Professional Documents
Culture Documents
T.C.
MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
MART 2019
2019
IV
ÖZET
Doğu Türkistan ile ilgili pek çok çalışma yapılmıştır. Tüm bu çalışmalar ele
aldıkları dönemler ve konuları itibariyle büyük öneme haizdir. Bizim bu
çalışmamız ise 1931 yılında Kumul’da Doğu Türkistan inkılâbının başlaması
üzerine, Türkistan Milli Birliği tarafından Doğu Türkistan’a gönderilen ve birliğin
yayın organı olan “Yaş Türkistan” dergisinin muhabirliğini yapan Mecdeddin
Delil’in bölgede cereyan eden olaylar ile ilgili “Yaş Türkistan” dergisinde
yayınlanan makalelerini içermesi bakımından ayrı bir öneme sahiptir.
Ayrıca çalışmamızda 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili çeşitli
kaynaklarda yer alan bilgiler incelenerek hem kendi aralarında hem de “Yaş
Türkistan” dergisi makaleleri ile karşılaştırılarak konunun analizi yapılarak bu
meseleye dair bilgilerin pekiştirilmesine çalışılmıştır.
VI
ABSTRACT
The issue of East Turkestan still maintains its warmth today. Today, the events
in East Turkestan, which is continuing its existence as the Shing Cang
Autonomous Region under the administration of the People's Republic of China,
are occupying the agenda of our country and the world public opinion. The
uprisings of the people of East Turkestan against the Chinese government during
various periods have left deep traces in history and even though independence at
various periods has been gained, they have been short-lived.
There have been many studies on East Turkestan. All these studies have great
propositions as regards the periods and subjects they deal with. Our work is based
on the fact that Mecdeddin Delil, who was the correspondent of the "Yash
Turkistan"magazine, which was sent to East Turkestan by the Turkistan National
Union and published in the Union, on the beginning of the East Turkistan
Revolution in Kumul in 1931, has a separate prescription for its inclusion in its
published articles.
In our work, 109 pieces were published on 53 issues from 42nd to 117th issue
of "Yash Turkistan", on the political history of East Turkestan, the struggle for
independence, the freedom struggle, the importance of this struggle for the
Turkish world, transcription to the Latin alphabet, and translation into
contemporary Turkish.
VII
ÖNSÖZ
İÇİNDEKİLER
KABUL VE ONAY SAYFASI.......................................................................................... II
BEYAN SAYFASI ........................................................................................................... III
ÖZET................................................................................................................................. IV
ABSTRACT .................................................................................................................... VII
ÖNSÖZ .......................................................................................................................... VIII
İÇİNDEKİLER .................................................................................................................. X
KISALTMALAR .......................................................................................................... XIIII
TRANSKRİPSİYON SİSTEMİ .................................................................................... XIIII
GİRİŞ .................................................................................................................................. 1
1. BÖLÜM ........................................................................................................................ 11
1. DOĞU TÜRKİSTAN.................................................................................................... 11
1.1. DOĞU TÜRKİSTAN’IN KONUMU VE COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ ............ 11
1.2. DOĞU TÜRKİSTAN TARİHİNE BAKIŞ ....................................................... 15
1.2.1. XVII. Yüzyıl’a Kadar Doğu Türkistan’ın Kısa Tarihi .............................. 16
1.2.2. Çin (Mançu) İstilası Ve Hocalar Dönemi.................................................. 18
1.2.3. Yakup Han Bedevlet Atalıkgazi Dönemi .................................................. 20
1.2.4. Çin’de Sun Yat Sen Devrimi’nin Ardından Doğu Türkistan ve Kumul
Ayaklanması .............................................................................................................. 23
2. 1933 DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM CUMHURİYETİ ................................................ 29
2.1. DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM CUMHURİYETİNİN KURULUŞU, KABİNESİ
VE DEVLETLEŞME ÇALIŞMALARI........................................................................ 30
2.2. DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM CUMHURİYETİ’NİN YIKILIŞI .................... 33
2.3. 1937-1949 YILLARI ARASINDA DOĞU TÜRKİSTAN ............................... 38
2. BÖLÜM ........................................................................................................................ 48
1. “YAŞ TÜRKİSTAN”.................................................................................................... 48
1.1. “YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİ ....................................................................... 48
1.2. “YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİ YAZARLARI ............................................... 54
1.3. “YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİNİN DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM
CUMHURİYETİ İLE İLGİLİ YAYIN FAALİYETLERİ ............................................ 58
2. “YAŞ TÜRKİSTAN” DERGİSİ EDİTÖRÜ MUSTAFA ÇOKAY’IN HAYATI,
SİYASİ FAALİYETLERİ VE YAYINCILIK ÇALIŞMALARI ..................................... 64
XI
KISALTMALAR
TRANSKRİPSİYON SİSTEMİ
1
Bu konuda bkz. Esen Tursun, “Mecmuamıznıng Tili Hakkında”, Yaş Türkistan, 27 (1932), s.17-
20.
1
GİRİŞ
Maalesef ülkemizde 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili pek bir
çalışma yapılmamaktadır. Doğu Türkistan tarihi ile ilgili kaynaklarda yer alan kısa
bilgiler ise tatmin edici yeterlilikte değildir.
Prof. Dr. Alimcan İnayet’in tespitlerine göre, Doğu Türkistan ile ilgili tarih
alanında 29 adet Yüksek Lisans ve Doktora Tez çalışmaları yapılmıştır. Bu 29 adet
çalışmanın 20’si yüksek lisans 9’ı ise doktora tezidir. Prof. Dr. İnayet dil, tarih,
coğrafya, edebiyat, uluslararası ilişkiler, ekonomi, eğitim, sosyoloji, sanat, din,
folklor alanlarında 167 adet tez çalışması yapıldığını, bunun 121 tanesinin yüksek
lisans 46 tanesinin ise doktora tezi olduğunu belirtmektedir. Ayrıca Alimcan İnayet
2
Türkistan’ın coğrafi konumu, nüfusu, yerüstü ve yer altı zenginlikleri, iklimi ve ticari
faaliyetleri ile ilgili bilgiler vererek başladığı eserinde, Hun devrinden başlayarak,
Doğu Türkistan’ın tarihine dair bilgiler verilmektedir. Kumul İnkılâbının başlaması
ve Doğu Türkistan geneline yayılarak 1933 yılında Doğu Türkistan İslam
Cumhuriyetinin kurulmasıyla sonuçlanan milli hareketi ve bu harekette üstlendiği
rolü ortaya koymaktadır. Bu eserde verilen bilgiler ile “Yaş Türkistan” dergisinde
yayınlanan makaleler karşılaştırıldığında net bir şekilde örtüştükleri ve verilen
bilgilerin birbirilerini tamamlar nitelikte olduğu açık bir şekilde görülecektir.
Mehmet Emin Buğra, eserinde ayrıca 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetinin
yıkılışı ve ardından gelişen olaylar ve 1944-1949 yılları arasında cereyan eden
hadiselere ve bu hadiselerde üstlendiği rollere dair bilgiler de vermektedir. Mehmet
Emin Buğra, eserini kaleme aldığı dönemde Doğu Türkistan’daki iktisadi, askeri ve
kültürel hadiseler ile ilgili bilgiler vererek kitabını sonlandırmıştır.
İsa Yusuf Alptekin’in “Esir Doğu Türkistan İçin İsa Yusuf Alptekin Mücadele
Hatıraları” eserinde bu döneme bizzat tanıklık etmiş bir kişi olarak kendi hatıraları
içerisinde verdiği malumatlar ve yaşadığı olaylar üzerinden 1933 yılında kurulan
Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili bilgilere ulaşıyoruz. İsa Yusuf Bey’in bu
eserinde adı geçen dönem ile ilgili yaklaşık 10 sayfalık bilgi yer almaktadır. İsa
Bey’in diğer bir eseri olan “Doğu Türkistan Davası”nda ise yine Kumul İnkılâbı ve
1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili hemen hemen 10 sayfalık bilgi
verilmektedir. 1944-1949 yılları arasında cereyan eden olaylar ile ilgili ise 43
sayfalık bir bölüm ayrılmıştır. Burada G.P.U tarafından Rusya’dan getirilen
uzmanlar tarafından Türk halka uygulanan işkencelere kadar çok önemli bilgiler
verilmektedir.6
kurulunun olağan üstü toplantısı “Karar Rakam 30” maddelerinden ibarettir. Sadece
şu durum dahi “Yaş Türkistan” dergisinin ne denli önemli çalışmalara imza attığını
gözler önüne sermektedir.7 Kitapta ayrıca 10 sayfalık bir kısım ise 1944-1950 yılları
arasında gerçekleşen olaylar ve ilan edilen Doğu Türkistan Cumhuriyeti ile ilgili
bilgilerden ibarettir.
Amaç Karahoca müstear isimli gerçek adı ile Polat Turfani’nin kaleme aldığı
“Doğu Türkistan Çin Müstamlekesi” 8 isimli eserin sunumunda da belirtildiği gibi
eser “İsa Yusuf Alptekin ve Mehmet Emin Buğra gibi iki önemli mücahite bir nevi
danışmanlık yapmış olan bir kişinin kalemiyle özetlenmiş bir Doğu Türkistan
Tarihi’dir.” Bu eserde 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili bilgiler 6-7
sayfalık bir bölümde verilmiştir.
Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu tarafından, Osman Batur’un yanında bizzat Doğu
Türkistan hareketine iştirak etmiş olan Nurgocay Batur ile yapılan mülakat
neticesinde kaleme alınan “Özgürlük Yolu Nurgocay Batur’un Anılarıyla Osman
Batur” isimli eser, Altay halkının kurtuluş mücadelesinde yaşadıkları başarıları,
karşılaştıkları zorlukları, gözler önüne sermektedir.
7
Baymirza Hayit, Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi,(Çev. Abdülkadir Sadak),Ankara
1995.
8
Amaç Karahoca, Doğu Türkistan Çin Müstemlekesi, İstanbul 2008.
9
Fuad Kazak, Ostturkistan zwischen den Gross mächten Ein Beitrag zur Wirtshaftskunde
Ostturkistans, Königsberg (Pr.) und Berlin W. 35. Ost – Europa Verlag. 1937.
5
İklil Kurban “Doğu Türkistan İçin Savaş” isimli Çin’in istila politikasını üç
döneme ayırdığı eserinde, Doğu Türkistan’da cereyan eden siyasi olaylara ışık
tutmuştur. Kitapta Moğollar döneminden Yakup Bey Atalık Gazi dönemine kadar
olan dönem ağırlıklı olarak işlenmiştir. Bu eserde 1933 Doğu Türkistan İslam
Cumhuriyeti ile ilgili bir sayfayı kapsamayacak bilgi mevcuttur.10
Mehmet Saray “Rus İşgali Devrinde Osmanlı Devleti İle Türkistan Hanlıkları
Arasındaki Siyasi Münasebetler” isimli kitabında Osmanlı Devleti ile Yakup Han
Bedevlet arasında 1873-1877 yılları arasında kurulan ilişkiler hakkında bilgiler
vermiştir. Yine Mehmet Saray’a ait olan “The Russian, British, Chinese And
10
İklil Kurban, Doğu Türkistan İçin Savaş, Ankara, 1995.
11
İklil Kurban, ŞarkiTürkistan Cumhuriyeti (1944-1949), Ankara, 1992.
12
Konuralp Ercilasun, Tarihin Derinliklerinden 19. Yüzyıla Kaşgar, Ankara, 2013.
6
Ottoman Rivalry İn Turkestan”isimli eserde de adı geçen dönemle ilgili bilgiler yer
almıştır.13
Doğu Türkistan – Uygur Özerk Bölgesi Birinci Başkanlığı ve Çin Ulusal Halk
Meclisi Daimi komitesi Başkan Yardımcılığı gibi çok önemli görevlerde bulunan,
Çin Komünist Partisi'nin 1977'de Merkez Komitesine seçilen ve partinin üst düzey
26 liderinden birisi olan Seyfeddin Azizi, “Ömür Destanı Zulüm zindanlarında
(Anılar)” isimli hatıratında, konumuz olan 1933 Kumul Ayaklanması ve Doğu
Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili kendi görüşlerini de aktarmaktadır. Seyfeddin
Azizi’nin konuya olan farklı bakış açısı nedeniyle çalışmamızda Seyfettin Azizi’nin
verdiği bilgileri “Yaş Türkistan” dergisinde yayınlanan haberler ile karşılaştırma
olanağı bulduk.14
Abdullah Bakır “Doğu Türkistan Milli İstiklal Hareketi ve Mehmet Emin Buğra”,
Erkin Alptekin, “Uygur Türkleri”, Ahsen Utku, “Doğu Türkistan İpek Yolu’nun
Mahzun Ülkesi”, C. Tarbagataylı, “Doğu Türkistan Tarihindeki Bazı Meseleler ve
Çin’ciler”, kitapları da Doğu Türkistan tarihi ile ilgili önemli eserlerdir. Hasan
Bahar’ın, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi I. sayıda yayınlanan,
“Türkistan’ın Coğrafi Konumu ve İlkçağ Kaynaklarına Göre Tarihi” ve Ahmet
Taşağıl’ın İslam Ansiklopedisinde yayınlanan “Türkistan” makalelerinde de Doğu
Türkistan ile ilgili önemli bilgiler mevcuttur.
13
Mehmet Saray, Rus İşgali Devrinde Osmanlı Devleti İle Türkistan Hanlıkları Arasındaki Siyasi
Münasebetler (1775-1875), Ankara, 2017; Mehmet Saray, The Russian, British, Chinese And Ottoman
Rivalry İn Turkestan, Ankara, 2003.
14
Seyfeddin Azizi, Ömür Destanı Zulüm zindanlarında (Anılar), Pekin 1990.
7
“Yaş Türkistan” dergisi ile ilgili yapılmış çok az çalışma vardır. Bu çalışmalardan
2 tanesi Tez olarak hazırlanmıştır. Özellikle Tülay Köseoğlu tarafından “Sovyetler’in
Türkistan'ı Dönüştürme Siyasetine Muhalefet: Yaş Türkistan Dergisi (1929-1939)”,
isimli Doktora Tezi, “Yaş Türkistan” dergisi ile ilgili önemli bir çalışma olmuştur.
Tülay Köseoğlu, birinci bölümünü Türkistan’da Sovyetler’in Dönüştürme
Politikalarına ayırdığı bu çalışmasının ikinci bölümünde, “Yaş Türkistan” dergisinin
yayın hayatına başlaması, derginin amacı, hedefi ve misyonuna değinerek yazar
kadrosu hakkında önemli bilgiler vermektedir. Özellikle kime ait olduğu bilinmeyen
bazı mahlasların çeşitli makaleler sayesinde kimlere ait olduğunu tespit etmiş ve bu
tespitlerini çalışmasında vermiştir. İkinci bölümün sonunda ise derginin diline
değinmiştir. Tezin ekler kısımında dergi makalelerinin analitik özelliklerine yer
verdikten sonra, “Yaş Türkistan” dergisinde yazar adına göre makalelerin listesini
vermiştir.15
Yayınlanmış olan diğer bir “Yaş Türkistan” Tezi ise Ercan Çelebi tarafından
kaleme alınmış olan “Yaş Türkistan Dergisine Göre Türkistan Milli Mücadelesi”
isimli Master Tezidir. Ercan Çelebi çalışmasının birinci bölümünde Türkistanın basın
tarihine değindikten sonra, “Yaş Türkistan” dergisinin; adı, amacı, yazar kadrosu – ki
bu kısımda Mustafa Çokay, Abdulvahap Oktay ve Tahir Çağatay’ın “Yaş Türkistan”
dergisinde yayınlanan makalelerinin tablosunu da vermiştir – ve derginin tahliline
yer vermiştir. Bu çalışmada “Yaş Türkistan” dergisi ile ilgili olan kısımlar çok az
olmakla beraber detaylı bir tahlil de yapılmamıştır. Bunun yanında Tezin diğer
bölümlerinde Türkistan’daki çeşitli ihtilâl ve hareketlere değinen yazar ekler
bölümünde “Yaş Türkistan” dergisinin içindekiler tablosunu vermiştir.16
“Yaş Türkistan” dergisinin Doğu Türkistan Milli Mücadelesindeki önemi ile ilgili
1977 yılında Şekur Turan Bey tarafından kaleme alınan ve “Emel” dergisinde
yayınlanan “Doğu Türkistan Milli Mücadelesinde Yaş Türkistan Dergisinin
15
Tülay Köseoğlu, Sovyetler’in Türkistan'ı Dönüştürme Siyasetine Muhalefet: Yaş Türkistan Dergisi
(1929-1939), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul,
2009.
16
Ercan Çelebi, Yaş Türkistan Dergisine Göre Türkistan Milli Mücadelesi, Gazi Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Master Tezi, Ankara, 2000.
8
Hizmetleri” isimli makale son derece önemlidir. Adı geçen bu makale bize “Yaş
Türkistan” dergisinin, Doğu Türkistan Milli Mücadelesi sırasında oynadığı önemli
rolü gözler önüne sermektedir.17
Günümüzde hala sıcaklığını koruyan ve yakın Türk tarihine dair büyük bir önem
arz eden bir konunu olan 1933 Kumul İnkılâbı ve Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti
ile ilgili çok az çalışmanın hatta müstakil hiçbir çalışmanın olmayışı çok acı bir
durumdur.
Elbette bunun pek çok sebebi vardır. Bunlardan en önemlisi Doğu Türkistan’da
hâkim olan Çin hükümetinin katı politikası olarak görülebilir. Çin, Doğu Türkistan’ı
adeta dünyadan izole edilmiş bir halde yönetmektedir. Bölge ile ilgili belge ve
bilgilere erişim izni vermemesinin yanında, bölgeye gidenlerin fotoğraf dahi
çekmesine engel olmaktadır.
Çalışmamızın temel amacı, 1933 yılı Kasım ayında kurularak 1934 yılı şubat
ayında yıkılan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetinin kuruluşu, devletleşme
çalışmaları ve yıkılışını yakından takip eden Mecdeddin Delil’in gözlemlerini, Doğu
Türkistan tarihinde meydana gelmiş bazı bağımsızlık hareketlerinin Mustafa Çokay
tarafından 1929-1939 yılları arasında Berlin’de çıkarılmış olan “Yaş Türkistan”,
dergisi sayfalarına yansımalarını günümüz okuyucularına ulaştırmak ve bu Türk
yurdunun tarihi ile ilgili bilgileri gün yüzüne çıkarmaktır.
17
Şekur Turan, “Doğu Türkistan Milli Mücadelesinde Yaş Türkistan Dergisinin Hizmetleri”, Emel,
100 (1977), s. 31-33.
9
Türk Dünyası için çalışmayı kendisine ilke edinmiş olan “Yaş Türkistan” dergisi
Doğu Türkistan meselelerine sayfalarında genişçe yer vermiştir. Ancak derginin
yayınlandığı alfabe Arap alfabesi ve dil ise dergi tarafından Çağtayca olarak
adlandırılan 18 , Türkçe, Kazakça, Özbekçe ve Kırgızca gibi birçok Türk dillerinin
karışımı bir dil olduğundan günümüzde çok az kişi tarafından okunup
anlaşılabilmektedir.
Ekler bölümünde ise derginin sayfalarında yer alan bu çok kıymetli makalelerin
geniş kesimlerce rahatça okunarak anlaşılabilmesini temin için tam bugünkü Türkçe
çevirisini ve derginin dili hakkında çalışmalara katkı için transkripsiyonunu verdik.
Böylece “Yaş Türkistan” dergisinin Doğu Türkistan konulu 109 adet birbirinden
kıymetli yazıyı okuyucuya kazandırmaya çalıştık.
11
1. BÖLÜM
1. DOĞU TÜRKİSTAN
1.1. DOĞU TÜRKİSTAN’IN KONUMU VE COĞRAFİ
ÖZELLİKLERİ
Doğu Türkistan, tarih boyunca bulunduğu konum itibariyle önemli bir yer
olmuştur. Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan, Pakistan,
Hindistan, Tibet, Çin ve Moğolistan ile komşu olan Doğu Türkistan, 1.828.418
km²’lik yüzölçümüyle kapladığı alan olarak Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, gibi
ülkelerin kapladığı toplam alandan daha büyüktür. Ancak böylesi geniş bir alana
sahip olmasına rağmen Doğu Türkistan’ın ekilebilir alanı yüzölçümünün % 30-40’ı
kadardır.19
Güneyde Tanrı dağları ve Kuzeyde Altay dağları arasında yer alan bölüm ise
Cungarya olarak adlandırılan bölümdür. Bölgenin en önemli şehri Başkent
Urumçi’dir.24 Hafif engebeli olan bu bölümün orta kısmı çöldür. Çöl olan bu kısım
dışında bölge geniş otlaklarla kaplıdır.25
Doğu Türkistan yer altı kaynakları bakımından zengindir. Bölgede çıkan başlıca
yer altı kaynakları; petrol, doğal gaz, kömür, altın, kurşun, manganez, demir,
uranyum-volfram, amonyak, cıva, bakır ve nikel’dir.27
İçerisinde 320’den fazla nehir ve 100’den fazla göl olan Doğu Türkistan’ın en
önemli su kaynakları, Tarım, İli ve İrtiş nehirleri ile Sayram ve Buğda gölleridir.28
Başlıca tarım ürünleri; buğday, pamuk, pirinç, mısır ve çeşitli meyvelerdir. Ayrıca
ülke hayvancılık için uygun geniş otlaklara sahiptir. 30 90-91.000 km²’lik kısmını
ormanlık alan teşkil eder.31
24
Utku, s. 14.
25
Alptekin, s. 25; Utku s. 14.
26
Dillon, s.7.
27
Buğra, s. 7; Dillon, s.8; Bakır, s. 2; Gömeç, s.73; Utku, s.18.
28
Ahmet Taşağıl, “Türkistan”, DİA, 41 (2012), s.558; Bakır, s. 1-2; Alptekin, s. 26.
29
Bakır, s.2; Utku, s. 13.
30
Utku, s. 13-14; Bakır, s. 2; Alptekin, s. 31-34.
31
Alptekin, s. 24; Bakır, s.1.
13
2008 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre 21.3 milyon civarında olan Doğu
Türkistan nüfusunun 9.8 milyonunu Uygurlar oluşturmaktadır. 8.5 milyonluk nüfusla
Uygurları Çinliler takip ederken, onları 1.5 milyonluk Kazak nüfusu takip
etmektedir.32 Çin hükümeti bölgede Çinli nüfusu arttırmak için çalışmalarına devam
etmektedir. Her yıl 200 ila 500 bin arası Çinliyi bölgeye yerleştirme çalışmaları
sürdürülmektedir.33
Tarihsel süreçte bölgedeki Çinli nüfusun çok hızlı bir şekilde arttığı “Yaş
Türkistan” dergisi makalelerinden rahatça anlaşılmaktadır. Haziran 1933 tarihli 43.
sayıda bölgedeki nüfusun 3⁄4 ’ünü Türklerin oluşturduğu ifade edilerek 34 , “Doğu
Türkistan’ın nüfusu 5 milyon civarında gösterilmektedir, bunun %75’inden fazlası
Türkistan (örneğin: Fergana ve Yedi Su) lehçesinde konuşan Türklerdir. Türk
olmayan halkın büyük kısmını 230 bin dolayında Kalmuklar, ardından 160 bin
dolayında Dunganlar teşkil ederler. Doğu Türkistan’ın Devlet idaresini elinde tutan
Çinliler ise 50 – 60 bin kişi kadardır.”35 denilerek Doğu Türkistan’ın nüfus yapısı
hakkında bilgiler verilmektedir. Bu durum beş milyonluk Doğu Türkistan nüfusunun
3.750.000’den fazlasının Türklerin teşkil ettiğini göstermektedir. Mecdeddin Delil,
“Yaş Türkistan” dergisinin Mayıs 1938 tarihli 102. sayısında, Doğu Türkistan’da
nüfus sayımı yapılmamış olduğunu belirterek bölgedeki nüfusun 8 milyon civarında
olduğunu belirtmektedir.36
32
Mustafa Keskin, “ Çin’de Etnik Azınlıklar ve Doğu Türkistan Sorunu”, Yüksek Lisans Tezi, Yalova
2013, s. 79.
33
Dillon, s.13
34
Tanrıverdi “Doğu Türkistan”, Yaş Türkistan, 43 (1933), s. 15.
35
Tanrıverdi “Doğu Türkistan”, Yaş Türkistan, 43 (1933), s. 17.
36
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında”, Yaş Türkistan, Mayıs 1938, Sayı: 102,
Sayfa, 9-10.
14
37
Mehmet Emin Buğra, bölgede yaşayan şehirli Türkler için, “… Bugünlerde yanlış olarak Uygur adı
verilmeye başlanmıştır” diyerek bölge halkını şehirli Türkler olarak tanımlamıştır.
38
Buğra, s. 5.
39
İklil Kurban, Şarki Türkistan, s.6.
40
İklil Kurban, Şarki Türkistan, s.6.
41
Hasan Bahar, “Türkistan’ın Coğrafi Konumu ve İlkçağ Kaynaklarına Göre Tarihi” Selçuk
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 1 (1994), s. 233.
15
42
Dungan; Çin kökenli Müslüman etnik gruba verilen addır. Dungan, Tungan, Döngen, gibi çeşitli
şekillerde adlandırılırlar.
16
Türkistan isminin ilk olarak M.Ö VII- M.S. II. Yüzyıllar arasında İskit(Saka)
abidelerinde “Türkistanak” olarak geçtiği görülmektedir. 43 VI. yüzyıl sonrası eski
İranlılar tarafından, VIII. yüzyılda Ermeni Tarihçi Musa Horanaki tarafından, IX.
yüzyılda Arap seyyah Yakubi tarafından kaleme alınan “Kitab-al Buldan” isimli
eserde kullanılmıştır44
43
Baymirza Hayit, “Türkistan Nedir”, Türkistan Dergisi, 1 (1988), s. 3.
44
Baymirza Hayit, “Türkistan Nedir”, Türkistan Dergisi, 1 (1988), s. 3; Kürşat Yıldırım, Doğu
Türkistan’ın Tarihi Coğrafyası, İstanbul, 2016, s. 31-32; Ahmet Taşağıl, “Türkistan”, DİA, 41 (2012),
s. 556.
45
Alptekin, s. 141.
46
Hayit, s. 148.
47
Ömer Kul, Osman Batur ve Doğu Türkistan Milli Mücadelesi (1941-1951), İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2009, s. 27.
48
İklil Kurban, Doğu Türkistan İçin Savaş, Ankara, 1995, s. 88.
17
Nurgocay Bahadır’ın Anılarıyla Osman Batur” isimli eserde “Şing Cang” isminin
Kumul inkılâbı’nın gerçekleştiği 1933 yılında Sheng Shi-cai ve adamları tarafından
verildiği belirtilmektedir.49Çinceden çevrildiğinde bu isim; “Yeni işgal edilen yer”,
“Yeni hudut” gibi anlamlara gelmektedir. 50 Bu isimden de anlaşılacağı gibi Doğu
Türkistan Çin istilasına uğramış olan topraktır.
altına girdi. Kuzey bölgeleri ise 690 yılında Türgişlerin idaresi altına girdi. 699
senesinde Doğu Türkistan’da II. Göktürk hâkimiyeti başladı. 716 yılında Doğu
Türkistan’da yeniden Türgiş hâkimiyeti başladı. 744 yılında Türgişlerin Çin’e
mağlup olmasıyla bölge yeniden Çin istilası altına düştü.55
Doğu Türkistan’da 840 yılında Beşbalık, Kaşgar, Turfan, Kuçar, Kumul ve Hotan
bölgelerine yerleşen Uygurlar, 860 yılına kadar varlığı devam edecek olan Uygur
Hakanlığını kurdular. Yine bu dönemde Doğu Türkistan’da mahalli tarzda
beyliklerde yer almaktaydı.56
XIII. yüzyılın ilk çeyreğinde Doğu Türkistan’da Cengiz Han hâkimiyeti başladı.
Cengiz Han’ın 1227’de ölümüyle oğlu Çağatay’ın idaresi altına girerek Çağatay
devleti hâkimiyeti altına kaldı. 58 1699’da Hidayetullah Hoca ayaklanmasından
istifade eden Kalmuklar (Cungarlar), XVIII. yüzyılın ortalarına kadar Doğu
Türkistan’da hüküm sürdüler.
55
Alptekin, s. 86-88; Bakır; s.4, Tanrıverdi “Doğu Türkistan”, Yaş Türkistan, 43 (1933), s, 15.
56
Gülçin Çandarlıoğlu, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü (Çin Kaynakları ve Uygur Kitabelerine
Göre), İstanbul, 2013, s. 36;Alptekin, s. 90; Utku, s.29.
57
Alptekin, s.90-91; Utku, s.29-30.
58
Alptekin, s.91; Bakır, s. 13; Kurban,s.11-15.
19
Çinliler Doğu Türkistan’ı işgal ettikten sonra “Böl, parçala ve idare et”
siyasetlerine uygun olarak Cungarya ve Kaşgarya olarak iki vilayete ayırdılar. Her
bölge ayrı bir Genel Vali’ye bağlandı. Bu vilayetler de kendi içlerinde muhtar
bölgelere ayrıldı.61
1758 yılında Kaşgar’ı ele geçiren Çinliler, 62 1760 yılında Doğu Türkistan’ın
Kuzey bölümü ve İli vilayetini de ele geçirdiler. Böylece Doğu Türkistan’da karanlık
günler başlamış oldu.
Doğu Türkistan’ın Güney bölgelerini idaresi altında tutan Burhanettin Hoca, Çin
ile mücadelesini sürdürmekteydi. Burhanettin Hoca ve kardeşi Küçük Hoca (Han
Hoca) önce Kuçar’da ardından Yarkent’te Çin ordusunu yenilgiye uğratarak, Karasu
vilayetinde bulunan Çin kışlasını işgal etti. Ancak Çin ordusuna yardım gecikmedi.
Gelen bu yardımla güçlenen Çin kuvvetleri ile Burhaneddin Hoca birlikleri arasında
meydana gelen savaşı kaybeden Burhaneddin Hoca işgali kaldırılmak zorunda kaldı.
Burhaneddin Hoca kuvvetleriyle Çin arasındaki savaş durumu 1764 yılına kadar
devam etti ve neticede Çinlilerin galibiyetiyle sonuçlandı. 1765’te Üç Turfan ve
Urumçi, Çinliler tarafından işgal edildi. Bunun üzerine Doğu Türkistan’da 1863
yılına kadar devam edecek olan yeni bir Çin istilası dönemi başlamış oldu.63
Kuzeyde 1760, Güneyde 1764 yılında başlayan bu Çin işgali neticesinde yerli
halk büyük bir baskı altında kaldı. Bir yandan altın, gümüş, ipek, meyve gibi ürünler
59
Ahmet Taşağıl, “Türkistan”, DİA, 41 (2012), s. 558; Utku, s.31.
60
Hayit, s. 135; Küpoğlu, s.579.
61
Alptekin, s. 107; Hayit, s. 137.
62
Bakır, s. 14.
63
Alptekin, s. 104-106; Hayit, s. 135-137; Konuralp Ercilasun, Tarihin Derinliklerinden 19. Yüzyıla
Kaşgar, Ankara, 2013, s. 39-43.
20
vergi olarak başkente gönderirken, diğer yandan yerli halk Doğu Türkistan
içerisindeki Çinli askerlerin de ihtiyaçlarını karşılamak mecburiyetinde
bırakıldılar.64Ellerinde avuçlarında ne varsa Çinlilere gitmekteydi. Büyük bir baskı
altında kalan Doğu Türkistan halkı 1863 yılına kadar süren bu istila döneminde çok
sayıda ayaklanma çıkartmışlardır.65
Burhaneddin Hoca’nın oğlu Sarımsak Hoca (Saadet Ali Hoca) tarafından 1816
yılında çıkarılan ayaklanmaya kadar sükûnetini korumuş olan Doğu Türkistan halkı,
bu ayaklanmanın ardından peş peşe yeni ayaklanmalar çıkarmak suretiyle Çin
yönetiminden kurtularak bağımsızlıklarını kazanmaya çalışmışlardır. Bu
ayaklanmalar;
64
Hayit, s. 137-138.
65
Erkin Alptekin, Uygur Türkleri, İstanbul, 1978, s. 28; Utku, s. 32; Bakır, s. 14; Kurban, s. 71;
Alptekin, s. 122.
66
Türkistan Şehitleri, Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyeti, İstanbul, 1969, s. 13; Alptekin, s. 122-
125; Hayit, s.139-141; Kurban, s. 71-79; Bakır, s. 14; Gömeç, s. 74; Utku, 32.
21
Yakup Bey 68 , Cihangir Han’ın oğlu Büzürük Han liderliğindeki bin kişilik bir
birlikle beraber Kaşgar’da Çinlilere karşı mücadelesini sürdürmekte olan Sadık
Bey’e yardım etmek amacıyla 1864 yılında Kaşgar’a geldi.69
Yakup Bey, Kaşgar’a geldikten sonra ilk iş olarak yardımına geldikleri Sadık
70
Bey’i Kaşgar’dan uzaklaştırarak Büzürük Han’ın tahta oturmasını sağladı.
Kaşgar’ın ele geçirilmesinin ardından 40 günlük bir kuşatma neticesinde Yeni Hisar
ele geçirildi.71
Yakup Bey, Temmuz 1865’te Niyaz Bey idaresindeki Yarkent’i 72, sonrasında ise
Hotan’ı ele geçirdi. 73 1867 yılında on bin kişilik bir orduyla Raşidüddin Han
idaresindeki Aksu, Kuçar ve Kara şehir’i ele geçiren Yakup Bey itibarını iyice
arttırdı.74
1866 yılında Büzürük Han ile aralarında çıkan anlaşmazlıklar neticesinde önce
Büzürük Han’ı hapsettiren Yakup Bey, ardından ona para verip kendisini hacca
gönderme bahanesiyle Kaşgar’dan uzaklaştırarak yönetimi ele geçirdi.75
67
Alptekin, s. 125; Bakır, s. 14-15; Hayit, s. 142-144 .
68
Asıl adı Muhammed Yakup olan Yakup Han, 1847’de 27 yaşındayken komutan olmuştur. Bkz.
Kurban, s.82, 120 yılında Piskent’te dünyaya gelen Yakup Bey, 1847-1853 yılları arasında Akmescit
valiliği yapmıştır. Ayrıca Büzürük Han’ın kız kardeşi Şah-Beğüm ile evlenmiştir. Bkz. Hayit, s. 144.
69
Hayit, s. 144; Kurban, s. 83; Gömeç, s. 75.
70
Gömeç, s. 75; Kurban, s. 83; Hayit, s. 145.
71
Kurban, s. 83.
72
Gömeç, s. 75; Hayit, s. 145.
73
Kurban, s. 83.
74
Kurban, s. 83.
75
Gömeç, s. 76; Hayit, s. 145; Kurban, s. 83.
22
Yakup Bey Osmanlı Devleti’nin desteğini almak için, 1870 yılında Osmanlı
Padişahı Sultan Abdülaziz Han’a, elçi olarak Seyyid Yakup Han’ı yolladı.77 Seyyid
Yakup Han 78 ile padişaha sunulmak üzere çeşitli hediyeler ve Yakup Bey’in
Abdülaziz Han’a biat ettiğini bildirdiği bir mektup ta gönderdi. Bu dönemde Osmanlı
Devletinin iç karışıklıklar içinde olması nedeniyle Doğu Türkistan’dan gelen yardım
talebine pek olumlu bir cevap verilemedi. 79 Ancak Sultan Abdülaziz Han, bu
hediyelere ve mektuba karşılık olarak Yakup Bey’e “Emir-ül Müslimin” ünvanını
vererek, askerlerini eğitmek üzere subaylar, 6 adet Top, 2000 tüfek ve çeşitli askeri
mühimmatı hediye olarak gönderdi. 80 Bu hediyeler karşısında mutlu olan Yakup
Bey, Osmanlı Padişahı ve Halife Abdülaziz Han adına hutbe okutup, para bastırdı.81
76
Gömeç, s. 76.
77
Buğra, s. 26; Saray, Rus İşgali Devrinde, s. 117.
78
Seyyid Yakup Han’ın (Yakup Han Töre), Yakup Han Bedevlet’in Yiğeni’dir. Bu konuda Bkz.
Demetrius Charles Boulger, The Life Of Yakoob Beg, Londra 1878, s. s. 220; Mehmet Saray, The
Russian, British, Chinese And Ottoman Rivalry İn Turkestan, Ankara, 2003, s. 150.
79
Alptekin, s. 129.
80
Gömeç, s. 78; Hayit, s. 146; Kurban, s. 84.
81
Alptekin, s. 126-127; Türkistan Şehitleri, s. 13; Andican, 382; Gömeç, s.78; Kurban, s. 84.
82
Kurban, s. 84.
23
Han’ı 1877 yılında İngiltere’ye elçi olarak gönderdi. Seyyid Yakup Han, İngiltere
Kraliçesine Yakup Han tarafından gönderilen mektubu sundu. Ancak İngiltere’den
gerekli destek alınamadı ve Yakup Bey’in ölümü üzerine temaslar durdu.83
29 Mayıs 1877 yılında Yakup Bey’in ölümü sonrasında oğulları Bek Kuli ile Hak
Kuli arasında Hak Kuli Bey’in abisinin emriyle 11 Haziran 1877’de öldürülmesine
kadar devam eden taht mücadeleleri başladı. Bu karışık ortamdan istifade eden
Mançu Çin yönetimi faaliyetlerini arttırdı. 16 Aralık 1877’de Kaşgar, 16 Mayıs
1878’de ise bütün Doğu Türkistan Çinliler tarafından işgal edildi. Böylece 1933
yılına kadar devam edecek olan yeni bir Çin istilası devri başlamış oldu.84
1882 yılı sonlarına kadar Çin ordusunun idare ettiği Doğu Türkistan, 18 Kasım
1884’te “Yeni İşgal Edilen Yer”, “Yeni Hudut” gibi anlamalara gelen“Şing Cang”
adıyla Çin topraklarına bağlandı.85
1.2.4. Çin’de Sun Yat Sen Devrimi’nin Ardından Doğu Türkistan ve Kumul
Ayaklanması
83
Hayit, s. 146; Andican, s. 382.
84
Hayit, s. 147; Gömeç, s. 79; Kurban, s. 85;Kazak, Ostturkistan, s.16.
85
Utku, s. 33; Kurban, s. 85; Hayit, s. 148.
86
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında”, Yaş Türkistan, Mayıs 1938, sayı. 102,
sayfa, 12.
87
Alptekin, s. 147.
24
Tsen Hsin (Yang Zeng-xin) döneminde Rusya ile ticari faaliyetlerde bulunuldu.
Yang Tsen Hsin bu dönemde Doğu Türkistan’da beş adet Rus konsolosluğunun
açılmasına müsaade etti. 88 Bağlı olduğu Merkez Çinden gelen Çinli görevlileri
öldürmekten geri kalmayan Yang, Doğu Türkistan’ı adeta kendi malıymış gibi
yönetmekteydi. Türklerin okul açma girişimlerini engellemekte, Türk aydınlarına
zulüm ve işkenceler yapmakta, hatta birlik sağlanamaması için halk arasına
düşmanlık tohumları ekmekteydi.89 Doğu Türkistan halkı için Çin’de Cumhuriyetin
ilan edilmiş olması hiçbir kazanç sağlamadı.
7 Temmuz 1928’de Yang Tsen Hsin’i öldüren Fen Yao Nan, Doğu Türkistan’ın
idaresine el koydu. Ancak kısa bir süre iktidarda kalan Fen Yao Nan, Jin Shu-ren
tarafından çıkarılan isyanla öldürüldü.90
Jin Shu-ren, tıpkı Yang döneminde olduğu gibi sadece sözde Merkez Çin’e
bağlıydı. Yang gibi Jin Shu-ren de Rusya ile ilişkiler kurmaktan geri kalmayarak
1931 yılında gizlice bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşmayla Ruslar, Jin Shu-ren’in
ordusuna silah yardımında bulunuyorlardı. 91 Jin Shu-ren, baskıcı, kanlı yönetimini
sergilediği Doğu Türkistan’da şiddetli bir şekilde uyguladığı keyfi idare sistemiyle
iktidarını sürdürmekteydi.92Jin Shu-ren’in idaresi öyle şiddetliydi ki en küçük suçlar
bile işkence ve asılmayla sonuçlanıyor, 93 yürüttüğü bu kanlı siyaset, halkı günden
güne daha da öfkelendiriyordu. Tüm bunların üzerine 1928 yılında uygulamaya
konulan toprak siyaseti ile Kumul’da (Hami) yerli halkın topraklarının karşılıksız
olarak ellerinden alınarak Çinli göçmenlere taksim edilmesi Doğu Türkistan halkının
memnuniyetsizliğini arttırdı ve bağımsızlık için ayaklanma arzusu körükledi.94
88
Hayit, s. 308.
89
Alptekin, s. 148.
90
Alptekin, s. 151; Utku, s.34;Kazak, Ostturkistan, s. 16.
91
Amaç Karahoca, Doğu Türkistan Çin Müstemlekesi, İstanbul 2008, s. 36.
92
Alptekin, s. 151-152; Utku, s.35.
93
Utku, s. 35; Hayit, s.308.
94
Hayit, s. 308; Utku, 35;Kazak, Ostturkistan, s. 16.
25
Tüm bu yapılanlara her geçen gün halkın öfkesi artarken, Çinli bir karakol
komutanının Kumullu Salih Dorğa’nın 95 kızıyla zorla evlenmek istemesi bardağı
taşıran son nokta oldu 96 . Başlarda bu duruma razı olmadığını bildiren Salih Bey
yoğun bir şekilde baskı görmeye başladı. Bu zorlama karşısında bir plan kurarak
evliliğe razı olmuş gibi görünen Salih Bey, düğünün planlanmasına müsaade etti.
Düğünün 1931 yılı ilkbaharda yapılması kararlaştırıldı 97 . Salih Dorğa’nın amacı
düğüne davet edilen Çinlilere pusu kurmaktı. Baymirza Hayit, Salih Dorğa’nın
düğüne katılıp sarhoş olan 50 civarındaki Çinli’nin kurşuna dizilmesini emrettiğini
ve silahıyla düğünü terk ederek Kumul’da ayaklanma başlattığını söylemektedir98.
İsa Yusuf Alptekin ise bu konuyla ilgili Kumul’da karakol komutanının Türk
ahaliden birisinin kızına göz koyduğunu, fakat reddedildiğini, ancak bu konuda
diretmesi üzerine tuzak kurulduğunu, güçlü bir Türkistan erkeğine kız elbisesi
99
giydirildiğini ve gerdekte komutanı boğarak öldürdüğünü söylemektedir .
Mecdeddin Delil “Yaş Türkistan” dergisi 113. sayıda yer alan makalesinde,
“…Tesadüfen Kumul’da gerçekleşen bir olay buna (ayaklanmanın başlamasına)
vesile oldu. Çinlinin, Türk haysiyeti ve ırzına tecavüz etmesi bu kanlı ve baştanbaşa
faciayla dolu hareketin doğmasına sebep oldu.”100diyerek bu hareketin fitilinin, bir
Çinlinin, Türk kızına karşı yaptığı hayasızlık neticesinde ateşlendiğini belirtmektedir.
95
Dorğa: Bey anlamına gelen bir unvandır.
96
Hayit, s. 308;İsa Yusuf Alptekin, Esir Doğu Türkistan İçin İsa Yusuf Alptekin’in Mücadele
Hatıraları, (Derleyen M. Ali Taşçı), Doğu Türkistan Neşriyat Merkezi 1985, s. 2; Karahoca, s. 35;
Alptekin, s. 153; Ömer Kul, Osman Batur ve Doğu Türkistan Milli Mücadelesi (1941-1951), İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2009, s.61.
97
Buğra, s. 29; Hayit, s.308; Utku, s.35.
98
Hayit, s. 308-309.
99
Esir Doğu Türkistan İçin, s. 188-189; Küpoğlu, s.580.
100
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan Tarihinde Kara Bir Günün Yıl Dönümü (Aralık 1933 – Nisan
1939)”, Yaş Türkistan, Nisan 1939, Sayı: 113, s. 4.
101
Alptekin, s. 153; Hayit, s. 309; Türkistan Şehitleri, s. 13; Gömeç, s. 80; Karahoca, s. 36.
26
1933’te Temur Bey ve Dungan Ma Jin Sas önderliğinde başlayan ayaklanma ile
mücahitler Aksu ve Kuçar’ın kurtarılması için harekete geçtiler.106 20 Mart 1933’te
Kuçar, 25 Mart 1933’te ise Aksu kurtarıldı. 25 Nisan’da Temur Bey komutasındaki
mücahitler Kaşgar’ı da kurtardılar.107
109
Buğra, s.30.
110
Doğu Türkistan şehirlerinde, Çin istilasının ardından bölgeye göç eden Çinliler şehrin belli
bölgelerine yerleşmekteydiler. Bu yeni yerleşim bölgelerine Yeni Şehir denilmekte, yerli halkın
yaşadığı bölgelere ise Eski Şehir denilmektedir.
111
Buğra, s. 31; Hayit, s. 310; Utku, s. 35; Alptekin, s. 154; Gömeç, s. 80.
112
Hayit, s. 310.
113
Kazak, Ostturkistan, s.19.
114
Karahoca, s. 37.
28
nedeniyle Dunganlar ile Şerif Han liderliğindeki Altay halkı arasında çatışmalar
başladı.115
115
Hayit, s. 310.
116
Utku, s. 36.
117
Hayit, s. 310, Gömeç, s.80.
118
Buğra, s. 32; Hayit, s. 309-310; Alptekin, s. 154; Karahoca, s. 35.
29
1931 yılında Salih Dorğa ve Hoca Niyaz Hacı önderliğinde Kumul’da başlayan
ayaklanma, dalga-dalga Doğu Türkistan geneline yayıldı. Mücahitlerin bölgesel
olarak yürüttükleri bu ayaklanmalar başarıyla sonuçlandıkça şehirlerde mahalli
tarzda hükümetler kurulmaya başladı. Sabit Damolla Abdülbaki 119 mahalli tarzda
kurulan bu hükümetlerin tek merkezde toplanması için çalışmalarını
sürdürmekteydi. 120 Milli kuvvetler içerisinde cereyan eden liderlik mücadeleleri
ülkede güçlü bir yönetimin kurulmasına engel teşkil ediyordu. Örneğin; Kaşgar’da
16 Nisan 1933’ten 28 Ağustos 1933 tarihine kadar geçen süre içerisinde ardı ardına
değişen Timur Bey, Dungan Generali Ma, General Osman yönetimleri, Sabit
Damolla’nın girişimleriyle ilan edilen Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile sona
ererek Doğu Türkistan’da birlik sağlanmış oldu.121
119
Tam adı Hacı Damolla Sabit b. Abdulbâki Kemalî es-Selefî el Kaşgarî’dir Kaşgar’ın yakınlarındaki
Artuş’un Azak kasabasında 1883 yılında dünyaya geldi. 1941 yılında Çin hapishanesinde idam
edilmiştir. Bu konuda detaylı bilgi için bkz. Abulizi Jilili, Doğu Türkistanlı Din Bilgini Dâmolla Sabit
B. Abdulbâki (Hayatı, Eserleri ve îtikâdi Görüşleri), Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara
Üniversitesi, İstanbul, 2004 ve Yalkun Ruzi, “Sabit Damollam Kim?”, Nadir Makaleler Toplamı (4),
Derleyen: Turan (E-Kitap), Kutadgubilik- Mısranım- Uygurlar Elkin ve Elkuyi Site Platformları,
2013, s. 3-28.
120
Hayit, s. 311.
121
Hayit, s. 311; Türkistan Şehitleri, s. 15; Utku, s. 36.
122
Hayit, s. 312; Nadir Makaleler Toplamı (4), s.6.
30
Haziran 1933 tarihinde Sheng Shi-cai ile anlaşma imzalayan Hoca Niyaz Hacı, bu
anlaşmayla Doğu Türkistan’ın Kuzey Vilayetlerini (Tanrı Dağları’nın Kuzeyi) Genel
Vali Sheng Shi-cai’a bıraktı. Güney vilayetler ise Genel Vali Yardımcısı ünvanıyla
Hoca Niyaz Hacı’nın idaresinde kaldı.123
Milli Meclis tarafından kabul edilen Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti kabinesi
aşağıdaki kişilerden oluşmaktaydı;125
123
Kazak, Ostturkistan, s. 20.
124
Hayit, s. 311-312; Karahoca, s. 38; Utku, s. 36; Türkistan Şehitleri, s. 15; Küpoğlu, s.581.
125
Hayit, s. 311; Karahoca, s. 39; Seyfeddin Azizi, Ömür Destanı Zulüm zindanlarında (Anılar),
Pekin 1990, s. 302-303; Habiburrahman el-Bulgari, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti Kabinesi”, Yaş
Türkistan, 51 (1934), s. 5.
31
126
Azizi, s. 302-303.
127
12 Mart 1915'te Doğu Türkistan'ın Atuş şehrine bağlı Vakvak köyünde dünyaya gelen Seyfettin
Azizi, 1935-1937 yılları arasında SSCB'nin Taşkent Orta Asya Üniversitesi'nde öğrenim görmüş ve
öğreniminin ardından ülkesine dönmüştür. 1944'te İli, Çöçek ve Altay bölgelerinde başlayan isyan
hareketine katılan Azizi, kurulan geçici hükümette Eğitim Genel Müdürlüğü yapmıştır. Ekim 1949'da
Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşu ilan edildikten sonra, Çin Halk Siyasi Danışma Konferansı 1.
Genel Toplantısı'na katılan Doğu Türkistan heyetine başkanlık etmiştir. Merkezi Hükümet üyeliği ve
Merkezi milliyetler komitesi başkan yardımcılığı görevlerine atanmış. Daha sonra Doğu Türkistan –
Uygur Özerk Bölgesi Birinci Başkanlığı ve Çin Ulusal Halk Meclisi Daimi Komitesi Başkan
Yardımcılığı gibi çok önemli görevlerde de bulunmuştur. 1955'te Çin Halk Kurtuluş Ordusu
tarafından Korgeneral rütbesi ve kurtuluş madalyası verilmiştir. Çin Komünist Partisi'nin 1977'de
merkez komitesine seçilen Azizi, partinin üst düzey 26 liderinden birisi olmuştur.
128
Azizi, s. 303.
129
Alptekin, s. 158.
32
3 Aralık 1933 tarihinde 30 maddelik bir Anayasa (Kanun-u Esasi) ilan edildi ve
resmi gazete olan “İstiklâl” dergisinde 131 yayınlandı. 132 Bu anayasa çeviri ve
transkripsiyon halinde çalışmamızın ilgili bölümünde verilmiştir.133
130
Hayit, s. 312-313, Karahoca, s. 40.
131
İstiklâl Cemiyetinin resmi yayın organı (Resmi Gazete).
132
Bu anayasa metni “Yaş Türkistan” dergisinin 53, 54 ve 55. Sayılarda 3 parça halinde
yayınlanmıştır.
133
Ayrıca konunun önemi dolayısıyla bu anayasayı da içeren 1933 Doğu Türkistan İslam
Cumhuriyetinin devletleşeme çalışmalarını ayrı bir makale olarak yayınladık. Bu konuda bkz.
Küpoğlu, s. 579-600.
134
Azizi, s. 303.
135
Terim olarak altın, gümüş, ilâç ve gülyağı gibi değerli şeylerin tartılmasında kullanılan bir ağırlık
ölçüsü birimini ifade eder. Ayrıca örfte 1 miskal ağırlığındaki dinarlara da (altın sikke) bu isim
verilmiştir. Cengiz Kallek, “Miskal”, DİA, XXX, s. 182.
136
“Doğu Türkistan Cumhuriyetinin Yeni Milli Kâğıt Paraları”, Yaş Türkistan, 53 (1934), s. 30.
137
Doğu Türkistan Haberleri “Milli İcadımız(Buluşumuz)”, Yaş Türkistan, 53 (1934), s. 36-37.
138
“Doğu Türkistan Haberleri”, Yaş Türkistan, 53 (1934), s. 37.
33
139
Türkistanlı Yılmaz, “Yılmayacağız, Yıkacağız”, Yaş Türkistan, 53 (1934), s. 38-40.
140
Karahoca, s.38.
141
Hayit, s. 316.
34
142
Hayit, s. 317.
143
Hayit, s. 317-318.
144
Hayit, s. 313.
145
1934 yılında Hoca Niyaz Hacı’nın Ruslarla yaptığı görüşmeile ilgili bilgi Baymirza Hayit’in
eserinde verilmektedir. Bkz. Hayit, s. 318.
35
Dâhiliye Bakanı Yunus Said ile Maliye Bakanı Ali Ahund’u da yanına alarak
Yarkent’e doğru gitmişti.” şeklinde belirtmiştir. 146 Ayrıca Baymirza Hayit’in aynı
eserinde 16 Nisan 1934’te Hoca Niyaz Hacı’nın hükümet üyelerini tutuklattığı ve
Kansu’da Çin makamlarına teslim ettiği belirtilmektedir.147
146
Mecdeddin Ahmed, “İnkılâp ve Tarihe Hürmet Edelim”, Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 12.
147
Hayit, s.321.
148
Moğolistan’ın Çin İdaresi altında kalan kısmı İç Moğolistan, Rus İdaresi altında kalan kısmı ise
Dış Moğolistan olarak isimlendirilmiştir.
149
Buğra, s. 43.
36
Hoca Niyaz Hacı 1934 yılında Bakanlar Kuruluna haber vermeden Sovyetlerin
kendisine yaptığı görüşme davetine uyarak Sovyet bölgesindeki Ergeştam’a gidip,
Ruslarla anlaşma imzaladı.150
Hoca Niyaz Hacı’nın bu ani hareketi Doğu Türkistan Milli Hükümeti tarafında
adeta bir şok etkisi yarattı. 1931 yılından itibaren sürekli bağımsızlık mücadelesi
içerisinde olan ve bu uğruda sayısız kurbanlar vererek bağımsızlığını kazanan Doğu
Türkistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti en güvendikleri kişiden gelen bu darbeyle
adeta sarsıldı. Başbakan Sabit Damolla önderliğinde acilen toplanan Doğu Türkistan
İslam Cumhuriyeti Kabinesi Hoca Niyaz Hacı’nın bu görüşmesini ve imzaladığı
anlaşmayı değerlendirerek kararlar aldı.151
Ruslar ile anlaşma imzalayan Hoca Niyaz Hacı’nın, daha önce Ruslardan silah
almak maksadıyla toplanarak hazineye konulan 50 kilo altını yağmalayarak
Poskam’a kaçtığı Mehmet Emin Buğra tarafından bildirilmektedir.152
150
Hayit, s. 318; “Doğu Türkistan Milli Faciasına Ait Karar Rakam 30 Doğu Türkistan İslam
Cumhuriyeti Bakanlar Kurulunun Olağanüstü Toplantısı”, Yaş Türkistan, 71 (1935), s. 19-25; Hayit,
Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi, s. 321.
151
Bu görüşme ve karar metni “Yaş Türkistan” dergisi 71. Sayı, s. 19-25’te yayınlanmıştır.
Çalışmamızın ilgili sayfasında transkript, çeviri ve protokol fotokopisiyle birlikte verilmiştir.
152
Buğra, s. 43-44.
153
Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Kasım Can Efendi Pakistan’a, Savunma
Bakanı Sultan Bek Bahtiyar Bek ise Suudi Arabistan’a yerleşmişlerdir. Bkz. Hayit, s. 322.
154
Sultan Bek Bahtiyar Bek, “Doğu Türkistan İçin Kurban Olmuş Dört Büyük Sima”, Yaş Türkistan,
64 (1935), s. 21.
37
Ruslar asker, öğretmen, müşavir vb. görevler ile pek çok ajanını Doğu
Türkistan’da devlet kademelerine yerleştirerek bölgeye iyice yerleştiler. Özellikle
1935 yılında Rusya’dan Doğu Türkistan’a gelen iki uzman tarafından kurulan
“G.P.U benzeri bir Siyasi Polis Kuvveti olan “Fendi-Hui157”kuruldu ve bu kurum
tarafından yakalanan pek çok Doğu Türkistanlı büyük işkencelere158 uğradı ve idam
edildi. Özellikle Doğu Türkistan halkına işlemedikleri suçları itiraf ettirmek için
125’in üzerinde işkence çeşidi ve 28 farklı öldürme yöntemi uygulandı. Bu işkence
ve öldürme yöntemlerini Çinlilere öğretmek için kurslar kuran Ruslar, bu kurslarda;
siyasi polis dairelerini idare yöntemleri, işkence uygulamaları, suçları itiraf ettirme
yöntemleri gibi pek çok konuda eğitim vermektelerdi.159
Hoca Niyaz Hacı Urumçi Genel Vali yardımcılığına getirildi. Ancak 1937 yılında
bir ayaklanma hareketine katılması nedeniyle tutuklandı 160 ve 1942 yılında gaz
odasında idam edildi.161
155
Habiburrahman el- Bulgari, “Doğu Türkistan’da”, Yaş Türkistan, 66 (1935), s. 31-33.
156
Nadir Makaleler Toplamı (4), s. 23; Abulizi Jilili, s. 34; Hayit, s. 322.
157
Oktay, “Şarqi Türkistan’da”, Yaş Türkistan, 79 (1936), s. 26.
158
Rusların uyguladığı işkence yöntemleri için bkz. Alptekin, s. 162-163.
159
Alptekin, s. 162-163.
160
“Doğu Türkistan Haberleri- Kurtuluş Mücadelecileri”, Yaş Türkistan, 99 (1938), s. 36-38.
161
Hayit, s. 322; Alptekin, s. 163; Karahoca, s. 41.
38
ile Sovyet Rusya ile Merkezi Çin’den daha yakın ilişkide olunduğunu ortaya
koyuldu.
Bu altı ilke;
General Mahmud Muhiti 1937 yılı Nisan ayında Doğu Türkistan’ı terk ederek
Hindistan’a gitti. Mahmud Muhiti’nin Hindistan’a gitmesi olayını Mehmet Emin
Buğra, Sovyet Rusların satın aldıkları subaylar vasıtasıyla hazırladıkları suikast
planlarını fark etmesi üzerine kaçması olarak belirtmektedir. 164 Ancak Mecdeddin
Delil aynı olayı, Urumçi Hükümeti’nin kendisine karşı zararlı olarak gördüğü
Muhiti’yi ortadan kaldırma planları yapmakta olduğunu, kendisini ve adamlarını
sürekli takibat altında tuttuğunu, Muhiti’ye karşı sorunlar çıkarttığını ve görüşme
bahanesiyle çağırıldığında, kendisini öldüreceklerini anlayan Muhiti’nin, ölümünün
162
Hayit, s. 323; Delilhan Canaltay, Altaylardan İstanbul’a Göç Hatıraları Çetin Zaman Zor Günler,
(Çeviren, Dr. Tekin Tuncer), İstanbul 2019, s. 58.
163
Alptekin, s. 161.
164
Buğra, s. 50.
39
Mehmet Emin Buğra, General Mahmud Muhiti’nin milletine bağlı fedakâr bir
asker olduğunu ancak bağımsız bir düşünceye sahip olmayan ve siyasetten
anlamayan, iyi veya kötü kişilerin onu her çeşit yola sevkedebileceği bir adam
olduğunu söylemektedir.166Buğra; Rusların, Hoten ve Kaşgar inkılâbının liderlerini
yakalayarak teslim etme şartıyla Hoca Niyaz Hacı’yı Vali Yardımcısı, Mahmud
Muhiti’yi ise Türk Askeri Başkumandanı yapmayı teklif ettiklerini ve ikilinin bunu
167
kabul ettiklerini belirtmektedir. Hatta Sabit Damolla’yı Mahmud Muhiti
konusunda uyardığını belirten Buğra, Sabit Damolla’nın özellikle Mahmud
Muhiti’ye büyük itimadı olduğunu belirttiğini ancak bir süre sonra Sabit Damolla’nın
General Mahmud Muhiti’nin askerleri tarafından yakalanarak götürüldüğü haberini
aldığını söylemektedir.168
165
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında VI”, Yaş Türkistan, Kasım 1938, Sayı:
108, Sayfa, 26-38.
166
Buğra, s. 43.
167
Buğra, s. 46.
168
Buğra, s. 46.
169
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında VI”, Yaş Türkistan, Kasım 1938, Sayı:
108, Sayfa, 26.
170
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında VI”, Yaş Türkistan, Kasım 1938, Sayı:
108, Sayfa, 26.
40
tecrübeli bir kişi olduğunu belirten Delil, Urumçi’nin Muhiti’yi kendisine karşı tehdit
olarak algıladığını ve onu ortadan kaldırma planları yapmakta olduğunu ifade
etmektedir.171
171
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında VI”, Yaş Türkistan, Kasım 1938, Sayı:
108, Sayfa, 26-27.
172
İklil Kurban, Şarki Türkistan, s. 14.
173
İklil Kurban, Şarki Türkistan, s. 33.
174
İklil Kurban, Şarki Türkistan, s.33-34.
175
Mahmud Muhiti, “Ölmek Var, Dönmek Yok”, Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 5-9.
176
Hayit, s. 322.
41
1937-1940 yıllarında Sheng Shi-cai ile Sovyet Rusya arasında yapılan gizli
anlaşmalar ile Doğu Türkistan’ın yer altı zenginlikleri Sovyet Rusya tarafından
sömürülmeye başladı.181
177
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında VI”, Yaş Türkistan, Kasım 1938, Sayı:
108, Sayfa, 28-35.
178
Hayit, s. 323-324.
179
Buğra, s. 51.
180
Kul, s. 148.
181
Karahoca, s. 44.
42
182
Hayit, s. 324.
183
Canaltay, s. 73-74; Hayit, s. 324-325.
184
Hayit, s. 325.
185
Birçok eserde İris Han olarak geçen ismin doğrusu Irıs Han’dır. Bu ve Nogaybay ile Irıs Han isyanı
hakkında geniş bilgi için Bkz. Çandarlıoğlu, s. 16-30; Abdulvahap Kara, Azattıqtıñ Öşpes Ruvhı
Nurgocay Batırdıñ Estelikteri Jäne Ospan Batır, Almatı: Sardar, 2008, s. 28-66; Canaltay, s. 74-76.
43
Urumçi Hükümeti ile İris Han arasında 15 Mayıs 1940 tarihinde ateşkes anlaşması
imzalandı. Urumçi Hükümeti hapsettiği 350 Altaylı’yı serbest bırakmak zorunda
kaldı.186
186
Canaltay, s. 74-75; Hayit, s. 325.
187
Hayit, s. 325.
188
Hayit, s. 325.
189
Hayit, s. 325-326.
190
Karahoca, s. 44; Hayit, s. 326; Alptekin, s. 168.
191
Alptekin, s. 170; Buğra, s. 54; Hayit, s. 326.
44
Altay ayaklanmasının devam ettiği sırada İli Bölgesinde yani Gulca’da Temmuz
194
1944 yılında Ali Han Töre önderliğinde ayaklanma başladı. Ruslar
ayaklanmacılara silah sevkiyatı yapma suretiyle olaylara dâhil olma imkânını
buldular. Ali Han Töre ile dostluk anlaşması imzalayan Ruslar gönderdikleri, hem
askeri hem de sivil müşavirler ile İli ayaklanmasına müdahil oldular.195Bu inkılâp
hareketi sonucu 7 Ağustos 1944’te Doğu Türkistan Cumhuriyeti ilan edildi ve Ali
Han Töre Cumhurbaşkanı olarak seçildi.196 Mehmet Emin Buğra İli ayaklanmasının
başlama tarihini 7 Ekim 1944 olarak vermektedir.197İsa Yusuf Alptekin ise 7 Kasım
1944’te bağımsızlığın ilan edildiğini belirtmektedir. 198 İli mücahitleri ile birleşen
Osman Batur kuvvetleri 1945 yılında Tarbagatay ve Altay vilayetlerini kontrolleri
altına aldılar.199
192
Gülçin Çandarlıoğlu, Özgürlük Yolu Nurgocay Batur’un Anılarıyla Osman Batur, İstanbul, 2006,
s.59.
193
Hayit, s. 327.
194
Hayit, s. 327.
195
Buğra, s. 57
196
Hayit, s. 327.
197
Buğra, s. 56.
198
Alptekin, s. 175.
199
Buğra, s. 57; Hayit, s. 327; Alptekin, s. 175.
45
Ali Han Töre,1945 yılı Eylül ayında Çin hükümetinden gelen barış teklifini kabul
etti.200 Gulca görüşmelerine iki tarafta delegasyon heyetleri gönderildi. Chiang Kai-
shek tarafından Çin Hükümeti adına delegasyona başkanlık etmesi için Chang Chih-
chung tayin edildi. Doğu Türkistan Milli Cumhuriyeti adına delegasyon başkanlığı
görevi ise daha sonradan Sovyet ajanı olduğu ortaya çıkan Ahmed Can Kasımî’ye
verildi. Yapılan görüşmelerin ardından 12 Temmuz 1946 tarihinde iki taraf arasında
anlaşma imzalandı.201
200
Hayit, s. 327.
201
Hayit, s. 328.
202
Hayit, s. 328; Buğra, s. 58.
203
Alptekin, s. 183.
46
alıyordu; Ali Han Töre, Mehmet Emin Buğra (Aynı zamanda Bayındırlık Vekili), İsa
Yusuf Alptekin, Osman Batur, Canım Han Hacı.204
Çinliler halka hoş görünmek, Rus tesirine karşı halkı kendi yanına çekebilmek
maksadıyla 1946 yılında İsa Yusuf Alptekin’i Eyalet Hükümeti Genel Sekreterliğine,
Maliye Bakanlığına ise Kazak lider Canım Han’ı getirdiler.206 Ve Nihayet 19 Mayıs
1947 tarihinde Çin Hükümeti tarafından, yerli halkın karşı olduğu Chang Chih-
chung’un yerine Mesud Sabri Baykuzu getirildi. Çin idaresi ilk defa Doğu Türkistan
da Valilik makamına bir Türk’ü getirmek zorunda kaldı.207
204
Alptekin, s. 183-184. Delilhan Canaltay hükümet üyeleri hakkında şu bilgileri vermektedir: “Doğu
Türkistan Bölge hükümeti 25 üyeden oluşur. Bu seferki birleşik hükümete Kazaklardan: Canımhan
Hacı Maliye Bakanı, Salis (Nayman boyundan) Genel sekreter yardımcısı, Delilhan Sügirbayev Sağlık
Dairesi Başkanı, Osman Batur hükümet üyesi, Uygurlardan Ahmetcan Kasimî, Abilkerim Abbasov,
Rahimcan Sabiri, Mehmet Emin Buğra, Seyfeddin Azizi, Abdülkerimhan Maksum, İsa Yusuf
Alptekin, Tatarlardan Burhan Şahidi ve diğerleri Çinli, Dungan vesaire milletlerden seçildi.”
Canaltay, s. 109-111.
205
Alptekin, s. 184.
206
Buğra, s. 61; Maliye Bakanı Canımhan Tilevbayoğlu’nun hakkında geniş bilgi için bkz: Alihan
Canaltay, “Qazaqtıñ Tuñğış Qarjı Ministri – Janımkhan”, Şaqabay Batır, Almatı, 2017, s. 113-118.
207
Buğra, s. 61-62; Alptekin, s. 186.
47
Buğra ise Şehidi’nin yardımcılığına atandı. 208 Mehmet Emin Buğra ve Baymirza
Hayit, Mesut Sabri’nin görevden alındığı tarihi 1 Ocak 1949 olarak vermektedir.209
10 Şubat 1949 tarihinde Sovyet Rusya Çin’e Doğu Türkistan’da ticaret hakkı,
petrol çıkarma hakkı ve havayolu kurma haklarının alınabilmesini içeren bir anlaşma
talebinde bulundu. Yapılan görüşmelerin ardından 12 Nisan 1949 tarihinde sadece
havayolu kurulması konusunda mutabakata varıldı.210
Mesut Sabri, 5 Nisan 1951 yılında Doğu Türkistan’da tutuklandı. Eski Eyalet
Hükümeti Başsekreteri ve Maliye Bakanı Canım Han 12 Aralık 1950 yılında
yakalandı ve 4 Nisan 1951’de Urumçi’de idam edildi. Osman Batur ise verdiği
mücadele sırasında 6 Şubat 1951’de Kansu’da esir edilerek 29 Nisan 1951’de
Urumçi’de asılarak idam edildi. 212 Doğu Türkistan’da Kommünistlerin iktidarı
tamamen ele geçirmelerinin ardından Eylül 1950’ye kadar Kaşgar şehrinde 15.000
civarında Doğu Türkistanlı tutuklandı ve bunlardan 5.000’i kurşuna dizilerek idam
edildi. Doğu Türkistan genelinde ise 1951 Nisan sonuna kadar 72.705 kişi ölüm
cezasına çarptırıldı. 150.000’den fazla Doğu Türkistanlı ise yurtlarından ayrılmak
zorunda kaldılar.213
208
Alptekin, s. 197.
209
Hayit, s. 329; Buğra, s. 63.
210
Hayit, s. 330; Buğra, s. 63-65.
211
Alptekin, s. 201.
212
Hayit, s. 331.
213
Hayit, s. 332.
48
2. BÖLÜM
1. “YAŞ TÜRKİSTAN”
214
Abdulvahap Kara, Türkistan Ateşi Mustafa Çokay’ın Hayatı ve Mücadelesi, İstanbul 2002, s.314.
215
Timur Kocaoğlu, “Yaş Türkistan’ın Türkistan Basın tarihindeki Yeri”, Yaş Türkistan, Türkistan
Milli İstiklal Fikrine Hizmet Eden Aylık Dergi, c. 1, (1-13 sayılar), 1929-1930, İstanbul, 1997 s. 14;
Kara, Türkistan, s.314.
216
Mustafa Çokay, “Bizning Yol”, Yaş Türkistan, 1 (1929), s. 1-2.
217
Ahmet Taşağıl, “Türkistan”, DİA, XLI (2012), s.556.
49
bir iştir. “Yaş Türkistan” dergisi bu görevini, böylesi büyük zorluklara, maddi ve
manevi imkânsızlıklara rağmen yürüterek, Çokay’ın da dediği gibi, “Türkistan’ın
bağımsızlığı yolunda verilen mücadelenin bayrağı” olmuştur.218
1927 yılının Şubat ayında İstanbul’da TMB’nin yayın organı olarak yayın
hayatına başlayan “Yeni Türkistan” dergisinin, dönemin siyasi şartları gereği
Türkistan meselelerini rahatça işleyememesi ayrıca Türkiye’de gerçekleşen harf
devrimi sonucu kullanılmaya başlanan Latin alfabesi ile basılmaya başlanması
nedeniyle okuyucu sayısının azalması, yeni bir dergi çıkarma gereksinimini ortaya
çıkartmıştı. Çıkarılacak yeni derginin Türkistan meselelerini rahatça işleyebilmesi
için Avrupa’da çıkarılmasına ve Türk dünyası tarafından rahatça anlaşılabilir olması
için de Arap alfabesiyle yayınlanmasına karar verildi.
218
A. Oktay, TMH, s. 36; A. Kara, Türkistan, s.315; Mustafa Çokay, “Dekabır Hatıraları”, Yaş
Türkistan, 37 (1929), s.1-2.
219
Mustafa Çokay’ın kaynak olarak Türkçe ve Rusça bazı Sovyet dergi ve gazeteleri kullanmıştır.
Bunlar; Enbekşi Kazak, Türkmenistan, Kızıl Özbekistan, Yeni Fergana gibi Türkçe gazeteler ve
Pravda Vostoka,Sovetskaya Step, Revolutsiyonnıy Vostok, Pravda, Za Partiyu vb. Rusça
dergilerdir.Mustafa Çokay, “Mefkûre Meydanında Küreş”, Yaş Türkistan, 13 (1930), s. 8-9; Kara,
Türkistan, s. 317.
50
büyük şehirlerinden olan Moskova ve Tiflis gibi pek çok ülke ve bölgelerdeki geniş
bir abone ağına sahipti.220
“Yaş Türkistan” dergisi, Aralık 1929 tarihli ilk sayıdan, Şubat 1931 tarihli 15.
sayıya kadar, Sovyetler Birliği coğrafyasında kullanılan Miladi takvim ile yayınladı.
15. sayıdan, Ocak 1935 tarihli 62. sayıya kadar, Miladi takvimin yanında parantez
içerisinde Rumi takvim de eklendi. Son olarak 62. sayıdan yayın faaliyetinin sonuna
kadar, yani 116-117. sayıya kadar bu iki takvimin yanına Hicri takvim de ilave
edildi.
Dergi kullanılan dil itibariyle Türk dünyasının geneli tarafından anlaşılabilecek bir
tarzdaydı. Rus dil siyaseti neticesinde değiştirilmeden önce Batı Türkistanlıların
(Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, vb.) kullandıkları alfabe Arap alfabesiydi.
Doğu Türkistan’da günümüzde hala Arap alfabesi kullanılmaktadır. Rusların Batı
Türkistan’da uyguladıkları dil siyaseti öncesinde Türkistan’da kullanılan alfabe de
Arap alfabesiydi. Türkiye’de ise 1 Kasım 1928 tarihine yani Harf devrimine kadar
bazı fars harflerinin ilavesiyle oluşturulmuş Arap alfabesi (Osmanlıca) kullanıldı.
Yani, Arap alfabesi Türk dünyasında hâkim olan alfabeydi. İşte bu nedenle Türklerin
hemen-hemen tamamının anlayabileceği bir yazı stili olması nedeniyle dergi için
Arap alfabesi uygun görüldü. Yeni bir tür Çağatayca adı verilen ve Türk lehçelerinin
220
A. Kara, Türkistan, s. 315-317; A. Oktay, TMH, s.36; Mustafa Çokay, “Yaş Türkistan’ın Üçüncü
Yıllıgı”, Yaş Türkistan, 25 (1931) s. 2-3; Andican, s.321.
221
Mustafa Çokay, “Bizning Yol”, Yaş Türkistan, 1 (1929), s.1-3; A. Kara, Türkistan, s. 315; Timur
Kocaoğlu, “Yaş Türkistan’ın Türkistan Basın Tarihindeki Yeri”, s. 27; Andican, s.332.
51
karışımı olan bu karma yazı stili ile yayınlanacak olan dergi bütün Türk dünyasınca
anlaşılabilecekti. “Yaş Türkistan” dergisinin 27. Sayısının 17-20. sayfaları arasında
Esen Tursun mahlasıyla Tahir Çağatay tarafından kaleme alınmış olan
“Mecmuamıznıng Tili Hakkında” başlıklı makale de, İstanbul’da yayın yapmakta
olan “Atsız Mecmua” dergisinde yer alan222, “Yaş Türkistan” dergisinde kullanılan
dil ile ilgili olumsuz görüşlere cevaben; dergide Türk dünyasında rahatça
okunabilecek bir Türkçe kullanıldığını ve bu Türkçenin yeni bir tür Çağatay Türkçesi
olduğunu ifade etmektedir. Bu Türkçenin XV. yüzyılda kullanılan Çağatay Türkçesi
olmadığı da ayrıca belirtmektedir.223
Mustafa Çokay, “Yaş Türkistan” dergisinin Aralık 1931 tarihli 25. sayısında
yayınladığı, “Yaş Türkistan’ın Üçüncü Yılı” başlıklı Baş Makalesinde, Aralık
1929’da dergiyi çıkarmaya başladıklarında maddi ve manevi zorluklar içerisinde
olduklarını ifade ederken, maddi zorluk olarak dostlarından topladıkları yardımla
sadece üç sayı çıkarabilecek bir bütçe oluşturulabildiklerini belirtmektedir. Diğer
taraftan Türkistanlı gençlerin çaba ve çalışmalarını manevi güç olarak
göstermektedir. Çokay’a göre Türkistan’ın kurtuluşu gençlerin elindedir. Hatta bu
görüşünü “Yaş Türkistan” dergisinin 9-10. sayısında da, “Türkistan’ımız için gerekli
olan tüm unsurları genç nesilden bekliyoruz.” şeklinde ifade etmektedir.224Belki de
Mustafa Çokay’ın milli mücadelede gençlere duyduğu güven, dergiye “Yaş (Genç)
Türkistan” ismini vermesinde etkili olmuş olabilir.225
222
“Atsız Mecmua” dergisi’nin Ocak 1932 tarihli 9. Sayısı.
223
A. Kara, Türkistan, s. 322; Esen Tursun, “Mecmuamıznıng Tili Hakkında”, Yaş Türkistan, 27
(1932), s.17-20.
224
Mustafa Çokay, “Kozgalışdan Kuruluşga”, Yaş Türkistan, 9-10 (1930), s. 6.
225
Mustafa Çokay, “Yaş Türkistan’ın Üçüncü Yıllıgı”, 25 (1931), s. 1-2.
52
verilmekteydi. 226 “Yaş Türkistan” dergisi 25. sayı, 37. sayfasında yayınlanan,
İstanbul’da ilkokulu birincilikle bitirerek “Türkistan Türk Gençler Birliği”nin altın
saat ödülünü alan Hayriye isimli küçük kız ile ilgili yapılmış olan haber bunun en
güzel örneklerindendir.227 Ayrıca dergide Türkistan’ın yakın tarihi ile ilgili yazılar da
yayınlanmaktaydı.228
1934 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin çıkardığı bir karar ile içerisinde
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sovyet Hükümeti arasındaki iyi ilişkilere zarar
veren yazılar bulundurulduğu gerekçesiyle Türkistan muhacirlerinin bazı yayınları
ile birlikte “Yaş Türkistan” dergisinin de Türkiye’ye girişi yasaklandı. Bu durum
elbette Mustafa Çokay’ı derinden etkilemiştir. Çokay konu hakkındaki görüşlerini
düşene tekme manasına gelen, “Yıkılganga Yumruk (Düşene Yumruk)” isimli
226
Mustafa Çokay, “Yaş Türkistan’ın 8 Yaşıga Kirişi Münasebetiyle (1929-Aralık-1936)”, Yaş
Türkistan, 85 (1936), s. 2; A. Kara, Türkistan, s. 324.
227
“Türkistan Haberleri”, Yaş Türkistan, 25 (1931), s. 37.
228
Andican, s.332; A. Kara, Türkistan, s. 324.
229
Baymirza Hayit, Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi, (Çev. Abdülkadir Sadak),
Ankara 1995.
230
C. Tarbagataylı, Doğu Türkistan Tarihindeki Bazı Meseleler ve “Çin’ciler”, İstanbul, 1976.
231
Andican, s.332; A. Kara, Türkistan, s. 324.
232
A. Kara, Türkistan, s. 318.
53
1939 yılına kadar yayın faaliyetlerini sürdüren dergi Türkistan sesi olmayı
sürdürerek Türkistan halkının sıkıntılarını, kurtuluş mücadelelerini ve bu
mücadelelerindeki haklılıklarını dünya kamuoyuna duyurma çalışmalarına devam
etmiştir.
233
Mustafa Çokay, “Yıkılganga Yumuruk”, Yaş Türkistan, 60 (1934), s.6-7;A. Kara,Türkistan, s.327;
Ahat Andican,“Yaş Türkistan Dergisi ve Türkistan Milli Hareketi”, Yaş Türkistan’dan Seçilmiş
Makaleler, İstanbul 2006, s.20.
234
Mustafa Çokay, “Yıkılganga Yumuruk”, Yaş Türkistan, 60 (1934), 60, s.11.
235
Mustafa Çokay, “Yıkılganga Yumuruk”, Yaş Türkistan, 60 (1934), 60, s.6; A. Kara, Türkistan,
s.327.
54
236
Timur Kocaoğlu,“Yaş Türkistan’ın Türkistan Basın Tarihindeki Yeri”, s. 28-29.
237
Tülay Köseoğlu, Sovyetler’in Türkistan'ı Dönüştürme Siyasetine Muhalefet: Yaş Türkistan Dergisi
(1929-1939), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul,
2009, s. 123.
238
Mustafa, “İşan Hoca Hani”, Yaş Türkistan, Sayı 60 (Kasım 1934), s. 35-37.
239
Habiburrahman El Bulgari, “Merhum İşan Hoca Hani”, Yaş Türkistan, Sayı 60 (Kasım 1934), s.34-
35.
240
Timur Kocaoğlu,“Yaş Türkistan’ın Türkistan Basın Tarihindeki Yeri”, s. 28-29.
241
Köseoğlu, s.127-128.
55
242
Timur Kocaoğlu,“Yaş Türkistan’ın Türkistan Basın Tarihindeki Yeri”, s. 28-29.
243
Köseoğlu, s.131.
244
Bentsing, “Kaşgar’daki Misyonerlerin Edebi ve İlmi Faaliyetlerinden”, Yaş Türkistan, Sayı 50
(Ocak 1934), s. 55 – 56.
56
“Yaş Türkistan” dergisinde diğer yerli basında çıkan ve önemi nedeniyle iktibas
249
edilen makaleler vardır. Bu makalelerde “Va – Nu” (Vâlâ Nureddin) ,
“Sufizade”250, “Temir (Tahir Çağatay)”251, mahlaslarıyla dergi sayfalarında yer bulan
yazılar bunlara örnektir. Bunlar dışında dergide Doğu Türkistan Haberleri başlığı
245
Doktor Mustafa Ali, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti Olağanüstü Elçisi’nin Mektubu” Yaş Türkistan,
Sayı 51 (Şubat 1934), s. 6-9.
246
Mahmud Muhiti, “Ölmek Var, Dönmek Yok”, Yaş Türkistan, Sayı 112 (Mart 1939), s. 5-9.
247
Habiburrahman El Bulgari, “Sultan Bek Bahtiyar Bek Efendi ile Görüşme”, Yaş Türkistan, Sayı 60
(Kasım 1934), s. 33-34.
248
Bekoğlu, “Doğu Türkistan Yeni Olaylar Karşısında”, Yaş Türkistan, Sayı 92-93 (Temmuz –
Ağustos 1937), s. 32-36.
Va – Nû mahlasını kullananan Vala Nurettin Türk gazeteci ve yazardır. “Akşam”, “Cumhuriyet”,
“Tercüman”, “Havadis”, “Haber” gibi çeşitli gazetelerde yazıları yayınlanmıştır. “Yaş Türkistan”
dergisi ise 07.02.1934 tarihli “Haber” gazetesi’ndeki yazısını yayınlamıştır. Bkz. Va – Nu, “Çok
Çabuk Hükümler Veriyoruz”, Yaş Türkistan, Sayı 51 (Şubat 1934), s. 11-12.
250
“İstiklal” Dergisinden iktibas edilen Sufizade, “Bize Taş Yürekli İşçiler Gerek”, Yaş Türkistan,
Sayı 53 (Nisan 1934), s. 28-30.
251
Temir, “Doğu Türkistan Ayaklanması”, Yaş Türkistan, Sayı 44 (Temmuz 1933), s. 15-19.
57
altında, “Yeni Irak”, “Uruş Haberi”, “İstiklal”, “Yanga Milli Yol” gibi gazetelerden
alınarak yayınlanan ancak yazarı verilmeyen yazılar da vardır.
252
Doğu Türkistan’da: Doğu Türkistan Milli Bağımsızlık Hareketi Etrafında”, Yaş Türkistan, Sayı 53
(Nisan 1934), s.26-28
58
Doğu Türkistan mücahitleri sadece Çin ile mücadele etmiyordu. 253 Bölgedeki
çıkarlarını korumak hatta bölge üzerindeki hâkimiyetini güçlendirmek amacıyla
Çin’e desteğini hiç esirgemeyen Sovyet Rusya 254 ve Doğu Türkistan Türk halkına
ihanet etmeyi kendisine alışkanlık haline getirmiş olan ve “din kardeşi” olarak
görülen Dunganlarla da mücadelelerini devam ettiriyorlardı. 255 Ellerinde her türlü
medeni silahı olan bu birleşmiş düşmanlara karşı Doğu Türkistan halkı kendi
imkânlarıyla, ölerek, öldürerek son ana kadar mücadelelerini sürdürdüler. Ancak
sadece savaş meydanlarında vuruşarak verilen mücadele yetersizdi. Japonya Telgraf
Ajansı “RENGU” ve Sovyet Telgraf Ajansı “TASS” tarafından yayınlanan asılsız
söylentilerin etkileri haklı davasını dünya kamuoyuna duyurabilme arzusunda olan
Doğu Türkistan’ın durumunu olumsuz etkiliyordu. Doğu Türkistan halkının
davalarındaki haklılıklarını dünya kamuoyuna duyurmaları gerekliydi. Seslerini
duyurabilme imkânları ise son derece azdı.
253
Mustafa Çokayoğlu, “Doğu Türkistan, Dış Dünya ve Bizim Görevimiz”, Yaş Türkistan, 56 (1934),
s. 23.
254
Sovyet Rusya’nın Doğu Türkistan’ı ele geçirme faaliyetlerine “Yaş Türkistan” dergisinden
verilecek en güzel örneklerden birisi Mecdeddin Ahmed tarafından yazılan makalede, Doğu Türkistan
ile Sovyet toprakları arasındaki sınır yolları verildikten sonra getirilen şu paragraftır; “Biz bu sınır
yollarını kaydetmekle, Doğu Türkistan’ı çok eski zamanlarda kararlaştırılmışbir plan ile ele geçirmek
isteyen bir siyaseti en ince ayrıntısına kadar inceleyerek anlatmış ve belki gerçek bir şekilde ispat
etmiş oluyoruz. Rusya’nın, Batı Sibirya Valisi Gasford’un 1857’de yazdığı bir kitabında: “Eğer biz
Kaşgarya’da Rusya’ya bağlı özerk bir hanlık meydana getirirsek, bütün Orta Asya’ya sahip olacağız.
Bu suretle, kendimiz için yeni ufuklara yol açacağız” diye yazması ve bugün Sovyet Rusya’nın,
önemli sınır noktalarına muntazam yollar yapması, konunun önemini açıkça gösteriyor olsa gerek.”
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında II”, Yaş Türkistan, 103 (1938), s. 11.
255
Dunganların ihanetlerinin sayısı çok fazladır ancak küçük bir örnek olarak; Emin Vahidi, “Doğu
Türkistan İnkılâbına Bir Bakış II”, Yaş Türkistan, 101 (1938), s. 53’e bakılabilir.
59
Sovyet Telgraf Ajansı “TASS”ın, çeşitli iftiralar ile Doğu Türkistan’ın aleyhine
yaptığı “Doğu Türkistan’ın Anti Kemalist ve Panislamist bir devlet olduğu” 256 ,
“Şehzade Abdülkerim’in tahta geçirileceği”257ve benzeri haberler, dünya kamuoyunu
yanıltmaktaydı. Kaynak yetersizliği nedeniyle bu asılsız söylentiler Avrupa’nın en
önemli dergi ve gazetelerinin sayfalarına girerek Doğu Türkistan milli kurtuluş
hareketine karşı olumsuz görüşlerin oluşmasına neden oluyordu.258 Hatta bu haberler
Türkiye Cumhuriyeti siyasilerinin dahi kafalarında soru işaretleri oluşmasını
sağlamaktaydı. Sovyet telgraf ajansının yaydığı asılsız haberlerin Türkiye
Cumhuriyeti siyasilerinin ve kamuoyunun üzerinde yarattığı olumsuz etki, “Yaş
Türkistan”ın 51. sayısında yer alan dönemin Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı
259
“Tevfik Rüşdi Bey’in Doğu Türkistan’a Dair Açıklaması” ve aynı sayıda
yayınlanmış olan “Çok Çabuk Hükümler Veriyoruz”260 başlıklı makalelerden açıkça
anlaşılmaktadır.
256
Mustafa Çokayoğlu, “Doğu Türkistan, Dış Dünya ve Bizim Görevimiz”, Yaş Türkistan, 56 (1934),
s. 24.
257
“Doğu Türkistan Haberleri”,Yaş Türkistan, 53(1934), s. 38.
258
Bu konuda, Baş Makale, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti”, Yaş Türkistan, 51 (1934), s. 2-5;
Kavunçili, “Paris’te Doğu Türkistan Hakkında Bir Bildiri”, Yaş Türkistan, 64 (1935), s. 25-28;
Habiburrahman El- Bulgari, “Doğu Türkistan’da”, Yaş Türkistan, 66 (1935), s. 31 – 33 makalelerine
bakılsın.
259
“Doğu Türkistan Cumhuriyeti Etrafında: Tevfik Rüşdi Bey’in Doğu Türkistan’a Dair Açıklaması”,
Yaş Türkistan, 51 (1934), s. 10-11.
260
Va – Nu, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti Etrafında: Çok Çabuk Hükümler Veriyoruz”, Yaş
Türkistan, 51 (1934), s. 11-12.
60
“Yaş Türkistan” dergisinde, Doğu Türkistan ile alakalı 109 adet yazı (Makale,
bildiri, haber, resim vb.) yayınlanmıştır. Bu yazıların ilki, 1933 yılı Mayıs’ında
çıkarılan 42. sayının 39. sayfasında Alman gazetelerinde yayınlanan haberlerden
derlenen “Doğu Türkistan’da” başlıklı makaledir. Son makale ise Temmuz-Ağustos
1939 tarihli 116-117 yani son sayının 54-56 sayfaları arasında Türkistanlı Oktay
imzasıyla kaleme alınmış olan “Mısır’da Doğu Türkistan’ın Tarihi Bir Gününü
Anma Toplantısı” isimli makaledir. Zaten bu sayı derginin son sayısıdır. II. Dünya
Savaşı’nın patlak vermesiyle derginin yayını durmuştur.
Dergide 1-42 sayıları arasında Doğu Türkistan meselelerine dair hiçbir yazı
yayınlanmamıştır. Bu sayıların yanı sıra, 48, 57, 59, 61, 67, 68, 72, 74, 76, 77, 78,
80, 81, 83, 84, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 95 ve 97. sayılarda da Doğu Türkistan ile
alakalı herhangi bir yayın yapılmamıştır. 117 sayı içerisinden toplamda 53 sayıda
Doğu Türkistan meselelerini işleyen yayınlar yer almıştır. “Yaş Türkistan” dergisi,
Doğu Türkistan meseleleri ile ilgili; 53, 60, 110 ve 112. sayılarında altışar adet yazıyı
sayfalarına taşımıştır. 52 ve 69. sayılarda dörder makaleye (52. sayıda üç makale ve
bu sayıya ek olarak Hoca Niyaz Hacı’nın resmi) yer verilmiştir. 45, 54, 55, 64, 71,
82, 99, 104-105, 107, 115 ve 116-117. sayılarda üçer makale yayınlanırken, 43, 44,
46, 49, 51, 56, 92-93, 102, 106, 109 ve 114. sayılarda ikişer adet makale
yayınlanmıştır. Geriye kalan, 42, 47, 50, 58, 62, 63, 65, 66, 70, 73, 75, 79, 85, 94, 96,
98, 100, 101, 103, 108, 111 ve 113. sayılarda ise bir adet makale toplamda 109 adet
yazı yer almıştır.
261
Çokayoğlu, “Doğu Türkistan Meselesi Etrafında”, 46 (1933), s. 8.
61
TMB’nin yayın organı olarak Doğu Türkistan kurtuluş hareketi için faaliyetlerini
yoğun olarak sürdüren derginin okuyucu kitlesinin ve dağıtım ağının geniş olması
sayesinde Doğu Türkistan meseleleri pek çok ülke tarafından takip edilebildi.
262
Tanrıverdi “Doğu Türkistan”, Yaş Türkistan, 43 (1933), s,14-21; Tanrıverdi “Doğu Türkistan II”,
Yaş Türkistan, 44 (1933), s, 10-15; Tanrıverdi “Doğu Türkistan III”, Yaş Türkistan, 45 (1933), s. 9-
14.
263
“Yurttaşlarımızın milli yayını okuyarak ve makaleler üstünde fikir yürüterek, ilgi ile takip etmeleri
bizi sevindirmektedir. Ne yazık ki, derginin sayfaları müsait değildir ve bir konu hakkındaki yazıların
hepsinin basımına ve yayınına imkân yoktur. Bu yüzden çoğu okuyucumuzun istekleri yerine
getirilememektedir. Vatandaşlarımızın bu mazereti kabul ederek yine eski ilgilerine devam
edeceklerine inanıyoruz.” Mecdeddin Ahmed, “Açık Bir Mektup’a Açık Cevap”, Yaş Türkistan, 114
(1939), s. 27- 31.
62
Mustafa Çokay, Doğu Türkistan milli kurtuluş hareketi için “Yaş Türkistan”
dergisinin en önemli görevini, derginin 56. sayısında; “Dış dünyanın gözünde Doğu
Türkistan milli kurtuluş hareketinin lider ve temsilcileri hakkında sempati, hürmet ve
itimat oluşturmaya çalışmak bizim bugünkü en mühim görevimizdir.” Milli menfaat
bizden bunu bolca yapmayı talep etmektedir.” olarak göstermektedir.264 Bu görev,
“Yaş Türkistan” dergisi sayfalarında yerine getirilmeye çalışıldığı gibi, Londra,
Varşova, Paris, Berlin gibi Avrupa’nın önemli başkentlerinde okunan bildiriler,
çeşitli Avrupa gazete ve dergilerine verilen makaleler veya “Yaş Türkistan” dergisi
yönetimi tarafından verilen materyallerle çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanan
makaleler ile yerine getirilmeye çalışılıyordu.265Ancak devletin en yetkin kişisi Doğu
Türkistan İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hacı tarafından
Ergeştam’da Ruslarla yapılan anlaşma ve bu anlaşma ile 1934 yılında devletin
yıkılması çok vahim bir hadise olarak tarih sayfalarına işlenmiştir. Bu hareket içeride
mücahitlerin canlarını vererek yürüttükleri, dışarıda ise “Yaş Türkistan” dergisinin
bütün imkânlarını seferber ederek bu mücadelenin haklılığını duyurma çabasına karşı
en kötü karşılık olmuştur.
“Yaş Türkistan” dergisinin Doğu Türkistan milli hareketine karşı olan görevlerini
yerine getirip getiremediği sorusuna dergi yönetimi şu şekilde cevap vermiştir;
264
Mustafa Çokayoğlu, “Doğu Türkistan, Dış Dünya ve Bizim Görevimiz”, Yaş Türkistan, 56 (1934),
s. 27.
265
Baş makale, “Doğu Türkistan Meselesi Münasebetiyle”, Yaş Türkistan, 106 (1938), s. 2.
63
1939 yılının Ağustos ayına kadar derginin Doğu Türkistan ile ilgili yayınları
devam etti. Eylül 1939 tarihinde patlayan II. Dünya Savaşıyla beraber “Yaş
Türkistan” dergisinin Berlin’de çıkarılmasını sağlayan Abdulvahap Oktay ve Tahir
Çağatay’ın İstanbul’a dönmeleri ve savaş nedeniyle aboneler ile olan irtibatın
kesilmesi gibi nedenlerle derginin yayın faaliyeti durdu.268
266
Baş makale, “Doğu Türkistan Faciası ve Bize Verdiği Ders”, Yaş Türkistan, 58 (1934), s. 5.
267
Baş makale, “Doğu Türkistan Faciası ve Bize Verdiği Ders”, Yaş Türkistan, 58 (1934), s. 5-6.
268
A. Kara, Türkistan, s. 330; Ceren Celasun, “Türkistanlı Aydınlardan Abdulvahap İshakoğlu Oktay
(1904-1968): Hayatı Ve Eserleri”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2015, s. 17.
64
Kazakların Kıpçak boyundan köklü bir aileye mensup olan Mustafa Çokay,
günümüzdeki adı Kızılorda olan Akmescit şehri yakınlarındaki Narşokı köyünde 7
Ocak 1890’da dünyaya geldi. Çokay soyadı; Şokay, Tchokaieff, Chokay, Chokaev,
Çokayoğlu, Tschokai, Tschokaev ve Şokayulı gibi değiş şekillerde yazılmaktadır.
Hokand Hanlığı komutanlarından Torgay Datka’nın torunu olan Çokay’ın babası
Çokay Bey, annesi Bahtlı Hanım’dır. 269 İlköğrenimini Akmescit’te tamamladıktan
sonra, Taşkent Rus Gimnazyumu’nu 1910 yılında bitirdi. 270 Okulunu birincilikle
tamamlayarak burslu yüksek öğrenim hakkı kazandı. Ancak Türkistan Genel
Valisinin Çokay’a yüksek eğitimi için burs hakkından yararlanabilmesi için hukuk
dışında bir bölümde eğitim görmesi gerektiğini bildirmesi üzerine, mimarlık eğitimi
almak istemesine rağmen, hukuk okumaya karar vererek ve burs hakkından
vazgeçerek, kendi imkânlarıyla eğitimini sürdürdü.271
269
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 26; A. Oktay, Türkistan Milli Hareketi ve Mustafa Çokay
(Merhumun 60 ıncı Doğum Yılı Münasebetiyle), İstanbul 1950, s. 18; Abdulvahap Kara, “Şokay
Mustafa”, DİA, XXXIX (2006), s. 217, Çağatay Koçar, “Vefatının 75. Yılında Mustafa Çokay ve
Türkistanlı Gençlere Hitabesi”, Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisi, S. CCCLX/C. 60 (Aralık 2016),
s.62.
270
A. Kara, Türkistan, s. 32-33; Dr. A. Oktay, TMH, s. 18; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”, DİA,
XXXIX (2006), s. 217.
271
A. Kara, Türkistan, s. 37-38; A. Oktay, TMH, s.19.
272
A. Kara, Türkistan, s. 75; A. Oktay, TMH, s.20; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”, DİA, XXXIX
(2006), s. 217; Zeki Velidi Togan, Hatıralar: Türkistan ve Diğer Müslüman Doğu Türklerinin Milli
Varlık ve Kültür Mücadeleleri, İstanbul 1969, s. 145.
65
273
A. Kara, Türkistan, s. 77-118; A. Oktay, TMH, s.25-27; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”, DİA,
XXXIX (2006), s. 217.
274
A. Kara, Türkistan, s. 122-123.
275
Koçar, s. 62.
276
A. Kara, Türkistan, s. 127-136; A. Oktay, TMH, s.28; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”, DİA,
XXXIX (2006), s. 218.
277
A. Kara, Türkistan, s. 161; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”, DİA, XXXIX (2006), s. 218.
66
Çokay, Şubat 1919’da Bakû’ye geçerek siyasi çalışmalarına burada devam etti.
Bir taraftan basın toplantılarıyla Türkistan’daki siyasi durum hakkında kamuoyunu
bilgilendirirken, diğer taraftan Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ileri gelenleriyle
görüşmeler yapıyordu. Gittikçe güçlenen Bolşeviklerin Azerbaycan’ı da işgal etmeye
başlaması üzerine Bakû’den ayrılmak zorunda kalan Çokay, Gürcistan’ın başkenti
Tiflis’e geçti. Burada yerli ve yabancı siyasilerle Türkistan’ın Bolşeviklerden
kurtulması kendi iktidarını sağlaması konusunda görüşmeler gerçekleştirdi. Gürcü
Hükümetiyle Türkistan ve Gürcistan halklarının Bolşeviklere karşı ortak hareket
etmesi konusunda serbest ittifak anlaşmasını imzaladı. Bunun yanında Tiflis’te
gazete ve dergilere verdiği makaleler ile Gürcistan Hükümeti’nin desteğiyle çıkardığı
“Na Rubeje (Hudutta)” isimli Rusça ve Tiflis Türk Cemaatinin desteğiyle çıkardığı
278
A. Kara, Türkistan, s. 163, 170-172; A. Oktay, TMH, s.32; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”,
DİA, XXXIX (2006), s. 218; Togan, Hatıralar, s. 539.
279
Mangışlak; Kazakistan’ın Mangistav eyaleti sınırları içerisinde, Hazar denizi’nin doğu kıyısında
dağlarla çevrili bir yarımadadır.
280
A. Kara, Türkistan, s. 173-176; A. Oktay, TMH, s.32; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”, DİA,
XXXIX (2006), s. 218.
67
“Şafak” isimli Türkçe dergiler ile yayın faaliyetleri yürüttü. Bolşeviklerin Tiflis’i
işgale başlamaları üzerine 1921 Şubat’ında yük treniyle Tiflis’ten ayrıldı.281
Mart 1921’de eşi ile birlikte İstanbul’a geldi. Ancak bu dönemde İstanbul’un işgal
altında olması Mustafa Çokay’a siyasi faaliyetlerini yürütecek imkân bırakmıyordu.
Buradaki bazı Türk aydınları ve politikacılar ile görüşmeler gerçekleştirdi. Geçici bir
süre için İngiliz “Times” Gazetesi’ne Gürcistan’daki son siyasi gelişmeler üzerine
yazdığı beş makale ile yayın faaliyetini sürdürebildi. “Times” gazetesinde çalıştığı
dönemde Mustafa Kemal ve Kuva-yi Milliye’nin Bolşevizm ideolojisini benimsediği
görüşünün yaygınlaşması üzerine işgal kuvvetleri komutanlığına bu görüşün
yanlışlığı konusunda memorandum verdi. İmkânsızlıklar içerisinde dahi siyasi
faaliyet ve yayıncılık çalışmalarını sürdürmeye çalışan Mustafa Çokay, sadece birkaç
ay kaldığı İstanbul’dan ayrılarak, bindiği bir Fransız gemisiyle Marsilya’ya oradan
trenle Paris’e geçti.282
Çokay, 1920 yılında Zeki Velidî’nin girişimleriyle kurulan Türkistan Milli Birliği
teşkilatına, 23-24 Kasım 1924 tarihinde Berlin’de gerçekleşen ve Avrupa’da ilk kez
281
A. Kara, Türkistan, s. 176-184; A. Oktay, TMH, s.32-33.
282
A. Kara, Türkistan, s. 185-188; A. Oktay, TMH, s.34; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”, DİA,
XXXIX (2006), s. 218; Mustafa Çokay, “Yıqılganga Yumuruq”, Yaş Türkistan, 60 (1934), s.7.
283
“Günler” ve “Son Haberler”.
284
A. Kara, Türkistan, s. 188- 203; A. Oktay, TMH, s.30, 34-38; Togan, Hatıralar, s. 538.
68
düzenlenen TMB toplantısı olması yönüyle önem arz eden toplantıda yemin ederek
üye oldu.
1927 yılının ilk yarısında İstanbul’da yapılan TMB kongresinde alınan karar ile
“Yeni Türkistan” isimli bir dergi çıkarılması kararlaştırıldı. 285 Çokay bu dönemde
ağırlıklı olarak “Yeni Türkistan” dergisine makaleler yazmaya başladı. Çokay, yine
bu toplantıda alınan karar üzerine 1927 Şubat ayında Ukrayna ve Kafkas halkları
temsilcilerinin Avrupa’daki Prometheé hareketine katıldı.286
II. Dünya Savaşı sırasında faaliyetleri duran Mustafa Çokay, Fransa’yı işgal eden
Nazi hükümeti tarafından Berlin’e getirilerek Sovyet ordusunda savaşırken esir
düşen Türk kökenli askerlerle ilgi komisyonların başkanlığına getirdi. Buradaki
Türkistanlıların sorunlarını ortaya koyan çalışmalar yaptı. Esirlerin kamplarda ağır
şartlar altında yaşam savaşı verdiklerini gördü. Ancak devam eden görevi sırasında
Nazilerin Türkistan’a bağımsızlık verme niyetinde olmadıklarını anlayarak Paris’e
dönmek üzere Berlin’e geldi. Berlin’de Aniden rahatsızlanarak 27 Aralık 1941’de
vefat etti ve Berlin Türk Şehitliğine defnedildi. Çokay’ın yakınları kendisinin
zehirlenerek öldürüldüğünü belirtseler de Alman makamları vefat sebebi olarak Tifüs
hastalığını öne sürdü.287
285
Rasim Bayraktar, “Türkistanlı Aydınlarımızın Siyasi ve Yayayın Mücadelesi: Mustafa
ÇOKAYOĞLU ve Etrafındakiler”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı:39, (Erzurum,
2013), s.316.
286
A. Kara, Türkistan, s. 204, 206-216; Ahat Andican, Cedidizm’den Bağımsızlığa Hariçte Türkistan
Mücadelesi, İstanbul 2003, s.312;Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”, DİA, XXXIX (2006), s. 218;
Tevfik Evci, “Yeni Türkistan (1927-1931), Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale 2006, s. 66.
287
A. Kara, Türkistan, s. 256-292; A. Oktay, TMH, s.39-40; Abdulvahap Kara, “Şokay Mustafa”,
DİA, XXXIX (2006), s. 218.
69
288
Timur Kocaoğlu,“Yaş Türkistan’ın Türkistan Basın Tarihindeki Yeri”, s. 28-29.
289
Köseoğlu, s. 474
290
Mustafa, “İşan Hoca Hani”, Yaş Türkistan, Sayı 60 (Kasım 1934), s. 35-37.
291
Habiburrahman El Bulgari, “Merhum İşan Hoca Hani”, Yaş Türkistan, Sayı 60 (Kasım 1934), s.34-
35.
70
c. Mustafa Çokay “Yaş Türkistan” dergisi 56. sayıda, dergi idaresine yollanan
mektuplarda “Doğu Türkistan’daki milli kurtuluş mücadelesi ve dış dünya’nın, Doğu
292
Çokayoğlu, “Doğu Türkistan Meselesi Etrafında”, Yaş Türkistan, 46 (1933), s. 7-11.
293
Baş Makale, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti”, Yaş Türkistan, 51 (1934), s. 2-5.
71
Türkistan milli mücadelesine ilgi ve alakası” ile ilgili sorulara cevaben “Doğu
Türkistan, Dış Dünya ve Bizim Görevimiz” başlıklı makaleyi Çokayoğlu imzasıyla
kaleme almıştır. Mustafa Bey bu makalesinde, Türkistanlıların konuya gösterdikleri
ilgiye ve bu ilgilerinde haklı olduklarına vurgu yaparak, Batı Türkistan’ın
kurtuluşunun Doğu Türkistan’ın kurtuluşunun sonuçlarına bağlı olduğunu beyan
etmektedir. Ayrıca Doğu Türkistan milli hareketinin karşılaştığı sorunlara ve maruz
kaldığı sıkıntılı duruma dikkat çeken Çokay, Dungan faaliyetlerinin Doğu Türkistan
milli hareketini tehlike altında bırakabileceği tespitinde bulunmaktadır. Yine
Sovyetler Birliği tarafından yayılan asılsız haberlere dikkat çekilen bu yazıda Doğu
Türkistan’ın yalnızlaştırılmaya çalışıldığına, milli mücadelede yer alan bazı kişiler
hakkında olumsuz haberler yayıldığına, bu asılsız haberlere itibar edilmemesinin
önemli olduğuna ve Doğu Türkistan halkına ve bu kutlu mücadelesine her türlü
yardımın gerekliliğini bildirmektedir. Çokay sözlerini, “Dış dünya gözünde Doğu
Türkistan milli kurtuluş hareketinin lider ve temsilcileri hakkında sempati, hürmet ve
itimat oluşturmaya çalışmak bizim bugünkü en mühim görevimizdir. Milli menfaat
bizden bu hususları tam olarak yerine getirmemizi talep etmektedir” sözleriyle
tamamlamaktadır.294
d. 58. Sayı’nın “Doğu Türkistan Faciası ve Bize Verdiği Ders” başlıklı Baş
Makale’de İngiliz “Times” gazetesinin 14.08.1934 tarihli haberine atıfta bulunularak
Doğu Türkistan milli hareketinin uğradığı başarısızlık bildirilerek ve bu
başarısızlığın makam ve mevki sevdası ile şahsi menfaatler olarak belirtilmiştir.
Yazıda 1800’lü yılların 2. Yarısında Doğu Türkistan’da kurulan Yakup Bey
devletinin kuruluşu ve yıkılışına da değinilerek kişisel çıkarların her iki devletin de
sonunu nasıl hazırladığı gözler önüne serilmiştir. Makalede ayrıca, “Yaş Türkistan”
dergisinin ve TMB’nin Doğu Türkistan Milli Hareketi’ne karşı görevlerini yerine
getirilip getirilmediği ile ilgili soruya cevaben; “Şimdi, “Acaba bizler, Doğu
Türkistan milli hareketine karşı kendi görevlerimizi yerine getirdik mi?” diye bir
soru ortaya çıkmaktadır. Biz bu soruya vicdani bir rahatlık içinde, “Kendi
boynumuza düşen vazifeyi, gücümüz, imkânımız ölçüsünde yerine getirdik” diye,
294
Çokayoğlu, “Doğu Türkistan, Dış Dünya ve Bizim Görevimiz”, Yaş Türkistan, 56 (1934), s. 23-27.
72
olumlu bir cevap verebiliriz. Doğu Türkistan milli bağımsızlık mücadelesi için
dışarıda en çok propaganda çalışmasını yürüten, bizim Türkistan Milli Merkezimiz
“TMB” ve küçük dergimiz "Yaş Türkistan" oldu dersek, hiçbir şekilde başkalarının
bu sahadaki hizmetlerini yok saymış olmayız. “TMB” ve "Yaş Türkistan"ın elinde
olan bütün güç sarf edildi. Avrupa Merkezleri’nin en önemli gazetelerinde makaleler
çıkarıldı. “TMB” üyeleri ve "Yaş Türkistan" idarecileri, çeşitli yerlerde Doğu
Türkistan milli kurtuluş hareketi hakkında bildiriler okudular.” denilerekkonuyla
ilgili TMB ve “Yaş Türkistan” dergisinin çalışmalarına da değinilmiştir.295
295
Baş makale, “Doğu Türkistan Faciası ve Bize Verdiği Ders”, Yaş Türkistan, 58 (1934), s. 2-7.
296
“Yaş Türkistan” idaresi, “Doğu Türkistan Faciası”, Yaş Türkistan, 60 (1934), s. 32-33.
297
M, “Doğu Türkistan’da Çin ile Sovyet Hükümeti’nin Dostluğu”, Yaş Türkistan, 63 (1935), s. 31-
33.
73
çekilmektedir. Doğu Türkistan halkının Çin ve Rusya gibi iki ezici gücün arasında
kaldığının belirtildiği yazıda, Sovyet Rusya’nın bölgedeki faaliyetleri Rus gazete ve
dergileri kaynak olarak gösterilerek gözler önüne serilmektedir.298
i. “Yaş Türkistan” dergisi 102. sayıda yayınlanan Baş Makale, derginin 98-102
sayıları arasında okuyucularla buluşan Taci Ahmed, Emin Vahidi ve Derdmen
Efendi’lerin, Doğu Türkistan milli kurtuluş mücadelesi hakkındaki yazılarının
önemine dair yazılmıştır. Makalede adı geçen bu kişilerin makalelerinin içeriklerine
kısaca değinilerek, bu yazıların ehemmiyeti vurgulanmaya çalışılmıştır.
j. 106. Sayısının Baş Makalesinde Sovyet basınının Doğu Türkistan ile ilgili
yürüttüğü olumsuz propagandaya değinilmiş ve bu propaganda karşısında yayın ve
bildirilerin tek başına yeterli olmadığı belirtilerek, “Aydın ve tecrübeli Doğu
Türkistan milli mücadele unsurları temsilcilerinin dünya siyasi arenasına açık olarak
çıkmaları ve hedefi belirlenmiş bir plan üzerinde mücadele yürütmeleri gereklidir”
sözleriyle konunun önemine dikkat çekilmeye çalışılmıştır. Çin-Japon savaşının
cereyan ettiği bu dönemde, bölgede faaliyet gösteren “Kaşgar Şing-Cang Günlük
Gazetesi” ve “Uruş Haberi” gazetelerinin yaptıkları Bolşevizm propagandalarından,
Japon savaşında Çin’in yanında savaşılmasını öven yazıların yer aldığı ve bu
dönemde uygulanmaya çalışılan 6 siyasi ilkeden söz edilmektedir.299
l. Yine “Yaş Türkistan” 112. sayıda idareden ibaresiyle yazılmış olan “Doğu
Türkistan Meselelerinden” başlıklı yazı, Hindistan’ın Gazi Abad şehrinde, Urdu
298
Mustafa Çokayoğlu, “Doğu Türkistan’da”, Yaş Türkistan, 71 (1935), s. 15-18.
299
Baş makale, “Doğu Türkistan Meselesi Münasebetiyle”, Yaş Türkistan, 106 (1938), s. 2-9.
300
Baş makale, “Mahmud Muhiti Efendi”, Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 2-5.
74
dilinde çıkarılmakta olan “Kumi Gazit” adındaki günlük gazetenin bu yıl 17 Ocak
tarihli sayısında yayınlanmış olan bir habere karşı yapılan yalanlama yazısıdır.301
301
İdareden, “Doğu Türkistan Meselelerinden” Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 15.
75
3. BÖLÜM
302
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 207.
303
Andican, s. 144.
304
Mehmet Saray, “Hive Hanlığı”, DİA, XVIII (1998), s. 169.
305
Enver Konukçu, “Hokand Hanlığı”, DİA, XVIII (1998), s. 215.
306
Ramazan Şeşen, “Buhara”, DİA, VI (1992), s.367.
76
307
Abdülkadir Donuk, “Basmacı Hareketi”, DİA, V (1992), s. 107.
308
Andican, s. 142-143.
309
Andican, s. 143.
310
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 207; Andican, s. 144.
77
23-24 Kasım 1924 tarihinde Berlin’de “Orta Asya Milli Avami İhtilal
Cemiyetlerinin İttifakı” toplantısı gerçekleşti ve Mustafa Çokay bu toplantıya
katılarak resmen birliğe üye oldu. 315 Alınan kararların en önemlilerinden birisi,
Bolşevik Rusya’nın Türkistan’da çeşitli Sovyet Cumhuriyetleri kurmak suretiyle
uyguladığı bölücü siyaset nedeniyle “Türkistan” isminin cemiyetin isminde de yer
alması gerekliliği görülerek, cemiyetin “Orta Asya Milli Avami İhtilal
Cemiyetlerinin İttifakı” ismi “Türkistan Azadlık Cemiyeti” olarak
değiştirilmesidir.316
311
Andican, s. 145.
312
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 208.
313
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 209.
314
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 211.
315
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 211-212.
316
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 215; Andican, s. 230.
78
1920 yılında faaliyetine başlayan birlik çok önemli görevler üstlenmişti. Özellikle
Rusların ortaya attığı Türkistan hareketi ile ilgili asılsız iddialara karşı kamuoyunu
bilgilendirmek ve Türkistan milli hareketinin haklı nedenlerinin gösterilmesini
sağlamak birliğin önemli görevleri arasında yer almaktadır.320
Türkistan Milli Birliği (TMB) yayın organı olan Haziran 1927’de İstanbul’da
yayın hayatına başlayan “Yeni Türkistan” dergisi, Türkistan sınırları dışında
Türkistan ile ilgili yayın yapan ilk dergi oldu. Türkistan’ın milli bağımsızlık ülküsü
ile Türk halkları arasında dayanışmayı arttırma fikrini yaymak ve Türkiye ile
Türkistan halkları arasındaki dil ve gönül birliğini güçlendirmek amacına hizmet
etmek amacını taşıyan dergi, siyasi, edebi ve haberler bölümlerinden oluşmaktaydı.
