You are on page 1of 2

taya koymak açýsýndan altý çizilecek

satýrlardandýr:

"Edebiyat ve edebiyatçý kavram-


larýný, dil aracýlýðýyla hoþ, güzel ve
ulvînin etrafýndaki duygu, düþünce ve
hayalleri anlatan özel bütünlükler ve
bunlarý yaratan insanlar manasýnda
kullanmalýyýz. O zaman 'edebiyat'
kelimesi, hem kavram boyutlarý hem
de terim yönü ile belirlenmiþ bir ke-
lime olur."

Türk'ün edebiyat macerasýna


Tasavvuf Ýrfaný Üzerine
baktýðýmýzda 27 asýrlýk bir yolculuktan
söz edebiliriz. Uzak Türkistan'dan
Avrupa'ya uzanan coðrafya üzerinde Röportaj Konuþan: Sadýk YALSIZUÇANLAR
Horasan, Ýran, Hindistan, Azerbay-
can, Anadolu, Rumeli, Mýsýr, Suriye,
Irak ve diðer ülkelerde üretilen 'ger-
Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüðü’nün yazarý,
çek edebiyat' metinleri, bizim haya- Ankara Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesi Tasavvuf Ana Bilim
ta, kadere, terbiyeye, iyiye, güzele, Dalý Baþkaný; Prof Dr. Ethem CEBECÝOÐLU hocamýz ile
Kelimeler kendi baþlarýna bir an- toplumlarýndan Maya medeniyetine, doðruya bakýþýmýzýn en güzel örnek- tasavvuf irfaný üzerine yaptýðýmýz röportajý sizlerle
lam ifade etmezler çoðunda, onlara Ýslam inancýndan Budizme, Röne- paylaþacaðýz.
leriyle doludur ve bu eserlerin tama-
giydireceðimiz anlam katmanlarý ve sans'tan Dadaizm, Sembolizm, Fü-
mýna yakýný yüksek bir edep kaygýsý-
vereceðimiz biçim kelimelerin varo- türizm, Klasisizm, Romantizm, Rea-
luþ hikmetlerinden daha önemlidir. nýn nümuneleri olarak raflardaki yeri-
lizm, Sürrealizm ve Egzistansiya- Bir Allah dostu, 'tasavvuf, Allah'ýn ðý bu tanýma göre tasavvuf, insaný, in- iþiten kulaðý ve tutan eli olurum."
Kelimeyi edebe uygun kullandýðýmýz lizm'e kadar, bütün edebiyat akýmla- ni almýþtýr.
seni sende öldürüp, Kendinde ebe- san doðasýna ait olan bu gibi sýfatlar- Ýþte tasavvuf, insana ait olan fani
takdirde ortaya koymaya çalýþacaðý- rýnýn yolculuðu 'iyi, güzel ve doð- Hoca Ahmed Yesevi'nin, Feri- diyyen diri kýlmasýdýr' der, Bu hakika- dan kurtararak onlar yerine cömert- ve sýnýrlý sýfatlardan kurtularak ilahi sý-
mýz düþüncenin dönüþtürücü ve de- ru'ya; yani temelde 'edeb'e doðru-
düddin-i Attar'ýn, Mevlâna'nýn, Yunus ti açar mýsýnýz? lik, öfkeyi kontrol edebilme, mal hýr- fatlarla bezenmesidir. Bu tanýmýn da
ðiþtirici gücüyle tam tersini yaptýðý- dur.
mýzda elde edeceðimiz tepki ayný ol- Emre'nin, Kaygusuz Abdal'ýn, Hacý Söz konusu tasavvuf tanýmý, Ta- sýndan kurtulma, marifet ilmi vs. gibi bu doðrultuda anlaþýlmasý uygun ola-
mayacaktýr. Coðrafyanýn Edebî Dili Bektaþi Veli'nin, Hacý Bayramý Ve- cu'l-Ârifin Cüneyd-i Baðdadi'ye aittir. olumlu sýfatlarla bezenmesi sürecidir. caktýr.
Bilindiði gibi insanýn biri topraktan ge- Tanýmdaki tabiriyle bu sýfatlarýn öldü-
li'nin, Edirneli Nazmi'nin, Fuzuli'nin Tasavvuf kelimesinin etimolojik
Bütün edebiyat akýmlarý, "iyiye, "Edebî" kelimesi de edebiyatla rülerek yerlerine asýllarý ilahi cihetimi-
