You are on page 1of 25

See discussions, stats, and author profiles for this publication at: https://www.researchgate.

net/publication/342396674

Türk Kadınının Hak Arayışında Sabiha Sertel (1919-1930)

Chapter · May 2020

CITATIONS READS

0 603

1 author:

Meral Kuzgun
Kilis 7 Aralik Üniversitesi
28 PUBLICATIONS   12 CITATIONS   

SEE PROFILE

Some of the authors of this publication are also working on these related projects:

BİR GÖÇÜN HİKAYESİ : STRUMA (1942) View project

All content following this page was uploaded by Meral Kuzgun on 23 June 2020.

The user has requested enhancement of the downloaded file.


TÜRKLERDE
KADIN

Editörler:
Alpaslan Demir-Tuba Tombuloğlu-Oğuz Polatel
TÜRKLERDE KADIN
Kömen Yayınları 223

1. Baskı

Mayıs 2020

ISBN: 978‐605‐2074‐56‐5  
 

 
Kömen Yayınları
Kürkçü Mah. Rampalı Çarşı Zemin Kat Nu: 11
Konya
eposta:komen54@hotmail.com

T.C. Kültür Bakanlığı Sertifika Nu: 31019

Baskı

Dizgi Ofset
Matbaacılar Sitesi 10451 sk. Nu.:4 Konya
Matbaa Sertifika Nu.: 15020
Editörler:

Alpaslan DEMİR-Tuba TOMBULOĞLU-Oğuz POLATEL

TÜRKLERDE KADIN

Kömen Yayınları
Yazılardan Yazarları Sorumludur.
 
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ / 5

I. BÖLÜM
İKTİDAR, OTORİTE ve BAŞARI: KADIN ŞAHSİYETLER
Moğol Sarayında İlk Naîbe: Töregene Hatun / 9
Ayşe ATICI ARAYANCAN
Türk Kadının Liderlik Sembolü: Raziye Begüm Sultan ve
Ondan Geriye Kalanlar /21
M. Melis SAVAŞ
Tarihe İz Bırakmayanlardan; Tokatlı Hatice Hanım / 35
Şule Sema ALKOÇ
Türk Kadınının Hak Arayışında Sabiha Sertel (1919-1930) /51
Meral KUZGUN
Cumhuriyet Döneminde Örnek Kadın Öğretmen:Fatma Refet Angın / 65
Taner ATMACA
Dünyanın İlk Kadın Savaş Pilotu ve Atatürk’ün Manevî Kızı Sabiha
Gökçen’in “Balkan Turnesi” / 87
Tahir KODAL

II.BÖLÜM
DİN, SOSYAL ve KÜLTÜREL HAYAT BAĞLAMINDA KADIN
Eski Türk Dini Ritüellerinde Kadınların Yeri ve Önemi / 107
Hasan AKSOY
Avrupalıların Gözünden Türk Kadını / 129
Fatma AKAY-TÜRKER
Türkçü Aydınlardan İsmail Gaspıralı, Ziya Gökalp ve Ahmet Ağaoğlu’nun
Kadın Sorununa Bakışı ve Çözüm Önerileri / 143
Selim Serkan ÜKTEN
Bolşevik Devriminden Sonra Türkistan’da Sosyal, Kültürel ve İktisadi Alanda
Kadının Konumunda Yaşanan Değişim / 185
Aysel ERDOĞAN

  1
XIX. Yüzyıl Türkistan Türkmen Toplumunda Kadın / 207
Resul ŞAHSİ
19. Yüzyılın İkinci Yarısında Osmanlı Toplumunda Kadın Olmak / 219
Gül Hanım CENGİZ
Osmanlı Devleti’nde Kadınlara Karşı İşlenen Suçlar / 241
Züleyha USTAOĞLU
Osmanlı Döneminde Nikah: Gümüşhane Kazası Örneği (1887-1892) / 249
Yasin DÖNDER

III. BÖLÜM
EĞİTİM ve KADIN
Osmanlı Devleti’nde Kız Islahhanesi ve Kız Sanayi Mektepleri / 259
Şenay ATAM
Ümmügülsüm CANDEĞER
İzmir’de Kız Çocuklarının Eğitiminin Kurumsal
Gelişimi (1883-1918) / 275
Mithat AYDIN
Kadın Düşünürlerin Karma Eğitime İlişkin Görüşleri / 303
S. Tunay KAMER

IV. BÖLÜM
KADININ ADI VAR (MI?) / 323
Türklerin Sözü Türkü, Kadının Süsü Zülfü / 325
Feyzan GÖHER VURAL
Tarihî Kıpçak Türkçesinde Kadınla İlgili İsim Söz Varlığı / 361
Zeliha TUĞUZ
Burhân-ı Katı Sözlüğünde Geçen Kadın Sözcükleri Üzerine Bir
Söz Varlığı Çalışması / 377
Ceren SELVİ
Çağatay Türkçesi Sözlüklerinde Kadınla İlgili Sözlük Birimleri / 395
Oğuz ERGENE

  2
HAKEMLER
Prof. Dr. Cemal AVCI, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Prof. Dr. Deniz ABİK, Çukurova Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
Prof. Dr. Ertuğrul YAMAN, Emekli Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Mustafa ARGUNŞAH, Erciyes Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümü
Prof. Dr. Sezai BALCI, Giresun Üniversitesi Tarih Bölümü
Prof. Dr. Tahir KODAL, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Prof. Dr. Üçler BULDUK, Ankara Üniversitesi DTCF Tarih Bölümü
Doç. Dr. Burhan SAYILIR, Anadolu Üniversitesi
Doç. Dr. Derya DERİN PAŞAOĞLU, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tarih
Bölümü
Doç. Dr. Dinçer KOÇ, İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü
Doç. Dr. Hakan AKDAĞ, Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Doç. Dr. İbrahim ERDAL, Yozgat Bozok Üniversitesi Tarih Bölümü
Doç. Dr. Levent KÜÇÜK, Ardahan Üniversitesi Tarih Bölümü
Doç. Dr. Mustafa GÖKÇE, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tarih Bölümü
Doç. Dr. Oktay BERBER, Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi Tarih Bölümü
Doç. Dr. Yunus İNCE, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tarih Bölümü
Dr. Öğrt. Üyesi Hikmet Demirci, Kahramanmaraş Sütçüimam Üniversitesi
Tarih Bölümü
Dr. Öğretim Üyesi Özgür TÜRKER, Süleyman Demirel Üniversitesi Eğitim
Fakültesi
Dr. Öğretim Üyesi Şeyda BÜYÜKCAN SAYILIR, Eskişehir Osman Gazi
Üniversitesi Tarih Bölümü
Dr. Eralp ERDOĞAN, Namık Kemal Üniversitesi Tarih Bölümü
Dr. Mesut KARAKULAK, Ordu Üniversitesi Tarih Bölümü

