You are on page 1of 40

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 2

İÇİNDEKİLER
4 fantastik moleküller
Organik kimyanın
kurallarıyla düş gücünün
bir sentezidir fantastik
organik kimya. Geçmişten
günümüze artarak devam
eden bu fantastik ilginin
ürünlerine bakalım…

8 üzüm ve şarabın kimyası


Şarap yüzyıllardır var olan bir
içecek olarak çeşitli
medeniyetlerde yerini almıştır.
İlk kez bağdaki üzümün
bozulmasıyla keşfedilen
şarabın yıllarca süregelen
hikayesine kimyasal bir bakış..

19 adli kimyada diş bilimi


Tarih boyunca insanoğlunun yaşamını
devam ettirebilmesinde çok önemli bir yere
sahip olan dişler, günümüzde adli vaka
analizleri sırasında kimlik tespiti için sıkça
tercih ediliyor. Peki dişler niçin önemini
koruyor?
22 polimerler her yerde
Polimerler, pencerelerimizde
kullandığımız PVC'den tutun
da mutfakta kullandığımız
teflon tavaya kadar hemen
her yerde kendini
göstermektedir.

28 kimya; hayatımız
Günlük yaşamımızda büyük yer
kaplayan hamur işlerinin o cezbedici
kabarıklığının kaynağının kabartma
tozu olduğunu çoğunuz
biliyorsunuzdur. Peki kabartma
tozu hamur işlerini nasıl kabarttığını
hiç düşündünüz mü ?

31 kimyanın dâhileri
Tanrının büyüklüğünü,
doğanın sırlarını çözerek
ispatlamaya çalışan ünlü
Boyle kanununun mucidi, ilk
modern kimyager sayılan
Robert Boyle.

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 5


Fantastik Organik
Kimya
Organik kimya daima yaşamla birlikte anılmıştır. 19. yy başlarında kimyagerler
organizmalarda üretilen bileşiklerin yapay olarak üretilemeyecek kadar
karmaşık yapılarda olduklarını ve bu bileşikleri meydana getirmek için bir
yaşam gücüne gereksinim duyulduğunu düşünüyorlardı, bu güce “organik”
demişlerdi. Bu konuda onlara hak vermek gerekir ki, organik kimya yaşam
gücümüzdür ve günümüzde boya, plastik, gıda, patlayıcı, ilaç, petrokimyasal
vb. gibi pek çok alanda kullanılır. Peki, bu fantastik organik kimya nedir?
Esasen organik kimyanın bir alt dalı olarak ortaya çıkmış olup organik
kimyanın kurallarıyla düş gücünün bir sentezidir fantastik organik kimya.
İsmindeki fantastiklik de sentezlenmesi zor ve bazen de imkânsız olan
bileşikleri sentezleme amacından ileri gelir. Geçmişten günümüze artarak
devam eden bu fantastik ilginin ürünlerine bakalım şimdi de…

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 6


Propellen Bifloreniliden türevleri
Hekza vinil benzen diğer adıyla propellen, Çift bağın bozulmadan ne kadar
benzenin her bir karbonuna vinil grupları bükülebileceğini merak eden bir grup
bağlanmasıyla oluşmuş fantastik bir İspanyol bilim adamı tarafından geçtiğimiz
moleküldür. Bu molekülün fantastikliği ise birkaç yıl içerisinde sentezlenmiş olan,
şeklinden ileri gelmektedir. görece yeni bir molekül grubu
biflorenilidenler. Bu moleküllerin en büyük
özelliği şimdiye kadar sentezlenmiş en büyük
çift bağa sahip olmalarıdır. Çift bağın
bükülebileceği son noktaya ulaştıklarını da X-
ışını spektroskopisi ve ESR ( elektron spin
resonance) spektroskopisi ile kanıtlamış, çift
bağın singlet spinde olduğunu göstererek
klasik anlamda hala bir çift bağa sahip bir
molekül olduğunu göstermişlerdir.

Pervaneye benzeyen bu bileşiğin ilerleyen Daha önce hiç bir bağlı grubu olmayan bu
zamanlarda sürtünmenin minimuma aromatik halkada bükülme açısı 40 derece
indirilmesi gereken sistemlerde örnek olarak iken, molekülün daha fazla bükülmesini
kullanılacağı tahmin ediliyor. Ayrıca NASA sağlayan klor atomları ile sol tarafta 55 sağ
tarafından çevreye zarar vermeyen yakıt tarafta ise 66 dereceye ulaşılmıştır. Bu
yapımında kullanılıyor. gerçekten de sınırları zorlamanın nereye
kadar gideceğini gösteren bir örnek
kimyacılar için.

Bu moleküllerin en büyük özelliği şimdiye kadar sentezlenmiş en büyük çift bağa sahip olmalarıdır.

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 7


Cythane
İşte hayal ürünü olarak görülen bir bileşik
daha...

Bu 14 karbon ve 20 hidrojeniyle
sentezlenmesi imkânsız gibi görünen aykırı
bileşiğin tam olarak ne işe yarayacağı
Katenan molekülü 26 ve 28 karbon
bilinmemektedir.
içeren iki halkanın iç içe geçmesiyle
oluşmuştur.

Yukarıdan Üç Boyutlu Görünüşü

Şekildeki kırmızı ve mavi yapılar, farklı


karbon sayısına sahip iki farklı halkayı
temsil ediyor.

Yandan 3D Görünüşü

Katenanlar
Literatürde “knots” olarak da bilinen
Katenan kelimesi, Latince “catena” yani düğümler “strand switch” denilen bir
zincir kelimesinden gelir. Fakat buradaki mekanizma ile katenanlara
zincir bildiğimiz anlamda kimyasal bir zincir dönüşebilirler.
değildir. Sanki bir ipe dizilmiş boncuklar gibi
yan yanadır halkalar, ama tam bir zincir İlk kez 1964 yılında Alman Schill ve
değildirler. Zincirin halkaları arasında katı Lüttringhaus, istenilen zincir yapısına sahip,
mekanik bağlar olmadığı için halkalar 125 derecede eriyen kristal yapılı bir toz
birbirine serbestçe geçer. Bazı kimyacılar bu halinde katenanı elde etmiştir. Bu madde 26
yapıları mekaniksel olarak bağlamayı ve 28 karbon atomu içeren iki halkanın iç içe
düşünmüşler ve ortaya ilginç bir molekül geçmesinden oluşmaktadır. O zamanlar
çıkmış. sadece fantezi amaçlı sentezlenen bu

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 8


molekülün iki tane de kardeşi var şimdi; Erime noktası olan 130 santigrat derece ile
rotaksanlar ve düğümler. Katenanların kaynama noktası olan 133 santigrat derece
nanoteknolojide kullanım alanı bulmasıyla arasındaki fark da alışılmadık derecede azdır.
başlayan serüven 1960’lardan bu yana İlginçliklerden bir diğeri de, katı kristal halinin
ilerlemiş ve 1991 yılında ilk moleküler küp değil rombohedral olmasıdır, zira küp
motorun sentezlenmesini sağlamıştır. Şimdi şeklindeki bir molekülün kristal yapısının da
ise üç halkalı daha karmaşık moleküller küp şeklinde olması beklenirdi. Bunca
üzerinde çalışılmaktadır. ilginçliğinin yanında faydalı bir molekül
olması sentezleyen kimyagerleri mutlu etmiş
olmalı. Kübanın hidrojen yerine farklı gruplar
takılarak Parkinson, AIDS gibi rahatsızlıklarda
ve bazı kanser türlerinde kullanım alanları
bulunmuştur. Ayrıca TNT’den iki kat daha
fazla patlayıcı bir molekül olan oktanitro
küban molekülü de kübandan
sentezlenmekte ve endüstri, sanayi gibi pek
çok alanda kullanılma ihtimali bulunmaktadır.

Kaynaklar:
Gül,A., Makrosiklik Bileşikler,
Rotaksan molekülünün temsili gösterimi http://www.scribd.com/doc/24220416/3/Katenanlar
-Zincirsel-Makrohalkalar
Küban Kaushik Patel, Ognjen Miljani and J. Fraser
Stoddart, Chem. Commun., 2008, 1853
İsminden de çağrışım yaptığı üzere küp
şeklinde olan bir bileşik küban ve 107 Kimya öyküsü, L.Vlasov, 1998 Tübitak Yayınları
fantastikliğinin sebebi de beklenenin Journal of Organic Chemistry, 2002, 67 (21), 2002
üzerinde kararlı olmasıdır.
Philip E. Eaton and Thomas W. Cole J. Am. Chem.
Işığa, suya, havaya oldukça duyarlı olan Soc.; 1964; 86(15) pp 3157
küban 220 santigrat derecenin üzerinde Nasa Yayınları, Green Propellant,
ancak bozunur ve tek ilginçliği bu değildir. İki http://www.nasa.gov/home/hqnews/2012/feb/HQ12
karbonu arasındaki bağın, bileşiğin yapısı 046_TDM_Green_Propellant.html
gereği 109,5 derece olması beklenirken, bu
açının 90 derece olması ona inanılmaz bir Sevil ÇİMİR
sağlamlık getirir. Bu durum gerilme enerjisi İstanbul Teknik Üni.
ile açıklanabilir, yaklaşık 166 kcal/mol ‘ dür
Kimya Bölümü
enerjisi. Bunun dışında şekil itibariyle sp3
olması beklenen karbon atomu Lisans Öğrencisi
hibridleşmesinin, yapılan hesaplamalar
cimir@itu.edu.tr
sonucunda %31 s karakter içerdiği yani sp3
olmadığı görülmüştür.