Yayın hayatına başladığında “Yeni Türkistan” dergisi yönetiminde Zeki Velidi
Togan ve Abdülkadir İnan vardı. Kasım 1928’de yayınlanan 16. sayıdan 27. sayıya
kadar Osman Kocaoğlu ve Mecdeddin Delil ve 27. sayıdan dergini Eylül 1931’de
317
Andican, s. 299-301.
318
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 222-223.
319
Abdulvahap Kara, Türkistan, s. 224.
320
Andican, s. 301.
79
Türk Hükümetinin aldığı kararla kapatılışına kadar ise Mecdeddin Delil ve Nasır Bey
tarafından yönetildi. 321 Mustafa Çokay, 1929 yılına kadar bu dergideki çalışmalarına
devam etmiştir. “Yeni Türkistan” dergisi Türkistan gibi büyük bir coğrafyanın
sorunlarını yansıtmada yetersiz kalmaktaydı. Arap alfabesiyle yayınlanmaya
başlayan “Yeni Türkistan” dergisinin 1 Kasım 1928 tarihinde gerçekleştirilen harf
devrimi ile Latin alfabesiyle çıkarılmaya başlanması dergiyi olumsuz etkileyerek
büyük bir okuyucu kitlesini de kaybetmesine neden oldu. Böylece derginin etki alanı
da azalmış oldu. Ayrıca, o dönemdeki Türk-Sovyet dostluğu nedeniyle pek çok
mesele dergi sayfalarına taşınamıyordu. Mustafa Çokay, Avrupa’da Türkistan
meselelerinin daha rahat bir şekilde dile getirilebileceğini düşünmekteydi. İşte bu
nedenle “Yeni Türkistan” dergisinin yanında, TMB’nin ikinci yayın organı olarak
Berlin’de “Yaş Türkistan” dergisi de yayınlanmaya başlandı.
321
“Yeni Türkistan’ın Kapatılışı”, Yaş Türkistan, 23 (1931), s. 40; Abdulvahap Kara, Türkistan, s.
313; Orhan Çınar, Muhaceretteki Türkistanlıların Gözünden Orta Asya ve Yeni Türkistan Dergisi
(1927-1931), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul, 2010, s. 12.
80
“Yaş Türkistan” dergisi TMB’nin yayın organıdır. TMB’nin Doğu Türkistan milli
mücadelesini dünya kamuoyuna duyurma çalışmalarında “Yaş Türkistan” dergisi çok
büyük rol oynamıştır. Doğu Türkistan, 5.664.921 km²’lik yüzölçümüne sahip olan
büyük Türkistan’ın 1.828.418 km²’lik yüzölçümüne sahip olan ve bulunduğu konum
itibariyle son derece önemli ve stratejik parçasıdır. Sovyet Rusya’nın uyguladığı dil
siyasetine karşı ve dünyanın değişik coğrafyalarında varlıklarını sürdüren
Türkistanlıların anlayabileceği ortak bir dil oluşturma düşüncesi ile (Çağatayca)
yayınlanan “Yaş Türkistan” dergisinin Türkistan’ın her köşesine aynı önemi vermesi
322
gayet doğaldır. Eğer Türkistan’ın bir parçası, üzerindeki işgalci kuvvetten
kurtularak bağımsızlığını kazanabilirse, diğer parçasının bağımsızlığı için çok önemli
bir yol açılmış olacaktı. Yani Çin zulmü altında inleyen Doğu Türkistan
bağımsızlığını kazanırsa, Sovyet baskısı altında kalmış olan Batı Türkistan’da
doğabilecek bağımsızlık hareketlerine zemin hazırlanmış olacağı göz önünde
bulundurulduğunda, Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını kazanmasının önemi daha da
artmaktadır. Bu nedenle TMB teşkilatı Doğu Türkistan meselesine büyük önem
vermiş ve Doğu Türkistan’ın bağımsızlığının sağlaması için destek arama
girişimlerine başlamıştır.
322
Andican, s. 300.
81
323
Tanrıverdi “Doğu Türkistan II”, Yaş Türkistan, 44 (1933), s. 11.
324
M. “Doğu Türkistan’da Çin ile Sovyet Hükümeti’nin Dostluğu”, Yaş Türkistan, 63 (1935), s. 31.
325
“Doğu Türkistan Haberleri”,Yaş Türkistan, 53 (1934), s. 38.
326
Sovyetlerin Doğu Türkistan İnkılâbının Japon ve İngiliz entrikası olduğu yönündeki iddialarına
cevap olarak bkz. Mustafa Çokayoğlu, “Doğu Türkistan’da”, Yaş Türkistan, 71 (1935), s. 15-18.
327
Andican, s.377-380.
82
328
Andican, s.426.
329
Andican, s.428-429.
330
Seyyid Yakup Han, Yakup Bey Atalık Gazi’nin Yiğeni’dir. Bkz. “The Life Of Yakoob Beg”, s.
220.
331
Demetrius Charles Boulger, The Life Of Yakoob Beg, Londra 1878, s. 220; Andican, s. 382.
332
Andican, s. 380-384.
83
Sovyet Rusya’yı kendi varlığı için bir tehdit olarak gören Polonya Hükümeti
Sovyetler Birliği sınırları içindeki bağımsızlık isteyen milli gruplara destek
vermekteydi. Özellikle “Prometheé” organizasyonu üzerinden uygulanan bu politika
ile Sovyetler Birliği karşıtı mücadelelerde maddi ve manevi teşvik sağlanıyor,
“Prometheé” isimli dergiyle de bu konuda yayın faaliyetleri yürütülüyordu. 333 Bu
durumu göz önünde bulunduran TMB yetkilileri Doğu Türkistan meselesine destek
aramak için Polonya’ya yöneldilerse de temel hedefi kendilerine tehlike arz eden
Sovyetler Birliği olan Polonya, Çin ile mücadele halinde olan Doğu Türkistan
mücadelesine destek vermedi.334
333
Andican, s.238, 245.
334
Andican, s. 384.
84
Tam adı Mecdeddin Ahmed Han Delil olan Meceddin Delil, yazılarını genellikle
Mecdeddin veya Mecdeddin Ahmet imzasıyla yazmıştır. 1902 yılında dünyaya gelen
ve TMB’de ve “Yeni Türkistan” dergisinde, önemli görevler üstlenmiş olan
Mecdeddin Bey “İstanbul Türkistan Türk Gençler Birliği”nin kurucusu ve başkanı
olarak görev yapmıştır. Türkistan’ın bağımsızlığı için gerek yurt içinde gerekse de
yurt dışında önemli faaliyetlerde bulunmuştur. Kalemi güçlü bir yazar olan
Mecdeddin Bey, “Yeni Türkistan” ve “Yaş Türkistan” Dergilerinde önemli
makaleler kaleme almıştır ki “Yaş Türkistan” dergisinde Doğu Türkistan üzerine
kaleme aldığı makaleler çalışmamızda çok önemli bir yer tutmaktadır. 1942 yılında
genç yaşta hayata gözlerini kapayan Delil Üsküdar Sultantepe Özbekler Tekkesi
haziresinde yatmaktadır.335
TMB merkez komitesinin aldığı karar üzerine Mecdeddin Delil Bey336 gazeteci
kimliğiyle Eylül 1933’de Doğu Türkistan’a gitmek üzere İstanbul’dan ayrıldı. 337
Mısır ve Hindistan’a uğrayan Delil, Peşaver’den, Çetral yoluyla Doğu Türkistan’a
doğru gitmekte olduğu sırada, Kaşgar’da bağımsızlığın ilan edildiğini öğrenerek kış
mevsiminin zorlu şartlarında Pamir dağları ve Alay vadileri arasında hızlıca
yolculuğuna devam ederek Şubat 1934’de Doğu Türkistan’ın sınır şehri olan ve
338
Hotan Emirliğine bağlı Taş Kurgan’a ulaştı. 06.02.1934 tarihinde buradan
ayrılarak Kaşgar’a doğru hareket eden Delil, Langatay mevkisine vardığında
Kaşgar’ın Dunganlar tarafından işgal edildiğini ve Cumhuriyet Hükümetinin şehri
terk ederek Yeni Hisar’a gittiğini, kendisinin de Yeni Hisar’da beklendiği haberini
aldı. Bunun üzerine Yeni Hisar’a doğru yönelen Mecdeddin Delil, 12.02.1934’te
Yeni Hisar’a ulaştı.
335
Genç Osman Geçer, “Türkistan Gençlerinin Macaristan Seyahatı̇ (1928)”, 2016 Hoca Ahmet
Yesevi Anısına Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi Bildirileri, C.
IV, (Ankara 2016), s. 402.
336
“Yaş Türkistan” dergisinde Mecdeddin Ahmed ismiyle 13 adet makalesi yayınlanmıştır.
337
Andican, s.384.
338
Mecdeddin Ahmed, “İnkılâp ve Tarihe Hürmet Edelim”, Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 11.
85
a. Delil, “Yaş Türkistan” dergisinde 102 – 108. sayılar arasında 6 parça olarak
(104-105. sayılar tek sayı olarak yayınlanmıştır) yayınlanan “Doğu Türkistan
İnkılâbı Etrafında” başlıklı yazı dizisi ile Doğu Türkistan milli bağımsızlık hareketini
339
Mecdeddin Ahmed, “İnkılâp ve Tarihe Hürmet Edelim”, Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 11-14.
340
Andican, s.384.
341
Andican, s.384.
342
Andican, s. 386.
86
c. Mecdeddin Delil Bey, “Yaş Türkistan” dergisinin 110. sayısında yer alan
“Milli Dava’da Sahtekârlar” başlıklı makalesini, 5.12.1938 tarihinde Şangay’dan
gönderilen bir mektuba cevaben yazmıştır. Aslen Arap olan Ahmet Tevfik isimli bir
kişinin Japonya’da kendisini Doğu Türkistan’ın Başkomutanı olarak tanıtması ve
kendisine unvanlar verdiği hakkındaki mektubu paylaşırken, adı geçen kişi ile ilgili
hatıralarını da aktarmıştır. Adı geçen kişinin Milli hareketin en hararetli döneminde
Doğu Türkistan’a geldiğini, ilk başlarda kendisine izzet ve ikramlarda
bulunulduğunu ancak her şeye karışması ve tuhaf davranışlar sergilemesi nedeniyle
343
Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında”, Yaş Türkistan, Mayıs 1938, Sayı: 102,
Sayfa, 6-16;Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında II”, Yaş Türkistan, Haziran 1938,
Sayı: 103, Sayfa, 5-11; Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında III”, Yaş Türkistan,
Temmuz – Ağustos 1938, Sayı: 104-105, Sayfa, 41-55; Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı
Etrafında IV”, Yaş Türkistan, Eylül 1938, Sayı: 106, Sayfa, 9-16; Mecdeddin Ahmed, “Doğu
Türkistan İnkılâbı Etrafında V”, Yaş Türkistan, Ekim 1938, Sayı: 107, Sayfa, 22-28 ve 31-
32;Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında VI”, Yaş Türkistan, Kasım 1938, Sayı:
108, Sayfa, 26-37.
344
Mecdeddin Ahmed, “Mücahit Arkadaşım Merhum Abdullah Bey”, Yaş Türkistan, Ocak 1939,
Sayı: 110, Sayfa, 11-16.
87
sınır dışı edildiğini belirtmiştir. Ahmet Tevfik isimli bu adama itibar edilmemesini
bildirirken, “Türkistan’ı Arap, Yahudi, Rus, Çin veya başka bir ülke vatandaşı temsil
edemez. Bu hak sadece Türkistanlılara aittir” diyerek yazısını sonlandırmaktadır.345
e. Mecdeddin Delil, “Doğu Türkistan Tarihinde Kara Bir Günün Yıl Dönümü
(Aralık 1933 – Nisan 1939)” başlıklı makalesinde, üzerinden 6 yıl geçmiş olan milli
istiklâl hareketine değinirken, bu harekete karşı olumsuz etkileri olan kişilerin
rollerini yansıtmaya çalışmıştır. Delil bu yazıda, Ma Zhong-ying’in ihanetine, Jin
Shu-ren’in, Sovyetleri övdüğü ve Doğu Türkistan milli hareketinin Japonya’nın
etkisinde gerçekleştiği iddialarını taşıyan “Hükümetin Önündeki Önemli Vazifeler”
isimli kitabına, Hoca Niyaz Hacının “Ben ayrı bir hükümet kurmak için savaşmadım.
Yasal eşitlik, yani şimdiki Urumçi Hükümeti için savaştım” şeklindeki sözünü
aktararak ihanetine değinmiştir. Mecdeddin Bey ayrıca Sovyetlerin G.P.U teşkilatına
benzer bir teşkilat olarak Doğu Türkistan’da kurulan “Fendi Hui” (Faşistlere ve
emperyalistlere karşı teşkilat), "Gung-Nen-Cuy”un kuruluşuna da değerlendirerek,
345
Mecdeddin Ahmed, “Milli Dava’da Sahtekârlar”, Yaş Türkistan, Ocak 1939, Sayı: 110, Sayfa, 18-
21.
346
Mecdeddin Ahmed, “İnkılâp ve Tarihe Hürmet Edelim”, Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 9-15.
88
“Bugün, Doğu Türkistan’da Sovyet rejiminin resmen kurulduğu uğursuz tarihin kara
yıl dönümüdür” dedikten sonra, “Biz millettaşlarımıza ümitsiz olmamalarını tavsiye
ederken, milletin başından geçen saadetli günler kadar felaket dolu anların da
hatırasını ibret için daima yâd etmelerini hatırlatıyoruz. Saadetli günler neşemizi
arttırıp şevkimizi, hazzımızı tazelerken, kara ve elemli günler ise o derece intikam ve
mücadele hevesimizi güçlendirsin!” diyerek makalesine son vermiştir.347
Doğu Türkistan Milli İstiklal Hareketine bizzat katılmış ve olayları sıcağı sıcağına
yaşamış bir kişi olması, kaleme aldığı bu yazıların değerini arttırmaktadır. Doğu
Türkistan’ın bu dönemleriyle ilgili araştırma yapacak olan bir araştırmacı Mecdeddin
Bey tarafından kaleme alınan bu makalelerdeki bilgilerin Baymirza Hayit ve İsa
Yusuf Alptekin gibi Doğu Türkistan konusunda önemli eserler vermiş iki önemli
simanın eserlerindeki bilgilerle örtüştüğünü rahatça anlayacaktır.
91
SONUÇ
Birleşmiş Çin ve Sovyet güçlerine karşı mücadelesinde yalnız kalmış olan Doğu
Türkistan’ın en büyük destekçisi olan “Yaş Türkistan” dergisi, 1933-1939 yılları
arasında yayınladığı 109 makale, bildiri, resim vb. yazılarla adeta uluslararası
arenada Doğu Türkistan’ın sesi olmuştur. Derginin ilk sayısında “Bizning Yol”
başlıklı makalesinde Mustafa Çokay; “Sesimiz, yurdumuzdaki kuvvetli haykırışın
güçsüz bir yansımasıdır.”diyerek, derginin misyonunu alçak gönüllülükle verse de
görüyoruz ki yaptığı çalışmalar ile Türk Dünyasının ve bu dünyanın ayrılmaz bir
parçası olan Doğu Türkistan’ın en güçlü sesi olarak bağımsızlık mücadelesinin en
büyük destekçisi olmuştur.
Bugün 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ile ilgili çok az bilgi vardır. Oysa
ki “Yaş Türkistan” Dergisi yayınlandığı dönemde Türkistan’ın genel durumuyla ilgili
kaynak eser görevi de görmüştür. Buna Baymirza Hayit’in “Türkistan Devletlerinin
Milli Mücadeleleri Tarihi” isimli eseri ve C. Tarbagataylı’nın “Doğu Türkistan
Tarihindeki Bazı Meseleler” isimli eserinde kaynak olarak “Yaş Türkistan”
makalelerini göstermeleri kanıt olarak gösterilebilir. “Yaş Türkistan” dergisi bu
dönemde bölgeden aldığı haberleri sıcağı sıcağına sayfalarına taşıdığı gibi bölgeye
muhabir dahi göndermiştir. Hatta Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin
Devletleşme çalışmalarını ve Kanun-i Esasisini (Anayasa) tamamen sayfalarına
taşımıştır. Bu Anayasanın sadece birkaç maddesi bugüne kadar yayınlanmıştı ki bu
maddeler de “Yaş Türkistan” dergisinde alınmak suretiyle yayınlanmıştı. Biz bu
konunun önemine binaen 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetinin Kanun-i
Esasisi ve Devletleşme çalışmaları üzerine ayrı bir makale de kaleme aldık. Tabii
olarak bu makalede de çalışmamızda olduğu gibi ana kaynak olarak “Yaş Türkistan”
dergisini kullandık.
Bugün Doğu Türkistan hala Çin Halk Cumhuriyetine bağlı bir özerk bölge
statüsünde varlığını sürdürmektedir. Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı olumsuz
siyaset hala gazete, dergi ve sosyal medyanın sayfalarında yer almaktadır.
Tarih bize şunu göstermiştir ki; Türk toplulukları arasındaki ayrılıklar pek çok
acının yaşanmasına neden olmuş ve hala olmaya devam etmektedir. Uzun yıllar
Çarlık ve Sovyet Rusya’nın acımasız siyaseti altında acılar çekmiş Batı Türkistan’ın
kurtulması gibi Çin Siyaseti altında kalmış Doğu Türkistan’ın kurtulması tüm Türk
halklarının ortak hayalidir. Bu hayale ulaşabilmek ve yeni facialardan korunabilmek
için, birlik olmuş bir Türk Dünyasına ve sesini tüm Türk topluluklarına ve hatta tüm
dünya’ya duyurabileceği “Yaş Türkistan” gibi bir yayın organına ihtiyaç vardır.
1929 yılında yayın hayatına başlayan “Yaş Türkistan” dergisi vücuda getirdiği
ortak bir dil ile siyasi, iktisadi, sosyal, kültürel, edebi pek çok konuda Türk birliği
idealinin gerçekleşmesini amaçlayarak son sayısına kadar mücadelesini
sürdürmüştür. Çok acıdır ki bugün hala “Ortak Dil” ve “Türk Birliği” çalışmaları
yapılmaya devam etmekte olsa da bunun sağlanabilmesi yakın gelecekte pek te olası
gözükmemektedir.
95
BİBLİYOGRAFYA
ALPTEKİN, İsa Yusuf, Esir Doğu Türkistan İçin İsa Yusuf Alptekin Mücadele
Hatıraları, Derleyen, M. Ali Taşçı, Doğu Türkistan Neşriyat Merkezi, 1985.
BAKIR, Abdullah, Doğu Türkistan Milli İstiklal Hareketi Ve Mehmet Emin Buğra,
İstanbul 2005.
BAHTİYAR BEK, Sultan Bek, “Doğu Türkistan İçin Kurban Olmuş Dört Büyük
Sima”, Yaş Türkistan, 64 (1935), s. 21-24.
BAY AZİZİ, “Çin’in Doğu Türkistan İçin Hazırladığı En Son Felaket”, Yaş
Türkistan,110 (1939), s. 16-17.
ÇELEBİ, Ercan, Yaş Türkistan Dergisine Göre Türkistan Milli Mücadelesi, Gazi
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Master Tezi, Ankara, 2000.
ÇOKAY, Mustafa, “Doğu Türkistan’da Çin ile Sovyet Hükümeti’nin Dostluğu”, Yaş
Türkistan, 63 (1935), s, 31-33.
ÇOKAY, Mustafa, “Doğu Türkistan Faciası ve Bize Verdiği Ders”, Yaş Türkistan,
58 (1934), s. 2-7.
ÇOKAY, Mustafa, “Mahmud Muhiti Efendi”, Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 2-5.
ÇOKAY, Mustafa, “Yaş Türkistan’ın Üçüncü Yıllıgı”, Yaş Türkistan, 25 (1931), s.1-
4.
DELİL, Mecdeddin, “Açık Bir Mektup’a Açık Cevap”, Yaş Türkistan, 114 (1939), s.
27- 31.
DELİL, Mecdeddin, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında II”, Yaş Türkistan, 103
(1938), s, 5-11.
DELİL, Mecdeddin, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında III”, Yaş Türkistan, 104-105
(1938), s. 41-55.
DELİL, Mecdeddin, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında IV”, Yaş Türkistan,106
(1938), s. 9-16.
DELİL, Mecdeddin, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında V”,Yaş Türkistan, 107
(1938), s. 22-28 ve 31-32.
DELİL, Mecdeddin, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında VI”,Yaş Türkistan, 108
(1938), s. 26-37.
DELİL, Mecdeddin, “Doğu Türkistan İnkılâbından: Endişeli Bir Hatırlatma”, Yaş
Türkistan, 115 (1939), s. 24-28.
DELİL, Mecdeddin, “Doğu Türkistan Milli Mücadelesi Etrafında: Sözü Edilen 14
Millet Meselesi”, Yaş Türkistan, 116-117 (1939), s. 44-50.
DELİL, Mecdeddin, “Doğu Türkistan Tarihinde Kara Bir Günün Yıl Dönümü
(Aralık 1933 – Nisan 1939)”, Yaş Türkistan, 113 (1939), s, 4-10.
DELİL, Mecdeddin, “İnkılâp ve Tarihe Hürmet Edelim”, Yaş Türkistan, 112 (1939),
s. 9-15.
“Doğu Türkistan Cumhuriyeti Etrafında: Tevfik Rüşdi Bey’in Doğu Türkistan’a Dair
Açıklaması”, Yaş Türkistan, 51 (1934), s. 10-11.
EVCİ, Tevfik, “Yeni Türkistan (1927-1931)”, Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale 2006.
JİLİLİ, Abulizi, Doğu Türkistanlı Din Bilgini Dâmolla Sabit B. Abdulbâki (Hayatı,
Eserleri ve îtikâdi Görüşleri), Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara
Üniversitesi, İstanbul 2004.
100
KAZAK, Fuad, Ostturkistan zwischen den Gross mächten Ein Beitrag zur
Wirtshaftskunde Ostturkistans, Königsberg (Pr.) und Berlin W. 35. Ost – Europa
Verlag. 1937.
KÜPOĞLU, Fedai, “Yaş Türkistan Dergisine Göre, 1930’larda Şarki Türkistan İslam
Cumhuriyeti’nin Devletleşme Hususunda Önemli Adımları: Kanun-i Esasi, Para
Basımı ve Meclis Çalışmaları”, Toroslardan Tanrı Dağlarına Genel Türk Tarihi
Araştırmalarına Adanmış Bir Ömür Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu’na 75. Yaş
Armağanı, (İstanbul 2017), s. 579-600.
MUHİTİ, Mahmud, “Ölmek Var, Dönmek Yok”, Yaş Türkistan, 112 (1939), s. 5-9.
RUZİ, Yalkun, “Sabit Damollam Kim?”, Nadir Makaleler Toplamı (4), Derleyen:
Turan (E-Kitap), Kutadgubilik- Mısranım- Uygurlar Elkin ve Elkuyi Site
Platformları, 2013.
SARAY, Mehmet, Rus İşgali Devrinde Osmanlı Devleti İle Türkistan Hanlıkları
Arasındaki Siyasi Münasebetler (1775-1875), Ankara, 2017.
SARAY, Mehmet, The Russian, British, Chinese And Ottoman Rivalry İn Turkestan,
Ankara, 2003.
102
SUFİZADE, “Doğu Türkistan’da: Bize Taş Yürekli İşçiler Gerek”, Yaş Türkistan,
53(1934), s. 28-30.
TOGAN, Zeki Velidi, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi: Batı ve Kuzey
Türkistan, C. 1, İstanbul 1981.
UTKU, Ahsen, Doğu Türkistan İpek Yolu’nun Mahzun Ülkesi, İstanbul 2006.
VAHİDİ, Emin, “Doğu Türkistan İnkılâbına Bir Bakış II”, Yaş Türkistan, 101
(1938), s, 52-55.
37- Habiburrahman El Bulgari, “Sultan Bek Bakhtiyar Bek Efendi ile Mülaqat”,
[Habiburrahman El Bulgari, “Sultan Bek Bahtiyar Bek Efendi ile Görüşme”, Yaş
Türkistan, Sayı 60 (Kasım 1934), s. 33-34] (Ç.S. 241-242/ T.S. 617-618)
38- Habiburrahman El Bulgari, “Merhum İşan Khoca Khani”, [Habiburrahman El
Bulgari, “Merhum İşan Hoca Hani”, Yaş Türkistan, Sayı 60 (Kasım 1934), s.34-35]
(Ç.S. 243/ T.S. 619)
39- Mustafa, “İşan Khoca Khani”, [Mustafa, “İşan Hoca Hani”, Yaş Türkistan,
Sayı 60 (Kasım 1934), s.35-37] (Ç.S. 244-245/ T.S. 620-621)
40- Başqarma, “Pariste Şarqi Türkistan Haqqında Bir Maruza”, [İdare, “Paris’te
Doğu Türkistan Hakkında Bir Bildiri”, Yaş Türkistan, Sayı 60 (Kasım 1934), s. 37-
38] (Ç.S. 246-247/ T.S. 622-623)
41- “Oriente Moderno” (“Yengi Şarq”) mecmuasından, “Şarqi Türkistan
Meselesi Bir İtalyan Mecmuası Bitlerinde”, [“Oriente Moderno” (“Yeni Şark”)
Dergisinden “Türkistan Meselesi Bir İtalyan Dergisi’nin Sayfalarında”, Yaş
Türkistan, Sayı 60 (Kasım 1934), s. 38] (Ç.S. 248/ T.S. 624)
42- “Şarqi Türkistan Vaziyeti”, [“Doğu Türkistan Vaziyeti”, Yaş Türkistan, Sayı
62 (Ocak 1935), s. 28-31] (Ç.S. 249-251/ T.S. 625-627)
43- M. “Şarqi Türkistanda Khıtaylar ile Savit Hükümeti Dostlugi”, [M. “Doğu
Türkistan’da Çin ile Sovyet Hükümeti’nin Dostluğu”, Yaş Türkistan, Sayı 63 (Şubat
1935), s. 31-33] (Ç.S. 252-253/ T.S. 628-629)
44- Sultan Bek Bakhtiyar Bek, “Şarqi Türkistan Üçün Qurban Olmuş Tört Büyük
Sima”, [Sultan Bek Bahtiyar Bek, “Doğu Türkistan İçin Kurban Olmuş Dört Büyük
Sima”, Yaş Türkistan, Sayı 64 (Mart 1935), s. 21-24] (Ç.S. 254-256/ T.S. 630-632)
45- “Tiyan – Şan” Mecmuasınıng 10 Sanından, “Şarqi Türkistan Vaziyeti”,
[“Tiyan – Şan” Dergisi’nin 10. Sayısı’ndan, “Doğu Türkistan Vaziyeti”, Yaş
Türkistan, Sayı 64 (Mart 1935), s.24-25] (Ç.S. 257-258/ T.S. 633-634)
46- Qavunçili, “Parisde Şarqi Türkistan Haqqında Bir Maruza”, [Kavunçili,
“Paris’te Doğu Türkistan Hakkında Bir Bildiri”, Yaş Türkistan, Sayı 64 (Mart 1935),
s.25-28] (Ç.S. 259-261/ T.S. 635-637)
47- “Tiyan – Şan” Mecmuasınıng 11. Sanından “Şarqi Türkistan Ahvali”, [“Tiyan
– Şan” Dergisinin 11. Sayısı’ndan, “Doğu Türkistan’ın Durumu”, Yaş Türkistan,
Sayı 65 (Nisan 1935), s. 27-30] (Ç.S. 262-264/ T.S. 638-640)
110
69- Taci Ahmed, “Şarqi Türkistan Milli Faciası Etrafında II”, [Taci Ahmed,
“Doğu Türkistan Milli Faciası Etrafında II”, Yaş Türkistan, Sayı 99 (Şubat 1938), s.
28-31] (Ç.S. 326-328/ T.S. 701-703)
70- Derdmen, “Şarqi Türkistan Milli Faciası Etrafında”, [Derdmen, “Doğu
Türkistan Milli Faciası Etrafında”, Yaş Türkistan, Sayı 99 (Şubat 1938), s. 32-36]
(Ç.S. 329-332/ T.S. 704-707)
71- Emin Vahidi, “Şarqi Türkistan Khaberleri: Qurtuluş Mücadeleçileri”, [Emin
Vahidi, “Doğu Türkistan Haberleri: Kurtuluş Mücadelecileri”, Yaş Türkistan, Sayı
99 (Şubat 1938), s. 36-38] (Ç.S. 333-334/ T.S. 708-709)
72- Emin Vahidi, “Şarqi Türkistan İnqılabıga Bir Qaraş”, [Emin Vahidi, “Doğu
Türkistan İnkılâbına Bir Bakış”, Yaş Türkistan, Sayı 100 (Mart 1938), s. 18-24]
(Ç.S. 335-340/ T.S. 710-715)
73- Emin Vahidi, “Şarqi Türkistan İnqılabıga Bir Qaraş II”, [Emin Vahidi, “Doğu
Türkistan İnkılâbına Bir Bakış II”, Yaş Türkistan, Sayı 101 (Nisan 1938), s. 52-55]
(Ç.S. 341-343/ T.S. 716-718)
74- Baş Maqale, “Şarqi Türkistan Milli Qurtuluş Küreşi Dersleri”, [Baş Makale,
“Doğu Türkistan Milli Kurtuluş Mücadelesi Dersleri”, Yaş Türkistan, Sayı 102
(Mayıs 1938), s. 2-6] (Ç.S. 344-347/ T.S. 719-722)
75- Mecdeddin Ahmed, “Şarqi Türkistan İnqılabı Etrafında”, [Mecdeddin
Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında”, Yaş Türkistan, Sayı 102 (Mayıs 1938),
s. 6-16] (Ç.S. 348-357/ T.S. 723-731)
76- Mecdeddin Ahmed, “Şarqi Türkistan İnqılabı Etrafında II”, [Mecdeddin
Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında II”, Yaş Türkistan, Sayı 103 (Haziran
1938), s. 5-11] (Ç.S. 358-363/ T.S. 732-737)
77- Mecdeddin Ahmed, “Şarqi Türkistan İnqılabı Etrafında III”, [Mecdeddin
Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbı Etrafında III”, Yaş Türkistan, Sayı 104-105]
(Temmuz – Ağustos 1938), s. 41-55 (Ç.S. 364-375/ T.S. 738-748)
78- Türkoglu, “Bir Şarqi Türkistanlı Mücahidning Başqarmamızga Mektubi”,
[Türkoğlu, “Bir Doğu Türkistanlı Mücahit’in İdaremize Mektubu”, Yaş Türkistan,
Sayı 104-105 (Temmuz – Ağustos 1938), s. 55-57] (Ç.S. 376-377/ T.S. 749-750)
113
101- Mecdeddin Ahmed, “Şarqi Türkistan Tarikhinde Qara Bir Künnüng Yıl
Dönümi (12 – 1933 Aprel – 1939)”, [Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan Tarihinde
Kara Bir Günün Yıl Dönümü (Aralık 1933 – Nisan 1939)”, Yaş Türkistan, Sayı 113
(Nisan 1939), s. 4-10] (Ç.S. 462-465/ T.S. 834-839)
102- Abdürreşid Abdülgani, “Yaş Türkistan’ga Açıq Mektub”, [Abdülreşid
Abdülgani, “Yaş Türkistan’a Açık Mektup”, Yaş Türkistan, Sayı 114 (Mayıs 1939),
s. 26-27] (Ç.S. 468/ T.S. 840)
103- Mecdeddin Ahmed, “Açıq Bir Mektubga Açıq Cevab”, [Mecdeddin Ahmed,
“Açık Bir Mektup’a Açık Cevap”, Yaş Türkistan, 114 (Mayıs 1939), s. 27-31] (Ç.S.
469-472/ T.S. 841-845)
104- Mecdeddin Ahmed, “Şarqi Türkistan İnqılabından: Qaygılı Bir İsleş”,
[Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan İnkılâbından: Endişeli Bir Hatırlatma”, Yaş
Türkistan, Sayı 115 (Haziran 1939), s. 24-28] (Ç.S. 473-476/ T.S. 846-849)
105- Hacı Hamid İsmail, “Şarqi Türkistan Meselesinden: 15 Talebening Oquş
Üçün Khıtayga Yubarılışı Münasebetiyle”, [Hacı Hamid İsmail, “Doğu Türkistan
Meselesinden: Okumaları İçin 15 Öğrencinin Çin’e Gönderilmesi Münasebetiyle”,
Yaş Türkistan, Sayı 115 (Haziran 1939), s. 28-33] (Ç.S. 477-481/ T.S. 850-854)
106- Abdürrahim Mahmud, “Muhacirler Turmuşundan: Mısırda Türkistan
Haqqında Bir Qonferans”, [Abdürrahim Mahmud, “Muhacirlerin Hayatından:
Mısırda Türkistan Hakkında Bir Konferans”, Yaş Türkistan, Sayı 115 (Haziran
1939), s. 40-42] (Ç.S. 482-483/ T.S. 855-856)
107- Mecdeddin Ahmed, “Şarqi Türkistan Milli Küreşi Etrafında: Mahud On Tört
Millet Meselesi”, [Mecdeddin Ahmed, “Doğu Türkistan Milli Mücadelesi Etrafında:
Sözü Edilen 14 Millet Meselesi”, Yaş Türkistan, Sayı 116-117 (Temmuz – Ağustos
1939), s. 44-50] (Ç.S. 484-489/ T.S. 857-861)
108- Subutay, “İsimsiz Bir Risalening İç Yüzi”, [Subutay, “İsimsiz Bir Risale’nin
İç Yüzü”, Yaş Türkistan, Sayı 116-117 (Temmuz – Ağustos 1939), s. 50-53] (Ç.S.
490-492/ T.S. 862-864)
109- Türkistanlı Oqtay, “Muhacirler Turmuşudan: Mısırda Şarqi Türkistannıng
Tarikhi Bir Künini İsleş”, [Türkistanlı Oktay, “Muhacirlerin Hayatından: Mısır’da
Doğu Türkistan’ın Tarihi Bir Gününü Anma”, Yaş Türkistan, Sayı 116-117
(Temmuz – Ağustos 1939), s. 54-56] (Ç.S. 493-494/ T.S. 865-866)
116
EKLER
117
DOĞU TÜRKİSTAN’DA
Yaş Türkistan, Mayıs 1933, Sayı 42, Sayfa 41-42.
119
hükümet kurulup, böylece Sovyetlere güçlü bir darbe vurma planı olmasından”
korkuya kapıldığını yazmaktadırlar.
Güvenilir bir kaynaktan öğrendiğimize göre, Sovyet Hükümeti Doğu
Türkistan’daki Müslümanların Çin hâkimiyetine karşı çıkardığı ayaklanmanın
bastırılmasına yardım etmeye başlamıştır. Bu sebeple Sovyet Hükümeti, vaktiyle
Mançurya’da ağır başarısızlığa uğrayarak Rusya’ya sığınan Çin Generali Ma’nın
birkaç bin askerini silahlandırarak Doğu Türkistan’a göndermiştir. Bu askerlerin, Çin
hâkimiyetinden kurtulmak isteyen Müslüman ayaklanmacılar ile savaşarak,
Urumçiye doğru ilerlemekte olduğu söylenmektedir.
120
DOĞU TÜRKİSTAN
Son aylarda tüm ülkelerin gazeteleri Doğu Türkistan olaylarına özel bir önem
vermeye başlamış ve hemen hemen unutulmuş olan bu ülke bütün dünyanın dikkatini
üzerine çekmeye başlamıştır. Doğu Türkistan’ın akıbeti Türkistanlılar olarak
hepimizi çok daha fazla ilgilendirmelidir. Nüfusun 3⁄4 ’ünü Türklerin oluşturduğu
Doğu Türkistan, coğrafi bakımdan vatanımız Batı Türkistan’ın doğrudan doğruya
devamıdır. İşte bu sebeple biz Türkistanlılar, bu ülkeyi tanımalı ve ilgilenmeliyiz.
Dergimizde yer alan bu kısa makalemizde, Doğu Türkistan hakkında kısaca tarihi ve
siyasi bilgiler vermeye çalışacağız.
Yaş Türkistan, Haziran 1933, Sayı 43, Sayfa 14-21.
121
1826 yılında Müslüman Türkler Cihangir Han353 liderliği altında Çin’e karşı isyan
başlatmışlardır. İsyancılar Çin Hükümet askerlerini yok ettiler ancak hâkimiyetleri
iki yıl devam edebildi. 1828 yılında Doğu Türkistan tekrar Çin hâkimiyeti altına
girdi. 1830 yılında yeniden isyan çıktı. Çin Hükümeti bir isyanı tam olarak
bastıramadan ikincisine başlanmaktaydı. Mesela: 1845, 1855, 1856, 1857 yıllarında
isyanlar çıkarılmıştır. 1860 yılında, hemen hemen bütün Doğu Türkistan genelinde
Dungan hâkimiyetinin kurulmasıyla neticelenen meşhur Dungan isyanı çıkmıştır.
Bundan bir süre sonra, Dungan hâkimiyeti altında yaşamayı kendisine uygun
görmeyen Yakub Bey isyan çıkarmıştır. Yakub Bey 1872 yılında, hemen hemen
bütün Doğu Türkistan’ı kendi hâkimiyeti altında birleştirmeyi başarmıştır. Onun
hâkimiyeti 1874 yılına kadar, yani Yakup Bey’in rakibi olan Niyaz Hâkim Bey’in
gönderdiği katil tarafından öldürülmesine kadar devam etmiştir…
Doğu Türkistan, Çince “Çing – Cang” yani “Yeni Ülke” olarak söylenmektedir.
(Avrupalılar yanlış olarak “Sing – Tziang”, bazende “Sin – Kiang” şeklinde
söylerler). Bu büyük ülke 1.871.000 km², (büyüklük olarak Almanya ile Fransa’nın
kapladığı alandan daha büyüktür!)dir. Fakat bu alanın sadece %30 ila 40 kadar’ı
tarım için uygundur. Meşhur “Gobi”nin bir bölümü olan “Taklamakan” Çölü’nün
kendisi yarım milyon kadar (455 bin) km² gelmektedir. Bu bölgede nehir azdır.
Mevcut nehirlerden sadece üç büyük nehri isimlendirebiliriz “Tarım” (Yada
“Yarkent Derya”), “İli” ve “Kara İrtiş”.
dolayında Dunganlar teşkil ederler. Doğu Türkistan’ın Devlet idaresini elinde tutan
Çinliler ise 50 – 60 bin kişi kadardır.(*)354.
Doğu Türkistan idari olarak sekiz vilayete bölünür. Doğu Türkistan’ın genel
idaresinin başında Merkezi Çin Hükümeti tarafından tayin edilen vali – “Cing
Şujeng”bulunmaktadır. Sözü edilen 8 vilayet şulardan ibaretdir: Urumçi, Çöçek,
Gulca, Karaşehir, Altay, Kaşgar, Aksu ve Hotan. Her vilayetin başında bir Sivil Vali
– Tao Yn bulunur. Her vilayet bir kaç Kanton’a bölünür, bunların başında ise birer
“Çeng – Cang355”bulunmaktadır. Bu makamların hepsinde Çinliler oturmaktadırlar…
Çin devriminden itibaren geçen 20 yılı aşkın süredir, Doğu Türkistan daima anarşi
halinde Merkezi Çin ile ilişkisiz bir şekilde yaşamaktadır. Cumhuriyetin 12. yılının
10. ayı ve 10. gününde (yani 10 Ekim 1923) ilan edilen ve hala yürürlükte olan Çin
Cumhuriyeti Anayasası Doğu Türkistan için cansız bir yazıdan ibaret olmuştur ve
öylede kalacaktır. Doğu Türkistan’ın Merkezi Çin ile Devlet ilişkisi sadece Merkezi
Çin Hükümetini resmen tanımasından ibarettir. İtiraf etmek lazımdır ki, bu dönem
Doğu Türkistan için hiç bir olumsuzluk oluşturmamaktadır.
“Çin devriminin atası” Sun Yat Sen’in hazırladığı plan başarılı olsaydı, Doğu
Türkistan nasıl bir akıbete uğrardı? Bu konuda, Sun Yat Sen tarafından hazırlanmış
olan “Çin’in Uluslararası Gelişim Planı”na bakılarak uygun bir hüküm vermek
mümkündür. Sun Yat Sen’in işte bu bahsettiğimiz genel isim altında birleştirilen altı
büyük programı vardır. Bu planı, “Çin’in Kapitalist Yolla Gelişimi” isimli (İngilizce
ve Rusçası da var) kitabında bulmak mümkündür. Biz Türkistanlılar bu plan
yürürlüğe konulamamış olduğu için sevinmeliyiz. Bundan sonrada hiç bir zaman
354
(*) Doğu Türkistan’da Moğol neslinden olup dili Türkçe olan, nüfusu 40 000 dolayında “Dulum”
isimli bir halk da vardır.
355
Kaymakam.
123
yürülüğe konulamamasını ümid ediyoruz. Sun Yat Sen, yüzlerce milyon nüfusa sahip
olan Çin’i, Merkezi Çin’i teşkil eden 18 eyaletin dışına yayıp yerleştirme fikrini
taşımaktaydı. Sun Yat Sen’in projesine göre Çin göçmenlerinin nitelikli bir kısmı
“Çing Cang”, yani Doğu Türkistan’a yerleştirilmeliydi. Sun Yat Sen’in bu programı,
hala siyasi varislerinin içinde yaşamaktadır. Çin’de bir türlü tükenmeyen anarşi
ortamı, onların bu programlarını uygulamalarına imkân vermemektedir. Söz konusu
anarşi ortamı, Doğu Türkistan’da anarşi’nin olmadığı dönemde, zaten güçlü olan
Rusya’nın durumunu daha da kuvvetlendirmektedir.
(devamı var)
Tanrıverdi
124
DOĞU TÜRKİSTAN’DA
Yaş Türkistan, Haziran 1933, Sayı 43, Sayfa 39.
125
DOĞU TÜRKİSTAN
II
Yakup Bey Atalık Gazi isyanı, Doğu Türkistan tarihinin en parlak ve aynı
zamanda en acıklı sayfalarından birisidir. Yakup Bey Atalık Gazi hemen hemen
bütün Doğu Türkistan’ı kendi hâkimiyeti altında birleştirmekte başarılı olmuştu.
Ancak o dönemdeki iç ve dış şartlar, parlak bir şekilde başlayan bu işi sonuna kadar
götürmesine imkân vermedi.
Doğu Türkistan’ın dışarıda hiçbir dostu da yoktu. Yakub Bey’in Doğu Türkistan’ı
himayesi altına vermek istediği Türkiye ise çok uzaktı. Türkiye’den ümit edilen
yardım ise Sultan Abdülaziz’in Doğu Türkistan’a bir askeri heyet göndermesinden
ibaret olarak kaldı. Rusya bu dönemde Batı Türkistan’daki varlığını
sağlamlaştırmakla meşgul olup, Yakub Bey’in başarılarını korkuyla takip
etmekteydi. Rus kuvvetleri Gulca’yı işgal ettiler. Bu hareket hem Çin’e hem de Doğu
Türkistan’a karşı bir tehditti. Bir süre sonra, bir taraftan İngiliz siyasetinin baskısı,
diğer taraftan Batı Türkistan’da hala mücadele halinde olunması nedeniyle Rusya
kendi durumunun zorlaşmasından duyduğu korkuyla Gulca’yı Çin’e geri verdi. Fakat
buna karşılık Rusya, Çin Seddi’nin güneyindeki Çin’e bağlı bütün bölgelerde
vergisiz ticaret yapma hakkını aldı. Rusya böylece, Doğu Türkistan’ı, Moğolistan’ı
ve Mançurya’yı hem iktisadi, hem de siyasi nüfuzu altına alarak, durumdan azami
derecede istifade etme imkânı için çok kolay bir yol bulmuş oldu. Rusya özellikle
Yaş Türkistan,Temmuz 1933, Sayı 44, Sayfa 10-15.
126
3) Hotan’ın “Kiriye” ilçesinden “Leh”e uzanan 990 km. lik yol. Bu yolların üçü
de yüksek dağlar üzerinden geçtiğinden geçilmesi çok zordur ve yılda yalnız bir kaç
ay süreyle kullanılabilir.
Burada şunuda hatırlatmamız gerekir ki, burada söz konusu olan yollar sadece
resmen tanınmış olan ticaret (kervan) yollarıdır. Bu yolların hepsi de çok kolay ve yıl
boyunca açıktır. Ayrıca, Doğu ve Batı Türkistan arasında İli ve Kara İrtiş suyolları da
vardır.
357
Som; Para birimidir.
128
Rusya Hükümeti, Çin’e karşı savaş ilan etmeden ve İngiltere ile doğrudan
doğruya anlaşmazlık yaşamadan Doğu Türkistan’ı fiili olarak ve tamamen kendi
iktisadi işgali altına alacağına emindi ve bu yolda çok aktif adımlar atmaktaydı.
Böylece İngiltere, sonunda kendisini bir oldu-bitti karşısında görmek mecburiyetinde
kalacaktı. Fakat bu arada başlayan Dünya Savaşı, Rusya’nın istila hareketini
durdurdu.
Normal şartlar altında yürütülen karşılıklı mal değişiminde ihraç edilen malın ithal
edilen mala oranla çok fazla olması, ihraç eden ülke için kazanç olarak hesap
edilmektedir. Ancak bu değerlendirme Doğu Türkistan için geçerli değildir. Doğu
Türkistan’ın Sovyet Rusya ile yaptığı ticaret üç önemli nedenden dolayı farklı bir
durum arz eder. Birincisi: Sovyet Rusya, Doğu Türkistan’dan sadece hammadde
almaktadır. Bolşevikler yerli zanaatkârlar tarafından üretilen hiçbir hazır malı
almamaktadırlar. Hatta Doğu Türkistan’daki yün eğirme işi de Sovyet tüccarlarının
imtiyazındadır. İşte bu sebepten, Doğu Türkistan halkının büyük bir kesiminin
meşgul olduğu ve sonucunda ekmeğini kazandığı yerli işler ve zanaatlar, bugün yok
olma derecesine gelmiştir. İkincisi: Bolşevikler yerli tüccarların bütün aracılıklarını
aradan çıkararak hammadde alımındaki bütün işlemleri kendi ticari firmaları ve
kendi seyyar ticaret acentaları aracılığıyla yapmaktadırlar. Bunun sonucunda da
küçük esnaf ve sanatkarlarla beraber binlerce orta ve büyük tüccarlar da iflas
etmişlerdir. Üçüncüsü: (Bunu özellikle hatırlatmak gerekir) Bolşevikler Doğu
Türkistan’dan satın aldıkları hammaddeye karşı nakit para değil, hemen hemen
tamamiyle Sovyet ürünü olan mallar vermektedirler. Ham madde için çok nadir
olarak para verdikleri zaman da Sovyetler birliği dışında bir kuruşluk değeri olmayan
358
Türkiyede kullanılan kuruş gibi küçük para birimi.
130
359
Sovyet çarvunesi vermektedirler. Rus Bolşevikleri’nin bu şekildeki ticari
sistemleri yüzünden, Doğu Türkistan tüccarlarının çoğunluğunun kendi ülkelerini
bırakarak Hindistan’a göç etmek mecburiyetinde kaldığı Doğu Türkistan dışında
yaşayanlar tarafından çok iyi bilenmektedir.
359
Para birimi.
131
Doğu Türkistan kanlı bir ayaklanmanın içindedir. 2 yıl önce Kumul’da (Hami)
Çinlilere karşı başlayan ayaklanma geçtiğimiz yılın sonundan itibaren bütün ülkeye
yayıldı. Son haberlere göre, isyan çıkaran Müslümanlar arasında 35 000 kişi kurban
verilmiştir. Bu sayı yapılan ayaklanmanın ağırlığını anlatmak için yeterli olsa gerek.
Bir Türk ülkesinde meydana gelen bu ağır olaylar bizi sadece bir seyirci veya
muhabir gibi bırakmaz. Oradaki durumları yakından izleyerek aktarmak bizim
görevimizdir.
Yaş Türkistan,Temmuz 1933, Sayı 44, Sayfa 15-19.
360
Beylik, şehir devleti gibi anlamdadır.
132
de bastıramadı. Kendi dağlarını iyi tanıyan ve çok usta nişancı olan Kumullular,
gelen her Çin askerini vurup öldürdüler. Bir kaç yüz kişilik Kumulluları yenememek
Türklerin gözünde Çin Hükümeti’nin itibarını düşürdü. Çin Hükümeti’nin askerleri
hiç bir işe yaramadı. Yirmi yıldan beri karışıklık görmeyen Doğu Türkistan’da tüfek
kullanmayı yeterli derecede öğrenmiş Çin askeri bulunmuyordu.
Güç kullanarak yenemeyen Cing Şujeng, birkaç itibarlı Türk tüccarı Kumullulara
elçi olarak gönderdi. Silahlarını bırakırsalar diğer bütün şartlarına razı olacaklarını
bildiriler. Kumulluların lideri Hoca Niyaz ile anlaşılsa da, hükümet sözünde
durmadığı için, ayaklanma hala devam etmektedir.
Şubat ayında Cing Şujeng bütün askerlerini Urumçi’ye toplamaya mecbur oldu.
Turfan’dan çekilirken Türklerin bütün mallarını yağmalayıp, alamadıklarını yakarak
133
gittiler. Bu talan ve yakma olayına binlerce Rus askeri de katıldı. Çekilme sonrası
Lukçin’de şehit olan Maksud Muhiti’nin başını kesen Çinliler, kesilen başı Turfan
pazarına astılar.
Urumçi’deki Çinliler, durmadan kan dökmenin kendileri için iyi bir sonuç
vermeyeceğini gördüklerinden dolayı, 12 Nisan’da Mançurya’dan gelen askerlerin ve
Rus askerlerinin katılımıyla Urumçi de Cing’e karşı darbe yaparak, onu Rusya’ya
kaçmaya mecbur ettiler. Onun kaçmasıyla yerine eski hükümette yer alan Çinliler,
yeni bir geçici hükümet kurdular. Önceden Eğitim Bakanı olan Liu Veng Hükümet
Başkanı oldu. Göz boyamak için güya hükümet işlerini denetleyen bir şûra kuruldu.
Bu Şurâ’nın 24 üyesi Çinli (bunların hepsi Cing Hükümeti’nde bulunmuş kişilerdir)
olup, Şûra’ya Türklerden – 5, Dunganlardan – 3, Moğollardan – 1, Beyaz Ruslardan
– 1 üye alındı. Yeni Hükümet dış siyaseti ve maliye işlerinde Merkezi Çin
Hükümetine bağlı olup, iç idaresinde özerktir.
DOĞU TÜRKİSTAN*
III
Sovyet Rusya’nın Doğu Türkistan siyaseti Çarlık Rusya’nın açtığı yolda devam
etti. Tıpkı Çarlık Rusya gibi Sovyet Rusya da, Çin ülkesinin büyük duvar 361 ardında
kalan Rus emperyalistlerinin daima göz koydukları Çin hâkimiyetindeki bölgeleri
ellerine geçirmeye çalıştılar. Tüm yabancı ülkeler içerisinde Çin Devleti’ne çengel
atan ilk devlet Rusya’dır. Rusya’nın Çin’e doğru ve Çin aleyhine genişlemesi 27
Ekim 1689’da imzalanan Nerçin Anlaşmasıyla başlamıştır. Bu anlaşmaya göre Çin
Devleti, Rusya’nın sınırlarının Argun Irmağı (Amur Deryanın bir kolu)boyunca
Kuzey Mançurya’ya ve Ohot Denizi’ne kadar genişletilmesine razı olmuştur. 1858
yılında Angun anlaşması ile Çin, Rusya’ya Amur Derya’nın kuzeyinde Bering
Denizi’ne kadar uzanan geniş bir arazi bırakmıştır. 14 Kasım 1860’da imzalanan
Pekin Anlaşması ile Rusya Primore (Sahil) vilayetini kendi idaresine almıştır. Rusya
ile Çin arasında 1896 yılında Petersburg’da imzalanan anlaşmaya göre Çin, Rusya’ya
Mançurya üzerinden demiryolu inşa etme yetkisi vermiş ve böylece neredeyse bütün
Mançurya’yı Rusya idaresine bırakmıştır. Bunların hepsi de hiç bir savaş olmadan
sağlanmıştır! Rusya, Çin’in kötü durumundan istifade etmiştir ve gerek şantaj
gerekse de sahte dostuk vaatleriyle Çin ülkesinin parçalarını birer – birer eline
geçirmiştir. Ancak Çin Hükümeti’nin, yardım için Rusya’ya müracaat ettiği
bilinmekle beraber, aldığı yardımların kendisine çok pahalıya mal olduğu da bir
gerçektir. 1864 yılında Şincan (Doğu Türkistan) Başvalisi “Cing Şu jeng”, isyan
eden Hui-Hui’lara (Müslüman) karşı, Almatı’daki Rus Valisi General
Kolpakovski’ye yardım için dört kez mektup yazmıştır. “Cing Şu Jeng” bu
mektuplarında: “Dilin dişe yakın olduğu gibi birbirine yakın olan devletlerimiz,
birbirlerinin felaketlerine kayıtsız kalamazlar” diye yazmıştı. Bu mektuplar,
Rusya’nın Doğu Türkistan’ı zabt ederek oradan bütün Orta Asya’yı işgal ederek,
kendi hâkimiyetini hem Doğu, hemde Batı Türkistan’da güçlendirme düşüncesinde
olduğu bir dönemde yazılmıştır. Biz, Rus dişlerinin Çin dilini nasıl karşıladığını iyi
*
Yaş Türkistam, Ağustos 1933, Sayı 45, Sayfa 9-14.
361
Çin Seddi.
136
biliriz. Gulca’yı Çin’e geri vermesine karşılık Rusya’ya Çin’in bütün dış
bölgelerinde vergisiz ticaret yapma hakkını veren anlaşma, Rus dişlerinin kendisine
değen Çin diline verdiği cevaptı. Ancak, bahtsızlığa bakın ki, Rus emperyalizmi’nin
dişlerinin arasına Çin dili ile birlikte Doğu Türkistan da düştü.
1) Almatı’dan Gulca’ya
2) Ayagöz’den (Sergiopol) Çöçek’e
3) Semey’den Sarsumbe’ye…
Niçin Rusya (geçmişte Çarlık, şimdi Sovyet Rusya) Doğu Türkistan konusunda
da, mesela: Moğolistana yönelik yürüttüğü siyasetini yürütmüyor, yani niçin Doğu
Türkistan’da da “Kendi siyasetini bağımsız bir şekilde yürütebilecek kadar geniş bir
özerklik”ilan edilmiyor?İşte böyle bir “özerklik” vardır. Sovyet Rusya, Doğu
Türkistan ile birkaç siyasi ve ticari anlaşma yapmıştır. Sovyet Rusya ve Doğu
Türkistan’ın kendi Konsoloslukları vardır. 1929 yılında Sovyet Rusya ile Çin
arasında Mançurya demiryolu sebebiyle yapılan savaş döneminde Doğu Türkistan’ın
Almatı ve Taşkent’teki Konsolosları Sovyet Rusya’ya iyi dileklerini bildirmişlerdi…
Bununla beraber Sovyet Hükümeti, Doğu Türkistan’ın özerkliğini, Moğolistan
konusunda yaptığı gibi alenen tanıdığını açıkça ilan etmedi. Hâlbuki Doğu Türkistan
ekonomik yönden Moğolistan’a göre daha büyük bir öneme sahiptir. Bunun sebebi
nedir? Bu sorunun cevabı çok basittir. Rus Bolşevikleri, aynen selefleri olan eski Rus
emperyalistleriyle aynı sebeble, Doğu Türkistan’ın özerkliği prensibinden korkarlar.
Çünkü bu özerkliğin ardında Doğu Türkistan’da Rus Bolşevikleri’ne ve genel olarak
bütün Ruslar’a, onlar için düşman ve tehlikeli olan bağımsız Türk milli devleti şekli
ortaya çıkar. Günümüzde Rus hâkimiyeti için tehlikeli bir hal alan milli bağımsızlık
mücadelesinin devam ettiği Batı Türkistan ile beraber Doğu Türkistan’da bağımsız
bir Türk Devletini tasavvur ediniz…
Hiçbir Rus Hükümetinin, hiç bir zaman buna tahammül edemeyeceği bellidir!
Ülkenin bütün kaynaklarını ele geçirmek, halkını dizginlemek, halk arasına
grupçuluk, kabile düşmanlıkları tohumları saçmak, işte bunlar Rusya hâkimiyeti veya
nüfuzu altına düşme talihsizliğinde olan Türk ülkelerindeki Rus siyasetinin
özellikleridir.
boyunduruğu altında kalmasıdır. Çünkü Çin her halde bu Türk ülkesinin Rusya
tarafından istismar edilmesine engel olacak güçte değildir.
Bize göre, Doğu ve Batı Türkistan’ın milli kurtuluş yolundaki bütün güçleri
birleşmelidir. Bununla biz, bir ve milli Türkistan’ın iki ayrı parçası arasındaki
gelecekteki ilişkileri şimdiden kestiremeyiz. Fakat şurası muhakkaktır ki,
Türkistan’ın bir parçasında Rus hâkimiyeti devam ettikçe, diğer parçası hür ve
bağımsız olamaz. Çin yalnız Doğu Türkistan’ın düşmanıdır, Rusya ise hem Doğu
Türkistan’ın hem de Batı Türkistan’ın düşmanıdır. Bize göre, hem Doğu Türkistan’ın
hem de Batı Türkistan’ın toplum önderlerinin gerekli görülen ve imkân bulunan her
alanda birbirlerine yardım ve himaye ederek, birlikte çalışması ve hareket etmesi
gereklidir. Gerçekten de bir bütün olan Türkistan’ın iki kısmı arasındaki gelecekteki
siyasi ilişkileri, bugün biz Avrupa’da oturarak çözümleyemeyiz. Ancak birbirimize
kardeşçe el uzatmak, omuz omuza yürümek, bizim vazifemizdir, her Türkistanlı’nın
Türklük vazifesidir. Bu vazifenin üstesinden gelmeliyiz.
(Bitti)
Tanrıverdi
140
DOĞU TÜRKİSTAN’DA*
1351 Hicri 10. Şaban’da (7 Aralık 1932) Kumullular Kumul’u Çinlilerden geri
aldılar. Kumullular bu sırada Ladahtarafından Urumçiye 200 Deve ile silah ve
mühimmat getirildiğini duyarak, dağ yollarından gizlice giderek bu silah ve
mühimmatı ele geçirdiler. Böylece Kumullular güçlendiler. Şaban ayının sonunda,
Turfan, Karaşehir ve Piçan’ı aldılar. Ramazan’ın sonlarında Kuçar’a, ardından
Kaşgar’a gelerek Urumçi’den gelen telgraf tellerini kestiler. 10. Şevval’de (5 Şubat)
Aksu’ya geldiler. Aksu’daki Vali Yenişehir’e kaçtı. Arkasından giderek Yenişehir’i
aldılar. Karakaşlılar bu haberi duyunca Karakaş Kaymakamı’nı (Amban) ve diğer
Çinlileri öldürüp, Çinlilere ve hükümete ait eşyaları ganimet olarak aldılar. Daha
sonra 300 kadar Mücahit ellerine sopa, çapa ve diğer aletlerle silahlanarak
Karakaş’ın Zava bölgesine geldiler. Guma ilçesinin Kaymakam’ı bu olayı duyarak,
onların bastırılması için 250 silahlı düzenli asker gönderdi. Bunlar Zava’ya geldi ve
isyancılar ile savaştılar. Bu savaşta Mücahitlerimiz galib gelerek, Çinlileri kaçırdılar.
50 adet tüfek ve çeşitli mühimmatı ele geçirdiler. Bu haberi duyan Kaşgar’daki Vali
200 Kırgız ile 25 Çinli’yi silahlandırarak isyancıların üzerine gönderdi (26 Şevval =
21 Şubat’ta). Adı geçen 225 asker’in 2 adet top’u, 2 adet mitralyozları vardı. Bunlar
Kargalık ilçesine geldiklerinde, Kargalık halkı bunu öğrenerek ulema ve tarikat
büyüklerinin liderliğinde bu askerlerin yollarını kesip Çinlileri öldürdüler. İki Çinli
asker zorlukla kaçtı. 200 Kırgız askeri ise Müslümanlar’a katıldı. Kargalık halkı top,
mitralyoz ve diğer çeşitli silah ve mühimmatı ele geçirdi (26 Şevval’de). Poskam
ilçesinin ahalisi bu haberi duyduğunda kendi aralarında birleşerek, ileri gelenlerinden
Sabır Han Hacı Hocam’ı lider önder olarak seçtiler ve İlçe’nin Çinli Kaymakamı’nı
öldürdüler.
*
Yaş Türkistam, Ağustos 1933, Sayı 45, Sayfa 14-20.
141
İkisu isimli yerde Çinliler çoktu. Onları öldürerek çok sayıda ganimet aldılar. Adı
geçen Sabır Han Hocam 1349'da (yani 1930’da) Hacca gitmişti. İkisu’dakilere
Ahmed Kazı isminde bir kişi yardım etti. Sabır Han Hocam onlarında lideri oldu.
Yine Sabır Han Hocam’ın yakınlarından bir kişi, Kargalık ilçesine gelerek oraya
Kaymakam olarak tayin edildi. Çin yönetimi yanlısı Beyler kaçtılar. Onlardan 5 kişi
yakalandı, bazıları öldürdü, kalanları tutuklandı. Yakalanan kişiler: Boş Bey,
Abdullah Bey, Abdurrahman Bey, Emin Bey ve Ömer Bey’lerdir.
Hotan Zava kentine kadar kurtarılmış ve güçlü hale gelmiştir. Zava ise Karakaş –
Hotan arasındaki yol üzerinde önemli bir geçiş noktasıdır. Sonrasında Hotan
Mücahitleri Guma ilçesine gelerek, halkın mücadeleye katılmasını taleb ettiler.
Ancak halktan bazı kişiler kaçtılar. İlçenin ulema ve ileri gelenlerinden Abdülkerim
142
Aksakal, Resul Hacı gibi kişiler, bu teklifi kabul etmeyerek karşı koydukları için
öldürüldüler. Çıkan karışıklıklarda büyüklü küçüklü 200 kadar kişi hayatını kaybetti.
Yarkend Kaymakamı kendisini iç kale’ye kapatarak, 400 askeri ile beraber toplarını
hazırlayarak savunma tedbirlerini aldı. Kargalık Mücahitleri’nin amacı Yarkent’i feth
etmek ve oradaki Çinli Kaymakam ve askerleri ele geçirmekti. Yarkend
Kaymakamı’nın kendisini iç kaleye kapattığı haberi Hotan’a bildirildi. Hotan’daki
yeni yönetim Nur Ahmed Han komutasında 2000 kişilik bir askeri kuvvet gönderdi.
Bu kuvvetin tamamı Genç medrese talebelerinden oluşuyordu. Bu kuvvetin sayısı
Karagalık’ta 4000 kişiye ulaştı. Bu kuvvet, Sabır Han Hocam ve Hacı Alem
komutasında Yarkent Eskişehir’i362 ele geçirdi. Çinlilerden pek çok kişi öldürüldü ve
çok sayıda savaş malzemesi ele geçirildi. Mücahitlerimizden 100 kadar asker şehit
oldu. Sonra Yarkent Yenişehir’e girdiler. Çinlilerden çok azı kuşatma altında kaldı.
Çin yanlısı bazı Beyler tutuklandı. Onların içinde Yarkend Vergi memuru Kasım
Han gibi kişiler de vardı. Kaşgar’daki Vali bu haberi duyarak Dungan liderlerinden
Ali Ahund isimli kişiyi çağırıp, ona 300 Kırgız ve Kaşgarlılardan oluşan bir kuvvet
vererek, Yarkent’teki Çin Kaymakamı’nı kurtarmaya gönderdi. Ancak bu 300 Kırgız
ve Kaşgarlı asker silahlarını bırakarak, Çinlilere yardıma gitmeyi kabul etmediler.
Yarkent’in Yenişehri’ndeki 500 Müslüman asker Çinliler ile savaşarak, Çinlilerin
yarısını öldürdüler. Kalanlar hala kuşatma altındadırlar. Kargalık ve Guma
Kaymakamları ile Askeri komutanlardan hiçbiri teslim olmadı.
362
Doğu Türkistanda şehirler Eski, Yeni, Köhne gibi bölümlere ayrılmaktadır. Eski ve Köhne şehir
olarak anılan yerler, Uygurların yaşadığı yerlerdir. Yenişehir olarak adlandırılan kısımlar ise,
Çinlilerin bölgeye geldikten sonra yerleştikleri kısımlardır. Mesela; Kaşgar şehrinin Eski ve Yeni
şehirleri vardır. Yarkend şehri’de aynı şekildedir.
143
duyan Kaşgar’ın Çinli valisi toplanan askerlere şu haberi yolladı: “Eğer sizler
hükümet mührünü ve şehiri istiyorsanız sizlere teslim edeceğim”.
Hotan’ın İlçi bölgesi Seyid Mehmed Niyaz Ahund, Guma ilçesiAbdülcelil Ahund,
Kargalık ilçesi ise Musa Hoca yönetimindedir. Yarkend şehrindeki İsveçli
misyonerlerin tamamını Hindistan’a kovdular(*)363.
363
(*)Bu kovulan İsveçlilerin tamamı Misyonerlik vazifesiyle Doğu Türkistan’a gelmiş olan kişilerdir.
144
*
Yaş Türkistam, Ağustos 1933, Sayı 45, Sayfa 20.
364
G.P.U: Государственная Политическая Управление – Gosudarstvennaya Politiçeskaya
Upravlenie - (Devlet Siyasi İdaresi)
146
Esasen bu olay, hakkında burada konuşmaya hiç gerek olmayacak derecede kesin
ve açık bir gerçektir. Ancak iki olay nedeniyle burada bu gerçek üzerinde biraz
durmak mecburiyetindeyiz.
İlk olay: Bize haber verildiğine göre, bundan kısa süre önce bir bildiride Sovyet
hâkimiyetindeki Türk ülkelerinden bir göçmen, şimdiki Doğu Türkistan isyanının
güya Bolşevik işi olduğunu söylemiş. Bildirim sahibinin bu iddaasını neye
dayandırdığını biz bilmiyoruz. İsyan eden halkın eline geçen bütün şehirler Bolşevik
*
Yaş Türkistan, Eylül 1933, Sayı 46, Sayfa 7-11.
365
“Yeni Milli Yol” İdil – Ural Türkleri Dergisi.
147
366
Endonezya’nın bu dönemde Hollanda sömürgesi olması nedeniyle, Makalede Hollanda Hindistanı
olarak yazılmıştır.
367
Japonlar’ın kendirne bağlı olarak kurduğu kukla bir devlet.
148
Yine tekrar ediyoruz ki, gerçekleşmekte olan bu olaylar ve genel siyasi şartlar,
Doğu Türkistan’daki Çin karşıtı milli kurtuluş mücadeleleriyle Bolşevikler’in her ne
şekilde olursa olsun ilgi ve alakada olmalarına hiç imkân vermemektedir.
İkinci olay: “Yaş Türkistan” idaresine bugüne kadar ismi duyulmamış “Doğu
Türkistan’ı Kurtarma Komitesi” adıyla yazılan bildirinin bir kopyası yollanmıştır.
Hem şekil, hem de anlam itibariyle bu belge kendisine karşı son derece olumsuz bir
izlenim uyandırmaktadır. Bu bildiri sadece Doğu Türkistan milli mücadelesinin
ruhuna uygun olmamakla kalmayarak, onun anlamını da bozmaktadır. Bu garip
belgenin anlamını tahlil etmeyeceğiz. Bildirinin şivesi de Doğu Türkistan
Türkleri’nin konuştukları şive değildir.
Doğu Türkistan’ı Çin’den kurtarmak için her şeyden önce onu bu bildiri gibi
zararlı belgelerden ve gizli komitelerden kurtarmak gereklidir.
Çokayoğlu (İmza)
150
Birlik Başkanı Doktor Salihcan Bey, günün anlam ve önemiyle ilgili bir kaç söz
söyleyerek, bugün münasebetiyle Doğu Türkistan’a ait üç konferans hazırlandığını
bildirdi.
Birinci konferans, “Doğu Türkistan’ın Tarihi ve Coğrafyası” ile ilgili olup, eski
Buhara Halk Hükümeti Cumhurbaşkanı Kocaoğlu Osman Bey tarafından verildi.
Osman Bey uzun ve ayrıntılı konuşmasının sonunda: “Doğu Türkistan’a ilkel halde
diyenlere şunu söyleyeyim ki Doğu Türkistan tarımdaki sulama sistemi ve gündelik
hayat ile uygar sanılan Rus kışlaklarından hatta bir kaç Rus şehrinden daha
medenidir. Medeniyetin beşiği olan bu Türk yurdu, başlangıcından beri medenidir”
dedi; Konuşması alkışlarla karşılandı.
*
Yaş Türkistan, Eylül 1933, Sayı 46, Sayfa 19-21.
151
hakları var, Çünkü Kızıl ve Beyaz Rus emperyalizmi’nin son demleridir! Rus
emperyalizmi’nin çıkarı için Beyaz Ruslar Kızıllar ile bir saftadırlar. Bunu Paris’teki
Beyaz Rus liderleri kendi basın organlarında açıkça söylediler” dedi. Karaşehir gibi
büyük şehirlerin ayaklanmaya katıldıklarını, “General Ma” Kızıl Ruslar tarafından
silahlandırılarak Çöçek üzerinden Doğu Türkistan’a girerek Urumçi de bir geçici
Devrim Hükümeti kurduğunu anlatan Salih Bey;“İşte Türk – Sib demiryolunun
burada oynadığı rolün ne kadar önemli olduğunu görmüş olduk. Bu yol Doğu
Türkistan’ın başına bela açmıştır. Hamd olsun, Mücahitlerimiz General Ma’yı çıktığı
deliğine geri soktular” dedi.
Doktor Salih Bey, Altındağ’dan Canıp Bey’in 60 – 70 000 adamı ile Hotan’ı
aldığını, Timur Şah’ın da Kaşgar’ı zabt ederek çok başarılı olduğunu, Canıp Bey’in
şimdi Karaşehir ve Urumçi dolaylarında Rus kuklası olan iş birlikçi Uygurları
temizlemek için harekete hazırlamakta olduğunu söyledikten sonra;“Yakında bir
Devlet kurulacak” dedi. Doktor Salih Bey bu konuşmasında İran yazarlarından
Mahmut Afşar’a cevap olarak; “Mahmut Afşarlar endişeye düşmesinler; Bu isyan bir
Turan imparatorluğu isyanı değildir. Doğu Türkistan da ayrı bir devlet kurmaktır. Bu
Devletin Türkiye gibi ırkdaşımız olması ve Batı Türkistan’ın bağımsızlık hareketinde
bir dayanak olması sebebiyle bizce önemi vardır” diyerek alkışlar arasında sözünü
bitirdi. Doktor Salih Bey sunumunu büyük bir Doğu Türkistan haritası üzerinde
yerlerini göstererek gerçekleştirdi.
DOĞU TÜRKİSTAN*
*
Yaş Türkistan, Ekim 1933, Sayı 47, Sayfa 35-36.
153
uyguladıkları son Doğu siyasetinin en önemli kısmı olan bu meseleye çok ciddi
alarak ele almışlardır. Bu iş için bütçelerinden çok büyük bir miktar para
ayırmışlardır.
Rus, İngiliz ve Japon rekabetleri arasında kalan yeni ve genç Türkistan’ın durumu
dikkat çekici bir safhaya girmiş bulunmaktadır.
İngilizler son zamanlarda hemen hemen himayelerine girmiş olan Tibet sınırı
üzerindeki göçebeleri ele geçirmişlersede Türkistan da Rus nüfuzu daha güçlü,
Kommünist ajanlarının rolleri daha etkili ve aktiftir.
(“Yeni Irak” gazetesi – 8. 9. 33. sayı 18).
154
(Kendi Muhabirimizden)
Kaşgar’da haftada bir yayınlanmak üzere “Dilde, işte, fikirde birlik!” ilkesiyle
“Doğu Türkistan Hayatı(Şarki Türkistan Hayatı)” adlı Türkçe bir gazete çıkarılmaya
başlanmıştır. Bu yıl Ağustos ayı sonlarına doğru yayınlanmaya başlayan bu gazete
“Kaşgar İslam Hükümeti’nin resmi organıdır”dır. Yayımcısı Maarif ve Din işleri
Bakanlığı tarafından çıkarılan bu gazetenin editörü Kutluk Şevki (Kutlug Hacım)dir.
Kaşgar’dan kovulan İsveç misyonerlerinin matbaasında basılmakta olan bu gazete de
hükümete dair yazılar, ilmi ve dini makaleler ve çeşitli haberler vardır. 6. sayısından
itibaren Doğu Türkistan tarihine dair bir dizi makale yayınlanmaya başlanmıştır.
Bu gazetenin 16 Ekim sayısı’nda yazıldığına göre, Şerif Han ismindeki bir Kazak
Beyi’nin idaresindeki kuvvet hükümet Başkanı Hoca Niyaz Hacı’nın emir ve onayı
ile Altay bölgesindeki Çinlilerle savaşmış ve o bölgeyi tamamen ele geçirmiştir.
Hatta Çöçek şehrinin de milli idare eline geçtiği yazılmaktadır. 368 Son günlerde
(Ekim ayı ortalarında) Binbaşı Musul Bay idaresindeki 2000 kişilik kuvvet, Kaşgar
ve çevresindeki Çinlileri yok ederek Kaşgar’a gelmiştir.
Teşrif: Cumhurbaşkanı Gazi Hoca Niyaz Hacım tarafından dış ülkeler ile siyasi,
ekonomik ve dostane ilişkileri güçlendirme konusunda görüşmeler yapmak için
Sayın Hacı Kasımcan Efendi Dışişleri Bakanı olarak atanarak Kaşgar’a teşrif
etmiştir. Bu yüksek emir ile bu göreveatananSayın Dışişleri Bakanımıza başarılar
diliyoruz.
Bu, Yenişehir kuşatması ile ilgili ilanın gazetede yayınlanmış şeklidir. Bu ilanın
altına “Kurmay Subay Luicang Satı Can” imza atmıştır. Gazetenin 7. sayısında, 1352
Camadısani = 2. 10. 1933’de yayınlanmıştır. Bu ilandan sonra “Yenişehir’e Hücum”
başlığıyla bir haber vardır. Bu haberde: “6 Cemadısani Salı günü sabah erken
saatlerde bütün birliklerimiz birleşerek Muhterem Ahmed Tevfik Efendi
komutasında düşmanlara karşı hücuma başladılar. Naçuk Öztenk (Su kanalı)
tarafından Binbaşı Satı Can’ın Özbek askerleri, Yüzbaşıları Yusuf Can, Molla
Abdurrahman, Kerimcan, Arifcan ile beraber tayin edildi. Kıçırçı Terefge Efendi
kendileri (Ahmed Tevfik Bey) ile Tiycang (Albay) Abdullah Ahund askerleriyle
beraber Hotan mücahitleri Sayın Gazi Sicang (Osman Bey)in özel kuvvetleri ve
küçük Ahund Tiycang’ bağlı asker ve diğer taraflara Hamitcan komutasındaki
kuvvetler oraya tayin edilerek birlikte hücum emri verildi…”
Bu savaşta Ahmed Tevfik Bey hafif yaralanmışsa da savaşın sonuna kadar devam
etmiş ve daha sonra tedavi altına alınmıştır. Bu savaşta 19 esir, 15 at, 11 tüfek ve
epey cephane ele geçmiş, düşman püskürtülmüştür. 7 Cemadısani (Öğleden sonra)
Yenişehir’in Kuzeyi’nden Dungan saldırıları olmuş, bunlara karşı Sayın Oraz
Luicang, muhterem Hadi Panset komutasındaki askeri komutanlar ve Kırgız askerleri
çıkıp 10 esir ve birçok cephane ele geçirerek düşmanı kaçırmışlardır. Aynı gün
şehrin Doğusu’nda (Can Değirmen adlı yerde) Muhterem Hamidcan komutasındaki
156
Bugün Doğu Türkistan’daki bütün mücahitler birleşmiş ve tek bir komuta altında
çalışmakdadırlar.
“…Altay büyük Türk milletinin beşiği, Altay Altın dağlar azametli atalar, bahadır
babalarımızın at koşturdukları oyun alanı olan o güzel yaylaların yeşil dağların
derelerin yurdu, Altay yaylakları ve iyi koşan atların otladığı güzel otlaklar. Türk
ilinin anası altın topraklar. Düğünlerde gülerek koşan yiğit aymaklar. Türk âleminin
büyük edibesi Halide Hanım (Halide Edip Adıvar) hazretleri o mübarek Türk
yurdunu yâd ederek:
Diyerek milli duyguyla söylenen Altay Altındağlar vilayeti, bugün Türk boyundan
bir kol olan kardeşimiz Kazak boyunun tasarruf ve hâkimiyetine geçmiştir. Altay’ın
Kazak Hanı Şerif Han’ın güze idaresi ve düzeni mükemmel olup Gazi Niyaz
Hacım’a tam bir inançla itaat ve ittifakta sebat etmektedir.369(*)
Son alınan bilgilere göre Şerif Han’ın Altay’dan Çöçek tarafına doğru ilerleyerek
saldırıda bulunduğuna dair haberler var. Karaşehir’in Torgud – Koşut bölgelerinde
yaşayan Moğollar Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hacım’a itaatle Doğu Türkistan
Cumhuriyeti’nin himaye ve ittifakına girmişlerdir. Moğol askeri, Doğu Türkistan
ordusu ile beraber ülke hizmetinde bulunmaktadır.
*
Yaş Türkistan, Aralık 1933, Sayı 49, Sayfa 38-40.
369
(*) Urumçi bölgesinden alınan özel bir bilgiye göre, Urumçi Çin Hükümeti, Şerif Han’ın yanına,
O’nun kendi dostlarından bir temsilciyle beraber at ve hediyeler yollayıp, kendisinin Altay Valisi
olarak atandığını bildirmek suretiyle Şerif Han’ı kendi tarafına çekmeye çalışmaktadır. Yönetim.
158
Bulgaristan başkenti Sofya da haftada bir çıkarılan “Medeniyet” isimli bir Türkçe
gazetenin 4 Kânunuevvel 1933 tarihli 9. Sayısı’ndaki “Çin Türkistan’ı Sultanı”
başlıklı bir yazıdan aşağıdaki cümleleri aynen naklediyoruz: “Merhum Sultan
Hamid’in büyük oğlu Selim Efendi hazretleri’nin asil evladı Abdülkerim Efendi’yi
Çin Türkistan’ı Müslümanları kendilerine Sultan olarak seçmişlerdir. Sözü edilen
kişi de vazifesine başlamıştır. Kendisine hayırlı başarılar diler, Türkistan
Müslümanlarını da bu isabetli hareketlerinden dolayı tebrik ederiz… Çin Türkistan’ı
Müslümanlarına hükümdarlarının kıymetini bilmelerini ve bunun kendileri için bir
nimet olduğunu anlayarak hükümdarlarına karşı vazifelerini samimiyetle yerine
getirmeye gayret ve himmet etmelerini tavsiye ederiz…”
DOĞU TÜRKİSTAN*
* *
*
Doğu Türkistan Cumhuriyeti Adalet Bakanlığını üstüne alan Sabit Hacı hazretleri
Türkçü, Milletperver ve açık fikirli aydın bir kişidir. 1929 yılında Doğu Türkistan,
Rusya, Türkiye ve Mısır’da sayahat edip Rusya ve Türkiye’deki İnkılâpları ve
dünyanın genel durumunu iyice incelemişti. Türkiyede olduğu dönemde, yakın
zamanda Mısır’da vefat eden Kaşgarlı gençlerden Mansur Bey ile birlikte Türkistan
milletperverleri liderlerinden Kocaoğlu Osman Bey’i İstanbul’da bir kaç defa ziyaret
*
Yaş Türkistan, Ocak 1934, Sayı 50, Sayfa 52-58.
160
etmişti. Sabit Hacı hazretlerinin Adalet Bakanlığı’ndaki büyük bir teşkilat’ın başında
bulunmaları ana yurtta modern mahkemelerin kurulmasına bir delildir.
Çin Hükümeti zamanında Doğu Türkistan Türkleri uzun süre (60 yıl)
bağımsızlıklarını kaybederek emperyalist Çin memurlarının yönetimleri altında
ezildiler; Feodal Beylerin sonu olmayan ihtirasları biçare halkı büyük
mahrumiyetlere uğratmıştır. Zulüme dayanamayan halk, Çinlilere karşı isyan etti ve
kendi kendisini idare etme hakkına sahip olmak için kanlarını akıttı. İki yılı aşkın bir
süre Türklerin Ana yurdunda hesapsız kanlar döküldüğüne bütün dünya şahittir.
Ancak bu kanlar boş yere akmadı: “Doğu Türkistan bağımsızlığını kazandı”.
* *
*
ilmi yayınlarında basmak suretiyle “Doğu Türk” şivesine ait bilgileri Avrupada
arttırmıştır. Onun eserlerinden aşağıdakileri hatırlatayım:
Tabi bu matbaanın en önemli işi Türk halkının bilgilerini arttırmak olacaksa da,
Avrupa Devletleri ile ilişki kurmak için de bu işlere ait haberlerin de Avrupada da
yayılması gerekir.
Bentsing.
* *
*
164
(Kendi Muhabirimizden)
* *
*
Çok acı bir durumdur ki, büyük Türk halkının büyük bir çoğunluğu şu anda
yabancıların zulmü altında ezilmektedir. İşte bu durum, Doğu Türkistan
Cumhuriyeti’nin ilanı ile ortaya çıkan fırsattan tam manasıyla faydalanma imkânını
azaltmaktadır. Yalnızca Türkiye, bu yeni Türk milli cumhuriyetine yardım eli
uzatabilecek haldedir. Biz, Sovyet Rus basınının yaydığı esassız söylentilerin,
Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi çevrelerinde, bu kardeş milli kurtuluş hareketi
hakkında şübhe doğurmamasını dilerdik.
*
Yaş Türkistan, Şubat 1934, Sayı 51, Sayfa 2-5.
167
Doğu Türkistan bir taraftan Çinliler, diğer taraftan Ruslar olmak üzere iki kat
baskı altında ezilmekteydi.
Sun Yat Sen tarafından başlatılan ve bugünkü Çin Milli Hükümetinin kullandığı
uygulama stratejisine göre Doğu Türkistan’a on milyonlarca Çinli göçmen
getirilmeliydi. Ancak 20 yıldan beri devam etmekte olan anarşi neticesinde bu
program uygulamaya koyulamadı. Diğer taraftan Çarlık Rusya’sı Hükümeti de Doğu
Türkistan’a Rus göçmenlerini getirme isteğini taşdığı halde bunda başarılı olamadı.
Şimdi Sovyet Hükümeti Çarizm’in bıraktığı bu vasiyeti yerine getirmek ve
uygulamaya koymak istemektedir. Bu sebeple de Sovyet gizli servisi, Doğu
Türkistan milli kurtuluş hareketini kendisine düşman olarak kabul ederek, onun
etrafında zehirli söylentiler yayıp, şüpheler doğurmaya çalışmaktadır. Tamamen
temelsiz söylentiler olmasına rağmen Bolşevikler’in bu hareketinin sonuçsuz
kalmadığı da görülmektedir.
Doğu Türkistan milli hareketinin uzun ve kanlı bir tarihi vardır. Sadece geçen
yüzyıl içinde bile Doğu Türkistan’da on defa isyan çıkarılıp, üç defa milli
bağımsızlık ilan edilmiştir. Bu Türk halk isyanlarını bastırmak için Çin Hükümeti
defalarca Rusya’ya müracaat edip, her defasında başarılı olmuştur. Şimdi de Doğu
Türkistan’daki Çin Valisi Türk halkına karşı hareketinde Sovyet Rusya
Hükümetinden yardım almaktadır. En güvenilir kaynaklardan idaremize gelen
168
haberlere göre Sovyet Hükümeti, Mançurya’da yenilerek kendi toprağına sığınan Çin
askerlerinden iki destesini, (birinci destede on bin kişi, ikinci destenin sayısı
bilinmiyor) Doğu Türkistan’a, Urumçi etrafına geçirmiştir. Çin Hükümetinin bu
askeri küçleri Doğu Türkistan Türkleri’ne karşı kullanacak olmasında hiç şüphe
yoktur.
Rus Kızıl Ordusunu kurarak, düzene koyan kişiler yabancı uzmanlar değil miydi?
Sovyet Hükümeti hali hazırda da türlü sahalarda Fransız uzmanlardan faydalanmıyor
mu?
Asırlardan beri barbar Çin Hükümetinin demir çengelinde ezilmekte olan Doğu
Türkistan ise böyle uzmanlara çok fazla muhtaçtır.
Acaba Türk halkı bu yeni kurulan kardeş Devlete yardım ederek onu ayağa
kaldırıp, güçlendirerek, Türk medeniyetinin bir ocağı haline getirmek için yeterli
medeni gücü var mı? Eğer, Türk halkında bu güç bulunmazsa veya her hangi bir
sebeble bu milli güçleri oraya ulaştırmak mümkün olmazsa, Doğu Türkistan onu
nereden almalı? İşte bütün Türklüğün önünde duran en önemli mesele bundan
ibarettir.
169
Türk milli ülküsü üzerine kurulan Doğu Türkistan Devleti herhangi birisine
düşmanlık düşüncesinden uzak olmalı. Fakat Doğu Türkistan’ın komşularının da
büyük zorluklar sonunda milli bağımsızlığına erişen bu devletin hak ve hukukuna
riayet ederek ona karşı her türlü kötü niyetten uzak olmaları gerekmektedir.
*
Yaş Türkistan, Şubat 1934, Sayı 51, Sayfa 5-16.
370
Peşaver; Pakistan'da, Hayber-Pahtunhva eyaletinin merkezi olan şehir. Kâbil Irmağı'nın
kolu Bara kıyısında, Lahor'un 385 km kuzeybatısındadır. Ünlü Hayber Geçidi'nin 15 km güneyinde
yer alan kentin stratejik yeri önemlidir. Anlamı «sınır kenti» veya “Hudud” demektir. Geçmişte
İpekyolu'nun önemli duraklarından biridir. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Pe%C5%9Faver).
171
Doğu Türkistan bayragı mavisi zemin ortasında bir ay ile beş köşeli bir yıldızdır.
Hebiburrahman El Bulgari. Peşaver, 2. 1. 34
“Yaş Türkistan”
Dergisi Sahibi Çokayoğlu Mustafa Beyefendi’ye
Moda, spor ve sinema haberlerinden çok hoşlanan savaş sonrası kamuoyunu fazla
alakadar etmemekle, Milletler Cemiyeti gündemine henüz girmemiş olmakla
beraber, dünyada “Türk Meselesi” denilen bir mesele mevcuttur. Bu büyük
meselenin ancak bir kısmını halletmiş bulunuyoruz. Aziz Türkiye’den bahsetmek
istiyorum. Çok şükür bugün kuvvetli, bağımsız ve saygı gören bir Türkiye var.
Milliyetçiliği ana ilke olarak kabul etmiş, Batı medeniyetine girmiş, demokratik
devletler zümresine katılmış bir Türkiye, Türkçe konuşan kavimler için bir rehber,
bir mihrap olarak kalacaktır... Milliyetçilik asrımızın tek ülküsüdür. Ülküler
sınırlanamadıkları için Kırım’da, Türkistan’da, Azerbaycan’da, Türkiye’de
Milliyetçilik konusu ileri gitmiyor. Bütün Türklüğü bir içeriğine bakmadan gören, bir
bütün halinde düşünenler hürmet görüyorlar. Türk çoğunluğunun yaşadığı her yer
Türk vatanıdır. Dinde, dilde ve istekte birlik halinde bir halk kitlesi Edirne’den
Altaylar’a kadar uzanan büyük bir yeryüzü parçası üzerinde, arada yabancı bir kavim
olmadan yaşamaktadır. Bu çağdaş ve ilmi manasıylada bir milletdir. Teorik olarak bu
düşünceler ne kadar doğruysa uygulama alanında da Türkiye’nin bize gösterdiği
örnek o kadar doğrudur. Örneğin: Türk meselesi içeriğine bakılmadan, hemen ve
tamamen halledilemez. Her Türk ülkesi Türkiye örneğini takip etmeli ve kendi
kendisini kurtarmalıdır… Bunun mümkün olduğunu Türkiye bizzat ispat etmişdir.
idareci, doktor, matbaacı ve dizgici, zanaatkâr için geniş bir saha açık duruyor.
Yapılacak en hayırlı teşkilat kendi parasıyla Türkistan’a kadar gidemeyen ve orada
burada, gurbette oturan Türkistanlılar’ı Doğu Türkistan’a sevk edecek olan
teşkilattır. Teşkilatçılıktaki kudretiniz Türk Dünyasınca bilindiği için bu hususu size
rica ediyorum. Şerefli bir macera arayan asker, işsizlikten şikâyet eden doktor, işi
bozulan zanaatçı derhal Kaşgara hareket etmelidirler. Yepyeni ve bakir bir Türk
ülkesi Türk aydınlarını, bilhassa Türkistanlılar’ı bekliyor…
Milletiniz veya nefsiniz için bir ihtirasınız, bir emeliniz varsa Kaşgar’a gidiniz.
Orada sizi bir rehber gibi, bir kurtarıcı gibi karşılayacaklar ve gurbetin kalplerinizde
açtıgı mazlum çukur dolacaktır. Kendi yurdunuzda, atalarınızın yurdunda
olacaksınız.
Türkiye Dışişleri Bakanı Tevfik Rüşdi Bey Anadolu Ajansı (A. A.) muhabirine
aşağıdaki açıklamada bulunmuştur: “Doğu Türkistan hakkında farklı yerlerden parça
parça haberler gelmektedir. Ancak o bölgede Türkiye’nin hiç bir temsilcisi, memuru
ve kimsesi bulunmadığı için bilgimiz eksiktir. Çin’in uzak batısı’nda olan bu diyarda
bugün nasıl bir idare bulunduğunu da bilmiyoruz.
Arada Ortaçağ denilen bir karanlık devir geçirdikten sonra tekrar belirmiş ve
bugüne kadar gelmiş ve son zamanlarda Avrupa’nın doğusunda, batısında ve
Akdeniz’in Anadolu yarım adasında ve Amerika’da yeni gelişmelere
kavuşmuştur.Gelişme yoluna girmek isteyen her milletin işte bu medeniyeti örnek
alması ve bölgesinin şartlarına göre bu amaçla tedbirler alması gereklidir.
Dış politikada gelişmek için uğraşan milletler için komşu milletlerle iyi ilişkilerde
bulunmaya önem vermek ve hiç bir yabancı politikaya alet olmamak ve barışsever
olmak gereklidir.
Bilhassa coğrafi durumları az veya çok uzaktan ve yakından bizimki gibi olanların
bu vesileyle hatırına getirmeyi gerekli gördüğümüz bir hakikatte şudur ki, bütün
komşularıyla ve dünya milletleriyle dost geçinmekle beraber gelişme yolunda
komşuları için destek sağlayan Sovyet Rusya ile iyi geçinmek esastır.”
175
Doğu Türkistan’da ırkdaş bir devlet kuruldu. Bu haberi, bütün gazetelerimiz, önce
büyük bir neşe içinde karşıladılar. Hatta iftiharla koltuklarımız kabardı. Zira Doğu
Türkistan Devleti’nin, bizim gibi bir cumhuriyet olduğunu öğrendik.
Sene başında Anadolu Ajansı haber verdi: “Gök bayrak, Al bayrağa selam
söylüyor!” Bunada sevinçle yorumlar yazdık. Aradan çok az bir zaman geçtikten
sonra, ansızın hava diğişti! Aleyhte yayınlar birbirini takip etti: Doğu Türkistan
Hükümeti Ortaçağ unsurlarının elindeymiş, orada bir takım şeyhler, derebeyi
bozuntuları hüküm sürüyormuş. Doğu Türkistan Hükümetine Sultan Hamid’in
şehzadelerinden birisi Cumhurbaşkanı olarak getirilecekmiş. Bizden kaçmış olan
gericici unsurlar dalavere çaviriyorlarmış…
“Va – Nu”
aydınsızlıklara rağmen, çağın tekniğine karşı kazandınız. İşte bunun için ne kadar
takdir edilseniz yerindedir.
3 - Son döneme doğru Doğu Türkistan hakkında daha çok Sovyet kaynaklarına
dayanarak haberler yaymaya başlayan Alman basınında da son günlerde Doğu
Türkistan milli hareketi hakkında gerçek ve tam bilgi toplama merakı uyanmıştır.
İsmi bizde saklı olan bir kaynaktan bu günlerde İdaremize gelen bir mektupta Çin
merkezi Nankin’deki birkaç Doğu Türkistanlı’nın hareketi ile ilgili bilgi
verilmektedir. Bunların başında İsa Bey Yusuf Beyoğlu (İsa Yusuf Alptekin) isimli
Kaşgarlı bir yiğit durmaktaymış. İsa Bey Doğu Türkistan’daki olayları incelemek
için Çin Hükümeti tarafından gönderilen ilk heyete katılmıştı. Bu kişi şimdi o
taraflardaki Doğu Türkistanlı gençleri toplayarak, onlar adına Çin Hükümetine
müracaatlarda bulunmaktaymış. Son müracaatlarının birisinde şimdiye kadar
Çinlilerin nüfuz edemedikleri Altışehire, uzakdoğudaki Doğu Türkistanlılardan iki üç
kişinin katılımıyla bir heyet göndererek, Altışehir halkının isteklerini bilme
gerekliliğini sormaktadır. Yusufbeyoğlunun kendi halkının isteklerini hangi
istikamette ilerlediğini aşağıdaki bilgi açıkça görstermektedir:
179
Çin’in merkezinde toplanan bu gençler Çin Hükümeti’nin yardımı ile bir matbaa
kurarak Türkçe dergi çıkarma hareketindeymişler. Hatta derginin İdaresi için
Harbin’deki Türk göçmenlerinden yazarlar aranmaktaymış.
Türkler ile Dunganlar arasında çatışma meydana gelmesi olağan bir olaydır.
Kaşgarda yayınlanan “Doğu Türkistan Hayatı” ve“Erkin Türkistan” gazetelerinin
elimize ulaşan sayılarının hemen hemen hepsinde Müslüman Doğu Türkistan’ın bu
iki etnik grubu arasındaki küçük mücadeleler bahsedilmektedir.
Talihsizliktir ki, Türkler ile Dunganlar arasında her zaman ihtilaflar olmuştur.
Doğu Türkistan isyanları tarihinde bu ihtilaflar kötü roller oynamıştır. Çin
Hükümetleri Dungan – Türk ihtilafından milli kurtuluş hareketlerini bastırmak için
her zaman istifade etmişlerdir. Öyle zamanlar olmuştur ki, Doğu Türkistan milli
kurtuluşa eriştiği halde, Çinliler, Türk – Dungan ihtilafı çıkarmak için var güçlerini
sarf ederek, sonucunda yeniden dünyada misli görülmeyen en feci Çin istilasının
altına düşmüştür.
*
Yaş Türkistan, Mart 1934, Sayı 52, Sayfa 28-30.
181
Doğu Türkistan’ın Türk bayrağı altında milli kurtuluşunu, kendisi için zararlı
olarak gören her hangi bir güç, eski Dungan – Türk anlaşmazlığını
alevlendirmektedir. Doğu Türkistan’da Türk devleti’nin bu düşmanı kimdir? Bu
düşman, her halde sadece Urumçi Hükümeti değildir. Çünkü Türk milli hareketine
Dunganlar tarafından darbe vurulmasından O’da memnun olmakla beraber,
Dunganları silahlandırma gücü ve kabiliyetinden yoksundur… Rus Çar Hükümeti
nasıl 1865 yılında Türkleri Dunganlara karşı ve ondan kısa bir süre sonra Dunganları
Yakub Bey’e karşı alevlendirmişse, aynı Rusya, fakat bu sefer Sovyet Rusya olarak
aynı şekilde Dunganları Türklere karşı alevlendirmekte ve silahlandırmaktadır.
*
Yaş Türkistan, Mart 1934, Sayı 52, Sayfa 30-34.
183
ganimet olarak alındı. Geriye kalan Dunganlar Yenişehir’e kaçtılar. Bu savaşta bir
askerimiz şehit oldu.
III – Yenişehir – İki üç günden beri Yenişehir’den ellerinde barış yapılması için
yazılmış mektuplarla temsilcilerin çıkarak konuştukları söylenmektedir. Fakat
sonucu belli değildir.
Bugün Pazartesi (30. X. 34) Bir kısım Dungan, Devletbağ tarafındaki köylülerin
inek ve koyunlarını gaspederken askerlerin müdahalesi sonucunda çıkan çatışmada
bir kaç Dungan öldürüldü. Gaspedilen mallar kurtarılarak sahiplerine iade edildi.
IV - Altay Haberi - Gazi Şerif Han’ın Altay’daki gücü ve onların genel durumu
çok olumlu bir yöne doğru seyretmektedir. Altay Kazaklarının tamamı silahlı
askerlerden oluştuğu için, Şarif Han, on iki bin kişilik eğitimli ve düzenli askeri
güce sahiptir. Şuanda Çoçek eyaletinin Şerif Han tarafından ele geçirildiği haberi
ulaştı ve bu haber doğrulandı. Çoçek’in halkı çoğunlukla Kazak olup Urumçi’nin
itaat ve idaresinin dışında kalmaktaydı.
yiğitlereGazi Sicang idaresi tarafından 150 ser 371 para, Gazi Lui cang Satı Bey
tarafıdan 100 ser para ödül olarak verildi.
IV – İli ve AltayHâkimi Gazi Şerif Han’ın askeri ve idari icraatları çok güzel ve
düzenli olup, askeri erkânı, idari ve siyasi önderleri tecrübeli ve disiplinli kişilerden
oluşmaktadır. Altay’ın geleceği çok olumlu olarak görünmektedir. İli taraflarında
halk, hukuk ve bağımsızlık talebiyle harekete geçti. Şu anda İli vilayetinin Böritala
ilçesinde milli halk kuvveti toplanmaktadır.
371
1 ser, 36 gr. Gümüş değerindedir.
185
İshakoğlu Hüdaverdi isimli bir kahraman genç asker Dunganlara doğru ateş ederek
çok yakına gelinceDunganlar tarafından şehit edildi. Sonra birçok Dungan askeri,
askerlerimiz tarafından öldürüldü. Kalanlar kaçarken yolda bir oduncu biçareyi
öldürdüler. Yine harmanda duran üç adamı öldürdükten sonra yakınlarda ikisi
değirmen olmak üzere üç ayrı yerde yangın çıkararak kaçtılar. Mert insanlar, böyle
silahsız ve günahsız insanları öldürmez. Böyle acayip işler hayli çok.
Kadir Can
Kaşgarda. “Times” gazetesi Mart ayının başlarında Delhi’den aldığı bir habere
dayanarak Kaşgar’daki İngiliz Konsolosluğuna hücum edilerek, Konsolosluk
çalışanlarından 4 kişinin öldürüldüğünü bildirmektedir. Ölenlerden birisi
Konsolosluk hekim yardımcısıymış. Yine bu konuda Pekin’den “Times”a verilen bir
haberde, saldırganların Konsolosluk binasına girdikleri de bildirilmektedir.
186
I- Peşaverde
Bunun ardından Doktor Mustafa Ali Bey toplantıya katılan muhacirlere uzun bir
konuşma yaptı ve şunları söyledi:
Yaş Türkistan, Mart 1934, Sayı 52, Sayfa 34-35.
187
372
“Hindistan’daki Türkistan Göçmenleri Arasında” başlıklı makale’nin ikinci bölümü olan
“Delhide” başlıklı kısım Doğu Türkistan ile ilgili olmaması sebebiyle buraya alınmamıştır.
188
*
Yaş Türkistan, Mart 1934, Sayı 52, Ek.
189
Doğu Türkistan’da:
Doğu Türkistan milli bağımsızlık hareketi ile ilgili Avrupa Basınında zaman
zaman, kısa telgraf haberleri ve makaleler yer almaktadır. Bu gazetelerin, Doğu
Türkistan’da kendi muhabirleri olmadığından, tek haber kaynakları, Sovyet Telgraf
Ajansı (“TASS”) olmaktadır. Bolşevik diktatorası ve Bolşevizm fikrine uymayan
herhangi bir hareket hakkında Sovyet kaynaklarının takındığı vaziyet herkesçe
malum olsada, başka kaynak olmadığından, Avrupa Basını, Bolşevik yalanlarıyla
yetinmektedir. Fakat giderek gerçekler ortaya çıkmaktadır. Fransa’nın en büyük
gazetesi olan ve Fransa Hükümeti’nin dış siyaset fikir yayını olarak bilinen, “Temps”
(“Le Temps”) gazetesinin 5 Nisanda yayınlanan sayısı’ndaki “Çin Türkistanı’nındaki
karışıklıklar” (“L’Imbroglio du Turkestan Chinois”) başlıklı dikkat çekici makalesini
bu duruma kanıt olarak gösterebiliriz.
*
Yaş Türkistan, Nisan 1934, Sayı 53, Sayfa 26-28.
190
milyon Türk halkına sahip olan Rus Türkistanı 373 ile sınırdır. Durum böyleyken
Doğu Türkistan Hükümeti’nin Türk Birligi (Pan Türkizm) merkezi olması da
muhtemeldir. İşte bunun içindir ki, Moskova Doğu Türkistan Hükümeti’nin itibarını
Ankara Hükümeti’nin gözünde düşürmeye çalışmaktadır.
373
Batı Türkistan.
374
(*)Makalede yanlış olarak “34. sayı” olarak yazılmıştır. Yönetim.
375
(*)Doğu Türkistan’ın Rusya hâkimiyetine girdiğini, Şangay’da yayınlanan “Çe Pao” (“Che-Pao”)
isimli Çin gazetesi de söylemektedir. (“Temps” gazetesinin burada verdiği makaleye bakılsın).
191
Yani bugünkü Doğu Türkistan milli bağımsızlık hareketi Sovyet Rusya için hem
iktisadi hemde siyasi açıdan tehlikelidir…”
192
Fakat burası doğudur, yani Doğu Türkistandır. Yani Türkistan’da Arabistan yahut
Türkiye ve Afganistan yaşam tarzını hiç değiştirmeden olduğu gibi kabul etmek ve
uygulamak basitlik olur. Bir kavimin hayatı demek onun yaşam koşulları, örf ve
âdeti, ahlak ve tabiatı demektir.
Bizde bazı aydınlarımızın sebat diye her türlü yanlışlara göz yumarak görmezden
gelmesini düşünmüştük, bizim Doğu Türkistan hayatındaki fikirlerimiz yanlış
anlaşılmasın! Maksadımız, doğu’da çalışmak için doğulu ol demektir. Avrupai
yaşam tarzı, günlük hayatı, ahlakı ve kıyafeti doğuda kötü bir durum olarak
*
Yaş Türkistan, Nisan 1934, Sayı 53, Sayfa 28-30.
193
görüldüğü için Doğu Türkistan’da onu kullanmakla nefret uyandırmaktan başka bir
durum oluşturmaz. Bize yaka silktiren, makyajlı işçiler’in gereği yoktur. Doğu
Türkistan’ın taş yastık, toprak yorganından nefret etmeyecek dertli işçiler, kahraman
dinciler lazım. İçerde ve dışarıda böyle dertli kahraman kardeşlerimize az değildir.
Böyle kardeşlerimiz Doğu Türkistan’ın kapısı her zaman açıktır. Türkistan
Türkistanlınındır! Kaş yapayım derken göz çıkaran kişilerin varlığından, yoklukları
daha iyidir. Bu tecrübeyle sabittir.
Nerede olursa olsun dertli muhacir işçi kardeşlerimizin teşrif etmesini, Doğu
Türkistan başı ve gözüyle beklemektedir. Doğu Türkistana hizmet etmeye yüreği
olmayan kardeşin elbette imanıda, vicdanıda yoktur. Doğu Türkistan için hizmet
etmek için, nerede kardeş varsa uyuyorsa uyansın, oturuyorsa kalksın, kalktıysa
yürüsün, yoldaysa uçsun.
İslam inancı için, Türklük için hizmet etmek istiyorsan ulu Türkistan’a gel!
Sufizade. 14 Şaban (1. XII. 33)
194
DOĞUTÜRKİSTAN CUMHURİYETİNİN
YENİ MİLLİ KÂĞIT PARALARI*
İşbu çıkarılan Milli Paraya Doğu Türkistan genelinde devlete ait arazi, bina,
Saraylar ve benezeri taşınmaz varlıklar karşılık olarak gösterilmiştir. İşbu tedavüle
koyulan paralar, hükümete ve devlete bağlı bütün yönetim birimlerinde zekât, vergi
ve posta pulu gibi gelir ve giderlerde ve harcamalarda kabul edilecektir. Bütün
İşlemlerde saygın bir şekilde kullanılacaktır.
Özür: Elimizde olmayan bazı sebeblerden dolayı yeni tedavüle konulan paranın
numunesi basılamamıştır.
İdare
(“İstiklal” sayı 1-2, 1352 nci Hicri yıl Ramazan ayı, Kaşgar).
*
Yaş Türkistan, Nisan 1934, Sayı 53, Sayfa 30.
376
MİSKAL: (Arapça) 24 kıratlık ağırlık birimi. "Miskal" kelimesi İslami bir terimdir. Küçük
ağırlıkları ölçmek için kullanılmış, altın ağırlık ölçüsüdür. Detaylı bilgi için bkz. Cengiz Kallek,
“Miskal”, DİA, XXX, s. 182
195
KANUN U ESASİ*(*)377
Kanun u Esasi
Sunuş
Yurttaşlarımızın genel görüşü ile beraber Doğu Türkistan’da büyük bir milli
hareket meydana geldi. Bu hareketin sonucunda Cenab ul Rabbülalemin Mühriban
Hazreti Hak sübhane ve teala’nın lütuf ve inayeti rabbaniyesi ile ve büyük dâhimiz,
bağımsızlık mücadele meydanının kahramanı Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hacı
Hazretlerinin önderliği ve yurttaş kahraman savaşçılarımızın dinini koruma, çaba ve
gayretleri ile uzun yıllardan beri kötü yönetim sisteminin vahşetlerine, çeşitli dert ve
elemlerine tahammül edemeyen yerli mazlumların göğe yükselen inleyip
sızlanmaları, yakarış ve feryatları neticesinde, Sayını Hakkın büyük dergâhına on
binlerce hamd ve şükürler olsun ki, Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ortaya
çıkmış, 57 yıldır ümit ederek, Hüdamızdan istediğimiz dini ve milli İslam hükümeti
kurulmuştur.
*
Yaş Türkistan, Nisan 1934, Sayı 53, Sayfa 31-36.
377
Doğu Türkistan İstiklal Cemiyeti’nin yayın organı olan “İstiklal” dergisinin 1-2. sayısından
196
Anayasa’nın Maddeleri
Devletin Kuruluşu
Bakanlıkların Kuruluşu
Bakanlar:
1- Din ve adalet,
2- Savunma,
3- Maliye,
4- Dışişleri,
5- İçişleri,
6- Ticaret ve Ziraat,
7- Eğitim,
8- Vakıflar
9- Sağlık bakanlıkları olarak, dokuz bakanlıktan ibarettir.
1- Savunma,
2- Dışişleri,
3- Maliye,
4- Ticaret, Ziraat ve Endüstri bakanlıklarıdır. Bu gruba bakanlar kurulunun
birinci Başbakan yardımcısı başkanlık eder.
1- İçişleri,
2- Din ve Adalet,
3- Eğitim,
4- Vakıflar,
5- Sağlık bakanlıklarından oluşur. Bu gruba bakanlar kurulunun ikinci Başbakan
yardımcısı başkanlık eder.
198
6- Cumhurbaşkanı’nın Görevleri
Açıklama
7- Başbakanın Görevleri
Bu sebeple, her bakanlığın işleri ile meşgul olma hakkına sahiptir. O’na, aynı
zamanda Bakanlar Kurulu'nun başkanı da denilir.
Başbakan, haftada bir gün, olağanüstü hallerde daha sık olmak üzere, Bakanlar
Kurulu toplantısını yapar. Bu toplantıya katılanlara Bakanlar Kurulu denir.
Devlet, İslam şeriatının yüce esasları üzerine kurulduğu için, Din ve Adalet
Bakanlığı teşkil edilir. Adalet bakanı Şeyhü’l İslam makamındadır.
Adalet bakanlığı nezdinde din bölümü bulunur. Bu bölüme “Fetva Makamı (Bab-
ül Fetva)” denilir. Başında müftü bulunmaktadır.
Adalet bakanlığı ülkenin kanunlarını, şeriat kurallarına göre uygulamak için takip
etmekle yükümlüdür.
Bunun için öncelikle, Harbiye mektebi kurar. Harbiye mektebi, Yüksek eğitim
almış ve dışarıdan getirilen uzmanlar aracılığı ile açılır. Ordu için gerekli olan askeri
201
Doğu Türkistan için şimdilik en önemli görev, Yurt dışından bir askeri düzenleme
heyeti getirmektir. Bu düzenleme heyeti, piyade, süvari, topçu, ağır makineli uçak
pilotu, tankçı, makine öğretmenleri gibi uzmanlardan ibarettir. Bunların dışında
kimyevi araçlar, saldırı ve savunma uzmanları ve araç gereçlerini getirmek ve
bulundurmaktır.
(Devamı gelecek sayıda)
202
*
Yaş Türkistan, Nisan 1934, Sayı 53, Sayfa 36-38.
203
Doğu Türkistan Sınırından Telgraf: “Eski ve Yeni Kaşgar elimize geçti. Bu yaz
Urumçi Meselesi de halledilecektir”.
378
Çağırım; İnsan sesinin ulaştığı son noktaya kadar olan bir halk uzaklık birimidir.
204
YILMAYACAĞIZ, YIKACAĞIZ*
Senelerden beri esaret zinciri altında inleyen ana yurdun semasında çeşitli
parıltılar belirmeye başladı. Doğudan doğan yeni Türk Cumhuriyetinin ışıkları
dünyanın her tarafından hayretle ve dikkatle seyrediliyor. Günden güne kuvvetlenen,
iç idaresini, askeri durumunu yoluna koyan Doğu Türkistan Cumhuriyeti, siyasi
faaliyete geçmiş, Afganistan’a bir heyet göndermiştir. Yakında diğer komşu
devletlere de siyasi ilişkiler tesis etmek amacıyla heyetler gönderecektir.
Kommunist idare altında inleyen muazzam, kırk milyonluk bir Türk kitlesi var.
Asya’nın merkezinde büyük bir varlık teşkil eden kardeşlerimizin büyük bir kısmı
maalesef Rusların çizmeleri altında inliyorlar.
*
Yaş Türkistan, Nisan 1934, Sayı 53, Sayfa 38-40.
205
Kendi varlığını, kendi büyük ve şanlı tarihini, kendi kudret ve benliğini bilen bir
millet esir yaşayamaz. Rusların zulmü Türkistan’a ışık, kana susamışlıkları hürriyet
aşkı, saçtığı nifak ise büyük Türk kitlesinin birleşmesini doğuracaktır. Daha dün, ana
yurt için, büyük ülkü uğrunda can veren aziz şehitlerin kan kokusu, bizi vatan için
ölmeye çağırıyor. Onların semamızda uçuşan büyük ruhları, bizleri Türkistan için
mücadeleye davet ediyor.
Aziz Şehitler!...
Ana vatanın büyük bir parçası esir yaşıyor. Senin ruhunda kaynayan ateş,
kalbinden sızan kan, ecdadımızın yattığı öz yurdun hayat fışkıran topraklarını
temizlesin ve yıkasın. Öksüz yurt hepimizi hasretle bekliyor. Oraya, oraya, ana
vatana koşmak en mukaddes vazifedir. Altaylarda vuruşan, bozkırlarda vatan için
can veren yiğitler seni bekliyor. Sibirya’nın buzlu cehennemlerinde inleyen esir
Türkler seni çağırıyor.
solgun yüzünü nurlandırmak, güldürmek vazifen olsun… Esir diyarı hür yaşatmak,
bağımsızlığına, Gök bayrağına kavuşturmak için didin, ugraş, öldür, öl!...
Andında şu olsun:
Yılmayacağız, Yıkacağız!
Türkistanlı Yılmaz.
207
*
Yaş Türkistan, Mayıs 1934, Sayı 54, Sayfa 28-32.
208
-Yok, kendilerini Delhi’de Doktor yardımcısının evinde ziyaret ettim. O gün adı
geçen kişinin, Kaşgar’a gitmek istedikleri dolaylı olarak bana anlatıldı. Maalesef
bunun mümkün olamayacağını söyledim.
- Niçinefendim?
- O zaman benim şahsım, Doğu Türkistan için fayda yerine zarar getirebilir.
Derhal siyasetten çekilerek Türkiye’ye gideceğim. Çünkü Türk Dünyasında yegâne
işe yarar teşkilat Halk Fırkasıdır. Yegâne güç Türkiye’dir. Türkiye’nin uyguladığının
379
Halk Fırkası (Halk Partisi), Bugünkü Cumhuriyet Halk Partisi
209
dışında bir siyaset takip edemeyiz. Bizim başarılı olmamızın ilk şartı Resmi
Türkiye’nin bize güvenmesidir.
Bu duruma göre,
- Evet… Dosta dost, düşmana düşman olmak gerek. Biz Doğu Türkistan’ı fiilen
ve ahden Rus sömürgesi halinde aldık. Tabiyatıyla mücadelemiz hem Çin’e hem de
Rusya’ya karşı oldu… Rusya davranış tarzını değiştirmedikçe, bunu sözle değil,
fiilen ispat etmedikçe, Doğu Türkistan üzerinde ne iktisadi ne de siyasi hiç bir isteği
olmadığını ilan etmedikçe ve Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını tanımadıkça Rusya
aleyhindeki mesaimize devam edeceğiz. Bizim bu mesaimiz’in Türk Dünyası için
zararlı olduğunu dünyada sadece tek adam yani Gazi (Mustafa Kemal) söylerse onu
dinleriz… Türk milleti ne kazandıysa bir kahramana itaat etmekle kazanmıştır.
Türkiye’yi kurtarmayı bilen Gazi, elbette bu işi bizden iyi bilir deriz ve sahadan
çikiliriz.
- Türkiye de Gazzeli Cemal Paşa ismiyle meşhur olan adı geçen kişi bana
bağımsızlık mücadelesine katılmak istediğini, İbn-i Suud’un temsilcisi olmakla
beraber kendisinin Türk olduğunu ve Türkistan’da, Türk milleti için çalışma
isteyinde olduğunu söyledi. Kabul ettim hatta gitmelerini rica ettim. Hükümete ve
Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hacım’a tavsiye mektubu istediler, verdim.
- Tek tük gelenler var. Gelecekler. “Kaşgar’daki millet öksüz çocuk kibi kalmaz”
dediler.