ortaya koyduðu eserlerin hangisini len maddi yönü diðeri de kendisin- geçmiþinde neler var? Anlam dünya-
güzele ve doðruya" fikriyle yola çýkar edebin iç içeliðini ortaya koymasý ba- ze ait olan olumlu huylarýn ikame
'edep dairesi'nin dýþýnda tutacaðýz, deki nefhay-ý Rabbanî olan ruh yö- sýna neler giriyor, hangi kökten, kö-
ve her defasýnda yeni estetik, fikir, kýmýndan önemlidir. Arapça "edeb" edilmesidir.
nüdür. Ýnsanda bir de bu maddi yö- kenden geliyor? Belli baþlý tezleri
ahlâk veya bilim deðerleri meydana kelimesine mensubiyet eki (aitlik eki) söyler misiniz?
nün istek ve arzularýndan müteþekkil Baðdadi'nin tasavvufa iliþkin bu ta- özetler misiniz?
getirmek için mücadele eder. Bu açý- "-î "nin getirilmesiyle türetilen bir ke-
Öyleyse edebiyat, edebin kuv- olan nefis bulunmaktadýr. Gazali'nin nýmýnýn; "Allah'ýn ahlakýyla ahlaklaný-
dan bakýldýðýnda temelinde iyi, güzel limedir ve edebiyatla ilgili, edebiyata Tasavvuf kelimesinin nereden
veden fiile geçmiþ, sanata dökülmüþ teþbihiyle nefis; ýslah edilmesi gere- nýz/tahallaku bi ahlakillah" hadisi ile
ve doðru harcý olan edebiyatýn dair anlamýnda kullanýlýr. geldiði ve bu zümrenin niçin sufiyye
ken ruh süvarisinin bindiði at gibidir. sufi literatürde kurb u nevâfil olarak
edepten uzak düþünülmesi kabul halidir ve talip olanýn nasibidir. Bu ismiyle anýldýðý konusunda çeþitli gö-
edilemez bir gerçektir. "Edebî eser" de "edebiyat deðeri Islah edilip insana faydalý olmasý için bilinen þu hadis-i kudsiden mülhem
yüzden þu beyti terennüm ederek rüþler ileri sürülmüþtür. Bu konuda
olan eser" olarak tarifini bulur… insana verilen bu yönümüz, þayet ýs- olduðunu da söylemek mümkün-
yürümeyi denersek eðer, edebî ola- kaynaklarda yer alan bilgilere göre
Her çað kendi edebiyat akýmýný lah edilmezse sahibinin sözünü din- dür: "Kulum bana farz vecibeleriyle
"Edebiyatçý" ise, edebî eser orta- nýn, gerçek edebiyatýn ve edebin sý- kelimenin etimolojik kökenine iliþkin
ortaya koyar. Bunu gerçekleþtirirken lemeyen huysuz bir at gibi onu uçu- yaklaþtýðý kadar hiçbir þeyle yaklaþa- þu kelimeler zikredilmiþtir. Bu tür
ana umdeleri, kaynaðý ve hazinesi et- ya koyabilme, edebiyatla uðraþabil- nýrlarýndan da içeri germeyi baþara- ruma götürüp helak edebilir. maz. Bunlara ilaveten yaptýðý nafile- kimseler, kaba yün anlamýna gelen
rafýnda halelenir her bir metin ve me kabiliyetine sahip insandýr. biliriz, vesselam:
Ýnsanýn cimrilik, öfke, þehvet, mal lerle de bana yaklaþmaya devam suf giyindiklerinden, suf kelimesin-
eser…
Prof.Dr. Sadýk Tural'ýn þu tarifi de, Ehl-i diller arasýnda aradým kýldým taleb hýrsý, sahip olma vs. gibi özellikleri ýs- eder. Ta ki sonunda, Bana o kadar den; yaþantýlarý efendimizin etrafýn-
Ýlkel çaðlardan günümüze, Doðu edep ve edebiyat münasebetini or- Her hüner makbûl imiþ illâ edeb illâ edeb lah edilmelidir. Ýþte Baðdadî'nin yaptý- yakýnlaþýr ki Ben onun gören gözü, daki suffe ashabýna benzediðinden

