Professional Documents
Culture Documents
Dicle Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Editör
Doç. Dr. İdris KADIOĞLU
Editör Yardımcısı
Yrd. Doç. Dr. Tamer KUTLUCA
Yıl: 3 Sayı: 6
Kasım 2011
www.e-dusbed.com
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Kasım 2011
(DÜSBED) ISSN : 1308-6219 YIL-3 S.6
Sahibi
Dicle Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Adına Enstitü Müdürü
Prof. Dr. Sabri EYİGÜN
Editör
Doç. Dr. İdris KADIOĞLU
Yardımcı Editör
Yrd. Doç. Dr. Tamer KUTLUCA
Yayın Kurulu
Prof. Dr. Sabri EYİGÜN
Prof. Dr. Yener ÖZTÜRK
Doç. Dr. Behçet ORAL
Doç. Dr. Kemal TİMUR
Yrd. Doç. Dr. Hatip YILDIZ
Yrd. Doç. Dr. Abdullah ERDOĞAN
Danışma Kurulu
Prof. Dr. Battal ARVASİ, Ankara Üniversitesi
Prof. Dr. Hakan HAKERİ, Selçuk Üniversitesi
Prof. Dr. Hasan KAVRUK, İnönü Üniversitesi
Prof. Dr. İbrahim YILDIRIM, Dicle Üniversitesi
Prof. Dr. Süleyman ÇALDAK, Adıyaman Üniversitesi
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Doç. Dr. Behçet ORAL
Dergi Sekretaryası
Arş. Gör. Abdulhakim TUĞLUK
İletişim Adresi
http://www.e-dusbed.com
e-mail: info@e-dusbed.com
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Kasım 2011
(DÜSBED) ISSN : 1308-6219 YIL-3 S.6
İÇİNDEKİLER
Osman SOLMAZ
Yrd. Doç. Dr. Nilüfer BEKLEYEN
THE USE OF THE INTERNET BY HIGH SCHOOL EFL TEACHERS FOR
PROFESSIONAL PURPOSES
ss. 17-28
Mahfuz ZARİÇ
AĞRIDAĞI EFSANESİ ROMANINDA MİTİK VE İDEOLOJİK YAPI
ss.58-72
DİL BİLİM İLE DİL BİLGİSİ, DİL BİLİMCİ İLE DİL BİLGİCİ
KARŞIT GÖSTERGELER MİDİR?
Özet
Türkiye’deki kimi dil bilim çevrelerinde, dil bilim (İng. linguistics) ile dil bilgisi (İng.
grammar), dil bilimci ile dil bilgici büsbütün karşıt kavramlar olarak değerlendirilmekte, dil bilgisi
bilim dışı bir alan olarak gösterilmektedir.
Bu yazıda, dil bilim ile dil bilgisi terimlerinin kavramsal değerleri ve bu iki disiplinin geli-
şim süreçleri değerlendirilmiş, bu disiplinlerin karşıt olmadıkları, dil bilgisinin, dil bilimin bir alt dalı
olduğu belirtilmiştir. Buna bağlı olarak dili bütün göstergeleriyle, yazı ve konuşma boyutlarıyla,
gelişen, değişen bir sistem olarak kabul edip onu bilimsel olarak inceledikleri sürece dil bilgicilerin de
özde dil bilimci oldukları vurgulanmıştır.
Anahtar sözcükler: dil bilim, dil bilgisi, dil bilimci, dil bilgici
Giriş
Her ikisinin de malzemesi dil olan ancak gelişim süreçleri, kapsam ve iş-
leyişleri bazı yönlerden farklılık gösteren dil bilim (İng. linguistics) ile dil bilgisi
(İng. grammar), Türkiye’deki kimi dil bilim çevrelerinde çok defa, büsbütün farklı
alanlar olarak değerlendirilmektedir. Yer yer geleneksel dil bilgisinin bilim dışılı-
ğına dikkat çekilmekte, iki alanın araştırmacıları karşıt biçimde konumlandırılmak-
tadır. Söz konusu durum, Türk dili çalışmalarında bir kavram ve kimlik karmaşası
meydana getirmektedir. Özellikle hem dil bilim hem de dil bilgisi derslerinin işlen-
diği Türkçe Eğitimi, Türk Dili ve Edebiyatı gibi bölümlerde, anılan karmaşa,
önemli bir öğretim sorunu olarak kendini göstermektedir. Bu karmaşanın ortadan
112 Yrd. Doç. Dr. Fevzi KARADEMİR
1
Bu yazı, dil bilim ile dil bilgisinin benzer veya ayrı yönlerini, iki disiplinin tarihi süreçlerini ve alt
dallarını uzun uzadıya ortaya koyma amaç ve iddiasında değildir. Anılan konularla ilgili, gerek
basılı metinlerde gerekse genel ağ ortamında yığınla bilgiye ulaşmak mümkün olduğundan buna
gerek görülmemiştir. Terim yüklü uzun metinlerin daha az okunduğu/anlaşıldığı da bir gerçektir.