  3
  4
ÖNSÖZ
Kültegin Yazıtı’nda “Yukarıda Türk Tanrısı, Türk mukaddes yeri, suyu
öyle tanzim etmiş. Türk Milleti yok olmasın diye, millet olsun diye babam
İlteriş Kağanı, annem İlbilge Hatunu göğün tepesinden tutup yukarı kaldırmış”
diye yazılır. Bu ifadeye göre Türk Milleti’nin yok olmaması, birliği için kağan
ve hatun gerçek anlamda “eş” olarak sorumluluğu paylaşmışlardır. Bu nedenle
kaynakların ifadelerine göre “Han Köterme” denilen kağanın tahta çıkma töre-
ninin hemen aynısı hatunu için de yapılmaktaydı. İslamiyet öncesi Türk toplu-
munda kadın evin direği olarak nitelendirilmiş ve sosyo-ekonomik her türlü
faaliyetin içerisinde yer aldığı gibi askeri ve idari alanda da önemli görevler
üstlenmiştir. Kadının Türk toplumundaki yeri İslamiyet’in Türkler tarafından
kabulü sonrasında da değişmemiş ve önemini sürdürmüştür. Fakat, özellikle
Oryantalist bakış açısıyla kaleme alınan eserlerde dört duvar arasına hapsedil-
miş, peçenin ve örtünün arkasında gizlenmiş, özgürlükleri tamamı ile elinden
alınmış bir Türk kadını profili çizilmektedir. Elinizdeki bu eserin varlık neden-
lerinden en önemlisi Türk kadının tarihi süreçteki toplumsal konumunun doğru
bir şekilde ortaya konulmak istenmesidir.
Elinizde bulunan kitap İktidar, Otorite ve Başarı: Kadın Şahsiyetler;
Din, Sosyal ve Kültürel Hayat Bağlamında Kadın; Eğitim ve Kadın; Kadının
Adı Var (mı?) başlıklarıyla dört bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerde on beş
farklı üniversitede çalışan akademisyenlerin kaleme aldığı ilgi çekici yirmi bir
yazı bulunmaktadır. Kitapta bulunan yazılar on sekiz farklı üniversiteden ala-
nında uzman hakemler tarafından gözden geçirilmiştir.
Türklerde Kadın başlığı ile yayınlanan bu kitabın 5000 yıldan fazla bir
geçmişe sahip Türk tarihine denizde bir damla misali katkı sağlayacağını umu-
yor ve takdiri siz değerli okuyuculara bırakıyoruz.
Prof.Dr. Alpaslan DEMİR
Dr. Tuba TOMBULOĞLU
Dr. Oğuz POLATEL

5
Türk Kadınının Hak Arayışında Sabiha Sertel (1919-1930) 
Meral KUZGUN 

Giriş
Osmanlı Devleti’nde yapılan hiçbir reform denemesinde toplumun te-
melinden değişme yoluna girmesi gerektiği tam olarak anlaşılamamıştır. 18.
yüzyıldan itibaren Batı’dan transfer edilen modernleşme çabalarının temelinde
eski düzene dönebilmek amacıyla söz konusu reformlar, devleti kuvvetlendir-
me tedbiri olarak görülmüştür. Eski müesseselerle yeni müesseselerin bir arada
olmasıyla gericilik ve ilericilik arasında birbirinden zıt kutuplarda hayata bakan
bir toplum yapısı ortaya çıkmıştır. İlk defa olarak II. Meşrutiyetin ilanından
sonra içtimaî bir inkılap yapılmasının gereği net olarak görülmüş, ancak top-
lumsal değişime nereden nasıl başlanacağı kestirilememiştir. 1 Modernleşme ve
eskiye dönme arzusunda olanların bir arada yaşadığı Osmanlı Devleti’nde ka-
dınlar, İslami bakış açısıyla ataerkil bir toplum içinde eve kapatılmıştır. Bu
nedenledir ki Türk kadını eğitim, sosyal ve iktisadi hayatın gerisinde kalmıştır.
Bu geri kalmışlık kadının zihin dünyasında karşılık bulmuştur. Kırsalda ya da
şehirdeki kadının temel görevi; çocuk doğurmak, büyütmek ve erkeğe itaat
olarak görülmüştür. Erken yaşlardan itibaren kızların eğitim hakkından mah-
rum kalması, kamusal mesleklerin kadına kapalı olması, erkeğin eşini rahatlıkla
boşayabilmesi ya da birçok kadınla evlilik yapabilmesi Osmanlı toplumunun
geri kalmışlığının ve ataerkilliğin en somut delilleridir. 2
Osmanlı toplum yapısını geri kalmışlığı ile devralarak yeni Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’ni kuran kurucu kadro, toplumu eski düzenden ve geri
kalmışlıktan kurtarmayı, gelişmeyi amaçlamıştır. Bu bağlamda, Atatürk inkı-
lapları Türk halkının gereksinimlere göre halk için halkı yükseltmeyi amaçla-
mıştır. Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından ve Cumhuriyetin ülkeye yerleşti-
rilmesinden sonra zaman içinde Türk kadınının yüz yıllardır ihmal edilmiş
hakları bir bir kendisine verilmiştir. 3
1895 yılında Selanik’te doğan, 1918’de Büyük Mecmua ile Türk basın
hayatına girerek ilk kadın gazeteciler arasında yer alan Sabiha Sertel, buradaki
                                                            

Bu makale metninin bir bölümü, 28 -30 Ekim 2019 tarihinde Cumhuriyet 2. Uluslararası Sosyal
Bilimler Kongresinde “Erken Cumhuriyetin İlk Yıllarında Türk Kadınlığının Hak Arayışında
Sabiha Zekeriya” başlığıyla bildiri olarak sunulmuştur.

Dr. Öğr. Üyesi, Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Muallim Rıfat Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilgiler
Eğitimi Anabilim Dalı
1
Niyazi Berkes, İki Yüzyıldır Neden Bocalıyoruz, Yön Yay., İstanbul 1964, s.82
2
Ümit Akagündüz, II. Meşrutiyet Döneminde Kadın Olmak, Yeni İnsan Yayınevi, İstanbul
2015, s.76-78
3
Zübeyde Terzioğlu, Türk Kadını Siyaset Sahnesinde 1930-1935, Giza Yayınları, İstanbul
2010, s.130
51
yazılarını Sabiha Zekeriya 4 adı ile kaleme almıştır. Sabiha Sertel’in Balkan
Savaşlarının başlamasıyla birlikte ailesiyle 1913’te İstanbul’a gelmesi ve eşi
Mehmet Zekeriya ile evlenmeleri de bu döneme rastlamaktadır. Kocası saye-
sinde 1919’da haftalık bir dergi olan ve yalnızca 17 sayı çıkarabilen Büyük
Mecmua ’da yazılar yazan Sabiha Sertel’in 5 kadın meselesine eğilmesi çocuk-
luk döneminde anne ve babası arasında yaşanan olaylarla çok ilgilidir. Annesi-
ne, babasının hizmetçisi gibi davranmasına çok üzülen Sabiha Sertel için ikinci
yıkıcı olay annesinin bir gün eve biraz gecikmesi nedeniyle babasının annesine
kötü davranması ve annesini 6 çocukla ortada bırakıp boşamasıdır. Bu olaylar
Sabiha Sertel’i kadın haklarını savunmaya iten ana sebeplerdir. 6
1919’da işgal kuvvetlerinin baskısıyla kapatılan Büyük Mecmua hadi-
sesinden sonra Halide Edip aracılığıyla kendisi ve kocasına bir burs sağlanmış
ve böylelikle Amerika’ya gitmişlerdir. Burada Sabiha Sertel sosyoloji ve sosyal
hizmetler eğitimi almış, aynı zamanda sosyalizmle tanışmıştır. Bu süreçten
sonra kadın sorununu yalnızca feminizm açısından ele almamış kadın sorunu
üzerinden emek, işçi hakları, cemiyet içinde teşkilatlanma şeklinde değerlen-
dirmeye başlamıştır. 1923 yazında Türkiye’ye dönen Sabiha Sertel, eşinin de
desteğiyle 1 Şubat 1924’ten itibaren Resimli Ay dergisini çıkartmışlardır. Söz
konusu dergi, Milli Mücadeleden sonra, kurulması tasarlan yeni Türkiye’de
sosyal sorunları ele almak, Osmanlı Devleti’nin Cumhuriyete miras bıraktığı
ekonomik, sosyal, kültürel bozukluklara çare aramayı 1924-1928 yıllarındaki
yayın politikası olarak belirlemiştir. 7 Resimli Ay dergisini 1928-1930 yılları
arasında ikinci devre olarak adlandıran Sabiha Sertel, dergiyi yeni bir edebiya-
tın doğuşu olarak tanımlamıştır. Yazılarında sosyalist fikirler ön plana çıkmış-
tır. Yazım kadrosu değişerek Nazım Hikmet, Suat Derviş, Sabahaddin Ali gibi
sol edebiyatın temsilcileri de dergiye dâhil olmuştur. Ancak dergideki sosyalist
düşünce ağırlıklı yazılar nedeniyle yazarlar mahkemeye verilmiş ve mahkûm
olmuşlardır. 8
Bu çalışmada, Sabiha Sertel’in özellikle Büyük Mecmua ve Resimli Ay
dergisinde yer alan yazılarında kadın sorununa getirdiği tespit ve çözüm yolları
genel olarak ele alınarak, Cumhuriyet döneminde kadınlara yönelik inkılaplar-
daki dolaylı katkısı değerlendirilmeye çalışılacaktır.