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 9


ÜZÜM VE
ŞARABIN
KİMYASI

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 10


Şarap, kadim medeniyetlerin doğuşuyla insanların
yaşayışlarına, tarihlerine ve inançlarına etki etmiştir.
Tarih boyunca kimi zaman uygarlıklar arasında bir ticari
araç olarak kullanılırken kimi zaman kutsal varlıklarının
adlarına ilham kaynağı olmuştur. Varlığı MÖ 5000li
yıllara kadar dayanan şarap yapımında temel meyve
üzüm olarak bilinse de elma, armut, vişne, portakal gibi
meyvelerden de şarap elde edilir ve adlarını kullanılan
meyveden alırlar. Bu açıdan şarap dendiğinde kastedilen
aslında üzüm suyunun fermante
edilmesiyle meydana gelen alkollü bir
içkidir. Üretimi mekanik olarak
mayalanma, saklanma ve eskitilme
prensibine dayanan ve 400’den fazla
madde bulunduran şarabın içerisinde
%10 - %11 miktarında etil alkol
bulunmakla birlikte %87.7 - %90
oranında su, %1 asit ve %0.2 - 0.3
oranında tanindir. Günümüzde şarap
yapımında V itis cinsinden V.vinifera
olarak adlandırılan üzüm çeşidi
kullanılmaktadır. İlk kez bağdaki
üzümün bozulmasıyla keşfedilen
şarabın yıllar geçtikçe tadının iyileştiği
18.yy’da anlaşılmakla birlikte kimyagerlerin bunda yoğun
katkısı bulunmaktadır.

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 11


Çeşitli yerlerde yapılan kazı çalışmalarından elde edilen bulgular ışığında, ilk şarabın yapımıyla ilgili
elde edilen en önemli bilgi şarabın bilinen en eski kutsal kitap olan Tevrat’tan önce yapıldığıdır.

Kadim Medeniyetlerde Şarap


Nasıl yapıldığına dair kesin bulgulara Sümerlilerin aşk ve bereket tanrıçası
ulaşılamamasına rağmen, olgunlaşan bir İnanna’nın kocası Dumizi bira ve şarap
üzümün yüzeyine doğal yollarla yerleşen üreticisidir ve Dumizi’nin kız kardeşi
mayaların, üzüm kabuğunun zamanla Gesthinanna’nın adı yapraklı üzüm bağı
çatlamasıyla, sıcağın da etkisiyle üzümün anlamına gelir.
etli kısmındaki şekeri alkole
Anadolu’da 1000 yıldan fazla hüküm
dönüştürdüğünü ve böylece şarabın
sürmüş Hititler’de de şarabın oldukça
kendiliğinden daha bağdayken
önemli bir yer kapladığını görmek
oluşabildiğini göstermiştir.
mümkün. Alişar, Alacahöyük ve Konya
MÖ 5000’li yıllara inildiğinde, Kliew adlı Ereğlisi’nde yapılan kazılarda elde edilen
bir araştırmacı şarabın Sümerler şarap kapları, altın şarap kadehleri ve
tarafından Babil ve Asur’da yapıldığını; kabartmalar bunun en güzel kanıtı
Lenhard ise MÖ 3500’lü yıllarda olmakla birlikte Boğazköy’de yapılan
Mezopotamya’da da şarap üretimine araştırmalarda bulunan 15.000’nden fazla
rastlandığını söyler. Bu yıllarda yazılı tablette Hititler’in şarapçılığı bildiği,
Sümerlilere bakıldığında mitolojik Vitis Vinifera adlı üzümden şarap elde
kahramanlar ve tanrı adlarında şarap ve ettikleri ve şarap ticaretinin oldukça
şarapçılığa sıkça rastlanmaktadır. önemli olduğu anlaşılıyor.

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 12


Hititlerde dinin büyük bir önemi olduğunu ve Zeus’un karısı Hera’nın hışmından korunmak
dinsel merasimler sırasında tanrılara bir çok için yıllarca farklı yerlerde farklı kişilerce
adak sunulduğunu biliyoruz. Bu adaklarda büyütülür. Gençlik yıllarında babasının onu
sıkça yer alan içecek ise şaraptır. Örneğin; gözlerden uzak sakladığı bir dağda üzümle
kurban bayramı törenlerinde hayvanın kalbi tanışır ve şarap yapımını öğrenir.
ve ciğeri tanrılara sunulurken, diğer yerleri
şarapla birlikte konuklara ikram edilirdi. Dionysos ve şarapla ilgili en bilindik efsane şu
Savaş dönüşleri ise kutsal yerlere şarap şekildedir. Dionysos adalarda gezerken,
serpilir, kral ekmeğini böler ve şarapla birlikte kendisini Naksos’a götürmelerini istediği kimi
tanrılara sunardı. Yine Konya Ereğlisi’ne bağlı korsanlarca köle olarak satılmak istenir, onun
İvriz köyü civarında yapılan araştırmalarda tanrı olduğuna inanmazlar ve geminin her

Hitit tanrısı Tarhu ve kral Warpalawas’a ait yüzeyini şarap kaplar, direkler asma dallarına,
kabartmalarda tanrının elinde asma dalı kürekler yılana dönüşür. Dionysos aslana
tuttuğu ve bu dalın üzerinde iki salkım üzüm dönüşerek onlara saldırır, korkup denize
bulunduğu görülmektedir. atlayan pişman olmuş korsanlar ise yunuslara
dönüşür.
MÖ 2000’li yıllarda şarap kültürü Fenikeliler
ve 1500’lü yıllarda ise Ege sahillerinde Dionysos dininin özünde vecd, kendinden
yaşayan Yunan kolonilerince önce geçme, coşku ve taşkınlık yer alır. Törenlerde
Yunanistan’a sonra da Roma’ya sokulmuştur. tef, zil, davul gibi Frigya’ya özgü çalgılar
Şarap Yunanistan ve Roma’da çok önemli bir eşliğinde danslar edilir ve coşku ile
yer kaplamaktadır. Öyle ki Yunanistan’da kendinden geçen rahipler hadım edilir.
şarap tanrısı Dionysos, Roma’da Dionysos aslında dağlarda, ormanlarda, vahşi
Baccus(Bakkhos) adıyla anılır. hayatta yaşayan bir doğa tanrısıdır. Doğanın
sırlarına ermenin ve bu yolla tanrılaşmanın
Annesi Semele’nin 7 aylıkken düşürdüğü yolunu gösterir ki Bakkha dininde bu şarap
Dionysos’u babası Zeus baldırında saklayarak ve sarhoşluktur.
ikinci bir doğumla dünyaya getirir. Dionysos

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 13


Semavi Dinlerde ŞARAP
Şarap yüzyıllardır var olan bir içecek
olarak çeşitli medeniyetlerde yerini
almıştır. Bu yüzden onu bir medeniyet
içkisi olarak adlandırmak hiçte yanlış
olmaz.

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 14


İsrailoğullarıyla ilgili içki hakkındaki çevirdiğine inanılır. Ancak bu efsanelerin
efsaneler Nuh peygambere kadar gelir. dışında Yahudilik ve Hristiyanlıkta bu
Bunlar arasında en yaygını Nuh konuda bazı yasaklar getirilmiştir.
peygamberin büyük tufandan
İslamiyet’in doğduğu coğrafyada
hayvanlarıyla kaçması ve daha sonra
yaşamlarını sürdüren Araplar ise içkiyi
çiftçilikle uğraşırken yetiştirdiği
hayatlarına entegre biçimde
üzümlerin şaraplarıyla sarhoş olmasıdır.
kullanıyorlardı. Şarap ve şarap gibi
Bir de keçilerini otlatırken bir tekenin
insanın zihnini bulandıran içecekleri
yaban asmasındaki üzümlerden yiyerek
haram kabul eden İslam, bu alışkanlığı
sarhoş olması, bunun üzerine bu bitkiyi
direk yasaklamak yerine yavaşça
yetiştirmeye başlaması gibi efsaneler
hayatlarından uzaklaştırmayı tercih eder.
vardır. Nuh’un oğlu Sam’in soyundan
gelen İbrani peygamberi İshak, rahiplerin İçkinin haram kılınması şu aşamalardan
bu içkiyle bağımlı olmaları sonucu geçmiştir: Nahl suresiyle hurma ve
akıllarının karışmasına karşı çıkmış ancak üzümden, güzel gıdâdan farklı olarak
Hristiyanlık’ta ve Yahudi inancında şarap sarhoşluk veren bir madde de elde
kutsal sayılmaya devam etmiştir. edildiği ve onun ileride yasaklanacağı îmâ
edilmiştir. Daha sonra insanların yoğun
Hristiyan inancında İsa’nın 41 mucizesi
soruları üzerine Bakara suresiyle bu
anlatılır. Bu mucizelerden biri Kana
içecekler için hem büyük günahlar hem
düğününde olanlardır. Düğüne Hz. İsa,
de faydalar olduğu ancak günahlarının
havarileri ve annesi Hz.Meryem katılır.
faydalarından daha çok olduğu
Şarabın bitmesi üzerine Hz.İsa orada
belirtilmiştir. Nisa suresiyle ise
bulunan altı küpe su doldurur ve bunların
Müslümanlar sarhoş iken namaza
ikram edilmesini ister. Düğün kahyası
yaklaşılmaması gerektiğini anlamışlar ve
suyu tadınca bunun şarap olduğunu anlar
Maide Suresiyle birlikte içkiyi kesin bir
ve bundan sonra Hz.İsa’nın düğündeki
şekilde terk etmişlerdir.
ailelere yardım için suyu şaraba

Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat'ta şu cümleler dikkati


çeker: "Ve Rab Hârun söyleyip dedi: Sen ve seninle
beraber oğulların, toplanma çadırına girdiğiniz zaman,
ölmeyesiniz diye şarap ve içki içmeyin, nesillerinizce
ebedî kanun olarak, tâ ki, kutsalla, bayağı şeyi ve
murdarla temiz olanı birbirinden ayırdedesiniz" (Tevrat,
Levililer, Bab, 10, A. 8, 9-11)

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 15


gerçekleştirilir. Meyvenin canlı mayaya
aşılanmasıyla birlikte mayalama reaksiyonu
başlar: Reaksiyon birçok aracı biyokimyasal
adımlardan oluşur. Ancak genel hatlarıyla ele
alırsak, karbondioksit ince bir tabaka halinde
oksijen varlığında taşınır. Fenollerin
oksitlenmesiyle şeker ve etanol,
karbondioksit ve suya dönüştürülür. Son
adım arıtma işlemiyle istenmeyen katılar,
tuzlar ve mikroorganizmaların çeşitli fiziksel
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2 yollarla ortamdan uzaklaştırılır ve şaraplar
şişelenerek satışa hazır hale getirilir.