Dilaçar’ın 50 sayfayı aşkın “Gramer: Tanımı, Adı, Kapsamı, Türleri, Yöntemi, Eğitimdeki Yeri
ve Tarihçesi” adlı değerli çalışması bu konuda önemli bir örnektir. Türkçe Eğitimi/Türk Dili ve
Edebiyatı öğrencilerine okumaları için salık verdiğimiz bu kapsamlı çalışmanın çok az öğrenci ta-
rafından tamamen okunabildiği ve dördüncü sınıfta olmalarına rağmen lisans öğrencilerinin te-
rimlerle yüklü bu teferruatlı çalışmayı anlamakta zorlandıkları tarafımızdan tespit edilmiştir. Sıra-
lanan etkenlerle, bu yazı, yazılış amacına uygun olarak elden geldiğince kısa ve öz tutulmuş, bir
kaçı Kaynakça bölümünde de yer alan kaynaklardaki bilgiler tekrarlanarak malumu ilam yoluna
gidilmemiştir.
2
Türkiye’de, tespitlerimize göre, gramer terimi üzerine en kapsamlı çalışmayı yapmış olan
Dilaçar, dil bilgisi teriminin, gerek kapsamı gerekse kıvamı açısından gramer terimine tam olarak
denk gelmediğini, ilköğretimde dil bilgisi terimi kullanılsa bile yükseköğretimde daha akademik
bir nitelik taşıdığı için gramer teriminin kullanılması gerektiğini belirtir (bk. Dilaçar, 1971: 84).
Buna karşın bugün bütün öğretim kademelerinde ve konu ile ilgili akademik çalışmalarda gramer
terimine karşılık olarak dil bilgisi terimi kullanılmakta, bu eşdeğerlik algısı, terim sözlüklerinde
de dil bilgisi ile gramerin birbirinin karşılığı olarak verilmesinde kendini göstermektedir (bk.
Vardar vd., 1998: 76; Hengirmen, 1999: 119; Korkmaz, 2003: 68).
DİL BİLİM İLE DİL BİLGİSİ, 113
DİL BİLİMCİ İLE DİL BİLGİCİ KARŞIT GÖSTERGELER MİDİR?
kuralları dil bilgicinin buyrultusundan doğan kurallarla sık sık çelişir…” (Vardar,
2001: 40 vd.). Sıralanan gerekçeler, elbette ki Türkiye’deki kimi dil bilgisi çalışma-
ları ve bu doğrultuda yapılan dil bilgisi öğretimi için doğrudur. Ancak geleneksel
dil bilgisi çerçevesinde yapılan bütün çalışmaları aynı kefeye koyarak değerlen-
dirmek toptancı bir yaklaşım biçimidir.
Bizce bu disiplinleri ve onların mensuplarını karşılaştırmada varılan bu tür
aşırılıkların ortadan kalkması, dil bilim ile dil bilgisi arasındaki terminolojik kar-
maşanın çözümü, büyük ölçüde iki disiplinin Batı’daki gelişim süreçleri ile bizdeki
gelişim süreçlerinin farkına varmaktan geçer.
Batı’da linguistics, grammar’i müteakiben ortaya çıkmış ve dil eksenli
farklı akımlarla beslenerek bugün çatı bir disiplin halini almıştır (Geniş bilgi için
bk. Aksan, 1998: 16 vd.; Dilaçar, 1971: 123 vd.). Disiplinlerin ayrışması ve adlan-
dırılması tabii olduğundan terimlerin gösteren-gösterilen ilişkisi açıktır. Türkiye’de
ise, Türkçeyi konu alan ciddi anlamdaki dil çalışmaları, Dil İnkılâbından sonra
başlamış, konuya yönelenler, bir yandan dili belli kurallar çerçevesinde belletmeye
çalışırken diğer yandan Arap asıllı Türk alfabesinden yüzlerce eseri Latin asıllı
yeni alfabeye aktarmaya, yeni neslin istifadesine sunmaya gayret göstermişlerdir.
Bu arada derleme-tarama çalışmaları, dili özleştirme çabaları ve bu çerçevede geli-
şen tartışmalar önemli ölçüde zaman almış, özellikle imlâ konusundaki tartışmalar
ciddi oranda mesai kaybına neden olmuştur. Haliyle çağdaş yaklaşımlar yeterince
takip edilememiş Türkçenin sistemini, derin yapısını modern dil bilim disiplinleri
çerçevesinde işleyen doyurucu çalışmalar sınırlı kalmıştır.
Zamanla Türkiye’de, bir yandan Türk dili diğer yandan yabancı dil eğitimini
akademik düzeyde veren farklı bölümler kurulup çoğalmış; Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümlerinde, Türk dilinin tarihi metinlerinin okunması, tamiri, gramerlerinin ya-
zılması gibi çalışmalar öne çıkarken İngilizce, Almanca, Fransızca gibi Batı dilleri-
ni öğreten yabancı dil bölümlerinde, bu dillerin gramerlerinin yanı sıra Batı’daki
dil bilim disiplinleri, bu disiplinlerin gelişim seyirleri tanınmaya çalışılmıştır. Bö-
lümler arasındaki söz konusu içerik farklılığı, doğal olarak bölüm mensuplarının
dile bakış yöntemlerini şekillendirmiş, bu nedenle Türk Dili ve Edebiyatı Bölümle-
rinde art zamanlı; yabancı dil bölümlerinde ise eş zamanlı bakış yöntemiyle üreti-
len çalışmalar ağırlık kazanmıştır.3
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümleri ile yabancı dil eğitimi veren bölümler
arasındaki bu bakış ve üretim farkları, yabancı dil bölümü menşeli araştırmacıların
akademik çalışmalarını Türk dili alanında sürdürmeye başlamaları ile daha da be-
lirginleşmiş, bu durum Türk dili araştırmalarında dil bilimci-dil bilgici ayrımında
önemli bir etken olmuştur. Zira yabancı dil bölümü menşeli araştırmacılar (Berke
Vardar, Özcan Başkan gibi), aldıkları eğitimin doğal bir sonucu olarak Batı kay-
naklarını dolayısıyla dil bilimin (linguistics) geldiği noktayı daha erken ve yakın-
dan takip edebilmiş, öğrendikleri disiplinleri Türkçeye uygulamaya gayret göster-
mişlerdir. Türkiye’deki Dil Bilim Bölümlerinin kurulması, dil bilimin Türkiye’de
bir disiplin olarak yerleşmesi ve terminolojisinin şekillenmesinde büyük oranda bu
özellikteki uzmanlar öncü rol üstlenmişlerdir (Ayrıntılı bilgi için bk. Demir; Yıl-
maz, 2003: 37 vd.).
