You are on page 1of 313

YAfiAMLARINI

T‹YATROYA ADAYANLAR

Adem Dursun
1956’da Bal›kesir’de do¤du. 1960’l› y›llar›n ortalar›nda ailece “Tafl› top-
ra¤› alt›n” san›lan ‹stanbul’a göç etti. ‹lk, orta ve liseyi ‹stanbul’un Zey-
tinburnu semtinde okudu. 1970’li y›llarda âfl›k oldu¤u ‹stanbul’un “Sa-
haflar Çarfl›s›”ndaki kitaplar›n kokusuyla büyüdü. 1980 y›l›nda ikinci
göçünü yaflad›; Berlin’e geldi. Berlin’de kimya ö¤renimi s›ras›nda, ‹s-
tanbul’a olan hasretini, ‹stanbul’dan getirtti¤i Cumhuriyet gazetesi ve
kitaplarla giderdi. fiiirle bafllad›¤› yaz› hayat›na, Milliyet ve Sabah ga-
zetelerinde yazm›fl oldu¤u makalelerle devam ederken, kendini gaze-
tecili¤in içinde buldu. Serbest gazeteci olarak Milliyet, Sabah, 8. Gün ve
Cumhuriyet Hafta gazetelerinde politika, spor, e¤itim, kültür ve sanat
haberleri yazd›, söylefliler yapt›. On y›l Berlin Merhaba dergisinde Ha-
ber Müdürü olarak çal›flt›. Türkiye’den gelen tiyatro sanatç›lar›yla yap-
t›¤› söyleflilerini bu dergide sürdürdü. Parelel olarak da, söyleflileri
Türkiye’nin çeflitli tiyatro internet sayfalar›nda (www.tiyatronli-
ne.com, www.tiyatrom.com, www.tiyatronet.com) yay›nland›. Son y›l-
larda ‹stanbul tiyatro söyleflileri Sahne Tozu ad›yla sadece www.tiyat-
ronline.com’da yay›nlanmaktad›r.
Liberaller, Ulusalc›lar, ‹slamc›lar ve Ötekiler
ADEM DURSUN

YAfiAMLARINI
T‹YATROYA ADAYANLAR
Liberaller, Ulusalc›lar, ‹slamc›lar ve Ötekiler

Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar


Söylefli: Adem Dursun

Yay›n Haklar› © Adem Dursun


Bu eserin tüm haklar› sakl›d›r. Yazar›ndan yaz›l› izin al›nmaks›z›n k›smen
veya tamamen al›nt› yap›lamaz, hiçbir flekilde kopyalanamaz, ço¤alt›lamaz
ve yay›mlanamaz.

ISBN 978–975–468–914–3
Sertifika No: 10962

Yay›na Haz›rlayan: F›rat U¤urlu


Foto¤raflar: Enver Dursun
Kapak & Sayfa Düzeni: Mehmet ‹lhan Kaya

Bask›: Kurtifl Matbaas›


Fatih Sanayi Sitesi No: 12/74
Topkap›/‹stanbul
Tel.: (0212) 613 68 94

1. Bask›: ‹stanbul, 2010

Genel Da¤ıtım: Say Da¤ıtım Ltd. fiti.


Ankara Cad. 54/4 • TR–34410 Sirkeci–‹stanbul
Telefon: (0212) 528 17 54 • Faks: (0212) 512 50 80
e–posta: dagitim@saykitap.com
online sat›fl: www.saykitap.com
‹Ç‹NDEK‹LER

‹thaf ................................................................................................7
Sunufl..............................................................................................9
Önsöz ...........................................................................................11
Ali Poyrazo¤lu............................................................................13
Arif Erkin ....................................................................................19
Ayd›n Teker ................................................................................29
Ayla Algan ..................................................................................34
Bilge fien ......................................................................................44
Can Gürzap.................................................................................51
Cüneyt Türel...............................................................................60
Çetin ‹pekkaya............................................................................67
Dilek Türker................................................................................73
Erol Günayd›n ............................................................................81
Erol Keskin..................................................................................86
Genco Erkal.................................................................................94
Hadi Çaman..............................................................................103
Hakan Alt›ner ...........................................................................110
Haldun Dormen .......................................................................120
Halit Akçatepe..........................................................................132
Haflmet Zeybek ........................................................................138
Ifl›l Kasapo¤lu ...........................................................................144
‹lkay Saran ................................................................................155
Levend Y›lmaz..........................................................................159
Levent K›rca..............................................................................171
Macit Koper ..............................................................................179
Mazlum Kiper...........................................................................186
Mehmet Akan ...........................................................................191
Meral Çetinkaya .......................................................................197
Metin Akp›nar ..........................................................................201
Metin Serezli .............................................................................207
Metin Tekin...............................................................................216
Müjdat Gezen ...........................................................................224
Müflfik Kenter...........................................................................230
Nedret Güvenç .........................................................................236
Nejat Uygur ..............................................................................243
Nilgün Belgün ..........................................................................252
Semiha Berksoy ........................................................................259
Suna Keskin ..............................................................................266
Toron Karacao¤lu ....................................................................272
Ulvi Alacakaptan .....................................................................280
Y›ld›z Kenter.............................................................................290
Zeliha Berksoy..........................................................................299
Türkiye’nin ayd›nl›k insanlar›...

1970’li y›llar›n bafllar›nda, lise y›llar›mda, Cumhuriyet ga-


zetesinin ayd›n yazarlar›yla tan›flt›m: Nadir Nadi, ‹lhan Sel-
çuk, Oktay Akbal, Melih Cevdet Anday, Vedat Günyol, Mus-
tafa Ekmekçi... ve U¤ur Mumcu gibi... Cumhuriyet gazetesi
ve de¤erli yazarlar› benim dünyam› de¤ifltirdi, beni yaflad›-
¤›m toplumda daha duyarl› k›ld›; tam bir “okur–yazar” ol-
man›n yolunu keflfettim. Araflt›rmac› gazetecili¤i rahmetli
U¤ur Mumcu’nun Gözlem köflesinde ö¤rendim. Daha sonra
ise Gündem köflesinde Mustafa Balbay’› takip etmeye baflla-
d›m. Ta ki, “Ergenokon Soruflturmas›” kapsam›nda gözalt›-
na al›n›ncaya kadar.
Bir y›l› geçti, hâlâ özgürlü¤üne kavuflamad›!
Tiyatro sanatç›m›z Y›ld›z Kenter, geçenlerde Kraliçe Lear’i
sahneledikten sonra Mustafa Balbay’›n 365 gündür tutuklu
olmas›na tepki gösteren bir konuflma yapt›:
“Mustafa Balbay sorgusuz sualsiz, nedensiz tutukland›.
Befl gün, 25 gün, 90 gün, 200 gün, 300 gün, 365 gün... Nedeni
mi? Bilmiyorum, anlayam›yorum. Demokrasiyle, hukukun
üstünlü¤üyle hiç de ba¤daflmayan bir biçimde... Güven duy-
gum yok oluyor, can›m ac›yor, korkuyorum. Utan›yorum.
Hep sayd›m günleri ç›kar diye ama 365 gün olunca bir fley
kabard› içimde... Neden tutuklu olduklar›n› anlayamad›¤›-
m›z insanlar›n neden tutuklu olduklar›n› anlamam›z laz›m.
Anlayam›yorsak, o iflte bir bit yeni¤i var demektir.”

7
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Evet, Mustafa Balbay 395 gündür tutuklu...


De¤erli sanatç›m›z Y›ld›z Kenter gibi benim de can›m ac›-
yor, günleri say›yorum.
Kendisinin bir an önce özgürlü¤üne kavuflmas› dile¤iyle
bu kitab›m› de¤erli gazetecimiz Mustafa Balbay’a ithaf edi-
yorum.

Adem Dursun
4 Nisan 2010 Berlin

8
SUNUfi

“Çocuktum, yaflam›m› tiyatroya adad›m: Hem sevdi¤im bir ifl-


te, bir sanat kolunda çal›flmak için, hem de bu sanat dal›n›n toplu-
mun yüre¤inde çiçekler açt›raca¤›na inand›¤›m için… Bu inanç o
kadar derine kök sald› ki, yar›n k›yamet kopaca¤›n› bilsem bugün
‘bir tiyatro daha açar›m’ diyecek ölçüde bir saplant› gibi. Saplant›
sözcü¤ü abart›lm›fl say›lmas›n; tam anlam›yla yerinde. Çünkü,
yeryüzünde tiyatronun binbir derde deva oldu¤una inand›m bir
kez. Bütün kötülüklerin, insan›n insandan kopmas›ndan, uzaklafl-
mas›ndan; birbirlerinin s›cakl›¤›n›, sevgisini duyamad›klar›ndan
do¤du¤una inanç getirdim bir kez. Art›k, beni bu inançtan, bu ka-
n›dan kurtaramazd› kimse. Onun için, bu yolu do¤ru yol belledim.
‹yili¤e, güzele, gerçe¤e ç›karan yol…” Muhsin Ertu¤rul, Benden
Sonra Tufan Olmas›n.
25 y›ld›r serbest gazeteciyim. Son 15 y›ld›r çal›flmalar›m›n
büyük k›sm›n› tiyatro sanatç›lar›m›zla yapt›¤›m söylefliler
oluflturuyor. 150’yi geçen söyleflilerimin bir k›sm›n› Ber-
lin’de, bir k›sm›n› ise zaman zaman ‹stanbul’a düzenledi¤im
söylefli turlar›mda yapt›m. Gün geldi günde iki oyun seyret-
tim, gün geldi ‚ ‹stanbul’un o tenha (!) trafi¤inde, ‹stanbul ka-
zan ben kepçe söylefliden söylefliye kofluflturdum. ‹stan-
bul’daki lise dönemimde, 1970’li y›llar›n bafllar›nda, her ne
kadar tiyatro oyuncusu olmak istedimse de, olmad› veya ola-
mad›m ya da beceremedim. Edebiyata gönül vermemin ya-
n›nda, iyi bir tiyatro seyircisi olmaya da özen gösterdim.
Sonraki y›llarda, Berlin’deki kimya ö¤renimim s›ras›nda gir-

9
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

di¤im gazetecili¤imi yavafl yavafl tiyatro alan›nda devam et-


tirdim.
Yaz› alan›nda Cumhuriyet gazetesinin yazarlar›n›, tiyatro
alan›nda ise Muhsin Ertu¤rul’u örnek ald›m.
Ça¤dafl Türk Tiyatrosu’nun kurucusu Muhsin Ertu¤-
rul’un yukar›daki yazd›¤› cümleleri, benim tiyatro sanat›na
verdi¤im önemde ve yapt›¤›m söyleflilerimde hep öncülük
ettiler. Yapt›¤›m söyleflilerimde sadece sanatç›lar›m›z›n sa-
nat yaflant›lar›n› de¤il, ayn› zaman da Türk tiyatrosundan da
görüntüler vermeye çal›flt›m.
Evet, ben de Muhsin Ertu¤rul gibi:
“Tiyatronun binbir derde deva oldu¤una inand›m bir
kez…”
“Yar›n k›yamet kopaca¤›n› bilsem ‘bugün bir sanatç›m›z-
la söylefli yapar›m.’”

Adem Dursun
27 Mart 2010 Berlin

10
ÖNSÖZ

Tiyatro sanatç›lar›n›n s›kça söyledikleri bir tümce var


“Yapt›¤›m›z ifl buz üstüne yaz› yazmak gibi bir fley.” Bence ya-
k›nmalar›nda haks›z da de¤iller. Ülkemizde tiyatro sanat›n›n
geçmifli, meydana getirilen eserlerin tan›t›m ve yorumlar›,
at›lan sanatsal ad›mlar›n yaflanan güncel dönemdeki etkileri
o kadar az tan›n›yor ki, genç kuflak ço¤unlukla Amerika’y›
yeniden keflfetmek zorunda kal›yor.
Sanatç›n›n derdi, kiflisel yaflam›yla tan›nmaktan çok eser-
leriyle tan›nmak. Etkilenmelerini, duygular›n›, düflünceleri-
ni, var etti¤i ve yorumlad›¤› eserlerle topluma aktarmak ve
evrensel platformda bir nevi ölümsüzlü¤e kavuflmak. Bu da,
önce o de¤erde eser yaratmak, sonra da toplum taraf›ndan
tan›narak gelecek zamanlarda da tan›nmas›n›n devam›n›
sa¤lamakla olabilecek bir düfl ile mümkündür. Bu düflü ger-
çeklefltirebilmek için çeflitli medya kollar›n›n ciddiyetle tiyat-
ro sanat› ile ilgilenmelerinin yan› s›ra di¤er sanat dallar›ndan
da yararlan›lmas› etkili olabilir. Bir roman›n opera haline ge-
tirilmesi ve repertuarlara al›nmas›, bir fliirin balad olarak
bestelenmesi ve her dönemde dinlenebilir olmas› gibi…
Görsel ve sahne sanatlar›n›n, günümüz teknik imkanla-
r›ndan yararlan›larak hem arflivlenmesi hem de genifl kitlele-
re ulaflmas› de¤erli bir hazinenin kap›s›n› açmakt›r. Baz› sa-
natç›lar›n hem kendilerini hem de di¤er sanatç›larla olan ilifl-
kilerini, yaflad›¤› dönemi ve o dönemin sanat›n› anlatan an›
kitaplar› yeterince tan›t›m yap›lmad›¤›ndan ancak bu alana
çok ilgi duyan okurla s›n›rl› kal›yor. Adem Dursun’un eli-

11
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

mizdeki bu yap›t›, önemli bir bofllu¤u doldurma yolunda


çok önemli bir ad›m.
Kültüre, sanata ve özellikle sahne sanatlar›na yürekten il-
gi duyan, önem veren ve titiz bir çal›flmayla birinci cildini ta-
mamlad›¤› bu kitab›nda Adem Dursun, yapt›¤› röportajlarla
sadece sanatç›lar›n kifliliklerini de¤il, yaflad›klar› dönemin
olaylar›n› ve tiyatro sanat›n›n evrelerini de günümüz okurla-
r›na sunuyor.
Umar›m bu yolda baflka güzel ad›mlar da at›l›r ve art›k ti-
yatrocular yaratt›klar› ve her sefer yeniden yarat›lan eserleri-
nin buz üstünde sergilenmesi yerine kal›c› maddelere de ta-
fl›nd›¤›n› görürler.
Bu kitab›n genifl kitlelere ulaflmas›n› dilerim.

Berlin, Mart 2010


Dr. Phil. Çetin ‹pekkaya

12
Tiyatro oyuncusu,
sinema oyuncusu,
yazar, yönetmen,
çevirmen, radyocu,
televizyon dizi oyuncusu
ve e¤itmen

AL‹ POYRAZO⁄LU

1970’li y›llar›n bafllar›nda, Beyo¤lu’ndaki sinemalara gitti-


¤imde, kendisini ‹stiklal Caddesi’nde görürdüm.
Daha sonra S›raselviler’deki tiyatrosuna dadanm›flt›m.
Altan Erbulak, Korhan Abay, Aydemir Akbafl’l› oyunlar›n›
seyrettim. 90’l› y›llar›n sonlar›nda ise Berlin’de Dalyan Kar-
puz oyununda seyrettim onu. Oyuna bafllamadan önce bera-
berinde Türkiye’den getirdi¤i, biz izleyicilere da¤›tt›¤› Türk
lokumunu yedim elinden.
Son olarak da, 2003 y›l›n›n may›s ay›nda kendi yazd›¤›
Ödünç Yaflamlar oyununu sergilemek için yine Berlin’de idi.
Oyundan birkaç gün önce ise son oynad›¤› O fiimdi Asker ad-
l› filmin galas› için Berlin’e gelmiflti.

13
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Evet, tiyatro ve sinema oyuncusu, yazar, yönetmen, çevir-


men, radyocu, ö¤retmen, televizyon dizilerinde oyunculuk
gibi birçok meziyete sahip Ali Poyrazo¤lu’ndan bahsediyo-
rum...
“Yaflamda yapt›¤›m›z en ciddi iflleri ‘bofl’ zamanlar›n içine s›¤-
d›r›r›z. Sanki di¤er günlük yapt›¤›m›z faaliyetler daha önemliymifl
gibi... Halbuki kendimize ay›rd›¤›m›z zamanlar çok de¤erli. E¤er
yaflam› biraz olsun anlaml› k›lmak istiyorsak, dünü bugüne ekleye-
rek daha soluklu bir hayat›n s›rr›, arada bir durup yaflamdan süz-
düklerimizi baflkalar›na anlatmada gizli...” diye yazm›fl Ödünç
Yaflamlar adl› kitab›nda.
‹flte ayn› ad› tafl›yan oyununda da bunlar› yazmakla kal-
may›p, bizlere anlat›yor Ali Poyrazo¤lu.
Aktar›rken de hem güldürüyor hem de düflündürüyor...
Yaklafl›k 44 y›ld›r sahnede olan ve 30 y›ld›r da aral›ks›z
kendi tiyatrosunda perde açan, hiç seyircisiz kalmayan Ali
Poyrazo¤lu, 1946 ‹stanbul do¤umlu. ‹lk kez ‹stanbul fiehir
Tiyatrosu’nda Tarla Kuflu oyunuyla 1959 y›l›nda sahneye ç›k-
m›fl. Daha sonra Arena, Kent Oyuncular›, Ulvi Uraz gibi top-
luluklarda çal›flm›fl. Bu arada ‹stanbul Belediyesi Konserva-
tuar›’n› da bitirmifl. 1972’de Gülriz Sururi – Engin Cezzar
Toplulu¤u’ndan ayr›larak kendi tiyatrosunu kurmufl.
‹ngilizce ve Frans›zca’dan otuz befle yak›n oyun çevirmifl,
uyarlam›fl ve yönetmifl. Seksenli y›llar›n bafl›nda Ali Poyra-
zo¤lu – Korhan Abay Tiyatrosu, Ç›lg›nlar Kulübü adl› oyunla
“Avni Dilligil En ‹yi Oyuncu” (1981), Orkestra oyunuyla
“Ankara Sanat Kurumu Özel” (1983), Hoflçakal ‹stanbul’un re-
jisiyle “Ulvi Uraz En ‹yi Yönetmen” (1986) ödüllerini alm›fl.
Arkadafl›m fieytan filmindeki rolüyle “Sinema Elefltirmenleri
En ‹yi Erkek Oyuncu” ve Ankara Film Festivali “En ‹yi Yar-
d›mc› Oyuncu” ödüllerini (1990), Uzakta Piyano Sesleri ve Ali
Harikalar Diyar›nda oyunlar›ndaki rolleriyle, 1992 ve 1993
“Avni Dilligil En ‹yi Oyuncu” ödüllerini kazanm›fl. Y›llard›r

14
Ali Poyrazo¤lu

gösterilerini sundu¤u S›raselviler’deki tiyatro salonunu b›-


rakmak zorunda kalan Poyrazo¤lu, 1994’ten sonra perdesini
Kad›köy Halk E¤itim Merkezi’nde açm›fl, ancak 1997 y›l›nda
F›nd›kzade’de kendi salonuna kavuflmufl.
Bu çok yönlü ve çok ödüllü sanatç›m›zla Ödünç Yaflamlar
oyununu seyrettikten bir gün sonra kald›¤› otelin resepsiyo-
nunda sohbet ettim.

Nas›l bir çevrede büyüdünüz?


Okuyan bir anne baban›n çocu¤u idim. Ayd›n bir çevrede
büyüdüm. Babam eczac›, annem ise ö¤retmendi. Evde çok
okunur ve müzik dinlenirdi. Sanat ve kültürle ilgilenen bir
evde yetifltim. Sinema ve tiyatroya gidilirdi. Yaramaz bir ço-
cukmuflum.

Tiyatro merak› nas›l do¤du?


Annem iyi Rusça ve Frans›zca konuflurdu. Bana tiyatro
konusunda hiç karfl› ç›kmad›lar. Babam bafllang›çta biraz di-
rendi; benim de kendisi gibi eczac› olmam› istemiflti. Sonun-
da yakam› b›rakt›, ben de oyuncu oldum.

Ödünç Yaflamlar’da Neriman Köksal yüzünden dayak


yedi¤inizi anlat›yorsunuz...
Ben çocukken Neriman Köksal’a âfl›kt›m. Okuldan kaç›p
hep onun filmlerine giderdim. Tabi ki eve gelince de okuldan
kaçt›¤›m için dayak yerdim. Neriman Köksal, o zamanlar da
ünlü bir y›ld›zd›. Sadece ben de¤il, her delikanl› ona âfl›kt›.

Tiyatro e¤itiminiz nas›l bafllad›?


‹stanbul Belediyesi Konservatuar› Tiyatro Bölümü mezu-
nuyum. ‹ngiltere ve Fransa’da da tiyatro okudum. Müjdat
Gezen, Savafl Dinçel, Erdal Özya¤c›lar, Güzin Özya¤c›lar, Se-
ma Özcan, Melisa Gürp›nar hep s›n›f arkadafllar›md›.

15
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Hocalar›n›z kimlerdi?
Melih Cevdet Anday, Y›ld›z Kenter, Sabahattin Kudret
Aksal, Ercüment Behzat, Ahmet Kutsi Tecer gibi çok de¤erli
hocalar›m›z oldu.

Siz çok yönlü bir sanatç›s›n›z...


Tiyatro, sinema, televizyon, yazarl›k, hocal›k, radyo prog-
ramc›l›¤›... 10 y›ld›r 11 milyonun dinledi¤i Kiss Fm ve Atv
radyolar› gibi radyo programlar› yap›yorum. Sabah gazete-
sinde köfle yazar›y›m. Özel tiyatrom var. Hem bafloyuncusu-
yum hem de yöneticisiyim. Oyun yaz›yorum, 35’e yak›n ‹n-
gilizce ve Frans›zcadan çevirdi¤im oyunlar özel ve flehir ti-
yatrolar›nda oynan›yor. 20 y›ld›r da yapt›¤›m workshop’lar-
la ö¤renci yetifltiriyorum.

70’li y›llarda sinema filmlerinde oynad›n›z...


Güzel filmlerdi onlar, çok e¤lendik. fiimdi televizyonlar-
da ve sinemalarda oynayan filmlere bakt›¤›mda, o filmler ço-
cuk filmleri gibi kal›yor. Saf ve naif filmlerdi. Biz onlar› ya-
parken çok cüretli oldu¤umuzu san›yorduk. O döneme göre
cesur filmlerdi onlar. Ben toplam 61 filmde oynad›m. 61. fil-
mim O fiimdi Asker. Hepsi de genifl kitleler taraf›ndan izlen-
di. 70’ler de yapt›¤›m›z filmleri bütün Türkiye seyretmiflti.
fiimdi bir film 500 bin veya bir milyon seyredince k›yamet
kopuyor...

Stand–up tart›flmas› üzerine düflünceleriniz?


Stand–up gösterilerini düzeyli, ciddi muhalefet unsuru
içeren bir dünya görüflü olan, o dünya görüflünü de ça¤a uy-
gun, ayd›nl›k, modern, laik ve uygar bir görüfl ›fl›¤›nda seyir-
ciyle flakalafl›lan gösteriler olarak de¤erlendiriyorum. Bir in-
san bir ifli iyi yapt› m› söyleyebilmeli! Ben bu ifli iyi yapanlar-
dan biriyim Türkiye’de. Çok iyi yapan baflkalar› oldu¤u gibi,
çok kötü yap›p, yüzüne gözüne bulaflt›ranlar da var...

16
Ali Poyrazo¤lu

Türkiye’de tiyatro seyircisi s›k›nt›s› var m›?


Benim böyle bir s›k›nt›m yok. ‹flini kötü yaparsan her iflte
s›k›nt›n olur. Do¤ru dürüst tiyatro yapanlar›n seyirci s›k›nt›-
s› olmaz. ‹flini iyi yapan, kendisini yenileyen, seyirciyle iyi
diyalog kuran tiyatrocular›n her zaman seyircisi olur. Baz›
insanlar kendi becerisizliklerini ve yeteneksizliklerini sanki
bir tiyatro krizi varm›fl, sanki bu kriz herkes için geçerliymifl
gibi anlat›yorlar. Hay›r, onlar›n kendi becerisizlikleri ve ye-
teneksizlikleri krizleridir tiyatrolar›n› etkileyen! Dolan tiyat-
rolar nas›l doluyor? Bu fark› seyirci gördü¤ü için onlar›n se-
yirci krizleri oluyor!

Oyun yazarl›¤›ndaki durum? Üretim var m›?


Yavafllama var. Eski yazarlar bir parça havlu atm›fl vazi-
yetteler. Tek bafllar›na çok mücadele ettiler, senelerce yazd›-
lar ama gereken ilgi gösterilmedi. Gerek özel tiyatrolarda ge-
rekse devlet tiyatrolar›nda Türk oyun yazarlar›na s›cak dav-
ranmad›lar. Onlar›nda ümitleri k›r›ld›. Yeni oyun yazarlar›
da maalesef pek az ç›k›yor. Bu ileride Türk tiyatrosunun bü-
yük bir kurakl›k yaflamas›na neden olacakt›r. Art›k ça¤›m›z-
da yazarlar tiyatrolarla ortak üretimler yap›yorlar. Bat›’da bu
ifl böyle. Yazarlar›n tiyatrolarla iflbirli¤i yaparak oyun yaz-
malar› gerekiyor.

Ödünç Yaflamlar oyununun özelli¤i?


Do¤açlama olmas›d›r. Seyirci ile konuflmaya bafllayarak
oyunu her akflam yeni bafltan kuruyorum. Bu oyunu Ödünç
Yaflamlar adl› kitab›mdan yola ç›karak haz›rlad›m. O kitapta-
ki temalar› kullan›yorum. Ancak her oynay›fl›mda de¤iflik
oluyor.

Son projeleriniz?
Bir film senaryosu var. Kendim yönetece¤im. Almanya’
dan Türkiye’ye 30 y›l sonra dönen bir adam›n hikâyesi. Bu-

17
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

nun d›fl›nda bir film teklifi daha var. Bir iki de televizyon
projeleri var. Tiyatro çal›flmalar›m ise devam ediyor.

Sahneye Alk›fl Kutusu ile ç›k›yorsunuz...


Oyunum süresince, seyirci alk›fllad›¤›nda kutunun kapa-
¤›n› aç›p alk›fllar› kutunun içinde biriktiriyorum. Yukar›ya,
öbür ülkelere göçmüfl eski ustalar›n üzerimizde haklar› var.
Onlar bizlere bir gelene¤i devrettiler. Biz de teslim ald›¤›m›z
bu gelene¤i genç kuflaklara devredip gidece¤iz bu dünya-
dan. Bu bir bayrak yar›fl›d›r. Ben, bana yap›lan alk›fllarda us-
talar›m›n haklar› oldu¤unu düflünüyorum. Onun için seyir-
cinin alk›fllar›n› bu kutuda biriktiriyorum, oyundan sonra da
o alk›fllar› ustalar›ma gönderiyorum.

18
Efsaneleflmifl
Genç Oyuncular’dan
yafllanmayan bir delikanl› sanatç›m›z:

AR‹F ERK‹N

Genç Oyuncular, amatör tiyatronun ideal örne¤ini yarat-


t›lar. Bu güne kadar gifle, has›lat, kar, geçim düflünmediler.
Sürekli bir oyun yeri, bir tiyatro açmay› da düflünmediler.
Okullarda, hastanelerde, fabrikalarda, k›fllalarda k›saca nere-
si onlara kuca¤›n› açt›ysa, orada oynad›lar. Seyircinin aya¤›-
na gittiler. Çünkü bir kurum olarak tiyatronun kaç›n›lmaz
yükleri, külfetleri vard›r. E¤er kendilerini böyle külfetlere
kapt›r›rlarsa bütün düflüncelerini, belki de varl›klar›n› kapla-
yan araflt›rma ruhunu koruyamaz, ister istemez kendilerini,
yarat›c›l›k çabas›n› eriten, yutan hoflgörülü¤e kapt›r›rlard›.
Oysaki Genç Oyuncular, bunu de¤il, tiyatroda yeni bir hava
estirmeyi istiyor, yenilikler ar›yorlard›. Baflard›lar da. Alt› se-
nelik bir geçmiflleri oldu…
Alt› senelik tiyatro denemeleri, herhangi bir amatör veya
gençlik oyun toplulu¤u olmaktan daha çok, geliflmekte olan

19
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

tiyatro hayat›m›zda bafll› bafl›na 盤›r açan bir davran›fl ol-


mufltur.
Evet, kimlerdi bu Türk Tiyatrosu’nda 盤›r açan Genç
Oyuncular?
Toplulu¤un kurucu kadrosu 13 kifliden olufluyordu.
Sevil Akdo¤an – Atila Alpöge – Ayla Alpöge – Aysel Ata-
man – Özcan Dalk›r – Arif Erkin – Aram Gümüflyan – Mar-
dik Hekimo¤lu – Çetin ‹pekkaya – Üstün K›rdar – Ergun
Köknar – Beyhan Türer – Erol Ünal.
Daha sonra ise iki kifli daha kat›l›r kadroya Genco Erkal
ve Zeynep Tar›mer… Genç Oyuncular’›n kuruluflundan 50
y›l sonra, ‹stanbul Harem’de, K›zkulesi’nin karfl›s›ndaki eski
bir bal›kç› kahvesindeyim.
Karfl›mda kim var dersiniz?

Arif Erkin…
Yani, geleneksel tiyatromuzu s›n›r tan›maz bir enerji ve
hayal gücüyle okullarda, hastanelerde, fabrikalarda, k›fllalar-
da sahneye tafl›yan, Türkiye’nin ilk tiyatro ve kültür flenli¤i
olan Erdek fienli¤i’ni gerçeklefltirenlerden, ilk sokak tiyatro-
sunu deneyerek tiyatroyu seyircinin aya¤›na getiren Genç
Oyuncular’dan biri… Arif Erkin…
Tatl› Bela Fadime adl› televizyon dizisinin çekiminin yap›l-
d›¤› film seti yak›n›ndaki bal›kç› kahvesinde demli çaylar›-
m›z› içiyoruz. Cam kenar›nday›z. Karfl›m›zda K›zkulesi.
Onunla konuflurken Yabanc› Damat adl› dizideki zaman za-
man sert mizaçlar› akl›ma geliyor; görünüflü yine ayn›. Fakat
o sert görünüflünün alt›nda s›ms›cak bir insan var. 1935 Ga-
ziantep do¤umlu. Yani 73 yafl›nda.
Son izledi¤im Beyaz Melek filminin ilk sahnesinde hakika-
ten o kadar koflup koflmad›¤›n› sordu¤umda,
“Kofltum, kofltum… Mahsun beni iki gün koflturdu. Birçok kifli
o sahnelerin bigisayarla yap›ld›¤›n› san›yor. Hay›r, kofltum. Mah-

20
Arif Erkin

sun’a da ‘bak Mahsun, 73 yafl›nda bu kadar koflacak baflka bir


oyuncu bulamazs›n!’ dedim.”
diye cevaplad›.
Çok etkilenerek seyrettim Mahsun K›rm›z›gül’ün yönetti-
¤i Beyaz Melek filmini. Duygu dolu bir film olmufl. Türk Ti-
yatrosu’nun güçlü oyuncular›n› hep biraraya getirmifl Mah-
sun K›rm›z›gül. ‹yi de yapm›fl. Baflta Arif Erkin olmak üzere,
Toron Karacao¤lu, Suna Selen, Ali Sürmeli, ‹lkay Saran, Y›l-
d›z Kenter, Nejat Uygur, Gazanfer Özcan, Erol Günayd›n,
Cihat Tamer, Bilge Zobu… gibi.
Türk Tiyatrosu’na ço¤unun hemen hemen yar›m as›rdan
fazla emek vermifl ustalar› biraraya getirmekle, onlar› ayn›
karelerin içinde görülmesini sa¤lamakla iyi bir hizmet ver-
mifl Mahsun K›rm›z›gül, teflekkürler…
Filmi seyrederken be¤enmenin d›fl›nda, filmde oynayan
ustalar›n 7’si ile söylefli yapm›fl olmak beni ayr›ca mutlu etti;
Erol Günayd›n, Toron Karacao¤lu, Cihat Tamer, Nejat Uy-
gur, Y›ld›z Kenter, ‹lkay Saran ve Arif Erkin’le söylefli yap-
t›m…
fiimdi tekrar Harem’deki bal›kç› kahvesine dönelim.
Arif Erkin’le karfl›l›kl› çaylar›m›z› yudumlarken, sohbeti-
mize de devam edelim:

Ciddi olarak tiyatroya bafllamam…


Bu sene (2007) Genç Oyuncular’›n kuruluflunun 50. y›l›-
d›r.
Benim ciddi olarak tiyatro hayat›m Genç Oyuncular ile
bafllad›. Ondan önce 1951’de lise y›llar›nda oldu. Lise ikinci
s›n›fta Frans›zca hocam›z Hakk› Bey, her sene sonu bir oyun
sahneye koyard›. Moliere’in Hastal›k Hastas› adl› oyunu ser-
gilenecekti. Baflrol için oyuncu aran›yordu. Arkadafllar›m be-
nim de baflvurmam› arzu ettiler. Birkaç aday›n içinden ben
seçildim ve bu oyunda baflrol oynad›m.

21
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

‹stanbul Teknik Üniversitesi ve tiyatro çal›flmalar›…


Liseyi bitirdikten sonra ‹stanbul’a gelip, ‹TÜ’de mimarl›k
okumaya bafllad›m. Birinci y›l sadece derslerle oyaland›m.
‹kinci y›l, Ergun Köknar bir ça¤r› yapt›:
“Bizim sanat kulübümüz var. Tiyatro çal›flmalar›m›za ka-
t›lmak isteyen var m›?”
Ben elimi kald›r›p, kat›lmak istedi¤imi söyledim.
“Haydi yürü, gel benimle” diyerek beni pefline takt›. Girifl
o girifl… Burada birkaç oyun oynad›k. Ergun Köknar, Çetin
‹pekkaya, Genco Erkal, Atila Alpöge gibi arkadafllar vard›
aram›zda.
Onlar, üniversiteden önce Galatasaray Lisesi’nde beraber
tiyatro çal›flmalar› yapm›fllar.

Ve Genç Oyuncular’›n kuruluflu… hedefler…


Sonra bakt›k ki, bu sanat kulübünde pek özgürce tiyatro
çal›flmalar› yapam›yoruz. Birbiriyle iyi anlaflan kifliler bir
araya gelerek amatör bir topluluk kurduk ve ad›n› da Genç
Oyuncular koyduk. 9 A¤ustos 1957’de kurdu¤umuz bu
grup, amatör bir grup olmay›p, çal›flmalar›n› profesyonelce
yapan bir topluluktu. Çal›flma yöntemlerimiz son derece
profesyonelce idi. Çünkü biz bu ifli olay olsun diye de¤il, bir
ifl diye bilmifltik. Ne yapt›¤›m›z› bilerek, amaçlar›m›z› ortaya
koyarak, daha iyi tiyatro yapma aray›fllar› içinde sürdürdük
çal›flmalar›m›z›; hep aray›fl içinde idik. Ben, Aram Gümüfl-
yan, Ergun Köknar ve Atila Alpöge kurucu kadro idi. Daha
sonra aram›za Çetin ‹pekkaya, Genco Erkal, Ayla Alpöge,
Mehmet Akan, Ani ‹pekkaya gibi arkadafllar›m›z kat›ld›lar.
Geleneksel tiyatromuza (Ortaoyunu ve Seyirlik Oyunlar›)
yeni bir ç›k›fl noktas› arayarak yapt›k tiyatro çal›flmalar›m›z›.
Daha sonra kendimiz oyunlar yazmaya bafllad›k. Grubun
içindeki arkadafllar›m›z›n yazd›klar› oyunlar› oynad›k. Yani
tam bir profesyonelce çal›flma içinde idik. Çal›flmalar›m›z

22
Arif Erkin

imece türü çal›flmalard›. Oyun dergisi ç›kar›rd›k; oyunu ya-


zan›n ismi de¤il de grubun ismi, yani ‘ben’ de¤il ‘biz’ vard›:
Genç Oyuncular…

‹lk kültür ve tiyatro flenli¤i…


1958 y›l›nda Türkiye’nin ilk tiyatro festivalini Erdek’te
gerçeklefltirdik. fiimdinin aksine baz› politikac›lar, örne¤in
S›tk› Y›rcal›, Albay ‹hsan Aras, Bal›kesir Valisi Kaz›m Arat,
Erdek Kaymakam› Zeki Ocakl› bize Erdek fienli¤i’ni gerçek-
lefltirmemizde yard›mc› olmufllard›.

Girifl bedava olsun…


Genç Oyuncular olarak bu festivaldeki gösterilere giriflin
bedava olmas›n› arzulad›k. Ahmet Kutsi Tecer, “Hay›r, 1 li-
ra bile olsa bir emek karfl›l›¤› al›ns›n bu ücret. Bedava girer-
se bunun k›ymetini bilmez halk!” dedi. Böylelikle girifl ücre-
tini 1 lira yapm›flt›k. Erdek, o zaman küçüktü. Çeflitli flehir-
lerimizden memurlar›n dinlenmeye gittikleri dinlenme
kamplar› vard›. D›flar›ya dönük sadece bir lokantas› vard›.
fienlik yapan bizler orada yemek yerdik. fienlik sona erdi-
¤inde oran›n halk› haz›rlad›klar› yolluklarla bizleri u¤urla-
maya gelmifllerdi.
“H›zl›, ak›c›, güçlü, güzel, özenli, yo¤un bir sanat ve kültür ha-
vas› sarm›flt› Erdek’i. Halka inerek onun onurunu, geri kalm›fll›¤›-
n› kollayarak, halkla birlikte bu güzele yönelifl umutlara bo¤mufltu
beni. Gençlerin festivalin bafl›nda törenle Seyit Gazi tepesinde yak-
t›klar› festival ateflini, bütün yurdu sarmas› gereken bir infla ve ö¤-
reti heyacan›n›n parolas› olarak görüyor ve Atatürk’e özledi¤i bu
manzaray› göremeden öldü¤ü için ac›yordum. Erdek Festivali’nin
bütün havas›n› dün gibi an›ms›yorum. Bu mutlu yaflant›, belle¤i-
min kara bulutlu an›lar› içinde, p›r›l p›r›l ayr› bir yer tutuyor.”
Haldun Taner, Milliyet, 8 A¤ustos 1976

23
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Genç Oyuncular’›n da¤›lmas›…


Biz, Genç Oyuncular, içine kapal› bir topluluktuk. Aram›-
za yeni üyeler almad›k, alm›yorduk! Ve sonunu da galiba
düflünemedik. Okul bitince herkes yavafl yavafl hesap derdi-
ne düfltü; aileler ekonomik sorunlar yaratmaya bafllad›lar.
Benim de askerli¤im gelmiflti. Üç y›l daha sürdürdük çal›fl-
malar›m›z›. Ben, Aram ve Atila… Sonunda da bitirmek zo-
runda kald›k. Çünkü bizden sonra bayra¤› verecek, arkam›z-
dan devam ettirecek elemanlar da yoktu.

Mimarl›k… ve müzik çal›flmalar›…


Bu arada ‹stanbul Teknik Üniversitesi Mimarl›k Bölü-
mü’nü bitirip, mimar oldum ve askere gittim. Askerlikten
sonra ise, Gülriz Sururi – Engin Cezzar Tiyatrosu’na girdim.
Bu toplulukta profesyonel oyuncu olarak bafllad›m; 2 y›l ça-
l›flt›m bu toplulukta. Midas’›n Kulaklar›, Zilli Zarife ve Tiyatro-
cu oyunlar›n›n müziklerini yapt›m; Direkleraras›’n›n hem mü-
zi¤ini yapt›m he oynad›m.

Müzikle iliflkim nereden? diye sorarsan›z;


Ben lise ö¤renimim s›ras›nda keman dersleri alm›flt›m. Ti-
yatroya da bulafl›nca, sergilenen oyunlar›n müzi¤ine s›ra gel-
di¤inde, “kimin eli yatk›n müzi¤e?”, Arif’in… Böylece sergi-
lenen oyunlar›n müzi¤ini yapmaya daha o y›llarda baflla-
d›m. Daha sonra ise bu çal›flmalar›ma bir de sinema dal›nda
film müzik çal›flmalar› da eklendi. Geçenlerde bir liste yap-
t›m, yapt›¤›m müzik çal›flmalar›m 70–80’i geçiyor.
Örne¤in 460 bölümlük 12 sene sürmüfl Bizimkiler dizisinin
müzi¤i bana aittir. Tabii ben bunu tek çal›flma olarak say›yo-
rum. 8–10 Yeflilçam film çal›flmam var. Bunlardan Y›lmaz
Güney için Umut filmine yapt›¤›m film müzi¤i ile 1969 Ada-
na Alt›n Koza Film Festivali’nde “En ‹yi Müzik Ödülü”nü al-
d›m.

24
Arif Erkin

Y›lmaz Güney ve Umut filmi…


Bana ödül getiren bu film müzi¤i çal›flmam› müthifl ola-
naks›zl›klar içinde yapm›flt›m. Bir gün Onat Kutlar beni tele-
fonla arad›;
“Y›lmaz Güney’in Umut adl› bir filmi var. Gel, bir seyret, mü-
zi¤ini yap›ver…” dedi.
Peki yapar›m, dedim. Filmi seyrettim. Sonra Y›lmaz Gü-
ney, “Abi, benim hiç param yok” deyince; “tamam Y›lmaz,
bana para verme. Ancak kullanaca¤›m›z müzisyenlerin para-
s›n› bari veriver” dedim. O da “Ya, abi, en ucuz flekilde yap›-
ver...” dedi. Yap›mda kulland›¤›m klarnetçi arkadafl›md›.
Stüdyo olarak da Mecidiyeköy’deki Lale Film Stüdyosu’nu
kulland›k. Umut filminin d›fl›nda, A¤›t, Naciye, De¤irmen, Ka-
rakolda Ayna Var, Gramafon Avrat, Bir Milyara Çocuk gibi film-
lerin müziklerini yapt›m.

Dostlar Tiyatrosu’nun kuruluflu...


1969’da Genco Erkal, Mehmet Akan ve ben Dostlar’› kur-
duk. ‹lk 3–4 y›l oynayan bütün oyunlarda oynad›m. Tabii sa-
dece oyuncu olarak de¤il de baz› oyunlar›n müziklerini de
yap›yordum.
1969– Durdurun Dünyay› ‹necek Var, Oyuncu
1970– Rosenbergler Ölmemeli, Oyuncu ve müzik
1971– Havana Soruflturmas›, Soruflturma, Oyuncu
1972–73– Abdülcanbaz, Müzik
1973–74– Azizname, Müzik
1975–76– Ezenler Ezilenler, Müzik ve oyuncu
1988–89– Üzbik Baba, Müzik
1994–95– Bir Tak›m Azizlikler, Müzik
Dostlar’dan sonra belediyedeki mimarl›k ifllerim a¤›rla-
fl›nca oyunculu¤u b›rak›p sadece müzik çal›flmalar›na vakit
ay›rmaya bafllad›m. Film müziklerine daha çok a¤›rl›k ver-
dim.

25
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Televizyon çal›flmalar›m...
Televizyon çal›flmalar›m 1989’da Bizimkiler adl› televiz-
yon dizisinin müzi¤i ile bafllad›. 5–6 bölümünde ben de oy-
nad›m. Yazl›kç›lar dizisinde hem oynad›m hem de müzi¤ini
yapt›m. Daha sonra O¤lum Adam Olacak’›n müzi¤ini yap-
t›m.

‹kinci Bahar... Yabanc› Damat...


Benim televizyonda tan›nmam ‹kinci Bahar dizisi ile oldu.
2000 y›l›nda ‹kinci Bahar dizisinde oynayan Ali Sirmen tara-
f›ndan Antep flivesini ö¤retmem için sete davet edildim.
Ali’nin evine gittim. Ali, bana “senin ad›n da geçiyor, oyun-
cu olarak seni istiyorlar…” dedi. Üç befl gün sonra bana tele-
fon geldi. fiener fien’in babas›n› oynayacak birkaç oyuncu
gelmifl; be¤enilmemifller. Beni ça¤›rd›lar. Ve böylece ben de
‹kinci Bahar dizisine kat›lm›fl oldum. Bunlardan sonra 10–15
bölümlük baz› dizilerde oynad›m. Ve Yabanc› Damat... Bu di-
zi de ‹kinci Bahar gibi tuttu ve 3 y›l sürdü. Toplam 110 bölüm
çekildi.

Kurtlar sofras› fleklindeki diziler...


Birkaç y›ldan beri televizyon kanallar›ndaki bu diziler
kurtlar sofras› fleklinde sürüyor... Dört büyük kanal var; bu
kanallar her gün 2’fler dizi oynat›yorlar. Di¤er kanallar›n oy-
natt›klar› dizileri de sayarsak; yüzleri geçer; iflin içinden ç›ka-
may›z!
Bu kadar ne senaristimiz, ne kameraman›m›z, ne de
oyuncumuz var! Bunun için de pek kaliteye dikkat edilemi-
yor. Dizi bafll›yor, üç veya befl bölüm sonra yay›ndan kald›-
r›l›yor.

Kriterlerim...
Dürüst olunacak. Çünkü ben dürüstüm. Benim 30 y›ll›k
bürokrasi hayat›m var. Çok önemli mevkilerde bulundum.

26
Arif Erkin

‹mar müdürlü¤ü yapt›m. Befliktafl Belediyesi ‹mar Müdürlü-


¤ü’nden Müdür olarak emekli oldum. Hâlâ da adli bilirkifli
olarak görevim sürüyor. Eflim ressam. ‹ki o¤lum, bir k›z›m
var. Büyük o¤lum reklam yazar›, küçük o¤lum moda foto¤-
rafç›s›. K›z›m ise, o da foto¤rafç›l›k okudu. Dizilerde oyna-
d›m. Ancak büyük sinema filminde oynamad›m. Beyaz Melek
ilk teklif idi.

Beyaz Melek...
Bana bu filmde oynama teklifi geldi¤inde “yönetmen
kim?” diye sordum.
“Mahsun K›rm›z›gül” yan›t›n› al›nca, bozuldum!
Eh, kim olsa patlar yani...
“Kusura bakmay›n, üç y›ld›r çok yo¤un çal›flt›m, yorgunum,
beni affedin...” dedi¤imde, “Niçin, Mahsun K›rm›z›gül ismini
duyunca m› tavr›n›z de¤iflik oldu?” dedi telefondaki kifli.
Ben de “Eh, siz olsan›z k›zmaz m›s›n›z? Ben senelerin
oyuncusuyum. Siz benden flark›c›, türkücünün yönetmenlik
yapaca¤› bir filmde oynamam› istiyorsunuz!”
Telefondaki kifli “‹nsan hiç olmazsa senaryoyu okur da, öyle
karar verir...” dedi. Bakt›m adam hakl›. “Peki öyleyse, senar-
yoyu gönderin, bir okuyay›m...” dedim.
Senaryoyu okuyunca, bakt›m ki, bana teklif edilen iyi bir
rol, kabul ettim. Filmin bafl›ndaki koflma sahnesinin çekimle-
ri için iki gün kofltum. Mahsun’a “Bak Mahsun, 73 yafl›nda
bu kadar koflacak baflka bir oyuncu bulamazs›n” dedim.
Spor yapm›yorum. Ancak sevdi¤im bir köpe¤im var. Her sa-
bah onun bahanesiyle yürümek zorunda kal›yorum.

Ben arflivciyim...
Ben biriktiren biriyim, arflivciyim. Elimde 7–8 bin türkü
var. Mehmet Akan bütün arflivini bana verdi. Dostlar’›n da
yine ayn› flekilde arflivi bendedir. Ben, Genç Oyuncular’›n ilk
oyunundan son oyununa (160 oyun) kadar, her oyun için

27
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

defter tutmuflumdur. Tarihler, nerede oynanm›fl, kimler oy-


nam›fl, biletler kaç paraym›fl, kaç seyirci gelmifl, hepsi bende
arfliv olarak var.

Son oyunda çok heyecanland›m...


En son, üç y›l önce, 2005 y›l›nda, Devlet Tiyatrosu’nda,
Mehmet Akan’›n Bedrettin oyununda misafir sanatç› olarak
Bedrettin’in hocas› rolünde oynad›m. Devlet Tiyatrosu’nda
yafll› oyuncu bulunamad› bu rolü oynayacak! Bulunan› da
Mehmet Akan be¤enmedi. Bulamam›fllar, çünkü devlet sa-
natç›lar›n› genç yaflta emekliye ay›r›yor! Sanatç›n›n emeklisi
olur mu? Sahneye ç›kmayal› yaklafl›k 30 y›l olmufl, çok heye-
canlanm›flt›m. Bu oyunda oynad›¤›m›n karfl›l›¤› olan paran›n
yar›s›n› bile alamad›m. Emekli olan maafl alam›yormufl. Oy-
sa ben Devlet Tiyatrosu’ndan emekli olmad›m ki, ‹stanbul
Belediyesi’nden emekli oldum. Ben de “Ücretsiz oynar›m.”
dedim. Daha sonra k›smen de olsa bu sorunu çözümlediler.

28
“K›z›n› köçek mi yapacaks›n?”
diyenleri utand›ran de¤erli bir sanatç›m›z:
“modern dans düflünürü”

AYDIN TEKER

Orhan Bursal›’n›n da afla¤›da yazd›¤› gibi: “Modern dans


düflünürü” Ayd›n Teker, aKabi’den sonra, flimdi de harS gös-
terisiyle seyirciyi buluflturuyor.
“Ayd›n Teker, tan›d›¤›mdan beri ürettiklerini büyük bir keyifle
izlemeye çal›flt›¤›m bir modern dans düflünürü/üreticisi, koreograf.
Önceki ‘gösteri’si aKabi, flafl›rt›c› ve zor bir düflünceyi gerçeklefl-
tirme denemesiydi: ‹nsan› bir ayakkab› ile bütünlefltirmek mümkün
müydü ve bu bütünlükten nas›l bir estetik yarat›labilirdi? Bu bir-
liktelikte bedenin olas› s›n›rlar›n› uç noktalarda zorlam›fl ve müthifl
bir gösteri ortaya ç›kartm›flt›... Teker, insan bedeni ile nesne ve me-
kânlar aras›nda ola¤anüstü birliktelikleri zorlayan bir insan.
Ayd›n Teker, harS’ta bu defa daha de¤iflik bir deney yaflat›yor
seyircilere: Bir arp nas›l bildi¤imiz arp olmaktan ç›kart›l›r veya

29
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

arpç›–arp birlikteli¤i nas›l al›fl›lm›fl esteti¤inin d›fl›nda, düflle(ye)-


meyece¤imiz baflka bir müzikalite ve estetikle sahneye konur?
Bu keflif serüvenini, Ayd›n, mükemmel bir biçimde, yine bir
baflka yetkin koreograf ve dansç›, Ayfle Orhon ile yaflatt› Borusan
Müzik Evi’nde. Üstelik, Orhon’un eski bir arpç› olmas›, arpla be-
denseli aflan, tinsel bir bütünleflmeyi de sa¤l›yor. Bu gösteride de,
insan bedeni uç noktalarda hareket etmeye zorlan›yor. Gösteri, ba-
zen bal›k–k›z gibi masals› ve mitolojik ça¤r›fl›mlarla, büyük aflk sar-
mallar›yla, bazen arp m› Orhon’u “çal›yor” yoksa Orhon mu arp›,
bilemedi¤imiz estetik tablolarla dolu. Gösterinin sonunda, Or-
hon’un arp ile semazenvari dönüflüne efllik eden hafiften, uzaktan
gelen “barok” m›r›lt›lar için “ne güzel görülmeyen ve var olmayan
müzikle efllefltirmifller” diye düflündüm. Oysa, bu dönüfl s›ras›nda
arptan do¤al olarak ç›kan, kendilerinin de yeni keflfettikleri müzik-
mifl; arp “kendi kendine”, bu dönüfle müzi¤iyle efllik ediyor!” Or-
han Bursal›, Cumhuriyet, 7.02.10.
Ayd›n Teker’le yapm›fl oldu¤um söyleflime geçmeden ön-
ce gelin isterseniz de¤erli tiyatro adam› Mücap Ofluo¤lu’nun
“dans” üzerine yazd›klar›n› beraber okuyal›m:
“Oyunda, oyuncu da taklitle bafllad› diyenler için dans, tiyatro-
ya uzanan yolda, taklidin yard›m›na koflan ilk sanatt›r... Kimi dü-
flünürlere göre, yeryüzünde ilk sanat dans, tüm öbür sanatlar›n
anas›. Dans›n geliflmesinden fliir, müzik, oyun, tüm olaylar dizi-
siyle birlikte tiyatro ç›k›yor ortaya. Bir baflka görüfle göre de, yuka-
r›da söyledi¤imiz gibi, ‘taklit’ten do¤uyor oyun. Tüm öbür sanat-
lar›n anas›d›r tiyatro! Dans, fliir, müzik arkadan gelir. Dans›n ön-
celi¤ini savunanlara göre dans, yaln›z tiyatronun de¤il, tiyatronun
içinde yer alan öbür sanatlar›n da kayna¤›d›r. Dans eden insan›n
ç›kard›¤› sesler, vücudun ve ayaklar›n ritmine uymufl, savafl flark›-
s›n›, duay›, sonunda da ölçülü sözü, fliiri do¤urmufltur. Demek ki
dans tüm sanatlar›n anas›d›r. Peki, danstan tiyatroya ne zaman ge-
çilmifl? Totemlere ba¤l›l›k göstermek için ya da kazand›¤› bir sava-
fl›, kavgay› kutlamak için dans ediyorsa insan, bu bir tiyatro olay›

30
Ayd›n Teker

de¤ildir. Ama kavgas›n›, savafl›n›, düflman›na nas›l sokuldu¤unu,


nas›l öldürdü¤ünü anlat›yorsa, tiyatroya biraz yaklaflm›fl oluyor
denebilir. Bana göre, tiyatronun taklitle bafll›yor olmas› daha ger-
çe¤e yak›n. Araflt›rmac›lara, düflünürlere de sayg›m›z büyük...”
Mücap Ofluo¤lu, Dünya Bir Sahnedir, s. 15.
Türkiye’deki modern dans›n kurucular›ndan olan Ayd›n
Teker, aKab› adl› eseriyle Berlin’deki Berliner Festspiele’de 18
ve 19 Kas›m 2005 tarihlerinde dünya prömiyerini gerçeklefl-
tirmiflti. aKab›’dan önce Yo¤unluk adl› eserini Zürih’te Thea-
ter Spektakel’de sahneleyen ve “Özel Ödül” alan Ayd›n Te-
ker, 1952 Ankara do¤umlu olup, 10 yafl›nda Ankara Devlet
Konservatuvar›’na bafllam›fl. Kendisiyle yapm›fl oldu¤um
söyleflimize;
“Ben, dansç› olmak için de¤il, koreograf olmak için yarat›lm›-
fl›m. Lise dönemimde tam dans› b›rakacak iken, Almanya’dan gelen
bir dans grubunu seyrettikten sonra gruba hayran kald›m ve orada
dansç› de¤il de koreograf olmaya karar verdim...” diye bafll›yor
sohbetimize:

K›z›n›z› köçek mi yapacaks›n›z?!


1952 Ankara do¤umluyum. Ailemde benden baflka sanat-
la ilgilenen yoktu. Yani sanatç› bir aileden gelmiyorum. An-
cak sanata aç›k, e¤itimli bir ailede büyüdüm. Sadece day›m
Cankut Ünal, Ankara Radyosu’nda dramaturg idi. Ancak
ben ondan önce dansa bafllam›flt›m. Dolay›s›yla dans› seç-
memde onun etkisi olmam›flt›r. Ben 10 yafl›nda Ankara Dev-
let Konservatuar›’na bafllay›nca bütün mahalle ayaklanm›fl:
“Bir tek k›z›n›z var, onu da köçek mi yapacaks›n›z?!” diyerek,
ailemi elefltirmifllerdi.
Ankara’n›n Yenimahalle semtinde büyüdüm. Komflular›-
m›z çok konservatifti. 1960’l› y›llarda bile, kad›n›n dans et-
mesi bir tabu idi. Onlara göre bu ifl yani dans etmek, erkek-
lere ve köçeklere mahsustu.

31
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Nefret etti¤im ev ifllerini zevkle yapman›n kolay›n› bul-


mufltum...
Çocuklu¤umda babaanneme nefret etti¤im ev ifllerinde
yard›m ederdim. Fakat bu iflleri yaparken oyun haline getir-
mifltim. Örne¤in çamafl›rlar› asarken renklerine ve boylar›na
göre düzenleyip dans ederek asard›m. Dans etmek benim
için adeta havada uçmakt›.

Çok mutsuzdum...
Dans okuluna bafllad›¤›mda çok mutsuzdum, daha de¤i-
flik fleyler yapmak istiyordum. Bir ara, dans› tamam›yla b›-
rakmak bile istedim. Hep belirli fleyler ö¤retiyorlard›. Yapt›k-
lar›m›n benim yapmak istediklerim ve hayal ettiklerimle ala-
kas› yoktu. Birkaç y›l sonra anlad›m ki; bu ifl bana göre de¤il.

Hayat›m› de¤ifltiren Alman dans toplulu¤u...


Tam dans› b›rakaca¤›m günlerde, Ankara’da Almanya’
dan gelen bir dans toplulu¤unu seyrettim; çok heyecanlan-
d›m, a¤lad›m. Tüm düflüncelerim de¤iflti; balerin de¤il de o
gruptan biri gibi olmak istiyordum. O andan itibaren iyi bir
ö¤renci olmaya karar verdim. Koreograf e¤itimi al›p iyi bir
koreograf olacakt›m.

Koreograf olmak için yarat›lm›fl›m...


Dans› b›rakmay› düflündü¤üm günlerde, Alman dans
grubunu seyrettikten sonra, dans için de¤il de koreografi için
yarat›ld›¤›m›n fark›na varm›flt›m. Art›k tek amac›m koreog-
raf olmakt›. Çok çal›flt›m. Arkadafllar›m opera bölümüne gir-
mifllerdi. Ben ise burs alabilmek için iki y›l daha yüksek bö-
lümde okuyan tek ö¤renciydim. Konservatuardaki hocala-
r›m aras›nda Molly Lake, Travice Kemp, Beatrice Fenmen ve
Angela Bailey gibi de¤erli kifliler vard›. Avrupa’da koreog-
rafi okumak istiyordum. Ailemin beni Avrupa’da okutacak

32
Ayd›n Teker

durumlar› yoktu; mecburdum burs kazanmaya. Ve kazan-


d›m da... Konservatuar› bitirdikten sonra Londra’da London
School of Contemporary okulundaki bursu kazand›m. Daha
sonra New York’da ünlü koreograf Japon Kazuko Hiraba-
yashi’nin talebesi oldum. Onun tavsiyesiyle Suny Collage of
Purchase’a kabul edildim. Burada mast›r yapt›m. Tabii yavafl
yavafl gruplardaki dans› iyice b›rak›p, istedi¤im branfl olan
kareografiye geçtim.

Türkiye’ye dönüflüm...
1988 y›l›nda Türkiye’ye döndüm. 1991 y›l›na kadar Mi-
mar Sinan Üniversitesi’nde Modern Dans dersleri verdim.
Daha önce, konservatuardan mezun olunca iki buçuk y›l
Devlet Opera ve Balesi’nde dans etmifltim. En son fi›mar›k
K›z’da oynam›flt›m. Türkiye’ye döndü¤ümde ise devlet bur-
suyla okumufl olmama ra¤men bana göre ifl bulamam›fllard›.
Bana ifl verilmedi. Ta ki 1991 y›l›nda Mimar Sinan Güzel Sa-
natlar Üniversitesi’ne kabul edilene kadar. 1996 y›l›ndan be-
ri de bu üniversitenin Modern Dans Bölümü baflkan›y›m.
aKab› koreografisine önce yüksek tabanl› bir ayakkab› gi-
yen tek erkek dansç› ile bafllad›¤›n› söyleyen Ayd›n Teker,
aKab›’n›n fiziksel ve duygusal olarak çok uzun ve yo¤un bir
çal›flma süreci geçirdi¤ini belirtiyor.
Kostümler Ayflegül Alev, ayakkab›lar Punto, yap›m Bi-
meras (‹stanbul), Alkantara (Lizbon) ve Spielzeiteuropa (Ber-
lin). Dansç›lar ise: Serap Meriç, Ayfle Orhon, Emre Olcay,
fiebnem Yüksel ve Aydan Türker.

33
Yunus Emre’yi tüm dünyaya tan›tan kültür elçimiz,
Yunus Emre’yi gazinolara sokan,
Hamlet’i oynayan,
70 yafl›nda hâlâ tiyatronun mutfa¤›nda;
üreten ve gençler yetifltiren tiyatro sevdal›s›,
tiyatro ve ses sanatç›s›

AYLA ALGAN

‹stanbul Söylefli Turu’mun duraklar›ndan biri olan Niflan-


tafl›/Valikona¤› Caddesi Prof. Dr. Orhan Ersek Soka¤›’ndaki
ekol drama Sanat Evi’ndeyim. Berlin’den ‹stanbul’a gelme-
den önce, Ayla Algan–Beklan Algan çiftiyle söylefli yapmam
konusunda ‹stanbul’da bana yard›mc› olaca¤›n› belirten ve
beni ekol drama Sanat Evi’ne davet eden Betül Y›lmaz’la
sohbet ediyoruz. Tam bir tiyatro hastas› olan Betül, Gölcük
do¤umlu. 17 A¤ustos 1999 Marmara Depremi onun yafl gü-
nüne denk gelmifl. De¤irmendere Dostlar Tiyatrosu ve Göl-
cük Belediye Konservatuar›’nda birçok oyunda oynam›fl.
Ancak depremden sonra onlar›n da yaflamlar› altüst olmufl.
Erdek’e göç etmifller. Orada da tiyatroyu b›rakmay›p, Erdek

34
Ayla Algan

Deneme Sahnesi’nde 4 oyunda oynam›fl. Fakat konservatua-


r›n tiyatro bölümü s›navlar›na girebilmek ve âfl›k oldu¤u ti-
yatro sanat›na daha yak›n olabilmek için Erdek’ten ‹stan-
bul’a gelmifl. ‹stanbul’da oraya buraya koflufltururken ekol
drama Sanat Evi’nde Ayla Algan’› tan›m›fl. Orada Proje Ko-
ordinatörü olarak ifle bafllayan Betül, “Tiyatro tutkusunun
sadece sahne üstünde olmad›¤›n› anlad›m...” diyor ve de-
vam ediyor anlatmaya:
“Ayla Hocam›z flimdi sahne üstünde de¤il mesela. Ama tiyatro-
nun mutfa¤›ndan hiç ayr›lmad›. Bizleri yetifltirmeye adam›fl kendi-
sini. Ben de bunu fark ettim ve nerede olursa olsun, ama içinde ti-
yatro olsun dedim ve ekol drama Sanat Evi’nde Proje Koordinatö-
rü olarak ifle bafllad›m. Tabii ki hâlâ sahne üstünde olmaya dair ça-
l›flmalar›m devam ediyor. Oyunculuk benim çocuklu¤um, gençli-
¤im, sevgilim, yafll›l›¤›m, vs... vs... k›sacas› her fleyim!”
Bu arada ekol drama Sanat Evi’ne gelmek için yola ç›-
kan, ancak ‹stanbul’un büyük sorunu trafik t›kan›kl›¤›na
yakalanan Ayla Algan telefon etti, 5–10 dakika geçikece¤ini
söyledi.
Ve kendine has sesiyle geldi¤ini duyuran Ayla Algan, ‹s-
tanbul’un keflmekefl trafi¤inden kurtulmufl olman›n sevinci
ve flikâyetiyle, soluk solu¤a, ancak (1937 do¤umlu: 70 yafl›n-
da) bir genç bayan edas›yla h›zl› bir flekilde geliyor. Özür di-
liyor; tan›fl›yoruz. Masas›na oturuyor. Her zaman içti¤i sütlü
kahvesini istiyor. Efli Beklan Algan’›n bir gün önce geçirdi¤i
mide kanamas›ndan dolay› söylefliye gelemiyece¤ini belirtip,
efli için de özür diliyor.
Karfl›mda, sanat›n müzik, dans, tiyatro ve sinema dalla-
r›nda büyük bir enerjiyle u¤raflm›fl, uluslararas› ün salm›fl,
Türkiye’yi yurtd›fl›nda temsil ederek ödüller alm›fl dev bir
sanatç› duruyor. Betül’ün de dedi¤i gibi, “o hâlâ tiyatronun
mutfa¤›nda gelece¤in sanatç›lar›n› yetifltiriyor”. Ekol Drama
Sanat Evi’ne e¤itim almak için gelen gençler etraf›n› sarm›fl-
lar; onun mutlulu¤u ve 70 yafl›nda olmas›na ra¤men, kaybol-

35
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

mayan dinamik enerjisi gençlere, gençlerin mutlulu¤u ve


enerjisi de ona geçiyor.
“Yafl yetmifl, ifl bitmifl deyip; ununu eleyerek ele¤ini duvara as-
mam›fl” bir sanatç› Ayla Algan...
Sanat yaflam›na daha do¤ru dürüst yürümeye bafllama-
dan, ayakta bile duramazken, duvara tutunarak SAMBA
yapt›¤› zamandan bafll›yor anlatmaya:

Sanat yaflam›m samba ile bafllam›fl...


1937 ‹stanbul do¤umluyum. Bizim ev çok g›rg›r bir evdi.
Büyükbabam nota bilmedi¤i halde piyano çalard›. Notalar›
bize paylaflt›r›r, biz de ona tencere ve bardaklarla efllik eder-
dik. Annem, Nevzat Kasman stilist idi. fiimdiki Mimar Si-
nan’›n oldu¤u yerde olan Güzel Sanatlar Akademisi’nde ‹b-
rahim Çall›’n›n talebesiydi. Ressam olan annem ayn› zaman-
da heykeltraflt› da. Sabahattin Eyübo¤lu’nun s›n›f arkadafl›y-
d›. Zaman zaman ‹sviçre’ye ve Fransa’ya giderdi. Oralardan
daha bizde olmayan longplayler getirirdi. Ben hep o yeni
danslar› ve flark›lar› içeren müzikle büyüdüm. Annem, ken-
disinin yurtd›fl›nda ö¤rendi¤i danslar› evde ederken, daha
do¤ru dürüst ayakta duramayan ben, onu seyredip, duvara
tutunup, onun gibi samba dans› yapmaya çal›flt›¤›m› anlat›r-
d›. Daha sonra flark› söylemeye bafllad›m. Fakat çok utangaç-
t›m. Annemin elbiselerini giyip, masan›n alt›na gizlenerek
flark› söylerdim.

Büyükada’da birçok kültür aras›nda büyüdüm...


Benim çocuklu¤um Büyükada’da Musevi, Rum ve Erme-
nilerin aras›nda geçti. Onlarla büyüdüm. O zamanlar Büyü-
kada’da pek Türk yoktu. Varsa da durumlar› iyi olan, zengin
olan Türklerdi. Az›nl›klar›n içinde büyüdü¤üm için Rumca
ve Ermenice flark›lar da ö¤renmifltim. Annem sanatla hafl›r
neflir olmam› çok arzuluyordu. Befl yafllar›nda bale ve piya-

36
Ayla Algan

no kurslar› ald›rd›. Ferdi Stadzer’in talebesi idim. ‹lkokulun


yar›s›n› Büyükada’da okudum. 4 ve 5’inci s›n›flar› S›raselvi-
ler’deki Yeni Kolej’de, ortaokulu ise Notre Dame de Sion, li-
seyi de Fransa’da Versailles Lisesi’nde (1950–1956) okudum.
Buradaki edebiyat ö¤retmenimiz bizleri hafta da bir tiyatro-
ya götürürdü. Çok ünlü aktörleri orada seyretme imkan›m
oldu.

Ve Beklan Algan...
Ben liseden sonra ‹ngiltere veya Amerika’ya gidip, ‹ngi-
lizce ö¤renip ‹ngiliz Dili ve Edebiyat› okumak istiyordum.
Tüm bu devrelere kadar, sanat ile içli d›fll› olmama ra¤men
tiyatro ile iliflkim yoktu. Bu arada bir arkadafl›m›n dü¤ünün-
de Beklan Algan ile tan›flm›flt›m. Zaten 5–6 ay gibi k›sa süre-
de de evlendik. 51 y›ld›r da evliyiz. Robert Koleji mezunu
olan Beklan’›n da ayn› flekilde benim gibi tiyatro ile iliflkisi
yoktu. Babas›n›n ifllerini takip edebilmek için Amerika’ya
gitmiflti. ‹lk önce Actors Studio’ya o bafllad›. Ben de arkas›n-
dan gittim. Actors Studio Marlon Brando, Paul Newman ve
Marilyn Monreo gibi dünyaca ünlü aktörlerin ve aktristlerin
e¤itim ald›klar› New York’un ünlü bir e¤itim yeriydi. Ders
verenler aras›nda Elia Kazan da vard› örne¤in.

New York çal›flmalar›...


Burada psikolojik beden dili üzerine e¤itim ald›k, iki sene
yarat›c› drama okuduktan sonra da Of Brodway’de oyunlar-
da oynamaya bafllam›flt›k. Biz zaten sahneye ilk kez Ameri-
ka’da ö¤renim yaparken ç›kt›k. O ara daha pek ünlenmemifl
olan Tony Curtis yapt›¤› bir çal›flmas›nda bana kendisine efl-
lik etmemi teklif etti. Bu çal›flmalar›m s›ras›nda da beni gö-
ren bir ajans sahibi Fanny Price’›n hayat›n› anlatan Funny
Girl (Komik K›z) adl› bir müzikal filmde oynamam› istedi.
Fanny Price da kendisine benzeyen birinin oynamas›n› flart
koflmufl. Gerçekten de kendisiyle büyük bir benzerli¤im var-

37
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

d›. Teklif bana gelince çok heyecanlanm›flt›m. Ancak bana


teklif ettikleri kontrat sekiz senelik idi. Marlon Brando da
tavsiye etmeyince kontrat› imzalamad›m. Ben kabul etme-
yince Barbara Straisand oynad›.

New York’ta Muhsin Ertu¤rul ile tan›flmam›z... ve ‹st.


fiehir Tiyatrosu’na davet...
Ça¤dafl Türk tiyatrosunun kurucular›ndan Muhsin Er-
tu¤rul o ara New York’a gelmiflti. Dünya tiyatrosunu araflt›-
ran ve bu maksatla da ülke ülke gezen bir tiyatro adam›yd›
Musin Ertu¤rul. Bizi görünce “okulu da bitirmiflsiniz, daha
burada ne duruyorsunuz; dönün art›k Türkiye’ye...” dedi ve
bizi ‹stanbul fiehir Tiyatrosu’na davet etti. Beklan ve ben
1960 y›l›nda fiehir Tiyatrosu’na bafllad›k. 1961 y›l›nda eflim
Beklan Algan’›n yönetmenli¤inde Tarla Kuflu oyunuyla bafl-
lad›m fiehir Tiyatrosu’nda oynamaya. Ayn› y›l, 1961’de Avni
Dilligil’in yönetiminde Sartre’in Sinekleri’nde Mücap Ofluo¤-
lu, Zihni Rona ve Samiye Hün’le beraber oynad›m. Ve arka-
s›ndan Hamlet oyununda hem Ophelia’y› hem de erkek giy-
sileriyle Hamlet’i oynad›m. Bu oyunlar› Sezua’n›n ‹yi ‹nsan› ve
Çil Horoz takip etti. Tevfik Fikret’in Nesrin’inde bir sene oy-
nad›m. Genco Erkal ile de Rosenbergler Ölmemeli’yi oynad›m.
Paris’te Mehmet Ulusoy’un Theatre de Liberte’sinde (Özgür-
lük Tiyatrosu) sahneye ç›kt›m.

Çil Horoz’un bafl›m›za açt›¤› ifller...


1959’da ‹stanbul fiehir Tiyatrosu’nun yeniden bafl›na ge-
çen Muhsin Ertu¤rul, tiyatroyu yayg›nlaflt›rmak, halk›n aya-
¤›na götürmek için ‹stanbul’un Kad›köy, Üsküdar, Rumelihi-
sar›, Fatih, Zeytinburnu gibi semtlerinde flubeler açm›flt›. Bu
flubelerden Zeytinburnu Tiyatrosu’nda Oktay R›fat’›n Çil Ho-
roz adl› oyunu oynuyorduk. Oralar› o zamanlar köy gibiydi.
Bir okulun alt kat›nda ö¤retmenlere bedava oynuyorduk.

38
Ayla Algan

Ben de baflrolü oynuyordum. Vasfi R›za Zobu “Oralarda fa-


kir fukaran›n içinde ne ifliniz var!” diyerek o tiyatroyu kapat-
t›rd›. Daha sonra ise Muhsin Hoca polislere kap›y› açt›rd›.

Ve sinema... televizyon dizileri...


1964 y›l›nda senaryosunu Vedat Türkali’nin yazd›¤›, Er-
tem Göreç’in yönetti¤i Karanl›kta Uyananlar filminde eflim
Beklan Algan ve Fikret Hakan’la beraber oynad›m. Ben sine-
may› pek sevemedim. Fakat buna ra¤men yine 1966 y›l›nda
At›f Y›lmaz’›n ›srar›yla, onun yönetti¤i Ah Güzel ‹stanbul fil-
minde Sadri Al›fl›k’la beraber oynad›m. Bu film 1967 y›l›nda
San Remo’da düzenlenen Bordighera Film fienli¤i’nde “Gü-
müfl A¤aç Ödülü”nü ald›. Rol ald›¤›m belli bafll› sinema film-
leri aras›nda bir de 1970 y›l›nda Montreux Festivali’nde ka-
d›n özgürlü¤ünü anlatan Kad›nl›¤›n Öyküsü filminde oyna-
d›m. Daha sonralar› da Seni Seviyorum Rosa, Harem Suare, O
da Beni Seviyor, Zilli Nazife, Biraz Kül Biraz Duman, Son Söz Be-
nim, Salak Bac›lar gibi sinema filmlerinde, Biz Bize Âfl›k Olduk,
Üzgünüm Leyla, Aliye, fiöhretler Okulu gibi televizyon dizile-
rinde de oynad›m.

‹lk özel tiyatro okulu LCC...


1966’da Muhsin Ertu¤rul’un görevden al›nmas› üzerine
bizler de fiehir Tiyatrosu’ndan istifa etmifltik. Muhsin Ho-
ca’n›n deste¤iyle ben, eflim Beklan Algan, Haldun Taner hep
beraber Türkiye’nin ilk özel tiyatro okulu LCC’yi açt›k. Bura-
dan Macit Koper, Taner Barlas ve Rutkay Aziz gibi de¤erli
oyuncu ve yönetmenler ç›kt›. LCC’nin d›fl›nda Bilsak Tiyatro
Okulu’nu kurdum. Bir de eflimle beraber TAL (Tiyatro Arafl-
t›rma Laboratuvar›) da çal›flmalar yapt›k. 1999 y›l›ndan bu
yana da eflim Beklan Algan’la beraber Ekol Drama Sanat
Evi’nde gençleri yetifltiriyoruz. Ayr›ca Plato Film Okulu’nun
yeni bir projesine de kat›l›yorum. 24 Nisan–26 Haziran 2007

39
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

tarihleri aras›nda Plato Film Okulu’nda yap›lacak oyunculuk


atölyesi çal›flmalar›nda ders verece¤im.

Yunus Emre’yi tan›mamla bafllayan flark›c›l›¤›m...


1972 y›l›nda Turizm Bakanl›¤› Müsteflar› Mukadder Sez-
gin Bey, Yunus Emre’nin ölümünün 650. y›l dönümü müna-
sebetiyle Yunus Emre’yi yurtd›fl›nda tan›tmak için benden
üç dilde, ‹ngilizce, Almanca ve Frans›zca bir longplay yap-
mam› istedi. Yurtd›fl›na lokum yollamak yerine böyle bir Yu-
nus Emre uzunçalar› göndermek istediklerini söylediler. Ben
senelerce Bat› tarz›nda büyütüldü¤üm için Yunus Emre’yi
yeterince tan›m›yordum. Kendilerinden bana biraz zaman
tan›malar›n› istedim. Uzun bir süre araflt›rd›ktan sonra Yu-
nus Emre’nin fliirlerini ve tasavvuf müzi¤ini içeren bir long-
play yapt›m. Çok büyük ilgi gördü; Yunus Emre’yi Orta As-
ya, ABD, Avrupa ve Afrika’da tan›tt›m, konserler verdim.
Berlin’de Schaubühne’de Yunus Emre’yi sergiledim. Çok ilgi
gördü. Çünkü müzik, felsefe ve fliir vard›. Fransa televizyon-
lar›nda Yunus’u yorumlad›m. Tüm yabanc› devlet baflkanla-
r›ndan davetler ald›m, dünyan›n her taraf›nda Yunus Em-
re’yi ve felsefesini tan›tt›m.

Zeki Müren’den gelen gazino daveti...


Yunus Emre’yi tan›tmak maksad›yla yapm›fl oldu¤um
longplay sadece yurtd›fl›nda de¤il, tüm Türkiye’de ilgi gör-
dü. Bu çal›flmalar›m s›ras›nda Zeki Müren, bana gazinoya
ç›kmam› teklif etti. ‹nan›n ben gazinoda Yunus Emre’yi yo-
rumlarken herkes çatal b›ça¤› b›rak›p, sezsizce beni dinliyor-
lard›. Böylece Yunus Emre’yi gazinoya da sokmufl oldum.

Ödüllerim...
1965– Fizikçiler oyunundaki rolümle “‹lhan ‹skender
Ödülü”

40
Ayla Algan

1967– Ah Güzel ‹stanbul filmi ile San Remo Bordighera


Film fienli¤i, “Gümüfl A¤aç Ödülü”
1972– Devlet Sanatç›s›
1973– Alt›n Orfe fiark› Yar›flmas› “‹kincilik Ödülü”
1972– Unicef Sanatç›s›
1974– Olimpia Birincili¤i
1977– Polonya Pop Müzik Yar›flmas› “Birincilik Ödülü”
1978– Sopot Dünya Birincili¤i, fiark›–Yorum
1996– Türkiye Yazarlar Birli¤i “En ‹yi Oyuncu Ödülü”.

Berlin’deki tiyatro çal›flmalar›m›z...


1980 y›l›nda Beklan benden önce Berlin’e gitti. Orada ti-
yatro araflt›rmalar› yapt›. Arkas›ndan Kerim Afflar, Macit Ko-
per, Rutkay Aziz, fiener fien ve Toron Karacao¤lu gittiler. O
s›rada Stokholm’da bulunan Tuncel Kurtiz ve Köln’de bulu-
nan Dilek Türker, Peter Stein yönetiminde bir proje için Ber-
lin’de bulufltular. Bu toplulu¤un içine ben de kat›ld›m...
Bu çal›flmalardan bir tanesi Kelo¤lan adl› oyundu. Kelo¤-
lan’› fiener fien oynam›flt›. Alman okullar›ndan ö¤retmenler
de gelmiflti oyuna. Ve bize daha sonra “‹lk defa Alman ço-
cuklar› anne–çocuk kucak kuca¤a sizin resimlerinizi çiziyor-
lar” dediler. Schaubühne’de oyunu seyreden çocuklar›n çiz-
dikleri resimlerden oluflan bir resim sergisi de açm›flt›k. O
aralar Berlin Senatosu’ndan yapt›¤›m›z çocuk oyunlar›n›
araflt›rmak için bilirkifliler geliyorlar oyun hakk›nda rapor
yaz›yorlard›. “Do¤rudur” diye rapor yazm›fllard›. En çok tu-
tan oyunumuz ise Giden Tez Geri Dönmez oyunu idi. Oyunu
seyreden Almanlar hüngür hüngür a¤lam›fllard›. Tabii bu
oyunlar› Alman Senatosu destekliyordu. O ara bu yard›m
kesilecekti. Bunun üzerine arkadafllar beni senatörle konufl-
maya gönderdiler. Senatör bana:
“Benim iflçim televizyon seyreder, biras›n› içer ve s›zar; tiyatro-
ya gitmez. Benim iflçim tiyatroya gitmezken, senin Türkiye’den ge-
len iflçin mi tiyatroya gidecek!” dedi.

41
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Bunun üzerine ben de,


“Benim çocuklu¤umda Almanya’n›n ç›kard›¤› mersedes
arabalar›n renkleri ya siyah, ya beyaz ya da lacivert idi. An-
cak flimdi k›rm›z› renk mersedes yap›yorsunuz!” deyince,
“Ne ilgisi var konumuzla?” diye sordu. “Onlar› benim iflçi-
me sat›yorsunuz!” dedim. ‹flçilerimize Keflanl› Ali Destan›
müzikalini oynuyorduk. Haldun Taner’de vard›. Alman Te-
levizyon ekibi de çekiyordu oyunu. Oyundan sonra iflçileri-
mize soruyorlar: “Senatörlük sizin sanatç›lar›n›za para ver-
mek istemiyor. Siz ne diyorsunuz? Tiyatro istiyor musu-
nuz?” ‹flçilerimiz ne cevap verdi dersiniz? “B›rak yahu, ver-
mezse vermesin. Biz burada kaç kifliyiz! Ayda 100 DM ver-
sek, kendi sanatç›m›z› doyururuz!” dediler. Bu söylenenler
tabi ki Alman televizyonu ve Alman gazetelerinde yay›nlan-
d›. Ben gazete haberlerini senatörlü¤e yollad›m. ‹çine de not
olarak ta “Siz, iflçileriniz tiyatroya gitmez demifltiniz, bak›n
iflçilerimizin verdi¤i cevaplar› okuyun!” diye yazm›flt›m. Ve
böylece istedi¤imiz yard›m› senatörlükten ald›k.

1960’l› y›llar›n tiyatrosu ve son y›llar›n tiyatrosu...


60’l› y›llar tiyatromuzun en güzel ve en parlak y›llar›yd›.
Bütün tiyatrolar›m›z›n aç›l›fllar› Shakespeare’le yapard›k.
fiimdi yine doluyor tiyatrolar›m›z. Ancak oynanan oyunlar›n
içleri bofl. Neden biliyor musunuz? Araflt›r›c›l›k yok art›k
oyuncularda!

Sadece ezber yap›p oynuyor oyununu...


Sabah provas›n› yap›yor, akflam oynuyor. ‹ki ayda ‹bsen
veya Yunan oyununu ç›kart›yor. Araflt›rmaya vakti yok. Di-
zilerden fark› kalmad› tiyatro oyunlar›n›n. Biz bunlar› hep
söyledik, anlamad›lar. Diziler de öyle. 7 senedir Ekol Dra-
ma’da Genel Sanat Yönetmenli¤i yap›yorum. Son zamanlar-
da Kemal Sunal’›n k›z› Ezo Sunal ve Tanju Korel’in k›z› Ber-
güzar Korel’in koçlu¤unu yap›yorum. Konservatuar bitirmifl

42
Ayla Algan

olmalar›na ra¤men beni çok dinliyorlar. Çünkü sinema tiyat-


ro gibi de¤il, kamera önü baflka bir oyunculuk istiyor. Ben
art›k oyunculuk yapm›yorum. Ancak baz› dizilerde zaman
zaman oynuyorum. Aliye, fiöhret Okulu gibi. ‹fl Sanat’ta Ifl›l
Kasapo¤lu’nun yönetti¤i Hayvanlar Karnaval›’nda anlat›c›y›
oynuyorum.

43
Tiyatroyu yaflam biçimi yapm›fl,
tiyatro tutkunu, tiyatroya sevdal› bir sanatç›m›z

B‹LGE fiEN

Befliktafl Belediyesi Prodüksiyon Tiyatrosu, Avusturyal›


yazar Peter Turrini’nin Mutlu Y›llar adl› oyununun prömi-
yerini 7 Mart (2008) günü Akatlar Kültür Merkezi’nde ger-
çeklefltirmiflti. Prof. Zeliha Berksoy’un yönetmenli¤ini üst-
lendi¤i oyunda rolleri Tamer Levent ve Bilge fien paylafl›-
yorlar.
‹stanbul söylefli turumun üçüncü günü (5 Mart), bu oyu-
nun telafl›nda olan Bilge fien ile Akadlar Kültür Merkezi’nin
fuayesinde bir söylefli gerçeklefltirdim.
Yedi gün süren söylefli turumda, sekiz oyun seyrettim,
toplam yirmi sanatç›m›zla söylefli yapt›m. Ancak Mutlu Y›l-
lar’›n prömiyerinde maalesef bulunamad›m.
Seyredemedi¤im Mutlu Y›llar’›n konusu:
Tamer Levent’in Josef, Bilge fien’in Maria rollerini canlan-
d›rd›¤› tek perdelik tiraji komik oyun, bir y›lbafl› gecesi son
çal›flan› da ç›kt›ktan sonra kapanan bir hipermarketin depo-

44
Bilge fien

sunda geçiyor. Hipermarketin deposunu temizlemeye gelen


Maria (Bilge fien) ile gece bekçisi Josef’in (Tamer Levent) ara-
lar›nda kurulan ba¤, günümüz iliflkilerinin özüne dair ince
mesajlar içeriyor. Oyun, gündelik hayat›n zorluklar› içerisin-
de yok olmufl benliklerden çarp›c› manzaralar sunuyor.
Oyunun yazar› Peter Turrini, yazd›¤› her oyunla tart›flma
yaratan Avusturya’n›n “skandal yaratan yazar›” olarak bili-
niyor.
Bilge fien’i televizyon dizisi olan Eflref Saati’nde severek
izliyorum. Daha önce ise Metin Akp›nar – Zeki Alasya ikili-
sinin oynad›klar› Rus Gelin adl› filmde de seyretmifltim. Tele-
vizyon ve sinemadaki baflar›s›n› tiyatro sanat›na borçlu oldu-
¤unu flöyle belirtiyor Bilge fien:
“Tiyatronun tad› baflka. O çok ayr› bir yerde; çok emek isteyen,
verdi¤in eme¤in karfl›l›¤›n› al›nabildi¤i söylenemeyen, bir sevda-
d›r, bir tutkudur Tiyatro. Onun insana getirdi¤i art›lar çok farkl›-
d›r. E¤er bizler flimdi ekranda bir yerlerde isek, tiyatronun bize ge-
tirdikleriyle buralarday›z. O çok sevgiyle yap›l›yor...”
Mesle¤ine olan tutkusu gözlerinden okunuyor Bilge
fien’in... O, hayat›n› mesle¤ine adam›fl ve seçti¤i mesle¤i ya-
flam biçimi yapanlardan...
‹nsan bir kere sevdalanmaya görsün; onunla yatar, onun-
la kalkar!
Bilge fien, tiyatro tutkunu, tiyatro sevdal›s›...
T›pk› topra¤›na ve tiyatroya sevdalanm›fl babas› fiakir fien
gibi...
Bu yaz›y› haz›rlad›¤›m gün (13.11.2008), Cumhuriyet ga-
zetesinde Vecdi Sayar’›n, Osman fiengezer’in yazm›fl oldu¤u
Dekor ve Kostümlü An›lar kitab› için yazm›fl oldu¤u güzel ya-
z›s›ndan al›nt›lar yapmak istiyorum:
“Geçen hafta Osman’›n Dekor Kostümlü An›lar adl› yeni ki-
tab›n›n tan›t›m toplant›s› vard›. Nicedir görmedi¤im dostlarla bu-

45
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

lufltuk, Çiçek Arif’in mekân›nda. Korkunç ya¤mura ra¤men, herkes


oradayd›. An›lar an›lar› kovalad›. Tiyatrocu, elefltirmen, gazeteci
dostlarla tiyatronun alt›n y›llar›n›, Beyo¤lu’nda her akflam onlarca
tiyatronun perde açt›¤› günleri and›k. ‹flte, o güzel günlerden gü-
nümüze uzanan bir köprüydü Osman’›n dekor – kostüm çal›flma-
lar›... Tiyatro, opera ve bale dünyam›z›n tüm usta yönetmenleriyle
çal›flan Osman, kendini tekrarlamamak, her defas›nda oyunun özü-
nü yakalayan bir eser ortaya koymak için çabalad› ve baflar›l› oldu.
Genç kuflaklar›n onun heyecan›ndan ö¤renece¤i çok fley. Osman,
girifl yaz›s›nda kitab›n›n ‘çok fazla unutkan olan ülkemiz insan›
için bir hat›rlatma dosyas› yerine geçebilece¤i’nden söz ettikten
sonra, ‘Bir mesle¤i tutkuyla sevmek, ona ba¤lanmak, tüm yaflam›-
n›z› o mesle¤in içine kapatmak, hem mutluluk veren doyurucu bir
duygu, hem de çok zor bir oluflum’ diyor. Gerçekten de ‘kiflinin
mesle¤ini yaflam biçimi yapmas› çok özveri gerektiren bir seçim’...
Mutlulu¤un daim olsun sevgili Osman...”
‹flte, Bilge fien gibi, mesle¤ini yaflam biçimi yapm›fl bir sa-
natç› daha Osman fiengezer... Her ikisinin de bulufltuklar›
odak noktas› sanat... Tutkular› ve sevdalar› sanat...