Laboratuvar, üretim süreci boyunca bu


işlemlerin içinde yer almaktadır, hasat işlemi
ağırlıklı olmak üzere fermantasyon ve
saflaştırma adımlarının da yakından takip
edilmesi gerekir.

Şarap üretimi sonucunda çok ciddi çevresel


problemler de ortaya çıkabilir. Büyük bir
hacimde çevresel atık gübre ve imha yoluyla
kullanılarak çevre tehlikesi en aza indirilir.
Şarap Üretimi
Şarap yapımında kullanılan
Ticari şarap üretimi beş temel adımdan kimyasallar
oluşur. İlk adım hasat işlemidir ve bu sürecin
en kritik aşamasıdır. Şeker, asit, fenol ve Şarap yapımında en önemli maddenin
aroma bileşiklerinin istenilen şarap için üzümün kendisi olduğu daha öncede
optimize edilmesi için üzüm hasat edilmelidir. söylenmişti. Üzümün yapısında %80 oranında
Daha sonra kırma işlemi gerçekleşir. Üzüm meyve suyu, %8 kabuk, % 4.5
sapları çıkarılır ve derileri soyularak hafifçe tohum(çekirdek), % 4.5 meyve özü ve %3
kırma işlemi gerçekleştirilir. Bu aşamada oranında ise sap bulunmaktadır. Üzümün
oksidasyonu engellemek ve mikrobiyal haricinde şarabın yapısında su, aldehit,
aktiviteleri etkisiz hale getirmek amacıyla karbonhidratlar, alkoller, organik asitler,
üzüme kükürt dioksit eklenir. Tam bu sırada fenol bileşikleri, azotlu bileşikler, çeşitli
enzimler görev alır ve hücre duvarlarını vitaminler ve mineraller bulunur.
yıkarak bu aktivitelerin oluşmasına izin
Şarapta en çok karbonhidratlar olarak
vermez. Kırma işleminden sonra şarabın
tanıdığımız, kimyasal formülü Cx(H2O)x olarak
çeşidine göre meyve suyu çıkarma yani
presleme işlemi gerçekleştirilir. Presleme gösterilebilen moleküller ve su ile daha
küçük parçalara ayrılamadığından
işleminde katıların meyve suyundan ayrılması
karbonhidratların en basit ve temel grubu
için beklenilir gerekirse suyu arıtmak için
olan ve tek şekerler diye de bilinen
filtrasyon ve santrifüj işlemi de

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 16


monosakkaritler bulunur. En önemli
monosakkaritler ise 6 karbonlulardan glukoz
ve fruktozdur. Ayrıca 5 karbonlular olarak
bilinen pentozlar ve galaktronik asidin
polimeri olarak bilinen pektinler de şarabın
yapısında en sık rastlanılan
karbonhidratlardır. %85’i sudan oluşan
şarabın, 100 gramlık çözeltide bulunan
madde miktarlarına göre sıralandığında 0.07
g fruktoz, 0.06 g glukoz, 0.2 g galaktronik
asit formunda pektin ve 0.1 g pentoz gibi Galaktronik asit bileşiği
karbonhidrat bileşikleri içerdiği görülür.

%0.01 oranında aldehit(karbon ve oksijen Şarabın bileşiminde karbonhidratlar ve


grubuna bağlanmış bir adet hidrojen ve alkil alkollerin yanında organik asitlerin varlığı da
grubu içeren organik bileşik) bulunduran çok önemlidir. Organik asitlerden ise iki farklı
şarap alkol açısından da zengindir. “Çözünen şekilde bahsedilebilir. Öncelikle malik asit,
hacmi/çözelti hacmi” oranından %12.5 etil tartarik asit ve sitrik asit gibi üzümün
alkol içeren şarap, “çözünen miktarı/çözelti yapısında kendiliğinden bulunan organik
miktarı” oranına göre %0.6 -1.0 arası gliserol, asitler vardır. Bunlardan tartarik asit
%0.02 – 0.04 arası yüksek alkol ve %0.01 metil meyvelerde nadir bulunur fakat malik asit ve
alkol içerir. sitrik asit meyvelerde bolca bulunmaktadır.
Bir de süksinik asit gibi üzümün kendisinde
değil de fermente olmasıyla beraber oluşmuş
şarabın içinde bulunan asitler vardır. Malik,
tartarik, sitrik ve süksinik asit dışında asetik,
laktik, sülfürik ve amino asitlere de rastlamak
mümkündür. Bu organik asitler meyveye
asitlik vererek şarabın pH’ını 3.2 ile 3.3
arasında tutmak için kullanılırlar.

Bir diğer önemli yapı ise fenolik bileşikleridir.


Fenolikler en az bir tane fenol
Glukoz bileşiği (hidroksillenmiş benzen halkası) grubu içeren
geniş bileşiklerdir. Bunlar ise şaraba buruk ve
acı tadı yanında rengini de verirler. Fenolikleri
6 ana başlık altında incelemek mümkündür:
kateşinler, prosiyanidinler, antosiyaninler,
hidroksisinnamikler, hidroksibenzoatlar ve
flavanoller. Bu fenoliklerin ortak özelliği çok
iyi birer antioksidan, yani yaşlanma
Fruktoz bileşiği geciktirici, kanser ve tümör oluşumunu
engelleyici ve özellikle kalp hastalıklarını
azaltıcı etkiye sahip olmaları ve şaraba
rengini vermeleridir. Hidroksisinnamikler ve

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 17


hidroksibenzoatlar, yani basit fenolikler hem Şarabın içinde çok az miktarda da olsa
kırmızı hem beyaz şarap oluşturabilirken, vitaminlerde bulunmaktadır. C vitamini gibi
diğer karmaşık fenoliklerden flavanoller önemli vitaminlerin varlığı az da olsa inositol,
kırmızı, prosiyanidinler beyaz şarap meydana nikotinamid ve cobalamine(B12) gibi
getirirler. Antosiyaninlerde ise bağlanan vitaminler gramca en fazla bulunanlarıdır.
hidroksil grubuna göre rengin değiştiği Vitaminlerden ziyade mineraller içeren
gözlenir. Bu renklerin turuncu, kırmızı ve mor şarapta özellikle magnezyum ve potasyum
arasında olduğu söylenebilir. mayalanmada, fosfat ise daha iyi verim elde
etmede yararlıdır.
Şimdiye kadar bahsedilen bileşikler şaraba
tadını veren bileşiklerdi. Şaraba karakterini Görüldüğü gibi anlatılan her madde şaraba
veren bileşikler ise aroma bileşikleridir. gerek tat gerek renk gerekse alkolik karakter
Uçucu olmalarıyla bilinen bu aroma açısından farklı katkıda bulunmaktadır. 1 L’lik
bileşiklerinden en önemlileri monoterpenler, çözelti içinde miligramlarla ifade edilebilen
glikosidler, TDN(trimethyl dihydro maddelerden birinin eksikliği şarabın yapısını
napthalane), furfuril asit ve vanilyanın özellikle mayalanmasını ve korunmasını
yapısında glikozit olarak bulunan vanilya gibi etkileyerek ve verimi düşürerek
aromatiklerdir. etkilemektedir. Bu açıdan şarabın içerisinde
bulunan bu 400’den fazla bileşiğin nasıl ve ne
Üzümdeki nitrojen bileşikleri DNA, enzimler, durumda kullanılması gerektiği çok iyi
aminoasitler gibi kaynaklardan rahatlıkla elde belirlenmelidir.
edilebilen bileşiklerdir ve bunların şaraba
katkısı çok büyüktür. Çünkü bu bileşikler tıpkı
serbest asit gibi fermantasyon işleminde
maksimum verim eldesi sağlayan ve birçok
enzimle üzüm suyunda katalize olmayı
engelleyen bileşiklerdir.

Tartatik Asit

Sitrik Asit

Süksinik Asit

Malik asit

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 18


Dünyada ve Türkiye’de Şarap Üretimi

En üstte solda Üstte solda En üstte sağda Üstte sağda

| SARIMTRAK | YEŞİL | UZUNCA BİR | BİZDEN


CENNET BAĞ
Fransa, Türkiye,
Pomerol İtalya, Almanya, Tekirdağ
Piedmont Freiburg
Fransa, Türkiye, üzüm
Bourgogne İtalya şarap Sanayide Avrupa üretiminde ilk
gibi dünyanın üretimi ve öncüsü olan 4’te yer alsa da
en iyi kalitesinde Almanya, şarap şarap
şaraplarını Fransa’nın en kalitesiyle de üretiminde ilk
yetiştiren büyük zirveyi zorluyor. 10’da bile değil.
ülkedir. rakibidir.

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 19


Şarap, dünyada hemen hemen her Şarabın hammaddesi sayılabilecek üzüm
coğrafyada ancak %67.8’i Türkiye’nin de dahil üretiminde iste Türkiye 4. sırayı alır. Ancak
olduğu Avrupa da üretilmektedir. 2006 hammadde yetersizliği bulunmamasına
verilerine göre sırasıyla Fransa, İtalya ve karşın Türkiye Dünya Şarap üretiminde ilk 10
İspanya’nın öne çıktığı üretim kapasitesinde sırada yer alamamaktadır. Türkiye üzümlerini
Almanya ilk 10 ülke arasında son sırayı genellikle sofralık ya da kurutmalık olarak
almaktadır. değerlendiriyor.

Ülke Dikili Alan (km2) Ülke Şarap Üretimi (Ton)


İspanya 11,750 Fransa 5,349,333
Fransa 8,640 İtalya 4,711,665
İtalya 8,270 İspanya 3,643,666
Türkiye 8,120 ABD 2,232,000
ABD 4,150 Arjantin 1,539,600
İran 2,860 Avustralya 1,410,483
Romanya 2,480 Çin 1,400,000
Portekiz 2,160 Güney Afrika 1,012,980
Arjantin 2,080 Şili 977,087
Avustralya 1,642 Almanya 891,600

Kaynaklar
W, Heather., ‘’Chemistry in Wine Making’’ , 2002.