3
Art ve eş zamanlı bakış yöntemlerinin karşılaştırılması konusunda geniş bilgi için bk. (Saussure,
1998: 127 vd.; Vardar, 2001:116 vd.; Aksan, 1998: 38 ; Karademir, 2011: 583 vd. ).
114 Yrd. Doç. Dr. Fevzi KARADEMİR
Modern verilerin ışığında gelişen dil bilim alanını önemli ölçüde sahiple-
nen bu uzmanlar, her fırsatta dil bilimin dil bilgisinden üstünlüğünü, dil bilimin bir
bilim, dil bilgisinin ise dayatmacı kurallar bütünü olduğunu dile getirmişlerdir.4
Özellikle Türkoloji bölümlerinden gelen ve Türk dilini geleneksel yöntemlerle
inceleyen kişileri yergiye varacak derecede eleştirmişler, bunlara yer yer Türkoloji
kökenli olup ancak modern dil bilim metotlarını özümseyenler de katılmışlardır.
Örneğin, Gemalmaz’a göre, dil bilim konusunda yeteri kadar bilgisi olmayan
dil bilgisi uzmanları; dilin canlı ve büyülü bir varlık olduğunu sanırlar. Onlar için
dil ögeleri şekilden öteye pek geçmez. “Gel-me-m”, “gel-me-yiz” çekimli şekille-
rinde “geniş zaman” ekine ne olduğunu açıklayamazlar. “Okul çanta-sı”ndaki “-
sı”yı, “iyelik 3. teklik kişi eki” sanırlar. Onların önemli bir kesimi “ses”le “harf”i
ayıramaz, Türkçedeki ses uyumlarının oluşum sebeplerini, bu uyumların dilimize
ne kazandırıp, ne kaybettirdiğini tarif edemezler… (Gemalmaz, 1995: 82-85).
Yukarıya sadece bir kısmı alınmış olan eleştiriler5 iyi okunduğunda, bunların
dil bilimci ile dil bilgicinin farkını ortaya koymaktan çok, kişilerin bilgi düzeyleri
ve alanları ile ilgili yeni gelişmeleri takip edip etmedikleriyle ilgili olduğu görülür.
Kaldı ki her alan mensubunun, alanına vukufiyetinin aynı derecede olması da bek-
lenemez. Şayet sorun aynı konuda farklı görüşlerin varlığı ise bu da cehaletin gös-
tergesi değil bilimin gereğidir.
Burada şu gerçeği elbette ki de göz ardı edemeyiz: Köktürk Kitabelerinden
başlayıp Türk dilinin bütün safhalarını ana kaynaklarından öğrenerek gelen bir kişi
ile ağırlıklı olarak yabancı dil öğrenimi gören, Türk dilini ise daha çok eş zamanlı
olarak inceleyen bir kişinin genelde dile, özelde ise Türk diline bakışı doğal olarak
aynı olmayacaktır. Ancak bu durum, kişilerin birbirlerini belli alanlarla sınırlama-
larını gerekli kılmaz. Zira yabancı dil ve yanı sıra yaygınlaşmaya başlayan Dil
Bilim Bölümlerinden gelen dil bilimcilerin, Türk dilini, tarihi seyrini de dikkate
alarak incelemesi, Türk Dili ve Türkçe Eğitimi Bölümlerinden gelenlerin ise çağ-
daş yaklaşımlara daha da eğilerek dil dizgesinin evrensel boyutlarına yönelmesi bu
sorunu önemli ölçüde çözecektir. Bunun günümüzde gerçekleşmekte olduğu da son
zamanlarda yayımlanan bilimsel çalışmalardan anlaşılmaktadır. Zira Türkoloji,
Türkçe Eğitimi Bölümlerinden mezun olup Türk dili ve lehçeleri üzerine çalışanlar,
dille ilgili çağdaş yaklaşımları daha çok benimsemeye, Türkçeye uygulamaya baş-
lamışlardır.
Hal böyle olunca, aynı veya benzer konuları bazen aynı veya benzer bazen
de farklı bakış açılarıyla inceleyen araştırmacıları; birilerini dilin kurallarını koyan,
o kuralları muhafaza ve müdafaaya çalışan tutucular (dil bilgiciler), diğerlerini
bütün dillere eşit mesafede duran, dile içerden değil, dışardan bakan/inceleyen
eşitlikçi ve özgürlükçü bilim insanları (dil bilimciler) olarak değerlendirmek, uy-
gun bir yaklaşım değildir.
