ve
kültürel yakınlıkları olan Çinliler’e yakın hissettiler. Çıkarları için gerektiğinde Doğu
Türkistan Türklerini, Bolşevik Rusya’nın kanlı pençesine teslim ettiler. Dindaşları
Türkleri kanlı terörlerden geçirerek işlerinin, çıkarlarının talebine göre ve Kızıl
439

Moskova’nın veya müttefiki Çin Hükümeti’ne sığındılar. Çin müslümanlarının Çin


imparatorluğu korumasında gayrımüslim arkadaşları kadar fedakarca çalışmakta,
Bolşevik Ruslarla birleşerek Doğu Türkistan’daki dindaşlarını öldürmekte olan
Çinliler yararının İslam Dünyası’nda propaganda yürütme derecesine kadar
ulaştıklarını bu Alman yazardan da duymaktayız.

Konunun ortaya koyulmasında ve yürütülmesinde milliyet ve ırk meselesinin esas


olduğunu, canlı örneklerinden açık görebilen bu Alman yazar sonuçtaDoğu Türkistan
Türkleri’nin milli bağımsız yaşam kurmaları, gayette doğal bir gelişim olduğunu,
bunun şimdiki Sovyet Rusya sınırları içinde kalan Sovyet Türkistan’ındaki daha çok
nüfuslu millettaşları için de önemli olduğunu, diğer Çin Müslümanları için
mevzubahis olmayan, kendis için vahim olan bu durumu Çin Hükümeti’de iyi
anladığını söylemektedir.

Ağır yaşam tecrübesinin birkez daha açıkça gösterdiği gerçek, sadece amacın
değil, amaç uğruna yapılan mücadele unsurunun da milli olmasıdır. Milliyetten başka
hiçbir şey, sağlam bir kurtuluş savaşı zemini olamamaktadır. Bu noktayı kurtuluş
Mücahitleriyle beraber, böyle savaşlarla dışarıdan alakadar olanlar da
unutmamalıdırlar.

Timuroğlu.
440

DOĞU TÜRKİSTAN İNKILÂPÇILARI*

Doğu Türkistan’ın güney ve güneybatı sınırı yakınlarında yaşayan


yurttaşlarımızdan bazılarının, geçtiğimiz yılın sonlarına doğru idaremize yazdıkları
mektupta, Kaşgar, Yarkent ve Yenihisar şehirlerinde, Kırgızlar ile Çin ve Rus
kuvvetleri arasında gerçekleşen atışma ve mücadele hakkında ayrıntı verilmektedir.
Kaşgar ile Taşkurgan arasında yeralan Koyak başı, Bostan direk, Subaşı, Tagarma
isimli yerlerde kanlı savaşlar yapılmış ve sonucunda Çin ve Rus askerleri galib
gelmiş miş.

Mücahitlerin bir kısmı silahları ile Ömer Bey Komutası altında, Küçük Pamir’e
geçmişler, kalan kısmı ise Afganistan ve Hindistan’a sığınmışlardır.

*
Yaş Türkistan, Ocak 1939, Sayı 110, Sayfa 27.
441

DOĞU TÜRKİSTAN MÜCADELESİNDE HEDEFİMİZ*

Çağımız, miliyet çağı, devrimiz, her milletin kendi kaderine kendisinin tayin
edeceği ve sahip olacağı devirdir. Bunun sonucudur ki, başka birisinin esareti altında
kalan mahkûm milletler, kurtuluş için mücadele etmekte ve bağımsız yaşama
hakklarını istemektedirler.

İnsanlık ve medeniyet tarihinde çok büyük ve önemli bir yer tutan Türk milleti,
asırlar boyu nice hanlıklar ve büyük devletler kurarak, kendi medeniyeti, kendi
ilminden diğer milletleri de faydalandırmıştır. Geçen yüzyılın başına kadar, eski
görkemli devirlerine bakıldığında, gerileme alametleri görülse de, eski hanlıklar
yerine küçük-küçük devletler halinde, kendi bağımsızlıklarını korumuşlardı. Fakat
son yüzyılda çeşitli siyasi, sosyal ve diğer sebepler neticesinde, azametli Türk
milletinin büyük bir kısmı yabancı devletlerin elinde mahkûm kaldı. Bu mahkûmiyet
ve bu esaret; şerefli mazisi olan Türk nesline ağır etki ettiğinden, daima hâkim
millete karşı isyankâr vaziyet takınarak, zaman – zaman şiddetli mücadelelere de
girişmişlerdir(1) 436 .Esaret, Türk neslinin milliyetini unutmasına ve eski gururunu
yoketmeye sebeb olamadığından, Hâkim olan yabancı devlete karşı duruşları ve
isyan çıkarmaları bu temiz ve yüce kan’ın neticesi değil mi?

Vatanımız Doğu Türkistan, içinde bulunan Türk medeniyeti ve kültürüne dair


önemli eserleriyle de Türklüğünü ve başlancından beri bir Türk yurdu olduğunu
göstermektedir. Bu ülkede yaşayan Türkler olarak kendimize “Uygur Türkü”olarak
adlandırmaktayız. Uygur Türkleri tarafından oluşturulan alfabe, İslamiyet’in kabul
edildiği dönemlere kadar kullanılmaya devam etmiştir. Moğollar’ın itiraflarıyla
bugünkü Moğol alfabesinin, Uygur Türkleri’nin alfabesinden alındığı malumdur.
Doğu Türkistan’ın Turfan – Kuçar harabelerinde bulunan kültür ve medeniyet
eserleri, bugün dünya’yı hayran bırakacak derecede önemli vesikalardır. Bu

*
Yaş Türkistan, Şubat 1939, Sayı 111, Sayfa 19-23.
436
Doğu Türkistan’da bir asır içinde 400 defa isyan çıkması, artık “Çin – Rus Kızıl Ortaklığı”
kaynaklarında da itiraf edilmektedir. (Mansur’un, Urumçi’de 1936’da basılan “Şingcang’da Millet
Meselesi” sayfa 8) B. Azizi.
442

medeniyetin izlerini Doğu’ya doğru gidersek Çin’de, Batı’ya doğru gidersek Avrupa
içlerinde de rastlayabiliriz. Tarihin gösterdiğine göre, Türk’ün bu yüksek
medeniyetini bizzat Türk üstadları o bölgelere götürmüşlerdir. İşin garibi şudur ki,
Çin’de yada herhangi bir yerde bulunan bu eserler, o milletin malı olarak hesap
edilmektedir. Doğu Türkistan’da bulunan medeniyet eserleri, Türk medeniyeti eseri
olmasına rağmen, “Kuzeybatı Çin Medeniyeti” şeklinde adlandırılmaktadır. Türk
dehasının mahsulleriyle yabancılar övünmektedir.

İşte bu büyük medeniyeti doğuran Türklerin bir bölümü olan Uygurlar ve


Uygurların yaşdıkları Anayurtları “Doğu Türkistan”, Çin esareti altında ezilmektedir.
Türk Dünyası tarihinin son dönemindeki feci manzaralardan biri olan bu esaret, çok
ağır şartlar altında geçti. Keyfi idarenin azabı, zorlama ve cefa üstüne Ortaçağ
zihniyetinde olan Çinlilerin idare ve muamesi gerçekten tahammül edilebilecek bir
durum değildi.

Çin içerisinde meydana gelen isyanın 1911 yılında doğurduğu Cumhuriyet, Çin
milletinin kendisine dahi fazla bir şey vermese de ve hala Çin halkı bu zihniyeti
benimseyememiş olsa da, bir çeşit hakve hukuk verilmişti. Hâlbuki bu hürriyet ve bu
cumhuriyet, Doğu Türkistan için daha fazla kahır ve zulüme sebep oldu. Çin
memurlarına malikâne gibi satılan mübarek vatanımız, yıllarca bu cefa ve azabı
çekti. 1932 isyanı, senelerce biriken kinin, unutulmaz zulüm izlerinin doğal bir
yansımasıydı. Doğu Türkistan Türkleri zulüme ve esarete karşı isyan etti ve kendi
isteğine göre milli bir hükümet kurdu.

Türk Dünyası’nın ezeli ve ebedi düşmanı olan Rus ve Çinliler, kendi menfaatleri
için Doğu Türkistan’ın yeniden esarete düşmesi için birleştiler. Uygur Türkleri’nin
mübarek kanıyla, Urumçi’de hazırlanan, “Rus – Çin anlaşması” imzalandı. Mağlup
Çin, uğursuz Bolşevikten yardım alarak canlandı. Çağdaş savaş silahlarıyla güçlenen
düşmana karşı, daha fazla dayanamayan milli kuvvet maalesef yenildi.

Urumçi’de kurulan “Kızıl Çin – Rus Ortak” Hükümetiyle sulh yolunu tutarak bu
fırsattan bir süre faydalanmaktaydık. Fakat nafile… Kommunizm ve Çin
443

milliyetçiliği, Uygur Türklerine karşı katı bir mücadele ve hücuma girişmişti. Biz bu
durumdan faydalanamayacağımızı çok çabuk anladık. Durumun günden güne
kötüleşmesini ve özellikle kommunizm ülküsüne karşı olduğu tahmin edilen kişileri
derhal imha etmeye başladıklarını görerek, sevgili yurdu bu cehennemi hayat içinde
daha fazla görmeye takatimiz kalmayana kadar çaresizce izledik ve 1937 yılı
başlarında General Mahmud Muhiti liderliğinde 17 kişi Hindistan’a gitmek
mecburiyetinde kaldık. Ülkeden ayrıldığımız duyulduğunda Nankin’e davet edildik.
Nankin’in nasıl bir düşüncede olduğunu öğerenmek için, arkadaşım Şerif Osman ile
Eylül 1937’de Nankin’e giderek Çankayşek ile görüştük. Baktık ki, “Başkent”
denilen bu yerdeki siyaset, kesinlikle bizim düşündüğümüz gibi doğru değil. O
zamandan beri Çankayşek’in Ruslar – Kommunistler ile ortak siyaset yürütme fikri
ve Çin – Rus yakınlığı bize kendi davamızda tamamen haklı olduğumuzu gösterdi.
Biz Urumçi Hükümetini Kommünist ve Ruslarla ortak bir idare diyorduk, Nankin’in
de kızıllaştığını görünce, derhal ilişkimizi kestik ve bir ay kadar Nankin’de kaldıktan
sonra seyahat bahanesiyle Şangay’a gittik.

Doğu Türkistan’ın kurtuluşu için yapılacak merkezi hareket, artık hedefi


kommunizme çeşitli mücadelelerin alacağı neticeye bağlı hale geldi. Çünkü Doğu
Türkistan doğrudan doğruya sadece Çin’in değil, Kızıl Rus’un da talim meydanı
haline geldi. Zaten Çin de kızıllığa yan bastı. Bundan dolayı karşımızda, Çin olsun
veya Rus olsun, sadece “Kızıl Kuvvet” var. Biz kurtuluş cihadımızda bu ortak
düşmanın menfur“ideal” (Kommunizm)de de birleşerek ortak olduklarını gözümüzün
önünde tutuyoruz.

Doğu Türkistan Muhacirlerinden: Bay Azizi.


444

MAHMUD MUHİTİ EFENDİ*

Yıllardır yürütmekte olduğumuz yayın ve çalışmalarımızda açıkça görünmekte


olan Doğu Türkistan milli kurtuluş hareketine bakışımız ve iştirakimiz, dergimizin
106. sayısında yer alan Baş Makale’de de oldukça açık bir şekilde gösterilerek, Doğu
Türkistan milli hareketine fiilen liderlik eden yetkili idealist kardeşlerimize, milli
mefkûre mücadelesi yolundaki dileklerimizi de bildirmiştik.

Mahmud Muhiti Efendi

O zamandan beri okuyucularımız, Doğu Türkistanlı idealistmücahit


kardeşlerimizin verdikleri haberleri okudular. İşte şimdi bu sayıda, Doğu Türkistan
milli hareketi lideri Sayın Mahmud Muhiti Efendi’nin kendi kaleminden çıkan
yazısını yayınlamaktayız. Muhterem Mahmud Muhiti Efendi’yi okuyucularımıza
tanıtmaya gerek olmadığı düşüncesindeyiz. Çünkü Mahmud Muhiti’nin fedakâr ve
kahraman Türk askerlerinin başında Çin ve Kızıl Rus cellâtlarına karşı yıllardır
yürütmekte olduğu milli kurtuluş mücadelesi, hepimiz tarafından takdirle takip
edilmektedir. Bununla beraber Mahmud Muhiti Efendi’nin makalesini dergimizin ilk

*
Yaş Türkistan, Mart 1939, Sayı 112, Sayfa 2-5.
445

sayfasında yayınlama sebebimiz, yurtiçi’nde son derece samimiyet ve fedakârlıkla


yürüttüğü milli hareketi, yurtdışına çıktıktan sonra da aynı fedakârlık ve samimiyetle
yürütmekte olan Mahmud Muhiti Efendi’nin, siyasi hicretinden sonra açık imzasıyla
yaptığı ilk çıkışını kutlamak ve bu çıkışın "Yaş Türkistan" sayfalarında
yapılmasından doğan manevi kıymet için razılığımızı ve sevincimizi ayrıca bildirmek
içindir.

Doğu Türkistan meselesi etrafında çeşitli sahte mümessil ve temsilcinin birbirini


takip eden, hatta bazı samimi ilgi duyan makamları aldatmakta olduğu bir dönemde
yapılan bu çıkış, ayrı bir kıymete sahiptir.

Bay Azizi, Emin Vahidi, “Derdmen”, “K. A. Çağatay”, “Türkoğlu”, “Törömtay”


ve diğer Doğu Türkistanlı mücahit kardeşlerimizin manevi ve kavramsal olarak
okuyucularımızı son derece ilgilendirerek alakadar etmekte olan yazılarını, aynı
zamanda Doğu Türkistan meselesi etrafında dergimizin tuttuğu yoluuygun
bulduğunu göstermektedir. Doğu Türkistan milli hareketi lideri Mahmud Muhiti
Efendi’nin yazısı, Doğu Türkistanlı idealist kardeşlerimiz tarafından dergimize
atfedilen kıymeti bir kat daha arttırmaktadır.

"Yaş Türkistan" dergisi milli vazifesini bundan sonra daha geniş sahada devam
ettireceği gibi, Doğu Türkistanlı idealist kardeşlerimizin katkı ve yardımlarıyla bunu
daha da başarılı uygulayacağını ümit etmektedir.

Mahmud Muhiti Efendi bu yazısını, başından geçen çok üzücü ve nahoş bir olay
ve bu olayın sebebini Türkistanlı yurttaşlarına bildirmek niyetiyle kaleme almışdır.
Olay şundan ibarettir: Doğu Türkistanlı Yusuf Bey oğlu İsa Bey’in ispiyonculuğuyla
Britanya – Hindistan Hükümeti’nin Mahmud Muhiti Efendi’yi tutuklamasıdır.

“İspiyonculuk” ahlaksız, namussuz, pis şahısların kullanacağı bir silahtır.


Genellikle açık mücadelede bulunan düşman veya açık münakaşaya girişen siyasi
muhalifler üzerine “ispiyon” yapılmamaktadır. Pis ve çirkin mahlûklar ise
446

ispiyonculuğu, sözde ortak düşmana karşı mücadelede kardeş ve yoldaş olarak


gördüğü kişilere karşı kullanmaktan da çekinmemektedirler.

Yusuf Beyoğlu İsa Bey Mahmud Muhiti’yi, Çin Hükümeti hizmetinde kendisiyle
beraber çalışması için “Kardeşliğe, Yoldaşlığa” davet etti. Doğu Türkistan Türk
istiklâlci, Türk milliyetçisi Mahmud Muhiti, doğal olarak bu teklifi kabul etmedi.
Neticede Muhiti şikâyet edildi ve Britanya – Hindistan Hükümeti tarafından
tutuklandı.

Sadece Çin Hükümet görevini değil, Çin – Bolşevik ajanlığı vazifesini de


yürütmekte olan Yusuf Beyoğlu İsa Bey gibi kişilerden uzaktan yakından korunmak
gerek.

Okuyucularımızın dikkatlerini çekmek istediğimiz noktaların biri Mahmud


Muhiti’nin tutuklanma olayıdır. Mahmud Muhiti bir siyasi milliyetçi sıfatıyla
Hindistan’a giderek Büyük Britanya bayrağı ve kanunları himayesine sığınmış bir
kişiydi. O, Britanya kanunlarına aykırı ve çıkarlarına zıt olan hiçbir harekette
bulunmadı. Bu durumda hatası kendisine söylenmeden, hapsedilmesinin sebepleri
açıklanmadan, sırf bir başkasının ispiyonculuğu üzerine tutuklamak hiçbir şekilde
Büyük Britanya kanunları ve siyasi geleneğine uygun bir hareket ve hadise olarak
kabul edilemez. Bu hakikatten de “Çağ hastalığı”dır.

Biz doğal olarak buna karşı koyamayız. Fakat hak ve hukuk duygularımızı
karıştıran bu olay hakkındaki fikrimizi, vakti ve yeri geldikçe söylemeyi vazifemiz
olarak görüyoruz.

Baş makale.
447

ÖLMEK VAR, DÖNMEK YOK!*

Mukaddes yurdumuz, sevgili Türkistanımızın önemli bir kısmı, Batı’da Rusya’nın


elinde esirken, Doğu’daki kısmı Çin’in çirkin idaresi altında zulüm ve cefa
çekmekteydi. Büyük Türk tarihimizin kara sayfalarını teşkil eden bu ağır günler
hiçbir zaman sessizce geçirilmedi ve kaderin cilvesine havale edilmedi. Türkistan
Türkleri her vesileden faydalanarak istilacı kuvvete karşı razı olmadığını bildirdi.
Aziz ve soylu milletmizin hür ve özgür yaşama dileği, eskiden beri kanında olan
hâkimlik özelliğinden gelen asil arzusuydu. Ne çare ki düşman kuvvetli ve zamana
uygun bir şekilde hazırlanmıştı. Bizlerse mahkûmiyetin getirdiği uygunsuz şartlar
içerisinde hiçbir yöndenden yetişip ilerleyemedik. Böyle bir durumda dahi, zulme
karşı kanlı mücadele yürüttük…

Doğu Türkistan’ın bu son isyanı, bundan önceki isyanlara göre güttüğü gaye ve
takip ettiği istikamet itibariyle ne kadar dikkate şayan olsa da, mücadele şekli,
karşısındaki düşmanın gücü ve Çin – Rus birliğinin Kommünistlik noktasıyla da
cephe alışı itibariyle tamamen başka bir şekle girmişti. Bu yüzden Doğu Türkistan’ın
bu son isyanı, çeşitli yönleriyle incelenmelidir. Çünkü bu savaşımızda Ruslar,
düşmanımız olan Çin’in tarafını tutarak ona yardım ettiler. Rusların bu şekilde
mücadeleye karışmaları ve ezeli ve ebedi bu iki Türk düşmanının bu son mücadelede
yine kol kola girmesi çok manalı ve cidden tehlikeli bir özellik arz etmektedir.

Doğu Türkistan isyanını yakından takip etmeyen, halkımızın ruhunu, zulmün ve


vahşetin işkencesinin acısını bizim kadar bilmeyen ve yahud bilmek istemeyenler,
isyanımızı boş bir savaş, beyhude kan dökmek şeklinde düşürler de bize “Muhtariyet
ve yasal eşitlik” talep etmeyi tavsiye etmektedirler… “Muhtariyet ve yasal eşitlik”
talebinde yurt için temin edilmekte olan faydayı, daha mücadelemizin başında çok
iyi biliyorduk. Çin’in verdiği Muhtariyet ile kendi milletine bile faydası olmayan
cumhuriyet yasaları, Türkistanımız için yine esaret, yine zulüm ve istismardan başka
birşey değildi. Biz savaşımızı dilencilik için yapmadık ve yapmayız. Dilencilik

*
Yaş Türkistan, Mart 1939, Sayı 112, Sayfa 5-9.
448

savaşsız da yapılabilir. Biz “Dava” yürüttük. Davamız’da mutlak milli kurtuluştur.


Dava, kansız ve kurbansız olmazdı. Pek haklı şekilde kan döktük, sevgili yurdumuz
için seve – seve tereddüdsüz can verdik ve bu yolda yine aynı hararetle kan dökmeye
hazırız!

Milli mücadele yürütmeye başladığımız günlerde, bize “Muhtariyet talep etmeyi”


tavsiye eden ve Çinlileri meth ederek ve öven ve onlarla bozuşmak yerine,
birleşmenin yurt için faydalı olduğunu ileri sürerek tavsiyelerde bulunan gafiller
oldu(*) 437 . Biz böyle kişilerin bizden, Türkistan’lılarımızdan olmasını istemez ve
tahmin dahi etmezdik… Fakat çok yazık ki, bu bahtsız tesadüfe maruz kaldığımızdan
dolayı son derece üzgünüz.

Kendisini Doğu Türkistanlı olarak tanıtan Yusuf Bek oğlu İsa adındaki bir kişinin
“Çini Türkistan Avazı” isimli dergisi’ndeki cümlelerin çoğunun, bizim gaye ve
davamıza uygun olmayan fikirler ve Çin sözcülüğü yapmasını okuyarak hayret
etmiştik. Sadece Bolşeviklerin vahşiliği ve insanlık dışı muamelesi hakkındaki
açıklamasıyla, az da olsa avunmuş, hatta Çinlileri meth etmesini şahsi fikir ve
tercihlerinebağlamıştık.

Bu arada "Uruş Haberi" dergisini çıkararak, kendisinin cins ve cibiliyetini ortaya


koyan bu hain ve mesleksiz İsa, Türkistanlı namıyla bizi tamamen utandırdı.
Babası’nın Çin memuru olmasından dolayı “Bey”lik ünvanını taşıyan bu Çinperestin,
sadece Çin’in değil, aynı zamanda kendisinin de dâhisi olan Çankayşek’lerin
arkasında, Rus Bolşevikleriyle de ilerde birleşebileceğine şüphe yoktur.

Biz bu utanmaz “Çin vatanperveri”nin, milli davamıza karşı ciddi bir tehlike
olacağını düşündüğümüz dönemde (3/11/1938’de), kendisine benzeyen, soyu şüpheli
birisiyle beraber Hindistan’a geldi. Yayınlarında yaptığı propagandayı (Çin

437
(1933 – 1934 tarihlerinde) Bize madde, madde tespit edilen bu “Tavsiye veren ve akıl öğreten”
sayfaları bastırarak gönderenler ve yayanlar kimlerdir. M. Muhiti. (M. Muhiti Efendi, burada
zikredilen sayfalardan, "Yaş Türkistan"ın 46. sayısındaki, Çokayoğlu Mustafa Bey’in makalesinde
bahs edilen beyannameyi kastetmektedir – Yönetim.).
449

vatanperverliği), bizzat yürütmek ve diyar – diyar, kapı - kapı dolaşarak, herkese


duyurma niyetiyle, Çin’den Hindistan’a gelen İsa, utanmadan bana, Çin’e gitmeyi
tavsiye ederek orada verilecek büyük makam ve yüksek mevkileri hatırlatan bu
teşvikatıyla, milli ahlaksızlığını ispat etmiş oldu!

Sevgili vatanımda yürüttüğüm mücadeleme, aziz vatandaşlarımın samimi dilek ve


duygularına tercüman olarak takip ettiğim milli yoluma zıt ve tamamen aykırı olan
bu teklife verdiğim cevap belliydi. Aziz vatan evlatlarının mübarek kanlarına
hürmetsizlik etmek aklımdan bile geçmediğinden, bu yolda yürüyenlerin de aynı
samimiyet ve aynı duyguyla çalıştıklarını bilir ve ümit ederim. Vatan’dan ayrılışım,
mücadeleden kaçtığımdan veya Çin’e giderek makam ve mevki almak için değildir.
Mücadele hayatımda en yakınımda olan arkadaşlarım iyi bilirler ki, mevki için “Milli
haysiyetimi” satmadım, makam için samimi “Milli mefkûremden” ayrılmadım…
Vatan ve milletime karşı borcum ve mücadeleye başlarken içtiğim andım, ebedi ve
daimidir. İsa ve ona benzer “Aracı”lar iyi bilsinler ki, bu isyan artık neticesini ele
geçirmedikçe durmaz, onun kahraman askerleri, mefkûre sahasına giren bu savaştan,
amaca ulaşmadıkça durmaz ve ayrılmazlar!

İsa, yanlış kapıçaldığını anladı. Artık başka bir yoldan tecrübeye girişti. Efendisi,
Bombay’daki Çin Konsolosuyla birleşerek, tehtit yolunu tuttu ve beni Britanya –
Hindistan Hükümetine ispiyonlayarak hapsettirdi…

En çok üzüldüğümüz noktamızın birisi işte bu mesele oldu. Ölümden korkmayan


ve en nazik hissi meseleden müteessir olmayan biz mücadelecilerin samimiyetine
hürmet etmesinden ümit ettiğimiz “Centilmen Britanya”, sebep ve bahanesini çeşitli
müracaatlarımıza rağmen söylemeden ve göstermeden, sırf “İspiyonculuk”a
istinaden 28 gün mahbus hayatını tattırdıktan sonra, Hindistan’dan ayrılma teklifiyle
serbest bıraktı. Bizi hapseden idare, mücadele yürüttüğümüz Çin ve Rus idareleri
olsaydı, hiç hayret etmezdik. Siyasi ilticamızda misafirperverlik, hüsnü kabulünden
başka ümidimiz olmayan Hindistan – Britanya Hükümeti’nin bu hareketi, Rusların
hatrı için miydi, yoksa Çin’e saygınlık kazandırma eseri midir? Bilemedik…
450

Tarafsız olarak bildiğimiz kimselerin ortada taraf tutar gibi bir şekilde
görünüşlerinden dolayı üzüntülüyüz. Böyle olmasa biz bunun gibi şeylerlerden
korkarak yoludan dönen kişilerden değiliz. Damarımızdaki kan, bizdeki şuur ve
iradeyi artık dost ve düşmanlarımız bilsinler ki, belirli hedef ve belirli istikamette
yürümekteyiz. Bu tabii dileğimize karşı duranları düşman olarak tanımak
mecburiyetindeyiz. Açıkça itiraf etmemiz gerek ki, düşmana dost olanlar, bize dost
olamazlar. Biz istilacı değiliz, istilacılara karşı milli varlığını korumak isteyen büyük
milletin bir parçasıyız!... Yurdumuzu işgal edenlere karşı yürüttüğümüz
mücadelemizde işe karışıp engel olanlar, bari şuurlu milletlerden olmasaydı.

Bizim mücadelemiz imanımızın simgesidir. “Korku” bize uzak bir kavramdır.


İşimiz ve gayemiz açık ve aydındır! “Milli gayeden yüz çevirmek” düşmanla
birleşmektir

Yurtiçinde ve dışında olan vatandaş ve mücadele arkadaşlarıma son


sözüm,yorulmadan sonuna kadar mukaddes gaye uğrunda çalışmak ve kayıtsız
şartsız yurt ve milletin özgürlüğünü temin etmek için, eskisinden de kutlu bir surette,
kol kola girip yürümektir.

Türkistan Türk yurdudur. Onun, ismine layık bir ülke olarak kalması için ebedi
çalışmak hepimizin boynunun borcudur.

Mahmud Muhiti.
Bombay: 24/2/1939.
451

İNKILÂP VE TARİHE HÜRMET EDELİM*

“Doğu Türkistan İnkılâbı”! Bu sözü benimsemeyen bir Türk’ü tasavvur


etmezdim. Oysa geçenlerde görüştüğüm bir kişinin, cümle başında kullandığım bu
söze “İnkılâb denilmez!” diyerek müdahale etmesini hayretle karşıladım. Bu mesele
aklımı biraz meşgul etti. Münakaşa edecek vakit olmamasının yanında, söyleyenin
“Bilgi” sahibi olduğu söylenen bir kişi olduğundan, düşündüğü bir şey vardır diyerek
boş vermiştim.

Birkaç gün önce, yine Doğu Türkistan isyanı ve onun başlangıcı ve bitişi
hakkında bir kişiyle görüşmekte ve çeşitli soru ve alaylı sözlerine cevap vererek izah
etmekteydim. Dinleyici her hususu iyi anladığını söyleyip sadece bir konu üstünde
fazlaca durdu ve o konuyu iyice izah ettirdi. Ben bu tekrarlattırıştan bir anlam
çıkarmak isterken, kendisi bu düğümü çözdü: – Ben şunu bilmek isterdim. Çünkü bu
izahınızdan önemli ve tarihi bir hakikat açılmaktadır. İnkılâb tarihinde, hangi
sebepten dolayı yapılmış olursa olsun, bir sahtekârlığın üstünün örtülmesi, iyi değil,
belki sonrasında kötü sonuçlar verebilir! – dedi.

İşte bu iki mesele, siz değerli okuyucularımıza eski bir hatıranın bazı bölümlerini
kısaca anlatmaya mecbur bırakmakdadır.

* *
*

"Yaş Türkistan" okuyucuları, bugüne kadar Doğu Türkistan isyanı hakkında


yazılıp, yayınlanan makaleler ve bu makalelerde birbirini adeta tamamlayacak
şekilde sıralanmış fikirleri iyice okuyup anlamışlardır. Bu yayınlar, Doğu
Türkistan’da çıkan milli hareketin bir “inkılâp” olduğuna herşeyden üstün bir
delildir. Özellikle "Yaş Türkistan"ın işte bu sayısında da yayınlanmakta olan General
Mahmud Muhiti Efendi’nin makalesi, bizzat hareket liderinin fikrini, kanaatini ve

*
Yaş Türkistan, Mart 1939, Sayı 112, Sayfa 9-15.
452

hareketten beklediği gayeyi açıkça ortaya koymaktadır. Hatta Muhiti Efendi,


“Muhtariyet” ve “Hukuk alma”ya benzer kavramları, hareketin başından beri uygun
görmediğini açıkça söylemektedir. O dönemlerde “Üstatlık taslayıp” “Akıl verenler”i
Türkistan’ın ruhunu anlamayanlar olarak göstererek, lüzumsuz müdahalelerini
reddetmektedir. İşte bu yüzdendir ki tam manasıyla kurtulmayı hedef alarak başlayan
ve ruhlarda bu istikamette esaslı değişimler yaratan bir harekete verilecek en uygun
isim “İnkılâp” olsa gerek. Kanlı mücadele, kurtuluş amacıyla çıkan isyan
hareketi’nin ilk fırsatta sadece cumhuriyet ilanına kalkışması “İnkılâp” olarak
nitelendirilmezse, nasıl bir hareket “İnkılâp” olabilir? “İnkılâp” kuvvet ve galibiyet
ile değil, maksat ve ülkü ile ölçülmelidir. "Yaş Türkistan"da yazılanların üstüne, bu
hareketteki en yetkili kişi de, yani Muhiti Efendi de, iddaamızı tasdik etmektedir.

* *
*

1933 yılının son aylarında Mısır ve Hindistan’da yurttaşlarla görüşerek,


Peşaver’den Çetral üzerinden Doğu Türkistan’a gidiyordum. O günlerde Kaşgar’da
“Cumhuriyet” ilan edildi. Bu haberle genel maneviyatım arttı ve biran önce oraya
yetişme hevesim artmıştı. Bu güçlü istek, hızlıca giderek, çoktan beri beklediğimiz
özgür ülkemizin mutlu günlerini görme aşkıylaydı. Hatta bu heyecanla, kervan ve
haberleşme durmuş olsa da atımla tek başıma Pamir – Alay yolculuğuna, katlandım.
Kışın en şiddetli zamanı, 1934 yılının Ocak ayı olmasına aldırmadan yola çıktım.

Pamir’in yüksek dağlarını, Alay’ın tenha vadilerini kar ve buz içinde geçtim.
Duyduğum ve işittiğim haberlerin neşesi içimdeydi. Günler geçti, aynı neşe ile yolun
bütün zahmetini unutarak, Doğu Türkistan’ın sınır şehri “Taş Kurgan”a ulaştım.

Taş Kurgan; Hindistan ve Afganistanla olan bağlantının önemli noktasıydı.


Çetral’den, Bedahşan’dan ve Gilgit’ten gelen yol, bu şehir üzerinden Doğu
Türkistan’a uzanmaktadır. Bu önemli sınır o günlerde “Hotan” Emirliğine bağlı yani
Türkler’in elindeydi. Yol yorgunluğunu atlatmak için iki gün kaldıktan sonra
Kaşgar’a doğru yola çıktım(6/2/34).
453

“Tagarma” denilen bir yerde ilk nahoş haberler gelmeye başladı. “Langatay”
mevkisinde Kaşgar’ın artık Dunganlar tarafından işgal edildiği ve Cumhuriyet
Hükümeti’nin şehri terkederek Yeni Hisar’a gittiği duyuldu. Bütün neşem kaçtı.
Ertesi gün’den itibaren Taş Kurgan’a doğru gitmekte olan kafilelere rastlamaya
başladım. Bu durum hayatımda hiç unutamadığım feci manzaralardan biridir. Hain
birisinin, cahilce düşünmesinin neticesi olan bu durum, Doğu Türkistan İsyanındeki
hezimetin sebeplerinden birisidir. Taşmalık’da (Taşbalık) Yeni Hisar’a mı, Kaşgar’a
mı hangi istikamette gitme konusunda tereddütte kaldım. Yoldayken, eskiden
bildiklerim ve tanıdıklarım bu seyahatten dönmemi tavsiye etmişlerdi. Buraya kadar
geldikten sonra geri dönmek her yönden uygun değildi. Yeni Hisar’da beklendiğimin
haberini aldım, hükümet erkânı da oradaydı. 12/2/34’de Yeni Hisar’a ulaştım
6/2/34’de Kaşgardan çıkan cumhuriyet erkanı Yeni Hisar’a yerleşmişti (7/2). Yeni
Hisar o dönemde “Hotan” Emirliğine bağlı olup, Nur Ahmed Efendi idaresindeydi.
Cumhurbaşkanı olan Hoca Niyaz ile Başbakan Sabit Abdulbaki Efendi arasında idari
hususlarda fikir ayrılığı olup, Hoca Niyaz Hacı, Dâhiliye Bakanı Yunus Said ile
Maliye Bakanı Ali Ahund’u da yanına alarak Yarkent’e doğru gitmişti. Bakanlar
Kurulu üyeleri, zaten Kaşgar’ın işgali sırasında dağılmış bir halde çeşirli yönlere
doğru gittiklerinden (Maarif Bakanı Abdülkerim Han Mahdum, Ticaret Bakanı
Ebulhasan Efendi ve Vakıflar Bakanı Şemseddin Efendi Kaşgar civarında
saklanmışlar. Harbiye Bakanı Oraz Bek, Türkiyeli Mahmud Nedim Efendi,
Kaşgar’ın Kuzey’indeki dağ aralarına sığınmışlar. Hariciye Bakanı Kasım Can
Efendi işgalden önce görev icabı Hotan’a gitmişti) Başbakan, Adalet Bakanı Zarif
Kari ve Sıhıye Bakanı Abdullah Hani ile fikir alış-verişi yaparak ve dağınık haldeki
askerleri toplayıp Kaşgar’a yeniden hücum etmeyi denediler. Benim Yeni Hisar’a
geldiğim gün, Başbakan ve yanında olan Bakanlar, Cumhuriyet Hükümeti
askerleriyle beraber Yeni Hisar’dan Kaşgar’a hareket ettiği günmüş. Beni karşılama
işi Musacan Efendi’ye verildiğinden onunla görüştüm ve merhum Nur Ahmed
Efendi ile tanıştım.

Yeni Hisar’da iki gün konakladıktan sonra Yarkent’e Hoca Niyaz Hacı ve Genel
Kurmay Başkanı General Mahmud Muhiti ile görüşmek üzere 14/2/34’de Yarkent’e
454

gittim. Yarkent’te Niyaz Hacı ve Şah Mansur (Emir Abdullah) Efendiyle görüştüm.
Dışişleri Bakanı Kasımcan Efendi ve Hotan Emirliği’nin önemli şahsiyetleriyle fikir
alışverişi yaptık. Mahmud Muhiti o sıralarda Han Arık taraflarındaki askeri harekât
işiyle meşgul olduğundan, kendisiyle görüşemeden 13 gün Yarkent’te kaldıktan
sonra tekrar Yeni Hisar’a döndüm. Hoca Niyaz Hacı Aksu’ya gitmek üzere
Yarkent’ten ayrılmıştı.

Bu tarihlerde Doğu Türkistan – Cumhuriyet tarihinde “Çaharşenbe Vakası” diye


meşhur olan 14/2/34 kanlı olayı oldu. Türk askerleri Kaşgar’a kirip Dunganların
pususuna düştüler. Bu yüzden Dunganlar tarafından Kaşgar şehrinde 3 gün süren
“Katliam”a uğradılar!..

Başbakan, Adalet Bakanı, Harbiye Bakanı yardımcısı ve Harbiye Levazımat


komutanı Sultan Bey (Ahmed Efendi) tekrar Yeni Hisar’a döndüler(16/2/34). Sağlık
Bakanı Abdullah Hani Efendi ise başka yolla Yarkent’e gitti. Yeni Hisar’da askerler
arasında bir anlaşmazlık çıktı (26/2/34 de) ve Sultan Bey o gün Yarkent’e kaçtı.

Yarkent’ten 27/2/34’de Yeni Hisar’a doğru hareket ettikten sonra ilk mola yerim
(Kök Rabat’a) ulaştığımda Yenihisar’da meydana gelen olaydan haberdar oldum ve
Sultan Bey’in yolda saldırıya uğradığını hatta hafif yaralandığını işittim. Meğerse
Sultan Bey de “Kök Rabat”taymış gidip kendisiyle görüştüm ve oradaki Hotan
Emirliğine bağlı konutana, Sultan Bey’e yardım etmesi için gerekli ricaları ettikten
sonra yoluma devam ettim.

Yeni Hisar’a geldiğimde (1/3/34’de) Cumhuriyet Erkanı’ndan gamlı ve kederli iki


muhterem simayı buldum. Biri ruhu gibi kendiside cana yakın, düşüncesinde ve
hareketinde samimi olan Başbakan Sabit Abdulbaki, diğeri ise ismi kadar zarif
Adalet Bakanı Zarif Kari. Yalnız ve bütün Bakanlarından, hatta Cumhurbaşkanından
ayrılmış olan Başbakan’ın endişesi cidden büyüktü. “Büyüklerin derdi büyük olur”
derler ya doğrudur. Bu derdin üstüne “Merkez Komutanı” ünvanını takınan hain ve
cahil bir askeri komutanın, Yusuf Can’ın, hareketi, hükümet içinde hükümetten
başka bir şey değildi. Bu “Yusuf Can” derdi de, Harbiye Levazımat komutanının
455

yanlış bir hareketinden çıktı. Çünkü eski “Özbek Alay” Komutanı Satub Aldı Can
(Satı Can)ı düşürüp, hükümetin kurulduğu günlerde sadece onun yerine bu cahilin
Komutan oluşu, onun gayretlerinin sonucuydu. Halbuki Yeni Hisar’dan 26/2/34’de
Sultan Bey’in kaçmasına sebeb olan işte bu Yusuf Can’dır.

* *
*

Bizim gayet çabuk, bir kuş bakışı şeklinde geçtiğimiz bu hatıra da,
okuyucularımızın gözlerinin önüne getirmek istediğimiz nokta: Kaşgar (6/2/34
tarihinde) düştükten sonra Bakanlar Kurulunun dağılması ve Yeni Hisar’a başbakan
ile bakanlardan bazıları gelmiş olsa da, onların ne Şubat ayında ne de Mart başında
bir toplanışlarının olmamasıdır.

Yazımın başında bahsettiğim benle görüşen kişinin, tekrarlatarak ve haseten


kaydettiğim olayı “Tarihi bir sahtekarlık”a engel olmak maksadıyla kaydettim.
Şimdilik bu konunun muhakemesini değerli okuyucularımıza havale ediyorum.

Mecdeddin Ahmed.
456

DOĞU TÜRKİSTAN MESELELERİNDEN*

İdareden:Hindistan’ın Gazi Abad şehrinde, Urdu dilinde çıkarılmakta olan


“Kumi Gazit” adındaki günlük gazetenin bu yıl 17 Ocak tarihli sayısında, Doğu
Türkistan meselesi hakkında bir haber basılmış ve bu haberde; Doğu Türkistan’dan
bir heyet’in Çankayşek’in yanına gönderildiği yazılarak, bu bilginin "Yaş Türkistan"
dergisindan alındığı kaydedilmiştir. Dergimizi takip edenler bizim böyle bir haber
basmadığımızı bilirler. Zaten aşağıdaki Emin Vahidi Efendi’nin makalesinde bu
konuda ayrıntı verildiğinden, biz, "Yaş Türkistan"da genellikle fikir ve akidemize
uymayan bu haberin basılmadığını bildirmekle yetiniyoruz.

*
Yaş Türkistan, Mart 1939, Sayı 112, Sayfa 15.
457

BİZİM “TALEPLERİMİZ”*

Hindistan gazetelerinde bu yılın başlarında “Doğu Türkistanlıların Talepleri”


başlıklı bir yazı yayınlandı. Kaynağını yanlış gösteren bu imzasız yazı, içeriği
itibariyle dikkatimizi üzerine çekti.

Güya: “Doğu Türkistan’dan bir heyet, Çin diktatörü Çankayşek’in huzuruna


gönderilmiş”. Bu heyet; “Doğu Türkistan’da Çin memurları ile yerli halk arasındaki
son savaşlar, çok kanlı bir safhaya geldi. Eğer Bolşevik Ruslar yardım etmemiş
olsaydı, yerliler Çinlilere karşı galip gelirdi(!). %90’ı Türk ve müslüman olan bu
ülkede bağımsız bir cumhuriyet kurulmasını Çin Hükümeti(!) kabul ederse, 50 000
Türk askeri Japonlar ile savaşmaya hazırdır!” şeklinde bir “Teklif” sunulacakmış.

Herşeyden önce, akılsızca hazırlanan istek şeklini incelemeye muhtaç olarak


görüyoruz. Çankayşek’e gidecek heyet, Çin’e Çinden şikâyet edemeyeceğinden,
yardım da isteyemez. Bolşevik Rus ile kucaklaşarak, mübarek ülkeyi feci akıbete
sürükleyen meşhur Çankayşek’den “Bağımsızlık” istenemez!.. Biz tam tersine bu
işin içinde ciddi bir “Oyun”un olduğunu hissediyoruz.

Acaba, Urumçi (Doğu Türkistan Merkezi) diktatörü KommünistSheng Shi-cai,


Moskova’nın işaretiyle yakın bir zamanda Doğu Türkistan’da (1923’deki Moğolistan
Halk Cumhuriyeti gibi) “Şing-Cang Halk Cumhuriyeti”ni ilan etme niyetinde midir?
Bunun dışında Kızıl Rus ve Çin ortak esareti altında olan Doğu Türkistan’dan zor
kullanarak toplanan askeri kuvvetleri Japonya’ya karşı yapılan sınır yığınağında
kullanmaktadırlar. Acaba, bu tür yayınlar kamuoyunu işgal etmek ve aldatmak için
bilerek ortaya atılan aslı olmayan yankılardan mı ibarettir? Bu noktaları düşünmek
mecburiyetindeyiz. Çünkü biz, Doğu Türkistan’da kendi isteğiyle Çankayşek ismini
söyleyip, o tarafa heyet gönderme ve kendi isteğiyle teklif ve “Talep” sunma imkânı
olmadığını iyi biliyoruz. Eger bu yayın doğruysa, her halde bunun altında feci bir
oyunun gizlenmiş olmasından endişe ediyoruz.

*
Yaş Türkistan, Mart 1939, Sayı 112, Sayfa 15-20.
458

Doğu Türkistan’dan Çankayşek’e gönderildiği yazılan bu heyet ve heyetin


sunacağı talep ne şekilde olursa olsun, biz bu münasebetle bağımsızlık savaşımız
sırasında başımızdan geçen bir hatırayı, ibret için, buraya kaydediyoruz.

1935 yılı başlarında, Mumin Ahund ile birlikte gizlice Kaşgar’dan Nankin’e
gönderildik. Urumçi’nin, Kızıllar’a uygun ve Nankin’e karşı tuttuğu siyaset ve
Çankayşek’in o dönemde Sheng Shi-cai’e karşı güvensizliği, bu şekilde ki bir
müracaata vesile olmuştu.

Nankin’e gider – gitmez şahit olduğumuz ilk manzara karşısında gerçekten


hayretler içinde kaldık. Çünkü Doğu Türkistan’a “Hayırsever”(!) diye tanıtılmaya
çalışılan Çankayşek, Nankin’de Sheng Shi-cai tarafından gönderilen vekilleri resmen
tanıyarak, onlara ödenek vermekte olmasının yanında Türkistan ve Su – Yen vilayeti
arasında otomobil şirketi tesis ettirilerek, Türkistan’a Çin muhaciri gönderme
çalışmasını yürütmekteydi. Bu konudaki önemli masrafı “Hayırsever” Çankayşek
Cenapları(!) üzerine alarak, eski korkunç siyasetni devam ettirmekteydi.

Çankayşek ile görüştük. Ruslar’ın Türkistan’daki siyasi, iktisadi ve askeri


nüfuzlarını izah edip, gerekli isteklerimizi bildirdik. Hükümet erkânının bize tavsiye
ve önerisi “Bir müddet sabretmek”ten ibaret oldu. Arkadaşım Mümin Ahund, bu
“kıymetli” tavsiyeleri, bizi gönderenlere bildirerek, Nankin’deki durumu anlatmak
için “Kumul” yoluyla Doğu Türkistan’a giderken, maalesef Kumul’da Sheng Shi-cai
tarafından yakalanarak, öldürüldü.

Bize “sabır” tavsiye edildiği zaman Nankin’de bulunan İsa Bey Yusuf ve diger
Türkistanlılara, çeşitli mevki ve makamlar verilip göz boyanarak gün kurtarıldı.
Hâlbuki Sheng Shi-cai’nin alakası doğrudan doğruya Savunma Bakanlığıyla olduğu
halde, bize karşı Nankin’de Çin’e has “ikiyüzlü” ve “arkadan vurma” siyaseti
yürütüldü. Türkistan Türkü’nün imhası için, görünüşte bir birine muhalifmiş gibi
görünen iki Çinli, “Çankayşek ve Sheng Shi-cai” beraber hareket ettiler.
459

Mayıs 1936’da, Türkistan’ın saygın tüccarlarından olan Sabit Bay, Hasan Karim
ve Abdullah Bay’ların Sheng Shi-cai tarafından idam edildikleri haberi yayıldı. Gerçi
bu olayda hayret çekici bir nokta yoktur. Çünkü böyle idamlar her zaman olan bir
şeydir. Ama biz bu olayın ibret verici yönünü vatandaşlarımızın gözleri önüne
sermek istiyoruz.

Bu tüccarlardan Sabit Bay’ın ortağı Habibullah Ahund Kansu’da yaşıyordu ve o


dönemlerde Nankin’de çıkmakta olan “Tiyan – Şan” dergisine aboneymiş. Hasan
Kari’nin kardeşi de Kansu’daki ticari işini bırakarak okuma hevesiyle Nankin’e
gitmiş. Abdullah Bay’ın (Genç Yiğit) babası Berat Bay Kansu’da ticaret
yapmaktaymış. Ama onun da “Tiyan – Şan”cılarla ilişkisi varmış… İşte görülüyor
ki; üç Türkistanlı’nın idamına hangi bahane gösteriliyor!.. İşin aslı da açıkça bundan
sonra başlamıştır.

Abdullah Bay’ın babası Berat Bay, bu kara haberden duyduğu büyük üzüntüyle
Nankin’e geldi. Bu üç Türkistanlı’nın el koyulan binlerce Dollarlık mal ve haklarının
muhafaza edildiği dönem boyunca Nankin’de uğraşacaktı. Birgün İsa Bey, Berat Bay
ve ben beraberce hükümet erkânından“Çing – Lifu” adındaki birisinin yanıga gittik.
O kişiye meseleyi izah ederek, yardımını ve tavsiyelerini istedik. O bize teselli
verdikten sonra:

“Şu anda Hükümetimiz Japonlarla savaşmaktadır. Bu yüzden hükümetimiz,


Ruslar’ın ve Sheng Shi-cai’nin böyle ufak meselelerle gönlünü kırmak
istememektedir. Şimdi sizlerde Sheng Shi-cai hakkında hiçbir şey söylemeyiniz!”
dedi. Bu kişi bize Çankayşek’in ağzından bu cevabı vermişti. Ne yapacağımızı
bilemeden öylece kalakaldık. Berat Bay Kansu’ya geri gitti. İsa Bey yine
Çankayşek’i methetmeye, övmeye devam etti, bense şaşkınlık içinde bu hakikat
karşısında biraz daha akıllandım…

“Bize, hayırsever” ve “Türkistan’ın bağımsızlığını kabul edecek” diye tanıtılmaya


çalışılan dahi(!) Çankayşek, bizi mahveden Sheng Shi-cai’i ta o dönemlerden “Etnik
Çin ırkçılığı” noktasıyla ve “Bolşeviklik” hatırı için haklı görmüştü ve ta o
460

dönemlerde Çinli Çankayşek ile Çinli Sheng Shi-cai, Türkistan Türkleri’nin imhası
için birleşmişlerdi. Dikkate alınacak nokta şudur ki, daha önceden Bolşevik olan
Sheng Shi-cai, Bolşeviklere yakınlaşmakta biraz geciken Çankayşek’e, açıklananları
ve beni dinlemedi diyerek, Çankayşek Sheng Shi-cai’a yukarıdan baktığı halde, her
ikiside Doğu Türkistan’a muhacir göndermekte veDoğu Türkistan’ı Çinlileştirmekte
tam olarak birbirleriyle tam mutabakat içindeydiler!...

Şimdi ne anlamda olursa olsun, Çankayşek’e gitmekte olan heyet bu olayı hatırda
tutsun ve bundan ibret alsın. Türkistan için Çinli’den ve Rus’tan destek beklemek,
kendi elinden çıkarmadan tutmayı istediği Türkistan’a “Bağımsızlık verin!” diye
dilenmek kadar gülünç ve maskara bir dava olamaz, ne bunun “hayırsever” diye
takdim edilişine inanalım ve ne de bu şekilde bizi aldatanlara aldanalım!

Biz bu “Talepler” ve bu “Heyet” meselesi konusunda korkunç bir akıbetin


saklandığından şüphelenerek, içerideki ve dışarıdki bütün vatandaşlarımızı dikkate
ve kol kola girerek sadece “Milli bağımsızlık” mücadelesine davet ediyoruz.

Bizim “Talebimiz, dileğimiz” Çankayşek’ten istenmez, kendi imanımız ve kendi


kuvvetimiz ile alınır! Bizim “Talebimiz” kendi gücümüzle kurulan milli
bağımsızlıktır! Bize Sheng Shi-cai kadar Çankayşek ve her ikisi kadar Ruslar’da
düşmandır. Düşmandan istenmez, mukaddes yurt, savaşılarak ve kan dökülerek
alınır! 50 000 asker sadece milli vatan için feda olur. Çin ülkesini Çinliler korusun.
Başkası için dökülecek mübarek kanımıza yazıktır!.. Türkistanımızı başkasına
müdafaa ettirmeyeceğimiz gibi, biz de başkasının yurdunu müdafaa etmeyiz!..

Emin Vahidi.
Lahor, 29. I. 39
461

Abdullah Bey Naimi’nin Resmi*

"Yaş Türkistan"ın 110. sayısında hayatı ve


öz geçmişi hakkında bilgiler verilen merhum
Abdullah Bey Naimi’nin 1938 yılının
ortalarında İstanbul’da çektirdiği bir resmi.

“Yurtta, gurbette herkes ileri atılmayı umsun;


Yurt için çalışınız ki kurtulsun!”
A. Naimi

*
Yaş Türkistan, Mart 1939, Sayı 112, Sayfa 20.
462

DOĞU TÜRKİSTAN TARİHİNDE


KARA BİR GÜNÜN YIL DÖNÜMÜ*
(Aralık 1933 – Nisan 1939)

Türk ülkelerinin doğusunda yer alan Doğu Türkistan’da 6 yıl önce orataya çıkan
kurtuluş hayali, tüm dikkatleri üzerine çekmişti. Bu inkılâb, Çin idaresi altına düşen
Türk ülkesinin ilk ayaklanması olmasa da, yıllardır devam eden zulüm ve esarete
karşı çıkarılmış ayaklanma ve kanlı savaşlardan birisi olması ve bu hareketin
kendisine mahsus bir şekli olmasından dolayıdır ki, derhal her tarafta ilgi uyandırmış,
sebep ve sonuçları dikkatle takip edilmişti.

Dış dünya ile doğrudan bir ilişkisi olmayan bu Türk ülkesinin milli mücadele
hareketi sırasında başından geçen binbir facia, intikam izlerini ve kesin kurtuluş
hevesinin sönmez ateşini genç beyinlere yerleştirip, yine o ülkenin masum bağrına
gömülüp kalmıştır.

Milli mücadelenin ilk başladığı dönemlerde bir zat: “Bu bağımsızlık hareketi,
Doğu Türkistan’ı yutmak için, Sovyetler tarafından çıkarılmış bir oyundur!” demişti.

Sovyetler ve onların maşası Sheng Shi-cai ise bu isyan emperyalistlerin bir


oyunudur demiş, Ma Zhong-ying’e Japon memuru yakıştırmasını yapmıştır.

Biz, bağımsızlık hareketine başlanılmasında ve ayaklanma çıkmasına sebeb olarak


görülen her iki iddaayı da doğru bulmuyoruz. Fakat kısa bir süre sonra sırıtmaya
başlayan korkunç çehreyi, hortlayan tehlikeli hayaleti, elbette inkâr edemeyiz. Fırsat
kollayan ve önceden beri ağzını midesine kadar açmış olan yamyamın, şüphesiz rol
oynamadığını, bulanık suda balık olamadığını söyleyemeyiz.

Doğu Türkistan inkılâbının esaslarını, 6 yıl önce yaşanmış milli hareket


günlerinde izlemek doğru olmadığından, bu hareketin doğuşunu yalnız Kumul’a

*
Yaş Türkistan, Nisan 1939, Sayı 113, Sayfa 4-10.
463

mahsus görmek te bu inkılâbın kapsamlı cereyanı ve hızla yayılması açısından uygun


değildir. Halkın siyasi hazırlığı, istilacı kuvvete karşı koyabilecek gücü ve inkılâbı
belirli bir hedefe götürebilecek yeterli imkânları olmayabilir. Fakat genel olarak
halkın ruhu ve isteği, zulümden ve katlanılamaz hale gelen esaretten kurtulmak için
ne olursa olsun, bir kurtuluş hareketiydi. Tesadüfen Kumul’da gerçekleşen bir olay
buna vesile oldu. Çinlinin, Türk haysiyeti ve ırzına tecavüz etmesi bu kanlı ve
baştanbaşa faciayla dolan inkılâbın doğmasına sebep oldu. Milli istiklâl hareketinin
kısa sürede Doğu Türkistan’ın her tarafına yayılması sıradan bir içgüdüsel hareketten
çok bağımsızlığa susamışlıktan çıkan bir hareketti. Eğer inkılâb asıl sebepleri üzerine
devam etse ve ortaya “Mantar” gibi biten Ma Zhong-yingçıkmasaydı, tartışma başka
olurdu. Doğu Türkistan tarihindeki inkılâbların bazılarında görülen başarısızlıklar,
Çinli müslümanların kabaca iştirakleri yüzünden olmuştur. Vakaen bu başarısızlığın
esas sebebi sadece Dungan meselesi yahud sadece iç hatalarımız değil, belki en
kuvvetli amel, dış tesirin hırslıca rol oynaması ve kendisine “Lebbeyk!” der gibi
Sheng Shi-cai’leri bulmasıdır. DunganMa Zhong-ying, kendi ülkesinde
deneyemediği kuvvetini Doğu Türkistan inkılâbında denemek istedi. Milli istiklâl
hareketi süresince “36. Alay” ünvanıyla Nankin bayrağını kaldırarak yürüyen bu baş
belaları, “Cimhisar” ihanetiyle Türkleri müşkül durumda bıraktılar. Altay ve
ardından Gulca’daki yanlış hareketleriyle Türkler’e kanlı ve facia dolu günler
yaşatan müttefik Dunganların bu hareketi, Hoca Niyaz Hacı’nın Urumçi’nin tuzağına
düşmesini hızlandıran sebep oldu.

Jin Shu-ren Urumçi’den kaçırıldı, Sheng Shi-caiatanmış ve Urumçi ipinin ucu


çoktan kızıl ele tutturulmuştu. Hoca Niyaz Hacı Mart 1933’de, inkılâpçı
arkadaşlarının başarılarını dikkate almadan önce, sırf müttefiki olan “Ma”nın
ihanetinden doğan ümütsizliğin içinde, Urumçi ile anlaşma imzaladı. Tabi bu işte
Urumçi ve üstadı tarafından oynanan rol ve kurulan tuzak da inkâr edilemez. Bu
suretle inkılâbın takip ettiği amaç farklı bir şekle girdi. Nihayet 12/4/1933’de Urumçi
Hükümeti kuruldu.

“Urumçi Hükümeti” Doğu Türkistan’ın Kuzey kısmında, Rusya ve Mançurya’dan


gelen Çin askeri kuvvetlerinin yardımıyla hüküm sürmeye başladı. Bir taraftan
464

Dungan kuvvetleriyle savaş devam ederken, diğer taraftan idari işler hazırlanan plan
üzere yürütülmekteydi. O dönemde işin içinde başka bir entrikanın bulunduğunu
farkedememiş olan Türkler, Urumçi’yi kendi halinde bırakarak, Dunganlar ile kâh
şehir alarak, kah şehir vererek, savaşa devam etmekteydiler.

Kızıl “Jin Shu-ren” (Sheng Shi-cai) “Genel Vali”ünvanıyla Urumçi’de hüküm


sürmekteydi. Türkler’e vadettiği silahları ve söz verdiği diğer yardımları vermedi.
Sovyetlerin bütün yardımı sadece Urumçi’nin savunulmasına sarf edildi. Türkler,
önceden ele geçirmiş oldukları silahlarla kaldılar.

Bu suretle Kumul’da başlayan ayaklanma, çeşitli sebepler ve tesadüfler


sonucunda bazı değişimlere uğrayarak, en son 12/4/1933’de kurulan Urumçi
Hükümeti ile sonuçlandı.

* *
*

Doğu Türkistan’ın en son milli kurtuluş tarihinde kara birgün olan 12 Nisan, Şing
Doben tarafından “4/12 inkılâbı” olarak tanımlandırıldı. Doben, kaleme aldığı bir
eserinde Doğu Türkistan inkılâbını başından sonuna kadar yazmıştır:

“Şingcang’da (Doğu Türkistan) sosyal hayat tamamiyle “Feodalizm”


(Derebeylik) şeklinde olup, hiçbir millet yasal eşitliğe sahip değildi. Bunun üstüne
paragöz Hâkim ve Bey’lerin baskılarını daha fazla kaldıramayan Kumul köylüleri
ayaklanma çıkardılar. Bu ayaklanma, bir taraftan zalim ve baskıcı Jin Shu-ren
hâkimiyetine, diğer taraftan mahalli memurlara karşıydı. Bu iki sebeple Kumul’da
başlayan bu Şingcang ayaklanması günden güne güçlenerek ateşi bütün Şingcang’ı
kapladı.”(1)438

438
“Hükümetin Önündeki Önemli Vazifeler” Şing-Şi-Say eseri. 1936 Türkçe baskı. Urumçi, (s. 30 -
31).
465

Sheng Shi-cai, bu inkılâbı tam manasıyla “Sosyalizm” noktasında uzun boylu


incelerken, inkılâbın, her tarafı kapladığını itiraf etmekle beraber, milli kurtuluş
hareketinin gayesini değiştirmeye çalışmaktadır… Sheng Shi-cai, Hoca Niyaz
Hacı’yı tamamen eline alarak “Fucuşi” (Hükümet Başkan Yardımcısı) makamına
geçirmiş ve ona zorla söylettiği sözleri Hoca Niyaz bir konuşmasında “itiraf”
etmiştir. Hatta Niyaz Hacı bu gibi konuşmalarından birinde:

“Ben ayrı bir hükümet kurmak için savaşmadım. Hukukta eşitlik, yani şimdiki
Urumçi Hükümeti için savaştım.”(2)439 demektedir.

Sheng Shi-cai, isyanın başlamasına Japonların sebep olduğu iddiası üzerinde


durarak, Urumçi Hükümetinin kurulma amacını izah etmektedir.

“… Onlar (Emperyalistler, Japonlar) kendilerine geniş bir pazar açmak, diğer


taraftan hammadde ve her çeşit madde ve eşya ile dolmuş olan Şingcang’ı ele
geçirmeye, hem de Çin Cumhuriyeti’nin topraklarını küçültmeye giriştiler.
Müslümanları kışkırtarak “Müslüman Hükümeti kurun!” diyerek azdırarak, Çin
Cumhuriyeti’nin topraklarını ele geçirerek barışı bozmaya kastettiler. Bu maksatla
Şingcang’dabarışı bozdular. İşte bu Japon emperyalistinin köpeği olan Ma Zhong-
ying’in Şingcang’a girmesi, köylülerin ayaklanmaları ve diğer çeşitli sebepler
birikerek “4/12” Büyük inkılâbı doğdu.”(3)440

Ma Zhong-ying, Japonlar tarafından mı işe karıştırıldı?, Yaptığı çalışmalar kimin


fayda veya zararına oldu?.. Bu noktaların tahlilini sonraya bırakarak burada hemen
şunu kaydetmeliyiz ki, hiçkimse müslümanlara hükümet kurmayı teklif ve tavsiye
etmemiştir. Ama bahtsız Türkistan’ın bugün kimlere pazar olduğunu ve o mübarek
ülkenin hammaddesi, madenleri ve diğer zenginliklerinin kimlere yaradığını
gözümüzün önüne getirdiğimizde, Sheng Shi-cai’nin kimin faydasına konuştuğunu
aydınlatacakdır.

439
“Emperyalistlik ve Şingcang’da Millet Meselesi” Urumçi. 1936. Abdullah ve Mansur eseri. s. 37
440
Şing-Şi-Say’in (Doben) adı geçen eseri s. 31.
466

12/4/33’te kurulan Urumçi Hükümeti’nin gerçek yüzünü anlamak için, bu


hükümet’in diktatörü Sheng Shi-cai’nin (Şing Doben) sözlerine kulak vermek
yeterlidir.

Urumçi Hükümeti’nin, Sovyetler’in maddi ve manevi yardımı sayesinde


yaşamasını ve önemli görevlerinin sadece bu Sovyetlerle ebedi dostluk ardında
gerçekleştiğini ikide bir tekrarlayan Şing Doben, hamisi ve üstadı olan Kızıl
Rusya’yı öve öve bitirememektedir. Sovyet Rusya’nın Lenin’e sadakatinden ve
mazlum milletlere yaptığı ve yapmakta olduğu karşılıksız yardımlarını sayarak
“Merkez Çin Hükümeti”ne (Nankin Hükümeti) de Sovyetler ile “mutlaka” dost
olmasını ve yardım almasını tavsiye etmektedir. Hatta “Sadece Sovyetler Birliği ile
Merkezi Çin Hükümeti arasında dostluk olduğu zaman Şingcang’ı tamamen Çin’e
bağlı bir ülke halinde tutabiliriz…”(4)441 diyerek tahtit te etmektedir. Yani Merkezi
Çin Hükümeti, Sovyetler ile dost olmazsa Şingcang (Doğu Türkistan) Ruslar’ın
elinde kalır, Merkezi Çin ile ilişkisi kesilir diye hesaplamaktadır. Bunun içindir ki,
Urumçi’de “14 millet”(!)in saadeti için kurulan hükümet’in altı büyük ilkesinde:
“Sovyetlerle ebedi dostluğu korumak” esas olarak gösterilmiştir. Urumçi Hükümeti
başarısının sırrını ve esasını, Sovyetlerle kurduğu dostluğa bağlamaktadır.

Biz, “Fendi Hui” (Faşistlere ve emperyalistlere karşı teşkilat), "Gung-Nen-Cuy”


ile ve idare sisteminin bütün teferruatıyla Sovyet Rusyadan farkı olmayan Urumçi
Hükümetini işte bunun için “Urumçi-Moskova” ortak Kızıl Hükümeti olarak
isimlendirmekteyiz.

Bugün, kardeş “Doğu Türkistan”ımızın vatan ve milletseverleri, kurtuluş


Mücahitleri matem içindedirler. Bugün, Doğu Türkistan’da Sovyet rejiminin resmen
kurulduğu uğursuz tarihin kara yıl dönümüdür.

Biz milletdaşlarımıza ümitsiz olmamalarını tavsiye ederken, milletin başından


geçen saadetli günler kadar felaket dolu anların da hatırasını ibret için daima yad

441
Aynı eser s. 54.
467

etmelerini hatırlatıyoruz. Saadetli günler neşemizi arttırıp şevkimizi, hızzımızı


tazelerken, kara ve elemli günler ise o derece intikam ve mücadele hevesimizi
güçlendirsin!
Mecdeddin Ahmed.
468

“YAŞ TÜRKİSTAN”A AÇIK MEKTUP*

Abdülreşid Efendi’nin ısrarına ragmen, yazısının aynen yayınlanmasına imkân


olmadığı için, mühim ve esas noktalarını almaktayız.

Mücahitlerimizden Bay Azizi Efendi’nin, İsa Bey hakkında yazdığı bir makale
"Yaş Türkistan"ın Ocak sayısında yayınlanmıştı. Bizim ve esnaf ahalinin bilgisi ve
düşüncesine göre İsa Bey yurttaşların lanetine uğramadı ve uğramayacaktır. İsa Bey
tarafından yurttaşlara zarar gelmedi. İsa Bey ülkenin kurtuluşu taraftarıdır. Onun için
okumuş kişi yetiştirmeye gayret göstermekte. İsa Bey’in her hareketi yurttaşları
içindir, Çin menfaati için değil. İsa Bey kimseyi bir yere ulaşmaktan alıkoymadı
belki cehennem ateşinden kurtarmaya çalıştı. Sonuçta İsa Bey’in böyle olduğunu farz
edelim, diğer yurttaşlarımızın arasındaki mücahitlerimiz ve büyüklerimiz vatanımız
Doğu Türkistan’ı ateşin içinde bırakarak, bütün servet ve mallarını alarak kaçıp,
başka ülkelerde rahat yaşamaktan başka ne iş yapmaktalar? İsa Bey’in boynunda
milletin hakkı olmadığı halde okumaya teşvik etmektedir. Biz, mücahitlerimize ve
büyüklerimize müracaat ederek onlardan kabiliyetli gençlerin terbiye ve talimleri için
yardım istedik, ilgilenmediler. Biz yurtdışına çıkan büyüklerimizden çeşitli sahalarda
pek çok iş beklerdik, olmadı. Onun için biz, İsa Bey’in okma hususundaki
teşvikatını lakayıt davranan hemşehrilerimizin yatarak, tembellikleri yüzünden boşa
gitmesine tercih ederiz.

Delhi: 20/Şubat/1939;
Doğu Türkistanlı Abdülreşid Abdülgani.

*
Yaş Türkistan, Mayıs 1939, Sayı 114, Sayfa 26-27.
469

AÇIK BİR MEKTUP’A AÇIK CEVAP*

Şangay’da yaşayan Bay Azizi Efendi’nin "Yaş Türkistan"ın 110. sayısında


yayınlanan bir makalesi münasebetiyle, Hindistan’ın Delhi şehrinden “Abdülreşid
Abdülgani” imzasıyla yukarıdaki mektup geldi.

Bilindiği üzere Azizi Efendi bu makalesinde, İsa Yusuf Bey’in Çin


propagandacısı olarak Hindistan’a gittiğini kaydederek, canı ve teni ile Çin yararına
yaptığı propagandanın milli bağımsızlık mücadelemize engel teşkil ettiğini ortaya
koymaktaydı.

İsa Bey’in bilinen "Uruş Haberi" dergisiyle son propaganda seyahati her tarafta
yurttaşlarımızın kızgınlığını arttırdı. Bunun üstüne Hindistan’da Emin Vahidi
Efendi’ye söylediği söz ("Yaş Türkistan" sayı 109) de dikkatleri fazlasıyla üzerine
çekti. Her taraftan makale ve mektuplar gelmeye başladı. Yurttaşlarımızın pek
yerinde olan bu hassasiyet ve ilgileri, millet ve yurt severlere bir delil, yurttaşlık
iddasında olan bir şahsın yanlış hareketine karşı manidar bir protestoydu. Bu arada
İsa Yusuf Bey’in “Büyük hayali” hakkında bizzat General Mahmud Muhiti’nin
makalesi yayınlandı. İşte bu vaziyet içinde Abdülreşid Efendi’nin mektubunu aldık.
Bu yazı, İsa Bey lehine yurttaşlarımızdan gelen ilk ve tek yazı “müdafaa name”dir.

Yurttaşlarımızın milli yayını okuyarak ve makaleler üstünde fikir yürüterek, ilgi


ile takip etmeleri bizi sevindirmektedir. Ne yazık ki, derginin sayfaları müsait
değildir ve bir konu hakkındaki yazıların hepsinin basımına ve yayınına imkân
yoktur. Bu yüzden çoğu okuyucumuzun istekleri yerine getirilememektedir.
Vatandaşlarımızın bu mazereti kabul ederek yine eski ilgilerine devam edeceklerine
inanıyoruz.

* *
*

*
Yaş Türkistan, Mayıs 1939, Sayı 114, Sayfa 26-27.
470

Yurttaşımız Abdülreşid Efendi’nin savunduğu bakış açısı aynen nakledilmek


suretiyle özeti yukarıda verilen yazısı eğer dergimizdeki bazı yazılar okunarak
yazılmış olsa tamamen gerçek dışı demektir. İsa Bey’in kendisinden şu veya bu
şekilde zarar gelmeyebilir. İsa Bey herkesi okumak için, Nankine davet te edebilir,
mesele bu noktada değildir. İster Bay Azizi Efendi, ister de diğer yurttaşlarımız İsa
Bey’in her işi Çin gözlüğünden görerek yardımı ondan beklemek konusundaki
hareketini çok haklı olarak beğenmezler. Tıpkı Sadi’nin:“Ey akıllı, senin
düşmanlarınla oturup kalkan dosttan elini yıka!”dediği gibi.

Atalarımız’ın hikmetli sözleri uzak tarihte değil daha kanı kurumayan, yarası
geçmeyen gazilerimizin, gözü yaşlı yurttaşlarımızın önceki isyanlarımızda aldığı
tecrübeleriyle de sabittir ki, düşman hangi kılıkta olursa olsun yinede düşmandır.
Rus’un Karası, Ak’ı, Kızılı Türkistanmız için hangi fikirde ise, Çin’in de Karası, Akı
ve bugünkü Kızılı aynı fikiri taşımaktadır. Türkistan’a Çin muhacirlerinin nakli için
tahsis edilen parayı, Japon savaşına rağmen vermeyi sürdüren ve “Türkistan” isimini
taşıyan bir dergiyi (İsa Bey’in Çini Türkistan Avazı dergisini) hoş görmeyen,
Türkistan’dan kaçıp giden siyasi milliyetçileri tutuklatan bu İsa Bey’in büyük ümit
bağladığı, “Dahi” dediği ve “Türkistan için ileride bağımsızlık verecektir!” diyerek
inandığı adam Chiang Kai-shek’tir. Bu oyunlar onun “Dahiyane fikridir”!..

Bu durumlara rağmen ve Batı Türkistanda Ruslar’ın büyük yalanları ve sonuçta


Çar’ın bile yapmadığı işleri yaptığını görerek Rusları üstat olarak kabul edenlere
inanmak ve inanmakla kalmayıp herkesi bu ateşe sürüklemesi, Bay Azizi Efendi’nin
söylekdiklerinin dışında nasıl açıklanabilir?

Kardeşimiz Abdülreşid Efendi, "Yaş Türkistan"ın 107. sayısındaki “Uruş Haberi


Dergisine Cevap” ve aynı sayıda yeralan “Çin Hükümeti Tarafından Tutuklanan
Türkistanlılar” makalesiyle, 109. Sayıda yeralan “Bir Türkistanlının Yaramaz
Hareketi” makalesini dikkatle okumuş olsaydı, bir ihtimal bu mektubu bu şekilde
yazmazdı.
471

İsa Yusuf Bey’i “müdafaa” ederek yazılmış olan konu sadece “İlime teşvik”
noktasında olabilir ki, bu “teşvik”i Bolşevikler’de Urumçidekiler’de, Çinliler’de
yapmaktadırlar. Asıl marifet, milli ülküyü gözeten yurtsever bir kişinin ilime teşvik
ile okul ve medrese kapısından geçmesiyle, ülkeye sahip olmak isteyen göz boyayıcı
istilacıların teşvik etmesi arasındaki farkı sezmektedir…

İsa Yusuf Bey, Çinlilerin “Go Min Dang”(Çin Halk Partisi) Partisinin üyesiymiş.
Çin milletinin saadetini “Sosyalizm” yönüyle korumak isteyen Şung – Ving partisi
üyeliğinin üstüne, son dönemde Merkezi Çin’de “Çin vatandaşlığı” hizmetinde
gösterdiği gayret ve en sonunda Çin sınırları dışında da “Propaganda heyeti” şeklinde
Çin için çalışmasına, kardeşimiz Abdülreşid Efendi acaba nasıl bir cevap verecektir?

İsa Bey Türkistan’dan bahsettiği yazılarında, “2000 yıllık Çin toprağı” diyerek
“5000 yıllık medeniyeti ile Türkistan’a medeni varlık diyen” Hakan(!) ülkesinden
dem vurmaktadır. Sadece sömürgeci Çin’in ağzına yakışan bu tekrarlanan iddaayı,
kendisini Türkistanlı olarak tanıtan birisinden duymak muhakkak her Türkistanlıya
ağır gelecek bir sözdür. Eğer İsa Bey Türk tarihinden habersizse, milli haysiyet ve
milli şeref ile oynamamalı, sessizce, başını önüne eğerek oturmalıydı. İsa Bey’in bu
şekilde Çin’in davasını gütmesine ne demek gerek? (Bari (madem) bal vermiyorsan,
iğneni de sokma!).

Doğu Türkistan’ın Kızıl diktatörü Sheng Shi-cai bir eserinde: “…Şing-Cang,


Sovyetler Hükümeti ile sınırdaştır ve birkaç bin yıldır komşusudur(!). Bu durumun
kendisi bile Sovyetler Hükümeti ile birlik olmanın gerektiğini göstermektedir”
demektedir(*)442.

Bir taraftan Şing’in binlerce yıldır Sovyet(!)ler ile komşuluğundan bahsederek


onlara yanaşmayı tavsiye ederken, diğer taraftan İsa, Doğu Türkistan’ın binlerce
yıldır Çinlilerin hâkimiyeti altında olduğunu iddaa ederek, yine bu sevimli(!) esareti
tavsiye etmektedir. Biz bu ikisinden hangisini bize faydalı olarak gösterebiliriz?

442
“Hükümet’in Önündeki Önemli Görevler” s. 51.
472

Biz bu bahsi uzatmak istemiyoruz. Dergimizin gelecek sayısında basılacak olan


İsa Bey’in yeni bir oyunu Abdülreşid Efendi’nin şüphe düşmüş olan gönlüne yeterli
cevaplardan olur diye düşünüyoruz.

Abdülreşid Efendi mektubunda, “İsa Bey’in boynunda milletin hakkı yok”


demektedir. Bizce bu doğru bir iddaa değildir. Millet ve vatanın hakkı, para ve mal
ile ölçülemez. Milli, vicdani ve dini borç ve görev aynı derecede her vatandaşın
boynundadır. İsa Bey’in bugünkü hareketi milli ve vatani hakkı ödemek değildir.
Ülkemizin İsa Bey’e “Tuzunu helal” etmesi için, diz çökerek“tövbe” etmeli ve af
dilemelidir.

Geçmiş yazılarımızda da kaydettiğimiz gibi, maalesef, bazı yurttaşlarımızın


ilgisizliklerini görmekteyiz. Herkes gücü yettiğince milli ve vatani borcunu ödemeye
çalışmalıydı. Kendi çocuğunun terbiye ve talimine çalışmakta vatani borçtur. Okmak
ve okutmak, her yurtseverin en esaslı işi olmalı. Milli terbiye ve talim gören
kabiliyetli gençlerin ülkesinin ve milletinin şeref ve haysiyetine saygılı, milli tarihine
riyakâr çalışmasının sonucundadır ki milli gaye ve maksadımız tez zamanda yerine
gelecektir. Biz Çin’de okumaya karşı değiliz; İlimin vatanı yoktur derler, doğrudur,
dinimizin öğrenildiği yerde milli terbiyemizin de olumlu şekilde olması, milli
gayemize yararlı şekilde akidelerimizin sağlam kalması önemlidir. Böyle olmazsa,
kendi ülkesinden ziyade başkalarına yararlı unsurlar yetişir ki, bunun örneği ve cefası
gözümüzün önündedir. Milli terbiye, milli tahsil millet davası içindir. Okumak ve her
alanda yetişmek gereklidir. İddaamız bağımsızlıktır, hazırlıksız savaşı sonucu göz
önümüzde, semeresi ise ortadadır…

Abdülreşid Efendi, ilime teşvik işindeki farkları iyi araştırmak gereklidir.


İddaadaki benzerliğe aldanmak çoğu zaman insanı hataya düşürmektedir.

Mecdeddin Ahmed.
473

Doğu Türkistan İnkılâbından:

ENDİŞELİ BİR HATIRLATMA*

Her zaman dedik ve yine diyoruz ki, esir Türk ülkesinin içinde esarete boyun
eğmeyen ve yeri geldiğinde ayaklanma çıkarıp, kurtuluş savaşı ile baskıncıları
yıldıran ülke (en başta) Türkistandır. Türkistan’da yaşayan Türklerin geçmişten
gelen savaşçılık özelliklerini kaybetmemiş olmaları tarihen ve son olaylarla da
sabittir. Rusya ve Çin’in bu ülkede yaşayan Türklerin üstünde yürüttüğü kültürel
tesir ve siyasetlerinin bekledikleri neticeyi vermediğini her alanda görmek
mümkündür. Halis Türk kanı taşıyan Türkistan Türkünün tabiatı ve ahlakı
değiştirmemiş, umumiyetle “İyi niyetlilik (Ak Köngüllülük)” vasfını kaybetmemiştir.
Türkistan’ın ince ruhunu, derin isteklerini ve dayanıklı ahlakını takdir etmeyenler,
kendileriyle kıyas ederek ve bilgiçlik taslayarak her zaman yanlış tavsiye ve boş
rehberlikleriyle işe karışmışlardır.Bu ülke Türklerinin “İyi niyetlilik” vasfını
suistimal ettiler. Türkistan Türklerinin tevazusunu, yaptığı büyük işleri küçük
gösterme âdetini anlayamayanlara sırası geldiğinde “Eğri kazığa eğri tokmak!”
deyimini anlatmak gerekir. Bazıları ise kendilerinde olmayanlarıda varmış gibi
gösterip övünmekte ve küçük önemsiz işlerini büyük ve görkemli olarak gösterdiği
halde, biz mübalağa etmeden, olanı olduğu gibi gösterelim…

* *
*

Sevgili Türkistanımızın Doğu bölgesinde çıkan son ayaklanmanın destanını yeri


geldikçe hatırlamak ve bu savaşta kahramanlık gösterip nam salan yiğitlerimizi ateşli
neslimizi önemsiyoruz.
Mahmud Muhiti komutasındaki Türk zabitleri (Komutanlar) 1937 yılının başında,
komutanlarının 6 yıllık kanlı savaştan sonra herşeyden çok sevdiği vatanını,

*
Yaş Türkistan, Haziran 1939, Sayı 115, Sayfa 24-28.
474

askerlerini bırakarak birden bire gitme kararı vermesini çok yerinde bir olay olarak
düşündüler ve izlediler. Mesele ortada, sonuç göz önündeydi. Bu Türk zabitlerinin o
günlerde kendi aralarında verdikleri kararlar gerçekten güzel ve Türk milli
mücadelecilerinden beklenen kahramanlığın yerinde bir örneğiydi. Türklerde
büyüklerine itaat etmek sadece askerlikte değil sivil ve genel hayatta da riayet edilen
esas vasıflardandır. Zabitler, Urumçi’nin Moskova’nın yolunda ilerleyişini ve verdiği
mücadelenin hiçte istenilen şekilde sonuçlanmadığını çoktan anlamış olsalar da
büyüklerinin tuttuğu siyaseti bozmaktan çekinip herhangi bir müdahaleden
vazgeçmişlerdir. Mademki bugün bütün ümitler boşa çıktı ve çare kalmadığı için
komutanları yurtdışına çıkma kararı aldı, o halde hala komutanları başlarındayken
son bir hamleyle işgalcileri kovma teşebbüsünü denemek uygun olur. “Yiğidin ve
askerin teslim olması sadece savaş meydanında olmalı!” diyenler. Askerinden
komutanına kadar, küçüğünden büyüğüne kadar (kanı bozuklar müstesna) aynı ruh,
aynı kızgın kurtuluş aşkını taşıyan Türk ülkesinin bu aziz evlatları bu kararlarını o
gün için uygulayamadılar ama sonradan bu sönmez mücadele aşkının alevi ülkeyi
tutuşturdu. Etrafı pusularla, haince kurulan tuzak ve kundaklarla dolmuş olan bu
genel ve ani hareket, feci bir şekilde neticelendi ve görünüşte söndü… Ama onun
yarası ve acısı yüreklerimizin en derin yerlerinde kaldı!..

Yarkent’te toplanan Türk askerleri, Generallerinin gitmesiyle geride kaldılar ve


kendi aralarında fikir alışverişinde bulundular. General Muhiti’nin “Sessizce teslim
olun!” tavsiyesi yerinde olmakla beraber, bu tavsiye Türk yiğitlerinin zihninin hiçbir
şekilde kabul edemediği bir durumdu. Bu arada Hotan’daki Dunganlar’ın teklifi de
göz önünde bulundurulursa kükreyen arslan yigitlerin sağ – solu düşünür halde
olmadıkları çok iyi anlaşılır.

Kimin hesabına ve ne maksatla savaştığı belirsiz olan ve Türkistan kurtuluş


hareketine engel olmaktan ve zarardan başka bir şey getirmeyen
“Dunganbaatırlar”(!) tasarladıkları son haince planlarını yerine getiremediklerinden
(yani 1937 Nisan ayı başında getiremediklerinden) Urumçi Sovyet Hükümetine
başka bir yolla hizmet etme talimatını alarak, Türk askerleriyle birlikte isyan çıkarma
teklifinde bulundular.
475

Burada mütevazı ve demokrat Türk ruh halini, özellikle “haklarından vazgeçme


(feragat-i nefs)” halinde olduğunu gösteren bir noktayı özellikle hatırlatmak lazımdır
ki, o da şanlı menkıbelere ige olan bu kahramanların içinde olan en yüksek rütbeli
komutanlarında ünvan ve rütbelerini bir tarafa bırakarak içlerindeki en genç subay
olan “Abdiniyaz”ı Sicang (General) ünvanıyla komutanları yaparak ona itaat
etmeleridir. Ben senden üstünüm düşüncesine sahip olan makam ve mevki düşkünü,
aşağılık ruhlu insanlar göz önüne getirilirse, bu hareketin anlamı ve büyüklüğü daha
da iyi anlaşılacaktır…

Her türlü debdebe ve gösterişten uzak olan bu Türk akıncıları, genç General
Abdiniyaz’ın komutası altında hareket ettiler. Her günleri bir zafer, her adımları bir
başarıyla bezenen bu mücahitlerimizi anarken bu hayal gibi mücadelenin feci günleri
gözümün önünde canlanmaktadır. Türk saffetinden ve kanındaki kızgın kurtuluş
aşkından istifade ederek başkalarının adeta emrivaki haline getirdiği bu savaş,
29/9/37’de Kaşgar’da başlayarak Aksu’ya kadar uzanıp, Uçturfan – Kelpin
kuşatması ve Aksu civarındaki baskın, geriçekilme ve nihayet Yarkent çevresindeki
19/9/37 tarihinde yapılan savaşla sonuçlandı! Türk askeri su üstünde yürür gibi
ilerledi, arkasında iz bırakmadı. Alınan şehirlerde rahata kavuşan Müslüman
müttefikler emanete hıyanet etti ve düşmanla birleşti. Dunganlar’ın bu ihaneti
Türkistan hareketinde unutulması güç olaylardan birisidir.

* *
*

İki kişinin bir araya gelmesi, okullarda vatani ilkelerin öğrenilmesi büyük bir
günah haline geldi ve ses çıkarmak ise tutuklanmaya sebep olmakta, gülmek adeta
ağlama etkisi bırakmaktaydı… Ruhlar okadar sıkıntı içindeydi ki“Kung Nen Cuy
Hükümeti” (Halk Urumçi Hükümetine çok yerinde olan bu ismi takmıştı) saf Türk
ülkesini adeta kâbus gibi kapladığından, İlkbaharın latif günleri korku ve heyecan
içinde geçti…
476

29/5/37 günü Kaşgar’ın her tarafında yine bu korkunç hava içinde, 1 yıl kadar
uzayan günün geçmesini gamla – kederle bekleyenler evlerine çekildi, bütün şehir
içten gelen belirsiz bir endişenin ağırlıgı altında yatağına yatmıştı. Tan yeri
ağarmadan şehrin yakınlarında patlayan bir silah sesi, korku ve endişeyle karışık
umumi bir şevinç, her kalpte, her akılda belirdi. Son iki aydır yurdun üstünü
kaplayan kara bulutu deşerek dağıtacak olan silah sesleri, ilgiyle takip edilerek tan
ağartıldı. Mesele anlaşılmıştı…

6 günlük çetin bir savaş sonucunda, ölerek, öldürerek şehri alan Türk yiğitleriydi.
Fakat dışarıya “Dunganların Kaşgarı aldıkları”(!) haberi yayıldı!..

“29 Mayıs” tarihi münasebetiyle, elinde silahı ile cephede savaşan kahraman ve
şehit yiğitlerimizi hatırlarken, bugünü ve Gung Nen Cuy’un ertesigün yaptıgı
vahşice, kahpece bir hareketi anmadan geçemeyiz. Eli ayağı zincirli, kendisi
müdafaadan aciz olan aydın, millet ve yurtsever 200 kadar tutuklunun
kurtulmasından korkup yakarak öldürdüler!

Biz bugün, üç buçuk ay rahat yüzü görmeden, çağımızın her türlü modern savaş
araçlarına karşı son derece kahramanca savaşarak şehit düşen yiğitlerimizin aziz
ruhlarını hürmet ve saygıyla anmalıyız. Namert düşmanın çirkin kızına kurban olan
ve vatanın eğitiminde büyük hizmetleri görülen irfan ve fikir ordusu, aydın ve
tanınmış arkadaşlarımızı saygı ile anmalıyız. Saffetimizden başkalarının haince
faydalanmamaları ve olaylardan ibret alınması kaygısıyla bu satırları karalarken, aziz
şehitlerimizin ruhlarını şad etmek için mücadeleci arkadaşların daha fazla bir
gayretle çalışmaları ve “Öc için güç!” ilkesini yerine getirmek için kol kola girerek
birlikte yürümeleri ve savaşmaları gerektiğini birkez daha hatırlatıyoruz.

Mecdeddin Ahmed.
477

Doğu Türkistan Meselesinden:

OKUMALARI İÇİN 15 ÖĞRENCİNİN ÇİN’E GÖNDERİLMESİ


MÜNASEBETİYLE*

İslam dininin hamisi olmayan bir Çin kalmıştı. Nihayet Çin de gayretli
Müslümanlar(!) tarafından “İslamiyet’in koruyucusu”(!) ilan edildi. Propaganda kötü
bir şeydir… Propaganda sayesinde Çin’in “İslam’a arka çıktığını” Mısır’ın bazı
gazetelerinde yazdılar… İslamiyet bu kadar garip ve bu kadar orumaya muhtaç hale
mi geldi? Araştırmadan, soruşturmadan yazılan bu şekildeki makaleler, bir dönem
Hindistan gazetelerinde de görülmüştü. Bu makaleler, bütün dinlere karşı olan
Bolşevikler muhatap alınarak çıkarılmışlardı. Bunun gibi yüzeysel deliller, Çin ve
Rusya’ya inananlar’ın bizde de olduğunu böylece ortaya çıkartmış oldu…

Bir tarafı Ortaçağ hayatı yaşarken, diğer tarafı kommunizm belasına çarpılmış ve
bir tarafın diğer tarafı anlamadığı bu Çin ülkesinde, iki – üç mescidi bıraktığı için
Çin’i İslamiyet’in koruyucusu olarak göstererek herkesi inandırmaya çalışanlar, Çin
Hükümeti tarafından memur olarak propaganda çalışması yürüten Dunganlar ile
maalesef onlara katılmış olan Yusuf Bey oğlu İsa Efendi’dir. Nankin’deki 27
mescid’ten 24’ünün askeri kışla yapıldığını elbette ki bu efendiler söylemezler.
Çünkü onların görevi başkadır…

İslam dünyasının bir tarafında “İslam’ın koruyucusu” diyerek herkese kılıç


kuşatırken, diğer bir tarafta ise bir kısmımız “İslamiyet taraftarı” olarak görünen
amamüslüman olmayana “bayrak” veriyoruz… Kendi isteğiyle Hacca gidecek
olanlara çeşitli külfetler çıkaran Çin Hükümeti, geçen Hac mevsiminde 26
müslümanı 500 İngiliz lirası vererek Hacca gönderdi… Görev icabı Hac seferini
yerine getiren bu “Hacı Efendiler” mukaddes Kâbe’de toplanan yüzbinlerce
müslüman’a, Çin’in zafere ulaşması için dua ettirmekteydiler! Bir kişi öncedenden

*
Yaş Türkistan, Haziran 1939, Sayı 115, Sayfa 28-33.
478

bu konunun propagandasını da yapmıştı. ("Uruş Haberi" dergisi, "Yaş Türkistan"ın


109. Sayısında söz edilmiştir).

İşin en çarpıcı tarafı şu ki, Mısır’da Çin propagandası yapan, 26 müslümana


Çin’in parasıyla Hac yaptıran ve 15 öğrenciyi Çin’e gönderen kişinin dinle ve
müslümanlıkla çoktan alakasını kaybetmiş birisi olmasıdır. İsa Yusuf Efendi’nin kim
olduğunu ve hangi düşünceye sahip olduğunu, onun mesleğini ve meshebini iyi
biliyoruz.

Muhterem okuyucularımıza şu aşağıdaki olayı hatırlatırsak “Çin için yapılan


Haccın” ve “Çin hizmetkârı olarak yetişmek için okuma”nın iç yüzü anlaşılacak olsa
gerek.

Türkistan’dan kaçanların ifadesine bakılırsa, geçen Hac mevsiminde


Türkistan’dan bin’e yakın yurttaşımız yola çıkmışlardır. Bunlar, Pamir’de Çinliler
tarfından yağmalanarak, öldürülmüşlerdir. Bu tarafta ise aynı Çinliler, 26 gafil
dindaşa 500 İngiliz sterlini verip Hacca göndererek “Sevab”a nail olmaktadırlar!..
(Acaba bu işin ortaya çıkması için İsa Efendi’ye Çinliler kaç defa 12 000 som
verdi?..)

1935 ve 1936 yıllarında sadece Rusya üzerinden Hacca gitmeye yol verilmişti.
Baktığımızda onun altından da kötülük çıktı. Hacca gidip gelme bedeli, altın
hesabıyla peşin olarak alındı. Rusya üzerinden giden hacılar, Rusların propagandaları
için kullanıldılar…

1935’te benimde dâhil olduğum 21 öğrenci Hindistan’dan Nankin’e okumak için


getirildik. Nerede olursa olsun okuyup yurt ve milletimize hizmet etme maksat ve
isteğimiz olduğundan, herşey’e boyun eğmek ve razı olmak azmindeydik. Fakat
birkaç gün sonra terbiyemize uygun olmayan ağır tekliflerle karşılaştık… Meğerse
bizim, hükümet’in gözünde itibar kazanmak, bizi getirenlerin mertebesinin artması
için getirilen aracılarlar olduğumuzu çok çabuk anladık. Hindistan’dayken meselenin
479

iç yüzünü biliyor olsaydık, İsa Yusuf Efendi’nin “Şahsi itibarı” konusu her halde bizi
düşündürürdü…

Okula girmeden önce, bizi Doktor Sun Ving’in (Sun Yat Sen) mezarına
götürdüler. Usulen önünde eğilmek lazımmış. Biz Müslümanlar eğilmeyiz diyerek,
nezaketen hürmetle durduk. Ama İsa Efendi bu hareketimize Çinlilerden önce üzüldü
de, “Din – din diyerek üstünüzden ağır çuvallar düşmez. Sizlere izzet yakışmıyor!”a
benzer şekilde sözlerle bizi azarladı. Daha sonra tekrar gerçekleşen bu eğilme
meselesinden sonra biz 6 arkadaş okuldan atıldık.

Bu 21 öğrencinin içerisinde zamanında Hacca gidip gelmiş arkadaşlarda vardı. İsa


Efendi birgün sohbet sırasında “Hac’da ne fayda gördünüz ve ne buldunuz?” dedi.
Arkadaşlar: “Biz fayda göreceğiz diye gitmedik, dini vazifemizi yerine getirmek için
gittik!” diye cevap verdiler. İsa Efendi gülüp maskara yerine koydu! Şimdi biliyoruz
ki, kendileri menfaat için Hacca gidiyorlar. Özellikle bu menfaat “Efendileri”nin
hesabına oluyor…

Biz Nankin’deyken bir Dungan dindaşımız öldü. Onun cenaze namazı mesele
oldu. Çinlilerden biri öldüğünde, dini merasimi yapılır, ama dikkat çekici noktası şu
ki, bizim “Çinli’den fazla Çinli” mizaclı İsa Efendi, bu işte de kendi dediğini
yaptırmak istedi. Cenaze namazı işlerine önderlik eden beş öğrenciyi bir hafta
hapsettirdi.

İşte bu, dinimize “Koruyucu olan Çin” ile dindar olarak görünen İsa Yusuf
oğlunun “Din perdesi” arkasında oynadığı oyunlarıdır.

Eğitim ve öğretim konusu üzerinde iyi araştımak gerekir. Dini akidesi, dini
terbiyesi sağlam kimse Moskova’da da kendi dinini kaybetmez. Ama bütün yabancı
ülkelerde öğrenimde olanların, o ülkedeki dini ve milli eğitimine hürmetkâr
olunduğunu duyuyoruz. Milli eğitimden mahrum kişileri Çinlileşmekten
kurtarabilecek en son ve tek çare, bu dini akidemizdir. Bu eğitimden mahrum olan
İsa Efendi’nin feci halini görmekteyiz.
480

Sonuçta ilk şaşkına dönmüş bu kafiledeki 21 öğrenciden sadece 5’i Çin’de kaldı.
Diğerlerimiz, din dedin, namaz kıldın, Sun Ving’e secde etmedin şeklindeki
bahanelerle okuldan atılıp dağıldık. Kalanlarınsa, dersten çok propaganda
konuşmaları dinleyerek vakit geçirilen bu okullarda, maddi ve manevi sıkıntı içinde
okuması zor hatta imkansızdır!..

Şimdi bu yeni 15 öğrenci’nin aldatılması dikkatimizi üzerine çekti. Nankin’den


Mısır’ın Ezher medresesine geçen yıl öğrenci gönderen Çinliler şimdi de Mısır’dan
Çin’e öğrenci getirmektedirler. Amaçları, Türkistanlıları okutup yetiştirmek değil,
“Hayırsever” ünvanıyla “Minnettarlık” kazanmaktır. Bu hareketler göz boyamak için
iyi bir vesiledir.

Nankin’de İsa Yusuf Efendi 12 000 som aldığı halde, Türkistan’da kızıl diktatör
Sheng Shi-cai’nin temsilcisi olan “Cang” 100 000 som alıyordu. Alınan ücretle
yapılan hizmet düşünülürse, İsa’nın hizmeti Cang’ın hizmetinden çok fazlaydı. Bu
yüzden aracı İsa Yusuf’un hizmeti çok ucuza satılmış oldu. Ama sonradan çıkarıp
almıştır diye düşünüyoruz… Biz İsa’nın aldığı paranın değil, onun karşılığında
yaptığı ihanetinin üzerinde zamanı geldiğinde kesinlikle duracağız. Bugün biz
yazmaktayken, o işini bitirmektedir. Kısa düşünen kişiler belki bu durumu İsa’nın
lehinedir diye görebilirler ve belki İsa Efendi’nin kendiside böyle düşünebilir…

İsa Yusuf Efendi’nin elinden Çin parasını alarak mukaddes Hacca “Farazi Hacca
aday!” niyeti ile giden müslümanlara mı, yoksa okumak için iştiyakla, hiçbir
entrikadan haberi olmadan Çin’in başkentine gelen biçare öğrencilere mi acınmak
lazım… Yada Çin meddahlığını yaparak dolaşan müslümanlara ilk akla gelen soruyu
sormadan önce ona inanıp parlak yazılar yazan İslam ilmi basınına mı hayret etmek
lazımdır!..

Nankin’in iç yüzünü ve İsa Efendi’nin yerini ve zihniyetini çok yakından ve iyi


biliyoruz. İsa Efendi 24 mescit, 21 öğrenciden 16’sının durumu, Çankayşek ve
481

diğerlerinin fikir ve düşünceleri vesaire hakkındaki sözimüzü reddedemez. O artık o


yolun yolcusudur!.. Biz her zaman sözümüzü ispatlamaya hazırız!

Biz ne olursa olsun bu yeni 15 Türkistanlı öğrencinin akıbetine üzülerek


yanmaktamız. Onlar belki Mısır’ın bir okul veya medresesinde vatan ve millet için
faydalı birer uzuv olarak yetişirlerdi. Ancak Çin’de, ya dayanamayarak kaçarlar ki
vakitleri boşa geçmiş olur, yada zararlı zihniyet ve din, vatan ve millet
kavramlarından uzak olarak, başkalarının faydasına çalışan “gamsız”olarak
yetişirler…

Nankin mekteplerinindurumlarını ikinci bir yazıda bildireceğim.

Hacı Hamid İsmail,


Şangay: 3/4/39
482

Muhacirler’in Yaşamından:

MISIR’DA TÜRKİSTAN HAKKINDA BİR KONFERANS*

Geçen yıl Doğu Türkistanlı yurttaşlarımızdan Turfan’ın Bügür ilçesinden olan


Abdülaziz Mahdum Cengizhan443 okumak için Mısır’a gelerek Ezher üniversitesine
yerleşmişti.

1932 yılında Türkistan’dan çıkarak Hindistan’ın dini eğitim veren


üniversitelerinde okuduktan sonra, 1936 yılında Çin’in başkentine giderek oradaki
siyasi eğitim veren okulda iki yıl eğitim gören Abdülaziz Bey, Çin kanunlarını, Go
Min Dangpartisi’nin amacını, İsa Bey’lerin övündüğü üç bayraklı duygunun biz
Türkistanlılar için ne kadar zararlı olduğunu bilen genç ve aydın bir yurttaşımızdır.

Abdülaziz Bey Mısır’a geldiğinden beri çok çalışmakta ve okumaktadır. Ulu


yurdumuz mukaddes Türkistan’ın tarihi, iktisadi, medeni, ictimai durumundan, kızıl
yırtıcılarla (Sovyet Ruslar), Çinlilerin Ulu Türkistanımızda yaptıkları ve yapmakta
oldukları vahşiane zulümleri yazarak, bazen de “Yaş Türkistan” dergisinde
yayınlanan makalelerden Arapça’ya tercümeler yapıp gazetelere vererek Ulu
Türkistanımızı Arap dünyasına tanıttı ve hala tanıtmaktadır.

Çin propagandası için seyahate çıkan İsa Yusuf Bey yakın zaman önce Mısır’a
geldi ve Çinlileri 2000 yıllık atamız olarak göstermek suretiyle namussuzluk ederek
Çinlilere yalakalık yapmıştı. Abdülaziz Bey Cengizhan ona açıktan açık karşılık
gösterdi.
27 Nisan’da Mısır’ın en meşhur cemiyetlerinden “Cemiyet al’ukhuvvat
al’İslamiye” (İslam Kardeşlik Cemiyeti) tarafından büyük bir konferans

*
Yaş Türkistan, Haziran 1939, Sayı 115, Sayfa 40-42.
443
Abdülaziz Cengizhan; 1949 senesinde “Gök At” geçidinde şehit edilmiştir. (Bakınız: C.
Tarbagataylı, “Doğu Türkistan Tarihindeki Bazı Meseleler Ve “Çin’ciler””, İstanbul 1976, s. 37,
dipnot)
483

gerçekleştirilmişti. Bu konferansta Abdülaziz Bey Türkistan’ın vaziyeti ile ilgili


bilgiler verdi. Onun Türkistan hakkında konferans vereceği,“İslam Kardeşlik
Cemiyeti” tarafından konferanstan 2 gün öncesinden Mısır gazetelerinde ilan edilmiş
ve ayrıca bu ilanlar çoğaltılarak caddelere, camilere, mederese ve mekteblere
yapıştırılmıştı.

27 Nisan akşam saat 7’de, Mısır’ın tanınmış kişileri, aydınları, gençleri, şıhları,
gazete muhabirleri ve 40 ülkeden vekillerin katılımlarıyla gerçekleştirilen konferans,
eski Suriye Cumhurbaşkanının abisi tarafından İslam dünyası’nın genel durumu
hakkında yaptığı bir konuşma ile başladı. Ardından Abdülaziz Bey, Türkistan’ın
tarihi, siyasi durumundan Türkistanlılar’ın şimdiye kadar kurduğu hanlık ve
kaanlıklardan, onların islam medeniyetine, beşer medeniyetine yaptığı
hizmetlerinden, Türkistan Türlerinin Mısır’da sürdüğü hükümranlıklarından ve
Mısır’daki eserlerinden, Türkistanlıların Çin ile Rus esaretine düşmesinden itibaren
uğradığı felaketler ileşimdiki durumu hakkında bilgiler verdi. Çinlilerin
Türkistanlılara nasıl hakaret ve aşağılama tarzında bakmakta olduklarından, Çin
Cumhuriyeti’in üç türlü prensip adı altında müslümanlara nasıl zararlar
getireceğinden bahsetti. Abdülaziz Cengizhan’ınbu konuşmasıdinleyiciler tarafından
sürekli alkışlarla kesildi. Cemiyet başkanı Doktor Abdulvahab Azim Bey, Abdülaziz
Bey’in konuşmasını takdir edici sözler söyleyerek, konuşmacıyı bütün dinleyiciler
adına tebrik etti. Yurttaşımızın başarısından biz de çok mutlu olduk ve kendisine
teşekkürlerimizi bildiriyoruz.

Kısa bir süre önce Abdülaziz Cengizhan Bey’in 40 sayfalık “Uygur Sarfı (Uygur
Dilbilgisi)” isminde bir eseri çıktı. (Bu eserin fiyatı 3 Mısır kuruşu olup, Mısır’daki
Türkistan şirketinden temin edilebilir. Adresi: El’şirket el’ Türkistaniyet Beşeri
Cemielbenat numarat 23 El’Kahire – Mısır’dır.)

Abdülaziz Bey’in basılması zaruri olan başka eserleride var. Bunları yayınlamak
için yurttaşlarımızın yüksek himmetlerine müracaat ediyoruz.

Abdürrahim Mahmud.
484

Doğu Türkistan Milli Mücadelesi Etrafında:

SÖZÜ EDİLEN 14 MİLLET MESELESİ*

Büyük Türkistan’ın gerek doğu, gerekse debatı kısmında yaşayan halklar, çok az
bir şive farkıyla da olsa birbirini anlar, aynı urugtan ve aynı soydandırlar. Bu gerçeği,
bu tarihi ve etnografik durumu bilen ancakkasten görmek istemeyen Kızıl Ruslar,
Batı Türkistan’da Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen, Kıpçak… ve benzeri şekilde bu
halkları farklı milletmişler gibi bölmekte ve güya bu milletlerikanunlarına uygunmuş
ta, sözde her birisini bağımsız(!) cumhuriyet olarak özgürlüğüne kavuşturmuştu!..

Şimdi de “Kızıl Çin – Rus” ortak hükümeti idaresi altında olan Doğu Türkistan’da
“14 millet” diye bir tabir tutturdular… Okuyucularımıza çokta yabancı olmayan bu
tabir’in(1) 444 , günün birinde Doğu Türkistan’da da Batı Türkistan’da olduğu gibi
birkaç ayrı cumhuriyet(!) kurulabileceğine bir işaret olabileceğini düşünmekteyiz.
Aynı kandan olan, aynı dili konuşan bir ülke halkını, “Parçala ki yutabilesin!”
kaidesine göre parçalamaktadırlar.

Türkistan’daki istilacı unsur (Çin ve Rusya), Türkistan’ın genel Türk nüfusuna


kıyaslanabilecek bir sayıda değildir. Fakat her ikisinin de uzun süredir şiddetle
tasarladıkları bir “Muhaceret planları (Göçmen)” vardır ki, bu uğursuz siyaset son
günlerde çok daha güçlendiği gibi, ciddi bir şekilde uygulanmaktadır.

Rusya’nın Batı Türkistan’daki Göçmen politikası ile Çin’in Doğu Türkistan’daki


Göçmen planı hakkında(2) 445 okuyucularımızı çok yormadan, sadece şu yönünü
vermek istiyoruz ki, bu kötü Göçmen siyaseti, her vatansever Türkistanlı’nın daima
göz önünde tutması gereken önemli ve tehlikeli meselelerden birisidir.

*
Yaş Türkistan, Temmuz – Ağustos 1939, Sayı 116 – 117, Sayfa 44-50.
444
(1) "Yaş Türkistan"ın geçen yıl yayınlanmış olan 100. sayısındaki “Doğu Türkistan İsyanına Bir
Bakış” makalesine bakılsın.
445
(2) "Yaş Türkistan"ın geçen yıl yayınlanmış olan 103. ve 106. sayılarına bakılsın.
485

Dergimizde yayınladığımız çeşitli yazılarda “Doğu Türkistan’da 14 Millet”(!)


efsane ve hezeyanının içeriğini anlatmaya çalışmıştık. Bugün, Çin’in başkenti “Çung
Çing”de çıkarılmakta olan “Yurt” dergisinin bu konudaki başmakelesi cidden
dikkatimizi çekti ve bu konuya tekrar değinmemiz için vesile oldu. “Yurt” dergisinin
5, 6 ve 7. sayılarında yer alan, A. Pulad Efendi’nin “Türkistan’da 14 Ulus” başlıklı
makalesinde görüyoruz ki, “Kızıl Urumçi Hükümeti” tarafından ortaya atılan bu
uğursuz (Şom) görüş, Çin’in başkentinde de rağbet görerek en ciddi ve ağırbaşlı
yayın olarak görülen “Yurt”dergisi sayfalarına da yansıdı. Bununla, Merkezi Çin
Hükümeti ile Urumçi Hükümeti’nin istismar siyasetlerinde hiçbir farkın olmadığı
birkere daha açıkça ortaya koyulmuştur. Gerçi biz, atalarımızın meşhur sözlerini
unutmayan ve zaten tüm düşmanların aynı düşman olduğunu bilsek te yeniden bazı
gafil ve hain(3)446 kişilerin kör olası gözlerine bu hakikati açıkça göstererek, sokmak
istiyoruz.

“Yurt” dergisinin 5, 6 ve 7. sayılarında 3 bölüm halinde yayınlanmış olan bu uzun


makaleyi burada özetliyoruz. Görülmektedir ki, vatansever ve milliyetçilerin bu
konudaki fikirleri arasında hiç bir fark yoktur. Yurdumuzun ve ulusumuzun maruz
kaldığı tehlikeler; sadece geçici mahkûmiyette değil, bu mahkûmiyetin doğurduğu,
Türk ırkının bariz vasıflarından olan birlik esaslarının baltalanmasındandır.
Türkistan’ın doğusunda cereyan eden hadiseler, batıdaki 20 yıllık tecrübenin
mahsullerini teşkil etmektedir. Bu nedenle, bu “Türk birliği”ne karşı yapılan kastın
neticesinde “Dil birliği”de tehlikeye girmektedir. 1936 yılında okullarda, Sovyetler
Birliği ülkelerinde kullanılan“Latin esaslı Uygur alfabesi”nin uygulanmasına
yeltenilirken, ilkokul 2. sınıftan itibaren Çince ve Rusça dil dersleri zorunlu hale
getirilmek istenmişdi… Okuyucularımız dikkat ederlerse, Büyük Türkistan’da ve
Rusya’nın esiri olan Türk ülkelerinde uygulanmakta olan Kızıl siyaset, şaşmaz bir
şekilde belirlenmiş hedefine doğru gitmektedir...
Bu 14 millet efsanesinin içinde aynı ırktan olupta altı ayrı millet olarak kabul
edilen Türkler, arafta yeri olmayan Şiveler, Mancu, Çinli, Sülünlerle özellikle
“Beyaz Rus” ünvanıyla Türkistan’a iltica eden ve son isyanda Türkler’in zararına

446
(3) Derginin bu sayısındaki İsa hakkında yazılan makalelere bakılsın.
486

pek çok önemli rol oynadıktan sonra Kızıllaşan bir avuç Rus kaçkını da Doğu
Türkistanlı bir “Millet” olarak bu sayıya dâhil edilmişlerdir… Moğol ve Dunganlar
bu saydığımız “Milletler”in içinde nisbeten daha fazla olan unsurlardır. Rusya’dan
getirilmekte olan yeni Rus ve Çin muhacirleriyle “Chiang Kai-shek”in hususi
yardımlarıyla Türkistan’a akmakta olan yeni Çinli muhacir seli; sınır boylarını işgal
etmekte ve en verimli arazilere iskân edilmektedirler. “14 millet, dört milyon halk;
altı büyük ilke(4) 447 sayesinde refah ve saadete kavuştu!” diyen Kızıl Urumçi
nakaratı, bugün artık “Çung – Çing”de(Çin’in geçici başkenti) de yankılanmaya
başladı!..

Biz burada konuyu fazla uzatmadan, kardeşimiz Pulad Efendi’nin “Yurt”


dergisi’nde yayınlanan baş makalesini özetlemekle yetinmekteyiz. Bu makale, bir
yandan Türkistan Türklerinin ağır ve tehlikeli anlarda (Çin’in başkentinde
çıkarılmakta olan bu derginin bu şekilde bir yazı yazması, herhalde fazla ızdırap
duymasından kaynaklanan gerçekten tehlikeli bir iştir.) bile ne kadar samimi ve
yürekten bir Türkçü olduğunu göstermektedir.Diğer yandan ise “Ulus” mefhumunu
Türkçülük noktasından çok uzakta olmasına rağmen ne kadar açık ve her türlü “Hile
(Neyrenk)”lerden kurtarıldığını açıkça ifade etmekte vezamanın bu iddialarına canlı
bir örnek teşkil etmektedir…

* *
*

“Yurt” dergisi 5. sayı: “… Bu söz, yakın tarihlerde, burada, gerek günlük, gerek
haftalık ve gerek te aylık yayınlarda sık sık görülmeye başladı.” diye söze başlayan
kardeşimiz, “Türkistan’da ulusların çokluğu ve çeşitliliği şaşılacak bir iştir… Biz
önce bu söze fazla kulak asmadık, öylesine oyun olarak söylenen bir sözdür diyerek
boş verirdik. Şimdi bu sözler oyun olmaktan çıkıp gerçeğe dönüştü ve dudaktan
kağıda döküldü!..” demekle konunun Çin başkentinde de ciddiye alındığına işaret
etmektedir. Önceden önem verilmemesine sebep olarak: “Bu hayali şeyleri, gazeteci

447
(4) "Yaş Türkistan"ın 106. sayısındaki Baş makaleye bakılsın.
487

ve yazarların Türkistan’a seyahatleri sırasında bizzat duyupişittiklerini efsanevi bir


şekilde okuyucularına anlatmak için yazdıkları makale ve kitablarında, sürekli
görülmekde olan, hatalardan biri olarak görerek önem vermeye gerek olmadığı
görüşünden kaynaklandığını” söylemektedir ve bu sayıdaki yazısını şu satırlar ile
bitirmektedir:

“İşte, bizim önem vermediğimiz bu mesele, Türkistan’daki değişimin ardından,


orada (Türkistan’da) kurulan hükümet tarafından her bir ulusa birer kurum (Teşkilat)
448
[5] kurulduğundan birer bağımsız millet oldular. Şimdi burada (Çin’in
başkentinde) de bundan güç alınarak “Türkistan’da 14 Ulus!” demekten çekinmez
oldular…”

“Yurt”dergisi 6. sayı: Yazar bu sayıdaki başyazıda, “Ulus” tabirinin ilmi


niteliklerini kendisinde toplayan bir yığına “İl” denildiğini yazıp, buna örnek olarak
Slav ırkını vermiştir, çeşitli yerlerde yaşayan Slav ırkının birbirine yakınlığını ve
benzerliğini belirtip:

“… Gelelim Türkler’e; bugün “Lop” çölünde ve Hotan vahalarında yaşayan bir


Türk ile Akdeniz (Orta deniz, Türkiye’nin Batı sahili. M.) kıyısında Türkçülük yapan
bir yörük efe (O bölgede yaşayan Türkler. M.)in görünüş ve düşünceleri aralarında
ne fark var?..” diyerek renk ve antropoloji yönünden benzerliklerini anlatıp “Eğer bir
araştırmacı bu iki Türk’ü yanyana getirip izlese aralarında bir fark bulamaz,
hangisinin abi, hangisinin kardeş olduğunu ayıramaz!..” hükmüyle duygu ve düşünce
yönüyle birbirine bağlanan Türk ulusu arasındaki gerçek yönü aşağıdaki gibi
kaydetmektedir:

“Takla-Makan çölündeki yarı göçebe olarak yaşayan biri kişi İstanbul’u mu bilir,
O sadece nerede olduğunu ve orada kimlerin yaşadığını öğrenmiştir. Bir Türk’ün
acısı onu ağlatır, bir kandaşının sevinci onu sevindirmeye, güldürmeye yeterlidir.
Arada bir “Bağ” (Rabıta) vardır. Bazıları der ki bu, “Din bağı” dindaşlık

448
(5) Bu 14 millet’in her birisinin ayrı bir “Aydınlatma birliği” denilen kurumu vardı. M.
488

duygusudur… Hâlbuki bir Arap, bir İranlı ve bir Dungan da müslümandır. Bunlar bir
Türk için hiçbir zaman yürekten endişelenmezler… Fakat bir Türkistanlının kandaşı
bir Türk’e duyduğu sevgi değişmez ve söz götürmez bir şekilde yürektendir!”
diyerek din birliğinin “Ulus” kavramı içindeki yerinin güçsüzlüğünü pek çok örnekle
göstererek, “Dil birliği”nin rolünden ve Türklerdeki dil birliğinin başka hiçbir ulus’a
nasip olmamış bir şekilde aşikâr olduğunu, dolu dolu ve etraflıca anlatarak, güzel
örneklerle anlatımını güçlendirmiştir. Ulus tabiri için gerekli olan niteliklerden
“Görenek” (Etnografik) birliği üzerinde durarak, Türklerin yer değiştirmekle de ortak
hayat tarzları ve hayat tarzlarındaki çok açık benzerliklerinden detaylı olarak
bahsetmektedir de: “Çinlilerde din ve dil farkı çok açık bir şekilde göze görünür
halde olsada “Görenek birliği” muteberdir. Onun için onlar bir ulustur.” diyerek
etnografik vasfın ulus tabirindeki rolünü kendi yakınından bir örnekle destekleyerek
son sözünü yani “Türkistan’da 14 Ulus” demenin doğru olup olmadığı hakkındaki
sonucu 7. sayı’ya bırakmıştır.

“Yurt” degisi 7. sayı: Kardeşimiz Pulad “Türk İlinde 14 Ulus” başlıklı yazısında,
önceki iki makalesini özetleyerek; 1- Dil birliği, 2- Renk ve Antropolojik birlik, 3-
Din birliği, 4- Düşünce ve duygu birliği, 5- Görenek birliği konularını birer birer
inceleyerek, örneklerle bir topluluğa“Ulus” ismini vermek için ne gibi esasların
gerekli olduğunu tahlil etmektedir.

Bugün elimize gelen “Yurt” dergisi’nin son sayısı (Nisan 1939), bu konudaki
sonucu vererek sonlandırmasa da (Makale’nin sonu gelecek sayılara kaldı.) biz
kendimizce bir sonuç çıkarttık. Uygun olmayan şartlar içinde bulunmasına rağmen,
bu parçalama siyasetine karşı ilmi bir yolla protesto etmekte olan vatansever ve
milliyetçi yurttaşlarımızı alkışlamayı en zevkli vazifemiz olarak kabul ediyoruz.

Biz bu uydurma“Milletler” meselesini, özellikle Türkler’in parçalanarak ayrı birer


milletmiş gibi gösterilmesini başından beri şiddet ve nefretle yazmaktayız. Bugün bu
tabir Chiang Kai-shek’in de diline düşmüşse, bunda yeni bir durum görmüyoruz.
Çünkü biz, Chiang Kai-shek ile Sheng Shi-cai’nin Moskova ile aynı fikir ve aynı
489

yolda olduğunu sürekli belirtmiştik… Biz Çin’den başka bir şey de beklemezdik
zaten…

Mecdeddin Ahmed.
490

İSİMSİZ BİR RİSALE’NİN İÇ YÜZÜ*

Postacının teslim ettiği paket Mısır’dan geldiğine göre, göndericisinin kim


olduğunu anlamaya vakit kalmadan mesele anlaşıldı… Açılır – açılmaz görünmeye
başlayan Chiang Kai-shek resimleri ve diğer nişanelerden, kızıl propagandacıların
Mısır sahiline çıkmış olduğu belli oldu.
İbaresi, Arabça salis yazısı ile düzenli, yazımı güzel olan bu “İsimsiz Risale”nin
amaç ve kavramı, başından sonuna kadar üç – dört konudan ve bir amaçtan ibaretti.
İsa Yusuf’un kurnazca yürütmekte olduğu bu çalışma, olumsuz bir başarı demektir.
Bizim yolumuza ve gayemize aykırı olan bu risaleyi okumadan önce merhum Koca
Kemal’in;

Hamiyetli olan mazluma el çekmez mürvetten,


Çokçadır, zevk alan insafsız avcıya hizmetten!

ilkesi gayri ihtiyari zihnimizi meşgul etti… Düşman değirmenine su taşımakta olan
yatağına sığmayan Nil deryasını yakalamış olan bu “Azamet”in; yazarının ismi
yazılmamış, tarih koyulmamış, adres belirtilmemiş, matbaası gizli tutulmuş
“Esrarengiz” propaganda risalesi, Büyük (Doğu ve Batı) Türkistanlıların adresine
postayla ayrı – ayrı gönderilmişti!..

Kızıl Çin, müslüman kalbine müslüman kisvesinde gezen birkaç satılmış kişi
vasıtasıyla girmek istediğinden, mukaddes Kuran-ı Kerim ayetlerini ve Resulü
Ekrem’in hadislerini, uygun olmayan tefsirlerle kanıtlamak ve iddaalara delil olarak
göstermek için cesaretle ve küstahça kötüye kullanmışlardır. İslam âlemini iğval
etmek için kullanılan bu deliller, mukaddes dinimizi menfur amaç ve gayrı meşru
propagandalara alet etmek istediklerine açık bir örnektir.

Bu propaganda sayfalarında gördüğümüz konular şunlardır:

*
Yaş Türkistan, Temmuz – Ağustos 1939, Sayı 116 – 117, Sayfa 50-53.
491

1- Kızıl Çin’in elebaşı Chiang Kai-shek’in söylevi,

2- Cung Hsi isminde bir Dungan’ı“Mareşal el-Müslimin(Müslümanların


Mareşali)” ünvan ve sıfatıyla göstererek, buuydurma Müslüman General’in imzasıyla
islam âlemine hitaben yazılmış bir makale,

3- Doktor Cuciya Hoa ve General Hu Yadtsu adındaki iki Çinli’nin öz


geçmişleri ve onların “Mümin mümine destekli dizilmiş taştık” ve “Vatan’ı sevmek
imandandır”a benzer hadislerle başlayan ve Ayeti Kerimelerle dolmuş hitabeleri.
(Dikkat ediniz ki bu hitabı Çinli yazmış mış!..),

4- “Vu Cung Sing”in “Düşman hücumuna karşı savunma için iki kuvvet
gereklidir: Birincisi silahlı kuvvet, ikincisi manevi Kuvvet!..” sözünü ileri sürerek,
“Marks-Lenin” mezhebinin meşhur iddaalarını “Sun Yat Sen”in sözlerinden (Çin
Cumhuriyeti’nin kurucusu) alıntılarla dolu olan İsa Yusuf’un meşhur yazısı… İsa’nın
bu makalesi, geçen yıl Hac mevsiminde “Mina”da söylediği nahoş sözleri,
çoğunlukla anlattığı hikâyeler ve safsatalarının aynısıdır. Bu makalenin sonu: “Ya
Rusya ya Çin, ikisinden birini seçtiğinizde ülke sükûnete ve halk huzura
kavuşacaktır!” cümleleriyle sonlanmaktadır…

Bu “Gemnam” risalenin içyüzü, yukarıda verdiğimiz içeriğinden de anlaşılmış


olsa gerek diye düşünüyoruz. Bize göre Kızıl Çin siyasetçilerinin böylesi propaganda
şekillerinde bir tuhaflık yok, hele de ele geçirdikleri yalakalar hizmetlerini tam
anlamıyla yerine getirerek, yedikleri tuzlarının halal olmasını sağlamışken!..

Çağımızın takazasına göre, meydana gelen mücadele ve muharebelerde din birliği


ile ırk birliği arasında, yerle gök kadar fark vardır. Özellikle ne dinde, ne de
milliyette birliği olmayan bütün dünya müslümanlarıyla Türkistan Türkleri’nin Çin’e
karşı verdiği mücadele için ne yapmaları beklenebilir?.. Şayet kızıl propagandacılar
zulüm ve esaret, istila ve gasp’ın menfur ve kötü olduğunu idrak etmiş olsalar, niye;
“Çin – Rus Kızıl cellatları ne demeye hâkimiyetleri altındaki Türk – İslam kitlesinin
kurtuluş hareketlerini acımasızca boğmaktalar ve neden milli mücadelecilerle
492

vahşice savaşmaktadılar!” bunu kınamıyorlar?!. Ah!.. Bu satılmışların para


karşılığında yerine getirmeyi üstlendikleri vazife başka…

Bu propaganda varakalarının içyüzünü biliyoruz. Artık Büyük Türkistanlılar,


bunun gibi göz boyamalara aldanma devrini geçtiler, tecrübelerin ağır günlerini
atlattılar! Bu “Aracı” İsa ve benzerlerine “Bizden değildir!” diyen yurttaşlarımızın
yerden göğe kadar hakkı var. İsa; dini, milli ve vatani vazifeden uzaklaştırarak, Kızıl
Çin – Rus yardımına çağırdığında bunu “Cehenneme davet” diye kabul etmek için
bundan fazla sebep mi lazım?..

Bize çeşitli perdelerin arkasına saklanarak rehberlik etmeye çalışan her çeşit
mürşide doyduk. Biz belli ve çizilmiş olan “Milli bağımsızlık” yolumuzda,
kendimizden olan liderlerimizin arkasında yürüyeceğiz. Çin ve Rus’un karası, akı,
kızılı hepsine lanet; onların kuyruğu olup ta bizi azıtmak isteyenlere de ebedi
nefret!.. Büyük Türkistan birliğini bozmak ve araya ayrılık tohumunu ekmek isteyen,
kardeş ve dost kisvesine bürünmüş, düşman’ın yararına çalışanları da insaf ve
dikkate davet ediyoruz!

Mekke: Subutay.
493

Muhacirlerin Hayatından:

MISIR’DA DOĞU TÜRKİSTAN’IN TARİHİ BİR GÜNÜNÜ ANMA


TOPLANTISI*

Her milletin en sevinçli ve mutlu günü, kölelikten özgürlüğe kavuştuğu ve milli


bağımsızlığına eriştiği gün olduğu gibi, en sıkıntılı ve hatta perişan olduğubir günü
de, milli bağımsızlığını kaybederek yabancıların boyunduruğu altına düşüp,
özgürlükten köleliğe maruz kaldığı gündür.

Her milletin kendi milli benliğini koruması için, milli adetlerini, milli
bayramlarını ve milli matemlerini hatırlamayı bırakmaması gerekir.