                                                            
4
Emine Bilgehan Türk, “Türk Basın Tarihinin İlk Kadın Yüzlerinden: Sabiha Sertel Sertel”,
Karadeniz İncelemeleri Dergisi, (27), Güz 2019, s.261
5
Ayça Bulut, Kemalist Dönemde Toplumsal Cinsiyet Politikası ve Kadın Hareketi Çerçeve-
sinde Sabiha Sertel Üzerine Bir İnceleme, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü-
sü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2002, s.84
6
Sabiha Sertel, Roman Gibi, Belge Yayınları, 2. Baskı, İstanbul 1987, s.20-21
7
Ayça Bulut, a.g.t., s.85-86
8
Sabiha Sertel, a. g. e., s.81
52
1.Sabiha Sertel’in Türk Kadınının Eğitimine Yönelik Görüşleri
Sabiha Sertel’in eleştirdiği konuların başında eğitimde kadının konu-
mun ikinci plana atılması meselesi gelir. Bu kapsamda Darülfünunda kadınlarla
erkeklerin dersleri ortak almalarına yönelik toplumsal münakaşayı gereksiz
görmektedir. Ona göre asrileşmek gayesinde olan Darülfünunun önceliği bu
ayrımı ortadan kaldırmak olmalıdır. Toplumun bir kesiminin skolastik bir bakış
açısıyla eski medrese usulleriyle yeniçağa ayak uydurulmayacağını ifade eden
Sabiha Sertel, modern bir bakış açısıyla hayata bakılmasını tavsiye etmektedir.
Dinin toplumsal hayatı düzenlemesi anlamına gelen Klerikalizmin can çekişti-
ği bir asırda Darülfünun gibi önemli bir eğitim müessesesinin dinsel bir vizyon-
la ortaçağ düşüncesinde idare edilmek istenmesini şiddetle eleştirmiştir. Bu
kapsamsa Sabiha Sertel;
“bunu doğru görenler gözlerini açsınlar…yeni doğan cereyanları, hare-
ketleri, idealleri biraz klerikal bir adım gibi değil, hayatı gören âlim gö-
züyle görsün ve anlasınlar ki hayat onların bildiği ve tanıştığı hayat de-
ğil. Darülfünun gibi mühim ve ilmi bir müessese bugünkü günde artık on-
ların bildiği nazariyelerle ve zihniyetlerle idare edilemez. Bu gün kadın
ve erkek birbirinden ayrılmadığı gibi fikri say’ (fikirsel birliktelik, çalış-
ma) yolunda birbirine dayanarak yürümek mecburiyetindedir. Harp bu-
nun bize ne kadar canlı bir hakikat olduğunu gösterdi. Yine irticai bir
hareketle evlerimize dönmek, eski zihniyetin yarattığı o tahammülsüz ve
tufeyli (asalak)hayatı tekrar yaşamak asri telakkilere vâkıf hiç bir kadın
için kabil değildir…”
diyerek eleştiri ve tespitlerine devam etmiştir.
Toplum hayatı içinde ahlaki kaygılarla kadın ile erkeği bir karagöz
perdesiyle ayırmanın gülünç olduğunu ifade eden Sabiha Sertel, ahlakı kadının
tesettüründe aramanın yanlışlığına dikkat çekerek kadının eğitim alacağı alan-
ların da sınırlandırılmasını eleştirir. Tahsil hayatında kadınların erkeklere eşit
bir şekilde eğitim almaya hakkı olduğunu savunan Sabiha Sertel, Batı dünya-
sında kadınların hayatın her noktasında varlık gösterebildiklerini Türk toplu-
munda ise bunun tam tersi olduğu tespitinde bulunur. Kadının hayatta müspet
varlığını gösterememesini uzun vadede bir milletin çöküşüne bağlamaktadır.
Sabiha Sertel göre Türk milletinin asri millet olma yolundaki isteğinin öncelik-
le kadının, hayatın her alanında erkeği ile birlikte olmasıyla anlam kazanabile-
ceğine inanmaktadır. Ona göre kültürel olarak yükselen milletler asrın ve haya-
tın icaplarını kabul eden milletlerdir. Bunu fark eden milletlerin milli istiklâl ve
mevcudiyetlerine ancak hâkim olabileceklerini ifade etmiştir. 9