Böyle bir yaklaşım, bir disiplinler demeti olan ve farklı pencerelerden dile
bakma özgürlüğü sunan dil bilimin öğretisine zıt olduğu gibi geleneksel dil bilgici
4
Erdoğan Boz, “Geleneksel dilbilgisi ile dilbilim çatışması” konusunu ele almış, “Geleneksel
dilbilgisi ile dilbilim çatışmasının varlığını kabul edenler dilbilimcilerdir.” tespitinde bulunmuş-
tur (bk. Boz, 2007: 3-14; Ayrıca bk. Demir-Yılmaz, 2003: 38).
5
Dil bilimcilerin geleneksel dil bilgisine ve dolayısıyla dil bilgicilere yönelik eleştirileri konusunda
daha geniş bilgi için bk. (Vardar, 2001: 40; Boz, 2007: 3-14).
DİL BİLİM İLE DİL BİLGİSİ, 115
DİL BİLİMCİ İLE DİL BİLGİCİ KARŞIT GÖSTERGELER MİDİR?
olarak nitelenen bilim adamları açısından kabul edilebilir de değildir. Zira ömrünü
Türk dilinin türlü konularını araştırmaya adadığı halde sırf farklı yöntemlerle dile
yaklaştığı için, bir araştırmacının yukarıda sadece birkaç örneğini sıraladığımız
yergiye varan eleştirileri üzerine alıp, dil bilimci olmadığını kabullenmesi, kendini
dil bilimcilerce bu denli küçümsenen bir alanla (dil bilgisi) sınırlı görmesi güçtür.
Bu arada geleneksel dil bilgisinin üretim ve öğretiminde yöntemden termino-
lojiye türlü sorunların olduğu, bu alandaki bilim insanlarınca da kabul edilen bir
gerçektir.6 Ancak geleneksel dil bilgisindeki bu sorunlara bakarak örneğin Muhar-
rem Ergin’i dil bilimci kabul etmemek, sırf mensup olduğu bölümünün adı dil bi-
lim bölümü olduğu ve Batı kaynaklı tercüme terimleri daha sık kullandığı için aka-
demik hayatının daha ilk basamaklarında bulunan bir araştırmacıyı dil bilimci ka-
bul etmek ne kadar doğru olur? Kaldı ki geleneksel dil bilgisindeki sorunla-
rın/açmazların benzerleri geleneksel dil bilgisine karşıt olarak konumlandırılan
modern dil bilimde de mevcuttur.
Sonuç olarak, bize göre dil bilim ile dil bilgisi karşıt disiplinler değildir. Dil
bilim, dil ile ilgili disiplinler demetini karşılayan çatı bir disiplin, dil bilgisi, onun
kapsadığı disiplinlerden biridir. Tarihi süreçteki ayrışmayı hesaba katmazsak, gel-
diğimiz noktada dil bilgisinin, dil bilimin uygulamaya dayalı bir alt dalı olduğu
gerçeği, dil bilimci ile dil bilgici karşıtlığına dikkat çekenlerce de ifade edilmekte-
dir: “Nasıl hekimlik bilgisi, anatomi biliminin uygulama alanlarından biriyse, dil
bilgisi de, dil biliminin uygulama alanlarından birisidir” (Gemalmaz, 1995: 83)7.
Dolayısıyla ister bir dili ister birden fazla dili, tek veya çok yönlü incelesin, dili
bütün göstergeleriyle, yazı ve konuşma boyutlarıyla, gelişen ve değişen bir sistem
olarak kabul edip onu bilimsel olarak inceleyen kişi, bizce dil bilimcidir. Uğraş
alanının adı da dil bilimdir. Buna göre Türkçe dil bilgisini bilimsel metotlarla ince-
leyen bir kişi temelde dil bilimcidir. Özelde dil bilgicidir. Ancak her dil bilimci, dil
bilgici değildir. Dil bilimin başka alanlarına göre ifade edersek, bilimsel yaklaşım
sergilediği sürece, her ses bil(im/gi)ci,8 dil bilimcidir, ama her dil bilimci, ses
bil(im/gi)ci değildir, diyebiliriz.
6
Tartışılan bazı sorunlar için bk. (Türk Gramerinin Sorunları Toplantısı, 1995; Türk Gramerinin
Sorunları II, 1999).
7
Ayrıca bk. (Dilaçar, 1971: 85).
8
Türk dili araştırmalarında dil bilim-dil bilgisi ayırımında yaşanan karmaşanın bir benzeri de ses
bilim ve ses bilgisi ayrımında yaşanmaktadır. Modern dil bilime göre ses bilgisi (İng. phonetics),
konuşma seslerini (fonları) inceler, fizyolojik (artikülatuvar), akustik ve işitsel (odituvar) olmak
üzere üç ana dala ayrılır. Ses bilgisiyle sıkça karıştırılan ses bilim (İng. phonology) ise bir dildeki
anlam taşıma özelliği olan sesleri ve ses olaylarını inceler. Ses bilgisindeki konuşma sesi ifadesi-
nin ses bilimdeki karşılığı sesbirim (fonem)dir. (Vardar vd. 1998: 175 vd.; Kılıç-Erdem, 2008: 1).
