Professional Documents
Culture Documents
HAYIR DEMEKTİR
insan
İNSAN YAYINLARI : 844
DÜŞÜNCE DİZİSİ : 68
HAZIRLAYAN
BRIEUC GERARD
ÇEVİREN
CAN BATUKAN
EDİTÖR
MURAT BOZKURT
BASKI -CİLT
ERKAM YAYIN SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
İKİ TELLİ ORGANİZE SAN. BÖLG. MAH. ATATÜRK BULVARI
HASEYAD !. KISIM Nü: 60/3-C BAŞAKŞEHİR/İSTANBUL
MATBAA SERTİFİKA Nü: 51796
İNSAN YAYINLARI
İSTİKLAL CADDESİ Nü: 96 BEYOGLU/İSTANBUL
TEL: 0212-249 55 55 FAKS: 0212-249 55 56
www.irisanyayinlari.com. tr
insan@insanyayinlari.com. tr
DÜŞÜNMEK,
HAYIR DEMEKTİR
JACQUES DERRIDA
Hazırlayan
Brieuc GERARD
Çeviren
CanBATUKAN
insan
JACQUES DERRIDA
CAN BATUKAN
ÖNSÖZ ........................................................................................................... 7
BİRİNCİ OTURUM .................................................................................... 1 7
İKİNCİ OTURUM ....................................................................................... 33
ÜÇÜNCÜ OTURUM ............................ ..................................................... .49
DÖRDÜNCÜ O TURUM ............................................................................ 71
EKLER .......................................................................................................... 91
DİZİN . . .
........ ........................... ......................... ............................... ........... 11 3
ÖNSÖZ
EVET VE HAYIR
miş olduğu bir yazılı ödevin cevap anahtarı olarak dağıtılmış ol
ma özelliği de söz konusu. Zaten Derrida şöyle yazıyor: " Ö dev
lerinizde çoğu kez olumsuzlamanın mümkün nesnesi sizi büyü
lemiş ve bu yüzden bilincin hayır diyebileceği her şeyi saymışsı
nız."6 Son olarak bu derslerin bir başka maddi özelliği de tümüyle
elle yazılmış olmaları. Bilindiği üzere Derrida'nın el yazısını çöz
mek epeyce zor; bu durum önemli bir editöryal meydan okuma
yı gerektiriyordu. Şu anda elinizdeki baskıyla neticelenen çalış
ma bu metnin günün birinde tümüyle ve eksiksiz biçimde çözü
lüp çözülemeyeceği bilinmeden başladı. Pek çok yıla yayılan, Sc
rabble yazılımı gibi sayısız farklı şifre çözüm yönteminin kulla
nıldığı ve şimdiye dek 1500'den fazla Derrida'nın elyazması keli
meden meydana gelen bir veri tabanının oluşturulduğu bir süreç.
Tüm bu çabalara rağmen yer yer, keskin ve dikkatli gözlerin tara
malarına direnen birkaç okunamayan kelime kaldı. Metnin oku
nurluğuna ve anlaşılırlığına engel olmayan bu alt edilemez keli
meler, günün birinde aydınlatılacakları ümidiyle metin içerisinde
<okunamayan kelime > olarak belirtildi.
Elinizdeki baskı bu dersin orijinal elyazmalarının bilgisayara
aktarılmış dosyalarından meydana getirilmiştir. Söz konusu elyaz
maları Kaliforniya Üniversitesi'nin lrvine'deki Eleştirel Teori Arşi
vi' nde Jacques Derrida fonunda ve IMEC Derrida fonunda saklan
maktadır.7 Dört oturumluk metin, Derrida'nın elle yazmış olduğu
109 sayfadan oluşuyor. Bunlara yazarın sonradan elle aldığı notları
ve yazar alıntılarını içeren yirmi civarında ilave sayfa daha ekleniyor.
Bunları bu eserin sonundaki ekler bölümünde bulabilirsiniz. Sayfa
düzenini elimizden geldiğince korumaya gayret ettik ancak elyaz
malarındaki bazı eklemeler (karalamalar, oklar, bir yerin önemli ol
duğunu belirten çizgiler vs.) daha anlaşılır olma kaygısıyla bu edis
yona dahil edilmedi. Bunlar bazı uygun oldukları yerlerde dipnot
ta belirtildiler. İ lgili okurlar bu eksikleri Princeton Üniversitesi'nin
Derrida Arşivi Projesi'nde bulunan asıllara bakarak giderebilir.
6. B kz. aşağıda, s. 26
7. Orijinal elyazması Jacques Derrida fonunda, 4. kutu, 16. çekmece içeri
sinde bulunmaktadır.
ÖNSÖZ • 11
***
8. Bkz. aşağıda, s. 28
9. Derrida, Ulysse gramophone, a. g. e., s. 127.
ÖNSÖZ • 13
Brieuc Gerard
FACULTl
PARIS ..
· .
OES LETTRES
ET SCJENCES Hl!MAINES
�LO:USATIOI
HISTOIRE'O-- .
:
�') ,...M
11-t. t!": .-.�
17. Ruc o• ı...r. SOll'•o"H
.,,,_,ı,.
t M,;.. hİıJ"" J ı; �
.,,,.,,,,_,.