                                                            
9
Sabiha Zekeriya, “Kız Darülfünunu Meselesi”, Büyük Mecmua, No: 5, s.67. (yıl ve tarih bu-
lunmamaktadır)
53
2.Sabiha Sertel’in Sağlık Sahasında Türk Kadınına Yönelik Görüş-
leri
Sabiha Sertel’e göre Türk kadını harp sırasında da kendine yakışanı
yapmış, yaraları sarmaya her açıdan çalışmıştır. Bu amaçla Türk kadınının
çabasını takdir ettiği sahalardan biri sağlık sahasıdır. Hilâl-i Ahmer Cemiye-
ti’nin başkanı olan Müderris Doktor Besim Ömer Paşa’nın vasıtasıyla 1912’de
kurulan Hilâl-i Ahmer Hanımlar Cemiyeti’nin çalışmalarından gururla söz
etmiştir. Bu cemiyetin ilk olarak Balkan Harbi’nde faaliyet gösterdiğini belirten
Sabiha Sertel, askerlere sargı ve giyecek yetiştirmek için merkez binalarını
adeta imalathaneye çevirdiklerini ve yüzbinlerce parça çamaşır imaline muvaf-
fak olduklarını belirtmiştir. Hanım Cemiyeti’nin işlerinin yalnızca yaralı asker-
ler olmadığına dikkat çeken Sabiha Sertel, ayrıca muhacirlere, şehit çocukları-
na, zabıtan ailelerine ve ihtiyaç lazım olan her yere yetişmeye çalıştıkları bilgi-
sini verir.
Faaliyet alanını zamanla genişleten Hilâl-i Ahmer Hanımlar Cemiye-
ti’nin 1914 yılında Edirne, Adana, Erzurum, Kars, Kastamonu gibi illerde mer-
keze bağlı şubeler tesis ettiğine değinen Sabiha Sertel, Türk hanımların önemli
çalışmalarına yer vermiştir. Harp cephelerinde zehirli gazlara karşı Mehmetçiği
koruyabilmek için Türk hanımları tarafından ilk defa burunluk ve kulaklık şek-
linde bir maske dikildiğine önemle değinir. Doktor Besim Ömer Paşa tarafın-
dan Hilâl-i Ahmer Hanımlar Cemiyeti merkezinde açılan dershanede hastaba-
kıcılara fenni tarzda eğitim verildiğini belirten Sabiha Sertel, Avrupa’ya giden
hemşirelerden Safiye Hüseyin Hanım’ın Çanakkale’de Anafartalar’da göreve
gittiğini belirtmiştir. Bunun yanı sıra Balkan Harbi’nde Münire İsmail Hakkı
Hanım’ın büyük fedakârlıklar göstererek hastabakıcı olarak çalıştığına yer
vermiştir. 10
Hilâl-i Ahmer’deki Türk kadınının başarını takdirle karşılayan Sabiha
Sertel, Sıhhiye Cemiyeti’nin kadınların dişçi mekteplerine girmesini reddetme-
sini eleştirmiştir. Tahsil hayatının kadınları da içine alan bir sistem içinde
uyumlu hale getirilemeyişinin elim neticeler doğurduğuna inanan Sabiha Ser-
tel, bu sorunun çözülmesinde kadınlara görevler düştüğü kadar gençliğe de
önemli sorumlulukların düştüğüne değinmektedir. Bu amaçla, gençliğin eği-
timde eşitsizliğe karşı gelmesi gerektiğini belirtir. Ona göre kadının fikri hayata
atılamamasının sebebi eğitimdeki eşitsizliktir ve bunun çözümünün sanıldığı
kadar zor olmaması gereğine vurgu yapmıştır. 11

                                                            
10
Sabiha Zekeriya, “Hilâl-i Ahmer Hanımlar Cemiyeti, Büyük Mecmua, 20 Mart 1919, Numara
3, s.41-42.
11
Sabiha Zekeriya, “Türk Feminizmi,” Büyük Mecmua, 27 Mart 1919, Numara 4, s.63.
54
3.Sabiha Sertel’e Göre Türk Feminizmi ve Kadının Çalışmasına
Yönelik Görüşleri
Sabiha Sertel’in yazılarında harp ve kadın arasında kuvvetli bir bağın
olduğunu görmekteyiz. Ona göre harp, yeni açılan devrede asri milletlerin istik-
lâlleriyle ve hürriyetleriyle ayakta kalınabildiğini göstermiştir. O nedenledir ki
kendisi, her millet; irfan hayatında, kültüründe, medeniyetinde ve içtimaî haya-
tında değişmeli ve ileriye dönük adımlar atmalıdır. Söz konusu değişim mese-
lesine Feminizmi dâhil eden Sabiha Sertel’e göre Batı dünyası Birinci Dünya
Harbi sonrasında kendi kadınlarına haklarını teslim etmiştir. Ancak aynı savaş-
ta fedakârca çalışan Türk kadınına söz konusu hakkı ve konumu teslim edil-
memiştir. Bu hakkın, Türk toplumunun zihniyet dünyasına ve hayat biçimine
uymadığı gerekçesiyle verilmediğini ifade eden Sabiha Sertel, eski düşünceler-
den Türk toplumunun arınması gerektiğine inanmaktadır. Bu bağlamda;
“…Bugün hayatın aldığı şekil karşısında bizde de tesis edecek yeni te-
lakkiler, yeni düşünceler ve yeni hayatlar var. Zaman bize artık eski akit-
ler, eski zihniyetlerle yürünemeyeceğini acı bir şekilde gösterdi. Bu yeni
hayatta kadının rolü ne olacak? İhtiyacın doğurduğu bir mecburiyetle
kadın hayata girdi”
diyerek kadının görünür olduğu toplumsal bir dayanışmadan yana oldu-
ğunu ortaya koymaktadır.
Ona göre yeni hayatta daha başarılı adımlar atabilmek için yarının ihti-
yaçlarına, nazariyelerine göre hazırlanmak gerekir. Asri milletlerin geçtiği
aşamalardan Türk milletinin kendi benliğine uyan şekliyle hazırlanması ve ona
göre politikalar üretmesi bir mecburiyettir. Batı’daki kadınların başarılarını
eğitim hayatına bağlayan Sabiha Sertel, Batılı okulların kadınlarda bir mefkûre
birlikteliği oluşturduğu tespitinde bulunmuştur. Ancak Türk kadınlığının o
noktaya gelmesinin uzun bir yol olduğu görüşünde olan Sabiha Sertel, Türk
mekteplerinin kadınlara öncelikle yeni bir vizyon vermeye elverişli olmadığı
tespitinde bulunur. Kaldı ki ona göre erkek ve kadın eğitim hayatında tam an-
lamıyla eşit değildir. Bunun yanı sıra ona göre Türk kadınlığının hakkını, ha-
yattaki rolünü inceleyecek, kadınlık hayatıyla doğrudan doğruya alakadar ola-
cak bir kadın sınıfının olmadığından da dem vurur. O nedenle Türk toplumunda
şuurlu bir şekilde “ Feminizm Cereyanının” bile olmadığını, yalnızca yüksel-
mek isteyen dağınık bir kadın zümresinin bulunduğunu belirtmiştir. Türk top-
lumunda feminizm cereyanının oluşabilmesi için bazı esasların olduğunu dile
getiren Sabiha Sertel bununla ilgili olarak;
“istihsal ( üretim) uğrunda ferdi her menfaatten tecritle sırf cemiyet için
çalışan, daima aynı fikir, aynı gaye etrafında toplanan bir kadınlık ekse-
riyeti teşkil ettiği gün, biz de feminizm cereyanı uyanacak ve hayattan al-
dığı kuvvetlerle azim ve mücahide yolunda birçok taraftarlar bularak
birçok muhaliflerle çarpışarak yürüyecektir”