Geleneksel dil bilgisinde ise yaygın olarak ses bilgisi terimi kullanılmakta ancak bu terimin içeri-
ği, ses bilgisi (phonetics) ile değil ses bilim (phonology) ile örtüşmektedir. Başka bir deyişle gele-
neksel dil bilgisinin önemli bir alanını teşkil eden ses bilgisinde, yer yer konuşma seslerinin fizyo-
lojik, akustik ve işitsel değerlerine değinilmekle birlikte asıl incelenen/işlenen dilde anlam taşıma
özelliği olan sesler ve bu sesler arasında gerçekleşen ses olaylarıdır. Bu durumda, dil bilgici/ses
bilgici olarak nitelenen bilim insanlarının yaptığı işin, aslında ses bilgisi değil ses bilim olduğu
görülmektedir. Hiç şüphesiz burada da karmaşaya neden olan, dil bilim ve dil bilgisi terimlerinde
olduğu gibi, tercümeye dayalı taklidi bir adlandırmanın söz konusu olması ve dil bil- yapısına ge-
tirilen -im ve -gi ardıllarının yeterli derecede anlamsal ayrımı sağlayamamasıdır. Başka bir deyiş-
le suni olarak -im ve -gi biçim birimleriyle sağlanmaya çalışılan kavramsal farkın, dil kullanıcıla-
rınca içselleştirilememesidir. Bu arada kimi araştırmalarda, yukarıda belirtilen içerik farkları ay-
116 Yrd. Doç. Dr. Fevzi KARADEMİR
Kaynakça
AHANOV, Kaken (2008). Dil Biliminin Esasları, (Aktaran: Murat Ceritoğlu),
Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.
AKSAN, Doğan (1998). Her Yönüyle Dil, Ana Çizgileriyle Dilbilim, Türk Dil Ku-
rumu Yayınları, Ankara.
BAŞKAN, Özcan (2003). Bildirişim, Multilingual Yayınları, İstanbul.
Bilim ve Sanat Terimleri Ana Sözlüğü, http://tdkterim.gov.tr
BOZ, Erdoğan (2007). Türkiye Türkçesinde +(A) Durum Biçimbirimi, Gazi
Kitabevi Yayınları, Ankara.
COŞKUN, Volkan (2000). “Fonetik, Fonoloji ve Türkiye Türkçesinin Ünsüzler
Matriksi”, Türk Dili, 588: 588-594.
DEMİR, Nurettin-YILMAZ, Emine (2003). Türk Dili El Kitabı, Grafiker Yayınla-
rı, Ankara.
DEMİRCAN, Ömer (2009). Türkçenin Sesdizimi, Der Yayınları, İstanbul.
DİLAÇAR, Agop (1971). “Gramer: Tanımı, Adı, Kapsamı, Türleri, Yöntemi, Eği-
timdeki Yeri ve Tarihçesi”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten, s. 83-
145.
DİLEMRE, S. Ali (1952). “Gramer Davası ve ‘Linguistique Statique’”, Türk Dili,
15: 123-130.
GEMALMAZ, Efrasiyap (1995). “Dil Bilimi ve Dil Bilgisi”, Türk Dili, 517: 82-85.
GÜNER, Galip 2008). “Şekil, İçerik ve Anlam Bağlantısı Bakımından Türkiye
Türkçesi Gramerciliği”, Erciyes, 362: 15-18.
HENGİRMEN, Mehmet (1999). Dilbilgisi ve Dilbilim Terimleri Sözlüğü, Engin
Yayınevi, Ankara.
KARADEMİR, Fevzi (2011). “Eş Zamanlı Bakışla Türkiye Türkçesinde Yardımcı
Ünsüzler”, Turkish Studies, 6/2: 561-598.
KILIÇ, M. Akif; ERDEM, Mevlüt (Basılmamış.). “Türkiye Türkçesindeki ‘Yumu-
şak G’ Ünsüzünün Fonetik Analizi”, VI. Uluslararası Türk Dili Kurultayı,
20-25 Ekim 2008, Ankara.
KORKMAZ, Zeynep (2003). Gramer Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayın-
ları, Ankara.
KARPUZ, H. Ömer (1999). “Türkiye Türkçesinin Sözdizimiyle İlgili Çalışmaların
Dilbilim Metodolojisi Bakımından Değerlendirilmesi ve Bazı Teklifler”, 3.
Uluslar Arası Türk Dil Kurultayı, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, s.
625-639.
nen kabul edilmekle birlikte, fonetik’in ses bilimi, fonoloji’ninse ses bilgisi/sesdizimi olarak karşı-
landığını (bk. Coşkun, 2000: 590; Demircan, 2009: 1) yani bir karmaşanın da terimlerin tercüme
boyutunda yaşandığını belirtmek gerekir.
DİL BİLİM İLE DİL BİLGİSİ, 117
DİL BİLİMCİ İLE DİL BİLGİCİ KARŞIT GÖSTERGELER MİDİR?
KURUM (1995). Türk Gramerinin Sorunları Toplantısı, Türk Dil Kurumu Yayın-
ları, Ankara.
KURUM (1999). Türk Gramerinin Sorunları II, Türk Dil Kurumu Yayınları, An-
kara.
SAUSSURE, Ferdinand De (1998). Genel Dilbilim Dersleri, (Çeviren: Berke
VARDAR), Multilingual Yayınları, İstanbul.
VARDAR, Berke (2001). Dilbilimin Temel Kavram ve İlkeleri, Multilingual Ya-
yınları, İstanbul.
VARDAR, Berke vd. (1998). Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü, ABC
Kitabevi, İstanbul.
ZÜLFİKAR, Hamza (1991). Terim Sorunları ve Terim Yapma Yolları, Türk Dil
Kurumu Yayınları, Ankara.