- Doğu Türkistan’ın Yarı Resmi haber alma ajansı Kaşgar’da kuruldu. Büyük
dünya merkezleri için muhabir kaydediyoruz. Yakında yayına başlayacağız.
211
KANUN U ESASİ*(*)380
Kanun u Esasi
Dışişleri Bakanlığı’nın diğer bir önemli görevi ise yabancı devletler ile kurulan
siyasi ve ticari anlaşmaları hazırlamak ve bu gibi konularda yabancı devletlerle
görüşmeler yapmaktır.
başka ülkelere seyahat edecek olan vatandaşların seyahat kartlarını polis daireleri
düzenler ve şehir valisi onaylar.
İçişleri Bakanlığı ekipler kurarak, posta idareleri teşkil eder. Bu ekipler ülkenin
yollarını taşımacılığa uygun hale getirerek ve taşıma araçlarını hazırlar. Vilayet
alanını belirleyerek, alanın yapısını tasarlar, bu tasarıları Bakanlar Kuruluna
gönderir.
İslami vakıflar, bağışları ilgililere gerekli yerlere sarf ettirmek üzere teslim eder.
Vakıf kurmak, vakfedeni yitirilen vakıfların gelirlerini medreselerin düzenlenmesine,
eğitimin himayesine vermektir. Bunun için her şeyden önce, Türkiye ve Mısır’ın
vakıf kurumlarına ait düzen ve kuralları inceleyerek, onların düzen kurallarına göre,
bölgenin şartlarına uygun hale getirilen kaideler hazırlamaktır. Bu sebeple vakıf
işlerini yürütmek için özel yönetmelik hazırlar.
Hükümet gelirleri iki çeşittir: Birincisi direk gelir, ikincisi dolaylı gelirdir.
Hükümetin ihtiyacına göre, yabancı devletler ile olan anlaşmalar artar yada azalır.
Maliye Bakanı ihtiyaca göre, millete teklif edilen vergi kurallarını belirlemektedir
ve bu kuralların kanun güçleriyle uygulanmasını sağlar. İhtiyaca göre olan ayarlama,
düzenleme gibi işleri Bakanlar Kurulunun çalışması ile yapar.
215
Maliye Bakanı’nın her yılbaşında hazırladığı gelir ve gider hesap cetveline bütçe
yani mizan denir. Mizanı olmayan, gelir ve giderlerinin hesabı olmayan hükümet
yoktur.
Pamuk tarımı, ipekçilik, halıcılık, yün eğirme, dericilik, çiçekçilik, her çeşit
dokumacılık, maden ocakları, ülkenin hayvancılığı ve bunun gibi ekonomik kazanç
sağlayan değişik iktisadi işleri hazırlar. Genel olarak, ipek, İpek böcekçiliği (pille
düzenlemesi), pamuk tohumunun ıslahı, pirinç tarımı gibi işleri, çağdaş araç –
gereçler ile çağdaşlaştırmak için, Doğu Türkistan’ın her çeşit ziraat ve ticaret işlerine
yurtdışından uzmanlar getirmektir.
2- Doğu meselelerine dair değerli yazılar yayınlayan meşhur Alman dergisi “Ost
– Europa”nın (“Doğu Avrupa”) bu yıl Nisan sayısında, 411 – 417 sayfalarında
yazarlarımızdan “Tanrıverdi”nin “Doğu Türkistan” başlıklı makalesi yayınlanmıştır.
*
Yaş Türkistan, Mayıs 1934, Sayı 54, Sayfa 35-36.
217
Bir süre önce, idaremize Nankin’de bu yıl Şubat ve Mart aylarında yayınlanan
“Çini Türkistan Avazı” isimli derginin 1. ve 2. sayıları geldi. Doğu Türkistanlı İsa
Yusuf Bey isimli bir yurttaşmızın yayını etrafında kurulan, Nankin’deki “Çin
Türkistanı Muhipleri Cemiyeti”nin gayretiyle çıkarılmaya başlanan bu derginin,
idaremize gelen her iki sayısının baş sayfalarında, Çin milleti için çalışmış ve bugün
hayatta olmayan Doktor Sun Yat Sen’in resmi ve 2. Sayfalarında da vasiyeti
basılmıştır. “Çini Türkistan Avazı”nın amacı Doğu Türkistan halkına, Merkezi
Nankin Hükümeti’nin “güzel fikirlerini” yaymak, Sun Yat Sen’in Çin ülkesi
içerisindeki milletleri birleştirme hakkındaki fikirlerini yaymak, Doğu Türkistan’ı
cihangirlik (Emperyalist) siyasetinden korumak ve başkalarmış. İsa Yusuf Bey
Çinlilerin Doğu Türkistandaki zulümlerinden, Çin memurlarının kana susamış
siyasetlerinden ve bu Çin siyasetinin orada doğurduğu milli bağımsızlık hareketinden
bahs ederek, makalesinin bir yerinde; “Herkesçe biliniyor ki, Türkistan’daki halkımız
baş kaldırdı. İşte bu isyanlar, benim önceden beri isteğim olan yayının meydana
çıkmasına imkân verdi. Halkımız ülke içinde kendi haklarını koruyarak hareket ettiği
bir zamanda, dışarıda boş boş oturmak yerine halkmıza mümkün olduğu kadar
yardım etme amacıyla, Türkistan muhipleri olan bir kaç kişinin gösterdiği gayretler
ile bu “Çini Türkistan Avazı” isimli dergiyi çıkarmayı başarabildim” demektedir ve
derginin tutuğu yolu ve maksadını aşağıdaki şekilde özetlemektedir:
*
Yaş Türkistan, Haziran 1934, Sayı 55, Sayfa 19-28.
218
Fakat ben kendim de bir Türkistanlı olmamla yukarıda yazdığım gibi zalim
memurların bizim Türkistanımızda yaptığı zulümleri sebebiyle ilimden mahrum
kalan bir kişiyim. Doğal olarak, derginin yetişmeyen yerleri ve hataları olmasıda
ihtimal dâhilindedir. Bu gibi eksiklik ve hatalarımızı düzelterek tenkid edecekler
olursa gayet minnettar olacağım…”
“Çini Türkistan Avazı”nın 1. sayısında “İbni Selim” adındaki bir yazar “Çin
Türkistanı’nın Geleceğine Bir Bakış” başlıklı makalesinde: “Zulüm ve cebir altında
yaşayan, biraz milli bilince erişen mazlum milletlerin bu milli hisleri ile beraber, o
milletlerde hürlük ve özgürlük fikri doğacağını” söylemiştir. Yazar ayrıca;“Kaşgarda
milli bir hükümet’in kurulması bu fikrin doğruluğuna bir delil olsa gerek. Tabi
senelerce zulüm gören ve zorlukları unutamayan, çok sayıda kurban vererek kanı
dökülenlerden olduklarından, zorluklara gayretle güçlerini sarf ettikten sonra
özgürlüğüne kavuşarak, bağımsız bir millet olarak yaşama arzusu, bugün sadece
Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin isteği olmadıkça, onların yerinde basit bir millet
olsa da bu istekte olacağına hiçkimsenin şübhesi olmasın”sözleriyle, Doğu
Türkistan’ın Milli Cumhuriyet Hükümetini ilan ettiğini ve bunda haklı olduğunu
tasdik etmektedir.İbni Selim bazı mülahazalarla, mesela, Doğu Türkistan’da siyasi
işleri yapabilecek kişilerin yokluğu, olsada azlığı, Doğu Türkistandaki
bağımsızlığının temellerini kurma yolunda dışarıdan yardımcı ararken, bazı
emperyalistlerin hile ve tuzaklarına düşme ihtimallerini beyan ederek, emperyalist
hristiyan Hükümetlerin Müslümanlara karşı uyguladığı siyasetten bazı örnekler
getirmekte ve Sovyet Rusyanın “Ekim Devrimi mazlum halkların direği” denilen ilke
219
ile mazlum halkları nasıl aldatılıp, bugün onları nasıl ezmekte olduğunu aşağıdaki
şekilde tasvir etmektedir:
381
Kazakistan, Kırgızistan gibi eklendiği kelimeye yer anlamı veren ektir.
382
Doğu Türkistan’ın “Tiyan – Şan” dağlarının Güney kısmı bazen “Kaşgarya” bazende “Altışehir”
olarak söylenmektedir ki, buna Kaşgar, Aksu, Uçturfan, Yarkent, Yenihisar vilayetleri girmektedir.
220
“Türkistan’ın Güney kısmı (Altışehir) Hindistana çok yakın olup diğer yerlerine
göre çok verimli… İki yıl önce İngiltere Hükümeti bir askeri heyet göndererek,
Yarkend, Hotan taraflarını inceledi. Oralardaki genç fikirli adamlar arasında,
Hindistan, Mısır, İngiltere’ye giderek okuma konusunda teşvik edici çalışmalar
yapıldı. Hacca gidenlere büyük yardımlar edildi. Son zamanlarda, Hacca gidenlerin
geneli Hindistan üzerinden gittiler. Hemde sınıra yakın yerlerde Kütüphane, Okuma
salonları açıldı. Bunların hepsi Müslümanları, İngiliz sever yapmak için
383
Dış Moğolistan günden güne “Sovyetleşerek” doğrudan doğruya Sovyet Rusya’nın bir ülkesi
olmaktadır. Oktay.
221
“İngiltere ile Çin’in ilişkileri iyi olduğundan, gelecekte Büyük Okyanus’ta ağır
olayların olması beklendiğinden, İngiltere Çin ile iyi ilişkisini bozmayı, Altışehir’i
istila etmeyi ve Türkistan’a yardım etmeyi istemez diye düşünüyoruz. Fakat
İngiltere’nin, Sovyet Rusya’ya karşı Hindistan’ın yolunu korumak ve İngiltere’nin
malları için Doğu Türkistanı, bir ticaret merkezi haline getirme maksadı olması
mümkün…”
Doğu Türkistan milli hareketinin en fazla kök saldığı Altışehire ulaşmak için
“Çini Türkistan Avazı”ın görsterdiği üç kısa yola dikkat ediniz:
II- Uçakla, Kumul yada Turfan’a oradan da Korla – Kuçar üzerinden Kaşgar’a
uzanan 60 – 70 günlük yol.
* *
*
223
aldatmış, nasıl yürekler acısı bir duruma sürüklemişse, gerçek bir Çin milliyetçisi
olduğu asla inkâr edilmeyen Sun Yat Sen’in ilkeleri gerçekleşirse Doğu Türkistan
için çok daha feci bir sonuç vereceği, bütün Türkistanlılarca anlaşılmalıdır. Biz bunu,
halkımızın geçirdiği acı tecrübelerden biliyoruz. Onun için biz “Çini Türkistan
Avazı” taraftarı kardeşlerimizin, Sun Yat Sen ilkelerine aldanarak, aslında Doğu
Türkistan’ın aleyhtarı olan bir Çin milliyetçisinin vasiyetleriyle, mücadelenin en
ateşli dönemini yaşayan halkımızın zihnini karıştırmaya çalışmalarını teessüfle
karşılıyor ve yurdumuz Türkistan’ın istiklâlcisi sıfatıyla onları bu yanlış yoldan
dönmeye çağırıyoruz.
* *
*
KANUN U ESASİ*(*)385
Kanun u Esasi
Yukarıda yazılan bütün işleri kurup yürütmek için Doğu Türkistan’a yurt dışından
bir ilim heyeti getirmektir. Eğitim bakanlığının bugünkü en önemli görevlerinden bir
tanesi önemli şehirlere matbaalar kurarak, gerekli ve yararlı ders kitaplarını çıkarmak
ve milli matbaayı açmaktır.
*
Yaş Türkistan, Haziran 1934, Sayı 55, Sayfa 29-32.
385
Doğu Türkistan İstiklal Cemiyeti’nin yayını organı olan, “İstiklal” dergisinin 1-2 sayısı’ndan
alınarak basılmış olan Kanun u Esasi’nin başı “Yaş Türkistan”ın 53 ve 54. Sayılarındadır.
İdare.
226
Bulaşıcı hastalıklar ile savaş kurumu kurup, hastaneler açar ve fakirler için doğum
evleri kurar. Su, gıda, cay ve genel kullanım alanlarını denetlemek, gözlemlemek ve
temiz kalmasını sağlamak sağlık bakanlığının görevleridir. Ülkeye yurt dışından 12
doktor getirmek, akıl hastanesi, yetimhane, salgın hastalıklar için özel hastaneler
kurmak, uyuşturucu müptelaları için özel tedavi kurumları kurmak sağlık
bakanlığının görevlerindendir.
Eczanelere ilaç sağlamak için, ilaç fabrikaları kurmak, yurt dışından ilaç getirmek
ya da eczacılara ve diş doktorlarına destek vermek sağlık bakanlığının
görevlerindendir
Şehir Kuruluşu
18- Her şehir valisinin emri altında merkez sisteminde dini işler, içişler, maliye
bölümleri teşkil edilerek, genel kurallara uygun idare sağlanır.
19- Şehir içinde dini işleri şerefli İslam şeriatına uygun yönetmek için şer’i
mahkeme kurulup, bu mahkemenin denetimi altında, eğitim, adalet ve vakıf şubeleri
oluşturulur.
20- Her şehirde devlet hazinesi, iç ve dış ticareti, devletin hususi iktisadi işlerini,
hükümetin zekât, öşür ve yardım işlerini ve bunun gibi gelir ve gider işlerini idare
etmek için, maliye ticaret şubesi teşkil edilir.
227
İlçe Kuruluşu
23- Her ilçeye kaymakam tayin edilir. Kaymakamlar valiler tarafından tayin
edilerek merkezden yani İçişleri bakanlığından onaylanır.
24- Huzuru sağlamak için, bölgeye göre jandarma veya polis bulunur. Dini ve
mülki hükümler için şerefli İslam şeriatına (Şer’i Şerife) uygun çalışan şer’i
mahkeme idaresi bulunarak, Şer’i mahkemelerin başında kadı durur. İlçe kadıları
valilik tarafından atanır ve adalet bakanı tarafından onaylanırlar.
25- Dini medrese ve mektepleri kurmak, eğitim ve vakıf işlerini idare etmek için
valilik tarafından her bir ilçeye memur atanır, bu memur vilayet kanunlarına uygun
olarak, mahalli kaymakam ile ilçede çalışır.
26- Ziraat ve su işlerini idare etmek için ilçede su işleri emiri olur. Maden işlerini
işletmek için maden memuru olur. Su işleri emiri ile maden memuru vali tarafından
atanır. Su işleri emiri içişleri bakanlığı tarafından, maden memuru ise ticaret ve ziraat
bakanlığı tarafından onaylanır.
Kent Kuruluşu
28- Her bir kentin etrafındaki tarım işletmelerini, ziraat ve su işlerini, medrese,
mektep ve diğer dini, mülki ve medeni işleri yürütmek için valiliğin onayı ile
kaymakam tayin edilir. Valiliğin onayı ile kent başkanları toplanır. Kent başkanları,
kaymakamın emirleri ve ellerindeki tüzük ile çalışırlar.
*
Yaş Türkistan, Haziran 1934, Sayı 55, Sayfa 33.
230
"Yaş Türkistan" dergisi İdaresine, Doğu Türkistan milli hareketi ile ilgili çeşitli
sorularla dolu mektuplar gelmektedir. Okuyucularımız tarafından göderilen bu
mektuplarda, genellikle Doğu Türkistan’daki milli kurtuluş mücadelesi ve dış
dünya’nın, Doğu Türkistan milli mücadelesine ilgi ve alakası sorulmaktadır. "Yaş
Türkistan" okuyucularının Doğu Türkistan olaylarına bu kadar fazla alaka
göstermeleri gayet doğal ve doğrudur. Çünkü orada, Türk tarihinin sayfaları bizim
halkımızın kanıyla yazılmaktadır. Mücadele’nin gidişatı nasıl, nasıl sonuçlanacak,
dış dünya’nın ona bakışı ve alakası nasıl, şeklindeki sorular, Dünyanın hangi
köşesinde olursa olsun, Türkistanlıları heyecana getiren ve heyecane getirmemesi
asla mümkün olmayan sorulardır. Çünkü Batı Türkistan’ımızın kaderi de pek çok
yönden bu olayların sonucu ile bağlantılıdır.
Üzgülerek ifade etmeliyiz ki, bize gelen bu ve benzeri sorulara şimdilik tatmin
edici cevap vermemiz mümkün değildir. Doğu Türkistan’dan bize malumat çok
seyrek gelmektedir. Orada cereyan eden hadiselerin gidişatını kesin olarak anlamak
için gerekli olan ayrıntılara vakıf değiliz. Bunun için de idaremize gelen soruların ilk
kısmına tatmin edici şekilde cevap veremiyoruz.
Çin topraklarında, Doğu Türkistan kurtuluş savaşına karşı iki güç vardır. Bunların
ilki, Çin’in Merkezi Nankin Hükümeti, ikincisi Çin’in “Kansu” ve “Şansi”
vilayetlerinde yaşayan, Dungan boylarının birleşerek oluşturdukları güçtür. Bu
Dungan güçleri, genç Dungan Generali Ma Zhong-ying komutasındadır(*)386. Bu iki
gücün sadece birisi dahi, Doğu Türkistan milli kurtuluş savaşının geleceğini yeterli
derecede tehlike altına sokabilir.
*
Yaş Türkistan, Temmuz 1934, Sayı 56, Sayfa 23-27.
386
Ma Cung İng 23 yaşındadır.
231
Yok, yazıklar olsun ki, İngiltere, Doğu Türkistan milli hareketine hiçbir şekilde
yardım etmediği gibi hiçbir sempati de duymamaktadır.
Doğu Türkistan Türkleri kendi milli hakları için kendi başlarına, Merkezi Çin
Hükümeti, Dunganlar ve Rusya Sovyet Hükümeti gibi birleşmiş düşmanlarına karşı
mücadele etmekteler. Onlar hiç bir dış gücün yardım ve sempatisine dayanmadan,
mücadelelerini kendi milli güçleriyle yürütmektedirler. Bundan korkmak ve
ümitsizlenmek gerekmez. Bir milli hareket sadece kendi iç milli gücüne dayandığı
takdirde dilediği neticeye erişecekdir.
Yukarıda tasvir ettiğimiz durum, bizden oldukça ihtiyatlı, basiretli olmayı taleb
etmektedir. Biz, Doğu Türkistan hadiselerini çok dikkatli takip etmeliyiz. Doğu
Türkistan hadiselerini, Rus Bolşevikleri tarafından yapıştırılan Anti Kemalizm,
Panislamizm karakterleri gibi damgalardan temizleyerek, onları gerçek şeklinde
göstermeye çalışmalıyız. Doğu Türkistan’da Kemalizm düşmanlığı, doğrudan
doğruya bir tarihi ve milli cinayet demekse, orada, Panislamizmden bahsetmek bir
manasızlıktır. Doğu Türkistan’daki Türk halkın kendi bağımsız ve hür yaşama hakkı
233
Milli mücadele menfaati bizden, bu mücadeleye katılan farklı kişilerin rolünü yere
vurmamayı talep eder. Bazı kişiler mücadeleyi idare etmektedirler. Bazıları yurt
dışında hareketi temsil etmektedir veya edecek bir vaziyettedirler. Milli hareket’in
düşmanları, hareketin başında ve onun yardımında olan farklı kişiler hakkında kötü,
dostları ise güzel şeyler söylemektedirler. Yazıklar olsun ki böyle kişilerin şahsi
aleyhtarları tarafından yayılan söylentiler, başkaları tarafından da hiçbir şekilde
araştırılmadan alınarak yayınlanmaktadır. Böyle bir hareketi idare ve temsil etmekte
olan kişilerin itibarını düşürmekte olan söylentiler yayarak harekete zarar getirmekte
olduklarını hiç düşünmemektedirler. Eğer bu kişileri başkası ile değiştirmek mümkün
olsaydı, iş nerelere gidip gelmezdi! Doğu Türkistan meselesinde ise bir kişiyi başka,
daha uygunu ile değiştirmek yine de zor bir haldir. İşte bizim yukarıda basiretli
olmamızın gerekliliği hakkında ki yazımız bunun içindir. Biz bazı kişilere karşı
kendi münasebetimizi, siyasi aleyhtarlarının onlar hakkında ortaya attıkları
söylentilere göre değil, onların söz konusu iş meydanı’ndaki faaliyetine
dayandırmalıyız. O konuda kesin fikir beyan etmeden önce “Bu adamı, o görevinde
kimle değiştirmeliyiz?” denilen soruya cevap vermeliyiz.
Bugünkü vaziyette bu milli hareketi idare ve temsil etmekte olan kişileri, sadece
müdafaa etmekle kalmayarak, onlara nüfuz ve itibar yaratmaya çalışmamız gerekir.
O adamları milli hareketimizi yakından tanımak, incelemek isteyen yabancıların
müracaat edecekleri adres haline getirmeye çalışmalıyız.
Dış dünya gözünde Doğu Türkistan milli kurtuluş hareketi’nin lider ve temsilcileri
hakkında sempati, hürmet ve itimad oluşturmaya çalışmak bizim bugünkü en mühim
görevimizdir. Milli menfaat bizden bu hususları tam olarak yerine getirmemizi talep
etmektedir.
İmza: Çokayoğlu
234
*
Yaş Türkistan, Temmuz 1934, Sayı 56, Sayfa 28.
235
“Times” gazetesinin 14. 8. 34 tarihli sayısında çıkan bir haberede, Doğu Türkistan
– Urumçi Çin Hükümet güçlerinin Kaşgarı işgal ettikleri bildirilmektedir. Şimdiye
kadar Kaşgarı elinde tutan Dungan güçlerinin lideri Ma Zhong-ying, Sovyet
Rusya’ya kaçtı. Bu haberi veren İngiliz gazetesi “Böylece, şimdilik Doğu Türkistan
olaylarını bitmiş olarak hesaplamak mümkün. Doğu Türkistandaki isyan hareketi,
kendi kendine boğuldu ve yavaş yavaş Çin hâkimiyeti tekrar başladı” denilmektedir.
Doğu Türkistan mücadelesi 4 yıl devam etti. Bu hareket, özerk yapısının sona
erdirilmesine ve Çin idaresi kurulmasına razı olmayan Kumul halkının, Urumçi Çin
yönetimine karşı isyanı ile başlamıştı. Aynı zamanda Çin’in Kansu ve Şansi
vilayetlerinde, büyük rol oynayan meşhur Dungan“Ma” ailesinden genç General Ma-
Cu-İng’in, kendisinden büyük kardeşlerinin de onayıyla büyük bir kuvvet toplayarak
Doğu Türkistan’a geçmek ve Urumçideki Çin Valisini kovma çabasındaydı.
Urumçi’ye karşı beraber hareket etme meselesinde Dunganlar ile Kumul
ayaklanmacıları arasında anlaşma yapıldı. Fakat çok geçmeden her iki tarafın takip
ettiği amaçların farklı olduğu anlaşıldı. Kumul Türkleri Urumçiye karşı mücadelede
Ma-Cu-İng’e yardım etmekle kendilerinin eski özerk idarelerini kazanmayı
düşündüler. Ma-Cu-İng ise Kumul Türklerinin haklarını hiç düşünmedi bile… O
Urumçi’deki Çin Valisini kovarak yerine kendisinin geçmesini ve Doğu Türkistan
Türkleri için şimdiye kadar devam eden Çin idaresinden farklı olması şüpheli olan
*
Yaş Türkistan,Eylül 1934, Sayı 58, Sayfa 2-7.
236
Bundan tam iki yıl önce Aksu’da Doğu Türkistan Cumhuriyeti ilan edildi. Bu
dönemde, Doğu Türkistan Türkleri birlik ve beraberliklerini sağlamışlar gibi
göründü. Fakat bu dış görünüşe rağmen iç tartışmalar halk’ın gücünü bitirmeye,
kurutmaya devam etti. Yüksek milli gaye yerini çeşitli kişilerin menfaat ve makam
düşkünlüklerine bıraktı. Kim, hangi kıymetli makama gelse, kendisinin lider,
kendisinin rehber oluşunu istedi.
Bu noktada merhum Yakup Bey’i hatırlatmak tam yerinde olsa gerek. O’nun
hareketinden bahseden tarihçiler, Yakup Bey’in Doğu Türkistan’da bir devlet birliği
sağlama gayesine karşı çıkanlara hiç yüz vermeden, böyle karşı çıkanları hiç bir
terddüd göstermeden ortadan kaldırdığını yazmaktadırlar. Yakub Bey sadece “Eli
ağır (Kan dökücü)”, şiddet yanlısı olmamıştır, O aynı zamanda çok bilinçli bir
kişiydi. Bütün Rus ve İngiliz kaynakları Yakub Bey’in, zekâsı, aklı ve kabiliyetinden
aynı derecede takdir edici bir dille bahsederler. 1870 yılı Şubat ayında Kaşgar’da
Yakub Bey ile şahsen görüşen İngiliz Seyyahı Geoard, O’nun dirayet ve
kabiliyetinden aldığı tesir altında, “Eğer Orta Asya dış baskılardan kurtulsaydı,
Yakup Bey’in, ikinci Cingiz Han olması mümkündü” demektedir. O’ndan bir yıl
sonra Yakup Bey’i gören başka bir İngiliz Seyyahı Shaw, Yakup Bey’in akıl ve
enerjisinden takdir edici bir dille bahs etmektedir.
237
Biz Yakup Bey’in tarihi rolü ve O’nun kişiliği hakkında, ecnebiler tarafından
verilen haklı hükümler hakkında daha yeni yeni kendimize göre açık bir hükme
varabiliyoruz. Yakup Bey, urug, oymak sınırları ile birbirinden ayrılan insan
gruplarından bir siyasi birlik yaratarak, onu 16 yıl yaşatabilmişti.
Biz burada Yakup Bey’i hatırlamakla birlikte bugünkü Doğu Türkistan hareketi
liderlerinden hiç kimse hakkında muhakeme yürüterek hüküm vermek niyetinde
değiliz. Fakat içlerinden sadece birisi olsada Yakup Bey’inpolitikasını takip
edebilecek yapıda olmasını ister ve dilerdik.
Bugün tarih bizi yine acı ve feci bir gerçek karşısında tutmaktadır ki, o’da, yeni
kaldırılan Doğu Türkistan Cumhuriyeti bayrağının artık dalgalanmadığını görmektir.
Bununla hayatımızdaki facialar, yüregimizdeki yaralara bir yenisi daha ilave edilmiş
oldu.
Şimdi, “Acaba bizler, Doğu Türkistan milli hareketine karşı kendi görevlerimizi
yerine getirdik mi?” diye bir soru ortaya çıkmaktadır. Biz bu soruya vicdani bir
rahatlık içinde, “Kendi boynumuza düşen vazifeyi, gücümüz, imkânımız ölçüsünde
yerine getirdik” diye, olumlu bir cevap verebiliriz. Doğu Türkistan milli bağımsızlık
mücadelesi için dışarıda en çok propaganda çalışmasını yürüten, bizim Türkistan
Milli Merkezimiz “TMB” ve küçük dergimiz "Yaş Türkistan" oldu dersek, hiçbir
şekilde başkalarının bu sahadaki hizmetlerini yok saymış olmayız. “TMB” ve "Yaş
Türkistan"ın elinde olan bütün güç sarf edildi. Avrupa merkezleri’nin en önemli
gazetelerinde makaleler çıkarıldı. “TMB” üyeleri ve "Yaş Türkistan"idarecileri,
çeşitli yerlerde Doğu Türkistan milli kurtuluş hareketi hakkında bildiriler okudular.
Biz bu hareketlerimiz için kimseden vekâlet istemedik ve almadık. Zaten Türklüğün
milli menfaatlerini anlayan bir Türk’e, bir Türk ülkesinin milli menfaatlerini
savunmak için, her hangi bir kişiden böyle bir vekâlet almasının gereği var mı? Biz
bir zamanlar, 1919-22 yılları arasında, makaleler yazmak, memorandumlar takdim
238
Resmi diplomasi kurallarına bağlı olmayan bütün Türk güçleri, Doğu Türkistan
meselesinde aynı surette hareket ettiler. Fakat Doğu Türkistan Türk halkının
içerisinde sağlam birlik kurulamadığı, yerli halkın kendi milli menfaatini birleşmiş
bir güç halinde koruyabilme derecesine erişmediği ve halk hareketi liderlerinin, ben,
benlik ve fitne belasından kurtulamamaları neticesinde, sarsılmaz bir milli birlik
kurulamayacağı gibi, yurt dışındaki kardeşlerinin gösterdikleri samimi ilgiden de
beklenen sonucun çıkmayacağı anlaşıldı.
Doğu Türkistan Cumhuriyeti bayrağı dış güçlerin baskısından çok, iç milli birliğin
olmaması nedeniyle yıkıldı. Biz bu yıkılışın geçici olduğunu ümit ediyoruz.
Baş makale.
240
Biz aşağıda eski Doğu Türkistan Cumhuriyeti Hükümeti üyelerinden Sultan Bek
Bahtiyar Bek Efendi’nin beyanatını yayınlıyoruz. Sultan Bek Efendi tanınmamış bir
kişi değildir. Türkistan yurt severleri bu kişiye hürmet eder ve onun Moskova
emperyalizmine karşı mücadelemizdeki hizmetini bilirler. Şahsiyetine büyük bir
hürmet duyduğumuzdan Sultan Bek Efendi’nin beyanatını kısaltmadan basmaktayız.
Doğu Türkistan’da meydana gelmekte olan olaylardan bizim yeterince bilgimiz
yoktur. Gerçekler yavaş yavaş ortaya çıkacaktır. Şimdilik iki husus aydınlığa
kavuşmuştur:
*
Yaş Türkistan, Kasım 1934, Sayı 60, Sayfa 32-33.
241
Sultan Bek Efendi Taşkentli olup Münevver Kari, Selim Han Tilla Hani, İşan
Hoca Hani Efendiler ile beraber, Bolşeviklere karşı mücadelede hizmet etmiş ve
sonunda Bolşevikler tarafından ölüm cezasına çarptırılması üzerine Doğu Türkistana
kaçmıştır. Doğu Türkistan inkılâbına başından sonuna kadar katılmış ve Kaşgar’da
Milli Hükümet’in kurulmasına iştirak etmiştir. Doğu Türkistan Cumhuriyeti
Savunma Bakanı yüksek başkomutan vekilliği, İstiklal Cemiyeti başkan yardımcılığı
ve Kaşgar kaymakamlığı yapmış ve en son olarak, Doğu Türkistan Cumhuriyeti
Bakanları tutuklandığı dönemde, Başbakan Sabit Abdülbaki, Adalet Bakanı Zarif
Kari Efendiler ile beraber tutuklanmış ve askerlerin yardımıyla kurtularak, Hotan
üzerinden Hindistan’a gelmiştir.
*
Yaş Türkistan, Kasım 1934, Sayı 60, Sayfa 33-34.
242
Hacım’ın Bolşevikler ile anlaşması, yasa dışı olarak görüldü. Hoca Niyaz Hacım
Ergeştamdan ayrılarak Doğu Türkistan Hükümetini dağıtıp, Başbakan Sabit
Abdülbaki Efendi’yi, Adalet Bakanı Zarif Kari Efendi ve diğerlerini tutukladı.
Hükümet tarafında olan askerleri silahsızlandırdı. Kendisinin Çin tarafından Bo-
Siling (Genel Vali Yardımcısı) ilan etti. Tam bu sırada Çinliler Ruslarla beraber,
Aksu tarafından Müslüman askerlere hücum etmeye başladılar. Neticede 35 bin
Dungan ve Müslüman askeri Hotan üzerinden Çarçan Çarklık’a çekildiler.
Sonucunda, bütün Doğu Türkistan, Bolşevikler’in müdahalesi ile Urumçi’deki Şin
Dobend hâkimiyetinin altına girdi. Bolşevikler’in, Doğu Türkistan mücadelesine
karışmaları, yani Türklere karşı savaşan Çinlilere, zehirli gaz, zırhlı otomobil, zeplin
ve asker temin etmesi ve yardım etmesi, uluslararası kaidelere göre doğru olmasa
gerek.”
İşan Hoca Hani Efendi, Münevver Kari, Selim Han, Mustafa Çokay Efendilerimle
beraber, milleti için büyük hizmetler edip, son yıllarda Münevver Kari ve diğerleri
tutuklandığı dönemde Bolşeviklerden kaçarak Doğu Türkistan’a gitmişti. İşan Hoca,
Doğu Türkistan inkılâbına katılmış, Doğu Türkistan’daki iç mücadeleleri bitirmede
ve Doğu Türkistan Hükümetini kurmakta faaliyet göstermiş bir rehberdi. Doğu
Türkistan Hükümeti’nde Sağlık Bakanı, “İstiklal Cemiyeti”nin başkanıydı.
Gençliğinden beri milleti için hizmet eden Hani Efendi’nin zayıf bedeni, O’nu
bize kavuşturmadan ıssız dağlarda bıraktı. Yurdun’da gençliğinden beri gördüğü ve
duyduğu sırlarını, Bolşeviklerden gördüğü zulümleri hür dünyaya çıkarak, bizlere
katılarak, muhacirler arasında neşr itmek niyetiyle yola çıkan bu büyük sima, Sancu
geçidinin altında kaldı. Bu haber bizler için çok ağır ve musibetlidir. Hayrullah
Tebareke rahmet eylesin, toprağını rahat kılsın.
*
Yaş Türkistan, Kasım 1934, Sayı 60, Sayfa 34-35.
244
*
Yaş Türkistan, Kasım 1934, Sayı 60, Sayfa 35-37.
245
güzellik uzun sürmedi. Doğu Türkistan Cumhuriyeti bayrağı indirilerek, yerine Çin
ve Kızıl Rusya hâkimiyeti tekrar kuruldu. İşan Hoca büyük zorluklar içinde Doğu
Türkistanı terk etme mecburiyetinde kaldı…
İşan Hoca, milli savaş cephesinde şehit oldu. Onun canı, tanrının cennetinde, ruhu
ve yaptığı işler yoldaşlarımızın yüreğinde ve hatrında olsun.
Mustafa
246
Mustafa Bey konuşmasına, Doğu Türkistan’ın Çin ile olan ilişkisi ve tarihinden
başlayarak, Doğu Türkistanlılar’ın defalarca Çin’den ayrıldıklarını, Rusya’nın, Doğu
Türkistan’a göz dikmiş olduğunu, hatta bir zamanlar Doğu Türkistan’ın bir kısmını
ele geçirmeye de giriştiğini göstererek, Bedevlet Yakup Bey Atalık Gazi devrinde
durarak, son Doğu Türkistan milli hareketine geçti.
“Doğu Türkistan Çin’in şüpheli bir mülküdür. Halk Çinlilere nefret ile
bakmaktadır ve onlara karşı her zaman isyan etmektedir. Eğer, Doğu Türkistan
üstünde bugüne kadar Çin hâkimiyeti süregeldi ise, bunun baş sebebi, Doğu
Türkistanlılar’ın kendi aralarındagi ihtilaflardır. Bu ihtilaf bittiği zaman Doğu
Türkistan, şüphesiz, Çin hâkimiyetinden çıkarak, bağımsızlığını kazanacaktır”.
*
Yaş Türkistan, Kasım 1934, Sayı 60, Sayfa 37-38.
247
*
Yaş Türkistan, Kasım 1934, Sayı 60, Sayfa 38.
249
Çinliler, Yusuf Can’a, kurdukları hükümete katılmasını teklif ettiler. O’da kabul
etti. Genel Meclislerini Kaşgar’daki Eyidgah camisinde cumartesi günü 3 bölümde
gerçekleştirdiler. Şehrin Aksakalları, büyük – küçük pek çok adam katıldı. Mescid’in
mihrabına Doktor Sun Yat Sen’in resmini astılar, Eyidgah’ı, bayram gibi süslediler.
Bu mecliste cumhuriyet usulünün güzelliğini, kolaylığını tarif ettiler. Kısmen
Kommunistliği methederek, bunun fukara sever olduğunu söylediler. Bu meclise
katılanlar birbirlerini yeni kurulan hükümet için kutladılar.
Bu durumu gören halk (Aksakal, Molla, genel ruhani tepki) hayretle mescitten
çıkarken aralarında kısık sesle “İşte burada da Kommunistlik belası ortaya çıktı…”
diye konuştular.
*
Yaş Türkistan, Ocak 1935, Sayı 62, Sayfa 28-31.
387
Adını İsmail bin Cafer es-Sâdık'tan alan Şii mezhebi.
250
Sonra hükümet Yusuf Can’a: “Sen, Batı Türkistan’dan ve diğer yerlerden gelen
muhacirlere katılmayasın, kendi yiğitlerinle ayrı durmalısın” dedi. (Yusuf Can Şir
Mehmed Korbaşılardan birisidir). Bu sözleri duyduktan sonra Yusuf Can, Osman
Kırgız’ın yanına gitti. Ondan kendisini korumasını istedi ve bu şartı kabul ederse
asker ve silahları ile Osman Bey’e katılacağını söyledi. İkisi anlaşarak, birleştiler.
Yusuf Can’ın askerlerinden 18’i Osman Bey’e katıldı. Yusuf Can bu askerlerinin
kendisine geri verilmesini istediğinde Osman Bey vermedi. Yusuf Can’da kalan
yiğitleriyle ayrı bir sarayda ikamet etmeye başladı.
Yeni Hükümet Yusuf Can’ın yaverine para vererek, O’nu öldürmesini istedi.
Yaveri, Yusuf Can’ı sol kolundan yaraladı. Yusuf Can’ın yiğitleri O’nu saraydan
hemen çıkardılar. Hükümet Yusuf Can’ı askerleriyle birlikte Maralbaşı’nın Kumluk
çölüne sürdü. Onların akıbeti hakkında bilgimiz yoktur.
Çinliler geldiğinde Kaşgar’ın idaresi Osman Bey’in elindeydi. Onun üç bin kadar
askeri vadır, Osman Bey’in yaveri Toktabek insaflı, okuryazar bir adamdır. Mahmud
da Kaşgar’a gelmesiyle Osman bey’e katıldı.
Harbi işler Mahmud Bey’in elindedir. Yakın zaman önce, Merkez Aksu’dan iki
uçak gelerek, propaganda kâğıtlar atarak gittiler. Bunu gören halk Mahmud Bey’in
biraz da olsa güce sahip olduğunu anladı.
Yeni Hükümet’in elinde olan yerler şunlardır: Kaşgar, Yarkent, Aksu, Kuçar,
Maralbaşı. Khotan ve Köhne Turfan ise Dunganlar’ın elindedir.
251
Hocam Niyaz Hacım, geçen yılın (1933) kış aylarında Dunganlar ile beraber
Hotan’daki Çinlilere hücum ettiler. Oradan alınan ganimeti (silah ve para), Hocam
Niyaz Hacım’a vermediler. Bu sebeple araları bozularak, Hocam Çinlilerin güçsüz
bir kuvvetine katılarak, Ruslar’a meyletti ve kendi elindeki parayla Ruslardan silah
satın aldı. Ruslar “Biz yardıma hazırız. Fakat bizim isteğimize göre hareket etmek
gerekir” dediler. Hocam Niyaz kabul etme mecburiyetinde kaldı.
Her vilayetten otuz genç askeri getirerek Aksu’da talim vermektedirler. Onlara
ders vermek için Rusya’dan iki yüz erkek ve kadın asker kafilesi geldi. Rus
teşvikatçıları çok fazladır. Halk bu günkü vaziyetten son derece rahatsızdır. Halk
tarafından hiç bir şekilde destek görmeyen Yeni Hükümet’in hali ağırdır. Bu
vaziyet’in devamlı olacağını söylemek doğru olmayacaktır.
21 Aralık 1934.
*
* *
252
*
Yaş Türkistan, Şubat 1935, Sayı 63, Sayfa 31-33.
253
Doğu Türkistan’da “Moskova faydası” ise bu ülkenin sözde Çin vilayeti olarak
kalarak, fiilen Moskova’nın himayesi altında kalması demektir. Sovyet Rusya’nın en
istemediği ve istemeyecegi bir durum ise, Doğu Türkistan’ milli bağımsızlığıdır.
M.
254
*
Yaş Türkistan, Mart 1935, Sayı 64, Sayfa 21-24.
255
Buyin ve diğer bölgeleri aldı. Feth edilmeyen şehirlerin halkına fırsatı kaçırmadan
ayaklanmayı tavsiye eden hitabeler gönderdi. Bu olaylar Çinlileri şaşırttı ve büyük
bir gücünü onların üzerine saldı. Bu olayları haber alan; Kaşgar, Aksu, Karaşehir,
Turfan, Piçan, Toksun halkları ayaklandılar. Böylece, Urumçi ve Gulca’nın dışında
kalan yerlerin tamamı Türkler’in eline geçti. Mücahitlerimiz bildiğiniz üzere, Doğu
Türkistan Cumhuriyeti Hükümetini kurdular. Hoca Niyaz, Mahmud, Kerim Ahund
ve etrafındaki kişilerin hıyanetleri neticesinde, Doğu Türkistan bağımsızlığı yıkıldı.
Memleket tekrardan Çin ve Bolşevikler’in eline geçti. Bu dönemde, Sabit Abdülbaki
Efendi ve diğer Bakanlar esir düştüler.
dinsizlerin, zalimlerin hakaret ve rezaletleri altında ebedi olarak bırakmaz. Biz genç
Türkistanlılar Fedakâr şehitlerimiz gibi iman nuru ile savaşırsak, o güzel
yurdumuzun ufukları, hiç şübhe yok ki, parlayacak, Türkistan’ı, Türklük
kurtaracakdır.
“Vatanımızı Bolşeviker bastı. Eski yaşam tarzımız yok edildi. Dinimiz, milletimiz
hakarete ve saldırıya uğradı. Mescid ve Camilerimiz Kommunist kulüplerine
dönüştürüldü. Binlerce sene boyunca mukaddes dinimiz olan İslamın yüce esasları,
talimatları söylenen minberlerden müthiş Kommunizm propagandaları duyulmaya
başladı. Her yerde Bolşevik okulları açıldı. Bu okullar’da masum küçük
çocuklarımızın saf beyinlerine Kommunizm zehiri aşılanmaya, onların temiz kalbine
dinimize, milletimize, aile yapımıza, baba ve annelerimize düşmanlık hisleri
doldurulmaya başlandı.
Her bir hükümet kuruluşunun başına, Kızıl Rus idareci geçti. Yurdumuzun her
yerine Sovyet askeri yerleşti.
Sheng Shi-cai Sovyetler’in emriyle merkezi Çinden gönderilen kişileri tutukladı,
Merkez Çinden gelecek otomobillere, uçaklara Türkistan’a girme izni vermedi.
*
Yaş Türkistan, Mart 1935, Sayı 64, Sayfa 24-25.
258
Türkistan halkını Çin ile ticaret yaptırmadı, fakat sadece Sovyetlerle ticaret yapmaya
mecbur etti.
Kısacası vatanımız, çok tehlikeli bir gelecekle karşı karşıyadır. Biz şuanda bu
konuda gerekli çareleri bulamazsak, Sovyetler Hükümeti onun maşası olan Sheng
Shi-cai yardamıyla kötü planlarını ortaya çıkaracak ve Türkistan’ı Sovyetler’in
himayesi altında bağımsız bir Kızıl ülke olarak ilan edecektir. Bu sebeple bizinm ilk
görevimiz: Kumul’da özerkliğini koruyabilen kahraman Yolbars Bey Cenaplarına
maddi ve manevi yardımda bulunarak, O’nu, Sheng Shi-cai’nin suikastinden
korumaktır…”
259
Sonra Mustafa Bey, Nankin’de yayınlanan “Tiyan – Şan” dergisinin bu yılki Ocak
sayısında yeralan“Bolşevikler Vatanımızı bastı. Vatanımız çok tehlikeli bir gelecekle
karşı karşıyadır. Biz şuanda bu konuda gerekli çareleri bulamazsak, Sovyetler
Hükümetimaşası olan Sheng Shi-cai’in yardımıyla kötü planlarını ortaya çıkaracak
ve Türkistan’ı Sovyetler’in himayesi altında bağımsız bir Kızıl ülke olarak ilan
edecektir”şeklindeki yazıyı okudu. Bu Beyaz Rusya’nın hazırladığı bir istila siyaseti
planı’nın Kızıl Rusya eliyle yürürlüğe konması anlamına geldiğini tarihi delillerle
göstermektedir. Bu tarihi belgelere göre, Doğu Türkistan’ı istila fikri 19. yüzyılda
ortaya atılmış ve Çarlık Rusyası tarafından o zaman yapılan planda İngiltere ile
*
Yaş Türkistan, Mart 1935, Sayı 64, Sayfa 25-28.
260
anlaşmazlık çıkma korkusu nedeniyle rafa kaldırılmıştı. İşte bu plan şimdi Sovyet
Rusya Hükümeti tarafından uygulanmaktadır.
Bunun ardından Mustafa Bey kısaca, Doğu Türkistan’ın son yüzyıllarda geçirdiği
tarihi hadiselere değinerek, sözü Doğu Türkistan isyanına getirmiştir. Yıllarca devam
eden bu hareketi, Doğu Türkistan Cumhuriyeti Hükümetinin kuruluşunu anlatarak,
bu tür düşmanlar arasında kalan Milli Hükümet’in kendisini koruyabilmek için
yaptığı girişimleri ve bu girişimlerinden olumlu bir netice çıkaramadığını, Milli
Hükümet’in yaşadığı zorlukları anlatmıştır.
Bu iki şehirde Sovyet Rusya sınırına yakın olup, tamamen Sovyet nüfuzi
altındadır. Bugün Aksu, Doğu Türkistan’ın güney kısmında Sovyet etkisinin merkezi
olarak kabul edilmektedir.
Bu üç bakan, Sovyet Rusya ile anlaşmanın kesin olarak aleyhtarları oldukları için
öldürüldüler. Bu idamların ardından Sovyet Hükümeti Doğu Türkistan’ı kendi eline
261
geçirme çalışmasında bir adım ileri gitmiş oldu. Eğer Nankin dergisi “Tiyan – Şan”
ın verdiği haberler doğruysa, Doğu Türkistan’ı Sovyetleştirme hareketine çoktan
girişilmiştir.
Kavunçili
262
Ama bu hain Sheng Shi-cai Merkez Çin ile olan yazışmalarında hiçbir zaman
Hoca Niyaz Hacım’ın ismini anmamaktadır.
*
Yaş Türkistan, Nisan 1935, Sayı 65, Sayfa 27-30.
388
“Sesimiz”.
263
Yine bu dergide dört adet mektup basılmıştır. Bunlardan 3.1.35 tarihli birinci
mektupta: “Kaşgar tarafındaki karışıklıkların devam ettiği sanılıyor. Çünkü
Hotan’daki Dunganlar savaşa devam etmektedirler… Dunganlar’ın 25 bin askeri
varmış. Hotan’ı 8 ay önce ele geçirmişlerdir. Onlardan önce Rus askerlerinin
Yarkent’e geldikleri söyleniyor. Onların liderleri Halk’a “Çocuklarınızı okula
veriniz, kadınlarınız yüzüaçık dolaşsınlar…” diye söylüyorlarmış…” diye
yazılmaktadır.
389
Hükümet yetkililerinin yaşadığı resmi konut.
264
Derginin 43. sayfasında basılan 3. mektupta ise: “Hotan’da Dunganlar, daha önce
Hotan’da emir olan Celaleddin’i vali olarak atamışlar. Şimdi Hotanlılar ciddi bir
harekettedirler. Bolşeviklerin Doğu Türkistan’a girmesine hiçbir Türkistanlı razı
değildir. Mescitlere resim koyulduğundan beri halk çok karışık bir vaziyettedir.
Kuçar, Aksu gibi yerlerde mescitlere resim koyulmasına engel olan 20 – 30 idam
edilmişlerdir…
Yolbars Bey Kumul’u ele geçirdi. İsmail Davud 500 asker ile Yolbars Bey’e
katıldı. Urumçi etrafında savaş çıktı…”şeklinde bilgiler var.
(“Tiyan – Şan”dan)
265
DOĞU TÜRKİSTAN’DA*
Öncelikle belirtmeliyiz ki, Avrupa ve genel olarak dış dünya ile bağlantısı çok
kötü bir durumda olan Doğu Türkistan ile iletişim, son olaylar neticesinde dahada
zorlaşmıştır. Vaktiyle Doğu Türkistan’ın çeşitli şehirlerinden doğrudan doğruya
alınan yayınlar ve istihbaratlar da son dönemlerde kesildi. Doğu Türkistan’ın
durumuna dair yabancı basında yayınlanmakta olan haberler’in en güveniliri kervan
yoluyla ağızdan ağıza geçerek gelen “Uzun kulak”(kulaktan kulağa) haberlerdir.
Onun içindir ki, bu şartlar altında gelerek yayınlanan haberler içerisinde birbirine zıt
olan haberlere de rastlanılmaktadır.
“Doğu Türkistan’da mevcut olan yönetim bir Çin hükümetidir. Hoca Niyaz
Hacım, ikinci derece bir makamda olsa da sadece adı var, bir icraatı yoktur. Başkent
Urumçi olup, Kaşgar, Yarkent, Aksu, Kuçar, Köhne Turfan, Üç Turfan, Bulca (İli)
şehirleri Urumçi’ye bağlıdır. Her şehirde bir Rus askeri memuru bulunmakta ve o ne
emrederse yapılmaktadır. Bu Rus askeri memurlarını çarlık rejimi yandaşı olarak
tanıtsalarda buların Bolşevik oldukları bütün icraatlarından açıkça görümektedir.
Doğu Türkistan’da, Rus malları dışında başka hiçbir ülkenin malları satılmamaktadır.
Çünkü diğer ülkelerin mallarından ağır vergiler alınmaktadır.
Urumçi’de altı adet uçak vardır. Ruslar, Gulca’ya doğru demiryolu inşasına
başladılar. İli etrafında Altın madenleri arayarak, bulduklarını sahiplenmektedirler.
Gulca etrafında bir petrol yatağı bulundu. Yeni açılan okullara Rusya’dan
Kommunist öğretmenler getirilmektedir. Medreselerin vakıflarına el konulmuştur.
“Yani Hayat” ismiyle yayınlanan gazete hükümet sözcüsü olup, sayfalarında Türk
*
Yaş Türkistan, Mayıs 1935, Sayı 66, Sayfa, 31-33.
266
390
(*)Dostumuz “Yana Milli Yol” dergisinin Mayıs ayında yayınlanan 88. sayısının 32. sayfasında,
Doğu Türkistan’dan hacca gidenler konusunda, aşağıdaki haberi vermektedir: “Bu yıl 200’e yakın
Doğu Türkistanlı kardeşimiz hacca gitti. Çöçek’te yayınlanan “Bizim Tauş” gazetesinin 1 Şubat
saysındaki habere göre, Turfanlı ve Manaslı Hacılar da Çöçekten geçmişlerdir”.
267
Dergimizin 55. sayısında, Doğu Türkistanlı İsa Yusuf Bey isimli bir yurttaşımızın
girişimiyle Nankin’de “Çin Türkistanı Muhipleri Cemiyeti” isminde bir dernek
kurulduğunu, bu derneğin, 1934 yılının Şubat ayından başlayarak “Çini Türkistan
Avazı” isminde Türkçe – Çince bir dergi çıkarmaya başladığını bildirmiş ve bu
derginin izlediği yol hakkında bir makale yayınlamıştık. 6. sayısına kadar ilk
sayfasına, “Aylık olarak yayınlanan, siyasi, toplumsal, iktisadi ve eğitsel dergi” diye
yazılan “Çini Türkistan Avazı”nın, 7. sayısından itibaren bu sözler değiştirilerek
yerine, “Doğu Türkistan’ın tüm haklarını sağlamak için mücadele eden aylık dergi”
yazılmıştır. Nankin’de yayınlanan bu dergi 8. sayısından itibaren “Tiyan – Şan”
adıyla yayınlanmıştır. Derginin 3. sayfasında “Naşiri: Doğu Türkistan Muhipleri
Heyeti” olarak gösterilmiştir. “Tiyan – Şan”ın, bu yıl Şubat ayında yayınlanan 11.
sayısı da idaremize gelmiştir.
*
Yaş Türkistan, Ağustos 1935, Sayı 69, Sayfa 38.
268
Londra’da yayınlanan “The Slavonic and East European Rewiew” dergisinin 1935
yılı Temmuz sayısında “Çin Türkistanı İstilası” (“The Annexation of Chinese
Turkestan”) başlığı altında, 1935 yılı Şubat ayında Paristeki “Yabancı Gazeteciler
Birliği” toplantısında Çokayoğlu Mustafa Bey tarafından yapılan konuşmanın özeti
basılmıştır. İngiliz dergisi konuşmanın özetini:
“Görüyoruz ki, eski Ruslaştırma siyaseti sadece kendi metodunu (Hareket tarzını)
değiştirmiştir. Bu yeni sömürge (Doğu Türkistan), doğal olarak, bağlandığı Sovyet
Rusya’nın ilçesi olacaktır” diyerek sonlanmaktadır.
Burada şunu da bildirmek gerek ki, “Slavonik Review” dergisi, Rus tarihi ve
edebiyatı uzmanı olarak tanınan meşhur Professor Bernard Pares tarafından
yönetilmektedir. Professor Bernard Pares, Ruslara ve Rusya’ya sempatiyle
bakmaktadır.
*
Yaş Türkistan, Ağustos 1935, Sayı 69, Sayfa 39.
269
Avrupa gazetelerine bu ayın 5’inde New York’tan bildirilen bir habere göre,
büyük bir New York otelinin odasında, son Doğu Türkistan olayları sırasında ismi
azda olsa anılmış olan merhum Sultan Abdülhamid’in torunu Şehzade Abdülkerim’in
cesedi bulunmuştur. Şehzadenin şakağında bir yara görülmüş ve cesedinin yanında
bir de silah bulunmuştur.
*
Yaş Türkistan, Ağustos 1935, Sayı 69, Sayfa 39.
270
*
Yaş Türkistan, Ağustos 1935, Sayı 69, Sayfa 40.
271
General Ma ve diğer isyancı güçlere kendi gücü ile karşı duramayacağını bunun
yanı sıra, Merkezi Çin Hükümetinden de yardım gelmeyeceğini anlayan General
Sheng Shi-cai, yardım etmesi için Sovyet hükümetine müraacat etmiştir. Sovyet
hükümeti de belirli şartlar altında silah vererek yardım etme görevini üzerine
*
Yaş Türkistan, Eylül 1935, Sayı 70, Sayfa 23-27.
272
Bu suretle bütün işleri kendi nüfuzu altına aldığına kanaat getiren Sovyet
hükümeti, silah yardımına etmeye başlamıştır. Fakat bu yardıma rağmen Sheng Shi-
cai isyan güçlerini bastıramamaktadır. Bu arada durumdan hoşlanmayan Gulca valisi
yardıma gelen silahların bir kısmına el koyarak, General Ma saflarına geçmiştir. Bu
dönemde Urumçi hükümetinin durumu kötüleşerek, Urumçi’nin de isyancıların eline
geçmesi korku veendişesi doğmuştur. İşte böyle bir durumda Sovyet Rusya askeri
güçleri doğrudan doğruya işe karışmıştır. 1934 yılı 20 Ocak’ta Sovyet Rusya güçleri
Urumçi’ye girmiştir. Dorn bu tartışmaların o kadar da basit olmadığını ve Sovyet
güçlerinin kayıp vermeden geçemediğini söylemektedir. Pek çok zorlukla da olsa
Sovyet Rusya güçleri Urumçi Çin hükümetini tehlikeden kurtarmıştır. Fakat bu
yardımın hesabı da oldukça ağırdır. Sovyetler’in ilk adımı Urumçi hükümetini
yeniden kurdurarak, kendilerinin güvenmediği kişileri hükümetten çıkartarak, yerine
kendilerine sadakatle hizmet edecek kişileri yerleştirmektir. İkinci teşebbüsleri ise,
Doğu Türkistan G.P.U’sunu kurmaktır. Dorn’un anlattıklarına göre Doğu Türkistan
G.P.U’sunun başına General Pogodin isimli bir Rus ajanı atanmıştır. Derhal bölgesel
şubelerin kurulmasına girişilerek, kısa bir süre içinde, Doğu Türkistan’ın Kuzey
kısmının her tarafında faaliyete geçmiştir. G.P.U teşkilatı ülkenin Güney kısmında
da, Dorn daha Doğu Türkistan’daykenkurulmaya başlamıştır. Zaten Dorn’un
anlattıklarından çoğunlukla Kuzey kısımı yani Cungarya’ya dair konuştuğu
anlaşılmaktadır. Daha sonra alınan bilgilerden G.P.U teşkilatının az bir istisnayla
bütün Doğu Türkistan’ın her tarafında, geniş bir faaliyete giriştiği anlaşılmakdadır.
Kızıl Rusya güçleri Urumçi’yi işgal ettikten sonra, ilk iş olarak Urumçi civarında
vaktiyle Alman – Çin havayolu tarafından inşa edilen havaalanını ele geçirerek,
273
burayı düzenlemeye başladılar. Havaalanı genişletildiği gibi alan 150 uçak alabilecek
kapasiteye getirildi. Dorn, bölgeden ayrılmadan önceki dönem de hangarların
içerisinde 10 Sovyet uçağının bulunduğunu söylemektedir. Daha sonra Urumçi
hükümeti tarıfındaki Sovyet temsilcisi sayısı 5 e çıkarılmış, bunların 2’si harp işleri
uzmanıymış. Urumçi hükümeti Sovyet hükümetinden 2 milyon Çin doları borç
alarak, bu para ile Türk-Sib demir yolunu Urumçi’yekadar uzatmaya çalışacaktır.
Dorn, 1934 yılı ortalarından itibaren Doğu Türkistan’ın her yönden açıktan açığa
Sovyetleştirilmeye başlanıldığını söylemektedir. O “Bugünlerde Urumçi’de
uçaklardan “Kapitalist – Emperyalistler”in yardımcılarına karşı mücadele başarıyla
sonuçlandı. Böylece bütün vilayet birleştirildi. “Kapitalist – Emperyalistler”in
yardakçılarının tamamı tutuklandı. Doğu Türkistan emekçileri kitlesi “Kapitalist –
Emperyalistler” zulmünden ebediyen kurtulmuş olacaktır. Böylece şimdiye kadar
Doğu Türkistan vilayeti olarak adlandırılan bölge bağımsız Sosyalist Cumhuriyet
olarak ilan edilecektir.” şeklinde bildirler atıldığını söylemektedir.
İşte şimdi maskeler çıkarıldı, bu maske arkasında saklanan çirkin yüz körlere dahi
görünür bir şekil aldı… Bu bildirinin içeriğini “Halk Cumhuriyeti” kuruldu
bildirgesiyle denk olarak görenler onun anlamını açık olarak anlayacaklardır.
Diğer bir kısım gazeteler ise, Doğu Türkistan’ı kendi nüfuzu altına alan Sovyet
Rusya’nın kazandığı bu mevkiyi ne çeşit planlar ile sağladığını incelemekte, Sovyet
274
hükümeti, Doğu Türkistan’ı Çin Kommünistleri ile bağlantı merkezi ve bütün Doğu
ve Güney Asya’daki Kommunistler’in faaliyetine doğrudan doğruya Sovyet Rusya
ile baglayacak bir aşama olduğunu öne süremektedir. Buna delil olarak, Çin – Sovyet
güçlerinin yerlerini değiştirmelerini ve Moskovadan onlara, Doğu Türkistan’a
komşubölgelere gelerek yerleşmeleri hakkında verilen emirleri yerine
getirmektedirler de bu Sovyet planının uygulanmasıyla Uzak Doğu ve Hindistan,
bununla bütün dünyanın sürekli bir karışıklık içine girmesi, bu günkü zor durumun
daha da kötüleşeceğini öne sürerek endişelerini bildirmektedirler.
Başkaları bu duruma kendileride dâhil olduğu halde dünya için felaket olacağını
düşünerek endişelenseler de, biz felaket içinde kalarak kan yutmakta olan halkımızı
görüp endişeleniyoruz.
Taşbalta
275
DOĞU TÜRKİSTAN’DA*
Japonya ile İngiltere gerçekten de Doğu Türkistan için mücadele etmişse, İngiltere
ile Japonya Doğu Türkistan’ın başına padişah belirlediyse, nasıl oldu da Doğu
Türkistan birden bire Sovyet Rusya’nın eline geçti? Bolşevikler ve onların milli
vicdan ve kişilik insafının son kalıntılarını da yokeden dostları, nasıl olur da Japonya
ve İngilterenin, Doğu Türkistan’ı Sovyet Rusya’ya vermek için mücadele ettiklerini
iddaa edebilirler? Merhum Sultan Abdülhamid’in torunu Şehzade Abdülkerim ve
yarım hayali, İngiliz müslümanı Halid Efendi Sovyet G.P.U’suna zemin hazırlamak
için Doğu Türkistan siyasi sahnesine çıkarılan kişiler midir?
*
Yaş Türkistan, Ekim 1935, Sayı 71, Sayfa 15-18.
276
İşte Sovyet Rusya’nın Doğu Türkistanı istila etmesine “Genç Rus” emperyalist
milliyetçilerinin zihninde hazırlanan görüş budur.
Sonuçta şu ciheti de söyleyerek geçelim: Sovyet hükümeti ile Hoca Niyaz Hacı
arasında imzalanan anlaşma, milli kurtuluş savaşının en hararetli döneminde manevi
278
Katılımcılar:
6- Milli Savunma Bakanı ve Yüksek Baş Komutan vekili Sultan Bek Bahtiyar
Bek,
*
Yaş Türkistan, Ekim 1935, Sayı 71, Sayfa 19-25.
280
Görüşülen Konu
Buna göre, Cumhurbaşkanı Niyaz Hacı, kendi başına Sovyet Hükümeti ile
aşağıdaki işlemleri yapmıştır;
1- Hoca Niyaz Hacı bugünden itibaren Nankin (Çin) Hükümeti ile kesin olarak
ilişkilerini kesmiş ve Doğu Türkistan’ı (Şin Can) Rusya himayesi altında özerk bir
ülke olarak ilan etmiştir.
4- Hoca Niyaz Hacı, Doğu Türkistan dâhilinde mevcut Doğu Türkistan İslam
Cumhuriyeti’ne tabi Milli silahlı Kuvvetlerinin tamamının bölge askeri valisine tabi
olduğunu imza altına almıştır.
10- Doğu Türkistan’da (Şin Can) düzen sağlandıktan sonra, yeterli miktarda
düzenli ordu kurulması gerekli görülmüştür. Sözü edilen düzenli Ordunun kurulması
için eğitim, askeri personel, askeri araç ve her türlü ihtiyaçları yerine getirmeyi,
Sovyet Hükümeti (S.S.C.B) taahhüt etmektedir.
11- Sovyet Hükümeti, Doğu Türkistan’da (Şin Can) kurulacak orduyu modern
yöntem ve silahlar ile silahlandırmayı kabul etmiştir.
12- Urumçi Hükümeti ile Sovyet Hükümeti arasında siyasi, iktisadi meseleler
hakkında özel anlaşmalar yapılacaktır.
6- Hoca Niyaz Hacı’nın akılsızca ve açık bir hıyanet ürünü olan bu anlaşmayı,
Hükümetten habersiz ve kendi başına yapması sonucunda, bu anlaşmadan istifade
eden Sovyetler, Doğu Türkistanı işgal etmeye başlamışlardır. Buna karşılık Milli
Savunma Bakanlığı ve yüksek askeri başkomutanlığımız ülkemizi düşman
saldırılarından korumak için her türlü tedbirleri alacaklardır. Bu konuda Savunma
Bakanlığına talimatlar verilmiştir.
10- Hoca Niyaz Hacı ile Sovyet Hükümeti arasında yapılmış anlaşma hakkında,
Bakanlar kurulunun bu kararı, Millet Meclisi’ne arz edilecektir.
11- Hoca Niyaz Hacı Bakanlar kurulunun müraacatlarını kabul ederek, tutuğu
yoldan vaz geçmediği takdirde, Cumhurbaşkanlığı ve yüksek Başkomutanlık
görevlerine son verilmesi Millet Meclisi’ne teklif olarak sunulucaktır.
*
Yaş Türkistan, Ekim 1935, Sayı 71, Sayfa 26-27.
288
kiBakanlar Kurulu yaptığınız anlaşmayı yasadışı olarak ilan etti. Bütün millet bu
olay üzerine nefretlerini bildirmektedirler. Ordu razı değildir. Harp erkânı, büyük
komutanlar toplantısıyla ordu adına zat-ı âlinize güçlü bir şekilde Ergeştamdan
dönmenizi talep etmektedir. Anlaşmayı yürülüğe sokmayı reddederek derhal geri
dönmeniz rica edilmektedir.
“Ost – Europa” dergisinin bu yıl Kasım ayında yayınlanan sayısında, yakın zaman
önce Doğu Türkistanda bulunmuş G. Vasel isimli bir Alman uzman tarafından
getirilen bilgilere dayanarak, “Doğu Türkistan” başlıklı bir yazı yayınlandı. Birçok
tarihi ve ilmi hata olmasına rağmen, makale, Doğu Türkistan’daki son hadiseler ve
son durum ile ilgili Avrupa okuyucularını tanıştırma yolunda pek çok bilgi
vermektedir. Tabi biz “Yaş Türkistan” okuyucularına yeni bir bilgi vermiş
olmakamacıyla değil, olayların bir bölümünü Doğu Türkistanda bizzat yaşamış olan
bir yabancınıngözlemleriyle, “Yaş Türkistan” tarafından yıllardan beri verilmekte
olan bilgilerle karşılaştırılarak, ortaya atılan iddaaları nasıl tasdik etmekte olduğunu
göstermek için, bu makalenin kısa bir bölümünü naklediyoruz.
Biz yukarıda işaret ettiğimiz tarihi ve sosyal hataların bir teknik uzmanı tarafından
yapılabileceğini çok iyi bilerek, gayet doğal olarak karşılasak da, böylesi büyük
hataların “Ost – Europa” gibi ciddiyeti ile bilinen bir dergi sayfalarına girmesini
teessüfle karşılamadan geçemiyoruz…
Makale bir taraftan Çin memurlarının baskı ve talan üzerine kurulmuş olan
idareleri, diğer taraftan Sovyet hükümeti’nin iktisadi ve siyasi nüfuzunun artması
sebebiyle artan zorluklara daha fazla dayanamayan halkın isyan bayrağını açtığını
söylemesiyle, şimdiye kadar Avrupa basınının çoğunluğunda yer alan “Doğu
Türkistan isyanı sırf dış siyasi oyunların ürünüdür” şeklindeki görüşlere karşı
çıkarak, devam eden “Yaş Türkistan” görüşünü tasdik etmiş oldu.
*
Yaş Türkistan, Aralık 1935, Sayı 73, Sayfa 17-21.
291
Urumçi Çin hükümeti’nin çoktan Sovyet nüfuzu altına girdiğini, bütün hükümet
işlerinin vali’nin yanındaki diplomatların elinde olduğunu söyleyen Alman uzman,
Rusya İsyanınden sonra Doğu Türkistan’a sığınarak, Doğu Türkistan halkının
misafirperverliğinden faydalanarak gelen 40 – 50 bin civarındaki Beyaz Rus
göçmenlerinden toplanan askeri güçlerin, Doğu Türkistan milli hareketini ezmekte
oynadıkları çirkin, feci rolünü de güzel örnekler ile göstermektedir. Bu bilgilere göre
mahalli Çin hükümeti tarafından oluşturulan bu Beyaz Rus güçlerinin komutanlarının
çoğunluğu gizli bir şekilde Sovyetler Birliği hizmetinde olanlardır. Zaten Sovyet
diplomatlarının fikirleriyle oluşturulan ve Sovyet parası ile tutulmakta olan bu Beyaz
Rus güçleri görünüşte mahalli Çin hükümetine, gerçekte ise Sovyet Rusya
emperyalizmine hizmet etmekteydiler. Anlaşıldığına göre, Doğu Türkistan halk
hareketini ezmek ve bitirmekten ibaret olan görevleri bittikten sonra, Sovyet Rusya
bu Beyaz Rus unsurlarının içerisinde de işine yaramayan kişileri bertaraf ederek,
kalanları Sovyetleştirmekte, yani bügünkü şartlara hizmet edecek bir şekle
sokmaktadır. Önceden gizli ajanlar halinde bulunan Beyaz Rus güçlerinin
komutanları da gerçek yüzlerini göstererek Rus emperyalizmine hizmetlerini açık
olarak yerine getirmeye başladılar.
391
(*) “Ost – Europa” derisinde yeralan makale bu tabiri “Yuguristan” şeklinde yanlış gösterdiği gibi
Uyguristan tabirini, yanlış olarak Aksak Timur’un ikinci oğluna isnad etmektedir. Uygur ismi,
Türkistan Türk tarihinde çok eski bir isimdir. Bu isim, tarihte Timurdan hatta Cingiz Han’dan da
asırlar öncesinden bilinen ve Türk tarihinde önemli bir yeri olan tarihi tabirdir. Etnografik bir isimdir.
Onunla Türkistan tarihinin belirli bir devri izah edilmektedir.
292
görevini yerine getirmiş olan Hoca Niyaz’ın sonradan Urumçi Çin hükümeti ile
Sovyet hükümeti arasında yapılan anlaşmayla karşılaşarak, ister istemez Urumçi
Sivil Valiliği gibi bir vazifeyi kabul etmeye mecbur olduğunu söylemektedir.
Bu makalede yer alan, Doğu Türkistan milli kurtuluş hareketinde Hoca Niyaz’ın
oynadığı çirkin rolü ve O’nun milli hükümetle bozuşup milli safı zayıflatması
hakkındaki hüküm doğru olsada makale sahibinin, General Ma Zhong-ying hareketi
ve O’nun Doğu Türkistan milli hükümeti ve milli küçleri ile ilişkisi hakkında ortaya
attığı fikirleri, Doğu Türkistan’da meydana gelen olaylar uymamaktadır.
Bir yabancının görüşünün kısa bir bölümünü getirdiğimiz bu makale ile “Yaş
Türkistan”nın bu mesele hakkındaki yayınlarını karşılaştırarak bakan bir kişi, Doğu
Türkistan olayları hakkındaki etkisine doğru ve aydın bir şekil verir diye
düşünüyoruz.
Taşbalta.
294
*
Yaş Türkistan, Şubat 1936, Sayı 75, Sayfa 35-36.
392
(*)Bu kişi “Yaş Türkistan” idaresi tarafından çok yakından tanınan bir zatdır.
295
DOĞU TÜRKİSTAN’DA*
*
Yaş Türkistan, Haziran 1936, Sayı 79, Sayfa 25-28.
393
1935-1936 İtalya-Habeşistan savaşı ve İtalya’nın Akdeniz coğrafyasındaki faaliyetleri
kastedilmektedir.
296
Kaşgarda haftada iki gün yayınlanan “Yeni Hayat” gazetesinin 9. 12. 35 tarihli
115. sayısında Hoca Niyaz Hacı’nın uzun bir söylevi yayınlanmıştır. Bu söylevin
beşinci bölümünde, emperyalizme karşı mücadele etmek amacıyla “Fendi hui”
adında bir teşkilat kurulduğunu bildirmektedir. Biz Türkler için isminden ne demek
olduğu anlaşılmayan bu siyasi kurum hakkında şu bilgiler verilmiştir:
“Bu teşkilat (yani “Fendi hui”) halkı, emperyalizme karşı koyma, bu yolu teşvik
etme ve isteklendirme çalışmalarına yönlendirir. Herkesin ve hükümet görevlilerinin
bu teşkilata yakından katılarak, destek vermeleri gereklidir. Emperyalistler bizlere
düşmandır, Şûra hükümeti (Sovyetler Birliği) ise dostumuzdur. Biz Sovyetler Birliği
Hükümeti ile ticari ilişkilerimizi güçlendirmeliyiz. Sovyetler Birliği Hükümeti bize,
kendisine bağlamak için değil, ilerlememiz için yardım edecektir. Bunu halkın iyi bir
şekilde anlamasını sağlayarak, fitne ve fesat çıkaranların ifşa ve rüsva edilmeleri
gerekir” denilmektedir. Kaşgar gazetesinden alınarak, yukarıda verilen cümlelerden,
Sovyet Rusya’nın Doğu Türkistan’da nasıl bir yolla hareket ettiği herkes tarafından
anlaşılmış olsa gerek.
Hoca Niyaz Hacı, söylevinin başka bir yerinde, halk arasındaki hoşnutsuzluklara
da değinerek, “Kendisini bile tartarak dolaşan kişiler, belki yurt dışında, belki de
kendi içimizde gizlenerek, çeşitli ayartıcı fitne ve fesatları yaymaya çalışmaktalar”
diye, sözlerine devam ederek;
“Sonraki dönemlerde alınan bazı haberlere bakıldığında, halk arasında çeşit çeşit
(aldı kaçtı), ileri geri sözler yayılmaktadır. Hoca Niyaz Hacı Çinlilere satıldı. Doğu
Türkistan’ın bağımsız olması gerekirdi. Sovyetler Birliği Hükümeti, Doğu
Türkistan’ı ele geçirdi, İnkılâp sonuçsuz kaldı. Çinliler bizi ezmekte ve bunun gibi
suçlayıcı ve azdırıcı sözler yayanlar vardır…”diyerek, halkın ruh halini gösteren bazı
noktaları bildirmektedir. Durumu bilenlerce malumdur ki, Doğu Türkistan halkı
binlerce kurban vererek, ayaklanma ve inkılâpgerçekleştirerek, kendi milli dileğini
açık ve net olarak ortaya koyarak, milli hükümetini ilan etti ve böylece milli
yaşamının ilk temel taşını koydu. Milli yolunda ilerlerken, duruma müdahale eden
Sovyetler Doğu Türkistan halkını yeniden faciaya sürüklediler. Doğu Türkistan halkı
297
milli inkılâbınsonuçsuz kalmasında Hoca Niyaz Hacı’nın gayet asri bir rol
oynadığını ve O’nun satıldığını layıkıyla sezmişlerdir. Halk bu konudaki
hoşnutsuzluğunu ve nefretini her vesileyle söylemekte, hatta kendi hissiyatını Hoca
Niyaz Hacı’nın kulaklarına kadar ulaştırmaktadır.
Doğu Türkistan’da Sovyet faaliyeti, her alanda yoğun bir şekilde devam
etmekdedir. İş böyle giderse, Sovyet Rusya yakında, kendisi için dış Moğolistan’da
sağladığı uygun ortamı Doğu Türkistanda da yaratabilecekdir.
Oktay.
298
DOĞU TÜRKİSTAN’DA*
Aşağıda Doğu Türkistan’a dair yazılmış olan makale, bugüne kadar şahsen
tanımadığımız bir kişi tarafından yazılarak, bize Doğu Türkistan’dan gönderilmiştir.
Makale sahibi makaleyi Koyaş Bey adıyla imzalamıştır. Makalesinin başında,
editörümüz adına yazdığı muktubundan Koyaş Bey’in, yani makale sahibinin,
“Bağımsızlık denilen şeyden yüz çevirenler”den olduğu görülmektedir. Başarısızlıkla
sonuçlanan her bir hareketin ardından yüz çevirenlerin olması gayet doğal bir durum
olduğu gibi, Doğu Türkistanlılar arasında da böyle kişilerin olması anormal
değildir… Biz Koyaş Bey ve onunla aynı fikirde olan Doğu Türkistanlı
yakınlarımıza özellikle şunu söylemek istiyoruz ki, milli gaye, milli bağımsızlık
gayesi bir kişi veya bir kaç neslin ömrüyle ölçülemeyecek ebedi, ölümsüz bir
gayedir. Milletini sevenler, milletine bahtlı bir hayat isteyen kişiler, bugünkü
başarısızlık nedeniyle ne kadar üzüntü duysalar da hiçbir şekilde milli gayeden yüz
çevirmemelidirler; milli bağımsızlıktan yüz çevirmek demek, milletin yabancıların
yani, Doğu Türkistan Türklerinin Çinlilerin ve Ruslar’ın ayakları altında kalmasına
*
Yaş Türkistan, Eylül 1936, Sayı 82, Sayfa 26-27.
299
“Yaş Türkistan”
300
Gönül arzu eder ki, dünya basınına bir iki ah ve figanımız yansısa… Merkez
hükümet bizi terk etmese, biz yalan siyasetin esiri olmasak. Bir oyun topu gibi
oradan oraya (şuradan buraya) atılıp duran bir oyuncak olsak da en azından insan ve
insani muameleyi bilen birisinin eline düşsek. Biz bağımsızlık denilen şeyden yüz
çevirdik. Biz o kutsal gayeyi gönlümüzden çıkardık. Hazırlığımız olmayan bir
milletiz. Bari insani ve yasal kuralların dışına çıkmayalım diyoruz. Ah… Uh…
Biliyoruz ki bu mu faydasızdır! Başka bir duruma şu saatde gücümüz yok…
*
Yaş Türkistan, Eylül 1936, Sayı 82, Sayfa 27-28.
301
Biz Doğu Türkistan halkı, özellikle Türk neslinden olan Uygurlar, büyük Hanlık
ülkesinde ilan edilen özgürlük nurundan mahrum kalarak, uzun süre Yang Zi Şing
(1911-1928) ve Jin Shu-ren (1928-1932) gibi çıkarcı, zalim görevlilerin zulüm ve
keyfi idareleri altında büyük adaletsizlikler içerisinde kalarak, zalim memurların
vahşi ve acımasız muamele ve siyasetlerine takat getiremeyerek, ülkemizin her
yerinde ayaklanma çıkardık. Bu ayaklanma esnasında Sabit Damolla Hacım,
Abdullah Ahund ve Mehmed Emin Damolla gibi kişiler liderliğinde bağımsızlık ilan
edildi. Memleketin şartlarına bakıldığında bağımsızlık mümkün değildi. Bağımsızlığı
ilan etmekle Başbakan, Şah Mansur, Celalettin Melik ve bunun gibi muhtelif isimler
arasında anlaşmazlıklar baş gösterdi. Nankin hükümeti himayeside olarak hürriyet
isteyen, Hoca Niyaz Hacım ve General Mahmud (Sicang)onlara katılmadılar. Kansu
tarafından gelen DunganMa Zhong-ying bu durumu kendisi için büyük bir fırsat
olarak görüp, İslam hükümeti kuracağım diyerek ve birkaç kez araya girerek, pek
çok bölünme ve anlaşmazlıklara sebep oldu. Biz Uygurlar binlerce kurbanlar verdik.
Büyük adamlarımız öldü. Büyük bir ziyana uğrayarak viran olduk. Bu olay ve
gerçekleşen işler eski hükümet başkanı Jin Shu-ren’i kaçmaya, yerine ise geçen Şing
Doben’i hürriyet ilan etmeye mecbur etti. O’nun, Ma Zhong-ying’i ve diğer bölücü
unsurları ülkeden kovarak yok etme ve halis niyet ile yapılan hürriyet ilanı yeterliydi.
Öyle olmadı. Şing Doben, Mançurya’da Japonlarla şavaşmaya gücü yetmeyerek
kaçan ve Rusya üzerinden Doğu Türkistana gelen Çin Kızıl askerlerini hükümete üye
yaparak, onları silahlandırdı. Sovyet Rusya’dan silah, uçak ve askerler alarak, durum
kontrol altına alındı ve böylece ülkeye tam olarak hâkim oldu…
*
Yaş Türkistan, Eylül 1936, Sayı 82, Sayfa 28-33.
302
Kaşgar’da yaşayan etnik Çinliler tarafından iki yerde okul inşa edilmiştir. Okul
binası, öğrencilerin kıyafetleri, maaşlar hükümet tarafından karşılanmaktadır. Okulun
öğrencileri Çin ve Uygur çocuklarıdır. Kaşgar’da Müslümanlar tarafıdan 260 okul
açılmış ve bunlarda 100.000 müslüman çocuk okumaktadır. Okul binalarının, tamiri,
oğrencilerin kıyafeti, maaşlar ve diğer gereksinimler halkın öşür, zekât, vakıf ve
diğer dini hayratından temin edilmektedir.
304
11) Kaşgar Eğitim idaresinde, Mançurya’dan gelmiş olan Kommünist Çinli Lang
du Hin, Bakan olarak görev yaparken yardımcılığını ise ülkemizde Bolşeviklere
satılmış olanlardan Hoca Yusuf yapmaktadır.
13) Yarkent Yenişehir ilçe kaymakamı, Mançurya’dan gelen bir Çinli Kommünist
bulunmaktadır.
18) Kumul vilayeti valiyardımcısı, Rusya’dan gelen Abay Efendi, vali ise
Mançurya’dan gelen Çinli Kommünist Liu’dur.
Bundan II yüzyıl önce, Hidayetullah Hoca lakaplı Hazreti Appak Hoca Semerkant
yakınlarındaki Dahbid denilen kasabadan Kaşgar’a geldiğinde 33 yaşındaydı. Çok
kısa bir süre içinde, izzet ve şeref kazanarak, halk arasıda islam kaidesine uygun
irşad ve tebliğ çalışmaları yürüterek, Doğu Türkistan’daki Türklere yıllarca ahlak ve
edep öğretti 394 . O dönemlerde Çinliler ve Kalmaklar Yarkent’i başkent yaparak,
Kaşgar’a, Kaşgarlı Saki Bey ve Baki Bey isimlerindeki ileri gelen kişileri yönetici
olarak atamışlardı. Bu Beyler Hazreti Appak Hoca’ya kalpten bağlı birer mürittiler.
Appak Hoca, Doğu Türkistan’ın çoğu bölgesinde müritleri olması sebebiyle, vakitten
istifade ederek, yurdu Çinlilerden kurtarma çaresini aramaya koyuldu ve müritlerini
bu amaç yoluna sevk ederek, Doğu Türkistanı iki yıl içinde özgürlüğüne kavuşturdu.
*
Yaş Türkistan, Aralık 1936, Sayı 85, Sayfa 23-29.
394
Hazreti Appak Hoca Doğu Türkistan’a iki yüz yıl değil, üç yüz yıl kadar önce gelmiş olsa gerek.
Appak Hoca sadece tarikat yoluyla meşgul değildi, Doğu Türkistan siyasi hareketlerine de ciddiyetle
katılmış ve Kaşgar Hanı İsmail tarafından ülkeden çıkarılmıştır. Fakat daha sonra, 1678 yılında, Tibet
Dalay Lama’sınınaracılığıyla Doğu Türkistan’ın o dönemdeki hâkimi Kalmak Hanı Goldan Tseren
tarafından Yarkent’e, Han vekili olarak atanmıştır. Kısa bir zaman sonra, bu görevden vazgeçerek,
kendisini Doğu Türkistandan ayrılmaya mecbur eden İsmail Han’ın kardeşi Muhammed Emin’i
Üçturfan’dan çağırtarak, O’nu halk tarafından Han ilan ettirmiştir.
307
Sonunda Aksu ile Kaşgar arasındaki Karadağ savaş meydanında şehit oldu. Mübarek
cesedi, Kaşgar’a getirilerek defnedildi395.
Bundan takriben 110 yıl önce, Hazreti Appak Hoca’nın torunu Cihangir Han
Töre 396 , Ömer Han 397 komutasında Fergana’dan Kaşgar’a geldi. Doğu ve Batı
Türkistan’ın eski sınırı, Sofular ismindeki yerdi. Sofular’dan, bilinmeyen bir kişi,
Kaşgar’ın inançlı kişileri ile birlikte savaşmış savaş sonunda da birbirleriyle
yardımlaşarak, Kaşgar Çinlilerden kurtarılmıştır. Ardından savaş için gerekli olan
eşyalar mükemmel bir şekilde hazırlanarak, iki yıliçinde Yenihisar, Yarkent,
Maralbaşı şehirleri alınarak, Aksu’ya ulaşma yolunda, Ömer Han ile manzum bir
haberleşme yürütülürken, Aksu’daki Çinlilere yardım ulaştı. Bu sebeple güçlenen
Çinliler, Cihangir Han Töre üzerine hücum ettiler.Bir ay kadar devam eden bir savaş
yapıldı. Cihangir Han Töre, Kaşgar’dan bir günlük mesafe uzaklıktaki Mingyol
(Binyol) denilen mevzide askerlerini toplarken, kim Töre’yi diri olarak ele geçirirse,
kendisine Bacin Hanı (Pekin Hanı)tarafından ödül olarak şehir hâkimliği verileceği
ve ayda 200 (Yambu) gümüş külçe alacağı ilan edildi.
395
Appak Hocanın kabri, Kaşgar şehrinin Kuzey Doğusunda, şehirden 6 çağırımlık (1 çağırım, kişi
seslendiğinde bulunduğu noktadan başlamak üzere, sesinin duyulduğu en uzak mesafeye kadar olan
halk arasında kullanılan uzunluk birimi)mesafe uzaklıktadır.
396
Cihangir Han, Appak Hoca’nın torunu değildir. Elimizde bulunan tariki kaynaklarda, Cihangir
Han’ın babası Salih Hoca (yani Sarımsak Hoca): Sarımsak Hoca, Burhaneddin’in oğlu; Burhaneddin,
Ahmed’in oğlu; Ahmed Mehdi Appak Hoca’nın oğludur. Yani Cihangir Han, Appak Hoca’nın beşinci
neslindendir. Cihangir Han’ın doğum yılı 1783’tür.
397
Adı geçen Ömer Han, Hokand Hanı olsa gerek. O dönemde Doğu Türkistan ile Hokand Hanlıgı
arasındaki anlaşma sebebiyle, Doğu Türkistanlı siyasi muhacirler ki o muhacirlerden biride Cihangir
Han’dı, Doğu Türkistan’daki siyasi duruma karşı her hangi bir siyasi harekette bulunmama
mecburiyetindeydiler. Yani, bugün başımıza gelen, hepimizi heyecanlandıran ve yersiz olarak
gördüğümüz bazı devletlerin hoş olmayan hareketleri, o dönemde, yani yüzyıl önce, Hokand gibi Türk
ve müslüman bir Hanlık tarafından Doğu Türkistan Türklerine karşı reva görülen nahoş tutumdur…
Ömer Han 1822’de vefat etti. Bundan faydalanarak, Cihangir Han Doğu Türkistana geçti ve yeniden
harekete başladı.
308
Kuçarlı Aşur Bey denilenbir hain ortaya çıkarak bu görevi üstlendi ve Cihangir
Han’ı, askerleri ileFergana tarafında tenha bir alanda tutarak, Çinliler tarafından
yakalanmasını sağladı. Onlarda Cihangir Han’ı Bacin’a teslim ettiler. Bacin Hanı398
Cihangir Han’a “Siz hangi sebeple korkmadan büyük Han’a karşı
savaştınız?”şeklinde bir soru sordu.Cihangir Han ise cevap vermedi. Bunun üzerine
Bacin Han, Cihangir Han’ın boynunu vurdurdu. Aşur Bey’e, vaat ettiği ödülleri
vererek, Kuça hâkimi makamına getirdi. Adı geçen Bey’in evlatlarından bazı idari
işlerde çalışmakta olanlar da vardı.
Adı geçen mücahit Cihangir Han Töre’nin oğlu Büzürk Han Töre399, bundan 58
yıl önce askeri komutan Mala Alımkul400 himayesinde Kaşgar’a geldi. Sebebi Kıpçak
398
Cihangir han 1828 yılında tutuklanarak Pekin’e yollandı ve orada bir yıl sonra öldürüldü.
(Makaledeki “Bacin Han”dan “Pekin Hanı” kast edilmiyor mu?).
399
Büzürk Han Cihangir Han’ın tek oğluydu. Doğu Türkistan’da 1857 yılında Çin hükümetine karşı
isyan çıkararak, aynı yıl ilkbahar’da Kaşgar’ı kurtardı. O dönemde Hokand’da yaşamakta olan Büzürk
Han’ı, Han ilan eden Veli Han Töre’ydi. Bu kişi, Cihangir’in öz abisi Muhammed Yusuf Hoca’nın
309
Sıddık Bey Kaşgarı Çinlilerden alarak 401 , Molla Alımkul’a mektup yazmış ve bu
mektubunda Allah yolunda müminlerin Emiri saygı değer Alimkul için Kaşgar’ı
Çinliler’in elinden kurtardığını bildirerek altına mührünü basmıştı. O dönemde
Ruslar’ın, Ak Mescitten Taşkent’e doğru gelme ihtimallerine dair bir haber ulaşmıştı.
Müminlerin Emiri Molla Alımkul, özürlerini bildirerek, Büzürk Han Törem’i başkan
yapıp, Yakup Kuşbey’i yaver olarak yanına vererek ve Kaşgar’a Sıddık Bey’in
yanına gönderdi. Sıddık Bey, Büzürk Han Törem’in yola çıktığını duyarak, şehrin
kapılarını kapattı.Askerleri ile beraber Törem’i karşılayarak, şehre getirdi. Bütün
Kaşgar halkının huzurunda, Törem’i geleneksel kaidelere uygun olarak beyaz
keçenin üzerine oturttu.Bu şekilde Han sarayına götürdü ve Törem’i Hanlık
makamına oturttu. Sonra Bütün halk tarafından Töre’ler tebrik edilerek, zurna ve
davullarla, gazeller okundu ve:
Kısa bir sürede askeri kuvvetleri toplandı. Töre’nin amacı, Aksu, Kuçar,
Karaşehir, Urumçi ve Turfan şehirlerini feth etmekti. Hekim Han Törem’in oğlu
Aynı Bey, Nar Ahmed Pervaneçi, Mehmed Said Pansad, Atabay Pansad ve Nuruz
Pansad gibi komutanların liderliğindeki 15 bin atlı askeri Urumçi tarafına yolladı.
Kendisi ise 5 bin kadar askeriyle, Aksu şehrini iki ayda kontrolü altına aldı. Kuçar
şehri ise kendisi teslim oldu. O dönemde Urumçi yöneticilerine, yani Dahu ile
ikinci oğludur. Büzürk Han Hokand’dan gelmeden önce, 1857 yılı sonbahar’da Kaşgar yeniden
Çinlilerin eline geçti.
400
Alımkul, Hokand Hanı Seyid Han namıyla hüküm sürmekteydi.
401
1863 yılının sonbaharında.
402
Doğu Türkistan’da, BatıTürkistanlılar çoğunlukla “Andicanlı” olarak adlandırılmaktadır.
403
Büzürk Han tahtta oturuyor olsada, gerçek devlet başkanı Yakub Beydi. 1867 yılında Doğu
Türkistan Çinlilerden kurtarıldı ve şehir hanlıkları birleştirilerek ülkenin siyasi birliği sağlandı. Daha
sonra Büzürk Han Mekke’ye Hacca gitti; oradan döndüğünde, Ferganaya gelerek burada kaldı. Yakub
Bey “Bedevlet Atalık Gazi” lakabı ile Han ilan edildi…
310
Hâkim Han Törem ile oğlu Aynı Bek, Bacin 405 ’den gelen Elli bin asker’in
komutanı Zungtunge ile 6 ay savaşarak, Fergana tarafına çekildi. Doğu Türkistan’da
tekrar Çinlilerin hâkimiyeti yerleşti.
K. T.
404
Yakub Bey Biskent (Fergana)lı olup, 1820 yılı dolaylarında doğmuştur. Babasının adı Pir
Muhammed Mirza’dır (“Muhammed Latif” de derler). Yakub Bey 1871 yılının (29) 17 Mayıs’ında
vefat etmiştir.
Yakub Bey’in vefatından sonra, meydana çıkardığı Doğu Türkistan devleti – Kaşgar, Aksu ve
Hotan olarak üç ayrı Hanlığa bölündü. Oğullarının birisi Hakkulu Bey öz kardeşi Bekkulu Bey
tarafından öldürüldü.
405
Pekin.
311
Doğu Türkistan sınırından alınan bir habere göre, Mahmud Muhiti406’nin, bir kaç
yakın adamıyla birlikte Kaşgar’ı terk etmeye mecbur kaldığı bildirilmektedir.
Mahmud Muhiti’yi ülkeden çıkmaya mecbur bırakan gerçek sebebi henüz
bilmediğimiz için, O’nun hangi şartlar altında kaçtığının detaylarını da bilmiyoruz.
Fakat Doğu Türkistan’ın bugün içinde bulunduğu şartlar altında Mahmud Muhiti’nin
kaçma mecburiyetinde kalmış olması, o kadar önemli bir olaydır ki, biz bu olay
nedeniyle sessiz kalamayacağımız gibi, kendi fikirlerimizi söylemeden, detaylı
haberlerin gelmesini bekleyemeceyiz.
Tabi Mahmud Muhiti’nin böyle birden bire ülkeden yarılmasında rol oynayan
önemli sebepler vardır. O’nun ülkedenden ayrılmasıyla ükedeki durum da çok farklı
bir şekil almış olacaktır. Her şeyden önce Mahmud Muhiti’nin gidişiyle, Doğu
Türkistan’ı Sovyetleştirme yolundaki en önemli engel ortadan kalkmış olacaktır.
Doğu Türkistan Cumhuriyetini yeniden ayağa kaldırma meselesine gelirsek, değişik
kişilerin dilek ve faaliyetlerinden çok iç ve dış olayların gelişiminin aşamalarına ve
*
Yaş Türkistan, Temmuz - Ağustos 1937, Sayı 92 – 93, Sayfa 28-32.
406
Dergi’nin 92 – 93. Sayısında ve önceki bazı sayılarında Mahmud Muhiti’ye “Mahmud Sicang”
denilmektedir. Sicang General anlamına gelen bir ünvandır.
312
bunlardan uygun bir şekilde istifade edebilmeye bağlıdır. Bu yolda Mahmud Muhiti
gibi bir şahsiyetin rolü bütün Doğu Türkistan muhacirlerini genel bir ülkü etrafına
toplayarak, bazı “davul, zurna siyasileri (magazin siyasileri)” tarafından hayali
planlar kurdurularak yürütülen, milli iş için son derece zararlı havayı (tozu)
yatıştırarak sakin bir milli yol üzerinde normal hareket etme imkanı yaratmakdır. Bu
suretle, fırsat geldiğinde, iç ve dış olayların gelişmesinden azami seviyede istifade
etme yolunu ve imkânını hazırlamaktır. Mahmud Muhiti’ninbu hazırlık esnasında dış
olaylara tesir etme imkânı olmasa da memleketdâhilindeki gelişmelere azda olsa etki
edebilme imkânına sahiptir.
Tabi bizim sırf bir kardeş ve dilektaşlık eseri olarak yazdıklarımız, Mahmud
Muhiti’ye tavsiye veriyormuşuz gibi anlaşılmamalıdır. Biz zaten kendimizde o hakkı
da görmüyoruz… Bu sadece, tarafımızdan bir temenni ve dilektir…
* *
*
Mahmud Muhiti’nin, ülkeden birden bire ayrılması bizi, acaba son aylarda bu
görevi yerine getirmeye vekil olduğunu iddaa etmekte olan, hatta bizim düşüncemize
göre bu şekilde müzakereler yürütmeye hiçbir hakkı olmayan kişiler tarafından,
yürütülen müzakereler ile Mahmud Muhiti’nin kaçışı’nın doğrudan doğruya veya
dolaylı olarak bir bağlantısı var mı? Sorusuyla karşı karşıya bırakmaktadır. Yinede
açıkça söylediğimizde, acaba bu müzakereciler Mahmud Muhiti’nin kaçışını göz
önünde tutmuşlarmıydı yada bu olay birden bire meydana gelerek onlar için de
beklenmeyen bir durum mu oldu? Eğer bu müzakerelerde Mahmud Muhiti’nin
gitmesi tahmin edilebilmişse, Mahmud Muhiti’nin, Doğu Türkistan sınırını geçer
geçmez yaptığı ilk hareketi müzakerecilerin faaliyetleriyle karşı karşıya kalmış
olmadı mı? Müzakerecilerin planı, Doğu Türkistan’ın bir an önce bağımsız bir devlet
olması istikametindeydi ki, bu aynı zamanda hem Sovyet, hemde Çin’e karşı savaş
açmak demektir. Adını bildiğimiz bir kaynaktan aldığımız bir bilgiye göre, Mahmud
Muhiti Gilgit’e gelir – gelmez Çin konsolosu ile görüşerek, onunla Doğu
Türkistan’daki durumu müzakere etmiştir. Bundan anlaşılmaktadır ki, Mahmud
313
Muhiti, hiç olmazsa şimdilik, Çinlilere karşı mücadele etme düşüncesinde değildir.
Bundan, Mahmud Muhiti’nin Doğu Türkistan milli bağımsızlığı aleyhtarı olduğu
sonucunu mu çıkarmak gerekir? Şeklinde bir soru ortaya çıkmaktadır ki, bunun
cevabını biraz detaylı vermeye çalışacağız. Biz şimdilik, Doğu Türkistandaki genel
durumu ve halkın ruh halini iyi bilen Mahmud Muhiti’nin hareketi ile aynı vasıfları
taşıdıklarını iddaa etmeyen kişilerin hareketleri arasındaki farkları görstermek
istiyoruz.
Siyasi mücadelede, bazen kendine aynı derecede düşman ve birbiriyle rakib olan
iki gücü sana karşı birleşmesine fırsat vermemekte gayet önemli bir meseledir. Doğu
Türkistan’da iç ve dış durum başka türlü bir harekete imkân vermediği takdirde buna
benzer bir savaş taktiği yolu tutmak mecburiyeti’nin doğabileceğini de düşünmek
mümkündür.
314
… Biz, 29 Mayıs cumartesi günü akşamı dükkândan çıkıp bağ’a giderken, şehirde
sükûnet hâkimdi. Bağ’a geldik, yemek yedik, çay içtik ve huzurlu bir uykuya daldık.
Bir vakit bağ’ın yakınında oturan kişinin haykırışını işiterek korktum. Çünkü
hükümet tarafından tutuklananları gece gelerek alırlardı. “Neler oluyor?” diyerek
çıktığımda, “Şehirde çatışma var” dedi. Kulak verdiğimizde, gerçekten de güçlü bir
çatışma olduğunu duyarak çok şaşırdık. Saat 02.45’ti şafağa kadar uyumadık.
Bağımız şehire çok yakındır. Saat 9 civarında 20 kadar at arabalı “Üç harfliler’in”
(yani G.P.U) askeri caddemizden kaçarak gitti. o vakite kadar çatışmanın kimler
tarafından yapıldığını bilmiyorduk. Saat 10 civarında adamlar şehirden kaçmaya
başladılar. Ahvali sorduğumuzda, “Yarkent’teki askerler ile Dunganlar birleşerek
şehri aldılar. Şu andaTöşük Dervaze (Deşik Kapı) açık. Biz o kapıdan çıkarak
geldik” dediler. Bu haberi duyarak çok sevindik. Çatışma o gün ve gece durmaksızın
devam etti. “Şehri almışlarsa neden çatışma sona ermedi?” diye sorduğumuzda
“Hükümet askerleri Yeni kapıdayken bugün sabah namazı vaktinde 8 adet hükümet
uçağı kalkarak, şehrin üstünde bir saat uçtuktan sonra gözden kayboldu” dediler.
*
Yaş Türkistan, Temmuz - Ağustos 1937, Sayı 92 – 93, Sayfa 32-36.
316
Pazartesi günü Taş Hoca kurtuldu fakat zavallının kımıldamaya hali dahi
kalmamıştı. Olayı sorduğumda “200’den fazla tutukluyu vurarak
öldürdüler.”dedi.Kendisi hakkında ise şunları söyledi; “Bana ateş ettiklerinde
kendimi attım. Ölü gibi yatarak bekledim, onlar kaçtıktan sonra bende kaçtım” dedi.
Kurşunlardan ölen bazı kişileri yaktılar… Taş Hoca’nın bir eli yandı. “Raci Kari
ile Abdülhalil biçareler’in kimsesi yok, tanınsalar gömelim” diyerek Salı günü
erkenden Karş Akam ile birkaç kişiyi alarak, ölülerin yanına gittik. Fakat ölüleri
tanıyamadık. Feci bir manzaraydı… Cesetler kokmuştu… Karş
Akam“Gidiyoruz,Tanrı bunların imanını selamet etsin!” dedi. Öldürülenler içerisinde
15 kadar misafir de vardı. Raci Kari, Abdülhalil, Abdülvahid Can, Feyz Mahdum,
Hekim Canlar ve diğerleri… Kaşgarlılardan: Hacı Bek Hacım, Abdurrahim Hacım,
Emin Lente, Mehmed Ali Efendi (İstanbul’da eğitim aldıktan sonra dönmüştür) ve
bunlara benzer kişilerdir. “Üç harf”in izin belgeleriDunganlar’ın eline geçmiştir. Az
önce anılan Yarkent olayı sona erene kadar üç bin’den fazla kişi tutuklanacakmış.
Perşembe günü, Rahim Can Kari çocuklarıyla beraber çıktılar. Cumartesi günü
Dunganlar, Yarvak kapısını almışlardı. Perşembe günü “Üç harf”ler geri aldılar.
“Dunganlar kaçtılar” diye haber halimizi perişan etti. Ertesi gün hiçbir çatışma
olmadı. Şaşırarak korkmaya başladık. Şehirden haberler gelmeye başladı. Şehiri
önceden ele geçiren askerler beyaz takke (ak doppı) giymekte olup, ellerindeki beyaz
asa’ya “Fi sebilillah”diye yazılmıştı. Adı geçen askerlerden hiçbirsi hayatta
317
Adı geçen Fedai askerleri buradan alarak Aksu’ya gönderdiler Hüda’ya şükür
ettik. Çatışmanın durmasına sebep olan silahları teslim etme konusundaki görüşmeler
yapılırken, çarşambadan, pazartesi gecesine kadar iki taraf ta şehritalandan korumaya
çalıştılar. Fakat bankadaki parayı Dunganlar alarak kaçtılar. Onlardan kalan dört
tengelik kâğıt parayı halk yağmaladı. Valilik te yağmalandı. Fakat dükkânlara
dokunulmadı.
Şimdi Hindistan’a gönderilen mal ihracetmek mümkün hale geldi. Bütün malların
fiyatını bildiriyoruz…
407
Bay Hacım = Emir Akhundbay, Yeni Sicang (General) = Abdülkerim Mahdum.
319
Berlin teknik yüksek okulunun yol yapım işleri bölümünü bitirmiş olan
milletdaşlarımızdan Fuad Kazak Bey kısa süre önce Doğu Türkistan yolları hakkında
Almanca bir doktora tezi yazmıştı. Doktor Fuad Kazak Bey’in geniş bir kitleyi
ilgilendiren “Doğu Türkistan Büyük Devletler Arasında” isimli bu ilmi eseri genel
olarak Doğu Avrupa’yı, özellikle Rusya’yı ve buna bağlı ve bu devlet’in tesiri
altındaki Asya ülkelerine öğretmek için kurulan bir Alman cemiyeti tarafından
yayınlanarak satışa çıkarıldı.(*)408
Eser 160 sayfa olarak, başlıca iki bölümden oluşmaktadır. 60 sayfadan oluşan ilk
bölümde Doğu Türkistan’ın sınırları, tabiatı, iklimi, yüz ölçümü, halkı, menşei,
Halkın Çin idaresi boyunduruğundan kurtulma hareketleri, 1931 – 1934 yıllarındaki
halk ayaklanmaları, Ziraati, pamukçuluğu, hayvancılığı, doğal zenginlikleri,
madenciliği, imalatı, ticareti ve yolları hakkında bilgiler verilmiştir. Eser’in kalan
100 sayfası geçen yüzyılın 70’li yıllarından buyana büyük devletler’in Doğu
Türkistan’daki sömürge siyaseti hakkındadır. Bu önemli bölümde Rusya, İngiltere ve
Japonya’nın Doğu Türkistan’daki rekabetleri, Doğu Türkistan’ı Batı’da Sovyet
Rusya hükümeti egemenliği altındaki Batı Türkistan ile Güney’de Hindistan,
Doğu’da Çin ile bağlayan yollar ile bu yolların gelişimi, ulaşımı bakımından önem
ve mukayesesi, Doğu Türkistan’ın, Rusya, Hindistan, Çin ve Afganistan ile ticari
ilişkileri konularında önemli bilgiler yeralmıştır. Rusça, İngilizce, Almanca,
Fransızca ve Türkçe yayınlara dayanarak yazılan bu ciddi eserin sonunda Doğu
Türkistan’ın komşu ülkeler ile bağlantısını gösteren bir harita da koyulmuştur.
6 yıl önce yayınlanmış olan Doktor Tahir Şakir Bey’in “Göçebe Ekonominin Ana
Hatları” isimli ilmi eseriyle ("Yaş Türkistan" nın 27. Sayısında bu eserden bahs
edilmiştir) Doktor Fuat Kazak Bey’in bu yıl yayınlanan Doğu Türkistan hakkındaki
*
Yaş Türkistan, Eylül 1937, Sayı 94, Sayfa 38-39.
408
Dr. Fuad Kazak. “Ostturkistan zwischen den Gross mächten”. Ein Beitrag zur Wirtshaftskunde
Ostturkistans. Königsberg (Pr.) und Berlin W. 35. Ost – Europa Verlag. 1937. 160 Seiten Kartoniert
7.50 RM.
320
Toktamış Oglu.
321
Doğu Türkistan sınırında yazılara Kabil üzerinden İdaremize gelen 23. 10. 37
tarihli bir mektupta: “Ergeştam tarafından 11 Rus uçağı gelerek Yenihisar, Yarkent,
Hotan şehirlerini bombardımana tuttu. Yenihisar şehri yerle yeksan oldu. Hatta
ayakta duran bir tane bile duvar göremezsiniz…
*
Yaş Türkistan, Kasım 1937, Sayı 96, Sayfa 31-32.
322
Hotan’ı Türkler birkaç gün savundular. Fakat sonucunda karşılık veremeden geri
çekilmek zorunda kaldılar. Yarkent’i müdafaa etmekte olan Başkomutan Ma Hu-
shan, birkaç gün süren savaştan sonra 500 askeri ile Hindistan sınırındaki Ladah’a
kaçmaya mecbur oldu… Yanına tüfek, mitralyoz (oksaçar) ve birkaç at’a altın
yükleyerek ülkeden ayrıldı. Şimdi Ladah’tadır.
Burada endişe verici bir olayı da yazayım ki; Ma Hu-shan’in Ulu Çat (Ergeştam)
tarafına yerleştirdiği adamı, meşhur, zalim, kana susamış Dungan Ma-dulin, Ma Hu-
shan’e ihanet etti. Kendi askerlerini Ma Hu-shan’e karşı ayaklandırdı. Ruslarla
birleşerek Ma Hu-shan’e karşı propaganda yaptı ve Kaşgar’a Kuzeyden ve Batıdan
gelen Kommünist kuvvetlerine imkân verdi. Bu nedenle Kommünist kuvvetleri
Kaşgar’a girdi. Ruslar Kasiling (General Ma Zhong-ying) adıyla uçaktan şu
içerikteki propaganda sayfaları attılar: Ben Ma Hu-shan’den memnun değilim. Onu
yerinden indirerek, yerine Madolin’i görevlendirdim. Siz O‘na itaat ediniz.”
demektedirler.
323
Doğu Türkistan inkılâbı, basit düşünce ile sadece zalim bölgesel hükümeti
düşürerek, yerine adaletli bir hükümet kurma ve cumhuriyet kanunlarının milli ve
dini yasalarından faydalanma amacıyla başlamıştır. Türkistan’ın bir köşesinde aniden
patlayan bu inkılâp bombasının etkisi Türkistan’ın her tarafını kaplamıştır. Fakat ne
enteresandır ki, bu inkılâbın anlam ve amacı ülkenin güney ve güneydoğu
bölgelerinde değişmiştir. Yani Hotan’da “Celaletülmelik (Yüksek Hükümdar)” tayin
edilerek padişahlık yönetimi kurulmuştur. Kaşgar’da ise Hoca Niyaz Hacı
Cumhurbaşkanı olarak atanmış ve“Cumhuriyet” ilan edilmiştir. Hâlbuki inkılâbın en
başında Urumçi’ye karşı gücü yetmeyen inkılâbçılar, fırsatçı Dunganları ittifaka
davet etmişlerdi. Fakat Dunganların vefasızlığı, verdikleri sözlerinden dönmeleri ve
islami harekette müslümanlığa yakışmayan hareketleri nedeniyle iki taraf arasında
anlaşmazlık çıkarak, kısa zamanda birbirlerine düşman oldular. Bu nazik durumdan
faydalanan Urumçi hükümeti elçiler göndermek suretiyle Türk inkılâbçıları kendi
taraflarına çekebimişlerdi. Genel ValiJin Shu-ren’in kaçma mecburiyetinde
bırakılması ve Sheng Shi-cai’in Nankin nezdinde girişimde bulunarak kendisini
“Doben” (Çinlilerde Genel Askeri ve Mülki Amir) ilan etmesi, bütün bu plandan
habersiz olan saf kişileri inandırmak için yeterli olmuştur. Bu husus aynı zamanda
kana susamış ve vahşi tabiatlı Dunganlar’ın eziyetinden kurtulmak için tek çareydi.
Başlangıçta sınırsız bir hukuku düşünen inkılâbçılar, liderleri Hoca Niyaz Hacı’nın,
Şing Doben tarafıdan “Nencang Buvi Zung Siling”lik (Doğu Türkistan’ın Güney
Bölgeleri Muhafız Yüksek Generalliği) rütbesine getirilmesine çaresizce razı oldular.
*
Yaş Türkistan, Ocak 1938, Sayı 98, Sayfa 28-31.
324
*
* *
Hoca Niyaz Hacı, Urumçi’de Liu Cuşi’nin yardımcısı oldu. Liu,eski rejimden
kalan Doben ünvanını vererek onu“Cuşi” ünvanıyla kukla olarak kullandı.(Sovyetler
Birliği Cumhurbaşkanı Mujik Kalinin’e benzer bir şekilde), “Cuşi”lik Genel Mülki
Vali ünvanıdır. Mesela Jin Cuşi, Jin Shu-ren’in makam ünvanıydı. Buna hükümet
başkanı da denilebilir. Urumçideki genel vilayet idare heyeti yani Sing Cing Fucuşi
başkanlığıdır (Başkanyardımcısı idaresi).
Mahmud Muhiti dirayetli adamdı. Saf yürekli, vatansever, din ve millet sevgisi
çok fazla olduğundan, elindeki askeri tutarak, dönemin özgürlük havasından
faydalanıp askerlerine güncel talim usulleriniverdi ve rakipleriyle barış ve diyalog
yolunu tuttu. Çünkü O, siyasetin kötü tarafını, zararlı noktalarını biliyordu. Biçare
Fucuşi (başkanyardımcısı) orada değildi. Sicang’ın sırra vakıf olduğunu, bundan
*
Yaş Türkistan, Şubat 1938, Sayı 99, Sayfa 28-31.
327
dolayı halkın sevgi ve saygısını kendisine çekmekte olan bu adam’ın günün birinde
kendileri için zararlı olabileceğini düşünerek Urumçi hükümetleri (Çünkü sadece
Urumçi değil, “Mazlum” Milletler’in koruyucusu Rusya Sovyet hükümeti ile Urumçi
bu ülkeyi birlikte idare etmektedir) General Mahmud Muhiti’yi gözden ayırmadan,
gizli siyaset yolunu takip etmeye başladılar.Mahmud Muhiti bunun da farkına vardı,
anladı. Mahmud Muhiti halkına ve yurduna fazlasıyla saygı uyduğundan ve
acıdığından, sükünetle çok sevdiği çocuklarını da bırakarak, sınır dışına çıktı. Kendi
rahatı için değil, devrimde amacına ulaşamadığı, gönlündeki gibi çalışarak ve hizmet
edemediği için, bir ihtimal ileride yurt ve milletime fayda verebilirim ümidiyle
yurtdışına çıktı. Askerlere tavsiyesi: “Siz yine önceki gibi kendi yerlerinizde durun,
Allah kısmet ederse yakında görüşürüz. Din, millet ve vatan sevgisini yüreğinizden
çıkarmayın!” şeklindeydi.
Taci Ahmed.
329
İdareden: Doğu Türkistan mili hareketi hakkında idaremize arka arkaya yazılar
gelmektedir. Bir kısmını basmaya başladığımız bu yazıların içeriği genel olarak
birbirine benzediğinden, mecburen daha önceden alınmış olanları basacağız. Biz
“Derdmen” Efendi’nin yazısının“Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin, Dunganlar ve
Bolşevik Ruslar tarafından gördüğü baskı ve zulümlerden kısa bir örnek”başlıklı
kısmını yayınlamayı uygun gördük.
Bilinmektedir ki, Doğu Türkistan uzun yıllar boyunca, zorba Çinli yöneticiler ve
onların memurları tarafından idareediliyordu. Müslüman Türk halkın sürekli
ezildikleri malumdur. Son dönemlerde vatandaşlarımızın uyanışı ile yurdumuzun
kurtuluşu, halkımızın rahata ermesi, gelişimi ve özgürlüğünü kazanmış insanlar gibi
yaşaması için inkılâb hareketi başladı. Çin’in iç vilayetlerinde haksız kan dökmekte
olan bir miktar Dungan kaçarak Doğu Türkistan’a geldi. Bunlar inkılâbın yarattığı
olumlu durumdan faydalanarak, zorla bizim iç işlerimize karıştılar. Yurdumuzda
hiçbir hakkı ve ilgisi olmayan, tek özelliği kan dökme, yağma ve talan olan bu
yabancılar bizim işlerimize karışarak milli hareketimizin kendi istikametinde
başarıyla devam etmesine engel oldular. Bunların fitneleri neticesinde Doğu
Türkistan, candan nefret ettiğimiz Bolşevik Rusların istilasına kurban giderek, en
kötü felaketlere uğradı. Dunganlar ve liderleri Ma Cung Ying ve Ma Hu-shan
yurdumuzu kan’a boyayarak, lidersiz, rehbersiz ve darmadağan bir hale getirdiler.
Şimdiki büyük atamız General Mahmud Muhiti de nihayet yurdumuzu terk etme
mecburiyetinde kaldı. Bir dergi’nin sayfalarında, bütün felaketlerin sebebi olan,
*
Yaş Türkistan, Şubat 1938, Sayı 99, Sayfa 32-36.
330
10- Büyük kahramanımız General İsmail Bay’ı, Aksu’da hile ile kandırarak
öldürdüler.
11- Milli hareketimize büyük hizmetler eden, Altışehir’i zalim Çinlilerin elinden
kurtaran büyük Gazi General Timur Bey’i hileyle öldürerek, başını kesen de işte bu
hain Dunganlardır.
12- Büyük kahraman, Gazi Şah Mansur ile Nur Ahmed Cenapları’nın
komutasındaki aziz Mücahitleri utanmadan Kaşgar’da kurşunlara nişangâh yaparak
oynayan da bu Dunganlardır.
15- Hotan’a bağlı Tevekkül, İslamabad, Karanlık dağ gibi yerlerde yaşayan
halkın, Dunganlar’ın hareketine razı olmadıklarınıbildirmeleri üzerine 10.000’den
fazla kişinin öldürülmesine, evlerinin yakılmasına ve mal – mülklerine el
koyulmasına sebep olanlar da Dunganlardır.