Biz Türkistan Türkleri, yeryüzündeki en büyük imparatorlukları, hakanlıkları,


kaanlıkları kurmuş ve en büyük medeniyetin sahibi olan soylu bir millet olsakta, son
asırlarda milli bağımsızlığımızı kaybederek, dünyadaki en vahşi ve yırtıcı millet olan
cellât Rus ve Çin gibi pis milletlerin ellerinde ezilmekteyiz.

Çinliler milli duygularımızı öldürerek Çin ruhunu vermek maksadıyla bizleri,


milli adetlerimiz, milli bayramlarımız ve milli matemlerimizden ayırdı ve hala
ayırmaya çalışmaktadırlar. Vahşi Çinliler altmış yıldır Türkistanlıları ezerek
Çinlileştirmek için çalışmakta olsalar da başarılı olamadılar ve olamayacaklardır.

Bizim, milli düşmanlarımızın kurmuş olduğu kötü planların aksine hareket


ederek, milli varlığımızı korumak ve çocuklarımıza milli ruh ve milli duygu
aşılamak, milli adetlerimizi terk etmeyerek çocuklarımıza bağımsızlık fikrini verip
terbiye etmek milli vazifemizdir.

Biz Türkistanlıların başımıza gelmiş olan en ağır ve felaketli günlerden birisi de


17 Mayıs günüdür.

*
Yaş Türkistan, Temmuz – Ağustos 1939, Sayı 116 – 117, Sayfa 54-56.
494

Çünkü 17 Mayıs (1877) günü, Doğu Türkistan Devletinin Hanı Atalık Gazi
Yakub Han Bedevlet’in öldüğü ve Doğu Türkistan Türk Devletinin Çin tarafından
elegeçirilerek milli medeniyetinin Çin cellâtlarının kirli pençelerinde tarumar olduğu
gündür. Biz Türkistanlılar için en felaketli ve kaygı vericive büyük bir milli matem
günüdür.

Biz Türkistanlılar, altmış küsür yıldır Çin boyunduruğu altında, milli bayram ve
milli matemlerimizi anarak ve karşılayarak milli vazifelerimizi eda edemesekte, milli
varlığımızı koruyabildik.

Mısır’daki Türkistanlı vatandaşlar olarak biz, 17 Mayıs’ta bu önemli milli matem


gününü anmaya karar vererek “Türkistan yurdunda (Yurt binası)” toplandık.
Toplantımız, baİstiklal mefkûremizin önderi olan Mustafa Çokay Bey ve General
Mahmud Muhiti’nin resimleriyle donatılan evde açıldı. Hotanlı Kari Abdülgafur
Efendi’nin yanık Kuran-ı Kerim tilaveti ile başladı ve tilavetin sevabını Türkistan
mücadelecilerine, bütün şehitlerimize ve Atamız Merhum Atalık Gazi hazretlerinin
ruhuna bağışlayan Elhac Mehmed Yunus Efendi’nin güzel duası takip etti.

Daha sonra, Türkistan gençleri hep beraber Türkistan Milli İstiklal Marşını okudu
ve yurttaşımız Abdülaziz Mahdum Çingiz Efendi Türkistan’ın 4000 yıllık tarihinin
özetinden ve Yakub Han’ın durumundan ve zaferlerinden, millete ve medeniyete
yaptığı hizmetlerden bahsederek, Çinlilerin hangi yollarla Türkistan’ı istila ettiğini
ve Türkistan için kurdukları planlarını açıkça beyan etti. Bu konuşma vatandaşlar
tarafından büyük bir ilgiyle dinlendi ve büyük bir tesir yarattı.

Ardından, Kaşgarlı İbrahim Efendi de Türkistan’ın son durumu hakkında etkili bir
konuşma yaptı. Toplantıda bulunan Türkistanlılar olarak hepimiz büyük bir ümit ve
güçlü bir intikam hissiyle samimi sohbetler ettikten sonra toplantı tamamlandı ve
konuklara ziyafet verildi. Toplantımız saat 4’te başlayarak üzerimizde büyük bir tesir
bırakarak 7’ye kadar devam etti.
Türkistanlı Oktay, Kahire 17/5/1939
495

“YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİNDE


YAYINLANMIŞ OLAN DOĞU TÜRKİSTAN
MESELELERİNE DAİR MAKALELERİN
TRANSKRİPSİYONU
496

ŞARQİ TÜRKİSTANDA*

Almanya gazitalarınıñ işançlı menbalarından alub basqan khabarlarga köre Şarqi


Türkistanda Müslüman ahaliniñ Qıtay Hükümetige qarşı başlagan qozgalışı kün
ötken sarı ciddi bir tüs almaqdadır. Qurallı qozgalançılar Şarqi Türkistannıñ mühim
yerlerini işgal etib, Qıtay memurlarını qamaqqa almışlardır. Qıtay hakimiyeti Şarqi
Türkistanda bütünley yıqıtılmaq üzredir. Şarqi Türkistan Valisi memleketinde yüz
birgen Müslümanlar qozgalañını bastıracak yeterlik askeri küçke ige bolmaganıdan
Nankiñng müracaat itmiş ve o yerden askeri küç suramışdır.

Tokyodan berilgen bir khabarda Urumçi şehriniñ de qozgalançı Müslümanlar


tamanından alınganlıgı bildirilmekdedir. Şehir qozgalançılar tamanından alınırken
yüzden artıq Qıtay ölmüş ve yaralanmışdır.
(“Añriff” 26. IV. 33.)

Qozgalançı Müslümanlar hareketi Şarqi Türkistannıñ Şimal hem Cenub


çegerelerigeçe yayılmışdır. Mogolistan ve Tibet İslamları Şarqi Türkistan
Müslümanlarınıñ Qıtay Hükümetige qarşı qozgalışını yakhşı qarşılamışlar.
(“Köln. Volkszeit” 10. V. 33.)

Qozgalançı Müslümanlar hedefiniñ Şarqi Türkistanda Qıtay hakimiyetini


qulataraq vaziyetge bütünley hakim bolub “Müstaqil Şarqi Türkistan İslam Devleti”
qurmaq ve ilk sırada Tibet ile siyasi, iqtisadi münasebet baglamaq bolganlıgı
Mosqvada asabiyet togdurmuşdur. Alman gazitaları Mosqva Savet agenturasınıñ
tarqatqan khabarından iqtibas etib, Savet Hükümetiniñ Şarqi Türkistanda “Bir
imperyalist devletniñ himayesiyle Mancuku Hükümetige okhşagan bir hükümet
qurub, bunuñla Savetlerge qattıg zerbe bermek planı barlıgından” qorquga
tüşkenligini yazmaqdalar.

*
Yaş Türkistan, May 1933, San 42, S. 39.
497

İşançlı menbadan örgengenimizge köre Savet Hükümeti Şarqi Türkistandagi


müslümanlarnıñ Qıtay hakimiyetige qarşı kötergen qozgalanını yatırmaq işige
yardam ite başlamışdır. Şul sebebli Savet Hükümeti vaqtiyle Mancuryada agır
muvaffaqiyetsizliqqe uçraganlıqdan Rusyaga sıgıñan Qıtay Generali Manıñbir
neçemıñ askerini qurallantırub Şarqi Türkistanga cönetmişdir. Bunlarnıñ Qıtay
hakimiyetini öz üstünden atmaqçı bolgan qozgalançı Müslümanlar bilen küreşüb,
Urumçige taman ilerlemekde bolganlıgı söylenmekdedir.
498

ŞARQİ TÜRKİSTAN*

Soñ aylar içinde bütün memleketlerniñ gazitaları Şarqi Türkistan vaqalarıga ayrım
ehemmiyet bire başladı ve diyerlik, unutulub qalgan bu memleket, bütün dünya
nazarı diqqatini üzerige celb etmekdedir. Şarqi Türkistannıñ aqıbeti biz
Türkistanlılarnı hammedende artıq qızıqtırmalıdır. Törtden üç nisbetinde Türklerle
meskun bolgan Şarqi Türkistan, cografi yaqdan da bizniñ vatanımız – Garbi
Türkistannıñ togrudan togru devamıdır. Mene bunuñçün biz Türkistanlılar bu ülke ile
tanışmalıdırmız. Biz bu yerde, qısqa bir mecmua maqalesinde, Şarqi Türkistan
haqqında kiçik bir tarikhi ve siyasi malumat berib ötüşge tirişamiz.

Şarqi Türkistannıñ tarikhi – bütün memleketler ve milletler tarikhinde körülgen eñ


feci tarikhlerden biridir. Tarikhçilerniñ bildirişige köre Şarqi Türkistan Khıtay
İmparatorlugi qol astıga birinçi defa olaraq miladdan burun 39 ınçı yılda tüşken.
İkinçi asırda o Khıtay qol astından çıqıb, Khıtay istilasından burunda bolganı kibi, 30
ayrım böleklerge bölünedir. Bundan soñ Şarqi Türkistan tarikhi ta 7 nçi asırga devvar
namalum bir halde qaladır. 7 nçi asırnıñ ortalarında o yerde yeñiden Khıtay
hakimiyeti peyda boladır. Bu asırnıñ 2 nçi yarımında (670 inçi yılda) Şarqi Türkistan
Tibetliler qol astıga ötedir. 692 nçi yılda o yine Khıtay istilası astıga tüşedir. 9 ınçı
asır ortalarında (840 ınçı yıllarda) Şarqi Türkistanda hakimiyet qısqa bir zaman
Qırgızlar qolıga ötedir. Bu asırnıñ 2 nçi yarımından 12 nçi asırgaça, Çıñgız Khannıñ
meydaña çıqışıgaça, Şarqi Türkistanda “Khay – Khu” (Uygurlar?) degen bir khalq
hüküm süredir.

Çıñgız Khannıñ ölümünden soñ Şarqi Türkistan Çagatay qol astıga kiredir ve ta
1514 inçi yılga devvar fasılalar ile bolsada Çagataylılar hükümranlıgı astıda
saqlanadır. Bundan soñ yeñiden facia silsilesi devri başlanadır. 17 nçi asırnıñ
ortalarıga devvar bu ülkede Qalmuqlar hüküm sürürler. Sonra hakimiyet yine
Khıtaylar qolıga ötedir ve 1826 nçı yılıgaça Şarqi Türkistan nisbi tınçlık devri
yaşaydır.

*
Yaş Türkistan, İyun 1933, San 43, S. 14-21.
499

Bu yılı (1826) Türk – Müslümanlar Cihanşir Khan449 başçılıgı astında Khıtayga


qarşı isyan köteredirler. İsyançılar Khıtay Hükümet askerlerini öldüredirler; faqat
onlarnıñhakimiyeti 2 yılgine devam qıla aladır; 1828 inçi yılda Şarqi Türkistan yine
Khıtaylar hakimiyeti astıga tüşüb qaladır. Lakin 1830 ınçı yılda yeñiden isyan
çıqadır. Khıtay Hükümeti bir isyanı bastırub bitirmesden ikinçisi başlanadır. Mesela:
1845, 1855, 1856, 1857 nçi yıllarında birer isyan köterilmişdir. 1860 ınçı yılda,
diyerlik, bütün Şarqi Türkistan üstünde Dungan hakimiyetiniñ tüzülüşi ile
neticeleñen meşhur Dungan isyanı qozgalmışdır. Bundan biraz soñ,
Dunganhakimiyeti üstünde yaşaşnı özige münasib körmegen Yaqub Bek isyanı
köterilmişdir. Yaqub Bek 1872 nçi yılda, diyerlik, bütün Şarqi Türkistannı öz
hakimiyeti astında birleştirişge muvaffaq bolmuşdi. Bunuñ hakimiyeti 1874 inçi
yılga qadar, onuñ, öz raqibi Niyaz Hakim Bek tamanıdan yollañan qatil tamanıdan
öldürülişige devvar devam etmişdir…

Şarqi Türkistan tarikhinde bolub ötken vaqalarnıñ eñ büyükleri qısqaça mene


bulardır. Qança isyanlar! Qança türlü – türlü hakimiyetler! Şarqi Türkistandagi her
bir isyannıñ yatırılışı, Khıtaylar tamanıdan her bir istila etilişi sansız qurbanlarnı
mucib bolmuşdur. İnsan qanı hemde eñ köb Türk qanı nehir kibi aqmışdır. Qanday
dehşetli facia!

Şarqi Türkistan Khıtayça “Çiñ – Cañ” yani “Yeñi Vilayet”deb ataladır.


(Avrupalılar yañlış olaraq “Siñ – tziyan”, bazende “Sin – Kiyañ” şeklinde söylerler).
Bu qocaman ölke bir milyon 871 mıñ murabba kilometre keñliginde (Almanya ile
Fransa memleketleriniñ ikisini beraber algandada büyük!)dür. Faqat bu sahanıñ
yalgız 30 – 40 faizigine ikinçilikke yaraydır. Meşhur “Gobi”niñ bir bölümi bolgan
“Taqlı makan” çöliniñ özginesi yarım milyon qadar (455 mıñ) murabba kilometrelü
bir yer aladır. Bu yerde nehir azdır. Mevcud nehirlerden yalgız üç büyük nehirni
ataya bilemiz? “Tarım” (Yake “Yarkend Derya”), “İli” ve “Qara İrtiş”.

449
44. Sayıdaki Doğu Türkistan’da makalesinin 2. Bölümünün sonunda yapılan düzeltme ile Cihanşir
Han değil, Cihangir Khan olduğu belirtilmiştir. ("Yaş Türkistan" sayı 44, Sayfa, 15).
500

Şarqi Türkistan ahalisi 5 milyon çamasında deb körsetiledir, onuñ yüzde 75


(75%)nden artıqragı Türkistan (Mesela: Fergana ve Yidi Su) lehcesinde
söyleşedurgan Türklerdir. Türk bolmagan ahaliniñ büyük qısmını Qalmuqlar – 230
mıñ çamasında, soñra Dunganlar – 160 mıñ çamasında – teşkil iterler. Bütün Şarqi
Türkistan devlet idaresini qollarında saqlab turgan Khıtaylar ise yalgız 50 – 60 mıñ
qadardır.(*)450.

Tiyan – Şan tagları Şarqi Türkistannı Şimalde Cungarya, Cenub da Kaşgaryadan


ibaret iki parçaga böledir. (Köpünçe “Şarqi Türkistan”degende Türk ahaliniñ büyük
qısmı yaşab turgan “Kaşgarya” murad etiledir.)

Şarqi Türkistan idari 8 vilayetge bölünedir. Bütün Şarqi Türkistannıñ idaresi


başında Merkezi Khıtay Hükümeti tamanıdan tayin etiledurgan vali – “Ciñ – Şujeñ”
turadır. O 8 vilayet mene şulardan ibaretdir: Urumçi, Çoguçek, Gulca, Qara şehir,
Altay, Kaşgar, Aq su ve Khotan. Her vilayetniñ başında bir sivil vali – “Tao – Yin”
(Tao –Yn) turadır. Her bir vilayetde bir neçe qantonlarga bölünüb, bunlarnıñ başında
birer “Çeñ – Cañ” turadır. Bu orunlarnıñ barçasında Khıtaylar oturadırlar…

Khıtay inqılabındanberi, artıq 20 yıldırki Şarqi Türkistan, daima anarşi halinde


bolgan asıl Khıtay ile rabıtasız bir suretde yaşab kiledir. Cumhuriyetniñ 12 nçi yılınıñ
10 ınçı ayı ve 10 ınçı kününde (Yani 1923 inçi yılnıñ 10 ınçı Oqtobırında) ilan
etilgen ve hazırgi zamanda cari bolub turgan Khıtay Cumhuriyeti Qanun Esasisi
Şarqi Türkistan üçün cansız bir harfdengene ibaret bolub kelmişdir ve bundayda
qalacaqdır. Şarqi Türkistannıñ Merkezi Khıtay ile devleti alaqası yalgız onuñ
Merkezi Khıtay Hükümetini resmen tanışındañ ibaret bolub qalmaqdadır. İtiraf
etmek lazımdırki bu vaziyetden Şarqi Türkistan üçün hiçbir yamanlıq yoqdur.
“Khıtay inqılabınıñ atası” Sun – Yat – Senniñ tüzdigi plan muvaffaqiyet
qazandıgı taqdirde Şarqi Türkistan qanday bir aqıbetge uçrar idi? Bu haqda onuñ
hazırladıgı “Khıtaynıñ Beynelkhalq İnkişafı Planı”ga qarab tiyişeli bir hüküm beriş
mümkündür. Sun – Yat – Senniñ mene şu atadıgmız yalpı isim astında birleştirilgen
450
(*) Şarqi Türkistanda Mogol neslinden bolubda tili Türkçe nüfusi 40 miñ qadar “Dulum” atlı bir
khalqda bar.
501

altı büyük programı bar idi. Bu plannı onuñ“Khıtaynıñ Qapitalistçesine İnkişafı”


degen (İngilizce ve Rusçasıda bar) kitabında tapmaq mümkün. Biz Türkistanlılar o
plannıñ işke aşırılalmay qalganlıgı üçün sevinmelidirmiz. Ve bundan soñda hiçbir
zaman işke aşırılmay qalışını ümid itemiz. Sun – Yat – Sen, yüzlerçe milyon Khıtay
ahalisini asıl Khıtay memleketini teşkil etken 18 ülkeniñ taşqarısına yayub
yerleştirmek fikrini taşımaqda idi. Sun – Yat – Sen projesi boyunça Khıtay
muhacirleriniñ kaliteli bir qısmı “Çiñ – Cañ”, yani Şarqi Türkistangayerleştirilmeli
idi. Ama, Sun – Yat – Senniñ bu programı onuñ siyasi varisleri miyasında
yaşamaqdadır; yalgız tügenmey yatqan anarşi onlarnıñ bu programını tatbiq etişke
yol bermey turadır. Lakin aynı Khıtay anarşisi Şarqi Türkistanda Rusyanıñ onsuzda
küçlü bolgan vaziyetini yinede quvvetlentirmeqdedir.

Şarqi Türkistan Khıtay örsi ile Rus balgası (Çekiçi) arasıga tüşüb qalmışdır.

(Soñu bar) Tañrıberdi


502

ŞARQİ TÜRKİSTANDA*

"Yaş Türkistan"nıñ ötken sanında khabar berdigimiz Şarqi Türkistan qozgalışları


haqqında türlü khabarlar kelmekdedir. O yerniñ özünden anıq malumat yoqdur.
Avrupa gazitaları bu haqdagi malumatlarını yan yollar ile almaqdalar ve onlarnıñ
khabar menbaları köpünçe Savet bildirişleridir. Avrupa gazitalarınıñ soñgu
khabarlarına köre isyançılar (Müslümanlar)nıñ öz aralarındada qanlı toqnaşmalarga
sebeb bolgan ikhtilaflar peyda bolmuşdur. Eger bu khabarlar togru bolsa o zaman
Şarqi Türkistandagi bazılarnıñ ümid bagladıqları hazırgi istiqlal mücadelesinden
esaslı bir netice çıqmayacaqdır…

*
Yaş Türkistan, İyun 1933, San 43, S. 39.
503

ŞARQİ TÜRKİSTAN*
II

Yaqup Bek Atalıq Gazi isyanı – Şarqi Türkistan tarikhiniñ eñ parlaq ve aynı
zamanda eñ fecaatli sayfalarından biridir. Yaqup Bek Atalıq Gazi diyerlik bütün
Şarqi Türkistannı öz hakimiyeti astında birleştirişge muvaffaq bolgan idi; lakin o
zamangı içki hem tışqı vaziyetler onuñ parlaq bir suretde başlagan bu işini soñına
qadar yetirmesige imkan bermedi.

Khıtay hakimiyetige qarşı qazanılgan zafer cebhesi arqasında Şarqi Türkistan


içindeki ayrım qabile başlıqları arasında nihayet Yaqub Bekniñ khainane bir şekilde
öldürülüşigede sebeb bolgan añlaşılmas bir içki mücadele devam etmekde idi. Şarqi
Türkistan hem Garbi Türkistan kibi o zaman öziniñ daha milli birlik mefkuresini
añlayacaq derecege yetişmegen ekenligini körsetdi. Harisliq, şakhsiyet ve
menfaatperestlik ruhuyla tolgan ayrım şakhsiyetler öz şakhsi menfaatlerini umum
millet ve vatan menfaatige tabii tuta bilmediler ve tutmaqda istemediler.

Şarqi Türkistannıñ taşqarıda hiçbir dostı yoq idi. Yaqub Bekniñ Şarqi Türkistannı
himayesi astıga bermek istedigi Türkiye ise ança uzaq idi. Türkiyeden ümid etilgen
yardam ise Sultan Abdülazizniñ Şarqi Türkistanga bir askeri heyet yollaşındañine
ibaret boldı. Rusya o zaman Garbi Türkistanda öz mevqiini muhkemlemekle meşgul
bolub, Yaqub Bekniñ muvaffaqiyetlerini qorqu ile taqib etmekde idi. Rus qoşunları
Gulcanı işgal etdiler. Bu hareket hem Khıtayga hemde Şarqi Türkistanga qarşı bir
tehdid idi. Biraz ötkenden soñ, bir tarafdan İngiltere siyasetiniñ tazyiqi, ikinçi yaqdan
hala mücadele halinde bolub turgan Garbi Türkistanda öz vaziyetiniñ qıyınlaşuvı
qorqusi astında Rusya Gulcanı Khıtayga qaytarub berdi; lakin bunga muqabil Rusya
Khıtay memleketiniñ “Seddi çini” arqasındagi bütün ülkelerinden vergisiz ticaret
qılış haqqını aldı. Rusya bu haqqında, Şarqi Türkistannı, Mogolistannı ve
Mancuryanı öziniñ hem iqtisadi, hem siyasi nüfuzi astıga alub azami derecede
istifade ete bilişge pek qolay yol tapdı. Rusya aynıqsa Şarqi Türkistannıñ Kaşgarya

*
Yaş Türkistan, İyul 1933, San 44, S. 10-15.
504

qısmı khususunda tedrici işgal siyasetini yürüte kelmişdir. Ötken asırnıñ ortalarında
yaq Rusya Hükümeti “Kaşgaryada Rusya himayesi astında müstaqil khanlıq
yaratmaq” gayesini alga sürmüşdi. Bu siyasetniñ müteşebbislerinden biri bolgan
Garbi Sibirya General Gubernatori Gasfort (Gasfort) 1857 nçi yılda: “Bu Suretle biz
bütün Orta Asya hakimiyetini qolumuzga algan bolur ve Kaşgardan turub başqa
Khanlıqlarnı istegenimizçe tehdid ite bileçek ve özimiz üçün daha uzaqlarga yol
açacaqmız” deb yazgan idi.

Khıtay qol astından daha qurtulub ülgürülmegen Şarqi Türkistan, mene bu


şekilde, Rusyanıñ müstemlekesi halige tüşmek qorqusı astında turgan idi. Bu iki qara
küç arasında qalgan Şarqi Türkistanda milli hareket inkişafından bahsetiş artıqçadır.

Rusya Garbi Türkistannı zabt etib, onda muhkemleşub algandan soñİngiltere ile
açıqdan açıq toqnaşıb qaluv ihtimalinden qorqub Şarqi Türkistanga açıqdan açıq agır
pençesini salalmadı.

İngiltere ile Rusya arasında, umumiyetle Şarqi Türkistanda ve ınıqsa Kaşgaryada


nüfuz qazanmaq üstünde, tışqı dünyaça hiç sezilmeyturgan bir tüsde bir “Diplomatik
muharebe” togdı. Cografi mevqi ve yollarnıñ qolaylıgı cihetinden üstünlük Rusya
tarafında boldı.

Şarqi Türkistanda Rus siyaseti “Yutuqları”nı añlamaq için Şarqi Türkistannı bir
tarafdan Britanya Hindistanı ve başqa tamandan Garbi Türkistan ile baglayturgan
yollar ile tanışmaqnıñ büyük ehemmiyeti bardır.

Hindistan ile Şarqi Türkistan arasında üç gene yol bar:

1) Qargalıq (Kaşgaryada)dan “Ladakh”daki “Lekh” (Keşmirde) temir yol


istasyonuna qadar 735 kilometre uzunlugundagi yol.

2) “Khotan”dan “Lekh”geçe – 850 kilometre


505

3) “Kariye”den “Lekh”ke bara turgan 990 kilometreliq yol. Bu yollarnıñ üçi de


yüksek taglar üzeri keçe turganıdan yürülmesi köb qıyındır ve yılda yalgız bir neçe
ay müddetindegine istifade etile bilir.

Garbi Türkistan ile Şarqi Türkistan arasında 6 yol bar:

1) Andican – Kaşgar (“Ergeştam” üzere) 554 kilometre


2) Pişpek – Kaşgar (Narın üstinden) 683 ”
3) Pişpek – Almata – Gulca (Hürgus Üstünden) 854 ”
4) Simay – Çoguçek 640 ”
5) Zaysan – Sarsumbe (Şarsembe) 256 ”
6) Zaysan – Çoguçek 256 ”

Şunı da isletub ötmek kerek, ki bu yerde söz yalgız resmen tanılgan ticaret
(kervan) yolları üstünde bara yatur. Bu yollarnıñ barçasıda pek qolay ve bütün yıl
açıq yollardır. Bundan başqa, Şarqi ve Garbi Türkistan arasında birde “İli” ve “Qara
İrtiş”su yollarıda bar.

Bu yollar ve birde, yuqarıda söyledigimiz kibi, virgisiz ticaret qılış haqqı


Rusyanıñ Şarqi Türkistannı iqtisaden zabt itmesini pek qolaylaştırdı. Bu togruda şuni
qayd etmekkafidir, ki Rusya ile Şarqi Türkistan arasındagi ticari tahvilatnıñumumi
yekûni 1913 inçi yılda 20 milyon 312 mıñ som idi. Bu ise Şarqi Türkistannıñ bütün
ticari tahvilatınıñtörtden üç ( 3⁄4 ) hissesinden artıqragını teşkil itedir. Bu hesab
boyunça Rusyadan Şarqi Türkistanga 9 milyon 396 mıñ somluq mal kiretilgen, Şarqi
Türkistandan Rusyaga 10 milyon 916 mıñ somluq mal çıqarılgan idi.

Rusya Hükümeti Khıtayga qarşı muharebe ilan etmeksizin ve İngiltere ile


togrudan togru toqnaşusuz Şarqi Türkistannı belgal ve bütünley öziniñ iqtisadi işgali
astına alacagına emin idi ve bu yolda qatii adımlar atmaqda idi. Bu taqdirde İngiltere
nihayet özini “Emr-i vaqi” qarşısında körmek mecburiyetindegine qalar idi. Faqat,
bu arada başlangan Cihan Muharebesi Rusya istila hareketini toqtatub qoydı.
506

Bolşeviklerniñ hükümet başıga kilib qarar tapuvı ile Şarqi Türkistannı zabt etmek
siyaseti yeñiden başlandı. Rus Çar Hükümeti ile Khıtay Hükümeti arasındagi “Gayrı
Mesavi” muahedelerden vazkeçmek haqqındagi inqılabi nazariyesige ragmen Savet
Hükümeti cihangirlik (imperyalistlik) ve Rusya için eñ müsaid iki muahedeni öz
qolunda saqlab qaldı: Oda Mancurya temir yolı haqqındagı Sadçini taşqarısındagı
ülkelerde vergisiz ticaret yürütüş haqqındagı muahedelerdir.

Rusyadaki içki muharebeler (1918 - 1920) esnasındaki qısqa fasıladan soñSavet


Hükümeti Şarqi Türkistannı zabt etiş yolundagı uzuk noqtanı yeñiden tüzetedir. 1926
– 1927 nçi yıllarında Savet Rusyanıñ Şarqi Türkistan ile bolgan ticari
tahvilatınıñyekûni 23 milyon 519 mıñ somga; demek, 1913 inçi yılgı ticari tahvilat
yekûnünden köb artıq bir miqdarga yetüşedir. “Khıtay İqtisadi Mecmuası”
(“Chinese Economic Journal”)nıñ 1932 nçi yıl İyul sanından alıngan malumatga
nazaran Şarqi Türkistanla onuñ qomşu memleketleri arasındagı savda muamelatı
töbendeki raqamlar ile ifade etiledir:

Şarqi Türkistandan Çıqarılgan Mallar:

Savet Rusyasıga 13 milyon 528 mıñ somluq


Hindistanga 2 milyon 814 mıñ 565 rupilik
Khıtayga - 737 mıñ 250 rupilik
Afganistanga 547 mıñ 540 rupilik

Şarqi Türkistanga kiretilgen mallar:

Savet Rusyadan 10 milyon 647 mıñ somluq


Khıtaydan 1 milyon 939 mıñ 850 rupilik
Hindistandan 1 milyon 186 mıñ 848 rupilik
Afganistandan - 830 mıñ 500 rupilik
507

Eger bir rupiniñ 70 tıyın çamasında ekenligini nazarga alsañız, Şarqi Türkistan ile
Savet Rusya arasındagı savda muamelatı arasındagi büyük farqnı qolaygene köre
bilirsiz.

Normal şerait astında yürütülgen mal mübadelesinde çıqarılgan malnıñ kiretilgen


malga nazaran köb boluvı mal çıqargan memleket için bir fayda deb hesab qılınadır.
Lakin bu telaqqi tarzı Şarqi Türkistan için tatbiq etile almaydır. Şarqi
TürkistannıñSavet Rusya ile qılgan savdası üç mühim sebebden müstesna bir hal arz
etedir: Birinçi – Savet Rusyası Şarqi Türkistandan yalgız kham mal aladır.
Bolşevikler yerli sanatkarlar tamanıdan işleñen hiç bir türlü hazır mal almaydırlar.
Hatta Şarqi Türkistandagi yüñ yüve turgan işniñ özide Savet ticaret acanlarıga
qaraşlıdır. Mene bu sebebden Şarqi Türkistan ahalisiniñ büyük bir qısmınıñ meşgul
boldugı ve arqasında ekmek qazqandıgı yerli keseb ve sanatlar bukün yoq derecesige
kelmişdir. İkinçi: - Bolşevikler yerli savdagerlerniñ her qanday vasıtaçılıqlarını sıqıb
çıqarıb kham mal alışdagı bütün muamelatını öz ticaret müesseseleri ve öz seyyar
ticaret ajanları vasıtasıyla becermekdeler. Bunuñ neticesinde kiçik hünermendlerle
birlikde mıñlerçe orta ve büyük savdagerlerde betmekdedirler. Üçünçi: - (Bunu
ınıqsa isletub ötmek kerek) Bolşevikler Şarqi Türkistanda satub aldıqları kham malga
qarşı naqid aqça emes, belki diyerlik yalgız Savet mahsuli mallar bermekdedirler.
Kham mal için pek seyrek hallerde aqça berdikleri zamanda Savet ittifaqı
taşqarısında bir çaqalıq qıymeti bolmagan Savet çarvunesi beredirler. Rus
Bolşeviklerniñ bunuñ kibi ticaret sistemleri yüzünden Şarqi Türkistan
savdagerleriniñ köpiniñ öz memleketini taşlab Hindistanga hicret etmek
mecburiyetinde qalganını Şarqi Türkistan taşqarısında yaşavçılardan bile turganlar
köpmi eken?

Savet Rusyasınıñ bu iqtisadi sistemi Şarqi Türkistanda qısmen Khıtay


memurlarınıñ satqınlıgı sayesinde qısmende açıqdan açıq terrör ve ayrım qabileler
arasında – mesela Uygurlar ile başqa Türk urugları, Dunganlar ile Türkler arasında –
düşmanlıq togdurmaq yolı ile devam etdirilmekdedir.
508

Bu artıq “Şarqi Türkistanda Savet siyaseti” bahsine ait meseledir; bu haqda "Yaş
Türkistan"nıñ kelecek sanında bahs eteçekmiz.
Tañrıberdi

Başqarmadan: “Şarqi Türkistan” başlıqlı maqalanıñ ötken sanındagı bölümünde


“Cihangir Khan” yañlış olaraq “Cihanşir Khan” deb basılmışdır. Tüzetülüb oquluşı
ötünülür.
509

ŞARQİ TÜRKİSTAN KÖTERİLİŞİ*

(Refiqimiz "Yaña Milli Yol"nuñ soñgu 7 nçi sanından qısqartılıb alındı)


Şarqi Türkistan qanlı köterilüv içinde. İki yıl ilgeri Qumul (Hami)de Qıtaylarga
qarşı başlangan köteriliş ötken yılnıñ akhirinden beri bütün elge taraldı.
Soñkhabarlarga köre, isyan kötergen Müslümanlar arasındagına 35 mıñ kişi qurban
berilgen. Bu sannıñ özide bu köterilüvnüñ agırlıgını añlatuv üçün yetse kirek.

Bir Türk elinde bolub turgan bu agır vaqalar bizni seyerçi, mukhbirgine etib
qaldıramas. O yerdegi hallerni yaqından tekşirib berüv bizniñ vazifemizdir.

Köterilüvnüñ Başı Hem Taralışı

Şarqi Türkistandagı soñgu vaqalar 1931 de Qumulda başlandı. Urumci Hükümeti,


eskiden Qıtay idaresi vaqtindede yaşab kelgen içki Aftanomyalı Vañlıq (Kiçgine
Knezlik)lerni bitirüv siyasetini taqib etib, 1930 da ölgen Qumul Vañı Şah Maqsud
Khocanıñ ornına Qıtay memurları belgiledi. Qıtaylar ile baglanışı barı bilgili bir
asker qoyuvdangene ibaret bolgan 7 – 8 mıñ Qumullular Urumciden yeñi belgilenğen
Qıtay memurlarınıñ talavlarını kötere almadılar. Köçüb kelgen Qıtaylar Türklerni
“Hayvan”, “Ahmaq” kibi isimler ile atab, olarga köb yuqarıdan qaramaqçı
boladırlar. Qıtay Hükümeti Türklerniñyerlerige Qıtay muhacirlerini oturtub, Türkler
qolundagi kömür oçaqlarını alub, kömürge agır salıq saladır. Bunlarnıñ üstige
Urumciden kelgen askerni khalqdan asratadır. Qumullular bu khabarnı Urumci
Hükümetine 70 den artıq arıza berib añlatsalarda sözlerine qulaq salınmadı. Qıtay
askerleriniñ cebri khatun – qızlarga uzatuvgaça yetkeç, Qumullular bir ton Qıtaylarnı
öldürüb 7 – 8 yüzkişi taglarga çıqdılar. Bu pek kiçik bir isyannı Urumci Hükümeti ne
qadar asker yubarsada basdıra almaydır. Öz taglarını yakhşı tanıgan hem pek usta
oqçı bolgan Qumullular, kelgenher bir Qıtay askerini çöbleb öldüredirler. Bir neçe
yüz kişilik Qumullularnı yeñealmaslıq Türkler közünde Qıtay Hükümetiniñ itibarını
tüşüredir. Onuñ askeri hiç bir işke yaramaydır. Yigirmi yıldan beri tınçsızlıqnı

*
Yaş Türkistan, İyul 1933, San 44, S. 15-19.
510

körmegen Şarqi Türkistanda mıltıq atışnı yeterlik derecede örgengen Qıtay askeri
tapılmaydır.

Küç ile yeñe almagaç, Ciñ – Şujeñ Qumullularga bir neçe itibarlı Türk
savdagerlerini elçi etib yolladı. Quralnı taşlasalar başqa bütün şartlarga razı
boladırlar. Qumullularnıñ başlıgı Khoca Niyaz ile kelişüv bolsada, hükümet öz
sözünde turmaganıdan, köterilüv tagın devam itedir.

1932 de Qumullular Turfanlılar ile añlaşdılar ve onlardanda isyançılarga


qoşuluvçılar boldı. Deqabırda hükümetniñ vaziyeti köb qıyınlaşdı. Türklerle
qaytadan kelib qoşulgan Dunganlar ile birlikde “Piçan”nı aldılar. Öz askeri işke
yaramagaç, Ciñ – Şujeñ Urumci hem Qulcadagi qaçaq Aq Ruslardan 2000 leb asker
tüzedir. Bu Ruslar Müslümanlarga qarşı soguşlarda özleriniñyırtqıçlıqları ile şöhret
qazanadırlar. Bunga başdaraq Bolşevik Hükümeti qarşı kelib, Qonsulı arqalı protest
etsede, Qıtay Hükümetiniñ ornında qalışı onuñda menfaati bolganıdan, soñraraq bir
sözde ayıtmadı. Rus askerleri “Piçan”nı qaytarıb aldılar. 1933 nüñGanvarında
Turfanlılarda isyanga qoşuldılar. Olarnıñ başında Maqsud Muhiti biraderleri Musul
hem Mahmud turadırlar. Piçandan başlab, Urumciden 16 kilometer uzaqlıqda bolgan
Çi – Çi – Savga qadar bolgan yerler isyançılar qolıga kirdi. Lakin bütün quralları
hükümet askerinden algan ganimetgene bolganıdan quralsızlıq hem baş bolurluq
kişilerniñ azlıgı, isyançılarnı qanlı soguşlardan soñ çekinişke mecbur etdi. Hükümet
askeri olarga qarşı otuzlab top hem soguş aftomobilleri ile ayroplanlarda qullandılar.
Piçan – Turfan tögeregindegi soguşlardagene 20 mıñlab Türk şehid tüşdi. Bularnıñ
köpisi hükümet askeri tarafından vahşilerçe öldürülgen khatun – qızlarla bala –
çaqalardır.

Fevralda Ciñ – Şujeñ bütün askerini Urumci tögeregige toplamaqqa mecbur boldı.
Turfandan çekilgende olar Türklerniñ bütün malını talab, alıb kite almaganlarını
yandırıb ketdiler. Bu talav – yandıruga bir mıñlab Rus askerleri qatnaşdılar. Çekiliş
aldından Lukçinde şehid bolgan Maqsud Muhitiniñ başını Qıtaylar kisib Turfan
bazarında asıb qoydılar.
511

İsyan başlıqları – Türkler hem Dunganlar – isyan merkezige aylangan Qara


şehirge yıgıldılar. Köterilüv yavaş – yavaş Altı şehirgede yayıldı. Kuçar hem
Maralbaşı isyançılar qolıga ötdi. Urumci tögereginde Gumudi, Fuken, Sanci, Hutubi
hem Manaslarda qanlı soguşlar bolub, bu yerler kharabe haline keldi. Bu yerlerdede
hükümet askeri hiçbir günahı bolmagan Türk, Müslüman ailelerini qaldırmasdan
kesdiler. Mart akhirinde Bolşevik Hükümeti, Mancuryada Yapon askerlerinden qaçıb
Sibiryaga qaçıb çıqqan Qıtay Generalleri Ma hem Su’larnıñ 7 – 8 mıñlık askerini
Çoguçek arqalı Şarqi Türkistanga kiritmişdir. Bu, beynelmilal qanunlarga qarşı
bolgan işleri ile Bolşevikler Ciñ hükümetiniñ ornunda qalışıga tarafdar ekenliklerini
körsetedirler. Bu asker Urumci ile Çoguçek arasını isyançılardan saqlamaqqa yardam
etdi.

Urumcide Ciñge Qarşı İnqılab Hem Yeñi Hükümet

Urumcideki Qıtaylar, çeksiz qan tökünüñ özleri üçün yakhşı netice ile
bitmeyecegini körgenleriden Aprilniñ 12 sinde Mancuryadan kilgen asker hem Rus
saldatlarınıñ qatnaşmasıyla Urumcide Ciñge qarşı inqılab yasab, oni Rusyaga
qaçmaqqa mecbur etdiler. Onuñ qaçışıyla ornunda şu hükümetde oturgan Qıtaylar bir
yeñi muvaqqat hükümet tüzdiler. Evvelce Maarif Vekili bolub turgan Liu – Veñ Luñ
Juçi (Hükümet Reisi) boldı. Köz boyamaq üçün güya hükümet işlerini tekşirib
baruvçi bir şura tüzüldi. Bu şuranıñ 24 azası Qıtay (diyerlik barısıda Ciñ
Hükümetiden bolgan kişiler) bolub, Türklerden – 5, Dunganlardan – 3, Mogollardan
– 1, Aq Ruslardan – 1 aza kirdi. Yeñi hükümet öziniñ tışqı siyaseti ve maliye
işlerinde Merkezi Qıtay Hükümetige tabii bolub, içki idare işlerinde mukhtardır.

Yeñi Urumci Hükümeti muteber zatlarnıñ imzalarıyla taratılgan


müracaatnamelerden khalqnı tınçlıqqa çaqırdı. Bütün belanıñ sebebini Ciñ –
Şujeñniñ şakhsi etib körsetişge tirişildi. Baş köterüvçilerniñ bir qısmı quralnı qoyub,
Urumci Vekilleri ile müzakerege kirişdiler. Urumci, Çoguçek hem Qulca tarafları
Yeñi Hükümetni tanıdılar.
512

İsyaña soñraraq qoşulgan Altay Qazaqları hükümet vekillerini qabul itmey


turadırlar. Olarnıñ başında Altay Qazaq Vañı Alihan Töreniñ inisi Şerifullah Khan
Töredir. Rus hem Qıtay mekteblerini körüb, bir ara Qıtay Hükümetinde memurda
bolub turgan Şerifullah Khan agası Vañnı isyanga qoşuvluga mecbur etmişdi.
Şersenbedeki Savet Qonsuli, bütün isyan vaqtinde hiç bir yerde birgine Bolşevik
memuriga zarar tiymegen bolsada, ornını taşlab Rusyaga qaçdı. Ahalisi az bolsada
Şarqi Türkistannıñ eñ bay vilayetlerinden bolgan ve Urumcige yaqın bolgan Altay
indigeçe Yeñi Hükümetni tanıganı yoq. Altı şehir hem Urumci Hükümetini tanımadı.
Ol tarafda Dungan az bolsada, Altı şehirdeki hareketde olarnıñ roli zor. Türklerden
olarga Yarkend, Qaşgar yagında köbrek Qırgızlar qoşulsalarda, yolbaşçılarınıñ
diyerlik barısı Dunganlar. April ortasında Yarkend, Maynıñ başında Qaşgar şehirleri
isyançılar qolıga kirdi. Qaşgarnıñ eski Dungan Valisi Ma İngiliz Qonsulkhanesine
sıgıngandan soñ, idare ikinçi bir Dungan Ma – Şeñ Çiñniñqolıga ötdi.

Şunday bolub May – İyun aylarında Yeñi Urumci Hükümetiniñhakimi indilik


Urumci – Çoguçek – Qulca vilayetlerindegine yüredir.

Temir.
513

ŞARQİ TÜRKİSTAN*
III

Savet Rusyanıñ Şarqi Türkistan togrusundagi siyaseti Çarlıq Rusyasınıñ başlagan


yolı ile ketdi. Çarlıq Rusyası kibi, Savet Rusya dakhi Khıtay memleketiniñ büyük
duvar arqasındagı, Rus imperyalistleriniñ daima köz tikdikleri parçalarını öz qolıga
kiretmekke tirişedir. Bütün ecnebi devletler içinde birinçi olaraq Khıtay memleketine
çengel atqan devlet Rusyadır. Rusyanıñ Khıtayga qarab ve Khıtay hesabıga
keñeymesi 1689 ınçı yılı 27 nçi Oqtobırda baglangan Nerçin muahedesinden
başlanadır. Bu muahede boyunça Khıtay devleti Rusya çegeresiniñ Argun ırmagı
(Amur deryanıñ bir qolı)nı boylab Şimali Mancuryaga ve Okhot deñizine qadar
uzaytılışıga razı boladır. 1858 inçi yılgı Añun muahedesi boyunça Khıtay Rusyaga
Amur deryanıñ Şimalinde Barıñ deñizine qadar çıqturgan keñ bir ülke bıraqadır.
1860 nçı yılı 14 inçi Noyabırdaki Pekin muahedesi boyunça Rusya Primore (Deñiz
havalisi) vilayetini öz idaresi astıga kiritedir. Rusya ile Khıtay arasında 1896 nçı yılı
Petersburgda baglañan muahede mucibinçe Khıtay Rusyaga Mancurya üstünde temir
yol salışga haq beredir ve bunuñla diyerlik, bütün Mancuryanı Rusya idaresi astıga
birgen boladır. Bunlarnıñ barçasıda hiç bir muharebesiz vaqa boladır! Rusya
Khıtaynıñ agır vaziyetinden istifade itmişdir ve gah şantaj (devaq) ile, gah yalgandan
öz dostlugını vaadi qılmaqla Khıtay memleketiniñ parçalarını biren – saran öz qolıga
kiritib almışdır. Lakin Khıtay Hükümetiniñ öziniñde yardam için Rusyaga müracaat
etdiki ve faqat aldıgı yardamınıñ özige köb qıymet bahaga mal bolganıda vaqidir.
1864 inçi yılda “Çiñ – Cañ” (Şarqi Türkistan) “Ciñ – Şu – jeñ” (Baş Valisi), isyan
qılgan “Khui – Khui” (Müslüman)larga qarşı yardam surab, Almatadagi Rus Valisini
General Qolpaqofskige tört defa mektub yazmışdır. “Ciñ – Şu – Jeñ” bu
mektublarında: “Tilniñ tişge yaqın bolganıdık birbirige yaqın bolgan devletlerimiz
birbirleriniñ felaketlerige bigane bolub qalamaydırlar” deb yazgan idi. Bu
mektublar Rusyanıñ Şarqi Türkistannı zabt etmek, o yerden turub bütün Orta Asyaga
tesellüt etmek ve öz hakimiyetini hem Şarqi, hemde Garbi Türkistanda
muhkemlemek fikrinde bolub turganı bir zamanda yazılmışdır. Rus “Tişleri”niñ

*
Yaş Türkistan, Avgust 1933, San 45, S. 9-14.
514

Khıtay “Til”ini qanday qarşı alganlıgını biz yakhşı bilirmiz: Gulcanı Khıtayga
qaytarub berüvge qarşı Rusyaga bütün tışqı Khıtay ülkelerinde vergisiz ticaret qılış
haqqını birgen muahede, Rus “Tişleri”niñ özige ilişken Khıtay “Til”ige bergen
cevabı idi. Faqat, bakhtsızlıqqa qarşı, Rus emperyalizminiñ “Tişleri” arasıga Khıtay
“Til”i ile birlikde Şarqi Türkistan tüşüb qaldı.

Bolşeviklerniñ hükümet başıga kelüvi ilede vaziyet hiç özgermedi: Rusya Şarqi
Türkistanga endide burungudak böri kibi qaraydır. Bolşevikler Şarqi Türkistannı
qatii suretde istila etiş işini küçeytdiler ve tezletdiler. Bu hal ınıqsa Türk – Sib temir
yolı salıngandan beri daha artıq sezilmekdedir. Bu yolga atab yazılgan “Türkistan –
Sibirya Magistralı” namlı kitabda Şarqi Türkistan (Başqa tabiriyle “Garbi Khıtay”)
Garbi Türkistanla bir qatarda Savet Rusyanıñ togrudan togru istismar eteçegi bir
mıntıqa deb sanalmaqdadır. Bu kitabga ilave qılıngan bir kharitada ise mene şu üç
temir yolnuñ layihasını körürsüz: 1) Almata Gulcaga; 2) Ayaköz (Sergiopol)den
Çoguçekke; 3) Semeyden Sarsümbe (Sarsumbe)ge… Yalgız buginede emes, aynı
kitabda Bolşeviklerniñ Şarqi Türkistan içinde saluvni elzem deb tapdıqları araba ve
avtomobil yollarınıñda layihasını körürsüz. Bolşevikler Khıtaynı Şarqi Türkistannıñ
igesi deb sanadıqları halde, özleriniñ bu ülkege dair temir yol layihaları ve başqa
planları haqqında ne Khıtay Hükümetiniñ ve ne de Şarqi Türkistandagı Mahalli
Hükümetniñ reyini suraşqa ve hatta onlarnı khabardar etişkede asla lüzum
körmegenler. Savet Hükümeti, güya Şarqi Türkistan Rusyanıñ ganimet malı imiş kibi
hareket etmekdedir. İkinçi yaqdan, Şarqi Türkistandagı Khıtay memurlarıda özleriniñ
keñ içki mukhtariyetlerinden faydalanub bargan sarı artıq derecede Bolşeviklerniñ
tesiri astıga birile birile yaturlar ve hiçbir itibarga ige bolmadıqları bu ülkede ahaliniñ
arzusı khilafına olaraq öz hakimiyetlerini saqlab qalabilmek için aynı Bolşeviklerniñ
yardamıga can atmaqdadırlar.

Bolşeviklerniñ Khıtay ameldarlarınıñötiniçini memnuniyetle orunga ketirmekde


ekenliklerini bu yerde söyleb oturuş hem artıqçadır. Şarqi Türkistannıñ toluq milli
istiqlaliniñ tahaqquq etüvi ile neticelenmesini istedigimiz endiki qozgalış çagında
Savet Hükümeti Khıtay Hükümetige qolundan kelgen bütün yardamını körsetdi. Bu
yardamnı Savet Hükümeti Khıtay Hükümetige qarşı muhabbetinden ve ya Şarqi
515

Türkistan üstünde küçlü bir Khıtay Hükümeti istediginden emes, belki hem Khıtay
devletiniñ bütünlügi hemde Şarqi Türkistan milli qurtuluş mücadelesi menfaatlerige
qarşı aynı derecede düşman bolgan Rusya emperyalizmi menafiyi için
körsetmekdedir. Savet Rusyasınıñ Khıtay devletiniñ bütünlügi menafiyine qanday
qarayturganlıgını körsetmek için Savetlerniñ Mancurya ve Mogolistan siyasetinden
misal ketirmek mümkün. Inıqsa Mogolistan khususunda Savet Hükümeti harfi
harfine Çar Hükümeti kibi hareket etdi. Bu yerde Çiçeriniñ Khariciye Qomisarı iken
bütün ittifaq Merkezi İcraiye Qomitesi 3 inçi toplanışında saylañan nutqundan bir
parçasını ketiremen; Çiçerin öz nutqunda demişdi ki: “Biz Mogolistan Khalq
Cumhuriyeti Khıtay Cumhuriyetiniñ bir bölgesi deb tanıymız; lakin aynı zamanda
onuñ, öz içki turmuşıga Khıtaynı qarıştırmaslıq qadargine emes, hatta öz tışqı
siyasetini, Merkezi Khıtay Hükümetini hiç qatnaşdırmasdan, öz başıga yürütecek
qadar keñ mukhtariyetinide tanıymız.”Savet Hükümetiniñ bu siyaseti burungu Çar
Hükümeti siyasetiniñ bütünley aynıdır. 1911/1912 nçi yılı qışın Çar Hükümetide
Mogolistannı Khıtay devletiniñ mukhtariyetli ve faqat öz tışqı siyasetini müstaqilen
yürütüvge haqlı bir bölegi deb tanıy turganlıgını bildirgen idi.

Khıtaynıñ parçalanması bizni hiç qaygırmaydır. Biz müstaqil Mancuku devletiniñ


tüzülüvini candan alqışlaymız. Müstaqil Mogolistannıñda yaşaması ve inkişaf etüvi
bizçe matlubdur. Şarqi Türkistanda müstaqil bir Türk devletiniñ tüzüldigini
körseydik köb bakhtiyar bolurduq. Bu maqalada Rusyanıñ“Khıtay bütünligi”ne qarşı
laubali tavrandıgını isletüb ötüvimiz, bizniñ“Khıtay bütünligi”ni müdafaa etmek
istegenimizden emes, belki Rus siyasetini qaraqterize etmek, onuñ hem eski Çarlıq
Rusyasınıñ hemde bukünki inqılabçı Savet Rusyasınıñ siyasetlerini bir tüsde
körsetüçi iki yüzliligini, münafıqlıgını isbat qılmaq içindir.

Niçin Rusya (burun Çarlıq, endi Savet Rusyası) Şarqi Türkistan khususundada
mesela: Mogolistanga nisbeten yürütken siyasetini yürütmeydir, yani, niçin Şarqi
Türkistandada “Öz siyasetini müstaqilen yürütebileçek qadar keñ bir mukhtariyet”
ilan etilmeydir? İşde bunday bir “mukhtariyet” bardır. Savet Rusya Şarqi Türkistan
ile bir neçe siyasi ve ticari kelişüvler baglamışdır. Savet Rusya ve Şarqi Türkistannıñ
öz Qonsulluqları bar. 1929 ınçı yılda Savet Rusya ile Khıtay arasında Mancurya
516

temir yolı yüzünden bolgan uruş çagında Şarqi Türkistannıñ Almata ve Taşkenddegi
Qonsulları Savet Rusyasıga öz khayrı khocahlıqlarını bildirgenler idi… Bunuñla
beraber Savet Hükümeti, Şarqi Türkistannıñ mukhtariyetini, Mogolistan togrusunda
qılganı kibi alenen tanıdıgını açıq ilan etken emes. Halbuki Şarqi Türkistan iqtisadi
cihetden Mogolistanga qaraganda daha büyük bir ehemmiyetge igedir. Bunga sebeb
nedir? Bu sorgunuñ cevabı pek qolaydır. Rus Bolşevikleri, aynıyle öz sebebleri
bolgan burungu Rus imperyalistleri kibi, Şarqi Türkistan mukhtariyeti prinsipini
özünden qorqarlar; çünkü bu mukhtariyet arqasından Rus Bolşeviklerige ve
umumiyetle bütün Ruslarga onlar için düşman ve qorqulu bolgan Şarqi Türkistanda
Türk milli müstaqil devleti şekli körünüb turadır. Bukünki künde Rus hakimiyeti için
qorqunç bir hal algan milli istiqlal küreşiniñ devam etib turdıgı Garbi Türkistanla bir
qatarda Şarqi Türkistanda bir müstaqil Türk devleti tasavvur etiñiz…

Hiç bir Rus Hükümetiniñ hiç bir zaman bunga tahammül etmeyecegi belgilidir!
Ülkeniñ bütün şiresini sürüb almaq, ahalisini tizginleb saqlamaq, khalq arasıga
grupçılıq, qabile düşmanlıqları tokhumını saçmaq – mene bunlar Rusya hakimiyeti
veya nüfuzi astıga tüşüb qaluv bahtsızlıgında bolgan Türk ülkelerindegi
khususiyetidir.

Khıtay devletiniñ parçaları biren – saran ayrılıb ketmekdedir. Mogolistan yalgız


ismindegine Khıtaynıñ bir qısmı sanaladır. Müstaqil Mancukunuñquruldıgına
yaqında iki yıl toladır. Ötken yıldanberi müstaqil Tibetde yaşab keledir. Endi Şarqi
Türkistanda qat – qat bastırılgan istiqlal küreşige yeñiden kirişmekdedir. Şarqi
Türkistannıñ Khıtayga qarşı küreşige eñ köb zarar bire yatqan kimdir? – Rusya.
Rusyanıñ istedigi nerse, Şarqi Türkistannıñ Khıtay boyunturugı astında qaluvıdır;
çünkü Khıtay her halde bu Türk ülkesiniñ Rusya tamanıdan istismar etilişige mani
boluv iqtidarında emesdir.

Şarqi Türkistan bu vaziyetden qanday qurtulacaqdır? O, öz milli kelecegi için


yürütüb turgan küreşinde qanday muvaffaq bolaaladır?
517

Bizçe, Şarqi ve Garbi Türkistannıñ milli qurtuluş yolundagı bütün küçleri


birleşmelidir. Bunuñla biz bir ve milli Türkistannıñ iki ayrım parçası arasındagi
keleçek münasebetini indiden belgilemeymiz. Faqat, şunusımuhaqqaqdır, ki
Türkistannıñ bir parçasında Rus hakimiyeti devam etdikçe onuñ ikinçi parçası hür ve
müstaqil bolalmaydır. Khıtay yalgız Şarqi Türkistannıñ düşmanı iken, Rusya hem
Şarqi Türkistannıñ hemde Garbi Türkistannıñ düşmanıdır. Bizçe, hem Şarqi
Türkistannıñ hemde Garbi Türkistannıñ cemaat khademeleri lazım körülgen ve
imkan tapılgan her yerde birbirlerige yardam berib, birbirlerini himaye etib birlikde
çalışmalı ve hareket etmelidirler. Haqiqatde bir bolgan Türkistannıñ iki qısmı
arasındagı keleçek siyasi münasebetini bugün biz Avrupada oturub hal etmeymiz.
Lakin birbirimizge qardaşçasına qol uzatmaq, omuz – omuzga yürümek – bu bizniñ
vazifemizdir, her bir Türkistanlınıñ Türklük vazifesidir. Bu vazifeni biz
becermelimiz.

Küçlerimizni birleştiriş, Türkistanda yalgız bir Türk milli devleti yaratışga fikir ve
irademizni daimi suretde çalışdırmaq – mene bunlar bizniñ gayemiz bolmalıdır.

(Bitdi)
Tañrı berdi
518

ŞARQİ TÜRKİSTANDA*

Şarqi Türkistannıñ Yarkend ve Kaşgar şehirlerinden başqarmamızga kelgen iki


mektubni töbende öziçe basmaqdamız:

1351 Hicri 10 inçi Şaban (1932 yıl 7 Deqabır)da Qumulluqlar Qumulni


Khıtaylardan qaytarıb aldılar. Bul sırada Ladakhtarafıdan Urumçige iki yüz tüye
qural ve azuq ketirilib turganlıqnı Qumulluqlar işitib, tag tarafıdan yaşırın yol ile
kelib yolni tusub bul nerselerni qolga tüşürdiler. Şunuñ arqasıda Qumulluqlar
quvvetlendiler, soñra Şabannıñ akhiride Turfan, Qara şehir ve Qiçannı aldılar.
Ramazannıñ akhiride Quçarga, soñra Kaşgarga kelib Urumçiden kele turgan telgraf
simlerini üzdiler. 10 inçi Şevval (5 Fevral)de Aqsuga kelib idiler. Aqsudagı Dotey
Yeñişehirge qaçdı. Arqasıdan barıb Yeñişehirni hem aldılar. Qaraqaşlıqlar bul
khabarnı işitib Qaraqaş Ambanını ve başqa Khıtaylarnı öldürüb Khıtaylar ile
hükümetge qaraşlıq nerselerni ganimet qılıb aldılar. Soñra 300 nefer qollarıda keltek,
ketmen ve şuñdak başqa uruş quralları ile Zavaga keldiler. Gumadagı Amban bu
vaqıanı işitib, olarnıñ qarşısıga 250 nefer qurallı nizami asker yubardı. Bular Zavaga
barıb, mücahidler ile aralarıda uruş bolub, mücahidler galib kilib, Khıtaylarnı
qaçırdılar ve 50 dane mıltıq hem başqa azuqa qolga düşürdiler. Bul
khabarnıKaşgardagı Dotey işitib 200 Qırgız ile 25 Khıtaynı qurallandırıb gönderdi
(26 Şevval = 21 Fevralde). Mezkur 225 neferniñ iki topı, iki oqçaçarı bar idi. Bular
Qargalıqga barganda Qargalıq ahalisi bu khabarnı işitib ulema ve meşayikhalarınıñ
başçılıgı ile onlarnıñ yollarını kesib Khıtaylarnı öldürdiler. İki nefer Khıtay zor ile
qaçıb qurtuldı. 200 nefer Qırgızlar ise Müslümanlarga qoşuldılar. Qargalıq ahalisi
top, oqçaçar ve başqa barça qural hem azuqalarnı qolga aldılar (26 Şevvalde). Bu
khabarnıPuskam ahalisi işitkenden soñ, onlar etrafındagiler ile birleşib özlerige Sabır
Khan Hacı Khocamnı kette qılıb ambanı öldürdiler.

İkisu namlıq cayda Khıtaylar köb bolur idi. Olarnı hem öldürüb köb ganimetler
aldılar. Mezkur Sabır Khan Khocam 1349 (yani 1930 da) Hacga bargan kişidir.

*
Yaş Türkistan, Avgust 1933, San 45, S. 14-20.
519

İkisudagilerge Ahmed Qazı degen kişi yardam qıldı. Sabır Khan Khocam olarga
kette boldılar. Yine Sabır Khan Khocamnıñ yaqınlarıdan birkişi Qargalıqga kelib
onda hem hakimboldı. Khıtaylarga qaraşlıq bekler qaçdılar. Olardan beş neferni
qolga tüşürüb, bazılarını öldürdiler ve bazılarını asıb qoydılar. Qolga tüşken kişiler:
Boş Bek, Abdullah Bek, Abdurrahman Bek, Emin Bek ve Ömer Beklerdir.

Bu khaber ve inqılabnı Yarkend Ambanı işitib, bütün Yarkend ulema ve ve


savdagerlerini yıgıb, olarga şehirni tapşurub özi Yeñişehirge kirib, dervazelerini
bagladı. Şul çagda Qumulluqlardan gazaga teşviq qılgan mektub keldi. Soñra
Artuşluq Molla Sabit Akhund Damolla (Bundan üç yıl ilgeri Hacga, Mısır ve
İstanbulga bargan idi) ogulları ile Khotanda turub bu inqılab khabarını işitib
Qaraqaşga keldi ve ahali ol kişini zor hürmet ile qarşı aldı. Molla Sabit Akhund
Damolla olarga nasihatler qılıb, vaatler söyleb Müslümanlarga cihad qılmaq lazım
ekenligini beyanetdi. Qaraqaşda Mehmed Emin Akhund namlıq bir müderris bar idi.
Ol Qaraqaşga kette boldı. Hamme iş bu kişiniñ qolundadır. Soñra Qaraqaş
ulemasından Mehmed Niyaz Akhund degen kişi Qaraqaşdan çıqıb Khotannıñ İlçi
degen qışlagıga barıb ondagı Dotey Ambanlarını ve başqa Khıtaylarnı öldürüb
khazine ve qurallarını qolga aldı. Kette toplar qolga tüşürdi. Şunuñ arqasıda
Khotanlıqlar quvvetlendiler. Soñra İlçiden Lop – Çiçan – Qibe nam yerlerge khabar
könderüb idiler. Olar hem Khıtaylarnı ve hükümet kişilerini öldürüb hükümetni öz
qollarıga aldılar. Üç yıl bundan ilgeri yazda Celal Bek (Canıbek Qazı Özkendlik eski
mücahidlerimizden) atlıq Ferganadagı Qırgızlarnıñ uluglarıdan öziniñ yetmiş nefer
adamları ile Ruslarga qarşı uruşub akhirde kelib idi. Onı Kaşgar Ambanı Çiçan Oşlab
Hotanga alıb barıb qamab qoygan idi. Bu inqılab vaqtide onı çıqarıb Altışehirliklerge
nizam ve qural tutmaqnı örgetmek üçün belgileb qoydılar.

Hotan hazırda quvvetliqdir. Hammeleri Zavaga yayılgandırlar. Bul yer


Qaraqaşdan Hotanga keleturgan cayda bir tengidir. Soñra Hotanlıqlar Gumaga kelib,
ahaliniñ inqılabga qoşulmaqlarını taleb qıldılar. Bazıları qaçdılar. Kette ulemaları
Abdülkerim Aqsaqal, Resul Hacı dik kişileri qoşulmaqqa onamay qarşılıq
qılganlarıdan öldürdiler; kette – kiçik 200 qadar kişi öldürüldi. Yarkend Ambanı
özini Qurganga alıb, tört yüz nefer asker toplab topkhanelerni rastladı. Qargalıq
520

inqılabçılarınıñ maqsadları Yarkendge kelib, onı feth etmek ve ondagı Amban ve


askerlerni qolga tüşürmek idi. Yarkend Ambanınıñ hareketi khabarını işitib Hotanga
yazdılar, ondan Nur Ahmed Khan qumandasında iki mıñ nefer asker yubardılar.
Bunlarnıñ barçası yaş medreseliler idiler. Bunlar Qaragalıqga kelib, onda tört
mıñboldılar ve Sabır Khan Khocam, Hacı Alemlerniñ qumandalarıda Yarkendge
kilib Eski şehirge kirdiler. Khıtaylardan köb kişini öldürdiler. Köb uruş quralları
qolga tüşürdiler. Mücahidlerden şehid bolganlar yüz neferçe idiler. Soñra Yeñi
şehirge hem kirdiler. Khıtaylardan azraqları muhasarada qaldılar. Khıtaylar tarafıdan
qoyulgan barça Bekler qolga alındılar. Olarnıñ içinde Yarkend Bacgiri (Gümrük
memuru) Qasım Khanga okhşaş kişiler hem bar. Kaşgardagı Dotey bu khabarnı işitib
Dunganlarnıñ ketteleriden Ali Akhund namlıq kişini çaqırıb, onga 300 nefer Qırgız
ve Kaşgarlıqlarnı qoşub, Yarkenddeki Khıtay Ambanlarınıñ yardımıga yubardı.
Mezkur 300 nefer Qırgız ve Kaşgarlıqlar qurallarını taşlab, Khıtaylarga yardamga
barmaqqa onamadılar. Yarkendniñ Yeñişehridegi 500 nefer Müslüman Khıtaylar ile
muharebe qılıb, Khıtaylarnıñ yarmısını öldürdiler. Qalganları muhasaradadırlar.
Qargalıq Ambanı, Guma Ambanı, asker qumandanı teslim bolganları yoq.

21 inçi Zülhicce (24 Nisan - April)de Hotandan Emir Abdullah qumandasında


2000 asker Qargalıqga, ondan Yarkendge keldiler. Bunlar 4000 asker ve başqalar.
Qumulluqlar Maralbaşıga keldiler. Soñra hükümet teşkil qılmaq üçün Aqsuga kelib
Aqsu, Maralbaşıda hükümet qurub, soñra Kaşgarga 2000 asker yubardılar.
Qumulluqlarnıñ Kaşgarnı feth etmek istegenliklerini Kaşgar etrafındagı khalq işitib
3000 nefer asker toplab barısı 5000 asker boldılar. Buni Kaşgar Doteyi işitib yıgılgan
askerlerge şu khabarnı yubardı: “Eger sizler hükümet mührini ve şehirni isteseñizler
min sizlerge tapşurayın” didi.

Mücahidler: “Bizlerge şehirni teslim qılıb mühürni tapşurmaqla beraber


Khıtaylarnıda tapşurasen. Öziñ Urumçiden Qumulluqlarnıñ ketteleriden hüküm
kilgunçe öz yeriñde turasen” didiler. Dotey buni qabul qılıb Khıtaylarnı tapşurdi. Özi
Müslümanlarnıñ bayragını tikib, ahalige yakhşı muamele qılıb turubdur.
521

Urumçidegi “Çeñ – Cañ” Rusya Hükümetige sıgındı. Hazır Urumçige Khocam


Nazır Hacı atlıq kişi “Çeñ – Cañ”boldı. Hazırda bütün Altı şehir vilayetige şul kişi
hakimdir. Qumulluqlar, Hotanlıqlar berdirler, ortalarıda ikhtilaf yoqdur. Hotanda İlçi
Seyid Mehmed Niyaz Akhund, Gumada Abdülcelil Akhund, Qargalıqda Musa
Khocahakimdirler. Yarkenddegi Şividlerniñ bütünisini çıqarıb Hindistanga
haydadiler(*).451

Hazırda İliden Hotannıñ akhirigeçe at yürüşüyle üç aylıq yoldur. Bu yollarnıñ


barçası Müslümanlar qolıda. Memleketniñ beş milyon ahalisi bolub hammesi
müslümanlardır.

II – Urumçini algandan soñ başda Qumulluklardan Temir Bek ve Dunganlardan


bir yaş yigit bolganı halde öz küçleri ile Aqsuga kelib Khıtaylar ile muharebe
qıldılar. Akhiride mücahidler Aqsunı aldılar. Soñra evvelgi mektubdagı Kaşgar
Doteyige yubargan cevablarını yazdılar. Özleri Yarkendge barıb zor uruş arqalı
Yarkendni feth qıldılar. Ondan Maralbaşıga barıb, onda hem uruşub galib keldiler.
Soñra bu küç Feyz Abadga kelgende KaşgardagıDoteyniñ Qırgızlardan ibaret
Muhafız askerleri öz başlıklarını öldürüb, mücahidlerge qoşulub Kaşgarga hücum
qıldılar; Khıtaylar, fahişe khatunlar ve Bolşevikleşken yaşlarnı öldürüb, olarnıñ
mallarını mücahidler ortasıda taqsim qıldılar (8 Muharrem = 3 inçi Mayda).
Khıtaylar Yamil Kurganına qamalıb aladırlar. 9 inçi Muharremde mücahidler
Kaşgarga kirib, Yamildegi Khıtaylarnı teslim alıb Doteyni tutub, Olarnıñ uruş
qurallarını aldılar. Khıtay Hükümetiniñ khazinege qaraşlıq nerselerni şundayça
hükümet khazineside qaldırdılar. Kaşgarga ulemadan Damolla Şemseddin ile bir
Dunganni, HotangaDamolla Sabitni Emir qılıb belgilediler.

Khıtaylar tarafından salınmaqda bolgan aşuqça salıqlarnı khalqdan köterib


dıhqanlarga öşür (onda bir), savdagerlerge zekatdan başqa salıq yoq deb ilan qıldılar.
Şarqi Türkistanda ve Şarqi Türkistan ile Hindistan ortasıda ticaret işleri bilkül cari
bolub, qaldı. Hac üçün umumi icazet deb ilan qılındı.
451
(*)Bu haydalgan Şividlerniñ baarısı misyonerlik vazifesi ile muşgul için kelgen kişilerdir.
Başqarma.
522

“YAŞ TÜRKİSTAN”GA MEKTUB*

Yaşasun Şarqi Türkistandagı Yeñi İslam Hükümeti!

…Bizler Şarqi Türkistan istiqlalini köñlimizniñ çoqur yerleriden qutlaymız.


Mücahidlerimizniñ ittifaq ile eskilik - yeñilik talaşından yakhud mansıbga berilişden
ve khususi garezlerden özlerini uzaq tutuşlarını ve aziz yurtları Şarqi Türkistannıñ
müstaqil devletini qurub alışga muvaffaq boluşlarını Khuda tealadan tileymiz. Şarqi
Türkistanmıznıñ istiqlali Garbi Türkistanmıznıñ istiqlali üçün arifedir. Biz Garbi
Türkistanlılar milli istiqlalimizni alıb, khalqımıznıñ yıltızıga tüşken qurtlarını öz
muzlu memleketige haydab, etrafda perişan halde yaşab yürgen vatannıñ aziz
balalarınıñ ve yaş ornıga közleriden qanlar aqızıb Sibiryanıñ muzlarıda, Sulufki
ceziresinde tün - kün qarlar içinde yer qazıb, yagaç kisib qol ve ayaqları üşügen
vatanperverlerniñ, tavuşlarını çıqaralmay içleriden ıçkırındılar ötüb, til ve qol –
ayaqlarıga qufulurulgandıq G.P.U zindanlarıda yatqan milletini süyümekden başqa
“günahı” bolmagan yurtdaşlarımıznıñ öz Türkistanımızga yıgılıb öz hissiyatlarını
yıgı aralaş sevinçler ile birbirlerige hikayeler qılışıb yürüşlerini, hür Türkistannı –
Şarqi Türkistan ile Garbi Türkistannıñ birleşib Orta Asyada Ulug Türkistan teşkil
etib müstaqil Türk Hükümetini quruşıni yürekden tileymiz.

Yaşasın Ulug Türkistan!


Mirza Azmi Mekkei Mükerreme 14 Rebiülevvel 1352(8 Temmuz 1933)

*
Yaş Türkistan, Avgust 1933, San 45, S. 20.
523

ŞARQİ TÜRKİSTAN MESELESİ ETRAFINDA*

Şarqi Türkistannıñ qanlı mücadelesi devam etmektedir. Bütün dünya matbuatı bu


mücadelege büyük ehemmiyet bermekte. Hatta başqa Türk ülkelerindeki vaqalardan
khabar berişde, sarañlıq körsete turgan Türkiye matbuatıda, bek qıymetli ve Şarqi
Türkistan milli küçlerige hayrıkhahlıq bildiriçi maqaleler yazdı. “Yaş Türkistan”nıñ
soñgu üç nuskhasıda (43 – 45 inçi) nüskhasında mukhbirimiz Tañrıberdi de Şarqi
Türkistannıñ feci körgülükleri ve öz milli qurtuluşı yoludagı arası uzulmagan
küreşleri haqqında qısqaça malumat berip ötdi. “Yaña Milli Yol” mecmuasınıñ 7 nçi
sanıda ketirilgen malumatdan (Bu maqale "Yaş Türkistan"nıñ 44 inçi Sanıga biraz
qısqartılıp köçürülgen) ve mecmuamıznıñ ötken nuskhasında basılgan Yarkend ve
Kaşgar mektuplarından ve bu memleketdegi hazırgı isyanıñ küçi ve maqsadlar
haqqında bir fikir hâsıl qılmaq mümkün. Şarqi Türkistan mücadelesi burungu
defalarda bolganı kibi bu defa hem Khıtaydan bütünley qurtuluş bayragı astında
başlamıştır. Bu maqsadga artıq qısmen erişilmiştirde.

Şarqi Türkistan mücadelesi bizge – başqa ülkelerdeki Türklerge - de her yerde ve


qolumuzdan kelgen bütün çareler ile Şarqi Türkistannıñ tam milli qurtuluşı gayesige
yardam etmek ve bazı Rus matbuatında bu mücadelenin nimeden kelib çıqqanlıgı
haqqında tarqatılıp turgan egri-bügrü malumatqa qarşı küreşmek kibi ciddi ve mühim
vazifeler yükleydir.

Esasen bu haqqında bu yerde söylep oturuşke hiç ihtiyaç hissetdirmey turgan


derecede basit bir haqiqattır. Lakin iki vaqa münasebetiyle bir bu yerde bu haqiqat
üstünde biraz toqtab ötmek mecburiyetindemiz.

Birinci vaqıa: Bizge khabar birildigine köre, bundan biraz evvel bir maruzada
Savet qol astındagı Türk ülkelerinden bir muhacir güya indigi Şarqi Türkistan
isyanınıñ Bolşevik işi ekenligini söylegen maruzaçınıñ bu iddaasını nimelerge

*
Yaş Türkistan, Sentabır 1933, San 46, S. 7-11.
524

esaslantıra turganlıgını biz bilmeymiz. İsyançı khalqnıñqolıga ötken bütün şehirler


Bolşevik agentalarından tazalañan. “Yaş Türkistan”nıñ ötken sanıda Yarkend ve
Kaşgardan alınıp basılgan mektuplarda “Şarqi Türkistan ile Hindistan ortasıda
Ticaret işleri bilkül cari bolub qaldı” dip söylenmektedur. Bu ise Bolşevik siyasetige
eñ küçlü zerbe urmaq demekdir. Bir de şunı da hiç unutmaslıq kerek, ki Savet
Hükümeti ahaliniñ köpçiligi – yani Türkler közünde hiçbir itibarga ige bolmaganıdan
ve merkezi Khıtaydan uzaqlıgından yalgız Bolşeviklerniñ“Yarım yaşırın yardamı”
arqasındagına hükümet süre bilgen Şarqi Türkistan Khıtay hükümdarları ile cuda
yakhşı münasebette idi. Çünki, haqiqatde Mosqva nüfuzu astında bolgan bu Khıtay
Hükümeti zamanındagına bu memleketniñ iqtisadi baylıqlarını serbestçe tasarruf
etebilgen ve memleketni köbden öz iqtisadi nüfuzi sahasiga kiritişge muvaffaq
bolgan (Bu togruda “Yaş Türkistan”nıñ 44 inçi Sanıga baqılsın) Bolşevikler için
Şarqi Türkistandagı Khıtay hakimiyetiniñ qararsız vaziyetini qorumaq ve saqlab
qalmaq karlıdır.

Bolşevikler yalgız Savet Hükümetiniñ togrudan togru iqtisadi bir menfaat


közlemedigi ve Bolşevizm ideolojisinden naza haqiqi milli isyan muvaffaqiyetiniñ
qapitalist devletni küçsüzlentirişge yaradıgı ve faqat Savet Hükümetiniñ özi için hiç
bir türlü oñgaysızlıq ve qorqu teşkil etmedigi memleketlerdegine milli isyan teşkil ve
onga yardam etedirler. Mesela, Bolşevikler Hollanda Hindistanında Yava atasında
milletçi khalq qozgalışlarıga memnuniyetle yardam etedirler. Çünkü O yerdeki
milletçiler isyanınıñ muvaffaqiyeti, Hollandanıñ müslemleke siyasetige zerbe
beribde, Bolşevikler için hiçbir türlü oñgaysızlıq ve qorqu çıqarmaganı kibi, hatta
Savet Hükümetiniñ başqa devletlerge qarşı “müstamleke aleyhdarlıgı” siyasetiniñ
muvaffaqiyetige yardamda beredir.

Şarqi Türkistan khususıga kelgende iş bütünley başqaçadır. Bu yerdegi milli


hareketniñmuvaffaqiyeti Savet Hükümetiniñ inqılabı ve öz müslemleke siyaseti için
soñ derece büyük qorqu teşkil etedir. Bir tamanda Yaponyanıñ Mancuku arqalı Şarqi
Türkistan ile çegeredaş bolgan Magolistanga yaqınlaşuvı, ikinci tamandan
İngiltereniñ Tibetdeki siyasi ve iqtisadi hakimligi Bolşeviklerni Şarqi Türkistan
khususundagı hareketlerinde soñ derece ihtiyatlı boluvga ve bu yerdegi her qanday
525

bir Khıtay aleyhdarlıgı hareketge katlaşuvdan qorunmaqqa mecbur eteturgan


amellerdir.

Yine tekrar etemiz, ki bolub turgan vaqalar ve umumi siyasi şerait Şarqi
Türkistandagı Khıtayga qarşı milli qurtuluş mücadeleleriyle Bolşeviklerniñ qandayda
bolsa alaqa ve rabıtada boluşlarıga hiç orun bermeydir.

İkinçi: “Yaş Türkistan” idaresige buküngeçe atı işitilmegen “Şarqi Türkistannı


Qutqaruv Komitası” namından yazılgan bir beyannameniñ bir nuskhası yollanmıştır.
Hem şekil, hemde mefhum itibariyle bu vesiqa özige qarşı soñ derece menfi bir alaqa
oygantırmaqdadır. Bu beyanname yalgız Şarqi Türkistan milli mücadelesiniñ
mahiyetige uymaydurganı emes, hatta onun manasını tahrifte etedir. Bu garip
vesiqanıñ mefhumini tahlil etip oturmaymız. Beyannamenin şiveside Şarqi Türkistan
Türkleriniñ söyledikleri şive emesdir.

Beyanname Khıtay Hükümeti’nin Şarqi Türkistan da qılgan vahşiliqlerini


sanagandan soñ aynı Khıtay çegereleri içinde yalgız Mahalli Mukhtariyet talebi
ilegine betedir. Bayannameniñ 4 inçi ve 10 inçi maddelerige qaradıñızmı? 4 inçi
maddede “Merkez (Khıtay) Hükümetiyle arada yürgen kagıdlar Khıtayça yazuladur”
deyilgen. 10 inçi maddede “İçkeri Qıtaydan Türkistandagı khalqnıñ rızalıqıdan
başqa muhacirler ketirilmekke tiyüşiledur” deyilmişdir. Demek Khıtay tili devlet tili
sanılıb esas itibariyle Khıtaylarnıñ Şarqi Türkistangaketirilüvi qabul etiledir.

Haqiqi Şarqi Türkistan mümessilleriniñ bunday nerselerni yazuga qolları


yazaçagını biz hiç oylamaymız.

Beyannameni tarqatuv için qullanmaq istedikleri usülde ap – açık bir suratde bu


“Şarqi Türkistannı Qutqazu Kamitasınıñ” uydurma ekinligini körsetmektedir.
Haqiqattende, bunca zamandanberi Khıtayga qarşu qanlı mücadeleler yürütüp
kelmekde bolgan Şarqi Türkistanlılarnıñ Avrupada anonim (gizli) bayannameler
tarqatacaqlarıga, her kimden yaşırınıb öz mevcudiyetlerini gizleteceklerine inanub
bolurmu?
526

Şarqi Türkistan milli qurtuluş mücadelesinin maqsadını “Khıtay çegeresi içinde


mukhtariyet” derecesige tüşürüş ve asıl Şarqi Türkistanlılarnıñ iştiraki bolmaqsızın
“Şarqi Türkistannı Qutqazu Kamitası” ile oynaş asla yaramay turgan bir işdir. Bu
Şarqi Türkistan işi içinde, umum Türkleriniñ birbirleriyle qardaşçasına yaqınlaşuv ve
birleşüvleri içinde zararlıdır.

Şarqi Türkistan meselesige biz öz vatanımız maselesi kibi baqmalıdırmız; lakin


bundan, başqa ülke Türkleriniñ öz bildikleriçe, Şarqi Türkistan’nıñ öz
mümessilleriniñ qatnaşuvı bolmasdan ve faaliyetlerini onlarnıñ öz faaliyet ve
gayretleriyle uydurmasdan “Şarqi Türkistannı Qutqazu Kamitası” quruş kerekli ve
qura alaçaqları çıqmaydır.

Şarqi Türkistannı Khıtaydan qutqarmaq için her nerseden evvel onı bu beyanname
kibi zararlı vesiqalardan ve anonim komitelerden qutqarmaq lazım.

Çokay oglu (İmza)


527

ŞARQİ TÜRKİSTAN KÜNİ*

I -İstanbuldagı“Türkistan Türk Gençler Birligi” 28 Temmuz – 5 Rebiulakhir –


Cuma küni birlik salonında bir Şarqi Türkistan küni qılıb ötkizdi.

Birlik Reisi Doqtor Salihcan Bek bu künniñ qıymeti togrusında bir munça söz
söyleb bukün münasebetiyle Şarqi Türkistanga ait üç qonferans hazırlanganını
bildirdi.

Birinçi qonferans “Şarqi Türkistanniñ tarikh ve cografyası” haqqında bolub sabıq


Bukhara Khalq Hükümeti Cumhur Reisi Qoca oglu Osman Bek tamanından berildi.
Osman Bek mufassal ve uzun qonferansınıñ soñunda: “Şarqi Türkistannı ibtidai
halde degenlerge şunıayıtemen, ki Şarqi Türkistan sugarış ve turmuşı ile medeni
sanalgan Rus qışlaqlarından ve hatta bir qança Rus şehirlerinden medenidir.
Medeniyetniñ beşigi bolgan bu Türk yurtı fıtrı olaraq medenidir” dedi;
Qonferansınıñ köb yerleri alqışlar ile kesildi.

İkinçi qonferans “Şarqi Türkistannıñ öz komşuları ile alım – satım işleri”


mevzuda bolub bunu Doqtor Mecdettin Bek söyledi. Şarqi Türkistannıñ alım –
satımını raqamlar ile körsetib toluq maalumat berib nihayet Doqtor Mecdettin Bek
Şarqi Türkistannıñ Ruslar tarafından mali (iqtisadi) bir çenber içige alınganlıgını
gümrüksüz – bacsız milyonlarça mal satılganını ve soñ zamanlarda Şarqi Türkistan
savdegerlerinin bu mali(iqtisadi) tazyiq neticesinde Hindistanga çıqmaq
mecburiyetinde qalganlıqlarını söyledi; köb alqışlandı.

Üçünci qonferans “Şarqi Türkistannıñ buküngi qurtuluş qozgalanınıñ tarikhçesi


ve buküngi hali” mevzuide idi. Bu qonferansnı bergen, Doqtor Salih Bek qurtuluş
qozgalanınıñ Qumullardan başlanganını, Aq Ruslardın Khıtaylarga yardam qılmaq
ile nankörlük qılganlıqlarını ve nihayet bir neferi hem qurtulmastan imha qılınganını
söyleb “Şarqi Türkistandagı Aq Ruslarnıñ Khıtayga yardım qılışta haqları bar,

*
Yaş Türkistan, Sentabır 1933, San 46, S. 19-21.
528

Çünkü Qızıl ve Aq Rus emperyalizminiñ soñ demleridir! Rus emperyalizminiñ


menfaati aldıda Aq Ruslar Qızıllar ile bir safdadırlar. Bunı Parisdegi Aq Rus
liderleri öz matbuatlarıda açıq söylediler” dedi ve Qaraşehir kibi büyük şehirlerniñ
qozgalanga qoşuluşlarını, “Ceneral Ma” Qızıl Ruslar tamanıdan qurallantırılıb
Çögüçek arqalı Şarqi Türkistanga kirip Urumçide bir muvaqqat İnqılab Hükümeti
qurganını anlatqandan soñ“Mene Türk – Sib Temir yolınıñ bu yerde oynagan roli
muhim bolub çıqtı. Bu yol Şarqi Türkistanniñ başıga bela açıb qoyayazgan idi;
Hamd bolsun, mucahitlerimiz Ceneral Manı çıqqan teşigige kirgizip
yubardılar”dedi.

Maruzaçı Altun tagdan Canıp Bekniñ 60-70 Mıñ adamı ile Khotanni alganını,
Timur Şahnıñ da Kaşgarnı zabt etip köb muvaffaq bolganlıqlarını, Canıp Bekniñ
imdi Qaraşehir ve Urumçi tögeregidegi Qızıl Uygur adamlarını tazalaş üçün kitişke
hazırlamaqda bolganını añlatqandan soñ “Yaqında bir devlet qurulacaq” dedi. Doqtor
Salih Bek bu qonferansında İran muharrirleriden Mahmud Afşarga cevap olaraq
“Mahmud Afşarlar endişege tüşmesinler; Bu qozgalan bir Turan imparatorlugı
qozgalanı emes. Şarqi Türkistanda ayrı bir devlet teşkil etedir. Bu devletniñ Türkiye
kibi bir ırqımız boluşı ve Garbi Türkistannıñ istiklal hareketinde bir tayanc boluşı
itibariyle bizçe ehemmiyeti bardır” dep alqışlar astında sözini bitirdi. Doqtor Salih
Bek öz maruzasını büyük bir Şarqi Türkistan haritası üstünde yerlerini körsetmek
suretiyle aydın qılıb söyledi.

Qonferanslardan soñ Canıp Bek ve Timur Şahlarga telgram berişge qarar birildi.
Oyun – külküge başlamasdan evvel mücahid şehidler ruhıga dualar oqundı. İstanbul
gazitaları alaqa ile yazılar yazdılar.

Türkistan Türk Gencleri Birliginiñ Deñiz Keçesi



(Türkistan Türk Gençleri Birliği’nin deniz gecesi hakkındaki yazı konuyla alakalı
olmadığından yazılmamıştır)
Doqtor İlter
529

ŞARQİ TÜRKİSTAN*

Tokyodan 29 Temmuz (İyul) da Bagdatda çıqqan, “Yeñi Iraq” gazitasına


bildiriliyor: Şarqi Türkistanda yıllardan beri devam eden İstiklâl hareketleri bu
yılıñilk bahar“köklem”inde müsbet bir netice virdi. Türk qabileleri ve quvvetleri
Türkistannıñ büyük şehirlerini zabt ve az bir müddet soñrada bütün Türkistandan
Çinlileri qogaraq yurdlarına sahip oldılar. Kerek askeri, kerek mali zaafları, idare
adamlarınıñ azlıgı göçebe tirikçiligi ve zihniyetiniñ hala devamı bu memleketde
müstaqir bir hükümet şekliniñ qurulmasına imkan bıraqmıyor. Cografi vaziyeti
dolayısıyla, İngilizler ve Ruslar mevcud anarşiden istifade iderek kendilerine nüfuz
temin etmege çalışdıqları, bu esnada japonlarda bu fırsatı elden qaçırmıyorlar.

Mançuryadan Mogolistana qadar uzanan sahai nüfuzlarını Türkistanada teşmile


başladılar.

21 Mayısta Tokyoya gelen Osmanlı Prenslerinden Abdulkerim bir müddetden beri


Japon Hükümetinin misafiri bulunmakda idi. Japonlar, Türkistanlılarnıñ Osmanlı
khanedanına qarşı olan ananevi muhabbet ve rabıtalarını düşünerek, Abdulkerimi
kendi dolablarına alet etmegi qararlaştırdılar. Yanına Şarqi Türkistanlı olub Mancuri
ordusunda zabitlik yapan iki zatla bir Japon Biñbaşısını terfiq iderek Temmuz (İyul)
başında Mogolistan tariqiyle Türkistana gönderdiler. Prens Abdulkerimniñ yanında
İstanbulda çıqqan “Aqşam” gazitası muhabirlerinden Çapan oglu Muhsin Bek
isminde bir Türk de vardır. Bu heyet beraberinde kötürdigi külliyetli paralarla
Abdulkerime orada bir mevqi teminine çalışacaq ve bunga Japonlarıñ askeri ve gayri
askeri bütün teşkilatı müzaheret idecektir.

Abdülkerime talimat veren bizzat Japon Baş Vekilidir. Japon matbuatınıñ


imalarına köre Prens Abdulkerim Türkistanda muvaffaq olursa Japon himayesinde,
Mancuri idaresine benzeyen bir khanlıgıñ başına keçecektir. Japonlarıñ soñ taqib

*
Yaş Türkistan, Oktobır 1933, San 47, S. 35-36.
530

eyledikleri Şarq siyasetiniñ eñ mühim bir qısmı olan bu meseleye pek ciddi bir elle
sarılmışlar, bu iş için büdcelerinden çoq mühim bir yekün ayırmışlardır.

Rus, İngiliz ve Japon reqabetleri arasında qalan yeñi ve genc Türkistannıñ vaziyeti
celbi diqqat bir safhaya kirmiş demekdir.

İngilizler soñ zamanlarda hemen hemen himayelerine girmiş olan Tibet çegeresi
üzerindeki köçebeleri ele keçirmişlersede Türkistanda Rus nufuzi daha küçlü
qommunist ajanlarınıñ rollari daha müsemmer ve faaldir.
(“Yeñi Irak” – 8. IX. 33. san 18).
531

ŞARQİ TÜRKİSTAN KHABARLARI*

(Öz Mukhbirimizden)

Kaşgarda haftada bir tapqir olmaq üzere “Dilde, işde, fikirde birlik!” şiarıyle
“Şarqi Türkistan hayatı” adlı Türkçe bir gazita neşr edilmege başlanmışdır. Bu yıl
Agustos soñlarına dogru çıqarıla başlanan bu gazita “Kaşgar Hükümeti İslamiyesiniñ
naşiri efkarı”dır. Naşiri Maarif, Diniye Nezareti olub, muharriri Qutlug Şevqi
(Qutlug Hacım) dır. Kaşgardan qovulan Şivid misyonerlerinin matbaasında tab
idilmekte olan bu gazitada hükümete dair yazılar, ilmi ve dini maqaleler ve türlü
khabarlar var. 6 nçı Sayısından itibaren Şarqi Türkistan tarikhine dair bir silsile
maqale neşr idilmege başlanmışdır.

Bu gazitanıñ 16 nçı Oqtobır nüskhasında oqundıgına köre Şerif Khan ismindegi


bir Qazaq Begi idaresindeki küç hükümet başlıgı Khoca Niyaz Hacımnıñ buyrugı ve
muvaffaqiyeti ile Altay taraflarında Çinlilerle harb itmiş ve o tarafı bütünley ele
keçirmişdir. Hatta Çoguçek şehriniñde milli idare eline keçtigi yazılmaqdadır.452 Soñ
künlerde (Oqtobır ortalarında) Mıñ başı Musul Bay idaresindegi iki mıñ kişilik küç,
Kaşgar tavabiindegi Çinlileri imha ve def üçün Kaşgara gelmişdir.

Kaşgar, Yarkend, Khotan, Kuçar, Aqsu, Yeñihisar, Maralbaşı bütünley milli irade
eliñdedir. Qumul ve Urumçi, her ne kadar şehir dakhili Çinliler elinde isede, civar
bütünley mücahitler idaresinde bulunmaqdadır. Canı Bek Kaşgarda ogulları İbrahim
ve Hoşmet (Hoş Mehmed) Osman Bek ile beraberdir. Garbi Türkistandan keçenler
arasında teşkil eden küçüñ başında Satı Can isminde bir zat bulunuyor.

*
Yaş Türkistan, Dekabır 1933, San 49, S. 36-38.
452
(*) Şarqi Türkistannıñ Çoguçek şehrine yaqın bir yerinden Teşrini Saniniñ ortalarında alınan
khususi bir mektubda bir kere milli küçler eline keçmiş olan Çoguçekin Çin Hükümeti khıdmetinde
olan Rus askerleri tarafından talandıgı yazılmaqdadır. Başqarma.
532

Sentabır başlarında her tarafdan toplanmış vekiller Khotanda hükümet şekli ve


idaresi khususında körüşmüşler. Bukün gazitalarda hükümet başlıgına Reisi Cumhur
ünvanı verildigine baqılırsa, hükümet şekliniñ cumhuriyet oldugi aşikardır.

Teşrif:Reisi Cumhur Gazi Khoca Niyaz Hacım tarafidan kharici devletler ile
siyasi, iqtisadi munasebet ve dostane alaqanı ziyade qılmaq bareside müzakere
qılmaq üçün Cenab Hacı Qasımcan Efendi harice vekil tayin kılınıp Kaşgarga teşrif
etti. Bu emri celilde muhterem Khariciye vekilimizge muvaffaqiyet tileybiz.
(“Şarqi Türkistan Hayatı” 6 nçı San 6 camadısani 1352, 26 Sentabır 1933).

Bu nerse Yeñişehir muhasarasında çıqarılan ilanıñ gazitada neşridir. Bu ilan


altında “Erkanı Harb azası Lucañ Satı Can” imza qoymuşdur. Gazitanıñ 7 nçi sanı
1352 Camadısani = 2. X. 1933 de çıqmışdır. Bu ilandan soñra “Yeñişehirge
Hücum”serlevhasıyla bir khabar var. Bunda: “6 Cemadısani Seşenbe küni ertelep
mücahid askerlerimiz Erkani Harb Reisi Muhterem Ahmed Tevfiq Efendi cenapları
qumandasıda balattifaq düşmanlarga hücum başladılar. Naçuk Öztenk tarafıdan
Mıñbaşı Satı Cannıñ Özbek askerleri Yüz başıları Yusuf Can, Molla Abdurrahman,
Kerimcan, Arifcanlar birle tayinlendi. Qıçırçı Terefge Efendi özleri (Ahmed Tevfiq
Bek) birle Tiycañ Abdullah Akhund askerleri birle Hotan fedai askerleri Cenabı Gazi
Sincañ (Osman Bek)niñ hassa fugenleri ve hem kiçik Ahun Tiycañ askeri ve başqa
yaqlarga Hamitcan askerleri belgilenip beraber hücum qumandası berildi…”

Bu muharebede Ahmed Tevfiq Bek khafif yaralanmış isede harbiñ soñına kadar
devam etmiş ve bilahare tedavi altına alınmışdır. Bu muharebede 19 esir, 15 At, 11
Tüfenk ve epey cepkhane ele keçmiş, düşman püskürtülmüşdür. 7 Cemadısani
(Tüşten kigin) Yeñişehir Şimaliden Dungan hücumları olmuş. Bunlara qarşı Cenab
Oraz Lucañ, muhterem Hadi Panset başlıq asker qumandanları ve Qırgız askerler
çıqıb 10 esir, ve bir neçe cepkhane ele keçirerek düşmanı qaçırmışlar. Aynı kün
şehriñ Şarq tarafında (Can tegirman tarafında) Cenap Hamidcan askeri tarafından
Dunganlara hücum olmuş, bu harb hem muvaffaqiyetle neticelenmişdir.
(“Şarqi Türkistan Hayatı” san 7).
533

Bukün Şarqi Türkistandagı bütün mücahid küçler müttehid ve bir idare altında
çalışmaqdadırlar.

Hindistan – Emir Nasır – İkinçi Teşrin.


534

ŞARQİ TÜRKİSTAN DA CUMHURİYET İLAN ETİLMİŞDİR*

“Şarqi Türkistan Hayati”niñ 16 nçı Oqtobırda çıqqan 9 ınçı sanınıñ 2 inçi


betindegi yazılardan Şarqi Türkistanda Cumhuriyet ilan etilgenligini körsetüturgan
qısmını töbende basmaqdamız:

“…Altay ulug Türk milletiniñ beşigi, Altay Altun taglar azimetlik atalar, bahadır
babalar cevlengahi bolgan ve çıraylık yaylaq yeşil tigalar derelerniñ tob yurtı, Altay
yaylaqları ve yügürük atlar otlagan yakhşı otlaqlar. Türk eliniñ anası altun
topraqlar, Toy tügünde külük çapqan yigit aymaqlar. Türk aleminiñ büyük edibesi
Halide Khanım hazretleriniñ o mübarek Türk yurdunu yadlab

Müslüman Türki düşman sürümüş


Altun tag üstüne tuman yürümüş
Yıgla közüm yıgla hicran yaraşır
Erkeksiz vatana düşman yaraşır

dep milli tesiratla taranesaz bolgan Altay Altun taglar vilayeti bukün Türk urugıdın
bir şakhçe bolgan qarındaşımız Qazaq İli tasarruf ve hakimiyetike ötmüşdür.
Altaynıñ Qazaq Khanı Şerif Khan hüsnü idare ve intizamında mükemmel bolub Gazi
Niyaz Hacımga kemali hulusla itaat ve ittifaqta sebat etmekdedir.(*)453

Hazırgı malumatqa qaraganda Şerif Khannıñ Altaydın Çoguçek tarafga tecavüz


etkenligi haqqında khabarlar bar. Mogollar Qaraşehirdegi Torgud Qoşut Mogolları
Reisi Cumhur Khoca Niyaz Hacımga itaatle Şarqi Türkistan Cumhuriyetiniñ himaye
ve ittifaqıga kirip Mogol askeri Şarqi Türkistan ordusi birle beraber memleket
khıdmetide bolmaqdadır.

*
Yaş Türkistan, Dekabır 1933, San 49, S. 38-40.
453
(*) Urumçi etrafından alıñan khususi bir malumatga köre, Urumçideki Çin Hükümeti Şerif Khan
yanına onun öz dostlarından makhsus vekil, arqasıdan at ve serpeler yollab, onuñ Altay Valisi qılınıp
belgileñenligini bildirip, Şerif Khannı öz tarafıga tartışga urunmakdadır. Başqarma.
535

Ulug mihmanlar- Reisi Cumhur Gazi Hacımnıñ refiq ve muavinleri meşhur Musul
Bay Siling Cenabları ve muhterem Azimkhan Töre Cenab Bay Sicañ Gazi birle
şehrimizge teşrif qılıb yakhşı sahalarda bolmaqdadır”.

Bizge Medineden könderilgen “Musevveru küllü şey veddünya” nam Mısır


gazitasınıñ 21 cemadılevvel 1352 (11. X. 33) de çıqqan 414 inçi sanındagı bir
maqalada Sultan Abdulhamidnin torunı (neberesi) Prens Abdülkerim Efendiniñ
Türkistan Padişahı ilan etilgenligi yazılmışdır.

Bulgaristan payitakhtı Sofya şehride haftada bir tapqir olaraq çıqıb turgan
“Medeniyet” atlı bir Türkçe gazitanıñ 4 Kanunu evvel 1933 tarikhli 9 ınçı
sanındagı“Türkistan Çini Sultanı” başlıqlı bir yazıdan töbendegi cümlelerni öziçe
köçüremiz: “Sultan Hamid merhumnuñ büyük oglu Selim Efendi hazretleriniñ necil
necini Abdülkerim Efendiyi Türkistan Çini Müslümanları kendilerine sultan intikhab
itmişler. Mirumumi Aliyyede vazifesine başlamışdır. Kendisine khayırlı
muvaffaqiyetler diler, Türkistan Müslümanlarınıda işbu isabetli hareketlerinden
dolayı taqdir ideriz… Türkistan Çini Müslümanlarına hükümdarlarınıñ qıymetini ve
bunuñ kendileri içün bir nimet oldıgını taqdir ve idrak ile hükümdarlarına qarşı
vazifelerini hissen ifaya gayret ve hamt etmelerini tavsiye ideriz…”

“Şarqi Türkistan Hayatı”ndan


536

ŞARQİ TÜRKİSTAN*

Başqarmadan: İstanbuldan yollangan töbendegi maqale mecmuamıznıñ ötken


sanı matbaadan çıqqan küni kelgeniden basılmay qalgan idi. Bu maqaladaki
khabarlarnıñ köpi mecmuamızda basılganıdan maqaleni qısqartdıq.

I - Şarqi Türkistan Cumhuriyetiniñ askeri ve mülki idare merkezleri hazırda


iki yerdedir:

Askeri idare merkezi “Aqsu” şehridir. Reisi Cumhur ve Baş qumandan Khoca
Niyaz Hacım hazretleri maiyetleri ile bu yerde turadurlar. Mülki ve ticari
merkezlerin hemmesi Kaşgar şehrindedir. Qumul (Hami) ve Urumçi şehirleride biraz
Khıtay quvvetleri bar bolsa hem her tamanı Türk mücahidleri tarafından oralmışdır;
Yaqın zamanda bu yerlerniñ hem qurtarılışı muhaqqaqdır.

Garbi Türkistannıñ meşhur Kahramanlarıdan Can Bek hazretleriniñ ogulları


İbrahim ve Hoşmet (Hoşmehmed) Bekler Harbiye Nazırı Gazi Osman Sicañ Bekniñ
maiyetindedirler. Garbi Türkistanlılardan tüzülgen bir quvvet başında Satı Can
namında bir zat bar iken.

* *
*

Şarqi Türkistan Cumhuriyeti Adliye Nazırlıgını üstüge algan Sabit Hacı hazretleri
Türkçü, Milliyet perver ve açıq fikirli münevver bir zatdır. 1929 ınçı yılda Garbi
Türkistan, Rusya, Türkiye ve Mısırda sayahat qılıb Rusya ve Türkiyedeki
inqılaplarnı ve umumi dünya vaziyetlerini yakhşıgine tekşirgen idi. Türkiye de
bolgan vaqtide, yaqında Mısırda vefat etken Kaşgarlı yaşlardan Mansur Bekle birge
Türkistan millet perverleri başluqlarından Qoca oglu Osman Bekni İstanbulda bir

*
Yaş Türkistan, Ginvar 1934, San 50, S. 52-58.
537

neçe mertebe ziyaret qılgan idi. Sabit Hacı hazretleriniñ Adliye Nezaretideki büyük
bir teşkilat başıda turuşları ana yurtda asri mahkemelerniñ tüzülüşige bir delildir.

Khıtay Hükümeti zamanıda Şarqi Türkistan Türkleri uzun vaqit (60 yıl)
istiqlallerini yoqatdılar ve imperyalist Çin memurlarınıñ idaresi astıda ezildiler;
Feodal Beklerniñ nihayetsiz ihtirasları hem biçare khalqnı büyük mahrumiyetlerge
yoluqturdı. Zulümge çıday almagan khalq Khıtaylarga qarşı isyan çıqardı ve öz özini
idare etişke ige boluv üçün qanlarını akıttı. İki yıldan artıq bir zamandan berli
Türklerniñ Ana yurtıda hesapsız qanlar tökülgenligige bütün dünya şahitdir. Lakin bu
qanlar beyhude yerge aqmadı: “Şarqi Türkistan istiqlalini qazandı”.

İstiqlalini qazanmaq harbi bir muvaffaqiyetdir. Lakin bu istiqlali temin etiş ve


devletniñ temellerini muhkem esaslar üstige quruş ise cude zor ve cude mühim bir
işdir. Bunlar idare işidir. Tarikhde yazılgan büyük devletlerniñquruluşı ile batışıga
veya ortadan köterilişige sebeb idaresizlikdir. Bu herkimge ruşen suretde malumdur.

Bütün Türklerniñ Ana yurtında yeñi togulgan bu devletni, bu Cumhuriyetni saqlaş


her Türknüñ muqaddes borcudur. Khususiyle Türkistan Türklerige ve gençlerige
bukün büyük mesuliyetler tüşedir. Gençler Ana yurtga qarab çapsınlar(koşsunlar).
Şarqi Türkistan istiqlalini saqlamaq ve Cumhuriyetni müdafaa qılmaq üçün ve
açukçası bu cumhuriyetni quvvetlendirmek üçün bütün küçleri ile çalışsınlar. Lakin
Şarqi Türistanga kete turgan Türk yaşlarınıñ (gençleriniñ) qolları boş bolmasun, yani
Şarqi Türkistannıñ bukünki hayati ihtiyaçlarıga cevab bere bile turgan kudretge ige
boluşları kerek.

Bukün Şarqi Türkistan Cumhuriyetini idare qılgan muhterem şakhsiyetler başta


Reisi Cumhur ve Baş qumandan Khoca Niyaz Hacım hazretleri bolgan halde
hammeleri teraqqiperver, milliyetçi münevver zatlardır. Khalq ile birge işleb vücutga
keltirgen istiqlal ve cumhuriyetlerini qanday qılıb quvvetlendirmek lazım
bolganlıgını biledirler.
538

Yeñi togulgan qardaşımız “Şarqi Türkistan Hayatı” gazitasını tebrik etemiz ve


devam etişini tileymiz. Hemde Şarqi Türkistan mücahidleri başlugı Reisi Cumhur
Gazi Khoca Niyaz hazretlerige hürmetlerimizni taqdim etip, Cumhur Reisliklerini
yürekten qutlulaymız.
Türkistanlı, İstanbul.

* *
*

II – Şarqi Türkistan Milli Hareketi Haqqında Bir Tüzetiş

Malumdur ki Rus muhacirleriniñ oñ qısmı Şarqi Türkistan Milli hareketini


Bolşevikler tarafından yaratılmış ve Savet Hükümetiniñ yardamıyla yüzege çıqmış
bir hareket dep matbuat betlerinde yalgan khabarlar tarqatmaqdadırlar. Masela: Paris
de çıqa turgan “Vozrojdenya” gazitasınıñ 17 Deqabır sanında “Türkistanlı” imzası
ile yuqarıdagı mefhumda bir maqale basılıp çıqqan idi.

Bu münasebetle “Posledenya Novosti” gazitasınıñ khususi mukhbiri baş


muharririmizÇokay oglu Mustafa Bekni ziyaret etip musahebede bolgan idi.
“Posledenya Novosti”niñ 3 inçi Ganvar sanıda basılıb çıqqan bu musahebede baş
muharririmiz tarafından yuqarıdagı yalgan khabarlar qatii suretde red ve tekzib etilib,
Şarqi Türkistan hareketiniñ haqiqi sebebi ve maqsadı toluq revişte körsetilmekdedir.
Musahebe, Şarqi Türkistan milli hareketiniñ hem Khıtay hemde Savet hükümetlerige
qarşı bolub bu memleketniñistiqlali gayesini taqib etdigini ve bugün maqsadıga
erişip, cumhuriyet esasında öz milli devletini qurganlıgınıda bildirmektedir.

III – Şarqi Türkistan Milli Hareketi Avrupa Matbuatında

Paristegi “Ofinor” (Ofinor) isimli Telgraf Ajansı 19 nçı Deqabırdagı bülteninde


Şarqi Türkistan hareketi haqqında “Yaş Türkistan” idaresinden alub malumat yazıb
çıqargan idi. Bu malumat bir qança Fransuz, İtalyan ve İspanyol gazitalarında derc
etilmişdir.
539

IV – Refiqimiz “Emel Mecmuası” (Adresi: str. Ardealului No. 3 Bazargic-


Roumânia)nıñ birinçi Ganvar sanında yazıldıgına köre, Şarqi Türkistanlılardan
Türkiyede tahsil etmek üzere, Adana tariqiyle Anqaraga üç talebe kelmişdir. Bular
Kaşgardan Mersinge seksen künde kelip çıqmışlardır. Bu üç talebe Gazi ve Başvekil
Hazretlerine Maarif Vekili Bekge yeñi Türkistan Hükümeti Reisiniñ mektuplarını
tapşırmışlardır.

V – Kaşgardagı Misyonerlerniñ Edebi ve İlmi Faaliyetlerinden

Kaşgardan qovulan Şivid Misyonerleriniñ matbaasında endi Kaşgar Hükümetiniñ


fikir tarqatuvçısı bolgan “Şarqi Türkistan Hayatı” basılganlıgını “Yaş Türkistan”nıñ
Deqabır sanıda oquduq. Bu münasebet bilen misyonerlerniñ medeni ve ilmi işleriden
bir qança nerse sözleb ötsek artıqça bolmas dep bilemen. Şivid Misyonerleri dini
propagandagına emes, medeni propaganda da hem qılar idiler. Olar bir mektebde
tesis etken idiler. Muvaffakiyetleri azgine bolub qalmış ise, bunuñ sebebi medeni
terbiyeni dini propaganda ile qoşqanlıqlarıdandır.

Tesis etgen mekteb üçün dersliklernide özleri basış mecburiyetinde qaldılar. Bu


sırada töbendegi kitablarnı isletmekçimen: 1) Kıtabi İlmi İmla – Kaşgar – 1929. 2)
Mektebniñ Betleri (Betleri) Kaşgar – 1931. 3) Khututi Metnue (Yani Türlü
Mektublar) Kaşgar – 1931. Misyonerler elbette dini kitablarnı hem basar idiler.
Mesela: “Eyübnüñ Kitabı” ve “Mezamır Kitabı, yani Zeburi Davud” degen “Ahdi
Atiq” nam iki kitabnıñ tercümesi.
Şarqi Türkistanlılarnıñ terbiyesi üçün bu tarzda tirişselerde, Şivid misyonerlerden
Gostaf Raket (G. Raquette) nam bir zat Türkistan şivesige ait bir neçe eserlerin
Avrupa ilmi mecmualarıda neşir qılıb bu suretle “Şarqi Türki” şivesige ait
malumatnı Avrupada köpeyttirmişdir. Onun eserleriden töbendegilerni isleteyin:

1) Yarkend ve Kaşkar Şehirleriniñ Şarqi Türkistan Şivesi, (İngilizce) 1909, (“The


Estern Türkistan dialect of Yarkand and Kashghar”)
2) Şarqi Türki Sarf ve Nehvi, (“Estern Turki Grammar”, 1912/13)
540

3) Türkçede Basış Meselesi, 1927, (The accent problem in Turkish)


4) İngilizçeden Türkige Lügat, 1927, (English-Turki Dictionary)
5)Tahir ile Zöhre 1930, (Taji bila Zohra)

Bu kitablardan ınıqsa Raketniñ serf ve nehvi meraq qazanmışdır. Bu kitabnı her


Şarqi Türki tilini örgenüvçige tavsiye etebilemiz.

Misyonerler işlegen matbaada endi Kaşgar Hükümetiniñ gazitaları ve başqa


matbuatı basılmaqda. Bu endigeçe medeni sahada o qadar faal bolgan matbaanıñ
bundan soñ – yani Milli Hükümetniñqolıda bolganıdan berli – yine faalıraq
bolacagını biz hammemiz yürekden tileymiz.

Tabii bu basmakhaneniñ eñ mühim işi Türk khalqınıñbilgilerini yükseltiş bolacaq


isede, Avrupa devletleri ile alaqanı baglamaq üçünde bu işlerniñ malumatı
Avrupadada yapılsa kerek.
Bentsing.

* *
*

VI – Şarqi Türkistanda Soñ Vaziyet

(Öz Mukhbirimizden)

Şarqi Türkistan hududunda bolgan khususi mukhbirimiz, memleket içinden çıqıb


kelgen işançlı adamlardan ve mektuplardan alıp 16 nçı Deqabırda bizge töbendeki
maalumatnı yollamışdır.

1 – İşidgenimge qaraganda “Tibet”den on mıñ çamasında bir askeri quvvet Şarqi


Türkistanga ötmişdir. Bu khabarnıñ togru bolub bolmaganını qatii suretde iddaa
etmek qıyındır. Bu quvvetniñ Khıtayga qarşı mücahidlerge yardam qılaturganlıgı
söylenedir. Bu khabarnı Hindistan gazitaları hem yazub ötdiler.
541

2 – Peşaverge kelgen yolçılardan alıngan khabarlarga qaraganda vaziyet şu


merkezdedir:

Bu yaqınlarda yeñiden “Yeñişehir”ge qılıngan hücum ve tazyiqler mahsur


bolgan Khıtaylar üstünde mühim tesir icra qılmaqtadır. Sulhen veya cebren şehirniñ
Türkler qoluga ötüşi kütülmekdedir. Kış munasebeti ile harbniñ bir müddet tevaqquf
etüvi takhmin etiledir. Bunuñ ile birge muhasara qılınganlarnıñ (Yeñişehirdekilerniñ)
kharicdan quvvet almaslıgı üçün muhasara quvveti tarqatılmasdan saqlanadır.

3 – Alıngankhabarlar künden kün devlet idaresiniñ teraqqide bolganını ittahad ve


tesanüdnüñyerinde bolganını, bildiredir. Añlatularına qaransa Kaşgar khutesiniñ
bütün şehirleri kamilen mücahidler, “Şarqi Türkistan Hükümeti”, qolıga ötkendir.
Şehirlerde sükunet ve asayiş mükemmel ticaret ve khalqnıñ güzaranlıgı yeridedir.

4 – Şarqi Türkistan hareketi Hindistan müslümanları tarafından gayet samimiyet


ile taqib edilmekdedir. Khıtaynıñ zulmi ve Quruni vustai idaresi astıda qalgan bu
koşni ülkeniñ özbaşıga müstaqil boluşını her fırsatdan bala istifade izahar qıladırlar.

Bu Deqabır ayınıñ ortalarıda bolaturgan “Hindistan Müslümanları Umumi


Qurultayı”da Şarqi Türkistan meselesiniñ muzaqeresige hahiş bolganını işitdim.
İslam dünyasınıñ bir birige kömet bir işi borcdur, farzdır. Biraq bu borc tam vaqtide
otalsa bu farz, tam zamanıda eda qılınsa… köb maqbul ve haqiqatten yeride bolur
idi!...

* *
*
542

VII – Şarqi Türkistan – Türkiye


“Cumhuriyet” gazitasınıñ 31. 12. 1933 sanında töbendegi khabarı oquduq:
Şarqi Türkistannıñ Yılbaşı tebrigi
Peşaver tariqiyle Şarqi Türkistandan Anadolu Ajansına şu telgraf çikelmiştir:
Anadolu Ajansı, İstanbul
Qurtulan ve hükümeti qurulan Şarqi Türkistannıñ Gök Bayragı Aziz Türkiyeniñ
Al Bayragını hürmetle selamlar, Yılbaşını qutlular ve yeñi seneniñ bütün dünyaya
mutlu olmasını diler.
Şarqi Türkistan Başvekili namına: Doqtor Mustafa Ali.
543

ŞARQİ TÜRKİSTAN CUMHURİYETİ*

Şarqi Türkistandagı milli qurtuluş küreşi milli mücahidlerimizniñ galebesiyle


neticelendi. Milli müstakil cumhuriyet ilan etildi. Bu ise büyük siyasi ehemiyetke ige
bolgan mühim bir hadisedir. Asyanıñ ortasında Savet Rusyası, İngiltere ve Yaponya
kibi üç büyük devlet menafiyinin toqnaşgan yerinde bolgan bu vuquat bütün dünya
nazarı diqqatini özige tartmasdan qalalmaydır. Bu cumhuriyetniñquruluşı ınıqsa biz
Türkler üçün köb mühimdir.

Köb açınarlıq haldir, ki ulug Türk khalqınıñ köbçiligi indide yatlar zulmi astında
ezilmekdedir. Mene bu vaziyet Şarqi Türkistan Cumhuriyetiniñ ilanı ile açılgan
fırsatdan toluq suretde faydalanış imkanını azaytmaqdadır. Yalgız Türkiyegene bu
yeñi Türk milli cumhuriyetine yardam qolı uzataalacaq haldedir. Biz, Savet Rus
matbuatınıñ tarqatıb turgan esassız şayialarınıñ Türkiye Cumhuriyeti resmi
muhafilinde bu qardaş milli qurtuluş hareketi haqqında şübhe togdurub qoymaslıgını
tiler edik.

Ta Şarqi Türkistanda qurtuluş küreşi yürütülüb turgan çaglarda öziniñ o yerdeki


iqtisadi hükümranlıgını tehlikede körgen Savet Hükümeti“Sultan Abdülhamidniñ
Torunu (Neberesi) Şahzade Abdulkerimni Şarqi Türkistan Khanlıgı takhtına
çıqardılar” degen şayianı tarqatgan idi. Qısmen Türk, Arab hatta Avrupa matbuatı
betlerinde yer tapken bu esassız şayia Şarqi Türkistan milli hareketine qarşı şübhe
uyganışıga yaradı. Ondan soñSavet ajanlıgı Kemalçilik tüşmanı bolgan Türklerniñ
Şarqi Türkistanda, milli hareket etrafında toplanganlıqları khabarını tarqatdı. Bu
şayiada “Senjansiyon” sevici Avrupa matbuatınıñ bazı birleri sahifesine qadar
kirebildi. Buda az köründü. Savet matbuatı soñ çaglarda “İmperyalistlerniñ Şarqi
Türkistannı Khıtaydan ayırıp almaq niyetinde ekenlikleri” şayiasını tarqata başladı.
(“Pravda”nıñ 27. 01. 1934 nüskhasına baqılsın). İmdi siz şu “Şahzade Abdülkerim”,
“Kemalçilik düşmanları” ve “İmperyalister” şayialarını toplab bu şayialar üstünde

*
Yaş Türkistan, Febral 1934, San 51, S. 2-5.
544

biraz tüşünüb körseñiz, Bolşeviklerniñ qanday hedefler ile esassız şayialar tarqatub
turganlıqlarınıñ hikmetini qolaylıqla añlap alırsıñız.

Savet provaqasyonınıñ gayeside malum. Şarqi Türkistannıñ sözde Khıtay


hükümranlıgı, emelde Savet Rusyası iqtisadi tazyiqi astında qalışı Bolşeviklerniñ erte
– keç oylagan bir tilegidir. Rus Bolşevikleri Khıtay memurlarınıñ agzını altun ile
tıqınlab Şarqi Türkistannı iqtisaden öz nüfuzları astına almaqla qanaatlanmayaraq onı
bilkhassa onun Altay qısmını eski Rus emperyalizmi usuli ile, Rus muhacirleriyle
tolduruş işinede başlaganlar idi.

Şarqi Türkistan bir tarafdan Khıtay, ikinci tarafdan Ruslar olmaq üzere iki qat
tazyiq astında ezilmekde idi.

Sun-Yat-Sen tarafından yasalgan ve bukünki Khıtay Milli Hükümetiniñ qullandıgı


düsturulamel boyunça Şarqi Türkistanga on milyonlarça Khıtay muhaciri ketirilmeli
idi. Lakin 20 yıldanberi devam etmekde bolgan anarşi neticesinde bir program işke
aşırıla almay qaldı. İkinci tarafdan Çarlıq Rusyası Hükümetide Şarqi Türkistanga öz
Rus muhacirlerini ketirmek tilegini taşdıgı halde bunga muvaffaq bolalmagan idi.
İmdi Savet Hükümeti Çarizmniñ qaldırdıgı bu vasiyetni becermek, işke aşırmaq
isteydir. Onuñçünde Savet ajanlıgı Şarqi Türkistan milli qurtuluş hareketini özige
düşman deb oylab, onuñ etrafında zehirli şayialar tarqatub, şübheler togduruşga
urunmaqdadır. Bütünley esassız bolganlıgına ragmen Bolşeviklerniñ bu hareketiniñ
neticesiz qalmaganlıgıda körünmekdedir.

Şarqi Türkistan milli hareketiniñ uzun ve qanlı bir tarikhi bar. Yalgız ötken asır
içindegine Şarqi Türkistan da on defa isyan köterilib üç defa milli istiqlal ilan
etilmişdi. Bu Türk khalqı isyanlarını yatırtış içün Khıtay Hükümeti defalarça
Rusyaga müracaat etib, her defasında muvaffaq bolgan. İmdide Şarqi Türkistandagı
Khıtay Valisi Türk khalqına qarşı hareketinde Savet Rusya Hükümetinden yardam
alıb turubdur. Eñ işançlı menbalardan başqarmamızga kelgenkhabarlarga qaraganda
Savet Hükümeti Mançuryada yeñilib öz topragına sıgıñan Khıtay askerlerinden iki
destesini, (Birinci destede on mıñ kişi, ikinçi destesinin miqdarı malum emes) Şarqi
545

Türkistanga, Urumçi etrafına keçirmişdir. Khıtay Hükümetiniñ bu askeri küçlerni


Şarqi Türkistan Türklerine qarşı qullanuvunda hiç şübhe yoqdur.

Şarqi Türkistan Cumhuriyetine her türlü maddi – manevi yardam körsetmek bütün
Türk Dünyasınıñ milli muqaddes vazifesidir. Bukün Şarqi Türkistan Türklerine
yardam etiş hiç bir suretde başqa bir milletge qarşı düşmanlıq bolmay, o yerde
qazanılgan, milli küreş neticesinde qurulgan devlet idaresini layıqıyla tüzüşdür. Bu
sahada Şarqi Türkistan her türlü takhniki ve mütakhassıs işçilerge muhtacdır. Hatta
Avrupada yeñi qurulgan devletler, o cümleden, Lehistan, Çeqoslovaqya kibi yüksek
medeniyetli milletlerde öz quruluşları devrinde kharicden mütekhassıslar ketirdiler.
Bu ecnebi mütekhassıslarını İranda hem köremiz. Hatta bukün bazı Şarq
memleketlerine mütekhassıslar birebilecegini alga sürgen Savet Hükümeti özünüñ
beş yıllıq planını Alman, İngiliz ve Amerikan mütekhassısları qolları ile işlemedimi?

Rus Qızıl Ordusuni tüzüb, tertibge salub, bergen kişiler ecnebi mütekhassısları
emeslermi idi? Savet Hükümeti hali hazırdada türlü sahalarda Fransız
mütekhassıslardan faydalanub turmaydımı?

Asırlardan beri bar – bar Khıtay Hükümetiniñtemir çeñelide ezilib kelgen Şarqi
Türkistan ise bunday mürtehassıslarga yinede artıgraq muhtacdır.

Acaba Türk khalqınıñ bu yeñi qurulgan qardaş devletge yardam berib onu ayaqqa
turguzub, küçeytüb Türk medeniyetiniñ bir oçagı haline ketirmek üçün yeterlik
medeni küçi barmı? Eger, Türk khalqında bu küçler tapılmazsa veyada her qanday
bir sebeb ile bu milli küçlerni o yerge eriştirmek mümkün bolmazsa Şarqi Türkistan
onı qaydan almalı? Mene bütün Türklüknüñ aldında turgan eñ mühim mesele bundan
ibaretdir.

Türk milli mefkûresi esasına qurulgan Şarqi Türkistan devleti her qanday birisine
düşmanlık tüşüncesinden uzaq bulunmalı. Faqat Şarqi Türkistan qomşularınıñda köb
agırlıqlar soñunda milli istiqlaline erişken bu devletniñ haq ve huququna riayet etib,
onga qarşı her bir türlü yaman gayelerden saqlanmaları kerek.
546

Büyük Türk khalqınıñ köbçiligi yatlar boyundurugı astında ezilib turgan bir çagda
defalarca isyanlar, hesabsız qurbanlar berip qaza – qazanılgan Şarqi Türkistan milli
istiqlaliniñ yoqalışı bütün Türk Dünyası üçün çeksiz bir facia bolur hemde bukün
yayılıb, küçeyip kelmekde bolgan Türklük, Türk qardaşlıgı, Türk hars birligi kibi
şiarlarnıñ köb közlerde qıymetini bütünley yoqalub ketişige sebep bolur…

Ulug Tañri bizni bu faciadan saqlasın.

