You are on page 1of 4

GÖKALP, Ziya

tün dallarını teokrasi ve klerikalizm ka- ve hatta ilginç bir dinsel reform hare- ma Denemesi", Ortadoğu Teknik Üniversite-
lıntılarından kurtarmak gerektiğini söy- ketinin başlatıcısı olabilirdi" (Türk Ulus- si insan Bilimleri Dergisi, sy. 1, Ankara 1988,
. lemiştir (a.g.e., s. 133). Ona göre dil ve çuluğunun Temelleri, s. 97). s. 51-82. r.iJ S.
~ ÜLEYMAN
H
AYRI
.B
OLAY
kültür birliğine dayalı milliyetler eski- Erol Güngör "Ziya Gökalp ve 'Türkçü-
den de vardı. Fakat "dini ve siyasi em- lükte Din Meselesi" başlıklı makalesin- Eğitim Anlayışı. Ziya Gökalp'in eğitim
peryalizmler onları ... saltanat ve ümmet de (Atsız Armağanı, s. 267-280), Ziya Gö- hakkındaki görüşlerini, aldığı eğitimin
çemberieri arasında hapsetmişti" (a.g.e., kalp çapında bir sosyolog ve mütefek- oluşturduğu birikimin yanı sıra dönemi-
s. 59) . Ziya Gökalp'in bu fikri onun üm- kirin Türkiye'deki en büyük problemler- nin yerli ve yabancı eğitimcilerinin fikir-
met birliğini büsbütün reddettiği anla- den birini birkaç sayfa içinde adeta ge- lerini inceleyerek ulaştığı kanaatler de
mına gelmez. Ancak Gökalp, müslüman- çiştirmesinin akla birtakım ihtimaller yönlendirmiştir. Kendisinin önde gelen
larda ümmetin bir hükümet şeklinde getirdiğini belirterek bu ihtimallerden islam düşünürleri kadar bazı çağdaş Ba-
değil bir üniversite biçiminde geliştiği en kuwetlisini, "o günkü siyasi atmos- tı filozofları üzerinde de incelemeler yap-
kanaatindedir. Nitekim Hıristiyanlık'ta ferin dini Türkçülük konusunda ihtiyatlı tığı bilinmektedir. Ayrıca Türk folkloru
dini teşkilata kilise adı verilirken Müs- davranınayı gerektirmesi" şeklinde özet- hakkındaki araştırmaları, onun eğitimle
lümanlık'ta medrese adı verilmiştir. Bu ler. Buna göre belki de Cumhuriyet'in ilgili görüşlerinin şekillenmesine önemli
şekilde Gökalp ümmet kavramını. müs- yeni anlayışı ile ters düşmernek için sos- katkılarda bulunmuştur. Kazandığı bu
lümanların bilgi iletişimini ve bilgide ge- yolojinin temel konusu olan din hakkın­ teorik bilgiler dışında rüşdiye , idadi ve
lişmelerini sağlayan bir kurum olarak da susmayı tercih eden Gökalp'in Türk- darülfünun gibi değişik seviyedeki okul-
anlar (Makaleler VII, s. 26-27) . Buna kar- çe ezan ve Türkçe Kur'an teklifi, 1928'- larda ders vermesi ve bu okul program-
şılık müslüman milletierin milli vicdanı de ilahiyat Fakültesi'nde bir reform he- ları için yaptığı ısiahat teklif ve teşeb­
kuwetlendirmekle bağımsızlıklarını el- yetinin çalışmalarına tesir ettiği gibi da- büsleri de eğitimciliğinin uygulanması­
de edebileceklerini. nitekim islam bir- ha sonra resmen uygulamaya konulmuş na zemin teşkil etmiştir.
liği idealinin müslüman milletleri müs- ve Türkçe ezan 19SO'ye kadar devam imparatorluk devrinde aydınların sür-
temleke. olmaktan kurtaramadığını be- ettiği halde Kur'an'ın Türkçe okunınası gün edildikleri şehirlerden biri olan Di-
lirtir (Türkçülüğün Esasları, s. 12-13. 65). deneme halinde kalmıştır. yarbakır'da doğmuş olması o dönemin
Bu açıdan Gökalp ·in hilafetin ilgasını is- BİBLİYOGRAFYA: sosyal, politik, kültürel ve ekonomik şart­
temesi gerekirdi. Fakat Gökalp öncele- Ziya Gökalp, Türkleşmek, islam/aşmak, Mu- ları içinde Gökalp'in problemleri daha
ri, "Halife örf ve icmaa dayanır ve hila- asır/aşmak (İstanbul ı 9 ı 8; haz. İb rahim Kut- iyi kavramasına. devrin bazı aydınlarını
fetin istişare meclisi parlamentodur· luk). Ankara 1976; a.mlf.. Türkçülüğün Esasla- yakından tanımasına imkan vermiş ol-
rı (Ankara ı 339), İstanbul 1958; a.mlf.. Maka-
derken Türkçülüğün Esasları'nda her malıdır. Bu arada Gökalp Namık Kemal,
leler 1 (haz. Şevket Beysanoğlu), İstanbul 1976;
çeşit teokratik kurallarla şer'iyye ve ev- Ziya Paşa ve Ahmed Midhat gibi devrin
ae. ll (haz. Süleyman Hayri Bolay). Ankara 1982;
kaf mahkemelerinin lağvedilmesini is- a.e. //1 (haz. M. Orhan Durusoy), Ankara 1977; önemli kişilerinin eserlerini okumuştur.