Yetenek gerekli, e¤itim flart!


1944 ‹zmir – Ödemifl do¤umluyum. Babam fiakir fien, y›l-
larca amatör olarak tiyatro sanat›na hizmet etti. Pamuk, tü-
tün ve zeytinle u¤raflan Egeli bir toprak çocu¤u olmas›na
ra¤men tiyatro yap›yordu, turnelere ç›k›yordu. Alt› yafl›nda
Aziz Basmac›, Toto Karaca, Muzaffer Hepgüler ve ‹smail
Dümbüllü seyretmeye bafllad›m. O zamanlar pek çocuk
oyunlar› yoktu. Küçük cocuklar da yetiflkinlerin seyrettikleri
oyunlara götürülürdü. Okullarda ise gruplar halinde tiyatro-
lara götürülürdük. fiimdi yap›l›yor mu, bilmiyorum. Eve ge-
lir onlar›n oynad›klar›n› oynard›m. Allah vergisinin olmas›
gerekti¤ine inan›yorum. Ancak e¤itim flart!

46
Bilge fien

‹lk oyunum ‹ki Efendinin Ufla¤›


‹lk oynad›¤›m oyun ‹ki Efendinin Ufla¤› adl› oyun idi. Bu
oyunda beni seyreden pandomim sanatç›m›z Erdinç Dinçer
bana “sen tiyatro sanatç›s› olmak istersen ben sana yard›m
ederim” dedi. Bana yol gösteren o oldu. Evde küçükken bafl-
lam›fl tiyatro oyunculu¤um. ‹lkokul ve ortaokulda hep tiyat-
ro kolunda idim. Okul oyunlar›nda hep oynad›m.

Sanat›m›n 45. y›l›nday›m...


Ankara Devlet Konservatuar› Tiyatro Bölümü mezunu-
yum. 16 y›l özel tiyatrolarda çal›flt›m. Küçük Sahne Gülriz
Sururi – Engin Cezzar Tiyatrosu, Ulvi Uraz’da, Dostlar Ti-
yatrosu, Devekuflu Kabare, 1979 Bursa Devlet Tiyatrosu,
1980’den günümüze kadar da ‹stanbul Devlet Tiyatrosu’nda-
y›m. Bu oyunda misafir oyuncuyum. Bu sezon rolüm olma-
d›¤› için bu oyun için ‹stanbul Devlet Tiyatrosu’ndan izin al-
d›m. Mutlu Y›llar oyunu 50. oyunum.

Sahneyi paylaflt›¤›m oyunculardan baz›lar›...


Vasfi R›za Zobu, Y›ld›r›m Önal, Müflfik Kenter, Y›ld›z
Kenter, Genco Erkal, Gülriz Sururi, Engin Cezzar, Ali Poyra-
zo¤lu, Metin Akp›nar, Zeki Alasya ve ‹stanbul Devlet Tiyat-
rosu’nun pek çok de¤erli sanatç›s›yla ayn› sahneyi paylafl-
t›m.

Oynad›¤›m oyunlardan örnekler...


Büyük Kulak, Daktilolar, Aflk Zinciri, Vatan Kurtaran fiaban,
Bu fiehri ‹stanbul ki, Dün Bugün Yar›n, Biz Bize Benzeriz, Rosen-
bergler Ölmemeli, Durdurun Dünyay› ‹necek Var, Kat›r T›rna¤›,
Paydos, Hair, Yasak Elma, Morfin, Buzlar Çözülmeden, Kanaviçe,
Gölge Ustas›, Yanl›fl Yanl›fl Üstüne, ‹stanbul Efendisi, Cimri, Ab-
dülcanbaz, Sersem Kocan›n Kurnaz Kar›s›, Kunduz Kürk, Ay Ifl›-
¤›nda fiamata, Bir Çöküflün Güldürüsü gibi.

47
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Haldun Taner tutkunuyum...


Kiflilik sahibi bir hikâye yazar› ve edebiyatç› olarak en çok
önem verdi¤im kifli Haldun Taner’dir. Oyuncu olarak kendi-
siyle çok çal›flt›m. Kendisine olan tutkum bilinir. Ona olan
sayg›m ve sevgim sonsuzdur.

Televizyon ve sinema çal›flmalar›m...


1963–64 y›l›nda, haftada üç günlük canl› yay›nlardan bafl-
layarak, günümüze kadar pek çok televizyon oyununda oy-
nad›m. Hastane (1993), O¤lum Adam Olacak, Ç›naralt› (2003),
Kabuslar Evi (13 Bölüm), Tutsak (2007) ve flimdi oynad›¤›m
Eflref Saati gibi. Bunlar›n d›fl›nda 6–7 tane de sinema filmim
var. Bitmeyen Yol (1965), Kara Leke (1970), Baraj (1977), Yang›n
(1984), Babam ve O¤lum (2005), Fosforlu Cevriye, Rus Gelin
(2002), Delikanl› (2000), Adada Bir Sonbahar (2000), Bana Abi De
(2002), Bizim Konak (2003), Seni Çok Özledim (2005), Son Tercih
(2007) gibi.

Ödüllerim...
Kunduz Kürk oyunuyla “Ay›n Sanatç›s› Ödülü”, 1980, Göl-
ge Ustas› ile “Avni Dilligil En ‹yi Kad›n Sanatç› Ödülü”, 1982,
Bir Çöküflün Güldürüsü oyunuyla 2003 Afife Jale Komedi Da-
l›nda En ‹yi Kad›n Oyuncu adayl›¤›m var.

Yönetmenli¤i hiç düflünmedim...


fiimdiye kadar oyun yönetmedim, düflünmüyorum da!
Oyunculu¤u çok seviyorum. Yönetmenlik çok baflka bir fley.
Ayr›ca e¤itimin olmas› gerekti¤ine inan›yorum. Türkiye’de
henüz reji e¤itimi veren bir bölüm yok. Mutlaka ifli durdu-
rup, yurtd›fl›na yönetmenlik e¤itimi almak için gitmek gere-
kiyor. Benim de flimdiye de¤in buna vaktim olmad›. Araflt›r-
ma için yurtd›fl›nda kald›m. Üç ay ‹ngiltere, üç ay Japonya ve
bir y›l da hiç Türkiye’ye gelmemecesine Almanya’da kalarak
Alman Tiyatrosu’nu araflt›rd›m. 18 kez Amerika’da bulun-

48
Bilge fien

dum. Orada yap›lan birçok workshop’lara kat›ld›m. Görme-


di¤im oyun kalmad› diyebilirim.

Sanatç›n›n sanatç›yla evlili¤i...


Yedi y›ld›r tiyatro sanatç›s› Levend Y›lmaz ile evliyim.
Bizlerin çal›flmalar› çok uzun ve yorucu oluyor. Örne¤in, son
y›llardaki televizyon ve dizi çal›flmalar› çok uzun sürüyor.
Sabah ç›k›yor, ertesi sabaha karfl› üçe do¤ru eve geldi¤im
oluyor. Bu durumu ayn› meslekten olan eflim Levend anla-
y›flla karfl›l›yor. Baflka meslek dal›nda olsa idi bu kadar anla-
y›fll› olamazd›. Karfl›l›kl› kabul ediliyor bu durumlar. Tiyatro
çal›flmalar› da ayn› flekilde. Gece yap›lan bir ifl. Saat 18–
18:30’dan 23:00’e kadar sürüyor çal›flmalar. Ayn› flekilde be-
nim evde oturdu¤um dönemde Levend’in bir oyunu varsa, o
beni b›rak›p gidecek. Dolay›s›yla sorun olmuyor. Birbirimizi
anlay›flla karfl›yoruz. Levend Y›lmaz’dan önceki eflim de ti-
yatro sanatç›s› idi. 15 y›l boyunca hiç sorun olmam›flt›. Le-
vend ile Tutsak dizisinde kar› koca rollerini oynuyorduk. Fa-
kat 7 bölüm sonra dizi kald›r›ld›. Çemberimde Gül Oya adl› di-
zinin ayr› bölümlerinde oynam›flt›k. Bir de Tiyatro Pera’da
Bir Çöküflün Güldürüsü adl› oyunda beraber oynam›flt›k.

Televizyon dizi çal›flmalar›... ve tiyatro...


Dizi çal›flmalar› maalesef çok düzensiz oluyor. Ekmek ye-
tifltirir gibi çal›fl›yoruz. Pazar günü bafll›yorsunuz, dört gün
çekim yap›l›yor, Perflembe montaj ve dublaj çal›flmalar› ve
cuma günü de yay›nlan›yor. Bu sadece benim için geçerli de-
¤il; flu anda yap›lan dizi çal›flmalar› hep ayn› h›zda yap›l›yor.
Tiyatronun tad› baflka, o çok ayr› bir yerde. Çok emek iste-
yen, verdi¤in eme¤in karfl›l›¤›n› al›nabildi¤i söylenemeyen,
ama bir sevdad›r, bir tutkudur tiyatro. Onun insana getirdi-
¤i art›lar çok farkl›d›r. E¤er bizler, flimdi ekranda bir yerler-
de isek, tiyatronun bize getirdikleriyle buralarday›z. O çok

49
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

sevgiyle yap›l›yor. Televizyon dizi çal›flmalar›n› da sevme-


den yapt›¤›m› pek söyleyemem. Yönetmen seçiyorum, kanal
ve ekip seçiyorum. Teklif geldi¤inde konuyu okurum, sonra
kim ile, kimlerle ve hangi kanal için çekilece¤ini sorar›m. Ön-
ce rolü seveceksin, sonra bildi¤iniz ve güvenebilece¤iniz bir
flirket olacak. Yönetmen ve ekip çok önemli. Biz flu anda Efl-
ref Saati’nde bir aile gibiyiz. Çekimler olmad›¤›nda bile her-
kes birbirini özler, aray›p hal hat›r sorar. Ama bu bütün set-
lerde bu var m›? Diye sorarsan›z: hay›r! bunu yakalamak ta
bir flans.

50
Babas›: Reflit Gürzap,
‹sim Babas›: Muhsin Ertu¤rul,
‹stanbul fiehir Tiyatrosu’nun dev sanatç›lar›
aras›nda büyüyen,
sinema, tiyatro ve dizi oyuncusu, yazar, e¤itmen,
yönetmen ve tiyatro sahibi

CAN GÜRZAP

Babas› tiyatro ve sinema oyuncusu, yönetmen Reflit


Gürzap.
“‹sim Babam” dedi¤i ise Çagdas Türk Tiyatrosu’nun ku-
rucusu Muhsin Ertu¤rul...
Bir de etraf›ndaki sanatç›lar› sayal›m:
Vasfi R›za Zobu, Bedia Muvahhit, Kemal Gürmen, Cahi-
de Sonku, fiaziye Moral, Raflit R›za, Mahmut Moral›, Yaflar
Özsoy, Kemal Tözem, Suavi Tedü, Perihan Yenal, Behzat Bu-
tak gibi Türk Tiyatrosu’nun dev sanatç›lar›!
Eh, baban Reflit Gürzap, “isim baban” Muhsin Ertu¤rul
olsun, çocuklugun da ‹stanbul fiehir Tiyatrosu’nun dev sa-
natç›lar› aras›nda geçsin ve sen gel baflka bir meslek seç!

51
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Hani derler ya “perflembenin gelifli çarflambadan belli-


dir”...
Olmas› gereken de olmufl zaten ve o da baba mesle¤ini
seçmifl...
‹yi ki de seçmifl. Baflar›l› olarak, babas›n›n yüzünü kara ç›-
karmam›fl o¤ul
Can Gürzap!
O, hem tiyatroda oyuncu olarak baflar›l› olmufl, hem 70’li
y›llarda Ankara Devlet Konservatuar› Tiyatro Bölümü’nde
e¤itmenlik yapm›fl. 1978 y›l›nda ‹stanbul Devlet Tiyatrosu
Kurucu Müdürlü¤üne atanm›fl, kuruluflunda bulunmufl.
1990 y›l›ndan bu yana, do¤ru, güzel, etkileyici konuflma e¤i-
timi veren Dialog’u Arsen Gürzap’la beraber kurmufl.

Dialog
Türkiye’de etkili iletiflim, güzel konuflma, spikerlik, spor
spikerli¤i, seslendirme, dublaj gibi alanlarda e¤itim veren ilk
özel kurum özellligini tafl›yor. Bugüne dek 100’ün üstünde
kuruma, 15 binden fazla kat›l›mc›ya etkili konuflma, 1.000’
den fazla kat›l›mc›ya spikerlik ve yüzlerce kifliye seslendir-
me ve oyunculuk alanlar›nda e¤itim vermifl.
Can Gürzap’›n kendi yönetti¤i bu e¤itim kurumunun e¤i-
tim kadrosunda ise flu sanatç›lar›m›z var: Arsen Gürzap, Ha-
kan Alt›ner, Levent Öktem, Kaz›m Akflar, Ali Düflenkelkar,
Yalç›n Boratap, Mehmet Gürhan, Zeynep Erkekli, Serap Eyü-
bo¤lu, Hülya Ayd›n ve Asl› Y›lmaz gibi...

Tiyatro Dialog
Ve flimdi de (Ocak 2009) “ça¤a uygun, insan› anlatacak
güncel oyunlar›n sahnelenece¤i” “Tiyatro Dialog” ad›n› ver-
di¤i kendi tiyatrosunu kurdu. “Yeni ‹nsan Yeni Tiyatro” slo-
gan›yla kurdu¤u kendi tiyatrosu “Tiyatro Dialog”un ilk oyu-

52
Can Gürzap

nu ise Bana Bunu Yapma, Richard Baer’in yazd›¤› oyunu Zey-


nep Avc› ve Yal›n Karabey Türkçe’ye çevirmifl. Can Gür-
zap’›n yönetece¤i romantik–komedi tarz› oyunda oynayan-
lar: Can Gürzap, Nurseli ‹diz, Atilla Pakdemir ve Veysel Di-
ker.
Sanatç›m›zla yapm›fl oldu¤um söyleflime geçmeden önce,
babas› Reflit Gürzap’› biraz tan›yal›m isterseniz:

Reflit Gürzap (1912–1990)


Tiyatro ve sinema oyuncusu, yönetmeni. ‹stanbul’da do¤-
du. 1932’de Süreyya Opereti’nde Sat›rzadeler adl› oyunda
profesyonel olana kadar, 1926’dan bafllayarak amatör olarak
çesitli tiyatrolarda oynad›. 1934’te girdi¤i ‹stanbul Belediyesi
fiehir Tiyatrolar›’nda özellikle müzikli oyunlarda ve operet-
lerde tan›nd›. 1977’de fiehir Tiyatrolar›’ndan emekli oldu.
1946’dan bafllayarak sinema ve sonraki y›llarda da televiz-
yon dizilerinde rol ald›

Ve Gönül H›rs›z›...
Tiyatro ‹stanbul prodüksiyonu olan Gönül H›rs›z› adl›
oyunu 2008’in Mart ay›nda ‹stanbul’da seyrettim. ‹stan-
bul’daki söylefli turumun o bölümünde flu sat›rlar› yazm›fl›m
(Arflivimden):
“Ve son durak Tiyatro ‹stanbul...
Son duraktaki oyuna geçmeden önce bir fleyin alt›n› ben de çiz-
mek istiyorum:
Tiyatro seyircisi var!
Hani bazen televizyon tart›flmalar›nda s›k s›k yinelenen bir
cümle duyar›z:
‘Türk Tiyatrosu seyirci kayb›nda!’
ya da:
‘‹yi oyunlar, kaliteli oyunlar doluyor!’
Ben ikincisine kat›l›yorum. Çünkü geçen seneki ‹stanbul Tu-
ru’mda da bunu yaflad›m, gördüm.

53
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Seyretti¤im oyunlar kapal› gifle oynad›lar. Seyircinin giflede gi-


fle memuruna yalvararak: ‘Kenara bir sandalye koyun, orada da
seyrederim’ dedi¤ini kulaklar›mla duydum.”

Evet gelelim son oyuna: Gönül H›rs›z›...


Oyundan önce ‹lkay Saran ve Nilgün Belgün’le, oyundan son-
ra ise Can Gürzap’la söylefli yapt›m.
Tiyatro ‹stanbul’un sergiledi¤i bu oyunu Gencay Gürün Türk-
çe’ye çevirmifl. Yöneten ise Can Gürzap. Her on y›lda baflka bir ka-
d›nla evlenmenin d›fl›nda da arada sevgili de¤ifltiren çapk›n bir
adam›n bafl›ndan geçen karmafl›k maceralar›n sergilendi¤i bir ko-
medi Gönül H›rs›z›.
Oynayanlar: Can Gürzap, Nilgün Belgün, ‹lkay Saran, Melda
Gür, Levent Ulukut, Ahsen Ever ve Tu¤çe Doras.
Bu oyunda di¤erleri gibi kapal› gifle oynayan oyunlardand›.”

Tiyatro devlerinin aras›nda büyüyen Can Garzap...


Ünlü bir tiyatro oyuncusu olan babam Reflit Gürzap’tan
dolay›, do¤du¤umdan itibaren tiyatro sanatç›lar›ndan olu-
flan bir ailenin içinde büyümüflüm. En ilginci de babam›n ho-
cas›, yak›n arkadafl› ve beraber çal›flt›¤› modern Türk Tiyat-
rosu’nun kurucusu Muhsin Ertu¤rul benim isim babamd›.
Kendisini çok yak›ndan tan›ma f›rsat›m oldu. Hele onunla,
Dram Tiyatrosu’ndaki o küçük odas›nda birebir tan›flt›¤›mda
5 yafl›nda idim. O günü hiç unutmam, hep hat›rlar›m. Çok
fl›k giyinen bir insand› Muhsin Ertu¤rul. Onun bana çok fay-
das› olmufl, bana yol göstermifltir. Çocuklu¤um hep ‹stanbul
fiehir Tiyatrosu’nun k›ymetli sanatç›lar› aras›nda geçti.
Vasfi R›za Zobu, Bedia Muvahhit, Kemal Gürmen, Cahi-
de Sonku, fiaziye Moral, Raflit R›za, Mahmut Moral›, Yaflar
Özsoy, Kemal Tözem, Suavi Tedü, Perihan Yenal, Behzat Bu-
tak gibi Türk Tiyatrosu’nun de¤erli tiyatro sanatç›lar› aras›n-
da oldum hep. Ben o kadroya yetifltim. Çocukluk dönemi-

54
Can Gürzap

min tiyatro kadrosu bu isimlerden olufluyordu. Bu sanatç›la-


r› hem kuliste görürdüm hem de evimize gidip gelirlerdi. O
ortam› ben teneffüs ettim, bu çok önemli benim için...

Tiyatro sevgisinin oluflmas›...


Bu dev tiyatro sanatç›lar›n›n aras›nda çocuklu¤umu ge-
çirmeme ra¤men, bende tiyatro sevgisinin oluflmaya baflla-
mas› çocuk tiyatrosu ile oldu. O y›llarda Muhsin Ertu¤rul ço-
cuk tiyatrosuyla çok ilgilenirdi. Ben her hafta muhakkak ço-
cuk tiyatrosuna giderdim. Çocuk tiyatrosuna gitti¤imde san-
ki cennete gitmifl gibi olurdum, o derece etkilenirdim. Çok
mutlu olurdum. Ben tiyatro oyuncusu olmasayd›m sanatç›
olurdum...

Muhsin Ertu¤rul müthifl bir entellektüeldi...


Muhsin Ertu¤rul, çok dürüst, mücadeleci ve kavgac›, her
fleyden önce de müthifl bir entellektüeldi. Ve pek bilinmez;
Muhsin Ertu¤rul Türkiye’deki kad›n haklar›n›n en önemli
savunuculu¤unu yapm›flt›r. Ve bu savunman›n sonunda da
galip gelmifltir. Yani Türk kad›n›n› sahneye ç›karm›flt›r. Türk
kad›n›n›n sahneye ç›kmas› demek, Türkiye’nin uygarl›¤› aç›-
s›ndan müthifl bir görünüm ortaya ç›km›flt›r. Kad›n›n o tarih-
lerde de¤il sahneye ç›kmas›, tiyatroya bile gidemezdi. Müt-
hifl bir taassup vard›. ‹nsan›n içini karartan bir taassuptu bu.
Muhsin Ertu¤rul yazd›¤› yaz›lar›yla önce bunu h›rpalad›,
sonra da Atatürk’ün deste¤iyle taassubu paramparça etti.
Muhsin Ertu¤rul’un Türk Tiyatrosu’na yapt›¤› hizmetler
sayfalarla anlat›lamaz!

Babam Reflit Gürzap...


Babam da, Muhsin Ertu¤rul’un yönetiminden gelen bir
sanatç› idi. Zaman zaman turnelere beni de götürürdü. Son
derece titiz, çal›flkan, tiyatroyu ve oyunculu¤u çok severdi.

55
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Sadece babam de¤il, tüm yukar›da sayd›¤›m, yani içinde bü-


yüdü¤üm bu tiyatronun devleri, hepsi titiz ve disiplinli idi-
ler. Babam ileri yafllar›nda da hep oyun oynamak istedi. An-
cak son iki sene oynayamad›. Ben onu ölümünden iki sene
önce oynatt›m. Bana hep “ne olur bir oyun daha oynayay›m”
diye yalvar›rd›. Tiyatro oyuncusunun en önemli sorunu
oyun oynayamamakt›r. Yafl› ilerledikçe oynayaca¤› roller
azal›r; roller azald›kça da oynama flans›n›z azal›r ya da haf›-
zan›z ve bedeniniz giderek ihanet etmeye bafllar. O zaman da
buruk bir ölüm sizi bekler.
Benim oynad›¤›m her oyunu üç dört kez seyrederdi, çal›fl-
malar›m› izlerdi. Bana verdi¤i tavsiyelerden bir tanesi: Ben
sahnede çok dolafl›r›m, yerimde duramam. Bir gün oyundan
önce kulise geldi, ilk oyunlar›mdan bir tanesiydi, “otur ve
oyundan önce bir muz ye!” dedi. Onunla ayn› oyunda oynaya-
mad›m. Ancak iki televizyon oyununda beraber olabildik.
Ölümünden iki y›l önce de benim yönetti¤im televizyon
oyununda oynad›. 1990’da 78 yafl›nda vefat etti. Bu mesle¤i
seçip, onun yolundan gidece¤im zaman da “tiyatro oyuncusu
olmak istiyorsan okuluna gitmelisin” dedi. Yoksa o s›ra tiyatro-
nun yönetim kurulunda idi. Beni de yan›na ald›rabilirdi.

Ankara Devlet Konservatuvar› Tiyatro Bölümü...


1963 y›l›nda Ankara Devlet Konservatuvar›’n›n Tiyatro
Bölümü’ne bafllad›m. O zaman e¤itim 5 y›l sürüyordu. Ben
dördüncü y›l›mda, yani ö¤renciyken, Devlet Tiyatrosu’nda
baflrol oynad›m. Cüneyt Gökçer baflrol vermiflti. Sevgi San-
l›’n›n Menekfle Yapra¤›nda ‹ncinen K›z adl› oyunda Arsen’le
beraber oynad›m. Oynamaya beflinci s›nfta da devam etmifl-
tim. Güngör Dilmen’nin Akad oyunuydu. 1968 y›l›nda da
konservatuvar› bitirdim. Mezun oldu¤um 68–69 sezonunda
Devlet Tiyatrosu’nda biri çocuk oyunu olmak üzere üç oyun-
da oynad›m.

56
Can Gürzap

Konservatuvardaki de¤erli hocalar›m...


Ankara Devlet Konservatuvar› o dönem e¤itmen yönün-
den çok güçlüydü, çok de¤erli hocalar vard›. Bölüm Baflkan›
Mahir Canova, Cüneyt Gökçer, Nüzhet fienbay, Ruflen Kam,
Refik Ahmet Sevengil, Nurettin Sevin, Salih Canar bir de ‹s-
tanbul fiehir Tiyatrosu’ndan Ankara’ya gelen dekor, kostüm
ve sahne tekni¤i ögretmenimiz Max Meinecke gibi hepsi bir-
birinden de¤erli hocalar›m›z oldu.

Londra bursu...
Konservatuardan mezun olduktan sonra Devlet Tiyatro-
su’nda oyunculu¤um devam etti. O ara Konservatuvar’›n Ti-
yatro Bölümü e¤itmen olmam için bana yurtd›fl› bursu verdi.
Teklif Mahir Canova’dan geldi. Kabul ederek Milli E¤itim
Bakanl›¤›’ndan ald›¤›m bursla Londra’ya gittim. Benimle be-
raber burs alan Muammer Ç›pa ve Yücel Erten’de vard›.
Londra’da “Central School of Speech and Drama”da üç y›l
e¤itim ald›m. Burada hem oyuncu e¤itmenli¤i hem de çok
yo¤un bir flekilde reji e¤itimi ald›m. Bu okul hâlâ dünyan›n
en iyi okullar›ndan biridir. Bunun d›fl›nda di¤er ülkelerdeki
seminerlere kat›ld›m, çal›flmalar yapt›m. Türkiye’ye döndük-
ten sonra ise Ankara Devlet Tiyatrosu’nda hem yönetmen
hem de oyuncu olarak ifle bafllad›m. Konservatuavarda ö¤-
retmen olarak görev yapt›m. ‹lk reji denemem bir çocuk oyu-
nu idi. TRT’de radyoya birçok radyo tiyatrosu haz›rlad›m.

Kurucu müdürlü¤üm...
1978’de ‹stanbul Devlet Tiyatrosu’na kurucu müdür ola-
rak tayin edildim. ‹st. Devlet Konsevatuvar›’n›n Tiyatro Bö-
lümü’nün kuruluflunda bulundum. Ancak 1,5 y›l sonra Dev-
let Tiyatrosu Müdürlü¤ünden ayr›ld›m. Turgut Özakman
zaman›nda yine müdürlü¤e getirildim. 1986’da da konserva-
tuvardaki görevimden ayr›ld›m. Oyunlar sergiledim, önemli
baflrollerde oynad›m. Tüm oyunlar›mda mutlu oldum; seve-

57
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

rek oynad›m. Arada sevmeden, be¤enmeden oynad›klar›m


olmufltur. Fakat onlar› da sevmeye çal›flt›m. Çünkü sevgisiz
bu ifli yapamazs›n›z.

Televizyon çal›flmalar›m...
Televizyon oyunculu¤um 1968 y›l›nda ö¤rencili¤im s›ra-
s›nda bafllad›. TRT Ankara Televizyonunda TV oyunlar›nda
oynad›m. Bunlar haftada üç gün ikifler saat canl› yay›nlard›.
Hem oyuncu hem de rejisör olarak televizyonla iliflkimi hiç
kesmedim. Geçimim radyodan oluyordu. Ankara radyosun-
da Türkçe’ye çevirdi¤im birçok oyun oynand›.

Türk Tiyatrosu üzerine...


Türk Tiyatrosu’nun elinde potensiyel var. Elemanlar›,
oyuncusundan ›fl›kç›s›na ve dekorcusuna kadar hepsi dünya
çap›ndad›r. Oyunculuk yönünden dünya oyuncular›yla k›-
yaslanabilecek iyi oyunculara sahibiz. Hatta Avrupa ve
Amerika’n›n üstünde olan oyunculara sahibiz. Ancak bu ka-
lite yeteri kadar de¤erlendirilemiyor! Nas›l? Destek paralar›
olmayacak kiflilere gidiyor. Türk Tiyatrosu’nun gelece¤i
amatör heyecanla çal›flan gençlerle sa¤lanabilir. Devlet baz›
tiyatrolara fazla para veriyor. Baflkan olan tiyatro patronlar›-
na paralar ak›yor. Oysa p›r›l p›r›l, heyecan dolu, tiyatro sev-
gisiyle güzel ifller yapmakta olan gençlerimiz var. Onlar des-
teklenmeli bence!
Tiyatro binas› konusunda ise çok fakiriz. Basketbol tak›m-
lar›na o kadar çok para yat›racaklar›na, biraz da tiyatro bina-
lar›na yat›rs›nlar. ‹fl adamlar›m›za bu konuda ifl düflüyor.
Kendilerine dönsünler. Tiyatronun oldu¤u yerde huzur olur,
savafl olmaz, kötülük olmaz. Almanya’da ‹kinci Dünya Sava-
fl›’ndan sonra ilk onar›lan binalar tiyatro, opera ve bale bina-
lar›yd›. Niye? insanlar›n bitmifl olan ruhlar›n› tedavi etmek
için!

58
Can Gürzap

Oynad›¤›m oyunlardan baz›lar›...


Akvaryum, Andromak, Yanl›fll›klar Komedyas›, Alt› Kifli Yaza-
r›n› Ar›yor, Tango, Kahvede fienlik Var, Amadeus, S›rça Kümes,
Sal›ncakta ‹ki Kifli, Maymun Davas›, Seneye Bugün, Sanat, ‹deal
Bir Koca, Ç›lg›n Haftasonu, Bu Adreste Bulunamad›, Taraf Tut-
mak, Yar›m Bardak Su, Gönül H›rs›z› ve son olarak ta kendi
kurdu¤um Tiyatro Dialog ad›na hem yönetti¤im hem de oy-
nad›¤›m Bana Bunu Yapma adl› oyun.

Yönetti¤im oyunlar...
Bana Bunu Yapma, Gönül H›rs›z›, Amadeus, Taraf Tutmak,
Terlik, Bir Ölümün Toplumsal Anatomisi...

Oynad›¤›m filmlerden baz›lar›...


Yorgun Ölüm, Yorgun Savaflç›, A¤r›ya Dönüfl, ‹lk Aflk, Yan-
g›n, Metres, Yaflam Kavgas›, Kurtlar Vadisi Pusu, Aflk Beklemez,
Rüyalarda Bulufluruz, Halk Düflman›, Aflk›m›zda Ölüm Var, Seni
Yaflataca¤›m, Aflk ve Gurur, Beyaz Yalanlar, Bir Aflk U¤runa,
Ateflten Günler, Kartallar Yüksek Uçar, S›rça Kümes...

59
Oynad›¤› oyunlarda “tam rolünün adam,” dedirten,
“s›cak sesli” ve “temiz Türkçeli” bir tiyatro adam›

CÜNEYT TÜREL

“Cüneyt Türel’e gelince... Onca baflrol oynam›fl, onca klasik


kahramana hayat vermifl olan Cüneyt Türel’i Chris rolüyle hat›rla-
yaca¤›m her zaman. Öyle yak›flm›flt› ki role ve öyle içten oynuyor-
du ki o s›cac›k sesi, güzel temiz Türkçesiyle. Provalar hayat›mda
unutamad›¤›m mutlu çal›flmalar listesinde yerini çoktan alm›fl...”
Böyle yazm›fl Gülriz Sururi 60’l› y›llar›n Kabare oyununda
beraber oynad›¤› rol arkadafl› Cüneyt Türel için Bir An Gelir
adl› an› kitab›nda.
Usta oyuncu Cüneyt Türel, 2008 tiyatro sezonunda, Tiyat-
ro Dot’da genç oyuncular›m›zdan Mine Tugay ile Karatavuk
adl› oyunu sergilemiflti.
Oyunu Türkçe’ye çeviren ve yöneten Emre Koyuncuo¤lu.
On iki yafl›ndayken cinsel tacize u¤rad›¤› adamla (Cüneyt
Türel) on befl y›l sonra tekrar karfl›laflan genç bir kad›n›n (Mi-
ne Tugay) öyküsünü anlat›yor Kara Tavuk.

60
Cüneyt Türel

“Tiyatro Dot’un yeni oyunu Karatavuk, bizi insan ruhunun


karanl›k dehlizlerinde bir yolculu¤a davet ediyor. ‘Politik do¤rucu-
luk’ tan alabildi¤ine uzak, surat›m›za bir flamar gibi inen bir oyun
bu. Dot’un büyük bir tutarl›l›kla sürdürdü¤ü ‘In yer Face’ ak›m›-
n›n en iyi örneklerinden biri. On iki yafl›ndayken kendisine cinsel
tacizde bulunan adam› on befl y›l sonra aray›p bulan genç kad›n›n
öyküsünden etkilenmemeniz olanaks›z (hele Pippa cinayetinin izle-
ri bu kadar tazeyken). Ama, ‹skoç yazar David Harrower nefretini-
zi kamç›lamak yerine, sizi baflka yollara sürüklüyor. Duygusal
dünyan›z›n, de¤er yarg›lar›n›z›n altüst olmas› pahas›na Çeliflik
duygular›, sevgi aray›fl›n›n s›n›rs›zl›¤›n› keflfediyorsunuz. Kuflku-
suz, ‘ tecavüzcü ‘yü mazur göstermek gibi derdi yok yazar›n; onun
derdi sorgulamak... Yaflam›n getirip önümüze b›rakt›¤› tuzaklar
karfl›s›ndaki tavr›m›z›, samimiyetimizi sorgulamak Yönetmen Em-
re Koyuncu¤lu, bu ‘b›çak s›rt› oyunu yorumlarken, baflrollerdeki
iki oyuncudan büyük destek al›yor. Hiçbir an›, hiçbir nüans› kaç›r-
mayan büyük oyuncu Cüneyt Türel’in karfl›s›nda ezilmeyen genç
bir oyuncu, Mine Tugay flafl›rt›c› bir performans sergiliyor. Sema-
ver Tiyatro’dan tan›¤›m›z Tugay, güzelli¤i kadar incelikli yoru-
muyla da seyirciyi kendisine hayran b›rak›yor...” Vecdi Sayar,
Cumhuriyet (25.04.2008)
Baz› sinema ve televizyon filmlerinden tan›d›¤›m Cüneyt
Türel’i, Berlin’de 2004 y›l›nda yap›lan 9. Diyalog Tiyatro Fes-
tivali’nde Akbank Prodüksiyon Tiyatrosu’nca sahnelenen,
Ayflegül Yüksel’in de bir yaz›s›nda (Cumhuriyet) yazd›¤› gi-
bi; “... tiyatronun tüm erdemlerini seyirciye cömertçe sunan bir ça-
l›flma...” Fernando Krapp Bana Mektup Yazm›fl oyununda sey-
rettim. Kendisiyle oyundan önce bir sohbetim oldu.

Tiyatro ile tan›flmam...


1942 ‹stanbul do¤umluyum. Lisedeki tiyatro çal›flmala-
r›mla bafllad› tiyatro yaflam›m. ‹stanbul Erkek Lisesi’nde
okudu¤umdan, Ca¤alo¤lu’ndaki etkinliklerin içinde yafla-
d›m. Ca¤alo¤lu semti bas›n merkezi idi o zamanlar. Ba¤r›n-

61
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

da çeflitli sivil toplum örgütlerini bar›nd›ran bir semtimizdi.


Milli Türk Talebe Birli¤i gibi...
O y›llarda çok yo¤un kültür faaliyetleri vard›. Amatör ti-
yatro çal›flmalar›ma Yeflil Sahne denilen Yeflilay’›n Kültür
Kolu’nda bafllad›m. Bir y›l sonra ‹stanbul Üniversitesi Talebe
Birli¤i’nin Gençlik Tiyatrosu’na geçtim. Türkiyenin en eski
amatör tiyatrosudur ve 1953 y›l›nda kurulmufltur. Bu tiyatro
grubunda konservatuvar e¤itimi ald›m diyebilirim. Bu üni-
versitelilerden oluflan bir gruptu. Ben bu çal›flmalara liseli bir
genç olarak kat›l›yordum. O y›llarda üniversite gruplar›na li-
seli gençler giremiyordu. Ben özel bir s›navla girmifltim bu
grupa.

‹lk sahneye ç›k›fl›m...


‹lk sahneye ç›k›fl›m ‹stanbul Erkek Lisesi’nin ünlü döner
sahneli salonunda Molier’in Zor Nikah adl› oyunuydu.
1962’ye kadar dört sene dolu dolu amatörlü¤üm oldu. Bu y›l-
larda 2 kez Almanya’daki üniversiteleraras› tiyatro festivali
olan Erlangen Tiyatro Festivali’ne kat›ld›m.

Profesyonel tiyatro hayat›m...


1962 y›l›nda Engin Cezzar – Gülriz Sururi Toplulu¤u’nda
ilk defa profesyonel olarak sahneye ç›kt›m. Oynad›¤›m oyun
Akl›n Oyunu adl› oyundu. Ancak benim ikinci göz a¤r›m
olan Gençlik Tiyatrosu’yla iliflkim kesilmedi. O y›llarda ‹s-
tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü ö¤-
rencisi idim. Bu yüzden de üniversite tiyatro grubuyla ba¤-
lar›m yo¤un idi. Sermet Ça¤an ile birlikte Ayak Bacak Fabrika-
s› adl› oyunu Gençlik Tiyatrosu’nda çal›flt›k. Onun sa¤l›k du-
rumu bozulunca çal›flmalar› ben devam ettirdim. Erlangen
Tiyatro Festivali’nde benim sahneye koydu¤um Ayak Bacak
Fabrikas› “En ‹yi Üç Oyundan Biri” seçildi. Sonraki y›llarda
Karaca Tiyatrosu’nda ve Oralo¤lu Tiyatrosu’nda oynad›m.

62
Cüneyt Türel

Muhsin Ertu¤rul ile tan›flmam...


Daha sonra Muhsin Ertu¤rul ile bir buluflmam oldu. Da-
ha do¤rusu, Muhsin Ertu¤rul’a “sizin tiyatronuza kat›lmak
istiyorum” talebinde bulundum. Bunun üzerine Muhsin Er-
tu¤rul “Ben hiç bir özel tiyatrodan oyuncu ayartmam!” dedi.
Ben de bunun üzerine Oralo¤lu’ndan bir çeflit “izin belge-
si” ald›m ve Muhsin Ertu¤rul’a götürdüm. ‹zin belgesinde
“Hocam, Cüneyt serbesttir. E¤er onu tiyatronuzda görmek isti-
yorsan›z, al›n tepe tepe kullan›n...” gibi cümleler vard›. Muhsin
Ertu¤rul ile çal›flmam böyle bafllad›.

Muhsin Ertu¤rul bir destand›r...


Onu anlatmak kolay de¤ildir. O bir destand›r. Bir kaç
cümle, bir kaç sayfa hatta kitaplar yetmez onu anlatmaya.
Ancak flöyle özetleyebilirim:
Muhsin Ertu¤rul –her dalda bir oterite vard›r ya, hani
müzikte resimde oldu¤u gibi– sanatlar ötesi bir oteriteydi.
Çünkü o bir “veli”ydi. O “rajon kesen” bir insand›. O tiyatro
için do¤mufltu, tiyatro içinde ölen bir insand›. O bütün sanat-
ç›lar› etkileyen bir insand›. O bir “dünya görüflü” idi. Bu
dünya görüflünün içinde sanat›n yeri en tepede idi. Muhsin
Ertu¤rul flöyle söyler:
“E¤er bir kentte ekmek sat›l›yorsa, o kentteki bütün ti-
yatrolar›n aç›k olmas› laz›md›r!”

Muhsin Ertu¤rul kuralc› ve disiplinliydi...


Sanatta, hangi ölçüde ve hangi s›n›rda disiplin gerekiyor-
sa, onu en son noktas›na kadar kullanan bir insand› Muhsin
Ertu¤rul. Ancak bu onun hoflgörüsüzlü¤ünü ifade etmez.
Muhsin Ertu¤rul’un provas›nda sigara ve içki içilmezdi.
Oyun öncesi alköllü olmak diye bir fley kabul görmek de¤il,
sözü bile edilmezdi. Ancak öyle bir eleman› da vard› ki, me-

63
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

sala Kemal Ergüvenç içki içen bir oyuncuydu. ‹çki içmezse


var olamazd›. Muhsin Ertu¤rul’dan özel izin alm›flt›. E¤er
hayatiyet aç›s›ndan gerekli bir fleye ihtiyac› varsa Muhsin er-
tu¤rul buna göz yumard›. Ancak bunu istismar edeni de af
etmezdi.

30 y›l boyunca ‹stanbul fiehir Tiyatrolar›...


‹stanbul fiehir Tiyatrolar›’na Molier’in Cimri oyunuyla
bafllad›m. Asl›nda benim ‹. B. fiehir Tiyatrolar›’na giriflim
Muhsin Ertu¤rul’un bafllatt›¤› Zeytinburnu Tiyatrosu ile ol-
mufltur. Muhsin Ertu¤rul beni orada görevlendirmek için al-
m›flt›. Ancak baz› siyasal ve etnik nedenlerden ötürü bu Zey-
tinburnu Projesi baflar›s›zl›¤a u¤ram›flt›. Bunun üzerine ‹s-
tanbul’daki Dram Tiyatrosu’nda bafllad›m. O da Cimri’deki
rolümdür. Ben fiehir Tiyatrosu’nda 30 sene boyunca 100’ü
aflk›n oyunda oynad›m. 12 oyun da sahneye koydum. Cimri
ile bafllad›m, Anton Çehov’un Vanya Day›’s› ile bitirdim. Bu
oyunlardan örnekler: Viflne Bahçesi, Romeo Juliette, Vahfli Bat›,
Yunus Emre, Fatih, Deli ‹brahim, Tartuffe, Görüflme–Kutla-
ma–Ça¤r›, Caligula, M. Butterfly ve Sanat gibi pek çok oyunda
baflrol oynad›m. Jül Sezar, Kendini Bulmak, Küçük Prens, Cumhu-
riyet K›z›, Ayak Bacak Fabrikas›, Oedipus, Deli Bal gibi oyunla-
r›n da yönetmenli¤ini yapt›m. fiehir Tiyatrosu’ndan 1995 y›-
l›nda ayr›ld›m. Nedeni ise yönetimle uyuflamad›m. Emekli
olarak ayr›ld›m.

Muhsin Ertu¤rul dönemi ile 2000’li y›llar›n tiyatrosu...


Bunu de¤erlendirmek çok zor. Bu bir de¤iflim ve dönü-
flümdür. O günlerin tiyatro seyircisi daha sad›kt› tiyatroya.
Bunun çeflitli nedenleri var. En önemlisi; o zamanlar televiz-
yon diye bir rakip yoktu. Fakat bugün farkl› bir tablo var gi-
bi gözükse de, ben bunun de¤iflece¤i kan›s›nday›m. Her yer-
de oldu¤u gibi Türkiye’de de sanat seyircisi bir dönüflüm ge-
çirmektedir. Muhsin Ertu¤rul’un zaman›ndaki yo¤unlu¤un

64
Cüneyt Türel

oldu¤unu söylemek belki zor, ancak o zaman nufusu da flim-


diki kadar de¤ildi, azd›. Say›sal olarak bakarsak bugünün ti-
yatro seyircisi o günlere nazaran daha fazlad›r. Fakat tiyatro
yo¤unlu¤u o dönemlerde daha fazla idi.

Ö¤retim görevlisi olarak...


‹stanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvar›’nda ö¤retim
görevlisi olarak 6 y›l çal›flt›m. Bu görevimi sürdüremiyor-
dum. Çünkü o s›rada fiehir Tiyatrosu’nda bazen bir ay için-
de befl ayr› oyun oynamak durumunda kal›yordum. Hep
izin almak zorunda idim. Örne¤in hem Butterfly, hem Vanya
Day›, Viflne Bahçesi ve Görüflme–Kutlama–Ça¤r› gibi oyunlar›
ard› ard›na oynarken ö¤retmenlik görevimi yapacak vakit
bulam›yordum. Ö¤rencilerime haks›zl›k etmemek için kon-
servatuvardan aff›m› istedim. Ö¤rencilerimin aras›nda Tilbe
Saran, Demet Akba¤, Oktay Kaynarca, Yasemin Yalç›n gibi
de¤erli oyuncular vard›.

Ve AKSM...
1995 y›l›nda fiehir Tiyatrosu’ndan emekli olduktan sonra
Akbank Kültür Sanat Merkezi’nde faaliyet gösteren ve bu y›l
onuncu y›l›n› tamamlayan Aksanat Prodüksiyon Tiyatro-
su’nu kurdum. fiimdi a¤›rl›kl› olarak sahne çal›flmalar›m olu-
yor. E¤er içerik aç›s›ndan ve vakit yönünden müsait olursam
televizyon ve sinema çal›flmalar›m da oluyor. Televizyon için
yaklafl›k 30 bölüm sürmüfl olan Gülbeyaz dizisi var. Bir de 13
bölüm sürmüfl olan Esta¤frullah Yokuflu’nda oynad›m. Sine-
ma filmi olark ta Abtülhamit Düflerken’de oynad›m.

Ödüllerim...
Kiflisel olarak AKSM’den önce “Avni Dilligil En ‹yi Erkek
Oyuncu” ve “Ulvi Uraz En ‹yi Yönetmen” ödüllerim var.
AKSM’de ise, 1996–1997’de Prodüksiyon Tiyatrosu’nun ilk
oyunu olan Abelard ve Heloise’deki rolümle “Avni Dilligil

65
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

En ‹yi Erkek Oyuncu” ve 2000 y›l›nda Sevilmek oyunu ile de


“Afife Jale En ‹yi Erkek Oyuncu Ödülü”nü ald›m. Ödüller
çok güzel. Ancak benim için ödül alma yafl› çoktan geçti.
Gençler als›n...

Yüre¤imde ukde kalan bir oyun ve oynad›¤›m son


oyun...
Shakespear’in III. Richard’›n› hâlâ oynamak istiyorum. Bu
benim yüre¤imde ukde olarak kald›. Ancak, oynamaktan
çok art›k yönetmenli¤e vakit ay›rmak istiyorum. Son olarak
Kenter Tiyatrosu’nda Çehov uyarlamas›n› haftada iki gün ‹ki
Hayat Sonra adl› oyunu Tilbe Saran, Mehmet Birkiye ve Ye-
flim Koçak ile beraber oynuyoruz. San›yorum bu benim son
oyunum olur. Bundan sonra sadece oyun sahneye koymak
istiyorum.

66
Türkiye’de sanata ve sanatç›ya verilen de¤erin güzel (!)
bir örne¤i:
1402’lik oyuncu ve yönetmen

ÇET‹N ‹PEKKAYA

1940–1960 y›llar› aras›ndaki zaman dilimi Türk tiyatrosu-


nun umutlu ve en parlak zaman›d›r.
Oyunculuk sanat›n›n geliflti¤i, oyun yazarlar›n›n topluma
karfl› sorumlu olduklar›, kal›plaflm›fl temalar›n d›fl›na ç›karak
oyunlara düflündürücü yorumlar›n, nitelik ve niceliklerin
kat›ld›¤› y›llard›r bu y›llar.
1960–1980 aras› ise siyasal yaflamda oldu¤u kadar kültür
ve sanat yaflam›nda da hareketlilik y›llar› olmufltur Türki-
ye’de. Bu y›llar›n tiyatro adamlar›, bu ortama karfl› en duyar-
l› ayd›n gruplar›ndan birini oluflturmufllard›r. Yetmiflli y›lla-
r›n çalkant›s› tiyatro yaflam›n› etkilemifl, sorunlar sahneye
yans›t›lm›fl, oyunlarda tart›fl›lm›flt›r.
1980 sonras›n›n genel görünümünü ise de¤erli yazar›m›z
Yaflar Kemal, 1984’te yazd›¤› bir yaz›s›nda bak›n ne kadar
güzel özetlemifl:

67
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

“Bugünler, Türk tarihinde, bütün de¤erlerin altüst oldu¤u, ok-


kan›n çak›la kar›flt›¤› günler olarak an›lacakt›r. Bugünlerde, e¤er
bir de¤ere de¤er veriliyor gibi görünüyorsa mutlaka onun alt›nda
bir çapano¤lu vard›r.” (Zulmün Arts›n, s. 162)
80’li y›llara geçmeden önce 50’li y›llara tekrar dönersek,
bu y›llarda kimi amatör tiyatro topluluklar›n›n Türk tiyatro-
suna yeni bir soluk, yeni bir renk ve canl›l›k getirdi¤ini görü-
rüz. Bu topluluklar›n bafl›nda da Genç Oyuncular gelir.
1957 y›l›nda Teknik Üniversite, Galatasaray Lisesi, Robert
Koleji, Edebiyat ve T›p fakülteleri ö¤rencilerinden tiyatro se-
ven bir grup ö¤renci taraf›ndan kurulmufltur Genç Oyuncu-
lar.
Bu gençlerin aras›nda Galatasaray Lisesi ö¤rencilerinden
tiyatroya olan sevgisinden dolay› 13 yafllar›nda bafllay›p sah-
ne haz›rl›klar›nda ustalar›na tutkal kovas› tafl›yarak yard›m-
c› olan, büyük s›n›flarda da okul tiyatrosu baflkanl›¤› yapan
Çetin ‹pekkaya’da vard›r.
1937 Diyarbak›r do¤umlu olan Çetin ‹pekkaya, 50 y›ld›r
tiyatroyla hafl›r neflir.
120 oyun yönetmifl; bunlar›n 42’sinde kendisi de oynam›fl.
Türk tiyatrosunun geliflimine katk›da bulunmufl ve di¤er
amatör tiyatrocular için bir okul olmufl olan Genç Oyuncu-
lar’›n kurucular› aras›nda olan Çetin ‹pekkaya, Türk tiyatro-
suna bunca hizmetlerden sonra, 1983 y›l›nda Türkiye’nin sa-
nat›na ve sanatç›s›na de¤er (!) veren askeri darbe taraf›ndan
1402 say›l› yasayla ödüllendirilerek (!) tüm haklar› elinden
al›nm›fl!
Türkiye’deki ve 1983’ten sonra geldi¤i Berlin’deki sanat
yaflam›n›n öyküsünü gelin bu genç ve dinamik 72’lik deli-
kanl›, 1402’lik Çetin ‹pekkaya’dan dinleyelim:

Siz, hem oyuncu hem de yönetmensiniz. Ancak Ber-


lin’deki genç oyuncular sizi yönetmen olarak tan›yorlar.
Benim as›l iflim Türkiye’de de yönetmenlikti. Ancak baz›
oyunlarda –flehir tiyatrosundaki kadromuzun genifl olmas›-

68
Çetin ‹pekkaya

na ra¤men– bir anda birden fazla oyun sergilendi¤inden,


kendi yönetti¤im oyunlarda benim de rol ald›¤›m oluyordu.
Bir kaç kez baflka arkadafllar›n sahneledi¤i oyunlarda da oy-
nad›m. Almanya’da daha çok yönetmenlik yapt›m. Fakat ba-
z› oyunlarda kadro yetersiz oldu¤undan ben de oynamak
zorunda kald›m.

Türkiye’deki sanat yaflam›n›z› özetler misiniz?


Okudu¤um Galatasaray Lisesi’nde tiyatro dal›nda çok
de¤erli hocalar›m›z vard›. Ahmet Kutsi Tecer benim hocam-
d› ve ailece de görüflüyorduk. Lisenin ilk y›llar›nda benim ti-
yatroyla ilgilenmemin gelece¤im için do¤ru bir seçim olaca-
¤›n› düflünmüfl olsa gerek ki, aileme tavsiye etmifl. Okudu-
¤um Galatasaray Lisesi’nden yetiflmifl pek çok tiyatro sanat-
ç›s› vard›r: Nejdet Mahvi Ayral, Müfit Kiper, Mahmut Mora-
l›, Orhan Boran gibi...
Okulumuzun tiyatro kulübünde dekaratörlere tutkal ko-
vas› tafl›makla bafllad› tiyatro maceram.
Erol Günayd›n, Ergun Köknar, benden üç s›n›f ilerdeydi-
ler. ‹lk oynad›¤›m oyun ‹mparator Johns’ta Jons rolünü üst-
lenmifltim. ‹leriki s›n›flarda kulübümüzün baflkanl›¤›n› yap-
t›m. Ve bu arada 1957 y›l›nda Genç Oyuncular grubunu kur-
duk. Bu 13 kiflilik bir ekipti. Grubun içinde çok tan›nm›fl ti-
yatrocular›m›z oldu. Genco Erkal, Çi¤dem Sel›fl›k, Ergun
Köknar, Mehmet Akan, Atilla Alpöge, Ani ‹pekkaya, Arif Er-
kin, Esen Kolgu gibi.

1950’li Muhsin Ertu¤rul’un Türk tiyatrosunu yönetti¤i


y›llar...
Evet, onun Devlet Tiyatrosu’nda Genel Müdür oldu¤u
dönemler. Lise dönemimizde Ergun Köknar’la bana haftada
2.5 lira harçl›k verirdi. Karfl›l›¤›nda oyunlar› izleyip ona ya-
z›l› olarak düflüncelerimizi aktar›rd›k. 1958 y›l›nda mezuni-
yet diplomam› kendisine gösterdi¤imde, bana bir zarf verdi.

69
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

‹çinde para var sand›m. ‹çinden Fransa’da tiyatro e¤itim bur-


su ç›kt›. 1961 de Kent Oyuncular›’nda Y›ld›z Kenter, Müflfik
Kenter, fiükran Güngör’le çal›flt›m. Tolga Aflk›ner, Asaf Çi-
¤iltepe, Genco Erkal ve Ergun Köknar’la Arena Tiyatrosu’nu
kurduk. Daha sonra Küçük Sahne’de Gülriz Sururi, Engin
Cezzar ve Erol Günayd›n’la hem oynad›m hem de oyun sah-
neledim. Ani ‹pekkaya ile beraber Kad›köy Tiyatrosu’nu
kurduk. Y›ld›r›m Önal’da bize kat›ld›. 1964 y›l›nda Haldun
Taner’in Efle¤in Gölgesi oyunuyla fiehir Tiyatrosu’na geçtim
ve y›llarca oyunlar sahneledim. Daha sonra Haldun Taner’in
kurmufl oldu¤u Devekuflu Kabare Tiyatrosu’nda da 8 ay ka-
bare oyunculu¤u üzerine bilgiler aktard›m. Metin Akp›nar,
Zeki Alasya, Ahmet Gülhan ve Halit Akçetepe gibi oyuncu-
lar vard›. 1968 ve 1974 y›llar›nda ödüllendirildim. 1983 y›lla-
r›na kadar da ‹stanbul Konsevatuar›nda reji ve sahne dersle-
ri ö¤retmenli¤i yapt›m.

Ta ki 1402 yasas›yla ödüllendirilinceye (!) kadar...


Ben, hayat›m boyunca mesle¤imi insanlara yaflama sevin-
cini aktarmak olarak gördüm.
Tiyatro da insanlara yaflama sevinci vermeli! Ben yaflam›n
de¤erli bir fley oldu¤unu, bu de¤eri de muhafaza etmenin
zor bir fley oldu¤unu, emek ifli oldu¤unu anlatmaya gayret
ettim.
1402’lik meselesine gelince: Hocam›z Mahmut Dikerdem,
Türkiye’de Uluslararas› Af Örgütü’nün (Amnesty Internatio-
nal) Türkiye flubesini kurmufltu. Bunun kuruluflunda da sa-
natç›lardan destek istiyordu. Ataol Behramo¤lu, Ali Taygun,
Melike Demira¤, fianar Yurdatapan ve baflka arkadafllar da
üye olduk. Zaten öncelerde de sahneye koydu¤um baz›
oyunlar birilerini rahats›z etmiflti. Derken, 1983 y›l›nda 1402’
lik olduk ve ayr›ca 2559 say›l› yasayla da baz›lar›m›z tehlike-
li ve sak›ncal› kifli say›ld›k, devlet iflinden at›ld›k. 1990 y›l›n-
da bir afla tekrar haklar›m›z geri verildi.

70
Çetin ‹pekkaya

80’li ve 90’l› y›llarda tiyatro eserleri c›l›zlafl›p, müzik ve


dansla süslenerek çok tutan müzikaller sahnelendi.
Maalesef gerçekleri sorgulayan tiyatro yap›tlar›n›n yerini
sudan güldürüler almaya bafllad›. Toplumlar›n böylesine bu
kadar s›k›nt›lar yaflay›p, birtak›m bask›lar›n alt›nda oldukla-
r› zaman onlar› müzikaller ve benzeri fleylerle oyalad›¤›n›z-
da deflarj oluyorlar. Bu tip oyunlar›n da tutmas›n›n sebebi
budur. Biz sanatç›lar, biraz daha açl›¤a tahammüllü olsa
idik, belki iyi fleyler yapabilirdik. 1980 dönemi Türk tiyatro-
sunun en ac›kl› dönemidir!

Berlin’deki sanat yaflam›n›z ve Tiyatrom’un kuruluflu?


Berlin’e ilk geliflim 1983 de oldu. 1981 y›l›nda, Schaubüh-
ne’nin sanat yönetmeni Peter Stein, Berlin’deki Türk toplu-
munu da ilgilendirecek bir oyunun sahnelenmesi için Beklan
Algan’a öneride bulundu. Beklan ve Zeynep Oral bir proje
haz›rlad›lar. Erol Keskin, Metin Deniz ve ben de bu çal›flma-
ya kat›ld›k. Daha sonra oyunda rol alan Ayla Algan, Kerim
Avflar, fiener fien, Macit Koper, Berrin Koper Berlin’e giderek
oraradaki Türk amatör grupla birleflip Giden Tez Geri Dönmez
adl› oyunu sahnelediler. Daha sonraki iki y›lda Beklan Al-
gan, Baflar Sabuncu ve o s›ralar ‹sveç’de olan Tuncer Kurtiz
hem Berlin’deki grupla hem de ‹sveç’ten gelen grupla oyun-
lar sahneye koydu. 1983 y›l›nda Türkiye’den ve ‹seç’ten ge-
len sanatç›lar yerlerine dönünce Almanya’daki profesyonel
sanatç›lar çal›flmalar›n› sürdürdüler, ama bir sanat yönetme-
nine gerek duyuldu¤u ortaya ç›kt›. Schaubühne’den beni da-
vet ettiler, Peter Stein ile görüflmek üzere Berlin’e geldim, bir
hafta konuflup tatrt›flt›k ve benim burada yaflayan özellikle
Türkiyeliler için düflündü¤üm tiyatroyla, Kurfürsten-
damm’›n bir ucundaki Schaubühne’nin beklentilerinin uyufl-
mad›¤›n› görerek bu ifle kar›flmamay› ye¤ledim. Ama bilin-
sin ki Schaubühne’ye sayg›m her zaman büyüktür. ‹stan-
bul’a döndükten k›sa bir süre sonra DAAD (Deutsche Aka-

71
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

demische Ausstausch Dienst) taraf›ndan iki y›ll›k bir süre


için, burslu olarak Berlin’e davet edildi¤im haberi geldi. Ben
de kalk›p geldim.
Tiyatrom’un kurulufluna gelince; bu oldukça uzun bir hi-
kâye. Ama k›saca söyleyeyim. O dönemde Berlin’de Berlin
Oyuncular› ad›nda yar› profesyonel say›labilecek bir grup
vard›, grupta da ‹stanbul’dan tan›d›¤›m, hatta birlikte çal›fl-
m›fl oldu¤um baz› arkadafllar bulunuyordu, Schaubühne’de-
ki çal›flma bitti¤i için oradan gelen dostlarla da buluflarak
hep birlikte Tiyatrom’u kurduk. Benim birey olarak yapt›¤›m
bir tek ifl var, o da tiyatronun ad›n› Tiyatrom olarak koymak.
Tiyatrom, perdesini 8 Ekim 1984 günü Ballhaus Naunyn-
strasse’de açt› ve 2008 de Berlin Senatosu’nun ödene¤i kal-
d›rd›¤› ana kadar profesyonel olarak çal›flt›. fiimdilerde kifli-
sel gayretlerle kültür ve sanat’›n de¤iflik alanlar›nda varl›¤›-
n› korumaya gayret ediyor.
Berlin’deki sanat yaflam› sorusuna gelince de; benim ya-
flam›m zaten sahne sanatlar›yla ba¤lant›l›, bunun d›fl›nda
baflka bir fleyim yok ki. Evliyim, eflim de tiyatro sanatç›s›. Bir
k›z›m, iki o¤lum ve dört torunum var, daha ne olsun.

72
Muhsin Ertu¤rul’a 6 ay müddet veren,
Türk tiyatrosunun Cesaret Ana’s›,
sahnede insan fliddetinde bir Deprem,
bir yurtsever, bir ayd›nlanmac›, bir kültür insan›,
özel yaflamda da, sanat yaflam›nda da
flövalyece bir yaflam› ye¤leyen
gerçek bir insan örne¤i...

D‹LEK TÜRKER

Yaflam Bir Oyun


Tanr›ça Sarah adl› oyun, Sarah Bernhardt’›n son y›l›ndan
sadece “bir geceyi” anlat›yor.
John Murell’in yazd›¤› Yaflam Bir Oyun, Sarah Bernhardt
adl› eser, sahnede geçirdi¤i bir kaza yüzünden sa¤ baca¤› ke-
silmifl olan 77 yafl›ndaki Sarah (Dilek Türker), y›llard›r ya-
n›ndan hiç ayr›lmayan ufla¤› Pitou (Erol Keskin) ile geçirdi¤i
sohbet dolu bir geceyi sergiliyor. Sarah Bernhardt muhteflem
bir oyuncu, usta bir ressam, yetenekli bir heykelt›rafl, her
fleyiyle s›ra d›fla bir kiflilik ve inan›lmaz bir kariyer sahibidir
yaflad›¤› y›llarda (1845–1923). Melisa Gürp›nar’›n “Tiyatro-

73
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

muzun Cesaret Anas›” diye adland›rd›¤› Dilek Türker, Sarah


rolüyle özdeflleflmifl adeta. Çünkü kendisi de “her fleyiyle s›-
ra d›fl› bir kiflilik ve inan›lmaz bir kariyer sahibi”...
Oyunun yönetmeni Hakan Alt›ner. Oyunda Dilek Tür-
ker’e efllik eden ise yine Türk tiyatrosunun ustalar›ndan Erol
Keskin.

Ne kulise ne de sahneye s›¤an bir sanatç› Dilek Tür-


ker...
Profilo Kültür Merkezi’nde Yaflam Bir Oyun’da seyrettim
Türk tiyatrosunun “Cesaret Ana”s› Dilek Türker’i. Kendisin-
de toplad›¤› sanatç› özellikleriyle sahneye s›¤mayan Dilek
Türker’in, oyundan sonra kuliste yapt›¤›m söylefli esnas›nda,
kulise de s›¤mad›¤›n› gördüm. Kültürü ve bilgisinin kulis d›-
fl›na taflt›¤›n› hissettim. Ben kendisine soru sormaya cesaret
edemedim, hep o anlatt›.

Tiyatro yaflam›n aynas›d›r...


11 senedir kendi yazd›rd›¤›m oynanmam›fl oyunlar› oy-
nuyorum. “Tiyatro yaflam›n aynas›d›r” demifl Shakespeare.
Ben de ayn› düflünüyorum. Onun için de Tiyatro Ayna’y›
kurdum. Tiyatro bir yaflamd›r. Tiyatro çok özel bir sanat, ve-
ren bir sanat. Güçlü bir sanat dal› oldu¤u için biraz da ürkü-
ten bir sanat dal›d›r tiyatro! Yalandan dolandan hofllananla-
r› ürkütür tiyatro. Güzeli arayan bir sanat dal›d›r. Galiba
dünyadaki bütün yozluklar›n karfl›s›nda en az yozlafland›r
tiyatro sanat›. Tabii tiyatro ad› alt›nda yap›lan birtak›m kül-
türsüzleflme politikas›n›n memurlar›ndan söz etmiyorum.
Bu söylediklerim sadece tiyatro için de¤il, di¤er sanat dalla-
r› için de geçerlidir; müzik, resim gibi...

Sinema ve tiyatro...
Sinema da provalar yap›l›r, bir kere çekilir. Ancak tiyatro
öyle de¤il. Bu oyunu bugün seyrettiniz, bitti gitti... Oynad›-

74
Dilek Türker

¤›n›z oyunun metni ayn› olabilir. Ama siz farkl› insanlarla,


kendiniz olarak farkl› bir durumu yafl›yorsunuzdur ve arac›
olan bir metin vard›r. Metin hem araçt›r hem de arac›d›r. Sa-
natç›n›n duygusunu anlatmak için bir sözü olmal›d›r. Sanat-
ç› sadece karn›ndan lay lay lom, bofl konuflan bir kifli de¤il-
dir! Sanatç›n›n sözü olmal›d›r. Bir sözü söylemenin, sanat
yoluyla ifade etmenin insano¤luna verilen en büyük arma-
¤anlardan biri oldu¤unu düflünüyorum. Sanatç› olabilmek
bir kifliye verilen en büyük bir arma¤and›r. Biz sanatç›lar
gerçekten flansl› insanlar›z.
Dilek Türker, 1945 ‹stanbul do¤umlu. 1965 y›l›ndan bu
yana tiyatro oyuncusu. Yani 42 y›ld›r sahnede. Melisa Gürp›-
nar yazd›¤› yaz›da onu “Cesaret Ana” olarak nitelendirmifl.
Ancak Dilek Türker daha sahneye ç›kmadan; 18 yafl›nda iken
tiyatro oyuncusu olma iste¤iyle Muhsin Ertu¤rul’a baflvur-
du¤u gün hak etmifl bu nitelendirmeyi. O heyecanl› günü
flöyle anlat›yor:

Muhsin Ertu¤rul’a 6 ay müddet verdim...


Tiyatro oyuncusu olmak istiyordum. Bu konuda da en
yetkili kifli Muhsin Ertu¤rul idi. 1965 y›l›nda, 18 yafl›nda, ran-
devu almadan Tepebafl› Dram Tiyatrosu’na gidip Muhsin
Ertu¤rul’un kap›s›n› çald›m. Muhsin Bey içerideydi, “gel”
dedi. Muhsin Bey o zamanlar Türk tiyatrosunun ilah› idi.
Çok korkulan ve çekinilen tiyatro adam›yd›. Ben IQ’su yük-
sek bir çocuktum. 4 yafl›nda okula bafllad›m. Sürekli okuyor-
dum. Felsefe ve mitoloji de okuyordum. Klasiklerin ço¤unu
küçük yaflta okumufltum. 16 yafl›nda evlenmifltim. Muhsin
Ertu¤rul’un karfl›s›na ç›kt›¤›mda bir yafl›nda olan bir çocu-
¤um vard›. Muhsin Bey beni görünce “ne istiyorsun?” diye
sordu. Ben de “efendim on dakikan›z› alabilir miyim?” de-
dim. Kim oldu¤umu, ne yapt›¤›m› h›zl› bir flekilde kendisine
aktard›m ve tiyatro oyuncusu olmak istedi¤imi söyledim.
“Türkiye’de buna karar verecek yetkili tek kifli sizsiniz. “Size

75
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

6 ay müddet veriyorum” dedim. Muhsin Bey yüzüme bakt›


ve güldü, sonra da can›ma okudu. “Olur tabii, neden olma-
s›n” dedi. “Sen flimdi git, sana haber verecekler” dedi.

Beni yerden yere vurup, can›ma okuyan Muhsin Ertu¤-


rul...
Dört gün sonra ‹stanbul fiehir Tiyatrosu Sahne Amiri be-
ni aray›p: “Muhsin Bey’in emri var, yar›n Saraçhane’deki
Halit Ak›nl›’n›n yönetti¤i Bernarda Alba’n›n Evi oyununun
provas›na gelin” dedi. Muhsin Bey beni çok sert ve disiplin-
li bir e¤itimden geçirdi, yerden yere vurdu. Ben san›yordum
ki, bu kadar okuyan ben, Niflantafl›’nda do¤mufl büyümüfl,
güzel bir k›z Bernarda Alba’n›n Evi adl› oyunun provas›na
ça¤r›l›yor, “Adela” rolünü oynayaca¤›m...

Ve muhteflem Adela geldi...


Ancak hiçte düflündü¤üm gibi olmad›...
Saraçhane’ye gittim, Bernarda Alba’n›n Evi oyununun yö-
netmeni Halit Ak›nl›’ya kendimi tan›tt›m.
Ben sand›m ki “iflte muhteflem Adela geldi” diye düflüne-
cek...
Halit Ak›nl›’ya “beni Muhsin Bey gönderdi” dedim. Halit
Ak›nl› flöyle bir bakt›, o zamanlar çok güzel ve al›ml›yd›m.
Beni gören muhakkak bakard›. Halit Ak›nl›’dan da böyle bir
hareket beklerken, hiç surat›ma bakmadan “ha iyi iyi, benim
iflim var, fluradaki asistan›m Engin Uzar’la görüflün” dedi.
Engin Uzar’da beni baflkas›na gönderdi. Kadroda da fiükriye
Atav, Melahat ‹çli, Reyhan Mahvi, Birsen Kaplanl›, Saniye
Ün filan var. Ben tabii vaziyeti anlad›m. Adela rolü için ça¤-
r›lmam›flt›m. 5–6 kapal› kad›n sahnesi vard›, hiç laf söyleme-
den o kad›nlardan birini oynayacakt›m. Yani sadece görüne-
cektim. Bafllang›ç rolüm buydu bu oyunda. Düflündü¤üm gi-
bi Adela rolü de¤ildi.

76
Dilek Türker

27 yafl›nda Adela rolünü oynayabildim...


1964–77 y›llar› aras›nda ‹stanbul fiehir Tiyatrosu’nda 14
y›l oynad›m. 23 yafl›nda baflrol oynayabildim. Eskrim ve flan
dersleri ald›m. Bir günde üç oyunda oynad›¤›m oldu. Eleflti-
rilerde “Bir y›ld›z do¤du” diye benden bahsedilmeye bafllan-
m›flt›. 27 yafl›nda tekrar ayn› oyunda Adela’y› oynad›m. Bir-
çok oyunda baflrol oynad›m. Osmangiller (N. Güngör – 1973)
ve fivayk ‹kinci Dünya Savafl›’nda (B. Brecht – 1979) oyunlar›y-
la “En ‹yi Oyuncu” seçildim.

Ve Almanya...
1978 y›l›nda Almanya’ya gittim. Gitmemin sebebi: çok
bunalm›flt›m. Ben, ‹stanbullu burjuva ailesinin k›z›y›m. Son
derece baflkald›rmas›n› bilen biri olarak tan›ml›yorum kendi-
mi. ‹yi bir gençlik yaflad›m. Bana verilenleri kabul etmedim.
18 yafl›nda bafllad›¤›m ‹st. fiehir Tiyatrosu’nda baflar›l›yd›m;
befl y›l sonra y›ld›z oldum. Zaman geldi befl rejisör taraf›n-
dan da baflrol oynamam istenmiflti. fiener fien’le beraber ‹st.
fiehir Tiyatrosu’nda ilk defa Brecht’in fivayk’›n› oynad›m.
2.500 kifliye Rumelihisar›’nda aç›k havada oynad›m. ‹kimiz
de “En ‹yi Oyuncu” seçilmifltik. O arada ikinci evlili¤imi
yapm›flt›m. ‹flinden dolay› ikinci eflim Almanya’ya gitti¤i için
ben de peflinden gittim. Almanya’da 12 y›l kald›m. 1978 y›-
l›nda Köln’de Eski Foto¤raflar (Dinçer Sümer), 1980’de Berlin
Schaubühne’de Kurban (Güngör Dilmen) ve Keflanl› Ali Des-
tan›’nda (Haldun Taner) oynad›m. Bu arada Goethe Enstitü-
sü’nü bitirdim. O ara Beklan Algan ve efli Ayla Algan, fiener
fien’de Berlin’de idiler. Ayla Algan’dan ‹st. fiehir Tiyatro-
su’ndayken çok fley ö¤renmifltim. 1984–1985 sezonunda
Westfalisches Landes Theater ile birlikte Sevdican’› Almanca
ve Türkçe olarak Almanya, Hollanda, Avusturya ve ‹sviç-
re’de befl y›l sergiledik. 13. Uluslararas› ‹stanbul Festivali’ne
Alman tiyatrosu olarak kat›ld›k.

77
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Almanlar bizleri kobay olarak görüyorlard›...


Alman sanatç›lar›yla pek uyuflam›yordum; bizleri biraz
kobay olarak görüyorlard›. Benim biraz daha farkl› görüflle-
rim vard›. Sahnede yapt›¤›m tart›flmalar kavga boyutunday-
d›. Zaman zaman sahneyi terk ederdim. Peterstein’la çok tar-
t›fl›rd›m. Az›nl›k tiyatrosu statüsünde idik. Kendi özgün kül-
türümüzü anlatmal›y›z görüflünü savunuyordum. Zor ifller-
di, ancak yine de güzel ifller yapt›k Almanya’da. Ben, orada
hem kendi özgün dilimizi hem de kendi tiyatro ruhumuzu
yaratal›m istedim. Ben sirk tiyatrosunun karfl›s›nda oldum.
ARD Alman televizyonundan bir yönetmen bana müdürlük
teklif etti, kabul etmedim. Bir müddet onlara dan›flmanl›k
yapt›m. Komflumuz Balta Ailesi oyununu yönettim. Alman-
ya’daki Türk kad›nlar›n›n göçle ilgili yaflamsal sorunlar› iflle-
yen bir oyundu. Ben oyunumu oynarken politika da yap›-
yordum. Yabanc› düflmanl›¤›yla ilgili s›k›nt›lar›m› hissettiri-
yordum onlara.

Aziz Nesin: “Sen ne zaman Türkiye’ye döneceksin?”...


1989’da ‹stanbul’da oldu¤um s›rada Aziz Nesin’le karfl›-
laflm›flt›m. Bana “Sen ne zaman Türkiye’ye döneceksin?” diye
sordu. Ben, “Siz benim için bir oyun yazarsan›z gelirim” ce-
vab›n› verdi¤imde gülmüfltü. Aziz Nesin’e böyle bir cevap
vermek büyük bir fl›mar›kl›k ve cesaret isterdi, terslerdi insa-
n›. Bir ay sonra bana Aziz Nesin’den telefon geldi. Bana oyun
yazm›flt›. “Dilek oyunun haz›r gel konuflal›m” dedi ve beni Tür-
kiye’ye ça¤›rd›. Bir Zamanlar Memleketin Birinde adl› oyunu
benim için yazd›¤›n› söyledi. Bunun üzerine 1990 y›l›nda
Türkiye’ye döndüm. 1990–1991 sezonunda Tiyatro Ayna’y›
kurup bu oyunu Y›lmaz Onay’›n yönetiminde oynad›m. Bu
oyunu 1991–1992 sezonunda Dinçer Sümer’in benim için
yazd›¤› Beni Dünya Kadar Sev adl› oyun takip etti.

78
Dilek Türker

Oynad›¤›m oyunlar Dünya Prömiyerini Tiyatro Ayna


sahnesinde yapt›lar...
16 y›ld›r Tiyatro Ayna’da sahnelenen oyunlar benim için
yaz›ld›lar. Aziz Nesin ve Dinçer Sümer’in d›fl›nda, Rosa Lük-
semburg’u Rekin Teksoy (1995), “En ‹yi Kad›n Oyuncu Ödü-
lü”, Ziyaretçi’yi Tuncer Cüceno¤lu (1996), Kuvayi Milliye Ka-
d›nlar›’n› Nezihe Araz (1997), yine Nezihe Araz’›n yazd›¤›
Nakfl›dil Sultan (2000) ve Mustafa Kemal’le Bin Gün–Latife
(2000), Mutlu Ol Naz›m’› Ataol Behramo¤lu (2002) yazd›. Bu
oyun Afife Jale Tiyatro Ödülleri’nde üç dalda aday gösteril-
di, “Avni Dilligil En ‹yi Dekor Ödülü”nü ald›. 2004 y›l›nda
Prof. Dr. Tar›k Minkari’nin Bir Cerrah›n An›lar› ve An›lar, Por-
treler, Tarih adl› kitaplar›ndan Tunca Aykut taraf›ndan oyun-
laflt›r›lan Merhaba Hayat adl› oyunu sahneledim. Bu oyunda
Tar›k Minkari de bana efllik etti. 2005 y›l›nda Mahmut Gök-
göz’ün yazd›¤› Pir Sultan Abdal oyunuyla k›rk›nc› sanat y›-
l›mda Ça¤dafl E¤itim Vakf› taraf›ndan “Onur Ödülü”ne ve
21. Yüzy›l E¤itim Vakf› taraf›ndan “En ‹yi Sanatç› Ödülü”
verildi. 2006 y›l›nda Melisa Gürp›nar’›n yine benim için yaz-
d›¤› Zaman Ad›nda Bir Kad›n adl› oyunu oynad›m. 1998 y›l›n-
da da Kültür Bakanl›¤› Devlet Sanatç›s› ünvan› verildi.

Mumya filmi...
Mumya filminde bir vefa borcumu ödemek için oynad›m.
Daha çok perde arkas›nda bir çeflit dan›flmanl›k yapm›flt›m.
Türk sinemas›na bir katk›s› olmufltur. Ne kadar baflar›l› ol-
mufltur? bu tart›fl›labilir... Bunun d›fl›nda Almanya’da iki
film çal›flmam oldu. Bunlar›n d›fl›nda sinema filmi çal›flmam
olmad›. fiimdiye de¤in yaklafl›k 6 bin kez sahneye ç›km›fl›m-
d›r...

Oyunun sonunda seyircime teflekkür ederim...


Ben flimdiye kadar oynad›¤›m oyunlarda hep engellenmi-
flimdir. Arkadafllar›m taraf›ndan, çevrem taraf›ndan:

79
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

“Rosa Lüksemburg nereden ç›kt› flimdi? Kimse gelmez, paran


kalmad›, yapma!” gibi laflarla hep engellenmek istenmiflimdir.
Bu son oynad›¤›m, sizin de az önce seyretti¤iniz Yaflam Bir
Oyun için de ayn› flekilde “Bu kadar üst düzeyde, entellektüel bir
oyun niçin yap›yorsun?” diye elefltirildim. Buna ra¤men yap-
t›m. Oyunun sonunda beni ayakta alk›fllayan seyircime onun
için teflekkür ettim. Ben, Sarah Bernhardt (1845–1923) gibi bir
kad›n›, hele hele baca¤› kesildi¤i halde 75 yafl›nda Kleopatra
oynayan ve oynamaya devam eden bir tiyatro sanatç›s›n›
halk›m›za tan›tmaya çal›fl›yorum.
Ben de son günüme kadar, Sarah Bernhardt gibi, sanat yo-
luyla gerçekleri hayk›rmaya devam edece¤im!

80
En çok parlayan olmasa da
hiç sönmeyen y›ld›zlardan biri:

EROL GÜNAYDIN

Yazar ve tiyatro elefltirmeni Ayflegül Yüksel, Cumhuriyet


gazetesindeki çeflitli sanatç›lar›m›z üzerine “Onlar y›llanm›fl
flarap gibidir” bafll›¤› ile yazd›¤› yaz›s›nda Erol Günayd›n
için flöyle yazm›fl:
“Maratonu git gide güçlenerek sürdürmekte olanlara ne deme-
li? Bir tanesi var ki, 60’l› y›llarda Dormen Tiyatrosu’nun has
oyuncusu olarak komik ya da dramatik birbirinden güzel rollere
imza at›p, 80’lerde Ortaoyuncular’da Ferhan fiensoy’la âfl›k att›k-
tan sonra dizilerin vazgeçilmez adam› oldu. Eski dizilerin de yine-
lendi¤i flu yaz günlerinde gözüm televizyona tak›ld›kça flafl›p kal›-
yorum. Bir bak›yorsunuz taksi dura¤›n›n –cebinde akrep olsa da–
akl› bafl›nda ‘a¤abey’i, bir baflka yerde kaytan b›y›kl› b›çk›n, bir öte-
kisinde ise evlere flenlik kaynana. Her rolde farkl› bir oyunculuk.
Dramdan farsa uzanan bir çeflitlilik içinde ç›tay› hep yüksek tutan,
yorum ustas› Erol Günayd›n’dan söz etti¤imiz belli.”

81
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Ayflegül Yüksel, Adile Naflit, ‹smet Ay, Selim Naflit Öz-


can, Münir Özkul, Suna Pekuysal, fiener fien ve Asuman Ar-
san gibi sanatç›larla ilgili bir genelleme de yapm›fl:
“Yard›mc› oyuncular ya da karakter oyuncular›, sanat dünya-
s›na güzel ya da yak›fl›kl› olduklar› için de¤il, yetenekli ve tutkulu
olduklar› için girmifllerdir. Onlar, u¤rafllar›nda direnmifllerdir.
Onlar, tiyatrodaki ve sinemadaki komposizyon rollerine coflkuyla
sar›l›rlar. Onlar, s›radan olan› ‘s›rad›fl›’ yapmay› baflaranlard›r.
Onlar oynad›klar› rolleri ‘canayak›n’ k›lanlard›r. Onlar, bizim düfl
kahramanlar›m›z de¤il, ‘biz’dirler, ‘bizden’dirler. Onlar, kötü bir
diziyi ya da filmi bile onlar›n hat›r› için izlediklerimizdir. Onlar, en
parlak y›ld›zlar›n daha çok parlamas› için geceyi dolduran alçakgö-
nüllü y›ld›zlard›r.”
1999’da Berlin’de düzenlenen 4. Diyalog Tiyatro Festiva-
li’ne kat›lan y›llarca tiyatronun tozunu yutmufl, televizyon
dizilerinde farkl› tiplemelerle televizyon dizilerinde oynayan
ve parlak y›ld›zlar›n daha çok parlamas›na yarayan alçakgö-
nüllü y›ld›zlardan biri olan usta tiyatro, sinema, tv sanatç›s›,
senaryo yazar› ve yönetmen Erol Günayd›n’d›. Kendisiyle ti-
yatro yaflam›n›n yan› s›ra, geleneksel gösteri sanatlar›m›z›n
en eskilerinden biri olan meddah ve meddahl›k hakk›nda
bilgiler içeren ve de meddahl›kla stand–up gösterisini karfl›-
laflt›ran bir sohbetim oldu.

Sanat yaflam›n›z› k›saca özetler misiniz?


1933 Trabzon Akçaabat do¤umluyum. Trabzon’dan ‹stan-
bul’a okumak için geldim. G›rg›r bir çocuktum. Güldürür-
düm herkesi, tabiki meddah oldu¤umu bilmeden. Galatasa-
ray Lisesi’nde Galatasaray formas›yla Hamlet’i oynad›m. O
zamandan bu zamana hep sahnedeyim. Ahmet Kutsi Tecer
hocalar›mdan biridir. Haldun Dormen’le tan›flt›r›ld›m. O y›l-
larda tiyatrocular adam yerine konmazd›. Nikah flahitlikleri
bile kabul edilmezdi. Babam bile tiyatrocu olmam› “may-
munluk” diye nitelendirirdi.

82
Erol Günayd›n

Hangi oyunla profesyonel oldunuz?


1955 y›l›nda Papazkaçt› oyunuyla profesyonel tiyatroculu-
¤um bafllad›. 1956’da Muhsin Ertu¤rul’un bafl›nda bulundu-
¤u Devlet Tiyatrosu’na bafllad›m. ‹lk oyunumuzda yuhalan-
d›k. Ancak yuhalanmayan alk›fl›n k›ymetini bilemez. Bir
oyunda yine açl›¤›mdan karpuz, helva gibi oyunda kullan›-
lan oyun aksesuarlar›n› yiyince ad›m “aksesuar yiyen oyun-
cu”ya ç›kt›. Daha sonra Küçük Sahne Dormen’e girdim. O s›-
ralar çok ‹ngiliz oyunlar› oynard›k. ‹ngiliz olmaktan bana
b›kk›nl›k gelmiflti. 1955’ten bafllayarak Cep, Ankara Devlet,
Dormen, Gen–Ar tiyatrolar›nda sahneye ç›kt›m. Televizyon-
da meddah gösterileri sundum. Radyo skeçlerinin yan› s›ra
Yaygara 70, Uyy Balon Dünya, ‹stanbul Masal› Müzikallerini ve
birçok film senaryosu yazd›m. 1969’da Oliver Müzikali’ndeki
rolümle “‹lhan ‹skender Ödülü”nü, Güzel Bir Gün adl› filmin
senaryosuyla da Antalya Film fienli¤i’nde ödül ald›m. 1972’
de kurulan Akbank Çocuk Tiyatrosu yöneticili¤ine getiril-
dim. Onlarca sinema ve televizyon dizilerinde oynad›m.

Bu y›l kat›ld›¤›n›z Diyalog Tiyatro Festivali’nde iki bö-


lümlük bir oyun sergilediniz. Birinci bölüm meddahl›k
üzerineydi. Meddahl›k üzerine neler söyleyebilirsiniz?
T›pk› flimdi bende de oldu¤u gibi, meddah›n elinde bir
de¤nek ve omuzunda büyükçe bir mendil vard›r. Kahve ve
benzeri yerlerde sandalye üstünde oturarak olaylar› drama-
tize ederek anlat›r. De¤neyini yere vurarak izleyicilerin dik-
katini kendine çeker ve oyunun bafllad›¤›n›n iflaretini verir.
Elindeki bastonu tüfek, süpürge, at yerine kullan›r. Mendille
de çeflitli etnik gruplar›n ve de¤iflik mesleklerin taklidi veya
kad›n taklidi s›ras›nda baflörtüsü olarak kullan›r. Meddah
gösterileri genellikle Ramazan aylar›nda ‹stanbul’un çeflitli

83
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

semtlerindeki kahvehanelerde yap›l›rd›. Aksaray, Fatih, Dol-


mabahçe, Tophane ve Sultanahmet’teki kahvehaneler bun-
lardan baz›lar›yd›. Meddahl›k ekonomik bir tiyatro sanat›y-
d›. fiimdikiler stand–up diyorlar. ‹smi ne olursa olsun yapt›k-
lar› meddahl›kt›r. Meddahl›k ismini bile ça¤a uydurdular.