� IAl.ı,.
...
( " ,l,,
.
3. Satır arasında kurşun kalemle bir ekleme yapılmış: "2 başlangıç nokta
sı ('evet hayın düşünmek)".
18 • DÜŞÜNMEK, HAYIR DEMEKTİR
ğildir. Burada teslim etmek, ona doğru gitmek, yani ona doğru olan
bir yolda engelleri aşmak, gevşekliğini ve uyuşukluğunu atmak,
ataletini yenmek, serapları ve düşleri özgürce çürütmek, kendime
vaktinden erken evet dedirtme hakkını ne pahasına olursa olsun
inkar etmektir. Ö yleyse hakikate doğru yolda olmak özgürlüğümü
olumlamak <okunmayan kelimeler> , hayır deme gücüdür. 1 3 Haki
kate doğru yolda olmak, görüşüne hayır demektir. Ancak düşün
mek, kölesi olmak manasına gelen "teslim olma" olarak, kaybol
mak olarak evet deme anında güçlerini sahtekara devretmek, ha
kikate "kendini teslim etme" değildir. Bu durumda, olumsuzluğun
özünden, bu temel olumsuzluk gücünden doğan bu anda kendi
sini reddettiğinde düşünce kendisi olacaktır; saf biçimde kendisi.
Olumlama yalnızca geçici bir an, özsel olmayan (öz ile ilinek kar
şıtlığı) ve düşüş anlamında neredeyse bir ilinek olacaktır. Hatta dü
şünce karşısında günah anlatnında. Düşünce şuna ve buna evet de
diğinde, ve nihai varış noktasına ulaşamadığında sendeler ve dü
şer. Evet, düşüncenin harfiyen bir lapsus'u olacaktır.
Bu yüzden Alain "düşünmek, hayır demektir" der..
1. Alain'e göre böyle bir önermeyi ne doğrular? Onu har
fiyen alabilir ve bu önermeyi savunan felsefeyi kabul
edebilir miyiz?
2. Hayır demek ne demek? "Hayır demenin", olumsuzla
manın anlamı ve kökeni nedir?
15. Alain, Philosophie. Textes choisis pour !es classes, a.g.e., sayı 1 , s. 274. El
yazmalarında bu alıntının ardından üzeri çizili bir cümle geliyor: " Ö y
leyse hayır demek uyanmak ya da kendini uykudan uyandırmaktır."
16. A.g. e., s. 278.
BİRİNCİ OTURUM 23 •
24. Satır arasında bir ekleme mevcut: "(reddetme � bilincin sıfatı. Her red
dediş bilinçten geçer.) ".
25. Elyazmasında üzeri çizilmiş bir kelime mevcut: "doğal olarak'' olabilir.
26. Burada Derrida Fransızcadaki nesne ve proje kelimeleri arasında bir dil
oyunu yapmakta: objet-projet. Bu oyuna bir sonraki cümlede reddediş
(rejet) de dahil oluyor. Metin boyunca benzer bir kelime oyunu, günde
lik dilde her ikisi de uyanış anlamına gelen iveil ile riveil (uyanış, yeni
den-uyanış) kelimeleri gibi pek çok kelime arasında devam eder. (ç.n.)
BİRİNCİ OTURUM 27 •
27. Satır arasında bir ek var: "Düşünce = bilinç ama dönüşlü bilinç, tefekkür
ve reddediş.' '
28. Alain, Philosophie. Textes choisis pour fes classes, a.g. e., cilt 1 , s . 274-275.
Derrida eklemeler ve vurgular yapıyor.
29. Elyazmalarında bu şekilde.
30. Fransızcadaki esprit sözcüğü farklı dönemlerde, filozoflar tarafından
farklı anlamlarda kullanılmıştır. Bu metinde adı geçen filozofların da
espri/den anladığı çoğu zaman aynı kavram değil. Dahası aynı filozof,
aynı sayfa içerisinde esprit sözcüğünü birkaç farklı anlamda da kullana
bilir. Bu nedenle biz bu kavramı bağlamına göre ve parantez içerisin
de belirtmek suretiyle kimi zaman tin, kimi zaman ruh/zihin, kimi za
mansa zihin olarak karşılamayı uygun gördük. (ç.n.)
31. Elyazmalarında "çarpışma" sözcüğü çizilmiş ve "savaş" sözcüğüyle de
ğiştirilmiş.
28 DÜŞüNMEK, HAYIR DEMEKTİR
•
36. Satır arasında önce altı çizilmiş, sonra da üzeri çizilmiş olan üç kelime
bulunuyor: "ıı:icrnç
[iman] ve mağara".
37. Asıl metinde Alain şöyle diyor: ''.Ama ben kendimi her konuda . . . "
38. Elyazmasında bir ek işareti mevcut: "+-+".
39. Alain, Philosophie. Textes choisis pour fes classes, a.g. e., cilt 1 , s. 275. Der
rida eklemeler ve vurgular yapıyor.
40. Satır arasına eklenmiş iki kelime mevcut: "olumlama, kolay inanan".
30 DÜŞÜNMEK, HAYIR DEMEKTİR
•
43. Elyazmasında üzeri çizilmiş bir cümle var: "Ve göstergeye hayır demek,
inanca inanan kendine hayır demektir."