temiştir. Onun laik rejimle ilgili açık bir ae. IV (haz . Ferit Ragıp Tuncor), Ankara 1977; Ayrıca idadide öğrendiği Fransızca ile
teklifi olmamakla birlikte 1928'de islam a.e. V (haz. Rıza Kardaş), Ankara 1981; a.e. VII de Fouillee, Tarde, Le Bon, Bergson ve
(haz. M. Abdülhalük Çay), Ankara 1982; a.e. VI//
devletin resmi dini olmaktan çıkarılmış Durkheim gibi Batı dünyasında isim yap-
(haz. Ferit Ragıp Tuncor), Ankara 1981; a.e. IX
ve 1937'de din ile devlet anayasada res- mış fikir adamlarının eserlerini incele-
(haz. Şevket Beysanoğlu), İstanbul 1980; Ali
men ayrılmıştır. Nüzhet Göksel, Ziya Gökalp Diyor ki, İ stanbul yerek bir taraftan geleneksel eğitim ve
Gökalp yeni Türk Cumhuriyeti'nde di- 1950; Ziya Gökalp Külliyatı- 1 : Şiirler ve Halk kültürün, diğer taraftan Batı fikir ve kül-
Masallan (haz. Fevziye Abdullah Tansel). An- tür hayatının gelişmesinden haberdar
ne ahlak, eğitim, sevgi ve milli birlik açı­ kara 1952, s. 242-245; Ziya Gökalp Külliyatı
sından dar bir yer ayırmakta: bir yan- olmuştur.
ll: Limni ve Malta Mektupları (haz . Fevziye
dan dinin toplumdan tamamen tecridi- Abdullah Tansel). Ankara 1965; Hilmi Ziya Ül- Gökalp'in eğitime dair düşünce ve tek-
ne karşı çıkarken öte yandan islam'ın ken, Türkiye'de Çağdaş Türk Düşüncesi Tarihi, lifleri çeşitli kitap, makale ve şiirlerinde
İstanbul 1966, s. 297-326; a.mlf., Ziya Gökalp,
hayatiyetini yalnızca ferdin vicdanında yer alırsa da özellikle 191 S-1916 yılla­
İstanbul, ts. (Kanaat Kitabevi); Tahir Çağatay,
devam ettirmesini uygun görmektedir. rı arasında Muallim mecmuasına "Milli
"Ziy a Gök alp" (H. Freyer, ictimaf Doktrinler
Ancak bu takdirde dinin içtimal hizmet- Tarihi [tre. Tahir Çağatay) içinde), Ankara 1968; Terbiye" başlı ğı altı nda yazdığı a ltı, "Ter-
leri mesnetsiz kalmaktadır. Aile huku- Erol Güngör. "Ziya Gökalp ve Türkçülülde biye Meselesi" başlıklı iki ve 1918 yılı için-
kunda da değişiklik isteyen Gökalp er- Din Meselesi", Atsız Armağanı, istanbul 1976, de Yeni Mecmua'ya eğitimde disiplin
s. 267-280; U. Heyd, Türk Ulusçuluğunun Te-
kekle kadının nikahta. talakta, mirasta. konusunda yazdığı beş yazıda yoğunta­
melleri (tre. Kadir Günay), istanbul 1979, s . 66,
mesleki ve siyasi haklarda eşit tututma- 68, 97-122; Nihat Nirun, Sistematik Sosyoloji şır (Makaleler V) .
sını çağdaş devletteki eşitlik ilkesinin Açısından Ziya Gökalp, istanbul 1981; Orhan Ziya Gökalp cemiyet. fert, millet. mef-
gereği olarak görür (a.g.e., s. 134). Türkdoğan. Milli Kültür, Modernleşme ve is- kure, medeniyet, kültür gibi kavramla-
lam, İstanbul 1983, s. 86-90, ı 05-155; a.mlf..