Akbaba, G., ‘’Çağların İçkisi Şarap’’, Tübitak Bilim ve Teknik, Ocak 1995.

Büyük Larousse Sözlük Ve Ansiklopedisi. 18.cilt

Aktaş, A., Özdemir, B., İçki Teknolojisi, 2005

Mcgovern, P.E., Ancient Wine, 2003.

Indian Wine Academy, (2009), Global Wine Production,


http://www.indianwineacademy.com/GLOBAL_WINE_PRODUCTION.html

Wine Institue, (2010), World Wine Production By Country,


http://www.wineinstitute.org/resources/worldstatistics/article87

Ozan KARTAL Dilek AKBIYIK


İstanbul Teknik Üni. İstanbul Teknik Üni.
Kimya Bölümü Kimya Bölümü
Lisans Öğrencisi Lisans Öğrencisi
kartaloz@itu.edu.tr akbiyikd@itu.edu.tr

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 20


ADLİ KİMYADA DİŞ BİLİMİ

Tarih boyunca insanoğlunun yaşamını devam ettirebilmesinde çok önemli bir


yere sahip olan dişler, günümüzde adli vaka analizleri sırasında kimlik tespiti
için sıkça tercih ediliyor. Peki dişler niçin önemini koruyor? Tek yumurta
ikizlerinde bile farklılık gösterebilecek kadar karakteristik olan bu yapılar,
4000°C’de bile bozunmuyorlar. Bunun yanısıra dişlerden DNA analizi
yapabilmek için dişi çözebilen kimyasal bir sıvı yeterli. Adolf Hitler, Ted
Bundy, Paul Revere gibi dünya tarihinde yer edinmiş olan birçok ismin kimlik
tespitlerinin yanısıra 11 Eylül ve Asya Tsunamisi gibi felaketlerde de diş
kayıtları yardımıyla büyük oranlarda kimlik tespiti yapıldığı biliniyor.
Tarihte Adli Odontoloji:
Adli diş hekimliği ile ilgili ilk bulgular antik Bu döneme ait ilk dental kimliklendirme M.S.
döneme aittir. 15-59 tarihleri arasında yaşanmış olup, Roma
imparatoru Cladius’un eşi Agrippina
tarafından kocasının metresi olan Lollia
Paulina’nın cesedini tanımak için
gerçekleştirilmiştir. Agrippina kocasının
metresinin kesik başını görmek istemiş ve
kimliklendirmeyi rengi bozuk maloklüzyonlu
ön dişlerini önceleyerek yapmıştır. Bu açıdan
adli diş hekimliğinin ilk uygulayıcısı Agrippina
olarak kayıtlara geçmiştir.

Neden Diş?
Dişlerden kimliklendirme her insanda bir tür
kalıtımsal özellik ve daha sonra insan eliyle
meydana getirilmiş kazanılmış bir özellik
bulunması sonucunda bütün bireylerin eşsiz
olduğu teorisine dayanır. Bir bireyin ağzında
32 diş ve her dişin 5 yüzeyi bulunduğundan,
incelenebilecek 160 farklı yüzey vardır ve tek
Temsili Bir Resim

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 21


yumurta ikizlerinde bile aynı diş dizisini •İskelet ve kemik kalıntıları üzerinden
bulmak mümkün değildir. cinsiyet yaş tahmini

Dişler, vucutta postmortem yani ölüm •DNA analizi yardımıyla mağdurların kimlik
sonrası bozunmanın gerçekleşmesinin en zor tespiti
olduğu kısımdır. Bunun yanısıra dişler, DNA
analizinde, kemiğe göre daha hızlı; kan, ter Diş izlerinin fiziksel karakteristiği
ve diğer vucut sıvılarına göre daha doğru için izlenilen yol:
sonuçlar verir. Örneğin, bir yangın sonrası
kimlik tespiti için kullanılabilecek iki yapı Bir vaka üzerinde fiziksel olarak kimlik
mevcuttur. Bunlar kemikler ve dişlerdir. tespitinde adli odontolojistlerin izledikleri
Yangın kalıntılarında kan, saç ve doku belirli bir yol vardır. Analizde simetrisi çok
benzeri analize yardımcı yapılara rastlanmaz. daha zor bozulan
Öte yandan kemiklerin analiz edilebilmesi için
kırma, dövme ve analize uygun boyutlara kanin köpek dişi esas alınır. Tespite kanin
getirme gibi uzun süren birtakım köpek dişinden kanin köpek dişine olan
proseslerden geçirilmesi gerekir. Fakat mesafenin ölçülmesi ile başlanır. Daha sonra
dişten, özel bir kimyasal sıvı yardımıyla diş hizalamasının tespiti yapılır. Diş uzunluk,
kolaylıkla DNA elde edilebilir. genişlik ve inceliğinin belirlenmesinin yanısıra
kayıp dişlerin tespiti, dolgu ve kaplama gibi
dental geçmişin incelenmesiyle beraber
dişteki kırık ve eziklerin tespiti ile analiz
sonlandırılır.

Adli Odontolojinin çalışma alanları:


Odontoloji, adli bilimin çalıştığı tüm alanlarda
kullanılmakla birlikte, özellikle kundaklama,
12 yaş altı cinsel istismar vakalarında ve doğal
felaketlerde diş bilimcilere sıkça
başvurulmaktadır. Ülkemizde diş kayıt
sisteminin bulunmaması nedeniyle toplu
ölümlerde diş üzerinden kimlik tespiti
Odontolojik Çalışmaların Amacı: yapılamamakla beraber, özellikle ABD ve
Asya’da diş kayıtları tutulmaktadır.
Bir insanın dişi fiziksel olarak incelendiğinde, Odontolojinin çalışma alanları şu şekilde
kişinin cinsiyeti, yaşı, sosyal statüsü ve sıralanabilir:
yaşadığı bölge gibi birçok bilgiye ulaşılabilir.
Bununla birlikte biyolojik olarak DNA analizi  Cinayet
ile kimlik tespiti doğrudan yapılabilir.  Cinsel istismar
Odontolojinin adli vakalarda kullanılması şu  Yangın
şekilde gerçekleşir:  Doğal felaketler
 Silahlı olaylar
•Mağdurların üzerindeki diş izlerinin  Aile içi şiddet
tanımlanması  Uçak kazaları
•Şüphelilerin diş izlerinin mağdurdan elde Cinayet vakalarında kimlik tespiti; mağdurun
edilen verilerle karşılaştırılması belirgin fiziksel odontolojik özelliklerinin
•Adli bilim kuruluşlarının diş kayıtları belirlenmesi, DNA analizi ve mağdurda
yardımıyla mağdur kimliklerinin tespiti boğuşma ve diş izleri saptanmışsa
şüphelilerin diş izlerinin alınması ve
karşılaştırılması yoluyla sağlanır.

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 22


Dental Araştırmalarda kullanılan
yöntemler:
 X-Ray yöntemi

Adolf Hitler
Panaromik X-Ray Görüntüsü
11 Eylül 2001 yılında gerçekleşen saldırıda
X-ray metodu özellikle ağzın kilitlenmiş hayatlarını kaybeden vatandaşların %20’sinin
olduğu cesetlerin dental görüntüsünü almak kimlik tespiti adli odontolojistler tarafından
için kullanılır. X-ray yönteminde, dental yapılmıştır. Bunun yanısıra 2004’te
analizler için özel olarak tasarlanmış cihazlar gerçekleşmiş olan Asya tsunamisinde
kullanılmaktadır. Bu cihazlar yardımıyla hayatını kaybedenlerin büyük bir
ağızdan X ışını geçirilerek görüntü alınır. çoğunluğunun kimliği yine dental kayıtlar
yardımıyla tespit edilmiştir.
 Radyografi yöntem
Kaynaklar:
Radyografi yönteminde dişlerin panaromik
görüntüsü alınır. Alt ve üst çene dişlerinin Kieser, J.H, Laing, W., Herbison, P., “Lessons
birleşme noktasının incelenmesi için çeneden Learned from Large-scale Comparative Dental
burnun alt kısmına kadar görüntü alınarak diş Analysis Following the South Asian Tsunami” of
analizi gerçekleştirilmiş olur. 2004, Jan 2006.

 Örneklendirme yöntemi Valenzuela, A., Bravo, M., de Dios Luna, J., “The
Utility of Dental Patterns in Forensic Dentistry”,
Kişinin ağız yapısı özel bilgisayar programları Dec 2009.
yardımıyla örneklendirilir ve kimlik tespitinde
Jackson, C., Chen, H., 2008, Forensic Odontology,
kullanılır. Bu yöntem, güncel adli olaylar http://www.cse.msu.edu/~cse891/Sect601/CaseStu
dışında tarihsel kişilerin çene ve diş dy/Jackson&Chen.ppt
yapılarının belirlenmesinde de kullanılmıştır.
Forensic Science Web Page, Forensic Dentistry,
Bilinen Vakaların (2010),
http://dentalstudymaterial.files.wordpress.com/20
Aydınlatılmasında Odontoloji: 10/08/forensic-odontology.ppt
2. Dünya savaşı sonrasında intihar eden ve CSI UMMC, Forensic Odontology, (2008),
daha sonrasında yakılan Alman diktatör http://basepair.library.umc.edu/sri/Forensics/E%20-
Adolf Hitler’in cesedi üzerinde radyografi %20Forensic%20Odontology.ppt
yöntemi kullanılarak dental kimlik tespiti
yapılmıştır. Hitler’in sağ alt çenesinde Malhun FAKIOĞLU
bulunan altın kaplama, kimlik tespitinde
İstanbul Teknik Üni.
oldukça belirleyici olmuştur. Dünyaca ünlü
seri katil Ted Bundy, sağ elinde saptanan diş Kimya Bölümü
izleri mağdurlarından birinin diş profiliyle
eşleşmesiyle yakalanmıştır. Aynı zamanda Lisans Öğrencisi
mağdurlarından birinin kalçasında Bundy’nin
diş izleri tespit edilmiştir. fakioglu@itu.edu.tr

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 23


POLİMER
BİLİMİ

ÇEVRENİZE BİR BAKIN!