Son zamanlarda bir stand–up flovmencili¤i türedi. Kimi


“ben stand–up yap›yorum” derken, kimi sanatç› da “hay›r
ben stand–up’ç› de¤il, meddah›m!” diyor. Aradaki fark?
Yukar›da da söyledi¤im gibi, ismi ne olursa olsun yapt›k-
lar› meddahl›k sanat›d›r. Âfl›k Veysel’e soruyorlar: “Âfl›k, se-
nin türkülerini gitarla aranje ediyorlar, alafranga aletlerle ça-
l›yorlar. Ne diyorsun? Cevab›: “Vallahi bunun özü domates-
tir. Kimisi sirkeli yer, kimisi limon s›kar, kimisi ›s›r›r, kimisi
do¤rar yer. Ama özü domatestir” olur. Stand–up’m›fl veya
talk–flov’mufl; ne olarak adland›r›l›rsa adland›r›ls›n bunun
özü meddahl›kt›r. Yani tek kiflilik gösteridir. Farkl›l›¤› fludur:
Meddah denen adam t›pk› tiyatro oyunu gibi bir oyunu oy-
nar. Dramatizedir. Bafl›ndan sonuna kadar hikâyesi vard›r.
Hikâyesini bitirir ve sonunda “Edeyim meclise bir k›sa be-
yan, bu k›ssadan hisse alan arif ola” der ve mesaj›n› halka ve-
rir. Ama flimdikiler ça¤a uygun olarak güncel ve günlük es-
pirilerle, küçük küçük hikâyelerle biraz politik, biraz dediko-
duya kaçarak konular›n› ifllliyorlar. Daha çok güldürü taraf›-
na kaç›yorlar.

Meddahl›k kayboluyor diyebilir miyiz?


Hay›r, meddahl›k kaybolmuyor, ça¤a uyarak isim de¤ifl-
tiriyor, stand–up gibi. Meddahl›k veya stand–up’ç›l›k en
ekonomik bir tiyatro türüdür. Bir insan bundan daha rahat
para kazanamaz. Bir cebinden al›p öbür cebine koyuyor.
Kimseye maafl vermiyor, kimseye sigorta ödemiyor, paray›

84
Erol Günayd›n

tek bafl›na al›p gidiyor. Bundan dolay› da bu ifli yapanlar ço-


¤ald›. Ben bundan çok mutluyum. Biz öncüleri olduk. fiimdi-
ki gençler baflka isimler alt›nda da olsa meddahl›k sanat›n›
devam ettiriyorlar. Orjinal yapmaya çal›flanlar oldu¤u gibi
bu ifli ça¤a uydurup yapmaya çal›flanlar var. Nas›l yaparlar-
sa yaps›nlar, gösteri sanat› yap›p halka hizmet ediyorlar. Sa-
¤olsunlar, varolsunlar...

85
Sanat’›n “i¤ne ipli¤e ba¤l›” oldu¤u Türkiye’de,
60 y›ld›r sinema ve tiyatroda ipi gö¤üsleyen
sportmen bir sanatç›m›z,
Tophaneli bir ‹stanbul Efendisi

EROL KESK‹N

2007’nin flubat›nda ‹stanbul’da yapt›¤›m söylefli turumun


son günü, Profilo Kültür Merkezi’ndeki Tiyatro Kedi’nin sa-
lonunda, bir Tiyatro Ayna prodüksiyonu olan Yaflam Bir
Oyun’u seyretmifltim. John Murell’in yazd›¤›, Yaflam Bir
Oyun, Sarah Bernhardt, adl› eser, sahnede geçirdi¤i bir kaza
yüzünden sa¤ baca¤› kesilmifl olan 77 yafl›ndaki Sarah (Dilek
Türker), y›llard›r yan›ndan hiç ayr›lmayan ufla¤› Pitou (Erol
Keskin) ile geçirdi¤i sohbet dolu bir geceyi sergiliyor. Sarah
Bernhardt muhteflem bir oyuncu, usta bir ressam, yetenekli
bir heykelt›rafl, her fleyiyle s›ra d›fla bir kiflilik ve inan›lmaz
bir kariyer sahibidir yaflad›¤› y›llarda (1845– 1923). Melisa
Gürp›nar’›n “Tiyatromuzun Cesaret Anas›” diye adland›rd›-
¤› Dilek Türker, Sarah rolüyle özdeflleflmifl adeta. Çünkü
kendisi de “her fleyiyle s›ra d›fl› bir kiflilik ve inan›lmaz bir

86
Erol Keskin

kariyer sahibi...” Oyunun yönetmeni Hakan Alt›ner. Oyunda


Dilek Türker’e efllik eden ise yine Türk tiyatrosunun ustala-
r›ndan Erol Keskin.

Sanat’›n i¤ne ipli¤e ba¤l› oldu¤u Türkiye...


Y›llar›n usta oyuncusu Erol Keskin’i oyundan önce kulis-
te oyunda giyece¤i k›yafetin sökü¤ünü dikerken buldum.
Kulise giden koridor uzun, kulisin kap›s› ise aç›kt›. Karfl›dan,
onu elinde i¤ne iplik, sökü¤ünü dikerken gördü¤ümde, o
birkaç ad›ml›k süre içinde, Türk tiyatrosuna ve sinemas›na
y›llarca hizmet veren bu emekçinin görünümünde tüm sa-
natç›lar›m›z›n sanat hayatlar› boyunca geçirmifl olduklar› s›-
k›nt›lar› düflündüm.
Erol Keskin 1931 do¤umlu. Yani 77 yafl›nda.
‹stanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde ‹ç Mimar-
l›k okumufl. Ancak o sanat› ve sanatç›l›¤› seçmifl. Yani zah-
metli olan›, hele hele bu sanatç›l›k Türkiye’de olunca daha da
bir zahmetli oluyor. Bu y›llarca böyle idi, hâlâ da ayn› flekil-
de sürüp gidiyor! Çünkü bizde sanat anlay›fl›, her parti gel-
di¤inde de¤iflen bir olay. Bir tiyatro sezonunda birkaç defa
de¤iflen yöneticiler, rafa kald›r›lan projeler, sanatta geriye
at›lan ad›mlar...
‹flte Erol Keskin’in elindeki i¤ne ipli¤i gördü¤ümde, yan›-
na giderken, o k›sa sürede kafamdan geçenler.
Yan›na vard›¤›mda ise, i¤nesindeki iplik bitmifl, makara-
dan kopard›¤› ipli¤i tekrar i¤nenin deli¤inden sokmaya çal›-
fl›yor, zorlan›yordu. T›pk› Türkiye’de sanat yapmaya çal›flan
tüm sanatç›lar gibi...

‹ç Mimarl›k, sinema ve tiyatro...


Güzel Sanatlar’da iç mimarl›k okumas›na ra¤men, sinema
ve tiyatro doldurmufl onun hayat›n›. Sinema daha önce gir-
mifl hayat›na. Lütfü Akad’›n yönetti¤i, Ayhan Ifl›k’›n baflrol-
de oynad›¤› ‹ngiliz Kemal filmindeki önemsiz (kendi de¤ifliy-

87
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

le) bir rolü ile. Ö¤rencilik y›llar›nda Akademi, Cep, Gençlik


tiyatrolar›nda çal›flm›fl. 1957’de Dormen Tiyatrosu’nda sah-
nelenen Karaa¤açlar Alt›nda oyunuyla profesyonel olmufl.
Oralo¤lu, Gen–Ar vb. tiyatrolarda konuk oyuncu ve yönet-
men olarak görev yapm›fl. Uzun y›llar ‹stanbul fiehir Tiyatro-
su’nda oyuncu, yönetmen olarak çal›flm›fl. 2 y›l boyunca Ge-
nel Sanat Yönetmenli¤i’ni de yapt›¤› fiehir Tiyatrosu’nda
Kral Lear, Modigliani gibi pek çok baflrol oynam›fl ve ödüller
alm›fl: ‹stanbul fiehir Tiyatrosu’nda sahnelenen Oppenheimer
Olay›’ndaki rolüyle “‹lhan ‹skender Ödülü“ (1966), Deli ‹bra-
him’deki rolüyle “Avni Dilligil Yard›mc› Oyuncu Ödülü”nü
(1982) kazanm›fl.
Tiyatrodan da önce girdi¤i sinema alan›nda ise, oyuncu,
senaryo yazar›, yard›mc› yönetmen olarak çal›flm›fl. Bir dö-
nem Lütfü Akad’›n asistanl›¤›n› da yapm›fl. Semih Kapla-
no¤lu’nun ilk uzun metrajl› filmi Herkes Kendi Evinde 20.
Uluslararas› ‹stanbul Film Festivali’nin Ulusal Film Yar›flma-
s›nda “En ‹yi Türk Filmi Ödülü” al›rken, filmdeki Nasuhi ro-
lüyle ‹stanbul Film Festivali 23. Siyad Türk Sinemas› Ödülle-
ri ve 12. Orhon Ar›burnu Ödülleri’nde “En ‹yi Erkek Oyun-
cu Ödülleri”ni alm›fl (2001).
Karagöz ve minyatür sanat› üstüne iki belgesel film de
yapm›fl Erol Keskin. ‹stanbul fiehir Tiyatrolar› Tiyatro Arafl-
t›rma Laboratuvar›’n›n New York’ta sergiledi¤i Troya adl›
oyunda rol alm›fl (1992).
Yaflam Kaya, Yaflam Bir Oyun üzerine yazd›¤› bir yaz›s›n-
da, flöyle yazm›fl usta oyuncu Erol Keskin’le ilgili:
“Erol Keskin, Sarah Bernhardt’a hayat›n›n son sekiz y›l›nda
yard›m eden Uflak Pitou’yu oynuyor. Karakter devinimlerini iyi
tahlil eden Usta Sanatç› Erol Keskin olaylar›n gidiflat›nda, girdi¤i
her rolde, inan›lmaz bir performans sergiliyor. Sarah’›n annesi, k›z
kardefli, doktoru, efli, tiyatrosunun sahibi oluveriyor bir anda. Ve
ciddi anlamda bütün ustal›¤›n› aktar›yor sahneye. Bir nevi psikolo-

88
Erol Keskin

¤u and›ran ses tonu ile oyun boyunca duygusal geliflimleri denge-


de tutuyor. Özellikle kendi duygular›yla, canland›rd›¤› organizatör
Garett aras›nda gidip–gelen bölümü ola¤an üstü güzellikte oyna-
m›fl. ‹zlerken epeyce keyiflendim. Dilek Türker’in duygusal ça¤r›-
fl›mlar›na yard›mc› olarak; sahnede anlat›lan drama enerji kat›yor.”
Yaflam Bir Oyun adl› oyunda giyece¤i yele¤in kopan dü¤-
mesini kuliste dikerken buldu¤um, 60 y›ld›r Türkiye’de ti-
yatro ve sineman›n kahr›n› çeken usta sanatç›m›z Erol Kes-
kin, elindeki i¤ne ipli¤i bir kenara b›rak›p bafll›yor hayat›n›
anlatmaya:

Ben Tophaneliyim...
1931 y›l›nda, ‹stanbul Harbiye’deki Frans›z Hastanesi’nde
do¤muflum. Fakat nüfus cüzdan›mda 1933, Samsun yazar.
Sebebi dedem. Annem ve babam Samsun’dan ‹stanbul’a gel-
mifller, yerleflmifller. Ben do¤unca da dedem tutuculu¤un-
dan olsa gerek, “bu cocu¤u Samsun nüfus kütü¤üne kayd›n›
yapt›r›n!” diye tutturmufl. Bizimkiler de k›ramam›fllar, biraz
da geç kalarak 1933 do¤um tarihi olarak Samsun nüfus kütü-
¤üne kayd›m› yapt›rm›fllar. Çocuklu¤um Harbiye’de geçmifl.
Babam Seyr–ü Sefa ‹flletmesi yani Denizyollar›’nda çal›flt›¤›
için Tophane’de ev tutmufl. Dolay›s›yla 25 yafl›na kadar Top-
hane’de büyümüflüm. Yani Tophaneliyim...

Benim Tophanem baflka idi...


Gençli¤imin Tophanesi çok kozmopolit idi. Ancak flimdi
baflka türlü kozmopolit oldu. O semtte flimdi daha çok Ana-
dolu’dan gelen insanlar yafl›yor. O y›llarda Rum, Ermeni,
‹talyan, Arap, Süryani ve biz Türkler hep bir arada yafl›yor-
duk. Çok kültürlü, çok dilli ve her dinden insan›n beraberce
dostluk içinde yaflad›¤› bir semt idi Tophane. Arkadafl çev-
rem de bunlardan olufluyordu. Birdirbir, çelik çomak oynar-
d›k Tophane’nin sokaklar›nda.

89
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Çocuklu¤um ve Beyo¤lu...
O zamanlarda tiyatro denilince ‹stanbul’da ilk akla gelen
semt Beyo¤lu olurdu. Yani gençli¤imin geçti¤i yerler, sokak-
lar. Çocuklu¤umda seyirci olarak hep tiyatronun içinde
idim. Aile bahçelerinde komediler, vodviller oynat›l›rd›. Se-
yirci olmam›n d›fl›nda ilkokula giderken kendi yapt›¤›m Ka-
ragözleri arkadafllar›ma oynat›rd›m. O zamanlar “ben tiyat-
rocu olaca¤›m” gibi bir düflüncem hiç yoktu.

Güreflçi, futbolcu ve dalg›ç Erol Keskin...


Lise döneminde okulun gürefl tak›m›nda idim. Futbol da
oynad›m. Befliktafl’›n (BJK) genç tak›m›nda çok top kofltur-
dum. Dalg›çl›¤›m da vard›r. Yani döt dörtlük bir sporcu
idim. Fakat bir ara ci¤erlerimden çok ciddi bir rahats›zl›k ge-
çirdim; tüberküloz bafllang›c› oldum. Tabii o senelerde bu
hastal›ktan ölen gençler çok oluyordu. Tedavi oldum ve flan-
s›m yard›m etti, ölümden döndüm. Ancak a¤›r spor yapmam
yasakland›.

Güzel Sanatlar’da iç mimarl›k e¤itimi... tiyatro çal›flma-


lar›...
Lise bitince, Güzel Sanatlar Akademisi’nin ‹ç Mimarl›k
Bölümü’ne girdim. O arada da tiyatro sanat›n›n içinde bulu-
verdim kendimi. ‹lk oynad›¤›m oyun Antigone tragedyas›
idi. ‹lk sahneyi paylaflt›¤›m rol arkadafllar›m ise Pekcan Ko-
flar, Çolpan ‹lhan ve Vedat Demircio¤lu idi. Bizlere “ne yap›-
yorsunuz, buras› Akademi, konservatuar de¤il!” diyerek hocala-
r›m›z karfl› ç›km›fllard›. Sonra da bize k›zanlar Akademi de
Tiyatro Bölümü açt›lar.

Haldun Dormen’le tan›flmam...


O ara Amerika’da tiyatro e¤itimi gören Haldun Dormen,
Türkiye’ye dönmüfl ve Cep Tiyatrosu’nu okul gibi koordine
etmiflti. Cep Tiyatrosu’ndaki kurslar t›pk› Amerika’daki ac-

90
Erol Keskin

tör stüdyosu niteli¤inde idi. Haldun Amerika’da gördü¤ü


sistemi uyguluyordu bu kurslarda. Benim gibi birçok sanat-
ç› arkadafllar›m orada ders ald›lar. Ben Akademiyi bitirdik-
ten sonra ciddi olarak tiyatroya bafllad›m. Haldun bizleri
okumakta oldu¤umuz okullar›m›z› bitirmemizi flart koflmufl-
tu. “Yoksa profesyonel olarak tiyatro yapamazs›n›z!” demiflti.
Erol Günayd›n daha önce oynam›fl oldu¤u halde okulu bir
y›l sonra bitirdi¤inden, bir y›l sonra gelebilmiflti. Benden bir
y›l önce Haldun Dormen’le çal›flm›flt› Erol. Tam 60 y›ld›r ti-
yatro ve sinemayla hafl›r neflirim.

Tiyatro ve sinema...
Her ne kadar tiyatro ve sinema birbirlerine benzeseler de,
baflka baflka ifllerdir.
Tiyatro, flimdi ve burdad›r.
Sinema ise, “dün”dür. Hep geçmifl zamand›r.
Tiyatroda onlarca seyirciniz vard›r sizi seyreden.
Film çekilirken ise, sizi seyreden sadece kameramand›r.
Sinema çal›flmalar›m tiyatrodan önce oldu. Lise y›llar›m-
da, sporla u¤rafl›rken bafllad›. Lütfü Abi’nin (Akad) ilk yap-
t›¤› ‹ngiliz Kemal filminde küçük bir rolüm olmufltu. Bu
filmde Ayhan Ifl›k baflrol oynuyordu. Film de bir boks sahne-
si vard›. O sahnenin çekimi Beyo¤lu’ndaki Galatasaray Ku-
lübü’nün spor salonunda olacakt›. O boks sahnesinde arka-
dafl›mla beraber oynad›k. Yani tiyatrodan önce sinemayla ta-
n›flmam ‹ngiliz Kemal filmiyle olmufltu. Tabii daha sonra film
senaryolar› da yazd›m. 1966’da Bozuk Düzen’le “En ‹yi Senar-
yo Ödülü”, yine ayn› sene Güzel Bir Gün filmin senaryosu
için “En ‹yi Senaryo Ödülü” ald›m.

Devlet Tiyatrolar›’nda emeklilik sorunu...


Oyuncu malzemesi tiyatronun en önemli malzemesidir.
Oyuncu malzemesi bak›m›ndan büyük bir hazineye sahip
olan –hem gençleri hem de tecrübelileri bak›m›ndan– Darül-

91
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

bedayi yani fiehir Tiyatrosu, Türkiye’de bir numarad›r; Dev-


let Tiyatrosu’ndan falan çok daha temeli olan eski bir mües-
sesedir. Bu kültür birikimine dayan›r. Çok önemlidir kültür
birikimi. Bu ifllerden haberi olmayan –kötü niyetli demiyo-
rum– kifliler bu iflin içine giriyor, iyi niyetli fakat bilgisizce bu
ifle soyunuyorlar ve ilk iflleri tecrübeli kiflileri emekli etmek
oluyor. Peki yafll› rolünü oynamak için genç oyuncu kafas›-
na peruk mu takacak? Bu herhangi bir okulun sene sonu mü-
sameresi de¤il ki! E¤itim ve tecrübe meselesidir. Bu emekli-
lik meselesinde büyük bir yanl›fla düflülüyor. Oysa o sanatç›-
n›n tecrübesinden daha uzun süre faydalan›l›r, emekli yap›-
laca¤›na...

E¤itmenli¤im...
EskiflehirÜniversitesi’nde e¤itmenlik ve Müjdat Gezen’in
okulunda tiyatro dersi veriyorum. Zaten pek fazla da vaktim
yok. Bunlar›n d›fl›nda T’ai Chi Ch’uan denilen, Uzak Do-
¤u’ya özgü Taoism felsefesinin bir uzant›s›n› içeren, ruhsal
enerjiyi gelifltiren, oyunculukta bedensel ve içsel denetimiy-
le ilgili atölye çal›flmalar›m da oldu.

Oyunlardan baz›lar›...
Modigliani, Herkes Ayn› Bahçede, Kral Lear, Gazete Gazete,
Antonius ile Kleopatra, Montserrat (Yönetmen), Halay (Yönet-
men), Bulvar, Ay Masal›, Sal› Ziyaretleri, Yaflam Bir Oyun, Bü-
yük Jüstinyen, Fuji–Yama, Rus Gelir Aflka, Alt›n Yumruk, Op-
penheimer Olay›, Deli ‹brahim, Vahfli Bat›, Troya, Oleani gibi...

Oynad›¤›m filmler...
Fikret Bey (2006), K›nal› Kuzular: Niflanl›ya Verilen Söz
(2006), Köpek (2005), fieytan Ayr›nt›da Gizlidir (2004), Her fiey
Aflk ‹çin (2002), Abdülhamit Düflerken (2002), Herkes Kendi
Evinde (2000), Kurflun Kalem (2000), Kurtulufl (1996), Üç ‹stan-
bul (1983), Adak (1979), Hasip ile Nasip (1976), Tuzak (1976),

92
Erol Keskin

Deli Yusuf (1975), Enayi (1974), Korkusuz Âfl›klar (1972), Gece


(1972), Mustafam (1972), Silah ve Namus (1971), Süper Adam
(1971), Elmac› Kad›n (1971), Tamam m› Can›m (1971), Vur Pat-
las›n Çal Oynas›n (1970), Erikler Çiçek Açt› (1968), Bozuk Düzen
(1965), Dünkü Çocuk (1965), Genç K›zlar›n Sevgilisi (1963), ‹ki
Gemi Yanyana (1963), Batt› Bal›k (1962), Kad›n ve Tabanca
(1962), Aflk ve Yumruk (1961), Sensiz Y›llar (1960).

93
Dostlar Tiyatrosu’nun lokomotifi
Genco Erkal ile Berlin’deki
Fay Hatt›’nda bir sohbet...

GENCO ERKAL

Usta oyuncu ve yönetmen Genco Erkal ile zaman zaman


‹stanbul, zaman zaman da Berlin’de sohbetlerim oldu.
Oyundan önce onun sahneyi nas›l haz›rlad›¤›n›; titizli¤ini
gözlemledim.
Fay Hatt›’n› Berlin’de, Sivas ‘93’ü Berlin ve ‹stanbul’da,
Oyun Sonu’nu ‹stanbul ve Berlin’de, Can’› da yine Berlin’de
seyrettim.
Fakat yeni oyunu Marx’›n Dönüflü’nü daha seyredeme-
dim.
Çeflitli y›llardaki bu sohbetlerimden baz›lar›n› sizlere su-
nuyorum:

Dostlar’la Berlin’deki Buluflma


Dostlar Tiyatrosu’nun Uluslararas› ‹stanbul Tiyatro Festi-
vali için ‹stanbul Kültür Sanat Vakf› ve Paris, Beckett 2006

94
Genco Erkal

Festivaliyle ortak yap›m olarak haz›rlad›¤› Samuel Beckett’in


Oyun Sonu adl› oyunu, 9 ve 10 Kas›m’da (2007), Berlin’de 12.
Diyalog Tiyatro Festivali’nde sergilendi.
12. Diyalog Tiyatro Festivali için Berlin’e gelen Dostlar Ti-
yatrosu sanatç›lar›yla oyundan bir gün önce Ballhaus’da bu-
lufltum. Provalar›n›n bir k›sm›n› ve usta oyuncu Genco Er-
kal’›n büyük bir titizlikle sahne dekorlar›n›n yerini ve ›fl›k
ayarlamalar›n› gözlemledim. Bu konuda hiç toleransl› olma-
yan, “k›l› k›rk yaran” bir dikkat ve hesapla, koltu¤un ve ›fl›-
¤›n nereye gelece¤inin ayar›n› bizzat kendisinin yapt›¤›n›
gördüm. Birkaç sene önce de Fay Hatt›’nda ayn› titizli¤i ken-
disinde görmüfltüm. O zaman da flöyle yazd›¤›m› hat›rl›yo-
rum:

“Boflu bofluna Genco Erkal ‘Genco Erkal’ olmam›fl!”


Ayn› titizli¤i Dostlar Tiyatrosu’nun di¤er elemanlar›nda
da gözlemledim. Bülent Emin Yarar, Meral Çetinkaya ve
Hikmet Karagöz; hepsi de provalar›nda ayn› titizli¤i gösteri-
yorlar.
12. Uluslararas› Ankara Tiyatro Festivali’nde “Onur Ödü-
lü”ne lay›k görülen Genco Erkal, 2008 tiyatro sezonunda Si-
vas ‘93 adl› oyununu sergileyecek.
5 Ocak 2008’den bafllayarak Muammer Karaca Tiyatro-
su’nda sergilenecek olan oyunun yazar› ve yönetmeni Genco
Erkal. Bafltan sona belgesel film eflli¤inde oynanacak oyun,
Sivas ‘93 Mad›mak Oteli’ndeki yang›n›n öyküsünü anlat›yor.
Müzi¤i ise Faz›l Say’a ait. Oynayacak oyuncular: Genco Er-
kal, Meral Çetinkaya, Yi¤it Tuncay, Murat Tüzün, Nilgün
Karababa, fiirvan Akan ve Ça¤atay M›d›khan.

Yeni oyun: Marx’›n Dönüflü


Howard Zinn’in kaleme ald›¤›, Özüm Özgülgen’in çevir-
di¤i ve Genco Erkal’›n yönetip oynad›¤› Marx’›n Dönüflü ad-

95
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

l› oyun, krizle sars›lan kapitalist sistemi Karl Marx’›n bak›fl


aç›s› ile tiyatro sahnesinde sorguluyor. Bu sene 40. Y›l›n› kut-
layan Dostlar Tiyatrosu, 1969 y›l›ndan bu yana ilerici–top-
lumcu sanat do¤rultusunda benimsedi¤i ilkelerle, sürekli
araflt›rma, deneme ve yaratma eylemi içinde seyircilerine
farkl› yap›mlar sunmaya devam ediyor. Geçti¤imiz sezon
sahnelenmeye bafllayan Sivas ‘93 belgesel oyunuyla yak›n
dönem siyasi tarihimizin en sars›c› olaylar›ndan birine dik-
kat çeken, yurt içi ve yurt d›fl›nda 150 oyunla 70 binden faz-
la izleyiciye ulaflan Dostlar Tiyatrosu, yeni sezonda da
Marx’›n Dönüflü oyunuyla izleyicisiyle buluflmaya devam
ediyor. ABD finans piyasalar›nda bafllayan ve ard›ndan tüm
dünyaya yay›lan küresel kriz, kapitalizmin temel tezlerinin
yeniden sorgulanmas›na neden oldu. Küresel piyasalardaki
geliflmelere paralel olarak, kapitalizmin tarihsel geliflimi ve
temel tezlerine yönelik elefltirileriyle düflünce tarihinde yer
edinen Karl Marx’da yeniden keflfediliyor.
Marx’›n Dönüflü oyunu, Marx’›n 19. Yüzy›lda getirdi¤i ka-
pitalizmin elefltirisinin günümüzde de temelde hâlâ geçerli
oldu¤unu gösteriyor.

Sivas ‘93..
2008’in 4 Mart günü, Dostlar Tiyatrosu’nun sergiledi¤i
belgesel oyun olan Sivas ‘93’ü, Caddebostan Kültür Merke-
zi’nde seyrettim. Ülkemizde yavafl yavafl unutulan 37 ayd›-
n›m›z›n yak›ld›¤› bu lanet olas› 2 Temmuz 1993 gününün bir
belgeselini yapm›fl de¤erli usta Genco Erkal. Ben gözyafllar›-
m› tutamad›m bu oyunu seyrederken. Vahflet gününün gö-
rüntüsünün perdeye aksad›¤› görüntüdeki dumanlar salona
doldu, nefes alamad›m... Bu tür olaylar›n bir daha yaflanma-
mas› için unutulmamas› gerekir. ‹flte bu olay› belgesellefltire-
rek unutulmaz k›lm›fl Genco Erkal, yar›nlara kalmas› için. ‹yi
de yapm›fl!

96
Genco Erkal

Genco Erkal’›n belgelerden, tan›kl›klardan ve tutanaklar-


dan yaz›p yönetti¤i bu belgesel Sivas ‘93 belgesel oyunun
müzi¤i Faz›l Say’a ait.
“Dostlar Tiyatrosu: Tiyatro yaflam›na daha önceki dönemler-
de bafllay›p günümüze kadar sürdüren ve kendi politikas›n› tutarl›
biçimde izleyen topluluklar›n bafl›nda Dostlar Tiyatrosu gelir. Top-
lulu¤un kurucusu, yöneticisi, bafl ve ço¤u zaman tek oyuncusu
Genco Erkal, sanat›n topluma karfl› sorumlu oldu¤u, seyirciyi, gör-
mezden gelinmek istenen ac› gerçekler konusunda uyarma görevi-
ni üstlenmesi gerekti¤i konusundaki inanc›n› seksenli ve doksanl›
y›llarda da sürdürmüfl, usta bir oyuncu ve usta bir yönetmen ola-
rak bu uyar›y› sanatsal biçimde yapmaya özen göstermifltir. 1969
y›l›nda kurulmufl olan Dostlar Tiyatrosu, Genco Erkal’›n önderli-
¤inde sürekli olmay› baflarm›fl olan ve Türk tiyatrosuna yeni bir
ufuk açan önemli bir topluluktur. Kurucular› Genco Erkal, Meh-
met Akan, fievket Altu¤, Arif Erkin, Ferit Erkal, Nurten Tunç’tur.
Atilla Alpöge’nin de kat›ld›¤› oyuncu kadrosunun büyük bir bölü-
münü Genç Oyuncular elemanlar› oluflturmufltur. ‹lerici ve top-
lumcu dünya görüflünü benimsemifl olan Dostlar Tiyatrosu ele-
manlar›n›n bafllang›çtaki amac› tiyatroyu dar bir çevrenin tekelin-
den kurtararak yoksul halka götürmek olmufltur. Dostlar Tiyatro-
su’nda, Ayla Algan, Zeliha Berksoy, Jale Erdo¤du, Bilge fien, Ha-
lit Akçatepe, Metin Deniz, Tuncay Çavdar, Sevim Çavdar, Meral
Çetinkaya, Elif Türkan Çölok, Ayberk Çölok, Umur Bugay, Metin
Tekin, Yavuz Özkan gibi pek çok sanatç› zaman zaman görev al-
m›flt›r. Dostlar Tiyatrosu’nun lokomotifi, bu tiyatroya yaflam›n›
adam›fl olan Genco Erkal’d›r.” Sevda fiener, Türk Tiyatrosu
Evet, tiyatro hayat›n›n 44. y›l›na 2003 y›l›nda Behiç Ak’›n
yazd›¤› Fay Hatt› ile giren Genco Erkal’la sanat yaflam›n›n 45.
Y›l›nda (flimdi 51.) Berlin’de oynad›¤› Fay Hatt›’n›n sahnesin-
de, oyunun bafllamas›na bir saat kala sohbet ettim. Sohbetten
önce kendisinin sahne dekorlar›n› nas›l bir titizlikle yerlefltir-
di¤ini gözlemledim.

97
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

“Eh, tamam arkadafllar flimdi oyun zaman›n› bekleyebiliriz”


cümlesini duyar duymaz, benim s›ram›n geldi¤i mesaj›n› al-
d›m ve teybimin k›rm›z› dü¤mesine bast›m.

Tiyatroya nas›l bafllad›n›z?


1938 ‹stanbul do¤umluyum. ‹lkokulu Ortaköy Galatasa-
ray Lisesi, ortaokul ve liseyi ise Robert Koleji’nde okudum.
Tiyatroya da burada bafllad›m. ‹lk sahneye ç›k›fl›mda Sha-
kespear’i ‹ngilizce oynad›m. Okul öncesinde ise yapt›¤›m
kuklalar› komflulara oynat›rd›m. Oturdu¤umuz Çaml›ca’da
Dümbüllü’yü seyrederdim. Babam tiyatrocu olmama karfl›y-
d›. Fen–Edebiyat Fakültesi’nde psikoloji e¤itimim s›ras›nda,
üniversitede 1957 y›l›nda Genç Oyuncular’› kurmufltuk. 1959
y›l›ndan bafllayarak, Kenterler, Arena, Gülriz Sururi, AST ve
‹stanbul Tiyatrosu’nda oyuncu ve yönetmen olarak çal›flt›k-
tan sonra, 1969 y›l›nda, Dostlar Tiyatrosu’nu kurdum.

Oynad›¤›n›z oyunlardan ve rollerden örnekler?


Gorki, Brecht, Sartre, Peter Weiss, Steinbeck, Havel, Dorst
gibi yabanc› yazarlar›n yan› s›ra, Aziz Nesin, Haldun Taner,
Naz›m Hikmet, Refik Erduran, Vas›f Öngören, Orhan Asena,
Can Yücel gibi Türk yazarlar›n oyunlar›n› yönettim. Çeflitli
ödüller kazand›¤›m rollerim aras›nda Aslan Asker fivayk, Go-
gol’ün Bir Delinin Hat›ra Defteri, Brecht’in Galileo’su, Maxwell
Anderson’un Yal›nayak Sokrates’i, Naz›m Hikmet’ten Kerem,
‹nsanlar›m, Can Yücel’den Can say›labilir. Senfonik konser-
lerde Prokofyev’in Peter ile Kurt, Stravinski’nin Askerin Öykü-
sü, Faz›l Say’›n Naz›m adl› yap›tlar›n› anlat›c› olarak seslen-
dirdim. 1993 y›l›ndan bu yana Paris’te ve Avignon Festiva-
li’nde üç Frans›z yap›m›nda Frans›zca oynad›m: Naz›m Hik-
met’ten Sevdal› Bulut, Philippe Minyana’dan Ou vas–tu Jere-
mie? ve Paulo Coelho’nun ünlü roman›ndan uyarlanan Sim-
yac›.

98
Genco Erkal

Ald›¤›n›z ödüllerden birkaç örnek...


Önemli uluslararas› film festivallerinde gösterilen ve bir
çok ödül kazanan At, Faize Hücum, Hakkari’de Bir Mevsim,
Camdan Kalp filmlerinde baflrol oynad›m. TRT Televizyonu
için Haldun Taner’in ünlü müzikali Keflanl› Ali Destan›’n› yö-
nettim ve oynad›m. De¤iflik y›llarda bir çok kez “Y›l›n En ‹yi
Erkek Oyuncusu”, “En ‹yi Tiyatro Yönetmeni” seçildim,
“Yaflam Boyu Baflar› Ödülü” kazand›m. 1982 ve 1983 y›lla-
r›nda “En ‹yi Sinema Oyuncusu” olarak Antalya Film Festi-
vali’nde iki kez Alt›n Portakal ald›m.

Oyunculu¤unuzda Naz›m Hikmet ve Bertoldt Brecht’in


etkileri?
Bana bütün tiyatro yaflam›m boyunca yol gösteren iki bü-
yük yazar var: Birincisi Naz›m Hikmet, ikincisi ise Alman
Bertoldt Brecht’tir. Yani, sanat anlay›fl›m, tiyatro anlay›fl›m
ve dünya görüflüm onlar›n dünyalar› ile çok iyi örtüflüyor.
Bu bak›mdan, ben afla¤› yukar› 6–7 tane Brecht oyunu oyna-
d›m. Bunlar›n d›fl›nda Brecht’in flark›lar›ndan ve fliirlerinden
uyarlamalar yapt›m. Naz›m Hikmet için de yine 6–7 oyun
onun fliirlerinden uyarlad›m. ‹nsanlar›m, Kerem, Sevdal› Bulut,
Merhaba gibi. Sanki, bu iki yazar›n yazd›klar›n› kendim yaz-
m›fl›m gibi benimsiyorum ya da ben de büyük bir yazar ol-
sayd›m, “iflte bunlar› yazmak isterdim” gibi düflünüyorum.
Yani aram›zda tam bir kafa ve yürek birli¤i var. O bak›mdan
sanat yaflam›m›n büyük bir bölümünü onlara verdim.

Daha önce yapt›¤›m›z bir söyleflide, “Naz›mlaflmak” de-


yimini kullanm›flt›n›z...
Ben, 1975 y›l›ndan bu yana, demek ki 30 y›ld›r, Naz›m’›n
fliirleriyle iç içeyim. Onlar› hem sahnede okudum, hem poli-
tik toplant›larda, y›ldönümlerinde, 1 May›s mitinglerinde...

99
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

k›saca hayat›m›n her kesiminde bu fliirleri okudum. Hatta


radyo veya televizyona röportaj için ça¤›rd›klar›nda, art›k
gelenek haline geldi, “Naz›m’dan bir fliir okumadan b›rak-
may›z” diyorlar. Bir çeflit Naz›m’›n sözcüsü oldum...

Sosyal içerikli ve mesajl› oyunlar›n seyircisi azald› m›?


Evet, politik tiyatro bütün dünyada eskisi kadar ra¤bet
görmüyor. Ama ben bunun geçici bir durum oldu¤unu, önü-
müzdeki y›llarda politik tiyatronun yeniden gündeme gele-
ce¤ini düflünüyorum. Asl›nda seyirciden çok, politik oyunlar
da art›k oynanm›yor. Ancak bu yaln›z bizde de¤il, tüm dün-
yada böyle. 1960’l› y›llar›n sonlar›nda, özellikle 1968 y›l›nda
politik tiyatro çok gündeme geldi. Vietnam Savafl› s›ras›nda
da, Paris ve Berlin’deki “68 Gençlik Hareketleri”ne ba¤l› ola-
rak politik tiyatro öne ç›kt›. Ayn› flekilde Amerika’da da öne
ç›kt›. 80’li y›llarda yavafl yavafl azald›. fiimdi bu küreselleflme
hareketiyle birlikte ve bir yerde kapitalist dünyan›n vaat et-
ti¤i cennetin gerçekleflmiyor olmas›yla ya da yoksul ve zen-
gin ülkeler aras›ndaki uçurumun giderek daha artmas›yla
gündeme gelece¤ini düflünüyorum.

Siz, Türk tiyatrosunda “tek kiflilik oyunu” bafllatan bir


sanatç›s›n›z...
1965 y›l›nda Ankara Sanat Tiyatrosu’nda Gogol’ün Bir
Delinin Hat›ra Defteri’ni oynad›m. ‹sviçre’de yüksekö¤renim
gören bir arkadafl›m vard›. O bana Frans›z bir oyuncunun bu
oyunu tek bafl›na sergiledi¤ini ve oyundan çok etkilendi¤ini
anlatt›. Bana oyunun tekstini yollad›. Oyun elime geçince
çok heyecanland›m, çok be¤endim. O zamanlar beni “tek ki-
flilik oyun olur mu!” diye elefltirdiler. Herkes “hadi can›m
olur mu öyle fley!” diye yaklaflt›. Ancak oyunu oynay›nca
çok be¤endiler ve 盤›r açt›m. Ondan sonra ben de tek kiflilik

100
Genco Erkal

oyunlar›m› devam ettirdim. Beni takip eden baflka sanatç› ar-


kadafllar oldu.

Tiyatro sanat›n›n toplumdaki rolü?


Ben, sadece tiyatro için de¤il de, bütün sanatlar için söy-
lemek istiyorum: Bizim gibi geliflimini tamamlamam›fl, daha
biraz geri kalm›fl ülkelerde, özellikle tiyatro gibi bütün sanat-
lar bir misyon yüklenmek zorundad›rlar. Yani, toplumu ay-
d›nlatma görevi, ifllevi ve sorumlulu¤u vard›r diye düflünü-
yorum. Özellikle ‹slam a¤›rl›kl› bir toplum oldu¤umuz için
daha ayd›nlanma devrimini tamamlamam›fl bir konumda-
y›z. Tiyatro sanatç›s›n›n ve tiyatrolar›n görevi insanlar› ay-
d›nlatma, onlar› düflünmeye, pozitif bilimlere yönlendirme-
ye gayret etmek, daha güzel bir yaflam› önermek, oraya nas›l
ulafl›laca¤› konusunda yol göstermek gibi sorumluluklar›
vard›r.

Günümüz Türk tiyatrosunu nas›l de¤erlendiriyorsu-


nuz?
Bizim tiyatromuzda en iyisinden bafllayay›m: En iyi du-
rumda olan oyuncular›m›z›n gerçekten iyi olanlar›, dünya-
n›n hemen her yerindeki oyuncularla boy ölçüflebilecek dü-
zeydedir. Çok parlak oyuncular›m›z var ve tiyatromuzun en
büyük zenginli¤i o oyunculard›r. Onun d›fl›nda teknik aç›-
dan eksikliklerimiz var. Yönetmen aç›s›ndan yeterli düzeyli
yönetmenimiz yok diyebiliriz. Ülkemizde yönetmenlik e¤iti-
mi olmad›¤› için. Yazarlar konusunda yine eksikli¤imiz var.
Bunun da nedeni: özel olarak yetiflmek isteyen insanlar›n
maalesef emeklerini televizyon gibi bir yerde harcamalar›d›r.
Yani orada k›sac›k k›sac›k skeçler yaz›p rahat para kazand›k-
lar› için, oyun yazman›n getirece¤i eme¤i veremiyorlar, yo-
¤unlaflam›yorlar. Bu yüzden de oyun bulmakta zorluk çeki-
yoruz!

101
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Ya elefltirmen konusu?
Eh, ne kadar yazar varsa, o kadar da elefltirmenimiz var!
Hepsi birbirine ba¤l›. Ancak bunlar›n içinde en parlak taraf›-
m›z: oyuncular›m›z çok iyi ve çok yetenekliler!

102
Tiyatroda 40. y›l›n› dolduran
bir “tiyatro delisi”

HAD‹ ÇAMAN

Hadi Çaman’› 22 Eylül 2008’de kaybettik...


2002 y›l›nda tiyatroda 40. y›l›n› kutlayan ve 2003 y›l›n›n
ekim ay›nda Berlin’de düzenlenen 8. Diyalog Tiyatro Festi-
vali’nde, grubu Yeditepe Oyuncular› ile T›pk› Sen–T›pk› Ben
oyununu sergileyen Hadi Çaman’la yapm›fl oldu¤um sohbe-
time geçmeden önce, Cumhuriyet gazetesi yazarlar›ndan
Oral Çal›fllar’›n Hadi Çaman için yazd›¤› Tiyatroda 40 Y›l bafl-
l›kl› yaz›s›ndan baz› bölümleri sizlere aktarmak istedim:
“1968’li y›llarda ‹stanbul’da tiyatro bir tutkuydu. Ankara Sa-
nat Tiyatrosu’nun ‹stanbul turneleri kapal› gifle oynard›. Dormen-
ler, Kenterler, fiehir Tiyatrolar›, Gülriz Sururi–Engin Cezzar Top-
lulu¤u, Muammer Karaca akl›ma ilk gelenler. Biz üniversite ö¤-
rencileri için o dönemin tiyatrolar› yaflam›m›z›n önemli bir parça-
s›yd›. Tiyatro oyunlar›, günlük sohbetlerimizin vazgeçilmez konu-
lar›ndand›. Tiyatro, bu ülkede hep bir sevda olarak yaflad›. Tiyatro-

103
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

cular, bir tutkuyla sar›ld›klar› bu mesle¤i, hep aflkla ve özveriyle


sürdürdüler. Sevgili arkadafl›m Erkan Yücel nedeniyle bu sevdan›n
ne oldu¤unu çok iyi bilirim. Onun Anadolu yollar›ndaki s›k›nt›l›
ve e¤lenceli serüveninin yak›n tan›¤›y›m. Yaflam›n›, Anadolu yol-
lar›nda yitirdi¤inde ayn› aflk›n peflindeydi. Hadi Çaman da iflte bu
tiyatro delilerinden. Tam 40 y›l olmufl bu ç›lg›nl›k serüvenine at›-
lal›. Dile kolay tam 40 y›l. Bu 40 y›l›n baz› dönemleri var ki, oyun-
lar kapal› gifle oynard›. ‹flte o günlerden bugünlere gelenler aras›n-
da Hadi Çaman. O, direnenlerden, tiyatroyu yaflatmak için kendi-
ni ortaya koyanlardan. Hadi Çaman 20 y›ld›r da Yeditepe Oyun-
cular›’n› yaflatmaya çal›fl›yor. Niflantafl›’nda Teflvikiye Caddesi’nde
kurulu bu tiyatro direniyor. Hadi Çaman’›n yapt›klar› bana delilik
gibi gelir. Son derece s›n›rl› olanaklarla tiyatronun bitkisel hayata
girdi¤i bir dönemde bir sahneyi ayakta tutmaya çal›flmak ak›l kar›
de¤ildir. Koca Haldun Dormen’in dayanamad›¤› koflullara Hadi
y›llard›r dayan›yor. Böyle insanlar olmasa zaten sanat olmazd›, ya-
flam›n tad› olmazd›. Tiyatro en çok s›k›nt› çeken sanat dallar›ndan.
Hadi Çaman gibi birkaç tiyatro tutkunu olmasa özel tiyatro bitecek
gibi...”
Evet bu de¤erli tiyatro sanatç›m›z Hadi Çaman’a yukar›-
daki sat›rlar› hat›rlatt›¤›mda, “do¤rudur; ben bir tiyatro delisi-
yim!” diyerek tiyatro delisi oldu¤unu kabul etti. Hatta “Ben
bir z›rdeliyim!” dedi.

Kaç y›l›nda ve nerede do¤dunuz? Tiyatro sanat›yla ilk


tan›flman›z, ilk oyununuz?
13 Ocak 1943 Kastamonu do¤umluyum. Ben Halit Ustam
(Akçatepe) gibi sanatç› bir anne baban›n çocu¤u de¤ilim. O,
bu yönden benden flansl›. Çok okumay› seven anne baban›n
bir evlad› olarak yetifltim. 1923 do¤umlu annem ve babam li-
se mezunuydular. O dönemlerde lise mezunu olmak bugün
befl üniversite bitirmek gibi bir fleydi. Medeni ve kültürlü bir
ailenin içinde çok farkl› yetifltirildim. Kastamonu kendine öz

104
Hadi Çaman

bir dili ve yaflam biçimi olan bir yöredir. Orta ve lisede okur-
ken, o zamanki ö¤retmenlerim benim oral› oldu¤uma inan-
mazlard›. Edebiyata ve Türkçe’ye çok düflkündüm. Ortaokul
ö¤retmenimiz Orhan Ünüvar tiyatroyu çok severdi. 8–10
gençten oluflan bir tiyatro ekibi oluflturdu. Ankara Radyo-
su’nda oynanm›fl bütün oyunlar› getirir bizlere oynat›rd›. Be-
nim bafllang›ç noktam bu oldu. Lise ça¤›nda da sahne ola-
naklar›ndan yararlanmaya bafllad›k. ‹lk oyunumu lise ikinci
s›n›fta 16 yafl›nda iken oynad›m. Ahmet Kutsi Tecer’in Köfle-
bafl› adl› oyunu idi. Yönetmeni, dekorcusu ve oyuncusu ben-
dim. Annemin eflyalar›n› dekor olarak okula götürürdüm.
Okulun Tiyatro Kolu Baflkan›yd›m.

Tiyatro e¤itiminiz, hocalar›n›z kimlerdi?


Sanat Tarihi ö¤retmenim Turgut Hoca, Haldun Taner’in
Edebiyat Fakültesi’nden ö¤rencisiydi. Onun vas›tas›yla 17
yafl›nda iken Haldun Taner’le tan›flt›m. 1960 y›l›nda ‹stanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne bafllad›m fakat b›rakt›m. O
sene her hafta en az iki üç oyun seyrederdim. 1962 y›l›nda
Dormen ve Kent Oyuncular›’n›n açt›¤› s›nav› kazand›m. ‹lk
baflvuran da bendim. Bir sene Y›ld›z Kenter, Müflfik Kenter,
Haldun Dormen, Erol Keskin, Altan Erbulak ve Nisa Serezli
gibi de¤erli sanatç›lar›n ö¤rencisi oldum. 1962–63 tiyatro se-
zonunda Haldun Dormen s›n›fta:
“Çocuklar, yeni bir oyun sahneye koyuyorum. Kadromuz yet-
medi¤i için Kenterler’den de takviye al›yorum. Müflfik Kenter,
Tuncel Kurtiz, Erol Günayd›n ve Kamuran Yüce de aram›zda ola-
cak. ‹ki de genç oyuncuya ihtiyaç var. Hadi, seni yar›n provaya
bekliyorum.” dedi. Böylece Alt›n Yumruk oyunuyla Dormen
Tiyatrosu’nda profesyonel tiyatro hayat›m bafllam›fl oldu.
1963 y›l›nda da ‹stanbul Belediyesi Konservatuar›’n› kazan-
d›m. Orada da Y›ld›z Kenter’in ö¤rencisi oldum. Dormen Ti-
yatrosu’nda 10 y›l kald›m. Devaml› turneler yüzünden kon-

105
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

servatuar e¤itimimi ancak iki y›l sürdürebildim. Yani yar›


alayl› yar› e¤itimliyim.

Hangi grup ve sanatç›larla sahneyi paylaflt›n›z? Oynad›-


¤›n›z oyunlardan örnekler?
Dormen Ekolü gibi bir ekolden yola ç›km›fl olmam bana
her zaman gurur vermifltir. Bugün Dormen Tiyatrosu’nun
kapanm›fl olmas› beni en çok yaralayan olayd›r. Bir ailenin
çöküflü gibidir benim için. Ben hâlâ rüyalar›mda yan›mda
Erol Günayd›n, Altan Erbulak, Nisa Serezli ve Erol Keskin’le
beraberim, onlardan kopamad›m. Bu sürede unutamad›¤›m
oyunlardan baz›lar›: Yer Demir Gök Bak›r, Oliver, Turp Suyu,
fiahane Dul, fierefiye, Aflk Gibi, Baba Evinde Hayat ve ‹ki Yan›k
Bir Bal›k. 1972’de Dormen kapan›nca, Gülriz Sururi–Engin
Cezzar Tiyatrosu’na girdim. Burada da A¤ustos Böce¤i, Keflan-
l› Ali Destan›, Nikah K⤛d› gibi oyunlarda oynad›m. Ard›n-
dan Nisa Serezli–Tolga Aflk›ner Tiyatrosu’na kat›ld›m ve Pa-
flalar›n Paflas›, Hayat Bofltur oyunlar›nda roller ald›m. Miyat-
ro’da Müjdat Gezen’le de bir sezon sahneyi paylaflt›m. fian
Tiyatrosu’nda Muzikal Kahkaha gibi muzikallerde ve ayn› y›l
kendi yazd›¤›m ve yönetti¤im Rüyalar›n En Güzeli adl› çocuk
müzikalini sergiledim. Derken araya iki y›l süren bir Yeflil-
çam olay› girdi. Fazla keyif alamad›m ve terk ettim.

Yeflilçam y›llar›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz?


O dönemde öyle bir olaya ihtiyaç vard› diye düflünüyo-
rum. Baya¤› yürekli ve cüretli insanlarm›fl›z. Ama ne yaz›k ki
biz, suratlar›m›z› da kutulara soktu¤umuz için ortaday›z!
Ancak, orada sadece ismi yazan, kendini dünyan›n en büyük
yönetmeni zanneden hocalar›m›z›n sadece adlar› var, surat-
lar› yok! Onun için zaman zaman bizleri h›rpalad›lar, suçla-
d›lar, ad›m›z “seks y›ld›z›”na ç›kt›. Daha sonra sevgili büyük
ustalar, yönetmenler, sonradan star olan genç arkadafllar›m›-

106
Hadi Çaman

z› arkalar›na tak›p, baya¤› seks dolu filmler yapt›lar. ‹ki p›r-


lanta kad›n oyuncuyu ayn› yata¤a soktular. Onlar›n ad› “sa-
nat” oldu, bizim yapt›klar›m›z “seks” oldu! Ben kendimi si-
nemac› olarak görmüyorum. Onlardan sonra birçok filmler-
de oynad›m. Adile Naflit’le Kartal Tibet’in yönetti¤i filmler-
de oynad›m. Ancak ilk dönemimdeki o yaralanmadan sonra
sinemadan istedi¤im tad› alamad›m.

1982’de Yeditepe Oyuncular›’n› kurdunuz...


1982 y›l›nda Niflantafl› Teflvikiye Caddesi’nde kurdu¤um
Yeditepe Oyuncular›’n› 21 y›ld›r yaflatmaya çal›fl›yorum. ‹lk
oyunumuz Kelebekler Özgürdür’le “Avni Dilligil En ‹yi Oyun
Ödülü”nü ald›k. Yaklafl›k her y›l çeflitli dallarda ödüller ald›k.
Oynad›¤›m›z oyun ve ald›¤›m›z ödüllerden baz›lar›: Aflk Dedi-
¤in Nedir Ki?, Durdurun Dünyay› ‹necek Var (“En ‹yi Kareogra-
fi”), Bir Anarflistin Kaza Sonucu Ölümü (A. Dilligil), Matruflka
(Hadi Çaman, “En ‹yi Erkek Oyuncu”), Küheylan (A. Dilligil,
“En ‹yi Oyun Ödülü”), T›pk› Sen–T›pk› Ben (Suna Keskin, A.
Dilligil– “En ‹yi Kad›n Oyuncu”), Deniz Feneri ve Hisse–i fiai-
ya... Ayr›ca Türkiye’de bir ilke imza at›p, Milli E¤itim’e ait bir
müsamere salonunu bir Kültür Merkezi’ne dönüfltürdük.

Özel Tiyatrocular Derne¤i Baflkan› olarak, özel tiyatro-


lar›n sorunlar› üzerine neler söylersiniz?
Özel de olsan, tüzel de olsan, dünyan›n her taraf›nda
–Fransa’da, ‹ngiltere’de– olay›n bir piramiti var. Devletin
çok fazla kar›flmad›¤›, sanatç›lardan oluflan bir üst kurul var.
Onlar karar veriyorlar. Bizde göbekten devlete ba¤l› oldu¤u-
muz için ve bir sisteme oturtulamad›¤› için her yeni gelen
hükümetle, her yeni gelen idarecilerle yeni aray›fllar içine
girmek zorunda kal›yoruz. Geçenlerde Baflbakan›m›z Tayyip
Erdo¤an Bey’i ziyaret ettik. Beraberimde Gazanfer Özcan,
Nejat Uygur ve Tevfik Gelenbe vard›. Bizi dinledi ve Erkan
Mumcu’ya “Hadi Bey’in dediklerini duydunuz, lütfen iliflki-

107
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

nizi koparmay›n. Bir sistem bulun” dedi. Bekliyoruz. Arka-


m›zdan gelen gençlere belli bir yol açmak zorunday›z ki, on-
lar bizim çektiklerimizi çekmesinler. 70 küsur yafl›ndaki Y›l-
d›z Kenter, hâlâ ö¤rencisi Hadi Çaman’›n çekti¤i s›k›nt›n›n
ayn›s›n› çekiyor! Bu çok üzücü. Devletin bir yol gösterici ola-
rak, ifl adamlar›na ve kurulufllara yol açmas› gerekli. Onlara
kolayl›klar sa¤las›n ki, onlar da kültüre yat›r›m yaps›nlar,
sponsor olsunlar. Devletin bütçesinde hâlâ kültüre ay›rd›¤›
oran binde 2,5 ise, s›k›nt› çekmemiz gayet normal!

Oral Çal›fllar, yazd›¤› bir yaz›s›nda, sizin tiyatronun ya-


flamas› için yapt›klar›n›za “delilik” diyor...
Hakl›, az bile yazm›fl. Ancak ben “deli” de¤il, “z›rdeli-
yim!”. Bu bir yap› meselesi. Benim tiyatro yüzünden özel ha-
yat›m bile olmad›. Ben sadece mesle¤imle birlikte oldum,
mesle¤imle evlendim. 24 saatin her dakikas›n› tiyatro için
kullanan bir insan›m ben. Bununla da onur duyuyorum! Bir-
çok sevgili tiyatrocu dostumun yazl›klar›, k›fll›klar›, arabala-
r›, yatlar› var. Helal olsun. fiu geçti¤imiz y›llara kadar evine
minibüsle gidip gelen tek tiyatro sahibiydim. 13 y›l önce Mil-
li E¤itim’e ait bir okulun müsamere salonuna girmifltim.
Yaklafl›k 1,5 trilyon harcayarak oray› bir kültür merkezine
dönüfltürdüm. Teflvikiye’nin göbe¤inde Teflvikiye Camii ka-
dar kutsal bir mekân yaratt›m. Burada bir kirac›y›m ben.
Oral’›n dedi¤i gibi bu bir delilik. Ben deli olmaktan gurur
duyuyorum. Halit Akçatepe Usta’m›n dedi¤i gibi, bu ülkede
oyuncu olmak delilik, tiyatro sahibi olmak ise z›rdelilik!!!

Tiyatroda 40. y›l›n›z› kutlad›n›z. Geriye bakt›¤›n›zda en


çok hangi kareleri hat›rl›yorsunuz?
Ben çok flansl› bir gençtim. Dormen Tiyatrosu’nun o y›l-
lardaki kadrosu milli tak›md›. Haldun Dormen’in baflkanl›-
¤›nda Ayfer Feray, Nisa Serezli, Altan Erbulak, Erol Keskin,
Erol Günayd›n, Metin Serezli, ‹zzat Günay, Turgut Boral›,

108
Hadi Çaman

Cahit Irgat, Muazzez Kurto¤lu, Kamuran Usluer, Güzin Özi-


pek ve Tolga Aflk›ner... Bu güzel insanlarla bir arada olmak,
bir aile gibi olmak... ‹nan›lmaz bir ekiple çal›flt›m. Biz k›ska-
n›lan bir aileydik. Dormen’e girebilmek bir mücize say›l›yor-
du. Dormen Tiyatrosu çat›s› alt›nda olabilmek bambaflka bir
ayr›cal›kt›. Ben çok flansl›yd›m. Kenterler’in salonu olmad›-
¤›nda, 7 y›l Haldun Dormen, Kenterler’e salonunu açm›flt›. O
zamanlar tiyatrolar›n önünde kuyruklar oluflurdu, bilet bu-
lunmazd›. Y›ld›z Kenter bir oyunu 300 kez oynad›¤›nda ben,
280 kez oyunu seyretme hakk›na sahiptim. Bundan güzel
ders olur mu? Baz› fleylerin okulu yoktur. Arkama dönüp
bakt›¤›mda çizgimde çok büyük aksakl›klar görmüyorum.
Bizim olanaklar›m›zla 22 senedir Devlet ve fiehir Tiyatrola-
r›’yla yar›flarak “En ‹yi Oyun Ödülü”nü alabilmek, “En ‹yi
Prodüksiyon Ödülü”nü alabilmifl olmak korkunç bir fleydir.
20 senelik zaman içinde 30 ödül almak güzel ve keyifli. 150
prodüksiyonla yar›fl›yorsun ve “En ‹yi Prodüksiyon” seçili-
yorsun. Bu çok onur vericidir bir özel tiyatro için.

Bir söyleflide “sahnede ölünmez yaflan›r!” diyorsunuz...


Önemli olan ölmeden evvel ölmeyeceksin! Kal›c› fleyler
yapacaks›n ki, hep yaflayas›n. Bugün bir Nisa Serezli, Altan
Erbulak, Ulvi Uraz, Muammer Karaca sizce öldüler mi? Ha-
y›r! Onlar›n yerlerini doldurmak imkans›z. Ancak onlar›
an›msatacak insanlar bile çok az üretilebiliyor. En ac›s› da
bu. Geçenlerde koskoca bir Kerim Afflar’› yitirdik. Haydi
Devlet Tiyatrosu bir Kerim Afflar daha ç›kars›n da görelim!
Bir Y›ld›r›m Önal yaratmak kolay m›?

109
Hiçbir ödüle
aday gösterilmemekten
mutluluk duyan bir tiyatro adam›

HAKAN ALTINER

Kimya okumama ra¤men, gazetecili¤i seçtim. Çünkü,


kimya formülleriyle u¤raflmaktansa kelime ve cümlelerle oy-
namay›, maddelerin kar›fl›m›ndan ç›kan kokular›n ve asitle-
rin kokusu yerine, gazete ve kitap kokusunu ye¤ledim. Kim-
ya demek ezber demekti. Bense, ezberlemekten daha lisede-
ki tarih derslerinden b›km›flt›m. Her tarih dersi yaz›l›s›nda
sorulan 10–15 sorunun tamam› tarihlerdi ve bize düflen o ta-
rihlerde meydana gelen savafllar› anlatmakt›. Yani ezbere da-
yanan bir tarih dersi geçerliydi. Hatta ezberim iyi olmad›¤›n-
dan 16–17 yafllar›nda bafllad›¤›m tiyatro çal›flmalar›n› bir sü-
re sonra b›rakmak zorunda kalm›flt›m.
‹flte afla¤›daki söyleflimin konu¤u yönetmen ve oyuncu
olan Hakan Alt›ner de hem “hukuk adam›” hem de “tiyatro
adam›”.

110
Hakan Alt›ner

Ancak, Türkiye’deki hukukun uygulan›fl› onu k›zd›rm›fl


ve bezdirmifl; avukatl›k mesle¤ini b›rak›p; kendini tiyatroya
adam›fl.
‹yi ki de öyle olmufl; de¤erli bir tiyatro adam› kazanm›fl
Türk tiyatrosu!
Kendisiyle “10. Diyalog Tiyatro Festivali” kapsam›nda
Sal›ncakta ‹ki Kifli oyununu sergilemek için geldi¤i Berlin’de-
ki Ballhaus’un sahnesindeki Sal›ncakta ‹ki Kifli’nin dekoru
içinde karfl›l›kl› iki tiyatro oyuncusu gibi sohbet ettik.

Adaletin geçirekerek tecelli etmesi...


1952’de ‹stanbul’da do¤dum. ‹stanbul Erkek Lisesi’nde
okudum. 1974 ‹stanbul Üniversitesi Hukuk, 1975 ‹stanbul
Belediyesi Konservatuvar Tiyatro Bölümü mezunuyum. Be-
nim zaman›mda YÖK icat edilmedi¤i için, iki–üç üniversite-
yi ayn› anda okuyabiliyordunuz. Ben de ayn› anda hukuk ve
tiyatro okumaya bafllam›flt›m. Konservatuvardan mezun ol-
du¤um sene hemen Y›ld›z Kenter’in önerisiyle ö¤retim gö-
revlisi olarak bafllad›m. Ayn› anda da Kenter Tiyatrosu’nda
oyunculuk yap›yordum. 5–6 sene böyle devam etti çal›flma-
lar›m. Buna paralel olarak ta avukatl›k staj›m› yap›p, avukat-
l›k yapmaya bafllam›flt›m. ‹ki ifli bir arada yürütüyordum.
Sonra bir ara sadece avukatl›k yapt›m. Ancak çok isteyerek
hukuk adam› olmama ra¤men; hukuk mesle¤inin Türkiye’
deki uygulamas›, adaletin bazen çok geçikerek tecelli etmesi
beni avukatl›k mesle¤inden so¤uttu. Ve di¤er mesle¤im olan
tiyatro a¤›rl›k kazand›.

‹stanbul fiehir Tiyatrolar› Müdürlü¤ü ve rejisörlük...


1985 y›l›nda ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi Baflkan› Bed-
rettin Dalan zaman›nda, Y›ld›z Kenter sanat dan›flman› idi.
Onun arzusu üzerine Gencay Gürün’ü fiehir Tiyatrolar›’na
Genel Sanat Yönetmeni, beni de fiehir Tiyatrolar› Müdürlü-
¤ü’ne ald›lar. Ancak sanatç› kadrosuyla ifle bafllad›m. Befl y›l

111
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

süreyle hem müdür olarak hem de rejisör olarak görev yap-


t›m. Belediye Baflkan› de¤iflince de müdürlükten ayr›l›p, fie-
hir Tiyatrolar›’nda sadece rejisör olarak görevime devam et-
tim. Bir yandan da kendi grup çal›flmalar›m› sürdürdüm. Bu
arada Befliktafl Belediye Baflkan› Alper Atay, yeni aç›lacak
olan Akatlar Kültür Merkezi Genel Sanat Yönetmenli¤i’ni
önerdi. fiehir Tiyatrolar›’n›n izninle befl y›l da oradaki görevi
üstlendim.

Türk Tiyatrosunun “alt›n ça¤›”nda büyüdüm...


Sanatç› bir çevrede büyümedim. Tiyatro merak›m›n nere-
den geldi¤ine gelince; tam bilmiyorum. Kendimi bildim bile-
li, aile olarak çok iyi bir tiyatro izleyicisi idik. Bir oyunu bir-
kaç kez izledi¤imiz olurdu. 1950–1960’l› y›llar ‹stanbul’da ti-
yatronun “alt›n ça¤›” olarak an›lan y›llard›r. Örnek verecek
olursam: ‹stanbul’un nüfusu kabaca bir milyon iken; bir ge-
cede 33 tiyatro perde açard›! fiimdi ‹stanbul’un nüfusu 20
milyona yak›n; flu anda on tane tiyatro yok! Tiyatro konu-
sunda geldi¤imiz nokta çok hazin! O dönemin yetiflen çocuk-
lar›nda yani bizlerin, ailelerimizde böyle bir genetik geliflim
olmasa bile, bu tür güzel sanatlara ilgi duymam›z çok do¤al
ve normaldi. Benim konservatuvardaki s›n›f›m 13 kifliydi. 13
kifliden aktif olarak flu an tiyatro yapan 4 kifli var. Ancak bir
doktorumuz, bir iktisatç›m›z, ünlü avukatlar›m›z var. Bunla-
r›n hepsi de konservatuvardan mezunlar. Necati Bilgiç oyun-
cu, O¤uzhan Atakan ‹st. Devlet Tiyatrolar›’nda oyuncu, Suat
Özturna Konservatuvar Ö¤retim Görevlisi ve ben dahil ol-
mak üzere dördümüz de tiyatro ile ilgiliyiz.

Nurseli ‹diz yerine Özlem Çak›r...


Sal›ncakta ‹ki Kifli oyununu Berlin’de Nurseli ‹diz’le oyna-
yacakt›k. De¤iflmesinin sebebi trajikomiktir. Türkiye’nin ya-
salar› ile ilgili. Daha önceleri Can Gürzap ve Nurseli ‹diz oy-
nuyorlard›. Büyük bir turne haz›rl›¤› içinde idik. Can Gür-

112
Hakan Alt›ner

zap’›n tv dizisi ile ilgili bir engeli ç›k›nca ben ‹diz’le oynamak
zorunda kald›m. Beraber Anadolu turnesi yapt›k. Diyalog
Festivali’ne de ‹diz’le beraber gelecektik. Ancak bu sefer de
‹diz’in bir engeli ç›kt› ve yurtd›fl›na ç›kma izni alamad›. Bu
hata Nurseli’den de¤il de muhasebecisinden kaynaklanan
bir hata idi. Dolay›s›yla bir çözüm bulmam›z gerekiyordu.
Özlem Çak›r’da tiyatromuzun kuruluflundan bu yana bera-
ber çal›flt›¤›m›z deneyimli bir arkadafl›m›zd›r. Sa¤olsun rolü
üstlendi ve büyük bir özveriyle k›sa zamanda haz›rland›. Ya-
ni Berlin’de prömiyerini yapm›fl oldu.

Sinema, televizyon ve tiyatro...


Günümüz tiyatrocular›nda derin bir cesaretsizlik, derin
bir y›lg›nl›k yay›ld›. Bu hakl› bir y›lg›nl›kt›. Maddi koflullar›n
zorlu¤u, televizyonun ve benzeri iletiflim aletlerinin insanla-
r›n tiyatroya gitmesine alternatifler oluflturarak daha asosyal
bir hayat›n bafllamas›, herkesin evine kapanmas›, tabiki tiyat-
ro seyircisinin düflmesine önemli etkenler oldu. Tiyatronun
ayakta kalmas›n›n sebebi bütün bunlardan çok farkl› olmas›.
Tiyatro, insan sorunlar›n› hissetti¤iniz tek fleydir. Yani oyun-
cunun gözünü görür, solu¤unu hissedersiniz, kalbinin at›fl›-
n› duyars›n›z. Böyle bir iletiflim ne beyaz perdede, ne televiz-
yonda görmeniz mümkün de¤il. Tam tersi; so¤ukluk ve
uzakl›k vard›r. Ne kadar teknoloji kullan›l›rsa kullan›ls›n,
yak›n çekimde kamera aktörün gözünün bebe¤ine kadar gir-
sin; karfl›l›kl› resim seyretmektir. Tiyatro ise sahnede canl›
insanlar› görürsünüz. Tiyatro dünyan›n en eski sanat dalla-
r›ndan biridir. ‹nsan var oldukça ve derdini anlatmak, pay-
laflmak istedikçe, tiyatro var olacakt›r!

Müzikallere gelince...
Amerika’n›n müzikalleri keflfetmesi savafl zamanlar›na
rastlar. Müzikaller tiyatronun ayr›lmaz bir parças› oldu¤una
inananlardan›m. Her f›rsat buldu¤umda, olanaklar elverdi-

113
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

¤ince müzikal yapmay› çok zevkli bir rejisörlük u¤rafl› olarak


gördüm. Türkiye’de bu iflin bayraktarl›¤›n› Haldun Dormen
yapt›. Tanr› uzun ömür versin yapmaya da devam edecek.
Her koflulda müzikal bayra¤›n› yapabildi¤i en iyi olanaklar-
la seyirciyle buluflturdu. Fakat son dönemde müzikalde bir
mant›k geliflti. Büyük teknoloji, büyük sahne imkanlar›, bü-
yük paralar ve prodüksiyonlar müzikal demektir! Bence bu
görüflü –do¤ruluk pay› olmas›na ra¤men– hiçbir zaman tam
do¤ru bulmad›m. Nitekim, Akatlar Kültür Merkezi Sanat
Yönetmeni iken, Nükhet Duru ile Cahide’yi yapt›¤›m›zda, ar-
kada dört kiflilik bir orkestra ile iki vokal kulland›k, hiçbir
teknoloji yoktu, bir tek dekor de¤iflimi yoktu, sahne ayn› sah-
ne idi, canl› müzik idi; çok büyük ilgi gördü. Ve herkes bu-
nun müzikal oldu¤unu kabul etti. Ve de bu müzikalimize ya-
t›r›m yapan birçok sponsorumuz oldu. Geçen sene (2004)
‹pek Alt›ner (Tiyatro Kedi) ile Kamelyal› Kad›n’› müzikal ola-
rak oyunlaflt›rd›k. Bu oyunu yeni konservatuvar mezunu
gençlerimiz çok baflar›l› bir flekilde sergilediler. Ve inan›lmaz
bir seyirci kitlesiyle karfl›laflt›k. Bu sene ise (2005) Casablanka
denen bir ç›lg›nl›¤a karar verdik. Bir piyano ve çok iyi sesler-
le, yorumcularla fazla masraf ve teknoloji kullanmadan da
müzikal yap›labilece¤ini ispatlad›k. Oyun t›kl›m t›kl›m bafl-
lad› ve birkaç ayl›k biletler sat›lm›fl durumda.

Elefltirilen Cahide müzikali ve Muhsin Ertu¤rul...


Oyunun yazar› Nezihe Araz, iyi bir araflt›mac›d›r. Çünkü
gazeteci kökenlidir. Muhsin Ertu¤rul – Cahide Sonku iliflki-
si, rejisör–oyuncu iliflkisinin ötesinde, Muhsin Ertu¤rul’un ti-
yatroya koydu¤u ilkeleri çok zorlam›fl bir iliflkidir. Çünkü
Muhsin Ertu¤rul bir tiyatro adam› olarak, oyuncular›n›n ti-
yatroya iman etmelerini, ibadet etmelerini kay›ts›z flarts›z
ba¤l›l›k göstermelerini talep eden –ki kendisi de öyle idi– bir
kifliydi. Dolay›s›yla onun oyuncusunun ona sormadan evlen-
mesi, ona sormadan içkili bir yere gitmesi, hatta ona sorma-

114
Hakan Alt›ner

dan hamile kalmas› Muhsin Ertu¤rul’un ay›p kabul edebile-


ce¤i bir fleydi. O ekip ruhunun devaml›l›¤›na inan›yordu. To-
ron Karacao¤lu bana anlatm›flt›, çok gülmüfltük: genç bir
oyuncu iken, Muhsin Bey’le prova yap›yorlar. Sabah prova-
s› 4 buçuk saat sürüyor. Bu süre zarf›nda salondan ayr›lma-
s›nlar diye kap› kilitlettiriyormufl Muhsin Bey. “Hocam tuva-
lete gidece¤iz” dendi¤inde “medeni bir insan›n bu kadar ça-
buk tuvaleti gelmez!” dermifl Muhsin Ertu¤rul. Yani Muhsin
Ertu¤rul, bu tür bir diktatörlü¤ün kalelerindendir. Cahide
Sonku büyük bir star olmas›yla birlikte, gezmeyi, e¤lenmeyi,
hayranl›k toplamay› çok seven ve bunun için yaflayan bir sa-
natç›yd›. Dolay›s›yla aflklar›, onu içkiye bafllatan f›rt›nal› ha-
yat›, Muhsin Ertu¤rul’un hofl görebilece¤i bir fley de¤ildi. Ni-
tekim Cahide Sonku gelip “ben hamileyim, çocuk do¤urmak
istiyorum hocam” deyince, Muhsin Bey: “Ben sahnemde kar-
n› burnunda aktris görmek istemiyorum!” der. Zeynep Oral,
fiakir Eczac›bafl› ve di¤erleri buna müthifl sinirlendiler ve bir
gazetenin de yard›m›yla bir kampanya bafllatt›lar. Muhsin
Hoca böyle bir insan de¤ildi. Zaten Nezihe Araz tan›klarla
ve belgelerle kan›tlad› ve bu kampanya da durmustu. Beni
üzen taraf fludur: Böyle bir müzikalin –ne olursa olsun– bü-
tününe bakt›¤›n›z zaman, içinde canland›r›lan kahramanlar›,
gerçek kimlikleriyle uyuyordu, uymuyordu diye de¤erlen-
dirmek tiyatro seyircisine yak›flan bir davran›fl de¤il. Al›n bir
Evita müzikalini, Che orada bir anlat›c›d›r, bir palyaçodur.
Hakiki Che ile bir alakas› yoktur. Che ile Evita’n›n karfl›lafl-
m›fll›¤› da yoktur. O müzikali yaratanlar öyle düflünmüfller.
Bu tiyatrocunun özgürlü¤üdür.

Yönetmen olarak kriterlerim...


Benim esas iflim yönetmenlik. ‹ster k›demli ister k›demsiz
olsun bir kere “mektepli” veya “alayl›” ayr›m›na ben hiç ka-
t›lm›yorum. Tiyatro sahne üstünde ö¤renilen bir sanat; yapa
yapa ö¤renilir. Evet, okulunda okuyup, çok de¤erli hocalar›-

115
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

m›zdan dersler ald›k. Ancak ne olursa olsun, sahneye ç›kma-


d›¤›m›z ya da reji masas›na oturmad›¤›m›z sürece bu mesle-
¤imizi gelifltirmemizin ihtimali ve imkan› yoktur. Bir de sah-
ne üstünde insanlar›n ›fl›¤› vard›r; “sahne ›fl›¤›” bu baz›s›nda
vard›r, baz›s›nda yoktur. Yani oyuncunun sahneye yayd›¤›
enerjidir bu. Bir piyes önüme geldi¤inde veya ben bir oyunu
planlad›¤›m zaman, benim önümdeki kadro çok genifltir.
Çünkü fiehir Tiyatrosu’nda rejisör olarak çal›fl›rken oran›n
kadrosu yeterince geniflti. Bizim dönemimizde de d›flar›dan
konuk sanatç› getirebiliyorduk. Özel tiyatro yaparken çok k›-
s›tl› imkanlarla çal›fl›yoruz diye düflünülüyor. Tam tersi, bü-
tün oyuncu kadrosu sizin. Hayal kuruyorsunuz, “bu rolü
Haluk Bilginer oynar” diye. Teklif ediyorsunuz; uyarsa oy-
nuyor, uymazsa oynam›yor. Baflka bir oyuncuya teklif edi-
yorsunuz. Ben yönetti¤im bir oyunda baflar›n›n do¤ru rol da-
¤›t›m›n›n çok önemli oldu¤una inan›yorum.

Sahnede müstehcenliklere yer vermek tiyatro ad› alt›n-


da yap›ld›…
Biz Tiyatro Kedi’yi kurarken, “Tiyatro gibi tiyatro” yap-
maya karar verdik. Bizim anlad›¤›m›z tiyatro nedir? Tiyatro
bir illüzyondur, bir ar›nmad›r. Seyirciyle bulufltu¤umuz za-
man ona bir öykü anlatmakt›r. Dolayis›yla biz bu inand›¤›-
m›z tiyatroyu yapmak için “Tiyatro Kedi”yi kurduk. Ortal›k-
ta, tiyatro çevresinde o kadar de¤iflik fleyler “tiyatro ad› alt›n-
da” yap›lmaktayd› ki, bunlara bir alternatif arayan seyirci
vard›r diye düflündük. Örne¤in, magazinin destekledi¤i bir-
tak›m popüler flöhretlerden yararlanmak tiyatro ad› alt›nda
yap›ld›, yap›l›yor! Sahnede birtak›m müstehcenliklere yer
vermek tiyatro ad› alt›nda yap›ld›, yap›l›yor! Sahnede yanl›fl
sloganlar›n bayra¤›n› fluursuzca sallamak tiyatro ad›na ya-
p›ld›, yap›l›yor! Bütün bunlar›n ortak bir hedefi var: gifle
kayg›s›. Yani böylelikle seyirci toplamak isteniyor. Bunu ya-
panlar aras›nda küçüklerim ve yafl›tlar›m oldu¤u gibi, usta-

116
Hakan Alt›ner

lar›m da var. Bu meslektafllar›m hiçbir zaman gifle sonuçlar›-


n› itibara almad›lar. Seyirci bunlara ra¤bet etmedi. Tam ter-
sine, seyircinin tiyatrodan so¤umas›na ve kaçmas›na sebep
oldular! Gerçek tiyatro seyircisi, emek vererek sizi seyretme-
ye, oyun izlemeye geldiyse sizin onu tiyatrodan so¤utman›-
z›, ucuzlatman›z›, belden afla¤›ya vurman›z› de¤il; tam tersi-
ne sizden onunla bir öyküyü paylaflman›z› istiyor. Bunlar›n
yap›l›p yap›l›p sonra da gazetelere dönüp “tiyatroya halk
gelmiyor, bat›yoruz, mahvoluyoruz” diye demeçler verilme-
si, hanidir benim can›m› s›kan konuydu.

Atv’deki tart›flmadan utanç duydum!


Atv’deki Ali K›rca’n›n sundu¤u tiyatro tart›flmas›n› sey-
rettim ve de kaydettim, arflivime koydum. Yar›n öbürgün bi-
ri ç›kar da baflka bir fley söylerse ç›kar›p seyrettirmek için. Ti-
yatroyu kimler, nas›l yanl›fl tan›tt›lar! Üzerinde nas›l yanl›fl
spekülasyonlar yapt›lar, tiyatroyu nas›l yanl›fl bir dövüfl are-
nas› haline getirdiler! O geceki tart›flma (!) dehflet bir örnek-
tir. Kimseyi ismen suçlamak istemiyorum. Ben utanç duy-
dum. Ben o programa davetliydim. Davet edildi¤imde Ali
K›rca’n›n asistanlar›ndan programa kat›lacaklar›n listesini is-
tedim. Listeyi gördüm, özür dileyip gelemiyece¤imi söyle-
dim. Çünkü böyle bir polemikte söz almak ne içimden gele-
cekti, ne de bana söz verildi¤inde derdimi anlatacak süre ola-
cakt›. Bir kere kadro çok fazla tutuldu¤u için program süre-
sinin iki günde sürse yetmeyece¤ine inand›m.

Tart›flmay› fitilleyen devlet yard›m› meselesi...


Gelelim ifli fitilleyen flu devlet yard›m› meselesine: Devlet
yard›m›, Kültür Bakanl›¤›’n›n bir süredir özel tiyatrolara da-
yan›flma düzeni içinde verdi¤i belli bir miktar parad›r. Bu
yard›m bir komisyon taraf›ndan de¤erlendiriliyor. Bana so-
rarsan›z yard›m, asl›na ve özüne uygun yap›lm›yor! Nedeni
de ben, tiyatro olarak k›demlerine ve yapt›klar› ifllere baka-

117
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

rak yard›m verilmesi yerine, projelere yard›m verilmesi fik-


rini savunanlardan›m. Proje haz›rlan›r, önlerine konulur, be-
¤enirlerse ne kadar destek vereceklerine karar verirler.

Bakanl›¤›n itirazi...
Bakanl›¤›n da hakl› bir itiraz gerekçesi var. Diyor ki: “Za-
ten komisyon 10 kiflilik bir komisyon. ‹fl yine sübjektifleflir.
Biz kidemlilere, vergi borcunu ödeyip ödemedi¤ine, SSK pi-
rimlerini yat›r›p yat›rmad›klar›na bir bakal›m ve karfl›m›zda
bir kurum var m›? görelim... ondan sonra da karar verelim”
ve böyle de yap›yorlar. Fakat, ne kadar, kime ne para verir-
seniz verin, herkesi ayn› ölçüde memnun etmek asla müm-
kün de¤il! Ama bunun üzerinde spekülasyon yapt›¤›m›z sü-
rece bu kurumu da y›prat›yoruz. Ben orada büyük bir tehli-
ke görüyorum. Hele iktidar›n gidiflat›, onlar›n tiyatroya ba-
k›fl aç›s›... Sanki bu iflte biraz f›rsat ar›yorlarm›fl gibi geliyor
bana.

Ödüllere gelince...
Ödüller olay›nda da bu tart›flmalar ikiye katlan›yor. Kim-
seyi k›nam›yorum. Ben de kuruldu¤undan bu yana Sadri
Al›fl›k Oyuncu Ödülleri jürisindeyim. Neler konufluldu¤unu,
herkesin gönlünden ve beyninden geçeni nas›l ortaya koydu-
¤unun befl senedir tan›¤›y›m. Tabi ki ödüller kiflisel e¤ilimle-
rin toplanmas› do¤rultusunda olacakt›r. Ödüllerin kime ve-
rilece¤i, nas›l verilece¤i, hangi törenle verilece¤i, zarf›n ne
zaman aç›laca¤›ndan çok jürinin nas›l oluflturulaca¤› önemli.
Bu konuda Türkiye’nin en önemli kurumlar›ndan biri olan
“Afife Jale Ödülü”nde Haldun Dormen var. Sürekli olarak
iki–üç y›lda bir jüri de de¤iflikli¤e gidiyor. Önce büyük bir jü-
ri seçiyordu, sonra “küçük jüri seçsin, büyük jüri olmas›n”
dendi. Bu tüm dünyada tart›fl›lan bir konu. Ancak Türki-
ye’de sistamati¤i henüz oluflmad›. Tabi ki ödüllendirilmek
güzel bir fley. Alanlar› mutlu eden, alamayanlar› da k›zd›ran

118
Hakan Alt›ner

bir olay. Benim son dönemde hiç ödül almamaktan öte, en


büyük mutlulu¤um hiçbir ödüle aday gösterilmemem oldu.

Adem Dursun: Uzun bir söylefli oldu, sizi yordum. Çok


teflekkür ederim say›n Hakan Alt›ner.
Türkiye’de çok az kifli sizin gibi dersine böyle çal›fl›p geli-
yor. Genellikle özgeçmisten sonra gelen soru:
“Hande Ataizi’nin sahneye ç›kmas›n› nas›l karfl›l›yorsunuz?”
dan bafll›yorlar.
Kutlar›m sizi, hep böyle olun.

119
Türk tiyatrosunun yap› tafllar›ndan biri
ve temel dire¤i,
Türk tiyatrosunun beyefendisi,
yüzlerce talebe yetifltirmifl hocalar›n hocas›,
müzikallerin adam›,
Türk tiyatrosuna omurga hareketini getiren
alaturkan›n, ortaoyunun ölü yanlar›n› silen,
“en tiyatro adam›”

HALDUN DORMEN

Bu seneki (2008 Mart) söylefli turumda ilk seyretti¤im


oyun Dünya Tiyatrosu’nun en büyük klasiklerinden biri olan
Kibarl›k Budalas› idi. Oyundan iki saat önce oyunun özel ga-
las›n›n yap›laca¤› Lütfi K›rdar Kongre ve Sergi Saray›’n›n
kulisinde idim. Oyunun yönetmeni Hakan Alt›ner’e “merha-
ba” dedikten sonra, oyunda oynayan Tar›k Papuççuo¤lu ile
söylefli yapt›m. Daha sonra ise Türk Tiyatrosu’nun duayeni
yönetmen ve oyuncu Haldun Dormen ile kuliste karfl›laflt›m.
Kendisiyle fiubat 2007’de söylefli yapm›flt›m. Hal ve hat›r sor-

120
Haldun Dormen

duktan sonra, yönetmen olarak de¤il de, oyuncu olarak sah-


ne haz›rl›¤›n› yapmak üzere olan Haldun Dormen ile Kibar-
l›k Budalas› üzerine k›sa bir sohbetim oldu:
“Ben, Moliere’i çok seviyorum, her zaman da sevdim. Daha ti-
yatro e¤itimime bafllad›¤›m ilk günden beri Moliere hayran›y›m.
Sanki dün yaz›lm›fl ta, bugünkü insanlar› anlatan bir karakter oy-
nuyorum. 18. yüzy›lda yaz›lan ancak bugün bile özelli¤ini yitirme-
yen bir karakter. Paran›n getirdi¤i güç o zaman da vard› flimdi de.
Kibar olmaya çal›flan bir maganda. Ve bu u¤uda da para harcamak-
tan kaç›nm›yor. Sonunda da gülünç bir kibar haline geliyor. Ben
170 oyun sahneledim. Kendimi yönetmen olarak görüyorum. Bu
oyunda da ilk sahneye ç›kan bir oyuncu gibiyim. Hiçbir fleye kar›fl-
m›yorum. Yönetmen Hakan Alt›ner ne derse onu yap›yorum. Ara-
m›zda bir problem olmad›...”
Evet, flimdi gelelim 2007’nin fiubat ay›nda yapm›fl oldu-
¤um söyleflime:
O, Türkiye’nin baflar›l› ifladamlar›ndan Sait Ömer’in o¤lu.
Annesi Nimet Rüfltü ise bir pafla k›z›.
Babas› Sait Ömer, K›br›s’ta do¤mufl, genç yaflta ‹ngilte-
re’deki e¤itiminden sonra ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fa-
kültesi’nde bir süre hukuk okumufl.
Anne Nimet Rüfltü, ‹stanbul Çaml›ca K›z Lisesi mezunu.
Frans›zca derslerinin yan›nda piyano dersleri de alm›fl.
Birbirlerini be¤enen Sait Ömer ve Nimet Rüfltü’nün dü-
¤ünleri Ac›badem’deki köflkte yap›lm›fl.
Kendisinden önce dünyaya gelen kardefli fiimal, birkaç
ayl›kken hastalanm›fl, tuttuklar› bak›c›n›n bilgisizli¤i sonucu
ölmüfl.
K›sa bir süre sonra, 5 Nisan 1928’de, Sait Ömer–Nimet
Rüfltü çiftinin bir çocuklar› daha do¤mufl. Ad›n› day›lar›n›n
iste¤i üzerine Haldun koymufllar.

