You are on page 1of 4

BİZANS PARA SİSTEMİ

Bizans İmparatorluğu'nun para sistemi, daha eski seleflerinin sistemleriyle devam etti ve mal ile
hizmetlerin, bilhassa asker ve memurlara uygun bir ödeme usülü ve insanların vergilerini ödemeleri için bir
vasıta olarak fonksiyon gördü. Paralar ayrıca bir hükümdarın imajını yayması ve insanlarına kime
bağlılıklarını borçlu olduklarını hatırlatması için en iyi yol olmaya devam etti. Bizans cüzdanının yıldızı
şüphesiz altın solidus yahut nomisma idi. 4. yüzyılda I. Konstantin tarafından tanıtılan bu para, 700 yıl
boyunca para birimi standardı olarak en üst seviyede hüküm sürecek ve nihayet 12. yüzyılda elektrum
hiperpiron bunun yerini alacaktı.

Standart Olarak Nomisma


Her Bizans imparatoru, ya başkent olan Konstantinopolis'ten yahut da İtalya (Ravenna), Sicilya (Syracuse),
Anadolu (Antioch) ve Kuzey Afrika (Kartaca ve İskenderiye) gibi büyük illerdeki darphanelerde kendi
paralarını basardı. Antik dünyada olduğu gibi, Bizans'ta da madeni paraların değeri, ağırlıklarına ve onları
imal etmek için kullanılan metalin saflığına bağlıydı. 700 yıl boyunca Bizans imparatorluğunun ana madeni
parası, Latince som altın nomisma veya solidus idi. İmparator I. Konstantin (306-337) tarafından 312'de
Doğu'ya tanıtıldığında, 72 nomismata bir pound altına eşitti. Böylece, her bir örnek 4.4 gram saf altın
ağırlığındaydı ve çapı 21-22 mm arasında ölçülüydü. İlk versiyonlar ön yüzde (yazı) Konstantin'in bir
portresini ve arka yüzde Roma ordusu standartlarını taşıyordu. I. Anastasius (491-518) tarafından daha
fazla para reformu gerçekleştirildi ve hükümdarlığı aslında nümismatistler için münasip Bizans sikkelerinin
başlangıcını gösterir.

Nomismanın uzun ömürlülüğü ve güvenilirliği o kadardı ki - II. Basil 1020'lerde onları hala basıyordu -
altın, gümüş veya bakırdan yapılmış daha düşük değerli bütün diğer madeni paraların değeri onunla
ölçülüyordu. Mesela, yarım altın semissis yarım nomismaya eşitken, üç altın tremissis sikke bir nomisma
değerindeydi. Bu madeni paraların her ikisi de 9. asrın sonlarında hala dolaşımda olacaktı.

BİR NOMİSMA SİZE BİR DOMUZ ALABİLİRDİ, BİR EŞEK İÇİN ÜÇ NOMİSMAYA İHTİYAÇ VARDI VE ON BEŞ
NOMİSMA DA BİR DEVENİN FİYATIYDI.
En yaygın gümüş sikke, 720'de tanıtılan ve on iki tanesi bir nomisma kıymetindeki miliaresion'du. En yaygın
bakır madeni para, I. Anastasios (491-518) tarafından önceki imparatorların düşük kaliteli madeni
paralarını iyileştirmek için tanıtılan ve çok az kıymetli olan lakin küçük işler için faydalı olan büyük folles
idi: 24 folles bir miliaresiona eşitti, tek bir nomisma karşılığındaysa 288 tanesine ihtiyaç duyuldu. Hakiki
kıymet açısından, bir işçi günde beş ila on iki folles kazanırken, orta seviyede bir memur yılda yaklaşık 1000
nomismata kazanırdı. Bir nomisma sana bir domuz alabilirdi, bir eşek için üç tane gerekliydi, on beşi bir
devenin fiyatıydı ve birkaç beceriye sahip bir köle sana 30 altını geri getirebilirdi - bu satın alma dikkatli bir
şekilde yapılmalıydı. Aristokratlar zenginliklerini binlerce nomismata ile ölçerken, 809'da Bulgarlar veya
811'de Araplar gibi bir saha ordusunun dört yıllık hazine sandığının düşman tarafından çalındığı nadir
hallerde, 80-90,000 nomismatadan oluştuğunu biliyoruz. - bir vergi tahsildarının gözlerini sulandırmaya
yetecek kadar.