POLİMERLER HER YERDE…
Tekrarlanan yapısal kümelerin oluşturduğu yüksek molekül ağırlıklı bileşikler.
Polimerler küçük basit moleküllerin devamlı olarak birbirini takip etmesi sonucu
oluşan makro bileşiklerdir. Günümüzde polimerlerin bir çok kullanım alanı vardır.
Polimerler, pencerelerimizde kullandığımız PVC'den tutun da mutfakta
kullandığımız teflon tavaya kadar hemen her yerde kendini göstermektedir.
Polimer, monomer denilen ufak moleküllerin birbirine kovalent bağ ile bağlanarak
oluşturdukları büyük bir moleküldür. İnsanların elele tutuşmasıyla oluşan zincire
benzetilebilirler. Canlıların yaşam sürecinde önemli rol oynayan pek çok organik
polimer olduğu gibi, doğada da pek çok inorganik polimer bulunur. Ayrıca
laboratuarlarda çeşitli yöntemler kullanılarak çok sayıda yapay polimer üretilmiştir.
Laboratuarda üretilen bu yapay polimerler günümüzde birçok sanayi ürününün
üretilmesinde kullanılır. Örneğin; PVC (polivinilklorür) ve PU (poliüretan)
termoplastik sınıfına giren polimerlerdir. Camlaşma sıcaklığının üstündeki
sıcaklıklara ısıtıldıklarında yumuşayabilirler ve işlenebilir özelliğe sahiptirler.
Soğutuldukları zaman ise istenilen şekilde sertleşirler. Ancak ısıtıldıkları zaman
tekrar yumuşarlar ve istenilirse tekrar şekillendirilebilirler. Böylece defalarca

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 24


şekillendirilebilirler. PVC, plastiklendirilip işlendiği zaman kararlı, kuru ve esnek
özelliğe sahip olurlar.

Polimer Kimyasının Tarihi


Kızılderililer başlangıçta sıvı olan kauçuğun üretiminin deneme yanılma sürecinden
öz suyu ile ayaklarını kapladıktan sonra kurtulmasına yol açmıştır.
havadaki oksijenin etkisi ile bazı noktalardan
bu moleküller birbirlerine bağlanırlardı. 1927 de selüloz asetat ve polivinil klorür, 1928
Ancak havadaki oksijen ilk olarak molekülleri de polivinilmetakrilat,1929 da üre-
birbirine bağlamasına karşın bir süre sonra formaldehit reçineleri üretilmiştir. Özellikle 2.
oksijen, zincirleri kesmeye başlar ve bir gün Dünya savaşında stiren-bütadien kopolimeri
sonunda da yapı dağılırdı. polimer teknolojisinin önemli ürünleri
olmuşlardır.
1849 yılında ise Charles Goodyear, kauçuk
ağacının özsuyunu kükürt ile kaynattığında 1931 de yine ilk sentetik kauçuk olan neopren
esnek, sağlam siyaha yakın bir madde elde üretimi başlamıştır. 1936 da poliakrilonitril,
eder. Amerikalı bilim adamı Leo Hendrick stiren-akrilonitril kopolimeri ve polivinil
Backelad, 1907 de tamamen sentetik ilk asetat, 1937 de poliüretan, 1938 de TEFLON
polimer olan fenol formaldehit reçinelerinin ticari ismiyle tanınan politetrafloroetilen,
üretimini başarmıştır. 1939 da melamin-formaldehit reçineleri, 1940
da bütil kauçuğu ve silikonların hammaddesi
olan silanlar, 1941 de polietilen ve polietilen
tetraftalat, 1942 de doymamış poliesterler ve
ORLON ticari isimli poliakrilonitril fiber
üretimi gerçekleştirilmiştir.

1952 de Max Planc Enstitüsü


araştırmacılarından K. Ziegler bazı
alüminyum alkali bileşiklerini katalizör olarak
kullanarak etilenin düşük basınçta
polimerizasyonunu gerçekleştirmiştir. Ziegler
ve Giulio Natta stereospesifik
polimerizasyonu diğer olefinlere de
uygulamışlardır. 1954 de polikarbonat ve
1956 de polifenil oksit sentezlenmiştir.

1960lı yıllarda kumaş ve, Plastik özelliklerini


aynı anda içeren bir yapıdan bahsedilmeye
başlandı. Yüzey, doğal deri efekti verirken
sağlamlığını kumaş sağlıyordu. Bu yıllarda
Transfer Kaplama ortaya çıktı. O yıllarda
Kauçuğun babası sayılan Goodyer kullanılan transfer kağıtları en fazla 100 ºC'ye
dayanıklıydı. Teknolojinin ve malzeme
1924'de ise Hermann Staudinger'in Makro bilgisinin gelişimiyle suni deri uygulamaları
molekül Hipotezini ileri sürmesiyle, polimer bugünkü halini aldı. Son yıllarda ise yüksek
teknolojisi önemli bir ufuk kazanmıştır. Bu ısıl ve mekanik dayanıklılığa sahip poliimid,
teoriye göre doğal kauçuk ve stirenin küçük polisülfonlar, poliakrilamidler, polifenilsülfit,
birimlerini bir arada bulunduran uzun zincirli polibütil tetraftalat, polieterketon, polifenil
moleküller olduğu ileri sürülerek, polimer gibi önemli plastikler geliştirilmiştir.

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 25


İtü’de Polimer Bilimi hala sürerken, son yıllarda gelişen teknoloji
ve bilim ile birlikte sentetik iplikleri de her
türlü tekstil alanında görmek mümkündür.

İstanbul Teknik Üniversitesi bünyesinde


bulunan polimer araştırma gruplarıyla hem
ülkemizde hem de Dünya da oldukça etkin
çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Kişisel
bakım ve suyun arıtılmasında sıkça kullanılan
suda çözünen yüklü polimerleri araştıran
POLİ-ÖZ grubu; polimerik malzemelerin
sentezi, karakterizasyonu ve teknolojik
uygulamaları konularında etkin görev alan
POLMAG grubu; hem bir sensor hem de
arıtıcı bir cihaz olarak kullanılabilecek yeni
polimer jeller geliştirmek amacıyla JUAG
grubu; polimer kimyası ve uygulamaları
alanında bilimsel ve teknolojik bilgiyi pek çok Poliester bazlı iplik Dacron
Dünya üniversitesi ve enstitüsüyle geliştiren Tekstil sanayisinde kullanılan en yaygın
MYAG grubu; tıp, ziraat ve gıda alanlarında sentetik iplikler polyester ya da poliamid
hayati rol oynayan polimer jellerin (naylon) bazlıdır. Polyesterden yapılmış
karakterizasyonu üzerine çalışmalar yürüten iplikler her türlü giyecek üretiminde ya tek
ve prosesin mikroskobik bulgularının başına ya da pamuk gibi doğal ipliklerle
anlaşılması konusunda öncü olan PGRG birlikte kullanılır. Örneğin Dacron, esnemeye
grubu; ve biyosensör gibi aletlerin etkinliğini dayanıklı ve kırışmaz, polyester bazlı bir
etkin yüzey oluşturup arttırarak ipliktir.
elektrokimyasal polimerizasyonu başarıyla
uygulayan ELECTROPOL grubu İstanbul
Teknik Üniversitesin de polimer bilimini
ileriye taşımak için çalışmalar yürütmektedir.
Ayrıca 8 profesör, pek çok doçent ve öğretim
görevlisi bulunan bu gruplar, her yıl onlarca
öğrenciye bilgilerini aktararak hayatımızın
her anında karşımıza çıkan polimerleri
geliştirmeye katkıda bulunmaktadırlar.

Polimerlerin Kullanım Alanları


Tekstil

En sık kullanılan giyeceklerden kotlara ve Yapısında naylon bulunan


tişörtlere baktığımızda çoğunlukla doğal bir
giyecekler suyu geçirmez.
polimer olan koton (pamuk) karşımıza çıkar.
Bu doğal ipliklerin tekstil alanında kullanımı

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 26


Ayakkabılara ve çoraplar da sentetik Ses sistemlerine baktığımızda ise, hoparlör
ipliklerden üretilebilir. Çoğunlukla poliester konisinin kağıttan yapıldığını görürüz. Kağıt
ve naylon ipliklerden üretilen çoraplar, son da aslında selüloz bazlı başka bir doğal
yıllarda Bamboo ağacından üretilen polimer polimerdir. Eğer yüksek kalite hoparlörleri
ipliklerinden de üretilmeye başlanmıştır. incelersek bu koninin polipropilen denilen
Çorap üretiminin yanı sıra, su gecirmeyen sentetik bir plastikten üretildiğini görürüz.
tekstil üretiminde de naylon ipliği çok yaygın
kullanılır. Otomotiv Sanayi

Elektronik Eşya Otomotiv sektörü plastik malzemelerin en sık


kullanıldığı alanlardan biridir. Mümkün olan
Elektronik eşya denilince akla ilk gelen alanlarda metal parçaların yerine plastik
malzeme bakır gibi iletken metaller ya da kullanılarak giderek daha hafif ve daha ucuz
silikon gibi yarı-iletken malzemelerdir. otomotiv üretimi sağlanmaktadır. Hafifliğe
Elektronik sektöründe iletken bakır telleri bağlı olarak otomobilde yakıt tüketimi de
güvenle kaplamak için yalıtkan polimer daha ekonomik hale gelmektedir. Bütün
kablolar kullanılır. Bu sebeple kablo araçlarda kullanılan polimerlerin başında
üretiminde polietilen ya da polivinil klorür kauçuk gelir. Araba lastiğinin temel
(PVC) kullanılır. Eğer kullanılacak kablonun malzemesi olan kauçuk hem sentetik yollarla
yüksek sıcaklıklara dayanıklı olması gerekirse hem de doğal olarak üretilebilen bir
poli(vinilidin florürür) (PVDF) polimerinden polimerdir. Kauçuğun kullanıldığı bir başka
üretilmesi tercih edilir. PVDF dediğimiz araba parçası da cam silecekleridir.
plastiğin en önemli özelliklerinde biri, elektrik Çoğunlukla poliisoprenden üretilirler.
alanın içine sokulduğunda plastik şekil
değişimine uğramasıdır (piezo etki). Hoparlör Dünyada en çok üretilen polimerlerin başında
kullanımında ise bu şekil değişiminin yarattığı gelen polipropilen de otomotiv sanayisinde
titreşimlerden ses oluşturulur. çok sık kullanılır. Otomotivin üretildiği ülkeye
göre, bir araç içinde 50 ile 70 kg arasında