121
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Ancak çocuklar› Haldun için Viyana’dan diplomal› bir


bak›c› getirtilmifl.
Ve böylece gelece¤in Türk tiyatrosunun duayeni Haldun
Dormen, bebekli¤inden itibaren Avrupal› dad›larla büyütül-
meye bafllanm›fl.
Haldun Dormen, ailede sanatç› olmad›¤› halde tiyatro sa-
nat›na nas›l bulaflt›¤›n› pek bilmiyor. Ancak tek hat›rlad›¤›,
s›k s›k de¤iflen bak›c›lar›ndan bir tanesinin, Bayan Janet’in si-
nema merakl›s› oldu¤u. Daha okula bile bafllamayan Hal-
dun, hafta sonlar›nda dad›s› Janet’le gitti¤i sinemalardaki
müzikal filmlerden Fred Astaire, Ginger Rogers, Martha Eg-
gerth, Marlene Dietrich, Greta Garbo gibi sanatç›lar› tan›ma-
ya bafllam›fl.
“San›yorum o günlerde karar›m› vermifltim: oyuncu olacakt›m.
Çünkü o seyretti¤im müzikli filmlerdeki flark›lar› evde dans ederek
tekrarl›yor, kendimi o filmlerde oynayan biri olarak görüyordum.
Zaman geliyor Fred Astaire, zaman geliyor Bing Crosby oluyor-
dum. Di¤er yafl›tlar›m gibi: pilot, polis, asker de¤il de; ünlü bir star
olmay› düfllüyordum.” diyerek bafll›yor çocuklu¤undan anlat-
maya Haldun Dormen.

Babam›n benimle ilgili bambaflka düflünceleri vard›...


Baflar›l› bir ifladam›n›n o¤lu idim. Hayat›m çok güzeldi.
Ailemde sanatç› yoktu. Babam, benim kendi ifllerini devam
ettirip, ona yard›mc› olaca¤›m› düflünüyordu. Yapaca¤›m
ö¤renimimi de ona göre ayarl›yordu. ‹lkokuldan sonra Gala-
tasaray Lisesi’ne gitmek istiyordum. Babamsa beni ‹ngiliz
okulu olan High–School’a yazd›rm›flt›. Fakat ben ne yapt›m
ettim Galatasaray’a bafllad›m. Orada edindi¤im arkadafl›m
Hamit Belli ile arkadafll›¤›m hep devam etti. Babas› sinema
ve tiyatro sanatç›s› Emin Belli idi. Okulda tüm spor faaliyet-
lerinin d›fl›nda, yüzmek ve kürek çekmekle de u¤rafl›yor-
dum.

122
Haldun Dormen

Benim için yaz›lan ilk rolüm... ve ilk star oluflum...


Bu arada müzik hocam›z›n haz›rlad›¤› Demir Bank adl›
bir oyunda oynamak istemifl, ancak bana rol kalmam›flt›. Da-
ha sonra ise Hakk› Bey benim için Yirmi Befl Kuruflluk adl› bir
oyun yazd›. Bankan›n kasas›ndaki paralardan birini oynu-
yordum. Çok k›sa bir rolüm vard› bu oyunda. Dans edip flar-
k› da söylüyordum. Y›l sonunda ise Kamp adl› oyunda rolüm
fazla idi. Müzik eflli¤inde aya¤›mdaki patenlerle dans etmifl-
tim. Bu roldeki baflar›mla herkesin be¤enisini kazanm›flt›m.

‹lk seyretti¤im tiyatro oyunu Othello...


Oturdu¤umuz apartmanda oturan Arabo¤lu ailesi tiyat-
roya çok merakl›yd›lar. Cumartesi akflamlar› ailece fiehir Ti-
yatrosu’na giderlerdi. ‹lk tiyatroya beni onlar götürdü. Tepe-
bafl› Dram Tiyatrosu’nda seyretti¤im oyun Othello idi. Oyun-
da rol alanlar Cahide Sonku, Talat Artemel, Hadi Hün, Süa-
vi Tedü. Seyretti¤im oyunu, oyuncular›, dekorlar› günlerce
dilimden düflürmedim. Belki de bu oyunla beraber hayat›-
m›n yönü de¤iflti diyebilirim.

Ve Robert Koleji...
Babam Robert Koleji’ne girmemi, ‹ngilizce ö¤renip, Kole-
jin mühendislik bölümünde okuyup kendi iflinde yard›m et-
memi istiyordu. Kabul ettim. Çünkü plan›mda ‹ngilizce ö¤-
renip Amerika’ya tiyatro okumak vard›. O y›llarda Robert
Koleji’nde yap›lan tiyatro çal›flmalar› çok gündemdeydi. Son
s›n›fta Tunç Yalman, Ahmet ‹svan ve Ecevit, Dr. Faustus oyu-
nunda oynuyorlard›. Ben tiyatro çal›flmalar›na ancak onuncu
s›n›fta kat›labildim.

Gizlice Yale Üniversitesi Tiyatro Bölümüne baflvuru...


Bu arada Tunç Yalman’›n ve fiirin Devrim’in Amerika’da-
ki Yale Üniversitesi’nin tiyatro bölümüne bafllad›klar›n› duy-

123
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

dum. Ben de on birinci s›n›fta iken ö¤retmenlerden Prof. Mac


Neal ile görüflüp Yale Üniversitesi Tiyatro Bölümüne mek-
tup yazd›m. Bir süre sonra olumlu cevap geldi. Ancak aile-
min bundan haberi yoktu, bu baflvuruyu onlardan gizli yap-
m›flt›m. Konuyu açmaya korkuyordum. Tunç Yalman’›n ti-
yatroculu¤a olan merak› evde konufluldu¤unda annem: “Tek
evin tek o¤lu artist olacakm›fl, yaz›k, çok yaz›k. Allah kimselere ver-
mesin” diyerek üç kere tahtaya vurmufltu.

Babamdan beklemedi¤im destek...


Bu arada babam›n New York’a gitmesi üzerine, ona duru-
mu izah eden bir mektup yaz›p yollad›m. Konuyu kendisiy-
le konuflmaya cesaretim yoktu. Bir iki hafta sonra eve geldi-
¤imde annem “ne o artist olacakm›fls›n, babandan mektup geldi,
yata¤›n›n üstünde.” dedi. Heyecandan mektubu açam›yor-
dum, gelece¤im o zarf›n içindeydi. Cesaretlenip zarf› aç›p
okumaya bafllad›m. Hiçte korktu¤um gibi bir mektup de¤il-
di. Babam bir idealim oldu¤u için benimle gurur duydu¤u-
nu, bana bu konuda yard›m edece¤ini yaz›yordu. “Tiyatro da
asil bir meslek. Görevin iyi bir tiyatrocu olmak ve bu iflin e¤itimi-
ni almakt›r” diye yaz›yordu.
1950 y›llar›nda zengin bir ifladam›n›n tiyatrocu olmak is-
teyen tek o¤luna böyle davranmas› pek normal de¤ildi. Bu
mektubu o zamanlar kolejde herkese okumufltum.

Amerika Yale Üniversitesi’nde tiyatro e¤itimim ve Pasa-


dena...
Amerika’daki Yale Üniversitesi’nde Tiyatro Bölümü’nde
e¤itim yapma ifline babamdan da izin ç›k›nca, 1949 senesin-
de Yale Üniversitesi’nin bulundu¤u New Haven’e geldim.
Tunç Yalman ve fiirin Devrim de ayn› okulda idiler. Tunç
Yalman daha sonra Muhsin Ertu¤rul’un göreve bafllamas›y-
la Türkiye’ye dönmüfl ve hocan›n sa¤ kolu olmufltu. Tunç, ti-
yatroyu iyi bilen ve sanata evrensel bakan bir entelektüeldi.

124
Haldun Dormen

Beraber Yale’de çok keyifli günler geçirdik. Pasadena Play-


hause’un Patio Tiyatrosu’nda üç ay kald›m. Bu üç ay içinde
Kanl› Dü¤ün, Bir K⤛t Parças›, Kim Öldürdü ve iki Ameraikan
komedisinde oynad›m. K⤛t Parças› oyununda baflrol oyna-
d›m. Bu arada Fox stüdyosundan bir yetkili Hollywood’da
kalmam› teklif etti. Yale’yi bitirmek istedi¤imden kabul et-
medim.

Muhsin Ertu¤rul ile tan›flmam...


Yale’de her oyuncu oyunlar yönetir ve oynard›. Ben sah-
neledi¤im ve oynad›¤›m oyunlardaki baflar›lar›m sonucu,
Yale Tiyatro Okulu’nun en yetenekli, en ilginç ö¤rencisi ka-
bul edilmifltim. Biraz dinlenmek için ‹stanbul’a geldim.
Muhsin Ertu¤rul ile tan›flmak istemifltim. Arkadafl›m Hamit,
araya birini koyarak bana bir randevu ayarlad›. Muhsin Er-
tu¤rul o sezon Küçük Sahne’nin yöneticisiydi. Dragos’taki
evinde beni “Haldun Pafla” diye karfl›lay›p öptü. Çok heye-
canl›yd›m. Çok alçakgönüllü davrand›. Amerika’dan dönüfl-
te Küçük Sahne’de yerimin haz›r oldu¤unu söyledi. Yale’de
çok baflar›l› günlerim oldu. Birçok oyunda önemli roller oy-
nad›m; mezun olmak için iki uzun oyun yönettim. Bu arada
birçok gruplarla çal›flt›m. Örne¤in Saranac Lake diye bir yaz
tiyatrosu kurduk. Yale Tiyatro Okulu’nun rejisörlük k›sm›n-
dan baflar›yla mezun olduktan sonra Saranac Lake çal›flmala-
r›na bir süre devam ettim. On ikinci Gece, Kibarl›k Budalas› gi-
bi oyunlar› yönettim.

Ve ‹stanbul seyircisiyle tan›flmam...


1953 sonbahar›nda ‹stanbul’a döndüm. Do¤ru Muhsin Er-
tu¤rul’a gittim. Beni yine s›cak karfl›lad›. ‹lk tan›flt›¤›m kifliler
Cahit Irgat ve Sadri Al›fl›k idi. Küçük Sahne’de Dünkü Ço-
cuk adl› oyunun provalar›n› izlemeye bafllad›m. Küçük Sah-
ne’de ilk oynad›¤›m oyun Cinayet Var’d›r. 7 Nisan 1954 gece-
si Cinayet Var ile Türk seyircisinin karfl›s›na ç›km›flt›m. Bu

125
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Türkiye’de oynad›¤›m ilk oyunumu seyredenler aras›nda


annem, babam, kardeflim, akrabalar›m ve arkadafllar›m var-
d›. Hepsi çok heyecanl›yd›lar. Hakk›mda birçok yaz›lar ya-
z›ld›. Türk tiyatrosunu daha henüz tan›m›yordum.

Cep Tiyatrosu’nun kuruluflu...


Tiyatro Derne¤i ile yapt›¤›m her iki oyunda ilgi görünce,
bir tiyatro kurmak istedik ve bulundu¤umuz odalar› ay›ran
duvar› y›k›p altm›fl kiflilik bir tiyatro salonu yapt›k, ad›n› da
Cep Tiyatrosu koyduk. ‹lk olarak ta Peter Patlen ve Madon-
na’n›n Portresi adl› oyunlar› sergiledik orada. Oyunlar büyük
ilgi gördü. Bu çal›flmalar üç y›l sürdü. Bu süre içinde K›rm›z›
Biberler, Bir Evlenme, Anfitriyon ve Kayg›s›z’› sahneledik. Cep
tiyatrosu’nun baflar›s› bas›nda da ilgi gördü. Biletlerimiz haf-
talar öncesinden sat›l›yordu. Fuayesinde de resim sergileri
ve konferanslar oluyordu. Bir sanat merkezi olmufltu. En gü-
zeli de burada bir tiyatro kursu açm›flt›k. Buradan Erol Gü-
nayd›n, Altan Erbulak, Erol Keskin, Nejat Ayberk ve Y›lmaz
Gruda gibi de¤erli tiyatro sanatç›lar›m›z yetifltiler. Hatta Y›l-
maz Güney de bunlar›n aras›nda idi.

Ve Dormen Tiyatrosu...
Amerika’da oynad›¤›m bir oyunu Refik erduran Papaz
Kaçt› ad›yla Türkçe’ye çevirdi. Bu oyunu 1955 y›l›nda Kad›-
köy Süreyya Sinemas›’nda sahneledik. Bu oyunda Erol Gü-
nayd›n, Sadettin Erbil, Metin Serezli ve Ayfer Feray gibi ye-
ni yetenekler oynad›lar. Oyun birkaç gün kapal› gifle oynad›.
Benim ünlenmem bu oyunla olmufltur. Bu oyunla da Dor-
men Tiyatrosu’nun temeli at›lm›fl oldu. Dormen Tiyatro-
su’nun kadrosunu Cep Tiyatrosu oluflturuyordu. 1957’de
Galip San, Küçük Sahne teklifini getirince tüm Cep Tiyatro-
su ekibi orada çal›flmaya bafllad›k. ‹lk oyunda Teyzesi adl›
oyundu. Bu oyun ve arkas›ndan oynad›¤›m›z Karaa¤açlar Al-

126
Haldun Dormen

t›nda ve Hedda Gabler oyunlar› pek baflar›l› olmad›lar. Fakat


bunlardan sonra Kamp 17 oyunuyla baflar›y› yakalad›k. Kamp
17, Dormen Tiyatrosu’nun ilk baflar›l› oyunu oldu. Befl y›l
Küçük Sahne’de çal›flmalar›m›z› yapt›k. Sonra da Ses Tiyat-
rosu’nu restore edip oraya geçtik. On y›l da çal›flmalar›m›z›
orada devam ettirdik. 1972 y›l›nda tiyatromu kapatmak zo-
runda kald›m. Mali sorunlar›m›n yan›nda, baz› arkadafllar
ayr›l›p kendi tiyatrolar›n› kurmufllard›. Biraz da dinlenmek,
kendimi toparlay›p, kendime gelmek istemifltim. Fazla da
mücadele etmek istemedim. Gelen teklifleri de kabul etme-
mifltim. Bir de benim flirket idare etme yetene¤im yok. Ben-
den ayr›lan talebelerimin baz›lar› kendi tiyatrolar›n› kur-
mufllard›. Örne¤in Altan Erbulak gibi... Bana onlardan hiç
teklif gelmedi. Biraz da buna gücenmifltim. Sadece 1973 y›-
l›nda K›fl Masal›’n› sahnelemifltim.

Hiçbir zaman “Lanet olsun tiyatro!” demedim...


Çok zorlu günlerim oldu. Paralar kaybettim, çok moralim
bozuldu. Ancak geriye bakt›¤›mda “iyi ki yapm›fl›m” diyo-
rum. Tiyatro u¤runa çok para kaybettim. Ancak o paralarla
bu sayg›y›, sevgiyi kazanamazd›m. Babam›n durumu iyiydi.
Evin tek o¤lu idim. ‹fl hayat›nda kalsayd›m belki bugün bir
Rahmi Koç filan olurdum. Ancak ben tiyatroyu seçtim. Ba-
bam da beni bu konuda ölünceye kadar destekledi.

‹lk müzikalim Sokak K›z› ‹rma...


Sokak K›z› ‹rma, Paris ve Londra’da baflar›yla oynanan bir
müzikaldi. Türkiye’de o zamana kadar müzikal çal›flmalar›
yap›lm›fl, ancak benim yapmak istedi¤im Bat›l› tarzda bir
müzikal yap›lmam›flt›. Ben bu tarzda müzikalleri daha ço-
cuklu¤umdan biliyordum, hep hayalini kurmufltum. Zor bir
proje idi. Bu konuda herkes bana karfl› iken, tek güvenen ve
destekleyen Galip San idi. Sonuç çok baflar›l› oldu. Gülriz ha-
rika bir oyun ç›kard›. Seyretti¤im en iyi ‹rma idi. Bu rolüyle

127
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

de en iyi kad›n oyuncu dal›nda “‹lhan ‹skender Ödülü”nü


alm›flt›. 2.500 kiflilik Atlas Sinemas› t›kl›m t›kl›md›. Oyundan
sonra babam kuliste bütün oyuncular› tebrik etti: çok mut-
luydu. Sokak K›z› ‹rma’dan sonra Kiss Me Kate, Keflanl› Ali Des-
tan›, Direkleraras›, Bulvar, Ayak Bacak Fabrikas› gibi müzikli
oyunlar sahnelendi Türkiye’de.

Ve di¤er müzikallerim...
Sokak K›z› ‹rma’dan sonra Pasifik fiark›s›’n› sahneledim. Bü-
yük bir hüsran oldu benim için. Bunda benim de hatalar›m
oldu. Genç yaflta Sokak K›z› ‹rma’n›n baflar›s› benim “ne ya-
parsam olur” diye düflünmeme yol açt›. Hatalar›m› göreme-
dim. Bu bana büyük bir ders olmufltu. Bu fiyaskodan sonra
Erol Günayd›n’›n yazm›fl oldu¤u Yaygara 70 adl› müzikalde
Cemal Reflit Rey ile çal›flt›m. Yine Cemal Reflit Rey ile ‹stan-
bul Masal›’nda beraberdik. Bu oyun Londra’da oynanan ilk
Türk oyunu oldu. Festivalin en baflar›l› oyunu oldu. Bunu
Hisseli Harikalar Kumpanyas›, Kral ve Ben ve son olarak da
Kantocu adl› müzikaller izledi.

Film, televizyon, radyo ve gazetecilik çal›flmalar›m...


an›lar›m...
‹ki film yapt›m. Ekrem Bora ve Belgin Doruk’un rol ald›-
¤› Bozuk Düzen (1966) ve Müflfik Kenter, Belgin Doruk, Ned-
ret Güvenç’in oynad›¤› Güzel Bir Gün ‹çin (1967). Bozuk Dü-
zen, 3. Antalya Alt›n Portakal Film Festivali’nde “En ‹yi Film
Birincilik Ödülü”, Güzel Bir Gün ‹çin filmi ise 4. Antalya Al-
t›n Portakal Film Festivali’nde “En ‹yi Komedi Filmi Ödülü”
ald›. Fakat bu filmlerden para kazanamad›m. Televizyon ve
radyo çal›flmalar›m›n d›fl›nda Milliyet Gazetesi’nde 8 y›l ça-
l›flt›m. Son y›llarda da an›lar›m› Sürç–ü Lisan Ettikse, Antrakt,
‹kinci Perde ve Olmak ya da Olmamak adl› kitaplar›mda yaz-
d›m.

128
Haldun Dormen

Egemen Bostanc›... ve ikinci kez Dormen Tiyatrosu... yi-


ne kapan›fl...
1978’de Nal›nlar’› ‹ngilizce olarak Londra’da sergiledik.
Y›ld›z Kenter, Nevra Serezli, Kerem Y›lmazer ve Göksel Kor-
tay oynam›flt›. Bu arada Egemen Bostanc› bir müzikal yap-
mam› istedi. Merhaba Müzik müzikalini yapt›m. Nükhet
Duru, Huysuz Virjin ve Füsun Önal, ‹lyas Salman, Asuman
Arsan oynam›fllard›. Çok tutulan bir müzikal oldu. Arkas›n-
da Huysuz Virjin için Hisseli Harikalar Kumpanyas› müzikali-
ni yazd›m. Fakat Mehmet Ali Erbil oynad›. Arkas›ndan da
Egemen Bostanc›’n›n iste¤iyle Dormen Tiyatrosu tekrar aç›l-
m›fl oldu (1984). Taki 2001 y›l›nda Bugün Git Yar›n Gel oyu-
nuyla tekrar kapanmas›na kadar. fiimdiye de¤in 160 oyun
yönettim. 110–120 oyunda oynad›m. 11 oyun yazd›m. En son
2001’de sahneye ç›kt›m. Böyle daha faydal› olabiliyorum.
Birkaç projeyi ayn› anda yürütebiliyorum. Televizyona daha
fazla vaktim var. Medyap›m Akademi’de gençlere ders veri-
yorum.

E¤itimli–e¤itimsiz, sanatç›, mankenler.


Sahneye ç›kabilen herkes ç›ks›n, yapabiliyorsa, becerebili-
yorsa yaps›n; manken veya flark›c›...
Özcan Deniz örne¤in; geyet te baflar›l› oldu oyunculukta.
E¤er bu e¤itimli–e¤itimsiz sanatç›lar konusu aç›l›rsa, gelmifl
geçmifl en büyük oyuncular›m›zdan Adile Naflit’i yok ederiz,
Bedia Muvahhit’i yok sayar›z. Bunlar tiyatro e¤itimi alma-
m›fl de¤erli sanatç›lar›m›zd›lar. Konservatuar e¤itimi almak
flart de¤il, bizler de e¤itiyoruz. Gelsinler bana, iki y›l gibi k›-
sa bir zamanda ö¤retiyorum. Örne¤in seneler önce Nevra Se-
rezli, Metin Serezli gibi... Benim mankenlikten gelme bir
oyuncum var: fiebnem Özinal. 12 y›ld›r tiyatro yap›yor. Man-
kenli¤i b›rakt›, tiyatroyu ciddiye alarak yetifltirdi kendini.

129
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Genco erkal ile oynad›. fiimde de Ali Poyrazo¤lu ile çal›fl›yor.


Hukuku bitirmeden avukat, t›bb› bitirmeden doktor oluna-
maz, ancak okul bitirmeden oyuncu olabilir insan!

Bir an›...
fiahane Zü¤ürtler’den sonra yüzümüzü güldüren klasik bir
Frans›z komedisi olan Bit Yeni¤i oyunu idi. Oyun çok tut-
mufl, seyirci çok gülüyordu. Kapal› gifle oynuyorduk. Hafta-
lar geçmesine ra¤men gifle has›lat› devaml› art›yordu. Atlan-
tik Sinemas›’nda oynuyoruz. Bütün biletler sat›lm›fl, salon
dolu. Sahneye ç›k›fl s›ram› bekliyorum. Sahnede ise Altan Er-
bulak var. Kula¤›m sahnede Altan’›n teksti bitirmesini bekli-
yorum, ki ben gireyim sahneye. Fakat Altan tekstin d›fl›na
ç›kt›. Bir de tan›mad›¤›m›z baflka bir kad›n konuflmas› geli-
yor sahneden. Sahneyi daha iyi görebilmek için dekorun ar-
kas›na geçtim. Altan astragan bir mantolu bayanla konuflu-
yor. Me¤er kad›nca¤›z Adapazar›’ndan 14–15 gün önce ge-
lip, bilet kuyru¤una girerek zor bela bir bilet alabilmifl. Oyun
günü yine Adapazar›’ndan gelmifl. Ancak içeri girdi¤inde
yerinin baflka birine daha sat›ld›¤›n› görmüfl. Oyun bafllad›-
¤›nda münakafla devam ediyormufl. Kad›n sahneye ç›k›p Al-
tan’a “bu oyuna bafllayamazs›n›z” demifl. Altan kad›n› gör-
mezlikten gelip oyununa devam etmeye kalk›nca da, kad›n
iyice ba¤›rmaya bafllam›fl “Bana yer bulmadan bu oyunu
bafllatmam!” diyerek. Altan da sahneden bir koltu¤a kad›n›
buyur etti ve “Yaln›z oyunun ikinci perdesi randevuevinde
geçiyor. Kocan›z k›zabilir” dedi. Tabii seyirciler iyice coflup
alk›fllad›lar. Sonunda ön tarafa konulan bir sandalyede oyu-
nu seyretti. Oyunun sonunda hep birlikte onu selamlam›flt›k.
Çünkü hakk›n› arayan gerçek bir tiyatro seyircisi idi.
Bu güzel söylefliyi Cemal Süreya’n›n 99 Yüz, ‹zdüflümler
kitab›nda Haldun Dormen için yazd›¤› birkaç sat›rla bitire-
yim dedim:

130
Haldun Dormen

“Türk tiyatrosu, bütün büyük ustalara karfl›n, mim sanat› ve


sadece el, yüz hareketlerinden olufluyordu. Haldun Dormen tiyat-
roya omurga hareketini getirdi: Omurga, bacaklar ve her fley... Je-
an Louise Barraul’un deyimiyle ‘antiölüm’ bir durufl. Tiyatro ada-
m› dedim. En tiyatro adam›! Alaturkan›n, ortaoyunun ölü yanlar›-
n› sildi; snoplu¤un iyi yanlar›n› da getirdi. Ses Opereti gelene¤i
onun ç›k›fl›yla tükendi...
Tiyatroyu sayd›rd›, sevdirirken sayd›rd›.”

131
65 yafl›nda 60. sanat y›l›n› kutlayan,
Hababam S›n›f›’n›n Güdük Necmi’si

HAL‹T AKÇATEPE

Sanat yaflam› 5 yafl›nda iken, anne ve babas› tiyatro usta-


lar› Leman Akçatepe ve S›tk› Akçatepe ile Nasreddin Hoca
Dü¤ünde adl› sinema filmiyle 1943’de bafllam›fl 1938 ‹stan-
bul/Üsküdar do¤umlu Halit Akçatepe’nin. Tam 60 y›l sonra,
65 yafl›nda, yani sanat yaflam›n›n 60. y›l›nda “43. Uluslarara-
s› Nasreddin Hoca fienli¤i”nde Nasreddin Hoca’n›n Kavu-
¤u’nu on y›ld›r tafl›yan usta sanatç› Erol Günayd›n’dan tes-
lim alm›fl. Onu daha çok Hababam S›n›f›’n›n Güdük Necmi’si
olarak tan›d›k. O, hiç yafllanmad›. O, hep güldürdü, hiç a¤-
latmad›. Oynad›¤› rollerde hiç a¤lad›¤›na rastlamad›m. Rol
arkadafli ‹nek fiaban yani rahmetli Kemal Sunal ile oynad›¤›
ve dört kez çekilen Hababam S›n›f› art›k klasikleflti, 30 y›ld›r
b›kmadan usanmadan hâlâ seyretmekteyiz. fiimdi ise yine
çekiliyor ve o yine Güdük Necmi’yi canland›r›yor. Tiyatro
hayat› 1945’de ‹stanbul Belediyesi fiehir Tiyatrosu Çocuk Bö-
lümü’nde bafllam›fl Halit Akçatepe’nin. 90’a yak›n film, bir o

132
Halit Akçatepe

kadar da tiyatro oyununda rol alm›fl. Oyun çevirileri de var.


Konserve Asker, ‹ki Aya¤› Bir Çukurda. gibi. Rol ald›¤› filmler-
den baz›lar›: Nasreddin Hoca Dü¤ünde, Günahs›zlar, Dertli P›-
nar, Köprüalt› Çocuklar›, Bir Da¤ Masal›, Hababam S›n›f›, Süt
Kardefller, Köyden ‹ndim fiehire. Televizyon yap›mlar›: Kayg›-
s›zlar, fiaban Askerde, Konu Komflu, Bizimkiler... 1962 Avni Dil-
ligil, 1963 Halk Tiyatrosu–Toros Canavar›, 1964 Aksaray Ope-
ra–Hisse–i fiayia, 1965 Kad›köy Tiyatrosu–Baba Evinde Hayat,
1967–68 Devekuflu Kabare–Vatan Kurtaran fiaban, 1969–70
Dostlar Tiyatrosu–Rosenbergler Ölmemeli, 1980 Ortaoyuncu-
lar–fiahlar›da Vururlar, 1980–81 fian Tiyatrosu–Selam Melofl,
1989 Ah fiu Gençler. Bunlar rol ald›¤› baz› tiyatro gruplar› ve
oyunlar. 2003 y›l›n›n Ekim ay›nda da 8. kez yap›lan Diyalog
Tiyatro Festivali’ne T›pk› Sen–T›pk› Ben oyunuyla kat›lan Ye-
ditepe Oyuncular› aras›nda o da vard›. Hadi Çaman, Suna
Keskin ve Halit Akçatepe gibi üç usta oyuncunun sergiledi¤i
bu oyun, kalabal›k seyirci taraf›ndan nefes almadan seyredil-
di. Zaman zaman güldüren, zaman zaman da düflündüren
oyun, ne pahas›na olursa olsun tiyatrolar›n› ve tiyatroyu ya-
flatma mücadelesini veren iki yafll› tiyatrocunun ve onlara
yard›m etmeye çal›flan yafll› bir kad›n›n tiyatro için ç›rp›n›fl›-
n› anlat›yor. Hepsiyle ayr› ayr› sohbet ettim.

2002 y›l›nda, 60. sanat y›l›n›zda, Nasreddin Hoca’n›n


Kavu¤u’nu Erol Günayd›n’dan devrald›n›z. Bu size sorum-
luluk verdi mi?
Erol Günayd›n Usta bu kavu¤u 10 y›l tafl›d›. “Bu yorucu
bir ifl, ben art›k yapamayaca¤›m” deyince, kendisine “kavu-
¤u kime devredeceksiniz?” diye sormufllar. O da “bu ifl için
en uygun insan Halit’tir” demifl. Sa¤olsun kavu¤u ve kaftan›
bana devretti. Ben de 10 y›l gibi uzun süre tafl›mak yerine,
daha s›k devretme yoluna gittim ve geçti¤imiz y›l karikatü-
rist Hasan Kaçan’a devrettim. Art›k her y›l kavuk ve kaftan

133
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

kimdeyse uygun buldu¤u bir sanatç›ya devredecek. Nasred-


din Hoca kiflili¤ini bir y›l da olsa tafl›mak çok güzel ve onur-
lu bir fley. Akflehir Belediyesi bu konuda çok güzel hizmet
veriyor. Benim Nasreddin Hoca oldu¤um y›l, Akflehir Mey-
dan›’na 12 Güldürü Ustas›’n›n büstünü diktirdi. Sa¤olsunlar.

Gerek tiyatroda gerekse filmlerde, eski güldürü ve ko-


mediyi bulmak çok zor. Güldürünün ve komedinin tarifi
mi de¤iflti?
Güldürünün tarifi de¤iflmedi. Ancak bunu yapacak sanat-
ç› laz›m. Erol Günayd›n, Altan Erbulak, Muammer Karaca.
gibi. Bunlar büyük güldürü ustalar›d›r. Bunlar›n yapt›¤› gül-
dürüler halk›n sevdi¤i, kabul etti¤i güldürülerdi. Bunlar›n
yerlerine gelecek kimse yok. Müjdat Gezen, Hadi Çaman ve
benim gibiler, bu ustalar›n yetifltirdi¤i sanatç›lard›r. Bizden
sonra ne olacak bilemiyorum?

Siz, 66 yafl›ndas›n›z. 1938 ‹stanbul/Üsküdar do¤umlusu-


nuz. 60. sanat y›l›n›z› kutlad›n›z. Kaç yafl›nda sanata baflla-
d›n›z?
1943 y›l›nda 5 yafl›nda iken Nasreddin Hoca Dü¤ünde adl›
bir filmde tiyatro sanatç›lar› olan annem Leman ve babam
S›tk› Akçatepe ile beraber oynad›m. Annem daha sonra sine-
maya geçti. Babam çok az filmde oynad›. O tam bir tiyatro-
cuydu.

Tiyatro ile ne zaman ve nas›l tan›flt›n›z?


7 yafl›nda ‹stanbul fiehir Tiyatrolar› Çocuk Tiyatrosu Bö-
lümü’nde tiyatroya bafllad›m. Önce bir çocuk oyununda oy-
nad›m. O s›rada baflka bir oyunda üç çocuk oyuncuya daha
ihtiyaç vard›. Böylece Cahide Sonku, Sami Ayano¤lu ile sah-
neye ç›kt›m ve onlarla seyircileri selamlad›m. Tabiki 7 yafl›n-
daki bir çocu¤un bu de¤erli sanatç›lar›n de¤erini anlamas›
çok zor. Tiyatronun bilincine var›nca, onlarla ayn› sahneyi

134
Halit Akçatepe

paylaflt›¤›m için çok gururland›m. Tiyatroya parelel olarak ta


sinema çal›flmalar›n› sürdürdüm. 1945 y›l›nda sinema ve ti-
yatroya iyice girmifl oldum.

Tiyatro e¤itimi ald›n›z m›?


Benim öyle kötü bir huyum yok. Ben, e¤itimle tiyatrocu
veya oyuncu olunaca¤›na inanmam. ‹nsan okuyarak doktor
veya mühendis olur. Ancak okuyarak oyuncu olunamaz.
Oyunculuk, insan›n içinde ya vard›r ya da yoktur. Yoksa
yoktur. ‹stedi¤iniz kadar okuyun, içinizde oyunculuk yoksa
olamazs›n›z. Babam tiyatrocu olmam› istemedi¤i için –çünkü
babam tiyatroda çok zorluk çekmifl– benim de ayn› s›k›nt›la-
r› çekmemem için tiyatrocu olmam› istememiflti. Beni Sa-
int–Bendit Frans›z okulunda okuttu. Daha sonra hukuk ve
iktisat okudum. Fakat ben yine tiyatroculu¤u seçtim. Babam
bana “okumufl serseri” derdi. Oyunculuk e¤itimim yoktur.
Allah korusun!

Sizin rahmetli Kemal Sunal’la çok filmleriniz oldu. Bu


filmler niçin bu kadar sevildi?
Kemal Sunal’la çok güzel fleyler yapt›k. Bu bizim oyuncu-
lu¤umuzdan gelen baz› güzelliklerdi. Ancak bir filmin sevil-
mesi, çok ifl yapmas› için iki kiflinin oyunculu¤u yetmez. Bu-
rada Ertem E¤ilmez’i unutmamak laz›m. Bu filmlerin bu ka-
dar tutmas›nda Ertem E¤ilmez’in rolü büyüktür. Beni ve Ke-
mal’i keflfeden O’dur. Beraber çal›fl›rken benim ve Kemal’in
ortaoyununa yak›n oldu¤umuzu gördü. Dikkat ederseniz
filmlerimiz ortaoyunu a¤›rl›kl›d›r. O bunlar› görmüfl ve kefl-
fetmifltir. Senaryolar› bunlar› dikkate alarak yapm›flt›r. Ke-
mal Sunal ile ben ortaoyununa yatk›n oldu¤umuzdan seyir-
ciye ulaflmak çok daha kolay olmufltur. Bizim oyunculu¤u-
muzun d›fl›nda çok iyi bir yönetmen fark› vard›r. Sinema ol-
sun televizyon olsun, bu üç unsurun biraraya gelmesiyle iyi
fleyler yap›labilir. Bizim Kemal’le yapt›¤›m›z çal›flmalar›n ba-

135
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

flar›s› da buradad›r. Onun içindir ki, bu filmler 30 y›ld›r hiç


yorulmadan ve s›k›lmadan seyredilmektedirler.

Tiyatro yahut sinema, en çok hangisinden para kazand›-


n›z?
Tiyatrodan para kazanmak diye bir fley söz konusu de¤il-
dir. Tiyatro bir sevgi iflidir. Benim 41 yafl›nda olan k›z›m, 15
yafl›nda iken “Baba ben ileride sinemay› düflünmüyorum.
Fakat tiyatrocu olmak istersem bana yard›m eder misin?” di-
ye sordu. Ben de “Evlad›m, yard›m ederim. Fakat tiyatrocu
olmak istiyorum demekle tiyatrocu olunmaz. Bunun flartlar›
var. Tiyatroyu çok seveceksin, âfl›k olacaks›n, hatta evlendi-
¤in kocandan bile daha fazla seveceksin. Çocuklar›n olacak,
zaman› geldi¤inde onlardan bile fazla seveceksin” dedim.
Bakt› surat›ma. Bir daha da bu konu hiç aç›lmad›. 11 yafl›nda
olan küçük k›z›m ise sadece dinlemekle yetindi. Büyük k›z›m
yani tiyatrocu olmak isteyen Viyana’da üniversite okudu.
Sadece dinlemekle yetinen küçük k›z›m Ebru Akçatepe ise
bugün Viyana’da bir tiyatronun bafl›nda yöneticilik yap›yor.
13 y›ld›r bu ifli baflar›yla sürdürüyor. Evlenmedi de. O sade-
ce tiyatroyu sevdi. Tiyatro bir aflk ve tutku meselesidir. Özel-
likle Türkiye’de tiyatrodan para kazanmak çok zordur. Bana
Türkiye’de tiyatrodan mal mülk sahibi olmufl kimseyi göste-
remezsiniz. Sinema ise bambaflka bir sanat koludur. 150 sene
tiyatro yapm›fl olsa idim, Berlin’e geldi¤imde beni bu kadar
kifli ayakta karfl›lamaz, omuzlara al›nmazd›m. Bu tamamen
sinemadan kaynaklanan bir fleydir. Tiyatro tan›tmaz, sinema
tan›t›r. Sinema milyonlara hitap eden bir sanat dal›d›r. Tiyat-
ro çok sayg› duyulacak bir meslektir. Fakat biz, bu çok sayg›
duyulacak mesle¤i yanl›fl ülkede, Türkiye’de yap›yoruz.

Türk tiyatrosu üzerine düflünceleriniz? Karamsar m›s›n›z?


T›pk› Sen–T›pk› Ben adl› oyunumuzda karamsarl›k vard›r.
Fakat oyundaki karamsarl›k gerçektir. Yaflanan bir olay› oy-

136
Halit Akçatepe

nuyoruz. Tiyatro sonsuza kadar yap›lacakt›r. Benim gibi,


Hadi Çaman gibi ve di¤er arkadafllar›m›z gibi “deliler” dai-
ma olacak ve tiyatro yapacaklard›r. Tiyatro ölmez. Çünkü ti-
yatronun hazz›n› alan bir insan vazgeçmez. Ben arkama bak-
t›¤›mda birçok genç deli görüyorum. Tiyatroyu seviyorlar ve
tiyatrocu olmak için müracaat ediyorlar. Benim babam da
deliydi, ben de deli bir baban›n deli bir tiyatrocu o¤luyum.
Hadi Çaman da bir tiyatro delisidir. Arkam›zdan genç deli-
ler geliyor. Tiyatro düzelecek mi? Hay›r. Çünkü tiyatro bir
e¤itim meselesidir, bir kültür meselesidir. Ülkenin kültürü
ve e¤itimi tiyatroyu yaflatacak düzeye gelmemifltir. Gelmedi-
¤i için de Türkiye tiyatrosu daha y›llarca zorluk çekecektir.

Hababam S›n›f›’n›n yeniden çekilmesi baz› tart›flmala-


ra neden oldu. Eski Hababam S›n›f›’nda oynayanlar yok;
fiener fien, fievket Altu¤, Tar›k Akan gibi...
R›fat Ilgaz, Hababam S›n›f›’n› fiener fien veya Tar›k Akan
için yazmad›. Hababam S›n›f› flunla da oynan›r, bunla da. O
gün onlarla oynanm›flt›, bu gün baflka arkadafllarla oynan›r.
Pembe Panter’i y›llarca Peter Sellers oynad›. fiimdi Stiv Mar-
tin oynuyor. Peki Pembe Panter flimdi Mor Panter mi oldu?
Önemli olan Pembe Panter’dir. ‹nsanlar onu seyretmeye ge-
leceklerdir. fiu oynam›fl, bu oynam›fl; önemi yok. Hababam
S›n›f› yeniden çekilecektir. Türkiye’nin klasi¤i olmufl bir film
seneler sonra yeni sanatç›larla yeniden çekilecektir. ‹lk çekil-
dikten tam 30 y›l sonra Hababam S›n›f› tekrar çekiliyor. O
var veya bu varla bu ifl olmaz. Ben bu tart›flmalara güler ge-
çerim. Ben bu filmde yine Güdük Necmi’yi oynayaca¤›m.
Tabiki o ö¤renci Güdük Necmi olamaz. Ö¤retmen Güdük
Necmi’yi oynayaca¤›m. Güdük Necmi’nin yapmayaca¤› her-
gelelik yoktur. Gerisini filmde görürsünüz...

137
Seyirlik oyunlar›n› Türk seyircisine sevdiren,
“kumpanyac›”

HAfiMET ZEYBEK

“Türkiye’deki çok yönlü sanatç›lar”› saymaya kalksak,


ancak 5 veya 10’u geçmez...
Hani “Bir koltukta iki karpuz tafl›yan” deyimi var. Ancak
o, iki de¤il birkaç karpuz s›¤d›ranlardan!
Oyun yazar›, oyuncu, yönetmen, film senaryo yazar› ve
araflt›rmac›...
1948 y›l›nda Tarsus’un Gülek Köyü’nde do¤mufl Haflmet
Zeybek.
Karaisal› Yat›l› Ortaokulu’nda, Adana ve Tarsus liselerin-
de okumufl.
Tiyatro oyunculu¤una Tarsus’ta bafllam›fl.
Ortaokul döneminde yazd›¤› Kalem Tutan Eli Öp ilk sah-
nelenen oyunu.
Ayn› y›l Tarsus Halk Evi’ne yönetici olmufl. 1961 y›l›nda
burada Irgat adl› oyunu oynanm›fl. Üç gün üç gece olarak ta-
sarlad›¤› Dü¤ün ya da Davul’u yazmaya bafllam›fl. 1968’deki

138
Haflmet Zeybek

ODTÜ fienli¤i’nde sergiledi¤i bu oyunla ödül alm›fl. Ankara


Deneme Sahnesi taraf›ndan “En ‹yi Amatör Topluluk” seçil-
mifl.
Türk Tiyatrosu’nda özel bir yere sahip olan bu çok yönlü
sanatç›yla Kad›köy Haldun Taner Sahnesi’nin fuayesinde
yapt›¤›m sohbet:

Kendimi bildim bileli hep tiyatronun içinde oldum...


Baflka bir seçme olana¤›m olmad›, olamazd› da. Tiyatro
ile yaflam›m boyunca hep beraber oldum, kendimi bildim bi-
leli hep tiyatronun içinde oldum... Bulundu¤um ortamda
anam elimden tutar dü¤ünlere, ninem ise Mevlit’e götürür-
dü beni. Ortaokula bafllad›¤›mda gürefller tutup, halay çek-
tim. Her hafta bir dü¤üne veya e¤lenceye davetli olurdum.
Ortaokulda Temsil Kolu Baflkan› idim. O y›llarda okullarda-
ki edebiyat ö¤retmenleri, tiyatro koluna, tiyatro faaliyetleri-
ne çok önem verirlerdi. Tarsus Lisesi’nde kendi yazd›¤›m
oyunlar› Halkevi’nde yönettim. ‹lk oyunum Kalem Tutan Eli
Öp lise temsili olarak sahnelendi.

‹lk sahneye ç›k›fl›m...


Babam PTT Müdürü idi. Fevzipafla’da Hakan’a Tuzak adl›
bir oyunu büyükler sergileyeceklerdi. Bu oyuna bir de çocuk
oyuncu gerekliydi. Ben bu oyuna çocuk oyuncu olarak kat›l-
m›flt›m. Oyundan hat›rlad›¤›m sahne fludur:
Dekorun bir parças› olan su dolu havuzun kenar›nda do-
lan›yorum. Ben çocuk akl›mla havuzdaki sudan su al›p seyir-
cilerin üstüne serpiyorum. En önde de yörenin valisi ve kay-
makam› oturuyor.

Lise y›llar›...
Lise de ise çok ciddi bafllad›m tiyatroya. Hem kültürel
hem siyasi hem de politik boyutlar›yla u¤raflt›m tiyatro ile.

139
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Irgat, ilk Tarsus’un d›fl›na ç›kan ulusal bir oyunumdu. “Ama-


tör Tiyatro Ödülü”nü alm›flt›m. Bu oyunda oynad›m da. Ben
kumpanyac›’y›m; yaz›yorum, yönetiyorum ve oynuyorum.
Bu oyunda Tarsus’un gençleri ve esnaf› da vard› oynayanlar
aras›nda. Aralar›ndan profesyonel olanlar da oldu. Örne¤in
Erdal Gülmen, Bursa Devlet Tiyatrosu’nda yönetmendir.

Muhsin Ertu¤rul’un daveti...


1968’de oynad›¤›m›z Irgat oyunu çok yank› yapt› ki, ‹s-
tanbul’dan Muhsin Ertu¤rul “Bu çocuklar› seyretmek istiyo-
rum” demifl. Oyunu Ankara Sanat Tiyatrosu (AST)’nda üç
gün oynad›k. Muhsin Ertu¤rul bizi seyretti. Sonra ‹stan-
bul’da Robert Koleji’nin Kültür Haftas› vard›. Orada da bu
oyunu oynad›k. O s›rada Ayla ve Beklan Algan’la tan›flt›m.
Muhsin Ertu¤rul bana LCC’de burs hakk›n› verdi. O zaman-
lar LCC’de Ayla–Beklan Algan, Haldun Taner ve Muhsin Er-
tu¤rul vard›.

Dostlar Tiyatrosu... Alpagut Olay›...


1968–70 y›llar› aras›nda da Dostlar Tiyatrosu ‹flçi Kolu Ti-
yatro Kurslar›’na kat›ld›m. 1969’da bu kurslar s›ras›nda Alpa-
gut Olay› adl› oyunu yazd›m. Çorum ‹l Özel ‹daresi’ne ba¤l›
Alpagut Linyit ‹flletmeleri’nde çal›flan 768 iflçinin çal›flt›klar›
fabrikan›n yönetimini ele geçirip iflgal edifllerinin hikâyesi-
dir. Oyun ilk kez Dostlar Tiyatrosu ‹flçi Kolu taraf›ndan 1971
y›l›nda oynand›.

Ulvi Uraz’a geçifl...


12 Mart sonras› Ulvi Uraz beni tiyatrosuna davet etti. Be-
raber turnelere ç›kt›k; ben burada profesyonel oyuncu ol-
dum. Daha sonra da Güzin Özya¤c›lar ve Erdal Özya¤c›lar
ile Gazete Tiyatrosu’nu kurduk. Burada da Düzenbaz, fiaflk›n
Politikac› Abidin Bey, Bu Kaç›nc› Bask›, Grev ya da Refarandum
oyunlar›n› yazd›m. 1974 y›l›nda Muhsin Ertu¤rul tekrar ti-

140
Haflmet Zeybek

yatroya dönünce, beni ça¤›rmas› üzerine fiehir Tiyatrosu’na


girdim. 1402 say›l› yasa yüzünden ayr›ld›m.
Halkal› Köle, Kimlik, Çark, fiaflk›n Ördek, Aptal Kahraman ad-
l› sinema filmlerinin, Han›m Çiftli¤i ve Serçeler Göç Etmez gibi
dizilerin senaryo çal›flmalar›n› yapt›m. Kimlik ve Ayran Geven
oyunlar›n› yazd›m yönettim. Meddah, Karagöz ve Ortaoyu-
nu üzerine çal›flmalar yapt›m. fiamanizmi araflt›rd›m, Bir
oyununu yönettim.

Ulvi Uraz üzerine...


Ulvi Bey, Bat› ve Do¤u Tiyatrosu’nu özümsemifl, çok bü-
yük bir tiyatro yönetmeniydi. Ulvi Uraz’›n öyle özellikleri
vard› ki, öyle reji yapar, öyle oyunlar koyard› ki, her insan›
kendi özelli¤ine göre sahnede oynat›r ve be¤endirirdi. Ulvi
Bey, Türk Tiyatrosu’nda oyuncu fabrikas› gibiydi. Konserva-
tuar d›fl›nda komedyen olmufllar›n büyük ço¤unlu¤u Ulvi
Bey’in tiyatrosundan geçmifltir. Zeki Alasya, Metin Akp›nar,
Ahmet Gülhan, Kemal Sunal gibi. Çünkü, Ulvi Uraz bilinçli
bir tiyatro adam›yd›. Çal›flkand›, dünyay› izleyen bir ça¤dafl
bir kifliydi. Aradan seneler geçmesine ra¤men, zaman zaman
“ben bunu nereden biliyorum?” diye sordu¤umda; hep “Ul-
vi Bey’in anlatt›klar› fleyler” diyorum. Ulvi Uraz’la ayn› sah-
neyi paylaflt›¤›m oyuncular aras›nda Erdal Özya¤c›lar, Ya-
vuz fieker, Ercan Yazgan gibi de¤erli oyuncular vard›. O ku-
fla¤›n bir özelli¤i vard›; bizler her tiyatroya oyuncu olarak
gitmezdik. Ya Ulvi Uraz, ya AST ya da Dostlar Tiyatrosu’nda
çal›fl›rd›k. Vodvil oynamazd›k. fiimdi böyle bir fley yok!

Oyunculuk devam ediyor...


Yaprak Dökümü, Eskici ve O¤ullar›’nda (Biz Eskici Dükkân›
olarak oynuyoruz)’nda oynuyorum. Öyle bir tesadüf ki, Es-
kici ve O¤ullar› 1968 senesinde sahneye kondu¤unda ben
oyunun flivelerinden sorumluydum. Aradan k›rk sene geçti
ve ben oyunda oynuyorum.

141
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Ve Theodora...
En son üzerinde çal›flt›¤›m Theodora diye bir oyunum
var. Seyir Oyunlar›’ndan mitolojiye geçmek istedim. Bu bir
oyun de¤il, çeflitli bölümleriyle 15 bölümlük bir zincir oyun.
Bir bölümü de Bizans Tiyatrosu. Önce onu yap›p, di¤erlerine
sonra geçece¤im. Theodora Bizansça bir kelime, Allah vergi-
si demek. Theodora’n›n hayat› çok ilginç. 20 y›ld›r bu oyun-
la u¤rafl›yorum. Sahneye koymak yedi y›l›m› ald›. Her bö-
lüm ayr› mekânlarda geçecek. Hipodrom, Ayasofya, Beyaz›t
Meydan› gibi 15 ayr› mekânda geçecek.

Tiyatro ba¤›ms›z olmal›...


Günümüz gençleriyle bizler aras›nda kuflak fark› de¤il,
teknoloji fark› var. Bizler kitaptan, dergiden k›sacas› matbu-
attan geliyoruz, yani okuyarak ö¤rendik. Ve flöyle diyoruz:
“düflünüyor insanlar”, flimdikiler ise, televizyondan, inter-
netten geldikleri için “görünüyor insanlar” diyorlar. Çeliflki
bu.
Ben, mesle¤imi çok seviyorum; gece gündüz kafa yoruyo-
rum. Çünkü düflünüyorum ki, tiyatro hangisi? ‹kisi de de¤il.
Edebiyat de¤il, sinema de¤il... ‹nsan›n yine insana karfl› kul-
lan›ld›¤› bir meslek oldu¤u için tiyatronun ayr›cal›¤› var. Ti-
yatro ba¤›ms›z olmal›, ayaklar› üstünde durmal›, seyircisiyle
iliflkisini kuran bir sanat dal› ve meslek oldu¤unu hayk›rma-
l›. Bak›n›z, mesala bütün yazarlar, roman, fliir ve hikâye ya-
zanlar entellektüel olduklar›n› ispatlamak için oyun yazar-
lar. Viktor Hugo da bunlara dahildir...

Türk Tiyatrosu’nun sorunu felsefidir...


Türk Tiyatrosu’nun felsefesi, ironisi, üslubu, kökündeki
kültüründen kopmufllu¤udur. Bunu flöyle anlatabilirim: Ker-
bela’y› düflünün; Hüseyin’in yetmifl ferdi öldürülüyor, s›ra
kendisine gelinceye kadar. Neyi ö¤reniyor? sabretmeyi. Bun-
dan büyük trajedi var m›d›r? Hangi trajedi buna yaklaflabi-

142
Haflmet Zeybek

lir? Bizim tarihimiz, kültürümüz, felsefe derken bunu demek


istedim. Topluma bakabilmek. Burada tiyatro yazar›na bü-
yük ifl düflüyor. Kemal Tahir yaflarken d›flar›dan gelen bir ya-
zar “romanc›y›m” diyerek Kemal Tahir’den görüflmek için
randevu istiyor. Kemal Tahir’de “200 y›ll›k bir milletten ro-
manc› m› olur” diyor. fiu hayran oldu¤umuz kültür, kültür
de¤il. Amerikan kültürü pragmatik bir kültür. Buna özene-
rek bir yazar ne yazabilir? Hiçbir fley yazamaz, bundan bir
fley olmaz. Tarih bunu gösteriyor. 1947 y›l›nda Harvard Üni-
versitesi’nde bir felsefe toplant›s›nda “Bir Amerikan Felsefe-
si’nden bahsedilebilir mi?” diye bir soru soruldu¤unda otu-
rumdaki herkes gülüyor. Ama bugün edilebiliyor. Ancak bu
felsefe, felsefe de¤il, pragmatik bir felsefedir, insana hay›r
getirmez. Yani, sat›yorsa her fley iyidir demek anlam›na gel-
mez.

Yayg›nl›k ve sayg›nl›k...
Baz› oyunlar yazar›n› çok popüler yapar. Dü¤ün ya da Da-
vul oyunu da beni popüler yapan bir oyunumdur. Alpagut
Olay› da Almanya’da oynad›¤› zaman büyük yank› yapt›.
Yayg›nl›k ve sag›nl›k ters orant›l›d›r. Her yayg›n olan sayg›n
olan anlam›na gelmez. Beni ben yapan fludur. Sokrat demifl
ki: “Do¤ru adam iflini do¤ru yapand›r”. Ben mesle¤imi do¤-
ru yap›yorum, severek yap›yorum, o da beni seviyor.

Tiyatro elefltirmeni...
Elefltirmen yol gösterici olmal›, kutup y›ld›z› gibi. Elefltir-
di¤i adamdan daha bilgili olmal›. Bir yazar düflünebilir misi-
niz ki, kendinden daha ak›ll› bir tip yaps›n. ‹flte elefltirmenle
yazar aras›ndaki çeliflki bu. Bizde küfür edebiyat› çok fazla.
Her fleyi mant›¤a ve akla dayand›rmak laz›m. Elefltiri tiyatro-
nun bir parças›d›r. Ak›ll› bir elefltiriyi kim yads›r?

143
Daha lise s›ralar›nda yönetmenli¤e soyunan,
Türk tiyatrosunda ilkleri baflaran bir yönetmen:

IfiIL KASAPO⁄LU

“Sanat›n, sanatç›n›n yan›nda” ilkesiyle hareket ederek sa-


nat dünyas›nda pay›na düflen sorumlulu¤u yerine getirmeye
çal›flan Akbank, 1995 y›l›nda Akbank Sanat Prodüksiyon Ti-
yatrosu’nu kurmufl. Akbank Sanat kapsam›nda faaliyet gös-
teren Akbank Sanat Prodüksiyon Tiyatrosu’nun çekirdek
kadrosunda flu sanatç›lar var: Yönetmen Ifl›l Kasapo¤lu,
oyuncular Tilbe Saran, Köksal Engür, Cüneyt Türel.
Berlin’de her sene düzenlenen Diyalog Tiyatro Festiva-
li’ne kat›lan Krapp Bana Mektup Yazm›fl adl› oyunu seyret-
mifl ve oyunculardan Cüneyt Türel, Selçuk Yöntem, Bekir
Aksoy, Tilbe Saran ve yönetmen Ifl›l Kasapo¤lu ile söylefli
yapm›flt›m.
‹zmir do¤umlu Ifl›l Kasapo¤lu, Galatasaray Lisesi’nde ta-
mamlad›¤› ortaö¤reniminden sonra Paris Sorbonne Üniver-
sitesi Tiyatro Bölümü’nü 1981’de bitirmifl. Paris Devlet Kon-
servatuar› Pierre Vial atölyesinde çal›flm›fl, birçok yönetmene

144
Ifl›l Kasapo¤lu

asistanl›k yapm›fl. 1978–93 y›llar› aras›nda Fransa’da gerek


kendi kurdu¤u Theatre a Venir’de (1983) gerekse Chaillot
Devlet Tiyatrosu’nda birçok oyun yönetmifl. Devlet Tiyatro-
su, ‹stanbul fiehir Tiyatrolar› ve ‹zmit fiehir Tiyatrosu’nda
yönetti¤i oyunlar›n yan› s›ra, özel tiyatrolar ile de çal›flm›fl.
Halen Devlet Tiyatrolar›’nda yönetmen olarak görev yapan
Kasapo¤lu, ‹zmit fiehir Tiyatrosu’nu ve Semaver Kumpan-
ya’y› kurdu. Ödenekli ve özel tiyatrolarda birçok oyun sah-
neledi. ‹. B. fiehir Tiyatrolar›’nda 1987’de sahneledi¤i ‹ki Efen-
dinin Ufla¤› ile “Kültür Bakanl›¤› En ‹yi Yönetmen Ödülü”,
1989’da ayn› tiyatoda yönetti¤i Kral Lear ile de “Avni Dilligil
En ‹yi Yönetmen”, 1993–94 Tiyatro Elefltirmenleri Birli¤i ‹s-
tanbul Jürisi ile 1994–95 “Kültür Bakanl›¤› En ‹yi Yönetmen
Ödülü” ve Sevilmek adl› oyunuyla da 2000 “Afife Jale En ‹yi
Yönetmen Ödülü”ne lay›k görüldü.

Tiyatroya Galatasaray Lisesi’nde bafllad›m...


Galatasaray Lisesi’nde okurken Tiyatro Kolu Baflkan›
idim. Lisenin son y›llar›na do¤ru oyunlar sahnelemeye bafl-
lam›flt›m. Ve zaman içinde bu çal›flmalar›m geniflledi. Türki-
ye’nin o günleri çok politikti. Bizler de do¤al olarak politize
olmufltuk. Tiyatroyla yaflama katk›da bulunmak için çaba
sarfediyorduk. Galatasaray Lisesi’nde iken, 1974 y›llar›nda,
fiehir Tiyatrolar›’nda maafll› olarak çal›flmaya bafllam›flt›m. O
günden bu güne kadar da aral›ks›z 33 y›ld›r hiç durmadan
sadece tiyatro yapt›m.

Paris Sorbonne Üniversitesi Tiyatro Bölümü


Paris Sorbonne Üniversitesi’nde tiyatro e¤itimi ald›¤›m
y›llarda benim ustam dedi¤im Mehmet Ulusoy vard›. 5–6 y›l
onun asistanl›¤›n› yapt›m. Daha sonra Paris’e sinema oku-
maya Yavuzer Çetinkaya gelmiflti. Onun d›fl›nda Paris’e ti-
yatro okumaya gelen birçok genç arkadafllar da oldu. 1983
y›l›nda Paris’te Theatre a Venir ad› alt›nda kendi tiyatromu

145
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

kurdum. Ödenekli bir Frans›z tiyatrosu idi kurdu¤um. Fran-


s›zlarla Frans›zca oynanan oyunlar yönetmeye bafllad›m.
Ben hiç oynamad›m, sadece yönetmenlik yapt›m. O grupla
20–30 kadar oyun yönettim. Bütün Avrupa’y› dolafl›p oyun-
lar sergiledik. Dünya festivallerine kat›ld›k. O y›llarda Meh-
met Ulusoy’dan sonra Frans›z devletinden resmi ödenek
alan tek Türk tiyatrosu benim tiyatromdu. Türk tiyatrosu
derken, Frans›z tiyatrosu fakat Türk yönetmen taraf›ndan
yönetilen Frans›z tiyatrosu demek istiyorum.

Hem Paris hem de Türkiye’de oyunlar yönettim...


1983 y›l›nda Paris’te kurmufl oldu¤um Theatre Venir’de
sergiledi¤im oyunlar›n d›fl›nda zaman zaman ‹stanbul fiehir
Tiyatrosu’nda da y›lda bir oyun yönetmeye bafllam›flt›m.
1987 y›l›nda ‹ki Efendinin Ufla¤› oyunuyla “Kültür Bakanl›¤›
En ‹yi Yönetmen Ödülü”nü kazand›m. 1990 y›l›nda Kral Lear
oyununu yine ‹stanbul fiehir Tiyatrolar›’nda yönettim ve
“Avni Dilligil En ‹yi Yönetmen Ödülü”nü ald›m. S›ras›yla
1991’de Müfettifl, Gülriz Sururi Tiyatrosu’nda Tiyatrocu, 1993
y›l›nda Bak›rköy Belediye Tiyatrosu’nda yönetti¤im Bar›fl
oyunuyla da “Tiyatro Elefltirmenleri Birli¤i ‹stanbul Jürisi
Ödülü”nü ald›m.

Rejisör olarak Devlet Tiyatrolar›’n›n bünyesine kat›l-


d›m.
Hem Paris’te hem de Türkiye Devlet Tiyatrolar›’nda çal›fl-
malar›m› sürdürüyordum. Ve rejisör olarak Devlet Tiyatrola-
r›’na kat›ld›m. S›ras›yla 1994 y›l›nda Diyarbak›r Devlet Tiyat-
rosu’nda Macbeth, Korku oyunlar›n›, Trabzon Devlet Tiyatro-
su’nda Venedik Taciri, 1995’de yine Diyarbak›r Devlet Tiyat-
rosu’nda Onikinci Gece, K›sasa K›sas’› yönettim. O günden bu
güne kadar hem Devlet Tiyatrolar›’nda, Anadolu’nun çeflitli
flehirlerinde, Trabzon, Diyarbak›r, Adana, Antalya gibi kent-
lerde oyunlar sergiliyorum. Bunun d›fl›nda özel tiyatrolarda

146
Ifl›l Kasapo¤lu

da oyunlar yönetiyorum; Akbank Sanat Tiyatrosu, Oyun


Atölyesi, Haluk Bilginer–Zuhal Olcay gibi... Bir de ‹zmit fie-
hir Tiyatrosu çal›flmalar›m oldu. Son dönemde de Semaver
Kumpanya’y› kurdum. Burada, en baflta genç tiyatroculara
kap›lar› açt›m. fiimdi hepsi birer usta oyuncu oldu. Burada
45–50 kiflilik bir tiyatro grubu olufltu.

‹lkelerim...
Aksanat’ta yönetti¤im oyunlar›n hepsi ilk defa Türkiye’
de oynanan oyunlard›r. Gerek Aksanat gerekse Semaver
Kumpanya grubuyla yapt›¤›m çal›flmalarda Türk tiyatrosu-
na örnek olmakt›. Sergiledi¤imiz oyunlar›n tercümelerini
hep kendimiz yapt›k. Biz ilkleri seven bir grubuz. Devaml›
flikâyet halinde olan tiyatroculara örnek olmak istedik. Yani
bu yap›labilir Türkiye’de; gerçekten istenirse. Çünkü bizdeki
genel geçerli kaide, “çok ürün vermeden konuflmaya yöne-
liktir.” Hep flikâyet halindeyizdir. Bunlar› k›rmak için yapt›k
bu çal›flmalar›. Çünkü her gün genç arkadafllar yetifliyor. On-
lar›n yetiflmelerine destek oluyorum. Bir an önce yetiflseler
de bizleri kenara b›raksalar diye u¤rafl›yorum. 70–80 oyun
yönettim, yoruldum. Hepsinde de kendi içimde kendimle sa-
vaflt›m. fiimdi art›k gençlerin gelmesi laz›m. Çünkü Türk ti-
yatrosunun buna ihtiyac› var. Bizler Türkiye’de çok az›z. Da-
ha çok tiyatrocuya ihtiyaç var. Türkiye’de bütün görsel sa-
natlar›, bale, devlet tiyatrosu, flehir tiyatrosu, bütün bunlar›
bir araya getirin 2.000–2.500’ü geçmez. Bu s›rf Paris’te 90 bin
kiflidir. Yani böyle bir karfl›laflt›rma yapt›¤›m›zda biz çok
az›z. Türk tiyatrosunun geliflmesi için bu say›n›n ço¤almas›
gerek! Arada rekabet olabilmesi için daha çok oyuncu, daha
çok dekoratör, daha çok yönetmen flart. Bizler daha ‹stan-
bul’u tiyatroya doyuramad›k ki s›ra gerçek anlamda Anado-
lu’ya gelsin. Anadolu’nun çok ihtiyac› var. Gidilse de tama-

147
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

m›yla ticari kayg›larla gidiliyor. Ticari kayg›lar nedeniyle de


nitelik tamamen bitmifl durumda; nicelik önem kazanm›fl.

Türk tiyatrosu daha çok genç...


80–100 y›ll›k tiyatroyuz. Tiyatromuz daha çok genç. Fran-
sa’ya, ‹talya’ya bakt›¤›m›z zaman 15–16. yüzy›ldan kalan
Shakespeare, Molier’den söz edersek, Türkiye’de tiyatro sa-
nat› daha çok yenidir. Bizde de aktörler var olmal›. Fakat
say›s› çok az. Mesele bizim daha iyi, daha kötü oldu¤umuz
de¤il; henüz çok az olmam›z. ‹lk amac›m›z sanat dal›nda ço-
¤almam›z. Halk dans› yapanda az, tiyatro yapanda az.

Yönetmen olarak çal›flma sistemim...


Ben kat› kurallar› olan bir yönetmen de¤ilim. Ben oyuncu-
ya sahnede efllik ederim. Oyuncu bana bir fley verdi¤i anda
ben de ona veririm. Oyuncu bana bir fley vermiyorsa zaten
bir fley ç›kmaz ortaya. Ben oturup yöneten biri de¤ilim.
Oyuncuyla beraber yaflayan, oyunu oyuncuyla beraber ya-
pan bir yönetmenim. Yani oyuna ve oyuncuya efllik ederim.
Di¤er arkadafllar›m›n aksine okuma provas› yapmam. ‹lk
günden sahneye oyuncularla ç›kar›m. Çünkü benim için
oyun ancak sahnede oynand›¤›nda gerçek anlamda anlafl›la-
bilir hale gelir. ‹lk üç günde de oyun sahnede oynayarak,
aç›klamalar yaparak okunur. Masa bafl›nda okuyarak gerçek
anlamda anlafl›laca¤›n› düflünmüyorum. Ancak oyuncular›n
a¤z›ndan tekrar can kazand›¤› zaman anlafl›laca¤›n› düflünü-
yorum. O yüzden hemen sahneye ç›k›yorum ve ilk üç günü
sahnede geçiriyorum.

Tiyatro elefltirmenli¤i üzerine...


Tiyatro elefltirmenli¤i bir anlamda çok önemli, bir anlam-
da da hiç önemli de¤il. Tiyatro elefltirmeni, gerçekten bilgi

148
Ifl›l Kasapo¤lu

birikimiyle dolu, söyledi¤i fleyi tartabilecek gücü var olan,


belli bir süreklili¤i bulunan ve yazd›klar›yla bir fleyler de¤ifl-
tirebiliyorsa; tiyatro elefltirmenidir. Bizde her hafta yeni bir
elefltirmen ç›k›p, üçüncü hafta da yok oluyor. Süreklili¤i yok.
Önemli tiyatro elefltirmenlerimiz var, yok de¤il. Onlar da za-
ten biliniyorlar. Onlar›n d›fl›nda, her iflimizde oldu¤u gibi
bunu da çocuk ifline çevirdik. Her hafta yeni birileri yaz›yor,
üç hafta sonra yazm›yor. Elefltirmen aktörden, yönetenden
ya da dekaratörden daha bilgili olmas› gerekiyor. Ben zaten
3–5 elefltirmenin d›fl›nda yaz›lanlar› okumam. Çünkü bir an-
lam› yok yaz›lanlar›n.

Elefltirmen oyuncunun s›rt›ndad›r...


Elefltirmenler tiyatrocu var olduklar› zaman var olurlar.
Oyuncu yoksa elefltirmen de yoktur. Elefltirmen oyuncunun
s›rt›ndad›r. Elefltirmenin de¤eri yaratt›¤› oyuncuyla, var ol-
mas›n› sa¤lad›¤› grupla, herhangi bir aktörü yurtd›fl›nda ta-
n›tabilmifl olmas›yla, deste¤iyle kurdurmufl oldu¤u tiyatro
ile ölçülür. O yüzden elefltirmenlik cesaret ister. Bizim mes-
le¤imizde önemli bir fley vard›r; o da sürekliliktir! Bir elefltir-
men 10–15 y›l devaml› yazm›fl ise ona ancak yavafl yavafl
elefltirmen denilir.

Oyuncunun kuklalaflmas›...
Baz› yönetmenler vard›r, oyuncular› kendi istedikleri
yönde hareket ettirirler. Oyuncuyu bir materyel olarak kulla-
n›rlar. Yani eli kolu bir ipe ba¤l›d›r, ipleri de yönetmenin
elindedir, oyuncular kukladan ibarettir. Benim böyle bir yö-
netim tarz›m yoktur. ‹plerin yönetmenin elinde oldu¤u
oyunlar›n ille de kötü olaca¤› anlam›na gelmez. Örne¤in Ro-
bert Wilson oyuncuya hiçbir hak vermez. Her fleyi kendisi
yapar. Oyuncu onun söylediklerinin bir ad›m d›fl›na ç›ka-
maz. Kafas›n› sa¤a döndür dedi¤inde oyuncu sola döndüre-

149
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

mez. Burada yönetmen oyuncuyu materyel bir obje olarak


kullan›r. Ancak sonuca bakmak gerekir. O anlatmak istedi¤i-
ni öyle anlat›r. Bizim burada elefltiri hakk›m›z olamaz. Mü-
him olan onun anlatmak istedi¤ini anlatmas›, bizim de onun
anlatmak istedi¤ini anlam›fl olmam›zd›r. Tiyatroda o yanl›fl,
bu yanl›fl, bu do¤ru yoktur; iyi vard›r, kötü vard›r. Seversin
veya sevmezsin. ‹flte elefltirmen kötü diyebilmesi için kendi-
sinin çok iyi olmas› laz›md›r.

Tiyatrolara yard›m›n kesilmesi...


Bu iflte de bir yanl›fl anlafl›lma var. Devlet direkt olarak
ödenekleri kesmek gibi bir fley akl›na getirmedi. Bu bütün
dünyada böyledir. Fransa’da da Almanya’da da ödenekler
kar amac› gütmeyen kurulufllara verilir. Yani toplumsal ya-
rarl› kamu kurulufllar›na verilir. Tiyatro için kazan›lan para-
n›n tekrar tiyatroya dönüflmesi gerekir. Yani o paradan al›p
kendimize araba veya apartman alamay›z. Maafl alabiliriz
ancak. Bizde hâlâ kamu tiyatrosu ve ticari tiyatrosu ay›r›m›
yap›lmad›¤›, ayn› havuzdan yararlan›ld›¤› için, ticaret yapan
da, kamu tiyatrosu da ayn› ödenekten yararlan›yor. Can s›-
k›nt›s›na hoflça vakit geçirmek, karfl› yap›lan tiyatro ticari ti-
yatrodur. Avrupa Birli¤i, “siz özel flirketlere para ödeyemez-
siniz!” deyince, bunlar da “do¤rudur, bizim özel tiyatrolara
ödenek ödeme hakk›m›z yok, kesiyoruz” dediler. Ya özel flir-
ketler vas›flar›n› de¤ifltirip, tiyatrodan kazand›klar›n› tekrar
tiyatroya yat›rma fleklinde tekrar örgütlenecekler ve ödenek
almaya hak kazanacaklar ya da devlet kanun de¤ifltirip özel
tiyatrolara da ödenek yapma durumuna getirilecek. Bu du-
rum siyasi bir durum de¤ildir. Bakanl›k bunu keserse kor-
kunç bir fley olur. Kültürü tamamen gözden ç›karm›fl olur.
Ödenek kesildi diye yaygara kopar›l›yor, fakat gerçe¤i kim-
se konuflmuyor. Gerçek çok basit. IMF, “özel flirketlere dev-
letin paras›n› veremezsin” diyor. Buna uymak zorunday›z...

150
Ifl›l Kasapo¤lu

Ifl›l Kasapo¤lu’nun tarih s›ras›na göre yönetti¤i oyunlar:

1983– Theatre a Venir’ i kurdu.


1984– Bir Varm›fl Bir Yokmufl – I. Kasapo¤lu, Chaillot Dev-
let Tiyatrosu, Paris
1985– Nasreddin Hoca – I. Kasapo¤lu, Teatre a Venir, Paris
1986– Rock a Fils – I. Kasapo¤lu, Chaillot Devlet Tiyatro-
su, Paris; Grimmoire de Grimm – R. Soudee, Th. a
Venir, Paris; Zaman Zaman ‹çinde – I. Kasapo¤lu,
Theatre a Venir, Paris
1987– ‹ki Efendinin Ufla¤› – C. Goldoni, ‹stanbul fiehir Ti-
yatrosu, “Kültür Bakanl›¤› En ‹yi Yönetmen Ödü-
lü”
1988– Misafir – B. Erenus, Th. a Venir, Paris
1989– Benim Küçük Üçk⤛tç›m – S. Wenström, Zeynep
Avc›, Theatre a Venir, Paris
1990– Kral Lear – W. Shakespeare, ‹stanbul Belediyesi fie-
hir Tiyatrolar›, “Avni Dilligil En ‹yi Yönetmen
Ödülü”
1991– Müfettifl – N. Gogol, ‹stanbul Belediyesi fiehir Ti-
yatrolar›; Tiyatrocu – G. Sururi, Gülriz Sururi Tiyat-
rosu
1992– Abelard ve Heloise – R. Duncan, Theatre de Cluny;
Paris Bir Tek Daha – H. Pinter, Theatre Guichet,
Montparnasse, Paris
1993– Bar›fl – Aristophanes, Bak›rköy Belediye Tiyatrosu,
“Tiyatro Elefltirmenleri Birli¤i ‹stanbul Jürisi Ödü-
lü”
1994– Macbeth – W. Shakespeare, Diyarbak›r Devlet Ti-
yatrosu; Korku – O. Asena, Diyarbak›r Devlet Tiyat-
rosu
Venedik Taciri – W. Shakespeare, Trabzon Devlet
Tiyatrosu “Tiyatro Elefltirmenleri Birli¤i ‹stanbul
Jürisi Ödülü”

151
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

1995– Onikinci Gece – W. Shakespeare, Diyarbak›r Devlet


Tiyatrosu; Çöplük – T. Nar, Tiyatro Stüdyosu
K›sasa K›sas – W. Shakespeare, Diyarbak›r Devlet
Tiyatrosu “Tiyatro Elefltirmenleri Birli¤i ‹stanbul
Jürisi Ödülü”
1996– Histeri – T. Johnson, Tiyatro Stüdyosu; Abelard ve
Heloise – R. Duncan, Aksanat Prodüksiyon Tiyat-
rosu
1997– G›lgam›fl – Z. Avc›, Ankara Devlet Tiyatrosu; Ay› –
A. Cehov, Adana Devlet Tiyatrosu; Antigone – Sop-
hocles, Akademi ‹stanbul
1998– Hamlet – W. Shakespeare, ‹zmit fiehir Tiyatrosu;
Alacakl›lar – A. Stringberg, Aksanat Prodüksiyon
Tiyatrosu; Evlenme – A. Çehov, ‹zmit fiehir Tiyatro-
su; fieytanlar – J. Whiting, Akademi ‹stanbul; Cyra-
no de Bergerac – Edmond Rostand, ‹stanbul Devlet
Tiyatrosu
1999– Molly S – Brian Friel, Aksanat Pr. Tiyatrosu; Bernar-
da Alba’n›n Evi – F. Garcia Lorca, Akademi ‹stanbul
K›sa Oyunlar – A. Çehov, Akademi ‹stanbul; Rober-
to Zucco – B. Marie Koltes, ‹zmit fiehir Tiyatrosu
2000– III. Richard – W. Shakespeare, Ankara Devlet Tiyat-
rosu; Bin Varm›fl Hiç Yokmufl – I. Kasapo¤lu, Ak-
bank Çocuk Tiyatrosu; Sevilmek – Bilge Karasu, Ak-
sanat Prodüksiyon Tiyatrosu; “Afife Jale Tiyatro
Ödülleri – En ‹yi Yönetmen Ödülü”, “Tiyatronline
Seyirci Ödülleri En ‹yi Yönetmen Ödülü”, Bildirim
– Vaclav Havel, Akademi ‹stanbul; fiapka – Tuncer
Cüceno¤lu, ‹stanbul Devlet Tiyatrosu; Ayr›l›fl –
Tom Kempinski, Oyun Atölyesi
2001– M. Knepp – Jorge Goldenberg, Aksanat, Neyzen –
Tuncer Cüceno¤lu, Tiyatro Kare

152
Ifl›l Kasapo¤lu

Bin Varm›fl Hiç Yokmufl – Ifl›l Kasapo¤lu, ‹zmit fiehir


Tiyatrosu; Örnek Suçlar – Max Aub, Akademi ‹stan-
bul
Efrasiyab’›n Hikâyeleri – ‹hsan Oktay Anar, ‹stanbul
Devlet Tiyatrosu
2002– Ben Anadolu – Güngör Dilmen, Antalya Devlet Ti-
yatrosu; Tek Kiflilik fiehir – Behiç Ak, Aksanat Pro-
düksiyon Tiyatrosu; Ermifller ya da Günahkârlar –
Anthony Horowitz, Oyun Atölyesi
Siyah Beyaz Dinleti – Zuhal Olcay, Oyun Atölyesi;
Bat› R›ht›m› – Bernard Marie Koltes, Akademi ‹s-
tanbul
Semaver Kumpanya – Çevre Tiyatrosu’nu Kurdu;
Nasreddin Hoca – Ifl›l Kasapo¤lu, Semaver Kum-
panya
Onikinci Gece – W. Shakespeare, Semaver Kumpan-
ya; Kufllar Meclisi – Ferüdiddin–I Attar, Semaver
Kumpanya
Memo’nun Önlenemez Yükselifli – Zeynep Avc›, Se-
maver Kumpanya
2003– Cimri – Moliere, Adana Devlet Tiyatrosu; Dido ve
Eneas – Henry Purcell, Barok Opera, Semaver
Kumpanya; Cimri – Moliere, Akbank Çocuk Tiyat-
rosu; Murtaza – Orhan Kemal, Semaver Kumpanya
K›r – Martin Crimp, ‹stanbul Devlet Tiyatrosu; Fer-
nando Krapp Bana Bir Mektup Yazm›fl – Tankred
Dorst, Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu
2004– Kuru Gürültü – W. Shakespeare, Adana Devlet Ti-
yatrosu; Onikinci Gece – W. Shakespeare, Trabzon
Devlet Tiyatrosu; Mem ile Zin – Cuma Boynukara,
Semaver Kumpanya; Ay Operas› – Carl Orff, Ak-
bank Çocuk Tiyatrosu; Diktat – Enzo Cormann, Se-
maver Kumpanya; Cimri – Moliere, Oyun Atölyesi

153
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Çok Yafla Komedi – Anton Çehov, ‹stanbul Devlet Ti-


yatrosu; Mucizeler Komedisi – Kurtçebe Turgul, Mos
Production
2005–2006 – Bir Varm›fl Hiç Yokmufl – I. Kasapo¤lu, Aysa
Prodüksiyon Tiyatrosu; Masal Masal ‹çinde – I. Ka-
sapo¤lu, Akbank Çocuk Tiyatrosu; Ördek Muhab-
betleri – David Mamet, Akbank Prodüksiyon Tiyat-
rosu
Hayvanlar Karnaval› – Camile St. Sense, ‹fl Sanat;
Nathalie – Philippe Blasband, Aysa Prodüksiyon Ti-
yatrosu
Trainspotting – Irvine Welsh, Semaver Kumpanya;
F›rt›na – W. Shakespeare, Semaver Kumpanya; Ali-
s Harikalar Diyar›nda – L. Carol, Akbank Prodüksi-
yon Tiyatrosu; Antiloplar – Henning Mankell, Ak-
bank Prodüksiyon Tiyatrosu; Dü¤ün fiark›s› – Ci-
van Canova, ‹zmir Devlet Tiyatrosu

154
F‹DEL CASTRO’nun verdi¤i
on dolar› kabul etmeyen
oyuncular›m›zdan

‹LKAY SARAN

1948 Antalya do¤umlu. 40 sene Devlet Tiyatrolar›’nda


oyuncu olarak görev yapt›ktan sonra emekli olmufl. Bu 40
y›ll›k görevi süresince 100’ün üzerinde oyunda oynam›fl. Yi-
ne ayn› seneler içinde özel tiyatrolarda da konuk sanatç› ola-
rak oynam›fl. Örne¤in, Ankara Meydan Sahnesi, Dormen Ti-
yatrosu, Tiyatro Kare, Tiyatro ‹stanbul... Oynad›¤› oyunlar-
dan baz›lar›: Onikinci Gece, fiehirli K›z, Çöl Faresi, Deli, Yollar
Tükendi, Vur Emri, Ezik Otlar, Evlere fienlik, Çil Horoz, Akvar-
yum, Gölge Ustas›, Yaral› Geyik, Sekiz Kad›n, Oyunun Oyunu,
‹deal Bir Koca ve benim de seyretti¤im Gönül H›rs›z›... Oyna-
d›¤› son sinema filmi Beyaz Melek. Bu filmin yap›mc›s› Mah-
sun K›rm›z›gül, bu güzel filmde Türk Tiyatrosu’nun birçok
sanatç›s›na yer vermifl. Y›ld›z Kenter, Nejat Uygur, Toron
Karacao¤lu, Arif Erkin ve ‹lkay Saran gibi...

155
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

‹lkay Saran’›n oynad›¤› sinema filmleri içinde bir de 2004


senesinde Küba’da çekilen, Ferhan fiensoy’un da oynad›¤›
fians Kap›y› K›r›nca var.
Söyleflimize bu fimin Küba’da çekimleri s›ras›nda yafla-
nan bir ilginç an›yla bafllamak istiyorum.

Fidel Castro’nun Ferhan fiensoy ve ekibine gönderdi¤i


ücret...
Oynad›¤›m son sinema filmlerinden biri Beyaz Melek, di-
¤eri ise 2004 y›l›nda Küba’da çekilen fians Kap›y› K›r›nca. Ben-
den baflka Ferhan fiensoy, Asuman Dabak, Zeki Alasya, Ra-
sim Öztekin, Ayça Tekindor, Sinan Çetin, ‹pek Tuzcuo¤lu,
Alev Sezer, Tamer Karada¤l›, Mehmet Ali Alabora gibi sa-
natç›lar›m›z vard›. Sette filmin çekimi s›ras›nda, Fidel Castro
taraf›ndan gönderilen bir görevli, elinde bir sürü zarfla gel-
di. Zarflar tüm oyunculara da¤›t›lmas› için Fidel Castro tara-
f›ndan gönderilmiflti. Yönetmen Ferhan fiensoy için 20, biz
oyuncular için 10, teknikte çal›flan arkadafllar için de 5 dolar
konmufltu zarflar›n içine. Bizler kabul etmeyip Fidel Cas-
tro’ya geri gönderdik. Fakat ayn› zarflar Fidel Castro taraf›n-
dan yaz›lm›fl bir notla tekrar bize geri gönderildi. Castro flu
notu düflmüfltü:
“Topraklar›mda çal›flan hiçbir iflçinin eme¤i karfl›l›ks›z kala-
maz. Ülkemde çekim yapt›¤›n›z için teflekkür ederim. Fidel Castro”
Castro’nun bizzat kendisinin yazd›¤› bu güzel cümle biz-
leri etkilemiflti. Bu mektup üzerine, bizlere gönderilen bu üc-
reti kabul ettik. Fakat gönderilen paran›n tamam›n› Küba’da
bir tiyatroya ba¤›fllad›k.

Kitaplar içinde, edebiyatla büyüdüm...


Annem ve babam, her ikisi de ö¤retmendiler. Babam›n ki-
taplar› içinde büyüdüm. Dedem, Ankara Atatürk Gazi Lise-
si’nde edebiyat ö¤retmeniydi. Nurullah Ataç’la beraber Türk
Dil Kurumu’nun ilk kurucular›ndand›r. Kendisi Bor’ludur.

156
‹lkay Saran

Her y›l ad›na anma günü yap›l›r Bor’da. ‹flte benim çocuklu-
¤um böyle bir aile içinde, edebiyatla hafl›r neflir olarak geçti.
Ailmizde benden baflka oyuncu yok, ben ilk oldum. San›yo-
rum bunun nedeni edebiyata düflkünlü¤üm olsa gerek.

9 yafl›nda sahneye ç›kt›m...


Ben, Ankara’da tiyatroya bafllad›m. O y›llarda Ankara sa-
nat›n da baflkentiydi. ‹lk Devlet Balesi, ‹lk Klasik Türk Musi-
ki Konservatuar› gibi yüksekokullar›n aç›l›fl› hep Ankara’da
olmufltur. Ben 9 yafl›nda Mavi Kufl adl› çocuk oyunuyla pro-
fesyonel oldum. Ben oynad›¤›m ilk oyunum dahil, hep oyna-
d›¤›m oyunlardan para kazand›m. Bilinçli olarak ise Cüneyt
Gökçer, Melek Ökte gibi di¤er birçok usta oyuncunun yan›n-
da Schkespear’›n Onikinci Gece adl› oyununda oynad›m. ‹lk
ç›k›fl›mda da heyecandan repli¤imi unutmufltum. Çünkü
Devlet Tiyatrosu’nun ustalar› önünde heyecanlanm›flt›m.

Konuk oyuncu olarak...


Ankara Devlet Tiyatrosu’nda, 20–21 yafllar›nda oyuncu
iken, beni seyreden özel tiyatro sahiplerinin istekleri üzerine
baflka tiyatrolarda konuk oyuncu olarak oynuyordum. Örne-
¤in Haldun Dormen beni seyrettikten sonra tiyatrosuna ça-
¤›rm›fl ve onunla Sakatra Dallar›ndaki Rüzgâr adl› oyunda oy-
nam›flt›m. Bu oyunla Sanat Severler Derne¤i’inin ödülünü al-
m›flt›m.

Cüneyt Gökçer...
Usta oyuncu ve yönetmen Cüneyt Gökçer, benim 20 sene
genel müdürüm oldu. Bir müessese de bu kadar uzun süre
genel müdürlük yapm›fl kifli çok azd›r. Tiyatro terbiyem, ti-
yatro disiplinim, tiyatro sevgim, ‹ngiliz, Frans›z, Alman ti-
yatrolar›na vak›f olmam ve onlarla ilgilenmem hep Cüneyt
Gökçer sayesinde olmufltur. Ancak onunla ayn› oyunda oy-

157
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

nayamad›m. Çünkü o, genelde yerli oyunlarda oynamad›.


Genellikle klasik oyunlarda oynard›. Ben de ö¤retmen bir ai-
lenin vermifl oldu¤u e¤itim ve tiyatronun ancak Türk yazar-
lar›yla olabilece¤ine inand›¤›m için hep yerli oyunlarda oy-
namay› tercih etmiflimdir.

Oynad›¤›m baz› oyunlar...


Gönül H›rs›z›, ‹deal Bir Koca, Oyunun Oyunu, Sekiz Kad›n,
Yaral› Geyik, Gölge Ustas›, Akvaryum, Çil Horoz, Evlere fienlik,
Ezik Otlar, Vur Emri, Yollar Tükendi, Deli, Çöl Faresi, Oyun Ka-
r›flt›, fiehirli K›z ve Onikinci Gece... Oyun Kar›flt›’da Haldun
Dormen’le oynad›m. Bu oyunda da Afife Jale En ‹yi Komedi
Kad›n Oyuncu Aday› gösterilmifltim. Bunun d›fl›nda televiz-
yon için çekilen Dad› dizisinde beraberdik.

Oynad›¤›m baz› filmler...


Beyaz Melek, Aflk Yeniden, Ahududu, fians Kap›y› K›r›nca,
Azize, Büyümüfl de Küçülmüfl, Dad›, Zühre, Gurur, Hayat›n ‹çin-
den, Hiçbir Gece, Afife Jale ve Çal›kuflu...

Oyuncu çok, sahne az...