Devalüasyonlar
Nomisma, hakimiyetine yönelik kısa zorluklarla karşı karşıya kaldı. 6. ve 7. yüzyılda daha az saf bir altın
sikke (24 yerine 22 karat) basıldı ama uzun sürmedi. 10. yüzyılın ortalarında, II. Nikephoros Phokas'ın
(963-969) daha da fazla altın biriktirme ve madeni para üretme teşebbüsüyle daha ciddi bir rakip geldi.
İmparator, saf altın yerine sadece 22 karat değil, aynı zamanda nomisma'dan on ikide bir daha hafif olan
bir altın sikke, tetarteronu darp etti. 11. yüzyılın ilk yarısında, VIII. Constantine (1025-1028) ve IV. Michael
(1034-1041) nomismanın kendisini kemirdi ve paralarının karşılığını daha fazla almak için %5 gümüş
eklediler. Bu, çok kıymet kaybetmiş bir para birimine doğru kaygan bir eğimin başlangıcıydı.

I. Basil
Classical Numismatic Group, Inc. (CC BY-SA)
İmparatorların kendi para birimlerini baltalamanın uzun vadeli ekonomik neticelerini anlayıp
anlamadıkları münakaşalıdır lakin madeni paraların altın muhtevasını devamlı surette kurcalamaya,
devlet kasası düşük olduğunda ve madeni paraya olan güveni tehlikeye attığında düşürmeye direnemediler.
Belki de o anın pratik lüzumu ve vebalar nüfusu vurduğunda imparatorluğu müdafaa veya vergi
eksikliklerini gidermek için paralı askerlere ödeme yapma ihtiyacı, ekonomik teoriden önce geldi. Netice
itibarıyla, 11. yüzyılın tamamı boyunca, nomismanın altın muhtevası kademeli olarak 20 karattan 18'e ve
16'dan 12'ye kadar indi ve III. Nikephoros Votaneiates (1078- 1081) zamanında 8 karat civarına
ulaşmasıyla neticelendi.

10. yüzyılda esasen tedavülde altı farklı nomisma versiyonu vardı ve cemiyetler arası tüccarlar Arap altın
dinarlarını bile tercih etmeye başladı. Devletin önde gelen madeni parasının hali o kadar kötüleşti ve
fiyatlar o kadar hızlı arttı ki acilen reforma ihtiyaç vardı. Nihayetinde, İmparator I. Aleksios Komnenos
(1081-1118) 1092'de yeni bir madeni para bastı . Bu para, hiperpiron ("son derece rafine" anlamında),
aslında elektrumdan (bir altın ve gümüş alaşımı) yapılmış olsa ve nomismanın yalnızca üçte biri kıymetinde
olsa bile, yeni standart haline geldi. Aleksios, tedavüldeki bütün madeni paraların eşdeğerlerinin ne
olduğunu tam olarak bilmeyen kimsenin para karışıklığını çözmüştü, ancak aynı zamanda oldukça akıllıca,
bu süreçte vergi nispetini dört katına çıkarmayı başardı. Hiperpiron'un havalanması birkaç on yıl aldı ve
nomisma gibi, bilhassa VIII. Mihail'in (1259-1282) saltanatı sırasında zaman zaman bir alçalma yaşadı,
lakin imparatorluğun 15. arıdaki çöküşüne kadar hayatta kalacaktı.

İmajlar
Paralar, kuvvet ve şöhretlerini imparatorluğun her köşesine ve komşularına yaymaya hevesli idareciler
tarafından faydalı bir propaganda vasıtası olarak müspet bir tesir için kullanılabilecekleri tüccar ve
seyyahlar sayesinde her yere yayıldı. Portreler ananeleştirildi ve mesela kadim Helenistik veya Roma
paralarının realizmine yaklaşmadı. Bizans parası kişiyi profilden ziyade ön tarafta gösterirler ve kişi bir
haç, kılıç veya asa tutar. Çağın umumen zayıf benzerlikleri göz önüne alındığında isim de faydalı bir şekilde
yazılmıştır.
II. Basil'in Parası
İmparator yahut da imparatoriçe madalyonun ön yüzüne kendi suretlerini koymakla kalmayıp -
İmparatoriçe İrene (797-802) daha iyiye gitti ve kendini her iki tarafa da koydu - aynı zamanda mesajlarını
emperyal gücün diğer sembolleriyle pekiştirebilirlerdi. Kısa ibareler önce Latince, sonra Latince ve Yunanca
ve daha sonra 7. yüzyıldan itibaren tamamen Yunanca olarak yazılmıştır. I. Konstantin Konstantinopolisli
Tyche'yi paralarının arka yüzünde sıklıkla kullandı. Tyche, hayırlı talihin sembolü, bir tahtta oturuyor,
siperli bir taç takıyor ve bir cornucupia (boynuz şeklinde bir kap) tutuyordu. Hıristiyanlığın haçı ve
Kristogram, sonraki birçok imparator için favori bir seçim haline geldi. Alexander'ın sikkelerinde (912-913),
Hazreti Yahya'nın imparator tarafından taç giydirilmesi esnasında bakire Hz. Meryem veya azizler sıklıkla
görülür.