Sıklıkla kullanılan polipropilenler

kullanılan polipropilen, özellikle araç içi parça


imalatında tercih edilen bir polimerdir.
Yüksek sıcaklığa dayanıklı PVDF
polimeri Son günlerde plastik sektöründeki üretim
CD’ler, CD kapakları, teyp ve müzik seti tekniklerinin ilerlemesiyle çoğu metal
çerçeveleri de polikarbonat, polistiren ya da aksamlar plastikten üretilmeye başlanmıştır.
ABS denilen yaygın ticari plastiklerden Mesela, Sabic Plastik Şirketi ve Hyundai’nin
üretilir. CD çalıcılar ve bilgisayar anakartları
ortak çalışması olarak tamamen plastikten
da yine yaygın olan başka bir ticari
polimerden, epoksilerden üretilir. üretilmiş bir prototip araç üretildi.

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 27


PEG-16 yapısı
Tamamen plastikten üretilmiş Silikon bazlı polimerleri, mesela PDMS’i,
prototip araç QarmaQ şampuanlarda görebiliriz. Saç spreyleri ve
jölelerinde de PEG’i ve poli(vinilpirolidon)
Sağlık polimerlerini bulabiliriz

Laboratuvar ve ameliyat ortamında kullanılan Yapı Malzemeleri


eldivenler genellikle lateksten üretilmiştir.
Altyapı ürünlerinden, ev dekorasyon
Lateks, kauçuk bazlı sentetik bir polimerdir.
ürünlerine kadar yapı malzemesinin her
Tek kullanımlık şırıngalar tıbbi malzemelerin alanında plastik malzemeleri ya da plastik
başında gelir ve genellikle polietilen denilen bazlı kompozit malzemeleri görebiliriz. En sık
plastikten ya da camdan üretilir. Kimyasallara kullanılan altyapı ürünü poli(vinil klorür)
karşı dayanıklılığı sayesinde bilimsel (PVC) bazlı plastik su borularıdır.
araştırma yapan laboratuvarlarda da
kullanılır. Polietilen üretilirken ve proses
edilirken kullanılan yumuşatıcı ya da
plastikleştirici (plasticizer) diye adlandırılan
kimyasal katkı maddeleri, bu şırıngaların
uzun süreli kullanımını kısıtlar; zaten bu
sebeple tek kullanımlıktırlar. Gözlük camı
üretimi plastiklerin kullandığı geniş
alanlardan bir diğeridir. Aramızda organik
cam diye tabir ettiğimiz camlar aslında
plastiktir ya da plastik bazlıdır. Bu şeffaf
plastiklerin gündelik hayatımızda yarattığı en
büyük fark, camdan yapılan gözlük
camlarının ağırlığından bizleri kurtarmasıdır.
Kişisel bakım ürünlerinin hemen hepsinin bir Bu borular polipropilen vanalarla kontrol
edilebilir ve yine PVC bazlı parçalarla su
parçasında ya da formülünde polimerleri arıtma elemanları kurulabilir. Evlerin içine
görürüz. Mesela şampuanların içinde baktığımızda ise duvarlarda plastik
polietilenglikol (PEG) sıkça bulunur. PEG-100
ürünlerinin hızla yayıldığı boya sektörüyle
ya da PEG-250 gibi numaralarla karşımıza
çıkan bu polimerin adının sonuna konan sayı karşılaşırız. Plastik bazlı boyalarda akrilikler,
onun polimer zincirinin büyüklüğünü temsil poliüretanlar, poliesterler, epoksiler ve
eder. melamin reçineleri bulunabilir. Son yıllarda

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 28


artan bilimsel araştırmalar sayesinde ise bu fosfat bağlarından meydana geldiğini
polimerler nano-parçacıklarla geliştirilerek, görürüz. Gerçi organizmada bulunan amino
su tutmayan, kendi kendini temizleyen ya da asitlerin sayısı daha fazladır. Ama yine de
canlılardaki bu çeşitlilik amino asit
UV ışınlarından koruyan ileri teknoloji ürünü
sıralamasındaki değişiklikten ve
boyalar piyasaya çıkmıştır. Özel kalıplama konformasyonlarından kaynaklanmaktadır.
teknikleriyle sandalyeler, banklar, çöp Ayrıca hangi organı düşünürseniz tekrarlanan
kutuları gibi gündelik hayatımızda her an moleküler yapıların organları oluşturduğunu
karşımızda duran parçalar da plastikten görebilirsiniz. Yapay doku çalışmalarında
üretilebilir. polimerlerin önemi her geçen gün daha da
artmaktadır. Yukarıda polimerlerin
Yiyecek-İçecek Endüstrisi kullanıldığı pek çok yer belirtilirken karşımıza
hemen her gün çıkan ürünlerden yalnızca bir
kısmı ele alınmıştır. Eğer etrafınıza
Son yıllarda plastiğin insan sağlığına olan polimerleri görmek için bakmaya başlarsanız,
zararları hakkında çok sık yazılıp çizilse de yukarıda söz edilen ürünlerden çok daha
plastik malzemeleri mutfaklarımızda hala fazlasını görebilirsiniz. Polimer kimyasının
görmekteyiz. Sebillerden su içmek için önemini vurgulamak için söylenebilecek son
kullandığımız bardaklar ise polipropilen, söz, belki de; ABD de kimyasal araştırmalar
polietilen ya da polistirenden üretilir. Su ve için ayrılan bütçenin üçte birinden daha
fazlasının polimer kimyası araştırmalarına
gazlı meyve suları gibi içecekleri barındıran
ayrıldığını belirtmek olabilir.
plastik şişeler genellikle poli(etilen
teraftlat)‘tan (PET) yapılır. Kaynaklar:

Yararlı Bilgiler, Polimer Nedir?,


http://www.yararlibilgiler.net/polimer-nedir/

İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü, Polimer


Jeller Araştırma Grubu,
http://www.kimya.itu.edu.tr/TR/grup_goster.php?
grup=pgrg

Case Western Reserve University, Applications of


Polymers,
http://plc.cwru.edu/tutorial/enhanced/files/polyme
Polietilentetraftalat (PET) şişeler rs/apps/apps.htm

Polimerlerin gaz geçirgenliği var mıdır Çağkan Yurtsever


bilinmez ama plastikten yapılmış şarap ve İstanbul Teknik Üni.
bira şişeleri de görebiliriz.
Kimya Bölümü

Sağlık ve Biz Lisans Öğrencisi


yrtseverc@gmail.com
Eğer tek hücreli canlılardan, çok hücreli
canlılara kadar temel yapının ne olduğunu
sorgulayacak olursak, temel yapı bilgisini
taşıyan DNA veya RNA nın temelde 20 kadar
amino asit ve bunları birbirlerine bağlayan

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 29


Kabartma Tozu Pastayı Ne
Kadar Kabartır?
Günlük yaşamımızda büyük yer kaplayan hamur işlerinin o cezbedici
kabarıklığının kaynağının kabartma tozu olduğunu çoğunuz biliyorsunuzdur.
Peki kabartma tozu hamur işlerini nasıl kabarttığını hiç düşündünüz mü ? Ya
da kabartma tozunun günlük yaşamımızda ne gibi kullanım yerleri olduğunu
merak ettiniz mi?

Hamuru kabartmak için kullanılan kabartma Karbonatın ısıyla karbondioksit oluşturması


tozu genellikle sodyumbikarbonatın mümkünse de, yüksek sıcaklıklar gerektirir.
(NaHCO3), kuru asidin (H+) ve mısır Bunun için, kabartma tozunun içine doğal
nişastasının birleşimidir. Sodyumbikarbonat olarak kullanılan bazı asitler katılır. Potasyum
halk dilinde karbonat olarak bilinir. tartarat bunun başında gelir. Sodyum
bikarbonat ve tartarat hamurun nemi içinde
hafifçe çözünüp ısının da etkisiyle karbonik
asit oluştururlar.

- +
HCO3 + H H2CO3

Aslında bu bir denge tepkimesidir. Karbonik


asit ise oldukça kararsız bir bileşiktir ve
ısınında yardımıyla karbondioksit ve suya
parçalanır.

H2CO3 CO2 + H2O


Kabartma tozu , evlerimizde çokça
kullanılan bir malzemedir. Kekin ısıtılması ile oluşan karbondioksit kekin
Kabartma tozunun ana maddesi sodyum içinde kabarıklıklar oluşmasını yani
bikarbonattır (NaHCO3).Keki fırına koyunca, kabarmasını sağlayacaktır.
ısının etkisiyle karbonat bozunur ve ortama
CO2 gazı verir. Kekin içinden çıkan CO2 de Sodyum bikarbonatın marifetleri hamur
dışarı çıkamadığından keki şişirir ve cezp edici kabartmakla sınırlı kalmıyor. Yanmış
bir görünüm kazandırır. Belki kabartma tencereyi, yanmış fırın tepsisini vs. kolayca
tozunun üstüne limon sıkıldığına da şahit temizlemek için sodyum bikarbonat
olmuşsunuzdur. Bunun amacı ortama asit kullanılabilir. Bu tencereye bir parmak
ekleyerek karbonatın bozunmasını kalınlığı kadar su doldurup bir paket
kolaylaştırmaktır. kabartma tozu (ya da karbonat) ilave edilip,
10 dakika kadar kaynatarak

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 30


gerçekleştirilebilir. Yanmış yemek tortusu Böcek sokmasından sonra o bölgeye
anında çözülecektir. karbonatlı su ile pansuman uygulanırsa
kaşıntı ve kabarma hemen azalır. Genel
Karbonatın bu temizleme gücünü kimyasal olarak yarım litre suda bir kaşık karbonatla
olarak şu şekilde açıklayabiliriz: yapılan karışım kaşıntılara karşı iyi gelir.
Güneş yanığına maruz kalan bölgelere de
Kaynamış suda karbonat CO2 sinin yarısını karbonatlı su faydalıdır, ağrı kesici özelliği
kaybederek soda (Na2CO3) oluşur: vardır.

