You are on page 1of 63

TARİHİN İLKELERi

R. G. Collingwood 22 Şubat 1889'da Lancashire, İngiltere'de doğdu, 9 Oı.:ak


l943'te aynı yerde öldü. 20. yüzyılın, felsefe ve tarihi biraraya getirmeye yönelik
önemli tarihçi ve dü§i.inürlerindendir. Ru
çalışmalara öncülük etmiş en s.by
School'da beş yıl okuduktan sonra 1908 yılında Oxford Universitesi'ne ka �ul
edildi. 1912 yılında Oxford'da felsefe dersleri vem1eye başladı; 1935'den 1941
yılına kadar Oxford'da fizikötesi felsefe pmfesör lüği.i ya pb. Britanya'nın Roma
Dönemine ilişkin kazıbilim ç.ılı�· malanyla k<lnunun uzmanlan arasında yer aldı.
Oxford'daki öğrencilik yıllanndan başlayarak sanat ve tarihe olan ilgisi so
nucunda Oxford'da Öh'Tetilen klasik felsefe onu doyum1amışh. Onun bakış
açısıyla felsefe bir bilim gibi evrensel kavramlarla il· gilımmeliydi. Felsefenin ana
konusunun doğadan çok tarihle benzeştiğini, dolayısıyla felsefenin kullanacağı
yöntemin bu doğrultuda yeniden belirlenmesi gerekliliğini ortaya koyarak, düşünsel
sorunlann tarihsel yaklaşım yöntemi ile nasıl çözüm
lenebileı.-eğini gösterdi. CoJiingwood, felsefe ve tarih arasındaki ilişkiyi ortaya
koymayı amaçladığı Bir OzyaşamöykUsii'nde (An Autobiogrııplıy), bu iki bilim
dalının birbirlerinden ayn düşünül memesi gerektiğini savundu. Platon, Vico ve
Wilson'dan çok et kilenmiş olan Collingwood'un bütün eserleri, bir tür ülküsel ba kış
oluşturmaya yönelik, felsefe ile tarihi birbirleriyle tanımla yan çalışmalardır.
Başlıca Yapıtlan: Religion mıd Plıilosophy (1919; "Din ve Felse fe"); Speculum
Mentis (1924; "Zihinsel Ayna"); Tlıe Arclıeology of Roman Britain (1930; "Roma
Devri Britanya'sının Kazıbilimi"); Es..çay on Plıilosoplıical Metlıod (1933; "Felsefi
Yöntem Üzerine De neme"); An Autobiograplıy (1936; Bir Özyaşamöyküsü: 1996,
YKY); Tlıe Idea ofNature (1936/1940; "Doğa Düşüncesi"); A11 Es say oıı
Metaplıysics (1940; "Metafizik Üzerine Bir Deneme"); Tlıe Idea of History (1946;
Tarih Tasanmı: 1990, Ara Yayınolık).

H. Ahmet Aydoğan Ekim 1968'de inebolu'da doğdu. İstan bul'da eğitimini sürdiinnek
için on altı yaşında aynidığı bu şeh re on yedi yıl sonra geri döndü. Hazırladığı
kitaplann odak noktasını Rönesans ve Hümanist felsefe oluştummştur. Yayma
hazırladığı kitaplar ve çevirilerinden bazılan şunlardır. T. E. Hulme, Hümanizm, Din
ve Sanat Üzerine Düşünceler (1999), W. H. J>ater, Rönesans (2003), HUmmıiı:ınin

Özü (2003, ed., Heidegger, Sartre, T. S. Eliot, I. Babbitt), Eleştiri: Anlamı tıe lşlroi
(2003, Ed. M. Amold, W. H. Pa ter, T. E. Hulme, T. S. Eliot), Kusursuzluk Ça bası,
Kişilik: Oluşumu ve Sonınlan (2005, Ed. A. Schopenhaucr, F. Schiller, E. Spranger,
C. G. Jung), E. Zeller, Grek felsefi•si Tarilıi (2003), G. T. Bettany & H. Smith,
Dünya Dinleri Tarüzi.

R. G. Collingwood'un
YKY' deki öteki kitabı:

Bir Özyaşamöyküsü ( 1996)


R. G. COLLINGWOOD
••••

TARIHIN ILKELERI ve tarih felsefesi


üstüne başka yazılar

ÇEV İ REN:
AHMET HAMDİ AYDOGAN

om o
ISTANBUL
Yapı Kredi Yayınlan- 2249
Cogito-142

Tarihin İUceleri 1 R. G. Collingwood


Özgün adı: The Prindples of History
Çeviren: Ahmet Harndi Aydotan
Kapak Tasanmı: Nahide Dikel

Kitap Editörü: Ezgi Keskinsoy

Baskı: Şetik Matbaası


Marmara Sanayi Sitesi M Blok No: 291 İkiteni/İstanbul

1. Baskı: İstanbul, Eylül2005


ISBN 975-08-1004-X

. @Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınalık Tıcaret ve Sanayi A.Ş., 2005 "@ TeresaSmith
1999; introduction and editorial material W. H. Dray and W.J. van der Du:ssen
1999"
'Tiıis Traııs/atioıı ofThe Prindples of Development and Other Writings in Philosophy of History by R G.
Collingwood is publislıed by a"angmıenl willı O:cford Utriversily Press." "The Prindples of Development and
Other Writings in Philcsophy of History by R G. Collingwood'un Inı Çt'llirisi Oxford University Press ile orltık
dilwıleme SOllllCil yayımlanmı$1ıT. Tüm yaym haldan saklıdır.
Kaynak gösterilerek tanı bm içiıı yapılacak kısa aluıblar dışında
yaymanın yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çot<ıltılamaz.

Yapı Kredi Killtür Sanat Yayınalık Tıcaret ve Sanayi AŞ.


Yapı Kredi Kültür Merkezi
İs tildal Caddesi No. 285 Beyoğlu 34433 İstanbul
Telefon: (0 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (O 212) 293 (1723
http://www .yapikrediyayiıılari.couı
. e-posta: ykkultur@ykykultur.com.tr
lııternel salı§
adresi: http://yky.eslore.com.lr
www
.teleweb.comlr

İÇİNDEKİLER

Kısaltınalar • 7

Yayıma Hazırlayaniann Notu • 9

Yayıma Hazırlayanın Girişi • ll

I. BÖLÜM: TARİHİNİLKELER i
Kitaba Giriş • 83
1. Kanıt • 87
2. Eylem • 122
3. Doğa ve Eylem • 162
4. Geçmiş • 197

Il. BÖLÜM: TARİH FELSEFESi ÜZERİNE


DENEMELER VE NOTLAR
Bir Metafiziğe Doğru Notlar • 205
Şimdinin Anlaşılması Olarak Tarih • 226
Açılış Konuşması: Taslak Notlar • 229
Tarih Olarak Gerçeklik • 257
Tarihçiler Tarafsız Olabilirler mi? • 300
Tarihyazımı Tarihi ve Tarih Felsefesi Üzerine Notlar • 311 Tarihyazımı
Üzerine Notlar • 328
Doğa ve Akıl Üzerine Derslere Sonuçlar • 344 Notlar • 367
Kısaltmalar

Dipnotlarda veya metinde ayraçlar içinde, Collingwood'un aşağıdaki


eserlerine göndermeler şu şekilde kısalblacakbr:

Kitaplar

A An Autobiography (1939)
EM An Essay on Metaphysics (1940; göz. geç. bsk. 1998)
EPH Essays in the Philosophy of History (1965)
EPM An Essay on Philosophical Method (1933)
IH The Idea of History (1946; göz. geç. bsk. 1993) IN
The Idea of Nature (1945)
NL The New Leviathan (1942; göz. geç. bsk. 1992)
PA The Principles of Art (1938)
RB Roman Britain (göz. geç. bsk. 1932)
RBES Roman Britain and the English Settlements
(1936) RP Religion and Philosophy (1916)

The Idea of History'nin gözden geçirilmiş


baskısında yayımZanmış elyazmaları

Takip ve belirleme kolaylığı açısından, bu kaynaklar için L26, L27 ve L28


kısaltmaları kullanılacak, fakat sayfa numaraları The Idea of
History'nin göz. geç. bsk.'dan alınacakhr.
L26 ''Lectures on the Philosophy of History" (1926) L27 "The Idea of a
Philosophy of Something and, in Particu lar, a Philosophy of History"
(1927)
L28 "Outlines of a Philosophy of History" (1928)
Tarihin İlkderi

Yayımlanmanıış elyazmaları

CHBI "Can Historians be Impartial?" (1936)


CNM "Conclusions to Lectures on Nature and Mind" (1934, 1935)
HUP "History as the U nderstanding of the Present" (1934) IRN
"lnaugural: Rough Notes" (1935)
NHH "Notes on the History of Historiography and Philo sophy of History"
(1936)
NHV "Notes on Historiography" (1938-9)
NTM "Notes towards a Metaphysic" (1933-4)
PH "The Principles of History" (1939)
RAH "Reality as History" (1935)
Ya ıma Hazırla
y yanların Notu

Takip ettiğimiz yol elyazmalarırun orjinal metinlerinde ola bildiğince az


değişiklik yapmak ve bunların en önemsizini bile dipnotlarda belirtmekti.
Collingwood'un el yazısı genelde oku naklıdır, fakat tahmin yürütmek
zorunda kaldığımız birkaç du rumda sorunun ne olduğunu açıklıyoruz. Yer
yer karşılaşılan tu tarsızlıklan, noktalama, yazım hatalarını veya tirelemeleri
düzelt tik, fakat eksik bir sözcüğün doldurulduğu veya cümleterin kip ya da
zaman çekiminin değiştirildiği durumda düzeltimiz köşeli ayraçlar içine
kondu. "Yeniden-yaşamak" [re-live) ya da "yeni den-canlandırmak" [rc-
enact) sözcüklerinin tirclemesinde, bunlar kendisine ait kısmen teknik
·
tabirler olduğundan ve eleştiri yazı nınd a genellikle tirelcndiği için
Collingwood'u takip ettik. Col lingwood'un kendisinin dipnot düştüğü
durumda bunu kendi dipnotlarımızdan ayırmak için bir kama işaretiyle
gösterdik, onun dipnotianna yaptığımız ekler köşeli ayraç içerisine konul
du. Bir paragraf boşluğunu doldurduğumuz veya bir zaman ki pini
değiştirdiğimiz yahut Collingwood'un boş bırakhğı bir gön dermeyi
doldurduğumuz, veya malzemeyi ufak tefek değişiklik lerle yeniden
düzenlediği miz, ya da bir başlığı italiklediğimiz, bir el yazması
başlığından numaraları kaldırdığımız, veya hatta eksik gibi görünen yerde
bir başlığı ekiediğimiz birkaç durumda buna bir dipnotla dikkat çektik.
Sözcüklerle yazılan sayılan rakamlarla yazdık, sözgelimi ondokuzuncu
yerine 19. gibi. Zaman zaman, Collinbrwood'un kendisinin çizdiği, ya da
bir başka metnin üzeri ne yapıştınldığı bir pasajı bir açıklamayla, genellikle
bir dipnotla birlikte bashk. Genel olarak editör kimliğiyle metne katmalar
yaphğımız durumda, benimsediğimiz yolun yanlışlanmaya ya da
doğrulanmaya elverişli olmasına çalışhk.
Yayıma Hazırlayanların Girişi

:ı. Collingwood'un tarih felsefesi


R.G. Collingwood felsefenin çeşitli daUarına anlamlı katkı larda bulundu,
fakat en çok tarih felsefesiyle ilgili çalışmasm dan dolayı tanınır. I Çokları
onu bu alanda sadece birinci sımf bir teorisyen olarak değil, bu nitelerneyi
hak edecek tek İngiliz ce-konuşan filozof olarak kabul edecektir: 1943'te
zamansız ölümünden bu yana onun üzerine çalışma yapanlar için fikirle ri
gündem oluşturmuş olan düşünür. Bu saygın konumunu esas itibariyle
ölümünden sonra yayınlanmış bir çalışmayla, yayıncısı Sir Makolm Knox
tarafından, her ne kadar 1939' da yayımianmış olan Autobiographıjsindeki
tarih görüşünün gelişi miyle ilgili anlatımıyla desteklenmiş olsa da, büyük
ölçüde ders notlan ve elyazmalarından bir araya getirilmiş olan The Idea
of History ile kazanmış olması kaydadeğerdir. Autobiog raphy'siyle birlikte
ve bir araştırma biçimi olarak tarihe ilgisini haber veren 1924 tarihli
Speculum Mentis bir tarafa bırakılacak olursa, yaşam süresi boyunca tarih
felsefesi üzerine, 1920'lerde ortaya çıkmış, fakat bu dönemde2 çok az ilgi
görmüş birkaç da ğınık makalesi, İngiliz Tarih Cemiyeti tarafın,dan küçük
bir risa le olarak yayımlanmış, tarih üzerine düşüncesinin gelişimine dair
1930' da The Philosophy of History ismiyle "geçici bir bildiri", ve halka açık iki
ders vardı: Collingwood'un Oxford Üniversi tesinde Waynflete Metafizik
Kürsüsüne seçilmesi üzerine, 1935'te yaptığı açılış konuşması olan
"Tarihsel İmgelem" ve 1936' da İngiliz Akademisine verdiği bir nutuk olan
"İnsan Do-
12 Tarihin İlkderi

ğası ve İnsanlık Tarihi", Knox bunların her ikisini de The Tden of


History'nin Epilegomena'sına dahil etti (IH, 205-49). Tarihsel
araştırmanın "özerk" olduğu ve olması gerektiği, ve daha da özelde,
araştırma yöntemlerinin ve kavramsal çer çevesinin, belli benzeriikiere
karşın, doğa bilimlerinkinden önemli ölçüde ayrıldığı fikri.
Collingwood'un tarih düşünce sinde merkezi bir yer tutar. Tarihçiler için
sonuçlan tanıklığa değil kanıta dayandırma, araştırmalannda sistematik
sorgula manın can alıcı rolünü değerlendirme; geçmişi yeniden inşa et
meye çalıştıklarında sıkı sıkıya dizginlenmiş bir hayal gücünün kullanımı;
düşüncelerin ifade edilmesini ilgilerinin merkezine yerleştirme; dile
getirdikleri düşünceleri kendi zihinlerinde ye niden canlandırarak eylemleri
anlamanın yollarını araştırma gereği, bu düşünce biçimiyle ilgili pek iyi
bilinen Collingwood öğretileri arasındadır. Diğerleri de, tarihçinin araştırma
konu sunun tekilliği üzerine; öngörülemezliği veya kestirilemezliği üzerine;
süreçsi [aşama aşama belirli bir sonuca ulaşıcı] karak teri üzerine;
tarihçinin şimdisiylc zorunlu göreliliği üzerine vurgudur. Collingwood'un
tarih felsefecilerinin felsefi eleştiriyi ancak "içeriden" geliştirerek, tarihsel
araştırmanın fiilen ilerlediği yol hakkında yakın bir bilgiden hareket
etmeleri gerekti ğinde ısrarı da önemliydi. Bu vurgu nedeniyle, kendi tarih
te orisini birinci el tarihsel araştırma deneyiminden elde ettiğine dönük
kendi iddiasıyla da güçlendirildiğinden, Collingwood çoğu kez en üst
düzeyde bir tarihçi tarih felsefecisi olarak gö rülmüştür. Oxford
Üniversitesinde Roma tarihi ve felsefe bölü münde eş zamanlı
görevleriyle ve Roma Britanyasının tarihi üzerine yazdığı iki kitap ve çok
sayıda makale ile, ve arkeoloji alanında, her zaman tarihin devamı
olarak gördüğü bir araştır ma türüyle-i ilgili yaptığı birçok yayınla -
bunlar arasında ikisi standart haline gelmiş çalışmalardır- da somut
biçimde kanıt landığı üzere, tarih üzerine yazan filozoflar arasında
hakkıyla tarihçi ve arkeolog statüsüne erişmiş kesinlikle eşine az rastla
nır bir kişiliktir. Doğrusunu söylemek gerekirse yaşamı boyun ca bu "ikincil"
alanlardaki yapıtları ona, her zaman üstlendiği diğer işlerde takip ettiği
esas amaç olduğunda ısrar ettiği felsefi çalışmalarından daha büyük bir
kabul sağlamıştır.
Yayıma Hazırlayanların Giri§i 1 3

Collingwood'un yazdıklarını yorumlayanların karşılaştık ları güçlüklerden


biri, kısmen hızlı çalıştığından, kısmen "kağıt üzerinde düşünmekte"5 bir
sakınca görmediğinden, kimi vakit düşüncelerinin zamanla, bazı durumlarda
da oldukça kısa bir süre içerisinde, önemli ölçüde değiştiği izlenimi vermesidir.
Düşüncesinin gelişimini dönemlerneye dönük ilk girişimin sa hibi Knox'tur.
Knox The Idea of History'd eki önsözünde, bu geli şim süreci içerisinde,
1924'te Speculum Mentis'in yayımlanması na kadarki bir erken (oluşum)
dönemi, Collingwood'un yete neklerinin zirvesinde olduğunu düşündüğü ve An
Essay on Phi losophical Method ve The Idea of History'ye dönüşmüş
derslerinin büyük bölümünün yazıldığı uzun bir ikinci dönemi ve daha sonra
An Autobiography, An Essay on Metaplıysics ve The New Le viathan'ı
karakteristik dışavurumları olarak düşündüğü kuşku culuk ve kızgınlığa doğru
bir gerileme dönemi tespit eder. Ne var ki Knox Collingwood'un tarih
görüşünden çok felsefe gö rüşüyle ilgiliydi. 1928'de geçirdiği bir felsefi
"aydınlanma"
hakkında Autobiography'sinde yaptığı açıklama bir araştırma bi çimi olarak
Collingwood'un tarih teorisiyle -kendisinin zaman zaman ifade ettiği dar
anlamda6 tarih felsefesi- daha doğrudan ilgili bir dönemierne biçimini önerir
gibidir. Bu aydınlanmayla birlikte, tarihsel anlayışın geçmiş düşüncenin bir
yeniden-can
landırmayı gerektirdiği düşüncesini ilk kez bir kural olarak dile getirmeye
başlamıştı (A, 107, 111-12). Bu büyük dönüm nokta sıyla karşılaştırıldığında,
tarih görüşünde daha sonra meydana gelen değişiklikler görece önemsiz
addedilebilir, her ne kadar kendisi son yıllarında yaptığı çalışmaları, The Idea
of History'nin
büyük bölümünün yazıldığı dönem olan 1935-36' da yazdıkla rıyla, An
Autobiography ve "The Principles of History"nin7 dö nemi olan 1938-39'da
yazdıklarım, Knox'un yaptığı gibi bir ara ya getirmeyi bir bakıma tehlikeye
düşürecek kadar farklı olarak görmüş olsa bile. Collingwood'un gelişimine
bakmanın bir baş ka yolu da, bu gelişimi, içinde doğduğu gerçekçi felsefeden
ta rihle ilgili bir idealizm biçimine bir yolculuk olarak görmektir,
her ne kadar Collingwood'un kendisi bu "idealist" yaftasını reddetmiş ise de
(A, 56). Aslında, tarihe özellikle eğilen yazıla rında her iki tavnn izlerine de sık
sık rastlana bilir.
14 Tarihin İlkeleri

Knox The Idea of History'deki yayıncı önsözünde, ölümün den hemen


önceki dönemde Colling\'lfood'un, konu üzerine yirmi yıldan fazla süren
çalışmasının zirve noktası olarak tasar ladığı tarihin doğası ve anlamı ile ilgili
bir açıklama üzerine ça lıştığını bildirmektedir. Bunu, 1936'dan beri verdiği
üniversite derslerine dayalı, Greklerden günümüze dek tarihle ilgili Avru pa
düşüncesinin gelişimine ilişkin tarihsel bir araşbrma -esas itibariyle daha sonra
The Idea of History'nin I-V bölümleri olarak çıkmış- olan bir kitaba ek cilt
olarak yayımlamayı düşünüyor du. Ek cilt " llıe Principles of History" başlığını
taşıyacakb.s Öldüğünde Coiiingwood sonuncusu için tasarladığırun, ancak
üçte birini tamamlayabilmişti o da 1939'da Endonezya'ya yap tığı bir gezi
esnasında. Fakat Knox, Collingwood'un tarih üze rine yazılarından ilk başta
tasarlandığı gibi iki yerine, The Idea of History başlığı albnda tek bir cilt
hazırlamaya karar verdikten sonra, "The Principles of History'nin
elyazmasından, eldekinin yarısından az olan üç seçki yaptı yalnızca.
Kalanların yeteri ka dar ilginç olmadığına, ya da yayımlanmaya değecek
yüksek ni teliklere yeterince sahip olmadıkianna karar verdi.
1950 ve 1960'lar boyunca Collingwood'un tarih felsefesine yönelik olarak,
düşüncesinin çeşitli özelliklerine ilişkin giderek gelişen bir makale yazınının
yanı sıra, birkaç büyük yorum ça lışmasının yayımlanmasıyla beslenen9 ilgi
tomurcuklanıp ser pilirken, Knox'un bu kararı çoğu kez hayıflanma ve pişmanlık
duygusu uyandırıyordu. Bu üzüntü Collingwood'un söyleme niyetinde olduğu
şeye kendisinin atfettiği yüksek değer nede niyle daha da keskin bir hal
alıyordu; tasarlanan bu cildi, bir değil birkaç kez, bütün felsefi deneyiminin onu
özellikle hazır ladığı ve bu yüzden habrlanma umudunu en fazla taşıdığı eser
olarak anıyordu.JO Dolayısıyla 1978 başlarında dul eşi Kate ta rafından
Collingwood'un birkaç bin sayfalık yayımlanmamış elyazmalarının Oxford' daki
Yeni Borlleian Kitaplığına teslim edildiği bildirildiğinde konuyla ilgili hemen
herkes bunlar ara sında "The Principles of History''nin orijinal elyazmasının bu
lunacağını umut ediyordu. Bu testimat çok sayıda felsefi, tarihi ve arkeolajik
konularla -çoğu doğrudan tarih felsefesiyle- ilgili zengin bir malzeme yığını
ihtiva ediyordu; esas itibariyle
Yayıma Hazırlayanların Girişi 15

1921'den 1940'a dek ahlak felsefesi ders notlarından müteşekkil 1980' deki bir
başka teslimat da değişik bakımlardan tarih felse fesi problemleriyle ilgiliydi. ll Bu
kaynaklann çoğu o zamandan bu yana Collingwood'un düşüncelerinin gelişimiyle
ilgilenen uzmanların yakın araşbrma konuları oldu ve kimisi şimdilerde bütünüyle
veya kısmen yayınlanmış bulunmaktadır.12 Fakat "The Principles of History''nin
elyazması bunların içinde yok tu. Oxford University Press'te yapılan. soruşturmalar
bu elyaz masının, o dönemdeki normal uygulama böyle olduğundan, Knox
çalışmasını bitirdikten sonra yok edilmiş olabileceği ve dolayısıyla içeriğinin bir daha
ele geçmez biçimde kayıp oldu ğu fikrini uyandırdı.13 Bunların ne içeriyor
olabileceği, Colling wood'un "Notes on Historiography"14 başlıklı elyazmasına,
yazmaya başlamazdan hemen önce kaydettiklerinden niyetinin ne olduğuna dair
kısa ve hayli düşkırıklığına uğratıcı bir tasia ğa bakılarak, ancak tahmin edilebilirdi.