16- Hotan’a bağlı bölgelerde, demirci, terzi, halıcı gibi zanaatkârlar atölyelere
toplanarak, üç yıldır ücretsiz olarak çalıştırılmakta ve pek çok zulüme
uğramaktadırlar.
17- Hotan halkının altın ve gümüşleri talan edildi. Onların elindeki diğer
mallarına da el konularak servetleri bitirildi. Çünkü halk üç yıldır bütün varını
332
yoğunu hain Dunganlar’ın askerlerine bakmak için harcamış ve viran bir hale
gelmişlerdir.
Dunganlar Kumul, Turfan taraflarında iki yüz miliyon değerinde büyük para
bastırarak dağıttılar. Bu paraları almayan ve bundan razı olmadıklarını bildirenleri
işkenceyle öldürdüler. Kaşgar’a gelerek 500 milyondan fazla kâğıt para basıp, altın
ve gümüşleri toplayarak aldılar. Hotan’da 3 yıl içinde çıkarılan kâğıt paraların hesabı
yoktur. Bu zalim Dunganlar her yerde karışıklık çıkarıp, halkı zorlayarak, sayısız
altın ve gümüşlerineel koyarak, gasp ettiler. Kumul, Turfan, Karaşehir, Korla, Aksu,
Kaşgar, Yarkent, Hotan taraflarında halka vergi koyarak, zorla altın ve gümüşlerini
topladılar. Dunganlar karşısında birlikler at binemez, güzel kıyafetlerini giyemez
oldular. Bu Dunganlar Doğu Türkistan halkının servetini, altın ve gümüşlerini atlara,
develere yükleyerek yurt dışına gittiler. Bu altın ve gümüşlerin bir kısmını kendi
adamlarını Hacca yollama bahanesi ile Hindistan’a çıkararak, yabancı bankalara
koydular. Bizler ise dünyadan habersizliğimizden ve cahilliğimizden, bu Dunganlar
ile birlikte yurdumuzu kurtarıp alacağız diye, kudurmuş köpeklerden beter bu
Dunganlara bakıp, Halkımızın ve yurdumuzun felaketine sebep olduk. Bu soğuk
tecrübeler neticesinde dost ve düşmanı ayırarak, pek çok hasret ve pişmanlık çektik.
Hala da çekmekdeyiz. Artık, başımızdan geçen tecrübelerden ibret alarak, bundan
sonra yabancıların yağlama yalanlarına inanmadan, yurdumuzun kurtuluşu yolunda
kendi gücümüze dayanarak, sarsılmaz bir iman ve niyet ile devam edelim.
KURTULUŞ MÜCADELECİLERİ*
Çok güvenilir bir kaynaktan aldığımız bilgiye göre Raskam tarafında (Doğu
Türkistan’ın Güney tarafında, Yarkend, Poskam yakınlarındagi dağ aralıklarında)
yerli Türk askerlerinin önemli bir kısmı toplanmıştır. Bunlar Urumçi hükümeti’ne
karşı savaşan Türk kuvvetlerinden şimdiye kadar teslim olmayan bir kısımdır.
*
Yaş Türkistan, Şubat 1938, Sayı 99, Sayfa 36-38.
334
düşünüyoruz. Çünkü göz yummanında bir haddi olur. Hususen böyle bir hareket,
Doğu Türkistan’ın Güneyinde başlanyan önceki kalkışmalara denk getirilerek
yapılsaydı, bir ihtimal amaca erişilirdi.
Kansu – Sucu’dan 19. 12. 37’de verilen bir mektuba göre, Kansu’nun Batı
bölgesinde, yani Türkistan sınırına bitişik “Dunghang” adındaki yerde, Urumçi
Sovyet hükümetine karşı olgan Türk askerleri ile Dunganlardan oluşan 3000 kişilik
bir kuvvet toplanmıştır. Mektupta bu kuvvet hakkında ayrıntı verilmesede, biz bu
kuvvetin hala esaretten kurtulmak için mücadele etmekte olan mücahitlerin bir kısmı
olduğunu tahmin ediyoruz. Şu anda o bölgenin durumu ile mcahitlerinkalkışması
arasındaki münasebet hakkında fikir yürütüyoruz. Çünkü bugün Nankin,“Deniz’e
düşen yılana sarılır” denildiği gibi, kendisine dost olarak Sovyetler’e kendisini teslim
etti. Sovyetler onlara yardımını değişik yollardan ulaştırdığı için Doğu Türkistan
yolu ile de göndermekteymiş. Önceden başlanan hazırlıkların pek çok şekilde yeni
faaliyetini duymaktayız. Doğal olarak Nankin Urumçi hükümetini kayırmaktadır.
Ona karşı olan kuvvetleri de kendi düşmanı olarak görmektedir. Acaba şimdi
Dunghang’a giden bu kurtuluşçu kuvvet, Batıdan takib eden Urumçi Sovyet kuvveti
ile Nankin arasında nasıl bir durumda kalır?
Emin Vahidi.
335
Asırlar boyunca Çin zulmü altında ezilen biz Doğu Türkistan Türkleri, Çin’in
baskıcı yönetimine daha fazla dayanadığımızdan, 5 yıl önce Kumul ve Turfan
şehirlerinde milli direniş hareketine başladık. Bu ayaklanma bir inkılâp şeklinde kısa
süre içerisinde Türkistan’ın her tarafına yayıldı. Açık olan bir gerçeği itiraf etmek
lazımdır ki, çok kan dökülmesinden ziyade, hareket için gerekli ve zorunlu olan
amaç belirlenmemişti. Harekete belirli bir amaçla başlanmadığından, bu dönemde
halk çeşitli fikir ve duyguların arkasına takıldı ve hadiseler aldığı şekle göre
sonlandı. Uzun yıllar süren esaret devri milli şuur ve milli gayemizi bozarak, bizi
felakete sürüklemişti.
Halkın ruhuna uygun bir akım devam etti. Bu akım, islami hareketti. Bunun
neticesinde “Müslüman kardeşlerimiz” denilerek, Dunganlar’ın harekete dâhil
olmasına müsaade edildi. Dunganların dâhil olmasıyla Doğu Türkistan meselesindeki
amaçlarda farklılıklar meydana geldi. Bazılarımız bağımsızlık diyerek
ayaklandığımız halde, bazılarımız muhtariyet, bazılarımız hükümet’in zalim
memurları değiştirilirse Çin Cumhuriyeti’nin bir parçası olarak yaşarız
düşüncesindeydi. Bir bölümümüz ise bağımsız bir hanlık vücuda getirmek için
hareket ettik. Dunganların gayesini bilmek mümkün değildi. Çünkü onlar vatanları
Kansu’dan çıkmalarından itibaren inkılâbın sonuna kadar yağmayla meşgul oldular.
Bunlar’ın dili hatta örf ve adetleri Çin ile aynı olduğundan kendilerine zararı
olmaması şartıyla Çin taraftarı olarak görünmekteydiler.
*
Yaş Türkistan, Mart 1938, Sayı 100, Sayfa 18-24.
336
409
(*) Adı geçen 5 millet: Çinli, Mançu, Tibetli, Moğol ve Türkler’den ibarettir.
337
sözde Nankin’e bağlı bir ülke, gerçekte ise Kızıl Ruslar’a satılan bir hükümet
olduğunu biliyorduk. Bir taraftan Dungan Genrali Ma Zhong-ying, diğer taraftan da
Sheng Shi-cai arasında sıkışıp kaldığımızdan, özellikle Ma Zhong-ying’in halk’a
yaptığı zulüm bizi hain Şing ile birleşmeye mecbur etti. Ma Zhong-yingkaçarak,
Kaşgar’a oradan da Rusya’a gitti. Askerleri Ma Hu-shanadındaki bir kişiye itaat
ederek Hotan’a geçti. Hotan’da yetenekli oldukları meslekleri olan yağma, talan ve
katliamlara devam ettiler.
Urumçi’de bir hükümet teşkil edilmişti. Ruslar’ın yardımıyla “Doben” (Vali) olan
hainSheng Shi-cai, Liu adındaki kara cahil bir Çinliyi “Cuşi”(Hükümet Başkanı) ilan
ederek, O’na hükümet adına istediklerini yaptırmaktaydılar. Hoca Niyaz
Hacım“Cuşi”ye yardımcı olarak görevlendirilmişti. Mahmud Muhiti’yi yerli Türk
askerlerine komutan yaparak, Kaşgar’a General Cin Yi’nin yardımcısı olarak
Kaşgar’da bıraktılar. Kumullu Yolbars Bey ile Altay Kazaklarının Önderi Şerif Han
Kumulve Altay bölgelerinin muhafızı,Niyaz Bey Aksu vilayetinin koruyucusu olarak
atandılar. Artık Türkistan inkılâbı sona erdi. Ruslar;“Ezilen millete yardım etmek
bizim görevimizdir, dinde özgürlük, milli kalkınmada serbestlik için size yardım
edeceğiz” diyerek kolayca içimize girebildiler. “Doben” den başlayarak “Sicang”a
kadar bütün önemli mevkilere müşavir olarak Rus Generalleri getirildi. Çeşitli
bahanelerle Rusya’da eğitilen yerli Türkler ülkemizin en ücra köşelerine kadar çeşitli
bahanelerle atandılar.
başka başka millet olduğu görüşü hangi ülkenin kötü ve lanetli yadigârı olduğunu
açıkça söylemeye gerek var mı? Diğer milletler de benzer durumdadırlar.
Urumçi hükümeti Kaşgar’a nüfuz ettikten sonra yüzünden perdeyi biraz kaldırdı;
6 maddelik ilkesini (6 Şiar) ilan etti. O maddeler’in biri Sovyetler Birliği Hükümeti
(Şurâlar hükümeti) ile dostluğu korumak; yine başka bir maddesi ülkede mevcut
olduğu iddaa edilen 14 millet hukukta aynıdır; üçüncüsü emperyalistlere karşı
durmak. Sovyetler Birliği ile dost olmaktan sonra bu maddeye gerek yoktur, belki
göstermelik olarak ortaya atılmıştır.
Özetle Urumçi hükümeti’nin 6 maddelik dâhiyane ilkesi acayip bir haldi. Bunu
kabul ettik. Ne olursa olsun anlaşma yolunu tuttuk. Bazı idari organlarının
yardımcılıklarını yerli Türklere verdiler. Bunu da fazla gören vicdansızlar, maalesef
kendi içimizden çıktı. Zaten mesul makamlarda neden yerli Türklerden kimse olmadı
şeklindeki soruya Çinliler: “Sizler okumamışsınız; önce okuyun, yetişin, ondan sonra
mesul makamlarda olursunuz” diye cevap verirlerdi.
İmansız bir kişi utanmadan: “Hükümeti biz yerlilere vermek, hazineyi hırsızlara
teslim etmeye benzer. Şimdiki hükümet’in bütün ilkeleri ve söylemleri Kuran-ı
Kerim’e uygundur. Her kim bu hükümet’e hıyanet ederse, Kuran’a hıyanet etmiş
olur” diyerek, Kuran’dan bir kısım ayetleri yazarak broşür neşr etti. Kendi halkını
rüsva etmek için çalışan böylesi hain, vicdansızlara hükümet tarfından büyük hürmet
edildi.
Ülkenin Merkezi Çin Hükümetine bağlı olduğu ilan edilmesine rağmen, Nankin’e
öğrenci göndermeyi kabul etmediler. Ayrıca diğer ülkelere öğrenci göndermeye izin
vermemek için gösterilen bazı sebepler şunlardı; Bir ülkede vazife alacak kişiler
farklı ülkelerde okursalar, her biri kendisinin okuduğu ülkenin usülünü uygulamak
isteyecektir. Bu şekilde uyum sağlayamayan kişiler arasında anlaşmazlıklar meydana
gelecektir. Nankin’deki bozuk idarenin sebebi, görev başındaki kişilerin farklı
ülkelerde tahsil görmüş olmalarının sonucudur. Türkistan’a faydalı olan ülke sadece
Sovyetler Birliği’dir. Bunun için buranın öğrencileri sadece Rusya’da okusunlar,
denilmekteydi.
Bu nasıl fikir? İlmi mi? Her halde bunların bu şekildeki sözleri insanın fıtratına,
doğal olarak zorluk meydana getirmesi gibi insanın düşüncesine ve zihninde de
sorunlar yaratmaktadır. Kendi içimizden de böyle sözleri söyleyenler görülüyor olsa
da, onlar kendi sözlerinin ne ifade etmekte olduğunu anlamadan söylüyorlar. Bizim
aydın zümremiz, Mahmud Muhiti’nin liderliği ile mevcut olan okulları takviye etmek
ve bu okullarda imkân dâhilinde yüksek gayeli, milli şuurlu kişiler hazırlama yoluna
giriştik. Halk Urumçi’ye inanmamaktaydı. Bir taraftan Çinlilerin zorunlu okulları
ters etki yapmaktaydı. Onun için halkın okula rağbeti yoktu. Okul pek revaş
görmemekteydi.
Mahmud Muhiti’nin isabetli bir yol göstermesi, halk arasında O’na olan inanç ve
yürekten bağlılık sayesinde, devamlı vaaz ve teşvik sonucunda, okul hevesi uyandı;
rağbet arttı. Her tarafta okullar açıldı. Adeta halk birbiriyle okul meselesinde yarışa
girdi. Okulların ve öğrencilerin sayısı günden güne arttı.
Urumçi “Okul açılsın” dedi. Fakat bu halkın özgürlük için kaynayan kanını
soğutmak amacıyla söylenen bir sözdü. Gerçekte Urumçi okul açılmasına razı
değildi. Kaşgar’da milli ve dini şartlara uygun ilmi bir hareket yürüttük. Halka güven
telkin eden şey okulların kendi zihniyetine uygun olmasıydı. Sonra Urumçi okullara
340
sahip olma fikrine düştü ve bir program gönderdi. Programda ilk ve orta dereceli
okullarda Çince ile Rusça okutulması yazılmıştı. Zorunlu olarak uygulanması
emriyle gelen bu program, Urumçi’deki idarecilere yaranmak için hazırlanmış bir
program olduğundan, Kaşgar’da hoş karşılanmadı. Bunun etkisi hemen görüldü.
Öğrenciler dağılmaya başladı ve yine millete kendisini lider yapan Mahmud
Muhiti’nin müdahalesiyle bu program bir müddet ertelendi ve öğrenciler eğitime
devam ettiler. İlmi bakımdan ve uygulama yönünden Urumçi’de hazırlanan bu
program çok olumsuz ve basitti. Kaşgar’daki Darülmuallimin ile ortaokullarda,
Çince dersi verebilecek bir öğretmen bulunamamasına rağmen 100’ün üzerinde
ilkokul için Çince öğretmeni nereden bulunabilirdi. Özetle daha yeni okumaya
başlayan küçük çocuklara, Rusça, Çince gibi zor ve yabancı dilde eğitim vermek,
bunları zorlamak, ürkütmek eğitim ve öğretim bakımından doğru değildi. Bunu
Urumçi’deki efendiler düşünemediler.
(Devamı var)
Emin Vahidi.
Lahor, Ocak 1938.
341
Resmi açıklamalara göre 2 yıl içinde Doğu Türkistan’da 120 000 çocuğun
okullara kaydedildiği yazılmakta ve bunun 90 000’i Kaşgar vilayetinde olduğu
bildirilmektedir. Bu önemli haberin kendisi de Mahmud Muhiti’nin halk arasında
büyük güven ve sevgiye sahip olduğunu göstermektedir. Urumçi hükümeti bu
okulları kendi resmi devlet okulu olarak saymadığından hükümet tarafından hiçbir
şekilde yardım edilmemekteydi. Okulları halk kendi imkanlarıya açıp, malzemelerini
de yine kendisi tedarik etmişti. Okulların öğretmen ve diğer gereksinimleri ise halk
müesseseleri tarafından temin edilirdi. Öşür, zekât ve bağışlar bu okulların devamı
için sarf edilirdi.
*
Yaş Türkistan, Nisan 1938, Sayı 101, Sayfa 52-55.
342
Biz kendi yurdumuzu, ülke şartlarına ve kendi varlığımıza uygun bir şekilde
yönetebilecek bir hükümet istiyoruz. Halkımızın ruhuna ve isteklerine uygun
olmayan okullar, yönetim ve hükümet bizim değildir; zorla yaptırılmıştır. Milletin
343
Emin Vahidi.
Lahor, Ocak 1938
İdare: Doğu Türkistan milli faciasına dair dergimiz’in son sayılarında basılan
makaleler üzerine, gelecek sayıda ayrıca duracağız. İdare.
344
Bir mücadele hareketi ortaya çıktığı zaman, meydana gelmesi muhtemel tahribat
ve verilmesi muhtemel kurbanlar üzerine düşünmek olmaz. Suya atılan bir kişi kürek
çekmeyi düşünmediği gibi, milli kurtuluş mücadelesine atılan bir millette mal, can ve
kurban verilmedikçe, hürriyet ve bağımsızlığını kazanabileceğini düşünemez.
*
Yaş Türkistan, Mayıs 1938, Sayı 102, Sayfa 2-6.
345
Bu ise tarihte benzeri yapılmayan ve yapılması çok zor olan bir olaydır. Doğal
olarak bu şartlar altında başlanan inkılâp hareketinin güzel bir sonuca ulaşmasını
beklemek olmazdı.
Taci Ahmed ve Emin Vahidi Efendilerin yazılarında temas edilmekte olan üçüncü
önemli nokta, halkın eğitimi meselesidir. Hareketin başladığı dönemde Doğu
Türkistan’ın büyük halk kitlesinin çoğunluğu tamamen okuma-yazma bilmez bir
durumdaydılar. Genellikle dini bilgi sahasında yetişen lider ulema tabakası “Bütün
Müslümanlar kardeştir” ilkesiyle başlattıkları Dungan“Müslüman kardeşler”le ittifak
hareketi çok acı bir şekilde neticelenince kısmen itibarlarını kaybetmiş oldular.
Doğu Türkistan Türkleri milli kurtuluş mücadelesi ağır engellerle karşılaştı. Fakat
ölmedi, sadece ara verdi. Onun bu hale gelmesi yukarıda işaret ettiğimiz gibi, Taci
Ahmed ve Emin Vahidi Bey’lerin makalelerinde bütün derinliğiyle görünen
347
Tanrıya inanın, dinde sağlam olun ve ona hürmet edin, bütün müslümanları din
kardeşi olarak görün. Fakat siz bununla müslüman kardeşlerinizi her zaman siyasi
mücadele de Tanrı’nın vermiş olduğu müttefikleriniz diye düşünerek aldanmayın.
Eğitim ve öğretim, bilgi, iyi bir siyasi ve teknik hazırlığın, bugünkü şartlarda
mücadelede başarıya ve dilediğimiz milli bağımsızlık ve hürriyete ulaştıracağını
anlayarak, inançla o yolda yürümemiz gereklidir.
Giriş
Doğu Türkistan olaylarını hemen hemen bütün Türk – İslam dünyası derin bir
ilgiyle takip etti. Fakat oların Doğu Türkistan’a fiili bir ilgi ve katkısıgörülmedi.
Doğu Türkistan kendi başına, yalnız olarak çırpındı ve uğraştı. Baltaklığa saplanan
bir kişi gibi her hareketi biraz daha boğulmasına sebep oldu. Sonuçta bugünkü
akıbetine uğradı!...
*
Yaş Türkistan, Mayıs 1938, Sayı 102, Sayfa 6-16.
349
yarısı, Türk Dünyası için yüreklerde kara bir tarih ve ana yurdu kaybetme itibariyle
kaygı dolu bir devir olarak kaldı…
Çin ile Türkler arasında olan daimi ve tarihi mücadelenin başlaması çok eski bir
olaydır. Çin’in eski başkenti Pekin’i kuran Türklerdir(*) 410. Çin ülkesini tamamen
islamlaştırıp, Taç ve tahtına sahip olan Türklerdi. Birçok kez galib ve mağlup olarak
yaşamına devam eden bu komşu ülke ile daha sonraki zayıf zamanlarında başlayan
mücadele 3 – 4 yüzyılı buldu. Çinliler Doğu Türkistan sınırlarını aşarak ülkenin bazı
bölgelerini işgal etmeye başladılar. 18. yüzyılın sonlarında hayli ilerleyen bu işgal
1877’de Yakub Bey Bedevlet Hükümetinin imha edilmesiyle tamamlandı. Çinliler
idareci sıfatında ülkeyi idare edenler olarak sayıları gayet az olduklarından yerli
halka karşı sürekli korku ve endişe içindeydiler. Bir taraftan askeri güç, zor kullanma
ve şiddet, diğer taraftan halkın maneviyatını yok etme ve birkaç kişinin fikren bir
araya gelememesini temin etmek için sürekli nifak tohumları ektiler. Bu tarihlerde,
Batı Türkistan’da işgalini tamamlayan ve buraya bir hayli yerleşen Rusya’nın iştahı
artmış ve Doğu Türkistan’ı da ele geçirme hazırlıklarına girişmişlerdi. Yakub Bey
Bedevlet hükümeti yıkıldıktan sonra, Ruslar Doğu Türkistan’ın kuzey kısmını yani,
“Çöçek” ve “İli” vilayetlerine asker sokarak istila ettiler. Daha sonra Çin ile bir
anlaşma imzaladılar. Bu anlaşma gereğince, bazı çıkarlar karşılığında bu vilayetleri
1881’de Çin’e geri verdiler. Fakat bununla, Rusya’nın Doğu Türkistan’a sahip olma
hayali aklından çıkmadı. Belki de Çinlilere geçici olarak güven telkin etmek için
böyle davrandılar.
ülkenin güneyindeki meşhur Taklamakan çölü hayli büyük bir yeri işgal etmektedir.
Bu eski Türk ülkesinin, antik Türk eserleri, toprak altında kalan şehirleri daima
arkeoloji heyetlerini kendisine çekmekte, tarihi, ilmi vekültürel araştırmalara sahne
olmaktadır.
gayrı müslim halkın yerli Türk – İslamlar ile her konuda ilişkileri soğuk ve uzaktır.
Çinliler büyük şehirlerde çoğunlukla ikinci bir şehir meydana getirerek, bu
Yenişehirleri kendilerine tahsis etmişlerdir. Bu şehirlerin etrafı gayet sağlam surlar
ile çivrilidir. Bu suretle Çinlilerin Türklerden duydukları endişelerini azaltmaya
çalışmışlardır.
Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerinin dini İslam olup, mezhep itibariyle hepsi
Sünnidir. Çoğunluğu teşkil eden bu Türkler ülkenin sahibi olduklarını unutmadan,
esaretin zulmüne, Çin memurlarının haksız hareketlerine dayanamayarak galeyana
gelerek, çok çabuk bir şekilde ayaklanmalartertip etseler de bugüne kadar kesin bir
sonuca erişememişlerdir. Acayib bir durumu kayd etmek lazım ve zaruridir ki, o da
bütün bu ayaklanmalardaki başarısızlıkların sebepleri incelenirken, Türkler’in Çin’e
karşı ayaklanmalarında Dunganlar’ın işe karışmaları söz konusu ayaklanmaların
Türkler’in zararına sonuçlanmasına sebep olduğunun tarihen sabit olduğu görülür.
Dunganlardaki bu acayib ruh halinin tetkiki ve tahkikini bu konu ile meşgul olanlara
havale ediyoruz.
353
Çin taç ve tahtına sahip olan “Mançu” hanedanı’nın son padişahı Hsuan Tung’un
2 yıl süren hükümdarlığı döneminde meydana gelen devrim hareketi sonucunda
1911’de saltanat sona erdi. Asırlar boyunca hanlık, hakanlık sistemi ile idare edilmiş
olan Çin ülkesi bu tarihten itibaren Cumhuriyet sistemiyle idare edilmeye
başlanmıştır.
İmparatorluk döneminde Çin esareti altına giren ve yüzü hiç gülmeyen yerli halk,
hak ve adaletin ne olduğunu bilmeyen zalim, baskıcı ve rüşvetçi memurlar tarafından
yönetilmişlerdir. Türkler bu cehennemi hayat şartlarının Cumhuriyet idaresinin
kurulması sonucunda birazda olsa değişeceğini ümid etmişlerdi. Bilim ve eğitim
ülkenin imarı ve gelişimi, yol, ticaret, halkın refah ve selameti itibara alınır diye
düşünmekteydiler… Heyhat!... Halk boş beklenti içinde kaldı. Ümid ettiği şeyler asla
olmadı.
Şayet yönetici mevkisinde bir memurun yanına Müslüman Uygurlardan bir kişiyi
görevlendirecek yada teşkil edilen askerlerinarasına koyacak olsalar, İslam ve Türk
terbiyesiden mahrum, Kumarbaz, uyuşturucu bağımlısı gibi ahlaksız kişileri bularak,
onları tayin ederlerdi. Küçük ve üzerinde durulmayan günahlar için bütün mal-mülk
ve herşeylerinden daha kıymetli olan çocuklarından ayrılan, bütün ömrü zindanda
geçen yada gözü kör edilerek, dünya ışığından mahrum edilen kişilere Doğu
Türkistan Türkleri arasıda çok rastlanır!
Her şehirde okullar açılmakta, babalarından zorla alınan çocuklara Çince isim
verilmekte ve Çin terbiyesine sokularak, onları tamamen Çinleştirmekteydiler. Bu
okulların bütün ihtiyaçları bölge halkının üzerine yıkılırdı. Her tarafdaki Çin
memurları misyonerlik görevini yapmakta olup, küçük çocukları zorla Çinlileştirmek
istiyorlardı.
Kara tarihin bu feci ve insanlık dışı günlerini bu şekilde geçiren müslüman Türk
kardeşlerimiz ırki soyluluklarını ve dini sağlamlıklarını kaybetmediler. Ağır baskıya
rağmen, Çin hükümeti’nin çeşitli olumsuz hareketlerine karşı durdular. Öldüler.
Fakat emel ve gayretleriden dönmediler!...
355
Halk o kadar gafil bırakılmıştır ki, sadece yurt dışında olan olaylardan değil,
Çin’deki durumdan da habersizlerdi. Hac ve ticaret bahanesiyle Hindistan, Merkez
Çin ve Rusya’ya giden kişilerin, az çok gözleri açılarak, dünya’nın genel durumuyla
ilgili bilgi almaya başlamalarıyla, isyanlar ve bu isyanların etkisiyle azda olsa
bilinçlenip ve toparlanmaktaydılar. Yenileşme hareketleri de bu kişiler tarafından
başlatılmaktaydı. Türkistan’da, merkezi Çin’de İmparatorluk yönetiminin yerine
cumhuriyet kurulduğunu bu aydın tabaka halka gizlice duyurmaya başladılar. Bu
konuda halkı aydınlattılar. İşte o dönemde kendi aralarında bazı hareketlere girişme
hayali konuşulmaya başlandı. Cumhuriyet yönetiminin Türkistan’da da bazı etkileri
olur ümidi de bu halk tabakası arasında fazlasıyla yayılmıştı. Hükümet memurları
halka kendilerinin de güvenmediklerifayda etmeyen cumhuriyet idaresi hakkında
doğru bilgi vermiyorlardı. Bu yönetim şeklinin; hak, hukuk, adalet, eşitlik gibi
sadece sözde olan ilkelerini ilan etmekten de çekinir ve bunu gizlerlerdi. Barış içinde
ve kendilerine itaat ederek yaşamayı tavsiye edip, “Cumhuriyet - hakana sadakattir”
diye anlatırlardı. Bu dönemlerde, yani 1912’de, Kumul’da (Kansu sınırında, Doğu
Türkistan - Nankin yolu üzerinde önemli bir yer olan “Hami”, Kumul’da yer alan bir
Çin şehridir. Bu dağlık arazinin halkı, mücahit Uygurlardır). “Timur Halife” isyanı
meydana geldi. Urumçi’de bu dönemde Geçici Genel Vali Cang Cung, Genel Askeri
Vali iseYang Tsen Hsin adında bir Çinliydi. O, Kumul’daki Timur Halife isyanını
bastırarak, kendisinin asıl Cang Cung “Genel Vali” yapılması için halkı zorunlu
olarak Merkez Hükümet’e müraacat ettirdi. Bunun sonucunda Merkez (O zaman
merkez Pekin’di) Yang Tsen Hsin’i Genel Vali makamına getirdi.
olduğunu aklına bile getirmeden önemli işe girişti. Aynı tarihte, yani 1912’de
Türkistan’ın Batı kısmında, “İli” vilayetine bağlı “Küre”de cumhuriyet taraftarı
Sosyalist Çinlilerden duyulanlara ve görünen iddaalara göre, müslüman Türk yerli
halkın taraftarı olan Yang Zen Şiv liderliğinde bir isyan başladı. Fakat bu isyan da
Yang Cang Cung’un başarısıyla tamamlandı. Bu suretle Doğu Türkistan’ı içeriden
ele geçiren Yang Cang Cung olağan üstü bir ustalıkla iç idareyi kendi yoluna
koyarak, dış siyaset ile meşgul oldu. Bu Yang siyaseti’nin önemli tarafı iktisadi
açıdan Rusya’ya bağlı olan Türkistan’ı tamamiyle Rus iktisadı kucağına atmış
olmasıdır. Onun, sırf kendi şahsi menfaatini düşünerek yaptığı bu hareketinden
dolayı Türkistan, en tehlikeli uçurumla karşılaştı. Yang ticaret işlerinde Rusya’ya
geniş imkânlar verip, kendi taraftarı Konsolosları tayin etmekle işe başladı. Kendi
oğlunu Doğu Türkistan’ın Kuzey sınırlarına yakın, Rusya’ya bağlı, Batı Türkistan’ın
“Semey” şehrine Konsolos olarak görevlendirdi. Onun konsolos olan bu oğlu Türk
tüccarlarının haklarını korumaktan ziyade, babasının Tenzin’e göndermekte olduğu
malları için uğraşmaktaydı. Siyaset ustası olan “Yang Cang Cung” Türk olmayan
unsurları daima kendi yanına alıp, onlara makam vermek suretiyle kendisine taraftar
yaptı. Doğu Türkistan’ın aydın zümresi okul ve matbaa işlerine girmek istese, derhal
ustalıkla engel olmaktaydı. Çok hilekâr olan bu vali’nin döneminde, Doğu
Türkistan’ın Güneyinde ve Turfan’da yeni usüllere uygun okullar açmaya teşebbüs
edildi. Araya nifak sokup, Çincenin de öğretildiği ortak dille eğitim veren okullar
açma meselesini ortaya koyarak, müslüman çocuklarına “Kung – Zi” Put’a tapmayı
teklif etti. Türk – İslam ahali doğal olarak buna razı olmadı.
1928 yılına kadar Türkistan’ı keyifine göre bir yöntemle yöneten Genel Vali Yang
Cang Cung, Merkezi Çin ile vilayet’in bağını ve ilişkisini kesip, kendi çalışma
sisteminin temellerini attı ve Türkistan’ı ekonomik yönden tamamiyle Rusya’ya
bağladı. Ülkeyi kendi bildiği gibi yönetip, yağmacılık, baskı ve zulmü haddinden
fazla bir şekilde uyguladı. Yang Cang Cung 1928 yılında, Fen Yuvan Nan eliyle
öldürüldü. Çin’de cumhuriyet ilan edilmesinin üzerinden 17 yıl geçtiği halde bu
yönetim sisteminden zerre kadar menfaat görülmediğini gören Doğu Türkistan halkı
kendi şansınınhazırlayacağı tesadüfleri beklemekteydi.
(Devamı var)
Mecdeddin Ahmed.
Bombay Mart 1938
358
Yang Cang Cung’un uğursuz bedenini ortadan kaldıran sosyalist Fen Yuvan Nan,
doğal olarak Jin Shu-rentarafından da tehlikeli olarak görülmekteydi. Bu nedenle;
“Merkezi Çin Hükümet’in Doğu Türkistan vilayeti hükümet başkanı Yang Tsen Hsin
Cenaplarını öldürme cüretini gösteren hain Fen, tutuklanarak idam edildi”. Çin
Merkez Hükümeti, bu hizmetine karşılık Jin Shu-ren’i vilayet hükümet başkanı
olarak görevlendirdi. Zavallı merkez vali tayin etmekten başka bir işe karışamazdı.
Çünkü merkezin dediği yapılmaz ve hükmü geçmezdi… Zaten çoğu meseleyi
merkez bilmezdi.
Yang Zen Şen’in sonraki günlerde Genel Vali’lik görevi, Cuşi “Yani, Eyalet
Hükümet Başkanlığı” ünvanı ile değiştirildi. Bu suretle Cing Şurin hükümette “Jin
Cuşi” adıyla anılmaya başlandı. Bu uğursuz adamın eyalet hükümet başkanlığı
makamını işgal etmesi, elini kana bulama (yani Fen’i öldürmek) yoluyla oldu. Onun
kısa süreyle devam eden yönetimi gerçekten şiddetli oldu. “Yang” kibirle, hile ve
kurnazlıkla şiddeti ayarlayarak işlerini gördüğü için çoğu konuda halk aldandı. Fakat
Cing, şiddetten çekinmeden ve zor kullanmaya cüret ettiği için, 1929 yılında çıkan
ufak tefek ayaklanmalar olağanüstü bir acımasızlıkla bastırıldı. Günahsız insanları
öldürtme ve öldürme halkı günden güne daha da öfkelendirdi. Irz ve namusa tecavüz
şeklini alan zulüm, İslam terbiyesine sığmayan teklifler sonunda Doğu Türkistan
Mücahitlerinın, “Ya istiklâl Ya ölüm!” diyerek isyan etmelerine sebep oldu.
*
Yaş Türkistan, Haziran 1938, Sayı 103, Sayfa 5-11.
412
Başlangıcı "Yaş Türkistan"ın 102. sayısındadır.
359
İşte tam bu sırada, yani 1931 yılı başlarında yine Kumul’da ayaklanma başladı.
Jin Shu-ren bu ayaklanmayı büyük bir korkuyla karşıladı.
Yang Tsen Hsin döneminde Rusya ile başlayan ilişki ve iktisadi bağ dahada
güçlendi. Bolşevik Rusya’nın, konsolosları ve konsolosların olmadığı bölgelerde ise
kurulmuş olan ticari firmaları aracılığıyla yürüttüğü kapalı siyaset sayesinde uğursuz
hayali Türkistan’ın her tarafına yayılmaktaydı. Doğu Türkistan’a yabancı bir devletin
sahip olması yada bu ülke’nin Bolşevikleşmesi, Yang’ı da Cing’i de ilgilendirmezdi.
Bunlar sadece kendi cepleri için uğraşır ve kişisel çıkarları için müslüman Türk halkı
ezerlerdi.
Yang’ın yerine Cing’in gelmesi hayırlı bir değişim olmadı. Bundan Türkistan’a
bir fayda gelmedi. Sadece baskı arttı. 1931 ayaklanması günden güne güçlenerek,
Türkistan’ın diğer bölgelerine de yayıldı. “Mahalli ve önemsiz bir ayaklanma” olarak
yapılan yorumlar boşa çıktı. Jin Shu-ren hükümeti kendi gücüyle bu ayaklanmayı
bastıramadı. Jin Shu-ren, dostu Rusya’ya müracaat etti. Zaten bu işi bekleyen,
hazırlıklı ve bütün hareketi yakından takib etmekte olan Bolşevik Rusya, gereken
tedbirleri aldı. Bir müddet önce Nankin’den Urumçi’ye gelmiş olan, kurmay subay
Sheng Shi-cai’i Ruslar kendilerine daha yakın görürlerdi. Çünkü Ruslar, Onun siyasi
fikirlerini daha uygun bulurlardı. Ya da Ruslar, Onu kendilerine uygun bir kişi
yapmışlardı. Sheng Shi-cai, Cing tarafından ayaklanmayı bastırmak için yollanan
360
askeri gücün başına geçirildi. Yani Ruslar’ın hazırladığı planlara uygun olmayan Jin
Shu-ren, Rusya üzerinden Tenzin’e gönderilecekti. Her türlühazırlıks yapıldı. Jin
Shu-ren 1933 yılı başlarında Rusya yoluylaÇin şehri Tenzin’e gönderildi… Böylece
Doğu Türkistan’ın kara tarihinde bir devir sona erdi… Olağanüstü vahşi, haddinden
fazla zalim olan Jin Shu-ren yönetimden uzaklaştırıldı, yerine “Doben” (Doben =
Askeri Vali) ünvanıyla Sheng Shi-cai’in ve Cuşi (Cuşi – Vilayet Hükümeti Başkanı)
namıyla Li isimli birisinin atanması bahtsız Doğu Türkistan’ın tarihinde yeni bir
uğursuz devir açtı.
Cing, Türkistan’ı karışıklıklar içinde bırakıp kaçtı. Yang Tsen Hsin Türkistan’ı
iktisadi yönden Rusya’ya esir ettikten sonra öldürüldü. Jin Shu-ren ise Türkistan’ı
Rusya’ya siyasi ve idari bakımdan bağlayarak kaçtı. Onun Nankin’in bilgisi olmadan
Ruslarla yaptığı siyasi ve iktisadi gizli anlaşmaların tamamı Türkistan’ın zararınaydı.
Yang Tsen Hsin, her zaman Merkez Hükümeti aldatarak iş yürütmüştür. Jin Shu-
ren de Merkezi aldattı. Şimdi bu uğursuz yönetime varis olarak, kendisini askeri vali
yaptırmak için halkı Merkez’e müracaat ettiren, Sheng Shi-cai, sözde Merkez’e bağlı
olduğunu söylese de gerçekte işlerini Batı komşusu ile yürüttü. Şunu da ayrıca
söyleyelim ki, Eyalet Hükümeti Başkanı makamını işgal eden Li’nin elinde hiçbir
yetki yoktur ve bir kukla gibi, tamamiyle Sheng Shi-cai’e bağlıdır. Bugün Sheng Shi-
cai askeri vali makamıyla Doğu Türkistan’da bir diktatördür!
Özetle, Yang ile başlayan Rusya’ya yakınlık siyaseti, Cing zamanında daha da
kuvvetlenerek, nihayet Şing döneminde olgunluğa erişti. Doğu Türkistan,
Mogolistan’ın 1923 yılındaki halinin arifesinde durmaktadır. Bugün Doğu
Türkistan’da yürütülen siyaset ve takip edilen yönetim şekli, en ilkel kişinin de
dikkatinden kaçmayacak şekilde açık bir benzerlik göstermektedir. Yani, Doğu
361
Türkistan’daki yönetim şekliyle, Batı Türkistan’daki Sovyet rejimi bir birine çok
benzemektedir!...
“Eğer biz Kaşgarya’da Rusya’ya bağlı özerk bir Hanlık meydana getirirsek, bütün
Orta Asya’yaSahip olabileceğiz. Bu suretle, kendimiz için yeni ufuklara yol
açabileceğiz.”
Rusya’nın Batı Sibirya Valisi, Gasford (Gustav Hristianobiç Gasford).
Doğu Türkistan’ın Kuzey kısmı olan, Tanrı(Tiyan Şan) dağları’nın üst tarafı
kitaplarda “Cungarya” ya da “Kuzey Türkistan” ismiyle, alt tarafı ise Güney
Türkistan, “Altışehir” ve kitablarda ise “Kaşgarya”, Çince de “Nen – Cang” şeklinde
söylenmektedir. Cungarya’da, Rusya’nın iktisadi ve siyasi etkisi fazladır. Kaşgarya –
Güney Türkistan – Altışehir taraflarında da Rusya etkisi olsa da, Hindistan ve
Afganistan ile sınır olduğundan, bu ülkelerin etkileri de görülmekteydi. Güneyde
resmi sınır şehri Taşkurgan üzerinden, Pamir ve Alay dağları ile Afganistan’a, Çitral-
Gilgit yolları ile Keşmir üzerinden Hindistan’a, en az 20 günlük yol ile aynı biçimde
Kargalık üzerinden Karakurum dağları’nın üstünden geçerek, aynı zamanda
Hotandan dağ içi yollar ile bir aydan fazla süren ve çok meşakkatli Tibet yolu yer
almakta olup, bu yol üzerinden Ladah’tan Hindistan’a gitmek mümkündür. Bu ticaret
ve ulaşım yoludur. Doğu Türkistan’ı Merkezi Çin ile baglayan Kumul – Hami yolu
ile Güney’de Hotan – Çerçen yolu ve Sucu üzerinden geçen kervan (deve)yolu
mevcuttur. Kumul yani Hami’ye merkezden araçla gelmek zor olsa da bir dereceye
kadar mümkündür. Araçla merkeze 20 – 25 günde ulaşılmaktadır.
362
Doğu Türkistan işte bu şartlar altında merkez ile idari, siyasi ve Hindistan ile
iktisadi bağlantısını sağladığı halde, aşağıdaki çağdaş ve uygun yollar sayesinde
Rusya ile iktisadi ve siyasi ilişkilerini sıklaştırmaktadır:
1) Kuzey’de yer alan Sarsumbe’ye, Rusya’ya bağlı Batı Türkistan’ın Zaysan
şehriden geçerek, “Türk – Sib” (Türkistan – Sibirya) demiryolu ile birleşmekte olan
zamanın teknik şartlarına uygun bir yol vardır.
2) Yine, Kuzey’deki önemli şehirlerden biri olan Çöçek’e, Rusya’ya bağlı Batı
Türkistan’ın “Bahti” şehrinden geçerek, Ayaküzde “Türk – Sib” demiryolu ile
bağlanan muntazam bir yol vardır.
3) Gulca şehri ile Rusya’ya bağlı Batı Türkistan’ın Corkent şehri üzerinden,
Almatı’ya uzanan ve burada “Türk – Sib” ile birleşen demiryolu vardır.
4) Gulca’ya, İli nehri üzerinden gemi ile iyi bir ulaşım vardır.
5) Aksu’ya Kırgızistan’ın Issık göl kıyısında yer alan Karakol şehrinden yol
vardır.
İktisat bir ilimdi. Şimdi bu ilim “Siyasi iktisad” adıyla öğretilmektedir. Gerçekten
günümüzde bir ülkeye nüfuz etmek, onun ekonomisine sahip olmaya bağlıdır.
İktisadi görüşler ve materyalizmciler, manasız at oynatmak için gafildoğu’ya doğru
koşmaktadırlar. Bu gaflet yurdu, aynı zamanda siyasi iktisat ve materyalizm
deneylerine en müsait laboratuvar olmakta!... Moğolistan, 1923 yılından beri
“Tecrübe”nin iyi sonuçlar verdiğinin bir kanıtı oldu. Şimdi ise bu tecrübe için Doğu
Türkistan’da da açık ve resmi bir faaliyet başladı.
Bu fırsatla bir olayı daha yazarak geçeyim; bir dönem ilimle meşgul olan bir kişi,
çağdaş görüşlerler hakkında konuşurken: “İktisadi görüş kurumlarından Karl
Marks’ın fikrini, Ruslar ilmi bir dirayetle değil, belki bu mesleğin yayılmasına uygun
bir şekilde cahil olduklarından kabul etmişlerdir” demişti…
(Devamı var)
Mecdeddin Ahmed.
364
1931 yılında, Jin Shu-ren’in zulmü ve vahşiliği artmış, hatta ırz ve namusa
saldırılar haddini aşmıştı. İşte böyle bir dönemde Kumul’da, Hoca Niyaz Hacı, Salih
Dorga, Fazıl Ahund ve Yolbars Bey’ler dağda yayayanTürklerden kendilerine bağlı
adamları toplayarak ayaklandılar.
Kansu’da dayısı Ma Bu Fang’a karşı ayaklanıp, daha sonra 600 kadar askeriyle
kaçarak Kumul sınırına gelen Ma Zhong-ying, Hoca Niyaz Hacı’ya adam
göndererek, kendileriyle birleşmek istediğini bildirmiştir. Birleşik bir güce muhtaç
olan Mücahitler, Ma Zhong-ying’in bu müracaatını geri çevirmeyerek hemen kabul
ettiler. Rusya’dan aldığı tüfek, mitralyoz (oksaçar) ve makinalı tüfek gibi modern
silahlarla kuşanmış Jin Shu-ren’in askerleriyle savaşan Kumullumücahitler, onlardan
az da olsa ganimet aldılar. Ma Zhong-ying ganimet olarak alınan silahları paylaşma
konusunda Mücahitlerle anlaşamadı, aksine mücadele etti. Onları zor durumda
bırakarak, Kansu’ya döndü. Ma Zhong-ying bundan önce, dayısı Ma Bu Fang’a,
Hoca Niyaz Hacı tarafından tavsiye mektupları yazdırarak affedilmesini istetmişti.
Ma Cu İng’den birçok hediye alan Ma Bu Fang geçmişte kendisine karşı isyan
çıkartan yeğenini affetti. Böylece dayısı’nın yanında kendi durumunu düzeltmiş olan
Ma Zhong-ying, Ma Şi Ming, Ma Fu Yen ve Ma Cen Sa isimli üç Dunganı 30 kadar
askerle Kumul’a yolladı. Bunlar, Ma Zhong-ying’e karşı isyan ettikten sonra kaçmış
şekilde gösterilip, hatta bu konuda Hoca Niyaz Hacı’ya müracaat edilip, onların
silahsızlandırılması da tavsiye edildi.
Hoca Niyaz Hacı, Yolbars Bey, Salih Dorga ve Fazıl Ahund’ların komutalarında
olan, silahlı ve silahsız Türk askerlerinin sayısı, 700 ile 800 arasındaydı. Hoca Niyaz
Hacı ile Yolbars Bey arasında anlazmazlık çıkınca, Yolbars Bey, Ma Zhong-ying’in
yanına Kansu’ya gitti. 1351 yılı Ramazan ayı başında Kumul dağındaki Ma Şi Ming,
*
Yaş Türkistan, Temmuz – Ağustos 1938, Sayı 104 – 105, Sayfa 41-55.
413
Başlangıcı "Yaş Türkistan"ın, 102 ve 103. sayılarındadır.
365
arkadaşları ile beraber, zor durumda bulunan Hoca Niyaz Hacı’ya haber vermeden,
Turfan’a giderek: “Beni Hoca Niyaz Hacı gönderdi. Ayaklanma zamanı gelmiştir”
diyerek, Turfan halkını ayaklanmaya çağırdı. Ayaklanmaya minnettar olan
Turfanlılar harekete geçerek, kendi şehirlerinde bulunan Çin kuvvetlerini bastılar. Bu
Turfan ayaklanması yalnız kalan Hoca Niyaz Hacı’ya manevi kuvvet verdi. Çünkü
Urumçi kuvvetleri artık Turfan ile de mücadeleye girişerek, Kumul’daki Mücahitlere
karşı duran askeri güçlerin bir bölümünü Turfan için ayırdılar. Fakat ne yazık ki Ma
Şi Ming ile Turfan mücahitleri olan Türkler arasında anlaşmazlık ortaya çıkarak,
kendi aralarında savaş başladı ve bu savaş, Urumçi askerleri Kumul’dan Turfan’a
gelene kadar devam ederek, sonunda hükümet askerleri Turfan’a geldiğinde,
Dunganlar ele geçirilen silah ve mühimmatı yanlarına aldıktan sonra şehirden
çıkarak, Karaşehir’e kaçtılar. Turfan’a giren Çin askerleri komutanı Şhung Fayu
askerlerine katliam emri vererek, günahsız halkın yüzlerce kadın ve çocuklarını
öldürüp, bazılarını giyotinle doğratarak,kafalarını şehrin kapısına astırdı!...
Kaşgar’ın Yenişehrindeki Çin Generali intihar etti. Kaşgar valisi olağanüstü tedbirler
almak üzere yetkilerini genişleterek, kendisini Başkomutan (Siling) ilan etti. Siling
Geniş yetkili büyük bir askeri rütbedir). Zilhicce ayı başında Uçturfan yoluyla, bu
vali tarafından Uçturfana, Kırgız askerleri “Cing Luye” namındaki bir Dungan
komutanını Sogun Karaul ismindeki yerde öldürüp, Osman isminde bir Kırgız
komutası altında hareket ettiler.Yani Kırgızlar da ayaklanmaya katıldılar. Böylece
Kaşgar da bilfiil milli istiklâl hareketine sahne oldu. Hotan, Kargalık ve Yarkent
şehirlerindeki isyan hareketleri başarıyla devam etmekteydi. İşte kuzey’deki hareket
kendi yolunda ilerlediği dönemde güney’de iş sonuçlandı. Hicri 1352 yılı 7.
Muharremde Kaşgar işgal edildi. Muharrem ayının 8’inde, Timur Tencang 2000
kadar Türk – Uygur askeriyle beraber Aksu’dan Kaşgar tarafına geldi. Kendisinden
önce şehri zabt eden Kırgız Osman Bey ile müttefik oldular. Halkın maneviyatı
olağanüstü arttı, günden güne göngüllü asker sayısı artmaktaydı. Muharrem ayının
13’ünde Timur Tencang ile beraberindeki Ziho mertebesindeki Ma Jen Sa 600 kadar
Dungan askeriyle Kaşgar’a geldi(*).414
Hoca Niyaz Hacı ile Mahmud Muhiti, Turfan – Lokçin, Piçan’ı zabt ettikten sonra
Hayru bölgesini ele geçirmek için Guçin’e gittiklerinde, Ma Zhong-ying’i orada
buldular. Bu sırada Urumçi’deki Çinliler Genel Vali Jin Shu-ren’in yönetiminden
memnun olmadıkları için onu görevden alarak, yeni bir yönetim kurdular. Li Yung’u
“Cuşi”yani reis yaparak, Şing Şi Sai’yiAskeri Vali olarak atadılar. Bu yeni yönetime
yol yordam gösterenler, Uygur Türklerini kendi taraflarına çekmeyi ve Dunganlarla
arasını bozmayı tavsiye ettiler. Urumçi bu amaçla, Hoca Niyaz Hacı’ya temsilciler
göndererek temasa geçtiler. Ma Zhong-ying eline Kuran-ı Kerim’i alıp,Türklere
414
Tencang = 400 ila 600 askeri komuta eden askeri rütbe. Ziho = Erkanı Harbiye Reisi
(Genelkurmay Başkanı). Komutasında 2000 askeri olduğu halde Timur’a “Tancang” denilmiştir.
“Luicang” ve “Sicang” General manasında kullanılmaktadır. Osman Bey “Luicang”dı. Timur Sicang
şehit olduktan sonra Osman Bey “Sicang” olmuştur.
367
Hoca Niyaz Hacı ile Ma Zhong-ying birleşerek aynı cephede savaştıkları zaman
ellerinde takriben 10–12 000 kadar Türk ve Dungan asker vardı. Bu sırada Turfan’da
yeniden toplanan bir kuvvet toplandı. Bunlar daha önce Turfan’da isyan çıkardıktan
sonra kaçan ve Turfan’ın katliamına sebep olan Dunganlar ile işbirligi yapanlardı.
Buların başında Timur Ahund namında bir kişi vardı. Bu kişi Uygur Türkü olup,
eskiden Çinlilerin uyguladığı işkencelere dayanamayan bir kişiydi. Timur Ahund 500
asker toplayarak, Ma Cen Sa adındaki Dunganı“Ziho” yaparak, Güney vilayetlerine
doğru yola çıktı. Timur Ahund, Hoca Niyaz Hacı’ya adam göndererek, kendisinin
ona itaat ettiğini ve ne emir verilirse o emre göre hareket edeceğini söylese de,
Dunganlar Timur’u kendi haline bırakmadan, onu Altışehir tarafını fethetme
arzularına alet ettiler. Timur “Tencang” olup, her savaşta en ön sırada, Dunganlar ise
arkada dururdu. Aksu’da Halkı yağmalama hevesine düşen ve silahını kendisi alarak
Uygur Türklerine vermek istememeleri yüzünden Dunganlar ile Türkler arasında
büyük bir anlaşmazlık çıktı ama sonunda yine Kuran’a el basarak barıştılar. Zaten
Altışehir tarafında çoğu şehirde kendiliğinden çıkan isyanlar neticesinde
müslümanlar’ın eline geçmiş olduğundan, fazla bir zahmete girilmeden ilerlediler.
Kaşgar tarafından Yang Çimen komutasındaki hükümet güçleri, yollarda bir çok
karışıklıklara neden olarak Aksu dolaylarına kadar çekildiler. Timur Tencang
415
Dergide Şerif Han Kırgız olarak belirtilmiştir. Ancak biz bunu düzelterek Kazak olarak belirttik.
Sovyetler Birliği döneminde Kazak Türklerine “Kırgız”, Kırgız Türklerine ise “Kara Kırgız”
denilmesi nedeniyle Şerif Han Kırgız olarak belirtilmiş olabilir.
368
Kuzey’de Hoca Niyaz Hacı ile Ma Zhong-ying beraber hareket ettiğinde Urumçi
hükümet güçleri çeşitli kollara ayrıldı, onlar gayet tertipli savaşlar ardında galib bir
vaziyetteydiler. Jin Shu-ren, Doğu Türkistan’a gelmiş olan Beyaz Rusları gönüllü
asker yaparak ve onlara silah vererek savaşa katılmalarını sağladı. Jin Shu-ren,
Mançurya savaşlarından Rusya topraklarına kaçan Çin askerlerinden de 10
000’lercesini Doğu Türkistan’a getirmişti. İster ülke içindeki Beyaz Ruslar’ın
silahlandırılmasında, ister de kaçkın Çin askerlerinin Doğu Türkistan’a girmesinde
Rusya’nın esaslı bir yardımı oldu. Zaten ayaklanmacılar bütün ayaklanma süresince
sadece Urumçi kuvvetleriyle değil, Rusya’nın düzenli askeri gücü ile de karşılaştılar.
Sonra Rusya’dan “Tarbagatayski Etred” namıyla giren halis Rus kuvvetleri, İli ve
Çöçek taraflarının Urumçi hesabına barışın sağlanması için pek çok yardımda
bulundular. Jin Shu-ren’i kaçırarak, yerine Sheng Shi-cai’a, büyük yetkilerle kendi
isteklerine uygun şekilde yönetmesini sağlamaları, özetle, Rusların Doğu Türkistan
isyanına yakından katılmaları, bu isyandan nasıl bir beklenti içinde olduklarına güzel
bir delildir.
İsyan güçlerinin bir kolu Hoca Niyaz Hacı komutasında Cimhisar’ı kuşatarak,
biçilen hükümet kuvvetlerinden silahlarını almak üzere olduğunda, Ma Zhong-
yingözel adamlarını yollayarak silahları aldırır. Bu durum ve bundan önceki buna
benzer şekilde cereyan eden hadiseler, Uygur Türkleriyle Dunganlar arasında
anlaşmazlığa sebep olarak, aralarının açılmasına sebeb oldu. Birbirlerine güvenleri
kalmadı. Hatta Urumçi’yi fethetme arifesinde, bu iki müslüman isyancı kuvvet
birbirleriyle savaşarak düşmana durumdan faydalanma fırsatı verdiler. Düşman
Uygur Türklerini ele geçirme isteğiyle, onların aralarına teşvikatçılar gönderdiler.
Dunganlardan bezmiş olan bazı Uygurlar büyük bir müttefik ve dostlarına nazik ve
güzel görünen vaatler vermekte olan düşmanlarını tercih ettiler.
369
1932 yılının Mart ayında bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşmada da Hoca Niyaz
Hacı’nın Urumçi hükümeti tarafından Nen Jang Bovi Zung Siling rütbesiyle “Doğu
Türkistan’ın Güney Bölgeleri Muhafız Kuvvetleri Baş Generali” yapıldığı tasdik
edildi. Urumçi silah ve yardım vaad etti, fakat ne silah verdi ne de yardım etti. Hoca
Niyaz Hacı, Urumçi hükümeti tarafından hükümranlığı’nın kabul edildiği, ülkenin
Güney kısmına, Altışehirge gitmek istedi.
Urumçi silah vaad ettiği halde vermedi ve bugüne kadar yapılan savaşlarda ele
geçirilen silahlar ile mücadele etmiş olan mücahitler çok zorlandılar. Hoca Niyaz
Hacı Kaşgar’a temsilci gönderip, dışarıdan silah satın alma çarelerine başvurdu. Bu
amaç için para tedarik etme yollarını aradı. Rusya’ya heyet gönderildi. Bunlar mal ve
para karşılığında silah satın alarak geri döndü. Silahlar, Uçturfan ve Kaşgar –
Ulugçat sınırlarından sokularak alınacaktı. Hoca Niyaz Hacı, bu noktaları idaresi
altına alma girişimlerinde bulundu. Hoca Niyaz Hacı, Aksu’da Rusya’dan satın
alınan yeni silahları beklemeye başladı. 1933 yılının Kasım–Aralık aylarında
silahların bir kısmı geldi. Dunganlar ile yapılan savaşlarda Türkler galib geldiler.
Dunganlar’ın bu bölgede (Turfan – Kara şehir – Kuçarda) bulunan güçlerinin
komutanı, Ma Şi Ming savaşta öldü. Yerine Ma Fu Yeng görevlendirildi. Bu
tarihlerde Kaşgar’daki durum şu şekildeydi: Timur Sicang Kaşgar’da olup, kendi
kuvvetlerinden bir miktarını Yenihisar – Yarkend taraflarının fethi için göndermişti.
370
Bunlar Hotan tarafından görevi ele alarak gelmiş olan Emirler ile Yarkentte
karşılaşıp birleşerek, Yarkent’in Yenişehirinde kuşatma altındaki Çin kuvvetlerini
imha ettiler. Fakat Hotan Emirleri ile Tencang kuvvetleri (iki taraf ta Türk - İslamdır)
arasında anlaşmazlık çıktı. Kaşgar’da Uygur, Kırgız ve Dunganların müttefik
oldukları dönemde aniden Kırgızlar ile Dunganlar arasında anlaşmazlık çıktı. Hicri
1352 yılı 23 Muharremde şehir içinde savaş başladı ve sonuçta Dunganlar Eskişehir’i
bırakarak, Kaşgar’ın Yenişehiri’ne gittiler. Aradan bir süre geçtiken sonra Timur
Sicang ile Kırgız askerleri’nin komutanı Osman Luicang arasında anlaşmazlık
çıkarak, Kırgızlar dağa çekildiler(16. Rebiülsani). Timur Sicang, Dunganlardan
yardım isteyerek, Kırgızlar’ın arkasıdan gitti. Fakat niyeti bozuk Dungan Ma Cen Sa,
Timur’a yardım vaad edip, Kaşgar yakınında Timur Sicang’ı öldürdü ve başını
şehir’e getirdi. Ardından kendileri Eskişehri de ele geçirdiler (17. Rebiülsani).
Dunganlar güzel vaatlerle Kırgızları kendi taraflarına aldılar. Aradan bir hafta
geçmeden Dunganların niyetlerini anlayan Kırgızlar, tekrardan Dunganlarla
savaştılar. Hayli kanlı savaştan sonra, Hicri 24 Rebiülsani de Dunganları Kaşgar’ın
Yenişehrine kaçırdılar. Osman kendisini Sicang ilan etti. Böylece, Kaşgar’da Kırgız,
Yenişehir’de Dungan hükümranlığı başladı.
Aslen Kaşgarlı olan, Hacı Sabit Damolla adındaki geniş bilgi sahibi bir kişi hac
ibadetinden sonra Mısır, İstanbul ve Hindistan seyahatlerinden dönerek Hotan’a
geldi. Ayaklanma ve isyan döneminde ülkeye dönen bu kişi, Hotan’da hem
fikirleriyle danıştı. Mehmet Niyaz Âlem’i “Celaletülmelik” ünvanı ile Padişah,
Mehmed Emin Ahundum’u “Emir Kebir” ünvanı ile Sadrazam ve buna benzer
hükümet görevlileri tayin ederek geçici bir idare kurdular.Emiri Kebir Mehmed Emin
Buğra’nın bir kardeşi Molla Abdullah Ahund’u “Şah Mansur” lakabıyla Hotan geçici
yönetiminin Yarkentteki vekili olarak atandı.Diğer bir kardeşi ise “Emir Sahib”
namıyla Yenihisar’a emir olarak atandı. Ayrıca, Kaşgar’da “Hotan idaresi” kuruldu
ve Sabit Damollam bu idarenin başkanı oldu. (Bu idare bir çeşit geçici heyet olup,
Hotan Emirliği’nin Kaşgar’a yardımlarını yöneten bir müesseseydi.) Bu arada Şerif
371
ünvanlı Ahmed Tevfik isimli bir Arap Kaşgar’a gelerek, kendisini Âli Baş
Kumandan ilan ederek, Yenişehir’de mahsur kalan Dungan ve Çinliler’e karşı hala
savaşta olan Türk askerlerinin komutanı oldu. O kişinin hayal ve maksadı tam olarak
açık ve malum olmasa da çok anlaşılmaz ve muamma yollarda yürümesi, Doğu
Türkistan isyancılarını endişeye düşürdü. Kendisinin Türkistan’a Han olma
isteğinden tutun, Şehzade Abdulkerim’i getirmeye kadar çeşitli fikirleri’nin olması,
Doğu Türkistan inkılâpçılarını şüphelendirdi. Şu sıralarda, Kaşgar’ın Eskişehri
tamamen bir İslami idareye sahip olup, Kaşgar’da bulunan İsveçliler’in matbaasında
“Doğu Türkistan Hayatı” isimli haftada 3 gün yayınlanan bir gazete çıkarıldı. Timur
Sicang döneminde kurulan ilk öğretmen okulu ve yanında ilkokul devam etmekteydi.
Vakıf, öşür ve zekât işleri düzen altına alınmıştı.
Altışehir’de iki hükümet kurulmuştur. Biri Merkezi Hotan, yönetim şekli “Melik
(Kral)”lik, olan ve devlet yapısıile ilgili her hangi bir programla tespit edilmeyen,
Hotan İslam Hükümeti, diğeri ise Merkezi Kaşgar olmak üzere kurulan Doğu
Türkistan Cumhuriyeti. Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin yönetim şekili
cumhuriyet olup, devlet kuruluş beyannamesi ve resmî olmasa da Kanuni Esasi’de
açıklanmıştı.
Ma Zhong-ying kendisi için rahat bir yer bulmak ve Uygur Türk ölüsü üstünde
tahtını kurmak üzere Hotan’a hücum edip, önceki Padişah’ı (Mehmed Niyaz Âlem
Ahund’u) Hotan’a vali olarak atandı.
*
* *
Urumçi kuvveti Güney’e doğru hareket etti. Rusya birçok bölgeden ülkeye asker
ve silah soktu. 1 Eylül 1937 yılında, Kaşgar’daki Dunganlar savaşmadan şehri terk
ettiler. Feyz Abad’daki Dungan kuvvetleri Urumçi taraftarı olarak şehire girdiler.
Yine resmen Urumçi Hükümeti yönetimi kuruldu. Ma Hu-shandaha önceden
planladığı gibi Yarkent’ten, Hindistan’a kaçtı.
375
Şimdi, Hotan da dâhil olmak üzere, Doğu Türkistan tamamen Urumçi idaresine
girdi.
(Devamı var)
Mecdeddin Ahmed.
376
Sheng Shi-cai’nin, Ruslarla kurduğu birlikten nefret ediyormuş gibi görünse de,
Urumçi Hükümetinden “Fucuşi”, “Sicang” ve “Siling” gibi makamlara koyulmasına
razı olmayan Türkistanlı’nın tam hakları için çalıştığını bildiren o dergi, “Fucuşi”si
*
Yaş Türkistan, Temmuz – Ağustos 1938, Sayı 104 – 105, Sayfa 55-57.
416
“Çin Türkistanı’nın Sesi”
417
“Savaş Haberi”
377
Çinlilere asker, mal, maddi ve manevi olarak yardım ediniz, diyen derginin,
Türkistan’dan güzel bir haberi yokmuydu!!
Abdülkadir isimli genç bir yiğit, Kansu’da ticaretle uğraşırdı. Birgün okumaya
heveslenerek okumak için Nankin’e gitti. Urumçi Hükümeti bu öğrenci’nin bütün
yakınlarını tutuklayarak öldürdüğü ve mal-mülklerinin müsadere edildiğinden çok iyi
haberdar olan bu dergi, Türkistan’da gece evinde yatan her bir kişinin yok olup
gitmesi, bunun üstüne yok olan kişi hakkında yok oldu diye söylemenin de mümkün
olmadığını bilirdi.
*
Yaş Türkistan, Temmuz – Ağustos 1938, Sayı 104 – 105, Sayfa 58.
379
Birkaç yıldır açık bir milli kurtuluş mücadelesi yürütmekte olan Doğu Türkistan,
biz de dâhil olmak üzere bütün Türkistanlılar’ın nazar-ı dikkatinin merkezi
olmaktadır. En başından beri olanaklarımız dâhilinde dergimizin sayfalarını Doğu
Türkistan meselesine ayırarak, gücümüz nisbetinde yayın yürütmekteyiz. Yazık ki,
şu anda feci bir noktaya gelmiş olan Doğu Türkistan kurtuluş hareketi’nin tarihi(1)418
ile okuyucularımızı tanıştırmak istiyoruz. Bu kadarla da yetinmeyerek, Avrupa
kamuoyu’nun dikkatini Doğu Türkistan Türkleri’nin ağır durumu ve bu ağır yaşam
şartlarından kurtulması için açtığı mücadeleye çekmeye çalışıyoruz. İngiliz, Fransız,
Alman, İsviçre ve İtalya basınında Doğu Türkistan’daki gelişmeler ile ilgili çeşitli
yazılar çıktı. Bu yazılar’ın bir kısmı bizim tarafımızdan verilen yazılarken, diğer bir
kısmı ise bizim verdiğimiz materyallerden faydalanılarak gazete idareleri tarafından
hazırlanan makalelerdi. Londra, Paris, Berlin, Varşova gibi Avrupa’nın önemli
başkentlerinde, Doğu Türkistan meselesi ve bu ülkedeki kurtuluş mücadelesi ile ilgili
bildiriler okundu(2)419.
*
Yaş Türkistan, Eylül 1938, Sayı 106, Sayfa 2-9.
418
Bu konuda "Yaş Türkistan"ın 102. Sayısında yayınlanmaya başlanan, mücadele ve isyanın en
hararetli dönemlerinde Doğu Türkistan’da halkımızla beraber milli mücadeleye katılmış olan
arkadaşımız Mecdeddin Ahmed Bey’in makalesine bakılsın.
419
Başyazarımız Çokayoğlu Mustafa Bey, en son bu yıl 15 Haziran’da, Varşova’da Doğu Türkistan
hareketi hakkında bir bildiri okumuştur.
380
tehlikeli güç çalışmaktadır. Bu iki güç birbirlerine karşı istikametten gelmekte olsalar
da, Doğu Türkistan milli çıkarları için aynı derecede tehlikeli ve aynı derecede
düşmandırlar. Bu güçlerin birisi, Çinlileri ve tek tük olsa da çıkarları için
kullandıkları Doğu Türkistanlı ajanları’nın arkasına saklanarak bütün ülkeyi fiilen
idare etmekte olgan Rus Bolşevikleri, diğeri ise, Çin – Çankayşek Hükümetidir.
Doğu Türkistan Türkleri, Çankayşek’in memurlarının zulmünden kan kustuğu
dönemlerde, mazlum halkı aklına dahi getirmeyen bu Merkezi Çin Hükümeti, Doğu
Türkistan'ı Rus Bolşevikleri’nin eline düşmekten korumayı da düşünmedi. Şimdi
kendisi Japonya ile savaşa girdikten sonra, güya Doğu Türkistan için de
endişelenmeye başladı…
Biz bunu çoktan beri biliyorduk. Fakat son zamanlarda elimize geçen iki yayın,
Doğu Türkistan milli mefkûresinin düşmanı bu iki gücün meseleyi kendi çıkarlarına
uygun bir şekilde kullanma amacıyla ne denli gayretle çalışmakta olduklarını açık ve
net olarak gösterdi.
420
Bu gazetenin sadece bir sayısı elimize ulaşmıştır.
381
itibariyle ilginçtir. Birkaç sayfasının solunda, gazetenin ismiyle aynı sırada birbirine
yapıştırılmış iki üçgen görürsünüz. Bu şeklin ortasında “Altı büyük siyaset”,
köşelerinde ise “Emperyalizme karşı olmak”, “Sovyetlerle dost olmak”, “Tüm
halklar hak ve hukukta eşittir”, “Rüşveti bitirmek”, “Yeniden düzenlemek”, “Birlik
olmak” şeklindeki sözler yazılmıştır.
Bizim Çin devrimi ile ilgili kitaplarla; ister Sun Yat Sen, ister de onun halefi “Go
Min Dang” partisinin şimdiki (Chiang Kai-shek’ten sonra 2. kişi) lideri Vung Şin
Vey’in kendi yazılarıyla ve Çinlilerin bazı Avrupa ve Amerikalı dostlarının da
eserleriyle az da olsa tanışıklığımız vardır. Ne Sun’un ne de Vung’un kitapları, İsa
Bey’lerin çokça tekrarladığı “Sin Min Cuy” milletlerin kendi kaderine sahip olması
prensibini içine almamaktadır. “Sin Min Cuy” devrim yani “Üç Milli Prensip”;
Birinci madde:“Milli eşitlik,” yani Çin’in başka devletlerle yasal eşitliğe sahip
olmasıdır.
İkinci madde:“Siyasi hak eşitliği”, sadece ülke içinde “Halk eşitliği” anlamında
olan bu madde de Sun halkın seçme hakkını, seçilen kişileri görevden alma hakkını
ve son olarak ta girişim hakkı olarak ortaya koymuştur. Sun,“Yürütme”, “Yasama”,
“Yargı”, “Anket”, ve “Eğitim” şeklinde yönetimi bölümlere ayırma (“5 Yuan”)
görüşünü de işte bu “İç siyasi eşitlik” maddesi altına almıştı.
421
Yolbars Bey hakkında, "Yaş Türkistan"ın önceki sayılarındaki Mecdeddin Ahmed Bey’in yazmış
olduğu makalelere bakılsın.
384
Görmüş olduğumuz bu Sun’un “Sin Min Cuy” yani Çin hâkimiyeti altında olan,
farklı milliyetteki ülkeler milli meselesinin çözümününnasıl olacağı sadece Yolbars
ve İsa Bey’lerin bilecekleri bir sırdır.
Sun Yat Sen ve Vung Şing Vey’nin, halkların kendi kaderini tayin etme
hakkından bahs etmişlikleri de vardır. Fakat bu Birmanya (Myanmar), Karya gibi bir
dönem Çin hâkimiyetinde olupta başka ülkeler tarafından ele geçirilen ülkelere
dairdir. Bu ise Emperyalistler’in hâkimiyeti altındaki halklara ayrılıncaya kadar
sürecek derecede geniş bir kaderini tayin etme hakkını talep ederek bağırdığı halde
Rusya hâkimiyeti altına düşme bahtsızlığına düşen halkları, kurullarıyla bağlamakta,
öldürmekte olan Rus Bolşevikleri bakışına benzemiyor mu?
Hayır, Çin devrim prensibi, Doğu Türkistan halkının kendi bağımsız yaşamını
korumasına hak vermemektedir. Tam tersine, İsa Bey ve Yolbars Bey tarafından
kutsal sayılan “Sin Min Cuy” prensibine uygun olarak yapılan Sun Yat Sen planına
göre, Doğu Türkistan on milyonlarca Çin muhacirine yer vermeliydi.
Biz Çin halkına karşı değiliz. Fakat Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin milli
bağımsızlık hakkına taraftarlığımızı hiçbir şekilde bırakmıyoruz. Doğu Türkistan’ın
milli kurtuluş – bağımsız milli devlet kurması taraftarıyız. Tarih, özellikle son
yılların tarihi şunu öğretti ki, kendi milli bağımsızlık ülküsünü gerçekleştirmek için
her yere başvurmak ve bu yolda nereden, nasıl yardım gelecek olursa, faydalanmak
385
lazımdır. Kendi halkının üstünde egemenlik yürütmekte olan istilacı devletin kaderi
hakkında hiçbir şekilde düşünmenin de gereği yoktur.
Baş makale.
386
Doğu Türkistan ayaklanması zulüme karşı isyan, dini ve milli hak ve hukuku
temin etmek için yapılan bir girişimdi. Fakat Doğu Türkistan Mücahitleri bu hak
alma kavramını yani gönüllerinden geçen istekleri dilleriyle gerektiği gibi ifade
edemediler. Kumul ayaklanmasının yasal davası: “Başkent Nankin’e bağlı olup,
Çin’in bir vilayeti sıfatıyla cumhuriyet kanunlarındaki uygun maddelerden,
haklardan faydalanacağız, taçsız hükümdar, tek hâkim Urumçi hükümetlerinin keyfi
idarelerinden kutulacağız”dan ibaretti. Önderlerinden, mesela Hoca Niyaz Hacı, bu
davayı, Çin esaretinden kurtulmak şeklinde kabul ederdi. Halkta “İslamın hâkim
olması” zihniyeti hâkimdi. Görülen Çinliler yok edilip, Türkistan kurtarıldıktan sonra
ne yapacağımızı konuşarak belirleyeceğiz denildi. Nankin’den Urumçi’ye yardım
gelmeyeceği düşüncesi hâkimdi. Ama gözünü bize dikmiş olan batı komşumuz
Rusya ve Onun Yang Cing döneminde yürüttüğü Doğu Türkistan siyasetini
cehaletimizden dolayı anlamayarak, en yakınımızdaki bu tehlikeyi zamanında
sezemedik. Bu yüzden de Doğu Türkistan ayaklanması feci bir akıbete uğradı.
Doğu Türkistan coğrafi konum itibariyle de çok önemli bir ülkedir. Bu ülkedeki
siyasi hareketler sadece batı komşusu olan Rusya’yı değil, aynı zamanda güney’deki
devletlerin yarar ve zararlarını da çok ilgilendirmektedir. Ayaklanma döneminde,
inkılâpçılar her kapının önünde durup, beraber selam vererek izlediler. “Denize
düşen yılana sarılır” sözünde olduğu gibi, sıkıntılı dönemlerde güler yüz, müşfik
bakış batı tarafından geldi!.. Hoca Niyaz Hacı’nın, Urumçi ile anlaşma imzaladıktan
sonra, yine Cumhurbaşkanı görevini sürdürmesi, iki nokta itibariyle yorumlaması
mümkün bir durumdu!...
*
Yaş Türkistan, Eylül 1938, Sayı 106, Sayfa 9-16.
422
Başı "Yaş Türkistan"ın 102, 103 ve 104 – 105. sayılarındadır.
387
Hala Nankin yani Çin ile birleşmeyi tavsiye edenler ve bütün faciaların esasını,
Nankin’e yüz vermediklerinden dolayı ortaya çıkan bir sonuç, bir hata olarak
yorumlayanlar da vardır. Hoca Niyaz Hacı’nın Urumçi ile anlaşma yapması,
Urumçi’yi başkent olarak kabul ettiğinden ve Çin ile birleşmeyi hain dostu, kana
susamışdindaşıyla yan yana yürümeye tercih etmesi de yine Nankin’e uymasından
kaynaklanmaktaydı. Nankin Çin Hükümeti,Sheng Shi-cai’i hain olarak bilirken ve
Rusların Doğu Türkistan’a girmesine razı değilken, neden Doğu Türkistan’ı kendi
yararı için de olsa kurtarmıyor? Nankin bir başkent’e yakışan şekilde hareket etmedi.
Komşular da komşuya yakışan ilgiyi göstermediler. “Komintern” vazifesini yaptı.
Kara, Beyaz ve nihayet Kızıl Rus’un maksadı tahakkuk etti! Birisinin söylediği
gibi;“Doğu Türkistan çeşitli kara – karşı inatların kurbanı oldu!”
Dunganlar inat etti;“Bize ağlayarak, bizi kurtarın diyip bize iltimas etmedi”
şeklinde Nankin tebaasından korkarak inat etti. Güney komşu ise;“Doğu
Türkistan’daki hareketin tamamı Bolşevik oyunu, bu hareketten bir şey
çıkmayacaktır, Bolşevikler Doğu Türkistan’a girmeyecektir” şeklindeki iddaayı öne
sürerek, son günlere kadar Dunganlarla birleşme konusunda inat etti. Başka birisi ise
açık bir şey söylemeden, hiçbir şeyi beğenmeyerek inat edip durdu…
Her millet ve ülkenin özgür yaşamayı istemesi, onun en doğal hakkıdır. Dünya’da
bağımsız olarak yaşamakta olan ülkelerin tamamı aynı şekil ve kuvvette değildir. Her
millet kendisine göre yönetim kurmuştur.
Doğu Türkistan ayaklanmasında milli bayrak yükseltildi. Milli duygu, benlik
sezgisi uyandı. Kısa süre devam eden rüya tadındaki o tatlı günü, Türkistan
gençlerinin aydın zümresi unutmayacaktır. Pek çok kurban vererek kazandığı
389
Yang Tsen Hsin’i öldürerek kanlı makama oturan Jin Shu-ren’in uzun sürmeyen
devri zulüm ile dolu olup, son isyan’ın çıkmasına sebep olmuştur. Jin Shu-ren’i,
Rusya üzerinden Çin’e gönderen Sheng Shi-cai de kendinden öncekilere benzeyerek
(belki de Çin adaleti budur), elini kana bulayarak, kendisini genel askeri vali olarak
ilan ettirdi. Li Şu Tang ile iki arkadaşını yerlilere meyilli göründükleri için öldürdü
(1933 yılının Temmuz başında). Bu üç genç Çinliyi tanıyan Türk liderleri hayli
endişelediler ve Sheng Shi-cai hakkıda şüphelerini bildirdiler. Sonraki durum bu
şüphenin tam yerinde olduğunu gösterdi.
Sheng Shi-cai aslen Mançuryalı olup, tamamen Çin eğitimi alıp, yüksek tahsilini
Japonya’da bitirdi. Jin Shu-ren döneminde, Nankin’den ıslahat için Doğu Türkistan’a
giden Sheng Shi-cai’e Jin Shu-ren şübhe ile bakarak, O’na çok fazla ilgi ve alaka
göstermemişti. Fakat Kumul isyanına Ziho (Kurmay subay) sıfatıyla yollanan Sheng
Shi-cai’nin ,Türkleri öldürmedeki ustalığı takdir edilerek, askeri işler ile meşgul
olması için imkan ve yetki verilmişti!..
Sheng Shi-cai sosyalist düşünceye sahip olup, Bolşeviklerin Çin’e tesiri esnasında
Bolşevik görüşüne sahip olmuştur. Nankin Hükümeti O’nu kendisinden
uzaklaştırmak için, Türkistan’ı O’na hedef tayin etti. Jin Shu-ren, Sheng Shi-cai’nin
Türkistan’daki keyfi idaresine müdahale etmesindenden şüphelenerek bir süre sonra
ona saygı ve ilgi göstermese de, o şeytanlık yaparak Jin Shu-ren’in güvenini kazandı
ve sonunda Jin Shu-ren’in başını yedi. Sheng Shi-cai Urumçi’de Sovyet
makamlarıyla iyice temasa geçerek, onların da güvenini kazandı. Sovyet Ruslar, Jin
Shu-renle yaptıkları çalışmalarını daha esaslı ve mükemmel bir şekilde Sheng Shi-cai
ile yapacaklarına kanaat getirerek, artık Jin Shu-ren’den kendilerine fayda
gelmeyeceğini anladılar. Sovyetler Birliğinin âdeti, bir kişiden faydalandığı sürece
390
iyi davranışta bulunmak, daha sonra Onu işten çıkarmak veya öldürmektir. Bugün
Sovyet ülkesinde meydana gelen olaylar, bunun en uygun şahididir. Doğu
Türkistan’da iken Sovyet yararına çalışan ve çalıştırılan Jin Shu-ren’i Ruslar seçip,
O’na ilgi ve alaka gösterdiler. Daha sonra Jin Shu-ren’in Rusya toprağı üzerinden
kaçmasına müsaade ederek, yerine Sheng Shi-cai’in genel askeri vali olmasını
kutladılar.
Bazı yerlerde ilçe mahkemeleri hâkimi ve İlçe Başkanı (Şen, Şengen, Şencang)
olduktan sonra Urumçi valisi olan “Li”, Moskova’nın talimatıyla, Vilayet Hükümet
başkanı (Cuşi) olarak atandı.
Rusyanın çok eski dönemlerden buyana, Doğu Türkistan’a göz dikmiş olduğu yeri
geldikçe kayd edilmektedir. Bugünkü Sovyet Rusya, eski Çarlık Rusyasının bütün
siyasetini kızıl mühür ile uygulamaktadır. Dünya yüzünü kızıla boyamak için kurulan
komüniter faaliyetini Sovyet Hükümetinden aldığı kuvvetle yürütmektedir. Sovyet
Rusya, Doğu Türkistan’ı Dış Mogolistan gibi istila etmeye girişti. Bolşevik İsyanınin
en başında çeşitli bahanelerle Sovyet toprağına giden Uygurları Bolşevik sistemiyle
eğiterek, bugün onları Türkistan’a göndermeye başlamışlardır. Bolşevik eğitimi
altında milli yolunu tanımayan ve yolunu şaşıran bu Uygur çocukları, Moskova’da
eğitilmiş olan Moğol çocuklarının Dış Moğolistanda Sovyet Rusya çıkarına
uygulamış oldukları hareketleri, Doğu Türkistan’da uygulamaktadırlar…
Sheng Shi-cai görev başına geldiğinde Bolşevik hareketi için Doğu Türkistan’da
zemin daha uygun hale geldi. Doğu Türkistan’a Merkezi Çinden komunist düşünceye
sahip olan kişiler güle – oynaya gelmeye başladılar. Bunların içinde Moskovayı
ziyaret edenler ve orada Doğu Enstitütlerini bitirenler de vardı. Urumçi’de kadro
hazırlandı. Bununla yetinmeyen Sovyetler, büyük makamlara ve yönetim birimlerine
Moskova’dan müşavirler atadılar. Çoğuzaman Beyaz Ruslardan olduğu söylenen
generaller, kızıl askeri müşavirlerdi!..
olan, güler yüz görmeyen, hukuk eşitiğini vaad olarak dahi duymayan Doğu
Türkistan halkı, çabuk ve kolayca aldatıldı. Zavallı halk, koyun derisi altına
saklanmış kurdu fark edemeyerek; “Akan kanımız boşa gitmedi, ideal hükümet
kuruldu” dedi. Dinde hürriyet, sözde hürriyet… Her sahada hürriyet denilen 9
maddelik bir ilke ilan edilip, eşitlik ve hürriyet tam manasıyla kabul edilmişti. Bir
müddet sonra dinde hürriyet ve bazı maddeler çıkarılarak, “Kutsal 6 maddelik ilke”
ilan edildi:
Doğu Türkistan’ın nüfusu 3 milyon olup 14 milletten teşkil ettiği ilan edildi! Yani
nüfus tahminlerin aksine az ve Doğu Türkistan’da yaşamakta olan halkların sayısı 14
olarak gösterildi.!
423
(1)"Yaş Türkistan"ın bu sayısındaki, Baş makalenin 4. Sayfasındaki bölüme bakılsın.
424
(*)"Yaş Türkistan"ın 79. sayısının, 26. sayfasında, Kaşgar gazetesi "Yeni Hayat"ın 9 Aralık 1935
tarihli 110. sayısında “Fendi Hui” hakkında yayınlanmış bilgi vardır. İdare.
392
hâkim millet Çinlilerdir. Özellikle Uygurlar daima yardımcı sıfatındadır. Kendi tarihi
ve ismi olan Türkistan ismiyle devam etmek bu ülkede yaşaya diğer kardeş(!)
milletler için uygun görülmediğinden “Şing-Cang”olarak anılması gerekli görüldü.
Batı Türkistan’da “Türkistan” adının söylenmesinde de bu korku vardı. Acaba
Özbekistan yada Kırgızistan dendiğinde oradaki yabancılar çıkıp gitmişler miydi?
Yada Fransa denirken orada değişik milletlerden hiç kimse yok mu?
Urumçi dış görünüş itibariyle, eskisi gibi Nankin’e bağlı bir şekilde fakat ondan
ayrı bir Vilayet Hükümeti, iç yüzündeyse tamamiyle Nankin aleyhtarı ve
Moğolistana benzer şekilde bir Sovyet Cumhuriyeti ilan etme niyetindedir. Urumçi
Hükümeti Nankin’in hiçbir şekilde emirlerini dinlememektedir. Nankin’in Doğu
Türkistan’a gönderdiği teftiş heyetlerini aşağılayarak tutuklamaktadır. Doğu
Türkistan’ın diktatörü olan Urumçi’deki “Şing Doben” her işini Moskova’nın
gösterdiği şekilde yürütmektedir.
(Devamı var)
Mecdeddin Ahmed.
393
*
Yaş Türkistan, Ekim 1938, Sayı 107, Sayfa 22-28 ve 31-32.
425
Başı "Yaş Türkistan"nın 102, 103, 104 – 105, 106. sayılarındadır.
394
Yukarıda söylendiği gibi, Yolbars Bey ile beraber hareket eden Dungan elebaşısı
Ma Zhong-ying’in ayaklanmaya katılması ile Dunganlar da O’nun arkasında Doğu
Türkistan ayaklanmasına dâhil oldular. Dunganlar, Türklerle beraber yürüttükleri
savaşlarda bazı şehirlerin Yenişehirlerine yani şehirlerde Çinlilerin yaşadığı
kısımlara girerek Çinlilerile bir safta Türklere karşı savaşmışlardır. Dungan
askerlerinin arasında Çinliler de vardı ve bunların hareketi ve çıkarları aynıydı.
Dunganlar, okumamış olmanın verdiği cehaletle değil, ırsi bir cehalete bağımlı
insanlar olduklarından dolayı, kana susamış ve kan dökücüdürler.
Urumçi askerleri savaşmadan Kaşgar’a girdi. Bu siyasi oyuna hiç kimsenin aklı
ermedi. Hotan taraflarında Dunganlar, Ma Zhong-ying’in Rusya’ya uçak, tank, tüfek
ve çeşitli savaş silahları getirmek için gittiğini söyleyerek halkı aldattılar. Kargalık
da dâhil olmak üzere güney bölgesi Hotan merkeze ve Dunganlara, Yarkent’ten
itibaren diğerkuzey taraf ise tamamen Urumçi’ninidaresine geçmiş oldu.
Dunganlar savaşçı bir halktır. Fakat Aksu’daki bir savaşta, Urumçi uçak ve gaz
kullanıp, pek çok Dungan’ı öldürdüğünden, uçaklardan korkmaya başladılar.
*
398
Kendi kendisini asker gene vali ilan ederek bunu Nankin’e onaylatan Sheng Shi-
cai, tam manasıyla diktatördü. Onun tuttuğu siyaseti takip eden, amacı Doğu
Türkistan’ı, Dış Moğolistan gibi, Moskova’ya bağlı kızıl bir sömürge haline
getirmek, “Mazlum milletler’in koruyucusu” olarak tanıtılmakta olan Moskova’nın
yol yordamını aynen, hatta bazı konularda Doğu Türkistan şartlarını hiçbir şekilde
göz önünde bulundurmadan, uygulamaktı.
Halk da, şuursuz olsa da milli ve vatani duygu, hurafecilik ve bağnazlık karışmış
olsa da dini ruh vardı. Urumçi yönetimi, Doğu Türkistan halkının bu dini ve milli
duygularına karşı mücadeleyi zorunlu görmekteydi. Halkın zihniyetine ve inancına
karşı tıpkı Rusya’da yapıldığı şekilde mücadele yürüttü. Doğu Türkistan’da da
“G.P.U”ya benzer bir kurum açıldı; “Kung Nen Cuy” (güya polis idaresi) denilen bu
kurumun başına kötü, yaramaz, kaba ve despot kişiler getirildi. Bunlar halkı
korkutmak, tutuklamak ve öldürmekle meşguldürler.
426
29 ve 30 uncu sayfalarda “Türkistan Sovyet Cumhuriyetlerinin Yeni Başlıkları” tablosu vardır.
427
“Bizim sesimiz”
400
(Devamı var)
Mecdeddin Ahmed.
401
428
“Savaş Haberi”.
*
Yaş Türkistan, Ekim 1938, Sayı 107, Sayfa 32-39.
429
“Vatan Şarkısı”, Namık KEMAL.
402
Bugün her millet kendisi için endişelenmektedir. Hatta yıllardan beri devam eden
Filistin’deki Arap – Yahudi mücadelesine, Mısır, Irak, Hicaz, Yemen, Suriye
müslümanlarının yardımı görülmediği gibi, son zamanlarda Araplar ile akraba olan
(kız alıp-veren) İran Hükümeti de Filistin Araplarına yardım edemeyeceğini açıkça
bildirmiştir. Şimdi dünya’nın gidişatı böyleyken, bütün dünya müslümanlarından
yardım beklemek faydasızdır. Zalim Çinlilerin esareti ve kötü idaresi altında kalarak,
bugünkü eziyeti yaşayan biz Türkistanlılarsa, Çinlilere yardım etmek bir tarafta
dursun, onların bu mücadeleden başarıyla çıkmalarını asla istemediğimizi
tereddüdsüz söylemekteyiz.
Bizim milli askerlerimiz kendi yurdunu koruyacaktır. Amaç böyle olduktan sonra
Çinlilerin komşuları ile olan ittifak anlaşmasının Türkistanımıza ait olan kısmı
kendiliğinden batıl olmaktadır.
430
Üstad Mir Emir Salih Mahdumu Umuşlu kasidesinden numuneler.
405
Japonlar hakkındaki fikirlerimize şimdilik kesin bir yol vermiş değiliz. Düşman
olarak tanımlanan bir kişi veya devlet, Japonya ve Japonlar’a karşı nasıl bakarsa
baksın, bizim Japonlar’a bakış açımızın nasıl olacağını zaman gösterecektir.
Milli kurtuluşu için mücadele eden Türkistan, dünya’da meydana gelen hadiseleri
de dikkatle takip etmektedir. Bugün olmasa yarın, Türkistan için özgürlük güneşi
doğacaktır. Doğal güneş gibi, özgürlük güneşide bir ihtimal doğu’dan doğar. Biz, her
gecenin gündüzü, her karanlığın aydınlığının olduğuna inanarak, şair’in şu
beyitlerinden ümitleniyor ve gayrete geliyoruz:
407
K. A. Çağatay
Mekke i Mükerreme Hicri 6. Receb 1357 (31 Ağustos 1938).
431
Yazar Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi’nden alıntı yapmıştır. Fedai.
408
Doğu Türkistanlılardan İsa Bey önderliğinde bir kaç yurttaş, birkaç yıl önce
Çin’in başkenti olan Nankin’de Türkistan adıyla bir dernek kurarak, Türkistan’ı,
Çin’in yardımıyla Bolşeviklerden kurtaracağız şeklinde propaganda yapıp, bazı
Türkistanlıları aldatmıştı. Geçen yıl Chiang Kai-shek Bolşeviklerle birleşerek,
Çinlilerin tamamen kızıllaştığı ap açık göründüğünden propaganda çalışmaları da
ciddileşdi. Bolşevikler’in vahşiliklerine dayanamayarak Doğu Türkistan’dan kaçan
ve Çin’in başkentine gelenlerden olan, Turfanlı Ahmed Vahid, Abdullah, Abdulveli
ve Mabay isimlerindeki kişiler Japon taraftarı diye suçlanmaları üzerine Lancu’da
tutukladılar. İsa Bey ve etrafındakilerin propagandasına aldanarak, Çin başkentine
ümit bağlayıp gelenleri Chiang Kai-shek kendi eliyle tutuklattırmakta olsa da onlar
kendilerini de millettaşlarını aldattıklarından utanmak yerine, Çin’in ayıbını ve
hatalarını tekrarlayarak, yine de Çinlileri methederek onların lehine propaganda
çalışmaları yürütmektedirler. İsa Bey ve çevresindeki birkaç yurttaşın Çin yararına
yürütmekte oldukları propagandaları rezillikten başka bir sonuç vermese gerek.
*
Yaş Türkistan, Ekim 1938, Sayı 107, Sayfa 39-40.
409
*
Yaş Türkistan, Kasım 1938, Sayı 108, Sayfa 26-37.
432
Başı "Yaş Türkistan"ın 102 – 107 sayılarındadır.
410
İşte tüm bu sebeplerden ötürü, kendi yapısı ve varlığı için zararlı unsurları ortadan
kaldırmaya girişen Urumçi Hükümeti ve onun imha aracı “Gung Nen Cuy” açık veya
dolaylı olarak, Mahmud Muhiti ile mücadeleye başladı. Mahmud Muhiti’yi ve ona
yakın olanları takip etmeye başladı. Urumçi Hükümeti, Mahmud Muhiti’ye en yakın
olarak gördüğü kişileri çeşitli sebep ve bahanelerle onun yanından uzaklaştırdı…
Mahmud Muhiti’yi, Urumçi’yle hiç görüşmeyen “dahi sayın vali” ile görüşmeye
davet ettiler. Bu davetin anlamı ve sonucu belliydi. Kötü amaçlarının yerine gelmesi
411
Kaşgar’da genel durum günden güne tehlikeli bir hal almaya başladı. Bu arada
vakit te git gide azalıyordu. Çeşitli öneriler ve etraflıca düşünülmesinden sonra, din,
millet ve vatan’ın selameti için yapılacak en hayırlı iş, General Mahmud Muhiti’nin
ülkeyi terk etmesi olarak görüldü. Urumçi’ye giderek ölmek millete hizmet
edemeden ve mücadelenin manasını layıkıyla ortaya koyamadan yok olamak
demekti. Yani buna razı olup teslim olmak uygun değildi. İkinci yol, şayet
öldürülmediği takdirde de Hoca Niyaz Hacı gibi “Hoş-hoş”çu olarak bir makamda
oturmaktı ki, bu zilleti kabul etmek temiz tarihini karalamak, kutsal gayeyi ayaklar
altına almak olurdu. Millet’in ebedi laneti altında kalmaktı!...
Türk askerleri, Mahmud Muhiti’den sonra çeşitli fikirlere bölünmüş olup, sonuçta
aldatıcı tekliflere mağlup oldular. Kendi aralarından küçük bir rütbede olsa da
gayretli olarak gördükleri Abdiniyaz’ı geçici komutan olarak kabul ve ilan ettiler.
Yeniden askeri atamalar yaptılar. Dunganlar ikiyüzlü siyasetlerine devam ederek, Bir
taraftan Urumçi’yi razı etme ve aldatma yolunu tutarak, diğer taraftan Türkler’e
sadakatle çalışmaya hazır olduklarını hissettirmeye devam ettiler.
Türk askerleri Yarkent’i alarak başkent yaptılar (10 Nisan 1937). Orada baskıncı
çeteler şeklinde küçük müfrezelerle Maralbaşı, Feyzabad gibi yerlerdeki Gung Nen
Cuy idarelerine baskınlar yaptılar. Kaşgar’dan heyetler geldi, onlardan da temsilciler
geldi…
Ma Hu-shan Kaşgar’a gelip idareyi eline aldı. Türkler güya kaçarak Maralbaşı,
Uçturfan ve nihayet Aksu’ya gittiler. Dunganlar onların arkasıdan kovaladılar.
Kaşgar’daki Urumçi kuvveti Kaşgar’ın Yenişehrinde kaldı. Onları iyi muhafaza eden
Dunganlar, Ma Hu-shan başta olmak üzere, hemen hemen hergün Rus
Konsolosluğunda ziyafetteydiler. Savaşarak ölerek ilerleyen Türkler oldu. Şehirde
gasp, talan, masumları Bolşevik olma ithamiyla öldürmeler devam etti. Hâlbuki
Gung Nen Cuy’un başkanı bir evde ziyafet ve eğlence içinde saklanıyordu.
Abdiniyaz’ın Ma Hu-shan’e yazdığı mektuplarda, okullara ve dini – milli kurumlara
yardım edilip edilmediğini sormakta, Kadir Hacı ve onun gibi kişilerin yok edilmesi
konusundaki ricaları yer alıyordu. Ancak Ma Hu-shan bu mektuplara önem
vermeden ve yalandan “Herşey sizin dediğiniz gibi, siz gönül rahatlığıyla savaşmaya
devam edin” (6 – 7. aylarda yazdığı ve başka mektuplarında) şeklindeki sözleri,
isyan tarihinin gözyaşlarıyla yazılmış olan önemli sayfalarındadır. Biçare
Abdiniyaz’ın saf vicdanı, cahil zihni böylesi şeytanlıkları anlamasına engeldi. Birde
bunun üstüne yanında da yaramaz simalar vardı. Uçuruma, tuzağa düşerek, hergün
biraz daha ayağı bağlanmaktaydı. Onu ve onun temsil ettiği Türk askerlerini mahv
etmek için, dindaşı kendi çıkarları için onun ayağına çelme takmaya çalışmaktaydı…
Ne yazık ki Abdiniyaz, kendisine verilen işaretleri, onu uyandıracak olan sesi,
bulunduğu durum içerisinde duyamadı… “Kaç, tehlike var!” diyen sesler dahi
boğuldu!.. Bu arada, yine kurbanlar gitdi… Ah din, ey mukaddes islam dini! Seni
hala ve bunca açık ve acı hakikat ve tecrübelerden sonra da bize saf şekilde
414
okutturmuyorlar mı? Acaba bizim başımızdakiler düşman ile ortak mı, ne?... Din
adına işlenen bu cinayet ve hıyanetlerin sorumlusu kim?...
Türk askeri ortada kaldı. Urumçi yönetiminin gücü, karşılığı tahmin edilen şekilde
olmadı. Bu durum bir taraftan, o dönemlerde Altay ve Kumul civarında meydana
gelen isyanın etkisi ve sonucu olsa da asıl amaç Türk askerlerini çembere almaktı…
433
Ma Cung İng’e bağlı olan Dunganlar.
416
Son Durum
Dış dünya ile ilişkisi kesilen Doğu Türkistan’dan bir haber almak imkânsızdır.
Yabancı zümre tamamen mahsur bir haldedir. Yurt içindekilerin, dışarıyla bağlantısı
yoktur. İsveçli misyonerler de Yarkentte mahsur bir halde olup dışarıyla ilişkileri
kesik bir haldedir. İngiliz Konsolosluğuyla ilişki kurmasınlar diye bu İsveçli
misyonerlerin hepsi Yarkent’e sürülmüşlerdir.
Sonuç
7. yılına ayak basan Doğu Türkistan isyaninkılâbı yukarıda gayet kısa olarak
özetlendi. Bu inkılâbın ne doğu’daki inkılâblarla ve ne de batı’daki
inkılâblarlabenzerliği vardır. Başlagıcından, bugüne kadar kendine özgü bir özellik
ve facia içinde geçen bu ayaklanmanın, Türk – İslam Dünyası tarafından büyük bir
dikkatle incelenmesi gereklidir. Hazırlıksız, düşmanların durumu ve siyaseti
incelenmeden, amaç ve gayesi bilinmeden başlanan bir inkılâbın sonucu, işte böyle
feci olur. İyi niyet ile başarı ve yüzeysellik ile galibiyet olmaz!...
İlim adamları Doğu Türkistan inkılâbını ilmi açıdan incelerken, muhakkak büyük
bir anlam çıkarırlar.
Doğu Türkistan inkılâbı, doğuya özgü bir tevekkül ile başlanmış, daha sonradan
çeşitli amaçlar istikametinde gitmiş ve daha sonra milli bir şekil almıştır. Fakat
başlangıçtan bugüne kadar, Çinlilerden çok Ruslarla savaşan Mücahitler, siyasetin
asri şeytanlıkları ve içlerindeki ihanetlerle de şiddetli mücadele etme mecburiyetinde
kaldılar.
İlim adamları bu milli hareketi inceleye dursunlar, biz şimdilik bu inkılâpdan tam
olarak şu sonucu çıkarabiliriz: Bir inkılâb için ilk olarak; Tam bir iman, irade ve
azim, ikinci olarak; belli bir hedef ve amaç, üçüncü olarak;Bu imanın, bu iradenin
takip ettiği amaca faydalı unsurları, yani sağlam bir teşkilat ve sürekli mücadeleye
medeni ilim ve fen ile donanmış dirayetli, liyakatli kişiler, kadrolar veson olarak;
Mücadele gücüne, savaş silahlarına sahip olmak, düşmanla denk hatta onun
kuvvetinden üstün bir güce sahip olmak lazımdır.
Bitti.
Mecdeddin Ahmed.
Bombay, Mart 1938.
419
Özellikle son 6 yıldır her türlü zorluğa göğüs gererek, inkılâp hareketi başlatarak,
milli mücadele yürüten biz Doğu Türkistanlıların amacı mili bağımsızlıktır.
Mücahitlerimizden bazıları açıkça zulüm ve keyfi idare sisteminden kurtulma
yolunda mücadeleye giriştiklerini öne sürdüler ve yurdumuzdaki haksızlıkları
canlarına ortaya koyarak ifade ettiler. Hoca Niyaz Hacı’nın, Çimsar’da (Çim – Hisar)
Şing Doben ile yaptığı anlaşmaya karşı Altışehir’de meydana gelen ayaklanma ve
hareketler, Doğu Türkistan inkılâpçılarının amacının milli kurtuluş olduğuna şahittir.
Bizim bugüne kadar Doğu Türkistan dâhilinde, pek çok nedenden dolayı, tam
manasıyla milli bir yayınımız olmamıştır. Tabi ülke dışında da yoktur. Yaş Türkistan
ile Milli Yol gibi Türk milli yayınları, Doğu Türkistan milli davasını müdafaa
etmekte olsada, büyük görevlerle meşgul olan bu iki derginin yapmakta olduğu bu
samimi müdafaa, Doğu Türkistan davasının büyüklüğü açısından yetersiz
kalmaktadır. Tiyan – Şan dergisi ise Doğu Türkistan olaylarından ve Türkistan
kamuoyundan habersizdir. Doğu Türkistan’daki Çin idaresi, halkımızı karanlığa
sürükleyip, milli yayın ortaya çıkartacak imkânı vermediğinden, biz milli
ihtiyaçlarımıza yarayacak bir milli yayın ortaya çıkaramadık ve bu sahada çalışarak
halkımızın milli gayesini, isteklerini ortaya koyabilen ilim sahibi kişiler
yitiştiremedik. Bu sebeple biz Doğu Türkistanlılar, vatanımızda meydana gelen
haksızlıkları kimseye anlatamadık. Keşke artık her Türkistanlı, gücü yettiğince kendi
yayınında ve yabancı basında Türkistan’ın içinde bulunduğu durumu dünya’ya
duyurmaya çalışsaydılar.
Bu yıl Kasım ayı başında biz Bombay’dayken, Doğu Türkistanlı İsa Bey,
Hankav’dan Bombay’a geldi. Önceden tanışmışlığımız olduğundan, kendisini
vapurda karşıladık. Bir – iki gün geçtikten sonra onunla görüşme ve fikir alış
verişinde bulunduk. Yanında, Ma Fulyang adında bir Dungan vardı. Söylendiğine
göre, güya bu kişinin babası Aksulu olup, Mançu İmparatorluğu tarafından
*
Yaş Türkistan, Aralık 1938, Sayı 109, Sayfa 32-34.
420
İsa Bey kendi ağzıyla kendisinin Çin Hükümeti tarafıdan propagandacı sıfatıyla
seyahate çıkmış olduğunu itiraf etti. Biz bir Doğu Türkistanlı’nın, Çin Hükümeti’nin
çıkarları için çalışmakta olan bir propagandacı olmasından dolayı derinden
üzülüyoruz. Biz, Japonlar’ın Çinliler’e karşı nasıl muamele etmekte olduğunu çok iyi
biliyoruz. Fakat Çin memurlarının Türkistanımızda yerli Türklere karşı uyguladığı
zulüm ve baskının, dünyada ikinci bir örneği olmadığını beş parmağımız kadar iyi
biliyoruz.
EminVahidi.
Bombay, 16. XI. 38
421
Muhacirler’in Hayatından:
*
Yaş Türkistan, Aralık 1938, Sayı 109, Sayfa 34-36.
422
Abdullah Bey, Şangay’da yaşayan arkadaşı Bay Azizi Efendi’yi ziyaret etme
niyetiyle 1 Kasım’da Kalküta’dan ayrıldıktan sonra, yolda hastalanması sonucu
gecikerek, 21 Kasım’da Şangayga gelmiş ve kendisini vapurda karşılayan arkadaşı
Bay Azizi Efendi’nin evine getirilmişti. Hastalığının ağırlaşmasıyla durumu
kötüleşen Abdullah Bey, 25 Kasım’da dünya’ya gözlerini yumdu.
1937 yılında Mahmud Muhiti ile Doğu Türkistan’dan Hindistan’a gitti. 1938
yılında Hacca giden Abdullah Bey, Suriye ile Türkiye’ye de seyahat ettikten sonra
Hindistan’a döndü. Döner dönmez de Şangay’daki durum hakkında bilgi sahibi
olmak için sefere çıkmıştı. Kendi toprağını seven Abdullah Bey’e, yabancı bir
ülkenin toprağı nasip oldu.
Merhum altı yıldır Doğu Türkistan inkılâp tarihi isimli kitabı yazdığından, ardında
kıymetli bir eser bırakmıştır.
*
Yaş Türkistan, Ocak 1939, Sayı 110, Sayfa 9-10.
424
42 yaşında vefat eden Abdullah Bey Naimi’nin, ülkede yaşayan annesi, babası, eşi
ve bir oğlu vardır.
Derdimize derman ararken yeni bir dert ve endişe ile karşılaştık. Abdullah Bey
Naimi kardeşimizin vefat haberini duydum, Doğu Türkistan inkılâp hareketine
katılan veya yakından takip eden, her bir Türkistanlı yurtsever, bu kıymetli
arkadaşımız için kederlenmekte ve yürekten üzüntü duymaktadır.
Abdullah Bey sadece asker değildi, kuvvetli ilmi ve ciddi kalemi ile de, iinkılâbın
başından bugüne kadar, çalışmış bir kişiydi. Sağlam karakteri, çalışma ahlakı, temiz
ve değişmez iman ve akidesi onun gerçek vasıflarıdır. Savaş saflarında bir asker
cengâverliği gösteren Abdullah Bey, dini konularda ve idari işlerde de yetkili bir ilim
ve idare adamı sıfatıyla çalışmış ve yeteneğini göstermişti.
*
Yaş Türkistan, Ocak 1939, Sayı 110, Sayfa 11-16.
426
eserleriyle yurt ve ulus için faydalı olurlar demektir. Doğu Türkistan kurtuluş
savaşının tarihini yazmada, merhum Naimi gibi bilgili bir yazarın, hareketin içide
bulunarak o tarihi günleri bizzat yaşayan adamın, çalışması herhalde inkılâp tarihinin
kıymetini bir kat daha arttırmaktadır. Bu itibarla merhumun yazmakta olduğu tarih
kitabı ve hususi hatıratı, gerçekten de dikkate değerdir. Zaten Doğu Türkistan
inkılâbında yaşanmış olayları yazmış olan çok az kişi tanıdım. Çeşitli bölgelerdeki
hareket liderlerinin yanındaki katibler ve resmi tarihçilerin bütün belge ve kayıtları
toplanarak esaslı bir inkılâp tarihi yazmak için çalışmaya başlanmıştı. Bunun dışında
bu iinkılâpta milli duygu ve yurt sevgisiyle, ulus yolunda çalışan büyük Türk
komutanlarımızın da (Mahmud Muhiti ve Emir Mehmed Emin Bey gibi) hatıratları,
bu milli kahramanların özelliklerini anlatan öykü ve destanı olduğundan, onları
toplayarak yayınlamak düşünülmekteydi. Çok yazık ki, bu işlerin yönetimi için pek
çok yardım beklediğimiz dönemde, vakitsizce arkadaşımız Naimi’nin vefatı büyük
bir etki bıraktı.
*
* *
Merhum Abdullah Bey Damollam; yurt kederinden uzak ve hala gurbette kendi
hayatı ve kendi ticaretiyle meşgul olan vatandaşlara aşağıdaki şiir ile müracaat
etmektedir:
*
* *
Ben, merhum Abdullah Bey’i 1934 yılı ortalarında tanıdım ve çeşitli sahalarda,
çeşitli şekillerde beraber çalıştık. İnkılâbın o günlerinde, çok ciddi olarak gerekli olan
429
bazı konularda icra ve infazında önemli hizmetleri geçmiştir. Merhum cidden itaatli
ve sadakatli bir arkadaştı. Merhum Naimi’nin (ve diğer mesai arkadaş ve
kardeşlerimin) hiçbir icraatte tereddüt ettiğini hatırlamıyorum. Bu, kol kola girerek
vatan ve millet yolunda çalışan arkadaşların bir birine tam manasıyla itimadına ve de
bir biriyle ahenk içinde çalışmasına önemi bir örnektir. Nitekim böyle sadakatle
çalışmanın neticesidir ki, çeşitli öğretmen kursları, Darülulum (Öğretmenler Kursu),
şeriyat mahkemesi, reformcu müderrislik, hatta güzel sanatların kurulması ve
Öğretmenler Birliği, Atalar Heyeti… gibi dini, milli, ilmi ve ictimai konularda,
önemli ve (Urumçi Hükümeti’nin zor kullanarak yaptığı uygulamalara karşı, milli
cephenin temelleri kurulmaktaydı ve hakikatten Sheng Shi-cai’i korkutacak
derecede) çok büyük işlere girişilmişti.
Mecdeddin Ahmed.
431
Bugün, Merkezi Çin’deki önemli bir makamdan alınan habere göre, Çin
Hükümeti bu yıl Aralık ayı sonlarında, Devlet Bankası’nın (“Cunguyanghang”) bir
şubesini Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de açacaktır. Yani Çinliler, Doğu
Türkistan’ı en yeni merkez yapmak ve Merkezi Çin’den kaçarak gelmekte olan kirli
Çinlileri, mukaddes yurdumuza toplayarak, biçare Türkistanlılara yeniden büyük bir
felaket hazırlamak istemektedirler. Bu yecüclerin, Türkistan’a kötülüklerinin yanında
şimdiden, yani bu yıl Aralık ayı başlarında, zalim Sheng Shi-cai, Doğu Türkistan
halkından zor kullanarak topladığı yardım parası 250 000 dolları, Merkezi Çin ’e
yollamıştır.
Doğu Türkistanlıların işe yarar, aydın zümresinin G.P.U tarafından yok edilmekte
olduğu bir dönemde, geriye kalan acizleri, aç kalmış Çinlilere yardım edin diyerek
zorlamaktalar. Doğu Türkistan’daki durum böyle feci bir haldeyken, İsa Bey: “Bütün
yurttaşlarımın lanetlerine uğrasam da, Çinlilere sadık olayım” diyerek, çeşitli
yaramaz hareketlere yönelerek, Çinlilerin yararına çalışmakta ve Hindistan’ın
Bombay ve Kalküta şehirlerindeki Çin Konsoloslarına giderek, oralaradan
Uzakdoğu’ya gelmekte olan Doğu Türkistanlılara vize verilmemesinin gerekliliğini
söyleyerek, bu suretle bu taraflara gelmekte olan vatandaşlarımızın hareketlerine
engel olmaktadır. Şimdi Arabistan ve diğer yerlere giderse, oralardaki yurttaşlarımıza
nasıl zararlar verir, bunu tabiî ki zaman gösterecektir.
İsa Bey’in canı ve teni ile Çin yararına yaptığı propagandaları, biz Türkistanlıların
Çin ve Ruslar’a karşı olan nefretimizi, düşmanlığımızı zerre kadar azaltmadığı gibi,
Türkistan’ın kurtuluşu için takip ettiğimiz yollarımızı da engelleyemeyecektir. Fakat
vatandaşlarını Kızıl ateşin içine çağırmakta olan İsa Bey’in yurttaşlardan birkaç
tanesine yapışarak, onları da kendisiyle beraber cehenneme sürüklemesinin korkusu
vardır. Bay Azizi, Şangay, 14. 12. 38
*
Yaş Türkistan, Ocak 1939, Sayı 110, Sayfa 16-17.
432
Biz Ahmed Tevfik’in kim olduğunu iyi biliriz. Onun ülkemiz ve inkılâbımızla
hiçbir şekilde alakası olmadığından, bu kişiye Doğu Türkistan adına vekâlet ve hiçbir
sıfat ve yetki verilmemiş olduğunu bildirerek "Yaş Türkistan" dergisinde
yayınlamanızı rica ediyorum.”
*
Yaş Türkistan, Ocak 1939, Sayı 110, Sayfa 18-21.
433
uyandırıp, bir şekilde Ahmed Tevfik Doğu Türkistan’a geldi. O, Doğu Türkistan
sınırından girerken, halkın hoşuna gidecek ünvanı yani Arap olduğundan, “Şerif” ve
askerlik yönüyle ise “Paşa” rütbesi ile ortaya çıktı. O günlerde, Kuzey bölgelerdeki
inkılâp hareketi tamamen güney bölgelere yayılmamış olsa da yavaş yavaş bazı
belirtiler görülmeye başladığından Kaşgar valisi bu yabancıyı sınır dışı etti. Bu
Ahmed Tevfik’in, Doğu Türkistan’dan ilk çıkarılışıydı. Daha sonra Hindistan’dan
başka bir yolla ülkeye sokulan Ahmed Tevfik, eski Vali’nin nüfuzsuzlanmasından
istifade etti ve mücahit Türk gruplarına yanaştı. Kendisinin, tüm hayırseverliğiyle ve
Allah yolunda müslümanlar’ın cihadına katılmaktan ve yardım etmekten bahs ederek
aldattı. Kısa zamanda fitnesi, fesadı ve bu karışıklıktan istifade ederek ülkede büyük
bir makam işgal etme hevesinde olduğu anlaşıldı(1)434 ve Milli Hükümet tarfından
sınır dışı edildi. (Kasım 1933).
Doğu Türkistan inkılâbı, sadece Ahmed Tevfik gibi maceraperestleri değil, bazı
devletleri de büyük ölçüde harekete geçmeye heveslendirmişti. Türkistan'daki bu
hareket, uzakta ve yakında komşu olan devletleri şu veya bu şekilde ilgilendirebilirdi.
Fakat ilginç tarafı şu ki, bunlardan bazıları bizim içimizden Han veya Padişah
bulunmadığından ve bizim ruh ve düşüncelerimizle hesaplaşmadan, sadece kendi
çıkarları üzere, Şehzade Abdülkerim’i, Yahudi Allehomlar ile sahte müslüman
Şildiring’i bize Han ve Sultan olarak seçerek hareket ettiler. Bir kısmı ise fitneleriyle
işimizi sekteye uğrattı. Başka bir kısmı dost kisvesine bürünerek aramıza girip
“İçeriden vurmak” teşebbüsüne girişti… Hareketmizi çeşitli yönlere çekmek ve
amaçsızlandırmak için kurulan tuzaklara gelirsek, o hepsinden fazla… Çeşitli cins ve
çeşitli rütbeden rehberler, dahiler çıktı. Genç komutanlar, Harbiye nazırları(!) Son
günlerde de kendilerini o hareketin önemli şahsiyeti olarak göstermekten
434
"Yaş Türkistan"ın 104. sayısındaki “Doğu Türkistan İsyanı Etrafında” başlıklı makaleye bakılsın.
434
Şimdi Ahmed Tevfik’in iddasına kulak verenler çok gariptir ki, bu Ma Hu-shan
kadar dahi mantıklı düşünmemekte ve onun kadar hakikati kabul etmiyorlar mı?