32 DÜŞÜNMEK, HAYIR DEMEKTİR
•
hayır demek gerekli. Onları anlamanın başka yolu yok. Ama sürek
li gözlerini ovuşturmak ve göstergeyi dikkatle incelemek, bu uya
nık olmanın ve düşünmenin bizatihi kendisi. Bunun aksi uyumak
olur. Eğer her şeye inanacağımıza karar vermiş olsaydık da, İ sa'nın
kreşteki şu çocuk olmadığı doğrudur. Görünüşü yarmak gerekir.
Papa'nın kendisi de her bir duasında bunu yapar. Aksi durumda
bu bir dua olur muydu? Olmazdı, nokta. Ama bir de yaşlı adamın
uykusu var. [göstergelerin biçimlenişi?]44 Göstergenin ardında te
oloji var. Ama eğer teoloji göstergeden başka bir şey değilse ne?
Teolojinin ardı diye bir şey var mı? Daima hayır demenin ne oldu
ğunu anlamak gerekir. Hayır, sen göründüğün şey değilsin. Tıpkı
astronomun güneş için dediği gibi; tıpkı şu ya da bu adamın su
da ters yüz olmuş imgeler için dediği gibi. Ve öyleyse bu inanılan
şeye hayır demek değilse kuruntu [kuruntular - küçük endişeler
- yükler - engeller] nedir? Vicdan muhasebesi [dini manada] uy
kudaki bir kendiye hayır demektir. Benim inandığım asla yeterli
değildir ve inançsızlık katı bir imandır. "Yatağını sırtlan ve yürü."45
İ şte46 Alain'e ithaf edilmiş olan bu serimlemenin 3 . büyük kıs
mı olan genel anlamda inanç eleştirisini (ilk ikisi şunlardı: düşün
ce = bilinç. Olumsuzlama ya da olumsuzlama ve düşünümün ge
çişsizliği) şimdi doğrudan doğruya inceleyeceğiz.
Şunları göreceğiz:
1. Alain'in formülünün genel felsefi ö n kabulleri nelerdir?
2. Alain düşüncesi içinde bu formülü aşmak için gerekli
öğeleri nasıl bulacağız? (düşünmek: hayır demek)
3. B u olası aşmadan itibaren ödev � nasıl genel menzi
le ulaşılabilir?47
ahlaki ya da etik ideal kavramına bağlı özel bir anlam içeriyor. Bu ne
denle Ttirkçede ahlaki ödev ya da vecibe olarak karşılanmasını uygun
bulduk. (ç.n.)
İKİNCİ OTURUM 35 •
3. Alain, Philosophie. Textes choisis pour fes classes, a.g. e., cilt 1 , s. 258. Derrida
aşağıdaki alıntının altını çiziyor ve parçalıyor: "Düşünmek, zihne geleni
tartmak, yargısını askıya almaktır; kendi kendisini denetlemek ve ken
disinden hoşnut olmamak. Düşünmek, bir fikirden ona karşıt olan şey
lerin tümüne, tüm düşünceleri o anki düşünceye ekler şekilde geçmek
tir. Demek ki bu doğal düşüncenin bir reddidir ve en derinde, esasın
da düşüncelerin yargıcı olmayan doğanın bir reddi. Düşünmek öyleyse
bizdeki her şeyin, kendisini sunmakta olduğu gibi iyi olmadığı yargısı
na varmaktır. Bu uzun bir iş ve ön koşullu bir barıştır."
36 DÜŞÜNMEK, HAYIR DEMEKTİR
•
10. Alain, Philosophie. Textes choisis pour fes classes, a.g. e., cilt 1 , s. 277.
11. Satır �rasında alıntı ile bir sonraki paragraf arasında önce bir cümle ya
zılmış, ardından üzeri çizilmiş: "Tanımlama: Leibniz'in Descartes üze
rine düşüncesi: Eğer şüphe etmeye başlanırsa bu şüphe hiçbir zaman or
tadan kaldırılamaz. Demek ki şüphe yok ,;c. Alain."
12. "P. R. 23'', bizi Propos sur la religion (Din Hakkında Öne Sürmeler) met
nine ve 20 Aralık 1923'e gönderiyor: Alain'in bu Propos'yu yazmış ol
duğu tarihe.
İKİNCİ OTURUM · 39
ama hakikat hiçbir zaman ölmez. Fakat bir hakikat, onu dü
şünen birileri olmadığında bir hiç olduğundan, ezeli-ebedi bir
Düşünen de olmalıdır." İşte size bir çırağa ait bir düşünce ve
fikirler için bir saklama dolabı.13 Descartes'ı takip etmek bun
dan çok daha zordur zira o fikirleri saklama dolabını ve hat
ta fikirlerin kendilerini de p arçalayarak şöyle der: Ezeli-ebedi
hakikatler diye bir şey yoktur, onlara (hatta üçgenin ve daire
ninkine dahi) Tanrı'nın istenci her an karar verir. Anlayabilen
anlasın. Burada daima bir skandal ve şüp he edilemez olandan
şüp he etmenin bir fırsatı mı bulunmaktadır? Descartes'ın teo
lojisinin kendisini inançsızlık tarafından canlandırılmış olarak
bulmasını sağlayan fırsat . . . 14
13. Elyazmasında Derrida buradaki alıntının içerisine " +-+ . . (krş. Vekalet
Verme) . . " ifadesini ekliyor.