2. Kayıp elyazmaları

Bu yüzden 1995'in başlarında Oxford University Press'in "The Principles of


History''nin orijinal elyazmasının arşivleri içinde bulunduğunu bildirmesi olağanüstü
heyecan ve şaşkın lık verici bir şey oldu.IS Bununla birlikte Collingwood'un Doğa ve
Akıl Üzerine Dersleri için yazmış olduğu ve Knox'un, The Idea oJNature'ı
yayıma hazırlarken ölümünden sonra yayımlan mış-bu dersler için kaynak teşkil
eden cilt- bir üçüncüsü uğru na gözden çıkardığı iki erken Sonuç ortaya çıkarıldı.
"The Prin ciples of History''nin elyazması kimi şaşırtıcı unsurlar içeriyor du. Tarihsel
araştırınayla ilgili bazı yeni öğretiler ileri sürmekte, kimi eskilerini de tartışma
yaratması beklenebilecek tarzda ge liştirmektedir. Fakat esas büyü.k sürpriz, ilk
Taslak'tan, yani "Scheme for a Book"tan, metin ele geçirildiğinde ortaya çıkan

sapmanın boyutlarıydı. Collingwood bu taslağı "Notes on His toriography"sinde bu

kitap için tasarlamıştı.16


Taslak'ta ortaya konulduğu haliyle çalışmanın planı aşağı daki gibidir. "The
Principles of History'' üç kitaptan oluşacaktı;
16 Tarihin İlkeleri

ilk kitap dört bölüme ayrılmış, üçüneünün içeriği ancak genel olarak gösterilmişti.
Bilhassa tarih sözcüğünün, Collingwo od'un "özellcşmiş" ya da "bilimsel" anlamı
dediği şeye dikkat çekmek amacıyla, geçirdiği anlam değişimlerini izleyen bir gi
rişten sonra, ilk kitapta şimdi varolduğu şekliyle tarih biliminin önde gelen ayırt edici
özellikleri ortaya konulacaktı.17 İlk alt bölüm kanıt düşüncesini safi tanıklıkta ve
tanıklığa bağımlılığa razı olan -Collingwood'un kes-yapıştır tarihi dediği- şeyle kar
şılaştırarak ayrıntılı biçimde açıklayacaktı. Bir ikincisi insan ey lemi düşüncesini, ya
da res gestae'yı, sözde tarih diye kategorize edilen salt süreç ya da değişimle
karşılaştırarak yorumlayacak tı. Bir üçüncüsü geçmiş düşüncenin yeniden-
canlClndırılmasını gerektiren bir edim olara tarihsel anlama fikrini, ölü ve olup
bitmiş olmaktan çok şimdide hala canlı olarak "geçmiş" tasarı mını açıklayacaktı.
Dördüncüsü Collingwood'un a1<lın öz (ken dilik] bilgisi olarak tarihsel araştırma
görüşünü ortaya koyacak ve diğer akıl inceleme biçimlerinin neden bunun
gerisinde ka lacağını açıklayacakh.
İkinci kitapta bu şekilde anlaşılan tarihin diğer araştırma bi çimleriyle ilişkisinin
ortaya konması düşünülüyordu. Birinci bö lüm bu ikisinin indirgenemez biçimde
farklı olduğunu varsaya rak, ve genellikle inanıldığı gibi tarihiri bilime değil, bilimin ta
rihsel düşüneeye bağımlılığını vurgulayarak onun doğa bilimiy le ilişkisini
araştıracaktı.18 İkincisi tarihi toplumsal bilimler de nilenler dahil diğer beşeri
bilimlerle karşılaştıracak ve bu yapı lırken sosyal bilimlerin kendilerini tarihten ve
tarihsel yöntem lerden uzaklaştırmaya çalışırken bile yollarının dönüp dolaşıp bir
tür gizli-tarihe vardığı ileri sürülecekti.19 Üçüncü bölüm ta rih ile felsefe arasındaki
ilişkileri irdeleyecekti. Bir üçüncü kitap ta, tarif edildiği şekliyle tarih ile günlük yaşam
arasındaki ilişki ler değerlendirilecekti. Ahlaka ve hat:a bütün bir uygarlık tarzı na
dönük karakteristik bir yaklaşımın insan ilişkileriyle ilgili ta rihsel düşünüş üzerine
oturtulabileceği ileri sürülecekti. Böyle bir yaklaşım, Collingwood'un inancına göre
kötü sonuçlar ver diği açığa çıkmış olan şimdi sahip olduğumuz bilim-yönsemeli
yaklaşımın yerini alabilecekti. Böyle bir değişim için vazgeçil mez olan şey. özne ve
nesne arasındaki, teori ile pratik arasında-
Yayıma Hazırlayanların Giri�i 17

ki geleneksel ayrımın çökmesi ve insan ilişkilerine dönük, hük medici ya da


yönlendirici girişimler yerine, yeniden-canlandırıcı anlamayı esas alan bir

yaklaşım olacakh.20
Collingwood'un "The Principles of History"de, tamamla dığı I. Kitaptan
ileri gitmedi ve bunun da ancak ilk üç bölümü nü bitirebildi, geri kalanlar 4.
Bölüme ancak kısa bir giriş oluş turabilir.21 Bu sonuncusuna, muhtemelen II.
Kitap, 3. Bölüme eklenecek olan, 'Tarih ve Felsefe" üzerine tek bir sayfa eklen
miştir. "Tarih" sözcüğünün değişik anlamianna ilişkin tasarla nan giriş
tartışması ortalıkta görünmez. Şimdilerde Collingwo od'un pek iyi bilinen kes-
yapıştır tarihi eleştirisini ve tarihsel araşhrma ile suçluyu ortaya çıkarma
arasındaki benzerlikler ve farklılıklarla ilgili açıklamasını ihtiva eden 1. Bölüm,
taslağını
sıkı sıkıya takip eder. 2. Bölüm Taslak'tan bir ölçüde ayrılır. Her ne kadar
tarihin kendine özgü araştırma konusunun insan ey lemi olduğunu ileri sürse
de, bir önceki bölümde ortaya konan
kanıt teorisini önemli ölçüde genişleterek ve "The Principles of History" ile The
Principles of Art arasında bağlanhlar kurarak, tarihçilerin kanıttan nasıl
hareket edecekleri sorusunu yeniden ele alıp inceler. Taslak'ta düşünüldüğü
gibi süreci, değişimi, sözde-tarihi ele alıp tartışmaz. Yeniden-canlandırma
üzerine ol
ması gereken 3. Bölüm bu düşünceden hiçbir yerde söz et mez.22 Bununla
beraber, bir eylem araşhrması olarak her türlü tarihin bir düşünce tarihi olduğu
anlayışının içerimlerini araştı rır, bu insan ile doğal tarih arasında
Collingwood'un diğer ya zılarının çoğunda karşılaşılandan daha açık biçimde
çizilmiş olan karşıtlığa götürür. Ne var ki bu sonuncusu ll. Kitap, 1. Bö lümde
ele alınmış olması gereken bir konudur. 4. Bölüm aklın
tarihsel biçimde düşünerek öz Ikendiliki bilgisine nasıl ulaştığı sorusuyla
meşgul olacağı yerde, tarihsel araştırmanın geçmişi konu edindiği fikrinin
gerektirdiği tartışmaya girişir. Dolasıyla ilk Taslak'tan giderek büyüyen bir
kopma görülür: 2. Bölümde bir ölçüde sapma, 3. Bölümde ancak küçük bir
bağıntı vardır, 4. Bölümün tamamlanmış olan kısmında ya hiçbir bağıntı
yoktur, her ne kadar bu sonuncusu 3. Bölümde ele alınmış olması gere ken
şeyle bir miktar ilişkiliyse de.
Dolayısıyla elimizde olan, gerçekte Collingwood'un Tasla-
18 Tarihin İlkeleri

ğıyla tasariananın üçte biri bile değildir. Bununla beraber el yaz ması,
tarihsel kanıtı yorumlama ve dili anlama arasında ileri sürdüğü benzerlik,
tarihçinin ilgi alanı sınırları içerisine giren akıldışı eylemlerin durumunu
belirsizlikten kurtarışı gibi bazı kamçılayıcı yeni düşünceler içerir. Ayrıca,
mevcut tarih uygula masının tarihsel düşüncenin doğası ve olanakları
üzerine bildiri lecek felsefi görüşler için bir mihenktaşı işlevi görmesi
gereken biçim, veya bazı b"lkımlardan benzer araştırma türleri gibi gö
rünmelerine karşın, tarih ve yaşamöyküsü arasında varolduğu iddia edilen
derin yarık, ya da tarihsel doğalcılığın tehlikeleri gi bi Collingwood
okuyuculannın aşina olduğu kimi fikirleri daha da ileri götürüp geliştirir.
Collingwood'un kökteş alanlarla ilgili yazılanyla, bilhassa şimdi düşünce
ve duygu arasındaki ilişki nin bir çözümlemesinin elde edildiği The
Principles of Art ile de önemli bağlantılar kurulur. Bu çözümleme daha
önce duygunun tarihçinin araştırma konusu içindeki yeri hakkında
söylenmiş olanların şaşırtıcı biçimde gözden geçirilip değişikler yapılması
na yol açtı.23 Ayrıca bilinen öğretilerin yararlı bir yeniden biçim lendirmesi
ve yeni örneklendirmeler vardır, bunların tartışma
konusu olmuş olan birçok hususu aydıntatması beklenebilir. Fakat
Collingwood'un çalışmasını az _çok tasarladığı gibi tamamiayabilmesi
halinde ilave edilebilecek het şeyle birlikte, şimdi "The Principles of
History" hakkında bilinenler hesaba kablacak olursa, 14 Şubat
1939'da.oğluna yazdığı bir mektupta da dile getirildiği gibi, bu
çalışmasının "başyapıt"ı olarak taru nacağı yolundaki beklentisini
paylaşmak için bir neden var mı dır?24 B'.Jnun olası görünmediğini
düşünme eğilimi içindeyiz; fakat burada bir perspektif yanılsaması
tehlikesi vardır. The Idea of History ve An Autobiography ile
tanışık olan bizler için kendi mizi, bunlardan ilkinin ancak Collingwood'un
derslerine katı lan öğrencilerce sözel sunumlar biçiminde bilindiği25 ve
ikinci nin de Endonezya yolculuğuna çıkışının arefesinde tarih üzeri ne
nihai bir çalışmada söylemeyi umduğu, fakat söyleme fırsa tına sahip
olarnamaktan korktuğu şeylerin ancak acele bir ha bercisi olarak yazıldığı
bir durum içerisinde düşünmek güçtür. Collingwood'un 1936'da verdiği
dersler için yapdığı ilk "Me taphysical Epilegomena"nın 1939'da henüz
yayımlanmamış ol-
Yayıma Hazırlayanların Giri�i 19

duğunu, yayımlama niyetinde olduğunu gösterir bir belirtinin de olmadığını


hatırlamak özellikle önemlidir.26 Knox'un The Idea of History'nin
Epilegomena'sına dahil ettiği daha önce ya yımlanmış iki denemenin,
parlaklıklarından kuşku duyulmasa da, 1930'lann ortalannda Collingwood
tarafından, tarih teorisi nin son şekline kavuşmuş ifadeleri olarak değil, düşüncesinin
eğilimli olduğu yöne dair geçici bildiriler olarak sunulduğu da hahrdan
çıkarılmamalıdır.27
Bu türden değerlendirmeler, Collingwood'un "Principles of History" sinin yapısı
ve muhtemel önemi hakkındaki kendi görüşünü biraz daha makul hale
getirmektedir. Yine de bunca kendisine mal ettiği konu hakkında yazdığı son şey
olarak bu çalışma önemli, birçok bölümü de kesinlikle yeni ve değerli ol
sa da, tarih üstüne yazdıklarının bütününe makbul ve çok kere aydıntatıcı bir
ilaveden daha öte bir değer taşıdığının kabulüne elverir görünmemektedir. Her ne
kadar içinde daha önce orta ya ahlan düşüncelerin yeni gelişimlerini barındırsa da,
bir bü tün olarak alındığında onu bir doruk yapıt olarak düşünmek güçtür; daha
önceki bütün Collingwood çalışmalarının kendisi ne doğru geliştiği bir merhale
olarak görülebilecek bir konum oluşturmaz. Sözgelimi 1926 ve 1928 dersleriyle
benzerine az rastlanır biçimde iyi işleyerek kanıt hakkında yazdıkları -ki ya kın
zamanlarda The Idea of History'nin gözden geçirilmiş bir baskısıyla
erişilebilir hale gelmiştir- kimi bakımlardan bu konu üzerine 1930'larda
yazdıklarından daha üstündür ve onunla birlikte okunmalıdır (L26, 368-90; L28,
482-96). Tarihsel düşün cenin göreliliği ve bakılan noktaya göre değişkenJiği ile ilgili
1920'lerde yayınlanmış denemelerinin kimisinde söylemek zo runda olduklarının
çoğu da daha sonra çıkanlarda ne tekrar edilmiş, ne aşılmıştır.28 Ayrıca 1935'ten
sonra yazdıkları, açılış konuşrr:asında bilimsel tarihçitere atfettiği sistematik "resim
kurmaca" (IH, 241 vd.) ile ilgili söylediklerinin yanına yaklaşa maz. En azından
onun durumunda en sonuncunun zorunlu olarak en iyi demek olmadığını söylemek
herhalde doğru gö rünmektedir.29 Onun tarih üzerine düşüncesini ciddi biçimde ele
alıp incelemeye çalışırken, ayrım yapmaksızın tümü üzerin de gezinmek bu yüzden
akıllıca bir tutum olur.
20 Tarihin İlkeleri

The Idea of History'nin önsözünde Knox Collingwood'un el


yazmalarında 1936' dan sonra karşılaşhkları için bir hoşnutsuz luk dile
getirmiştir: bunların onun "daha sonraki üslübu"yla yazıldığını söyler, bu
iltifat amacıyla söylenmiş değildir. Yine de felsefi yazının örnekleri olarak
"The Principles of History"i nin daha önce yayınlanmamış bölümlerinin
Collingwood'un tarih teorisi üzerine yazdıklarının çoğundan nasıl �aha iyi
Ö
veya daha kötü olduğunu anlamak güçtür. zellikle 2. Bölüm için doğru
olduğu üzere, kimi zaman yavaş yavaş akar, ve kimi za man da gelişi
güzel ifade edilirler. Sık sık dikkat çekilmiş oldu ğu üzere, Collingwood
parlak bir sezgi gücüne sahip, ve çoğu kez sabırsız ve hırçın bir yazardı.
Çoğu şeyi derhal kavrardı, okurları arasında anlayış yetisi bakımından
daha aşağı durum da olabilecekleri her zaman hesaba katmazdı. Eserinin
burada veya başka bir yerde, anlaşılmazlıktan hatta çelişkiden beri ol
duğu da söylenemez. Dahası "Principles of History" sini yazar ken bir telaş
ve acele içerisindeydi. Hızla kötüleşen sağlığı ve erken bir ölümün yarı
kesinliği bu telaşını daha da artırmış gö rünmektedir; ve yaşamının son üç
ya da dört yılında üstesin den geldikleri inanılır gibi değildir. Ne var ki daha
önceleri, dü şündüğü araştırma konusu ne kadar önerrı-li olursa olsun far
ketmez, ustaca kotarılmış olanlardan daha u yarıcı ve yüksek okunurluk
niteliğine sahip yazı örnekleri üretmesi daha olasıy dı. 1933'de
Essay on
yayınlanmış, büyük incelik ve yetenek ürünü bir yapıt olan
Philosophical Method'unun tasarladığı biçi miyle bitirebildiği tek kitap
olduğunu kendisi itiraf etmişti (A, 118). Yine de kanaatimizce en az
bitiriimiş metinleri bile, tarihin doğası üzerine verimli düşünme için bir
uyarıcı olarak eşsiz de recede değerlidir. Bitmemiş "The Principles of
History''si bu yargının dışında değildir.

2. Bu kitabın hedefleri
Bu kitabın en önde gelen hedefi "The Principles of His tory''nin yeni
bulunan el yazmasını, ve onunla birlikte onun ta rih felsefesi üzerine
1930'lardaki başka bazı yayınlanmamış ya-
Yayıma Hazırlayanların Giri§i 21
zılarıru Collingwood araştırmaalarma sunmaktır. Biri hariç di ğerlerinin tümü şimdi
İ
Yeni Bodleian Kitaplığındaki terekede bulunanlardan seçilmiştir. lave elyazmaları
uyandıracakları il gi ve Collingwood'un ''The Principles of History"de söyleye
cekleriyle ilişkileri ve bu alanda başka yazılarıyla ilgilerinden ötürü seçilmiştir.
Her ne kadar bunlarda ele alınanların çoğu Collingwood'un tarih felsefesinin
sorunlarından uzak olsa da, dar anlamda dediği şey bakımından içinde onunla
doğrudan doğruya ilgili bazı tezler ve yaklaşık olarak aym dönemde yaz dığı

başka yazılarla karşılaştırılması ilginç olabilecek pasajlar barındırdıkları için, yeni


Ü
bulunmuş Doğa ve Akıl zerine Ders Iere Sonuçlar da dahil edilmiştir. Sonuç,
Debbins'in Essays in the Philosophy of History'de toplayıp yayınladığı
makalelerle birlik
düşüncesi için bir
te, 1926 ve 1928'deki derslerinin yeni yayımının 1920'lerdeki
ölçüde yaptığını, The Idea of Histo ve An
ry Autobiography ile birlikte,
1930'ların ortalarında ve sonlarına doğru Collingwood'un tarih üzerine düşüncesi
hakkında bilgi mizin tamamlanmasına katkıda bulunmak bakımından yapa cakbir
cilttir.
Şimdi Yeni Bodleian Kitaplığında bulunan elyazmaları ara- . sında, Collingwood'un
tarih felsefesiyle ilgili malzeme ihtiva eden 1930'lara ait bazı kısa parçalar vardır.30
Bunlardan hiçbiri bize seçtiklerimiz kadar güçlü bir dahil edilme talebine sahip
görünmüyor. Bununla beraber geriye bir el yazması kalmakta ki
Collingwood'un tarih görüşü için büyük bir gizil öneme sahip tir. Bu 1930'ların
sonlarında, neticede kendisini tarih felsefesiy le belirgin benzeriikiere sahip bir
antropoloji felsefesi taslağıçizmeye götürmüş olan, Avrupa folklorü hakkında
yapmış ol duğu araştırmalar hakkında bilgi verir.31 Bu çalışmadan bazı
seçmeler daha önce yayınlanmıştı, ve elyazmasımn tamamının sonunda
bütünüyle yayınlanacağına dair bir beklenti olduğun dan burada ondan
yararlanmaktan uzak durduk.
Bu Girişe "The Principles of History"nin oldukça karma şık tezlerine ilişkin
bir özet sunmanın, ve hele daha kısa elyaz malarında ileri sürülmeş i lkesel
iddiaların tümünü gözden ge çirmenin gerekli olduğunu düşünmedik Bununla
birlikte, bu elyazmasında ele alınmış ve bize özel öneme sahip gibi görü-
22 Tarihin Ilkeleri

nen dört konuya böyle bir girişin elverdiği kadarıyla dikkat çe keceğiz: tarihsel
kanıttan yola çıkarak akıl yürütmenin doğası; tarihçinin özgül araştırma konusunun
sınırları; insanlık tarihi ile doğal tarih arasındaki farklılık; tarihsel doğalalığın tehlike
leri - her bir durumda Collingwood'un aynı ve:'a bağlantılı konular üzerine burada
söylediklerini, başka yerde söyleye cekleriyle bağlanblandıracağız. Her biri hakkında
Collingwo od'un çok kere kışkırtıcı olan bildirilerinin uyandırması bekle nebilecek
tartışmanın başlatılmasına katkıda bulunmak ama oyla, yorumlarımız açıklayıo
olduğu kadar eleştirel de olacak br. Yine bu girişin boyutları çerçevesinde, birçok
okuyucunun ''The Principles of History"nin el yazması hakkında sormak is
teyeceğini düşündüğümüz üç önemli soruyu cevaplandırmaya çalışacağız: Knox'un
neden onun sadece bir parçasını The Idea of History'ye dahil ettiği;
Collingwood'un neden onu bitmemiş bıraktığı; onun tarih teorisiyle bu denli
yakından bağlantılı olan yeniden-canlandırma fikrinin neden burada hiç gözük
mediği. Nihayet dahil ettiğimiz daha kısa elyazmalarının her birinin genel karakterini
ve bunların ortaya çıkardığı özel so runlardan birkaçını teker teker, fakat zorunlu
olarak daha kısa biçimde yorumlayacağız. Bu sonuncuları, "Doğa ve Akıl'a So
nuçlar" hariç, yazılma sıraları içinde bastı k. "Sonuçlar", özün de kitaba bir zeyil
olma konumlarını kuşku duyulamayacak bir biçimde göstermek üzere, sona
yerleştirildi. Belirtmek gere kir ki kısa elyazmaları oldukça farklı parçalardan oluşur.
Biri (HUP) sadece bir fragmandır; ikisi (NHH, NHV) Collingwo od'un daha sonraki
yazılarında kendisine yol gösterici olması için kaydettiği notlardan ibarettir; birini
(RAH) kendisi belli bir varsayımdan kalkarak ne yapılabileceğini görmeyi hedefle
yen yalnızca deneysel bir deneme olarak tanımlar; bir diğeri (IRN), sonunda
Taslak'tan önemli ölçüde uzaktaşmış olan her kese açık bir ders taslağıdır; bir diğeri
ise (CHBI) öğrenciler den oluşmuş bir felsefe topluluğuna okunan bir bildiridiı� Col
lingwood buradaki hırçınlığından dolayı mazur görülebilir; yi ne bir diğeri (NTM)
daha büyük bir "parçadan" kısa alıntılar dan oluşur, ki kaçınılmaz olarak orijinal
çerçevelerinin kaybın dan zarar görmüşlerdir.
Yayıma Hazırlayanların Giri§i 23

Yayıma hazırlayanlar olarak takip ettiğimiz yöntemlerden kimisiyle ilgili


açıklayıcı birkaç söz edilmeli.32 Knox'un The Idea of History'ye
almadıklarının yanı sıra, dahil ettiği "Kanıt", "Öz gürlük" ve "Yazı mı Tura mı" başlıklı
bölümler de dahil, ''The Principles of History"nin bütün metnini yayımlamanın en iyi
yol olacağını düşündük. Bunun bir nedeni daha önce yayınlan
mış kısımları kendi asıl bağlamları, sürekli gelişen bir düşünüş çerçevesi içinde -
sözgelimi 2. Bölümü 1. Bölümün düzeltilmiş ve genişletilmiş hali olarak3L okumayı
kolaylaşhracak olması dır. Bir başkası, Knox'un kullandığı altbölümlerden ikisinin ye
ni ele geçirilmiş metni, kimi ayrınhlarda The Idea of History' de çıkandan
ayırmasıdır. Bu türden bağdaşmazlıklar § 9'da döne ceğimiz bir sorunu
doğurmaktadır: Knox'un şimdi bildiğimiz haliyle bu sonuncusunun metnine yayıncı
sıfahyla yaphğı so kuşturmaların özü ve kapsamıyla ilgili sorunu. Bulunduğu ha liyle
elyazması ikinci Bölümden -ya da daha kesin bir şekilde söylendiğinde,
Collingwood'un 1. Bölüme ilişkin özetinin yarı sından itibaren ki Knox yazık ki bunu
gözardı etmiştir başladı ğından, 1. Bölümü, onun da kayıp olan aslıyla tam olarak ör
tüşmemesi gibi gerçek bir ihtimale rağmen, şimdi The Idea of History'nin
Epilegomenasında ''Tarihsel Kanıt" olarak görünen biçimiyle eksiksiz olarak yeniden
basmak zorunluydu. Bu 1. Bölümün özetinin ilk yarısının ele geçirilen elyazmasıyla
birlik te bulunmamış olmasını daha da esef verici hale getirmektedir.
Bu ciltte, kitabın son şekli olarak kabul edilebilecek olanda bulunması pek
mümkün görünmeyen malzemeleri yayımlama kararımız hakkında da bir şeyler
söylenmelidir. Bu sonunda yayımlanacak şekli hiç olmazsa akılda mevcut olduğu
halde yazılmış olan ''The Principles of History"nin el yazması için bi
le doğrudur; fakat eksik ve muhtemelen kusurlu çalışmar.•n ölümden sonra
yayımının savunulmasının daha da zor görü nchileceği kısa elyazmaları için daha
doğrudur. Collingwo od'un kendisinin bu ciltte toplanmış parçaların tümünün yayı
mııu tasvip edeceği pek olası görünmemektedir. Ne var ki ölü münden sonra neyin
yayımlanıp neyin yayımlanamayacağı konusunda kolay anlaşılabilir talimatlar
bırakmamışhr. Aslın da bu konuda oldukça kararsızdı, kimi zaman bütün yazıları-
24 Tarihin Ilkeleri

nın yok edilmesini istiyor, kimi zamansa geçici bir ilgiden daha fazlasını hakedeceği
düşünülenlerin yayımına ses çıkarmaya cağını söylüyordu.34 "The Principles of
History"den bitirdikle rinin yayımı için elyazmasında, karısının bunu uygun bulması
halinde, özel bir izin bırakmışhr. İki kuşak sonra bugün geli nen noktada
Collingwood'un yayımianmış yayımlanmamış, bitmiş bitmemiş yazıları İngiliz dilinde
tarih felsefesi yazının daki en zengin kaynağı oluşturmaktadır; biz de şimdi kullanış
lılık veya işe yararlılık sınırları içinde ve kimi taslak halinde bitmemişliklere ve içsel
çabşmalara karşın, bunlarda konuyla ilgili araştırınayı teşvike ve Collingwood'un
kendi düşüncele rinin anlamı ve gelişiminin daha da açığa kavuşturulmasına katkısı
dakunacak şeylerin kararlaşbrmasına ses çıkarılmaması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu, kitapta yer alacak parçaları se çerken dikkate aldığımız ve Collingwood ailesi ve
Oxford Uni versity Press'in üzerinde mutlulukla mutabakata vardıkları il kelerden
biridir.
Elbette bir anlamda Collingwood'un yayımlanmamış yazı larından bir
seçmenin ölümünden sonra ilgilenenlerin kullanı
mına sunulup sunulmayacağı sorusu, ölümünden hemen sonra her ikisi de el
yazması olarak kalmış derslere· dayanan The Idea of Nature ve Tlle Idea
of History ile birlikte başlanmasına karar verildiğinde ilkeec çözülmüştü. Ayrıca
Knox bu fikre karşı ol mamış olsaydı, bu dönemde Collingwood'un yazılanndan da
ha başka yayımların olacağı da olası görünmektedir.351978'den bu yana
yayımlanmamış olarak duran, fakat Bodleian Kitaplı ğında üzerinde araştırma
yapılabilen elyazmaları, bunlarla ilgi li araştırmalar yayımiandıkça ve bunlardan
yapılan kapsamlı alıntılar Collingwood düşüncesinin değişik özelliklerine eğilen
makalelere dahil edildikçe, gittikçe artan ölçüde kamuoyunun önüne çıkmaktadır.36
"The Prindples of History''ni:1 elyazması nın yanısıra, Collingwood'un daha sıradan
yazılarından kimisi nin bu derlerneye dahil edilmesiyle, bir müddet seçkin bir araş
tırmacı zümresinin erişilebildiği kaynaklar, böylelikle daha ge niş bir okuyucu
kitlesine açılmış olmaktadır.
Yayıma Hazırlayanların Giri�i 25
4· Kanıt ve yarımı
Ele alınacak dört konudan ilki Collingwood'un tarihin ka nıtla ilişkisine dair
anlayışıdır. Onun bu konuda "The Principles of History''nin ilk bölümünde
söyledikleri tarih felsefesine aşi na olan herkesin sıradan bilgisinin bir
parçası haline geldi.37 Kanıt ile salt tanıklık arasında: gerisin geri görgü
tanığının bil dirdiklerine dek, daha önceki aniatılarda karşılaşılmış olanı sa
dece tekrarlayan, düzenleyen ve bir ölçüde içinden ayıklayıp seçen
tarihsel aniatılar ile insanın geçmişinin şimdiki kalınhla nndan, kimi zaman
o dönemde yaşamış olanların bilebilecekle rinden de daha ileri giden
sonuçlar çıkaranlar arasında keskin bir ayrım yaptı. Bu öğretiyi ifade
etmekte kullandığı dil, tarih felsefecilerinin normal sözlüğü içerisine
girmiştir. Collingwood bilim-öncesi tarihin -ondokuzuncu yüzyıla dek
neredeyse bü tün tarihsel yazındır kastedilen- kendisini "hazır-yapılı" bilgi
üzerine oturtmaya çalışhğını ve yönteminin "kes-yapışhr" yön temi
olduğunu ileri sürer.38 Meseleyi bir başka şekilde ortaya koymak
gerekirse, bilimsel tarihin özerk olduğunu ileri sürer: bir tarihçinin ayrıldığı
nokta kaynaklarının bildirdiği değil, on-
. ların bildirdikleri hakkında kendisinin söylemeye hazırlandığı şeydir.39
Tarihsel düşüncede sistematik sorgulamanın yeri üzerine yapılan vurgu
şimdi bu ünlü çözümleme ile ilgilidir. Bu bakım dan Collingwood tarihin
doğa biliminden farklı olmadığını üs tüne basa basa belirtir. Zaman zaman,
bir tarihçinin sormak is tediği bir soruya cevap sunar görünceye dek, hiçbir
şeyi bir kanıt olarak düşünemeyeceğini belirterek bu konunun üzerin de
durur. Bununla ilgili bir ikinci öğreti Collingwood'un yazılı ve yazılı
olmayan kaynaklar arasında geleneksel olarak yapılan ayrımı tarih teorisi
için görece önemsiz diye kategorize etmesi dir. Bir bilimsel tarihçiyi
ilgilendiren bir kanıt parçasının söyle diği değil, fakat ondan
çıkarsanabilecek şey olduğundan her ikisi de karuttır. Aynı konuyla ilgili
bir üçüncü ve eğer tarih bel gelerde korunmuş olan hazır-yapılı ifadelere
bağımlı olarak dü şünülecek olursa gözden kaçacak olan öğreti, şimdi ve
burada algılanabilir olan herhangi bir şeyin bir tarihçi için inarulabilir
26 Tarihin İlkeleri

