You are on page 1of 8
“Mimarik ve Felsefe" basin tagyyan bu kitap, 12-13 Aralk 2000 tarihlerinde Istanbul Teknik Universitesi Mimarhk Fakltesi, ‘Mimarik B6limO ve Istanbul Universitesi Edebiyat Fakiltei,Felsefe Bbldmé'nin igbirigiyle ITU Tagkisla Kampusi’nde gergekestiimis bir dizi panelde sunulan bilder ve agk oturum Konugmalan Gzerinden yeniden yazilmis metineri kapsamaktadr. ““Mimarik ve Felsefe” Toplantilant Yardtme Kurulu: Ayla Atasoy Safek Ural Ayse Senter (Koordinatér) Funda Uz Sénmez (sekreterya) “Mimarlik ve Felsefe” Agkoturum ve Panelleri | Dizenleme Kurulu: Ayla Atasoy Safak Ural ‘Ayse Senter (koordinat6r) Cengiz Gakmak Ayge Sikigakar Meral Ekinciogiu Funda Uz Sénmez (sekreterya) “Mimarik ve Felsefe” Toplantiian Yazigma A Funda Uz Sénmez ITO Mima Fkitesi,Tasksla 34437 Taksimlstanbul yapi-endiistri merkezi YEM Yayin- 77 Mimaik ve Felsele Yayn Sorumlsu: Guigi ek ‘Yayin Sekreter: Dilgad Alas Graf Uyula: Kenan Oztrk Renk Aynmi ve Baski: MAS Matbaacilk A. Ate: Dereboyu Cad Zara lg Mert! B Blok No: 1 Maslak “Tek: (0242) 285 11 69 Fas: (0212) 27659 55 e-malinflo@masmat com tr Birinci Bask: tanbul, Oca 2002 ne Bask tanbul, Mat 2004 ISBN: 975-8599-11-9 © Copyright Yaor-Endsti Merkezi AS, Bu abn her hak sai olup,tUmndn ya da bo!Omieinin ftokep, ofa, tei ya da basta yolta odalitmas! ancek Yap-EndUstr Merkel Ain ve yezalannn yah onay ile oabili ‘Yap Yayn (Yap-Endistri Merezi Yayinlar) Cumhuriyet Cad. 329 Harbie 34367 ISTANBUL Tel (0212) 230 28 19 - 219 39 39 pbx Faks: (0212) 248 48 14 - 225 66 23 e-mail: yyin@yem.net_web: www yem.net 1ST 09. 201 Atilla Yicel Betiil Gotuksiken Safak Ural Semra Aydinit Belkis Uluoglu Sule Oguz Medar Atict 6. Naci Soykan Ayse Sikigakar Meral Ekincioglu Giinkut Akin Ahmet Inam Ayse Sentiirer Zeynep Mennan Hiilya Yiirekli Ferhan Yiirekli Necdet Teymur Dogan Kuban Ugur Tanyeli 2. Baski yap yayin 10 18 24 40 52 70 80 88 98 104 icindekiler Onséz Béliim I: Mimarlik ve Felsefe Mimarlik ve Felsefe Tartismalant Mimarlik Nedir, Mimar Kimdir, (Felsefeye Nasil Bagvurur)? Atilla Yiicel Ozne Olarak Mimar Betiil Cotuksoken Mimari Objenin Felsefi Acidan Yorumu Safak Ural Epistemolojik Acidan Mekan Yorumu Semra Ayadinti Mimarlik Bilgisinin Gifte Kimligi ve Kavramsallastinlis Bigimi Uzerine Belkis Uluoglu Béliim II: Mimarlikta Felsefe / Felsefede Mimarlik Mimarlikta Felsefe / Felsefede Mimarlik Rénesans'tan Yirminci Yizytta Iki Temel Paradigma Baglaminda Mimarlik-Felsefe lliskisi Sule Oguz Onceden Kurulmus Uyum ve Mimarlk Medar Atict Mimarik-Felsefe lliskisinin Bicim-Kavram Ekseninde Temellendirilmesi Omer Naci Soykan Modern ve Karsiti Orneklerde Geometriye Farkli Bakislar Ayse Sikigakar Mimarliktan Felsefeye, Felsefeden Mimarliga Gondermeler Meral Ekincioglu 6 us 126 132 146 154 162 18 180 184 188 190 193 Boliim Il: Mimarlik-Felsefe Tartismalari Mimarlik-Felsefe