2NaHCO3+ısı Na2CO3 + H2O + CO2 Karbonatın çokça bilinen bir diğer faydası da
mide yanmalarına iyi geldiğidir. Mide
Oluşan soda suyla tepkimeye girerek yanması, midenin gereğinden fazla mide
sodyumhidroksit (NaOH) meydana gelir. asidi salgılamasından kaynaklanır. Mide
Böylelikle çözelti daha da bazikleşir ve asidini azaltmak amacıyla anti asit olarak
deterjan özelliği artar. karbonat verildiğinde genel olarak vücudun
fazla asidini yok eder. Karbonat asitle
tepkimeye girerek midenin pH değerini
Na2CO3 + H2O NaHCO3 + NaOH
artırır.
Haftada bir dişler kabartma tozuyla (veya
karbonatla) fırçalanırsa, dişler beyazlaşır. Kaynaklar
Burada dikkat edilmesi gereken husus,
Epler,M., (2009), Twenty Uses For Baking Soda,
fırçalama işleminden sonra yarım saat http://1greengeneration.elementsintime.com/?p=6
boyunca asitli yiyecekler ve içecekler 61
kullanılmamasıdır.
Blurt It, (-), What Are The Uses Of Sodium
Karbonatın bazik özelliği selülozun Bicarbonate?,
http://www.blurtit.com/q592264.html
kabarmasına yardımcı olur. Bakliyatlar ve sert
sebzeler haşlanırken, haşlama suyuna Everyday Health, (-), Sodium Bicarbonate,
karbonat eklenirse daha çabuk yumuşamaları http://www.everydayhealth.com/drugs/sodium-
sağlanır. bicarbonate
Selin Çalgan
Lahana, karnabahar gibi sebzeler kükürtçe
İstanbul Teknik Üni.
zengindirler. Kükürt, bu gibi sebzeler
haşlanırken çözünür ve hoş olmayan kokuya Metalurji ve Malzeme
sebebiyet verir. Bu tür sebzeleri haşlarken Müh. Bölümü
haşlama suyuna biraz karbonat eklemek Lisans Öğrencisi
istenmeyen kokuların oluşumunu azaltır.
Bazik ortamda havadaki oksijen kükürt calgans@gmail.com
bileşenlerini yükseltger. Aynı zamanda
karbonat bu tür sebzelerin gaz yapıcı
özelliğini de azaltır.

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 31


ESER ANALİZ ÇALIŞTAYI
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ, TRABZON 2012

Kimya kulübü olarak 27-30 haziran 2012 tarihleri arasında katılmış olduğumuz Trabzon
Karadeniz Teknik Üniversitesi analitik kimya anabilim dalı tarafından gerçekleştirilen
uluslararası Es-An çalıştayı farklı alanlarda uzmanlaşmış birçok kimyagere ev sahipliği
yaptı. Gün içinde konferanslarda sürdürülen program düzenlenen çeşitli sosyal
etkinliklerle tamamlandı.

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 32


Modern Kimyanın Kurucularından;
Robert Boyle
matematiğin büyülü dünyasına kaptırdı.
Boyle, siyasi ve sosyal olarak bir zemine Cenova`da geçirdiği günlerde kendini iyice
oturmaya çalışan İngiltere’nin 17.yy’ın ilk
yarısında, 1627 yılında İrlanda Lismore`da
soylu bir kontun 14.çocuğu olarak dünyaya bilime adamıştı. Bir akşam yakınlarda düşen
geldi. Çok kalabalık bir ailenin en küçük bir yıldırım merakını uyandırdı. Yıldırımın ona
çocuğu olmasına rağmen bolluk ve bereket çarpmamasının nedeninin Tanrıyla bağlantılı
içinde bir yaşam geçirdi. olduğunu düşünmeye başladı. Bir zaman
sonra Boyle Cenova'dan İtalya'ya geçti,
Soylular arasında bir adet olduğu üzere sekiz Floransa'da bir süre kaldı. Orada Galileo'nun
yaşındayken ailesi tarafından Eton`a yatılı çalışmalarıyla ilgilendi.
okula gönderildi. Burada geçirdiği dört yılın
ardından Cenova`ya giderek kendisini O sıralarda yaşanan iç savaş onu İngiltere'ye
dönmeye zorladı. Ondan kral yanlısı olması
beklenebilirdi ama Boyle çeşitli nedenlerden

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 33


ötürü parlamento sempatizanı oldu. Bu, onu deneyleri" eleştirmiştir. Bu görüşleriyle
Samuel Rartlibb'le tanıştırdı. Rartlibb, birçok simyacının tepkisini toplamış olmasına
Boyle'u, tıp çalışmaya özendirdi. Kimyaya rağmen Boyle, kendi teorilerinde ana
ilgisi, ilaçlar hazırlamaya çalıştığı bu dönemde metallerin altına çevrilme olasılığını ortadan
başladı. kaldırmamış; tam tersine metallerin çeşitli
işlemlerle değişim geçirerek başka metallere
Fizikte başardığı birçok şeye rağmen - Boyle dönüşebileceğini savunmuştur. Onun esas
yasasının bulunuşu, gazların sesin dağılımı fikri, kimyanın maddelerin birleşme bilimi
üzerindeki etkilerinin araştırılması ve donan olmasıydı; fizik ya da simyacıların sanatlarına
suyun kaplayıcı kuvvetinin değişik bir ek değil. O hayatının sonuna kadar simya
yerçekimleri, değişik güçlerde, kristaller, ile uğraşmış ve bu dönüşümün
elektrik, renk ve hidrostatikler üzerindeki gerçekleşeceğine inanmıştı hatta siyasi
etkilerinin incelenmesi - kimya, onun favori yaşamındaki bağlantılarını kullanarak İngiliz
alanıydı. 1656'da Oxford'a, üniversite kolejine parlamentosunda lobi oluşturarak bu
bitişik, şimdi gülünç Shelley Abidesine sahip dönüşümün yasağını kaldırmış; metaller,
olmakla övünen siteye yerleşti. Burada kimya ve simya üzerindeki araştırmaların
doğanın tanecikli yapısının ve mekanik yolunu açmıştı. Kendisi de bir simyacı
kuramının deneysel kanıtını güçlendirmeye olduğundan, metallerin değişebileceğine
çalıştı. ilk işi Oxford Üniversitesi'nde kimi inanıyordu ve bu doğrultuda deneyler yaptı.
seçkin öğrencileri çevresinde toplayarak 1689'da IV. Henry'nin heykelinin yıkıntısını
"Görünmez Kolej" dediği bir dernek altın ve gümüşe çevirmeye çalışması da buna
oluşturmak oldu. Derneğin amacı, deneysel örnek olarak gösterilebilir.
bilim etkinliklerini teşvik etmek, bilimsel
yönteme tartışarak açıklık getirmekti. Modern kimyanın kurucuları olarak genellikle
Görünmez Kolej çok geçmeden saygınlık Priestley, Lavoisier ve Dalton bilinir; ama
kazandı, 1660'da kralın onayı ile belli sayıda onları önceleyen ilk büyük adımı Boyle’un
seçkin bilim adamına üyelik olanağı tanıyan attığı gözden kaçmamalıdır. Descartes’in
"Royal Society" adı altında kurumsallaştı. metafiziğine ve Aristo'nun, evrendeki
maddelerin toprak, hava, su, ateş gibi dört
temel öğenin çeşitli oranda karışımından
oluştuğu görüşüne karşı çıkan Boyle, bütün
maddelerin birincil parçacıklardan
oluştuğunu iddia ederek çağdaş atom
kuramına öncülük etmiştir. O günlerde doğa
dininin güçlü olduğu hesaba katılırsa,
Tanrının büyüklüğünü, doğanın sırlarını
çözerek göstermeye çalışmasında şaşılacak
bir şey yoktu. Zerrecilik yani atomlaştırmanın
bir formunun savunucusu olan Robert
Boyle'a göre Tanrı, maddeyi hareketle
birlikte, biçim ve durumlarda birçok küçük
'zerreler'in meydana gelmesine neden olur,
bunlar birleşmek ve karışmak suretiyle bileşik
olan 'moleküller'i oluştururlar. Görüldüğü
gibi elementleri maddi yapıların bölünemez
Robert Boyle’un The Spectical parçaları olarak gören Boyle bu şekilde
Chemist adlı kitabı modern görüşe yaklaştı ve bunu, karışımla
bileşiklerin ayrımını yapabilmesiyle ve
1661'de, yazdığı The Sceptical Chemist
"analiz" adını verdiği bir yöntemle, bir
(Kuşkucu Kimyager) ile "Tuz, Sülfür ve
maddenin içindekileri bulabilmesiyle
civalarını herşeyin gerçek ilkesi olarak
kanıtladı. Ayrıca, daha sonraları, elementlerin
göstermeye hevesli bazı simyacıların yaptığı
değişik çeşit ve boyuttaki parçalardan