biçimde kanıt işlevi görebileceği iddiasıdır. Collingwood'un başka bir yerde


dikkat çektiği üzere (L28, 491; lH, 247; A, 86) ta rih yazımında en
önemli ilerlemelerden biri, o zamana kadar bu biçimde görülmemiş olan
türden kalınbların nasıl kanıt ola
rak görüleceği sorununu çözmüş tarihçilerce yapılmışhr. Fakat
Collingwood'un tarihte geçerli olan kanıttan yola çı karak akıl yürütmeyi
nasıl düşündüğü sorulacak olursa yadsı dıklarını söylemek öne
sürdüklerini söylemekten daha kolay dır. Böyle bir akıl yürutmenin,
sırasıyla matematik ve doğa bi limlerinin ayırt edici özelliği olan
tümdengelimsel ya da tüme varımsal olacağını yadsımışb. Ama yine de
başka seçenekiere yer vermeksizin, matematiksel akıl yürütme gibi
tarihsel akıl yürütmenin de zorlayıcı olabileceğinde ısrar etti. Bu noktada
tarihçilerin edimsel olarak belli sonuçlara varmasına ilişkin bir örnek
verilmesi ilginç olurdu.40 Onun yerine bize suçlunun or taya çıkarılmasına
ilişkin kurgusal bir açıklama sunulur, her ne kadar bazı bakımiareian
öğretici ise de, ne bir araştırmacının bakış açısından ayrıntılarıyla bir akıl
yürütme zinciri geliştirilir, ne de gerekli olan çıkarım türlerinden birinin
gerçekten nasıl kesin olarak değerlendirilebileceği açığa kavuşturulur ..
Doğru sunu söylemek gerekirse tarihsel akıl yürütme ile hukuki veya adli
akıl yürütme arasındaki benzeşimin eksik olduğunu Col lingwood'un
kendisi de kabul eder. Bunun nedeni sonuncu tür den bir akıl yürütmenin
genellikle sonunda bir itirafla "perçin lenmesi" değildir. Eğer tarihsel
araşhrmada bunun gibi bir şey le karşılaşılsaydı, bunun kendi sahihliğine
ilişkin bir başka problemi ortaya çıkarmanın dışında bir işe
yaramayacağına işa ret cder.41
Collingwood yeni bulunmuş olan 2. Bölümde kanıt ve ta rihsel çıkarım
sorunlarına tekrar döner.42 Oldukça şaşırhcı bi çimde, tarihsel kanıbn
özünü daha da açığa kavuşturmaya ça balarken, polisiye 5yküsünde fırça
darbelerinden, ayak izlerin den ve benzeri şeylerden ne kadar çok şey
öğrenilebileccği
üzerine yaphğı vurguya ve başka yerlerdeki tarihsel araştır manın arkeoloji
uygulamasına ne kadar çok benzediğine iliş kin iddialarına rağmen, söz
konusu kalıntılar yapma şeyler olduğu durumlar üzerinde durmaz.43
Tersine daha geleneksel
Yayıma Haıırlayanların Girişi 27

bir tarihsel problem tipini göz önünde bulundurur: I. Henry tarafından


çıkarılan bir berat olduğu iddia edilen belli bir bel genin, nasıl
yorumlanacağı sorunu.44 Bu örnekle ilgili sundu ğu çözümleme yazılannda
başka bir yerde karşılaşılacak olan lardan önemli ölçüde ayrılır.
Buradakinin çarpıcı bir özelliği şimdiki uygun tarihsel düşünme. teorisi ile
iki yıl önce The Principles of Art'ta geliştirdiği dil ve imgelem teorileri
arasında gördüğünü iddia ettiği bağdır.
Collingwood'a göre Henry'nin berahnı yorumlamaya çalı şan bir
tarihçinin dört tür sorunla karşılaşması beklenebilir, bunlar bir tarihçinin
muhtemel bir kanıt parçasından yararlan maya çalışırken etkinlik
gösterebileceği dört düşünce düzeyine karşılık gelir. Öncelikle belge bir
aslın sureti ise, onun gerçek bir suret olup olmadığını değerlendirmelidir;
ikinci olarak aslın sözgelimi düzmece bir belge görünümüne sahip olup
olmadığı noktasında kendisini tatmin etmelidir; üçüncü olarak onu oku
yabilmeli, onun ne söylediğini ortaya çıkarabilmelidir; ve dör düncü olarak
onun söylediğine inandığı şeyin ışığında ne anla ma geldiğini - yazannın
onu yayımiayarak elde etmeye çalışh ğı şeyi belirlemelidir. Bu düzeylerden
ilkinde, gerekli olanın özel bir yargı türü olduğuna dikkat çeker. İkincisinde
bu bir metin uzmanlığı uygulamasıdır. Bununla birlikte bu düzeyler den
hiçbirinde kesinlikle tarihsel düşünme olarak tanımlanabi lir hiçbir şey
gerçekleşmez: gerçekleşen ona hazırlıktan daha fazlası değildir. Hatta
üçüncü düzeyde bile gerçek anlamda ta rihsel yargı yoktur; burada tarihçi
için gerekli olan estetik bir hüner, böyle bir düşünce ifadesini okuyabilme
becerisidir. An cak dördüncü düzeyde, okunmuş olanların içerimlerinin
[impli cations, tazammunlarının] iyice deşilip yoklandığı durumda, tam
anlamıyla gelişmiş tarihsel düşüncenin ortaya çıktığı söy lenebilir.
Dolayısıyla bcrat örneğinde tarihçi üçüncü düzeyde önündeki belgenin
belli ayrıcalıkları belli uyruklara balışettiği ni tespit eder: bu onun söylediği
şeydir. Dördüncü düzeyde ta rihçi, kralın bu araçla kendi amaçlarını
gerçekleştirmenin yolla rını nasıl aradığmı keşfeder.45
Collingwood üçüncü düzeydeki tarihsel yargıların çıka rımsal
olmadığında ısrar eder. Bu The Principles of Art ta gelişti-
'

28 Tarihin İlkeleri

rilmiş dilin aniaşılma biçimiyle ilgili teori için de geçerlidir, bu


rada bir kimsenin söylediği şeyi anlamanın "sözcüklerinin ken
disinde uyandırdığı düşünceyi ona yüklemeyi" içerdiği savu
nulur "ve bu da dolaylı olarak, onları kendi sözcükleri gibi de
ğerlendirmek anlamına gelir" (PA, 250). Anlayış dolayırnsızdır,
bir akıl yürütme konusu değildir. Bununla birlikte böyle bir lin
guistik anlama açıklamasıyla amaçlanan, tarihte kanıt yorumu
nun çıkarımsal olmadığı yönünde bir imada bulunmak değildir -
hem Collingwood'un 1. Bölümde bunca güçlü biçimde onay
ladığı hem de 2. Bölümün kalanında onaylamaya devam edece
ği şeyle pervasızca çelişecek bir konum46_ çünkü dördüncü dü
zeydeki yargılar, genel olarak tarihsel düşünmenin bütünleyici
bir özelliği, hala çıkarımsal olacaktır. Eğer bu çıkarırnın sadece
dördüncü düzeyde gerçcklcştirildiği iddia ediliyorsa, bu bazı
sorunlar çıkarır.
Bunlardan biri, tarihçilerin kanıta başvurnıa biçiminin
şimdiki daha karmaşık çözümlemesinin Collingwood'un ka nıtla
ulaşılacak sonuçların matematikçilerinki kadar kesin ola
bilecekleri yönündeki iddiasıyla nasıl ilişkilendirileceğidir. Açık
ki bu dört düzeyli şemada, dördüncü düzeyde ileri sürü lenin
doğruluğu üçüncü düzeyde öne sürülenin doğruluğuna bağlıdır;
çünkü üçüncü-düzey yorumları aslında dördüncü düzeydeki
çıkarımların öncüllerini sunar. Bununla beraber The Principles
of Art'ta başka bir kimsenin düşüncesi hakkındaki yorumlayıcı
ifadeleiin asla kesinliğe ulaşamayacağı yadsınır ve eğer
üçüncü-düzey karar veya açıklamalar böyle kesinlik ten yoksun
kalacaksa, bu belirsizlik tarihçilerin bunlardan dör düncü
seviyedeki bütün çıkarımiara ister istemez bulaşacak tır.47
Collingwood'un dördüncü düzeydeki çıkarımlar için ta lep ehnesi
umulan şeyin üçüncü düzey öncüHere göre izafi ke sinlikten
öteye geçernemiş olması anlaşılabilirdir. Fakat tutu mu bu ise
eğer, fiilen söylediklerinde bunun hakkında çok az ipucu vardır.
Bu problem başkalarına yol açar. Daha önce de işaret edil diği
üzere, 1. Bölümde, herkesçe kabul edilebilir biı tarihsel çı
karımın nasıl bir şey olacağı hakkında olumlu nite'ikte çok az
şey söylemiştir. Sorgulama ve kanıt gereksinimi üzerine vurgu
Yayıma Hazırlayanların Giri�i 29

yapılmışbr, fakat tarihçiler için, Collingwood'un reddettiği tümdengelimsel veya


tümevarımsal çıkarım türleriyle sunulan dan oldukça farklı, öncüllerden sonuçlara
üçüncü türden bir manbksal düşünme yolunun mevcut olduğuna dair bir ima yoktu.
2. Bölümde, bu noktada tarihçinin imgelemi için de bir yer olduğuna dair söylenenler

daha da karmaşıkbr. The Princip


/es of Art da ' , düşünce-dışavurumlarının yorumu, yani dilin an laşılması bir
imgelem işi olarak tarif edilir (PA, 225, 251 ). Bu yüzden üçüncü düzeyde
çıkarırnın yerini tutması veya aynı iş levi görmesi düşünülenin bir tarihsel imgelem
türü olduğu so nucuna varmak makul görünmektedir. Fakat 2. Bölümde, dör düncü
düzeydeki tarihsel düşünme de bir imgelem işi olarak
tanımlanmaktadır; ve ayrıca çıkarırnın bu düzeye dahil olduğu söylendiğinden
bundan kastedilenin aynı anlamda imgelem olabilmesi zor görünmektedir.
Collingwood'un "Tiıe Principles of Hristory"de tarihsel imgelemle ilgili olarak
söylediklerini, açılış konuşmasında kısaca, ama yine de güçlü biçimde söyle
dikleriyle (JH, 241 vd.) ve bu cilde Taslak'taki haliyle dahil edil miş olan "The
lnterpolative Imagination" başlığı albnda söyle dikleriyle bağlanblandırmayı
sürdürmüş olması arzu edilebilir. Orada bir kurucu tarihsel imgelemin, eleştirel
biçimde çözüm-
· lenmiş kaynaklardan "kanıtlanmış" olmasa da çıkarsanabilecek ·olanın belli a
priori ilkelerin gerektirdikleriyle karşılıklı etkileşi mi neticesinde geçmişin bir
parçası hakkında gittikçe ayrınb landırılan bir "resim" geliştirdiği söylenir. Fakat
Collingwo od'un "The Principles of History" Taslağında bile, ve kesinlikle 2.
Bölümde, takındığı yaklaşım tarzında, tarihsel yeniden in şanın gerçekleşmc tarzı ile
ilgili böyle bir görüş için çok az yer var gibi görünmcktedir.48
Collingwood'un dört-düzeyli çözümlemesinin genel uygu lamaya onun
zannettiği kadar kolay elverip vermeyeceği de so rulmalıdır. Daha önce işaret
edildiği gibi, girişte kullandığı ör nek en akla yatkın türdendir: bir belgenin yorumu.
Bununla
birlikte aynı teoriyi maddi kanıbn kullanıldığı durumlar için geçerli olarak kabul
ederek açıklamayı sürdürür - Highbury dediği, sözgelimi elde hiçbir belge kanıtın
olmadığı ve tarihçi lerio yalnızca arkeolajik yöntemler kullanmak zorunda olduğu,
30 Tarihin İlkeleri

hayal ürün\.! eski bir yerleşim alanının geçmişini yeniden kur mak için. Bu örnekle
ilgili çözümlemesiı:.de ilk iki yorum düze yi için çok az şey söylenir, ve bunların sözü
edilen duruma na sıl uygulanabileceğini anlamak güçtür. Hatta önemli ölçüde ge
nişletmeksizin üçüncü düzey yorum fikrinin(idea) nasıl uygu lanacağını anlamak
yeterince güçtür. Collingwood'un gördüğü
gibi bağlayıcı bağ insana özgü bütün yapma şeylerin geçmiş düşüncenin
d�avurumları olduğudur ve bu ni telikleriyle dilin "doğası içerisinde" olmalarıdır.
Fakat ilkel dokuma tezgahı par çaları olduğunu zannettiği üçgen şeklindeki şeylerin
gerçekten ne "söylediklerini" düşünecektir? Bu şekilde teşhis edildiklerin de
bunların bulunmaları, bunları yapan veya kullanan insanla rın dokumacılar olması
gerektiği yolundaki Collingwood'un sonucunu kesinlikle destekler. Fakat bunlar
Henry'nin heratı nın söylediği anlamda bir şey söylerler mi? Burada örtük bir to
tolojiden ya da ilginç bir analojiden daha fazla bir şey var mı dır?49

5· Araştırma-konusunun genişletilmesi

Collingwood'un 2. Bölümde açıklanmış hedefi_ her ne ka dar kanıt teorisini


geliştirirken bundan bir ölçüde sapıyor ise de, tarihin araştırma konusunun insan
eylemleri, res gesteaso ol duğunu ve kastedilen anlamda bir eylem bir
eyleyicinin dü
şüncesinin dışavurumu olduğundan, her türlü tarihin düşünce tarihi olduğunu
göstermektir (ayrıca bkz., /H, 216; A, 110).51 Bunun tarihin kendine özgü
araşhrma konusunu çok dar bir şekilde tasadamak olacağı yolundaki olası bir
suçlamaya karşı, dolaylı olarak üç yoldan cevap verir.S2
Önce tarihin düşüncenin dışavurumları olank anlaşılan bir eylem araştırması diye
düşünülmesi dolaylı olarak onun in san aklının dışavurumlanyla ilgili olacağını içerse
de, tarihin
araştırma konusunun insan akıldışılığını temsil eden örnek ya da olguları da
kapsayacağını ileri sürer. The Idea of History' de ve başka yerlerde
açıkladığı bir insan doğası görüşünü birçok kez yineteyerek insan c.khrun görece
zayıf bir aygıt olduğunu ve in-
Yayıma Hazırlayanların Giri�i 31
sanların nadiren kusursuzca ussal biçimde davrandıklarını tes lim etmek zorunda
kalır (IH, 41, 116, 227). İnsan doğasının ger çekleri üzerine bir yorum olarak
bunun pek tarhşılabilir yanı yoktur. Bununla beraber Collingwood'un tarih gerçek
anlamda
salt "psike" -algılardan, duygulardan, hayvanİ iştihalardan müteşekkil aklın "doğal
ve zorunlu ögesi"- ile ilgili olmasa da, akıldışı insan eylemlerinin akla ait olduğu ve
dolayısıyla tama men tarihçinin ilgi ve tekniklerinin sınırları içerisine girdiği yo
lundaki uzlaşmaz önesürümü daha sorunsaldır. Akılların yok luğu ile kötülerinin
varlığı arasında bir fark olduğuna işaret eder.53
İnsan yaşamından tamamen akli olanın dışında her şeyi dışlar göründüğü için
Collingwood'un tarihin araşbrma konu su ile ilgili görüşünü çok dar bulanlar, aksi
yöndeki böyle bir açık sözlü ifadeyi memnuniyetle karşılayacaklar. Bununla bir likte
konuyla ilgili burada yaphğı kısa yorumlar önemli bir problemi gözardı eder. Ancak
yeniden-canlandınlabilen geçmiş düşüncelerin gerçek anlamda tarihin araştırma
konusu olduğu yolundaki düşünceyi taslağının bu bölümde ele alacağını gös
terdiği şekilde ele almış olsaydı akli düşünceler gibi akıldışı
olaniann da nasıl yeniden-canlandırılabileceğini açıklamayı sürdürmesi
beklenebilirdi. Ve yeniden-canlandırmayla anlama görüşü yaygın olarak, yani bir
eyleyiciye eylemin gerçekleştiril mesini huyuran geçerli bir pratik düşünüş tarzının
yüklenmesi
ni gerektiren bir görüş olarak yorumlandığı takdirde bunu na sıl yapabileceğini
anlamak güçtür.54 Elbette ussallık niteliği da ha az göze çarpan farklı eylem türleri
de var. Collingwood bun lardan birini tarh.şmaya yol açacak biçimde, içinde
bulundukla rı durumu yanlış değerlendirdikleri veya algıladıkları için ey lemleri
başarısız olmuş olan eyleyicilerin düşüncelerini yeni den inşa etmenin güçlüğüne
işaret ederek, Autobiography'sinde
SS
ele almıştı. Bu anlamda akıl dışı olan eylemlerin, eyleyicilerin içinde bulunduklan
durumu algılama tarzı hakkında yeterli kanıt elde edilebilmesi koşuluyla, neden
yeniden-canlandırıla rak aniaşılamayacağı yolunda, yeniden-canlandırma düşünce
sinin kendisinden çıkarılacak bir neden yok gibi görünmekte dir. Fakat kötü biçimde
bilgilendirilmiş olma anlamında değil,
32 Tarihin İlkeleri

şaşkın veya manhksız olma anlamında akıl dışı olan eylemleri yeniden-canlandırıcı
anlama talebi tamamen başka bir konu olurdu; çünkü böylesi eylemler yeniden-
canlandınlacak geçerli bir düşünmüş tarzını dışa vurmazlardı.56 Dolayısıyla Colling
wood'un burada tasarladığı tarihçinin araşhrma konusunun genişletilmesi
sınırlandırılmaksızın kabul edilmiş olsaydı, biz zat yeniden-canlandırma görüşünün
esaslı bir değişikliğe uğra hlması gerekli olabilirdi; ve bunun nasıl bir şey olabileceği
açık olmaktan uzakhr.
Collingwood'un genellikle tasarladığı düşünülen şekliyle tarihçinin araştırma
konusunun bir ikinci genişleme biçimini akla getiren şey, onun belli duygu türlerinin
insan eylemiyle ilişkisi hakkında söyledikleridir. Salt duyguları ve safi hayvan
sal etkinlikleri ilgi alanının dışına çıkarmanın yanı sıra, duygu ları da saf dışı etmesi,
tarih görüşüyle ilgili olarak uzun bir za mandır tatminsizlik kaynağıydı. Bu konu
hakkında Collingwo od'un benimsemiş göründüğü tutum bütünüyle belirsizlikten
arınmış değildir. Sözgelimi tarihsel araştırmanın üzerine eğildi ği şeyin "en geniş
anlamıyla düşünce" olduğuna değişik yerler de dikkat çekmiş ve bir yerde bunun
"insan ruhunun bütün bi linçli etkinlikleri"ni kapsaclığını açıklamıştı. {L28, 444-5)
..

- bun
lar herhalde insan duygularını da içeriyordu. Ahlak felsefesi üzerine derslerinde ve
folklor üzerine yazılarında, burada "ak li" duygular dediği şeylerin bütünüyle tarihsel
biçimde anlaşı labilir olduklarını ileri sürer.57 Hatta, her ne kadar tarih bir tut ku
öyküsü olsa da, aklın hizmetinde olan bir tutku öyküsüdür tezini savunduğu için
Hegel'i takdir ederken The Idea of His tory'de şimdiki öğretisine doğru birkaç
adım daha atar, en azın dan bu ttıtkulara, yani duygulara sahip olan insanlar için
sahip olma nedenlerinin (belirleyici sebepler değil) olabi!eceğini akla getirir.
Dolayısıyla "The Principles of History''nin 2. Bölümünde Collingwood'un temel
duygular dediği ve tarihçilerin eylemle rini inceledikleri insan eyleyicilere atfettikleri
ettikleri düşünce lere zorunlu olarak eşlik edenleri kastettiği şeyi ta;ihin araşhr ma
konusu içine dahil etmesi bir ölçüde anlamlıdır. Aşağıdaki örneği verir. Bir savaş
harekatı esnasında algılanan bir tehlike-

Yayıma Hazırlayanların Giri�i 33

ye karşı koruma sağlayacağını düşünerek bir kale inşa ettiren


subayın, böyle bir dürtüyle hareket ederken belli bir duygu at mosferi
içerisinde olduğu sonucuna varabileceğimizi söyler. Kuşkusuz birçok
duyguyu hissetmiş olması mümkündür; fakat bunların çoğu hakkında
ya tecrübe edildiklerine dair kanıttan yoksunuzdur, ya da kalenin inşa
edilmesiyle ilgileri olmadıkla rı için gözardı ederiz. Yazık ki
Collingwood, gereksiz (asli ve zorunlu niteliği bulunmayan) duygularla
kastettiği şey hakkın da örnek verse de, temel ya da elzem diye
düşündüğü şey ile ilgili somut bir örnek vermez. Herhangi keskin ve
belirgin bir anlamda, belli biçimde davranmayla özsel olarak bağınblı
olan duyguların var olduğundan kuşku da duyulabilir. İlgili kav
ramların bir çözümlemesiyle bize, Collingwood'un eylem ve düşünce
arasındaki bağlantıyla ilgili olarak yaptığını iddia ede bileceği gibi, belli
duyguların zorunlu olarak belli eylem tiple riyle bağıntılı olduğu
gösterilmiş de değildir. 2. Bölümde bize zaman zaman salık verilen
The Principles of Art da bizi bu nok tada daha fazla aydmlatmaz.
Collingwood belli duygulann belli eylem türleri için elzem,
tarihçilcrin de bunları ayıracak araçlara sahip olduğunu yeteri kadar
ortaya koyahilmiş olsaydı bile, bu kapıyı ancak insan duy
"gularını tarihin araştırma konusunun özgül parçası olarak gör memizi
sağlamaya yetecek kadar aralardı. Çünkü bu insan ey lemleri gibi
insan duygulannın da kimi zaman tarihçiye meşru
araştırma konusu sağlayabileceğinin kabulünün çok gerisinde kalırdı.
Bu, sözgelimi 1789 yazında Fransız toplumunu etkisi altı na almış olan
ve tarihçilerin çok kere şaşırtıcı olduğu kadar me rak uyandırıcı bir olgu
olarak da gördükleri "Büyük Korku" hakkında bir inceleme türünden bir
şeye imkan vermezdi.59 Col lingwood'un duygulara -hatta temel
nitelikte olanlarına bile açıklayıcı bir rol atfettiği de açık değildir. Bize
bu türden duygu ların bağlantılı eylemlerden çıkarsanabileceği
söylenir; fakat bunlann açıklamalannın bir parçasını bile
oluşturabileceği yö nünde bir ima yoktur: örneğin, kaleyi nerede, ne
zaman ve nasıl inşa ettiğini nedeni olarak subayın düşman akınlan
korkusu. Collingwood temel duyguların kendilerinin ussal, yani
yeniden canlandırıcı biçimde izah edilebileceği yönünde daha da az
ipu-
34 Tarihin İlkeleri

cu verir. Dolayısıyla burada tarihin araştırma konusunun geniş letilmesinden söz


etmek mümkün ise de, bu çok alt düzeyde, hatta oldukça keyfi görünür.60
2. Bölümde tarihçinin kendine özgü araştırma konusu hak kındaki görüşünü
genişletmeye dönük genellikle Collingwo od'a atfedilen çaba olarak görülebileceği
bir üçüncü yol, özel bir tarih tipi olarak düşünülen yaşamöyküsü üzerine son bölü
münde hazırladığı saldıoyla -bir tin bilimi olarak düşünülen
psikolojiyi eleştirmesinden dolayı dile düştüğü saldın kadar güçlü ve etkili bir saldın
(bu konuyla ilgili olarak bkz. aşağıda § 7)- dışa vurulur. Daha önce The Idea of
History'nin Epilegome na'sımn "The Subject-matter of History" başlıklı bölümünde,
kimi zaman bir insan tekinin tarihini izleme olara� düşünülen yaşarnöyküsünü,
yapısının biyolojik mülahazalarcJ belirlendi ğine dayanarak, gerçek anlamda tarihle
karşılaştırmıştı. Col lingwood yaşamöyküsünün üzerine eğildiği şeyin bir insan or
ganizmasının doğumu, yaşamı ve ölümü olduğuna işaret eder; ve onun ön plana
çıkarmaya çalıştığı insan deneyimleri onun sınırlarını belirleyen bedensel yaşamla
yakından ilgili olanlar, özellikle duygulardır. Çarpıcı bir ifadeyle söylediği gibi:.tarih
sel akımlar yaşamöyküsünün içinden "deniz suyunun çaresiz durumdaki bir gemi
enkazının içinden" geçtiği gibi geçer (!H, 304)61 . 'The Principles of History" de
Collingwood'un yaşamöy külerinin gerçek tarihten saptığına inanışının gerekçeleri
hak kında bize daha kapsamit bir açıklama sunulur. Bunların türü ne özgü olarak
ihtiva ettiklerinin çoğunun hiçbir anlamda dü şünceyi dışavurucu olmadığını; ve
düşünceyi dışavuranın da bu sebepten ötürü dahil edilmediğini savunur. Bir
yaşamöykü süne seçilme veya dahil edilme ilkesi "dedikodu-değeri"dir. Veya daha
açık ve kesin ifade etmek gerekirse, yaşamöyküsü yazarlarının öncelikli amaana en
iyi hizmet eden şey, yani okurların duygularını, özellikle sempati veya art niyet
duygu larını uyandırmaya hizmet eden şeydir, bunlar Collingwood'un yaşamöyküsü
yazılan bir kişinin bedensel hayatıyla yakından ilintili gördüğü duygulardır.62
Collingwood'un burada gerek birçok yaşamöyküsünün muhtevasırıı gerekse
birçok yaşamöyküsü yazarının güdülerini
Yayıma Hazırlayanların Girişi
35