Bütün üniversitelerin konservatuar bölümleri var. Genç
oyuncularda müthifl bir ço¤alma var. Mezun oluyorlar, an-
cak çal›flacak sahne bulam›yorlar. Devlet Tiyatrosu’nun bu
yeni mezun olanlar›n hepsini bünyesine katmas› imkans›z.
Ancak ben bu ço¤almay› olumlu buluyorum. Tabiki bu genç-
lerin televizyonda da oynama imkanlar› var. Bizim zaman›-
m›zda sadece tiyatrolarda oynama imkan› vard›. fiimdi ise
ekonomik koflullar nedeniyle sanatç›lar›n ço¤u televizyonu
seçiyorlar. Çünkü televizyonda para kazan›l›yor. Tiyatrodan
ise pek kazan›lm›yor. Ancak tiyatro bir tutkudur ve yaflam
biçimidir.

158
Ziverbey Köflkü’nde ve Selimiye K›fllas›’nda
devlet taraf›ndan konuk (!) edilen
tiyatro–sinema–televizyon sanatç›s›

LEVEND YILMAZ

Tiyatro, sinema ve televizyon sanatç›m›z Levend Y›l-


maz’la söylefli yapmak için Beyo¤lu’nday›m. Sa¤olsun, söy-
leflilerimde beni hiç yaln›z b›rakmayan abim Enver Dur-
sun’da yan›mda. Her ne kadar ‹stanbul’da büyümüfl olsam
da, Berlin’de oldu¤um çeyrek yüzy›l içinde ‹stanbul çok de-
¤iflti; bir yerden bir yere gitmek için zorlan›yorum. ‹stan-
bul’da yapt›¤›m 20’ye yak›n söylefli için, ‹stanbul kazan biz
kepçe, beraber dolaflt›k durduk. Onun elinde bir k›rm›z›
flemsiye eksikti; hani turist gezdiren rehberlerin ellerindeki
renkli flemsiyelerden. Evet, biz dönelim Levend Y›lmaz’a...
S›raselviler’deyiz, ayn› sokakta Çiçek Arif’in yeri var. ‹çe-
ri girip oradaki kiflilerle selamlafl›p Çiçek Arif’i, yani Arif
Keskiner’i soruyorum. “fiu anda yok” diyorlar. Selam b›ra-
k›p ç›k›yoruz. Hemen karfl› s›rada Levend Y›lmaz’›n zilini
çal›yoruz. Kap›y› kendisi aç›yor. ‹çeriden taze demlenmifl

159
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

çay kokusu burnumuza geliyor. Seyirci olarak Levend Y›l-


maz’› tan›mam 1970’li y›llar›n›n sonlar›na rastlar. San›yorum
Sabotaj Oyunu ve Devrik Süleyman’da seyrettim kendisini. Bu-
nun d›fl›nda Ah Belinda, Ç›plak Vatandafl, Bir Yudum Sevgi gibi
sinema filmlerinden ve Çemberimde Gül Oya, Kurflun Yaras›,
Ya¤mur Zaman›, Hat›rla Sevgili gibi televizyon dizilerinden
tan›yorum.
Bulundu¤umuz oda bir arfliv odas›n› and›r›yor; and›r›yor
de¤il bir arfliv odas›. Her yer t›kl›m t›kl›m kitap, dosya, an-
siklopedi ve bir sürü notlar... notlar... Bir kiflinin ancak s›¤a-
bildi¤i fakat iki kiflinin zor dönebilece¤i bir ko¤uflu and›r›-
yor. Sanki bizler de onu ko¤uflunda ziyarete gelmifl kiflileriz.
O ise avluda voltas›n› yeni at›p, ko¤ufluna dönmüfl, ›s›nmak
için çay›n› demlemifl bir tutuklu. Kendisine bu düflünceleri-
mi söyledi¤im de;
“Ben 1970’li y›llardan al›fl›k›m böyle ko¤ufl gibi yerde kalma-
ya.” diyor. Pek anlam veremiyorum. Ancak sohbetimiz s›ra-
s›nda bu söyledi¤i anlam kazan›yor. O da, ‹lhan Selçuk, ‹lha-
mi Soysal, Do¤an Avc›o¤lu gibi birçok ayd›n ve sanatç›n›n,
yazar ve çizerin tutuklan›p, Ziverbey Köflkü’nde misafir (!)
edilip, ikram (iflkence) edildi¤i 12 Mart Askeri Darbesi kur-
ban›. Onun anlat›klar›na geçmeden önce, ayn› köflkte a¤›rla-
nan (!) ‹lhan Selçuk’un Ziverbey Köflkü adl› kitab›ndan baz›
sat›rlar› sizlere sunmak istiyorum:
“19 Ekim Perflembe 1972. Tarihi belle¤ime yaz›p, duvara bir
çentik att›m. Biliyordum ki burada bir süre kalaca¤›m. ‹nsan dün-
yadan yal›t›ld› m›, günlerini flafl›r›r.
Her güne bir çentik.
Birden korkunç bir hayk›r›fl yükseldi. Birisi avaz avaz ba¤›r›yor.
Ci¤eri sökülen bir insan›n ve insan›n ci¤erini söken bir baflka insa-
n›n sesleri köflkte yank›lan›yor. Eh, bize Mozart, Bethoven ya da
Münir Nurettin dinletecek de¤iller ya!

160
Levend Y›lmaz

Gardiyan›m, köflkteki görevlilerin “gözlük” dedikleri fleyi gözle-


rime geçirdi. Siyah kumafltan yap›lm›fl, içine ›fl›k s›zmas›n diye pa-
muk t›k›flt›r›lm›fl, iki elipsin yan yana gelmesiyle oluflan ve gerçek-
ten gözlü¤e benzeyen bu bant tak›ld›¤›nda dünya simsiyah oluyor.
– Geri dön ve yürü!
Gardiyan›m ya da nöbetçim beni koridordaki ayak yoluna götü-
rüyordu. Gözetim alt›nda elde ve ayakta zincirlerle yestehlemek
do¤rusu ya kolay olmuyor. Taharetlenmek –tövbe esta¤furullah–
zorlafl›yor. Zincirlerin d›flk›lara dal›p ç›kmas› ayr› bir sorun yara-
t›yor. Ne var ki bunlar önemli fleyler say›lmasa gerek. ‹flimi gördük-
ten sonra bant tak›ld›, yine gözetim alt›nda odama döndüm. Gardi-
yan gözlerimi açt›. Yata¤a yatt›m. Bulafl›k suyu gibi bir çay ve ek-
mek gelmiflti...” ‹lhan Selçuk, Ziverbey Köflkü.
Kimbilir, belki de, ‹lhan Selçuk’un yukar›da duydu¤u Zi-
verbey Köflkü’nde yank›lanan seslerden birisi de Levend Y›l-
maz’dan gelmiflti.
Biz, Levent Y›lmaz’›n demledi¤i, yukar›da ‹lhan Sel-
çuk’un Ziverbey Köflkü’ndeki içti¤i “bulafl›k suyu gibi çay”
dan farkl› olan çay’›n› yudumlarken, sohbetimize dönelim.
Ziverbey Köflkü’ne tekrar dönece¤iz. fiimdilik güzel demlen-
mifl çay›n tad›n› bozmayal›m. Çünkü iflkence ile ilgili kafam-
daki soruyu sormaya cesaret edemeyip, sona saklamay› dü-
flünüyorum.

Mimar olmak istiyordum...


1948 y›l›nda Ankara/Ayafl’da do¤muflum. Babam subay
oldu¤undan dolay› Anadolu’da çok dolaflt›k. Annem K›r›m
Türklerindendi. ‹lk ve orta okulu Anadolu’da, liseyi ise ‹s-
tanbul’da bitirdim. Mimarl›k okumak istedim. Fakat üniver-
site girifl s›navlar› beni Orman Fakültesi’ne itti. Bu okulu pek
severek okumad›m. Bu arada 1968 olaylar› bafllam›flt›. Ben de
bu olaylar›n içinde idim. Ben Türkiye ‹flçi Partisi’ne girmifl-
tim. Mehmet Ali Aybar baflkan idi. Parti büyük bir sars›nt›
içinde idi. Ben birden, adam yoklu¤unda, fiiflli Lisesi’nde lise

161
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

sekreteri oluverdim. O aralar kahve toplant›lar› oluyor, mi-


tingler yap›l›yor, sohbet toplant›lar›nda zaman zaman ko-
nuflmak zorunda kal›yordum, fakat beceremiyor, zorlan›yor-
dum. Hep h›mm, yani, efendim, falan filan diye kekeleyerek
konufluyordum. Buna çok can›m s›k›l›yordu. Konuflmay› ö¤-
renmem laz›m diye düflündü¤üm günlerin birinde...

Dostlar Tiyatrosu...
Evet, o günlerin birinde, Harbiye’den Taksim’e yürürken,
Dostlar Tiyatrosu’nun “Tiyatro Kurslar›” ilan› gözüme iliflti.
Hemen oraya kayd›m› yapt›rd›m. 1969 y›l› yan›lm›yorsam;
21 yafl›nda idim Dostlar Tiyatrosu’nun kurslar›na bafllad›-
¤›mda. Benden bir fliir ve parça istediler. O zamana kadar sa-
dece tiyatro seyircisi idim. Elimde onlara sunacak oyun teks-
ti de yoktu. Oturdum Naz›m Hikmet’in ‹nsan Manzarala-
r›’ndan Haydar Pafla Gar› ile ilgili bir bölüme haz›rlan›p s›-
nava girdim. “Niçin tiyatro?” diye sorduklar› yaz›l› soruya
verdi¤im cevaptan T‹P’li oldu¤umu anlam›fllar. Me¤er hepsi
de T‹P’li imifller. Haz›rlad›¤›m Naz›m Hikmet parças› da
hofllar›na gidince ben s›nav› kazand›m. Ve böylece Dostlar
Tiyatrosu’nun tiyatro kurslar›na bafllam›fl oldum. Jüride bafl-
ta Genco Erkal, fievket Altu¤, Arif Erkin, Mehmet Akan gibi
de¤erli tiyatro yönetmen ve oyuncular vard›. O sene zaten
Dostlar Tiyatrosu’nun kurulufl y›l›yd›. Benimle beraber bafl-
layanlar aras›nda Ulvi Alacakaptan, Yavuzer Çetinkaya, Gü-
lümser Gülhan, Erhan Gümüfl, Kutay Köktürk gibi arkadafl-
lar vard›.

Dostlar Tiyatrosu ufkumu geniflletti...


Ben bu tiyatro kurslar›na konuflmay›, hitap etmeyi ö¤ren-
mek için girmifltim. Ancak bu kurslarla beraber bende müt-
hifl bir tiyatro sevgisi oluflmaya bafllam›flt›. Ufkum genifller-
ken dünya görüflüm de oradaki kiflilerle uyuflmufltu. Çünkü
benim yapt›¤›m mücadeleye yönelik çal›flmalar yap›yorlard›.

162
Levend Y›lmaz

Zaten Dostlar Tiyatrosu kurulurken belli ilkelere sahipti.


Anadolu’da tiyatro yapmak istiyorlard›. Bir bölge tiyatrosu
oluflturmak isteniyordu. Fakat Anadolu’da bunu yapama-
y›nca ‹stanbul’da Harbiye’de tiyatro kurmufllar. Fabrikalar-
da iflçilere tiyatro yaparak iflçilerimizi bilinçlendirmek isti-
yorlard›. Benim de istedi¤im tam buydu; hem politik yafla-
m›m hem de almak istedi¤im e¤itim. Üç sene ciddi olarak ti-
yatro kurslar›na kat›ld›m. E¤itmenlerimiz aras›nda Mehmet
Akan, Genco Erkal, Günay Akarsu, Birkan Özdemir ve Me-
tin Deniz vard›.

‹lk oyun: Alpagut Olay›... 12 Mart...


Dostlar Tiyatrosu’ndaki iki y›l süren bu kurslar›n sonun-
da, bizden bir oyun sergilememiz istendi. Bir y›l da bu çal›fl-
ma sürdü. O dönem bizim ba¤l› oldu¤umuz politik etüt için-
de Emek Dergisi vard›. O dergide Alpagut’ta kömür iflletme-
lerini anlatan bir dizi yaz› yay›nlanm›flt›. Ücretlerini alama-
yan iflçiler fabrikay› iflgal ediyorlar, üretime geçip iflletmeyi
kar ettirmeye bafll›yorlar. Bu iflyerine bizden daha deneyim-
li olan Haflmet Zeybek’i gönderdik. Haflmet dönünce yazd›-
¤› yaz›lar› ve notlar› tart›flt›k; Mehmet Akan bu notlar› topar-
lad› ve oyunu yazd›. Ad›n› da Alpagut Olay› koyduk. Rah-
metli Mehmet Akan’›n çok hakk› vard›r bu oyunda. Biz bu
oyunu oynad›k. Yavuzer Çetinkaya, ‹diz Baykal, Erhan Gü-
müfl, Latif Özalp, Gülümser Günhan gibi oyuncular vard›.
Fabrikalarda, dü¤ün salonlar›nda iflçilere oynuyorduk. Ve 12
Mart oldu, oyunu oynayamad›k.

12 Mart Askeri Darbe ve Ziverbey Köflkü...


1960 Anayasas› sonucu Türkiye’de yeni bir özgürlük ve
ayd›nlanma hareketi bafllam›flt›. Bu nedenle insanlar bask›la-
ra baflkald›r›yorlar, kendi görüfllerini aç›kça belirtip mücade-
le ediyorlard›. Ne yaz›k ki 12 Mart Askeri Darbesi ile bu öz-
gür ortam yok edildi. Onlara göre Türkiye sol düflünce ile

163
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

anarfli ortam›na sürüklenmektedir, sol düflünce yanl›flt›r ve


Türkiye’yi bata¤a çekmektedir. Ne kadar sol düflünce içinde
insan varsa gözalt›na ald›lar, iflkence yapt›lar. Darbeyi yapan
komutanlar dünya kamuoyuna yapt›klar› darbenin hakl› ol-
du¤unu göstermek için bir beyaz kitap ç›karm›fllard›. Bu ki-
tab›n en genifl bölümü ise “Sabotajlar” bafll›¤› alt›nda sunu-
luyordu. Güya iflçiler ve solcular Kültür Merkezi (flimdiki
Atatürk Kültür Merkezi) ve Marmara Yolcu Gemisi’ni yak-
m›fllar, Eminönü Arabal› Vapuru’nu bat›rm›fllard›. Bu yolla
ülke ekonomisine zarar vermekteydiler. Bir sürek av› daha
bafllam›flt›. Önce iki gemi yan›p ya da bat›r›ld›¤› için Tersane
iflçilerine yöneldiler. Devrimci bir sendika olan Tersane–‹fl
Sendikas› yöneticilerini ve ard›ndan da bu sendikayla ilgili
ayd›n ve ö¤rencileri tutuklad›lar. Ben de Tersane–‹fl Sendika-
s›’nda seminerler veriyordum. Bu nedenle hiçbir suçum yok-
ken beni de tutklad›lar. O dönemde ünlü olan Ziverbey Köfl-
kü’ne götürdüler. Benim pay›ma Kültür Saray›’n› yakmak
düflmüfltü. Daha sonra aç›lan mahkemede aç›lan dava sonu-
cu kendimizi aklay›p, özgürlü¤ümüze kavufltuk. Çünkü bu
üç olay da ihmal sonucu ortaya ç›km›flt›. Haklar›nda dava
aç›lan kimse mahkum olmad›. Yani biz suçsuzduk. 12 Mart
Darbesi nedeniyle birçok ayd›n suçlan›p gözalt›na al›nd›. Bu
nedenle, bence Türkiye ayd›nlar› aras›nda en önemlisi olan
Sabahattin Eyübo¤lu bu nedenle kah›rdan öldü.

Evet, yukar›da sormak istedi¤im soruyu san›r›m flimdi


sorabilirim...
Levend Bey, asl›nda bu soruyu sorup tekrar size o gün-
leri hat›rlatmak istemiyorum. Detaya da pek inmemize ge-
rek yok. Sadece evet veya hay›r da diyebilirsiniz. Ziverbey
Köflkü’nde iflkence gördünüz mü?
K›sa süre bir noktaya bakt›...bakt›... sanki bir yerlere tek-
rar gitmifl ve geri gelmifl gibi bana dönüp:

164
Levend Y›lmaz

Evet... evet... Ziverbey Köflkü’nde iflkence gördüm. Hem de bir


ay... dedi.
Bu cümle, içeri girerken taze demlenmifl çay kokusunu ve
sohbet s›ras›nda içti¤imiz çay’›n keyfini ald› götürdü ben-
den... ‹lhan Selçuk’un “bulafl›k suyu gibi” dedi¤i çay› hat›r-
latt›. Barda¤›mda kalan çay bo¤az›mdan geçmedi, içemedim.
Ve yine k›sa bir sessizlikten sonra devam etti anlatmas›na:

Ve Selimiye K›fllas›...
Ben, 1 ay Ziverbey Köflkü’nde iflkence gördükten sonra,
14 ay da Selimiye K›fllas›’nda hapis yatt›m. Yaflam›mda, en
çok deney kazand›¤›m, çok güzel birçok insanla beraber ya-
flad›¤›m dönemdir. En çok okudu¤um, Frans›zca ö¤rendi-
¤im, kendimi gelifltirdi¤im bir zaman dilimi oldu benim için.
Y›lmaz Güney’i de orada tan›d›m, bir yatak ötede yat›yordu.
Sürekli sinema üzerine konufluyorduk. Y›lmaz, dört tane se-
naryo yazm›flt›. O da özgürlü¤üne kavufltuktan sonra bu se-
naryolardan birini filme çekti. Filmin ad› Arkadafl idi. Oysa
ben senaryolar›n›n aras›nda, gizlenen bir devrimcinin bir ka-
d›nla olan aflk iliflkisini anlatt›¤› senaryosunu çok sevmifltim.

Ziverbey Köflkü’nden Dostlar Tiyatrosuna dönüfl...


Ziverbey Köflkü’nde ve Selimiye K›fllas›’nda misafirli¤im
(!) bittikten sonra, Dostlar Tiyatrosu’na döndüm. Ben tutuk-
lanmadan önce profesyonel kadroda Soruflturma adl› oyunda
oynam›flt›m. Ben içerde iken onlar Abdülcanbaz adl› oyunu
oynam›fllar. Maddi s›k›nt›dan dolay› tüm amatör kadroyu bu
oyunda oynatm›fllar. Ben de kadroya kat›ld›m. Yönetim Ku-
rulu’na seçildim. Üç kiflilik Yönetim Kurulu’muz vard›: Gen-
co Erkal, Mehmet Akan ve ben.

Genco Erkal’›n Türk Tiyatrosu’ndaki yeri...


Genco Erkal, Türk Tiyatrosu’nda çok önemli yeri olan bir
tiyatro insan›d›r. Hem Genç Oyuncular ile bafllayan Gelenek-
sel Tiyatro ile Bat› Tiyatrosu sentezine bafllam›fl olan ve daha

165
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

sonra Y›ld›z Kenter ve Müflfik Kenter’le çal›flm›fl, bu ifli çok


iyi bilen insanlardan biridir Genco Erkal. Onun için Gen-
co’yu çok önemsiyorum. Ancak Dostlar Tiyatrosu’nun deva-
m› konusunda çok istekli olmad›. San›yorum biraz yoruldu.
Sonra o dönemlerde ekonomik zorluklar yaflad›, kadro da¤›l-
d›. O dönemde çok politik tiyatro yap›yorduk. Sonuç olarak
politik tiyatro kendini yok etmeye bafllam›flt›. Genco, biraz
daha sanatsal ifller yapmaya yöneldi. Ve bunlar› pek tart›fl-
mad›k, ki biz o dönemlerde Dostlar Tiyatrosu’nda hep bera-
ber karar verirdik. Fakat o, son dönemlerde kendi bafl›na ka-
rar vermeye bafllam›flt›. Örne¤in, oturur, herkesin ne ücret
alaca¤› konusunu tart›fl›rd›k, birbirimize puanlar verirdik.
Puanlara göre de alaca¤›m›z ücret hesaplan›rd›. Demokratik
bir ortam vard› Dostlar Tiyatrosu’nda. ‹ç ve d›fl ifllerimiz var-
d›. O dönemde abonelik sistemimiz vard›. Abonelerimize ti-
yatromuz daha ucuzdu. Nisa Serezli’de bilet otuz lira iken
bizde iki lirayd›. Tabii bu daha sonra bizi maddi zorluklar
yaflamam›za sebep oldu.

Genco iyi de etti...


Sonuçta Genco bu sorunlar› tart›flmadan karar ald› ve de-
vam etti; iyi de etti. Yanl›fl bulmuyorum. Biz de o konuda
pek becerikli olamad›k. Bir araya gelip bir fleyler yapabilir-
dik; da¤›ld›k, beceremedik. Genco’nun yapt›klar› Türk Tiyat-
rosu ad›na olumlu ifller. Örne¤in, Bir Delinin Hat›ra Defteri
y›llard›r Türkiye’de oynanan tek oyundu. Genco ve Mehmet
Akan çok önemli ifller yapt›lar. Naz›m Hikmet’in fliirlerinden
ilk defa tiyatro yapan Genco’dur. ‹lk çizgi roman Abdülcan-
baz, yani karikatürden tiyatro oyununun mimar› yine Gen-
co’dur. Aziz Nesin’in öykülerinden oyun yapma fikri Genco
ve Mehmet Akan’›n fikriydi.

Türk Tiyatrosu’nun mihenk tafllar›...


Tüm yukar›daki sayd›¤›m bu olumlu ifllerin kökeni hep
Genç Oyuncular’a dayan›r. Mesela Ergun Köknar, Atilla Al-

166
Levend Y›lmaz

pöke gibi kifliler de vard› aralar›nda. Bunlar Geleneksel Ti-


yatro ile Bat› Tiyatrosu’nu birlefltirme noktas›n› bulup ger-
çekten özgün bir Türk Tiyatrosu ç›karma çabalar›nda çok
önemli mihenk tafllar›d›r.

Muhsin Ertu¤rul bunu yapmad›...


Mesela çok ukala bir fley söylemek istiyorum, beni mazur
görsünler; Muhsin Ertu¤rul’un bunu yapmad›¤›n› bütün
Türkiye bilir. O, hep Bat› Tiyatrosu’nu oynatm›flt›r. Bu sente-
zi yap›p, özgün bir Türk Tiyatrosu’nu kurmak istememifltir
anlad›¤›m kadar›yla. Kendisi de bunun fark›nda idi san›yo-
rum. Çok de¤erli çal›flmalar yapm›flt›r Muhsin Ertu¤rul. Bu
olana¤› vard›. Bu ifli yapabilecek önemli bir tiyatro adam›y-
d›. Bunun nedenini pek fazla bilmiyorum. Suçlamak istemi-
yorum, ancak yapmam›fl olmas› da can›m› s›k›yor aç›kças›.

Dostlar Tiyatrosu’ndaki çal›flmalar›m ve hatalar›m...


Sabah dokuzdan gece yar›lar›na kadar Dostlar Tiyatro-
su’nda çal›flmalar›m› sürdürüyor, her ifli yap›yordum. Sah-
ne dekorundan organizeye, iç ifllerden d›fl ifllere hep Dostlar
Tiyatrosu için kofluflturuyordum; baflka bir iflim yoktu.
Bu ara büyük bir yanl›fll›k yapt›m: Ben, “Çarflamba günü
devrim yapma” hayalinde idim. Bu sosyal iflleri çok ciddiye
al›rken tiyatroyu pek ciddiye almad›m. Çok daha iyi bir
oyuncu olabilirdim. Hiç o konuda çal›flmad›m. Bana küçük
roller, ara roller verirlerdi. Benim daha iyi bir rol alay›m di-
ye bir kavgam olmad›. Reji çal›flmas› hiç yapmad›m. Nas›l re-
ji yap›l›r? Oyun nas›l yorumlan›r? Tiyatro ak›mlar› nelerdir?
Epik tiyatroyu daha iyi ö¤renebilirdim mesala... Bu konular-
da çal›flmalar yapmad›¤›m için gerilerde kald›m. Örne¤in
Ulvi Alacakaptan iyi bir oyuncu oldu, Yavuzer Çetinkaya
yazarl›¤a soyundu; bir iki oyun yazd›. Benim bu tip çal›flma-
lar›m olmad›. Kendimi bu yönden k›n›yorum. 1979 kadar

167
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Dostlar Tiyatrosu’nun tüm oyunlar›nda oynad›m, yaklafl›k


10–12 oyun. Soruflturma, fiili’de Av, Büyük Dümen, Alpagut
Olay›, Düflmanlar, Ortak, Ezenler Ezilenler Baflkald›ranlar, Sabo-
taj Oyunu, Bitmeyen Kavga, Gün Dönerken, Devrik Süleyman...

Askerlik, Dostlar’dan d›fllan›fl›m...


Askerlik görevimden sonra Dostlar’a döndüm. Onlar Te-
peflir Dairesi’ni oynuyorlard›. Beni almak istemediler. Meh-
met Akan beni çok politik buluyordu. 1980’li y›llar›nda ben
TKP’li idim. O zaman TKP illegal idi. Kimseye söylemezdim
TKP’li oldu¤umu. O ara T‹P ile TKP aras›nda karfl›l›kl› bir
uyuflmazl›k, bir kavga vard›. Dostlar Tiyatrosu daha çok
T‹P’li idi. Mehmet Akan afl›r› derecede T‹P’li idi. Benim yap-
t›¤›m her çal›flmay› “TKP için yap›yorsun” görüflü vard›
Dostlar Tiyatrosu grubunda. Bu durum onlar› rahats›z edi-
yordu. Çok ta haks›z de¤illerdi. Dolay›s›yla Dostlar Tiyatro-
su’nda oynama olana¤› bulamad›m.

Bir süre tiyatrodan uzak kald›m...


Yay›nc›l›k çal›flmalar›m oldu. Dostlar Tiyatrosu’nun bro-
flür ve dergilerini haz›rl›yordum. Cem Yay›nlar›’n›n çocuk
yay›nlar› bölümünü yönettim. Yine sendika çal›flmalar›m ol-
du. D‹SK’de kültür çal›flmalar› yapt›m. BANKSEN’in dan›fl-
manl›¤›n› üstlendim. Fakat bu çal›flmalar›ma da 12 Eylül
olunca devam edemedim. Çünkü bu sendikalar da kapat›l-
m›flt›. Ansiklopedi çal›flmalar›na bafllad›m.

Tiyatro Ansiklopedisi çal›flmalar›m...


Çok genifl bir tiyatro arflivim var. Emekli olunca Ahmet
Ümit’le bir reklam ajans› kurmufltuk. O s›ralar Ahmet Ümit
yazarl›¤a soyunmufl ben de vakit buldukça bu ansiklopedi
çal›flmalar›m› devam ettiriyordum. Bu konuda maalesef Tür-
kiye’de ciddi bir çal›flma yok. A’dan Z’ye bir tiyatro ansiklo-

168
Levend Y›lmaz

pedisi haz›rlamak istiyorum. En büyük s›k›nt›m malzeme


eksikli¤i. Metin And’›n 80’lere kadar bir çal›flmas› var. O’nun
d›fl›nda Özdemir Nutku ve Sevda fiener’in de kitaplar› var.
Kaç oyun, kaç oyuncu? Belgeler hep eksik ve da¤›n›k. Elim-
de 4.000’e yak›n program dergisi var. fiehir Tiyatrosu’nun ç›-
karm›fl oldu¤u dergilerin yüzde 80’i elimde mevcut. Örne¤in
Mehmet Akan’a bakt›¤›m›zda, hangi oyunu, hangi sene, ne-
rede oynad› gibi bilgiler ç›k›yor karfl›m›za. Bu alt yap›y› olufl-
turmak çok zaman›m› ald›. 7–8 senemi ald›. 2.000–2.500 say-
fas› yaz›lm›fl vaziyette. 15 ciltlik bir ansiklopedi olacak. K›s-
tas›m flu:
Konservatuvar mezunu olacak ya da en az›ndan on oyun-
da oynam›fl olacak. En az›ndan befl sene kesintisiz tiyatro
yapm›fl olmas› da flart. Bu befl senede iki oyun oynam›fl ola-
bilir... Bunlar gibi k›staslar›m var.

Dostlar Tiyatrosu d›fl›nda oynad›¤›m tiyatro gruplar›...


1983 – Orta Oyuncular – F›r›nc› fiükrü Deli Vahap ve Öteki-
ler
1984 – ‹stanbul Sanat Tiyatrosu – Küçük Adam Ne Oldu
Sana
1988 – Petrol ‹fl Sendikas›’nda tiyatro e¤itimi ve çal›flma-
lar› – Grev 64 adl› oyunu yönettim.
1989 – Bak›rköy Belediyesi fiehir Tiyatrosu’nun kurulufl
çal›flmalar›na kat›ld›m; oyuncu ve yönetim kurulu üyesi ola-
rak görev yapt›m – Zilli Zarife ve Mine.
1991 – Gülriz Sururi Tiyatrosu’nda oyuncu ve sahne ami-
ri olarak görev yapt›m. Tiyatrocu, Sokak K›z› ‹rma.
1992 – Dormen Tiyatrosu’nda oyuncu olarak Hastal›k Has-
tas› ve Nerdeyse Kad›n oyunlar›nda oynad›m.
1993 – Devlet Tiyatrosu’nda konuk oyuncu olarak Don Ju-
an’da oynad›m.
2003 – Tiyatro Pera’da konuk oyuncu olarak Bir Çöküflün
Güldürüsü – Tavflan Tavflan’da oynad›m.

169
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Sinema çal›flmalar›m...
At›f Y›lmaz’la ayn› mahallede oturdu¤umuz dönemde Bir
Yudum Sevgi’yi çekiyordu. Bana da oynamam› teklif etti. Si-
nema oyunculu¤undan çok zevk ald›m. Müjde Ar’la Ad› Vas-
fiye’de oynad›m. Bu arada tiyatro oyunculu¤una ara verdim.
Oynad›¤›m sinema filmlerinde At›f Y›lmaz, Baflar Sabuncu,
fiahin Kaygun, Ümit Elçi, ‹rfan Tözüm, Ayd›n Sayman gibi
yönetmenlerle çal›flt›m. Oynad›¤›m filmlerden baz›lar›: Bir
Yudum Sevgi, Ad› Vasfiye, Ah Belinda, Ç›plak Vatandafl, Kaça-
mak, Kupa K›z›, Foto¤raflar, Berdel, De¤irmen, Afife Jale, Devlerin
Aflk›, Duruflma, Böcek, Namuslu, Gönlümdeki Köflk Olmasa, Jan-
jan, Sis ve Gece, Hayat Var gibi...

Televizyon çal›flmalar›m...
Televizyon dizi ve film çal›flmalar›m 1989 y›l›nda bafllad›.
Bu çal›flmalardan örnekler: Yeditepe ‹stanbul, Babam ve Biz, Ka-
ranl›kta Koflanlar, Baba Evi, Çakallar›n ‹zinde, Safiyedir K›z›n
Ad›, Gecenin Öteki Yüzü, O¤lum Adam Olacak, Hürrem Sultan,
Her fiey Aflk ‹çin, Üzgünüm Leyla, Zalim, Çemberimde Gül Oya,
fieytan Ayr›nt›da Gizlidir, Kurflun Yaras›, Ya¤mur Zaman›, Bebe-
¤im, Turnalar, Komiser Nevzat–Kanun Nam›na, Hat›rla Sevgili...
Televizyon filmleri: Cumhuriyet, Kurtulufl, Bahçeli Lokanta ve
Muhallebicinin O¤lu...

170
Senelerdir hiç ay›lmayan,
televizyonun “Bin bir surat”›
tiyatro ve sinema sanatç›s›

LEVENT KIRCA

1960’l› y›llar›n yap›m› olan, bizlerin 70’li ve 80’li y›llarda


severek yazl›k sinemalarda seyrine doyamad›¤›m›z Frans›z
sinema komedi filmlerinden olan, Louis De Funes’in oynad›-
¤› Fantoma dizileri vard›. Filmde komiser Louis De Funes’in
bir türlü yakalayamad›¤› düflman› “Bin bir surat Fantoma”
idi. Çünkü her k›l›¤a girerdi Fantoma. Tabi ki filmde yine ay-
n› aktör oynard› Fantoma’n›n oynad›¤› rolleri. 1980’li y›llar-
da ise, TRT 2’de bafllayan, daha sonralar› ise di¤er televizyon
programlar› taraf›ndan transfer edilen ve 20’inci y›l›n› dol-
duran Olacak O Kadar yap›m›nda izledik ayn› Bin bir surat
olay›n›. Ancak bu defa farkl› idi. Çünkü yap›mc›s› Levent
K›rca. Dizi yaklafl›k 2.000 kez yay›nland›. Levent K›rca, tüm
dizilerde, yapt›¤› makyaj ve maskelerle, sanatç›lardan sunu-
culara ve politikac›lara kadar herkesin k›l›¤›na giriyordu.
Kimler yoktu ki, Müslüm Gürses’ten, Bülent Ersoy’a, Özal’

171
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

dan Erbakan’a, Demirel’den Ecevit’e, Zeki Müren’den Yaflar


Nuri Öztürk’e ve daha niceleri...
Yani “Bin bir surat” idi Levent K›rca.
Ya senelerdir onun hiç ay›lmadan yapt›¤›, bizlerin ise hiç
b›kmadan usanmadan seyretti¤imiz “sarhofl” taklidine ne
demeli...
Türk tiyatro, sinema ve televizyon sanatç›s› Levent K›rca,
1950 Samsun do¤umlu. Ankara Devlet Konservatuvar› Ti-
yatro Bölümü mezunu. Ö¤renciyken Cüneyt Gökçer’in yö-
netti¤i Buzlar Çözülmeden oyunuyla, 1964 y›l›nda profesyo-
nel oldu. Bir süre Maltepe Komedi Tiyatrosu’nda, Ankara
Birlik Sahnesi ve Halk Oyuncular›’nda çal›flt›. Kendine özgü
tiplemeleri ve mimikleriyle baz› televizyon dizilerinde ve
reklam programlar›nda ilgi toplayan Levent K›rca, 1978’den
bafllayarak Alt›n fiehir (1978), N’olacak fiimdi? (1979), Mavi
Muammer (1985), Ölürsün Gülmekten (2000), Son (2001–Oyun-
cu, senarist ve yönetmen), fieytan Bunun Neresinde (2002,
oyuncu ve yönetmen), (2004) ve A¤a K›z› (2004) adl› filmler-
de oynad›.
Televizyonda ilk defa Nasreddin Hoca Oyun Treni, Siz Ol-
sayd›n›z Ne Yapard›n›z?, Bu Oyun Nas›l Oynanmal›?, Sa¤l›k
Olsun!, Ne Olur Ne Olmaz gibi dizilerin yap›mc›l›¤›n› üst-
lendi.
Kendi ad›na Hodri Meydan Toplulu¤u adl› tiyatro ekibi-
ni kurdu. Efli Oya Baflar ile beraber Güzel ve Çirkin, Sefiller ad-
l› oyunlar› sergiledi. Üç Baba Hasan, Kad›nc›klar adl› oyunlar-
la baflar›l› oldular. 20 y›l süren Olacak O Kadar dizisiyle de de-
vaml› zirvede kalmas›n› bildiler.
Sevda fiener, Cumhuriyet’in 75 y›l›nda Türk Tiyatrosu adl›
kitab›nda flunlar› yazm›fl Levent K›rca için:
“Etkinliklerine seksenli y›llarda bafllam›fl olan ve çok tutulan
bir topluluk Levent K›rca–Oya Baflar Tiyatrosu olmufltur. 1981’de
Hodri Meydan Kültür Merkezi’nde Tef Kabare Tiyatrosu ile birle-
flen Levent K›rca, Ahmet Gülhan, Gülümser Gülhan, Cem Özer’le

172
Levent K›rca

birlikte çal›flm›flt›r. 1983’te, Münir Özkul’un da rol ald›¤›, Louis


Verneuil’ün Nemo Bankas› adl› güldürüyü Levent K›rca–Oya Ba-
flar Tiyatrosu ad› alt›nda sergileyerek sahne yaflam›n› sürdüren bu
tiyatroda sahnelenen oyunlar aras›nda, Tuncer Cüceno¤lu’nun
Neyzen, Aziz Nesin’in Toros Canavar›, gene Aziz Nesin’in k›sa
oyunlar›ndan oluflan iki perdelik Azizlik, Muzaffer Abayhan ve
Y›lmaz Erdo¤an’›n yazd›klar› Gere¤i Düflünüldü gibi güncel
olaylardan yola ç›karak toplum elefltirisi yapan oyunlar bulunmak-
tad›r. Levent K›rca, geleneksel kaynaklardan da yararlanarak ken-
dine özgü bir güldürü biçemi gelifltirmifl, her kültür düzeyinden se-
yirciye yönelmeyi baflarm›flt›r.”

Ve Levent K›rca Berlin’de...


Birkaç sene önce Levent K›rca–Oya Baflar Tiyatrosu, Üç Ba-
ba Hasan adl› oyunu Berlin’de sergilediler. Bu sefer ise Ateflin
Düfltü¤ü Yer adl› y›l›n müzikali ile yine Berlin’deydi.
Bu güzel müzikal, Devlet ve fiehir Tiyatrolar›n›n genç ve
yetenekli sanatç›lar›ndan oluflan 50 kiflilik dev bir topluluk
taraf›ndan sergilendi. Levent K›rca, Lale Oralo¤lu, Ali Demi-
rel, Mehmet Güney, Ahmet Çevik, Alper Yak›c›, fievki Çepa,
Apo Kaya gibi birçok sanatç›n›n sergiledi¤i müzikal, Levent
K›rca’n›n canland›rd›¤› üç çocuk sahibi demiryolu memuru
Ruhi ve ailesinin hikâyesini anlatan, bazen duyguland›¤›-
m›z, bazen de güldü¤ümüz bir melodram. Danslar› ve flark›-
lar›yla da müzikal bir oyun.
Türk tiyatrosunun ve sinemas›n›n duayenlerinden 82 ya-
fl›ndaki Lale Oralo¤lu, yafl›na ra¤men, büyük ço¤unlu¤u
gençlerden oluflan toplulu¤un içinde baflar›l› bir büyükanne-
yi oynuyor.
Oyundan önce Levent K›rca ile kuliste sohbet ettim.

Sanatç› bir ailede büyüdüm...


1950 Samsun do¤umluyum. Babam Mehmet K›rca res-
sam, annem Bahriye K›rca ö¤retmendi. Ut çalan, çok entere-

173
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

san bir kad›nd›. Edebiyat ve müzik ö¤retmeniydi. Dolay›s›y-


la sanatç› bir ailede boya kokular› ve ut sesleri ile büyüdüm.
Beni yönlendiren annem oldu. Çünkü, babam, sanat›n› iler-
letmek için, ben alt› yafl›ndayken ‹sviçre’ye Zürih’e gitti. Ge-
ri de dönmedi. Orda evlendi. Onunla tekrar görüfltü¤ümde,
ben 26 yafl›nda idim. Babam gidince, Samsun’dan Ankara’ya
tafl›nd›k. Tiyatroya bafllamam 1965 y›l›nda Ankara Devlet
Konservatuvar›’n›n açt›¤› bir s›nava kat›lmam ve bu s›nav›
kazanmamla bafllar. Annem beni tiyatro konusunda çok des-
teklemifltir. O y›llarda tiyatrocu olmaya soyunan çok sürü-
nürdü. Ben de hakikaten annemle beraber tiyatro yolunda
çok süründüm. Emekli maafl›yla beni desteklemifl, bana bak-
m›flt›r.

Hüzünlü bir çocuklu¤um oldu...


Babas›z büyüdüm, hüzünlü bir çocuklu¤um oldu. Annem
benim her fleyimdi; o’na afl›¤›m, o’na tapar›m. Fakat, Türki-
ye’de olup da, hüzünlü çocuklu¤u olmayan pek azd›r. Her
çocuk gibi, ben de fakirli¤i yaflad›m. Bundan da hiç utanma-
d›m. Annemin ö¤retmen maafl›yla zar zor geçiniyorduk. O
hüzünler bundan kaynaklan›yor. Ancak, hüzünlü olan in-
sanlar, gençliklerinde daha baflar›l› oluyorlar. Bir tek o fay-
das› var. Ezilmifl insanlar, ezilmifl ülkeler, gelecekte daha ba-
flar›l› olurlar.

Süleyman Demirel’in verdi¤i paray› kabul etmedim...


1970’li y›llard›... Gere¤i Düflünüldü adl› oyunumuzu ‹stan-
bul’da Dolmabahçe’de borçlanarak yapt›¤›m›z büyük çad›r-
da sergiliyorduk. Gece yo¤un ya¤an kar yüzünden çad›r›m›z
çöktü ve büyük zarar gördü. Çad›r› onarmak için param›z
yoktu.
Ankara’ya, Baflbakan Süleyman Demirel ile görüflmeye
gittim. Demirel’e durumu anlatt›m.

174
Levent K›rca

“Bu çad›r› onarmak için bir fley yapamaz m›y›z? Devlet


bana kredi veremez mi? Ya da Kültür Bakanl›¤›’ndan para
yard›m› temin edemez miyiz?” diye sordum.
Demirel’in cevab› flu oldu:
“Sana bir yerden kredi al›rsak çok zorlan›rs›n. Gerekli pa-
ray› sana ben vereyim” dedi ve cebinden ç›kard›¤› çek defte-
rini imzalayacakt›.
Ben, “Kusura bakmay›n, ben bu paray› kabul edemem!”
dedim.
“Niçin kabul etmiyorsun?” diye sorunca da:
“Sizin paran›z› al›rsam, sizin partinizin paras›n› alm›fl
olurum. Dolay›s›yla, sizin adam›n›z olurum. Onun için sizi
elefltirebilmem için bu paray› almamam gerekiyor!” cevab›n›
verdim.
Tabii bu davran›fl›m› takdir etti. Ondan sonra aram›zda
ciddi bir dostluk do¤du Süleyman Demirel ile. Onu, çok ke-
reler yapt›¤›m parodilerde elefltirdi¤im halde, herhangi bir
zorlukla karfl›laflmad›m. Turgut Özal da ayn› flekilde Demi-
rel gibi çok piflkin ve toleransl› devlet adamlar›yd›lar.

Olacak O Kadar... Polis Akademisi’nde ders olarak...


Olacak O Kadar dizisi 20 y›l sürdü. Say› olarak 2.000’i geç-
mifltir. Dünyada 20 y›l devam eden ve devaml› zirvede kalan
sosyal içerikli baflka bir program yoktur!
Televizyonda yakalad›¤›m›z bu baflar›lara bir de bu dizi-
deki parodilerin Polis Akademisi’nde ders olarak ifllenmesi
eklendi. Dizilerin polisi konu alan bölümlerin kasetlerini biz-
den al›yorlar ve ders olarak gösteriyorlar. Arada bir, ben de
derslere kat›l›yorum. Polislerimiz eskisi gibi olmamaya karar
verdiler. Daha ça¤dafl olma yolundalar. Bizim oynad›¤›m›z
skeçleri takip ediyorlar. Yak›nda Emniyet Amiri olursam fla-
fl›rmay›n!
(gülüflmeler...)

175
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Almanya’ya dördüncü geliflimiz...


Bizim Almanya’ya dördüncü geliflimiz bu. Bunlar büyük
turneler. Almanya turnesini sevgili dostum Metin Gökalp,
Berlin turnesini ise Birol Kaplan organize etti. Bu turneler
gerçekten büyük organizeler. Oyunlar›m›z bol seyircili geçi-
yor. Almanya’daki seyircimiz, çölde susam›fl suya hasret kal-
m›fl gibiler. Biz de onlara bir tas su vermifl gibi hissediyoruz
kendimizi. O hasretle bizleri bir baflka heyecan ve coflkuyla
seyrediyorlar; reaksiyonlar› ve be¤enileri o denli yüksek ve
heyecanl› oluyor.

Brecht’in yaflam›fl oldu¤u Berlin’de olmak heyecanlan-


d›r›yor bizleri...
Brecht’in yaflam›fl oldu¤u, tiyatronun baflkentinde olmak-
tan ayr› bir gurur duyuyoruz. Brecht’ten çok fley ö¤rendik.
Ondan çok esinlendik. Hatta dünya görüflümüzün büyük bir
k›sm›n› Brecht’ten ald›k. Devrimci tiyatroculu¤u, ilerici ve
göstermeci tiyatroculu¤u Brecht’ten ö¤rendik. O’da bir söy-
leflisinde flöyle demifl: “Ben de Türk Ortaoyunu’ndan çok fley
ö¤rendim”. Demek ki, birbirimizden karfl›l›kl› bir fleyler ö¤-
renmifliz. Bizim ortaoyunumuzun yap›s›nda da seyirlik ti-
yatro var.

Televizyondaki yoz kültür...


Televizyon programlar›ndaki yoz kültür neredeyse bütün
ülkeyi etkisi alt›na ald›!
Ekonominin zay›fl›¤›, insanlar›m›z›n al›m gücünü çok za-
y›flatt›. Dolay›s›yla tiyatroya para ay›ram›yorlar insanlar›-
m›z. Böyle olunca da tiyatrolar›m›z perdelerini kapat›yorlar.
Yani, hem ekmek, hem de sanat yok.

Charlie Chaplin’le kendimi karfl›laflt›ramam!


Ben, kendimi Charlie Chaplin ile karfl›laflt›ramam! Çün-
kü, o benim seviyeme ç›kamad›... (gülüflmeler)

176
Levent K›rca

Bana b›rak›rsan›z, ben, kendimi herkesle karfl›laflt›r›r›m.


Biz, o’nun serçe parma¤›n›n bir t›rna¤› olabilsek, o da bize
yeter. Charlie Chaplin, çok takdir etti¤im, çok baflar›l› buldu-
¤um, bütün dönemlere, her zamana kalabilmifl bir aktör.

Adem Dursun: Siz de Türkiye’nin Charlie Chaplin’isiniz...


Levent K›rca: Eh bunu kabul ediyorum...
(gülüflmeler)

Ben kimim ki, veliaht›m olsun!


S›la özlemi çeken sizler, bizleri o kadar yüceltiyorsunuz
ki; biz eziliyoruz, çok anore oluyoruz. Ben kimim ki, benim
veliaht›m olsun! Ülkemizde çok de¤erli sanatç›lar var. Genç-
ler aras›nda da de¤erli sanatç› arkadafllar mevcut. Aktör aç›-
s›ndan Türk tiyatrosu çok zengin. Sadece d›flar›ya aç›lama-
man›n rahats›zl›¤›n› yafl›yoruz. Yoksa, bizim aktörlerimiz
dünyan›n en iyi aktörleridir diyebiliriz.

Türk tiyatro ve sinemas›n›n son y›llardaki durumu pek


parlak...
Türk tiyatrosunun son y›llar› pek parlak de¤il!
Buna karfl›l›k Türk sinemas›n›n son y›llar› parlak. fiu aç›-
dan: En az›ndan insanlarda bir film yapma heyecan› var. Ba-
z› sektörlerden kazand›klar› paralar› sinemaya yat›r›yorlar.
Televizyonda çal›fl›p, üç befl kurufl kazanan, ki bunlara ben
de dahilim, bütün arkadafllar›m›z bu paralar› sinemaya ak-
tard›lar. Zaman zaman, tek tük de olsa, iyi filmler yap›l›yor.
Kalite biraz daha artarsa, biraz daha kendi meselelerimizi,
kendi ülkemizin sorunlar›n› anlatan filmler daha a¤›rl›k ka-
zan›rsa ve sanatsal filmler yap›l›rsa flüphesiz daha da iyi ola-
cak. Genç kardefllerimiz çok yetenekliler ve p›trak gibi de ço-
¤al›yorlar. Klip çekimleri bafllad›¤›ndan bu yana, sinemalar›-
m›z rejisör kazand›. Gençlerimizin pek ço¤u çok baflar›l› yö-

177
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

netmen oldular. Sinema ad›na çok umut verici çal›flmalar ya-


p›l›yor.

Her zaman oynanacak malzeme buluyoruz...


Biz, eski hükümetler zaman›nda buldu¤umuz gibi, flimdi-
ki hükümet zaman›nda da elefltirecek ve oynayacak malze-
me buluruz. Ancak flimdiki hükümetin flans› var; biz progra-
m›m›z› bitirdik. Yay›nda olsak mutlaka malzeme bulurduk.
Yani, bugünkü hükümet, Özal’dan veya Demirel’den daha
az aç›k veriyor diye bir fley yok. Onlar da bizlere malzeme
sunabilmek için ellerinden geleni ard›na koymuyorlar.

Her y›l “Nejat Uygur Ödülü”...


Her y›l Nejat Uygur’un do¤um gününde, Geleneksel
Türk Tiyatrosu ad›na bir “Nejat Uygur Ödülü” verilecek. ‹l-
kini de Nejat Uygur’un kendisine biz verece¤iz. Ondan son-
ra da her y›l “Geleneksel Türk Tiyatrosu”na en çok hizmet
eden tiyatro sanatç›s› bu ödülü alacak. Ödül olarak ta Nejat
Uygur’un büstü verilecek. Kendisine verece¤imiz ödül tarihi
kendisinin rahats›zl›¤› ve turneleri yüzünden ertelendi.
Büstü haz›r. Çok da güzel oldu.

178
Tiyatro – sinema oyuncusu,
yönetmen ve senarist

MAC‹T KOPER

Çok yönlü bir sanatç›m›z Macit Koper; tiyatro ve sinema


oyuncusu, yönetmen ve senarist.
At›f Y›lmaz’›n Bir Yudum Sevgi filmi ile dikkatleri çekmifl,
Ahh Belinda ve Rumuz Goncagül ile yetene¤ini ispatlam›fl,
Anayurt Oteli ile hem oyunculu¤unun zirvesine ç›km›fl hem
de uluslararas› üne kavuflmufl.
1987 y›l›nda Ömer Kavur’un yönetti¤i Anayurt Oteli filmin-
deki rolüyle 1987–88’de “S‹YAD En ‹yi Erkek Oyuncu Ödü-
lü”nü alm›fl. Senaryosunu yazd›¤› Fikrimin ‹nce Gülü (1987) ile
1992 y›l›nda yap›lan 29. Antalya Film fienli¤i’nde “En ‹yi Se-
naryo Ödülü”nü kazanm›fl. Muzaffer ‹zgü’nün kendi yafla-
möyküsünü anlatt›¤›, ayn› adl› roman›ndan uyarlanan, senar-
yosunun Memduh Ün ve Macit Koper’in beraber yapt›klar›
Z›kk›m›n Kökü adl› film, Hindistan Udalpur Film Festivali’nde
“Alt›n Film”, Tokyo Film Festivali’nde “Asya’ n›n En ‹yileri”
ödülünü kazand›. Senaryosunu yazd›¤› Cazibe Han›m›n Gün-

179
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

düz Düflleri (1992) adl› film ise 1992 Antalya Alt›n Portakal
Film Festivali’nde “En ‹yi Film“ ödülünü kazand›.
1944 ‹stanbul do¤umlu olan Macit Koper, L.C.C Tiyatro
Okulu’ndaki tiyatro e¤itiminden sonra 1969–1970 dönemin-
de Dostlar Tiyatrosu’na girmifl ve bu tiyatronun kapan›fl›na
kadar oyuncu, yönetmen ve dramaturg olarak çal›flm›fl.
1979–1980 döneminde ‹stanbul Büyük fiehir Belediyesi Tiyat-
rosu’na girdi, oyuncu ve yönetmen olarak çal›flt›. Bir y›l son-
ra 1402 say›l› s›k›yönetim kanunu ile sekiz y›l görev d›fl›nda
b›rak›ld›. Ortak, ‹kili Oyun (1978 “Ulvi Uraz En ‹yi Yönetmen
Ödülü”), Küçük Sevinçler Bulmal›y›m gibi çeflitli oyunlar› sah-
neye koydu. Yaflar Kemal’in A¤r› Da¤› Efsanesi’ni sahneye
uyarlad›. Sabotaj, Giden Tez Geri Dönmez, Her fiey Sat›l›k oyun-
lar›n› yazd›.
Halen yönetmen olarak çal›flt›¤› fiehir Tiyatrosu’nda yö-
netti¤i Titanik Orkestras› adl› oyunun Kad›köy Haldun Taner
Sahnesi’ndeki prova sonras› kendisiyle sohbet ettim. Titanik
Orkestras›’nda Ahmet Uz, Naflit Özcan, Bensu Orhunöz, Can
Baflak ve Burak Davuto¤lu rol al›yor.

Sanat yaflam›n›z. Tiyatro ile iliflkiniz ne zaman, hangi


oyunla bafllad›; büyüdü¤ünüz çevre, aile ortam›n›n etkisi
nedir?
Küçükken öyle Karagöz perdesi falan kurup arkadafllara
oynatt›¤›m olmad›. Tiyatro sevdam, lisede oynad›¤›m›z Ka-
rel Çapek’in Yaflad›¤›m›z Devir oyunu ile bafllad›. O y›l Beflik-
tafl Halkevi’ne girdim ve oradaki çal›flmalar›m›z s›ras›nda ti-
yatrocu olmaya karar verdim. Askerli¤imi bitirdikten sonra
L.C.C. Tiyatro Okulu’na girdim ve tiyatro ile ilgili bildi¤im
her fleyin temelini orada Muhsin Ertu¤rul, Beklan Algan ve
Ayla Algan’dan ö¤rendim.

Aileniz? Yani çevrenizin sanatla iliflkileri?


Annem ev kad›n›yd›. Babam memurdu, çok okurdu ama
sanatla derin bir iliflkisi yoktu. Bir tek anneannem, o kantocu

180
Macit Koper

imifl. Ben kantoculu¤una da yetiflemedim, bu konuda mu-


habbet etme mutlulu¤una da.

L.C.C. Tiyatro Okulu anlad›¤›m kadar›yla sizi etkile-


mifl.
Evet, çok. fiöyle diyelim; L.C.C. genelde sanatç›l›kla ilgili
ve daha ileri giderek söyleyeyim, insanl›kla ilgili formasyo-
numda temel tafl› oldu. Orada giderek “sanatç› insan” de¤il
“insan sanatç›” formulünü bulmufltuk. ‹nsan sanatç›. Bu ha-
yatta da, sanatta da her fleyden önce insan olmay› gerektiri-
yor.

O okuldan baflka tiyatrocular yetiflti mi?


Elbette. Rutkay Aziz, Taner Barlas, Sevil Üstekin, ‹smet
Üstekin akl›ma gelen birkaç› sadece.

Profesyonel oldu¤unuz ilk oyun, kimlerle sahneyi pay-


laflt›n›z?
L.C.C. ekibi ile dönem sonunda, Bak›rköy Halkevi’nde bir
Hamlet uyarlamas› oynam›flt›k. Hamlet 70. Orada bilet sat›l›-
yordu. Demek ki ilk profesyonel oyunum o. Bir y›l sonra,
1970 y›l›nda Dostlar Tiyatrosu’na girdim ve gerçekten pro-
fesyonel oldum. Dostlar Tiyatrosu benim ikinci okulumdur.
Orada dramaturglu¤a, orada yönetmenli¤e bafllad›m ve ora-
da ömrümün sonuna kadar, kederimin de tiyatro oldu¤unu
gördüm ve kabul ettim.

Dostlar Tiyatrosu’nun sanat›n›zdaki ve yaflam›n›zdaki


ifllevi ne oldu?
Dostlar Tiyatrosu ilerici bir tiyatro idi. Genco Erkal’›n yö-
netiminde hâlâ öyle. O dönemde Genco, Mehmet Akan, Me-
tin Deniz, Levent Y›lmaz, Ulvi Alacakaptan, Meral Onuktav
birlikte idik. Birlikte dramaturgi yapma ve birlikte oyun ya-
zabilme yeteneklerimizi gelifltirebiliyorduk. Oldukça disip-

181
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

linli bir üretim sürecimiz vard›. Küçük farkl›l›klar olsa da


dünyan›n gidifline ayn› muhalif gözle bak›yorduk ve de¤ifl-
mesi gerekti¤ini düflünüyorduk. Yapt›¤›m›z, yapmay› dü-
flündü¤ümüz ifller de hep bu yöndeydi. Ne yaz›k ki 1979 y›-
l›nda ekonomik nedenlerle tiyatroyu kapatmak zorunda kal-
d›k ve ben o y›l ‹stanbul fiehir Tiyatrosu’na girdim.

Ve 1980’de de tiyatrodan at›ld›n›z.


Evet 1979 y›l›nda, yabanc› iflçilere bir oyun tasarlamak
üzere Berlin’e gitmifltim. Yedi ayl›k bir maceradan sonra ora-
da Giden Tez Geri Dönmez adl› bir oyun yazd›m ve yönettim.
Döndü¤ümde 1980 darbesi oldu. fiehir Tiyatrosu’ndan 1402
no’lu s›k›yönetim kanunu maddesi ile at›lanlar aras›nda ben
de vard›m. Hatta o zamanki Deneme Sahnesi’nde at›lma em-
rini ilk tebellü¤ eden de benim.
Sonra, s›k›yönetim bittikten sonra dava açt›k, kazand›k ve
tiyatroya geri döndük.

Sinema sanat›na geçifliniz... Kimlerle... Örnekler...


‹lk kez Zeki Ökten’in Y›lmaz Güney’in senaryosundan
çekti¤i Düflman adl› filmde oynad›m ve Antalya Film Festiva-
li’nden “En ‹yi Yard›mc› Oyuncu Ödülü”nü ald›m. Sinemada
hep iyi ifllerin içinde oldu¤umu söyleyebilirim. Özellikle
Ömer Kavur ve At›f Y›lmaz’la çal›flt›m. Her ikisi ile de hem
oyuncu hem de senarist olarak birlikte olduk. Seni Seviyorum
adl› ilk senaryomu rahmetli At›f Y›lmaz’›n teflvikiyle yazd›m.
Rahmetli Ömer Kavur ile birlikte yazd›¤›m›z Kardefl adl› se-
naryo ise Ömer’in vefat› nedeniyle çekilemedi.

Hem oyuncu hem de senarist olarak epey ödülünüz var.


Evet. Ödüllerin yüreklendirici, cesaret verici oldu¤unu
düflünüyorum ama onlara fazla güvendi¤im söylenemez. Si-
ze ödül veren bir jüri nihayet ve bir baflka jüri durumu bafl-
ka türlü de¤erlendirebilir.

182
Macit Koper

Anayurt Oteli de epey ödül kazand›rd› size.


Evet, hem bana hem de sevgili Ömer’e. O filmle ald›¤›m›z
Uluslararas› ödüller de var.

Sinema ile tiyatro oyunculu¤u aras›ndaki farkl›l›ktan


söz eder misiniz biraz?
Temelinde bir fark yok asl›nda. Temelde bu iflin e¤itimi,
oyunculuk e¤itimidir. Ancak sinema sizden oyunculuk ad›-
na baflka, tiyatro baflka fleyler ister. Her iki sanat dal›n›nda is-
tedi¤i, oyunculuk sanat›n›n içeri¤inde bulunmaktad›r. Tek-
nik olarak bunu tart›flmak da epey zaman alabilir. Özetle si-
nemada kamera, tiyatroda da seyirci ile karfl› karfl›yad›r
oyuncu. Tiyatroda elbette seyircinin varl›¤› daha yak›n ve
derin bir iliflki biçimi sa¤lar. Ancak sinemada da kamera tek
gözlü de olsa bir cins izleyicidir ve o tek gözüyle hiçbir hata-
y› affetmez. ‹yi e¤itilmifl, kendi duygusal makinesinin nas›l
çal›flt›¤›n› iyi bilen bir oyuncu her iki alanda da ne yapaca¤›-
n› bilir. Elbette sinemada da, tiyatroda da yönetmenle yap›-
lacak iflbirli¤i ile.

Yönetmenli¤iniz: Sinema, tiyatro, örnekleriyle...


Sinema alan›nda yönetmenlik yapmad›m. Oldukça bol
f›rsat ve öneri ile karfl›laflt›m, ancak ben kendimi teknik ola-
rak hiç bu alana haz›r hissetmedim. Bilemiyorum, adland›ra-
mad›¤›m bir becerememe korkusu belki de. Tiyatro yönet-
menli¤ine amatör olarak Befliktafl Halkevi’nde Çürük Elma ile
bafllad›m. Sonra Dostlar Tiyatrosu’nda ilk olarak Bilgesu
Erenus’un Ortak adl› oyununu yönettim ve ondan sonra ar-
kas› geldi. Son yönetti¤im oyun ise bugünlerde provas›n›
yapmakta oldu¤umuz, Bulgar yazar Hristo Boytchev’in Tita-
nik Orkestras› adl› oyunu.

Son dönem Türk sinemas› üzerine düflünceleriniz.


Son dönemde sinemam›zda, do¤ru dürüst bir kanalda
akan bir sinema yok de¤il, ancak bu kanal›n çevresinde, ge-

183
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

nifl ölçüde televizyon esteti¤inden etkilenen, bu etkiden kur-


tulamayan, hatta bu etkiyi izleyiciyi tavlamak ad›na bile iste-
yerek kullanan bir sinema var. Televizyon izleyicisini sine-
maya yönlerdirdi¤i söylenen –ki haks›z bir iddia de¤il bu–
bu alan›n genifl zamanda sinemam›za zararlar›n›n dokuna-
ca¤›n› düflünüyorum. Bu çok izlendi¤i kesin olan alanda, te-
levizyon dizilerinin mant›¤› kullan›l›yor. Senaryo mant›¤›,
oyuncu seçimi, promosyon ve reklam düzenlemesi nerdeyse
t›pat›p televizyon mant›¤› ile kuruluyor. Bu mant›k tiyatroya
bile s›çram›fl durumda. Akl›na nas›lsa tiyatroya gitmeyi ko-
yan izleyici, giflede bilet al›rken oyunda hangi dizi oyuncusu-
nun oynad›¤›n› soruyor. B›rak›n sinemay›, tiyatronun da say-
g›nl›¤›n› zedeleyen ciddi bir sorun bu. Ciddi bir biçimde tar-
t›fl›lmas› gerekti¤ine göre, burada konuyu fazla uzatman›n
manas› yok. Belki birgün bunu uzun uzun konufluruz.

Macit Koper’in oyuncu olarak oynad›¤› filmler:


Düflman (1979), At (1981), Hakkari’de Bir Mevsim (1982), Bir
Yudum Sevgi (1984), Ad› Vasfiye (1985), Hodja fra Piort (1985),
Aaahhh Belinda (1986), Bekçi (1986), Anayurt Oteli (1987), Afife
Jale (1987), Dolunay (1987), Gece Yolculu¤u (1987), Rumuz Gon-
cagül (1987), Melodram (1988), Menekfle Koyu (1991), Cazibe Ha-
n›m›n Gündüz Düflleri (1992), Aflk Üzerine Söylenmemifl Her fiey
(1995), Kurtulufl (1996), Akrebin Yolculu¤u (1997), Melekler Evi
(2000), Havada Bulut (2002).

Filmler–Senaryo:
Seni Seviyorum (1983), Ac› (1984), Fidan (1984), Arzu (1985),
Uzun Bir Gece (1986), Çil Horoz (1987), Bez Bebek (1987), Zincir
(1987), Fikrimin ‹nce Gülü–Sar› Mercedes (1987), Rumuz Gonca-
gül (1987), Melodram (1988), Bu Devrin Kad›n› (1988), Kad›n
Dul Kal›nca (1988), Ada (1988), Yedi Uyuyanlar (1988), ‹sa, Mu-
sa, Meryem (1989), Foto¤raflar (199), Sevgiler Düfllerde Kald›
(1989), Kiraz Çiçek Aç›yor (1990), Deniz Gurbetçileri (1991), Ca-

184
Macit Koper

zibe Han›m›n Gündüz Düflleri (1992), Z›kk›m›n Kökü (1992), K›z


Kulesi Âfl›klar›, Hera ile Leandros (1993), Sen de Gitme Triandafi-
lis (1995), Anlaflma Noktas› (1997), Akrebin Yolculu¤u (1997),
Her fiey O¤lum ‹çin (1998), Baba (1999), Baba Evi (1999), Canl›
Hayat (2000), Karfl›laflma (2002), fi›h Senem (2003), Beybaba, Kol-
tuk (2003), Befl Kollu Avize (2004), Patroniçe (2004), Hasret
(2006), Yaral› Yürek (2007).

Ödülleri:
Cazibe Han›m›n Gündüz Düflleri ile 1993 y›l›nda 5. Ankara
Film Festivali’nde “En ‹yi Senaryo Ödülü”
Akrebin Yolculu¤u ile 1997 y›l›nda 9. Ankara Film Festiva-
li’nde “Onat Kutlar En ‹yi Senaryo Yazar› Ödülü”
Bir Yudum Sevgi filminde 1984 y›l›nda 21. Antalya Film
fienli¤i’nde “En ‹yi Yard›mc› Erkek Oyuncu Ödülü”
Fikrimin ‹nce Gülü–Sar› Mercedes filmi ile 1992 y›l›nda 29.
Antalya Film fienli¤i’nde “En ‹yi Senaryo Ödülü”
Karfl›laflma filmi ile 2003 y›l›nda 40. Antalya Film fienli-
¤i’nde “En ‹yi Senaryo” ve ayn› y›l 25. Siyad Türk Sinemas›
Ödülleri’nde “En ‹yi Senaryo Ödülü”.

185
fiehir Tiyatrolar›’n›n bahçesinde büyüyen
oyuncu ve yönetmen

MAZLUM K‹PER

‹stanbul Büyükflehir Belediyesi fiehir Tiyatrolar› – Theater


An Der Ruhr iflbirli¤i sonucu, 28 Ekim–7 Kas›m tarihleri ara-
s›nda gerçeklefltirdi¤i Almanya turnesinin son dura¤› Berlin
idi. Bu iflbirli¤i çerçevesinde Theater An Der Ruhr’un genel
sanat yönetmeni Roberto Ciulli’nin yönetti¤i, Georg Büch-
ner’in yazd›¤› Danton’un Ölümü adl› oyun, s›ras›yla Bochum,
Mühlheim, Hamburg ve Berlin’de sergilendi.
Oyunu sergileyen oyuncular›n d›fl›nda, bir süredir baz›
tart›flmalar›n yafland›¤› ‹stanbul fiehir Tiyatrolar›’na 2005’in
bafl›nda Genel Sanat Yönetmenli¤ine atanan, ancak 2006’n›n
Mart’›nda tekrar görevinden al›nan Mazlum Kiper’de vard›.
Gerek kendisiyle, gerekse di¤er sanatç›larla yapt›¤›m soh-
betlerimde, kendilerine gösterilen yo¤un ilgiden çok duygu-
land›klar›n› ve bundan sonra da Berliner Ensemble ile anlafl-
maya var›l›rsa her ay Berlin’de birkaç gün Türk seyircisiyle

186
Mazlum Kiper

buluflacaklar›n› belirtmifllerdi. Ben de, bu güzel olay› dergi-


miz Merhaba’da “Tiyatroseverlere müjde! ‹stanbul fiehir Ti-
yatrolar› Berliner Ensemble’de flubesini aç›yor!” bafll›¤› alt›n-
da Berlinli tiyatroseverlere müjdelemifltim. Fakat maalesef,
gerek bizlerin, gerekse sanatç›lar›m›z›n hevesi kursa¤›nda
kald›. Çünkü yine eski görevine mahkeme karar›yla atanan
Nurullah Tuncer, ilk ifl olarak ta Mazlum Kiper’in birçok
olumlu projelerini ve en önemlisi de yurtd›fl›ndaki devlet ti-
yatrolar›yla kurdu¤u ifl birli¤i anlaflmalar›n› iptal etti.
Mazlum Kiper, baba taraf›ndan ‹stanbul fiehir Tiyatrolu.
Babas› Müfit Kiper, tam 75 y›l önce, 1931’den bafllayarak ‹s-
tanbul fiehir Tiyatrosu’nda, Mucize oyunuyla sahneye ç›kma-
ya bafllam›fl ve sanat yaflam› boyunca, 1974 y›l›nda, bir trafik
kazas›nda ölünceye kadar devaml› ‹stanbul fiehir Tiyatro-
su’nda 100’ü aflk›n oyunda oynam›fl.
Mazlum Kiper’le Berlin’deki Berliner Ensemble’de sergi-
lenen Danton’un Ölümü’nden sonra sahnede ve kuliste soh-
bet ettik. Kendisini son zamanlarda her cuma günü Kanal
D’de severek izledi¤im Yabanc› Damat dizisindeki baflar›l›
“Stavros” rolünden dolay› tebrik ederek bafllad›k sohbeti-
mize:

Yunanl›larla Türkleri birbirine daha da yaklaflt›ran bir


dizi...
Yabanc› Damat bir fenomen. Böyle çok ilgi görece¤ini hiç
düflünmemifltik. Yunanl›larla Türkleri bu anlamda bir araya
getirebilecek daha güzel bir fley olmad›. Bu sadece benim gö-
rüflüm de¤il; Yunanl›lar›n ünlü besteci ve flark›c›s› Mikis
Theodorakis bile do¤um günü için davet etti¤i Yabanc› Damat
dizisinin gençlerini yan›na ça¤›r›p onlara
“Y›llard›r ben Türklerle Yunanl›lar aras›nda dostluk kurmay›
baflaramad›m. Ancak Yabanc› Damat bunu bir senede baflard›!”
dedi.

187
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Türkiye’ye gelen Yunanl› bir televizyon muhabiri ise


bana,
“Biliyor musunuz, siz Yunanistan’a unuttu¤u bir fleyi hat›rlat-
t›n›z; babal›¤›! Çünkü Yunanistan, böyle bir baba oldu¤unu unut-
mufltu. Babal›k, sizin sayenizde yeniden konuflulmaya ve hat›rlan-
maya baflland›!” dedi.

‹stanbul Büyükflehir Belediyesi fiehir Tiyatrolar›’n›n


yurtd›fl›na aç›lmas›...
Ben, ‹stanbul fiehir T›yatrolar›’na Nurullah Tuncer’in ye-
rine Genel Sanat Yönetmeni olarak atanal› 11 ay oldu. Bu k›-
sa sürede istediklerimi yapma gayreti içindeyim. En önem-
lilerinden birini de, Almanya’n›n befl flehrine yapt›¤›m›z tur-
ne ile gerçeklefltirdik. Hayalimde her zaman Berliner En-
semble’de bir gün ya kendimin ya da tiyatromun sahne al-
mas›yd›. O da bugün Berlin’de gerçekleflti. Çok hofl ve onur-
land›r›c› bir fley. Ayr›ca bunu Danton’un Ölümü gibi çok de-
¤erli bir Alman yazar›n›n eseriyle yapm›fl olmam›z da çok
önemli.

Danton’un Ölümü’nün önemi...


Frans›z Devrimi’ne ait bu eser, ayn› zamanda Türkiye
Cumhuriyeti’nin kuruluflunda da çok önemli rol oynam›flt›r.
Özgürlük, eflitlik, kardefllik belgileri bizim için de çok önem
tafl›yor. Bence bugün Avrupa için daha da büyük önem tafl›-
yor. 1789’dan bu yana ne kadar gerçekleflti? fiu anda Paris’te
olan olaylar neyi simgeliyor? Almanya’da da kuflkusuz bir-
çok olaylar oldu. Bir taraftan Avrupa Birli¤i diyoruz, di¤er
taraftan hem din, hem dil, hem de ›rk ayr›m› yap›l›yor! On-
dan sonra da Türkiye Cumhuriyeti, ›rk ayr›m› yapmakla suç-
lan›yor. ‹nsanlar ilk önce kendileri aynaya bakmal›lar ve “biz
ne kadar›n› gerçeklefltiriyoruz” diye sormal›lar.

188
Mazlum Kiper

75 y›ld›r ailece ‹stanbul fiehir Tiyatrolar›’n›n içindeyiz...


Babam, Müfit Kiper, 1931 y›l›nda ‹stanbul fiehir Tiyatro-
su’nda bafllad›, 1974 y›l›nda ölünceye kadar da hep sahne-
deydi. Ben, fiehir Tiyatrolar›’n›n bahçesinde büyüdüm. 1964
y›l›nda Shakespear’in 400. do¤um y›ldönümü dolay›s›yla
birkaç oyun sahnelenecekti. Oyuncuya ihtiyaç olmufltu. Bana
da sordular, kabul ettim. Yani 1964 y›l›nda “alayl›” olarak ti-
yatroya bafllam›fl oldum. ‹lk oynad›¤›m Romeo Jüliet’te Bur-
çin Oralao¤lu, Sibel Göksel, Yalç›n Boratap, Kamuran Uslu-
er, Samiye Hün gibi de¤erli sanatç›lar›m›zla oynad›m.

Tiyatro e¤itimimi ‹sveç’te ald›m...


1969 y›l›nda tiyatro bilgimi art›rmak için fiehir Tiyatro-
su’ndan izin al›p ‹sveç’e gittim. ‹sveç’te oyunculuk ve reji
e¤itimi ald›m. Orada tiyatro gruplar› kurdum. Tiyatro, tele-
vizyon, sinema ve reklam çal›flmalar› yapt›m. 1986 y›l›nda o
zaman›n Genel Sanat Yönetmeni Gencay Gürün, “Gelebilir-
sen Türkiye’ye gel, sevinirim, ihtiyac›m›z var” diyerek, beni
Türkiye’ye davet etti. Ancak 1988–89’da Berliner Ensemb-
le’daki çal›flmam› tamamlad›ktan sonra Türkiye’ye dönebil-
dim.

Engellilerle tiyatro çal›flma projem...


‹sveç Devlet Tiyatrosu’nda engellilerle tiyatro çal›flmala-
r›m olmufltu. Neden onlarla da bildi¤imiz tiyatro oyunlar›n›
iflaret diliyle oynamayal›m? Bunu Türkiye’de de niçin bafllat-
mayal›m?
Tiyatromuzun içinde bu çal›flmayla ilgili bir bölüm –tabii
baflta sa¤›r ve dilsizler olmak üzere– kurmak istiyorum. Çok
yak›n arkadafllar›mla birlikte ön çal›flmalara bafllad›k. Sade-
ce istemekle olmuyor; bu dili bilen uzman elemanlara ihtiya-
c›m›z var.

189
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Sahneyi ve oynamay› özledim...


Günün birinde tekrar sahneye dönmek istiyorum, sahne-
yi ve oynamay› özledim. Ancak flimdilik Genel Sanat Yönet-
meniyim. Bu ifllerimi kolaylad›ktan sonra sahneye ç›kmak is-
tiyorum. Çünkü oyunculuk benim ilk göz a¤r›m, onu b›raka-
mam...

190
Babas›ndan tiyatro oyuncusu oldu¤unu gizleyen;
Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, yönetmen, folklorcu,
koreograf ve yazar

MEHMET AKAN

9 Temmuz 2006’da, midesindeki bir rahats›zl›¤›ndan do-


lay› ameliyat olan, ameliyat sonras› geçirdi¤i kanama sonu-
cu kaybetti¤imiz sanatç›m›z Mehmet Akan’› rahmetle an›yo-
rum.
Yaklafl›k on befl y›ld›r Türkiye’de ço¤alan televizyon ka-
nallar› aras›nda bir “dizi”ler yar›fl› sürüyor. Bunlar›n kimi bir
iki senede kaybolup giderken, kimi diziler de yaflant›m›z›n
bir parças› haline geldi. Baflka zaman bir araya gelemeyen ai-
le fertlerini ekran karfl›s›nda bir araya getirir oldu. Hatta di-
zinin yay›nlanma saatinde sokaklar›n tenhalaflt›¤› görüldü.
Bu dizilerdeki tiplemeleri öyle benimsedik ki, onlar gibi ha-
reket etmeye, onlar gibi konuflmaya bafllad›k. Peki neydi bu
dizilerin s›rr› ki biz o dizilerdeki kahramanlar› bu kadar be-
nimseyip sevdik, evlerimizin bafl köflelerine onlar› oturttuk.
‹flte bu dizilerden bir tanesi de on dört senedir izlenen Bizim-

191
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

kiler ve kahramanlar› Cemil, Katil, Alamanc› Aile, iflini bilen


Kap›c› ve hepsiyle u¤raflan Apartman Yöneticisi sert mizaçl›
Sabri Bey. ‹ki haftal›¤›na Berlin’e gelen Sabri Bey’le, yani
Sabri Bey rolünü oynayan Mehmet Akan’la sohbet ettim.
Mehmet Akan, Bizimkiler dizisinin on dört y›ll›k apartman
yöneticisi Sabri Bey rolünü büyük bir baflar›yla oynuyor.
Kendisine Türk tiyatrosu ve diziler, dizi kahramanlar›n›n ni-
çin halk taraf›ndan bu kadar benimsendikleri üzerine sorular
sordum.

Berlin’e gelifl sebebiniz?


Aflmen tiyatro toplulu¤u benim yazd›¤›m Anal›k Davas›
oyunumu sahnelemek istiyor. Onlar›n daveti üzerine Ber-
lin’e geldim. Oyun Kas›m ay›nda sahnelenecek. Oyunu 1971
y›l›nda Brecht’in yazd›¤› bir Çin efsanesinden esinlenerek
yazd›m. Osmanl› devrindeki Celali ‹syanlar› zaman›nda Di-
yarbak›r’da geçen tarihsel bir olay› anlat›yor. Oyun daha ön-
ce Genco Erkal ve Zeliha Berksoy’la oynand›.

Tiyatroya nas›l bafllad›n›z?


1939 Urfa–Bilecik do¤umluyum. Ortaokulu Bilecik’te, li-
seyi Haydarpafla Lisesi’nde okudum. Çocuklu¤umdan beri
tiyatroya merakl›yd›m. Ailemin baz› üyeleri benim tiyatrocu
olmam› istememifllerdi. Hâlâ da yad›rgarlar. Babam ölene
kadar profesyonel oldu¤um halde 3–4 sene tiyatrocu oldu-
¤umu saklam›fl›md›r. Teknik Üniversitesi Sanat Bölümü’nde
tiyatroya bafllad›m. O s›rada Genç Oyuncular’la tan›flt›m. ‹lk
oyunlar› olan Ayyar Hamza’y› görür görmez çarp›ld›m. Er-
gun Köknar’› buldum ve beni de aralar›na almalar›n› söyle-
dim.

Genç Oyuncular’›n Türk tiyatrosuna katk›lar›?


Genç Oyuncular, 1960 sonras› Türk tiyatrosunu etkilemifl,
yeni bir ekol bafllatm›flt›r. Geleneksel Türk Tiyatrosu’ndan

192
Mehmet Akan

ç›karak ça¤dafl bir tiyatro yazmak konusunda çal›flmalar


yapm›fllard›r. Ortaoyunu, Karagöz ve Seyirlik oyunlar›n› in-
celeyip ürünler verdik. Bir ulusal Türk tiyatrosu oluflumu
konusunda Genç Oyuncular’›n inkar edilmez bir katk›s› var-
d›r.

Son senelerde Türk tiyatrosunun durumu iyi de¤il. Se-


bep olarakta televizyon gösteriliyor. Ancak di¤er taraftan
da televizyona geçen tiyatro oyuncular› para kazanmaya
bafllad›lar. Zararl› ç›kan Türk tiyatrosu oldu...
Evet. Televizyon gerçekten sürünen tiyatro oyuncular›na
ekmek kap›s› oldu. Tabiki bir çeliflki olarak ta Türk tiyatrosu-
na çok zararl› oldu. Çünkü art›k insanlar tiyatro yapmamaya
bafllad›lar. Hatta televizyon yazarl›¤› para getirmeye baflla-
y›nca tiyatro oyunu yaz›lmamaya baflland›. Tiyatro yazarlar›
oyun yazma yeteneklerini diziler için senaryo yazmaya kul-
land›lar. Bu durum tiyatro ve sinema sanatç›lar› aç›s›ndan
olumluydu. Çünkü hepsi sürünüyordu. 60’l› 70’li y›llarda
30–40 tiyatro haftada en az dokuz oyun oynarlard› ve genifl
bir oyun yelpazesi vard›. Bulvar tiyatrosundan Brecht tiyat-
rosuna kadar türlü oyunlar sergilenirdi. fiimdi ise özel tiyat-
rolar hemen hemen bitti. Daha Nisan ay›nda Haldun Dor-
men perdelerini kapatt›.

Televizyon dizilerindeki tiplemelerin –Perihan Abla,


Sabri Bey, Katil, ‹kinci Bahar’daki Abbas gibi...– tutulma-
s›n› neye ba¤l›yorsunuz?
Genelinde bu dizilerdeki kahramanlarda halk kendini bu-
luyor, görüyor. Oyuncu da oynad›¤› tiplemeyi inand›rarak
oynuyorsa o tip birden f›rl›yor. Örne¤in benim Sabri Bey tip-
lemem; herkesin bir Sabri Bey’i var. En çok duydu¤um laf:
“Ya bizim apartmanda senin gibi bir Sabri Bey var” oluyor.
Katil’in benimsenmesi de ayn›; herkesin bir Katil’i var. Keza
Perihan Abla da ayn› durum. Her mahallenin flefkatli, insan-

193
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

c›l ve her ifle koflan bir ablas› yok mudur? Yoksa bile o kifliye
bir özlem vard›r. Çünkü eski insan iliflkileri kayboldu.

Sahnede izleyici karfl›s›nda oynamakla, televizyon dizi-


lerinde oynamak aras›ndaki fark? Ayn› heyecan› duyuyor
musunuz?
Arada çok fark var. Sahnede oynarken seyircinin nefesini
hissediyorsunuz. Oyun her gece de¤iflik oynan›r, seyirci oy-
nat›r. Canl› seyirci karfl›s›nda oynaman›n keyfi ve heyecan›
bambaflka. Ben otuz y›l her gün oynad›m. Tatil bile yapma-
d›m. O bunalt›c› ve yorucu sahne çal›flmas›n› çok özlüyorum.

En son ne zaman sahnedeydiniz?


Geçen y›l O¤lum Adam Olacak diye bir oyun sahneledim.
Orada küçük bir rol oynad›m. Ben oyun sahnelerken büyük
rol oynayamam. Art›k üç senede bir tiyatro çal›flmas› yapabi-
liyorum.

Bizimkiler dizisini kaç y›ld›r oynuyorsunuz?


14 y›ld›r. Toplam 400 dizi oldu. Önümüzdeki Eylül ay›n-
da yeni çekimlere bafllayaca¤›z.

Devlet tiyatrolar›n›n durumu nas›l?


Devlet tiyatrolar› büyük bir kavgan›n içinde. Birtak›m
yolsuzluklar söz konusu. Genel müdürler s›k s›k de¤ifliyor.
On y›l sahneye ç›kmayan ancak maafl›n› alanlar var. Devlet
mal› deniz hikâyesi sürüp gidiyor.

Eski tiyatro seyircisine ulaflma ümidi var m›? Yoksa


Türkiye’de halk›m›z kolay fleylere mi al›flt›r›ld›?
1980 darbesinden sonra bilinçli bir devlet politikas› yürü-
tüldü ve halk, özellikle gençler apolitize edildi. Eskiden
gençlerin hayat› sadece politikayd›. fiimdi tam tersi, hiç poli-

194
Mehmet Akan

tika yok. Gençler sadece köfleyi dönmek için yetifltiriliyor. O


yüzden gençleri kaybettik. Bir tiyatro gençleri kaybetti¤i va-
kit, bu tiyatronun ölümü demektir. 80 sonras› uygulanan
devlet politikas› duyars›z bir gençlik yetifltirdi. Köfle dönme-
cilik ve ucuz e¤lence empoze edildi. Kültür yozlaflmas› ve
kültür çölleflmesi olufltu. Bu da tiyatroyu etkiledi. Çünkü ti-
yatro yoz bir sanat de¤il!

Türklerin Almanya’ya göçünün 40. y›l kutlamalar›nda


Yedi Kocal› Hürmüz sergilendi. Türk müzikalleri üzerine
düflünceleriniz?
Ben müzikallere karfl› de¤ilim. Müzikalci tan›nan bir kifli-
yim. Birçok müzikalde oynad›m. Ama müzikal var “müzi-
kal” var. 60’lardan sonra birçok müzikal oynand›. Örne¤in
Keflanl› Ali Destan›. Bunlar çok ciddi tiyatro olaylar›yd›. Fakat
Egemen Bostanc›’dan sonra Broadway tarz› müzikaller orta-
ya ç›kt›. Bunlar pahal› gazinolar›n yerini tutan, çok hafif ko-
nulu, daha çok müzi¤e dayanan Nükhet Duru’lu, Emel Sa-
y›n’l› müzikallerdi.

Sabri Bey’e yak›n bir kiflili¤iniz var m›?


Tam tersi. Sabri Bey çok sald›rgan bir tiptir. Ben çok saki-
nimdir. ‹çine kapan›k bir insan›m. Evde yaln›z kalmay› çok
severim. 48 saat evden ç›kmay›p, evde kitap okuyabilir, mü-
zik dinleyebilirim. Gece hayat›m yoktur. Çiçek Bar’a ayda bir
ancak giderim. Bir k›z›m var. O da tiyatrocu olma yolunda.
Ne yapt›ysam vazgeçiremedim. Armut dibine düfltü.

Oynad›¤›m tiyatro oyunlar›ndan örnekler:


Histeri, Buruk Ezgi, Galileo Galilei, Ezenler Ezilenler, Kafkaz
Tebeflir Dairesi, Bitmeyen Kavga, Alpagut Olay›, Düflmanlar,
Azizname, Keflanl› Ali Destan›, Soruflturma, Havana Duruflmas›,
Rosenbergler Ölmemeli…

195
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Televizyon dizileri:
Bizimkiler, Yazl›kç›lar, Yeter Anne, Y›ld›zlar›n Alt›nda, Bir ‹s-
tanbul Masal›, Büyük Umutlar, Kurflun Yaras›, Aflk Oyunu…

Sinema Filmleri:
Teyzem, Asiye Nas›l Kurtulur, Ah Belinda, Kad›n›n Ad› Yok,
Elif Ana, Duruflma, Kurt Kanunu, Melodram, Yans›ma, Keflanl›
Ali Destan› ve Bez Bebek gibi…

196
Yapt›klar›yla konuflan,
çok yönlü sessiz bir sanatç›m›z

MERAL ÇET‹NKAYA

Söylefliye bafllarken, kay›t cihaz›m›n dü¤mesine bast›¤›m›


görünce;
“Ben hiç dersime çal›flmadan geldim, flimdi size ne anlataca-
¤›m...” diyerek, hakikaten dersine hiç çal›flmayan bir ö¤renci-
nin, ö¤retmeni karfl›s›nda tak›nd›¤› tav›r ile k›zar›p bozaran,
mahçup bir ö¤renci görüntüsü sergilemiflti Meral Çetinka-
ya...
Hani yaz›l› imtihanlarda hep iyi not alan, ancak ifl sözlü-
ye gelince heyacanlan›p a¤z›ndan fazla laf ç›kmayan ö¤ren-
cinin yaflad›¤› zorluk gibi...
O anda akl›ma ilk gelen tiyatro sanatç›m›z Müflfik Kenter
oldu.
O da pek konuflmam›flt›, cümleleri c›mb›zla alm›flt›m a¤-
z›ndan...

