Merhabalar bendeniz Tevfik Fikret bugün sizlere hayatımdan ve
servetifündan bahsedeceğim. 26 Aralık 1867 İstanbul doğumluyum. 12
yaşımda annem sizlere ömür. Bu olay beni ne kadar etkilese de okumayı bırakmadım. Galatasaray lisesini 1.lik ile tamamladım. O yaşlardan şiir yazmaya başlamıştım tutkuydu bu benim için. Kendi şiir yazı şeklimi bulmam kolay olmadı ama fransız şiiriyle tanışmam Tevfik Fikret’i Tevfik Fikret yapan anlayışa evirdi. Ancak şiir dünyasında tanınmam çok kolay olmadı. 1891 yılında Mirsad dergisinin başlattığı yarışmayı kazanmam ünümün artmasına yardımcı oldu. Bir sene sonra Galatasaray Lisesine edebiyat öğretmeni olarak atandım. 4 yılı aşkın sürenin ardından protesto amaçlı işimden ayrıldım. Hocam olan Recaizade Mahmut Ekrem Efendi’nin ricasıyla Ahmet İhsan Tokgöz tarafından çıkarılan Servetifün dergisinin yazı işleri müdürlüğüne getirildim. Sonralarında Cenap Şehabettin, Ali Ekrem, Halit Ziya Uşaklıgil gibi yetenekli yazrlar ile genişlemiştir. Topluluk olarak amacımız sanat için sanat anlayışına bağlı kalmaktı. Bunun etkisinde Nazım (şiir) nesre (düz yazı) yaklaştırdık. Kimsenin bilmediği kelimeleri bulmak için az sözlük çürütmedik. Modernleşmek için batı ekolünü örnek aldık. Bu yüzden şiirlerimiz ahenk ile doludur. Bu ahenk i aramamıza gerek yoktu çünkü etrafımızdaki her şey ahenk dolu her şey bir şiirden çıkmış gibi etrafınıza bakın lütfen. Ne yazık ki bu hevesimiz kısa sürdü ve 1901 yılında dergi kapatıldı. Bu sıralarda oğlumu yurt dışına eğitime yollamıştım ancak oğlum eskisi gibi geri gelmedi artık bir papaz olmuştu bu olay beni dinlerden çok uzaklaştırdı. Çok düşündürdü geçmişte ne kadar hata yaptığımın farkına vardım. Bu güzel şehir İstanbul’a bile neler söylemişim. Kendimden utanıyorum artık halkın sorunlarından bahsetmeye başladım. Dünya görünüşte bir güzel gülde olsa yaşamak için o güle tutunmak gerekiyor. Ve o gül size acımayacak sizlere dikenleriyle karşılık verecektir. Demek istediğim şudur ki dostlarım bu çukurdan bizi çıkaracak tek şey insanlıktır. Tüm sorunların üstesinden gelecek ve özgürlüğe kavuşacağızdır. Artık benim yapabileceğim bir şey yok ben 1915 yılında 19 Ağustos gecesi hayata gözlerimi yumdum. Şu sıralar Aşiyan Müzesi Mezarlığındayım ara sıra ziyarete gelin.