doğru olmayan biçimde tanımladığından yakınmak güçtür. Fa kat


yaşamöyküsü açıklamasının genel bir uygulama alanının olduğu yolundaki
aşikar iddiası söylediği şeyin felsefi konumu hakkında so.rular
doğurmaktadır. Erken dönem çalışmalannda felsefenin işinin sadece
deneysel olgulan kaydetmek değil, bir araşbrma konusunda evrensel ve
zorunlu olanı açığa kavuştur mak olduğunda ısrar etmişti.63 Biyoloji
tarafından belirlendiği için bir yaşamöyküsünün kemerli yapısının bir tarih
eserininki olmadığına işaret ederken açık ki bu felsefi görev anlayışının sı
nırları içinde kalır. Fakat benzer şekilde bizzat yaşamöyküsü görüşünden
çıkanlan bir neden sunmaksızın, yaşamöyküleri nin dedikodu-değeri
tarafından belirlenmesi gerekligini savu
nurken hiç kuşku yok ki bu sınıriann dışına çıkar. M Bununla birlikte, şimdi
üzerinde durduğumuz şey bakı mından daha ilgi çekici olan yaşamöyküsü
üzerine bölümün kuyruğundaki ilginç iğneOeme)dir. Collingwood
yaşamöykü sünün bir tarih dalı olma iddiasının çözümlenmesinin, nihaye
tinde bir sayısız yaşamöyküleri toplamı olduğundan, tarihin belli insan
teklerinin geçmişte ne yaphklarının bilgisine bağlı olduğu yolundaki yaygın
yanılsamanın dağılmasına katkıda bulunacağını ileri sürer. Buna karşı her
ne kadar düşünceyle il gili olsa da tarihin "onu düşünen insanların
isimleriyle hiçbir ilgisinin olmadığı" cevabını verir. Tarihin isimsiz-kimliksiz
bi reylerin -sözgelimi bir sendikanın üyelerinin, veya Kraliçe Eli zabeth'in
nedimelerinin- düşündükleri üzerine eğilebileceğinin bir hahrlahcısı olarak
bu olumlu bir şey olabilir. Fakat Colling wood'un Roma Sritanyası üzerine
kaleme aldığı tarih çalışma larının harikulade biçimde gösterdiği gibi65,
tarihçilerin düşün celeri teşhis edilebilir bireylere atfetmek lüzumunu
duyduğu zamanlar da vardır. Geçmiş düşüncenin bir açıklaması olarak
ideal bir tarihin insan teklerinden sözetmeyeceğini ima etmek, olsa olsa,
doğru ve önemli bir noktanın: tarihin hiçbir bireysel düşünür teşhis
edilemediğinde bile düşünce üzerine olabilece ğinin abartılmasıdır. Yine de
Collingwood'un tarihte akıldışı ve duygu için bir yer bulmakla ilgili
söylediklerinden farklı olarak böyle bir yeri isimsiz-kimliksiz olanlar için de
bulmak, çok kere ona atfedilmiş olan tarihçinin araşhrma konusuyla ilgili
görü-
36 Tarihin İlkeleri

şün herhalde önemli ölçüde genişletilmesini gerekli kılar. En azından


bu onun, titiz bir şekilde ifade edilmiş olandan daha il gi çekici bir
düşünme tarzıyla da olsa, eleştirmenlerinden kimi sinin ondan
çıkarmaya çalıştıkları aşırı yöntembilimsel bireyci [extreme
metlıodological individualistl portresinden uzak olduğu nu açık
hale getirir.

6. insanirk tarihi ve doğal tarih


2. Bölüm, § 4'te Collingwood tarihin araştırma konusunun salt
insan eylemleri değil, geçmişte gerçekleştirilmiş insan ey lemleri
olduğuna dikkat çekmeyi sürdürür. Bir başka deyişle, olaylar, her biri
bir zaman skalası içinde belirli bir konumu olan belli bir türden olaylar
hakkındadır.67 Bununla birlikte aynı şey doğa bilimi hakkında da
söylenebi1ir; ve Collingwood'a göre modern tarih ile modern bilim
arasındaki bu benzerlik kozmo
loglan ve Whitehead ve Alexander gibi bilim felsefecilerini da ha başka
benzerlikler bulmak için harekete geçirmiştir. "The Historicity of
Things" başlıklı, Collingwood'u yazılarında tek rar tekrar dönecek kadar
etkilemiş (ve endişelendirmiş) olan, bir bildiride6ıı Alexander "süreç"
üzerine; araştırma konusunun "zamanlılığı" üzerine vurgusuyla
modern fiziğin gitgide tarihe daha çok benzer hale geldiğini savunmuş
ve araştırma konula rının ortak "tarihsiliği" ve tarihçilecin değişimi
incelerken sahip oldukları uzun deneyim dolayısıyla bilim adamlarının
onlar da·n çok Şey öğrenebileceği yönünde fikir beyan etmiştir. Ale
xander'a göre bilimlerin gerçek "kraliçc"si fizik değil, tarihtir bütün
araştırma biçimlerinin kendisine doğa bilimini örnek al ması gerektiği
yolunda onyedinci yüzyıldan beri baskın olan tutumun ilginç bir tersine
çevrilmesi. Fakat bu tarihçiler için pohpohlayıcı olsa, ve böyle bir
tasarıyı elden çıkarmaya dönük isteklilik sergilcnmese de, Collingwood
kendini karşı koymaya, hatta buna karşı savunma hazırlamaya
mecbur hissetti.69 Çün kü onu tarihin daha yeni yükseldiği olgun ve
özerk bir bilim dalı konumuyla elde ettiği şeylerin çoğunu tehlikeye
düşürebi lecek bir düşünme tarzı olarak gördü.
Yayıma Hazırlayanların Giri�i 37

Collingwood'un Alexander'ın savına karşı başlangıçtaki ce vabı,


her ne kadar süreç var ise de doğanın bir tarihi ol madığı yönünde
uzlaşmaz bir bildiridir. Mevcut gelişme evresi içinde doğa biliminin bir tarihsel
araştırmanın kendine özgü özellikle rinden birçoğunu sergileyebileceğini teslim
eder: örneğin geliş meleri izleyebilir, aniatılar üretebilir, çağlan tespit edebilir,
kö kenleri ortaya çıkarabilir. Fakat bütün bunları salt kronoloji ola rak görür ve
tanımlar Doğa bilimiyle uğraşanlar araştırma ko nularını süreç olarak ele
.

alırlarken bile, doğa biliminde tarihçi nin mevcut kalınhlan anlamlarıyla


"okuyarak" geçmiş olaylar da dışavurulmuş düşünceleri ortaya çıkarmasına
karşılık gele cek bir şeyin olmadığına işaret eder. Doğa bilimi gerçekten ta
rihçinin anladığı anlamda "okunabilir" kanıt kavramıyla çalış maz.
Collingwood bu tutumu, şimdi harabe haline gelmiş bir
yerleşim alanında geçmiş bir zaman dilimi içinde vuku bulan ları yeniden
kurma işiyle karşı karşıya kaldıklarmda yerbilim ciler ve arkeologlarca
benimsenecek yaklaşımlan karşılaşhra rak güçlendirir. Sonuçlarına
ulaşmak için her ikisinin de kat manbilimsel lstratigraphicall yöntemler
kullanacağına, fakat sa dece arkeoloğun (ki Collingwood' a göre özel
bir tarihçi türü � ür) elde ettiği malzemeleri dil olarak ele alacağına dikkat
çe ker?O
Bu belki bir dereceye kadar kabul edilebilir; fakat Colling wood'un
açıklamaları savını çok ileri götürdüğünü göstermek tedir. Collingwood
insanlık tarihi ile Alexander gibi birisinin t�rih diyebileceği doğal bir
süreçle ilgili herhangi bir açıklama arasındaki önemli farka dikkat
çekmişti. Fakat bu sadece, görü nüşte haklı olarak doğa bilimi denilen
şeyin, insan işlerinin ta rihinden en azından önemli bir bakımdan
ayrılacağını gösterir; doğal tarih denebilecek bir şeyin olmadığını
göstermez?l Col lingwood bir araşhrma konusundaki değişimierin veya
geli şimierin izlenınesini -ki bu değişimlerde düşünce tarihinde
karşılaşılabilecek türden bir anlaşılabilirliğe rastlanmaz-gerçek tarih
için "salt kronoloji", salt "çerçeve" diye bir tarafa bırakın ca bu konu
karanlıkta kalmışhr. Çünkü doğadaki bir gelişimin bilimsel açıklaması,
tarihle ilgili yazılannda Collingwood'un kendisinin de diğer noktalarda
kabul ettiği gibi, normalde bun-
38 Tarihin İlkeleri

dan daha fazlası olurdu (sözgelimi, L28, 474; IH, 115; CNM 1934,
par. 39 vd)72.
Aslında doğal tarihe ilişkin bir fikre, salt ardışık bir dizi ile
karşılaştırıldığmda anlaşılabilir bir doğal olaylar dizisi oluştu ran
şey hakkmda bir teoriye sahip olmaması bir tarafa, en azın dan,
bu türden birbiriyle açıkça uyuşmayan iki teoriye sahip görünür.
"Reality as History"ye, ister insani ister doğal bir araştırma
konusuyla uğraşsın, incelenen olayların doğal akışın da esaslı
biçimde tekilleyici yargı türüyle ayırt edilecek anlaşı labilirlik,
daha doğrusu zorunluluk bulan bir tarih görüşü tas lağı çizerek
başlar?3 Bütün tarih bir anlamda zorunlu olan ar dışıklıklar
sergilese de, sadece insan tarihinin fazladan düşün ceyi
dışavurucu bir niteliğe sahip olduğuna ve bunun onu ken dine
özgü biçimde ussal zorunluluğu sergilerneye muktedir hale
getirdiğine ancak çözümlemesinin sonuna doğru dikkat
çekmeye başlar. Başka yazılarında da bir araştırmanın doğal bir
araştırma konusuyla uğraştığı durumda münferit ardışıklıkla rın
nasıl anlaşılabilir hale geldiğine ilişkin olgucu bir açıkla mayla -
yani yasalara tabi olduklan görülerek- yeterince tat min olmuş
görünür (IH, 205, 214; EPH, 27, 32; RAH, § 3}. Doğal tarihte
anlaşılabilirlikle ilgili bu iki görüşten ilki açık ki tartış
malıdır; fakat bunun kabul edilebilirliği üzerinde ·d urulan nok ta
değildir. Önemli olan Collingwood'un dışavurulan düşünce lerle
anlaşılabilir hale gelen ardışıklıklar ile birinin ardından bir diğer
anlaşılmaz şeyden oluşan ardışıklıklar arasında bir tercih
sunma lüzumunu duymamasıdır ve başka bağlamlarda da
sunmamıştır.
''The Principles of History'de Collingwood alçaltıcı "söz de-tarih"
yaftasını doğal tarih örneği olduğu iddia edilen şeyler için
kullanmaz; fakat bunu Taslak'ında ve ona hazırlık olarak
kaleme aldığı "Notes on Historiography" de başka yerlerde ya
par.74 Dolayısıyla genellikle sözde tarih ifadesini, şurada bura
da rastlanan sürçmeler bir tarafa bırakılırsa, hiçbir düşünce dı
şavurumunun seçilmediği ardışıklıklarla ilgili aniatılar için de ğil,
araştırma konusunun doğası gereği, bu tür dışavurumlann
ayırdedilmiş olması gerektiği aniatılar için -sözgelimi toplumsal
ve kültürel değişimlerin, sanki süreç doğal bir süreçmiş gibi hi-
Yayıma Hazırlayanların Girİ§İ 39

ka ye edildiği durumda- kullandığına işaret etmek gerekir.75 Bu tür aniahiara


yerinde olarak "sözde" denir, çünkü süreçsi bir araşhrma konusunu ona uygun
biçimde anlaşılabilir hale getir me iddiasındadırlar, ama bunu yapmayı
başaramazlar. Bu so nuncu ve Collingwood'un en fazla ilgilendiği türden
durumda sözde-insan-tarihinden sözehnek daha az yanılha olabilirdi. Bu,
onun "tarih" tabirini, genelde dikkat çekmeksizin, iki farklı anlamda kullanma
eğiliminin burada problemin bir parçasını oluşturduğunu akla getirir: sadece
onun tasarladığı biçimiyle insan tarihi için kullanılan dar anlam ve tikel
değişimleri za man içinde anlaşılır hale getirmeye dönük her türlü çaba için
kullanılan daha geniş anlam.
Bir yerde, hpkı Copemicus Devrimi'nden önceki insanlık tarihi gibi, kes-yapışbr
yöntemini kullanmak zorunda kalaca ğından ötürü, sunulan bu türden herhangi
bir şeyin zorunlu olarak gerçek tarih olamayacağını savunması, Collingwood'un
doğal tarihin olabilirliğini tarhşmasının anlaşılmaz yanıdır.76 Çünkü böyle tuhaf
bir görüşün doğru olmadığını, yaşamın or taya çıkışından önce doğal dünyadan
"doğanın evriminde ger çek bir geçmiş aşama" ve fizikçilerden de hpkı "geçmiş
bir apandisit nöbetinden hareketle bir bedenin şimdiki durumunu yeniden
kuran hekim gibi", bu aşamayı mevcut fiziksel kalınh lardan yola çıkarak
yeniden kurmaya çalışanlar diye sözettiği yerde, Conclusion to Nature and
Mind 1 934'te [Doğa ve Akla Sonuç] ortaya çıkarır. Burada insan tarihi ile doğal
tarih arasın daki gerçek bir benzerlik vurgulanır: her ikisinin de şimdi algı
lanandan yola çıkarak geçmişin yeniden kurmacaları oluşu.77 Elbette farklılık
yeniden kurmanın doğasında ve her birinin bulmaya çalışhğı anlaşılırlığın
türünde bulunur. Collingwood sadece doğa bilimi için uygun olan düşünce
kalıplarının insan tarihine bulaşmasına meydan vermeme kararlılığıyla
harekete geçmediği buna benzer pasajlarda, doğal tarihi ciddiye alabilir, onu
kendi başına ilginç ve değerli bir şey olarak görebilir. Bu nunla birlikte tarih
üzerine yazılarının çoğunda doğa bilimle rindeki araşhrmacıların doğadaki
geçmiş süreçleri ortaya çıkar ma biçimi ilgisinin merkezine oturmaz. Ve
Collingwood'un do ğal tarih teorisinin karşılaşhrma ve zıtlaşhrma ile titiz bir
şekil-
40 Tarihin İlkeleri

de geliştirilmesi, Collingwood'un insan tarihinin doğası hak kındaki açıklamasına da


ışık tutuğundan, esef edilecek bir du rumdur.

7· Tarihsel doğalcılık
"The Principles of History"nin 3. Bölümünde Collingwood tarihsel doğalcılığı,
tekrar tekrar döndüğü bir konuyu, başka yerlerde yaptığından daha kapsamlı ve
daha sistematik bir tarzda ele alıp çözümler.78 Doğalcı varsayımların tarihçilerin
işini bozabileceğini düşündüğü iki tarzı birbirinden ayırarak başlar ve daha sonra
her birini ayrı ayrı ele alır. Taslağında da söz ettiği üzere, onlar bunu araştırmanın
konuları olması gere
ken tarihsel olguların yerine doğal olgulan koyarak yapabilir ler, ya da tarihsel
olguları kabul edip doğal olguları onların ne deni olarak görürler. İlk seçenek
kendisini onsekizinci yüzyıl dan beri tarihin olup bitenleri kaydetmeyecek fakat
değişik tür den insanlar için tipik olduğu anlaşılan şeyin ışığında açıklaya cak
gerçek bir insan doğası bilimine dönüştürülmesi ya da

onun doğrudan doğruya tarihin yerini alma·sı talebiyle göster mektedir. İkincisi
·
tarihsel açıklamaya çevresel yaklaşımlarla
temsil edilir. Bunlar tarihçiterin ortaya çıkardıklarını coğrafya, meteoroloji veya
botanik gibi mevcut doğa bilimlerince incele nen dışsal koşullara· bağlarlar.
Collingwood her iki yaklaşımın da tarihçileri ilgilendiren olguların doğasını yanlış
algıladığını ileri sürer: bunları sanki doğal olgularmış, sadece kaydedilen,
düzenlenip tasnif edilen, ve üzerlerine teoriler kurulan şeyler
miş gibi ele alırlar.
'
Gıtlliver s Travels öyküsünü genişleten eğlendirici nükteli kısa bir hikayede
Collingwood doğalcı biçimde tasarlanan in san doğası biliminin hedefini şaşıracağını
düşünmesine ilişkin hayali bir örnek sunar. Bu durumda örnek belli bir insan küme
sinin bir bölümünce dinlenen müziktir ve buna dönük bilimsel yaklaşım kendisini,
araştırmacıların onu dinleyenlerin geçirdiği bedensel değişimleri ölçüp tartarak
ortaya çıkarabilecekleri şey ile sınırlar. Açık ki böyle bir araştırma, her zaman olup
biten
Yayıma Hazırlayanların Giri�i 41

belli olguların dışavurduğu şeyleri anlamaya çalışan tarihçiie rin müziksel gerçekler
diyeceklerine benzer hiçbir şeyi açıkla mayacaktır.79 Aynı türden böyle hayali değil
de gerçek bir tu tarsızlık örneği bulmak için, Collingwood doğal bir akıl bilimi olarak
tasarlanmış psikolojiden başka yere bakmamıza gerek
olmadığını düşünür.80 Buradaki en önemli iddiası gerçek bir in san doğası biliminin,
eğer gerçekten insanın zihinsel yapısı üzerine eğilecekse, düşüncenin kendi
kendini eleştiren özünü ciddiye alması gerektiğidir, ki o doğal bir tin biliminin bunu
yapmadığı ve yapamayacağı üzerinde ısrarla durur. Gerçek bir tin bilimi
"ölçütbilimsel" [criteriologicnl) olmalıdır: insan eyle minin, psikolojinin kendisinin
yerini alacağını düşündüğü manhk, etik, estetik veya iktisat gibi geleneksel tin
bilimlerinde uzun zamandır incelendiği biçimlerde değerleri dışavurduğu gerçeğine
duyarlı. Bl Collingwood bu çerçevede doğalcı bir akıl biliminin genel çalışma
programı içinde gizliden gizliye varlığı
nı sürdüren bir çelişki olarak gördüğü şeye dikkat çeker. Çün kü bir doğa bilimi
olarak meşgul olunan psikoloji ölçüllerin uy gulanma alanı olarak düşünülen insan
eylemleri araştırmasın dan vazgeçeceğine söz verse de, kendi araşhrmalarında
ilkece araşhrma konusunun dışına çıkardığı ölçüt uygulayıcı etkinlik
türlerine kaçınılmaz olarak bağlı kalır. Burada sözü edilenin en azından bir bölümü,
öyle görünüyor ki, tarihsel olguların kıs men değer-oluşumlu olmasıdır. Eğer böyle
ise -her ne kadar bunu burada açıkça söylemesc de- Collingwood'un kendisi de
tarihin değer-ayırıcı, yani değer-yargılayıcı bir i nceleme türü olduğu düşüncesine
bağlı görünür.82
Collingwood ikinci doğalcılık biçimini, çevresel doğalcılığı değerlendirirken bir
ölçüde daha yumuşak bir tavır takınır. Bu nun nedeni, insan eyleminin insan
doğasının dışında nedenle rini ararken, en azından onun döngüsel olmayan
açıklamalar sunabileceğini düşünmesidir. İnsan eylemlerini doğalcı biçim de
tasarlanan insan doğası açısından açıklamanın döngüsel ola cağı görüşü oldukça
şaşırhcıdır. Collingwood fiziksel olayların fiziksel koşullara ve yasalara müracaatla
açıklanmalarını, bir döngü içerisinde benzer bir akıl yürütme olarak, herhalde gö
zardı etmek istemezdi. Bununla birlikte eylemlerin çevresel ne-
42 Tarihin ilkderi
denler açısından açıklanmaları hususunda başka ve daha ciddi bir
çekincesi vardı: bu ikincisinin eylem üzerinde, ten rengi ve ya cinsel
olgunluk gibi bedensel koşullar üzerindekiyle aynı türden "doğrudan"
etkilere sahip olduklarının yanlış yere ileri sürülme olasılığı. İnsanları
eyleme sevkedenin doğanın kendisi değil, girişim, bilgi ve teknolojik
başarı düzeyleri çerçevesinde, doğaya verdikleri anlam olduğunda
ısrar eder.83 Okyanusun kıyısında yaşayanların ona karşılık verme
biçimini izah eden doğal olgu, okyanusun yakınlığı değil, onların bunu
bir engel mi yoksa bir fırsat olarak mı gördükleridir. Bununla birlikte
Collingwood, pek istekli olmasa da, tarih içerisinde eylemin
açıklanmasında, açıklamanın "akıl aracılığıyla" anlaşılır görül
mesi kaydıyla doğal koşullar için bir yer ayırır. Buradaki tavrı Essay
on Metaphysics'te salt zorunlu koşullar ile bütünüyle rast lanbsal
olanlar arasında yapbğı ayrımı çağrışhnr (EM, 285- 312). Çünkü
konusunu ortaya koymanın bir yolu, her ne kadar bir insan eyleminin
eksiksiz bir açıklaması cylcyicilerin düşün celeri kadar çevreye
başvurulmasım gerektirse de, nedenin ko numuna uydurulması
gereken hiçbir zaman çevre değil, daima
düşüncelerdir demek olurdu. Böyle bir öğreti kaçınılmaz olarak
tartışmaya açık olacaktır. Örneğin, eyleyicilerin düşünceleri ve meşgul
oldukları şeyler den, bunların her ikisi de gerçekletirilmiş bir eylemin
açıklama sıyla ilgili olabilirse de, neden olarak düşünülmesi gereken
hiç bir zamari ikincisi değildir yargısının evrensel bir ilke olarak kabulü
için sunulan gerekçenin yetersiz olduğu hissedilebilir. Fakat böyle bir
eleştiri, Collingwood'un tutumunun daha ileri gelişiminin burada
muhtemelen canlandıracağı mukavemet karşısında sönük kalır.
Kendisinin de söylediği gibi, bu noktaya kadar ortaya konulmuş olan
çevresel açıklama görüşü doğanın kendisine eylemlerin
nedenselliğinde en azından ikincil veya geriplanda rol vermektedir.
Fakat tarihsel bir araştırma konu sundan söz edildiğinde bunun bile
kabul edilebilecek olandan doğaya daha fazla, düşüneeye daha az rol
vermek olduğunu savunmayı sürdürür. Çünkü yanlış olsa bile, doğal
koşulların belli bir durum olduğuna sadece inanmak, bir eylem nedeni
olarak onların gerçek oluş biçimlerini bilmek kadar etkilidir. Ve
Yayıma Hazırlayanların Girişi
43

bir eyleyicinin koşuUar hakkındaki bilgisinden belli biçimde edirnde bulunmasının


nedeni olarak söz etmek koşulların ken disi için açıklayıcı bir role sahipken, onlar
hakkındaki salt inançlanndan söz etmek bu vasfım korumaz. Collingwood ko
numunu, bir eyleyicinin içinde edirnde bulunmak zorunda ol duğu durumu oluşturan
"kah gerçekler", bütünüyle onun dü şüncelerinden ibarettir diyerek dramatize eder.
Bir başka deyiş le durumun kendisi açıklayıcı olarak konu dışıdır.84 Bu konuyu
düşman tarafından etrafı çevrilmiş bir insan topluluğu hakkın da "kaba güce" boyun
eğmek "zorundaydı"lar derken gerçekte kastedilenin ne olduğunu sorarak iyice
belletir. Böylesi durum larda kaba güç denen şeyin, ister doğru ister yanlış, kurbanla
rın arhk karşı koyacak bir durumda olmadıklan yönündeki ka naatinden ibaret
olduğunda ısrar eder.
Açık ki bu öğretide doğru ve önemli olan birçok şey vardır; fakat kapsam dışında
bırakılabilecek şeyler de çoktur. İlk bakış ta görünen bir sorun, eylemde
bulunacaklar için, direnmeye karar verdikten sonra birçokları yaralanacak veya
öldürülecek se eğer, karşı karşıya bulundukları tehditin gerçek mi yoksa sa nal mı
olduğunu tasavvur etmek kesinlikle önemli bir sorun oluşturacakhr. Collingwood
tarihçinin kendine özgü ilgisinin kastedilen eylemin başarılı biçimde gerçekleştirHip
gerçekleşti rilmediği olduğu hususunda bi rçok yerde, gerek "The Princip les of
History"de gerekse diğer yazılarında, (sözgelimi, A, 70, 72) inatçıdır.85 Bu
değerlendirme için, bir eyleyicinin durumu nun bütünüyle düşüncelerden ibaret
olduğunun alhnı çizdik ten sonra: "kendisinin ve başka insanların" diye ekierken bazı
kabullerde bulunuyor
�örünebilir. Fakat bu sorunu iki neden den ötürü karşılamaz.
Once yaralayacak ve öldürecek olan düş manın düşünceleri değil, onun süvari
kılıçlan ve alaybozan tü fekleridir. İkinci olarak başka insanların dışavurulmuş düşün
celeri (yani eylemleri) neredeyse doğal koşulların etkilediği ka dar bir eyleyicinin
kendi eylem olanaklarını etkiler: bunlar ken di iradesinin dışavurumlarına izin verir ve
engeller. İnsan öz gürlüğü çözümlemesinin uzanımlannı de alırken Collingwo od'·m
kendisinin de söylediği gibi, bir eyleyici kendisini, kendi düşüncesinin dışavurumları
komşularının düşünceleri arasın-
44 Tarihin Ilkeleri