Tartismalar! Felsefe Mimarin Ne Isine Yarar? Giinkut Akin Mimarin Felsefeden Devsirebilecekleri Uzerine Ahmet Inam Mimarlikta Felsefe Nerede Duruyor? Ayse Sentiirer Bir Mimari Kurgu: Temel’in Kuramsal Ingasi Zeynep Mennan Mimarlkta “Yeni” Kavramt Hilya Yarekli, Ferhan Yurekli M & F “Mimarlik ve Felsefe” Sdylemi Necdet Teymur Béliim IV: Mimarlk-Felsefe Iliskisine Elestirel Bakislar Dogan Kuban Ugur Tanyelt Ahmet inam Atilla Yiicel Yazarlar Uzerine Notlar Mimarik Felsete lighisine Ugur Tanyet Ugur Tanye! Ben felsefenin mimarliklailiskisi sorunsali Gizerinde durmayacagim. En azindan bu so- runsal burada, bu asamada énem tasimiyor gibi geliyor bana. Mimarlik egitiminde fel- sefe ne ige yarar? O da bu agamada pek énemli gozdkmilyor. Asil sorulmasi gereken nceliki soru bence su: Bizim felsefeye iliskin sorunumuz nedir? Felsefe mimarli aragsal diigiince aliskanlktar icinde ise yarar niteliktedir ya da degildir. Ama, higbir ige , biz burada “mimarlik ve felsefe” gibi bir baslikla bu kadar fazla dit toplayabiliyorsak ve sadece kiicicik bir revizyonla bunu yapamayacaksak “mi marlik-felsefe iliskisi” diye ciddiye alinabilir bir sorunsalimiz bulundugu agik. Oyle ya, drnegin, dogrudan doBruya felseffigerikli olan “mimartik ve estetik” gibi bir baslikla bi- le buradaki toplulugun en az yansindan yoksun kalirdik muhtemelen; ya da “mimarlik ve striiktir” baglgiyla bu dinleyici kitlesinin onda birini bile bulamayacaktik. Béyle bir tercihler sistematigiyle karsi karsiyaysak, amiyane bir deyisle, sadece ‘mimarlar may- munluk ediyor” diyerek bu sorunsala yaklasamayacagimiz apacik. Oncelikle daha kap- samlt bir sorunsalla yizyiize oldugumuza kendimizi ikna edelim. Mimarik dinyasini, iistelik yalnizca onun akademik cevrelerini de degil, mesgul eden bir sorun var ki, biz buradayiz. Mimariik dinyasini bu yogunlukla 1980'lerden baslayarak mesgul eden “mi- marlik ve felsefe” diyerek bir bicimde tanimladiéimiz ya da tanimlamaya cabaladigimiz bir olgular veya gerceklikler dizisi var. Bunu sorgulamak zorundayiz. Bunu sorgulamadan énce, gengligimde okudugum bir anekdotu aktarayim. Bertrand Russell'in anilarindan bir anekdot bu. Bir giin Russell heniiz Cambridge'de égretim iyesiyken, odasinda otururken, kapi calinmadan iceri Wittgenstein giriyor ve heyecan- la atiliyor: “Ben aptal miyim?” Russell da sakince soruyor: “Bunu niye bilmek istiyor- sun?” Wittgenstein “Cunku” diyor, “sayet aptalsam milhendis olacagim; akilliysam fel- sefe ile ugrasmak istiyorum”, Mihendis yerine “mimar” da diyebilirdi belki. Ama bura- da antatmak istedigim sey, tabii ki aptallarin mimar veya muhendis, akilltarin da fel- sefeci olduklan degil. Herhalde Russelt'in da Wittgenstein’in da kastettigi bu degildi. Onlarin kastettigi baska bir seydi. En basit bigimde yargilayacak olursak, felsefecinin diisiincesi aragsal bir