197
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Ancak bu sanatç›lar›m›z, konuflmalar›yla de¤il de, yapt›k-


lar› ifllerle senelerdir konuflanlar katagorisine girdiler.
1945 y›l›nda Bursa’da do¤an Meral Çetinkaya, liseden
sonra kazand›¤› bursla Amerika’da Sanat Tarihi okumufl. Ti-
yatroya bafllamas› ise tamamen bir tesadüf:
Kenterler Tiyatrosu’nda sergilenecek Hamlet oyunu için
‹rlandal› bir yönetmene tercümanl›k yapmas› için Y›ld›z
Kenter taraf›ndan tiyatroya ça¤›r›lm›fl. ‹flte o günlerde tiyat-
ro mikrobu (!) kan›na kar›flm›fl.

50’li y›llarda Türkiye’deki tiyatro ve opera manzarala-


r›...
Annem ev han›m›yd›, arada resim yapard›. Babam radi-
yolog idi. Annem de ona her konuda yard›m ederdi. Laboro-
tuvar iflleri dahil bütün iflleri annem yapard›. Babam pek sa-
natla ilgilenmezdi. Ben ve annem babamdan gizli sinemaya
giderdik. Sinemaya gitmek babamdan gizli olarak yapt›¤›-
m›z tek fleydi. Kafkasya göçmeni olan enifltemin opera al›fl-
kanl›¤› vard›. Darülbedayi Dram Tiyatrosu yanmadan önce
ilk defa beni oraya opera seyretmeye götürdü¤ünde ben il-
kokul ö¤rencisi idim. O zamanlar tiyatro ve operalar›n önle-
rinde kuyruklar oluflurdu. Enifltemle opera kuyru¤unda bek-
ledi¤im günleri hep hat›rlar›m. Rahmetli Ferhan Onat’› din-
lemek flans›na eriflmifltim o zamanlar.

Bale çal›flmalar›...
Bana tiyatroyu sevdiren, teflvik eden resim hocamd›. Or-
taokulu bitirdi¤imde bale kursuna gidip, vücudumu kullan-
maya bafllad›m. Macaristan göçmeni Madam Olga ile bale
çal›flmalar› yapt›m. Konservatuar›n bale s›navlar›na beni o
sokmufltu. Lise e¤itimim bitince kazand›¤›m bursla Amerika
Birleflik Devletleri’nde Sanat Tarihi okudum.

198
Meral Çetinkaya

Kenterler’de tercümanl›¤›m...
Amerika’daki sanat tarihi e¤itimimi tamamlad›ktan sonra
Türkiye’ye geri döndüm. O ara Kenterler Tiyatrosu’nda ser-
gilenecek Hamlet oyunu için ‹rlandal› bir yönetmen gelecek-
mifl. Beni de ona tercümanl›k yapmam için Y›ld›z Han›m ti-
yatroya ça¤›rd›. Bu iflim s›ras›nda tiyatro iyice kan›ma girdi.
Ankara’dan tercümanl›k için diplomam› istemifllerdi. Bu ifl-
lemler s›ras›nda bir süre bofl kalm›flt›m. Ben de tiyatro sana-
t›n› sevdi¤im için LCD kurslar›na bafllad›m. Beklan Algan ta-
raf›ndan yönetiliyordu. Dönem arkadafllar›m aras›nda Macit
Koper, Rutkay Aziz, ‹smet Üstekin, Sevim Üstekin, Sevgi
Özdamar ve Cezmi Bask›n gibi oyuncular vard›.
Ancak o ara LCD kurslar› kapand›. Çal›flmalar›m›z› Bek-
lan Algan’›n evinde sürdürdük. Hepimiz heyacanl› ve inanç-
l›, tiyatro sanat›na çok ba¤l› idik. Biz sadece kurs ö¤rencisi
de¤ildik, tüm çal›flmalar› beraber yapard›k. Büyük bir imece
içinde yürütüyorduk çal›flmalar›m›z›.

TV ve film çal›flmalar›m... Bizimkiler...


1969 y›l›nda itibaren Dostlar Tiyatrosu’nda y›llarca çeflitli
oyunlarda oynad›m. Daha sonra Bak›rköy Belediye Tiyatro-
lar›’nda 2007 y›l›na kadar oynad›m.
Tiyatronun d›fl›nda sinema filmi ve televizyon çal›flmala-
r›m oldu. 1979’da Ali Özgentürk’ün yönetti¤i Hazal ile bafl-
lad› sinema çal›flmalar›m. S›ras›yla, Bir Yudum Sevgi (At›f
Y›lmaz), Uçurtmay› Vurmas›nlar (Tunç Baflaran), Eylül F›rt›-
nas› (At›f Y›lmaz), Kaç Para Kaç, Vizontele, S›z›, Firar, Su Da
Yanar, Suyun Öte Yan›, Maruf, Ç›plak, Vizontele, Vizontele
Tuuba gibi...
Televizyon dizi çal›flmalar›m 1989 y›l›nda Bizimkiler adl›
dizi ile bafllad›. Yazl›kç›lar, Gülbeyaz, Binbir Gece...

199
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Oynad›¤›m oyunlar ve ödüller...


Son oynad›¤›m oyun Sivas ‘93. Ondan önce de yine Gen-
co Erkal ile Oyun Sonu’nda oynad›m. S›ras›yla: fiili’de Av, Al-
pagut Olay›, Bitmeyen Kavga, Gün Do¤arken, ‹kili Oyun, Yal›na-
yak Sokrates, Bir Yaz Evi, Hadi Öldürsene Canikom, ‹lk Gençlik,
‹van ‹vanoviç Var m›yd›,Yok muydu?, Sezuan’›n ‹yi ‹nsan›.
Hazal filmi ile 18. Antalya Alt›n Portakal Film Festiva-
li’nde “En ‹yi Yard›mc› Kad›n Oyuncu Ödülü” (1981), Suyun
Öte Yan› ile 4. Ankara Film Festivali’nde “En ‹yi Kad›n
Oyuncu Ödülü” (1992), Solgun Bir Sar› Gül ile de 34. Antalya
Film fienli¤i’nde “En ‹yi Kad›n Oyuncu Ödülü” (1997), 11.
Uluslararas› Uçan Süpürge Kad›n Filmleri Festivali’nde Bin-
bir Gece adl› dizideki rolüm için “Bilge Olgaç Baflar› Ödülü”
(2008), Sezuan’›n ‹yi ‹nsan› ile “En ‹yi Kad›n Oyuncu”, Oyun
Sonu ile de “Vas›f Öngören Ödülü” (2007), ‹van ‹vanoviç Var
m›yd›, Yok muydu? adl› oyun için “Avni Dilligil Ödülü En Ba-
flar›l› Yard›mc› Kad›n Oyuncu Ödülü” ve “‹smet Küntay En
‹yi Kad›n Oyuncu Ödülü”.

200
Türkiye’ye kabare türünü tan›tan
DEVEKUfiU KABARE
ve...

MET‹N AKPINAR

Yönetmenli¤ini 11 y›l aradan sonra tekrar sinemaseverle-


rin karfl›s›na geçen Zeki Ökten’in yapt›¤› Güle Güle filminin
galas› için Berlin’e gelen y›llar›n tiyatrocusu Metin Akp›-
nar’la gala öncesi bir sohbetim oldu. Çocukluklar› ayn› ada-
da geçmifl ve hâlâ bir arada yaflayan befl arkadafl›n s›k› dost-
luklar› üzerine kurulu filmde, Galip’in (Metin Akp›nar) ha-
yat› boyunca bir kez gördü¤ü ve büyük aflk yaflad›¤› Kübal›
sevgilisi Rosa’ya kavuflmas› için arkadafllar›n›n gösterdi¤i
çabalar anlat›l›yor. Film, sinema ve tiyatroya y›llar›n› vermifl
Zeki Alasya, Metin Akp›nar, Y›ld›z Kenter, fiükran Güngör,
Eflref Kolçak’›n yan› s›ra Haluk Bilginer, Güler Ökten, Ayfle-
gül Aldinç, Nülifer Aç›kal›n, Serra Y›lmaz ve Sevda Ferda¤
gibi genifl bir oyuncu kadrosunu buluflturuyor. Zeki Alas-
ya’n›n da bir söyleflide söyledi¤i gibi:

201
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

“Güle Güle, aflk›n, sevginin, dostlu¤un, paylaflman›n, hoflgörü-


nün, özverinin k›saca özledi¤imiz ve yükselmesini istedi¤imiz de-
¤erlerin filmi...”
Evet, duygu yüklü bu filmi seyrederken, ben de gözyaflla-
r›m› tutamad›m. Filmi seyrederken de kaybolan eski arka-
dafll›k, dostluk, komfluluk k›sacas› zay›flayan insan iliflkileri-
ni düflündüm, özelefltiri yapt›m. Böyle kaybolmaya yüz tut-
mufl duygu ve iliflkileri sorgulayan filmler s›k s›k yap›lmal›
ve bizler taraf›ndan seyredilmeli diye düflünüyor ve de¤erli
sanatç› Metin Akp›nar’›n Berlin’de sadece Merhaba dergisiy-
le yapm›fl oldu¤u söylefliye geçiyorum:

Sanat yaflam›n›z› özetler misiniz?


2 Kas›m 1941 ‹stanbul Aksaray do¤umluyum. Babam
Mustafa Bey, annem Nadide Han›m’d›. Liseyi Pertevniyal
Lisesi’nde okudum. 1957’de Yeflil Sahne’de sanat yaflam›m
bafllad›. Daha sonra ise 1962 y›l›nda Milli Türk Talebe Birli-
¤i Tiyatrosu’na bafllad›m. 1964 y›l›nda da Ulvi Uraz tiyatro-
sunda Gözlerimi Kapar›m Vazifemi Yapar›m oyunuyla profes-
yonel oyunculu¤a ilk ad›m›m› att›m. Ayn› tiyatroda Haba-
bam S›n›f› oyunundan sonra Gen–ar tiyatrosu kurucular›
aras›nda yer ald›m. Ülkemizin ilk kabare tiyatrosu olan De-
vekuflu Kabare’de kurucu, ortak, oyuncu ve yönetici olarak
yer ald›m.

Oynad›¤›m oyunlar, filmler ve tv dizilerinden baz›lar›:


Vatan Kurtaran fiaban, Haneler, Yalan Dünya, Beyo¤lu Be-
yo¤lu, Yasaklar, Deliler, fiuna Buna Dokunduk, Büyük Kabare,
Reklamlar. Oynad›¤›m filmlerden baz›lar›: Nereye Bak›yor Bu
Adamlar, Davetsiz Misafir, Patron Duymas›n, Köyden ‹ndim fie-
hire, Petrol K›rallar›, Propaganda, Güle Güle ve Abuzer Kaday›f.
Televizyon dizileri ise: Mirasyediler, Dünya Hali, Zeki Metince,
Hastane ve Yerim Seni.

202
Metin Akp›nar

Devekuflu Kabare Tiyatrosu denilince, biraz durmadan


olmaz:
“Altm›fll› y›llar tiyatromuza kabare türünü tan›tan ve sevdiren
Devekuflu Kabare Tiyatrosu’nun aç›ld›¤› ve en parlak dönemini
yaflad›¤› y›llar olmufltur. Haldun Taner, Zeki Alasya, Metin Akp›-
nar, Ahmet Gülhan’›n birlikte kurduklar› Devekuflu Kabare Ti-
yatrosu’nun yazar› ve yönlendiricisi, kabare türü üzerinde bilgisi
olan, yaz›lar› ve konuflmalar›yla bu türü ülkemizde tan›tan Hal-
dun Taner’dir. Zeki Alasya, Metin Akp›nar, Ahmet Gülhan ‹s-
tanbul Milli Türk Talebe Birli¤i’nin 1959’da kurdu¤u amatör Bir-
lik Tiyatrosu’ndan yetiflmifl, baflka sahnelerde profesyonel olmufl
sanatç›lard›r. Funda Postac›, Orhan Ayd›nbafl, Halit Akçatepe,
Oya Mella’n›n (Alasya) daha sonra Cihat Tamer, Bilge fien, Per-
ran Kanat (Kutman), Meral Aral’›n da yer ald›¤› topluluk; Haldun
Taner’in yazd›¤›, Vatan Kurtaran fiaban, Bu fiehr–i ‹stanbul ki,
Astronot Niyazi, Ha Bu Diyar adl› kabare oyunlar› ile önce ayd›n
kesimin ilgisini çekmifl, sonra büyük seyirci kitlesinin sevgisini ka-
zanm›flt›r. Seyirciyle s›cak iliflki kuran, flaka yollu da olsa, ac›t›c›
gerçekleri su yüzüne ç›karmaktan çekinmeyen, güncel sorunlar› ze-
kice düzenlenmifl durumlar ve konuflmalarla tart›flmaya açan bu
oyunlar tiyatromuza taze bir soluk getirmifltir. Yetmiflli y›llarda
kendine özgü mekân›n›n d›fl›na taflan, halk tiyatrosu niteli¤i kazan-
d›kça kabare türüne özgü özelliklerini yitirmeye bafllayan Deveku-
flu Kabare Tiyatrosu, yazar› ve ak›l hocas› Haldun Taner’in toplu-
luktan ayr›lmas›ndan sonra güç yitirmifltir.” (Türk Tiyatrosu,
Sevda fiener, s. 178)

Güle Güle filmi neyi anlat›yor?


Kader birli¤inin, dostlu¤un, arkadafll›¤›n ve demokratl›-
¤›n getirdi¤i özverinin anlat›ld›¤› ve sorguland›¤› bir film.
Hatta o yaflta insanlar›n yapmamas› gereken fleyleri bile
dostluk u¤runa, sevgi u¤runa, sevilen arkadafl u¤runa yap›l-
man›n öyküsü. Türkiye’de biraz unutulmaya baflland› diye

203
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

üzüldü¤ümüz olgular bunlar. Demek ki bu olgular haf›zala-


r›n derinliklerine itilmemifller, çabuk hat›rland›lar. Tepki
olumlu oldu; çok mutluyuz.

Güle Güle filmi darg›n olan Zeki–Metin ikilisini bulufl-


turan film olarak nitelendiriliyor. “Bar›flt›ran” kelimesini
de ekleyebilir miyiz?
Hay›r, sadece darg›n olan bizleri bir araya getiren bir film
Güle Güle. fiimdi yeniden bir film çekilse bar›flt›r›c› olmas› ge-
rekir.

Darg›nl›¤›n›z›n sebebi?
Biz en son Hastane ve Yerim Seni adl› iki dizi yapt›k. Has-
tane dizisini severek ve isteyerek çektik. Ancak bu dizi gide-
rek Kayserili bir hastabak›c›yla salak bir hemflirenin macera-
lar› boyutuna düflmesi hiç hofluma gitmiyordu. Buna ra¤men
127 bölüme kadar çektik. Bu diziden sonra bir fley yapmama
karar›ndayd›k. Ancak hem arkadafllar›n ekonomik durumla-
r› hem de tiyatromuzda olmay›nca bir fleyler yapma gere¤i
duyduk ve Yerim Seni diye bir dizi yapmaya bafllad›k. An-
cak bu dizi kimseyi yemezken bizi yedi! Çünkü benim pren-
sibim d›fl›nda bir yazara angaje olmufltuk. Yazarlar›m›z tip-
leme bilmiyorlar, bir ifli bitirmeyi bilmiyorlar. Dolay›s›yla di-
ziyi götüremedik. Bir de flu var: Biz, Zeki ile beraber ifl yap-
t›¤›m›zda paran›n hakimiyeti bendeydi. Son zamanlarda ge-
lirden fazla para harcan›nca bütçemizde aç›klar oldu, s›k›nt›-
lar bafllad›. Bunun üzerine Zeki, bir fleyler yapmak istiyordu,
ben istemedim. San›yorum olay buradan bafllad›. Beni med-
yada halka flikâyet ederek bir fley yapmaya zorlad›. Fakat do-
zunu kaç›rd›. Ben bir sene sustum. Dükkân açt›¤›nda “orta-
¤›m dükkân›ma gelmedi!” dedi. Yalan! Kaç defa gittim, ustalar-
la ilgilendim. Sonunda ben de suskunlu¤umu bozdum. Ne
dedim, “‹flini ihmal ediyor!” dedim. “Ortakl›¤›m›z devam edi-
yor” dedim. Bu sefer ortal›k iyice kar›flt›. Ben zengin ve gad-

204
Metin Akp›nar

dar bir ortak, Zeki ise haks›zl›¤a u¤ram›fl fakir ve mutsuz bir
ortak durumuna düfltü.

Ne kadar sürecek?
Ortakl›¤›m›z hâlâ devam ediyor. Zeki ile Metin, Deveku-
flu Kabare Limited fiirketi ad› alt›nda olan flirkette ortakt›r.
fiirketin masraflar›n› Metin Akp›nar karfl›lar, ileride bir pro-
je olursa de¤erlendirilir. Ya da bu darg›nl›k devam eder. An-
cak biri hasta olursa öteki koflar veya biri ölürse di¤eri üzü-
lür. Zeki ile yaflamak bir keyiftir. Çok mutlu anlar›m›z oldu.
Ama biz de insan›z. Keyiflerimiz baflka, zevklerimiz baflka,
siyasal görüfllerimiz baflka, ayr› tak›mlar› tutar›z; ben Galata-
sarayl›y›m o ise koyu Fenerbahçelidir. Bizdeki sanat tüketici-
si sanatç›y› ürünüyle sevdi¤i için üründe gördü¤ünü özel ya-
flamda da görmek istiyor. Bu hiç de do¤ru de¤il.

Yeni filminiz Abuzer Kaday›f’›n konusu ve galas›nda si-


zi öfkelendiren sorular?
Bu film, Güle Güle’nin tam aksine, zariflik ve zerafet yeri-
ne çirkinli¤i avaz avaz hayk›ran, mafya, sanat, ticaret–emni-
yet iliflkisini feryat figan anlatan, çürümüfl bir kültürü ki bu-
na kültür bile denemez, insanlar›n yüzüne vuran, onlar› ya-
flatanlara kendilerini gözden geçirmelerini söyleyen, hat›rla-
tan bir film. ‹brahim Tatl›ses, “Benim hayat›m” diye bir id-
diada bulunmufl ve ihbarname çektirmifl. Medyan›n filmi da-
ha izlemeden, filmde neler oldu¤unu bilmeden, ‹brahim Tat-
l›ses’in hayat›yla olan örtüflmesi üzerinde ›srarla durmas›
sabr›m› tafl›rd›. Sanatç›y›, ki bu ülkede sanatç› az, kutlamak
yerine sanatç›y› zor duruma düflürme çabas› görüyorum. ‹fl-
te bu olumsuzluklar beni öfkelendiriyor! Medya çal›flanlar›
zamans›zl›ktan ne kitap okuyorlar, ne felsefe, ne politika, ne
sosyoloji, ne de sosyal psikoloji biliyorlar! Sadece bildikleri
olumsuzluk, yanl›fll›k, yüzeysellik ve mesuliyetsizlik! Soru-
lan sualler iyi niyetli de¤il!

205
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Size son olarak ‘iyi niyetli’ bir soru sormak istiyorum:


Kilolar›n›z?
fiiflmanlad›¤›m› uzun ayakkab› çekece¤i kullanmaya bafl-
lad›¤›m zaman anlad›m. Çünkü e¤ilemiyorum. Kilo alma-
m›n nedeni de tiyatroyu b›rakmak oldu. Tiyatroda oyundan
sonra saat yar›mla bir aras› sofralar kurulur, yenilir içilirdi.
Haftada 7–8 oyun oynard›k. Bunlar çok aktif ve dinamik ça-
l›flmalard›. Tiyatro çal›flmalar›n› b›rakt›ktan sonra akflamlar›
saat dokuzda sofraya oturmaya bafllad›k, sabaha kadar... Do-
lay›s›yla içki ve yemek iki misline ç›kt›. Buna karfl›n aktivite
yar›ya düfltü, tam yirmi kilo ald›m. fiimdi 125 kiloyum. 110
kiloya düflebilirsem yeterli benim için. Yirmi senedir iki ra-
kaml› kiloya zaten düflemedim.

Efendim, size yapm›fl oldu¤um bu keyifli sohbet için te-


flekkür eder, iki rakaml› kilolar ve s›hhat dolu nice y›llar
dilerim.

206
Fenerbahçe Futbol Kulübü’nden
Türk Tiyatrosu’na transfer olmufl,
yaflam›n› Türk Tiyatrosu’na adam›fl bir sanatç›m›z.

MET‹N SEREZL‹

3–9 Mart (2008) tarihleri aras›nda ‹stanbul’da yapm›fl ol-


du¤um söylefli turumun üçüncü günü (5 Mart), dura¤›m
Kad›köy Halk E¤itim Merkezi idi. Seyretti¤im oyun ise Kim
O?.
Yönetmeni Nedim Saban, oynayanlar Metin Serezli ve
Özlem Tekin.
Keyifle izledi¤im bu komediden önce, her iki oyuncuyla
da kuliste söylefli yapt›m.
Bu oyunuyla 77. oyununu oynayan usta oyuncu Metin Se-
rezli’yi daha seneler öncesinden, Çevre Tiyatrosu’ndan tan›-
yorum.

Özlem Tekin’e gelince,


Gençler onu pop rock sanatç›s› olarak tan›yorlar. Ayr›ca,
Cem Y›lmaz ile oynad›¤› Hokkabaz filminin d›fl›nda fiener fien

207
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

ile oynad›¤› Mucizeler Komedisi’nden. Oradaki gösterdi¤i


oyun performans›ndan kendisine hayran olmufltum. Ve onu
fiener fien ile beraber seyrederken “iflte Türk Tiyatrosu’na ye-
ni bir taze kan” diye düflünmüfltüm. Oynarken fiener fien ile
adeta yar›fl›yordu. Bu yeni oyunda ise yine y›llar›n usta tiyat-
rocusu Metin Serezli ile de yar›fl›r gibi oynad›. Tek kelimey-
le Bravo!

Kim O?
Tiyatrokare prodüksiyonu olan, Nedim Saban’›n yönetti-
¤i bu oyun, kendi halinde yaln›z yaflayan devlet memuru ile
(Metin Serezli) üst katta oturan hamile bir genç k›z›n (Özlem
Tekin) aralar›ndaki kültür çat›flmas›n› yans›t›yor. Erkek ar-
kadafl› (Harun Öngören) ile kavga eden hamile genç k›z, alt
kattaki komflusunun zilini çalar ve içeri girer. Bu içeri giriflle,
kendi halinde yaln›z yaflayan, geleneklerine ba¤l› olan me-
murun hayat› da yavafl yavafl de¤iflir, hareketlenir. Aralar›n-
daki kültür çat›flmas›na ra¤men, her ikisinin de özlemi asl›n-
da birdir: Sevgi dolu s›cak bir aile yaflant›s›...
Ne memurun gönlü genç k›z›n evinden gitmesine raz›
olur, ne de genç k›z›n evden gitmeye niyeti yoktur.
Zaman zaman gülmekten gözyafllar›m› tutamad›¤›m oyu-
nun bitmesinden korktum.
Sanat›n›n 50. y›l›nda olan usta oyuncu Metin Serezli’nin
yan›nda, oyunun yüksek performans›na büyük katk›s› olan
Özlem Tekin, yukar›da da yazd›¤›m gibi, adeta Metin Serez-
li ile sahnede yar›fl edercesine oynuyor..

Yeflil futbol sahalar›ndan tiyatro sahnelerine transfer...


Lise y›llar›nda okulun futbol tak›m›n›n yan› s›ra, Fener-
bahçe Kulübü’nde de oynayacak kadar iyi bir futbolcu olan,
ancak daha sonra yeflil futbol sahalar›ndan tiyatro sahneleri-
ne transfer olan Metin Serezli’nin, 50 y›ll›k sanat yaflam hikâ-
yesiyle sizleri baflbafla b›rak›yorum:

208
Metin Serezli

Top oynamay› çok iyi beceriyordum...


1934 ‹stanbul do¤umluyum. Ailenin içinde sanatç› yoktu.
Ancak sanatla çok yak›ndan ilgilenen ayd›n bir ailenin için-
de büyüdüm. Babam Vak›flar Müdürü idi. Büyük a¤›rl›¤›n›
avukatlar, ilk, orta ve lise ögretmenleri ile dolu bir aile yuva-
s›n›n içinde, Teflvikiye semtinde geçti çocuklu¤um. Taksim
Atatürk Lisesi’nde okudum. Sporu, bilhassa futbolu çok iyi
beceriyordum. Okulun tak›m›nda ve Fenerbahçe Kulü-
bü’nde oynuyordum. Futbolcu olmak istiyordum. Liseden
sonraki Hukuk ö¤renimine bafllad›¤›mda hemen okulun ta-
k›m›na girmifltim. Benim Fenerbahçe’de oynad›¤›m seneler-
de, profesyonellik diye bir fley yoktu. ‹nsan Fenerbahçeli do-
¤ar, Fenerbahçeli ölürdü. Ya da Galatasaray veya Befliktafll›
do¤ar–ölürdü. Oyuncular tak›m de¤ifltirmezlerdi. Kulüp de-
¤ifltiren oyuncular ay›plan›rd›. fiimdi profesyonellikte böyle
bir fley söz konusu bile de¤il.

Kendime tiyatro oyunculu¤unu yak›flt›ram›yordum...


Dedi¤im gibi, sanatla yak›ndan ilgilenen ailenin çocu¤u
olarak, 8 yafl›ndan sonra ben de onlar›n yan›nda tiyatrolara
giderdim. Her hafta hemen hemen hep ayn› koltukta seyre-
derdik oyunlar›. Tabii ben, o zamanlar da tiyatroya ilgi du-
yar, be¤enirdim, fakat oyuncu kabiliyetimin olup olmad›¤›
üzerine hiç düflünmemifltim. Belki de kendime oyunculu¤u
yak›flt›ram›yordum. Ya da cesaretim yoktu.

Hukuk Fakültesi... Futbola devam...


Liseden sonra ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne
girdim. Fenerbahçe Kulübü’nde futbol oynad›¤›m için, Fa-
külte’nin de futbol tak›m›na al›nm›flt›m. Hukuk Fakültesi’ne
girerken, bir üniversiteli gencin sadece sporla de¤il de, sos-
yal bir faaliyetle de u¤raflmas› gerekti¤ini düflünüyordum.
Ancak, ne gibi bir sosyal faaliyete girebilirim? diye karar ver-
meye çal›fl›rken, fakültenin kantinindeki bir ilanda ‹stanbul

209
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Üniversitesi Talebe Birli¤i’nin Gençlik Tiyatrosu’nun tiyatro


çal›flmalar›na kat›lacak ö¤renciler arad›¤›n› ö¤rendim ve
müracaat ettim. Benim bu gruba kat›lmaktaki maksad›m
oyuncu olmaktan ziyade, daha çok bu çal›flmalarda onlara
yard›mc› olabilmek, perdecilik, aksesuarlar› tafl›mak, dekor-
lar› de¤ifltirmek gibi yan iflleri yap›p, o atmosfere girmekti
niyetim. Benden üst s›n›flardaki abla ve abilerimin tiyatro
konusundaki görüfllerinden, bilgilerinden yararlanmak isti-
yordum. Fakat onlar›n hepsi mezun oldular, bizler, iki üç ki-
fli, tiyatro sanatç›s› olduk. Oyuncu olmak akl›ma bile gelme-
miflti.Yönetmenimiz rejisör ve oyuncu Avni Dilligil idi.

Birinci Erlangen Tiyatro Festivali...


‹lk zamanlar hukuk ö¤renimim yan›nda tiyatro çal›flmala-
r›n› sürdürürüyorum. Sene 1954–55, Almanya Erlangen Üni-
versitesi Tiyatro Festivali’ne kat›laca¤›z. Orada sergilenecek
oyun için tiyatro hocam›z Avni Dilligil, oyuncu seçimini ya-
parken bana “sen de oynayacaks›n” dedi. Ufak bir rolüm
vard› oyunda. Erlangen Üniversiteler Aras› Tiyatro Festiva-
li’nde sergiledi¤imiz oyun Yar›n Baflka Olacakt›r idi. Brezilya-
l› Pascal Carlos’un bir oyunuydu. Biz grup olarak üçüncü se-
çildik. Sebebi de yabanc› bir yazar›n oyunuyla kat›lmam›zd›.
Jürideki rejisörler bunu daha sonra flöyle belirttiler: “Oyun-
culuk konusu üzerinde Türk gençlerinin di¤er bütün üniver-
site tiyatrolar›ndan (20–21 oyun kat›lm›flt› festivale) çok üs-
tün oldu¤unu gördük. Ancak size birincilik vermeyiflimizin
sebebi bir yabanc› eseri seçmifl olman›zd›. Kendi ülkenizden,
kendi lokal renklerinizden bir oyun getirmifl olsayd›n›z, bu
oyunculukla çok daha büyük baflar› kazan›rd›n›z.”

‹kinci Erlangen Tiyatro Festivali ve birincilik...


Ertesi y›l yine Erlangen Tiyatro Festivali’ne kat›lmam›z
için davet geldi. Hocam›z Avni Dilligil, Necati Cumal›’n›n

210
Metin Serezli

Bofl Beflik oyunuyla kat›lmaya karar verdi. Ve o sene birinci


olduk. ‹kinci gitti¤imizde grubumuzda benden baflka Erol
Keskin, Nejdet Aybek ve Nisa Ersan (Serezli) gibi oyuncular
vard›. ‹lk zamanlar hukuk ö¤renimim yan›nda tiyatro çal›fl-
malar› devam ediyor, fakat tiyatro çal›flmalar›yla dersler ça-
k›fl›yordu. Üçüncü s›n›fa geçmem için iki s›nav vermem ge-
rekiyordu.
Tabii öyle bir niyet bende yoktu. Ben aktör olunca, bir ti-
yatro sanatç›s›n›n, ya bir konservatuar e¤itimi ya da yüksek
e¤itimde bir tak›m altyap› kültürüne sahip olmas› gerekti¤i-
ni düflünüyordum. Ve ayn› dersleri gördü¤ümüz, ayn› hoca-
lar›n geldi¤i bölüm, bugünkü Bas›n Yay›n Yüksek Okulu
olan ‹ktisat Fakültesi’nin Gazetecilik Bölümü’ne geçifl yap-
t›m. Niyetim gazeteci olmak de¤il, tiyatro için bir altyap› ol-
sun diye bafllad›m. Bas›n Yay›n’da okurken Vatan, Tan gibi
gazete ve dergilerde yaz›lar yazmaya, hatta bir ara tiyatro
kritikleri yazmaya da bafllam›flt›m. Fakat profesyonel oyun-
culu¤a geçince bunlar›n hepsini b›rakt›m.

Profesyonelli¤e geçifl... Dormen Tiyatrosu...


Üniversitenin Gençlik Tiyatrosu’nda iki sene oynad›m.
Gençlik Tiyatrosu’nun gayesi fluydu: Okul süresince, yani
yüksek tahsil s›ras›nda ö¤renciler bu tiyatronun oyunlar›nda
oynayabilirler, ama mezun olduktan sonra bu haklar› ellerin-
den al›n›r. Çünkü yeni gelen gençler de ayn› haklardan ya-
rarlans›nlar diye. Çok güzel bir sistemdi. ‹kinci Erlangen Ti-
yatro Festivali’nden döndükten sonra, Amerika’daki tiyatro
e¤itimini tamamlay›p, Türkiye’ye yeni dönmüfl olan Haldun
Dormen’den teklif ald›m. O da, o ara, Türk Tiyatrosu’ndaki
havay› tan›mak için kadro kurup, seçti¤i Papaz Kaçt› oyunu
için kadro tamamlamaya çal›fl›yordu. Beni Bofl Beflik’te sey-
retmifl olan Hamit Belli, Haldun’e tavsiye etmifl. Bu kadroy-
la bir ayl›k bir deneme yapmak istiyordu. Fakat bu arada ben

211
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

yine Gençlik Tiyatrosu ile ilifli¤imi koparm›yorum. ‹ki oyun


sahneliyorum. Bu iki oyunda da biri Tuncel Kurtiz di¤eri ise
Tunca Yönder oynuyorlar. 1954 y›l›nda Amerika’dan dönen
Haldun Dormen, Muhsin Ertu¤rul ile beraber Küçük Sah-
ne’de çal›flm›fl, görev alm›flt›.
Haldun Dormen, Muhsin Ertu¤rul ve Kaz›m Taflkent’in
kurdu¤u Küçük Sahne’de Dormen Tiyatrosu’nu açmak isti-
yordu. Ancak bundan önce ikimiz de askere gittik. Dormen
Tiyatrosu ilk defa Süreyya Sinemas›’nda 1955 y›l›nda Papaz
Kaçt›’y› sergilemifl, çok tutulmufl, 7–8 ay oynanm›flt›. Resmen
de 1957’de Küçük Sahne’de Dormen Tiyatrosu kuruldu.
1971’den ilk kapanmas›na kadar Dormen Tiyatrosu’nda be-
raber 15 y›l çal›flt›k.

Çevre Tiyatrosu ve Altan Erbulak...


Dormen Tiyatrosu 1971 y›l›nda kapand›. Altan Erbulak’la
beraber Çevre Tiyatrosu’nu kurduk. 1971–78 y›llar› aras›nda
baflar›l› bir tiyatro çal›flmas› içinde 8 oyun hep kapal› gifle oy-
nad›k. Biletlerimiz bir ay öncesinden sat›l›rd›. Ancak 70’li y›l-
larda Türkiye’de terör vard›; anarflik olaylar ço¤alm›flt›. Ka-
pal› salonlara bombalar at›l›yordu. Bizler de çok politik
oyunlar oynuyorduk. Kendimizden de¤il de, seyircilerimize
bir fley olur diye korkuyorduk. Biz de olaylar biraz yat›fls›n
diye tiyatromuzu maalesef kapatmak zorunda kalm›flt›k. Za-
ten iki sene sonra ortal›k duruldu. Fakat biz de o ara baflka ifl-
lere dalm›flt›k. Tekrar tiyatroyu kurmak zordu. Haldun Dor-
men, tekrar tiyatrosunu aç›nca 1984 y›l›nda ben tekrar Dor-
men Tiyatrosu’na geçtim. Altan Erbulak benim ilk ve son or-
ta¤›m oldu. O, Türk Tiyatrosu’nun gelmifl geçmifl en büyük
aktörlerinden bir tanesidir. Gerek sempatisi, gerek çal›flkan-
l›¤›yla, gerekse de komedi oyunundaki üstün maharetleriyle
inan›lmaz bir oyuncuydu. Çok erken vefat etmesi Türk Ti-
yatrosu için büyük kay›p oldu. Benim hayat›mdaki ilk ve son

212
Metin Serezli

orta¤›m oldu. Ondan baflkas› ile de ortak ifl yapmad›m. Al-


tan’›n oyunculu¤u tart›fl›lmaz.

Oynad›¤›m ve yönetti¤im oyunlar...


Toplam 77 oyunda oynad›m. Kim O? oyunu benim 77.
oyunumdur.
Yönetti¤im 37 oyun var. Bunlar›n 5’i müzikaldir. Yerli ve
yabanc› önemli yazarlar›n oyunlar›nda oynad›m. Ben çok ta-
lihli bir oyuncuyum. Bana gelen roller daima sevilecek roller-
di. Hepsini çok sevdim. 77 oyunun içinde, size itiraf edeyim,
sadece iki oyunu sevmeden ve hofllanmadan ama vazifemi
yerine getirmek için oynad›m. Yerli yazarlar olduklar› için
isimlerini söylemeyeyim, gücenirler.
Benim en son oynad›¤›m oyun, en çok sevdi¤im oyundur.
Geçen sene oynad›¤›m oyun en sevdi¤im oyundu. Bu sene
en sevdi¤im oyun Kim O?’dur.

Oyunlardan örnekler:
Ay› Masal›, Befl Parmak, Müfettifl, Ben Bir Foto¤raf Makinas›-
y›m, Cengiz Han’›n Bisikleti, Sokak K›z› ‹rma, ‹kinci Bask›, Komik
Para, Zafer Madalyas›, Hangisi Kar›s›, Papaz Kaçt›, ‹kisinin Biri,
Ç›lg›n Sonbahar, Bu Filmi Görmüfltüm, Sylvia, Kaç Baba Kaç, Te-
pe Taklak, Pembe P›rlantalar, Ç›lg›n Hafta Sonu.

Film çal›flmalar›m...
1957’de tiyatro çal›flmalar›mla birlikte film çal›flmalar›m
da bafllad›. ‹lk filmim 1957’de Son Saadet filmi idi. Fikret Ha-
kan’la beraberdik. Tam say›s›n› bilmiyorum. Fakat san›yo-
rum 50 civar›nda. 1969–70 y›llar› aras›nda Haldun Dor-
men’den film çal›flmalar› için iki y›l izin alm›flt›m. Her ay bir
film çal›flmam oluyordu. 1972’den sonra ise hiç film çal›flma-
s› yapmad›m. 1975–76’dan sonra da televizyon çal›flmalar›na

213
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

a¤›rl›k verdim. Hele özel televizyon flirketleri ço¤al›nca film


çevirmek akl›ma gelmedi.
Örne¤in Olacak O Kadar’la on senem geçti.
Fakat tiyatroyu hiç ihmal etmedim. Bu çok zor. Düflünün,
sabah saat 9:30–10’da çal›flmaya bafllayacaks›n›z, akflam saat
20:00’de de tiyatroda olacaks›n›z. Bu çal›flmalar›m› on y›l hiç
ara vermeden ve gocunmadan yapt›m.
25–30 ödülüm var. Bunlar›n içinde En ‹yi Oyuncu Ödü-
lüm 7 adet. Bir tane de En ‹yi Yönetmen Ödülü’ne sahibim.

Film çal›flmalar›mdan örnekler...


1958– Ayfle’nin Çilesi, Son Saadet
1960– Sensiz Y›llar
1965– Bozuk Düzen, Güzel Bir Gün ‹çin
1966– Damgal› Kad›n
1967– Kuduz Recep
1969– Da¤lar K›z› Reyhan, Yaral› Kalp, Ayflecik’le Ömercik,
1970– Yavrum Ali, Seven Ne Yapmaz, fioför Nebahat, Ayflecik
Sana Tap›yorum
1971– Ayflecik ve Sihirli Cüceler Rüyalar Ülkesinde, Sürgün-
den Geliyorum, Ömrümce Unutamad›m, Ömrümce
Arad›m, On Küçük fieytan, Aflk U¤runa, Hayat Sevince
Güzel, Bütün Anneler Melektir, Melek mi fieytan m›?,
Asr›n Kad›n›, Unutulan Kad›n, Senede Bir Gün, Son
H›çk›r›k
1972– Sisli Hat›ralar, Gümüfl Gerdanl›k, Kopuk
1973– Beddua, Günahs›z Kad›n, Falc›
1974– Ceza
1977– Özgürlü¤ün Bedeli
1980– Sar›fl›n Tehlike, Zübük, Talihli Amele
1983– Metres, Gecelerin Kad›n›
1984– Nefret
1987– Kavanozdaki Adam
1988– Necip Faz›l K›sakürek

214
Metin Serezli

1990– Darbe
1995– Palavra Aflklar
1996– Yüzleflme
2001– Son
2003– Sihirli Annem

Unutamad›¤›m iki an›m...


Unutamad›¤›m ilk an›m ilk sahneye ad›m att›¤›m gün-
dür: Çünkü gömle¤imin üstünden kalbimin at›fllar› gözükü-
yormufl. ‹lk amatör Gençlik Tiyatrosu’ndaki Erlangen Tiyat-
ro Festivali’nde üçüncü oldu¤umuz Yar›n Baflka Olacak oyu-
nu idi.
Di¤eri Bergama’daki eski üç bin y›ll›k Antik Tiyatro’da 10
bin seyirci karfl›s›nda oynamam›zd›r. Kufladas›’ndaki bir fes-
tivalde 3 bin seyirciye de oynam›flt›k. Fakat Bergama’daki
Antik Tiyatro’da 10 bin seyirciye oynamak beni çok heyecan-
land›rm›flt›.

215
‹stanbul, Ankara, Londra, Berlin ve Van aras›nda
Türk tiyatrosuna 54 y›ld›r hizmet eden tiyatro emekçisi...

MET‹N TEK‹N

Berlin gibi kültür ve sanat flehrinde yafl›yor olmaktan her


zaman k›vanç duymufl, kendimi flansl› ve ayr›cal›kl› saym›-
fl›md›r. Hangi sanat dal›nda olursa olsun, sanatç›lar›n ilk u¤-
rayacaklar› bir durakt›r Berlin. Sanatç›lar›m›zla yapt›¤›m
sohbetlerde de bunu zaman zaman saptad›m. Onlar için de
Berlin flehrinin özel bir yeri, baflka bir ayr›cal›¤› var. Berlin,
sadece Almanya’n›n baflkenti olmay›p, sanat ve kültürün de
baflkentidir, metropolüdür.
‹flte bu sanat ve kültürlerin buluflma yeri ve metropolü
olan Berlin’e, zaman zaman bir veya birkaç günlü¤üne gelen
sanatç›lar›n d›fl›nda, seneler önce gelmifl ve demir atm›fl sa-
natç›lar da var. Tiyatro oyuncusu ve yönetmeni Metin Tekin
de bunlardan biri. 1960’l› y›llar›n bafl›nda Ankara’da bafllad›-
¤› tiyatro e¤itimini, 1970’li y›llar›n sonlar›nda Londra’da de-
vam ettirmifl, oradan da 1979 y›l›nda Alman tiyatrosunu da
incelemek için geldi¤i Berlin’e demir atm›fl. Yaklafl›k 25 y›l-

216
Metin Tekin

d›r, gerek oyuncu olarak, gerekse yönetmen olarak, birçok


de¤erli oyunlara imza atm›fl, televizyon ve sinema filmlerin-
de oynam›fl. Berlin’deki HDK’da seminarlar vermifl, çeflitli ti-
yatro gruplar› –Cep Tiyatrosu, Bizim Tiyatro gibi– kurarak,
tiyatrocu gençlerin yetiflmesine yard›mc› olmufl. Kendisinin
oynad›¤› veya yönetmifl oldu¤u oyunlardan fiifledeki fieytan,
Kurtulufl Savafl›, Zarars›z H›rs›z, Uç Evlad›m Uç, Almanya Def-
teri, Eski Foto¤raflar, Kanl› Nigar, Pir Sultan, Suç Ortaklar› gibi
oyunlar› seyrettim.
8 May›s 1991 tarihli Berliner Morgenpost, Volksblatt ve
Der Tagesspiegel gazeteleri flöyle yazm›fllar Metin Tekin
hakk›nda:
“Baflar›l› Türk tiyatro oyuncusu ve yönetmeni Metin Tekin’in
ö¤rencileri, büyük Alman edebiyatç›s› Goethe’nin Suç Ortaklar›
adl› oyununu sahneliyorlar. Goethe’nin henüz 17 yafl›ndayken
yazd›¤› bir aflk hikâyesini konu alan Suç Ortaklar›’nda rol alan
Sascha Kleye, Susanne Werner, Virene Dubberstein, Helmut
Schmicler ve Goethe’yi canland›ran Kezban Kal›n oldukça iddial›-
lar. Kreuzberg’teki Theater Manufaktur’da çal›flmalar›n› sürdüren
Metin Tekin’in baflar›l› ö¤rencileri, Senato’nun yard›m etmemesi-
ne ra¤men, kendi ceplerinden finanse ettikleri kostüm ve dekorlar-
la Suç Ortaklar›’n› profesyonelce sahneliyorlar...”
“‹yi ki Do¤dun Goethe
‹kinci kuflak Türk ve Alman gençlerinin oluflturdu¤u Cep Ti-
yatrosu, önümüzdeki aylarda do¤um günü kutlanacak olan ünlü
Alman edebiyatç›s› Goethe’nin henüz 17 yafl›ndayken yazd›¤› bir
aflk hikâyesini anlatan Suç Ortaklar›’yla ‘iyi ki do¤dun Goethe’ di-
yecekler...”
Yaklafl›k 20 y›ld›r tan›d›¤›m, zaman zaman sohbet etti¤im
Metin Tekin’le nihayet uzun bir söylefli yapabilme f›rsat›n›
yakalad›m. Kendisiyle yapt›¤›m söyleflinin dört dura¤› var:
Ankara, ‹stanbul, Londra ve Berlin.

217
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Sanat yaflam›n›n bu dört dura¤›ndan önce, gençli¤i ve ti-


yatro ile tan›flt›¤› ön duraktan bafll›yoruz:

8 yafl›nda tiyatro ile tan›flt›m...


1943 y›l›nda, babam›n flark hizmeti yapt›¤› Kars flehrinde
do¤dum. Babam subayd›. Daha sonra çal›flt›¤› Orman Genel
Müdürlü¤ü’ndeki vazifesinden istifa edip ifl hayat›na at›l›n-
ca Ankara’ya tafl›nd›k. ‹lkokulu Sar›kam›fl’ta bitirdim. Lise
dönemimin yar›s›n› Erzurum, yar›s›n› da Ankara’da tamam-
lad›m. ‹lkokulun üçüncü s›n›f›nda, 8 yafl›nda iken, K›z›lay’a
iliflkin bir müzikalde oynad›m. Mazlum Çocuk adl› K›z›lay’a
övgü yapan müzikal bir oyundu. Daha sonra okul müsame-
relerinde tiyatro ile iliflkim hep devam etti. Ailem hep des-
tekledi beni tiyatro konusunda. Sadece beni de¤il di¤er her
iki kardeflim de sahne sanatç›s› oldular. Onlar bale, ben ise ti-
yatroda filizlendik.

‹lk profesyonel oyunum...


Ankara’da e¤itim yaparken, konservatuvar öncesi, 16 ya-
fl›ndan itibaren, abimin devlet balesinde çal›flmas›ndan dola-
y› yaklafl›k 4–5 oyun operada ufak rollerle bafllad› profesyo-
nelli¤im. Ünlü sopranolar›m›zdan Ayhan Aydan, Sevda Ay-
dan gibi ünlü sanatç›lar›n yan›nda figuranl›k gibi rollerle
sahnede idim. Bunlardan sonra ilk profesyonel oyunumu 20
yafllar›nda, Lale Oralo¤lu Tiyatrosu’nda oynad›m.

Tiyatro yaflam›m›n ilk duraklar› Ankara ve ‹stanbul...


Liseden sonra, 1962 y›l›nda Ankara Devlet Konservatuva-
r› Tiyatro Bölümü’ne girdim. Ancak bir buçuk y›l sonra ‹s-
tanbul Belediye Konservatuvar›’na geçtim. O dönemde Y›l-
d›z Kenter ve Lale Oralo¤lu okullardan stajyer oyuncu ar›-
yorlard›. Lale Oralo¤lu o dönemlerde Türkiye’nin en popü-
ler oyuncusuydu. 1966–67 y›llar›nda onun tiyatrosunda Gul-

218
Metin Tekin

yabani, Kral›n K›sra¤› ve Altona Mahpuslar› oyunlar›nda staj-


yer oyuncu ve stajyer reji asistanl›¤› yapt›m.

Tekrar Ankara ve Ankara Halk Oyuncular›...


‹stanbul Lale Oralo¤lu Tiyatrosu’ndan sonra tekrar Anka-
ra’ya döndüm. Ankara Halk Oyuncular›’n›n kurucular› ara-
s›nda yer ald›m. Ankara Halk Oyuncular› o dönemde 53 ki-
flilik bir kadroydu. Bu kadro aras›nda Tuncer Necmio¤lu,
U¤ur Bugay, Nevzat fienol, Alev Yamaç gibi yönetim kadro-
muz vard›. 1969–71 y›llar› aras›nda Devri Süleyman, Komis-
yon, Teneke ve Pir Sultan gibi oyunlarda reji asistan› ve oyun-
cu olarak görev yapt›m. ‹ki buçuk y›l devam ettikten sonra
Ankara Halk Oyuncular› ikiye ayr›ld›. Vas›f Öngören’le be-
raber ‹stanbul Birli¤i olarak ‹stanbul’a geçtik. Ve Genco Er-
kal’la Beyo¤lu’ndaki Küçük Sahne’yi bölüfltük.

Ankara ve ‹stanbul Konservatuvar hocalar›m..


Türk tiyatro e¤itim tarihindeki en büyük hocalarla çal›fl-
ma flans›na sahip biri olarak kendimi çok farkl› hissederim.
Fonotik uzman›m›z Nurettin Sevin, çevirileriyle de çok ünlü-
dür. Ruflen Kam halk müzi¤i, Hikmet K›v›lc›ml› solfej, Seyit
M›s›rl› ise eskrim dersleri verirdi. Kendisi eskrim dal›nda
dünya ikicisiydi. Salih Caner sahne dersleri. Bunlar›n d›fl›n-
da Mahir Canova ve Cüneyt Gökçer gibi de¤erli hocalar›mla
Ankara Konservatuvar›’nda çal›flt›m. ‹stanbul Konservatu-
var›’nda ise Y›ld›z Kenter, Müflfik Kenter, Lütfi Ay gibi hoca-
lar›m oldu.

Ayn› dönemi paylaflt›¤›m arkadafllar›m...


Hasan Levendo¤lu, Can Gürzap, Altay ‹zb›rak, Muam-
mer Ç›pa, Macide Tan›r gibi de¤erli tiyatro oyuncusu arka-
dafllarla ayn› dönemi paylaflt›m.

219
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Arena Tiyatrosu...
1967–68 y›llar›nda Kanl› Nigar, Sasafra Dallar›ndaki Rüzgâr
oyunlar›nda Münir Özkul ile beraber oynad›m. Zeki Mü-
ren’le Çay ve Sempatik adl› oyunda beraber çal›flmam›z oldu.
Bunlar›n d›fl›nda Mahir Canova’n›n yönetmenli¤inde Anas-
tasya oyununda stajyer oyuncu olarak görev yapt›m.

Dostlar Tiyatrosu ve Genco Erkal’la çal›flmalar›m...


‹stanbul Birli¤i’nde Vas›f Öngören’le beraber iki buçuk y›l
çal›flt›m. Ancak Vas›f Öngören’in hapise girmesiyle grup da-
¤›ld› ve ben Genco Erkal ile Dostlar Tiyatrosu’nda tiyatro ça-
l›flmalar›m› sürdürdüm. Havana Duruflmas› ve Nekrasov gibi
oyunlarda Genco Erkal ile beraber ayn› sahneyi paylaflt›m.

‹lk yönetmenlik denemem...


60’l› y›llar›n sonlar›nda, ‹zmit Yar›mca’da Halk Oyuncu-
lar›’n›n bir flubesini kurmufltum. Rahmetli Orhan Asena’n›n
Karagöz Politikac› adl› oyununu sahneledim ve Karagöz’ü oy-
nad›m. Çok be¤enildi, baya¤› seyirci toplam›flt›. Ancak eko-
nomik zorluklardan dolay› Ankara’dan ve ‹stanbul’dan ayr›-
lam›yordum.

Ve Londra...
Tiyatro sanat›nda daha üst düzeyde e¤itim alma zorunlu-
lu¤unu hissettim. 1973 sonlar›nda Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n
izniyle yüksek ihtisas yapmak için Londra’ya gittim. O dö-
nem konservatuvarlarda “müktesep haklar” diye bir hakk›-
m›z vard›. Yani bir ö¤renci konservatuvara girifl imtihan›n›
kazand›¤›nda okula devam etme zorunlulu¤u yoktu. Üç y›l
geçtikten sonra e¤er bu üç y›l› oyuncu olarak profesyonel
sahnelerde oynam›flsa diplomas›n› otomatikman al›yordu. 5
y›l› geçmiflse yüksek e¤itim diplomas› al›yordu ve Devlet Ti-
yatrolar› kadrolar›na hemen girebiliyordu. Londra’daki yük-

220
Metin Tekin

sek ihtisas›m 6 y›l sürdü. Burada ‹ngiliz dili ve tiyatrosu üze-


rine araflt›rma ve incelemelerde bulundum. Bu arada karde-
flim Altan Tekin Theatre Royale Akademisi’nin Bale Bölü-
mü’nde okuyordu. Onun sayesinde Royale Shakespear dü-
zeyinde tiyatrolarla tan›flma imkan›n› buldum. Bunlar›n için-
de Glope Tiyatrosu’nda izleyici ve kulis yard›mc›l›¤› yapt›m.
Buraya dünyan›n her taraf›ndan müraacat oldu¤u için, kolay
kolay böyle f›rsatlar ele geçmiyordu. Bordel ve Saturday–Sun-
day adlar›nda iki sergilemede yard›mc› reji asistanl›¤› yap-
t›m. Bunlar›n d›fl›nda sahnede oyun olana¤› Londra’da bula-
mad›m. Ancak ‹ngiliz tiyatrosunu yak›ndan inceledim diye-
bilirim.

Berlin ve Alman tiyatrosu...


Londra’dan sonra da 1980 y›l›nda Alman tiyatrosunu in-
celemek üzere, özellikle Berliner Ensamble’de Brecht’in ti-
yatrosunu incelemek için Berlin’e geldim. Çeflitli tiyatrolar-
daki çal›flmalar› incelemeye bafllad›m. Theater Manufaktur
grubuyla tan›flt›m ve bana olanak tan›malar›n› rica ettim. Ba-
na önce pandomim daha sonra da tekstli oynama f›rsat› ver-
diler. 1848, Murieta ve Henry Ford oyunlar›n› pandomim ola-
rak sergiledim. Benim oyun tarz›m› çok ilginç buldular. 4 y›l
içinde Tiyatro Manufaktur’un çekirdek kadrosuna girdim.
Oyuncu olarak devam ederken baz› oyunlarda baflrol oyna-
ma flans›n› yakalad›m. Plato, Yuvarlak Kafal›lar, Sivri Kafal›-
lar’da Hitler rolünü oynad›m. Turandot’da Sen bilge rolünü
oynad›m. Bu arada Türk ve Almanlarda oluflan Cep Tiyatro-
su’nu ve Bizim Tiyatro’yu kurdum. Bu çal›flmalar›m›n d›fl›n-
da televizyon, film ve radyo çal›flmalar›m oldu, ödüller al-
d›m: 1980 Adolf Grimme Preis in Gold. Çeflitli tiyatro yüksek
okullar›nda dersler verdim, kültür haftalar› düzenledim, or-
ganzasyonunu yapt›m.

221
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Berlin’de yönetti¤im ve oynad›¤›m oyunlardan örnek-


ler...
Theater Manufaktur: 1848 (Pandomim Oyuncu), Murieta
(Pandomim oyuncu), Henry Ford (Pandomim oyuncu), Ne-
benschaden (oyuncu), Der Gute M.v. Sezuan (oyuncu), Die
Mutter (oyuncu), Rundköpfe (oyuncu), Nekrasov (oyuncu), Der
Talisman (oyuncu), Happy End (Koreograf, oyuncu), Pauken
(oyuncu), Turandot (oyuncu), Der Drache (oyuncu), Die Schat-
ten (oyuncu), Babylon (oyuncu), 6 Verrückte (oyuncu).
Cep Tiyatrosu: Berlin’de Bugün, Mesele Burada, Uç Evlad›m
Uç, 6 Ç›lg›n 1 fiark›, Suç Ortaklar›.
Bizim Tiyatro–Berlin: Kurtulufl Savafl› Destan› (reji), Ateflli
Sab›r (reji, koreog, oyuncu), Jakob oder der Dieb (reji) ve Vas›f
Öngören’den Göç (reji ve oyuncu).
SFB, ZDF, ARD televizyon programlar›: Çok say›da tele-
vizyon ve film çal›flmalar› ve Deutsches Theater’da Suziki ad-
l› oyunda oyuncu olarak görev ald›m.

Van’da sergiledi¤im oyun...


2002 y›l›nda Türkiye’den Devlet Tiyatrosu’nun iste¤i üze-
rine Goldone’nin ‹ki Efendili Uflak oyununu Van’da sahnele-
dim. Önümüzdeki y›l (2005) içinde Devlet ve fiehir Tiyatro-
lar›’nda bir dizi oyunlar yapma projem var. San›yorum
Brecht’ten olacak seçece¤im oyunlar.

En son oynad›¤›m oyun...


2004’ün Haziran’›nda Viyana’da Nussbaum Sonate adl› üç
kiflilik bir müzikalde oynad›m. Oyun 200 kereden fazla sah-
nelendi.

Unutamad›¤›m iki an›m...


Arena Tiyatrosu’nda Sasafra Dallar›ndaki Rüzgâr’› oynuyo-
ruz. Rol icab› flifledeki viskiyi al›p kafaya dikip içmem gere-
kiyor. Tokatl› bir dekorcumuz vard›. Oyunun aras›nda flifle-

222
Metin Tekin

ye viski yerine gazya¤› koymufl. Ben tabii viski fliflesini bir


güzel dikip, birkaç yudum gazya¤› içtim. O flekilde rolümü
oynamak zorunda kald›m. Bir de Lale Oralo¤lu ile Almanya
turnesindeyiz. 1964–65 olmal›. Köln’deyiz. Polyanna oyunu
s›ras›nda bir Türk iflçi, aya¤›ndaki kovboy çizmeleriyle gü-
rültü yaparak sahne önüne geldi ve “Bu oyun hep böyle mi de-
vam edecek?” diye sordu biz oyunculara. Lale Oralo¤lu da,
“Evet, siz ne bekliyordunuz?” dedi. Türk vatandafl›m›z da “Ha-
ni, flöyle zilli, milli, dansl› bir fley...” diye cevap verdi.
Tabii o y›llarda Almanya’daki iflçilerimiz tiyatroya biraz
daha yabanc› idiler.

223
10 yafl›nda dayakla sahneye itilen
Müjdat Gezen’in
50 y›ll›k sanat serüveni...

MÜJDAT GEZEN

Rahmetli Aziz Nesin, Müjdat Gezen’in yazd›¤› Komikler


A¤lamaz kitab›n›n önsözünde flunlar› yazm›fl:
“Müjdat Gezen’in iki elinde neden on parmak var diye hep flafl-
m›fl›md›r. Bana sanki Müjdat’›n her elinde en az on parmak olma-
s› gerekliymifl de eksik parmakl› do¤mufl gibi gelir. Çok hüneri olan
insanlara ‘on parma¤›nda on marifet var’ derler ya, ondaki hüner-
lere, marifetlere on parmak da yetmez, yirmi parmak da... Müjdat
tiyatro oyuncusudur, Müjdat sinema artistidir, Müjdat show-
mendir, Müjdat ö¤retmendir, Müjdat örgütçüdür, Müjdat yazar-
d›r, Müjdat ne de¤ildir ki... Bütün bunlar yetmezmifl gibi, üstüne
üstlük Müjdat hastad›r. Hastal›k da meslek mi, meslekten mi say›-
l›yor, demeyin. Çünkü hastal›k, Müjdat’ta meslek olmufltur ve
Müjdat profesyonel hastad›r... Müjdat, söyledi¤ini kolayl›kla anla-

224
Müjdat Gezen

tan, konufltu¤unu kolayl›kla dinleten, oynad›¤›n› kolayl›kla seyret-


tiren, yazd›¤›n› kolayl›kla okutan bir yazard›r.”
San›yorum Müjdat Gezen’i Aziz Nesin’den baflka kimse
bu kadar do¤ru ve güzel anlatamazd›. Rahmetli Aziz Nesin,
yukar›da Müjdat Gezen’i tarif ederken bir marifetini unut-
mufl: Kaptanl›k... Müjdat Gezen, hem Kalam›fl Yat Lima-
ni’ndaki “Kalam›fl” adl› teknesinin ehliyetli kaptan› hem de
dünyan›n en büyük aktör okulu olan Actor Studio’nun dün-
yadaki ilk flubesi ve dünyan›n tek ücretsiz okulu olan Müjdat
Gezen Sanat Merkezi’nin (MSM) baflar›l› kaptan›.
fiimdiye kadar birçok kiflilerle say›s›z röportajlar yapt›m.
Ancak sanatç›larla yapt›¤›m röportajlar›n bendeki yerleri
bambaflka. ‹flte Müjdat Gezen’le yapt›¤›m röportaj da bunlar-
dan biri. Çünkü çal›fl›r çabalar ifladam› veya mühendis, dok-
tor, politikaci olabilirsiniz fakat sanatç› olabilmek bir ayr›ca-
l›k. Atatürk’ün de söyledigi gibi...
K›z›m Duygu ile Bak›rköy’den Kad›köy’e deniz otobüsü
ile gittik. Oradan MSM’e k›sa bir taksi yolculu¤undan sonra
vard›k. MSM d›flar›dan bak›ld›¤›nda okuldan çok bir ev gö-
rünümünde. ‹çeri girildi¤inde de ayn› aile evi s›cakl›¤›n›n
yüzünüze çarpt›¤›n› hissediyorsunuz. Okulun bahçesine gi-
rerken Türk tiyatrosunun Muhsin Ertu¤rul, ‹smail Dümbül-
lü, Münir Özkul gibi ustalar›n büstleri sizi karfl›l›yor ancak
onlar› selamlay›p MSM’in kap›s›ndan içeri girebiliyorsunuz.
MSM ziyaretinden sonra Müjdat Gezen’le buluflmak üze-
re Kanl›ca Yat Liman›’na götürülüyoruz. Müjdat Gezen,
Duygu ile beni Kanl›ca’n›n meflhur yo¤urdundan yap›lm›fl
buz gibi ayranla karfl›l›yor. Teknede kendisinden baflka efli
Leyla Han›m, köpe¤i Dino ve iki arkadafl› daha var. Biraz so-
lukland›ktan sonra, ses alma cihaz›m›n k›rm›z› dü¤mesine
bas›yorum.

225
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Sanat yaflam›n›z› k›saca özetler misiniz?


29 Ekim 1943 y›l›nda ‹stanbul’un en alaturka ve gelenek-
sel semti olan Fatih’in (eski güzel Fatih’ten söz ediyorum) bir
soka¤›nda do¤muflum. Babam TRT müzisyenlerinden Ah-
met Necdet, annem ev han›m› Macide Han›m, halam folklör
sanatç›s› Seha Okufl, dedem flark› sözü yazar›, amcam gazel-
hand›.
Sahneye ilk kez 1953 y›l›nda 10 yafl›nda Küçük Çiftçiler ad-
l› bir ilkokul piyesinde ç›kt›m. Ö¤retmenimin zoruyla ve ka-
fama vurdu¤u cetvel sonucunda sahneye arkamdan itilerek
ç›kmaya zorland›m ve bir daha da o sahneden inemedim.

O zorla sahneye ç›kar›l›fl›n›z› anlat›r m›s›n›z?


Sahne yüzünden o koca cetvelin kafamda “taaak” diye ç›-
kard›¤› ses bugün hâlâ kulaklar›mda ç›nlar…
Y›l 1953. On yafl›nday›m ve H›rka›flerif ‹lkokulu’nun
üçüncü s›n›f›nda ö¤renciyim. Ö¤retmenim iki y›ld›r beni
okutuyor ve çok seviyor. Daha birinci s›n›fta ezbere Türkiye
haritas›n› çizmeme pek flaflar, beni s›n›f s›n›f gezdirirdi.
Okulda oynanacak Küçük Çiftçiler adl› piyeste illaki benim
baflrolü oynamam› istedi. Bense istemiyordum.
“Ben tiyatroda falan oynamam!” dedim.
Sen misin diyen, “taaak...” Nas›l öfkeyle indirdi kafama
cetveli ö¤retmenim anlatamam.
Aln›m o anda fliflti. Ö¤retmenim telaflland›. Mümessil
Bayram’› bakkala gönderip ekmek ald›r›p içini bana çi¤net-
tirdi ve aln›ma yap›flt›rd›. Daha sonra araya annemi sokup
beni raz› etti. ‹lk sahneye ad›m at›fl›md› bu benim ve ilk ba-
flar›md›. Oynad›¤›m oyunla herkesi a¤latm›flt›m. Bilinçalt›m›
yoklad›¤›mda, komedyen olmama neden olan sebeplerin ba-
fl›nda flu gelir: ‹lk oyunumda herkesi a¤l›yor görmem, beni
dramdan uzaklaflt›r›p komedyenli¤e itti, diye düflünürüm.

226
Müjdat Gezen

Yedi¤iniz cetvelden sonraki sanat yaflam›n›z?


Ayn› y›l Do¤an Kardefl çocuk dergisinde fliirlerim yay›m-
land›. Yine bu y›llarda ‹stanbul Radyosu Çocuk Kulübü’nde
mikrofonla tan›flt›m. 1956–57 y›llar›nda çeflitli amatör tiyatro
topluluklar›nda roller oynad›m. 1960 y›l›nda da ‹stanbul Be-
lediyesi fiehir Tiyatrolar›’nda profesyonel oldum. 1961 y›l›n-
da ‹stanbul Belediyesi Konservatuvar› Tiyatro Bölümü’ne
girdim. 1962’de ilk filmim Yedi Kocal› Hürmüz’ü çevirdim.
1963 y›l›nda ilk özel tiyatro çal›flmalar›na bafllad›m. Münir
Özkul ve Muammer Karaca ile sahne paylaflt›m. 1964–66 as-
kerlik y›llar› ve bu y›llarda oyun yazma denemelerim oldu.
1966 y›l›nda Ulvi Uraz Tiyatrosu’na girdim. 1967’de Halk
Oyuncular›’n› kurdum. 1968 y›l›nda da ilk kendi özel tiyatro-
mu açt›m. 1970 y›l›nda sahne ve film çal›flmalar›, U¤ur Dün-
dar ve Perran Kutman’la birlikte TV çal›flmalar›m oldu.
1975 y›l›nda ilk kitab›m Kuzucuk yay›mland›. Toplam 28
yay›mlanm›fl kitab›m var. Ustalar›m, Salak O¤lum, Çizgilerle
Naz›m Hikmet, Komikler A¤lamaz, Arkadafl›m Aziz Nesin, Türk
Tiyatrosu Kitab›, Oyuncunun El Kitab›, G›rg›riye, Meddah bun-
lardan baz›lar›.
1982’den itibaren ‹. Ü. Devlet Konservatuvar›’nda Türk
Tiyatrosu ö¤retmenli¤i yapt›m. Kandemir Konduk’la Güldü-
rü Üretim Merkezi’ni kurduk. 1991 y›l›nda da MSM’yi kur-
dum. 1995’de Hamlet Efendi, 1997’de de Babam adl› oyunlar›m
ödül ald›. Yüz civar›nda filmde, elli civar›nda oyunda, bin-
den fazla radyo ve TV Skecinde rol ald›m, bunlar›n bir bölü-
münü yazd›m ve yönettim.

MSM’yi açman›zdaki gayeniz? Biraz tan›t›r m›s›n›z?


Konservatuvarda hocal›k yapt›¤›m y›llarda ö¤renci harç-
lar› yüksekti, ödeyemeyen ö¤renciler vard›. O zamanlar böy-
le paras›z e¤itim veren bir okul açma düflüncem vard›. 270

227
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

ö¤rencimiz var. Okulumuz paras›z, vak›f konservatuar›d›r.


Girifl flarti ise lise mezunu ve yetenekli olmak. Ö¤retmenle-
rim, eski dostlar›m, yeniler de en az onlar kadar özverili. Al-
d›klar› maafllar ancak yol paralar›. Baz›lar› onu da alm›yor.
Hedefimiz profesyonel sanatç› yetifltirmek de¤il. Buradan
mezun olacaklar›n hepsi oyuncu olacak diye bir garanti yok.
Okulumuzda Tiyatro, Opera–fian, Türk Sanat Müzi¤i, Türk
Halk Müzi¤i, Türk Hafif Müzi¤i, Yarat›c›l›k–Yazarl›k ve Kla-
sik Gitar dallar›nda e¤itim veriliyor.

Siz de Aziz Nesin gibi okulun bahçesine gömülmek is-


tiyorsunuz... Niçin?
Ö¤rencilerimden ayr› kalmamak için Aral›k 2000’de Ba-
kanlar Kurulu’na baflvurup, öldü¤ümde okulun bahçesine
gömülmek istedi¤imi bildirdim. Fakat ölmeye henüz niyetim
yok. 2050 y›l›nda buraya gömülmek ve ö¤rencilerime yak›n
olmak istiyorum. Çünkü buras› benim ikinci evim. Tek flar-
t›m, kabir görünümünde bir mezar istemiyorum.

Sizin Aziz Nesin’le çok beraberli¤iniz var... Size “hasta-


l›k hastas›” diyordu.
Onsuzlu¤a al›flamad›m. Bu gidiflle al›flaca¤›m da yok gibi.
Gene bir sabah telefon çalacak ve Aziz A¤abey: “Bu gün
ne hastal›¤›n var?” diyecek...
Ben s›k s›k hastalan›r›m. Aziz A¤abey’e göre bu: “Hasta-
land›¤›m› sanmakt›r.”
Ne zaman sa¤l›¤›mdan flikâyet etsem, o bir yolunu bulup
bana tak›l›rd›. Bir sabah telefonum çald› ve ben hiçbir fley
söylemeden: “Parmak kanserin nas›l?” dedi.
Çok ilginçtir, onun kalp krizi geçirip öldü¤ünü ben rü-
yamda gördüm. Sabah uyand›¤›mda televizyondaki spiker
Aziz Nesin’in kalp yetmezli¤inden yo¤un bak›mda oldu¤u

228
Müjdat Gezen

haberini verdi. Hemen hastaneyi arad›m. Aziz A¤abey, tele-


fonda iyi oldu¤unu söyledi.
“Geliyorum” deyince “Gelme benim hastalarla u¤raflacak
halim yok” diye espri yapt›.

Bizlere ay›rd›¤›n›z zaman için tesekkür eder, tekneniz


Kanl›ca’da ve okulunuz MSM’de efliniz Leyla Han›m’la
2050’ye kadar “hastal›ks›z” günler dileriz.

229
Huysuz ‹htiyar
O¤uz Aral’› oynayan

MÜfiF‹K KENTER

6. Diyalog Tiyatro Festivali çerçevesi içinde Türkiye’den


gelen Müflfik Kenter, O¤uz Aral’›n yazm›fl oldu¤u Huysuz ‹h-
tiyar isimli tek kiflilik oyunu iki gece kapal› gifle oynad›.
O¤uz Aral’›n kendi hayat›n› konu alan Huysuz ‹htiyar’›, mi-
zahi bir uslupla oynayan yetmifline merdiven dayayan usta
oyuncu Müflfik Kenter’le kuliste sohbet ettim, kendisine so-
rular yönelttim.

Sanat yaflam›n›z› k›saca özetler misiniz?


1932 ‹stanbul do¤umluyum. 1947 ve 48 y›llar›nda çocuk
tiyatrosunda bafllad› tiyatro hayat›m. 1950 y›l›nda da Anka-
ra Devlet Konservatuar›’na girdim. ‹lk olarak Y›ld›z’la Kar-
men Operas›’nda beraber ayn› sahneyi paylaflm›flt›k. Bu ope-
rada çocuk korosunda beraber sahnedeydik. 1955 y›l›nda
Ankara Devlet Konservatuar› Tiyatro Yüksek Bölümü’nü bi-
tirdikten sonra Devlet Tiyatrosu’nda çal›flmaya bafllad›m.

230
Müflfik Kenter

Devlet Tiyatrosu’nda ilk rolüm Selahattin Batu’nun O¤uzata


oyunundaki “Altunhan” idi. Mahir Canova yönetmiflti. Dört
y›l boyunca Ya¤murcu, Çöl Faresi, ‹ki Bafll› Kartal, Öfke, Dünkü
Çocuk, Çemberler, Günah Gecesi, Çöpçatan, Onikinci Gece gibi
oyunlarda oynad›m. Ancak 1959 y›l›na kadar sürdü, ablam
Y›ld›z Kenter’le birlikte istifa ederek ‹stanbul’a geldik. Bir
süre Karaca, Site ve Dormen tiyatrolar›nda ba¤›ms›z olarak
çal›flmalar›m›z› sürdürdük. 1959 y›l›nda ‹stanbul seyircisi be-
ni Sal›ncakta ‹ki Kifli ile tan›d›. Karaca Tiyatrosu’nda oynam›fl-
t›k. Çok büyük ilgi görmüfltü.

Ablan›z Y›ld›z Kenter’le Kent Oyuncular›’n› kurdu-


nuz...
Evet, 1962 y›l›nda ablam Y›ld›z Kenter ve fiükran Gün-
gör’le birlikte Kent Oyuncular›’n› kurduk. Ancak çal›flmala-
r›m›z› Site, Karaca ve Dormen tiyatrolar›nda sürdürdük.
1968 y›l›n›n sonlar›na do¤ru, Harbiye’de yapt›r›lan Kenter
Tiyatrosu’na geçtik. Aç›l›flta oynad›¤›m Hamlet rolü unuta-
mad›¤›m rolümdür.

Ablan›z Y›ld›z Kenter ve fiükran Güngör’ün d›fl›nda


kimlerle çal›flt›n›z?
Kamran Yüce, Gül Onat, Mehmet Birkiye, Çolpan ‹lhan,
zaman zaman Tuncel Kurtiz, Güler K›pçak gibi sanatç›larla
beraber Türk ve yabanc› yazarlar›n piyeslerinden oluflan re-
pertuvar tiyatrosu niteli¤indeki Kent Oyuncular›, yurtd›fl›na
da baflar›l› turneler gerçeklefltirdik.

Huysuz ‹htiyar oyununda a¤z›n›zdan ç›kan her cümle


sahneye bir karikatür olarak dökülüyordu. Bunun O¤uz
Aral’la m› bir iliflkisi var? Yoksa sizin yorumunuz mu?
fiimdiye kadar izleyenlerden böyle bir yorum almad›m.
Siz böyle bir izlenim ald›ysan›z güzel bir fley. Hem benim

231
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

aç›mdan hem de O¤uz Aral aç›s›ndan. Teflekkür ederim. Sa-


n›yorum birlikte çal›fl›p ortaya ç›kard›¤›m›z oyundan kay-
naklan›yor.

Siz flimdiye kadar Van Gogh, Bir Garip Orhan Veli gibi
tek kiflilik oyunlar oynad›n›z...
Evet, sayd›klar›n›z›n d›fl›nda Aziz Nesin’in Çiçu’sunu, Sa-
vunma, Naz›m Hikmet’in Kuvay› Milliye’sini Atatürk’ün Nu-
tuk’unu oynad›m. Tek kiflilik oyunlar zor. Fakat keyifli.

Bu sayd›klar›n›z›n d›fl›nda “Ele¤inizi eleyip duvara as-


madan” oynamak istedi¤iniz bir kiflilik var m›?
Ben o kadar çok oyun oynad›m ki, flunu da muhakkak oy-
nayay›m diye bir arzum veya iste¤im yok. Ben zaten o kadar
h›rsl› bir insan de¤ilim. Ben bana verilen oyunu en iyi flekil-
de oynamay› isterim. fiunu da oynasayd›m diye bir iste¤im
olmad›. Oyuncu olmak, konservatuara gitmek gibi düflün-
cem olmam›flt›. Futbol ve basketbol oynard›m gençken. O s›-
rada Amerika’daki a¤abeyim benim konservatuara girmemi
önerdi. Y›ld›z zaten girmiflti. Onun Halkevi tecrübesi de var-
d› zaten.

Son günlerin tart›fl›lan konusu olan stand–up konusun-


da düflünceleriniz?
Stand–up bir tiyatro de¤il! Baflka türlü bir gösteri çeflitidir.

Meddah ile stand–up’›n benzerli¤i?


Tek kiflilik oyun oldu¤undan dolay› bir ça¤r›fl›m yap›yor.
Herkes bir tarafa çekiyor. Do¤rusu nedir kimse bilmiyor.
Meddah çok daha sade yap›lan bir tiyatro türüdür. Halbuki
stand–up olunca fazla kar›fl›k olmaya bafllad› her fley!

232
Müflfik Kenter

Stand–up yapan kifliler “Ben stand–up’ç› de¤ilim” diyor-


lar; Y›lmaz Erdo¤an, M. Ali Erbil gibi...
Kendileri de¤ilim diyorlarsa stand–up’ç› de¤illerdir. Ben
stand–up üzerine Ege Üniversitesi’nde bir söyleflide “Stand–
up tiyatro de¤ildir, yapanlar da tiyatrocu de¤ildir” dedim, baz›-
lar› üstlerine al›nd› ve “Ben stand–up’ç› de¤ilim” dediler.
“Stand–up baflka bir gösteri çeflitidir” dedim.

Türkiye’deki tiyatro seyircisi ne durumda?


Seyirci gittikçe azal›yor. Türkiye’de tiyatro sanat› tam
yerleflmeden baflka fleyler ç›kt› ortaya. Zaten bir kökü olma-
yan tiyatro seyircisi kolayca televizyona kay›verdi. Milleti-
miz hep kolay fleylere yöneliyor. Seyirci gelmiyor de¤il, geli-
yor. Ancak tiyatroyu yaflatacak seyirci yok! Seyirci gelmeyin-
ce de tiyatrocular azal›yor. Çünkü çal›flacak tiyatro da bula-
m›yorlar. Konservatuvar› bitirip oyuncu aday› olan gençler
çal›flacak tiyatro bulam›yorlar. Çok ac›kl› bir durum.

Türk tiyatrosu içinde yaflad›¤› toplumla gerçek iliflkiler


içinde mi?
Türkiye’de tiyatro asl›nda geri de¤il, seyirci tiyatronun
gerisinde! Birçok tiyatrolar çok iyi fleyler yap›yorlar. Türki-
ye’de tiyatro peynir–ekmek gibi bir gereksinme de¤il. Avru-
pa’da oldu¤u gibi de¤il. Avrupa’daki seyirci bir ay evvelin-
den al›r biletini, o gün ne olursa olsun gider tiyatrosuna. Oy-
sa biz ya¤mur ya¤ar gitmeyiz, kar ya¤ar gitmeyiz, hava gü-
zel olur hiç gitmeyiz!

Size göre iyi oyuncu nedir?


‹yi oyuncu oynad›¤› oyunda insan› ortaya koyan oyuncu-
dur. Oyuncunun yüzeyde kalmamas› gerekir.

Son günlerde Türk sinemas›nda yap›lan filmleri nas›l


buluyorsunuz?
Hepsini seyredemedim. Bu ortamda güzel ve cesurca
filmler yap›l›yor. Elefltirmeye hakk›m yok. Para ile yap›lanla-

233
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

r› kastedmiyorum. Ucuz para ile iyi fleyler yapanlar› kastedi-


yorum. Bir film fazla paraya mal oldu diye illaki o film iyidir
demek de¤ildir. ‹yi fleyler parayla ölçülüyor. Yanl›fl! Oysa
daha az paraya daha de¤erli filmler yapanlar da var. Ancak
izleyici s›k›nt›lar› var.

Oynad›¤› Baz› Tiyatro Oyunlar›


Nasrettin Hoca Birgün, Çözüm, Kuvayi Milliye, Huysuz ‹hti-
yar, Anlat fiehrazat (Binbir Gece Hikâyeleri), Mart›, Helen Helen,
Lütfen K›z›mla Evlenir misin?, ‹vanov, Nükte, Ramiz ‹le Jülide,
Ver Elini Brodvey, Konken Partisi, Görünmez Dostlar, Van Gogh,
Kim Kimi Kiminle, Kökler, Kahramanlar ve Soytar›lar, Arzu
Tramvay›, Vanya Day›, Çöl Fresi, Buzlar Çözülmeden, Ders, ‹n-
san Denen Garip Hayvan, Ayak Tak›m› Aras›nda, Sanalyeler, ‹çer-
dekiler, Sal›ncakta ‹ki Kifli, Bedel, Üç K›z Kardefl, Bir Garip Orhan
Veli, Üç Kuruflluk Opera, Kap›c›, Yar›n Cumartesi, Öfke, Nal›n-
lar, Mary– Mary, Antigone, Mikadonun Çöpleri, Cyrano De Ber-
jerak, Hamlet, On ‹kici Gece ve Deli ‹brahim.

Oynad›¤› televizyon dizileri


Avrupa Yakas› (2009), Mevlana Aflk› Dans›, Sessiz Gemiler,
Elveda Yabanc›, Çöl Faresi (1977), Emekli Baflkan (1979), Geçmifl
Bahar Mimozalar› (1989), Ateflten Günler (1988), Gecenin Öteki
Yüzü (1987), Kurtulufl (1994), Hayat Bazen Tatl›d›r (1996), fiap-
kadan Babam Ç›kt› (2003), Zümrüt (2004), Kap›lar› Açmak (2005)

Sinema filmleri
Difli Kurt (1960), Sessiz Harp (1961), Difli Örümcek (1064),
Murtaza (1965), fieytan›n Kurbanlar› (1965), Sevmek Zaman›
(1965), Bozuk Düzen (1966), O Kad›n (1966), Üç Arkadafl (1971),
Seni Kalbime Gömdüm (1982), Hayallerim Aflk›m ve Sen (1987),
Rumuz Goncagül (1987), Lebewohl, Fremde (1991), Moon Time
(1994), Dar Alanda K›sa Paslaflmalar (2000), Amerikal›lar Kara-
deniz’de 2 (2007)

234
Müflfik Kenter

Ald›¤› ödüller
1966– Antalya Alt›n Portakal Film Festivali, “En ‹yi Yar-
d›mc› Erkek Oyuncu Ödülü”, Bozuk Düzen.
1997– “1. Afife Tiyatro Ödülleri” – “Muhsin Ertu¤rul Özel
Ödülü”.

235
Türk Tiyatrosu’nun
Beyaz Güvercin’i
ve gerçek “Sahne sanatç›s›”

NEDRET GÜVENÇ

“Bir Yaz Gecesi Rüyas› adl› oyunun son günlerinde bir ak-
flam Max Meinecke yan›ma geldi ve bana Jean Anouilh’nin
Colombe isimli oyunundan bahsetti. Sezonu onunla açmak
istedi¤ini söyledi. Oyunun ismi Beyaz Güvercin olacakm›fl.
Beyaz Güvercin ben olacakt›m, çok heyacan vericiydi, sab›r-
s›zl›kla sezon bafl›n› bekliyordum. Sonunda rol bölümü as›l-
d›; evet, ben Beyaz Güvercin’i oynuyordum. Karfl›mda Muzaf-
fer Arslan vard›. Zaten o y›llarda hep Muzaffer’le karfl›l›kl›
oynard›k, sahnede çok iyi bir çift olmufltuk. fiükriye Atav,
Muhip Arc›man, Raflit R›za, Necdet Mahfi, Kadri Ögelman,
Ertu¤rul Bilda, ‹smet Ay ve Fatma Andaç; kadromuz çok
iyiydi, çal›flmalar bafllad›. Oyun dört perdeydi, dördüncü
perdenin sonunda bir de flark› söylüyordum. Oyunun konu-
su tamam›yla benim üzerimeydi ve harika bir kadroyla oy-
nad›¤›m için de kendimi çok talihli buluyordum. Beyaz Gü-

236
Nedret Güvenç

vercin büyük bir olay oldu. Eski fiark›’da oldu¤u gibi hakk›m-
da çok güzel kritikler ç›kt›, dahas› ad›m Beyaz Güvercin oldu.
Bas›nda ç›kan, hakk›mdaki herhangi bir haberde, art›k ben-
den Beyaz Güvercin diye bahsediyorlard›... Dram tiyatrosu al-
t›n ça¤›n› yafl›yordu; oynad›kça doluyor, doldukça oynuyor-
duk, dört ay kapal› gifle oynad›k... O oyun benim fiehir Tiyat-
rolar›’nda ikinci büyük baflar›m olarak kabul edilebilir. O se-
ne beni hemen birinci s›n›f kadroya terfi ettirdiler.” (Bir Za-
manlar ‹zmir’de, s. 144)
Ben, Türk Tiyatrosu’nun Beyaz Güvercin’i olan Nedret Gü-
venç’i daha çok siyah beyaz ve daha sonraki renkli filmler-
den tan›yorum. Örne¤in Orhon Murat Ar›burnu ile oynad›¤›
Yüzbafl› Tahsin filmi, Ayhan Ifl›k’la Kanl› Para, arkas›ndan yi-
ne Orhon Murat Ar›burnu ve Ayhan Ifl›k’la Yavuz Sultan Se-
lim ve Karabulut Hasan, Sürgün gibi filmlerde baflroller. Da-
ha sonra ise renkli filmlerde anne rolleri. Son olarak Tiyat-
rom’un 20. y›l kutlamalar›nda Toron Karacao¤lu ile beraber
oynad›¤› Aflk Mektuplar› adl› oyun.

Tiyatro ile tan›flman›z ne zaman oldu?


1931 ‹zmir Çesme do¤umluyum. Müzik ve tiyatroyla Bor-
nova Ortaokulunda okurken tan›flt›m. O günü unutamam.
Okulun bahçesinde voleybol oynarken piyano ve keman se-
sini duyunca topu b›rakt›m ve müzik sesine kofltum. Piyano-
yu çalan okulumuzun müdür muavini ve bizim de müzik
hocam›zd›. Daha sonra bana piyano dersleri verdi. Beetho-
ven’›, Wagner’i, Schubert’i ve Adnan Saygun’u ö¤rendim.
Buna paralel olarak ta ‹ngiliz Kültür Derne¤inin yönetimin-
de ‹ngilizce temsiller veriyorduk. Hansel ve Gratel, Bir Yaz Ge-
cesi Rüyas› oyunlar›n› ‹ngilizce oynad›k. Günlerim tiyatro ve
müzikle doluydu. fian dersleri de almaya bafllam›flt›m. Her
sene sonu okulda bir komedi, bir dram ve konser verilirdi.
Ben Karel Çapek’in Yaflad›¤›m›z Devir adl› savafl karfl›t› bir
oyunda baflrol oynad›m. Çok a¤›r bir oyundu ve ben 14 ya-

237
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

fl›nda idim. Bu oyunla benim tiyatroya olan sevgim daha da


biliçlendi ve ben tiyatroya karar verdim. Tiyatronun flan bö-
lümünde idim. “Tiyatro bölümüne geçemezsin” dediler. Her
ne kadar tiyatrocu olmak istedi¤imi söylediysem de fayda et-
medi. 1947’de konsevatuvar›m›z tatile girdi¤inde, ‹zmir’e
döndüm ve ‹zmir fiehir Tiyatrosu’nda Avni Dilligil ile tan›fl-
t›m. Kendisiyle sohbet ettik. Bana o gün Herakles oyunu ve-
rip, “Herakles’in kar›s› Megara’dan bir tirad ezberleyip gel”
dedi. 17 fiubat 1948 y›l›nda, önce Portakal Kabuklar› adl› çocuk
oyunuyla ve Han›mlar Terzihanesi oyunuyla 18 yafl›mda ‹zmir
fiehir Tiyatrosu’nda profesyonel oldum.

Sinema ile tan›flman›z...