daki "çatlaklar"a uygun gelecek şekilde konumlandırmalıdır. Dolayısıyla eğer harfi


harfine alınacak olursa, fiziksel olanın ro lünü sadece azal tmaya değil, saf dışı
etmeye dönük aşikar ça basının desteklenebileceğini görmemek zordur.
Bütün bunlar Collingwood'un 3. Bölümün sonuna doğru "Freedom" başlıklı alt
bölümde yazdıklarım, ki The Idea of His tory'nin Epilegomenasma dahil edilmiş
olanın bir versiyonuy du, ihlal etmeye başlamaktadır. Buradaki düşünüş tarzı, "The
Principles of History''nin diğer bölümlerin çoğundan daha do lambaçlı ve
karmaşıktır. Belki en sorunsal iddiası, bilimsel tari hin doğuşu ile insan eyleminin
özgür oluşu yolundaki güvenli kavrayış arasında varolduğu ileri sürülen bağdır.
Bilimsel tarih uygulamasında Collingwood, tarihçinin araştırmacı olarak ken di
özgürlüğünün ve tarihsel bir özne leyleyici] olarak insan öz gürlüğünün eş zamanlı
farkına vardığını savunur. Tutumunu bilimsel tarihçi doğa biliminin sultasından
kurtulduğu gibi, in s.:-ın tarihinin de doğanın tahakkümünden özgü r olduğunu söy
leyerek de ortaya koyar. Bu önce 1 920'lcrdeki derslerinde ifade edilmiş ve "The
Principles of History''de önemsiz değişiklikler le yinelenmiş (bkz. sözgelimi L27,
429-30; L28, 434; PH; Bl. 2, § 1) a porte subject i ve a porte objecti
tarihin uyuşması gerektiği il kesine somut örnek oluşturur. Fakat bu oldukça şaşırtıa
açıkla ma Collingwood'un kullandığı anlamda "özgür" sözcüğündeki belirsizliği
kesinlikle kötüye kullanır. Çünkü tarihsel araştırma nın doğa biliminden özgür
olduğunun açıklandığı anlam kav ramsal ya da mantıksal görünürken (yani bilimsel
açıklamalar sunmaksızın araştırma konusunu uygun biçimde anlaşılabilir hale
getirebilir) insan tarihinin doğadan özgür olduğunun ileri sürüldüğü anlam deneysel
ya da nedensel görünür86 (yani in sanlar doğal nedenlerce namolajik olarak
belirlenmemiş biçim lerde davranabilirler.) Collingwood'un kendisi buradaki konu
muna karşı bir diğer olası itirazı, yani insanın özgür olduğu nun bilimsel tarihin
doğuşundan çok önce kesinlikle bilindiği itirazını peşinen cevaplandırmakla daha
fazla ilgilenmiş gibi dir, kendi açıklamasına göre bu onsekizinci yüzyıldan daha ön ce
değildir. Okurlarının çoğu, bunun gerçekten bilindiği, ancak birkaç müstesna kimse
tarafından, ya da ancak belirsiz biçimde
Yayıma Hazırlayanların Girişi 45

bilindiği yolundaki cevabının, onun burada sunabildiğinden daha inandırıcı bir


dayanağa gereksinim duyduğunu hissede ceklerdir.

8. lk i fragnuın

"The Principles of History"nin elyazmasırun hızı, 3. Bölü me eklenmiş bir özetten


sonra yavaş yavaş kesilir. Sadece iki kı sa fragman daha bulunmuştur. Biri, "The
Past" başlıklı olanı, bir sayfadan biraz daha fazladır ve 4. Bölüme bir başlangıç ya
par. Bir ikincisi bir sayfadan biraz daha az tutar, ve "History and Philosophy"
başlığını taşır. Bununla birlikte, kısa olsalar da, her iki fragman da bir ölçüde
ilginçtir.
4. Bölüm için düşünülmüş parçanın ele aldığı şey, Colling wood'un taslağının
bu bölüm için sözverdiği gibi, bilimsel tari hin öz-akıl bilgisini elde etme biçimi değil,
fakat tarihin hangi anlamda bir geçmiş incelemesi oJduğudur.87 Daha önceki yazı
larında Collingwood, "The Past" gibi bir başlık alhnda takip et mesi umuJabilecek
birçok mesele ortaya atmışh. Sözgelimi ilk
kez 1926 derslerinde açıkladığı ama asla bütünüyle elini çek mediği, geçmişin
gerçek değil, sadece tasarımsal olduğu (L26, 364) öğretisini genişletebilir; ya da
''The Histarical Imaginati on"da savunduğu gibi, tarihçilerin yapıtiarına hangi
anlamda a priori bir geçmiş tasanınını dahil etmeleri gerektiğini biraz da ha
ayrıntılı biçimde açıklayabilir (lH, 248); ya da tarihçilerio ta sarladıkları geçmiş ile
belli bir süreye [kalıcılığa] sahip olduğu kabul edilen kendi yanıltıcı şimdileri
arasında daha önce yapıl mış bir ayrımı bir kez daha ele alabili r (RAH, son
bölüm); ya da geçmişin ikna edici biçimde geriye doğru izlenebilir olma anla mında
"zorunlu" olduğu düşüncesini yeniden tartışabilirdi (L26, 41 2). Bunun yerine
daha önceki çalışmalannda karşıtaşıl mayan bir doğrultuda harekete geçer, her ne
kadar bunun işa retleri daha önce "Pseudo-history" üzerine bölümde "Notes on
Historiography''de verilmiş olsa da. Tarihsel araştırmanın şey lerin kimi zaman "salt
tarihsel ilgi"ye sahip olduğu söylendiği anlamda geçmişle ilgili olmadığım savunur -
tarihsel olan san-
46 Tarihin Ilkeleri

ki günlük yaşamın ivedil iklerinden uzak, bağlantıları kopuk muş


gibi. Daha da özelde tarihçinin tasarladığı anlamda geçmi şin
şimdiden bir kaçış olarak görülen geçmişle, duygusal geç miş
denilebilecek oliınla, hiçbir ilişkisi yoktur. Micheal Oakes hott'ı
anımsatan bir dille ifade etmek gerekirse, Collingwood
tarihsel geçmişin "geçmiş olarak" geçmiş olduğunda ısrar eder,
eski bir heratın da, bir kimsenin hukuk danışmanından aldığı bir
mektubun da hemen aynı derecede tarihsel bir belge oldu ğuna
dikkat çekerek önemini bel irttiği bir iddiadır bu.88 Tarih sel
geçmişle ilgili bu oldukça ödünsüz nedenselliği Collingwo od'un
"Can Historians be Impartial?"da tarih araştırması için uygun ve
uygun olmayan dürtüler için söylemesi gereken şeyle
karşılaştırmak ilginç olacaktır. Açık ki geçmişe duygusal olarak
bağlı olmak ile ikinci yazıda belli bir düşkünlük itirafında bu
lunduğu duygusal tarih yazmak arasında özel bir bağ görmez.
İkinci fragınanın başlığı, "History and Philosophy", Col
lingwood'un böyle bir başlığı taşıyan bir yazıda ele alması bek
lenebilecek bir sürü soruyu akla getirir. Sözgelimi ilk kez
1920'1erdeki derslerinde ifade ettiği, tarih felsefesinin bir a pri ori
tarih yöntembilimi olduğu (L27, 347; L28, 492) yolundaki
öğretisinin içerimlerini biraz daha açıklayabilir ya da "Notes on
Historiography" de açıkça bağdaşık olmayan felsefenin dalları
mn bir ve bütün "tarihsel bilimler" olduğu yönündeki iddiasım
genişletebilir;89 ya da "The Principles of History''nin 2. Bölü
münde "damşılan filozoflar"a karşı ikazını başka yerde (L27,
346; /H, 203, 213) tarih felsefecilerine bıraktığı özsel anlamda
eleştirel rolle nasıl bağdaştırdığını gösterebilir90; ya da felsefi
yazının iç dökücü olması gerekirken, tarihsel yazının gerçek
anlamda öğretici olduğu (EPM, 210-11) yönündeki iddiasına yeni
gerekçeler sunabilirdi. Bu tür konular, eğer Collingwood
Taslağında çizdiği plana uygun biçimde hazırlayabilmiş olsay dı,
Il. Kitap, 3. Bölümde enine boyuna ele alınıp incelenecek ko
nular arasında olurdu. Aslında göz önünde bulundurduğu şey -
belki bu da II. Kitap, 3. Bölümde daha eksiksiz biçimde ele alı
nacak konular arasındaydı- felsefi sonuçlar kanıtlayıcı kesinlik le
ileri sürülebilirken, tarihsel sonuçlann asla bir olasılık düze yinin
ötesine geçemediği yolundaki yaygın inanıştır. Buna kar-
Yayıma H�ırJayanların Giri�i 47

şı, 'The Principles of History"nin ilk iki bölümünde de yaphğı gibi, diğer
herhangi bir bilimin olasılıkla ne kadar ilgisi var ise tarihin de o kadar
olduğunu söyleyerek91, tarihsel çıkanının da kesinliğe ulaşabileceğini ileri
sürer. Daha sonra beklenti açısın
dan açıklığa kavuşturarak olasılıktan ne anladığı hakkında kısa bir
açıklama verir. Kaba taslak bilgi verdiği esaslı biçimde öznel olasılık
teorisinin, tarihçilerin normalde bulundukları ve kendi sinin de tarihçi olarak
iş gördüğünde sık sık bulunduğu olasılık
yargıları için oldukça zayıf bir teorik destek sunacağı hissedile bilir
(sözgelimi bkz., A, 131 ; RBES, 215).

9· Seçme yayım
Şimdi § 3'de yeni bulunmuş "The Principles of History" el yazması
hakkında ortaya çıkacağı söylenmiş olan olan üç soru dan ilkine
dönüyoruz. Daha önce dikkat çekildiği gibi, Colling wood The Idea of
Historı; ve "The Principles of History"yi iki ay rı cilt olarak yayımlamayı
düşünüyordu, biri bilimsel tarihin kökeni ve gelişimi, diğeri şimdiki durumu
ve önemi üzerine
olacakh. İkinci cilt için tasarlanmış olanın ancak üçte biri kada rını
bitirebildiğindcn, Knox'un mevcut olanı tek bir cilt olarak yayımlamaya
karar vermek zorunda kalmış olması anlaşılabi lirdir. Daha az anlaşılabilir
olan, özellikle Collingwood'un baş lık sayfasında ilk karısına yazmış olduğu
ve yayımına izin ve ren bir not göz önünde bulundurulduğunda, bitmemiş
elyaz masının sadece bölümlerini kullanmasıdır.
Elyazmasını bu şekilde bölme karan bütünüyle Knox'a ait bir karardı.
Oxford University Press'e gönderdiği 31 Mart 1945 tarihli mektupta bunu
şu şekilde açıklamışh: "Yayım için veri len izne rağmen, ''The Principles of
History"yi mevcut haliyle yayımianmanın bir hata olacağını düşünüyorum.
Üç bölüme ayrılmaktadır. İkinci ve üçünçü bölümlerin önemli bir kısmını
zaten Autobiography ve An Essay on Metaphysics içermektedir, ve R.G.C.
ağır biçimde hastayken her türlü olasılığa karşı yazılmış bir notun
sözcüklere dökülüşünü basmamız gerektiğine kani değilim."92 The Idea of
History'ye yayıncı önsözünde Knox, Col-
48 Tarihin İlkeleri

lingwood'un yaşamının son yıllarında kötülcşcn hastalığım,


"bütün sonraki çalışmalarının üzerinde kara gölgesi dolaşan
kati etken" diyerek (!H, sh. xxı) oldukça önemscmişti. 1939 cl
yazmasında sorunsal bulduğu kısmen, bunun bir sonucu ola rak
çabuk öfkelenirlik ve sabırsızlık olarak gördüğü şeydi. The Idea of
History' ye, her ne kadar gönülsüzce de olsa, dahil etme ye karar
verdiği parçalar için bile kimi zaman, "kitabın kalamy la uyum
içinde olmayan" bir "üslup ve ruh hali" sergilediğin den ötürü
yakınıyordu (!H, sh. vı). Bununla birlikte doğru olsa bile bu, bir
elyazmasından kimi bölümleri çıkarırken, diğerleri ni dahil etmek
için sunulan oldukça tuhaf bir gerekçe gibidir. The Idea of
History'den Collingwood'un kendisinin gözden ge çirip düzelttiği
kısımların hiç sözünü etmcsek bile A u.tobiog raplıy ve An -Essay on
Metaphysics'in kabaca aynı dönemde, ve dolayısıyla kabul edilmeli
ki, Collingwood'un "sonraki üslu bu" içinde yazı ldıkları ha
tırlandığında daha da tuhaf görünür. Collingwood'un "The
Principles of History" den bitirdiği kada rında sertlik ve haşinliğin,
hatta Knox'un "atıp tutmak" dediği şeyin izleri olduğunu kabul
etmek gerekir. Fakat bunlar onun
sadeec son yıllarındaki yazılarının karakteristikleri değildir.
Knox'u elyazması hakkında en fazla sikıntıya sokan şey açık ki
üslubundan çok içeriğinin bazı yönleridir. Metinde ya yına
sıfatıyla yaptığı değişikliklerin kimisinde ve bu kaynak tan
yayıma gitmesine izin verdiği her şeyle ilgili olarak itiraf et tiği
kuşkularda bunun belirtisi vardır.93 Bununla birlikte "The
Principles of History'' nin 2 ve 3. bölümlerinde Collingwood'un
başka yerlerde yazmış olduklarını sadece tekrarlamakla yctin
diği ancak kısmen doğrudur. Örneğin, bu clyazmasında dil ola
rak kanıt düşüncesi; tarihsel ve estetik imgelem arasında iddia
edilen benzeşim; temel ve temel niteliktc olmayan duyguların
insan eylemiyle farklı ilişkileri; ya da tarih ve yaşamöyküsünün
birbirinden köklü farklılıkları [benzemezlikleri l üzerine yaptığı
vurguya başka yazılarında bir koşutluk gösterilemez. Gördü
ğümüz gibi, yeni elyazması tarihsel doğalcılığa karşı iddiası nın;
tarihin özerkliği anlayışının; özel tarihsel geçmiş görüşü nün;
ussallık fikrinin; ve diğer sahalara olduğu kadar tarihe uy
gulanışıyla olasılık kavramı anlayışının değerli açıklamaları ve
Yayıma Hazırlayanların Girişi 49

genişlemelerini içerir. Collingwood'un mesleki yaşamının bü yük bölümünde


uğraşını sürdürdüğü uygun olmayan felsefi görüş iklimi hesaba katılırsa kuşkusuz
Knox'tan ölümünden sonra fikirlerine dönük hatırı sayılır bir ilgi dalgasını ve yazdığı
hemen her şeyi incelemek için kullanıma hazır hale getirmeye dönük yaygın arzuyu
öngörmesi pek beklenemezdi. Colling wood'un "The Principles of History''den
tamamladığı kadarı nın, her ne kadar yer yer keskin bir zeka ve kavrayış pınltıları
sergilese de, nitelikçe düzensiz ve dağınık olduğu ve yer yer dikkatsiz abartıdan
zarar gördüğü de inkar edilemez. Knox'un The Idea of History'ye dahil ettiği
diğerlerinden çok daha iyi ya
zılmış olan ilk bölümün ilerledikçe bozulmaya başladığı da. "The Principles of
History''den sadece bölümler yayımla maya karar verirken Knox, şimdi
elyazmasının tamamı elimiz deyken daha iyi değerlendirecek bir konumda
olduğumuz, bir yayıncı yargısı verdi. Sadece 1. B<ilümü yayımlamasının bir ta
lihsiz sonucu, 2. Bölümde daha da geliştirilecek olan bu bölüm deki düşünüş
tarzının tamamlanmamışlığının böylelikle karan lıkta kalmasıdır. Bir diğeri
Collingwood'un tarih teorisi ile The Principles of Art'ta benimsediği tu tumlar
arasında görmeye baş
lçıdığı yakın bağın böylelikle ifade edilmeksizin ve incelenmek sizin kalmış

t
olmasıdır. Fakat şimdi The Idea of His ory diye bil diğimiz şeyi bir araya
getirirken Knox daha da kuşkulu görü nen başka ve daha ayrıntılı yayıncı
yargılarında da bulunmuş tur. Sözgelimi malzemeleri yeniden düzenleyerek,
atlamalara
yer vererek, Collingwood'un kendi kaleminden çıkanları kimi zaman anlamı
değiştirecek biçimde yeniden ifade ederek, "The Principles of History"nin metninde,
dolayısıyla The Idea of His tory'ninkide de, ne kadar çok oynamalar yaptığı
şimdi görüle
4
bilir.9 Metinde bu şekilde yapılan değişiklikler, birçok durum da görece masuma
nedir: fakat tümü böyle değildir. Ve çoğunun kabul edilmeksizin kalmış olması bir
bütün olarak The Jde.a of History'nin yayıma hazırlanma biçimi hakkında ister
istemez sorular doğuracaktır.
''The Principles of History"nin Knox'un The Idea of His tory'ye "History and
Freedom" başlığı altında dahil ettiği bö lüm, bu yeniden düzenlemeye çarpıcı bir
örnek sunar (IH, 315-
so Tarihin İlkeleri

20). Bu bölüm orijinal bağiarnı içinden çıkarılmıştır, bu ilk ha liyle


Collingwood'un doğalcılığa karşı geliştirdiği bölüm uzun luğundaki
argümanın sondan bir önceki aŞamasını temsil edi yordu, oysa şimdi
Epilegomena'ya kendi başına sokuşturulan
bir parça görünümü verir ve burada, yeniden-canlandırılabilir olması
nedeniyle yerinde olarak tarihsel olduğu düşünülebile cek araştırma
konusu türleri tartışmasını sürdürmesi zor görü nür ([H, 302-15). Ayrıca
giriş cümlelerindeki orijinal sözcük se çimi ve diziliminde, ve başka
birkaç yerde, en hafif deyimiyle nedensiz yahut keyfi görünen
değişiklikler vardır. Sözgelimi "istediğim için" diye başlayan ve "bu
iddia temclsizdir'' ile bi ten pasaj (IH, 319) çoğunlukla Knox'un kendi
uydurmasıdır. El yazmasında Collingwood 2. Bölümün § l'inin sonuna,
a parte subjecti ve a parte objecti tarih arasında, ilkinin önceliği
olduğu nu savunarak bir bağ kurduğu yere göndermede bulunur. The
idea of Historıj' de bulunan pasaj el yazmasında karşılık gelen
pasajdan oldukça farklıdır ve şu şekilde devam eder: "Fakat bu sorunu
tam olarak burada bırakmayacağım; çünkü daha önce ikinci bölümün
birinci kesiminde söylemiş olduklarım onu bir adım daha ileri
götürmekte. Bu bölümde tarihsel inceleme nes neleri hakkında ancak
tarihsel yöntemle_ri kullanarak bir şeyler anlayabileceğimiz
söylenmişti" (PH, 3. Bl. § 5). En azından Col lingwood için önemli olan
bir bağlantı değişikliklerle kaybolur.
Takip eden "Heads or Tails" başlıklı bölümde daha da iş güzar bir
yayıncılık görülür. Knox'un kendisinin de teslim etti ği üzere, bunun
büyük bölümü Collingwood'un tarih teorileri nin tarihsel biçimde
incelemesinin Hegel ve Marx'ın teorilerine
ulaştığı noktada (III. Kısım, § 8) The Idea of History'ye dahil edi lir.
Bu 1 939 tarihli malzemenin bir 1936 belgesine pek güvenilir olmayan
biçimde dahil edilmesini gerektirir. Daha kötüsü Knox'un bu bölümün
başlangıcını, yani 1 22. sayfadaki metin ve 1 23. sayfanın "bankaaların
bankacılık hakkında düşündükle ri ... " cümlesine kadar ilk paragrafı,
Collingwood'un tarih felse fesi üzerine 1 936 tarihli derslerinden
almasıdır, bu cümle ders lerin, elimize ulaşmış birkaç sayfadan biri
olan, 1 16. sayfasında bulunur. Bölümün kalanı 'The Principles of
History''den çıkar, her ne kadar asıl metnin ifade tarzı olduğu gibi
bırakılmış de-
Yayıma Hazırlayanların Giri§i 51

ğilse de. Ve yapılan değişikliklerin kimisinde felsefi bir eğilimin izlerini görmek
mümkündür. Collingwood'un Hegel hakkında ki iddialannın kimisinin yeniden
ifade ediliş biçimi ve böylelik le kısmen doğal halini kaybetmiş olması, ortaya
çıkan birikim sel sonuçla birlikte yine konuyla ilgili bir durumdur. Sözgelimi
elyazmasının "Hegel'in [kendisinden] ilkece özgür olduğunu
ileri sürdüğü doğa bilimi" diye okunduğu yerde, Knox "ilkece" sözcüğünü
metinden çıkarır (IH, 1 25). Aynı sayfada metnin "tam olarak elde edilmiş
olduğu" diye akhğı yerde "tam ola rak" ifadesi Knox'un kendi eklemesidir.
"Onun [Hegel] esas iti bariyle kes-yapışhr yöntemleriyle yetindiği noktada" diye
okunduğu yerde, "esas itibariyle" sözcüğü eklenmiştir. Öğreti nin esiniediği
anlaşılan bir başka anlam değişikliği, Knox'un "genellikle tarih denilen"
ifadesinin yerine pek denki olarak kabul edilemeyecek, "onun (Hegel]
genellikle tarih dediği" ifa desini koymasında görülür (IH, 125).
Fakat Knox'un bu malzernede yaphğı en şaşırtıo ve açık ki
Collingwood'un Hegel'e yaptığı eleştirinin etkisinin azaltılma sının hedeflendiği
anlaşılan değişiklik, Hegel'in tarihin mantık la ilişkisine dair görüşüyle ilgili bütün
sıdır
bir paragrafın atlanma . Şimdi bununla ''The Principles of History'' nin 3.
Bölümü nün sonuna doğru karşılaşılabilir. Buradp Collingwood He gel'in
sadece tarih için özerk bir konum kabul etmiş göründügü nü, çünkü onun
tarihi mantıksal "tasarım lar" dan oluşan bir ya pıya tabi kıldığını, bununsa ona
göre Marx'ın tarihi doğa bili minin peşine takmasıyla özünde aynı türden bir
yanlış anlama demek olduğunu ileri sürer. Knox bu görüşün geliştirildiği pa
sajın büyük bölümünü atlamış olduğundan takip eden parag rafm ilk iki
cümlesinde değişiklik yapmayı gerekli görmüştür,
burada el yazmasının metni The Idea of Histo 'nin metninden
ki ry oldukça
farkhdır.95 3. Bölümden The Idea of History'ye dahil
edilmiş kısımlarda karşılaşılan bu tür bir yayıncı yaklaşımı is ter istemez, orijinal
versiyonu ne yazık ki bulunmamış olan 1. Bölümün ne kadarında düzelti ve
değişikliklere gidilmiş olabi leceği hususunda kuşku doğuracaktır. Benzer
şekilde, ele ge çen birkaç sayfanın [yayma hazırlık sürecini] tamamen yara
lanmamış olduğunu göstermediği The Idea of History'nin I-IV
52 Tarihin Ilkderi

kısımlarının metninin bütünlüğü konusunda da kuşkular do


ğabilecektir.96

10. Bitmemiş el yazması

Knox'un "The Principles of History'' den mevcut olanın an cak bir


kısmını yayımlama kararından daha da şaşırhcı olanı Collingwood'un
kitabı bitirmcden bırakmış olmasıdır. Ona açık ve tutarlı bir planla
başlamıştı ve üzerinde birkaç haftalık dö nem boyunca istek dolu,
kararlı bir hızla çalışmıştı. Anlaşılan tasarıya büyük değer veriyordu,
ve onu tamamen bitirmeyi amaçladığı son tarihin kanıh vardır. 1.
Bölüm üzerinde çalışı r ken 14 Şubat 1 939 tarihli bir mektupta oğluna
şunları yazmıştı: "Gelecek kuşaklara başyapıtım olarak kalacak The
Principles of History'i yazmaya başladım. Ona gemim Soerabaja
yaklaşırken ansızın, beklenmedik biçimde başladım, ve bütün
zamanımı bu berbat derecede sıcak kasahada onun üzerinde elimden
geldiği kadar sıkı çalışarak geçirdim."97 Baharın sonlarına doğru İngil
tere'ye dönüşünden sonra, dostu arkeolog Gerald Simpson'a şunları
yazdı: "son altı ay içinde iki kitap· yazdım, bir üçüncü süne başladım ...
Cava'da 40.000 kadar sözcüğllnü yazdığım üçüncüsünün adı The
Principles of History ve bütün yaşamıının yazmaya hazırlanmakla
geçtiği bir kitap. Eğer bitirebilirsem, hayıflanıp yakınacağım hiçbir şey
kalmayacak."98 Collingwo od'un en geç o yılın güz mevsimine kadar
kitabı bitirmeyi ta sarlamış· olması 19 Ekim 1 939'da Oxford University
Press'e yazdığı mektupla da kanıtlanmaktadır, mektupta Collingwood
Tlıe Principles of History'den "Philosophical Principles" üzerine
düşündüğü eserlerinin açıkça ikinci cildi olarak söz eder.
The Idea of History'ye yazdığı önsözde Knox Collingwo od'un
başladığını bitirememesiyle ilgili olarak aşağıdaki açıkla mayı sunar:
"Gitgide azalan fizik gücü ve The New Leviathan'la uğraşması iki açık
cevaptır. Fakat gerçek cevap tasarısının im kansız ya da gereksiz hale
gelmiş olmasıdır" (IH, sh. xvıı). Col lingwood "felsefenin tarih
tarafından yutulduğuna" ve "teori ve pratiğin özdeşleştiğine" -sırasıyla
An Essay 011 Metaphysics
Yayıma Hazırlayanların Girݧİ
53