diisiince degil, ama bizim dasiinme bigimimiz aragsal bir diisin- me. Sonucta dgrendigimiz ya da dgrenebildigimiz ya da Ogrenmek durumunda oldugu- muz her sey déner dolasir aragsal olarak bir anlamda isimize yarar. Mimarligin bilgi bi- nasi en azindan bu beklentiyle inga edilmistir. Daha baslangicta bu ayrimdan séz et- mek galiba gerekli. Dolayisiyla, mimarlik disiincesiyle ve bilgisiyle felsefe diisincesi arasinda daha bastan kesin bir ayrim oldugu gercegini kabul ederek ise baslamak zo- rundayrz, Bunun da pek cok kisi benden énce zaten sdziini etti. Ama béyle oldugunu bildigimiz halde niye biz felsefe ile youn bir bigimde ilgilenmeyi stirdtiriyoruz? Ve bu sorunun zoruntu devami var: Mimarlar hep béyle ilgileniyor muydu felsefe ile? Ya da il- gilenmeye calisiyor muydu? ilgileniyoruz deyince, dogrusu biraz abartmis oluyorum. 184 pur Tanyet Chnkd, demin de belirttigim gibi, ilgiteniyorsak bile aragsal olarak ilgileniyoruz. Yani bi zim kendi meslek’ bilgi alanimizda “Ne ise yarar felsefe” sorusunu sormaksizin dgti- nemedigimizi séyleyebilirim. Acik ya da Ortk, ustalikl ya da basit, akademik igerikli ya da degil, hep “ne ise yarar” diye sordugumuza gore, zaten aracsal diisandigimiiz apa- ik. Hatta her durumda bu giindeme gelebiliyor; érnegin, hemen “egitimde ne ise ya- rar” diye soruluyor. Dipediiz aracsal bir diisiinmedir bu. Felsefenin boyle bir Z6revi var imi, emin degilim, Peki niye soruyoruz bu gibi sorulari? Bunun nedenini muhtemelen mimarligin mesteki bilgi alaninin dzgil giincel sorunsallari cergevesinde aramak zorundayiz. Hem meslek olarak, hem de bir bilgi alani olarak mimarligin kendi tarihi iginde karsi karsiya geldi- &{ bir degisim var ki, o sonunda bir bigimde mimartari ve mimarligi bir bigimde felsefe ile ilgitenmek zorunda birakiyor. Bu degisim nedir sorusunu sormak gerekiyor bence. Ail sorun o: Nicin biz bu noktaya geldik ve felsefeyle ilgitenmeye basladik? Ortaca ya da 15. yazyildan énce mimartarin felsefe ile bizim oldugumuz bigimde ilgili olmadik- lanmn biliyoruz. Felsefeden habersiz miydiler? Hayir, ama herhalde ¢aglarinin ortalama ‘okumus yazmislani ne kadar ilgiliyse felsefe ile ontar da o kadar ilgiliydiler. Sézgelimi, Vitruvius'un Gnld “firmitas, utilitas, venustas” niteliklerinin Aristoteles‘in “causa mate- rialis, causa formalis, causa finalis” kavramlantylailiskilt oldugu ileri sdrdimastur. Ama baslayarak mimarlik felsefeyle bir baska bigimde ilgileniyor. Bunu anta- in de, bence en kestirme sdyleyecek olursam, iki problemi anlamak zorun- , kendi meslegimiz baglaminda: O da mimanin 15. yizyildan baslayarak bir meslek adamr olarak entelektiiel iktidar talebi ile kamu karsisina gikmasichr. 