Türkçülüğün Esaslan'nın "Dinde Türk- Ziya Gökalp Sosyo/ojisinin Temel ilkeleri, An-
ra yüklediği sosyolojik anlamlar ışığın­
çülük" başlıklı
bölümünde din bir buçuk kara 1987; Niyazi Berkes, Felsefe ve Toplum- da eğitimi "bir toplumda yetişmiş nes-
sayfalık bir yer işgal edebiimiş ve bura- bilim Yazıları, istanbul 1985, s. 200-208; Kerim lin yetişmekte olan nesle toplumun kül-
da sadece Türkçe ezan ve Türkçe hutbe Yavuz, "Ziya Gökalp'in Dini Tutumu ve Din türünü aktarması" şeklinde tanımlar ve
Anlayışı", iiFD, sy. 2 (1977), s. 211-221; Korkut
meselesi ele alınmıştır. Uriel Heyd'e gö- aktarılacak olan şeyleri açıklamak için
Tuna, "Ziya Gökalp'in Milli Sosyoloji Anla-
re. "Atatürk'ün dine karşı tutumu ol- yışı", iü iktisat Fakültesi Sosyoloji Konferansta-
eğitimle öğretimi birbirinden ayırır. Eği ­
masaydı Gökalp Türkiye'de islamiyet rı, XXI, istanbul 1986, s. 51-67; Ahmet inam. timi geniş anlamda kültürün, öğretimi
üzerinde çok verimli bir araştırmanın "Ziya Gökalp'in Düşünce Çerçevesini Anla- ise medeniyet içinde ulaşılan gerçeklik

131
GÖKALP, Ziya

yargılarının aktarılması şeklinde ele alan me fırsatı bulamayacaklarından, eğitim­ tif olması,
bunun için de sosyal olgunun
Gökalp'e göre öğretim bir anlamda fay- öğretimin ilk dönemlerindeki ders prog- araştırılmasında olgunun peşin hüküm-
da amacı güder. Ekonomik çıkar, mad- ramlarında kültür derslerinin daha ağır­ lerden soyutlanması ve bir nesne gibi
di kazanç, rahat bir yaşama düzeni sağ­ lıklı olmasını istemektedir. Eğitimin, top- ele alınması gerektiğini ifade eder. Ol-
lama öğretimin hedefidir. Çünkü öğre­ lumun . yetişen kuşağa fikir ve duygu- guların nesnel olarak ele alınmasıyla,
tim "na-milli"dir, milletlerarasıdır; çağ­ larını aktarması şeklindeki tanımı Durk- dış görünüşlerindeki statik sınırların ve
daş medeniyetin bilim ve tekniğine da- heim'inkinden farklı değildir, Fakat Gö- buradan hareketle his ve heyecanlarta
yanmaktadır. Türkiye'nin Batı medeni- kalp'te yetiştirme unsuruna ağırlık ve- karışmış dinamik nokta ve görünümie-
yetiyle ilişkisi bu açıdan teknik yönde- rilmiştir. Milli kültür halk içinde vardır. rin tesbiti mümkün olacaktır (Berkes, s.
dir (a.g.e. V, s. 29-30; VIII, s. 34-35) Bunu arayıp bulmak ve eğitim sırasın­ 11 3-123; krş. Kösemihal, s. 30-55). Gö-
Gökalp eğitimi kültüre bağlar. Eğiti­ da aşılamak gerekir. Eğitimin esası, halk kalp'in sosyolojik açıdan problemlere yak-
min amacı genç kuşağa milli kültürü ak- içinde yaşayan bu ruhun okulda müs- laşırken düşündükleriyle uyguladıkları

tarmaktır. Milli kültür milletin özünü bet ilimle terkip edilmesi suretiyle genç arasında çelişkiye düştüğü Heyd tara-
oluşturur ve bir milletin hayatı, dış görü- nesli bilgili ve iyi vatandaş olarak yetiş­ fından vurgulanmıştır (Foundations of
nüşünde çeşitli medeniyetlerin gelenek- tirmek olmalı, aydınların halkla, halkın Turk ish Nationalism, s. 155; a.e. itre. Cemi!
lerinden oluşan ayrı cinsten bir karmaşa aydıntarla iletişim kurması ve bütünleş­ Meriç!. s. 125-126). Ancak Gökalp, ülke-
gibi göründüğü halde, gerçekte birbiriy- mesi bu şekilde sağlanmalıdır. sinin meselelerini çözmek amacıyla sos-
le uyumlu kurumlardan meydana gelen Gökalp, Türkiye'de kendi devrindeki yolojik problemlerde yoğunlaşmış, hat-
katıksız bir kültürden ibarettir. Onun eğitimin Batı'daki gibi karakterli, tutar- ta . milli bir sosyolojinin temellerine de
için kültüre ulaşmanın yollarını bilmek lı ve ahlaklı insanlar yetiştirmediği, koz- dikkat çekmiştir (Berkes, s. 171-183).
gerekir. Milli kültüre ulaşmak isteyenler mopolit olduğu görüşündedir. Nitekim Gökalp'e göre bütün ilmi araştırma ­
yabancı kültürün hayranı olmamalıdır; İstanbul'da Sahaflar Çarşısı medrese öğ­ lar gibi sosyolojik araştırmaların da üç
ortak bir geleneğin çeşitli milletlerde uğ­ rencilerine, Beyoğlu kitapçıları Avrupa temel şartı vardır. a) Araştırma tama-
radığı değişiklikleri, yani farklı kurumları maarifine, Babtali ·deki kitabevleri ise men teorik olmalı, pratik faydaya yönel-
nasıl ortaya çıkardığını araştırmalıdır; Tanzimat okullarına yönelik olarak işle­ miş olmamalıdır. b) Duyguya değil akla
bir kültürde mevcut zıt akımlar arasında­ tilir. Buralarda yetişenler de sofu, Le- dayanmalıdır. c) Tümevarımcı olmalıdır.