ve An Autobiography' de bulunması gereken öğretiler- inanmaya başladığı için


Knox'a göre bu artık imkansızdı. Tlıe Idea of His tory ve daha önceki çalışmalar
biçiminde bir felsefi tarihsel dü şünme çözümlemesi ve eleştirisi o nedenle gözardı
edilmişti. Bir tarih felsefedsİ taslağından yapması beklenenlerin tümü kendi tarihsel
düşünme deneyimini sözcüklere dökmekti; ve Collingwood'un durumunda bu, artık
gerekli değildi, çünkü zaten bunu Autobiography'sinde yapmıştı. Fakat Knox'un
bura da "doğru cevap" dediği pek ikna edici değildir. Çünkü Col lingwood'un "The
Principles of History" ile eş zamanlı olarak üzerinde çalıştığı Autobiography'de
tasarlanmış olan felsefe ve tarih arasındaki bir özdeşlik değil, uzlaşma, ve teori ile
pratik arasında benzer şekilde karşıhkh bir ilişkidir. Felsefenin daha fazla tarihsel
bilince sahip, ve tarihin de felsefi olarak daha ol gun ve karmaşık lsophisticatel
olması istenir.99 Collingwo od'un kendisinin, gördüğümüz gibi 1939 Ekim'ine
kadar, ''The Principles of History''yi bitirmemesi için teorik herhangi bir ne den
gördüğüne dair hiçbir ipucu vermediği de umıtulniamah dır. Bi tirdiği bölümler de
Knox'un teşhisini pek desteklemez.
Tarih felsefesinde çeşitli konuları ele alma tarzları büyük bölü mü itibariyle, The !
dea of History de dahil daha önceki benzer · çalışmalarda ele alınma tarzıyla
oldukça uyumlu ve tutarlıdır. David Boucher "The Principles of History"nin hiçbir za
man bilirilmemiş olmasına ilişkin farklı bir neden ileri sürdü. Boucher III. Kitabın
konusu olacak olan tarih ve uygulama ara sındaki ilişkinin The New Leviathnn'da
ele alındığına ve ayrıca Autobiography'de de bir ölçüde incelendiğine dikkat
çeker.lOO Dolayısıyla Collingwood'un kendisinin ilk başta "The Princip les of
History''nin tamamlanmasına a tfettiği değere karşın bu çalışma, ileri sürdüğü savlar
ve bunların kanıtlanmasında beli ren yarıkiarı görmüş olduğu için değil, yaşamının bu
kritik noktasında, aynı şeyi ikinci kez söyleyemeyecek kadar az vakte sahip olduğu
için daha az önemli hale gelmiş olabilir. Fakat bu düşünce için de güçlükler vardır.
Çünkü tarihsel düşünmenin pratik içerimleri herhangi biçimde The New
Leviathan'da ele alınmaz, ve Boucher'in iddiası, "The Principles of History'nin
neden sadece I. Kitabının değil de, tarih ve öteki bilimler ara-
54 Tarihin İlkeleri

sındaki ilişkinin ele alınacağı Il. Kitabının da bitirilmemiş oldu ğunu açıklamasız
bırakır . .Knox'un da dikkat çektiği gibi, Col lingwood'un "The Principles of
History''yi tamamlamasında The New Leviathan'la uğraşmasının daha az etkisi
olduğu doğ rudur. Fakat bu büyük ölçüde Eylül 1939'da savaşın patlak ver
mesinden kaynaklanmış görünür. Collingwood'un kendisi ar keolog O. G. S.
Crawford'a gönderdiği bir mektupta şunları ya zar: "Savaş patlak verdiğinde
bütün bu işlerin temelinde, ilgili
herkesin siyasetin temel ilkeleri hususunda tam bir şaşkınlık durumunda
bulunması olduğunu gördüm ve zihnimi yokladı ğımda, sözcüklere dökülmesi
101
herkesin yaranna olabilecek bir çok fikre sahip olduğumu farkettim."
Dolayısıyla haklı ola rak Collingwood'un "Tarihin ilkeleri" üzerine çalışmasını
ahla ki bir buyruğa karşılık olarak ertelediği söylenebilir: büyük bir kamusal
öneme sahip olduğunu düşündüğü bir konu üzerine, gelecekte ve daha uygun
bir zamanda değil, derhal yerine geti rilecek bir ödev duygusu.
Kötüleşen sağlık, Güneydoğu Asya [Çin Hindi) yolculuğu esnasında ideal
çalışma şartlarından uzaklık gibi daha dünyevi etkenierin de bir rolü olmuştur.
Kitabın Taslağı 9 Şubat'ta1 Sura haya'ya yaklaşan bir gemide yazılmışhr.
Collingwood'un gün lüğüne göre bu ayın 10'undan 13'üne kadar "The Principles
of History" üzerine çalışmışbr. 14 Şubat'ta Yogyakarta kasabasın dan bir otele
yerleşmiştir. Ertesi gün "1 . Bölümü bitirip düzelte rek" tekrar elyazmasr
üzerinde çalışmayı sürdürmüştür. 18 Şu bat hariç takip eden günler boyunca
yazmaya devam etmiştir, bu gün için günlüğüne şunları kaydeder: "berbat bir
geceden sonra yorgun ve gevşek bu gün : kitaptan uzak." 20 Şubat içinse
şunları söyler: "Günün büyük bölümü ya7..arak geçti. Gürültü cü komşuların
verdiği rahatsızlık, garsonsuz otel, ve diğer bit meyen huzursuzluk kaynakları."
Ertesi gün Batavia'ya (günü müzün Cakarta'sı) hareket etmek üzere erken
sabah trenine bi ner, ve 22 Şubat'ta ulaşır. Bu yolculuk hakkında şunları kayde
der: "Rahat yolculuk, clyazmalarını gözden geçirme, öğlen ye meği, ve yazılan
bir şiir." Yı ne bir otelde kaldığı Batavia' da günlüğüne şunları kaydeder:
"Uygarlık bakımından geri kal mış olmanın lehine bazı noktalar. Endonezya' da
yeteri kadar

Yayıma Hazırlayanların Giri�i 55

uzun kalış." Gerçekten de rahatsızlıkla ilgili hisleri o kadar güçlüdür ki aynı gün
4 Mart'ta yelken açacak olan Rhesus gemi siyle ülkesine dönmeye karar
vermiştir. Daha sonra günlüğün de şunları okuyoruz: "öğleden sonra geç vakit
autobiog raphy'imin provalannın alınıp okunması."
Son kayıt açıklamanın bir diğer önemli bölümüne dikkat çeker:
Collingwood'un Endonezya yolculuğu boyunca diğer iki kitapla meşguliyeti. 21
Ekim 1 938'de İngiltere'den ayrıldığında Autobiography'sini bitirmişti.
Yolculuğa çıkışının arefesinde 24 Ekim'den 13 Kasım'a kadar An Essay on
Metaphysics üzerinde çalışmıştı. Bir sonraki gün için günlüğünde şu
satıriara rastlan
makta: "Bütün gün gözden geçirip düzeltme, şimdi yeni bölüm XXVII (son)
yazılmakta." 22 Şubat 1939'da Autobiography'sinin provalarım aldıktan sonra
takip eden iki gün boyunca sadece bu kitap üzerinde değil, An Essay on
Metaphysics üzerinde de çalışmıştı. Bundan sonra neredeyse her gün,
hem Batavia' da hem de dönüş yolculuğu boyunca, anlaşılan önemli bölümleri
ni gözden geçirip düzelterek, bu sonuncusunun üzerinde çalış
mıştı (yayımlandığında şu notu taşıyordu: "St. Vincent Bur nu'nunun uzakları, 2
Nisan 1939"). Günlüğü bu dönem boyun ca Collingwood'un ayrıca
Autobiography'sini baskıya hazırladı ğını ve 19 Mart'ta son bölümünü
yeniden yazdığım da açığa
kavuşturmaktadır. "The Principles of History''den sadece iki kere söz edilir. 26
M art'ta şunları okuyoruz: "The Principles of History ile oynama"; ve
ertesi gün içinse şunları: "Sabahleyin The Principles of History'nin IV.
Bölümüne başlamayı deneme yazı akmayacak. Mide berbat, aslında şimdiye
dek olduğundan daha kötü. Oldukça aylak ve nahoş bütün bir öğleden sonra."
Bir sonraki günün kaydı şunları söyler: "Yatakta mideme dik kat ederek ve
açlıktan kıvranarak geçirdiğim gün." Ve bu "T· ,e
Principles of History'' üzerine çalıştığı son gündü. Dolayısıyla Collingwood'un
uzun tasarımlı bu cildi bitire memesinin büyük ölçüde nedeni sadece imkanları
kıt barınma, müzmin uykusuzluk, gürültücü komşular gibi arızi koşullar değil,
Doğu yolculuğunun sonlarına doğru diğer tasarıtarla da uğraşmasıdır.
Dönüşünden sonra ders vermeye ve An Essay on Metaphysics'ini
baskıya hazırlamaya koyuldu, ve böylelikle bir
56 Tarihin İlkeleri

kez daha "The Principles of History''yi bitirme fırsatını kaçır mış oldu.
Haziran'ın sonuna doğru, belki de sağlığına kavuş mak amacıyla, bir
yabancı araştırmacılar topluluğuyla birlikte beklenmedik biçimde Yunan
adalarına iki aylık bir geziye çıktı, ve savaşın patlamasından sadece
birkaç gün önce döndü. 1 939 sonbaharında yürümekte olan en az beş
tane projesi vardı. 19 Ekim tarihli mektubunda Oxford University Press'i
The Idea of History ve "The Principles of History"nin "hazırlanmakta
oldu ğu", ve The Idea oj Nature'ın "şimdi ders aşamasına geldiği, yani
işin en zor kısmının denendiği" yolunda bilgilendirmişti. Ayrı ca Yunan
adalarına yaptığı gezi hakkında bazı izienimler veren The First Mate's
Log' u baskıya hazırlıyordu ve The New Leviathan üzerinde de
h
çalışmaya başlamış .102 1 940 başlarında "Good ness, Rightness, Utili tiy"
İ
[ yilik, Doğruluk, Yararlılık i üzerine ders verdi, ve alışkanlığı olduğu üzere,
Aralık'tan Şubat'a ka dar derslerini yazı ya çekti. Eğer 1 941 ' de
kürsüsünden çekilme ye zorlamış olan kötüleşen sağlığıyla mücadelesini
sürdürdüğü de dikkate alınırsa Oxford University Press'e mektubunda söz
ettiği projelerden hiçbirini bitin�memiş olması pek şaşırtıcı de ğildir.
Doğrusunu söylemek gerekirse, The New Leviathan'ı so nuna kadar
götürüp bitirmiş olması birinci ·sınıf bir başarıy
dı.l04 Muamma çözülmüş olmuyor; fakat Collingwood'un "The
Principles of History"yi bitirememesinin nedenlerini araştımı.a konusu
veya mesele yapmak için büyük gereksinim var gibi görünmüyor. Giderek
·

karşı karşıya kaldığı ciddi sağlık prob lemleri, Endonezya yolculuğu


sırasında çalışmak zorunda ol duğu güç koşullar, diğer projelerin araya
girmesi, Yunan adala rına hiç hesapta olmayan gezi, The New

Leviatlıan'a vermeye kendisini zorunlu hissettiği öncelik yeterli nedenler


i
sunar.IOS Çalışabi eceği şaşırtıcı hız hesaba katılırsa, "The Principles of
History''yi kesintiye uğramamış bir çalışmayla birkaç hafta içe risinde
tamamlayabileceğinden kuşku duymak güçtür. Fakat bu kadar boş zaman
bile artık onun için elde edilebilir bir şey değildi, ve o nedenle ne The
Idea of History yi ne de "The Prin ciples of History''yi tamamlayabildi.
'

Yayıma Haıırlayanların Giri�i 57

ıı. Yeniden-canlan.dınna düşüncesi

Collingwood'un ''The Principles of History'' den tamamla dığı


kadarının en şaşırhcı yanı, tarihsel araştırmanın geçmiş düşüncenin
tarihçi tarafından bir yeniden-canlandırılmasına gereksinim duyduğu fikrini
daha ileri götürernemiş olmasıdır. Tasiağına göre bu düşünce I. Kitap, 3.
Bölümün temel konusu olacaktı, ve hazırlık niteliğindeki "Notcs on
Historiography''de bundan birkaç kez sitayişle söz edilmiştir. Bu düşünce
ilk kez 1 928'de Fransa'da Die'de geliştirip ortaya attığından beri Col
lingwood'un tarih üzerine felsefi yazılarının çoğunda önemli bir yer işgal
etmiştir (L28, 441 vd.). Bu düşünce The Idea of His tory'nin gerek tarihsel
gerekse sistematik bölümlerinde mevcut tur; bu bölümleri gördüğümüz
gibi, "The Principles of His tory" üzerine çalıştığı aynı dönem esnasında
yayım için gözden geçirip düzeltmeye başlamıştı. Aslında The Idea of
History'nin çıkarıldığı tarih felsefesi üzerine 1 936 tarihli dersler için Me
taphysical Epilegomena'nın ilk bölümünün taşıdığı başlık yeni den-
canlandırmadan tarihin "özü" diye söz etmiştir - bu dü şünceye
Collingwood tarafından atfedilen önemin bir gösterge sidir, Knox kitabı
hazırlarken bunu "Geçmiş Deneyimin Yeni den-canlandırılması Olarak
Tarih" başlığıyla değiştirerek ya yınlamıştır (]H, göz. geç. bsk., sh. xııı-
xıv). Tarihsel düşünme nin yeniden-canlandırmayı gerektirdiği görüşü
Autobiog raphy'de de açıkça savunulmuştur. Bu görüş Cava'da kaldığı
süre boyunca ve geri dönüş yolculuğu esnasında Collingwo od'un bu kitabı
düzelhııesinde hiçbir güçlükle karşılaşmaksızın devam etmiştir. Yine de
"The Principles of History'de en önemli Collingwood öğretisi sayılan bu
konuda karşılaşılan sa dece sessizliktir. Hatta yeniden-canlandırma
sözcüğü bile gö rünmez.
Kaçınılmaz olarak bunun sebebiyet vereceği şaşkınlık bir diğer ilginç
durumla daha da derinleşecektir. Daha önce işaret edildiği gibi, 1 978'den
beri bilinen Collingwood'un kendi Tas lağı, şimdi asılsız beklenti -"The
Principles of History"nin ye niden-canlandırma öğretisini genişleteceği-
olduğu anlaşılan şeyi ortaya çıkarmışh. Bu beklenti 1 981'de
Collingwood'un ye-
58 Tarihin Ilkeleri

niden-canlandırma düşüncesi hakkında en çok bilinen çalışma lardan


birinin yazarı olan Margit H urup Nielscn, 1975 tarihin deki bir sohbette
Knox'un, Collingwood'un "The Principles of History'nin elyazması
üzerindeki bitirdiği kadarınının yayım lanmasına izin veren notunu
"gözardı etme" nedeninin, kana atince ilk yedi bölümün -ki hepsinin
yeniden-canlandırmayı ele aldığını söylemişti- kamoyuna
sunulmasının "felaket'' ola cağını söylediğini bildirdiğinde daha da
teşvik edilmişti.I06 Knox'un nasıl olup da böyle şaşırhcı bir hatayı
yapabildiğini anlamak güçtür, olsa olsa bu konuda ancak spekülasyon
yapı labilir. Acaba olaydan birkaç yıl sonra Collingwood'un Tasla ğında
söz verdiği şeyi, sonunda fiilen yaphğı şeyle mi karışhr dı? Her halde,
Collingwood'un tarih üzerine son açıklamaların da yeniden-
canlandırma hususunda hiçbir şey söylemediği
gerçeğiyle yüz yüzeyiz. Ve bu izaha muhtaçtır.HYl Kendisini öne
süren fakat ciddiye alınması güç olan bir açıklama yeniden-
canlandırma düşüncesinin Collingwood'a genelde sanılandan önemli
ölçüde daha az önem ifade etmiş olabileceğidir. Belki de çalışmasının
daha az sorunsal düşünce lerle daha iyi ortaya konulmuş olacağını
düşünerek, spnunda gereksiz bir yük haline gelmiş bu düşünceyi atıp
kurtulmuş
olabileceği görüşü, bir diğer son dönem eseri ve bazı özellikleri
bakımından bir zihinsel tarih teorisi olan An Essay on Metaphy
sics'de de görünmemesindenlOB; ve son çalışması, ayrıca tarih
felsefesiyle yakından ilgili bir eser olan The New Leviathan'da
yalnızca bi r kere, o da geçerken -ve açık ki teorik bir amaçla değil-
söz edilmesinden (NL, 69) belli bir inandırıcılık kazanır gibidir.109
Bununla birlikte diğer son dönem yapıtların kimisin de -sözgelimi
Autobiography- bu düşünce oldukça belirgin ol duğundan buna çok
fazla ağırlık verilmez. 1 930'ların ortalarına ait bir büyük eser olan
açılış konuşmasının da, Collingwood'un en kapsamlı tarihsel imgelem
irdelemcsini içinde banndırdı ğından, ve bu nedenle çok kere "The
Principles of History'' de bu düşünceyle ilgili olarak söylediklerinden
önce, ilintili en ya kın düşünce olarak kabul edilmesinden ötürü her ne
kadar söz etmesi beklenmiş olabilirse de, yeniden-canlandırmadan
bah setmediği de unutulmamalıdır. BO Yeniden-canlandırma düşün-
Yayıma Hazırlayanların Giri�i 59

cesi 1 938'in başlarına ait ünlü bir makalede, "On the So-Called Idea of
Causation"da da görülmez, ve bu yine şaşırhcıdır, çün kü eylemde bulunanların
düşündükleri ile yaptıkları arasında bir ilişki olarak tasarlanmış tarihteki nedensellik
üzerine söyle yecek bir hayli şeye sahiptir, yine tarihin ödevle ilişkisinin ele alındığı
Collingwood'un ahlak felsefesi üzerine 1940'daki ders
lerinde, "Goodnes, Rightness, Utility" de de yoktur. Boucher Collingwood'un "The
Principles of History'' de ye niden-canlandırma hakkındaki şaşırtıa suskunluğunun, bu
dü şünceyi burada tarihe yüklediği genişletilmiş araştırma konu suna uygulamanın
2
güçlüğünden kaynaklanmış olabileceğini ileri sürdü.11 Ve ilk baştaki planından
büyük değişikliğin 3. Bölümde başlaması ilginçtir, bu 2. Bölümdeki belli duygu türle
rinin tarihçinin araşbrma konusuna dahil olduğu yolundaki id di asından kaynaklanır.
Boucher'ın değerlendirmesine göre Col lingwood bu noktada ya tarihin sadece
yeniden-canlandınlabi lir olanla ilgilenmesi gerekliğini bir tarafa bırakmak, ya da ye
niden-can landırılan düşünce görüşünü ilave araşbrma konu suyla lyani düşüncelerin
yanı sıra temel nitelikteki duygular Ç.N.] açık bir bağa sahip olacak şekilde
genişletmek gerekliliği ni duymuştu.113 Bununla birlikte o bunların her ikisini de yap- .
maz; başka konulara geçer. Fakat bu sorunu uzun süre gözardı edemezdi, çünkü II
ve III. Kitaplarda sunulacak argümanlarda yeniden-canlandırmaya önemli bir rol
atfcdilmişti. Boucher Collingwood'un güçlüklere karşın sorunun üzerine gitmemiş
olmasının talihsizlik olduğunu düşünür, çünkü 2. Bölümde The Principles of
Art'ta geliştirilen d il ve imgelem teorisine :;ık sık karşılaşılan göndermelerinin bir
çözüme işaret ettiği fikrinde dir. Çünkü o burada neticede duyguların her şeye karşın
yeni den-canlandırılabilir olduğunun görüldüğünü savunur. Collingwood'un görünen
güçlüğünden bu tasarlanan çıkış
yolunu değerlendirirken her şeyden önce, bir çözüm sunabiie ceği beklentisiyle

The Pritıciples of Arra havale edilen sorunun abartılmaması önemlidir.


Çünkü her ne kadar yeniden-canlan dırma düşüncesi "The Principles of History" de
açıkça görünme se bile, Collingwood'un tarihsel örneklerden kimisini sunma ve ele
alma biçiminde örtük olarak mevcut olduğu makul bir şekil-
60 Tarihin İlkeleri

de kabul edilebilir. I. Henry tarafından bir berat verilmesinin ne şekilde


anlaşılması gerektiği noktasında sunulan kaba taslak açıklama buna bir
örnektir; bize söylenene göre tarihçinin yap ması gereken "kralın karşı
karşıya bulunduğu durumu zihninde nasıl canlandırdığıru ve onun nasıl
değiştirileceğini düşündüğü nü" bulup ortaya çıkarmakhr (2. Bölüm, § 3).
Aynı türden bir şey, bir tarihçinin Diocletianus'un Fiyat Kararnamesi
yayınla masını veya XIV. Louis'nin Nantes Fermanını hükümsüz kılma sını
anlaması gereken biçim hakkında da söylenir. Aslında bu örnekler ve
Collingwood'un bunlar hakkında söylediği şeylerin, yeniden-canlandırıcı
anlamanın örneği olarak diğer çalışmalar da ortaya koyduklarıyla bu denli
yakından ilintili ve benzer ol ması hayli ilginçtir: sözgelimi iyi bilinen
Theodosius Yasasının yürürlüğe konması örneği (IH, 283). Collingwood
devam eder ve "tarihçinin özel işinin" elindeki kanıtı "kendisini belli bir bi
çimde içinde bulduğu durumu zihninde canlandırmış olan eyle yicinin
çeşitli nedenlerden ötürü bundan hoşnut olmadığı ve onu belli bir biçimde
d üzeltmeyi tasarladığı" anlarnma gelecek şekilde yorumlamak olduğuna
işaret eder. Başka yerde yazdık ları hesaba katılırsa, bu tür bir dil
kullanırken, yeniden-,canlan dırma üzerine konuştuğunun anlaşılacağım
varsaymış olabilir. Çeşitli yerlerde tarihsel anlayıştan bir eylemde
bulunanın dü şüncelerinin "yeniden inşa"sı di.ye söz etmesi hakkında da
he men hemen aynı şey söylenebilir. Kimi Collingwood yorumcu ları
düşünceleri yeniden-canlandırma ve yeniden inşa etme gö rüşlcrinin
yazılarında aynı anlama geldiğini iddia ettilcr.114 Bu genel olarak doğru
olsun veya olmasın, bu ikisi örneklerden ki
minde hemen hemen aynı anlama sahip görünür. Yeniden-canlandırma
düşüncesinin, en azından belirtilen geriplan olarak, Collingwood'un 3.
Bölümde doğal tarih hak kında söyleceği şeylerin çoğunda mevcut olduğu
da ileri sürü lebilir. Bu bölüm için Taslak'ta açıklanmış olan konu ölü oldu
ğu düşünülen bir geçmiş ile yeniden-canlandırıcı biçimde anla şılabilir
olarak tasarlanan geçmiş arasındaki karşıtlıktı. Colling wood "The
Principles of History'de doğal geçmişi aslında ölü bir geçmiş olarak
tanımlamaz; fakat ancak düşünceyi dışavur ucu olarak görülen bir
geçmişin gerçek anlamda tarihsel geç-
Yayıma Hazırlayanların Giri§i 61
miş olduğu iddiası, bilhassa ölü bir geçmişle yeniden-canlandı rılabilir bir
geçmiş arasında başka yerde kurduğu karşıtlıkla birlikte alındığında, ilk
baştaki temayla ilgili görünür. Bu kar şıtlığı, örneğin, "Notes on
Historiography''de sözde-tarihi ele
alırken açık bir şekilde çizer. Ayrıca The Idea of History'deki Toynbee
eleştirisinde, bu yazarın tarih görüşünü derinden etki lediği iddia edilen
doğalcılığın "onun hiçbir zaman geçmişin tarihçinin zihninde yeniden-
caniandıniması olarak tarihsel bil gi aniaşıyına ulaşmamasına" bağlandığı,
bunun da "tarihin do ğaya dönüştürülmesi, ve geçmişin tarihte olduğu gibi
şimdide yaşayan bir şey olarak tasar1anması yerine, doğada olduğu gibi ölü
bir geçmiş olarak düşünülmesi" sonucunu doğurduğu gö
rüşünün savunulduğu yerde de çizilir (/H, 163-4).Jt5 Bununla birlikte bütün
bunlar d uygulann değil, eylemlerin yeniden-canlandıricı aniaşılmasıyla ilgilidir.
Boucher duygula rın yeniden-canlandırıcı biçimde tarihçilerce nasıl anlaşılabile
ceğine ilişkin tatmin edici bir açıklamanın, Collingwood'un ey lemlerin
aniaşılmasıyla ilgili The Idea of History'de sunduğu açıklamadan önemli
ölçüde farklı olacağını teslim eder. Böyle bir açıklamanın gerçekte ne kadar
farklı olması gerekeceğini vurgulamaktan ileri gitmeyeceğiz. Bir eylemin
anlaşılmasının somn teşkil ettiği I. Henry heratı örneğini çok iyi açıkladığı gi
bi, eylemi gerçekleştiren eyleyicinin maksadının ne olduğunun anlaşılması
onun dışavurulmuş düşüncesinin yeniden-canlan dırılması için zaruridir.
Duygular söz konusu olduğunda mak sat ya da irade unsuru eksiktir. Bir
eylemin yeniden-canlandırı cı anlamasının yolunu araştıran tarihçi şunu
soracaktır: Bu ey leyicinin elde etmeye çalıştığı şey neydi? Duyguların anlaşıl
ması söz konusu olduğunda buna benzer bir soru yoktur. Şunu sormanın bir
anlamı olmaz: Bu eyleyici ne hissetmeye çalışıyor du?116 Ve bu bir başka
güçlüğe sebebiyet verir. Collingwood'un tekrar tekrar söylediği gibi bir eylemin
yeniden-canlandırıcı açıklaması eleştirel - aslında çift yönlü eleştirel olmalıdır:
tarih çi her ne olursa olsun belli bir düşüneeye bağiayacağı kanıtı eleştirel
biçimde yorumlamahdır, ve o düşünceyi geçerliliğini değerlendirme anlamında
yeniden düşünmelidir - ya da, za man zaman Collingwood'un kendisinin
söylediği gibi, onun
62 Tarihin tikeleri

doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu sormalıdır (JH, 215-16).1 17


Geçmiş bir duygunun varsayılan yeniden-canlandırılmasının bu
söylenenlerden ikincisi anlamında nasıl eleştirel olarak ka bul
edilebileceğini anlamak güçtür. Yine de The Principles of Art'ta
yapıldığı gibi, duyguları hiç olmazsa kısmen yeniden canlandına
biçimde anlamaktan söz etmek akıl çelicidir. Çün kü duygulara tıpkı
diğer doğal olgular gibi ele alınacak salt psi şik fenomenler olarak
yaklaşmak bir eyleyicinin iradesinin dı şavurumları nazarıyla
bakmaktan daha inandına değildir. Açık ki Collingwood'un tarih
teorisinin daha da ileri götürül mesiyle i1gilenenler için burada
düşünülecek çok şey vardır.