14. Alain, Philosophie. Textes choisis pour fes classes, a.g.e., cilt 1 , s. 276.
15. Elyazmasında bir ek mevcut: "+-+". Derrida burada Meditasyonlar içeri
sindeki "5. Meditasyon''a gönderme yapıyor. 1962-1 963 yılında başka
bir seminerinde Derrida, Husserl'in Kartezyen Meditasyon/arına uzun
ca bir ders ayıracaktır.
16. Burada kesinlikle Derrida 1960-1961 yılında vermiş olduğu ve Descar
tes'ı "5. Meditasyon"unu ve Tanrı'nın varlığının kanıtını tartıştığı " Öz
Varoluş" başlıklı dersine gönderme yapıyor.
40 DÜŞÜNMEK, HAYIR DEMEKTİR
•
22. Alain. Philosophie. Textes choisis pour fes classes, a.g. e. , cilt 1, s. 276. Der
rida altını çiziyor.
23. Burada Derrida şüphesiz bir açımlama (paraphraser) yapıyor.
24. Elyazmasında burada "zorunlu güçten düşme" kelimeleriyle birlikte bir
ek işareti mevcut: "+-+".
25. Elyazmasında paragrafın devamında aşağıdaki kelimelerin ardından bir
ek işareti mevcut ("+-+"): "Gözlerin kırpışması <okunamayan bir kelime
- belki "varlık-olmayan" olabilir> --+ delilik "' hakikat."
42 DÜŞÜNMEK, HAYIR DEMEKTİR
•
karar vermek gerekir. Hayır demeyi istemenin eveti olan bir gönüllü
onay lfıat) ya da bir ise (soit) olması gerekir. Bu inanca, inancın şu
içeriğine hayır diyorum fakat değere ve adına hayır dediğim haki
katin istencine evet diyorum. Ve değere dair bu inanç, kolay ina
nanın (kananın) naif inancını ve dolayısıyla da naif inanca hayın
önceler. Değerler felsefesine dayalı (axiologique) evet temeldir. İ s
temek = olumlama. İ radecilik olumsuzlamanın felsefesi olamaz. Bu
yüzden Alain, "düşünmek, hayır demektir" ile karşıt gibi görünen
bir metinde, esasında "düşünmek, hayır demektir"i temellendiren
ve ona ağırlığını, ciddiyetini veren şu sözleri yazar:
L.P. 1921 P.R. s. 87
s. 260-26 1'i (1)27 oku ve yorumla.
Ö nce inanmak gerekir. Her türlü kanıttan önce inanmak ge
rekir zira hiçbir şeye inanmayan için bir kanıt olamaz. Auguste
Comte sık sık Imitation'un şu pasajı üzerine düşünüyordu: ''Ak
lın imanı öncelemesi değil, onu takip etmesi gerekir; onu tedir
gin etmemelidir." İyi ya da kötü düşünmenin bana bağlı olduğu
na inanmıyorsam kendimi akışına düşünmeye bırakırım; kanaat
lerim içimde bir köprünün üzerinde gezinir gibi gezinir. İ deler bu
şekilde oluşmuyor; istemek, seçmek ve elde tutmak gerekir. Yarın
da halen sağlam bir şekilde duracağına inanmıyorsam bir kanıtın
bana ne faydası var? Bu kanıtın benim için olduğu kadar herkes
için de sağlam olduğuna inanmıyorsam hangi faydadan söz ede
bilirim? Oysa bunu kanıtlayamam; her kanıt aslında bu faydayı
ön varsayar. Eğer bu insan formunda kendi kendisinde bulduğu
Akıl'ın aynısını bulmamış olsaydı senin şu Sokrates'in küçük kö
leye geometriyi nasıl açıklayacaktı?28
Ö yleyse iki inanç vardır: İ man ve kanma. Kanmaya hayır di
yen imandır.
İman ve delilik (Zweifelsucht'u unut
mamalı = şüphe deliliği) .
27. Bu sayı (1) Derrida'ya ait Phifosophie. Textes choisis pour fes classes (Ala
in) kopyasının kenarında yer alıyor.
28. Alain, Phifosophie. Textes choisis pour fes classes, a.g. e., cilt 1 , s. 260-261 .
44 • DÜŞÜNMEK, HAYIR DEMEKTİR
38. Scilla, Yunan mitolojisinde İtalya ile Sicilya arasında yaşadığına inanı
lan bir deniz canavarı. (ç.n.)
ÜÇÜNCÜ OTURUM
14. Kenarda Derrida, Lagneau'ya ait bir alıntıyı parantez içerisinde akta
rıyor: « ("Tanrıtanımazlık, Tanrı'ya olan inancın kokmasını engelleyen
tuzdur.") » Jules Lagneau, Cifebres feçons etfragments, Paris : PUF, 1 950,
s. 23 1 .