15. yiizyila kadar mimarin entelektiiel bir i bayle bir talebi yoktu. Ne Antik Yunan‘da, ne Ortacaé'da, ne de Roma'da hicbir zaman mi- mar gercek bir entelektiel degildi. Béyle bir iddiasi ve dolayisiyla iktidar talebi de mev- cut degildi. Oysa, 15. yizyilda Alberti'den baslayarak bizim artik entelektiiel bir iktidar talebimiz var. Guinki, mimarliét entelektiiel bir meslek haline getirdik; getirmekteyiz ve zihinsel yonii agir basan, sadece praksis ile yetinemeyen bir meslek ic yapilanmasina dogru evrimlestiriyoruz. Bu evrilmenin kacinilmaz sonucu olarak felsefe ile bir bigimde iigitenmek zorunda kalmamiz olagan gézikiyor. Felsefeyi anliyoruz, anlamiyoruz, be- ceriyoruz, beceremiyoruz; bu ayri bir sorun; ama béyle bir entelektiel iktidar talebi ile yola cikildigi zaman, sonunda gelip dayanilacak nokta tabii ki en soyut diisdinme bici- mine kadar uzanacaktrr Felse‘e ile sonunda bir noktada yolurnuzun kesigmesinden do- Bal higbir sey olamaz. ikinct bir nokta ise -onu da kaba bir yorumla aciklayacak olursak- mimari bilgi alani- nin 15. yizyiidan baslayarak yasadigi bir yapr degisimin sonuglariyla yz ydze olusu- muzdur, Yani geleneksel mimarlik bilgisinin kendiliginden tanimlanmis, kendiliginden bicimlenmis, hig bir bicimde elestirel olmayan bir nitelik tasidigi, belirli kaliplar cerge- vesinde yapildigs bir dinyadan, bunun boyle yapilamadigi bir diinyaya dogru meslekt bilgi alanimizin yapisini degistirdik. Dolayisiyla mesteki bilgi alanimizin, mimari bilgi alanimizin i¢ tutarliligi ortadan kalktl. 15. ydzyil Italya’sindan itibaren olup biten sey 185 Mimaihk Folgtolighsine Elogtre! Bakigtar our Tanyen Gok hizli ve abartili bicimde kestirme bir irdelemeyle bayle. Bu, bizim mesleki “episte- me"mizin ig tutariliginin yikilmasidir. Olup biten bu. Geleneksel mimarik bilgisi bu de- Bildi. Geleneksel mimarlik bilgisi tartisma disiydi. Geleneksel mimarlk bilgisi topluma yaygindi; toplumla mimarin diyalog kurmasin: gerektirmiyordu; toplum-mimar diyalo- u zaten ortamin olagan bir niteligi olarak mevcuttu. Mimarlar da, deyim yerindeyse, deniz igindeki bir balik kadar bunun farkinda olmaksizin mimart etkintiklerini yaratebi- liyorlardi. Ama 15. yazyilda baslayan bir siregle bunun boyle olmadigi bir Modernite noktasina dogru evrimlesildi. Geldigimiz noktada mimart bilgi alaninin dayandigt gele- neksel, geleneksel oldugu icin de kendiliginden dogru ve gecerli temelleri adim adim yok ettik. Bu yok edig mimarlik balaminda Modernéncesi'nden Modern diinyaya ge- Gis demektir. Ancak, modernlesmenin olagan bir sonucu olan bu degisime direniyoruz, Kacinilmaz olan gerceklestigi halde, yani mimari epistemenin belili bir tarihsel nokta ve mekan igin tekil, tartisma-disi ve toplumsal onay gérme baglaminda “dogru” oldu- iu sistem yikildiktan sonra da umutsuzca, o ig tutarliigi olan “eskisi gibi” mimart giyi yeniden kurabilmek icin ugrasiyoruz. Mimarlik diinyasi ugrasiyor. Kendi bilgi ala- nimizdan daha saglam ve celiskisiz oldugunu diisiindagimiz, ya da sadece