Doğu Türkistan inkılâbı, daha önce bir tecrübe mahiyetinde olabilir. Ama bugün
artık Türkistan’ın şu veya bu entrikanın dolaştığı yer olmasına imkân yoktur. Artık,
Türkistan adına söz söylemeye, sadece o milli harekette tanınan kişiler ve inkılâbın
asıl gayesine, milletin gerçek isteğine tercüman olan, kayıtsız ve şartsız bağımsızlıkçı
ve o gün de, bugün de içeride ve dışarıda, Türkistanlılar tarafından sevilen kişilerin
yetkili olduğunu bilmek ve bu inançla hürmet etmek gerek. Ahmed Tevfik ve onun
gibi maceraperest kişiler, çeşitli ünvanlarla onu bunu aldatarak, nefislerini tatmin
ederek yürüyebilirler ve aldanan ile aldatan baş başa kalabilirler. Yalnız yurdumuz
meselesini, hangi bakış açısıyla olursa olsun görmek isteyen kimselerin eski ben
bilirim düşüncesine başlayarak, milliyet ve milletin isteği noktasından muhakeme
yürütmelerini talep ediyoruz. Bizim şartlarımız ve isteğimize aykırı ve uyuşmayan
her çeşit ilgi ve oyunları nefretle reddediyoruz. Hareketimize hürmet edenlere,
hürmet ediyoruz. Türkistan’ı Arap, Yahudi, Rus, Çin veya başka bir ülke vatandaşı
temsil edemez. Bu hak sadece Türkistanlılara aittir.
Mecdeddin Ahmed.
435
"Yaş Türkistan"ın 81. sayısına müraacat.
435
“Völkischer Beobachter” isimli bir Alman gazetesi, geçen ayın 22’sinde çıkardığı
sayısında, Uzakdoğu muhbirinin önemli bir yazısını yayınladı. “Asya Meseleleri
Halinde Müslümanlığın Yeri” başlıklı bu makale, ister genel siyasetin gidişi, ister de
milli mücadelemiz bakımından oldukça değerli fikirler vermektedir. Onun için, bazı
noktalarına temas etmeyi faydalı görüyoruz.
Alman yazar bu yazısına, Moğolistan – Doğu Türkistan – Çin’i bağlayan bir yerde
bulunan gizli Japon radyo istasyonu konusuyla başlamakla, asıl amacın ne yönde
olduğunu da açıkça söylemektedir. O, merkezi Çin’i Sovyet Rusya ile bağlayan yol
üzerinde bulunan, halkının çoğunluğu Müslüman olan ülkelerin, bugünkü Çin –
Japon savaşı ve genellikle gelecekteki Asya ile ilgili çıkarlar tartışmasında tuttuğu
yer ve oynayacağı role işaret etmektedir.
*
Yaş Türkistan, Ocak 1939, Sayı 110, Sayfa 21-27.
436
Savaştan sonraki dönemde, Rusya ile İngiltere arasında ceryan eden bu tartışmaya
yeni katılan Japonya’nın planında, ne Çin’in hâkimiyeti altındaki müslümanlara ve
ne de Doğu ve Orta Asya halklarına mahsus olmaktadır. O, Ak ve Kızıl Deniz
kıyılarından, Sarı Deniz’e kadar uzanan ülkelerdeki Müslüman halklar hareketini göz
önünde tutmaktadır. Japonya’nın çeşitli İslam devlet ve milletleriyle sıkı ilişki tesis
etme yolundaki çalışmalarını da bu yönüyle tahlil etmek gerek.
unsur Doğu Türkistan Türklüğü kalmaktadır. İşte bu önemli hakikate işaret ederek
sözü Doğu Türkistan olaylarına geçiren Alman yazar, 1931’de başlayarak 4 yıl
devam eden son Doğu Türkistan milli inkılâp hareketine temas etmektedir.
dünya devrimi siyaseti o gruptan Çin’i kendi siyasetine alet etme yolunda istifade
etmektedir. Doğu Türkistan üstünden Merkezi Çin’i Sovyet Rusya ile bağlayacak
yollar hazırlanmaktadır. Sovyet Hükümeti bu yolların, bir taraftan Çin – Japon
savaşının yönüne, ikinci taraftan Çin’de kommunizmi güçlendirmeye hizmet
edeceğini ümid etmektedir.
Fakat özgür bir hayata kavuştuğu ümidine düşen Doğu Türkistan Türkleri, son
felaketin asıl emelini de açıkça görmüş oldu. Onda yalnız Çin düşmanlığı ve dindaş
Dunganlar’a inançsızlık artmakla kalmadı. Onun ruhunda bu ikisini silah olarak
kullanan Sovyet Rus emperyalizmine karşı düşmanlıkta bütün şiddetiyle canlanmış
oldu. İşte bu noktaya işaret etmekte olan Alman yazar, Japonya’nın bu istikametten
ister bugünkü mücadeleyi, ister de bağımsız siyaseti için istifade etmekte olduğunu
ileri sürmektedir.
Bir mücadeleyi, bir siyaseti yürütebilmek bilhassa onu başarılı bir sonuca
ulaştırabilmenin en önemli şartlarından biri, hareket yolunun sağlam temelini
hazırlayarak, o yol üzerinde ve çevresindeki anlamları bertaraf ederek faydalı
unsurları güçlendirerek hazırlamaktır. Şüphe yok ki bugün İslam Dünyasını teşkil
eden milletler, siyasi değeri artmakta olan unsurlardır. Fakat bu da bütün unsurlar
gibi sadece doğru yolunda yürüdüğü ve yürütüldüğü takdirde faydalı ve neticeli
olabilir. Bu camiayı felaketten felakete sürüklemekte olan hayatın acı tecrübeleri
sonuçta ona da doğru yol göstermiştir ki, o da gelişme yolu, milli mücadele, milli
devlet kurma, böylece milli mukadderatlarına sahip olan milli devletlerarasında
doğal ve samimi dostluk ilişkisi yaratma yoludur. Savaşa endeksli İslam Dünyası
milletleri’nin başından geçen olaylar ve savaştan sonraki dönemin milli esasta
kurulmaya başlanan hareket ve devletleri arasındaki samimi ilişkileri çalışmak gerek.
Doğu Türkistan inkılâbımızın tecrübeleri bu acı hakikati bir az daha açık olarak
göstermiştir. Müslüman Dunganlar kendilerini dindaşları Türklerden çok ırki ve
kültürel yakınlıkları olan Çinliler’e yakın hissettiler. Çıkarları için gerektiğinde Doğu
Türkistan Türklerini, Bolşevik Rusya’nın kanlı pençesine teslim ettiler. Dindaşları
Türkleri kanlı terörlerden geçirerek işlerinin, çıkarlarının talebine göre ve Kızıl
439
Ağır yaşam tecrübesinin birkez daha açıkça gösterdiği gerçek, sadece amacın
değil, amaç uğruna yapılan mücadele unsurunun da milli olmasıdır. Milliyetten başka
hiçbir şey, sağlam bir kurtuluş savaşı zemini olamamaktadır. Bu noktayı kurtuluş
Mücahitleriyle beraber, böyle savaşlarla dışarıdan alakadar olanlar da
unutmamalıdırlar.
Timuroğlu.
440
Mücahitlerin bir kısmı silahları ile Ömer Bey Komutası altında, Küçük Pamir’e
geçmişler, kalan kısmı ise Afganistan ve Hindistan’a sığınmışlardır.
*
Yaş Türkistan, Ocak 1939, Sayı 110, Sayfa 27.
441
Çağımız, miliyet çağı, devrimiz, her milletin kendi kaderine kendisinin tayin
edeceği ve sahip olacağı devirdir. Bunun sonucudur ki, başka birisinin esareti altında
kalan mahkûm milletler, kurtuluş için mücadele etmekte ve bağımsız yaşama
hakklarını istemektedirler.
İnsanlık ve medeniyet tarihinde çok büyük ve önemli bir yer tutan Türk milleti,
asırlar boyu nice hanlıklar ve büyük devletler kurarak, kendi medeniyeti, kendi
ilminden diğer milletleri de faydalandırmıştır. Geçen yüzyılın başına kadar, eski
görkemli devirlerine bakıldığında, gerileme alametleri görülse de, eski hanlıklar
yerine küçük-küçük devletler halinde, kendi bağımsızlıklarını korumuşlardı. Fakat
son yüzyılda çeşitli siyasi, sosyal ve diğer sebepler neticesinde, azametli Türk
milletinin büyük bir kısmı yabancı devletlerin elinde mahkûm kaldı. Bu mahkûmiyet
ve bu esaret; şerefli mazisi olan Türk nesline ağır etki ettiğinden, daima hâkim
millete karşı isyankâr vaziyet takınarak, zaman – zaman şiddetli mücadelelere de
girişmişlerdir(1) 436 .Esaret, Türk neslinin milliyetini unutmasına ve eski gururunu
yoketmeye sebeb olamadığından, Hâkim olan yabancı devlete karşı duruşları ve
isyan çıkarmaları bu temiz ve yüce kan’ın neticesi değil mi?
*
Yaş Türkistan, Şubat 1939, Sayı 111, Sayfa 19-23.
436
Doğu Türkistan’da bir asır içinde 400 defa isyan çıkması, artık “Çin – Rus Kızıl Ortaklığı”
kaynaklarında da itiraf edilmektedir. (Mansur’un, Urumçi’de 1936’da basılan “Şingcang’da Millet
Meselesi” sayfa 8) B. Azizi.
442
medeniyetin izlerini Doğu’ya doğru gidersek Çin’de, Batı’ya doğru gidersek Avrupa
içlerinde de rastlayabiliriz. Tarihin gösterdiğine göre, Türk’ün bu yüksek
medeniyetini bizzat Türk üstadları o bölgelere götürmüşlerdir. İşin garibi şudur ki,
Çin’de yada herhangi bir yerde bulunan bu eserler, o milletin malı olarak hesap
edilmektedir. Doğu Türkistan’da bulunan medeniyet eserleri, Türk medeniyeti eseri
olmasına rağmen, “Kuzeybatı Çin Medeniyeti” şeklinde adlandırılmaktadır. Türk
dehasının mahsulleriyle yabancılar övünmektedir.
Çin içerisinde meydana gelen isyanın 1911 yılında doğurduğu Cumhuriyet, Çin
milletinin kendisine dahi fazla bir şey vermese de ve hala Çin halkı bu zihniyeti
benimseyememiş olsa da, bir çeşit hakve hukuk verilmişti. Hâlbuki bu hürriyet ve bu
cumhuriyet, Doğu Türkistan için daha fazla kahır ve zulüme sebep oldu. Çin
memurlarına malikâne gibi satılan mübarek vatanımız, yıllarca bu cefa ve azabı
çekti. 1932 isyanı, senelerce biriken kinin, unutulmaz zulüm izlerinin doğal bir
yansımasıydı. Doğu Türkistan Türkleri zulüme ve esarete karşı isyan etti ve kendi
isteğine göre milli bir hükümet kurdu.
Türk Dünyası’nın ezeli ve ebedi düşmanı olan Rus ve Çinliler, kendi menfaatleri
için Doğu Türkistan’ın yeniden esarete düşmesi için birleştiler. Uygur Türkleri’nin
mübarek kanıyla, Urumçi’de hazırlanan, “Rus – Çin anlaşması” imzalandı. Mağlup
Çin, uğursuz Bolşevikten yardım alarak canlandı. Çağdaş savaş silahlarıyla güçlenen
düşmana karşı, daha fazla dayanamayan milli kuvvet maalesef yenildi.
Urumçi’de kurulan “Kızıl Çin – Rus Ortak” Hükümetiyle sulh yolunu tutarak bu
fırsattan bir süre faydalanmaktaydık. Fakat nafile… Kommunizm ve Çin
443
milliyetçiliği, Uygur Türklerine karşı katı bir mücadele ve hücuma girişmişti. Biz bu
durumdan faydalanamayacağımızı çok çabuk anladık. Durumun günden güne
kötüleşmesini ve özellikle kommunizm ülküsüne karşı olduğu tahmin edilen kişileri
derhal imha etmeye başladıklarını görerek, sevgili yurdu bu cehennemi hayat içinde
daha fazla görmeye takatimiz kalmayana kadar çaresizce izledik ve 1937 yılı
başlarında General Mahmud Muhiti liderliğinde 17 kişi Hindistan’a gitmek
mecburiyetinde kaldık. Ülkeden ayrıldığımız duyulduğunda Nankin’e davet edildik.
Nankin’in nasıl bir düşüncede olduğunu öğerenmek için, arkadaşım Şerif Osman ile
Eylül 1937’de Nankin’e giderek Çankayşek ile görüştük. Baktık ki, “Başkent”
denilen bu yerdeki siyaset, kesinlikle bizim düşündüğümüz gibi doğru değil. O
zamandan beri Çankayşek’in Ruslar – Kommunistler ile ortak siyaset yürütme fikri
ve Çin – Rus yakınlığı bize kendi davamızda tamamen haklı olduğumuzu gösterdi.
Biz Urumçi Hükümetini Kommünist ve Ruslarla ortak bir idare diyorduk, Nankin’in
de kızıllaştığını görünce, derhal ilişkimizi kestik ve bir ay kadar Nankin’de kaldıktan
sonra seyahat bahanesiyle Şangay’a gittik.
*
Yaş Türkistan, Mart 1939, Sayı 112, Sayfa 2-5.
445
"Yaş Türkistan" dergisi milli vazifesini bundan sonra daha geniş sahada devam
ettireceği gibi, Doğu Türkistanlı idealist kardeşlerimizin katkı ve yardımlarıyla bunu
daha da başarılı uygulayacağını ümit etmektedir.
Mahmud Muhiti Efendi bu yazısını, başından geçen çok üzücü ve nahoş bir olay
ve bu olayın sebebini Türkistanlı yurttaşlarına bildirmek niyetiyle kaleme almışdır.
Olay şundan ibarettir: Doğu Türkistanlı Yusuf Bey oğlu İsa Bey’in ispiyonculuğuyla
Britanya – Hindistan Hükümeti’nin Mahmud Muhiti Efendi’yi tutuklamasıdır.
Yusuf Beyoğlu İsa Bey Mahmud Muhiti’yi, Çin Hükümeti hizmetinde kendisiyle
beraber çalışması için “Kardeşliğe, Yoldaşlığa” davet etti. Doğu Türkistan Türk
istiklâlci, Türk milliyetçisi Mahmud Muhiti, doğal olarak bu teklifi kabul etmedi.
Neticede Muhiti şikâyet edildi ve Britanya – Hindistan Hükümeti tarafından
tutuklandı.
Biz doğal olarak buna karşı koyamayız. Fakat hak ve hukuk duygularımızı
karıştıran bu olay hakkındaki fikrimizi, vakti ve yeri geldikçe söylemeyi vazifemiz
olarak görüyoruz.
Baş makale.
447
Doğu Türkistan’ın bu son isyanı, bundan önceki isyanlara göre güttüğü gaye ve
takip ettiği istikamet itibariyle ne kadar dikkate şayan olsa da, mücadele şekli,
karşısındaki düşmanın gücü ve Çin – Rus birliğinin Kommünistlik noktasıyla da
cephe alışı itibariyle tamamen başka bir şekle girmişti. Bu yüzden Doğu Türkistan’ın
bu son isyanı, çeşitli yönleriyle incelenmelidir. Çünkü bu savaşımızda Ruslar,
düşmanımız olan Çin’in tarafını tutarak ona yardım ettiler. Rusların bu şekilde
mücadeleye karışmaları ve ezeli ve ebedi bu iki Türk düşmanının bu son mücadelede
yine kol kola girmesi çok manalı ve cidden tehlikeli bir özellik arz etmektedir.
*
Yaş Türkistan, Mart 1939, Sayı 112, Sayfa 5-9.
448
Kendisini Doğu Türkistanlı olarak tanıtan Yusuf Bek oğlu İsa adındaki bir kişinin
“Çini Türkistan Avazı” isimli dergisi’ndeki cümlelerin çoğunun, bizim gaye ve
davamıza uygun olmayan fikirler ve Çin sözcülüğü yapmasını okuyarak hayret
etmiştik. Sadece Bolşeviklerin vahşiliği ve insanlık dışı muamelesi hakkındaki
açıklamasıyla, az da olsa avunmuş, hatta Çinlileri meth etmesini şahsi fikir ve
tercihlerinebağlamıştık.
Biz bu utanmaz “Çin vatanperveri”nin, milli davamıza karşı ciddi bir tehlike
olacağını düşündüğümüz dönemde (3/11/1938’de), kendisine benzeyen, soyu şüpheli
birisiyle beraber Hindistan’a geldi. Yayınlarında yaptığı propagandayı (Çin
437
(1933 – 1934 tarihlerinde) Bize madde, madde tespit edilen bu “Tavsiye veren ve akıl öğreten”
sayfaları bastırarak gönderenler ve yayanlar kimlerdir. M. Muhiti. (M. Muhiti Efendi, burada
zikredilen sayfalardan, "Yaş Türkistan"ın 46. sayısındaki, Çokayoğlu Mustafa Bey’in makalesinde
bahs edilen beyannameyi kastetmektedir – Yönetim.).
449
İsa, yanlış kapıçaldığını anladı. Artık başka bir yoldan tecrübeye girişti. Efendisi,
Bombay’daki Çin Konsolosuyla birleşerek, tehtit yolunu tuttu ve beni Britanya –
Hindistan Hükümetine ispiyonlayarak hapsettirdi…
Tarafsız olarak bildiğimiz kimselerin ortada taraf tutar gibi bir şekilde
görünüşlerinden dolayı üzüntülüyüz. Böyle olmasa biz bunun gibi şeylerlerden
korkarak yoludan dönen kişilerden değiliz. Damarımızdaki kan, bizdeki şuur ve
iradeyi artık dost ve düşmanlarımız bilsinler ki, belirli hedef ve belirli istikamette
yürümekteyiz. Bu tabii dileğimize karşı duranları düşman olarak tanımak
mecburiyetindeyiz. Açıkça itiraf etmemiz gerek ki, düşmana dost olanlar, bize dost
olamazlar. Biz istilacı değiliz, istilacılara karşı milli varlığını korumak isteyen büyük
milletin bir parçasıyız!... Yurdumuzu işgal edenlere karşı yürüttüğümüz
mücadelemizde işe karışıp engel olanlar, bari şuurlu milletlerden olmasaydı.
Türkistan Türk yurdudur. Onun, ismine layık bir ülke olarak kalması için ebedi
çalışmak hepimizin boynunun borcudur.
Mahmud Muhiti.
Bombay: 24/2/1939.
451
Birkaç gün önce, yine Doğu Türkistan isyanı ve onun başlangıcı ve bitişi
hakkında bir kişiyle görüşmekte ve çeşitli soru ve alaylı sözlerine cevap vererek izah
etmekteydim. Dinleyici her hususu iyi anladığını söyleyip sadece bir konu üstünde
fazlaca durdu ve o konuyu iyice izah ettirdi. Ben bu tekrarlattırıştan bir anlam
çıkarmak isterken, kendisi bu düğümü çözdü: – Ben şunu bilmek isterdim. Çünkü bu
izahınızdan önemli ve tarihi bir hakikat açılmaktadır. İnkılâb tarihinde, hangi
sebepten dolayı yapılmış olursa olsun, bir sahtekârlığın üstünün örtülmesi, iyi değil,
belki sonrasında kötü sonuçlar verebilir! – dedi.
İşte bu iki mesele, siz değerli okuyucularımıza eski bir hatıranın bazı bölümlerini
kısaca anlatmaya mecbur bırakmakdadır.
* *
*
*
Yaş Türkistan, Mart 1939, Sayı 112, Sayfa 9-15.
452
* *
*
Pamir’in yüksek dağlarını, Alay’ın tenha vadilerini kar ve buz içinde geçtim.
Duyduğum ve işittiğim haberlerin neşesi içimdeydi. Günler geçti, aynı neşe ile yolun
bütün zahmetini unutarak, Doğu Türkistan’ın sınır şehri “Taş Kurgan”a ulaştım.
“Tagarma” denilen bir yerde ilk nahoş haberler gelmeye başladı. “Langatay”
mevkisinde Kaşgar’ın artık Dunganlar tarafından işgal edildiği ve Cumhuriyet
Hükümeti’nin şehri terkederek Yeni Hisar’a gittiği duyuldu. Bütün neşem kaçtı.
Ertesi gün’den itibaren Taş Kurgan’a doğru gitmekte olan kafilelere rastlamaya
başladım. Bu durum hayatımda hiç unutamadığım feci manzaralardan biridir. Hain
birisinin, cahilce düşünmesinin neticesi olan bu durum, Doğu Türkistan İsyanındeki
hezimetin sebeplerinden birisidir. Taşmalık’da (Taşbalık) Yeni Hisar’a mı, Kaşgar’a
mı hangi istikamette gitme konusunda tereddütte kaldım. Yoldayken, eskiden
bildiklerim ve tanıdıklarım bu seyahatten dönmemi tavsiye etmişlerdi. Buraya kadar
geldikten sonra geri dönmek her yönden uygun değildi. Yeni Hisar’da beklendiğimin
haberini aldım, hükümet erkânı da oradaydı. 12/2/34’de Yeni Hisar’a ulaştım
6/2/34’de Kaşgardan çıkan cumhuriyet erkanı Yeni Hisar’a yerleşmişti (7/2). Yeni
Hisar o dönemde “Hotan” Emirliğine bağlı olup, Nur Ahmed Efendi idaresindeydi.
Cumhurbaşkanı olan Hoca Niyaz ile Başbakan Sabit Abdulbaki Efendi arasında idari
hususlarda fikir ayrılığı olup, Hoca Niyaz Hacı, Dâhiliye Bakanı Yunus Said ile
Maliye Bakanı Ali Ahund’u da yanına alarak Yarkent’e doğru gitmişti. Bakanlar
Kurulu üyeleri, zaten Kaşgar’ın işgali sırasında dağılmış bir halde çeşirli yönlere
doğru gittiklerinden (Maarif Bakanı Abdülkerim Han Mahdum, Ticaret Bakanı
Ebulhasan Efendi ve Vakıflar Bakanı Şemseddin Efendi Kaşgar civarında
saklanmışlar. Harbiye Bakanı Oraz Bek, Türkiyeli Mahmud Nedim Efendi,
Kaşgar’ın Kuzey’indeki dağ aralarına sığınmışlar. Hariciye Bakanı Kasım Can
Efendi işgalden önce görev icabı Hotan’a gitmişti) Başbakan, Adalet Bakanı Zarif
Kari ve Sıhıye Bakanı Abdullah Hani ile fikir alış-verişi yaparak ve dağınık haldeki
askerleri toplayıp Kaşgar’a yeniden hücum etmeyi denediler. Benim Yeni Hisar’a
geldiğim gün, Başbakan ve yanında olan Bakanlar, Cumhuriyet Hükümeti
askerleriyle beraber Yeni Hisar’dan Kaşgar’a hareket ettiği günmüş. Beni karşılama
işi Musacan Efendi’ye verildiğinden onunla görüştüm ve merhum Nur Ahmed
Efendi ile tanıştım.
Yeni Hisar’da iki gün konakladıktan sonra Yarkent’e Hoca Niyaz Hacı ve Genel
Kurmay Başkanı General Mahmud Muhiti ile görüşmek üzere 14/2/34’de Yarkent’e
454
gittim. Yarkent’te Niyaz Hacı ve Şah Mansur (Emir Abdullah) Efendiyle görüştüm.
Dışişleri Bakanı Kasımcan Efendi ve Hotan Emirliği’nin önemli şahsiyetleriyle fikir
alışverişi yaptık. Mahmud Muhiti o sıralarda Han Arık taraflarındaki askeri harekât
işiyle meşgul olduğundan, kendisiyle görüşemeden 13 gün Yarkent’te kaldıktan
sonra tekrar Yeni Hisar’a döndüm. Hoca Niyaz Hacı Aksu’ya gitmek üzere
Yarkent’ten ayrılmıştı.
Yarkent’ten 27/2/34’de Yeni Hisar’a doğru hareket ettikten sonra ilk mola yerim
(Kök Rabat’a) ulaştığımda Yenihisar’da meydana gelen olaydan haberdar oldum ve
Sultan Bey’in yolda saldırıya uğradığını hatta hafif yaralandığını işittim. Meğerse
Sultan Bey de “Kök Rabat”taymış gidip kendisiyle görüştüm ve oradaki Hotan
Emirliğine bağlı konutana, Sultan Bey’e yardım etmesi için gerekli ricaları ettikten
sonra yoluma devam ettim.
yanlış bir hareketinden çıktı. Çünkü eski “Özbek Alay” Komutanı Satub Aldı Can
(Satı Can)ı düşürüp, hükümetin kurulduğu günlerde sadece onun yerine bu cahilin
Komutan oluşu, onun gayretlerinin sonucuydu. Halbuki Yeni Hisar’dan 26/2/34’de
Sultan Bey’in kaçmasına sebeb olan işte bu Yusuf Can’dır.
* *
*
Bizim gayet çabuk, bir kuş bakışı şeklinde geçtiğimiz bu hatıra da,
okuyucularımızın gözlerinin önüne getirmek istediğimiz nokta: Kaşgar (6/2/34
tarihinde) düştükten sonra Bakanlar Kurulunun dağılması ve Yeni Hisar’a başbakan
ile bakanlardan bazıları gelmiş olsa da, onların ne Şubat ayında ne de Mart başında
bir toplanışlarının olmamasıdır.
Mecdeddin Ahmed.
456
*
Yaş Türkistan, Mart 1939, Sayı 112, Sayfa 15.
457
BİZİM “TALEPLERİMİZ”*
*
Yaş Türkistan, Mart 1939, Sayı 112, Sayfa 15-20.
458
1935 yılı başlarında, Mumin Ahund ile birlikte gizlice Kaşgar’dan Nankin’e
gönderildik. Urumçi’nin, Kızıllar’a uygun ve Nankin’e karşı tuttuğu siyaset ve
Çankayşek’in o dönemde Sheng Shi-cai’e karşı güvensizliği, bu şekilde ki bir
müracaata vesile olmuştu.
Bize “sabır” tavsiye edildiği zaman Nankin’de bulunan İsa Bey Yusuf ve diger
Türkistanlılara, çeşitli mevki ve makamlar verilip göz boyanarak gün kurtarıldı.
Hâlbuki Sheng Shi-cai’nin alakası doğrudan doğruya Savunma Bakanlığıyla olduğu
halde, bize karşı Nankin’de Çin’e has “ikiyüzlü” ve “arkadan vurma” siyaseti
yürütüldü. Türkistan Türkü’nün imhası için, görünüşte bir birine muhalifmiş gibi
görünen iki Çinli, “Çankayşek ve Sheng Shi-cai” beraber hareket ettiler.
459
Mayıs 1936’da, Türkistan’ın saygın tüccarlarından olan Sabit Bay, Hasan Karim
ve Abdullah Bay’ların Sheng Shi-cai tarafından idam edildikleri haberi yayıldı. Gerçi
bu olayda hayret çekici bir nokta yoktur. Çünkü böyle idamlar her zaman olan bir
şeydir. Ama biz bu olayın ibret verici yönünü vatandaşlarımızın gözleri önüne
sermek istiyoruz.
Abdullah Bay’ın babası Berat Bay, bu kara haberden duyduğu büyük üzüntüyle
Nankin’e geldi. Bu üç Türkistanlı’nın el koyulan binlerce Dollarlık mal ve haklarının
muhafaza edildiği dönem boyunca Nankin’de uğraşacaktı. Birgün İsa Bey, Berat Bay
ve ben beraberce hükümet erkânından“Çing – Lifu” adındaki birisinin yanıga gittik.
O kişiye meseleyi izah ederek, yardımını ve tavsiyelerini istedik. O bize teselli
verdikten sonra:
dönemlerde Çinli Çankayşek ile Çinli Sheng Shi-cai, Türkistan Türkleri’nin imhası
için birleşmişlerdi. Dikkate alınacak nokta şudur ki, daha önceden Bolşevik olan
Sheng Shi-cai, Bolşeviklere yakınlaşmakta biraz geciken Çankayşek’e, açıklananları
ve beni dinlemedi diyerek, Çankayşek Sheng Shi-cai’a yukarıdan baktığı halde, her
ikiside Doğu Türkistan’a muhacir göndermekte veDoğu Türkistan’ı Çinlileştirmekte
tam olarak birbirleriyle tam mutabakat içindeydiler!...
Şimdi ne anlamda olursa olsun, Çankayşek’e gitmekte olan heyet bu olayı hatırda
tutsun ve bundan ibret alsın. Türkistan için Çinli’den ve Rus’tan destek beklemek,
kendi elinden çıkarmadan tutmayı istediği Türkistan’a “Bağımsızlık verin!” diye
dilenmek kadar gülünç ve maskara bir dava olamaz, ne bunun “hayırsever” diye
takdim edilişine inanalım ve ne de bu şekilde bizi aldatanlara aldanalım!
Emin Vahidi.
Lahor, 29. I. 39
461
*
Yaş Türkistan, Mart 1939, Sayı 112, Sayfa 20.
462
Türk ülkelerinin doğusunda yer alan Doğu Türkistan’da 6 yıl önce orataya çıkan
kurtuluş hayali, tüm dikkatleri üzerine çekmişti. Bu inkılâb, Çin idaresi altına düşen
Türk ülkesinin ilk ayaklanması olmasa da, yıllardır devam eden zulüm ve esarete
karşı çıkarılmış ayaklanma ve kanlı savaşlardan birisi olması ve bu hareketin
kendisine mahsus bir şekli olmasından dolayıdır ki, derhal her tarafta ilgi uyandırmış,
sebep ve sonuçları dikkatle takip edilmişti.
Dış dünya ile doğrudan bir ilişkisi olmayan bu Türk ülkesinin milli mücadele
hareketi sırasında başından geçen binbir facia, intikam izlerini ve kesin kurtuluş
hevesinin sönmez ateşini genç beyinlere yerleştirip, yine o ülkenin masum bağrına
gömülüp kalmıştır.
Milli mücadelenin ilk başladığı dönemlerde bir zat: “Bu bağımsızlık hareketi,
Doğu Türkistan’ı yutmak için, Sovyetler tarafından çıkarılmış bir oyundur!” demişti.
*
Yaş Türkistan, Nisan 1939, Sayı 113, Sayfa 4-10.
463
Dungan kuvvetleriyle savaş devam ederken, diğer taraftan idari işler hazırlanan plan
üzere yürütülmekteydi. O dönemde işin içinde başka bir entrikanın bulunduğunu
farkedememiş olan Türkler, Urumçi’yi kendi halinde bırakarak, Dunganlar ile kâh
şehir alarak, kah şehir vererek, savaşa devam etmekteydiler.
* *
*
Doğu Türkistan’ın en son milli kurtuluş tarihinde kara birgün olan 12 Nisan, Şing
Doben tarafından “4/12 inkılâbı” olarak tanımlandırıldı. Doben, kaleme aldığı bir
eserinde Doğu Türkistan inkılâbını başından sonuna kadar yazmıştır:
438
“Hükümetin Önündeki Önemli Vazifeler” Şing-Şi-Say eseri. 1936 Türkçe baskı. Urumçi, (s. 30 -
31).
465
“Ben ayrı bir hükümet kurmak için savaşmadım. Hukukta eşitlik, yani şimdiki
Urumçi Hükümeti için savaştım.”(2)439 demektedir.
439
“Emperyalistlik ve Şingcang’da Millet Meselesi” Urumçi. 1936. Abdullah ve Mansur eseri. s. 37
440
Şing-Şi-Say’in (Doben) adı geçen eseri s. 31.
466
441
Aynı eser s. 54.
467
Mücahitlerimizden Bay Azizi Efendi’nin, İsa Bey hakkında yazdığı bir makale
"Yaş Türkistan"ın Ocak sayısında yayınlanmıştı. Bizim ve esnaf ahalinin bilgisi ve
düşüncesine göre İsa Bey yurttaşların lanetine uğramadı ve uğramayacaktır. İsa Bey
tarafından yurttaşlara zarar gelmedi. İsa Bey ülkenin kurtuluşu taraftarıdır. Onun için
okumuş kişi yetiştirmeye gayret göstermekte. İsa Bey’in her hareketi yurttaşları
içindir, Çin menfaati için değil. İsa Bey kimseyi bir yere ulaşmaktan alıkoymadı
belki cehennem ateşinden kurtarmaya çalıştı. Sonuçta İsa Bey’in böyle olduğunu farz
edelim, diğer yurttaşlarımızın arasındaki mücahitlerimiz ve büyüklerimiz vatanımız
Doğu Türkistan’ı ateşin içinde bırakarak, bütün servet ve mallarını alarak kaçıp,
başka ülkelerde rahat yaşamaktan başka ne iş yapmaktalar? İsa Bey’in boynunda
milletin hakkı olmadığı halde okumaya teşvik etmektedir. Biz, mücahitlerimize ve
büyüklerimize müracaat ederek onlardan kabiliyetli gençlerin terbiye ve talimleri için
yardım istedik, ilgilenmediler. Biz yurtdışına çıkan büyüklerimizden çeşitli sahalarda
pek çok iş beklerdik, olmadı. Onun için biz, İsa Bey’in okma hususundaki
teşvikatını lakayıt davranan hemşehrilerimizin yatarak, tembellikleri yüzünden boşa
gitmesine tercih ederiz.
Delhi: 20/Şubat/1939;
Doğu Türkistanlı Abdülreşid Abdülgani.
*
Yaş Türkistan, Mayıs 1939, Sayı 114, Sayfa 26-27.
469
İsa Bey’in bilinen "Uruş Haberi" dergisiyle son propaganda seyahati her tarafta
yurttaşlarımızın kızgınlığını arttırdı. Bunun üstüne Hindistan’da Emin Vahidi
Efendi’ye söylediği söz ("Yaş Türkistan" sayı 109) de dikkatleri fazlasıyla üzerine
çekti. Her taraftan makale ve mektuplar gelmeye başladı. Yurttaşlarımızın pek
yerinde olan bu hassasiyet ve ilgileri, millet ve yurt severlere bir delil, yurttaşlık
iddasında olan bir şahsın yanlış hareketine karşı manidar bir protestoydu. Bu arada
İsa Yusuf Bey’in “Büyük hayali” hakkında bizzat General Mahmud Muhiti’nin
makalesi yayınlandı. İşte bu vaziyet içinde Abdülreşid Efendi’nin mektubunu aldık.
Bu yazı, İsa Bey lehine yurttaşlarımızdan gelen ilk ve tek yazı “müdafaa name”dir.
* *
*
*
Yaş Türkistan, Mayıs 1939, Sayı 114, Sayfa 26-27.
470
Atalarımız’ın hikmetli sözleri uzak tarihte değil daha kanı kurumayan, yarası
geçmeyen gazilerimizin, gözü yaşlı yurttaşlarımızın önceki isyanlarımızda aldığı
tecrübeleriyle de sabittir ki, düşman hangi kılıkta olursa olsun yinede düşmandır.
Rus’un Karası, Ak’ı, Kızılı Türkistanmız için hangi fikirde ise, Çin’in de Karası, Akı
ve bugünkü Kızılı aynı fikiri taşımaktadır. Türkistan’a Çin muhacirlerinin nakli için
tahsis edilen parayı, Japon savaşına rağmen vermeyi sürdüren ve “Türkistan” isimini
taşıyan bir dergiyi (İsa Bey’in Çini Türkistan Avazı dergisini) hoş görmeyen,
Türkistan’dan kaçıp giden siyasi milliyetçileri tutuklatan bu İsa Bey’in büyük ümit
bağladığı, “Dahi” dediği ve “Türkistan için ileride bağımsızlık verecektir!” diyerek
inandığı adam Chiang Kai-shek’tir. Bu oyunlar onun “Dahiyane fikridir”!..
İsa Yusuf Bey’i “müdafaa” ederek yazılmış olan konu sadece “İlime teşvik”
noktasında olabilir ki, bu “teşvik”i Bolşevikler’de Urumçidekiler’de, Çinliler’de
yapmaktadırlar. Asıl marifet, milli ülküyü gözeten yurtsever bir kişinin ilime teşvik
ile okul ve medrese kapısından geçmesiyle, ülkeye sahip olmak isteyen göz boyayıcı
istilacıların teşvik etmesi arasındaki farkı sezmektedir…
İsa Yusuf Bey, Çinlilerin “Go Min Dang”(Çin Halk Partisi) Partisinin üyesiymiş.
Çin milletinin saadetini “Sosyalizm” yönüyle korumak isteyen Şung – Ving partisi
üyeliğinin üstüne, son dönemde Merkezi Çin’de “Çin vatandaşlığı” hizmetinde
gösterdiği gayret ve en sonunda Çin sınırları dışında da “Propaganda heyeti” şeklinde
Çin için çalışmasına, kardeşimiz Abdülreşid Efendi acaba nasıl bir cevap verecektir?
İsa Bey Türkistan’dan bahsettiği yazılarında, “2000 yıllık Çin toprağı” diyerek
“5000 yıllık medeniyeti ile Türkistan’a medeni varlık diyen” Hakan(!) ülkesinden
dem vurmaktadır. Sadece sömürgeci Çin’in ağzına yakışan bu tekrarlanan iddaayı,
kendisini Türkistanlı olarak tanıtan birisinden duymak muhakkak her Türkistanlıya
ağır gelecek bir sözdür. Eğer İsa Bey Türk tarihinden habersizse, milli haysiyet ve
milli şeref ile oynamamalı, sessizce, başını önüne eğerek oturmalıydı. İsa Bey’in bu
şekilde Çin’in davasını gütmesine ne demek gerek? (Bari (madem) bal vermiyorsan,
iğneni de sokma!).
442
“Hükümet’in Önündeki Önemli Görevler” s. 51.
472
Mecdeddin Ahmed.
473
Her zaman dedik ve yine diyoruz ki, esir Türk ülkesinin içinde esarete boyun
eğmeyen ve yeri geldiğinde ayaklanma çıkarıp, kurtuluş savaşı ile baskıncıları
yıldıran ülke (en başta) Türkistandır. Türkistan’da yaşayan Türklerin geçmişten
gelen savaşçılık özelliklerini kaybetmemiş olmaları tarihen ve son olaylarla da
sabittir. Rusya ve Çin’in bu ülkede yaşayan Türklerin üstünde yürüttüğü kültürel
tesir ve siyasetlerinin bekledikleri neticeyi vermediğini her alanda görmek
mümkündür. Halis Türk kanı taşıyan Türkistan Türkünün tabiatı ve ahlakı
değiştirmemiş, umumiyetle “İyi niyetlilik (Ak Köngüllülük)” vasfını kaybetmemiştir.
Türkistan’ın ince ruhunu, derin isteklerini ve dayanıklı ahlakını takdir etmeyenler,
kendileriyle kıyas ederek ve bilgiçlik taslayarak her zaman yanlış tavsiye ve boş
rehberlikleriyle işe karışmışlardır.Bu ülke Türklerinin “İyi niyetlilik” vasfını
suistimal ettiler. Türkistan Türklerinin tevazusunu, yaptığı büyük işleri küçük
gösterme âdetini anlayamayanlara sırası geldiğinde “Eğri kazığa eğri tokmak!”
deyimini anlatmak gerekir. Bazıları ise kendilerinde olmayanlarıda varmış gibi
gösterip övünmekte ve küçük önemsiz işlerini büyük ve görkemli olarak gösterdiği
halde, biz mübalağa etmeden, olanı olduğu gibi gösterelim…
* *
*
*
Yaş Türkistan, Haziran 1939, Sayı 115, Sayfa 24-28.
474
askerlerini bırakarak birden bire gitme kararı vermesini çok yerinde bir olay olarak
düşündüler ve izlediler. Mesele ortada, sonuç göz önündeydi. Bu Türk zabitlerinin o
günlerde kendi aralarında verdikleri kararlar gerçekten güzel ve Türk milli
mücadelecilerinden beklenen kahramanlığın yerinde bir örneğiydi. Türklerde
büyüklerine itaat etmek sadece askerlikte değil sivil ve genel hayatta da riayet edilen
esas vasıflardandır. Zabitler, Urumçi’nin Moskova’nın yolunda ilerleyişini ve verdiği
mücadelenin hiçte istenilen şekilde sonuçlanmadığını çoktan anlamış olsalar da
büyüklerinin tuttuğu siyaseti bozmaktan çekinip herhangi bir müdahaleden
vazgeçmişlerdir. Mademki bugün bütün ümitler boşa çıktı ve çare kalmadığı için
komutanları yurtdışına çıkma kararı aldı, o halde hala komutanları başlarındayken
son bir hamleyle işgalcileri kovma teşebbüsünü denemek uygun olur. “Yiğidin ve
askerin teslim olması sadece savaş meydanında olmalı!” diyenler. Askerinden
komutanına kadar, küçüğünden büyüğüne kadar (kanı bozuklar müstesna) aynı ruh,
aynı kızgın kurtuluş aşkını taşıyan Türk ülkesinin bu aziz evlatları bu kararlarını o
gün için uygulayamadılar ama sonradan bu sönmez mücadele aşkının alevi ülkeyi
tutuşturdu. Etrafı pusularla, haince kurulan tuzak ve kundaklarla dolmuş olan bu
genel ve ani hareket, feci bir şekilde neticelendi ve görünüşte söndü… Ama onun
yarası ve acısı yüreklerimizin en derin yerlerinde kaldı!..
Her türlü debdebe ve gösterişten uzak olan bu Türk akıncıları, genç General
Abdiniyaz’ın komutası altında hareket ettiler. Her günleri bir zafer, her adımları bir
başarıyla bezenen bu mücahitlerimizi anarken bu hayal gibi mücadelenin feci günleri
gözümün önünde canlanmaktadır. Türk saffetinden ve kanındaki kızgın kurtuluş
aşkından istifade ederek başkalarının adeta emrivaki haline getirdiği bu savaş,
29/9/37’de Kaşgar’da başlayarak Aksu’ya kadar uzanıp, Uçturfan – Kelpin
kuşatması ve Aksu civarındaki baskın, geriçekilme ve nihayet Yarkent çevresindeki
19/9/37 tarihinde yapılan savaşla sonuçlandı! Türk askeri su üstünde yürür gibi
ilerledi, arkasında iz bırakmadı. Alınan şehirlerde rahata kavuşan Müslüman
müttefikler emanete hıyanet etti ve düşmanla birleşti. Dunganlar’ın bu ihaneti
Türkistan hareketinde unutulması güç olaylardan birisidir.
* *
*
İki kişinin bir araya gelmesi, okullarda vatani ilkelerin öğrenilmesi büyük bir
günah haline geldi ve ses çıkarmak ise tutuklanmaya sebep olmakta, gülmek adeta
ağlama etkisi bırakmaktaydı… Ruhlar okadar sıkıntı içindeydi ki“Kung Nen Cuy
Hükümeti” (Halk Urumçi Hükümetine çok yerinde olan bu ismi takmıştı) saf Türk
ülkesini adeta kâbus gibi kapladığından, İlkbaharın latif günleri korku ve heyecan
içinde geçti…
476
29/5/37 günü Kaşgar’ın her tarafında yine bu korkunç hava içinde, 1 yıl kadar
uzayan günün geçmesini gamla – kederle bekleyenler evlerine çekildi, bütün şehir
içten gelen belirsiz bir endişenin ağırlıgı altında yatağına yatmıştı. Tan yeri
ağarmadan şehrin yakınlarında patlayan bir silah sesi, korku ve endişeyle karışık
umumi bir şevinç, her kalpte, her akılda belirdi. Son iki aydır yurdun üstünü
kaplayan kara bulutu deşerek dağıtacak olan silah sesleri, ilgiyle takip edilerek tan
ağartıldı. Mesele anlaşılmıştı…
6 günlük çetin bir savaş sonucunda, ölerek, öldürerek şehri alan Türk yiğitleriydi.
Fakat dışarıya “Dunganların Kaşgarı aldıkları”(!) haberi yayıldı!..
“29 Mayıs” tarihi münasebetiyle, elinde silahı ile cephede savaşan kahraman ve
şehit yiğitlerimizi hatırlarken, bugünü ve Gung Nen Cuy’un ertesigün yaptıgı
vahşice, kahpece bir hareketi anmadan geçemeyiz. Eli ayağı zincirli, kendisi
müdafaadan aciz olan aydın, millet ve yurtsever 200 kadar tutuklunun
kurtulmasından korkup yakarak öldürdüler!
Biz bugün, üç buçuk ay rahat yüzü görmeden, çağımızın her türlü modern savaş
araçlarına karşı son derece kahramanca savaşarak şehit düşen yiğitlerimizin aziz
ruhlarını hürmet ve saygıyla anmalıyız. Namert düşmanın çirkin kızına kurban olan
ve vatanın eğitiminde büyük hizmetleri görülen irfan ve fikir ordusu, aydın ve
tanınmış arkadaşlarımızı saygı ile anmalıyız. Saffetimizden başkalarının haince
faydalanmamaları ve olaylardan ibret alınması kaygısıyla bu satırları karalarken, aziz
şehitlerimizin ruhlarını şad etmek için mücadeleci arkadaşların daha fazla bir
gayretle çalışmaları ve “Öc için güç!” ilkesini yerine getirmek için kol kola girerek
birlikte yürümeleri ve savaşmaları gerektiğini birkez daha hatırlatıyoruz.
Mecdeddin Ahmed.
477
İslam dininin hamisi olmayan bir Çin kalmıştı. Nihayet Çin de gayretli
Müslümanlar(!) tarafından “İslamiyet’in koruyucusu”(!) ilan edildi. Propaganda kötü
bir şeydir… Propaganda sayesinde Çin’in “İslam’a arka çıktığını” Mısır’ın bazı
gazetelerinde yazdılar… İslamiyet bu kadar garip ve bu kadar orumaya muhtaç hale
mi geldi? Araştırmadan, soruşturmadan yazılan bu şekildeki makaleler, bir dönem
Hindistan gazetelerinde de görülmüştü. Bu makaleler, bütün dinlere karşı olan
Bolşevikler muhatap alınarak çıkarılmışlardı. Bunun gibi yüzeysel deliller, Çin ve
Rusya’ya inananlar’ın bizde de olduğunu böylece ortaya çıkartmış oldu…
Bir tarafı Ortaçağ hayatı yaşarken, diğer tarafı kommunizm belasına çarpılmış ve
bir tarafın diğer tarafı anlamadığı bu Çin ülkesinde, iki – üç mescidi bıraktığı için
Çin’i İslamiyet’in koruyucusu olarak göstererek herkesi inandırmaya çalışanlar, Çin
Hükümeti tarafından memur olarak propaganda çalışması yürüten Dunganlar ile
maalesef onlara katılmış olan Yusuf Bey oğlu İsa Efendi’dir. Nankin’deki 27
mescid’ten 24’ünün askeri kışla yapıldığını elbette ki bu efendiler söylemezler.
Çünkü onların görevi başkadır…
*
Yaş Türkistan, Haziran 1939, Sayı 115, Sayfa 28-33.
478
1935 ve 1936 yıllarında sadece Rusya üzerinden Hacca gitmeye yol verilmişti.
Baktığımızda onun altından da kötülük çıktı. Hacca gidip gelme bedeli, altın
hesabıyla peşin olarak alındı. Rusya üzerinden giden hacılar, Rusların propagandaları
için kullanıldılar…
iç yüzünü biliyor olsaydık, İsa Yusuf Efendi’nin “Şahsi itibarı” konusu her halde bizi
düşündürürdü…
Okula girmeden önce, bizi Doktor Sun Ving’in (Sun Yat Sen) mezarına
götürdüler. Usulen önünde eğilmek lazımmış. Biz Müslümanlar eğilmeyiz diyerek,
nezaketen hürmetle durduk. Ama İsa Efendi bu hareketimize Çinlilerden önce üzüldü
de, “Din – din diyerek üstünüzden ağır çuvallar düşmez. Sizlere izzet yakışmıyor!”a
benzer şekilde sözlerle bizi azarladı. Daha sonra tekrar gerçekleşen bu eğilme
meselesinden sonra biz 6 arkadaş okuldan atıldık.
Biz Nankin’deyken bir Dungan dindaşımız öldü. Onun cenaze namazı mesele
oldu. Çinlilerden biri öldüğünde, dini merasimi yapılır, ama dikkat çekici noktası şu
ki, bizim “Çinli’den fazla Çinli” mizaclı İsa Efendi, bu işte de kendi dediğini
yaptırmak istedi. Cenaze namazı işlerine önderlik eden beş öğrenciyi bir hafta
hapsettirdi.
İşte bu, dinimize “Koruyucu olan Çin” ile dindar olarak görünen İsa Yusuf
oğlunun “Din perdesi” arkasında oynadığı oyunlarıdır.
Eğitim ve öğretim konusu üzerinde iyi araştımak gerekir. Dini akidesi, dini
terbiyesi sağlam kimse Moskova’da da kendi dinini kaybetmez. Ama bütün yabancı
ülkelerde öğrenimde olanların, o ülkedeki dini ve milli eğitimine hürmetkâr
olunduğunu duyuyoruz. Milli eğitimden mahrum kişileri Çinlileşmekten
kurtarabilecek en son ve tek çare, bu dini akidemizdir. Bu eğitimden mahrum olan
İsa Efendi’nin feci halini görmekteyiz.
480
Sonuçta ilk şaşkına dönmüş bu kafiledeki 21 öğrenciden sadece 5’i Çin’de kaldı.
Diğerlerimiz, din dedin, namaz kıldın, Sun Ving’e secde etmedin şeklindeki
bahanelerle okuldan atılıp dağıldık. Kalanlarınsa, dersten çok propaganda
konuşmaları dinleyerek vakit geçirilen bu okullarda, maddi ve manevi sıkıntı içinde
okuması zor hatta imkansızdır!..
Nankin’de İsa Yusuf Efendi 12 000 som aldığı halde, Türkistan’da kızıl diktatör
Sheng Shi-cai’nin temsilcisi olan “Cang” 100 000 som alıyordu. Alınan ücretle
yapılan hizmet düşünülürse, İsa’nın hizmeti Cang’ın hizmetinden çok fazlaydı. Bu
yüzden aracı İsa Yusuf’un hizmeti çok ucuza satılmış oldu. Ama sonradan çıkarıp
almıştır diye düşünüyoruz… Biz İsa’nın aldığı paranın değil, onun karşılığında
yaptığı ihanetinin üzerinde zamanı geldiğinde kesinlikle duracağız. Bugün biz
yazmaktayken, o işini bitirmektedir. Kısa düşünen kişiler belki bu durumu İsa’nın
lehinedir diye görebilirler ve belki İsa Efendi’nin kendiside böyle düşünebilir…
İsa Yusuf Efendi’nin elinden Çin parasını alarak mukaddes Hacca “Farazi Hacca
aday!” niyeti ile giden müslümanlara mı, yoksa okumak için iştiyakla, hiçbir
entrikadan haberi olmadan Çin’in başkentine gelen biçare öğrencilere mi acınmak
lazım… Yada Çin meddahlığını yaparak dolaşan müslümanlara ilk akla gelen soruyu
sormadan önce ona inanıp parlak yazılar yazan İslam ilmi basınına mı hayret etmek
lazımdır!..
Muhacirler’in Yaşamından:
Çin propagandası için seyahate çıkan İsa Yusuf Bey yakın zaman önce Mısır’a
geldi ve Çinlileri 2000 yıllık atamız olarak göstermek suretiyle namussuzluk ederek
Çinlilere yalakalık yapmıştı. Abdülaziz Bey Cengizhan ona açıktan açık karşılık
gösterdi.
27 Nisan’da Mısır’ın en meşhur cemiyetlerinden “Cemiyet al’ukhuvvat
al’İslamiye” (İslam Kardeşlik Cemiyeti) tarafından büyük bir konferans
*
Yaş Türkistan, Haziran 1939, Sayı 115, Sayfa 40-42.
443
Abdülaziz Cengizhan; 1949 senesinde “Gök At” geçidinde şehit edilmiştir. (Bakınız: C.
Tarbagataylı, “Doğu Türkistan Tarihindeki Bazı Meseleler Ve “Çin’ciler””, İstanbul 1976, s. 37,
dipnot)
483
27 Nisan akşam saat 7’de, Mısır’ın tanınmış kişileri, aydınları, gençleri, şıhları,
gazete muhabirleri ve 40 ülkeden vekillerin katılımlarıyla gerçekleştirilen konferans,
eski Suriye Cumhurbaşkanının abisi tarafından İslam dünyası’nın genel durumu
hakkında yaptığı bir konuşma ile başladı. Ardından Abdülaziz Bey, Türkistan’ın
tarihi, siyasi durumundan Türkistanlılar’ın şimdiye kadar kurduğu hanlık ve
kaanlıklardan, onların islam medeniyetine, beşer medeniyetine yaptığı
hizmetlerinden, Türkistan Türlerinin Mısır’da sürdüğü hükümranlıklarından ve
Mısır’daki eserlerinden, Türkistanlıların Çin ile Rus esaretine düşmesinden itibaren
uğradığı felaketler ileşimdiki durumu hakkında bilgiler verdi. Çinlilerin
Türkistanlılara nasıl hakaret ve aşağılama tarzında bakmakta olduklarından, Çin
Cumhuriyeti’in üç türlü prensip adı altında müslümanlara nasıl zararlar
getireceğinden bahsetti. Abdülaziz Cengizhan’ınbu konuşmasıdinleyiciler tarafından
sürekli alkışlarla kesildi. Cemiyet başkanı Doktor Abdulvahab Azim Bey, Abdülaziz
Bey’in konuşmasını takdir edici sözler söyleyerek, konuşmacıyı bütün dinleyiciler
adına tebrik etti. Yurttaşımızın başarısından biz de çok mutlu olduk ve kendisine
teşekkürlerimizi bildiriyoruz.
Kısa bir süre önce Abdülaziz Cengizhan Bey’in 40 sayfalık “Uygur Sarfı (Uygur
Dilbilgisi)” isminde bir eseri çıktı. (Bu eserin fiyatı 3 Mısır kuruşu olup, Mısır’daki
Türkistan şirketinden temin edilebilir. Adresi: El’şirket el’ Türkistaniyet Beşeri
Cemielbenat numarat 23 El’Kahire – Mısır’dır.)
Abdülaziz Bey’in basılması zaruri olan başka eserleride var. Bunları yayınlamak
için yurttaşlarımızın yüksek himmetlerine müracaat ediyoruz.
Abdürrahim Mahmud.
484
Büyük Türkistan’ın gerek doğu, gerekse debatı kısmında yaşayan halklar, çok az
bir şive farkıyla da olsa birbirini anlar, aynı urugtan ve aynı soydandırlar. Bu gerçeği,
bu tarihi ve etnografik durumu bilen ancakkasten görmek istemeyen Kızıl Ruslar,
Batı Türkistan’da Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen, Kıpçak… ve benzeri şekilde bu
halkları farklı milletmişler gibi bölmekte ve güya bu milletlerikanunlarına uygunmuş
ta, sözde her birisini bağımsız(!) cumhuriyet olarak özgürlüğüne kavuşturmuştu!..
Şimdi de “Kızıl Çin – Rus” ortak hükümeti idaresi altında olan Doğu Türkistan’da
“14 millet” diye bir tabir tutturdular… Okuyucularımıza çokta yabancı olmayan bu
tabir’in(1) 444 , günün birinde Doğu Türkistan’da da Batı Türkistan’da olduğu gibi
birkaç ayrı cumhuriyet(!) kurulabileceğine bir işaret olabileceğini düşünmekteyiz.
Aynı kandan olan, aynı dili konuşan bir ülke halkını, “Parçala ki yutabilesin!”
kaidesine göre parçalamaktadırlar.
*
Yaş Türkistan, Temmuz – Ağustos 1939, Sayı 116 – 117, Sayfa 44-50.
444
(1) "Yaş Türkistan"ın geçen yıl yayınlanmış olan 100. sayısındaki “Doğu Türkistan İsyanına Bir
Bakış” makalesine bakılsın.
445
(2) "Yaş Türkistan"ın geçen yıl yayınlanmış olan 103. ve 106. sayılarına bakılsın.
485
446
(3) Derginin bu sayısındaki İsa hakkında yazılan makalelere bakılsın.
486
pek çok önemli rol oynadıktan sonra Kızıllaşan bir avuç Rus kaçkını da Doğu
Türkistanlı bir “Millet” olarak bu sayıya dâhil edilmişlerdir… Moğol ve Dunganlar
bu saydığımız “Milletler”in içinde nisbeten daha fazla olan unsurlardır. Rusya’dan
getirilmekte olan yeni Rus ve Çin muhacirleriyle “Chiang Kai-shek”in hususi
yardımlarıyla Türkistan’a akmakta olan yeni Çinli muhacir seli; sınır boylarını işgal
etmekte ve en verimli arazilere iskân edilmektedirler. “14 millet, dört milyon halk;
altı büyük ilke(4) 447 sayesinde refah ve saadete kavuştu!” diyen Kızıl Urumçi
nakaratı, bugün artık “Çung – Çing”de(Çin’in geçici başkenti) de yankılanmaya
başladı!..
* *
*
“Yurt” dergisi 5. sayı: “… Bu söz, yakın tarihlerde, burada, gerek günlük, gerek
haftalık ve gerek te aylık yayınlarda sık sık görülmeye başladı.” diye söze başlayan
kardeşimiz, “Türkistan’da ulusların çokluğu ve çeşitliliği şaşılacak bir iştir… Biz
önce bu söze fazla kulak asmadık, öylesine oyun olarak söylenen bir sözdür diyerek
boş verirdik. Şimdi bu sözler oyun olmaktan çıkıp gerçeğe dönüştü ve dudaktan
kağıda döküldü!..” demekle konunun Çin başkentinde de ciddiye alındığına işaret
etmektedir. Önceden önem verilmemesine sebep olarak: “Bu hayali şeyleri, gazeteci
447
(4) "Yaş Türkistan"ın 106. sayısındaki Baş makaleye bakılsın.
487
“Takla-Makan çölündeki yarı göçebe olarak yaşayan biri kişi İstanbul’u mu bilir,
O sadece nerede olduğunu ve orada kimlerin yaşadığını öğrenmiştir. Bir Türk’ün
acısı onu ağlatır, bir kandaşının sevinci onu sevindirmeye, güldürmeye yeterlidir.
Arada bir “Bağ” (Rabıta) vardır. Bazıları der ki bu, “Din bağı” dindaşlık
448
(5) Bu 14 millet’in her birisinin ayrı bir “Aydınlatma birliği” denilen kurumu vardı. M.
488
duygusudur… Hâlbuki bir Arap, bir İranlı ve bir Dungan da müslümandır. Bunlar bir
Türk için hiçbir zaman yürekten endişelenmezler… Fakat bir Türkistanlının kandaşı
bir Türk’e duyduğu sevgi değişmez ve söz götürmez bir şekilde yürektendir!”
diyerek din birliğinin “Ulus” kavramı içindeki yerinin güçsüzlüğünü pek çok örnekle
göstererek, “Dil birliği”nin rolünden ve Türklerdeki dil birliğinin başka hiçbir ulus’a
nasip olmamış bir şekilde aşikâr olduğunu, dolu dolu ve etraflıca anlatarak, güzel
örneklerle anlatımını güçlendirmiştir. Ulus tabiri için gerekli olan niteliklerden
“Görenek” (Etnografik) birliği üzerinde durarak, Türklerin yer değiştirmekle de ortak
hayat tarzları ve hayat tarzlarındaki çok açık benzerliklerinden detaylı olarak
bahsetmektedir de: “Çinlilerde din ve dil farkı çok açık bir şekilde göze görünür
halde olsada “Görenek birliği” muteberdir. Onun için onlar bir ulustur.” diyerek
etnografik vasfın ulus tabirindeki rolünü kendi yakınından bir örnekle destekleyerek
son sözünü yani “Türkistan’da 14 Ulus” demenin doğru olup olmadığı hakkındaki
sonucu 7. sayı’ya bırakmıştır.
“Yurt” degisi 7. sayı: Kardeşimiz Pulad “Türk İlinde 14 Ulus” başlıklı yazısında,
önceki iki makalesini özetleyerek; 1- Dil birliği, 2- Renk ve Antropolojik birlik, 3-
Din birliği, 4- Düşünce ve duygu birliği, 5- Görenek birliği konularını birer birer
inceleyerek, örneklerle bir topluluğa“Ulus” ismini vermek için ne gibi esasların
gerekli olduğunu tahlil etmektedir.
Bugün elimize gelen “Yurt” dergisi’nin son sayısı (Nisan 1939), bu konudaki
sonucu vererek sonlandırmasa da (Makale’nin sonu gelecek sayılara kaldı.) biz
kendimizce bir sonuç çıkarttık. Uygun olmayan şartlar içinde bulunmasına rağmen,
bu parçalama siyasetine karşı ilmi bir yolla protesto etmekte olan vatansever ve
milliyetçi yurttaşlarımızı alkışlamayı en zevkli vazifemiz olarak kabul ediyoruz.
yolda olduğunu sürekli belirtmiştik… Biz Çin’den başka bir şey de beklemezdik
zaten…
Mecdeddin Ahmed.
490
ilkesi gayri ihtiyari zihnimizi meşgul etti… Düşman değirmenine su taşımakta olan
yatağına sığmayan Nil deryasını yakalamış olan bu “Azamet”in; yazarının ismi
yazılmamış, tarih koyulmamış, adres belirtilmemiş, matbaası gizli tutulmuş
“Esrarengiz” propaganda risalesi, Büyük (Doğu ve Batı) Türkistanlıların adresine
postayla ayrı – ayrı gönderilmişti!..
Kızıl Çin, müslüman kalbine müslüman kisvesinde gezen birkaç satılmış kişi
vasıtasıyla girmek istediğinden, mukaddes Kuran-ı Kerim ayetlerini ve Resulü
Ekrem’in hadislerini, uygun olmayan tefsirlerle kanıtlamak ve iddaalara delil olarak
göstermek için cesaretle ve küstahça kötüye kullanmışlardır. İslam âlemini iğval
etmek için kullanılan bu deliller, mukaddes dinimizi menfur amaç ve gayrı meşru
propagandalara alet etmek istediklerine açık bir örnektir.
*
Yaş Türkistan, Temmuz – Ağustos 1939, Sayı 116 – 117, Sayfa 50-53.
491
4- “Vu Cung Sing”in “Düşman hücumuna karşı savunma için iki kuvvet
gereklidir: Birincisi silahlı kuvvet, ikincisi manevi Kuvvet!..” sözünü ileri sürerek,
“Marks-Lenin” mezhebinin meşhur iddaalarını “Sun Yat Sen”in sözlerinden (Çin
Cumhuriyeti’nin kurucusu) alıntılarla dolu olan İsa Yusuf’un meşhur yazısı… İsa’nın
bu makalesi, geçen yıl Hac mevsiminde “Mina”da söylediği nahoş sözleri,
çoğunlukla anlattığı hikâyeler ve safsatalarının aynısıdır. Bu makalenin sonu: “Ya
Rusya ya Çin, ikisinden birini seçtiğinizde ülke sükûnete ve halk huzura
kavuşacaktır!” cümleleriyle sonlanmaktadır…
Bize çeşitli perdelerin arkasına saklanarak rehberlik etmeye çalışan her çeşit
mürşide doyduk. Biz belli ve çizilmiş olan “Milli bağımsızlık” yolumuzda,
kendimizden olan liderlerimizin arkasında yürüyeceğiz. Çin ve Rus’un karası, akı,
kızılı hepsine lanet; onların kuyruğu olup ta bizi azıtmak isteyenlere de ebedi
nefret!.. Büyük Türkistan birliğini bozmak ve araya ayrılık tohumunu ekmek isteyen,
kardeş ve dost kisvesine bürünmüş, düşman’ın yararına çalışanları da insaf ve
dikkate davet ediyoruz!
Mekke: Subutay.
493
Muhacirlerin Hayatından:
Her milletin kendi milli benliğini koruması için, milli adetlerini, milli
bayramlarını ve milli matemlerini hatırlamayı bırakmaması gerekir.
*
Yaş Türkistan, Temmuz – Ağustos 1939, Sayı 116 – 117, Sayfa 54-56.
494
Çünkü 17 Mayıs (1877) günü, Doğu Türkistan Devletinin Hanı Atalık Gazi
Yakub Han Bedevlet’in öldüğü ve Doğu Türkistan Türk Devletinin Çin tarafından
elegeçirilerek milli medeniyetinin Çin cellâtlarının kirli pençelerinde tarumar olduğu
gündür. Biz Türkistanlılar için en felaketli ve kaygı vericive büyük bir milli matem
günüdür.
Biz Türkistanlılar, altmış küsür yıldır Çin boyunduruğu altında, milli bayram ve
milli matemlerimizi anarak ve karşılayarak milli vazifelerimizi eda edemesekte, milli
varlığımızı koruyabildik.
Daha sonra, Türkistan gençleri hep beraber Türkistan Milli İstiklal Marşını okudu
ve yurttaşımız Abdülaziz Mahdum Çingiz Efendi Türkistan’ın 4000 yıllık tarihinin
özetinden ve Yakub Han’ın durumundan ve zaferlerinden, millete ve medeniyete
yaptığı hizmetlerden bahsederek, Çinlilerin hangi yollarla Türkistan’ı istila ettiğini
ve Türkistan için kurdukları planlarını açıkça beyan etti. Bu konuşma vatandaşlar
tarafından büyük bir ilgiyle dinlendi ve büyük bir tesir yarattı.
Ardından, Kaşgarlı İbrahim Efendi de Türkistan’ın son durumu hakkında etkili bir
konuşma yaptı. Toplantıda bulunan Türkistanlılar olarak hepimiz büyük bir ümit ve
güçlü bir intikam hissiyle samimi sohbetler ettikten sonra toplantı tamamlandı ve
konuklara ziyafet verildi. Toplantımız saat 4’te başlayarak üzerimizde büyük bir tesir
bırakarak 7’ye kadar devam etti.
Türkistanlı Oktay, Kahire 17/5/1939
495
ŞARQİ TÜRKİSTANDA*
*
Yaş Türkistan, May 1933, San 42, S. 39.
497
ŞARQİ TÜRKİSTAN*
Soñ aylar içinde bütün memleketlerniñ gazitaları Şarqi Türkistan vaqalarıga ayrım
ehemmiyet bire başladı ve diyerlik, unutulub qalgan bu memleket, bütün dünya
nazarı diqqatini üzerige celb etmekdedir. Şarqi Türkistannıñ aqıbeti biz
Türkistanlılarnı hammedende artıq qızıqtırmalıdır. Törtden üç nisbetinde Türklerle
meskun bolgan Şarqi Türkistan, cografi yaqdan da bizniñ vatanımız – Garbi
Türkistannıñ togrudan togru devamıdır. Mene bunuñçün biz Türkistanlılar bu ülke ile
tanışmalıdırmız. Biz bu yerde, qısqa bir mecmua maqalesinde, Şarqi Türkistan
haqqında kiçik bir tarikhi ve siyasi malumat berib ötüşge tirişamiz.
Çıñgız Khannıñ ölümünden soñ Şarqi Türkistan Çagatay qol astıga kiredir ve ta
1514 inçi yılga devvar fasılalar ile bolsada Çagataylılar hükümranlıgı astıda
saqlanadır. Bundan soñ yeñiden facia silsilesi devri başlanadır. 17 nçi asırnıñ
ortalarıga devvar bu ülkede Qalmuqlar hüküm sürürler. Sonra hakimiyet yine
Khıtaylar qolıga ötedir ve 1826 nçı yılıgaça Şarqi Türkistan nisbi tınçlık devri
yaşaydır.
*
Yaş Türkistan, İyun 1933, San 43, S. 14-21.
499
449
44. Sayıdaki Doğu Türkistan’da makalesinin 2. Bölümünün sonunda yapılan düzeltme ile Cihanşir
Han değil, Cihangir Khan olduğu belirtilmiştir. ("Yaş Türkistan" sayı 44, Sayfa, 15).
500
Şarqi Türkistan Khıtay örsi ile Rus balgası (Çekiçi) arasıga tüşüb qalmışdır.
ŞARQİ TÜRKİSTANDA*
*
Yaş Türkistan, İyun 1933, San 43, S. 39.
503
ŞARQİ TÜRKİSTAN*
II
Yaqup Bek Atalıq Gazi isyanı – Şarqi Türkistan tarikhiniñ eñ parlaq ve aynı
zamanda eñ fecaatli sayfalarından biridir. Yaqup Bek Atalıq Gazi diyerlik bütün
Şarqi Türkistannı öz hakimiyeti astında birleştirişge muvaffaq bolgan idi; lakin o
zamangı içki hem tışqı vaziyetler onuñ parlaq bir suretde başlagan bu işini soñına
qadar yetirmesige imkan bermedi.
Şarqi Türkistannıñ taşqarıda hiçbir dostı yoq idi. Yaqub Bekniñ Şarqi Türkistannı
himayesi astıga bermek istedigi Türkiye ise ança uzaq idi. Türkiyeden ümid etilgen
yardam ise Sultan Abdülazizniñ Şarqi Türkistanga bir askeri heyet yollaşındañine
ibaret boldı. Rusya o zaman Garbi Türkistanda öz mevqiini muhkemlemekle meşgul
bolub, Yaqub Bekniñ muvaffaqiyetlerini qorqu ile taqib etmekde idi. Rus qoşunları
Gulcanı işgal etdiler. Bu hareket hem Khıtayga hemde Şarqi Türkistanga qarşı bir
tehdid idi. Biraz ötkenden soñ, bir tarafdan İngiltere siyasetiniñ tazyiqi, ikinçi yaqdan
hala mücadele halinde bolub turgan Garbi Türkistanda öz vaziyetiniñ qıyınlaşuvı
qorqusi astında Rusya Gulcanı Khıtayga qaytarub berdi; lakin bunga muqabil Rusya
Khıtay memleketiniñ “Seddi çini” arqasındagi bütün ülkelerinden vergisiz ticaret
qılış haqqını aldı. Rusya bu haqqında, Şarqi Türkistannı, Mogolistannı ve
Mancuryanı öziniñ hem iqtisadi, hem siyasi nüfuzi astıga alub azami derecede
istifade ete bilişge pek qolay yol tapdı. Rusya aynıqsa Şarqi Türkistannıñ Kaşgarya
*
Yaş Türkistan, İyul 1933, San 44, S. 10-15.
504
qısmı khususunda tedrici işgal siyasetini yürüte kelmişdir. Ötken asırnıñ ortalarında
yaq Rusya Hükümeti “Kaşgaryada Rusya himayesi astında müstaqil khanlıq
yaratmaq” gayesini alga sürmüşdi. Bu siyasetniñ müteşebbislerinden biri bolgan
Garbi Sibirya General Gubernatori Gasfort (Gasfort) 1857 nçi yılda: “Bu Suretle biz
bütün Orta Asya hakimiyetini qolumuzga algan bolur ve Kaşgardan turub başqa
Khanlıqlarnı istegenimizçe tehdid ite bileçek ve özimiz üçün daha uzaqlarga yol
açacaqmız” deb yazgan idi.
Rusya Garbi Türkistannı zabt etib, onda muhkemleşub algandan soñİngiltere ile
açıqdan açıq toqnaşıb qaluv ihtimalinden qorqub Şarqi Türkistanga açıqdan açıq agır
pençesini salalmadı.
Şarqi Türkistanda Rus siyaseti “Yutuqları”nı añlamaq için Şarqi Türkistannı bir
tarafdan Britanya Hindistanı ve başqa tamandan Garbi Türkistan ile baglayturgan
yollar ile tanışmaqnıñ büyük ehemmiyeti bardır.
Şunı da isletub ötmek kerek, ki bu yerde söz yalgız resmen tanılgan ticaret
(kervan) yolları üstünde bara yatur. Bu yollarnıñ barçasıda pek qolay ve bütün yıl
açıq yollardır. Bundan başqa, Şarqi ve Garbi Türkistan arasında birde “İli” ve “Qara
İrtiş”su yollarıda bar.
Bolşeviklerniñ hükümet başıga kilib qarar tapuvı ile Şarqi Türkistannı zabt etmek
siyaseti yeñiden başlandı. Rus Çar Hükümeti ile Khıtay Hükümeti arasındagi “Gayrı
Mesavi” muahedelerden vazkeçmek haqqındagi inqılabi nazariyesige ragmen Savet
Hükümeti cihangirlik (imperyalistlik) ve Rusya için eñ müsaid iki muahedeni öz
qolunda saqlab qaldı: Oda Mancurya temir yolı haqqındagı Sadçini taşqarısındagı
ülkelerde vergisiz ticaret yürütüş haqqındagı muahedelerdir.
Eger bir rupiniñ 70 tıyın çamasında ekenligini nazarga alsañız, Şarqi Türkistan ile
Savet Rusya arasındagı savda muamelatı arasındagi büyük farqnı qolaygene köre
bilirsiz.
Bu artıq “Şarqi Türkistanda Savet siyaseti” bahsine ait meseledir; bu haqda "Yaş
Türkistan"nıñ kelecek sanında bahs eteçekmiz.
Tañrıberdi
Bir Türk elinde bolub turgan bu agır vaqalar bizni seyerçi, mukhbirgine etib
qaldıramas. O yerdegi hallerni yaqından tekşirib berüv bizniñ vazifemizdir.
*
Yaş Türkistan, İyul 1933, San 44, S. 15-19.
510
körmegen Şarqi Türkistanda mıltıq atışnı yeterlik derecede örgengen Qıtay askeri
tapılmaydır.
Küç ile yeñe almagaç, Ciñ – Şujeñ Qumullularga bir neçe itibarlı Türk
savdagerlerini elçi etib yolladı. Quralnı taşlasalar başqa bütün şartlarga razı
boladırlar. Qumullularnıñ başlıgı Khoca Niyaz ile kelişüv bolsada, hükümet öz
sözünde turmaganıdan, köterilüv tagın devam itedir.
Fevralda Ciñ – Şujeñ bütün askerini Urumci tögeregige toplamaqqa mecbur boldı.
Turfandan çekilgende olar Türklerniñ bütün malını talab, alıb kite almaganlarını
yandırıb ketdiler. Bu talav – yandıruga bir mıñlab Rus askerleri qatnaşdılar. Çekiliş
aldından Lukçinde şehid bolgan Maqsud Muhitiniñ başını Qıtaylar kisib Turfan
bazarında asıb qoydılar.
511
Urumcideki Qıtaylar, çeksiz qan tökünüñ özleri üçün yakhşı netice ile
bitmeyecegini körgenleriden Aprilniñ 12 sinde Mancuryadan kilgen asker hem Rus
saldatlarınıñ qatnaşmasıyla Urumcide Ciñge qarşı inqılab yasab, oni Rusyaga
qaçmaqqa mecbur etdiler. Onuñ qaçışıyla ornunda şu hükümetde oturgan Qıtaylar bir
yeñi muvaqqat hükümet tüzdiler. Evvelce Maarif Vekili bolub turgan Liu – Veñ Luñ
Juçi (Hükümet Reisi) boldı. Köz boyamaq üçün güya hükümet işlerini tekşirib
baruvçi bir şura tüzüldi. Bu şuranıñ 24 azası Qıtay (diyerlik barısıda Ciñ
Hükümetiden bolgan kişiler) bolub, Türklerden – 5, Dunganlardan – 3, Mogollardan
– 1, Aq Ruslardan – 1 aza kirdi. Yeñi hükümet öziniñ tışqı siyaseti ve maliye
işlerinde Merkezi Qıtay Hükümetige tabii bolub, içki idare işlerinde mukhtardır.
Temir.
513
ŞARQİ TÜRKİSTAN*
III
*
Yaş Türkistan, Avgust 1933, San 45, S. 9-14.
514
Khıtay “Til”ini qanday qarşı alganlıgını biz yakhşı bilirmiz: Gulcanı Khıtayga
qaytarub berüvge qarşı Rusyaga bütün tışqı Khıtay ülkelerinde vergisiz ticaret qılış
haqqını birgen muahede, Rus “Tişleri”niñ özige ilişken Khıtay “Til”ige bergen
cevabı idi. Faqat, bakhtsızlıqqa qarşı, Rus emperyalizminiñ “Tişleri” arasıga Khıtay
“Til”i ile birlikde Şarqi Türkistan tüşüb qaldı.
Bolşeviklerniñ hükümet başıga kelüvi ilede vaziyet hiç özgermedi: Rusya Şarqi
Türkistanga endide burungudak böri kibi qaraydır. Bolşevikler Şarqi Türkistannı
qatii suretde istila etiş işini küçeytdiler ve tezletdiler. Bu hal ınıqsa Türk – Sib temir
yolı salıngandan beri daha artıq sezilmekdedir. Bu yolga atab yazılgan “Türkistan –
Sibirya Magistralı” namlı kitabda Şarqi Türkistan (Başqa tabiriyle “Garbi Khıtay”)
Garbi Türkistanla bir qatarda Savet Rusyanıñ togrudan togru istismar eteçegi bir
mıntıqa deb sanalmaqdadır. Bu kitabga ilave qılıngan bir kharitada ise mene şu üç
temir yolnuñ layihasını körürsüz: 1) Almata Gulcaga; 2) Ayaköz (Sergiopol)den
Çoguçekke; 3) Semeyden Sarsümbe (Sarsumbe)ge… Yalgız buginede emes, aynı
kitabda Bolşeviklerniñ Şarqi Türkistan içinde saluvni elzem deb tapdıqları araba ve
avtomobil yollarınıñda layihasını körürsüz. Bolşevikler Khıtaynı Şarqi Türkistannıñ
igesi deb sanadıqları halde, özleriniñ bu ülkege dair temir yol layihaları ve başqa
planları haqqında ne Khıtay Hükümetiniñ ve ne de Şarqi Türkistandagı Mahalli
Hükümetniñ reyini suraşqa ve hatta onlarnı khabardar etişkede asla lüzum
körmegenler. Savet Hükümeti, güya Şarqi Türkistan Rusyanıñ ganimet malı imiş kibi
hareket etmekdedir. İkinçi yaqdan, Şarqi Türkistandagı Khıtay memurlarıda özleriniñ
keñ içki mukhtariyetlerinden faydalanub bargan sarı artıq derecede Bolşeviklerniñ
tesiri astıga birile birile yaturlar ve hiçbir itibarga ige bolmadıqları bu ülkede ahaliniñ
arzusı khilafına olaraq öz hakimiyetlerini saqlab qalabilmek için aynı Bolşeviklerniñ
yardamıga can atmaqdadırlar.
Türkistan üstünde küçlü bir Khıtay Hükümeti istediginden emes, belki hem Khıtay
devletiniñ bütünlügi hemde Şarqi Türkistan milli qurtuluş mücadelesi menfaatlerige
qarşı aynı derecede düşman bolgan Rusya emperyalizmi menafiyi için
körsetmekdedir. Savet Rusyasınıñ Khıtay devletiniñ bütünlügi menafiyine qanday
qarayturganlıgını körsetmek için Savetlerniñ Mancurya ve Mogolistan siyasetinden
misal ketirmek mümkün. Inıqsa Mogolistan khususunda Savet Hükümeti harfi
harfine Çar Hükümeti kibi hareket etdi. Bu yerde Çiçeriniñ Khariciye Qomisarı iken
bütün ittifaq Merkezi İcraiye Qomitesi 3 inçi toplanışında saylañan nutqundan bir
parçasını ketiremen; Çiçerin öz nutqunda demişdi ki: “Biz Mogolistan Khalq
Cumhuriyeti Khıtay Cumhuriyetiniñ bir bölgesi deb tanıymız; lakin aynı zamanda
onuñ, öz içki turmuşıga Khıtaynı qarıştırmaslıq qadargine emes, hatta öz tışqı
siyasetini, Merkezi Khıtay Hükümetini hiç qatnaşdırmasdan, öz başıga yürütecek
qadar keñ mukhtariyetinide tanıymız.”Savet Hükümetiniñ bu siyaseti burungu Çar
Hükümeti siyasetiniñ bütünley aynıdır. 1911/1912 nçi yılı qışın Çar Hükümetide
Mogolistannı Khıtay devletiniñ mukhtariyetli ve faqat öz tışqı siyasetini müstaqilen
yürütüvge haqlı bir bölegi deb tanıy turganlıgını bildirgen idi.
Niçin Rusya (burun Çarlıq, endi Savet Rusyası) Şarqi Türkistan khususundada
mesela: Mogolistanga nisbeten yürütken siyasetini yürütmeydir, yani, niçin Şarqi
Türkistandada “Öz siyasetini müstaqilen yürütebileçek qadar keñ bir mukhtariyet”
ilan etilmeydir? İşde bunday bir “mukhtariyet” bardır. Savet Rusya Şarqi Türkistan
ile bir neçe siyasi ve ticari kelişüvler baglamışdır. Savet Rusya ve Şarqi Türkistannıñ
öz Qonsulluqları bar. 1929 ınçı yılda Savet Rusya ile Khıtay arasında Mancurya
516
temir yolı yüzünden bolgan uruş çagında Şarqi Türkistannıñ Almata ve Taşkenddegi
Qonsulları Savet Rusyasıga öz khayrı khocahlıqlarını bildirgenler idi… Bunuñla
beraber Savet Hükümeti, Şarqi Türkistannıñ mukhtariyetini, Mogolistan togrusunda
qılganı kibi alenen tanıdıgını açıq ilan etken emes. Halbuki Şarqi Türkistan iqtisadi
cihetden Mogolistanga qaraganda daha büyük bir ehemmiyetge igedir. Bunga sebeb
nedir? Bu sorgunuñ cevabı pek qolaydır. Rus Bolşevikleri, aynıyle öz sebebleri
bolgan burungu Rus imperyalistleri kibi, Şarqi Türkistan mukhtariyeti prinsipini
özünden qorqarlar; çünkü bu mukhtariyet arqasından Rus Bolşeviklerige ve
umumiyetle bütün Ruslarga onlar için düşman ve qorqulu bolgan Şarqi Türkistanda
Türk milli müstaqil devleti şekli körünüb turadır. Bukünki künde Rus hakimiyeti için
qorqunç bir hal algan milli istiqlal küreşiniñ devam etib turdıgı Garbi Türkistanla bir
qatarda Şarqi Türkistanda bir müstaqil Türk devleti tasavvur etiñiz…
Hiç bir Rus Hükümetiniñ hiç bir zaman bunga tahammül etmeyecegi belgilidir!
Ülkeniñ bütün şiresini sürüb almaq, ahalisini tizginleb saqlamaq, khalq arasıga
grupçılıq, qabile düşmanlıqları tokhumını saçmaq – mene bunlar Rusya hakimiyeti
veya nüfuzi astıga tüşüb qaluv bahtsızlıgında bolgan Türk ülkelerindegi
khususiyetidir.
Küçlerimizni birleştiriş, Türkistanda yalgız bir Türk milli devleti yaratışga fikir ve
irademizni daimi suretde çalışdırmaq – mene bunlar bizniñ gayemiz bolmalıdır.
(Bitdi)
Tañrı berdi
518
ŞARQİ TÜRKİSTANDA*
İkisu namlıq cayda Khıtaylar köb bolur idi. Olarnı hem öldürüb köb ganimetler
aldılar. Mezkur Sabır Khan Khocam 1349 (yani 1930 da) Hacga bargan kişidir.
*
Yaş Türkistan, Avgust 1933, San 45, S. 14-20.
519
İkisudagilerge Ahmed Qazı degen kişi yardam qıldı. Sabır Khan Khocam olarga
kette boldılar. Yine Sabır Khan Khocamnıñ yaqınlarıdan birkişi Qargalıqga kelib
onda hem hakimboldı. Khıtaylarga qaraşlıq bekler qaçdılar. Olardan beş neferni
qolga tüşürüb, bazılarını öldürdiler ve bazılarını asıb qoydılar. Qolga tüşken kişiler:
Boş Bek, Abdullah Bek, Abdurrahman Bek, Emin Bek ve Ömer Beklerdir.
*
Yaş Türkistan, Avgust 1933, San 45, S. 20.
523
Birinci vaqıa: Bizge khabar birildigine köre, bundan biraz evvel bir maruzada
Savet qol astındagı Türk ülkelerinden bir muhacir güya indigi Şarqi Türkistan
isyanınıñ Bolşevik işi ekenligini söylegen maruzaçınıñ bu iddaasını nimelerge
*
Yaş Türkistan, Sentabır 1933, San 46, S. 7-11.
524
Yine tekrar etemiz, ki bolub turgan vaqalar ve umumi siyasi şerait Şarqi
Türkistandagı Khıtayga qarşı milli qurtuluş mücadeleleriyle Bolşeviklerniñ qandayda
bolsa alaqa ve rabıtada boluşlarıga hiç orun bermeydir.
Şarqi Türkistannı Khıtaydan qutqarmaq için her nerseden evvel onı bu beyanname
kibi zararlı vesiqalardan ve anonim komitelerden qutqarmaq lazım.
Birlik Reisi Doqtor Salihcan Bek bu künniñ qıymeti togrusında bir munça söz
söyleb bukün münasebetiyle Şarqi Türkistanga ait üç qonferans hazırlanganını
bildirdi.
*
Yaş Türkistan, Sentabır 1933, San 46, S. 19-21.
528
Maruzaçı Altun tagdan Canıp Bekniñ 60-70 Mıñ adamı ile Khotanni alganını,
Timur Şahnıñ da Kaşgarnı zabt etip köb muvaffaq bolganlıqlarını, Canıp Bekniñ
imdi Qaraşehir ve Urumçi tögeregidegi Qızıl Uygur adamlarını tazalaş üçün kitişke
hazırlamaqda bolganını añlatqandan soñ “Yaqında bir devlet qurulacaq” dedi. Doqtor
Salih Bek bu qonferansında İran muharrirleriden Mahmud Afşarga cevap olaraq
“Mahmud Afşarlar endişege tüşmesinler; Bu qozgalan bir Turan imparatorlugı
qozgalanı emes. Şarqi Türkistanda ayrı bir devlet teşkil etedir. Bu devletniñ Türkiye
kibi bir ırqımız boluşı ve Garbi Türkistannıñ istiklal hareketinde bir tayanc boluşı
itibariyle bizçe ehemmiyeti bardır” dep alqışlar astında sözini bitirdi. Doqtor Salih
Bek öz maruzasını büyük bir Şarqi Türkistan haritası üstünde yerlerini körsetmek
suretiyle aydın qılıb söyledi.
Qonferanslardan soñ Canıp Bek ve Timur Şahlarga telgram berişge qarar birildi.
Oyun – külküge başlamasdan evvel mücahid şehidler ruhıga dualar oqundı. İstanbul
gazitaları alaqa ile yazılar yazdılar.
ŞARQİ TÜRKİSTAN*
*
Yaş Türkistan, Oktobır 1933, San 47, S. 35-36.
530
eyledikleri Şarq siyasetiniñ eñ mühim bir qısmı olan bu meseleye pek ciddi bir elle
sarılmışlar, bu iş için büdcelerinden çoq mühim bir yekün ayırmışlardır.
Rus, İngiliz ve Japon reqabetleri arasında qalan yeñi ve genc Türkistannıñ vaziyeti
celbi diqqat bir safhaya kirmiş demekdir.
İngilizler soñ zamanlarda hemen hemen himayelerine girmiş olan Tibet çegeresi
üzerindeki köçebeleri ele keçirmişlersede Türkistanda Rus nufuzi daha küçlü
qommunist ajanlarınıñ rollari daha müsemmer ve faaldir.
(“Yeñi Irak” – 8. IX. 33. san 18).
531
(Öz Mukhbirimizden)
Kaşgarda haftada bir tapqir olmaq üzere “Dilde, işde, fikirde birlik!” şiarıyle
“Şarqi Türkistan hayatı” adlı Türkçe bir gazita neşr edilmege başlanmışdır. Bu yıl
Agustos soñlarına dogru çıqarıla başlanan bu gazita “Kaşgar Hükümeti İslamiyesiniñ
naşiri efkarı”dır. Naşiri Maarif, Diniye Nezareti olub, muharriri Qutlug Şevqi
(Qutlug Hacım) dır. Kaşgardan qovulan Şivid misyonerlerinin matbaasında tab
idilmekte olan bu gazitada hükümete dair yazılar, ilmi ve dini maqaleler ve türlü
khabarlar var. 6 nçı Sayısından itibaren Şarqi Türkistan tarikhine dair bir silsile
maqale neşr idilmege başlanmışdır.
Kaşgar, Yarkend, Khotan, Kuçar, Aqsu, Yeñihisar, Maralbaşı bütünley milli irade
eliñdedir. Qumul ve Urumçi, her ne kadar şehir dakhili Çinliler elinde isede, civar
bütünley mücahitler idaresinde bulunmaqdadır. Canı Bek Kaşgarda ogulları İbrahim
ve Hoşmet (Hoş Mehmed) Osman Bek ile beraberdir. Garbi Türkistandan keçenler
arasında teşkil eden küçüñ başında Satı Can isminde bir zat bulunuyor.
*
Yaş Türkistan, Dekabır 1933, San 49, S. 36-38.
452
(*) Şarqi Türkistannıñ Çoguçek şehrine yaqın bir yerinden Teşrini Saniniñ ortalarında alınan
khususi bir mektubda bir kere milli küçler eline keçmiş olan Çoguçekin Çin Hükümeti khıdmetinde
olan Rus askerleri tarafından talandıgı yazılmaqdadır. Başqarma.
532
Teşrif:Reisi Cumhur Gazi Khoca Niyaz Hacım tarafidan kharici devletler ile
siyasi, iqtisadi munasebet ve dostane alaqanı ziyade qılmaq bareside müzakere
qılmaq üçün Cenab Hacı Qasımcan Efendi harice vekil tayin kılınıp Kaşgarga teşrif
etti. Bu emri celilde muhterem Khariciye vekilimizge muvaffaqiyet tileybiz.
(“Şarqi Türkistan Hayatı” 6 nçı San 6 camadısani 1352, 26 Sentabır 1933).
Bu muharebede Ahmed Tevfiq Bek khafif yaralanmış isede harbiñ soñına kadar
devam etmiş ve bilahare tedavi altına alınmışdır. Bu muharebede 19 esir, 15 At, 11
Tüfenk ve epey cepkhane ele keçmiş, düşman püskürtülmüşdür. 7 Cemadısani
(Tüşten kigin) Yeñişehir Şimaliden Dungan hücumları olmuş. Bunlara qarşı Cenab
Oraz Lucañ, muhterem Hadi Panset başlıq asker qumandanları ve Qırgız askerler
çıqıb 10 esir, ve bir neçe cepkhane ele keçirerek düşmanı qaçırmışlar. Aynı kün
şehriñ Şarq tarafında (Can tegirman tarafında) Cenap Hamidcan askeri tarafından
Dunganlara hücum olmuş, bu harb hem muvaffaqiyetle neticelenmişdir.
(“Şarqi Türkistan Hayatı” san 7).
533
Bukün Şarqi Türkistandagı bütün mücahid küçler müttehid ve bir idare altında
çalışmaqdadırlar.
“…Altay ulug Türk milletiniñ beşigi, Altay Altun taglar azimetlik atalar, bahadır
babalar cevlengahi bolgan ve çıraylık yaylaq yeşil tigalar derelerniñ tob yurtı, Altay
yaylaqları ve yügürük atlar otlagan yakhşı otlaqlar. Türk eliniñ anası altun
topraqlar, Toy tügünde külük çapqan yigit aymaqlar. Türk aleminiñ büyük edibesi
Halide Khanım hazretleriniñ o mübarek Türk yurdunu yadlab
dep milli tesiratla taranesaz bolgan Altay Altun taglar vilayeti bukün Türk urugıdın
bir şakhçe bolgan qarındaşımız Qazaq İli tasarruf ve hakimiyetike ötmüşdür.
Altaynıñ Qazaq Khanı Şerif Khan hüsnü idare ve intizamında mükemmel bolub Gazi
Niyaz Hacımga kemali hulusla itaat ve ittifaqta sebat etmekdedir.(*)453
*
Yaş Türkistan, Dekabır 1933, San 49, S. 38-40.
453
(*) Urumçi etrafından alıñan khususi bir malumatga köre, Urumçideki Çin Hükümeti Şerif Khan
yanına onun öz dostlarından makhsus vekil, arqasıdan at ve serpeler yollab, onuñ Altay Valisi qılınıp
belgileñenligini bildirip, Şerif Khannı öz tarafıga tartışga urunmakdadır. Başqarma.
535
Ulug mihmanlar- Reisi Cumhur Gazi Hacımnıñ refiq ve muavinleri meşhur Musul
Bay Siling Cenabları ve muhterem Azimkhan Töre Cenab Bay Sicañ Gazi birle
şehrimizge teşrif qılıb yakhşı sahalarda bolmaqdadır”.
Bulgaristan payitakhtı Sofya şehride haftada bir tapqir olaraq çıqıb turgan
“Medeniyet” atlı bir Türkçe gazitanıñ 4 Kanunu evvel 1933 tarikhli 9 ınçı
sanındagı“Türkistan Çini Sultanı” başlıqlı bir yazıdan töbendegi cümlelerni öziçe
köçüremiz: “Sultan Hamid merhumnuñ büyük oglu Selim Efendi hazretleriniñ necil
necini Abdülkerim Efendiyi Türkistan Çini Müslümanları kendilerine sultan intikhab
itmişler. Mirumumi Aliyyede vazifesine başlamışdır. Kendisine khayırlı
muvaffaqiyetler diler, Türkistan Müslümanlarınıda işbu isabetli hareketlerinden
dolayı taqdir ideriz… Türkistan Çini Müslümanlarına hükümdarlarınıñ qıymetini ve
bunuñ kendileri içün bir nimet oldıgını taqdir ve idrak ile hükümdarlarına qarşı
vazifelerini hissen ifaya gayret ve hamt etmelerini tavsiye ideriz…”
ŞARQİ TÜRKİSTAN*
Askeri idare merkezi “Aqsu” şehridir. Reisi Cumhur ve Baş qumandan Khoca
Niyaz Hacım hazretleri maiyetleri ile bu yerde turadurlar. Mülki ve ticari
merkezlerin hemmesi Kaşgar şehrindedir. Qumul (Hami) ve Urumçi şehirleride biraz
Khıtay quvvetleri bar bolsa hem her tamanı Türk mücahidleri tarafından oralmışdır;
Yaqın zamanda bu yerlerniñ hem qurtarılışı muhaqqaqdır.
* *
*
Şarqi Türkistan Cumhuriyeti Adliye Nazırlıgını üstüge algan Sabit Hacı hazretleri
Türkçü, Milliyet perver ve açıq fikirli münevver bir zatdır. 1929 ınçı yılda Garbi
Türkistan, Rusya, Türkiye ve Mısırda sayahat qılıb Rusya ve Türkiyedeki
inqılaplarnı ve umumi dünya vaziyetlerini yakhşıgine tekşirgen idi. Türkiye de
bolgan vaqtide, yaqında Mısırda vefat etken Kaşgarlı yaşlardan Mansur Bekle birge
Türkistan millet perverleri başluqlarından Qoca oglu Osman Bekni İstanbulda bir
*
Yaş Türkistan, Ginvar 1934, San 50, S. 52-58.
537
neçe mertebe ziyaret qılgan idi. Sabit Hacı hazretleriniñ Adliye Nezaretideki büyük
bir teşkilat başıda turuşları ana yurtda asri mahkemelerniñ tüzülüşige bir delildir.
Khıtay Hükümeti zamanıda Şarqi Türkistan Türkleri uzun vaqit (60 yıl)
istiqlallerini yoqatdılar ve imperyalist Çin memurlarınıñ idaresi astıda ezildiler;
Feodal Beklerniñ nihayetsiz ihtirasları hem biçare khalqnı büyük mahrumiyetlerge
yoluqturdı. Zulümge çıday almagan khalq Khıtaylarga qarşı isyan çıqardı ve öz özini
idare etişke ige boluv üçün qanlarını akıttı. İki yıldan artıq bir zamandan berli
Türklerniñ Ana yurtıda hesapsız qanlar tökülgenligige bütün dünya şahitdir. Lakin bu
qanlar beyhude yerge aqmadı: “Şarqi Türkistan istiqlalini qazandı”.
* *
*
* *
*
(Öz Mukhbirimizden)
* *
*
542
Köb açınarlıq haldir, ki ulug Türk khalqınıñ köbçiligi indide yatlar zulmi astında
ezilmekdedir. Mene bu vaziyet Şarqi Türkistan Cumhuriyetiniñ ilanı ile açılgan
fırsatdan toluq suretde faydalanış imkanını azaytmaqdadır. Yalgız Türkiyegene bu
yeñi Türk milli cumhuriyetine yardam qolı uzataalacaq haldedir. Biz, Savet Rus
matbuatınıñ tarqatıb turgan esassız şayialarınıñ Türkiye Cumhuriyeti resmi
muhafilinde bu qardaş milli qurtuluş hareketi haqqında şübhe togdurub qoymaslıgını
tiler edik.
*
Yaş Türkistan, Febral 1934, San 51, S. 2-5.
544
biraz tüşünüb körseñiz, Bolşeviklerniñ qanday hedefler ile esassız şayialar tarqatub
turganlıqlarınıñ hikmetini qolaylıqla añlap alırsıñız.
Şarqi Türkistan bir tarafdan Khıtay, ikinci tarafdan Ruslar olmaq üzere iki qat
tazyiq astında ezilmekde idi.
Şarqi Türkistan milli hareketiniñ uzun ve qanlı bir tarikhi bar. Yalgız ötken asır
içindegine Şarqi Türkistan da on defa isyan köterilib üç defa milli istiqlal ilan
etilmişdi. Bu Türk khalqı isyanlarını yatırtış içün Khıtay Hükümeti defalarça
Rusyaga müracaat etib, her defasında muvaffaq bolgan. İmdide Şarqi Türkistandagı
Khıtay Valisi Türk khalqına qarşı hareketinde Savet Rusya Hükümetinden yardam
alıb turubdur. Eñ işançlı menbalardan başqarmamızga kelgenkhabarlarga qaraganda
Savet Hükümeti Mançuryada yeñilib öz topragına sıgıñan Khıtay askerlerinden iki
destesini, (Birinci destede on mıñ kişi, ikinçi destesinin miqdarı malum emes) Şarqi
545
Şarqi Türkistan Cumhuriyetine her türlü maddi – manevi yardam körsetmek bütün
Türk Dünyasınıñ milli muqaddes vazifesidir. Bukün Şarqi Türkistan Türklerine
yardam etiş hiç bir suretde başqa bir milletge qarşı düşmanlıq bolmay, o yerde
qazanılgan, milli küreş neticesinde qurulgan devlet idaresini layıqıyla tüzüşdür. Bu
sahada Şarqi Türkistan her türlü takhniki ve mütakhassıs işçilerge muhtacdır. Hatta
Avrupada yeñi qurulgan devletler, o cümleden, Lehistan, Çeqoslovaqya kibi yüksek
medeniyetli milletlerde öz quruluşları devrinde kharicden mütekhassıslar ketirdiler.
Bu ecnebi mütekhassıslarını İranda hem köremiz. Hatta bukün bazı Şarq
memleketlerine mütekhassıslar birebilecegini alga sürgen Savet Hükümeti özünüñ
beş yıllıq planını Alman, İngiliz ve Amerikan mütekhassısları qolları ile işlemedimi?
Rus Qızıl Ordusuni tüzüb, tertibge salub, bergen kişiler ecnebi mütekhassısları
emeslermi idi? Savet Hükümeti hali hazırdada türlü sahalarda Fransız
mütekhassıslardan faydalanub turmaydımı?
Asırlardan beri bar – bar Khıtay Hükümetiniñtemir çeñelide ezilib kelgen Şarqi
Türkistan ise bunday mürtehassıslarga yinede artıgraq muhtacdır.
Acaba Türk khalqınıñ bu yeñi qurulgan qardaş devletge yardam berib onu ayaqqa
turguzub, küçeytüb Türk medeniyetiniñ bir oçagı haline ketirmek üçün yeterlik
medeni küçi barmı? Eger, Türk khalqında bu küçler tapılmazsa veyada her qanday
bir sebeb ile bu milli küçlerni o yerge eriştirmek mümkün bolmazsa Şarqi Türkistan
onı qaydan almalı? Mene bütün Türklüknüñ aldında turgan eñ mühim mesele bundan
ibaretdir.
Türk milli mefkûresi esasına qurulgan Şarqi Türkistan devleti her qanday birisine
düşmanlık tüşüncesinden uzaq bulunmalı. Faqat Şarqi Türkistan qomşularınıñda köb
agırlıqlar soñunda milli istiqlaline erişken bu devletniñ haq ve huququna riayet etib,
onga qarşı her bir türlü yaman gayelerden saqlanmaları kerek.
546
Büyük Türk khalqınıñ köbçiligi yatlar boyundurugı astında ezilib turgan bir çagda
defalarca isyanlar, hesabsız qurbanlar berip qaza – qazanılgan Şarqi Türkistan milli
istiqlaliniñ yoqalışı bütün Türk Dünyası üçün çeksiz bir facia bolur hemde bukün
yayılıb, küçeyip kelmekde bolgan Türklük, Türk qardaşlıgı, Türk hars birligi kibi
şiarlarnıñ köb közlerde qıymetini bütünley yoqalub ketişige sebep bolur…
Baş Maqala.
547
*
Yaş Türkistan, Febral 1934, San 51, S. 5-16.
548
Doqtor Mustafa Ali Bek mektubunda ehammiyetge ige bolurluq ikinçi noqta milli
hükümetini ilan etken Şarqi Türkistannıñ“Takrar… Bolşevik istilasına maruz
qalmaması” degenidir. Bunıñlı Şarqi Türkistan milli istiqlaliyetiniñ haqiqi
düşmanınıñ qayda ekenligi umum Türk Dünyasına bilkhassa resmi mahafile açıq
añlaşılmalıdır.
“Yaş Türkistan”
Mecmuası sahibi Çoqay oglu Mustafa Bek Efendiye
Milletiñiz veya nefsiñiz üçün bir ihtirasıñız, bir emeliñiz varsa Kaşgara gidiñiz.
Orada sizi bir rehber kibi bir münci kibi qarşılayacaqlar ve gurbetniñ qalbleriñizde
açdıgı mazlum çuqur tolacaqdır. Öz yurduñuzda atalarıñızıñ yurdunda olacaqsıñız.
Türkiye Khariciye Vekili Tevfiq Rüşdi Bek Anadolu Ajansı (A. A.) mukhabirine
ötedeki beyanatda bulunmuşdur: “Şarqi Türkistan haqqında mukhtelif yerlerden
parça parça khabarlar gelmekdedir. Ancaq o mıntıqada Türkiyeniñ hiç bir
mümessili, memuri ve kimsesi bulunmadıgı için malumatımız eksikdir. Çiniñ Garb
aqsasında olan bu diyarda bugün nasıl bir idare bulunduğunu da bilmiyoruz.
Arada Orta Qurun denilen bir qarañlık devre keçirdikden soñra tekrar belirmiş ve
bugüne qadar tekemmül eylemiş ve soñ zamanlarda Avrupanıñ şarqında ve
garbında ve Akdeñiziñ Anadolu yarım atasında ve Ameriqada yeñi tecellilere mazhar
olmaqda bulunmuşdur. İnkişaf yoluna girmek istiyen her milletniñ işte bu medeniyeti
alması ve muhitiniñ şartlarına göre bu maqsadla tedbirler ittikhaz etmesi lazımdır.
Kharici politiqada inkişaf için ugraşan milletler için qomşu milletlerle iyi
münasebetde bulunmaya ehemmiyet vermek ve hiç bir yabancı politiqaya alet
olmamaq ve sulhi sevmek lazımdır.
Şarqi Türkistanda ırqdaş bir devlet tesis etdi. Bu khabarı, bütün gazitalarımız,
evvela büyük bir neşe içinde qarşıladı. Hatta, iftikharla qoltuqlarımız qabardı: Zira,
Şarqi Türkistan devletiniñ, bizim kibi, cumhuriyet olduğuni ögrendik.
Sene başında Anadolu Ajansı khabar virdi: “Gök bayraq, Al bayraga selam
söylüyor!”bungada sevincle şerhler yazdıq. Aradan pek az zaman keçdikden soñra,
ansızın hava degişdi! Aleyhde neşriyat birbirini taqib etdi: Şarqi Türkistan Hükümeti,
Qurunu vustai unsurlarıñ elinde imiş; orada bir taqım şeykhler, derebek bozuntuları
hüküm sürüyormuş. Şarqi Türkistan Hükümetine Sultan Hamidiñ Şehzadelerinden
biri Reis Cumhur “getirilecekmiş”. Bizden qaçmış mürteci unsurlar dalavere
çeviriyorlarmış…
Evvelce: yaşasın! diye göklere çıqardıqdı. Bu gidişle pek yaqında: Qahr olsunı
basacagız!...
553
Milli Türk Talebe Birliginiñ neşri efkarı olan “Birlik” gazitasınıñ 7. 2. 34 tarikhli
8 inçi sanında yuqarıdagı serlevha altında neşr idilen güzel ve Türk heyecanıyla
yazılmış maqala Şarqi Türkistan mücahidlerine khitab eden şu cümlelerle bitiyor:
1 –Şarqi Türkistanda milli cumhuriyet ilan etilişi Avrupa matbuatına türlü maqala
ve khabarlar tarzında aks etdi. Orun azlıgından bu yerde ancaq bir neçesi haqqında
bahs ete alurmuz.
beriş kerekligi isletiledir. Bu hareketlerniñ başında turuvçi İsa Bekniñ buküngi Şarqi
Türkistan istiqlal hareketine qaraşı ançagine menfidir. O kişi Khıtayga baglı
mukhtariyetli bir teşkilat ilede razı körünedir. Khıtaynıñ merkezinde oturub bu fikirni
söylevçi İsa Bek iki yıl bundan evveline qadar Taşkenddeki Şarqi Türkistan Khıtay
HükümetiniñSavet Hükümetine baglı Qonsulkhanesinde tercüman bolub turgan bir
kişidir. Onuñçün insan ihtiyarsız: “Acaba İsa Bekniñ bu mukhtariyetçilik noqtai
nazarı bu küñi içinde oturdugu Merkezi Khıtay muhitinin mi? Yoqsa iki yıl evveline
qadar oturduguSavet Rusyasınıñ tesirimi? Buda Savet Rusyasınıñ haqıqı
müstemlekesi bolub ketken “Mogolistan Mukhtariyeti meselesi” bolmasmı?”
degenge okhşaş bir qança sorgular qarşısında qaladır.
Türkler ile Dunganlar arasında müsademe vuqui mümkün bir nersedir. Kaşgarda
çıqıb turgan “Şarqi Türkistan Hayatı”, “Erkin Türkistan” gazitasınıñ qolumuzga
kelib yetuşken sanlarınıñ diyerlik her birinde Müslüman Şarqi Türkistannıñ bu iki
qısım ahalisi arasındagı kiçik toqnaşmalardan yazub turmaqtalar.
Bakhtsızlıga qarşı Türkler ile Dunganlar arasında her zaman ikhtilaflar bolub
kelgen. Şarqi Türkistan isyanları tarikhinde bu ikhtilaflar menhus roller oynagan.
Khıtay Hükümetleri Dungan – Türk ikhtilafından milli qurtuluş hareketini bastırmaq
üçün her zaman istifade itmişlerdir. Zamanlar bolgan, ki Şarqi Türkistan öziniñ milli
qurtuluşına irişkeni halde, Türk – Dungan ikhtilafı üçün bar küçini sarf itib qoyub,
neticede yeñiden dünyada misli körülmegen eñ fena Khıtay hakimiyeti astıga tüşüb
qalgan.
*
Yaş Türkistan, Mart 1934, San 52, S. 28 – 30.
558
Gayrı islam Qalmuqlar ile Türkler arasında ittifaq yerleşkenden soñ Müslüman
Dunganlar ile Türkler arasında da kilişü hasıl bolur deb ümid etiş mümkün idi. Faqat,
bunuñ imkansız ekenligi añlaşılgan.
Şarqi Türkistannıñ Türk bayragı astında milli qurtuluşıni özi için zararlı deb
bilgen her qanday bir quvvet, eski Dungan – Türk zıddiyetini alevlendirmeqdedir.
Şarqi Türkistanda Türk devletiniñ bu düşmanı kimdir? Bu düşman, her halde Urumçi
Hükümetigene emesdir: Çünkü, Türk milli hareketine Dunganlar tamanıdan zerbe
uruluşundan oda memnun bolmaqla beraber, Dunganlarnı qurallandırmaq iqtidar ve
qabiliyetinden mahrumdur… Rus Çar Hükümeti qanday qılıb 1865 inçi yılda
Türklerni Dunganlargaqarşı, ve ondan biraz soñra Dunganlarnı Yakub Bekge qarşı
alevlentirgen bolsa, aynı Rusya, faqat bu sefer Savet Rusyası olaraq şunday qılıb
Dunganlarnı Türklerge qarşı alevlentirmeqde ve qurallantırmaqdadır.
Dunganlar san itibariyle Şarqi Türkistan ahalisiniñ kiçik bir zümresini teşkil
iterler. Onlar 160 mıñdan aşmaslar. Şarqi Türkistannıñ köb milyonlı ahalisi bolgan
Türkler qarşısında bu küç cüzidir. Faqat; o daha quvvetli çet qollarda büyük tehlike
teşkil etebilir. Şarqi Türkistanda bir Dungan devleti elbette hiç bolalmaydır; lakin
Dunganlarnıñ qolı ile Türk devletini öldürmek, qıyın bir iş emes ve tarikhde misali
hem körülgendir.
Turfan, Piçan taraflardaki Ka-Siling üstike Urumçiden Khıtay askeri tosub çıqqan
idi. Reisi Cumhur Gazi Urumçideki yeñi hükümetke Kunksi (ferman) beribKa-
Silingniñ işini özleri becerib, muameleni bitirişlerini bildirdiler. Hazır Ka-Siling
Qansu tarafka yollanıb ketdi. İnşaallah memleket endi kamili intizam ve emniyet
devirlerige kirib, siyasi, içtimai hallerimiz üçün ıslah ve tertibat yerleştirmekke fırsat
kelmekle khalqımız milli azadlıqga muvafıq açuq künler körseler kerek.
II – Yeñi şehirden – 5 inçi Receb (24 Birinci teşrin) Seşenbe küni Yeñi şehirdin
150 çe Dungan fırqası çıqıb Devlet bagda khalqınıñ ulag hayvanlarını alıb ketib
turganlarıda Cenab Lu Cañ Kiçik Akhund askerleriyle barıb, iki arada atış bolub,
Dunganlardan yikirme qadar telef bolub, on nefer askerleri esir, 11 dane mıltıq, 4 at
ganimet alındı. Baqisi Yeñişehirge qaçdılar. Bu muharebede bir nefer şehidimiz bar
idi.
*
Yaş Türkistan, Mart 1934, San 52, S. 30-34.
560
III – Yeñişehir – İki - üçkünden beri Yeñişehirden sulh üçün çıqan khatlarga
binaen şehirden iki nöbet vekiller çıqıb sözleşdiler. Lakin netice malum emes.
Bu kün Düşenbe (30. X. 34) Devlet bag tarafka bir fırqa Dunganlar çıqıb bir
munçe qöy kalalarnı haydab turganda askerler barıb atıb bir neçe Dunganlar ölüb
qalganları qaçtı. Mallar qutqarıldı.
IV - Altay Khabarı - Gazi Şerif Khannıñ Altayda quvvet, intizamı pek yakhşı
revişlerge kirmekdedir. Altay Qazaqları tamam qurallıq askerden ibaret bolganlarıga
ilave Şarif Khan, On iki mıñ talim ve terbiyelik muntazam askerge malikdir. Hazırda
Çoçek eyaleti hem Şerif Khan tarafıdan zabt qılıngan khabarı tekidlendi. Çoçekniñ
khalqı ekseriyetle Qazaq bolub Urumçiniñ itaat ve idaresiden kharicde qalgan idi.
Yürk Beklerini yurt özi khoahlagan kişini şenken qoyub beredir. Askerlerni harbi
idareden muayene qılıb körüb, at, mıltıqları barları defterge alınadır. Şunga qarab
aylıq, aş, haşekleri temin qılınadır.
İdare (“Şarqi Türkistan Hayatı” başqarması): Eger bundag işler emelge aşqanda
hükümet raiyyet hammeniñ hali aram ve yakhşılıqga tebdil tapar idi.
V – İli ve AltayHakimi Gazi Şerif Khannıñ askeri ve mülki ahvali pek yakhşi
tertiblikbolub, askeri zabitleri, mülki, siyasi rehberleri tecrübelik muntazam
kişilerden mürekkebdir. Altaynıñ istiqbali pek yakhşı körünedür. İli taraflarda hem
khalq huquq, azadlıq taleb qılıb hareketge kelgenler. Hazırda Böritalada İliniñ khalq
quvveti toplanmaqdadır.
I – Acaib hal – 19 Receb (7 Teşrini Sani)de Dunganlar Köhne şehir yolıga çıqıb,
şehirden askerler çıqıb uruşub, Köprük tarafıdan Abdullah Akhund Kerimzade
askerleri yardamga kelib turganda yolda İshaq oglu Hüdaberdi degen bir qahraman
asker bala Dunganlarga atıb, pek yaqın kelgende Dunganlar tarafıdan şehid qılındı.
Soñra bir köb nefer Dunganlar askerimiz tarafıdan atılıb ölüb, qalganı qaçıb ketib
turganda yolda bir otunçı biçareni atıb ketkenler. Yine kharmanda turgan üç bekar
adamnı atıb iki tekurmen, üç yerde sofalarga ot yaqıb kırıb ketgenler. Bundag
silahsız adamnı atış merd insanlarda körülmes. Bundag acaib işler khayli bar. Kadir
Can
Mehmed Ali Efendiler qumandasıyle üç yüz nefer asker tosub çıqıb Qaqınle ve
Serilme kenti arasıda Dunganlarga togru kelib atışıb, naticede Dunganlardan bir
yüzden ziyade neferi telefatga uçurab qalganı perişan halde qaçdılar. On yedi neferi
esir alındı. Khayli köb mıltıq ve atlar qolga tüşdi.
Kaşgarda. “Times” gazitası şu mart ayınıñ başlarında Dehliden alıb basqan bir
khabarda Kaşgardaki İngiliz Qonsulkhanesine hücum qılınıb, Qonsulkhane
kişilerinden 4 iniñ öldürülgenligini bildiredir. Ölgenlerniñ birisi Qonsulkhane
Hekimi orunbasarı imiş. Yine bu haqta Pekinden “Times”ga berilgen bir khabarda
hücumçılarnıñ Qonsulkhane binasına kirgenlikleride bildirilmekdedir.
563
I- Peşaverde
Bundan soñ Doqtor Mustafa Ali Bek bilmuqabele muhacirlerge uzun bir nutuq
söyledi ve o cümleden dedi:
*
Yaş Türkistan, Mart 1934, San 52, S. 34-35.
564
454
“Hindistan’daki Türkistan Göçmenleri Arasında” başlıklı makale’nin ikinci bölümü olan
“Delhide” başlıklı kısım Doğu Türkistan ile ilgili olmaması sebebiyle buraya alınmamıştır.