55
şeklinde düşüncelerini ifade etmiştir. Tespitine göre Türk kadınlığının
ilerleyememesinin en temel sorunu; ortak bir fikir noktasında birleşememesi-
dir. Bir başka ifadeyle müşterek heyecan ve düşüncelere sahip olamamasıdır. 12
Sabiha Sertel’e göre harp, milletlerin iktisadi ve içtimaî her müessese-
sini yok etiğinden fabrikalar durmuş makinalar işlemez hale gelmiştir. Savaşın
getirdiği iktisadi çöküntü kadının üretim hayatına girmesine yol açmışsa da ona
göre kadının hayata dâhil olmasında harbin kendisi kadar feminizm cereyanın
da etkisi bulunmaktadır. Harp nedeniyle felakete sürüklenen Türk toplumunun
yükselmesini, değişen zaman karşısında kadının varlık göstermesi mecburiyeti-
ne bağlayan Sabiha Sertel, bu bağlamda cemiyetin, kadının hayata dâhil olmak
durumundaki gerekliliğini henüz tam olarak idrak edemediği düşüncesindedir.
Sabiha Sertel harp sırasında kocasını, oğlunu, kardeşini, babasını kay-
beden Türk kadınının yalnız kaldığını ve cemiyet hayatı içinde kendisine yer
verilmedikçe, para kazanmasının önü açılmadıkça derin bir girdabın içine dü-
şeceğinin uyarısını yapmıştır. Ona göre söz konusu kadınların zihni faaliyetle-
rini, manevi terbiyelerini yükseltmesinin yolu âli mektepler içine dâhil edilme-
lerinden geçmektedir. Harp sırasında birçok müessesede çalışan Türk kadınının
harp sonrasında etkisiz hale getirilmesini de eleştiren Sabiha Sertel’e göre ka-
dına yönelik en kuvvetli muhalif klerikallerdir. Aksi halde Türk toplumunun ve
İslam dininin, kadınların hürriyet ve hakkını birçok memleketten önce kabul
eden bir cemiyet ve din olduğu görüşündedir. Mutaassıp ve asrileşmeye muha-
lif olan kesimin, zaman ve hayatın icapları karşında dirençlerinin kırılacağı
inancında olan Sabiha Sertel, kadını düştüğü sefaletten kurtarmanın tek yolu-
nun iktisadi ve içtimaî hayatın kapılarını aralamaktan geçtiğine sık sık vurgu
yapmaktadır.
Türk kadınının büyük haklara sahip olabilmesini iktisadi ve içtimaî faa-
liyetler içinde yer alması şartına bağlayan Sabiha Sertel, çalışma hayatında
bulunan bir kadının erkeklerle eşit ücret, eşit mesai gibi iktisadi haklarını doğal
olarak arayabileceğini savunmuştur. Bunun yanı sıra demokrasinin de gelişme-
si ve sınıf farkının kaldırılmasıyla kadınların pek çok haklara kavuşabilecekle-
rini ifade etmektedir. Bu bağlamda, içtimaî faaliyetlerin neticesinde nikâh,
boşanma, veraset gibi aile ve cemiyetteki mevki ve haklarını isteme yetkisine
kavuşabileceğini belirtmiştir. Kadının bu isteklerini yeniçağın gerekleri içinde
gören Sabiha Sertel, “çünkü hayatı kendimize değil, kendimizi hayata uydura-
cağız” şeklinde açıklamıştır.
Feminizm hareketlerinin dünyanın her yerinde cevap bulduğunu ifade
ederek, modası geçmiş nazariyeler etrafında kenetlenip muhalefet yapmayı;
şiddetli yağmurlar karşında sürüklenip taşkın nehirler karşısında durmaya çalı-
şan ve kâğıttan yapılan setlerin yıkımına benzetmiştir. Dolayısıyla hayatın her
alanında ihtisas yapacak kadınlara ihtiyaç vardır diyen Sabiha Sertel’e göre
                                                            
12
Sabiha Zekeriya, “ Türk Feminizmi”, Büyük Mecmua 27 Mart 1919, Numara 4, s.63
56
artık kuru gürültü ve taassupla Türk milletinin vakit kaybetmemesi gerektiğine
vurgu yapmıştır. 13
Kadının çalışma hayatında yer almasına taraftar olan Sabiha Sertel’e
göre bu ferdi bir zarurettir. O, kadının erkeğin sırtında bir yük olarak görülme-
sinden ve parasını kazanamadığı için hayatta aciz konuma düşürülmesinden,
istismar edilmesinden rahatsızlık duymuştur. Kadının, kendisine yönelik istis-
marın önüne geçmesinin de ancak varlığının farkına varmasına, cemiyet içinde
çağın gereklerine göre donanımlı hale gelmesine bağlamıştır. Aksi halde kadı-
nın, hayatının her alanında istismardan kurtulmayacağını belirtmiştir. Ona göre
kadın, cinsiyetini ve şahsiyetini kurtarmak için hayata atılmaya mecburdur. Bu
mecburiyeti kendisi gibi dile getirenlere karşı bir muhalefetin oluştuğunu ve
kadının hayata atılmasının muhaliflerce mahsurlu görüldüğünü ifade etmiştir.
Bu duruma karşılık, kadının çalışmasına ve ayakları üzerinde durmasına karşı
olanlara birçok sualler yöneltmiştir. Sabiha Sertel;
“…kadın evde kaldığında zaman, bilhassa erkeksiz yaşadığı zamanlar
mahsurlar yok mu? Bilakis…kadının hayatındaki mahsurları daha kuv-
vetli görüyorum. Kadının…cinsiyetini istismar edenler, evde ve hayatta
etmiyor mu? Cemiyetin kadına verdiği en büyük kıymet dişiliği değil
mi?”
diyerek bu suallerin cevabını aramıştır. Ona göre kadına bakış, medeni ve geri
kalmış toplumlarda farklılık göstermekle birlikte toplumsal gelişmişliğe göre
kadının sosyal hayattaki konumu da değişmektedir. 14
Sabiha Sertel’e göre feminizm yalnızca kadınların haklarını müdafaa
eden bir cereyan olmaktan çıkarak artık ilmi bir kimlik kazanma yoluna gitmiş-
tir. Kadının evlilikte, ailede, sosyal ve iktisadi hayatındaki rolü ve ihtiyaçları,
var olan sorunlarına çözüm bulma gibi konuların feminizmin sahasına girdiğine
değinen Sabiha Sertel, feminizm zan edildiği gibi kadınların hakkını ahlak için
savunan bir fikir hareketi olmadığı görüşündedir. Türklerde feminizm tartış-
malarının kadının hayata atılmasıyla başladığına da dikkat çekerek söz konusu
tartışmaların şahsi olmaktan pek öteye geçemediği tespitinde bulunmuştur.
Ancak, memleketin fikir hareketi içindeki feminizm münakaşalarını da anlamlı
bulan Sabiha Sertel, böylelikle bu fikir hareketinin amelî bir ilim olarak tesis
edilebilmesinin de önünün açılabileceği görüşündedir. Türk kadınına yönelik
ele alınacak fikri tartışma sahası içine dul kadınları, işçi kadın ve kızları, çalış-
ma hayatına atılan ve çocuklarını sokaklara terk etmek zorunda kalan kadınları,
çalışan kadının istismarı gibi konuları dâhil eder. Kadına yönelik sorunların
istatistiksel verilerle ve ilmi esaslar içinde değerlendirilerek ele alınmasından
yana olan Sabiha Sertel, Türklerde feminizm sosyal alanda incelenen bir bilim
                                                            