bizim so- runlarimizi yagamadigini varsaydigimrz her bilgi alani bizim gipta etmemize neden olu- yor. Sayisiz bilgi alanint kiskandigimiz soylenebilir. Dolayisiyla, bu ugrasimiz sirasinda sadece felsefeye basvuruyor degiliz. Pek cok bilgi alanini 6rnek almaya calisiyor, béy- le olunca da onun kimi “ise yarar” bilesenlerini, yontemlerini, paradigmalarint talan et- meye kalkisiyoruz. Rénesans'tan bu yana bir tir entelektdel yagma yOruttogamdz ke- sin. Nasil talan ediyoruz? Sézgelimi, Alberti'den baslayarak miizik zaman zaman bas- vurulan béyle bir entelektilel yagma konusudur. Talan nesnesi olarak yepyeni olan ve giindemde cok kisa kalanlar da var. Géstergebilim kuramlari ve yaklasimlant dzellikle 1960'tiyillarda yogun bir yagma ve talan alaniydi. Bizim mimar‘ bilgi alanimizin yikilan ig tutarlliéa sahip temelini kurmada umut verici g6ziktiler ve bugiin unutulmus gibi- ler. Mimarligin modern vokabilleri ve diistinsel aliskanliklari cergevesinde bagvurulan pek cok sey baskasindan apartilmis entelektiiel araclardir. Ornegin, 1960'larin basla- rinda Kuhn, “Bilimsel Devrimlerin Yapisi” diye bir kitap yazdi ve o gin bugindar bizim mimarlik dilimizde Amerikan Universitelerinden baslayarak yayginlagan “paradigma” sbzciigt var. Bu “¢alinti” bir sézcik. Mimarligin kavramiar repertuan iginde tanumlan- ‘mis degil; bir bilim tarihi modelinin elemani. Kullandigimiz hemen her digunsel aract boyle caldik. Rasyonalizm sézciigini felsefeden caldik ve carpitilmis igerigiyle hala yo- un bicimde kullaniyoruz. Mihendistik bilgisinden baska kavramlar aldik. Matematik- ten caldik. Ornegin, Christopher Alexander “Notes on the Synthesis of Form"da mate- mmatikle flért ediyordu. Bugiin de felsefe ile ugrastigumiz gibi bir yanilsama var. Ama bu, mimarlik igin sireklilik tasiyan bir ilgi degil; ya da mimarlikla felsefe arasinda bir itt- fak biciminde de sonuclanmayacak. Sadece sayisiz alantarda yaptigimiz talantardan bir. Geemiste doga bilimlerinden kimi kavramlan alarak, onlari mimarlk bilgisini mes- rulastirmak icin kullanilabilecek, kaybettigi ig tutarliligini ona verecek bir sey oldugu sanrisiyla sorgulayip durmustuk. Yani, biyolojiden yamalacik bircok kavrami; biyolo- {tk analojilerle konustuk. Wright'in yazilarint okursaniz yarist béyle biyolojik analojiler- Mimarik Fleet igisine Eletrel Bakiglar Ugur Tanyeli le doludur. Derken biyolojik analojilerte diistinir olduk neredeyse. Giindelik ahlaktan bile etkilenip, drmegin, Britalizm’in diiriistlak, ig-dis bitdnligt gibi kavramlarini tiret- tigimiz digGindlebilir. Siyasal bilimlerden de pek cok kavrami aparttigimiz séylemek herhalde zor olmasa gerek ‘Tum bu yagma etkinliklerinde kimi bilgi alaniyla iliskimiz analojik, kimisiyle de meta- foriktir. Ama hepsiyle bir bigimde iliski kurariz. Ancak, énemli olan su: Higbiriyle kur-

You might also like