565
*
Yaş Türkistan, Mart 1934, San 52, Qoşumça.
566
Şarqi Türkistanda:
Şarqi Türkistan milli istiqlal hareketi etrafında Avrupa matbuatında tez – tez
qısqaça telgraf khabarlari ve ayrıça maqalalerde basılıb turubdur. Bu gazitalarnıñ,
Şarqi Türkistanda öz mukhbirleri bolmaganıdan, yegane“Khabar menbaı”Savet
Telgraf Ajansı (“TAS”) bolub qalmaqdadır. Bolşevik diktatorası ve Bolşevizm
fikrige uymayadurgan her qanday bir hareket haqqında Savet menbalarınıñ aladurgan
vaziyeti herkesçe malum bolsada, başqa vasıta yoqlugundan, Avrupa matbuatı
Bolşevik yalganlarıyla qanaatlanmaqdadır. Lakin bargan sarı haqiqat aşikar
bolmaqda; bunga şahid olaraq Fransiyanıñ eñ büyük hemde Fransiya Hükümetiniñ
Kharici siyasetde neşri efkari sanalgan “Tañ” (“Le Temps”) gazitasınıñ 5 inçi April
(Aprel) nüskhasındagı“Khıtay Türkistanınıñ Qarma – Qarışıqlıgı” (“L’Imbroglio du
Turkestan Chinois”) başlıqlı şayanı diqqat maqalasını körsetiş mümkündür.
Maqala biraz uzun bolganıdan, biz burada onuñ birgene qısmını ketirmekle
qanıqmaq mecburiyetindemiz. Fransız gazitası maqalasıniñ eñ mühim noqtası
şundadır, ki maqala igesi Mösyö Andre Dubosq (M. André Duboscq) maalumatını
işançlı menba ve vesiqalardan alıb, olardan pek ustalıqla istifade etken…
Bolşeviklerniñ bilgili maqsad ile tarqatmaqda bolgan yañlış maalumatlarını körsetüb
Mösyö Dubosq yazadır:
*
Yaş Türkistan, Aprel 1934, San 53, S. 26-28.
567
Bolşevikler açıqdan açıq İngilizler Kaşgar Hükümetige yardam bire yatırlar deb
söyleydirler. Biz özimiz hem 19 inçi Yanvar maqalamızda Şarqi Türkistan Hükümeti
Bolşeviklerniñ Hindistanga taraf ayaq basışlarıga tosqun bola bileturganı üçün
İngiltereniñ simpatisini özige tarta bilir deb yazgan edik. Aynı zamanda öziniñ
Tibetdeki hareketige qarşı Khıtaylarnıñ müteessir bolmaslıqlarıga diqqat ve raye
iterek İngiltere ikhtimal Şarqi Türkistan Hükümetini tanımasda deb takhmin etken
edik.
“Türk – Sib” (Türkistan – Sibirya) temir yolını salarken Bolşevikler özlerini Şarqi
Türkistan içerisige kirgize turgan üç temir yol tarmagını saldırışınıda evvelden
455
(*)Maqalede Yañlışlıqdan “34 inçi san”deb atalgan. Başqarma.
456
(*)Şarqi Türkistannıñ Rusya qol astıga kirib kitkenligini Şankhayda çıqadurgan “Çe Pao” (“Che-
Pao”) nam Khıtay gazitası hem söylemekdedir. (“Tañ” gazitasınıñ bu yerde kitirilib turgan
maqalesige baqılsın).
568
Demek bu künki Şarqi Türkistan milli istiqlal hareketi Savet Rusyası üçün hem
iqtisadi hemde siyasi cihetlerden qorquludur…”
569
Taş yürekli, sebat ve metanetli qahramanlardan başqa türlü kişiler, meyilli kimler
bolsa bolsunlar, Şarqi Türkistanda bir dacenlik keramet körsete bilmesler. Şunısı
khatırda tutulmalıdırki sebat ve metanetge tedbir baglıqdır. Muhit ve şeraitniñ
talebine köre tatbiq etmek, vaziyet ile hesablaşmaq basiretli işçilerniñ
ameliyatlarında eñ büyük bir ameldir.
Ahvali ruhiye ve vaziyetler ile hesablaşıb yani khalq efkarı ammesi kötere alurluq
bir halga qoyub vazifeni beca qılmaq, harmay, talmay, qorqmay işni aqquzıb,
programnı tolguzmaq her bir işçiniñ, her bir münevver yaki mütekhassısnıñ nasibesi
emesdir. Biri malumatlı ama işçi emes, biri malumatlı hem işçi ama sebatsız, yine
birisi malumatlı, sebatlı işçi ama bek alipte, ternaz; ne ise bizde işleydurgan
işçilerniñ akhlaqlarınıñ güzel boluşı eñ mühim şartdır. İşçiler togrusunda bunça
agırlıqnıñ neme lazımlıgı bar diyedurgan kimseler bolsa bardır.
Faqat bul cay Şarqdır, yani Şarqi Türkistandır. Demek Türkistanda Arabistan
yakhud Türkiye ve Afgan hayatını hiç bir özgertmesden öz boyunça qabul ve tatbiq
qılış bir sadelik bolur. Bir qavimniñ hayatı demek anıñ turmuşı, örf ve adeti, akhlak
ve tabiatı demekdir.
Bizde bazı bir münevverlerimiz sebat deb her türlü yañlışlarga ündemey köz qısıb
öte berişni tüşüngendik, bizniñde Şarqi Türkistan hayatındagı fikirlerimiz yañlış
*
Yaş Türkistan, Aprel 1934, San 53, S. 28-30.
570
Ne yerde bolsa muhacir derdli tamurdaş işçilerniñ teşrifini Şarqi Türkistan başı ile
közi ile bekleydir. Şarqi Türkistanga khıdmet qılışga yüregi ormagan tamurdaşnıñ
elbette imanıda, vicdanıda yoq. Şarqi Türkistan üçün khıdmet qılışga ne yerde
tamurdaş bolsa ukhlagan bolsa uygansun, oturgan bolsa qopsun, qopgan bolsa
yürsün, yolda bolsa uçsun.
İmanı İslam üçün, Türklük üçün khıdmet qılışnı tileseñ ulug Türkistanga kel!
Sufizade. 14 Şaban (1. XII. 33)
571
Yeñi çıqqan Milli Aqça münasebeti ile Baş vekaletniñ resmi bildirisi
1352 nçi yıl 25 Receb (13. XI. 33)
İtizar: Özimizden bolmagan bazı sebeblerge binaen yeñi çıqgan milli aqçanıñ
numunesini derc ete bilmedik.
İdare.
(“İstiqlal” san 1 – 2, 1352 nçi yıl Ramazan, Kaşgar).
*
Yaş Türkistan, Aprel 1934, San 53, S. 30.
572
QANUN ESASİ*(*)457
Qanun Esasi
Muqaddeme
*
Yaş Türkistan, Aprel 1934, San 53, S. 31-36.
457
(*) Şarqi Türkistan İstiqlal Cemiyetiniñ Fikri Tarqatuçisi bolgan “İstiqlal” mecmuasınıñ 1 – 2
sanından.
573
Nizamnameniñ Qaideleri
Merkez Quruluşu
Nezaretlerniñ Quruluşu
y.Reisi Cumhur hazretleri Millet Meclisi tarafından dört senelik saylanadır. Lakin
bukündeki reisi cumhurimiz din islamnıñ vatan ve milletniñ azadlıgı yolıda
qahramanlıq ile küreşib istiqlalni algan Canabı Khocam Niyaz Hacım hazretleriniñ
bütün hayatında Şarqi Türkistan Cumhuriyetiniñ ömürlük daimi Reisi Cumhuri
boluşı camia millet hem asker namından qati qabul qılınadır.
t. Devletniñ tamam işlerini idare qılmaq üçün reisi cumhur hazretleri sadrazam
maqamında başvekil tayin qılıb, nazırlar heyetini tasdiq qıladır.
İzah
Reisi cumhur ile başvekil hem nazırlar heyeti ortasında niza çıqsa, başvekil istifa
qılır, hem reisi cumhur yeñi başvekil tayin qılıb, yeñi nazırlar heyeti teşkil qılınadır.
7- BaşvekilniñVazifeleri
Şunuñ üçün her bir nezaretniñ işleri birlen meşgul boluş haqqıga igedir.
Başvekilge, vekiller heyetiniñreisi hem diyilir.
Adliyeniñ yanıda diniye bölümü bolub bul bölümge “Bâbül Fetva” nam berilib,
bunda müftü turadır.
Adliye nezareti memleketniñ qanunlarını ahkamı şeriyege tatbiq qılış üçün nezaret
etişge mükellefdür.
Sıhhi ve medeni şeraitlerge ige bolguçı hem mahbuslarnıñ akhlaqlarını tüzetişge
khıdmet qıladurgan habis khanelerni tesis qılış adliye nezaretiniñ vazifelerindendir.
577
Bunuñ üçün eñ evvel harbiye mektebi tesis qılır. Harbiye mektebi bülend tahsil
körgen ve kharicden keltirilgen mütekhassıslar vasıtası ile açılır. Ordu üçün lazım
boladurgan levazımat harbiye karkhanelerini quradur. Ecnebi devletlerniñ askeri
hazırlıqlarını ve niyetlerini añlamaq üçün askeri mulhaqlar tayin qılır.
Şarqi Türkistan üçün hazırgi eñ mühim vazife kharicden bir heyeti islahiyei
askeriye keltirmekdir. Bu heyeti islahiye piyade, süvari, topçı, agır maşinalıq
teyyareci, tanqçı, maşina muallimleri kibi mütekhassıslardan ibaretdir. Bulardan
bölek alahede kimyevi vesait, taaruz ve müdafa mütekhassısları ve eşyalarını
keltirişdir, mevcud qılışdır.
*
Yaş Türkistan, Aprel 1934, San 53, S. 36-38.
579
Merkez Qumandanı Muavini Seyit Qudretullah Khan Efendi aylıgınıñ beşden birini
alıb, qalgan tört bölegini mücahidler faydasıga tapşurdı. Khuday tealanıñ yolunda
küçini, ömrini, canını, malını, fedâ qılguçı âli himmet, civanmerd baturlarımız esen
bolsunlar.
YILMAYACAGIZ, YIQACAGIZ*
Senelerden beri esaret zinciri altında iñleyen ana yurtnuñ semasında türlü parıltılar
belirmege başladı. Şarqdan togan yeñi Türk Cumhuriyetiniñ ışıqları dünyanıñ her
tarafından hayretle, diqqatle temaşa ediliyor. Günden güne quvvetlenen, dakhili
idaresini, askeri vaziyetini tensiq iden Şarqi Türkistan Cumhuriyeti siyasi faaliyete
geçmiş, Afganistanabir heyet göndermişdir. Yaqında diger qomşu devletlerlede
siyasi münasebet tesis etmek maqsadıyla heyetler gönderecekdir.
Dünya, eskiden kendi üzerinde cihan imparatorluqları qurmuş olan büyük Türk
milletiniñ ana yurdda qalqındıgını, uzun müddet gözlerini örten qara perdeni yırtıb
atdıgını görüyor. Bu varlıqdan, bu nurlu güneşden ürken, gözleri qararan insanlar,
milletlerde var. Bunlarıñ başında, Rus Çarlıgı enqazı üstüne kabus kibi çöken, onuñ
zulüm ve khunkhorlıgına rahmet oqutan, dünyanıñ nefret ve istikrahle baqdıgı
Bolşevik idaresi gelir. Bu çürük ve köhne heyula er –keç yıqılacaqdır. Tefsih eden bu
zulüm ve istibdad idaresiniñ nasıl yıqılcagını ve bunı yıqmaq için hangi
merkezlerden çalışıldıgını diger bir maqalamızda açıqça söyleyecegiz.
Qommunist idaresi altında iñleyen muazzam, qırq milyonluq bir Türk kitlesi var.
Asyanıñ merkezinde büyük bir varlıq teşkil eden qardaşlarımıznıñ büyük qısmı
maalesef Ruslarnıñ çizmeleri altında iñliyorlar.
*
Yaş Türkistan, Aprel 1934, San 53, S. 38-40.
581
olacaqdır. O zaman büyük bir tereqe ile yıqılcak olan bu zalim idareniñ yapdıgı
şenaetleriñ, yıqdıgı ocaqlarıñ, söndürdigi khanumanlarıñ gürültüsü, bu bogduqları
mazlumlarıñ ahı dünyayı sarsacaqdır.
Kendi varlıgını, kendi büyük ve şanlı tarikhini, kendi qudret ve benligini bilen bir
millet esir yaşayamaz. Ruslarıñ zulmü, Türkistana nur, khunkharlıqları hürriyet aşqı,
saçdıgı nifaq büyük Türk kitlesiniñ birleşmesini doguracaqdır. Daha dün, ana yurd
üçün, büyük mefkure ugrunda can veren aziz şehidlerniñ qan qoqusı bizi vatan üçün
ölmege çagırıyor. Onlarıñ semamızda uçuşan büyük ruhları bizleri Türkistan üçün
vuruşmaga davet idiyor.
Aziz Şehidler!...
Ana vatanıñ büyük bir parçası esir yaşıyor. Seniñ ruhuñda qaynayan ateş,
qalbiñden sızan qan, ecdadımızıñ yatdıgı öz yurduñ hayat fışqıran topraqlarını
temizlesin ve yıqasın. Öksüz yurd hepimizi hasretle bekliyor. Oraya, oraya, ana
vatana qoşmaq eñ muqaddes bir vazifedir. Altaylarda vuruşan, bozkırlarda vatan
üçün can veren yigitler seni bekliyor. Sibiryanıñ buzlu cehennemlerinde iñleyen esir
Türk seni çagırıyor.
Andıñda şu olsun:
Yılmayacagız, Yıqacagız!
Türkistanlı Yılmaz.
583
*
Yaş Türkistan, May 1934, San 54, S. 28-32.
584
- Niçinefendim?
-Çünkü Şehzadeniñ oraga ketişi sırf cihad maqsadıyla bolsa dakhi mücahidlerniñ
Cumhuriyetçi ve Saltanatçı diye iki zümrege ayrılması tehlikesi bardır. İhtimal
düşmanlarımız bunday ayrılıq vücudge ketire bilir deb tüşünmek mecburiyetindemiz.
- O vaqit menim şakhsım Şarqi Türkistan üçün fayda yerine zarar ketire bilir.
Derhal siyasetden çeqilerek Türkiyege qaytacaqmen. Çünkü Türk Dünyasında
yegane işke yaragan teşkilat Khalq Fırqasıdır. Yegane quvvet Türkiyedir. Türkiyeden
başqa bir siyaset taqib etmesmiz. Bizim muvaffaqiyetimizniñ birinçi şartı Resmi
Türkiyeniñ bizge itimad etmesidir.
585
- Rusya Şarqi Türkistannıñ istiqlalini özi üçün bir tehlike bildikçe, Şarqi
Türkistannı soñ Çin – Rusya iqtisadi muqavelesi mucibince Rusyanıñ müstemlekesi
ad etdikçe ve Rus – Türk dostlugı bir emri vaqi olduqça Türkiye Şarqi Türkistanga
fiilen yardam ete bilirmi?
Şu hale köre;
- Evet… Dostga dost, düşmanga düşman bolmaq kerek. Biz Şarqi Türkistannı
fiilen ve ahden Rus müstemlekesi halinde tapdıq. Tabiyatıyla mücadelemiz hem
586
Çinge hem Rusyaga qarşı boldı… Rusya khattı hareketini tebdil etmedikçe bunı
sözle emes, fiilen isbat qılmadıqça Şarqi Türkistan üzerinde ne iqtisadi, ne siyasi hiç
bir emeli olmadıgını ilan etmedikçe ve Şarqi Türkistannıñ istiqlalini tanımadıqça
Rusya aleyhindeki mesaimizde devam etecekmiz. Bizniñ bu mesaimizniñ Türk
dünyası üçün zararlı ekenligini dünyada birgene adam yani Gazi söylerse onı
tiñlermiz… Türk milleti ne qazandıysa bir batırga itaat etmek ile qazanmışdır.
Türkiyeni qutqarmaqnı bilgen Gazi elbette bu işni bizden yakhşı bilir dermiz ve
sahadan çekilirmiz.
- Tek – tük kelüvçiler bar. Kelecekler. “Kaşgardagı millet öksüz çocuk kibi
qalmaz” dediler.
QANUN ESASİ*(*)458
Qanun Esasi
Khariciye Nezareti ecnebi devletlerge vekiller tayin qılır; oşbu velillerge ecnebi
devletlerniñ çoñlıgıga yake siyasi ehemmiyetige qarab “Büyük Elçi” yake “Orta
Elçi” deb nam qoyulur. Elçiler tarafından bölek payitakhtlarnıñ kharicindeki mühim
şeherlerge qonsoloslar tayin qılınır. Bir ecnebi devletdeki qonsoloslar ol yerdeki
elçiden talimat alırlar. Elçiler ise khariciye nazırından emir ve talimat alıb turadırlar.
Qonsoloslarnıñ eñ büyük vazifesi kharicde bolgan tebaamıznıñ huquqını saqlamaq ve
yol khatlarını tanzim qılmaqdır.
*
Yaş Türkistan, May 1934, San 54, S. 32-35.
458
Şarqi Türkistan İstiqlal Cemiyetiniñ ülkü quralı “İstiqlal” mecmuasınıñ 1 – 2 sanidan alınıb
basılmaqda bolgan bu “Qanun Esasi”niñ başı “Yaş Türkistan”nıñ 53 inçi sanındadır. Başqarma.
589
Evqafı İslamiye mevquf lehlerige sarf etdirmek ve mevquf lehi yoq bolub kitgen
vaqıf deramedlerini medreselerniñ islahlarıga, Maarifniñ himayesige takhsis
qılmakdır. Bunıñ üçün her işden ilgeri Türkiye ve Mısırnıñevqaf teşkilatlarıga aid
tertib ve nizamlarnı tekşirib, ol tertib namelerige qarab, muhitniñ şeraitlerige
muvafıq tüzülgen qaideler ile teşkil qılışdır. Binaenaleyh evqaf işlerini yürgüzüş
üçün Evqaf Nezaretige makhsus nizamname qılınır.
Pakhta ziraatı, ipekçilik, kilemçilik, Yün, teri, içekçilik ve her türlü toqumaçılıq,
kanlar, memleketniñ hayvanatı çarva ve başqa şunuñga okhşaş mamleketge baylıq
kiltirüvçi mukhtelif iqtisad işlerini tüzüb quradır. Çınançe – ipek, pille islahı, pakhta
urugınıñ islahi, gürünç dıhkançılıqları kibi işlerni yeñi zamandagı alet, esbab,
maşineler birlen yeñileştirmek üçün Şarqi Türkistannıñ her türlü ziraat ve ticaret
işlerige kharicden mütekhassıs kiltirmekdir.
(Devamı kelecek sanda)
592
2 – Şarq meselelerige dair qıymetli yazılar neşr etüvçi meşhur Alman mecmuası
“Ost – Europa” (“Şarqi Avrupa”)nıñ şu yılgı April sanında, 411 – 417 sahifelerinde
muharrirlerimizden “Tañrı berdi”niñ“Şarqi Türkistan” başlıqlı maqalası neşr
etilmişdir.
*
Yaş Türkistan, May 1934, San 54, S. 35-36.
593
Yaqında başqarmamızga Nankinde şu yıl Fevral hem Mart aylarında çıqqan “Çini
Türkistan Avazı” nam mecmuanıñ 1 inçi ve 2 nçi sanları keldi. Şarqi Türkistanlı İsa
Yusuf Bek namlı bir yurtdaşmıznıñ neşri arqasında qurulgan Nankindegi “Çini
Türkistan Muhibleri Cemiyeti”niñgayretiyle çıqa başlagan bu mecmuanıñ
başqarmamızga kelgen her iki sanınıñda baş sahifelerinde Khıtay milleti üçün
qaygırgan muteveffa Doqtor Sun – Yat – Senniñ resmi ve 2 nçi betlerindede onuñ
vasiyeti basılgan. “Çini Türkistan Avazı”nıñ maqsadı Şarqi Türkistan ahalisine
Merkezi Nanking Hükümetiniñ“Yakhşı fikirlerini” tarqatmaq, Sun – Yat – Senniñ
Khıtay memleketi içindeki milletlerni birleştirmek haqqındagı fikirlerini yaymaq
Şarqi Türkistannı cihangirlik siyasetinden qorumaq ve başqalar imiş. İsa Yusuf Bek
Khıtaylarnıñ Şarqi Türkistandagı zulümlerinden, Khıtay memurlarınıñ qankhor
siyasetlerinden ve bu Khıtay siyasetiniñ orada togurdıgı milli istiqlal hareketinden
bahs iterek maqalasınıñ bir yerinde: “Her kimge malum Türkistandagı khalqmız baş
köterdi. Mene bu qozgalışlar menim evveldeki tilegim bolgan matbuatnıñ meydaña
çıqarıluvına yol qoydı. Khalqmız vatanda öz haqlarını himaye qılıb hareket etken bir
zamanda çetde boşga qarab qalurga tilemeyçe khalqmızga mümkün qadar yardam
maqsadı ile Türkistan muhibleri bolgan bir neçe kişiniñ körsetdiki gayretleri
arqasında uşbu “Çini Türkistan Avazı” isimli mecmuanı çıqaruvga muvaffaq bola
bildim” diyedir ve mecmuanıñ tutqan yolı hem maqsadını töbendegiçe khülasa
qıladır:
*
Yaş Türkistan, İyun 1934, San 55, Sayfa, 19-28.
594
Lakin men özüm bir Türkistanlı boluvım bilen yuqarıda yazganımça zalim
memurlarnıñ bizniñ Türkistanda qılgan zulümleri sebebli ilimden mahrum qalgan bir
kişi. Tabii mecmuanıñyetuşmegen yerleri, khataları boluvı da ihtimalden ıraq emes.
Şunday kemçilik ve khatalarımıznı tüzetüb tenqid etüvçiler bolsa gayet minnetdar
olaçaqmen…”
“Çini Türkistan Avazı”nıñ birinçi sanında “İbni Selim” degen bir muharrir “Çini
Türkistan İstiqbaline Bir Qaraş” başlıqlı maqalasında: “Zulüm ve cebir astında
yaşagan, azgene milli añga erişken mazlum milletlerniñ şul milli hisleri bilen birge
ol milletde hürlük ve azadlıq fikri togacagını” söyleb “Qaşgarda milli bir
hükümetniñquruluşı bu fikirniñ dürüst ekenine bir delil bolsa kerek. Tabi senelerçe
körgen zulüm ve cebirlerni unuta almagan, bu qadar qurban berib qan töküvlerden,
bolgunluklardan, zor küç, gayret sarf qılgandan soñ azadlıqqa çıqıb öz başıga
müstaqil bir millet bolub yaşav neticesi bukün yalgız Şarqi Türkistanlı
qardaşlarımıznıñgene tilegi bolmayça, alarnıñ ornunda nindigine bir millet bolsada
şul tilekde bolaçagına bir kimde şübhe qıla almayaçaq” demekle Şarqi Türkistannıñ
Milli Cumhuriyet Hükümeti ilan etdigini ve bunga haqlı olduğuni tasdiq etken
muharrir bazı mülahazalarla mesela Şarqi Türkistanda siyasi işlerni becerib alub
baraturgan kişilerniñ yoqlugı, bolsada azlıgı, Şarqi Türkistandagı istiqlaliyetni
esaslaşdıruv yolunda tışdan biravdan yardamçı izleb bazı bir cihangirlerniñ qotqu ve
hilelerine berilib ketüv ihtimallerini beyan etib, cihangir Khristiyan Hükümetlerniñ
Müslümanlarga qarşı tutdıgı siyasetden bir parça misal ketiredir ve Savet
Rusyanıñ“Oktabır inqılabı mazlum khalqlarnıñ teregi” degen şiar bilen mazlum
khalqlarnıñ qanday aldab, bukün olarnı qanday izmekde bolganını töbendegiçe tasvir
etedir:
595
460
Şarqi Türkistannıñ“Tiyan – Şan” taglarından Cenub qısmını bazen “Qaşgarya” bazende “Altı
şehir” debataydırlar, ki buña Qaşgar, Aqsu, Uçturfan, Yarkend, Yeñi Hisar vilayetleri kiredir.
461
Tışqı Mogolistan kündenberli “Savetleşib” togrudan togru Savet Rusyasınıñ bir ülkesi bolub
qalgandır. Oqtay.
596
sırasıyla sanaydır. Onga köre, Şarqi Türkistannı istiqlal ilan etüvge mecbur etken
sebeblerniñ birinçiside oradagı Khıtay siyaseti ve Khıtay memurlarınıñ khalqga
qılgan çeksiz zulümleridir, ki bunuñ neticesinde Şarqi Türkistanlılar “Qıtaynıñ
barısıda it, faqat tosigine başqa” derlermiş. İkinçi sebeb olaraqda Türkistan
yaşlarındagı zihni yükseliş körsetiledir. “Açıq fikirli yaşlar andagı yürgüzülgen
siyasetden narazı idiler. Maddi teminatı bolgan yaşlar ticaret bahanesiyle çet
devletlerge barub oqur, bir tarafdan özleriniñ vatanlarındagı ata, ana ve
qardaşlarınıñ agır turmuşlarını körüb bilseler, ikinçi tarafdan zamanga muvafıq
terbiye alarlar idi. Cümleden birisi hazırgi Yeñi Hükümetniñ Reisi Sabit Abdülbaqi
Efendi elhal 35 yaşlarında, Artuşda tuvgan, Türkiye ve Afganistanda bolgan, ötken
senedegine Türkistanga qaytgan münevver yaş fikirli bir kişi. Türkistanga qaytgaç ol
ruhaniler başlıgı boldı. Gazitalarda onı tüccar deb yazuv yañlışdır. Anıñ fikirdaş
yardamçılarıda ecnebi memleketlerde oqub endi Türkistanga qaytgan kişiler. Bu
yaşlar andagı Khıtay memurlarınıñ aqçanı yaratuvçı töben terbiyeli memurlar
olduğunı Türkistanda “Siñ Szañ” emesligini pek yakhşı bilirler. Bilim ve maarif
añları bar. Kirdikleri yollarında aqıllarını işlete bilüvleride malum…”
“Türkistannıñ Cenub qısmı (Altı şehir) Hindistanga pek yaqın bolub başqa
yerlerige qaraganda pek bay… İki yıl ilgeri İngiltere Hükümeti bir askeri heyet
könderüb Yarkend, Khotan etraflarını tekşirtdi. Andagı yaş fikirli adamlar arasında
Hindistan, Mısır, İngilterege barub oquş haqqında teşviqat qılındı. Hacge
baruvçılarga köb yardam körgezildi. Soñgu vaqitlerde Hacge baruvçılarnıñ ekseri
Hindistan arqalı bara turgan boldılar. Hemde hududga yaqın yerlerde kütübkhane,
qıraatkhaneler açdı. Bu işlerniñ bütünisi Müslümanlarnı İngiliz Muhibi yasav üçün
işlendi. Qaşgardagıİngiliz Sefaretkhanesinde(*) 462 qalub açılıb, andagı oqulgan
leksiyalarga qatnaşmaq yaş fikirli Müslümanlargada müsaade qılındı…”
462
Qonsulkhanesi dimekçi. Oqtay.
597
1- Türkistan meselesini hal qılmaq çaresi üçün tezlikde bir heyet tüzülsün. Bu
heyet öz içinden tecrübeli kişilerni saylab Qaşgar ve Khotanga teşviqat üçün
vekiller yubarsun. Bu vekiller andagı khalqnıñ haleti ruhiyesinden khabardar
bolmalıdırlar. (Bunlar qatarıga Tenzin ve Pekinde yaşab turgan Müslüman
tüccarlardanda bir – iki kişiniñqoşulması matlub). Hemde İçki Khıtaydagı
Müslüman ruhanilerinden teşviqatçılar yollanmalı.
5- Merkez Hükümet Türkistan meselesini togru ve esaslı suretde hal qılmaq üçün
andagı khalqnı qanaatlandırarlıq bir yol tutub, Türkistannıñ Şimal tarafını
tezlik bilen tınçlandıruv çaresini körmelidir.
Şarqi Türkistan milli hareketiniñ eñ ziyade kök atdıgı Altı şehirge barmaq üçün
“Çini Türkistan Avazı”nıñ körsetdigi üç qısqa yolga diqqat etiñ:
II- Ayroplan arqalı Qumul yakhud Turfanga andan Korla – Kuçar arqalı
Qaşgarga qadar 60 – 70 künlük yol.
* *
*
463
“Çini Türkistan Avazı”nıñ birinçi sanındagi “Gavçañ Diju, Liyuyañ Khav”nıñ“Türkistannıñ
Tehlikesi” başlıqlı maqalesine (S. 76) baqılsın.
464
Bu yıldız ile ilgili bir dip not yoktur.
600
khalqmıznıñ keçirdigi acı tecrübelerden bilemiz. Onun üçün biz “Çini Türkistan
Avazı” etrafında işlevçi tuganlarımıznıñ Sun – Yat – Sen şiarlarıga aldanıb,
mücadeleniñ eñ qızgın devrinde yaşab turgan khalqmıznıñ zihnini, haddi zatında
Şarqi Türkistan ve onuñ aleyhine bolgan bir Khıtay milletçisiniñ vasiyetleriyle
qarıştırmaqqa urunuşlarını teessüfler bilen qarşılaymız ve yurtmuz Türkistannıñ
istiqlalçisi sıfatıyla olarnı bu yañlış yoldan qaytışga çaqıramız.
* *
*
QANUN ESASİ*(*)465
Qanun Esasi
Medreselerde ilumu diniye, itiqat ve fıqı birlen beraber başqa menfaatliq ilimlerni
tedris ve talim qıldırışnı temin ve teftiş qılış, ahvalga qarab medreselerniñ birini yaki
köpregini tertib name birlen oqutadurgan medreselerge aylantırış, onga layıq
müderris ve muallim belgileş, istidadlı talebeler ile tamin qılışdır. Maarif Nezaretiniñ
vazifesi memleketniñ her vilayet, her nahiye ve kentlerinde ibtidai mektebler
qurmaq, ibtidai tahsilni bitirgen mayeler yetuştirgenden keyin orta mektebler açmaq,
orta tahsilliler yetuştirgenden keyin âli mektebler açmaq, yetuşken talebelerden
liyaqatlılarınıñ maalumatlarını keñeytirmek üçün kharicga yubarmaqdır.
Yuqarıda yazılgan bütün işlerni qurub yürgüzüşge Şarqi Türkistan üçün kharicden
bir heyeti ilmiye keltirmekdir. Maarif Nezaretiniñ hazırdagı eñ mühim vazifelerinden
*
Yaş Türkistan, İyun 1934, San 55, Sayfa, 29-32.
465
Şarqi Türkistan İstiqlal Cemiyetiniñ ülkü quralı “İstiqlal” mecmuasınıñ 1-2 sanidan alınıb
basılmaqda bolgan bu “Qanun Esasi” niñ başı “Yaş Türkistan”nıñ 53 ve 54 nçi sanlarındadır.
Başqarma.
602
birisi mühim vilayetlerge matbaalar qurub, suhil ve menfaatliq ders kitablarını neşr
qılıb milli matbuatnı tirkizişdir.
Vilayetlerniñ Quruluşı
17- Şarqi Türkistan dakhilinde bolgan Vilayetlerde Mülki ve Medeni idare işlerini
yürgüzmek üçün Dakhiliye Nezareti tarafından salahiyetlik valiler tayin qılınır.
Vilayetniñ asayişini saqlaşga şerait muqtazasınça muhafazası bolur.
18- Her Vilayet Valileriniñ riyaseti astında merkez usulünde Diniye, Dakhiliye,
Maliye şubeleri teşkil qılınıb, umumi qaidege muvafıq idare qılınadır.
19- Vilayet dakhilinde dini hüküm işlerini Şeri Şerifge muvafıq idare qılmaq
üçün Mahkemei Şeriyye qurulub, anıñ Nezaretinde Maarif, Adliye, Evqaf şubeleri
bolur.
603
20- Her Vilayetde devlet khazinesi dakhili ve kharici ticaret, devletniñ khususi
iqtisadi işlerini, hükümetniñzekat, öşür ve iane işlerini ve şunga okhşaş kirim, çıqım
işlerini idare qılmaq üçün Maliye Ticaret Şubesi teşkil qılınadır.
22- Harbiye Nazırı tarafıdan tayin bolgan harbi memurlarga ve askeri fırqalarga
Mahalli Vali tarafından maddi ve manevi yardım birilir.
Nahiyeler Quruluşı
23- Her Nahiyege Hakim tayin bolur. Hakimle Vilayet tarafından tayin bolup
merkezden; yani Dakhiliye Nezaretinden tasdiqlenedir.
24- Tınçlıqnı saqlaş üçün muhafızları Saqçıları bolur. Dini, Mülki hükümler üçün
Şeri Şerifge muvafıq iş qıladurgan Mahkemei Şeriye idaresi bolub, Mahkemei
Şeriyyede Qazı İslam turadır. Nahiye Qazıları Vilayetden tayin ve Adliye Nazırı
tarafından tasdiq qılınadırlar.
25- Dini medrese ve mekteblerni quruş, Maarif ve Evqaf işlerini idare qılış üçün
Vilayet tarafından her bir Nahiyege makhsus memur tayin bolur, Vilayet fermaniga
muvafıq Mahalli Hakim birlen kelişib nahiyede işler.
26- Ziraat hem su işlerini idare qılmaq üçün Nahiyede Miriab bolur. Maden
işlerini işletmek üçün memur bolur. Miriab ile Memur Vali tarafından tayin bolurlar.
Miriab Dakhiliye tarafından, Memur Ticaret ve Ziraat Nezaretinden tasdiqlenedir.
27- Vilayet şehirleri Nahiye esasında makhsus Şehir Hakimleri tarafından idare
qılınır.
604
Kent Quruluşı
*
Yaş Türkistan, İyun 1934, San 55, Sayfa, 33.
606
Khıtay topragında Şarqi Türkistan qurtuluş küreşine qarşı iki küç hazırdır.
Bunlarnıñ birisi Khıtaynıñ Merkezi Nankin Hükümeti bolsa, ikinçisi
Khıtaynıñ“Qansu” ve “Şansi” vilayetlerinde yaşavçıDungan uruqlarınıñ birleşken
küçi. Bu Dungan küçleri yaş Dungan Generali Ma – Cu – Ying qol astındadır(*)467.
Bu iki küçnüñ yalgız biriside Şarqi Türkistan milli qurtuluş küreşiniñ kelecegini
yeterlik derecede qorquv astına kirite alır.
Tışqı dünyanıñ Şarqi Türkistan milli qurtuluş hareketine qaraş ve münasebetinden
bahs etüvçi oquvçılarımız üç devletniñ ismini ataydırlar. Savet Rusya, Türkiye ve
İngiltere. Savet Hükümeti açıqdan açıqıgına düşmançılıq yürütedir. Biz bu haqda
*
Yaş Türkistan, İyul 1934, San 56, Sayfa, 23-27.
467
Ma – Cu – İñ 23 yaşındadır.
607
bundan evvelde bir neçe defa yazıb ötdük. Rus Bolşevikleri öz düşmançılıqlarını iki
türlü yolda körsetedirler. Bir tarafdan Şarqi Türkistan milli hareketini yatıruv üçün
Urumçi Khıtay Hükümetine yardam etken Bolşevikler, ikinçi tarafdan Şarqi
Türkistan milli hareketiniñ Anti Kemalist(!) ve Panislamist(!) qaraqteri taşıganlıgı
haqqında khabarlar tarqatdılar.
5. Yoq teessüfler ki, İngiltere Şarqi Türkistan milli hareketine hiç bir türlü
yardam hatta simpatide körsetmeydir.
bahs etüv bir manasızlıqdır. Şarqi Türkistanda o yerdeki Türk khalqınıñ erkli
yaşamaq haqqı davası bardır. Bu küreşde khalqmızga körsetilgen, körsetilüvi
mümkün bolgan her bir yardamnı biz alqışlarla qarşılaymız.
8. Milli küreş menfaati bizden bu küreşke iştirak etken ayrım şakhıslarnıñ rolini
yerge urmaslıqnı soraydır. Bazı bir kişiler küreşni idare etedirler. Bazıları kharicde
hareketni temsil etedir ve ya etecek bir vaziyetdedirler. Milli hareketniñ düşmanları
hareket başında ve anıñ yardamında bolgan ayrım şakhıslar haqqında fena, dostları
yakhşı nerseler söyleydirer. Teessüfler, ki bunday şakhıslarnıñ şakhsi aleyhdarları
tarafından tarqatılgan şayialar başqaları tarafındanda hiç bir türlü tekşirmesiz alınıb
tarqatıladır. Bunday bir hareketni idare ve temsil etmekde bolgan
şakhıslarnıñitibarını tüşüredurgan şayialar tarqatuv bilen hareketniñ özine zarar
ketirmekde bolganlıqlarını hiç oylamaydırlar. Egerde bu şakhıslarnı başqası ile
almaştıruv mümkün bolsaydı, iş qay yerlerge ketib çıqmas idi! Şarqi Türkistan
meselesinde ise bir kişini başqa, daha muvafıqı bilen almaştıruv yinede qıyınraq bir
haldedir. Mene bizniñ biraz yuqarıda basiretli boluvımız kerekligi haqqında ki
qaydımız bunuñ üçündür. Biz bazı bir şakhsiyetlerge qarşı öz münasebetmizni siyasi
aleyhdarlarınıñ onuñ haqqında ortaga atdıqları şayialarga emes, onuñ mevzuu bahis
iş meydanındagı faaliyetne esaslandırmalımız. O haqda qatii fikir beyan etmesden
evvel “Şu adamnı bu vazifesinde kim bilen almaştırmalımız?” degen sorguga cevab
bermelimiz.
10. Tışkı dünya közünde Şarqi Türkistan milli qurtuluş hareketiniñ başluq ve
mümessilleri haqqında simpati, hürmet ve itimad yaratışqa urunmaq bizniñ bukünki
eñ mühim vazifemizdir. Milli menfaat bizden buni toluq öteşni taleb etedir.
İmza Çokayoglu
610
*
Yaş Türkistan, İyul 1934, San 56, Sayfa, 28.
611
Biz bu yerde Şarqi Türkistan hadiselerini ve onuñ cereyanını khülasa etib, ondan
neticeler çıqarmaqçı bolamız.
Şarqi Türkistan küreşi 4 yıl devam etdi. Bu hareket, öziniñ mukhtariyeti bitirilib,
Khıtay idaresi quruluşundan narazı bolgan Qumul ahalisiniñ Urumçi Khıtay
idaresine qarşı isyanı ile başlanmışdı. Aynı zamanda Khıtaynıñ Qansu ve Şansi
vilayetlerinde köb rol oynab kele yatqan meşhur Dungan“Ma” ailesinden yaş
General Ma – Cu – Yingniñ öziniñ büyük qardaşları razılıgı ile köbgene quvvet
toplab Şarqi Türkistanga keçmek ve Urumçidegi Qıtay Valisini qovub çıqarmaq
hareketinde idi. Urumçige qarşı beraber hareket etmek meselesinde Dunganlar bilen
Qumul qozgalançıları arasında añlaşma tüzüldi. Faqat köb uzamasdan her iki tarafnıñ
taqib etdigi maqsadnıñ başqa bolganlıgı añlaşılıb qaldı. Qumul Türkleri Urumçige
qarşı küreşde Ma – Cu – Yingge yardam etmekle özleriniñ eski mukhtariyetli
idarelerini qazanmaqnı oyladılar. Ma – Cu – Ying ise Qumul Türkleriniñ haqlarını
*
Yaş Türkistan, Sentabır 1934, San 58, Sayfa 2-7.
612
oylabda oturmadı… O Urumçideki Khıtay Valisini qovub yerine özi oturmaqçı boldı
ve Şarqi Türkistan Türkleri üçün imdige qadar kelgen Qıtay idaresinden farqlı boluvı
şübheli bolgan öz sistemini qurmaqçı boldı. Bu suretle müttefiqlerniñ arası açıldı. Ma
– Cu – Ying küçleriniñ hareketi Şarqi Türkistan Türklerine eskideki Türk – Dungan
çekişmelerini isletdi. Neticede ülkeniñcenubi qısmı Kaşgarya hem Dunganlarga
hemde Urumçige qarşı küreşüb, memleketniñ toluq istiqlalini taleb etdi. Faqat bu
mühim davanı yürütüvçi Şarqi Türkistan Türk khalqınıñ öz ara küçlü, saglam bir
birligi bolmadı. Ülkeniñcenubi qısmında bir türlü qılıb birlik temin etilgen bir çagda,
şimal qısmındagı Türk ahali istiqlal davası bayragını müdafaa etmemeklegine
qalmasdan, hatta Khıtay küçleri safında Urumçige yardam etdi. Daha soñra şimal ve
cenub qısmı ahalisi arasında biraz añlaşma tesis etile başlagan bolsada,
hareketlerinde haqiqi saglam bir tesanüd yaratıla almadı. Bu aralıqda Şarqi Türkistan
Türkleriniñ üstündeki eñ agır yük, qabile reqabetleri, qabile fitneleri baş berdi.
Bundan tam iki yıl evvel Aqsuda Şarqi Türkistan Cumhuriyeti ilan etildi. Bu
zaman Şarqi Türkistan Türkleri Birligi tesis etilgen bolub köründi. Faqat bu tışqı
körünüşke ragmen içki tartışmalar khalq küçini bitirmekde, qurutmaqda devam etdi.
Yüksek milli gaye yerini türlü şakhıslarnıñ menfaat ve mensebperestlikleri tutdi. Her
kişi her ne qıymetge otursada özi baş, özi rehber boluşnı tüşündi.
Şu noqtada merhum Yaqub Bekni isleb ketiş cude ornunda bolsa kerek. Onuñ
hareketinden bahs etüvçi tarikhçiler Yaqub Bekniñ Şarqi Türkistanda bir devlet
birligi yaratuv gayesine qarşı çıquvçılarnı hiç ayamaganlıgını, bunday qarşılıqlarnı
hiç bir terddüd körsetmey ortadan kötergenini yazadırlar. Yaqub Bek yalgız “Qolı
agır”, şiddetligine bolmagan. O aynı zamanda köb añlı bir kişi idi. Bütün Rus ve
İngiliz menbaları Yaqub Bekniñ aqlı ve qabiliyetinden aynı derecede taqdirkar bir
lisanla bahs etedirler. 1870 inçi yılı Febralında Kaşgarda Yaqub Bek ile şakhsen
körüşken İngiliz Seyyahı Geoard, onuñ dirayet ve qabiliyetinden aldıgı tesir astında,
“Egerde Orta Asya tışqı tazyiqlerden azad bolunsaydı, muqarrer Yaqub Bek ikinçi
Çingiz Khan bolub çıqar idi” diyedir. Ondan bir yıl soñra Yaqub Bekni körgen ikinçi
bir İngiliz Seyyahı Shaw Yaqub Bekniñ aqıl ve enerjisinden taqdirkar bir lisanla bahs
etedir.
613
Biz Yaqub Bekniñ tarikhi roli ve onuñ şakhsiyeti haqqında ecnebiler tarafından
berilgen haqlı hükümler haqqında imdigine özimizge açıq ve aydın hesab bere
bilmekdemiz. Yaqub Bek urug, oymaq çegereleri bilen birbirinden ayrılgan insan
tozlarından bir siyasi birlik yaratıb onı 16 yıl yaşata bilgen idi.
Tarikh yalgız milletniñ umumi menfaati üçün körsetilgen şiddetlernigine afv ete
aladır. Yaqub Bekniñ körsetdiki şiddetde mene şundaylardan idi.
Biz bu yerde Yaqub Bekni isleş bilen bukünki Şarqi Türkistan hareketi
başluqlarından hiç kimse haqqında muhakeme yürütüb hüküm bermekçi bolmaymız.
Faqat içlerinden birginesiniñ bolsada Yaqub Bekge yaqınlaydurgan bir tip bolub
çıquvını ister ve tiler idik.
Bukün tarikh bizni yine acı ve fecii bir haqiqat qarşısında tutadır, ki oda yeñi
köterilgen Şarqi Türkistan Cumhuriyeti bayragınıñ artıq yellenmegenini körüb
oturuşdur. Bunuñla hayatımızdagı facialar, yüregimizdeki yaralarga biriside ilave
etilgen boldı.
Resmi diplomasi şeraitine baglı bolmagan bütün Türk küçleri Şarqi Türkistan
meselesinde aynı suretde hareket etdiler. Faqat Şarqi Türkistan Türk khalqınıñ
özünde muhkem birlik qurulub bitmegeni, yerli khalqnıñ öz milli menfaatini
birleşken bir küç halinde qoruya biliş derecesinde yetişmegeni ve khalq hareketi
başluqlarınıñ men – menlik igvaları belasından qurtula almaganlıqları neticesinde,
sarsılmas bir milli birlik tüzüle almaganı taqdirde, bu kharicdegi tuganlarınıñ
körsetdikleri samimi alaqadanda kütülgen netice çıqmayacagı añlaşıldı.
Şarqi Türkistan Cumhuriyeti bayragı tışqı küçlerniñ tazyiqinden ziyade içki milli
birlikniñ yoqlıgı arqasında yıqıldı. Biz bu yıqılışnıñ muvaqqatgine boluvını ümid
etemiz.
Hiç bir tışqı küç bizni qurtarmaydır. Biz özimizni özimiz qurtarmalımız. Bu küreş
üçün lazım bolgan küçni özimizde qıdırmalımız. Savet Rus istilası astında qalgan
Garbi Türkistanda öz üstündeki müstevlilerge qarşı küreşinde, Şarqi Türkistan kibi,
hatta Türk aleminiñ umumi alaqasını kütüb, onga inanıb, ümid baglab hareket ete
almaydır. Bizniñ hareketke körsetilecek qardaş alaqasında uçuratıla turgan noqsanlar,
aqsaqlıqlar, hatta türlü yemsizliklerde az bolmayacaqdır. Onuñçün bu künki
yaşadıgımız acı tarikhi körgüden kereginçe ibret dersi alıb, öz küçmizni toplaş ve öz
birligmizni saqlab qalışımız kerek. Milli muvaffaqiyetmizniñ birinçi şartı bolgan bu
noqta bizniñ üçün her nerseden yüksek ve muqaddes bolub turmalıdır.
Baş maqala.
616
*
Yaş Türkistan, Noyabır 1934, San 60, Sayfa 32-33.
617
Sultan Bek Efendi Taşkendli bolub Münevver Qari, Selim Khan Tilla Khani, İşan
Khoca Khani Efendiler ile birlikde Bolşeviklerge qarşı faaliyetde khıdmet qılıb
soñunda Bolşevikler tarafından ölüm cezasına hüküm etilib akhirde Şarqi
Türkistanga qaçıb ötken, Şarqi Türkistan inqılabınıñ başından soñuna qadar
qatnaşgan ve Kaşgarda Milli Hükümetniñ quruluşunda iştirak etken ve Şarqi
Türkistan Cumhuriyeti Harbi Nazırı Ali Baş Qumandanı Naibi, İstiqlal Cemiyetiniñ
Reisi orunbasarı ve Kaşgar qaim maqamı bolub turgan, soñunda Şarqi Türkistan
Cumhuriyeti nazırları qamaqqa alıngan çagda Başvekil Sabit Abdülbaqi, Adliye
Nazırı Zarif Qari Efendiler ile birlikde qamalgan ve askerlerniñ yardamı ile qutulub
Khotan arqalı Hindistangakelgendir.
*
Yaş Türkistan, Noyabır 1934, San 60, Sayfa 33-34.
618
kelişüvi gayrıqanuni tapıldı. Khoca Niyaz Hacım İrgeştamdan qaytışı ile Şarqi
Türkistan Hükümetini tarqatıb, Başvekil Sabit Abdülbaqi Efendini, Adliye Nazırı
Zarif Qari Efendi ve başqalarnı qamaqqa aldı. Hükümet tarafında bolgan askerlerni
quralsızlandırdı. Öziniñ Khıtay tarafından Bo-siliñ bolganını ilan etdi. Şul vaqitde
Khıtaylar ve Ruslar birlikde Müslüman askerlarige Aqsu tarafından hücum ite
başladılar. Neticede 35 mıñDungan ve Müslüman askerleri Khotan arqalı Çarçan
Çarqlıqqa çekildiler. Aqıbet bütün Şarqi Türkistan Bolşeviklerniñ müdakhalesi ile
Urumçideki Şin Dobend hakimiyeti astına kirdi. Bolşeviklerniñ Şarqi Türkistan işige
aralaşuvları, yani Türklerge qarşı uruşub turgan Khıtaylarga zehirli gaz, zırhlı
aftomobil, hava kemesi ve askerler ile temin etişi ve yardamda bulunmagı
beynelmilal qaidege togru kelmese kerek.”
Sultan Bek Efendiniñbergen malumatına köre, bir neçe yıl Garbi Türkistanda
Bolşevikler ile küreşken, öziniñ milleti, dini üçün çalışqan İşan Khoca Khani Efendi
Şarqi Türkistandan Hindistanga kalirken Sancu Davanında Tifüs agrıgı ile vafat
etmişdir.
İşan Khoca Khani Efendi Münevver Qari, Selim Khan, Mustafa Çoqay
Efendilerimle birlikde millet üçün köb khıdmet etib, soñgu yıllarda Münevver Qari
ve başqalar qamaqqa alıngan çagda Bolşeviklerden qaçıb Şarqi Türkistanga ötken
idi. İşan Khoca Şarqi Türkistan inqılabına yaqından qatnaşgan, Şarqi Türkistandagı
öz ara baş başdaqlıqnı yoqatışda ve Şarqi Türkistan Hükümetini tüzüşde faaliyet
körsetken bir rehber idi. – Şarqi Türkistan Hükümetinde Sıhhıye Nazırı, “İstiqlal
Cemiyeti”niñreisi idi.
Yaşlıgından berli milleti üçün khıdmet etken Khani Efendiniñ zayıf bedeni anı
bizlerge ketirib qoşa almasdan kimsesiz taglarda qaldırdı. Yurtunda yaşlıgından
tartıb körgen ve işitken sırlarnı, Bolşeviklerden körgen zulümlerni keñ dünyaga
çıqıb, bizlerge qoşulub, muhacirlik qatarında neşr etmek niyetiyle kelib turgan büyük
sima Sancu Davanı astında qaldı. Bu khabar bizler üçün köb agır ve musibetlidir.
Khayrullah Tebareke rahmet iylesin, topragını yeñil qılsın.
*
Yaş Türkistan, Noyabır 1934, San 60, Sayfa 34-35.
620
İŞAN KHOCA
KHANİ
*
1917 nçi yılgı inqılabdan evvel Türkistanda milli inqılab hareketine başlab, onga
khıdmet etken Türkistanlılar qatarı bargan sarı azaymaqdadır. Bultır Münevver Qari,
Selim Khan, Tölegen Damollalarnıñ Bolşevikler tarafından öldürülgenliklerini işitib
tobsuz qaygırgan idik. Endi İşan Khocanıñ vefatı khabarını işitib qaygırmaqdamız.
İşan Khoca kibi Münevver Qari ile birleşib khalqmıznıñ agartılışı ve
yurtmuznuñqurtuluşı ugrunda “Yol açuvçılar”den qançasınıñ ölüb, qançasınıñ tirik
ekeninden bizniñ toluq khabarımızda yoq.
*
Yaş Türkistan, Noyabır 1934, San 60, Sayfa 35-37.
621
İşan Khoca milli soguş cebhesinde şehid tüşdi. Onuñ canı teñriniñ cennetinde,
ruhu, işledigi işleri tiriklerimizniñ yüreginde ve khatrında bolsun.
Mustafa
622
“Şarqi Türkistan Khıtaynıñ şübheli bir mülkidir. Khalq Khıtaylarga nefret ile
baqadır ve olarga qarşı her daim isyan etmekdedir. Eger Şarqi Türkistan üstünde
buküngeçe Khıtay hakimiyeti saqlanıb kıldı ise, onuñda baş sebebi, Şarqi
Türkistanlılarnıñ öz aralarındagı ikhtilafdır. Bu ikhtilaf bitdigi zaman Şarqi
Türkistan, şübhesiz, Khıtay qol astından çıqıb, öz istiqlaliyetini qazanacaqdır”.
*
Yaş Türkistan, Noyabır 1934, San 60, Sayfa 37-38.
623
*
Yaş Türkistan, Noyabır 1934, San 60, Sayfa 38.
625
Şu yıl yaz aylarında Yusuf Can Taşqurganda idi. Şu vaqitde Yusuf Can
İsmailiyelerge agır salıqlar salganıdan bir qısım khalq bu agırlıqdan qaçıb, Savet
Rusya (Agdaş, Murgab)tarafıga sıgındı. Bu, Rusyaga sıgınganlar Ruslarnıñ kömegi
ile tekrar qaytıb, Yusuf Cannıñ üstüne hücum etdiler. İsmailiye Mezhebine mensub
Tacikler ile birge Tacikçe kiyingen ançagene Ruslar hem bar idiler. Yusuf Can
askerleriden bir neçesi uruşda öldiler. Tacikler öz mallarını qaytarıb aldılar. Yusuf
Can 60 nefer adamıyla 18 tüye, 12 eşek, 12 qotasga un, 30 atga kümüş yambu yükleb
şu aralarda bir qança vaqit yürüdü.
Soñraları tekrar Taşqurgaña kelib, bir qança tüyege pakhta, temir artıb Kaşgarga
ketdi. O yerge barıb yeñi tüzülgen hükümetle yaraşdı. Yeñi tüzülgen Khıtay
Hükümeti Yusuf Cannı cude yakhşı qarşı aldı.
Bu halni körgen khalq (Aqsaqal, Molla, umumen ruhani tepqi) hayret bilen
mescidden çıqarken birbirlerige yavaş – yavaş “Mene bu yerde hem Qommunistlik
belası cari boldı…” deyişer idiler.
*
Yaş Türkistan, Ginvar 1935, San 62, Sayfa 28-31.
626
Soñra hükümet Yusuf Caña: “Sen Garbi Türkistandan ve başqa yerlerden kelgen
muhacirlerge qoşulmayasen, faqat öz yigitleriñ bilen ayrı turasen” dedi. (Yusuf Can
Şir Mehmed Qorbaşılardan biridir). Bu sözlerni işitkenden soñ Yusuf Can Osman
Qırgıznıñ aldıga bardı. Ondan özini müdafaa qılışını suradı ve şu şartnı qabul etse
asker ve quralları bilen Osmanga qoşulacagını söyledi. İkisi añlaşıb, birleşdiler.
Yusuf Cannıñ askerlerinden 18’i Osmaña qoşuldı. Yusuf Can bu askerleriniñ özige
qaytarılışını istegende Osman bermedi. Yusuf Canda qalgan yigitleriyle ayrım bir
sarayda tura berdi.
Yeñi Hükümet Yusuf Cannıñ yaverige pul berib, onı atıb öldürişini suradı. Yusuf
Cannıñ yaveri onı çep qolundan yaraladı. Yusuf Cannıñ yigitleri onı saraydan haydab
çıqardılar. Hükümet Yusuf Cannı askerleriyle birlikde Maralbaşınıñ Qumluq
sahrasına sürdi. Olarnıñ aqıbeti haqqında malumatımız yoq.
Eyidgahda bolgan meclisde yeñi hükümet öziniñ milli bir hükümet bolganını
söyleb, her khalqdan vekil boluşu kerekligini añlatdı. Merkez Aqsuda her khalqnıñ
özige ayrıça vekil saylaganını söyledi. Yeñi Kaşgar Hükümetiniñ kettelerini şunday
ilan qıldı:
Khıtaylar kelgençe Kaşgarnıñ idaresi Osman qolunda idi. Onuñ üç mıñ qadar
askeri bar, Osmannıñ yaveri Toqtabek insaflı, savadlı bir adamdır. Mahmudda
Kaşgarga kelişi bilen Osmanğa qoşuldı.
Harbi işler Mahmudnuñ qolundadır. Yaqında Merkez Aqsudan iki teyyare kelib,
teşviqat kagazları taşlab ketdi. Bunı körgen khalq Mahmudnuñ ançagene küçke ige
bolganlıgını oylab qaldı.
627
Yeñi Hükümet Dunganlarga yaraşını teklif qılgan idi. Olar qabul etmediler;
ortadagı Derya suyunuñ azayışını kütedirler ve uruşga hazırdırlar. Dunganlarda qural
köb. Faqat teyyareden köb qorqadırlar. Dunganlarİngilizlerden kömek aladırlar.
Khocam Niyaz Hacım – ötken yılnıñ (1933) Qış aylarında Khocam Niyaz Hacım
ile birlikde Dunganlar Khotandagı Khıtaylarga hücum etdiler. O yerden alıngan
ganimetni (qural ve pul) Khocam Niyaz Hacımga bermediler. Şul sebebli araları
bozulub, Khocam Khıtaylarnıñ küçsüz bir quvvetige qoşulub, Ruslarga temayül etdi
ve öz qolıdagı pulga Ruslardan qural satıb aldı. Ruslar “Biz kömekke hazırmız. Faqat
bizniñ tilegimiz yürüş kerek”dediler. Khocam Niyaz qabul etmek mecburiyetinde
qaldı.
Her vilayetden otuz neferden yaşlarnı keltirib Aqsuda talim beredirler. Bularga
ders berüv üçün Rusyadan iki yüz nefer Erkek – Khatun malum qafilesi keldi. Rus
teşviqatçıları cude köbdür. Khalq bu küngi vaziyetden soñ derece narazı. Khalq
tarafından hiç bir türlü müzaheret körmegen Yeñi Hükümetniñ hali agır. Bu
vaziyetniñ devamlı bola aluvını söyleb bolmaydır.
21 Deqabır 1934.
*
* *
628
*
Yaş Türkistan, Febral 1935, San 63, Sayfa 31-33.
629
Urumçi Hükümeti hem eski “Ciñ – Şu – Riñ”ge okhşab Mosqva çengeline tüşken,
çünkü Mosqva mütekhassısı, Mosqva memurları ve Mosqva akçası nuqul Mosqva
faydası üçüñgene khıdmet etedirler. Onı hem bilib turuş kerek, ki Şarqi Türkistan
Khıtay Hükümeti Savet Rusyasıga hiç qanday bir şart qoya biliş vaziyetinde emes,
bunuñçün yeterlik küçi yoq.
Şarqi Türkistanda “Mosqva faydası” ise bu ülkeniñ sözde Khıtay vilayeti bolub
qala barıb, işde Mosqvanıñ himayesi astında turmagı demekdir. Savet Rusyasınıñ eñ
istemedigi ve istemeyecegi bir nerse bolsa, o hem Şarqi Türkistan milli
istiqlaliyetidir.
Londonda çıqa turgan “Herald Turibun” gazitasında (16. 1. 35) Şarqi Türkistannı
kizib kelgen İtalyan seyyahı Orlandini (Orlandini)niñ Şarqi Türkistanda Rus
qommunistleriniñ teren nüfuz qazandıqlarıga şahit bolaturgan bir maqalası basılgan.
Bu maqalasında Orlandini, vaqtiyle 5000 qadar Rus askerleriniñ Şarqi Türkistanda
soguşga qatnaşıb, Urumçideki Khıtay Valisini qorub qalganını söyleydir.
M.
630
Abdullah İşan Khoca Khannıñ ölümi artından Şarqi Türkistan Başvekili Sabit
Abdülbaqi, Adliye Nazırı Zarif Qari ve Ticaret Nazırı Satub Aldı Canlarnıñ
Khıtaylar tamanından öldürülgenlikleri haqqında malumat alındı.
*
Yaş Türkistan,Mart 1935, San 64, Sayfa 21-24.
631
Çire, Damugu, Guma, Gul Akhmar, Tevekkül, İslam Abad, Qargalıq, Puskam,
Yarkend, Yeñi hisar, Merkit, Qızıl Buyin, ve başqalarnı aldı. Feth etilmegen
şehirlerniñ khalqına fırsatnı qaçırmasdan qozgalışnı tavsiye qılıb khitabeler yubardı.
Bu vaqıalar Khıtaylarnı şaşırddı ve olarnıñ köb küçini olar üstüne saldırdı. Bu
hadiselerni khabar algan Kaşgar, Aqsu, Qara şehir, Turfan, Piçan, Toqsun khalqları
qozgaldılar. Şundaylıq birlen Urumçi ve Gulcadan başqa yerlerniñ bütünisi Türkler
qolıga keçdi. Mücahidlerimiz malumumuz bolgan Şarqi Türkistan Cumhuriyeti
Hükümetini qurdıler. Nihayet Khoca Niyaz, Mahmud, Kerim Akhund ve
tiveregindeki kişilerniñ khıyanetleri neticesinde Şarqi Türkistan istiqlali yıqıldı.
Memleket qaytadan Khıtay ve Bolşevikler qolıga ötdi. Şu vaqitde Sabit Abdülbaqi
Efendi başqa nazırlar ile birlikde esir tüşdiler.
Satub Aldı Can 1908 de Mergılanda togulmuşdur. İlk tahsilini Mergılanda, orta ve
yüksek tahsillerini Rus mektebleride bitirerek Avrupa mektebleriniñ til şubelerinde
Fransız, İngiliz, Arab, Fars, Urdu tillerini örgenmişdir. Şarqi Türkistan milli
hareketine mücahidler başlıgı sıfatı ile Khıtaylarga qarşı cihad etken, Şarqi Türkistan
Hükümeti quruluşına faal bir suretde qatnaşgan bir şakhısdır. İstiqlal Cemiyeti azası,
evvelce Ticaret Nazırı orunbasarı soñ Ticaret Nazırı olaraq khıdmet etmişdir.
Nankinde çıqa turgan “Tiyan – Şan” nam mecmuanıñ şu yıl Ganvar ayında
çıqqan 10 ınçı sanından:
Her bir hükümet müessesesige Qızıl Orus kirib, başlıq bolub oturdı. Yurtımıznıñ
her yerige Savet askeri yerleşdi.
*
Yaş Türkistan,Mart 1935, San 64, Sayfa 24-25.
634
qılmadı. Türkistan ahalisini Khıtay bilen savda qılmay, faqat Savetler bilengine
savda qılmaqqa mecbur qıladır.
Elhasıl vatanmız gayet tehlikeli bir istiqbal qarşıda turadır. Biz hazır bu haqda
aşıgıç çarelerni körmesek Savetler Hükümeti alarnıñ qurçagı bolgan Şeng – Şi – Say
yardamı bilen öziniñ qabahat planların vücudge çıqaraçaq: Türkistannı Savetler
himayesi astında istiqlalli bir qızıl ülke deb ilan qılacaqdır. Şul sebeble bizniñ birinçi
vazifemiz: Qumulda Mukhtariyetni saqlab qala algan qahraman Yolbars Begim
Cenablarıga maddi ve manevi yardamda bulunub, anı Şeng – Şi – Sayniñ sui
qasdıdan emin qılmaqdır…”
635
Soñra Mustafa Bek Nankinde çıqıb turgan “Tiyan – Şan” mecmuasınıñ şu yıl
Ganvar sanından “Vatanmıznı Bolşevikler basdı. Vatanmız gayet tehlikeli bir istiqbal
qarşısında turadır. Biz hazır bu haqda aşıgıç çarelerni körmesek, Savet Hükümeti
öziniñ qurçagı bolgan Şeng – Şi – Sai yardamı bilen qabahat planların vücudge
çıqaracaq: Türkistannı Savetler himayesi astında “İstiqlalli” qızıl bir ülke deb ilan
qılacaq” degen sözlerini ketirib, bunuñ Aq Rusyanıñ işleb qaldırdıgı bir istila
siyaseti planınıñ Qızıl Rusya qolı bilen işke aşırılışı demek bolganlıgını tarikhi
deliller ile körsetedir. Bu tarikhi vesiqalarga köre Şarqi Türkistannı istila fikri 19 ınçı
asırda togub Çarlıq Rusyası tarafından o zaman işlengen planda İngiltere ile
*
Yaş Türkistan,Mart 1935, San 64, Sayfa 25-28.
636
munazara çıqıb qalış qorqusı yüzünden qaldırıgan idi. Mene şu plan imdi Savet
Rusya Hükümeti tarafından işke aşırılmaqdadır.
Bundan soñ Mustafa Bek qısqagene Şarqi Türkistannıñ soñ asırlarda keçirdiki
tarikhi hadiselerine kirib sözni Şarqi Türkistan qozgalanına keçiredir. Yıllarça sürgen
bu hareketni, Şarqi Türkistan Cumhuriyeti Hükümetiniñquruluşınıhikayeetib, bu,
türlü düşmanlar ortasında qalgan Milli Hükümetniñ özini saqlab qalış üçün qılgan
urunuşlarını ve bu teşebbüslerinden müsbet bir netice çıqara almagan Milli
Hükümetniñ keçirdiki qıyınlıqlarnı añlatadır.
Bu iki şehirde Savet Rusya hududi yaqınında bolub bütünley Savet nüfuzi
astındadır. Bukün Aqsu Şarqi Türkistannıñcenubi qısmında Savet tesiriniñ merkezi
oçagı sanaladır.
işinde yine bir adım alga basgan boldı. Eger Nankin mecmuası “Tiyan –
Şan”nıñberdigi khabarlar togru ise, Şarqi Türkistannı Savetleştirüv işine köbden
kirişilmişdir.
Qavunçılı
638
Nankin de aylıq olaraq çıqıp turgan “Tiyan-Şan” nam mecmuanıñ 11 inçi sanında
(Fevral 1935), 40-42 inçi betlerinde basılgan “Qaysı Rast, Qaysı Yalgan?” başlıqlı
yazıdan:
Şiñ – Şi – Sai içki Khıtaynı yake bütün dünyanı “Şarqi Türkistan dagı bütün qarşı
küçni basdım” deb alsada hem haqiqatde bütün Şarqi Türkistan khalqını Khoca
Niyaz Hacım namıdan aldar eken. Bukünlerde idaremizge Kaşgarda çıqa turgan
“Yeñi Hayat”, Çoguçek de çıqa turgan “Bizniñ Tavış” gazitalarıdan bir neçe nüskha
kelip tikdi. Bu gazitalar Khoca Niyaz Hacımnıñ Şiñ – Şi – Sayni maqtab, bütün Şarqi
Türkistan khalqını onga itaat qılmaqqa çaqırgan ilanları ile tolgan. Hemde bu
yazılarda Hacımnı Fucuvşi (Reis Orunbasarı) deb yorutgan.
Ama bu khain Şiñ – Şi – Sai merkez bilen qılgan alakalarıda hiç vaqit Hacımnıñ
namını yazmaydır.
Şiñ – Şi – Sai bir neçe millet khademelerini aldamaq üçün olarnı “Futiñ Cañ”,
“Fucuvşi” deb atamışdır. Hükümet qanunide bundag nerseler yoq, bunı hem
*
Yaş Türkistan,Aprel 1935, San 65, Sayfa 27-30.
639
hükümet bilmeydir. Bu nerselerni Şiñ – Şi – Sai Şarqi Türkistan khalqını “men sizniñ
katteleriñizni mundag katte orunlarga qoydum” deb aldamaq üçün oylab
çıqargandır… Ama Khoca Niyaz Hacım bu işlerden bikhabar. O öz namını bu
khainga qural qılıb berib, Urumçidegi Nenguende yatıbdır. Egerde Hacım hemen
şundag sükut qılıb yatsa, Şiñ – Şi – Sai Hacım namından khalqnı aldarsa, kelecekde
o bütün Şarqi Türkistannı qolıga kiritib Bolşevikge tapşırıb berecekdir.
Yolbars Bek Qumulnu aldı. İsmail Davud 500 asker ile Yolbars Bekge qoşuldu.
Urumçi etrafında uruş açılıb qaldı…” degen sözler bar.
(“Tiyan – Şan”dan)
641
ŞARQİ TÜRKİSTANDA*
Önsözde Avrupa ve umumiyetle tışqı dünya ile münasebeti köb agır halde bolgan
Şarqi Türkistan ile baglanış soñ hadiseler neticesinde yinede qıyınlaşıb ketti.
Vaqtiyle Şarqi Türkistannıñ türlü şehirlerinden togrudan togru alınıb turgan neşriyat
ve istikhbaratda soñ çaglar tokhtab qaldı. Şarqi Türkistannıñ vaziyetine dair çet
matbuatda tarqalmaqda bolgan khabarlarnıñ eñ inançlısı kervan yoluyla agızdan
agıza keçip kelgen“uzun qulaq”khabarlarıdir. Onuñçündür, ki bunday şerait astında
kelib çıqqan khabarlar içinde birbirine zıd bolganlarıda uçuratılmaqdadır.
Urumçi de altı uçquç bar. Ruslar Gulcaga taraf temir yol sala başladılar. Ruslar
İli tivereginde Altun kanalları izleb, tapılganını igellemekteler. Gulca etrafında bir
neft kanı tapılgan. Yeñi açılgan mekteblerge Rusyadan Qommunist muallimler
keltirilib yerleştirilmekde. Medrese vaqıfları haciz qılınmışdır. “Yañi Hayat” ismiyle
çıqaturgan gazita hükümet meddahı bolub, onuñ betlerinde Türk degen söz
yazılmaydır. Hatta khalqnı siz Türk emes, Uygursuz deb qandırmaqçı boladırlar. (Bu
*
Yaş Türkistan,May 1935, San 66, Sayfa 31-33.
642
Hacılar üçün Hindistan yolu qapatılgan. Gulca tarafından Savet topragı üstünden
Hacga barıb keliş toguz tille bolub, 400 – 500 qadar Şarqi Türkistanlı Rus yolıyla
Hacga ketkenler. (*) 468 Khalqnıñ köpisi Rus yolıyla Hacga baruvnı tilemes eken.
Çünkü Ruslar köpinçe olarnıñ bar yogını talaganlar.
Aynı yolçınıñ söylevine köre, mecmuamıznıñ şu yılgı mart sanında çıqqan Sultan
Bek Bakhtiyar Bek maqalasında öldürülgenlikleri yazılgan üç nazırdan milli
hükümet başlıgı Sabit Abdülbaki, Adliye Vekili Zarif Qari Efendilerniñ“Nezırbend”
halenda yaşab turganlıqları ve yalgız Ticaret Nazırı Satub Aldı Cannıñ Yeñi Şehirde
atıb öldürülgenligi bildiriledir.
468
(*)Refiqimiz “Yaña Milli Yol” mecmuası soñgu May (88 inçi) sanında, Şarqi Türkistandan hacga
barganlar haqqında, 32 inçi betinde töbendeki khaberni bildiredir: “Bu yıl hacga 200 ge yaqın Şarqi
Türkistanlı qardaşlarımız barganlar. Çögeçekde çıqa turgan “Bizniñ Tavuş” gazitasınıñ 1 inçi Fivral
sanınıñ khaberine köre, Turfanlı ve Manaslı Hacılarda Çögeçekden kiçkenler”.
643
Mecmuamıznıñ 55 inçi sanında, Şarqi Türkistanlı İsa Yusuf Bek nam bir
yurtdaşmıznıñ teşebbüsü ile Nankin de “Çini Türkistan Muhibleri Cemiyeti”
namında bir uyuşma qurulganını ve bu uyuşmanıñ 1934 ünçi yıl Fevral ayından
başlab “Çini Türkistan Avazı” degen Türkçe – Khıtayça bir mecmua çıqara
başlaganını ve bu mecmuanıñ taqib etmekçi bolgan mesleki haqqında yazıb ötken
idik. 6 nçı sanıgaça qapagınıñ baş betige “Ayda bir çıqa durgan siyasi, ictimai,
iqtisadi ve terbiyevi mecmua” deb yazılgan “Çini Türkistan Avazı” nıñ 7 nçi sanında
mezkur sözler ornıga“Şarqi Türkistannıñ kamil huquqi üçün küreşe durgan aylıq
mecmua” degen sözler yazılıdır. Nankinde çıqıb turgan bu mecmua 8 inçi sanından
başlab “Tiyan – Şan” namıyla çıqmışdır. Qapagınıñ 3 inçi betinde “Naşiri: Şarqi
Türkistan Muhibleri Heyeti” deb körsetilmişdir. “Tiyan – Şan” nıñ şu yıl Fivral
ayında çıqqan 11 inçi sanıda başqarmamızga kelmişdir.
Künkünden her cihetden teraqqi eseri körsete başlagan “Tiyan – Şan” nıñ artıq
tokhtatılıb qoyulganını örgendik. Refiqimiz “Yaña Milli Yol” nuñ şu aygı sanında,
bu münasebetle yazdıgı uzun bir maqalasında A. Mehmed isimli bir kişi “Tiyan –
Şan” nıñ basılıb bitken Mart sanı (12 nçi san) nıñ Türkçe qısmı musadere etilib,
Aprilde bütünley tokhtatılganlıgın bildiredir.
*
Yaş Türkistan,Avgust 1935, San 69, Sayfa 38.
644
London da çıqa turgan “The Slavonic and East European Rewiew” mecmuasınıñ
şu yıl İyul nüskhasında “Çini Türkistan İstilası” (“The Annexation of Chinese
Turkestan”) başlugı astıda şu yıl Fevral ayında Parisdegi “Ecnebi Gazitacılar
Birligi” toplanışında Çokayoglu Mustafa Bek tarafından oqulgan maruzanıñ
khülasası basılmaqdadır. İngiliz mecmuası maruzanıñ khülasasını:
Bu yerde şunu hem bildirib ötüş lazım, ki “Slavonik Review” mecmuası meşhur
Rus tarikh ve edebiyatı mütekhassısı bolub tanılgan Professor Bernard Pares
(Bernard Pares) tarafından başqarılıb, bu kişi Rus ve Rusyaga yakhşı köz bilen qaraşı
ile marufdur.
*
Yaş Türkistan,Avgust 1935, San 69, Sayfa 39.
645
Avrupa gazitalarına şu aynıñ 5 inde New Yorq dan bildirilgen bir khabarga köre,
bir büyük New Yorq oteliniñ bölmesinde, soñu Şarqi Türkistan hadiseleri sırasında
ismi ançagına atalıb kelgen merhum Sultan Abdulhamidniñ nemeresi (torunu)
Şehzade Abdülkerimniñ ölügü tapılmışdır. Şehzadeniñ çekkesinde (Şaqagında) bir
yara körülmüş ve onuñ ölügü yanında bir tapança tapılmışdır.
*
Yaş Türkistan,Avgust 1935, San 69, Sayfa 39.
646
*
Yaş Türkistan,Avgust 1935, San 69, Sayfa 40.
647
General Ma ve başqa isyan küçlerine öz küçi bilen qarşı tura almayacagını, Khıtay
merkezi hükümetindende yardam kelmeyecekini körgen General Şiñ – Şi – Sai
yardım surab Savet Hükümetine müraacat etedir. Savet Hükümetide muayyen şartlar
astında qural bilen yardam berişni üstüne aladır… Savet Hükümeti Urumçi
*
Yaş Türkistan,Sentabır 1935, San 70, Sayfa 23-27.
648
Bu suretle bütün işini öz nüfuzi astına kiritib aldıgına qanaat ketirgen Savet
Hükümeti qural bilen yardam bire başlaydır. Faqat bu yardamga qaramasdan Şiñ – Şi
– Sai isyan küçlerini bastıralmaydır. Bu aralıq vaziyetden narazı bolgan Gulca Valisi
yardamga kelgen quraldan bir qısmını alıb, Ma tarafına keçib ketedir. Bu zaman
Urumçi hükümetiniñ vaziyeti agırlaşıb, Urumçiniñ de isyançılar qolına kirib qaluvı
qorqusu togadır. Mene bu zaman Savet Rusya askeri küçleri togrudan – togru işke
qarışadırlar. 1934 ünçi yıl 20 inçi Ganvarda Savet Rusya küçleri Urumçige kiredir.
Dorn bu tartışmalarnıñ o qadarda yeñil bolmaganlıgını ve Savet küçleri üçün
qurbansız keçmegenligini söyleydir. Köbgine agırlıq bilen bolsada Savet Rusya
küçleri Urmçi Khıtay hükümetini tehlikeden qurtaradırlar. Faqat bu yardamnıñ
hesabıda olduqça agır bolub çıqadır. Savetlerniñ ilk adımı Urumçi hükümetini
yeñiden tüzdürüb, özleri üçün işançsız sanalgan kişilerni hükümetden çıqartıb, ornına
özlerine sadaqatle khıdmet eteturgan kişilerni kiritüv bolgan. İkinçi teşebbüsleri ise
Şarqi Türkistan “G.P.U” sini quru boladır. Dornnuñ añlatuvına köre Şarqi Türkistan
“G.P.U” sı başına General Pogodin isimli bir Rus çekisti tayin etiledir. Derhal
mahalli şubeler teşkiline kirişilib, qısqa bir müddet içinde, Şarqi Türkistannıñ Şimali
qısmı her tarafında qurulub bolgan “G.P.U” teşkilatı ülkeniñ Cenubi qısmında da ta
Dorn o tarafda iken yayıla başlagan. Zaten Dornnuñhikayesinden onuñ köpinçe
Şimali qısım – Cungaryaga dair söyledigi añlaşıladır. Daha soñra alıngan
malumatlardan “G.P.U” teşkilatınıñ az bir istisna bilen bütün Şarqi Türkistannıñ her
tarafında keñ faaliyetde bolganlıgı añlaşılmaqdadır.
Qızıl Rusya küçleri Urumçini işgal etkenden soñ derhal Urumçi etrafında vaqtiyle
Alman – Çin uçguç şirketi tarafından yasalgan uçguç meydanını qolga alıb, onı
649
Şarqi Türkistannı her cihetden açıq açıgına Savetleştirile başlavını Dorn 1934
ünçü yılıortalarına togru ketirib körsetedir. O “şu tarikhlerde Urumçide uçguçlardan
“Qapitalist – Emperyalistler” yardamçılarına qarşı küreş muvaffaqiyetle tügetildi,
bunuñla bütün vilayet birleştirildi. “Qapitalist – Emperyalistler” niñ quşqu itleri
bütünisi qamaqqa alındı. Şarqi Türkistan zahmetkeşleri kitlesi “Qapitalist –
Emperyalistler” zulmünden ebediyen qurtulmakçı boladır. Bunuñla imdigeçe Şarqi
Türkistan vilayeti deb atalgan daire müstaqil Sosyalist Cumhuriyeti deb ilan
etiledir.” degen mazmunda beyannameler atılganını söyleydir.
Mene imdi masqalar yırtıldı, bu masqa arqasında yaşırınıb turgan çirkin yüz
körlergede körünerlik bir şekil aldı… Bu beyannameniñ mesmunini “Khalq
Cumhuriyeti” qurulu beyannamesi bilen teñleştirib körüvçiler onuñ manasını yinede
açıqraq añlab alacaqlardır.
İkinçi bir qısım gazitalar ise Şarqi Türkistannı öz nüfuzi astına kiritib algan Savet
Rusyanıñ bu qazandıgı mevqini qanday planlar ile baglaştırganını tekşirmekçi bolub,
Savet Hükümeti Şarqi Türkistannı Khıtay qommunistleri ile baglanış merkezi ve
bütün Şarqi ve Cenubi Asyadagı Qommunistler faaliyetine togrudan togru Savet
Rusya ile baglayturgan bir merhale etib qurmaqçı bolganını alga süredir ve bunuñ
delili olaraq Khıtay Savet küçleriniñyerlerini özgertmelerini ve Mosqvadan onlarga
Şarqi Türkistan ile bitişik taraflargaça kelib ornaşu haqqında berilgen emirlerni
ketiredirlerde bu Savet planınıñ tahqiqi bilen Iraq şarq ve Hindistan, bunuñla bütün
dünyanıñ daimi bir qarışıqlıq içine kirib kitüvi, bu künki agırlıqlarnıñ küçeyüvini
alga sürüb endişelerini bildiredirler.
Başqalar bu vaziyetden özleride dakhili bolgan halda dünya üçün felaket çıqıb
qaluvını oylab qaygırsalar, biz felaket içinde qalıb qan yutmaqda bolgan khalqımıznı
körüb qaygıramız.
Taşbalta
651
ŞARQİ TÜRKİSTANDA*
Haqiqattende Yaponya ile İngiltere Şarqi Türkistan üçün küreş yürütken bolsalar,
İngiltere ile Yaponyanıñ Şarqi Türkistanga belgileb qoygan “Padişah”larıda bolsa,
qalayça Şarqi Türkistan birden birge Savet Rusya qolına tüşüb qaldı? Bolşevikler ve
onlarnıñ milli vicdan, kişilik insafınıñ soñ qalıgını da yoqatgan dostları qalayça
Yaponya ve İngiltereniñ Şarqi Türkistannı Savet Rusyaga alıb beriş üçün
küreşdiklerini iddaa ete alırlar? Merhum Sultan Abdülhamidniñşuurlu nebiresi
Şehzade Abdülkerim ve yarım khayali İngiliz müslümanı Khalid Efendiler
Savet“G.P.U” suna zemin hazırlaş üçün Şarqi Türkistan siyasi sahnesige çıqarılgan
kişiler genemi eken?
*
Yaş Türkistan,Oktobır 1935, San 71, Sayfa 15-18.
652
Şarqi Türkistan Türkleriniñ Khıtay idaresine qarşı isyanı başlangan kününden alıb
Bolşeviklerni rahatsızlandırdı, qorqutdı. Bu gayetde tabii idi. Çünkü Şarqi
Türkistannıñ Khıtay idaresinden qurtuluvı, o yerde müstaqil bir devletniñ quruluşu
Qızıl Rus emperyalizminiñ Asyanıñ bu qısmındagı iqtisadi ve inqılabi siyasi
menfaatlarına qarşı idi. Mene şunuñ üçün Savet Hükümeti başındanaq Şarqi
Türkistan milli qurtuluş küreşine qarşı çıqdı. Bolşevikler Şarqi Türkistan Türkleri
milli hareketini bastırış üçün mahalli Khıtay hükümetine her türlü yardamda
bulundılar. Dünya efkar-ı umumiyesini özleriniñ Şarqi Türkistandagı emperyalistlik,
müstemlekeçilik planlarından uzaklaştıruv üçün köb tecrübeden keçirdikleri
qurallarından bolgan provaqasyonunı da işletdiler. Yaponya ve İngiltereniñ Şarqi
Türkistanga köz tikkeni khabarını uydurub tarqatdılar. Bu siyasetniñ neticesi imdi
karşıda turadır: Şarqi Türkistan Qızıl Rusya boyunturugı astına tüşüb qaldı. Mesele
Şarqi Türkistanda resmen Savet Cumhuriyetiniñ ilan etilib etilmegeninde ve ya onuñ
resmen Savet Rusyaga qoşulub qoşulmaganında ames. Mogolistannı alıñ. O halada
Savet Cumhuriyeti dab atalmaydır; Bolşeviklerde onı Savet memleketi kharitasına
qoşub körsetmeydirler. Bizniñ Türkistanda Bukhara “Müstaqil Khalq Cumhuriyeti”
yaşagan ilk yıllarda, Bukharada da aynı hal körülgen idi. Bukhara o zaman “Khalq
Cumhuriyeti” deb atalganı kibi, Mogolistan imdide “Khalq Cumhuriyeti” deb
ataladır. Faqat bu Bolşeviklerniñ Bukharanı Qızıl Rusya müstemlekesine
aylantırışlarına hiçbir türlü mani bolmadıgı kibi Mogolistan “Khalq Cumhuriyeti” de
amelde Savet müstemlekesiniñ ayrılmas bir parçası bolub qaldı. Bolşeviklerniñ“Milli
Qurtarış” dab atab yürütdüqleri tışqı siyaset baqımından “Khalq Cumhuriyeti”
degen isim hürkütüçü “Savet Cumhuriyeti” deb ataşdan faydalırak körünedir.
Belkide Bolşevikler Şarqi Türkistan meselesinde de mene şu parlaq semeresini
kördikleri tecrübeni tatbiq iteceklerdir.
Mene Savet Rusyanıñ Şarqi Türkistannı istila etib ketüvine “Yaş Rus”
emperyalist milletçileriniñ zihninde hazırlangan qaraş budur.
Bu Şarqi Türkistannıñ milli faciası üstündeki yazını bitirer aldında aşagıda aynen
ketirdigimiz soñ derecede mühim ve soñ derecede qızıqlarlıq vesiqalarga diqqatni
tartıb ötmekçimiz. Bu vesiqalarnıñ biri 1934 ünçü yılı 2 nçi Martdagı Şarqi Türkistan
milli hükümetiniñ fevqalade toplanışı qararıdır. İkinçisi ise Şarqi Türkistan milli
küçleri Baş Qumandanı Orunbasarı Sultan Bek Bakhtiyar Bek tarafından oşal yılı 3
ünçü Mart tarikhi ile Khoca Niyaz Hacıga yubarılgan mektubdur.
Şarqi Türkistan milli işlerini mahv etken Savet Hükümeti ile Khoca Niyaz
Hacı arasında yasalgan muahede bilen biz bu vesiqalar vasıtası bilen gene tanışıb
oturamız. Bu vesiqa haqqında biz bahs için oturmaqçı bolmaymız. Onuñ Türk
aleminiñ büyük bir qısmı üçün ifade etdiki mana ve ehemmiyeti haqqındagı toluq ve
açıq hükmüni okuvçılarımız özleri birerler deb ümid etemiz.
Nihayet şu cihetni de söyleb öteylik: Savet Hükümeti ile Khoca Niyaz Hacı
arasında yasalgan muahede milli qurtuluş soguşınıñ eñ qızgın bir çagında manevi
muzahiyetine ümid baglagan Şarqi TürkistanTürklerine “Aq deñiz medeniyeti”
654
İştirak etüvçiler:
*
Yaş Türkistan,Oktobır 1935, San 71, Sayfa 19-25.
656
Körülgen Mesele
İşbu yıl febral ayı ortasıda Reis Cumhur Khoca Niyaz Hacınıñ Rusyaga barıb,
İrgeştamda Savet Hükümeti birle muahede yasaganı haqqıda Baş Vekil Sabit
Abdulbaqınıñ maruzası:
Khoca Niyaz Hacınıñ Baş Vekilge umumen Nazırlar Şurasıga 25 Febral 1934 yılı
308 nçi raqamlık kundurmuş alaqası ile Sabit Abdulbaqınıñ izahatıdan malum
boladır, ki Khoca Niyaz Hacı Savet Hükümeti birle töbendegiçe kılışkanlar:
1- Khoca Niyaz Hacı bukünden binaen Nankin Hükümeti birle qatii alaqanı
uzub Şarqi Türkistan (Şin Cañ)nı Rusya himayesi astıda dakhili istiqlalli bir ülke ilan
etedir.
3- Şarqi Türkistan Reisi Cumhurlıgını terk etişi birle Urumçi Hükümeti Khoca
Niyaz Hacını Cuvşi yani Mülki Gubernatortayin etedir.
9- Şarqi Türkistan (Şin Cañ)nı Khıtay, Nankin, Mancu, Tigu ve başqa tarafdan
herbir ihtimal tapılgan hücumlardan Savet Hükümeti Müdaafa etişni öz üstige aladır.
10- Şarqi Türkistan (Şin Cañ) da tertib caylaşgandan soñra aşıgıç revaşda nizami
ordu tüzüş lazım körülür. Mezkurni tüzüşge Savet Hükümeti (S.S.S.R.) den bir
heyeti islahiye i askeriye könderub tıkışlık zabden birle taamin etedir.
11- Savet Hükümeti Şarqi Türkistan (Şin Cañ) da qaytadan tüzületurgan ordunı
soñu usul, qurallar birle qurallantırışnı közde tutadır.
12- Urumçi Hükümeti birle Savet Hükümeti ortasıda siyasi, iqtisadi meseleler
haqqıda alehde muahede tüzüledir.
3- Niçe yıllardan beri hesabsız qurbanlar berib algan Şarqi Türkistan Milli
İstiqlaliniñ bitirilişi Türkistan Türkleriniñ mahv etilişidir. Benaberin milli İstiqlalini
qolda tutub qalışda Şarqi Türkistan Türkleri her bir fedakarlıqqa tayardır. Khoca
Niyaz Hacı ga, qıldıgı keçirilmes khıyanetige beyanı nefret etiledir.
6- Khoca Niyaz Hacınıñ aqılsız revaşda muahede yasaşıdan istifade etib Savetler
Şarqi Türkistannı işgal etişge koşış etedirler. Benaberin Nezareti Harbiye ve ÂliBaş
Qumandanlıqga düşmanlarnıñ hücumıga qarşı müdafa çareside boluş tavsiye etilsin.
10- Khoca Niyaz Hacı birle Savet Hükümeti ortasıda tüzülmüş muahede haqqıda
Nazırlar Heyetiniñ iş bu qararı Büyük Millet Meclisi Qaramagına tapşurulsun.
(Devamı 25 inçi sahifededir).
659
660
661
11- Khoca Niyaz Hacı Nazırlar Heyetiniñ müraacatlarını qabul etib tutqun
yolıdan vaz keçmegen taqdirde Reis Cumhurni ÂliBaş Qumandanlıq rütbesiden alış
haqqıda Büyük Millet Meclisi toplanışıda mesele qozgatılsın.
Baad az selam malumları bolgay, kim Nazırlar Heyetiniñ icazeti birlen zatı
âliñizge Baş Vekilniñ köndermiş mektubige ilave olaraq faqira mektub yazmaqnı
lazım kördüm muaf etkeyler.
*
Yaş Türkistan,Oktobır 1935, San 71, Sayfa 26-27.
663
zatı âliñizniñ aşıgıç revişde Ergeştamdan qaytışıñıznı taleb etedir. Muahedeni emelge
aşırışnı red etib tezlik bilen qaytışıñız rica etiledir.
Biz yuqarıda işare etdigimiz tarikhi, içtimai khatalarnıñ bir tekhnik bilermeni
tarafından keçirile bilüvini cude yakhşı bilsek, gayetde tabii tapsaqda; bunday qopel
khatalarnıñ“Ost – Europa” kibi ciddiyeti bilen sanılgan bir mecmua betlerine kirib
qaluvını teessüfle qarşılamay keçe almaymız…
Şarqi Türkistanda çıqqan isyanlarnı islegende maqala ta 1865 lerden beri çıqqan
bütün khalq qozgalanlarınıñ bastırılışında Rusyanıñ fiilen qatnaşını gayetde togru bir
suretde tesbit etdiki kibi yazınıñ tafsilatı bu sefergi köterilişniñ de sırf Savet Rusya
*
Yaş Türkistan,Dekabır 1935, San 73, Sayfa 17-21.
666
saye ve gayreti ve Savet Rus askeri küçleriniñ fiili qatnaşı ile bastırıldıgını, neticede
de ülkeniñ bütünley Savet Rusya nüfuzi astına tüşüb qaldıgını körsetedir.
Urumçi Khıtay hükümeti dairesiniñ köbden Savet nüfuzi astına kirib ketkenini,
bütün hükümet işleriniñ Vali yanındagı maslahatgüzarları qolunda bolganını
söylegen Alman bilermeni Rusya inqılabından soñ Şarqi Türkistanga sıgınıb, Şarqi
Türkistan khalqınıñ mihvannavazlıgından faydalanub kale yatqan 40 – 50 mıñ canlıq
Aq Rus muhacirlerinden toplangan askeri küçlerniñ Şarqi Türkistan milli hareketini
ezüvde oynadıqları çirkin, fecii rolinide güzel misaller bilen körsetedir. Bu
malumatga körede mahalli Khıtay hükümeti tarafından toplanıb işletilmekde bolgan
bu Aq Rus küçleri başluqları köpçiligi köbden yaşırın suretde Savetler khıdmetinde
bolganlar. Zaten Savet meslehatgüzarlarınıñ oylab çıqardıgı ve Savet aqçası bilen
tutulmaqda bolgan bu Aq Rus küçleri zahiride mahalli Khıtay hükümetine, haqiqatde
ise Savet Rusya emperyalizmine khıdmet etmekde idiler. Añlaşıldıgına köre, Şarqi
Türkistan khalqı hareketini ezüv, bitirüvden ibaret bolgan vazifeleri bitkenden soñ,
Savet Rusya bu Aq Rus unsurları içindede öz işine yaramagan kişilerni bertaraf etib,
qalganlarını Savetleştirgen, yani bükünki şeraitge khıdmet ete turgan bir şekilge
kiritken. Evvelden yaşırın agentler halindegi Aq Rus küçleri başluqlarıda haqiqi
yüzlerini açıb Qızıl bolsada Rus emperyalizmine khıdmetlerini açıq ötey başlaganlar.
469
(*) “Ost – Europa” maqalesi bunu “Yuguristan” şeklinde yañlış körsetdiki kibi onı yañlış olaraq
Aqsaq Timurnıñ ikinçi ogluna isnad itedir. Uygur digen at Türkistan Türk tarikhinde köb eski bir
isimdir. O tarikhde Timurdan hatta Çiñizden de asırlarça evvelden malum ve Türk tarikhinde mühim
bir orni bolgan tarikhi tabirdir. Etnografik bir isimdir. Onuñla Türkistan tarikhiniñ muayen bir devri
izah itiledir.
667
yasalgan muahede bilen qarşılaşıb qalıb, ister – istemes Urumçi Sivil Valiligi kibi bir
vazifeni qabul etişke mecbur bolganlıgını söyleydir.
Bu suretle Şarqi Türkistanda ornaşıb algan Savet Rusyanıñ bir tarafdan Qansu ve
İçki Mogolistanga tesir etmek, ikinçi tarafdan İçki Khıtay Savet küçleri ile baglanış
yollarını qıdırmaqda ve bu yolda tedbirler almaqda bolganını, bunuñla Şarqi
668
Türkistandan Khıtaynıñ yüregine köz tikken Savet Rusyanıñ bir tarafdan Şarqda
Yaponya, Cenubda İngiltere nüfuzi meselesini qarşılamaqçı bolganını söyleydir.
Taşbalta.
669
*
Yaş Türkistan,Febral 1936, San 75, Sayfa 35-36.
470
(*)Bu kişi “Yaş Türkistan”ga eñ yaqından bilgili bir zatdır.
670
ŞARQİ TÜRKİSTANDA*
Şarqi Türkistanda içki idare Savet Rusya hesabına şu tarzda emniyet astına
alınmışdır:
Şübheli unsurlar türlü yollar bilen işden uzaqlaştırılmışlar. Her qanday bir
mülahaza veya endişe ile iş başından uzaqlaştırılmay qalganlar ise mahalli şeraitga
uygun bir tarzda yaşırın polis qaramagı astına alınıb, bu suretle Savet hareketine
zarar keltirilmeyeçek bir vaziyet yaratılmışdır. Soñ alıngan malumatlarga qaraganda
bu hal Şarqi Türkistannıñ, Khotan ve etraf qısmı müstesna olmaq üzere, her tarafına
şamildir.
*
Yaş Türkistan,İyun 1936, San 79, Sayfa 25-28.
671
Kaşgarda haftada iki tapkir çıqıb turgan “Yeñi Hayat” gazitasınıñ 9.12.35 tarikhli
115 inçi sanında Khoca Niyaz Hacınıñ uzun bir khitabnamesi basılgan. Şu
khitabnameniñ beşinçi bölümünde, cihangirlerge qarşı küreşmek maqsadıyla “Fendi
Khui” degen bir teşkilat qurulganlıgı bildiriledir. İsminden nime demek bolganlıgı
biz Türklerge añlaşılmayturgan bu siyasi qurum haqqında şu sözler yazılmışdır:
“Bu teşkilat (Yani “Fendi Khui”) khalqnı cihangirlikge qarşı qoyub, şu yolda
teşviqat, tergibat işlerine alıb baradır. Her kimniñ ve hükümet khadımlarınıñ bu
teşkilatga eñ yaqından qatnaşıb, yardamlar körsetib turuşları lazım. Cihangirler
bizlerge düşman, Şura hükümeti dost bolub turmaqda. Biz Şura hükümeti ile savda
alaqasını mehkemleymiz. Lakin Şura hükümeti bizni özige tartıb almaq emes, belki
bizniñ teraqqiyatımız üçün yardam berişedir. Muni Khalqga yakhşı tüşüneturub, fitne
khorlarnı rüsva qılış kerek” deyiledir. Kaşgar gazitasından alınıb, yuqarıda ketirilgen
cümlelerden Savet Rusyanıñ Şarqi Türkistanda qaysı istiqametde işlemekde
bolganlıgı her kimgede añlaşılsa kerek.
“Keyingi vaqıtlarda alıngan bazı khabarlarga qaraganda, yurt arasıda türlük aldı
– qaçdı, neri – beri sözler taralganga okhşaydır. Khoca Niyaz Hacı Khıtaylarga
satıldı. Şarqi Türkistannıñ müstaqil boluşıkerek idi. Şura hükümeti Şarqi Türkistannı
tartıb almaqçı, inqılab neticesiz boldu. Bizni Khıtaylar ezmekde ve hakeza degen
töhmet igvalarını tarqatuvçılar barga okhşaydır… Deb, Khalqnıñ ahvali ruhiyesini
añdıruçi bazı noqtalarnı bildirib ötedir. Vaziyetni bilüvçilerge malumdur, ki Şarqi
Türkistan khalqı mıñlerçe qurbanlar berib, qozgalan ve inqılab yasab, öz milli
tilegini açıqça meydanga çıqarıb, milli hükümetni ilan etib, bunuñla milli
turmuşunuñ ilk temel taşını qoyub, milli istiqametde imtilerken meselege Savetler
müdakhale etdilerde onı qaytadan fecaatge sürüklediler. Şarqi Türkistan khalqı
inqılabnıñ neticesiz qalışında Khoca Niyaz Hacınıñ gayet muasır rol oynaganlıgını,
672
Şarqi Türkistanda Savet faaliyeti her sahada keñ miqyasda devam etmekdedir. İş
bunday keterse, Savet Rusya yaqında, özi üçün tışqı Mogolistanda yaratdıgı uygun
vaziyetni Şarqi Türkistanda da yaratabilecekdir.
Oktay
673
ŞARQİ TÜRKİSTANDA*
*
Yaş Türkistan,Sentabır 1936, San 82, Sayfa 26-27.
674
“Yaş Türkistan”
675
Köñül arzu qılar idi, ki dünya matbuatıga bir iki ah ve figanmız aks etse…
Merkez bizni terk etmese. Biz yalgan siyasetniñ esiri bolmasaq. Eger oyun topu deñ
bundan bunga atılıb turaturgan oyunçuq bolsaq, bari insan ve insani muameleni bilir
birisiniñqolıga tüşsek. Biz istiqlal degen nerseden yüz qaytarganmız. Biz o muqaddes
gayeni köñlimizden çıqarganmız. Hazırlıgımız yoq millet ekenmiz. Bari beşeri ve
meşru qaide khilafına çıqıb ketmeyliñ dirmiz. Ah… Ukh… bilemiz ki bu mu
faidesizdir! Başqa bir nesre ge iqtidarımız bu saatde yoq…
*
Yaş Türkistan,Sentabır 1936, San 82, Sayfa 27-28.
676
Biz Şarqi Türkistan khalqı, khususen Türk neslinden bolgan Uygurlar, uzun
müddet Yañ – Zi – Şiñ ve Cing – Şurinler kibi menfaatperest zalim memurlarnıñ
zulüm, istibdadı astıda büyük khanlıq ülkeside ilan qılıngan azadlıq nuriden mahrum
qalıb, huquqsuzluqda yaşab, zalim memurlarnıñ vahşi, rahimsiz muamele ve
siyasetlerige taqat keltire almay, ülkemizniñ hamme yeride qozgalış yasadıq. Bu
qozgalış esnasında Sabit Damolla Hacım, Abdullah Akhund ve Mehmed Emin
Damollalar deñ şakhıslar başda bolganı halda istiqlal ilan qılındı. Memleketniñ
şeraitiga qaraganda istiqlaliyet mümkün emes idi.İstiqlal ilan qılınışı ile Baş vekil,
Şah Mansur, Celalettin Melik ve filan filan degen mukhtelif namlar öz ara nizalarga
sebeb boldu. Nankin hükümeti himayeside turub hürriyet taleb qılguçı Khoca Niyaz
Hacım ve Mahmed Sicañlar olarga qoşulmadı. Qansu tarafıdan kelgenDungan Ma –
Cu – Ying bu ahvalni ganimet bilib, İslam hükümeti quramen deb, bir munça ortaga
kirib, khili tefriqa ve ikhtilafga sebeb boldu. Biz Uygurlar mıñleb, mıñleb qurbanlar
berdik. Büyük adamlarımız ölüb, tügeb ketdi ve köb ziyan ve virançılıqlarga
uçuradıq. Bu hadise ve bu ötken işler eski hükümet başlugıCing – Şurinni qaçışga ve
onuñ ornida oturgan Şiñ dobenni hürriyet ilan qılışga mecbur etdi. Ma – Cu – Yingni
ve başqa tefriqaçılarnı yurtdın golab çıqarıb yoq etiş ve khulusi niyet ile bolgan
hürriyet ilanı kafi idi. Andag bolmadı. Mancuryada Yaponlar muharebesige qarşı
taqat keltiralmay qaçıb Rusya arqalı Şarqi Türkistangakelgen Khıtay Qızıl
qoşunlarını hükümetge aza qılıb, olarnı qurallantırdı. Savet Rusyadan yarag ve
ayroplan hem askerler alıb, bu suretle vaziyetge hakim bolundı…
*
Yaş Türkistan,Sentabır 1936, San 82, Sayfa 28-33.
677
Doben yanıda Malikof, Cuvşi ve Fucuvşi yanıda Mansur degen müşavirler bar.
Bular Rusyadan kelgenler. Başqa idarelerde ki müşavir ve orunbasarlar sıfatide
oturuvçılarnıñ hammesi Bolşeviklerdir. Kaşgardamu aynı hal. Bu tarafda Abukhof
namlıq bir General 14 qommunist müşavir ve mülazımı ile turadır. Bu tarafnıñ bütün
siyasi ve ictimai işleri General Abukhof ile Qonsul Töriqulof tarafından idare
qılınadır. Siyaset yıldan yılga özgermekde. 1935 inçi yılı hükümetniñ 6 şiarı makhfi
idi. Hazır 1936 ınçı yılı hükümetniñ şu altı şiarı ilan etilib töbende geçedir:
Kaşgarda Khıtay khalqı tarafıdan iki yerde mekteb yasalıb, mekteb binası ve
talebelerin kiyim ve maaşları hükümet tarafıdan bolub oquvçıları Khıtay ve Uygur
balalarıdır. Kaşgarda Müslümanlar tarafıdan 260 mekteb açılıb, bularda 100.000
islam balası oqıydır. Mekteb binaları, tamiri, oquvçılarnıñ kiyim, maaşları ve başqa
levazımat khalqnıñ öşür, zekat, evqav ve sair dini khayratıdan temin qılıngandır.
10) Kaşgar da Maliye idaresi başlugı Mancuryadan kelgen Wañruşin bolub, onuñ
orunbasarı yurtmuzda Bolşeviklerge satılganlardan Abdülqadir dir.
11) Kaşgar Maarif idaresi de nazır Mancuryadan kelgen qommunist Khıtay Lañ
du Khin, onuñ orunbasarı yurtmuzda Bolşeviklerge satılganlardan Khoca
Yusuf dur.
12) Yarkend Köhne şehir Şenlik mahkemeside Sicañ Rusyadan kelgen Ahmet
Rahim bolub, onuñ orunbasarı yurtmuzda Bolşeviklerge satılganlardan Gafir
dir.
680
13) Yarkend Yeñi şehir Şenlik mehkemeside Mancuryadan kelgen bir Khıtay
qommunisti oturadır.
14) Aqsu da Dotey yanıdagı müşavir Rusyadan kelgen qommunist İvanof dur.
16) Aqsuda Yeñi şehir Şenlik mahkemeside Rusyadan kelgen Şarqi Türkistanlı
qommunist Abdullah Efendi işleydir.
18) Qumul Dotey mahkemesi reisi orunbasarı Rusyadan kelgen Abay Efendi.
Dotey Mancuryadan kelgen Khıtay qommunist Liu dur.
Mundan iki yüz yıl ilgeri Hidayetullah Khoca laqab hazreti Appaq Khoca
Semerqand yaqınıdagı Dahbid degen qasabasıdan Kaşgarga kelgen çagıda 33 yaşda
idi. Az künde izzet, şeref qazanıb, khalq arasıda İslam qaidesige muvafıq teşviqat,
tergibat yürgüzüb, Şarqi Türkistandagı Türklerge yıllarça targibat yolıyla akhlaq,
edeb örgetdi 471 . Şul vaqitde Khıtaylar ve Qalmaqlar Yarkendni merkez qılıb,
Kaşgarga Kaşgarlıq Saqi Bek ve Baqi Bek degen kattelerini hakim qılganlar idi. Şu
Bekler hazreti Appaq Khocaga çın yürekden mürid bolganlar idi. Appaq Khocanıñ
Şarqi Türkistannıg köb caylarıda müridleri bolgan sebebli vaqitden istifade qılıb,
yurtnu Khıtaylardan qutqarış çaresige kirişdi ve müridlerin öz maqsad yolıga salıb,
Şarqi Türkistannı iki yıl içinde azad etdi. Akhiren Aqsu bilen Kaşgar ortasıdagı
Qaratag soguş meydanıda şehid tüşüb, mübarek cesedi Kaşgarga keltirilib defn
etildi472.
*
Yaş Türkistan,Dekabır 1936, San 85, Sayfa 23-29.
471
Hazreti Appaq Khoca Şarqi Türkistaña bundan iki yüz yıl imes üç yüz yılça ilgeri kilgen bolsa
kirek. Appaq Khoca yalgız “Tariqat yoli” bilen meşgul bolmasdan, Şarqi Türkistan siyasi
hareketlerige hem ciddiyetle qatnaşıb, Kaşgar Khanı İsmail tarafından memleketden çıqarılgan. Faqat
soñradan, 1678 inçi yıl, Tibet Dalay – Laması vasıtaçılıgı ile Şarqi Türkistannıñ o zamañi hakimi
Qalmaq Khanı “Goldan Tseren” tarafından Yarkend ge “Naib el Kahn” olaraq bilgileñen. Biraz vaqit
ötkeç, bu vazifeden vazkiçib, özini Şarqi Türkistandan çıqıb kitişke Mecbur itken İsmail Khannıñ
qardaşı Muhammed Eminni Üçturfandan çaqırtıb alıb, onu Khalq tarafından Khan ilan itdirgen.
472
Appaq Khocanıñ qabri Kaşgar şehriniñ Şimal Şarqısında, şehirden 6 çaqırım çamasından
uzaqlıqdadır.
682
Mundan taqriben bir yüz on yıl ilgeri hazreti Appaq Khocanıñ torunu (Nebiresi)
Cihangir Khan Töre473 Ömer Khan474 qumandası arqalı Ferganadan Kaşgarga kelgen.
Şarqi ve Garbi Türkistannıñ burungu hududu Sofilar degen yer idi. Şu yerden makhfi
bir adam Kaşgarnıñ inançlı kişileri yanıga yollangan ve mukhabare soñıda
birbirlerige kömekleşib Kaşgar Khıtaylardan azad etilgen. Soñra harbge kerekli
nerseler mükemmel revişde tayarlanıb, iki yıl içide Yeñi hisar, Yarkend, Maralbaşı
şehirleri alınıb, Aqsu ga barışkhususida Ömer Khan ile manzum mukhabare
yürütülürken, Aqsu dagı Khıtaylarga yardam kelib qaldı. Bu suretle küçeygen
Khıtaylar Cihangir Khan Töre üstige hücum etdiler. Bir ay qadar muharebe boldı.
Cihangir Khan Töre Kaşgardan bir künlük Mıñyol degen mevzide askerlerini toplab
turarken, her kim Töreni tirik tutsa Bacin Khanidan mükafat olarak şehir hakimligini
qazanacagı ve ayda 200 Yambu kümüş alacagı ilan etildi.Kuçalıq Aşur Bek degen bir
khain çıqıb bu vazifeni qıluvga vade berdi ve Cihangir Khannı, askerleri Fergana
tarafıgaketib tenha qalgan fırsatda tutub, Khıtaylarga keltirib tapşırdı. Olarda
Cihangir Khannı Bacınga yubardılar.
473
Cihañir Khan Appaq Khocanıñ toruni imes. Qolumuz dagi tarikhi menbaalarda Cihañir Khannıñ
Atası Salih Khoca (Yani Sarımsaq Khoca): Sarımsaq Khoca ise Burhaneddinniñ oglu; Burhaneddin
Ahmed oglu; Ahmed Mehdi Appaq Khoca oglu. Dimek Cihañir Khan Appaq Khocanıñ bişinçi
bogunundan bolub çıqadır. Cihañir Khannıñ togum yılı 1783 dür.
474
Bu Ömer Khan Khoqand Khanı bolsa kirek. O vaqitgi Şarqi Türkistan ile Khoqand Khanlıgı
arasındagi añlaşma (Muahede) boyunça, Şarqi Türkistanlı siyasi muhacirler, o cümleden Cihañir
Khan, Şarqi Türkistan dagi siyasi vaziyetge qarşı siyasi hareketde bulunmaslıq mecburiyetinde idiler.
Dimek bukün bizlerniñ başımızga kilgen, bütünimizni heyecaña kitirgen ve urunsuz deb tanıdıgımız
bazı devletlerniñ yaqımsız hareketi, o vaqit, yani bundan yüz yıl burun, Khoqand kibi Türk ve İslam
Khanlıgı tarfından Şarqi Türkistan Türklerige qarşı reva körülgen… Ömer Khan 1822 de vefat itdi.
Bundan faidelenib, Cihañir Khan derhal Şarqi Türkistaña ötdi ve hareketke kirişdi.
683
Bacin Khanı475 Cihangir Khaña “Siz nime sebebden qorqmay katte Khanga qarşı
küreşdiñiz?” degen suraqnı berib, başqa sözge ötmey, qılıç bilen Cihangir Khannı
çapdı ve Aşur Bekgi vade qılgan inamlarını berib, Kuça hakimligini orunu revişde
berib yubardı. Hazırda hem mezkur Bekniñ evladıdan bazı memuri işlerde
çalışaturganlar bardı.
Mezkur mücahid Cihangir Khan Töreniñ oglu Büzürk Khan Töre476 mundan Ellig
Sekiz yıl ilgeri Emir Leşker Mala Alımqul 477 zeriyesi bilen Kaşgarga tüşken. Sebebi
475
Cihañir Khan 1828 inçi yılı tutulub Pekin şehrige yollandı ve o yerde bir yıldan soñra öldürüldi.
(Maqaledeki “Bacın Khan” dan “Pekin Khanı” qasd itilgen imes mi iken?).
476
Büzürk Khan Cihañir Khannıñ yalgız gana oglu idi. Şarqi Türkistanda 1857 inçi yılı Khıtay
hükümetige qarşı isyan çıqarıb, şu yılnıñ kökleminde Kaşgarnı qutqarıb, o vaqit Khoqandda yaşab
turgan Büzürk Khannı Khan kötergen Veli Khan Töre idi. Bu kişi Cihañirniñ tugma agası Muhammed
684
Sıddıq Bek Qıpçaq Kaşgarnı Khıtaylardan alıb478 Molla Alımqulga khat yazıb, bul
khatide fi sebilillah emir el eşker Cenabı Alimqul üçün Kaşgarnı Khıtaylar qolıdan
azad qılganın bildirib astına mührin basqan. Şul vaqitde Ruslarnıñ Aq Mescidden
Taşkend ge taman kelüvleri ihtimali bar degen khabarkelibturgan idi. Emir el eşker
Molla Alımqul bir munça özürler tileb, Büzürk Khan Töremni başlıq qılıb, yanıga
yaver Yaqub Quşbek ni qoşub, Kaşgar ga Sıddıq Bek huzuriga yubardı. Sıddıq Bek,
Büzürk Khan Töremniñ yolga çıqqanın añlab, şehirni ayne bend qılıb, özi bir munça
nizami askerleri bilen Töremniñ istiqbaliga çıqıb, şehirge alıb kirib, umum kette –
kiçik huzuride Töremni öz qaidelerige muvafıq Aq kigiz ge salıb, Khan ordasıga alıb
kirib, Töremni Khanlıq mesnedide olturguzdı. Soñra umum Khalq tamanıdan Töreler
tebrik etilib, surnay, nagaralar bilen gazel Khanlıq qılındı ve:
Bir munça vaqit harbi küçler toplandı. Köñlige Aqsu, Kuça, Qara şehir, Urumçi,
Turfan şehirlerini almaq tüşdi. Hekim Khan Törem oglu Aynı Bek, Nar Ahmed
Pervaneçi, Mehmed Said Pansad, Atabay Pansad ve Nuruz Pansad larnıñ
başçılıqlarıdagı on beş mıñ atlıq askerni Urumçi tamanga yubarıb, özi bolsa beş mıñ
qadar askeri bilen Aqsu şehrini iki ayda tasarrufige aldı. Kuça bolsa öziçe teslim
boldı. O zamangi Urumçi deki başlıqlarga, yani Dakhu ile Şikhu ga, khat yazılıb,
askerler bargunça itaat etseler muharebe bolmaslıgı bildirildi. Khıtay başlıqları itaat
Yusuf Khocanıñ ikinçi ogludur. Büzürk Khan Khoqanddan kilmesden burun, 1857nçi yılnıñ küzünde
Kaşgar qaytadan Khıtaylar qoliga tüşüb qaldı.
477
Alımqul Khoqand Khanı Seyid Khan namıdan hükümranlıq yürgüzer idi.
478
1863 ünçü yılnıñ küzünde (Soñ baharıda).
479
Şarqi Türkistanda Garbi Türkistanlılarnı köpünçe “Andicanlıq”deb ataydırlar.
480
Büzürk Khan takhtda oturgan bolsada, haqiqi devlet başı Yaqub Bek idi. 1867 nçi yılı Şarqi
Türkistannıñ büyük Khıtay ve kiçik yerli hükümdarlarıdan azad itilib birleştirilgenden soñ, Büzürk
Khan Mekkege hacge kitdi; ondan qaytganda Ferganaga kilib turub qaldı. Yaqub Bek “Bedevlet
Atalıq Gazi” laqabı ile Khan ilan itildi…
685
Hakim Khan Törem bilen oglu Aynı Bek Bacından kelgen Ellik mıñ asker başlıgı
Zuñtunge ile altı ay muharebe qılıb, Fergana tarafıga yüzlandı. Şarqi Türkistan da
qaytadan Khıtaylar Hakimiyetiornaşdı.
Q. T.
481
Yaqub Bek Biskent (Fergana)lık bolub, 1820 çamalarıda togulgan. Atasınıñ ismi Pir Muhammed
Mirzadır (“Muhammed Latif” de der ikenler). Yaqub Bek 1871 inçi yılnıñ (29) 17 nçi Mayında vefat
itmişdir.
Yaqub Bekniñ vefatından soñ, onuñ yaratdıgı Şarqi Türkistan devleti – Kaşgar, Aqsu ve Khotan
digen üç Khanlıqqa bölünüb, ogullarınıñ birisi Haqquli Bek öz qardaşı Bekqulu Bek tarafından
öldürüldü.