Baş Maqala.
547

ŞARQİ TÜRKİSTAN CUMHURİYETİ ETRAFINDA*

I – Şarqi Türkistan Cumhuriyeti Qabinesi

Şarqi Türkistan Cumhuriyetiniñ kharici fevqalade murakhhası cenap Doqtor


Mustafa Ali Bek Efendi 29. 12. 33de Kaşgardan Peşavere geldiler. Kendileriyle
görüştüm. Şarqi Türkistandan iyi khabarlar ketirmişlerdir. Şarqi Türkistan da reisler
arasındagı bazı ikhtilaflar tamamiyle zail olmuşdur. Şarqi Türkistanda imdilik şöyle
bir Qabine teşkil itmişdir:
1) Başvekil: Sabit Abdülbaqi Efendi:
2) Dakhiliye Nazırı: Yunus Said Beg:
3) Khariciye Nazırı: Qasım Can Efendi:
4) Harbiye Nazırı: Oraz Beg:
5) Maarif Nazırı: Abdulkerim Makhdum efendi:
6) Maliye Nazırı: Ali Akhundbay Efendi:
7) Zıraat ve Ticaret Nazırı: Ebulhasan Hacı Efendi:
8) Sıhiye Nazırı: Abdullah İşan Khoca Khani:
9) Efqafı İslamiye Nazırı: Şemsetdin Efendi:
10) Heyeti Vekile Memuri: Hacı Alem Akhund Efendi:
Qabine indilikde siyasi ehemiyeti dolayısıyla Kaşgarda vazife görmektedir. Reis
Cumhur Khoca Niyaz Hazretleri Aqsu şehrinde bulunmaqdadırlar. Muşaruniley
hazretlerine bütün Şarqi Türkistan müttefiqen biat itmişdir. Bu zata qarşı his edilen
hürmet ve muhabbet fevqaladedir. Çünkü muşaruniley cihad bayragını kötergen ilk
Şarki Türkistanlıdır.
Şarki Türkistan bayragı Gök zemin ortasında bir ay ile beş köşelik bir yıldızdır.
Hebiburrahman El Bulgari. Peşaver, 2. 1. 34

*
Yaş Türkistan, Febral 1934, San 51, S. 5-16.
548

II - Şarqi Türkistan Cumhuriyeti Fevqalade Murakhhasınıñ Mektubi


Başqarmadan: Töbende Şarqi Türkistan Cumhuriyeti fevqalade murakhhasi
Doqtor Mustafa Ali Bek tarafından baş muharririmiz namına kelgen mektubını
basmaqdamız. Biz oquvçılarımıznıñ nazarı diqqatini ınıqsa Doqtor Mustafa Ali
Bekniñ bu mektubundaki Türkiyege aid yazdıklarını tartub ötemiz. Doqtor Mustafa
Ali Bekniñ Türkiye haqqında söyledikleri Rus
Bolşevikleriniñ belgili bir maqsad üçün uydurduqları
ve bir qısım Avrupa matbuatı betlerige kirib qalgan
“Şarqi Türkistan da Kemalçilerge qarşı Türk
Münevverleri toplanmışlar” degen şayialarnıñ
mutlaqa esassız ve yalgan ekenligini körsetedir. Biz
bu haqiqatni ilk defa olaraq “Yaş Türkistan”
betlerinde basmaqla özimizni köb bakhtiyar sanaymız.
Doqtor Mustafa Ali Bek

Doqtor Mustafa Ali Bek mektubunda ehammiyetge ige bolurluq ikinçi noqta milli
hükümetini ilan etken Şarqi Türkistannıñ“Takrar… Bolşevik istilasına maruz
qalmaması” degenidir. Bunıñlı Şarqi Türkistan milli istiqlaliyetiniñ haqiqi
düşmanınıñ qayda ekenligi umum Türk Dünyasına bilkhassa resmi mahafile açıq
añlaşılmalıdır.

Avrupadagı ve başqa Türk – İslam memleketlerindeki Türkistan münevverleriniñ


bilkhassa mütekhassıslarnıñ öz ana yurtı bolgan Şarqi Türkistanga vazife başına
barışlarını muhterem Şarqi Türkistan Cumhuriyeti fevqalade murakhhası ile beraber
bizde yürekden tileymiz.
549

“Yaş Türkistan”
Mecmuası sahibi Çoqay oglu Mustafa Bek Efendiye

Moda, spor ve sinema khabarlarındın çoq khoşlanan harb soñıefkarı umumiyesini


fazla alaqadar etmemekle, Cemiyeti Aqvam ruznamelerine henüz kırmemiş olmaqla
beraber dünyada “Türk Meselesi” denilen bir mesele mevcutdur. Bu büyük
meseleniñ ancaq bir qısmını hal etmiş bulunuyoruz. Aziz Türkiyeden bahs etmek
istiyorum. Çoq şükür bukün quvvetli, müstaqil ve muhterem bir Türkiye var.
Milliyetciligi ana umde olaraq qabul etmiş, Garp medeniyetine kirmiş, demoqrasiler
zümrei devliyesine iltihaq etmiş bir Türkiye Türkçe qonuşan aqvam üçün bir rehber,
bir mihrab olaraq qalacakdır... Milliyetcilik asrımıznıñyegane mefkuresidir.
Mefkureler hududla tahdid edilmedikleri üçün Qırımda, Türkistanda, Azerbaycanda,
Türkiyede mevzui milliyetperverlik ileri kitmiyor. Bütün Türklügü bir heyeti
mecmua, bir kül halinde mütalaa edenler hürmet körüyorlar. Türk ekseriyetiyle
meskun her yer Türk vatanıdır. Dinde, dilde ve dilekde müttahidi cisim bir khalq
kitlesi Edirneden Altaylara qadar uzanan büyük bir qıtai arz üzerinde, arada yabancı
bir kavim olmamaq şartıyla yaşamaqdadır. Bu asri ve ilmi manasıylada bir milletdir.
Nazariyet sahasında bu mülahazalar ne qadar togru ise ameli sahada Türkiyeniñ bize
gösterdigi misali o qadar togrudur. Misal şudur: Türk meselesi Hayat mecmuasıyle
birden ve tobdan hal edilemez. Her Türk ülkesi Türkiyeniñ misalini taqib itmeli ve
kendi kendini qurtarmalıdır… Bunuñ mümkün olduğunu Türkiye bizzat isbat
etmişdir.

Türkiyeden soñra Şarqi Türkistanda kendini esaretten qurtarmış bulunuyor. Şarqi


Türkistana kendim bizzat ketdim. İstiqlal mücadelesine qısmen eştirak etdim. Yeñi
qurtulan on beş milyon Türkle yeñi teşkilatda beraber çalışdım. Şarqi Türkistan
Tahmir ve Teşkil devrini ikmal etmek üzere bulunuyor. Reisi Cumhur Khoca Niyaz
Hazretleridir. Khoca Niyaz Çinlilere qarşı ilk mücadele bayragını açan Şarqi
Türkistanlı olduğu üçün büyük bir hürmet ve itimada mazhardır.

Yeñi Qabineniñ kimlerden mürekkeb olduğuni size Peşaver mukhbiriñiz yazmış


olduğu üçün fazla tafsilat vermiyorum. Yalgız şunu arz edeyimki Şarqi Türkistan
550

münevver Türklere muhtacdır. Yüzlerce mevqi iqtidar sandalyesi boşdur. Zabit,


muallim, idare adamı, doqtor, matbaacı ve mürettib, sanat sahipleri üçün geniş bir
saha açıq turuyor. Yapılacaq eñ khayırlı teşkilat kendi parasıyla Türkistana qadar
gidemeyen ve şurada, burada, yâd illerde oturan Türkistanlıları Şarqi Türkistana sevq
idecek teşkilatdır. Teşkilatdaki qudretiñiz Türk Dünyasınca meçhul olmadıgı üçün
sizden bu khususi rica idiyorum. Şerefli bir sergüzeşt arayan asker, işsizlikden
şikâyet iden doqtor, işi bozulan sanatkâr derhal Kaşgara hareket etmelidirler. Yep
yeñi ve bakir bir Türk ülkesi Türk münevverlerini bilkhassa Türkistanlıları
bekliyor…

Altunuyla, kümüşi, baqırı, taşkömüri, petroli, pamugı ve ipegiyle dünyanıñ eñ


zengin parçalarından biri olan atalar yurdu Türkistan bukün Garb teknikiyle
mücehhez azim ve irade sahibi münevver istiyor. Biz bukün Şarqi Türkistanı
qurtarmaq işiyle degil – çünkü o qurtulmuşdur – onı cihazlandırmaqla meşgulüz.
Tekrar esarete düşmemesi hele bir Bolşevik istilasına maruz qalmaması. İşte bizim
hedefimiz budur.

Avrupanıñ mukhtelif yerlerinde ve Türkiyede Türkistanlı bir çoq münevver var.


Onlara khitab ediyorum:

Milletiñiz veya nefsiñiz üçün bir ihtirasıñız, bir emeliñiz varsa Kaşgara gidiñiz.
Orada sizi bir rehber kibi bir münci kibi qarşılayacaqlar ve gurbetniñ qalbleriñizde
açdıgı mazlum çuqur tolacaqdır. Öz yurduñuzda atalarıñızıñ yurdunda olacaqsıñız.

Mücahedeñizdeki sebat ve mutanatıñ hayranı olan Şarqi Türkistanlılar namına


size teşekkür iderek mektubuma nihayet viriyorum. “Gote”niñdedigi kibi haqiqi bir
insan bir mücahid demekdir. Türk Dünyası tamamen ve muhaqqaq qurtulacaqdır.

Şarqi Türkistan Cumhuriyeti Fevqalade murakhhası Doqtor Mustafa Ali.


Peşaver, 8. 1. 934
551

III – Tevfiq Rüşdi Begniñ Şarqi Türkistana Dair Beyanatı

Türkiye Khariciye Vekili Tevfiq Rüşdi Bek Anadolu Ajansı (A. A.) mukhabirine
ötedeki beyanatda bulunmuşdur: “Şarqi Türkistan haqqında mukhtelif yerlerden
parça parça khabarlar gelmekdedir. Ancaq o mıntıqada Türkiyeniñ hiç bir
mümessili, memuri ve kimsesi bulunmadıgı için malumatımız eksikdir. Çiniñ Garb
aqsasında olan bu diyarda bugün nasıl bir idare bulunduğunu da bilmiyoruz.

Kemalist Türkiye siyasetiniñ bir esasıda her milletniñ inkişafını memnuniyetle


körmek oldugina göre kendi dilini qonuşan bir diyar haqqında tabii başqa türlü
düşünemez. Faqat şurası muhaqqaqdırki, her hali dürüst ve samimi olan inqılabçı
Türkiye dünyada qurtuluş ve inkışaf yolunda kendi için begendigi yoldan başqasını
tavsiye edemez. Bizim bu yolumuz artıq cihannıñ malumidir ve bu yol şöyle khulasa
oluna bilir:

Temelini Altaylardan alan medeniyet Akdeñizniñ atalarını ve yarım atalarını


kendine ikinçi vatan ittikhaz itmiş ve burada inqişaf itmişdir.

Arada Orta Qurun denilen bir qarañlık devre keçirdikden soñra tekrar belirmiş ve
bugüne qadar tekemmül eylemiş ve soñ zamanlarda Avrupanıñ şarqında ve
garbında ve Akdeñiziñ Anadolu yarım atasında ve Ameriqada yeñi tecellilere mazhar
olmaqda bulunmuşdur. İnkişaf yoluna girmek istiyen her milletniñ işte bu medeniyeti
alması ve muhitiniñ şartlarına göre bu maqsadla tedbirler ittikhaz etmesi lazımdır.

Kharici politiqada inkişaf için ugraşan milletler için qomşu milletlerle iyi
münasebetde bulunmaya ehemmiyet vermek ve hiç bir yabancı politiqaya alet
olmamaq ve sulhi sevmek lazımdır.

Bilkhassa cografi vaziyetleri az ve çoq uzaqdan ve yaqından bizimki kibi


olanlarnıñ bu vesile ile khatırına getirmekde isabet duydugumuz bir haqiqat daha
şudurki, bütün qomşularıyla ve dünya milletleriyle dost keçinmekle beraber inkişaf
yolunda qomşuları için ancaq fayda veren Savet Rusya ile iyi keçinmek esasdır.”
552

IV – Savet Hükümetiniñ Urumçi Khıtay Hükümetine Yardamı

Öz mukhbirimiz Çatraldan 5. 1. 34 de başqarmamızga yazadırki: “… Mancurya


ve Mogolistan hududunda Yaponlarga qarşı yeñilib, Savet Rusya topragına qaçgan
Khıtay askerlerini Mosqva Hükümeti deste – deste Şarqi Türkistanga, Urumçi
taraflarına ötkizmekdedir. İmdige qadar iki guruhnuñ Şarqi Türkistan topragına
kirgenligi haqqında açıq malumat bar. Bunlardan birinçi grupda on mıñ kişi bar
imiş. Savet Hükümetiniñ yardamı ile Şarqi Türkistannıñ Urumçi taraflarına
kiretilgen bu askerlerni Urumçideki Khıtay Valisiniñ Şarqi Türkistan Cumhuriyetine
qarşı qullanmaq hazırlıgında bolganlıgı bildiriledir…”

V – Pek Tez Hükümler Viriyoruz

(İstanbul gazitası “Khabar”nıñ 7. 2. 34 sanından)

Şarqi Türkistanda ırqdaş bir devlet tesis etdi. Bu khabarı, bütün gazitalarımız,
evvela büyük bir neşe içinde qarşıladı. Hatta, iftikharla qoltuqlarımız qabardı: Zira,
Şarqi Türkistan devletiniñ, bizim kibi, cumhuriyet olduğuni ögrendik.

Sene başında Anadolu Ajansı khabar virdi: “Gök bayraq, Al bayraga selam
söylüyor!”bungada sevincle şerhler yazdıq. Aradan pek az zaman keçdikden soñra,
ansızın hava degişdi! Aleyhde neşriyat birbirini taqib etdi: Şarqi Türkistan Hükümeti,
Qurunu vustai unsurlarıñ elinde imiş; orada bir taqım şeykhler, derebek bozuntuları
hüküm sürüyormuş. Şarqi Türkistan Hükümetine Sultan Hamidiñ Şehzadelerinden
biri Reis Cumhur “getirilecekmiş”. Bizden qaçmış mürteci unsurlar dalavere
çeviriyorlarmış…

Şarqi Türkistan bir imperyalist devletiñ oyunçagı imiş…

Evvelce: yaşasın! diye göklere çıqardıqdı. Bu gidişle pek yaqında: Qahr olsunı
basacagız!...
553

Bu ne seri il tesirlik… Verdigimiz hükümlerde daha aqıl, daha kamil olmalıyız…

Bilkhassa, bu seferki, ırqdaş bir devletiñ tessisi meselesidir. Unutmamalıdır ki,


orası şimdiye qadar köhne Çiniñ laili Altayın bir metruk velayeti idi. Ecnebi bir
devletiñ siyasetine alet olaraq, fırsatdan bilistifade ibtidai boyunduruqdan
qurtuluyorsa bile, bu istihaleyi khoş körmeliyiz… Çünkü istikhlas hareketleri taqib
ider. Şimdiye qadar Şarqi Türkistanıñ hududları içinde bir taqım şeykhler ve emsali
irticai anasırı bulunması zaruri idi… Yeñi devlet, bir silkinişde onlarıderhal
atamaz… Hatta maceraperestlerede bir müddet qapılmaqdan kendini mani edemez…
Ve nihayet sui tefhimler hatta iftiralar gayet tabiidir. Unutmamalı ki Büyük Millet
Meclisi Hükümeti ne çeşid adamlarla, ne kendisinden olmayan quvvetlerle
münasebete düşdi… Onlardan bir müddet istifade etdikden soñra ayrılmaq müyesser
oldu. Bütün İnqılablarda ikhtilallerde, qurtuluş hareketlerinde bu kaidei umumiyedir.
Her halda bir ırqdaş devletniñ qurulması esnasında daha müsamahaqar, daha hüsnü
niyet sahibi, daha khayrukhah olmalıyız. Şimdi bu imperyalist devletiñ tesirinde ise
ve diledigimiz kibi bir siyaset taqib etmiyorsa dakhi, Şarqi Türkistan, Çiniñ geri bir
vilayeti olmaqdan qurtularaq, ileri dogru bir adım atmışdır. Bu adımı diger khayırlı
khatveler taqib etsin, diye bekliyelim, manen müzahir olalım.
“Va – Nu”

VI – “Şarqi Türkistanlılar Bakhtiyar Oluñuz”

Milli Türk Talebe Birliginiñ neşri efkarı olan “Birlik” gazitasınıñ 7. 2. 34 tarikhli
8 inçi sanında yuqarıdagı serlevha altında neşr idilen güzel ve Türk heyecanıyla
yazılmış maqala Şarqi Türkistan mücahidlerine khitab eden şu cümlelerle bitiyor:

“Ey cihanıñ közlerini üzerlerine çeviren bahadır çocuqları, bukün kirişdigiñiz


savaşda bütün dünya gözleriniñ öñünde khasmıñızı yere vurdiñiz. Biliyoruz, siz bu
muvaffaqiyeti sırf ecdadıñızdan qalan qahramanlıq mirasına dayanaraq, bütün
yoqsulluq ve aydınsızlıqlara ragmen, asrıñ teknigine qarşı qazandıñız. İşte bunuñ
için ne qadar taqdir idilseñiz yerindedir.
554

Size bütün benligimizle bagırıyoruz: Bakhtiyar oluñuz…”

VII – Şarqi Türkistan Cumhuriyeti Avrupa Matbuatında

1 –Şarqi Türkistanda milli cumhuriyet ilan etilişi Avrupa matbuatına türlü maqala
ve khabarlar tarzında aks etdi. Orun azlıgından bu yerde ancaq bir neçesi haqqında
bahs ete alurmuz.

Avrupanıñ büyük gazitalarında Şarqi Türkistan Cumhuriyeti haqqında ilk defa


olaraq Fransa, Khariciye nezaretiniñ resmi fikir tarqatuvçısı sanalgan “Tañ”nıñ 19.
1. 34 de çıqqan nüskhasınıñ baş sahifesinde basılgan “Şarqi Türkistan Cumhuriyeti”
(“La République du Turkestan de I’Est”) başlıqlı maqalanı zikr etmekkerek. Bu uzun
maqalada Şarqi Türkistan milli mücadelesinden, Şarqi Türkistannıñ öz qomşularıyla
bolgan münasebetinden malumat birilib, ahalisiniñ yüzde seksenini Türkler teşkil
etken büyük ülkede Khoca Niyaz Hacımnıñ Reisi Cumhurlugi ile milli cumhuriyet
ilan etilgenligi bildiriledir. Burada memnuniyetle şunı ayrıca kayd etib ötemiz, ki
“Tañ” gazitasınıñ Avrupa matbuatı arasında ilk tapqir olaraq “Şarqi Türkistan
Cumhuriyeti” ünvanını taşıgan bu mühim maqalası Türkistan milli birligi “TMB”niñ
Avrupa vekili Çoqay oglu Mustafa Bekniñ mezkur gazitanıñ mukhbiri Mösyö Andre
Duboseq (André Duboscq) ile 11. 1. 34 de bolgan musahebesiniñ müsbet neticesidir.

“Tañ”nıñ Şarqi Türkistan Cumhuriyeti haqqındaki maqalası matbuat dünyasına


büyük tesir itmişdir.

2 - “Tañ”nıñ 5. 2. 34 tarikhli sanında yine Şarqi Türkistan milli hareketine dair


“Khıtay Türkistanı” başlıqlı bir maqala basılmışdır. Bu maqala, isiz, ki Bolşevikler
tarafından tarqatılıp turgan esassız şayialardan bir az müteessirdir. Mesela Şarqi
Türkistanda Kemalçiler aleyhdarı zümreniñ faaliyetinden bahs etilmişdir. Bu cihetniñ
haqiqate uymayturganlıgı Şarqi Türkistan Cumhuriyeti fevqalade murakhhası (Aslen
555

İzmirli) Doqtor Mustafa Ali Bekniñ yuqarıda basdıgımız mektubundan ap açıq


körünüb turubdur.

3 - Soñ çaglargaça Şarqi Türkistan haqqında köbrek Savet menbaana tayanub


khabarlar tarqata başlagan Alman matbuatındada soñ künler Şarqi Türkistan milli
hareketi togrusunda haqiqi ve toluq malumat toplamaq meraqı uyganmışdır.

Almanyanıñ kündelik neşriyatı içinde eñ itibarlı gazitalardan sanalıb


kelgen“Berliner Tageblatt”nıñ tışqı siyaset muharriri Paul Şeffer qısqagına müddet
üçün Berlinge kelgen Türkistan Milli Birligi vekili Çoqay oglu Mustafa Bekni bir
musahebege davet etib, bu körüşmek neticesinde Şarqi Türkistan haqqında bir
maqala yazılışını ötünmüşdür. Mustafa Bek bu ötünçni qabul iterek “Şarqi
Türkistanda İnqılab” başlıqlı bir maqala hazırlamışdı. Bu maqala“Berliner
Tageblatt”nıñ 4. 2. 34 tarikhli 59 ınçı sanında Mustafa Bekniñ öz imzasıyla neşr
etilmişdir.

VIII – Nankinde Şarqi Türkistan Milli İstiqlaline Qarşı Hareket

Motoq bir menbadan şu künlerde başqarmamızga kelgen bir mektubda Khıtay


merkezi Nankindeki bir neçe Şarqi Türkistanlınıñ hareketiden khabar biriledir.
Bunlarnıñ başında İsa Bek Yusuf Bek oglu isimli Kaşgarlı bir yigit turar imiş. İsa
Bek Şarqi Türkistandagı hadisatnı tekşirmek üçün Khıtay Hükümeti tarafından
yollangan ilk heyetge iştirak etgen eken. Bu kişi imdi o taraflardagı Şarqi Türkistanlı
yaşlarnı toplab, onlar namından Khıtay Hükümetine müracaatlarda bulunub turar
imiş. Soñ müracaatlarınıñ birisinde imdige qadar Khıtay kişileriniñ nüfuz
etealmadıqları Altışehirge uzaq şarqdagı Şarqi Türkistanlılardan iki – üç kişiniñ
iştiraki ile bir heyet yubarub, o yerdegi khalqnıñ tilegini biliş kerekligini suraydır.
Yusuf Bek oglunuñ öz khalqınıñ tilegini qay istiqametde qıdırıb yürgenini töbendeki
malumat açıq körsetedir:

İsa Bekniñ teşebbüsü bolgan müracaatda Khıtay merkezindeki mekteblerge Şarqi


Türkistandan köb talebeler ketirib ornaştırış ve o yerdegi talebelerge köbrek aylıq
556

beriş kerekligi isletiledir. Bu hareketlerniñ başında turuvçi İsa Bekniñ buküngi Şarqi
Türkistan istiqlal hareketine qaraşı ançagine menfidir. O kişi Khıtayga baglı
mukhtariyetli bir teşkilat ilede razı körünedir. Khıtaynıñ merkezinde oturub bu fikirni
söylevçi İsa Bek iki yıl bundan evveline qadar Taşkenddeki Şarqi Türkistan Khıtay
HükümetiniñSavet Hükümetine baglı Qonsulkhanesinde tercüman bolub turgan bir
kişidir. Onuñçün insan ihtiyarsız: “Acaba İsa Bekniñ bu mukhtariyetçilik noqtai
nazarı bu küñi içinde oturdugu Merkezi Khıtay muhitinin mi? Yoqsa iki yıl evveline
qadar oturduguSavet Rusyasınıñ tesirimi? Buda Savet Rusyasınıñ haqıqı
müstemlekesi bolub ketken “Mogolistan Mukhtariyeti meselesi” bolmasmı?”
degenge okhşaş bir qança sorgular qarşısında qaladır.

Khıtaynıñ merkezinde toplangan bu yaşlar Khıtay Hükümetiniñ yardamı ile bir


matbaa qurub Türkçe mecmua çıqarmaq hareketinde imişler. Hatta mecmuanıñ
idaresi üçün Kharbindeki Türk muhacirleri içinden yazuvçılar qıdırılmaqda imiş.

Mektubda bukün Şarqi Türkistandagı Khıtay Hükümetiniñ qurallı küçi sanalgan


Aq Ruslarnıñ Şarqi Türkistan khalqına qılgan emsalsiz zulümleri ve bu zalim
küçlerniñSavet Rusyasından serbestçe aqıb kelmekde bolgan Qızıl Ruslarnı içine
almaqla kün künden küçeymekde ekenligi haqqında yazıladır. Qızıl ve Aq Ruslarnıñ
Şarqi Türkistanda birleşib beraber işleşmekde bolganlıqları bütün Türk Dünyasınıñ
nazarı diqqatini ayrıça celb ite turgan bir noqtadır.
557

ŞARQİ TÜRKİSTAN DA SOÑ VAZİYET*

Şarqi Türkistandan telaşlı khabarlarkelmekdedir. Şarqi Türkistanlı


qardaşlerımıznıñ milli qurtuluş bayramı ile biz indigine quvanmışdıq; artıq yeñiden,
onlarnıñ Kaşgarda Dunganlar ile bolgan uruşlarda uçragan muvaffaqiyetsizliqleri ile
qaygulanmaqqa togru kelib turubdur. Savet ve İngiliz Telgraf Ajansları bir zamanda
ve türlü yerlerden, Şarqi Türkistan Hükümetiniñ Kaşgar şehrini taşlab çıqış
mecburiyetinde qalganlıgını ve Reisi Cumhur Khoca Niyaz Hacım ile hükümet
başlugı Sabitdamolla Baqi hazretlerinin şehirni Dunganlardan qutqarub almaq
teşebbüsleriniñ bir netice bermegenligini bildirmektedirler. Bu khabarlar Fivral
ayınıñ evvellerine aiddir. O zamandanberi vaziyetde Türkler faydesına özgerişler
hasıl bolub ülgürgenligide mümkündür. Taassüfke qarşı Şarqi Türkistan ile
muntazam bir suretde khabarleşü o qadar qıyındırki, qısqa müddet zarfında o yerden
togru bir malumat almaqnıñ hiç imkanı yoqdur. Mene şunuñçünde Savet ve İngiliz
menbalarından berilgenkhabarlar ilegine qanaatlanmaga togru kiledir.

Türkler ile Dunganlar arasında müsademe vuqui mümkün bir nersedir. Kaşgarda
çıqıb turgan “Şarqi Türkistan Hayatı”, “Erkin Türkistan” gazitasınıñ qolumuzga
kelib yetuşken sanlarınıñ diyerlik her birinde Müslüman Şarqi Türkistannıñ bu iki
qısım ahalisi arasındagı kiçik toqnaşmalardan yazub turmaqtalar.

Bakhtsızlıga qarşı Türkler ile Dunganlar arasında her zaman ikhtilaflar bolub
kelgen. Şarqi Türkistan isyanları tarikhinde bu ikhtilaflar menhus roller oynagan.
Khıtay Hükümetleri Dungan – Türk ikhtilafından milli qurtuluş hareketini bastırmaq
üçün her zaman istifade itmişlerdir. Zamanlar bolgan, ki Şarqi Türkistan öziniñ milli
qurtuluşına irişkeni halde, Türk – Dungan ikhtilafı üçün bar küçini sarf itib qoyub,
neticede yeñiden dünyada misli körülmegen eñ fena Khıtay hakimiyeti astıga tüşüb
qalgan.

*
Yaş Türkistan, Mart 1934, San 52, S. 28 – 30.
558

Gayrı islam Qalmuqlar ile Türkler arasında ittifaq yerleşkenden soñ Müslüman
Dunganlar ile Türkler arasında da kilişü hasıl bolur deb ümid etiş mümkün idi. Faqat,
bunuñ imkansız ekenligi añlaşılgan.

Şarqi Türkistannıñ Türk bayragı astında milli qurtuluşıni özi için zararlı deb
bilgen her qanday bir quvvet, eski Dungan – Türk zıddiyetini alevlendirmeqdedir.
Şarqi Türkistanda Türk devletiniñ bu düşmanı kimdir? Bu düşman, her halde Urumçi
Hükümetigene emesdir: Çünkü, Türk milli hareketine Dunganlar tamanıdan zerbe
uruluşundan oda memnun bolmaqla beraber, Dunganlarnı qurallandırmaq iqtidar ve
qabiliyetinden mahrumdur… Rus Çar Hükümeti qanday qılıb 1865 inçi yılda
Türklerni Dunganlargaqarşı, ve ondan biraz soñra Dunganlarnı Yakub Bekge qarşı
alevlentirgen bolsa, aynı Rusya, faqat bu sefer Savet Rusyası olaraq şunday qılıb
Dunganlarnı Türklerge qarşı alevlentirmeqde ve qurallantırmaqdadır.

Dunganlar san itibariyle Şarqi Türkistan ahalisiniñ kiçik bir zümresini teşkil
iterler. Onlar 160 mıñdan aşmaslar. Şarqi Türkistannıñ köb milyonlı ahalisi bolgan
Türkler qarşısında bu küç cüzidir. Faqat; o daha quvvetli çet qollarda büyük tehlike
teşkil etebilir. Şarqi Türkistanda bir Dungan devleti elbette hiç bolalmaydır; lakin
Dunganlarnıñ qolı ile Türk devletini öldürmek, qıyın bir iş emes ve tarikhde misali
hem körülgendir.

İndigene qurulgan cumhuriyetniñ ömrini qorquv astında qoygan bu künki Dungan


– Türk müsademesi, eski khastalıqnıñ zuhuri alametidir. Uzaqda turub Prugnuz
(Endaz)lar qılmaq, fikir ve maslahat söylemek qıyındır. Lakin, bizniñ fikirimizçe,
eger Dunganlar eski Khıtay hakimiyetini yeñiden berpa etmek üçün qural
maqamında çıqmasdan, ayrım bir milli barlık halinde müstaqil bir rol oynamaqçı
bolsalar, ozaman bir yolını utapub Dungan – Türk sulh şeraitini tüzüge tirişmeq
kerek. Bunsuz Şarqi Türkistanda Türk devletiniñ muhkem tesisini ve devamını
ummaq qıyındır. Eger Dunganlar Khıtay ve ya Savet qollarında bir qural bolub
çıqmaqda iseler, onlar ile bolgan küreşinsoñına qadar alub barmaq lazımdır. Bunday
bir küreşde biz hem Şarqi Türkistandagı qardaşlarımızga muvaffaqiyetler tileymiz.
559

ŞARQİ TÜRKİSTAN AHVALİ*

“Şarqi Türkistan Hayatı”nıñ 30. X. 33 de çıqqan 11 inçi sanından töbendeki


khabarlarnı alıb basmaqdamız:

I – Resmi Hükümet Khabarı – Qaraşehir etrafıdaki Dunganlar birle Cenab


Mahmud Sicañ uruşub bu Dunganlar şikest qaçıb her tarafka taralıb parakende bolub
ketken idi. Bunlardan bir köpini Börküde tutub, ceza berile turganga ceza berib
baqisi afv qılındı. Yine qalganları başqa yaqda qaçıb yürüb khalqnı natınç qılmasın
deb Cenab Reisi Cumhur Gazi Niyaz Hacım Gazi Mahmud Sicañnı askeriyle o
tarafda qoyub etrafnı muhafaza qılıb yurtni tınçlatmaq üçün özleri atlanıb çıqıb,
Kemali hoşyarlıq birle yollardan khabar alıb turmaqtalar. Bu Dunganlardan bazıları
Duñ-khañ tarafka yüzlenib, bazıları anda – bunda avare bolub hemme fırqaları iki
ordu askerleri arasıda muhasara qılınıb iş betmekdedir.

Turfan, Piçan taraflardaki Ka-Siling üstike Urumçiden Khıtay askeri tosub çıqqan
idi. Reisi Cumhur Gazi Urumçideki yeñi hükümetke Kunksi (ferman) beribKa-
Silingniñ işini özleri becerib, muameleni bitirişlerini bildirdiler. Hazır Ka-Siling
Qansu tarafka yollanıb ketdi. İnşaallah memleket endi kamili intizam ve emniyet
devirlerige kirib, siyasi, içtimai hallerimiz üçün ıslah ve tertibat yerleştirmekke fırsat
kelmekle khalqımız milli azadlıqga muvafıq açuq künler körseler kerek.

II – Yeñi şehirden – 5 inçi Receb (24 Birinci teşrin) Seşenbe küni Yeñi şehirdin
150 çe Dungan fırqası çıqıb Devlet bagda khalqınıñ ulag hayvanlarını alıb ketib
turganlarıda Cenab Lu Cañ Kiçik Akhund askerleriyle barıb, iki arada atış bolub,
Dunganlardan yikirme qadar telef bolub, on nefer askerleri esir, 11 dane mıltıq, 4 at
ganimet alındı. Baqisi Yeñişehirge qaçdılar. Bu muharebede bir nefer şehidimiz bar
idi.

*
Yaş Türkistan, Mart 1934, San 52, S. 30-34.
560

III – Yeñişehir – İki - üçkünden beri Yeñişehirden sulh üçün çıqan khatlarga
binaen şehirden iki nöbet vekiller çıqıb sözleşdiler. Lakin netice malum emes.

Bu kün Düşenbe (30. X. 34) Devlet bag tarafka bir fırqa Dunganlar çıqıb bir
munçe qöy kalalarnı haydab turganda askerler barıb atıb bir neçe Dunganlar ölüb
qalganları qaçtı. Mallar qutqarıldı.

IV - Altay Khabarı - Gazi Şerif Khannıñ Altayda quvvet, intizamı pek yakhşı
revişlerge kirmekdedir. Altay Qazaqları tamam qurallıq askerden ibaret bolganlarıga
ilave Şarif Khan, On iki mıñ talim ve terbiyelik muntazam askerge malikdir. Hazırda
Çoçek eyaleti hem Şerif Khan tarafıdan zabt qılıngan khabarı tekidlendi. Çoçekniñ
khalqı ekseriyetle Qazaq bolub Urumçiniñ itaat ve idaresiden kharicde qalgan idi.

“Şarqi Türkistan Hayatı”nıñ 6. XI. 33 de çıqqan 12 nçi sanından:

I – Qaraşehir ve Korlaetraflardan qaçqan Dunganlar Cenab Reisi Cumhur Khoca


Niyaz Hacımnıñ Aqsudan yubargan askerleri ile Korladan çıqan Gazi Mahmud Sicañ
askerleri arasıda muhasara qılınıb bitirildi. Pek azları Cañallarga qaçıb yoqaldılar.
Bularnı Muhterem Reis Cumhur Gazi her tarafka asker fırqaları yubarıb tamam
tazalaş fikir ve hareketidedirler.

II – Yeñişehir – 15 Receb (3 Teşrini Sani) Cuma küni Naçuk tarafka ellik –


altmış Dungan fırqası çıqqan idi. Özbek askerleriden Yüzbaşı Sabır Can
qumandasıyla bir fırqa yigitler barıb atışıb, Dunganlardan 9 nefer atılıb, baqisi
qaçdılar. 9 neferi esir alındı. 5 dane mıltıq, 8 at, bir khıçır ve başqalar ganimet alındı.
Şu ceñde iştirak etken yigitlerge Gazi Sicañ idaresi tarafından 150 ser, Gazi Lucañ
Satı Bek tarafıdan 100 ser inam qılındı.

III – Tertib – Kaşgarda askeri, milli hükümet başluqlarınıñ qararı boyunça


mundan keyin askerler yurtga çıqıb fuqaralarga bide, saman qatarlıq ve başqa her
qandag nerseler almaydırlar. Askerniñ aylıqı Vali (Dotey) idaresiden biriledir. Aş,
bide, haşeklerini şenken tedarik qıladır.
561

Yürk Beklerini yurt özi khoahlagan kişini şenken qoyub beredir. Askerlerni harbi
idareden muayene qılıb körüb, at, mıltıqları barları defterge alınadır. Şunga qarab
aylıq, aş, haşekleri temin qılınadır.

İdare (“Şarqi Türkistan Hayatı” başqarması): Eger bundag işler emelge aşqanda
hükümet raiyyet hammeniñ hali aram ve yakhşılıqga tebdil tapar idi.

V – İli ve AltayHakimi Gazi Şerif Khannıñ askeri ve mülki ahvali pek yakhşi
tertiblikbolub, askeri zabitleri, mülki, siyasi rehberleri tecrübelik muntazam
kişilerden mürekkebdir. Altaynıñ istiqbali pek yakhşı körünedür. İli taraflarda hem
khalq huquq, azadlıq taleb qılıb hareketge kelgenler. Hazırda Böritalada İliniñ khalq
quvveti toplanmaqdadır.

“Erkin Türkistan”nıñ 15 inçi Novembır 1933 de çıqqan 13 inçi sanından:

I – Acaib hal – 19 Receb (7 Teşrini Sani)de Dunganlar Köhne şehir yolıga çıqıb,
şehirden askerler çıqıb uruşub, Köprük tarafıdan Abdullah Akhund Kerimzade
askerleri yardamga kelib turganda yolda İshaq oglu Hüdaberdi degen bir qahraman
asker bala Dunganlarga atıb, pek yaqın kelgende Dunganlar tarafıdan şehid qılındı.
Soñra bir köb nefer Dunganlar askerimiz tarafıdan atılıb ölüb, qalganı qaçıb ketib
turganda yolda bir otunçı biçareni atıb ketkenler. Yine kharmanda turgan üç bekar
adamnı atıb iki tekurmen, üç yerde sofalarga ot yaqıb kırıb ketgenler. Bundag
silahsız adamnı atış merd insanlarda körülmes. Bundag acaib işler khayli bar. Kadir
Can

II – Yeñişehir – 24 Receb Düşenbe künide üç yüz qadar Dungan fırqası çıqıb


Qaqınle Toquzaq taraflarga ötüb khalqnıñ eşya ve aşlıqlarını talab taşub turgan
khabarıkelmekle Harbiye müdüriyeti tarafıdan bolgan emir mücibinçe
qumandanlardan Yusuf Can Molla Abdurrahman, Arif Can, Tokhta Akhund Turfani,
562

Mehmed Ali Efendiler qumandasıyle üç yüz nefer asker tosub çıqıb Qaqınle ve
Serilme kenti arasıda Dunganlarga togru kelib atışıb, naticede Dunganlardan bir
yüzden ziyade neferi telefatga uçurab qalganı perişan halde qaçdılar. On yedi neferi
esir alındı. Khayli köb mıltıq ve atlar qolga tüşdi.

III – Bildiriş ve özür – Gazitamıznıñ şu sanıdan başlab ilmi müzakereden soñra


“Erkin Türkistan” namıyla neşr qılınmagı münasib körüldi. Yurtdaki bazı malum
sebeble gazitamız öz vaqtide çıqmay qaldı. Özrimiz qabul qılınır deb ümid qılurmuz.

Kaşgarda. “Times” gazitası şu mart ayınıñ başlarında Dehliden alıb basqan bir
khabarda Kaşgardaki İngiliz Qonsulkhanesine hücum qılınıb, Qonsulkhane
kişilerinden 4 iniñ öldürülgenligini bildiredir. Ölgenlerniñ birisi Qonsulkhane
Hekimi orunbasarı imiş. Yine bu haqta Pekinden “Times”ga berilgen bir khabarda
hücumçılarnıñ Qonsulkhane binasına kirgenlikleride bildirilmekdedir.
563

HİNDİSTANDAKİTÜRKİSTAN MUHACİRLERİ ARASINDA*

I- Peşaverde

Şu yıl 25 inçi Yanvarda Peşaverdeki Türkistanlı Muhacirler Cemiyetiniñ bir


yıgılışı bolub ötdi. Meclisde muhacirlerden başqa birde Şarqi Türkistan
Cumhuriyetiniñ Tışqı Murakhhası Doqtor Mustafa Ali Bek Efendi hem davetli
sıfatında hazır idi.

Mevlevi Habiburrahman Elbulgari Efendi tarafından muhacirler namına Şarqi


Türkistannıñ qutulub cumhuriyet idaresi quruluvı tebrik etildi ve hursendlik
bildirildi; bu sevinçli khabarlarnı ketirgen Doqtor Mustafa Ali Bekge hem teşekkür
izhar qılınıb o cümleden şu sözler söylendi:

- Bizler 18 yıldan buyana vatandan ayrıldıq. Vatanımıznı düşmanlar qolunda


qaldırdıq. Bu müddet içinde biz hiç bir yakhşı khabar işitkenimiz yoq. İşitken
khabarlarımıznıñ hammesi qara khabar idi. Biz buküngine sevinçli khabar işitdik.
Vatanımıznıñ bir çekesi, vatanımızga kireturgan dervazemiz bolgan Şarqi
Türkistannıñ azad bolganını işitdik. Bu khabar bizler üçün khoş khabardır. Yaşasın
Şarqi Türkistan!...

Bundan soñ Doqtor Mustafa Ali Bek bilmuqabele muhacirlerge uzun bir nutuq
söyledi ve o cümleden dedi:

- Ay menim ırqdaşlarım, qan qardaşlarım! Men sizlerge khoş khabar ketirdim.


Şarqi Türkistan mücahidleri tarafından selam ketirdim. Bukün Şarqi Türkistannıñ
qutulmagı sizniñ vatanıñıznıñ qutulmagı demekdir. Tiz künde sizlerniñ vatanıñız
hem qutulur. Çalışıñız. Çalışkan qavimler elbette qutulur. Qutulmaqqa imanıñız
yaqın bolsun!

*
Yaş Türkistan, Mart 1934, San 52, S. 34-35.
564

Soñra Mevlevi Abdulqadir Efendi ile Qari Şemseddin Efendi söylediler.

Aynı meclisniñ nihayetinde Mevlana Habiburrahman Elbulgari Efendi öziniñ


meşguliyeti köb bolganı sebebli öz ornıga Medresetül Muhaciringe bir muhtemem
saylanmagını rica etdi. O kişiniñ istifaları Meclis tarafından qabul qılındı, özlerige
teşekkür bildirildi. Medresege Müdir hem Muhtemlikke muhacirlerniñ ittifaqı ile
Qari Şemseddin Efendi saylandılar. Medreseni Peşaverdeki Törekul Bay Bukhari
salgan mescidge köçürüşke qarar birildi.

“Cemiyet El Muhacirini Türkistan” kâtibi Şehzade


Abdullah Bek Khudayar Khanzade.454

454
“Hindistan’daki Türkistan Göçmenleri Arasında” başlıklı makale’nin ikinci bölümü olan
“Delhide” başlıklı kısım Doğu Türkistan ile ilgili olmaması sebebiyle buraya alınmamıştır.
565

Khoca Niyaz HacıResmi*

Şarqi Türkistan Cumhur Reisi


Gazi Khoca Niyaz Hacım
(“Yaş Türkistan” savugası 52 inçi sanga qoşumça)

*
Yaş Türkistan, Mart 1934, San 52, Qoşumça.
566

Şarqi Türkistanda:

ŞARQİ TÜRKİSTAN MİLLİ İSTİQLAL HAREKETİ


ETRAFINDA*

Şarqi Türkistan milli istiqlal hareketi etrafında Avrupa matbuatında tez – tez
qısqaça telgraf khabarlari ve ayrıça maqalalerde basılıb turubdur. Bu gazitalarnıñ,
Şarqi Türkistanda öz mukhbirleri bolmaganıdan, yegane“Khabar menbaı”Savet
Telgraf Ajansı (“TAS”) bolub qalmaqdadır. Bolşevik diktatorası ve Bolşevizm
fikrige uymayadurgan her qanday bir hareket haqqında Savet menbalarınıñ aladurgan
vaziyeti herkesçe malum bolsada, başqa vasıta yoqlugundan, Avrupa matbuatı
Bolşevik yalganlarıyla qanaatlanmaqdadır. Lakin bargan sarı haqiqat aşikar
bolmaqda; bunga şahid olaraq Fransiyanıñ eñ büyük hemde Fransiya Hükümetiniñ
Kharici siyasetde neşri efkari sanalgan “Tañ” (“Le Temps”) gazitasınıñ 5 inçi April
(Aprel) nüskhasındagı“Khıtay Türkistanınıñ Qarma – Qarışıqlıgı” (“L’Imbroglio du
Turkestan Chinois”) başlıqlı şayanı diqqat maqalasını körsetiş mümkündür.

Maqala biraz uzun bolganıdan, biz burada onuñ birgene qısmını ketirmekle
qanıqmaq mecburiyetindemiz. Fransız gazitası maqalasıniñ eñ mühim noqtası
şundadır, ki maqala igesi Mösyö Andre Dubosq (M. André Duboscq) maalumatını
işançlı menba ve vesiqalardan alıb, olardan pek ustalıqla istifade etken…
Bolşeviklerniñ bilgili maqsad ile tarqatmaqda bolgan yañlış maalumatlarını körsetüb
Mösyö Dubosq yazadır:

“Savetlerniñ Şarqi Türkistan Hükümetini Kemalizm aleyhdarı deb körsetişke


urunuşlarınıñ sebebi qolayça añlaşılarlıqdır. Şarqi Türkistan milli hareketiniñ gayesi
Khıtay hakimiyetiyle, soñ yıllar içinde orada hakimiyetini teraqqi etdirebilgen
Ruslardan qurtuluşdur. Bunı da biliş kerek, ki beş milyon 200 mıñ (Türk) Müslüman
ahalisi bolgan Şarqi Türkistan Bolşeviklerle hiç yaraşalmasdan turgan 16 milyonluq
Türk ahalisige malik Rus Türkistanı ile hemhududdur. Vaziyet şunday iken Şarqi

*
Yaş Türkistan, Aprel 1934, San 53, S. 26-28.
567

Türkistan Hükümetiniñ Türk Birligi (Pan Türkizm) merkezi bolub ketişide


muhtemeldir. Mene şunuñ üçündür, ki Mosqva Şarqi Türkistan Hükümetiniñ itibarını
Anqara Hükümeti nazarında tüşürüşke urunmaqdadır.

Şarqi Türkistan Hükümetiniñ Kemalizm aleyhdarı ocagı bolmaganlıgı Kaşgarda


çıqıb turgan “Erkin Türkistan” gazitasıyla “İstiqlal” mecmuasında Kemal Türkiyesi
haqqında basılgan bir neçe sitayişkarmaqaladan malumdur. Bunga qoşumça şahid
olaraq “Yaş Türkistan” mecmuasınıñ 51 inçi sanında(*) 455 neşr etilgen hemde
Kemal Türkiyesige qarşı medh ve sitayişlerle başlangan Şarqi Türkistan Hükümeti
Fevqalade Murakhhası Doqtor Mustafa Aliniñ mektubını de qayd etiş kerek…

Bolşevikler açıqdan açıq İngilizler Kaşgar Hükümetige yardam bire yatırlar deb
söyleydirler. Biz özimiz hem 19 inçi Yanvar maqalamızda Şarqi Türkistan Hükümeti
Bolşeviklerniñ Hindistanga taraf ayaq basışlarıga tosqun bola bileturganı üçün
İngiltereniñ simpatisini özige tarta bilir deb yazgan edik. Aynı zamanda öziniñ
Tibetdeki hareketige qarşı Khıtaylarnıñ müteessir bolmaslıqlarıga diqqat ve raye
iterek İngiltere ikhtimal Şarqi Türkistan Hükümetini tanımasda deb takhmin etken
edik.

İmdilik bu hükümet qanday vaziyetde? Biz unutqanmız, ki bu hükümetke qarşı


Cenral “Ma – Çuñ –Ying” qumandası astında Dunganlar harb etmekdedir. Bütün
Dungan qabilesiniñ barı - yogı 150 mıñdan ibaretdir. Olarnı Savetler alet qılıb
turubdurlar. Aglab ihtimale köre, Savetler Khıtay Türkistanında qazandıqları
vaziyetni saqlab qalmaq hatta onı dahada keñeytmek üçün mümkün ve gayrı mümkün
narselerni işlemekdedirler.(*)456

“Türk – Sib” (Türkistan – Sibirya) temir yolını salarken Bolşevikler özlerini Şarqi
Türkistan içerisige kirgize turgan üç temir yol tarmagını saldırışınıda evvelden

455
(*)Maqalede Yañlışlıqdan “34 inçi san”deb atalgan. Başqarma.
456
(*)Şarqi Türkistannıñ Rusya qol astıga kirib kitkenligini Şankhayda çıqadurgan “Çe Pao” (“Che-
Pao”) nam Khıtay gazitası hem söylemekdedir. (“Tañ” gazitasınıñ bu yerde kitirilib turgan
maqalesige baqılsın).
568

añlagan idiler. Bu temir yol tarmaqlarından Çoguçekge alıbbara turgan birisi


salınıb bitmekdedir. İkinçisi “Sara – Sumbe”, üçünçisi ise Gulcagaça baradır.

Demek bu künki Şarqi Türkistan milli istiqlal hareketi Savet Rusyası üçün hem
iqtisadi hemde siyasi cihetlerden qorquludur…”
569

BİZGE TAŞ YÜREKLİ İŞÇİLER KEREK*

(Kaşgarda çıqqan “İstiqlal” Mecmuasınıñ san 1 – 2, s. 55 – 58 den)

Yeñi qurulgan devletimizniñ türlü dairelerinde devlet işlerini layıqınça yürgüzüb


alıb baradurgan malumatlı mütekhassıs işçilerniñ bizge hava, su kibi medarı
hayatımız bolganlıgı tüşünceli, basiretli her bir yurtdaşga belgilidir. Yalguz bizniñ
muhitimizde işleye durgan işçilerniñ taş yürekli, sebat ve metanetli boluşı şartdır.

Taş yürekli, sebat ve metanetli qahramanlardan başqa türlü kişiler, meyilli kimler
bolsa bolsunlar, Şarqi Türkistanda bir dacenlik keramet körsete bilmesler. Şunısı
khatırda tutulmalıdırki sebat ve metanetge tedbir baglıqdır. Muhit ve şeraitniñ
talebine köre tatbiq etmek, vaziyet ile hesablaşmaq basiretli işçilerniñ
ameliyatlarında eñ büyük bir ameldir.

Ahvali ruhiye ve vaziyetler ile hesablaşıb yani khalq efkarı ammesi kötere alurluq
bir halga qoyub vazifeni beca qılmaq, harmay, talmay, qorqmay işni aqquzıb,
programnı tolguzmaq her bir işçiniñ, her bir münevver yaki mütekhassısnıñ nasibesi
emesdir. Biri malumatlı ama işçi emes, biri malumatlı hem işçi ama sebatsız, yine
birisi malumatlı, sebatlı işçi ama bek alipte, ternaz; ne ise bizde işleydurgan
işçilerniñ akhlaqlarınıñ güzel boluşı eñ mühim şartdır. İşçiler togrusunda bunça
agırlıqnıñ neme lazımlıgı bar diyedurgan kimseler bolsa bardır.

Faqat bul cay Şarqdır, yani Şarqi Türkistandır. Demek Türkistanda Arabistan
yakhud Türkiye ve Afgan hayatını hiç bir özgertmesden öz boyunça qabul ve tatbiq
qılış bir sadelik bolur. Bir qavimniñ hayatı demek anıñ turmuşı, örf ve adeti, akhlak
ve tabiatı demekdir.

Bizde bazı bir münevverlerimiz sebat deb her türlü yañlışlarga ündemey köz qısıb
öte berişni tüşüngendik, bizniñde Şarqi Türkistan hayatındagı fikirlerimiz yañlış

*
Yaş Türkistan, Aprel 1934, San 53, S. 28-30.
570

tüşünülmesin! Maqsadımız, Şarqda işlemek üçün Şarqlı bol demekdir. Yavropa


hayatı, turmuşı, akhlaqı, qıyafeti şarqda menfur bir turmuş bolganlıgı üçün Şarqi
Türkistanda onı istimal qılış ile nefret kesb qılmaqdan başqa bir fazilet yoq. Bizge
yaqa tüzetedurgan, upa sürtüb perdaz qıladurgan işçilerniñ keregi yoqdur. Şarqi
Türkistannıñ taş yastuq, toprak yortqanıdan nefret qılmaydurgan derdli işçiler, batur
dinçiler lazım. Dakhilde ve kharicde şundaq derdli batur tamurdaşlarımız az emesdir;
şundaq tamurdaşlarga Şarqi Türkistan qapusı her çag açıqdır. Türkistan
Türkistanlınıñdır! Qaş tüzetemen die köz oyadurgan zatlarnıñ barlıgından yoqlugı
tozuk tecrübe şunı ögretdi.

Ne yerde bolsa muhacir derdli tamurdaş işçilerniñ teşrifini Şarqi Türkistan başı ile
közi ile bekleydir. Şarqi Türkistanga khıdmet qılışga yüregi ormagan tamurdaşnıñ
elbette imanıda, vicdanıda yoq. Şarqi Türkistan üçün khıdmet qılışga ne yerde
tamurdaş bolsa ukhlagan bolsa uygansun, oturgan bolsa qopsun, qopgan bolsa
yürsün, yolda bolsa uçsun.

İmanı İslam üçün, Türklük üçün khıdmet qılışnı tileseñ ulug Türkistanga kel!
Sufizade. 14 Şaban (1. XII. 33)
571

ŞARQİ TÜRKİSTAN CUMHURİYETİNİÑ YEÑİ MİLLİ QAGAZ


AQÇALARI*

Yeñi çıqqan Milli Aqça münasebeti ile Baş vekaletniñ resmi bildirisi
1352 nçi yıl 25 Receb (13. XI. 33)

Devletniñ teminatı ve savdagerlerniñ işlerini teshilat üçün Cenab Reisi Cumhur


Khocam Niyaz Hacım hazretleriniñ icazeti ile hem Reisi Cumhur hazretleriniñ
salahitdar vukelai kiramları ile ehli elhallu velaqd Nazırlar Heyetiniñ ittifaq ve
tokhtamları ile bütün Şarqi Türkistanda öteturgan bir serliq hem beş misqalıq milli
İslam aqçası çıqazıldı.

Oşbu çıqazılgan Milli Aqçaga bütün padışahlıq zemin ve imaretler, dükkan ve


saraylar gerev, rehin qılındı. Oşbu milli aqça hükümetniñ hamme idareleride zekat,
vergi ve posta kibi tamam varidatlarga qabul qılınadır. Bütün hükümet daireleri ve
barça yurtdaşlar oşbu yeñi akçanı qabul qılırlar. Muamelelerde ihtiram ile
yürgüzürler.

Yeñi milli aqçanıñ sanı, matbaa ve başqa kemçillikleri sebebli hazırgaça


köñüldegidik çıqıb ülgürmegenligi üçün vaqtinçe Khıtay aqçalarıda istimal qılınıb
turulur.

İtizar: Özimizden bolmagan bazı sebeblerge binaen yeñi çıqgan milli aqçanıñ
numunesini derc ete bilmedik.
İdare.
(“İstiqlal” san 1 – 2, 1352 nçi yıl Ramazan, Kaşgar).

*
Yaş Türkistan, Aprel 1934, San 53, S. 30.
572

QANUN ESASİ*(*)457

1352 Yıl, 16 nçı Şaban (3. XII. 33)


Şarqi Türkistan Cumhuriyetige bagışlab
“İstiqlal Cemiyeti”niñ İlmi Heyeti tarafından işlenib taqdim qılıngan

Qanun Esasi

Muqaddeme

Yurtdaşlarımıznıñ umumi intibahları birgesinden Şarqi Türkistanda büyük milli


inqılab vücudga çıqdı. Bul inqılabnıñ neticesinde Cenab Rabbelalemin Mühriban
Hazret Haq sübhane ve tealanıñ lütuf ve inayeti rabbaniyesi ile ve ulug dahimiz,
azadlıq küreş meydanınıñ qahramanı Reisi Cumhur Khocam Niyaz Hacım
Hazretleriniñ yolbaşçılıgı ile ve yurtdaş batur mücahitlerimizniñ himmet, gayret,
hamiyyeti diniyei milliyesi ile hem uzun yıllardanberi qara istibdad vahşetleriden,
türlü derd elemlerige çidey almagan yerli mazlumlarnıñ kökge orlagan ah, zarları,
nala ve figanlarıyla Cenabı Haqqın dergahı kibiriyesige tümen tümen hamd ve
şükürler bolgayki, Şarqi Türkistan Cumhuriyet İslamiyesi zuhur qılıb, 57 yıldanberi
ümid qılıb, Khudaymızdan sorab yürgen dini, Milli İslam Hükümeti quruldu.

İşbu ulug hem büyük himmeti ilahiyeniñquruluşı münasebeti birlen nizamname


tüzülüb cumhuriyet işleriniñişbu Nizamname qaidelerige muvafıq icra qılınışı lazım
tapılıb, şul togrudan merkez “İstiqlal Cemiyeti”niñilmi heyeti tarafıdan işbu
nizamname tüzülüb taqdim qılındı.

*
Yaş Türkistan, Aprel 1934, San 53, S. 31-36.
457
(*) Şarqi Türkistan İstiqlal Cemiyetiniñ Fikri Tarqatuçisi bolgan “İstiqlal” mecmuasınıñ 1 – 2
sanından.
573

Nizamnameniñ Qaideleri

1- Şarqi Türkistan Cumhuriyeti Şeriatı İslamiyeniñ esasıga qurulub baas ve


saadetimiz bolgan ve qıyamet künigeçe tebdil ve tehrif tapmaydurgan kanuni ilahi
bolguvçi Quran Hakimniñ hükmi ile amel qılınur.

2- Şarqi Türkistan Devleti cumhuriyet usuli birlen qurulub khalqınıñ rahatda


bolmagı ve devletniñ bir qarar bolub başqalarnıñ muzahemeti ve munazatından
saqlanış ve milletniñ dini, milli, medeni, iqtisadi işleriniñ yolga qoyuluşı ve şunga
okhşaş milletniñ taleblerini ötemek üçün Nanking Hükümeti ve Milletler İttifaqı
“Cemiyeti Aqvam”ga müracaat qılıb, istiqlalini qolda tutmaq üçün qoldan kelgen
qatii çarelerni köredir.

Merkez Quruluşu

3- Devlet idaresiniñ merkezinde (Emir El-müminin) Reisi Cumhur hazretleri


olturub hükümetni Şeriatı İslamiyeniñ ahkamiga muvafıq idare qılur.

4- Devlet, khalkçılıq, ammeçiliq, meşveret ve maslahat esası ile qurulub,


milletniñ ihtiyaçlarını temin qılmaq ve milletniñ arz, dadlarını añlamaq milletniñ
vekilleri birlen bulur.

Nezaretlerniñ Quruluşu

5- Devletni idare qılmaq üçün merkezde Emir El-müminin hazretleriniñ


riyasetiastında Nazırlar Heyeti teşkil etilib, işbu heyetniñ tepesinde sadrazam
maqamında başvekil tayin bolur. Başvekilniñ yanında iki nefer muavini bolur.

Nazırlar: 1 – Diniye, Adliye, 2 – Harbiye, 3 – Maliye, 4 – Khariciye, 5 –


Dakhiliye, 6 – Ticaret ve Ziraat, 7 – Maarif, 8 – Evqaf, 9 – Sıhıye, hammesi bolub
toquz nezaretten ibaretdir.
574

9 Nezaret ikige bölünür:

Birinci bölümü milli müdafa hem iqtisad nezaretleri bolub

1 – Harbiye, 2 – Khariciye, 3 – Maliye, 4 – Ticaret – Sinaat – Ziraat


nezaretlerinden ibaretdir, ki işbu bölümnüñ üstünde başvekilniñ birinci muavini
turadır.

İkinçi bölümi idare hem medeni nezaretleri bolub

1 – Dakhiliye, 2 – Diniye – Adliye, 3 – Maarif, 4 – Evqaf, 5 – Hıfzıssıhat


nezaretleri kirib, bu bölümge başvekilniñ ikinçi muavini qaraydır.

6- Reisi Cumhurnuñ Vazifeleri

b. Şarqi Türkistan Cumhuriyeti İslamiyesiniñreisi cumhuri din, millet, vatannıñ


asayişige, tınçlıgı hem teraqqi ve tealisi üçün rehberlik qılguvçı hükümetniñ büyük
atası, âli emiri hem baş qumandanıdır.

y.Reisi Cumhur hazretleri Millet Meclisi tarafından dört senelik saylanadır. Lakin
bukündeki reisi cumhurimiz din islamnıñ vatan ve milletniñ azadlıgı yolıda
qahramanlıq ile küreşib istiqlalni algan Canabı Khocam Niyaz Hacım hazretleriniñ
bütün hayatında Şarqi Türkistan Cumhuriyetiniñ ömürlük daimi Reisi Cumhuri
boluşı camia millet hem asker namından qati qabul qılınadır.

t. Devletniñ tamam işlerini idare qılmaq üçün reisi cumhur hazretleri sadrazam
maqamında başvekil tayin qılıb, nazırlar heyetini tasdiq qıladır.

İzah

Millet Meclisi yıgılgan zamanda başvekil ve nazırlar reisi cumhur tarafından


Millet Meclisiniñ tasdiqige taqdim qılınadır.
575

s. Reisi Cumhur nazırlar heyetiniñ tokhtamalarını tasdiq qıladır. Tasdiq


qılınmagan taqirde yeñiden ol tokhtamnı körüb çıqışını nazırlar heyetige teklif
qıladır.

Reisi cumhur ile başvekil hem nazırlar heyeti ortasında niza çıqsa, başvekil istifa
qılır, hem reisi cumhur yeñi başvekil tayin qılıb, yeñi nazırlar heyeti teşkil qılınadır.

c. Reisi cumhur hhriciye nazırınıñ huzurunda Şarqi Türkistanga tayin qılıngan


kharici devletlerniñelçi, vekil, heyetlerini resmi qabul vaqtinde qabul qıladır.

h. Reisi cumhur, tamam askerlerniñâli baş qumandanı bolganlıgı üçün, başvekil


hem harbiye nazırınıñ vasıtası birlen Şarqi Türkistan ordusunı idare qıladır.

kh. Şarqi Türkistan Hükümeti İslamiyesi maslahat ve meşveret esasıga


qurulganlıgı üçün, reisi cumhur hazretleri, başvekil ve nazırlar heyetiniñ ittifaqları
hasıl bolgan tokhtamlarda ekseriyetniñ savab reyini takid ve tasdiq qılır.

7- BaşvekilniñVazifeleri

Başvekil, bütün nazırlarnıñ başlıgıdır.

Şunuñ üçün her bir nezaretniñ işleri birlen meşgul boluş haqqıga igedir.
Başvekilge, vekiller heyetiniñreisi hem diyilir.

Başvekil haftada birkün, fevqalade ahvallarda hem qısıq, zarar vaqitlerde


nazırlarnı yıgılışga qıçqırır. Bu yıgılışlarga heyeti nazır yake nazırlar heyeti deyilir.

Hükümetniñ bütün işleriniñ esası yolları şul yıgınlarda maslahat qılınır,


tokhtamlar qılınır. Bu tokhtamlarga vekiller heyetiniñ tokhtamı deb nam qoyulur.
Bul tokhtamlar milli meclislerge salınıb, köpçüliginiñ reyi, muvaffaqatı tapılsa
olvaqıtda nazırlar heyetiniñ tokhtamları qanun bolur.
576

Milli meclis mevcud bolmasa tokhtamlar padişahga körgezilir.

Padişah yaki hükümdar hazırlar heyetiniñ tokhtamalarını muvafıq körse yine


qanun bolur. Vekiller yake nazırlar heyetiniñ tokhtamalarıga nizamname hem deyilir.

8- Milli İdari Bölüm

Diniye – Adliye Nezaretiniñ Vazifeleri

Devlet, Şeriatı İslamiyeniñ âli esaslarıga qurulgan cihetden diniye – adliye


nezareti teşkil qılınır.

Adliye nazırı şeykhülislam maqamında bolur.

Adliyeniñ yanıda diniye bölümü bolub bul bölümge “Bâbül Fetva” nam berilib,
bunda müftü turadır.

Adliye nezareti mütekâmil memleketlerde mahkemeler ile hükümet arasında bir


rabdedir. Çünkü mütekâmil memleketlerde hakimler mazul bolmaydur. Baş muddai
umumi (yani adliye nazırı şeykhülislam)nıñ hem mahkemei âliye (qazı ul-quzzat =
qazılar başlıgı)nıñ maqul körüşi birlen mahkemelerniñ reisleri tayin qılınır.
Mahkemei şeriyeleriniñhakimlerini yani qazılarını adliye nezareti özi tayin qılır.
Adliye nezareti öziniñ müfettişleri vasıtası birlen işleriniñ adalet yolında yürüb
turuşını temin etişi lazımdır.

Adliye nezareti memleketniñ qanunlarını ahkamı şeriyege tatbiq qılış üçün nezaret
etişge mükellefdür.
Sıhhi ve medeni şeraitlerge ige bolguçı hem mahbuslarnıñ akhlaqlarını tüzetişge
khıdmet qıladurgan habis khanelerni tesis qılış adliye nezaretiniñ vazifelerindendir.
577

9- Harbiye Nezaretiniñ Vazifeleri

Harbiye nezaretiniñ birinçi vazifesi memleketni kharici düşmanlardan müdafaa


qılışga yaraydurgan ordunı vücudga keltirişdir.

Bunuñ üçün eñ evvel harbiye mektebi tesis qılır. Harbiye mektebi bülend tahsil
körgen ve kharicden keltirilgen mütekhassıslar vasıtası ile açılır. Ordu üçün lazım
boladurgan levazımat harbiye karkhanelerini quradur. Ecnebi devletlerniñ askeri
hazırlıqlarını ve niyetlerini añlamaq üçün askeri mulhaqlar tayin qılır.

Şarqi Türkistan üçün hazırgi eñ mühim vazife kharicden bir heyeti islahiyei
askeriye keltirmekdir. Bu heyeti islahiye piyade, süvari, topçı, agır maşinalıq
teyyareci, tanqçı, maşina muallimleri kibi mütekhassıslardan ibaretdir. Bulardan
bölek alahede kimyevi vesait, taaruz ve müdafa mütekhassısları ve eşyalarını
keltirişdir, mevcud qılışdır.

(Devamı kelecek sanda)


578

ŞARQİ TÜRKİSTAN KHABARLARI*

“İstiqlâl” mecmuasınıñ 1 – 2 sanındagı “Yurt Khabarları” sütunundan töbendeki


khabarlarnı kheltiremiz.

I – Milli İcad – Yerli hünerçilerimizden Mehmed Akhund Tahirzadeniñ işleb


çıqazgan yagaç matbaası işke kirişdi. Matbaa laarif nezaretiniñ binasındadır. Hazırda
mekteb derslikleri basış ile meşguldür. Türlü buyurtmalar qabul qılışga teyyar.
Matbaa maarif nezaretinden uzun müddet matel turgan. Şultogruda Tahirzade
“İstiqlâl” cemiyetine malumat berib, cemiyetden yardam suragan idi. Şul münasebet
birlen cemiyet, matbaanı öziniñ qaramagıda yürgüzüşge hazırlıq körmekte idi.
Añlasaq Maarif Nezareti matbaanı işke kirgizibdir. Bunuñ üçün milli matbaanı
“İstiqlâl” cemiyetiniñ qaramagına alış meselesi muvaqqat tokhtatıldı.

II – Milli Emanet Galadani Banqası – Şarqi Türkistan Ticaret ve Ziraat


Nezaretiniñ yanıda “Millet Emanet Galadani Banqası” açıldı. Banqaga müdür bolub
Ahmed Akhund Müminzade tayinlendi. Köpden berli şundag milli banqaga ihtiyaç
bek zor idi. Khususen savdagerlerimizniñ işlerini asanlaştırmaq üçün milli banqanın
ehemmiyeti büyüktür.

III – Khususi Alaqa Yokatıldı – Kharici devletlerniñ savda vekilleri birlen


mundan keyin hiç bir savdager khususi alaqa qılmaydır. Mundan keyin bolgusı savda
alaqaları hükümet arkalı – Ticaret ve Ziraat Nezareti tarafından boladır. Demek
savdagerlerimiz bul khususda Ticaret Nezaretige müracaat qılırlar. Öz başıça alaqa
qılgan kişi cevabger bolur deb Nazırlar Heyeti tokhtam qılmışdır.

IV – Âli Cenablıqlar – Merkez Qumandanı Yusuf Can Gazi hükümet tarafından


berilgen aylıgınıñ yediden bir bölegini alıb, qalganını mücahidler faydasıga berdi.

*
Yaş Türkistan, Aprel 1934, San 53, S. 36-38.
579

Merkez Qumandanı Muavini Seyit Qudretullah Khan Efendi aylıgınıñ beşden birini
alıb, qalgan tört bölegini mücahidler faydasıga tapşurdı. Khuday tealanıñ yolunda
küçini, ömrini, canını, malını, fedâ qılguçı âli himmet, civanmerd baturlarımız esen
bolsunlar.

Şarqi Türkistan Hududundan Telgram : “Eski ve Yeñi Kaşgar elimize keçdi.


Bu yaz Urumçi Meseleside hal edilecekdir”.

Kaşgarnıñ İstirdadı– Martnıñ 22 ve 23 ünde çıqqan Berlin


gazitalarınıñ“Tass”dan alaraq basdıqları khabarlarda, Kaşgarnıñ bir neçe çaqırımlıq
uzaqlıgında bolgan uruşda Şarqi Türkistan Hükümeti milli askerleriniñDunganlarnı
yeñib, Kaşgarga kirgenlikleri bildirildi. Bu soguş neticesinde milli hükümet askerleri
mıñdan artıq esir almış ve 12 Dungangeneralini asmışdır. Bu uruşda her iki taraf hem
asri qurallar qullanmışlar. Şarqi Türkistan Hükümetiniñ milli, askeri küçi üç ayroplan
birlen Dunganlarnıñ Kaşgardagı qural ambarıga bomba taşlab onı havaga
uçurmuşlar.

Savet Hükümeti Havf İçinde – İngiliz“Times” gazitasınıñ 6. IV. 34de çıqqan


sanında yazılganıga köre, Savet HükümetiTürkistanga içki Rusyadan yeñi askeri
küçler yollamaqdadır. Gazitanıñ yazdıqlarından Bolşeviklerniñ bu harbi tedbirlerni
Şarqi Türkistan milli hareketiniñ quvvetlene yatqanıdan havflanıb körmekde
ekenlikleri ap açıq añlaşılmaqdadır.

Yaponyanıñ Tekzibi – Türk Şehzadelerinden Abdülkerimniñ Yaponya Hükümeti


tarafından Şarqi Türkistanga könderildigi haqqında Bolşeviklerniñ malum maqsad ile
tarqatıb keldigi khabarnıñ yap yalgan ekenligi Yaponya Khariciye Nezareti
tarafından resmi suretde bildirilmekdedir.
( “Tañ” 4. IV. 34 ).
580

YILMAYACAGIZ, YIQACAGIZ*

Senelerden beri esaret zinciri altında iñleyen ana yurtnuñ semasında türlü parıltılar
belirmege başladı. Şarqdan togan yeñi Türk Cumhuriyetiniñ ışıqları dünyanıñ her
tarafından hayretle, diqqatle temaşa ediliyor. Günden güne quvvetlenen, dakhili
idaresini, askeri vaziyetini tensiq iden Şarqi Türkistan Cumhuriyeti siyasi faaliyete
geçmiş, Afganistanabir heyet göndermişdir. Yaqında diger qomşu devletlerlede
siyasi münasebet tesis etmek maqsadıyla heyetler gönderecekdir.

Dünya, eskiden kendi üzerinde cihan imparatorluqları qurmuş olan büyük Türk
milletiniñ ana yurdda qalqındıgını, uzun müddet gözlerini örten qara perdeni yırtıb
atdıgını görüyor. Bu varlıqdan, bu nurlu güneşden ürken, gözleri qararan insanlar,
milletlerde var. Bunlarıñ başında, Rus Çarlıgı enqazı üstüne kabus kibi çöken, onuñ
zulüm ve khunkhorlıgına rahmet oqutan, dünyanıñ nefret ve istikrahle baqdıgı
Bolşevik idaresi gelir. Bu çürük ve köhne heyula er –keç yıqılacaqdır. Tefsih eden bu
zulüm ve istibdad idaresiniñ nasıl yıqılcagını ve bunı yıqmaq için hangi
merkezlerden çalışıldıgını diger bir maqalamızda açıqça söyleyecegiz.

Qommunist idaresi altında iñleyen muazzam, qırq milyonluq bir Türk kitlesi var.
Asyanıñ merkezinde büyük bir varlıq teşkil eden qardaşlarımıznıñ büyük qısmı
maalesef Ruslarnıñ çizmeleri altında iñliyorlar.

Ben onlara hayqırıyorum!...

Büyük ve cihangir nesliñ temiz evladları!... Qurtulan qardaşlarıñ, hür yaşagan


ırqdaşlarıñ seniñ üçün durmadan, yılmadan, usanmadan çalışıyorlar. Sen ve
seniñoturduguñ ana yurd, qurtulan Türk ülkesiniñ ayrılıq qabul etmez bir başıdır.

Şarqdan dogan güneşniñ alevleri seniñ ruhuñda qaynayan heyecanı parlatacaq, bu


ateş ve qudret Qommunist zulmüniñ, gaddar idareniñ yedigi ilk mühlik zerbe

*
Yaş Türkistan, Aprel 1934, San 53, S. 38-40.
581

olacaqdır. O zaman büyük bir tereqe ile yıqılcak olan bu zalim idareniñ yapdıgı
şenaetleriñ, yıqdıgı ocaqlarıñ, söndürdigi khanumanlarıñ gürültüsü, bu bogduqları
mazlumlarıñ ahı dünyayı sarsacaqdır.

Kendi varlıgını, kendi büyük ve şanlı tarikhini, kendi qudret ve benligini bilen bir
millet esir yaşayamaz. Ruslarıñ zulmü, Türkistana nur, khunkharlıqları hürriyet aşqı,
saçdıgı nifaq büyük Türk kitlesiniñ birleşmesini doguracaqdır. Daha dün, ana yurd
üçün, büyük mefkure ugrunda can veren aziz şehidlerniñ qan qoqusı bizi vatan üçün
ölmege çagırıyor. Onlarıñ semamızda uçuşan büyük ruhları bizleri Türkistan üçün
vuruşmaga davet idiyor.

Aziz Şehidler!...

Siz ölmediñiz, siz qalbimizde, benligimizniñ eñ ulvi noqtasında yaşıyorsuñuz.


Siziñ hürriyet ve istiqlal tokhumı saçan dimaglarınızıñ vatan ve büyük ideal için
qapanan gözleriniziñ saçdıgı nur, açdıgı qurtuluş yolı günden gün büyüyor. Sizden
ilham alan evladlarıñız, mefkure yoldaşlarıñız, o nurlu yollarda durmadan dimdik
yürüyecek ve bu zalim, müstebid idareyi pek yaqında kökünden yıqacaqdır.

Ey büyük ırqımıñ qahraman evladları!...

Ana vatanıñ büyük bir parçası esir yaşıyor. Seniñ ruhuñda qaynayan ateş,
qalbiñden sızan qan, ecdadımızıñ yatdıgı öz yurduñ hayat fışqıran topraqlarını
temizlesin ve yıqasın. Öksüz yurd hepimizi hasretle bekliyor. Oraya, oraya, ana
vatana qoşmaq eñ muqaddes bir vazifedir. Altaylarda vuruşan, bozkırlarda vatan
üçün can veren yigitler seni bekliyor. Sibiryanıñ buzlu cehennemlerinde iñleyen esir
Türk seni çagırıyor.

Qanları qurumayan büyük şehidleriñruhu sanga hayqırıyor. Saçı yimedek


yetimleriñ, aglayan analarıñ, ihtiyarlarıñ, alilleriñ anını, feryadı dinmek ister. Onlarıñ
solgun yüzini nurlandırmaq, güldürmek vazifeñ olsun… Esir diyarı hür yaşatmaq,
istiqlaline, Gök bayragına qavuşdurmaq üçün dedin, ugraş, öldür, öl!...
582

Usanmadan, durmadan, bıqmadan bütün qudretiñle savaş!...

Andıñda şu olsun:

Yılmayacagız, Yıqacagız!

Türkistanlı Yılmaz.
583

ŞARQİ TÜRKİSTAN HAQQINDA*

Şarqi Türkistan Cumhuriyeti fevqalade murakhhası Doqtor Mustafa Ali Bek


Efendi ile mecmualarımızga yubarmaq üçün bir mülaqat taleb etdim. Meni
dairelerinde qabul etdiler.

- Kaşgardan bir khabar barmı? Hindistan matbuatında tarqalıb turgan


khabarlardan perişanmız.

- KaşgarnıñDunganlarqolıda ötkenligini işitkendirsiñiz. Evet, bu bir plan idi;


muvaffaqiyetle tatbiq etildi. Faqat maalesef bizlerge bahalıga mal boldı.
Kaşgarnıñyeñi şehrinde bir miqdar Çin mıñ beşyüz qadar Dungan bar idi. Altı
aydanberi qalanı feth ete almay turgan idik. Dunganlarnı qalanıñkharicine çıqarmaq
ve bir meydan muharebesinde imha etmek lazımidi. Bizimkilerde top yoq. Qale
divarları topraq olmaqla beraber köb qalındır ve müdafaaga salihdir. Soñ künlerde
Urumçi taraflarında qalgan Dunganlardakelib Yeñişehirge kirgenler idi. Khoca Niyaz
Hacım bir keçe Eskişehirnide boşatıb keri qaytdılar. Yarkendge qaçdıgı, hükümetniñ
taraldıgı, Türkler ortasıda ikhtilaf tüştigi şayiası tarqatıldı. Yeñişehirdeki Dunganlar
Eskişehirge kirdiler. Közge körüngen Türkni öldürdiler. Andicanlılar şehir etrafında
küreşmekde idiler. Ara – sıra şehirge hem hücum eterdiler. Ortalıqnı boş körgen
Dunganlar evvela yagma etdiler. Taladılar. Soñra qırdılar. Beş mıñ kişini öldürdiler.
Ganimet alıb Urumçi tarafıga qaçarken hükümet quvvetleri tarafından yolları tusulub
muharebege icbar qılınıb, tamamen imha etildiler.

Turfan tarafındagı soñDunganlarda Mahmud Dıhqan isminde bir qumandan


tarafından öldürülmüşler. Kuça, Qaraşehir, Aqsu tarflarıda kamilen temizlenmişdir.
Köklem keldi. Milli quvvetler yaqın zamanda Urumçige togru yürüyeceklerdir.

- Şehzade Cemaleddin Efendiniñ Şarqi Türkistanga ketecegi togrumudur?

*
Yaş Türkistan, May 1934, San 54, S. 28-32.
584

-Yoq, özlerini Dehlide Doqtor Ensariniñ üyünde uçuratdım. O kün mumi


aleyhiniñ Kaşgarga ketmek istedikleri bilvasıta menge añlatıldı. Bunuñ maalesef
mümkün bolmayturganlıgını söyledim.

- Niçinefendim?

-Çünkü Şehzadeniñ oraga ketişi sırf cihad maqsadıyla bolsa dakhi mücahidlerniñ
Cumhuriyetçi ve Saltanatçı diye iki zümrege ayrılması tehlikesi bardır. İhtimal
düşmanlarımız bunday ayrılıq vücudge ketire bilir deb tüşünmek mecburiyetindemiz.

Şarqi Türkistannıñ Bütün Ümidi Gazi Türkiyesindedir

Bu künniñ siyasi şartları neme bolsa bolsun Türkiyeniñ bizniñ istiqlal


mücadelemizge qarşı laqayid bolmaganlıgını, mevcud alaqanıñ khayrıkhoahlıq ile
müzaheret devrine keçecegini ümid etmekdemiz.

- Türkiyede aleyhiñizde qılıngan neşriyatga qaraşıñız?

- Aleyhimdeki neşriyat “Tas” (Savet Telgraf) Ajansınıñ propagandasıdır. Buni


tabii köremen. Rusya büyük telaş içinde, soñra men Türkiyede Serbest Cumhuriyet
Fırqasına mensub idim. Fırqa tarqaldıqdan soñ Khalq Fırqasına kirmedim. Resmi
muhafilniñ Şarqi Türkistannıñ işi haqqında ihtiyatkar tavranmasını bunga hamil
etmekdemin.

- Bu şübhe devam eterse?

- O vaqit menim şakhsım Şarqi Türkistan üçün fayda yerine zarar ketire bilir.
Derhal siyasetden çeqilerek Türkiyege qaytacaqmen. Çünkü Türk Dünyasında
yegane işke yaragan teşkilat Khalq Fırqasıdır. Yegane quvvet Türkiyedir. Türkiyeden
başqa bir siyaset taqib etmesmiz. Bizim muvaffaqiyetimizniñ birinçi şartı Resmi
Türkiyeniñ bizge itimad etmesidir.
585

- Rusya Şarqi Türkistannıñ istiqlalini özi üçün bir tehlike bildikçe, Şarqi
Türkistannı soñ Çin – Rusya iqtisadi muqavelesi mucibince Rusyanıñ müstemlekesi
ad etdikçe ve Rus – Türk dostlugı bir emri vaqi olduqça Türkiye Şarqi Türkistanga
fiilen yardam ete bilirmi?

- Dünyada mümkün bolmagan bir nerse yoqdur. Sanadıgıñız, suradıgıñız nerseler


qanday bir haqiqat iseler Şarqi Türkistan khalqınıñ Türk ve bukün fiilen müstaqil
ekenlikleride bir haqiqatdir. Rusya, Türkiye efkarı ammesini qazanmanıñ özi üçün
faydalı ekenligine qanaat eterse Şarqi Türkistan haqqındagı imperyalist (tezi)nden
vazkeçer. Şarqi Türkistannıñ istiqlalini tanırsa Türk – Rus dostlugı haqiqi suretde
tesis ete bilir. O vaqit Türkiye Şarqi Türkistanga muhtac oldugumuz
mütekhassıslarnı yollar.

- Şehzade Abdülkerimniñ Yaponyada ekenligi malumdur. Künnüñ birinde Şarqi


Türkistanga kirmek ihtimali barmı?

- Abdülkerimniñ kirmegi Yaponyanıñ kirmegi demekdir. Yaponyanıñ davrandış,


uzaq fikirli devlet adamları tarafından idare etildigini ümid itemiz. Yaponya Türk
efkarı umumiyesini yoqatmaq istemes… Şarqi Türkistannıñ Türkiyeniñ misalini
taqib etdigini, Cumhuriyetçi oldugunu, bütün Türk ülkeleriniñ Türkiyeni özlerine
örnek olaraq qabul etdiklerini bilir. Cumhuriyetçilik hazırgi Türk Dünyası üçün bir
idare sistemi meselesi emes mefkure birligi – yol birligi meselesidir. Bukün hazırgi
Türkiye Qrallıq usulini qabul ve Gazini khaqan ilan etse zan etemen, ki Şarqi
Türkistan ol küni Khoca Niyaz Hacımnı padişah ilan eter.

Şu hale köre;

- Rusya aleyhindeki neşriyatıñız?

- Evet… Dostga dost, düşmanga düşman bolmaq kerek. Biz Şarqi Türkistannı
fiilen ve ahden Rus müstemlekesi halinde tapdıq. Tabiyatıyla mücadelemiz hem
586

Çinge hem Rusyaga qarşı boldı… Rusya khattı hareketini tebdil etmedikçe bunı
sözle emes, fiilen isbat qılmadıqça Şarqi Türkistan üzerinde ne iqtisadi, ne siyasi hiç
bir emeli olmadıgını ilan etmedikçe ve Şarqi Türkistannıñ istiqlalini tanımadıqça
Rusya aleyhindeki mesaimizde devam etecekmiz. Bizniñ bu mesaimizniñ Türk
dünyası üçün zararlı ekenligini dünyada birgene adam yani Gazi söylerse onı
tiñlermiz… Türk milleti ne qazandıysa bir batırga itaat etmek ile qazanmışdır.
Türkiyeni qutqarmaqnı bilgen Gazi elbette bu işni bizden yakhşı bilir dermiz ve
sahadan çekilirmiz.

- Cemal Paşa Şarqi Türkistanga kitecekmi?

- Türkiyede Gazzeli Cemal Paşa namıyla meşhur bolgan müşarunileyh menge


istiqlal mücadelesine iştirak etmek istedigini, İbni Suud mümessili olmaqla beraber
öziniñ Türk olduğunu ve Türkistanda Türk milleti üçün çalışmaq emelinde olduğuni
söyledi. Qabul hatta kitmelerinolduğunetdim. Hükümetge ve Cumhur Reisi Khoca
Niyaz Hacımga tavsiye mektubı istediler. Berdim.

- Türkiyeden kelüvçiler barmı?

- Tek – tük kelüvçiler bar. Kelecekler. “Kaşgardagı millet öksüz çocuk kibi
qalmaz” dediler.

Mülaqatımıznı şu yerde bitirib icazet suradım. Ayrılırken;

- Ha… dedi. Altay Ajansınıñ Peşaver mukhabirligini qabul etermisiñiz?

- Altay Ajansı ne demek efendim?

- Şarqi Türkistannıñyarım resmi istikhbarat ajansı Kaşgarda quruldı. Büyük dünya


merkezleri üçün mukhabir qayd etermiz. Yaqında neşriyatga başlayacaqmız.

Tüşüneyin efendim diyerek ayrıldım.


587

Habiburrahman Elbulgari. Peşaver, 28. 3. 34


588

QANUN ESASİ*(*)458

1352 nçi Yıl, 16 nçı Şaban (3. XII. 33)


Şarqi Türkistan Cumhuriyetige bagışlab
“İstiqlal Cemiyeti”niñ İlmi Heyeti Tarafından İşlenib Taqdim Qılıngan

Qanun Esasi

10- Khariciye Nezaretiniñ Vazifeleri

Khariciye Nezareti ecnebi devletlerge vekiller tayin qılır; oşbu velillerge ecnebi
devletlerniñ çoñlıgıga yake siyasi ehemmiyetige qarab “Büyük Elçi” yake “Orta
Elçi” deb nam qoyulur. Elçiler tarafından bölek payitakhtlarnıñ kharicindeki mühim
şeherlerge qonsoloslar tayin qılınır. Bir ecnebi devletdeki qonsoloslar ol yerdeki
elçiden talimat alırlar. Elçiler ise khariciye nazırından emir ve talimat alıb turadırlar.
Qonsoloslarnıñ eñ büyük vazifesi kharicde bolgan tebaamıznıñ huquqını saqlamaq ve
yol khatlarını tanzim qılmaqdır.

Khariciye nezaretiniñ yine bir mühim vazifesi ecnebi devletler birlen


baglanadurgan siyasi, yaki savda, ticaret muahedelerini tayarlamaq ve şunuñ kibi
meseleler üstünde ecnebi devletler ile müzakereler qılmaqdır.

Kharicde tebaamıznıñ huquqıga tegilib, dakhil ve taaruz bolsa derhal tecavüz


qılgan tarafnıñ hükümetige narazılıq beyan qılmaq ve başqalar.

Khariciye Nezaretiniñ memleket dakhilindeki işlerde hiç işi yoqdur. Yalguz


Afganistanda pasport yol khat işleri birlende meşgul bolur. Başqa memleketlerde
memleketden kharicge seyahat qılguçi yurtdaşlarnıñ yol khatlarını yasaul (Polis)
daireleri tanzim, ve şehir valisi tarafından tasdiq qılınır.

*
Yaş Türkistan, May 1934, San 54, S. 32-35.
458
Şarqi Türkistan İstiqlal Cemiyetiniñ ülkü quralı “İstiqlal” mecmuasınıñ 1 – 2 sanidan alınıb
basılmaqda bolgan bu “Qanun Esasi”niñ başı “Yaş Türkistan”nıñ 53 inçi sanındadır. Başqarma.
589

11- Dakhiliye Nezaretiniñ Vazifeleri

Khususen yeñi qurulgan devletlerde eñ mühim nezaret dakhiliye nezaretidir.


Qıladurgan işleriniñ eñ birinçisi vilayetlerge valiler tayin qılış. Vilayetlerde valiler
bütün memurlarnıñ başıdır, güya vilayetlerde başvekil maqamındadırlar. Bütün
yurtda tınçlıq, asayişliqni saqlaşnı temin qılırlar. Bunuñ üçün bütün yurtda her işden
ilgeri yasavul quvveti, bir saqçılar quvvetini vücudge kiltirişke mükellifdirler.

Yasavul (polis)lerniñ, saqçı (jandarma)larnıñ vazifeleri berdir. Yalguz yasavullar


şehirde, saqçılar nahiye ve kentlerde iş yürgüzürler. Yasaul ve saqçılar togrudan
togru valilerniñ buyrugı astında bolurlar. Hükümetniñ yarlıqlarını icra qıladurgan
yürgüzüş küçleridirler. Çınança bir günah işni tutuş, yani cinayetçini uşlaş yake bir
mahkemeniñ tokhtamlarını ötközüş yaki añlandırış, çigaradan içkerige kireturgan
yerli yaki ecnebi yolçularnıñ vesiqalarını tekşiriş ve memleket içindeki şübheli
kişilerniñ hareketlerini qarab bilib turuş vazifeleriniñ cümlesindendir.

Yasavul ve saqçı bolmagan yerlerde bu işler vaqtinçe askerlerge tapşırılır.

Dakhiliye nezareti postalar quradur, posta idareleri teşkil qılır. Postalar


memleketniñ yollarını ve taşıguvçılıq, taşınmaq vasıtalarını tüzedir. Vilayet
çegerelerini tüzüşge, çegereleşge taaluqdar layihalar tüzedir, tüzgen layihalarnı
Nazırlar Heyetige saladır.

Memleketniñ yollarını yeñiden açmaq yake tüzetmeq Dakhiliye Nezaretiniñ


vazifelerindendir.

Dakhiliye Nezaretiniñ mühim vazifelerinden birisi can ruikhatıdır. Her


yurtdaşnıñqolıga bir Nüfus Tezkeresi bermesden turub hükümetke hükümetname
berilmeydir. Münasib de bolmas emlak mülkler zeminleriniñ çegerelerini qılıb,
mülkiyet hüccetleri beriş Dakhiliye Nezaretiniñ mühim vazifeleri cümlesindendir.
590

12- Evqaf Nezaretiniñ Qıladurgan İşleri

Evqafı İslamiye mevquf lehlerige sarf etdirmek ve mevquf lehi yoq bolub kitgen
vaqıf deramedlerini medreselerniñ islahlarıga, Maarifniñ himayesige takhsis
qılmakdır. Bunıñ üçün her işden ilgeri Türkiye ve Mısırnıñevqaf teşkilatlarıga aid
tertib ve nizamlarnı tekşirib, ol tertib namelerige qarab, muhitniñ şeraitlerige
muvafıq tüzülgen qaideler ile teşkil qılışdır. Binaenaleyh evqaf işlerini yürgüzüş
üçün Evqaf Nezaretige makhsus nizamname qılınır.

13- Medeni, İctimai Bölüm

Maliye Nezaretiniñ Vazifeleri

Maliye Nezaretiniñ eñ birinci vazifesi hükümetniñ dramedlerini tapış ve


biramedlerini berişdir.

Hükümetniñ dramedleri iki khaldir: biri, Bi vasta deramed; ikincisi Vastalıq


derameddir.

Bi vasta dramedler: Zekat, Öşür ve gayrılar.

Vastalıq dramedler: Kharicden memleketge kireturgan mallar, metalardan alınır.


Bu dramed gümrük arqalı bolganı üçün “Gümrük Dramedleri” diyilir.

Hükümetniñ ihtiyacıga qarab ve ecnebi devletler birlen bolgan muahede


köpeyedir yaki köbeyedir.

Maliye Nazırı ihtiyacga qarab, milletke teklif qılguvuçı vergi layihalarını


tayarlaydır; layihalarını qanun quvvetige kirgiziş üçün çare köredir. İhtiyacga qarab
boladurgan köçürüş, özgertdiriş kibi işlerni Nazırlar Heyetiniñ maslahatı birlen
qıladır.
591

Yeñi pul çıqarış işlerige qaraşlıq muameleler maliye nezaretiniñ vazifelerindendir.

Maliye Nazırınıñ her yılbaşında hazırlaydurgan dramed ve biramed


hesabnamasıga Bütce yani Mizaniye dep nam birilir. Mizaniyesi bolmagan bazı
dramed, biramedleriniñ hesabı bolmaydurgan hükümet yoqdur.

14- Ticaret ve Ziraat Nezaretiniñ Vazifeleri

Pakhta ziraatı, ipekçilik, kilemçilik, Yün, teri, içekçilik ve her türlü toqumaçılıq,
kanlar, memleketniñ hayvanatı çarva ve başqa şunuñga okhşaş mamleketge baylıq
kiltirüvçi mukhtelif iqtisad işlerini tüzüb quradır. Çınançe – ipek, pille islahı, pakhta
urugınıñ islahi, gürünç dıhkançılıqları kibi işlerni yeñi zamandagı alet, esbab,
maşineler birlen yeñileştirmek üçün Şarqi Türkistannıñ her türlü ziraat ve ticaret
işlerige kharicden mütekhassıs kiltirmekdir.
(Devamı kelecek sanda)
592

AVRUPA MATBUATINDA ŞARQİ TÜRKİSTAN459*

1 – Varşovanıñ“Wschód – Orient” (“Şarq” namlı Lehçe – İngilizçe çıqadurgan


mecmuasınıñ şu yılgı May 13 inçi nüskhasında, 36 – 46 betlerinde, baş muharririmiz
Çoqayoglu Mustafa Bekniñ“Şarqi Türkistan Haqqında” başlıqlı Lehçe – İngilizçe
maqalası basılıb çıqmışdır.

2 – Şarq meselelerige dair qıymetli yazılar neşr etüvçi meşhur Alman mecmuası
“Ost – Europa” (“Şarqi Avrupa”)nıñ şu yılgı April sanında, 411 – 417 sahifelerinde
muharrirlerimizden “Tañrı berdi”niñ“Şarqi Türkistan” başlıqlı maqalası neşr
etilmişdir.

*
Yaş Türkistan, May 1934, San 54, S. 35-36.
593

NANKİNDE ŞARQİ TÜRKİSTAN QAYGISI*

Yaqında başqarmamızga Nankinde şu yıl Fevral hem Mart aylarında çıqqan “Çini
Türkistan Avazı” nam mecmuanıñ 1 inçi ve 2 nçi sanları keldi. Şarqi Türkistanlı İsa
Yusuf Bek namlı bir yurtdaşmıznıñ neşri arqasında qurulgan Nankindegi “Çini
Türkistan Muhibleri Cemiyeti”niñgayretiyle çıqa başlagan bu mecmuanıñ
başqarmamızga kelgen her iki sanınıñda baş sahifelerinde Khıtay milleti üçün
qaygırgan muteveffa Doqtor Sun – Yat – Senniñ resmi ve 2 nçi betlerindede onuñ
vasiyeti basılgan. “Çini Türkistan Avazı”nıñ maqsadı Şarqi Türkistan ahalisine
Merkezi Nanking Hükümetiniñ“Yakhşı fikirlerini” tarqatmaq, Sun – Yat – Senniñ
Khıtay memleketi içindeki milletlerni birleştirmek haqqındagı fikirlerini yaymaq
Şarqi Türkistannı cihangirlik siyasetinden qorumaq ve başqalar imiş. İsa Yusuf Bek
Khıtaylarnıñ Şarqi Türkistandagı zulümlerinden, Khıtay memurlarınıñ qankhor
siyasetlerinden ve bu Khıtay siyasetiniñ orada togurdıgı milli istiqlal hareketinden
bahs iterek maqalasınıñ bir yerinde: “Her kimge malum Türkistandagı khalqmız baş
köterdi. Mene bu qozgalışlar menim evveldeki tilegim bolgan matbuatnıñ meydaña
çıqarıluvına yol qoydı. Khalqmız vatanda öz haqlarını himaye qılıb hareket etken bir
zamanda çetde boşga qarab qalurga tilemeyçe khalqmızga mümkün qadar yardam
maqsadı ile Türkistan muhibleri bolgan bir neçe kişiniñ körsetdiki gayretleri
arqasında uşbu “Çini Türkistan Avazı” isimli mecmuanı çıqaruvga muvaffaq bola
bildim” diyedir ve mecmuanıñ tutqan yolı hem maqsadını töbendegiçe khülasa
qıladır:

1 – Türkistandagı khalqmızga milli, dini, siyasi ve iqtisadi añ kirgizüv,


2 – “Gomindan” (Yani Khıtay Milli) Hükümetiniñ Qanun Esasisini khalqmızga
tercüme qılıb berüv,
3 – Küreşimiz Savet Hükümetiniñ tesirinden khalqmız hem yurtmuzni saqlavga
tirişüv,
4 – Bütün dünya Müslüman qardaşlarımız bilen yaqından alaqadar boluv,

*
Yaş Türkistan, İyun 1934, San 55, Sayfa, 19-28.
594

5 – Merkez Hükümetniñ içki tüzülüşini Türkistandagı khalqmızga bildirüv hem


khalqmıznıñda ahvalini, tilek hem maqsadlarını Merkez Hükümetke bildirüvde
vasıtaçılıq qıluv,
6 – Türkistandagı khalqmıznıñ tarikhini, medeniyetini, adeti hem anıñda soñgu
elli sene içinde keçirdigi hayatı haqqında yazub efkarı ammege bildirüvdür.

Lakin men özüm bir Türkistanlı boluvım bilen yuqarıda yazganımça zalim
memurlarnıñ bizniñ Türkistanda qılgan zulümleri sebebli ilimden mahrum qalgan bir
kişi. Tabii mecmuanıñyetuşmegen yerleri, khataları boluvı da ihtimalden ıraq emes.
Şunday kemçilik ve khatalarımıznı tüzetüb tenqid etüvçiler bolsa gayet minnetdar
olaçaqmen…”

“Çini Türkistan Avazı”nıñ birinçi sanında “İbni Selim” degen bir muharrir “Çini
Türkistan İstiqbaline Bir Qaraş” başlıqlı maqalasında: “Zulüm ve cebir astında
yaşagan, azgene milli añga erişken mazlum milletlerniñ şul milli hisleri bilen birge
ol milletde hürlük ve azadlıq fikri togacagını” söyleb “Qaşgarda milli bir
hükümetniñquruluşı bu fikirniñ dürüst ekenine bir delil bolsa kerek. Tabi senelerçe
körgen zulüm ve cebirlerni unuta almagan, bu qadar qurban berib qan töküvlerden,
bolgunluklardan, zor küç, gayret sarf qılgandan soñ azadlıqqa çıqıb öz başıga
müstaqil bir millet bolub yaşav neticesi bukün yalgız Şarqi Türkistanlı
qardaşlarımıznıñgene tilegi bolmayça, alarnıñ ornunda nindigine bir millet bolsada
şul tilekde bolaçagına bir kimde şübhe qıla almayaçaq” demekle Şarqi Türkistannıñ
Milli Cumhuriyet Hükümeti ilan etdigini ve bunga haqlı olduğuni tasdiq etken
muharrir bazı mülahazalarla mesela Şarqi Türkistanda siyasi işlerni becerib alub
baraturgan kişilerniñ yoqlugı, bolsada azlıgı, Şarqi Türkistandagı istiqlaliyetni
esaslaşdıruv yolunda tışdan biravdan yardamçı izleb bazı bir cihangirlerniñ qotqu ve
hilelerine berilib ketüv ihtimallerini beyan etib, cihangir Khristiyan Hükümetlerniñ
Müslümanlarga qarşı tutdıgı siyasetden bir parça misal ketiredir ve Savet
Rusyanıñ“Oktabır inqılabı mazlum khalqlarnıñ teregi” degen şiar bilen mazlum
khalqlarnıñ qanday aldab, bukün olarnı qanday izmekde bolganını töbendegiçe tasvir
etedir:
595

“Lenin yolundan baruvçılar tarafından Rusyadaki Müslüman qardaşlarımıznıñ


mal ve servetleri, yurt, cihazları bulandı. Müslümanlarnıñ aq saqallı qartları,
akhunları, kazıları, müftileri, qalem sahibleri, açıq fikirli yaşları top, mıltıq
qurşunları bilen öldürüldiler. Qılıçdan keçirildiler. Habis khanelerge yapıldiler. Iraq
yerlerge sürgüñe yubarılıb açlıqdan, yalañaçlıqdan facialı suretde öldürüldiler.
Hamanda şunday işler devam ete. Hesabsız Müslüman qardaşlarımıznı vatan
topragından, tuvgan qardaşlarından ayırıb çet yerlerge qaçmaqqa, gurbetçiliq hem
muhtaclıqda yaşamaqqa mecbur etdiler. Bolşeviklerniñ şiddetli zulümlerige çıday
almay Şarqi Türkistanga qaçıb çıqqan mıñlarça aç – yalañaç biçare Müslüman
qardaşlarımıznıñ ahvallerini, alarnıñ dad – feryadlarını köz aldıñızga ketiriñiz hem
Khatırdan çıqarmañız. Müslümanlarnıñ muqaddes caylarını, eserlerini, mescid,
medrese ve mekteblerini bütünley yemirdiler. Alarnıñ til, örf hem adetlerini bozdılar.
Arab hurufatını Özbekistannıñ, Tataristannıñ, Qafqaznıñ, Başqurdıstannıñ her
qapusına ayrım Latin alfabesi yasadılar. Hazırgi künde Latin alfabesinide bitirib Rus
alfabesini qabul etdirmekge tırışmaqtalar… Bütün Müslümanlarnı birbirisinden
ayırıb türlü “stanlar” ismi bilen Mosqvanıñ qızıl cihangirleri qolına
tapşırganlıqlarınıda biz körüb, işitib bilemiz… Elhasıl qızıl cihangirlerniñ ayaqları
bitken ve qolları tiygen yerde: Tınçsızlıq, faqirliq, mazlumluq, adaletsizlik, dinsizlik
ornaştırılgandan gayrı, baynı faqir, faqirni haqir qıluvdan başqa bir nersede köre
almaymız…” deyiledir.

“Çini Türkistan Avazı”nıñ 2 nçi sanında Çinli Müslümanlardan Khoçin degen


460
birisi “Altı Şehir Meselesini Qay Tariqa Hal Qılış Mümkün”(*) başlıqlı
maqalasında: “Şimal – Şarqi vilayetler yoqaldı. Tibet işleride tamamen hal qılınıb
bitmey turadır. İçki Mogolistanda(**)461 öz istiqlalini taleb qılmaqda. Demek bütün
hududlarımız tınçsızlıq içinde. Endi birden bir qalgan bizniñ saqçı hududımız (Şarqi
Türkistan) vilayeti idi. Anıñda cenub qısmı kütülmegende öziniñ müstaqilligini ilan
qıldı” degenden soñ, Şarqi Türkistannı istiqlal ilan etüvge mecbur etken sebeblerni

460
Şarqi Türkistannıñ“Tiyan – Şan” taglarından Cenub qısmını bazen “Qaşgarya” bazende “Altı
şehir” debataydırlar, ki buña Qaşgar, Aqsu, Uçturfan, Yarkend, Yeñi Hisar vilayetleri kiredir.
461
Tışqı Mogolistan kündenberli “Savetleşib” togrudan togru Savet Rusyasınıñ bir ülkesi bolub
qalgandır. Oqtay.
596

sırasıyla sanaydır. Onga köre, Şarqi Türkistannı istiqlal ilan etüvge mecbur etken
sebeblerniñ birinçiside oradagı Khıtay siyaseti ve Khıtay memurlarınıñ khalqga
qılgan çeksiz zulümleridir, ki bunuñ neticesinde Şarqi Türkistanlılar “Qıtaynıñ
barısıda it, faqat tosigine başqa” derlermiş. İkinçi sebeb olaraqda Türkistan
yaşlarındagı zihni yükseliş körsetiledir. “Açıq fikirli yaşlar andagı yürgüzülgen
siyasetden narazı idiler. Maddi teminatı bolgan yaşlar ticaret bahanesiyle çet
devletlerge barub oqur, bir tarafdan özleriniñ vatanlarındagı ata, ana ve
qardaşlarınıñ agır turmuşlarını körüb bilseler, ikinçi tarafdan zamanga muvafıq
terbiye alarlar idi. Cümleden birisi hazırgi Yeñi Hükümetniñ Reisi Sabit Abdülbaqi
Efendi elhal 35 yaşlarında, Artuşda tuvgan, Türkiye ve Afganistanda bolgan, ötken
senedegine Türkistanga qaytgan münevver yaş fikirli bir kişi. Türkistanga qaytgaç ol
ruhaniler başlıgı boldı. Gazitalarda onı tüccar deb yazuv yañlışdır. Anıñ fikirdaş
yardamçılarıda ecnebi memleketlerde oqub endi Türkistanga qaytgan kişiler. Bu
yaşlar andagı Khıtay memurlarınıñ aqçanı yaratuvçı töben terbiyeli memurlar
olduğunı Türkistanda “Siñ Szañ” emesligini pek yakhşı bilirler. Bilim ve maarif
añları bar. Kirdikleri yollarında aqıllarını işlete bilüvleride malum…”

3 inçi sebeb: İngiltereniñ Türkistannı Khıtaydan ayırmaqnı tilemesidir.

“Türkistannıñ Cenub qısmı (Altı şehir) Hindistanga pek yaqın bolub başqa
yerlerige qaraganda pek bay… İki yıl ilgeri İngiltere Hükümeti bir askeri heyet
könderüb Yarkend, Khotan etraflarını tekşirtdi. Andagı yaş fikirli adamlar arasında
Hindistan, Mısır, İngilterege barub oquş haqqında teşviqat qılındı. Hacge
baruvçılarga köb yardam körgezildi. Soñgu vaqitlerde Hacge baruvçılarnıñ ekseri
Hindistan arqalı bara turgan boldılar. Hemde hududga yaqın yerlerde kütübkhane,
qıraatkhaneler açdı. Bu işlerniñ bütünisi Müslümanlarnı İngiliz Muhibi yasav üçün
işlendi. Qaşgardagıİngiliz Sefaretkhanesinde(*) 462 qalub açılıb, andagı oqulgan
leksiyalarga qatnaşmaq yaş fikirli Müslümanlargada müsaade qılındı…”

462
Qonsulkhanesi dimekçi. Oqtay.
597

“İngiltere bilen Khıtaynıñ münasebeti yakhşı olduğundan, kelecekde Bahri Muhiti


Kebirde zorgene vaqıalarnıñ boluvı kütülgenlikden İngiltere Khıtay bilen yakhşı
münasebetini bozmaqnı, Altı şehirni istila qılmaqnı hem Türkistanga yardam
körsetmekni tilemes deb oylaymız. Faqat onuñSavet Rusyaga qarşı Hindistannıñ
yolına himaye ve İngiltere malları üçün Şarqi Türkistanı bir savda ornı etmek
maqsadı bolsa bolur…”

“İkhtilalniñ başından ta uşbu vaqitgeçe Merkez Hükümet Türkistan meselesini


hal qıluv çaresini tapa almadı. Bazı bir adamlar Hükümetke askeri quvvet yubarunı
teklif etdiler. Bazılar andagı istiqlal hareketlerige bütünley itibar qılmay boş söz deb
qaradılar. Bazıları ise hiç bir çareniñ lüzumi yoqlugını belki andagı memurlarnıñ
ikhtiyarına birüvni teklif qıldılar. Bizniñçe bu qaraşlar, bu tekliflerniñ hammeside
natogrudur. Her halde Merkezi Hükümet qatii bir çare körmelidir. Asker quvveti
tınçlatuv fikri bütünley khata bir fikirdir. Bu yol bilen tınçlandıruv mümkün emes,
belki aksinçe zor facialarnıñ toguvına ve ikhtilalniñ zorayuvınagene sebeb olabilir.
Endi, bütünley çare körülmey qalınsa Şarqi Türkistan kibi zor bir vilayetniñ Şimal –
Şarq vilayetlerine okhşaş yoqalu ihtimali bar” degen Çinli Müslümanlardan Khoçin
Şarqi Türkistan meselesini hal qılmaq üçün öz tarafından Merkezi Khıtay
Hükümetige beş teklif qıladır:

1- Türkistan meselesini hal qılmaq çaresi üçün tezlikde bir heyet tüzülsün. Bu
heyet öz içinden tecrübeli kişilerni saylab Qaşgar ve Khotanga teşviqat üçün
vekiller yubarsun. Bu vekiller andagı khalqnıñ haleti ruhiyesinden khabardar
bolmalıdırlar. (Bunlar qatarıga Tenzin ve Pekinde yaşab turgan Müslüman
tüccarlardanda bir – iki kişiniñqoşulması matlub). Hemde İçki Khıtaydagı
Müslüman ruhanilerinden teşviqatçılar yollanmalı.

2- Khıtay Hükümeti Khariciye Nazırı arqalı İngiltere Hükümetine, Hindistan


Valisine ve Qaşgardagıİngiltere Sefirine andagı istiqlal hareketine yardam
birüvni men etmek haqqında emir etmeli.
598

3- Khariciye Nezareti Khıtay Qonsulları arqalı Afganistan, Hindistan, Türkiye


hem Savet Rusya Devletlerine Şarqi Türkistannıñ Khıtay devletiniñ bir
vilayeti olduğunı añlatmalı.

4- Gulca, Urumçi, Turfandagı askeri memurlarga andagı Müslümanlarnıñ


muteber kişilerinden Merkezge vekil saylab yubaruvni körgezüb telgrafla
khabarbermeli.

5- Merkez Hükümet Türkistan meselesini togru ve esaslı suretde hal qılmaq üçün
andagı khalqnı qanaatlandırarlıq bir yol tutub, Türkistannıñ Şimal tarafını
tezlik bilen tınçlandıruv çaresini körmelidir.

Şarqi Türkistan milli hareketiniñ eñ ziyade kök atdıgı Altı şehirge barmaq üçün
“Çini Türkistan Avazı”nıñ körsetdigi üç qısqa yolga diqqat etiñ:

I- Vladivostoq – Novo Niqolayefsk (İmdigi Novo - Sibirsk) yolı: 1 – Andican –


Erkeştam arqalı Qaşgarga qadar, 2 – Andican – Alma Ata – Pişpek – Narın arqalı
Qaşgarga qadar (Bu iki yol İçki Khıtaydan Şarqi Türkistanga baraturgan eñ qısqa
yollar bolub Şankhaydan Qaşgarga qadar 30 künlükdür).

II- Ayroplan arqalı Qumul yakhud Turfanga andan Korla – Kuçar arqalı
Qaşgarga qadar 60 – 70 künlük yol.

III- Hindistan arqalı 30 – 40 künlük yol.

* *
*

Yuqarıdagı yazılardan Şarqi Türkistan meselesiniñ Khıtay Merkezi


Nankindegilerni qanday çoqur qaygırtganlıgını añlamaq qıyın emesdir. Khıtaylar
nazarındada Şarqi Türkistan hareketi köb ciddi ve Şarqi Türkistanlılar imanlı ve
haqiqi istiqlalçidirler. Olarnıñ bunday qanaatga kelüvleriniñde sebebleri
599

meydandadır. Uzun sürgen qanlı mücadeleler sayesinde Şarqi Türkistannıñ özini


Khıtaydan acıratıb alışı ve müstaqil hükümet quruşı aslen Khıtaynıñ Şimal – Şarq
vilayetlerige okhşamaydır. Şarqi Türkistanlılar hiç qanday tışqı kömeksiz, yalgız öz
küçleriyle özleriniñ yasadıqları balta, oraq ve qurallarıyla qılıngan ve tört yıllıq arası
kesilmegen qanlı savaş neticesinde istiqlalge erişdiler. Khıtay Vilayet Hükümetiniñ
bir neçe mıñ Aq Rusnı toplab olardan tüzdigi “Qaçaq Ruslar Qıtası”(*)463nıñ keskin
qılıçları, rahimsiz oqları Şarqi Türkistan mücahidlerini istiqlal azminden
vazkeçdiremedi. Mancuryadan Rusyaga sıgıngan ve o yerden Savet Hükümetiniñ
asri ötkur qurallarıyla mücehhez olaraq Şarqi Türkistanga kirgizilgen Khıtay nizamlı
464
askerleri(*) Şarqi Türkistanda istiqlal hareketini bastırmaqqa muvaffaq
bolamadılar. Nihayet Khıtay Merkezi Hükümeti namayendeleriniñSavet Rusya
Khariciye Qomisarlıgınıñ Şarq İşleri Müdiri ermeni Qarakhan ile Alma – Ata
şehrinde Şarqi Türkistan meselesi üstünde yasagan müzakereleri neticesinde
körülgen çarelerde Şarqi Türkistannıñ haqiqi düşmanları bolgan bu iki devletniñ
kütdiki neticeni bermey turadır. Bunuñla beraber bu iki düşman (Rus – Khıtay) yeñi
qurulgan Şarqi Türkistan Milli Cumhuriyet Hükümetige qarşı türlü yollar bilen
zerbeler indirmek üçün köb urunmaqda ve yeri keldikçe Dunganlarnı qurallantırub
memleketniñ tınçlıgını bozmaqdalar. Diger tarafdan qural küçi, igva yolıyla milli
hükümetke qatii zerbe bire almaganlıgını körüb turgan Khıtay merkezindegiler Şarqi
Türkistanga heyet köndermek, teşviqat yürgüzmek ve istiqlalçilerle añlaşmaq kibi
tekliflerni ortaga atmaqdalar. “Çini Türkistan Avazı”ndagı yazılarnı oqusañız,
haqiqatde Khıtay üçüngene qaygırgan ve hayatını yalgız Khıtay milletini
yükseltmek, onı dünya milletleri qatarıga çıqarmaqqa hasr etken muteveffa Doqtor
Sun – Yat – Senniñ bazı şiarlarıyla Şarqi Türkistanlılarnıñ zihnini qarıştırmaqqa
urunganlıgını qolayça köreceksiñiz. Büyük inqılabçılıgında kimseniñ şübhe etmedigi
Leninniñ mazlum khalqlar üçün ortaga atqan şiarları Türklükni qanday aldagan,
qanday fecaatke sürüklegen bolsa, haqiqi Khıtay milletçisi bolganlıgı asla inkar
etilmeyturgan Sun – Yat – Sen şiarları tahaqquq eterse Şarqi Türkistan üçün ondan
daha fecii netice berecegi barça Türkistanlılarga añlaşılmalıdır. Bunu biz

463
“Çini Türkistan Avazı”nıñ birinçi sanındagi “Gavçañ Diju, Liyuyañ Khav”nıñ“Türkistannıñ
Tehlikesi” başlıqlı maqalesine (S. 76) baqılsın.
464
Bu yıldız ile ilgili bir dip not yoktur.
600

khalqmıznıñ keçirdigi acı tecrübelerden bilemiz. Onun üçün biz “Çini Türkistan
Avazı” etrafında işlevçi tuganlarımıznıñ Sun – Yat – Sen şiarlarıga aldanıb,
mücadeleniñ eñ qızgın devrinde yaşab turgan khalqmıznıñ zihnini, haddi zatında
Şarqi Türkistan ve onuñ aleyhine bolgan bir Khıtay milletçisiniñ vasiyetleriyle
qarıştırmaqqa urunuşlarını teessüfler bilen qarşılaymız ve yurtmuz Türkistannıñ
istiqlalçisi sıfatıyla olarnı bu yañlış yoldan qaytışga çaqıramız.

Yıllardanberi qanlar töküb, özini Khıtay hakimiyetinden qutqarub, nihayet milli


devletini qura bilgen Şarqi Türkistanlılarnı Khıtaylar bilen birleşmekke çaqırmaq ―
onuñ canıga sui qasd niyetiyle Khıtay askerlerini qurallantırub öz çegeresinden Şarqi
Türkistanga kirgizgen Savet Rusyasıyla Şarqi Türkistannıñ iyi keçinmesini tavsiye
etmek qadar qorquludur. Bunuñ kibi urunsuz tavsiyeler, ehlileşmegen Rus ayıgı
qarşısında közi baglamaq ve zehirli Khıtay ejderiniñ aldıga altun balıq qoymaqqa
okhşaydır. Yeñigene qurulgan Şarqi Türkistan Milli Cumhuriyet Hükümetine qarşı
bunday qöpal muameleden saqlanmaq ve onı samimiyetle qorumaq her bir Türknüñ
milli, vicdani vazifesidir.
Oqtay.

* *
*

“Çini Türkistan Avazı”nıñ 3 inçi sanı, 31 – 39 ınçı bitlerindeki yazılardan


Nankindeki “Merkez Otel” de turgan Şarqi Türkistannıñ burungu Valisi “Ciñ
Şurin”niñ Nankinde yaşab turgan Şarqi Türkistanlılarnıñ talebi ve ısrarı üzerine
qamaqqa alınganlıgı bildirilmekde.
601

QANUN ESASİ*(*)465

1352 Yıl, 16 nçı Şaban (3. XII. 33)


Şarqi Türkistan Cumhuriyetige bagışlab
“İstiqlal Cemiyeti”niñ İlmi Heyeti Tarafından İşlenib Taqdim Qılıngan

Qanun Esasi

15- Maarif Nezaretiniñ Vazifeleri

Şarqi Türkistan üçün Maarif Nezaretiniñ eñ birinci qıladurgan işi ibtidai


mektebler açışdır. Açıladurgan tertibli ibtidai mektebler hazırça oquş – yazış
bildiredurgan, hesab, hendase, khususen dini iqtisadi dersler ögretedurgan,
maalumatı milliye ve vataniyeni, tarikh, akhlaq kibi basit derslerni talim qıladurgan
derecede bolsa kifaye bolur.

Medreselerde ilumu diniye, itiqat ve fıqı birlen beraber başqa menfaatliq ilimlerni
tedris ve talim qıldırışnı temin ve teftiş qılış, ahvalga qarab medreselerniñ birini yaki
köpregini tertib name birlen oqutadurgan medreselerge aylantırış, onga layıq
müderris ve muallim belgileş, istidadlı talebeler ile tamin qılışdır. Maarif Nezaretiniñ
vazifesi memleketniñ her vilayet, her nahiye ve kentlerinde ibtidai mektebler
qurmaq, ibtidai tahsilni bitirgen mayeler yetuştirgenden keyin orta mektebler açmaq,
orta tahsilliler yetuştirgenden keyin âli mektebler açmaq, yetuşken talebelerden
liyaqatlılarınıñ maalumatlarını keñeytirmek üçün kharicga yubarmaqdır.

Yuqarıda yazılgan bütün işlerni qurub yürgüzüşge Şarqi Türkistan üçün kharicden
bir heyeti ilmiye keltirmekdir. Maarif Nezaretiniñ hazırdagı eñ mühim vazifelerinden

*
Yaş Türkistan, İyun 1934, San 55, Sayfa, 29-32.
465
Şarqi Türkistan İstiqlal Cemiyetiniñ ülkü quralı “İstiqlal” mecmuasınıñ 1-2 sanidan alınıb
basılmaqda bolgan bu “Qanun Esasi” niñ başı “Yaş Türkistan”nıñ 53 ve 54 nçi sanlarındadır.
Başqarma.
602

birisi mühim vilayetlerge matbaalar qurub, suhil ve menfaatliq ders kitablarını neşr
qılıb milli matbuatnı tirkizişdir.

Yerli matbuat mevcud bolgunça kharicden lazımi kitablar keltirmek, umumi


kitabkhaneler, qıraatkhaneler qurmaq maarif işidir.

16- Sıhıye Nezaretiniñ Vazifeleri

Yukumluq khastalıqlar birlen küreş teşkilatı qurub, khastakhaneler tüzüb, faqirler


üçün tuguşkhaneler quruş; su, gıda, çay ve umumi yerlerni tekşiriş, qarab turuş, pak
tutuş, bütün bu işler sıhıye nezaretiniñ vazifeleridir. Bunuñ üçün eñ evvel
memleketge kharicden 12 nefer doqtor keltiriş; mecnun khaneler; yetimkhaneler,
gancuriyetler khastalıgıga mualicekhaneler quruş; “Çikiş” teyyargerlikleri üçün
makhsus khaneler teşkil etib quruşdur.

Daruv eczaları üçün karkhaneler quruşgaça kharicden ecza keltiriş yaki


eczacılarga ve tış tabiblerige yardam qılışdır.

Vilayetlerniñ Quruluşı

17- Şarqi Türkistan dakhilinde bolgan Vilayetlerde Mülki ve Medeni idare işlerini
yürgüzmek üçün Dakhiliye Nezareti tarafından salahiyetlik valiler tayin qılınır.
Vilayetniñ asayişini saqlaşga şerait muqtazasınça muhafazası bolur.

18- Her Vilayet Valileriniñ riyaseti astında merkez usulünde Diniye, Dakhiliye,
Maliye şubeleri teşkil qılınıb, umumi qaidege muvafıq idare qılınadır.

19- Vilayet dakhilinde dini hüküm işlerini Şeri Şerifge muvafıq idare qılmaq
üçün Mahkemei Şeriyye qurulub, anıñ Nezaretinde Maarif, Adliye, Evqaf şubeleri
bolur.
603

20- Her Vilayetde devlet khazinesi dakhili ve kharici ticaret, devletniñ khususi
iqtisadi işlerini, hükümetniñzekat, öşür ve iane işlerini ve şunga okhşaş kirim, çıqım
işlerini idare qılmaq üçün Maliye Ticaret Şubesi teşkil qılınadır.

21- Çet devletlerniñ İlçikhane, Vekaletkhanesi bolgan şehirlerde, Vilayetlerde


Khariciye Nezareti tarafından makhsus vekil turadır. Bu vekil kharici muameleler
birlen meşgul boladır.

22- Harbiye Nazırı tarafıdan tayin bolgan harbi memurlarga ve askeri fırqalarga
Mahalli Vali tarafından maddi ve manevi yardım birilir.

Nahiyeler Quruluşı

23- Her Nahiyege Hakim tayin bolur. Hakimle Vilayet tarafından tayin bolup
merkezden; yani Dakhiliye Nezaretinden tasdiqlenedir.

24- Tınçlıqnı saqlaş üçün muhafızları Saqçıları bolur. Dini, Mülki hükümler üçün
Şeri Şerifge muvafıq iş qıladurgan Mahkemei Şeriye idaresi bolub, Mahkemei
Şeriyyede Qazı İslam turadır. Nahiye Qazıları Vilayetden tayin ve Adliye Nazırı
tarafından tasdiq qılınadırlar.

25- Dini medrese ve mekteblerni quruş, Maarif ve Evqaf işlerini idare qılış üçün
Vilayet tarafından her bir Nahiyege makhsus memur tayin bolur, Vilayet fermaniga
muvafıq Mahalli Hakim birlen kelişib nahiyede işler.

26- Ziraat hem su işlerini idare qılmaq üçün Nahiyede Miriab bolur. Maden
işlerini işletmek üçün memur bolur. Miriab ile Memur Vali tarafından tayin bolurlar.
Miriab Dakhiliye tarafından, Memur Ticaret ve Ziraat Nezaretinden tasdiqlenedir.

27- Vilayet şehirleri Nahiye esasında makhsus Şehir Hakimleri tarafından idare
qılınır.
604

Kent Quruluşı

28- Her bir kentniñ etrafındagı dıhqan khocalıqlarını, Ziraat ve Su işlerini,


medrese, mekteb ve başqa dini, mülki, medeni işlerni yürgüzüş üçün Nahiye
Hakimini tayin Vilayetniñ tasdiqi birlen Kent Eminleri tokhtatılır. Eminler
Hakimlerniñ fermanı ile hem qollarındagı Nizamname ile işlerler.

29- Qışlaqlardagı Khalqnıñ tınçlıgını saqlamaq ve olarnıñ arz, dadlarını,


taleblerini yuqarı dairelerge yetkiziş hem hükümet tarafından bolgan fermanlarnı icra
qılış; öşür, vaqıflarını ruikhat qılıb yıgıb, tayinlengen ambarlarga tapşuruş; dini
mescid, medrese, mekteblerni yolga kirgizib nezaret qılış ve şunga okhşaş işlerni
icraqılış üçün Qışlaq Başlıgı tayin bolur. Başlıqlar Kent Emini fermanida qışlaq ve
mahalle kişileri tarafından körsetilib, Nahiye Hakimi tarafından tasdiq bolurlar.

30- Nazırlar Heyetiniñ üstüdegi Memurnun Vazifeleri

Bu büyük memur hükümetniñ qulagı hem közidir.

Hükümetniñ bütün dairelerindeki işlerniñ qanunda muvafıq yürütülmegini tekşirib


turadır. Bunuñ üçün Hükümetniñ hamme idarelerige kirib teftiş qılguvçı vekil bolur.
Vekil tekşiriş huquqiga malikdir. Vilayet ve Nahiyelerdeki hükümet dairelerini
tekşirib yüredurgan seyyar müfettiş bolur.

Müfettişler algan malumat vesiqalarını âli memur idaresige tapşuradırlar.


Hükümet idarelerindeki khıdmetcilerniñ qılıb turgan işlerinde musahle yaki khıyanet
tapılsa Âli Memur tarafından Adliye Nezaretige tapşuruladırlar.
605

ŞARQİ TÜRKİSTAN MİLLİ HAREKETİNE QARŞI MERKEZİ


KHITAY HÜKÜMETİNİÑ BİR TEDBİRİ466*

Nankinden berilib Avrupa matbuatına taralgan khabarlarga köre, Merkezi


Khıtay Hükümeti Şarqi Türkistandagı ikhtilal hareketlerini bastırmaq üçün öziniñ
Dakhiliye Nazırı Cenral Huannı Fevqalade Qomisar olaraq belgilemişdir. Merkezi
Khıtay Hükümetiniñ bu tola huquqlu vekili derhal vazifesine başlamışdır.

*
Yaş Türkistan, İyun 1934, San 55, Sayfa, 33.
606

ŞARQİ TÜRKİSTAN, TIŞQI DÜNYA VE BİZNİÑ VAZİFEMİZ*

"Yaş Türkistan" başqarmasına Şarqi Türkistan milli hareketi etrafında türlü


sorgularla tolgan mektublar kelmekde. Oquvçılarımız dairesinden kelmekde bolgan
bu mektublarda umumiyetle Şarqi Türkistandagı milli qurtuluş küreşiniñ ve tışqı
dünyanıñ Şarqi Türkistan milli küreşine alaqa ve münasebeti soraladır. "Yaş
Türkistan"oquvçılarınıñ Şarqi Türkistan hadisatına bu qadar çuqur alaqaları gayetde
tabii ve togrudur. Çünkü o yerde Türk tarikhiniñ sahifeleri bizniñ khalqmız qanı
bilen yazılmaqdadır. Küreş qanday barayatır, o qanday neticelenecek, tışqı dünyanıñ
onga qaraşı ve alaqası qalay degen suraqlar, dünyanıñ qaysı burçagında bolsa bolsun,
Türkistanlılarnı heycanga ketire turgan, heycanga ketirmesligi mümkün bolmagan
sorgulardır. Çünkü bizniñ Garbi Türkistan muqadderatıda köb cihetlerden bu
hadisatnıñ neticesi bilen baglangandır.

