You are on page 1of 3

HZ.

MEVLANA’DAN NE’Yİ ARIYORSAN O’SUN SEN” BEYTİNİN KAPSAMI

“Neyi arıyorsan sen ‘o’sun sen:


Yakînen bil ki cins cinsi arar.
Neye tâlipsen, bil ki sen osun!”

“Cân arıyorsan şüphe etme ki cânsın.


Nân/Ekmek arıyorsan muhakkak bil ki nânsın.
Gerçi bu sözü başkaları da söylemiştir.
Fakat hak sözün tekrarında ne mahzur var?”

Sultan Veled, İntihânâme (1376), 160, be. 3439-41 / (Tercüme), 115-6, be. 3226-28.

1920 Âlemde mazlumların imdadına yetişen aslan yürekli adamlar vardır.


1921 Onlar, mazlumların sesini duyduklarında hemen Hakk’ın rahmeti gibi yardıma
koşarlar.
1922 Dünyanın çökmesine engel olan bu
sütunlar, gizli hastalıkların bu tabipleri…
1923 Katıksız sevgi, adalet ve rahmet olup
Hak gibi sebepsiz ve rüşvetsiz [yardım
edici]dirler.
1924 Durup dururken neden ona yardım
ediyorsun, dense, der ki onun çaresizliği
ve acısı yüzünden.
1925 Merhamet, aslan yürekli adamın
avıdır. Dünyada çare, dertten başka bir
şey aramaz.
1926 Nerde dert varsa çare oraya gider.
Neresi alçaksa su oraya akar.
1927 Rahmet suyunu arıyorsan alçalmalısın. İşte o zaman rahmet şarabını içip
sarhoş olursun.
1928 Boyunca rahmet vardır rahmet
içinde. Evlat, tek bir rahmete dalıp da
yetinme.
1929 Gökyüzünü ayaklarının altına ser de
gökyüzünün üstünden semâ sesini dinle.
1930 Kulağından vesvese pamuğunu çıkar da kulağına felekten haykırış gelsin.
1931 İki gözünü kusur kirpiğinden arındır da gaybın bahçe ve serviliklerini gör.
1932 Beyninden ve burnundan nezleyi
defet de burnuna Allah’ın kokusu gelsin.
1933 Sıtmanın ve safranın kökünü kurut
da dünyada şekerin tadına var.
1934 Erkekliğine ilaç bul, iktidarsız gezme ki yüz türlü güzel evladın olsun.
1935 Beden prangasını can ayağından söküp at da çevrende şenlikler olsun.
1
1936 Cimrilik zincirini elinden ve boynundan çıkar da eski âlemde yeni bir
bahta kavuş.
1937 Güç yetiremiyorsan, lütuf Kâbesine
uçup çaresizliğini çare kılana arz et.
1938 Ağlayıp inlemek güçlü bir sermayedir. Küllî rahmet ise daha güçlü bir
dadıdır.
1939 Dadı ve anne, çocuğu ne zaman ağlayacak diye bekler durur.
1940 Allah, sizin hacet çocuğunuzu,
ağlasın da içeceği süt ortaya çıksın diye
yarattı.
1941 Dedi, “Allah’a dua edin132.” Ağlamayı eksik etme ki rahmet sütleri çağlasın.
1942 Rüzgârın ninnisi, bulutların süt yağdırması, bizim için tasalanır, biraz sabret.
1943 “Gökte size rızık vardır133” [ayetini]
duyduğun halde, bu aşağılara niçin yapışıp kaldın?
1944 Bil ki korkun ve umutsuzluğun,
gulyabani sesidir. Kulağını tutmuş, seni
çukurlara sürükler.
1945 Seni yukarı çeken her ses, bil ki yukardan gelen bir sestir.
1946 Seni hırslandıran her ses, bil ki insanlara saldıran kurdun sesidir.
1947 Bu yüksekliğin mekanla ilgisi yok.
Bu yükseklikler akıl ve cana ilişkindir.
1948 Her sebep, sonucundan aşkındır.
Çakmak taşıyla demir, kıvılcımdan aşkındır.
1949 Filanca, birinin yanına oturuyor