686
Şarqi Türkistan hududi başında alıngan bir khabarda Mahmud Sicañnıñ bir qança
yaqın kişileri bilen Kaşgarnı taşlab, qaçıb çıqışıga mecbur bolganlıgı
bildirilmekdedir. Mahmud Sicañ nı memleketni taşlab çıqışga mecbur etken asıl amel
imdilik bizge malum bolmaganıdan biz onuñ qanday şerait astında qaçıb çıqqanlıgı
tafsilatını da bilmeymiz. Lakin Şarqi Türkistan nıñ bu künki şeraitinde Mahmud
Sicañ nıñ qaçıb çıqış mecburiyetinde qalganlıgı o qadar mühim bir hadisedir, ki biz
onı sükutla keçire almaymız ve bu haqda öz fikrimizni söylemesden tafsilatlı
khabarni kütübde turalmayız.
Mahmud Sicañnı biz şakhsen tanımaymız faqat Şarqi Türkistan dan bizge
erişebilgen malumatdan Şarqi Türkistanlı tuganlarımıznıñ Mahmud Sicañga köb
gene ümid baglaganlıqları añlaşılmaqdadır. Galiba bu ümid onuñ hükümetge
qatnaşıb yürüb bukünki Şarqi Türkistandagı vaziyetni öz arzusına köre özgertib
yubara bileceki oyundan ziyade onuñ Rus Bolşevikleri ve onlarnıñ yollangan
agentleri tarafından Şarqi Türkistannı Savetleştirüv planınıñ tatbiqine mani bola
bilüvi, hiç bolmaganda o plannıñ Bolşevikler istegen tezlikde işke aşırıluvına
tosqunluq ite bilüvi qanaati bilen idi. İkinçi tarafdan o Şarqi Türkistan Cumhuriyeti
ni qaytadan turguzu gayesini hedef itib almış bir kişi körsetilmekdedir.
Tabii Mahmud Sicañnıñ bunday birden bire memleketni taşlab çıquvına mühim
sebebler bardır. Onuñ memleketden çıqıb ketüvi bilen o yerdeki vaziyet de köb gene
başqa bir şekil almış olacaqdır. Her nerseden evvel onuñ ketüvi bilen Şarqi
Türkistannı Savetleştirüv yolundagı eñ mühim mani ortadan qalqqan boldı. Şarqi
Türkistan Cumhuriyetini qaytadan turguzuv meselesine kelgende o ayrım
şakhıslarnıñ tilek ve faaliyetlerinden ziyade içki ve tışqı hadisat inkişafınıñ barışıga
ve onı münasib bir şekilde istifade ite bilişke baglıdır. Bu yolda Mahmud Sicañ kibi
bir şakhsiyetniñ roli bütün Şarqi Türkistan muhacirlerini umumi bir şiar etrafına
toplab, bazı bir “Nagara, surnay siyasileri” tarafından khayali planlar bilen
*
Yaş Türkistan,İyul - Avgust 1937, San 92-93, Sayfa 28-32.
687
tüzdürülüb yürgen, milli iş için soñ derecede zararlı tuzannı yatıştırıb tınq havalı
milli yol üstünde normal hareket yaratmaqdır. Bu suretle, fırsat kelgende, tışqı ve
içki hadisatnıñ İnkişafından azami istifade yolını ve imkanını hazırlamaqdır. Bu
hazırlıq esnasında tışqı vaqaya ve hadisatga tesir etmekimkanı bolmasada Mahmud
Sicañ memleket dakhilinde gi inkişafga ançagına tesir ete bilmek imkanındadır.
Tabii bizniñ bu sırf bir qardaş tilekdaşlıgı eseri olaraq yazdıqlarımız Mahmud
Sicañga meslehat bermekçi bolganlıgımız şeklinde añlaşılmamalıdır. zaten biz
özimizde o haqnı körmeymizde… Bu bizniñ tarafımızdan bir temenni, tilek
genedir…
* *
*
Şarqi Türkistandagı milli işniñ barışına zararlı ve soñ derecede qorqulu deb
kördigimiz bu farqnı açıq körsetib ötüşni milli işniñ saglam yolda barabilüvini temin
için lazım tapdıq.
Siyasi küreşde, bazen öziñe aynı derecede düşman, birbiriyle raqib iki küçni saña
qarşı birleşib ketüvge qoymaslıq da gayetde mühim bir meseledir. Şarqi Türkistanda
içki ve tışqı vaziyet başqa türlü hareketge imkan bermegen taqdirde şunga okhşaş bir
küreş taktikesi yolı tutuv mecburiyeti togabilüvini de düşünmek mümkündür.
* *
*
* *
*
690
… Biz 29 unçu May Şenbe küni keç dukandan bagqa çıqıb kiterken şehir tınçlıq
içinde idi. Bagqa keldik, yemek aşadık, çay içdik, selamet uyquga ketdik. Bir vaqit
bagnıñ qoşnusıda oturgan kişiniñ qıçqırıgın işitib qorqub ketdim. Çünkü hükümet
tarafından qolga alına turganlarnı keçesi kelib alıb kiter idiler. “Nime gep?” deb
çıqsam, “Şehirde atışu bar” dedi. Qulaq salıb, çındende küçlü atışuv barlıgın işitib
hayran bolduq. Saat üç ke çayrek bar idi. Ukhlamasdan tañı atdırdıq. Bagımız şehirge
köb yaqındır. Saat 9 larda “Üç harf” (yani “G.P.U”) nuñ 20 çaqlı atlıg askerleri
köçemizden qaçıb ötdi. Şul vaqitgeçe atışmanıñ kimniñ tarafından bolganlıgın bile
almadıq. Saat 10 larda adamlar şehirden qaçıb çıqa başladılar. Ahvalni surasaq,
“Yarkendde gi askerler bilen Dunganlar birleşib şehirni aldılar. Hazır Tişik dervaze
açıq. Biz şul dervazeden çıqıb keldik” dediler. Şul khabarni işitib köb sevindik.
Atışma şul küni keçesi tokhtaesız devam etdi. “Şehirni algan bolsalar nime üçün
atışma tokhtamaydır?” deb suraganımızda “Hükümet askerleri Yeñi dervazede iken
şul küni bandat vaqti hükümet ayroplanıdan sekizi köterilib, şehirniñ tepeside uçub
yürüb bir saatden soñ gayıb bolub ketdi” dediler.
*
Yaş Türkistan,İyul - Avgust 1937, San 92-93, Sayfa 32-36.
691
şehir (Yeñi Kaşgar) dagı ayroplan istansasını basmaqqa belgileb, ayroplan istansasını
saqlab turgan iki yüz askerni basıb, bir qançasını öldürüb, ayroplannı tutamız deb
turgan çaglarıda ayroplan köterilib, şehir üstide bir saat üçün yürüb qaçıb yoqalgan.
Yarkendden çıqar vaqtide 5 – 6 mıñ askerni merkit yolı ile Aqsu tamanıga cönetib
yubargan ikenler. Fitne ubası Ulug Çatga hem Kaşgarga kire turgan keçesi bir qança
asker yubarıb, Sim khane geçe qolga alganlar. Şul küni birden şu khabar işetilib
qaldı: Qamaqkhanede gi bütün bendiler “Üç harf” (“G.P.U”) tarafından atılıb
öldürülmüşdür. “Üç harf” qamaqkhanesi Muhiddin Can Bay Hacımnıñ Hacı
khaneside idi.
Duşenbe küni Taş Khoca qutulub çıqdı. Biçareniñ qımıllaşga hali qalmabdır.
Vaqanı surasam “İki yüzden artıgraq bendilerni atıb taşladı. Özi haqqında şunday
söyledi: “Meni atarçagı özimni taşlab yubardım. Ölük kibi yatıb, olar qaçqandan
keyin mende qaçıb çıqdım”dedi.
Mıltıq oqlarıdan ölük kimilerige ot tüşüb köyüb ketibdirler… Taş Khocanıñ bir
qolı köyübdür. “Raci Qari ile Abdülkhalil biçarelerniñ igesi yoq, tanıb bolsa kömüb
qoyaylıq” die Seşenbe küni irteleb Qarş Akam birle bir neçe kişini, ölükler yanıga
alıb bargan idik. Faqat ölüklerni tanıyalmadıq. Fecii bir manzara idi… Ölükler
sasıgan idi… Qarş Akam “Kitemiz,Tañrı bularnıñ imanını selamet qılgay!”dedi.
Atılganlar içide 15 qadar misafir bar. Raci Qari, Abdülkhalil, Abdülvahid Can, Feyz
Makhdum Hekim Canlar… Kaşgarlıqlardan: Hacı Bek Hacım, Abdurrahim Hacım,
İmin Lente, Mehmed Ali Efendi (İstanbuldan oqub kelgen) ve şularga okhşaş
kişilerdir. “Üç harf”niñ ruikhatı Dunganlarqolıga tüşübdür. Mezkur Yarkend vaqası
tügegeç üç mıñden artıgraq kişi qolga alınmaqçı iken.
Pencişenbe küni Rahim Can Qari bala – çaqaları birle çıqışıb qaldılar. Şenbe küni
Dunganlar Yarvaq dervazesini algan idiler. Pencişenbe küni “Üç harf”ler çıqarıb
alıbdır. “Dunganlar qaçdılar”degenkhabar ahvalimizni perişan eyledi. Ertesi kün
hiçbir atışma yoqdi. Hayran bolub qorqa başladıq. Şehirden khabarlar kile başladı.
Şehirni evvelçe kelib algan askerler Aq Doppı kiygen bolub, qollarındagı aq asaga
692
Mezkur Fedai askerlerni bu yerden alıb Aqsuga yubargan ikenler Khüdaga şükür
qıldıq. Atışmanıñ tokhtab qalışıga sebeb qurallarnı tabşıru haqqındagı musalaha iken.
Bu Çaharşenbeden tartıb Duşenbe geçe çözülüb ketdi. İki taraf hem şehirni talavdan
saqlanıb turdılar. Lakin banqadagı pulnıDunganlar alıb çıqıb ketdiler. Andin qalgan
Tört Tengelik tizeni khalq taladı. Dotey Yamulni hem taladı, lakin Dükkanlarga
taqılmadı.
“Üç harf” tarafındagı bazı dükkanlarnıñ qulpını sindirib, tizesi bolsa alıb, faqat
mallarıga qol taqızmadılar. Dunganlar tamanuda intizam yakhşı boldı. Bizler bolsaq
nihayetde içimiz pişib, Dunganlarnı Oruslar aldab qoydımi, munça çözülüb ketdi.
Ulug Çat tarafından yardam kelib qalırmıken deb teşviş itib turar idik. Düşenbe ötüb
Şeşenbe küni, 8 inçi İyunda, “Üç harf” niñ 400 den artıgraq askeri başlugı ile birge
teslim boldı. Müslüman askerler Yeñi dervazege tayin qılınmışdır. Yeñi şehirni urab
turadırlar. Vekiller kirib – çıqıb turubdurlar. Yeñi dervazede 120 giçe Khıtay askeri
esliha tapşırmasdan, bizler Yeñi şehirden tüşkendirmiz. Yine Yeñi şehir ge çıqıb
qurallarımıznı tapşıramız deb şart qoygan ikenler. Maqul deb keçesi Orusniñ pakhta
Zavodi içige asker toplab, Khıtay askerleri şehirden çıkıb kite yatqanıda şul yerde
olarnıñ qurallarını alıbdırlar. Dunganlar inşallah yaqında Yeñi şehir ge hem
kirecekler. Urumçiden bir munça asker yolga çıqıbdır. Yaqında quvvet kelib qaladır
degen khabarlar bar idi. Faqat ol taraflarda hem Kaşgar ga okhşaş qozgalış bar iken.
Yarkendde giler Aqsu ga adam yubarıb khabar aldırgan ikenler. Aqsuda hem isyan
çıqıb isyançılar qolıga ötkenden keyin bular hareket qılganlar iken. Her qanday bolsa
akhiri khayerlı bolsun. Bütün khalq anadan Yeñi togulgandak bolub köb sevinç
içindedir.
Khotandagı Sicañ keldi. Yeñi şehir işi bir taraf bolgandan soñra Urumçi tarafga
yürer imişler. Egerde “Çet” hemsaye Rusya hükümeti aralaşmasa Dunganlarda
quvvet kette… Faqir Khotanga bargan çagımda 14 mıñdan artıgraq askerleri bar idi.
693
Hemde yerlik Özbik Müslüman askerleri hem birgeleşib quvvet yigirme mıñga yetdi.
İlgerigi vaqitdegidek perakende askerler emesler, tertiblikdir.
Çine kem İslam hükümeti bolayatır. Köçede saç qoyub, batınka kiyib yürgenler,
saçlarını qırqıb, meshi kiyib aldılar. Doqtor Mecdeddin Bek hem saçını qırdırıb
algan. Onuñ turgan yeri “Üç harf” yanıda idi. Soñgu vaqanıñertesi küni qaçıb çıqa
aldı. Selametdir. Doqtorkhanede yaralılarga qaraşıb turubdur. İndi Eski şehir işi
tamam tınçlandı. İnşallah kilesi haftada Yeñi şehir ve Aqsu tarafından kele turgan
khabarlarnı yazurmen.
Bay Hacım bilen Sicañ aldıga barıb Fatiha qılıb keldik (*)482.
482
Bay Hacım = Emir Akhundbay, Yeñi Sicañ = Abdülkerim Makhdum.
694
Eser 160 betlik bolub başlıça iki qısımga bölünmüşdür. 60 sahifeden ibaret ilk
qısmında Şarqi Türkistannıñ çegereleri, tabiatı, iqlimi, mesahesi, khalqı, tıgızlıgı,
Khıtay idaresi khalqınıñ boyunturugundan qurtuluş hareketleri, 1931 – 1934 inçi
yıllardagı khalq qozgalan, Khocalıgı (Ziraati, pakhtaçılıgı, maldarçılıgı, accılıq,
yerbaylıqları), imalatı, ticareti ve yolları haqqında malumat berilmişdir. Eserniñ
qalgan 100 sahifesinde ötken asırnıñ 70 inçi yıllarından buyan büyük devletlerniñ
Şarqi Türkistandagı müstemleke siyaseti haqqında bahs etilmekdedir. Bu mühim
qısımda Rusya, İngiltere ve Yaponyanıñ Şarqi Türkistandagı reqabetleri, Şarqi
Türkistannı Garbdan Savet Rusya hükümeti astındagı Garbi Türkistan ile Cenubdan
Hindistan, Şarqdan Khıtay ile baglayturgan yollar ile bu yollarnıñ inkişafı, qatnaşı
baqımından ehemmiyet ve muqayesesi, Şarqi Türkistannıñ Rusya, Hindistan, Khıtay
ve Afganistan ile ticari münasebeti haqlarında mühim malumatlar toplanmışdır.
Rusça, İngilizçe, Almança, Fransızça, ve Türkçe neşriyatga tayanıb yazılgan bu ciddi
eserniñ soñina Şarqi Türkistannıñ qomşu ülkeler ile baglanışını körseteturgan bir
kharita hem qoşulmuşdur.
Bundan altı yıl burun neşr etilgen Doqtor Tahir Şakir Bekniñ“Köçebe
Khocalıgınıñ Ana Khatları” nam ilmi eseri ile (Bu eser haqqında "Yaş Türkistan" nıñ
*
Yaş Türkistan,Sentabır 1937, San 94, Sayfa 38-39.
483
Dr. Fuad Kazak. “Ostturkistan zwischen den Gross mächten”. Ein Beitrag zur Wirtshaftskunde
Ostturkistans. Königsberg (Pr.) und Berlin W. 35. Ost – Europa Verlag. 1937. 160 Seiten Kartoniert
7.50 RM.
695
27 inçi sanında bahs etilmişdir) Doqtor Fuat Qazaq Bekniñ şu yıl basılıb çıqqan Şarqi
Türkistan haqqındagı ilmi eseri tilimizni bilmeyenlerden yerli şeraitni layıqıyla añlay
almayturgan bazı Avrupalılarnıñ Türkistan bilgisini olgunlaştıruga khıdmet etüvçi
mühim eserlerdir. Keşke evvelçil qurumlar Avrupa tertibinde yazılgan Türkistanga
dair şundak ilmi eserlerniñ Türkçesini neşr etüvge urunsaydılar.
Toqtamış Oglu.
696
*
Yaş Türkistan,Noyabır 1937, San 96, Sayfa 31-32.
697
Khotannı Türkler niçe kün müdafaa itib, akhirde muqavemet ete almay keri
çikeldiler. Yarkendni müdafaa qılıb turgan Baş qumandan Ma Kho Señ hem birniçe
künlük muharebeden keyin 500 kişisi bilen Hindistan çegeresinde gi Ladakhqa qaçıb
çıqışga mecbur boldı… Özi bilen mıltıq, oqçaçar, bir qança atga altun yükleb çıqdı.
Hazır Ladakhdadır.
Şu yerde qaygılı bir hadiseni de qayd itib ötey: Ma Kho Señniñ Ulug Çat
(Ergeştam) tamaña qoygan adamı meşhur zalim qankhor Madulin (Dungan), Ma
Kho Señ ge khıyanet etdi. Öz askerlerini Ma Kho Señ ge qarşı ayaqlantırdı. Ruslar
bilen birleşib Ma Kho Señ ge qarşı propaganda qıldı ve Kaşgarga Şimal hem
Garbdan kelgen qommunist quvvetlerige imkanberdi. Şul sebebden qommunist
quvvetleri Kaşgarga kirdi. Ruslar Ka-Silingg (Cenral Ma Cu Ying ) namından qılıb
teyyareden şu mazmunda propaganda varaqaları taşlab turdılar: Men Ma Kho
Señden memnun imesmen. Onıyeriden tüşürüb, ornıga Madolinni belgiledim. Siz
onga itaat itiñiz.” diylerdir.
698
Şarqi Türkistan inqılabı basit tüşünce ile ve yalgız mahalli zalim hükümetni
tüşürüb, ornıga adaletlik bir hükümet quruş ve cumhuriyet qanunlarınıñ milli ve dini
huquqlarıdan faydalanış maqsadıyla başlangan. Türkistannıñ bir poçmagında
batlagan bu inqılab, bomba zerbesiniñ teraqqisideñ ani ve Türkistannıñ her tarafını
qaplagan. Ama acibdir, ki bu inqılabnıñ maqsadı memleketniñ Cenub ve Cenub Şarqi
taraflarıda mana ve maqsadını özgerib ketken, yani Khotanda “Celaletülmelik” tayin
etmekle Padışahlıq qurulub, Kaşgarda Khoca Niyaz Hacını Cumhur reisi belgileb
“Cumhuriyet” qurulgan. Halbu ki inqılabnıñ ta başıda Urumçi ge küçi kafi kelmegen
inqılabçılar fırsatcı Dunganlarnı çaqırıb qoyub, olarnıñ vade ge vefasızlıgı ve İslami
hareketde müslümanlıqqa togru kelmegen işleri yüziden arada ikhtiaf çıqıb, az künde
bir birlerige düşman bolganlar ve bu nazik fırsatdan faydalañan Urumçi hükümeti
vekiller qoymaq suretiyle yerli Türk inqılabçılarnı öz tarafiga alabilgen idi. Ciñ şurin
niñ qaçırılışı ve “Şiñ Şi Sai”niñ Nankin nezdinde teşebbüsde bulunub özini “Doben”
(Umumi Harbi İdare Başlıgı bolub Khıtaylarda bir rütbedir) qılışı tob plandan
khabarsiz saf dillerni inantırışga kafi kelgenden başqa, aynı zamanda, qankhor ve
vahşi tabiatlı Dunganlarnıñ cefasıdan qurtulmaq üçün bir çare idi. Başlangıçda çeksiz
bir huquqnı oylagan inqılabçılar, öz başlıqları Khoca Niyaz Hacı nı “Şiñ Doben”
tarafıdan “Nencañ Buvi ZuñSiling” lik “Cenubi Şarqi Türkistan Muhafız Yüksek
Generalligi” rütbesige nailac razı bolganlar. Mene şu vaqitde Khoca Niyaz Hacı
Kaşgarda qurulgan Cumhuriyetge Reis tayin etilgen idi. Ne bir tarafdan “Siling” lik
rütbesini, ikinçi tamandan müstaqil bir cumhuriyetniñ Reisligi ünvanını taşıgan
Khoca Niyaz Hacı ve ne de onu Cumhur reisi olaraq belgilegen Kaşgar hükümeti bir
birige zıd bu iki hareketniñ qanday bir neticege barıb tokhtalacagını tüşüne
*
Yaş Türkistan,Ginvar 1938, San 98, Sayfa 28-31.
699
almadılar. Ama “Buvi ZuñSiling” deb saylagan “Şiñ Doben” hamme nerse ge vaqıf
bolub, bütün işini bilib yürütmekde idi. Derhal şunı hem qayd etmek lazımdır, ki
inqılabnıñ ta başında Yaponya uruşınden qaçqan Khıtay askerlerini Savet Rusya
Şarqi Türkistanga kiritib qoygan ve Rusyadan ötüb bu topraqlarda yaşamaqda bolgan
Aq Ruslarnı hem qurallandırıb “Şiñ Doben” küçiniñ mükemmel bolişiga maddi
yardamını körsetken idi. Savet Rusya yalgız bunuñ ile gine qalmasdan, Çoguçek
tarafıdagıDungan isyanını basdırmaq bahanesiyle, Cungarya ga “Tarbagatayski
Etret” (Makhsus Tarbagatay Ordusi) ni kiritken idi. Yani başqa çaraq qılıb
ayıtkende, Şarqi Türkistannıñ Cenub vilayetlerinde öz ara ikhtilaf ve mukhtelif
hükümet quruş hevesleri ve Dungan – Türk mücadelesi devam etib, mahalli ve
muvaqqat idareni kurub bir munça khudrai nadan adamlar tarafıdan “Toluq
Müstaqil” devlet khülyası yaşalır iken, Şimalda yıllardan biri hazırlañan siyasetniñ
bütün temel ve negizleri qurulmaqda idi!...
*
* *
Şimaltarafından menhezmen qaçıb kelib talan – bulan qatliam ve keyfi idare ile
bir müddet Kaşgarda, Yarkend ve Khotanda hükümran bolgan Dunganlar ve olarnıñ
başlıgı Ma CuñYing Gasiliñ Urumçiden muttefiqen kelmekde bolgan yerli Türk
askerlerige Kaşgar ve Yarkendni terk etib, yalgız Khotanda (Qargalıqdan itibaren)
qalmaq üzere Dunganlar çikeldiler ve Ma CuñYing acib bir khayal ile Rusyaga
keçdi. Şimalden maglub bolub qaçqan Dunganlar Kaşgardagı Cumhuriyet
hükümetini, Khotandagı Meliklik devletini tügetken idiler.
Ma Zhoñ-yiñ Rusyaga ketkenden keyin Ma Kho Sen Sicañ askerlerini idare etib
Khotanda qaldı. Ma CuñYingden khat kelib turdı. Ma Kho Sen adamlarını yubarıb
körüşdi.
(Devamı bar)
Taci Ahmed.
701
Khoca Niyaz Hacı Urumçi de Liu Cuvşige orunbasar boldı. Liu burungu
Khıtaylardan oni Doben heykel qılıb “Cuvşi” ünvanını berib qoyub qoydı. (Savetler
İttifaqı Reisi cumhurı Mujik Kalinin ge okhşaş. “Cuvşi”lik Mülki Vali umumilik
mensebidir; mesela Jin Cuvşi, Ciñ Şurinniñ mensebi idi. Bunga hükümet başlıgı
demek hem bolur. Bu Urumçide gi umumi vilayet heyet idaresige yani Siñ Ciñ
Fucuvşi ga riyaset etedir).
“Sicañ”lıq rütbesiyle Mahmud Muhiti ni 6 nçı atlıq yerli Türk askerleri ile
Kaşgarda yerleştirdi. Altınçıga (Yani Sicañlıqqa) qaraşlı tört ten asker bar idi.
Bularga yeñiden bir nerse berilmedi. Olar özleriniñ uruşlarıda qolga tüşürgen ve o
zaman algan quralları bilen turdılar. Bazı vilayetlerde yerli Türklerden Vali, Hakim
(Dotey, Sencan) tayin etildi. Mektebler açılsın deyildi. Gazitalar tesis etildi…
hammesi güzel, yakhşı idi… 12.4.33 de qurulgan Urumçi hükümetiniñ on tört
“Millet” den ibaret deb atagan bu Şarqi Türkistan ülkeside yürütgen ve Kaşgarga atf
etken siyaseti hükümet ve sükünet noqtasıdan inqılabdan harib çıqqanlarga,
Dunganlardan bizar bolub bihal qalgan khalqqa ilk nazarda biraz cazib hem
köründi… ama mesele işniñ iç yüzide idi. Bu, kelişi güzel qurulub qalgan hükümet
“Dahi” Şiñ Dobenniñ iddaakar eseri emes idi. İpniñ uçi başqa tarafda ve perde
arqasıda başqalar bar idi. “Qara köz” oynadı, biz külüb alqışladıq… ama aqıbet
bizge köb bahaga mal boldı…
Mahmud Muhiti dirayetlik adam idi. Onuñ yüregi saf, vatan muhabbeti, din ve
millet sevgisi ziyade bolganıdan, qolıdagı askerni saqlab, talim
khususundagıerkinlikden faydalanıb, muvasa yolını tutub turdı. Çünki o siyasetniñ
menhus tarafını, zararlık noqtasını bilib qaldı. Biçare Fucuvşi (Orunbasar) o yerlerde
emes idi. Sicannıñ sırga vaqıf bolganını, binaenaleyh ammeniñ sevgi ve saygısını
*
Yaş Türkistan,Febral 1938, San 99, Sayfa 28-31.
702
özige celb ve cezb etken bu adamnıñ künnüñ biride özleri üçün zararlı boluşini
tüşünüb Urumçi hükümetleri (Çünkü yalgız Urumçi emes de onuñçün, “Mazlum”
Milletlerniñ hamisi Rusya Savet Hükümeti ile Urumçi bu ülkeni birlikde idare
etedirler) Sicañnı nazardan qaçırmasdan, cezeri siyaset taqib etişke başladılar. Sicañ
bunuñ da farqına bardı, añladı. O khalqıga ve yurtıga ziyade hürmet etkeniden ve
açıganıdan tınçlıq bilen, eñ sevdigi bala – çaqalarını hem taşlab, hudud hariciga
çıqdı. Öz rahatı üçün emes, inqılabda maqsadıga yetişealmaganı, köñüldegidek iş ve
khıdmet qılalmaganı üçün ileride yurt ve milletimge faide yetkizermi ekenmen degen
ümidi bilen kharicga çıqdı. Askerlerge tavsiyesi: “Siz yine evvelgisideñ öz
yerleriñizde turıñ, Allah qısmet qılsa yaqında körüşürmiz; din, millet ve vatan
sevgisini yüregiñizden çıqarmañ!” den ibaret idi.
Bu kün artıq ne Khotanda ve ne diger yerde müteşekkil bir quvvet qaldı. Dungan
(36 nçı Sicañlıq) tügedi. Her taraf kamilen Urumçi hükümeti namı astıda bir idarege
taabidir. Elhal eñ keyingi khabarda Khotannıñ Qarangı taq degen yerleri de Türk
askerleriniñ qalıqlarıdan Dunganlarnıñ de qaçıb qalganlarıdan ibaret bir miqdar
qurallı küçniñ can saqlab turganlıgı añlaşılmaqda bolsa hem, maalesef hem
müşküldür hem tehlikelidir. Demek Dunganlarnıñ eñ keyinği zerbesi, nuhuseti ve
zarari inqılab faciasınıñ bir haylevi şekilde tugeşige sebeb desek boladır. Şarqi
Türkistan tarikhiniñ her bir inqılabında bu nahis simanı körüş ve her biride yolda
tiken bolganını oquş mümkündür. Sicañ Mahmud Muhiti uruşdan fayda çıqışını
bilseydi, özi öz askerleri bilen birge turub uruşur idi. O kişi bilir idi, ki uruşsa
Urumçiniñ qorqaq tört – beşmıñ Khıtay askeri bilen emes, togrudan togru Mosqva ile
uruşur idi. Mene şunuñ üçün beyhude khalqnı viran qılmaqdan tartındı. Öz yurtı
bolmagan menfaatperest Dungan“Ölse Türk ölür” deb yançu gini toldurub, qan,
ölüm, veyrançılıq içide ülkeni taşlab, hatta öz yaqınlarınıda taşlab qaçdı. Türkistanga
yalangaç çıqqan Dunganlarnıñ alıb kelgen altunları ve qıymetli eşyaları Hindistanda,
qısmen her kimniñqolıda ve özleriniñ yanıda khulasa perakende bolub ketdi. Yurtda
şu keyingi inqılab neticeside yine neçe adamlar Urumçi hükümeti tarafıdan şübhe
astıda qaldı ve zulüm, terör siyasetiniñ yine de uygayışıga sebeb teşkil etdi.
Taci Ahmed.
704
*
Yaş Türkistan,Febral 1938, San 99, Sayfa 32-36.
705
1- Piçanda Ciñ Şurin ve Şeñ Si Sey tarafından bolgan qatliamda üç mıñden artıq
günahsız ölüb, khalq talanga uçradı Mehmed Niyaz Damolla, Kebir Akhunum,
Mahmud Qari lerdeñ fazla adamlar da şu öldürülgenler qatarındadırlar.
5- Bizniñyerlik Türklerden Urumçi tarafda soguş qılu üçün toplangan 5000 den
artıq askerniñ khatun ve balalarını qırıb taşlab, olarga qaraşlı öylerge ot qoyub
yubardılar.
10- Büyük bahadırımız Cenral İsmail Baynı Aqsu da hile ve yaman niyet bilen
öldürdiler.
12- Büyük pehlivan Gazi Şah Mansur ile Nur Ahmed Cenabları başlıq bolgan
aziz mücahidlerni tartınmasdan Kaşgarda oqlarga nişan qılıb oynagan da şu
Dunganlardır.
13- Kaşgardagı aziz Müslümanlardan 3000 den artıq adamnı öldürüb, şehirni
talagan ve khatun - qızlarnıñ namusini berbad qılgan da işbu Dunganlardır.
15- Khotanga qaraşlı Tevekkül, İslam abad, Qarañı tag degenyerlerde tirikçilik
qıluçi khalqnıñ, Dunganlarnıñ hareketinden narazılıq bildirgenligi 10 000 den artıq
kişiniñ öldürülüşige, üyleriniñ yaqılışıga ve mal – mülkleriniñ müsaderesige sebeb
bolmuşdur.
17- Khotan khalqınıñ altun – kümüşleri alıngan. Olarnıñ başqa türlü malları da
tugemekde dir. Çünkü khalq üç yıldan biri khain Dunganlarnıñ askerlerine baqıb,
bütün bar – yogundan ayrılıb khane viran bolgan.
18- Qumul ve Tiyan Şan Tagınıñ Şimal ve Cenub tarafların şehir ve dalalarda
Dunganlarqolıda ölgen, khane viran bolgan adamlarnıñ hesabı yoqdur.
Dunganlar Qumul, Turfan taraflarıda iki yüz miliyonlab keñ pul çıqarıb taratdılar.
Bu pullarnı almagan ve bundan narazılıq bildirgenlerni qıynab öldürdiler. Kaşgarga
kelib 500 milyondan artıq kagıd pul çıqarıb, altun – kümüşlerni yıgıb aldılar.
Khotanda üç yıl içinde çıqargan kagad pullarınıñ hesabı yoq. Bu zalim Dunganlar her
tarafda topalan qılıb, khalqnı zorlab, onuñ hesabsız altun – kümüşlerini alıb, öz
yanlarıga saldılar. Qumul, Turfan, Qara şehir, Korla, Aqsu, Kaşgar, Yarkend, Khotan
taraflarda khalqqa alban salıb zorluq bilen altun – kümüşlerni toplab aldılar.
Dunganlar qarşısında birlikler at minalmay, yakhşı kiyimlerini kiyalmay qaldılar. Bu
Dunganlar Şarqi Türkistan khalqınıñ servetini, altun – kümüşlerini atlarga, tevelerge
artıb taşqarıga alıb ketdiler. Bir qısmını öz adamlarını Hacge yolga salmaq bahanesi
ile Hindistanga çıqarıb, kharici banqalarga qoydılar. Bizler bolsaq
alemdenkhabarsizligimizden ve nadanlıgımızdan bu Dunganlar ile birlikde
yurtmuzni qutqarıb alamız dab, olardañ yaman itlerni baqıb, khalqmız ve
yurtmuznuñ felaketige sebebçi bolduq. Bu savıq tecrübeler neticeside dost –
düşmannı ayırıb, köb hasret ve nedamet çikdik. Ve yine çekmekdemiz. Artıq
başımızdan ötken tecrübelerden ibret alıb, bundan soñ yatlarnıñ yaglama
yalganlarıga berilmey, yurtmuznuñqurtuluşı yolunda öz küçmizge tayanıb, sarsılmas
iman ve niyet bilen devam eteylik.
QURTULUŞ MÜCADELEÇİLERİ*
*
Yaş Türkistan,Febral 1938, San 99, Sayfa 36-38.
709
muvasanıñda bir haddi bolur. Khususen bundag bir hareket Şarqi Türkistannıñ
Cenubunda başlangan keyinği çıqışlarga togru keltirilib qılıngan bolsaydı, ihtimal
maqsadlarga erişilir idi.
Emin Vahidi.
710
Asırlardan beri Khıtay mezalimi astında ezilgen biz Şarqi Türkistan Türkleri
Khıtaynıñ istibdadıga çideyalmay, mundan beş yıl ilgeri Qumul ve Turfandan
qozgalan yasadıq. Bu qozgalan bir inqılab şeklide az müddet içide Türkistannıñ her
tarafıga yayıldı. Bu qozgalan Khıtaylarnıñ cefa ve zulmige çideyalmaganlıqdan
bolgan idi. Qan töküşden ilgeri lazım ve zarur bolgan gaye belgilenmegen idi. Bu
aççıg haqiqatni itiraf etmek lazımdır. inqılab muayyen bir gaye ile başlanmaganıdan,
inqılab çagı amme türlü tuygu arqasından irgeşib, hadiselerniñ algan şeklige mutia
boldı. Uzun yıllar sürgen esaret devri milli şuur ve milli gayemizni bozub, bizni
felaketge sürüklemişdi.
Ammeniñ ruhiga uygun bir aqım devam etdi. Bu İslami hareket idi. Bunuñ
neticeside “Müslüman biraderlerimiz” debDunganlarnıñ işke aralaşmagıga müsaade
etildi. Bularnıñ aralaşmagı ile Şarqi Türkistan meselesinde gi maqsadlarda ayrılıq
boldı. Bazılarımız istiqlal deb köterilgenmiz halde, yine bazılarımız mukhtariyet,
bazı birlerimiz de hükümetniñ zalim memurları özgertilse Khıtay Cumhuriyetiniñ bir
cüzi bolub yaşaymız degen fikirge birilib, bir qısmımızda müstaqil bir khanlıq
vücudga kiltirişke hareket etdik. Dunganlarnıñ gayesini bilib bolmaydı. Çünkü olar
Kansudan çıqqandan ta akhirvaqıtgaça talavlar ile meşgul boldılar. Bularnıñ tili,
khatta, örfi Khıtay bolganlıqdan, özlerige zarar bolmaslıq şartıyla Khıtay tarafdarı
bolub körünür idiler.
İnqılab başlangandan biri ortaga çıqqan İslami hareket, İslami maqsadlar inqılab
başıda bolgan bazı zatlarımıznıñ şakhsi gaye ve menfaatleri arqasında künden künge
zayıflandı. Öz ara fırqaçılıq nizaları ve añlaşılmaslıqlar neticeside quvvet azaydı.
İnqılab evvelgi hararetini yoqatdı. Ondan khalq yavaş – yavaş bezdi.
*
Yaş Türkistan,Mart 1938, San 100, S. 18-24.
711
tesir eterlik halde idi. Düşmanlar fırsatnı ganimet bilib, uşbu zayıf haletmizde gah
tehdid, gah güzel vaadler, gah dostane insani teklifler bilen zihnimiz ge kirdiler.
Uzun yıllardan beri Şarqi Türkistanga köz tikib turgan Garb basqınçıları (Rus
Bolşevikleri) inqılabmızdan özi üçün kette ümidler kütdi. Togrudan togru yerlik
inqılabçılarnı qolga almaq istedi. Faqat bizniñ yolımızga inanmaganlıqdan, ikinçi bir
yol ile bizge hulul etdi. Mancuryalıq Şiñ Şi Saini qolga alıb, o vatansıznı dahi,
halaskar ünvanı ile diktatör qılıb tikleb qoydı. Yapon soguşida Rusyaga qaçıb ötken
Khıtaylarnı yeñiden qurallandırıb, Türkistangamıñleb – mıñleb kirgizdi. Khıtay Şiñ
Şi Sainiñ zahiri şiarı şu idi: Şarqi Türkistan Khıtay Cumhuriyetiniñ bir ülkesi, hazırgi
hükümet Yañ Ciñdegen Khıtaylardek Türkistannı öz mülki qılıb almaydır, “ Khıtay
Cumhuriyetiniñ Khıtaydagı beş millet(*)484 huquqda beraber” degen qanun esasige
muvafıq idare qıladır. O zaman inqılabda başçımız bolgan Khoca Niyaz Hacım Şiñ
Şi Sai ile bir muahede name imzaladı. Biz inqılabçılar o künden başlab Urumçiniñ
bir azası bolduq. Artıq inqılabçılardabir maqsad, bir gaye bolmas idi; yurtmuznuñ
şeraiti ne İslami hareket, ne milli çıqışga yol qoydı. Urumçiniñ agızda Nankinniñ bir
ülkesi, haqiqatde yasama Qızıl Ruslarga satılgan bir hükümet ekenligin bilirdik.
Dungan Cenralı Ma Cu Ying yine bir tarafdan Şiñ Şi Sai tamanıdan qısılıb
qalganlıgımızdan, khususen Ma Cu Ying niñ ammege qılgan zulmi bizni Şiñ Satqın
ile birleşmekke mecbur etkenidi. Ma Cu Ying qaçıb Kaşgarga kelib, o yerden
484
(*) Bundagi biş millet: Khıtay, Mancu, Tibet, Mogol ve Türk den ibaretdir.
712
Rusyaga çıqıb ketdi, askerleri Ma Kho Sen degen birige itaat qılıb Khotanga ötdi; o
yerde öziniñ hüneri bolgan talan ve qatl iamga devam etdi.
Urumçi hükümeti teşkil etken idi; Ruslarnıñ yardımıyla “Doben” (Vali) bolgan
Satqın Şiñ Şi Sai Liu deb bir qara cahil Khıtaynı “Cucşi” qılıb, onga hükümet
namıdan istegenini qıldırar idi. Khoca Niyaz Hacımnı“Cuvşi”ge orunbasar qılıb
belgilegen idi. Mahmud Muhitiniyerlik Türk askerlerige baş bolgan halide qoyub,
Kaşgar “Cin Yi Siling” orunbasarı qılıb Kaşgarda qoydı. Yolbars Bek ile Şerif Khan
Altay Qumulnuñ muhafazaçısı, Niyaz Bek Aqsunu muhafaza qıluvçi olaraq
belgilendiler. Artıq Türkistan inqılabı bitken boldı. Ruslar “İzilgen milletge yardım
etiş bizniñ vazifemizdir, sizge yardım etemiz; dinde hürriyet, milli inkişafda
serbestlik”deb oñaygene içimizge kire bildiler. “Doben” den başlab “Sicañ” gaça
bütün mühim orunlarga müşavir deb Rus Generalleri keltirildi. Rusyada terbiye
etilgen yerlik Türklerden memleketmizniñ her poçmagıga türlü bahaneler ile taraldı.
Urumçi hükümeti Kaşgarga nüfuz etkenden keyin yüziden biraz perdeni köterdi;
altı maddelik şiarını ilan etdi. O maddelerniñ biri Şurâlar hükümeti ile dostluqnı
saqlaş; yine bir maddesi on tört millet huquqda berber; üçünçisi cihangirlerge qarşı
713
turuş. Şûralar ile dost bolgandan keyin bu madde ge hacet yoq; belke zahiri
sayılgandır.
Khülasa Urumçi hükümetiniñ altı maddelik dahiyane şiarı ecib bir khalite idi.
Buni qabul etdik. Nime bolsa bolsun muvasa yolını tutduq. Bazen idare orunlarıdan
bazısınıñ muavinliqlerini yerli Türklerge berdi. Bunida artıqça körgen vicdansızlar
maalesef öz içimizden çıqdı. Zaten mesul orunlarda nime üçün yerli Türklerden
bolmadı degen suraqqa Khıtaylar: “Sizler oqumagan; evvel oquñlar, yetişiñler,
andan soñ mesul orunlarda bolursuzlar”deb cevab berir idiler.
Merkezimiz deb turganı halde hükümet Nankin ge talebe yubarışnı hem qabul
etmedi. Başqa taraflarga talebe yollaşga rukhsat qılmaslıq üçün şu sebebler
körsetilirdi: Bir memleketde iş qılır kişiler türlü memleketlerde oqusalar, her biri
öziniñ oqub kelgen memleketniñ usulini tatbiq etmek isteydir, şunuñ ile birleşe
almay öz ara niza qılışır. Nankinniñ bozuq idarede qalganlıgı iş başındagı adamlarnıñ
714
Bu qandag fikir? İlmi mi? Her halde bularnıñ bunday sözleri insannıñ her turuş,
tabiyatıga zorluq qılganı kibi insannıñ tüşünüşige, zihnige hem zorluq qıladır. Öz
içimizden de bunday sözlerni söylevçiler körülgen bolsa da, olar öz söziniñ nime
ifade eteturganını añlamay söylerler idi. Bizniñ münevver zümremiz Mahmud Muhiti
niñ yolbaşçılıgı ile mevcud mekteblerni taqviye etmek, bu mekteblerde imkan
dakhilinde yüksek gayelik, milli şuurluq kişiler hazırlamaq yolıga kirişdik. Khalq
Urumçi ge inanmas idi. Bir tarafdan Khıtaylarnıñ mecburi mektebleri eksi tesir
qaldırgan idi; onuñ üçün ammeniñ mektebge ragbeti yoq idi; mekteb revac tapmay
turar idi.
Mahmud Muhiti niñ isabetlik irşadı, khalq arasıda onga bolgan inanç, ikhlas
sayeside, daimi vaaz ve teşviq neticeside mekteb hevesi uygandı; ragbet artdı. Her
tarafda mektebler salındı; adeten khalq birbiri ile müsabaqa qılışıb, mektebler
köpeydi; talebeniñ miqdarı artdı.
Rusça, Khıtayça dek qıyın yat tilge salıb qoyuş, bularnı cebirleş, örkütüş talim –
terbiye baqımından togru emes idi. Bunı Urumçidegi efendiler tüşüne almadılar.
(Devamı bar)
Emin Vahidi.
Lahor Ganvar 1938
716
Resmi bildirişlerde iki yıl içinde Şarqi Türkistanda 120 mıñ balanıñ mekteblerge
tartılganlıgı yazılıb, bunuñ 90 mıñı Kaşgar vilayetinde idi. Bu mühim itirafnıñ özide
Mahmud Muhiti niñ khalq arasında büyük inanç ve muhabbetge ige bolganlıgını
körseter idi. Urumçi hükümeti bu mekteblerni öz mektebi hesablamaganıdan
hükümet hesabiga hiç qanday yardam bermesidi. Mekteblerni khalq öz masrafıyla
salıb, levazımatını da özi tedarik etib bergen idi. Mekteblerniñ muallim ve başqa
çıqımları ise khalq müesseseleri tarafından temin etilirdi. Öşür, zekat ve ianeler bu
mekteblerniñ devamı üçün sarf qılınırdı.
*
Yaş Türkistan,Aprel 1938, San 101, S. 52-55.
717
İnqılabmız yakhşı netice bermedi. Ama o bizge haqiqi hararetni berdi. “Tayaq
yimegunçe oyganmas” idik. Artıq oygandıq. Dost – düşmannı ayeraturgan bolduk.
İnqılab qurbansız bolmas idi. Biz hadden ziyade qurban berdik ve intiqam hissimiz
de ziyade boldı.
Biz öz yurtmuzni öz şerait ve öz barlıgmızga muvafıq bir şekilde idare ite turgan
bir hükümet isteymiz. Khalqmıznıñ ruhiga, tilegige muvafıq bolmagan mektebler,
idare, hükümet bizniñemesdir; cebridir, ceyildir. Milletniñ ruhiga tesir etmegen,
muhabetige istinad etmegen bütün o, bigane quruluşlar vaqitlidir, sahtadır, bizniñ
emesdir. Biz qaynagını milletden algan ve Türk ülkesiniñ öz ve bir gine milletige
tayañan bir quruluş isteymiz. Bunday bir quruluş özdir ve bizniñdir. Biz yasama
718
isim, sakhte on tört millet, yalgan şuarlar ve nihayet bizniñ ihtiyacımızga muvafıq
bolmagan quruluşnı, “Urumçi – Mosqva” – “Şiñ Doben – Stalin” şirketi idaresini
red itemiz ve nefret qılamız.
“Yaş Türkistan”nıñ soñ sanlarında (98 inçi sandan başlab) çıqqan Taci Ahmed,
Emin Vahidi ve Derdmen Efendilerniñ Şarqi Türkistan milli qurtuluş küreşi
haqqındagı yazıları soñ derece şayanı diqqatdir. Bu yazılar, bilkhassa Taci Ahmed ile
Emin Vahidi Efendilerniñ yazılarında ketirdikleri ayrım faktılar ve ya Şarqi
Türkistan milli qurtuluş küreşinden ayrım hadise ve sahneler üstünde ki tahlilleri ile
emes, bu hareketniñ başlanuvi, devamı, cereyanı ve imdilik kelib turdıgi, daimi
olmadigini ümid etdigimiz fecii aqıbeti ile yaqından tanışlıqlarıyla çıqarmaq
istedikleri netice itibariyle mühimdir.
Bir küreş hareketi çıqqan çagda çıquvi muhtemel takhribat ve birilüvi muhtemel
qurbanlar üstünde oylab turub da bolmaydır. Suvga atılgan bir kişi qüröq çequni
oylamaganı kibi milli qurtuluş küreşine atılgan bir millet de hürriyet ve istiqlalniñ
servet ve can qurbanı bermeyçe alınabilüvini de oylay almaydır.
Milli erk ve milli istiqlal – bu yolda qurban tüşken insanlar cesedinden yarangan
taglarnı aşadır, o, khalqnıñ eñ güzide qahraman ogulları qanı bilen sugarılıb
kögeredir. Onuñçün de milli istiqlal küreşine maddi, takhniki ve manevi hazırlıqlarnı
körüb muvaffaqiyet üçün soñ derecede kerekli bolgan içki ve tışqı şeraitni örgenib
hazırlaşma suretiyle başlamalıdır. Mene şu baqımdan da Taci Ahmed ve Emin
Vahidi maqalaleri soñ derecede qıymetli sanaladır. Onlar küreş qurbanları üstünde
köb uzun tokhtamasdan oquvçınıñ nazarı diqqatini küreşniñ qanday şerait içinde
başlanıb cereyan etdigini tartadırlar; bu suretle Şarqi Türkistan milli qurtuluş
küreşiniñ uçrab qaldıgı fecaat sebebini köz önünde canlandıradırlar.
*
Yaş Türkistan,May 1938, San 102, S. 2-6.
720
Bu ise tarikhde misali uçratılmagan ve uçratıluvı qıyın bolgan bir hadisedir. Tabii
bu vaziyetde başlangan inqılabnıñ yakhşı bir neticege alıb baruvini kütübde bolmas
idi.
Açıq körünüb turadır, ki küreş kerekli hazırlıq körülmey başlangan idi. Bir
program tüzü ve başlab yürüçi bir merkez yaratu meselesi küreş başlanıb ketgende,
tartışmanıñ qızgın çaglarındagıne tüşünüle başladı ve müttefiqler qıdırıldı.
qarşı pogromı (qırgını) bolub çıqdı. Siyasi küreşniñ mahiyetini añlamay, onı dini
aqideler bilen qatıştırıb yubarudan kelib çıqqan bu facia bilkhassa Emin Vahidi
Efendi maqalasınden açıq körünmekdedir.
Siyasi küreş siyasi hazırlıq ve muasır siyasi turmuş ve küreş şeraiti üstünde bilgi
taleb etedir. Bunlar ise birden bire elde etilecek nerseler emesdir. Bunuñ üçün
hazırlanış kerekdir, milli mekteb lazımdır. Kelecek milli hareket qadrosını yetiştirüv
oçagı, milli mekteb quruvkerekligini Şarqi Türkistan milli qurtuluş hareketi başlugı
Mahmud Muhiti Efendi hareket içinde yürüb bütün keñligi bilen añlab algan. Faqat
yazıq, ki bir qader keç qalındı. Bizniñ biraderler, Türkler bu fikirge kelgünçe Rus –
Khıtay – Dungan ittifaqı işini işleb qoydu. Şarqi Türkistan sözde Khıtay, haqiqatde
Rus qolına tüşüb qaldı. “Müslüman qardeşler” – Dungan Generalleri Ma – Ho –
Ying ve Ma – Cu – Sen ise, eñ soñalıngankhabarlarga köre, Rus – Khıtay khocainleri
tarafından “Qansu” ülkesine Yaponlarga qarşı küreşke yubarılganlar. Her nerseni
şakhsi menfaatleri cihetinden körüçi kişiler bunlarnı belki de imdi Tañrı tarafından
yubarılgan tabii müttefiqler deb sanab, körsetib de yürgenlerdir.
Şarqi Türkistan Türkleri milli qurtuluş küreşi agır manıa ga uçurab qaldı. Tabii
ölmedi, tokhtatıldıgine. Onuñ bu halga uçuravi Taci Ahmed ve Emin Vahidi
Beklerniñmaqalalerinde bütün tirenligi bilen körünüb turgan yuqarıda işare etdigimiz
sebeblerdendir. Egerde Taci Ahmed ve Emin Vahidi Efendilerniñmaqalalerindegi
körüşleri, bütün khalqnıñ bolmasada, başlab yürüçi münevver tabaqanıñ fikri
bolalgan bolsa Şarqi Türkistan qurtuluş hareketi dersleriniñ izsiz keçmedigini söyley
alamız.
722
Yakhşı hazırlıq körüb saglam negizde qurulgan mefkurevi yol başçılıq merkezi
yaratıb, işlegen program tüzüb ülgürmey başlangan küreşden müsbet bir netice kütüb
bolmaydır.
Tañrıga inanıñ, dinde mehkem boluñ ve onga hürmet itiñ, bütün müslümanlarnı
dini birader deb sanañ. Faqat siz bunuñla Müslüman biraderleriñizni her zaman
siyasi küreşde de Tañrı bergen müttefiqleriñiz bolur deb oylab aldanmañ.
Maarif, bilgi, yakhşı siyasi ve tekhniki hazırlıqnıñ gine bukünki şeraitdegi küreşde
muvaffaqiyetge ve tiledigimiz milli istiqlal ve hürriyetge ilete alacagını bir kerelik
bilib alıb inançla o yolda imtilişmiz kerekdir.
Bukün yurtmuz Türkistannıñ her iki, Şarqi ve garbi qısmınıñ muqadderatı bir
şekilge kirib qaldı. Qarşımızda umumi düşman – Rus emperyalizmi turadır. Biz Şarqi
ve Garbi Türkistanlılar beraber yürümelimiz. Hem yüremiz. Bu birleşken
urunuşlarımız, hamlelerimizlegine qurtuluş quyaşını köre alır ve ulug yurtmuz büyük
Türkistan devletini yarata alacaqmız.
Başlangıç
Şarqi Türkistan hadiselerini diyerlik bütün Türk – İslamlar çoqur alaqa ile taqib
etdiler. Faqat olarnıñ Şarqi Türkistanga ameli mezahuratı körülmedi. Şarqi Türkistan
öz başına yalgız çırpındı, ugraşdı. Layıga batqan kişideñher hareketi biraz yine
boguluşıga sebeb boldı. Eñ nihayet bukünki aqıbetge uçuradı!...
*
Yaş Türkistan,May 1938, San 102, S. 6-16.
724
Şarqi Türkistanda bolub ötken vaqalarnıñ ibretamiz bir qıymeti bardır. Çünkü bu
ülkede başlangan inqılab bütünley İslami ruhda bolub, başlanış ve devamı
müddetinçe de dakhili mücadele isiz ki, iki İslam khalqı ortasıda bolgandır.
Tabii biz bu yerde oquvçılarımızga inqılabnıñ toluq tarikhini arz etmek vaadide
emesmiz. Onı öz ehline bıraqmaqçımız. Hatta bu kiçik musahebemizde bazı bir
vaqalarnıñ tahlil ve tefsirini hem oquvçılarnıñ özlerige terk itemiz. Bir mecmua
sahifesidegi yazuda toluq izahat tabii imkansızdır.
Çin ile Türkler arasıda bolgan daimi ve tarikhi küreşniñ başlanışı köb eskidir.
Çinniñburungu payitakhtı Pekinni yasagan Türklerdir(*)485. Çin memleketini tamam
İslam itib, Tac ve takhtıga ige bolgan Türkler idi. Niçe defalar galib ve maglub bolub
yaşab kelgen bu qoşnu ülke bilen keyingi quvvetsiz zamanlarıda başlagan
mücadelege hem üç – tört asır bolub qaldı. Çinliler Şarqi Türkistan çigeralarını aşıb
memleketniñ bazı bir yerlerini işgal ite başladılar. 18 inçi asırnıñ soñlarıda khili
ilgerilegen bu işgal 1877 de Yaqub Bek Bedevlet hükümetiniñ imhası ile
tamamlandı. Çinler memur sıfatıda ve gayet az bolganlarıdan yerlik khalqdan daimi
vekhamet içinde idiler. Bir tarafdan askeri quvvet, cebir, şiddetişletib, ikinçi tarafdan
khalqnıñ maneviyatını yoqatmaq ve bir neçe kişiniñ fikren bir araga kilalmaslıgını
temin üçün nifaq tokhumini ekib kıldılar. Bu tarikhlerde Garbi Türkistanda khili
urnaşıb algan Rusya iştihası artıb Şarqi Türkistannı hem qolga kiritiş üçün tedbir
körmekde idi. Yaqub Beg Bedevlet hükümeti sükutetkende Ruslar Şarqi
Türkistannıñ Şimal qısmıda “Çoguçek” ve “İli” vilayetlerini asker kiriterek istila
etdiler. Keyin Çin bilen qılgan bir muahede mucibince diger menfaatler muqabilide
bu vilayetler qaytadan Çinge qaytarıldı (1881 de). Faqat bunıñla Şarqi Türkistanga
ige boluş khayali Ruslarnıñ yüreginden çıqıb kitmedi. Belki vaqtinçe bir emanet
telqin etkenboldılar.
Şarqi Türkistan Şimalde Altay tagları ile imdilik Rusyaga qaraşlı Sibiryadan
ayrılıb, Garbda yine şu tag ve Tiyan Şan tagları ile Garbi Türkistangayetişedir. Garb
cenubi qısmıda Alay, Pamir tagları onı Garbi Türkistan ile birleştiredir. Cenub
tarafida Hindikuş tagları, Qara qurum tagları çegere bolub, Hindistan, Tibet ve
Afganistan devletleri bardır. Şarqda Gobi çölü, Qansu vilayeti ile Çin bilen
çegerelenedir. Bu hududlar içindegi saha taqriben Fransa ile Almanya qadar büyük
bir qıta bolub, ülkeniñ Cenubindegi meşhur “Taqlamkan” çölü khili büyük yerni
işgal etedir. Bu eski Türk ülkesiniñ eski Türk eserleri, kömülüb qalgan şehirleri
daima özige hafriyat heyetleri celb etmekde, tarikhi, ilmi, medeni tekşirüvlerge sahne
bolmaqdadır.
485
(*) “Pekin”niñ buruñu ismi Khan Balıq bolub, şehir Qubilay Khan tarafından qurulmuş ve bu
yerge Uygur alimleri kiltirilerek bilim ve fikir merkezi haline qoyulmuşdi.
726
Bu büyük ülkede nüfus tıgızlıgı, isiz ki, tarikhi vaqalar neticesinde azaygandır.
Bunda imdigeçe khalq sanagı ötkezilmegen. Nüfusi muhaqqaq sekiz milyonnı aşar
deb oylanadır. Bu ülkeniñ ahalisi bütünley Türk ve İslam bolub, bu Türklerniñ
tarikhi ismi “Uygur” dur. Onuñ üçün Şarqi Türkistan Türklerige “Uygur
Türkleri”demek haqiqi ismiyle khitab etmekdemekdir. Hatta Türk urugları arasıda
medeni ve muntazam bir şekilde harf tüzgen şu Uygurlardır. Şunida derhal qayd
etmek lazımki “Uygur” lafzını Oruslar tarafından berilgen yasama, taqma bir isim
deb nefret etüvçiler de bardır. Halbu ki bu togru emes. “Türk” degen lafıznı “Cahil”,
yakhud “Özbek” sözini “Sade dil”degen manada tefsir etib, bu sözlerden
nefretleñenler de artıq haqiqatni añlab qaldılar.
Şarqi Türkistanda yaşagan khalqdan bahs etkende bir de din itibariyle Müslüman
faqat til, örf ve adetleri ile tamamen Çin körünüşünde bolgan “Dungan – Çin
486
Çin hükümeti Türkistaña Khıtay muhacirleri kiltirib ornaştırmaqçı idi. Hatta hazırgi
hükümetniñ“Go Min Dañ” fırqası ve onuñ muessi sosyalist Sun Yat Sen de bu fikirde idi.
727
Çin Taç ve takhtıga ige bolgan “Mancu” khanedanınıñ soñ padişahı “Şiven Tong”
iki yıl hükümranlıq qılıb, Çin inqılabı neticeside 1911 de süqut etdi. Uzun yıllar,
asırlardan biri Khanlıq, Khaqanlıq ile idare etilib kelgen Çin ülkesi bu tarikhden
başlab “Cumhuriyet” şeklide idare etilmekçi boladır.
İmparatorluq çagıda, esaret astıga tüşkenden beri yüzi külmegen yerlik khalq haq
ve adaletniñ nime ikenin bilmegen zalim, müstebit ve rüşvetkhor memurlar tarafıdan
tartqan bu cehennemi turmuşınıñ Cumhuriyet idaresi neticeside bir az özgere
turganın ümid etken idi. Bilim, maarif memleketniñ imar ve abdanlıgı, yol, ticaret,
728
khalqnıñ refah ve selameti nazarı itibarige alınır deb oylagan idi… Heyhat!... Khalq
nafile intizarda qaldı. Ümid etken nerseleri bolmadı.
Eski devirdegi yani imparatorluq çagıdagı yaşaşnı tasvir etiş qıyın. Eski
tarikhlerde uqulgan engizisyon mezalimi, Roma fehabii khülasa Eski zaman ve Orta
zaman ahvali Şarqi Türkistanda aynen tatbiq etilgen. Türkistanga yubarılgan Vali
umumige Türkistan ülkesi satılıb, ondan muayyen meblag alıngan, bu Valiniñ bütün
fikri, derdi pul tapış bolgan. Türkistan Vali umumileri kiçik Valiler ve şehirge
belgilengenHakimler ve başqa memurlar arqalı khalqdan pul toplagan, ahalini
qıynab, urub, hatta öldürüb pul toplaganlar. Khalqnıñşikayetleri ve haqlıq estanesi
merkez Pekinge yetişmegen. Halbu ki bu Vali merkezge hediyeler yubarıb, öziniñ
tacsız hükümdarlıgını uzatdırıb, zulüm ve qıynavlarını devam etdirgen.
Şayed hakim qatarlıq bir memur yanıga Müslüman Uygurlardan tayin etmekçi
bolsalar, yake teşkil etilgen askerler qatarıga almaqçı bolsalar, İslam ve Türk
terbiyesiden mahrum Qumarbaz, afyonçi kibi akhlaqsız kişilerni izleb, olarga iş birer
idiler. Kiçik ve arzımayturgañine üçün bütün yeriden ve nerseden de qıymetlik
balasıdan ayrılgan, bütün ömri zindanda ötüb ketken yakhud közi kör qılınıb yaruqlıq
dünyadan mahrum etilgen kişiler Şarqi Türkistan Türkleri arasıda köb uçratıladır!
729
Her şehirde mekteb açılıb, atasıdan zorlab alıngan balalarga Çinçe isim birilib,
Çin terbiyesige kiritib, olarnı bütünley Çinleştirirdiler. Mekteblerniñ bütün çıqımları
khalq üstige yükletilirdi. Her tarafdagı Çin memurları misyonerlik vazifesini
qılmaqçı bolub, yaş balalarnı cebri suretde Çinleştirmek isteridiler.
Qara tarikhniñ bu fecii ve gayrı insani künlerini şunday ötkezgen İslam Türk
tuganlarımız ırqi necabetlerini ve dini salabetlerini yoqatmadılar. Agır tazyiqatga
ragmen Çin hükümetiniñ türlü yaramas hareketlerige qarşı turdılar. Öldiler. Faqat
emel ve gayretleriden qaytmadılar!...
Khalq şu qadar gafil tutulgan idi ki, o tışda bolgan vaqoatdan gine emes, hatta
Khıtaydagı ahvalatdan da khabarsız idi. Hac ve ticaret bahanesi ile Hindistan, içki
Khıtay ve Rusyaga çıqqan kişiler az – köb közi açılıb, dünya ahvalatıdan malumat
almaqqa başlagan bolganlıqdan, qozgalanlar hem bularnıñ tesiri ile ber qadar şuuri
ve muntazam halga kelib, yeñileşmek hareketleri hem bu kişiler tamanidan alga
sürülür idi. Türkistanda merkezi Khıtayda khaqan idaresi yerige cumhuriyet
qurulganını bu münevver tabaqa khalqqa yaşırın oquta başladı. Bu khususda khalqnı
tenvir etib bazı bir hareketler qılmaq khayali ta o zamanlar öz ara söyleşile başlandı.
Türkistanda hem bu cumhuri idareniñ bazı bir tesirleri bolur ümidi hem şu ahali
tabaqası arasıda ziyade intişar itmişdi. Hükümet memurları khalqqa özleri hem
insiyet payda ete almagan cumhuriyet idaresi haqqıda togru malumat bermesler idi.
Onuñ haq, huquq, adalet, müsavat kibi sözde gine bolgan şiarlarnı ilandan hem
tartınar ve yaşırırlardı. Tınçlıq ve itaatliq bolub olturuşni tavsiye qılıb, cumhuriyet –
khaqanga sadaqat deb añlatırlardı. Bu sıralarda, 1912 de, Qumulda (Qansu hududida,
Şarqi Türkistan ile Nankin yolı üstide mühim bir yer. “Hami” Qumulda Khıtay
şehridir. Bu taglıq araziniñ khalqı. Soguşçan Uygurlardır). “Timur Khalife” isyanı
boldı. Şu çaglarda Urumçide Muvaqqat Cañ Cuñ (Askeri Vali Umumi) Yank Zen Şiñ
namida bir Khıtay idi. Bu, Qumuldagımezkur qozgalannı basdırıb, özini merkez
hükümetden asıl Cank Cunk belgilenişi üçün khalqnı mecburi müraacat etdiredir.
730
Nihayet merkez (O zaman merkez Pekin idi) Yank Zen Şiñni Vali umumi
etibbelgileydir.
İçki Khıtayda cumhuriyet bilen birge umumi qarışıqlıq başlaydır. Bir vilayet
ikinçi vilayet bilen uruşub, dakhili isyan ve itişaş bilen meşgul merkezi hükümet
Şarqi Türkistan ahvalini bütünley ihmal etedir. Zaten bütün idareni öz qolıda tutqan
Vali umumi öz bilgeniçe khalqnı ezüvge başlaydır. Merkezniñ Urumçi ile alaqası
zayıflanadır. Şarqi Türkistannıñ Merkezi Urumçide Yank Zen Şiñ“Yañ Cañ Cuñ”
namı bilen yine de hakimi mutlaq bir hükümdar dagdagsıyla işke başlaydır. Bolşevik
tacsız hükümdar Çin cumhuriyet hükümetiniñ bir vilayeti Umumi Valisi ekenini
khatırıga hem keltirmesden hem işlerge kirişedir. Aynı tarikhde yani 1912 de
Türkistannıñ Garb qısmıda, “İli” vilayetige qaraşlı “Küre”de cumhuriyet tarafdarı
sosyalist Khıtaylardan, ve zahiri iddaalarga qaraganda, İslam Türk yerlik ahalige
tarafdar bolgan Yañ Zen Shiv (Yañ – Zen – Shiv) baş bolub bir isyan yasaladır. Bu
hem Yañ Cañ Cuñnuñ galebesi bilen tögeydir. Bu suretle Şarqi Türkistan dakhiliden
tınçıb algan Yañ Cañ Cuñ fevqalade ustalıq bilen dakhili idareni öz yolıga qoyub,
kharici siyaset bilen meşgul boladır. Bu Yañ siyasetiniñ mühimligi iqtisadi baqımdan
Rusyaga baglı bolgan Türkistannı tamamiyle Rus iqtisadı quçagına atışıdır. Onuñ sırf
öziniñ şakhsi menfaatini tüşünüb qılgan bu işiden Türkistan eñ qorqulu uçurumga
uçrab qaldı. Yañ ticaret işleride Rusyaga keñimkanberib, öz tarafıdan Qonsullar
qoyub işke kirişdi. Öz oglunu Şarqi Türkistannıñ Şimal hududlarıga yaqın, Rusyaga
qaraşlı Garbi Türkistannıñ“Semey” degen şehrige Qonsul qılıb belgileydir. Onuñ
Türk tüccarlarınıñ huququni himayeden ziyade öz atasınıñ Tenzinge yubaraturgan
malları üçün qaygıradır. Siyasetçi bolgan “Yañ Cañ Cuñ” gayrı Türk unsurlarnı
daima öz yanıga tartıb, olarga mansıb berib, olarnı özige tarafdar qılgan idi. Şarqi
Türkistannıñ münevver zümresi mekteb ve matbaa işlerige kirişmek istese, derhal
ustalıqla mani bolur idi. Köb hilekar bolgan bu Vali zamanıda Şarqi Türkistannıñ
Cenubida ve Turfanda yeñi usul mektebler açışga teşebbüs etiledir. Araga nifaq salıb,
Khıtayça müşterek mektebler açmaq meselesini ortaga qoyub, Müslüman balalarıga
“Kuñ – Zi” (Sinem)ge tapışnı teklif etedir. Türk – İslam ahali tabii bunga razı
bolmaydılar.
731
1928 inçi yılgaça Türkistannı keyif maişe bir usul ile idare etibkelgen Yañ Cañ
Cuñ Merkezi Khıtay bilen vilayetniñ rabıta ve alaqasını kisib, şu negizde iş esasını
qurdı ve Türkistannı iqtisaden tamamiyle Rusyaga baglab qoydı. Memleketni öz
bilgeniçe idare qılıb, talançılıq, cebir ve zulümni hadden taşqarıga çıqarıb yubargan
Yañ Cañ Cuñ 1928 inçi yılı Fen – Yuvan – Nan (Fen - Yuvan - Nan) marifetiyle
öldürüldi. Çinde cumhuriyet ilan etilgenige 17 yıl bolganı halde bu idare sisteminden
zerre qadar menfaat körmegen bayaqış Şarqi Türkistan talannıñ hazırlayturgan
tesadüfini kütüb turdı.
(Devamı bar)
Mecdeddin Ahmed.
Bombay Mart 1938
732
Yañ – Cañ – Cuñ nuñ meşum vücudini ortadan kötergen sosyalist Fen - Yuvan -
Nan tabii Cing – Şurin (Jiñ - Shurin) üçün dakhi tehlikelik sanalır idi. Onuñ üçün
“Merkez hükümetniñ Şarqi Türkistan vilayet hükümet reisi Yañ – Zen – Şeñ
Cenablarını öldürmek cüretini körsetken khain Fen tutulub idam etildi”. Bu
khıdmetige muqabil Çin merkez hükümeti Cing – Şurinni vilayet hükümet reisi qılıb
belgiledi. Biçare merkez Vali tayin etmekden başqa işge aralaşalmas idi. Çünkü
onuñdegeni qılınmas ve hükmü ötmes idi… zaten köb meselelerni merkez bilmes idi.
Yañ – Zen – Şeñ niñkeyingi künleride “Cañ – Cuñ”lik orni “Cuvşi – Vilayet
Hükümet Reisi” ünvanıga aylandı. Bu suretle Cing – Şurin hükümetde “Ciñ – Cuşi”
namı bilen orun işgal etdi. Bu menhus vücudnuñ riyaset maqamını işgal etişi de
qolıni qanga boyamaq (yani “Fen”ni öldürmek) suretiyle boldı. Onuñ qısqa müddet
devam etken idaresi cidden şiddetlik boldı. “Yañ”müdebbirane vemikruhiyleyolı
bilen şiddetni tadil etib iş qılganıdan köb khususlarda khalq igfal etilgen idi. Ama
Ciñ pervasız şiddet ve cebirge cüret etkeniden 1929 da kiçik qozgalanlar fevqalade
rahmesiz hareketler ile yatırıldı. Günahsız insanlarnı öldürtüş ve öldürüş künden
künge khalqnı gazablandırdı. Irz ve namusga tecavüz şeklini algan zulüm, İslam
terbiyesige sıgmagan teklifleri nihayet Şarqi Türkistan mücahidleriniñ“ Ya qurtuluş
Ya ölüm!”deb qatii isyan etişlerige sebeb boldı.
Jin Cuvşiniñ siyaseti haqiqatten qöpal idi. Tışdan khabar almaq, kharicle alaqa
qılmaq köb agır, hatta dakhilde hem mukhabare ve müraselesansürge taabi idi. Onuñ
üçün Şarqi Türkistan dakhilidegi ahvalni kharicge aks etdiriş imqansız bolganıdak,
kharicden khalqnıñ fikrini, zihnini açqudak matbuat ve saire alıb kilişde mümkün
*
Yaş Türkistan,İyun 1938, San 103, S. 5-11.
487
Başı "Yaş Türkistan"nıñ 102 nçi sanında.
733
emes idi. Hayat ziyade taqyidatga taabi tutuldi. Memleketniñ baylıgını öz çuntegige
tolduruşga urunganCing – Şurin öz refah ve saadeti üçün yurt ve ehliniñ mahv-ı
perişanlıgını tüşünmes idi.
Mene şu esnada, 1931 inçi yılı başlarıda yine Qumuldan qozgalan başlandı. Cing
– Şurin bu qozgalannı gayet qorqunç qarşıladı.
Faqat bu köterilişniñ Türkistannıñ her tarafıga yayılıb umumi bir qozgalan şeklini
alıb kitecegi endişesiyle bu qumul isyanınıñimkan dakhilinde ifşa etilişini tilemedi ve
merkez hükümetge (Nankinge) bildirmek istemedi. Şayet bu qozgalannı bastıru üçün
öz küçi yitmese, Garb qomşusu Savet Rusyaga müracaat etüvni öz çuntegi üçün
faydalıraq deb tüşündi…
Rusya ile Yañ – Zen – Şeñ zamanıda başlagan alaqa ve iqtisadi rabıta ança
quvvetlenib, Bolşevik Rusyanıñ Qonsulları ve bolmagan yerlerde de ticaret
müesseseleri qurulub bu vasıta ile zımni siyaset, menhus khayal Türkistannıñ her
tarafıga tarqalmaqda idi. “Yañ” ve “Ciñ”lerni Şarqi Türkistanga ecnebi bir devletniñ
ige boluşi yake bu ülkeniñ Bolşevikleşib ketişi alaqadar itmes idi. Bular yalgız öz
çuntekleri üçün qaygırır ve şakhsi menfaat üçün Türk – Müslüman ahalini izer idiler.
1933 inçi yılı başlarıda Rusyaga ve ondan Tenzinge cönetildi… buniñla Şarqi
Türkistannıñ qara tarikhide yine bir fasıl togdi… fevqalade vahşi, haddiden ziyade
zalim bolgan Cing – Şurin idare başıdan uzaqlaşdırılıb, yerige “Doben” (Doben =
Askeri Vali) ünvanıyla Şeng – Şi – Tsainiñ ve Cuvşi (Jushi – Vilayet Hükümet Reisi)
namıyla “Li” (Li) degen birisiniñbelgilenişi bakhtsız Şarqi Türkistannıñ tarikhide
yeñi şeametlik bir devir açdı.
Ciñ Türkistannı inqılab içide qoyub qaçdı. Yañ - Zen- Şiñ Türkistannı iqtisaden
Rusyaga esir qılgandan soñ öldürüldi. Cing – Şurin ise Türkistannı Rusyaga
siyaseten ve idare baqımından da baglab qaçdı. Onuñ Ruslar ile bolgan yaşırın
muahedeleri, Nankinniñkhabarı bolmagan siyasi ve iqtisadi añlaşmaları bütünisi
Türkistan zararıga idi.
Yañ - Zen- Şiñ her daim merkez hükümetini aldab iş qılıb kelgen idi. Cing – Şurin
de merkezni igfal etdi. İndi bu menhus idarege varis bolub, özini “Doben” qıldırış
üçün khalqnı merkezge müracaat etdirgen “Şeng – Şi – Tsai” sözde merkezge taabi
ekenligin söylese de haqiqatden işni Garb qomşusi ile yürütdi. Şunı da ayrıça söyleb
öteylik, ki “Cuvşi” maqamını işgal etken “Li”niñqolıda hiçbir iş yoq ve bir
hiykeldek bolub, tamamiyle “Şeng – Şi – Tsai”ge taabidir. Bukün Şeng – Şi – Tsai
“Doben”lik mensebi ile Şarqi Türkistanda bir “diktatör”dür!
Khulasa “Yañ” bilen başlagan Rusyaga yaqınlıq siyaseti, “Ciñ” zamanıda yine de
esaslanıb, nihayet “Şiñ” çagıda kemalga irişdi. Şarqi Türkistan Mogolistannıñ 1923
inçi yılgı haleti arifeside turadır. Bukün Şarqi Türkistanda yürütülgen siyaset ve taqib
etilgen idare usuli eñ ibtidai bir kişiniñ de nazarıdan qaçmayturgan şekilde bariz bir
müşabehat arz etedir; Yani Şarqi Türkistandagı idare usuliyle Garbi
TürkistandagıSavet rejimi bir birige köb okhşaydır!...
735
“Eger biz Kaşgarya Rusyaga qaraşlı mukhtar bir khanlıq vücudge keltirsek,
bütün OrtaAsyaga ige bolacaqmız. Bu suretle özimiz üçün yine uzaqlarga yol
açaçaqmız.”
Rusyanıñ Garbi Sibirya Valisi Gasford.
Şarqi Türkistan ismi, bu ülke haqqında bozuq niyetli khud guş kişilerge yakhşı
işetilmegeniden, onı qasden bozub özgertib söylevçiler de bar. Çinler bu ülkeni zabt
etkenden keyinonga uzun yıllargaça muayyen bir isim biralmasdan, nihayet onı,
yeñiden alıngan bir vilayet bolganıdan “Yañi Vilayet” manasında “Şiñcañ” (Siñ -
Kiañ) deb atadılar.
Şarqi Türkistannıñ Şimal qısmı, Tiyan – Şan taglarınıñ üst tarafı kitablarda
“Cungarya” yakhud “Şimali Türkistan” atalıb, ast taraf Cenubi Türkistan
“Altışehir” ve kitablarda “Kaşgarya”, Khıtayça da “Nen – Cañ” (Nen - Jang) deb
yürütüledir. Cungaryada Rusyanıñ iqtisadi ve siyasi tesiri ziyadedir. Kaşgarya –
Cenubi Türkistan – Altışehir taraflarıda da Rusya tesiri bolsa hem, Hindistan ve
Afganistan ile çegereleñeniden, bu taraf tesirleri hem körülür idi. Cenubda resmi
hudud şehri Taşqurgan arqalı Pamir ve Alay tagları ile Afganistanga, Çitral – Gilgit
yolları ile Keşmir arqalı Hindistanga, asgari yikirme künlük yol ile keza Qargalıq
arqalı Qaraqurum tagları üstiden ötüb, aynı zamanda Khotandan tag içi yollar ile bir
aydan artıq hem köb kinarlıq Tibet yolı bolub, bu yol arqalı Ladakhdan Hindistanga
ötüş mümkündür. Bu ticaret hem qatnaşu yolıdur. Şarqi Türkistannı Merkezi Khıtay
ile baglayturgan Qumul – Hami yolı ile Cenubde Khotan – Çerçen yolı ve Sucu
arqalı Toye yolı bardır. Hamige merkezden motor kelişi qıyınlıq bolsa hem bir
derecege qadar mümkündür. Motor bilen merkezge 20 – 25 künde barıladır.
Şarqi Türkistan mene şu şerait içide merkez ile idari, siyasi ve Hindistan ile
iqtisadi rabıtasını temin etkeni halde, töbendegi asri ve uygun yollar bilen Rusya ile
iqtisadi ve siyasi baglılıgını sıqlaştırıb kelmekdedir:
736
Biz bu hudud yollarını qayd etmekle Şarqi Türkistannı köb eski zamandan biri
musammem bir plan ile qolga kiretmek istegen bir siyasetni teşrih ve belki real bir
şekilde isbat etken bolamız. Rusyanıñ Garbi Sibirya Valisi Gasforetniñ 1857 de
yazgan bir kitabıda: “Eger biz Kaşgaryada Rusyaga qaraşlı mukhtar bir khanlıq
vücudge giltirsek, bütün Orta Asyaga ige bolacaqmız. Bu suretle özimiz üçün yine
uzaqlarga yol açaçaqmız”deb yazışı ve bukün Savet Rusyanıñ mühim hudud
başlarıga muntazam yollar salışı, meseleniñ ehemmiyetini aydınraq anlatsa kerek.
737
İqtisad bir ilim idi. İndi bu ilim “Siyasi iqtisad” namıyla tedris etilmekdedir.
Derhaqiqa bir memleketge hulul etmek onuñ iqtisadiyetige ige bolmaqqa baglıq
bolub qaldı. İqtisadi mezhebler ve materyalizmçiler manasız at oynatmaq üçün gafil
şarqqa yoguradırlar. Bu gaflet yurtı aynı zamanda siyasi iqtisad ve materyalizm
tecrübelerige eñ müsait laboratuvar bolmaqda!... Mogolistan 1923 inçi yıldan beri
“Tecrübe”niñ yakhşı netice bergenige delil boldı. İndi Şarqi Türkistanda açıq ve
resmi faaliyet başladı.
Şu fırsatda bir vaqanı da yazıb ötey; bir zaman ilimle meşgul bir zat asri
mezhebler haqqında söylerken: “İqtisadi mezheb müesseselerinden Karl Marksnıñ
fikrini Ruslar ilmi bir dirayetle emes, belki bu meslekniñ neşrige müsaid şekilde cahil
bolganlarıdan qabul etkendirler”degen idi…
(Devamı bar)
Mecdeddin Ahmed.
738
1931 de Cing – Şurinniñ zulmi, vahşiligi hatta ırz ve namusga tecavüzi haddiden
aşıb ketken bir çagda yine Qumulda Khoca Niyaz Hacı, Salih Dorga, Fazıl Akhund
ve Yolbars Bekler taglıqlardan özlerige qaraşlıq adamlarnı toplab isyan qıldılar.
Qansuda öz tagası Ma – Bu – Fangga qarşı qozgalan yasab, 600 qadar askeri bilen
qaçıb Qumul çegeresige kelgen Ma - Cu – Ying Khoca Niyaz Hacıga adam yubarıb,
mücahidler bilen birleşmek istegenligin bildiredir. Birleşik bir küçke muhtac
mücahidler Ma - Cu – Ying niñ bu müracaatını qaytarmay, onı qabul etedirler.
Qumul mücahidleri Cing – Şurinniñ Rusyadan alınganmıltıq, okçaçar ve makinalı
mıltıq kibi asri qurallar bilen qurallañan askerleri ile soguşub, olardan ançagine
ganimet aladırlar. Ma - Cu - Ying ganimet olaraq alıngan qurallarnı bölüşüv
meselesinde mücahidler ile kilişe almay talaşadır ve olarnı agır vaziyetde qoyub, özi
Qansuga ketedir. Ma - Cu - Ying evvelçe öz tagası Ma – Bu - Fanga Khoca Niyaz
Hacı tarafından tavsiye mektubları yazdırgan ve afvini suratqan idi. Khili hediye ve
tartuqlar algan Ma – Bu Fang vaqtiyle özige qarşı isyan kötergen ciyenini afv etdi.
Bu suretle tagası yanında öz vaziyetini tüzetib algan Ma - Cu – Ying, Ma – Şi –
Mıng, Ma – Fu – Yen ve Ma – Cen – Sa nam üç Dunganni otuz qadar asker bilen
Qumulga yollaydır. Bular Ma - Cu – Ying ge qarşı isyan etib qaçıb çıqqan şekilde
körsetilib, hatta bu khususda Khoca Niyaz Hacıga müracaat qılıb, olarnıñ
silahsızlantırılışıda tavsiye etilir idi.
Khoca Niyaz Hacı, Yolbars Bek, Salih Dorga ve Fazıl Akhundlarnıñ idarelerinde
bolgan o zamanki qurallı – quralsız Türk askeri 700 ile 800 arasında idi. Khoca
Niyaz Hacı ile Yolbars Bek arasında añlaşmaslıq çıqıb, Yolbars Bek Ma - Cu - Ying
yanıga Qansuga ketdi. Qumul Tagıdagı Ma – Şi – Mıñ arqadaşları ile, agırlıq astıda
qalgan Khoca Niyaz Hacıga khabarbermesden, Turfanga barıb: “Meni Khoca Niyaz
*
Yaş Türkistan,İyul – Avgust 1938, San 104-105, S. 41-55.
488
Başı "Yaş Türkistan"nıñ 102 ve 103 nçi sanlarındadır.
739
Hacı yubardı. Qozgalış zamanı keldi”deb Turfan ahalisini isyanga çaqıradır (1351
Ramazan başıda). İnqılabga minnetzar Turfanlılar hareketke keçib, öz şehirleride
bolgan Khıtay quvvetini basadırlar. Bu Turfan qozgalanı yalgız qalgan Khoca Niyaz
Hacıga manevi quvvet beredirçünkü Urumçi quvveti artıq Turfan bilen de
mücadelege kirişib, Qumuldagı mücahidlerge qarşı turaturgan askeri quvvetniñ bir
qısmı Turfan üçün ayrıladır. Faqat teesüf ki Ma – Şi – Mıñ ile Turfan mücahidleri
Türkler arasıda nifaq yüz berib, öz ara uruş başlanıb, bu soguş Urumçi askerleri
Qumuldan Turfanga kelgençe devam etib, nihayet hükümet askerleri Turfanga
kelgeç Dunganlar qolga tüşken eslihe ve mühimmatnı özleri bilen alıb, şehirni taşlab,
“Qara şehir”ge qaçadırlar. Turfanga kirgen Khıtay askerleri başlıgı Şhuñ – Fayu
(Shuñ - Fayu) askerlerige qatliam emri berib, bu suretle günahsız khalqnıñ yüzlerçe
khatun ve bala – çaqalarını öldürüb, bazılarını caddide tograb, şehir dervazesige
astıradır!...
Doteyi fevqalade tedbir almaq üzere salahiyetini keñeytib, özini Siling ilan etdi.
(Siling – keñ huquqluq büyük askeri rütbedir). Zilhicce başıda Uçturfan yolıda, bu
Dotey tarafından Uçturfanga Qırgız askerleri “Ciñ – Luye” namındagı bir Dungan
başlıqlarını Sogun Qaravıl degenyerde öldürüb, Osman isminde bir Qırgız
qumandası astıda hareket etedirler, yani inqılabga qatnaşadırlar, bunuñla Kaşgar hem
bilfiil inqılabga sahne boladır. Khotan, Qargalıq ve Yarkend şehirlerinde gi inqılabi
hareketler muvaffaqiyetle devam etedir. Mene Şimaldagı hareket öz yolıda bolgan
çagda Cenubda iş tügeydir. 1352 nçi yıl 7 nçi Muharremde Kaşgar işgal etildi. 8 inçi
Muharremde Timur “Tencañ” (Ten – Jang) iki mıñ qadar Türk – Uygur askeri ile
Aqsudan Kaşgar tarafıga keldi. Evvela şehirni zabt etken Qırgız Osman Bek ile
müttefiq bolub turdılar. Khalqnıñ ruhi fevqalade köterilgen, kün künden köñüllü
askerler köpeymekde idi. 13 inçi Muharremde Timur Tencañ bilen kelmekde bolgan
Ma – Jen – Sa (Ma – Jen – Sa) 600 qadar Dungan askeri bilen Ziho (Ziho)
mertebeside Kaşgarga keldi(*).489
Khoca Niyaz Hacı ile Mahmud Muhiti ler Turfan – Lokçin, Piçannı zabt etkenden
keyin Khayruni qolga tüşürmek üçün GuÇinge barganda Ma - Cu – Yingni onda
tapdılar. Bu sırada Urumçide Cing – Şurin idaresiden razı bolmagan Khıtaylar onı azl
etib, yeñi idare qurgan idiler. “Li – Yuñ” nu “Cuvşi” qılıb, “Şeng – Şi – Tsai”ni
“Doben”etibbelgilegen idiler. Bu yeñi idarege yol – yürüq körsetüçiler Türk –
Uygurlarnı öz taraflarıga tartış ve Dunganlar bilen arasını bozuşnı tavsiye qıldılar.
Urumçi makhsus vekiller yollab, Khoca Niyaz Hacı ile temasga keldi. Ma - Cu -
Yingqolıga Quran alıb Türklerge khıyanet qılmaslıqqa ve sadaqatle İslam yolıda
cihad qılışga söz berib birleşdi. Evvelgiden ziyade hararet bilen uruş başladı.
Mukhtelif qoldan Urumçini sıqıştırdılar. Bu sırada (Zilhicce başıda) Altay hareketi
Şerif Khan qumandasıda pek küçlü bir şekilde başladı. Şerif Khan başçılıgındagı bu
489
Tencañ = 400 ila 600 askerge baş askeri rütbe. Ziho = Erkanı Harbiye Reisi. Kolida iki miñ askeri
bolganı halde Timurga “Tencañ” diyilgen. “Luicañ” ve “Sicañ” General manasına qullanadır.
Osman Bek “Luicañ” idi. Timur Sicañ şehid bolgandan soñ o “Sicañ” bolgandır.
741
yeñi hareket inqılabçılarnıñ köñlini köterdi (Şerif Khan Altaydagı Qırgız Türkleriden
bolub, o mıntıqadagı ahaliniñ fevqalade hürmetini qazangan bir zatdır. Bekiş (Bekiş)
degen birisi 1920 de o mıntıqadagıisyanga tesadüfi yardam berib, bilakhare
qolundagı harbi qurallarnı Şerif Khanlarga taşlab, özi Mogolistangaketken. Bu Bekiş
Ruslardan bolub, Rusyada Aqlar ile Qızıllarnıñ içki vatandaş soguşları bolayatqan
çagda bir miqdar qurallı asker ile Altayga ötken idi).
Khoca Niyaz Hacı ile Ma - Cu - Ying birleşib bir cebhede turub uruşub
turganlarıda qollarıda taqriben 10 – 12 mıñ qadar Türk ve Dungan asker bolgan. Bu
sırada Turfanda yeñiden toplangan bir quvvet bolgan. Bular birinçi defa Turfanda
isyan çıqarıb qaçqan ve Turfannıñ qatliamıga sebeb bergenDunganlar bilen işbirligi
yasaganlar. Bular başıda Timur Akhund namıda bir zat turgan. Bu zat Türk – Uygur
bolub, ta eskiden Khıtaylarnıñqıynavlarıga çidemesden yürgen bir simadır. Timur
Akhund 500 asker toplab, Ma – Cen – Sa degenDunganni “Ziho” qılıb, Cenub
vilayetlerge qarab yolga çıqqan. Timur Akhund Khoca Niyaz Hacıga adam yubarıb,
öziniñonga itaat qılganını ve nime emir berilse şunga qarab iş qılaturganlıgın
bildirgen bolsa hem, Dunganlar Timurni öz halınça qoymasdan, onı Altışehir tarafıda
fütühat arzusiga alet qılganlar. Timur “Tencañ” bolub, her uruşda algı qatarda
bolgan, Dunganlar ise arqada. Aqsuda Khalqnı talamaq hevesige tüşken ve salahnı
özi alıb Uygur – Türklerge bermek istemegenlik yüzesiden Dunganlar ile Türkler
arasıda qatıq bir ikhtilaf çıqıb, nihayet yine Quran tutub yaraşqanlar. Zaten Altışehir
tarafıda köb şehirler, öziden çıqqan qozgalan arqalı Müslümanlar qolıga ötüb
qalganidan, artıqça zahmet tartmasdan ilgerileb barganlar. Kaşgar tarafdan “Yañ –
Çimen” qumandasıda kelgen hükümet küçleri Aqsu etrafıgaça barıb, yollarda khili
perakendeçilikke sebeb bolgan. Timur Tencañ küçi “Yañ – Çimen” küçige galib
kelib düşmannı qaçırgan, bu suretle Kaşgarga bargan. Yuqarıda qayd etilgenideñ o
zaman Kaşgarda Osman Tencañ bar idi. Kaşgar Müslümanlar qolıda idi.
Şimalde Khoca Niyaz Hacı ile Ma - Cu - Ying birleşib hareket etib turganda
Urumçi hükümeti quvveti mukhtelif qollarga ayrılıb, olar khili tertiblik uruşları
arqasında galib bir vaziyetde idiler. Cing – Şurin, Şarqi Türkistanga ötüb qalgan Aq
Ruslarnı köñülli asker qılıb, olarga qural berib uruşga qatnaştırganıdañ, o Mancurya
742
İnqılabi quvvetniñ bir qolı Khoca Niyaz Hacı qumandasıda “Cemsar” (Çim
Hisar)nı muhasara qılıb, uralıb qalgan hükümet quvvetiden qurallarını almaqçı bolub
turganda, Ma - Cu - Ying makhsus adam yollab silahlarnı aldırır. Bu vaziyet ve
bundan evvel şunga okhşaş bolub ötken hadiseler Türk – Uygurlar ile Dunganlar
arasıga ikhtilaf salıb, acaralışlarıga sebeb bolur. Birbirlerige inanç qalmaydır. Hatta
bu iki Müslüman inqılabçıları Urumçini feth etmek arifeside iken birbirleriyle uruşub
ketib düşmaña faydalanu fırsatı beredirler. Düşman Türk – Uygurlarnı qolga almaqçı
bolub, olar arasıga teşviqatçılar yubaradır. Dunganlardan bizib ketken bazı bir
Uygurlar qöbal müttefiq ve dostlarıga nazik ve yakhşı körüngen vaadler qılmaqda
bolgan düşmanlarını tercig etedirler.
1932 yılınıñ Mart ayında bir muahede tüzülgen. Bu muahedede Khoca Niyaz
Hacınıñ Urumçi hükümeti tarafından “Nen – Jang – Bovi – Zung – Siling” Nen –
Jang – Bovi – Zuñ – Siling rütbesiyle “Cenubi Şarqi Türkistan Muhafız Quvvetleri
Baş Generali”qılınganlıgı tasdiq etiledir. Urumçi qural ve yardam vaadi itken; faqat
bermeydir. Khoca Niyaz Hacı Urumçi hükümeti tarafından hükümranlıgı qabul
etilgen memleketniñ Cenub qısmıga, Altışehirge tüşmek isteydir.
Urumçi silah vaad etkeni halde bermegen ve bugüñeçe soguşlarda qolga tüşürgen
qurallar ile iş qılıb kelgen inqılabçılar köb qıynaganlar. Khoca Niyaz Hacı Kaşgarga
vekil tüşürüb, kharicden qural satıb almaq yollarını izleb, şu maqsad üçün pul tedarik
etiş çarelerini kördi. Rusyaga heyet yubarıldı. Bular mal ve pul mukabilide silah satıb
alıb keldi. Qurallar Uçturfan ve Kaşgar – Ulugçat hududlarıdan kiretilib berilmekçi
idi. Khoca Niyaz Hacı şu noqtalarnı qolda tutuşga urundı. Khoca Niyaz Hacı Aqsuda
Rusyadan satıb alıngan yeñi qurallarnı kütüb turdı. 1933 inçi yılnıñ Noyabır –
Dikabır aylarında qurallarnıñ bir qısmı keldi. Dunganlar bilen bolgan toqnaşularda
Türkler galib bolub turdılar. Dunganlarnıñ bu mıntıqada (Turfan – Qara şehir –
Kuçarda) bolgan küçleriniñ başçısı Ma – Şi – Mıng soguşda öldi. Yerige Ma – Fu –
Yeng Ma – Fu – Yengbelgilendi. Şu tarikhlerde Kaşgardagı ahval şunday idi: Timur
Sicañ Kaşgarda bolub, öz quvvetiden bir miqdarını Yengi Hisar – Yarkend
taraflarınıñ fethi üçün yubarıb qoygan idi. Bular Khotan tarafından işni qolga alıb
kelgen Emirler bilen Yarkendde uçraşıb, YarkendniñYengi şehride uralıb qalgan
Khıtay quvvetini birleşib imha etedirler. Faqat Khotan Emirleri bilen Tencañlar (iki
taraf hem Türk - İslamdır) arasıda ikhtilaf çıqıb qaladır. Kaşgarda hamme (Uygur,
Qırgız ve Dungan) müttefiq turgan çagda tusetden Qırgızlar bilen Dunganlar ortasıda
ikhtilaf yüz beredir. 1302 nçi Hicri yılınıñ 23 Muharreminde şehir içide uruş
başlanıb, neticede Dunganlar Eski Şehirni taşlab, KaşgarnıñYengi şehrige çıqıb
ketedirler. Aradan bir müddet ötkenden keyin Timur Sicañ bilen Qırgız askerleri
başçısı Osman Luicañ aralarıda ikhtilaf bolub, Qırgızlar taqqa çıqıb ketedirler(16 nçı
Rebiülsani). Timur SicañDunganlardan yardam surab, Qırgızlarnıñ arqasıdan baradır.
Faqat niyeti bozuq Dungan Ma – Cen – Sa Timurga yardam vaad etib, Kaşgar
yaqınında Timur Sicañnı öldürüb, başını şehirge alıb kirib, özleri Eski Şehirni hem
744
qolga aladırlar (17 nçi Rebiülsani). Dunganlar yakhşı vaadi bilen Qırgızlarnı öz
taraflarıga algan idiler. Aradan bir hafta ötmesden Dunganlarnıñ niyetlerini añlagan
Qırgızlar qaytadan Dunganlar bilen uruşub, khili qanlı soguşdan keyin 24 inçi
Rebiülsanide DunganlarnıYengi şehirge (KaşgarnıñYengi şehrige) qaçırdılar. Osman
özini Sicañ ilan etdi. Bu suretle Kaşgarda Qırgız, Yengi şehirde Dungan
hükümranlıgı boldı.
Aslen Kaşgarlıq Hacı Sabit Damolla degen khili malumatlıq bir zat hacdan soñra
Mısır, İstanbul ve Hindistan seyahatleriden qaytıb Khotanga baradır. Qozgalan ve
inqılab çagı memleketge qaytqan bu zat Khotanda hemfikirleriyle keñeşib, Mehmet
Niyaz Alemni “Celaletülmelik” ünvanı bilen “Melik” (Padişah), Mehmed Emin
Akhundumni “Emir Kebir” ünvanı bilen Sadrazam ve şunga yaraşar Molla Abdullah
Akhund “Şah Mansur” laqabıyla bilakhare Yarkendde Khotan Emaretiniñ bir rükni
bolub turadır. Keza yine bir okası “Emir Sahib” namıyla Yengi Hisarda Emir
boladır. Bilakhare Kaşgarda “Khotan idaresi” qurulub, Sabit Damollam şu idareniñ
reisi bolub turgan. (Bu idare bir nevi heyet murakhası bolub, Khotan Emaretiniñ
Kaşgarga yardamını idare iteturgan bir müessese idi.) Bu arada Şerif ünvanlıq
Ahmed Tevfiq nam bir Arab Kaşgarga barıb, özini “Âli Baş Qumandan” ilan qılıb,
Yengi şehirde mahsur Dungan ve Khıtaylar bilen hala harbdagı Türk askerlerige baş
bolur. O kişiniñ khayal ve maqsadı tamamen açıq malum bolmasa hem köb muglab
ve muamma yollarda yürügenligi Şarqi Türkistan inqılabçılarını endişege tüşüredir.
ÖziniñTürkistanga khan boluv tilegiden tutub, Şehzade Abdulkerimni keltirişgeçe
mukhtelif fikirleri barlıgı Şarqi Türkistan inqılabçılarını şübhelentiredir. Şu sıralarda
Kaşgar Eski şehri tamam bir İslami idarege malik bolub, Kaşgarda mevcud İsviçler
matbaasıda “Şarqi Türkistan Khayatı” nam haftada üç tapqir çıqaturgan bir gazita
neşr etilir idi. Timur Sicañ zamanıda qurulub qalgan ibtidai Darülmuallimin ve yanı
da ibtidai mekteb devam etmekde idi. Evqaf, öşür ve zekat işleri intizam astıga
alınmışdı.
745
Altışehirde (Cenubi Şarqi Türkistanda) yalgız Kaşgar Yengi şehri feth etilmegen
bolub, andan başqa bütün şehirlerde idare Türkler qolıda idi. Aqsunuñ yuqarı tarafıda
Dunganlar bilen Khoca Niyaz Hacı arasıdagı soguş köñülge qaygı bermekde idi.
Osman Sicañ Qabinege qatnaşmasdan taqqa qaçıb kitse hem soñradan tutulub
Yarkend tarafga sürülmüşdür. Ahmed Tevfiq Efendi “Cumhuriyet”den ziyade
endişege tüşüb, açıq bir fikir ve meşveret bermese hem hareketleriyle qarşılıgını
bildirib qoyadır. Aqsuga Khoca Niyaz Hacı aldıga qaçqanda tutulub hudud
taşqarısıga çıqarıladır. (1352 H. Şaban).
Aqsunuñ üst taraflarıda Uygur – Dungan ikhtilafı, uruşı tögemegen. Şimali Şarqi
Türkistan bolsa Urumçidegi “Şeng – Şi – Tsai”niñ idaresi astıdadır!
Ramazan başlarıda Khoca Niyaz Hacı Kaşgarga keldi. Maqsad yeti – sekiz aydan
biri hal bolmagan Kaşgar Yengi şehir işini hal etmek idi. Reis Cumhur (Yake
Urumçiniñ Nen – Cang –Bovi – Zung – Siling)niñ Kaşgarga kelişiyle işke ciddi
kirişildi. Khoca Niyaz Hacı ile birlikde meşhur inqılab qahramanı Mahmud Muhiti
hem “Sicañ” rütbesiyle kelgen idi. O kişi şehirge tüşmesden Yengi şehir etrafıga
yani cebhege yaqın bir yerge ornaşdı. Cumhuriyet idaresi Mahmud Muhitige “Erkanı
Harbiye Reisi” ünvanını berdi. Kaşgarda hamme yeñi bir gayret, yeñi bir vücud ile
işke kirişken bolub köründi. Şu künlerde Aqsu tarafda Khoca Niyaz Hacı quvvetige
qarşı turgan Ma - Cu - Ying quvvetleri başçısı Ma – Fu – Yeng
qumandasıdagıDungan askerler Khoca Niyaz Hacını taqiben Kaşgarga kile
başladılar. Maralbaşıda Türk askerleri qarşı turdı, bolmadı. Nihayet Kaşgadagı
Cumhuriyet Hükümeti Erkanı mukhtelif istiqametde qaçdılar. Yengi şehirdegi
Dunganlar hem çıqıb Ma – Fu – Yeng quvveti bilen birleşdiler. Kaşgar etrafıdagı
Cumhuriyet hükümeti askerleri bir kere yine Kaşgarga hücum qılgan bolsalarda
netice çıqmadı. (16.2.1933). Cumhuriyet Baş Vekili bir – iki Nazır ve bir miqdar
Cumhuriyet askeri bilen Khotan Hükümeti ge qaraşlı Yengi Hisarga kelibturdılar.
Khoca Niyaz Hacı Yarkendge barıb, andan Merkit – Khan arıq yolları arqalı
Kaşgarnıñ Ulugeçit Rus çegeresige ötüb, Taşkendden qaytqan salah mubayaa heyeti
ile körüşüb, olar bilen birge Cenub yolını taqiben Yarkendge ketdi(1934 April
başında).
Dunganlar Kaşgar işini bitirgenden soñ iki ayça tınç turdılar. Ma - Cu - Ying
Şimalde yalgız qalıb, Kaşgarga qaçdı. Urumçi askeri onı Aqsudan töbende taqib
747
etmedi. Cenub şehirlerde yol üstide Khoca Niyaz Hacı quvvetleri bilen bazı bir
toqnaşuları boldıysa da Ma - Cu - Ying 1934 inçi yılnıñ April başıda Kaşgarga keldi.
Buniñla Urumçi büyük bir düşmannı qaçırıb qurtulgan boldı.
Urumçide bir yıllıq(12 – 1933 İyun 1934) qurtuluş bayramı yasalıb, Şeng – Şi –
Tsai öziniñ ideal(!) hükümetiniñ programını añlatqan çagda, Cenubde Cumhuriyet
Baş Vekili, Adliye Nazırı ve bölek mesul urunlarda buluñanlar Khoca Niyaz Hacı
tarafıdan Yarkendde qolga alıngan idiler. Dunganlarnıñ Yengi Hisarga hücumi
neticeside Şah Mansur ve Emir Sahib ler şehid etilgen, qardaşlarınıñ öcini almaq ve
qurulgan devletni şereflendirmek üçün Yarkendge kelgen Emir Kebir Khoca Niyaz
Hacınıñ Baş Vekil ile Adliye Vekilige qılgan muamelesiden qaçıb ketken idi. Bu
suretle Urumçide bir yıllıq qurtuluş bayramı bolgan çagda Cenubdegi Cumhuriyet ve
Khotan Melikligi fiilen tarqatılıb yubarılgan idi. Mesele bunday bir şekil algandan
soñ Urumçi Khoca Niyaz Hacıga “Nen – Ceng”lıq bermes idi. Nitekim 1934 May
ayıda Aqsuda Khoca Niyaz Hacıga Khıtay qanunida yeri bolmagan “Fu – Cuvşi”(Fu
- Jushi) yani Hükümet Reisi Orunbasarı mensebi birildi. “İnqılab başçısı Gazi Khoca
Niyaz Hacı” salahiyetsiz Urumçiniñ“Nen – Cang –Bovi – Zung – Silingi Khoca
Niyaz Hacı”, Cumhur Reisi Khoca Niyaz eñ soñda Urumçidegi hükümetde Li Cuvşi
nam Khıtaynıñ orunbasarı “Fu – Cuvşi Khoca Niyaz Hacı” bolubqaldı!
Ma - Cu - Ying özi üçün rahat bir yer izlemek ve Türk – Uygur ölügi üstide
takhtını qurmaq üzere Khotanga hücum etib, evvelgi Padişahnı (Mehmed Niyaz
Alem Akhundnı) Khotanga Vali etibbelgiledi.
6 nçı İyul 1934 de Ma - Cu - Ying yanındagı 60 qadar askeri ile Ergeştam arqalı
Rusyaga ötüb ketdi. Askerleri Khotangaçekildi. 20 nçi İyulda Urumçi askerleri
Kaşgarnı işgal etdi…
748
*
* *
Khotanda Ma – Kho – Sen Sicañ bolub, şekli ve maqsadı bolmagan bir idare
qurub olturdı. Ma - Cu - Ying Moskvada idi. Yarkendden tutub Şarqi Türkistannıñ
diger qısımları Urumçi Hükümeti namıyla qurulgan Şeng – Şi – Tsai diktatorlugiga
taabi boldı.
1937 nçi yılnıñ 2 nçi Aprilinde Kaşgardagı Mahmud Muhiti Sicañ Hindistanga
çıqıb ketdi. Qalgan Uygur askerleri Khotandagı Ma – Kho – Sen Sicañ quvvetleri ile
birleşib 1937 nçi yılnıñ 29 inçi Mayında Kaşgarga keldiler. Urumçige taabi quvvetler
Kaşgar Yengi şehride turdılar. Bular Maralbaşı ile Uçturfannı hem şundag yarım
işgal etib, Aqsu üstige yürüdiler…
Şimalde Qumulda inqılabnıñ ta başıdan biri iş qılıb kelgen Yolbars Bek, Mahmud
Muhiti kharicge çıqqan künlerde, Urumçige qarşı isyan kötergen ve maglub bolub
Qansu tarafga qaçqan idi. Altayda Şerif Khannıñ da bazı hareketleri şaya bolgan
bolsa hem negizli bolub çıqmadı.
İndi Khotan hem dakhil bolganı Şarqi Türkistan bütünley Urumçi idaresige ötdi.
(Devamı bar)
Mecdeddin Ahmed.
749
*
Yaş Türkistan,İyul – Avgust 1938, San 104-105, S. 55-57.
750
“Siling”leri her tarafda perakende bolub yürgende, olarga köz yumub “Yaponlar
Khıtaylarga zulüm etmekdeler, Türkistanlılar Khıtayga yardam etiñiz…” diyedirler.
Acaba Türkçe yazılgan bu mecmua Türkistan ahvaliden bu qadar khabarsizmidir?
Abdülqadir nam bir yaş yigit Qansuda ticaret iterdi. Birkün heves qılıb oqu üçün
Nankinge barıb idi. Urumçi Hükümeti bu talebeniñ bütün tuganlarını qamaqda yoq
etib, pul ve malını müsadere etkenliginden yakhşı khabarı bolgan mecmua
Türkistanda keçe üyide yatqan her qanday bir kişiniñ yoqalıb kitüvi, bunuñ üstige
yoqalıb ketken kişi haqqında yoqaldı deb aytuniñ da mümkün bolmaganlıgını bilir
idi.
*
Yaş Türkistan,İyul – Avgust 1938, San 104-105, S. 58.
752
Bir neçe yıldan biri açıq milli qurtuluş küreşi yürütüb keleyatqan Şarqi Türkistan
bütün Türkistanlılarnıñ o cümleden bizniñ de nazarı diqqatmiz merkezi bolub
kelmekdedir. Ta o zamandan biri imkan dairesinde mecmuamız bitlerini bu meselege
ayerıb küçmüz nisbetinde neşriyat yürütüb kilemiz. Oquvçılarımıznı, yazıq ki imdilik
fecii bir noqtasına kelib terelgen Şarqi Türkistan qurtuluş hareketi tarikhi(1)490 bilen
tanıştırıb kilemiz. Bu qadarı bilen de kifayetlenib oturmadıq ve Avrupa efqarı
ammesi nazarı diqqatini Şarqi Türkistan Türkleriniñ agır vaziyeti ve bu agır turmuş
şeraitinden qurtuluv üçün açqan küreşine tartışga urunduq. İngiliz, Fransuz, Alman,
İsviçre ve İtalya matbuatında türlü yazılar çıqdı. Bu yazılar qısmen öz tarafmızdan
berilgen yazılar, qısmen de bizniñbergen materyaldan faydalanıb gazita başqarmaları
tarafından hazırlañan yazılar idi. London, Paris, Berlin, Varşova kibi Avrupanıñ
mühim merkezlerinde Şarqi Türkistan meselesi ve küreşi etrafında maruzalar oqundı
(2)491.
qorqulu, aynı derecede düşmandır. Bu küçlerniñ biri, Çinli ve tek tük bolsa da tapıb
aldıgı Şarqi Türkistanlı agentleri arqasına yaşırınıb bütün ülkeni amelde idare
etmekde bolgan Rus Bolşevikleri bolsa, ikinçisi Khıtay – Çanqayşek Hükümetidir.
Şarqi Türkistan Türki onuñ öz memurları zulminden qan yutqan çaglarda o mazlum
khalqnı isleb de oturmagan bu Khıtay Merkezi Hükümeti Şarqi Türkistannı Rus
Bolşevikleri qolına tüşüb qaludan qorunide oylamadı. İmdi özi Yaponya bilen
soguşga kirib qalgaç güya Şarqi Türkistan üçün de qaygıra başlagan…
Buni biz köbden biler idik. Lakin soñ zamanlarda qolumuzga tüşüb qalgan iki
neşriyat Şarqi Türkistan milli mefkuresi düşmanı bu iki küçniñ meseleni öz
menfaatlerine uygun bir şekilde yişu üçün ne kibi gayretle çalışmaqda ikenliklerini
birazda açıq körsetdi.
492
Bu gazitanıñ birgine sanı qolumuzga kilmişdir.
754
İttifaq boluş
Cihangirge qarşı turuş Şuralar bilen dost boluş
*
* *
Yuqarıda isledigimiz iki neşriyatnıñ ikinçisi "Uruş Khabarı" dir. O şu yıl İyun
ayından alıb Khıtaynıñ muaqqat merkezi Khanqavda bir mecmua şeklinde çıqa
başladı. “Türkistanlı Yurtdaşlar Uyuşması” isminden çıqarıla başlagan bu mecmuanı
İsa Bek Yusuf Bek oglu idare etedir. Mecmuanıñ tışqı qapagına Uygur, Mogul ve
Tibetliler tarafından “Şarq Rehberi” Çanqay – Şekge sadaqat alameti olaraq berilgen
755
bayraq resmi qoyulgan. "Uruş Khabarı"niñilk 6 betide şunday resimler bilen işgal
etilgen. Bu resimlerniñ birinçisi “Büyük dahi” Çanqay – Şek, ikinçi resim Khıtay
Hükümeti tarafından askerlerge “Mescidlerde asker turmaq memnug”deb çıqarılgan
emir. Uygur, Mogul ve Tibetlilerniñ Khıtayga sadaqatini körsetmekçi bolgan 5 grup
resmi. Yolbars Bek bu resimlerniñ bütünisinde, İsa Bek ise 4 inde körünedir.
İsa Bek ve Yolbars Bek Şarqi Türkistannıñ eskiden beri Khıtay yeri bolganlıgını,
onuñ ta iki mıñ yıl evvel öz tilegi bilen muqadderatını Khıtayla baglaganlıgını(!?),
onuñ Khıtay qolı astında daima bakhtlı yaşab kelgenini, Khıtay Hükümetiniñ daima
Şarqi Türkistan Türkleri haqqında müşfiq bir ata kibi erkeletib, qaygırıb kelgenligini,
arada bazı bir añlaşmaganlıqlar bolgan bolsa, onuñ da günahı Türkistanlılarnıñ
özünde ekenini alga sürüb Khıtayga minnetdarlıq qılıb bitirealmaydırlar.
bitlerinde şiddetli Khıtay patriyoti bolub çıqış qılmaqda bolgan Yolbars Bek(4)493niñ
Şarqi Türkistanda o yerdeki Khıtay Hükümetine qarşı emes, galiba Yaponyaga qarşı
isyan kötergen ekenligi añlaşılıb qaladır… bu yazılardan Yolbars Bek, İsa Bek lerniñ
Khıtay patriyotligi faaliyetlerini Şarqi Türkistanda “Biraderleri” zalim Khıtaylar
hüküm sürgenliginden emes, galiba Yapon istilası astında bolganı üçün yurtları
kharicinde yürütüv mecburiyetinde qalganlıqları oyuna kelüv de mümkün.
Yolbars Bek ve bilkhassa İsa Bek Khıtay inqılabınıñ“3 ümdesinden” köb bahs
etedir ve onlarnı Şarqi Türkistan Türkleri milli taleblerini toluq suretde tatbiq itecek
muqaddes şiarlar qılıb körsetişke urunadır.
Biz Khıtay inqılabı etrafındagı edebiyat, ister Sun – Yat – Sen, ister de onuñ
khalefi “Go Min Dang” fırqasınıñ hazırgi (Çanqay – Şekden soñ 2 nçi) başlugı Vung
– Şin – Veyniñ öz yazılarıyla Khıtaylarnıñ bazı Avrupa ve Amiriqalı dostlarınıñ da
eserleriyle az maztanışlıgımız bar. Ne Sun da ve nede Vuñ da İsa Beklerniñ köb
tekrarlarıga “Sin – Min – Cuy” milletlerniñ öz muqadderatına ige boluvi prinsipini
içinealmaydır. “Sin – Min – Cuy”inqılab yani “Üç Milli Ümdesinde” birinçi madde
“Milli teñlik” yani Khıtaynıñ başqa devletler bilen tikis huquqda boluvı; ikinçi
madde “Siyasi haq teñligi”dir; memleket içindegine “Khalq teñligi” manasında
bolgan bu madde de Sun khalqnıñ saylav haqqını, saylañan kişilerni kiri çaqıru
haqqını, nihayet de teşebbüs haqqını añlagan idi. Sun “İcrai”, “Teşrii”, “Adli”,
“Anket”, ve “Maarif”deb idareni işke ayıru (“5 Yuan”) nazariyesini de mene şu
“içki siyasi teñlik” maddesi astına kiritken idi. Üçünçi madde “İqtisadi haq teñligi”
yani sermayeni tekşirü astına almaq ve yerden alınacaq artıq qazançnı
millileştirmekni tüşüñen idi.
Şu kördigimiz Sun nuñ“Sim – Min – Cuy” yani Khıtay qolı astında bolgan ayrım
milli ülkeler milli meselesini yişuni qalay kiretile alacagı Yolbars ve İsa
Beklerniñgine bilecekleri bir sırdır.
493
Yolbars Bek haqqında "Yaş Türkistan"nın ötken sanlarındagi Mecdeddin Ahmed Bek maqalelerine
baqılsın.
757
Sun – Yat – Sen ve Vuñ – Şiñ – Veyniñ khalqlarnıñ tayin muqadderat haqqından
bahs etkenlikleri de bar. Faqat bu Birmanya, Qarya kibi birvaqit Khıtay qolında
bolubda başqalar tarafından alınıb qoyulgan memleketlerge dairdir. Bu ise
“Emperyalistler”qolı astındagı khalqlarga ayrılıb ketkunçege bararlıq derecede keñ
tayin muqadderat haqqı taleb etib baqırdıgı halda Rusya qolı astına tüşü
bakhtsızlıgına uçrab qalgan khalqlarnı heyeti umumiyesiyle baglamaqda, qırmaqda
bolgan Rus Bolşevikleri nazariyesine okhşamaydımı?