Teessüfki biz imdilik bu kelgen suraqlarnıñ bütünine qaniqarlıq derecede cevab


bire almaymız. Şarqi Türkistandan malumat köb siyrek keledir. O yerdeki hadisatnıñ
barışını qatii tayin etiş üçün lazım bolgan tafsilat qolımızga kelmegen. Onuñçünde
başqarmamızga kelgen sorgularnıñ birinçi qısmını qaniqarlıq derecede cevab bere
almaymız.

Khıtay topragında Şarqi Türkistan qurtuluş küreşine qarşı iki küç hazırdır.
Bunlarnıñ birisi Khıtaynıñ Merkezi Nankin Hükümeti bolsa, ikinçisi
Khıtaynıñ“Qansu” ve “Şansi” vilayetlerinde yaşavçıDungan uruqlarınıñ birleşken
küçi. Bu Dungan küçleri yaş Dungan Generali Ma – Cu – Ying qol astındadır(*)467.
Bu iki küçnüñ yalgız biriside Şarqi Türkistan milli qurtuluş küreşiniñ kelecegini
yeterlik derecede qorquv astına kirite alır.
Tışqı dünyanıñ Şarqi Türkistan milli qurtuluş hareketine qaraş ve münasebetinden
bahs etüvçi oquvçılarımız üç devletniñ ismini ataydırlar. Savet Rusya, Türkiye ve
İngiltere. Savet Hükümeti açıqdan açıqıgına düşmançılıq yürütedir. Biz bu haqda

*
Yaş Türkistan, İyul 1934, San 56, Sayfa, 23-27.
467
Ma – Cu – İñ 23 yaşındadır.
607

bundan evvelde bir neçe defa yazıb ötdük. Rus Bolşevikleri öz düşmançılıqlarını iki
türlü yolda körsetedirler. Bir tarafdan Şarqi Türkistan milli hareketini yatıruv üçün
Urumçi Khıtay Hükümetine yardam etken Bolşevikler, ikinçi tarafdan Şarqi
Türkistan milli hareketiniñ Anti Kemalist(!) ve Panislamist(!) qaraqteri taşıganlıgı
haqqında khabarlar tarqatdılar.

1. Savet teyyareleri ve başqa türlü cinsten quralları sayesinde Şarqi


Türkistandagı sabıq Çin Valisi Ciñşurin 200 mıñ Türki mŞarqete bilgen bolsa (Bu
haqda Nankinde çıqaturgan “Çini Türkistan Avazı” mecmuasınıñ 3 inçi sanı 36 nçı
betine baqılsın) Şarqi Türkistan milli hareketiniñ“Anti Kemalist” bir qaraqter
taşıganlıgı ve “Pan İslamistliki” haqqında yalgan khabarlar tarqatub, Şarqi
Türkistanlılarnıñ alaqalarını ümid etdikleri devletler dairesinde Şarqi Türkistan milli
hareketine zararlı bir vaziyet togduruşqa muvaffaq boldılar.

2. Türkiyeniñ Şarqi Türkistan milli küreşine qaraşını, vaqtiyle "Yaş


Türkistan"da naql etib keçdigimiz (51 inçi san), Türkiye Khariciye Vekiliniñ
beyanatı bütün açıqlıgı bilen körsetmekdedir. Bukünki beynelmilal vaziyet, Şarqi
Türkistannıñ Türkiyeden uzaqlıgı kibi vaziyetler üstige Türk siyasetiniñ bukünki
tutdıgı istiqamet Türkiyeniñ Şarqi Türkistan milli qurtuluş hareketine qaraşınıñ
imdide Tevfiq Rüşdi Bekniñ beyanatında körsetilgeni kibi bolganlıgı qanaatini
beredir.

3. Biz Türkler Türkiyege qarşı köb ihtiyatlı bolmalımız. Türkiyeniñ öz menfaati,


onuñ içki ve tışqı siyaseti bilen zıd boladurgan taleblerde bulunmamalımız. Bukünki
agır şerait içinde ifası mümkün bolmagan ümid ve taleblerni Türkiyege yükletmek
Türklüknüñ keleceki üçün her ne cihetden zararlı narazılıqnı hazırlamaq demek
boladır. Onuñçün biz, ister Şarqi Türkistandagı isterde başqa yerlerdeki
tuganlarımıznı, Türk qardaşlıgına zarar ketire alurluq, bunday adımlardan saqlanuvga
çaqıramız.

4. İmdi İngiltere qaladır. Şarqi Türkistan milli qurtuluş hareketine o qalay


qaraydır? ― Adet şeklini algan tasavvurlarnıñ aleyhine olaraq İngiltere Şarqi
608

Türkistan milli qurtuluş hareketine hiç bir türlü alaqakörsetmeydir. İngiliz


dairelerindede Şarqi Türkistanda “Panislamist” bir hareketden bahs etiledir. Biraz
terinden tekşirib qarasañız, bu şayia menbaınıñda Savet matbuatı bolganlıgını
köresiz. “Panislamizm” ise İngilterege yaqmaydurgan bir nersedir. Onuñçünde,
İngilizler Şarqi Türkistan Türkleriniñ qurtuluş hareketine savuqtanda savuqraq
qaraydırlar. “Çini Türkistan Avazı”İngiltereniñ Şarqi Türkistan milletçilerini himaye
etüv yolında, Şarqi Türkistan işlerine qarışqanlıgından bahs etedir. Yazdıqlarını bir
az diqqat bilen oqusañız bu Nankin mecmuası iddaalarınıñ esassız bolganlıgını
köresiz. Şu “Çini Türkistan Avazı”nıñ sözine qaraganda İngiltere öziniñ“Qatolik
Misyonerleri” vasıtasıyla hareket etmekdedir. Bu ise bütünley manasız bir nersedir.
Çünkü birinçiden İngiltereniñ Şarqi Türkistanda hiç bir türlü misyonerleri bolmagan
ve yoqdur. İkinçiden İngiltere Qatolik memleketi emesdir. Biz yine şu “Çini
Türkistan Avazı”nda İngiltereniñ Urumçideki Khıtay valisine qural bergenligini
oqıymız. İmdi milli hareketni bastırmaq üçün Khıtay valisine qural, yardam berüvçi
bir devlet aynı milli hareketke qalay yardam birer eken?

5. Yoq teessüfler ki, İngiltere Şarqi Türkistan milli hareketine hiç bir türlü
yardam hatta simpatide körsetmeydir.

6. Şarqi Türkistan Türkleri öz milli haqları üçün yalgız başlarına, Merkezi


Khıtay Hükümeti, Dunganlar ve Rusya Savet Hükümeti kibi birleşken düşmanlarına
qarşı küreşmekdeler. Onlar ayırmasız hiç bir kharici küçnüñ yardam ve simpatisine
tayanmasdan bu küreşlerini öz milli küçleriyle yürütüb ketedirler. Bundan ise hiç
qorquş, ümidsizleniş kerekemes. Bir milli hareket öz içki milli küçne tayanalganı
taqdirdegine tilengen neticege erişecekdir.

7. Yuqarıda tasvir etdigimiz vaziyet bizden olduqça ihtiyatlı, basiretli boluvnı


taleb etedir. Biz Şarqi Türkistan hadisatını köb diqqat bilen taqib itmelimiz. Şarqi
Türkistan hadisatını Rus Bolşevikleri tarafından yapıştırılgan Kemalizm
düşmançılıgı, Panislamizm qaraqteri kibi tamgalardan temizleb, onlarnı haqiqi
şeklinde körsetişke urunmalımız. Şarqi Türkistanda Kemalizm düşmançılıgı
togrudan togru bir tarikhi ve milli cinayet demek bolsa, o yerde Panislamizmden
609

bahs etüv bir manasızlıqdır. Şarqi Türkistanda o yerdeki Türk khalqınıñ erkli
yaşamaq haqqı davası bardır. Bu küreşde khalqmızga körsetilgen, körsetilüvi
mümkün bolgan her bir yardamnı biz alqışlarla qarşılaymız.

8. Milli küreş menfaati bizden bu küreşke iştirak etken ayrım şakhıslarnıñ rolini
yerge urmaslıqnı soraydır. Bazı bir kişiler küreşni idare etedirler. Bazıları kharicde
hareketni temsil etedir ve ya etecek bir vaziyetdedirler. Milli hareketniñ düşmanları
hareket başında ve anıñ yardamında bolgan ayrım şakhıslar haqqında fena, dostları
yakhşı nerseler söyleydirer. Teessüfler, ki bunday şakhıslarnıñ şakhsi aleyhdarları
tarafından tarqatılgan şayialar başqaları tarafındanda hiç bir türlü tekşirmesiz alınıb
tarqatıladır. Bunday bir hareketni idare ve temsil etmekde bolgan
şakhıslarnıñitibarını tüşüredurgan şayialar tarqatuv bilen hareketniñ özine zarar
ketirmekde bolganlıqlarını hiç oylamaydırlar. Egerde bu şakhıslarnı başqası ile
almaştıruv mümkün bolsaydı, iş qay yerlerge ketib çıqmas idi! Şarqi Türkistan
meselesinde ise bir kişini başqa, daha muvafıqı bilen almaştıruv yinede qıyınraq bir
haldedir. Mene bizniñ biraz yuqarıda basiretli boluvımız kerekligi haqqında ki
qaydımız bunuñ üçündür. Biz bazı bir şakhsiyetlerge qarşı öz münasebetmizni siyasi
aleyhdarlarınıñ onuñ haqqında ortaga atdıqları şayialarga emes, onuñ mevzuu bahis
iş meydanındagı faaliyetne esaslandırmalımız. O haqda qatii fikir beyan etmesden
evvel “Şu adamnı bu vazifesinde kim bilen almaştırmalımız?” degen sorguga cevab
bermelimiz.

9. Bukünki vaziyetde bu milli hareketni idare ve temsil etmekde bolgan


şakhıslarnı yalgız müdafaa etibgene qalmasdan, onlarga nüfuz ve itibar yaratışqa
urunuşumuz kerek. O adamlarnı milli hareketimizni yaqından tanımaq tekşirmek
istegen yatlarnıñ müracaat etecekleri adres haline ketirişke urunmalımız.

10. Tışkı dünya közünde Şarqi Türkistan milli qurtuluş hareketiniñ başluq ve
mümessilleri haqqında simpati, hürmet ve itimad yaratışqa urunmaq bizniñ bukünki
eñ mühim vazifemizdir. Milli menfaat bizden buni toluq öteşni taleb etedir.

İmza Çokayoglu
610

SAVET ORDUSİ ŞARQİ TÜRKİSTANDA*

Almanyanıñ eñ maruf gazitalarından sanalgan “DAZ” mukhabiriniñ şu İyul


ayınıñ 11 inde Pekinden telgrafla bildirdigine köre, Merkezi Khıtay ile Şarqi
Türkistan arasında yol salıb, ülkeniñ baglanışını küçeytirmek çarelerini qıdırıb
yürgen heyet Dungan Generali Ma – Cu – Ying küçleri tarafından tutulub esir
etilgen. Bu heyet meşhur Seyyah Sven Hedin rehberliginde idi. Aynı telgraf
khabarında, bu heyetniñ ötken ay ortasında Urumçini taşlab, Şarqa taraf yolga
çıqqanlıgı bildirilib, bunga sebeb olaraqda Savet ve Şarqi Türkistan hududları
başındagı türlü şiddetli toqnaşmalardan soñra Savet ordusınıñ Urumçige taraf
hareketi, hatta Savet ordusınıñ Urumçini işgal etdigi körsetilmekdedir.

Berlinde çıqaturgan (“Deutsche Allgemeine Zeituñ”)nuñ 12. 7. 34 tarikhli


ertelebgi nüskhasından alınıb basdıgmız yuqarıdagıkhabarSavet Rusyanıñ Şarqi
Türkistanga qarşı imdigeçe türlü içki ve tışqı intrigalarla taqib etib keldigi
imperyalistlik ihtirasını artıq öz askeri küçleriyle tahaqquq etdirmekge kirişdigini
körsetedir.
“DAZ”dan

*
Yaş Türkistan, İyul 1934, San 56, Sayfa, 28.
611

ŞARQİ TÜRKİSTAN FACİASI VE ONUÑ BİZGE BERDİKİ


DERS*

“Times” gazitasınıñ 14. 8. 34 tarikhli nüskhasında çıqgan bir khabarda Şarqi


Türkistan – Urumçi Khıtay Hükümeti küçleriniñ Kaşgarnı işgal etdikleri bildiriledir.
İmdigeçe Kaşgarnı öz qolunda tutub turuvçi Dungan küçleri başçısı Ma – Cun –
YingSavet Rusyaga qaçgan. Bu khabarnı berüvçi İngiliz gazitası “Bunuñla imdilik
Şarqi Türkistan hadiselerini bitti deb hesablaş mümkün. O yerdeki isyan hareketi öz
özünden boguldı ve yeñiden yavaş – yavaş Khıtay hâkimiyeti teqrar ete başladı”
diyedir.

Khıtay Hükümeti küçleriniñ Kaşgarnı alganlıgını biz khususi menbalardanda


bilemiz. Bunuñla Şarqi Türkistan milli qurtuluş hareketiniñ birinçi devresi qapandı
demekdir. Faqat o fecii bir suretde qapandı. İsyan etken khalqnıñ ve Türk alemi
köpçiliginiñ bu köterilişke bagladıgı ümid tahaqquq ete almadı.

Biz bu yerde Şarqi Türkistan hadiselerini ve onuñ cereyanını khülasa etib, ondan
neticeler çıqarmaqçı bolamız.

Şarqi Türkistan küreşi 4 yıl devam etdi. Bu hareket, öziniñ mukhtariyeti bitirilib,
Khıtay idaresi quruluşundan narazı bolgan Qumul ahalisiniñ Urumçi Khıtay
idaresine qarşı isyanı ile başlanmışdı. Aynı zamanda Khıtaynıñ Qansu ve Şansi
vilayetlerinde köb rol oynab kele yatqan meşhur Dungan“Ma” ailesinden yaş
General Ma – Cu – Yingniñ öziniñ büyük qardaşları razılıgı ile köbgene quvvet
toplab Şarqi Türkistanga keçmek ve Urumçidegi Qıtay Valisini qovub çıqarmaq
hareketinde idi. Urumçige qarşı beraber hareket etmek meselesinde Dunganlar bilen
Qumul qozgalançıları arasında añlaşma tüzüldi. Faqat köb uzamasdan her iki tarafnıñ
taqib etdigi maqsadnıñ başqa bolganlıgı añlaşılıb qaldı. Qumul Türkleri Urumçige
qarşı küreşde Ma – Cu – Yingge yardam etmekle özleriniñ eski mukhtariyetli
idarelerini qazanmaqnı oyladılar. Ma – Cu – Ying ise Qumul Türkleriniñ haqlarını

*
Yaş Türkistan, Sentabır 1934, San 58, Sayfa 2-7.
612

oylabda oturmadı… O Urumçideki Khıtay Valisini qovub yerine özi oturmaqçı boldı
ve Şarqi Türkistan Türkleri üçün imdige qadar kelgen Qıtay idaresinden farqlı boluvı
şübheli bolgan öz sistemini qurmaqçı boldı. Bu suretle müttefiqlerniñ arası açıldı. Ma
– Cu – Ying küçleriniñ hareketi Şarqi Türkistan Türklerine eskideki Türk – Dungan
çekişmelerini isletdi. Neticede ülkeniñcenubi qısmı Kaşgarya hem Dunganlarga
hemde Urumçige qarşı küreşüb, memleketniñ toluq istiqlalini taleb etdi. Faqat bu
mühim davanı yürütüvçi Şarqi Türkistan Türk khalqınıñ öz ara küçlü, saglam bir
birligi bolmadı. Ülkeniñcenubi qısmında bir türlü qılıb birlik temin etilgen bir çagda,
şimal qısmındagı Türk ahali istiqlal davası bayragını müdafaa etmemeklegine
qalmasdan, hatta Khıtay küçleri safında Urumçige yardam etdi. Daha soñra şimal ve
cenub qısmı ahalisi arasında biraz añlaşma tesis etile başlagan bolsada,
hareketlerinde haqiqi saglam bir tesanüd yaratıla almadı. Bu aralıqda Şarqi Türkistan
Türkleriniñ üstündeki eñ agır yük, qabile reqabetleri, qabile fitneleri baş berdi.

Bundan tam iki yıl evvel Aqsuda Şarqi Türkistan Cumhuriyeti ilan etildi. Bu
zaman Şarqi Türkistan Türkleri Birligi tesis etilgen bolub köründi. Faqat bu tışqı
körünüşke ragmen içki tartışmalar khalq küçini bitirmekde, qurutmaqda devam etdi.
Yüksek milli gaye yerini türlü şakhıslarnıñ menfaat ve mensebperestlikleri tutdi. Her
kişi her ne qıymetge otursada özi baş, özi rehber boluşnı tüşündi.

Şu noqtada merhum Yaqub Bekni isleb ketiş cude ornunda bolsa kerek. Onuñ
hareketinden bahs etüvçi tarikhçiler Yaqub Bekniñ Şarqi Türkistanda bir devlet
birligi yaratuv gayesine qarşı çıquvçılarnı hiç ayamaganlıgını, bunday qarşılıqlarnı
hiç bir terddüd körsetmey ortadan kötergenini yazadırlar. Yaqub Bek yalgız “Qolı
agır”, şiddetligine bolmagan. O aynı zamanda köb añlı bir kişi idi. Bütün Rus ve
İngiliz menbaları Yaqub Bekniñ aqlı ve qabiliyetinden aynı derecede taqdirkar bir
lisanla bahs etedirler. 1870 inçi yılı Febralında Kaşgarda Yaqub Bek ile şakhsen
körüşken İngiliz Seyyahı Geoard, onuñ dirayet ve qabiliyetinden aldıgı tesir astında,
“Egerde Orta Asya tışqı tazyiqlerden azad bolunsaydı, muqarrer Yaqub Bek ikinçi
Çingiz Khan bolub çıqar idi” diyedir. Ondan bir yıl soñra Yaqub Bekni körgen ikinçi
bir İngiliz Seyyahı Shaw Yaqub Bekniñ aqıl ve enerjisinden taqdirkar bir lisanla bahs
etedir.
613

Biz Yaqub Bekniñ tarikhi roli ve onuñ şakhsiyeti haqqında ecnebiler tarafından
berilgen haqlı hükümler haqqında imdigine özimizge açıq ve aydın hesab bere
bilmekdemiz. Yaqub Bek urug, oymaq çegereleri bilen birbirinden ayrılgan insan
tozlarından bir siyasi birlik yaratıb onı 16 yıl yaşata bilgen idi.

Tarikh yalgız milletniñ umumi menfaati üçün körsetilgen şiddetlernigine afv ete
aladır. Yaqub Bekniñ körsetdiki şiddetde mene şundaylardan idi.

Biz bu yerde Yaqub Bekni isleş bilen bukünki Şarqi Türkistan hareketi
başluqlarından hiç kimse haqqında muhakeme yürütüb hüküm bermekçi bolmaymız.
Faqat içlerinden birginesiniñ bolsada Yaqub Bekge yaqınlaydurgan bir tip bolub
çıquvını ister ve tiler idik.

Bukün tarikh bizni yine acı ve fecii bir haqiqat qarşısında tutadır, ki oda yeñi
köterilgen Şarqi Türkistan Cumhuriyeti bayragınıñ artıq yellenmegenini körüb
oturuşdur. Bunuñla hayatımızdagı facialar, yüregimizdeki yaralarga biriside ilave
etilgen boldı.

İmdi, “Acaba bizler Şarqi Türkistan milli hareketine qarşı öz vazifemizni


ötedikmi?”degen bir sorgu kelib çıqadır. Biz bu sorguga vicdani bir istirahat içinde
“Öz boynumuzga tüşken vazifeni becerigmiz. Küçmüz, imkanımız nisbetinde ötdik”
degen müsbet cevabnı bere alamız. Şarqi Türkistan milli istiqlal küreşi üçün kharicde
eñ köb teşviqat yürütgen bizniñ Türkistan Milli Merkezimiz “TMB” ve kiçik
mecmuamız "Yaş Türkistan" boldı disek, hiçbir suretle başqalarnıñ bu sahadagı
khıdmetlerini kemitken bolmaymız. “TMB” ve "Yaş Türkistan"nıñ ikhtiyarında
bolgan bütün küç sarf etildi. Avrupa merkezleriniñ eñ mühim gazitalarında maqalaler
çıqarıldı. “TMB” azaları ve "Yaş Türkistan" başqarması türlü yerlerde Şarqi
Türkistan milli qurtuluş hareketi haqqında maruzalar oqudılar. Biz bu hareketlerimiz
üçün kimseden vekalet suramadıq ve almadıq. Zaten Türklük milli menafiini añlagan
bir Türk üçün bir Türk eliniñ milli menafiini müdafaaga kimse tarafından bunday
vekaletniñkereki barmı? Biz bir vaqitler, 1919/22 nçi yıllarda, maqalaler yazmaq,
614

memorandumlar taqdim etmek ve parlamanlarda söylemek üçün materyaller hazırlab


bermek (Mesela Fransa Parlamanına) kibi hareketlerimizle Anadolu Türk milli
hareketini yaqalar ve onga khıdmet eterken kimseniñ tasvib ve muvaffaqatini
suradıqmı? ― Hiç bir suretle. Bizniñ bu hareketlerimizden maqsad kharicde Anadolu
Türk milli hareketi etrafında bütün Türklerniñ bir fikir ve bir qanaatde bolganlıqlarını
körsetmek idi. Şarqi Türkistan meselesindede biz aynı yolda hareket etdik.

Resmi diplomasi şeraitine baglı bolmagan bütün Türk küçleri Şarqi Türkistan
meselesinde aynı suretde hareket etdiler. Faqat Şarqi Türkistan Türk khalqınıñ
özünde muhkem birlik qurulub bitmegeni, yerli khalqnıñ öz milli menfaatini
birleşken bir küç halinde qoruya biliş derecesinde yetişmegeni ve khalq hareketi
başluqlarınıñ men – menlik igvaları belasından qurtula almaganlıqları neticesinde,
sarsılmas bir milli birlik tüzüle almaganı taqdirde, bu kharicdegi tuganlarınıñ
körsetdikleri samimi alaqadanda kütülgen netice çıqmayacagı añlaşıldı.

Şarqi Türkistan Cumhuriyeti bayragı tışqı küçlerniñ tazyiqinden ziyade içki milli
birlikniñ yoqlıgı arqasında yıqıldı. Biz bu yıqılışnıñ muvaqqatgine boluvını ümid
etemiz.

Biz ümidsizlenmeymiz. Bütün mücadelelerde, o cümleden siyasi küreşlerde


mutlaq aşıgıç muvaffaqiyetnigine hesabga alıb hareket etib bolmaydır. Türlü
agırlıqlar, hatta muvaqqat muvaffaqiyetsizliklernide közde tutub hareket etiş kerek.
Ancaq küreşniñ, tez ve ya keç, öz gayesine muvaffaqiyetle erişecegine dair
imanmıznıñ sarsılmaslıgı, ümidimizniñ kesilmesligi kerek. Her nerseden evvel
küreşniñ başında turuvçılarnıñ milli gayege sarsılmas bir iman ile baglanıb hareket
etüvleri ve onı her nerseden yüksek tutuvları lazım. Onlarnıñ khalq itimadını
qazanışqa urunuşları ve khalqnı öz küçine inantırışları mühimdir. Mene şundagene
bizniñ milli küreşmiz bakhtlı soñga eriştirile alacaqdır. Bu açıq haqiqatniñ
ehemmiyetini Şarqi Türkistan milli hareketi ve onuñ bukün uçurab turdugı fecii
aqıbet köb misaller bilen bir daha körsetmekdedir. Biz Garbi Türkistanlılarda her
zaman bu noqtanı közde tutub hareket etmeli ve ondan umum Türkistan hareketi,
küreşi üçün netice çıqarmalımız.
615

Hiç bir tışqı küç bizni qurtarmaydır. Biz özimizni özimiz qurtarmalımız. Bu küreş
üçün lazım bolgan küçni özimizde qıdırmalımız. Savet Rus istilası astında qalgan
Garbi Türkistanda öz üstündeki müstevlilerge qarşı küreşinde, Şarqi Türkistan kibi,
hatta Türk aleminiñ umumi alaqasını kütüb, onga inanıb, ümid baglab hareket ete
almaydır. Bizniñ hareketke körsetilecek qardaş alaqasında uçuratıla turgan noqsanlar,
aqsaqlıqlar, hatta türlü yemsizliklerde az bolmayacaqdır. Onuñçün bu künki
yaşadıgımız acı tarikhi körgüden kereginçe ibret dersi alıb, öz küçmizni toplaş ve öz
birligmizni saqlab qalışımız kerek. Milli muvaffaqiyetmizniñ birinçi şartı bolgan bu
noqta bizniñ üçün her nerseden yüksek ve muqaddes bolub turmalıdır.
Baş maqala.
616

ŞARQİ TÜRKİSTAN FACİASI*

Biz töbende burungu Şarqi Türkistan Cumhuriyeti Hükümeti azasından Sultan


Bek Bakhtiyar Bek Efendiniñ beyanatını basmaqdamız. Sultan Bek Efendi namalum
bir kişi emes; Türkistan yurt seviçileri bu isimge hürmet eter ve onuñ Mosqva
emperyalizmine qarşı küreşimizdeki khıdmetini bilirler. Şakhsiyetine köb hürmet
etkenimizden Sultan Bek Efendiniñ beyanatını özgertmesden basmaqdamız. Şarqi
Türkistanda bolub turgan havadisden bizniñ toluqça malumatımız yoq. Haqiqat
yavaş – yavaş bilinecekdir. İmdilik iki cihet aydınlaşmışdır: 1 – Khoca Niyaz Hacım
Efendi Şarqi Türkistan Cumhuriyeti Reisi namını Khıtay Hükümetiniñ derecesini
bilmedigimiz bir vekili laqabına almaştırmışdır; 2 – Kaşgarga Khıtay askerleriyle
birlikde Rus Qızıl askerleride kirmişlerdir. Başqarma.

*
Yaş Türkistan, Noyabır 1934, San 60, Sayfa 32-33.
617

SULTAN BEK BAKHTİYAR BEK EFENDİ İLE MÜLAQAT*

Sultan Bek Efendi Taşkendli bolub Münevver Qari, Selim Khan Tilla Khani, İşan
Khoca Khani Efendiler ile birlikde Bolşeviklerge qarşı faaliyetde khıdmet qılıb
soñunda Bolşevikler tarafından ölüm cezasına hüküm etilib akhirde Şarqi
Türkistanga qaçıb ötken, Şarqi Türkistan inqılabınıñ başından soñuna qadar
qatnaşgan ve Kaşgarda Milli Hükümetniñ quruluşunda iştirak etken ve Şarqi
Türkistan Cumhuriyeti Harbi Nazırı Ali Baş Qumandanı Naibi, İstiqlal Cemiyetiniñ
Reisi orunbasarı ve Kaşgar qaim maqamı bolub turgan, soñunda Şarqi Türkistan
Cumhuriyeti nazırları qamaqqa alıngan çagda Başvekil Sabit Abdülbaqi, Adliye
Nazırı Zarif Qari Efendiler ile birlikde qamalgan ve askerlerniñ yardamı ile qutulub
Khotan arqalı Hindistangakelgendir.

Sultan Bek Efendi töbendeki malumatnı beredir:

“Şarqi Türkistanda cumhuriyet ilan etilib hükümet tüzülgenden soñ qoşnı


devletler köb teşvişke tüşdiler. Cümleden Bolşevikler Şarqi Türkistan Hükümetini
yıqış üçün emeli çareler kördüler. Urumçige Mancuryadan qaçıb çıqqan Qızıl
Mancu Khıtaylarnı Çoveçek arqalı kirgizdiler. Urumçi Hükümetiniñ başına, 11 yıl
Bolşevik Hükümetiniñ terbiyesini körüb Mosqvada turgan Mancuryalıq bir Khıtay
“Şin Dobend” qılınıb ötqözüldi. Şu Khıtay Şarqi Türkistanda Bolşevikler siyasetini
emelge aşırmaqdadır. Urumçi Hükümetiniñ askerlerini Bolşevikler mükemmel
suretde qurallantırdılar. Mosqvadan hava kemesi, zehirli gaz, zırhlı aftomobil ve
başqa Rus quralları kirgizildi. Urumçi Hükümetiniñ harbi hazırlıgı bitkenden soñ
Bolşevikler Khoca Niyaz Hacımnı Yarkendden öz çegerelerige, yani Ergeştamga,
çaqırtdılar. Khoca Niyaz Hacım Bolşevik Vekilleri ile Şarqi Türkistan meselesinde
kelişdi. Şarqi Türkistan istiqlalini bitirişke ve hükümetni tarqatışga vaad etdi, imza
qıldı. Şunuñ ile beraber Urumçi Hükümetiniñ başlıgı “Şin Dobend” tarafından
belgileñen bu Silinglik vazifesini qabul etdi. İmza üçün Başvekil Sabit Abdülbaqi
hazretlerine teklif etdi. Hükümet qararı ile Khoca Niyaz Hacımnıñ Bolşevikler ile

*
Yaş Türkistan, Noyabır 1934, San 60, Sayfa 33-34.
618

kelişüvi gayrıqanuni tapıldı. Khoca Niyaz Hacım İrgeştamdan qaytışı ile Şarqi
Türkistan Hükümetini tarqatıb, Başvekil Sabit Abdülbaqi Efendini, Adliye Nazırı
Zarif Qari Efendi ve başqalarnı qamaqqa aldı. Hükümet tarafında bolgan askerlerni
quralsızlandırdı. Öziniñ Khıtay tarafından Bo-siliñ bolganını ilan etdi. Şul vaqitde
Khıtaylar ve Ruslar birlikde Müslüman askerlarige Aqsu tarafından hücum ite
başladılar. Neticede 35 mıñDungan ve Müslüman askerleri Khotan arqalı Çarçan
Çarqlıqqa çekildiler. Aqıbet bütün Şarqi Türkistan Bolşeviklerniñ müdakhalesi ile
Urumçideki Şin Dobend hakimiyeti astına kirdi. Bolşeviklerniñ Şarqi Türkistan işige
aralaşuvları, yani Türklerge qarşı uruşub turgan Khıtaylarga zehirli gaz, zırhlı
aftomobil, hava kemesi ve askerler ile temin etişi ve yardamda bulunmagı
beynelmilal qaidege togru kelmese kerek.”

Habiburrahman Elbulgari. Peşaver, 12. 9. 34


619

MERHUM İŞAN KHOCA KHANİ*

Sultan Bek Efendiniñbergen malumatına köre, bir neçe yıl Garbi Türkistanda
Bolşevikler ile küreşken, öziniñ milleti, dini üçün çalışqan İşan Khoca Khani Efendi
Şarqi Türkistandan Hindistanga kalirken Sancu Davanında Tifüs agrıgı ile vafat
etmişdir.

İşan Khoca Khani Efendi Münevver Qari, Selim Khan, Mustafa Çoqay
Efendilerimle birlikde millet üçün köb khıdmet etib, soñgu yıllarda Münevver Qari
ve başqalar qamaqqa alıngan çagda Bolşeviklerden qaçıb Şarqi Türkistanga ötken
idi. İşan Khoca Şarqi Türkistan inqılabına yaqından qatnaşgan, Şarqi Türkistandagı
öz ara baş başdaqlıqnı yoqatışda ve Şarqi Türkistan Hükümetini tüzüşde faaliyet
körsetken bir rehber idi. – Şarqi Türkistan Hükümetinde Sıhhıye Nazırı, “İstiqlal
Cemiyeti”niñreisi idi.

Yaşlıgından berli milleti üçün khıdmet etken Khani Efendiniñ zayıf bedeni anı
bizlerge ketirib qoşa almasdan kimsesiz taglarda qaldırdı. Yurtunda yaşlıgından
tartıb körgen ve işitken sırlarnı, Bolşeviklerden körgen zulümlerni keñ dünyaga
çıqıb, bizlerge qoşulub, muhacirlik qatarında neşr etmek niyetiyle kelib turgan büyük
sima Sancu Davanı astında qaldı. Bu khabar bizler üçün köb agır ve musibetlidir.
Khayrullah Tebareke rahmet iylesin, topragını yeñil qılsın.

Habiburrahman Elbulgari. Peşaver, 12. 9. 34

*
Yaş Türkistan, Noyabır 1934, San 60, Sayfa 34-35.
620

İŞAN KHOCA
KHANİ
*

1917 nçi yılgı inqılabdan evvel Türkistanda milli inqılab hareketine başlab, onga
khıdmet etken Türkistanlılar qatarı bargan sarı azaymaqdadır. Bultır Münevver Qari,
Selim Khan, Tölegen Damollalarnıñ Bolşevikler tarafından öldürülgenliklerini işitib
tobsuz qaygırgan idik. Endi İşan Khocanıñ vefatı khabarını işitib qaygırmaqdamız.
İşan Khoca kibi Münevver Qari ile birleşib khalqmıznıñ agartılışı ve
yurtmuznuñqurtuluşı ugrunda “Yol açuvçılar”den qançasınıñ ölüb, qançasınıñ tirik
ekeninden bizniñ toluq khabarımızda yoq.

İşan Khoca – Türkistan milletçileri qatarında eñ işlikli ve tınmasdan işlevçilerniñ


birisi idi.

İşan Khoca Khani

O bir muallim ve propagandaçı olaraq özige mukhlis şagirdler ve tıñlavçılar


toplay bilgen idi.. İsiz, ki bu kişi hem öziniñ siyasi üstadı Münevver Qari kibi öz
vatanına noqsansız vicdanı, açıq fikri ve aqlından bekledigimizçe khıdmet etişden
mahrum etildi. Faqat İşan Khoca Şarqi Türkistan kibi vatanımıznıñ ikinçi bir

*
Yaş Türkistan, Noyabır 1934, San 60, Sayfa 35-37.
621

burçagında büyük ümidle başlangan, barçamıznıñda yüregini otlandırgan milli


hareketke cidden qatnaşa bildi. Yürgüzgen hareketi, körsetken khıdmeti İşan
Khocaga Şarqi Türkistan Cumhuriyetinde birinçi qatardan orun alıb bergen idi…
Lakin taqdırnıñ onga nasib eyledigi yakhşılıq uzun sürmedi. Şarqi Türkistan
Cumhuriyeti bayragı tüşürülüb, onuñornıga Khıtay ve Qızıl Rusya hakimiyeti
qaytadan quruldı. İşan Khoca köb agırlıqlar içinde Şarqi Türkistannı terk etiş
mecburiyetinde qaldı…

İşan Khoca milli soguş cebhesinde şehid tüşdi. Onuñ canı teñriniñ cennetinde,
ruhu, işledigi işleri tiriklerimizniñ yüreginde ve khatrında bolsun.

Mustafa
622

PARİSTE ŞARQİ TÜRKİSTAN HAQQINDA BİR MARUZA*

“Fransada Ecnebi Matbuat Birligi”

(Association Professionelle de la Press étrañère en France)nıñ teklifi üzerine, baş


muharririmiz Çoqay oglu Mustafa Bek Efendi, ötken Oqtober ayınıñ 24 ünde, Şarqi
Türkistan haqqında bir maruza oqudılar. Köbdenberli ilan etilgen bu maruzanı
tiñlemek üçün 60 ga yaqın Avrupa ve Ameriqa gazita ve mecmua mukhabirleriyle
Fransız Parlameni azaları ve büyük Fransız ediblerindende kelgenler idi.

Mustafa Bek maruzasına Şarqi Türkistannıñ Khıtay ile bolgan münasebeti


tarikhinden başlayaraq, Şarqi Türkistanlılarnıñ defalarça Khıtaydan ayrılganlıqlarını,
Rusyanıñ Şarqi Türkistanga köztikkenligini, hatta bir vaqitler Şarqi Türkistannıñ bir
qısmını öz qolı astına alışga hem kirişkenini körsetib, Bedevlet Yaqup Bek Atalıq
Gazi devrine tokhtab, soñgu Şarqi Türkistan milli hareketine ötdi.

Şarqi Türkistan üstündeki Khıtay hakimiyetiniñ eskide nimeden ibaret ekenligini


körsetmek üçün Mustafa Bek, Çoqan Valikhannıñ mundan takhminen 80 yıl ilgeri
yazganlarından töbendegilerni kiltirdi:

“Şarqi Türkistan Khıtaynıñ şübheli bir mülkidir. Khalq Khıtaylarga nefret ile
baqadır ve olarga qarşı her daim isyan etmekdedir. Eger Şarqi Türkistan üstünde
buküngeçe Khıtay hakimiyeti saqlanıb kıldı ise, onuñda baş sebebi, Şarqi
Türkistanlılarnıñ öz aralarındagı ikhtilafdır. Bu ikhtilaf bitdigi zaman Şarqi
Türkistan, şübhesiz, Khıtay qol astından çıqıb, öz istiqlaliyetini qazanacaqdır”.

Bu soñgu yılgı hareketler Çoqan Valikhannıñ sözlerini, fikrini tasdiq etmedimi?

Tiñlevçiler Savet Hükümetiniñ Şarqi Türkistan milli küreşine qarşı yürgüzdigi


siyasetini, hatta askeri hareketlerini şayanı hayret ve nefretle qarşıladılar.

*
Yaş Türkistan, Noyabır 1934, San 60, Sayfa 37-38.
623

Mustafa Bek Efendi maruzasınıñ bazı Fransız ve başqa tillerdeki mecmualarda


basılıb çıqışı ihtimali bar.
624

ŞARQİ TÜRKİSTAN MESELESİ BİR İTALYAN MECMUASI


BETLERİNDE*

İtalya payitakhtı Romada çıqa turgan “Oriente Moderno” (“Yeñi Şarq”)


mecmuası soñ Oqtobır sanında, Şarqi Türkistanda qaytadan Khıtay hakmiyetiniñ
qurula başlaganından bahs eterken "Yaş Türkistan"nıñ 58 inçi sanındagıbaş
maqaladan iqtibas etken. İtalyan mecmuası "Yaş Türkistan"nıñ 53, 54 ve 55 inçi
sanlarında basılıb çıqqan Şarqi Türkistan Cumhuriyetiniñ Qanunu Esasige
oquvçılarınıñ nazarı diqqatini celb etmekdedir.

*
Yaş Türkistan, Noyabır 1934, San 60, Sayfa 38.
625

ŞARQİ TÜRKİSTAN VAZİYETİ*

(Şarqi Türkistan Çegeresinden Alıngan Bir Mektubdan)

Şu yıl yaz aylarında Yusuf Can Taşqurganda idi. Şu vaqitde Yusuf Can
İsmailiyelerge agır salıqlar salganıdan bir qısım khalq bu agırlıqdan qaçıb, Savet
Rusya (Agdaş, Murgab)tarafıga sıgındı. Bu, Rusyaga sıgınganlar Ruslarnıñ kömegi
ile tekrar qaytıb, Yusuf Cannıñ üstüne hücum etdiler. İsmailiye Mezhebine mensub
Tacikler ile birge Tacikçe kiyingen ançagene Ruslar hem bar idiler. Yusuf Can
askerleriden bir neçesi uruşda öldiler. Tacikler öz mallarını qaytarıb aldılar. Yusuf
Can 60 nefer adamıyla 18 tüye, 12 eşek, 12 qotasga un, 30 atga kümüş yambu yükleb
şu aralarda bir qança vaqit yürüdü.

Soñraları tekrar Taşqurgaña kelib, bir qança tüyege pakhta, temir artıb Kaşgarga
ketdi. O yerge barıb yeñi tüzülgen hükümetle yaraşdı. Yeñi tüzülgen Khıtay
Hükümeti Yusuf Cannı cude yakhşı qarşı aldı.

Khıtaylar, Yusuf Canga, özleri tarafından qurulgan hükümetke kirişni teklif


etdiler. O hem qabul etdi. Umumi Meclislerini Kaşgardagı Eyidgahda Şembe küni 3
mizanda ötkizdiler. Şehirniñaqsaqalları, kette – kiçik köbgene adam qatnaşdılar.
Mescidniñ mihrabıga Doqtor Sun – Yat – Senniñ resmini asganlar, Eyidgahnı
bayramga muvafıq qılıb bezegenler idi. Şu meclisde cumhuriyet usulınıñ
yakhşılıgını, qolaylıgını tarif qıldılar. Qısmen Qommunistlikni maqtab, onuñ
fuqaraperverligini ayıtıb ötdiler. Şu mecliske qatnaşganlar birbirlerini yeñi teşkil
qılıngan hükümet bilen qutnaşdılar.

Bu halni körgen khalq (Aqsaqal, Molla, umumen ruhani tepqi) hayret bilen
mescidden çıqarken birbirlerige yavaş – yavaş “Mene bu yerde hem Qommunistlik
belası cari boldı…” deyişer idiler.

*
Yaş Türkistan, Ginvar 1935, San 62, Sayfa 28-31.
626

Soñra hükümet Yusuf Caña: “Sen Garbi Türkistandan ve başqa yerlerden kelgen
muhacirlerge qoşulmayasen, faqat öz yigitleriñ bilen ayrı turasen” dedi. (Yusuf Can
Şir Mehmed Qorbaşılardan biridir). Bu sözlerni işitkenden soñ Yusuf Can Osman
Qırgıznıñ aldıga bardı. Ondan özini müdafaa qılışını suradı ve şu şartnı qabul etse
asker ve quralları bilen Osmanga qoşulacagını söyledi. İkisi añlaşıb, birleşdiler.
Yusuf Cannıñ askerlerinden 18’i Osmaña qoşuldı. Yusuf Can bu askerleriniñ özige
qaytarılışını istegende Osman bermedi. Yusuf Canda qalgan yigitleriyle ayrım bir
sarayda tura berdi.

Yeñi Hükümet Yusuf Cannıñ yaverige pul berib, onı atıb öldürişini suradı. Yusuf
Cannıñ yaveri onı çep qolundan yaraladı. Yusuf Cannıñ yigitleri onı saraydan haydab
çıqardılar. Hükümet Yusuf Cannı askerleriyle birlikde Maralbaşınıñ Qumluq
sahrasına sürdi. Olarnıñ aqıbeti haqqında malumatımız yoq.

Eyidgahda bolgan meclisde yeñi hükümet öziniñ milli bir hükümet bolganını
söyleb, her khalqdan vekil boluşu kerekligini añlatdı. Merkez Aqsuda her khalqnıñ
özige ayrıça vekil saylaganını söyledi. Yeñi Kaşgar Hükümetiniñ kettelerini şunday
ilan qıldı:

1 – Osman (Qırgız Vekili),


2 – Mahmud (Özbek Vekili),
3 – Khunkhuz (Khıtay Vekili),
4 – Khan Duruñ (Dungan Vekili).

Khıtaylar kelgençe Kaşgarnıñ idaresi Osman qolunda idi. Onuñ üç mıñ qadar
askeri bar, Osmannıñ yaveri Toqtabek insaflı, savadlı bir adamdır. Mahmudda
Kaşgarga kelişi bilen Osmanğa qoşuldı.

Harbi işler Mahmudnuñ qolundadır. Yaqında Merkez Aqsudan iki teyyare kelib,
teşviqat kagazları taşlab ketdi. Bunı körgen khalq Mahmudnuñ ançagene küçke ige
bolganlıgını oylab qaldı.
627

Yeñi Hükümetniñqolıda bolgan yerler töbendegilerdir: Kaşgar, Yarkend, Aqsu,


Kuçar, Maralbaşı. Khotan ve Köhne Turfan Dunganlar qolundadır.

Yeñi Hükümet Dunganlarga yaraşını teklif qılgan idi. Olar qabul etmediler;
ortadagı Derya suyunuñ azayışını kütedirler ve uruşga hazırdırlar. Dunganlarda qural
köb. Faqat teyyareden köb qorqadırlar. Dunganlarİngilizlerden kömek aladırlar.

Khocam Niyaz Hacım – ötken yılnıñ (1933) Qış aylarında Khocam Niyaz Hacım
ile birlikde Dunganlar Khotandagı Khıtaylarga hücum etdiler. O yerden alıngan
ganimetni (qural ve pul) Khocam Niyaz Hacımga bermediler. Şul sebebli araları
bozulub, Khocam Khıtaylarnıñ küçsüz bir quvvetige qoşulub, Ruslarga temayül etdi
ve öz qolıdagı pulga Ruslardan qural satıb aldı. Ruslar “Biz kömekke hazırmız. Faqat
bizniñ tilegimiz yürüş kerek”dediler. Khocam Niyaz qabul etmek mecburiyetinde
qaldı.

Yeñi Hükümetke qatnaşqanlarnıñ köpçiligi Qommunistlerdir. Hazır Khocam


Niyaz Hacım Aqsudadır. Ruslardan kömek aladır.

Her vilayetden otuz neferden yaşlarnı keltirib Aqsuda talim beredirler. Bularga
ders berüv üçün Rusyadan iki yüz nefer Erkek – Khatun malum qafilesi keldi. Rus
teşviqatçıları cude köbdür. Khalq bu küngi vaziyetden soñ derece narazı. Khalq
tarafından hiç bir türlü müzaheret körmegen Yeñi Hükümetniñ hali agır. Bu
vaziyetniñ devamlı bola aluvını söyleb bolmaydır.
21 Deqabır 1934.

*
* *
628

ŞARQİ TÜRKİSTANDA KHITAYLAR İLE SAVET


HÜKÜMETİ DOSTLUGI*

Şarqi Türkistan milli küreşi başlangan çaglargaça Urumçi Khıtay


HükümetiniñSavetler qolunda bir oyunçaq akenligi bütün dünyaça aşikar bir nerse
idi. Vaziyet birazda özgerildi. Mosqva Hükümetiniñ haqiqi acanı bolgan Şarqi
Türkistan Valisi Ciñ – Şu – Riñ Müslüman – Türk köterilişi başlangandan soñ qaçıb
ketib, onuñornıga yeñi vali, yeñi hükümet turguzulgan idi. Bu hükümet ise
Mosqvadan “Ayrılganlıgını” söyleb, hatta bunga Khıtay Merkez Hükümetini hem
inandıra bilgen idi. Oquvcılarımız khatırlasalar kerek, ki biz Şarqi Türkistan milli
hareketi haqqında yazarken Urumçi ile Mosqva münasebetiniñ bozulmasdan
burungusı kibi devam etmekde ekenligini söyleb keldik.

Bizniñ bu yazularımıznı yalganga çıqarış üçün urunuvçılr az bolmadı. İkinçi


tarafdan Savet Rusyasını Şarqi Türkistan Türkleri üçün samimi bir dost etib
körsetüvçiler hem boldı. Mene endi “Hava” biraz tazalanıb kelmekde. Ötken Ganvar
ayında Yapon Parlameninde söyledigi bir nutqunda Yapon Khariciye Nazırı Hirota
Mosqva Hükümetiniñ Şarqi Türkistanga qol uzatıb bu ülkeni “Savetleştirişke”
urunmaqda ekenligini açıq söyleb berdi. Bolşevikler derhal Yapon
Nazırınıñdediklerini yalganga aylandırmaqçı bolub, Şarqi Türkistandagı qozgalışnı
İngiltere ile Yaponyanıñ siyasi intrigalarından togdurub bu iki devletniñ her
qayusınıñ Şarqi Türkistan “Takhtıga” “Padışahlar” hem tayin etib qoyduqlarını
yazdılar.

Bolşeviklerniñ yalgan söyledikleri açılıb qaldı. Ganvar 27 de bazı Avrupa


gazitalarında basılıb çıqqan, Şankhaydan berilgen bir telgraf khabarıga köre, Khıtay
Merkezi Hükümetiniñ soragıga cevaben Urumçi Gubernatori Cenral “Çen – Si –
Şey”Savet Hükümetiyle yaqın siyasi dostluq münasebetde bolub, Bolşeviklerden
türlü mütekhassıs ve memurlar çaqırtıb, hemde “Şarqi Türkistannıñ iqtisadi inkişafı”
üçün olardan qarız akça alabaşlaganını boynuga alıb oturubdur. Demek buküngi

*
Yaş Türkistan, Febral 1935, San 63, Sayfa 31-33.
629

Urumçi Hükümeti hem eski “Ciñ – Şu – Riñ”ge okhşab Mosqva çengeline tüşken,
çünkü Mosqva mütekhassısı, Mosqva memurları ve Mosqva akçası nuqul Mosqva
faydası üçüñgene khıdmet etedirler. Onı hem bilib turuş kerek, ki Şarqi Türkistan
Khıtay Hükümeti Savet Rusyasıga hiç qanday bir şart qoya biliş vaziyetinde emes,
bunuñçün yeterlik küçi yoq.

Şarqi Türkistanda “Mosqva faydası” ise bu ülkeniñ sözde Khıtay vilayeti bolub
qala barıb, işde Mosqvanıñ himayesi astında turmagı demekdir. Savet Rusyasınıñ eñ
istemedigi ve istemeyecegi bir nerse bolsa, o hem Şarqi Türkistan milli
istiqlaliyetidir.

Inıqsa bir noqta bu künlerde aydınlaşıb qaldı: Bazılarınıñ“Şarqi Türkistan


Türkleriniñ dostı” deb tanıtmaqçı bolgan Savet Rusyası Khoca Niyaz Hacımga
“Yardamını” o kişi Şarqi Türkistan Cumhuriyetiniñ Reisi atalıb turganıda emes,
cumhuriyet bayragını tüşürüb Khıtay Hükümetige berilgenden soñgene, hem şu şart
bilengene yetkizib turubdur.

Londonda çıqa turgan “Herald Turibun” gazitasında (16. 1. 35) Şarqi Türkistannı
kizib kelgen İtalyan seyyahı Orlandini (Orlandini)niñ Şarqi Türkistanda Rus
qommunistleriniñ teren nüfuz qazandıqlarıga şahit bolaturgan bir maqalası basılgan.
Bu maqalasında Orlandini, vaqtiyle 5000 qadar Rus askerleriniñ Şarqi Türkistanda
soguşga qatnaşıb, Urumçideki Khıtay Valisini qorub qalganını söyleydir.

M.
630

ŞARQİ TÜRKİSTAN ÜÇÜN QURBAN OLMUŞ TÖRT BÜYÜK


SİMA*

Abdullah İşan Khoca Khannıñ ölümi artından Şarqi Türkistan Başvekili Sabit
Abdülbaqi, Adliye Nazırı Zarif Qari ve Ticaret Nazırı Satub Aldı Canlarnıñ
Khıtaylar tamanından öldürülgenlikleri haqqında malumat alındı.

Sabıq Şarqi Türkistan Cumhuriyeti Hükümeti Sıhhıye Nazırı ve İstiqlal Cemiyeti


Reisi Abdullah İşan Khoca Khan bütün ömri boyunça, Garbi ve Şarqi Türkistanda
milletiniñ istiqlali üçün çalışqan büyük bir sima idi. Bu zatnı aramızdan gayb
etdigimiz ve qısqaça tercüme hali haqqıda "Yaş Türkistan"nıñ 60 ınçı sanında zikr
etilmişdir.

Şarqi Türkistan sabıq Cumhuriyet Hükümeti Başvekili Sabit Abdülbaqi Efendi


1889 ınçı yılı Şarqi Türkistannıñ Artuş qasabasında togulmuşdur. Qasabasınıñ
yüksek aile oçagından olub, ilk tahsilini öz ana yurtunda, orta ve yüksek tahsilini
Türkiye, Mısır, Hicaz, Suriye kibi Türk – İslam ülkelerinde bitirmişdir. O Mısırda
yaşarken Şarqi Türkistannıñ Qumul mıntıqasında inqılab başlandıgı khabarını aldı.
Derhal Mısırdan Şarqi Türkistanga hareket eterek, Şarqi Türkistannıñ Khotan şehrine
bardı. Bu yerde yapacagı hareket planını çizdi. Bu sırada Qumul mıntıqası Khıtay
küçleri tarafından muhasara qılınmış idi. Qumbulda muhasara içinde qalgan
mücahidler nüfusça pek az idilersede tutduqları orunlarınıñ tabii vaziyeti yardamıyla
Khıtaylarnıñ mühim küçlerine qarşı muqavemet körsetmekde idiler. Khıtay küçlerine
Aq Ruslarda qoşulgaç Qumbul mücahidleri agır vaziyetde qalganlar idi. Khıtaylarnıñ
cebhe arqasındagı qural ve harbi merkez bolgan büyük şehirler az quvvetle
qalmışlardı. Bizim Sabit Abdülbaqi bu fırsatnı qaçırmadı ve derhal işe başlayaraq
meslekdaşlardan Mehmed Niyaz Alem Akhunum, Mehmed Emin Hazretim,
Abdülcelil Hacım, Abdullah, Nur Ahmed namlardagı şakhıslarnı yanına alıb hazırlıgı
bitirdi. Evvelen Khotan, Qaraqaş şehirlerini alıb qolıga yeterlik miqdarda qural
keçirdi ve İlçi şehrinide feth etdi. Bargan sarı ilerileb Kariye, Niye, Çarçan, Çarhlıq,

*
Yaş Türkistan,Mart 1935, San 64, Sayfa 21-24.
631

Çire, Damugu, Guma, Gul Akhmar, Tevekkül, İslam Abad, Qargalıq, Puskam,
Yarkend, Yeñi hisar, Merkit, Qızıl Buyin, ve başqalarnı aldı. Feth etilmegen
şehirlerniñ khalqına fırsatnı qaçırmasdan qozgalışnı tavsiye qılıb khitabeler yubardı.
Bu vaqıalar Khıtaylarnı şaşırddı ve olarnıñ köb küçini olar üstüne saldırdı. Bu
hadiselerni khabar algan Kaşgar, Aqsu, Qara şehir, Turfan, Piçan, Toqsun khalqları
qozgaldılar. Şundaylıq birlen Urumçi ve Gulcadan başqa yerlerniñ bütünisi Türkler
qolıga keçdi. Mücahidlerimiz malumumuz bolgan Şarqi Türkistan Cumhuriyeti
Hükümetini qurdıler. Nihayet Khoca Niyaz, Mahmud, Kerim Akhund ve
tiveregindeki kişilerniñ khıyanetleri neticesinde Şarqi Türkistan istiqlali yıqıldı.
Memleket qaytadan Khıtay ve Bolşevikler qolıga ötdi. Şu vaqitde Sabit Abdülbaqi
Efendi başqa nazırlar ile birlikde esir tüşdiler.

Zarif Qari 1886 da Taşkendde togulmuşdur. Yaşlıgıda Kaşgar şehrine barıb


orunlaşıb qalgan qalgan ve o yerde ösken, yüksek tahsilli, açıq fikirli, milletçi, yurtçi
simalarımızdandır. Şarqi Türkistan istiqlal savaşına yaqından yaqından qatnaşqan ve
hükümet quruluşunda yararlıqlar körsetken qıymetli bir şakhıs bolub, Şarqi Türkistan
İstiqlal Cemiyeti azası idi. Hükümetde Adliye Nazırı ve Şeykhülislamlıq vazifeside
bulundi.

Satub Aldı Can 1908 de Mergılanda togulmuşdur. İlk tahsilini Mergılanda, orta ve
yüksek tahsillerini Rus mektebleride bitirerek Avrupa mektebleriniñ til şubelerinde
Fransız, İngiliz, Arab, Fars, Urdu tillerini örgenmişdir. Şarqi Türkistan milli
hareketine mücahidler başlıgı sıfatı ile Khıtaylarga qarşı cihad etken, Şarqi Türkistan
Hükümeti quruluşına faal bir suretde qatnaşgan bir şakhısdır. İstiqlal Cemiyeti azası,
evvelce Ticaret Nazırı orunbasarı soñ Ticaret Nazırı olaraq khıdmet etmişdir.

Yurt ve milletimizniñ bu nurlu sevgilileri millet ve yurtmuznuñ istiqlali yolıda


qurban ketdiler. Olarnı rahmeti ile sevgen teñrimiz öz dergahına aldı. Yem – yeşil
mefkureleri şehadet qanları birlen boyandı. Lalezar oldu. Ulug teñrige inanganlar,
yurtı üçün savaşıb qan tökkenler, yurtı, dini yolıda şehid tüşkenler Quranı Kerimde
makhsus khitabı ile taqdis etilgenler. Türkistan milletçileri, mücahidleri, şehidleri
Qurannıñ muqaddes khitabesine uygun hareket qılganlar qatarıdadırlar. Vicdanları
632

iman ile tolgan Türkistan milletçileri, mücahidleri, şehidleri tañrınıñ rahmeti


içindedirler. Ulug tañrı milletimizniñ haqqını, yurtmuzni dinsizlerniñ, zalimlerniñ
haqaret ve rezaletleri astında ebedi qoymas. Biz Yaş Türkistanlılar Fedakar
şehidlerimiz kibi iman nuri ile soguşsaq o güzel yurtmuznuñ ufuqları, hiç şübhe yoq,
parlayacaq, Türkistan, Türklük qurtaracaqdır.

Türkistanımıznıñqurtuluşı yolunda şehid tüşkenlerniñ aziz ruhları tañrınıñ arşı


alasında ve khatıraları milletmizniñ evraq khazinesinde saqlangandır.

Masum milletimiz, yurtmuznuñ ötken 70 – 75 yıllıq felaket devresini, qara


künlerini soñgu senelerniñ sizdirgen kuyduruçı qaygıları qadar his etmegen idi.
Bolşevikler bizniñküçsüzlügümüzden, cehaletimizden faydalanarak dehşet belasını
bargan sarı artdırmaqdalar. Türkistan mefkureçileri Türkistan khalqınıñ sönmez
imanından ilham alaraq milli qurtuluş küreşini devam etdirecek ve
şehidlerimizniñruhını sevintirecekler. Tañrı tiriklerimizesaglıq bersin.

Sultan Bek Bakhtiyar Bek


Mekke, 15 Zülqade 1353 (20. 2. 35)
633

ŞARQİ TÜRKİSTAN VAZİYETİ*

Nankinde çıqa turgan “Tiyan – Şan” nam mecmuanıñ şu yıl Ganvar ayında
çıqqan 10 ınçı sanından:

“Vatanmıznı Bolşevik basdı. Evvelgi turmuş usüllerimiz yimirildi. Dinimiz,


milletimiz meskharege, hücumga duçar boldı. Mescid, Camilerimiz Qommunist
qulublerige eylentirildi. Mıñlarça seneler boyunça muqaddes dinimiz bolgan
İslamnıñ ali esasları, talimatları söylenib kelgen izgi minberlerden müdhiş
Qommunizmge ündev gepleri işetile başladı. Her yerde Bolşevik mektebleri açıldı. Ol
mekteblerde masum sabi balalarımıznıñ saf mıylarige Qommunizm zehiri siñdirile,
alarnıñ pak qalbide dinimizge, milletmizge, aile turmuşimizge, ata – analarımızga
düşmanlıq hisleri togdurula başladı.

Eñ ibtidai hürriyet huquqlarıdan mahrum etilgen ahali, iqtisadi cihetden


bolşeviklerniñ, Savetniñ quli boluvga mecbur boldı.

Şu özgerişlerden vatanınıñ, milletiniñ istiqbali ne olacagın añlab narazılıq


körsetken ali cenab muhterem zatlarımız bedbakht SavetGepoosı tarafıdan qamalıb
öldürüldiler.

Cebir, zulümde, adamlarnı na haq, rahimsiz, qanunsuz cezalavda, öldürüvde


tarikhde misilsiz bir kemale erişken Geposonuñ qanlı tırnaqları Türkistan ahalisiniñ
bedenige teren kirib batdı.

Her bir hükümet müessesesige Qızıl Orus kirib, başlıq bolub oturdı. Yurtımıznıñ
her yerige Savet askeri yerleşdi.

Şeng – Şi – SaySavetlerniñ emri bilen merkezden bargan adamlarnı qamadı, içki


Khıtaydan baracaq aftomobillerge, ayroplanlarga Türkistanga barışga icazet

*
Yaş Türkistan,Mart 1935, San 64, Sayfa 24-25.
634

qılmadı. Türkistan ahalisini Khıtay bilen savda qılmay, faqat Savetler bilengine
savda qılmaqqa mecbur qıladır.

Elhasıl vatanmız gayet tehlikeli bir istiqbal qarşıda turadır. Biz hazır bu haqda
aşıgıç çarelerni körmesek Savetler Hükümeti alarnıñ qurçagı bolgan Şeng – Şi – Say
yardamı bilen öziniñ qabahat planların vücudge çıqaraçaq: Türkistannı Savetler
himayesi astında istiqlalli bir qızıl ülke deb ilan qılacaqdır. Şul sebeble bizniñ birinçi
vazifemiz: Qumulda Mukhtariyetni saqlab qala algan qahraman Yolbars Begim
Cenablarıga maddi ve manevi yardamda bulunub, anı Şeng – Şi – Sayniñ sui
qasdıdan emin qılmaqdır…”
635

PARİSDE ŞARQİ TÜRKİSTAN HAQQINDA BİR MARUZA*

Parisdeki “Ecnebi Gazitacıları Birligi”niñötiniçi boyunça, Fevral sonuñdagı


uyuşma toplanışındaBaş muharririmiz Çoqay oglu Mustafa Bek “Savet Hükümetiniñ
Müstemlekeçilik Siyaseti” mevzuunda, Şarqi Türkistannıñ soñ vaziyetine dair mühim
bir maruza oqudı.

Mustafa Bek maruzasında Savet Hükümetiniñ Avrupadagı qarışıqlıqlardan


faydalanıb, Iraq Şarqdagı hadisat haqqında çıqardıgı şayialar arqasına yaşırınıb Orta
Asyada mühim bir müstemleke siyaseti planını becermekde bolganlıgını körsetedir.
Mosqvanıñ Iraq Şarqda, Mancuryada uçuradıgı muvaffaqiyetsizlik açıgını, bukünki
Fransadan 3 defa büyük yer işgal etken Şarqi Türkistannı istila etmekle toldurmaqçı
hemde bunuñla Hindistan ve Tibet hududi başında muhkem ornaşıb almaqçı boladır.
Avrupaga soñkelib çıqqan Çin ve Şarqi Türkistan khabarları Şarqi Türkistannıñ
amelde Çin devletinden ayrılıb, Savet Rusyaga baglañanlıgını körsetmekdedir. Bu
khabarlara nazaran Şarqi Türkistandagı Khıtay küçleri Baş qumandanı Merkezi
Khıtay Hükümeti tarafından kelgen kişilerni habs etken.Merkezi Khıtaydan otomobil
ve uçquçlar kelüvine mani bolgan. Şarqi Türkistannıñ İçki Çin ülkeleri ile ticari,
iqtisadi baglanışı bütünley kesilib, o yalgız Savet Rusya ile iqtisadi münasebetde
buluna turgan bir halga qoyulgan.

Soñra Mustafa Bek Nankinde çıqıb turgan “Tiyan – Şan” mecmuasınıñ şu yıl
Ganvar sanından “Vatanmıznı Bolşevikler basdı. Vatanmız gayet tehlikeli bir istiqbal
qarşısında turadır. Biz hazır bu haqda aşıgıç çarelerni körmesek, Savet Hükümeti
öziniñ qurçagı bolgan Şeng – Şi – Sai yardamı bilen qabahat planların vücudge
çıqaracaq: Türkistannı Savetler himayesi astında “İstiqlalli” qızıl bir ülke deb ilan
qılacaq” degen sözlerini ketirib, bunuñ Aq Rusyanıñ işleb qaldırdıgı bir istila
siyaseti planınıñ Qızıl Rusya qolı bilen işke aşırılışı demek bolganlıgını tarikhi
deliller ile körsetedir. Bu tarikhi vesiqalarga köre Şarqi Türkistannı istila fikri 19 ınçı
asırda togub Çarlıq Rusyası tarafından o zaman işlengen planda İngiltere ile

*
Yaş Türkistan,Mart 1935, San 64, Sayfa 25-28.
636

munazara çıqıb qalış qorqusı yüzünden qaldırıgan idi. Mene şu plan imdi Savet
Rusya Hükümeti tarafından işke aşırılmaqdadır.

Bundan soñ Mustafa Bek qısqagene Şarqi Türkistannıñ soñ asırlarda keçirdiki
tarikhi hadiselerine kirib sözni Şarqi Türkistan qozgalanına keçiredir. Yıllarça sürgen
bu hareketni, Şarqi Türkistan Cumhuriyeti Hükümetiniñquruluşınıhikayeetib, bu,
türlü düşmanlar ortasında qalgan Milli Hükümetniñ özini saqlab qalış üçün qılgan
urunuşlarını ve bu teşebbüslerinden müsbet bir netice çıqara almagan Milli
Hükümetniñ keçirdiki qıyınlıqlarnı añlatadır.

Şu çaglarda Savet diplomasisi, “Ge. Pe. U”sı faaliyetini küçeytib aranı


qarıştıradır. Urumçide yeñi tüzülgen Khıtaylar Hükümeti ile Mosqva arasında gizli
bir muahede yasaladır. Bu muahede boyunça Mosqva Urumçi askeri küçleri
Qumandanı Şeng – Şi – Saige yerli Müslüman qozgalanlarını yatıruv üçün qural ve
başqa vesait ile yardam berişni öz üstüne aladır. Dagıtılgan Şarqi Türkistan
Cumhuriyeti başlugı Khoca Niyaz Hacımnı Bolşevikler Erkeştamga çaqıradırlar.
Erkeştamda neler haqqında söyleşilgeni malum emes. Faqat neticede Khoca Niyaz
Hacımnıñ Urumçi ve Mosqva tarafına keçdigi körüldi.

Başda Hükümet Başlugı Sabit Abdülbaqi Efendi bolganı halde Cumhuriyet


Hükümeti azalarından bir qısmı öz reisleri Khoca Niyaz Hacımnıñ qılgan işini qabul
etmediler. Onga qarşı çıqdılar. Faqat bu çıqış köb uzun sürmedi. Neticede Hükümet
Başlugı Sabit Abdülbaqi ile Adliye Nazırı Zarif Qariniñ (Aslen Taşkendli) Aqsuda,
Ticaret Nazırı Satub Aldı Efendiniñ (Ferganalı)nıñ Taşqurganda öldürülgenligi
khabarı bizge imdigine telgrafla bildirilib turubdur.

Bu iki şehirde Savet Rusya hududi yaqınında bolub bütünley Savet nüfuzi
astındadır. Bukün Aqsu Şarqi Türkistannıñcenubi qısmında Savet tesiriniñ merkezi
oçagı sanaladır.

Bu üç Nazır Savet Rusya ile añlaşunuñ qatii aliyhdarları bolganlıqları üçün


öldürüldiler. Bu idamlardan soñSavet Hükümeti Şarqi Türkistannı öz qolına kiritüv
637

işinde yine bir adım alga basgan boldı. Eger Nankin mecmuası “Tiyan –
Şan”nıñberdigi khabarlar togru ise, Şarqi Türkistannı Savetleştirüv işine köbden
kirişilmişdir.

Qavunçılı
638

ŞARQİ TÜRKİSTAN AHVALİ*

Nankin de aylıq olaraq çıqıp turgan “Tiyan-Şan” nam mecmuanıñ 11 inçi sanında
(Fevral 1935), 40-42 inçi betlerinde basılgan “Qaysı Rast, Qaysı Yalgan?” başlıqlı
yazıdan:

“ – Mundan bir neçe ay ilgeri Urumçi Khıtay hükümeti merkezi Khıtay


hükümetige bergen raporunda “Bütün Şarqi Türkistannı qolga kirgizdim. İlgeri
asker tutqanlarnın bütün qurallarını aldım. Demek Şarqi Türkistanda menge qarşı
hiçbir küç qalmadı” deb özini merkezge quvvetlik kelib körsetken idi. Bir neçe
aydan beri idaremizge kelib turgan malumatlarga qaraganda iş Şiñ – Şi – Sayniñ
merkez Khıtay hükümetige maqtanıb yazganıdañ bolub çıqmaydı.

Khotanda Dunganlarhakimeken, Kaşgarda Mahmud Sicañ, Osman Ali Bey,


Zeynetddin Akhund akam ve başqalarnıñ askerleri eskisi kibi öz başlarıça ikenler.
Yolbars Bek Qumulda, Şerif Khan Altayda öz aldiga hükümet sürerler iken.

Şiñ – Şi – Sai içki Khıtaynı yake bütün dünyanı “Şarqi Türkistan dagı bütün qarşı
küçni basdım” deb alsada hem haqiqatde bütün Şarqi Türkistan khalqını Khoca
Niyaz Hacım namıdan aldar eken. Bukünlerde idaremizge Kaşgarda çıqa turgan
“Yeñi Hayat”, Çoguçek de çıqa turgan “Bizniñ Tavış” gazitalarıdan bir neçe nüskha
kelip tikdi. Bu gazitalar Khoca Niyaz Hacımnıñ Şiñ – Şi – Sayni maqtab, bütün Şarqi
Türkistan khalqını onga itaat qılmaqqa çaqırgan ilanları ile tolgan. Hemde bu
yazılarda Hacımnı Fucuvşi (Reis Orunbasarı) deb yorutgan.

Ama bu khain Şiñ – Şi – Sai merkez bilen qılgan alakalarıda hiç vaqit Hacımnıñ
namını yazmaydır.

Şiñ – Şi – Sai bir neçe millet khademelerini aldamaq üçün olarnı “Futiñ Cañ”,
“Fucuvşi” deb atamışdır. Hükümet qanunide bundag nerseler yoq, bunı hem

*
Yaş Türkistan,Aprel 1935, San 65, Sayfa 27-30.
639

hükümet bilmeydir. Bu nerselerni Şiñ – Şi – Sai Şarqi Türkistan khalqını “men sizniñ
katteleriñizni mundag katte orunlarga qoydum” deb aldamaq üçün oylab
çıqargandır… Ama Khoca Niyaz Hacım bu işlerden bikhabar. O öz namını bu
khainga qural qılıb berib, Urumçidegi Nenguende yatıbdır. Egerde Hacım hemen
şundag sükut qılıb yatsa, Şiñ – Şi – Sai Hacım namından khalqnı aldarsa, kelecekde
o bütün Şarqi Türkistannı qolıga kiritib Bolşevikge tapşırıb berecekdir.

Yaqında Şiñ – Şi – Sai ve Liyuñlar merkezge ve bütün Khıtayga telgram berib,


“Şarqi Türkistanda Bolşeviklerniñ mektebler, kulubler, kooperatifler açqanlıqları
yalgan, Şarqi Türkistanga Bolşevik askeri hiç qaçan kirmedi, bunlar bazı birevlerniñ
taqqan yalganları” deb işandirdiler…”

Yine şu mecmuada tört mektub basılgandır. Bulardan 3. 1. 35 tarikhli birinçi


mektubda: “Kaşgar tarafları tınçımaganga okhşaydır. Çünkü HotandagıDunganlar
uruşub turubdurlar… Dunganlarqolıda 25 mıñ askeri barmış. Khotanga ötkeli 8 ay
bolubdur. Falançi Çıqışdan ilgeri Orus askerleri Yarkendge tüşkenler imiş. Anıñ
başluqları Khalqqa “Balalarıñıznı mektebge beriñler, khatunlarıñız açıq
yürsünler…” deb vaaz etkenler imiş…” deb yazıladır.

11. 1. 35 tarikhli ikinçi mektubda: “Bolşevik Kaşgardan çıqaturgan khatlarnı


sanzür qılar eken. Kaşgarga Bolşevikler turgun muallimler keltirib, her tarafga
yubarıb, mektebler açıb, Rusça, Müslümança oqutub turubdurlar. Rusyaga birinçi
nöbet 20, 2inçi nöbet 40 oquvçı yubargan imiş. Bolşevik Şarqi Türkistan mekteb
işleri haqqında nihayet qattıg çalışmaqda imiş…” deyiledir.

Mecmuanıñ 43ünçi betinde basılgan 3inçi mektubda ise: “Khotanda Dunganlar,


ilgeri Khotanga emir bolgan Celaleddinni Dotey qılganlar. Hazır Khotanlıqlar
qattıg hareketde iken. Bolşevikniñ kirgenige bütün Türkistanlıq narazı iken.
Mescidlerge suret qoymaq bolgandanberli khalq köb teşvişde eken. Kuçar,
Aqsularda mescidge suret qoyuşga mani bolgan kişilerden 20 – 30 ini atqanlar…
640

Yolbars Bek Qumulnu aldı. İsmail Davud 500 asker ile Yolbars Bekge qoşuldu.
Urumçi etrafında uruş açılıb qaldı…” degen sözler bar.
(“Tiyan – Şan”dan)
641

ŞARQİ TÜRKİSTANDA*

Önsözde Avrupa ve umumiyetle tışqı dünya ile münasebeti köb agır halde bolgan
Şarqi Türkistan ile baglanış soñ hadiseler neticesinde yinede qıyınlaşıb ketti.
Vaqtiyle Şarqi Türkistannıñ türlü şehirlerinden togrudan togru alınıb turgan neşriyat
ve istikhbaratda soñ çaglar tokhtab qaldı. Şarqi Türkistannıñ vaziyetine dair çet
matbuatda tarqalmaqda bolgan khabarlarnıñ eñ inançlısı kervan yoluyla agızdan
agıza keçip kelgen“uzun qulaq”khabarlarıdir. Onuñçündür, ki bunday şerait astında
kelib çıqqan khabarlar içinde birbirine zıd bolganlarıda uçuratılmaqdadır.

Peşaverde turuvçı Habiburrahman Efendiniñ April ayı içinde Kaşgardan qaytıb


kelgen bir yolçı agzından işitib yazganlarından töbendeki malumatnı alıb
basmaqdamız:

“Şarqi Türkistan da Khonkhuzlar hükümetidir, Khoca Niyaz Hacım ikinçi


derecede bir mansıbda isede yalgız atı gana bar, bir işde qılaalmaydır. Payitakht
Urumçi bolub, Kaşgar, Yarkend, Aqsu, Kuçar, Köhne Turfan, Üç Turfan, Bulca (İli)
şehirleri Urumçige tâbiidir. Her şehirde bir Rus harbi memuru bolub, o nime
buyursa, şu qılınadır. Körünüşde bu Rus harbi memurlarını eski Rus deb tanıtmaqçı
bolsalarda bularnıñ Bolşevik bolganlıqları bütün işlerinden açıq körünüb turadır.
Şarqi Türkistanda Rus mallarından başqa devletlerniñ malları satılmaydır. Çünkü
başqa memleketlerniñ mallarından agır bac alınadır.

Urumçi de altı uçquç bar. Ruslar Gulcaga taraf temir yol sala başladılar. Ruslar
İli tivereginde Altun kanalları izleb, tapılganını igellemekteler. Gulca etrafında bir
neft kanı tapılgan. Yeñi açılgan mekteblerge Rusyadan Qommunist muallimler
keltirilib yerleştirilmekde. Medrese vaqıfları haciz qılınmışdır. “Yañi Hayat” ismiyle
çıqaturgan gazita hükümet meddahı bolub, onuñ betlerinde Türk degen söz
yazılmaydır. Hatta khalqnı siz Türk emes, Uygursuz deb qandırmaqçı boladırlar. (Bu

*
Yaş Türkistan,May 1935, San 66, Sayfa 31-33.
642

siyaset Garbi Türkistanda yıllardan beri yürütülüb kelgenSavet “Milli Siyaseti”niñ


özgenesi emesmi? Başqarma).

Hacılar üçün Hindistan yolu qapatılgan. Gulca tarafından Savet topragı üstünden
Hacga barıb keliş toguz tille bolub, 400 – 500 qadar Şarqi Türkistanlı Rus yolıyla
Hacga ketkenler. (*) 468 Khalqnıñ köpisi Rus yolıyla Hacga baruvnı tilemes eken.
Çünkü Ruslar köpinçe olarnıñ bar yogını talaganlar.

Hazırgi Kaşgar hükümeti bütün Qorbaşılarnı çaqırıb Maralbaşıga yollamaqçı


bolgan idi. Faqat olar barmadılar. Maralbaşıdan sekiz yüz Aq, Qızıl Rus kelib olarnı
urab aldılar. Qorbaşı kattelerinden Andicanlı Kerim Can, Oşlu Mala Abdurrahman,
Oşlu Qadir Palvan atışmada şehid tüşdiler. Yusuf Can qorbaşı üç Orusnu atıb
öldürüb, sarig boyu çengelige kirib ketdi. Yusuf Cannıñ soñ çaglar Khotanda
bolganlıgı khabarı keldi. Canı Bek Qazı Gilgit etrafında saklanıb yatadır.”

Aynı yolçınıñ söylevine köre, mecmuamıznıñ şu yılgı mart sanında çıqqan Sultan
Bek Bakhtiyar Bek maqalasında öldürülgenlikleri yazılgan üç nazırdan milli
hükümet başlıgı Sabit Abdülbaki, Adliye Vekili Zarif Qari Efendilerniñ“Nezırbend”
halenda yaşab turganlıqları ve yalgız Ticaret Nazırı Satub Aldı Cannıñ Yeñi Şehirde
atıb öldürülgenligi bildiriledir.

468
(*)Refiqimiz “Yaña Milli Yol” mecmuası soñgu May (88 inçi) sanında, Şarqi Türkistandan hacga
barganlar haqqında, 32 inçi betinde töbendeki khaberni bildiredir: “Bu yıl hacga 200 ge yaqın Şarqi
Türkistanlı qardaşlarımız barganlar. Çögeçekde çıqa turgan “Bizniñ Tavuş” gazitasınıñ 1 inçi Fivral
sanınıñ khaberine köre, Turfanlı ve Manaslı Hacılarda Çögeçekden kiçkenler”.
643

“TİYAN – ŞAN” MECMUASI TOKHTATILDI*

Mecmuamıznıñ 55 inçi sanında, Şarqi Türkistanlı İsa Yusuf Bek nam bir
yurtdaşmıznıñ teşebbüsü ile Nankin de “Çini Türkistan Muhibleri Cemiyeti”
namında bir uyuşma qurulganını ve bu uyuşmanıñ 1934 ünçi yıl Fevral ayından
başlab “Çini Türkistan Avazı” degen Türkçe – Khıtayça bir mecmua çıqara
başlaganını ve bu mecmuanıñ taqib etmekçi bolgan mesleki haqqında yazıb ötken
idik. 6 nçı sanıgaça qapagınıñ baş betige “Ayda bir çıqa durgan siyasi, ictimai,
iqtisadi ve terbiyevi mecmua” deb yazılgan “Çini Türkistan Avazı” nıñ 7 nçi sanında
mezkur sözler ornıga“Şarqi Türkistannıñ kamil huquqi üçün küreşe durgan aylıq
mecmua” degen sözler yazılıdır. Nankinde çıqıb turgan bu mecmua 8 inçi sanından
başlab “Tiyan – Şan” namıyla çıqmışdır. Qapagınıñ 3 inçi betinde “Naşiri: Şarqi
Türkistan Muhibleri Heyeti” deb körsetilmişdir. “Tiyan – Şan” nıñ şu yıl Fivral
ayında çıqqan 11 inçi sanıda başqarmamızga kelmişdir.

Künkünden her cihetden teraqqi eseri körsete başlagan “Tiyan – Şan” nıñ artıq
tokhtatılıb qoyulganını örgendik. Refiqimiz “Yaña Milli Yol” nuñ şu aygı sanında,
bu münasebetle yazdıgı uzun bir maqalasında A. Mehmed isimli bir kişi “Tiyan –
Şan” nıñ basılıb bitken Mart sanı (12 nçi san) nıñ Türkçe qısmı musadere etilib,
Aprilde bütünley tokhtatılganlıgın bildiredir.

(“Yaña Milli Yol” Avgust 1935, san 8).

*
Yaş Türkistan,Avgust 1935, San 69, Sayfa 38.
644

İNGİLİZ MECMUASINDA ŞARQİ TÜRKİSTAN MESELESİ*

London da çıqa turgan “The Slavonic and East European Rewiew” mecmuasınıñ
şu yıl İyul nüskhasında “Çini Türkistan İstilası” (“The Annexation of Chinese
Turkestan”) başlugı astıda şu yıl Fevral ayında Parisdegi “Ecnebi Gazitacılar
Birligi” toplanışında Çokayoglu Mustafa Bek tarafından oqulgan maruzanıñ
khülasası basılmaqdadır. İngiliz mecmuası maruzanıñ khülasasını:

“Körüb turamız, ki Eski Ruslaştırış siyaseti öziniñ ancaq metodini (Khat


hareketini) özgertgen. Bu yeñi müstemleke (Yani Şarqi Türkistan), tabii, öziniñ
baglangan Ana Yurtu (Yani Savet Rusyası) qazasıga uçurayacaqdır” deb ayaqlaydır.

Bu yerde şunu hem bildirib ötüş lazım, ki “Slavonik Review” mecmuası meşhur
Rus tarikh ve edebiyatı mütekhassısı bolub tanılgan Professor Bernard Pares
(Bernard Pares) tarafından başqarılıb, bu kişi Rus ve Rusyaga yakhşı köz bilen qaraşı
ile marufdur.

*
Yaş Türkistan,Avgust 1935, San 69, Sayfa 39.
645

ŞEHZADE ABDÜLKERİMNİÑ AQIBETİ*

Avrupa gazitalarına şu aynıñ 5 inde New Yorq dan bildirilgen bir khabarga köre,
bir büyük New Yorq oteliniñ bölmesinde, soñu Şarqi Türkistan hadiseleri sırasında
ismi ançagına atalıb kelgen merhum Sultan Abdulhamidniñ nemeresi (torunu)
Şehzade Abdülkerimniñ ölügü tapılmışdır. Şehzadeniñ çekkesinde (Şaqagında) bir
yara körülmüş ve onuñ ölügü yanında bir tapança tapılmışdır.

*
Yaş Türkistan,Avgust 1935, San 69, Sayfa 39.
646

AQİM KALGAN BİR DÜŞMAN HAREKETİ*

Medineden bildirilgenine köre, sabıq Şarqi Türkistan hükümetiniñ harbiyesinde


yüksek vazifede bolganyurtdaşmız Sultan Bek Bakhtiyar Bekni Savet Hükümetiniñ
Hicaz vekili Nezir Törekulof kişileri qaçırıbalıb
ketişge urungan bolsalarda, bu bozuq hareket aqim
qalmışdır. Faqat Nezir Törequlof kişileri Sultan
Bekniñ bölmesini tintib, onuñ bazı nerselerini,
hüccetlerini qolga tüşürüb ketkenler. Aşıgıç teftiş
neticesinde şu nerselerden bir kısmınıñ qaytarıla
alıhganlıgı ve bu haqda teftiş yürütülmeqde
ekenligi bildiriledir.

Sultan Bek Bakhtiyar Bek

*
Yaş Türkistan,Avgust 1935, San 69, Sayfa 40.
647

ŞARQİ TÜRKİSTAN QIZIL EMPERYALİZM ÇENGELİNDE*

Öz yurtmuznuñ bir parçası bolgan Şarqi Türkistan muqadderatı ile eñ yaqından,


eñ candan alaqadar bolgan “Yaş Türkistan” Şarqi Türkistan hadisatı bilende öz
oquvçılarını tanıştırıb kele yatır. Bu küngeçe kelgen neşriyatımızda o yerde ki Savet
Rusya emperyalizmi oyununuñ o tarafdagı tuganlarımıznı da tehlikege sürüklemekde
bolganlıgını açık-aydın kelib körsetişge urunub keldik. Mene imdi Şarqi
Türkistannıñ soñ iki tartışma yılını o yerde keçirgen bir yat közetüvçiniñ ketirdigi
malumat bilende oquvçılarımıznı tanıştırıb ötmekçimiz.

Bu kişi Şimali Khıtaynıñ büyük şehirlerinden Tenzinde ornaşgan bir Alman


firması adamı Wilhelm Dorn (Wilhelm Dorn) dur. Dornnuñ işlediki firma eski Şarqi
Türkistan Mahalli Khıtay hükümetine yük otomobilleri satgan. Mene şu
otomobillerni tapşıruv üçün Dorn 1933 ünçü yılı o tarafga yubarıladır. Bu kişi
vazifesini bitirgenden soñda Savda işleri haqqında malumat toplaş üçün o yerde
uzunraq qalmaqçı boladır. Bu vaqit General Ma (Ma – Cu – Ying) ile Urumçi
hükümeti arasındagı tartışmalar küçeyib ketib, Dorn de qarışıqlıqlar içinde qalıb
ketedir. Soñradan Şiñ – Şi – Sai hükümeti tarafından qamaqqa alınıb, 1935 inçi
yılnıñ baş aylarındagana derhal Şarqi Türkistan topragını taşlab çıqıb ketüv, bir daha
Şarqi Türkistan ga qaytmav şartı bilen qurtuladır.

Dorn o yerde bolub ötken küreşler, hadisat ve münasebet haqqında köb


malumatlar beredir. Biz bu yerde onuñSavet Hükümetiniñ Şarqi Türkistan hadisatı
ile alaqası ve bunuñ ketirib çıqardıgı netice haqqında söyledikleri üstünde qısqagana
turmaqçımız.

General Ma ve başqa isyan küçlerine öz küçi bilen qarşı tura almayacagını, Khıtay
merkezi hükümetindende yardam kelmeyecekini körgen General Şiñ – Şi – Sai
yardım surab Savet Hükümetine müraacat etedir. Savet Hükümetide muayyen şartlar
astında qural bilen yardam berişni üstüne aladır… Savet Hükümeti Urumçi

*
Yaş Türkistan,Sentabır 1935, San 70, Sayfa 23-27.
648

hükümetini o künden başlab öz nüfuzi astında bolgan dairelerge Savet


muslahatgüzarlarınıñ reyini almasdan yeñiden taşqarıdan kele turgan yat kişilerni
qoymaslıq ve memleket içige evvelden kirib qalgan ecnebilerni çıqarmaslıqqa
mecbur etedir. İlk Savet muslehatguzarlarıda Melikof ve Goderyaksef degen kişiler
bolgan. Dorn Urumçi Khıtay hükümetiniñ bu iki Savet Rus memuri razılıgı
alınmagunça hiçbir iş köralmaslıq, hatta özi qarşı bolgan taqdirdede bu Savet
muslehatguzarınıñ istedigini işleşge mecbur bolganını söyleydir.

Bu suretle bütün işini öz nüfuzi astına kiritib aldıgına qanaat ketirgen Savet
Hükümeti qural bilen yardam bire başlaydır. Faqat bu yardamga qaramasdan Şiñ – Şi
– Sai isyan küçlerini bastıralmaydır. Bu aralıq vaziyetden narazı bolgan Gulca Valisi
yardamga kelgen quraldan bir qısmını alıb, Ma tarafına keçib ketedir. Bu zaman
Urumçi hükümetiniñ vaziyeti agırlaşıb, Urumçiniñ de isyançılar qolına kirib qaluvı
qorqusu togadır. Mene bu zaman Savet Rusya askeri küçleri togrudan – togru işke
qarışadırlar. 1934 ünçi yıl 20 inçi Ganvarda Savet Rusya küçleri Urumçige kiredir.
Dorn bu tartışmalarnıñ o qadarda yeñil bolmaganlıgını ve Savet küçleri üçün
qurbansız keçmegenligini söyleydir. Köbgine agırlıq bilen bolsada Savet Rusya
küçleri Urmçi Khıtay hükümetini tehlikeden qurtaradırlar. Faqat bu yardamnıñ
hesabıda olduqça agır bolub çıqadır. Savetlerniñ ilk adımı Urumçi hükümetini
yeñiden tüzdürüb, özleri üçün işançsız sanalgan kişilerni hükümetden çıqartıb, ornına
özlerine sadaqatle khıdmet eteturgan kişilerni kiritüv bolgan. İkinçi teşebbüsleri ise
Şarqi Türkistan “G.P.U” sini quru boladır. Dornnuñ añlatuvına köre Şarqi Türkistan
“G.P.U” sı başına General Pogodin isimli bir Rus çekisti tayin etiledir. Derhal
mahalli şubeler teşkiline kirişilib, qısqa bir müddet içinde, Şarqi Türkistannıñ Şimali
qısmı her tarafında qurulub bolgan “G.P.U” teşkilatı ülkeniñ Cenubi qısmında da ta
Dorn o tarafda iken yayıla başlagan. Zaten Dornnuñhikayesinden onuñ köpinçe
Şimali qısım – Cungaryaga dair söyledigi añlaşıladır. Daha soñra alıngan
malumatlardan “G.P.U” teşkilatınıñ az bir istisna bilen bütün Şarqi Türkistannıñ her
tarafında keñ faaliyetde bolganlıgı añlaşılmaqdadır.

Qızıl Rusya küçleri Urumçini işgal etkenden soñ derhal Urumçi etrafında vaqtiyle
Alman – Çin uçguç şirketi tarafından yasalgan uçguç meydanını qolga alıb, onı
649

tüzete başlaganlar. Meydan köbgana keñeytirilgeni kibi ondagı uçguç totaturgan


bastırma 150 uçguç alırlıq bir halga qoyulgan. Dorn o yerden ayrıldıgı zamanlarda
bastırma içinde 10 Savet uçguçu bulunmaqda iken. Soñradan Urumçi hükümeti
yanındagıSavet muslehatgüzarları sanı 5 ge çıqarılıb, bularnıñ 2 si soguş işleri
bilermeni imiş. Urumçi hükümeti Savet Hükümetinden 2 milyon Khıtay dolarlı qarız
alıb, bu pulnı Türk-Sib yolı bilen Urumçini baglaşqa sarf itecekdir.

Şarqi Türkistannı her cihetden açıq açıgına Savetleştirile başlavını Dorn 1934
ünçü yılıortalarına togru ketirib körsetedir. O “şu tarikhlerde Urumçide uçguçlardan
“Qapitalist – Emperyalistler” yardamçılarına qarşı küreş muvaffaqiyetle tügetildi,
bunuñla bütün vilayet birleştirildi. “Qapitalist – Emperyalistler” niñ quşqu itleri
bütünisi qamaqqa alındı. Şarqi Türkistan zahmetkeşleri kitlesi “Qapitalist –
Emperyalistler” zulmünden ebediyen qurtulmakçı boladır. Bunuñla imdigeçe Şarqi
Türkistan vilayeti deb atalgan daire müstaqil Sosyalist Cumhuriyeti deb ilan
etiledir.” degen mazmunda beyannameler atılganını söyleydir.

Mene imdi masqalar yırtıldı, bu masqa arqasında yaşırınıb turgan çirkin yüz
körlergede körünerlik bir şekil aldı… Bu beyannameniñ mesmunini “Khalq
Cumhuriyeti” qurulu beyannamesi bilen teñleştirib körüvçiler onuñ manasını yinede
açıqraq añlab alacaqlardır.

Dornnuñ ketirdiki bu malumat türlü Avrupa gazitalarına keçdi. Köbgine bahs


etildi. Tabii bu gazitalarnı Şarqi Türkistan khalqınıñ uçuradıgı felaket qızıqtırmadıgı
kibi açındırmaydırda. Onlar bu hadiseniñ her tarafda küreşmekde bolgan büyük
emperyalist devletler menfaatleri arasındagı münasabatga tesirini közetmekde, bu
cihetden bahs etmekdeler. Orta Asyada imdigeçe açıq veya qapalı bir şekilde küreşib
kele yatqan iki emperyalist küç İngiltere ile Rusya boldu. Onuñçünde Avrupa
gazitaları bu soñ hadiseler münasebetiyle emperyalist İngiltereniñ Orta Asya
cebhesinde Savet Rusya emperyalizmine mühim bir noqtanı yutquzdıgını qayd
etedirler.
650

İkinçi bir qısım gazitalar ise Şarqi Türkistannı öz nüfuzi astına kiritib algan Savet
Rusyanıñ bu qazandıgı mevqini qanday planlar ile baglaştırganını tekşirmekçi bolub,
Savet Hükümeti Şarqi Türkistannı Khıtay qommunistleri ile baglanış merkezi ve
bütün Şarqi ve Cenubi Asyadagı Qommunistler faaliyetine togrudan togru Savet
Rusya ile baglayturgan bir merhale etib qurmaqçı bolganını alga süredir ve bunuñ
delili olaraq Khıtay Savet küçleriniñyerlerini özgertmelerini ve Mosqvadan onlarga
Şarqi Türkistan ile bitişik taraflargaça kelib ornaşu haqqında berilgen emirlerni
ketiredirlerde bu Savet planınıñ tahqiqi bilen Iraq şarq ve Hindistan, bunuñla bütün
dünyanıñ daimi bir qarışıqlıq içine kirib kitüvi, bu künki agırlıqlarnıñ küçeyüvini
alga sürüb endişelerini bildiredirler.

Başqalar bu vaziyetden özleride dakhili bolgan halda dünya üçün felaket çıqıb
qaluvını oylab qaygırsalar, biz felaket içinde qalıb qan yutmaqda bolgan khalqımıznı
körüb qaygıramız.
Taşbalta
651

ŞARQİ TÜRKİSTANDA*

Yaponya Telgraf Ajansı “Rengu” 24.9.35 tarikhli telgrafında Şarqi Türkistan


Savet Cumhuriyeti ilan etilib onuñSavet Rusyaga qoşulganı khabarını
tarqatmaqdadır. Savet Telgraf Ajansı “Tas” tabii derhal bu khabarnı tekzib etdi.
Tabii “Tas” Ajansınıñ tekzibide, öziniñ Şarqi Türkistan Türkleri milli istiqlal küreşi
devam etdiki müddetçe tarqatıb keldiki, “Şarqi Türkistan dagı Yaponya ve İngiltere
planları” haqqında tarqatıb keldiki yalgan khabarlarqadargene qıymetge igedir.

Haqiqattende Yaponya ile İngiltere Şarqi Türkistan üçün küreş yürütken bolsalar,
İngiltere ile Yaponyanıñ Şarqi Türkistanga belgileb qoygan “Padişah”larıda bolsa,
qalayça Şarqi Türkistan birden birge Savet Rusya qolına tüşüb qaldı? Bolşevikler ve
onlarnıñ milli vicdan, kişilik insafınıñ soñ qalıgını da yoqatgan dostları qalayça
Yaponya ve İngiltereniñ Şarqi Türkistannı Savet Rusyaga alıb beriş üçün
küreşdiklerini iddaa ete alırlar? Merhum Sultan Abdülhamidniñşuurlu nebiresi
Şehzade Abdülkerim ve yarım khayali İngiliz müslümanı Khalid Efendiler
Savet“G.P.U” suna zemin hazırlaş üçün Şarqi Türkistan siyasi sahnesige çıqarılgan
kişiler genemi eken?

Mene bu manasızlıqar eskide ki Yaponya ve İngiltereniñ Şarqi Türkistanga köz


tikkeni, Şehzade Abdülkerim ve İngiliz Khalid Efendi planları haqqında Bolşevik
khabarlarınıñ togrulıgını qabul etkende gene togub qaladır. Yoq. Haqiqatde ne
Yaponyanıñ ve nede İngiltereniñ Şarqi Türkistanda isyan çıqışında ve onuñ
devamında qolı bar idi. Biz ister Yaponyanıñ, isterde İngiltereniñ Şarqi Türkistanda
qaraşı bolmaganlıgını qatiyetle söyle alamız. Şuña qatii suretde inanış kerek, ki
Yaponya ve İngiltereniñ Şarqi Türkistan haqqında Bolşeviklerniñ tasvir etdikleri kibi
niyetleri bolgan bolsaydı, Şarqi Türkistanda buküñisinden bütünley başqaça vaziyet
bolar idi.

*
Yaş Türkistan,Oktobır 1935, San 71, Sayfa 15-18.
652

Şarqi Türkistan Türkleriniñ Khıtay idaresine qarşı isyanı başlangan kününden alıb
Bolşeviklerni rahatsızlandırdı, qorqutdı. Bu gayetde tabii idi. Çünkü Şarqi
Türkistannıñ Khıtay idaresinden qurtuluvı, o yerde müstaqil bir devletniñ quruluşu
Qızıl Rus emperyalizminiñ Asyanıñ bu qısmındagı iqtisadi ve inqılabi siyasi
menfaatlarına qarşı idi. Mene şunuñ üçün Savet Hükümeti başındanaq Şarqi
Türkistan milli qurtuluş küreşine qarşı çıqdı. Bolşevikler Şarqi Türkistan Türkleri
milli hareketini bastırış üçün mahalli Khıtay hükümetine her türlü yardamda
bulundılar. Dünya efkar-ı umumiyesini özleriniñ Şarqi Türkistandagı emperyalistlik,
müstemlekeçilik planlarından uzaklaştıruv üçün köb tecrübeden keçirdikleri
qurallarından bolgan provaqasyonunı da işletdiler. Yaponya ve İngiltereniñ Şarqi
Türkistanga köz tikkeni khabarını uydurub tarqatdılar. Bu siyasetniñ neticesi imdi
karşıda turadır: Şarqi Türkistan Qızıl Rusya boyunturugı astına tüşüb qaldı. Mesele
Şarqi Türkistanda resmen Savet Cumhuriyetiniñ ilan etilib etilmegeninde ve ya onuñ
resmen Savet Rusyaga qoşulub qoşulmaganında ames. Mogolistannı alıñ. O halada
Savet Cumhuriyeti dab atalmaydır; Bolşeviklerde onı Savet memleketi kharitasına
qoşub körsetmeydirler. Bizniñ Türkistanda Bukhara “Müstaqil Khalq Cumhuriyeti”
yaşagan ilk yıllarda, Bukharada da aynı hal körülgen idi. Bukhara o zaman “Khalq
Cumhuriyeti” deb atalganı kibi, Mogolistan imdide “Khalq Cumhuriyeti” deb
ataladır. Faqat bu Bolşeviklerniñ Bukharanı Qızıl Rusya müstemlekesine
aylantırışlarına hiçbir türlü mani bolmadıgı kibi Mogolistan “Khalq Cumhuriyeti” de
amelde Savet müstemlekesiniñ ayrılmas bir parçası bolub qaldı. Bolşeviklerniñ“Milli
Qurtarış” dab atab yürütdüqleri tışqı siyaset baqımından “Khalq Cumhuriyeti”
degen isim hürkütüçü “Savet Cumhuriyeti” deb ataşdan faydalırak körünedir.
Belkide Bolşevikler Şarqi Türkistan meselesinde de mene şu parlaq semeresini
kördikleri tecrübeni tatbiq iteceklerdir.

Şarqi Türkistan Türkleriniñ eñ büyük faciası Khıtay ejderhası zulmünden qaçıb


qurtuluşga umtılganda“Rus Ayıgınıñ quçagıga” tüşüb qalularıdır.

Qızıl Rus emperyalizminiñ Şarqi Türkistan Türkleri istiqlal küreşine qarşı


qazandıgı muvaffaqiyetini Rus milletçileriniñ eñ sag qanatı sanalgan “Yaş Rus”çiler
653

“Младороссы” bayram yasamaqdadır. Mene öz neşri efkarları“Bodrost”


(“Бодрость”) nıñ 48 inçi sanı (29.9.35)nda bu haqda yazdıqları;

“Savetlerniñ Şarqi Türkistanga kirişi Şimali Mancuryanı yoqatuvınıñ eñ yakhşı


qarşılıgıdır. Bu ülkeniñ Rusyaga qoşuluvı bizniñ eskide ki ıraq şarq dünyası bilen
baglangan Şimali Mancuryaga kirüvimizden “Tabii ıraqdır”. Şarqi Khıtay
temiryolını saluv bilen biz Mancuryanı sarı ırq Khalqı tarafından işgal etilüvine
hazırlıq yasab bergen bolduq. Şarqi Türkistanda ise bunday “Kütülmegen hadise”
niñ ihtimalide yoqdur. Şarqi Türkistan ile İçki Khıtay arasında büyük, kiçilmes
sahralar bar. Nisbeten qısqa, şöse (imdi temir yolda bar) yolları Şarqi Türkistannıñ
Urumçi, Gulça ve Kaşgar kibi merkezlerini Rusya tarafından özleştirilib alıngan,
içinden yeñi gene “Türk - Sib” temir yolı keçken Orta Asya bilen baglaydır.”

Mene Savet Rusyanıñ Şarqi Türkistannı istila etib ketüvine “Yaş Rus”
emperyalist milletçileriniñ zihninde hazırlangan qaraş budur.

Bu Şarqi Türkistannıñ milli faciası üstündeki yazını bitirer aldında aşagıda aynen
ketirdigimiz soñ derecede mühim ve soñ derecede qızıqlarlıq vesiqalarga diqqatni
tartıb ötmekçimiz. Bu vesiqalarnıñ biri 1934 ünçü yılı 2 nçi Martdagı Şarqi Türkistan
milli hükümetiniñ fevqalade toplanışı qararıdır. İkinçisi ise Şarqi Türkistan milli
küçleri Baş Qumandanı Orunbasarı Sultan Bek Bakhtiyar Bek tarafından oşal yılı 3
ünçü Mart tarikhi ile Khoca Niyaz Hacıga yubarılgan mektubdur.

Şarqi Türkistan milli işlerini mahv etken Savet Hükümeti ile Khoca Niyaz
Hacı arasında yasalgan muahede bilen biz bu vesiqalar vasıtası bilen gene tanışıb
oturamız. Bu vesiqa haqqında biz bahs için oturmaqçı bolmaymız. Onuñ Türk
aleminiñ büyük bir qısmı üçün ifade etdiki mana ve ehemmiyeti haqqındagı toluq ve
açıq hükmüni okuvçılarımız özleri birerler deb ümid etemiz.

Nihayet şu cihetni de söyleb öteylik: Savet Hükümeti ile Khoca Niyaz Hacı
arasında yasalgan muahede milli qurtuluş soguşınıñ eñ qızgın bir çagında manevi
muzahiyetine ümid baglagan Şarqi TürkistanTürklerine “Aq deñiz medeniyeti”
654

namından Savet Rusya emperyalizmi “Dostlugını” tavsiye etüvçilerni şübhesiz


qanaatlandırsa kerek.

Haqiqattende yaramsız Khoca Niyaz Hacınıñ yaramsız hareketi mene şu “Aq


deñizçiler”niñ tavsiyesine urunga ketirib qoyganını körsetmeydi mi?

Çokayoglu Mustafa İmza


655

ŞARQİ TÜRKİSTAN MİLLİ FACİASINA AİT


QARAR RAQAM 30
ŞARQİ TÜRKİSTAN CUMHURİYETİ İSLAMİYESİ NAZIRLARI
HEYETİNİÑ
FEVQALADE YIGILIŞI*

1934 yılı Mart ayınıñ 2 nçi küni saat on’da


Yeñihisar Şehride

İştirak etüvçiler:

1- Baş Vekil Sabit Abdulbaqi Efendi,


2- Khariciye Nazırı Qasım Khan Hacı Efendi,
3- Adliye Nazırı Zarif Qari Efendi,
4- Dakhiliye Nazırı Saidzade Yunus Bek,
5- Sıhıye Nazırı Abdullah İşan Khoca Khani efendi,
6- Harbiye Nazırı ve Âli Baş Qumandan Naibi Sultanbek Bakhtiyarbek,
7- Maarif Nazırı Abdulkerim Khan Makhdum efendi,
8- Maliye Nazırı Ali Akhund Bay Efendi,
9- Maliye Nazırı Muavini Mehmed Hacı Makhdumzade,
10- Evqaf Nazırı Şemseddin TurdıHacı efendi,
11- Ticaret Nazırı Satubek Ensaldinzade,
12- Khotan Emiri Nur Ahmed efendi,
13- Büyük Millet Meclisi Katibi Sufizade,
14- İstiqlal Cemiyetiden Musa Can Efendi,
15- Merkez Qumandan ve Başqa Erkanı harp Büyük Qumandanları
hazırdırlar.

*
Yaş Türkistan,Oktobır 1935, San 71, Sayfa 19-25.
656

Körülgen Mesele

İşbu yıl febral ayı ortasıda Reis Cumhur Khoca Niyaz Hacınıñ Rusyaga barıb,
İrgeştamda Savet Hükümeti birle muahede yasaganı haqqıda Baş Vekil Sabit
Abdulbaqınıñ maruzası:

Khoca Niyaz Hacınıñ Baş Vekilge umumen Nazırlar Şurasıga 25 Febral 1934 yılı
308 nçi raqamlık kundurmuş alaqası ile Sabit Abdulbaqınıñ izahatıdan malum
boladır, ki Khoca Niyaz Hacı Savet Hükümeti birle töbendegiçe kılışkanlar:

1- Khoca Niyaz Hacı bukünden binaen Nankin Hükümeti birle qatii alaqanı
uzub Şarqi Türkistan (Şin Cañ)nı Rusya himayesi astıda dakhili istiqlalli bir ülke ilan
etedir.

2- Şarqi Türkistan İstiqlaliyetini bitirip, Milli Cumhuriyet Hükümeti


İslamiyesini tarqatıb, Urumçi Şehride Şind dobend başlıq tüzülgen Hükümetge biat
etedir.

3- Şarqi Türkistan Reisi Cumhurlıgını terk etişi birle Urumçi Hükümeti Khoca
Niyaz Hacını Cuvşi yani Mülki Gubernatortayin etedir.

4- Şarqi Türkistan Miqyasıda ki mevcud qurallıq Milli askerlerni Şind dobendge


biat etdiriş khususida Hacı qatii çare köredir.

5- Tunken, Khotan, Özbek, Qırgız, Qazaqlardan ibaret milli ordularnı


quralsızlantırış ve Şarqi Türkistan (Şin Cañ) da tertib caylaştırış maqsadıda
Urumçiden Altışeher tarafiga hareket eteturgan Khunkhuz Khıtay Rus askerlerige
yardam beriş üçün Khoca Niyaz Hacı öz ikhtiyarıdagı Qumulluq, Turfanlıqlardan
ibaret bolgan Mahmud Sicanıñ qumandasıdagı askerlerni Şind dobend ikhtiyarıga
ötkezedir.
657

6- Mancuryadan çekilgen Khunkhuz Khıtaylarnı Rus topragı (arqalı) Şarqi


Türkistanga köçürüş haqqıda Savet Hükümeti birle Şind dobend ortasıda tüzülmüş
muahedeni Khoca Niyaz Hacı tasdiq etedir.

7- Şarqi Türkistan Cumhuriyeti Hükümeti İslamiyesi Harbi khıdmetideki ecnebi


zabitatı Khoca Niyaz Hacı derhal khıdmetden boşatıb,alarnı Şarqi Türkistan
hududidan kharicge çıqarışga qatii çare köredir.

8- Savet Hükümeti Şarqi Türkistan (Şin Cañ)nıñ terqi ve taaliyesi ve


abadanlıgıga koşış etedir.

9- Şarqi Türkistan (Şin Cañ)nı Khıtay, Nankin, Mancu, Tigu ve başqa tarafdan
herbir ihtimal tapılgan hücumlardan Savet Hükümeti Müdaafa etişni öz üstige aladır.

10- Şarqi Türkistan (Şin Cañ) da tertib caylaşgandan soñra aşıgıç revaşda nizami
ordu tüzüş lazım körülür. Mezkurni tüzüşge Savet Hükümeti (S.S.S.R.) den bir
heyeti islahiye i askeriye könderub tıkışlık zabden birle taamin etedir.

11- Savet Hükümeti Şarqi Türkistan (Şin Cañ) da qaytadan tüzületurgan ordunı
soñu usul, qurallar birle qurallantırışnı közde tutadır.

12- Urumçi Hükümeti birle Savet Hükümeti ortasıda siyasi, iqtisadi meseleler
haqqıda alehde muahede tüzüledir.

Nazırlar Heyeti Töbendegiçe Qararga Keledir:

1- Khoca Niyaz Hacınıñ Milletine tabşururıdan taşqarı Savet Hükümeti teklifi


boyunça Ergeştamda Bolşevikler birle gayrı qanuni, Milletniñ menfaatige khılaf
muahede yasavdagı haraketni Türkistan Türklerige khıyanet dep tapadır.

2- Savet Hükümeti birle Khoca Niyaz Hacı ortasıda yasalgan 12 maddelik


añlaşmanı gayrı qanuni hesab etedir.
658

3- Niçe yıllardan beri hesabsız qurbanlar berib algan Şarqi Türkistan Milli
İstiqlaliniñ bitirilişi Türkistan Türkleriniñ mahv etilişidir. Benaberin milli İstiqlalini
qolda tutub qalışda Şarqi Türkistan Türkleri her bir fedakarlıqqa tayardır. Khoca
Niyaz Hacı ga, qıldıgı keçirilmes khıyanetige beyanı nefret etiledir.

4- Şarqi Türkistan Türkleri Bolşevik Qolıda boluşga asla razı bolmaydırlar.


Benaberin milletniñ narazılıgı Kaşgardaki Savet Qonsoloslugı arqalı S.S.S.R.
Hükümetige bildirilsin.

5- Savet askerleriniñ Şarqi Türkistannı işgal etişi beynelmilal qaide ge khılaf ve


hiçbir tarikhde körülmegen Türkistan Türkleri üstige basqınçılıq, Qızıl cihangirlik
deb sanaladır. Benaberin Qızıl Bolşeviklerniñ qanunsuz hareketlerine öz
hükümetlerige bildirişni Kaşgardaki ecnebi Qonsoloslardan suralsın.

6- Khoca Niyaz Hacınıñ aqılsız revaşda muahede yasaşıdan istifade etib Savetler
Şarqi Türkistannı işgal etişge koşış etedirler. Benaberin Nezareti Harbiye ve ÂliBaş
Qumandanlıqga düşmanlarnıñ hücumıga qarşı müdafa çareside boluş tavsiye etilsin.

7- Hazırgı vaziyetniñ agırlıgını itibarga alıb umum millet seferberlikge


çaqırılsın.

8- Qızıl Bolşevik Khunkhuz Khıtaylarnı Çogeçek arqalı Şarqi Türkistanga Rus


topragı birle köçürüşge mani boluşnı tavsiye etib Şerif Khanga aşıgıç revaşda
buyuruq yubarılsın.

9- 10nçi Martda Şarqi Türkistan Büyük Millet Meclisi Yıgılışı çaqırılsın.

10- Khoca Niyaz Hacı birle Savet Hükümeti ortasıda tüzülmüş muahede haqqıda
Nazırlar Heyetiniñ iş bu qararı Büyük Millet Meclisi Qaramagına tapşurulsun.
(Devamı 25 inçi sahifededir).
659
660
661

11- Khoca Niyaz Hacı Nazırlar Heyetiniñ müraacatlarını qabul etib tutqun
yolıdan vaz keçmegen taqdirde Reis Cumhurni ÂliBaş Qumandanlıq rütbesiden alış
haqqıda Büyük Millet Meclisi toplanışıda mesele qozgatılsın.

12- Nankin ve Yapon Hükümetige ve Beynel Aqvam (Cemiyeti Aqvam?) ga


haqqımıznı müdaafa etiş togrisida müraacat etilsin.

Baş Vekil : (İmza) Sabit Abdulbaqi


Katib : (İmza) Sufizade Mühür: Şarqi Türkistan Baş Vekaleti
662

CENABI MUHTEREM MÜCAHİDİ Fİ SEBİLİLLAH REİSİ


CUMHURİMİZ KHOCA NİYAZ
HACIM ZATI ÂLİLERİGE*

Baad az selam malumları bolgay, kim Nazırlar Heyetiniñ icazeti birlen zatı
âliñizge Baş Vekilniñ köndermiş mektubige ilave olaraq faqira mektub yazmaqnı
lazım kördüm muaf etkeyler.

Ergeştam yaveriñiz birlen köndürmüş muktubuñuzni algaç oqub qörüb başımdan


huşum uçti, hayretde qaldım. Acaba Khoca Niyaz Hacım bu khil işler qılar deb kim
oylagan. Hacımdı bu işlerni qılmaqqa nimeler mecbur etti deb hayranlıgda qaldım.
Mektubuñuzniñmazmunıçe Savet Hükümeti birlen on iki maddelik muahede
qılgansız. Bolşevikler zatı âliñizni öz illerige alıb barıb Harbiye quvvetlerin, zahirde
debdebelik, haqiqatde poç askerlerin körsetib çuçutub yubarganlıqları qörünedir.
Böyle Şarqi Türkistan Türklerige zor haqaretlik muahedege imza qılışdan
tartınmagansız. Bu togruda öz teesüfümizni bildiremiz. Milli istiqlalni qolga alış
üçün milletniñ bergen hesapsız qurbanların oylamagansız. Dünyada milletlerniñ eñ
pesi iflas Khıtaylar, Cennet misli vatanımıznı işgal qılıb, Efyonkhane, Qımarkhane,
Gerevkhane,Fahişekhaneler açıb khalqmıznıñ akhlaqını buzmaqqa keçe – kündüz
koşiş etib qılgan rezaletlerin, milletniñ körgen ve keçirgen felaketlerin oylamagansız.
Bolşeviklerniñşeytanlıgı üçün toquz milyonluq bir milletniñ istiqlalini bitirib,
milletniñ abıroy, namusunı zalim gayrı dinlerniñ pay haqaretige tapşırışga cüret etib
muahedeni yasagansız. Hatta şu haqda milletniñ Khahişini soramaqnı fikriñizge
keltirmegensiz. Bolşeviklerniñ satqın bendeleri Kerim Akhund ve başqalarnıñ
qutqusiga uçub ketkensiz. Bunday işlerni millet berbat bolsa bolsun, vatan talan ve
tarac bolsa bolsun degen şakhıslar qıladırlar. Zatı âliñizden bunday hareketni millet
kütmegen idi. Biçare mazlum millet zatı âliñizge özidin en fakhri ve âli orun bergen
idi. Bu fakhri orundan iflas Khıtaylar, melun Bolşeviklerniñ bire turgan mensebi
artıq köründümü? Millet istiqlaliden vaz keçmekke razı bolar deb oyladıñız mı? Zatı
âliñiz emin bolsunlar, kim millet istiqlalini qolda tutuş üçün her bir fedakarlıqqa

*
Yaş Türkistan,Oktobır 1935, San 71, Sayfa 26-27.
663

teyyardır. Bolşeviklerniñ Tanq – Teyyareleri, Top – Tüfenkleri milletni qorquta


almas. İkhtiyarıñızdaki Milli Orduni Bolşevikler ikhtiyarıga Şarqi Türkistannı
tinçlaştırışqa yardemçi boluş üçün tapşurmaq bolubsız. Acaba Şarqi Türkistanda iflas
Khıtay hükümeti quruş, Bolşevizm ornaştırışga, milletniñnamusınıayaq astı qılışga
khıdmet etesiz mi? Düşmanlarnıñ Top – Tüfenk, Ok çaçar (Mitralyoz)ların öz
milletdaşlarıñız, öz balalarıñız, öz siñilleriñizge qarşı atdırışga yardam beresiz mi?
Bunu vicdanıñız qabul etedir mi? Khûdadan qorqaylıq, milletge rahim qılaylıq
hacım.

Zatı âliñizniñ davasınça Bolşevik hükümeti kelerde Şarqi Türkistannı Nankin ve


Mancu tigu hücumundan müdaafa eter imiş. Bolşevikler özleriniñ başlarıga
Mancurya da kelib turgan felaketge qarşı çare köre almay, Avrupa devleteriniñ
eşikleride qaravul deb qıçqırıb yürgen çaglarıda bizniñ milletni kharici hücumdan
müdaafa etedirler deb oylaş mümkün mü?

Qızıl Rus emperyalist Bolşevikler bizge Nankin ve Mancu hükümetleriden köbrek


düşmandır. Alarnıñ maqsadları öz qol astlarıdagı milletler kibi Şarqi Türkistan
Türklerin hem öz iskencesige alıb vatanımıznı boş qasqan qılmaqçılar. Zatıñıznı
işandırgan Bolşevikler uzaqdır, yaqındır yoqatılacaqlar. Bularga işanıb bir iş qılmaq
aqılsızlıgımıznı körsetedir.

Şarqi Türkistanga Bolşevikler tınçlaştırış maqsadıda kirer imişler. Acaba Şarqi


Türkistanda qanday tınçsızlıq bar? Bir millet öziniñ milli istiqlali üçün çalışıb, milli
barlıgın özi idare etse tınçsızlıq imişmi? Şarqi Türkistan milli istiqlaliniñ
müstahkemlenişi Bolşeviklerge ölüm khavfi togdurmaqdadır. Binaenaleyh
Bolşevikler özleri tınçsızlanmaqdalar. Şunuñ üçün yüz mıñ hile, neyreñ ve
provamatsiyalar birle Türkistan istiqlalini yoqqa çıqarıb öz çenberleri içige
almaqçılar. Şu haqda yasagan tozaqlarıga zatı âliñizni ilindirmişlerdir. Sizniñ
vasıtañız birlen bütün milletni öz tuzaqlarıga ilintirib qanga batırmaqçıdırlar. Khob
yakhşı fikir qılsınlar. Zatı âliñizge şunı hem bildirib ötemen ki, Nazırlar Heyeti
yasalmış muahedeni qanunsız taptı. Bütün millet bu iş togrıda beyani nefretlerini
bildirmekde. Ordu razı emes. Erkanı Harp büyük qumandanlar yıgılışı ordu namıdan
664

zatı âliñizniñ aşıgıç revişde Ergeştamdan qaytışıñıznı taleb etedir. Muahedeni emelge
aşırışnı red etib tezlik bilen qaytışıñız rica etiledir.

Büyük ihtiram ilen


Şarqi Türkistan Âli Baş Qumandan Naibi
(İmza) Sultan Bek Bakhtiyar Bek
Mühür: Şarqi Türkistan Haribiye Nezareti
1934 inçi yıl 3 ünçü Mart - Şehir Yeñi Hisar
665

SAVET RUSYA EMPERYALİZMİ ŞARQİ TÜRKİSTANDA*

“Ost – Europa” (Ost – Europa) mecmuasınıñ şu yıl Noyabır sanında yaqında


Şarqi Türkistanda bulunub qaytmış G. Vasel isimli bir Alman bilermeni tarafından
ketirilgen malumatga tayangan “Şarqi Türkistan” başluqlı bir yazı basılıb çıqdı. Bir
qança tarikhi, ilmi,qısmen olduqça qopel khatalar keçirilmiş bolunmasına ragmen,
maqala Avrupa oquvçılarını Şarqi Türkistandagı soñ hadiseler, soñ vaziyet bilen
tanıştıruv yolunda köb gene malumat ketirmekdedir.Biz tabii “Yaş Türkistan”
oquvçılarına yeñi bir nesre bergen boluv oyı ile ames, hadisatnıñ hem bir qısmını o
memleket içinde beraber yaşab kelgen bir ecnebi tarafından birilmekde bolgan bu
hükümlerniñ“Yaş Türkistan” tarafından yıllardan beri berilib kele yatqan malumat
ortaga qoyulub kele yatqan iddaanı qalay tasdiq etmekde bolganlıgını körsetib ötüş
üçün gene, bu maqalaniñ qısqa gana mazmunundan bir qısmını naql etib ötmekçi
bolamız.

Biz yuqarıda işare etdigimiz tarikhi, içtimai khatalarnıñ bir tekhnik bilermeni
tarafından keçirile bilüvini cude yakhşı bilsek, gayetde tabii tapsaqda; bunday qopel
khatalarnıñ“Ost – Europa” kibi ciddiyeti bilen sanılgan bir mecmua betlerine kirib
qaluvını teessüfle qarşılamay keçe almaymız…

Maqala bir tarafdan Khıtay memurlarınıñezüv, talav negizine qurulgan idareleri;


ikinçi tarafdan Savet Hükümeti iqtisadi ve siyasi nüfuziniñ artması yüzünden toqqan
agırlıqlarnı artıq kötere almagan khalqnıñ isyan bayragı kötergenini söylemekle
imdigeçe Avrupa matbuatı köpçiligindegi “Şarqi Türkistan isyanı sırf tışqı siyasi
oyunlarnıñ mahsulidir” degen nazarıga qarşı çıqıb keleyatqan “Yaş Türkistan”
qaraşını tasdiq etken boldı.

Şarqi Türkistanda çıqqan isyanlarnı islegende maqala ta 1865 lerden beri çıqqan
bütün khalq qozgalanlarınıñ bastırılışında Rusyanıñ fiilen qatnaşını gayetde togru bir
suretde tesbit etdiki kibi yazınıñ tafsilatı bu sefergi köterilişniñ de sırf Savet Rusya

*
Yaş Türkistan,Dekabır 1935, San 73, Sayfa 17-21.
666

saye ve gayreti ve Savet Rus askeri küçleriniñ fiili qatnaşı ile bastırıldıgını, neticede
de ülkeniñ bütünley Savet Rusya nüfuzi astına tüşüb qaldıgını körsetedir.

Urumçi Khıtay hükümeti dairesiniñ köbden Savet nüfuzi astına kirib ketkenini,
bütün hükümet işleriniñ Vali yanındagı maslahatgüzarları qolunda bolganını
söylegen Alman bilermeni Rusya inqılabından soñ Şarqi Türkistanga sıgınıb, Şarqi
Türkistan khalqınıñ mihvannavazlıgından faydalanub kale yatqan 40 – 50 mıñ canlıq
Aq Rus muhacirlerinden toplangan askeri küçlerniñ Şarqi Türkistan milli hareketini
ezüvde oynadıqları çirkin, fecii rolinide güzel misaller bilen körsetedir. Bu
malumatga körede mahalli Khıtay hükümeti tarafından toplanıb işletilmekde bolgan
bu Aq Rus küçleri başluqları köpçiligi köbden yaşırın suretde Savetler khıdmetinde
bolganlar. Zaten Savet meslehatgüzarlarınıñ oylab çıqardıgı ve Savet aqçası bilen
tutulmaqda bolgan bu Aq Rus küçleri zahiride mahalli Khıtay hükümetine, haqiqatde
ise Savet Rusya emperyalizmine khıdmet etmekde idiler. Añlaşıldıgına köre, Şarqi
Türkistan khalqı hareketini ezüv, bitirüvden ibaret bolgan vazifeleri bitkenden soñ,
Savet Rusya bu Aq Rus unsurları içindede öz işine yaramagan kişilerni bertaraf etib,
qalganlarını Savetleştirgen, yani bükünki şeraitge khıdmet ete turgan bir şekilge
kiritken. Evvelden yaşırın agentler halindegi Aq Rus küçleri başluqlarıda haqiqi
yüzlerini açıb Qızıl bolsada Rus emperyalizmine khıdmetlerini açıq ötey başlaganlar.

Urumçi hükümeti bilen umumiyetle isyançılar, ınıqsa, General Ma Cu – Ying


arasında bolgan tartışmalardan bahs etib kelgende maqala Hacı Niyazga tüşken
çirkin rolni de qayd etib ötedir. O kişi Savet Hükümetinin isyan küçlerini bozuv üçün
Hacı Niyaznı müstaqil Uyguristan(*) 469 Cumhuriyeti quruşqa yardım etüv vaadi
bilen aldatdıqlarını, bunuñla Khoca Niyaznı tartışmanıñ qızgın çagında ayrılıb ketib
isyan safını zayıflatışka onattıqlarını, bu suretle üstüne aldıga çirkin vazifesini ötegen
Khoca Niyaznıñ soñradan Urumçi Khıtay hükümeti bilen Savet Hükümeti arasında

469
(*) “Ost – Europa” maqalesi bunu “Yuguristan” şeklinde yañlış körsetdiki kibi onı yañlış olaraq
Aqsaq Timurnıñ ikinçi ogluna isnad itedir. Uygur digen at Türkistan Türk tarikhinde köb eski bir
isimdir. O tarikhde Timurdan hatta Çiñizden de asırlarça evvelden malum ve Türk tarikhinde mühim
bir orni bolgan tarikhi tabirdir. Etnografik bir isimdir. Onuñla Türkistan tarikhiniñ muayen bir devri
izah itiledir.
667

yasalgan muahede bilen qarşılaşıb qalıb, ister – istemes Urumçi Sivil Valiligi kibi bir
vazifeni qabul etişke mecbur bolganlıgını söyleydir.

Bu maqalada ki Şarqi Türkistan milli qurtuluş hareketinde Khoca Niyaznıñ


oynagan çirkin rolü ve onuñ milli hükümetle bozuluşub milli safnı zayıflatıb ketkeni
haqqındagı hüküm togru bolsada, maqala igesiniñ General Ma Cu – Ying hareketi ve
onuñ Şarqi Türkistan milli hükümeti ve milli küçleri ile münasebeti haqqındagı
fikirleri Şarqi Türkistanda bolub ötken vaqaya ceryanına uymaydır.

