You are on page 1of 2

ROBINSON CRUSOE KİTAP RAPORU

“Robinson Crusoe, Daniel Defoe'nun 1719 yılında ilk basımı yapılan ve bazılarınca
ilk İngilizce roman olarak nitelendirilen kitabıdır. İlk çıktığı 25 Nisan 1719 yılında, okurun
tepkisi çok olumlu oldu. Daha yıl dolmadan, 4 baskı yaptı ve sonraki yıllarda da çok geniş bir
okuyucu kitlesi edindi. 19. asrın sonlarına doğru, Batı edebiyat dünyası, kitabın farklı dillere
de çevrilmiş baskıları, kitapla ilgili eleştiri ve analizlere yer veren araştırmalar ve konusuyla
benzerlikler içeren başka kitaplarla tanıştı. Özellikle çocuklar için kısaltılmış versiyonları ve
serüvenleri anlatan sadece resim içeren kitaplar da basıldı.”

Orta halli bir İngiliz ailenin çocuğu olan Robinson denizlere açılıp dünyayı dolaşmak,
serüvenler yaşamak istemektedir. Oysa babası, onun avukat olmasını istemektedir. Robinson,
19 yaşında iken babasına karşı gelir ve kasabasından Londra’ya gitmek üzere yola çıkan bir
gemiye binerek ayrılır. Gemi limandan ayrılır ayrılmaz, büyük bir fırtına çıkar. Bu olaydan
çok korkan Robinson eğer sağ salim bir limana varırsa anne ve babasının sözünü
dinleyeceğini ve denizciliği bırakacağını söyler. Fakat kurtulunca bu sözü tutmaz. Afrika’da
ticari eşya satan bir gemide çalışırken gemi, korsanlar tarafından saldırıya uğrar. Portekizliler
sayesinde kurtulur. Brezilya’da şeker işleriyle uğraşmaya başlar, zengin olur. Ortağı ona
Afrika’ya giderek köle getirme işini teklif eder. Yolda, gemi Güney Afrika sahillerine yakın
bir yerde batar. Robinson’dan başka herkes bu kazada ölmüş olur. Dalgalar onu bu adaya
sürüklemiş, bıçağından, piposundan ve bir miktar tütününden başka bir şey kalmamıştır.
Çeşitli şeyler yaparak hayatta kalmaya çalışır. Ve aradan 12 yıl geçer. Bir gün sahilde
kendisine ait olmayan ayak izleri görür ve çok şaşırır. 10 yıl daha geçer. Robinson bu sefer,
kumsalda insan kemikleri ve parçalanmış organlar görür. Güney Afrika'nın bir başka
adasından yamyamların gelerek bu adada esirlerini yediklerini anlar. Çok sinirlenir. Bir yere
saklanarak yamyamlar tekrar geldiğinde onları öldürmeye karar verir. Bir gün, otuz kadar
yamyamın adaya geldiğini görür. Esirlerden birini pişirmişler, diğerini de öldürmek
üzeredirler. Robinson, gemiden aldığı silahı ve kılıcıyla yamyamları öldürür. Bir esiri de
kurtarır. Bu esir, artık yıllardır yalnız yaşayan Robinson’un arkadaşı olur. Robinson, onu
eğitir, yamyam olan arkadaşını medenileştirir, adını da Cuma koyar. Fakat bir gün, üç kayık
dolusu yamyam yine adaya gelir. Kölelerini yemek için bu adayı tercih etmişlerdir.
Kölelerden birinin beyaz olduğunu gören Robinson çok şaşırır. Ateşli silahlarla hepsini
öldürürler, esirleri de kurtarırlar. Esirlerden beyaz adam, Robinson’un gemisinden kurtulan
biridir. Diğer esir ise Cuma’nın babasıdır. Bu sırada adanın ilerisinde bir İngiliz gemisi
görünmüştür. Gemi kaptanı asi tayfaları yüzünden zor durumdadır. Onu kurtarırlar. Bu gemi
ile Robinson ve Cuma İngiltere’ye dönerler. Kitap özetle bu olaylar etrafında döner.

Şimdi inceleyeceğimiz ilk unsur romanın karakterleridir. Robinson Crusoe: Bilgili ve


seyhat etmeyi çok seven cesur bir adamdır. Hiçbir zaman pes etmeyen bir yapıya sahiptir ve
bunun temel taşları olarak çalışkan ve disiplinli bir yapısı vardır. Diğer bir karakter ise Cuma
dır. Cuma: Yamyamlardan birisi olan Cuma, siyahi bir adamdır. Zeki ve çabuk kavrayan bir
yapısı var ve çok fazla sadıktır. Robinson aksine daha duygusaldır. Ve kitapta rastladığım
bazı sembollere değinmek istiyorum. Bunlardan birisi silahıdır. Robinson’nun gücünü
simgeler. Adada kaldığı süre boyunca silah Robinson’u kurtarmış ve ona güç vermiştir.
Diğeri ise gemi, yaptığı sandallar ve botlardır. Robinson ne zaman kaçmak istese bunlardan
biri ile denize açılır. Bu yüzden de bunların da özgürlüğe işaret olduğunu düşünüyorum.

İkinci unsurumuz ise bakış açısıdır. Kitapta kahraman bakış açısı kullanılmıştır. Yani
birinci şahıs anlatım. Birinci şahıs anlatıcı, bir öykünün bir kişi tarafından, kendi adına ve
kendisi hakkında konuşarak anlatıldığı anlatım türüdür. Anlatıcı karakterlerden biridir. Ve
Anlatıcı kendisine ben veya biz olarak hitap eder. Bu okuyucuya sadece anlatıcının duygu ve
düşüncelerini görme fırsatı verir; fakat başkalarınınki görülemez. Kitap bu bakış açısıyla
yazıldığı için okuyucuya birden fazla karakterin duygu ve düşüncelerini görme imkânı
tanımaz.

You might also like