32 Somuncu Baba Þubat / 2006 33


dolayý Ashab-ý suffe'den, kendi gö- hinde dini hususlarý önce kendi nefis- Zahirinden baðýmsýz tek baþýna Ayrýca Efendimizin soyu Hz. Ali'nin
nüllerini saflaþtýrmakla uðraþtýklarýn- lerinde tahakkuk ettiren sufiler dinin dinin batýnî yorumunun mutasavvýf- oðullarý ile devam etmiþtir. Bu yüz-
dan dolayý saff kelimesinden türediði tebliðinde de çok önemli roller icra lar tarafýndan muteber kabul edilme- den tüm tarikat silsileleri Hz. Ali'ye
söylenmiþtir. Yine sufilerin gönül hik- etmiþlerdir. Diðer bir ifadeyle cihad-ý diðini tasavvuf tarihindeki bir çok su- dolayýsýyla Efendimiz'e ulaþmaktadýr.
meti ile uðraþmalarýndan dolayý Yu- ekberi baþarýyla bitirenin cihad-ý as- finin ve tasavvuf ekolünün beyanlarý Efendimizin neslinden bir kimsenin
nanca hikmet anlamýna gelen sofos- ðarda baþarýlý olacaðýný savunmuþtur doðrultusunda söyleyebiliriz. Batýn silsilede bulunmasýyla da o silsile "al-
sophia kelimesinden, Allah katýnda ilk sufiler. bir þeyin zahirde, görünürde olma-
týn silsile" unvanýný almaktadýr. Efendi-
safta yer almalarýndan dolayý da saff-ý yan iç ve özdeki manasýný ifade et-
Bu önceleme sufilerin hali, kale; mizin diðer sahabilere nazaran Hz.
evvel kelimesinden türediðine iliþkin mektedir. Zahirden yoksun bir batýný
eylemi bilgiye öncelemeleri ilkesini Ali'ye farklý bir ilim/sýr talim ettiði de
görüþler ileri sürülmüþtür. Bu keli- sufiler tek kanatlý kuþa benzetmiþ, za-
doðurmuþtur. tasavvuf ekollerince kabul edilmek-
meler arasýnda suf kelimesi, iþtikak ve hir ve batýnýn cem edilmesini zu'l-ce-
kronolojik uyuþma yanýnda sufilerin Bu öncelemeden kaynaklandýðý naheyn olarak yorumlamýþlardýr. Bi- tedir. Söz konusu görüþ de Efendi-
renksiz, kaba yünden yapýlan yün el- söylenebilecek bir diðer hususiyet de lindiði gibi Ýslam tarihinde Batýnýlik mizin "Ben ilmin þehriyim Ali, onun
biseyi giymeleri nedeniyle de diðerle- ilahi hakikatin doðasýna ve mahiyeti- uzun bir süre Ýslam dünyasýnda çeþit- kapýsýdýr" hadisine dayanmaktadýr.
rine tercih edilmiþtir. Sufiler, bu giyim ne iliþkin sufi ile kelamcý arasýndaki li suikast eylemlerinde de bulunan si- Çünkü o þehirden öncelikle istifade
tarzlarýný da Enes b. Malik'ten rivayet ayrýmdýr. Genel olarak söylemek ge- yasi bir fýrkanýn adýdýr. Gazali'den (ö. ederek velayet-i kübra'nýn sahibi
edilen þu hadise dayandýrmýþlardýr. rekirse sufi ile kelamcýnýn bahsettiði 1111) iki asýr önce ortaya çýkan Batý- olan Hz. Ali'dir. Bu nedenle de mari-
Enes b. Malik þöyle der: "Peygamber 'ilahi hakikat'in ayný olmadýðýný söyle- niler'e en ciddi ilmi darbe kendisi de fetin kapýsýdýr.
Efendimiz (a.s), bir köle bile olsa in- yebiliriz. bir Batýni daisi tarafýndan öldürülen
sanlarýn davetine icabet eder, eþeðe Hz. Mevlâna'nýn tasavvuf tarihin-