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 139
Gramer-Dil Bilgisi
Grammar-Accidence
Dilek ERENOĞLU*
Özet
Genel olarak birbirlerinin yerine kullanma eğiliminde olunan gramer ve dil bilgisi terimlerinin
kullanım alanları aslında farklıdır. Bazı dillerde olduğu gibi dilimizde de bu ayrım mevcuttur.
•
Anahtar Kelimeler
Gramer, Dil Bilgisi, Türk Dili
•
Abstract
The uses of grammar and linguistic terms, which people tend to use each for the other, are
different indeed. As in some languages, this difference also exists in our language.
•
Key Words
Grammar, Accidence, Turkish Language
* Arş. Gör. Dr., Osmangazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
140 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
leme alınmıştır. Cumhuriyetin ilânından sonra Türkiye Türkçesi ile ilgili gra-
mer çalışmaları ders kitabı ve özel gramer konuları ile ilgilidir. 1928’de Türk
Dili Encümeni’nin hazırladığı Muhtasar Türkçe Gramer adlı eser, adında “gra-
mer” teriminin kullanıldığı ilk eserlerdendir. (Korkmaz, 1992, 4- 5)
Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi adlı eserinin Önsöz’ünde dil bilgisi teri-
mini gramer teriminin geniş anlamı ile eş tutmaktadır: “Bu kitap, Batı Türkçesi-
nin gramerini içine almaktadır. Gramer tabirini burada geniş manası ile alıyor
ve dil bilgisi karşılığı olarak kullanıyoruz. Dar manası ile gramer, dil bilgisi’nin
fonetik ve sentaks kısımlarının dışında kalan bahisleri için kullanılır.”, “…dil
bilgisi’nin vazifesi seslerden cümleye kadar bütün bir dil birliklerini yapı, mana
ve vazife bakımından incelemektir. Bu sebeple bir dili incelerken, bir dilin gra-
merini ortaya koymağa çalışırken dil bilgisini klâsik bölümlere ayırmak yerine,
dili bütün hâlinde yapı, mana ve vazife bakımından ele almak daha doğrudur.”
( Ergin, 1986, 28)
Dilaçar, gramer ile ilgili temel bilgiler verirken okul grameri ile bilimlik
grameri birbirinden ayırır:
“Yukarıda anılan bilimsel ve klasik gramer, dilin sistemine göre yazılmış olan gra-
merdir ki kuruluş modelindeki ana direkleri, ana ilkeleri yön gösterici ana kuralları sap-
tar, gizli kalmış özellikleri meydana çıkarır. Öğretici okul grameri ise dilin sistemini göz
önünde bulundurmak koşuluyla, öğrenciye daha çok dilin düzgüsünü ve buna bağlı
kuralları öğretir, alışkı ve kullanıştan ayrılmanın yanlış olacağını örneklerle ve alıştır-
malarla gösterir.”(Dilaçar, 1989, 119)
Türk Dil Kurumu, dil bilimi, gramer, kural bilimi, dil bilgisi terimlerinin
kullanımı ile ilgili şu sözlük bilgilerini vermiştir:
“Türk Dil Kurumu yayınlarında gramer, dil bilimi, dil bilgisi, kural bilimi
terimlerinin kullanılışı şu şekildedir:
“Kurumun bu alanda ilim yayını olan “Gramer (Kuralbilim) Terimleri” adlı eserde
kuralbilim’in hemen yanıbaşında gramer terimine de yer verilmiş, hatta kuralbilim ay-
raç içine alınmıştır. (Türk Dili-Belleten, 1940, sayı:1-2) 1942’de yayımlanan “Gramer
Terimleri”nde, Yüksek Gramer Komisyonunun kararıyla, dil bilgisinin yanına gramer
terimi de konmuş ve ona öncelik verilmiştir; 1949’daki “Dilbilim Terimleri Sözlüğü’nde
Dil bilgisi: bk. Gramer şeklinde belirtilmiş ve bu konu ile ilgili tanımlar hep gramer,
gramer genliği, gramer kuralı, gramer öncesi gramer ulamları maddelerinde yapılmış-
tır”. (Dilaçar, 1989, 86)
Türkçe sözlükte, dil bilgisi ve gramer terimleri, iki ayrı maddede tanımla-
nır: dil bilgisi: Bir dilin ses, biçim ve cümle yapısını inceleyip kurallarını tespit
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 145
eden bilim, gramer. (TDK, 1998, 589) gramer: Fransızca grammaire < Yun. 1.Dil
bilgisi 2.Dil bilgisi kitabı. (TDK, 1998, 895)
Gramer Terimleri Sözlüğü’nde bu iki terim için ayrı açıklamalar vardır: dil
bilgisi: Çeşitli düzeylerdeki okullarda, Türkçe’nin ses, şekil ve cümle yapısı ile
cümlenin öğeleri arasındaki anlam ilişkilerini öğreten bilgi dalı; bu bilgileri ve-