G. Vasel vaqtiyle Savet Ajansı tarafından tarqatılgan General Ma Cu –


YingniñSavet topragına keçkenligi khabarınınatogru deb körsetedir. Onuñ aytuvınça
General Ma Cu – Ying Cenubge taraf çekilgenDungan küçleri ile birgedir. Hatta
General Ma Cu – Yingni taqib etişke memur etilgen eski Aq Rus küçleri
başluqlarından sanalgan General Bychteyew vazifesini öte almay qaytqanını naql
etedir. Fakat meşhur Orta Asya tekşirüvçisi İsviçli Sven Hedin “Büyük At” başlıgı
astında yaqında Alman matbuatında basılgan seyahat khatıralarında General Ma Cu –
Yingniñ KaşgardagıSavet, Qonsoloslugi Katibi ile birlikde Savet topragına keçdigini
yazdıgı kibi, S. Hedinniñ bu malumatnı keltirüvçi Berlin gazitası (“DAZ” 13. XII.
35, Nr.582) Flemıñ (Flemıñ) degen bir seyyahnıñ“Times” gazitasında çıqqan bir
yazısından Ma Cu – Yingniñ Qızıl Orduga khıdmetke kirgenini naql etedir. Bu
yazuvga köre, KhotandagıDungan küçlerini idare etmekde bolgan kişi Ma Cu –
Yingniñ ügey qardaşı Ma Ho – Zan (Ma Ho – Sen)dir.

MaqalaSavet Hükümetiniñ uzun hazırlıqlarından soñ başladıgı bu hamlesinde


qolaylıqla askeri üstünlügini taamin etdigini, bu taamin etilgen qazançnı tahkim etüv
üçün bütün küçi bilen urunmaqda bolganı körsetedir. Bunıñla Savet Hükümeti Şarqi
Türkistanda askeri, siyasi ve iqtisadi cihetden mahkemlenib oturub alışqa
urunmaqdadır.

Bu suretle Şarqi Türkistanda ornaşıb algan Savet Rusyanıñ bir tarafdan Qansu ve
İçki Mogolistanga tesir etmek, ikinçi tarafdan İçki Khıtay Savet küçleri ile baglanış
yollarını qıdırmaqda ve bu yolda tedbirler almaqda bolganını, bunuñla Şarqi
668

Türkistandan Khıtaynıñ yüregine köz tikken Savet Rusyanıñ bir tarafdan Şarqda
Yaponya, Cenubda İngiltere nüfuzi meselesini qarşılamaqçı bolganını söyleydir.

Bu qısqagana mazmunını ketirdigimiz bir ecnebi qaraşını “Yaş Türkistan”nıñ bu


mesele etrafındagı neşriyatı bilen karşılaştırıb körgen kişi, Şarqi Türkistan hadiseleri
hadiseleri haqqındagı tesirine togru ve aydın bir şekil bergen boladır deb oylaymız.

Taşbalta.
669

ŞARQİ TÜRKİSTAN MESELESİ AVRUPA SİYASİ


MEYDANINDA*

“Yaş Türkistan”nıñ Şarqi Türkistan milli mücadele ve faciası etrafında yıllardan


beri yürgüzüb kele yatqan teşviqatı izsiz, tesirsiz kalmaydır. Bunuñ Avrupa mecmua
ve gazitaları betlerine qanday inkas etdiki haqqında mecmuamızda khabarberib
keldik. Soñ vaqitler, Savet Hükümetiniñ Avrupaga qaray atdıgı adımları küçeygen
sarı, Şarqi Türkistan meselesi qaytadan yüz körsete başladı. Bu yerde “Yaş
Türkistan”nıñ teşviqatıyla sıqı baglanışı bolgan iki misalni ketirib ötmekçi bolamız.
Birisi “Libre Belcik” (“La Libre Belgique”) gazitasınıñ 21.1.36 numarasında baş
maqalaornını tutqan L de Saint Martin(*) 470 imzasıyla yazılgan bir maqala bolub,
ikinçisi de 30.1.36 da Fransız Parlameni minberinden mebus Mösyö Franqlin
Böyünnüñ hararetli nutqıdır. Belciqa gazitasıda, Muhterem Fransız mubusuda efkarı
amme nazarı diqqatini Savet Hükümetiniñ her türlü “basqın” yollar bilen Şarqi
Türkistannıñ öz himayesi astıga alıb, Asya qıtasında, mazlum milletler azadlıgı ve
Khıtaynı Yaponlardan müdaafa etiş şiarı astında, eski Rusya emperyalizm siyasetini
yürgüzmekde bolganlıgına celb etmekdedir.

*
Yaş Türkistan,Febral 1936, San 75, Sayfa 35-36.
470
(*)Bu kişi “Yaş Türkistan”ga eñ yaqından bilgili bir zatdır.
670

ŞARQİ TÜRKİSTANDA*

Cihan efkarı ammesi Habeşistan ve Aq deñiz boylarındagı hadiselerle meşgul


iken, Savet Rusya türlü entrigalar ve askeri küçiyle öz tesiri astına aldıgı Şarqi
Türkistanda keñ miqyasda faaliyetdedir. O tarafdan alıngan khabarlarga qaraganda,
başlıça Cungarya (yani Şarqi Türkistannıñ Garbi qısmı) da ve Mogolistanda hem
Qansu yaqınlıqlarıda müdaafa ve hücum yerleri ve uçquçlarga makhsus keñ
meydanlar hazırlanmışdır. Garbi Türkistan ile Şarqi Türkistan arasıdagı yollarnıñ
soguş hazırlıgı baqımından mühim sanalaturganları tezlik ile tüzetilib, agır yük
aftomobilleri yürebilerlik halga qoyulmuşdur.

Şarqi TürkistandagıSavet faaliyeti yalgız harbi baqımdan mühim sanalaturgan


bazı hazırlıqlarnı kuru işlerige münhasır emesdir. Eñ mühim urunuşlardan biride
yavaş – yavaş içki idareni Savet adamları qolına ötközmek bolgandır. Memleketniñ
her tarafında “G.P.U” teşkilatları qurulub, her bir hareket Savet qontrolü astına
alınmışdır. Urumçi de oturuvçı hükümet kişileri ise artıq her qanday müstaqil
hareketden mahrum etilib, yalgız Mosqvanıñ talimatı boyunça qımıldavçı birer
qogurçaq haline qoyulmuşlardır.

Şarqi Türkistanda içki idare Savet Rusya hesabına şu tarzda emniyet astına
alınmışdır:

Şübheli unsurlar türlü yollar bilen işden uzaqlaştırılmışlar. Her qanday bir
mülahaza veya endişe ile iş başından uzaqlaştırılmay qalganlar ise mahalli şeraitga
uygun bir tarzda yaşırın polis qaramagı astına alınıb, bu suretle Savet hareketine
zarar keltirilmeyeçek bir vaziyet yaratılmışdır. Soñ alıngan malumatlarga qaraganda
bu hal Şarqi Türkistannıñ, Khotan ve etraf qısmı müstesna olmaq üzere, her tarafına
şamildir.

*
Yaş Türkistan,İyun 1936, San 79, Sayfa 25-28.
671

Kaşgarda haftada iki tapkir çıqıb turgan “Yeñi Hayat” gazitasınıñ 9.12.35 tarikhli
115 inçi sanında Khoca Niyaz Hacınıñ uzun bir khitabnamesi basılgan. Şu
khitabnameniñ beşinçi bölümünde, cihangirlerge qarşı küreşmek maqsadıyla “Fendi
Khui” degen bir teşkilat qurulganlıgı bildiriledir. İsminden nime demek bolganlıgı
biz Türklerge añlaşılmayturgan bu siyasi qurum haqqında şu sözler yazılmışdır:

“Bu teşkilat (Yani “Fendi Khui”) khalqnı cihangirlikge qarşı qoyub, şu yolda
teşviqat, tergibat işlerine alıb baradır. Her kimniñ ve hükümet khadımlarınıñ bu
teşkilatga eñ yaqından qatnaşıb, yardamlar körsetib turuşları lazım. Cihangirler
bizlerge düşman, Şura hükümeti dost bolub turmaqda. Biz Şura hükümeti ile savda
alaqasını mehkemleymiz. Lakin Şura hükümeti bizni özige tartıb almaq emes, belki
bizniñ teraqqiyatımız üçün yardam berişedir. Muni Khalqga yakhşı tüşüneturub, fitne
khorlarnı rüsva qılış kerek” deyiledir. Kaşgar gazitasından alınıb, yuqarıda ketirilgen
cümlelerden Savet Rusyanıñ Şarqi Türkistanda qaysı istiqametde işlemekde
bolganlıgı her kimgede añlaşılsa kerek.

Khoca Niyaz Hacı, khitabnamesiniñ başqa bir yerinde, khalq arasındagı


narazılıqlargada yanaşıb, “Özini dahi hesablamaq bolub yürgen kişiler çetlerde,
belki yaşırın öz içimizde, türlük igva, fitne, fesatlarnı tarqatışga hareket
qılmaqdalar” deb, sözlerine devam eterek:

“Keyingi vaqıtlarda alıngan bazı khabarlarga qaraganda, yurt arasıda türlük aldı
– qaçdı, neri – beri sözler taralganga okhşaydır. Khoca Niyaz Hacı Khıtaylarga
satıldı. Şarqi Türkistannıñ müstaqil boluşıkerek idi. Şura hükümeti Şarqi Türkistannı
tartıb almaqçı, inqılab neticesiz boldu. Bizni Khıtaylar ezmekde ve hakeza degen
töhmet igvalarını tarqatuvçılar barga okhşaydır… Deb, Khalqnıñ ahvali ruhiyesini
añdıruçi bazı noqtalarnı bildirib ötedir. Vaziyetni bilüvçilerge malumdur, ki Şarqi
Türkistan khalqı mıñlerçe qurbanlar berib, qozgalan ve inqılab yasab, öz milli
tilegini açıqça meydanga çıqarıb, milli hükümetni ilan etib, bunuñla milli
turmuşunuñ ilk temel taşını qoyub, milli istiqametde imtilerken meselege Savetler
müdakhale etdilerde onı qaytadan fecaatge sürüklediler. Şarqi Türkistan khalqı
inqılabnıñ neticesiz qalışında Khoca Niyaz Hacınıñ gayet muasır rol oynaganlıgını,
672

onuñ satılganlıgını layıqıyla sezmişdir. O bu haqdagı narazılıgını, nefretini her


vesile ile söylemekde, hatta öz hissiyatını Khoca Niyaz Hacınıñ qulaqlarına qadar
işitdirmekdedir.

Khalqnıñ yurtdagı vaziyetden ne derecede qaygırmaqda bolganlıgı Urumçi ge


yagıb turgan imzasız erizelerdende ap – açıq añlaşılmaqdadır. Kaşgar, Yarkend,
Aqsu ve şunga okhşaş büyük şehirlerde ki vaziyetden misaller keltirerek Urumçi ge
“Şarqi Türkistannı Bolşevik adamları basıb ketdi” degen mefhumda imzasız erizeler
barganlıgını Urumçi de çıqaturgan Resmi Urumçi gazitası başqarmasına
yollanmışdır. Şul merkezi gazita Kaşgardan aldıgı imzasız erizege cevab berüvge
urunarken, Şarqi Türkistanda idarelerde yetişerlik adam yoqlugunı, şunuñ üçün Şura
adamlarınıñ maarif ve başqa idarelerdede işleyturganlarını alga sorub, “Bizler
işçiler ge muhtacdırmız. Lakin Şura kişilerini idare usulimizni Savet Hükümetidek
qurub berişge çaqırgan emesmiz. Urumçi ge erize yollavçılar hükümetge yaman
maqsad bilen bühtan qılguvçılardır”deb muqabele etmişdir.

“Şura hükümetiniñ Şarqi Türkistannıñ teraqqiyatı üçün yardam bermekde


bolganını” söylevçi Khoca Niyaz Hacı, yuqarıda qısmen bahs etilgen
khitabnamesiniñ baş tarafında (“Yeñi Hayat” san 115, s.1. sütun 2 de), hükümet ve
cemiyet işleride milletige qaramay, bilimige qarab layıq işler berilib, yol, köprükleri
tüzetilgenini ve Sahra Khocalıgınıñ ıslahqılınganını bildiredir.

Şarqi Türkistanda Savet faaliyeti her sahada keñ miqyasda devam etmekdedir. İş
bunday keterse, Savet Rusya yaqında, özi üçün tışqı Mogolistanda yaratdıgı uygun
vaziyetni Şarqi Türkistanda da yaratabilecekdir.

Oktay
673

ŞARQİ TÜRKİSTANDA*

Başqarmadan: Bütün Türkistanlılarnıñ nazarı Şarqi Türkistanga tikilmekdedir. O


yerden kelgen yakhşı – yaman her malumatnı biz kemali diqqatle qarşı almaqdamız.
Barçamıznıñ qıvançla qarşı aldıgımız Şarqi Türkistan milli hareketiniñ qanday
ayaqlanıb turganıda köz aldımızdadır. Bunga kim mesuliyetli, Khoca Niyaz Hacı mı,
yoqsa Sabit Damolla mı ayıblı? Bunu akhtarıb oturuş hazırçalıq “kün tertibi” ge
qoyulaturgan meselelerden emes. Şarqi Türkistan Türkleri, buküngeçe keçirib kelgen
milli turmuşundan razı bolsaydılar, on Khoca Niyaz Hacı ve yüz Sabit Damolla
birleşib quralsız khalqnı qanlı küreşke çıqara bilmes idi. Demek Şarqi Türkistan
Türkleri milli hareketniñ esası, qaynagı olarda milli ruh ve milli haysiyetniñ yeñiden
uyganışı bolgandır. Khalq hareketke kiribde, hareketni togru başlab alıb
ketebileturgan ve onu togru alıb ketiş üçün hazırlıgı bolgan kişiler çıqmasa, onuñda
mesuliyet ve ayıbı zalim Khıtay hükümeti ve hükümdarları boynoga tüşedir.

Töbende Şarqi Türkistanga aid keltirilmekde bolgan maqala, buküngeçe şakhsen


tanımadıgımız bir kişi tarafından yazılıb, bizge Şarqi Türkistan çegerasından
yollanmışdır. Maqala igesiniñ imzası – Qoyaş Bekdir. Maqalasınıñ baş tarafında baş
muharririmiz namına yazgan muktubundan Qoyaş Bekniñ, yani maqala igesiniñ,
“İstiqlal degen nerseden yüz qaytarganlar” dan bolganlıgı körünmekdedir.
Muvaffaqiyetsizlikle ayaqlangan her bir hareketden yüz qaytaruvçılar boluvı tabii
nesre bolganı kibi, Şarqi Türkistanlılar arasındada bunday kişilerniñ boluşu “Gayrı
Qanuni”emesdir… Biz Qoyaş Bek ve onuñ fikrinde ki Şarqi Türkistanlı
tuganlarımızga qaratıb ayıtmaqçımız ki milli gaye, milli istiqlal gayesi bir kişi ve bir
qança nesliñ ömriyle ölçüle almayturgan ebedi, mengülük bir gayedir. Milletini
sevgenler, milletine bakhtlı turmuş tilegen kişiler bukünki muvaffaqiyetsizlikden ne
qadar açınsalarda, milli gayeden yüz qaytarmasınlar; milli istiqlalden yüz qaytarış
demek, milletniñ yatlar – Şarqi Türkistan Türkleriniñ Khıtaylar ve Ruslar ayaqları
astında qala barışıga razılıq bildiriş demekdir. Şarqi Türkistan milli hareketi imdilik

*
Yaş Türkistan,Sentabır 1936, San 82, Sayfa 26-27.
674

muvaffaqiyetsizlikke uçuragan iken “Yaşasın Şarqi Türkistan milli istiqlali!”


dayişimiz kerek.

“Yaş Türkistan”
675

Muhterem Biraderimiz Mustafa Efendi*

Yaqın biraderiñiz vasıtası bilen sizlerni gıyaben tanıdıq. Gayelerimiz bir


bolganıdan daima sizler bilen birge ekenimizge işansınlar. Ahvalimizni yazmaq,
“Yaş Türkistan” sahifeleride ve bütün dünya huzuride bu yerde oynalgan oyun ve
desiselerni açmaq isteymiz. Ne çare ki ol taraf öz gavgasıda, bizge qaraganmu yoq…

Efsuske hareketimizde ki yañlışlıq ve bunuñ üstige hiçbir tarafdan yardam


körmeslik yüzesiden yurtmuz mene bukün tain etilgen Mancuryadan bedter nüfuz
astıda, Habeşistandan bedter istila qılıngan halda. Faqat Mancuryaga Khayrı khoah
bolgan, Habeşistanga canı köygenler bizni aqıllarıdanmu ötkermesler. “Tabib, tabib
emes, başıdın ötken tabib” deyidirler. Sizler şundag almazdasızlar, bizniñ nime halda
ekenimizni sizler yakhşı bilesiz. Dakhilden bir khabar berişkemu qorqub qalganmız.
Acaba bu satırlarımız sizlerge yetişir mi? Yoqmu?

Köñül arzu qılar idi, ki dünya matbuatıga bir iki ah ve figanmız aks etse…
Merkez bizni terk etmese. Biz yalgan siyasetniñ esiri bolmasaq. Eger oyun topu deñ
bundan bunga atılıb turaturgan oyunçuq bolsaq, bari insan ve insani muameleni bilir
birisiniñqolıga tüşsek. Biz istiqlal degen nerseden yüz qaytarganmız. Biz o muqaddes
gayeni köñlimizden çıqarganmız. Hazırlıgımız yoq millet ekenmiz. Bari beşeri ve
meşru qaide khilafına çıqıb ketmeyliñ dirmiz. Ah… Ukh… bilemiz ki bu mu
faidesizdir! Başqa bir nesre ge iqtidarımız bu saatde yoq…

Qoyaş Bek. 15 inçi May 1936.

*
Yaş Türkistan,Sentabır 1936, San 82, Sayfa 27-28.
676

ŞARQİ TÜRKİSTAN AHVALİ*

Biz Şarqi Türkistan khalqı, khususen Türk neslinden bolgan Uygurlar, uzun
müddet Yañ – Zi – Şiñ ve Cing – Şurinler kibi menfaatperest zalim memurlarnıñ
zulüm, istibdadı astıda büyük khanlıq ülkeside ilan qılıngan azadlıq nuriden mahrum
qalıb, huquqsuzluqda yaşab, zalim memurlarnıñ vahşi, rahimsiz muamele ve
siyasetlerige taqat keltire almay, ülkemizniñ hamme yeride qozgalış yasadıq. Bu
qozgalış esnasında Sabit Damolla Hacım, Abdullah Akhund ve Mehmed Emin
Damollalar deñ şakhıslar başda bolganı halda istiqlal ilan qılındı. Memleketniñ
şeraitiga qaraganda istiqlaliyet mümkün emes idi.İstiqlal ilan qılınışı ile Baş vekil,
Şah Mansur, Celalettin Melik ve filan filan degen mukhtelif namlar öz ara nizalarga
sebeb boldu. Nankin hükümeti himayeside turub hürriyet taleb qılguçı Khoca Niyaz
Hacım ve Mahmed Sicañlar olarga qoşulmadı. Qansu tarafıdan kelgenDungan Ma –
Cu – Ying bu ahvalni ganimet bilib, İslam hükümeti quramen deb, bir munça ortaga
kirib, khili tefriqa ve ikhtilafga sebeb boldu. Biz Uygurlar mıñleb, mıñleb qurbanlar
berdik. Büyük adamlarımız ölüb, tügeb ketdi ve köb ziyan ve virançılıqlarga
uçuradıq. Bu hadise ve bu ötken işler eski hükümet başlugıCing – Şurinni qaçışga ve
onuñ ornida oturgan Şiñ dobenni hürriyet ilan qılışga mecbur etdi. Ma – Cu – Yingni
ve başqa tefriqaçılarnı yurtdın golab çıqarıb yoq etiş ve khulusi niyet ile bolgan
hürriyet ilanı kafi idi. Andag bolmadı. Mancuryada Yaponlar muharebesige qarşı
taqat keltiralmay qaçıb Rusya arqalı Şarqi Türkistangakelgen Khıtay Qızıl
qoşunlarını hükümetge aza qılıb, olarnı qurallantırdı. Savet Rusyadan yarag ve
ayroplan hem askerler alıb, bu suretle vaziyetge hakim bolundı…

Ma – Cu – Ying 64 nefer adamı ile Rusyaga qaçıb, onuñ tiveregidegiler Khotanda


qaldılar. Hazır Şarqi Türkistan Cenub qısmı – Khotan ve etrafı ayrıça bir hükümet
bolub yaşab turadır. Ma – Cu – Ying Mosqvada turub, Khotandagıler bilen alaqası
hem bar.

*
Yaş Türkistan,Sentabır 1936, San 82, Sayfa 28-33.
677

Şarqi Türkistanda iş bu künlerde türlü – türlü siyaset ve hükümetler vücudge


kelib, biçare khalqnıñ başıda acib acib oyunlar kurunub turadır. Hükümet dinge
qarşıdır. Khalq dinsizlikge qarşıdır. Dindar bolganlar terhim ve şefqatga layıq ve
müstehaqdırlar. Olarnıñ ahvali kharab ve Bolşeviklik revaclanmaqdadır. Dindar
bolgan kişiler hükümetke yaramaydır. Olarnıñ aytqan sözleri hem itibarga
alınmaydır. Siyasi ve ictimai idarelerniñ başluqları köpçiligi Mancuryadan qaçıb
kelgen Khıtay Qızıl qoşunlarıdın bolub, azgenesi yerlik Uygurlardanmu bar. Ama
umumi idarelerde Bolşeviklerdin orunbasar ve müşavir sıfatıyla iki, üç kişi bar. Her
bir iş şularnıñ meslehat ve tedbiri bilen yürgüzüledir. Hamme iş Bolşevikler
qolıdadır… İdareden çıqarılgan ilan ve khatlarga idare başlugı imza atıb tamga
bassamu. Ama Khatdagı söz ve mazmunlar qommunistlerniñdir.

Rast sözni ayıtqan günahkâr bolur. Gazitalarda ve vaazlarda Yapon cihangir, Ma –


Cu – Ying cihangirniñ iti ve başqalar falan deb til uzatquvçılarnıñ hammesi
qommunistlerdir. Bazı yerlik adamlardın bu tariqada sözler sadır bolsamu
mecburidir. Gazitalardagı sözler mecburi ve vaaz hem mecburidir. Khoca Niyaz
Hacım ve Mahmud Sicañ lar ve Urumçi de ki başluqlarnıñ barçası her bir işde Savet
qonsolosıga müraacat qıladırlar, onga itaat qılmaqdalar.

Doben yanıda Malikof, Cuvşi ve Fucuvşi yanıda Mansur degen müşavirler bar.
Bular Rusyadan kelgenler. Başqa idarelerde ki müşavir ve orunbasarlar sıfatide
oturuvçılarnıñ hammesi Bolşeviklerdir. Kaşgardamu aynı hal. Bu tarafda Abukhof
namlıq bir General 14 qommunist müşavir ve mülazımı ile turadır. Bu tarafnıñ bütün
siyasi ve ictimai işleri General Abukhof ile Qonsul Töriqulof tarafından idare
qılınadır. Siyaset yıldan yılga özgermekde. 1935 inçi yılı hükümetniñ 6 şiarı makhfi
idi. Hazır 1936 ınçı yılı hükümetniñ şu altı şiarı ilan etilib töbende geçedir:

1) Cihangirlerge qarşı turuş;


2) İttifaq ve tınçlıqnı saqlaş;
3) Şarqi Türkistannı ıslah qılış;
4) Savet Hükümeti ile dostluqnu saqlaş;
5) Parakhorluqnu yoqatış;
678

6) Hamme milletlerni huquqda teñ qılış bolub, bu şiarlar gazita betlerinde ve


vaazlarda ilan qılındı. Qommunistler artıq aşıkara hareket qılmaqdalar. Yerliklerni
nazarları ilmaydir. Şarqi Türkistandin merkez merkez hükümetke hiç alaqa yoq.
Oquş üçün Nankin ge barışga rukhsat yoq. Oquş üçün Rusyadan başqa yerge barış
mümkün emes. Hazır Şarqi Türkistandin Rusya topragıga bargan 200 bala Taşkend
ile Mosqva da oqumaqda.

Rusyadagı “G.P.U” idaresi Şarqi Türkistanda Khıtayça “Baviykhu” ve “Gunuñ


iykhu” namıyla qurulub, her tamanda Bolşeviklerge qarşı adamlarnı tutub habiske
almaq ve rahimsiz qıynamaqdadır.

Ülkemizde tört yerde matbaaga icaze berilgen ama müdirleri Khıtaylardan


belgilengen.

Khalqımıznıñ öz zekat, evqaf ve sair khayratı diniyesiden toplab teşkil etken


şifakhanesini 1936nçı yıl Mart ayıda hükümet qaramagıga alıb, Müslüman doqtor ve
khıdmetçilerni çıqarıb, orunlarıga qommunist doqtorlarnı qoydu.

Kaşgarda Khıtay khalqı tarafıdan iki yerde mekteb yasalıb, mekteb binası ve
talebelerin kiyim ve maaşları hükümet tarafıdan bolub oquvçıları Khıtay ve Uygur
balalarıdır. Kaşgarda Müslümanlar tarafıdan 260 mekteb açılıb, bularda 100.000
islam balası oqıydır. Mekteb binaları, tamiri, oquvçılarnıñ kiyim, maaşları ve başqa
levazımat khalqnıñ öşür, zekat, evqav ve sair dini khayratıdan temin qılıngandır.

Şarqi Türkistanda iş başında bolgan Bolşevikler:

1) Urumçide Rusyadan kelgen Malikof, Doben yanıda müşavirdir.

2) Urumçide Fucuvşi yanıda Rusyadan kelgen Mansurdur. Bu kişi Urumçi de ki


Uygur aqartuv uyuşmasıda orunbasarlıq vazifesini hem becerib turadır.
679

3) Urumçi de ki Uygur Aqartuv uyuşmasınıñ Reisi yurtmuzda Bolşeviklerge


satılganlardan Abdullah dır.

4) Urumçi de Maliye idaresiniñ başlugı Mancuryadan kelgen qommunist Khıtay


Khoten Cañ dır.

5) Kaşgarda Siling yanında müşavir olaraq Rusyadan kelgen General Ebukhof


oturadır. Yine şu müessesede Rusyadan kelgen qommunist İsa (Müşavir). 4 Rus ve 4
Tatar bar.

6) Kaşgarda Dotey mahkemeside Mancuryadan kelgen qommunist Khıtay Şin


Cin – Hañ şoylan ile yurtmuzda Bolşeviklerge satılgan Ebulqasım (Katib) bar.

7) Kaşgar da “Bavikhu” (G.P.U) başlıgı Rusyadan kelgen Qadir Hacı dır.

8) Kaşgar da Adliye mahkemesi başlıgı Mancuryadan kelgen qommunist Khıtay


Vankmindi bolub, onuñ orunbasarı yurtmuzda Bolşeviklerge satılgan Nasır
Bek dir.

9) Kaşgar da Sıhiye idareside Rusyadan kelgen iki nefer qommunist Rus


doqtoru bar.

10) Kaşgar da Maliye idaresi başlugı Mancuryadan kelgen Wañruşin bolub, onuñ
orunbasarı yurtmuzda Bolşeviklerge satılganlardan Abdülqadir dir.

11) Kaşgar Maarif idaresi de nazır Mancuryadan kelgen qommunist Khıtay Lañ
du Khin, onuñ orunbasarı yurtmuzda Bolşeviklerge satılganlardan Khoca
Yusuf dur.

12) Yarkend Köhne şehir Şenlik mahkemeside Sicañ Rusyadan kelgen Ahmet
Rahim bolub, onuñ orunbasarı yurtmuzda Bolşeviklerge satılganlardan Gafir
dir.
680

13) Yarkend Yeñi şehir Şenlik mehkemeside Mancuryadan kelgen bir Khıtay
qommunisti oturadır.

14) Aqsu da Dotey yanıdagı müşavir Rusyadan kelgen qommunist İvanof dur.

15) Aqsu da Dotey yanıda Rusyadan kelgen qommunist General Antonof


oturadır.

16) Aqsuda Yeñi şehir Şenlik mahkemeside Rusyadan kelgen Şarqi Türkistanlı
qommunist Abdullah Efendi işleydir.

17) Turfan Şenlik mahkemesi reisi orunbasarı Rusyadan kelgen qommunist


Yusuf Efendi dir.

18) Qumul Dotey mahkemesi reisi orunbasarı Rusyadan kelgen Abay Efendi.
Dotey Mancuryadan kelgen Khıtay qommunist Liu dur.

Savet Rusyanıñ Urumçi, Kaşgar, İli ve Çöveçekde Qonsulkhaneleri bar. Urumçi


de ki Qonsul Aprisof, Kaşgardagı Qonsul Töriqulofdur.

Şarqi Türkistanlı Qoyaş Bek. 15 inçi May 1936


681

ŞARQİ TÜRKİSTANDAGI TARİKHİ VAQALARDAN*

Başqarmadan:Töbende basılmaqda bolgan maqala bizge Şarqi Türkistandan


könderilmişdir. Memleketmizniñ bazı tarikhi vaqalarıdan bahs eteturgan bu maqala,
yazma tarikhi vesiqalarga esaslanmay khalq agzıda söylene yatqan tarzda
yazılganıdan, tarikhi qıymetide şunga köre ölçenmelidir. Vaqtimiz ve mecmuamız
hacminiñ müsaade etdigi qadar maqalanıñ bazı noqtalarını ayrıqça izah etib ötüşni
lazım taptıq. İzahat üçün Çoqan Valikhanofnuñ Rusça eserleriyle Paqtusofnuñ Rusça
“Şarqi Türkistan Seyahati” nam kitabından ve “D. C. Boulger”niñ “Yaqub Bek
Hayatı” (“The Life Of Yakoob Beg”) degen eserinden faydalandık.

Mundan iki yüz yıl ilgeri Hidayetullah Khoca laqab hazreti Appaq Khoca
Semerqand yaqınıdagı Dahbid degen qasabasıdan Kaşgarga kelgen çagıda 33 yaşda
idi. Az künde izzet, şeref qazanıb, khalq arasıda İslam qaidesige muvafıq teşviqat,
tergibat yürgüzüb, Şarqi Türkistandagı Türklerge yıllarça targibat yolıyla akhlaq,
edeb örgetdi 471 . Şul vaqitde Khıtaylar ve Qalmaqlar Yarkendni merkez qılıb,
Kaşgarga Kaşgarlıq Saqi Bek ve Baqi Bek degen kattelerini hakim qılganlar idi. Şu
Bekler hazreti Appaq Khocaga çın yürekden mürid bolganlar idi. Appaq Khocanıñ
Şarqi Türkistannıg köb caylarıda müridleri bolgan sebebli vaqitden istifade qılıb,
yurtnu Khıtaylardan qutqarış çaresige kirişdi ve müridlerin öz maqsad yolıga salıb,
Şarqi Türkistannı iki yıl içinde azad etdi. Akhiren Aqsu bilen Kaşgar ortasıdagı
Qaratag soguş meydanıda şehid tüşüb, mübarek cesedi Kaşgarga keltirilib defn
etildi472.

*
Yaş Türkistan,Dekabır 1936, San 85, Sayfa 23-29.
471
Hazreti Appaq Khoca Şarqi Türkistaña bundan iki yüz yıl imes üç yüz yılça ilgeri kilgen bolsa
kirek. Appaq Khoca yalgız “Tariqat yoli” bilen meşgul bolmasdan, Şarqi Türkistan siyasi
hareketlerige hem ciddiyetle qatnaşıb, Kaşgar Khanı İsmail tarafından memleketden çıqarılgan. Faqat
soñradan, 1678 inçi yıl, Tibet Dalay – Laması vasıtaçılıgı ile Şarqi Türkistannıñ o zamañi hakimi
Qalmaq Khanı “Goldan Tseren” tarafından Yarkend ge “Naib el Kahn” olaraq bilgileñen. Biraz vaqit
ötkeç, bu vazifeden vazkiçib, özini Şarqi Türkistandan çıqıb kitişke Mecbur itken İsmail Khannıñ
qardaşı Muhammed Eminni Üçturfandan çaqırtıb alıb, onu Khalq tarafından Khan ilan itdirgen.
472
Appaq Khocanıñ qabri Kaşgar şehriniñ Şimal Şarqısında, şehirden 6 çaqırım çamasından
uzaqlıqdadır.
682

Mundan taqriben bir yüz on yıl ilgeri hazreti Appaq Khocanıñ torunu (Nebiresi)
Cihangir Khan Töre473 Ömer Khan474 qumandası arqalı Ferganadan Kaşgarga kelgen.
Şarqi ve Garbi Türkistannıñ burungu hududu Sofilar degen yer idi. Şu yerden makhfi
bir adam Kaşgarnıñ inançlı kişileri yanıga yollangan ve mukhabare soñıda
birbirlerige kömekleşib Kaşgar Khıtaylardan azad etilgen. Soñra harbge kerekli
nerseler mükemmel revişde tayarlanıb, iki yıl içide Yeñi hisar, Yarkend, Maralbaşı
şehirleri alınıb, Aqsu ga barışkhususida Ömer Khan ile manzum mukhabare
yürütülürken, Aqsu dagı Khıtaylarga yardam kelib qaldı. Bu suretle küçeygen
Khıtaylar Cihangir Khan Töre üstige hücum etdiler. Bir ay qadar muharebe boldı.
Cihangir Khan Töre Kaşgardan bir künlük Mıñyol degen mevzide askerlerini toplab
turarken, her kim Töreni tirik tutsa Bacin Khanidan mükafat olarak şehir hakimligini
qazanacagı ve ayda 200 Yambu kümüş alacagı ilan etildi.Kuçalıq Aşur Bek degen bir
khain çıqıb bu vazifeni qıluvga vade berdi ve Cihangir Khannı, askerleri Fergana
tarafıgaketib tenha qalgan fırsatda tutub, Khıtaylarga keltirib tapşırdı. Olarda
Cihangir Khannı Bacınga yubardılar.

473
Cihañir Khan Appaq Khocanıñ toruni imes. Qolumuz dagi tarikhi menbaalarda Cihañir Khannıñ
Atası Salih Khoca (Yani Sarımsaq Khoca): Sarımsaq Khoca ise Burhaneddinniñ oglu; Burhaneddin
Ahmed oglu; Ahmed Mehdi Appaq Khoca oglu. Dimek Cihañir Khan Appaq Khocanıñ bişinçi
bogunundan bolub çıqadır. Cihañir Khannıñ togum yılı 1783 dür.
474
Bu Ömer Khan Khoqand Khanı bolsa kirek. O vaqitgi Şarqi Türkistan ile Khoqand Khanlıgı
arasındagi añlaşma (Muahede) boyunça, Şarqi Türkistanlı siyasi muhacirler, o cümleden Cihañir
Khan, Şarqi Türkistan dagi siyasi vaziyetge qarşı siyasi hareketde bulunmaslıq mecburiyetinde idiler.
Dimek bukün bizlerniñ başımızga kilgen, bütünimizni heyecaña kitirgen ve urunsuz deb tanıdıgımız
bazı devletlerniñ yaqımsız hareketi, o vaqit, yani bundan yüz yıl burun, Khoqand kibi Türk ve İslam
Khanlıgı tarfından Şarqi Türkistan Türklerige qarşı reva körülgen… Ömer Khan 1822 de vefat itdi.
Bundan faidelenib, Cihañir Khan derhal Şarqi Türkistaña ötdi ve hareketke kirişdi.
683

1826 nçı yılnıñ May ayında


Cihangir topladıgı askerler
başlugı olaraq Kaşgar
vilayetindeki “Devlet bag” degen
cayda Khıtay ordusını yeñib
Kaşgarnı qutqargan Sabıq
Andican Qurganı Qumandanı
İsa Dadkha

Bacin Khanı475 Cihangir Khaña “Siz nime sebebden qorqmay katte Khanga qarşı
küreşdiñiz?” degen suraqnı berib, başqa sözge ötmey, qılıç bilen Cihangir Khannı
çapdı ve Aşur Bekgi vade qılgan inamlarını berib, Kuça hakimligini orunu revişde
berib yubardı. Hazırda hem mezkur Bekniñ evladıdan bazı memuri işlerde
çalışaturganlar bardı.

Mezkur mücahid Cihangir Khan Töreniñ oglu Büzürk Khan Töre476 mundan Ellig
Sekiz yıl ilgeri Emir Leşker Mala Alımqul 477 zeriyesi bilen Kaşgarga tüşken. Sebebi

475
Cihañir Khan 1828 inçi yılı tutulub Pekin şehrige yollandı ve o yerde bir yıldan soñra öldürüldi.
(Maqaledeki “Bacın Khan” dan “Pekin Khanı” qasd itilgen imes mi iken?).
476
Büzürk Khan Cihañir Khannıñ yalgız gana oglu idi. Şarqi Türkistanda 1857 inçi yılı Khıtay
hükümetige qarşı isyan çıqarıb, şu yılnıñ kökleminde Kaşgarnı qutqarıb, o vaqit Khoqandda yaşab
turgan Büzürk Khannı Khan kötergen Veli Khan Töre idi. Bu kişi Cihañirniñ tugma agası Muhammed
684

Sıddıq Bek Qıpçaq Kaşgarnı Khıtaylardan alıb478 Molla Alımqulga khat yazıb, bul
khatide fi sebilillah emir el eşker Cenabı Alimqul üçün Kaşgarnı Khıtaylar qolıdan
azad qılganın bildirib astına mührin basqan. Şul vaqitde Ruslarnıñ Aq Mescidden
Taşkend ge taman kelüvleri ihtimali bar degen khabarkelibturgan idi. Emir el eşker
Molla Alımqul bir munça özürler tileb, Büzürk Khan Töremni başlıq qılıb, yanıga
yaver Yaqub Quşbek ni qoşub, Kaşgar ga Sıddıq Bek huzuriga yubardı. Sıddıq Bek,
Büzürk Khan Töremniñ yolga çıqqanın añlab, şehirni ayne bend qılıb, özi bir munça
nizami askerleri bilen Töremniñ istiqbaliga çıqıb, şehirge alıb kirib, umum kette –
kiçik huzuride Töremni öz qaidelerige muvafıq Aq kigiz ge salıb, Khan ordasıga alıb
kirib, Töremni Khanlıq mesnedide olturguzdı. Soñra umum Khalq tamanıdan Töreler
tebrik etilib, surnay, nagaralar bilen gazel Khanlıq qılındı ve:

Andicanlıq479 Törem keldi, Mene imdi oynaymız


Mıñ yıllar hakim bolsa, didarıga toymaymız…

degen qoşuqlar aytıldı480.

Bir munça vaqit harbi küçler toplandı. Köñlige Aqsu, Kuça, Qara şehir, Urumçi,
Turfan şehirlerini almaq tüşdi. Hekim Khan Törem oglu Aynı Bek, Nar Ahmed
Pervaneçi, Mehmed Said Pansad, Atabay Pansad ve Nuruz Pansad larnıñ
başçılıqlarıdagı on beş mıñ atlıq askerni Urumçi tamanga yubarıb, özi bolsa beş mıñ
qadar askeri bilen Aqsu şehrini iki ayda tasarrufige aldı. Kuça bolsa öziçe teslim
boldı. O zamangi Urumçi deki başlıqlarga, yani Dakhu ile Şikhu ga, khat yazılıb,
askerler bargunça itaat etseler muharebe bolmaslıgı bildirildi. Khıtay başlıqları itaat

Yusuf Khocanıñ ikinçi ogludur. Büzürk Khan Khoqanddan kilmesden burun, 1857nçi yılnıñ küzünde
Kaşgar qaytadan Khıtaylar qoliga tüşüb qaldı.
477
Alımqul Khoqand Khanı Seyid Khan namıdan hükümranlıq yürgüzer idi.
478
1863 ünçü yılnıñ küzünde (Soñ baharıda).
479
Şarqi Türkistanda Garbi Türkistanlılarnı köpünçe “Andicanlıq”deb ataydırlar.
480
Büzürk Khan takhtda oturgan bolsada, haqiqi devlet başı Yaqub Bek idi. 1867 nçi yılı Şarqi
Türkistannıñ büyük Khıtay ve kiçik yerli hükümdarlarıdan azad itilib birleştirilgenden soñ, Büzürk
Khan Mekkege hacge kitdi; ondan qaytganda Ferganaga kilib turub qaldı. Yaqub Bek “Bedevlet
Atalıq Gazi” laqabı ile Khan ilan itildi…
685

etmek istemediler. On sekiz künlük muharebeden soñ Urumçi feth etildi.


Khıtaylardan on iki mıñ öldi. Müslümanlardan sekiz yüz şehid boldı. Bu zafer Şarqi
Türkistannıñ her tarafıda sevinçler uygatdı. Asker başlıqlarıga inam ve mensebler
berildi. Hududlar belgilendi. Uşaqtal Şarqı, Ergeştam Garbi, Qarañuluq taq Cenubi,
Muzdavan Şimali hudud noqtaları olaraq belgilendi. Ulemalar Fetvasıça Khanlıq,
Sultanlıq qabul qılınmay Atalıq Gazi laqabı muvafıq körüldi. Britanya hükümetiden
30 000 qadar Dumbule mıltıq satıb alındı. Türkiye ge Sultan Abdülaziz Khan
huzuriga Taşkendlik Qazı Khan Törem qıymet baha savgalar bilen yubarıldı. Türk
sultanıdan yarlıq keldi. Atalıq Gaziga Mir Akhurluq mensebi barilib, Zerrin kemer ve
bir qılıç bilen Türkiye Harbiye Nezaretine mensub kişilerden Mehmed Efendi degen
mübarek bir zat ber ayi talim yubarıldı. Atalıq Gazi bu merhametlerge şadlanıb,
khutbelernide Türkiye sultanı namına oqutdurdı. Sultan namıga pullar, sikkeler
urguzdı. Atalıq Gazi Şarqi Türkistan da altı yıl muharebe etdi; toquz yıl hükümranlıq
qıldı. Mezkur seneler içide ticaret, ziraat, sınaat teraqqi etdi. Her şehirde binalar
salındı. Atalıq Gazi ga siyasetde, adaletde, fütühatda ikinçi Timur deyilisi mümkün.
Efsus ke nime sebebler bolsa boldı. Aqsu şehride bir keçede yanıdagı muhafazaları
qolıdan zehir içib öldi. Allah rahmet eylesin481.

Hakim Khan Törem bilen oglu Aynı Bek Bacından kelgen Ellik mıñ asker başlıgı
Zuñtunge ile altı ay muharebe qılıb, Fergana tarafıga yüzlandı. Şarqi Türkistan da
qaytadan Khıtaylar Hakimiyetiornaşdı.

Q. T.

481
Yaqub Bek Biskent (Fergana)lık bolub, 1820 çamalarıda togulgan. Atasınıñ ismi Pir Muhammed
Mirzadır (“Muhammed Latif” de der ikenler). Yaqub Bek 1871 inçi yılnıñ (29) 17 nçi Mayında vefat
itmişdir.
Yaqub Bekniñ vefatından soñ, onuñ yaratdıgı Şarqi Türkistan devleti – Kaşgar, Aqsu ve Khotan
digen üç Khanlıqqa bölünüb, ogullarınıñ birisi Haqquli Bek öz qardaşı Bekqulu Bek tarafından
öldürüldü.
686

ŞARQİ TÜRKİSTAN VAZİYETİ*

Şarqi Türkistan hududi başında alıngan bir khabarda Mahmud Sicañnıñ bir qança
yaqın kişileri bilen Kaşgarnı taşlab, qaçıb çıqışıga mecbur bolganlıgı
bildirilmekdedir. Mahmud Sicañ nı memleketni taşlab çıqışga mecbur etken asıl amel
imdilik bizge malum bolmaganıdan biz onuñ qanday şerait astında qaçıb çıqqanlıgı
tafsilatını da bilmeymiz. Lakin Şarqi Türkistan nıñ bu künki şeraitinde Mahmud
Sicañ nıñ qaçıb çıqış mecburiyetinde qalganlıgı o qadar mühim bir hadisedir, ki biz
onı sükutla keçire almaymız ve bu haqda öz fikrimizni söylemesden tafsilatlı
khabarni kütübde turalmayız.

Mahmud Sicañnı biz şakhsen tanımaymız faqat Şarqi Türkistan dan bizge
erişebilgen malumatdan Şarqi Türkistanlı tuganlarımıznıñ Mahmud Sicañga köb
gene ümid baglaganlıqları añlaşılmaqdadır. Galiba bu ümid onuñ hükümetge
qatnaşıb yürüb bukünki Şarqi Türkistandagı vaziyetni öz arzusına köre özgertib
yubara bileceki oyundan ziyade onuñ Rus Bolşevikleri ve onlarnıñ yollangan
agentleri tarafından Şarqi Türkistannı Savetleştirüv planınıñ tatbiqine mani bola
bilüvi, hiç bolmaganda o plannıñ Bolşevikler istegen tezlikde işke aşırıluvına
tosqunluq ite bilüvi qanaati bilen idi. İkinçi tarafdan o Şarqi Türkistan Cumhuriyeti
ni qaytadan turguzu gayesini hedef itib almış bir kişi körsetilmekdedir.

Tabii Mahmud Sicañnıñ bunday birden bire memleketni taşlab çıquvına mühim
sebebler bardır. Onuñ memleketden çıqıb ketüvi bilen o yerdeki vaziyet de köb gene
başqa bir şekil almış olacaqdır. Her nerseden evvel onuñ ketüvi bilen Şarqi
Türkistannı Savetleştirüv yolundagı eñ mühim mani ortadan qalqqan boldı. Şarqi
Türkistan Cumhuriyetini qaytadan turguzuv meselesine kelgende o ayrım
şakhıslarnıñ tilek ve faaliyetlerinden ziyade içki ve tışqı hadisat inkişafınıñ barışıga
ve onı münasib bir şekilde istifade ite bilişke baglıdır. Bu yolda Mahmud Sicañ kibi
bir şakhsiyetniñ roli bütün Şarqi Türkistan muhacirlerini umumi bir şiar etrafına
toplab, bazı bir “Nagara, surnay siyasileri” tarafından khayali planlar bilen

*
Yaş Türkistan,İyul - Avgust 1937, San 92-93, Sayfa 28-32.
687

tüzdürülüb yürgen, milli iş için soñ derecede zararlı tuzannı yatıştırıb tınq havalı
milli yol üstünde normal hareket yaratmaqdır. Bu suretle, fırsat kelgende, tışqı ve
içki hadisatnıñ İnkişafından azami istifade yolını ve imkanını hazırlamaqdır. Bu
hazırlıq esnasında tışqı vaqaya ve hadisatga tesir etmekimkanı bolmasada Mahmud
Sicañ memleket dakhilinde gi inkişafga ançagına tesir ete bilmek imkanındadır.

Tabii bizniñ bu sırf bir qardaş tilekdaşlıgı eseri olaraq yazdıqlarımız Mahmud
Sicañga meslehat bermekçi bolganlıgımız şeklinde añlaşılmamalıdır. zaten biz
özimizde o haqnı körmeymizde… Bu bizniñ tarafımızdan bir temenni, tilek
genedir…

* *
*

Mahmud Sicañnıñ memleketni birden taşlab çıquvı bizni, acaba bu Mahmud


Sicañ qaçıb çıquvınıñ soñ aylar içinde bu işni yürütüge vekil bolganlıgını iddaa
etüvçi, hatta bizniñ fikrimizçe bunday müzakereler yürütüge hiçbir türlü haqqı
bolmagan kişiler tarafından, yürütülgen müzakereler bilen togrudan togru ve ya
bilvasıta baglanışı barmı? Degen sorgu qarşısında qoymaqdadır. Yinede açıqraq
aytkanda – acaba bu müzakereçiler Mahmud Sicañnıñ qaçıb çıquvını nazarda
tutqanmı idiler ve ya bu birden bire bolub qalgan hadise onlargada kütülmegen bolub
çıqdımı? Eger bu müzakerelerde Mahmud Sicañnıñ çıquvı nazarda tutulgan bolsa,
Mahmud Sicañnıñ Şarqi Türkistan hududini aşar – aşmas qılgan ilk hareketi
müzakereçilerniñ faaliyetleri bilen qara qarşı tüşüb qalgan bolmadımı?
Müzakereçilerniñ planı Şarqi Türkistannıñ bir an evvel ayrılıb müstaqil devlet boluvi
istiqametinde idi, ki buda aynı zamanda hem Savet, hem Khıtayga qarşı küreş
yürütmey bolaalmaydır. Mutuq menbadan aldıgımız malumatga köre Mahmud Sicañ
ise Gilgitke keler – kelmes Khıtay qonsolosi bilen körüşüb, onuñla Şarqi
Türkistandagı vaziyetni müzakere etmişdir. Bundan añlaşıladır, ki Mahmud Sicañ,
hiç bolmaganda imdilik, Khıtaylarga qarşı küreş yürütü tarafdarı emesdir. Bundan
Mahmud Sicañnıñ Şarqi Türkistan istiqlaline qarşılıgını mı añlamalıdır? Degen bir
sorgu çıqadır, ki bunug cevabını biraz qoyuvda berişke urunacaqmız. İmdilik biz
688

Şarqi Türkistandagı iş vaziyeti ve khalq ahvali ruhiyesini yakhşı bilgen Mahmud


Sicañ hareketi bilen aynı vasıfnı haiz bulunduqlarını iddaa ete almayturgan kişiler
hareketi arasındagı ayırmanı körsetib ötmekçi bolamız.

Şarqi Türkistandagı milli işniñ barışına zararlı ve soñ derecede qorqulu deb
kördigimiz bu farqnı açıq körsetib ötüşni milli işniñ saglam yolda barabilüvini temin
için lazım tapdıq.

Biz yuqarıda Mahmud Sicañnıñ Gilgitde gi Khıtay qonsolosi bilen


müzakeresinden onuñ Şarqi Türkistan milli istiqlali aleyhdarı bolganlıgı neticesinimi
çıqarmaq lazım? Degen soraqnı qoyub ketken idik. İmdi bu sorgunuñ cevabını
berişke urunacaqmız.

Bu künki vaziyetde Şarqi Türkistannıñ yalgız öz küçine tayanıb milli istiqlalini


turguza almayacagında şübhe itib bolmaydır. Bu halde Şarqi Türkistan istiqlaliniñ eñ
qızgın bir tarafdarı üçünde şunday yoldan yürü mümkün: Ülkeni üstünde hakim iki
düşman quvvetden birisiyle muvaqqaten añlaşmaq suretiyle olsada evvela birisinden
qurtarmaq kerek. Tabii ilk sırada küçlü ve memleket üçün qorqularaq bolganından
qurtulmaq lazım. Bu suretde Şarqi Türkistannıñ tola istiqlali meselesi biraz arqaga
atılıb bir müddet için keñ içki mukhtariyet haqqı bilen qanaatlanıb, hazırlanıb onı
tam istiqlalge aylantırıb yubarış boladır.

Siyasi küreşde, bazen öziñe aynı derecede düşman, birbiriyle raqib iki küçni saña
qarşı birleşib ketüvge qoymaslıq da gayetde mühim bir meseledir. Şarqi Türkistanda
içki ve tışqı vaziyet başqa türlü hareketge imkan bermegen taqdirde şunga okhşaş bir
küreş taktikesi yolı tutuv mecburiyeti togabilüvini de düşünmek mümkündür.

* *
*

Biz Şarqi Türkistan istiqlaliniñ eñ qızgın ve samimi tarafdarlarımız. Faqat bunı


tilemek başqa, işke aşırmaq yine başqa bir meseledir. Her ayrım kişi tiley bilsede
689

vücudge çıqaruv bütün milletniñ işidir. Şarqi Türkistanlı muhacir tuganlarımıznıñ öz


ara birlikleri ve bu saglam qurulgan muhacir küçiniñ memleketde ki khalq bilen sıqı
temas, baglanışıda qaluvı küreşde ki muvaffaqiyetniñ birinçi şartıdır. Yalgız küreşniñ
hedefi üstünde gine emes, tatbiq etilecek taktik ve usul hareket üstünde de tam birlik
lazımdır. İçki ayrılıqlar togdura bileturgantışqı ittifaq ve dostluqlar milli qurtuluş
hareketi üçün eñ zararlı zaherlerdir… Şakhsi tesir ve menseb üçün urunuşlar ise milli
işniñ eñ qorqulu düşmanıdır…

Bizniñ Şarqi Türkistanlı tuganlarımız tarafından işetilmesini istediklerimiz,


tilediklerimiz mene şunlardır.

* *
*
690

ŞARQİ TÜRKİSTAN YEÑİ HADİSELER QARŞISINDA*

(Kaşgardan alıngan hususi bir mektubdan)

… Biz 29 unçu May Şenbe küni keç dukandan bagqa çıqıb kiterken şehir tınçlıq
içinde idi. Bagqa keldik, yemek aşadık, çay içdik, selamet uyquga ketdik. Bir vaqit
bagnıñ qoşnusıda oturgan kişiniñ qıçqırıgın işitib qorqub ketdim. Çünkü hükümet
tarafından qolga alına turganlarnı keçesi kelib alıb kiter idiler. “Nime gep?” deb
çıqsam, “Şehirde atışu bar” dedi. Qulaq salıb, çındende küçlü atışuv barlıgın işitib
hayran bolduq. Saat üç ke çayrek bar idi. Ukhlamasdan tañı atdırdıq. Bagımız şehirge
köb yaqındır. Saat 9 larda “Üç harf” (yani “G.P.U”) nuñ 20 çaqlı atlıg askerleri
köçemizden qaçıb ötdi. Şul vaqitgeçe atışmanıñ kimniñ tarafından bolganlıgın bile
almadıq. Saat 10 larda adamlar şehirden qaçıb çıqa başladılar. Ahvalni surasaq,
“Yarkendde gi askerler bilen Dunganlar birleşib şehirni aldılar. Hazır Tişik dervaze
açıq. Biz şul dervazeden çıqıb keldik” dediler. Şul khabarni işitib köb sevindik.
Atışma şul küni keçesi tokhtaesız devam etdi. “Şehirni algan bolsalar nime üçün
atışma tokhtamaydır?” deb suraganımızda “Hükümet askerleri Yeñi dervazede iken
şul küni bandat vaqti hükümet ayroplanıdan sekizi köterilib, şehirniñ tepeside uçub
yürüb bir saatden soñ gayıb bolub ketdi” dediler.

Duşenbe küni itibarilen atlanıb şehirge, Tişik dervazege bardım. Dungan


Müslüman askerler qumtopraq içide. Atışma nihayetde dehşetlik. Ölük ve
yaralañalarnı şehirden çıqarıb turubdurlar. Şul yerde Müslüman askerlerden,
özleriniñ bu yerde qanday bildirmesden kelgenliklerin surab añladıq. Bular keçesi
yürüb, kündüz qışlaqlarga kirib yatır ikenler. Her kün hükümet ayroplanları
Yarkendge barıb, yollarnı qarab, Kaşgarga asker kiledirmi, yoqmu dab khabar berib
turar iken. Dunganlar özleri ile birge kiltirgen narvan (Nardban) lar arqalı şehir içige
tüşüb, Tişik dervazege kelib, dervaze saqçılarını öldürüb, dervazeni açtılar ve
Dungan Müslüman askerler şehirge kirib, şehirniñ yarmısıdan köbrek yerini almışlar.
Şul küni askerlerni her tamaña taqsim qılgan ikenler çınança bir parça askerni Yeñi

*
Yaş Türkistan,İyul - Avgust 1937, San 92-93, Sayfa 32-36.
691

şehir (Yeñi Kaşgar) dagı ayroplan istansasını basmaqqa belgileb, ayroplan istansasını
saqlab turgan iki yüz askerni basıb, bir qançasını öldürüb, ayroplannı tutamız deb
turgan çaglarıda ayroplan köterilib, şehir üstide bir saat üçün yürüb qaçıb yoqalgan.

Yarkendden çıqar vaqtide 5 – 6 mıñ askerni merkit yolı ile Aqsu tamanıga cönetib
yubargan ikenler. Fitne ubası Ulug Çatga hem Kaşgarga kire turgan keçesi bir qança
asker yubarıb, Sim khane geçe qolga alganlar. Şul küni birden şu khabar işetilib
qaldı: Qamaqkhanede gi bütün bendiler “Üç harf” (“G.P.U”) tarafından atılıb
öldürülmüşdür. “Üç harf” qamaqkhanesi Muhiddin Can Bay Hacımnıñ Hacı
khaneside idi.

Duşenbe küni Taş Khoca qutulub çıqdı. Biçareniñ qımıllaşga hali qalmabdır.
Vaqanı surasam “İki yüzden artıgraq bendilerni atıb taşladı. Özi haqqında şunday
söyledi: “Meni atarçagı özimni taşlab yubardım. Ölük kibi yatıb, olar qaçqandan
keyin mende qaçıb çıqdım”dedi.

Mıltıq oqlarıdan ölük kimilerige ot tüşüb köyüb ketibdirler… Taş Khocanıñ bir
qolı köyübdür. “Raci Qari ile Abdülkhalil biçarelerniñ igesi yoq, tanıb bolsa kömüb
qoyaylıq” die Seşenbe küni irteleb Qarş Akam birle bir neçe kişini, ölükler yanıga
alıb bargan idik. Faqat ölüklerni tanıyalmadıq. Fecii bir manzara idi… Ölükler
sasıgan idi… Qarş Akam “Kitemiz,Tañrı bularnıñ imanını selamet qılgay!”dedi.
Atılganlar içide 15 qadar misafir bar. Raci Qari, Abdülkhalil, Abdülvahid Can, Feyz
Makhdum Hekim Canlar… Kaşgarlıqlardan: Hacı Bek Hacım, Abdurrahim Hacım,
İmin Lente, Mehmed Ali Efendi (İstanbuldan oqub kelgen) ve şularga okhşaş
kişilerdir. “Üç harf”niñ ruikhatı Dunganlarqolıga tüşübdür. Mezkur Yarkend vaqası
tügegeç üç mıñden artıgraq kişi qolga alınmaqçı iken.

Pencişenbe küni Rahim Can Qari bala – çaqaları birle çıqışıb qaldılar. Şenbe küni
Dunganlar Yarvaq dervazesini algan idiler. Pencişenbe küni “Üç harf”ler çıqarıb
alıbdır. “Dunganlar qaçdılar”degenkhabar ahvalimizni perişan eyledi. Ertesi kün
hiçbir atışma yoqdi. Hayran bolub qorqa başladıq. Şehirden khabarlar kile başladı.
Şehirni evvelçe kelib algan askerler Aq Doppı kiygen bolub, qollarındagı aq asaga
692

“Fi sebilillah”deb yazılgan iken. Mezkur askerlerden hiçbir kişi qalmabdır.


Orunlarıga Khotan Dunganlarıdan ornaşıb qalıbdırlar. Yine arqa arqaga asker kelib
turubdur. Evvelgi askerler fedai askerler iken.

Mezkur Fedai askerlerni bu yerden alıb Aqsuga yubargan ikenler Khüdaga şükür
qıldıq. Atışmanıñ tokhtab qalışıga sebeb qurallarnı tabşıru haqqındagı musalaha iken.
Bu Çaharşenbeden tartıb Duşenbe geçe çözülüb ketdi. İki taraf hem şehirni talavdan
saqlanıb turdılar. Lakin banqadagı pulnıDunganlar alıb çıqıb ketdiler. Andin qalgan
Tört Tengelik tizeni khalq taladı. Dotey Yamulni hem taladı, lakin Dükkanlarga
taqılmadı.

“Üç harf” tarafındagı bazı dükkanlarnıñ qulpını sindirib, tizesi bolsa alıb, faqat
mallarıga qol taqızmadılar. Dunganlar tamanuda intizam yakhşı boldı. Bizler bolsaq
nihayetde içimiz pişib, Dunganlarnı Oruslar aldab qoydımi, munça çözülüb ketdi.
Ulug Çat tarafından yardam kelib qalırmıken deb teşviş itib turar idik. Düşenbe ötüb
Şeşenbe küni, 8 inçi İyunda, “Üç harf” niñ 400 den artıgraq askeri başlugı ile birge
teslim boldı. Müslüman askerler Yeñi dervazege tayin qılınmışdır. Yeñi şehirni urab
turadırlar. Vekiller kirib – çıqıb turubdurlar. Yeñi dervazede 120 giçe Khıtay askeri
esliha tapşırmasdan, bizler Yeñi şehirden tüşkendirmiz. Yine Yeñi şehir ge çıqıb
qurallarımıznı tapşıramız deb şart qoygan ikenler. Maqul deb keçesi Orusniñ pakhta
Zavodi içige asker toplab, Khıtay askerleri şehirden çıkıb kite yatqanıda şul yerde
olarnıñ qurallarını alıbdırlar. Dunganlar inşallah yaqında Yeñi şehir ge hem
kirecekler. Urumçiden bir munça asker yolga çıqıbdır. Yaqında quvvet kelib qaladır
degen khabarlar bar idi. Faqat ol taraflarda hem Kaşgar ga okhşaş qozgalış bar iken.
Yarkendde giler Aqsu ga adam yubarıb khabar aldırgan ikenler. Aqsuda hem isyan
çıqıb isyançılar qolıga ötkenden keyin bular hareket qılganlar iken. Her qanday bolsa
akhiri khayerlı bolsun. Bütün khalq anadan Yeñi togulgandak bolub köb sevinç
içindedir.

Khotandagı Sicañ keldi. Yeñi şehir işi bir taraf bolgandan soñra Urumçi tarafga
yürer imişler. Egerde “Çet” hemsaye Rusya hükümeti aralaşmasa Dunganlarda
quvvet kette… Faqir Khotanga bargan çagımda 14 mıñdan artıgraq askerleri bar idi.
693

Hemde yerlik Özbik Müslüman askerleri hem birgeleşib quvvet yigirme mıñga yetdi.
İlgerigi vaqitdegidek perakende askerler emesler, tertiblikdir.

Çine kem İslam hükümeti bolayatır. Köçede saç qoyub, batınka kiyib yürgenler,
saçlarını qırqıb, meshi kiyib aldılar. Doqtor Mecdeddin Bek hem saçını qırdırıb
algan. Onuñ turgan yeri “Üç harf” yanıda idi. Soñgu vaqanıñertesi küni qaçıb çıqa
aldı. Selametdir. Doqtorkhanede yaralılarga qaraşıb turubdur. İndi Eski şehir işi
tamam tınçlandı. İnşallah kilesi haftada Yeñi şehir ve Aqsu tarafından kele turgan
khabarlarnı yazurmen.

Bay Hacım bilen Sicañ aldıga barıb Fatiha qılıb keldik (*)482.

İmdi Hindistanga yollana turgan mallarnı yubarmaq mümkündür. Bütün mallarnıñ


nerkhini malum qılıb tururmiz…

Büyük ihtiram ile: Bek Oglu 10 İyun 1937

482
Bay Hacım = Emir Akhundbay, Yeñi Sicañ = Abdülkerim Makhdum.
694

ŞARQİ TÜRKİSTANGA DAİR İLMİ BİR ESER*

Berlin Yüksek Tekhnik Mektebiniñ yol salu işleri bölümini bitirgen


milletdaşlarımızdan Fuad Qazaq Bek yaqında Şarqi Türkistan yolları haqqında
Almança bir Doqtora yazdı idi. Doqtor Fuad Qazaq Bekniñ keñkitleni de
qızıqtıraturgan “Şarqi Türkistan Büyük Devletler Arasında” namlı bu ilmi eseri
umumiyetle Şarqi Avrupanı, ınıqsa Rusyanı ve bunga qaraşlı ve bu devletniñ tesiri
astındagı Asya ülkelerini örgenüv üçün qurulgan bir Alman cemiyeti tarafından neşr
etilib satışga çıqarıldı. (*)483

Eser 160 betlik bolub başlıça iki qısımga bölünmüşdür. 60 sahifeden ibaret ilk
qısmında Şarqi Türkistannıñ çegereleri, tabiatı, iqlimi, mesahesi, khalqı, tıgızlıgı,
Khıtay idaresi khalqınıñ boyunturugundan qurtuluş hareketleri, 1931 – 1934 inçi
yıllardagı khalq qozgalan, Khocalıgı (Ziraati, pakhtaçılıgı, maldarçılıgı, accılıq,
yerbaylıqları), imalatı, ticareti ve yolları haqqında malumat berilmişdir. Eserniñ
qalgan 100 sahifesinde ötken asırnıñ 70 inçi yıllarından buyan büyük devletlerniñ
Şarqi Türkistandagı müstemleke siyaseti haqqında bahs etilmekdedir. Bu mühim
qısımda Rusya, İngiltere ve Yaponyanıñ Şarqi Türkistandagı reqabetleri, Şarqi
Türkistannı Garbdan Savet Rusya hükümeti astındagı Garbi Türkistan ile Cenubdan
Hindistan, Şarqdan Khıtay ile baglayturgan yollar ile bu yollarnıñ inkişafı, qatnaşı
baqımından ehemmiyet ve muqayesesi, Şarqi Türkistannıñ Rusya, Hindistan, Khıtay
ve Afganistan ile ticari münasebeti haqlarında mühim malumatlar toplanmışdır.
Rusça, İngilizçe, Almança, Fransızça, ve Türkçe neşriyatga tayanıb yazılgan bu ciddi
eserniñ soñina Şarqi Türkistannıñ qomşu ülkeler ile baglanışını körseteturgan bir
kharita hem qoşulmuşdur.

Bundan altı yıl burun neşr etilgen Doqtor Tahir Şakir Bekniñ“Köçebe
Khocalıgınıñ Ana Khatları” nam ilmi eseri ile (Bu eser haqqında "Yaş Türkistan" nıñ
*
Yaş Türkistan,Sentabır 1937, San 94, Sayfa 38-39.
483
Dr. Fuad Kazak. “Ostturkistan zwischen den Gross mächten”. Ein Beitrag zur Wirtshaftskunde
Ostturkistans. Königsberg (Pr.) und Berlin W. 35. Ost – Europa Verlag. 1937. 160 Seiten Kartoniert
7.50 RM.
695

27 inçi sanında bahs etilmişdir) Doqtor Fuat Qazaq Bekniñ şu yıl basılıb çıqqan Şarqi
Türkistan haqqındagı ilmi eseri tilimizni bilmeyenlerden yerli şeraitni layıqıyla añlay
almayturgan bazı Avrupalılarnıñ Türkistan bilgisini olgunlaştıruga khıdmet etüvçi
mühim eserlerdir. Keşke evvelçil qurumlar Avrupa tertibinde yazılgan Türkistanga
dair şundak ilmi eserlerniñ Türkçesini neşr etüvge urunsaydılar.

Toqtamış Oglu.
696

ŞARQİ TÜRKİSTAN MİLLİ FACİASI*

Peşaverden, Habiburrahman Efendi tarafından başqarmamızga yollangan bir


mektubdan: “Bir haftadan berli Hindistan matbuatında Şarqi Türkistan ahvali
togrusunda yeñi – yeñi khabarlar basılmaqdadır. Bu khabarlarde Şarqi
Türkistandan köb kişilerniñ Hindistan hududundagı “Ladakh” degen şehirge qaçıb
çıqayatqanlıqları bildirilmekde ve Hind hükümeti tarafından yollarga qışlalar
qurulmaqda bolganlıgı yazılmaqdadır. Lahorda çıqaturgan kündelik “Mullap”
degen gazitanıñ 22.10.37 tarikhli sanında, “Keşmirmin Çar Men Sunapikragiyan”
yani “Keşmirde 4 Min Altun Qolga Tüşdi”başlıqlı bir khabarında, Khıtay riayeti
(Şarqi Türkistan khalqı)nıñ Yarkend yolı ile Ladakhqa, andan soñ Keşmirge
kelmekde ekenligi bildirilib, olar arasından bir kişi besatından tört min (Bizniñ
hesab ile 12 Put çamması) altun çıqqanlıgı ve mezkur altunnuñ Padışahlıq
khazinesige alınganlıgı yazılmaqdadır. Gazitanıñ yazuvına qaraganda besatından
altun çıqqan kişi Semerqandlıkdır.”

Şarqi Türkistan çegeresiden Kabil arqalı başqarmamızga kelgen 23.10.37 tarikhli


bir mektubda: “Ergeştam tamandan 11 Rus teyyaresi kelib Yeñi hisar, Yarkend,
Khotan şehirlerini bombardıman etdi. Yeñi hisar şehri yer bilen yeksan boldı. Hatta
tikkeyib turgan bir genede divar körmeysiz…

Dunganlar ve Türkler Khotandan çıqıb Yarkend, Kaşgar, Uçturfan, Aqsu


şehirleriniñ eski şehrini feth itib, Yeñi şehrini muhasara halinde qaldırıb kete
berdiler. Yeñi şehirler qommunist quvvetleri qolunda qalaberdi. Muhasarada qalgan
qommunistler kharicde gi quvvetleri bilen Khabarleşib turdılar. Dungan ve Türk
quvvetleri Urumçi ge yaqınlaşgan idiler (Tört künlük yol qalgan idi). Faqat şu
ilgerilegen quvvet arqasını mustahkemlerken arada Şimal ve Garb (Ergeştam)
tamanlardan köb askeri quvvetler keldi ve qarşılıq hücumga başladı. Qoruqdan
muntazam asri qurallar bilen qurallañan asker ile yuqarıdan teyyare hücumları
qarşısında uzaq muqavemet mümkün bolmadı.

*
Yaş Türkistan,Noyabır 1937, San 96, Sayfa 31-32.
697

Khotannı Türkler niçe kün müdafaa itib, akhirde muqavemet ete almay keri
çikeldiler. Yarkendni müdafaa qılıb turgan Baş qumandan Ma Kho Señ hem birniçe
künlük muharebeden keyin 500 kişisi bilen Hindistan çegeresinde gi Ladakhqa qaçıb
çıqışga mecbur boldı… Özi bilen mıltıq, oqçaçar, bir qança atga altun yükleb çıqdı.
Hazır Ladakhdadır.

Şu yerde qaygılı bir hadiseni de qayd itib ötey: Ma Kho Señniñ Ulug Çat
(Ergeştam) tamaña qoygan adamı meşhur zalim qankhor Madulin (Dungan), Ma
Kho Señ ge khıyanet etdi. Öz askerlerini Ma Kho Señ ge qarşı ayaqlantırdı. Ruslar
bilen birleşib Ma Kho Señ ge qarşı propaganda qıldı ve Kaşgarga Şimal hem
Garbdan kelgen qommunist quvvetlerige imkanberdi. Şul sebebden qommunist
quvvetleri Kaşgarga kirdi. Ruslar Ka-Silingg (Cenral Ma Cu Ying ) namından qılıb
teyyareden şu mazmunda propaganda varaqaları taşlab turdılar: Men Ma Kho
Señden memnun imesmen. Onıyeriden tüşürüb, ornıga Madolinni belgiledim. Siz
onga itaat itiñiz.” diylerdir.
698

ŞARQİ TÜRKİSTAN MİLLİ FACİASI ETRAFINDA*

Başqarmadan: Biz Türkistanlılarnıñ öz milli meselemiz bolgan ve şübhesiz yaqın


kelecekde Asya Qıtasında bolacaq büyük tarikhi hadiselerde roli mühim Şarqi Türkistan
meselesiyle "Yaş Türkistan" oquvçıları bir az tanışdırlar. Bu mesele ge dair basılışı közde
tutulgan bir qança maqalaga başlangıç olaraq basılmaqda bolgan töbendegi Şarqi Türkistan
çegeresi başından yollangan maqalage oquvçılarımıznıñ nazarı diqqatini ayrıça tartib ötemiz.

Şarqi Türkistan inqılabı basit tüşünce ile ve yalgız mahalli zalim hükümetni
tüşürüb, ornıga adaletlik bir hükümet quruş ve cumhuriyet qanunlarınıñ milli ve dini
huquqlarıdan faydalanış maqsadıyla başlangan. Türkistannıñ bir poçmagında
batlagan bu inqılab, bomba zerbesiniñ teraqqisideñ ani ve Türkistannıñ her tarafını
qaplagan. Ama acibdir, ki bu inqılabnıñ maqsadı memleketniñ Cenub ve Cenub Şarqi
taraflarıda mana ve maqsadını özgerib ketken, yani Khotanda “Celaletülmelik” tayin
etmekle Padışahlıq qurulub, Kaşgarda Khoca Niyaz Hacını Cumhur reisi belgileb
“Cumhuriyet” qurulgan. Halbu ki inqılabnıñ ta başıda Urumçi ge küçi kafi kelmegen
inqılabçılar fırsatcı Dunganlarnı çaqırıb qoyub, olarnıñ vade ge vefasızlıgı ve İslami
hareketde müslümanlıqqa togru kelmegen işleri yüziden arada ikhtiaf çıqıb, az künde
bir birlerige düşman bolganlar ve bu nazik fırsatdan faydalañan Urumçi hükümeti
vekiller qoymaq suretiyle yerli Türk inqılabçılarnı öz tarafiga alabilgen idi. Ciñ şurin
niñ qaçırılışı ve “Şiñ Şi Sai”niñ Nankin nezdinde teşebbüsde bulunub özini “Doben”
(Umumi Harbi İdare Başlıgı bolub Khıtaylarda bir rütbedir) qılışı tob plandan
khabarsiz saf dillerni inantırışga kafi kelgenden başqa, aynı zamanda, qankhor ve
vahşi tabiatlı Dunganlarnıñ cefasıdan qurtulmaq üçün bir çare idi. Başlangıçda çeksiz
bir huquqnı oylagan inqılabçılar, öz başlıqları Khoca Niyaz Hacı nı “Şiñ Doben”
tarafıdan “Nencañ Buvi ZuñSiling” lik “Cenubi Şarqi Türkistan Muhafız Yüksek
Generalligi” rütbesige nailac razı bolganlar. Mene şu vaqitde Khoca Niyaz Hacı
Kaşgarda qurulgan Cumhuriyetge Reis tayin etilgen idi. Ne bir tarafdan “Siling” lik
rütbesini, ikinçi tamandan müstaqil bir cumhuriyetniñ Reisligi ünvanını taşıgan
Khoca Niyaz Hacı ve ne de onu Cumhur reisi olaraq belgilegen Kaşgar hükümeti bir
birige zıd bu iki hareketniñ qanday bir neticege barıb tokhtalacagını tüşüne
*
Yaş Türkistan,Ginvar 1938, San 98, Sayfa 28-31.
699

almadılar. Ama “Buvi ZuñSiling” deb saylagan “Şiñ Doben” hamme nerse ge vaqıf
bolub, bütün işini bilib yürütmekde idi. Derhal şunı hem qayd etmek lazımdır, ki
inqılabnıñ ta başında Yaponya uruşınden qaçqan Khıtay askerlerini Savet Rusya
Şarqi Türkistanga kiritib qoygan ve Rusyadan ötüb bu topraqlarda yaşamaqda bolgan
Aq Ruslarnı hem qurallandırıb “Şiñ Doben” küçiniñ mükemmel bolişiga maddi
yardamını körsetken idi. Savet Rusya yalgız bunuñ ile gine qalmasdan, Çoguçek
tarafıdagıDungan isyanını basdırmaq bahanesiyle, Cungarya ga “Tarbagatayski
Etret” (Makhsus Tarbagatay Ordusi) ni kiritken idi. Yani başqa çaraq qılıb
ayıtkende, Şarqi Türkistannıñ Cenub vilayetlerinde öz ara ikhtilaf ve mukhtelif
hükümet quruş hevesleri ve Dungan – Türk mücadelesi devam etib, mahalli ve
muvaqqat idareni kurub bir munça khudrai nadan adamlar tarafıdan “Toluq
Müstaqil” devlet khülyası yaşalır iken, Şimalda yıllardan biri hazırlañan siyasetniñ
bütün temel ve negizleri qurulmaqda idi!...

*
* *

Şimaltarafından menhezmen qaçıb kelib talan – bulan qatliam ve keyfi idare ile
bir müddet Kaşgarda, Yarkend ve Khotanda hükümran bolgan Dunganlar ve olarnıñ
başlıgı Ma CuñYing Gasiliñ Urumçiden muttefiqen kelmekde bolgan yerli Türk
askerlerige Kaşgar ve Yarkendni terk etib, yalgız Khotanda (Qargalıqdan itibaren)
qalmaq üzere Dunganlar çikeldiler ve Ma CuñYing acib bir khayal ile Rusyaga
keçdi. Şimalden maglub bolub qaçqan Dunganlar Kaşgardagı Cumhuriyet
hükümetini, Khotandagı Meliklik devletini tügetken idiler.

Nime sebebden Urumçi askeri Dunganlarnıñ Khotanda qalışıga müsaade etdi?


Quvveti kafi derecede ve zaten qolab kelmekde bolgan halde nime sebebden olarnı
taqib etib işge nihayet bermedi? Bu ve bunuñ kibi suraqlarnıñ cevabı köñüllerde
uqde idi. Mademki şunday boldı, tamam bolmagı lazım idi. Bu suraqlarga o zaman
Dobende cevab bere almas idi. Çünkü o hem başqa bir plan idi, “Ma Zhoñ-yiñ”ni
Mosqvaga cezb etken quvvetniñ esrarından sanaladır.
700

1. Dunganlarnıñ Şarqi Türkistannıñ her tarafındagı uruşlarda qılgan


zulümleri, qatl amları tilde destan bolurluq şekilde feciidir. 1934 ünçi
yılınıñ May ayından başlab tam üç yıl Khotanda turgan Dungan
hükümetiniñ onda memleket namıga qılgan bir gene faideli eseri yoq.
Onuñ qılgan işi daima talançılıq, tehekküm, zulümden ibaret bolgan. Pek
cahil ve ziyade khudray bolgan bu makhluqlarnıñ Şarqi Türkistan
inqılabıda aqıtgan qanlarnıñ neticesi soñ derece feciidir. Türkistannıñ
biçare yerlik khalqı yalgız Khıtay ile uruşmadı. Cekhalet yüziden öz ara
ittifaq ete almasdan Dunganlar ile uruşub, khususen Dunganlar bilen
bolgan mücadelelerde ziyade qan töküldi. Zaten emanet ve misafir bolgan
Dunganlar bir şehirni qolga alganda onı layıqıyla idare etealmadılar.
Daima atları hazır, özleri tayyar turub yurtdan her nerseni talab aldılar.
Köb yerlerde ve köb vaqitlerde keçesi yatarken mevcud bolgan
hükümetniñ (Dunganlarnıñ) ertesi kün erteleb ketib qalganını kördük…

Ma Zhoñ-yiñ Rusyaga ketkenden keyin Ma Kho Sen Sicañ askerlerini idare etib
Khotanda qaldı. Ma CuñYingden khat kelib turdı. Ma Kho Sen adamlarını yubarıb
körüşdi.

(Devamı bar)
Taci Ahmed.
701

ŞARQİ TÜRKİSTAN MİLLİ FACİASI ETRAFINDA*

(Ötken sandan devam)

Khoca Niyaz Hacı Urumçi de Liu Cuvşige orunbasar boldı. Liu burungu
Khıtaylardan oni Doben heykel qılıb “Cuvşi” ünvanını berib qoyub qoydı. (Savetler
İttifaqı Reisi cumhurı Mujik Kalinin ge okhşaş. “Cuvşi”lik Mülki Vali umumilik
mensebidir; mesela Jin Cuvşi, Ciñ Şurinniñ mensebi idi. Bunga hükümet başlıgı
demek hem bolur. Bu Urumçide gi umumi vilayet heyet idaresige yani Siñ Ciñ
Fucuvşi ga riyaset etedir).

“Sicañ”lıq rütbesiyle Mahmud Muhiti ni 6 nçı atlıq yerli Türk askerleri ile
Kaşgarda yerleştirdi. Altınçıga (Yani Sicañlıqqa) qaraşlı tört ten asker bar idi.
Bularga yeñiden bir nerse berilmedi. Olar özleriniñ uruşlarıda qolga tüşürgen ve o
zaman algan quralları bilen turdılar. Bazı vilayetlerde yerli Türklerden Vali, Hakim
(Dotey, Sencan) tayin etildi. Mektebler açılsın deyildi. Gazitalar tesis etildi…
hammesi güzel, yakhşı idi… 12.4.33 de qurulgan Urumçi hükümetiniñ on tört
“Millet” den ibaret deb atagan bu Şarqi Türkistan ülkeside yürütgen ve Kaşgarga atf
etken siyaseti hükümet ve sükünet noqtasıdan inqılabdan harib çıqqanlarga,
Dunganlardan bizar bolub bihal qalgan khalqqa ilk nazarda biraz cazib hem
köründi… ama mesele işniñ iç yüzide idi. Bu, kelişi güzel qurulub qalgan hükümet
“Dahi” Şiñ Dobenniñ iddaakar eseri emes idi. İpniñ uçi başqa tarafda ve perde
arqasıda başqalar bar idi. “Qara köz” oynadı, biz külüb alqışladıq… ama aqıbet
bizge köb bahaga mal boldı…

Mahmud Muhiti dirayetlik adam idi. Onuñ yüregi saf, vatan muhabbeti, din ve
millet sevgisi ziyade bolganıdan, qolıdagı askerni saqlab, talim
khususundagıerkinlikden faydalanıb, muvasa yolını tutub turdı. Çünki o siyasetniñ
menhus tarafını, zararlık noqtasını bilib qaldı. Biçare Fucuvşi (Orunbasar) o yerlerde
emes idi. Sicannıñ sırga vaqıf bolganını, binaenaleyh ammeniñ sevgi ve saygısını

*
Yaş Türkistan,Febral 1938, San 99, Sayfa 28-31.
702

özige celb ve cezb etken bu adamnıñ künnüñ biride özleri üçün zararlı boluşini
tüşünüb Urumçi hükümetleri (Çünkü yalgız Urumçi emes de onuñçün, “Mazlum”
Milletlerniñ hamisi Rusya Savet Hükümeti ile Urumçi bu ülkeni birlikde idare
etedirler) Sicañnı nazardan qaçırmasdan, cezeri siyaset taqib etişke başladılar. Sicañ
bunuñ da farqına bardı, añladı. O khalqıga ve yurtıga ziyade hürmet etkeniden ve
açıganıdan tınçlıq bilen, eñ sevdigi bala – çaqalarını hem taşlab, hudud hariciga
çıqdı. Öz rahatı üçün emes, inqılabda maqsadıga yetişealmaganı, köñüldegidek iş ve
khıdmet qılalmaganı üçün ileride yurt ve milletimge faide yetkizermi ekenmen degen
ümidi bilen kharicga çıqdı. Askerlerge tavsiyesi: “Siz yine evvelgisideñ öz
yerleriñizde turıñ, Allah qısmet qılsa yaqında körüşürmiz; din, millet ve vatan
sevgisini yüregiñizden çıqarmañ!” den ibaret idi.

Ma Kho Sen fırsatdan faydalandı. Sicañ (General) Mahmud Muhitini Urumçi ge


tutub berib, hırs ve tamini tatmin ete almadı. Qanga susagan dimagı, pulga ve altunga
toymagan közi onı ikinçi bir meselege sevq etdi. O Mahmud Muhitiniñ askerlerini
igfal etdi. “Mende yigirmi mıñ asker bar. Urumçi Bolşevik hükümetini yoq
qılamız”dedi. Yalgız bir – iki ten askeriniñ qıyafetini özgertib, olarnı Türk askeri
qatarıga qoşdı. Kaşgarga hücum qılıb, altı künlük muharebe ve cidden can siperane
uruşdan keyin Türkler Eski şehirni aldılar. Ma Kho Sen Kaşgarga keldi. Ta şu
vaqitgeçe “Bizniñ sizler ile birge bolganımıznı Oruslar bilmesin, Urumçi
tuymasın!”dedi. Türklerni Uçturfan, Aqsunuñ fethige buyurub, özi Kaşgarda qaldı.
Yeñi şehir (Kaşgar Yeñi şehri)de gi muhasarada bolgan askerlerni saqlab turdı. Türk
askeri o tarafda uruşda iken Dunganlar bu tarafda yine evvelgi işlerini qıla başladılar:
Talançılıq, qatliam… ölgen Türk, uruşgan Türk boldı. Rahat qılgan Dungan, altun
toplagan ve qaçış üçün yol hazırlagan Dungan idi… “Tazıga tut, koyanga qaç”
degen siyaset abus çehresini körsetdi. Ruslar (Urumçi artıq ortadan çıqdı, çünkü Rus
hududlarından asker kirdi. Onuñçün Ruslar dedim. Vaqıa suretleri ve namları
Urumçi bolsa hem…) Mahmud Sicañ askerlerini ortadan qaldırmaq üçün Dungange
tut degen iken… ama keyin özleriniñ de edebini yakhşı gene berib qoydı.
*
* *
703

Bu kün artıq ne Khotanda ve ne diger yerde müteşekkil bir quvvet qaldı. Dungan
(36 nçı Sicañlıq) tügedi. Her taraf kamilen Urumçi hükümeti namı astıda bir idarege
taabidir. Elhal eñ keyingi khabarda Khotannıñ Qarangı taq degen yerleri de Türk
askerleriniñ qalıqlarıdan Dunganlarnıñ de qaçıb qalganlarıdan ibaret bir miqdar
qurallı küçniñ can saqlab turganlıgı añlaşılmaqda bolsa hem, maalesef hem
müşküldür hem tehlikelidir. Demek Dunganlarnıñ eñ keyinği zerbesi, nuhuseti ve
zarari inqılab faciasınıñ bir haylevi şekilde tugeşige sebeb desek boladır. Şarqi
Türkistan tarikhiniñ her bir inqılabında bu nahis simanı körüş ve her biride yolda
tiken bolganını oquş mümkündür. Sicañ Mahmud Muhiti uruşdan fayda çıqışını
bilseydi, özi öz askerleri bilen birge turub uruşur idi. O kişi bilir idi, ki uruşsa
Urumçiniñ qorqaq tört – beşmıñ Khıtay askeri bilen emes, togrudan togru Mosqva ile
uruşur idi. Mene şunuñ üçün beyhude khalqnı viran qılmaqdan tartındı. Öz yurtı
bolmagan menfaatperest Dungan“Ölse Türk ölür” deb yançu gini toldurub, qan,
ölüm, veyrançılıq içide ülkeni taşlab, hatta öz yaqınlarınıda taşlab qaçdı. Türkistanga
yalangaç çıqqan Dunganlarnıñ alıb kelgen altunları ve qıymetli eşyaları Hindistanda,
qısmen her kimniñqolıda ve özleriniñ yanıda khulasa perakende bolub ketdi. Yurtda
şu keyingi inqılab neticeside yine neçe adamlar Urumçi hükümeti tarafıdan şübhe
astıda qaldı ve zulüm, terör siyasetiniñ yine de uygayışıga sebeb teşkil etdi.

Taci Ahmed.
704

ŞARQİ TÜRKİSTAN MİLLİ FACİASI ETRAFINDA*

(Dungan ve Rus Bolşevikleri vahşiliginden bir numune)

Başqarmadan: Şarqi Türkistan mili inqılabı haqqında idaremizge arqa – arqaga


yazuvlar kelmekdedir. Bir qısmını basabaşladıgımız bu yazılarnıñ, umumiyetle
alganda mazmunı birbirige okhşaganıdan, biz mecburen burunraq alınganlarını
basacaqmız. Biz “Derdmen” Efendiniñ yazuvından “Şarqi Türkistanlı
tuganlarımıznıñDungan ve Rus Bolşevikleri tarafından körgen cebr ve cefalarından
qısqaçagana bir numune” degen qısmını basunı muvafıq kördük.

Şarqi Türkistan haqqında başqarmamızga yazuvçılardan maqalada bahs etilgen


hadiselerniñ (Eski ve yeñi) tarikhini körsetüvlerini ötünemiz.

Uzun yıllardan beri Şarqi Türkistannıñ mustebid Khıtay Khanları ve memurları


tarafından idare qılınıb, ezilibkelgenligi malum ve mezkurdur. Soñgu devirlerde
vatandaşlarımıznıñ uyganışı yurtmuznuñqurtuluşı ve khalqmıznıñ istirahat ve teraqqi
yolunda azad insanlar qatarıda yaşamagı üçün hareket togdurub inqılab başlandı.
Khıtaynıñ içkeri vilayetlerinde haqsız qan töküb yürgen bir munça Dunganlar bizniñ
yurtmuzga qaçıb kelib, bular inqılabnıñ togdurgan vaziyetinden faydalanıb, zorluq
bilen bizniñ içki işlerimizge qatnaşdılar. Yurtmuzda hiçbir haqqı ve taalluqu
bolmagan bu yatlarnıñ bizniñ işlerimizge aralaşıb, öz kesebi bolgan qan töküş ve
talaş urunuşları milli İnqılabımıznıñ öz istiqametinde muvaffaqiyetli ketişige tosqun
boldı. Bularnıñ fitneleri arqasında yurtmuz Şarqi Türkistan hem candan nefret
etdigimiz Rus Bolşevikleriniñ istilasıga qurban bolub, eñ yaman felaketge uçrab
qaldıq. Dunganlar ve olarnıñ Ma CuñYing, Ma Kho Sen degen başluqları yurtmuzni
qanga boyab, onı başsız, rehbersiz, perakende bir halga ketirdiler. Hazırgi büyük
atamız Cenral Mahmud Muhiti de nihayet yurtni taşlab çıqış mecburiyetinde qaldı.
Bütün felaqetlerge sebebçi, haqiqatde qankhor Rus Bolşevikleriniñ ahmaq dellali
bolgan Dunganlarnıñ çeksiz cefa ve zulümlerinden toluq suretde bahs etüv bir

*
Yaş Türkistan,Febral 1938, San 99, Sayfa 32-36.
705

mecmua betlerinde mümkün bolmaganıdan, bu yazuvda o unutulmas cefalardan


yalgız bir qısmı khülasa ganaketirile alır:

1- Piçanda Ciñ Şurin ve Şeñ Si Sey tarafından bolgan qatliamda üç mıñden artıq
günahsız ölüb, khalq talanga uçradı Mehmed Niyaz Damolla, Kebir Akhunum,
Mahmud Qari lerdeñ fazla adamlar da şu öldürülgenler qatarındadırlar.

2- Lukçun şehride Pişvamız Hamdullah Alem Akhunum, Raqib Qazı Akhunum


kibi ulema ve yurt ketteleri qoşulub 2500 den artıq şehid tüşdi. Şehir kharab etildi.

3- Turfanda Nimetulah Hacım, Abdülkhalıq Efendi, Timur Hacım, Abid


Akhund, Abdurrahman Qari, İbrahim, Sefer Qari ve Abdurrahman Bay lardek
qıymetli şakhıslarnı Reste bazarı içinde tograb öldürgenler şu Dunganlardır.

4- Toqsonda ulema ve kette adamlarımızdan Masum Alem Akhunum, Timur


Qazı Akhunum, Abdülgafur Makhdum Damolla, Kebir Hacım ve İbrahim
Damollamlar qoşulub 1600 qadar dindar adamnı köçelerde öldürdiler.

5- Bizniñyerlik Türklerden Urumçi tarafda soguş qılu üçün toplangan 5000 den
artıq askerniñ khatun ve balalarını qırıb taşlab, olarga qaraşlı öylerge ot qoyub
yubardılar.

6- Urumçi tamandagı soguşlarnıñ pehlivanı Gazi Ömer Damollamnı ve onuñ


fazıl yoldaşlarını “Duñañe niçin itaat itmediñ”degen bahane bilen öldürüb, olarnıñ
qural ve askerlerini özlerige qoşub aldılar.

7- Çoguçekde Abdülaziz Damollam, Ensari Bay, Ruzi Bay kibi qıymetli


kişilerden 500 qadar adamnı öldürdiler.

8- Altay, Şikho, Manas, Qutubi, Sanci, Guçiñ taraflarında da Türk – İslamlarnıñ


ança qıymetli simalarını ogru, qatil Dunganlar öldürüb, olardan qalganını Ciñ Şurin
ve Şeñ - Şi – Seyniñ quyruqları qırdılar.
706

9- Altışehir tarafda, Kuçar, Bugurlarda bizniñ inqılab başluqlarımızdan Niyaz


Khalfemni yalgan vaade qılıb, onu Kuçarda bir munça aziz yoldaşlarıyla qoşub
öldürdiler.

10- Büyük bahadırımız Cenral İsmail Baynı Aqsu da hile ve yaman niyet bilen
öldürdiler.

11- Milli inqılabımızga büyük khıdmet etken, Altışehirni zalim Khıtaylar


qolundan qutqazgan büyük Gazi Cenral Timur Bekni hile bilen öldürüb, başını
kisken de işbu khain Dunganlardır.

12- Büyük pehlivan Gazi Şah Mansur ile Nur Ahmed Cenabları başlıq bolgan
aziz mücahidlerni tartınmasdan Kaşgarda oqlarga nişan qılıb oynagan da şu
Dunganlardır.

13- Kaşgardagı aziz Müslümanlardan 3000 den artıq adamnı öldürüb, şehirni
talagan ve khatun - qızlarnıñ namusini berbad qılgan da işbu Dunganlardır.

14- Khotanga qaraşlı Zava ve Qaraqaş lardagı tuqunuşlarda quralsız, günahsız


kişilerden 8000 qadar fazıl, dihqan, tüccar ehlinden öldürüb talançılıq qılganlar da
yine Dunganlardır.

15- Khotanga qaraşlı Tevekkül, İslam abad, Qarañı tag degenyerlerde tirikçilik
qıluçi khalqnıñ, Dunganlarnıñ hareketinden narazılıq bildirgenligi 10 000 den artıq
kişiniñ öldürülüşige, üyleriniñ yaqılışıga ve mal – mülkleriniñ müsaderesige sebeb
bolmuşdur.

16- Khotanga qaraşlı taraflarda Timurçi, Tiquçi, Gilemçi kibi hünerçiler


işkhanege yıgılıb, üç yıldan biri ücretsiz işletilmekde ve köb zulümlerge
uçramaqdalar.
707

17- Khotan khalqınıñ altun – kümüşleri alıngan. Olarnıñ başqa türlü malları da
tugemekde dir. Çünkü khalq üç yıldan biri khain Dunganlarnıñ askerlerine baqıb,
bütün bar – yogundan ayrılıb khane viran bolgan.

18- Qumul ve Tiyan Şan Tagınıñ Şimal ve Cenub tarafların şehir ve dalalarda
Dunganlarqolıda ölgen, khane viran bolgan adamlarnıñ hesabı yoqdur.

19- Yurtmuzda Bolşevikler tarafından huquqimizga tecavüz qılınıb dinsizlik,


akhlaqsızlıq mesleki tergib etilib, dinçi – yurtçi kişiler qamalmaqda ve rahimsiz
suretde öldürülmekdeler.

Dunganlar Qumul, Turfan taraflarıda iki yüz miliyonlab keñ pul çıqarıb taratdılar.
Bu pullarnı almagan ve bundan narazılıq bildirgenlerni qıynab öldürdiler. Kaşgarga
kelib 500 milyondan artıq kagıd pul çıqarıb, altun – kümüşlerni yıgıb aldılar.
Khotanda üç yıl içinde çıqargan kagad pullarınıñ hesabı yoq. Bu zalim Dunganlar her
tarafda topalan qılıb, khalqnı zorlab, onuñ hesabsız altun – kümüşlerini alıb, öz
yanlarıga saldılar. Qumul, Turfan, Qara şehir, Korla, Aqsu, Kaşgar, Yarkend, Khotan
taraflarda khalqqa alban salıb zorluq bilen altun – kümüşlerni toplab aldılar.
Dunganlar qarşısında birlikler at minalmay, yakhşı kiyimlerini kiyalmay qaldılar. Bu
Dunganlar Şarqi Türkistan khalqınıñ servetini, altun – kümüşlerini atlarga, tevelerge
artıb taşqarıga alıb ketdiler. Bir qısmını öz adamlarını Hacge yolga salmaq bahanesi
ile Hindistanga çıqarıb, kharici banqalarga qoydılar. Bizler bolsaq
alemdenkhabarsizligimizden ve nadanlıgımızdan bu Dunganlar ile birlikde
yurtmuzni qutqarıb alamız dab, olardañ yaman itlerni baqıb, khalqmız ve
yurtmuznuñ felaketige sebebçi bolduq. Bu savıq tecrübeler neticeside dost –
düşmannı ayırıb, köb hasret ve nedamet çikdik. Ve yine çekmekdemiz. Artıq
başımızdan ötken tecrübelerden ibret alıb, bundan soñ yatlarnıñ yaglama
yalganlarıga berilmey, yurtmuznuñqurtuluşı yolunda öz küçmizge tayanıb, sarsılmas
iman ve niyet bilen devam eteylik.

Şarqi Türkistan Muhacirlerinden: Derdmen.


708

Şarqi Türkistan Khabarları:

QURTULUŞ MÜCADELEÇİLERİ*

Lahor, Birinçi Fevral 1938

Khayli işançlıq bir menbadan aldıgımız malumatımızga qaraganda Raskam


etrafında (Şarqi Türkistannıñ Cenub qısmıda, Yarkend, Puskam yaqınlarındagı tag
aralıqlarında) yerlik Türk askerleriniñ mühim bir qısmı toplangan. Bular “Urumçi
hükümeti” ge qarşı uruşqan Türk quvvetleriniñ imdigeçe teslim bolmagan bir
qısmıdır.

Khoca Niyaz Hacınıñ Keç Qalgan Çıqışı ve Aqıbeti

5.11.37 de 17.1.38 de Kaşgardan hareket etib Hindistanga çıqqan bir


arqadaşımızdan algan malumatımız: Khoca Niyaz Hacı Savetlerniñ hali hazırda
“Doben” Şiñ Şi Sai vasıtasıyla Şarqi Türkistangakeleyatqan türlü mezalimige
nihayet çideyalmay, Şiñ Şi Sai ge qarşı açıq hareket yolıga tüşüb, yanıga kettelerden
yigirmiyedi kişini toplagan. Bular, Khoca Niyaz Hacı başda bolganı halde Altay
Şerif Khan, Maden – Ziraat Vekili Yunus Bek Seyidi, Millet Meclisi Reisi Tahir Bek
ve Qara şehir, Turgut, Mogul Vañları ile Khıtay Dunganlarından mürekkeb bir heyet
bolub bütün hazırlıqlarnı körgenler. Faqat olarnıñ hareketi vaqitsiz tuyulub qalıb,
Khoca Niyaz Hacını Turfandan kiteyatqan yerde yolda, qalganlarını Urumçide
tutubdurlar. Bu heyetniñ hazırlagan askeri quvveti Urumçi quvveti ile bir keçe
soguşub, bu qanlı uruşda ança adam telef bolub, bularnıñ içinden yalgız Şerif Khan
tutulmagan. Qalganları tutulub qolga tüşkenler. Bularnıñ açıq muhakeme
qılınacaqları ilan etilmişdir.

Khoca Niyaz Hacınıñ evvelden vatanperverligi bizçe malumdur. Tahir Bek,


Yunus Seyidi Beklerniñ bu çıqışlarını biz keç qalgan hareket deb bilemiz. Çünkü

*
Yaş Türkistan,Febral 1938, San 99, Sayfa 36-38.
709

muvasanıñda bir haddi bolur. Khususen bundag bir hareket Şarqi Türkistannıñ
Cenubunda başlangan keyinği çıqışlarga togru keltirilib qılıngan bolsaydı, ihtimal
maqsadlarga erişilir idi.

Kansu – Sucudan 19.12.37 de berilgen bir mektubge nazaran, Kansunuñ Garb


tarafında, yani Türkistan hududiga bitişik “Duñkhañ”degenyerde, Urumçi Savet
Hükümetige qarşı bolgan Türk askerleri ile Dunganlardan mürekkeb 3000 kişilik bir
quvvet toplangan. Khatda bu quvvet haqqında tafsilat yazılmasada, biz bu quvvetniñ
hala esaretden qurtulmaq üçün küreşmekde bolgan mücadeleçilerden bir qısmı deb
bilemiz. Hazır o mıntıqanıñ vaziyeti ile olarnıñ çıqışı ortasıdagı münasebetni
tüşünmekdemiz. Çünkü bukün Nankin “Deñizge tüşken yılaña sarılır” degendek
özige dost debSavetlerge özini teslim etdi. Savetler olargayardamnı bölek yollardan
ötkezgenidek Şarqi Türkistan yolı bilen de ötkezmekde imiş. Evvelden başlangan
hazırlıqlarınıñ bik aşıgıç suretde yeñi faaliyetini işetmekdemiz. O zaman tabiyatıyla
Nankin Urumçi hükümetini iltizam etedir. Onga qarşı quvvetlerni de öz düşmanı
biledir. Acaba elhal Duñkhañga çıqqan bu qurtuluşçi quvvet Garbdan taqib etken
Urumçi Savet quvveti ile Nankin arasıda qanday vaziyetde qalır?

Emin Vahidi.
710

ŞARQİ TÜRKİSTAN İNQILABIGA BİR QARAŞ*

Asırlardan beri Khıtay mezalimi astında ezilgen biz Şarqi Türkistan Türkleri
Khıtaynıñ istibdadıga çideyalmay, mundan beş yıl ilgeri Qumul ve Turfandan
qozgalan yasadıq. Bu qozgalan bir inqılab şeklide az müddet içide Türkistannıñ her
tarafıga yayıldı. Bu qozgalan Khıtaylarnıñ cefa ve zulmige çideyalmaganlıqdan
bolgan idi. Qan töküşden ilgeri lazım ve zarur bolgan gaye belgilenmegen idi. Bu
aççıg haqiqatni itiraf etmek lazımdır. inqılab muayyen bir gaye ile başlanmaganıdan,
inqılab çagı amme türlü tuygu arqasından irgeşib, hadiselerniñ algan şeklige mutia
boldı. Uzun yıllar sürgen esaret devri milli şuur ve milli gayemizni bozub, bizni
felaketge sürüklemişdi.

Ammeniñ ruhiga uygun bir aqım devam etdi. Bu İslami hareket idi. Bunuñ
neticeside “Müslüman biraderlerimiz” debDunganlarnıñ işke aralaşmagıga müsaade
etildi. Bularnıñ aralaşmagı ile Şarqi Türkistan meselesinde gi maqsadlarda ayrılıq
boldı. Bazılarımız istiqlal deb köterilgenmiz halde, yine bazılarımız mukhtariyet,
bazı birlerimiz de hükümetniñ zalim memurları özgertilse Khıtay Cumhuriyetiniñ bir
cüzi bolub yaşaymız degen fikirge birilib, bir qısmımızda müstaqil bir khanlıq
vücudga kiltirişke hareket etdik. Dunganlarnıñ gayesini bilib bolmaydı. Çünkü olar
Kansudan çıqqandan ta akhirvaqıtgaça talavlar ile meşgul boldılar. Bularnıñ tili,
khatta, örfi Khıtay bolganlıqdan, özlerige zarar bolmaslıq şartıyla Khıtay tarafdarı
bolub körünür idiler.

İnqılab başlangandan biri ortaga çıqqan İslami hareket, İslami maqsadlar inqılab
başıda bolgan bazı zatlarımıznıñ şakhsi gaye ve menfaatleri arqasında künden künge
zayıflandı. Öz ara fırqaçılıq nizaları ve añlaşılmaslıqlar neticeside quvvet azaydı.
İnqılab evvelgi hararetini yoqatdı. Ondan khalq yavaş – yavaş bezdi.

İnqılabdan khususen inqılabmıznıñ bu qarışıq haliden başqalar faydalana


başladılar. İnqılabdan zayıf tüşken Türkistanmızga her qanday maraznıñ miqrobi

*
Yaş Türkistan,Mart 1938, San 100, S. 18-24.
711

tesir eterlik halde idi. Düşmanlar fırsatnı ganimet bilib, uşbu zayıf haletmizde gah
tehdid, gah güzel vaadler, gah dostane insani teklifler bilen zihnimiz ge kirdiler.

İnqılabmıznıñ devamı ve bolub ötken hadiselerden haqiqi yurtçi bolgan


Türkistanlılar ibret dersi aldılar. Bu zümrege Mahmud Muhiti rehberlik qıldı. Gaye
yurtmuznuñqurtuluşı ve ulutmuznuñ erkinligi üçün zarur bolgan milli birlik, milli
şeraitimizge uygun ve milli ihtiyacmızga cevab bererlik bir hükümet teşkilidir. Bu
gayemizni sezib, onuñ arqasıdan baraturgan kişiler hazırlamaq lazım. Onuñçün
fırsatdan faydalanıb mekteblerge ehemmiyet bermek, mekteblerde bu esaslı gayeni
balalarımıznıñ dimagıga qoymaq eñ birinçi işimiz bolsunidi. Gayemiz inqılab,
teşkilatsız hareket, adamsız idare quruş, beyhude qan töküş neticesiz emek sarf
etmekdir.

Uzun yıllardan beri Şarqi Türkistanga köz tikib turgan Garb basqınçıları (Rus
Bolşevikleri) inqılabmızdan özi üçün kette ümidler kütdi. Togrudan togru yerlik
inqılabçılarnı qolga almaq istedi. Faqat bizniñ yolımızga inanmaganlıqdan, ikinçi bir
yol ile bizge hulul etdi. Mancuryalıq Şiñ Şi Saini qolga alıb, o vatansıznı dahi,
halaskar ünvanı ile diktatör qılıb tikleb qoydı. Yapon soguşida Rusyaga qaçıb ötken
Khıtaylarnı yeñiden qurallandırıb, Türkistangamıñleb – mıñleb kirgizdi. Khıtay Şiñ
Şi Sainiñ zahiri şiarı şu idi: Şarqi Türkistan Khıtay Cumhuriyetiniñ bir ülkesi, hazırgi
hükümet Yañ Ciñdegen Khıtaylardek Türkistannı öz mülki qılıb almaydır, “ Khıtay
Cumhuriyetiniñ Khıtaydagı beş millet(*)484 huquqda beraber” degen qanun esasige
muvafıq idare qıladır. O zaman inqılabda başçımız bolgan Khoca Niyaz Hacım Şiñ
Şi Sai ile bir muahede name imzaladı. Biz inqılabçılar o künden başlab Urumçiniñ
bir azası bolduq. Artıq inqılabçılardabir maqsad, bir gaye bolmas idi; yurtmuznuñ
şeraiti ne İslami hareket, ne milli çıqışga yol qoydı. Urumçiniñ agızda Nankinniñ bir
ülkesi, haqiqatde yasama Qızıl Ruslarga satılgan bir hükümet ekenligin bilirdik.
Dungan Cenralı Ma Cu Ying yine bir tarafdan Şiñ Şi Sai tamanıdan qısılıb
qalganlıgımızdan, khususen Ma Cu Ying niñ ammege qılgan zulmi bizni Şiñ Satqın
ile birleşmekke mecbur etkenidi. Ma Cu Ying qaçıb Kaşgarga kelib, o yerden

484
(*) Bundagi biş millet: Khıtay, Mancu, Tibet, Mogol ve Türk den ibaretdir.
712

Rusyaga çıqıb ketdi, askerleri Ma Kho Sen degen birige itaat qılıb Khotanga ötdi; o
yerde öziniñ hüneri bolgan talan ve qatl iamga devam etdi.

Urumçi hükümeti teşkil etken idi; Ruslarnıñ yardımıyla “Doben” (Vali) bolgan
Satqın Şiñ Şi Sai Liu deb bir qara cahil Khıtaynı “Cucşi” qılıb, onga hükümet
namıdan istegenini qıldırar idi. Khoca Niyaz Hacımnı“Cuvşi”ge orunbasar qılıb
belgilegen idi. Mahmud Muhitiniyerlik Türk askerlerige baş bolgan halide qoyub,
Kaşgar “Cin Yi Siling” orunbasarı qılıb Kaşgarda qoydı. Yolbars Bek ile Şerif Khan
Altay Qumulnuñ muhafazaçısı, Niyaz Bek Aqsunu muhafaza qıluvçi olaraq
belgilendiler. Artıq Türkistan inqılabı bitken boldı. Ruslar “İzilgen milletge yardım
etiş bizniñ vazifemizdir, sizge yardım etemiz; dinde hürriyet, milli inkişafda
serbestlik”deb oñaygene içimizge kire bildiler. “Doben” den başlab “Sicañ” gaça
bütün mühim orunlarga müşavir deb Rus Generalleri keltirildi. Rusyada terbiye
etilgen yerlik Türklerden memleketmizniñ her poçmagıga türlü bahaneler ile taraldı.

Türkistan ismi resmen terk etilib Khıtaylarnıñ burun “Şiñcañ”deb atagan


Türkistannı bular “Şiñ Şiñcañ”deb yürüte başladılar. Urumçiniñhakimi men deb
dava qıluvçi merkezi Nankin hükümeti bütün Khıtayda Mancurlarnıda qoşub beş
millet qabul etkeni halde Şarqi Türkistanda tosatdın on tört millet barlıgı ilan etildi.
Acib ahmaqlıqdır bu, Urumçi: – Biz “Şiñcañ” da millet meselesini Rusyadagı
usulga muvafıq togru hal etdik – deb makhtanıb yazdı.

Belki oquvçılar Türkistandagı bu on tört milletniñ kimlerden ibaret ekenligin


bilmesden zihinlerini çarçatarlar deb, o “Milletler” den bir neçesini sanab ötemiz:
Uygur, Qazak, Qırgız, Özbek, Tarançı, Tatar alkh. Bu altı urugnuñ başqa – başqa
millet boluş nazariyesiniñ qaysı memleketniñ meşum, menhus yadigari ekenligini
açıq söyleb oturuşga hacet barmı? Başqa “Milletler” hem şunga okhşaştır.

Urumçi hükümeti Kaşgarga nüfuz etkenden keyin yüziden biraz perdeni köterdi;
altı maddelik şiarını ilan etdi. O maddelerniñ biri Şurâlar hükümeti ile dostluqnı
saqlaş; yine bir maddesi on tört millet huquqda berber; üçünçisi cihangirlerge qarşı
713

turuş. Şûralar ile dost bolgandan keyin bu madde ge hacet yoq; belke zahiri
sayılgandır.

Khülasa Urumçi hükümetiniñ altı maddelik dahiyane şiarı ecib bir khalite idi.
Buni qabul etdik. Nime bolsa bolsun muvasa yolını tutduq. Bazen idare orunlarıdan
bazısınıñ muavinliqlerini yerli Türklerge berdi. Bunida artıqça körgen vicdansızlar
maalesef öz içimizden çıqdı. Zaten mesul orunlarda nime üçün yerli Türklerden
bolmadı degen suraqqa Khıtaylar: “Sizler oqumagan; evvel oquñlar, yetişiñler,
andan soñ mesul orunlarda bolursuzlar”deb cevab berir idiler.

İmansız bir şakhıs uyalmasdan: “Hükümetni biz yerliklerge beriş, ugrıga


khazineni tapşırganga okhşaydır; hazırgi hükümetniñ bütün şiarları ve meslekleri
Quranı Kerimge muvafıq; her kim bu hükümetge khıyanet qılsa, Quranga khıyanet
qılgan boladır”deb, Qurandan bir tiziq ayetlerni yazıb risale neşr etdi. Öz khalqını
rüsva qıluvga urunuçi şunday satqın, vicdansızlarga hükümet tarfından büyük ihtiram
qılındı.

Bizniñ idare işleriden ıraq tutuluşimiz sırf Şûralarga sadaqatmizniñ yoqlugundan


yakhud zayıflıgından idi. Sadaqatli kimseler muavinliqden çıqıb, mesul orunlargaça
köterildiler.

Tökken qanımıznıñ heder bolmaslıgı, memleketni qolga kirgende saqlab qalış,


başqalarga aldanmaslıq, haqqını muhafaza qılış ve elkh üçün her halde oqumaq, asri
terbiyelenmekniñ zarurekenligi açıq ve bariz şekilde özini körsetdi. Onuñçün bazı
bir teşebbüsler qılındı. Yalgız Rusyaga talebe yubarış mümkün, başqa tarqaflarga
talebe yollaş mümkün emesligini hükümet açıq sözledi.

Merkezimiz deb turganı halde hükümet Nankin ge talebe yubarışnı hem qabul
etmedi. Başqa taraflarga talebe yollaşga rukhsat qılmaslıq üçün şu sebebler
körsetilirdi: Bir memleketde iş qılır kişiler türlü memleketlerde oqusalar, her biri
öziniñ oqub kelgen memleketniñ usulini tatbiq etmek isteydir, şunuñ ile birleşe
almay öz ara niza qılışır. Nankinniñ bozuq idarede qalganlıgı iş başındagı adamlarnıñ
714

türlü memleketlerde oqub kelgenligi neticesidir. Türkistanga faydalıq memleket


yalgız Şûralar memleketidir. Şunuñ üçün bu yerniñ talebeleri yalgız Rusyadagıne
oqusunlar, deyilirdi.

Bu qandag fikir? İlmi mi? Her halde bularnıñ bunday sözleri insannıñ her turuş,
tabiyatıga zorluq qılganı kibi insannıñ tüşünüşige, zihnige hem zorluq qıladır. Öz
içimizden de bunday sözlerni söylevçiler körülgen bolsa da, olar öz söziniñ nime
ifade eteturganını añlamay söylerler idi. Bizniñ münevver zümremiz Mahmud Muhiti
niñ yolbaşçılıgı ile mevcud mekteblerni taqviye etmek, bu mekteblerde imkan
dakhilinde yüksek gayelik, milli şuurluq kişiler hazırlamaq yolıga kirişdik. Khalq
Urumçi ge inanmas idi. Bir tarafdan Khıtaylarnıñ mecburi mektebleri eksi tesir
qaldırgan idi; onuñ üçün ammeniñ mektebge ragbeti yoq idi; mekteb revac tapmay
turar idi.

Mahmud Muhiti niñ isabetlik irşadı, khalq arasıda onga bolgan inanç, ikhlas
sayeside, daimi vaaz ve teşviq neticeside mekteb hevesi uygandı; ragbet artdı. Her
tarafda mektebler salındı; adeten khalq birbiri ile müsabaqa qılışıb, mektebler
köpeydi; talebeniñ miqdarı artdı.

Urumçi “Mekteb açılsın”dedi. Faqat bu khalqnıñ inqılab qanını sovutmaq üçün


deyilgen bir söz idi; haqiqatde Urumçi mekteb açılışıga razı emes idi. Kaşgarda milli
ve dini şeraitga köre ilmi hareketni yürütdük. Khalqqa itimad telqin etken nerse
mekteblerniñ öz zihniyetige uygun boluşi idi. Keyinçe Urumçi mekteblerge ige boluş
fikrige tüşdi; bir program yubardı. Onda başlangıç ve orta dereceli mekteblerde
Khıtayça ile Rusça oqutuluşi yazılgan idi; mecburi tatbiq emriyle kelgen bu program,
Urumçide olturub olarga yaranmaq üçün tüzülgen bolganlıqdan, Kaşgarda khoş
qabul etilmedi. Bunuñ tesiri derhal körüldi; talebeler tarqala başladı; yine milletge
özini ser qılgan Mahmud Muhiti niñ müdakhalesiyle bu program bir müddet tekhir
etildi ve talebeler oquşda devam etdiler. İlmi baqımdan ve tatbiqi cihetden Urumçi de
tüzülgen bu program köb töben idi. Kaşgardagı Darülmuallimin ile orta mekteblerde
Khıtayça oqutaturgan bir muallim tapılmagan halde yüzleb başlangıç mektebler üçün
Khıtayça muallim qaydan tapılır idi. Khülasa yeñi gine oquşga kirişken yaş balalarnı
715

Rusça, Khıtayça dek qıyın yat tilge salıb qoyuş, bularnı cebirleş, örkütüş talim –
terbiye baqımından togru emes idi. Bunı Urumçidegi efendiler tüşüne almadılar.

(Devamı bar)

Emin Vahidi.
Lahor Ganvar 1938
716

ŞARQİ TÜRKİSTAN İNQILABIGA BİR QARAŞ*

(Başı Ötken Sanda)

Resmi bildirişlerde iki yıl içinde Şarqi Türkistanda 120 mıñ balanıñ mekteblerge
tartılganlıgı yazılıb, bunuñ 90 mıñı Kaşgar vilayetinde idi. Bu mühim itirafnıñ özide
Mahmud Muhiti niñ khalq arasında büyük inanç ve muhabbetge ige bolganlıgını
körseter idi. Urumçi hükümeti bu mekteblerni öz mektebi hesablamaganıdan
hükümet hesabiga hiç qanday yardam bermesidi. Mekteblerni khalq öz masrafıyla
salıb, levazımatını da özi tedarik etib bergen idi. Mekteblerniñ muallim ve başqa
çıqımları ise khalq müesseseleri tarafından temin etilirdi. Öşür, zekat ve ianeler bu
mekteblerniñ devamı üçün sarf qılınırdı.

Khususen Kaşgar vilayetindegi mekteblerniñ inkişaf ve teraqqisi Urumçi


hükümetiniñ nazarı diqqatini celb etdi; qorqdı. “Mekteb açılsın”degenige puşeyman
bolub, “Kaşgar vilayeti mektebleri Urumçi usulide bolmaydır” degen bahane bilen
türlü oyunlar entriqalar çıqarıb tosqunluq qıla başladılar.

Mahmud Muhiti ve onuñ etrafida toplanganlarnıñ Urumçi hükümeti qarşıda


itimad etilir yeri qalmadı. Mahmud Muhiti Urumçige çaqırıldı. Mahmud Muhiti üçün
iki yol bar idi: Tamam itaat qılmaq, uruşub ölmek. Birinçi yol gayemizge mukhalif
idi. İkinçisi ise khalqnı yeñiden ölümge sürüklemek idi. Uruşulganda yalgız
Urumçiniñ Khıtay askerleri bilen emes, Mosqva askerleriyle de soguşulacaqdı.
Ondan başqa iki yüzlüDunganlar Khotan tarafıda idiler. Mene şunday mülahazalar
bilen Mahmud Muhiti kharicga çıqıb katişke qarar berdi. Özi bir neçe maiyeti bilen
Hindistanga ötdi. Askerlerige tınçlıq bilen turuşnı tavsiye qılıb ketdi.

Khalq ve askerler müşviq rehber Mahmud Muhitiniñ öz yurtıni, khalqını ve aile


hayatını taşlab ketişke mecbur bolganlıgı üstünde tüşündiler…

*
Yaş Türkistan,Aprel 1938, San 101, S. 52-55.
717

KhotandagıDunganlarnıñ igfal etüvçi vaadi ve teklifleri Yarkendden başlab


qaytadan isyan çıqışıga sebeb boldı. Kaşgar, Uçturfan, Kuçar alıb Aqsu muhasıra
qılındı. Faqat bu defada Dunganlar khıyanet qılıb, Bolşevikler açıqça müdakhale etib
isyannıñ aqıbeti fecii boldı. Ma Kho Sen toplagan altun pullarnı, qıymetli hazinelerni
alıb uruşmasdan qaçdı. İki ot arasıda qalgan Türk askerleri bik yaman vaziyetde
qaldılar. Uruşga tergib ve yardam vaad qılgan Dunganlarnıñ uruşmasdan Kaşgar ve
Yarkendde yatıb alışları, Ma Kho Senniñ Türk askerlerige qarşı qılgan cinayeti ve
onuñ bazı adamlarga “Sen qommunistsiñ”deb doq qılıb yakhud bazılardan “Mahmud
Muhiti kharicden qural aldı, iane biriñler”deb pul toplaşı da yurt işlerinde köb
fedakarlıq körsetken Hafız Bekni aldab, onı kizliçe yoq etişi ve şunıñdek
yaramaslıqlar isyandan kütülgen ümidlerni boşga çıqarıb, türlü felaketlerge sebeb
boldı…

İnqılabmız yakhşı netice bermedi. Ama o bizge haqiqi hararetni berdi. “Tayaq
yimegunçe oyganmas” idik. Artıq oygandıq. Dost – düşmannı ayeraturgan bolduk.
İnqılab qurbansız bolmas idi. Biz hadden ziyade qurban berdik ve intiqam hissimiz
de ziyade boldı.

Mancuryaga küldiler. O yerde bütün işlerniñ müşavir sıfatıyla iş körüb turgan


Yaponlar qolunda ekenligi söylendi. Bunı biz barıb körmedik. Faqat Urumçi
hükümetiniñ Mancuryaga külüşü ve onı masqara qılışı atalarımıznıñ“İştansız tizi
yertıqqa külür”degenlerige okhşamaydırmı? Acaba bizniñ Şarqi Türkistanda ahval
qalay? Mancurya Yaponyaga qanday esir bolsa, Mancurya Yapon istilası ve tesiri
astıga kirib qalgan bolsa, Şarqi Türkistannıñ da qaysı memleket ve khalqnıñ esaret ve
tesiri astıda ekenligini Urumçi hükümeti özi ahmaqça itiraf itib ötdi.

Biz öz yurtmuzni öz şerait ve öz barlıgmızga muvafıq bir şekilde idare ite turgan
bir hükümet isteymiz. Khalqmıznıñ ruhiga, tilegige muvafıq bolmagan mektebler,
idare, hükümet bizniñemesdir; cebridir, ceyildir. Milletniñ ruhiga tesir etmegen,
muhabetige istinad etmegen bütün o, bigane quruluşlar vaqitlidir, sahtadır, bizniñ
emesdir. Biz qaynagını milletden algan ve Türk ülkesiniñ öz ve bir gine milletige
tayañan bir quruluş isteymiz. Bunday bir quruluş özdir ve bizniñdir. Biz yasama
718

isim, sakhte on tört millet, yalgan şuarlar ve nihayet bizniñ ihtiyacımızga muvafıq
bolmagan quruluşnı, “Urumçi – Mosqva” – “Şiñ Doben – Stalin” şirketi idaresini
red itemiz ve nefret qılamız.

Bizniñ Türkistanda on tört millet yoqdur ve bolalmas. Türkistanmız öziniñ haqiqi


ve beynelmilal ismi ile ebedi qalır. Türk beşiginiñ“Türkistan”deb atalganlıgı
Qızıllarnı qorqutsa, olarnı çüçütse ve bazı düşmanlar bizçe muqaddes bolgan bu
isimden açıglansa burununi tişlesin. Türk bar, Türkistan bar demekdir. Bunda
efsanevi “On tört millet diyarı” yaratmaq beyhude zahmetdir. “Ortaqlar!” qayerden
kelgen bolsañızlar, şu yerge arş!...

Emin Vahidi. Lahor Ganvar 1938

Başqarma: Şarqi Türkistan milli faciasıga dair mecmuamıznıñ soñ sanlarda


basılgan maqalaler üstünde kelecek sanda ayrıça tokhtab ötmekçimiz. Başqarma.
719

ŞARQİ TÜRKİSTAN MİLLİ QURTULUŞ KÜREŞİ DERSLERİ*

“Yaş Türkistan”nıñ soñ sanlarında (98 inçi sandan başlab) çıqqan Taci Ahmed,
Emin Vahidi ve Derdmen Efendilerniñ Şarqi Türkistan milli qurtuluş küreşi
haqqındagı yazıları soñ derece şayanı diqqatdir. Bu yazılar, bilkhassa Taci Ahmed ile
Emin Vahidi Efendilerniñ yazılarında ketirdikleri ayrım faktılar ve ya Şarqi
Türkistan milli qurtuluş küreşinden ayrım hadise ve sahneler üstünde ki tahlilleri ile
emes, bu hareketniñ başlanuvi, devamı, cereyanı ve imdilik kelib turdıgi, daimi
olmadigini ümid etdigimiz fecii aqıbeti ile yaqından tanışlıqlarıyla çıqarmaq
istedikleri netice itibariyle mühimdir.

Bir küreş hareketi çıqqan çagda çıquvi muhtemel takhribat ve birilüvi muhtemel
qurbanlar üstünde oylab turub da bolmaydır. Suvga atılgan bir kişi qüröq çequni
oylamaganı kibi milli qurtuluş küreşine atılgan bir millet de hürriyet ve istiqlalniñ
servet ve can qurbanı bermeyçe alınabilüvini de oylay almaydır.

Milli erk ve milli istiqlal – bu yolda qurban tüşken insanlar cesedinden yarangan
taglarnı aşadır, o, khalqnıñ eñ güzide qahraman ogulları qanı bilen sugarılıb
kögeredir. Onuñçün de milli istiqlal küreşine maddi, takhniki ve manevi hazırlıqlarnı
körüb muvaffaqiyet üçün soñ derecede kerekli bolgan içki ve tışqı şeraitni örgenib
hazırlaşma suretiyle başlamalıdır. Mene şu baqımdan da Taci Ahmed ve Emin
Vahidi maqalaleri soñ derecede qıymetli sanaladır. Onlar küreş qurbanları üstünde
köb uzun tokhtamasdan oquvçınıñ nazarı diqqatini küreşniñ qanday şerait içinde
başlanıb cereyan etdigini tartadırlar; bu suretle Şarqi Türkistan milli qurtuluş
küreşiniñ uçrab qaldıgı fecaat sebebini köz önünde canlandıradırlar.