15. Elyazmasında, hemen ardında parantez içerisinde "(Buraya döneceğiz)"
yazan bir ek imi mevcut: "�".
ÜÇÜNCÜ OTURUM • 57
kip selleştirmesi.
16. Elyazmasında "bir gelenekten" ifadesi, üzeri çizilmiş olan "iş yaramaz
olanın mantığından ve klasik ontolojiden" ifadesinin yerini alıyor.
17. Bu paragrafın devamında bir ek mevcut: "Bazı tarihsel öğeler � dosya
nın serimlenmesi."
U N I V l! " S I T ll
ET SCIEHCES
_ HUMAIHES
HISTOlftE DE Ll COLOMISATIOI
[sıJ
60 • DÜŞÜNMEK, HAYIR DEMEKTİR
18. William Hamilton, Lectures on Metaphysics and Logic, cilt 3, 1 860. Oriji
nali (s. 216): "Hence it also follows, that there is no negation conceivab
le without the concomitant conception of an affırmation, for we cannot
deny a thing to exist, without having a notion of the existence which is
denied."
ÜÇÜNCÜ OTURUM • 61
26. H. Bergson, L'Evolution creatrice, a.g. e., s. 299. İ talikler Derrida'nın al
tını çizdiği bölümleri ifade ediyor. Orijinal metin şu cümleyle sonlanı
yor: "Tüm gizem burada". Derrida bu cümleyi de açımlıyor.
27. Descartes tarafından ortaya atılmış, bin kenarı ve bin açısı olan iki bo
yutlu bir cisim. (ç.n.)
64 • DÜŞÜNMEK, HAYIR DEMEKTİR
nını görmemek için dili, aklı, edimi ortadan kaldırmakla her şe
yi, özellikle de zihnin özünü ortadan kaldırmadığımızı unutma
mak gerekir. Tüm bu eleştirinin amacı aksine söylem-ötesi (mi
ta-discursive) sezginin ve sürenin (durie) varlığının haklarını, tam
lığı içerisinde yeniden tesis etmektir.
Aslında hiçliğin sözde-fikri vasıtasıyla kendi mantıksal-söy
lemsel olumsuzlaması içerisindeki kökenin geri gönderilişinden
sonra Bergson, "Neden bir şey var?" sorusunun bir anlamı olma
dığını göstermek adına hiçliğe geri döner. Oysa bir sözde-fikirden
doğmuş olan bu sözde-soru, bir süre felsefesi için engel teşkil et
mekteydi. Bunun nedeni bir seferde, kendi üzerinde, onu öncele
yen bir hiçliğin yarattığı bir tür devrimi vasıtasıyla ortaya çıkmış
olan durağan bir varlığı varsayıyor oluşuydu.
"Bu uzun analiz, kendi kendisine yeten bir gerçekliğin süreye
zorunlu olarak yabancı olan bir gerçeklik olmadığını göstermek
için gerekliydi [diyor Bergson, (s. 322-323)] . Eğer (bilinçli ya da
bilinçsiz olarak) Varlık fikrine ulaşmak amacıyla hiçlik fikrinden
geçilirse, ulaşılacak olan Varlık mantıksal ya da metamatiksel olan
ve bundan dolayı da zaman-dışı olan bir özdür. Bu sırada gerçeğin
durağan bir kavrayışı kendini zorla kabul ettirir: Her şey bir se
ferde verilmiş gibi, ezeli-ebedilik içerisinde görünür. Ancak Var
lık'ı doğrudan, dönüş yapmadan, önce hiçliğin, kendisini kendisiy
le bizim aramıza koyan hayaletine seslenmeden düşünmeye alış
mak gerekir. Burada eylemek için görmek değil, görmek için gör
mek hedeflenmelidir. Bu olduğunda Mutlak bizim yanı başımızda
ve belirli bir ölçüde bizde kendisini açığa vurur. Onun özü mate
matiksel ya da mantıksal değil psikolojiktir. Bizimle yaşar. Bizim
gibi ama belirli yanlarıyla bizden sonsuzca daha fazla yoğunlaş
tırılmış ve kendi üzerine daha fazla toplanmış bir şekilde sürer."35
Bergsoncu düşüncenin hareketi kendi kuvvetinde ve derinli
ğinde, olumsuzluğun bir sezgi ve dolayımsızlık felsefesinde, dai
ma doluluğun felsefesi olan bir felsefede yeri olmadığını görmez-
35. H. Bergson, L'Evolution criatrice, a.g. e., s. 323. Derrida altını çiziyor.
68 DÜŞÜNMEK, HAYIR DEMEKTİR
•
36. Satır arasına şu cümle eklenmiş olabilir: "Yani tüm felsefelerde ve özel
olarak da değer felsefesinde varlığın olumlaması."
37. Henri Birault, "Heidegger et la pensee de la fınitude", Revue Internati
onale de Philosophie, cilt 14, sayı 52 (2), 1960, s. 140.