ren dersin ve kitapların adı. Bk. ve krş. gramer. (Korkmaz, 1992, 44) gramer:
(Alm. grammatik, sprachlehre; Fr. grammaire; İng. grammer; Osm. İlm-i sarf ü
nahv, ilm-i kavâid) Bir dili ses, şekil ve cümle yapıları ile dilin çeşitli ögeleri
arasındaki anlam ilişkileri açısından inceleyerek bunlarla ilgili kuralları ve işle-
yiş özelliklerini ortaya koyan bilim. Ses bilgisi, şekil bilgisi, cümle bilgisi ve an-
lam bilgisi gramerin başlıca bölümleridir. Tür olarak tasvirî gramer (durgun
gramer, statik gramer), tarihî gramer ve karşılaştırmalı gramer gibi türleri var-
dır. Bk. ve krş. dil bilgisi. (Korkmaz, 1992, 75)
Diğer Türk şivelerinde de gramer, dil bilgisi ve dil bilimi terim adları yan
yana kullanılmaktadır: Dil bilgisi: Az. grammatika, Tkm. dil bilimi ~
grammatkia, Uyg. grammatika, Tat. tel beleme ~ tel ğıyleme ~ grammatika,
Bşk. tel beleme, Kmk. til ilmu ~ tilni hakındagı ilmu, Krç.-Malk. Grammatika ~
til bilim ilmu, Nog. tîl îlmîsî ~ grammatika, Kzk. til bilimi, grammatika; Tuv. tıl
ertemi, Şor. *til piliji ~ grammatika. (Naskali, 1997, 32) Özb. umumiy
tilşunoslik, til bilimi, grammatika (Mahmudov-Naskali, 1996, 683)
Ansiklopedi maddelerinde de farklı bilgilere rastlanmamaktadır: Türk An-
siklopedisi, gramer maddesinde dil bilgisi, dil bilgisi maddesinde de gramer
(MEB, 1970, 268) maddesine gönderme yapar. (MEB, 1970, 52) Türk Dili ve
Edebiyatı Ansiklopedisi, terimi, dil bilgisi maddesinde tanımlar ve gramer te-
rimi için dil bilgisi (Dergâh, 1977, 372) maddesine göndermede bulunur. (Der-
gâh, 1977, 306) Ana Britanica, gramer maddesinde dil bilgisi maddesine gön-
derme yapar: dil bilgisi: Gramer olarak da bilinir, bir dilin ses, sözcük, tümce
gibi ögeleri ve özellikleri ile bunların birlikte oluşturduğu düzeni ortaya koyan
ve açıklayan kurallar bütünü. Kuralların ortaya konduğu kitaplara ve dilin so-
yut özelliklerini inceleyen dala da dil bilgisi denir. (Ana, 1988, 629)
Sözü edilen terimler, genel olarak aynı anlam yüklerini taşımaktadır. Fakat
bazılarında, zamanla farklılaşan kullanımlar terimlerin anlam yüklerini değiş-
tirmiştir.
Türk Dili alanında başlangıcından bu yana, yan yana yürüyen dilin ince-
lenmesi çalışmaları ile dilin öğretilmesi çalışmaları üzerine yazılan kitapların
adlandırılmasında sarf, nahiv, kavâid, dil bilgisi, dil bilimi, kural bilimi ve gra-
146 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
KAYNAKLAR
Ana Britanica Genel Kültür Ansiklopedisi, Ana Yay., A.Ş. İstanbul, 1988
Başkan, Özcan, Lengüistik Metodu, Multilingual Yay., İstanbul, 2003
Çobanzade, Bekir, Türk Dili ve Edebiyatının Tedris Usûlü, Baku, 1926
Dilaçar, Agop, “Gramer: Tanımı, Adı, Kapsamı, Türleri, Yöntemi, Eğitimdeki Yeri
ve Tarihçesi”, TDAY Belleten 1971, TDK, Ankara, 1989, 2. Bas.
Dilaçar, Agop, “Dil ve Gerçek”, Dil Yazıları, TDK Yay., Ankara Ün. Bas., Ankara,
1974
Ergin, Muharrem, Türk Dil Bilgisi, Boğaziçi Yay., İstanbul, 1986, 15. Bas.
Gemalmaz, Efrasiyab, “Dil Bilimi ve Dil Bilgisi”, Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi,
TDK Yay., Ankara, 1995, sayı: 517
“Gramer (Kuralbilim) Terimleri”, Türk Dili- Belleten, 1940, seri II, sayı 1-2
Karaağaç, Günay, “Dil, Tarih ve İnsan”, Dil, Tarih ve İnsan, Akçağ Yay., Ankara,
2002
Karaağaç, Günay, “Türlerin Anayurdu Türkçe’dir”, Dil, Tarih ve İnsan, Akçağ Yay.,
Ankara, 2002
Karasu, Ayşe Özek, “AB’li Küçüklerin Dil Mücadelesi”, Hürriyet Gazetesi, 11 Şubat
2006
Korkmaz, Zeynep, Gramer Terimleri Sözlüğü, Ankara, 1992
Mahmudov, Nizamettin-Gürsoy Naskali, Emine, “Türkiye Türkçesi-Özbekçe-Rusça
Gramer Terimleri Karşılıkları”, Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi Terim Özel Sayı-
sı, TDK Yay., Ankara, 1996, sayı: 540
Naskali, Emine Gürsoy, Türk Dünyası Gramer Terimleri Kılavuzu, TDK Yay., Ankara,
1997
Perek, Faruk. Z., Eski Çağda Dil Bilgisi Araştırmaları (Gramerin Doğuşu), İstanbul Ün.