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 34


oluştuklarını ancak bilinen yöntemlerle sıcaklığın henüz kesin bir tanımı yapılmamış
ortaya çıkarılamayacaklarını öne sürdü. olduğundan, bu olayın üzerinde fazla
durmadı.
Uygulamalı kimya, geliştirilmiş methodları ve
her bir madde hakkında verdiği bilgileri için Toricelli'nin deneylerinden sonra Pascal'ın da
Boyle'a çok şey borçludur. Günümüzde barometrelerde sıvı yüksekliğini belirleyen
yaşamın en önemli faktörlerinden organ şeyin yalnızca atmosferin ağırlığı olduğu
naklini, ağrı kesici ve uyku haplarını, hatta sonucuna varması üzerine Boyle da yeni
GPS'i bile tam 350 yıl öncesinden ön deneyler yapmaya başlamış ve kapalı bir
görmüştür. Eşine çok az rastlanan derecede fanus içinde bu deneyleri yapıp sütunun yine
ileri görüşlü insanlardan biri olduğundan, 76 cm de durduğunu görünce, havanın
yaşadığı dönemde oldukça popüler bir konu sıkıştırılabilir bir şey olduğunu ve havanın
olan gençliğe geri dönme konusunda bazı içinde bulunanları da sıkıştırılabilir küçük yay
gelişmeler olacağına inanıyordu. "Belki olarak düşünmeye başlamıştır. Matematiği
tamamen değil ama bazı parçaları, yeni bir kendisinden daha
diş, gençlikteki saç rengi gibi" diyen Boyle, kuvvetli olan fizikte
bir adım daha ileri giderek bazı hastalıkların katı cisimlerin
"en azından" organ nakli tedavisi ile esnekliğine ilişkin
iyileştirilebileceğine inanıyordu. Acıyı yasayı (Hooke Yasası)
azaltacak ve uyku sorunlarını çözecek ilaçlar yaylarla yaptığı
da yine Boyle'un o dönemde hayalini çalışmalarla açıklayan
kurduğu ve yıllar sonra gerçekleşen konular asistanı Robert
arasında yer alıyordu. Ama Boyle'un belki de Hooke’la beraber
en önemli öngörüsü GPS oldu. "Enlem ve çalışarak tamamladığı
boylamları kesin olarak bulabilmenin deneylerini ''havanın
yöntemleri"nin hayata geçeceğini yaylarıyla ilgili fiziko-mekanik yeni deneyler''
söylediğinde, daha o zamanlardan GPS'i tarif isminde bu kitapla yayımlamıştır.
eder gibiydi.
Kaynaklar
Daha sonraları Dünyaya karşı sofuca
yaklaşımı, onu dini propaganda yapan birçok Chemical Heritage Foundation, Robert Boyle,
projenin içerisine soktu. Bilimsel uğraşının http://www.chemheritage.org/discover/online-
her aşamasında küçük, eğlendirici denemeler resources/chemistry-in-history/themes/early-
yazdı. Kişisel aşkla dini görevler arasındaki chemistry-and-gases/boyle.aspx
çelişkiyi konu alan İngilizce ilk tarihsel Reville, W., Robert Boyle The Father Of Chemistry,
romanlardan biri sayılan The Martyrdom of http://understandingscience.ucc.ie/pages/sci_rober
Theodora'yı yazmaya koyuldu ve 1691'de tboyle.htm
Londra'da öldü.
Think Quest, Robert Boyle,
Boyle – Mariotte Yasası http://library.thinkquest.org/C005358/boyle.htm

Bilim Adamları, Robert Boyle,


Boyle’un adını bilim dünyasına altın harflerle
http://www.bilimadamlari.net/bilim-adamlari/63-
yazmasını sağlayan meşhur Boyle Kanunu
robert-boyle.html
nedir peki? Boyle yasası (Bazen Boyle-
Mariotte yasası veya Uçucu Gazların
Sıvılaştırılması olarak da bilinir), gaz
Merve Suna
yasalarından biridir. Bu yasayla Boyle, belirli
bir miktar gazın hacmi ile basıncının İstanbul Teknik Üni.
çarpımının yaklaşık olarak sabit kaldığını
buldu. Bundan başka basınç sabitken gaz Kimya Bölümü
ısıtıldığında hacminin genişlediğinin de Lisans Öğrencisi
farkına vardı; fakat, belki de o zamanlar
mervesuna77@gmail.com

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 35


SULARDAN AĞIR
METALLERİN TEMİZLENMESİ
İngiliz bilim adamları suyu ağır metallerden zehirli metal oranının kayda değer bir
ve zehirli metallerden temizlemenin yeni ve biçimde azaldığı gözlemlenir. Ancak; l-sistein
kolay bir yolunu buldular. metil ester bulundurmayan karbon
kürelerinin sudan herhangi bir metal iyonu
Özellikle son zamanlarda, üçüncü dünya ayrıştırmadığı görülmüştür.
ülkelerinde ki arsenik kirliliği ile ilgili
şikayetler göz önüne alındığında, Richard Bu uygulamanın kirlenmiş nehir suyuna veya
Compton ve Oxford Üniversitesi’nden bozuk ve kirli içme suyuna eşit ölçülerde
meslektaşları suyu bu metallerden uygulanması, yapılan işlemlerin kirli nehir
arındıracak bir yöntemle öne çıkıyorlar. suyundan ve içme suyundan ağır metal
Doğal aminoasit sistein ile aynı yapıya sahip iyonlarının temizlenmesinde ki potansiyelini
olan ‘‘l-sistein metil ester’’ grubu organik gözler önüne sermiştir.
yapı, camsı karbon kürelerinin yüzeyine
bağlanır. Bunlar daha sonra içerisinde değişik Richard Compton ve ekibi bu bulguları ticari
oranlarda ağır metaller bulunduran suya, gelişmeler için yakın zamanda uygulamaya
yeni bir bileşik oluşturması için eklenir ve koymayı umuyor. Compton: ‘‘Bu bulgular her
karıştırılır. Nanoteknolojik camsı karbon yıl gerçekleşen binlerce boş yere ölümün
küreleri karışımdan çıkarıldığında, sudaki önüne geçecek potansiyele sahiptir.’’ diyor.

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 36


l-sistein metil ester
Nanoteknolojik karbon küreleri

Yapılan araştırmalarda gösteriyor ki; karbon etmek zorunda kalan kuşların ve balık
nanoteknolojik küreler, sistein metil ester ölümlerinin de önüne geçilecek. Temel
gibi organik bir yapıyla etkileştirilerek olarak, yardımcı organik maddelerle
milyonlarca insanın ağır metallerin (Cd(II), oluşturulan nanoteknoloji bu örnekte de
Cu(II), As(III)) kirlettiği suya bağlı ölümlerini olduğu gibi canlılar ve doğayı kurtarmak için
engellemektedir. Ayrıca su kirlilğiyle göç önemli bir güç olacaktır.

Kaynaklar:
G G Wildgoose et al, Chem. Commun., 2005,
3694 (DOI: 10.1039/b506461a)

Çağkan Yurtsever Aykut Sarıkaya

İstanbul Teknik Üni. İstanbul Teknik Üni.

Kimya Bölümü Kimya Bölümü

Lisans Öğrencisi Lisans Öğrencisi

yrtseverc@gmail.com aykutsarikaya456@gmail.
com

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 37


Güneş Enerjisi Depolayıcısı Akıllı Camlar
Akıllı camlar, Polianilinin yüksek
yapıları sadece kapasitesi ve düşük
ısıtmak veya maliyetine ek olarak
soğutmak geçirgen ve esnek olması
dışında tıpkı bir da avantaj listesine
enerji koruyucu eklenilebilir. Wei’e göre
cihaz olarak ‘Düşük ağırlıkları, kolayca
elektrik enerjisi katlanabilir olmaları ve
sağlamak için de bambaşka dizaynlara
kullanılıyor. sokulabilmeleri gibi
özelliklerinden dolayı
Henüz bazı binalarda kullanılmakta olan bu esnek cihazlar gitgide daha çok dikkat
akıllı camlar;içerideki soğuk havayı saklayarak
çekiyor.
ve ışık düzeyini belirli bir düzeyde tutmayı
başararak enerji tüketimini de ciddi oranlarda US,Illinois University Üniversitesi nden
azaltıyor.Diğer yandan müzelerdeki sanat fotonik cihaz uzmanı John Rogers ,akıllı
eserleri yüksek oranda güneş ışığına maruz camlar konusunda yapılan çalışmalar
kaldığında zarar gördüğü düşünelecek olursa konusunda optimist olduğu kadar tedirgin.
bu camlar hem bu sanat eserleri korumak ’Bazı teknolojiler ancak ucuz ve uzun süre
hem de bu güneş ışığını depolayarak büyük verimli çalıştırılırsa otomotivden evlere kadar
bir tasarruf gerçekleştirebiliyor. her alanda değerli görülüp kullanılmaya
başlanır’.
Nanobilimi ve Teknoloji Ulusal Merkezinden
Zhixiang ve arkadaşları gelen ışığın rengini Birbirinden farklı elektrot parçaları ve camın
değiştiren süperkapasitör ile elektrokromik elektrokromik özelliklerini geliştirmek için
cam panelini birleştirerek bir cam yoğun ve ileriye umutla bakarak çalışan
geliştirdiler. Geliştirilen bu akıllı cam(EES Wei’nin takımı son zamanlarda daha fazla
window) parlak güneş ışığında gelen ışığı enerji depolamak için cihazın içine güneş pili
absorbe ederek enerjiyi depoluyor, yerleştirmeye çalışıyorlar.
kapasitesinin üzerine çıkıldığında ise cam
karartılarak içeri gelen ışık miktarını Kaynaklar:
limitliyor.Bu sistem odanın sıcaklığı ve ışık
K Wang et al, Energy Environ. Sci., 2012, DOI:
miktarını kontrol altında tutmakla birlikte
10,1039/c2ee21643
enerjiyi saklayarak çevredeki elektrik
enerjisiyle çalışan cihazlarda bu enerjinin Ozan Kartal
kullanılabilmesine imkan sağlıyor. İstanbul Teknik Üni.
Transparan bir film üzerine yatırılan ve Kimya Bölümü
geçirgen bir tabakayla kaplı polianilin
Lisans Öğrencisi
nanokablolar jel elektolit tabakayla bir
elektrod formuna getirilir ve bu çift elektrod okartalb@gmail.com
(tabakası) üst üste getirilerek çalışan bir araç
bir akıllı cam oluştururlar.

Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 38


Orbital 2013 ᴥ Sayı 1 40

You might also like