Küreş başlanar aldında da küreşniñ hedefi üstünde küreş başluqları arasında


birleşken qatii fikir bolmaganlıgını biz Taci Ahmed Bek maqalasınden ögrenib
oturamız. Añlaşılan bütünisi Milli hürriyetden bahs itseler de küreşniñ maqsadı ve
hedefi haqqında ciddi tüşünüşüb qatii bir fikirge kelib ala almaganlar. Bir qısımları

*
Yaş Türkistan,May 1938, San 102, S. 2-6.
720

hürriyet degende, haqiqatten de tahammül etilmeslik derecede zulum etilib khalqnı


izib kile yatqan Khıtay memurlarını qovub yerlerine daha muvafıq ve maqbul
şakhsiyetler (tabii mümkün qadar öz khalqları içinden yetişken kişiler) ketirüv
şeklinde añladıgı kibi ikinçi bir qısım ayrım milli idare ve milli hükümet yaratuvnı
tüşüngen. Milli hürriyet haqqındagı birbirine zıd bu iki fikir aynı zamanda bir kişiniñ
zihininde toplana da bilgen. Şarqi Türkistan Milli Cumhuriyetiniñ Reis Cumhuri
bolub saylangan Khoca Niyaz Hacınıñ aynı zamanda Urumçi mahalli Khıtay
hükümetiniñbaşlugı yani Khıtay Vali Umumiyesiniñ yerli Türk işlerine baquvçı sivil
orunbasar sanalganlıgını da Taci Ahmed Bek maqalasından ögrenmekdemiz!

Bu ise tarikhde misali uçratılmagan ve uçratıluvı qıyın bolgan bir hadisedir. Tabii
bu vaziyetde başlangan inqılabnıñ yakhşı bir neticege alıb baruvini kütübde bolmas
idi.

Açıq körünüb turadır, ki küreş kerekli hazırlıq körülmey başlangan idi. Bir
program tüzü ve başlab yürüçi bir merkez yaratu meselesi küreş başlanıb ketgende,
tartışmanıñ qızgın çaglarındagıne tüşünüle başladı ve müttefiqler qıdırıldı.

“Milli qurtuluş küreş programı”nı dini esasga tayandırdılar ve bu esasdan


Dunganlarla muahede yasadılar. O zaman “Bütün Müslümanlar qardeşdir” onuñçün
Müslüman Dunganlar de bizniñ Müslüman qardaşlarımız ve Tañrı bergen
müttefiqlerimizdir degen zihniyet hakim boldı. İmdi siz Taci Ahmed, Emin Vahidi
ve Derdmen Efendilerniñ yazılarını oqub qarasañız, “Şu Müslüman
biraderlerimiz”Dunganlarnıñ Şarqi Türkistan Türkliginiñ eñ şiddetli düşmanları
ekenini köresiz. Şarqi Türkistan Türkleriniñ bu “Müslüman
qardaşları”Dunganlardan körgen zarar ve yegen zerbelerni bütün Şarqi Türkistannı
ezib basıb yatqan düşman Khıtay ve Rus küçleriniñkinden köb bolmasa da
azaymasdır. Bu zerbeniñ bu qadar agır bolub ketüviniñ baş sebebi de onlarnı
“Müslüman qardeş”deb derhal quçaqlab alıb bütün sır ve zayıf cihetlerni bildirib
qoyganlıqdandır. Mene bu suretle qurtuluş küreşi yoluda dini islam, qanı, tili Khıtay
bolgan bu “Müslüman qardaşlarımız”la milli qurtuluş küreşi yolunda yasalgan ittifaq
neticede bu Müslüman Dungan qardaşlarımıznıñ Müslüman Şarqi Türkistan Türkine
721

qarşı pogromı (qırgını) bolub çıqdı. Siyasi küreşniñ mahiyetini añlamay, onı dini
aqideler bilen qatıştırıb yubarudan kelib çıqqan bu facia bilkhassa Emin Vahidi
Efendi maqalasınden açıq körünmekdedir.

Taci Ahmed ve Emin Vahidi Efendiler yazılarında temas etilmekde bolgan


üçünçü mühim noqta khalq maarifi meselesidir. İnqılab başlangan çagda Şarqi
Türkistan keñ khalq kitlesi köpçiligi bütünley sevadsız bir vaziyetdedir. Ekseriyetle
dini bilgi sahasından yetişken başçı ulema tabaqasıda “Bütün Müslümanlar
qardeşdir” şiarıyla başladıqları Dungan“Müslüman qardeşler”le ittifaq hareketi
fecaatle neticeleñeç qısmen itibarlarını yoqaltgan boldılar.

Siyasi küreş siyasi hazırlıq ve muasır siyasi turmuş ve küreş şeraiti üstünde bilgi
taleb etedir. Bunlar ise birden bire elde etilecek nerseler emesdir. Bunuñ üçün
hazırlanış kerekdir, milli mekteb lazımdır. Kelecek milli hareket qadrosını yetiştirüv
oçagı, milli mekteb quruvkerekligini Şarqi Türkistan milli qurtuluş hareketi başlugı
Mahmud Muhiti Efendi hareket içinde yürüb bütün keñligi bilen añlab algan. Faqat
yazıq, ki bir qader keç qalındı. Bizniñ biraderler, Türkler bu fikirge kelgünçe Rus –
Khıtay – Dungan ittifaqı işini işleb qoydu. Şarqi Türkistan sözde Khıtay, haqiqatde
Rus qolına tüşüb qaldı. “Müslüman qardeşler” – Dungan Generalleri Ma – Ho –
Ying ve Ma – Cu – Sen ise, eñ soñalıngankhabarlarga köre, Rus – Khıtay khocainleri
tarafından “Qansu” ülkesine Yaponlarga qarşı küreşke yubarılganlar. Her nerseni
şakhsi menfaatleri cihetinden körüçi kişiler bunlarnı belki de imdi Tañrı tarafından
yubarılgan tabii müttefiqler deb sanab, körsetib de yürgenlerdir.

Şarqi Türkistan Türkleri milli qurtuluş küreşi agır manıa ga uçurab qaldı. Tabii
ölmedi, tokhtatıldıgine. Onuñ bu halga uçuravi Taci Ahmed ve Emin Vahidi
Beklerniñmaqalalerinde bütün tirenligi bilen körünüb turgan yuqarıda işare etdigimiz
sebeblerdendir. Egerde Taci Ahmed ve Emin Vahidi Efendilerniñmaqalalerindegi
körüşleri, bütün khalqnıñ bolmasada, başlab yürüçi münevver tabaqanıñ fikri
bolalgan bolsa Şarqi Türkistan qurtuluş hareketi dersleriniñ izsiz keçmedigini söyley
alamız.
722

Yakhşı hazırlıq körüb saglam negizde qurulgan mefkurevi yol başçılıq merkezi
yaratıb, işlegen program tüzüb ülgürmey başlangan küreşden müsbet bir netice kütüb
bolmaydır.

Tañrıga inanıñ, dinde mehkem boluñ ve onga hürmet itiñ, bütün müslümanlarnı
dini birader deb sanañ. Faqat siz bunuñla Müslüman biraderleriñizni her zaman
siyasi küreşde de Tañrı bergen müttefiqleriñiz bolur deb oylab aldanmañ.

Maarif, bilgi, yakhşı siyasi ve tekhniki hazırlıqnıñ gine bukünki şeraitdegi küreşde
muvaffaqiyetge ve tiledigimiz milli istiqlal ve hürriyetge ilete alacagını bir kerelik
bilib alıb inançla o yolda imtilişmiz kerekdir.

Bukün yurtmuz Türkistannıñ her iki, Şarqi ve garbi qısmınıñ muqadderatı bir
şekilge kirib qaldı. Qarşımızda umumi düşman – Rus emperyalizmi turadır. Biz Şarqi
ve Garbi Türkistanlılar beraber yürümelimiz. Hem yüremiz. Bu birleşken
urunuşlarımız, hamlelerimizlegine qurtuluş quyaşını köre alır ve ulug yurtmuz büyük
Türkistan devletini yarata alacaqmız.

Ulug Tañrı yardamçımız bolsun!


Baş Makale
723

ŞARQİ TÜRKİSTAN İNQILABI ETRAFINDA*

Başlangıç

İslam biraderligi taqazasınça Garbda bir müslümannıñ başı agrısa, Şarqnıñ eñ


hücra köşesidegi Müslüman onuñçün qaygırmalıdır. İsiz ki, bu İslam terbiyesi ihmal
etilgen. İslam biraderligi cidden zayıf ve cidden yüze – kidir. Aqdeñizniñ Cenub
Şarqısında bir noqtadan Garbdan Şarqqa taman bir khat tartılsa, bu khatnıñ Şimal
qısmıda Türk ırqına mensub Müslümanlar yaşaydırlar. Bu qısımnıñ Şarqda bolgan
Türk – İslam ülkesi Şarqi Türkistandır. Mene şu büyük ve tarikhi ülkede bundan altı
yıl ilgeri cihanşumul bir inqılab başladı. Bu inqılabnıñ Türk Dünyası üçün khususi
ehemmiyeti baridi. Onuñçün ister müstaqil, ister İstiqlali üçün küreşmekde bolgan
Türkler Şarqi Türkistan hadiselerini diqqatli taqib etdiler. Türkistannıñ mübarek ismi
dünya koleminde tillerge alınıb, bu tarikhi isim aylar, yıllarça dost – düşman
dimagını meşgul etdi.

Dünyanıñ her tarafında yasalgan inqılab – özgeriş istibdadını beqitmeq üçün


bolgandır. Şarqi Türkistan inqılabınıñ esasınıda zulüm ve cebir de izlemek ve
Şarqnıñ cidden fecii ve qanlı bolgan özgerişiniñ takhlilini o noqtadan yürütmek
lazım.

Şarqi Türkistan hadiselerini diyerlik bütün Türk – İslamlar çoqur alaqa ile taqib
etdiler. Faqat olarnıñ Şarqi Türkistanga ameli mezahuratı körülmedi. Şarqi Türkistan
öz başına yalgız çırpındı, ugraşdı. Layıga batqan kişideñher hareketi biraz yine
boguluşıga sebeb boldı. Eñ nihayet bukünki aqıbetge uçuradı!...

Muhterem oquvçılarga bu tarikhi ülke ve onuñ inqılabi hareketleri ve neticeleri


haqqıda malumat bermek vazifemizdir. Bu ülkeniñkeçmişi, hali ve kelecegi haqqıda
muhterem biraderlerimizniñ umumi bir fikir alıb qoymaqları her halde zarurdur.
Tarikh ibret almaq üçün mühim bir ameldir. Türk ve İslam ülkeleriden biri bolgan

*
Yaş Türkistan,May 1938, San 102, S. 6-16.
724

Şarqi Türkistanda bolub ötken vaqalarnıñ ibretamiz bir qıymeti bardır. Çünkü bu
ülkede başlangan inqılab bütünley İslami ruhda bolub, başlanış ve devamı
müddetinçe de dakhili mücadele isiz ki, iki İslam khalqı ortasıda bolgandır.

Tabii biz bu yerde oquvçılarımızga inqılabnıñ toluq tarikhini arz etmek vaadide
emesmiz. Onı öz ehline bıraqmaqçımız. Hatta bu kiçik musahebemizde bazı bir
vaqalarnıñ tahlil ve tefsirini hem oquvçılarnıñ özlerige terk itemiz. Bir mecmua
sahifesidegi yazuda toluq izahat tabii imkansızdır.

Şarqi Türkistan Tarikhine Bir Baqış

Türk ırqınıñ menşei ve beşigi, ismizan da körünüb turganı kibi, Türkistandır.


Türkistannıñ “Altay – Pamir”ni içige algan qısmı Türklerniñ esas yerleridir.
Onuñüçündür ki tarikh kitablarıda Türk ırqı tekşirilse “Altay” ismi köp keçedir.
“Orta Asya” umumi tarikhniñ mühim qısmını işgal etedir. “Orta Asya”nıñ
ehemmiyeti ve ondan bu qadar bahs etilmeginiñ esas sebebi o mıntıqanıñ Türk ırqıga
menşei bolmagıdır. “Orta Asya” Türklerniñ büyük “Haqanlıq” ve İlkhanlıqlarıga
merkez bolgan bir yer idi. Nihayet bu yerlerde yaşagan büyük ve birleşik merkezi
hükümetler bulunub türlü kiçik khanlıqlarga ayrıldı. İçki nifaq memleketni düşman
istilasıga uçratdı. Büyük Türkistan parçalandı. Garb qısmı 19 ınçı asırnıñ ikinçi
yarımısı başlarında Rus istilasıga maruz qalıb, Şarqi qısmı ise daha evvel Khıtay
tesiri astıga kirib qalgan idi.

Kiçik – kiçik derebeklik – feodalliq esasıda hükümetler tüzüb, öz ara tesanüd ve


ittifaq yasalmay turgan Şarqi Türkistannı meşhur Yaqub Beg Bedevlet birleştirüge
muvaffaq bolub, on tört yıl hüküm sürdü. Yaqub Bek öldürülgenden keyin (1877 de)
Şarqi Türkistan tekrar Çin hakimiyeti ve esaretige kirib qaldı. Mene şunuñ üçündür
ki Garbi Türkistanga“Rus Türkistanı” ve Şarqi Türkistanga“Çini Türkistan”degen
qoşumta qoşuldı. On toquzunçi asırnıñ soñu yarımısı bu suretle Türk Dünyası üçün
yüreklerde qara bir tarikh, Ana yurtıni yoqatış itibariyle köb qaygılı bir devir bolub
qaldı…
725

Çin ile Türkler arasıda bolgan daimi ve tarikhi küreşniñ başlanışı köb eskidir.
Çinniñburungu payitakhtı Pekinni yasagan Türklerdir(*)485. Çin memleketini tamam
İslam itib, Tac ve takhtıga ige bolgan Türkler idi. Niçe defalar galib ve maglub bolub
yaşab kelgen bu qoşnu ülke bilen keyingi quvvetsiz zamanlarıda başlagan
mücadelege hem üç – tört asır bolub qaldı. Çinliler Şarqi Türkistan çigeralarını aşıb
memleketniñ bazı bir yerlerini işgal ite başladılar. 18 inçi asırnıñ soñlarıda khili
ilgerilegen bu işgal 1877 de Yaqub Bek Bedevlet hükümetiniñ imhası ile
tamamlandı. Çinler memur sıfatıda ve gayet az bolganlarıdan yerlik khalqdan daimi
vekhamet içinde idiler. Bir tarafdan askeri quvvet, cebir, şiddetişletib, ikinçi tarafdan
khalqnıñ maneviyatını yoqatmaq ve bir neçe kişiniñ fikren bir araga kilalmaslıgını
temin üçün nifaq tokhumini ekib kıldılar. Bu tarikhlerde Garbi Türkistanda khili
urnaşıb algan Rusya iştihası artıb Şarqi Türkistannı hem qolga kiritiş üçün tedbir
körmekde idi. Yaqub Beg Bedevlet hükümeti sükutetkende Ruslar Şarqi
Türkistannıñ Şimal qısmıda “Çoguçek” ve “İli” vilayetlerini asker kiriterek istila
etdiler. Keyin Çin bilen qılgan bir muahede mucibince diger menfaatler muqabilide
bu vilayetler qaytadan Çinge qaytarıldı (1881 de). Faqat bunıñla Şarqi Türkistanga
ige boluş khayali Ruslarnıñ yüreginden çıqıb kitmedi. Belki vaqtinçe bir emanet
telqin etkenboldılar.

Şarqi Türkistan Şimalde Altay tagları ile imdilik Rusyaga qaraşlı Sibiryadan
ayrılıb, Garbda yine şu tag ve Tiyan Şan tagları ile Garbi Türkistangayetişedir. Garb
cenubi qısmıda Alay, Pamir tagları onı Garbi Türkistan ile birleştiredir. Cenub
tarafida Hindikuş tagları, Qara qurum tagları çegere bolub, Hindistan, Tibet ve
Afganistan devletleri bardır. Şarqda Gobi çölü, Qansu vilayeti ile Çin bilen
çegerelenedir. Bu hududlar içindegi saha taqriben Fransa ile Almanya qadar büyük
bir qıta bolub, ülkeniñ Cenubindegi meşhur “Taqlamkan” çölü khili büyük yerni
işgal etedir. Bu eski Türk ülkesiniñ eski Türk eserleri, kömülüb qalgan şehirleri
daima özige hafriyat heyetleri celb etmekde, tarikhi, ilmi, medeni tekşirüvlerge sahne
bolmaqdadır.

485
(*) “Pekin”niñ buruñu ismi Khan Balıq bolub, şehir Qubilay Khan tarafından qurulmuş ve bu
yerge Uygur alimleri kiltirilerek bilim ve fikir merkezi haline qoyulmuşdi.
726

Bu büyük ülkede nüfus tıgızlıgı, isiz ki, tarikhi vaqalar neticesinde azaygandır.
Bunda imdigeçe khalq sanagı ötkezilmegen. Nüfusi muhaqqaq sekiz milyonnı aşar
deb oylanadır. Bu ülkeniñ ahalisi bütünley Türk ve İslam bolub, bu Türklerniñ
tarikhi ismi “Uygur” dur. Onuñ üçün Şarqi Türkistan Türklerige “Uygur
Türkleri”demek haqiqi ismiyle khitab etmekdemekdir. Hatta Türk urugları arasıda
medeni ve muntazam bir şekilde harf tüzgen şu Uygurlardır. Şunida derhal qayd
etmek lazımki “Uygur” lafzını Oruslar tarafından berilgen yasama, taqma bir isim
deb nefret etüvçiler de bardır. Halbu ki bu togru emes. “Türk” degen lafıznı “Cahil”,
yakhud “Özbek” sözini “Sade dil”degen manada tefsir etib, bu sözlerden
nefretleñenler de artıq haqiqatni añlab qaldılar.

Şarqi Türkistanga İslamiyet 714 miladi tarikhide yayılgandır. Eski dinleride


qalgan Uygurlardan pek az bir qısmı Qansu vilayeti dakhilide bolsa hem Şarqi
Türkistan dakhilidegi gayrı mezheb salıkları (Çin, Mogol, Qalmuq, Sulun, Şiver ve
Rus) yerlik sanalmagan tışqı unsurlardır. Bularnıñ içide eñ köpi Mogollar bolub,
Çinler memurluq bilen kelgen hükümet adamlarıdır. Bular münbit Türkistan
topragıda Türk – İslam köpçiligige galebe qılmaq üçün başlanmaqçı bolgan
muhaceret siyasetiniñ ilk qafileleridir(*)486. Qalmuq, Şiver ve Sulunlar parça parça
misafirlerden ibaretdir. Ruslar bolsa Rusyadagıkeyingi inqılabdan soñ qaçıb ötken
Ak Oruslardan ibaretdir. Bu gayrı mezheb misafirlerniñ bütünisi miqdarı umum
nüfus nisbetinde közge ilinmeyecek qadar azdır. Şarqi Türkistannıñ mukhtelif şehir
ve qışlaqlarıdagı yatlar köpinçe memurlardır. Türkistannıñ Şimal qısmıdagı
vilayetlerde topluq halinde bir qışlaq teşkil etib oturganları hem bardır. Bu gayrı
mezheb ahaliniñyerliq Türk – İslamlar ile her khususda alaqaları soguq ve uzaqdır.
Büyük şehirlerde köpünçe Khıtaylar ikinçi bir şehir qılıb, bu Yeñi şehirni özlerige
takhsis etkenler. Bu şehirlerniñ etrafı gayet müstahkem kaleler bilen muhatedir. Bu
suretle Khıtaylar Türklerden endişelerini teyid etedirler.

Şarqi Türkistanda yaşagan khalqdan bahs etkende bir de din itibariyle Müslüman
faqat til, örf ve adetleri ile tamamen Çin körünüşünde bolgan “Dungan – Çin
486
Çin hükümeti Türkistaña Khıtay muhacirleri kiltirib ornaştırmaqçı idi. Hatta hazırgi
hükümetniñ“Go Min Dañ” fırqası ve onuñ muessi sosyalist Sun Yat Sen de bu fikirde idi.
727

Müslümanlarını” qayd etmek lazımdır. Bularnıñ yaşagan esas memleketleri Qansu –


Sucu ve başqa içki Çin memleketidegi yerlerdir. Şarqi Türkistanga hemhudud bolgan
Qansu vilayetiden çıqıb qalgan bu “Dungan” dindaşlarımız hem Türkistanda umum
nüfusnuñ ancaq yüzde 2 ya 3 ini teşkil etib, bular hem ekseriyetle Şimal qısmıdagı
şehirlerde oturadırlar. Mukhtelif mezhebde bolgan bu Dungan – Çin
Müslümanlarınıñ mescid ve her khususları Türk – İslamlardan yani Uygurlardan
bölekdir. Hatta köpünçe Çinlerniñ oturgan şehride olar bilen otururlar. Türk
Müslümanları ile qatnaşuları yoqdur.

Şarqi Türkistandagı Uygurlar – Türklerniñ dini İslam bolub, mezheb itibariyle


baarısıda Sünnidirler. Köpçilikni teşkil etken bu Türkler memleketniñ igesi
ikenliklerini unutmasdan, esaretniñ zulmiga, Çin memurlarınıñ haqsız hareketlerige
çidey almasdan galeyanga kelib, tez – tez qozgalanlar yasagan bolsalar hem bu
küngeçe qatii bir neticege erişe almaganlar. Acayib bir cihetni qayd etmek lazım ve
zarurdur, ki o da bütün bu qozgalanlardagı muvaffaqiyetsizlik sebebleri tekşirilirken,
TürklerniñÇinge qarşı isyanlarıda Dunganlarnıñ aralaşıb alıb, isyannıñ Türkler
zararıga neticelenişige sebeb bolganlıqlarınıñ tarikhen sabit boluşıdır. Dunganlardagı
bu acayib haleti ruhiyeniñ tedqiqi ve tahqiqini bu mevzu ile meşgul boluçilarga
havale qılamız.

Çinde Cumhuriyet İlan Etilgençe Türkistan Ahvali

Çin Taç ve takhtıga ige bolgan “Mancu” khanedanınıñ soñ padişahı “Şiven Tong”
iki yıl hükümranlıq qılıb, Çin inqılabı neticeside 1911 de süqut etdi. Uzun yıllar,
asırlardan biri Khanlıq, Khaqanlıq ile idare etilib kelgen Çin ülkesi bu tarikhden
başlab “Cumhuriyet” şeklide idare etilmekçi boladır.

İmparatorluq çagıda, esaret astıga tüşkenden beri yüzi külmegen yerlik khalq haq
ve adaletniñ nime ikenin bilmegen zalim, müstebit ve rüşvetkhor memurlar tarafıdan
tartqan bu cehennemi turmuşınıñ Cumhuriyet idaresi neticeside bir az özgere
turganın ümid etken idi. Bilim, maarif memleketniñ imar ve abdanlıgı, yol, ticaret,
728

khalqnıñ refah ve selameti nazarı itibarige alınır deb oylagan idi… Heyhat!... Khalq
nafile intizarda qaldı. Ümid etken nerseleri bolmadı.

Eski devirdegi yani imparatorluq çagıdagı yaşaşnı tasvir etiş qıyın. Eski
tarikhlerde uqulgan engizisyon mezalimi, Roma fehabii khülasa Eski zaman ve Orta
zaman ahvali Şarqi Türkistanda aynen tatbiq etilgen. Türkistanga yubarılgan Vali
umumige Türkistan ülkesi satılıb, ondan muayyen meblag alıngan, bu Valiniñ bütün
fikri, derdi pul tapış bolgan. Türkistan Vali umumileri kiçik Valiler ve şehirge
belgilengenHakimler ve başqa memurlar arqalı khalqdan pul toplagan, ahalini
qıynab, urub, hatta öldürüb pul toplaganlar. Khalqnıñşikayetleri ve haqlıq estanesi
merkez Pekinge yetişmegen. Halbu ki bu Vali merkezge hediyeler yubarıb, öziniñ
tacsız hükümdarlıgını uzatdırıb, zulüm ve qıynavlarını devam etdirgen.

Müslümanlarnı Çinleştiriş üçün urunganlar. Her kim Khıtayça örgenişge mecbur


etilgen. Mahkemelerde suraqlar Çinçe bolub, tilmaçlar özleriden yake Dunganlardan
bolganidan Türk Müslümanlar daima mahkum bolgan ve cazalañanlar. Tez – tez
isyanlar bolganidan zulümden toqqan bu isyanlarnı yine zulüm ve cebir ile bastırıb,
bu bahane ile Müslüman oluglarını tekşirüvsüz öldürgenler. Yerlik Müslüman çinden
kelgen muhacirlerniñyerlerini ekib berişke mecbur idi. Urugluq bugday berişke hatta
körpe – yastıq ve umumiyetle uyasbabı berişke hem mecbur etilgen Müslüman
Uygurlarga muhacirlerniñ her bir ihtiyacını temin etüv cebri suretde yükletilgen idi.
Müslümanlarnı khor ve töben körürleridi. Olarnı “Çantu” (Uralgan baş), “Siñ Ku”
(Hayvan), “Çantu Siñ Ku” (Sellelik hayvan) deb ataganar.

Şayed hakim qatarlıq bir memur yanıga Müslüman Uygurlardan tayin etmekçi
bolsalar, yake teşkil etilgen askerler qatarıga almaqçı bolsalar, İslam ve Türk
terbiyesiden mahrum Qumarbaz, afyonçi kibi akhlaqsız kişilerni izleb, olarga iş birer
idiler. Kiçik ve arzımayturgañine üçün bütün yeriden ve nerseden de qıymetlik
balasıdan ayrılgan, bütün ömri zindanda ötüb ketken yakhud közi kör qılınıb yaruqlıq
dünyadan mahrum etilgen kişiler Şarqi Türkistan Türkleri arasıda köb uçratıladır!
729

Her şehirde mekteb açılıb, atasıdan zorlab alıngan balalarga Çinçe isim birilib,
Çin terbiyesige kiritib, olarnı bütünley Çinleştirirdiler. Mekteblerniñ bütün çıqımları
khalq üstige yükletilirdi. Her tarafdagı Çin memurları misyonerlik vazifesini
qılmaqçı bolub, yaş balalarnı cebri suretde Çinleştirmek isteridiler.

Qara tarikhniñ bu fecii ve gayrı insani künlerini şunday ötkezgen İslam Türk
tuganlarımız ırqi necabetlerini ve dini salabetlerini yoqatmadılar. Agır tazyiqatga
ragmen Çin hükümetiniñ türlü yaramas hareketlerige qarşı turdılar. Öldiler. Faqat
emel ve gayretleriden qaytmadılar!...

Cumhuriyet Devride Türkistan (1912 - 1928)

Khalq şu qadar gafil tutulgan idi ki, o tışda bolgan vaqoatdan gine emes, hatta
Khıtaydagı ahvalatdan da khabarsız idi. Hac ve ticaret bahanesi ile Hindistan, içki
Khıtay ve Rusyaga çıqqan kişiler az – köb közi açılıb, dünya ahvalatıdan malumat
almaqqa başlagan bolganlıqdan, qozgalanlar hem bularnıñ tesiri ile ber qadar şuuri
ve muntazam halga kelib, yeñileşmek hareketleri hem bu kişiler tamanidan alga
sürülür idi. Türkistanda merkezi Khıtayda khaqan idaresi yerige cumhuriyet
qurulganını bu münevver tabaqa khalqqa yaşırın oquta başladı. Bu khususda khalqnı
tenvir etib bazı bir hareketler qılmaq khayali ta o zamanlar öz ara söyleşile başlandı.
Türkistanda hem bu cumhuri idareniñ bazı bir tesirleri bolur ümidi hem şu ahali
tabaqası arasıda ziyade intişar itmişdi. Hükümet memurları khalqqa özleri hem
insiyet payda ete almagan cumhuriyet idaresi haqqıda togru malumat bermesler idi.
Onuñ haq, huquq, adalet, müsavat kibi sözde gine bolgan şiarlarnı ilandan hem
tartınar ve yaşırırlardı. Tınçlıq ve itaatliq bolub olturuşni tavsiye qılıb, cumhuriyet –
khaqanga sadaqat deb añlatırlardı. Bu sıralarda, 1912 de, Qumulda (Qansu hududida,
Şarqi Türkistan ile Nankin yolı üstide mühim bir yer. “Hami” Qumulda Khıtay
şehridir. Bu taglıq araziniñ khalqı. Soguşçan Uygurlardır). “Timur Khalife” isyanı
boldı. Şu çaglarda Urumçide Muvaqqat Cañ Cuñ (Askeri Vali Umumi) Yank Zen Şiñ
namida bir Khıtay idi. Bu, Qumuldagımezkur qozgalannı basdırıb, özini merkez
hükümetden asıl Cank Cunk belgilenişi üçün khalqnı mecburi müraacat etdiredir.
730

Nihayet merkez (O zaman merkez Pekin idi) Yank Zen Şiñni Vali umumi
etibbelgileydir.

İçki Khıtayda cumhuriyet bilen birge umumi qarışıqlıq başlaydır. Bir vilayet
ikinçi vilayet bilen uruşub, dakhili isyan ve itişaş bilen meşgul merkezi hükümet
Şarqi Türkistan ahvalini bütünley ihmal etedir. Zaten bütün idareni öz qolıda tutqan
Vali umumi öz bilgeniçe khalqnı ezüvge başlaydır. Merkezniñ Urumçi ile alaqası
zayıflanadır. Şarqi Türkistannıñ Merkezi Urumçide Yank Zen Şiñ“Yañ Cañ Cuñ”
namı bilen yine de hakimi mutlaq bir hükümdar dagdagsıyla işke başlaydır. Bolşevik
tacsız hükümdar Çin cumhuriyet hükümetiniñ bir vilayeti Umumi Valisi ekenini
khatırıga hem keltirmesden hem işlerge kirişedir. Aynı tarikhde yani 1912 de
Türkistannıñ Garb qısmıda, “İli” vilayetige qaraşlı “Küre”de cumhuriyet tarafdarı
sosyalist Khıtaylardan, ve zahiri iddaalarga qaraganda, İslam Türk yerlik ahalige
tarafdar bolgan Yañ Zen Shiv (Yañ – Zen – Shiv) baş bolub bir isyan yasaladır. Bu
hem Yañ Cañ Cuñnuñ galebesi bilen tögeydir. Bu suretle Şarqi Türkistan dakhiliden
tınçıb algan Yañ Cañ Cuñ fevqalade ustalıq bilen dakhili idareni öz yolıga qoyub,
kharici siyaset bilen meşgul boladır. Bu Yañ siyasetiniñ mühimligi iqtisadi baqımdan
Rusyaga baglı bolgan Türkistannı tamamiyle Rus iqtisadı quçagına atışıdır. Onuñ sırf
öziniñ şakhsi menfaatini tüşünüb qılgan bu işiden Türkistan eñ qorqulu uçurumga
uçrab qaldı. Yañ ticaret işleride Rusyaga keñimkanberib, öz tarafıdan Qonsullar
qoyub işke kirişdi. Öz oglunu Şarqi Türkistannıñ Şimal hududlarıga yaqın, Rusyaga
qaraşlı Garbi Türkistannıñ“Semey” degen şehrige Qonsul qılıb belgileydir. Onuñ
Türk tüccarlarınıñ huququni himayeden ziyade öz atasınıñ Tenzinge yubaraturgan
malları üçün qaygıradır. Siyasetçi bolgan “Yañ Cañ Cuñ” gayrı Türk unsurlarnı
daima öz yanıga tartıb, olarga mansıb berib, olarnı özige tarafdar qılgan idi. Şarqi
Türkistannıñ münevver zümresi mekteb ve matbaa işlerige kirişmek istese, derhal
ustalıqla mani bolur idi. Köb hilekar bolgan bu Vali zamanıda Şarqi Türkistannıñ
Cenubida ve Turfanda yeñi usul mektebler açışga teşebbüs etiledir. Araga nifaq salıb,
Khıtayça müşterek mektebler açmaq meselesini ortaga qoyub, Müslüman balalarıga
“Kuñ – Zi” (Sinem)ge tapışnı teklif etedir. Türk – İslam ahali tabii bunga razı
bolmaydılar.
731

Çin Khaqanınıñ tüşürülüşi ve Çinde cumhuriyet ilan etilişi, Şarqi


Türkistannıñburungu Vali umumiyesi ornıga Yañ Cañ Cuñ kibi bir Valiniñbelgilenişi
Şarqi Türkistan üçün ne dini, ne milli, ne ilmi, ne iqtisai ve ne medeni hiçbir türlü
fayda bermedi. Yine eski tas, eski hamam. Belki yine hem vakhimraq bolgan tışqı
tecavüzni qolaylaştırdı. Yañ Rusyadagı inqılab neticeside bir müddet ticari alaqanı
tokhtatqan ve Bolşevizmden endişe etib, Savet Rusya bilen qatnaşuvda ihtiyatlıq qıla
başlagan bolsa hem keyinrak münasebetni canlandırıb sıqlaştırıb yubargan.

1928 inçi yılgaça Türkistannı keyif maişe bir usul ile idare etibkelgen Yañ Cañ
Cuñ Merkezi Khıtay bilen vilayetniñ rabıta ve alaqasını kisib, şu negizde iş esasını
qurdı ve Türkistannı iqtisaden tamamiyle Rusyaga baglab qoydı. Memleketni öz
bilgeniçe idare qılıb, talançılıq, cebir ve zulümni hadden taşqarıga çıqarıb yubargan
Yañ Cañ Cuñ 1928 inçi yılı Fen – Yuvan – Nan (Fen - Yuvan - Nan) marifetiyle
öldürüldi. Çinde cumhuriyet ilan etilgenige 17 yıl bolganı halde bu idare sisteminden
zerre qadar menfaat körmegen bayaqış Şarqi Türkistan talannıñ hazırlayturgan
tesadüfini kütüb turdı.

(Devamı bar)

Mecdeddin Ahmed.
Bombay Mart 1938
732

ŞARQİ TÜRKİSTAN İNQILABI ETRAFINDA*(*)487


II

Cing – Şurin idaresi astıda Türkistan (1928 - 1933)

Yañ – Cañ – Cuñ nuñ meşum vücudini ortadan kötergen sosyalist Fen - Yuvan -
Nan tabii Cing – Şurin (Jiñ - Shurin) üçün dakhi tehlikelik sanalır idi. Onuñ üçün
“Merkez hükümetniñ Şarqi Türkistan vilayet hükümet reisi Yañ – Zen – Şeñ
Cenablarını öldürmek cüretini körsetken khain Fen tutulub idam etildi”. Bu
khıdmetige muqabil Çin merkez hükümeti Cing – Şurinni vilayet hükümet reisi qılıb
belgiledi. Biçare merkez Vali tayin etmekden başqa işge aralaşalmas idi. Çünkü
onuñdegeni qılınmas ve hükmü ötmes idi… zaten köb meselelerni merkez bilmes idi.

Yañ – Zen – Şeñ niñkeyingi künleride “Cañ – Cuñ”lik orni “Cuvşi – Vilayet
Hükümet Reisi” ünvanıga aylandı. Bu suretle Cing – Şurin hükümetde “Ciñ – Cuşi”
namı bilen orun işgal etdi. Bu menhus vücudnuñ riyaset maqamını işgal etişi de
qolıni qanga boyamaq (yani “Fen”ni öldürmek) suretiyle boldı. Onuñ qısqa müddet
devam etken idaresi cidden şiddetlik boldı. “Yañ”müdebbirane vemikruhiyleyolı
bilen şiddetni tadil etib iş qılganıdan köb khususlarda khalq igfal etilgen idi. Ama
Ciñ pervasız şiddet ve cebirge cüret etkeniden 1929 da kiçik qozgalanlar fevqalade
rahmesiz hareketler ile yatırıldı. Günahsız insanlarnı öldürtüş ve öldürüş künden
künge khalqnı gazablandırdı. Irz ve namusga tecavüz şeklini algan zulüm, İslam
terbiyesige sıgmagan teklifleri nihayet Şarqi Türkistan mücahidleriniñ“ Ya qurtuluş
Ya ölüm!”deb qatii isyan etişlerige sebeb boldı.

Jin Cuvşiniñ siyaseti haqiqatten qöpal idi. Tışdan khabar almaq, kharicle alaqa
qılmaq köb agır, hatta dakhilde hem mukhabare ve müraselesansürge taabi idi. Onuñ
üçün Şarqi Türkistan dakhilidegi ahvalni kharicge aks etdiriş imqansız bolganıdak,
kharicden khalqnıñ fikrini, zihnini açqudak matbuat ve saire alıb kilişde mümkün

*
Yaş Türkistan,İyun 1938, San 103, S. 5-11.
487
Başı "Yaş Türkistan"nıñ 102 nçi sanında.
733

emes idi. Hayat ziyade taqyidatga taabi tutuldi. Memleketniñ baylıgını öz çuntegige
tolduruşga urunganCing – Şurin öz refah ve saadeti üçün yurt ve ehliniñ mahv-ı
perişanlıgını tüşünmes idi.

Mene şu esnada, 1931 inçi yılı başlarıda yine Qumuldan qozgalan başlandı. Cing
– Şurin bu qozgalannı gayet qorqunç qarşıladı.

Faqat bu köterilişniñ Türkistannıñ her tarafıga yayılıb umumi bir qozgalan şeklini
alıb kitecegi endişesiyle bu qumul isyanınıñimkan dakhilinde ifşa etilişini tilemedi ve
merkez hükümetge (Nankinge) bildirmek istemedi. Şayet bu qozgalannı bastıru üçün
öz küçi yitmese, Garb qomşusu Savet Rusyaga müracaat etüvni öz çuntegi üçün
faydalıraq deb tüşündi…

Rusya ile Yañ – Zen – Şeñ zamanıda başlagan alaqa ve iqtisadi rabıta ança
quvvetlenib, Bolşevik Rusyanıñ Qonsulları ve bolmagan yerlerde de ticaret
müesseseleri qurulub bu vasıta ile zımni siyaset, menhus khayal Türkistannıñ her
tarafıga tarqalmaqda idi. “Yañ” ve “Ciñ”lerni Şarqi Türkistanga ecnebi bir devletniñ
ige boluşi yake bu ülkeniñ Bolşevikleşib ketişi alaqadar itmes idi. Bular yalgız öz
çuntekleri üçün qaygırır ve şakhsi menfaat üçün Türk – Müslüman ahalini izer idiler.

“Yañ”nıñornıga “Ciñ”niñkelişi khayerlı bir özgeriş bolmadı. Bundan Türkistanga


bir fayda kilmedi. Tiskerinçe tazyik köbeydi. 1931 qozgalanı künden künge artıb,
Türkistannıñ başqa taraflarıga sirayet etdi. “Mahalli ve ehemmiyetsiz bir
qozgalan”debqılıngan tefsirleri yalgan çıqıb qaldı. Cing – Şurin hükümeti küçi bu
isyanı yatırtalmadı. Dostı Rusyaga müracaat qıldı. Zaten bu işke amade ve bütün
hareketni yaqından taqib etib turgan Bolşevik Rusya lazım kelgen tedbirlerni kördi.
Bir müddet ilgeri Nankinden Urumçige kelgenErkanı Harp zabiti “Şeng – Şi – Tsai”
(Shiñ – Şi – Tsai)ni Ruslar özlerige ança yaqın körürler idi. Çünkü o kişiniñ siyasi
fikirlerini Ruslar onatarlar idi. Yakhud da Ruslar onı özlerige muvafıq bir kişi qılıb
alganlar idi. Ciñ tarafıdan isyanı bastıru üçün yollañan askeri küç başçılıgına “Şeng –
Şi – Tsai”belgilendi. Yani Ruslarnıñ hazırlagan planları ile muvafıq bolmagan Cing
– Şurin Rusya arqalı Tenzinge yubarıla turgan boldı. Her türlü teslihat ihzar etildi.
734

1933 inçi yılı başlarıda Rusyaga ve ondan Tenzinge cönetildi… buniñla Şarqi
Türkistannıñ qara tarikhide yine bir fasıl togdi… fevqalade vahşi, haddiden ziyade
zalim bolgan Cing – Şurin idare başıdan uzaqlaşdırılıb, yerige “Doben” (Doben =
Askeri Vali) ünvanıyla Şeng – Şi – Tsainiñ ve Cuvşi (Jushi – Vilayet Hükümet Reisi)
namıyla “Li” (Li) degen birisiniñbelgilenişi bakhtsız Şarqi Türkistannıñ tarikhide
yeñi şeametlik bir devir açdı.

Ciñ Türkistannı inqılab içide qoyub qaçdı. Yañ - Zen- Şiñ Türkistannı iqtisaden
Rusyaga esir qılgandan soñ öldürüldi. Cing – Şurin ise Türkistannı Rusyaga
siyaseten ve idare baqımından da baglab qaçdı. Onuñ Ruslar ile bolgan yaşırın
muahedeleri, Nankinniñkhabarı bolmagan siyasi ve iqtisadi añlaşmaları bütünisi
Türkistan zararıga idi.

Cing – ŞurinNankinge bargaç, 1933 inçi yılıñ soñlarıda, ondagı Türkistanlılarnıñ


teşebbüsi ile tevqif etildi. Unutmaslıq kerek, ki Cing – Şurin“Çin devletige khıyanet
qılganlıq” bilen tevqif etilmişdir. Yoqsa Khıtay hükümeti onı Türkistan khalqını
izgenlik ve qırganlıgı sebebli mehkum itmedi!.

Yañ - Zen- Şiñ her daim merkez hükümetini aldab iş qılıb kelgen idi. Cing – Şurin
de merkezni igfal etdi. İndi bu menhus idarege varis bolub, özini “Doben” qıldırış
üçün khalqnı merkezge müracaat etdirgen “Şeng – Şi – Tsai” sözde merkezge taabi
ekenligin söylese de haqiqatden işni Garb qomşusi ile yürütdi. Şunı da ayrıça söyleb
öteylik, ki “Cuvşi” maqamını işgal etken “Li”niñqolıda hiçbir iş yoq ve bir
hiykeldek bolub, tamamiyle “Şeng – Şi – Tsai”ge taabidir. Bukün Şeng – Şi – Tsai
“Doben”lik mensebi ile Şarqi Türkistanda bir “diktatör”dür!

Khulasa “Yañ” bilen başlagan Rusyaga yaqınlıq siyaseti, “Ciñ” zamanıda yine de
esaslanıb, nihayet “Şiñ” çagıda kemalga irişdi. Şarqi Türkistan Mogolistannıñ 1923
inçi yılgı haleti arifeside turadır. Bukün Şarqi Türkistanda yürütülgen siyaset ve taqib
etilgen idare usuli eñ ibtidai bir kişiniñ de nazarıdan qaçmayturgan şekilde bariz bir
müşabehat arz etedir; Yani Şarqi Türkistandagı idare usuliyle Garbi
TürkistandagıSavet rejimi bir birige köb okhşaydır!...
735

Şarqi TürkistannıñKeyingi İnqılabına Umumi Bir Qaraş

“Eger biz Kaşgarya Rusyaga qaraşlı mukhtar bir khanlıq vücudge keltirsek,
bütün OrtaAsyaga ige bolacaqmız. Bu suretle özimiz üçün yine uzaqlarga yol
açaçaqmız.”
Rusyanıñ Garbi Sibirya Valisi Gasford.

Şarqi Türkistan ismi, bu ülke haqqında bozuq niyetli khud guş kişilerge yakhşı
işetilmegeniden, onı qasden bozub özgertib söylevçiler de bar. Çinler bu ülkeni zabt
etkenden keyinonga uzun yıllargaça muayyen bir isim biralmasdan, nihayet onı,
yeñiden alıngan bir vilayet bolganıdan “Yañi Vilayet” manasında “Şiñcañ” (Siñ -
Kiañ) deb atadılar.

Şarqi Türkistannıñ Şimal qısmı, Tiyan – Şan taglarınıñ üst tarafı kitablarda
“Cungarya” yakhud “Şimali Türkistan” atalıb, ast taraf Cenubi Türkistan
“Altışehir” ve kitablarda “Kaşgarya”, Khıtayça da “Nen – Cañ” (Nen - Jang) deb
yürütüledir. Cungaryada Rusyanıñ iqtisadi ve siyasi tesiri ziyadedir. Kaşgarya –
Cenubi Türkistan – Altışehir taraflarıda da Rusya tesiri bolsa hem, Hindistan ve
Afganistan ile çegereleñeniden, bu taraf tesirleri hem körülür idi. Cenubda resmi
hudud şehri Taşqurgan arqalı Pamir ve Alay tagları ile Afganistanga, Çitral – Gilgit
yolları ile Keşmir arqalı Hindistanga, asgari yikirme künlük yol ile keza Qargalıq
arqalı Qaraqurum tagları üstiden ötüb, aynı zamanda Khotandan tag içi yollar ile bir
aydan artıq hem köb kinarlıq Tibet yolı bolub, bu yol arqalı Ladakhdan Hindistanga
ötüş mümkündür. Bu ticaret hem qatnaşu yolıdur. Şarqi Türkistannı Merkezi Khıtay
ile baglayturgan Qumul – Hami yolı ile Cenubde Khotan – Çerçen yolı ve Sucu
arqalı Toye yolı bardır. Hamige merkezden motor kelişi qıyınlıq bolsa hem bir
derecege qadar mümkündür. Motor bilen merkezge 20 – 25 künde barıladır.

Şarqi Türkistan mene şu şerait içide merkez ile idari, siyasi ve Hindistan ile
iqtisadi rabıtasını temin etkeni halde, töbendegi asri ve uygun yollar bilen Rusya ile
iqtisadi ve siyasi baglılıgını sıqlaştırıb kelmekdedir:
736

1) Şimaldegi “Sarısümbe”ge Rusyaga qaraşlı Garbi


Türkistannıñ“Zaysan”degen şehriden ötüb “Türk – Sib” (Türkistan – Sibirya)
temiryolıga birleşeturgan asri bir yol bardır.

2) Yine Şimaldegi mühim şehirlerden “Çoguçek”ge Rusyaga qaraşlı Garbi


Türkistannıñ“Bakhti”degen şehriden keçib, Ayaküzde “Türk – Sib”temiryolı ile
birleşeturgan muntazam bir yol bar.

3) Gulca şehri ile Rusyaga qaraşlı Garbi Türkistannıñ“Corkend” arqalı Alma –


Ata ga qadar uzanıb, bunda “Türk – Sib” ile birleşeturgan temir yol bar.

4) Gulcaga “İli” nehri ile de yakhşı katnaşu bar.

5) Aqsuga Issıq köl boyundagı Qaraqoldan yol bolganıdak.

6) Uçturfanga Narından yol bar.

7) Kaşgarga Oşdan köb yakhşı yollar bar. İhtimal Ferganadagıtemir yol


khatlarını Şarqi Türkistan hududlarıga uzatırlar. İmdilik bu plan malum emes faqat
elhal Urumçi hükümeti şu yollarga togrulab, Şarqi Türkistan dakhilide yol
salmaqdadır.

Biz bu hudud yollarını qayd etmekle Şarqi Türkistannı köb eski zamandan biri
musammem bir plan ile qolga kiretmek istegen bir siyasetni teşrih ve belki real bir
şekilde isbat etken bolamız. Rusyanıñ Garbi Sibirya Valisi Gasforetniñ 1857 de
yazgan bir kitabıda: “Eger biz Kaşgaryada Rusyaga qaraşlı mukhtar bir khanlıq
vücudge giltirsek, bütün Orta Asyaga ige bolacaqmız. Bu suretle özimiz üçün yine
uzaqlarga yol açaçaqmız”deb yazışı ve bukün Savet Rusyanıñ mühim hudud
başlarıga muntazam yollar salışı, meseleniñ ehemmiyetini aydınraq anlatsa kerek.
737

İqtisad bir ilim idi. İndi bu ilim “Siyasi iqtisad” namıyla tedris etilmekdedir.
Derhaqiqa bir memleketge hulul etmek onuñ iqtisadiyetige ige bolmaqqa baglıq
bolub qaldı. İqtisadi mezhebler ve materyalizmçiler manasız at oynatmaq üçün gafil
şarqqa yoguradırlar. Bu gaflet yurtı aynı zamanda siyasi iqtisad ve materyalizm
tecrübelerige eñ müsait laboratuvar bolmaqda!... Mogolistan 1923 inçi yıldan beri
“Tecrübe”niñ yakhşı netice bergenige delil boldı. İndi Şarqi Türkistanda açıq ve
resmi faaliyet başladı.

Şu fırsatda bir vaqanı da yazıb ötey; bir zaman ilimle meşgul bir zat asri
mezhebler haqqında söylerken: “İqtisadi mezheb müesseselerinden Karl Marksnıñ
fikrini Ruslar ilmi bir dirayetle emes, belki bu meslekniñ neşrige müsaid şekilde cahil
bolganlarıdan qabul etkendirler”degen idi…

Müstemlekeçi, müstevli Çar Valileriden Gasfordnuñ fikrini işke aşırıb, Şarqi


Türkistannı iqtisadi ve siyasi nüfuzi astıga algan Savet Rusyaga nime deb aytış
kerek?...

(Devamı bar)

Mecdeddin Ahmed.
738

ŞARQİ TÜRKİSTAN İNQILABI ETRAFINDA*(*)488


III

1931 de Cing – Şurinniñ zulmi, vahşiligi hatta ırz ve namusga tecavüzi haddiden
aşıb ketken bir çagda yine Qumulda Khoca Niyaz Hacı, Salih Dorga, Fazıl Akhund
ve Yolbars Bekler taglıqlardan özlerige qaraşlıq adamlarnı toplab isyan qıldılar.

Qansuda öz tagası Ma – Bu – Fangga qarşı qozgalan yasab, 600 qadar askeri bilen
qaçıb Qumul çegeresige kelgen Ma - Cu – Ying Khoca Niyaz Hacıga adam yubarıb,
mücahidler bilen birleşmek istegenligin bildiredir. Birleşik bir küçke muhtac
mücahidler Ma - Cu – Ying niñ bu müracaatını qaytarmay, onı qabul etedirler.
Qumul mücahidleri Cing – Şurinniñ Rusyadan alınganmıltıq, okçaçar ve makinalı
mıltıq kibi asri qurallar bilen qurallañan askerleri ile soguşub, olardan ançagine
ganimet aladırlar. Ma - Cu - Ying ganimet olaraq alıngan qurallarnı bölüşüv
meselesinde mücahidler ile kilişe almay talaşadır ve olarnı agır vaziyetde qoyub, özi
Qansuga ketedir. Ma - Cu - Ying evvelçe öz tagası Ma – Bu - Fanga Khoca Niyaz
Hacı tarafından tavsiye mektubları yazdırgan ve afvini suratqan idi. Khili hediye ve
tartuqlar algan Ma – Bu Fang vaqtiyle özige qarşı isyan kötergen ciyenini afv etdi.
Bu suretle tagası yanında öz vaziyetini tüzetib algan Ma - Cu – Ying, Ma – Şi –
Mıng, Ma – Fu – Yen ve Ma – Cen – Sa nam üç Dunganni otuz qadar asker bilen
Qumulga yollaydır. Bular Ma - Cu – Ying ge qarşı isyan etib qaçıb çıqqan şekilde
körsetilib, hatta bu khususda Khoca Niyaz Hacıga müracaat qılıb, olarnıñ
silahsızlantırılışıda tavsiye etilir idi.

Khoca Niyaz Hacı, Yolbars Bek, Salih Dorga ve Fazıl Akhundlarnıñ idarelerinde
bolgan o zamanki qurallı – quralsız Türk askeri 700 ile 800 arasında idi. Khoca
Niyaz Hacı ile Yolbars Bek arasında añlaşmaslıq çıqıb, Yolbars Bek Ma - Cu - Ying
yanıga Qansuga ketdi. Qumul Tagıdagı Ma – Şi – Mıñ arqadaşları ile, agırlıq astıda
qalgan Khoca Niyaz Hacıga khabarbermesden, Turfanga barıb: “Meni Khoca Niyaz

*
Yaş Türkistan,İyul – Avgust 1938, San 104-105, S. 41-55.
488
Başı "Yaş Türkistan"nıñ 102 ve 103 nçi sanlarındadır.
739

Hacı yubardı. Qozgalış zamanı keldi”deb Turfan ahalisini isyanga çaqıradır (1351
Ramazan başıda). İnqılabga minnetzar Turfanlılar hareketke keçib, öz şehirleride
bolgan Khıtay quvvetini basadırlar. Bu Turfan qozgalanı yalgız qalgan Khoca Niyaz
Hacıga manevi quvvet beredirçünkü Urumçi quvveti artıq Turfan bilen de
mücadelege kirişib, Qumuldagı mücahidlerge qarşı turaturgan askeri quvvetniñ bir
qısmı Turfan üçün ayrıladır. Faqat teesüf ki Ma – Şi – Mıñ ile Turfan mücahidleri
Türkler arasıda nifaq yüz berib, öz ara uruş başlanıb, bu soguş Urumçi askerleri
Qumuldan Turfanga kelgençe devam etib, nihayet hükümet askerleri Turfanga
kelgeç Dunganlar qolga tüşken eslihe ve mühimmatnı özleri bilen alıb, şehirni taşlab,
“Qara şehir”ge qaçadırlar. Turfanga kirgen Khıtay askerleri başlıgı Şhuñ – Fayu
(Shuñ - Fayu) askerlerige qatliam emri berib, bu suretle günahsız khalqnıñ yüzlerçe
khatun ve bala – çaqalarını öldürüb, bazılarını caddide tograb, şehir dervazesige
astıradır!...

Ma – Şi – Mıñ qaçqan çagda Turfan inqılabçılarıda şehirden çıqıb ketkenler idi.


Mahmud Muhiti Khoca Niyaz Hacı ile işbirligi yasav maqsadıyla Turfangakelib, bu
suretle Turfan, Lokçin ve Piçannı Khıtay quvvetleriden qaytarıb aladırlar. Bu qanlı
soguşda Lokçinde münevver ve Baatır Maksud Muhiti şehid tüşmüşdür.

Qumuldagı hükümet quvvetiniñ başlıgı Li – Khay – Ru nı tutmaq üçün bargan


Khoca Niyaz Hacı ile Mahmud Muhiti ler o mıntıqada iki mıñge yaqın düşman bilen
uruşub, qural baqımından köb qıynalıb, Li – Khay – Ru quvvetiniñ Urumçi ge ötüb
ketişini mani ete almaganlar.

Şarqi Türkistannıñ Şimal qısmıda bolgan inqılab Cing – Şurinniñ bütün


tedbirlerige ragmen Cenubge yayıldı. İnqılab tolqunı her tarafnı basdı. Qozgalan seli
her tamannı qapladı. 1351 Ramazanından itibaren Kaşgar ile Urumçi arasıda posta
mukhabaratı kesildi. Şevval aylarıda Khotan tarafga Kaşgardan asker könderildi.
Zilqaddede Khotan ve Maralbaşı taraflarıdan Khıtay mensebdarları qaçıb Kaşgarga
keldiler… demek isyan her tarafnı qaplagan idi. Kaşgardagı umumi heyecan artdı.
Kaşgar Doteyi (Valisi) aynı zamanda Khotan Doteyligi vazifesini üstige aldı.
(Khotan Doteyi öldi. Kaşgar Yeñi şehiridegi Khıtay Generali intikhar etdi. Kaşgar
740

Doteyi fevqalade tedbir almaq üzere salahiyetini keñeytib, özini Siling ilan etdi.
(Siling – keñ huquqluq büyük askeri rütbedir). Zilhicce başıda Uçturfan yolıda, bu
Dotey tarafından Uçturfanga Qırgız askerleri “Ciñ – Luye” namındagı bir Dungan
başlıqlarını Sogun Qaravıl degenyerde öldürüb, Osman isminde bir Qırgız
qumandası astıda hareket etedirler, yani inqılabga qatnaşadırlar, bunuñla Kaşgar hem
bilfiil inqılabga sahne boladır. Khotan, Qargalıq ve Yarkend şehirlerinde gi inqılabi
hareketler muvaffaqiyetle devam etedir. Mene Şimaldagı hareket öz yolıda bolgan
çagda Cenubda iş tügeydir. 1352 nçi yıl 7 nçi Muharremde Kaşgar işgal etildi. 8 inçi
Muharremde Timur “Tencañ” (Ten – Jang) iki mıñ qadar Türk – Uygur askeri ile
Aqsudan Kaşgar tarafıga keldi. Evvela şehirni zabt etken Qırgız Osman Bek ile
müttefiq bolub turdılar. Khalqnıñ ruhi fevqalade köterilgen, kün künden köñüllü
askerler köpeymekde idi. 13 inçi Muharremde Timur Tencañ bilen kelmekde bolgan
Ma – Jen – Sa (Ma – Jen – Sa) 600 qadar Dungan askeri bilen Ziho (Ziho)
mertebeside Kaşgarga keldi(*).489

Cenub togrudan togru Türk – Uygurlarnıñ idaresige kirib, Khotan mıntıqasıda


“Celaletülmelik”lik quruldi. Şimaldegi ahval ise şunday idi:

Khoca Niyaz Hacı ile Mahmud Muhiti ler Turfan – Lokçin, Piçannı zabt etkenden
keyin Khayruni qolga tüşürmek üçün GuÇinge barganda Ma - Cu – Yingni onda
tapdılar. Bu sırada Urumçide Cing – Şurin idaresiden razı bolmagan Khıtaylar onı azl
etib, yeñi idare qurgan idiler. “Li – Yuñ” nu “Cuvşi” qılıb, “Şeng – Şi – Tsai”ni
“Doben”etibbelgilegen idiler. Bu yeñi idarege yol – yürüq körsetüçiler Türk –
Uygurlarnı öz taraflarıga tartış ve Dunganlar bilen arasını bozuşnı tavsiye qıldılar.
Urumçi makhsus vekiller yollab, Khoca Niyaz Hacı ile temasga keldi. Ma - Cu -
Yingqolıga Quran alıb Türklerge khıyanet qılmaslıqqa ve sadaqatle İslam yolıda
cihad qılışga söz berib birleşdi. Evvelgiden ziyade hararet bilen uruş başladı.
Mukhtelif qoldan Urumçini sıqıştırdılar. Bu sırada (Zilhicce başıda) Altay hareketi
Şerif Khan qumandasıda pek küçlü bir şekilde başladı. Şerif Khan başçılıgındagı bu

489
Tencañ = 400 ila 600 askerge baş askeri rütbe. Ziho = Erkanı Harbiye Reisi. Kolida iki miñ askeri
bolganı halde Timurga “Tencañ” diyilgen. “Luicañ” ve “Sicañ” General manasına qullanadır.
Osman Bek “Luicañ” idi. Timur Sicañ şehid bolgandan soñ o “Sicañ” bolgandır.
741

yeñi hareket inqılabçılarnıñ köñlini köterdi (Şerif Khan Altaydagı Qırgız Türkleriden
bolub, o mıntıqadagı ahaliniñ fevqalade hürmetini qazangan bir zatdır. Bekiş (Bekiş)
degen birisi 1920 de o mıntıqadagıisyanga tesadüfi yardam berib, bilakhare
qolundagı harbi qurallarnı Şerif Khanlarga taşlab, özi Mogolistangaketken. Bu Bekiş
Ruslardan bolub, Rusyada Aqlar ile Qızıllarnıñ içki vatandaş soguşları bolayatqan
çagda bir miqdar qurallı asker ile Altayga ötken idi).

Khoca Niyaz Hacı ile Ma - Cu - Ying birleşib bir cebhede turub uruşub
turganlarıda qollarıda taqriben 10 – 12 mıñ qadar Türk ve Dungan asker bolgan. Bu
sırada Turfanda yeñiden toplangan bir quvvet bolgan. Bular birinçi defa Turfanda
isyan çıqarıb qaçqan ve Turfannıñ qatliamıga sebeb bergenDunganlar bilen işbirligi
yasaganlar. Bular başıda Timur Akhund namıda bir zat turgan. Bu zat Türk – Uygur
bolub, ta eskiden Khıtaylarnıñqıynavlarıga çidemesden yürgen bir simadır. Timur
Akhund 500 asker toplab, Ma – Cen – Sa degenDunganni “Ziho” qılıb, Cenub
vilayetlerge qarab yolga çıqqan. Timur Akhund Khoca Niyaz Hacıga adam yubarıb,
öziniñonga itaat qılganını ve nime emir berilse şunga qarab iş qılaturganlıgın
bildirgen bolsa hem, Dunganlar Timurni öz halınça qoymasdan, onı Altışehir tarafıda
fütühat arzusiga alet qılganlar. Timur “Tencañ” bolub, her uruşda algı qatarda
bolgan, Dunganlar ise arqada. Aqsuda Khalqnı talamaq hevesige tüşken ve salahnı
özi alıb Uygur – Türklerge bermek istemegenlik yüzesiden Dunganlar ile Türkler
arasıda qatıq bir ikhtilaf çıqıb, nihayet yine Quran tutub yaraşqanlar. Zaten Altışehir
tarafıda köb şehirler, öziden çıqqan qozgalan arqalı Müslümanlar qolıga ötüb
qalganidan, artıqça zahmet tartmasdan ilgerileb barganlar. Kaşgar tarafdan “Yañ –
Çimen” qumandasıda kelgen hükümet küçleri Aqsu etrafıgaça barıb, yollarda khili
perakendeçilikke sebeb bolgan. Timur Tencañ küçi “Yañ – Çimen” küçige galib
kelib düşmannı qaçırgan, bu suretle Kaşgarga bargan. Yuqarıda qayd etilgenideñ o
zaman Kaşgarda Osman Tencañ bar idi. Kaşgar Müslümanlar qolıda idi.

Şimalde Khoca Niyaz Hacı ile Ma - Cu - Ying birleşib hareket etib turganda
Urumçi hükümeti quvveti mukhtelif qollarga ayrılıb, olar khili tertiblik uruşları
arqasında galib bir vaziyetde idiler. Cing – Şurin, Şarqi Türkistanga ötüb qalgan Aq
Ruslarnı köñülli asker qılıb, olarga qural berib uruşga qatnaştırganıdañ, o Mancurya
742

soguşlarıdan Rusya topragıga qaçqan Khıtay askerlerinden de on mıñleb Şarqi


Türkistanga keltirgen idi. İster dakhildegi Aq Ruslarnıñ qurallantırılışıda, isterde
qaçkın Khıtay askerleriniñ Şarqi Türkistanga kirişide Rusyanıñ esaslı yardamı boldı.
Zaten inqılabçılar bütün inqılab müddetinçe ancaq Urumçi quvveti bilen emes,
Rusyanıñ muntazam askeri küçi bilen de qarşılaşıb turdılar. Keyinçe Rusyadan
“Tarbagatayski Etrad” namı bilen kirgen khalis Rus quvvetleri İli ve Çoguçek
taraflarınıñ Urumçi hesabıga tınçışı üçün köb yardam qıldılar. Cing – Şurinni
qaçırtıb, yerige Şeng – Şi – Tsaini yine de keñ bir salahiyet bilen öz tileklerige uygun
bir idare qördürtüb kiltirişleri khülasa Şarqi Türkistan inqılabıga yaqından qatnaşıb
kitişleri Ruslarnıñ bu inqılabdan nime ümid etkenliklerige yakhşı bir delildir.

İnqılabi quvvetniñ bir qolı Khoca Niyaz Hacı qumandasıda “Cemsar” (Çim
Hisar)nı muhasara qılıb, uralıb qalgan hükümet quvvetiden qurallarını almaqçı bolub
turganda, Ma - Cu - Ying makhsus adam yollab silahlarnı aldırır. Bu vaziyet ve
bundan evvel şunga okhşaş bolub ötken hadiseler Türk – Uygurlar ile Dunganlar
arasıga ikhtilaf salıb, acaralışlarıga sebeb bolur. Birbirlerige inanç qalmaydır. Hatta
bu iki Müslüman inqılabçıları Urumçini feth etmek arifeside iken birbirleriyle uruşub
ketib düşmaña faydalanu fırsatı beredirler. Düşman Türk – Uygurlarnı qolga almaqçı
bolub, olar arasıga teşviqatçılar yubaradır. Dunganlardan bizib ketken bazı bir
Uygurlar qöbal müttefiq ve dostlarıga nazik ve yakhşı körüngen vaadler qılmaqda
bolgan düşmanlarını tercig etedirler.

1932 yılınıñ Mart ayında bir muahede tüzülgen. Bu muahedede Khoca Niyaz
Hacınıñ Urumçi hükümeti tarafından “Nen – Jang – Bovi – Zung – Siling” Nen –
Jang – Bovi – Zuñ – Siling rütbesiyle “Cenubi Şarqi Türkistan Muhafız Quvvetleri
Baş Generali”qılınganlıgı tasdiq etiledir. Urumçi qural ve yardam vaadi itken; faqat
bermeydir. Khoca Niyaz Hacı Urumçi hükümeti tarafından hükümranlıgı qabul
etilgen memleketniñ Cenub qısmıga, Altışehirge tüşmek isteydir.

Dunganlar Urumçi quvvetige muqabele etmek ve hükümet quvveti ile birleşib


ketken Uygurlar ile uruşmaq mecburiyetide qaladırlar. Urumçiniñ maqsadı
Dunganlar ile Türklerni ayırıb, Dunganni bitirmek ve ondan soñ Türklerniñ işini öz
743

bilgeniçe yişmekdir. Vaqalar Urumçiniñ bu tilegini tezletdi yani Dunganlarnıñ silah


talaşıb Türkler ile añlaşa almaslıgı Urumçiniñ tüşüncesini tez işke aşırıb qoydı.
Khoca Niyaz Hacı quvveti Urumçi üstige bolgan hücumlardan qaytıb Turfan tarafıga
tüşdi, Dunganlar bilen bolgan uruşlarda gah galib ve gah maglub bolub bu aradagı
şehirler bazen Dunganlarqolıga ötüb talandı, bazen Uygurlar qolıda bolub turdı.
Khoca Niyaz Hacı küçleri Aqsuga keldi ve Cenubge quvvet sevq etmekke başladı.
Dunganlar yolnı tusub, bu arada khili agır uruşlar boldı.

Urumçi silah vaad etkeni halde bermegen ve bugüñeçe soguşlarda qolga tüşürgen
qurallar ile iş qılıb kelgen inqılabçılar köb qıynaganlar. Khoca Niyaz Hacı Kaşgarga
vekil tüşürüb, kharicden qural satıb almaq yollarını izleb, şu maqsad üçün pul tedarik
etiş çarelerini kördi. Rusyaga heyet yubarıldı. Bular mal ve pul mukabilide silah satıb
alıb keldi. Qurallar Uçturfan ve Kaşgar – Ulugçat hududlarıdan kiretilib berilmekçi
idi. Khoca Niyaz Hacı şu noqtalarnı qolda tutuşga urundı. Khoca Niyaz Hacı Aqsuda
Rusyadan satıb alıngan yeñi qurallarnı kütüb turdı. 1933 inçi yılnıñ Noyabır –
Dikabır aylarında qurallarnıñ bir qısmı keldi. Dunganlar bilen bolgan toqnaşularda
Türkler galib bolub turdılar. Dunganlarnıñ bu mıntıqada (Turfan – Qara şehir –
Kuçarda) bolgan küçleriniñ başçısı Ma – Şi – Mıng soguşda öldi. Yerige Ma – Fu –
Yeng Ma – Fu – Yengbelgilendi. Şu tarikhlerde Kaşgardagı ahval şunday idi: Timur
Sicañ Kaşgarda bolub, öz quvvetiden bir miqdarını Yengi Hisar – Yarkend
taraflarınıñ fethi üçün yubarıb qoygan idi. Bular Khotan tarafından işni qolga alıb
kelgen Emirler bilen Yarkendde uçraşıb, YarkendniñYengi şehride uralıb qalgan
Khıtay quvvetini birleşib imha etedirler. Faqat Khotan Emirleri bilen Tencañlar (iki
taraf hem Türk - İslamdır) arasıda ikhtilaf çıqıb qaladır. Kaşgarda hamme (Uygur,
Qırgız ve Dungan) müttefiq turgan çagda tusetden Qırgızlar bilen Dunganlar ortasıda
ikhtilaf yüz beredir. 1302 nçi Hicri yılınıñ 23 Muharreminde şehir içide uruş
başlanıb, neticede Dunganlar Eski Şehirni taşlab, KaşgarnıñYengi şehrige çıqıb
ketedirler. Aradan bir müddet ötkenden keyin Timur Sicañ bilen Qırgız askerleri
başçısı Osman Luicañ aralarıda ikhtilaf bolub, Qırgızlar taqqa çıqıb ketedirler(16 nçı
Rebiülsani). Timur SicañDunganlardan yardam surab, Qırgızlarnıñ arqasıdan baradır.
Faqat niyeti bozuq Dungan Ma – Cen – Sa Timurga yardam vaad etib, Kaşgar
yaqınında Timur Sicañnı öldürüb, başını şehirge alıb kirib, özleri Eski Şehirni hem
744

qolga aladırlar (17 nçi Rebiülsani). Dunganlar yakhşı vaadi bilen Qırgızlarnı öz
taraflarıga algan idiler. Aradan bir hafta ötmesden Dunganlarnıñ niyetlerini añlagan
Qırgızlar qaytadan Dunganlar bilen uruşub, khili qanlı soguşdan keyin 24 inçi
Rebiülsanide DunganlarnıYengi şehirge (KaşgarnıñYengi şehrige) qaçırdılar. Osman
özini Sicañ ilan etdi. Bu suretle Kaşgarda Qırgız, Yengi şehirde Dungan
hükümranlıgı boldı.

Bu tarikhlerde Kaşgarda yaşamaqda bolgan Özbik Türklerden de köñüllü bir fırqa


asker tüzülüb inqılabga qatnaşmışdır.

Aslen Kaşgarlıq Hacı Sabit Damolla degen khili malumatlıq bir zat hacdan soñra
Mısır, İstanbul ve Hindistan seyahatleriden qaytıb Khotanga baradır. Qozgalan ve
inqılab çagı memleketge qaytqan bu zat Khotanda hemfikirleriyle keñeşib, Mehmet
Niyaz Alemni “Celaletülmelik” ünvanı bilen “Melik” (Padişah), Mehmed Emin
Akhundumni “Emir Kebir” ünvanı bilen Sadrazam ve şunga yaraşar Molla Abdullah
Akhund “Şah Mansur” laqabıyla bilakhare Yarkendde Khotan Emaretiniñ bir rükni
bolub turadır. Keza yine bir okası “Emir Sahib” namıyla Yengi Hisarda Emir
boladır. Bilakhare Kaşgarda “Khotan idaresi” qurulub, Sabit Damollam şu idareniñ
reisi bolub turgan. (Bu idare bir nevi heyet murakhası bolub, Khotan Emaretiniñ
Kaşgarga yardamını idare iteturgan bir müessese idi.) Bu arada Şerif ünvanlıq
Ahmed Tevfiq nam bir Arab Kaşgarga barıb, özini “Âli Baş Qumandan” ilan qılıb,
Yengi şehirde mahsur Dungan ve Khıtaylar bilen hala harbdagı Türk askerlerige baş
bolur. O kişiniñ khayal ve maqsadı tamamen açıq malum bolmasa hem köb muglab
ve muamma yollarda yürügenligi Şarqi Türkistan inqılabçılarını endişege tüşüredir.
ÖziniñTürkistanga khan boluv tilegiden tutub, Şehzade Abdulkerimni keltirişgeçe
mukhtelif fikirleri barlıgı Şarqi Türkistan inqılabçılarını şübhelentiredir. Şu sıralarda
Kaşgar Eski şehri tamam bir İslami idarege malik bolub, Kaşgarda mevcud İsviçler
matbaasıda “Şarqi Türkistan Khayatı” nam haftada üç tapqir çıqaturgan bir gazita
neşr etilir idi. Timur Sicañ zamanıda qurulub qalgan ibtidai Darülmuallimin ve yanı
da ibtidai mekteb devam etmekde idi. Evqaf, öşür ve zekat işleri intizam astıga
alınmışdı.
745

Altışehirde (Cenubi Şarqi Türkistanda) yalgız Kaşgar Yengi şehri feth etilmegen
bolub, andan başqa bütün şehirlerde idare Türkler qolıda idi. Aqsunuñ yuqarı tarafıda
Dunganlar bilen Khoca Niyaz Hacı arasıdagı soguş köñülge qaygı bermekde idi.

Şu künlerde Türkiyelik Doqtor Mustafa Ali Bek ve Mahmud Nedim Efendiler


Afganistan arqalı Kaşgarga kelib çıqadırlar. Bular bilen Sabit Damolla ve diger
Erkan arasıda fikri tesanüd bolub, derhal bu inqılabga bir isim qoymaq ve mücadele
neticesini maqsadga baglamaq, tökülgen qan ve berilgen qurbanlarnıñ bilgili bir gaye
üçün bolganını anıqlamaq meselesi ortaga çıqıb, neticede müstaqil Şarqi Türkistan
devleti qurmaq teqarrüretedir.

O künlerde Kaşgarda mevcud kişilerden bir Qabine (Heyeti Vekile) saylanıb,


inqılabda mühim orun tutqan saffedli Khoca Niyaz Hacını Cumhur Reisi belgileb,
müstaqil “Cumhuriyet” ilan etiledir. Hacı Sabit Damollanıñ riyasetide bolgan Vekile
Heyeti Kaşgarda bolub Cumhur Reisi o tarikhlerde Aqsuda idi. Hükümetniñ
tayanaçagı “İstiqlal Cemiyeti” bolub, bu cemiyet etrafıga münevver ve ulutçi –
yurtçi zümre toplanmışdı. “İstiqlal” o zamangi milli tuygunuñ eñ galeyanlı çagında
“Kök Bayraq” kötermek ve “Misaqı Milli” andıga qatnaşmaq suretiyle olgunlardı.
(1352 Hicri 24 Receb, Yekşenbe).

Osman Sicañ Qabinege qatnaşmasdan taqqa qaçıb kitse hem soñradan tutulub
Yarkend tarafga sürülmüşdür. Ahmed Tevfiq Efendi “Cumhuriyet”den ziyade
endişege tüşüb, açıq bir fikir ve meşveret bermese hem hareketleriyle qarşılıgını
bildirib qoyadır. Aqsuga Khoca Niyaz Hacı aldıga qaçqanda tutulub hudud
taşqarısıga çıqarıladır. (1352 H. Şaban).

Cumhuriyet hükümeti kharicde istiqlalni tanıtmaq ve beynelmilal muhitge dakhil


bolmaq niyeti bilen Doqtor Mustafa Ali Bekni murkhas sıfatıyla kharicge çıqaradır.
Reis Cumhurga barıb meseleni izah ve saire kibi mühim vazifeler ile Mahmud
Nedim Efendi Aqsuga yubarılır.
746

Altışehirde iki hükümet qurulmuşdur. Biri Merkezi Khotan, şekli “Melik”lik,


devleti quruluşı bilgili bir programla tesbit etilmegen “Khotan Hükümeti İslamiyesi”.
İkinçisi Merkezi Kaşgar bolmaq üzere Şarqi Türkistan Cumhuriyeti. Bunuñ şekli
“Cumhuriyet” bolub, devlet quruluşı beyannamesi ve resmi qabul etilmegen Qanuni
Esasi ile belgilengen idi.

Aqsunuñ üst taraflarıda Uygur – Dungan ikhtilafı, uruşı tögemegen. Şimali Şarqi
Türkistan bolsa Urumçidegi “Şeng – Şi – Tsai”niñ idaresi astıdadır!

Ramazan başlarıda Khoca Niyaz Hacı Kaşgarga keldi. Maqsad yeti – sekiz aydan
biri hal bolmagan Kaşgar Yengi şehir işini hal etmek idi. Reis Cumhur (Yake
Urumçiniñ Nen – Cang –Bovi – Zung – Siling)niñ Kaşgarga kelişiyle işke ciddi
kirişildi. Khoca Niyaz Hacı ile birlikde meşhur inqılab qahramanı Mahmud Muhiti
hem “Sicañ” rütbesiyle kelgen idi. O kişi şehirge tüşmesden Yengi şehir etrafıga
yani cebhege yaqın bir yerge ornaşdı. Cumhuriyet idaresi Mahmud Muhitige “Erkanı
Harbiye Reisi” ünvanını berdi. Kaşgarda hamme yeñi bir gayret, yeñi bir vücud ile
işke kirişken bolub köründi. Şu künlerde Aqsu tarafda Khoca Niyaz Hacı quvvetige
qarşı turgan Ma - Cu - Ying quvvetleri başçısı Ma – Fu – Yeng
qumandasıdagıDungan askerler Khoca Niyaz Hacını taqiben Kaşgarga kile
başladılar. Maralbaşıda Türk askerleri qarşı turdı, bolmadı. Nihayet Kaşgadagı
Cumhuriyet Hükümeti Erkanı mukhtelif istiqametde qaçdılar. Yengi şehirdegi
Dunganlar hem çıqıb Ma – Fu – Yeng quvveti bilen birleşdiler. Kaşgar etrafıdagı
Cumhuriyet hükümeti askerleri bir kere yine Kaşgarga hücum qılgan bolsalarda
netice çıqmadı. (16.2.1933). Cumhuriyet Baş Vekili bir – iki Nazır ve bir miqdar
Cumhuriyet askeri bilen Khotan Hükümeti ge qaraşlı Yengi Hisarga kelibturdılar.
Khoca Niyaz Hacı Yarkendge barıb, andan Merkit – Khan arıq yolları arqalı
Kaşgarnıñ Ulugeçit Rus çegeresige ötüb, Taşkendden qaytqan salah mubayaa heyeti
ile körüşüb, olar bilen birge Cenub yolını taqiben Yarkendge ketdi(1934 April
başında).

Dunganlar Kaşgar işini bitirgenden soñ iki ayça tınç turdılar. Ma - Cu - Ying
Şimalde yalgız qalıb, Kaşgarga qaçdı. Urumçi askeri onı Aqsudan töbende taqib
747

etmedi. Cenub şehirlerde yol üstide Khoca Niyaz Hacı quvvetleri bilen bazı bir
toqnaşuları boldıysa da Ma - Cu - Ying 1934 inçi yılnıñ April başıda Kaşgarga keldi.
Buniñla Urumçi büyük bir düşmannı qaçırıb qurtulgan boldı.

Urumçide bir yıllıq(12 – 1933 İyun 1934) qurtuluş bayramı yasalıb, Şeng – Şi –
Tsai öziniñ ideal(!) hükümetiniñ programını añlatqan çagda, Cenubde Cumhuriyet
Baş Vekili, Adliye Nazırı ve bölek mesul urunlarda buluñanlar Khoca Niyaz Hacı
tarafıdan Yarkendde qolga alıngan idiler. Dunganlarnıñ Yengi Hisarga hücumi
neticeside Şah Mansur ve Emir Sahib ler şehid etilgen, qardaşlarınıñ öcini almaq ve
qurulgan devletni şereflendirmek üçün Yarkendge kelgen Emir Kebir Khoca Niyaz
Hacınıñ Baş Vekil ile Adliye Vekilige qılgan muamelesiden qaçıb ketken idi. Bu
suretle Urumçide bir yıllıq qurtuluş bayramı bolgan çagda Cenubdegi Cumhuriyet ve
Khotan Melikligi fiilen tarqatılıb yubarılgan idi. Mesele bunday bir şekil algandan
soñ Urumçi Khoca Niyaz Hacıga “Nen – Ceng”lıq bermes idi. Nitekim 1934 May
ayıda Aqsuda Khoca Niyaz Hacıga Khıtay qanunida yeri bolmagan “Fu – Cuvşi”(Fu
- Jushi) yani Hükümet Reisi Orunbasarı mensebi birildi. “İnqılab başçısı Gazi Khoca
Niyaz Hacı” salahiyetsiz Urumçiniñ“Nen – Cang –Bovi – Zung – Silingi Khoca
Niyaz Hacı”, Cumhur Reisi Khoca Niyaz eñ soñda Urumçidegi hükümetde Li Cuvşi
nam Khıtaynıñ orunbasarı “Fu – Cuvşi Khoca Niyaz Hacı” bolubqaldı!

Ma - Cu - Ying özi üçün rahat bir yer izlemek ve Türk – Uygur ölügi üstide
takhtını qurmaq üzere Khotanga hücum etib, evvelgi Padişahnı (Mehmed Niyaz
Alem Akhundnı) Khotanga Vali etibbelgiledi.

Dungan dindaşnıñ Uygur dindaşıga bergen zerbesi, Cumhuriyet ve Khotan


Melikligini bitirib Urumçi Khıtaylarıga manevi khıdmet qılış İslam insafı,
müslümanlıq terbiyesige uygunmu? Dungan dindaşdan körülgen rahmesiz hareket
Türklerni Khıtay – Orus quçagıga şunça tez yaqınlaştırdı.

6 nçı İyul 1934 de Ma - Cu - Ying yanındagı 60 qadar askeri ile Ergeştam arqalı
Rusyaga ötüb ketdi. Askerleri Khotangaçekildi. 20 nçi İyulda Urumçi askerleri
Kaşgarnı işgal etdi…
748

*
* *

Khotanda Ma – Kho – Sen Sicañ bolub, şekli ve maqsadı bolmagan bir idare
qurub olturdı. Ma - Cu - Ying Moskvada idi. Yarkendden tutub Şarqi Türkistannıñ
diger qısımları Urumçi Hükümeti namıyla qurulgan Şeng – Şi – Tsai diktatorlugiga
taabi boldı.

1937 nçi yılnıñ 2 nçi Aprilinde Kaşgardagı Mahmud Muhiti Sicañ Hindistanga
çıqıb ketdi. Qalgan Uygur askerleri Khotandagı Ma – Kho – Sen Sicañ quvvetleri ile
birleşib 1937 nçi yılnıñ 29 inçi Mayında Kaşgarga keldiler. Urumçige taabi quvvetler
Kaşgar Yengi şehride turdılar. Bular Maralbaşı ile Uçturfannı hem şundag yarım
işgal etib, Aqsu üstige yürüdiler…

Urumçi quvveti Cenubge taraf hareket qıldı, Rusya mukhtelif hududlardan


asker ve harbi qural kirgizdi. 1937 nçi yılnıñ birinçi Sentabır ayında
KaşgardagıDunganlar uruşsuz çıqdılar. Feyz AbaddagıDungan quvvetleri Urumçi
tarafdarı bolub şehirge kirdiler. Yine resmen Urumçi Hükümeti idaresi quruldi. Ma –
Kho – Sen Yarkendden, zaten evvelden niyetlenib ve hazırlanıb turgan yolıga,
Hindistanga qaçdı.

Şimalde Qumulda inqılabnıñ ta başıdan biri iş qılıb kelgen Yolbars Bek, Mahmud
Muhiti kharicge çıqqan künlerde, Urumçige qarşı isyan kötergen ve maglub bolub
Qansu tarafga qaçqan idi. Altayda Şerif Khannıñ da bazı hareketleri şaya bolgan
bolsa hem negizli bolub çıqmadı.

İndi Khotan hem dakhil bolganı Şarqi Türkistan bütünley Urumçi idaresige ötdi.

(Devamı bar)
Mecdeddin Ahmed.
749

BİR ŞARQİ TÜRKİSTANLI MÜCAHİDNİÑ BAŞQARMAMIZGA


MEKTUBI*

Öziniñ toluq ismi ve adresi başqarmamızga malum bir yurtdaşmız Hindistannıñ


Lahor şehrinden Şarqi Türkistannıñ soñgu faciası haqqında uzun bir mektub
yazmışdır. Şu yılnıñ İyul soñlarında yazılgan bu khatında o Savet Rusyanıñ Şarqi
Türkistanga qarşı yürütken siyasetini ve Merkezi Khıtay Hükümetiniñ soñ vaqalar
çagında öz mümessillerini Şarqi Türkistanga yubarıb oynagan oyunlarını öz
müşahadetine tayanıb izah etkenden keyin sözni Merkezi Khıtay taraflarıda yürgen
yurtdaşlarnıñ urunuşlarına keçirib töbendegi satırlarnı yazmaqdadır:

“… Nankin Hükümeti Dunganlar başlugı Ma - Cu - Ying bilen añlaşma yasagan


çagda yerliler bilen hem añlaşmaq istegen bolub köründi. Bu maqsad üçün Şarqi
Türkistanlıq İsa Bek nam bir şakhısnı tapdı. Nankinde bir Türkistanlılar uyuşması
uyuşturuldi. O uyuşma namından Nankinde “Çini Türkistan Avazı”, “Tiyan Şan”
degen aylıq mecmua neşretildi. Bu iki namdagı mecmua on bir sanda vazifesini
bitirib Khıtay Hükümetiniñ özi tarafından qapatıldı. O mecmuanıñ vazifesi Türkistan
khalqını istiqlal ve ya başqa bir hükümet bilen siyasi münasebetde boluşdan vaz
keçib, Khıtay Cumhuriyeti bileñine baglanışga çıqarmaq idi. On bir aylıq müddet
içinde bizniñyerlik inqılabçılarnıñ siyasi orunları sarsılıb, “Şeng – Şi – Tsai”niñ
Ruslar bilen qılgan şirketi pokhtalanıb alındı. Artıq o mecmuaga ihtiyac sizilmey
qaldı ve mecmua qapatıldı. Hazır o mecmuanıñ quyrugi “Uruş Khabarı” namıyla
yine İsa Bek qatnaşıyla Khanqavda şu yıl İyun ayından çıqabaşlamışdır. Emin Bek
Vahidi vasıtasıyla bir nüskhasını aldım, oqub hayretde qaldım.

“Şeng – Şi – Tsai”niñ Ruslar bilen qılgan şirketige nefret etilgendik bolub


körünse de, Urumçi Hükümetiden “FuCuvşi”, “Sicañ” ve “Siling” qatarlıq oruña
qoyulganıga razı bolmay Türkistanlıqnıñkamil huquqi üçün çalışaturganlıgın
bildirüçi o mecmua “Fu Cuvşi”si yaşlıq mıñlerçe günahsız Türk öldürülüb “Sicañ”,

*
Yaş Türkistan,İyul – Avgust 1938, San 104-105, S. 55-57.
750

“Siling”leri her tarafda perakende bolub yürgende, olarga köz yumub “Yaponlar
Khıtaylarga zulüm etmekdeler, Türkistanlılar Khıtayga yardam etiñiz…” diyedirler.
Acaba Türkçe yazılgan bu mecmua Türkistan ahvaliden bu qadar khabarsizmidir?

Khıtaylerga asker, mal, yazular bilen yardam itiñiz, degen mecmuanıñ


Türkistandan yakhşıgine khabarı bar idiko!!

Abdülqadir nam bir yaş yigit Qansuda ticaret iterdi. Birkün heves qılıb oqu üçün
Nankinge barıb idi. Urumçi Hükümeti bu talebeniñ bütün tuganlarını qamaqda yoq
etib, pul ve malını müsadere etkenliginden yakhşı khabarı bolgan mecmua
Türkistanda keçe üyide yatqan her qanday bir kişiniñ yoqalıb kitüvi, bunuñ üstige
yoqalıb ketken kişi haqqında yoqaldı deb aytuniñ da mümkün bolmaganlıgını bilir
idi.

Altınçı Uygur Fırqa Başlıgı Mahmud Muhitini hicretge mecbur qılganlıqları,


onuñ askerlerini Rus uçguç ve tanqlarınıñ yardamıyla qırganlarıdan olar khabardar
idi. Şarqi Türkistan khalqınıñ malı, altun, kümüşnüñ qanday yollar bilen müsadere
etilib alınganlıgıda olarga malum idiko, hazırgı Türkistan ahvalini içki Khıtay ahvali
bilen çaqıştırsañız, Türkistan ahvaliniñ köb yaman ve yardamga daha ziyade muhtac
ekenligi meydandadır.

“Uruş Khabarı”ga qatnaşvçılar Türkistan inqılabçılarıdan bazısınıñ


Türkistannı Khıtaylardan Rus quvveti bilen almaqçı deb söyleydirler. Bu özi cude
qızıq bir gap. Türkistanga Rus quvveti bilen hakim bolmaqçı bolgan Khıtay
Hükümetiniñ “Ciñ – Cuvşi”siga Harbi Müşavir deb çıqarıb bergen kişisi “Şeng – Şi
– Tsai”niñ özidir. Niyaz Hacı ise onga aldanmışdır. “Şeng – Şi – Tsai”
Türkistangahakimdir. Niyaz Hacı ise aldanganlıgınıñmükafatını aldı. Qalgan
inqılabçılar Ruslarga ve başqa istilaçılarga evvel de qarşı bolganıdek qıyametgeçe
qarşı bolub qalacaqlardır. Satmaq, satılmaq meseleleri bu noqtada beyhudedir.
Türkistannı hiç biri satalmaydır ve satıb alalmaydır. Türkistan Türknüñ ezeli ve
ebedi yurtıdir.”
Türk oglu
751

Şarqi Türkistanda*: Hindistan Ordu gazitalarınıñ şu yıl 28 İyul tarikhli


sanlarında berilgen khabarlarga köre, Kaşgarda iki haftadan biri Qırgızlar ile Khıtay
küçleri arasında şiddetli soguş devam ite yatır. Söylendigine köre, bu soguş Qırgız
askerleriniñ Khıtay khıdmetige kirüvden baş tartqanlıqlarından togmuşdur.

*
Yaş Türkistan,İyul – Avgust 1938, San 104-105, S. 58.
752

ŞARQİ TÜRKİSTANMESELESİ MÜNASEBETİYLE*

Bir neçe yıldan biri açıq milli qurtuluş küreşi yürütüb keleyatqan Şarqi Türkistan
bütün Türkistanlılarnıñ o cümleden bizniñ de nazarı diqqatmiz merkezi bolub
kelmekdedir. Ta o zamandan biri imkan dairesinde mecmuamız bitlerini bu meselege
ayerıb küçmüz nisbetinde neşriyat yürütüb kilemiz. Oquvçılarımıznı, yazıq ki imdilik
fecii bir noqtasına kelib terelgen Şarqi Türkistan qurtuluş hareketi tarikhi(1)490 bilen
tanıştırıb kilemiz. Bu qadarı bilen de kifayetlenib oturmadıq ve Avrupa efqarı
ammesi nazarı diqqatini Şarqi Türkistan Türkleriniñ agır vaziyeti ve bu agır turmuş
şeraitinden qurtuluv üçün açqan küreşine tartışga urunduq. İngiliz, Fransuz, Alman,
İsviçre ve İtalya matbuatında türlü yazılar çıqdı. Bu yazılar qısmen öz tarafmızdan
berilgen yazılar, qısmen de bizniñbergen materyaldan faydalanıb gazita başqarmaları
tarafından hazırlañan yazılar idi. London, Paris, Berlin, Varşova kibi Avrupanıñ
mühim merkezlerinde Şarqi Türkistan meselesi ve küreşi etrafında maruzalar oqundı
(2)491.

Neşriyat, maruza degen nerseler mühim bolsada Şarqi Türkistan meselesi


ehemmiyeti bilen ölçülgende yetişmegendik bolub qaladır. Neşriyat, maruzalar –
qonferanslar bilen yürütülecek propaganda bilen bir qatarda bilgili bir plan etrafında
müteşekkil faal küreş yürütü kerek. Münevver, tecrübeli Şarqi Türkistan milli küreş
unsurları mümessilleriniñ dünya siyasi muhitine açıq çıquları ve hedefi tayin etilgen
plan yolında küreş yürütüleri lazımdır. Bizimçe bu soñunçi noqta hiçbir türlü ihmali
mümkün bolmagan mühim küreş unsuridir. Biz bu noqta üstünde ısrarla tokhtab
kilemiz. Çünkü Şarqi Türkistan meselesi etrafında oni öz menfaatlerine yararlıq bir
şekilde yişmek üçün iki tehlikeli küç urunmaqdadır. Bu iki küç öz ara birbirine qarşı
istiqametden kelmekde bolsa da Şarqi Türkistan milli menfaati üçün aynı derecede
*
Yaş Türkistan,Sentabır 1938, San 106, S. 2-9.
490
Bu haqda "Yaş Türkistan"nıñ 102 nçi sanından başlañan, küreş ve inqılabnıñ eñ qızgın devrelerini
Şarqi Türkistanda Khalqmız içinde milli küreşge qatnaşıb ötkezgen arqadaşımız Mecdeddin Ahmed
Bek maqalesine baqsın.
491
Soñ defa şu yılnıñ 15 inçi İyununda Baş muharririmiz Çoqay oglu Mustafa Bek Varşovada Şarqi
Türkistan hareketi haqqında bir maruza oqumuşdur.
753

qorqulu, aynı derecede düşmandır. Bu küçlerniñ biri, Çinli ve tek tük bolsa da tapıb
aldıgı Şarqi Türkistanlı agentleri arqasına yaşırınıb bütün ülkeni amelde idare
etmekde bolgan Rus Bolşevikleri bolsa, ikinçisi Khıtay – Çanqayşek Hükümetidir.
Şarqi Türkistan Türki onuñ öz memurları zulminden qan yutqan çaglarda o mazlum
khalqnı isleb de oturmagan bu Khıtay Merkezi Hükümeti Şarqi Türkistannı Rus
Bolşevikleri qolına tüşüb qaludan qorunide oylamadı. İmdi özi Yaponya bilen
soguşga kirib qalgaç güya Şarqi Türkistan üçün de qaygıra başlagan…

Buni biz köbden biler idik. Lakin soñ zamanlarda qolumuzga tüşüb qalgan iki
neşriyat Şarqi Türkistan milli mefkuresi düşmanı bu iki küçniñ meseleni öz
menfaatlerine uygun bir şekilde yişu üçün ne kibi gayretle çalışmaqda ikenliklerini
birazda açıq körsetdi.

Bu neşriyatnıñ biri Kaşgarda çıqaturgan “Kaşgar Şiñcañ künlük gaziti”dir(3)492.


Bu gazitanıñ qanlı Rus Bolşevizmi tosiyle boyañan mazmununda Sarı – Khıtay
renginiñ izigine uçratıladır. Bu gazitada “Türkistan”degen sözni uçratmaysız. Çünkü
Şarqi Türkistanda Çinli agentligi qolıyla Rus Bolşevigi hükümranlıgı qurulunça o
memleket öziniñ tarikhi isminide yoqaltıb, “Şiñcañ”deb atala başladı. Bu ise Yaqub
Bek Atalıq tarafından qurulgan müstaqil hükümet yoqetilib, İli havalisi (Gulca
Khanlıgı) Ruslar tarafından Khıtay idaresige qaytarıb berilgenden soñ (1884 de)
Khıtay Hükümeti tarafından qabul ve tatbiq etile başlagan isimdir.

Gazitadagımaqalaler köpçiligi Yaponyaga qarşı küreşke çaqırgan yazılarla “Yengi


(yani Savet) hükümetini” maqtab, onga “Khıyanet qılgan cihangir quyruqları”Khoca
Niyaz ve başqalarnıñ“lanetler”inden ibaretdir. Bu Türk tilinde çıqaturgan Bolşevik –
Khıtay gazitasınıñ tışqı qörülüşi özi qızıq. Bir neçe bitde soldan, gazita ismiyle bir
qatarda birbiriyle yapıştırılgan iki müselles köresiz. Bu şekilniñ ortasında “Altı büyük
siyaset”; köşelerinde ise “Cihangirge qarşı turuş”, “Savetler bilen dost boluş”,
“Milletler huquqda beraber”, “Para khorluqni yoqatış”, “Tamir qılış”, “İttifaq
boluş”degen sözler yazılgan.

492
Bu gazitanıñ birgine sanı qolumuzga kilmişdir.
754

İttifaq boluş
Cihangirge qarşı turuş Şuralar bilen dost boluş

Tamir qılış Milletler huquqda beraber


Para khorluqnı yoqatış

“Kaşgar Şiñcañ künlük gaziti”niñ cihan emperyalizmi ve dünya siyaseti kibi


nerselerden bahs etib mühim şiarlar qoyub oturuçi bilermen başçıları burçaklarına
şiarlarını yazıb çıqardıqları nişannıñYahudiler nişanıekeninide bilerlermi iken?
Yahudiler bukün şu nişan (“Davud Qalqanı”) astında Filistin küreşi yürütmekde ve
bu yolda özleri de qurban bermekde bolganları kibi, daha ziyade Arab qanı
tökmekdeler. Acaba şu Yahudi nişanı köşelerine şiarını yazıb algan gazitanıñ Rus –
Khıtay Bolşevik Hükümetine sadaqat ve Khıtay ordularına yardamga çaqıruvine
aşiqab yügürüşken Akhund, İşan ve Khocalar da şunı bilib turub da işlegenlermi
iken?

Mene sizge Şarqi Türkistanda işke aşırılmaqda bolgan “Milli siyaset” –


“Cihangirge qarşı turuş”, “Savetler bilen dost boluş” istiqametide barıb
Yahudilerniñ muqaddes tamgasıyla simalanmışdır!

*
* *

Yuqarıda isledigimiz iki neşriyatnıñ ikinçisi "Uruş Khabarı" dir. O şu yıl İyun
ayından alıb Khıtaynıñ muaqqat merkezi Khanqavda bir mecmua şeklinde çıqa
başladı. “Türkistanlı Yurtdaşlar Uyuşması” isminden çıqarıla başlagan bu mecmuanı
İsa Bek Yusuf Bek oglu idare etedir. Mecmuanıñ tışqı qapagına Uygur, Mogul ve
Tibetliler tarafından “Şarq Rehberi” Çanqay – Şekge sadaqat alameti olaraq berilgen
755

bayraq resmi qoyulgan. "Uruş Khabarı"niñilk 6 betide şunday resimler bilen işgal
etilgen. Bu resimlerniñ birinçisi “Büyük dahi” Çanqay – Şek, ikinçi resim Khıtay
Hükümeti tarafından askerlerge “Mescidlerde asker turmaq memnug”deb çıqarılgan
emir. Uygur, Mogul ve Tibetlilerniñ Khıtayga sadaqatini körsetmekçi bolgan 5 grup
resmi. Yolbars Bek bu resimlerniñ bütünisinde, İsa Bek ise 4 inde körünedir.

Resimlerniñ birisinde Yaponlar tarafından qulatılgan Şankhaydagı“Sun – Yat –


Sen” heykeli körünedir. Bu resimde bir neçe Yapon Sun heykeliniñ qulagını tartıb
turadır. Bunuñ üçün de Khıtay patriotligi qozgab ketken İsa Bek Yaponlarnı Su –
kub Şarqi Türkistan Türkleri namında “Yaponnuñ paskene ayagını” Khıtay
topragından tazalab, Tokyoga barıb, Sun heykelini Yaponya payitakhtı Tokyoga
ornatıb, añlamayturgan Yapon imparatorı ile Yapon zabıtalarını tutub anıñ qulagını
qattıq tartıb turub, qulagı içige taqılgan adam guştini çıqarıb, bilende avaz ile
“Gafletten uygan, uruşqaqlar” digunçe tınçmayturganını vaad etedir. ("Uruş
Khabarı" s 42)

Mecmuadagı resimler ve onlarnıñ astına yazılgan sözler mecmuanıñmazmunını ve


siyasi istiqametini de açıq körsetib turadır.

İsa Bek ve Yolbars Bek Şarqi Türkistannıñ eskiden beri Khıtay yeri bolganlıgını,
onuñ ta iki mıñ yıl evvel öz tilegi bilen muqadderatını Khıtayla baglaganlıgını(!?),
onuñ Khıtay qolı astında daima bakhtlı yaşab kelgenini, Khıtay Hükümetiniñ daima
Şarqi Türkistan Türkleri haqqında müşfiq bir ata kibi erkeletib, qaygırıb kelgenligini,
arada bazı bir añlaşmaganlıqlar bolgan bolsa, onuñ da günahı Türkistanlılarnıñ
özünde ekenini alga sürüb Khıtayga minnetdarlıq qılıb bitirealmaydırlar.

"Uruş Khabarı" yazılarını oquganda Şarqi Türkistan Türkleri Khıtay Hükümeti


tarafından hiçbir zulüm körmegen, tersinçe öz özlerini ezgenler; hazırgi künde Şarqi
Türkistannı Khıtaylarnıñ yardamı bilen Rus Bolşevikleri emes, Yaponlar ezib
oturganlar eken degen oyga kelesiz. "Uruş Khabarı" yazılarından Şarqi
Türkistanlılar Khıtay – Rus Bolşevikleri tazyiqi yüzünden emes, Yaponlardan qaçıb
yurtlarını taşlab çıqmaqda ekenler degen tesirini alasız. Bukün "Uruş Khabarı"
756

bitlerinde şiddetli Khıtay patriyoti bolub çıqış qılmaqda bolgan Yolbars Bek(4)493niñ
Şarqi Türkistanda o yerdeki Khıtay Hükümetine qarşı emes, galiba Yaponyaga qarşı
isyan kötergen ekenligi añlaşılıb qaladır… bu yazılardan Yolbars Bek, İsa Bek lerniñ
Khıtay patriyotligi faaliyetlerini Şarqi Türkistanda “Biraderleri” zalim Khıtaylar
hüküm sürgenliginden emes, galiba Yapon istilası astında bolganı üçün yurtları
kharicinde yürütüv mecburiyetinde qalganlıqları oyuna kelüv de mümkün.

Yolbars Bek ve bilkhassa İsa Bek Khıtay inqılabınıñ“3 ümdesinden” köb bahs
etedir ve onlarnı Şarqi Türkistan Türkleri milli taleblerini toluq suretde tatbiq itecek
muqaddes şiarlar qılıb körsetişke urunadır.

Biz Khıtay inqılabı etrafındagı edebiyat, ister Sun – Yat – Sen, ister de onuñ
khalefi “Go Min Dang” fırqasınıñ hazırgi (Çanqay – Şekden soñ 2 nçi) başlugı Vung
– Şin – Veyniñ öz yazılarıyla Khıtaylarnıñ bazı Avrupa ve Amiriqalı dostlarınıñ da
eserleriyle az maztanışlıgımız bar. Ne Sun da ve nede Vuñ da İsa Beklerniñ köb
tekrarlarıga “Sin – Min – Cuy” milletlerniñ öz muqadderatına ige boluvi prinsipini
içinealmaydır. “Sin – Min – Cuy”inqılab yani “Üç Milli Ümdesinde” birinçi madde
“Milli teñlik” yani Khıtaynıñ başqa devletler bilen tikis huquqda boluvı; ikinçi
madde “Siyasi haq teñligi”dir; memleket içindegine “Khalq teñligi” manasında
bolgan bu madde de Sun khalqnıñ saylav haqqını, saylañan kişilerni kiri çaqıru
haqqını, nihayet de teşebbüs haqqını añlagan idi. Sun “İcrai”, “Teşrii”, “Adli”,
“Anket”, ve “Maarif”deb idareni işke ayıru (“5 Yuan”) nazariyesini de mene şu
“içki siyasi teñlik” maddesi astına kiritken idi. Üçünçi madde “İqtisadi haq teñligi”
yani sermayeni tekşirü astına almaq ve yerden alınacaq artıq qazançnı
millileştirmekni tüşüñen idi.

Şu kördigimiz Sun nuñ“Sim – Min – Cuy” yani Khıtay qolı astında bolgan ayrım
milli ülkeler milli meselesini yişuni qalay kiretile alacagı Yolbars ve İsa
Beklerniñgine bilecekleri bir sırdır.

493
Yolbars Bek haqqında "Yaş Türkistan"nın ötken sanlarındagi Mecdeddin Ahmed Bek maqalelerine
baqılsın.
757

Sun – Yat – Sen ve Vuñ – Şiñ – Veyniñ khalqlarnıñ tayin muqadderat haqqından
bahs etkenlikleri de bar. Faqat bu Birmanya, Qarya kibi birvaqit Khıtay qolında
bolubda başqalar tarafından alınıb qoyulgan memleketlerge dairdir. Bu ise
“Emperyalistler”qolı astındagı khalqlarga ayrılıb ketkunçege bararlıq derecede keñ
tayin muqadderat haqqı taleb etib baqırdıgı halda Rusya qolı astına tüşü
bakhtsızlıgına uçrab qalgan khalqlarnı heyeti umumiyesiyle baglamaqda, qırmaqda
bolgan Rus Bolşevikleri nazariyesine okhşamaydımı?

Yoq, Khıtay inqılabı prinsipi Şarqi Türkistan khalqınıñ öz müstaqil turmuşini


qoruvina haq bermeydir. Tersinçe şu İsa Bek, Yolbars Bek ler tarafından taqdis
etilgen “Sin – Min – Cuy” prinsipine uygun yasalgan Sun - Yat - Sen planı boyunça
Şarqi Türkistan on milyonlarça Khıtay muhacirine yerbermeli idi.

Şarqi Türkistanlılar arasından Khıtay patrioti çıqıb Şarqi Türkistan Türklerini


Khıtay devleti menfaati üçün qan töküşke davet etib yürüçi kişiler şuni açıq
bilmelidirler, ki Şarqi Türkistannıñ müstaqil turmuş haqqından vazkeçüvi, onı
ebediyen Khıtay müstemlekesi etib berüv ve yada bukünkisi kibi Savet Rus – Khıtay
birleşik müstemleke sistemini muhkemlev demek boladır. Şarqi Türkistanlı Khıtay
patriotlarından bazı birleri bu cihetni cude yakhşı bilseler de kerek…

Biz Khıtay khalqına qarşı emesmiz. Lakin Şarqi Türkistandagı tuganlarımıznıñ


milli istiqlal haqqına tarafdarlıgımıznı hiçbir suretle kımıte de almaymız. Şarqi
Türkistannıñ milli qurtuluş – müstaqil milli devlet quruşı tarafdarımız. Tarikh,
bilkhassa soñ yıllarnıñ tarikhi şuni ögretdi, ki öz milli istiqlali mefkuresini tahaqquq
etdirmek üçün her yerge baş urmaq ve bu yolda qay yerden qanday yardam
kileturgan bolsa, faydalanmaq lazımdır. Öz khalqnıñ üstünde hükümranlıq
yürütmekde bolgan müstevli devlet muqadderatı haqqında hiç bir türlü oylab
oturunuñkereki de yoq.

Bir qadar uzab ketken bu maqalani bitirer aldında Şarqi Türkistanlı


tuganlarımıznıñ, bilkhassa soñ milli qurtuluş küreşlerinde qatnaşı bolgan
tuganlarımıznı bu qurtuluş mefkuresi küreşi yolunda tökülgen qanlar, millet ve
758

vatannıñ omuzlarına yükletdiki mesuliyetni müdrik bolularını ümid etkenimizni


bildirib ötmekçi bolamız. Bu mesuliyet tuygusını faaliyet bilen körsetüv zamanıda
kelgendir deb oylaymız… tışqı dünyaga davamıznı açıq añlatıb körsetüv ve körünüv
zamanı da köbden kelmişdir. Şarqi Türkistan ismi bilen dünyanıñ her burçlarnı yertıb
taşlav, Kaşgar ve Khanqavdagı Khıtay – Bolşevik Rus patriotlugına qarşı haqiqi
Şarqi Türkistan Türk milli patriotlugini qoyuv zamanı keldi…
759

ŞARQİ TÜRKİSTAN İNQILABI ETRAFINDA*(*)494


IV

Cumhuriyet ve Khotan Melikligi

Şarqi Türkistan inqılabı zulümge qarşı isyan ve dini – milli huquq temini üçün
bolgan bir umtılış idi. Faqat Şarqi Türkistan mücahidleri bu huquq alış mefhumini
yani köñül istegini til bilen layıqıyla ifade ete almadılar. Qumul köterilişiniñ qanuni
davası: “Merkez Nankinge tâbi bolub, Khıtaynıñ bir vilayeti sıfatıyla cumhuriyet
qanunlarıdagı müsaid maddelerden, huquqlardan faydalanamız, tacsız hükümdar,
hakimi mutlaq Urumçi hükümetleriniñ keyfi idareleriden qutulamız”dan ibaret iken,
sergerdeler mesela Khoca Niyaz Hacı onı Khıtay esaretiden qurtuluş deb telaqqi eter
idi. Khalqda “İslam Abad” zihniyeti hakim idi. Közge körüngen Khıtaylar yoqatılsa
ve Türkistan qolga kirse, andan soñ nime qılarımıznı maslehatlaşıb belgilermiz
deyildi. Urumçige Nankinden yardam kilmeyecegi qanaati bar idi. Ama közini bizge
tikib turgan Garbi qoşni Rus ve onuñ Yañ – Ciñ zamanıda tutqan Şarqi Türkistan
siyasetini cehlimiz arqasıda bilmey qalıb, eñ yaqın tehlikeni vaqtinde seze almadıq.
Onuñçün Şarqi Türkistan inqılabı neticesi fecii aqıbetge uçrab qaldı.

Şarqi Türkistan cografi mevqii itibariyle de köp mühim bir ülkedir. Bu ülkedegi
siyasi hareketler yalgız Garb qoşnisini emes, aynı zamanda cenubdagı devletlerniñ
menfaat ve zararlarınıda köb alaqadar etedir. İnqılab çagı inqılabçılar her ışıknıñ
aldıda turub beraber selam berib qaraganlar. “Deñizge tüşken yılanga sarıladır”
diyilgenidek, sıqıntılı çagda küler yüz, müşfiq nazar Garb tarafından boldı!.. Khoca
Niyaz Hacınıñ Urumçi ile muahede yasagandan keyin yine Cumhur Reisligi ünvanını
qabul etib turuşı iki noqtadan hem tefsiri mümkün hal idi!...
Nankin ile birleşib kitişni elhal tavsiye qıluçilar ve bütün facialarnıñ esasını
Nankinge yüz qaratmaganlıqdan kelib çıqqan bir netice ve khata deb tefsir etüvçiler
de bar. Khoca Niyaz Hacınıñ Urumçi ile muahede qılganlıgı Urumçini merkez deb

*
Yaş Türkistan,Sentabır 1938, San 106, S. 9-16.
494
Başı "Yaş Türkistan"nıñ 102, 103 ve 104 - 105 inçi sanlarındadır.
760

bilgeniden ve Khıtay bilen birleşişni khain dostı, khankhor dindaşı bilen yan yanga
yürüşke tercih etişi de yine Nankinge qaraganıdan idi. Nankin Şeng – Şi – Tsaini
khain dir ve Orusnuñ Şarqi Türkistanga kirişige razı emes iken, niçin onı öz faydası
üçün qutqazmaydır? Nankin bir merkezge yaraşaturgan bir şekilde hareket itmedi.
Qoşnilarda qoşniga yaraşaturgan alaqanı körsetmediler. “Qomintern” vazifesini
kördi. Qara, Aq ve nihayet Qızıl Rusnuñ maqsadı hasılboldı! Birisiniñ aytqanıdak
“Şarqi Türkistan mukhtelif qara – qarşı inadlarnıñ qurbanı boldı!”.

Dunganlar inad qıldı. “Bizge yıglab qutqazıñdeb iltimas qılmadı”deb Nankin öz


tebasıdan khafv bolub inad qıldı. Cenub qoşni ise “Şarqi Türkistandagı hareketniñ
bütünisi Bolşevik oyunı, bu hareketden bir nerse çıqmaydır, Bolşevik Şarqi
Türkistanga kire almaydır”degen iddaanı alga sürüb, soñgu künlergeçe Dunganlar
bilen birleşiş üstünde inad etdi. Başqa birisi ise açıq bir nerse söylemesden, hiçbir
nerseni yaqtırmasdan inad körsetib turdı…

Khususen Dungan dindaşlar bilen birleşişni tavsiye etkenler Ma - Cu – Yingniñ


Mosqvaga barıb, uruşsuz Khotangakelişi ve eñ nihayet 1938 inçi yıl 29 May ve 1
Sentabır vaqıasıga nime beredirler?

İnqılabda yalgız Dungan – Uygur arasındagıne emes, Uygurlarnıñ öz aralarında


da ikhtilaf körüldi. Khotan Qadim Emaretini saqlamaq khülyasıga maalesef qattıq
baglandı. Qumul inqılabınıñ igesi bolub ortaga çıqdı, Qırgızlar fatihliq iddaasıda
boldular. Kaşgar qozmopolit ve öziniñ her işde eñ alda ekenini alga sürdi. Bu arada
köb kişiler öz tecrübeleriden inqılabnı faydalantırmaq(!) işige kirişdiler… Ahmed
Tevfiq Efendi siyaseti, Mustafa Ali Bek siyaseti ve Mahmud Nedim Efendiniñ
Khotandagı müdafaa tedbirleri qısmen vaqitsiz ve qısmen iş işden ötkenden keyin ve
umumen zemin hazırlanmasdan ikelgen tokhumlardır.

İş başıdagıler bundan üç asır evvelgi zihniyet bilen hareket etdiler. Etraf ve


dünyanıñ taqazasıga qarab iş qılış khatırga hem kilmedi. Khotan, Cumhuriyet
761

Hükümetige yardam berdi, Cumhuriyet Hükümeti Khotan Emaretige muavenet etdi,


ama siyasi tesanüd ve gaye birligi, qarşılıqlı inanç bolmadı. Qumul – Turfan
soguşçanları Kaşgar – Khotan inqılabçılarıga, Özbek – Qırgızlarga, khülasa biri
digerige şübhe ile qaradı. Şübhe, bu bi aman düşmandır. Şübhe yüziden köb vaqit
“Tancañ”,“Emirleşkir” bilen uruşub salahını aldı.

Yuqarıda qayd etilgenidek, Şarqi Türkistan inqılabı programsız, qatii hedefi


belgilenmey başlangan idi. İnqılabnıñ hududi keñeygen sarı dimaglarda bir birige zıd
maqsadlar körüle başladı. Birleşik ve yardamçı bolgan Dunganlar Nankinniñ“36 nçı
Sicañlıq”degen ünvanını taşıdılar. Dunganlar başlıgı nüzqalarıda: “Artıq İslam Abad
boldı. Khıtaynıñ pulini işletmeñler. Menim çıqargan pulum yürsün” dedi. Bayraq
Nankin bayragı idi. Söz başqa, iş başqa idi.

Harc – marc içide devam etken inqılabnı yine de çovaltıruga urungan düşmanlar,
bu bulanıq, laiqa suda balıq avlamaq istediler. Bilimsizlik, küçsizlik ve yitimsizlik ile
zulüm ve qahırlıga qarşı yasalgan qozgalış yalgız milli tuygunuñ galebesiyle
Khotanda “Melik”lik ve Kaşgarda “Cumhuriyet” şeklide tebarüz ve tekamületdi.

Her millet ve memleketniñ erkin yaşamaqnı tilemegi onuñ tabii haqqıdır.


Dünyada müstaqil bolub yaşab turgan ülkelerniñ baarısı aynı quvvet ve aynı şekilde
emesdir. Her millet özige köre hükümet qurgandır.
Şarqi Türkistan inqılabıda milli bayraq qöterildi. Milli tuygu, menlik sizgisi
uygandı. Qıskagine devam etken tüşdek o tatlı künni Türkistan yaşları, münevver
zümresi unutmaydır ve köb qurban berib algan tecrübeside körülgen noqsanlarnı
toldurub, yañlışlıqlarnı tüzetib, öz yurtıniñ istiqlali üçün küreşecekdir. Türk khalqı öz
ırqınıñ şerefige yaqışar bir tarzda erkin yaşamaqnı isteydir.
762

Urumçi Hükümetiniñ İç Yüzi

Yang - Zen – Şengni öldürüb qanlı mensebge oturgan Cing – Şurinniñ uzun
sürmegen devri zulüm ile tolu bolub, soñ isyannıñ çıqışıga sebeb bolmuşdur. Cing –
Şurinni Rusya arqalı Khıtayga yubargan Şeng – Şi – Tsai hem seleflerige okhşab
(belki Khıtay adaleti şudur), qolınıqanga boyab, özini “Doben” ilan etdirdi. Li – Şu
– Tañ ile iki arqadaşını yerlilerge mütemayil körüngenleri üçün öldürdi (1933 inçi
yılnıñ İyul başıda). Bu üç yaş Khıtaynı tanıgan Türk başları khili qaygırır ve Şeng –
Şi – Tsai haqqıda şübhe bildirirler. Keyingi ahval bu şübheniñ tam yeride ikenin
körsetdi.

Şeng – Şi – Tsai aslen Mancuryalı bolub tamamen Khıtay terbiyesi algan, âli
tahsilini Yaponyada bitirgen. Ciñ - Şurin zamanıda Nankinden ıslahat üçün Şarqi
Türkistanga çıqqan Şeng – Şi – Tsaige Ciñ - Şurin şübhe ile qarab, onga o qadar
iltifat etmemişdir. Faqat Qumul isyanıga Ziho (Erkanı Harp) sıfatıyla yollañan Şeng
– Şi – Tsaige Türklerni qırışdagı mahareti taqdir etilib, askeri işler bilen meşgul
boluş üçün imkan ve rukhsat berilgen iken!..

Şeng – Şi – Tsai sosyalist fikirde bolub, Bolşeviklerniñ Khıtayga tesiri esnasında


Bolşevik mezhebige kirmişdir. Nankin Hükümeti onı öziden uzaqlaştırmaq üçün
Türkistannı onga menfa tayin etken. Cing – Şurin, Şeng – Şi – Tsainiñ Türkistandagı
keyfi idaresige müdakhale etişiden şübhelenib bir müddet onga iltifat qılmagan bolsa
da, o şeytanlıq qılıb Cing – Şurinniñ işançını qazangan ve nihayet onuñ başını yigen.
Şeng – Şi – Tsai Urumçide Savet mahfili ile yakhşıgine temasga kelib, olarnıñ da
işançını qazangan. Ruslar, Savetler Ciñ - Şurin bilen qılınaturgan işlerini daha esaslı
ve mükemmel suretde Şeng – Şi – Tsai bilen qıluvga qanaat ketirib, Cing – Şurinden
artıq özlerige fayda kilmesligini bilgenler. Savetlerniñadeti bir şakhıs bilen
faydalanıb turgan müddetçe yakhşı muamele qılmaq, andan keyin onı işden atmaq ve
ya öldürmekdir. Bukün Savet memleketinde bolub turgan vaqıalar bunuñ eñ uygun
şahidedir. Şarqi Türkistanda iken Savet faydasıga çalışqan ve çalıştırılgan Cing –
Şurinni Ruslar saylab, onga iltifat qılgan bolub, onuñ Rusya topragı arqalı ötüb
ketişige müsaade etib, yerige Şeng – Şi – Tsainiñ“Doben” boluşını qutladılar.
763

Bazı yerlerde Qaza Mahkemeleri Hâkimi ve Qaza Başlıgı (Şen, Şeñen, Şencañ)
bolub, nihayet Urumçi Valisi bolgan “Li” Mosqvanıñ talimatı ile, Vilayet Hükümet
Reisi (Cuvşi) olaraq belgilendi.

Rusyanıñ ta eski zamandan buyan Şarqi Türkistanga köz tikkenligi münasebet


keldikçe qayd etilmekdedir. Bukünki Savet Rusya burungu Çar Rusyasınıñ bütün
siyasetini qızıl tamga ile becerib kelmekdedir. Dünya yüzini qızılga boyamaq üçün
qurulgan “Qomintern” faaliyetini Savet Hükümetiden algan quvveti bilen
yürütmekdedir. Savet Rusya Şarqi Türkistannı tışqı Mogolistan kibi istila etüvge
kirişken. Bolşevik inqılabınıñ ta başıda mukhtelif bahaneler ile Savet topragına ötüb
qalgan Uygurlarnı Bolşevikçe terbiyeleb, artıq olarnı Türkistanga ötkize
başlamışlardır. Bolşevik terbiyesi arqasıda milli yolni tanımay qalgan ve adaşqan bu
Uygur balaları Mosqvada terbiyeleñen Mogol balalarınıñ tışqı Mogolistanda Savet
Rusya menfaatine işleb turgan hareketlerini Şarqi Türkistanda işlemekdeler…

Şeng – Şi – Tsai iş başıga kelgeç Bolşevikler hareketi üçün Şarqi Türkistanda


zemin yine de oñgaylaşdı. Şarqi Türkistanga içki Khıtaydan qızıl mefkurede bolgan
kişiler güle – güle kele başladılar. Bular içide Mosqvanı ziyaret etkenler ve onda şarq
institütlerini bitirgenler hem bar. Urumçide qadro hazırlandı. Bunuñla qanıqmagan
Savetler büyük orun ve mesul idarelerge Mosqvadan müşavirler belgilediler. Köb
zaman Aq Ruslardan deb atalgan Generaller qızıl asker müşavirler idi!..

Urumçi Hükümeti khalqqa özini yumuşaq ve güzel vaadler, mülayim muameleler


ve teskhir qılgudek şiarlar ile tanıta başladı. İstibdaddan bizar bolgan, küler yüz
körmegen, huquq müsavatini vaad halide bolsa hem işitmegen Şarqi Türkistan khalqı
tez ve qolayça igfal etildi. Biçare khalq, qoy tirisi astıga böri saqlañanın farq
etalmay, “Aqıtgan qanımız boşga ketmedi, ideal hükümet quruldı”dedi. Dinde
hürriyet, sözde hürriyet… her sahada hürriyet degen toquz maddelik bir şiar çıqıb,
müsavat ve hürriyet tam manasıyla qabul etilgen idi. Birazdan soñ dinde hürriyet ve
başqalar tüşürülüb, “Muqaddes altı maddelik şiar” ilan etildi:
764

1- Milletler huquqi birebir,


2- Şuralar Hükümeti bilen dost boluş,
3- Cihangirge qarşı turuş,
4- İttifaq boluş,
5- Tamir qılış,
6- Parakhorluqnı yoqatış(1)495.

Urumçi Hükümetiniñ tayanaçagı “Fendi – Khui” (Fendi - hui) degen teşkilatdır


ki, bu Qommunist Fırqasınıñ ikinçi bir taqlidedir(*)496

Şarqi Türkistannıñ nüfusi 3 milyon bolub 14 milletden teşkil etkenboldı! Yani


nüfus takhmin khılafıga az ve Şarqi Türkistanda yaşamaqda bolgan khalqlarnıñ
miqdarı on tört körsetildi.!

1 – Uygur, 2 – Qırgız, 3 – Qazaq, 4 – Özbik, 5 – Tatar, 6 – Tarançi (bular Türk


nesliden bolub müslümandırlar), 7 – Dungan, 8 – Mogol, 9 – Tacik, 10 – Khıtay, 11
– Solun, 12 – Şiyer, 13 – Qalmaq, 14 – Rus!

Huquq beraberligi siyaseti yürütülmezse bik azlıqda bolgan gayrı unsurlarga iş


tikmesden qaladır. Şarqi Türkistanda bu şekilde millet meselesi togduruş Urumçiniñ
üstadı bolgan Mosqvanıñ siyasetidir! Bu khayali on tört milletler memleketinde
hakim millet Khıtaylardır. Khususen Uygurlar daima muavin sıfatıda. Türkistan
degen öziniñ tarikhi ismi bilen yürütüş bu ülkede yaşayturgan diger birader(!)
milletler üçün muvafıq körülmegeniden “Şiñ-Cañ”demek lazım tapıldı. Garbi
Türkistanda “Türkistan” atını ataşda hem şu qorquv bolgan idi. Acaba Özbikistan
yake Qırgızistan degende o yerdegi yatlar çıqıb ketkenlermi idi? Yakhud Fransa
degende o yerde bölek milletlerden hiç kim yoqmu?

495
"Yaş Türkistan"nıñ şu sanındagi baş maqaleniñ 4 inçi bitdegi qısmına baqılsın.
496
(*) "Yaş Türkistan"nıñ 79 ınçı sanı, 26 nçı bitinde Kaşgar gazitası "Yeñi Hayat"nıñ 1935, 9 Deqabır
tarikhli 110 ınçi sanında “Fendi Khui” haqqında basılgan malumat bardır. Başqarma.
765

Düşman quruq vahme üstige qurulganını isbat üçün bu yerde deliller kitirsek
bahis uzab kitecekdir.

Urumçiniñ tışqı körünüşi Nankinge qaraşlı burungu şekilde faqat ondan adil bir
“Vilayet Hükümeti” bolub, iç yüzi tamamiyle Nankin aleyhindedir ve Mogolistanga
okhşaş Savet Cumhuriyeti ilan qılmaq niyetindedir. Urumçi Hükümeti Nankinniñ
hiçbir türlü emrinitiñlemeydir ve onga Şarqi Türkistanga yubargan teftiş heyetlerini
tahkir etib qamaydır. Şarqi Türkistannıñ diktatori sanalaturgan Urumçidegi “Şiñ
Doben” her işini Mosqvanıñ körsetmesi bilen yürütedir.

(Devamı bar)

Mecdeddin Ahmed.
766

ŞARQİ TÜRKİSTAN İNQILABI ETRAFINDA*(*)497


V

Dunganlar ve Olarnıñ Şarqi Türkistan İnqılabıga Aralaşısı

Dunganlar yake Çin Müslümanları namı bilen tanılıb kelgen bu dindaşlar


Khıtaynıñ Qansu – Sucuv ve bölek vilayetleride, ınıqsa Khıtaynıñ Şimal Garbi
vilayetleride yaşaydırlar. Yaşayış, kiyiniş ve til itibariyle tamamen Khıtaydırlar.
Ulemaları içinde Hicaz ve Mısırda oqugan diniyatdan khabardar kişilerde bar. Faqat
bularda mahalli örf ve adetniñ tesiri köbdür ve khurafat ve taassub artıgraqdır. Şarqi
Türkistangakelib ornaşıb qalgan Dunganlarnıñ köpi Qansu vilayetinden kelgenlerdir.