13
Sabiha Zekeriya, “Kadınlara Çalışma Hakkı”, Büyük Mecmua, 18 Eylül 1919, Numara 11,
s.170
14
Sabiha Zekeriya, “Meslek Hayatında Kadın Cinsiyetini Kullanmaya Mecbur mudur?”, Resimli
Ay, 29 Şubat 1928, Cilt 5, Sayı 49, s.54
57
olarak görülmediğine değinmiştir. Türk toplumunda kadın ona göre yalnız din
ve aile kapsamında ele alınıp incelenmiştir. Ancak, iktisadi hayata karışan Türk
kadınının aile yapısının değiştiğini ve yeni içtimaî şartların oluştuğu tespitinde
bulunan Sabiha Sertel, o nedenle kadının, sosyal hayat içinde ilmi bir zeminde
yeniden ele alınarak incelenmesi gerektiğini ifade etmektedir. Kadının hayata
dâhil olup olmaması tartışmalarının gereksiz olduğunu belirtmiştir. Bununla
ilgili olarak;
“…Kadın hayata kendi ihtiyarıyla (seçimiyle) girmiyor ki bu bir münaka-
şaya mevzu bahis olabilsin. Asri ve medeni hayatın ihtiyaçları ve icapları
var. Bu ihtiyaç ve icaplar kadını nereye sürüklerse oraya gidecektir”
diyerek kadının hayatın getirdiği mecburiyet dâhilinde hayata atılmak
durumunda kaldığının altını çizmiştir. Ona göre Türk feminizminin görevi o
günkü kadını tetkik ve ihtiyaçlarını tespit etmektir. Türk kadınının ihtiyaçları-
nın tespit edilmediğini ve kadın meselesinin nazari bir münakaşaya mevzu
bahis olmasının Türklerde feminizmin, bir ilim olarak tesis edilmediğinin işare-
ti olarak yorumlamıştır. 15
3.1.Sabiha Sertel’e Göre Türk Kadınının Seçim Hakkına Yönelik
Görüşleri
Türk kadınının hakları noktasında geri planda bırakılışının sebeplerini
ve çözüm yollarını yazılarında ortaya koymaya çalışan Sabiha Sertel, kadının
intihabat (seçim) hakkı çerçevesinde çok anlamlı bir sitemde bulunur. Bu sis-
temini;
“…Biz de bu vatanın evladı, bu memleketin hayatı, istikbâli için en ağır
fedakârlıklara katlanan, yavrularını canından koparıp hudutlarda kur-
ban veren analarız… hiç olmazsa ölen çocuklarımız namına bizim de
söyleyecek sözümüz vardır… bu toprağa biz herkesten daha ziyade mer-
butuz ( bağlıyız)”
diyerek kadınların da erkekler kadar söz hakkı olduğunu belirtmekte-
dir. Türk kadınını Türk toprağının bir parçası olarak gören Sabiha Sertel, er-
keklere verilen haklarının kadınlara verilmemesini anlayamadığını ifade etmiş-
tir. Erkeği kadından yücelten sebepleri yaptığı incelemelerle kendi dünya görü-
şüyle sıralamıştır. Bu bağlamda, seçimlerde kadınlar söz konusu olmadığından
memleketin geleceği ve hayatıyla alakalı meselelere erkekler tarafından karıştı-
rılmamıştır. Bu duruma itiraz eden Sabiha Sertel, Batılı kadınların harp sırasın-
da göstermiş oldukları fedakârlık ve çabaların neticesinde seçimlerde yer aldık-
larına değinmiştir. Aynı durumun Türk kadını içinde söz konusu olduğunu
belirten Sabiha Sertel;
“Dört harp senesinde erkeksiz kalan Anadolu tarlalarını kim sürdü? Bize
ve orduya erzakını kim hazırladı? Ticarethanelerde ve fabrikalarda ve
                                                            
15
Sabiha Zekeriya, “ Biz de Feminizm Bir İlim Olarak Var mıdır?”, Resimli Ay, 30 Kasım
1927, Cilt 5, Sayı 56, s.1
58
dairelerde boş kalan yerleri kadınlar doldurmadı mı? Ve bu vazifelerini
muvaffakiyetle ifa etmediler mi? Şu halde Avrupa kadını ne yaparsa Tür-
kiye’de de Türk kadını harbin omuzlarına yüklediği vazifeyi ifadan çe-
kinmedi. O halde birisine verilen bir haktan diğerini mahrum etmek doğ-
ru olur mu?”
sorusunu sormaktadır.
Sabiha Sertel’e göre Türk kadınının haklarından mahrum bırakıl-
masındaki toplumsal algıda kadınların siyasi meselelere karışacak derece-
de rüştlerini ispat edememiş olmaları vardır. Bu düşüncede olan erkeklere
yönelik olarak “…meşrutiyet ilan edildiği günden beri 10 sene geçtiği
halde erkeklerimiz bu rüşt-ü siyasiyeye sahip olabildiklerini ispat edebil-
mişler midir?” diyerek eleştirisini ortaya koymaktadır.
Sabiha Sertel’e göre ülkenin geleceğine ait meselelerin dışına ka-
dını itmek aynı zamanda vatandaşlık hukukunun da elinden alınması ile
eşdeğerdir. Türk kadınlığının, ülkesinin istikbali için savaş meydanlarında
verdiği mücadele karşısında hak ettiği en tabii haklarının verilmemesini ya
da ihmal edilmesinin hem bir günah hem de bir cinayet olduğu görüşünde-
dir. Ülkenin yarısını kadınların oluşturduğunu belirten Sabiha Sertel, Türk
kadınını müdafaa edecek vekillere ihtiyaç olduğuna değinmiştir. Ayrıca
kanun yapıcıların erkekler olması nedeniyle kadınlara karşı kuvvet ve
zorbalığa dayanan kanunların olduğuna dikkat çekmiştir. Sabiha Sertel’e
göre Türk kadını artık erkeklerin despotik kanunlarına esir olmaktan kur-
tulacak kadar yükselmiştir. Dolayısıyla mecliste söz söyleyen erkeklerin
yanında kendi hukukunu müdafaa eden kadın vekiller olması gerektiği
tespitinde bulunmuştur. Ona göre artık hürriyet sınırlı bir zümreye tahsis
edilmemelidir. Kanuni Esasi’nin bütün Osmanlı vatandaşlarına verdiği
hakkı kadınlardan kimsenin esirgememesi gerektiğine değinen Sabiha
Sertel, Osmanlı Meclisi’nin yeni mebuslarının nüfusun yarısını teşkil eden
kadınların sesine kulak vermesini de arzulamaktadır. 16
Hollanda, Danimarka, Finlandiya ve Amerika’da kadınların siyasi
hayata katılımlarının sağlandığını belirten Sabiha Sertel son olarak 1917
senesinde İngiltere’nin kadınlarına bu hakkı verdiği bilgisi paylaşmıştır.
Avrupa’daki feministlerin uzun mücadeleler sonrasında bu hakkı elde
etmelerinde harpte gösterdikleri başarıların etkisi olduğuna değinen Sabiha
Sertel, Batılı kadınlar hem seçme hem de seçilme hakkına sahip oldukları-
nı ifade etmiştir. Almanya’daki seçimlerde meclise 38 kadın mebusun
girdiğine değinen Sabiha Sertel, demokratik geçinen Fransa’nın kadının
siyasi hayata girmesini engellemesini de eleştirmiştir. Fransızların ekseri-
yetle kadının yuvadan çıkıp siyasi hayata girmesini cemiyet ve aile denge-
sinin bozulması endişesiyle doğru bulmadıklarını belirtmiş ve bu fikri
                                                            