ki gizli bağlantı noktalarını bulmalıdır. vanten ve Tanzimatçı tiplerini oluşturur. Gökalp kısaca, "Tetkikler nefsi (sübjek-
Türk milleti çağdaş bir toplum olma Bu kimselerde karakter ve tutarlılık gör- tif) olmamalı, şey'i (objektif) olmalı" şek­
yolunda bulunduğuna göre eğitimde mil- mek mümkün değildir (Osmanlı İttihat linde özetiediği bu şartlara araştırma
liliğin sağlanması, çağdaşlığına milliliği ve Terakki Cemiyeti'nin 15 Eylül 1916'da konusunun bağımsız bir gerçek olması
de ekleyerek onu olgunlaştırılacaktır. istanbul'da toplanan kongresine verdiği şartını da ekledikten sonra Durkheim'i
Şu halde Türk çocuğu milli kültüre göre layiha; Makaleler 1, s. 151-152). Bunun takip ederek bir toplumu onu oluşturan
eğitim görmelidir. Eğitimin amacı kişi­ çözümü okulda kültürü (Türklük ve islam- fertlerden farklı ve bağımsız bir gerçek
lik sahibi fertler yetiştirmektir. Çünkü lı k), pozitif bilgi ve Satıcılık'la yani çağ­ olarak görmedikçe bilimin konusu yap-
bunlar milletin seçkinlerini meydana ge- daş medeniyetle birleştirmektir. Böyle- manın mümkün olmadığını ifade eder
tirirler. Yapıcı ve yaratıcı kişiler bunlar ce yeni nesil, hem İslam ve Türklük de- (Ma kaleler lif, s. 6). Öte yandan nasıl din,
arasından çıkar. Öte yandan Gökalp'e ğerlerinden hareketle mevcut toplum- hukuk, ekonomi, dil ve sanat milli pers-
göre fert ancak milli kültürün temsilcisi sal çevreye hem de pozitif ilimlerle koz- pektif açısından normatif karakter gös-
olduğunda gerçek bir kişiliğe ulaşabilir. mik çevreye uyum gösterecektir. Şu hal- teriyorsa, eğitimin sosyoloji açısından
Gökalp, daha 1916-1917 yıllarında Mu- de Gökalp'e göre eğitimin hedeflerin- incelenmesi de normatif olup bir tür kül-
allim mecmuasına yazdığı makalelerle den biri, kişinin öncelikle içtimai ve tabii · tür sosyolojisi karakteri taşır.
sosyolojinin eğitime uygulanmasını sağ­ çevresine uyumunu sağlamaktır. Fert Ziya Gökalp, herhangi bir kategori gi-
lamaya çalışırken geniş anlamda eğiti­ dil, din, ahlak, estetik, hukuk, ekonomi bi ahlaki sahanın da belli bir sebeplilik
me sosyal ve kültürel muhtevası ile bakı­ vb. husustarla ilgili değer yargılarıyla perspektifinden ilmi araştırma konusu
yordu. Bu anlayış çerçevesinde Gökalp'in ahenk içinde sosyal çevreye uyum sağ­ olabileceğine inanır. Ahlaki değerlerin
milli kültür için tahrip edici gördüğü şey, lar. Değer yargıları ise tabii olarak top- aktarılmasındaki başarısızlığın eğitimde
medeniyetin ürünü olan fen ve tekniğin lumdan topluma değişir. Öte yandan her kargaşaya yol açtığını ileri süren Gökalp
öğretilmesi değil yabancı milletierin ge- toplumda ortak olan gerçeklik yargıla ­ bu kargaşaya örnek olarak medrese, Le-
leneklerinin benimsenmesidir. Bu gele- rının öğrenilmesi, medeniyetin yahut vanten okulları ve Tanzimat mektepleri-
neklerin kültür süzgecinden geçmeden onu teşkil eden değerler olan bilim ve nin telif edilemez durumunu gösterir.