12. Daha kısa elyazmaları

Daha önce işaret ettiğimiz gibi, Collingwood'un tarih felse fesi


üzerine yazdıklarının çoğu yayıma hazır olduğunu düşün düğü bir
biçimde tamamlanmamışb. Hatta ölümünden sonra yayımianmış The
Idea of History nin temelini oluşturmuş olan 1 936 derslerini bile ancak
'

son günlerinde bir kitaba dönüştür meye başlamıştı; ve 1926 ve 1 928


dersleri; her ne kadar bütü nüyle yazıya çekilmiş olsa da, hiçbir zaman
yayımı düşünül memişti . 1920'ler boyunca tarih üzerine yazdığı kısa
yazılardan çoğu o dönemde makale olarak yayınlanmıştı; fakat
1930'lar boyunca yazdıklarının neredeyse tamamı elyazması olarak
kal mıştı. Bu cilt için son gruptan sekiz parça seçtik. 1 939 tarihli
"Notes on Historiography'' dışında hepsi, Collingwood An Es say on
Philosophical Method ve Roman Britain and the English Sett
lements'ı tamamladıktan sonra, 1930'ların ortasında yazılmıştı.
Kuşkusuz bunların hiçbiri yazarı tarafından yayıma hazırlan mış bir
kitap veya makalenin yetkesine sahip değildir, fakat hepsi şu veya bu
sebepten ötürü içinde değerli olduğunu dü şündüğümüz malzemeler
barındırır. ''The Principles of His tory'yi daha önce ele aldığımızda bu
parçalardan kimini fırsat düştükçe zaten zikretmiştik. Bu bölümde
bunlar üzerine sıra sıyla daha sistematik fakat zorunlu olarak daha kısa
yorumlar sunacağız.
Yayıma Hazırlayanların Giriıi 63

"Notes towards a Metaphysics" başlığı alhnda bir araya getirilmiş


çeşitli seçkiler, Collingwood'un bu başiılda 1933- 34'de yazdığı hayli
uzun bir elyazmasından toplanmışhr. Bura da o zamanlar kozmoloji
üzerine geliştirdiği, ve sonunda The Idea of Nature a dönüşmüş
'

olan derslerc hazırlık olan düşünce leri daha derinlemesine araşhnr.


Eyazmasının "Nature has no History" ve "History" başlıklı bölümleri
onun tarih felsefesi ba kımından özel bir önem taşır. İlki yazılannda her
yerde karşıla şılan doğal tarihin uygulanabilirliği hususundaki en sert
iddi alardan biriyle sona erer, her ne kadar hala bunun ancak ikinci
anlamda bir tarih olduğunda ısrar ederse de. Bununla birlikte bu
anlamda bile tarihin sadece bir değişim, hatta doğrultusal
[directionall değişim hikayesi olmadığını açığa kavuşturur: sa dece
belli biçimler içinde değişim değil, biçimlerin kendilerinin de değişimi
8
olmalıdır.11 Dolayısıyla bir deniz kıyısının tarihi olabilir, çünkü
aşındıncı dalgalan zaman içerisinde kendi gel git kalıplarını
değiştirebilir. Aynı elyazmasında, insan tarihinin öz-bilinçle inşa edilmiş
bir özgürlük eseri olarak düşünülmesi gerektiği bize söylenmesine
karşın, tam anlamıyla tarihin en azından ilk çakmakta�ı yongasına
kadar geri gittiği savı kayda değer bir iddiadır. Bu iddia "The Principles
of History" de tarih sel bilinç ve özgürlük bilgisi arasında varolduğu
savunulan zo runlu bağ hakkında söylenenlerle birlikte okunduğunda
özel likle şaşırbcıdır. "History" başlıklı bölümde, insan tarihinin di ğer
yazılarının kimisinde tasvir edildiği biçimler göz önüne alındığında,
tarihçinin kendine özgü araştırma konusuyla ilgili yine şaşırtıcı
olabilecek bir görüş geliştirir. Tarihçinin düşür: :e nesnesinin, somut
değil, doğa bilimindeki düşünce nesnesi ka dar soyut olduğu söylenir.
Fark, doğa bilimcileri soyut genelle meleri incelerken tarihçilerin soyut
tekil durumları incelemele ridir. Bu demektir ki ne tarih ne doğa bilimi
nesneleriyle ilgili eksiksiz açıklamalarda bulunabilir.l19
Collingwood'un tarih görüşünü Croce'nin görüşünün "ke mikleşmiş"
biçimi diye tanımladığı Gentile üzerine kısa bölüm herhangi bir tarih
görüşünü şimdiden safi soyutlama olduğu için "öznel idealizm" diye bir
tarafa bırakır ve perspektifierin ilişkisi sorununu gözardı ederken,
tarihte perspektifin rolünün
64 Tarihin İlkeleri

ön plana çıkarılmasına karşı uyarıda bulunur. Bunu Collingwo od'un "The


Nature and Airns of a Philosophy of History" deki sonuncu sorunu kendi
değerlendirmesiyle birlikte okumak il ginç olabilir (EPH, 53 vd.). Bu
elyazrnasındaki kayda değer di ğer düşünceler arasında Collingwood'un
insan ve doğa tarihi arasındaki ilişkinin, Essay on Plıilosophical
Method'ta açıklandığı gibi, bir biçimler skalasına örnek teşkil ettiği; insan
dünyasının kendi geçrnişini, doğal dünyanın taşımadığı biçimde kendi
içinde taşıdığı; tarihsel nesnelliğin, en azından bir anlamda, ta rihçilerin
ortak bir kavrarnlar sistemini kullanımına dayandığı; tarihsel olayların
akışının sadece zorunluluğu sergilemekle kal mayıp, kendi kendini
geliştiren kavrarnlar evresini rnüşahhas
hale getirdiği yolundaki iddiası sayılabilir. Zamanın hızının do ğada ve
tarihte farklı olabileceği fikrinin sonuçsuz da olsa kar maşık bir
değerlendirmesi ve, önemli farkiara karşın, doğadaki ve tarihteki
nedenselliğin her ikisinin de "katlanan" lınl tarafın da etkin bir karşılığa
0
gereksinim duyduğu yolunda hayli şaşır hcı bir ısrar vardır. 12 Oldukça
farklı bir çerçeve içerisinde de
olsa, "Tl1e Principles of History''de görülen düşünce ve duygu arasındaki
karşıtlığı "sürekli" duyguların, en azından, "düşün ceye dönüştürülebilcccği
açıklamasıyla- yutnuşatrnaya dönük çabanın ipuçları da vardır.
1 934 veya 1 935'te yazılmış olduğu düşünülen "History as
the Understanding of the Present" başlıklı elyazrnası oldukça
kısa bir fragınandan ibarettir, fakat Collingwood'un sık sık yi nelcnen
temalarından birçağuna değinir. "The Principles of History'' de de
bulunan, tarihçileri n, harfi harfine söylernek ge rekirse, geçmişi şimdiki
kanıttan çıkarmadıkları iddiasının er ken biçimini barındırır; çünkü kanıtın
(sözgelimi Flavius döne mine ait bir çanak çömlek parçası) gerçekte ne
olduğunu bulup ortaya çıkarmak zaten onu yorumlamak - onu belli bir
geçmiş işler durumunun bir kalıntısı olarak görrnek demektir. Colling
wood ayrıca tarihçiterin şimdiyi geçmişe başvurarak açıklaya bileceklerini
düşündüğü sınırlı kapsamı da vurgular.122 Aynı zamanda tarihsel
açıklamayı, hiç alışılmadık biçimde, kökenie rin ortaya çıkarılmasına
bağlar, bu "Notes on Historiog raphy"deki tarihte başlangıçların
olamayacağı yolundaki ısra-
Yayıma Hazırlayanlarm Giri§i 6S

rıyla kolayca bağdaştırılamayacak bir yaklaşımdır. Ayrıca, daha sonra önemli


bir eleştirel tartışmanın odağı haline gelmiş olan British Academy dersindeki
iddianın, yani tarihte olup bitmiş olanlan bilmenin niçin olup bittiklerini
bilmekten ayırd edile
mez olduğu iddiasının bir habercisi de vardır (IH, 214). Col lingwood'un
çeşitli yazılarında çeşitli kılıkiarda görünen tarih sel belirsizliği [lıistorical
indeterminism] bu elyazmasında, geçmi şin sadece içinde bulunulan an
içerisindeki olanakları belirledi ği açıklamasının alışılmadık biçimine bürünür,
bu daha sonra bir eyleyicinin karakterinin onun eylemlerini belirleme biçimi
ve ölçüsü hakkında "Reality as History" de daha ayrıntılı olarak söyledikleriyle
uyum içinde olan bir tutumdur. Bununla birlik te bu el yazmasının ana fikri
Collingwood'un tarih üzerine yazı larının sürekli yinelenen bir özelliği olan
"şimdicilik"in olduk ça aşırı bir biçimidir: tarihsel araştırmanın nihai hedefinin
geç mişi keşfetmek değil, şimdiyi anlamak olduğu iddiası. Bu öğre ti, şimdinin
gerçekte ne olduğunu bilmenin onun nasıl meyda na geldiğini bilmeyi
gerektirdiğinin kabulüyle zayıflar, fakat
terkedilmez.
İ
s�inin çağrıştıracağı gibi, "lnaugural: Rough Notes" baş lıklı elyazması,
Collingwood'un 1 935'te Oxford'da Metafizik Kürsüsü'ne seçildiğinde verdiği
herkese açık "The Histarical Imagination'' dersinin bir taslağıdır. Taslak dersle
aynı konu dan söz eder, fakat onu bağımsız bir incelemeye değer kılan
farklılıklar vardır. Collingwood'un bir konu üzerinde çalışma biçimine ilişkin
daha derin bir kavrayış sunmasının yanısıra ders için esas itibariyle yeniden
yazılmış, ya da ondan bütü nüyle çıkarılmış olan pasajlardaki düşüncelerinin
kimisi hak kında yararlı açıklamalar veya genişletmeler sunar. Taslak tari he
ilişkin ortak anlayış görüşünü dersten daha nazik bir şekilde ele alır ve geçici
otoriteleri tanımakla ilgili yöntembilimsel zo runluluğa daha esaslı bir yer verir.
Yazılı olmayan kaynaklar dan yararlanmayı daha somut bir şekilde tartışır ve
tarihin yar dımcı bilimleri için tasarlanan rolünü açığa kavuşturur. Derste
eleştirel ve kurmaca tarih arasında çizilen önemli karşıthğa, eleştirel tarihin
bilimsel tarih içerisinde zorunlu olarak tuttuğu yerin vurgulanması
sürdürülerek, farklı bir gözle bakılır. Tarih-
66 Tarihin İlkderi

çiler geçmiş üzerine imgelemsel ağlarını veya "resimler"ini ku rarlarken


eleştiri ve kurmacanın birbirlerini tamamlama biçimi Taslak'ta daha
açık biçimde izah edilir - ayrıca bu, tarihsel çıka nmda yeniden-
canlandırmaya bir rol verdiğini çağrıştırmasının yanı sıra, ondan
tümdengelimsel yada tümevarımsal diye söz edilmesine
Collingwood'un neden karşı çıktığını bir bakıma daha iyi açıklar.
Tarihsel anlatıda "çıplak gerçek" in ortadan kal dmlamaz mevcudiyetini
ileri süren güçlü bir pasaj vardır, bu nun diğer bazı yazılarda123 açık
yadsımaları gibi görünen bö lümlerle birlikte düşünülüp
değerlendirilmesi gerekir; ve tarih sel araştırmanın hedefini bir
anlatının kurulması olarak gören tutum, tarih ve edebiyat arasında
sunulan ilginç bir karşılaştır ma, genişletilir. Collingwood'un bütünüyle
bireylerin omuzla rına bırakılan sorunlu zorunluluk anlaşıyı -ki "Reality
as His tory" de de karşılaşılır- örneklerle açıksözlü biçimde ifade edi lir.
Taslak ve dersin görünür öğreti farklılıkları sergilemediği durumda bile
Taslak'taki farklı örneklernelerin kullanımı yer yer aydınlatıcıdır.
Bir sonraki el yaz ması, "Reality as History", Collingwo od'un
kendisi tarafından, Alexander ve bazı diğer kozmologla rın, tarih
tasarımının sadece insan yaşamı için değil, varolan her şey için de
geçerli olduğu yolundaki tezinin hangi noktaya kadar
götürülebileceğinin belirlenmeye çalışılması diye tarif edilir. Bu daha
sonraki çalışmalarmda tekrar döneceği bir so rundur (sözgelimi IH, 210
vd.; PH, Bl., 2 § 4). Fakat en kapsamlı değerlendirmesini bu
denemede bulur, ve konuyu buradaki ir delemesi Collingwood'u tarih
felsefesinde bununla ilgili birçok konuda kimi karşıt tutumlar almaya
zorlar.124
Bu incelemenin üç aşaması vardır: öncelikle, bir tarihsel ar dışıklığın
genelde nasıl bir şey olduğu ve ne şekilde anlaşılması gerektiğinin
incelenmesi; ikinci olarak, insan eyleminde ve in san işlerinde
somutlaştığı biçimiyle, tarillSiliğin kimi özellikle rinin açıklaması; ve
üçüncü olarak önemli benzeriikiere karşın, doğal bir sürecin
tarihsiliğinin insani bir tarihsilik sürecinden esaslı biçimde hangi
bakımdan ayrılması gerektiğinin çözümle mesi. İlk aşamada
Collingwood insan deneyimine gerçek bir ta rihsel yaklaşımı oluşturan
şey hakkındaki kendi görüşünü, eski
Yayıma Hazırlayanların Giri�i 67

dünyaya ve modem dünyanın ilk dönemlerine özgü olarak gördüğü


yaklaşımlarla karşılaşbrır. Bu sonuncuların her ikisi de deneyim akışını
ancak belli bir tür geneliemelere başvurarak anlaşılabilir olarak
görüyordu: eskilere göre aşkın olanlara; er
ken dönem modemler için içkin olanlara - şeylerin meydana gelişlerinde
tabi oldukları genel yasalara ve kavramlara. Col lingwood gerçek bir
tarihsel yaklaşımın deneyim akışının ken disinde, ve daha da özelde,
onun sergilediği sürekliliklerde an laşılabilirlik bulacağını savunur; ve
Alexander ve diğerlerinin
çağdaş fiziğin giderek daha da fazla yaphğı şeyin tam da bu ol duğu
yolundaki kanaatini memnuniyetle karşılar bu temel "ta rih ilkesi" dediği
şeyi savunurken Collingwood, ilginç bir şekil de tarihsel açıklamanın
doğası, ve daha da özelde, onunla ilgili "kapsayıcı bir yasa" anlayışının
olanaklılığı hakkındaki tarhş maları haber verir.J25 Bununla birlikte bu
fikre karşı daha sonra
genelde ona karşı kullandıklarından (sözgelimi bkz., IH, 214) oldukça farklı
argümanlar geliştirir, ve bunlar oldukça gevşek biçimde formüle edilir.
Collingwood doğalcı psikolojiyle kav gasını sürdürmek için bu fırsattan
yararlanır ve onu yanlış ola rak araşhrma konusunun anlaşılmaz olduğunu
varsaymakta suçlar; ayrıca bu ve diğer sahalarda muhtemelen erken
modern bilimden çıkarsanan düşünme biçimlerini benimsemekden
kaynaklanacağını düşündüğü yıkıcı toplumsal sonuçlar hak kında
uyarılarda bulunur. Her iki durumda da 1938-9 tarihli yazılarında daha da
güçlü biçimde dile getirilmiş olan endişe ler önceden haber verilir.
Tarhşmanın ikinci aşamasında Collingwood insan doğası nın
kalansız tarihsel süreçlere ayrışhrılabilir olduğunu ileri sü rer ve böylelikle
onu değişimsiz bütüncül bir varlık yahut do ğal nedenlerce belirlenmiş

olarak gören görüşleri reddeder.J26


İ
nsan karakterinin insan eylemiyle ilişkisini kabul etmemizin gerekliliğine
inanış tarzı özellikle ilginçtir. Kendi tutumunu açıklamak ve aynı
zamanda onu verchileceği herhangi aşırı bir özgürlükçülük
izlenirninden arındırmak amacıyla, eylemde bu
lunmanın kişiliğe bağlı veya kişilik dışı olarak barındırdıkları na ve
karakterin hangi anlamda eylemi açıklayabileceğine iliş kin, hem insan
kararında oluşmuş bir karakterin ağırlığını hem
68 Tarihin İlkderi

de insanların kendi karakterlerini biçimlendirmek için sahip ol dukları


özgürlüğü aynı derecede göz önünde bulundurmayı amaçlayan kapsamlı
bir çözümleme sunar. Bir insanın kişiliği nin onun mevcut halinde bulunan
canlı geçmişin bir kalıntısı olduğunu savunur, bu belli eylemlerin
gerçekleştirilmesini da ha zor veya daha az güç yapar ama asla bütünüyle
kararı belir lemez. Collingwood tutumunu, doğanın içinde bulunulan ana
getirdiği şey zorlama iken, tarihin getirdiğinin sadece olgu ol duğunu
olurolayarak özetler. Buradan böyle bir çözümlemenin toplum yönetimi
için barındırdığı kimi pratik içerimleri değer lendirmeye geçer: örneğin
doğal dürtülerden çok toplanan in san tercihlerinin bir sonucu olarak
düşünüldüğünde, savaştan uzak durulup durulamayacağı, veya nasıl uzak
durulabileceği. Bütün bunlar sonunda insanların oluşturdukları dünyadan
so rumlu oldukları düşüncesinin güçlü bir metafizik savunusuna varır -
nihayetinde Aııtobiography ve The New Levinthan'da bu
İ
satırlarla birlikte söylenecek şey için yararlı bir geriplan. ncelemesinin
üçüncü aşamasında Collingwood, modern doğa görüşüne göre her ne
kadar doğa açık biçimde tarihsel ise de, onun insan doğasından ve insan
2
işlerinden daha az tarihsel olduğunu ileri sürer. 1 7 Bununla birlikte
çabasının büyük bölü münü doğal dünyanın hangi anlamda tarihsel olarak
anlaşıl ması gerektiğini göstermeye hasreder. Dolayısıyla yaşam belli bir
noktada doğadan yükselmiş olduğundan, doğal dünyanın doğrultusal
değil, onemli şeylerin içinde ancak bir kere olabile ceği kendine özgü
benzersiz bir gelişim sergilernesi gerektiği ileri sürülür. Bu Collingwood'u
doğa daha önce bir (daha geniş bir anlam gibi gözüken şey bakımından)
tarihe sahip olmadık ça insan doğasının (sadece ona ait olan özel, daha
dar anlamda) tarihi tecrübe edemeyeceğine dikkat çekmeye zorlar. Doğal
şeylerin tarihsiliği ile insanların tarihsiliği arasındaki fark çeşit li şekillerde
formüle edilir, fakat en çarpıcılarından biri şöyle dir. Modern görüşe göre,
tıpkı insanlar gibi doğal şeylerin de ne olduğu, her biri oluşup yerleşmesi
için uygun bir zaman dö nemini gerekli kılan karakteristik etkinlik
kalıplarına dayan makla birlikte, doğal varlığın sahip olduğu anlamda
insanın zamansallığından söz etmek mümkün değildir. Doğal şeylerin
Yayıma Haıırlayanların Girişi 69

ne yapıyorsalar o oldukları söylenebilirken, insanlar ne yapmış iseler odurlar


(Collingwood burada insan kişiliğiyle ilgili daha önceki çözümlemesine üstü örtülü
olarak geri döner). iddiasını bu farklılık üzerine oturtur: doğada farklı nedenler aynı
sonu
cu doğururken, insan yaşamında biricik bi r geçmiş deneyim onun bulunduğu an
içinde muhafaza edildiğinden, verili her hangi bir şimdinin sadece tek bir mümkün
geçmişi, ve dolayı sıyla tek bir mümkün açıklaması vardır. Eğer doğru ise, bu hiç
kuşkusuz insan yaşamında şimdiki kanıttan geriye doğru gi den akıl yürütmenin
olabilirliği bakımından büyük önemi olan bir konudur.
"Can Historians be Impartial?" başlıklı makale Collingwo od'un 1 935'te Oxford'da bir
tarih topluluğuna sunduğu bir bil diridir. Bu Collingwood'un, kuşkusuz tarihyazımı
teorisinin karşılaştığı büyük bir sorun olarak görülebilecek şeyle ilgili gö rüşlerinin
sahip olduğumuz tek hatırı sayılır kaydıdır: tarihsel düşünmede değer yargısının
yeri; her ne kadar bu konuyla ilgi li diğer yazılarında kısaca yapılan yorumlar var ise
de (sözgeli mi, EPH, 15, 76; L26, 397 vd., 402-4). İnceleme iki ayrım üzerine
kurulur: öncelikle önyargılı olma anlamında taraflılık gösteren tarihçiler ile aynı şeyi
değer yargılarında bulunma anlamında gösteren tarihçiler arasında; ve ikinci olarak
bir taraflılıktan sa kınına ödevine sahip olmalarıyla gerçekte bundan uzak dura
bilmeleri arasında. Collingwood araştırma konusunun bir ta rihçinin fiili ilgileri veya
endişeleri ile yakından Hintili oldu ğunda önyargısından sakınınanın güç ya da
imkansız olduğu nu ileri sürer. Bununla birlikte ve oldukça şaşırtıcı biçimde, ön
celikle "kaynağın başı" önyargıyla beslenmemiş olsaydı birçok büyük tarihsel
yapıtın hiç yazılmamış olacağı gerekçesiyle bu nun kötü bir şey olmadığı
söylenir.t28 İstediğimiz şeyin gerçek te hadım edilmiş bir tarihçi olmadığına dikkat
çeker. Değer yar gılannda bulunmak konusunda -bize bu tür yargıların dar bi çimde
ahlaki olanlardan daha fazlasını kapsadığı hatırlatılır129_ Collingwood daha
sonraki kimi tarih felsefecilerinin yapacağı gibi, eğer değer yargılan gözden
çıkarılacak olursa bir tarihsel olgunun bütün özünü kavramanın imkansız bir şey
olabileceği ni savunur. Belli bir Gildas'nın kim olduğu gibi görünüşte basit
70 Tarihin İlkeleri

bir olgu bile kısmen değer-oluşumludur (oluşumunun içinde değer


ögeleri barındınr); ve değer yargılarının, araştırma konu sunda en
önemli meselenin ne olduğu noktasındaki anlayışıyla bir tarihçinin
sonuçlarına nüfuz edeceği söylenir. Collingwood önyargıyla ve değer
yargısıyla ilgili olarak sunduğu kanıtların karakter bakımından esaslı
biçimde farklı olduğuna aldırmaz görünür, veya herhalde bu konuda
bir şey söylemcz: ilkiyle il gili söylediği pratik ya da psikolojik olarak
mümkün olanla, ikincisi hakkında söyledikleri ise bir tarihsel olgu
kavramı içer diği şeyle ilgilidir. Önyargının yöntembilimsel faydalarını
bir ölçüde abarttığı da hissedilebilir - her ne kadar bu, kesinlikle
kışkırtıcı olması beklenen bir nedenle yazılmış bir parça için mazur
görülebilirse de. Aslında bazı abartılara ve içsel gerilim Iere rağmen,
onun ele aldığı sorunlar üzerine verimli düşünme üretmek için daha iyi
hesaplanmış karşılaştırılabilir uzunlukta bir parça düşünmek güçtür.
Collingwood'un "Notes on the History of Historiography and
Philosophy of History"si 1 936'da tarih felsefesi üzerine ye ni bir dersler
dersler The Idea of
dizisi yazmak için hazırlık h. 130 Nihayetinde bu
Histo-r
y'nin temelini oluşturduğundan, "Not lar"ın bu kitapta
benimsenen tutumların kimisinin daha iyi an laşılması bakımından özel
değeri vardır. "Notlar" çeşitli konu lar üzerine bir ya da birkaç paragraf
uzunluğunda bölümlere ayrılmıştır. Buraya dahil edilerılerden "The
Idea of Histarical Efficacy" başlıklı nöt bir sorunu, Collingwood'un
yayımianmış veya yayımlanmamış, diğer yazılarında neredeyse
gözardı edilmiş olan tarihte önemin anlamı sorununu ele aldığı için bü
yük bir öneme sahiptir. Sözü edilen "Not"un burada basılmış olan
bölümü Eduard Meyer'in kimi görüşlerinin kapsamlı bir eleştirisini izler
ve dolaylı olarak bunlar üzerine bir yorum dur.l31 Collingwood'un
burada söyleyeceklerinin şaşırtıcı bir boyutu, tarihsel düşünceden
özgül önem fikrini bütünüyle çı karmasıdır, bu başka yerlerde
kendisinin bağlı göründüğü bir görüştür (sözgelimi lH, 179; RB, 69).
Bununla birlikte genellikle onunla karşılaştırılacak olan fikri de
reddeder: tarihsel önemin sonuçlarla belirlendiği düşüncesi; ve bu
sonraki görüşün kabu lünün beraberinde getireceği güçlüklerden kimini
kuşkuya yer
Yayıma Hazırlayanların Giri�i 71