Şarqi Türkistan inqılabı zulümge qarşı isyan ve dini – milli huquq temini üçün
bolgan bir umtılış idi. Faqat Şarqi Türkistan mücahidleri bu huquq alış mefhumini
yani köñül istegini til bilen layıqıyla ifade ete almadılar. Qumul köterilişiniñ qanuni
davası: “Merkez Nankinge tâbi bolub, Khıtaynıñ bir vilayeti sıfatıyla cumhuriyet
qanunlarıdagı müsaid maddelerden, huquqlardan faydalanamız, tacsız hükümdar,
hakimi mutlaq Urumçi hükümetleriniñ keyfi idareleriden qutulamız”dan ibaret iken,
sergerdeler mesela Khoca Niyaz Hacı onı Khıtay esaretiden qurtuluş deb telaqqi eter
idi. Khalqda “İslam Abad” zihniyeti hakim idi. Közge körüngen Khıtaylar yoqatılsa
ve Türkistan qolga kirse, andan soñ nime qılarımıznı maslehatlaşıb belgilermiz
deyildi. Urumçige Nankinden yardam kilmeyecegi qanaati bar idi. Ama közini bizge
tikib turgan Garbi qoşni Rus ve onuñ Yañ – Ciñ zamanıda tutqan Şarqi Türkistan
siyasetini cehlimiz arqasıda bilmey qalıb, eñ yaqın tehlikeni vaqtinde seze almadıq.
Onuñçün Şarqi Türkistan inqılabı neticesi fecii aqıbetge uçrab qaldı.
Şarqi Türkistan cografi mevqii itibariyle de köp mühim bir ülkedir. Bu ülkedegi
siyasi hareketler yalgız Garb qoşnisini emes, aynı zamanda cenubdagı devletlerniñ
menfaat ve zararlarınıda köb alaqadar etedir. İnqılab çagı inqılabçılar her ışıknıñ
aldıda turub beraber selam berib qaraganlar. “Deñizge tüşken yılanga sarıladır”
diyilgenidek, sıqıntılı çagda küler yüz, müşfiq nazar Garb tarafından boldı!.. Khoca
Niyaz Hacınıñ Urumçi ile muahede yasagandan keyin yine Cumhur Reisligi ünvanını
qabul etib turuşı iki noqtadan hem tefsiri mümkün hal idi!...
Nankin ile birleşib kitişni elhal tavsiye qıluçilar ve bütün facialarnıñ esasını
Nankinge yüz qaratmaganlıqdan kelib çıqqan bir netice ve khata deb tefsir etüvçiler
de bar. Khoca Niyaz Hacınıñ Urumçi ile muahede qılganlıgı Urumçini merkez deb
*
Yaş Türkistan,Sentabır 1938, San 106, S. 9-16.
494
Başı "Yaş Türkistan"nıñ 102, 103 ve 104 - 105 inçi sanlarındadır.
760
bilgeniden ve Khıtay bilen birleşişni khain dostı, khankhor dindaşı bilen yan yanga
yürüşke tercih etişi de yine Nankinge qaraganıdan idi. Nankin Şeng – Şi – Tsaini
khain dir ve Orusnuñ Şarqi Türkistanga kirişige razı emes iken, niçin onı öz faydası
üçün qutqazmaydır? Nankin bir merkezge yaraşaturgan bir şekilde hareket itmedi.
Qoşnilarda qoşniga yaraşaturgan alaqanı körsetmediler. “Qomintern” vazifesini
kördi. Qara, Aq ve nihayet Qızıl Rusnuñ maqsadı hasılboldı! Birisiniñ aytqanıdak
“Şarqi Türkistan mukhtelif qara – qarşı inadlarnıñ qurbanı boldı!”.
Harc – marc içide devam etken inqılabnı yine de çovaltıruga urungan düşmanlar,
bu bulanıq, laiqa suda balıq avlamaq istediler. Bilimsizlik, küçsizlik ve yitimsizlik ile
zulüm ve qahırlıga qarşı yasalgan qozgalış yalgız milli tuygunuñ galebesiyle
Khotanda “Melik”lik ve Kaşgarda “Cumhuriyet” şeklide tebarüz ve tekamületdi.
Yang - Zen – Şengni öldürüb qanlı mensebge oturgan Cing – Şurinniñ uzun
sürmegen devri zulüm ile tolu bolub, soñ isyannıñ çıqışıga sebeb bolmuşdur. Cing –
Şurinni Rusya arqalı Khıtayga yubargan Şeng – Şi – Tsai hem seleflerige okhşab
(belki Khıtay adaleti şudur), qolınıqanga boyab, özini “Doben” ilan etdirdi. Li – Şu
– Tañ ile iki arqadaşını yerlilerge mütemayil körüngenleri üçün öldürdi (1933 inçi
yılnıñ İyul başıda). Bu üç yaş Khıtaynı tanıgan Türk başları khili qaygırır ve Şeng –
Şi – Tsai haqqıda şübhe bildirirler. Keyingi ahval bu şübheniñ tam yeride ikenin
körsetdi.
Şeng – Şi – Tsai aslen Mancuryalı bolub tamamen Khıtay terbiyesi algan, âli
tahsilini Yaponyada bitirgen. Ciñ - Şurin zamanıda Nankinden ıslahat üçün Şarqi
Türkistanga çıqqan Şeng – Şi – Tsaige Ciñ - Şurin şübhe ile qarab, onga o qadar
iltifat etmemişdir. Faqat Qumul isyanıga Ziho (Erkanı Harp) sıfatıyla yollañan Şeng
– Şi – Tsaige Türklerni qırışdagı mahareti taqdir etilib, askeri işler bilen meşgul
boluş üçün imkan ve rukhsat berilgen iken!..
Bazı yerlerde Qaza Mahkemeleri Hâkimi ve Qaza Başlıgı (Şen, Şeñen, Şencañ)
bolub, nihayet Urumçi Valisi bolgan “Li” Mosqvanıñ talimatı ile, Vilayet Hükümet
Reisi (Cuvşi) olaraq belgilendi.
495
"Yaş Türkistan"nıñ şu sanındagi baş maqaleniñ 4 inçi bitdegi qısmına baqılsın.
496
(*) "Yaş Türkistan"nıñ 79 ınçı sanı, 26 nçı bitinde Kaşgar gazitası "Yeñi Hayat"nıñ 1935, 9 Deqabır
tarikhli 110 ınçi sanında “Fendi Khui” haqqında basılgan malumat bardır. Başqarma.
765
Düşman quruq vahme üstige qurulganını isbat üçün bu yerde deliller kitirsek
bahis uzab kitecekdir.
Urumçiniñ tışqı körünüşi Nankinge qaraşlı burungu şekilde faqat ondan adil bir
“Vilayet Hükümeti” bolub, iç yüzi tamamiyle Nankin aleyhindedir ve Mogolistanga
okhşaş Savet Cumhuriyeti ilan qılmaq niyetindedir. Urumçi Hükümeti Nankinniñ
hiçbir türlü emrinitiñlemeydir ve onga Şarqi Türkistanga yubargan teftiş heyetlerini
tahkir etib qamaydır. Şarqi Türkistannıñ diktatori sanalaturgan Urumçidegi “Şiñ
Doben” her işini Mosqvanıñ körsetmesi bilen yürütedir.
(Devamı bar)
Mecdeddin Ahmed.
766
*
Yaş Türkistan,Oktobır 1938, San 107, S. 22-28 ve 31-32.
497
Başı "Yaş Türkistan"nıñ 102, 103 ve 104 – 105, 106 inçi sanlarındadır.
767
Dunganlar oqumaganlıqdan kelgen cehalet bilen emes, anadan togma bir cehilge
mübtela insanlar bolub, bunuñ neticeside qankhor, qan töküci dirler.
Kaşgarnı boşatdılar. Urumçi askeri uruşsuz Kaşgarga kirdi. Bu siyasi oyuña hiç
kimniñ aqlı yetmedi. Dunganlar Khotan tarafda Ma – Cu – Yingniñ Rusyaga
Ayroplan, Tanq, Mıltıq ve bölek uruş quralları kitirmek üçün ketkenligin söyleb
khalqnı aldatıb yürdiler. Qargalıq dakhil bolganı halde Khotan merkez olmaq üzere o
taraf Dunganlarga ve Yarkendden itibaren bu taraf bütünley Urumçige taabi bolub
qaldı.
Dunganlar uruşçan bir khalqdır. Faqat Aqsu üstidegi bir uruşda Urumçi ayroplan
ve gaz qullanıb, köb Dunganlarnı telef etkeniden, olar ayroplandan qorqaturgan
bolup qalganlar.
Özini özi “Doben” qılıb Nankinden tasdiqletib algan Şeng – Şi – Tsai tam
manasıyla diktatör idi. Onuñ tutqan siyaseti, taqib etken gayesi Şarqi Türkistannı,
Tışqı Mogolistan kibi, Mosqvaga qaraşlı qızıl bir müstemleke halige keltiriş,
771
“Mazlum milletler hamisi”deb tanıtıla turgan Mosqvanıñ yol – yürügini aynen, hatta
bazı khususlarda Şarqi Türkistan şeraitini asla nazarga almasdan, tatbiq etmek idi.
Urumçi Dunganlarnı 1934 inçi yılı İyun - İyul aylarıdagı qovalaşıda devam
itseydi, olarnı Khotan yolıda tügetib Khotannı qolga kiritken bolur idi. Urumçi buni
qılmadı ve tört yılgaça Dunganlarnı öz ikhtiyarıga qoydı. Bu da siyaset icabetinden
idi. Ma – Cu – Yingniñ işançlı yürek ile Mosqvaga kitebilişi üçün Urumçi Hükümeti
inqılabnı tügetib, Türkistannıñ hiç bir tarafıda cancal qaldırmasdan tamam basıb aldı
ve tınçlıq ornaştırdı dirtmek üçün khodbekhod uruşni tokhtatdı.
498
29 ve 30 uncu sayfalarda “Türkistan Sovyet Cumhuriyetlerinin yeni Başlıkları” tablosu vardır.
772
Khalqda gayrı şuuri bolsa hem milli ve vatani tuygu, khurefat aralaş ve taassub
qatışqan bolsa hem dini ruh bar idi. Urumçi khalqnıñ bu milli tuygu ve dini ruhıga
qarşı küreşni zaruri tapıb, khalqnıñ zihniyeti ve aqidesine qarşı aynıyle Rusyada
bolgan tarzda mücadele yürütdi. Şarqi Türkistanda hem “G.P.U” ga okhşaş bir
müessese quruldı: “Kuñ – Nen – Cuy” (güyapolis idaresi) degen bu müessese başıga
yaramas, qöpal ve müstebid kişiler keltirildi. Bular khalqnı qorqutmaq, qamamaq,
öldürmeq ile meşguldürler.
(Devamı bar)
Mecdeddin Ahmed.
773
*
Yaş Türkistan,Oktobır 1938, San 107, S. 32-39.
774
Biz Türkistanlılar Yapon – Çin uruşundan faydalanuga urunaylıq. Nime üçün biz
Khıtayga kömekleşeylik? Qara tarikh üçünmü? Özimizniñinqirazı üçünmü? Qızıl
Mosqva ile birleşib keteyatqan Çanqayşekniñ mesleki üçünmü? Bu soraqlarımız
obdan insaf ile muhakeme etilsin idi. Biz Türkistanlılar dini ve milli düşmanmız
bolgan Khıtaylarga yardam qılmaymız ve qılalmaymız.
Bukün her millet özi üçün qaygıradır. Hatta yıllardan biri devam etibkelgen
Filistindegi Arab – Yahudi mücadelesige Mısır, Iraq, Hicaz, Yemen, Suriye
islamlarınıñ yardamı körülmegeni kibi, soñ çaglar Arablar ile qudalaşqan İran
Hükümetide Filistin Arablarıga yardam biralmaslıgın açıqraq bildirmişdir. İmdi
dünyanıñketişi şundag bolub turganda bütün dünya müslümanlarıdan imdad kütüş
faydasız bir nesredir. Zalim Khıtaylarnıñ esareti, bozuq idaresi astında qalıb, bukünki
cefanı yaşab turgan biz Türkistanlılar ise Khıtaylarga yardam qıluv bir tarafda tursun,
olarnıñ imdigi mücadeleden muvaffaqiyetli çıqışlarını asla istemeyturganımıznı
tereddüdsüz söylemekdemiz.
Khıtayda 1911 inçi yılda cumhuriyet usuli qurulgandan soñrada Şarqi Türkistanda
Khıtay vahşiligi devam etebergendir. “Yañ – Zen – Şeñ” ve onuñ arqasıdan ta
buküngeçe Şarqi Türkistanda hükümranlıq qılgan ve merkezden belgilengen
778
Q. A. Çagatay
Mekke i Mükerreme 6 nçı Receb 1357 Hicri (31 inçi Avgust 1938).
780
Şarqi Türkistanlılardan İsa Bek başlıq bir neçe yurtdaş birniçe yıl ilgeri Khıtay
merkezi bolgan Nankinde Türkistan namından uyuşma açıb, Türkistannı
Bolşeviklerden Khıtay arqalı qurtaramız deb propaganda qılıb, bazı Türkistanlılarnı
aldab kelgen idi. Ötken yıl Çanqay – Şek Bolşevikler ile birleşib Khıtaylarnıñ
bütünley qızıllaşqanı ap – açıq körüñeç teşviqat da ciddileşdi. Şarqi Türkistandan
Bolşeviklerniñ vahşiliklerige çidey almay qaçıb çıqqan ve Khıtay merkezige
kelgenlerden Turfanlıq Ahmed Vahid, Abdullah, Abdulveli ve Mabaylarnı Yapon
tarafdarı deb Lancuda tutub qamadılar. İsa Bek ve tiveregindegilerniñ
propagandasıga aldanıb, Khıtay merkezige ümid baglab kelgenlerni Çanqay – Şek öz
qolı ile tutdurgan bolsada, olar özini hem milletdaşlarını aldaganlıqdan uyalu ornıga
Khıtaynıñ ayıbını ve khatalarını yapıp, yine de Khıtaylarnı maqtab, olar lehige
teşviqat yürgüzmekdeler. İsa Bek ve tiveregindegi bir neçe yurtdaşnıñ Khıtay
faydasıga yürgüzmekde bolgan propagandası rüsvaçılıqdan başqa netice bermese
kerek.
*
Yaş Türkistan,Oktobır 1938, San 107, S. 39– 40.
781
Mahmud Muhiti Şarqi Türkistannıñ soñ çaglar ender yetiştirgen zeki kişileriden
biridir. İnqılabdan ilgeri inqılabga hazırlañan, fikir ve bilim sahalarıda ta inqılabdan
evvel bazı bir teşebbüslerge kirişken bir simadır. Birden birge emri vaqi bolub qalgan
inqılabnı derhal benimseb, Khoca Niyaz Hacını togru yolga salmaq maqsadıyla onuñ
yanıga bargan. Üç qardaş birlikde birden barça iş – küçlerini taşlab vatannıñ
felaketden qurtuluşıyolıga atılganlar. Turfannıñ eñ muteber ve bay adamları bolgan
Muhetiler türlü khıdmetlerde çalışdılar. Bulardan Maqsud Muhiti şehid tüşdi.
*
Yaş Türkistan,Noyabır 1938, San 108, S. 26-37.
499
Başı "Yaş Türkistan"nıñ 102 – 107 nçi sanlarındadır.
782
1) Fikri, tutqan yolı ve qılıb turgan işleri bilen Mahmud Muhiti Urumçiniñ her
hareketige qarşı ekenligini bildirmekde idi,
2) Mahmud Muhiti Urumçiniñ bar küçi ile alemge ilan qılıb turgan dakhili
tınçlıgını boza alırlıq manevi quvvetge ige idi, Şerif Khan arqalı Altayga, Yolbars
Bek ile Qumulga alaqa baglagan ve Dungan qolu astıdagı Khotan ile rabıta yasagan
ve bu suretle umum khalqnıñsevgisini qazangan Mahmud Muhitiden endişe etmek
zarur idi;
Künden kün vaziyet vekhamet kesb etib bardı. Vaqit az qala başladı. Türlü
meslehat ve etraflı tüşüncelerden keyin din, millet ve vatan selameti üçün eñ khayerlı
iş Sicañ (General) Mahmud Muhitiniñ kharicge çıqışıda körüldi. Urumçige barıb
ölmek milletge khıdmet qılalmasdan ve mücadeleniñ manasını layıqıyla ortaga
qoyalmasdan tügeb ketmekdemekdi. Öziçe bunga razı bolub teslim bolmaq muvafıq
emes idi. İkinçi cihet şayed öldürmegende Khoca Niyaz Hacıga okhşaş “Khoş –
khoş”çi bolub bir mensebde oturmaq idi, ki bu zilletni qabul etmek pak tarikhini
qaralamaq, muqaddes gayeni ayaq astıga almaq bolur idi. Milletniñ ebedi lanetige
qalmaq idi!...
Türk askerlerige mecburi tarqañunça tınç ve itaatli turuşni tavsiye qılıb General
Mahmud Muhiti kharicge çıqıb kitişke mecbur boldı (2 April 1937).
Türk askerleri Yarkendni alıb merkez qıldılar (10 April 1937). O yerden çete
basmaçılıgı şeklide kiçik müfrezeler ile Maralbaşı, Feyzabadga okhşaş yerlerdegi
“Guñ – Nen – Cuy” idarelerini basıb turdılar. Kaşgardan heyetler bardı, olardan da
vekiller keldi…
Ma – Kho – Sen Kaşgarga kelib oturdu. Türkler güya qaçıb Maralbaşı, Uçturfan
ve nihayet Aqsuga ketdiler. Dunganlar olar arqasıdan qogalab bardılar.
KaşgardagıUrumçi quvveti KaşgarnıñYengi şehride qaldı. Olarnı yakhşı muhafaza
qılgan Dunganlar, Ma – Kho – Sen başda olmaq üzere, diyerlik herkün Rus
Qonsoloslugunda ziyafetde idiler. Uruşub ölüb yürgen Türkler boldı. Şehirde pul
alış, talan, Bolşevik deb öldürüş devam etdi. Halbuki Guñ – Nen – Cuynuñbaşlugı
bir üyde eyiş ve işret ile saqlandı. Abdiniyaznıñ Ma – Kho – Señe yazgan khatları,
mekteblerge ve dini – milli müesseselerge yardam etişini surap, Qadir Hacı ve şunga
okhşaganlarnıñ yoq qılınışı khususda qılgan ricaları ve bunga Ma – Kho – Senniñ
iltifat qılmasdan ve yalgandan “Bütünisi degeniñizdek, siz khatırı cem bolub uruşub
Turiñ” (6 – 7 nçi aylarda ve mukhtelif mektublarida) degeni, inqılab tarikhiniñ köz
yaşlarıyla yazılaturgan mühim sahifeleridedir. Biçare Abdiniyaznıñ saf vicdanı, cahil
dimagı bunday şeytanlıqlarnı añlavga mani idi. Bunuñ üstige onuñ yanında hem
nehusetli simalar bar idi. Uçurumga, tuzaqqa tüşüb herkün yine biraz ayagı
baglanmaqda idi. Onu ve onuñ temsil etdigi Türk askerlerini mahv etmek üçün öz
dindaşı öz nefi üçün onuñ ayagıga çalma salışga urunmaqda idi… İsiz ki, Abdiniyaz
özige qılıngan işarelerni, onu uygatmaqçı bolgan tavışnı o topalan içide işite
almadı… “Qaç, tehlike bar!”degen avaz hem boguldı!.. Bu arada yine qurbanlar
ketdi… ah din, ey muqaddes İslam dini! Seni hala ve bunça açıq ve aççıg haqiqat ve
tecrübelerden keyin hem bizge saf şekilde oqutturmaydırlarmı? Acaba bizniñ
başımızdagıler düşman ile şerikmi, nime?... Din namıga işleñen bu cinayet ve
khıyanetlerniñ mesuli kimdir?...
Türk askeri ortada qaldı. Urumçi tarafınıñ quvveti, muqabelesi takhmin etilgen
şekilde bolmadı. Bu hal bir tarafdan o zamanlarda Altay ve Qumul taraflarıda bolgan
inqılabnıñ tesiri ve neticesi bolsa hem asıl maqsad Türk askerlerini ortaga alıb
barmaq iken…
quralları bu uruşda tecrübe qılındı. İçki soguşga bitaraf Rusya öz hava ve askeri küçi
bilen bu uruşga qatnaşdı. Askerler aftamabiller ile naql etildiler…
Rusyadan askeri quvvetler kile başladı. Tarqatılgan şayiada güya Urumçi askerleri
Rusya arqalı kelgen idi. Dunganlar iki fırqa boldılar. Bir qısmı Urumçige qaraşlı
bolub, bular güya Mosqvadan kelgen Ma – Cu – Ying emri ile hareket qıldılar.
Şayiada Ma – Cu – Yingniñ Mosqvadan Şarqi Türkistanga Ergeştam arqalı
kelgenligi söylenirdi. Bir qısım Dunganlar Ma – Kho – Señe tâbi bolub, bular güya
Urumçige qarşı idiler. Ma – Kho – Señe qaraşlı sekiz “Luy” (her “Luy” tört “Ten”
asker demekdir.) askerniñ üçi Ma – Kho – Señe qarşı boldı. Feyzabad ile Aqsu
cebhesidegi ve Yengi Hisar yolıdagı (Tozgundagı) Dungan askerleri 36 nçı Sicañlıq
askeri nişanını terk etdiler. Feyzabaddagı“Luicañ”askerleri ile birinçi Sentabır 1937
de Kaşgarga kirdi. Kaşgardagı“Luicañ” askerlerini alıb uruşmasdan çekildi. Kaşgar
resmen Urumçi qolıga ötdi, o kün Qadir Hacı boşatıldı, Yengi şehirdegiler serbest
bıraqıldılar. Ertesi kün "Guñ – Nen – Cuy”başlugı Qadir Hacı işke başladı.
787
Türkler cidden perişan boldılar. “Ma – Fu – Yeng” ebedi sadaqat ahdi bilen
Khotanga qaçdı. Urumçi askerleri tarafıdan (Dunganlar birge) Khotan hem işgal
etildi (22 Sentabır).
Cuy” Hükümetiden qurtulganıga siviñen khalq köñüllü askerler qatarıga yazılıb, bar
– yogini berişke hem razı boldı.
Soñgu Ahval
Urumçi khatrıcemi boldı, Dunganlar Khotanda bir maraz halide idiler. Türklerniñ
maddi, manevi quvveti aşıb ketmekde idi. Bu tolub taşış bir müddet üçün baş
köteralmas bolub ezilişke sebeb boldı. Urumçi quvveti Dunganlarnı qatl iam qıldı,
Türklerni qolga tüşürdi. Şübheli adamlarnı kamilen qamadı. Yalgız Khotanda tört
mıñ, Kaşgar şehride üçyüz adam habis etildi. Guñ – Nen – Cuy şiddetli suretde
qötürüb, her tarafga saldırıb imha siyasetini yürütdi. Dinçi, milletçilerni “Cihangirler
quyrugi” deb yoqatışga başladı!... Mosqvadan kelgen Qızıl Ma – Cu – Yingge
Türklerni asker qılıb, bularga qalgan Dunganlarnı qoşub Qansu – Sucu yolıga
Yaponlarga qarşı çıqardı. Mosqvada yigen tuzini helal qılmaqçı bolgan Müslüman
Ma – Cu – Ying Rus emelige khıdmet qılgan Ma – Kho – Sen den hem yüzi qara bir
şekilde Rus emriyle hareket etmekdedir.
Urumçiniñ bukünki siyaseti Rusyanıñ Şarq hududida saqçılıq qılışdır. Bunuñ üçün
Şarqi Türkistan ahalisi qurban bolur.
Kharici dünya ile alaqası kesilgen Şarqi Türkistandan bir khabar alış imkansızdır.
Ecnebi mehafil tamamen maktum bir halde. Dakhildegilerniñ kharic bilen baglanışı
yoqdur. İsviçler hem Yarkendde mahsur halde bolub qatnaşıqları kesilgen. Bular
İngiliz Qonsulkhanesi ile alaqa qılmasınlar deb barısını Yarkendge sürmüşlerdur.
Netice
Yetinçi yılga ayaq basqan Şarqi Türkistan inqılabı yuqarıda gayet qısqa khülasa
qılındı. Bu inqılabnıñ ne Şarqdagı inqılablarla ve nede Garbdagı qozgalanlar ile
okhşarlıgı bardır. Başlanışından ta buküngeçe bir khususiyet ve facia içide ötken bu
inqılabnıñ Türk – İslam Dünyası tarafından köb diqqat ile tekşirilişi kerek.
Hazırlıqsız, düşmanlarnıñ ahvali ve siyaseti tekşirilmesden, gaye ve maqsadı
bilinmesden başlangan bir inqılabnıñ neticesi şunday facialı bolur iken. Hüsnü niyet
ile muvaffaqiyet ve sade delilik ile galibiyet bolmas iken!...
İlim adamları Şarqi Türkistan inqılabını ilmi baqımdan tekşirerken muhaqqaq köb
mana çıqararlar.
Şarqi Türkistan inqılabı Şarq vari bir tevekkül ile başlanıb, soñraq türlü maqsadlar
istiqametinde barıb, keyin milli bir şekil aldı. Faqat başlangıçdan ta buküngeçe
Khıtaylardan ziyade Ruslar bilen uruşqan mücahidler siyasetniñ asri şeytanlıqları ve
dakhildegi khıyanetler bilen de şiddetli mücadele mecburiyetinde qaldılar.
İlim adamları inqılabnı tekşirib tursunlar, biz indilik ondan qöpal şekilde şu
neticeni çıqara bilemiz: Bir inqılab üçün birinçi: Qatii iman – irade – azim, ikinçi:
790
muayyen bir hedef – maqsad, üçünçi: Bu imannıñ, bu iradeniñ taqib etdigi maqsadga
yararlıq unsurlar yani saglam teşkilat ve ömri mücadelege asri ilim, fen ile qurallañan
dirayetli, liyaqatli kişiler – qadro, törtünçi: Mücadele, soguş qurallarıga ige bolmaq,
düşmanla teñ hatta onuñ quvvetinden üstün küçke malik bolmaq lazımdır.
Bitdi.
Mecdeddin Ahmed.
Bombay, Mart 1938.
791
Inıqsa soñ altı yıldan beri her türlü qıyınlıqlarga çideb inqılab yasab milli
mücadele yürütüb kelgen biz Şarqi Türkistanlılarnıñ gayesi mili istiqlaldir.
İnqılabçılarımızdan bazıları açıqdan açıq zulüm ve istibdaddan qurtulmaq yolunda
mücadelege kirişkenliklerini alga sürgenler ve yurtmuzdagı haqsızlıqdan can koyub
söylegenler. Khoca Niyaz Hacınıñ Çimsar (Çim – Hisar)da Şiñ Doben bilen qılgan
muahedesige qarşı Altışehirde bolgan çıqış ve hareketler Şarqi Türkistan inqılabçıları
gayesiniñ milli qurtuluş ekenligine şahiddir.
Şu yıl Noyabır başıda biz Bombayda iken, Khanqavdan Şarqi Türkistanlıq İsa Bek
Bombayga keldi. Evvelden tanışlıq münasebetimiz bolganıdan onı vapurdan
qarşıladıq. Bir – iki künden soñ onıñla musahebe ve müzakerede bolduq. Yanıda Ma
Fulyañ atlıq bir kişi bar idi. Söylendigine köre güya bu kişiniñ babası Aqsuluq bolub,
Mancur İmparatorlugi tarafıdan Türkistandan Cihangir Khocamnı esir qılıb Pekinge
alıb ketkende birge ketgen kişilerden imiş. Ma Fulyañ Türkçe bir söz de bilmeydir.
*
Yaş Türkistan,Dekabır 1938, San 109, S. 32-34.
792
İsa Bek öz agzı bilen öziniñ Çin Hükümeti tarafıdan teşviqatçı sıfatıyla seyahatga
çıqqanlıgını itiraf etdi. Biz bir Şarqi Türkistanlıqnıñ Çin Hükümeti menfaati üçün
çalışaturgan bir teşviqatçı bolub ketkenligine yürekden açınamız. Biz Yaponlarnıñ
Çinlilerge qarşı qanday muamele qılayatqanlarını anıq bilemiz. Lakin Çin
memurlarınıñ bizniñ Türkistanda yerli Türklerge qılgan zulüm ve istibdadınıñ
dünyada misali bolmaganını beş barmagmız qadar yakhşı bilemiz.
Emin Vahidi.
Bombay 16 XI. 38
793
Muhacirler Turmuşundan:
*
Yaş Türkistan,Dekabır 1938, San 109, S. 34-36.
794
Abdullah Bek Şankhayda yaşauçi arqadaşı Bay Azizi Efendini ziyaret etmek
niyeti bilen birinçi Noyabırda Qalquttadan cunab, yolda hastalanuvi sebebli
kiçikerek, 21 inçi Noyabırda Şankhayga kelmiş ve vapurdan alıngaç arqadaşı Bay
Azizi Efendiniñ evige ornaştırılmışdı. Agır hastalagandan ahvali yamanlaşıb ketken
Abdullah Bek 25 inçi Noyabırda dünyaga közlerini yumdı.
1937 nçi yılı Mahmud Muhiti ile Şarqi Türkistandan Hindistanga ötken Abdullah
Bek 1938 inçi yılı Hacga bargan ve Suriye ile Türkiyege hem seyahat etib, tekrar
Hindistanga qaytqaç Şankhay ahvali ile tanışmaq üçün seferge çıqgan idi. Öz
topragını sivgen Abdullah Bekge nihayet yat iliniñ topragı nasib boldı.
Merhum altı yıldan buyan Şarqi Türkistan inqılab tarikhini yazıb bergeniden,
onuñ qıymetli bir qolyazması qalmışdır.
*
Yaş Türkistan,Ginvar 1939, San 110, S. 9-10.
796
42 yaşında vefat etken Abdullah Bek Naiminiñ yurtda anası, atası, refiqası ve bir
oglu bar.
Derdimizge derman izlerken yeñi bir derd ve qaygı ile qarşılaşdıq. Abdullah Bek
Naimi biraderimizniñ vefat khabarını işitken çagda, Şarqi Türkistan inqılab
hareketige qatnaşqan ve ya yaqından tanışıb bargan, her bir Türkistanlı yurt siver bu
qıymetli arqadaşımız üçün qaygıradır ve yürekden açınadır.
Abdullah Bek yalgız askergine emes, belki quvvetli ilmi ve ciddi qalemi bilen de,
inqılabnıñbaşlangıçıdan ta buküngeçe, çalışmış bir sima idi. Saglam seciyesi, diraset
akhlaqı, pak ve özgermes iman ve aqidesi onuñ esas vasfıdır. Harb safıda bir asker
ceñaverligi körsetken Abdullah Bek, dini khususatda ve idari işlerde de salahiyetdar
bir ilim ve idare adamı sıfatıyla çalışmış ve liyaqatini körsetmiş idi.
Merhum Abdullah Bekni, daima, eñ mahrem bir müşavir halide saklamaq ile
Şarqi Türkistan milli rehberi muhterem General Mahmud Muhiti isabetli bir
hareketde bolganlar. Qadir şinas kimselerniñ khususen büyüklerniñ bu şekildegi
qadir şinaslıgı güzide vatan khademeleriniñyetişmeside büyük ameldir. Merhum
Naimi kibi özgermes seciyege ige insanlar, yaşagan ve işleb turgan çaglarıda qaydag
faydalı bolsalar, özleriden keyin hem mühim eserleri bilen yurt ve ulus üçün faydalı
*
Yaş Türkistan,Ginvar 1939, San 110, S. 11-16.
798
*
* *
Merhum Abdullah Bek Naimi; Şarqi Türkistannıñ Köhne Turfan şehride tanılgan
bir ailege mensubdur. Tebaen mülayim ve cismen nazik ve zayıf bolub az, faqat öz
söylerdi. Onuñ ötkür zekâsı, manidar nazarı ve küçlü hafızası körüşkenlerge çoqur
tesir qaldırarlıqdı. Medrese tahsilini Kaşgarda ikmal etib büyük ve tanılgan
âlimlerden de ders körgeniden ilmi sahası mahsur ve körgüsü taseble mahdud emes
idi. İlmi aqidesi, milli ve vatani tuygusi, inqılab hareketi ve idare işleridegi nazariyesi
asri ve telaqqileri tamamen künniñ icabıga köre idi. Altı yıllıq mütemadi çalışmaq
onuñ zaten zayıf vücudini yıpratmış ve hasta tüşürmüşdi. Memleketden kharicga
çıqmadan öñce onuñ mukhtelif rakhatsızlıqlardan şikayetini tiñlemişdim. Merhum
Emiriden (Muhitiden) algan emirlerini ve mukhtelif sahadagı işlerini bala tevqif
işlerken, üstelik vaqit bulduqça vatanınıñ elemini, soñ facialarını terennüm etken
manidar destan ve muasır şiirlerini bir meşgale olaraq yazar, bunuñla bu sahada da
khıdmet eter idi. Merhum Naimi, hassas ruhlu milli şairdir. Özi şairlik edasında
bolmasa hem vatani ve milli ruhdaki şiir ve destanları, özige khas bir tarzdagı hicvi
nizamları cidden qıymetli idi. Qurtuluş uruşıni büyük bir iman ve aşqla yürükten
799
Merhum Abdullah Bek Damollam; yurt gamıdan uzaq ve hala gurbetde öz hayatı
ve öz ticareti bilen bolub ketken vatandaşlarga töbendegiçe müracaat etedir:
*
* *
Men merhum Abdullah Bekni 1934 inçi yılı ortalarında tanıdım ve mukhtelif
sahada mukhtelif şekilde birge çalışdıq. İnqılabnıñ o künleride cidden lüzumlu
bolgan bazı khususatnıñ icra ve infazıda mühim khıdmetleri sebkat itmişdir. Merhum
801
cidden itaatli ve sadaqatli bir arqadaşdı. Naimi merhumnuñ (ve diger mesai arqadaş
ve biraderlerimniñ) hiç bir icraatde tereddüd etkenini khatırlamaymen. Qol qolga
tutuşub vatan ve millet yolıda çalışqan arqadaşlarnıñ bir birige tam manasıyla
itimadıga ve bir biriyle hem aheñ bolub işleşige bu mühim bir numunedir. Nitekim
bu sadaqatle çalışmanıñ neticesidir ki, mukhtelif muallimler qursi, Darülalum,
Mahkemei şerriye, İslah müderris, hatta Sanayi i nefiseniñ teşkili ve muallimler
birligi, Atalar Heyeti… kibi dini, milli, ilmi ve ictimai khususatda mühim, (cebri
suretde teşkil etken Urumçi Hükümeti icraatıga qarşı milli cebheniñ temelleri
qurulmaqda idi ve haqiqatden Şeng – Şi – Tsaini qorqutarlıq derecede) muazzam
işler ge kirişilmişdir.
barışmız kerek. Qolıdan yurt ve ulus faydasıga qaydagdır bir hizmet kileturgan
arqadaşnı safmızga davet itemiz. Bayraqdarımızda yeni, bayragımız da!..bir
Abdullah Naimi yerige yüzi, mıñi… Aziz arqadaşmıznıñ cihad ve gazası mübarek
bolsun, Tañrı yarlaqasın!
Mecdeddin Ahmed.
803
Şarqi Türkistanlılarnıñ işge yararlıq zümresi “G.P.U” arqalı yoqatılıb turulgan bir
çagda, andan qalgan acizlerni aç Khıtaylarga yardam qılıñlar deb qıynamaqdalar.
Şarqi Türkistandagı vaziyet şunday feci bir halde iken, İsa Bek: “Bütün yurtdaşlarım
lagnetlerige uçrasam da, Khıtaylarga sadıq bolay”deb türlü yaramas hareketlerge
berilib Khıtaylar menfaatige çalışmaqda ve Hindistannıñ Bombay hem Qalqutta
şehirlerindegi Khıtay Qonsullarıga barıb, o tarafdan uzaq şarqqa kileturgan Şarqi
Türkistanlılarga vizebermeslik kerekligini söyleb, bu suretle bu taraflarga kelmekçi
bolgan vatandaşlarımıznıñ hareketlerige tusuqluq qılmaqdadır. İmdi Arabistan ve
başqa yerlerge barsa, o yerdegi yurtdaşlarımızga qanday zararlar birir, onı tabii
zaman körsetür.
İsa Bekniñ canı ve teni bilen Khıtay menfaati üçün qılgan teşviqatları, biz
Türkistanlıqlarnıñ Khıtay ile Ruslarga bolgan nefretimizni, düşmanlıgımıznı zerreçe
azlatalmaganıdik, Türkistannıñqurtuluşı üçün izleyturgan yollarımıznı da
tüsalmaydır. Faqat vatandaşlarını Qızıl otniñ içige çaqırayatqan İsa Bekniñ
yurtdaşlardan bir neçesige yapışıb alıb, olarnı da cehennemge birge alıb ketmesi
khavfi bardır. Bay Azizi, Şankhay 14. 12. 38
*
Yaş Türkistan,Ginvar 1939, San 110, S. 16-17.
804
Biz Ahmed Tevfiqniñ kim ekenini yakhşı bilemiz. Onuñ memleketmiz ve inqılabmız
ile hiç qandaq qatnaşı bolmaganıdak, bu kişige Şarqi Türkistan namıdan vekalet ve
her qandag sıfat ve salahiyet birilmegenini bildirib "Yaş Türkistan" arqalı neşr ve
ilan qılmagañıznı rica itemen.”
Harbı umumi başlarıda Türk ordusida süvari Yüzbaşısı bolgan Cezayerli (Arab)
Tevfiq Efendi, o zamanki khain Arab hareketige qatnaşıb Türkiye ordusiga khıyanet
qılıb ketken iken. Şerif Hüseyin vaqasıda Türklerge qarşı bolgan bu zat İbnel Suud
hareketide onuñ tarafını iltizam etken. Bilakhare Suudiye Hükümeti bilen
çıqışalmasdan serküzeştculuq, macera perestlik arqasıda Hindistanda yürgen. Şarqi
Türkistan inqılabı “Öz başıga mühim roller oynaş” hevesini uygatıb qandag bir
vasıtalar bilendir Ahmed Tevfiq o tarafga kelib çıqqan idi. O Şarqi Türkistan
*
Yaş Türkistan,Ginvar 1939, San 110, S. 18-21.
805
1933 inçi yılnıñ soñ ayıda Ahmed Tevfiqni Hindistanda Türkistan hududida
kördüm. Öz ifadesiden de onuñ cidden şübhelik bazı hareket ve aqımlar arqasıda
yürgenligini sezib qalgan idim.
Şarqi Türkistan inqılabı yalgız Ahmed Tevfiq kibi avanturistlernigine emes, hatta
bazı bir devletlerni de büyük miqyasda hareketge kirişge heveslendirgen idi.
Türkistandagı bu hareket uzak ve yaqından qoşnı bolgan devletlerni şu ve ya bu
şekilde alaqalandıra biler idi. Ama qızıgı buki bulardan bazısı bizniñ özimizden khan
ve ya Padişah tapılmagandak ve bizniñ ruh ve tüşünüşmüz bilen hesaplaşmasdan
yalgız öz menfaatleri icabı Şehzade Abdülkerimlerni, Yahudi Allehomlar bilen
sakhte Müslüman şildiriñlerni bizge Khan ve Sultan qılıb belgileb yürdiler. Bir qısmı
ise fitnesiyle işimizni sektege tüşürdi. Yine bir qısmı dost kisvesige uralıb aramızga
kirib “İçden urmaq” teşebbüsige kirişdi… hareketmizni mukhtelif istiqametge burub
ve gayesizleşdirmek üçün qurulgan tuzaqlarga kilsek, o hammeden artıq… türlü cins
ve türlü mertebeden rehberler, dahiler çıqdı. Yaş Qumandanlar, Harbiye Nazırları(!)
Soñ künlerde de özlerini o hareketniñ mühim şakhsiyeti halide körsetişden
500
"Yaş Türkistan"nñ 104 inçi sanındagi “Şarqi Türkistan İnqılabı Etrafında” başlıqlı maqalege
baqılsın.
806
tartınmadılar(2) 501 . Mene indi yurtdan qolañan “Ahmed Tevfiq” Yaponyada özige
qaydagdır bir ünvan berib yüredir!
İndi Ahmed Tevfiqniñ iddasıga qulaq salaturganlar pek garibdir ki, şu Ma – Kho –
Sen qadar da mantıqi tüşünmeydir ve onuñ qadar da haqiqatni qabul itmeydirlermi?
Şarqi Türkistan inqılabı bundan öñce bir tecrübe mahiyetide bolabilir. Ama bukün
artıq Türkistannıñ şu ve ya bu entriganıñ cevlankahi boluşiga imkan yoqdur.
Türkistan namıdan söz söyleşke, yalgız o inqılabda tanılgan şakhsiyetler ve
inqılabnıñ esas gayesige, milletniñ tüb istegige tercüman bolgan qayıdsız ve şartsız
istiqlalçi ve o kün de, bukün de dakhil ve kharicde, Türkistanlılar tarafıdan sivilgen
kimselerniñ salahiyetdar bolganını artıq biliş ve bu qanaatge hürmet etişkerek.
Ahmed Tevfiq ve onuñ kibi avanturist kimseler; mukhtelif unvanla şuni – buni igfal
ve nefislerini tatmin etib yüre bilirler ve aldagan ile aldangan baş başga qala bilirler.
Yalgız yurtımiz meselesini her qaydag bir noqtai nazardan bolsada körüşmek istegen
kimselerniñ eski hudraylıgını başlab, milliyet ve milletniñ tileki noqtasıdan
muhakeme yürütüşlerini taleb qılamız. Bizniñ şeraitmiz ve tilegimizge mugayer ve
yaraşmaz her qanday alaqalar ve oyunlarnı nefretle red itemiz. Hareketimizge
hürmetkar bolganlarga hürmet qılamız. Türkistannı Arab, Yahudi, Rus ve Khıtay
hem başqası temsil ete almaydır. Bu haq yalgız Türkistanlıqnıñ özige khasdır.
Mecdeddin Ahmed.
501
"Yaş Türkistan"nıñ 81 inçi sanıga müraacat.
807
*
Yaş Türkistan,Ginvar 1939, San 110, S. 21-27.
808
nüfuz etile almay kileyatqan yegane qorquluş unsur Şarqi Türkistan Türkliki qaladır.
Mene şu mühim haqiqatga işare etmekle sözini Şarqi Türkistan hadisatına keçirgen
Alman muharriri 1931 de başlab 4 yıl devam etken soñ Şarqi Türkistan milli inqılab
hareketine temas etedir.
Hiç bir türlü maddi hazırlıqsız başlangan bu milli qozgalan türlü parlaq
muvaffaqiyetler elde etkenden soñ Türkistan khalqınıñ milli iradesi bolgan milli
devletni ilan etmekle herkesden ziyade hareketini qışıq közle közetmekde, onı aqim
qaldırmaq üçün bütün hünerlerini sarf etibkelmekde bolgan qomşusini çuçutub
yubardı. Yerli Khıtay memurları, Aq Rus muhacirleri, dindaş Dunganlarnı alt
etibkeldiki halde bir türlü muvaffaqiyet elde ete almadıgını, nihayet inqılab milli
devlet formini ala başladıgını körünçe o özküçleriyle müdakhale mecburiyeti his etdi.
Türlü tarafdan kirgen bu Rus quvvetleri muasır qural ve diger vesaitden mahrum
milli küçlerni yiñib bukünki isimde yerli Khıtay, haqiqatde Savet Rus rejimini qurdı.
öziniñ dünya inqılabı siyaseti o cümleden Khıtaynı öz siyasetine alet etüv yolunda
istifade etmekçi boladır. Şarqi Türkistan üstünden İçki Khıtaynı Savet Rusya bilen
baglayturgan yollar hazırlanıb yatadır. Savet Hükümeti bu yolnuñ bir tarafdan Khıtay
– Yapon soguşiniñ uzanışıga, ikinçi tarafdan Khıtayda qommunizmni küçeytüge
khıdmet itecegini ümid etmekdedir.
Lakin müstaqil turmuşga irişdiki ümidine tüşken Şarqi Türkistan Türkleri soñ
felaketiniñ esas emelini de açıq körgen boldı. Onda yalgız Khıtay düşmanlıgı dindaş
Dunganlarga inançsızlıq artıbgine qalmadı. Onuñ ruhunda bularnıñ ikisinide qural
etkenSavet Rus emperyalizmi düşmanlıgıda bütün şiddetiyle canlañan boldı. Mene
şu noqtaga işare etmekçi bolgan Alman muharriri Yaponyanıñ bu cihetni ister
bukünki küreşi, ister de müstaqil siyaseti üçün istifade etmekçi bolganlıgını ileri
süredir.
Bir küreş, bir siyasetni yürüte bilmek bilkhassa onı muvaffaqiyetli bir neticege
iriştire bilmekniñ eñ mühim şartlarından biri hareket yolınıñ saglam nigizini qörüb, o
yol üstünde ve etrafındagı manalarnı ber taraf etib faydalı unsurlarnı küçeytib
hazırlavdır. Şübhe yoqki bukün İslam Dünyasını teşkil etken milletler siyasi qıymeti
artıb barayatqan unsurlardır. Faqat bu da bütün unsurlar kibi togru yolunda yürüdügi
ve yürütüldigi taqdirdegine faydalı ve neticeli bola aladır. Bu camianı felaketden
felakete sürükleb kileyatqan turmuşnuñ acı tecrübesi nihayet onga da togru
yolınıkörsetmişdir, ki o da tabii inkişaf yolı, milli küreş, milli devlet quru, bunuñla
milli muqadderatlarına ige bolgan bu milli devletler arasında tabii ve samimi dostluq
münasebeti yaratu yolıdır. Soguşga çaqlı İslam Dünyası milletleri başından keçken
hadiseler ve soguşdan soñragi devirniñ milli esasda qurula başlagan hareket ve
devletleri arasındagı samimi münasebetni işlev kerek.
Bizniñ Şarqi Türkistan inqılabı tecrübeleri bu acı haqiqatni bir azda aydın
körsetdi. Müslüman Dunganlar özlerini dindaşları Türklerden ziyade ırqi ve harsi
yaqınlıqları bolgan Khıtaylarga yaqın his etdiler. Menfaatleri icab etdirdigi zaman
dindaşları Şarqi Türkistan Türklerini Bolşevik Rusyanıñ qanlı pencesine teslim
etdiler. Dindaşları Türklerni qanlı terorülerden keçirib işleriniñ, menfaatleriniñ
811
talebine köre ve Qızıl Mosqvanıñ veya onuñ müttefiqi Khıtay Hükümetiniñ penahına
sıgındılar. Khıtay müslümanlarınıñ Khıtay imperyumi qoruqçiliginde gayrı din
arqadaşları qadar fedakarane çalışmaqda, Bolşevik Ruslarla birleşib Şarqi
Türkistandagı dindaşlarını qırmaqda bolgan Khıtaylar faydasına İslam Dünyasında
teşviqat yürütmek derecesine bardıqlarını şu Alman muharririniñ özünden de
işetmekdemiz.
Agır turmuş tecrübesiniñ bir daha açıq körsetdigi haqiqat yalgız gayeniñemes,
gaye ugrundagı küreş unsuriniñ de milli boluvıdır. Milliyetden başqa hiç bir nerse
saglam qurtuluş küreşi negizi bolalmaydır. Bu cihetni qurtuluş küreşçileri ile bir
qatarda bunday küreşlerle tışdan alaqadar boluvçılar da unutmamalıdırlar.
Timur oglu.
812
Mücahidlerniñ bir qısmı Ömer Bek Qumandası astıda quralları ile Kiçik Pamirge
ötmüşler. Qalgan bir qısmı Afganistan ile Hindistanga sıgınmışlardır.
*
Yaş Türkistan,Ganvar 1939, San 110, S. 27.
813
Asrımız, miliyet asrı, devrimiz her milletniñ öz muqadderatıga özi ige bolaturgan
devridir. Bunuñ neticesidedir ki, başqa birisiniñ esareti astıda qalgan mahkum
milletler, qurtuluş üçün küreşmekde ve müstaqil yaşamaq haqqını istemekdeler.
Vatanmız Şarqi Türkistan özide tapılgan Türk medeniyeti ve harsıga dair mühim
eserleri bilen de Türkligini ve qadimden biri Türk yurtıekenini körsetib turadır. Bu
ülkede yaşagan Türkler özimizge “Uygur Türki”deb aytamız. Uygur Türkleri
tarafından tüzülgen elifbe İslamiyet qabul etilgen devirlerge qadar devam etkendir.
Bu künki Mogol elifbesiniñ, Mogollarnıñ da itiraflarıga köre, Uygur Türkleriniñ
elifbesinden alınganı malumdur.
medeniyetniñ izlerini Şarqqa taba kitsek Çinde, Garbga taba kitsek Avrupa içleride
de uçratamız. Tarikhniñ körsetişige qaraganda o taraflarga Türknüñ bu yüksek
medeniyetini Türk üstadları bizzat alıb barganlar. İşniñ garibi buki, Çinde yakhud her
qaysı bir cayda tapılgan bu eserler o milletniñ malı hesab etilib yürütülmekdedir.
Şarqi Türkistanda tapılgan medeniyet eseri, Türk medeniyeti eseri bolaturugluq,
“Şimal garbi Çin medeniyeti”deb atalmaqdadır. Türk dehasınıñ mahsulleriyle yatlar
maqtanadırlar.
Khıtay içidegi inqılabnıñ togdurdigi 1911 inçi yıl Cumhuriyeti, Khıtay milletiniñ
özige de artuqça bir nerse bermese ve hala Khıtay khalqı bu zihniyetni benimseye
almasa da, bir nev hürriyet ve huquq berilgen idi. Halbuki bu hürriyet, bu cumhuriyet
Şarqi Türkistan üçün yinede artıq qahır ve zulümge sebeb boldı. Khıtay memurlarıga
malikane kibi satılgan bu mübarek vatanımız yıllarça bu cefa ve azabı taratıb keldi.
1932 inqılabı senelerden biri toplangan kinniñ, unutulmas zulüm izleriniñ tabii aksi
idi. Şarqi Türkistan Türki zulümge ve esaretge qarşı qozgalış yasadı ve öziniñ
tilegige köre milli bir hükümet qurdı.
Urumçide teşkil itgen “Qızıl Khıtay – Rus müşterek” Hükümeti ile bir müddet
muvasa yolını tutub bu fırsatdan faydalanmaqçı idik. Faqat nafile… Qommunizm ve
Khıtay milletçiligi Uygur Türkige qarşı qatıq mücadele ve hücumga kirişken idi. Biz
bu vaziyetden faydalana almaslıgımıznı tezgine bilib qaldıq. Vaziyetniñ künden kün
yamanlaşıb barganını ve khususen qommunizm mefkuresige mukhalif boluşi tahmin
etilgen kimselerni derhal imha etmekge başlaganlıqlarını körgüç, sevgili yurtni bu
cehennemi hayatda yine fazla körüb turuşga taqat qalmay çare izleş üçün, 1937 nçi
yıl başlarıda General Mahmud Muhiti başlıq 17 kişi Hindistanga çıqmaq
mecburiyetide qaldıq. Kharicge çıqqanımız işetilgeç Nankinge davet olunduq.
Nankinniñ nime fikirde bolganını örgeniş üçün arqadaşım Şerif Osman ile 1937 nçi
yılnıñ Sentabır ayıda Nankingekeldik ve Çanqayşek ile de körüşdük. Baqdıqki,
“Merkez”deb atalgan bu yerdegi siyaset qatiyen bizniñ tüşüncelerimizge togru
kileturgan şekilde emes. O zamanlardayaq Çanqayşekniñ Ruslar – Qommunistler
bilen ortaq siyaset tutuş fikri ve Khıtay – Rus yaqınlıgı bizge tamamen öz davamızda
haqlı ikenimizni körsetib bergen idi. Biz Urumçi Hükümetini qommunist ve Ruslarla
müşterek bir idare deb nefret etib yürsek, Nankinniñ de qızıllaşıb ketkenini körgeç,
derhal alaqamıznı kesib qoya qaldıq ve bir ay qadar Nankinde turub kezmek
bahanesiyle özimizni Şankhayga aldıq.
Şarqi Türkistan qurtuluşı ve bunuñ üçün bolaturgan hareket mihveri, artıq hedefi
qommunizmge mukhalif mübarezeniñ alaturgan neticesige tâbi bolub qaldı. Çünkü
Şarqi Türkistan togrudan togru Khıtaynıñgine emes, Qızıl Rusnuñ da cevlengahı
boldı. Zaten Khıtay da qızıllıqqa yan basıb ketdi. Binaenaleyh qarşımızda, Khıtay
bolsun, Rus bolsun, yalgız “Qızıl Quvvet” bar. Biz qurtuluş cihadımızda bu müşterek
düşmannıñ menfur “Mefkure” (Qommunizm)de de birleşib müşterek bolganlıqlarını
köz aldımızda tutamız.
mecmuamıznıñ baş betinde isleb ötmekçi bolsaq, o da yurt içinde soñ derece
samimiyet ve fedakarlıqla yürütdigi bu milli hareketni yurt tışına çıqqandan soñ da
aynı fedakarlıq ve samimiyetle yürütmekçi bolgan Mahmud Muhiti Efendiniñ bu
siyasi muhaceretdegi açıq imzasıyla ilk çıqışını qutlulamaq ve bu çıqışnıñ"Yaş
Türkistan" betlerinde boluvindan çıqaturgan manevi qıymet üçün razılıq ve
sevinçimizni ayrıça bildirib ketmek üçündür.
"Yaş Türkistan" mecmuası bundan soñra da bu milli vazifesini daha keñ miqyasda
devam etdireceki kibi Şarqi Türkistanlı mefkureçi tuganlarımıznıñ öz qatnaşma ve
yardamlarıyla onı daha muvaffaqiyetli ifa ete alacagını ümid etmekdedir.
Mahmud Muhiti Efendi yazısını başından keçirdigi taassüfli yaqımsız bir hadise
ve onuñ sebebini Türkistanlı yurtdaşlarına bildirib qoymaq niyeti ile qalemge
almışdır. Hadise şundan ibaret: Şarqi Türkistanlı Yusuf Bek oglu İsa Bekniñ
çaqımçılıgı (Jurnalçiliq qılışı) bilen Britanya – Hindistan Hükümetiniñ Mahmud
Muhiti Efendini tutub qamaşıdır.
jurnalçiliqni sözde müşterek düşmaña qarşı küreşde qardaş ve yoldaş deb yürdigi
kişilerge qarşı qullanudan da taymaydırlar.
Yusuf Bek oglu İsa Bek Mahmud Muhitini Khıtay Hükümeti khıdmetinde öziyle
birge işleş üçün “Qardaşlıq, Yoldaşlıq”ga çaqırgan. Türkistan Türk istiqlalçi
milletçisi Mahmud Muhiti tabiyatıyla bu teklifi qabul itmegen. Neticede Muhiti
üstünden jurnal yasalıb, o Britanya – Hindistan Hükümeti tarafından tutulub
qamalgan.
Bunga qarşı tabii biz küreşe almaymız. Faqat haq ve huquqi hissiyatımıznı
teşvişke salgan bu hadise haqqındagı fikrimizni orni ve vaqti kelgende aytıb ötüşni
vazifemiz deb bilemiz.
Baş Makale.
819
Muqaddes yurtımiz, sevgili Türkistanmıznıñ mühim bir qısmı Garbda Rus qolında
mahkum ve esir iken, Şarqdagı qısmı Khıtaynıñ çirkin idaresi astıda zulüm ve cefa
tartmaqda idi. Büyük Türk tarikhimizniñ qara sahifelerini teşkil etken bu agır künler
hiçbir zaman tınç ötkezilmedi, qaderniñ cilvesige havale qılınıb yatılmadı. Türkistan
Türki her vesileden faydalanıb müstevli quvvetge qarşı narazılıgını bildirib turdı.
Aziz ve necib milletmizniñ hür ve azad yaşamaq tilegi, eskiden qanıda bolgan
hakimlik khasletiden kelgen asil arzu idi. Ne çareki düşman quvvetli ve zamaña
uygun şekilde hazırlañan. Bizler bolsaq mahkumiyetniñ müsaid bolmagan tarafından
şeraiti içide her cihetden yetişib ülgürmegen idik. Şundag bolaturugluq zulümge
qarşı qanlı küreş yürütdük…
*
Yaş Türkistan,Mart 1939, San 112, S. 5-9.
820
zulüm ve istismardan başqa bir nerse emes idi. Biz cidalmizni tilençilik üçün
qılmadıq ve qılmaymız. Tilençilik cidalsiz de bolabilir. Biz “Dava” yürütdük.
Davamız da mutlaq milli qurtuluşdur. Dava qansız ve qurbansız bolmas idi. Bik haqlı
suretde qan tökdük, sevgili yurtımiz üçün sive – sive tereddüdsüz can berdik ve bu
yolda yine aynı khararetle qan tökmekge hazırmız!
Biz milli cidal yürütüşke başlagan künlerde bizge “Mukhtariyet talebi” tavsiye
etken ve Khıtaylarnıñ medh ve senasını qılıb olar bilen bozuşmaq emes, bilakis
birleşmekniñ yurt üçün faydalı ekenini ilgeri sürüb meslehat körsetken gafiller
boldı(*) 503 . Biz bundaglarnıñ bizden, Türkistanlılarımızdan boluşini istemes ve
takhmin de itmes idik… birak köb efsuski, şu bakhtsız tesadüfge yoloqub qalıb
müteessirmiz.
Özini Şarqi Türkistanlıq deb yürütken Yusuf Bek oglu İsa degen bir kişiniñ“Çini
Türkistan avazı” atlıq mecmuasını körüb ondagı qopal cümle, bizniñ gaye ve
davamızga uygun bolmagan fikirler ile Khıtay meddahlıgı qılganını oqub hayratde
qalgan idik. Yalgız Bolşeviklerniñ vahşiligi ve gayrı insani muamelesi haqqındagı
izahatından biraz müteselli bolub, hatta Khıtaylarnı medh etişini öz hefazet ve
mevasasina hamil etken idik.
Biz bu uyatsız “Khıtay vatanperveri”niñ milli davamızda ciddi bir tehlike ekenini
tüşünüb turgan çagmızda (3/11/938 tarikhinde), o özige okhşaş nesebi meşkuk
503
Kimlerdir, bizge madde, madde tesbit itilgen bu “Meslehat ve aqıl örgetgen” varaqalarını basdırıb
yubardılar ve tarqatıb yürüdiler (1933 – 1934 tarikhlerinde) M. Muhiti (bunda zikritilgen varaqadan
M. Muhiti Efendi "Yaş Türkistan"nıñ 46 nçı sanında, Çoqay oglu Mustafa Bek maqalesinde bahs
itilgen beyannameni qasd qılmaqdadır. – Başqarma.)
821
İsa yañlış işik urganını añladı. Artıq başqa bir yoldan tecrübege kirişdi. Öziniñ
efendisi, Bombaydagı Khıtay Qonsuli bilen birleşib tehdidyolını tutdı ve Britanya –
Hindistan Hükümetige çaqıb habis etdirdi…
Türkistan Türk yurtıdir. Onuñ ismige layıq bir ülke bolub qalışı üçün ebedi
çalışmaq barçamıznıñ boynumuzga borcdur.
Bombay: 24/2/939.
Mahmud Muhiti.
823
“Şarqi Türkistan inqılabı”!Bu sözni menimsemegen bir Türk tasavvur itmes idim.
Halbuki keçenlerde birisiyle körüşürken meniñ cümle başında qullandıgım bu
sözimge “inqılab diyilmes!”deb müdakhale etkenini hayretle qarşıladım. Bu mesele
zihnimni bu mesele zihnimni ançagına meşgul etdi. Münaqaşa iteturgan vaqit
bolmagandan başqa, “bilgi” sahibi ikeni söylenib yürgen birzat bolganıdan her
qandag bir tüşünce ile söylegendir deb ötken idim.
Bundan birniçe kün öñce yine Şarqi Türkistan inqılabı ve onuñ başlanıb bitişi
haqqında bir zatla körüşmekde ve mukhtelif sual ve istizahalarıga cevab berib izah
etmekde idim. Tiñleuçi her khususni yakhşı añlaganını söyleb yalguz bir mesele
üstide artuqça turdıda o cihetni yakhşı izah etdirdi. Men bu tekrarlaştırışdan mana
çıqarmaq isterken, o zat özi tügümni yeşdi: – Men şuni bilmek ister idim. Çünkü bu
izahıñızdan mühim ve tarikhi bir haqiqat açıladır. İnqılab tarikhindegi, qaysı bir
sebebige binaen işleñen bolsa bolsun, bir sakhteqarlıqnıñ üsti örtülüb, qalıb ketişi
yakhşı emes ve keyince belki yaman neticeler bire bilir! – dedi.
Mene bu iki mesele, saygılı oquvçılarımızga eski bir khatıranıñ bazı yerlerini
qısqaça añlatıb ötmekge mecbur qılmaqdadır.
* *
*
*
Yaş Türkistan,Mart 1939, San 112, S. 5-9.
824
qanaatini ve harekatdan kütken gayesini açıq qılıb ortaga qoymaqdadır. Hatta Muhiti
Efendi “Mukhtariyet” ve “Huquq alış”ga okhşaş mefhumlarnı, inqılabnıñ başından
biri muvafıq körmegenini açıq söyleydir. O zamanlar “Üstadlıq qılıb” “Aqıl
örgetkenler”ni Türkistannıñ ruhini añlamaganlar deb, lüzumsuz müdakhalelerni red
etedir. Mene bunuñüçündürki tam manasıyla qurtuluşni közge alıb başlagan ve
ruhlarda bu istiqametde esaslı özgerişler yasagan bir hareketge birile turgan eñ
münasib isim “inqılab” bolsa kerek. Qanlı mücahede, qurtuluşni maqsad qılıb
çıqqan qozgalan hareketiniñ ilk fırsatda yeq cumhuriyet ilanına qalqışmagı
“inqılab”deb tavsif qılınmasa, qandag bir hareket “inqılab” bola aladır? “İnqılab”
quvvet ve galibiyet bilen emes, maqsad ve mefkure bilen ölçülmelidir. "Yaş
Türkistan"da yazılıb kelgenlerniñ üstige, bu hareketde eñ salahiyetli bir zat da,
Muhiti Efendi de, müddeamıznı tasdiq etibbermekdedir.
* *
*
1933 inçi yılnıñ soñ aylarında Mısır ve Hindistanda yurtdaşlar bilen körüşüb,
Peşaverden Çetral arqalı Şarqi Türkistanga kite turgan boldum. O künlerde Kaşgarda
“Cumhuriyet” ilan qılınıb umumen ruh köterilgen ve biran evvel o yerge yetişmek
hevesi artqan idi. Bu iştiyaq tez barıb, köbden kütken azad ülkemizniñ şadlıq
künlerini körüb qalmaqdagı aşıqmagımızdan idi. Hatta bu heyecan bilen kervan
tokhtagan, qatnaş turgan bolsa hem Pamir – Alay yolçılıgını, Atçim bilen tek
başımga, ıkhtiyar etdim. Qışnıñ eñ şiddetli vaqti, 1934 yılınıñ birinçi ayı, bolganıga
qaramasdan yolga çıqdıq.
Pamirniñ igiz taglarını, Alaynıñ tenha vadilerini qar ve muz içide keçdik. Tuygan
ve işitken khabarlarnıñ neşesi dimagımda hala bar idi. Künler ötdi, aynı neşe ile
yolnuñ bütün zahmetini unutub Şarqi Türkistannıñçegere şehri “Taş Qurgan”ga
yetişdik.
ötedir. Bu mühim çegere o künlerde “Khotan” Emirligige tâbi yani Türkler qolıda
idi. Yol yorgunligini almaq üçün iki kün qalıb Kaşgarga taba yolga çıqdıq(6/2/34).
“Tagarma”da iken ilk yaqımsız khabarlar kile başladı. “Lañatay” mevqiide artıq
KaşgarnıñDunganlar tarafından işgal etilgeni ve Cumhuriyet Hükümetiniñ şehirni
taşlab Yañi Hisarga köçkeni tuyuldi. Bütün neşemiz qaçqan idi. İrtesi küniden başlab
Taş Qurganga taba ketmekde bolgan qafilelerni uçrata başladıq. Bu vaziyet
hayatımda hiç unutulmayturgan feci manzaralardan biridir. Khain birisiniñ cahilane
tüşünüşi neticesi bolgan bu hal, Şarqi Türkistan inqılabıdagı hezimet sebeblerinden
birisidir. Taşmalıq (Taşbalıq)da Yengi Hisarmı, Kaşgarmı qaysı istiqametde kitişde
tereddüd de qaldım. Yolda eskiden bilgen ve tanıganlarım bu seyahatden qaytışnıda
tavsiye qılgan idiler. Bu yergeçe kelgeç qaytıb ketiş her cihetden muvafıq emes idi.
Yengi Hisarda kütülüb turganım khabarını aldım, hükümeterkanıda oradaydılar.
12/2/34 de Yengi Hisarga bardım. 6/2/34 de Kaşgardan çıqqan cumhuriyet
erkanıYengi Hisarga kelib ornaşqanlar(7/2). Yengi Hisar o zamanlar “Khotan”
Emirligige tâbi bolub, Nur Ahmed Efendi idaresinde idi. Cumhur Reisi bolgan
Khoca Niyaz ile Baş Vekil Sabit Abdulbaqi Efendi arasında idari khususlarda fikir
ikhtilafı bolub, Khoca Niyaz Hacı Dakhiliye Nazırı Yunus Said ile Maliye Nazırı Ali
Akhundlarnı alıb Yarkendge cuneb ketken iken. Nazırlar Heyeti azası zaten
Kaşgarnıñ işgalide parakende bir halde mukhtelif cihetge tarqalıb ketkeniden (Maarif
Nazırı Abdülkerim Khan Makhdum, Ticaret Nazırı Ebulhasan Efendi ve Evqaf
Nazırı Şemseddin Efendiler Kaşgar civarıda saqlanganlar. Harbiye Nazırı Oraz Bek,
Türkiyeli Mahmud Nedim Efendiler Kaşgarnıñ Şimal tarafında tag aralarıga iltica
etedirler. Khariciye Nazırı Qasım Can Efendi işgalden öñce vazife ile Khotanga
kitgen iken) Baş Vekil, Adliye Nazırı Zarif Qari ve Sıhıye Nazırı Abdullah Khaniler
bilen meslehatlaşıb ve perakende askerlerni toplap Kaşgarga yeñiden hücum
qılmaqçı bolganlar. Men Yengi Hisarga kelgen künüm Baş Vekil ve Nazırlardan
yanıda bolganlar, Cumhuriyet Hükümeti askerleri Yengi Hisardan Kaşgarga cunagan
kün iken. Faqirni kütüb alış Musacan Efendige tapşırılganıdan o kişi bilen körüşdüm
ve merhum Nur Ahmed Efendi ile tanışdım.
826
Yengi Hisarda iki kün qonub Yarkendde Khoca Niyaz Hacı ve Erkanı Harb Reisi
General Mahmud Muhiti ile körüşmek üzere 14/2/34 de Yarkendge ketdim.
Yarkendde Niyaz Hacı ve Şah Mansur (Emir Abdullah) Efendiyle körüşdüm.
Khariciye Nazırı Qasımcan Efendi ve Khotan Emirliginiñ mühim şakhsiyetleriyle
fikir alışdıq. Mahmud Muhiti o sıralarda Khan Arıq taraflarındagı askeri harekat
işiyle meşgul bolganıdan körüşalmasdan on üç kün Yarkendde qalıb tekrar Yengi
Hisarga qaytdım. Khoca Niyaz Hacı Aqsuga ketmek üzere Yarkendden ketken idi.
Bu tarikhlerde Şarqi Türkistan – Cumhuriyet tarikhinde “Çaharşenbe Vaqası”
diye meşhur 14/2/34 qanlı vaqası boladır. Türk askerleri Kaşgarga kirib
Dunganlarnıñ pusu (pusturma)sıga tüşedirler. Bu yüzden Dunganlar tarafından
Kaşgar şehride üçkün “Qatliam”etiledir!..
Baş Vekil ve Adliye Nazırı ile Harbiye Nazırı Orunbasarı ve Harbiye Levazımat
Başlıgı Sultan Bek (Ahmed Efendi) tekrar Yengi Hisarga qaytadırlar(16/2/34).
Sıhıye Nazırı Abdullah Khani Efendi başqa yol bilen Yarkendge ketedir. Bu arada
Yengi Hisarda askerler arasında bir añlaşılmaslıq çıqıb (26/2/34 de) Sultan Bek o
küni Yarkendge qaçadır.
Men Yarkendden 27/2/34 de Yengi Hisarga taba hareket etib birinçi qonaqqa
(Kök Rabatga) kelgende Yengi Hisarda bolgan vaqadan khabar tapdım ve Sultan
Bekniñ yolda salanıb hatta khafif yaralañanını işitdim. Megerse Sultan Bek de şu
“Kök Rabat”da iken gitib körüşdüm ve o yerdegi asker başlugıga (Khotan
Emirligine tâbi) yardım etişi üçün icab itken ricalarnı qılıb yolımga devam etdim.
kelib çıqqan. Çünkü eski “Özbik Alay” Qumandanı Satub Aldı Can (Satı Can)nı
tüşürüb, hükümet qurulgan künlerde yeq onuñyerige bu cahilniñ Qumandan boluşi, o
kişiniñ gayreti neticesi bolgan. HalbukiYengi Hisardan 26/2/34 de Sultan Bekniñ
qaçışıga sebeb şu Yusuf Can bolgandır.
* *
*
Gayet tez, bir quş baqışı şeklide ötdikmiz bu khatıra da bizniñ, oquvçılarımıznıñ
köz aldılarıda, tebarüz etdirmek istegen noqtamız: Kaşgar (6/2/34 tarikhinde) süqut
etkenden keyin Nazırlar Heyetiniñ tarqalıb ketkeni ve Yengi Hisarga Baş Vekil bilen
Nazırlardan bazıları kelgen bolsa hem bularnıñ ne Fibral ayıda ve ne de Mart başıda
bir toplanışlarınıñ bolmaganıdır.
Yazımnıñ başıda men bilen körüşken zatnıñ tekrarlatıb ve khaseten qayd etib
ötken vaqasını “Tarikhi bir sakhtekarlıq”qa mani bolmaq maqsadıyla qayd etdim.
İmdilik bu cihetniñ muhakemesini saygılı oquvçılarımızga havale qılamen.
Mecdeddin Ahmed.
828
*
Yaş Türkistan,Mart 1939, San 112, S. 15.
829
BİZNİÑ“METALİBİMİZ”*
Her nerseden evvel bu aqılsızça tertib etilgen tilek şeklini tedqiqqe muhtac
köremiz. Çanqayşekge baraturgan heyetonga (Khıtayga) Khıtaydan şikayet
itealmaganıdak imdad hem isteye almas. Rus Bolşevikle quçaqlaşaraq o mübarek
ülkeni fecii aqıbetge sürüklegen meşhur Çanqayşekden “İstiqlal” tilenemes!.. Biz bu
işniñ içide bilakis ciddi bir “Oyun” işaretini his itemiz.
*
Yaş Türkistan,Mart 1939, San 112, S. 15-20.
830
1935 başlarıda Kaşgardan yaşırın suretde Mumin Akhund ile birlikde Nankinge
yubarılgan idik. Urumçiniñ qızıllarga meyilli ve Nankinge qarşı tutqan siyaseti ve
Çanqayşekniñ o zamanlar Şeng – Şi – Tsaige bolgan itimadsızlıgı bu şekilde bir
müracaatga vesile teşkil etken idi.
Bizge “sabır” tavsiye etilib, o zaman Nankinde bolgan İsa Bek Yusuf ve diger
Türkistanlılarga mukhtelif mevqi ve menseb birilib köz boyalıb kün ötkezildi.
HalbukiŞeng – Şi – Tsainiñ alaqası togrudan togru Harbiye Nezareti bilen bolub,
Nankinde bizge qarşı Khıtayga khas “iki yüzlü” ve “arqadan urmaq” siyaseti
831
yürütüldi. Türkistan Türkiniñ imhası üçün zahiren bir birige mukhalif imiş kibi
körülgen, iki Khıtay “Çanqayşek - Şeng – Şi – Tsai” birleşib yürüdiler.
1936 May aylarıda Türkistannıñ muteber tüccarlarıdan sanalgan Sabit Bay, Hasan
Qarim ve Abdullah Bay larnıñŞeng – Şi – Tsai tarafından idam etilgenlikleri khabarı
tarqatıldı. Vaqıa bu vaqada şayanı hayret bir noqta yoq. Çünkü bundag idamlar her
daim bolub turgan nerse. Ama biz bu vaqanıñ ibret imiz bolgan cihetini
vatandaşlarımız nazarlarıda tebarüz etdirmek isteymiz.
Abdullah Baynıñ atası Berat Bay bu qara khabardan köp müteesir bolub
Nankingekeldi. Bu üç Türkistanlınıñ müsadere qılınganmıñlerçe Dollarlıq emvali ve
huquqini siyanet zamanında bu yerde (Nankinde) ugraşacaq idi. Bir kün İsa Bek,
Berat Bay ve faqir birge hükümet erkanından“Çiñ – Lifu”degen birisiniñ yanıga
bardıq. O kişige meseleni izah etib, yardım ve meslehat suradıq. O kişi teselli berib
nihayet:
İndi nime manada bolsa bolsun, Çanqayşekge baraturgan heyet bu vaqanı khatırda
tutsun ve bundan ibret alsın. Türkistan üçün Khıtaydan ve Rusdan emdar kütmek, öz
qolıdan çıqarmasdan tutuşni istegen Türkistanga“İstiqlal biriñ!”deb tilenib ketmek
qadar külünç ve masqara bir dava bolamas, ne bunuñ“khayrı khoah”deb taqdim
etişige inanaylıq ve ne bu şekilde bizni igfal etkenlerge aldanaylıq!
Emin Vahidi.
Lahor, 29. I. 39
833
*
Yaş Türkistan,Mart 1939, San 112, S. 20.
834
Türk yurtlarınıñ Şarq mıntıhasındaki Şarqi Türkistan ülkesinde, bundan altı yıl
öñce, çıqqan inqılab khayali nazarı diqqatni celb etken idi. Khıtay qolıga tüşüb
qalgan bu Türk yurtıniñ o inqılabı, birinci qozgalan bolmasa hem yıllardan biri
zulümge ve esaretge qarşı köterilgen qozgalan ve qanlı savaşlarnıñ biri bolgan bu
inqılabnıñ özige makhsus bir şekli bolganıdandır ki, derhal her tarafda alaqa
uygatgan ve sırrı, neticesi diqqatle taqib etilgen idi.
Kharici dünya ile togrudan togru alaqası bolmagan bu Türk ülkesiniñ inqılab
esnasında başından ötken mıñ bir facia, intiqam izlerini ve qatii qurtuluş hevesiniñ
sönmez ateşini yaş dimaglarga yerleştirib, yine o ülkeniñ masum bagrıda kömülüb
qaldı.
Bu inqılab yeñi başlagan çaglarında bir zat: “Bu inqılab, Şarqi Türkistannı
yutmaq üçün, Savetler tarafından çıqarılgan bir oyundur!”degen idi.
Savetler olarnıñ Şeng – Şi – Tsaii ise bu inqılabnı cihangirler oyuni deb Ma – Cuñ
– Yingni Yapon memuri diyedurlar.
Biz, inqılabnıñ başlanışıda ve inqılab çıqışıga sebeb qılıb her iki iddaanı da orunlu
körmeymiz. Faqat az müddet soñra sırıtqan qorqunç çehre, khortlagan tehlikeli
khayaletni elbette inkar ete almaymız. Fırsat qollagan ve eskiden biri agzını ta
midesigeçe açıb turgan yamyamnı şübhesiz rol oynamadı, bulanıq suda balıq olamadı
diye almaymız.
Şarqi Türkistan inqılabınıñ esaslarını bundan altı yıl öñceki inqılab künleride
izlemek togru bolmaganıdak, inqılabnıñ toguşini yalgız Qumulga makhsus körmek
*
Yaş Türkistan,Aprel 1939, San 113, S. 4-10.
835
Urumçiden Ciñ - Şurin qaçırılgan, Şeng – Şi – Tsai tikleñen ve Urumçi ipiniñ uçi
köbden qızıl qolga tutdurulgan idi. Khoca Niyaz Hacı 1933 Martında, inqılabçı
arqadaşlarınıñ muvaffaqiyetni almasdanaq sırf müttefiqi “Ma”nıñ khıyanetinden
toqqan nevmidi içinde, Urumçi ile muahede yasab qoydı. Tabii bu işde Urumçi ve
üstadı tarafından oynalgan rol ve qurulgan tuzaq da inkaretile almas. Bu suretle
inqılabnıñ bundan soñra taqib etken sırrı ikinci bir şekilge kirib ketdi. Nihayet
12/4/933 de Urumçi Hükümeti quruldi.
Dungan quvvetleri bilen uruş devam iter iken,ikinci tarafdan idari işler hazırlañan
planda yürümekde idi. İşniñ içide başqa bir entriganıñ bulundugini o zamanlar farq
ete almagan Türk inqılabçıları, Urumçini öz halide qoyub Dunganlar bilen şehir alıb
şehir berib, harb ve savaşda idiler.
* *
Şarqi Türkistannıñ soñ inqılab tarikhinde qara birkün bolgan 12 Nisan tarikhi, Şeñ
Doben tarafından “4/12 inqılabı”deb ataldı. Doben öziniñ bir eseride Şarqi Türkistan
inqılabınıñ başlanışını töbendegiçe qayd etedir:
504
“Hükümet Aldıdagi Mühim Vazifeler” Şeñ – Şi – Tsai eseri. 1936 Türkçe tabı. Urumçi, (s. 30 - 31).
837
“Men ayrım bir hükümet quruş üçün uruşmadım. Huquqda beraberlik yani
hazırgi yeñi hükümet (Urumçi Hükümeti demekçi) üçün uruşdum.”(2)505 diyedir.
“… Olar (Cihangirler, Yaponlar) özlerige keñ bazar açıb ikinçi tarafdan kham
mal ve her qısım madde ve başqa eşya bilen tolgan Şiñcañnı tartıb alışga hem de
Khıtay Cumhuriyetiniñyerini keçikletişge kirişdiler. Müslümanlarnı quturtub
“Müslüman Hükümeti qılganlar!” deb azgızıb Khıtay Cumhuriyetiniñyerini tartıb
alıb tınçlıqnı bozuşga qasd qıldılar. Şu maqsad bilen Şiñcañ tınçlıgını bozdilar.
Mene şu Yapon cihangiriniñ iti Ma Cuñ – Yingniñ Şiñcañga kirişi, dihqanlarnıñ
köterilib çıquları ve başqa niçe türlü sebebler yıgılıb “4/12 Büyük İnqılabı
togdi.”(3)506
“Fendi Khui” (Faşist ve cihangirlerge qarşı teşkilat)ı, "Guñ – Nen – Cuy”i ile ve
idare sisteminiñ bütün teferruatıyla Savet Rusyadan farqı bolmagan Urumçi
Hükümetini biz mene şunuñ üçün “Urumçi – Mosqva” müşterek Qızıl Hükümeti deb
ataymız.
507
Aynı eser s. 54.
839
Mecdeddin Ahmed.
840
Dehli: 20/Febral/1939;
Şarqi Türkistanlı Abdülreşid Abdülgani.
*
Yaş Türkistan,May 1939, San 114, S. 26-27.
841
Malum olduğu vecihle Azizi Efendi mezkurmaqalasınde İsa Yusuf Bekniñ Khıtay
propagandaçısı bolub Hindistangakelgenini qayd etib can ve teni bilen Khıtay
menfaatige qılgan bu teşviqatınıñ milli istiqlal mücadelemizge tosqun bolmaslıgını
tebarüz etdirgen idi.
İsa Bekniñ mahud "Uruş Khabarı" mecmuasıyla soñ propaganda seyahati her
tarafdagı yurtdaşlarımıznıñ asabiyetini qozgatdı. Bunuñ üstige Hindistanda Emin
Vahidi Efendige degen sözi ("Yaş Türkistan" san 109) yine de artıq nazarı diqqatni
celb etdi. Her tarafdan maqala ve mektublar kile başladı. Yurtdaşlarımıznıñ pek
yeride bolgan bu hassasiyet ve alaqaları, millet – yurt severlerige bir delil, yurtdaşlıq
iddasında bolgan bir şakhısnıñ yañlış hareketige qarşı manidar bir protesto idi. Bu
arada İsa Yusuf Bekniñ“Büyük hayali” haqqında bizzat General Mahmud
Muhitiniñmaqalası neşr etildi. Mene bu vaziyetide Abdülreşid Efendiniñ mektubini
alıb turamız. Bu yazı yurtdaşlarımızdan ilk defa kelgen İsa Bek lehindegi birgine
“müdafaa name”dir.
*
Yaş Türkistan,May 1939, San 114, S. 27-31.
842
* *
Atalarımıznıñ hikmetlik sözleri, uzaq tarikhde emes daha qanı qurumagan, yarası
bitmegen gazilerimizniñ, közi yaşlı yurtdaşlarımıznıñkeçegi inqılablarımızda algan
tecrübeleriyle de sabitdirki düşman şu ve bu kisvede bolsa da yine düşmandır.
Rusnuñ Qarası, Aqı, Qızılı Türkistanmız üçün qaysı fikirde bolsa Khıtaynıñ da
Qarası, Aqı ve bukünki Qızılı aynı fikirni taşıyadır. Türkistanga Khıtay
muhacirleriniñ naqli üçün takhsis etilgen pulni Yapon uruşıga ragmen yine berdirib
turgan ve “Türkistan”degen isimni taşıgan bir mecmuanı (İsa Bek Çini Türkistan
Avazı mecmuasını) khoş körmegen, Türkistandan qaçıb ötken siyasi milletcilerni
tutub bergen şu İsa Bekniñ büyük ümid baglab “Dahi”dedigi ve “Türkistan üçün
irtegen istiqlal hem bireder!”deb işañan adamı Çanqay – Şekdir. Bu oyunlar
onuñ“Dahiyane hazlıdır”!..
İsa Yusuf Bekni “müdafaa” qılıb yazılaturgan mevzu yalgız “İlimge teşviq”
noqtasından bolabilir ki bu “teşviq”ni Bolşevikler de Urumçidegiler de, Khıtaylar da
qıladırlar. Asıl marifet, milli mefkure közetken yurt siver birisiniñ ilimge teşviqi ile
mekteb ve medrese işigiden kirib yurtga ige bolmaq istegen müstevli köz
boyauçilerniñ teşviqi arasındagı farqnı sizmekdedir…
İsa Yusuf Bek Khıtaylarnıñ“Go Min Dang” fırqasıga aza imiş. Khıtay milletiniñ
saadetni “Sosyalizm” noqtasından qorumaq istegen Şuñ – Viñ fırqasıga mensublugi
üstige soñ zamanda dakhili Khıtayda “Khıtay vatandaşlıgı” khıdmetide körsetgen
gayreti ve eñ nihayet Khıtay hududları kharicinde de “Teşviqat heyeti” halinde
Khıtaylıq üçün işleb turganına biraderimiz Abdülreşid Efendi qandag mana birer
iken?
İsa Bek Türkistandan bahs itken yazılarında “İki mıñ yıllıq Khıtay
topragı”deb“Beşmıñ yıllıq medeniyeti ile Türkistanga medeni barlıq degen”
Khaqan(!) ülkesinden dem uradır. Müstemlekeçi Khıtay agzıga yaraşa turgan bu
mücerred iddaanıñözige Türkistanlı degen birisinden işetmek de her Türkistanlıga
agır kelişi muhaqqaq bir sözdir. Eger İsa Bek Türk tarikhinden khabarsiz bolsa milli
haysiyet, milli şeref bilen oynamasın, tınç, önini kesib otursun idi. İsa Bekniñ bu
şekilde Khıtaynıñ davasını qılıb yürüşige nime deb aytış kerek? (Bâri çu esel
nemîdehi nış mezen!).
844
Bir tarafdan Şeñmıñ yıllardan biri Savet(!)ler bilen qoşnulugundan bahs etib
olarga yanaşışnı diger tarafdan İsa, mıñ yıllardan biri Khıtaylarnıñ qol astında
bolganını iddaa etib yine bu sevimli(!) esaretni tavsiye etedir. Biz bu ikisinden qaysı
birini bizge faydalı deb körsete alamız?
508
“Hükümet Aldıdagi Mühim Vazifeler” s. 51.
845
köz aldımızdadır. Milli terbiye, milli tahsil millet davası üçündür. Oqumaq ve her
sahada yetişmek lazım. İddaamız istiqlal, hazırlıqsız cidalniñ neticesi köz aldımızda,
semeresi meydandadır…
Her zaman dedik ve yine diyemizki tutqun Türk ülkesi içinde tutqunluqqa boyun
igmegen ve gizi kelgende qozgalan çıqarıb, qurtuluş savaşı ile basqınçılarnı yıldırgan
ülke (eñ başda) Türkistandır. Türkistanda yaşagan Türklerniñ eski uruşçanlıq
khasletlerini yoqatmaganlıqları tarikhen ve soñ vaqalarla da sabitdir. Rus ve
Khıtaynıñ bu ülke Türkleri üstide yürütken harsi tesiri ve siyaseti onlar kütken
neticeni bire almaganlıgını her sahada körüş mümkündür. Khalis Türk qanı taşıgan
Türkistan Türkiniñ tabiat ve akhlaqı özgermegen, umumiyetle “Aq köñüllük” vasfını
yoqatmagandır. Türkistannıñ ince ruhini, tob tilek ve tayanıqlı akhlaqını taqdir
itealmaganlar, özleri bilen qıyas etib ve bilermenlik iddaasıyla her zaman yañlış
tavsiye ve beyhude rehberlikleriyle işge qarışqanlar, bu ülke Türkiniñ“Aq köñüllük”
vasfını suistimal etkenler. Türkistan Türkiniñ tevazuyini, kette işni keçiretib körsetiş
tabiyatını añlayamaganlarga sırası kelgende “Egri qazıqqa egri toqmaq!” yusununda
añlatışda bolur. Bazı birevler özlerinde bolmagannıda bar qılıb makhtangan ve kiçik
ehemmiyetsiz işini büyük ve debdebeli qılıb körsetken halde, biz mübalaga emes,
bolgannı bolgança körseteylikçi…
* *
*
hususiyet bilen tüşündiler ve izlediler. Mesele meydanda, netice köz aldıda idi. o
künlerde bu Türk zabıtalarınıñ öz ara bergen bir qararları cidden güzel ve Türk milli
mücadeleçilerinden kütülgen kahramanlıqnıñyeride bir misali idi. Öz büyügige itaat
Türklerde yalgız askerlikdegine emes sivil ve umumi hayatda da riayet etilgen esas
vasıflardandır. Zabıtalar, Urumçiniñ Mosqva istiqametinde ketişini ve qılgan
savaşnıñ hiçde qaniqarlıq bolmagan neticesini köbden añlagan bolsalar hem
büyükleriniñ tutqan siyasetini bozuşdan tartınıb her qandag bir müdakhaleden vaz
keçkenler. Mademki bukün bütün ümidler boşga çıqdı ve çare qalmaganıdan
qumandanları yurt kharicige çıqış qararıga kelib qaldı, o halde qumandanları daha
başlarıda iken soñ bir hamle ile basqınçılarnı haydaş teşebbüsüni tecrübe etmek
muvafıq bolur. “Erniñ, askerniñ teslimi yalgız soguş meydanında bolmaq
kerek!”degenler. Askeriden Qumandanıgaça, kiçigiden büyügigeçe (qanı bozuqlar
müstesna) aynı ruh, aynı qızgın qurtuluş aşqını taşıgan bu Türk ülkesiniñ aziz
evladları vaqıa bu qararlarını o künlük tatbiq itealmadılar ama keyinçe bu sönmes
soguş aşqınıñ alevi ülkeni tutuşturdı. Etrafı pusularla, khainane qoyulgan tuzaq ve
qundaqlarla tolgan bu umumi, ani hareket fecii bir suretde neticelendi ve yüzeki
söndi… yarası, acısı yüreklerimizniñ ta derin yerleride qaldı!..
Her türlü debdebe ve alayişden uzaq bu Türk aqınçıları genc Sicañ qumandası
astıda hareket etdiler. Her küni bir zafer, her yürüşi bir muvaffaqiyet ile bizeñen bu
mücahidlerimizni islerken bu hayalevi mücadeleniñ feci künleri közümniñ aldıda
canlanadır. Türk safvetinden ve qanındagı qızgın qurtuluş aşqından istifade etib
başqalarnıñ adeta emri vaqi halige keltirdigi bu savaş 29/9/37 de Kaşgardan başlab
Aqsugaça uzanıb, Uçturfan – Kalpin muhasarası ve Aqsu civarındagı basqın, Recat
ve nihayet Yarkend çivresindeki 19/9/37 toqnaşmasıyla neticelendi! Türk askeri su
üstünde yürür kibi ilerledi, arqasında iz qaldıralmadı. Alıngan şehirlerde rahata
qavuşqan Müslüman müttefiq, emanetge khıyanet qılgan, düşmanla birleşken,
Dunganlarnıñ bu khıyaneti Türkistan hareketinde unutuluşi küç vaqıalardan biridir.
* *
*
İki kişiniñ bir araga kelişi, mekteblerde oqulmaqda bolgan vatani şiarlarnıñ
oquluşi qattıq günah ve tauş çıqarıb söyleş tutulub qamalışqa vesile bolmaqda,
külmek adeta yıgalamaq tesiri bıraqmaqda idi… Ruhlar o qadar sıqıntı içinde idi,
“Kuñ – Nen – Cuy Hükümeti” (Khalq Urumçi Hükümetige pek yerinde olaraq bu
ismi taqqan idi) saf Türk ülkesini adeta kâbus kibi qaplaganıdan irte yaz – baharnıñ
latif künleri qorqu ve heyecan içinde ötdi…
29/5/37 küni Kaşgarnıñ her tarafında yine şu qorqunç hava içinde bir yıl qadar
uzaygan bukünnüñ ötüşüni gamlı – muñlu kütkenler üylerige çikelgen, bütün şehir
849
içden kelgen belirsiz bir endişeniñ agırlıgı astıda yatagına yatqan idi. Tañyeri
aqarmasdan şehirniñ yaqın yeriden patlagan qural tavışıyla umumi bir sevinç, faqat
qorqu ve endişe qarışıq bir halde, her qalbde, her dimagda belirdi. Yaqın iki aydan
beri yurt üstini qaplagan qara bulutni tişib, tarqatacaq silah sesleri alaqa ile taqib
etilib tañ atdırıldı. Mesele añlaşılmışdı…
Altı künlük çetin soguş neticesinde ölüb, öldürüb şehirni algan Türk yigiti idi.
Ama kharicga “Dunganlarnıñ Kaşgarnı alganlıqları”(!) khabarı tarqatıldı!..
“29 Mayıs” tarikhi münasebetiyle, qolunda silahı ile cebhede uruşqan batır ve
şehid yigitlerimizni khatırlarken şu küni ve ertesi küni Guñ – Nen – Cuynuñ yapdıgı
vahşice, kahbece bir hareketni eslemesden ötealmaymız. Ayaq – qolı zincirli, özini
müdafaadan aciz münevver, millet ve yurt siver ikiyüzce mahbusni qurtulub
ketişinden qorqub atıb ve küydürüb öldirdiler!
Bukün biz üç yarım ay rahat yüzi körmesden asrımıznıñ her türlü soguş
vasıtalarıga qarşı soñ derece batırcasına uruşub şehid tüşken yigitlerimizniñ aziz
ruhlarını hürmet ve tazimle añmalımız. Namerd düşmannıñ çirkin kızıga qurban
bolgan ve vatannıñ terbiye işide büyük khıdmetleri körülgen irfan ve fikir ordusu
münevver ve malum arqadaşlarımıznı saygı ile islemelimiz. Safvetimizden
başqalarnıñ khaince faydalanmaslıqları ve vaqıalardan ibret alınması qaygısıyla bu
satırlarnı qaralarken aziz şehidlerimizniñ ruhlarını şad etmek üçün mücadeleci
arqadaşlarnıñ yine de artıq bir gayretle çalışmaları ve “Öç üçün küç!” şiarını yerige
keltiriş üçün qol qolga berib birleşib yürüşleri ve uruşları lazım ekenini birkere yine
isletib ötemiz.
Mecdeddin Ahmed.
850
İslam dininiñ hamisi bolmagan bir Khıtay qalgan idi. Nihayet o da gayretlik
Müslümanlar(!) tarafından “İslamiyet Hamisi”(!) ilan etildi. Teşviqat yaman nerse
iken… Teşviqat neticeside Khıtaynıñ“İslamga müzaheretini” Mısırnıñ bazı
gazitalarıda yazıb ötdiler… İslamiyet şu qadar garib ve şu qadar himayege muhtac
halga qaldımı? Tekşiriksiz, suraqsız yazılgan bundag maqalaler bir zamanlar
Hindistan gazitalarında da körülgen idi. Olar bütün dinlerge qarşı bolgan
Bolşeviklerni mukhatab çıqqanlar idi. Vaqaen bu qabil sade deliller, Khıtay ve Rusya
işançı bolganlar bizde hem yoq emes…
Bir tarafı Orta asır hayatı yaşarken ikinçi tarafı qommunizm belasıga tutulgan ve
bir tarafını ikinci tarafı añlamagan bu Khıtay ülkesidegi iki – üç mescidniñ qalganı
üçün Khıtaynı İslamiyet hamisi qılıb körsetib her kimni işantırıb yürgenler, Khıtay
Hükümeti tarafından memur bolub teşviqatga çıqqan Dunganlar bilen maalesef
olarga qatılıb algan Yusuf Bek oglu İsa Efendedir. Nankindegi 27 mescidden 24 iniñ
askeri qışla qılınganını elbette bu efendiler demesler. Çünkü olarnıñ vazifesi başqa…
*
Yaş Türkistan,İyun 1939, San 115, S. 28-33.
851
İşniñ yine de qızıgı buki, bu Mısırda teşviqat yürütüb, 26 müslümannı Khıtay puli
bilen Hac qıldırıb ve 15 talebeni Khıtayga yubargan kimseniñ din ve “İslam”lıq
bilen köbden alaqasını uzub qoygan birisi bolganıdır. İsa Yusuf Efendiniñ kim ve
nime fikirde ekenini, o kişiniñ meslek ve meshebini yakhşı bilemiz.
1935 ve 1936 yılları Rusya üstideñine Hacga barışga yol berilgen idi. Qarasaq
onuñ astıdanda qarası çıqıb qaldı. Hacga barıb kiliş bedeli altun hesabıyla peşinen
alındı, Rusyadan ötken Hacılar propaganda üçün teşhir etildi…
Mektebge kirmesden burun bizni Doqtor Sun – Viñ mezarıga alıb bardılar. Usulen
rükû qılmaq lazım imiş. Biz Müslümanlar rükû qılmaymız deb nezaketen hürmet
bilen turduq. Ama İsa Efendi bu hareketimizge Khıtaylardan öñce khafe bolub ketdi
852
de “Din – din deb üstünerden qab – tagar tüşmeydir. Sizlerge izzet yaraşmaydır!”ga
okhşaş düşnam berib ötdi. İkinçi defa bolgan şu rükû meselesinden keyin biz altı
arqadaşnı mektebden çıqartdı.
Bu 21 talebeniñ içinde vaqtiyle Hacga barıb qaytqan arqadaşlarda bar idi. Bir kün
sohbet esnasında “Hacda nime fayda ve nime nerse kördiñler?”dedi. Arkadaşlar:
“Biz fayda köremiz deb barmadıq dini vazifemizni ötemek üçün bardıq!”deb cevab
bergen idiler. İsa Efendi külüb masqara qılıb qoydı! İndi bilib turubmuz ki özleri
menfaat üçün Hacga barır ikenler. Khususen bu menfaat “Efendiler” hesabıga
bolgaç…
Biz Nankinde iken bir Dungan dindaşmız öldi. Onuñ cenaze namazı mesele boldı.
Khıtaylardan biri ölse öziniñ dini merasimini qılır, ama qızıqdır ki bizniñ“Khıtaydan
artıq Khıtay” mizaclı İsa Efendi bu işde hem öziniñdegenini qıldırmaq ister idi.
Cenaze namazı işige baş bolganlardan beş talebeni bir hafta habis itdirdi.
Mene bu dinimizge “Himayeçi bolgan Khıtay” ile dindar bolub körüngen İsa
Yusuf oglunuñ“Din perdesi” arqasında oynagan oyunları.
Terbiye ve tahsil meselesi üstünde yakhşı tekşiriş lazım. Din vaqıa aqide meselesi,
dini terbiyesi saglam kimse Mosqvada hem öziniñ dinini qoldan bermes. Ama bütün
ecnebi memleketlerde tahsilde bolganlarnıñ o memleketde dini ve milli terbiyelerine
hürmetkar bolunganını işitemiz. Milli terbiyeden mahrum kimselerniñ
Khıtaylaşışdan qutqazıb qalaturgan eñ soñ birgine çare şu dini aqidemizdir. Bu
terbiyeden mahrum bolgan İsa Efendiniñ feci halini körüb turamız.
İndi bu yeñi 15 talebeniñ igfal etilişi diqqatli nazarımıznı celb etdi. Nankinden
Mısırnıñ Ezher medresesige ötken yıl talebe yubarıb oqutqan Khıtaylar indi Mısırdan
Khıtayga talebe keltiredirler. Maqsadları Türkistanlılarnı oqutub yetişdirmek emes,
“Khayrı khoah” ünvanıyla “Minnetdarlıq” qazqanmaqdır. Bu hareketler köz
boyamaq üçün yakhşı bir vesiledir.
Nankinde İsa Yusuf Efendi 12 mıñ som alganı halde Türkistanda qızıl diktator
Şeng – Şi – Tsainiñ vekili “Cañ” 100 mıñ som algan idi. Alıngan ücret bilen
qılıngan khıdmet tüşünülse, İsanıñ khıdmeti Cañnikden köb artıq idi. Binaen aleyeh
dellal İsa Yusufnuñ khıdmeti köb arzanga satılgan boldı. Ama keyinçe çıqarıb
algandır deb oylaymız… Biz İsanıñ algan pulida emes, onuñ muqabilide qılgan
khıyaneti üstide zamanı kelgende qatii turub ötemiz. Bukün biz yazmaqdamız, o işini
bitirmekdedir. Qısqa tüşüñen kimseler bu vaziyetni belki İsanıñ lehinedir deb de
oylarlar ve belki İsa Efendiniñ özi hem…
İsa Yusuf Efendi qolıdan Khıtay pulini alıb muqaddes Hacga “Aday farazi Hac!”
niyeti ile bargan müslümanlargamı, yoqsa oquş iştiyaqı bilen hiçbir intrigadan
khabarı bolmasdan Khıtay merkezige kelib çıqqan biçare talebelergemi acınmaq
lazım… Yakhud Khıtay meddahlıgını qılıb yürgen müslümanlarga birinci defa
khatırga keleturgan sualni bermesden cefalıqlam inanıb tamtıraqlı yazılar yazgan
İslam ilmi matbuatınamı hayret etmek lazımdır!..
Şankhay: 3/4/39
Hacı Hamid İsmail.
855
Muhacirler Turmuşundan:
1932 nçi yılı Türkistandan çıqıb Hindistannıñ dini üniversiteleride oqub, 1936 nçı
yılı Khıtay merkezige barıb ondagı siyasi mektebde iki yılça tahsil körgen Abdülaziz
Bek Khıtay qanunlarını, Go Min Dañ Fırqası meslekini, İsa Beklerniñ maqtab yürgen
üç tugluq tuygunuñ biz Türkistanlılar üçün ne qadar zararlı ekenini bilgen yaş
münevver bir yurtdaşımızdır.
Khıtay propagandası üçün siyahatga çıqqan İsa Yusuf Bek yaqında Mısırga kelib,
Khıtaylarnı iki mıñ yıllıq atamız körsetib namussuzluq qılıb Khıtaylarga yalaqçılıq
qılgan idi. Abdülaziz Bek Çiñizkhan onga açıqdan açıq qarşılıq körsetib turdı.
*
Yaş Türkistan,İyun 1939, San 115, S. 40-42.
856
27 nçi Nisanda keç saat 7’de Mısırnıñ muteber kişileri, münevverleri, yaşları,
şıkhları, gazita mukhabirleri ve 40 memleketden vekiller iştirakiyle yasalgan meclis
burungu Suriye Cumhur reisiniñ agası tarafından İslam dünyasınıñ umumi ahvali
haqqında söyleñen bir nutqi ile başlandı. Ondan soñ Abdülaziz Bek Türkistannıñ
tarikhi – siyasi ahvalinden Türkistanlılarnıñhazırgaça qurgan Khanlıq ve
Qaanlıqlarından, olarnıñ İslam medeniyetige, beşer medeniyetige qılgan
khıdmetlerinden, Türkistan Türkleriniñ Mısırda sürgen hükümranlıqlarından ve
Mısırdagı eserlerinden, Türkistanlılarnıñ Khıtay ile Rus esaretige tüşkenden biri
körgen felaketlerinden ve imdigi vaziyetinden, Khıtaylarnıñ Türkistanlılarga qanday
haqaret nazarıyla qarayturganlarından, Khıtay Cumhuriyeti üç tugluq
tuygusiniñmüslümanlarga qanday zararlar keltireceginden sözledi ve qonferansını
diqqatle tiñlevçiler tarafından sürekli alqışlandı. Uyuşma başlugı Doktor Abdulvahab
Azim Bek, Abdülaziz Bekniñ qonferansını taqdir etüvçi sözler söyleb, maruzaçını
bütün tiñlevçiler namına tebrik etdi. Yurtdaşımıznıñ muvaffaqiyetinden biz hem köb
sevindik ve onga teşekkürlerimizni bildiremiz.
Yaqında Abdülaziz Bekniñ 40 sahifelik “Uygur Sarfı” isminde bir eseri basılıb
çıqdı. (Bahası üç Mısır guruşı bolub, Mısırdagı Türkistan şirketinden, adresi:
El’şirket El’ Türkistaniyet Beşeri Cemielbenat numarat 23 El’Kahire – Mısır tedariki
mümkündür.)
Abdülaziz Bekniñ basılıb tartılışı zarur bolgan başqa eserleride bar. Bularnı neşr
etüv üçün yurtdaşlarımıznıñ yüksek himmetlerige ümid baglaymız.
Abdülrahim Mahmud
857
İndi “Qızıl Çin – Rus” müşterek hükümeti astında qalgan Şarqi Türkistanda “14
millet”deb bir maqam tutdirdilar… Oquvçılarımızga pekde yabancı bolmagan bu
tabir(1) 509 , künüñ birinde Şarqi Türkistanda da, Garbi Türkistanda bolganıdık,
birniçe cumhuriyetniñ(!) toguşiga bir maqdama bolurmi deb tüşünemiz. Aynı qandan
bolgan aynı til bilen söyleşken bir ülke khalqını, “Parçalaki yuta bilesin!” qaidesine
binaen parçalamaqdadırlar.
*
Yaş Türkistan,İyul-Avgust 1939, San 116- 117, S. 44-50.
509
(1) "Yaş Türkistan"nıñ ötken yıl 100 inçi sanındagi “Şarqi Türkistan İnqılabıga Bir Qaraş”
maqalesine baqılsın.
510
(2)"Yaş Türkistan"nıñ ötken yıl 103 ve 106 nçı sanlarına baqılsın.
858
“Yurt” mecmuasınıñ bu üç sanında intişar etken khili toluq yazını khülasa qılıb
ötemiz. Körünedir, ki vatan ve millet siverlerniñ bu haqdagı tüşünceleri arasında hiç
bir ayrılıq yoqdur. Yurtımiz ve ulusumuznuñ maruz bulundugi tehlikeler; muvaqqati
mahkumiyetlerdegine emes, bu mahkumiyetniñ tevlid etdiki, Türk ırqınıñ bariz
vasıflarından bolgan birlik esaslarınıñ baltalanmasındadır. Türkistannıñ Togu
qısmındagı hareketler, Batıdagı yikirmi yıllıq tecrübeniñ mahsulesini teşkil etedir.
Onuñ üçün bu “Türk bütünligi”ne qılıngan qasdnıñ astında “Til birligi”de tehlikege
kirgen boladır. Daha 1936 ncı yılları mekteblerde, Savet ülkesindeki “Latin Esasında
Uygur Elifbesi”ni tatbiqge yeltenirken, ibtidai mektebniñ ikinci sınıfından başlab
Khıtayca, Rusça til dersi mecburi suretde kirtilmek istenmişdi… Oquvçılarımız
diqqat etseler Ulug Türkistanda ve Rusya esiri Türk ülkelerinde tatbiq etilmekde
bolgan Qızıl siyaset, şaşmas bir yoldan muayyen hedefige togru ketmekdedir...
Bu on tört millet efsanesiniñ içinde aynı ırq altı ayrı millet halinde sanalgan kibi,
eyrafda mahalleleri bolmagan Şiverler, Mancu, Khıtay, Sulunlerle khususen “Aq
Rus” ünvanıyla Türkistanga iltica etib ve bu soñ inqılabda Türkler zararına khili
mühim rol oynab, eñ nihayet Qızıllaşa bilgen bir avuç Rus qaçqını da Şarqi
511
(3) Şu sanda İsa haqqında yazılgan maqalelerge baqılsın.
859
* *
*
“Yurt” san – 5: “… Bu yaqın arada bu söz bu yerde, kerek künlük, kerek yedilik
ve aylıq yıgmalarda sıq – sıq körülgeni başladı.”deb sözge kirişken tuqqanımız,
“Türkistanda uluslarnıñ köbligi ve türlüliki şaşarlıq bir işdir… Biz ökce bu sözge
onça qulaq salıb tiñlemes idik, oynab aytılgan söz deb ötüb kiter idik. İmdi bu sözler
oyundan çıña çıqıb, agızdan kagıd yüzine tüşkeni turdı!..”demekle meseleniñ Khıtay
merkezinde ciddiyet alganını işaret etedir. Eskiden ehemmiyet birilmegenige sebeb
qılıb: “Bu khayali nerselerniñ gazeteci ve yazıçılarnıñTürkistanga seyahati
esnasında tuyub, tiñlediklerini efsanevi şekilde oquvçılarıga añlatmaq üçün
yazdıqları maqala ve kitablarındagı, daima körülüb kelmekde bolgan, khatalardan
512
(4) "Yaş Türkistan"nıñ 106 nçı sanındagi Baş maqalege baqılsın.
860
biri bolub ehemmiyet berişge arzimes degen qanaatden ileri kelgenini” söyleydirde
bu sandagı yazısını şu satırlar bilen tügetedir:
“Taqla – Maqan çölindeki yarı köçebe birisimi İstanbulni bilir, ne tarafda ekenini
ve o yerde kimler bolganını örgenmişdir. Bir Türknüñ qaygusi oni aglatır, bir
qandaşınıñsevinci onı sevindirmekge, küldürmekge kafidir. Ortada bir “Bag”
(Rabıta) bardır. Bazıları derlerki bu, “Din bagı” dindaşlıq tuygusıdır… Halbuki bir
Arab, bir İranlı, nihayet bir Dungan de müslümandır. Bunlar bir Türk üçün hiçbir
zaman yürekden qaygırmaslar… Lakin bir Türkistanlınıñ öz qandaşı bir Türkge
bolgan sevgisi özgermes ve sözkötermes şekilde yürekdendir!”deb din
birlikiniñ“Ulus” mefhumindeki yeriniñ küçsiz ikenige köbgine misaller ketirib, “Til
birliki”niñ rolünden ve Türklerdeki til birlikiniñ başqa hiçbir ulusga nasib bolmagan
513
(5) Bu on tört milletniñ her biriniñ ayrım bir “Aqartış uyuşması” digen qurumi bolgan idi.
M.
861
şekilde mütebariz ekenini toluq ve etraflıca añlatıb yakhşı misaller bilen medaasını
küçlendirgen. Ulus tabiri üçün lazım bolgan evsafdan “Körenek” (Etnografik) birliki
üstünde turub Türklerniñyerdegiştirmekle de müşterek tarzı hayat ve
meyişetlerindeki okhşaşlıqdan etraflıca bahs etedir de: “Çinlilerde din ve til ayırması
khili közge körünür şekilde bolsada “Körenek birlik” yine de mütebarizdir. Onuñ
üçün bunlar bir ulusdur.”deb etnografik vasıfnıñ ulus tabirindeki rolini öz
yaqınından bir misalle musuqalandırıb soñ sözini yani “Türkistanda on tört
ulus”demekniñ togru bolub bolmaganı haqqındagı neticeni yedinci saña qaldıradır.
“Yurt” san – 7: “Türk İlinde On Tört Ulus” başlıqlı yazıda tuqqanımız Pulad,
okceki iki maqalasıni khülasa qılıb, 1 – Til birliki, 2 – Tos – Cusun (Renk ve
Antropoloji) birliki, 3 – Din birliki, 4 – Añ ve tuygu birliki, 5 – Körenek birliki
bahislerini birer – birer tekşirib, misaller bilen yıgım ilge “Ulus” ismini bermek üçün
ne kibi esaslar lazım ekenini tahlil etedir.
İbareti, Arabî, yazılışı salis, tertibi yerinde, tahriri küzel bu “İsimsiz Risale”niñ
meram ve mefhumi, evvelden akhirgaça üç – tört mevzuda bir mazmundan ibaret idi.
İsa Yusufnuñ qurnazça işlegen bu işi menfi bir muvaffaqiyet demekdir.
Bizniñyolımız ve gayemizge ayqırı bolgan bu risaleni oqumadan turub merhum Qoca
Kemalniñ;
şiiri bala ikhtiyar zihnimizni meşgul etdi… Düşman tigirmenige su açıb bermekçi
bolub qolıda kitmen Nil deryasını yaqalab yürgen bu “Azamet”niñ; ismi yazılmagan,
tarikhi qoyulmagan, adresi körsetilmegen, matbaası yaşırıñan bu “Esrarengiz”
teşviqat risalesi, Ulug (Şarq ve Garbi) Türkistanlılarnıñ adresige posta ile ayrı – ayrı
yubarılgan idi!..
Qızıl Khıtay, İslam qalbine Müslüman kisveside kizgen birniçe satqın arqalı
kirmek istegeniden muqaddes Quranı Kerim ayetleri, Resulü Ekrem hadislerini
yerinde bolmagan tefsirlerle hüccet ve iddaalarga delil olaraq körsetiş cesaretini
küstahca irtikab etkenler. İslam alemini igfal üçün qullanılgan bu delail, muqaddes
dinimizni menfur gaye ve gayrı meşru teşviqatlarıga alet etmek istegenlerige açıq
misal idi.
*
Yaş Türkistan,İyul-Avgust 1939, San 116- 117, s. 50-53.
863
Mekke: Subutay.
865
Muhacirler Turmuşudan:
Her millet öziniñ milliyetni saqlamaq üçün milli adetlerini, milli bayramlarını
milli matemlerini taşlamaslıq lazım.
Khıtaylar milli tuygumuzni öldirib Khıtay ruhi bermek maqsadıyla bizlerni milli
adetlerimiz, milli bayramlarımız, milli matemlerimizden tusub qaytarıb keldi ve
kelmekdedir. Altmış yıldan biri Khıtay vahşileri Türkistanlılarnı ezib
Khıtaylaşdırmaq üçün çalışıb kelsede muvafıq bolalmadı ve bolalmayacaq.
*
Yaş Türkistan,İyul-Avgust 1939, San 116- 117, s. 54-56.
866
Çünkü bukün (1877) – 17 nci May Şarqi Türkistan Devletiniñ Khanı Atalıq Gazi
Yaqub Khan Bedevletniñ ölgen ve Şarqi Türkistan Türk devletiniñ Khıtay tarafından
yimirilib milli medeniyetimiz Khıtay celladlarınıñ kirli pençesinde tar u mar bolgan
kün bolganıdan biz Türkistanlılar üçün eñ felaketlik ve qaygılıq büyük bir milli
matem künidür.
Altmış niçe yıldan biri biz Türkistanlılar Khıtay boyunturugunda özimizniñ milli
bayram ve milli matemlerimizni isleb ve qarşılab milli vazifelerimizni eda qıla
almasaqda özimizniñ milli barlıgımıznı saqlab kele aldıq.
Biz Mısırdagı Türkistanlı vatandaşlar 17 nci Mayda bu mühim milli matem künini
qarşılamaqga qarar berib“Türkistan yurdunda” toplandıq. Meclismiz baş
istiqlalçimiz Mustafa Çoqay Bek, General Mahmud Muhiti resimleriyle bizetilgen
üyde açıldı. Khotanlı Qari Abdülgafur Efendiniñ yaqımlı Quranı Kerim tilaveti ile
başlanıb, tilavetniñ sevabını Türkistan mücadeleçileri, bütün şehidlerimiz ve Atamız
Merhum Atalıq Gazi hazretleriniñ ruhına bagışlagan Elhac Mehmed Yunus
Efendiniñ balig duası taqib etdi.
RESİMLER
868
1907-1928 yılları arasında Doğu Türkistan Çinli Genel Valisi Yang Tsen Hsin (Yang
Zeng-xin)’in resmi. (Görsel, Seyfeddin Azizi’nin “Ömür Destanı Zulüm
zindanlarında (Anılar)” isimli eserinden alınmıştır.)
869
1928-1933 yılları arasında Doğu Türkistan Genel Valisi Jin Shu-ren (Cing
Şurin).(Görsel, Seyfeddin Azizi’nin “Ömür Destanı Zulüm zindanlarında (Anılar)”
isimli eserinden alınmıştır.)
870
1933-1944 yılları arasında Doğu Türkistan Genel Valiliğini yapan, Çinli komutan
Sheng Shi-cai’nin resmi. (Görsel, Seyfeddin Azizi’nin “Ömür Destanı Zulüm
zindanlarında (Anılar)” isimli eserinden alınmıştır.)
871
DoğuTürkistan Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Gazi Hoca
Niyaz Hacı’nın“Yaş
Türkistan”dergisinin 52.
sayısında yayınlanmış olan
karakalem portresi.
872
ÖZGEÇMİŞ
Fedai Küpoğlu 13.02.1985 tarihinde İstanbul’un Fatih Semtinde doğdu. İlk Okulu
1995 yılında Güngören İlçesinin Tozkoparan Mahallesinde Doktor Lütfi Kırdar İlk
Okulunda tamamlayarak yine aynı mahallede yer alan Ali Fuat Cebesoy İlköğretim
Okulunda Ortaokul’u 1998 yılında bitirdi. Aynı yıl Tozkoparan Osman Ülkümen
Lisesinde öğrenimine başlayarak 2001 senesinde mezun oldu. 2006 yılında
Kırgızistan’ın Bişkek Şehrinde yer alan Yusuf Balasagın adındaki Kırgız Milli
Üniversitesi’nde Lisans Öğrenimine başlayarak bir yılı Rusça hazırlık eğitimi olmak
üzere beş yıl süren öğrenimini 2011 yılında “VI. – VII. Yüzyıllarda Ulu Türk
Kağanlığının Siyasi, Sosyal ve Ekonomik Yapısı” isimli tezi ile tamamladı. 2013
yılında girdiği Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde Yüksek Lisans Eğitimine
başlayan Fedai Küpoğlu halen bu üniversitede yüksek lisans eğitimini
sürdürmektedir.
877
HARİTA