milli hayata karışması bünyeyi tahrip teknolojinin öğrenilmesi demektir. Gö- Onun yöntem açısından bir özelliği de
eder. Bir milletin ahlaki, seciyesi ve zevk- kalp'e göre, bir yandan değer yargıların ­ sosyal varlıkla fonksiyonel analiz ara-
leri kendine özgüdür. Dışarıdan kavram- dan oluşan kültürü eğitimle ruhsal alış­ sındaki ilişkileri incelemesidir. Ona göre
lar, teknikler, metotlar alınabilir; duy- kanlıklar haline getirirken öte yandan
toplumda yeni oluşan dinamik karak-
gular, heyecan ve zevkler ise bir kültü- medeniyeti oluşturan değerler konusun- terlerin fonksiyonlarının kavranması ge-
re has unsurlardır. da da çağa uyum sağlanacaktır. rekir. Milletin yaşadığı içtimai hadise-
Ziya Gökalp, öğrenimlerini sürdüre- Ziya Gökalp, sosyolojide pozitivist yak- ler, krizler, savaşlar vb. olaylar, sosyal
cekterin yeni bilgilerle uzmanlaştıkların­ laşımın metodoloji açısından takipçile- bünye içinde milli idealler açısından or-
da artık yeterince kültürel öğrenim gör- rindendir. Kendisi araştırmanın objek- taklaşa algılanıp belli sembollere dönü-

132
GÖKALP, Ziya

şürler. Bu idealler de milletin hayatında şı açık bir isyandır. Bu sebeple Gökalp, Gökalp'e göre eğitimin görevlerinden
eğitim fonksiyonlarını sürdürür. kültürün bir ürünü olarak yaygın eğiti­ biri de inisiyatif kullanabilme, mesuliyet
Gökalp'in ferdiyetçilik ve şahsiyet ay- min eğitim alanındaki açıkları kapatmak yüklenebilme gibi hususlarda öğrencile­
rımının kavramsal temellerine indiği ve üzere temel bir fonksiyonu olduğunu rin becerilerinin geliştirilmesidir. Eğitim
bu kavramlar arasındaki ilişkiyi kültür söyler. Gökalp'in eğitimde informel ar- fonksiyonel bir nitelik taşımalıdır. Öğ ­
ve medeniyet ikilemi açısından tahlil et- kadaş ve referans gruplarına dikkati çe- rencilerin gelişmesi onların neyi tekrar
tiği görülmektedir. Bu açıdan kültürle kişi, bu konulara başkalarının da değin­ edebildiğiyle değil, inisiyatiflerinin ne

şahsiyet arasındaki ilişkilerin tahlili psi- miş olması muhtemel ise de Willard Wal- kadarını bağımsız olarak toplumun iyili-

koloji, sosyoloji ve sosyal psikoloji alan- ler'in The Sociology of Teaching'inden ği için kullanabilecekleriyle ölçülmelidir.
larının bir araya getirildiği bir bütünlük çeyrek asır, Janes Coleman ' ın The Ado- Eğitimin kalitesi üretici vasfıyla orantı ­
arzeder. Gökalp, .Amerikan ve Batı yak- lescent Society'sinden en az yarım asır lıdır.
laşımının davranışçı bir perspektif taşı­ ileridedir (Anar, s. XI) . Ona göre eğitimin Ziya Gökalp, kıziarına yazdığı mektup-
dığını, psikoloji ve psikiyatri ağırlıklı ol- ana hedefi, milli seçkinleri yetiştirmek lardan birinde öğrencinin en çok ilgi duy-
duğunu ifade eder. Mesela Broudy'de ve seçkinlerle kitleler arasındaki farklı­ duğu ve sevdiği ilim ve meslek dalına
olduğu gibi bu yaklaşım tarzı istek, ar- lığı azaltmak suretiyle eğitimin yaygın­ yönelmesi gerektiğine, çünkü çocukların
zu, ihtiyaç ve eksikliklerin karşılanması, laşmasını sağlamak olmalıdır. Kültür ve hangi alana yeteneği varsa ondan zevk
in sa nın kendi kaderini belirlemesi, ken- medeniyet arasındaki diyalog devam alacağına, böylece eğitimde başarının
dini gerçekleştirme. kendine güven ve edeceğine göre eğitimin ama cı sadece istidatları keşfetmeye bağlı olduğuna
insanın kendisiyle bütünleşmesi gibi te- vatan severlik ve milliyetçilik olmama- işaret ettikten sonra din ve ahlak eğiti­
mel prensiplerde yoğunlaşmıştır. 1920 ·- lıdır. Gökalp'in temel düşüncelerinden mine de temas etmektedir. Bu alanlar-
lerde yazılmış psikoloji kitaplarında da biri, halkı kalitesiziikten ve kaderci ol- daki derslerin çocuklarda coşku uyan-
sıkça rastlanan bu prensipler, Gökalp'in ma durumundan çıkarıp kendi kendini dırması gerektiğini belirterek kendi dö-
yaklaşımında psikolojik olmaktan çıkıp idare eden, inisiyatiflerini geliştirip kul- neminde bu derslerin coşkudan yoksun
sosyolojik bir nitelik taşımaya başlar. lanabilecek bir ruha yahut yaratıcılığa biçimde okutulduğundan çocuklara Al-
Ziya Gökalp'in hangi tip ferdiyetçiliği kavuşturmaktır ki böylece demokrasi ve lah ve mefküre sevgisi verilemediğin­
savunduğu ve hangisini reddettiğine ge- çağdaşlaşma kendiliğ i nden oluşacaktır. den yakınmakta, onların bu duyguları ila-
lince, düşünüre göre şahsiyeti n oluşma­ öte yandan Gökalp'te disiplin mese- hilerden ve destanlardan aldıklarını, bu
sı mefküre, kolektif heyecan ve içtimal lesinin ele alınış biçimi, bugünün eğitim şekilde edebiyatın daha da önem ka-
şuurun ferdi sosyal şahsiyet haline ge- zandığını belirtmektedir (Limni ve Malta
psikolojisinin ele aldığı şekilde bir iç di-
tirmesiyle mümkündür. Fert artık ken- siplin olarak görülür. Gökalp, cezalan- Mektupları, s. 73).