II. JUSTİNİANUS (685-695), HZ. İSA MESİH'İ 691'DE MADENİ PARALARIN ÜZERİNDE GÖSTEREN İLK
İMPARATORDU.
II. Justinianus (685-695), Hz. İsa Mesih'i rex regnantium (“Kralların Kralı”) ibaresi ile beraber 691'de
madeni paraların üzerinde gösteren ilk imparatordu. Hz. İsa'nın sakallı ve sakalsız iki versiyonu vardı ve
günümüze ulaşan mozaik portrelere benziyorlardı. Belki de bu dindar imparatorun Arap hilafetinin
haraçlarını bu madeni paralarla ödemesinde ısrar etmesi tesadüf değildir (Hilafet bunları reddetti ve bu
hakarete cevaben Anadolu'yu başarıyla işgal ettiler). 9. yüzyılın ortalarında, Hz. Mesih nizami olarak
madeni paraların ön yüzünde "İdarecilerin Hükümdarı İsa Mesih” ibaresiyle birlikte gösterildi. Bu paraların
arka yüzlerinde imparatorun Hz. İsa, bakire Hz. Meryem veya belirli bir aziz tarafından taç giydirildiği
görülüyor ve böylece imparator insanlara onun Tanrı'nın yeryüzündeki temsilcisi olduğunu hatırlatıyordu.

Para portreleri, bilhassa imparatorlar müstakbel varisi seçtiklerinde ve kendi vefatlarından sonra karışık
bir veraset anlaşmazlığından kaçınmak istediklerinde, siyasi tasdikler için de kullanıldı. Çocuk umumen
müşterek imparator olarak taç giyerdi ve madeni paralarda ebeveyniyle yan yana yahut da arka surette,
bazen yanında bir kardeşiyle birlikte gösterilirdi.

Sirkülasyon
Çoğu insan için, günlük olarak ele aldıkları tek şey madeni paraların bakır ve gümüş değerleri olurdu.
Avuçlarında parlak altın bir nomisma olacak kadar talihli olanlar, muhtemelen bunu çok uzun süre
tutmadı, çünkü devletin ilk etapta madeni para basmasının ana sebeplerinden birisi askerlere ve
memurlara ödeme yapmanın yanı sıra, vergileri daha kolay toplamaktı. Belirli bir bölgeden ithal edilen
herhangi bir köleden alınan vergi gibi vergi makamının bulabileceği diğer ustaca bahanelerin yanı sıra,
arazi ve şahıslar/haneler üzerinde temel ve her zaman mevcut vergiler vardı. Ayrıca, bütün vergilerin altın
sikkelerle ödenmesi gerekiyordu, bu yüzden muhtemelen devletin paraların kalitelerini sağlamada bu kadar
güçlü olmasının sebebi buydu.

Aslında, nomisma madeni paraların basımı o kadar dikkatle izlendi ve altın muhtevası devlet tarafından o
kadar titizlikle kontrol edildi ki, güvenilirliği yabancı devletlerin bile bunu kabul etmesini ve kullanmasını
sağladı. 6. yüzyılda tüccar Cosmas Indicopleustes şunları kaydetti:
…her millet, ticaretini dünyanın bir ucundan diğer ucuna kadar her yerde makbul olan kendi
nomismalarıyla yürütür…Başka hiçbir millette böyle bir şey yoktur.

Konstantinopolis'te kazılan yabancı madeni paraların azlığı, imparatorluk iktisadına yalnızca tek bir
madeni paranın hakim olduğunun bir başka delilidir. Arap halifeliği, bu madeni paraya karşı başlangıçtaki
hoşnutsuzluğunun üstesinden gelerek, bezant olarak bildikleri nomismanın mühim bir kullanıcısı oldu.
Umumiyetle kendi altın sikkelerini basmak yerine bunu tercih edip, bazen Bizans ibarelerine kadar taklit
ederek kendi sikkelerini ürettiler. Viking kralları da Bizans altınına düşkündü ve İskandinavya ile Kuzey
Avrupa'da birçok Bizans madeni parası bulundu. Bizans paraları Rusya, İran ve Sri Lanka gibi çok uzak
yerlerde ortaya çıktı. 4. yüzyıldan 11. yüzyıla ve muhtemelen daha sonrasına kadar, nomisma günün
beynelmilel madeni parasıydı ve tarihçilerden haklı olarak gayrıresmi "Orta Çağ doları" unvanını
kazanmıştı.

You might also like