Yay., İstanbul, 1961
Timurtaş, Faruk Kadri, Osmanlıca Grameri, İstanbul, 1964
Timurtaş, Faruk Kadri, “Türkçenin İncelenmesi, Grameri ve Lûgati”, Diller ve Türk-
çemiz (Haz. Mustafa Özkan), Alfa Bas., İstanbul, 1996
Türk Ansiklopedisi, MEB Yay., C. XIII, Ankara, 1970
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi Devirler/İsimler/Eserler/Terimler, Dergâh Yay., İs-
tanbul, 1977 c. 3
Türkçe Sözlük, TDK Yay., Ankara, 1998
Vardar, Berke, Dilbilimin Temel Kavram ve İlkeleri, Multilingual, İstanbul, 1998
T Ü R K Ç E ÇALIŞMALARINDA VE Ö Ğ R E T İ M İ N D E DİLBİLİMİN
YERİ*
I. G İ R İ Ş
I. T Ü R K Ç E ÇALIŞMALARI
4 Prof. Dr. Nevin Selen'in hazırladığı, bu bildirinin sunulduğu sırada henüz yayımlanmamış
olan Söyleyiş Sesbilimi, Akustik Sesbilim ve Türkiye Türkçesi (Ankara, 1979) adlı çalışmada çeşitli ses-
çizimlerine, aşağıda değinilen "yumuşak g" sorununa ve "ikizünlü" konusuna yer verilmiştir.
16 DOĞAN AKSAN
bilgiler yer alır. Seslerin çıkış yerleri konusunda yeni incelemelerin verilerine
baş vurulmaz. Ötümlülük-ötümsüzlük kavramına, ortaöğretim kitaplarında
gereğince yer verilmemiştir. Aynı olay kimi yerde seslem yitimi (haplologie),
kimi yerde kaynaşma (contraction) olarak gösterilir.
Dilbilgisi çalışmalarında görevsel dilbilgisine de gereken önemin
verilmesi gerekmektedir.
b. B i ç i m b i l g i s i : Biçimbilgisi (morfoloji) çalışmalarında, öteki alan
lara oranla d a h a çok şey yapılmış olmakla birlikte, "morfem" (biçimbirim)
kavramı bizde yeni yerleşmeye, benimsenmeye başlamıştır (Ortaöğretimde
hep ek-takı kavramları kullanılmıştır).
Türkçe'de ünlü uyumu ve ünsüz benzeşmeleri dolayısıyla kök morfem
lere belli morfemlerin getirilmesi (allomorflar) şimdiye değin bir biçim
bilgisi ve morfofonemik olayı olarak ele alınmamıştır. Bu açıdan bakınca
"koruyucu ünsüz, koruma ünsüzü" diye bir kavram -doğaldır ki- bulun
maz.
c. Sözdizimi (syntaxe), genel olarak geleneksel dilbilgisi yöntem
leriyle incelenmiştir. Yapısal dilbilim yöntemleriyle, dönüşümlü-üretimsel
yöntemlerle Türkçe'nin sözdizimi yönünden özenle ve derinliğine incelen
mesi gerekir.
ç. S ö z c ü k b i l i m : Türkçe'nin sözvarlığı, leksikolojisi, yeterince incelen
memiştir. T a r a m a Sözlüğü bir yana bırakılırsa tarihsel sözlüklerin eksikliği,
Rasanen, Clauson ve Sevortyan'ın köken sözlüklerinin herkesçe kolaylıkla kul
lanılabilecek nitelikte ve geniş çerçeveli olmayışı, sözcüklerdeki ses, biçim
ve anlam değişmelerinin rahatça izlenmesini zorlaştırmaktadır. Bir sözcü
ğün eski biçimini, kökenini, Türkiye Türkçe'sine gelinceye dek geçirdiği
değişiklikleri öğrenebilmek için günümüzden geriye, birçoğunun dizini
bulunmayan pek çok kaynağı tek tek taramak gerekir. Örneğin Yunus
Emre'de geçen bir sözcüğü, Kutadgu Bilig'de bulunduğunu bildiğimiz
bir kullanımı saptayabilmek için çoğu kez taramaya girişmekteyiz. Bu du
rumun sonucu olarak ses bilim, anlam bilim ve ad bilim çalışmalarında ak
saklıklar, eksiklikler belirmiştir.
5 Gramer, s. 106-109.
DİLBİLİMİN YERİ 47
sık birbirine karıştırılmıştır. Bilindiği gibi kip, eylemle anlatılan işin anlatım
6
biçimidir; zaman kavramından, temelde ayrılır .
Eylemlerle ilgili, başka iki kavram da genel olarak incelenmesi yakın
zamana kadar ihmal edilenlerdendir. Bunlardan biri, kılınış (Alm. Akti-
onsart) terimiyle karşılanan ve anlatılan işin zaman açısından niteliğini
(başlama, süreklilik, bitme gibi) belirleyen ölçüttür. Görünüş (Alm. Aspekt,
İng. ve Fr. aspect) biçiminde adlandırılan kavram ise eylemin kullanılışına
yansıyan ruhsal etkiler ve koşullarla ilgilidir. Bu konu ancak son yıllarda,
İsveçli Türkolog Lars Johanson'un çalışmasıyla (Aspekt im Türkischen,
Uppsala, 1971) geniş bir biçimde ele alınmıştır.
6 Türkiye Türkçe'sinde eylemlerin kip ve zaman açısından incelendiği şu yapıta bkz. S. Özel
N.Atabay-D. Aksan (yayımlayan), Sözcük Türleri, I I , s. 98-115.
48 DOĞAN AKSAN
2. T Ü R K Ç E Ö Ğ R E T İ M İ