38. H. Bergson, L'Evolution creatrice, a.g. e., s. 323.
ÜÇÜNCÜ OTURUM · 69
şünce ya bir şeydirler ya da hiçbir şey. Eğer hiçbir şey iseler bunun
nedeni ortadadır: bir varolanın ya da varolanlar bütününün bir rü
yadan, kendime bir yarı-tanrısallık atfetmeye çalışmamı sağlaya
cak olan bir "kahramanlık'' hayalinden başkası olmayışının olum
suzlaması. Bu yarı-tanrısallığı6 benden, benim içimden geçip gi
den bir varoluşun yaratımını aldatıcı ve gülünç bir biçimde, boş
imge veya kavram yoluyla geri alarak meydana getiririm.7 Bura
da basit sanrı kendine imgesel olanı vermekten ibaretken içerisi
ne girdiğimde kendimi gerçekten yoksun bıraktığıma inanacağım
ters yönde {a rebours) bir sanrı söz konusu olacaktır.
Ancak eğer zihin (esprit) ve düşünce bir şey ise (ve Bergson
birini diğerinden daha çok reddedecektir), varoluşu ortaya koyma
yı reddettiklerinde ya da koymaktan sakındıklarında onları ciddi
ye almak gerekir. Bu onların felsefi özgürlüklerinde ileri gelir ve
zihnin varlığı özgürlüktür.
İ şte Lachelier'nin yazdıkları: "Eğer zihin ve düşünce bir şey
se ve eğer varolmak zihin tarafından ortaya konmaksa, zihin ay
nı özgürlükle herhangi bir varlığı ortaya koyabilir ya da ne olursa
olsun onu ortaya koymayı reddedebilir (ya da en azından hiçbir
şey ortaya koymayarak kendisini soyutlamayla kavrayabilir, kendi
ne has özgürlüğünü bu özgürlüğün her türlü edimsel kullanımının
dışında görebilir). Bergson'un saptaması başlı başına derin ve ken
di realizminin görüş noktasından mükemmel bir biçimde doğru
dur. Ancak kendisini bizatihi bu realizmin karşısına geri döndü
rür. Hiçlik fikri, "özgürlük'' (sözcüğü onun değil, benim kullandı
ğım anlamıyla) fikrini içerir ve onaylar."8
Bu metne geri dönelim.
Eğer zihin ve düşünce bir şeyse ve eğer. . .
24. Burada elyazmasının kenarında Derrida "cinse dair" ifadesini ekliyor, al
tını çiziyor ve metnin içerisindeki "ön-yargı" sözcüğüne bir çizgiyle bağ
lıyor.
25. Elyazmasında Derrida ekliyor ve altını çiziyor: "Yargıya geçişle değil".
DÖRDÜNCÜ OTURUM · 81
bir şeyle (s. 94)26: "Nesneye doğru yönlendirilmiş olan algısal ilgi
devam edebilir [sürebilir] ; nesne böylece daha uzun sürede göz
lemlenmiş olur. Gözlemlenebilir olmayı sürdürerek verili olmayı
sürdürür. Buna karşın bekleyiş yönelimlerinin doldurulması yerine
aldatma (deception) 27 çıkagelir." Husserl şu örneği ele alır: Tümüy
le pürüzsüz ve kırmızı olarak algılanan bir bilye olduğunu varsa
yalım.28 Algı, edimsel olarak algılanmış anlamlandırmalardan iti
baren bekleyiş yönelimlerini verir ve onları kurar.
Demek ki gördüğümden itibaren, görmediğim hakkında ön
görürüm (anticiper). Ve böylece bilyenin görünmeyen kısmını da
tümüyle pürüzsüz ve kırmızı olarak "gözü kapalı" tamamlarım.
Bu daha yargılamadan dahi öncesidir değil mi? "Bilyenin tama
mı kırmızıdır" bile demeden öncesi. Bu anda29 bekleyişim aldatıl
mıştır; bilyenin arkası kırmızı değil yeşildir. Üstelik pürüzsüz de
değildir; pürüzlüdür. Onu bir ve aynı bilye olarak kavramaya de
vam ederim; yönelimsel (intentionnel) sürecin birliği zarar görme
miştir. Aynı bilyeyi algılamakta olan halen benimdir. Ancak bu an
lam birliği kendi içinde, kendisini bir ölçüde bulanıklaştıran kıs
mi bir karalama içerir. Bir "o değil bu, o şekilde değil bu şekilde"
içerir. Benim beklediğim, öngördüğüm (anticiper) kırmızı daima
edimsel bir algının içerisinde mevcut olan ama bir "hükümsüz
lük'' (nulliti), "geçersizlik'' (invalabilite} belirtisiyle birlikte mev
cut olan bileşik bir anlamlılıktadır. Bu Husserl'in tasvir ettiği şek
liyle bir zamansallaşmanın zemini üzerinde, ön-tutulma (proten
tion) ile yeniden-tutulmanın (retention) yönelimsel bir diyalektiği
olarak mümkün olabilir. Şimdi daima bir yanıyla geçmiş olan şim
di ile, az önce geçmiş ve saklanmış olanla (zira saklanmamış olsay
dı şimdinin kökenselliğini, geçmişe göre güncelliğini algılayamaz-
dık), diğer yanıyla ise geldiğini haber veren, kendisini bir ön-tu
tulmada (protention) öngören şimdi arasındaki bir gerilimdir. İ ş
te burada kırmızı üzerine öngörüsel (anticipante) bekleyişin anla
mı korunur, aldatılmış, "yenilmiş" bir bekleyiş olarak saklanır der
Husserl (Aufoebung). Ö yle ki algılanan yeşil ve pürüzlenn kendi
leri de bir "polemik" ya da "çelişki" anlamlandırmasından etkile
nir. Ön-gö'rülmüş (pri-vue) niteliğin ayağını kaydıran bu anlamdır.