Beni Alcestis oyununda seyreden Necati Cumal›, benim
için bir oyun yazm›flt›: Bofl Beflik. Bu oyun çok yank› yapt›.
Duru Film’in sahibi Naci Duru’ya Yüzbafl› Tahsin filmindeki
baflrol için beni tavsiye etmifller. O zaman›n paras›yla 750 li-
raya anlaflt›k. Yüzbafl› Tahsin’de, Belk›s Ö¤retmen rolünü Or-
hon Murat Ar›burnu ile oynad›m. Arkas›ndan Kanl› Para,
Sürgün, Lale Devri ve Yavuz Sultan Selim ve Karabulut Hasan
filmlerinde baflroller oynad›m. Lale Devri’nin senaristi Na-
z›m Hikmet’le her gün stüdyoda beraberdik. Filmin kadro-
sunda Orhon Murat Ar›burnu, Cahit Irgat, Ruhi Su, Cüneyt
Gökçer ve Münir Nurettin Selçuk vard›. O dönemlerde Türk
filmcili¤i daha çok, konu ve sanat a¤›rl›kl› oluyordu. Naci
Duru, ‹hsan ‹pekçi, Turgut Demira¤, Memduh Ün ve Ertem
E¤ilmez gibi yap›mc›lar gerçek sinemac›lard›. Daha sonra
70’li y›llarda Türk film piyasas› iflletmecilerin eline geçti ve
star sistemi bafllad›. ‹lk ödülüm de Kanl› Para filmi ile Türk
Film Dostlar› Derne¤i taraf›ndan “Y›l›n En Baflar›l› Film
Oyuncusu” ödülününe lay›k görüldüm. H›çk›r›k filmi saye-
sinde de yurtiçinde ve yurtd›fl›nda ünlendim. 1959 y›l›nda
Cüneyt Gökçer konuk oyuncu olarak beni Ankara Devlet Ti-
yatrolar›’na ça¤›rd›. 3 sezon çok güzel oyunlar oynad›m; ‹h-

238
Nedret Güvenç

tiras Tramvay› gibi... Ancak maddi sorunlar›m vard›. Çünkü


Ankara’da oldu¤um süre içinde film ve dublaj çal›flmalar›
yapam›yordum. Tekrar ‹stanbul’a döndüm. Kemal Film’den
s›radan bir film olan Ayflecik filmi için teklif ald›m. Bu arada
Türkan fioray, Fatma Girik, Selda Alkor ve Filiz Ak›n gibi
genç film starlar› ç›km›flt›. 1962 y›l›nda anne gibi karakter
rollerini oynamaya bafllam›flt›m. Bu bir hatayd›. 30 yafl›nda
anne rolü oynamak erken bir yaflt›. Ancak geçimim için ka-
bul etmek zorunda idim.

Tiyatroda ald›¤›n›z ilk ödül?


Kanl› De¤irmen adl› filmin çekimleri için Gönen’de bulun-
du¤umuz s›rada, ald›¤›m bir haberle Cyrano de Bergerac oyu-
nundaki Roxanne rolümle “‹lhan ‹skender Ödülü”nü ald›¤›-
m› ö¤rendim. Bu ödül Dormen Tiyatrosu’nun, o y›l kaybetti-
¤imiz genç oyuncu ‹lhan ‹skender ad›na konulan bir baflar›
ödülü idi. ‹lhan ‹skender Ödülü ülkemizin ilk tiyatro ödülü-
dür ve benim de tiyatrodan ald›¤›m ilk ödüldür. Bir de ilk
“Afife Jale Ödülü” bana nasip olmufltur. Bunlar›n d›fl›nda al-
d›¤›m ödüller: “Kültür Bakanl›¤› Onur Ödülü”, “Avni Dilli-
gil En Baflar›l› Kad›n Oyuncu Ödülü”, Günden Geceye ve Aflk
Mektuplar›’ndaki rolleriyle iki kez; Schiller Madalyas›, Hile ve
Sevgi; “Afife Jale En Baflar›l› Kad›n Sanatç› Ödülü”, Eskime-
yen Oyun (1996–1997).

Oynad›¤›n›z oyunlardan örnekler verir misiniz?


150’den fazla oyunda oynad›m. Bunlardan baz›lar›: Bofl
Beflik, Alcectis, Beyaz Güvercin, Cyrano de Bergerac, Rüya Gibi,
Taruffe, Therese Raquin, ‹htiras Tramvay›, Hile ve Sevgi, Mac-
beth, Eski fiark›, Sular›n Alt›ndaki Yol, Evcilik Oyunu, Kuru Gü-
rültü, Yar›fl Bitti, Bozuk Düzen, Bir K›fl Masal›, Viflne Bahçesi,
Genç Osman, Masum Irene, Kanl› Dü¤ün, Kral›n K›sra¤›, Ya
Devlet Bafla Ya Kuzgun Lefle, H›rç›n K›z, Günden Geceye, Aflk
Mektuplar›.

239
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Yönetmenli¤iniz de var...
1974 y›l›nda oyunculu¤umun yan› s›ra En Büyük Kumar
oyununu sahneye koyarak yönetmenli¤e de bafllam›fl oldum.
Bunu Bernarda Alba’n›n Evi, Seher Vakti ve Erkek Sat› gibi
oyunlar takip etti. 15 kadar oyun sahneye koydum. Yeni bir
çal›flmam var: Kim Korkar Kurttan. Zor bir oyun. Ancak ben
hep zorlar› seçmeye çal›fl›yorum. ‹nsan zorlar› seçerse kendi-
ni aflar diye düflünüyorum.

Ya radyo çal›flmalar›n›z?
Radyo çal›flmalar›na 1950’li y›llar›nda bafllad›m. Çok rad-
yo piyeslerinde oynad›m. fiimdilerde bile ‹stanbul Radyo-
su’nda çal›flmalar›m oluyor. Hele gece yay›nlar›nda uyuma-
yan insanlara yapt›¤›m programlar çok zevkli oluyor. Örne-
¤in, uzun yol flöförü kamyonun içinde sizi dinliyor.

Hiç “flu rolü de oynasam” diye düflündü¤ünüz oldu


mu? Unutamad›¤›n›z roller?
Ben çok güzel rollerde oynad›m. Bu yönden kendimi ta-
lihli say›yorum. Bana verilen rolleri en iyi flekilde de¤erlen-
dirdim. Önemli olan rolleri kabullenip, onlar› en iyi flekilde
oynamakt›r. Prototipleri –Elektra, Juliet gibi– oynamak çok
zordur. Çünkü herkesin kafas›n›n içinde bir prototip vard›r.
Siz o rolleri çok iyi oynasan›z da, seyirciyi memnun edeme-
yebilirsiniz. Oysa hiç bilinmeyen bir Beyaz Güvercin gibi rol
benim için çok önemliydi. Bir Kral›n K›sra¤› gibi rolleri çok
güzel sergiledim. Ben k›skanç de¤ilim. Mesle¤imle hakl› ola-
rak övünüyorum. Çünkü çok çal›flt›m, diflimle, t›rna¤›mla.
En küçük rolü bile en güzel rol haline getirmek için h›rsla ça-
l›flt›m. Fakat zaman geçtikçe arzu etti¤im, arkadafllar›m›n oy-
nad›¤› rolleri k›skand›¤›m oldu. Ancak “o benden iyi oyna-
d›, ben ondan kötü oynad›m” gibi k›skançl›¤a kap›lmad›m.
Yak›n geçmiflte çok güzel roller oynad›m. Mesela Eskimeyen
Oyun isimli iki kiflilik oyunu Haluk Kurto¤lu ile oynam›flt›m.

240
Nedret Güvenç

Bu oyun bana “Afife Jale Ödülü”nü kazand›rd›. Unutamad›-


¤›m bu oyunu tekrarlamak isterim. Bu oyunda çok zevkle ça-
l›flt›m ve seyirciyi yakalad›m. Alt›n Gölü yine Haluk Kurto¤-
lu ile oynad›m. Arkas›ndan Aflk Mektuplar›’n› 95–96 sezonun-
da Toron Karacao¤lu ile oynamaya bafllad›m; üç sezon oyna-
d›m. 2000 y›l›nda Hakan Alt›ner Bak›fl diye bir tiyatro kur-
mufltu. Orada da Aflk Mektuplar›’n› tekrarlad›k. Ve flimdi yi-
ne Hakan Alt›ner’in kurdu¤u Tiyatro Kedi de yine Toron Ka-
racao¤lu ile Aflk Mektuplar›’n› oynuyoruz. Oyunlar çocuklar
gibidir, emek verdi¤iniz zaman seviyorsunuz.

Yeni projeleriniz var m›?


Hayatta ve ayakta kald›kça mesle¤e devam edece¤im.
Önümüzdeki sezonda Aflk Mektuplar› ile tekrar seyircimle
buluflaca¤›m. Dizilerden korkuyorum. Çünkü çok vaktimi
al›yor. Ve de diziler eskisi kadar kaliteli olmuyor. Televizyon
dizilerinde de seçici davran›yorum. Daha az yorucu fakat be-
ni seyircimden uzaklaflt›rmayacak her çal›flmaya a盤›m. Bir
de Yalandan Kim Ölmüfl oyunu var. Bu her ikisini de önümüz-
deki sezon sürdürece¤im.

Tiyatro sanatç›lar›n›n emeklili¤i konusunda düflüncele-


riniz?
Emekli olduktan sonra Gencay Gürün’ün kurdu¤u Tiyat-
ro ‹stanbul’a geçip, Eskimeyen Oyun’u, arkas›ndan Alt›n Göl’ü
oynad›m. Seher Vakti’ni sahneledim. Bunu takiben de Yalan-
dan Kim Ölmüfl oyun çal›flmas›n› yapt›m. Bu arada Osman Se-
den’le Gurur adl› bir dizi yapt›m. Ben tiyatroda 47 sezon ça-
l›flt›m. Tiyatrodan çok fley ald›m, çok fley de vermek isterim.
Zaten bir tiyatro sanatç›s›n›n emeklisi olamaz; olmuyor da!
Ancak öldükten sonra tiyatroyu b›rakmak zorunda kal›r. Ba-
k›n Necdet Mahfi Aryal, Semiha Berksoy 90 yafl›n›n üstünde-

241
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

ler fakat hâlâ tiyatro ile haflir neflirler... (söylefli yapt›¤›m›zda


her ikisi de yafl›yorlard›, A.D.)

Tiyatro seyircisi ne durumda?


Eski y›llarda seyircimiz daha fazlayd›. Ancak son y›llar-
da, bilhassa anarfli y›llar›ndan sonra azald›. Bir de televizyo-
nun çok etkisi oldu. Ekonomi bozuldu; halk›n bütçesinden
sanata ay›racak paras› kalmad›. Abone gibi tiyatrolara gitme-
si çok zor. Daha hafif, daha zarif, Metin Akp›nar gibi tiyatro-
cular›n sergiledi¤i müzikli kabare oyunlar›n› seçer oldular.
Ciddi oyunlar seyirci çekmiyor. Fakat gençler geliyorlar. On-
lar bizleri hiç yaln›z b›rakm›yorlar. Onlara da indirim uygu-
luyoruz. Öyle san›yorum ki, Türk tiyatrosunu içinde oldu¤u
bunal›mdan gene gençlerimiz kurtaracak. Devlet yard›m› da
çok az!

Ve Aflk Mektuplar› Berlin’de...


Tüm dünya tiyatrolar›nda usta oyuncular taraf›ndan sah-
nelenmifl Aflk Mektuplar› Türk tiyatrosunun iki dev oyuncusu
Nedret Güvenç ve Toron Karacao¤lu taraf›ndan Berlin Tiyat-
rom’da sergilendi. Çok farkl› karakterde iki insan, Andy ile
Melisa hep çok iyi dost olmufltur. Asl›nda birbirlerine âfl›k
olduklar›n› bir türlü fark edememifl, ettiyseler de ilk ad›m›
hep birbirinden beklemifl ama ad›n› koymadan 40 y›l boyun-
ca sevgiyle mektuplaflm›fllard›r. Farkl› hayatlara savrulan bu
iki insan›n mektuplar› iki kiflilik bir dünya oluflturmufl ve
flarts›z, yarg›s›z bir sevgiye tan›kl›k etmifltir. ‹ki tiyatro du-
ayeni Nedret Güvenç ve Toron Karacao¤lu tempo, ritm ve
oyunculuklar›yla seyirciye y›llanm›fl bir tiyatro lezzeti yaflat-
t›lar. Oyunu yazan A. R. Gurney, yöneten Hakan Alt›ner, çe-
viren Arma¤an Ersin ve müzik Esin Engin’e ait.

242
Kavanoz Dipli Dünya’n›n sahnesinde
yar›m as›rd›r genç kalan
bir tiyatrocu:

NEJAT UYGUR

“Ben ölmedim, yafl›yorum!”


Birkaç gün önce (Ocak 2010), Nejat Uygur’un iki o¤lu da;
Behzat ve Süheyl Uygur, televizyonda, bas›ndan ve internet
haberlerinden flikâyet ettiler. Babas›n›n ölmedi¤i halde, ya-
lan yanl›fl haberler yap›ld›¤›n›, öldü¤ü yaz›ld›¤›n› söylediler.
Ayn› günlerde, bana da telefon edip, Nejat Uygur’un ölüp öl-
medi¤ini soranlar oldu. Bu telefon edenler aras›nda Nejat
Uygur’un çok sevdi¤i baflar›l› boksörlerimizden Oktay Ur-
kal’da vard›. 31 Ocak 2010 günü Oktay’a “Bana inanm›yorsan
gel evine telefon açal›m; duydu¤un haberin yalan oldu¤unu sen de
gör!” dedim. Nejat Uygur’un ‹stanbul’daki evine telefon et-
tik. Telefona Nejat Bey’in efli Nejla Han›m ç›kt›. Eflinin duru-
munu sordu¤umuzda;
“fiu anda Nejat yan›mda, sizi soruyor. Bas›nda ç›kan yalan
yanl›fl haberler hepimizi üzdü. Niçin böyle haberler yaparlar, anla-

243
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

m›yoruz. Ellerine ne geçiyor, ölmeyen bir sanatç›y› “öldü” diyerek


yazmakla? Sadece bizi üzmekle kalmay›p, yüzlerce hayran›n›da
üzüyorlar. Hem sonra Nejat Uygur’da bir insan, Allah korusun,
ölmüfl olsa niçin saklayal›m! Telefona sizi istiyor” dedi ve telofo-
nu Nejat Uygur’a uzatt›:
“Merhaba Komutan›m, nas›ls›n›z? S›hhat›n›z nas›l? Sizinle il-
gili baz› haberler bizleri üzdü.”
“Merhaba Komutan. Ben iyiyim. Haberlere inanmay›n! Duy-
du¤un gibi yafl›yorum.”
“Komutan›m, en son ‹stanbul’da sizi evinizde ziyaret etti¤im-
de, bana ‘Berlin’de organize et, yer ayarla da seyircimle buluflay›m.
Yeni bir oyunum var’ demifltiniz. Unutmay›n sözverdiniz.”
“Evet, unutmad›m, hele biraz daha iyilefleyim.”
Kendisine Berlin’den acil flifalar dilerken, onun yaflad›¤›-
n›n ispat› olarak yukar›daki yapt›¤›m telefon konuflmas›n-
dan bir al›nt›y› sizlerle paylaflt›m.

K›sa bir süre önce, ‹stanbul’da, onu evinde ziyaret et-


tim...
Beraber çaylaflt›k, tiyatro üzerine sohbet ettik. Sizlere hem
o ziyaretimi, hem de çeflitli tarihlerde yapt›¤›m sohbetlerimi
aktarmak istiyorum:
Hem gazeteci hem de bir aile dostu olarak senelerdir gö-
rüfltü¤üm Nejat Uygur’un, bir kaç ayd›r rahats›z oldu¤u için
Berlin’den telefonla da olsa sa¤l›k haberlerini al›yordum.
Haz›r ‹stanbul’a gelmiflken kendisini ziyaret ettim. Cam ke-
nar›nda beni beklyordu. ‹çeri girdi¤imde “Komutan›m nerede
kald›n? Sabahtan beri camday›m, yolunu gözlüyorum” diyerek
sitem etti.
De¤erli efli Nejla Uygur’un yapt›¤› lezzetli pastay› demle-
di¤i çay eflli¤inde hem yedik hem de eski günleri hat›rlad›k.
Nejat Uygur’un rol ald›¤› Beyaz Melek filminin Diyarbak›r’›n
s›ca¤›ndaki çekimlerinde biraz h›rpaland›¤›n› ve yorgun

244
Nejat Uygur

düfltü¤ünü anlatt› Nejla Uygur. Ancak o zorluklara ra¤men


çekimlerde çok mutlu oldu¤unu da söyledi. Kendisine “Ko-
mutan›m” diye hitap etti¤im y›llar›n oyuncusu Nejat Uygur
ise yeni projeleri oldu¤unu ve Berlin de dahil olmak üzere
Avrupa turnesine ç›kmak arzusunda oldu¤unu belirtti. Ara-
da efline ve yard›mc›lar›na tak›lmadan da edemeyen Nejat
Uygur’un yapt›¤› esprilere hep beraber gülüfltük.
Komutan›m 82 yafl›nda, hâlâ hayat dolu.
Gülüyor, güldürüyor.

Hep genç kalan bir sanatç›m›z:


Nejat Uygur’la birkaç sene önce yapm›fl oldu¤um söylefli:
Hani baz› kifliler vard›r, ellisini biraz aflt› m›, yerinden
kalkmaya üflenirler; yaflland›klar›n› “ununu eleyip, ele¤ini
ast›¤›n›” söylerler.
Bir de baz› kifliler vard›r ki, onlar son nefeslerini verince-
ye kadar genç kal›rlar. Hele o kifli bir sanatç›ysa, y›lmadan,
yorulmadan yarat›yor, topluma hizmet veriyorsa; o’nun ne
eleyecek unu, ne de duvara asacak bir ele¤i olur.
Ne mutlu böyle bir insana, ne mutlu böyle bir sanatç›ya
sahip olan topluma!
Sanat yaflam›nda “yar›m as›r”› devirmifl olmas›na ra¤-
men, hâlâ sahneye yeni ç›km›fl bir genç dinamikli¤ine sahip;
ununu eleyip ele¤ini duvara asmayanlardan biri de Nejat
Uygur.
75 yafl›nda genç bir sanatç› Türkiye’yi kar›fl kar›fl gezip,
kendi yazd›¤› oyunlar› sergiliyor; oynad›kça seyircilerinin
karfl›s›nda gençlefliyor. Türkiye’nin d›fl›nda Avrupa turnele-
rine ç›k›yor. ‹flte y›llar›n eskitemedi¤i, bir türlü ele¤ini asma-
y› bilmeyen bu “genç” tiyatro sanatç›s› Nejat Uygur’la hem
Berlin hem de Hamburg’ta bulufltum. Kendisinin boksa düfl-
künlü¤ünü ve baflar›l› Türk boksörlerinden 1996 Olimpiyat
‹kincisi ve Avrupa fiampiyonu Oktay Urkal’a olan sevgisini

245
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

bildi¤imden, ikisini Hamburg’ta buluflturdum. Kald›¤› otel-


deki sohbetimize Universum tesislerinde Oktay’›n antren-
man› s›ras›nda devam ettik. Gençli¤inde üç dört sene amatör
boks yapan ünlü tiyatrocu Nejat Uygur, sadece boks de¤il,
spor dallar›n›n hemen hemen hepsini yapt›¤›n›, 75 yafl›nda
hâlâ sahneye ç›kabiliyorsa bunu spora olan düflkünlü¤üne
borçlu oldu¤unu söyledi. Nejat Uygur, Universum’un tüm
ünlü flampiyonlar›yla tan›flt›. Bir ara yan›m›za gelen Oktay’la
sohbet ettikten sonra boks eldivenlerini giymeye bafllad›.
Derken Oktay’la birlikte ringe ç›kt› ve Oktay’›n flubat ay›nda
kazanm›fl oldu¤u Avrupa flampiyonluk kemerine talip oldu-
¤unu ilan etti. ‹lerlemifl yafl›na ra¤men bir boksörün sahip ol-
mas› gereken boks stillerini kendisine mahsus esprili hare-
ketleriyle Oktay’a gösterdi. Oktay’a “Haftaya zorlu karfl›lafl-
man var. Seni fazla yormayay›m Oktay!” diyen Nejat Uygur,
bir raundla yetinerek ringten galip indi ve Avrupa flampi-
yonluk kemerini beline takt›rd›. Hamburg’ta yaklafl›k 800 se-
yirciye sergiledi¤i Sizinki Can da Bizimki Patl›can m›? oyunu-
nun sonunda yapt›¤› konuflmada Oktay’› seyircilere överek
sahneye davet etti. Sahnelerin flampiyonu Nejat Uygur, ring-
lerin flampiyonu Oktay Urkal’a sar›larak, karfl›laflmalar›n›
her zaman takip etti¤ini, kendisiyle gurur duydu¤unu söyle-
di ve baflar›lar›n›n devam›n› diledi. Oktay Urkal ise imzala-
d›¤› boks eldivenlerini sahnelerin flampiyonu Nejat Uygur’a
sundu. Hamburg’ta ve Berlin’de sergiledi¤i oyunu iki kez
seyretme flans›na eriflti¤im Nejat Uygur’la yapt›¤›m sohbet-
lerin bir özetini sizlerle paylaflmak istiyorum:

K›saca özgeçmifliniz?
Gaziantep’in Kilis’inde 1927 y›l›n›n 9 A¤ustos’unda flu
kavanoz dipli dünyaya hoflbulduk dedik. Ö¤retmen bir ana-
n›n ve subay bir baban›n üç o¤lundan ortancas›y›m. ‹lkokul,
ortaokul, Güzel Sanatlar Akademisi, çocuk tiyatrosu, amatör

246
Nejat Uygur

tiyatro ve 1949’da profesyonel Nejat Uygur Tiyatrosu ac›s›y-


la tatl›s›yla 53 buçuk y›l tiyatro, tiyatro, tiyatro. Eflim Nejla
Uygur ve çocuklar›mla ad›m ad›m de¤il, ayak ayak, kar›fl ka-
r›fl Anadolu’yu arfl›nlad›k.

Çocuklar›n›zda tiyatrocu oldular... Tiyatrocu olmalar›n›


siz mi istediniz?
Çocuklar›mdan sadece Süheyl ve Behzat armut a¤ac›n›n
dibine düfltüler. Ama kendi arzular›yla tiyatroya bafllad›lar
ve Nejat Uygur okulundan mezun olup, “Genç Uygurlar” ti-
yatrosunu kurdular.

50 y›ld›r tiyatro yap›yorsunuz. Hiç konu s›k›nt›s› çekti-


niz mi?
50 küsur y›ldan bu yana hiç konu s›k›nt›s› çekmedim. Biz-
de ve d›fl ülke politikac›lar›ndan çok komik olaylar bulunu-
yor. Allah raz› olsun politikac›lardan. Evvelallah konu ve es-
pri kayna¤› oluyorlar.

50 y›ld›r hep güldürüyorsunuz. Peki siz nelere gülersi-


niz?
Meclisteki parodilere, küfür etmelere, birbirlerine sald›r-
malar›na, su atmalar›na, çok mühim oturumlarda kamerala-
r›n yakalad›¤› flekerleme yapanlara, uyuyanlara gülüyorum.

Kendinizi elefltiriyor musunuz?


Tabii, “kifli kendi kusurunu da bilmeli” cümlesi benim sa-
nat slogan›md›r.

75 yafl›ndas›n›z. Daha ne kadar sahne?


Allah’›n “Nejat Uygur, sen art›k çok yoruldun, istirahat
et” dedi¤i güne kadar sahnedeyim. Benim en büyük arzum
seyircime sahnede veda etmek. Ben 75 de¤ilim. ‹nsan hisset-
ti¤i yafltad›r. Yaflam›mla ve giyimimle hep gencim.

247
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Avrupa ve Türkiye turnelerine ç›k›yorsunuz. Bu kon-


disyonu nereden buluyorsunuz?
Bu yorucu ama seyirci ve alk›fl dolu bir ayl›k Avrupa tur-
nesinden sonra Anadolu turnemiz bafllayacak ki Anado-
lu’nun her köflesine gidece¤iz. Bol bol spor yap›yorum; hare-
ketliyim. G›dama çok dikkat ederim. Et yemem. Yeflil sebze-
leri çok yerim. Ben kolay kolay doktora da gitmem, ilaç ta
fazla almam. Bir de beni bu yafl›ma kadar sahnede dinç tutan
seyircilerimin alk›fllar›d›r. O alk›fllar benim dopingimdir. Al-
k›fllar› ve kahkahalar› duydukça gençlefliyorum.

Neler okursunuz?
Her fleyi okurum. Geçenlerde Türk Denizcilik Tarihi ile il-
gili bir kitap geçti elime. Biz padiflahl›k zaman›nda ahflap de-
nizalt› yapm›fl›z. Genel kültür çok önemli. Ben bir de çok iyi
karikatüristim. Altan Erbulak ve Bedri Koraman çizdi¤im
karikatürleri çok be¤enirlerdi.

Genç tiyatroculara neler tavsiye edersiniz?


Her fleyden önce kültür! Çok okumalar› gerekli. Matema-
ti¤i iyi bileceksin. Konuflmalar, sahnedeki hareketler hep öl-
çülü ve matematikseldir.

Boks sporuna olan düflkünlü¤ünüz nereden geliyor?


Boksa 1943 y›l›nda Sar›yer Halkevi’nde bafllad›m. Sar›yer
Halkevi Spor Akademisi gibi bir yerdi. Atletizm, yüzme,
boks, müzik, tiyatro gibi her dal mevcuttu. Askere gidinceye
kadar boks çal›flmalar›na devam ettim. Atletizm, boks ve ti-
yatro çal›flmalar›n› bir arada yürüttü¤üm için bana “komple
atlet” ismini takm›fllard›. Ben ayn› zamanda kule atlay›c›s›
idim. De¤erli hocam Dr. Mahir Canbakan’›n en sevdi¤i tale-
besiydim. 1946’da boksta ordu birincili¤im var. Atletizm
100–200 metre de birinciliklerim var. Yüzme ‹htisas Kulü-
bü’nde su topu oynad›m. ‹yi de ata binerim. Bende müsaba-

248
Nejat Uygur

ka heyacan› var. Bu heyacan›m› ömrüm boyunca hiç kaybet-


medim. Ben bütün sanatç›lar›n genel kültür yan›nda sporla
u¤raflmalar›n› sal›k veririm. Benim dolu dolu bir dünyam
var. 24 saat bana yetmiyor. Oyunum bitince gece üçe dörde
kadar okurum.

Sahnelerin delikanl›s› Nejat Uygur, Sak›p Sabanc›’n›n


hayat›n› oynayacak
Nisan ay›nda geçirdi¤i rahats›zl›k sonucu ameliyat edile-
rek kalp pili tak›lan usta tiyatrocular›m›zdan (Komutan›m)
Nejat Uygur, vefat eden ünlü ifladam› Sak›p Sabanc›’n›n ha-
yat›n› oynayacak. Kalp at›fllar›n› ayarlayan kalp pili tak›ld›k-
tan sonra 25 y›l gençleflti¤ini belirten Nejat Uygur yapt›¤›m
telefon konuflmas›nda bana:
“Komutan›m, benim cephem sahne. Ben tiyatronun bir neferi-
yim. Asker hastal›ktan ölmez; kurflunla ölür. Ben de cephede yani
sahnede alk›fllarla ve alk›fllar›n aras›nda ölmek istiyorum!” dedi.
Kendisiyle yapt›¤›m “geçmifl olsun” sohbetinin özeti
flöyle:
Adem Dursun: Merhaba Komutan›m. Geçmifl olsun. Son
zamanlarda s›k s›k hastaneye yat›yorsunuz. Son olarak kalp
pili tak›ld›.
Nejat Uygur: Evet, kalbimin at›fllar›n› ayarlayan bir pil
takt›lar. Ben “pili boflverin takm›flken, akümülatör tak›n da-
ha güçlü kuvvetli olurum” dedim. Dinletemedim.
Adem Dursun: Kaç yafl gençlefltiniz?
Nejat Uygur: En az 25 yafl gençlefltim san›yorum.
Adem Dursun: En son hangi oyunu oynad›n›z?
Nejat Uygur: Türkiye’nin Delisi’ni oynuyordum.
Adem Dursun: Daha kaç y›l sahnedesiniz komutan›m? Si-
ze yap›lan takviye pilden sonra performans›n›z ne durum-
da?

249
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Nejat Uygur: Tiyatroya devam. Kendimi gayet iyi hissedi-


yorum. May›s ay›nda Türkiye içinde deplasman turnelerim
var. Türkiye’nin Delisi’ni sergilemeye devam edece¤im. Vata-
n›mda gidemedi¤im köfleler var.
Adem Dursun: Rahmetli Sak›p A¤a’n›n hayat›n› sahnele-
yece¤inizi duydum. Do¤ru mu?
Nejat Uygur: Evet, do¤ru. Vefat›ndan 6 ay önce kendisini
ziyaret etmifltim. San›yorum flimdiye de¤in yaklafl›k 20 oyu-
numu seyretti. Kendisiyle sohbetimiz s›ras›nda kendisine
“sizi oynamak istiyorum Sak›p A¤am” dedim. O da “Ne-
jat’盤›m, beni en iyi sen oynars›n” dedi. Sak›p Bey, dolu do-
lu bir insand›. Erciyes Da¤lar›’n›n rüzgârlar› ile palazlanan,
past›rma çemeniyle beslenen bir “Kayseri Aslan›”yd› o. Ha-
yat›n› anlatt›¤› kitaplar› bafltan afla¤› mizah dolu. Bunlar› be-
nim yazd›¤›m yaz›larla birlefltirip, Sak›p Sabanc› yüzüyle de-
¤il, Nejat Uygur yüzüyle oynayaca¤›m. Yani kendi yüzümle.
Aceleye getirmek istemiyorum. Eylül–ekim gibi oynamay›
düflünüyorum. O’nun yaflad›¤› yerlere gidip, eski arkadaflla-
r›yla, yafl›tlar›yla konuflmak istiyorum. Oturdu¤u, büyüdü-
¤ü evi görmek istiyorum. Bu ziyaretlerden ve sohbetlerden
çok espriler ç›kaca¤›na inan›yorum. Oyunun ismini ‹nsan SA
koydum.
Adem Dursun: Komutan›m, verdi¤iniz bir demeçte, “As-
ker cephede ölür. Ben de sahnede ölmek istiyorum” demiflsi-
niz.
Nejat Uygur: Biz sanatç›lar için cephede yani sahnede öl-
me¤i istememiz çok do¤al. Ben tiyatronun bir neferiyim. As-
ker de hastal›ktan ölmez, kurflunla ölür. Ben de cephede ya-
ni sahnede alk›fllarla ve alk›fllar›n aras›nda ölmek istiyorum.
Bu sözlerim çok samimi ve içten söylenen sözlerdir, sadece
gösterifl için söylenmifl sözler de¤ildir! Allah›n izniyle daha
çok seneler sahnede kalaca¤›m. Tabiki kaidelere dikkat eder-
sem 30–35 sene sahnedeyim. Bana pil takt›lar, ben “akümü-
latör tak›n daha kuvvetli olay›m” dedim. Dinlemediler.

250
Nejat Uygur

Adem Dursun: Komutan›m, size tekrar geçmifl olsun diyor,


daha nice oyunlar diliyorum.

Nejat Uygur’un oynad›¤› filmelerden baz›lar›:


2007– Beyaz Melek
2004– Vizontele Tuuba
1974– Cafer’in Nargilesi
1971– Cafer Bey ‹yi, Fakir ve Kibar
1970– Cafer Bey

Oynad›¤› baz› oyunlar:


Zamsalak, Aman Özal Duymas›n, Hastane mi? Kestane mi?,
Minti Minti, Hanedan, Cibali Karakolu, Benim Annem Evden Ne-
den Kaçt›?, fieytandan 29 Gün Evvel Do¤an Çocuk

Ve ödülleri:
2007– Alt›n Kelebek TV Y›ld›zlar› Yar›flmas› “Tiyatroya
Destek Özel Ödülü”
2006– Kemal Sunal Kültür Sanat Ödülü “En ‹yi Tiyatro-
cu”
1999– 22. Avni Dilligil Tiyatro Ödülü “Belk›s Dilligil Onur
Ödülü”

251
Yola flöhret için de¤il,
iyi oyuncu olmak için ç›kan,
kulis kahkahalar› yasaklanan,
Zelzele Han›m:

N‹LGÜN BELGÜN

18 Mart 1953... Merkez üssü Çanakkale–Yenice’de 265 ki-


flinin ölümüne, 366 kiflinin yaralanmas›na ve 6750 binan›n y›-
k›lmas›na neden olan 7.2 büyüklü¤ünde 9 fliddetindeki dep-
remin ‹stanbul’u da dakikalarca sallad›¤› bir günde ‹stan-
bul’da dünyaya gelen tiyatro ve televizyon sanatç›m›z Nil-
gün Belgün’le yapm›fl oldu¤um söyleflime geçmeden önce
bir fleyin alt›n› ben de çizmek istiyorum:
Tiyatro seyircisi var!
Hani bazen televizyon tart›flmalar›nda veya köfle yaz›la-
r›nda ya da sanatç›larla yap›lan sohbetlerde s›k s›k yinelenen
cümleleri okur–duyar›z:
“Türk tiyatrosu seyirci kayb›nda!”
“‹yi oyunlar, kaliteli oyunlar doluyor!”

252
Nilgün Belgün

Ben ikincisine kat›l›yorum. Çünkü ‹stanbul’da yapm›fl ol-


du¤um tiyatro turlar›mda bunu yaflad›m, gördüm. Bu turla-
r›mda seyretmifl oldu¤um oyunlar kapal› gifle oynad›lar. Se-
yircinin gifle memuruna yalvararak; “Kenara bir sandalye
koyun, orada da seyrederim” dedi¤ini kulaklar›mla duy-
dum. ‹flte kapal› gifle oynayan oyunlara örnekler: Evlilikte
Ufak Tefek Cinayetler, Kim O?, Venedik Taciri, Kibarl›k Budalas›,
Sivas ‘93 ve Gönül H›rs›z›.
Nilgün Belgün’ün bu konuda söyledikleri:
‹yi oyun + iyi oyuncular = Kapal› gifle
Bizim tiyatromuz ful oynuyor. Devaml› kapal› gifle oynu-
yoruz. Demek ki, oyun iyi olunca ve de iyi oyuncular taraf›n-
dan oynan›nca seyirci geliyor. Tiyatro da seyirci yok diye-
mem. Çünkü Gönül H›rs›z›’n› oynad›¤›m›zdan beri kapal› gi-
fle oynuyoruz. Yer bulamay›p geri dönmek zorunda kalan
seyircilerimiz oluyor. Bu ne demektir? ‹yi oyun art› iyi oyun-
cular her zaman seyirci buluyor...
Usta oyuncu, yönetmen ve yazar Ali Poyrazo¤lu’da yap-
t›¤›m bir söyleflide, tiyatrodaki seyirci konusunda flunlar›
söylemiflti:
“Benim böyle bir s›k›nt›m yok. ‹flini kötü yaparsan her ifl-
te s›k›nt›n olur. Do¤ru dürüst tiyatro yapanlar›n seyirci s›-
k›nt›s› olmaz. ‹flini iyi yapan, kendisini yenileyen, seyirciyle
iyi diyalog kuran tiyatrocular›n her zaman seyircisi olur. Ba-
z› insanlar kendi becerisizliklerini ve yeteneksizliklerini san-
ki bir tiyatro krizi varm›fl, sanki bu kriz herkes için geçerliy-
mifl gibi anlat›yorlar. Hay›r, onlar›n kendi becerisizlikleri ve
yeteneksizlikleri krizleridir tiyatrolar›n› etkileyen! Dolan ti-
yatrolar nas›l doluyor? Bu fark› seyirci gördü¤ü için onlar›n
seyirci krizleri oluyor!”

Gönül H›rs›z›
Tiyatro ‹stanbul’un sergiledi¤i bu oyunu Gencay Gürün
Türkçe’ye çevirmifl. Yöneten ise Can Gürzap. Her on y›lda

253
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

baflka bir kad›nla evlenmenin d›fl›nda da arada sevgili de¤ifl-


tiren çapk›n bir adam›n bafl›ndan geçen karmafl›k macerala-
r›n sergilendi¤i bir komedi Gönül H›rs›z›.
Oynayanlar: Can Gürzap, Nilgün Belgün, ‹lkay Saran,
Melda Gür, Levent Ulukut, Ahsen Ever ve Tu¤çe Doras.
Evet, flimdi yavafl yavafl söyleflimize geçebiliriz.
Yukar›da da belirtti¤im gibi, 1953 y›l›nda ‹stanbul’da bir
deprem günü do¤mufl sanatç›m›z Nilgün Belgün.
Anne–baba Heybeli–Büyükada vapurunda tan›flm›fllar.
Anne ev kad›n›, baba ise Deniz Harp Okullu. Nilgün Bel-
gün’ün çocuklu¤u Büyükada’da geçmifl. ‹lkokulu Büyüka-
da’da okumufl. Babaanne bir Rum kad›n›. Dedesiyle evlenin-
ce Müslüman olmufl. Büyükada’daki çocuklu¤u Rum, Erme-
ni ve Museviler aras›nda geçmifl. Anneannesi ud çal›p flark›
söylermifl. 3 yafl›nda iken yapt›¤› topal taklidiyle (topal olan)
bak›c›s›n› ve evdekileri baya¤› telaflland›rm›fl. Çocuklu¤un-
da ‹zzet Günay hayran› olan anneannesiyle beraber yazl›k si-
nemalarda Türk filmlerine gitmifl. Annesi ile de s›k s›k tiyat-
roya gitmifller. Okul müsamerelerinde oyunlarda oynam›fl.
Ne olursa olsun tiyatro oyuncusu olmay› hedeflemifl. Anne-
sinden bu konuda destek görürken, babas› karfl› ç›km›fl. Özel
fiiflli Lisesi’ni bitirdikten sonra da ‹stanbul Belediye Konser-
vatuar› girifl imtihanlar›na Moliere’in Cimri’sinden bir kome-
di, Yunan tragedyas›ndan Antigone’den bir pasaj ve Karaca-
o¤lan’dan bir fliir ezberleyerek girmifl. fian ve tiyatro bölü-
münü birincilikle de kazanm›fl. Ancak tiyatro bölümü a¤›r
bas›nca flan bölümünü b›rak›p oyunculukta kalm›fl. ‹lk evli-
li¤ini de konservatuarda okurken Abdullah fiahin’le yapm›fl.
1973 y›l›nda konservatuar› bitiren Nilgün Belgün, tiyatro
sahnesine ç›kmadan önce efli Abdullah fiahin’le beraber ‹z-
mir ve ‹stanbul gazinolar›nda Nilgün–Apo Komik fiov ad›yla
gazino sahnelerinde flov yapm›fl.

254
Nilgün Belgün

Ve tiyatro sahnesi... Devekuflu Kabare...


1974 y›l›nda, o senelerin çok tutulan Devekuflu Kaba-
re’den teklif geldi. Oynad›klar› oyunlarla olay yaratan bir
topluluktu Devekuflu Kabare. Oyunda hem flark› söyleyip
hem de dans edecektim. Ben de o ara Metin Akp›nar hayra-
n› idim. Oyunculu¤una ve kendisine hayrand›m. Oynayaca-
¤›m oyun Haneler idi. Oyunda oynayan di¤er oyuncular: Me-
tin Akp›nar, Zeki Alasya, Ahmet Gülhan, Ayflen Gruda ve
Oya Baflar. Ve böylece Haneler oyunuyla profesyonelli¤e
ad›m atm›fl oldum. Oyun çok tuttu. Sadece ‹zmir turnemiz
iki ay sürmüfltü. Seyirciler kap›lar› k›r›yorlard› girebilmek
için. Üç y›l Devekuflu Kabare’de oynad›m.

Platonik aflk›m...
“Platonik ilk aflk›m Metin Akp›nar olmufltu benim. Ben
tabii o hayranl›kla tiyatroya girdikten sonra, o hayranl›¤›m
giderek aflka dönüfltü. Ve ben platonik bir flekilde Metin Ak-
p›nar’a âfl›k oldum. Kendi sahnelerimizin d›fl›nda genelde
kuliste otururuz, ama ben âfl›k oldu¤um için, ne zaman Me-
tin Akp›nar sahneye ç›ksa ben asla kulise gelmeyip kendi
sahnem olmasa bile her perde arkas›ndan onu seyrederdim.
Oyunda, herkes resitatif bir laf söyleyip oyun gere¤i birbiri-
nin elini tutuyordu. Derken herkes laflar›n› söylediler, el ele
tutufltular, s›ra bana geldi, Metin’in laf›n› söyleyip elimi tut-
mas›yla, ben hiçbir fleyi hat›rlayamaz hale geldim. Çünkü ne
laf umurumdayd›, ne de hiçbir fley. Platonik aflk›m Metin’in
birdenbire elimi tutmas›yla bir anda dumura u¤ram›fl bir fle-
kilde kala kalm›flt›m, laf›m› söyleyememifltim. Metin de ne
oldu¤unu anlayamadan ben unutunca benim laf›m› da ken-
disi söyleyip profesyonel oyuncu olarak oyunu toparlam›fl-
t›...” Nilgün Belgün–‹çimdeki Kad›n

Ali Poyrazo¤lu...
Devekuflu Kabare’den Ali Poyrazo¤lu Tiyatrosu’na geç-
tim. Ali Poyrazo¤lu ile tan›flmam Türkiye’nin tek televizyon

255
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

kanal› olan TRT’de oldu. Beraber “Tele Pazar” adl› pazar


program›nda parodiler oynuyorduk. Ali, tiplemeler oynuyor
ben de sunucuyu oynuyordum. Programda Cenk Koray’da
vard›. 80’li y›llar›n sonlar›nda Ali Yeflil Kabare adl› bir gece
kulübü açm›flt›. Burada Cem Özer’le kabare flov yapt›k. ‹nsa-
no¤lu Tuhaft›r, Dur Konuflma, Sus Söyleme ve O¤lum Çiçek Aç-
t›, Orkestra gibi oyunlar› beraber oynad›k.

Haldun Dormen...
Komedi türünü sevdi¤im için genellikle komedilerde oy-
nuyordum. 1987 y›l›nda da Haldun Dormen ‹kinin Biri adl›
oyunda oynamam için bana teklifte bulundu. Kabul ettim.
Metin Serezli ve Haldun Dormen’le oynayacakt›m. Dormen
Tiyatrosu’nda 6 y›l oynad›m. ‹lk oyunumuz ‹kinin Biri’ni iki
y›l devaml› kapal› gifle oynad›k. Daha sonra oynad›¤›m
oyunlar: Papaz Kaçt›, Karmakar›fl›k, Bir K›fl Öyküsü.

Müjdat Gezen...
Müjdat Gezen’le beraber televizyon dizisi olan Darbükatör
Bayram’da oynad›¤›m cingene tiplemesiyle meflhur oldum.
Kar›s› Gülpembe’yi oynad›m. Beni Türker ‹nano¤lu’na öne-
ren Müjdat olmufl. Bir Baflka Gece için yap›lm›flt› bu dizi. Bir-
denbire y›ld›z›m parlam›flt› bu diziyle. Milliyet Gazetesi tara-
f›ndan 1993 y›l›nda “Y›l›n En ‹yi Televizyon Komedi Kad›n
Oyuncusu” seçilmifltim.

‹lk film.. Kemal Sunal...


Rahmetli Kemal Sunal ile baflrolünü paylaflt›¤›m B›çk›n
adl› filmde oynad›m. Çok ciddi ve çok beyefendi bir insand›
Kemal Sunal. Filmin çekimleri s›ras›nda rolünün d›fl›nda hiç
ciddiyetini bozmam›flt›. 2006’da da Çinliler Geliyor adl› sine-
ma filminde oynad›m.

256
Nilgün Belgün

Tiyatro benim vazgeçilmezimdir...


Öncelikli olarak tiyatro, sonra flov ve televizyon dizileri
gelir. Tiyatro hayattaki vazgeçilmezimdir. Televizyonda flöh-
ret olunca baz› tiyatro oyuncu arkadafllar›m gibi tiyatroyu
ihmal etmedim. Hep tiyatroya ay›racak zaman›m oldu. Her
sene mutlaka bir oyun oynad›m. Benim için sahne hep kutsal
oldu. Ben sahnede çok titizimdir. Benim hayatta en önem
verdi¤im, ifl disiplinidir. Yola flöhret olmak için de¤il, iyi
oyuncu olmak için ç›kt›m.

Sosyal çal›flmalar›m...
3 y›l Türkiye Menopoz ve Osteoporoz Derne¤i’nde gönül-
lü olarak çal›flt›m. Türkiye genelinde “Menopoz Bilinçlendir-
me Kampanyas›”n› gerçeklefltirdik. Diyarbak›r, Ankara, ‹z-
mir, Malatya, Urfa, Erzurum gibi flehirlerde doktor ve t›p
adamlar›m›zla Türk kad›nlar›m›za menopozu anlatt›k. Ayr›-
ca parkinson hastal›¤›yla ilgili de sa¤l›k çal›flmalar›na kat›l-
d›m.

Tiyatro oyuncular› ve TV dizileri...


Televizyon dizileri bence tiyatro oyuncular› için çok iyi
oldu. Ayn› flekilde televizyon dizilerinde tiyatro oyuncular›
oynamaya bafllad›ktan sonra daha kaliteli diziler yap›lmaya
baflland›. Fakat son zamanlarda –di¤er arkadafllar›m gibi–
ben de televizyon dizilerinden flikâyetçiyim. Çok uzun olma-
lar›. Hem seyirciyi s›k›yor, hem de oyuncular› yoruyor. 90
dakikay› geçince her hafta bir sinema filmi çekilir gibi çal›fl›-
l›yor. Acele edildi¤inde de pek özen gösterilmiyor, kalite dü-
flüyor. Çünkü yay›n gününe yetifltirmek zorundalar. Televiz-
yon dizileri çok çabuk tüketiliyor.

Oynad›¤›m oyunlardan baz›lar›...


Deliler Bofland›, ‹kinin Biri, Papaz Kaçt›, Karmakar›fl›k, Hoflça
Kal ‹stanbul, Matruflka, Yedi Kocal› Hürmüz, Bir K›fl Öyküsü, Ke-

257
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

flanl› Ali Destan›, Ç›lg›n Haftasonu, Tepetaklak, Gönül H›rs›z›, ‹yi


Günde Kötü Günde...
Tiyatro ‹stanbul’da oynad›¤›m Tepetaklak oyunuyla “En
‹yi Komedi Kad›n Oyuncusu” olarak 8 ödül ald›m.

Oynad›¤›m televizyon dizileri...


Bizim Mahalle (1993), Cümbüfl Sokak (1993), Çiçek Taksi
(1995), Köfle Kapmaca (1996), Hayvanlara Dokunduk (1997), Ka-
d›nlar Kulübü (1999), Baykufllar›n Saltanat› (2000), Ada’da Bir
Sonbahar (2000), Bir Demet Kahkaha (2000), Güz Gülleri (2001),
fien Kahkahalar (2001), Bana fians Dile (2001), fieytan Bunun Ne-
resinde (2002), Büyümüfl de Küçülmüfl (2003), Beybaba, Koltuk
(2003), Mavi Kolye (2004), Tatil Aflklar› (2004), Üçüncü Tür
(2004), Yabanc› Damat (2004), Yalanc› Yarim (2006) ve Benim
Annem Melek (2009)...
‹çimdeki Kad›n ve Bir Kad›n Bir Erkek, Düet ve Düello adl› iki
kitab›m var.

258
Atatürk’ün
kültür ve sanat devrimlerinin
ilk ›fl›klar›ndan olan yaflayan bir tarih:

SEM‹HA BERKSOY

Aylard›r Türk iflçilerinin Almanya’ya göçünün 40. Y›l


Kutlamalar› (her ne demekse) yap›ld› durdu. Nutuklar at›ld›,
konuflmalar yap›ld›. Oysa daha 1936 y›l›nda bir sanatç›m›z
Atatürk taraf›ndan Berlin Yüksek Müzik Akademisi’ne mü-
zik e¤itimi yapmas› için gönderiliyor. Hiç Almancas› olma-
yan bu genç han›m sanatç›m›z bu okulu birinci dereceyle bi-
tiriyor. 1939’da da Richard Strauss’un 75. Do¤um Y›l› Festi-
vali’nde sergilenen bir operada baflrol oynuyor. Afiflleri ile
Berlin sokaklar› donat›l›yor. Yani Berlin halk› 60’l› y›llarda
iflçi göçü ile tan›flaca¤› Türklerden önce bir sanatç›m›z ile ta-
n›fl›yor. Bu sanatç›m›z dünyan›n ender seslerinden birine sa-
hip, yüksek dramatik sopranomuz Semiha Berksoy. Alman
sanat elefltirmenleri o’nun için kiflili¤inde tüm sanat kollar›-
n› (opera, tiyatro, resim, film, edebiyat) toplayan anlam›na
gelen “ Gesamtkunstwerk” diyorlar. 7. Diyalog Tiyatro Fes-

259
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

tivali’nin en ilginç konu¤u olan, Türkiye’nin yaflayan tarihi


ile kald›¤› lüks otelinde 2 buçuk saat yapm›fl oldu¤um bu ta-
rihi sohbetimi sizlere sunman›n gururunu tafl›yorum. Bu ya-
z›y› haz›rlad›¤›m s›rada da Almanya’n›n ARD televizyon ka-
nal›nda ünlü sunucu Alfred Biolek’in de konu¤u oluyor ve
temiz Almancas› ile sohbet ediyor, arkas›ndan da yine Al-
manca bir arya söylüyor. Kendisiyle 100. yafl›n›n ilk söylefli-
sini de yapmak umuduyla, 93 yafl›na girmesine birkaç hafta
kalm›fl olan bu büyük sanatç›m›zla yapm›fl oldu¤um de¤erli
tarihi sohbetime geçiyorum:

Nas›l bir ailede do¤dunuz ve büyüdünüz?


1910 y›l›nda ‹stanbul’un Çengelköy’ünde do¤dum. Çok
kültürlü bir ailede büyüdüm. Annem heykeltrafl ve ressam
Fatma Saime Han›m, babam Ziya Cenap Berksoy ise flairdi
ve sesi de çok güzeldi. Dört yafllar›mda annemden jestlerle
fliir okumas›n›, flark› söylemesini ve resim yapmas›n› ö¤ren-
dim. Bende sanatla ilgili ne varsa annemle babamdan ald›m.
Amcam Kemal Cenap Berksoy, fizyoloji dal›nda Almanya ve
Fransa’da incelemeler yapm›fl, dünya literatürüne girmifl.
Büyükbabam Cenap Efendi ise Bektafli dervifllerinden olup
mezar› Karacaahmet’tedir ve halen mezar› ziyaret edilip ip-
lik as›larak dilekte bulunulur.

Sanat yaflam›n›z nas›l bafllad›?


Daha ilkokul s›ralar›nda hikâyeler yazar, yazd›klar›m› re-
simlerdim. fiiirler okur, kendi kendime operalar söylerdim.
Daha çocuk yafl›mda davudi resimle dikkat çekmifltim. Sanat
ve bilim aflk›, annem babam dahil tüm aile fertlerinde vard›.
Sanatç› ruhu bana onlardan geçti. Kad›köy Ortaokulu’nu bi-
rincilikle bitirdim ve liseye fiehsadebafl›’nda ‹stanbul K›z Lise-
si’nde bafllad›m. Çünkü orada bir konservatuar aç›ld›¤›n›
duymufltum. Nimet Vahit Han›m sesimi be¤endi ve ücretsiz
olarak oraya da bafllam›flt›m. Babam her iki okula birden git-

260
Semiha Berksoy

memi istemiyordu. Ona yazd›¤›m bir mektubumda flöyle yaz-


m›flt›m: “Benim ruhumu sürükleyen, bende alev haline gelen
bir fley var; o da sanat aflk›d›r.” Ayn› y›l, yani 1928’de Wag-
ner’in Lohengrin’de oynad›m. ‹lk konserimi 1929’da verdim.

Ya ressaml›¤›n›z?
Evet, daha ilkokuldayken resim yapmaya bafllam›flt›m.
Yazd›¤›m k›sa hikâyeleri resimleyerek bafllad›m. Annem
heykeltrafl ve ressamd›. Küçük yafl›mda ilk hocam o oldu;
bana çok fleyler ö¤retti. Ben kiflili¤imde ve ruhumda tüm sa-
nat kollar›n› toplam›fl bir insan›m. Sanat zoraki olmaz, insa-
n›n kendisinde, ruhunda vard›r. fiimdi zorla sanatkar olun
diyorlar, olmaz. 1929’da yapm›fl oldu¤um resimleri koltu¤u-
mun alt›na s›k›flt›r›p Güzel Sanatlar Akademisi’nin kap›s›n›
çald›m. Nam›k ‹smail Bey resimlerimi çok be¤endi ve yine
ücretsiz olarak Güzel Sanatlar Akademisi’ne bafllad›m. Re-
sim yapmadan duramam. Resim yapmak benim için yemek
yemek kadar önemlidir. Resimlerim, Avangard dedikleri
modern türdendir.

Ve tiyatro yaflam›n›z?
1930’da gazetede Muhsin Ertu¤rul yönetiminde tiyatro
okulunun aç›ld›¤› haberini okudum. Gittim ve kendisiyle gö-
rüfltüm. Bana Shakespeare’in H›rç›n K›z’›ndan bir bölümü ez-
berleyip oynamam› söyledi. Be¤endi ve böylece ‹stanbul Be-
lediyesi Konservatuar›’n›n Tiyatro Bölümü’ne de bafllam›fl
oldum. Yani fian Bölümü, Tiyatro Bölümü ve Güzel Sanat-
lar’›n Resim Bölümü. Zaten yapt›¤›m tablolarda da operay›,
tiyatroyu ve yaflam› buluflturdum.

Atatürk’ün huzurunda oynad›¤›n›z günü anlat›r m›-


s›n›z?
1934 y›l›nda Atatürk’ün emriyle ilk Türk operas› Özsoy’da
baflrol karakteri Ayflim’i oynad›m. Operalar›m›z›n önüne

261
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Atatürk’ün heykeli dikilmelidir. Harf, K›yafet ve fiapka Dev-


rimleri’ni yapan Atatürk, sanat devrimi de yapmak istiyor-
du. fiöyle düflünüyordu: “Operada reform yapmakla bütün
sanatlarda reform yapm›fl olurum.” ‹flte ben, ömrüm boyun-
ca Atatürk’ün yüksek sanat görüflünün temsilcisi olmaya
gayret ettim. O’nun önderli¤inde yön alan kültür ve sanat
evriminin ilk ›fl›¤›y›m. 1934 y›l›nda ilk Türk operas› olan Öz-
soy’u prova etti¤imiz bir gün Atatürk’ün gelip provay› izle-
yece¤i haberini verdiler. Gazi geldi ve locas›ndan provay›
seyretti. Hepimiz heyecanl›yd›k. Oyun bitince bravo diye ba-
¤›rd›. Gece ise saat bir buçukta Çankaya Köflkü’ne davet etti.
Ben 24 yafl›nda heyecandan korkuyor ve tir tir titriyordum.
Köflke gitti¤imizde Gazi, ‹nönü ile bilardo oynuyordu. Sar›-
fl›n, heybetli çok yak›fl›kl› bir insand› Atatürk. Bana hangi
okulda okudu¤umu sorup flark›lar›m› okumam› istedi. Ben
de Madam Butterfly Operas›’ndan bir arya okumak istedi¤imi
belirttim. Hemen emir verdi, piyanoyu ve ses alma cihaz›n›
açt›rd›. Sesimi pla¤a çektiler. Piyanonun yan›nda benim ba-
fl›mda beni dinledi. Tebrik etti, büfeye gidelim dedi. Masa
üzerinde her çeflit içki ve yiyecekler vard›. Gazi bana “Ne
içersin?” diye sordu. Utangaç ve titrek bir sesle “flurup efen-
dim” diyebildim. fiurup yoktu. Garsona flurup getirmesini
söyledi. Garson pembe bir flurupla döndü. Atatürk garsonun
elinden flurubu al›p bana uzatt›. Teflekkür ettim. Çok yak›fl›k-
l› bir insand›. Gözleriyle bana bak›yordu, bense utan›yor,
baflka yerlere bakmaya çal›fl›yordum. ‹flte o arada olan ilginç
bir olay› daha aktarmak istiyorum: Atatürk birden “defol!
defol!” diye ba¤›rd›. Göbekli bir adam geriye do¤ru giderek
kap›dan d›flar› ç›kt›. Bu Senfonik Orkestra fiefi Zeki Güngör
Bey’di. Atatürk, ilk Türk operas›n› oynatmak istedi¤i için
k›skan›yorlar ve oyuna mani olmaya çal›fl›yorlard›. Zeki Bey
de provalara türlü türlü bahanelerle engel oluyordu. fiah R›-
za Türkiye’ye gelecekti ve Atatürk de bu Türk operas›n› ha-
z›rlatt›r›yordu. Zeki Bey’de bunu istemiyordu. Bunun üzeri-

262
Semiha Berksoy

ne onu kovup, Adnan Saygun’u flef yapm›flt›. 1934 y›l›nda


Ulusal operam›z olan Özsoy’u ‹ran fiah› ve Atatürk’ün huzu-
runda oynad›m.

Bir de ilk sesli Türk filminde oynad›n›z...


1931’de Muhsin Ertu¤rul’un çekti¤i, ilk sesli Türk filmi
olan ‹stanbul Sokaklar›nda baflrolde hanc›n›n k›z› Semiha rolü-
nü oynad›m. Benden baflka fiehir Tiyatrosu sanatç›lar›ndan
Haz›m Körmükçü, Bedia Muvahhit ve Vasfi R›za Zobu var-
d›. Bizde sesli film stüdyosu olmad›¤›ndan, film ‹pekçi Kar-
defller taraf›ndan Paris’te çekildi. U¤rafllar›m›n içine bir de
film oyunculu¤u girmifl oldu. Bu film çok büyük yank› yap-
t›.

1936 y›l›nda Berlin’deki e¤itiminiz...


Carl Ebert ve Paul Lohmann gibi uzmanlar taraf›ndan ya-
p›lan imtihan› kazan›nca burslu olarak Berlin’e, Devlet Yük-
sek Müzik Akademisi Opera Bölümü’nü okumaya gönderil-
dim. Hiç Almanca bilgim yoktu. Sesimle bu okulda ünlen-
dim. 1939 y›l›nda bu okulu birincilikle bitirdim ve Richard
Strauss’un 75. do¤um y›l› festivallerinde, Berlin Akademisi
eski Apollon Operas›’nda üstad›n Ariadne auf Naxos opera-
s›nda baflrol Ariadne’yi oynayarak 60 y›l önce Avrupa’da ilk
kez opera sahnesine ç›kan ilk Türk Sopranosu ünvan›n› al-
d›m. Berlin’de kalmam için teklifler geldi. Fakat ben kalama-
d›m Türkiye’ye döndüm.

Yeniden ressaml›¤›n›za dönersek: 1969’da Berlin’de bir


sergi açt›n›z...
Berlin Lutzovhaus’da büyük bir sergim oldu. Resimlerim
fenomenal olarak de¤erlendirildi. 1972 y›l›nda da Paris’te,
1974 y›l›nda ise Türkiye’de ilk resim sergim oldu. En son
1997 y›l›nda Kunst Museum Bonn’da yüzy›l›n en önemli sa-

263
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

natç›lar›n› bir araya getiren “Zeitwenden 2000” sergisine ka-


t›lan tek Türk oldum ve birinci seçildim.

Birkaç sene önce bir kalp ameliyat› oldunuz...


1997’de yani 87 yafl›nda iken ‹stanbul’da aç›k kalp ameli-
yat› oldum. 93’e girece¤im. Fakat ben kendimi 25 yafl›nda gi-
bi hissediyorum. Doktorum Deniz fieker’in de dedi¤i gibi; 87
y›l sanat aflk› ile çarpan kalbim, by–pass ameliyat› ile alev-
lendi ve ve genç ruhumu da alevlendirdi. Ve bu yenilenmifl
yürek bana New York’da Wagner söyletti.

Siz bir söylefli de “Do sesini verdim, ölümü yendim” di-


yorsunuz...
Müzi¤in ilk ve esas sesi “Do”dur. Ayn› zamanda “Do” se-
si en yüksek sestir. Bu sesi vermek çok zordur. Ben bunu ba-
flard›m. Ba¤›rarak verdiklerini sananlar da vard›r... Bunu
do¤ru verebilmek için zekâ ve duygu gereklidir. Ben bunu
buldum; dolay›s›yla da bütün sesleri do¤ru veriyorum.
“Ölümü yendim” demekle de: insan bir fley de muvaffak
olunca ölümsüzleflir, ölümden korkmaz. Ölsem de gam ye-
mem, beni ölüm korkutmuyor art›k!

Naz›m Hikmet’le yak›nl›¤›n›z üzerine neler söyleyebi-


lirsiniz?
Naz›m Hikmet’le aram›zdaki aflk çok derin, platonik bir
aflkt›. Bana, sesime ve kabiliyetime tutkundu; hayrand› ba-
na... Bana olan hayranl›¤›n› bana yazd›¤› sayfalar dolusu
mektuplarda belirtmifltir. Realist ve humanist bir flairdi.
O’nun büyük flairli¤i hep k›skan›lm›flt›r. fiiirlerinin d›fl›nda
güzelli¤i ve yak›fl›kl›l›¤›n› da k›skand›lar. Benim de sesim
hep k›skan›lm›flt›r. K›skanan insanlar aptald›rlar. Naz›m ve
ben zeki oldu¤umuz için onlar› hep yenmiflizdir. Naz›m’›n
fliirleri, zekâs›, benimse sesim ve zekâm onlar› hep alt etmifl-

264
Semiha Berksoy

tir. Nas›l ki Naz›m’›n fliirleri y›llard›r hep okunuyorsa, ben


de 92 yafl›mda hâlâ sahnedeyim ve opera söylüyorum.

2002 Diyalog Tiyatro Festivali’nde Naz›m Hikmet’in Bu


Bir Rüyad›r operetinde 92 yafl›nda Tosca’y› yorumlad›n›z.
Yeni projeniz var m›?
Naz›m’›n 100. y›ldönümü nedeniyle onun Çank›r› hapis-
hanesinde benim için Türkçe’ye çevirdi¤i profesyonel an-
lamda ilk opera gösterisi olan Tosca’y›, Türkçe olarak Ber-
lin’de okumak istiyorum. Büyükelçimiz ile görüfltüm; uygun
gördüler. San›yorum Naz›m’a lay›k bir an› olur düflüncesin-
deyim. 2002 k›fl sezonuna yetifltirmek istiyorum, tabii ölmez
sa¤ kal›rsam.

265
“Bir baflka insan›n duygular›n›,
bedenini, ruhunu ödünç al›p,
onlar› kendininmifl gibi kullanan
bir usta sanatç›

SUNA KESK‹N

Tiyatrokare onsekizinci yafl›na bas›yor...


Tiyatrokare, 2009 tiyatro sezonunda, Nedim Saban’›n
Sandberg/Firner’den uyarlay›p, sahneye koydu¤u, Hale
Kuntay’›n Türkçelefltirdi¤i, Metin Serezli, Suna Keskin, Oya
‹nci, Sinemis Candemir, Hülya Karakafl, Soydan Soydafl’›n
oynad›klar› Bu Da Benim Ailem adl› komediyle giriyor.
Oyun, otuzüç y›ll›k evlili¤inde son görevinin o¤ullar›n›
evlendirmek oldu¤unu sanan bir çiftin hayatlar›na süpriz bi-
çimde s›zan bir baflka kad›nla birlikte evliliklerini tekrar so-
luklanmas›n› anlat›yor. Oyunda Suna Keskin, titiz ve kuralc›
bir ev kad›n›n›, Metin Serezli bezgin bir evli erke¤i, Oya ‹nci
ise fettan ve bafltan ç›kar›c› bir kad›n› oynuyor.

266
Suna Keskin

“Tiyatroyu çok özledi¤imi bilmiyor de¤ildim. Ama pazar günü


Tiyatrokare’de, Bu da Benim Ailem adl› oyunu seyrederken anla-
d›m, ona ne denli hasret kald›¤›m›. Sinemaya da gidemiyorum gön-
lümce. Bunlar bizim, Gülseren Han›m arkadafl›mla altm›fl y›ll›k or-
tak zevklerimizdi. Sahil boyu yürüyüflleri gibi, tiyatroyla da helal-
lefliyor muyum, diye dertleniyordum.
Suna Keskin ile Metin Serezli nas›l iyi geldi, anlatamam. Bir
tür eski dostlara, sevgililere kavuflmakt› bu.
Tan›mad›¤›m yazarlar›n kaleminden ç›kma. Hale Kuntay’›n çe-
virisi lezzetli. Evin han›m› ve beyi, dostlar›m olmak d›fl›nda, “tatl›,
geçimsiz” kar›–koca olarak da öylesine tan›d›k ki.
Oya ‹nci ile Hülya Karakufl’u ilk defa seyrettim. ‹ki de gencecik
oyuncu vard› (Çok genç demek istedim han›mlar, ba¤›fllay›n!); Si-
nemis Candemir ile Soydan Soydafl. Bana göre bu üçüncü neslin
çocuklar› harika. Bir de güzeller ki! Yöneten Nedim Saban’› da kut-
lar›m.” Hakk› Devrim, Radikal, 15.10.2009
2009 tiyatro sezonundan biraz gerilere, 2004 y›l›na, Ber-
lin’e 8. Diyalog Tiyatro Festivali’ne dönelim. Ballhaus’un ku-
lisinde Suna Keskin’le beraberim.
Berlinli tiyatroseverler olarak, Hadi Çaman–Yeditepe
Oyuncular›’n› ‘T›pk› Sen T›pk› Ben’ oyunuyla iki sefer a¤›r-
lad›k. ‹lki 2003’ün ekim’inde yap›lan 8. Diyalog Tiyatro Fes-
tivali’nde, ikincisi ise; 2004 may›s›nda Tiyatrom’un kurulu-
flunun 20. y›l› nedeniyle yap›lan etkinliklerde.
Kendileriyle iki defa, hem kuliste hem de oyun sonras› ye-
mekte sohbet etme f›rsat›n› buldum.
Ancak bu söylefliye geçmeden önce, Suna Keskin üzerine
bas›nda ç›kan yaz›lardan al›nt› yapmak ve 1964 y›l›nda Hal-
dun Dormen Okulu’nda beraber çal›flmaya bafllad›¤› Hadi
Çaman’›n Suna Keskin için söylediklerini sizlere aktarmak
istiyorum.
“Suna Keskin, komedide olaylar› ciddiyetle alg›lay›p, ciddi yön-
lere mizahi aç›dan e¤ilebilen, e¤ilmesini bilen bir usta. Ulaflt›rma-
ya çal›flt›¤› ciddiyeti, seyircinin bilinçalt›nda olay›n komik unsur-

267
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

lar›yla gelifltirmesini bu kere de sa¤l›yor. Bu oyun öncelikle üç us-


tan›n sahne üzerindeki sergiledikleri uyum aç›s›ndan seyredilmeli.
Komediyi komik unsur niteliklerinden hiçbir fley kaybettirmeden
aktarmalar› alk›fllanmal›. Aktarma aflamas›nda, zorlay›c› etkenleri
ortadan kald›rmay› nas›l baflard›klar›na flafl›rmal›...”, Üstün Ak-
men.
“Gerek Suna Keskin, gerekse Hadi Çaman, kendilerini hayal or-
manlar›n›n gece düfllerinden kurtar›p yere sa¤lam basan ve sanat-
sal gerçe¤i çoktan yakalayan yarat›c› kimliklerimizdir...” Haluk
fievket Ataseven

Hadi Çaman Suna Keskin’i anlat›yor:


“Ben, Dormen’e 1962 y›l›nda kursiyer olarak kat›lm›flt›m. Su-
na Keskin ise 1964 y›l›nda bize kat›ld›. Efli Erol Keskin bizimle be-
raberdi. Suna, o kadar zarif, o kadar güzel bir insand› ki, Türk ti-
yatrosunun böyle güzel bir insana ihtiyac› vard›. Suna’n›n kalbi-
nin bu kadar güzel oldu¤unu, bu mesle¤e bu kadar âfl›k olaca¤›n›
ve bu mesle¤i bu kadar bile¤inden yakalayaca¤›n› o günden hisset-
memize olanak yoktu. 42 senedir Türk özel tiyatrosunun en büyük
emektarlar›ndan biri haline geldi. Kendisi akademi grafik mezunu-
dur. Akademide tiyatro ile ilgili çal›flmalarda bulunmufl. Tabii bu-
nu o zaman hobi olarak yapm›fl. Profesyonel anlamda tiyatroya so-
yununca bu kadar yüre¤iyle sahip ç›kan bir insan› ben çok az gör-
düm. Suna’n›n ve benim içinde bulundu¤umuz jenerasyonun en
büyük flans› büyük ustalarla bir arada olmam›zd›. Art›k ne yaz›k ki,
bugün yeni yetiflen genç arkadafllar›m›z›n böyle olanaklar› yok.
Çünkü hiçbir özel tiyatro 7–8–10 tane usta tiyatrocuyu bar›nd›ra-
cak güçte de¤il. Bizler Dormen Tiyatrosu’nda iken 5–10 usta bir
araya gelebiliyordu. Suna ve ben bu ustalar›n aras›nda idik. Suna
çok iyi gözlemcidir. Manyakl›k derecesinde tiyatroyu ciddiye alan
bir insand›r. Zaten bu meslekte böyle olmazsan hiçbir fley olamaz-
s›n. Bu geçti¤imiz sezonda befl ödülü peflpefle alm›flsa, alk›fllanacak
ve sayg› görecek bir tiyatrocudur. Suna hiçbir zaman ne gözüyle ne
de performans›yla tiyatrodan kopmad›. Hep tiyatronun içinde kal-

268
Suna Keskin

d›. Sevgili Suna da, ben de Dormen Okulu’dan, Dormen Aile-


si’nden yetiflti¤imiz ve yeflerdi¤imiz için o duygular›m›z› hiç yitir-
medik. Bizim yan›m›zda çal›flan teknik elemanlar›m›z da dahil hep-
si çocu¤umuz hepsi kardeflimizdir. Onlar bizim ö¤rencimiz filan
de¤il evlad›m›zd›r. Suna Keskin, üç y›ld›r Yeditepe Oyuncular›
aras›ndad›r. Y›llarca Enis Fosforo¤lu toplulu¤unda çal›flt›. Hisse–i
fiayia oyunu için oradan konuk sanatç› olarak bize gelmiflti. Böyle-
ce ailemize kat›ld›. O, Yeditepe Oyuncular›’n›n anas›, ablas›; her
fleyidir...”
Evet, Suna Keskin, “1940 Biga do¤umluyum” diye bafll›-
yor anlatmaya Ballhaus’un kulisinde:
Neden, bilmiyorum; ilkönce sinema ile bafll›yoruz sohbe-
timize.

Ölüm Tarlas›...
Tiyatronun d›fl›nda 8 filmde oynad›m. 1960’l› y›llar›n
önemli filmlerindendiler. Örne¤in senaryosunu Yaflar Ke-
mal’in kaleme ald›¤›, At›f Y›lmaz’›n çekti¤i, Fikret Hakan ve
Erol Günayd›n’›n oynad›¤›, Güneydo¤u’da kaçakç›l›k soru-
nunun ele al›nd›¤› 1966 y›l›n›n dram filmlerinden Ölüm Tar-
las›, 5. Antalya Film fienli¤i’nde “En Baflar›l› 3. Film”, Gani
Turanl› “En Baflar›l› Kamera”, Fikret Hakan ise “En Baflar›l›
Erkek Oyuncu” ödüllerini kazanm›fllard›. Yine 1972’de Tar›k
Akan, Münir Özkul ve Halit Akçatepe ile beraber oynad›¤›m
Üç Sevgili, Kadir ‹nan›r ve Nubar Terziyan’la Kopuk filmi,
1975 y›l›nda fiükran Güngör ve Neriman Köksal ile Aflk–›
Memnu... Bunlar›n d›fl›nda rahmetli Y›lmaz Güney ve Ayhan
Ifl›k’la da filmlerde oynad›m.

Güzel Sanatlar ve tiyatro...


‹stanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Grafik Bölü-
mü’nden mezunum. Akademide okurken tiyatroya merak
sard›m. Amatör olarak Akademi Tiyatrosu’nun çal›flmalar›
vard›. Burada amatör olarak çal›flmaya bafllad›m. Daha son-

269
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

ra Haldun Dormen’in teflvikiyle tiyatroya bafllad›m. 1963 y›-


l›nda Dormen Tiyatrosu’nda Montserrah ve fiahane Zü¤ürtler
adl› oyunlarla profesyonel tiyatro hayat›m bafllad›. Eflim Erol
Keskin de akademi mezunuydu. Akademi Tiyatrosu’nda yö-
netmen olarak görevliydi. Kendisiyle orada tan›flt›m. Haldun
Dormen’le y›llarca beraber çal›flt›m. Daha sonra Dormen Ti-
yatrosu kapan›nca herkesin yolu ayr›ld›. Gruptan Erol Gü-
nayd›n filan Gen–Ar Tiyatrosu’nu kurduk. ‹ki y›l beraber ça-
l›flt›k. Birçok oyun sergiledik. Çorbamdaki K›z ve Yolcu gibi.
Gülriz Sururi–Engin Cezzar Tiyatrosu’nda, arkas›ndan Pek-
can Koflar’la da tiyatro çal›flmalar›m oldu. 15 sene Enis Fos-
foro¤lu ile beraber çal›flt›m. Bu toplulu¤un tüm oyunlar›nda
oynad›m. Yaklafl›k 50’ye yak›n oyunda oynad›m. Son üç y›l-
d›r Hadi Çaman Yeditepe Oyuncular› ile beraberim. Son za-
manlarda oynad›¤›m oyunlar: Hisse–i fiayia, T›pk› Sen–T›pk›
Ben ve son oynad›¤›m›z Cahit Atay’›n yazd›¤› 2 bölümlük
müzikal komedi Son Perde.

Ve Türk Sinemas›na geçifliniz...


Ben Dormen’lerde oynarken, Müflfik ve Y›ld›z Kenter’in
kurduklar› bir film flirketi vard›. Yukar›da anlatt›¤›m Yaflar
Kemal’in senaryosunu yazd›¤› Ölüm Tarlas› filminde oyna-
ma teklifini bana yapt›lar. Böylece Türk sinemas›na geçmifl
oldum. Benim Yeflilçam maceram uzun sürmedi. Ben zaten
her zaman filmlerden de¤il de tiyatro çal›flmalar›ndan zevk
ald›m. Bu alanda daha baflar›l› oldu¤umu san›yorum.

Tiyatro deyince, sizin de akl›n›za s›k›nt›l› günler mi ge-


liyor?
Ben de Hadi Çaman gibi pek ak›ll› ifli de¤il diye düflünü-
yorum. Tabiki çok yorucu ve y›prat›c› bir meslek. Ancak öy-
le bir tad› var ki, hiçbir zaman vazgeçemiyorsunuz. Her sene
yeni bir oyuna bafllarken “bu sene son!” diyoruz. Fakat yine
yeni bir oyuna bafll›yoruz.

270
Suna Keskin

T›pk› Sen–T›pk› Ben oyununda sergiledi¤iniz gibi, Türk


tiyatrosunu kurtarmaya çal›flanlar var m›? Umutlu musu-
nuz?
Ben umutluyum. ‹flte Hadi Çaman bunlardan biri. Bir özel
tiyatroyu öyle bir çaba ile götürüyor ki, takdir etmemek elde
de¤il. Çok zor bir ifl ve pek ak›ll› ifli de de¤il! Bu ifli de Türki-
ye’de yürütmek için biraz ç›lg›n olmak laz›m.

Ald›¤›n›z ödüller...
Geçen sezon (2003 y›l› sezonu) ald›¤›m ödüller:
“Avni Dilligil En ‹yi Kad›n Oyuncu”
“Afife Jale En ‹yi Komedi Kad›n Oyuncu Aday›”
“Altan Erbulak Oyunculuk Ödülü”
“I. Leo Kerem Y›lmazer Ödülü”
ve “Altunizade Rotary Onur Ödülü”

271
Büyük rollerin oyuncusu,
nefis sesi ve harika diksiyonuyla

TORON KARACAO⁄LU

1984 y›l›nda kurulan Berlin’deki Tiyatrom’un kuruluflu-


nun 20. y›l› nedeniyle, 2004 y›l›n›n May›s’›nda düzenlenen
etkinliklere Türkiye’den kat›lan sanatç›lar›m›z aras›nda Ti-
yatrom’un ilk kurulufl çal›flmalar›nda bulunmufl olan Toron
Karacao¤lu’da vard›. Yahya Kemal’in hayat›ndan kesitlerin
oldu¤u ve fliirlerini okudu¤u Kendi Gök Kubbemiz oyununu
oynad›. Ayr›ca, senelerdir ayn› sahneyi paylaflt›¤› Nedret
Güvenç’le beraber Aflk Mektuplar›’n› sergilediler. 1980 y›l›nda
‹stanbul fiehir Tiyatrosu’ndan emekli olan Toron Karacao¤-
lu, 1985 y›l›nda Berlin’den ‹stanbul’a dönmüfl; 1987 y›l›nda
ise Gencay Gürün taraf›ndan emeklili¤i dondurularak tekrar
‹stanbul fiehir Tiyatrolar›’ndaki kadrosuna geri ça¤r›lm›fl ve
Nedret Güvenç’le Günden Geceye adl› oyun provalar›na bafl-
lam›flt›. Oyunun ilk prova gününü Nedret Güvenç flöyle an-
lat›yor:

272
Toron Karacao¤lu

“Ertesi sabah provaya gittim, karfl›mda Toron Karacao¤-


lu’nu buldum. Toron, yaklafl›k otuz y›ll›k arkadafl›m ve part-
nörümdü, say›s›z oyunda karfl›l›kl› oynam›flt›k. Onun hesa-
b›na göre tam on dört kez kar› koca ya da sevgili olmufltuk,
bu on beflinci olacakt›. Toron bana ‘Dün akflam Hakan Alt›-
ner telefon etti, Günden Geceye’de oynamam› istedi¤ini söyle-
di. Gene birlikte oynuyoruz, bu on beflinci olacak’ dedi, ‘Çok
flükür Allah›m, çok flükür’ diyerek hemen boynuna sar›ld›m.
Toron’la birlikte oldu¤umuza göre her fley yoluna girecek ve
zevkli bir çal›flma olacakt›, öyle de oldu... Toron her zaman
büyük rollerin oyuncusu olmufltur, bu rolde de kendini aflt›,
nefis sesi ve harika diksiyonuyla ola¤anüstüydü...” (Bir Za-
manlar ‹zmir’de, Nedret Güvenç, s. 258.)

‹lkokul müsamerelerinden bu yana 54 y›l›m dolu dolu


tiyatro ile geçti...
1930 y›l›nda Mudanya’da do¤dum, Bursa’da büyüdüm.
74 yafl›nday›m. Bunun 54 y›l› dolu dolu tiyatroda geçti. ‹lko-
kulda mektep müsamereleriyle bafllad› tiyatro yaflant›m. S›-
n›fta iki kumbaram›z vard›. K›z›lay kumbaras› ve flahsi kum-
baram›z. Sene sonunda biriken paralarla gezmeye giderdik.
K›z›lay kumbaras›ndaki para ise fakir çocuklar içindi. E¤er
az para birikti ise, evimizin verandas›nda kendi yazd›¤›m›z
veya do¤açlama olarak bir kurufla mahallenin çocuklar›na
çad›r tiyatrolar›ndaki gibi temsiller oynard›k. Kumbaraya
çok para att›¤›mda, ö¤retmenim babama flikâyet edip “çocu-
¤unuz bu kadar paray› nereden buluyor?” diye sormufl. Ba-
bam sordu¤unda söylemek zorunda kalm›flt›m. Babam da
“iyi halt ediyorsunuz pis oyuncular!” demiflti. Mani de olma-
d›, müsamerelere devam etmifltik. Lisede ise fliirlerden olu-
flan tek kiflilik oyunlar oynard›m. Bursa’daki fiehir Tiyatro-
su’nun turne oyunlar›n› seyrettikten sonra tiyatroya daha da
heveslendim ve meslek edinmeye karar verdim.

273
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

1947 y›l›nda tiyatrocu olmak için ‹stanbul’a geldim...


Lise ikinci s›n›ftan ayr›l›p, 1947 y›l›nda tiyatrocu olmak
için ‹stanbul’a geldim, Befliktafl ve Büyükdere Halkevi’nde ti-
yatroya bafllad›m. 1949 y›l›nda da Ercüment Behzat Lav’›n
Dram Tiyatrosu içinde kurmufl oldu¤u tiyatro çal›flmalar›na
kat›ld›m. Bu bir çeflit konservatuard›. Çünkü ‹stanbul Beledi-
yesi’nin Konsevatuar›’nda tiyatro bölümü yoktu. Grubumuz
içinde, Lale Oralo¤lu, Altan Kar›ndafl, ‹smet Ay, Deniz Uy-
guner gibi tiyatro sanatç›lar›yla çal›flmalar yapt›k. Diksiyon
ve oyunculuk tekni¤ini Ercüment Behzat verirdi. 1949’da
verdi¤imiz resital çok be¤enildi. O zamanki Belediye Baflka-
n› Fahrettin Kerim Gökay çok be¤endi ve ‹stanbul Belediye-
si’nin Tiyatro Bölümü’nün kurulmas› için emir verdi. Bizler
böylece yeni aç›lan Tiyatro Bölümü’ne imtihanla bafllad›k.
Melih Cevdet Anday, Ahmet Kutsi Tecer gibi yeni hocalar
geldiler. 1951 y›l›nda askere gitmek için mecburen konserva-
tuardan ayr›lmak zorunda kald›m. Ancak çok sevdi¤im bir
yarbay›m beni imtihan zaman›nda Erzurum’dan özel kurye
uça¤› ile yollard›.

Benim Üç Mele¤im ve Dört Albay›n Aflk› beni en çok he-


yacanland›ran oyunlard›...
Oynad›¤›m her rolüm beni heyacanland›rm›flt›r. Bu güne
kadar çocuk oyunlar› da dahil olmak üzere 150 civar›nda
oyun oynad›m. Bunlar›n içinde kimini bir sene, kimini iki se-
ne, kimini ise Yahya Kemal’i örne¤in 7 senedir, Aflk Mektup-
lar›’n› ise 4 senedir oynuyorum. Eskiden böyle de¤ildi. Pa-
zartesi günü hariç bütün hafta oynard›k. Beni en çok heya-
canland›ran ve zevk veren oyunlara gelince: 1957–1958 sezo-
nunda turnede oynad›¤›m Benim Üç Mele¤im’dir. Heyacan-
land›r›yordu, çünkü karfl›mda Hüseyin Kemal Gürmen, Ga-
lip Ercan, Mahmut Moral›, Nejla Sertel, Sami Ayano¤lu, Gü-
listan Güzey, Ferih Egemen ve Melahat ‹çli vard›. Bunlarla

274
Toron Karacao¤lu

beraber oynamak beni çok heyacanland›rm›flt›. Çok zevk ala-


rak oynam›flt›m. Hatta bu oyunda Sami Ayano¤lu hastala-
n›nca onun seksen yafl›ndaki bir ihtiyar› oynayan rolünü de
ben üstlenmifltim. ‹kinci olarak ta, Dört Albay›n Aflk› oyunu
gelir. Muhsin Ertu¤rul’un sahneye koydu¤u 7 Hamlet’teki ro-
lüm Muhsin Bey taraf›ndan çok beyenilmiflti. Her seferinde
gelir, seyreder ve a¤lard›. Asl›nda her oyun heyacanland›r›r
oyuncuyu. Heyacan duymazsan›z hergün oynayamazs›n›z.
Bu heyacanlar büyük ustalarla oynaman›n vermifl oldu¤u
heyacanlard›r. Bu oyunlara bir de fiehir Tiyatrosu’nda oyna-
d›¤›m ilk profesyonellik oyunum olan Altan Özer’in Buzdola-
b› adl› oyunudur. Halide Piflkin’le karfl›l›kl› oynad›m. Dün-
yan›n sevdi¤i, tapt›¤›, daha kuliste iken alk›fllamaya bafllad›-
¤› Halide Piflkin’le ayn› sahneyi paylaflt›m. Ondan baflka Nej-
det Mahfi Ayral, Gazanfer Özcan ve fiad›man Ayfl›n’da var-
d› oyunda.

54 y›lda oynad›¤›m her karakterde baflar›l› oldum...


Benim bir flans›m vard›; tiyatroda 54 y›l içinde her oyun-
da ayr› bir karakteri oynad›m. Jöndüm, Dram Tiyatro-
su’ndan ç›kt›¤›mda etraf›m beni sevenlerle dolard›, mektup-
lar al›rd›m. Böyle sevildi¤im y›llarda dahi karakter rolleri oy-
nad›m. Bir oyunda jön –komik oynarken, ikincisinde jön– ro-
mantik, arkas›ndan 80 yafl›nda bir ihtiyar rolünü oynad›m.
Bu oyunlar tabi ki beni zorlad›. Ancak bir oyuncu için çok
büyük flanst›r bu. Her türlü rolde baflar›ya ulaflabilmek. Ve
bu güne kadar bana yap›lan elefltiriler hep iyi elefltirilerdi, ki
o zaman›n elefltirmenleri çok ac›mas›zd›lar.

1980 y›l›nda emekli oldum ve Berlin’e geldim...


Kendi iste¤imle 1980 y›l›nda emekli oldum ve Berlin’e
geldim. 1973 y›l›ndan beri zaten her sene Berlin’e gelir, Hala-
zademi ziyaret ederdim. Berlin’i çok sevmifltim. Bu gelifl gi-

275
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

difllerimde SFB radyosunda Erkin Özgüç, Aras Ören ve Gü-


ner Yüreklik ile çal›flmalar›m olmufl, Ramazan ve y›lbafl›
skeçleri haz›rlam›fl, oynam›flt›m. Daha o zamanlar “keflke
sen de burada olsan” derlerdi. 1979 yl›nda geldi¤imde, fiehir
Tiyatrosu’ndan ayr›lm›fl olan Bülent Talay arkadafl›m›z Ber-
lin Senat’ta görevliydi. Ben de d›fla aç›lmak istiyordum. Se-
nat’tan teklif gelince kabul ettim ve Berlin’e geldim. Gelir
gelmez yine SFB’de ve Volkshochschule’de de tiyatro çal›fl-
malar›na bafllad›m. Yetifltirdi¤im talebelerimle sergiledi¤i-
miz oyun çok beyenildi. 30–40 kez sergiledik bu oyunu. Bek-
lan Algan ve Peter Stein seyirciler aras›nda idiler. Arkas›n-
dan Schaubühne’den teklif geldi. 2 sene Schaubühne’deki
Türk grubunda olan Ayla Algan, fiener fien, Kerim Afflar ile
çal›flmalar›m›z oldu. Kurnaz Eflek ve Karagöz ile Hac›vat’›n
Sünnet Dü¤ünü adl› çocuk oyunlar›n› sergiledik. Çok tutul-
du. Hatta oyundan sonra 30’un üzerinde Alman çocu¤u sün-
net olmufl. Haldun Taner’le de Berlin’de çal›flmalar›m oldu.
Senat kanal›yla üç ay süren seminerler düzenliyorduk. Üç
ayr› amatör tiyatro grubunu bir araya toplay›p Senat’tan da-
ha büyük yard›m al›p daha iyi ifller yapmak istiyorduk. Ben
reji, makyaj ve oyunculuk tekni¤i dersleri verirken, Haldun
Taner’de dünya ve Türk tiyatrosu tarihi dersleri veriyordu.
Sonra bu grubun içinden seçti¤im oyuncularla Bekir Büyü-
kart›m’›n Sis diye bir oyunun dünya prömiyerini Manifak-
tur’da yapt›k. Bir de daha flenlikli olsun diye Tempodrom ça-
d›r›nda Köy Dü¤ünü’nü yapt›k. Çok büyük bir yap›md›. 150
talebem ve 8 folklor ekibi ile sergiledik. Daha sonra grup çö-
züldü. Peter Stein devaml› proje üretmemizi söylüyordu. Fa-
kat geriye kalan befl kifli yetersizdi. Daha sonra Tuncel Kur-
tiz’in grubu geldi. Ferhat ile fiirin’i sergiledik. Ancak baz› ak-
siliklerden dolay› bu çal›flmalar› devam ettiremedim. Bir de
o aralar Almanya’da yabanc›lara karfl› Neo Nazi’lerin hofl ol-
mayan hareketleri bafllam›flt›. Bu olaylar beni üzüyor ve te-

276
Toron Karacao¤lu

dirgin ediyordu. Befl sene sonra vatan hasreti de a¤›r bas›nca


Türkiye’ye geri döndüm.