görünse de aslında onun yukarısına oturmuştur.
1950 Üstünlük şeref bakımındandır. Baş
köşeden uzak olan yer değersizdir.
1951 Çakmak taşıyla demir eski olduğundan bu ikisinin eylem bakımından üstün
olması uygundur.
1952 Ancak kıvılcım da amaç olması
açısından çakmak taşıyla demirden önceliklidir.
1953 Çakmak taşıyla demir önce, kıvılcım sonra gelir. Fakat bu ikisi beden, kıvılcım ise
candır.
1954 Zamanda dal meyveden önce olsa
da yaptığı iş bakımından meyve daldan
üstündür.
1955 Ağaçtan maksat meyve olduğuna
göre, meyve öncelikli olup ağaç geri
plandadır.
1962 Gözünü aydınlığa alıştır. Yarasa değilsen bakışını aydınlığa çevir.
1963 İleriyi görmek senin nurunun alâmetidir. Anlık arzularsa aslında mezarındır.
1964 Yüz oyun gören kişinin ileri görüşlülüğü, bir oyun göreninki gibi değildir.
1965 [Bir oyun gören], bir tek oyunla
öyle gurura kapılır ki kibri yüzünden ustalarından uzaklaşır.
2
1966 Tıpkı kendindeki beceriyi görüp kibirlenerek Musa’dan yüz çeviren Sâmiri gibi.
1967 O, Musa’da o beceriyi öğrenmiş ve
sonra da hocasını görmezden gelmişti.
1968 Kaçınılmaz olarak Musa da başka
bir oyun sergileyerek onun oyununu da
canını da ortadan kaldırmıştır.
1969 İnsanın başında gezinen bir çok bilgi üstün bir sonuca ulaşıncaya dek baştan
eser kalmaz.
1970 Baş gitsin istemezsen, ayak olup görüş sahibi bir kutba sığın.
1971 Padişah da olsan kendini ondan üstün
görme. Bal da olsan salt onun otundan ye.
1972 Senin düşüncen resim, onun düşüncesi candır. Senin paran sahte, onun
parası madendir.
1973 O sensin, kendini onda ara. Üveyik gibi “Hani, hani?134” diye ona yönel.
1974 Türdeşlerinin hizmetinde olmak istemezsen, ayı gibi ejderhanın ağzındasın
demektir.
1975 Olur ki bir üstat seni kurtarır ve tehlikeden çekip çıkarır.
1976 Gücün yetmediğine göre feryat et
hadi. Kör olduğuna göre yolu görenden yüz çevirme.
1977 Ayıdan neyin eksik de inlemiyorsun? Oysa ayı feryat edince beladan kurtuldu.
1978 Allah’ım, bu taş kalbi muma çevir.
İnleyişini güzel kılıp acımaya lâyık et.

3442 Öfken yüzünden gözünde Allah


kullarını görmeni engelleyen yüz binlerce
karanlık var.
3443 Öfkeni dindir, gözünü aç, mutlu ol.
Dostlarından ibret alıp usta ol.
3444 Kaf dağı gibi küfrün varken, su içerken mümkün mü benden geçinmen?
3445 İğne deliğinden dağ nasıl geçer? Tek
bir ipliğe dönüşürse o zaman başka!
3446 Bağışlanma dileyip dağı samana çevir. Bağışlananların kadehini alıp güzelce
kafana dik.
3447 Bu hile sende varken ondan nasıl
içersin? Çünkü Hak onu haram kıldı
kâfirlere.
3448 Hileyi yaratan Hak, senin hileni ne
diye satın alsın, behey yalancı müfteri?
3449 Mûsa halkından ol, çünkü yararı yok
hilenin. Senin hilen, boş havayı tartmaktır.

MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN-İ RÛMÎ, MESNEVÎ-İ MA‘NEVÎ, Çevirenler : Derya Örs - Hicabi


Kırlangıç, İstanbul: T.C. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, 2015.

You might also like