(Zamansallık, ama ne Alain'deki ne de Bergson'daki.)
Dışsal bir nesne örneği üzerine de olsa bu tasvir, benzer bir
biçimde her türlü nesnenin üzerine taşınabilir. O her durumda
"olumsuzlamanın önce yüklemsel bir yargının işi olmadığını, asli
formunda reseptif deneyimin yüklem-öncesi ortamında kendisi
ni çoktan sunmuş olduğunu" gösterir. 30
Demek ki olumsuzlama (olumlayıcı ya da olumsuzlayıcı)
yargıdan öncedir. Bu önceki zorlukları çözmemizi sağlıyor (La
chelier-Bergson-Goblot arasındaki çatışma) . Ancak bu zorluk
lar doxaya dayalı kesinliğin, < okunamayan bir kelime >31 olmadığı
ama modifıye ettiği bir tür asli edilgen olumlamanın sonrasında
dır. Bu durum evetin hayır üzerindeki önceliğinin hakiki manası
nı anlamamıza izin verir.
Husserl aslında olumsuzlamanın "daima kendisini muhafaza
eden doxa'ya dayalı bir kesinliğin zemini üzerindeki ve sözün özü
dünyaya dair evrensel inancın zemini üzerindeki kısmi karalama
olduğunu yazar."32
Bu Husserlci analizin sonucu Bergsoncu eleştirinin sonuçla
rıyla şu noktalarda birleşir:
1. Bir hiçliğe, hiçliğin bir pozitivitesine yer bırakmamala
rı bakımından, hiçliğin herhangi bir önceliğine hiç yer
bırakmamaları bakımından;
lincin içerisinde, ilişkinin, geçişin içerisinde. (Sartre bunu başka bir yer
de söylüyor.)"
38. J.-P. Sartre, L'Etre et le Neant, a.g. e., s. 63.
39. Elyazmasında burada bir ek imi mevcut: "<--> " .
40. ].-P. Sartre, L'Etre et le Neant, Paris, Gallimard, 1953, s. 39. Derrida al
tını çiziyor.
41. Elyazmasında altının ardından Derrida "doxa" sözcüğünü ekliyor ve al
tını çiziyor.
86 DÜŞÜNMEK, HAYIR DEMEKTİR
•
ET SC
IE NCE
� E
S L
E TT R E S
H U MAIN ES
HISTillRE DE LA COLORISATIOR
ı:: :ı
EKLER
FİŞ 11
FİŞ 2
Hatırlat:
1. Yüklem-öncesi düzeydeki tasvir olumsuzlama dene
yiminin nefret-tiksinti-korku-vs. olarak kavranmasını
sağlar. (Afekt) Krş. Heidegger ve Sartre.
2. Reddedilmiş olanın (kırmızı bilye) manasının köken
selliği, kendini yargıdan söz edildiğinde ortaya koyar.
3. Varlığın bir bölgede görünür hale gelmek için gizlen
me (dissimulation) zorunluluğunu izah et.
EKLER · 93
4. W. Hamilton, Lectures on Metaphysics and Logic, a.g. e., s. 216. ("Ona eş
lik eden bir olumlama kavrayışı olmaksızın düşünülebilir bir olumsuz
lama yoktur: dolayısıyla bir şeyin varolmasını, onun varoluşunun mef
humuna sahip olmaksızın reddedemeyiz." - ç.n.)
5. Burada Derrida, L'Evolution creatrice'in 3 no'lu dipnotunda (a.g. e., s.
3 12) Kant'ı alıntılayan Bergson'dan alıntı yapıyor gibi duruyor: "Kant,
Critique de la raison pure, 2. baskı, s. 737: "Genel manasıyla bilgimizin
içeriği açısından olumsuz önermelerin asli işlevi basitçe hatayı engelle
mektir." Krş. Sigwart, Logik, 2. baskı, cilt 1, s. 150 ve devamı."
6. E. Goblot, Traiti de logique, a.g. e., s. 166-167.
EKLER • 95
'-
�r .A. l
('w• ,,-(. � � t "" -)
·
� ""'
c.,.
(/-> · "
•
� � ·ı>-.··P•A
1 f /r l" >r. -
"t * .
� '\-
"""" 1 . � ....
..ı
y :r.f.- ,..
J
._
<
.J-r .
.._
[ A "" J;... ı..
ıı """ 1'
J.,. .J ...ı
..,
.
. c yı. � ! "'
µ . � \ · J.. 1--" � � WV'- ..
t
c> µ
0-r-
_::::J-
EKLER · 97
- Olumsuzlamanın kökeni,
Modern sorunun arka planı (background)
Kant: olumsuzun ciddiye alınması.