Eski çaglarda Şarqi Türkistannıñ Khıtay bilen bolgan mücadeleleride Dunganlar


Khıtay tarafıda bolub, inqılablarnıñ Khıtay faydasıga tögeşige khıdmet qılganlarıdan,
Yaqub Khan Bedevlet yine şundag bir inqılab çagı Turfan etrafıda Dunganlarga qarşı
fevqalade tedabir körmek mecburiyeti sezgendir. Eger Yaqub Khan bu şekilde
hareket qılmasaydı, Khıtaylarga qarşı mücadelesinde maglub bolub qalardı. Bedevlet
zamanıda ve ondan evvelgi bir cidalde Rusyaga qaçıb sıgıñan Dunganlar Şarqi
Türkistanga yaqın yerlerde, Alma – Ata ve Pişpek tivereginde topluq halde qışlaq
qurub yaşamaqdadırlar.

Khıtayler haddizatında Dunganlarnı yaqtırmaydırlar, olarga nefret etedirler. Faqat


Şarqi Türkistandagı siyasi maqsadlar Khıtaylar bilen Dunganlarnı bir birleriyle
añlaştıra algan. Şarqi Türkistanda Dunganlardan yüksek memurlar bolgan. Vali,
Qaza Qaymaqamı, Hakimi, askeri rütbedegi kişiler hatta Generaller köpünçe
Dunganlardan hem körülür idi. Halbu ki bu memuriyetlerniñ hiç biride yerli
Türklerden bolmagan. Khıtaylar Şarqi Türkistanda Dunganlarnı özlerige yaqın
körüb, her sahada olar bilen añlaşıb, işleşib kelgenler. Derhal şu cihetni de aytıb ötüş

*
Yaş Türkistan,Oktobır 1938, San 107, S. 22-28 ve 31-32.
497
Başı "Yaş Türkistan"nıñ 102, 103 ve 104 – 105, 106 inçi sanlarındadır.
767

kerek, ki Dunganlar içide bütünley yerlileşib müslümanlaşqan ve mahalli menfaatni


alga süreturgan kişiler de yoq emesdir.

Yuqarıda söylengenidek, Yolbars Bek birge alıb çıqqan Dungan sergerdesi Ma –


Cu – Yingniñ işke qatnaşısı arqasıda Dunganlarda Şarqi Türkistan inqılabıga aralaşıb
qalganlar. Olar Türkler bilen bolgan uruşlarda bazı şehirlerniñ bir Yengi şehrige yani
Khıtaylar ornaşgan qısımlarıga kirib alıb Khıtaylar bilen bir safda uruşmuşlardır.
Dungan askerleri arasıda Khıtaylar hem bolub, bularnıñ hareketi ve menfaati
müşterek bolgan.

Qansuda iken öz tagası Ma – Bu – Fangga itaat qılmagan Ma – Cu – Ying


Türkistan inqılabıga aralaşıb, nihayet tagasıga Khoca Niyaz Hacı tarafından tavsiye
mektubları yazdırtıb, onga hediye ve tartuqlar berib, özini afv etdirib yine Qansuga
qaytadır. Ma – Bu – Fang özige qaytıb kelgen ciyenige yardam itmese de qarşılıq
körsetmedi. Ma – Cu – Ying Qansuda uzun zaman qalmay, tekrar Şarqi
Türkistangakeçdi.

Dunganlar oqumaganlıqdan kelgen cehalet bilen emes, anadan togma bir cehilge
mübtela insanlar bolub, bunuñ neticeside qankhor, qan töküci dirler.

Dunganlarnıñ inqılab çagı dindaşları Türklerge qılgan khıyanetlerini etraflıça


añlatış imkanı yoqdur. Nihayet onlar Türklerni bezdirib yubardılar. Dunganlar ile
Türkler arasında yüz bergen nefret, mıltıq talaşış ve soguş Urumçi faydasıga bolub
çıqdı. Dunganlarnıñ şeriat ahkamıga riayet qılmay öz dindaşlarını talaşları, günahsız
insanlarnı öldürüşleri hatta balalarını, khatun – qızlarını qıynaşları Khıtaylarnıñ
mezaliminide uzub ketdi.

Ma – Cu – Ying“Gasiling” ünvanı bilen maiyetindegi askerlerini “36 ncı


Sicañlıq”deb yürütdi ve Ma – Kho – Sen degen öz aqrabasını “Sicañ” (General)
qılıb belgiledi. Yaş qumandan maglub bolub 1934 inçi yıl April ayında Kaşgarga
kelibturdı. Ma – Kho – Senni askerleri bilen Khotan tarafga yolladı. Eylül başıda Ma
– Cu – Ying bir qança adamları ile Rusyaga ötüb ketdi. Askerleri Khotanga çekildi.
768

Kaşgarnı boşatdılar. Urumçi askeri uruşsuz Kaşgarga kirdi. Bu siyasi oyuña hiç
kimniñ aqlı yetmedi. Dunganlar Khotan tarafda Ma – Cu – Yingniñ Rusyaga
Ayroplan, Tanq, Mıltıq ve bölek uruş quralları kitirmek üçün ketkenligin söyleb
khalqnı aldatıb yürdiler. Qargalıq dakhil bolganı halde Khotan merkez olmaq üzere o
taraf Dunganlarga ve Yarkendden itibaren bu taraf bütünley Urumçige taabi bolub
qaldı.

Dunganlar uruşçan bir khalqdır. Faqat Aqsu üstidegi bir uruşda Urumçi ayroplan
ve gaz qullanıb, köb Dunganlarnı telef etkeniden, olar ayroplandan qorqaturgan
bolup qalganlar.

Ma – Cu – Ying Ruslar bilen Kaşgarda yakhşıgine temasga keldi ve olarga


aldandı. Bu yaş Dungan serkerdesiniñ sergüzeştçiligi de onga Ruslar qolıga tüşüşige
köbgine yardam etkendir. Vaqıa Ruslar icab eterse, Ma - Cu – Yingni Şeng – Şi –
Tsai ile almaştırudan da tartınmaslar idi. Ruslar esas maqsadga irişmek üçün yaş Ma
- Cu – Yingni üç yarım yıl Mosqvada terbiye qıldılar. KhotandagıDungan askeri
büyüklerniñ Kaşgar üstiden Mosqvaga ötüb kelişlerige rukhsat etdiler. Mesela: “Erlu
Luicañ” birniçe “Tancañ” lar ile Mosqvaga barıb keldi. Cahil Dunganlar“Ruslarnı
aldatıb iş qılmaqda” ikenliklerini söylerler idi. Mosqvada oturuvçı Ma - Cu –
Yingden Khotandagı Ma – Kho – Señe khat ve emirler kelibturdı. Urumçi ile
aralarıda birleşiş meselesi qozgalıb, heyetler keldi, Urumçi Khotanga Vali belgiledi.
Faqat bu zahiri ahvalniñ içyüzini añlavçı yoqdı. Garib tesadüfler meşum aqıbetler
yardam etmekde ve “Mosqvanıñ ekmegige yag sürtmekde” idi Urumçi de, Dunganlar
de Mosqva öz siyasetini muvaffaq şekilde yürütüb bardı.

Dunganlar ta inqılab başıdan Khotandagı üç yarım yıl sürgen hükümranlıqları


devride, hiç bir yerde hükümet deb atarlıq bir idare qurmadılar. Hakim bulunduqları
şehirlerde khalqnı talab, altın – kümüşlerini alıb, qaçışga hazır bolub turdılar. Şundag
künler boldı, ki bukün mevcud Dunganlar ertesi kün yoqalıb ketdiler. Olarnıñ bundag
qılıqlarıdan ahaliniñ tartqan cefasını añlatuv köb qıyın.
769

Dunganlar memleketniñ tınçlıgını, ictimai – medeni khususlarını asla


tüşünmediler. Olarnıñ bütün tüşünce ve hareketleri ciblerini toldurmaq ve khalqnı
qıynamaq boldı.

Türk, Dungan ve Urumçi Hükümetiniñ Siyasetleri

Şarqi Türkistannıñ haqiqi igesi bolgan Türkler inqılabga etraflıca oylab ve


kireginçe hazırlanıb kirişmegenliklerin, düşman khususida togru fikir
yürütmegenliklerin ve tökülgen qan, bergen qurbanlarnıñ boşga ketkenligin az künde
sezib qaldılar. Cumhuriyet, Meliklik, Mukhtariyet, hürriyet… degen nerselerniñ birer
khayal ve rüya bolub ketkenini añladılar. “Milletçilik qılma!”deb Türkke yol
bermesden, yatlarnıñ tipege çıqıb alışları, can berib algan mücahidler arasıda bir
tüşünüşke sebeb boldı. Her tarafı şehidler qanı bilen sulañan bu mübarek Türk –
İslam ülkeside çirkin ayaqlarnıñ yürüşi, aziz şehid qanıga saygısızlıgı sade dele
inqılabçılarnı tezgine uyqudan uygatdı!..Faqat iş işden ötken, fırsat qacurılgan idi.
Onuñçün mevcud haletni ganimet bilib, bundan faydalanış meselesi qalgan idi.
Mevcud hükümet zahiri körünüşni saqlamaq ve köz boyamaq, aldamaq üçün bazı bir
khususlarda keñçilik bergendik bolub turgan idi. Mesela: Mahmud Muhitiniñ“Sicañ”
(General) rütbesiyle Kaşgarda turuşıga ve yanıda 3500 – 4000 qadar qurallı Türk
askeri saqlaşıga müsaade etib, onı Khıtay Mareşalı (siliñ)ge orunbasar qılıb Kaşgarga
tayin etken idi. Kaşgarda yaş mıñge yaqın qurallı Khıtay ve Türk askeri saqlanır idi.
Khotanda Dunganlarnıñ turuşı Türklerni endişege salgan bolsada, onuñ siyasi
mahiyetini qatii suretde añlayamadılar. İş başıdagı tüşünceli mücahidler mevcud
Türk – İslam askeriniñ asri talim – terbiye körüb tayyar boluşlarını münasib tapıb
askeri terbiyege ehemmiyet berdiler. Askerler arasıda dini, milli ve vatani terbiyeniñ
küçeyişige koşiş qıldılar. Keza vaqıf işlerini tanzim etmek ve hükümet qolıga ötüb
kitmesden evvel ondan faydalanmaq çareleri körüldi. Bütün khata ve bütün feci
aqıbetniñ sebebçisi cehalet ikeni, khususen asri bilimlerden khabarsiz, dini terbiyeniñ
esassız şekilde qalganlıgı nazarda tutulub, maarifniñ yayılışıga, mekteblerde dini,
milli ruhda terbiye berüv işlerige milli gayeni yaş nesilge tüşüntürüvge ve olarnıñ
felaketden saqlanışıga ameli suretde kirişildi. Ruhani tebqeni bazı bir bozuq ve yañlış
tüşüncelerden azad qılmaq ve olarnıñ fikrini açmaq maqsadıyla medreselerimizniñ
770

islahı ve mescidlerimizniñ şeriat hükmige layıq suretde tanzim etilmesi işlerige


kirişildi… Faqat Urumçi mücahidlerniñ bu zamani tüşüncelerini öz yolıga maaraz
bolganlıgını sezib qalıb derhal türlü bahaneler ortaga atıb tosoqluqlar çıqardı. Hiç
kim şübhelenmeyturgan ve belki bazı bir menfaatperest ve cahil, sade dil kişilerni
tamamen tarafdar qılaturgan şekildegi siyaseti bilen Urumçi mücahidlerniñ bütün
işini bozdı. Bu suretle khayırlı teşebbüsler, keyingi zamangi mücadele hem
maglubiyet bilen neticelendi. Vaqit ötken bolganlıqdan her sahada, her işde
muvaffaqiyetsizliq baş körsete bardı. Merkez bilen khususen dini, milli, zamani
mücadelege sahne bolgan Kaşgar ortasıda ançagine tartışma barıb, nihayet
Urumçiniñ galibiyeti ile bu mübazere hem boguldı!..

Şarqi Türkistanga taşqarıdan kirgen kelgendi Dunganlar Khotandagı kanallarınıñ


servetlik kişilerniñ basatındagı altun, kümüş ve mücavheratnı almaq, Khotannıñ ipek,
yün, tiri, içek ve gilemlerini sırf öz şakhsi menfaatleri üçün talamaqdan başqa bir iş
qılmasdan khalqnı daima qıynab, aldab “Ma – Cun – Ying Mosqvadan ayroplan alıb
keledir”, deb igfal etib, topladıqları servetni Çarcin, Lop yolı bilen Qansu tarafıga
yollab turdılar. Khalq ezildi, bizar boldı. Bu hal qommunist bolsa hem Khıtaynı
tercih etiş derecesige keldi. Urumçige qaraşlı yerlerde Dunganlar rayic aqçanı
Khotan tebaasıda ötmes qılıb özleri pul çıqardılar. Bu pulga muqabil deb khalqdan
yine salıq qılıb pul – altun aldılar. Bayaqış Vali (Sabıq Melik)nimecburen Dungan –
Khotan puliga qol qoydurub altun (rehin)ni özleri ciblerige saldılar. Uzun yıllarnı
Dungan şunday yaramaslıqlar bilen ötkezdiler. Olar üstide Urumçiniñ tazyiqi yoqidi.
Bazı bir işni qılışga imkanları barken qılmadılar. “Urumçini almaqçımız, Urumçini
aldamaqdamız”degen sözler bilen köz boyab yürüdiler!..

Özini özi “Doben” qılıb Nankinden tasdiqletib algan Şeng – Şi – Tsai tam
manasıyla diktatör idi. Onuñ tutqan siyaseti, taqib etken gayesi Şarqi Türkistannı,
Tışqı Mogolistan kibi, Mosqvaga qaraşlı qızıl bir müstemleke halige keltiriş,
771

“Mazlum milletler hamisi”deb tanıtıla turgan Mosqvanıñ yol – yürügini aynen, hatta
bazı khususlarda Şarqi Türkistan şeraitini asla nazarga almasdan, tatbiq etmek idi.

Urumçi Hükümetiniñ Türk askerlerine yeñi qurallar biremiz deb tarqatmasdan


tutub turuvşı, Urumçiniñ Türk inqılabçılarıga hürmetinden ziyade, öziniñ ileridegi
menhus bir siyaseti üçün olarnı qullanmaq niyetiden kelgen bir mesele idi.

Urumçi Dunganlarnı 1934 inçi yılı İyun - İyul aylarıdagı qovalaşıda devam
itseydi, olarnı Khotan yolıda tügetib Khotannı qolga kiritken bolur idi. Urumçi buni
qılmadı ve tört yılgaça Dunganlarnı öz ikhtiyarıga qoydı. Bu da siyaset icabetinden
idi. Ma – Cu – Yingniñ işançlı yürek ile Mosqvaga kitebilişi üçün Urumçi Hükümeti
inqılabnı tügetib, Türkistannıñ hiç bir tarafıda cancal qaldırmasdan tamam basıb aldı
ve tınçlıq ornaştırdı dirtmek üçün khodbekhod uruşni tokhtatdı.

Urumçi Hükümeti Şarqi Türkistan işlerini Rusyadan ve Khıtaydan “Bilermen”


sıfatıyla keltirilgen kişiler arqalı yürüte başladı.

Mektebler fikir açılışıga, mefkure tarqalışıga vasıta boladır. Eger mektebler


menfur mefkureyolıda khıdmet qılsa zarar bolur, dini, milli gayeni taqib itse elbette
milletniñ necatıga mühim khıdmet qılaturgan müesseseler bolur. Şul sebebden
gafletden közi açılganlar ve münevverler mekteb, maarif dediler. Urumçi hem
mektebge ehemmiyet bire başladı. Yalgız bu farq ileki birinçilerniñ maqsadı millet
balalarıga milli his, dini terbiye, yurt sevgisi telqin etmek ve qanlı mücadeleniñ
şaniga yaraşarlıq.

(Devamı 31 inçi bitde)498

(28 inçi bitden devam)


Yaşlıq hazırlab, milli mücadeleniñ taleb etdigi vazifelerni olarnıñ uhdesige artmaq
idi. İkinçisiniñ maqsadı bolsa “Qızıl terbiye” ve “Mosqva ruhı”bermek idi.

498
29 ve 30 uncu sayfalarda “Türkistan Sovyet Cumhuriyetlerinin yeni Başlıkları” tablosu vardır.
772

Khalqda gayrı şuuri bolsa hem milli ve vatani tuygu, khurefat aralaş ve taassub
qatışqan bolsa hem dini ruh bar idi. Urumçi khalqnıñ bu milli tuygu ve dini ruhıga
qarşı küreşni zaruri tapıb, khalqnıñ zihniyeti ve aqidesine qarşı aynıyle Rusyada
bolgan tarzda mücadele yürütdi. Şarqi Türkistanda hem “G.P.U” ga okhşaş bir
müessese quruldı: “Kuñ – Nen – Cuy” (güyapolis idaresi) degen bu müessese başıga
yaramas, qöpal ve müstebid kişiler keltirildi. Bular khalqnı qorqutmaq, qamamaq,
öldürmeq ile meşguldürler.

Gazita neşri meselesi şunday halga qoyuldi: Kaşgarnıñ"Yengi Hayat"ı,


Çoguçekniñ“Bizniñ Tavış”ı, İli (Gulca)nıñ“İli”si türlü isimler bilen çıqmasın, barısı
bir isim astıda bolsun diyiledir. Her gazita başıga bir Khıtay mesul muharrir olaraq
belgilenib Türkçe gazita onuñ idaresi astıda çıqmaqda bolgan Khıtayça gazitanıñ
tercümesi bolsun diyiledir. “Kaşgar Şiñcañ Gaziti”, “Çoguçek Şiñcañ Gaziti” v.s.
diyilsin deb aynıyle Rusyanıñ Garbi Türkistan ve başqa Türk ve gayrı Rus ülkelerde
taqib etdiki usul Şarqi Türkistanda icra etile başladı. Kham eşyanı Rusyaga itkize
turgan İnhisar idaresi quruldi. Khülasa ticaret, khocalıq ve ziraat sahalarında da
rezaletler işlendi. Bu sahalarnıñ her biri üstünde ayrı – ayrı söylemekçi bolsaq,
bahsimiz uzanıb kiteçekdir.

Şarqi Türkistandagı vaqıflar khili mükemmel kilir manbaıdir. Öşür, zekatlar


ança baylıqdır. Urumçi bazı menfaatperest Mollalarnı igfal etib, bu dini varidatnıñ
mecrasını öz hazinesige togrulatıb yubarıb, igfal etilgenlerini de bu dini varidatdan
mahrum etibqoydı. İmdi olar nadim bolmaqdalar, ne fayda?..

(Devamı bar)

Mecdeddin Ahmed.
773

"URUŞ KHABARI" MECMUASIGA CEVAB*

Cihadımız din üçün vatan üçündür. Âmâlimiz, efkârımız iqbal-i vatandır;


Serhaddimize qal’a bizim hâq-i bedendir.

Khanqavda “Türkistanlı Yurtdaşlar Uyuşması” isminden neşr qılıngan mecmuanı


oqub maqsad ve meramlarıdan khabardar bolduq. Üç – tört nefer yurtdaşmıznıñ
qandag vaziyetde qalganlarını obdan añladıq. Mecmuanıñ 4-5 inçi betleride
“Khatalarımıznı körsetib, yetişmegenlerini hem öz fikirleriñizni bildirmekeñizni rica
itemiz” degen ricalarıga binaen bizler, Şarqi Türkistanlıq yurtdaşlar töbende hür ve
müstaqil fikirlerimizni yazıb bildirmekçimiz.

Mecmuanıñ tola meşaqqat bilen yüzege çıqqanı ve bu muvaffaqiyetleriniñ khili


qıymet bahaga tokhtaganı bilendi. Mecmua çıqarıb milletniñ âmâlini, efkârını
tarqatıb, milletniñkelecekdegi saadeti üçün çalışmaq vatanga khıdmet deb atalır,
obdan işdir, bais teraqqidir. Lakin bu tilek qolaylıq bilen qolga kilmeyturgan kette bir
yutuqdur. Mundag mecmua betleri öz milletimizniñ faydasıga, öz yurtmuznuñ
müdafaasıga ve öz milletimizniñ teraqqisige aid yazular ile bizenib, şakhsi
menfaatden uzaq, nefsani garezden pak, çet ameller müdakhalesiden khali bolub,
şeytani oyunlarga aldanmaslıgı ve qural bolmaslıgı şartdır. Ondag bolmasa bir
mecmua ve ya gazita milletke nime fayda, vatan üçün qandag yutuq? Milletniñ
faydasıga degen şiarlar bilen millet ve vatannıñ zarariga netice bireturgan bir
mecmuanı qıynalıq ile bastırıb meşaqqat birlen taratuga nime zaruret bar? Öz
milletige khıdmet qılmagan, ve öz vatanıga can siper bolmagan ve öz yurtı üçün
qurban bermegen bir milletniñ tarikh sahifeleri qara, dostları qaşında mazmum
bolub, düşmanları aldıda merdud ikeni asrımıznıñ tecrübesi ile malum bolgan ve
inkar qılınmayturgan bir haqiqatdir. Özi togulub ökseni ab havasıdan behire alıb
neşvünema tapqan öz vatanınıñ menafını unutubyakhud onı öz nefsani garezige
qural qıluvçılara aldanıb ve ya satılıb gayrılar üçün çalışsalar khain deb ataladırlar.

*
Yaş Türkistan,Oktobır 1938, San 107, S. 32-39.
774

Milletlerni necatga, zaferge iriştiruçi yol milletçilik ve ırqçılıq yolıdır.


Almanyanıñ yutuqlarını, faşistlerniñ zaferini, Türkiyeniñ muvaffaqiyetini ve
Balkandan saf Türk muhacirleri keltirişini, Çekho – Slovaqyadagı tartışmalarnı ve
Filistindegi milliyet davalarını milletçilik ve ırqçılıq aqımları togdurmuşdur.

"Uruş Khabarı"nıñ beşerleri Türk yurtıdan bolganları halde, o mecmuanıñ


başıdan akhiriga qadar her yeride Khıtay milletige yardam qılışnı, Khıtay üçün can
berişni, Khıtay topragı ve Khıtay yurtıni müdaafa qılışnı teşviq etedirler. Ay togsa da
Khıtayga, Gün togsa da Khıtayga togsundeb, Khıtayga sadaqat körsetib, Khıtay
üçün feda boluşni, nihayet barça Türkistanlılarnıñ Khıtay khalqı muqadderatı üçün
qurban boluşini tergib etedirler. Acaba bizlerden bu teşviqatga berilüvçi tapılırmı?
Başqalar üçün qurban bol, gayrılar üçün fedakar bol, Şarqdagı düşmannıñ faydasıga
öziñni telef it… kibi hastalıq harareti içide ve ya mecnun bolub isini yoqatıb
qoyganlıqda söyleñen sözlerni Türkistanlılarnıñ hiç biri qabul qılmaydır ve
qılalmaydır.

Biz Türkistanlılar Yapon – Çin uruşundan faydalanuga urunaylıq. Nime üçün biz
Khıtayga kömekleşeylik? Qara tarikh üçünmü? Özimizniñinqirazı üçünmü? Qızıl
Mosqva ile birleşib keteyatqan Çanqayşekniñ mesleki üçünmü? Bu soraqlarımız
obdan insaf ile muhakeme etilsin idi. Biz Türkistanlılar dini ve milli düşmanmız
bolgan Khıtaylarga yardam qılmaymız ve qılalmaymız.

"Uruş Khabarı" biz Türkistanlılarnı Khıtay topragındagı milli mücadelege


çaqıradır. Bizniñ milli hududdan uzaqda bolgan Yapon – Çin uruşı biz üçün qanday
milli mücadele boladır? Üstadı Mosqva bolgan Khıtaylarnıñ boyama sözlerige
inanuçilar, Mosqvanıñ: Hürriyet, Mukhtariyet, ayrım cumhuriyet degen bu yalgan
vaadlerige aldangan Garbi Türkistanlı qardaşlarımızdan ibret almaydırlarmı? Biz
Türkistanlılar Mosqva şakirdleriniñ talimatı ile hareket qılsaq, öz ayagımızga özimiz
balta çapqan bolmaymızmı? Biz öz milletimizniñ milli hakimiyet tilegige uygun
bolmagan hareketlerden tartınaylıq.
775

"Uruş Khabarı"niñ 14 inçi sahifeside ve başqa betleride Yaponlarnıñ öz ırqdaş ve


dindaşları bolgan Khıtaylarnı ize başlaganlıqları togrusida sözler bar. Yaponlar ile
Khıtaylarnıñ ırqi yaqınlıgını tüşüniçiler şu cihetni unutmasınlar: Asyanıñ Yaponları
ile Khıtayları arasındagı ırqi, medeni yaqınlıq bolsa, Avrupadagı Almanlar ile
İngilizlerniñ yaqınlıgı qadardır. Faqat tarikhi, siyasi icabet bir birleriyle yaqınlıgı
inkar etilmeyturgan bu milletlerni bir birlerige qarşı mücadelege sürüklep kelmişdir.
Avrupa İngilteresi ile Birleşik Ameriqa Devleti ahalisiniñ ırqıda, dini de, tilide bir
emesmi? Bunuñla beraber Ameriqalı da, İngiltereli de her biri öz memleketi ve öz
vatanı faydasıga çalışadır ve her bir memleket öz hakimiyet neşesini alga süredir.
Khıtaylar biz Türkistan Türkleriniñ tarikhi düşmanıdır. Onuñçün biz,
YaponlarnıñKhıtaylarga qarşı qural köterişiden ve Yaponlarnıñ milli hududimizden
köb uzaqlarda bolgan hakimiyet neşesiden müteesir bolmaymız.

"Uruş Khabarı"niñ 6 nçı sahifeside Türkistan İslamları ile birlikde bütün


müslümanlarnıñ Khıtay milletige müzaheret ve tarafdarlıq körsetişleri, maddi
yardamda bolmaqları insaniyet namıga iltimas qılınmışdır. 17 – 18 inçi sahifelerde
ise Türkistanlılarnıñ Khıtaylarnıñ mübarek mücadele ve muharebesige yardam
qılışları qayta – qayta tekid etilib, Khıtaylarnıñ zaferge irişkeç Türkistanlılarnıñ
qurtuluş hareketige qolıdan kelgen kömekini ayamayturganlıqları isletilmişdir.

Bukün her millet özi üçün qaygıradır. Hatta yıllardan biri devam etibkelgen
Filistindegi Arab – Yahudi mücadelesige Mısır, Iraq, Hicaz, Yemen, Suriye
islamlarınıñ yardamı körülmegeni kibi, soñ çaglar Arablar ile qudalaşqan İran
Hükümetide Filistin Arablarıga yardam biralmaslıgın açıqraq bildirmişdir. İmdi
dünyanıñketişi şundag bolub turganda bütün dünya müslümanlarıdan imdad kütüş
faydasız bir nesredir. Zalim Khıtaylarnıñ esareti, bozuq idaresi astında qalıb, bukünki
cefanı yaşab turgan biz Türkistanlılar ise Khıtaylarga yardam qıluv bir tarafda tursun,
olarnıñ imdigi mücadeleden muvaffaqiyetli çıqışlarını asla istemeyturganımıznı
tereddüdsüz söylemekdemiz.

"Uruş Khabarı"niñ 7 – 8 inçi betleride bizlerni hayran qılaturgan Khıtaylar üçün


köñüllü askerler teşkil etiş, Hilâli Ahmer Cemiyeti quruş, makhsus heyetler tüzüb
776

İslam Devletlerige, Padışahlarıga ve Reis Cumhurlarıga müracaatlar qılıb, Khıtay


milleti üçün muavenet suramaq ve muqaddes yerlerde Khıtaylar üçün dua merasimi
qılmaq kibi bir sürü nerseler meslehet körülmüşdür. Bu meslehatlarıñıznı diqqat
bilen oquduq ve her tarafını yoqlab sizge şu cevabnı yazamız:
Bizniñheveskarlarımız, fedakarlarımız, mücahidlerimiz ve barçamız yalgız öz
Türkistanmız üçün cihadga hazırmız. Biz bütün fedakarlıqnı öz yurtmuz ve khalqmız
üçün sarf etüvge tayyar ekenligimizni bildirib, bir Türk şairiniñ:

Vatan şevqi ile her lahza her dem can siperanız


Bu yolda qan tökülsün, can qırılsın şad khandanız

degenini söyleb ötemiz.

Bizniñ Hilâli Ahmer Cemiyeti öz müesseseleri tarafından qörülgen eñ obdan esas


boyunça iş köredir. Öz yolıdan başqa yollarga, Yapon – Khıtay uruşlarıga bukün
heyet yubara almaydır. Onuñ vazifesi öz vatanda yaralañanlar ile meşgul bolmaqdır.

Bizniñ milli askerlerimiz öz yurtıni qoruyacaqdır. Gaye mundag bolganıdan keyin


Khıtaylarnıñ qoşniları ile bolaturgan ittifaq muahedesiniñ bizniñTürkistanga aid
qısmı öz öziden batıl boladır.

İslam aleminiñ Reis Cumhurlarıdan, Padişahlarıdan meded suraş khususdagı


fikrimiz yuqarıdagı satırlardan añlaşılgan bolsa kerek. İmdi dua qılış meselesige
keleylik. Muqaddes yerlerde ve başqa caylarda Khıtaylardik dini, milli düşmannıñ
galebesi üçün dua qılış bir tarafda tursun, onı köñülge keltiriş özi günahdır. Dünya
müslümanlarıga, ınıqsa İslamlar qıblesi Mekke Mükerremede yaşaguvçılar üçün
bundag bir iş asla yaramaydır. Biz islamlarnıñ ittifaqsızlıgmızdan Qızıl felaketke
uçraganlıgmız özi bitmeydimi? İmdi Sarıgnıñ haqqıga dua qılıb ikinçi felaketke
yoluqudan saqlanaylıq. Khıtaynıñ galebesi üçün dua qılış kette bir cinayetdir. Yalgız
öz yurtmuzniñ erkinligi üçün dua qılışırmız. Yalgız öz Türkistanmıznıñ muqadderatı
üçün cemiyetler quruşub, öz yaşlarımıznı öz milli mefkuremiz ve özimizniñ milli
quruluşımız üçün yetiştirişimiz zarur. Bizniñ bütün fikrimiz, khayalimiz öz
777

milletimizniñ saadetini tüşünmek, bütün ömrimiz boyunça öz milletimiz üçün


qaygırmaqdır. Khıtaynıñ necatını tüşünmek ve onga yardam etmek bizçe khatadır,
togrusi añsızlıq eseridir.

"Uruş Khabarı"niñ 14 inçi sahifeleride Yaponlarnıñ içki Khıtayda qılıb turgan


hücumları, zorluqları neticeside Khıtaylarnıñ aç – yalañaç perişan halde
qalganlıqları, Khıtaylarga yardam qılışımız kerekligi ve yardam qılmagan taqdirde
bizler üçünde Yapon istilası tehdedi barlıgı söylenib ve Khıtaylar iki mıñ yıllıq
atamız qılınıb körsetilib, şefqatli atamızga muti bolmagımız zarurligi bildiriledir. Bu
ise zalim ve müstebid Khıtaynıñ Türkistandagı bütün vahşiliklerini unutuş demekdir.
Biz hiçbir zaman Khıtaynıñ zulümlerini, khalqımızga reva körgen vahşiliklerini
unutmaymız ve unutmaslıgımız kerek. Türkistanda tökülgen ve tökülmekde bolgan
qanlar Türk qanıdır. Buni öz közleri bilen körmegen ve hayatı taşqarıda bolgan
kişiler, khususen inqılabga bizzat qatnaşmagan ve yurtdagı hadiselerniñ ruh ve
sebeblerini bilmeyturgan İsa Bekge okhşaşlar unutsalarda, bizler asla unutmaymız ve
unutalmaymız. Uzun yıllardan beri yurtmuzda tökülüb turgan qannıñ bizniñ
yüregimizge bergen tesiri bizniñ qalbmizden yurtdan uzaqda bolsaq da
kitmeyecekdir.

Khoca Niyaz devride muvasa yolı tutulub, hatta nüfuzlu kişilerimizniñ


öldürülüşlerige köz yumulub turuldi. Büyük kişilerimiz bolsa vatan üçün qurban
bolaylıq, yurt azad bolsun dediler. Şundag bolsa hem Qızıl ve Sarıglar birleşib,
muvasa qılguvçılarımıznı hem khane viran qıldılar. Mundag zulümlerni unutmaq
mümkünmüdür? Ölgenler öldi, bizler öz asayişimizni tüşüneylik deb khatalarga
tüşmek dinçe mumnu, insaniyetçe mezmumdur. Biz tökülgen qanlarımızdan kükerib
çıqqan balalarımıznıñ zihnige, vicdanıga milli qurtuluş mefkuresini telqin etmek ve
zalim Khıtaylarga nefret, adavet hissimiz barlıgını açıq söylemek zarureti
sizmekdemiz.

Khıtayda 1911 inçi yılda cumhuriyet usuli qurulgandan soñrada Şarqi Türkistanda
Khıtay vahşiligi devam etebergendir. “Yañ – Zen – Şeñ” ve onuñ arqasıdan ta
buküngeçe Şarqi Türkistanda hükümranlıq qılgan ve merkezden belgilengen
778

memurlarnıñ barçası Khıtay emesmi? Şarqi Türkistannıñ buküñi fecii aqıbetige


uçraşınıñ baş mesulleri Khıtaylar ve olarnıñ Ruslar bile baglanışlarını temin etken
memurları emesmi? Biz Türkistanlılar Khıtayga adavet saqlaymız ve onga yol
körsetib bizniñ ezilişimizge yardam etib turgan Ruslarnı dini – milli düşmanmız deb
tanıymız ve bu iki düşmannıñ işige yarayturgan hareketlerge qatnaşuni özimiz üçün
milli ve dini günah bilemiz.

Yaponlar haqqıdagı fikirlerimizge imdilik qatii bir istiqamet birumusmi


kelmegendir. Düşman deb tanıyalgan bir kişi ve ya devletniñ yaponya ve Yaponlarga
qarşı qandag bolsa bolabirsin. Bizniñ Yaponlarga qandag qarayturganlıgımıznı
zaman körsetecekdir.

Bolşevikler iş başıga kelgenden biri özleriniñ sermayedar, burjuva devletlerniñ


düşmanı bolganlıqlarını, Avrupa devletleriniñ zalim ve müstebid ekenligin söyleb
yürüb, vaqti ve mevsimi kelib qalganda Milletler Cemiyetige aza bolub, Avrupa
devletleriniñ dostları qatarıga kirib, hatta burjuva memleketi deb tanılgan Fransa
bilen birlik yasab, onuñla añlaşıb aldılar. Bu hadise neticeside İtalya – Almanya –
Yaponya birligi yüzege çıqıb qaldı. Demek her nerse zamannıñ körsetişi bilendir. İş
başqa, söz başqadır. Siyasetniñ çetde turgan kişiler körmeyturgan oyunları köb.
Onuñçün Rus ve Khıtaylardan zulüm körgen ve bu iki milletge düşman bolgan
Türkistanlılar “Yapon cihangirdir, Yapon zalimdir”degen sözlerge zamannıñ
körsetişige qarab mana ve ehemmiyet bermelidirler.

Öz milli qurtuluşı üçün küreşib turgan Türkistan dünya hadiselerini de diqqat


bilen taqib etedir. Bukün bolmasa irtege Türkistan üçün irkinlik qoyaşı togacaqdır.
Tabiat qoyaşı kibi irkinlik qoyaşıda ihtimal Şarqdan togar. Biz her keçeniñ kündüzi,
her qarangılıqnuñ yaruglugı barlıgına inanıb, şairniñ işbu beyitleriden gayret ve
ümidlenemiz:

Felek her türlü esbabın cefasın toplasın kelsin,


Dönersem qahbeyim millet yolunda bir azimetden.
Kaza her feyzini, her lutfini bir vaqit üçün saqlar,
779

Fütur itme saqın, milletdegi zaf u betaetten.

Kişiniñ maqsadıga yetmegi soyga baglıqdır,


Tur imdi khıdmet et milletke uygun cevab gafletdir.

Derhaqiqa kazanıñ lütfi ve feyzini bizler körmesek de balalarımıznıñ köreceginde


şek yoqdur. Köçet ötqüziçilerden yimişini yigüçiler azdır. Onuñ meyvesini
arqadagıler körür ve köçetni qoyganlarga rahmet oqub, olarnıñ zahmetlerini taqdir
etib, tarikhniñ aq sahifelerige keçirib, şehid ve gaziler qatarıga ziynet qılıb
qoyadırlar. Biz şehid ve gazilerimizniñ rütbesini bilemiz ve özimizde şundag ulug
derecege yetişmek üçün milli yolımizdan taymaymız ve niyetimizni bozmay
Türkistanmıznıñ erkinligi üçün canla küreşemiz. Say ve hareket bizlerden tevfiq
Allahdandır.

Q. A. Çagatay
Mekke i Mükerreme 6 nçı Receb 1357 Hicri (31 inçi Avgust 1938).
780

MERKEZİ KHITAY HÜKÜMETİ TARAFIDAN QAMALGAN


TÜRKİSTANLILAR*

Şarqi Türkistanlılardan İsa Bek başlıq bir neçe yurtdaş birniçe yıl ilgeri Khıtay
merkezi bolgan Nankinde Türkistan namından uyuşma açıb, Türkistannı
Bolşeviklerden Khıtay arqalı qurtaramız deb propaganda qılıb, bazı Türkistanlılarnı
aldab kelgen idi. Ötken yıl Çanqay – Şek Bolşevikler ile birleşib Khıtaylarnıñ
bütünley qızıllaşqanı ap – açıq körüñeç teşviqat da ciddileşdi. Şarqi Türkistandan
Bolşeviklerniñ vahşiliklerige çidey almay qaçıb çıqqan ve Khıtay merkezige
kelgenlerden Turfanlıq Ahmed Vahid, Abdullah, Abdulveli ve Mabaylarnı Yapon
tarafdarı deb Lancuda tutub qamadılar. İsa Bek ve tiveregindegilerniñ
propagandasıga aldanıb, Khıtay merkezige ümid baglab kelgenlerni Çanqay – Şek öz
qolı ile tutdurgan bolsada, olar özini hem milletdaşlarını aldaganlıqdan uyalu ornıga
Khıtaynıñ ayıbını ve khatalarını yapıp, yine de Khıtaylarnı maqtab, olar lehige
teşviqat yürgüzmekdeler. İsa Bek ve tiveregindegi bir neçe yurtdaşnıñ Khıtay
faydasıga yürgüzmekde bolgan propagandası rüsvaçılıqdan başqa netice bermese
kerek.

Samimi ihtiramla Şarqi Türkistan muhacirleriden: Törömtay.


Şañay 18. 9. 38

*
Yaş Türkistan,Oktobır 1938, San 107, S. 39– 40.
781

ŞARQİ TÜRKİSTAN İNQILABI ETRAFINDA*(*)499


VI

Keyingi Vaziyet Qarşısıda General Mahmud Muhitiniñ Kharicga Çıqışı

Mahmud Muhiti Şarqi Türkistannıñ soñ çaglar ender yetiştirgen zeki kişileriden
biridir. İnqılabdan ilgeri inqılabga hazırlañan, fikir ve bilim sahalarıda ta inqılabdan
evvel bazı bir teşebbüslerge kirişken bir simadır. Birden birge emri vaqi bolub qalgan
inqılabnı derhal benimseb, Khoca Niyaz Hacını togru yolga salmaq maqsadıyla onuñ
yanıga bargan. Üç qardaş birlikde birden barça iş – küçlerini taşlab vatannıñ
felaketden qurtuluşıyolıga atılganlar. Turfannıñ eñ muteber ve bay adamları bolgan
Muhetiler türlü khıdmetlerde çalışdılar. Bulardan Maqsud Muhiti şehid tüşdi.

Mahmud Muhiti bütün inqılab müddetinçe, fikir ve meslehat sahasıdan ziyade,


uruş cebheleride ve askerler arasıda bulundi. Mahmud Muhiti, bütün urunuşlarıga
ragmen, Khoca Niyaz Hacıga bazı bir sözlerini tiñletalmadı. Hatta Khoca Niyaz
Hacınıñ Mahmud Muhitini özige khain bilib, onı öldürtüş teşebbüsige kirişkenligi de
vaqidir.

Mahmud Muhitiniñ hiç bir zaman khalqnı nefretlentireturgan hareketi körülmedi.


O inqılabnıñbaşlangıçından tartib ister cumhuriyet ilanı çagında, ister keyingi
Urumçi hakimiyeti devride bolsun, daima öziniñ müstaqir fikri ve khayrı khoah
hareketiyle yurt ve millet siverligini körsetib, bütün yurtdaşlarınıñsevgi ve ragbetini
qazanmışdı. Mahmud Muhiti salabetli dindar bir kişidir. Fikri, gayesi serihdir. O, öz
gayesige barış yolınıda bilir. İlimsizligini itiraf iter. Tecrübesi bar ve memleket
şeraitini yakhşı bilir. Yurt ve khalq üçün her sahada fayda birüçi zatdır. Onuñkeyingi
Qızıl hakimiyet devride tutqan khat harekatını ve qılgan işlerini inqılabnıñkeyingi
qara künlerini tanıturganlar köb taqdir etedirler.

*
Yaş Türkistan,Noyabır 1938, San 108, S. 26-37.
499
Başı "Yaş Türkistan"nıñ 102 – 107 nçi sanlarındadır.
782

Urumçi ammeniñ muhabbetini qazangan Mahmud Muhitiden üç mühim noqtadan


şübhe etdi ve onuñ üçün imhasıga tokhtam qıldı.

1) Fikri, tutqan yolı ve qılıb turgan işleri bilen Mahmud Muhiti Urumçiniñ her
hareketige qarşı ekenligini bildirmekde idi,

2) Mahmud Muhiti Urumçiniñ bar küçi ile alemge ilan qılıb turgan dakhili
tınçlıgını boza alırlıq manevi quvvetge ige idi, Şerif Khan arqalı Altayga, Yolbars
Bek ile Qumulga alaqa baglagan ve Dungan qolu astıdagı Khotan ile rabıta yasagan
ve bu suretle umum khalqnıñsevgisini qazangan Mahmud Muhitiden endişe etmek
zarur idi;

3) Umum yurt ahalisiniñ manevi müzahiretini zımnen öz nefside qoplagan


Mahmud Muhiti qaramagıda maddi quvvet yani tört mıñ asker hem bar idi…

Mene bu sebeblerden öz bünyesi ve öz beqası üçün zararlı unsurlarnı yoqatışga


kirişken Urumçi Hükümeti ve onuñ imha vasıtaçısı “Guñ – Nen – Cuy” zımnen ve
açıq Mahmud Muhiti ile mücadelege başladı. Mahmud Muhitini ve onga yaqın
bolganlarnı taqib etişke kirişdi. Urumçi Hükümeti Mahmud Muhitige eñ yaqın bilgen
kişilerni türlü sebeb ve bahaneler bilen uzaqlaştırdı…

Urumçidegi Savet Qonsulu Eprisefniñ Kaşgar seyahati ve onuñ neticeleri


tarikhniñ unutmayturgan vaqalarıdır. KaşgardagıSavet Qonsulu Abdurrahman
Terigulofnuñ muamelesi inqılabnıñ fikir ve gaye mücadeleside mühim bahislerni
teşkil qıladır!

Mahmud Muhitini Urumçige hiç körüşmegen “dahi Doben Cenabları” ile


körüşüge davet qıldılar. Bu davetniñ manası malum ve aqıbeti bilgili idi. Menhus
gayeleriniñ tahaqquqi üçün eñ büyük manini hem ortadan kötermekçi idiler. Kharic
ile alaqa ve baglanış bütünley kisilib qoyulgan bu mahsur ülkede meşum icraatlarını
qılmaqda idiler.
783

Künden kün vaziyet vekhamet kesb etib bardı. Vaqit az qala başladı. Türlü
meslehat ve etraflı tüşüncelerden keyin din, millet ve vatan selameti üçün eñ khayerlı
iş Sicañ (General) Mahmud Muhitiniñ kharicge çıqışıda körüldi. Urumçige barıb
ölmek milletge khıdmet qılalmasdan ve mücadeleniñ manasını layıqıyla ortaga
qoyalmasdan tügeb ketmekdemekdi. Öziçe bunga razı bolub teslim bolmaq muvafıq
emes idi. İkinçi cihet şayed öldürmegende Khoca Niyaz Hacıga okhşaş “Khoş –
khoş”çi bolub bir mensebde oturmaq idi, ki bu zilletni qabul etmek pak tarikhini
qaralamaq, muqaddes gayeni ayaq astıga almaq bolur idi. Milletniñ ebedi lanetige
qalmaq idi!...

Türk askerlerige mecburi tarqañunça tınç ve itaatli turuşni tavsiye qılıb General
Mahmud Muhiti kharicge çıqıb kitişke mecbur boldı (2 April 1937).

Şarqi Türkistan ülkesige igelik iddaasıda bolgan ve merkez namını taşıgan


Nankinniñ siyaseti ne idi? O Şimal garbi vilayet (Şarqi Türkistan)nıñ hali hazırgi
vaziyetige ne baha birer idi? Şayed Nankin öz başıdagı felaketle mücadele ile meşgul
bolub Urumçi ahvalini yakhşı bilmegen ve ya bilgen taqdirde hem alaqasızlıqda
qalgan bolsa, qoşnularnıñ bu haqdagı tüşünüşleri ne idi? Bu khususlarnı Urumçi
tazyiqatı astıda turgan Türkistan dakhilide tekşirü ve qatii qanaat ile bilü imkanı
yoqdur. Onuñçün Mahmud Muhiti biraz azad nefes almaq mümkün bolgan yerlerde
turub bu khususlarnı tekşirmek ister idi…

Dunganlarnıñ Başçısız Qalgan Türk Askerlerini İgfal Etişi


ve
OlarnıñEñKeyingi İmha Khıdmeti

Khotanda yaşamaqda bolgan Dunganlar Mahmud Muhitiniñ tutuluşi üçün


Urumçiniñ emrini aldılar. Zaten olar özleri üçün imansız düşman bildikleri Mahmud
Muhitini hem Urumçige yaranmaq hem de öz şakhsi kinlerini tatmin etmek üçün
tutmaq istediler. Mahmud Muhiti uzaqlab ketken idi. İgfalatga başladılar. Olar “Biz
Sicañ Mahmud Muhiti ile körüşüb qalmaqnı ister idik. Urumçige qarşı uruşuşnu tiler
784

idik”deb Mahmud Muhitiniñ yurtda qalgan Türk askerlerini aldatdılar ve


özleriniñ“Olar bilen yaqınlıgını hiç kim bilmesin” dediler.

Türk askerleri Mahmud Muhitiden keyin mukhtelif fikirlerde bolub nihayet


aldatıçı tekliflerge maglub boldılar. Öz aralarıdan kiçik rütbe bolsa hem gayretlik deb
Abdiniyaznı muvaqqat Sicañ köterdiler. Yengiden askeri tayinler qılıb turdılar.
Dunganlariki yüzlü siyasetlerinde devam etib, Urumçini hem raznı qılmaq hem
igfaletmekyolını tutub, ikinçi tarafdan Türklerge sadaqat bilen işleşişke tayyar
bolganlıqlarını sezdirtib turdılar.

Türk askerleri Yarkendni alıb merkez qıldılar (10 April 1937). O yerden çete
basmaçılıgı şeklide kiçik müfrezeler ile Maralbaşı, Feyzabadga okhşaş yerlerdegi
“Guñ – Nen – Cuy” idarelerini basıb turdılar. Kaşgardan heyetler bardı, olardan da
vekiller keldi…

Dunganlar tört yüz qadar askerleriniñ qıyafelerini özgertib, olarnı Türklerge


qoşdilar. Türkler evvelgi Urumçi askeri rütbe ve üniformalarını taşlab ta Sicañdan
nefergeçe hammesi sade kiyiñenler idi. DunganlarnıñErkanı Harbiyesiyle Türk
Erkanı arasıda bir plan tüzüldü: Güya Dunganlarnıñ Türkler bilen birleşkenliği
malum bolmasın deb yalgandan bir manevra uruşu qılış ve bunuñ neticeside
Türklerniñ qaçıb Kaşgarga yürüşü, Dunganlarnıñ olarnı taqib etib Kaşgarga barış
planı tüzüldü… planı qurulgan uruş Yarkendde ve Yarkend deryası boyunda boldı 20
– 26 May 1937). Qızıgı şuqi, bu soguşda Urumçi ayroplanı yuqarıdan seyr etibturdı.
Demek plan Urumçige toluqça khabarqılıngan idi. Türkler qaçdılar, plan boyunça
mukhtelif qoldan Kaşgarga yürüdiler ve kirdiler(29 May 1937). Altı kün soguş
boldu. “Guñ – Nen – Cuy” da üçyüzge yaqın dinçi, milletçi, yurtçi zümre qamaqda
idi. Bular üstige lampa yagı töküb köydürüb öldürdiler (30 May 1937). Maqsad bu
mahbuslarnıñ Türkler tarafıdan qutqarılmaslıgı idi. İki kün keyin yine şu “Guñ – Nen
– Cuy” mıntıqası Khıtaylar qolıga tüşdi. Khıtaylar aziz vatannıñ qıymetli balalarını
köydürüb (Birinçi İyun 1937), olarnı tanılmas halga ketirdiler. Urumçi khatun ve
bala – çaqa aralaş günahsızlarnı mene şundag mahv etdi!
785

Ma – Kho – Sen Kaşgarga kelib oturdu. Türkler güya qaçıb Maralbaşı, Uçturfan
ve nihayet Aqsuga ketdiler. Dunganlar olar arqasıdan qogalab bardılar.
KaşgardagıUrumçi quvveti KaşgarnıñYengi şehride qaldı. Olarnı yakhşı muhafaza
qılgan Dunganlar, Ma – Kho – Sen başda olmaq üzere, diyerlik herkün Rus
Qonsoloslugunda ziyafetde idiler. Uruşub ölüb yürgen Türkler boldı. Şehirde pul
alış, talan, Bolşevik deb öldürüş devam etdi. Halbuki Guñ – Nen – Cuynuñbaşlugı
bir üyde eyiş ve işret ile saqlandı. Abdiniyaznıñ Ma – Kho – Señe yazgan khatları,
mekteblerge ve dini – milli müesseselerge yardam etişini surap, Qadir Hacı ve şunga
okhşaganlarnıñ yoq qılınışı khususda qılgan ricaları ve bunga Ma – Kho – Senniñ
iltifat qılmasdan ve yalgandan “Bütünisi degeniñizdek, siz khatırı cem bolub uruşub
Turiñ” (6 – 7 nçi aylarda ve mukhtelif mektublarida) degeni, inqılab tarikhiniñ köz
yaşlarıyla yazılaturgan mühim sahifeleridedir. Biçare Abdiniyaznıñ saf vicdanı, cahil
dimagı bunday şeytanlıqlarnı añlavga mani idi. Bunuñ üstige onuñ yanında hem
nehusetli simalar bar idi. Uçurumga, tuzaqqa tüşüb herkün yine biraz ayagı
baglanmaqda idi. Onu ve onuñ temsil etdigi Türk askerlerini mahv etmek üçün öz
dindaşı öz nefi üçün onuñ ayagıga çalma salışga urunmaqda idi… İsiz ki, Abdiniyaz
özige qılıngan işarelerni, onu uygatmaqçı bolgan tavışnı o topalan içide işite
almadı… “Qaç, tehlike bar!”degen avaz hem boguldı!.. Bu arada yine qurbanlar
ketdi… ah din, ey muqaddes İslam dini! Seni hala ve bunça açıq ve aççıg haqiqat ve
tecrübelerden keyin hem bizge saf şekilde oqutturmaydırlarmı? Acaba bizniñ
başımızdagıler düşman ile şerikmi, nime?... Din namıga işleñen bu cinayet ve
khıyanetlerniñ mesuli kimdir?...

Türk askeri ortada qaldı. Urumçi tarafınıñ quvveti, muqabelesi takhmin etilgen
şekilde bolmadı. Bu hal bir tarafdan o zamanlarda Altay ve Qumul taraflarıda bolgan
inqılabnıñ tesiri ve neticesi bolsa hem asıl maqsad Türk askerlerini ortaga alıb
barmaq iken…

Yurtnı tınçıtdıq, indi tamiratga başlaymız degen Urumçi Hükümetiniñ inqılabdan


ilgeri baglanış vesaiti noqsan idi, ayroplanı mahdud idi. Ama bu keyingi soguşda
Şarqi Türkistan üstide ayroplan harbi boldı, bomba, gaz işletildi. Eñkeyingi soguş
786

quralları bu uruşda tecrübe qılındı. İçki soguşga bitaraf Rusya öz hava ve askeri küçi
bilen bu uruşga qatnaşdı. Askerler aftamabiller ile naql etildiler…

Maralbaşıda uralıb qalgan Khıtay askerlerini saqlab turmaqçı bolgan müttefiq


Dungan askerleri olarnı Uçturfan üstige Türk askerleri arqasıdan yubardılar (29 İyul
1937). Dungan Ma – Kho – Sen Türklerge uruşmasdan turuşnı tavsiye qılıb emir
berdi (10 İyul 1937). Halbuki bu, Urumçi askerleriniñ ve Maralbaşıdan qovulub
yubarılgan askeri küçniñ (Bu hem Urumçi askeriydi.) arqadan yetişib Türk
askerlerini ortada gafil halde qaldırmaq üçün dindaş Dunganlarnıñ Quran tutub
qılgan ittifaqlarınıñ urunga keltirilişi idi!... Derhaqiqa on kün içide plan aynen tatbiq
etildi. Bu arada cebhedegi Dunganlar makhfi emir bilen bölek tarafga, Kuçarga
ketdiler. Maralbaşıga keldiler. Türkler bu arqa ve aldıdan bolgan ani hücumdan
perakende bolub, Ayköl ve Kalpiñe qaçdılar. Abdiniyaz qalgan askerler bilen uruşub
yürüb nihayet o hem Kalpiñe keldi. (4 inçi Avgust). Maralbaşıdan khabar alıb, bu yol
üstiden Kaşgarga müttefiqleri yanıga, dost Dunganlar aldıga barmaqçı bolgan
Türkler Maralbaşınıñ Rus – Qırgız askerleri ile tolganını örgendiler (10 Avgust).
Türklerniñ qaytış yolı Urumçi quvveti bilen tolganidi. Şapurga hamme askerlerni
toplab, Merkit yolı ile Guma ve Khotanga ötmekden başqa çare yoq idi. Bu zamanda
Dunganlarnıñ esas quvvetleri kamilen emin yerlerge çekilib algan idi.

Rusyadan askeri quvvetler kile başladı. Tarqatılgan şayiada güya Urumçi askerleri
Rusya arqalı kelgen idi. Dunganlar iki fırqa boldılar. Bir qısmı Urumçige qaraşlı
bolub, bular güya Mosqvadan kelgen Ma – Cu – Ying emri ile hareket qıldılar.
Şayiada Ma – Cu – Yingniñ Mosqvadan Şarqi Türkistanga Ergeştam arqalı
kelgenligi söylenirdi. Bir qısım Dunganlar Ma – Kho – Señe tâbi bolub, bular güya
Urumçige qarşı idiler. Ma – Kho – Señe qaraşlı sekiz “Luy” (her “Luy” tört “Ten”
asker demekdir.) askerniñ üçi Ma – Kho – Señe qarşı boldı. Feyzabad ile Aqsu
cebhesidegi ve Yengi Hisar yolıdagı (Tozgundagı) Dungan askerleri 36 nçı Sicañlıq
askeri nişanını terk etdiler. Feyzabaddagı“Luicañ”askerleri ile birinçi Sentabır 1937
de Kaşgarga kirdi. Kaşgardagı“Luicañ” askerlerini alıb uruşmasdan çekildi. Kaşgar
resmen Urumçi qolıga ötdi, o kün Qadir Hacı boşatıldı, Yengi şehirdegiler serbest
bıraqıldılar. Ertesi kün "Guñ – Nen – Cuy”başlugı Qadir Hacı işke başladı.
787

Yarkendde bolgan Ma – Kho – Sen evvelden hazırlanıb qoygan idi, Hindistanga


qaçdı (6 Sentabır). Ma – Kho – Señe qaraşlı askerler Yarkend etrafıda dagınıq halde
qaldı. Top – top Qızıl Dunganlarga qoşulub, yurtnı talab – bulab, öldürüb yürdi.
Abdiniyazlar arqaga çikelib, yolda uruşub nihayet (17 Sentabırda) Puskamga
keldiler. Bagcıkdede Ruslarnıñ basqınıga uçuradılar (17 Sentabır). Askerniñ quvvei
maneviyesi bozuldi. Bik yaman bir şekilde khıyanetge qurban bolganlıqlarını añlab
ruhen köp perişan boldılar. Müttefiq Ma – Kho – Sen öz canını ve bütün yurtnuñ mal
– samanını alıb, eñ çirkin khıyanetni irtikab etib ortadan qayıb bolgan idi. Türkler
keçe müttefiqliq iddaasıda bolgan Dunganlardan bir qısmınıñ qarşılarıda düşman
cebheside özlerige qarşı uruşub turganını körüb pişman boldılar, nedamet qıldılar!...

Urumçi qaçıb ketken Ma – Kho – Senniñyerige Feyzabaddagı“Luicañ”nı “Sicañ”


qılıb, Qara Dungan ile hayran qalgan biçare Türkler üstige yubardı.

Türkler cidden perişan boldılar. “Ma – Fu – Yeng” ebedi sadaqat ahdi bilen
Khotanga qaçdı. Urumçi askerleri tarafıdan (Dunganlar birge) Khotan hem işgal
etildi (22 Sentabır).

Urumçi Hükümeti Türklerge inanmas idi. Ve bularnıñ qılgan inqılablarınıñ


bukünki şekilde Urumçi Hükümeti qurulub, Savet rejimide bir idare bolub tügeşige
narazı ikenliklerini bilir idi. Onuñ üçün Türklerni cebri rüşde itaatıga almaq isterdi.
“G.P.U” teşkilatı faaliyetini zorayta başladı. Mahmud Muhiti Şarqi Türkistandan
çıqıb ketkenden keyin“G.P.U”nuñ şiddeti hadden aşıb ketdi. Kaşgarda bolgan
habiskhaneniñ törtide tolub taşdı. Mahmud Muhitige selam bergenlerni, Hindistanga
barıb kelgenlerni, Kaşgarda İngiliz Qonsulkhanesinde bolgan hastakhanege barıb
turganlarnı, hatta o köçeden ötkenlerni habis etdiler. Güya bular siyasi mücrimler
idi!... Khalq bu şiddet ve zulümden bizar bolgan idi. Mene şu ahval hüküm sürerken
Mahmud Muhitiniñ askerleri qozgalış yasab, ciddi uruş neticeside Kaşgarnı aldı.
Khalq bu hadiseden köb köb sevindi. Her tarafda ruh köterilib umumi sevinç boldı.
Khalq Urumçi Hükümeti demesden onga“Guñ – Nen – Cuy” der idi. "Guñ – Nen –
788

Cuy” Hükümetiden qurtulganıga siviñen khalq köñüllü askerler qatarıga yazılıb, bar
– yogini berişke hem razı boldı.

Mahmud Muhitiniñ memleketden çıqıb ketkenini (2 nçi Aprilde bolgan Vaqanı)


Aqsu ve etrafıda resmen ilanı khili keç (17 nçi Aprilde) bolmuşdur. Halbuki
Kaşgardagı gazitalarda Urumçi Hükümeti Gulca, Çoguçek, Aqsu, Khotandan kelgen
nefret telgrafı deb khalqqa yalgan telgraf ve yalgan meclislerniñ qararlarını taratıb
turgan iken!... 12 nçi April Urumçi hükümetiniñ quruluş küni bolganıdan her tarafda
debdebe içide ötkezilmekçi bolgan bukün matem içide ötken idi. Keza Mahmud
Muhiti askerleriniñ Kaşgarnı zabt etkenini de etrafga şayia qılmaganlar. Şundag
bolsa hem bu Khabar qulaqdan qulaqqa işetilib, Urumçi den narazı bolgan khalq
yurtnuñ her tarafıda köterilib, Kuçar, Turfan, Qara şehir ve etraflarıda yikirme
mıñleb khalq qozgalış yasagan. Qozgalan Uçturfan etraflarıda hem bolgan… isiz ki
bu qozgalanlar hem maglubetige uçrab, mıñlerçe adam öldi. Köb Türk qanı töküldi…

Soñgu Ahval

Urumçi khatrıcemi boldı, Dunganlar Khotanda bir maraz halide idiler. Türklerniñ
maddi, manevi quvveti aşıb ketmekde idi. Bu tolub taşış bir müddet üçün baş
köteralmas bolub ezilişke sebeb boldı. Urumçi quvveti Dunganlarnı qatl iam qıldı,
Türklerni qolga tüşürdi. Şübheli adamlarnı kamilen qamadı. Yalgız Khotanda tört
mıñ, Kaşgar şehride üçyüz adam habis etildi. Guñ – Nen – Cuy şiddetli suretde
qötürüb, her tarafga saldırıb imha siyasetini yürütdi. Dinçi, milletçilerni “Cihangirler
quyrugi” deb yoqatışga başladı!... Mosqvadan kelgen Qızıl Ma – Cu – Yingge
Türklerni asker qılıb, bularga qalgan Dunganlarnı qoşub Qansu – Sucu yolıga
Yaponlarga qarşı çıqardı. Mosqvada yigen tuzini helal qılmaqçı bolgan Müslüman
Ma – Cu – Ying Rus emelige khıdmet qılgan Ma – Kho – Sen den hem yüzi qara bir
şekilde Rus emriyle hareket etmekdedir.

Mücahidlerniñ bir qısmı Qarañu tagda (Khotan etrafıda), Raskamda (Yarkend


tiveregide) degenkhabar var. Bular canlarını saqlasalar hem şükür iterlikdir.
789

Urumçiniñ bukünki siyaseti Rusyanıñ Şarq hududida saqçılıq qılışdır. Bunuñ üçün
Şarqi Türkistan ahalisi qurban bolur.

Kharici dünya ile alaqası kesilgen Şarqi Türkistandan bir khabar alış imkansızdır.
Ecnebi mehafil tamamen maktum bir halde. Dakhildegilerniñ kharic bilen baglanışı
yoqdur. İsviçler hem Yarkendde mahsur halde bolub qatnaşıqları kesilgen. Bular
İngiliz Qonsulkhanesi ile alaqa qılmasınlar deb barısını Yarkendge sürmüşlerdur.

Medeni kisvege bürüñen vahşi makhluqalarnıñ idaresi cidden vahşiyanedir.


Uzaqdan uzaqqa kelib qalgan khabarlar bazı bir faciadan malumat birse de, toluq
malumat alış imkânsızdır.

Netice

Yetinçi yılga ayaq basqan Şarqi Türkistan inqılabı yuqarıda gayet qısqa khülasa
qılındı. Bu inqılabnıñ ne Şarqdagı inqılablarla ve nede Garbdagı qozgalanlar ile
okhşarlıgı bardır. Başlanışından ta buküngeçe bir khususiyet ve facia içide ötken bu
inqılabnıñ Türk – İslam Dünyası tarafından köb diqqat ile tekşirilişi kerek.
Hazırlıqsız, düşmanlarnıñ ahvali ve siyaseti tekşirilmesden, gaye ve maqsadı
bilinmesden başlangan bir inqılabnıñ neticesi şunday facialı bolur iken. Hüsnü niyet
ile muvaffaqiyet ve sade delilik ile galibiyet bolmas iken!...

İlim adamları Şarqi Türkistan inqılabını ilmi baqımdan tekşirerken muhaqqaq köb
mana çıqararlar.

Şarqi Türkistan inqılabı Şarq vari bir tevekkül ile başlanıb, soñraq türlü maqsadlar
istiqametinde barıb, keyin milli bir şekil aldı. Faqat başlangıçdan ta buküngeçe
Khıtaylardan ziyade Ruslar bilen uruşqan mücahidler siyasetniñ asri şeytanlıqları ve
dakhildegi khıyanetler bilen de şiddetli mücadele mecburiyetinde qaldılar.

İlim adamları inqılabnı tekşirib tursunlar, biz indilik ondan qöpal şekilde şu
neticeni çıqara bilemiz: Bir inqılab üçün birinçi: Qatii iman – irade – azim, ikinçi:
790

muayyen bir hedef – maqsad, üçünçi: Bu imannıñ, bu iradeniñ taqib etdigi maqsadga
yararlıq unsurlar yani saglam teşkilat ve ömri mücadelege asri ilim, fen ile qurallañan
dirayetli, liyaqatli kişiler – qadro, törtünçi: Mücadele, soguş qurallarıga ige bolmaq,
düşmanla teñ hatta onuñ quvvetinden üstün küçke malik bolmaq lazımdır.

Bitdi.

Mecdeddin Ahmed.
Bombay, Mart 1938.
791

BİR TÜRKİSTANLINIÑ YARAMAS HAREKETİ*

Inıqsa soñ altı yıldan beri her türlü qıyınlıqlarga çideb inqılab yasab milli
mücadele yürütüb kelgen biz Şarqi Türkistanlılarnıñ gayesi mili istiqlaldir.
İnqılabçılarımızdan bazıları açıqdan açıq zulüm ve istibdaddan qurtulmaq yolunda
mücadelege kirişkenliklerini alga sürgenler ve yurtmuzdagı haqsızlıqdan can koyub
söylegenler. Khoca Niyaz Hacınıñ Çimsar (Çim – Hisar)da Şiñ Doben bilen qılgan
muahedesige qarşı Altışehirde bolgan çıqış ve hareketler Şarqi Türkistan inqılabçıları
gayesiniñ milli qurtuluş ekenligine şahiddir.

Bizniñ ta buküngeçe Şarqi Türkistan dakhilinde, köb sebeblerden, sözniñ toluq


manasıda milli neşriyatmız bolmagandır. Tabii kharicde de yoqdur. "Yaş Türkistan"
ile “Milli Yol” kibi Türk milli neşriyatı Şarqi Türkistan milli davasını müdafaa qılıb
kelgen bolsada, büyük vazifeler ile meşgul bolgan bu iki mecmuanıñ bu samimi
müdafaası Şarqi Türkistan davasınıñ büyüklügi nisbetinde kafi sanalmaydır. “Tiyan
– Şan” mecmuası ise Şarqi Türkistan vaqalarından ve Türkistan efkarı
umumiyesiden bikhabar idi. Şarqi Türkistandagı Khıtay idaresi khalqmıznı zulmetge
sürdüreb, milli neşriyat yaratacaq imkannı bermegeniden, biz milli ihtiyacmızga
yarayturgan milli neşriyat yarata almadıq ve bu sahada çalışıb khalqmıznıñ milli
gayesini, tilegini ortaga qoyuvçı bilimli kişiler yetiştire bilmedik. Şul sebebden biz
Şarqi Türkistanlılar vatanmızda bolayatqan haqsızlıqlarnı birevge anlata almay
keldik. Artıq her Türkistanlı küçi yetkeniçe öz neşriyatıda ve çet matbuatıda
Türkistan ahvalini dünyaga bildirüvge urunsaydı.

Şu yıl Noyabır başıda biz Bombayda iken, Khanqavdan Şarqi Türkistanlıq İsa Bek
Bombayga keldi. Evvelden tanışlıq münasebetimiz bolganıdan onı vapurdan
qarşıladıq. Bir – iki künden soñ onıñla musahebe ve müzakerede bolduq. Yanıda Ma
Fulyañ atlıq bir kişi bar idi. Söylendigine köre güya bu kişiniñ babası Aqsuluq bolub,
Mancur İmparatorlugi tarafıdan Türkistandan Cihangir Khocamnı esir qılıb Pekinge
alıb ketkende birge ketgen kişilerden imiş. Ma Fulyañ Türkçe bir söz de bilmeydir.

*
Yaş Türkistan,Dekabır 1938, San 109, S. 32-34.
792

Men İsa Bekden “Bu seyahatiñizden maqsadıñız nimedir?”deb suradım. Bu


sorgumga cevaben o dedi ki “Yaponlar bukün Çin Hükümetige qatıq zulüm
etmekdeler. Olar uşbu zalim sıfatıda turub bütün İslam Dünyasını aldabdırlar. Biz
Çin Hükümeti tarafıdan keldik. Maqsadımız Yaponlarnıñ nime ekenligini dünyaga
tüşüntürmek ve olardan nefretlendirmekdir.” Men İsa Bekge bizniñ Türkistan
ahvaliniñ dakhili Çinden fecii ekenligini söyleb, Türkistan ahvaliden de etrafnı agah
qılıb qoyuşını ileri sürdüm. İsa Bek ise: “Bir tarafdan Yaponlarnı söküb tursam,
ikinçi tarfdan da Bolşevikler mezalimiden şikayet itsem meni siyaset bilmeyturgan
kişi deb tanıdırlar” degen cevabnı qaytardı.

İsa Bek öz agzı bilen öziniñ Çin Hükümeti tarafıdan teşviqatçı sıfatıyla seyahatga
çıqqanlıgını itiraf etdi. Biz bir Şarqi Türkistanlıqnıñ Çin Hükümeti menfaati üçün
çalışaturgan bir teşviqatçı bolub ketkenligine yürekden açınamız. Biz Yaponlarnıñ
Çinlilerge qarşı qanday muamele qılayatqanlarını anıq bilemiz. Lakin Çin
memurlarınıñ bizniñ Türkistanda yerli Türklerge qılgan zulüm ve istibdadınıñ
dünyada misali bolmaganını beş barmagmız qadar yakhşı bilemiz.

Çinlilerniñ quralları bar. Yardamçıları da bar. Olar atışıb ölmekdeler. Bizniñ


khalq ise quralsızdır ve Tañrıdan başqa yardamçısı yoqdur. Çin memurları quralsız
ve günahsız khalqmıznı tutub, qamab, soruşturmasdan öz bilgeniçe qıynab
öldürmekdedirler… Filistin, İspanya ve Çin ülkelerindegi hadiseler ile meşgul boluçi
ve her birisige khayrı – khoahlıq qörsetüçiler bar. Milyonlarça Türk – İslam
Bolşevikler tarafıdan ezilib mahv etilmekde. Bular üçün qaygıruvçı yoq. Hatta İsa
Bek kibi Türk – İslam balasıda öz yurtı ve öz khalqı üçün emes, Çinliler üçün
qaygırıb yürübdür. Bunuñ sebebi nedir?

Emin Vahidi.
Bombay 16 XI. 38
793

Muhacirler Turmuşundan:

MISIRDA ŞARQİ TÜRKİSTAN ŞEHİDLERİNİ


İSLEV TOPLANTISI*

21 inçi Oqtobırda Şankhayda yaşauçi bir milletçi qahraman Türkistanlıqdan Şarqi


Türkistanlı qardaşımız Abdülaziz Makhdumga bir mektub keldi. Bu
mektubnuñmazmunıga qaraganda, Qızıl diktator Çanqay – Şek qommunizminiñ
vahşiyane zulmünden qaçıb Çinge ötken Şarqi Türkistanlıq yurtdaşlarımızdan
Ahmed Efendi Vahidoglu, Abdulveli Efendi, Abdullah Efendi, mabeylerniñ bütün
mal ve pulini tartıb alıb, Ruslarnıñ tilegi boyunça olarnı irtqiç Qızıl Ruslarga tutub
bergen. Bu khabar bu yerdegi Türkistanlılarnıñ yüregige elektirik kibi tesir qıldı.
Zalim Khıtaylarnıñ Türkistanlılarga qılgan zulmi ve misli körülmegen vahşilikleri
haqqıda uzun bir maqala yazılıb gazitalarga birildi. Onuñ ile qanıqmasdan Mısırda
yaşavçı Türkistanlılar toplanıb, Türkistan Türkleriniñ Mısırda hüküm sürgen
zamanlarıda Hicretniñ 668 inçi yılında Türkistanlılar üçün salıngan“Takiyyet el
Bestami” ismidegi Türkistan Takiyyesinde Türkistanda ölgen şehidlerniñ ruhina ve
Qızıl Ruslarga oyunçaq bolub yürgen Çanqay – Şekniñ dünyadan yoqalıb ketişi ve
Türkistannıñ öz milli istiqlaline ige boluşi üçün dua merasimi yasadılar.

Bu merasimge bütün Türkistanlılardan başqa Qırımlı, Qafqaslı Türkler ile Arablar


ve Hindliler de çaqırılganlar idi. Toplantı “Yaşasın millet, yaşasın Türkistan” sözleri
yazılgan levhalar, matem bayragı ve Mısırnıñ bir Ay ve üç Yulduzlu Yeşil Bayragı
ile bizetilgen üyde açılıb, Khotanlı Abdülaziz Qari Hacınıñ yaqımlı Quranı Şerif
qıraati ile başlanıb, onı Takiyyemizniñ müdiri Şıkh Mehmed Yunus Efendiniñ duası
taqib etdi. Ondan soñ vatandaşımız Abdülaziz Makhdum ornundan turub bu
meclisniñ maqsadını bildirib, qatnaşuvçılarga ve Takiyyeniñmüdirige samimi
teşekkürini söylebi Khıtaylarnıñ Türklerge qılgan zulümleriden bahs etdi ve
Şankhaydan kelgen khatnı meclisge oqub berdi. Soñra Qırımlı qardaşlarımızdan
Yusuf Efendi Uralgiray öziniñ qardaşlıq hissini bildirüvçi köb tesirli bir nutqini

*
Yaş Türkistan,Dekabır 1938, San 109, S. 34-36.
794

söylerken tiñlevçiler tarafından “Qahr bolsun düşmanlar, yaşasın milletimiz!”degen


sözler yükselmekde idi. Yusuf Efendiden keyin Kaşgarlı İbrahim Efendi meclisge
qatnaşqan Arab ve Hindler üçün Arabça pek tesirli bir nutuq söyledi. Şarqi Türkistan
şehidlerini islev üçün yasalgan toplantı köb yakhşı keçib, bu toplanışga
qatnaşuçilarda köb yakhşı tesir qaldırdı. Toplantınıñ dua ve nutuq qısmı bitkeç
qonuqlarga aş ve türlü yemişler birildi ve resimler alındı. Takiyye müdiri Şıkh
Mehmed Yunus Efendi programdan artıq qılıb qonuqlar üçün alehde ziyafet aşı
hazırlagan iken. Onıda aşagandan soñ Takiyye bagçasıga çıqıb Türkistan balaları
Türkistan Milli Burkini kiyib, toplaşıb türlü resimler aldılar.

Türkistan Muhacirleriniñ Qahirede yasagan toplanışıga qatnaşuvçılardan bir grup.

Toplanışdan birkün soñra çıqqan Mısırnıñ meşhur gazitalarında bu mühim meclis


haqqında yazılar ve resimler körüldi.

Yaş İstiqlalçi Abdülrahim Mahmud.


Qahire.
795

ABDULLAH BEK NAİMİNİÑ ÖLÜMİ*

Şarqi Türkistan qurtuluş hareketiniñ algı safında küreşken mücahidlerden


Abdullah Bek Naimi 1938 inçi yılnıñ 25 inçi Noyabırında Şankhayda vefat etdi.

Abdullah Bek Şankhayda yaşauçi arqadaşı Bay Azizi Efendini ziyaret etmek
niyeti bilen birinçi Noyabırda Qalquttadan cunab, yolda hastalanuvi sebebli
kiçikerek, 21 inçi Noyabırda Şankhayga kelmiş ve vapurdan alıngaç arqadaşı Bay
Azizi Efendiniñ evige ornaştırılmışdı. Agır hastalagandan ahvali yamanlaşıb ketken
Abdullah Bek 25 inçi Noyabırda dünyaga közlerini yumdı.

Merhumnuñ tuvgan yeri Turfan şehri bolub, Kaşgar ve Çoguçek şehirleride


oqugan ve mütaalası sayesinde zamaña layıq bir tarzda yetişken qıymetli bir zat idi.
Abdullah Bek Şarqi Türkistanda milli istiqlal bayragı köterüçi Mahmud Muhiti
safında Miralay sıfatıyla bütün uruşlarga qatnaşqan ve soñ zamanlar Kaşgarda
Mahmud Muhitiniñstabıda başkatiblik vazifesini yürütkendir. Şul zamanda
Kaşgardagı mescid ve medreselerniñ ıslahatı üçün köb terişib maarif sahasında
büyük khıdmetler körsetkendir. Abdullah Bek Naimi Qızıl Ruslarnıñ Şarqi
Türkistannı istila etüv hareketlerige qarşı işler işlegeniden, Qızıllar onga yaman köz
bilen qarar ve onı tüşürü üçün türlü çareler körgen idiler.

1937 nçi yılı Mahmud Muhiti ile Şarqi Türkistandan Hindistanga ötken Abdullah
Bek 1938 inçi yılı Hacga bargan ve Suriye ile Türkiyege hem seyahat etib, tekrar
Hindistanga qaytqaç Şankhay ahvali ile tanışmaq üçün seferge çıqgan idi. Öz
topragını sivgen Abdullah Bekge nihayet yat iliniñ topragı nasib boldı.

Merhum altı yıldan buyan Şarqi Türkistan inqılab tarikhini yazıb bergeniden,
onuñ qıymetli bir qolyazması qalmışdır.

*
Yaş Türkistan,Ginvar 1939, San 110, S. 9-10.
796

42 yaşında vefat etken Abdullah Bek Naiminiñ yurtda anası, atası, refiqası ve bir
oglu bar.

Merhumnuñ kömü merasimine Şankhayda yaşauçi Türkistanlılar ile İdil –


Urallılar qatnaşdılar ve İdil – Ural Qomitesi isminden Keşaf Ahmedi Efendi söz
söyleb, merhumni hürmetle isledi.

Merhumnuñ ruhı şad, Topragı yeñil bolsun!

Hacı Hamid İsmail


Şankhay 6. 12. 38
797

MÜCAHİD ARQADAŞIM MERHUM ABDULLAH BEK*

“Yaşaş yurtum üçündür, ölmegim hem,


Canım birsemde “Kök Bayraq” kötersem!
Bu haqqıdır, haqqımıznı qolga almaq!
Muqaddes yurtmuzga ige bolmaq!..”
A. Naimi

Qaygını paylaşmaq, birisige derdini açıb yürekni boşaltmaq gurbetde eñ büyük


ihtiyacmız ve birgine teselli çaremizdir. Teala, qayerde derdini artdıraturgan, yaranı
qanataturgan vasıta bolsa şunuñ bile qarşılaşdıradır!..“Merhem arzukerdem, nakhun
pelenk amed!..”degenidek.

Derdimizge derman izlerken yeñi bir derd ve qaygı ile qarşılaşdıq. Abdullah Bek
Naimi biraderimizniñ vefat khabarını işitken çagda, Şarqi Türkistan inqılab
hareketige qatnaşqan ve ya yaqından tanışıb bargan, her bir Türkistanlı yurt siver bu
qıymetli arqadaşımız üçün qaygıradır ve yürekden açınadır.

Abdullah Bek yalgız askergine emes, belki quvvetli ilmi ve ciddi qalemi bilen de,
inqılabnıñbaşlangıçıdan ta buküngeçe, çalışmış bir sima idi. Saglam seciyesi, diraset
akhlaqı, pak ve özgermes iman ve aqidesi onuñ esas vasfıdır. Harb safıda bir asker
ceñaverligi körsetken Abdullah Bek, dini khususatda ve idari işlerde de salahiyetdar
bir ilim ve idare adamı sıfatıyla çalışmış ve liyaqatini körsetmiş idi.

Merhum Abdullah Bekni, daima, eñ mahrem bir müşavir halide saklamaq ile
Şarqi Türkistan milli rehberi muhterem General Mahmud Muhiti isabetli bir
hareketde bolganlar. Qadir şinas kimselerniñ khususen büyüklerniñ bu şekildegi
qadir şinaslıgı güzide vatan khademeleriniñyetişmeside büyük ameldir. Merhum
Naimi kibi özgermes seciyege ige insanlar, yaşagan ve işleb turgan çaglarıda qaydag
faydalı bolsalar, özleriden keyin hem mühim eserleri bilen yurt ve ulus üçün faydalı

*
Yaş Türkistan,Ginvar 1939, San 110, S. 11-16.
798

demekdirler. Şarqi Türkistan qurtuluş qozgalanınıñ tarikhini yazışda merhum Naimi


dek vuquflu bir qalem ehliniñ, hareketniñ içide bolub o tarikhi künlerni bizzat
yaşagan adamnıñ, işleşi herhalde inqılab tarikhiniñ qıymetini bir qat daha artdıradır.
Bu itibarla merhumnuñ yazmaqda bolgan tarikhi ve birde khususi khatıratı cidden
şayanı diqqat idi. Zaten Şarqi Türkistan inqılabıda ötken vaqalarnı yazıb bergen pek
az kimse tanıdım. Mukhtelif mıntıqadagı hareket başçıları yanıdagı katibler ve resmi
vaqainüvislerniñ bütün vesiqa ve qayudları toplanıb esaslı bir inqılab tarikhi yazış
üçün kirişilgen idi. Bundan başqa bu inqılabda milli tuygu ve yurt sevgisiyle ulus
yolıda işlegen büyük Türk qumandanlarımıznıñ (Mahmud Muhiti ve Emir Mehmed
Emin Bek ler kibi)de khatıratları, bu milli qahramanlarnıñ naziye menqıbe ve destanı
bolganıdan, olarnı toplab neşr etmek tüşünülmekde idi. Köp efsuske bu işlerniñ
başqarılışı üçün köb yardım kütken çagmızda vaqitsiz olaraq arqadaşımız Naiminiñ
vefatı cidden tesir qaldırdı.

*
* *

Merhum Abdullah Bek Naimi; Şarqi Türkistannıñ Köhne Turfan şehride tanılgan
bir ailege mensubdur. Tebaen mülayim ve cismen nazik ve zayıf bolub az, faqat öz
söylerdi. Onuñ ötkür zekâsı, manidar nazarı ve küçlü hafızası körüşkenlerge çoqur
tesir qaldırarlıqdı. Medrese tahsilini Kaşgarda ikmal etib büyük ve tanılgan
âlimlerden de ders körgeniden ilmi sahası mahsur ve körgüsü taseble mahdud emes
idi. İlmi aqidesi, milli ve vatani tuygusi, inqılab hareketi ve idare işleridegi nazariyesi
asri ve telaqqileri tamamen künniñ icabıga köre idi. Altı yıllıq mütemadi çalışmaq
onuñ zaten zayıf vücudini yıpratmış ve hasta tüşürmüşdi. Memleketden kharicga
çıqmadan öñce onuñ mukhtelif rakhatsızlıqlardan şikayetini tiñlemişdim. Merhum
Emiriden (Muhitiden) algan emirlerini ve mukhtelif sahadagı işlerini bala tevqif
işlerken, üstelik vaqit bulduqça vatanınıñ elemini, soñ facialarını terennüm etken
manidar destan ve muasır şiirlerini bir meşgale olaraq yazar, bunuñla bu sahada da
khıdmet eter idi. Merhum Naimi, hassas ruhlu milli şairdir. Özi şairlik edasında
bolmasa hem vatani ve milli ruhdaki şiir ve destanları, özige khas bir tarzdagı hicvi
nizamları cidden qıymetli idi. Qurtuluş uruşıni büyük bir iman ve aşqla yürükten
799

qahraman mücahidlerniñ tag bagrida söylegen vatan neşide ve öşveleleri, milli


şarqıları Naiminiñ eserleri idi. Merhum, milli davada can bermekke kitib turgan
mücahid yigitlerge:

“Yigit dir o kişi yurtnuñyolıda,


Ölür, qoymas vatannı yav qolıda!
Feda etse bu yolda khanümannı,
Telaqni, cihannı, belki cannı!”

degen telaqqinini o zamanlardan başlagan idi. Qayıdsız, şartsız istiqlalçi bolgan


Abdullah Bek, vatan başqalar qolıda bolgan çagda vatandaşlarnı “Vatansız”deb ataş
muvafıq boluşını ima etib, vatansızlıqnıñ kimlerge yaraşışını veciz bir şekilde işaret
etib ötedir:

Vatansızlıq emes gurbetge mahsur,


Vatan içere turub qolluq bilen dir!.
Vatsızlıqqa khoş qaydag kişidir?
“Vatansızlıq Yahudiler işidir!”

Vatan; bilgen kişige can bile teñ,


“Vatan sivmek irur iman bile teñ!”
İliñ ilgide bolmas ikhtiyarı,
Bolalmas iki alim bakhtiyarı!

Merhum Abdullah Bek Damollam; yurt gamıdan uzaq ve hala gurbetde öz hayatı
ve öz ticareti bilen bolub ketken vatandaşlarga töbendegiçe müracaat etedir:

Vatan bolmay ticaret ne kerekdir?


Muhabbetsiz ziyaret ne kerekdir?
Tapıb pulni ne yerge işletirsiz?
Vatanga sarf qılmay ne qılırsız!
800

Yurtniñ“Qommunizm” istilasıga maruz qalganını ve onuñ yalgan şiarlarını birer


birer tahlil etib qatii hükmüni beredir:

Cihanda Bolşevikler ölmegunçe,


“Qommunizm”yolı yoq bolmagunça,
Berilmes hiç kimniñ medaası,
Qörülmes tınçlıqnıñ hem esası!..

Bazı parçalarını aldıgımız “Vatan” destanı şu birniçe veciz mısralar bilen


tögeydir:

Muhacirler hammemiz toplaşaylı,


Vatan davası üzere birleşeyi!
Hamme birlikde maqsadga baraylı,
Qılıb gayret vatannı qutqaraylı!
Vatanga ecnebini Khoca qılmay,
Huquq çekleb, ulusga raci qılmay!
Vatannıg khızmeti qollamçımızdır,
Ulug Teñrim bunga yardamçımızdır!

Merhum, milli derdlerimizni tüşünür ve bilirdi. Edebi parçaları daima manzum


bolmasdan bazen gayet salis, oqulub añlabışlı tarzda mensur da boldur idi. Siyasi
aqide, ictimai tüşünüşlerni tahlil itken ve maqala şeklide parça, parça güzel yazıları
bardır.

*
* *

Men merhum Abdullah Bekni 1934 inçi yılı ortalarında tanıdım ve mukhtelif
sahada mukhtelif şekilde birge çalışdıq. İnqılabnıñ o künleride cidden lüzumlu
bolgan bazı khususatnıñ icra ve infazıda mühim khıdmetleri sebkat itmişdir. Merhum
801

cidden itaatli ve sadaqatli bir arqadaşdı. Naimi merhumnuñ (ve diger mesai arqadaş
ve biraderlerimniñ) hiç bir icraatde tereddüd etkenini khatırlamaymen. Qol qolga
tutuşub vatan ve millet yolıda çalışqan arqadaşlarnıñ bir birige tam manasıyla
itimadıga ve bir biriyle hem aheñ bolub işleşige bu mühim bir numunedir. Nitekim
bu sadaqatle çalışmanıñ neticesidir ki, mukhtelif muallimler qursi, Darülalum,
Mahkemei şerriye, İslah müderris, hatta Sanayi i nefiseniñ teşkili ve muallimler
birligi, Atalar Heyeti… kibi dini, milli, ilmi ve ictimai khususatda mühim, (cebri
suretde teşkil etken Urumçi Hükümeti icraatıga qarşı milli cebheniñ temelleri
qurulmaqda idi ve haqiqatden Şeng – Şi – Tsaini qorqutarlıq derecede) muazzam
işler ge kirişilmişdir.

Merhum Naiminiñ General Mahmud Muhitige yaqınlıgı ve milli hareketde


müesserligi yüziden Urumçi Hükümeti onı yoq etmek qasdıga tüşdi. Faqat
merhumnuñ saglam seciyesi onı bu tuzaqqa tüşüşden saqladı ve selamet kharicge
çıqabildi. Mahiyeti bile bolgan soñ seyahatide onı İstanbulda kördüm. Körünüşde bir
hastalıgı yoq kibi ise de ruhen khili müteessir ve muzdarib idi. Hassas ruhi onı
hammemizden ziyade müteessir etken idi. Türkiyeni sevib, yaqtırganıdan bir müddet
tedqiq ve tedavi üçün qalış arzusida bar idi. Türkiyeniñ aleyhide bolgan mukhtelif
şayialarnı zaten inanmasdan red etibkelgen ve Türkçi biraderimiz, Türkiyedegi
devlet quruluşıni, idare ve ictimai müessesat khususlarını derinden tedqiq etib, Türk
Dünyasınıñ birgine müstaqil devleti “Türkiye Cumhuriyeti”mizniñ her teşebbüsini
örnek bilir idi. Onuñ Türkiyege bolgan eski muhabbeti bu ziyaretiyle bir qat da
artqan idi. Nasib bolub yurtga qaytqan bolsa idi, merhumdan yine de köb faydalı işler
kütüle bilir idi.

Türkistanlı muhacir arqadaşlarımız arasıda hayatını vatan perverlikniñyolıda


ötkezib kelmekde bolgan kimseler pek azdır. Bolganlarınıñ da her biriniñ mevqii ayrı
ve öz vazifesige köre mühim ve qıymetlidir. Damollam merhumnuñ afvali özige
khas mevqiiniñ boş qalışı itibariyle qaygırtadır. Merhumdan boş qalgan yerni
tolduruş ve toldurtuş üçün çalışış yine biz muhacirlerge tüşken vazifedir. Biz bukün
de mücadele ve mücahede safıda askeri tertibni muhafaza etmekle mükellefmiz.
Safımızdagı boşluq bizge zarar birebiledir. Onuñ üçün safımıznı daima toldurub
802

barışmız kerek. Qolıdan yurt ve ulus faydasıga qaydagdır bir hizmet kileturgan
arqadaşnı safmızga davet itemiz. Bayraqdarımızda yeni, bayragımız da!..bir
Abdullah Naimi yerige yüzi, mıñi… Aziz arqadaşmıznıñ cihad ve gazası mübarek
bolsun, Tañrı yarlaqasın!

Mecdeddin Ahmed.
803

KHITAYNIÑ ŞARQİ TÜRKİSTAN ÜÇÜN HAZIRLAYATQAN


EÑ SOÑGU FELAKETİ*

Bukün içki Khıtaydan mühim bir orundan alıngankhabarge köre, Khıtay


Hükümeti işbu Dekabır soñlarıda Devlet Banqasını (“Cuñuyañkhañ”nı) Şarqi
Türkistan merkezi Urumçige ornaştırmaqçı. Demek Şarqi Türkistannı Khıtaylar eñ
soñgu bir merkez qılmaqçı ve içki Khıtaydan qaçıb baraturgan Napak Khıtaylarnı
muqaddes yurtmuzga toplab, biçare Türkistanlılarga qaytadan büyük bir felaket
hazırlamakçıdırlar. Bu yecücler Türkistanga yaramasdan ilgeri imdiden, yani işbu
Diqabır başlarında, zalim Şeng – Şi – Tsai Şarqi Türkistan ahalisiden zorlabolgan
ianeni 250 000 dollarnı içki Khıtayga tegram ile yollamışdır.

Şarqi Türkistanlılarnıñ işge yararlıq zümresi “G.P.U” arqalı yoqatılıb turulgan bir
çagda, andan qalgan acizlerni aç Khıtaylarga yardam qılıñlar deb qıynamaqdalar.
Şarqi Türkistandagı vaziyet şunday feci bir halde iken, İsa Bek: “Bütün yurtdaşlarım
lagnetlerige uçrasam da, Khıtaylarga sadıq bolay”deb türlü yaramas hareketlerge
berilib Khıtaylar menfaatige çalışmaqda ve Hindistannıñ Bombay hem Qalqutta
şehirlerindegi Khıtay Qonsullarıga barıb, o tarafdan uzaq şarqqa kileturgan Şarqi
Türkistanlılarga vizebermeslik kerekligini söyleb, bu suretle bu taraflarga kelmekçi
bolgan vatandaşlarımıznıñ hareketlerige tusuqluq qılmaqdadır. İmdi Arabistan ve
başqa yerlerge barsa, o yerdegi yurtdaşlarımızga qanday zararlar birir, onı tabii
zaman körsetür.

İsa Bekniñ canı ve teni bilen Khıtay menfaati üçün qılgan teşviqatları, biz
Türkistanlıqlarnıñ Khıtay ile Ruslarga bolgan nefretimizni, düşmanlıgımıznı zerreçe
azlatalmaganıdik, Türkistannıñqurtuluşı üçün izleyturgan yollarımıznı da
tüsalmaydır. Faqat vatandaşlarını Qızıl otniñ içige çaqırayatqan İsa Bekniñ
yurtdaşlardan bir neçesige yapışıb alıb, olarnı da cehennemge birge alıb ketmesi
khavfi bardır. Bay Azizi, Şankhay 14. 12. 38

*
Yaş Türkistan,Ginvar 1939, San 110, S. 16-17.
804

MİLLİ DAVADA SAKHTEKARLAR*

Şankhaydan başqarmamızçamalum muteber imza ile 5/12/1938 tarikhli töbendegi


şayanı diqqat mektubni aldıq:

“… Şarqi Türkistan istiqlal hereketmizniñbaşlangıç yıllarıda, 1932 de, “Şerif


Ahmed Tevfiq Paşa” ismide bir şakhıs memleketmizge kelib çıqqan idi. Biz onuñ
sakhte “Paşa”lıgı, yalgan “Şerif”ligini bilmesden izzet ve ikram qıldıq. Misafir
ekenini tüşünmesden lüzumiden fazla her işge aralaşmaq istegen bu çaqrılmagan
qonaq az künde şübheni celb etib qaldı ve bunuñ üçün yurtdan çıqarılıb yubarıldı.
İmdi bu adam Yaponyaga kelib, khili zamandan biri bizniñ memleketmizle alaqadar
bolganıdan ve güya Kaşgarda ve bütün Şarqi Türkistanda Baş Qumandan tayin
etilgeniden bahs etib özige isim ve sıfatlar bermekdedir.

Biz Ahmed Tevfiqniñ kim ekenini yakhşı bilemiz. Onuñ memleketmiz ve inqılabmız
ile hiç qandaq qatnaşı bolmaganıdak, bu kişige Şarqi Türkistan namıdan vekalet ve
her qandag sıfat ve salahiyet birilmegenini bildirib "Yaş Türkistan" arqalı neşr ve
ilan qılmagañıznı rica itemen.”

Yuqarıdagıkhabar ve tekzibni oqugaç nezih istiqlal mücadelemizniñ qanlı savaş


künleride bolub ötken mıñ türlü hadiselerni, mukhtelif entriga ve sakhtekarlıqlarnı
isledim ve o künlerge dair bazı acı khatıralar köz aldımda tekrar canlanıb ötdi…

Harbı umumi başlarıda Türk ordusida süvari Yüzbaşısı bolgan Cezayerli (Arab)
Tevfiq Efendi, o zamanki khain Arab hareketige qatnaşıb Türkiye ordusiga khıyanet
qılıb ketken iken. Şerif Hüseyin vaqasıda Türklerge qarşı bolgan bu zat İbnel Suud
hareketide onuñ tarafını iltizam etken. Bilakhare Suudiye Hükümeti bilen
çıqışalmasdan serküzeştculuq, macera perestlik arqasıda Hindistanda yürgen. Şarqi
Türkistan inqılabı “Öz başıga mühim roller oynaş” hevesini uygatıb qandag bir
vasıtalar bilendir Ahmed Tevfiq o tarafga kelib çıqqan idi. O Şarqi Türkistan

*
Yaş Türkistan,Ginvar 1939, San 110, S. 18-21.
805

hududidan kirerken, avamfirib ünvanı yani Arab bolganıdan, “Şerif” ve askerlik


noqtasıdan “Paşa” rütbesi bilen ortaga çıqqan. O künlerde Şimal mıntıqalardagı
inqılab hareketi tamamen Cenubi istila itmegen bolsa hem yavaş – yavaş bazı
emareler körülüşge başlaganıdan Kaşgar Valisi bu ecnebini hudud kharicige çıqarıb
yubargan idi; bu Ahmed Tevfiqniñ Şarqi Türkistandan birinci çıqarılışı. Bilakhare
Hindistandan ikinci yol bilen memleketge soqulgan Ahmed Tevfiq eski Valiniñ
nüfuzsuzlañanıdan istifade etdi ve mücahid Türk grublarıga yanaşdı. Öziniñ Khayrı
khoah ve fi sebilillah Müslümanlar cihadıga iştirak ve yardım etişiden bahs ile igfal
etdi. Az künde fitne ve fesadı ve bu qarışıqlıqdan istifade etib memleketde büyük bir
mevqi işgal heveside bolganı añlaşılıb qaldı(1)500 ve Milli Hükümet tarfıdan hudud
kharicige çıqarılıb taşlandı. (1933 Teşrin – i sani – Noyabır).

1933 inçi yılnıñ soñ ayıda Ahmed Tevfiqni Hindistanda Türkistan hududida
kördüm. Öz ifadesiden de onuñ cidden şübhelik bazı hareket ve aqımlar arqasıda
yürgenligini sezib qalgan idim.

Şarqi Türkistan inqılabı yalgız Ahmed Tevfiq kibi avanturistlernigine emes, hatta
bazı bir devletlerni de büyük miqyasda hareketge kirişge heveslendirgen idi.
Türkistandagı bu hareket uzak ve yaqından qoşnı bolgan devletlerni şu ve ya bu
şekilde alaqalandıra biler idi. Ama qızıgı buki bulardan bazısı bizniñ özimizden khan
ve ya Padişah tapılmagandak ve bizniñ ruh ve tüşünüşmüz bilen hesaplaşmasdan
yalgız öz menfaatleri icabı Şehzade Abdülkerimlerni, Yahudi Allehomlar bilen
sakhte Müslüman şildiriñlerni bizge Khan ve Sultan qılıb belgileb yürdiler. Bir qısmı
ise fitnesiyle işimizni sektege tüşürdi. Yine bir qısmı dost kisvesige uralıb aramızga
kirib “İçden urmaq” teşebbüsige kirişdi… hareketmizni mukhtelif istiqametge burub
ve gayesizleşdirmek üçün qurulgan tuzaqlarga kilsek, o hammeden artıq… türlü cins
ve türlü mertebeden rehberler, dahiler çıqdı. Yaş Qumandanlar, Harbiye Nazırları(!)
Soñ künlerde de özlerini o hareketniñ mühim şakhsiyeti halide körsetişden

500
"Yaş Türkistan"nñ 104 inçi sanındagi “Şarqi Türkistan İnqılabı Etrafında” başlıqlı maqalege
baqılsın.
806

tartınmadılar(2) 501 . Mene indi yurtdan qolañan “Ahmed Tevfiq” Yaponyada özige
qaydagdır bir ünvan berib yüredir!

Ma – Kho – Senniñ Hindistanga qaçıb çıqqandan keyin General Mahmud


Muhitiniñ bir mektubiga Ladakhda bergen cevabı, vaqti ötkenden keyin söyleñen
bolsa hem, köb manalıdır: “Siz O yurtnuñ (Türkistannıñ) igesi idiñiz, bu inqılabnı
öziñiz idare itseñiz hammemizden ziyade muvaffaq bolur idiñiz. Men siz bilen
işleşmek istegen idim, bolmadı. İndi öziñiz bu işni qolga alıñ!”halbuki biaman
düşman haletiruhiyeside bolgan Ma – Kho – Sen; Mahmud Muhitiden keyin yurtni
yeñiden qanga boyab siyaset bilmesligi ve idaresizligi neticeside zavallı milletni
tehlike içide qoyub qaçıb çıqqan idi. Muhitiniñ bu keç qalgan itirafga yakhşı bir
muqabelesi de bolgan idi.

İndi Ahmed Tevfiqniñ iddasıga qulaq salaturganlar pek garibdir ki, şu Ma – Kho –
Sen qadar da mantıqi tüşünmeydir ve onuñ qadar da haqiqatni qabul itmeydirlermi?
Şarqi Türkistan inqılabı bundan öñce bir tecrübe mahiyetide bolabilir. Ama bukün
artıq Türkistannıñ şu ve ya bu entriganıñ cevlankahi boluşiga imkan yoqdur.
Türkistan namıdan söz söyleşke, yalgız o inqılabda tanılgan şakhsiyetler ve
inqılabnıñ esas gayesige, milletniñ tüb istegige tercüman bolgan qayıdsız ve şartsız
istiqlalçi ve o kün de, bukün de dakhil ve kharicde, Türkistanlılar tarafıdan sivilgen
kimselerniñ salahiyetdar bolganını artıq biliş ve bu qanaatge hürmet etişkerek.
Ahmed Tevfiq ve onuñ kibi avanturist kimseler; mukhtelif unvanla şuni – buni igfal
ve nefislerini tatmin etib yüre bilirler ve aldagan ile aldangan baş başga qala bilirler.
Yalgız yurtımiz meselesini her qaydag bir noqtai nazardan bolsada körüşmek istegen
kimselerniñ eski hudraylıgını başlab, milliyet ve milletniñ tileki noqtasıdan
muhakeme yürütüşlerini taleb qılamız. Bizniñ şeraitmiz ve tilegimizge mugayer ve
yaraşmaz her qanday alaqalar ve oyunlarnı nefretle red itemiz. Hareketimizge
hürmetkar bolganlarga hürmet qılamız. Türkistannı Arab, Yahudi, Rus ve Khıtay
hem başqası temsil ete almaydır. Bu haq yalgız Türkistanlıqnıñ özige khasdır.
Mecdeddin Ahmed.

501
"Yaş Türkistan"nıñ 81 inçi sanıga müraacat.
807

BİR ALMANCA MAQALA MÜNASEBETİYLE*

“Fölkişer Beobakhter” (“Völkischer Beobachter”) atlı Alman gazitası, ötken


aynıñ 22 sinde çıqqan nüskhasında, Iraq Şarq mukhbiriniñ mühim bir yazısını neşr
etdi. “Asya Meseleleri Halinde Müslümanlıqnıñ Mevkii” başlıqlı bu maqala, ister
umumi siyasetniñ yürüşi, ister de milli küreşmiz baqımından olduqça qıymetli
fikirler bermekdedir. Onuñçün bazı noqtalarına temas etib keçüvni faydasız
tapmaymız.

Alman muharriri bu yazısını, Mogolistan – Şarqi Türkistan – Khıtaynı baglagan


bir yerde tutulgan kizli Yapon radyo istasyoni meselesiyle başlamaqla, asıl
maqsadınıñ ne tarafga matuf ekenini de açıb söyleb qoymaqdadır. O merkezi
Khıtaynı Savet Rusya bilen baglayturgan yol üstünde yatqan ahalisi köbçiligi
Müslüman ülkelerniñ bukünki Çin – Yapon küreşi ve umumiyetle kelecekdegi Asya
ile alaqadar menfaatler tartışmasında tutdigi mevqi ve oynayacagı rolge işare etedir.

Bu Alman muharririniñ fikrinçe Khıtayda 30 ila 50 milyon arasında Müslüman


bar. Bularnıñ bir qısmı bütün Khıtay vilayetlerine diyerlik tarqalgan bolsa da,
köpçiligi Khıtay imperyuminiñ Şimal garbi ve Cenub garbisinde olmaq üzere iki
mıntıqada toplangan. Bu muharrirge köre Khıtayga müslümanlıq biri Hindistan
üstünden deñiz yolıyla kelib Cenub garbiden, ikinçisi Quru yol bilen Türkistan
üstiden Şimal garbdan kirgen. Diñiz yolıyla kelgen müslümanlıqnı k
eitirüvçi az unsur içine kirdiki ve islamiyetni yaydıgı Khıtaylar arasında qatnaşıb
yoqalıb ketmişdir. Onuñ gayrı din Khıtaydan ayrıldıgı bir dinigine qalmışdır. Örf ve
adeti, hayat tarzı hatta tili de tamamiyle Khıtayçadır. Yalgız ruhanilerniñ ibadeti
duaları tili olaraq ibadet esnasında oquduqları Quran ve dualarnıñ Arabça
bolganından başqa bir nerse de uçratılmaydır.

Türkistan üstünden kelgen müslümanlıq aqını özini Khıtaylıqdan ayeracaq o


safını daha ziyade saqlay bilmişdir. Özünçe de daha büyük kitle teşkil etken bu

*
Yaş Türkistan,Ginvar 1939, San 110, S. 21-27.
808

grupnuñ qıymetini bu cihet de bir qat da arttırmışdır. Daha soñraları, Khıtaylar


hükümranlıqlarını Şarqi Türkistanga qadar uzata bilgeç bu daireniñ qıymeti tagında
artmışdır. Ahalisiniñ yüzde 80 inden artıgı Khıtaylıq ve onuñ tesiriyle hiçbir türlü
baglanışı bolmagan, Türk bolgan Şarqi Türkistan bu daireniñ askeri, ictimai ve siyasi
qıymetini bir tikis kötermişdir.

Orta Asya meselesiniñ beynelmilal siyasetde ki mevqii ve ehemmiyetine işare


etmek istegen Alman muharriri ta ötken asırnıñ ortalarından alıb qızışıb ketken, ne
Dünya Soguşi ve nede Rusya inqılabıyla tokhtalmagan bu tartışmanıñ bir tarafında
bir yaqdan Yaqın Şarq, ikinçi yaqdan Hindistanga qadar uzanmaq istegen Rus
İmparatorlugi, qarşısında bu hücumdan qorunmaq istegen İngiliz İmperiumi turgan
qızgın küreşni, bu küreşke soguşdan soñragi devirde üçünçi unsur yani Yaponya
qatışıb qalganlıgını isletedir.

Soguşdan evvelki devirde Rusya bilen İngiltere arasında ceryan etken bu


tartışmaga yeñi qatnaşgan Yaponyanıñ planıda ne Khıtay qolı astındagı
müslümanlarga ve nede Şarqi ve Orta Asya khalqlarına münhasır bolub qaladır. O
Aq ve Qızıl Deñiz qıyılarından alıb Sarı Deñizge qadar uzangan ülkelerdegi
Müslüman khalqlar hareketini közde tutadır. Yaponyanıñ türlü İslam Devlet ve
milletleriyle sıqı alaqa tesisi yolundagı urunuşlarını da şu noqtadan tahlil etüvkerek.

Bundan soñra Khıtay qolı astındagı Müslümanlar meselesine qaytargan muharrir


Yaponyanıñ ister bukünki küreşi, ister de müstaqil Asya siyaseti üçün istifade oyiyla
bu khalqlar içinde işke başlaganını, faqat ne ırq ve milliyetçe Khıtay bolgan ve nede
ırqi mensubiyetleri malum bolmagan halda (?) şiddetli Çin tesiri astında qalıb
ketkenDunganlar içinde urunuşları nisbetinde netice elde ete almadıqlarını,
birinçilerniñ Khıtay küreşine ve Yapon düşmanı hareketge gayrı din arqadaşları
qadar hararetle qatnaşdıqlarını, Dunganlarnıñ de Khıtay hareketlerine o qadar
hararetle qatnaşmasa da, onga eñel bolurluq bir hareketde de bulunmadıgını
söyleydir. O, Dunganlarnıñ başında turuvçı“Ma”lar ailesi Merkezi Khıtay Hükümeti
bilen bozuşmaslıq üçün çalışdıgını ve Çin Hükümetiniñ de “Ma”larnı soñ derecede
maharetle idare itebilmekde bolganını yazadır. Khıtay Hükümeti üçün imdigeçe
809

nüfuz etile almay kileyatqan yegane qorquluş unsur Şarqi Türkistan Türkliki qaladır.
Mene şu mühim haqiqatga işare etmekle sözini Şarqi Türkistan hadisatına keçirgen
Alman muharriri 1931 de başlab 4 yıl devam etken soñ Şarqi Türkistan milli inqılab
hareketine temas etedir.

Hiç bir türlü maddi hazırlıqsız başlangan bu milli qozgalan türlü parlaq
muvaffaqiyetler elde etkenden soñ Türkistan khalqınıñ milli iradesi bolgan milli
devletni ilan etmekle herkesden ziyade hareketini qışıq közle közetmekde, onı aqim
qaldırmaq üçün bütün hünerlerini sarf etibkelmekde bolgan qomşusini çuçutub
yubardı. Yerli Khıtay memurları, Aq Rus muhacirleri, dindaş Dunganlarnı alt
etibkeldiki halde bir türlü muvaffaqiyet elde ete almadıgını, nihayet inqılab milli
devlet formini ala başladıgını körünçe o özküçleriyle müdakhale mecburiyeti his etdi.
Türlü tarafdan kirgen bu Rus quvvetleri muasır qural ve diger vesaitden mahrum
milli küçlerni yiñib bukünki isimde yerli Khıtay, haqiqatde Savet Rus rejimini qurdı.

İnqılabnıñ şu merhalesinden bahs etkende, yazısından köbgine nerselerni togru


añlab alganını memnuniyetle tesbit etdigimiz muharrirniñDunganlarnıñ Şarqi
Türkistan inqılabındagı rolini togru añlamaq üçün kerekli materyalga ige
bolmaganlıgı fikri togub qaldı. Dunganlarnıñ Şarqi Türkistan inqılabına qatnaşları ve
onda oynadıqları rol yazıq ki islamiyetniñ taleb etdigi şekilde emesdir. Ma – Cu –
Yingniñ Mosqvaga qaçıb ketdiginden qatii nazar onuñ Ma – Kho – Senniñ Khotan
etrafında oturgan çaglarında ve soñ 1937 nçi yılı faciasınıñ çıqışındagı ugursuz
rollerinden qitiyyen khabarı yoq körünedir. O tartışmalarga şakhsen qatnaşqan
Türkistan muhacirleriniñ, körüb bildiklerinden qatii nazar, Ma – Kho – Sen ve
yoldaşlarınıñ soñ ittifaq muahedesiyle Şarqi Türkistannı Qızıl Rus emperyalizmi
nüfuz çeñeline teslim etken Merkezi Khıtay Hükümeti başlugı himaye qanatı astına
kirib alganı özi oynadıqları ugursuz rolni açıq körsetmekdedir.

Çin Hükümetiniñ mevaffaqiyeti, mahalli Khıtay memurlarınıñ ve Dunganlarnıñ


yardamı bilen Şarqi Türkistannı öz nüfuzi astına tüşürüb alıb, onda "G.P.U" rejimi
yaratqan Savet Hükümeti bu yerde qazandıgı vaziyetini yalgız Türkistan khalqını
istismar yolundagıne emes, aynı zamanda ülkeniñ işgal itdigi mühim askeri mevqiini
810

öziniñ dünya inqılabı siyaseti o cümleden Khıtaynı öz siyasetine alet etüv yolunda
istifade etmekçi boladır. Şarqi Türkistan üstünden İçki Khıtaynı Savet Rusya bilen
baglayturgan yollar hazırlanıb yatadır. Savet Hükümeti bu yolnuñ bir tarafdan Khıtay
– Yapon soguşiniñ uzanışıga, ikinçi tarafdan Khıtayda qommunizmni küçeytüge
khıdmet itecegini ümid etmekdedir.

Lakin müstaqil turmuşga irişdiki ümidine tüşken Şarqi Türkistan Türkleri soñ
felaketiniñ esas emelini de açıq körgen boldı. Onda yalgız Khıtay düşmanlıgı dindaş
Dunganlarga inançsızlıq artıbgine qalmadı. Onuñ ruhunda bularnıñ ikisinide qural
etkenSavet Rus emperyalizmi düşmanlıgıda bütün şiddetiyle canlañan boldı. Mene
şu noqtaga işare etmekçi bolgan Alman muharriri Yaponyanıñ bu cihetni ister
bukünki küreşi, ister de müstaqil siyaseti üçün istifade etmekçi bolganlıgını ileri
süredir.

Bir küreş, bir siyasetni yürüte bilmek bilkhassa onı muvaffaqiyetli bir neticege
iriştire bilmekniñ eñ mühim şartlarından biri hareket yolınıñ saglam nigizini qörüb, o
yol üstünde ve etrafındagı manalarnı ber taraf etib faydalı unsurlarnı küçeytib
hazırlavdır. Şübhe yoqki bukün İslam Dünyasını teşkil etken milletler siyasi qıymeti
artıb barayatqan unsurlardır. Faqat bu da bütün unsurlar kibi togru yolunda yürüdügi
ve yürütüldigi taqdirdegine faydalı ve neticeli bola aladır. Bu camianı felaketden
felakete sürükleb kileyatqan turmuşnuñ acı tecrübesi nihayet onga da togru
yolınıkörsetmişdir, ki o da tabii inkişaf yolı, milli küreş, milli devlet quru, bunuñla
milli muqadderatlarına ige bolgan bu milli devletler arasında tabii ve samimi dostluq
münasebeti yaratu yolıdır. Soguşga çaqlı İslam Dünyası milletleri başından keçken
hadiseler ve soguşdan soñragi devirniñ milli esasda qurula başlagan hareket ve
devletleri arasındagı samimi münasebetni işlev kerek.

Bizniñ Şarqi Türkistan inqılabı tecrübeleri bu acı haqiqatni bir azda aydın
körsetdi. Müslüman Dunganlar özlerini dindaşları Türklerden ziyade ırqi ve harsi
yaqınlıqları bolgan Khıtaylarga yaqın his etdiler. Menfaatleri icab etdirdigi zaman
dindaşları Şarqi Türkistan Türklerini Bolşevik Rusyanıñ qanlı pencesine teslim
etdiler. Dindaşları Türklerni qanlı terorülerden keçirib işleriniñ, menfaatleriniñ
811

talebine köre ve Qızıl Mosqvanıñ veya onuñ müttefiqi Khıtay Hükümetiniñ penahına
sıgındılar. Khıtay müslümanlarınıñ Khıtay imperyumi qoruqçiliginde gayrı din
arqadaşları qadar fedakarane çalışmaqda, Bolşevik Ruslarla birleşib Şarqi
Türkistandagı dindaşlarını qırmaqda bolgan Khıtaylar faydasına İslam Dünyasında
teşviqat yürütmek derecesine bardıqlarını şu Alman muharririniñ özünden de
işetmekdemiz.

Meseleniñ qoyuluşunda ve yürütülüşünde milliyet ve ırq meselesiniñ esas ekenini


canlı meselelerinden açıq köre bilgen bu Alman muharriri nihayet elnihaye Şarqi
Türkistan Türkleriniñ milli müstaqil turmuş quruları gayetde tabii bir inkişaf ekenini,
bunuñ hazırgi Savet Rusya çegeresi içinde qalgan Savet Türkistanındagı daha köb
nüfuslu milletdaşları üçün de mühim ekenini, diger Khıtay Müslümanları üçün
mevzug bahis bolmagan, özi üçün vakhim bu vaziyeti Khıtay Hükümeti de yakhşı
añlaganını söyleydir.

Agır turmuş tecrübesiniñ bir daha açıq körsetdigi haqiqat yalgız gayeniñemes,
gaye ugrundagı küreş unsuriniñ de milli boluvıdır. Milliyetden başqa hiç bir nerse
saglam qurtuluş küreşi negizi bolalmaydır. Bu cihetni qurtuluş küreşçileri ile bir
qatarda bunday küreşlerle tışdan alaqadar boluvçılar da unutmamalıdırlar.

Timur oglu.
812

ŞARQİ TÜRKİSTAN QOZGALANÇILARI*

Şarqi Türkistan Cenub ve Cenub garbi cigeresi yaqınında yaşavçi


yurtdaşlarımızdan bazılarınıñkeçen yılnıñ soñlarına togru başqarmamızga yazgan
mektublarıda, Kaşgar, Yarkend ve Yengi Hisar şehirleride Qırgızlar ile Khıtay ve
Rus küçleri arasında bolgan toqnaşma ve mücadele haqqında tafsilat birilmekdedir.
Kaşgar bilen Taşqurgan arasındagı Qoyaq başı, Bostan tirek, Su başı, Tagarma
degenyerlerde qanlı uruşlar bolub, nihayet Khıtay ve Rus askerleri galib kelgenmiş.

Mücahidlerniñ bir qısmı Ömer Bek Qumandası astıda quralları ile Kiçik Pamirge
ötmüşler. Qalgan bir qısmı Afganistan ile Hindistanga sıgınmışlardır.

*
Yaş Türkistan,Ganvar 1939, San 110, S. 27.
813

ŞARQİ TÜRKİSTAN MÜCADELESİNDE HEDEFİMİZ*

Asrımız, miliyet asrı, devrimiz her milletniñ öz muqadderatıga özi ige bolaturgan
devridir. Bunuñ neticesidedir ki, başqa birisiniñ esareti astıda qalgan mahkum
milletler, qurtuluş üçün küreşmekde ve müstaqil yaşamaq haqqını istemekdeler.

İnsanlıq ve medeniyet tarikhinde eñ büyük ve mühim orun tutqan Türk milleti,


asırlarça niçe Qaanlıqlar ve büyük devletler qurub, öz medeniyeti, öz biliminden
bölek milletlerni faydalantırıb kelgen idi. Ötken yüzyılnıñ başıgaça, her qança eski
debdebe devrige qaraganda inhitat alametleri körülse yine, eski Qaanlıqlar yeride
kiçik – kiçik devlet halide öz istiqlallerini saqlab kelmekde idiler. Faqat soñ asırda
mukhtelif siyasi, ictimai ve başqa sebebler neticeside o azametli Türk milletiniñ
köpçilik bir qısmı yat iller qolıda tutqun bolub qaldı. Bu mahkumiyet ve bu esaret;
şerefli mazisi bolgan Türk neslige qatıq tesir etken bolganıdan daima hakim milletge
qarşı isyanlar vaziyet taqınıb zaman – zaman şiddetli boguşmalarga da
kirişkendir(1) 502 .Esaret Türk neslige milliyetni unutuş ve eski gururini yoqatışga
sebeb bolalmagan, zaten Hakim bolgan yat ilge qarşı turuşlar ve qozgalıb çıqışlar bu
pak ve âli qannıñ neticesi emesmi?

Vatanmız Şarqi Türkistan özide tapılgan Türk medeniyeti ve harsıga dair mühim
eserleri bilen de Türkligini ve qadimden biri Türk yurtıekenini körsetib turadır. Bu
ülkede yaşagan Türkler özimizge “Uygur Türki”deb aytamız. Uygur Türkleri
tarafından tüzülgen elifbe İslamiyet qabul etilgen devirlerge qadar devam etkendir.
Bu künki Mogol elifbesiniñ, Mogollarnıñ da itiraflarıga köre, Uygur Türkleriniñ
elifbesinden alınganı malumdur.

Şarqi Türkistannıñ Turfan – Kuçar kharabeleride tapılgan medeniyet ve hars


eserleri bukün dünyanı hayran qaldırarlıq derecede mühim vesiqalardır. Bu
*
Yaş Türkistan,Febral 1939, San 111, S. 19-23.
502
Şarqi Türkistanda bir asırda tört yüz defa isyan boluşi artıq “Khıtay – Rus Qızıl Şirketi” menbaıdan
da itiraf qılınadır. (Mansurnuñ Urumçi de 1936 da basılgan “Sincañda Millet Meselesi” sahife 8.)
B. Azizi.
814

medeniyetniñ izlerini Şarqqa taba kitsek Çinde, Garbga taba kitsek Avrupa içleride
de uçratamız. Tarikhniñ körsetişige qaraganda o taraflarga Türknüñ bu yüksek
medeniyetini Türk üstadları bizzat alıb barganlar. İşniñ garibi buki, Çinde yakhud her
qaysı bir cayda tapılgan bu eserler o milletniñ malı hesab etilib yürütülmekdedir.
Şarqi Türkistanda tapılgan medeniyet eseri, Türk medeniyeti eseri bolaturugluq,
“Şimal garbi Çin medeniyeti”deb atalmaqdadır. Türk dehasınıñ mahsulleriyle yatlar
maqtanadırlar.

Mene şu büyük medeniyetni togdurgan Türklerden bir qısmı Uygurlar ve olarnıñ


yaşab turgan Ana Yurtları “Şarqi Türkistan”, Çinniñ esareti astıda ezilmekdedir.
Türk Dünyasınıñ soñ zaman tarikhindegi facialı manzaralardan bolgan bu esaret köb
agır şerait içide ötdi. İstibdadnıñ azabı, cebir ve cefası üstige Qurunu vustai
zihniyetde bolgan Khıtaylarnıñ idare ve muamelatı haqiqaten tahammül ite turgan
hal emes idi.

Khıtay içidegi inqılabnıñ togdurdigi 1911 inçi yıl Cumhuriyeti, Khıtay milletiniñ
özige de artuqça bir nerse bermese ve hala Khıtay khalqı bu zihniyetni benimseye
almasa da, bir nev hürriyet ve huquq berilgen idi. Halbuki bu hürriyet, bu cumhuriyet
Şarqi Türkistan üçün yinede artıq qahır ve zulümge sebeb boldı. Khıtay memurlarıga
malikane kibi satılgan bu mübarek vatanımız yıllarça bu cefa ve azabı taratıb keldi.
1932 inqılabı senelerden biri toplangan kinniñ, unutulmas zulüm izleriniñ tabii aksi
idi. Şarqi Türkistan Türki zulümge ve esaretge qarşı qozgalış yasadı ve öziniñ
tilegige köre milli bir hükümet qurdı.

Türk Dünyasınıñ ezeli ebedi düşmanı bolgan Rus ve Khıtaylar özleriniñ


menfaatleri üçün Şarqi Türkistannıñ yeñiden esareti üstide birleşib qaldılar. Uygur
Türkiniñ mübarek qanıyla, Urumçide tüzülgen, “Rus – Khıtay muahedesi”
imzalandı. Maglub Khıtay, meşum Bolşevikden yardım körüb canlandı. Asri uruş
quralları bilen küç algan düşmaña qarşı artuqça tayanalmagan milli quvvet maalesef
süqut etdi.
815

Urumçide teşkil itgen “Qızıl Khıtay – Rus müşterek” Hükümeti ile bir müddet
muvasa yolını tutub bu fırsatdan faydalanmaqçı idik. Faqat nafile… Qommunizm ve
Khıtay milletçiligi Uygur Türkige qarşı qatıq mücadele ve hücumga kirişken idi. Biz
bu vaziyetden faydalana almaslıgımıznı tezgine bilib qaldıq. Vaziyetniñ künden kün
yamanlaşıb barganını ve khususen qommunizm mefkuresige mukhalif boluşi tahmin
etilgen kimselerni derhal imha etmekge başlaganlıqlarını körgüç, sevgili yurtni bu
cehennemi hayatda yine fazla körüb turuşga taqat qalmay çare izleş üçün, 1937 nçi
yıl başlarıda General Mahmud Muhiti başlıq 17 kişi Hindistanga çıqmaq
mecburiyetide qaldıq. Kharicge çıqqanımız işetilgeç Nankinge davet olunduq.
Nankinniñ nime fikirde bolganını örgeniş üçün arqadaşım Şerif Osman ile 1937 nçi
yılnıñ Sentabır ayıda Nankingekeldik ve Çanqayşek ile de körüşdük. Baqdıqki,
“Merkez”deb atalgan bu yerdegi siyaset qatiyen bizniñ tüşüncelerimizge togru
kileturgan şekilde emes. O zamanlardayaq Çanqayşekniñ Ruslar – Qommunistler
bilen ortaq siyaset tutuş fikri ve Khıtay – Rus yaqınlıgı bizge tamamen öz davamızda
haqlı ikenimizni körsetib bergen idi. Biz Urumçi Hükümetini qommunist ve Ruslarla
müşterek bir idare deb nefret etib yürsek, Nankinniñ de qızıllaşıb ketkenini körgeç,
derhal alaqamıznı kesib qoya qaldıq ve bir ay qadar Nankinde turub kezmek
bahanesiyle özimizni Şankhayga aldıq.

Şarqi Türkistan qurtuluşı ve bunuñ üçün bolaturgan hareket mihveri, artıq hedefi
qommunizmge mukhalif mübarezeniñ alaturgan neticesige tâbi bolub qaldı. Çünkü
Şarqi Türkistan togrudan togru Khıtaynıñgine emes, Qızıl Rusnuñ da cevlengahı
boldı. Zaten Khıtay da qızıllıqqa yan basıb ketdi. Binaenaleyh qarşımızda, Khıtay
bolsun, Rus bolsun, yalgız “Qızıl Quvvet” bar. Biz qurtuluş cihadımızda bu müşterek
düşmannıñ menfur “Mefkure” (Qommunizm)de de birleşib müşterek bolganlıqlarını
köz aldımızda tutamız.

Şarqi Türkistan Muhacirlerinden: Bay Azizi.


816

MAHMUD MUHİTİ EFENDİ*

Yıllardan biri yürütülüb kileyatqan neşriyat ve urunuşlarımızdan açıq körünüb


turgan Şarqi Türkistan milli qurtuluş hareketine bizniñ qaraşımız ve qatnaşımıznı
mecmuamıznıñ 106 nçı sanındagı Baş Maqalasınde olduqça açıq qılıb körsetib, Şarqi
Türkistan milli hareketine fiilen yolbaşçılıq etken salahiyetli mefkureçi
tuganlarımızga milli mefkure küreşi yolundagı tilegimizni de bildirib ötkenidik.