16
Sabiha Zekeriya, “Kadınlar ve İntihabat”, Büyük Mecmua, 30 Teşrinievvel 1919, Sayı No 14,
s.218-219
59
onaylamamıştır. Ancak diğer taraftan Fransız kadın cemiyetlerinin topla-
narak bütün siyasi haklarını talep ettiklerine dikkat çeken Sabiha Sertel,
feminist cereyanlarında buralarda etkisini göstereceğini ve pek çok direnç-
le karşılaşacağını belirtmiştir. 17
4.Cumhuriyet’in İnşasından sonra Yeni Türk Devleti’nin Türk
Kadına Yönelik Vizyonu
Birinci Dünya Savaşı sonrası imparatorlukların çöktüğü, ulus devletle-
rin doğduğu bir yüzyıl olan 20. yüzyıl, aynı zamanda yeni bir dönemin başlan-
gıcı olmuştur. İmparatorlukların çözüldüğü bu yüzyılda bulunduğu kıtada kendi
iradesiyle yönünü belirleyen tek ülke Türkiye olmuştur. Milli Mücadele sonra-
sında yeni bir Türk devleti kurulmuş, ancak on yıllardır devam eden savaşlar
neticesinde beşeri sermayesini büyük ölçüde yitirmiştir. Yeni bir ulus inşa edi-
lirken Meşrutiyet’ten itibaren gündemde olan “yeni hayat” anlayışı güç ka-
zanmış ve Cumhuriyet’i Osmanlı’dan ayıran en belirleyici ölçü de bu anlayış
olmuştur. 18
1924 Anayasasında siyasi haklar açısından kadınların seçme ve seçilme
hakkı tanınmamış olsa da aynı yıl içinde çıkartılan Tevhid-i Tedrisat kanunu ile
tek ve laik, modern eğitim sistemi kurularak her iki cinsin eşit öğrenim olanak-
larından yararlanması sağlanmıştır. 19 Türkiye’nin modernleşme sürecinde Türk
kadınını etkileyecek en önemli hamlelerden biri olan ve İsviçre Medeni Kanu-
nu’nun Türkiye’ye göre uyarlanması ile tamamlanan Medeni Kanun, 17 Şubat
1926’da onaylanmış ve 4 Ekim’de yürürlüğe girmiştir. Din kanunları bir kenara
alınarak bu boşluk Meclis’in beslediği yasalar çerçevesinde doldurulmuştur.
Böylelikle çok eşlilik, boşanma gibi kadının özgürlüğü ve onuruna karşı olan
bütün engeller kaldırılmıştır. Bunların yerine iki tarafın da eşit haklara sahip
olduğu resmi evlilik, mirastan pay alma ve boşanma gelmiştir. 20
Sabiha Sertel bu dönemde sosyal sorunlar üzerine eğilmekle birlikte
kendisinin katıldığı tek kadınlar birliği faaliyeti olan aile hukuku toplantısında
Medeni Kanun hakkında bir rapor hazırlayacak olan komisyona Halide
Edip’ten sonra ikinci üye seçilmiştir. Medeni Kanun hakkında yazdığı olumlu
yazıda Türkiye’deki gelişmeleri Sovyetler Birliği’ndeki gelişmelerle ilişkilen-
dirdiği için hükümet tarafından uyarılmıştır. 21 Evlilikle ilgili görüşlerinde ka-
dınların gönüllerince istedikleriyle evlenemedikleri eleştirerek bu hakkın erkek
kadar kadına verilmesini istemektedir. Kadının kimle evleneceğine başkalarının

                                                            
17
Sabiha Zekeriya, “Kadınlığın Hukuki Bahsi”, Büyük Mecmua, 13 Mart 1919, Sayı No 2, s.29
18
Zafer Toprak, Türkiye’de Yeni Hayat İnkılap ve Travma 1908-1928, Doğan Kitap, 3.
Baskı, İstanbul 2019, s.13-14
19
Belkıs Konan, “ Türk Kadınının Siyasi Hakları Kazanma Süreci” , AUHFD, 60 (1), 2011,
s.167
20
Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu, Çev: Bohaç Babür Tuna, Arkadaş Yay., Anka-
ra 2008, s.366
21
Ayça Bulut, a. g. t., s.87-88
60
karar verdiğini belirten Sabiha Sertel’e 22 göre demokratik bir ailede kadın ile
erkeğin hak ve vazifeleri eşit olmalıdır. Erkek hâkimiyetinin, kadına yapılan bir
haksızlık olduğunu belirterek 23 kendi evliliği için de “evlendim, ama kocamın
hizmetçisi olmadım” 24 demiş ve bu anlamda Türk kadınına örnek olmaya ça-
lışmıştır.
Cumhuriyet Türkiye’si kadından yana olduğunu Medeni Kanun ve la-
ikleşen ülke vizyonu ile göstermiştir. Üniversitelerin kapısı kadına açılmış,
hemen her iş kolunda kadına istihdam sağlamıştır. Kadının siyasal kazanımları
Cumhuriyet Türkiye’sinin çağdaş ve medeni hamleleri içinde kendine er geç
yer bulmuştur. Çünkü milli egemenlik bir bütündü; toplumun yalnız bir kesimi
lehine parçalanamazdı. 25 Yeni devletin rejimi ve modernleşme faaliyetleri için-
de gerici olarak gördüğü Şark usullerinin Türk milletini lisanından tüm benliği-
ne kadar sürekli mağlup olmasına yol açtığını dile getiren Sabiha Sertel, Batı
medeniyetine yakın durmanın gerekliliğini belirtmiştir. Bu nedenle Mustafa
Kemal’in gerçekleştirdiği inkılaplar için “…Türk inkılabını yaratan Büyük
Gazi, bize siyasi inkılabımızı kazandırdıktan sonra bunu nasıl muhafaza edece-
ğimizin yollarını da öğretti” 26 diyerek Cumhuriyet rejiminin uygulamalarını
desteklediğini ortaya koymuştur.
1928’de Laiklik ilkesinin kabulüyle Türk kadını üzerindeki toplum
baskısı ve değer yargıları kalkarken 1930 yılında kadınlara belediye seçimleri-
ne katılma hakkı, 1933 yılında kadınlara köyde muhtar ve ihtiyar kuruluna
seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Bu kapsamdaki son hamle ise 1934 yılında
1924 Anayasasının 10. ve 11. maddelerinde yapılan değişiklerle kadınlara ge-
nel seçimlerde seçme ve seçilme hakkının verilmesiyle sağlanmıştır. 27
Mustafa Kemal’in önderliğinde kadınlara verilen siyasi haklar çerçeve-
sinde Sabiha Sertel, 1930 yılında Belediye seçimlerine İstanbul’dan bağımsız
aday olarak katılmıştır. Adaylığını ve programını Resimli Ay dergisinde açık-
lamıştır. Ona göre belediyecilik bilimsel bir zemin içinde ele alınmalıydı. An-
cak seçimlerde başarılı olamamış ve bu durumu seçim sisteminin bozukluğuna
ve uygulamalardaki adaletsizliğe bağlamıştır. 28

