Professional Documents
Culture Documents
………
……………………………………………...……
Köpekçiğin teki, nereden kaptıysa iri bir et parçası bulmuştu. “Aman kimse
ortak olmasın” diyerek eti, ağzına sıkıştırıp rahat rahat yiyebileceği tenha bir yer
aradı. “Şu karşı kıyıya geçeyim, oraya kimseler gelmez, etimi afiyetle yiyeyim!”
dedi. Sonra derenin üzerindeki tahta köprüyü keyifli keyifli geçmeye başladı.
Akşam olmasını beklemiş. Ay çıkmış, ayın ışığı suya düşmeye başlamış. Köprünün
ortasında başını eğip suya baktı. Suyun içinde bir başka köpek ağzında çok daha
büyük bir et parçasıyla kendisine bakmasın mı? “Ben şimdi hırlarım, şu köpeğin
ağzındakini de alırım!” diyerek kocaman havladı. Tabii aç gözlü köpek ağzındaki etini
de düşürdü. Hatasını geç anlayan köpek kuyruğunu titrete titrete şöyle dedi:
“Elindeki ile yetinmeyip aç gözlülük yaparsan, sahip olduğunu da kaybedersin.”
Kahramanı: ……………….......................................................................................................………………………….…………
Zaman: ………………….................................................................................................................……………………….…………
Olay ………………………………………….……..............................................................................................................................
www.mustafakabul.com
…………………………………………………….………
……………………………………………...……
Beyaz balık, bir pazar sabahı güçlükle uyandı. Kardeşleri ortada yoktu. Annesi
ise uyuyordu. Yavruları çok olduğu için doğal olarak yoruluyordu. Beyaz balık sesini
çıkarmadı. Gözlerini ovuştura ovuştura denizde yüzmeye başladı. Herhangi bir
yerde durup kahvaltısını yapacaktı. Beyaz balığın, “Keşke ben de bir akvaryum balığı
olsam, bana da sağlıklı yiyecekler getirseler.” diye düşündüğü olurdu. Bir de
hastalığını kafasına takıyordu. Denizin kirliliği bütün pullarını beyaza dönüştürmüş;
güzel, allı pullu hâlinden eser kalmamıştı. Bütün arkadaşları onunla alay ederlerdi.
Gerçek adını söylemezlerdi. Ona “Beyaz” derlerdi. Beyaz balık arkadaşlarına bir şey
demese de aslında bu duruma çok üzülürdü.
Bir gezi sırasında Atatürk, Mehmetçiğe “Sen güreş bilir misin?” diye sordu.
Mehmetçiği yanındakilerden en kuvvetli görünenler ile güreştiren Atatürk, genç
askerin her zaman üstün geldiğini görünce neşelendi. Ayağa fırladı. “Haydi bir de
benimle güreş!” dedi. Asker, “Atam, senin sırtını yedi düvel yere getiremedi. Bir
Mehmet mi bu işi başarır?” Atatürk’ün gözleri doldu ve ağlamamak için gülmeye
çalıştı.
Üçüncü sınıf öğrencisi olan Ozan, birinci dönem derslerini başarıyla geçmiş ve
sömestr tatili keyifle başlamıştı. Akşam yemeğinde annesinin onu tiyatroya
götüreceğini duyunca çok sevindi. Dişlerini fırçalamak için banyoya gitti. Lambayı
yaktı, banyo kapısını kapattı. Macunu eline almıştı ki etraf kapkaranlık oldu. Macunu
yerine koyamadı. “Işığı kim kapattı?” diye bağırdı. Ağabeyinin özür dileyen sesini
duyduğunda banyo aydınlandı. Aynaya bakarak dişlerini fırçaladı. Daha sonra
yatağına yattı ve yarın gideceği tiyatronun hayaliyle uyuya kaldı.
www.mustafakabul.com
…………………………………………………….………
……………………………………………...……
www.mustafakabul.com