Kelamcý dinin herkese hitap Selçuklu veziri Nizamülmülk'ün teþ-
biner ve yün elbise giyerdi." Sufiler de vikleriyle Gazali tarafýndan vurulmuþ- de yeri nedir?
eden formel yönü ile uðraþtýðýndan
yün elbise giymeyi, Peygamberlerin genelde bu herkese hitap eden kýs- tur. Mutasavvýflar tarafýndan zahir- Tasavvuf tarihinde her bir velinin
elbisesi ve tevazu alameti olduðundan mý üzerinde konuþur. Sufi ise dinde den yoksun bir batýn; Mevlânâ'nýn ayrý bir mazhariyetinin olduðu söyle-
uygun görmüþlerdir. Beyaz renkli yün bir sarmalýn olduðunu ele alýnan her teþbihiyle kabuðu olmayan bir çekir- nilebilir. Mevlânâ hazretlerini de di-
elbise giymeyi de sufiler hicri 3. asýr- bir dini kavramda sufinin manevi du- dek misali muteber deðildir. Efendi-
dan itibaren teamül haline getirmiþler- ðer evliyadan ayýran, kendi ifadesiyle
rumuna göre böylesine bir derinlik mizin (s.a.v) de buna delil oluþturabi-
dir. Çeþitli görüþlere raðmen, bu ko- "Ben öyle bir aþka gark olmuþum ki
ve yüzey farký bulunduðunu belirtir- lecek ölüm korkusundan kelime-i
nuda kesin olan husus þudur ki: hangi evvel gelenlerin aþklarý da benim bu
ler. Bir örnekle bu söylediðimizi açýk- þehadet getiren sahabinin mazereti-
kökten türemiþ olursa olsun "sufi" ke- aþkýma batmýþ yok olmuþtur, sonra
lamak gerekirse; mesele tevhidin ke- ne 'Kalbini mi yarýp baktýn' diye kýna-
limesi bu zümreye malolmuþ bir la- masý ve 'Bizler zevahire göre hüküm gelenlerin aþklarý da" (Mesnevî, c. I,
lamcý için ifade ettiði anlam bellidir.
kaptýr. Sufilik yolunu benimseyene veririz. Sýrlarý bilen ise Allah'týr' hadis- b. 1757) onun Cenabý Hakk'ýn aþk
Sufiler ise bunu kabul etmeleri ya-
"sufi" onun takip ettiði yola da "tasav- leri de bu meyanda zikredilebilir. tecellisine mazhar olan bir aþk velisi
nýnda tevhidin kusudi, þuhudî, vücudî
vuf" denmiþtir. olmasýdýr. Bu aþkýný Fars edebiyatýnýn
gibi mertebelerinden bahsederler. Hz. Ali (r.a) için marifet ilminin
Ayrýca sufiler dünya ile kalbi bað- en velud müelliflerinden biri olarak
nucusu anlamýndaki anýlan bu vasýfla- çýkan hac yolcusuna benzer. Müte- Yine kelamcý ilahi hakikati anlama kapýsý deniyor? Bu ne demektir?
larýný kestikleri ve yurtlarýný terk ede- mümkün mertebe dile getirmesi ay-
rý Gazali'nin Ýslam dünyasýndaki mü- kellim ise bu yolda hacýlarýn güven ve konusunda aklý ve dini naslarý yeterli Bilindiði gibi Efendimiz (s.a.v) ha-
rek diyar diyar dolaþtýklarý için "seyya- ný zamanda onun bu aþkýn hizmetçi-
sellem vasýflarýdýr-bu konuda yaptýðý emniyetini korumakla görevli güven- görürken sufi, eylem ve Allah ile mu- temül-enbiya olmasý yanýnda ken-
hun/geziciler" ve "guraba/garipler"; si durumundaki sanat ve estetik hu-
örnekli mukayese ile bu suale cevap lik görevlilerine benzer. Gazali bu amelesinden doðan keþf ve irfan de- dinden sonraya ilahi nurun ve irfanýn