                                                            
22
Sabiha Zekeriya, “Biz de Kızlar Nasıl Evlenir”, Resimli Ay, 31 Ağustos 1924, Cilt 1, Sayı No
8, s.9
23
Sabiha Zekeriya, “İçtimaî Say’ Aileye Nasıl Tatbik Edilir-3” Hayat, 13 Ocak 1927, Cilt 1,
Sayı No 8, s. 134
24
Sabiha Sertel, a. g. e., s.20
25
Zafer Toprak, Türkiye’de Kadın Özgürlüğü ve Feminizm ( 1908-1935), Tarih Vakfı Yurt
Yayınları, 2. Baskı, İstanbul 2016, 441-448
26
Sabiha Zekeriya, “Şarkla Olan Rabıtamızı da Kestik”, Resimli Ay, 31 Ağustos 1928, Cilt 5,
Sayı No 55, s.1
27
Belkıs Konan, a.g.m., s.167-168
28
Ayça Bulut, a. g. t., s.89
61
Sonuç
Osmanlı Devleti’nde toplumsal zihniyetin ve geri kalmışlığın şe-
killenmesinde iktisat- din ilişkisini birbirinden ayırmayan Sabiha Sertel
kendi devrinin aydın kadınlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ga-
zeteci kimliğinin bir yansıması olarak Büyük Mecmua ve Resimli Ay der-
gisindeki sorgulayıcı, eleştirel yazıları kadın merkezli olup, kadını hayatın
her alanı ile ilişkilendirmiştir. Ona göre Türk kadını savaş yıllarının getir-
diği ağır ekonomik buhran devresinde erkeklerin cephelerde olması nede-
niyle üretim ekonomisi içine dâhil olması bir zarurettir. Bu zaruretin yanı
sıra Osmanlı zihniyet dünyasını şekillendiren, gelişmeye kapalı, kadını atıl
duruma getiren dindar muhafazakârlık ve geleneklerle örülmüş düşüncele-
rin kadını çağın gerisine attığı tespitinde bulunmuştur. Kadının bu durum-
dan kurtulabilmesini ise ancak üreterek, farklı iş kolları içinde ayakları
üzerinde durmasıyla açıklamıştır. Ataerkil Türk toplum yapısının din ile
şekillenen aile merkezli ve kadını eve kapatan sürecin içinde her türlü
istismara maruz kaldığını belirten Sabiha Sertel, söz konusu zihniyetin,
yeniçağın gerisinde kaldığını ve terk edilmesi gerektiği fikrinde olmuştur.
Bunu başarabilmenin çaresini de eğitimde kadının erkeklerle eşit şartlarda
eğitim almasına siyasi, iktisadi ve sosyal hayatta varlığını gösterebilme-
sinde aramıştır.
Osmanlı nüfusunun yarısını oluşturan kadınların ülkenin istikbali
için evlatlarını vatan toprağına şehit verdiklerine değinerek kadınlarında
erkekler kadar vatana bağlılığını açıklamaya çalışmıştır. O nedenledir ki
ülkenin mukadderatı için de en az erkekler kadar kadının da hayatın her
alanında söz söyleme hakkına sahip olduğuna vurgu yapmıştır. Sabiha
Sertel bu kapsamda Türk kadınının mecliste de kendine yer bulması gerek-
tiğini ve bunun en doğal hakkı olduğunu Batılı ülkeleri örnek göstererek
desteklemeye çalışmıştır.
Sabiha Sertel’in şahsında dönemin aydın kadınlarının en tabii hak
talepleri Mustafa Kemal’in liderliğine kurulan Cumhuriyet Türkiye’sine
ışık tutmuş, zamanın olgunlaşması ile erkeklere verilmiş olan haklar Türk
kadınlarına da sırasıyla verilmiştir.

62
KAYNAKÇA

Süreli Yayınlar
ZEKERİYA, Sabiha, “Kız Darülfünunu Meselesi”, Büyük Mecmua, No: 5 (yıl
ve tarih bulunmamaktadır)
________________, “Hilâl-i Ahmer Hanımlar Cemiyeti, Büyük Mecmua, 20
Mart 1919, Numara 3.
________________, “Türk Feminizmi,” Büyük Mecmua, 27 Mart 1919, Nu-
mara 4.
________________, “Kadınlara Çalışma Hakkı”, Büyük Mecmua, 18 Eylül
1919, Numara 11.
________________, “Meslek Hayatında Kadın Cinsiyetini Kullanmaya Mec-
bur mudur?”, Resimli Ay, 29 Şubat 1928, Cilt 5, Sayı 49.
_______________, “Biz de Feminizm Bir İlim Olarak Var mıdır?”, Resimli
Ay, 30 Kasım 1927, Cilt 5, Sayı 56.
______________, “Kadınlar ve İntihabat”, Büyük Mecmua, 30 Teşrinievvel
1919, Sayı No 14.
______________, “Kadınlığın Hukuki Bahsi”, Büyük Mecmua, 13 Mart 1919,
Sayı No 2.
_____________, “Biz de Kızlar Nasıl Evlenir”, Resimli Ay, 31 Ağustos 1924,
Cilt 1, Sayı No 8.
_____________, “İçtimaî Say’ Aileye Nasıl Tatbik Edilir-3” Hayat, 13 Ocak
1927, Cilt 1, Sayı No 8.
______________, “Şarkla Olan Rabıtamızı da Kestik”, Resimli Ay, 31 Ağustos
1928, Cilt 5, Sayı No 55.
Kitap ve Makaleler
AKAGÜNDÜZ, Ümit, II. Meşrutiyet Döneminde Kadın Olmak, Yeni İnsan
Yayınevi, İstanbul 2015.
BERKES, Niyazi, İki Yüzyıldır Neden Bocalıyoruz, Yön Yay., İstanbul
1964.
KONAN, Belkıs, “Türk Kadınının Siyasi Hakları Kazanma Süreci” ,AUHFD,
60 (1), 2011, S: 167, ss. 157-174.
LEWİS, Bernard, Modern Türkiye’nin Doğuşu, Çev: Bohaç Babür Tuna,
Arkadaş Yay., Ankara 2008.
SERTEL, Sabiha, Roman Gibi, Belge Yayınları, 2. Baskı, İstanbul 1987.

63
TERZİOĞLU, Zübeyde, Türk Kadını Siyaset Sahnesinde 1930-1935, Giza
Yayınları, İstanbul 2010.
TOPRAK, Zafer, Türkiye’de Kadın Özgürlüğü ve Feminizm ( 1908-1935),
Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2. Baskı, İstanbul 2016.
____________, Türkiye’de Yeni Hayat İnkılap ve Travma 1908-1928, Do-
ğan Kitap, 3. Baskı, İstanbul 2019.
TÜRK, Emine Bilgehan, “Türk Basın Tarihinin İlk Kadın Yüzlerinden: Sabiha
Sertel Sertel”, Karadeniz İncelemeleri Dergisi, (27), Güz 2019,
ss.261-278.
Tezler
BULUT, Ayça, Kemalist Dönemde Toplumsal Cinsiyet Politikası ve Kadın
Hareketi Çerçevesinde Sabiha Sertel Üzerine Bir İnceleme, Hacet-
tepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans
Tezi, Ankara 2002.
 

64

View publication stats

You might also like