Mahmud Muhiti Efendi

O zamandan biri oquvçılarımız Şarqi Türkistanlı mefkureçi mücahid tuganlarımız


tarafından berilgen tauşlarnı oqub kiledirler. Mene imdi bu sanda Şarqi Türkistan
milli hareketi başlugı saygılı Mahmud Muhiti Efendiniñ öz qaleminden çıqqan
yazısını neşr etmekdemiz. Muhterem Mahmud Muhiti Efendini oquvçılarımızga
tanıtıb oturuşga hiç bir ihtiyac yoq deb bilemiz. Çünkü bu zatnıñfedakar ve qahraman
Türk askerleri başında turub Khıtay ve Qızıl Rus celladlarıga qarşı yıllardan biri
yürgüzüb keldigi milli qurtuluş küreşi soguşları bütünmiz tarafından taqdirle taqib
etilib kelmekdedir. Bunuñla beraber Mahmud Muhiti Efendiniñmaqalasıni
*
Yaş Türkistan,Mart 1939, San 112, S. 2-5.
817

mecmuamıznıñ baş betinde isleb ötmekçi bolsaq, o da yurt içinde soñ derece
samimiyet ve fedakarlıqla yürütdigi bu milli hareketni yurt tışına çıqqandan soñ da
aynı fedakarlıq ve samimiyetle yürütmekçi bolgan Mahmud Muhiti Efendiniñ bu
siyasi muhaceretdegi açıq imzasıyla ilk çıqışını qutlulamaq ve bu çıqışnıñ"Yaş
Türkistan" betlerinde boluvindan çıqaturgan manevi qıymet üçün razılıq ve
sevinçimizni ayrıça bildirib ketmek üçündür.

Şarqi Türkistan meselesi etrafında türlü sakhte mümessil ve temsilçilerniñ izgişib


hatta bazı samimi alaqadar muhitlerni aldatmaqçı bolub yürgen bir çagda bolgan bu
çıqış ayrıça bir qıymetni haizdir.

Bay Azizi, Emin Vahidi, “Derdmen”, “Q. A. Çagatay”, “Türk oglu”,


“Törömtay” ve başqa Şarqi Türkistanlı mücahid tuganlarımıznıñ ruhi ve mefhumi ile
oquvçılarımıznı soñ derecede qızıqtırıb alaqadar etmekde bolgan yazıları aynı
zamanda Şarqi Türkistan meselesi etrafında mecmuamız tarafından tutulub
kelineyatqan yolni tasvib etkenlikini körsetedir. Şarqi Türkistan milli hareketi
başlugı Mahmud Muhiti Efendiniñ yazısı mecmuamızga Şarqi Türkistanlı mefkureçi
tuganlarımız tarafından atf etilgen bu qıymetni bir qat daha arttırmaqdadır.

"Yaş Türkistan" mecmuası bundan soñra da bu milli vazifesini daha keñ miqyasda
devam etdireceki kibi Şarqi Türkistanlı mefkureçi tuganlarımıznıñ öz qatnaşma ve
yardamlarıyla onı daha muvaffaqiyetli ifa ete alacagını ümid etmekdedir.

Mahmud Muhiti Efendi yazısını başından keçirdigi taassüfli yaqımsız bir hadise
ve onuñ sebebini Türkistanlı yurtdaşlarına bildirib qoymaq niyeti ile qalemge
almışdır. Hadise şundan ibaret: Şarqi Türkistanlı Yusuf Bek oglu İsa Bekniñ
çaqımçılıgı (Jurnalçiliq qılışı) bilen Britanya – Hindistan Hükümetiniñ Mahmud
Muhiti Efendini tutub qamaşıdır.

“Jurnalçiliq” akhlaqen töben, namussuz pis şakhıslarnıñ qullanacagı bir quraldır.


Umumiyetle açıqçasına küreşe turgan düşman ve ya açıq münaqaşaga kirişeturgan
siyasi mukhalifler üstünden “Jurnal” etilmeydir. Pis ve çirkin makhluqalar ise
818

jurnalçiliqni sözde müşterek düşmaña qarşı küreşde qardaş ve yoldaş deb yürdigi
kişilerge qarşı qullanudan da taymaydırlar.

Yusuf Bek oglu İsa Bek Mahmud Muhitini Khıtay Hükümeti khıdmetinde öziyle
birge işleş üçün “Qardaşlıq, Yoldaşlıq”ga çaqırgan. Türkistan Türk istiqlalçi
milletçisi Mahmud Muhiti tabiyatıyla bu teklifi qabul itmegen. Neticede Muhiti
üstünden jurnal yasalıb, o Britanya – Hindistan Hükümeti tarafından tutulub
qamalgan.

Yalgız Khıtay Hükümetiniñgine emes, aslında Khıtay – Bolşevik ajanlıgı


vazifesini becerib keleyatqan Yusuf Bek oglu İsa Bek kibi kişilerden uzaqdan da
qorunub yürüvkerek.

Oquvçılarımıznıñ nazarı diqqatini tartıb ötmek istedigimiz noqtalarnıñ biri


Mahmud Muhitiniñ qamaqqa alınışı hadisesiniñ özidir. Mahmud Muhiti bir siyasi
milletçi sıfatıyla Hindistanga çıqıb Büyük Britanya bayragı ve qanuni himayesine
sıgıngan bir zat idi. O Britanya qanunına khılaf ve menafine mugayer hiçbir türlü
hareketde bulunmagan. Bu halde ayıbı özige söylenmey, habis etilişiniñ sebebleri
izah etilmey, sırf bir başqasınıñ çaqımçılıgı üzerine qamab qoya qalış hiç bir suretde
Büyük Britanya qanuni ve siyasi ananesige uygun bir hareket ve hadise deb qabul
etile almaydır. Bu haqiqatden de “Zaman hastalıgı”dır.

Bunga qarşı tabii biz küreşe almaymız. Faqat haq ve huquqi hissiyatımıznı
teşvişke salgan bu hadise haqqındagı fikrimizni orni ve vaqti kelgende aytıb ötüşni
vazifemiz deb bilemiz.

Baş Makale.
819

ÖLMEK BAR, DÖNMEK YOK!*

Muqaddes yurtımiz, sevgili Türkistanmıznıñ mühim bir qısmı Garbda Rus qolında
mahkum ve esir iken, Şarqdagı qısmı Khıtaynıñ çirkin idaresi astıda zulüm ve cefa
tartmaqda idi. Büyük Türk tarikhimizniñ qara sahifelerini teşkil etken bu agır künler
hiçbir zaman tınç ötkezilmedi, qaderniñ cilvesige havale qılınıb yatılmadı. Türkistan
Türki her vesileden faydalanıb müstevli quvvetge qarşı narazılıgını bildirib turdı.
Aziz ve necib milletmizniñ hür ve azad yaşamaq tilegi, eskiden qanıda bolgan
hakimlik khasletiden kelgen asil arzu idi. Ne çareki düşman quvvetli ve zamaña
uygun şekilde hazırlañan. Bizler bolsaq mahkumiyetniñ müsaid bolmagan tarafından
şeraiti içide her cihetden yetişib ülgürmegen idik. Şundag bolaturugluq zulümge
qarşı qanlı küreş yürütdük…

Şarqi Türkistannıñ soñ inqılabı, bundan evvelki inqılablarga qaraganda kütken


gayesi ve taqib etken istiqameti itibariyle ne qadar diqqatge şayan bolsa, bu cidalniñ
şekli de, muqabil düşmannıñ quvveti ve Khıtay – Rus khalitasınıñ qommunistlik
noqtasından da cebhe alışı itibariyle tamamen başqa bir şekilge kirib ketken idi.
Bunuñ üçün Şarqi Türkistannıñ bu soñ inqılabı mukhtelif noqtadan tekşirilmelidir.
Çünkü; bu savaşımızda düşman Khıtay tarafnı iltizam etibonga yardam bergen
Ruslarnıñ bu şekilde işge aralaşqanı ve bu iki ezeli ve ebedi Türk düşmanınıñ nihayet
bu soñ cidalde yine qol qolga tutuşqanı manalıq ve cidden tehlikelik bir khususiyet
arz etedir.

Şarqi Türkistan inqılabını yaqından taqib itmegen, khalqmıznıñ ruhini, zulümnüñ


ve vahşetniñ işkencesini biz qadar qıynalıb bilmegen ve yakhud bilmek istemegenler,
inqılabmıznı boş bir cidal (Savaş), beyhude qan töküş deb oylaydırlar da bizge
“Mukhtariyet ve huquq müsavatı” taleb etişni tavsiye qıladırlar… “Mukhtariyet ve
huquq müsavatı” talebinde yurt üçün temin etileturgan faydanı biz ta
mücadelemizniñ başıda yaq bilir idik. Khıtaynıñbergen Mukhtariyeti ile, öz milletige
bile faydası bolmagan Cumhuriyeti huquqları Türkistanmız üçün yine esaret, yine

*
Yaş Türkistan,Mart 1939, San 112, S. 5-9.
820

zulüm ve istismardan başqa bir nerse emes idi. Biz cidalmizni tilençilik üçün
qılmadıq ve qılmaymız. Tilençilik cidalsiz de bolabilir. Biz “Dava” yürütdük.
Davamız da mutlaq milli qurtuluşdur. Dava qansız ve qurbansız bolmas idi. Bik haqlı
suretde qan tökdük, sevgili yurtımiz üçün sive – sive tereddüdsüz can berdik ve bu
yolda yine aynı khararetle qan tökmekge hazırmız!

Biz milli cidal yürütüşke başlagan künlerde bizge “Mukhtariyet talebi” tavsiye
etken ve Khıtaylarnıñ medh ve senasını qılıb olar bilen bozuşmaq emes, bilakis
birleşmekniñ yurt üçün faydalı ekenini ilgeri sürüb meslehat körsetken gafiller
boldı(*) 503 . Biz bundaglarnıñ bizden, Türkistanlılarımızdan boluşini istemes ve
takhmin de itmes idik… birak köb efsuski, şu bakhtsız tesadüfge yoloqub qalıb
müteessirmiz.

Özini Şarqi Türkistanlıq deb yürütken Yusuf Bek oglu İsa degen bir kişiniñ“Çini
Türkistan avazı” atlıq mecmuasını körüb ondagı qopal cümle, bizniñ gaye ve
davamızga uygun bolmagan fikirler ile Khıtay meddahlıgı qılganını oqub hayratde
qalgan idik. Yalgız Bolşeviklerniñ vahşiligi ve gayrı insani muamelesi haqqındagı
izahatından biraz müteselli bolub, hatta Khıtaylarnı medh etişini öz hefazet ve
mevasasina hamil etken idik.

Bu arada "Uruş Khabarı" mecmuasını çıqarıb öziniñ cins ve cibiliyetini meydaña


qoygan bu satılgan ve mesleksiz İsa, Türkistanlıq namiga bizni tamamen uyatga
qoydı. Atasınıñ Khıtay memuri bolganidan “Bek”lik ünvanını taşıb yürgen bu Khıtay
perestniñ yalguz Khıtay emes, aynı zamanda öziniñdahisi Çanqayşekler arqasıdan
Rus Bolşevikleri bilen de birleşib ketkenide hem şübhe yoq.

Biz bu uyatsız “Khıtay vatanperveri”niñ milli davamızda ciddi bir tehlike ekenini
tüşünüb turgan çagmızda (3/11/938 tarikhinde), o özige okhşaş nesebi meşkuk

503
Kimlerdir, bizge madde, madde tesbit itilgen bu “Meslehat ve aqıl örgetgen” varaqalarını basdırıb
yubardılar ve tarqatıb yürüdiler (1933 – 1934 tarikhlerinde) M. Muhiti (bunda zikritilgen varaqadan
M. Muhiti Efendi "Yaş Türkistan"nıñ 46 nçı sanında, Çoqay oglu Mustafa Bek maqalesinde bahs
itilgen beyannameni qasd qılmaqdadır. – Başqarma.)
821

birisiyle birge Hindistangakelib çıqdı. Matbuatda qılgan propagandasını, “Khıtay


vatanperverligini” bizzat yürütmek ve diyar – diyar yürüb hem işik, işik kizib her
kimge uqturmaq niyeti bilen ta Çinden Hindistangakelib çıqqan İsa, uyalmasdan,
menge Khıtayga barışnı tavsiye qılıb o yerde birileturgan büyük menseb ve yüksek
mevqilerni khatırlatıb, bu teşviqiyle o milli akhlaqsızlıgını isbat etdi!

Sevgili vatanımda yürütken mücadelemge, aziz vatandaşlarımnıñ samimi tilek ve


tuygularıga tercüman olaraq taqib etken milli yolımga zıd ve tamamen tiskeri bolgan
bu teklifge meniñ bireturgan cevabım bilgili idi. Aziz vatan evladlarınıñ mübarek
qanlarıga hürmetsizlik etiş aqlımdan ötmegenideñ, bu yolda yürgenlerniñ de aynı
samimiyet ve aynı tuygu ile işleşlerini bilir ve ümid itemen. Vatandan kharicga
çıqışım mücadeleden qaçqanımdan, Khıtayga barıb menseb ve mertebe almaq üçün
emesdir. Mücadele hayatımda eñ yaqınımda bolgan arqadaşlarım yakhşı bilirler ki
mevqi üçün “Milli haysiyetimi” satmadım, menseb üçün samimi “Milli
mefkuremden” ayrılmadım… vatan ve milletimge qarşı borcum ve küreşke başlarken
içken andım ebedi ve daimidir. İsa ve onga okhşaş “Mutevessit”ler yakhşı bilsinler
ki bu inqılab artıq neticesini qolga kiritmegunçe turmas, onuñ qahraman irleri,
mefkurevi sahaga kirib ketken, bu savaşdan ta maqsadga irişmegunçe tokhtamas ve
qaytmaslar!

İsa yañlış işik urganını añladı. Artıq başqa bir yoldan tecrübege kirişdi. Öziniñ
efendisi, Bombaydagı Khıtay Qonsuli bilen birleşib tehdidyolını tutdı ve Britanya –
Hindistan Hükümetige çaqıb habis etdirdi…

Köb müteessif bolgan noqtamıznıñ biri mene bu mesele boldı. Ölümden


qorqmagan ve eñ nazik hissi meseleden müteessir bolmagan biz mücadeleçilerniñ
samimiyetige hürmet etişiden ümid etdigimiz “Centilmen Britanya”, sebeb ve
bahanesini mukhtelif müracaatlarımızga ragmen demesden ve körsetmesden, sırf
“Çaqımçılıq”qa istinaden yigirme sekiz kün mahbusiyet hayatını tatdırgandan keyin
Hindistandan çıqıb ketiş teklifi bilen serbest qoydı. Bizni habis etken idare mücadele
yürütdigimiz Khıtay ve Rus idareleri olsaydı, hiç hayret itmes idik. Siyasi ilticamızda
misafirperverlik, hüsnü qabülünden başqa ümidimiz bolmagan Hindistan – Britanya
822

Hükümetiniñ bu hareketi Rusnuñ khatırı üçünmü idi, yoqsa Khıtayga prestiş


eserimidir? Bilalmadıq…

Bitaraf deb bildigimiz kimselerniñ ortada tarafgirane bir suretde körünüşleriden


müteessirmiz. Bolmasa biz bunuñ deñ nerselerden qorqub yolıdan qaytaturgan
kimselerden emesmiz. Tamarimizdagı qan, bizdegi şuur ve irade artıq, dost ve
düşmanlarımız da bilsinler ki, muayyen hedef ve muayyen istiqametde
yürümekdedir. Bu tabii tilekge qarşı turganlarnı düşman deb tanımaq
mecburiyetindemiz. Açıq itiraf etişimiz kerek ki, düşmaña dost bolganlar bizge dost
bolalmaslar. Biz müstevli emes, müstevlilerge qarşı milli barlıgımıznı saqlamaq
istegen büyük milletniñ bir parçasımız!...Yurtımizni basıb olturganlarga qarşı
yürütken cidalimizde işke aralaşıb eñel bolganlar bari şuurlu milletlerden bolmasa
idi.

Bizniñ cidalimiz imanmıznıñ timsalidir. “Qorqu” bizge yat bir mefhumdur.


Meslekimiz sarih ve gayemiz açıq hem aydındır! “Milli gayeden yüz qaytarmaq”
düşmanla birleşmekdir.

Yurt içide ve taşqarısıda bolgan vatandaş ve mücadele arqadaşlarımga soñ sözüm


harmasdan soñigaça muqaddes gaye ugrida işleş ve qayıdsız, şartsız yurt ve millet
azadlıgını temin etiş üçün, keçeginden yine hem qutlu bir suretde, qolga qol tutuşub
yürüşdür.

Türkistan Türk yurtıdir. Onuñ ismige layıq bir ülke bolub qalışı üçün ebedi
çalışmaq barçamıznıñ boynumuzga borcdur.

Bombay: 24/2/939.
Mahmud Muhiti.
823

İNQILAB VE TARİKHGE HÜRMET İTEYLİK*

“Şarqi Türkistan inqılabı”!Bu sözni menimsemegen bir Türk tasavvur itmes idim.
Halbuki keçenlerde birisiyle körüşürken meniñ cümle başında qullandıgım bu
sözimge “inqılab diyilmes!”deb müdakhale etkenini hayretle qarşıladım. Bu mesele
zihnimni bu mesele zihnimni ançagına meşgul etdi. Münaqaşa iteturgan vaqit
bolmagandan başqa, “bilgi” sahibi ikeni söylenib yürgen birzat bolganıdan her
qandag bir tüşünce ile söylegendir deb ötken idim.

Bundan birniçe kün öñce yine Şarqi Türkistan inqılabı ve onuñ başlanıb bitişi
haqqında bir zatla körüşmekde ve mukhtelif sual ve istizahalarıga cevab berib izah
etmekde idim. Tiñleuçi her khususni yakhşı añlaganını söyleb yalguz bir mesele
üstide artuqça turdıda o cihetni yakhşı izah etdirdi. Men bu tekrarlaştırışdan mana
çıqarmaq isterken, o zat özi tügümni yeşdi: – Men şuni bilmek ister idim. Çünkü bu
izahıñızdan mühim ve tarikhi bir haqiqat açıladır. İnqılab tarikhindegi, qaysı bir
sebebige binaen işleñen bolsa bolsun, bir sakhteqarlıqnıñ üsti örtülüb, qalıb ketişi
yakhşı emes ve keyince belki yaman neticeler bire bilir! – dedi.

Mene bu iki mesele, saygılı oquvçılarımızga eski bir khatıranıñ bazı yerlerini
qısqaça añlatıb ötmekge mecbur qılmaqdadır.

* *
*

"Yaş Türkistan"oquvçıları Şarqi Türkistan inqılabı etrafında yazılgan ve


buküngeçe neşr etilgen maqalaler ve bu maqalalerde birbirini adeten tamamlayturgan
şekilde tizilgen haldagı fikirlerini yakhşı oqub añlagandırlar. Bu neşriyat Şarqi
Türkistanda çıqqan milli hareketniñ bir “inqılab” ikennige her nerseden üstün bir
delildir. Khususen "Yaş Türkistan"nıñ mene bu nuskhasında da neşr etilib turgan
General Mahmud Muhiti Efendiniñmaqalası, bizzat inqılab başçısınıñ fikrini,

*
Yaş Türkistan,Mart 1939, San 112, S. 5-9.
824

qanaatini ve harekatdan kütken gayesini açıq qılıb ortaga qoymaqdadır. Hatta Muhiti
Efendi “Mukhtariyet” ve “Huquq alış”ga okhşaş mefhumlarnı, inqılabnıñ başından
biri muvafıq körmegenini açıq söyleydir. O zamanlar “Üstadlıq qılıb” “Aqıl
örgetkenler”ni Türkistannıñ ruhini añlamaganlar deb, lüzumsuz müdakhalelerni red
etedir. Mene bunuñüçündürki tam manasıyla qurtuluşni közge alıb başlagan ve
ruhlarda bu istiqametde esaslı özgerişler yasagan bir hareketge birile turgan eñ
münasib isim “inqılab” bolsa kerek. Qanlı mücahede, qurtuluşni maqsad qılıb
çıqqan qozgalan hareketiniñ ilk fırsatda yeq cumhuriyet ilanına qalqışmagı
“inqılab”deb tavsif qılınmasa, qandag bir hareket “inqılab” bola aladır? “İnqılab”
quvvet ve galibiyet bilen emes, maqsad ve mefkure bilen ölçülmelidir. "Yaş
Türkistan"da yazılıb kelgenlerniñ üstige, bu hareketde eñ salahiyetli bir zat da,
Muhiti Efendi de, müddeamıznı tasdiq etibbermekdedir.
* *
*

1933 inçi yılnıñ soñ aylarında Mısır ve Hindistanda yurtdaşlar bilen körüşüb,
Peşaverden Çetral arqalı Şarqi Türkistanga kite turgan boldum. O künlerde Kaşgarda
“Cumhuriyet” ilan qılınıb umumen ruh köterilgen ve biran evvel o yerge yetişmek
hevesi artqan idi. Bu iştiyaq tez barıb, köbden kütken azad ülkemizniñ şadlıq
künlerini körüb qalmaqdagı aşıqmagımızdan idi. Hatta bu heyecan bilen kervan
tokhtagan, qatnaş turgan bolsa hem Pamir – Alay yolçılıgını, Atçim bilen tek
başımga, ıkhtiyar etdim. Qışnıñ eñ şiddetli vaqti, 1934 yılınıñ birinçi ayı, bolganıga
qaramasdan yolga çıqdıq.

Pamirniñ igiz taglarını, Alaynıñ tenha vadilerini qar ve muz içide keçdik. Tuygan
ve işitken khabarlarnıñ neşesi dimagımda hala bar idi. Künler ötdi, aynı neşe ile
yolnuñ bütün zahmetini unutub Şarqi Türkistannıñçegere şehri “Taş Qurgan”ga
yetişdik.

Taş Qurgan; Hindistan ve Afganistanla bolgan baglanışnıñ mühim noqtası idi.


Çetralden, Bedahşandan ve Gilgitden kelgen yol Şarqi Türkistanga bu şehir arqalı
825

ötedir. Bu mühim çegere o künlerde “Khotan” Emirligige tâbi yani Türkler qolıda
idi. Yol yorgunligini almaq üçün iki kün qalıb Kaşgarga taba yolga çıqdıq(6/2/34).

“Tagarma”da iken ilk yaqımsız khabarlar kile başladı. “Lañatay” mevqiide artıq
KaşgarnıñDunganlar tarafından işgal etilgeni ve Cumhuriyet Hükümetiniñ şehirni
taşlab Yañi Hisarga köçkeni tuyuldi. Bütün neşemiz qaçqan idi. İrtesi küniden başlab
Taş Qurganga taba ketmekde bolgan qafilelerni uçrata başladıq. Bu vaziyet
hayatımda hiç unutulmayturgan feci manzaralardan biridir. Khain birisiniñ cahilane
tüşünüşi neticesi bolgan bu hal, Şarqi Türkistan inqılabıdagı hezimet sebeblerinden
birisidir. Taşmalıq (Taşbalıq)da Yengi Hisarmı, Kaşgarmı qaysı istiqametde kitişde
tereddüd de qaldım. Yolda eskiden bilgen ve tanıganlarım bu seyahatden qaytışnıda
tavsiye qılgan idiler. Bu yergeçe kelgeç qaytıb ketiş her cihetden muvafıq emes idi.
Yengi Hisarda kütülüb turganım khabarını aldım, hükümeterkanıda oradaydılar.
12/2/34 de Yengi Hisarga bardım. 6/2/34 de Kaşgardan çıqqan cumhuriyet
erkanıYengi Hisarga kelib ornaşqanlar(7/2). Yengi Hisar o zamanlar “Khotan”
Emirligige tâbi bolub, Nur Ahmed Efendi idaresinde idi. Cumhur Reisi bolgan
Khoca Niyaz ile Baş Vekil Sabit Abdulbaqi Efendi arasında idari khususlarda fikir
ikhtilafı bolub, Khoca Niyaz Hacı Dakhiliye Nazırı Yunus Said ile Maliye Nazırı Ali
Akhundlarnı alıb Yarkendge cuneb ketken iken. Nazırlar Heyeti azası zaten
Kaşgarnıñ işgalide parakende bir halde mukhtelif cihetge tarqalıb ketkeniden (Maarif
Nazırı Abdülkerim Khan Makhdum, Ticaret Nazırı Ebulhasan Efendi ve Evqaf
Nazırı Şemseddin Efendiler Kaşgar civarıda saqlanganlar. Harbiye Nazırı Oraz Bek,
Türkiyeli Mahmud Nedim Efendiler Kaşgarnıñ Şimal tarafında tag aralarıga iltica
etedirler. Khariciye Nazırı Qasım Can Efendi işgalden öñce vazife ile Khotanga
kitgen iken) Baş Vekil, Adliye Nazırı Zarif Qari ve Sıhıye Nazırı Abdullah Khaniler
bilen meslehatlaşıb ve perakende askerlerni toplap Kaşgarga yeñiden hücum
qılmaqçı bolganlar. Men Yengi Hisarga kelgen künüm Baş Vekil ve Nazırlardan
yanıda bolganlar, Cumhuriyet Hükümeti askerleri Yengi Hisardan Kaşgarga cunagan
kün iken. Faqirni kütüb alış Musacan Efendige tapşırılganıdan o kişi bilen körüşdüm
ve merhum Nur Ahmed Efendi ile tanışdım.
826

Yengi Hisarda iki kün qonub Yarkendde Khoca Niyaz Hacı ve Erkanı Harb Reisi
General Mahmud Muhiti ile körüşmek üzere 14/2/34 de Yarkendge ketdim.
Yarkendde Niyaz Hacı ve Şah Mansur (Emir Abdullah) Efendiyle körüşdüm.
Khariciye Nazırı Qasımcan Efendi ve Khotan Emirliginiñ mühim şakhsiyetleriyle
fikir alışdıq. Mahmud Muhiti o sıralarda Khan Arıq taraflarındagı askeri harekat
işiyle meşgul bolganıdan körüşalmasdan on üç kün Yarkendde qalıb tekrar Yengi
Hisarga qaytdım. Khoca Niyaz Hacı Aqsuga ketmek üzere Yarkendden ketken idi.
Bu tarikhlerde Şarqi Türkistan – Cumhuriyet tarikhinde “Çaharşenbe Vaqası”
diye meşhur 14/2/34 qanlı vaqası boladır. Türk askerleri Kaşgarga kirib
Dunganlarnıñ pusu (pusturma)sıga tüşedirler. Bu yüzden Dunganlar tarafından
Kaşgar şehride üçkün “Qatliam”etiledir!..

Baş Vekil ve Adliye Nazırı ile Harbiye Nazırı Orunbasarı ve Harbiye Levazımat
Başlıgı Sultan Bek (Ahmed Efendi) tekrar Yengi Hisarga qaytadırlar(16/2/34).
Sıhıye Nazırı Abdullah Khani Efendi başqa yol bilen Yarkendge ketedir. Bu arada
Yengi Hisarda askerler arasında bir añlaşılmaslıq çıqıb (26/2/34 de) Sultan Bek o
küni Yarkendge qaçadır.

Men Yarkendden 27/2/34 de Yengi Hisarga taba hareket etib birinçi qonaqqa
(Kök Rabatga) kelgende Yengi Hisarda bolgan vaqadan khabar tapdım ve Sultan
Bekniñ yolda salanıb hatta khafif yaralañanını işitdim. Megerse Sultan Bek de şu
“Kök Rabat”da iken gitib körüşdüm ve o yerdegi asker başlugıga (Khotan
Emirligine tâbi) yardım etişi üçün icab itken ricalarnı qılıb yolımga devam etdim.

Yengi Hisarga kelgenimde (1/3/34 de) Cumhuriyet Erkanından gamlı ve muñlu


iki mukhterem simanı buldum. Biri ruhi qadar özi de caña yaqın tüşünceside
hareketide samimi Baş Vekil Sabit Abdulbaqi, ikinçisi ismi qadar zarif Adliye Nazırı
Zarif Qari. Yalguz ve bütün Nazırlarından hatta Cumhur Reisiden ayrılıb qalgan Baş
Vekilniñ qaygısı cidden agır idi. “Büyüklerniñ derdi büyük olur” dirler togrudur. Bu
derdniñ üstige “Merkez Qumandanı” ünvanını taqıñan khain ve cahil bir asker
başlıgınıñ, Yusuf Cannıñ, hareketi hükümet içide hükümet den başqa bir nerse emes
idi. Bu “Yusuf Can” derdi de Harbiye Levazımat Başlıgınıñ yañlış bir hareketiden
827

kelib çıqqan. Çünkü eski “Özbik Alay” Qumandanı Satub Aldı Can (Satı Can)nı
tüşürüb, hükümet qurulgan künlerde yeq onuñyerige bu cahilniñ Qumandan boluşi, o
kişiniñ gayreti neticesi bolgan. HalbukiYengi Hisardan 26/2/34 de Sultan Bekniñ
qaçışıga sebeb şu Yusuf Can bolgandır.

* *
*

Gayet tez, bir quş baqışı şeklide ötdikmiz bu khatıra da bizniñ, oquvçılarımıznıñ
köz aldılarıda, tebarüz etdirmek istegen noqtamız: Kaşgar (6/2/34 tarikhinde) süqut
etkenden keyin Nazırlar Heyetiniñ tarqalıb ketkeni ve Yengi Hisarga Baş Vekil bilen
Nazırlardan bazıları kelgen bolsa hem bularnıñ ne Fibral ayıda ve ne de Mart başıda
bir toplanışlarınıñ bolmaganıdır.

Yazımnıñ başıda men bilen körüşken zatnıñ tekrarlatıb ve khaseten qayd etib
ötken vaqasını “Tarikhi bir sakhtekarlıq”qa mani bolmaq maqsadıyla qayd etdim.
İmdilik bu cihetniñ muhakemesini saygılı oquvçılarımızga havale qılamen.

Mecdeddin Ahmed.
828

ŞARQİ TÜRKİSTAN MESELELERİNDEN*

Başqarmadan: Hindistannıñ Gazi Abad şehrinde, Urdu tilinde Çıqarıla turgan


“Qumi Gazit”degen kündelik gazitanıñ şu yıl 17 nçi Ganvar tarikhli sanında, Şarqi
Türkistan meselesi etrafında bir khabar basılmış ve bu khabarda Şarqi Türkistandan
bir heyetniñ Çanqayşek yanıga könderildigi yazılaraq bu maalumatnıñ"Yaş
Türkistan" mecmuasından alındıgı qayd etilmişdir. Mecmuamıznı taqib etüvçiler
bizniñ bunday bir khabar basmaganlıgımıznı bilirler. Zaten töbende Emin Vahidi
Efendi maqalasınde bu khususda tafsilat berilgeniden biz, "Yaş Türkistan"da
umumen fikir ve akidemizge uymagan bu khabarnıñ neşretilmegenini bildirmekle
qanıqamız.

*
Yaş Türkistan,Mart 1939, San 112, S. 15.
829

BİZNİÑ“METALİBİMİZ”*

Bu yıl başlarıda Hindistan gazitalarında “Şarqi Türkistanlıqlarnıñ Metalebi”


ünvanlı bir yazı intişar etdi. Makhizini yañlış körsetken bu imzasız yazı mazmun
itibariyle nazarı diqqatimizni celb etdi.

Güya: “Şarqi Türkistandan bir heyet Khıtay diktatori Çanqayşek khuzuriga


yubarılar” imiş. Bu heyet; “Şarqi Türkistanda Khıtay memurları bilen yerli khalq
ortasındagıkeyingi uruşlar köb qanlıq bir safhaga kirib ketdi. Eger Rus Bolşevikleri
yardım itmegen bolsaydı, yerliler Khıtaylarga galib kilir idi (!). Yüzde toqsanı Türk
ve İslam bolgan bu ülkede müstaqil bir cumhuriyet teşkilini Çin Hükümeti (!) qabul
itse 50 mıñ Türk askeri Yaponlar bilen uruşga hazırdır!” degen mazmunda bir
“Metalibi” derpiş itir imiş.

Her nerseden evvel bu aqılsızça tertib etilgen tilek şeklini tedqiqqe muhtac
köremiz. Çanqayşekge baraturgan heyetonga (Khıtayga) Khıtaydan şikayet
itealmaganıdak imdad hem isteye almas. Rus Bolşevikle quçaqlaşaraq o mübarek
ülkeni fecii aqıbetge sürüklegen meşhur Çanqayşekden “İstiqlal” tilenemes!.. Biz bu
işniñ içide bilakis ciddi bir “Oyun” işaretini his itemiz.

Acaba, Urumçi (Şarqi Türkistan Merkezi) diktatori qommunist Şeng – Şi – Tsai,


Mosqvanıñ işaretiyle bu yaqınlarda Şarqi Türkistanda (1923 degi Mogolistan Khalq
Cumhuriyetni kibi) “Şiñcañ Khalq Cumhuriyeti” ilan etmek niyetindemidir? Bundan
başqa Qızıl Rus ve Khıtay müşterek mahkumiyeti astıda bolgan Şarqi Türkistandan
cebri suretde toplangan askeri quvvetlerni Yaponyaga qarşı qılıngan hudud
tahşidatıda işletmekdedirler. Acaba, bu neşriyat efkar ammeni işgal ve igfal üçün
makhsus ortaga çıqarılgan megaleteliq akislerden ibaretmidir? Bu noqtalarnı
tüşünmek mecburiyetindemiz. Çünkü biz Şarqi Türkistanda öz ikhtiyarı bilen
Çanqayşek ismini ataş, o tarafga heyet yubarış ve öz ikhtiyarı bilen teklif ve

*
Yaş Türkistan,Mart 1939, San 112, S. 15-20.
830

“Metaleb” derpiş etişimkanı bolmaganını yakhşı bilemiz. Eger bu neşriyat togru


bolsa bunuñ astıda her halde fecii bir oyun saqlañan boluşını endişe ile qarşılaymız.

Şarqi Türkistandan Çanqayşekge yubarılganı yazılgan bu heyet ve bu heyetniñ


derpiş iteturgan tilegi ne şekilde bolsa hem biz bu münasebetle, inqılab savaşımızda
öz başımızdan ötken bir khatıranı, ibret üçün, bu yerge qayd itemiz.

1935 başlarıda Kaşgardan yaşırın suretde Mumin Akhund ile birlikde Nankinge
yubarılgan idik. Urumçiniñ qızıllarga meyilli ve Nankinge qarşı tutqan siyaseti ve
Çanqayşekniñ o zamanlar Şeng – Şi – Tsaige bolgan itimadsızlıgı bu şekilde bir
müracaatga vesile teşkil etken idi.

Nankinge kiter – kitmes şahid bolgan birinçi manzaramız haqiqatden hayretimizni


celb etdi. Çünkü bizge (Şarqi Türkistanga) “Khayrı khoah”(!) deb tanıtışga
çalışılgan Çanqayşek, Nankinde Şeng – Şi – Tsai tarafından yubarılgan vekillerni
resmen tanıb, olarga takhsisat berib turganıdan başqa Türkistan ve Su – Yen vilayeti
arasıda otomobil şirketi tasis etdirib, Türkistanga Khıtay muhaciri yubarış işini yolga
qoygan idi. Bu khususdagı kaliteli masrafnı “Khayrı khoah” Çanqayşek Cenabları
(!) deruhde buyurgan, bu suretle eski qorqunç siyasetni devam etdirmekde idi.

Biz Çanqayşek bilen körüşdük. Ruslarnıñ Türkistandagı siyasi, iqtisadi ve askeri


nüfuzlarını izah qılıb, lazım kelgen tileklerimizni bildirib ötdük. Hükümet erkanınıñ
bizge tavsiye ve meslehatı “Bir müddet sabır qılış”dan ibaret boldı. Refiqim Mümin
Akhund bu “qıymetli” tavsiyelerni, bizni yubarganlarga bildirib, Nankinni añlatmaq
üçün “Qumul”yolıyla yurtga qaytqanda Qumulda Şeng – Şi – Tsai tarafından
tutulub, maalesef, mahv etildi.

Bizge “sabır” tavsiye etilib, o zaman Nankinde bolgan İsa Bek Yusuf ve diger
Türkistanlılarga mukhtelif mevqi ve menseb birilib köz boyalıb kün ötkezildi.
HalbukiŞeng – Şi – Tsainiñ alaqası togrudan togru Harbiye Nezareti bilen bolub,
Nankinde bizge qarşı Khıtayga khas “iki yüzlü” ve “arqadan urmaq” siyaseti
831

yürütüldi. Türkistan Türkiniñ imhası üçün zahiren bir birige mukhalif imiş kibi
körülgen, iki Khıtay “Çanqayşek - Şeng – Şi – Tsai” birleşib yürüdiler.

1936 May aylarıda Türkistannıñ muteber tüccarlarıdan sanalgan Sabit Bay, Hasan
Qarim ve Abdullah Bay larnıñŞeng – Şi – Tsai tarafından idam etilgenlikleri khabarı
tarqatıldı. Vaqıa bu vaqada şayanı hayret bir noqta yoq. Çünkü bundag idamlar her
daim bolub turgan nerse. Ama biz bu vaqanıñ ibret imiz bolgan cihetini
vatandaşlarımız nazarlarıda tebarüz etdirmek isteymiz.

Bulardan Sabit Baynıñ şeriki Habibullah Akhund Qansuda bolub o zamanlar


Nankinde çıqmaqda bolgan “Tiyan – Şan” mecmuasıga abone bolgan iken. Hasan
Qariniñ inisi de Qansudagı ticaretni taşlab oqumaq hevesiyle Nankingeketken iken.
Abdullah Bay (Yaş Yigit)niñ atası Berat Bay Qansuda ticaret qıladır, ama bunuñ hem
“Tiyanşan” çılar ilen alaqası bar iken… Mene körüledir ki; üç Türkistanlınıñ
idamıga nime bahane körsetilgen!.. Asıl işniñ yani hem aççıgı bundan keyin
başlaydır.

Abdullah Baynıñ atası Berat Bay bu qara khabardan köp müteesir bolub
Nankingekeldi. Bu üç Türkistanlınıñ müsadere qılınganmıñlerçe Dollarlıq emvali ve
huquqini siyanet zamanında bu yerde (Nankinde) ugraşacaq idi. Bir kün İsa Bek,
Berat Bay ve faqir birge hükümet erkanından“Çiñ – Lifu”degen birisiniñ yanıga
bardıq. O kişige meseleni izah etib, yardım ve meslehat suradıq. O kişi teselli berib
nihayet:

“Hazır Hükümetmiz Yaponlar bilen uruşub turadır. Şunuñ üçün Ruslarnıñ ve


Şeng – Şi – Tsainiñ bunuñ kibi ufaq meseleler bilen köñlini rencetmek istemeydir.
Sizlerde hazır Şeng – Şi – Tsai haqqıda bir nerse dimeñler!”dedi. Bu kişi
Çanqayşekniñ agzıdan bizge bu cevabnı qaytargan idi. Nime qılışmıznı bilmesden
qaldıq. Berat Bay Qansuga qaytıb ketdi. İsa Bek yine Çanqayşekni medh ve sena etib
yürdi, men hayran bolub yine bir mertebe haqiqat qarşısında iman kiltirdim…
832

“Bizge khayrı khoah” ve “Türkistannıñ istiqlalini qabul iteçek”deb tanıtışga


urunulgan dahi(!) Çanqayşek, bizni mahv etkenŞeng – Şi – Tsaini ta o zamanlar
“Khıtaylıq” noqtasıdan ve “Bolşeviklik” khatırı üçün haqlı tapqan idi ve ta o
zamanlar Khıtay Çanqayşek ile Khıtay Şeng – Şi – Tsai Türkistan Türkiniñ imhasıda
birleşmişlerdi. Diqqatga alınaturgan noqta şuki, evvelce Bolşevik bolgan Şeng – Şi –
Tsai, Bolşevikge yaqınlaşmaqda biraz keçikgen Çanqayşekge açıqlañanı ve meni
tiñlemedi deb Çanqayşek Şeng – Şi – Tsaige yuqarıdan baqqanı halde her ikisi
Türkistanga muhacir yubarışda, Türkistannı Khıtaylaştırışda tam mutabıq qalmaqda
idiler!...

İndi nime manada bolsa bolsun, Çanqayşekge baraturgan heyet bu vaqanı khatırda
tutsun ve bundan ibret alsın. Türkistan üçün Khıtaydan ve Rusdan emdar kütmek, öz
qolıdan çıqarmasdan tutuşni istegen Türkistanga“İstiqlal biriñ!”deb tilenib ketmek
qadar külünç ve masqara bir dava bolamas, ne bunuñ“khayrı khoah”deb taqdim
etişige inanaylıq ve ne bu şekilde bizni igfal etkenlerge aldanaylıq!

Biz bu “Metaleb”, bu “Heyet” meselesi astıda qorqunc bir aqıbetniñ


saqlañanıdan şübhelenib dakhil ve kharicdegi bütün vatandaşlarımıznı diqqatga ve
qol qolga tutub yalguz “Milli istiqlal” küreşige davetitemiz.

Bizniñ“Metalebimiz, tilegimiz” Çanqayşekden soralmas, öz imanımız ve öz


quvvetimiz bilen alınır! Bizniñ“Metalebimiz” öz küçimiz bilen qurulgan milli
istiqlaldir! Bizge Şeng – Şi – Tsai qadar Çanqayşek ve her ikisi qadar Rus da
düşmandır. Düşmandan tilenmes, muqaddes yurt, uruşulub ve qan tökülüb alınır! 50
mıñ asker yalguz milli vatan üçün feda bolur. Khıtay yurtıni Khıtay qorusun. Başqası
üçün tökülgen mübarek qanımızga yazıqdır!.. Öz Türkistanmıznı başqasıga müdafaa
etdirmegendek, biz de başqasınıñyurtıni müdafaa qılmaymız!..

Emin Vahidi.
Lahor, 29. I. 39
833

Abdullah Bek Naimi Resmi*

"Yaş Türkistan"nıñ 110 inçi sanında


ölümi ve tercüme hali haqqında malumat
berilgen merhum Abdullah Bek Naiminiñ
1938 inçi yılnıñ ortalarında İstanbulda
aldırtqan bir resmi.

Yurtda, gurbetde her kim umtulsun;


Yurt üçün, işleñiz ki qurtulsun!
A. Naimi

*
Yaş Türkistan,Mart 1939, San 112, S. 20.
834

ŞARQİ TÜRKİSTAN TARİKHİNDE


QARA BİR KÜNNÜÑ YIL DÖNÜMİ*
(12 – 1933Aprel – 1939)

Türk yurtlarınıñ Şarq mıntıhasındaki Şarqi Türkistan ülkesinde, bundan altı yıl
öñce, çıqqan inqılab khayali nazarı diqqatni celb etken idi. Khıtay qolıga tüşüb
qalgan bu Türk yurtıniñ o inqılabı, birinci qozgalan bolmasa hem yıllardan biri
zulümge ve esaretge qarşı köterilgen qozgalan ve qanlı savaşlarnıñ biri bolgan bu
inqılabnıñ özige makhsus bir şekli bolganıdandır ki, derhal her tarafda alaqa
uygatgan ve sırrı, neticesi diqqatle taqib etilgen idi.

Kharici dünya ile togrudan togru alaqası bolmagan bu Türk ülkesiniñ inqılab
esnasında başından ötken mıñ bir facia, intiqam izlerini ve qatii qurtuluş hevesiniñ
sönmez ateşini yaş dimaglarga yerleştirib, yine o ülkeniñ masum bagrıda kömülüb
qaldı.

Bu inqılab yeñi başlagan çaglarında bir zat: “Bu inqılab, Şarqi Türkistannı
yutmaq üçün, Savetler tarafından çıqarılgan bir oyundur!”degen idi.

Savetler olarnıñ Şeng – Şi – Tsaii ise bu inqılabnı cihangirler oyuni deb Ma – Cuñ
– Yingni Yapon memuri diyedurlar.

Biz, inqılabnıñ başlanışıda ve inqılab çıqışıga sebeb qılıb her iki iddaanı da orunlu
körmeymiz. Faqat az müddet soñra sırıtqan qorqunç çehre, khortlagan tehlikeli
khayaletni elbette inkar ete almaymız. Fırsat qollagan ve eskiden biri agzını ta
midesigeçe açıb turgan yamyamnı şübhesiz rol oynamadı, bulanıq suda balıq olamadı
diye almaymız.

Şarqi Türkistan inqılabınıñ esaslarını bundan altı yıl öñceki inqılab künleride
izlemek togru bolmaganıdak, inqılabnıñ toguşini yalgız Qumulga makhsus körmek

*
Yaş Türkistan,Aprel 1939, San 113, S. 4-10.
835

de bu inqılabnıñ şümullu ceryanı ve tez yayılışı noqtasından muvafıq emesdir.


Khalqnıñ siyasi hazırlıgı, müstevli quvvetge qarşı qoya bilecek küçi ve inqılabnı
muayyen hedefge alıb bargudak kafi imkanları bolmayabilir. Faqat umumen
khalqnıñ ruhi ve tilegi, zulümden ve çideyalmas halga kelgen esaretden qurtuluş
üçün nime bolsa bolsun, bir inqılab idi. Tesadüf Qumulda bir hadiseni bungavesile
olaraq çıqardı. Khıtaynıñ, Türk haysiyeti ve ırzıga tecavüz qılışı bu qanlı ve başdan
başa facia bilen tolgan inqılabnıñ toguşiga sebeb boldı. İnqılabnıñ qısqa zamanda
Türkistannıñ her tarafına yayılıb ketişi lalettayin insiyaqı bir hareketden ziyade
istiqlalge teşnelikden kelib çıqqan bir hareket idi. Eger inqılab öz sırrıda devam etken
ve ortaga “Şumagya” dek bitib çıqqan Ma Cuñ – Ying bolmasa idi münazara
başqaça bolur idi. Şarqi Türkistan tarikhinde ki inqılabnıñbir neçeside körülgen
muvaffaqiyetsizlikler, bu Çin müslümanlarınıñ qöpal qatnaşları yüziden bolgandır.
Vaqaen bu muvaffaqiyetsizlikniñ esas sebebi yalgız Dungan meselesi yakhud yalgız
içki kemçiliklerimizgine emes, belki eñ quvvetli amel, kharici tesirniñ harisane rol
oynamagı ve özige “Lebbeyk!” digudek Şeng – Şi – Tsailerni tapmagıdır. Dungan
Ma Cuñ – Ying öz yurtıda tecrübe qılalmagan quvvetini Şarqi Türkistan inqılabında
denemek istedi. İnqılab müddetinçe “36 nçı Sicañ”lıq ünvanıyla Nankin bayragını
köterib yürgen bu baş belaları, “Cimhisar” khıyanetiyle Türklerni müşkül mevqide
qoydı. Altay ve keyin Gulcadagı yañlış hareketleriyle Türklerge qanlı ve facialı
künler yaşatqan Dungan müttefiqlerniñ bu hareketi, Khoca Niyaz Hacınıñ Urumçi
tuzagıña tüşüşini tezletişge sebeb boldı.

Urumçiden Ciñ - Şurin qaçırılgan, Şeng – Şi – Tsai tikleñen ve Urumçi ipiniñ uçi
köbden qızıl qolga tutdurulgan idi. Khoca Niyaz Hacı 1933 Martında, inqılabçı
arqadaşlarınıñ muvaffaqiyetni almasdanaq sırf müttefiqi “Ma”nıñ khıyanetinden
toqqan nevmidi içinde, Urumçi ile muahede yasab qoydı. Tabii bu işde Urumçi ve
üstadı tarafından oynalgan rol ve qurulgan tuzaq da inkaretile almas. Bu suretle
inqılabnıñ bundan soñra taqib etken sırrı ikinci bir şekilge kirib ketdi. Nihayet
12/4/933 de Urumçi Hükümeti quruldi.

“Urumçi Hükümeti” Şarqi Türkistannıñ Şimal qısmında Rus ve Mancuryadan


kelgen Khıtay askeri quvvetleriniñ yardımıyla hüküm yürüte başladı. Bir tarafdan
836

Dungan quvvetleri bilen uruş devam iter iken,ikinci tarafdan idari işler hazırlañan
planda yürümekde idi. İşniñ içide başqa bir entriganıñ bulundugini o zamanlar farq
ete almagan Türk inqılabçıları, Urumçini öz halide qoyub Dunganlar bilen şehir alıb
şehir berib, harb ve savaşda idiler.

Qızıl “Cing – Şurin” (Şeng – Şi – Tsai) “Doben”ünvanıyla Urumçide hükümran


idi. Türklerge vaad etken qural ve başqa yardımını bermedi. Savetlerniñ bütün
yardımı Urumçiniñgine müdafaasına sarf boldı. Türkler eskiden qolga tüşürüb algan
quralları bilen qaldılar.

Bu suretle Qumul’da başlagan inqılab mukhtelif sebebler, tesadüfler neticesi bir


neçe istihaleler öztkezib eñ soñ 12/4/933 de teşkil etken Urumçi Hükümeti ile
neticelendi.

* *

Şarqi Türkistannıñ soñ inqılab tarikhinde qara birkün bolgan 12 Nisan tarikhi, Şeñ
Doben tarafından “4/12 inqılabı”deb ataldı. Doben öziniñ bir eseride Şarqi Türkistan
inqılabınıñ başlanışını töbendegiçe qayd etedir:

“Şiñ-cañ (Şarqi Türkistan)da ictimai hayat tamamiyle “Feodalizm” (Derebeklik)


esasıda bolub hiçbir millet huquqda beraber emes idi. Bunuñ üstige parakhor
ameldarlar ve Beklerniñ izişlerini kötere almagan Qumul dihqanları çideyalmasdan
köterilib çıqdılar. Bu çıqış bir tarafdan zalim ve müstebid Ciñ - Şurin hakimiyetige,
ikinçi tarafdan mahalli memurlarga qarşı idi. Bu iki sebeble Şiñcañ inqılabı künden
kün küçeyib Qumulda başlagan bu inqılab otı bütün Şiñcañnı qapladı.”(1)504

504
“Hükümet Aldıdagi Mühim Vazifeler” Şeñ – Şi – Tsai eseri. 1936 Türkçe tabı. Urumçi, (s. 30 - 31).
837

Doben, bu inqılabnı tam manasıyla “Sosyalizm” noqtasında uzun boylu


tekşirirken, inqılabnıñ her tarafnı qaplaganını itiraf etmekle beraber, inqılabdagı
gayeni tahdid etmek üçün urunmaqdadır… Doben, Khoca Niyaz Hacını tamam
qolıga alıb “Fu Cuvşi” (Hükümet Reisi Muavini) maqamıga ötqözüb cebren
söyletken bir nutqunda bu khususni “itiraf”etdiredir. Hatta bu kibi nutuqlarından
biride, Niyaz Hacı:

“Men ayrım bir hükümet quruş üçün uruşmadım. Huquqda beraberlik yani
hazırgi yeñi hükümet (Urumçi Hükümeti demekçi) üçün uruşdum.”(2)505 diyedir.

Şeñ Doben, inqılabnıñ başlanışıga Yaponlarnıñ sebeb ikeni üstünde tokhtab,


Urumçi Hükümetiniñquruluşı emelini izah etedir.

“… Olar (Cihangirler, Yaponlar) özlerige keñ bazar açıb ikinçi tarafdan kham
mal ve her qısım madde ve başqa eşya bilen tolgan Şiñcañnı tartıb alışga hem de
Khıtay Cumhuriyetiniñyerini keçikletişge kirişdiler. Müslümanlarnı quturtub
“Müslüman Hükümeti qılganlar!” deb azgızıb Khıtay Cumhuriyetiniñyerini tartıb
alıb tınçlıqnı bozuşga qasd qıldılar. Şu maqsad bilen Şiñcañ tınçlıgını bozdilar.
Mene şu Yapon cihangiriniñ iti Ma Cuñ – Yingniñ Şiñcañga kirişi, dihqanlarnıñ
köterilib çıquları ve başqa niçe türlü sebebler yıgılıb “4/12 Büyük İnqılabı
togdi.”(3)506

Ma Cuñ – Ying, Yaponlar tarafından işke aralaşdırıldımı, qılgan işleri kimniñ


fayda ve ya zararıga boldı?.. Bu noqtalarnıñ tahlilini soñraga qoyub bu yerde hemen
şuni qayd itmelimiz ki müslümanlarga hiç kimse hükümet quruşni teklif ve tavsiye
qılmagandır. Ama bahtsız Türkistannıñ bukün kimler üçün bazar bolganı ve o
mübarek yurtnuñ kham malı, maden ve başqa baylıqlarınıñ kimlerge yaraganlıgını
köz aldımızga ketirib ötüşimiz, Dobenniñ kimniñ faydasıga söz qılganını
aydınlatadır.
505
“Cihañirlik ve Şiñcañda millet meselesi” Urumçi. 1936. Abdullah ve Mansur eseri. s. 37.
506
Şeñ – Şi – Tsai (Doben)niñmezkur eseri s. 31.
838

12/4/33 de teşkil etken Urumçi Hükümetiniñ haqiqi çehresini añlamaq üçün bu


hükümetniñ diktatori Şeng – Şi – Tsai (Şeñ Doben)niñ öz sözini tiñlemeq kafidir.

Urumçi Hükümetiniñ Savetlerniñ maddi ve manevi yardımı sayesinde yaşaşını ve


mühim vazifeleriniñ yalgız bu Savetlerle ebedi dostluq arqasında tahaqquq etişini
ikide bir tekrarlab turgan Şeñ Doben, hami ve üstadı Qızıl Rusyanıñ meddahlıgını
qılıb bitire almaydır. Savet Rusyanıñ Lenin üstige sadaqatinden ve mazlum
milletlerge qılgan ve qılaturgan tamasız yardımını sanab “Merkez Hükümet” (Nankin
Hükümeti)ge de Savetler bilen “mutlaq” dost boluş ve yardım alışnı tavsiye qıladır.
Hatta “Savetler bilen Merkezi hükümet arasında dostluq bolgandagıne Şiñcañnı
Merkezniñ daimi bir ülkesi qılıb qaldıramız…”(4)507deb tahdid de qıladır. Demek
Merkez, Savetler ile dost bolmasa Şiñcañ (Şarqi Türkistan) Ruslar qolıda hesablanıb
Merkezle alaqası uzuladır. Bunuñ üçündür ki, Urumçide “14 millet”(!)niñ saadeti
üçün qurulgan hükümetniñ altı büyük şiarında: “Savetler bilen ebedi dostluqni
saqlaş” esas olaraq körsetilgendir. Urumçi Hükümeti muvaffaqiyetiniñ sırrı ve esası
Savetler bilen bolaturgan dostluqqa baglatılıb qoyulgandır.

“Fendi Khui” (Faşist ve cihangirlerge qarşı teşkilat)ı, "Guñ – Nen – Cuy”i ile ve
idare sisteminiñ bütün teferruatıyla Savet Rusyadan farqı bolmagan Urumçi
Hükümetini biz mene şunuñ üçün “Urumçi – Mosqva” müşterek Qızıl Hükümeti deb
ataymız.

Bukün, bu qardaş “Şarqi Türkistan”ımıznıñ vatan ve millet siverleri, qurtuluş


mücahidleri matem içindedirler. Bukün, Şarqi Türkistanda Savet rejiminiñ resmen
quruldigi menkhus tarikhiniñ qara yıl dönümidir.

Biz milletdaşlarımıza nevmid bolmaslıqnı tavsiye iterken milletniñ başından ötken


saadetli künler qadar felaketli anlarnıñ da khatırasını ibret üçün daimen yadlamaqnı

507
Aynı eser s. 54.
839

isletemiz. Saadetli künler neşemizni artdırıb şevqimizni, khazzımıznı tazalasa, qara


ve elemli künlerde o nisbetde intiqam ve cidal hevesimizni küçeytsin!

Mecdeddin Ahmed.
840

"YAŞ TÜRKİSTAN"GA AÇIQ MEKTUB*

Abdülreşid Efendiniñ yazısından, ısrarına ragmen aynen neşrige imkan


bolmaganlıqdan, mühim ve esas noqtalarını derc etmekdemiz.

Mücahidlerimizden Bay Azizi Efendiniñ İsa Bek haqqında yazgan bir


maqalası"Yaş Türkistan"nıñGanvar nüskhasında intişar etdi. Bizniñ ve esnaf ahaliniñ
biliş ve taqdir etişinçe İsa Bek yurtdaşlarnıñ lanetige uçramadı ve uçramaydır. O kişi
tarafından yurtdaşlarga zarar tikmedi. İsa Bek yurtnuñqurtuluşı tarafdarıdır. Onuñ
üçün oqumuşlu yetişdirişge gayret qılmaqda. İsa Bekniñ her hareketi yurtdaşlar
üçündür, Khıtay menfaati üçün emes. İsa Bek kimseni bir cayga barışdan tosmadı
belki cehennem otidan qutqazışga hareket qıldı. Nihayet farz eteylikki İsa Bek
şundag bolsa da qalgan yurtdaşlarımız arasındagı mücahidlerimiz, büyüklerimiz
vatanımız Şarqi Türkistannı ot içinde taşlab bütün servet ve mallarını alıb çıqıb
mukhtelif memleketlerde rahat yaşamaqdan başqa nime iş qılmaqdalar? İsa Bekniñ
boynunda milletniñ haqqı bolmaganı halde oquşga teşviq qıladır. Biz, mücahid ve
büyüklerimizge müracaat qılıb olardan müstaid yaşlarnıñ terbiye ve talimleri üçün
yardım suradıq, iltifat etmediler. Biz yurt tışıga çıqqan büyüklerimizden mukhtelif
sahada köb işler kütken idik, bolmadı. Onuñ üçün biz İsa Bekniñ oquş khususundagı
teşviqatını laqayid hemşehrilerimizniñ yatıb, öz mayıştıgı berilib ketkenige tercih
qılamız.

Dehli: 20/Febral/1939;
Şarqi Türkistanlı Abdülreşid Abdülgani.

*
Yaş Türkistan,May 1939, San 114, S. 26-27.
841

AÇIQ BİR MEKTUBGA AÇIQ CEVAB*

Şankhayda yaşauçi Bay Azizi Efendiniñ"Yaş Türkistan"nıñ 110 ınçı sanında


basılgan bir yazısı münasebetiyle Hindistannıñ Dehli şehrinden “Abdülreşid
Abdülgani” imzasıyla yuqarıdagı mektub keldi.

Malum olduğu vecihle Azizi Efendi mezkurmaqalasınde İsa Yusuf Bekniñ Khıtay
propagandaçısı bolub Hindistangakelgenini qayd etib can ve teni bilen Khıtay
menfaatige qılgan bu teşviqatınıñ milli istiqlal mücadelemizge tosqun bolmaslıgını
tebarüz etdirgen idi.

İsa Bekniñ mahud "Uruş Khabarı" mecmuasıyla soñ propaganda seyahati her
tarafdagı yurtdaşlarımıznıñ asabiyetini qozgatdı. Bunuñ üstige Hindistanda Emin
Vahidi Efendige degen sözi ("Yaş Türkistan" san 109) yine de artıq nazarı diqqatni
celb etdi. Her tarafdan maqala ve mektublar kile başladı. Yurtdaşlarımıznıñ pek
yeride bolgan bu hassasiyet ve alaqaları, millet – yurt severlerige bir delil, yurtdaşlıq
iddasında bolgan bir şakhısnıñ yañlış hareketige qarşı manidar bir protesto idi. Bu
arada İsa Yusuf Bekniñ“Büyük hayali” haqqında bizzat General Mahmud
Muhitiniñmaqalası neşr etildi. Mene bu vaziyetide Abdülreşid Efendiniñ mektubini
alıb turamız. Bu yazı yurtdaşlarımızdan ilk defa kelgen İsa Bek lehindegi birgine
“müdafaa name”dir.

Yurtdaşlarımıznıñ milli neşriyatnı oqub ve maqalaler üstünde fikir yürütüb,


alaqa ile taqib etişleri bizni sevintiredir. İsizki mecmuanıñ sahifeleri müsaid emes ve
bir mevzu etrafındagı yazılarnıñ hammesini tabı ve neşrige imkan yoq. Bu yüzden
köb oquvçılarımıznıñ tilekleri yerige keltirile almaydır. Vatandaşlarımıznıñ bu
mazeretni qabul körüb yine eski alaqalarında devam iteçeklerige işanamız.

*
Yaş Türkistan,May 1939, San 114, S. 27-31.
842

* *

Yurtdaşmız Abdülreşid Efendiniñ yazısında müdafaa qılgan noqtai nazarı aynen


naql etilmek suretiyle khülasası yuqarıda derc etilgen yazısı eger mecmuamızdagı
bölek yazılarnı oqub turub yazılgan bolsa tamamen magalete demekdir. İsa Bekniñ
öziden şu ve ya bu şekilde zarar kelmeyebilir. İsa Bek her kimni oquşga taragıb,
Nankinge davet de itebilir, mesele bu noqtada emes. İster Bay Azizi Efendi ve ister
başqa yurtdaşlarımız İsa Bekniñ her işni Khıtay közligiden körüb imdadnı ondan
kütüş khususundagı hareketni pek haqlı olaraq yaqtırmaslar. Sadiniñ:“Başvi
ikhredmend zan dost dest * Ki ba düşmananet bod hem neşset!” degenidek.

Atalarımıznıñ hikmetlik sözleri, uzaq tarikhde emes daha qanı qurumagan, yarası
bitmegen gazilerimizniñ, közi yaşlı yurtdaşlarımıznıñkeçegi inqılablarımızda algan
tecrübeleriyle de sabitdirki düşman şu ve bu kisvede bolsa da yine düşmandır.
Rusnuñ Qarası, Aqı, Qızılı Türkistanmız üçün qaysı fikirde bolsa Khıtaynıñ da
Qarası, Aqı ve bukünki Qızılı aynı fikirni taşıyadır. Türkistanga Khıtay
muhacirleriniñ naqli üçün takhsis etilgen pulni Yapon uruşıga ragmen yine berdirib
turgan ve “Türkistan”degen isimni taşıgan bir mecmuanı (İsa Bek Çini Türkistan
Avazı mecmuasını) khoş körmegen, Türkistandan qaçıb ötken siyasi milletcilerni
tutub bergen şu İsa Bekniñ büyük ümid baglab “Dahi”dedigi ve “Türkistan üçün
irtegen istiqlal hem bireder!”deb işañan adamı Çanqay – Şekdir. Bu oyunlar
onuñ“Dahiyane hazlıdır”!..

Bu hallarga ragmen ve Garbi Türkistanda Ruslarnıñ büyük yalganları ve neticede


Çarnıñ bile qılalmagan işlerini qılıb ketkenini körüb turub o Orusni üstad qılıb
alganlarga inanış ve özi inangan bilen qalmay hammeni şu otga sürükleşi Bay Azizi
Efendiniñdegeniden başqaça qandag tefsir ve ifade qılına aladır?
843

Biraderimiz Abdülreşid Efendi "Yaş Türkistan"nıñ 107 nci sanındagı“Uruş


Khabarı Mecmuasına Cevab” ve aynı sandagı“Khıtay Hükümeti Tarafından
Qamalgan Türkistanlılar”maqalasıyle 109 ıncı sandagı“Bir Türkistanlınıñ Yaramas
Hareketi”maqalasıni diqqatle oqugan bolsaydı ihtimal bu mektubni bu şekilde
yazmas idi.

İsa Yusuf Bekni “müdafaa” qılıb yazılaturgan mevzu yalgız “İlimge teşviq”
noqtasından bolabilir ki bu “teşviq”ni Bolşevikler de Urumçidegiler de, Khıtaylar da
qıladırlar. Asıl marifet, milli mefkure közetken yurt siver birisiniñ ilimge teşviqi ile
mekteb ve medrese işigiden kirib yurtga ige bolmaq istegen müstevli köz
boyauçilerniñ teşviqi arasındagı farqnı sizmekdedir…

İsa Yusuf Bek Khıtaylarnıñ“Go Min Dang” fırqasıga aza imiş. Khıtay milletiniñ
saadetni “Sosyalizm” noqtasından qorumaq istegen Şuñ – Viñ fırqasıga mensublugi
üstige soñ zamanda dakhili Khıtayda “Khıtay vatandaşlıgı” khıdmetide körsetgen
gayreti ve eñ nihayet Khıtay hududları kharicinde de “Teşviqat heyeti” halinde
Khıtaylıq üçün işleb turganına biraderimiz Abdülreşid Efendi qandag mana birer
iken?

İsa Bek Türkistandan bahs itken yazılarında “İki mıñ yıllıq Khıtay
topragı”deb“Beşmıñ yıllıq medeniyeti ile Türkistanga medeni barlıq degen”
Khaqan(!) ülkesinden dem uradır. Müstemlekeçi Khıtay agzıga yaraşa turgan bu
mücerred iddaanıñözige Türkistanlı degen birisinden işetmek de her Türkistanlıga
agır kelişi muhaqqaq bir sözdir. Eger İsa Bek Türk tarikhinden khabarsiz bolsa milli
haysiyet, milli şeref bilen oynamasın, tınç, önini kesib otursun idi. İsa Bekniñ bu
şekilde Khıtaynıñ davasını qılıb yürüşige nime deb aytış kerek? (Bâri çu esel
nemîdehi nış mezen!).
844

Şarqi Türkistannıñ Qızıl diktatori Şeng – Şi – Tsai bir eseride: “…ŞiñcañSavetler


Hükümeti bilen çegeredaşdır ve bir neçemıñ yıllardan biri qoşnusi(!). Bunuñ özi
Savetler Hükümeti bilen boluşnuñ lazımgelini körgezedir” diyedir(*)508.

Bir tarafdan Şeñmıñ yıllardan biri Savet(!)ler bilen qoşnulugundan bahs etib
olarga yanaşışnı diger tarafdan İsa, mıñ yıllardan biri Khıtaylarnıñ qol astında
bolganını iddaa etib yine bu sevimli(!) esaretni tavsiye etedir. Biz bu ikisinden qaysı
birini bizge faydalı deb körsete alamız?

Biz bahisni uzatmaq istemeymiz. Mecmuamıznıñ kelecek nüskhasında basılacaq


İsa Bekniñ yeñi bir oyunı Abdülreşid Efendiniñ şübhe tüşken köñlige qaniqarlıq
cevablardan deb oylaymız.

Abdülreşid Efendi mektubunda “İsa Bekniñ boynunda milletniñ haqqı yoq”


diyedir. Bizçe bu togru iddaa emes. Millet ve vatannıñ haqqı pul, mal ile
ölçülemeydir. Milli, vicdani ve dini vazife ve borc her vatandaşnıñ boynunda
beraberdir. İsa Bekniñ bukünki hareketi milli ve vatani haqnı ötmek emesdir.
Yurtmuznuñ“Tuzuni helal” qılmagı üçün İsa Bek yukunub evvela “tövbe” qılsın,
afv ötünsün.

Ötken yazılarımızda da qayd etkenimiz kibi, maalesef, bazı bir yurtdaşlarımıznıñ


laqayıdlıqlarını körmekdemiz. Her kim özküçi yetkençe milli ve vatani qarzını öteşke
umtulsa idi. Öz balasınıñ terbiye ve talimige say qılış da vatani borcdur. Oquş,
oqutuş işi her yurt severniñ eñ esaslı işi bolmaq kerek. Milli terbiye ve talim körgen
müstaid yaşlarnıñyurtınıñ ve milletiniñ şeref ve haysiyetige hürmetkar, milli
tarikhige riyakar işleşi neticesindedirki milli gaye ve maqsadımız tez künde qolga
kirecekdir. Biz Khıtayda oqumaqqa qarşı emesmiz; İlimniñ vatanı yoq derler
togrudur, dinimizniñ tahsil qılınaturgan yeride milli terbiyemizniñ müsbet şekilde
boluşi, milli gayemizge yararlıq suretde aqidemizniñ saglam qalışı meselesidir.
Bolmasa öz yurtıdan ziyade başqalarga yararlıq unsurlar yetişir ki misali ve cefası

508
“Hükümet Aldıdagi Mühim Vazifeler” s. 51.
845

köz aldımızdadır. Milli terbiye, milli tahsil millet davası üçündür. Oqumaq ve her
sahada yetişmek lazım. İddaamız istiqlal, hazırlıqsız cidalniñ neticesi köz aldımızda,
semeresi meydandadır…

Abdülreşid Efendi, ilimge teşviqdegi farqnı yakhşı tekşiriş kerek. İddaadagı


okhşaşlıqqa aldanmaq köb vaqit insanı khataga tüşüredir.
Mecdeddin Ahmed
846

Şarqi Türkistan İnqılabından:

QAYGILI BİR İSLEŞ*

Her zaman dedik ve yine diyemizki tutqun Türk ülkesi içinde tutqunluqqa boyun
igmegen ve gizi kelgende qozgalan çıqarıb, qurtuluş savaşı ile basqınçılarnı yıldırgan
ülke (eñ başda) Türkistandır. Türkistanda yaşagan Türklerniñ eski uruşçanlıq
khasletlerini yoqatmaganlıqları tarikhen ve soñ vaqalarla da sabitdir. Rus ve
Khıtaynıñ bu ülke Türkleri üstide yürütken harsi tesiri ve siyaseti onlar kütken
neticeni bire almaganlıgını her sahada körüş mümkündür. Khalis Türk qanı taşıgan
Türkistan Türkiniñ tabiat ve akhlaqı özgermegen, umumiyetle “Aq köñüllük” vasfını
yoqatmagandır. Türkistannıñ ince ruhini, tob tilek ve tayanıqlı akhlaqını taqdir
itealmaganlar, özleri bilen qıyas etib ve bilermenlik iddaasıyla her zaman yañlış
tavsiye ve beyhude rehberlikleriyle işge qarışqanlar, bu ülke Türkiniñ“Aq köñüllük”
vasfını suistimal etkenler. Türkistan Türkiniñ tevazuyini, kette işni keçiretib körsetiş
tabiyatını añlayamaganlarga sırası kelgende “Egri qazıqqa egri toqmaq!” yusununda
añlatışda bolur. Bazı birevler özlerinde bolmagannıda bar qılıb makhtangan ve kiçik
ehemmiyetsiz işini büyük ve debdebeli qılıb körsetken halde, biz mübalaga emes,
bolgannı bolgança körseteylikçi…

* *
*

Sevgili Türkistanmıznıñ Togu (Şarq) bölümündegi soñ qozgalannıñ destanını yeri


keldikçe isleb ötüş ve bu savaşda batırlıq körsetib ün çıqargan yigitlerimizni eñiş
soyimiz (neslimiz)niñ qadir bilir ozanidir.

1937 niñ başında Mahmud Muhiti qumandasındagı Türk askerleri,


qumandanlarınıñ altı yıllıq qanlı savaşdan keyin her nerseden artıq sivgen yurtıni,
askerini taşlab birden bire çıqıb ketiş qararıga kelib qalganını pek yeride bir
*
Yaş Türkistan,İyun 1939, San 115, S. 24-28.
847

hususiyet bilen tüşündiler ve izlediler. Mesele meydanda, netice köz aldıda idi. o
künlerde bu Türk zabıtalarınıñ öz ara bergen bir qararları cidden güzel ve Türk milli
mücadeleçilerinden kütülgen kahramanlıqnıñyeride bir misali idi. Öz büyügige itaat
Türklerde yalgız askerlikdegine emes sivil ve umumi hayatda da riayet etilgen esas
vasıflardandır. Zabıtalar, Urumçiniñ Mosqva istiqametinde ketişini ve qılgan
savaşnıñ hiçde qaniqarlıq bolmagan neticesini köbden añlagan bolsalar hem
büyükleriniñ tutqan siyasetini bozuşdan tartınıb her qandag bir müdakhaleden vaz
keçkenler. Mademki bukün bütün ümidler boşga çıqdı ve çare qalmaganıdan
qumandanları yurt kharicige çıqış qararıga kelib qaldı, o halde qumandanları daha
başlarıda iken soñ bir hamle ile basqınçılarnı haydaş teşebbüsüni tecrübe etmek
muvafıq bolur. “Erniñ, askerniñ teslimi yalgız soguş meydanında bolmaq
kerek!”degenler. Askeriden Qumandanıgaça, kiçigiden büyügigeçe (qanı bozuqlar
müstesna) aynı ruh, aynı qızgın qurtuluş aşqını taşıgan bu Türk ülkesiniñ aziz
evladları vaqıa bu qararlarını o künlük tatbiq itealmadılar ama keyinçe bu sönmes
soguş aşqınıñ alevi ülkeni tutuşturdı. Etrafı pusularla, khainane qoyulgan tuzaq ve
qundaqlarla tolgan bu umumi, ani hareket fecii bir suretde neticelendi ve yüzeki
söndi… yarası, acısı yüreklerimizniñ ta derin yerleride qaldı!..

Yarkendde toplangan Türk askerleri Generallerinden arqada qalıb öz ara meşveret


qıldılar. General Muhitiniñ tavsiyesi yeride bolmaqla beraber “Tınçgine teslim
boluş!” bu Türk yigitleriniñ bir türlü havsalası qabul itealmagan bir vaziyet idi. Bu
arada KhotandagıDunganlarnıñ teklifi de nazarda tutulsa kükregen arslan yigitlerniñ
sağ – solni tüşünür halde bolmaganlıqları öz öziden añlaşılıb qalır.

Kimniñ hesabıga ve nime maqsadla uruşqanı belirsiz, Türkistan qurtuluş


hareketine engel boluşdan ve zarardan başqa bir fayda bermegen “Dungan
Batırlar”(!) tasarladıqları (tasvir etdikleri) soñ khainane planlarını yerige kiltire
almagaç (yani 1937 April başında almaganlıqlarıdan) Urumçi Savet Hükümetige
başqa yoldan khıdmet körsetişniñ talimatını aldılar ve Türk askerlerige birge isyan
qılış teklifinde bulundilar.
848

Bu yerde mütevazı ve demoqrat Türk ruhi haletini, khususen “Feragat-i nefis”


igesi ekenini körsetken bir noqtanı bilkhassa isletib ötüş lazımdır ki o da şanlı
menqıbelerge ige bu qahramanlar içinde bolgan eñ yüksek rütbeden zabıtalarnıñda
ünvan ve rütbelerini bir tarafga qoyub içleriden eñ genc birisini “Abdiniyaz”nı Sicañ
– General ünvanıyla özlerige baş qılıb onga itaat qılışlarıdır. Senden men kette degen
menseb ve mevqii tüşküni, töben ruhluq insanlar köz aldıga keltirilse bu hareketniñ
manası ve büyükligi yinede yakhşı añlaşıladır…

Her türlü debdebe ve alayişden uzaq bu Türk aqınçıları genc Sicañ qumandası
astıda hareket etdiler. Her küni bir zafer, her yürüşi bir muvaffaqiyet ile bizeñen bu
mücahidlerimizni islerken bu hayalevi mücadeleniñ feci künleri közümniñ aldıda
canlanadır. Türk safvetinden ve qanındagı qızgın qurtuluş aşqından istifade etib
başqalarnıñ adeta emri vaqi halige keltirdigi bu savaş 29/9/37 de Kaşgardan başlab
Aqsugaça uzanıb, Uçturfan – Kalpin muhasarası ve Aqsu civarındagı basqın, Recat
ve nihayet Yarkend çivresindeki 19/9/37 toqnaşmasıyla neticelendi! Türk askeri su
üstünde yürür kibi ilerledi, arqasında iz qaldıralmadı. Alıngan şehirlerde rahata
qavuşqan Müslüman müttefiq, emanetge khıyanet qılgan, düşmanla birleşken,
Dunganlarnıñ bu khıyaneti Türkistan hareketinde unutuluşi küç vaqıalardan biridir.

* *
*

İki kişiniñ bir araga kelişi, mekteblerde oqulmaqda bolgan vatani şiarlarnıñ
oquluşi qattıq günah ve tauş çıqarıb söyleş tutulub qamalışqa vesile bolmaqda,
külmek adeta yıgalamaq tesiri bıraqmaqda idi… Ruhlar o qadar sıqıntı içinde idi,
“Kuñ – Nen – Cuy Hükümeti” (Khalq Urumçi Hükümetige pek yerinde olaraq bu
ismi taqqan idi) saf Türk ülkesini adeta kâbus kibi qaplaganıdan irte yaz – baharnıñ
latif künleri qorqu ve heyecan içinde ötdi…

29/5/37 küni Kaşgarnıñ her tarafında yine şu qorqunç hava içinde bir yıl qadar
uzaygan bukünnüñ ötüşüni gamlı – muñlu kütkenler üylerige çikelgen, bütün şehir
849

içden kelgen belirsiz bir endişeniñ agırlıgı astıda yatagına yatqan idi. Tañyeri
aqarmasdan şehirniñ yaqın yeriden patlagan qural tavışıyla umumi bir sevinç, faqat
qorqu ve endişe qarışıq bir halde, her qalbde, her dimagda belirdi. Yaqın iki aydan
beri yurt üstini qaplagan qara bulutni tişib, tarqatacaq silah sesleri alaqa ile taqib
etilib tañ atdırıldı. Mesele añlaşılmışdı…

Altı künlük çetin soguş neticesinde ölüb, öldürüb şehirni algan Türk yigiti idi.
Ama kharicga “Dunganlarnıñ Kaşgarnı alganlıqları”(!) khabarı tarqatıldı!..

“29 Mayıs” tarikhi münasebetiyle, qolunda silahı ile cebhede uruşqan batır ve
şehid yigitlerimizni khatırlarken şu küni ve ertesi küni Guñ – Nen – Cuynuñ yapdıgı
vahşice, kahbece bir hareketni eslemesden ötealmaymız. Ayaq – qolı zincirli, özini
müdafaadan aciz münevver, millet ve yurt siver ikiyüzce mahbusni qurtulub
ketişinden qorqub atıb ve küydürüb öldirdiler!

Bukün biz üç yarım ay rahat yüzi körmesden asrımıznıñ her türlü soguş
vasıtalarıga qarşı soñ derece batırcasına uruşub şehid tüşken yigitlerimizniñ aziz
ruhlarını hürmet ve tazimle añmalımız. Namerd düşmannıñ çirkin kızıga qurban
bolgan ve vatannıñ terbiye işide büyük khıdmetleri körülgen irfan ve fikir ordusu
münevver ve malum arqadaşlarımıznı saygı ile islemelimiz. Safvetimizden
başqalarnıñ khaince faydalanmaslıqları ve vaqıalardan ibret alınması qaygısıyla bu
satırlarnı qaralarken aziz şehidlerimizniñ ruhlarını şad etmek üçün mücadeleci
arqadaşlarnıñ yine de artıq bir gayretle çalışmaları ve “Öç üçün küç!” şiarını yerige
keltiriş üçün qol qolga berib birleşib yürüşleri ve uruşları lazım ekenini birkere yine
isletib ötemiz.

Mecdeddin Ahmed.
850

Şarqi Türkistan Meselesinden:

15 TALEBENİÑ OQUŞ ÜÇÜN KHITAYGA YUBARILIŞI


MÜNASEBETİYLE*

İslam dininiñ hamisi bolmagan bir Khıtay qalgan idi. Nihayet o da gayretlik
Müslümanlar(!) tarafından “İslamiyet Hamisi”(!) ilan etildi. Teşviqat yaman nerse
iken… Teşviqat neticeside Khıtaynıñ“İslamga müzaheretini” Mısırnıñ bazı
gazitalarıda yazıb ötdiler… İslamiyet şu qadar garib ve şu qadar himayege muhtac
halga qaldımı? Tekşiriksiz, suraqsız yazılgan bundag maqalaler bir zamanlar
Hindistan gazitalarında da körülgen idi. Olar bütün dinlerge qarşı bolgan
Bolşeviklerni mukhatab çıqqanlar idi. Vaqaen bu qabil sade deliller, Khıtay ve Rusya
işançı bolganlar bizde hem yoq emes…

Bir tarafı Orta asır hayatı yaşarken ikinçi tarafı qommunizm belasıga tutulgan ve
bir tarafını ikinci tarafı añlamagan bu Khıtay ülkesidegi iki – üç mescidniñ qalganı
üçün Khıtaynı İslamiyet hamisi qılıb körsetib her kimni işantırıb yürgenler, Khıtay
Hükümeti tarafından memur bolub teşviqatga çıqqan Dunganlar bilen maalesef
olarga qatılıb algan Yusuf Bek oglu İsa Efendedir. Nankindegi 27 mescidden 24 iniñ
askeri qışla qılınganını elbette bu efendiler demesler. Çünkü olarnıñ vazifesi başqa…

İslam dünyasınıñ bir tarafında “İslam himayeçisi”deb barıga qılıç quşatırken,


ikinci bir tarafda bir qısmımız “İslamiyet müzahiri”deb yine bir İslam bolmagaña
“Bayraq” biremiz… Öz ikhtiyarı bilen Hacga barmaqçı bolganlarga envai külfetler
bergen Khıtay Hükümeti, ötken Hac mevsimide 26 müslümannı 500 İngiliz lirası ile
Hacga yubardı… Vazife icabı Hac seferini ikhtiyar qılgan bu “Hacı Efendiler”
muqaddes Kabede toplangan yüzmıñlerçe müslümaña Khıtay nusreti üçün dua
qıldırmaqçı idiler! Birisi evvelden bu khususnuñ teşviqatını yürütüb de ötdi. (Mahud
"Uruş Khabarı" mecmuası, "Yaş Türkistan" 109 inci san).

*
Yaş Türkistan,İyun 1939, San 115, S. 28-33.
851

İşniñ yine de qızıgı buki, bu Mısırda teşviqat yürütüb, 26 müslümannı Khıtay puli
bilen Hac qıldırıb ve 15 talebeni Khıtayga yubargan kimseniñ din ve “İslam”lıq
bilen köbden alaqasını uzub qoygan birisi bolganıdır. İsa Yusuf Efendiniñ kim ve
nime fikirde ekenini, o kişiniñ meslek ve meshebini yakhşı bilemiz.

Muhterem oquvçılarımızga şu töbendegi vaqıanı isletib ötsek “Khıtay üçün


qılıngan Hac” ve “Khıtay khıdmetkarı bolub yetişiş üçün oquş”nuñ iç yüzi añlaşılsa
kerek.

Türkistandan qaçıb çıqqanlarnıñ ifadesige qaraganda ötken Hac mevsimide


Türkistandan mıñge yaqın yurtdaşmız yolga çıqqan iken. Bular Pamirde Khıtaylar
tarfından talanıb, öldürülgenler. Bu tarafda aynı Khıtaylar 26 gafil dindaşga 500
İngiliz lirası berib Hacga yubarmaqla “Sevab”ga nail bolmaqdadırlar!.. (Acaben bu
işniñ vücudga çıqışı üçün İsa Efendige Khıtaylar niçençi defa 12 mıñ somnu bergen
iken?..)

1935 ve 1936 yılları Rusya üstideñine Hacga barışga yol berilgen idi. Qarasaq
onuñ astıdanda qarası çıqıb qaldı. Hacga barıb kiliş bedeli altun hesabıyla peşinen
alındı, Rusyadan ötken Hacılar propaganda üçün teşhir etildi…

1935 de faqirde dakhil bolganım halde 21 talebe Hindistandan Nankinge oquş


üçün keltirildik. Qaysı yerde bolsa – bolsun oqub yurt ve milletimizge khıdmet
etmek tüb maqsad ve tilegimiz bolganıdan her nersege boyun igmek ve razı bolmaq
azmide idik. Biraq birniçe künden başlab terbiyemizge muvafıq kelmegen agır
teklifler bilen qarşılaşdıq… Megerse biz hükümet aldıda itibar qazanıb mertebesiniñ
artışı üçün kiltirebilgen “Vasıta”lar ekenimizni tezgine bilib qaldıq. Hindistanda
iken meseleniñ iç yüzini bilgen bolsa idik, İsa Yusuf Efendiniñ“Şakhsi itibarı”
khususi bizni her halde tüşüntürür idi…

Mektebge kirmesden burun bizni Doqtor Sun – Viñ mezarıga alıb bardılar. Usulen
rükû qılmaq lazım imiş. Biz Müslümanlar rükû qılmaymız deb nezaketen hürmet
bilen turduq. Ama İsa Efendi bu hareketimizge Khıtaylardan öñce khafe bolub ketdi
852

de “Din – din deb üstünerden qab – tagar tüşmeydir. Sizlerge izzet yaraşmaydır!”ga
okhşaş düşnam berib ötdi. İkinçi defa bolgan şu rükû meselesinden keyin biz altı
arqadaşnı mektebden çıqartdı.

Bu 21 talebeniñ içinde vaqtiyle Hacga barıb qaytqan arqadaşlarda bar idi. Bir kün
sohbet esnasında “Hacda nime fayda ve nime nerse kördiñler?”dedi. Arkadaşlar:
“Biz fayda köremiz deb barmadıq dini vazifemizni ötemek üçün bardıq!”deb cevab
bergen idiler. İsa Efendi külüb masqara qılıb qoydı! İndi bilib turubmuz ki özleri
menfaat üçün Hacga barır ikenler. Khususen bu menfaat “Efendiler” hesabıga
bolgaç…

Biz Nankinde iken bir Dungan dindaşmız öldi. Onuñ cenaze namazı mesele boldı.
Khıtaylardan biri ölse öziniñ dini merasimini qılır, ama qızıqdır ki bizniñ“Khıtaydan
artıq Khıtay” mizaclı İsa Efendi bu işde hem öziniñdegenini qıldırmaq ister idi.
Cenaze namazı işige baş bolganlardan beş talebeni bir hafta habis itdirdi.

Mene bu dinimizge “Himayeçi bolgan Khıtay” ile dindar bolub körüngen İsa
Yusuf oglunuñ“Din perdesi” arqasında oynagan oyunları.

Terbiye ve tahsil meselesi üstünde yakhşı tekşiriş lazım. Din vaqıa aqide meselesi,
dini terbiyesi saglam kimse Mosqvada hem öziniñ dinini qoldan bermes. Ama bütün
ecnebi memleketlerde tahsilde bolganlarnıñ o memleketde dini ve milli terbiyelerine
hürmetkar bolunganını işitemiz. Milli terbiyeden mahrum kimselerniñ
Khıtaylaşışdan qutqazıb qalaturgan eñ soñ birgine çare şu dini aqidemizdir. Bu
terbiyeden mahrum bolgan İsa Efendiniñ feci halini körüb turamız.

Nihayet birinci sergerdan qafile şu 21 telebeden 5 kişi Khıtayda qaldı.


Qalganlarımız din dediñ, namaz qıldıñ, Sun – Viñge secde qılmadıñ bahaneleri bilen
çıqarılıb tarqalıb ketdik. Qalganlarımıznıñ da dersden ziyade propaganda nutqi tiñleb
vaqit ötkezilgen bu mekteblerde maddi ve manevi sıqıntı içinde oquşi agır hatta
imkansızdır!..
853

İndi bu yeñi 15 talebeniñ igfal etilişi diqqatli nazarımıznı celb etdi. Nankinden
Mısırnıñ Ezher medresesige ötken yıl talebe yubarıb oqutqan Khıtaylar indi Mısırdan
Khıtayga talebe keltiredirler. Maqsadları Türkistanlılarnı oqutub yetişdirmek emes,
“Khayrı khoah” ünvanıyla “Minnetdarlıq” qazqanmaqdır. Bu hareketler köz
boyamaq üçün yakhşı bir vesiledir.

Nankinde İsa Yusuf Efendi 12 mıñ som alganı halde Türkistanda qızıl diktator
Şeng – Şi – Tsainiñ vekili “Cañ” 100 mıñ som algan idi. Alıngan ücret bilen
qılıngan khıdmet tüşünülse, İsanıñ khıdmeti Cañnikden köb artıq idi. Binaen aleyeh
dellal İsa Yusufnuñ khıdmeti köb arzanga satılgan boldı. Ama keyinçe çıqarıb
algandır deb oylaymız… Biz İsanıñ algan pulida emes, onuñ muqabilide qılgan
khıyaneti üstide zamanı kelgende qatii turub ötemiz. Bukün biz yazmaqdamız, o işini
bitirmekdedir. Qısqa tüşüñen kimseler bu vaziyetni belki İsanıñ lehinedir deb de
oylarlar ve belki İsa Efendiniñ özi hem…

İsa Yusuf Efendi qolıdan Khıtay pulini alıb muqaddes Hacga “Aday farazi Hac!”
niyeti ile bargan müslümanlargamı, yoqsa oquş iştiyaqı bilen hiçbir intrigadan
khabarı bolmasdan Khıtay merkezige kelib çıqqan biçare talebelergemi acınmaq
lazım… Yakhud Khıtay meddahlıgını qılıb yürgen müslümanlarga birinci defa
khatırga keleturgan sualni bermesden cefalıqlam inanıb tamtıraqlı yazılar yazgan
İslam ilmi matbuatınamı hayret etmek lazımdır!..

Nankinniñ iç yüzini ve İsa Efendiniñ mevqi ve zihniyetni pek yaqından ve yakhşı


bilemiz. İsa Efendi 24 mescid, 21 talebeden 16 sınıñ ahvali, Çanqayşek, ve
digerleriniñ fikir ve tüşünçeleri ve saire haqqındagı sözimizni red ete almas. Okişi
artıq o yolnuñ yolçısı!.. Biz her zaman sözimizniñ isbatiga hazırmız!

Nime bolsa – bolsun biz bu yeñi 15 Türkistanlı talebeniñ aqıbetige açınıb


yanmaqdamız. Belki olar Mısırnıñ bir mekteb ve ya bir medresesinde vatan millet
üçün faydalı birer uzuv bolub yetişer idiler. Biraq Khıtayda ya çideyalmas qaçarlar ki
vaqitleri boşga ötüb kiter, yakhud zararlı zihniyet ve din, vatan ve millet
mefhumlarıdan uzaq ve başqalar faydasına çalışuvçı“bigem” bolub yetişirler…
854

Nankin mekteblerini ikinçi yazıda bildirecekmen.

Şankhay: 3/4/39
Hacı Hamid İsmail.
855

Muhacirler Turmuşundan:

MISIRDA TÜRKİSTAN HAQQINDA BİR QONFERANS*

Bultur Şarqi Türkistanlı yurtdaşlarımızdan Bügürlü Abdülaziz Makhdum


Çiñizkhan oqumaq üçün Mısırga kelib Ezher Darülfünuniga ornaşgan idi.

1932 nçi yılı Türkistandan çıqıb Hindistannıñ dini üniversiteleride oqub, 1936 nçı
yılı Khıtay merkezige barıb ondagı siyasi mektebde iki yılça tahsil körgen Abdülaziz
Bek Khıtay qanunlarını, Go Min Dañ Fırqası meslekini, İsa Beklerniñ maqtab yürgen
üç tugluq tuygunuñ biz Türkistanlılar üçün ne qadar zararlı ekenini bilgen yaş
münevver bir yurtdaşımızdır.

Abdülaziz Bek Mısırga kelgenden biri köb çalışmaqda ve oqumaqdadır. Ulug


yurtmuz muqaddes Türkistannıñ tarikhi, iktisadi, medeni, ictimai haletlerinden, qızıl
yertqıçlarla Khıtaylarnıñ Ulug Türkistanmızda qılgan ve qılıb turgan vahşiyane
zulümlerinden yazıb, bazen de “Yaş Türkistan”maqalalerinden Arabçaga tercüme
qılıb gazitalarga berib Ulug Türkistanmıznı Arap dünyasıga tanıtıb keldi ve
tanıtmaqtadır.

Khıtay propagandası üçün siyahatga çıqqan İsa Yusuf Bek yaqında Mısırga kelib,
Khıtaylarnı iki mıñ yıllıq atamız körsetib namussuzluq qılıb Khıtaylarga yalaqçılıq
qılgan idi. Abdülaziz Bek Çiñizkhan onga açıqdan açıq qarşılıq körsetib turdı.

27 nçi Nisanda Mısırnıñ eñ meşhur cemiyetlerinden “Cemiyet al’ukhuvvat


al’İslamiye” (İslam qardaşlıq uyuşması) tarafından büyük bir meclis yasalgan idi. Bu
meclisde Abdülaziz Bek Türkistan ahvalinden malumat berdi. Onuñ Türkistan
haqqında qonferans birecegi “İslam qardaşlıq uyuşması” tamanından iki gün
ilgeriden Mısır gazitalarında yazılmış ve ayrıça ilanlar basılıb köçelerge, camilerge
ve mederese, mekteblerge yapıştırılmışdı.

*
Yaş Türkistan,İyun 1939, San 115, S. 40-42.
856

27 nçi Nisanda keç saat 7’de Mısırnıñ muteber kişileri, münevverleri, yaşları,
şıkhları, gazita mukhabirleri ve 40 memleketden vekiller iştirakiyle yasalgan meclis
burungu Suriye Cumhur reisiniñ agası tarafından İslam dünyasınıñ umumi ahvali
haqqında söyleñen bir nutqi ile başlandı. Ondan soñ Abdülaziz Bek Türkistannıñ
tarikhi – siyasi ahvalinden Türkistanlılarnıñhazırgaça qurgan Khanlıq ve
Qaanlıqlarından, olarnıñ İslam medeniyetige, beşer medeniyetige qılgan
khıdmetlerinden, Türkistan Türkleriniñ Mısırda sürgen hükümranlıqlarından ve
Mısırdagı eserlerinden, Türkistanlılarnıñ Khıtay ile Rus esaretige tüşkenden biri
körgen felaketlerinden ve imdigi vaziyetinden, Khıtaylarnıñ Türkistanlılarga qanday
haqaret nazarıyla qarayturganlarından, Khıtay Cumhuriyeti üç tugluq
tuygusiniñmüslümanlarga qanday zararlar keltireceginden sözledi ve qonferansını
diqqatle tiñlevçiler tarafından sürekli alqışlandı. Uyuşma başlugı Doktor Abdulvahab
Azim Bek, Abdülaziz Bekniñ qonferansını taqdir etüvçi sözler söyleb, maruzaçını
bütün tiñlevçiler namına tebrik etdi. Yurtdaşımıznıñ muvaffaqiyetinden biz hem köb
sevindik ve onga teşekkürlerimizni bildiremiz.

Yaqında Abdülaziz Bekniñ 40 sahifelik “Uygur Sarfı” isminde bir eseri basılıb
çıqdı. (Bahası üç Mısır guruşı bolub, Mısırdagı Türkistan şirketinden, adresi:
El’şirket El’ Türkistaniyet Beşeri Cemielbenat numarat 23 El’Kahire – Mısır tedariki
mümkündür.)

Abdülaziz Bekniñ basılıb tartılışı zarur bolgan başqa eserleride bar. Bularnı neşr
etüv üçün yurtdaşlarımıznıñ yüksek himmetlerige ümid baglaymız.

Abdülrahim Mahmud
857

Şarqi Türkistan Milli Küreşi Etrafında:

MAHUD ON TÖRT MİLLET MESELESİ*

Ulug Türkistannıñkerek Şarq ve kerekse Garb qısmında yaşagan ulusnuñ bütünisi


pek cüzi bir şive farqı bilen birbirini añlar aynı oymaq, aynı soydandırlar. Bu
haqiqat, bu tarikhi ve etnografik halni qasden ters körmek istegen Qızıl Rus, Garbi
Türkistanda Qazaq – Qırgız, Özbek, Türkmen, Qıpçaq… alkh milletleri diye bir neçe
millet ve güya milletler huququna riyakar imiş sözde her birisini müstaqil(!)
cumhuriyetle azadlıqga qavuşdırmışdı!..

İndi “Qızıl Çin – Rus” müşterek hükümeti astında qalgan Şarqi Türkistanda “14
millet”deb bir maqam tutdirdilar… Oquvçılarımızga pekde yabancı bolmagan bu
tabir(1) 509 , künüñ birinde Şarqi Türkistanda da, Garbi Türkistanda bolganıdık,
birniçe cumhuriyetniñ(!) toguşiga bir maqdama bolurmi deb tüşünemiz. Aynı qandan
bolgan aynı til bilen söyleşken bir ülke khalqını, “Parçalaki yuta bilesin!” qaidesine
binaen parçalamaqdadırlar.

Türkistandagı müstevli unsur (Çin ve Rus), Türkistan Türk umumi nüfusuna


nazaran nisbet tutacaq bir sanda emesdir. Ama her ikisiniñ de ötedenberi şiddetle
tasarlayıb keldikleri bir “Muhaceret planları”bardır, ki bu şom siyaset keyinki
künlerde cidden küçeyib ve ciddi suretde tatbiq etilmekdedir.

Rusnuñ Garbi Türkistandagı muhaceret siyaseti bilen, Çinniñ Şarqi Türkistandagı


muhaceret planı haqqında(2)510oquvçılarımızga artıqça yorgunluq berib olturmasdan
yalgız şu cihetni isletib ötemiz, ki bu meşum muhaceret siyaseti, her vatan siver
Türkistanlınıñ daima köz aldıda tutişi lazım mühim ve tehlikeli meselelerden biridir.

*
Yaş Türkistan,İyul-Avgust 1939, San 116- 117, S. 44-50.
509
(1) "Yaş Türkistan"nıñ ötken yıl 100 inçi sanındagi “Şarqi Türkistan İnqılabıga Bir Qaraş”
maqalesine baqılsın.
510
(2)"Yaş Türkistan"nıñ ötken yıl 103 ve 106 nçı sanlarına baqılsın.
858

Mecmuamızda yazılgan mukhtelif yazılarda “Şarqi Türkistanda on tört millet”(!)


efsane ve hezeyanınıñ mahiyetini añlatmaqga çalışqan idik. Bukün, Çin Merkezi
“Çuñ – Çiñ”de çıqmaqda bolgan “Yurt” mecmuasınıñ bu haqdagıbaş yazısı cidden
nazarı diqqatimizni celb ve bu bahisge tekrar temasımız üçün vesile teşkil etdi.
“Yurt”nuñ 5, 6 ve 7 nci sanlarındagı, A. Pulad Efendiniñ“Türkistanda On Tört
Ulus” başlıqlı yazısından köremizki “Qızıl Urumçi Hükümeti” tarafından ortaga
atılgan bu şom nazariye, Çin Merkezinde de ragbet körüb eñ ciddi ve agır başlı
matbuatga da aks etken. Bunuñla, merkezi, Çin Hükümeti bilen Urumçi Hükümetiniñ
istismar istismar siyasetlerinde hiç bir farq ve ayerma yoqlugi birkere daha açıqca
meydaña qoyulgan boladır. Vaqıa biz, atalarımıznıñ meşhur sözlerini unutmagan ve
zaten düşman bir düşman ekenini bilsek de bazı gafil ve khain(3)511 kimselerniñ kör
olası közlerine bu haqiqatni yine de açıqraq körsetib, soqmaq isteymiz.

“Yurt” mecmuasınıñ bu üç sanında intişar etken khili toluq yazını khülasa qılıb
ötemiz. Körünedir, ki vatan ve millet siverlerniñ bu haqdagı tüşünceleri arasında hiç
bir ayrılıq yoqdur. Yurtımiz ve ulusumuznuñ maruz bulundugi tehlikeler; muvaqqati
mahkumiyetlerdegine emes, bu mahkumiyetniñ tevlid etdiki, Türk ırqınıñ bariz
vasıflarından bolgan birlik esaslarınıñ baltalanmasındadır. Türkistannıñ Togu
qısmındagı hareketler, Batıdagı yikirmi yıllıq tecrübeniñ mahsulesini teşkil etedir.
Onuñ üçün bu “Türk bütünligi”ne qılıngan qasdnıñ astında “Til birligi”de tehlikege
kirgen boladır. Daha 1936 ncı yılları mekteblerde, Savet ülkesindeki “Latin Esasında
Uygur Elifbesi”ni tatbiqge yeltenirken, ibtidai mektebniñ ikinci sınıfından başlab
Khıtayca, Rusça til dersi mecburi suretde kirtilmek istenmişdi… Oquvçılarımız
diqqat etseler Ulug Türkistanda ve Rusya esiri Türk ülkelerinde tatbiq etilmekde
bolgan Qızıl siyaset, şaşmas bir yoldan muayyen hedefige togru ketmekdedir...

Bu on tört millet efsanesiniñ içinde aynı ırq altı ayrı millet halinde sanalgan kibi,
eyrafda mahalleleri bolmagan Şiverler, Mancu, Khıtay, Sulunlerle khususen “Aq
Rus” ünvanıyla Türkistanga iltica etib ve bu soñ inqılabda Türkler zararına khili
mühim rol oynab, eñ nihayet Qızıllaşa bilgen bir avuç Rus qaçqını da Şarqi

511
(3) Şu sanda İsa haqqında yazılgan maqalelerge baqılsın.
859

Türkistanlı bir “Millet” halinde sanaqga dakhil qılıngandır… Mongol ve Dunganlar


bu sanadıgmız “Milletler” içinde nisbeten biryekün tutqan unsurlar. Rusyadan
yeñiden ketirilmekde bolgan Rus ve Khıtaylar bilen “Çanqay – Şek”niñ khususi
müzahereti yüzünden Türkistanga aqan yeñi Khıtay muhacir seli; hudud boylarını
işgal etmekde ve eñ münbit araziye iskanetilmekdedirler. “14 millet, tört milyon
ahali; altı büyük şiar(4)512 sayesinde refah ve saadetge qavuşdı!”degen Qızıl Urumçi
naqaratı, bukün artıq “Çuñ – Çiñ”de aks sadasını bermekge başladı!..

Biz bu yerde bahisni fazla uzatmasdan, biraderimiz Pulad Efendiniñ“Yurt”


mecmuasındaki baş maqalasını khülasa etmekle iktifa itemiz. Bu maqala, bir tarafdan
Türkistan Türkiniñ agır ve tehlikeli anlarda (Bu mecmuanıñ o yerde turub bu şekilde
bir yazı yazması herhalde fazla ıztırab tuydıgından ileri kelgen cidden tehlikeli bir
işdir.) bile ne qadar samimi ve yürekden Türkci ekenini körsete, ikinci cihetden
“Ulus” mefhumini Türkcilik noqtasından pek uzaqlarda olmasına ragmen ne qadar
açıq ve her türlü “Neyrenk”lerden azade tüşdikini açıq ifade etmekle zamani
medaalarımıza canlı misal teşkil etmekdedir…

* *
*

“Yurt” san – 5: “… Bu yaqın arada bu söz bu yerde, kerek künlük, kerek yedilik
ve aylıq yıgmalarda sıq – sıq körülgeni başladı.”deb sözge kirişken tuqqanımız,
“Türkistanda uluslarnıñ köbligi ve türlüliki şaşarlıq bir işdir… Biz ökce bu sözge
onça qulaq salıb tiñlemes idik, oynab aytılgan söz deb ötüb kiter idik. İmdi bu sözler
oyundan çıña çıqıb, agızdan kagıd yüzine tüşkeni turdı!..”demekle meseleniñ Khıtay
merkezinde ciddiyet alganını işaret etedir. Eskiden ehemmiyet birilmegenige sebeb
qılıb: “Bu khayali nerselerniñ gazeteci ve yazıçılarnıñTürkistanga seyahati
esnasında tuyub, tiñlediklerini efsanevi şekilde oquvçılarıga añlatmaq üçün
yazdıqları maqala ve kitablarındagı, daima körülüb kelmekde bolgan, khatalardan

512
(4) "Yaş Türkistan"nıñ 106 nçı sanındagi Baş maqalege baqılsın.
860

biri bolub ehemmiyet berişge arzimes degen qanaatden ileri kelgenini” söyleydirde
bu sandagı yazısını şu satırlar bilen tügetedir:

“Mene, şu biz ehemmiyet bermegen mesele, Türkistandagı özgerişden keyin o


yerde (Türkistanda) qurulgan hükümet tarafından her birige birer qurum (Teşkilat)
[5] 513 qurulub berilgeniden birer müstaqil millet bolub qaldılar. İmdi bu yerde
(Merkezi Çinde) de bundan küç alıb “Türkistanda on tört ulus!” diyişden tartınmas
boldılar…”

“Yurt” san – 6: Bu sandagıbaş yazıda“Ulus” tabiriniñ ilmi evsaflarını özide


toplagan bir yıgım “İl”ge diyilişini qayd etib misal üçün Eslav ırqını aladır da,
mukhtelif yerlerde yaşagan Eslav ırqınıñ bir birige yaqınlıq ve okhşaşlıgını tekşirib:

“… kileylik Türklerge; bukün “Lop” çölinde ve Khotan yılgasında yaşagan bir


Türk ile Aq deñiz (Orta deñiz, Türkiyeniñ Garb sahili. M.) yaqasında Türkçilik
qılgan bir Yörük Efe (O yerlerde yaşagan Türkler. M.)niñ Tus ve Cusunce aralarında
nime ayrımlar bar?..” deb renk ve antropoloji noqtasından bolgan okhşaşlıqarını
añlatıb “Eger bir tekşirici bu iki Türkni bir yerge ketirib qarasa aralarında bir
ayırma tapalmas, qaysı aga – qaysı ini ekenini ayeralmas!..” hükmiyle tuygu ve
tilekçe bir birige baglañan Türk ulusi arasındagı has cihetni töbendekiçe qayd etedir:

“Taqla – Maqan çölindeki yarı köçebe birisimi İstanbulni bilir, ne tarafda ekenini
ve o yerde kimler bolganını örgenmişdir. Bir Türknüñ qaygusi oni aglatır, bir
qandaşınıñsevinci onı sevindirmekge, küldürmekge kafidir. Ortada bir “Bag”
(Rabıta) bardır. Bazıları derlerki bu, “Din bagı” dindaşlıq tuygusıdır… Halbuki bir
Arab, bir İranlı, nihayet bir Dungan de müslümandır. Bunlar bir Türk üçün hiçbir
zaman yürekden qaygırmaslar… Lakin bir Türkistanlınıñ öz qandaşı bir Türkge
bolgan sevgisi özgermes ve sözkötermes şekilde yürekdendir!”deb din
birlikiniñ“Ulus” mefhumindeki yeriniñ küçsiz ikenige köbgine misaller ketirib, “Til
birliki”niñ rolünden ve Türklerdeki til birlikiniñ başqa hiçbir ulusga nasib bolmagan
513
(5) Bu on tört milletniñ her biriniñ ayrım bir “Aqartış uyuşması” digen qurumi bolgan idi.
M.
861

şekilde mütebariz ekenini toluq ve etraflıca añlatıb yakhşı misaller bilen medaasını
küçlendirgen. Ulus tabiri üçün lazım bolgan evsafdan “Körenek” (Etnografik) birliki
üstünde turub Türklerniñyerdegiştirmekle de müşterek tarzı hayat ve
meyişetlerindeki okhşaşlıqdan etraflıca bahs etedir de: “Çinlilerde din ve til ayırması
khili közge körünür şekilde bolsada “Körenek birlik” yine de mütebarizdir. Onuñ
üçün bunlar bir ulusdur.”deb etnografik vasıfnıñ ulus tabirindeki rolini öz
yaqınından bir misalle musuqalandırıb soñ sözini yani “Türkistanda on tört
ulus”demekniñ togru bolub bolmaganı haqqındagı neticeni yedinci saña qaldıradır.

“Yurt” san – 7: “Türk İlinde On Tört Ulus” başlıqlı yazıda tuqqanımız Pulad,
okceki iki maqalasıni khülasa qılıb, 1 – Til birliki, 2 – Tos – Cusun (Renk ve
Antropoloji) birliki, 3 – Din birliki, 4 – Añ ve tuygu birliki, 5 – Körenek birliki
bahislerini birer – birer tekşirib, misaller bilen yıgım ilge “Ulus” ismini bermek üçün
ne kibi esaslar lazım ekenini tahlil etedir.

Bukün kolımızga kelgen“Yurt”nuñ bu soñ nüskhası (April 1939) bu bahis


haqqındagı neticeni berib tügete almasada (Maqalaniñ miadı kelecek sanlarıga
qalgan.) biz özimizçe netice çıqarıb aldıq. Gayrı müsaid şerait içinde bulunmasına
ragmen bu parçalama siyasetine qarşı ilmi bir yolla protesto etib çıqqan vatan ve
millet siver yurtdaşlarımıznı alqışlamaq eñ zevqli vazifemiz deb bilemiz.

Biz bu yasama “Milletler” meselesini, khususen Türklerniñ parçalanıb birer


millet imiş kibi körsetilişini ötedenberi şiddet ve nefretle qayd etibkeldik. Bukün bu
tabir Çanqay – Şekniñ de tilige tüşken bolsa, bunda yeñi bir nese körmeymis. Çünkü
biz, Çanqay – Şek ile Şeng – Şi – Tsainiñ Mosqva ile aynı fikir ve aynı yolda ekenini
daima yazıb kelmişdik… Biz Khıtaydan başqa bir nerse kütmes idikki zaten…
Mecdeddin Ahmed.
862

İSİMSİZ BİR RİSALENİÑ İÇ YÜZİ*

Postaçınıñ tapşırdıgı pakit Mısırdan bolganıga köre mürseliniñ kim ekenini


tüşünmekge vaqit qalmasdan mesele añlaşılıb qaldı… Açılır – açılmas körüne
başlagan Çanqay – Şek resimleri ve başqa nişanelerinden, qızıl teşviqatçılarnıñ Mısır
sahiline kelib çıqqanı belliydi.

İbareti, Arabî, yazılışı salis, tertibi yerinde, tahriri küzel bu “İsimsiz Risale”niñ
meram ve mefhumi, evvelden akhirgaça üç – tört mevzuda bir mazmundan ibaret idi.
İsa Yusufnuñ qurnazça işlegen bu işi menfi bir muvaffaqiyet demekdir.
Bizniñyolımız ve gayemizge ayqırı bolgan bu risaleni oqumadan turub merhum Qoca
Kemalniñ;

Hamiyetli olan mazluma el çekmez mürüvvetden,


Köpkedir, zevq alan seyad bi insafa khıdmetden!

şiiri bala ikhtiyar zihnimizni meşgul etdi… Düşman tigirmenige su açıb bermekçi
bolub qolıda kitmen Nil deryasını yaqalab yürgen bu “Azamet”niñ; ismi yazılmagan,
tarikhi qoyulmagan, adresi körsetilmegen, matbaası yaşırıñan bu “Esrarengiz”
teşviqat risalesi, Ulug (Şarq ve Garbi) Türkistanlılarnıñ adresige posta ile ayrı – ayrı
yubarılgan idi!..

Qızıl Khıtay, İslam qalbine Müslüman kisveside kizgen birniçe satqın arqalı
kirmek istegeniden muqaddes Quranı Kerim ayetleri, Resulü Ekrem hadislerini
yerinde bolmagan tefsirlerle hüccet ve iddaalarga delil olaraq körsetiş cesaretini
küstahca irtikab etkenler. İslam alemini igfal üçün qullanılgan bu delail, muqaddes
dinimizni menfur gaye ve gayrı meşru teşviqatlarıga alet etmek istegenlerige açıq
misal idi.

*
Yaş Türkistan,İyul-Avgust 1939, San 116- 117, s. 50-53.
863

Bu teşviqat varaqasında şu bahislerni uçratdıq:

1- Qızıl Khıtay sergerdesi Çanqay – Şekniñ nutqi,

2- Cuñ – Hsi isminde bir Dunganniñ“Mareşal El Müslim” ünvan ve sıfatıyla


teşhir etib bu yasama Müslüman General namından İslam alemige khitaben bir
maqala,

3- Doqtor Cuciya – Hoa ve General Hu – Yadtsu namındagı iki Khıtaynıñ


tercüme halleri ve onlarnıñ“Mümin mümıñe tirgeleb tizilgen taşdık” ve “Vatannı
sivmek imandan”ga okhşaş hadislerle başlab Ayeti Kerimeler bilen tolgan
khitabeleri. (Diqqat buyurulsunki bu khitabnı Khıtay yazmış imiş!..)

4- “Vu – Cung – Sing”niñ“Düşman hücumine qarşı müdafaa üçün iki quvvet


lazım: Birincisi qural quvveti, ikincisi Ruhi Quvvet!..”degen sözini bahsi mevzu
qılıb, “Marks – Lenin” mezhebiniñ meşhur iddaalarını “Sun – Yat – Sen” (Çin
Cumhuriyeti muassi) namından naql ile sahifeler toldırgan İsa Yusufnuñ meşhur
yazısı… İsanıñ bu maqalası ötken yıl Hac mevsimide “Mina”da söylediki yaqımsız
sözleri, qöpal hikaye ve teşviqat safsatalarınıñ aynıdır. Bu maqalanıñ soñı: “Ya Rus
ya Khıtay ikisinden birini degende yurt tınç ve khalq aram boladır!” cümleleriyle
tögeyedir…

Bu “Gemnam” risaleniñ mahiyeti, yuqarıda ketirdikimiz münderecatından da


añlaşılgan bolsa kerekdeb oylaymız. Bizçe Qızıl Çin siyasetcileriniñ bu teşviqat
şekillerine bir diyecekmiz yoq, hele tapıb algan yalaqaçıları khıdmetini tam
manasıyla ötüb, tuzni halalladı!..

Asrımıznıñ taqazasınça, bolub turgan mücadele ve muharebelerde din birliki bilen


ırq birliki arasında yer bilen kök qadar farq bar. Khususen ne dinde, ne milliyetde
birliki bolgan umumen dünya Müslümanlarıyla khususen Türkistan Türkleriniñ bu
Khıtay cidalinde nime qılışları kütüledir?.. Şayed qızıl teşviqatcılar zulüm ve esaret,
istila ve gasbnıñ menfur ekenini idrak etken bolsalar nige; “Çin – Rus Qızıl
864

celladları ne deb qol astlarındagı Türk – İslam kitlesiniñ qurtuluş hareketini bi


rahimane bogarlar ve niçün milli mücadeleciler bilen vahşice küreşedirler!” bunı
muakheze qılmaydırlar?!. Ah!.. Bu satqınlarnıñ pul muqabilinde ifasını der uhde
etdikleri vazife başqa…

Bu teşviqat varaqasınıñ mahiyetini bilemiz. Artıq Ulug Türkistanlılar bu kibi köz


boyamalarga aldanuv devrinden ötdiler, tecrübelerniñ agır künlerini atlatdılar! Bu
“Mutavassıt” İsa ve okhşaşlarını “Bizden emesdir!”degen yurtdaşmıznıñyerden
kökgece haqqı bar. İsa; dini, milli ve vatani vazifeden uzaqlaşdırıb Qızıl Khıtay –
Rus yardımıga çagırsa “Cehennemge davet”deb telaqqi etmek üçün bundan artıq
sebebmi lazım?..

Bizge mukhtelif perdeler arqasıga saqlanıb rehberlik qıluçi her qaydag


mürşidlerden toyduq. Biz belli ve çizilgen “Milli istiqlal”yolımizda özimizden
bolgan alemdarlarımız arqasında yüreymiz. Khıtay – Rusnuñ Qarası, Aqı, Qızılı
hammesige lanet; onlarnıñ quyrugı bolub bizni azıtmaq istegenlerge ebedi
nefret!..Ulug Türkistan birlikini bozmaq ve araga münferit tokhumini salmaq istegen,
birader ve dost kisvesinde düşman faydasına işlevçilerni de insaf ve diqqatga davet
etib qalamız!

Mekke: Subutay.
865

Muhacirler Turmuşudan:

MISIRDA ŞARQİ TÜRKİSTANNIÑ TARİKHİ BİR KÜNİNİ İSLEŞ*

Her milletniñ eñ khoşluq ve saadetli küni qulluqdan hürlükge, öziniñ milli


istiqlalige erişken küni bolganı kibi eñ şeqavetli ve perişanlıq küni de milli istiqlalin
yoqaltıb yatlarnıñ boyunturıgına tüşüb hürlükden qulluqga maruz qalgan künidir.

Her millet öziniñ milliyetni saqlamaq üçün milli adetlerini, milli bayramlarını
milli matemlerini taşlamaslıq lazım.

Biz Türkistan Türkleri dünyada eñ büyük İmparatorluqlar – Khaqanlıqlar


Qaanlıqlar qurgan ve eñ büyük medeniyet igesi bolgan necib bir millet olsaqda soñ
asırlarda milli istiqlalimizni yoqaltıb dünyada eñ vahşi ve yertqıç millet bolgan Rus
celladlarıyla Khıtay kibi pis milletlerniñ qolunda ezilmekdemiz.

Khıtaylar milli tuygumuzni öldirib Khıtay ruhi bermek maqsadıyla bizlerni milli
adetlerimiz, milli bayramlarımız, milli matemlerimizden tusub qaytarıb keldi ve
kelmekdedir. Altmış yıldan biri Khıtay vahşileri Türkistanlılarnı ezib
Khıtaylaşdırmaq üçün çalışıb kelsede muvafıq bolalmadı ve bolalmayacaq.

Biz hem bu milli düşmanlarımıznıñ qurgan qara planlarınıñ tiskerisinçe yürüb


özimizniñ milli barlıgımıznı saqlab qalmaq ve balalarımızga milli ruh ve milli tuygu
bermek maqsadıyla özimizniñ milli adetlerimizni taşlamay balalarımızga istiqlal
fikrini berib terbiye qılmaq milli vazifemizdir.

Biz Türkistanlılarnıñ başımızga kelgen eñ agır ve felaketli künlerden biri May


ayınıñ 17 nci künidür.

*
Yaş Türkistan,İyul-Avgust 1939, San 116- 117, s. 54-56.
866

Çünkü bukün (1877) – 17 nci May Şarqi Türkistan Devletiniñ Khanı Atalıq Gazi
Yaqub Khan Bedevletniñ ölgen ve Şarqi Türkistan Türk devletiniñ Khıtay tarafından
yimirilib milli medeniyetimiz Khıtay celladlarınıñ kirli pençesinde tar u mar bolgan
kün bolganıdan biz Türkistanlılar üçün eñ felaketlik ve qaygılıq büyük bir milli
matem künidür.

Altmış niçe yıldan biri biz Türkistanlılar Khıtay boyunturugunda özimizniñ milli
bayram ve milli matemlerimizni isleb ve qarşılab milli vazifelerimizni eda qıla
almasaqda özimizniñ milli barlıgımıznı saqlab kele aldıq.

Biz Mısırdagı Türkistanlı vatandaşlar 17 nci Mayda bu mühim milli matem künini
qarşılamaqga qarar berib“Türkistan yurdunda” toplandıq. Meclismiz baş
istiqlalçimiz Mustafa Çoqay Bek, General Mahmud Muhiti resimleriyle bizetilgen
üyde açıldı. Khotanlı Qari Abdülgafur Efendiniñ yaqımlı Quranı Kerim tilaveti ile
başlanıb, tilavetniñ sevabını Türkistan mücadeleçileri, bütün şehidlerimiz ve Atamız
Merhum Atalıq Gazi hazretleriniñ ruhına bagışlagan Elhac Mehmed Yunus
Efendiniñ balig duası taqib etdi.

Soñra Türkistan yaşları birlikde Türkistan Milli İstiqlal Marşını oqudı ve


yurtdaşımız Abdülaziz Makhdum Çingiz Efendi Türkistannıñ tört mıñ yıllıq
tarikhinden icmalen ve Yaqub Khannıñ haletinden ve fütühatından, milletge ve
medeniyetge qılgan khıdmetlerinden bahs etib Khıtaylarnıñ qaysı yollar bilen
Türkistannı istila qılganını, Khıtaylarnıñ Türkistan üçün qurgan planlarını açıq beyan
qılıb ötdi ve vatandaşlar tarafından köb tesir ile tiñlendi.

Bundan soñra Kaşgarlı İbrahim Efendide Türkistannıñ soñ vaziyetini nihayet


tesirli sözler bilen qıldı. Meclisde bolgan Türkistanlılar hammemiz büyük bir ümid
ve küçlü bir intiqam hissi ile samimi hasbihaller qılışıb şunuñ ile meclis tamam bolub
mihmanlarga ziyafet berildi. Meclisimiz saat 4 den 7 ge qadar devam qılıb köb tesirli
keçdi.
Türkistanlı Oqtay
Qahire 17/5/1939
867

RESİMLER
868

1907-1928 yılları arasında Doğu Türkistan Çinli Genel Valisi Yang Tsen Hsin (Yang
Zeng-xin)’in resmi. (Görsel, Seyfeddin Azizi’nin “Ömür Destanı Zulüm
zindanlarında (Anılar)” isimli eserinden alınmıştır.)
869

1928-1933 yılları arasında Doğu Türkistan Genel Valisi Jin Shu-ren (Cing
Şurin).(Görsel, Seyfeddin Azizi’nin “Ömür Destanı Zulüm zindanlarında (Anılar)”
isimli eserinden alınmıştır.)
870

1933-1944 yılları arasında Doğu Türkistan Genel Valiliğini yapan, Çinli komutan
Sheng Shi-cai’nin resmi. (Görsel, Seyfeddin Azizi’nin “Ömür Destanı Zulüm
zindanlarında (Anılar)” isimli eserinden alınmıştır.)
871

Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti


Olağanüstü Delegesi Doktor Mustafa
Ali Bey’in “Yaş Türkistan”
dergisi’nin 51. Sayısında yayınlanmış
olanresmi.

DoğuTürkistan Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Gazi Hoca
Niyaz Hacı’nın“Yaş
Türkistan”dergisinin 52.
sayısında yayınlanmış olan
karakalem portresi.
872

1931 yılında Kumul’da başlayan


Doğu Türkistan inkılâbına katılmış,
Doğu Türkistan’daki iç
mücadeleleri bitirmede ve Doğu
Türkistan Hükümetini kurmakta
faaliyet göstermiş olup ayrıca Doğu
Türkistan Hükümeti’nde Sağlık
Bakanlığı görevinde bulunan,
“İstiklal Cemiyeti”nin
başkanlığınıda icra etmiş olan İşan
Hoca Hani’nin ölümü
münasebetiyle, “Yaş
Türkistan”dergisi 60. Sayıda
yayınlanmış olan resmi.

Doğu Türkistan Hükümeti’nin Harp


dairesinde yüksek görevlerde
bulunmuş Sultan Bek Bahtiyar Bek
Efendi’nin “Yaş Türkistan” dergisi
69. Sayıda yayınlanmış olan resmi.
873

“Yaş Türkistan” dergisi 85.


Sayıda yayınlanan, Mayıs
1826’da Cihangir Han’ın
topladığı askerlerin komutanı
olarak Kaşgar şehrindeki “Devlet
bağ” denilen bölgede Çin
ordusunu yenerek Kaşgar’ı
kurtaran eski Andican Kalesi
Komutanı İsa Datka’nın portresi.
874

Mısır’da “Takiyyet el Bestami” ismindeki Türkistan misafirhanesinde, Türkistan’da


ölen şehitler’in ruhu için ve Kızıl Ruslar’a oyuncak olan Chiang Kai-shek’in
dünyadan yok olup gitmesi ve Türkistan’ın milli bağımsızlığına sahip olması için dua
merasimine katılan Türkistanlılar. “Yaş Türkistan” dergisi sayı 109.
875

1931 Doğu Türkistan İnkılâbında


kardeşleri Musul ve Maksut Beylerle
beraber aktif rol almış ve Doğu
Türkistan Cumhuriyeti Ordusu Genel
Kurmay Başkanlığı vazifesinde
bulunmuş olan General Mahmut
Muhiti’nin “Yaş Türkistan” dergisi
112. Sayıda yayınlanmış olan resmi.

General Mahmud Muhiti’nin yanında


Miralay (Albay) rütbesiyle bütün
savaşlara katılmış ve son dönemlerde
Kaşgar’da Mahmud Muhiti’nin
karargâhında başkâtiplik görevini
yürütmüş olan Abdullah Bey Naimi’nin
1938 yılının ortalarında İstanbul’da
çektirdiği bir resmi.
Yaş Türkistan dergisi 112. Sayıda
yayınlanmıştır.
876

ÖZGEÇMİŞ

Fedai Küpoğlu 13.02.1985 tarihinde İstanbul’un Fatih Semtinde doğdu. İlk Okulu
1995 yılında Güngören İlçesinin Tozkoparan Mahallesinde Doktor Lütfi Kırdar İlk
Okulunda tamamlayarak yine aynı mahallede yer alan Ali Fuat Cebesoy İlköğretim
Okulunda Ortaokul’u 1998 yılında bitirdi. Aynı yıl Tozkoparan Osman Ülkümen
Lisesinde öğrenimine başlayarak 2001 senesinde mezun oldu. 2006 yılında
Kırgızistan’ın Bişkek Şehrinde yer alan Yusuf Balasagın adındaki Kırgız Milli
Üniversitesi’nde Lisans Öğrenimine başlayarak bir yılı Rusça hazırlık eğitimi olmak
üzere beş yıl süren öğrenimini 2011 yılında “VI. – VII. Yüzyıllarda Ulu Türk
Kağanlığının Siyasi, Sosyal ve Ekonomik Yapısı” isimli tezi ile tamamladı. 2013
yılında girdiği Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde Yüksek Lisans Eğitimine
başlayan Fedai Küpoğlu halen bu üniversitede yüksek lisans eğitimini
sürdürmektedir.
877

HARİTA

Çalışmamızda adı geçen Doğu Türkistan şehirlerini gösterir haritadır.

You might also like