Berlin’den ‹stanbul’a dönüfl ve emeklili¤imin durdurul-


mas›...
Berlin’den Türkiye’ye döndükten sonra bir sene kadar
bofl kald›m. Tiyatro yapmak istemedim, oyunlar yönetmeye
bafllad›m. Mete ‹nsenel’in tiyatrosunda bir oyun sahneledim.
O ara ‹stanbul fiehir Tiyatrolar› Sanat Yönetmeni Gencay Gü-
rün, tiyatroya dönmem için haber yollad›. Bana haber verme-
den emeklili¤imi durdurdu. Bana “sizin yafl›n›z daha emek-
lili¤inizi gerektirmiyor” dedi. Ben de kabul ettim. 1987 y›l›n-
da Günden Geceye oyunuyla tekrar fiehir Tiyatrolar›’na baflla-
d›m. 1995 y›l›na kadar da eski kadromla çal›flt›m. Tam 102
oyun oynad›m.

Tiyatro sanatç›s›n›n emeklisi olmaz!


1980 y›l›nda kendi iste¤imle emekli olmufl, ancak Ber-
lin’den dönüflümde Gencay Gürün taraf›ndan 1987 y›l›nda
tekrar fiehir Tiyatrosundaki kadroma ça¤r›lm›flt›m. 1995 y›-
l›nda da yafl haddinden mecburen emekli olmufltum. Tiyatro
sanatç›s›n›n emeklisi olmaz! Emekli oldu¤umda Yahya Ke-
mal’i oynuyordum. Gençken makyaj yap›p 80’lik ihtiyar› oy-
nam›flt›m. 80 yafl›na da gelince makyaj yapmadan yine 80’lik
ihtiyar› oynar›m. Yafl hadinden emekli olal› 9 sene geçti, ben
hâlâ oynuyorum.

Zeki Müren Müzikali: Bir Demet Yasemen...


fiehir Tiyatrolar›’nda oynad›¤›m 90’l› y›llar›nda, emekli
olmama yak›n bir zamand›. Tiyatro Kare’den Nedim Sa-
ban’dan Zeki Müren Müzikali teklifi geldi. Gencay Gürün’de
onaylay›nca teklifi kabul ettim. Zeki Müren benim çocukluk
arkadafl›md›r. Ayn› mahallenin çocuklar›yd›k. Ortaokul da

277
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

ayn› okulda idik. Benden bir s›n›f üstte idi. Haftan›n iki gü-
nü ailece mutlaka görüflürdük. Bir araya geldi¤imizde konu-
muz hep müzikaldi. Onu en iyi tan›yanlardan biriydim.
Gençli¤ini oynayacak genç için imtihan aç›ld›. 150 genç kat›l-
d›. Bu müzikal Bodrum’da bafllad›, Bodrum’da bitti. Anado-
lu’yu baya¤› dolaflt›k. Bir çok kifli Zeki Müren’in ismini kul-
lanarak ticaret yap›ld›¤›n› söylediler. Müzikalin ticari yönü
düflünülmedi. Ben iflin içinde idim, güzel bir müzikaldi. Çok
da baflar›l› olduk. Turne boyunca dakikalarca alk›flland›k.
Herkes a¤l›yordu. Bu kadar sevilen bir sanatç› görmedim.

Ald›¤›m ödüller...
Son ald›¤›m Selim Naflit Ödülü’nde “Usta Erkek Oyuncu
Ödülü”, ondan önce “Avni Dilligil Ödülü”, ‹stanbul Gözleri
Mahmur’da “En ‹yi Yard›mc› Oyuncu” ve Dünya Tiyatrolar
Günü’nde ald›¤›m “Usta Erkek Oyuncu” gibi ödüllerim var.

Yahya Kemal’i 7 senedir oynuyorum...


7 senedir oynad›¤›m Yahya Kemal (Kendi Gök Kubbemiz)
oyunu, Yahya Kemal’in 31 Ekim 1958 y›l›nda yatt›¤› hastane-
deki son gece geçirdi¤i halüsinasyonlardan ibarettir. Bir olay
baflka bir olay› kendisine hat›rlat›yor. Do¤umundan ölümü-
ne kadar bütün hayat›n› bir sinema fleridi gibi hat›rl›yor. Yer
yer de fliirlerini okuyorum.

Fikriye & Latife’yi oynayan Dilruba Saatçi benim elim-


de do¤du...
Berlin Tiyatrom’da seyretti¤im Mustafa Kemal’i Sevdim ad-
l› oyunu baflar›yla sergileyen Dilruba Saatçi benim elimde
do¤du. Onun ismini ezan okuyarak kula¤›na ben söyledim.
Babas› de¤erli bestecilerimizden ‹smet Nedim Saatçi’dir. Le-
vent’te ayn› apartmanda oturduk. Dilruba küçükken bana
“ben de tiyatrocu olabilir miyim?” diye sorard›. Avustur-

278
Toron Karacao¤lu

ya’da tiyatro bölümünü okudu. Senelerdir de tiyatro ile mefl-


gul. Sergiledi¤i Fikriye & Latife oyunu çok hofluma gitti. Duy-
guland›m. Oyunculuk gücü çok hofluma gitti. Hem flark›
söyledi hem oynad› ve de dans etti. Fikriye’yi ve Latife’yi ay-
n› anda oynamak kolay de¤il; üstesinden geldi. Kendisini
tebrik ederim.

279
O da bir tiyatro delisi;
t›pk› Hadi Çaman ve Haldun Dormen gibi...

ULV‹ ALACAKAPTAN

Tiyatro ile yat›p, tiyatro ile kalkanlardan. Televizyon dizi-


lerinden kazand›¤›n› yine tiyatro yolunda harcayanlardan.
Son oynad›¤› ve tam 4 sene süren, yedisinden yetmifline her
yafltan izleyicinin tiryakisi oldu¤u ve benim de severek izle-
di¤im Hayat Bilgisi televizyon dizisiydi. Orada edebiyat ö¤-
retmeni Cumhur Hoca rolünde seyrettik onu.
Hani “Hoca camide!” diyen Afet Ö¤retmen rolündeki
Perran Kutman’›n ve hep para sayan okul müdürü Tar›k Pa-
puççuo¤lu’nun oynad›klar› Hayat Bilgisi dizisinde oynayan
Cumhur Hoca karakterini baflar›yla oynayan Ulvi Alacakap-
tan...
“Ben, diziden kazand›¤›m paray› yine tiyatroya yat›r›yorum.
Hemen hemen her ay Berlin’e gelip, çeflitli devlet tiyatrolar›nda üç
dört oyun seyreder giderim...” diyerek bafll›yor Berlin’deki kah-
valt› sohbetimiz. Çay ve kahvenin yan›nda kat›¤›m›z tiyatro
idi. Ertesi gün yine bende tiyatro sohbetine devam ettik. ‹kin-
ci günün akflam› ise, Tiyatrom’da Ç›lg›n Yenge’yi beraber sey-
rettik.

280
Ulvi Alacakaptan

Ulvi Alacakaptan, 1949 ‹stanbul do¤umlu. ‹stanbul ‹ktisa-


di Ticari ‹limler Akademisi ‹flletmecilik Bölümü mezunu. Bü-
yük tiyatrocular›m›zdan Muammer Karaca onun day›s› olu-
yor.
‹flte kendisiyle iki gün boyunca yapt›¤›m tiyatro dolu soh-
betim:

Muammer Karaca Tiyatrosu ile 5 yafl›nda tan›flt›m...


Muammer Karaca, babaannemin öz kardefli, benim ise
büyük day›m olur. Kendisini, onun tiyatrosu Muammer Ka-
raca Tiyatrosu’nda seyretti¤imde befl yafl›ndayd›m. Benim ti-
yatro maceram ise, 1956 y›l›nda ilkokul ikinci s›n›fta, bir
skeçle sahneye ç›kmamla bafllad›. 1958 y›l›nda da s›navla ‹s-
tanbul Radyosu Çocuk Kulübü’ne seçildim. Orta okulda
derslerim kötüleflince babam
“Adam olacaksan ol, yoksa seni Muammer Day›’na veririm, ti-
yatrocu olursun!” diyerek beni korkuturdu. ‹flin tuhaf taraf›
da, babam›n iyi bir tiyatro seyircisi olmas›yd›. Tiyatroya âfl›k
bir insand›. Ancak o zamanlar toplumumuzda tiyatroya kar-
fl›, dolay›s›yla da tiyatro sanat›yla u¤raflanlara karfl› böyle bir
zihniyet vard›.

Dostlar Tiyatrosu...
1960–1967 y›llar›nda çeflitli okullarda oyunlar yönettim ve
oynad›m. Tiyatrocu olmaya karar verdi¤imde 20 yafl›nda
idim. Beni tiyatroya iten belki de babam›n s›k s›k tiyatro ile
tehdit etmesidir. Ancak ben tiyatrocu olmaya karar verdi-
¤imde day›m Muammer Karaca’ya gitmedim. 1969 y›l›nda
Dostlar Tiyatrosu’nun s›navlar›na girdim ve kazand›m. ‹ki
y›l burada tiyatro e¤itimi ald›m. 1971 y›l›nda Soruflturma
oyunuyla profesyonel oldum.
Dostlar Tiyatrosu, ‹stanbul’daki iflçi kesimi aras›nda tiyat-
royu yayg›nlaflt›rmak ve onlar›n aras›ndan tiyatro oyuncusu

281
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

yetifltirmek için kurulmufltur. T›pk› kendilerinin yapt›klar›


Genç Oyuncular grubunda oldu¤u gibi. Ben böyle bir flansa
sahip oldum. Çok ciddi hocalar›m›z ve dersler vard›. Müzik,
pandomim, sahne sanatlar›, tiyatro tarihi gibi derslerimizin
d›fl›nda Marksizim üzerine ders bile veriliyordu. Hocalar›-
m›z aras›nda Arif Erkin, Mehmet Akan, Metin Deniz, Birkan
Özdemir, Güney Akarsu, fievket Altu¤ ve Teoman Aktürel
gibi önemli isimler vard›. Dönem arkadafllar›mdan tiyatroda
kalan pek olmad›. Gülümser Gülhan, Kutay Göktürk bir de
Levent Y›lmaz kald›lar. 3–4 sene sonra bizler de e¤itmenlik
görevini üstlendik.

Ustam Genco Erkal...


Benim belli bafll› bir hocam ve ustam varsa, o da Genco
Erkal’d›r. Kendisiyle hem oynad›m, hem de onun yönetmen
yard›mc›l›¤›n› yapt›m. Dostlar Tiyatrosu çok s›k› çal›flan bir
tiyatro idi. Devaml› toplant›lar yapard›k. ‹ç ifller–d›fl ifller gi-
bi kurullar›m›z vard›. Her toplant›da söz al›r, Genco Erkal’›
zaman zaman “sen kimseyi yetifltirmiyorsun, arkanda adam b›-
rakmayacaks›n!” diyerek elefltirirdik. O da; “Ben kimseye sen
gel, ben seni yetifltireyim demem... varsa niyeti gelir yan›mda du-
rur!” derdi. Bizler de k›zard›k kendisine. Seneler sonra fark
ettim ki ben öyle yetiflmifltim. Genco Erkal, sormazsan hiçbir
fley konuflmayan, söylemeyen bir oyuncudur, yönetmendir.
fiimdi anl›yorum ki; tiyatroda ne ö¤rendiysem, hepsini on-
dan ö¤rendim.

Genco Erkal bana çok k›z›yor...


Kendisini son zamanlarda elefltirdim. fiöyle ki, Dostlar Ti-
yatrosu’nun biz ayr›l›ncaya kadar ki dönemi, 1978’e kadarki
dönem, hakikaten Türk Tiyatro Tarihi’nde çok önemli bir dö-
nemdir. Özellikle biz iki sezon üst üste Dostlar Tiyatro-
su’nda bir abone sistemi yapm›flt›k. Kirac› oldu¤umuz bir sa-

282
Ulvi Alacakaptan

londa, hatta iki ayr› tiyatro grubu ayn› sahneyi paylafl›rken,


10 bin befl yüz abonemiz vard›. 9 bin befl yüzü iflçi ve ö¤ren-
ci, bin’i ise tam bilet abonemiz. Bu abonelere senede 4 oyun,
konserler, aç›k oturumlar, halka aç›k provalar, resim sergile-
ri gibi, 24 saat kültür hizmeti sunuyorduk. Bugün 37. senesi-
ne ulaflan Dostlar Tiyatrosu küçüldü; sanki sadece Genco Er-
kal’dan ibaret bir tiyatro haline geldi! Son y›llarda daha çok
tek kiflilik oyunlara yöneldi. Son bir iki senedir bir kaç kiflilik
oyunlar da yapt›. Bu beni çok rahats›z ediyor. Gönül isterdi
ki, Dostlar Tiyatrosu, hep ayn› çapta olmasa bile, daha büyük
kitlelere hitap eden bir tiyatro kalmaya devam etseydi. An-
cak bunda daha çok Türkiye’nin geçirdi¤i ekonomik ve siya-
si krizlerin de etkisi de var. Özellikle 12 Eylül çok büyük bir
k›r›lmaya sebep oldu.

Day›m Muammer Karaca...


Muammer Karaca bizler için bir ilaht›. Türk tiyatrosunun
en çok para kazanan bir sanatç›s›yd›. Çok meflhur bir köflkü
vard› ki; Türk filmlerinin ço¤u o köflkte çekiliyordu. Yüzme
havuzu olan bir köflktü. fiimdi nerede yüzme havuzlu bir
köflkü olan tiyatro sanatç›m›z.
Muammer Day›mla bir an›m› aktaray›m:
1973 senesinde Almanya’ya gitmeye karar vermifltim.
Kendisiyle vedalafl›p, helall›k almak için ziyaretine gitmifl-
tim. O s›rada ‹zmir’de, Fuar’daki Aç›k Hava Tiyatrosu’nda
oynuyordu. Bir yandan makyaj yap›yor, bir yandan da be-
nimle konufluyordu. Difllerini s›karak bana aynen flöyle dedi:
“Git, git; bu tiyatroculukta ifl yok zaten! Göreceksin bak, Avru-
pa’daki tiyatro sanatç›lar› kahve köflelerinde tuvalete yak›n yerler-
de otururlar; kimse onlarla görüflmez.”
‹lginç olan da, kendisinin o devrenin en ünlü ve tiyatro-
dan en çok para kazanan bir tiyatro sanatç›s› olarak bunlar›
söylemesi idi. Kendisiyle dalga geçmesini seven bir tiyatro

283
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

sanatç›s›yd›. Ben böyle insanlar› severim. ‹nsan biraz kendi-


siyle dalga geçmesini bilecek. Muammer Karaca’n›n herke-
sin bilmesi gereken bir özelli¤i de, o zaman›n ilk ciddi özel ti-
yatro sahibi olmas›yd›. Frans›z vodvillerinden çevrilen
oyunlar›yla, günün politik mesajlar›n› veya dedikodular›n›
yerlefltirip, kendine has bir tarzla oynam›fl usta oyuncuydu.
O zamanlar televizyon yok, radyo ise tek kanall› ve Demok-
rat Parti yanl› idi. Ankara’da neler olup bitiyor, politika ku-
lislerinde ne gibi dolaplar dönüyor, ö¤renmek için onu sey-
retmek yeterliydi. Bir oyuna 5–6 kez gidenler vard›. Çünkü
onun oyunlar› ana haber bülteni gibiydi.
Muammer Day›m’›n unutamad›¤›m bir yan› da; zaman
zaman kendisinin d›fl›ndaki tiyatro topluluklar›na kucak aç-
m›fl bir tiyatro insan› olmas›yd›. Muhsin Ertu¤rul, Devlet Ti-
yatrolar› Genel Müdürlü¤ünden ç›kar›ld›¤›nda, onu tiyatro-
suna ça¤›rm›fl “Gel buraya, istedi¤ini yap” demifltir.
O zamanlar 6 ve 9 oyunlar› vard›. 6 oyunlar›nda daha ye-
ni ve deneysel tiyatrolar oynard›. Tabii haftan›n her günü ti-
yatro oynand›¤› günlerden bahsediyorum. fiimdi öyle de¤il
maalesef!
Lale Oralo¤lu, Y›ld›r›m Önal gibi dönemin ünlü oyuncu-
lar› Tahta Çanaklar› oynuyorlard›. 9 oyunu pek tutmam›fl, di-
¤eri, yani 6 oyunu tutmufltu. Muammer Bey’in hiç adeti ol-
mad›¤› halde, 6 oyunu bafllamadan bir iki saat önce geliyor,
giflenin yan›nda sandalyeye oturup, bilet almaya gelen seyir-
cilere”Niye geldiniz, hangi oyuna, Tahta Çanak m›? Ben de o
oyunda oynam›yorum zaten!” diye söylermifl. Oysa o oyunda
kendi tiyatrosunun prodüksiyonu; para yine kendi kasas›na
giriyor.

Tiyatro sahnelerindeki mankenler...


Genco Erkal, Yar›flma oyununda manken fiebnem Özinel’i
oynatt›. O, oyununda bir manken kullanarak televizyon

284
Ulvi Alacakaptan

dünyas›n› elefltirmek istemifl ve böyle savunmufltu kendisini.


Ancak fiebnem Özinel kendini aflan laflar etti: “Ben tek bafl›ma
bofl kalan tiyatro salonunu doldurdum” dedi. Mankenlerin tiyat-
roda kullan›lmas›na karfl› de¤ilim. Ancak tiyatroyu kullanan
asl›nda mankenler! Tiyatro oyuna manken katmakla var ol-
maz! Tiyatro, tiyatro kalarak var olacaksa olur veya olmaz!
Tiyatroya, tiyatro d›fl›nda ne katarsan›z kat›n, tiyatrodan ça-
lars›n›z. Bir panik içersinde “madem insanlar televizyon sey-
rediyorlar” deyip de, televizyonda oynayanlar› tiyatroya ta-
fl›mak, tiyatroya hiçbir fley kazand›rmaz. Biz, 2002’de, arka-
dafl›m›z› k›ramay›p bir oyun yapt›k; sonuç olarak oyuna
kimse gelmedi. Hiçbir zaman tiyatro seyircisiyle televizyon
seyircisi ayn› de¤il. Bu tüm dünyada da böyle; fark› bir fley-
dir tiyatro seyircisi.

Tiyatro faaliyetleri okullar›m›zda olmal›d›r...


Türkiye’de tiyatronun seyirci kaybetmesinin en önemli
nedenlerinden bir tanesi, orta ö¤retimde tiyatro faaliyetleri-
nin kald›r›lmas›d›r. Okullar›m›zdaki sene sonu müsamerele-
ri kald›r›ld›. Hepimiz, okullarda yap›lan tiyatro müsamerele-
rinde sevdalanm›flt›k tiyatroya. Ben TODER’in Genel Sekre-
teriyim. Çal›flmalar›m›zdan bir tanesi de, okullar›m›zdaki bu
tiyatro çal›flmalar›n› tekrar bafllatmak. TODER olarak Milli
E¤itim Müdürlü¤ü ile görüfltük. Oyuncular›m›z ve yönet-
menlerimiz okullar›m›zda konferanslar verecekler. Lise ve
Dengi Okullar› Tiyatro Festivalleri düzenleyece¤iz.

Oyun yazar›m›z ç›km›yor, popüleriteye öykünme var!


12 Eylül’le birlikte, Türk tiyatrosuna damgas›n› vuran sol
düflünce, biraz yenilgiyle, biraz da ça¤›n gereklerinden ötü-
rü, yeni konular üretemez hale geldi. fiu an bile resmi ve özel
tiyatrolarda 20–25 sene önce oynad›¤›m›z oyunlar tekrar tek-
rar sahneye getiriliyor; yeni oyun yaz›lam›yor. Yaz›lan oyun-
lar televizyon oyunu seviyesindeler. 1996–98 aras›nda, iki ti-

285
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

yatro sezonu için ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi Repertuar


Kurulu’nda bulundum. 100 kadar oyun okudum. Çok kötü
oyunlar vard› aralar›nda. Sadece bir oyuna evet diyebildim.
O da a¤›r esinlenme ç›kt›, kald›r›ld›. Oyun yazar›m›z ç›km›-
yor. Tiyatrocular›m›zda da kabahat var. Günümüz insan›n›n
ritmine ve anlay›fl›na uygun oyunlar üretemez hale geldiler.
Televizyona ve popülerli¤e öykünmeye bafllad›lar. Onlardan
da bir fley ç›kmad›.
Televizyon her fleyi belirlemeye bafllad› art›k!

Oyun yazarl›¤› zor ve nankör bir ifl...


Oyun yazarl›¤› en zor ve en nankör bir ifltir. Çünkü yaz-
d›¤›n›z fliiri kimse okumazsa, kendi k›zarkadafl›n›za okur yi-
ne de tatmim olursunuz. Tiyatro oyunu oynanmad›¤› zaman
s›f›rd›r. fiiirde bile belli bir özgürlü¤ünüz vard›r. Tiyatroda
böyle bir özgürlü¤ünüz yoktur. 1980 öncesinde özel tiyatro-
lar besliyor ve teflvik ediyorlard› oyun yazarlar›n›. Resmi ti-
yatrolar yüzlerine bakm›yorlard› veya çok düflük ücret ödü-
yorlard›. ‹yi para ödeyen özel tiyatrolar da s›k›nt›ya girince,
yine resmi tiyatrolara kald›lar oyun yazarlar›. Ancak resmi
tiyatrolara verilen oyunlar›n iyi yaz›lm›fl olmas› yetmiyor,
adam›n› da bulman›z gerekiyor.
Ben Repertuar Üyesi oldu¤umda, ismini bildi¤imiz, sene-
lerce oyunlar› oynanan yazarlar›m›z›n bile konu bulmakta
veya konuyu ifllemekte neredeyse acemi davrand›klar›n›
gördüm.

Türk tiyatrosu iyi bir taklit!


Bizim dünya çap›nda yönetmenlerimiz, oyuncular›m›z,
dekaratörlerimiz var. Fakat kendimizin diyebilece¤imiz yer-
li tiyatromuz yok! Bizim tiyatromuz, Bat› tarz› tiyatro ku-
rumlar› içinde en iyi taklit. ‹yi bir taklit, ama sonunda taklit.
Ne yaz›k ki Muhsin Ertu¤rul’un bafllatt›¤› ondan daha ileri

286
Ulvi Alacakaptan

götürülemedi. Muhsin Ertu¤rul Tiyatrosu bir anlamda Bat›


tarz› tiyatronun bafllang›c› say›ld›.
Sadece yabanc› oyunlar› Türkçe’ye çevirmek de¤il, bazen
Türkçe oyunlar› da bize has bir flekilde oynamazsan›z yine o
yerli bir oyun olmaz.
Ankara Sanat Tiyatrosu’nda Erkan Yücel vard›. Oynad›k-
lar› oyun biraz kötü giderse, Erkan Yücel bir orta oyunu ko-
yar, birden tiyatro dolard›. Herkes hayret ederdi; “Yahu, kar-
deflim, bu adamlar orta oyunun ismini bile bilmezler, hayat-
lar›nda seyretmemifller, peki ne getiriyor onlara?” diye bir-
birlerine sorarlard›. O seyircinin içinde büyükbabas›ndan ve-
ya dedesinden hat›rlad›¤› bölümler var ki, iflte onlar› o oyun-
da görüyor.

Meddah m›, stand–up m›?


Meddah veya Karagöz–Hac›vat denilince nedense hep ço-
cuk oyunu akla geliyor. Ortaoyun bir Ramazan e¤lencesi ola-
rak görülüyor. Stand–up ise Amerika’da barlarda ve içkili
yerlerde gece 24’den sonra herkesin kafas› iyi olunca bir
adam ç›kar, 15 dakika gevezelik eder. Türkiye’de flu an Cem
Y›lmaz’›n yapt›¤›d›r stand–up. Çok güzel yap›yor, zeki bir
insan. Ata Demirer de ayn› flekilde zeki ve iyi bir oyuncu. Fa-
kat o “ben meddah›m” diyor. Asl›nda hepsinin yapt›klar›
meddahl›kt›r! Meddah demeye korkuyorlar çünkü kimse
gelmez. Mehmet Ali Erbil bir fenomendir. Fakat Türk tiyat-
rosu ad›na bir kay›pt›r. Çünkü çok iyi bir tiyatro oyuncusu-
dur.
Yine meddah konusuna dönersek, ben TGRT’de uzun sü-
re, yaklafl›k 200 kadar, meddah program› yapt›m. Befl on da-
kika sürüyordu gösterilerim. Befl ayr› tipi oynuyordum. Bir
de yine bir televizyon dizisinde 25 dakikal›k bir gösteri yap-
t›m. Tüm tipleri ben oynuyordum; çok yorucu bir çal›flma
idi. Meddah’› Heybe ismiyle tiyatroya tafl›mak istedim; yanafl-

287
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

mad›lar. Sebep olarak da yap›mc›lar, çocuklar için de¤il de


büyükler için program istediklerini söylediler. Yukar›da da
söyledi¤im gibi, meddah denilince nedense hep çocuk e¤len-
cesi geliyor akla. Oysa Osmanl› zaman›nda bazen çocuklar›n
seyretmesi yasaklanan oyunlard› Karagöz–Hac›vat gösterile-
ri. Çocuklar için ayr›ca aile karagöz oyunlar› vard›.

Çal›flmalar›mdan baz› örnekler...


Çal›flmalar›m›n aras›nda Talihli Amale (1980) Yön: At›f Y›l-
maz, Postac› (1982) Yön: Memduh Ün, Sahibini Arayan Madal-
ya (1987) Yön: Yücel Çakmakl›, Minyeli Abdullah (1990) gibi
sinema filmleri, Adadakiler, Üç ‹stanbul, Mimar Sinan, Kurulufl,
Ahmet Hamdi Tanp›nar gibi televizyon filmleri ve Kafla¤›, ‹flte
Hayat, Aflk–› Muhabbet, Köfle Dönücü, Otel Sizin, ‹nsanlar Yafla-
d›kça, Garip Ama Türkiye, Çiçek Taksi, Meddah Heybe, Evimiz
Olacak m›?, Pafla Baba Kona¤›, Dad›, Beflik Kertmesi, Yasemince
gib diziler var. Son oynad›¤›m dizi Hayat Bilgisi ve Çaladakti-
lo, A¤z›n›za Laik, Zehir Zemberek, Ulvi fieyler gibi kitaplar›m
var. Çeflitli gazete ve dergilerde yaz›lar yazd›m. Foto¤raf ça-
l›flmalar›m›n d›fl›nda Almanca’dan Brecht’ten fliir ve tiyatro
kuram› üzerine çevirilerim var. TODER’in de genel sekrete-
riyim.

Tiyatro çal›flmalar›mdan örnekler...


1969–1978 Dostlar Tiyatrosu’nda Soruflturma, Alpagut Ola-
y›, Abdülcanbaz, Azizname, fiili’de Av, Kerem Gibi, Havana Du-
ruflmas›, Ortak, Ezilenler, Ezenler, Bafl Kald›ranlar, Düflmanlar,
Bitmeyen Kavga, Devrik Süleyman... 1978–80 ‹stanbul Büyükfle-
hir Belediyesi fiehir Tiyatrolar›’na konuk oyuncu olarak Ayak
Bacak Fabrikas›’nda baflrol, Befl Para Etmez Oyun’unda Mah-
mut Gököz’le kurdu¤umuz Gönüllü Çocuk Oyunlar› Kolu
için Sakarca’y› yönettim ve oynad›m. 1980–84 Ferhan fien-
soy’la Ortaoyuncular’›n kuruluflunda bulundum. ‹lk oyun
fiahlar›’da Vururlar’da fiah rolünü belirli aral›klarla dört y›l

288
Ulvi Alacakaptan

oynad›m. Yine fiensoy’un F›r›nc› fiükrü, Deli Vahap Nuri ve


Ötekiler adl› sahne yaz›s›nda görev ald›m. K›sa bir süre Tun-
cay Özinel Tiyatrosu’nda Ferhan fiensoy’un Bizim S›n›f›’nda
baflrolü üstlendim. 1981–83 Egemen Bostanc›’n›n Uluslarara-
s› Sanat Gösterileri’nde çal›flt›m. Gol Kral› Sait Hopsait, Sezen
Aksu Aile Gazinosu, Hababam S›n›f› Müzikali, Emel Say›n Nefle–i
Muhabbet, Nefleli Kuklalar gibi gösterilerde yer ald›m. Çatal
Matal Kaç Çatal isimli çocuk flenli¤inde Adile Naflit, Altan Er-
bulak ve Bar›fl Manço gibi isimlerle çal›flt›m, gösterinin yö-
netmenli¤ini yapt›m. 1985 y›l›nda Ça¤r› Sahnesi’ni kurdum
ve ‹brahim Sadri’nin ‹nsanlar ve Soytar›lar adl› oyununu sah-
neledim. 1986 y›l›nda Sanat Manata Karfl›’da oyuncu, yazar
ve yönetmen olarak görev yapt›m. 1987’de Birlik Sanat
Ürünleri A. fi. Yönetim Kurulu Baflkan› oldum. 1987–2000
y›llar› aras›nda Birlik Sanat A. fi.’ye ba¤l› Birlik Sahnesi’nde
Efendi Hayrettin, Süperstar, Baflkas›n›n Ölümü, Dünya Hali, Ka-
ra Geceler, Efendim gibi oyunlar› yönettim ve oynad›m. 2000
yaz›nda Sancak Lines’in Türkiye–‹talya aras›nda sefer yapan
feribotta stand–up gösterileri yapt›m. 2000–2001 sezonunda
Birlik Sahnesi’nde Zartazurt isimli gösteriyi sahneye koydum
ve oynad›m. Somoyuncular’la Suç ve Gölge, Tek Gerçek oyun-
lar›nda oyuncu ve yönetmen olarak görev ald›m. 2001–2002
tiyatro sezonunda Köyün Delileri isimli oyunu yazd›m ve
sahneledim. Ahmet Yenilmez ile beraber oynad›m. Ayn› y›l
Oyunun Koyunu adl› çocuk oyununu yönetip, okullarda oy-
nad›m. Oyuncular Kulübü’nde Tarkan ile Türkan isimli oyu-
nu yönetip oynad›m.

289
O, Türk Tiyatrosu’nun Tanr›ça’s›
O, Türk Tiyatrosu’nun Diva’s›...
O, Türk Tiyatrosu’nun her zaman parlayan
Y›ld›z’›...

YILDIZ KENTER

Ayval›k’ta kald›¤›m›z üç haftal›k iznimizin program›nda,


bol deniz, günefllenirken iyotlu rüzgâr eflli¤inde kitap oku-
mak, akflamlar› yemekten sonra sohbet ve de en keyiflisi, ba-
na çocuklu¤umdaki ‹stanbul’umun yazl›k sinemalar›n› ha-
t›rlatan amfitiyatroda püfür püfür esen rüzgâr›n eflli¤inde
seyrettimiz tiyatro oyunu vard›.
Oyuncu ve yönetmen Mehmet Birkiye’nin yönetti¤i, Kent
Oyuncular›’n›n sergiledikleri oyunun ismi Gece Mevsimi, siz-
lere sunmak istedi¤im oyuncu ise,
Türk Tiyatrosu’nun
divas›
ve
tanr›ças›

290
Y›ld›z Kenter

Y›ld›z Kenter...
Kendisini 1988 y›l›nda Berlin’de Ben Anadolu oyununda
seyretmifltim. Birkaç sene önce de Güle Güle filminin galas›
için Berlin’e gelmiflti. Havaalan›nda rahmetli efli fiükran
Güngör ve Metin Akp›nar’la beraber geldiklerinde karfl›la-
yanlar aras›nda ben de vard›m. Filmin galas›ndan önce veri-
len yemekte yanlar›nda idim. Metin Akp›nar’la yapt›¤›m
söylefliden önce kendisiyle k›sa bir sohbetim de olmufltu. O
zaman da kendisine “hofl geldiniz Berlin’e” derken heyacan-
lanm›fl, sesim titremiflti. Yemekten önce kendisiyle yapt›¤›m
sohbette alm›fl oldu¤um notlar›ma bak›yorum:
Bol kitap okunan ve müzik dinlenen bir evde büyümüfl
Y›ld›z Kenter.
Annesi Nadide Han›m’›n annesi ile babas›n›n ‹ngiltere’de
Shakespeare oynayan tiyatro grubu varm›fl. Yani tiyatro kö-
kenli bir aileden geliyor. Y›ld›z Kenter’in incecik fizi¤i, anne-
si manken Nadiden Han›m’dan olsa gerek. 11 yafl›nda karar
vermifl tiyatro oyuncusu olmaya. Annesinden gizlice babas›
Naci Bey’in yard›m›yla konservatuara yaz›lm›fl. Hat›rlad›¤›
ve unutmad›¤› hocalar› aras›nda Carl Ebert, Nurettin Sevin,
Mahir Canova, Cahit Külebi, Sabahattin Ali ve Bedrettin
Tuncer var. Ankara Devlet Konservatuar›’n› s›n›f atlayarak
geçmifl.
1928 y›l›nda ‹stanbul’da do¤mufl olan Y›ld›z Kenter’in
profesyonel tiyatro yaflam›, 1948 y›l›nda, yani 68 y›l önce,
Shakespeare’in Onikinci Gece’si ile Ankara Devlet Tiyatro-
su’nda bafllam›fl. Ankara Devlet Konservatuar› Yüksek Bölü-
mü’nü s›n›f atlayarak bitiren ilk ö¤renci olma s›fat›n› kaza-
nan Y›ld›z Kenter, onbir y›l Ankara Devlet Tiyatrosu’nda ça-
l›flm›fl. Rockefeller bursu kazanarak, American Theatre
Winng, Neighbourhood Play Hause ve Actor’s Studio’da
oyunculuk ve oyunculuk ö¤retiminde yeni teknikler üzerine
çal›flmalar yapm›fl. Ankara Devlet Konservatuar›na hoca ola-
rak atanan Y›ld›z Kenter, 1959’da Devlet Tiyatrosu’nda ayr›-

291
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

l›p Muhsin Ertu¤rul ile bir y›l çal›flt›ktan sonra, kardefli Müfl-
fik Kenter ve efli fiükran Güngör ile Kent Oyuncular›’n› kur-
mufl.
‹sterseniz gelin, Kent Oyuncular›’n›n kuruluflunu ve Türk
Tiyatrosu’na yapm›fl oldu¤u hizmetleri, benim baflucu kitap-
lar›mdan biri olan Sevda fiener’in yazm›fl oldu¤u “Cumhuri-
yet’in 75. y›l›nda Türk Tiyatrosu” adl› kitab›ndan beraber
okuyal›m:
“Altm›fll› y›llar›n bafl›nda, amac›n› nitelikli tiyatro yapmak, sa-
nat düzeyi yüksek oyunlar sergilemek olarak belirleyen ve günü-
müze dek bu ilkeyi korumay› baflarm›fl olan Kent Oyuncular› tiyat-
rosu kurulur. 1958’de Devlet Tiyatrosu’ndaki görevine son verilen
Muhsin Ertu¤rul’un arkas›ndan ayn› kurumdaki görevlerinden is-
tifa eden Y›ld›z ve Müflfik Kenter kardefller, Muammer Karaca ile
birlikte Muhsin Ertu¤rul’un yönetiminde bir topluluk kurmak
üzere birleflmifllerdir. Amaçlar›, ideallerinde yaflatt›klar› sanat de-
¤eri yüksek tiyatroyu gerçeklefltirmektir. Çekirdek kadrosunda Y›l-
d›z ve Müflfik Kenter’den baflka, Genco Erkal’›n, fiükran Gün-
gör’ün, Sadri Al›fl›k’›n da bulundu¤u bu birliktelik ‹stanbul seyir-
cisini mutlu eden baflar›l› sonuçlar›n› verir. 1959–1960 mevsimin-
de Karaca Tiyatro’da Sal›ncakta ‹ki Kifli, Çöl Faresi, Öfke gibi
oyunlar›yla yeteneklerini kan›tlayan Müflfik ve Y›ld›z Kenter,
Muhsin Ertu¤rul’un ve Muammer Karaca’n›n desteyi¤le Site Si-
nemas›’n›n üst kat›nda Site Tiyatrosu’nu açmay› baflar›rlar. Bu ti-
yatronun bir özelli¤i oturma yerlerinin kent, kasaba, sayfiye adla-
r›n› tafl›mas›d›r. Bir mevsim, kadrosundaki Çi¤dem Sel›fl›k, Çolpan
‹lhan, Ekin Kardam, Tan›l Ergun, Yurdaer Ersan, Ferit Erkal, Sa-
ruhan ‹ren gibi yeni elemanlar›yla Site Oyuncular› olarak etkinlik
gösteren topluluk, 1961’den bafllayarak Kent Oyuncular› ad›n› al›r
ve temsillerini önce Karaca Tiyatro’da, daha sonra Dormen Tiyat-
rosu’nun saat 18:00 matine seanslar›nda verir. Kent Oyuncular›
kadrosuna kat›lanlar aras›nda Tuncel Kurtiz, Erdal Özya¤c›lar,
Ali Poyrazo¤lu, Nisa Serezli, Meral Tayhgun, Çetin ‹pekkaya, Bü-
lent Koral, Pekcan Koflar, Alev Koral, Erdo¤an Akduman, Kemal

292
Y›ld›z Kenter

Sunal gibi isimleri görürüz. Kenterler, seyircilerinin de katk›s›yla


Harbiye’de, 1968’den bu yana oyun sahneledikleri tiyatro binas›n›
yapmay› baflar›rlar. Repertuarlar›nda yerli yazarlar›n oyunlar›na
yer vermeleriyle, sahnelenecek oyunlar›n seçiminde ve bu oyunla-
r›n sahnelenmesinde gösterdikleri özenle dikkati çeken ve sayg› gö-
ren Kent Oyuncular›, ele ald›¤›m›z dönemde Necati Cumal›’n›n
Nal›nlar, Derya Gülü, Cahit Atay’›n Pembe Kad›n, Melih Cevdet
Anday’›n Mikadonun Çöpleri gibi yerli oyunlar›n, Anton Çe-
hov’un Üç K›zkardefl, Bertolt Brecht’in Üç Kuruflluk Opera, Euge-
ne Ionesco’nun Sandalyeler, Herold Pinter’in Kap›c› gibi yabanc›
oyunlar›n sahnelenmesinde gösterdikleri baflar›yla tiyatro yaflant›-
m›z içinde önemli bir yere sahip olmufltur. Baflta Y›ld›z Kenter,
Müflfik Kenter, fiükran Güngör olmak üzere oyunlarda rol alan sa-
natç›lar düzeyli tiyatroyu genifl çevreye tan›t›p sevdirmifllerdir. s.
174...
... Y›ld›z Kenter, Müflfik Kenter, fiükran Güngör beraberli¤inin
ürünü olan pek çok oyunla elefltirmenlerin övgüsünü kazanm›fl
olan Kent Oyuncular›, yönetmen ve oyuncu Mehmet Birkiye’nin
ve Y›ld›z Kenter’in e¤itiminden geçmifl genç ve yetenekli ö¤renci-
lerinin katk›s›yla Türk Tiyatrosu’nun en baflar›l› özel toplulukla-
r›ndan biri olmufltur. Devlet Sanatç›s› unvan›na sahip olan Y›ld›z
Kenter, 1998 y›l›nda sahne yaflam›n›n ellinci y›l›n› Maria Callas
adl› oyundaki ola¤anüstü baflar›yla taçland›rarak tamamlam›flt›r.
s. 260.”
Kenterler’e ilk kat›lanlar aras›nda olan Çetin ‹pekkaya
Berlin’de yapt›¤›m›z sohbette o y›llar› flöyle anlat›yor:
“Türkiye’de 1950 ortalar›ndan 1970’e kadar olan dönemde çok
önemli bir tiyatro sevgisi at›l›m› yafland›. Ço¤unlu¤u gençlerden
oluflan amatör tiyatrolar, ça¤dafl tiyatro edebiyat›n›n en yeni oyun-
lar›n› ülkemizde tan›tmaya çal›fl›rken, Devlet fiehir Tiyatrolar› gi-
bi ödenekli kurumlar da sahnelenifl ve oynan›flta üst düzey seviye-
yi korumaya özen gösteriyorlard›. Bu anlay›fl do¤al olarak reji ve
oyunculuk kavramlar›n› ön plana ç›kard›. ‹flte bu dönemde üstün
oyunculuk tekni¤i ve al›fl›lm›fl›n ötesindeki yorumlar›yla Y›ld›z

293
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Kenter ve Müflfik Kenter gerek seyircilerin gerekse tiyatro dünya-


m›z›n hayranl›¤›n› kazand›lar. Her ikisi de Ankara’da devlet tiyat-
rosu sanatç›lar›yd›lar. Ama Muhsin Ertu¤rul’un genel müdürlük-
ten ayr›lmas› ve ‹stanbul’a dönmesi Kenterler’i de bu flehre yönelt-
ti ve özel tiyatro kurma cesaretini de afl›lad›:
1960–1961 sezonunda Kent Oyuncular› adl› özel tiyatro, fiifl-
li’de Site Sinemas›’n›n en üst kat›ndaki, daha önceleri ‹lham Gen-
cer ve Ayten Alpman’›n çal›flt›klar› 180 kiflilik ‘Çat›’ ad›yla tan›-
nan lokalde perdesini açt›. ‹lk oyun Jean Anou›lh’un Antigone’
siydi.
Kenterler’le beraber fiükran Güngör de Devlet Tiyatrosu’ndan
ayr›l›p Kent Oyuncular›’na kat›lm›flt›. Çolpan ‹lhan, Kamran Yü-
ce, Çi¤dem Sel›fl›k, Genco Erkal, Ergun Köknar, Yurdaer Ersan ve
ben de ‹stanbul’dan kat›lanlard›k. Ergun Köknar hem dekoru yap›-
yordu hem de salonun tiyatroya göre düzenlenmesini üstlenmiflti.
Biz gençler de rollerin d›fl›nda çeflitli ifllerde görev almaktayd›k.
’Çat›’daki oyunlar ‹stanbul seyircisi taraf›ndan çok sevildi ve Kent
Oyuncular› bir sonraki sezon Beyo¤lu’ndaki 600 kiflilik Karaca Ti-
yatrosu’na tafl›nd›. Daha sonra Müflfik Kenter ve Y›ld›z Kenter’in
oynad›klar› Sandalye ve Ders oyunlar›n›n dekorlar›n› ben yapt›m.
Sandalye oyunu ile ‘En ‹yi Dekor Ödülü’nü alm›flt›k.”
Karaca Tiyatrosu’ndan sonra Dormen Tiyatrosu’nda
18:00 matinelerinde oyunlar›n› 6 y›l sergileyen Kent Oyuncu-
lar›’n›n bu y›llar›n› Haldun Dormen’in sat›rlar›nda okumaya
devam edelim:
“Bu arada Karaca Tiyatrosu ile anlaflamayan Kent Oyuncular›
ortada kalm›fllard›. Kendilerine haber yollayarak, isterlerse pazarte-
si akflamlar› saat alt› matinelerinde tiyatroyu kendilerine verebile-
ce¤imizi söyledik. Baflka çareleri olmad›¤› için Kent Oyuncular› bi-
zimle anlaflt›lar ve bu beraberli¤imiz Harbiye’de kendi tiyatrolar›-
na geçinceye dek tam alt› y›l sürdü. Bu alt› y›l içinde aram›zda en
ufak bir tart›flma ya da anlaflmazl›k ç›kmad› ve dünyada ender rast-
lanabilecek bir fleyi kan›tlad›k birlikte: ‹ki tiyatronun ayn› çat› al-

294
Y›ld›z Kenter

t›nda rahatça çal›flabilece¤ini.” Haldun Dormen, Sürç–ü Lisan


Ettikse, s. 338.
Sinema oyuncusu olarak üç kez “Alt›n Portakal” ödülü al-
m›fl, Sovyetler Birli¤i, Amerika Birleflik Devletleri, ‹ngiltere,
Almanya, Hollanda, Danimarka, Kanada, Yugoslavya ve
K›br›s’ta ‹ngilizce ve Türkçe oyunlar oynam›fl. 1981’de Tür-
kiye’de “Devlet Sanatç›s›” olarak ödüllendirilen sanatç›m›z,
1984’de Roma’daki ‹talyan Kültür Birli¤i’nce “Adalaide Ris-
tori” ödülüne lay›k görülmüfl. 1956’da Ankara Devlet Kon-
servatuar›’nda vermeye bafllad›¤› oyunculuk ve sahne tekni-
¤i derslerini ‹stanbul Üniversitesi Devlet Konservatuar›’nda
sürdürmüfl ve Sahne Sanatlar› Bölüm Baflkanl›¤› yapm›fl,
kendisine profesör ünvan› verilmifl.
Y›ld›z Kenter, tiyatronun her türünde; yerli, yabanc›,
dram, komedi, ça¤dafl ve klasik eserlerde canland›rd›¤› rol-
ler ile sadece Türkiye’de de¤il, bütün dünyada baflar›l› ol-
mufl bir tiyatro sanatç›s› ve e¤itmeni. Onu Berlin’de 18 y›l ön-
ce seyretti¤imde 60, Ayval›k’ta seyretti¤imde ise 78 yafl›nda
idi. Ayn› sahneyi paylaflt›¤› Selçuk Yöntem, Demet Evgar,
Yeflim Koçak, Elvan Boran, Umut Temizafl ve Osman Sonant
gibi genç sanatç›larla adeta yar›fl eder gibi kendine has sesi
ve tanr›çaya benzeyen güzel fizi¤i ile tüm sahneyi dolduru-
yordu. T›pk› 18 sene önce oldu¤u gibi genç ve enerji dolu...
Türk Tiyatrosu’na 60 y›ld›r hizmet ediyor. Birçok s›k›nt›lara
ra¤men hâlâ sahnede dimdik. Zaman gelmifl, ‹smet ‹nönü’ye
kurmaya çal›flt›¤› Kenter Tiyatrosu’ndan bir sandalye sata-
mam›fl, ancak tiyatrosunu hacizden Süleyman Demirel kur-
tarm›fl. Bazen y›lda 500’den fazla oyun sergilemifl. Tüm mad-
di s›k›nt›lara karfl› pes etmemifl, baflar› çizgisini hep yüksek-
te tutmufl. Sesiyle, güzel Türkçesiyle ve beden diliyle sahne-
leri hep doldurmufl.
Gece Mevsimi adl› oyunun yazar› Rebecca Lenkiewicz,
bu oyunla ünlenmifl. Hikâye, ‹rlanda’n›n küçük bir kasaba-
s›nda geçiyor. Alkolik bir baba, üç k›z› ve hasta olan büyü-

295
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

kanne beraber yaflamaktalar. Kasabada bir film çekilmekte.


Filmde oynayan genç oyuncu da pansiyoner olarak aralar›na
kat›l›r. Üç mutsuz genç k›zlara karfl›l›k büyükanne hâlâ ha-
yattan umudunu kesmemifltir. Ölmeden önce genç oyuncuy-
la bir aflk yaflamak ister. Sahne düzeni çok ilginç. Ufac›k sah-
neye Üç yatak odas›, flömineli bir oturma odas›, bar, kütüp-
hane, deniz k›y›s›... Dekorun dönmesi hepsini görmemizi
mümkün k›l›yor. Oyunda baflar›l› olan genç oyuncular›n bü-
yük flanslar›, Selçuk Yöntem ve Y›ld›z Kenter’le ayn› sahneyi
paylaflm›fl olmalar›. Benim ve k›z›m Duygu’nun flans› ise,
böyle bir oyunun Ayval›k’ta oldu¤umuz zamana denk gel-
mesi ve aç›k havada püfür püfür esen rüzgâr eflli¤inde bu
güzel oyunu seyretmemiz.
Oyundan sonra onunla görüfltü¤ümde, tiyatro okumaya
karar vermifl k›z›m Duygu gibi, ben de elini s›karken, Ber-
lin’de oldu¤u gibi, yine heyecanland›m ve duyguland›m.
Kendi yazd›¤› Hep Aflk Vard› oyununun önsöz’ünde flunlar›
yazm›fl Y›ld›z Kenter:
“Oyuncu olarak, konum, ilgi oda¤›m hep ‘‹nsan’ oldu. Do¤al.
Bu yüzden ‘An›’ türü yaz›na farkl› bir ilgi duydum. Asl›nda her
türlü yaz›da yazar›n kimli¤i, kiflili¤i, bütünün oras›nda buras›nda
ç›k›verir ortaya...
Geçmifli durmadan an›msar›z, yeniden yaflar›z. Geçmifli anlat›-
r›z, bu defa oynayarak yaflar›z. fiu an durdu¤umuz noktada, flimdi,
geçmifl, gelecek hep var.
Sa¤dan soldan gelen dürtülerle biraz da, an›lar›m› yazma heve-
sine kap›l›nca, oyuncu aç gözüm a¤›r bast›, oyna, oyna, oyna...
Sevgili Ülkü Tamer, 50. y›l›m›, ‘Bir ç›lg›n›n 50 y›l›’ diye, ken-
dime pek yak›flt›rd›¤›m bir cümleyle, özetleyivermiflti.
Bu yapt›¤›m da, Ülkü’nün tan›m›na çok yak›fl›yor asl›nda.
Yaflam–ölüm aras›ndaki bir çizgide, 1920’de annemin Türki-
ye’ye gelmesinden, 2000’e kadar, Türkiye’nin sislice bir panorama-
s› önünde üç kad›n...

296
Y›ld›z Kenter

Tek gövdede üç kuflak... Olga Cynthia, Ayfle Y›ld›z, Fatma Ley-


la... Üç yaflam, üç kavga, üç kuflak...
‹yi ki hep Aflk vard›...”
60 y›ld›r sahneden inmeyen ve 50 y›la yaklaflan e¤iticili¤i
boyunca say›s›z oyuncu yetifltiren Türk Tiyatrosu’nun Di-
va’s› ve Tanr›ça’s›na, hep par›ldayan Y›ld›z’›na daha nice
oyunlar diliyorum.

Y›ld›z Kenter’in oynad›¤›–yönetti¤i oyunlar:


12. Gece, Finten, Ya¤murcu, Çöl Faresi, Öfke, Sal›ncakta ‹ki
Kifli, Nal›nlar, Ayak Tak›m› Aras›nda, Pembe Kad›n, ‹nsan Denen
Garip Hayvan, Üç K›z Kardefl, Çiçu, ‹çerdekiler, Oturma Odas›,
Günden Geceye, Seneye Bugün, Yürüyen Geceyi Dinle, Vanya
Day›, Bodrumdaki Pencere, Bir Garip Orhan Veli, Harold ve Mau-
de, Babalar ve O¤ullar, Cyrano, Ben Anadolu, Arzu Tramvay›, Sa-
vunma, Uzaklar, Bir Çift Kanat, Van Gogh, fiafak Y›ld›zlar›, Sev-
gili Yelena, Sergeyevna, Maskeli Süvari, Kuvay› Milliye Destan›,
Fehim Pafla Kona¤›, Konken Partisi, Çok Uzak Fazla Yak›n, Ramiz
ile Jülide, Nutuk, Maria Callas, Mart›, Hep Aflk Vard›, Gece Mev-
simi...

Filmleri:
Vatan ‹çin (1951), A¤açlar Ayakta Ölür (1964), ‹syanc›lar
(1965), Pembe Kad›n (1966), Yafll› Gözler (1967), Anneler ve K›z-
lar› (1971), Elmac› Kad›n (1971), Fatma Bac› (1972), Ablam
(1973), Kartal Yuvas› (1974), K›z›m Ayfle (1974), Bir Ana Bir K›z
(1974), Zulüm (1983), Han›m (1988), Güle Güle (1999), Büyük
Adam Küçük Aflk (2001), Sen Ne Dilersen (2005)

Diziler:
1990– U¤urlugiller
2002– Aflk ve Gurur
2005– Saklambaç

297
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Ödülleri:
1964– Antalya Film fienli¤i, A¤açlar Ayakta Ölür filmi ile
“En ‹yi Yard›mc› Kad›n Oyuncu”
1966– Antalya Film fienli¤i, ‹syanc›lar filmi ile “En ‹yi Yar-
d›mc› Kad›n Oyuncu”
1974– Antalya Film fienli¤i, K›z›m Ayfle filmi ile “En ‹yi
Yard›mc› Kad›n Oyuncu”
1984– Roma’daki ‹talyan Kültür Birli¤ince “Adalaide Ris-
tori” ödülü
1989– Korsika – Bastia Film Festivali’nde Han›m filminde-
ki rolüyle “En ‹yi Kad›n Oyuncu” ödülü.
1991– “Uluslararas› Lions Kulübü The Melvin Jones Ödülü”
‹ki kez Ulvi Uraz “En ‹yi Kad›n Oyuncu” ödülü
Üç kez Avni Dilligil “En ‹yi Kad›n Oyuncu” ödülü
1994– Konken Partisi oyunundaki Fonsla rolü ile “Ola¤a-
nüstü Yorum” ödülü.
Finlandiya Dünya Kad›n Kuruluflu taraf›ndan yüz y›l›n
en baflar›l› yüz kad›n›ndan biri olarak onurland›r›ld›.
1995– Kültür Bakanl›¤›, Tiyatro Sanat›na katk›lar›ndan
ötürü “Onur Ödülü”
1995– “Mevlana Kardefllik ve Bar›fl” ödülü
1996– Magazin Gazetecileri Derne¤i taraf›ndan Ramiz ile
Jülide’deki Jülide rolü için “En ‹yi Kad›n Oyuncu Ödülü”
1997– Uluslararas› ‹stanbul Festivali taraf›ndan “Ömür
Boyu Tiyatro Sanat›na Katk› Ödülü”
1998– Ankara Sanat Kurumu “Y›l›n Kad›n Sanatç›s› Ödü-
lü”
1998– “Tiyatronline Seyirci Ödülü”
1998– Muhsin Ertu¤rul yaflam boyu tiyatro sanat›na kat-
k›lar›ndan dolay› “Onur Ödülü”
1998– “Cumhurbaflkanl›¤› Büyük Kültür ve Sanat Ödülü”
1999– Mart adl› oyundaki Madam Arcadina rolüyle “Afi-
fe Jale En ‹yi Kad›n Oyuncu Ödülü”

298
Tosca ile dünyaya gelen,
kulislerde emekleyen,
4 yafl›nda iken s›rt› s›vazlan›p,
dualarla sahneye itilen,
kan›nda Brecht tafl›yan,
Brecht tutkunu

ZEL‹HA BERKSOY

Zeliha Berksoy, Bertolt Brecht’in 50. ölüm y›ldönümü


kapsam›nda, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fa-
kültesi, Befliktafl Belediyesi Kültür Sanat Platformu ve Goet-
he–Institut iflbirli¤i ile düzenlenen, ‹stanbul’da 22.09.–
24.09.2006 günleri aras›nda gerçeklefltirilen Brecht Günle-
ri’ndeki “Brecht’ten flark›lar ve seçme metinler” bölümüne
haz›rlanmak için bir haftal›¤›na Berlin’de idi. Eski Do¤u Ber-
lin’in Radyo Evi’ndeki stüdyolar›nda Yönetmen Manfred
Wekwerth, tiyatro sanatç›s› Renate Richter ve piyanist
Syman eflli¤inde Brecht’ten flark›lar›n ve metinlerin provas›-
n› yapan Zeliha Berksoy’la bir de söylefli gerçeklefltirdim.

299
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

De¤erli sanatç›m›z›n annesi rahmetli Semiha Berksoy ile 3 y›l


önce yine Berlin’de yapt›¤›m söyleflideki heyacan›m›n ayn›-
s›n› k›z› Zeliha Berksoy ile de söylefli yaparken duydum. An-
nesi ile yapt›¤›m söyleflinin oldu¤u dergiyi kendisine verdi-
¤imde, söyleflinin oldu¤u sayfay› incelerken gözleri doldu;
konuflamad›...
Prova yapaca¤› radyo evine tirenle gittik. Ben sordum o
anlatt›. Bu arada Yalç›n Baykul foto¤raf çekti. Provadan ön-
ce yönetmen Wekwerth, tiyatro sanatç›s› Renate Richter ve
piyanist Syman ile sohbet ettik. ‹stanbul’a ilk defa gidecekle-
ri için heyacanl› olduklar›n› belirttiler. Say›n Manfred Wek-
werth ile en son geçti¤imiz tiyatro sezonunda Mazlum Ki-
per’in yönetimindeki ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi fiehir
Tiyatrolar›’n›n Berliner Ensamble’de sergiledikleri Dan-
ton’un Ölümü’nde tan›flm›flt›m. Wekwerth, Bertoldt Brecht’in
talebesi olmufl, asistanl›¤›n› yapm›fl ve uzun y›llar Berlin En-
semble’›n genel sanat yönetmenli¤ini yapm›fl. 1929 do¤um-
lu. Brecht Tiyatrosu üzerine yetkili bir isim. Yani Brecht Ti-
yatrosu’nun sözlü¤ü. Efli Renate Richter yine Berliner En-
semble’de k›rk sene oynam›fl de¤erli bir Alman tiyatro sanat-
ç›s›. Her ikisini de Zeliha Berksoy Berlin’e geldi¤i 1967 y›l›n-
da tan›m›fl. Onlara getirdi¤i hediyeleri ve yoldan gelirken al-
d›¤› çiçe¤i verdi. ‹stanbul üzerine de¤erli bir kitap ve annesi
Semiha Berksoy için haz›rlanan bir kitab› (rahmetli Semiha
Berksoy üç sene önce bu kitaptan bir tane de otel Maritim’de
söylefli yapt›¤›m s›rada bana imzalay›p vermiflti) kendilerine
takdim etti. Zeliha Berksoy Renate Richter için bir de oyal›
bir çember getirmifl. Renate Richter hemen bafl›na tak›p: “Na-
s›l tipik bir Türk kad›n›na benzedim mi?” diye soruverdi.
Provalar›na bafllamadan önce Renate Richter’in haz›rla-
m›fl oldu¤u kahveyi içtik. Bu arada diziplinli çal›flmas›yla ta-
n›nan yönetmen Wekwerth: “Eh, art›k mümkünse provaya bafl-
layal›m!” komutunu verdi.

300
Zeliha Berksoy

Zeliha Berksoy’la yar›m kalan sohbetimizi ertesi gün ev-


de eflimin yapm›fl oldu¤u pizza ve pasta eflli¤inde çaylar›m›-
z› yudumlarken devam ettik.
Eflim Berrin: Kahve mi, çay m›? diye sordu¤unda, Zeliha
Han›m: “Bir haftad›r provalarda kahve içiyorum. Türk çay› bur-
numda tütüyor. Lütfen çay...” diyerek çay istedi.
Evet, flimdi Zeliha Berksoy ile yapt›¤›m söylefliye geçelim:

Tosca ile dünyaya gelmiflim...


Benim sanat soludu¤um çevre, ‹lk Türk Opera Sanatç›s›,
“Atatürk Opera Ödülü” sahibi annem Semiha Berksoy’un
karn›nda bafll›yor diyebilirim. Çünkü ana rahminde olan ço-
cuklar hissederlermifl. Annem bana hamile iken karn› baya¤›
büyükmüfl; etrf›ndakiler ikiz olaca¤›n› söylemifller. Tabi-
i o çal›flmalar›na do¤uma kadar devam etmifl. Ses eksersizle-
ri, flark›lar, operalar hep devam etmifl. Benim kula¤›m o sa-
nat dolu sesleri daha ana rahminde iken duymaya bafllam›fl.
Do¤um s›ras›nda annemin doktoru: “Semiha Han›m, flöyle
yüksek perdeden bir fley söyleyin de, do¤um kolay olsun” deyince,
annem de bafllam›fl Tosca’y› söylemeye. Yani ben Tosca ile
dünyaya gelmiflim.

Sanat›n en yo¤ununu bebeklikten itibaren yaflad›m...


Sanat yaflam›m, Tosca ile dünyaya ilk geldi¤imden itiba-
ren bafllad›. Bebekli¤im de hep sanat ortam› içinde geçti; sa-
nat›n en yo¤ununu bebeklikten itibaren yaflad›m. Annemin
özel hayat› olmad›¤› için, hep sanat› ve sanatla yaflad›¤› için,
ben de onunla beraber sanat›n içinde büyüdüm. Onun yak›n
çevresi müzisyenler, edebiyatç›lar, tiyatrocular aras›nda geç-
ti günlerim. Örne¤in Naz›m Hikmet’ten ötürü de hep edebi-
yatç›larla beraberdik. Evimiz, sanat tarihçileri, felsefeciler ve
Darülbedayi sanatç›lar›n›n buluflup sohbet ettikleri yerdi. Bu
bak›mdan ben çocuklu¤umda, çok nadir yaflanabilecek in-
sanlarla beraber oldum. Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin,

301
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Behzat Butak, Muammer Karaca, Raflit R›za ve ‹. Galip Arcan


gibi de¤erli sanatç›lar›n sohbetlerinde ben her zaman var-
d›m. Annemi her zaman ziyaret ederlerdi. K›sacas›, benim
bu sanatç›lar›n aras›nda “büyümüfl te küçülmüfl, küçülmüfl
te büyümüfl” bir halim vard›. Onlar›n sohbetlerini hep din-
lerdim. Çok dinleyen, dinlemesini bilen bir çocuktum.

Dualarla, arkam s›vazlanarak sahneye itildim...


‹lk sahne tozunu 4 yafl›nda yuttum. Shakespeare’in Yan-
l›fll›klar Komedyas› adl› oyunda Devlet Tiyatrosu’nda sahneye
Cüneyt Gökçer, Rag›p Hayk›r ve annem Semiha Berksoy’un
dualar›yla, arkam s›vazlanarak “Hadi bakal›m, Zeliha’da
sahne tozu ile artist olsun!” diyerek sahneye itildim. Annem
baflrahibe, ben de bir kilise çocu¤u rolünde oynam›flt›m. An-
nem beni kimseye b›rakmazd›; elimden tutup gitti¤i yerlere
beni de götürürdü. Çocuklu¤um Ankara Devlet Tiyatro-
su’nun kulisinde, provalarda, kostüm–aksesuvar atölyeleri
ve dekor bölümlerinde geçti. ‹stanbul’da teyzelerim vard›.
Yazlar› onlara emanet ederdi. Babaannem ve teyzelerim Mo-
da’da otururlard›. Eski ‹stanbul çevresi de Moda’da yaflad›¤›
için ben yine o dünyan›n içinde dolafl›rd›m. Mesala babaan-
nemin evinin hemen yan›nda Celal Esat Bey’in, onun karfl›-
s›nda da Naz›m Hikmet’in annesi Celila Han›m’›n evi vard›.
Ben o evlerin aras›nda dolafl›r dururdum.

Annemin hayat›n›n ayn›s›n› onunla ben de yaflad›m...


Devlet Tiyatrosu’ndaki çocuk rollerini hiç kaç›rmazd›m.
Çünkü evde baflka bir bak›c›ya b›rak›lmad›¤›m için, hep an-
nemin yan›nda tiyatroda idim. Dolay›s›yla beni oyalamak
için de çocuk rollerini bana oynat›rlard›. Annem beni her ye-
re götürdü¤ü için, annemin yaflad›¤› hayat›n ayn›s›n› ben de
çocuk yaflta yaflad›m. Tiyatro provalar›nda onlar› dinler, çok
etkilenirdim, hayranl›kla seyrederdim. O zamanlar çocuklar
tiyatroya sokulmazd›. Bana bir fley denmezdi. Ben kulislerde

302
Zeliha Berksoy

dolafl›r dururdum. Dekoratör Turgut Zaim’in odas›nda re-


sim yaparak vakit geçirirdim. Turgut Bey, annemin akade-
miden arkadafl›yd›. Sonra 9 yafl›nda Köflebafl› oyununda di-
lenci bir çocuk rolünü oynad›m. 11 yafl›nda ise Arthur Mil-
ler’in Cad› Kazan›’nda Batty Parish rolünü oynad›m ki, benim
fazlas›yla rolümün oldu¤u bir oyundu. Bu oyundaki rolüm
için bir de elefltiri alm›flt›m. Hayat Dergisi’nde benim için ya-
z›lar ç›km›flt›. Batty Parish benim çok bilinçli olarak oynad›-
¤›m bir roldü, hiç unutmam. Oysa dört yafl›nda arkam s›vaz-
lanarak, dualarla sahneye itildi¤imde sahnede ne yapt›¤›m›
hat›rlam›yorum.

Annem Semiha Berksoy...


Çocuklu¤umda annemi provalar veya oynad›¤› esnada
seyrederken bir fley anlad›¤›m yoktu. Sonralar›, konservatu-
ardan 1965’te mezun olduktan sonra Devlet Tiyatrosu’na
stajyer olarak bafllad›m. Kadroya da girdikten belli bir süre
sonra yönetim kurulu beni Berlin’e gönderdi. Annem her za-
man oldu¤u gibi yine elimden tutup Berlin’e getirdi. Önce
Schiller Theater’da staj yapt›m. Arkas›ndan Berliner An-
samble getirdi. Annemin her fleyden haberi vard›. Kendisi
daha önceleri, 1936–39 y›llar› aras›nda Berlin Devlet Yüksek
Müzik Akademisi’ndeki Opera Bölümü’nü birincilikle bitir-
mifl ve Richard Strauss’un 75. do¤um y›l› festivallerinde, 22
Haziran 1939 tarihinde Berlin Akademisi eski Apollon Ope-
ras›’nda üstad›n Ariadne auf Naxos Operas›’nda baflrol Ariad-
ne’yi oynam›fl, ilk Avrupa’da oynayan Türk Opera Prima-
donnas› ünvan›n› alm›flt›r. Annem müthifl bir kariyere sahip-
ti. Derken savafl bafll›yor. O s›rada Viyana Operas›’ndan Sa-
lome oynamas› için teklif al›yor. Ancak o kabul etmeyip Tür-
kiye’ye dönüyor. Çünkü o Atatürk kufla¤›ndan, onu Alman-
ya filan ilgilendirmiyor. Onun misyonu var, geri dönüp, Tür-
kiye’de operay› kuracak. Nitekim Türkiye’ye geri dönüp,

303
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

1940 y›l›nda Ankara’da Ankara Devlet Konservatuar› Konser


Salonu’nda Cumhurbaflkan› ‹nönü’nün karfl›s›nda ilk Ric-
hard Wagner konserini veriyor. 1941 y›l›nda da Karl Ebert
yönetiminde Ankara Halkevi’nde Tosca ve Butterfly, ilk pro-
fesyonel Avrupa operas› oynan›yor. Arkas›ndan ise ilk ope-
ra stüdyosunu Karl Ebert ile kuruyorlar. Annem Brecht’i bi-
lirdi. Çok ilginç, derin bir kültüre sahipti. Konservatuar e¤i-
timimden sonra Berlin’e beraber geldik. Beni eski çevresiyle
tan›flt›rd›, müzeleri gezdirdi. Bu arada bilgim ve kültürüm
artt›kça, annemin opera sanat›n› ve ressaml›¤›n› daha da bi-
linçli olarak de¤erlendirmeye bafllad›m. Son olarak 2000 y›-
l›nda Viyana ve Bonn Güzel Sanatlar Müzeleri onun eserleri-
ni bir y›l sergilediler ve 21. Yüzy›l Artisti olarak ilan ettiler.
Geçen sene (2005), 51. Venedik Bienali’nde müthifl elefltiriler
ald›. 1999 y›l›nda New York Lincoln Center Festivali’nde idi.
Yönetmen Robert Wilson onu sahneye ç›kard›; Wagner söy-
ledi, alk›fltan salon y›k›ld›. New York Times gazetesinde
müthifl bir övgü yaz›ld›. Tüm bu turnelerinde her zaman ol-
du¤u gibi yan›nda idim. Hiçbir yere bensiz gidemezdi. O be-
ni hep yan›nda tafl›d›. Ben onu hiç yaln›z b›rakmad›m.

Babam çok iyi Beethowen çalard›...


Ben, annemin disipliniyle hep onun gitti¤i yoldan gittim.
Yurtd›fl›na gidece¤im zaman, babam Ercüment Siyavuflgil St.
Josef mezunu, Paris’e gitmifl, Frans›z kültürü olan bir insan.
O benim Paris’e gitmemi istemiflti. Babam ‹stanbul’un çok
köklü bir ailesine mensuptu. Gazeteci ve yazar Sabri Esat Si-
yavuflgil’in amcazadesidir. Hatta Melih Cevdet Anday ile de
kuzen olur. Bunlar Osmanl› Hanedan›na mensup bir aile. Ba-
bam çok güzel piyano çalard›. Annesi babam› alt› yafl›nda pi-
yano bafl›na oturtmufl. Çok iyi Beethowen çalard›. Arkadafl-
lar›yla aralar›nda orkestra kurup konserler vermifller. O de-
virde piyanistlik fazla para kazand›rmad›¤›ndan kendisine

304
Zeliha Berksoy

“adam gibi bir e¤itim al” demifller. Babam da Paris’te Siyasi


politik e¤itimi alm›fl. Türkiye’ye döndükten sonra da baz›
flirketlerde çal›flmaya bafllam›fl. Ancak arkadafllar› DP zama-
n›nda politikaya girmesini istemifller. Fatih Rüfltü Zorlu s›n›f
arkadafl›yd›. Fakat babam pek yanaflmam›fl. ‹thalat ihracat
flirketi vard›. O bir müzk insan›yd›, keflke Paris’te orkestra
flefli¤i okumufl olsayd›. Büyük bir sanatç›yd›. 1941 y›l›nda
annemin Tosca’y› çal›flt›¤› s›rada tan›flm›fllar, birbirlerine âfl›k
olmufllar.

Annem Naz›m Hikmet’e evlenece¤ini söyleyince...


Babam Ercüment Siyavuflgil çok yak›fl›kl› ve güzel bir
adamd›. Amerikan artisti Gary Kooper’a benziyordu. An-
nem ondaki müzik sevdas›n› görünce çarp›lm›fl. O s›ralarda
Naz›m Hikmet meselesi var. Fakat babama âfl›k olan anne-
min gözü Naz›m’› filan görmüyor. Hapishaneye Naz›m Hik-
met’i ziyarete gitti¤inde, babam›n resmini Naz›m’a gösterip:
“Ben bu beyle evlenece¤im Naz›m.” diyor. Naz›m’da ona:
“Semiha, ben hapisten ç›kt›ktan sonra seninle yaflayaca¤›m.”
diyor. Fakat annem Naz›m’› dinlemiyor ve babamla evleni-
yor. Tosca tercümesi Naz›m’›nd›r. 1941 y›l›nda annemin Na-
z›m’› ziyaret için hapishaneye gelip gitti¤i y›llar. O Tosca ter-
cümesi annemin opera kariyerine büyük bir “çizik” at›yor.
Türkiye’de hemen “sol” diye damgalan›yor. 1946 y›l›nda ben
dünyaya geliyorum. Babam›n ölümüne kadar da beraberlik-
leri sürdü. Babam her zaman piyanoda ona efllik ederdi. Çok
hofl bir hayat›m›z vard›.

Ankara Devlet Konservatuvar› Tiyatro Bölümü...


1960 y›l›nda girdi¤im Ankara Devlet Konservatuvar›’n›n
Tiyatro Bölümü’nü yüksek bölümüyle birlikte befl y›lda bi-
rincilikle bitirdim. Devlet Tiyatrosu’na girdim ve hemen bafl-
rol oynamaya bafllad›m. Hocalar›mdan Cüneyt Gökçer’i an-

305
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

mam laz›m. Çünkü beni Berlin’e gönderen odur. Beni çok se-
verdi. Oyunculu¤unun yan›nda çok iyi bir hocayd›. Oyuncu-
lu¤u tart›fl›lmaz. Çok verimli bir hocayd›. Di¤er de¤erli hoca-
lar›mdan Mahir Canova, Salih Caner ve Nurettin Sevim gibi.
E¤itimden sonra iki y›l Devlet Tiyatrosu’nda baflrollerde oy-
nad›m. Mezun olduktan sonra ilk oynad›¤›m oyun Refik Er-
duran’›n Uçurtman›n Zinciri idi. Bozkurt Kuruç ile baflrol oy-
nad›m. Asuman Korad sahneye koymufltu. Bu oyundan
mansiyon alm›flt›m. Sonra Adalet A¤ao¤lu’nun Çad›rdaki
Çatlak oyununda yine baflrol oynad›m. Üçüncü y›l fiahap
Akal›n’›n yönetti¤i Kaktüs Çiçe¤i’nde oynad›m. O aralar yurt-
d›fl›na gitmek istiyordum. Bir yönetim kurulu karar›yla burs-
lu olarak 7 ayl›¤›na Berlin’e gönderdiler. Ailemin deste¤iyle
üç y›l Berlin’de kald›m.

Ve Berlin...
Yukar›da da anlatt›¤›m gibi, ihtisas›m› yapmam için, ba-
bam Paris’e, annem Berlin’e gitmemi istiyordu. Annemim
dedi¤i oldu ve ihtisas›m› yapmam için Berlin’e gönderildim.
Daha do¤rusu annemle birlikte geldik. Ve böylece Semiha
Berksoy, kendisinin 1936 y›llar›nda geldi¤i Berlin’e beni de
getirdi. Do¤ru bir fley yapm›fl. Annemin bana flu faydas› ol-
du: Virajlar› çok çabuk döndürdü¤ü için, ben çocuk yaflta
çok ifli bitirdim. 23 yafl›nda Berliner Ansamble’de çok disip-
linli ve programl› çal›flmalara bafllad›m. Evet, Semiha 6 ayl›k
izin alarak k›z›n› yani beni elinden tutarak Berlin’e getirdi.
Önce bana Berlin’deki bütün müzeleri gezdirdi. Sonra Schil-
ler Theater’a gittik. Tiyatronun intendan› Boleslaw Barlov
idi. O zamanlar onunla görüflmek imkans›zd›. Randevu al-
mak çok zordu. Annem araya baz› kiflileri sokmas›na ra¤men
bir türlü olmuyordu. Sonra Müzik Akademisi’nden opera
bölümünden Hoffmann adl› bir s›n›f arkadafl› vas›tas›yla gö-
rüfltük. Beni Barlov’un yan›na asistan ald›rman›n yollar›n›

306
Zeliha Berksoy

aramaya bafllad›lar. O s›rada Barlov Deutsche Oper’da Tos-


ca’y› sahneye koyuyordu. Prova s›ras›nda annemin s›n›f ar-
kadafl› bayan Hoffmann kendisine annemden ve benden
bahsediyor. Derken asistanl›¤a kabul edildim. Ancak kendi-
sini hiç görmemifltim. Bir oyunun prömiyer gecesinin çal›fl-
malar›n› yaparken, biri geldi yan›ma “Siz Türk k›z› m›s›n›z?”
diye sordu. fiiflman cana yak›n bir insand›. Daha sonra tiyat-
roya telefon edip ikinci oyunda da asistanl›k yapmak istedi-
¤imi söyledi¤imde telefondaki kifli: “Sizi Barlov Bey yan›n›za
ald›; siz onun asistan›s›n›z zaten...” dedi.
Sonra gittim gördüm ki, Barlov benim sahnede sohbet et-
ti¤im rejisörmüfl. Ben kendisiyle çok iyi çal›flmalar yapt›m.
Sadece rejisör olarak de¤il, insan olarak da çok hofl bir insan.
‹nsan psikolojisini çok iyi bilen bir yönetmendi. Berlin’de
kald›¤›m süre içinde, ki o zaman Berlin ikiye bölünmüfl; Bat›
Berlin ve Do¤u Berlin. Sadece Bat› Berlin de¤il, Do¤u Ber-
lin’deki operalar› ve tiyatrolar›na da gidiyordum. Berliner
Ansamble’deki Brecht Tiyatrosu’nun provalar›nda hep ben
de vard›m. Brecht’in arflivini inceleyip, ezberlemifltim.
Brecht’in efli Weigel hayattayd› o zaman. Onunla tan›flm›fl-
t›m. Brecht üzerine çeflitli incelemelerimde bana kolayl›k
sa¤lad›. Berlin Asamble benim ikinci okulum olmufltu. Do¤u
ve Bat› Berlin’deki tiyatrolar›n abonesiydim, oyunlar› defa-
larca seyrediyordum. Zaten Berlin’de kald›¤›m süre içinde
hiç oynamay› düflünmeyip, sadece ö¤renmekti bütün ama-
c›m. Ö¤rendiklerimi de Türkiye’ye götürmekti.

Annem Semiha Berksoy çok ac›mas›z bir elefltirmendi...


K›z›y›m diye hiç gözümün yafl›na bakmazd›... Beni eleflti-
rirken çok ac›mas›zd›. Çok sert elefltirirdi beni. Fakat be¤en-
di¤inde de yere gö¤e s›¤d›ramazd› beni. K›z› oldu¤um için
musama¤al› davranmay›p; daha da sert davran›rd› bana.

307
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Çok ac›mas›z bir hocayd› bana karfl›. Babam zaman zaman


anneme k›zar: “Yapma bu k›za bu kadar eziyet!” diye söyle-
nirdi kendisine. Bütününde çok be¤enirdi yapt›klar›m›, tak-
dir ederdi çal›flmalar›m›.

Berlin’den Türkiye’ye dönüfl ve hüsran...


1969’da Berlin’den Türkiye’ye, Devlet Tiyatrosu’na geri
döndüm. Bir de bakt›m ki, daha önce gözümde büyüttü¤üm,
“mabedim” sayd›¤›m Devlet Tiyatrosu bana çok küçük gel-
di. fiafl›rd›m “ne oluyorum?” diye sordum kendime. Devlet
Tiyatrosu ayn›yd› da, ben ben de¤ildim art›k, yani üç y›l ön-
ceki Zeliha de¤ildim geri döndü¤ümde. Hiç kimse Brecht
üzerine konuflmuyor; laf›n› bile ettirmiyorlard›. fiafl›rd›m
kald›m. Bense, Brecht’in flark›lar›ndan kendi repertuar›m›
oluflturmufl söylüyorum, paral›yorum kendimi. Sanki Devlet
Tiyatrosu’na ihanet etmiflim gibi hava estirildi. Hemen Cü-
neyt Gökçer’e, “Hocam, kusuruma bakmay›n, bana izin ve-
rin, biraz daha özgür çal›flmak istiyorum.” dedim ve Devlet
Tiyatrosu’ndan istifa ettim. Karar›m› vermifltim, Berlin’e ge-
ri gidip Schiller Theater’da oyun sergileyecektim.

Genco Erkal ile çal›flmalar›m...


Asiye’den sonra tamamen Genco Erkal ile Dostlar Tiyat-
rosu’nda çal›flmaya bafllad›m. Çünkü iste¤im hep Genco ile
çal›flmakt›. Genco’nun da iste¤i buydu: Onunla çal›flmam. Ve
‹stanbul’a tafl›nd›m. Hemen hemen Dostlar Tiyatrosu’nda
Genco ile bütün oyunlarda oynad›m. Mehmet Akan’la Ana-
l›k Davas›, yine Genco ile Brecht Kabare, Mehmet Ulusoy’un
yönetti¤i Brecht’in Kafkas Tepeflir Dairesi, oyunu, Asiye Nas›l
Kurtulur?, Lola Blau–Mavi Lola adl› tek kiflilik bir Avusturya
müzikali, Ezenler, Ezilenler, Baflkald›ranlar, Dimitrof Olay›, ‹s-
tanbul fiehir Tiyatrosu’nda Taranta Babu’ya Mektuplar, Dost-
lar Tiyatrosu’nda Brecht Kabare, Orta Oyuncular’da Kahraman

308
Zeliha Berksoy

Bakkal Super Markete Karfl› ve Anna’n›n 7 Ölümcül Silah› oyun-


lar›nda oynad›m. Haldun Taner’in vefat›ndan sonra Ferhan
fiensoy’un yönetti¤i Keflanl› Ali’de oynad›m. Çeflitli yerlerde
Alman Kültür Merkezi, ‹stanbul, Ankara, ‹zmir’de Almanca
olarak Brecht konserleri verdim. 1987’de Genco Erkal ile be-
raber Brecht’in oyunlar›n› tekrar sahneledik.

Film çal›flmalar›m...
1989 y›l›nda üst üste iki film çal›flmam oldu. Biri Yavuz
Özkan’la Film Bitti. Kadir ‹nan›r’la beraber oynad›m. Çok en-
terasan bir film idi. Yavuz Özkan çok farkl› bir yönetmen.
‹kinci film çal›flmam ise ‹rfan Tözüm’le oldu. Bilgi Urenus’un
‹kili Oyunlar adl› oyununun sinemaya aktar›l›fl›d›r. Bu filmde
ise Tar›k Akan’la beraber oynad›m. Bu filmler daha çok poli-
tik içerikli filmlerdi. Sonra sinemay› istemedim. Çünkü be-
nim tabiat›m daha çok tiyatroya yönelik. Ben öyle setlerde
saatlerce bekle, amaçs›z, makyaj›n› yap, bütün gün otur, çe-
kim s›ras›n› bekle... Tüm bunlar beni s›k›yor.

Türkiye’nin 3. ödenekli tiyatrosu Bak›rköy Belediye Ti-


yatrosu...
1990 y›l›nda Bak›rköy Belediyesi’nde SHP idaresi vard›.
SHP Belediyesi kültür ve sanatta da hareketli olmak istiyor-
du. Türkiye’nin üçüncü ödenekli tiyatrosunu kurmak istedi-
ler. Büyük çabalar, büyük mücadeleler sonucu Türkiye’nin
üçüncü ödenekli Bak›rköy Belediye Tiyatrosu kuruldu.
Mekân Ataköy 9. K›s›m’da Frans›zlar’dan kalma eski barut-
hane binas›d›r. Her gün oran›n inflaat›nda idim. 1990 y›l›n-
dan 1994’e kadar müdürlü¤ünü yapt›m. Belediye Baflkan› o
zaman Y›ld›r›m Aktuna idi. Güngören’deki Aziz Nesin Sah-
nesi ve Ataköy’deki Yunus Emre Kültür Merkezi olmak üze-
re iki sahneden olufluyordu. Çok güzel eserler sergiledik.
Uluslararas› rejiler oldu. 1991 y›l›nda ‹stanbul Uluslararas›

309
Adem Dursun: Yaflamlar›n› Tiyatroya Adayanlar

Tiyatro Festivali’ne ‹vanoviç Var m›yd›, Yok muydu? eseriyle


kat›ld›k. 1994 y›l›nda Gürcü yönetmen Robert Strua,
Brecht’in Antigone’sini sahneledi. Tabii her zaman oldu¤u gi-
bi yine yönetim de¤iflti ve Belediye Baflkan› da de¤iflti. Bafl-
kan Ali Talip Özdemir (ANAP) oldu. Anlaflamad›k, yöne-
timden oyunlara her fleye müdahale etmeye bafllam›flt›. Gö-
revimden al›nd›m. Tiyatro devam ediyor ancak benim amaç-
lad›¤›m konseptle de¤il. Benim as›l görevim 1974 y›l›nda
bafllad›¤›m ‹stanbul Devlet Konservatuar›’daki sahne hocal›-
¤›m idi. 1982 y›l›nda da Üniversite statüsüne girmifltik. O ta-
rihten bu yana 32 y›ld›r profesör olarak hocal›k yap›yorum.
Yeni ismiyle Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatua-
r›’n›n Tiyatro Ana Sanat Dal› Baflkan›y›m.

Kendi ad›ma bir tiyatro kurmay› düflünmedim...


Ben kendi ad›ma bir tiyatro kurmay› hiç düflünmedim.
Çünkü çal›flmak istedi¤im tiyatro Dostlar Tiyatrosu idi. Gen-
co Erkal ile güzel bir mesleki beraberli¤imiz vard›, hem dü-
flünce hem oyun stili olarak. Niye bunlar› b›rak›p bir tiyatro
kuray›m? Ben de kurmak yerine onlarla çal›flt›m. Benim de
tiyatromdur oras›. Bir de kendim prodüksiyon yapt›m. Biri
1973 y›l›nda Lola Blau, di¤eri ise 2002’de Marlene Dietrich’in
özel bir projesini yapt›m. Onun d›fl›nda konserler verdim.

fiu andaki çal›flmalar›m...
fiu anda oynam›yorum. Ancak projem var. Haldun Ta-
ner’in Gözlerimi Kapar›m Vazifemi Yapar›m oyununu yönetiyo-
rum. Üniversitedeki e¤itmenli¤imin yan› s›ra Befliktafl Bele-
diye’sinde bir Kültür Sanat Formu kurdum. Çok güzel tiyat-
rolar ve konserler yap›yoruz. Haldun Taner için uluslararas›
bir sempozyum yapt›k. Bu y›l ise Aziz Nesin için uluslarara-
s› bir sempozyum yapaca¤›z. Daha sonra ise (birkaç ay için-
de) bir Gorki projem var.

310
Zeliha Berksoy

Ald›¤›m ödüllerden baz›lar›...


Ankara Sanat Sevenler Derne¤i’nden iki kez ödül,
“Ulvi Uraz Ödülü”
“Avni Dilligil Ödülü”, Keflanl› Ali Destan›’ndaki rolüm
için Nokta Dergisi’nden “Doruktakiler” ödülü, “Elefltirmen-
ler Birli¤i” ödülü gibi.

Say›n Zeliha Han›m, üç sene önce anneniz Semiha


Berksoy ile yine Berlin’de söylefli yapm›flt›m. O zamanki
heyacan›m›n ayn›s›n› sizde de duydum. Bana Berlin’deki
yo¤un çal›flmalar›n›z aras›nda bu söylefli f›rsat›n› verdi¤i-
niz için teflekkür ederim.
Ben de size teflekkür ederim. Çünkü annemle de güzel bir
söylefli yapm›fls›n›z. Çekti¤iniz resimlerde annem gülüyor ve
çok mutlu gözüküyor, mutlulu¤u yüzünden okunuyor.

311

You might also like