di menfaatlerini unutur, bütün çabası ­ d ı rma ve korkutma ile iç disiplinin te- Gökalp okulların
her seviyede karma
nı toplumun çıkarı için kullanır. Böyle- şekkül edemeyeceğini vurgulamış, fa- eğitim yapmasını savunmuştur. Ona gö-
ce fert toplumun kutsallığını hisseder kat öğrencilerin disiplinli bir hayat sür- re öğretmen öğrencileri frenlemeden
ve toplumsallaşır. Yüksek derecede ah- meleri halinde toplumun kurallarına da- önce onları nasıl kontrol edeceğini ve
lak, dini duygu ve kültürün özümsenme- ha kolaylıkla intibak edeceklerini belirt- onlara na sıl davranacağını bilmelidir.
si onu güçlü bir şahsiyet yapar. Büyük miştir. Ona göre sosyalleştirme süreciy- Öğretmenin öncelikli fonksiyonu, çocu-
adamlar bu duygu ile kavrulanlardı r. le eğitimin ilişkisi açısından bütün yay- ğun ahlaki gelişmesini olumlu yönde
Esasen pozitif şahsiyet de bununla ka - gın eğitim prensipleri, yani toplumda etkilemek ve öğrenciye milli ülkünün ne
imdir (Türk Ahli'ikı, s. 10- ı ı; ayrıca bk. var olan ve henüz müfredat programia- olduğunu kavratmaktır.
Anar, s. 188-192, 193-195) rına alınmamış bulunan hususlar da top- Ziya Gökalp'in eğitim anlayışını şe­
Gökalp Türkleşmek, İslamiaşmak ve lumun değerlerinin aktarılması bakımın ­ killendiren ana fikir, milli ve dini (kül-
muasırlaşmak prensiplerini eğitim gö- dan belli sonuçlar doğurmakta olup bun- tür) kimliği yitirmeksizin çağdaşlaşma­
rüşleri açısından da ele almıştır. Mua- ların gözden kaçınlmaması gereklidir. yı mümkün kılan bir eğitim sistemini
sırlaşmak, gerek teori gerekse uygula- Gökalp, yaratıcı düşünme kabiliyetinin oluşturma gayesinde yatmaktadır. Ona
ma açısından Avrupa'nın bilim ve tekni- geliştirilmesine olan ihtiyacın farkında­ göre Türk Devleti, milli kültürün ve çağ­
ğinin alınması anlamına geliyordu. Gö- dır; fakat yaratıcı kapasitenin kaynağı daş medeniyetin gereklerini yerine ge-
kalp'e göre Türk toplumu güçlenrnek için olarak sosyal hayatı gördüğü için bütün tiren mefküreci şahsiyetler yetişti rmek
bilim ve teknolojiyi kendisinin bir par- yaratıcılık kapasitesinin mefkürede var üzere teşkil edilmiş bir milli eğitim sis-
çası haline getirmek zorundadır. Toplu- olduğunu kabul eder (Anar, s. 75 -77). temini hayata geçirdiği ölçüde gel eceğe
mun ahlaki ve manevi ihtiyaçları da din Ona göre halk hikayeleri ilmi bakımdan güvenle bakabilir.
ve kültürle karşılanmalı , dolayısıyla eği­ bir değeri yokmuş gibi görünürse de BİBLİYOGRAFYA:
tim ve öğretim bu ihtiyaçları yerine ge- kahrama n iarına atfedilen idealist, azim-
Ziya Gökalp, Türkleşmek, İs lam/aşmak, Mu-
tirecek şekilde düzenlenmelidir. li ve insan üstü karakterler sebebiyle bu asır/aşmak (İstanbul 191 8; haz. İbrahim Kut-
İnsanın karakterini metafiziğe bağlı hikayeler oldukça faydalıdır. Nitekim Mc. lukl, Ankara 1976, s. 57-61 ; a.mlf.. Türkçü-
olmaksızın sosyal olgu açısından açıkla ­ Clelland da milli karakterler ve bunların lüğün Esasları (Ankara 1339), İstanbul 1976;

yan Gökalp'in eğitim teorisi, okulun öğ­ ekonomik gelişme ve modernleşme sü- a.mlf.. Türk Ah lakı (haz. Mustafa Görgen), İs­
tanbu l 1975, s. 10-11 ; a.mlf., Malcaleler 1 (haz.
rencileri kitap kurdu olarak yetiştirme­ reciyle ilgili problemlere etkisi bakımın­
Şevket Beysanoğlu), İstanbul 1976, s. 151-152;
sine, onlara karşı sert ve acımasız ol- dan çocuk hikayelerinin önemini vurgu- a.e. lll (haz. M. Orhan Durusoy), Ankara 1977,
masına, insan gerçeğiyle bağdaşmaya­ lamıştır (Communications and Political s. 3-7; a.e. V(haz. Rı za Kardaş), Ankara 1981;
cak katı bir disiplin uygulamasına kar- Developmen~ s. 152-161). a.e. VIII (haz Ferit Ragıp Tuncor), Ankara 1981,

133
GÖKALP, Ziya

s. 34 ·35; U. Heyd, Foundations of Turkish Na· şımı (cemaat-cemiyet, organik-mekanik, niyetin unsurları ise kültürün gelişimine
tionalism, London 1950, s. 155; ae.: Ziya Gö· dinamik-statik gibi) bu kavramlarda ko- imkan vermediğinde değiştirilecektir.