az bir yemekle yetindikleri için "cu'iy- susiyetini öne çýkarmýþtýr. Eserleri ve
verelim. Bilindiði gibi Gazali, kelam teþbihinde kelamýn ana gayesine iþa- dikleri diðer bir bilgi türünün hakikati en kemal düzeydeki taþýyýcýsý ve
ye/aç duranlar" mal ve mülke raðbet görüþleriyle Ýslam tasavvufunun
tarihinde kelamýn ana mevzuuna ret etmektedir. Þöyle ki kelam, batýl anlamada iþlevsel olduðunu kabul mazharýdýr. Mevlânâ'nýn teþbihiyle
etmedikleri için "fukara/fakirler",
"mevcud"u sokarak kelamýn mevzu- fýrkalar ve inkarcýlarýn ileri sürdüðü eder. Aklýn dünyayý dizayn bakýmýn- önemli mümessillerinden biri olan
"derviþ"; maðaralarda yalnýz bir hayat herkes nurunu, irfanýný o nur men-
unun deðiþiminde rol oynayan aksi delillere karþý genel olarak söyle- dan Mevlânâ'nýn tabiriyle iyi bir dost baýndan almaktadýr. Ýþte o nur kayna- Mevlâna hazretleri ayný zamanda
yaþadýklarýn için "þikeftiyye" gibi isim-
önemli mütekellimlerden (kelamcý- mek gerekirse uluhiyet, nübüvvet ve ve kýlavuz olmasýna raðmen Allah ile ðýndan bu nuru ilk alanlardandýr Hz. kendi ismine nispet edilen tarikatýn
ler de verilmektedir.
lardan) kabul edilmektedir. Bu yüz- ahirete iliþkin konularda onlarýn bu muamelede ve aþk bahsinde çamu- Ali. Hz. Ali, daha çocukken Ýslam'ý da kurucusu ve kendinden sonraya
Sufi ile kelamcýnýn Ýlahi Hakikat'i den hem kelamcý hem de mutasav- delillerini çürütmek üzere ortaya çý- ra saplanan merkep misali olduðu býraktýðý Mevlevî kültür ile de özellik-
kabul etmiþ ve küfrün kirine hiç bu-
anlama imkanlarý bakýmýndan du- výf kimliðini barýndýrmasý bakýmýndan kan bir Ýslami disiplindir. Tasavvufta kanaatinin sufilerce paylaþýlan ortak laþmamýþtýr. Hicret esnasýnda ölümü le Anadolu coðrafyasýnýn Ýslam algýsý-
rumlarý nasýldýr, kýyaslar mýsýnýz? onun bu konudaki görüþleri son de- ise bir þeyi baþkalarýna kabul ettirme- kanaat olduðunu söyleyebiliriz. göze alarak Efendimiz'in yataðýna nýn baþlýca þekillendiricilerinden biri-
Sufi ile kelamcý arasýnda arasýnda- rece önem arz etmektedir. Gazali, den önce onu kendi nefsinde yaþa- Dinin batýni yorumlarý hangi kö- yatmýþtýr. Yine Ýslam tarihindeki dört dir.
ki farký her iki ilme de vukufiyeti ile bi- sufi ile kelamcýyý kýyaslarken þöyle mak öncelikli gayedir. Ancak bunun kene dayanýyor? Efendimiz ve Hz. büyük hanýmdan biri olan ve Efendi-
linen Hüccetü'l-Ýslâm Ýmam Gaza- der: Sufi Hac için Kabe'yi görme ar- kesin bir ayrým olmadýðýný da belirt- Hocam, çok teþekkür ederiz.
Ali'nin ariflerin sultaný oluþu bize ne mizin "Fatýma benden bir parçadýr"
li'nin -ki Ýslam'ýn saðlam delili ve savu- zusuyla belli bir hedefe doðru yola mek gerekir. Þöyle ki tasavvuf tari- ifade ediyor? diye tavsif ettiði validemizin eþidir. Ben de teþekkür ederim...

34 Somuncu Baba Þubat / 2006 35

You might also like