bırakmayacak biçimde açıklar. Kendi seçeneğinin -"tarihsel olarak önemli


olan"ın "eylemde bulunan için önemli" ya da "tarihçi için önemli" demek olduğu
iddiası- doğurduğu sorun lar daha kaba hatlarıyla değerlendirilir.
Çözümlemesinin bir
parçası olarak Collingwood, tarihyazımı teorisi için seçmenin temel bir sorun
olduğu yolunda herkesçe kabul edilen düşün ceyi, başka yazılannda yaptığı
gibi (sözgelimi L26, 356) redde der. Bununla birlikte bu konudaki tutumunun
da başka yerler de ileri sürdüğü teorik iddialarla - örneğin, "The Histoncal
lmagina tion" da (JH, 236) "seçme" yi "kurmaca" ve "eleştiri" ile birlikte
düşünmesi -ya da bir tarihçi olarak kendi uygulama sıyla- örneğin, Roma
dönemindeki tarihinin "öncelikle" Britan ya'nın "Roma tarafından kısmen fethine
ve istilası"na ilişkin ol duğu yolundaki açıklamasıyla (RBES, 5)
bağdaştırılması kolay değildir.
"Human Nature and Human History" başlıklı Notlardan ilki daha açık
sözlülükle, insan işlerinde "hangi noktaya dek" ussallığın bulunmasının
beklenebileceği sorununun hala Col lingwood'un düşüncesinin odak noktasını
teşkil ettiğini göste rir, ve bu konu hakkında daha sonra söyleyeceği şeylerin
ipuç larını verir (sözgelimi, IH, 227; PH, Bl. 2, § 3). İkincisi tarih fel sefesinin
karşılaştırılarak okunınası gereken metafizik ve epis temolojik öğretilerin özlü
ama yararh bir özetini sunar. "Eter nal Objects" üzerine bir Notta tarihsel ilginin
normal nesneleri "yapı-kalıpları" olarak gösterilir, bu Conclusion to Nature and
Mind 1934'te de varolan ve Collingwood'un aşırı bir yöntem bilimsel bireyci
olduğu yolundaki kanaatin dağılmasına katkı da bulunan bir fikirdir. Aynı Not
yeniden-canlandırma olarak anlama teorisinin, bir ölçüde karmaşık da olsa,
güçlü bir tartış masını içerir. Collingwood burada başka hiçbir yerde yapma dığı
üzere "düşünce"nin, eğer bu öğreti tam olarak anlaşıla caksa, akılda tutulması
gereken dört anlamı arasında bir ayrım yapar. Aynı zamanda tarihsel
durumların her zaman durumlar olarak tasarianınası üzerine "The Principles of
History''de (Bl. 3, § 5) söylediklerinde tekrar ortaya çıkan bir abartı unsuruyla
birlikte de olsa, kendi görüşünce tarihsel kurmacasında yeni den-
canlandırmanın açıklayıcı olduğu kadar oluşturucu bir ro-
72 Tarihin Ilkeleri

lünün de olduğu açığa kavuşur. Örneğin, Duke William'ın Hastings'te


karşılaşhğı siyasi durumun düşüncelerden oluştu ğu söylenir:
kendisinin ve başka insanların [düşüncelerinden). "Evidence and
Certitude" üzerine son bir Not, her ne kadar "çelişik olduğunu kendisi
de kabul etse, Collingwood'un 'The Principles of History''nin 4.
Bölümünün mevcut fragınanında hala savunduğu tarihte olasılık
düşüncesinin öznel bir açıkla masını sunar. Burada çerçeve,
Collingwood'un dönüp dönüp ele aldığı bir konu olan, kanıbn tarihte
ele alınma biçimiyle hukuk mahkemelerindeki değerlendirme biçimi
arasında çizi len bir karşıtlıkhr.
Takip eden parça parça notlar, Collingwood'un 1 939 tarihli "Notes
on Historiography"si, "The Principles of History"yi yazdığı aynı
yolculukta kaleme alınmıştır. Onsekiz maddesinin neredeyse tamamı
oldukça kısa paragrafiardan oluşur, konu bakımından birbirinden
oldukça ayrışık, kimisi hayli özlü bir anlahma sahiptir. Bu cilt için
seçilenler arasında, Collingwo od'un kafasında ''The Principles of
History''yi dolaştınrken 1 939 Şubat'ında hazırladığı "Scheme for a
Book" da vardır, her ne kadar sonradan taslağın çerçevesine, daha
önce de işaret edildiği gibi, sıkı sıkıya bağlı kalmamışsa da. "That
History is the Only Kind of Knowledge" başlıklı pasaj içinde şimşekleri
üzerine çeken "Dolayısıyla bağımsız bir disiplin olarak felsefe tarihe
dönüştürülerek tasfiye edilir" ifadesini barındırır. Knox The Idea of
History'deki önsözünde (TH, sh. x) bunu Collingwo od adına aşırı bir
tarihsiciliğin göstergesi olarak kabul etmiş
ti. l33 "Historical Naturalism" notu akla Collingwood'un bu ko nuyu
"The Principles of History", Bl. 3, § 1, 2'deki ele alma biçi mini
getirmektedir, ve "Nature and History" üzerine olanı § 4'de geliştirdiği
akıl yürütme biçiminden kesitler sunmaktadır. "Pseudo-History" ve
"Crypto-History" l34 üzerine notlar, yerli yersiz kullanılan bu tabirlerle
öncelikle neyi kastettiğini başka yerlerde açıklananlardan (sözgelimi,
A, 1 07, 1 09; /H, 300) daha iyi açıklamaktadır, ve "Historical Importance"
başlığını taşıyanı bu konuyla ilgili 1 939 tarihli "Notlar"da ulaşılan
sonuçları yi nelemektedir. "Kaza" [Accident] ve "Olumsallık"
IContingencyl kavramlarının kısa incelemesi bu tabirleri beşeri
araştırmalara
Yayıma Hazırlayanların Girişi 73

mal etmekte (ayrıca bakınız, EM, 289; NL, 110, 117) ve Colling wood'un
tarihsel nedenseliliğin özü üzerine başka yerlerde dile getirdiği görüşleri
desteklemektedir. "The Comparative Met hod" üzerine daha kısa not bu yaklaşımın
tarih için geçerliliği ni neden sorguladığını açığa kavuşturmaktadır, her ne kadar
başka vesilelerle (sözgelimi IH, 67; RBES, 302-4) ona deneyim sel bir değer
tanır görünüyorsa da.l35 Beşinci, alhna, on birinci ve on ikinci notlarda tarihyazımı
teorisi için yeniden-canlandır ma düşüncesinin vazgeçilmezliği, her ne kadar daha
sonra "The Principles of History''de görünmez olmuşsa da, itirazsız doğru olarak
kabul edilir; ve "No Endings in History" başlıklı olanında yeniden-canlandırma
uygun biçimde, Collingwo od'un sık sık döndüğü bir tema olan, içinde bulunulan
anda

hala yaşayan bir geçmiş fikriyle bağlantılandınlır,l36 Collingwood'un felsefe, hatta


ahlak ve manhk da dahil bü tün beşeri bilimlerin doğası itibariyle tarihsel olduğu
veya ol ması gerektiği yolundaki tutumunu tartışan dördüncü, sekizin ci ve
dokuzuncu notlar en sorunsal olanlardır. Bu çerçevede pe şine düşülmeye değer bir
bilmece, bu tür araştırmaların iddia
edilen tarihsiliğinin "The Principles of History''deki aynı araş
hrmaların tümünün, ve Collingwood'un anladığı anlamda ke sinlikle bilimsel tarihin,
ölçütbilimsel (criteriological) girişimler olduğu, ve bu yönleriyle araştırmacıların
araştırma konularını oluşturan insan etkinliklerinin eleştirel değerlendirmesiyle uğ
raşmalarını gerektirdiği açıklamasıyla nasıl bağdaştırılacağı dır.l37 Collingwood'un
The Idea of History'sinin tarihsel ve siste matik bölümleri arasındaki, ya da
The Idea of Nature ile onun değişik sonuçları arasındaki, ya da The New
Leviathan'ın tarih sel ve teorik unsurları arasındaki ilişkinin irdelenmesi belki de
bu çerçevede yardımcı olabilir. Mevcut iddianın doğurduğu aşikar sonuçlara karşın,
son yazılarında Collingwood'un hala, sadece tarihçiye değil tarih felsefecisine de
eleştirel bir rol yük Iediği açık görünüyor - "The Principles of History'' deki "görüş
bildiren filozofların" iddiaları üzerine saldırısının sertliği oku yucuyu başka türlü
düşünmeye götürebilecekse de. Collingwo od'un "That History is the Only Kind of
Knowledge" başlıklı notunda özellikle zikredilen ve daha sonra Essay on
Metaphy-
74 Tarihin İlkderi

sics'te geliştirilen, metafiziğin en azından tarihsel bir bilim ol duğu


yolundaki iddiası, zaten eleştirel bir inceleme odağı hali ne gelmiştir. l38
Burada manlık ve ahlak üzerine söylenenler sa vaş alanını genişletebilir.

'
13. Doğa ve Akıl a Sonuçlar
Son olarak, yeni bulunmuş elyazmalarından ikincisi olan
Collingwood'un Doğa ve Akıl üzerine 1 934, 1 935, 1 937, 1 939' da ve
esaslı bir şekilde gözden geçi rip değişikler yaplıktan sonra 1 940'da 'The
Idea of Nature in Modern Science" başlığıyla ver
diği Derslerine Sonuçlarla ilgili bir şeyler söylenınesi gerekir.
Elyazmasının tamamını bastık, her ne kadar metnin büyük bö lümü bu
ciltteki diğer parçaların çoğunun somutlaşhrdığı şek liyle, yani bir
araştırma biçimi olarak tarihin doğası ve anlamı ile ilgili bir açıklama
olarak tarih felsefesiyle ancak zoraki bir bağlantıya sahip olsa da. Söz
konusu Sonuçların muhtevası da ha çok Collingwood'un aşağı yukarı aynı
dönemde yazılmış olan "Notes towards a Metaphysics"inde zikrettiği
araştırma larla bağıntılıdır.139 Elyazması Collingw0od'un ölümünden
N
sonra yayımianmış kitabı The Idea of atım'ın femelini teşkil edecek olan
derslere sonuçlarından oluştuğundan içeriği de do ğal olarak bu
sonuncuyla yakından ilgilidir. Elyazması bulun duğu haliyle bir kısa, bir
uzun Sonuç içerir, biz burada orijinal metinde bulunduklarından daha
aralıklı olarak sunduk.I40 Col lingwood 1 940'da dersleri son kez
verdiğinde bir üçüncü Sonuç
daha yazdı ve aynı zamanda başlığını da "The Idea of Nature" olarak
değiştirdi. 141 Knox'un aynı isimle yayıma hazırladığı ciltte basınayı tercih
ettiği -o dönemde H. H. Price tarafın dan142 sorguianmış bir karar- bu
Sonuçtu.
Tarih felsefesinin bakış açısından 1 935 tarihli Sonuç önceki
ikisinden daha ilginçtir. "Reality as History" ve "Notes towards a
Metaphysics"te de yaptığı gibi, Collingwood burada, doğa hakkında
değişen görüşleri incelemesinin sonuca ulaşma tarzı
nın gösterdiği üzere, doğanın sadece değişime tabi değil, fakat değişirken
kendisinden yeni biçimler doğuran zamansal bir sü-
Yayıma Hazırlayanlarm Girişi 75

reç olarak tasarlandığını kabul eder. Bu ölçüde, Alexander'ın "The


Historicity of Things"te albnı çizdiği gibi, ve on dokuzun cu yüzyılda
İ
baskın olan görüşe zıt olarak, o doğası itibariyle ta rihseldir. nsan
İ
işlerinin tarihinde Collingwood ngiltere gibi bir şeyin tarihini izlerken
değiştiği görülenierin sadece belli ay rınhlar değil, bizzat şeyin özü
İ
olduğuna, bunu hemen herkesin bildiğine dikkat çeker. ngiltere'nin
(bpkı genel olarak insan doğası gibi) kendisi bir tarihsel sürecin
ürünüdür, onun bütünü değişir, ama aynı zamanda geçmişiyle
süreklilik yoluyla kendi si kalmayı sürdürür.143 Değişen bir insan
doğasıyla benzeşim içinde Collingwood, maddenin şimdi kendi
süreciyle vücuda gelmiş bir şey olarak görüldüğünü ve onunla özdeş
olarak gö rülmesi gerektiğini savunur. Bu dolaylı olarak kendi adına do
ğal tarih tasarımının ve onun doğasına ilişkin bir teorinin te mellerinin
tam bir kabulünü gerektirir gibidir. Fakat insani ve doğal süreç
arasında tarihsilik fikrini doğaya bir benzeşimsel anlamdan daha fazla
uygulanamaz hale getiren temel ve esaslı bir fark olduğunda ısrar
eder.144 Collingwood burada tarih fikri üzerine bir sonraki sömestirin
derslerinde bunun ne olduğunu ayrınh:lanyla söyleyeceğini
İ
açıkladığından bunu önceden kesti rebiliriz. nsan tarihinin, ya da
"kelimenin tam ve özgül anla mıyda" düşünülen tarihin ayırd edici
özelliğinin onda vuku bulaniann yeniden-canlandırılabilirliği old uğu
anlaşılacakhr.145 Bir diğer deyişle burada tasarladığı şey hakiki
tarihsiliğin daha sonra "The Principles of History''de sunacağı ile
("okunulabi lir" kanıttan çıkarılan) veya 1934 tarihli Condusion to
Nature and Mind'da tasarladığı (birikerek büyüyen bir gelişme) ölçütle
m
açıkça özdeş ol ayan bir ölçütüdür.
Daha uzun olan Sonuç tarih fikrini daha geniş bir evrimci metafizik
çerçevesine oturtur. Neticede Collingvvood ayırt edi lebilir biçimler
hiyerarşisinin ilginç ayrınhlarına dönük keskin bir gözle, hayahn
maddeden akla doğru gelişimini izleyerek en genel kozmolojik
düzeyde bir doğal dünya tarihi taslağı çizer. Sürecin "özü"nün veya
"genel ilke"sinin dışsallıktan içselliğe doğru ilerleyen bir devinim
İ
olduğunu savunur. lki en temel ve basit düzeyde her biri, deyiş
yerinde ise, kendi varlığını kendi sinde bulan ve diğerleriyle sadece
etkileşen madde parçacıkla-
76 Tarihin İlkeleri

rının zaman ve mekanda bütünüyle birbirinin dışında olmasıy la


açıklanır. İkincisi aklın mekansal konumlanmayı başka akıl ların
deneyimini, yani etkinliklerini (akıl sadece belli bir türün etkinliği
oldıtğutıdan} paylaşarak, zamansal konumlanmayı sa dece algılanan
bir şimdide değil, aynı zamanda amınsanan bir geçmişte ve
tasarlanan bir gelecekte yaşayarak aşma kapasite siyle açıklanır.
Colling'-VOod kozmalajik refleksiyanlarını tealo jik ilgilerle kesiştikleri
noktaya kadar götürür. Doğanın süreçsi akışının "Tanrı'nın yaşamı" -
kendisini salt Yaratıcı konumun dan Ruh düzeyine geliştirdiği bir süreç-
olarak görülebileceğini vurgular. Bunun hemen yanı başındaki
sorunun, aynı süreç içe risinde kendilerini geliştiren insan ruhlarının -
insanın zihnin den hiç çıkaramadığı- nihai içselliğe, ölümsüzlüğe ulaşıp
ula şamayacaklarıyla ilgili soruntın nihayetinde cevaplandırılamaz

olduğu açıklanır. 146


Collingwood'un 1 934 tarihli Sonuç'ta içselliğe karşıt dışsal lık,
çaba, öncesiz-sonrasız nesne gibi teorik kavramları kullanı mı daha
dar bir şekilde düşünülen tarih fikrinin açıklığa kavuş turulması
bakımından özel öneme sahiptir. En yüksek düzeyde
dünya tarihini dışsallıktan içselliğe doğru bir devinim olarak tanımlar.
Sonuncusu ilk bakışta kullanım bakırnından Sanayi
Devrimi, ya da beşeri tarihyazımında Amerikan yerleşiminin batıya
doğru ilerlemesine benzer, sadece birleştirici veya dü zenleyici bir fikir
olarak görülebilir; ve bu şekilde düşünüldü ğünde uygulanışını·
destekleyici ayrıntılı kanıtlama çok fazla sorunsal olmasa da hayli
aydınlahcıdır. Bununla birlikte Col lingwood birkaç yerde bu düşünceyi
açıklayıcı bir düşünce ola rak ele alır gibidir - sözgelimi fiziksel
dünyanın gelişiminin belli bir aşamasında salt maddi etkinlik
biçimlerini, "dışsalhk" artık bu noktaya kadar yükseldiği yönde anlamlı
bir şekilde ge lişemeyeceği için, en azından embriyonik yaşam
formlarının iz lediği ileri sürülerek. Bu durumda, bir bütün olarak
alındığın da evrim sürecinde bir "sıçrama" olarak görülen şeyin, onun
mükemmelen anlaşılabilir ve hatta zorunlu bir gelişmesi oldu ğu
açıklanır, her ne kadar maddi, yaşamsal, ve zihinsel alanlar da vuku

bulan gelişmelere benzer olması anlamında normal bir gelişme

olmasa bile_l47
Yayıma Hazırlayanların Giri§i 77

Ve bu Collingwood'un kullandığı ikinci ve oldukça şaşırhcı teorik


anlayışın bir değerlendirmesine yol açar. Dünya-süreci nin
doğrultusunu sürdürmek için gerekli olanın, hem kendi kendini geliştirme
düzeyinde, hem az önce işaret edilen daha büyük devinimler düzeyinde
son neticeye doğru daha önceden varolan bir "çaba" [nisusj olduğu
söylenir. Collingwood'un ta rih felsefesiyle ilgili yazılarına, ve tarihsel yazılarına,
daha ön ceden aşina olanlar, böyle bir bütünsel [holistic, tümlük ilkesine
dayalı] ve ypksek düzeyde spekülatif teolojik açıklama biçimi ni, beşeri
tarihyazımı için kesinlikle yasaklayacağı bir araşhrma konusu hakkındaki
düşünme tarzını kolayca benimsemesine kuşkusuz şaşıracaklardır. Burada "çaba"
düşüncesini kullanımı da benzeri olmayan bir sapma değildir. "Notes towards a
1
Me taphysics"te 48 ve folklor üzerine hala yayımlanmamış elyaz malarının
bazılarında da böyle bir sapma görülür. Eğer çaba fikrinin gerçekte sıradan
insan tarihine uygulanabilir olduğu düşünülseydi, neticenin, daha önce de
dikkat çekildiği, üzere Collingwood'un zaman zaman suçlandığı yöntembilimsel bi
reycilikten olabildiğince uzak olacağına belki işaret edilebilirdi. Fakat onun aşırı bir
bireyci olduğunun reddi böyle keskin bir desteğe, Collingwood'un yaşamöyküsünün
tarihsilik-dışdığı üzerine "The Principles of History''de dile getirdiği aşırı görüş
Ö
lerden daha fazla gereksinim duymaz. yleyse insan tarihine ve doğal tarihe
kozmotojik düzeyde farklı yöntembilimsel stan dartların uygun biçimde
uygulanacağını düşündüğünü mü ka bul edeceğiz? Aslında zaman zaman
kozmolojik tarihte bile ça banın doğası ve rolü hakkında bir parça kaçamak
cevap verir gibidir. Nitekim her ne kadar aklın dünyayı kavramaya "istek
li"liğinden ve dünyanın da algılanmaya istekli olduğundan söz etse de, en
azından bu sonuncusuyla ilgili olarak "mecazi bir dille söylemek

gerekirse" ifadesini ekleme inceliğini gösterir.l


4
9
Üçüncü sorunsal teorik görüş, tarihte "öncesiz-sonrasız nes neler"
in varolmasıyla ilgili olanı, Whitehead'in madde görüşü ne kısa bir
ayrılma gibi görünen şeyle 1934 Sonucunun üçte iki sine yakınında
görünür. Whitehead doğanın sürece indirgenme sinin, onun tarihsiliği
üzerinde, her şeyin gelip geçiciliği üzerin de ısrar edilmesinin dünyada
öncesiz-sonrasız nesnelerin varol-
78 Tarihin İlkeleri

duğu fikrini gözden kaçırmadığını vurgulamışb. Ona göre belli bir mavilik tonu
(hatta herhangi bir nitelik) öncesiz-sonrasız bir nesne olacaktır, çünkü o dünya-
sürecinde değişik zamanlarda somut örnek oluşturabilecek ve tekrar-
oluşturabilecek bir şey
dir. Collingwood bunu kabul eder, fakat öncesiz-sonrasız nesne lerle ilgili savın tarih
teorisi için daha büyük önemi olan daha güçlü, veya her halükarda farklı bir
anlamda savunulabileceğini kabul eder. Ona göre bütün tarihsel olaylar bir kez
vuku bul duktan sonra, fiilen varolmasalar bile, eğer haklarında yeterli kanıt
kalmışsa şu anki tarihsel düşüncenin nesneleri olabilecek tarihsel sürecin değişmez
aşamalan olarak varlıklarını koruma ları anlamında önccsiz-sonrasız nesnelerdir.
Whitehead'ın önce siz-sonrasız nesneleri soyut (evrenseller) iken, Collingwood'un
kiler somut (tikeller)dir.JSO Collingwood birincilerin sonudunn niteliklerinden başka
bir şey olmadığını varsayar, bunu Kral II. James büyük mührü Thames nehrine
attığında çıkan şıpırtının
tam biçimi öncesiz-sonrasız bir nesne olarak kabul edilebilecek se de, bunun
öncesiz-sonrasiZ bir tarihsel nesne olmadığı iddi asıyla açıklar. Ancak olayın
bütünü, Büyük Mühürün nehre atıl
ması, gerçekten bu şekilde görülebilir.

Bütün bunlar The Idea of History'de yarumcuları zaman za man


duraksatmış olan bir pasajı biraz olsun aydınlatabilir. "Ta rihsel düşünce tarafından
herhangi bir zamanda kavranılabile cek" (IH, 218) olmaları nedeniyle Roma Devlet
Yapısına ve Au gustus'un bunun üzerinde yaptığı değişikliğe öncesiz-sonrasız
nesneler denebileceği [savının ileri sürüldüğü pasajl.151 Fakat bu düşünce burada
Collingwood tarafından elyazmasında be nimsediği tutumdan sapacak bir şekilde
biraz daha geliştirilir; bir olayı tarihsel yapan şeyin, onun zaman içerisinde olup bit
miş olması değil, fakat onu yaratan düşünceyi yeniden düşün mekle bizce bilinmiş
olması olduğunu savunur. Oysa sözünü ettiğimiz el yazmasında insanlık tarihi gibi
doğa tarihinin de so yut anlamdan çok bu somut anlamda öncesiz-sonrasız
nesneler meydana getirdiği, onları tarihçilerce "yeniden-canlandırılabi lir" olmasa
bile "yeniden kurulabilir" yapan şeyin bu anlamda doğal olanların "öncesiz-
sonrasızlığı" olduğu düşüncesini ka bul eder görünür.l52 Bir kez daha
Collingwood'un doğal tarih
Yayıma Hazırlayanların Girݧi
79

ile insan tarihi arasındaki benzerlikler ve farklılıklar ile ilgili yi nelenen kararsızlığı ile
karşı karşıya geliyoruz.
Collingwood 1 930'ların ortalarından sonra kozmoloji üze rine çalışmalarını bir daha
ele alıp geliştirmedi, fakat bunların bir yandan doğal süreçler ile tarihsel süreçler
arasında, diğer yandan doğa incelemesi ile tarih araşbrması arasında her za
mankinden daha keskin biçimde çizdiği karşıtlıkları bakımın dan, gelişen tarih
görüşü için verimli sonuçları olmuştur. Bu "No tes towards a Metaphysics", "Reality
as History", "No tes on History of Historiography and Philosophy of History", "No tes
on Historiography" ve 'The Principles of History'' deki bir çok pasajla kanıtlanır; ve
aynı karşıtlıklar The Idea of History'ye de hakimdir. Bu karşı tlıklardan çıkarılan
sadece Collingwo od'un tarihin düşünce tarihi olduğu yolundaki iyi bilinen ısran
değil, fakat aynı zamanda "The Principles of History''nin III. Kitabının taslağında
işaretleri bulunan ve Autobiography'de üs tünkörü telaffuz edilen doğa
bilimine değil tarih üzerine otu ran bir uygarlık için bir ölçüde düşsel çağrısıdır da.
Daha genel biçimde ifade etmek gerekirse, Collingwood'un Sonuçları daha sonraki
tarih felsefesinin içinde geliştiği kozmolojik çerçeveyi daha bir açığa kavuşturduğu
için ilginçtir. Meslek yaşamının
sonuna doğru Collingwood'un doğa biliminin tarihi içinde dışa vurulduğu haliyle
doğa fikrinin tarihi üzerine odaklanmakla kozmolojik çalışmalarına belirgin bir
tarihsel yön vermiş olma sı da ilginçtir, her ne kadar Collingwood'un katkısı henüz
İ
nadi ren kabul ediliyor olsa da kinci Dünya Savaşından bu yana gi derek artan bir
kabul görmüş olan bir yaklaşımdır bu.

You might also like