kalp: Türk Milliyetçiliğinin Temelleri (tre. Ce- rumuş ve bunları oldukça şuurlu bir bi-
mil Meriç), istanbul 1980, s. 125· 126; Niyazi Ziya Gökalp'in bu farklılaşmadan, Gas-
çimde kullanmıştır. ton Richard'ın yazıları vasıtasıyla Tön-
Berkes, Turkish Nationalism and Western Ci·
vilization, London 1959, s. 113·123, 171 · 183 ; Gökalpçi düşüncenin esaslarını oluş­ nies'den haberdar olmuş veya bunu 1.
D. Mc. Clelland, "National Character and Eeo- turan. bu düşüncenin sosyolojik açıkla­ Dünya Savaşı döneminde Türkiye'ye ge-
nomic Growth in Turkey and Iran", Commu· masını yapabilmek için incelenmesi gere- len Alman profesörlerinden öğrenmiş
nications and Political Development (ed. L.
ken başlıca kavramlar şunlardır: 1. Hars olması muhtemeldir (Anar, s. 79; Fındı­
W. Paye). Princeton 1963, s. 152·161; Ziya
Gökalp Külliyatı ·ll: Limn i ve Malta Mektupla· ve Medeniyet. Spencer ve Durkheim gibi koğlu, Sosyalistler XII, s. 17). Ayrıca Gid-
rı (haz. Fevziye Abdullah Tansel), Ankara 1965, pek çok sosyal bilimcinin kabul ettiği ve dens Revue philosophique'de Durk-
s. 73; E. Durkheim, The Rules of Socio/ogical içtimal değişmenin etkenlerinden olan heim'in Tönnies'den haberdar olduğu­
Method (tre. S. A. Solovay - J. H. Mueller), New nüfus yoğunluğu ve iş bölümünün geli- nu da açıklar (Durkheim, Selected Wri·
York 1966; İlhan Başgöz- H. E. Wilson, Edu· şimi, Durkheimci ifade ile mekanik top- tings, s. 146-147). Esasen bu yaklaşım.
cational Problems in Turkey 1920·1940, Bloo·
mington 1968, s. 25; Nurettin Şazi Kösemihal,
lumdan organik topluma geçiş toplum- Graham Sumner'ın meşhur örf ve adet-
Durkheim Sosyolojisi, istanbul 1971, s. 30· sal evrimin oluşum çizgisini belirler. Gö- ler analizinde de yer almaktadır (Anar,
55; Suat Anar, The Social' and Philosophical kalp de Durkheim'in bu görüşünü be- s. 77).
Foundations of Modern Turkish Education: nimsemiş, ancak medeniyetin maddi Gökalpçi düşüncede kültür- medeni-
The fmpact of Ziya Gökalp's Teaching on Phi- hars (kültür) ağırlıklı değiştirme gücü yet ikilemiyle ilgili tesbitler Uriel Heyd
losophy of Education (doktora tezi, 1976). Uni·
karşısında kültürün silinmesi korkusu ve Erol Güngör tarafından suni olduğu
versity of Maıyland, s. Xl, 66 · 68, 75· 77, 188 ·
192, 193-195, 200 ; Orhan Türkdoğan, Ziya onu kültür ve medeniyeti farklılaştırma gerekçesiyle eleştirilmiştir. Nitekim Gö-
Gökalp Sosyo/ojisinde Bazı Kavramların De· çabasına götürmüş (Heyd, s. 44 -47), böy- kalp kültür ve medeniyetin muhtevası­
ğerlendirilmesi, istanbul 1978; Hikmet Yıldı ­ lece bu iki kavram Gökalpçi düşüncenin nı tartışırken dil, din. hukuk. ahlak gi-
rım Celkan, Ziya Gökalp'in Eğitim Sosyolojisi, iki önemli dayanak noktasını teşkil et- bi kavramları bazan kültürün, bazan da
istanbul 1989; Halil inalcık, "Sosyal Değişme, miştir. medeniyetin konusu olarak ele almıştır.
Gökalp've Toynbee", TK, 111/31 (1965), s. 422;
Necati Akder, "Dil ve Kültür Şuuru", a.e., IX/ Kültür milletin din, ahlak. estetik, eko- Bu karmaşa belki de Gökalp'in, Türk top-
103 (1971), s. 574·576. Ci:! nomi. edebiyat. teknik gibi değerlerle lumunun çok hızlı değiştiği bir dönem-
ımı SuAT ANAR ilgili hayatının bir sentezidir (Makaleler de gerekli tahlil ve değerlendirmeleri
V, s. 30-31; Türkçülüğün Esasları, s. 25). yapabilmek için acele davranmak zorun-
Sosyolojisi. Osmanlı toplumunda de- Göka1p, milletierin kendilerine has de- da kalmasından kaynaklanmıştır. Şüp ­
ğişim eğilimini harekete geçiren faktör, ğerleri yanında diğer milletlerle ortak hesiz Heyd ve Niyazi Serkes'in düşün­
Batı'da olduğu gibi sanayileşmenin or- bulunan değerlere rastlamanın da müm- düğü gibi bu onun sistematiğinde de
taya çıkardığı meseleler değil , daha zi- kün olduğunu söyler. Medeniyet, millet- bazı eksikliklerin bulunabileceği ihtima-
yade merkezi yönetimden hoşnutsuzluk lerce ortak içtimal tanımların belli bir lini akla getirmektedir (Güngör, Türk Kül·
ve seçkinterin meşrutiyet talebi şeklin­ gelişim aşamasında paylaşılmasından türü ve Milliyetçilik, s. 54-56).
de iki noktada toplanabilecek olan siya- oluşmaktadır. Şu halde medeniyet mil- Ziya Gökalp'in kültür ve medeniyet
si- içtimal sebeplerdir. letlerarası karakter gösterir ve gerçek- ayı rımı aynızamanda mekanik ve orga-
Gökalp sosyolojisinin özellikle metot lik hükümlerinden meydana gelir. KOI- nik toplum tipleriyle de ilgilidir. Bu ayı­
açısından başlıca kaynağı olan Emile tür ise bir millete mahsus karakteristik rım günümüz sosyolojisinde de kulla-
Durkheim, "Sosyal olgu sosyal sonuçla- özellikler taşır. Nitekim Gökalp İngiliz. nılmaktadır (Türkdoğan, s. 25). Nitekim
rıyla ilişkisi açısından araştırılmalıdır" Fransız. Alman kültürlerinin her birinin Maclver. tıpkı Gökalp gibi kültürü me-
diyordu. Gökalp içtimal ve siyasi prob- bağımsız olduğuna. fakat bunların bir- deniyetin antitezi olarak kabul etmek-
lemleri tahlil ederken Durkheim'in bu likte Batı medeniyetini meydana getir- tedir. Medeniyet milletleri birbirine ben-
yöntemi yanında sosyolojinin felsefi te- diğine işaret eder ( Türkçülüğün Esas la· zer hale getirirken kültür belli bir bi-
mellerine de inme gereğini duymuş ; bu rı, s. 25-26). Bu kavramlarla ilgili önem- çimde farklılaştırmaktadır. Burada Gö-
da onu karmaşık sorunları incelerken li bir nokta da kültürün kendiliğinden kalp sosyolojiye dayanmayan pratik se-
bazan sosyolojinin yöntemi dışında tüm- (spontane) oluşmasına karşı lık medeni- beplerle hareket etmektedir (a.g.e., s. 24).
dengetim yöntemine başvurmaya, Kur'- yetin bilinçli, rasyonel bir çabanın ürü- Bu ise vatandaşlarının önce güçlü bir bi-
an'dan ve fıkıhtan örnekler kullanmaya nü olmasıdır (ae., s. 104). çimde kültürü benimsemesini, ardın­
götürmüştür. Esasen Gökalp, Durkheim- Böylece Gökalp, ilmi sosyoloji yönte- dan da Batı medeniyetine uyum sağla­
ci sosyolojiyi tanımadan önce pozitivizm mini kullanarak Türk kültürünü koru- masını istemesinden kaynaklanmakta-
ve idealizmi uzlaştırarak bir değerler ve yup geliştirmeye, Batı medeniyetiyle Türk dır. Çünkü Kroeber'de olduğu gibi ona
eylemler felsefesi geliştirmeye çalışmış, kültürü arasında diyalog kurmaya çalış­ göre de medeniyet kaynağını kültürde
hatta meselelerin tahlilinde bu felsefe- maktadır. Değiştirilmesi istenmeyen de- bulmaktadır. Bu açıdan her toplumun
den taydalanmış ve bu anlayışı sosyolo- ğerleri kültür, değiştirilmesi istenenleri önce yalnız kültürü vardır; medeniyet
jik idealizm olarak sunmuştur. de medeniyet kapsamında ele almakta, kültürün sonucudur. Gökalp bunu tarihi
Ziya Gökalp kavramları çok net ola- buradan hareketle Batı medeniyetiyle şartlardan faydalanarak da ortaya ko-
rak ortaya koymaya çalışmış, onları tah- bütünleşmenin stratejilerini ortaya koy- yar. Türkler kültürce zengin fakat me-
lil ederken dikkatli ve mekanik bir tu- maktadır. Çünkü kültürü oluşturan de- deniyetçe fakirdir. Onun bu görüşü tar-
tum takip etmiştir. Gökalp, Batı sosyo- ğerler milletierin öz malı olup bunların tışmaya açıktır. Ancak Gökalp kültüre
loji geleneğinde bulunan düalist yakla- değişmesi değil gelişmesi gerekir. Mede- bir denetim fonksiyonu yüklemekte, ya-

134

You might also like