Hegel: olumsuzun çalışması
(Platon'dan önce
= olumsuzlama = belirlenim
varlık-olmayan - Descartes
= yoksunluk)8
Köken: mantığın berisine yeniden düşmeden
Bergson (Lachelier) eleştiri olmadan psikolo
jik doğuş
Husserl psikolojizm olmadan aşkınsal doğuş
Sartre (bilincin kurucu olumsuzluğu9, "ken
dinde"nin önceliği)
Sonuç: Hiç (Rien) hiçbir şeydir Başlangıç noktası.
.
Zamansallık ve olumsuzlama.
2. kısım:
Tüm olumsuzlamaların temeli olarak evet.
felsefe * şüphe düzeyinde.
Plat[ oncuJ fikirlerin olumsuzluğu
İ stenç yok -4 kötü hiçlik Platon - Malebranche -
Aziz Augustinus
şüphecilik
Descartes Kant?
nihilizm?
Lagneau
3. kısım: hayınn çıkageldiği yerden evet kökensel olarak orta
ya çıkıyor mu?
ve bu ne anlama gelir?
Bergson
Sartre
Husserl
Goblot
Heidegger
Birault
102 • DÜŞÜNMEK, HAYIR DEMEKTİR
Alain
İ şte benim dogmam:
Şüphe etmek için, emin olmak gerekir. s. 280. 1 2
« Bir şüphe taneciği bile olmasaydı dinbilim diye bir şey
. • .
12. Alain, Phi/osophie. Textes choisis pour !es classes, a.g.e., cilt 1 , s. 280.
13. A.g. e., s. 283.
EKLER · 103
(3)
İ man gönüllü inanç (saf inanışın/kanmanın aksine
=
[s. 25014]).
" İ nanmayı reddeden kişiler imanlı kişilerdir."15
Deli, kendisine gelen tüm düşüncelere aynı değeri ve
ren kişidir. (s. 258)16
Deli, kendisine inanan kişidir. (s. 259)17
Mekanik düşünce (uyuyan) s. 260-26218
Önce inanmak gereklidir (evet) s. 26019
Akıl ve düşünce
"Daima varolmuş ve daima da varolacak bir dünya var
saymayan bir bilinç yoktur."20
Hayır
1. Alain.
2. Olumsuzluk ve skepsis. Yöntem (yol)
şüphecilik
şüphe
ipokhe?
Varoluşsal reddediş
Ö zgürlük
3. Olumsuzlama
EKLER · 107
FACULte DES
ET saENCEs HULEmlES.
MAINES
HISTOlllE DE--
LA COLlllllSlTION
..
c '"'� . ) -f,t., :.
"' k .
·
';"' .
'tı rv r ,.. :-
'1 'i=4' ·.
� >'"'·
----- (ıf, J
EKLER · 109
Alain'in eleştirisi.
Hayır, olmuş-varlık'a bir hayırdır.
Demek ki evet, değere, olması-gereken-varlığa.
krş. İ man
Değer < okunamayan kelimeler>23 -maz
aynı şekilde -----+ varlık' a evet de demez.
Demek ki hayır 'I' temel olmayan
evet < iki okunamayan kelime>24
algı - bilim
2
Düşünmek.
"Ruha/zihne (esprit) geleni tartmak, yargısını ertelemek, kendi
kendini denetlemek ve kendine yaranmamaktır. Düşünmek, tüm dü
şünceleri güncel olan düşünceye iliştirecek biçimde bir düşünceden
onunla ilişkilenen ve ona karşıt olan her şeye geçmektir. Demek ki
bu, doğal düşüncenin reddidir ve aslında düşüncelerin yargıcı ol
mayan doğanın derin bir biçimde reddedilişidir. Düşünmek, demek
ki bizdeki her şeyin, kendisini sunduğu gibi iyi olmadığını takdir et
mektir (Juger): Bu her şeyden önce zor bir çalışma ve bir barıştır."25
"İşte inançsızlığın zihni böyledir; sözün kısası o ruhun/zih
nin ta kendisidir". (s. 250)26
25. Alain, Philosophie. Textes choisis pour fes cfasses, a.g.e., cilt 1, s. 258. Der
rida altını çiziyor.
26. A.g.e., s. 250.
EKLER• 111
27. Elyazmasında iki okunamayan kelime mevcut. İlki şüphesiz Antik Yu
nanca bir kelime. İkincisiyse bir okla "Lagneau"ya bağlı olan "esinlen
me" olabilir.
1 12 DÜŞÜNMEK, HAYIR DEMEKTİR
•
İnanç ve hakikat
"Kısacası, zihnin henüz hiçbir şey yapmadığını söylüyorum;
bunun nedeni henüz uyanmamış oluşudur. Devasa taşlarla saygı
mızı sunacağız ve hakiki inananlar her gün bir taş daha getirecek.
Descartes'ın mezarı işte böyle meydana gelecek.
Cüret etmek gerekir; oysa hiç etmiyoruz. Fakat iyi biliyor mu
yuz? Hür yargı doktrini en derinlere gömülmüş durumdadır. İna
nanlardan başka neredeyse hiçbir şey görmüyorum. Onlarda şu 'haki
ki olandan başkasına inanmama' kuruntusu var. Oysa inanılan şey
hiçbir zaman hakiki değildir. "28
ve devamı . . . s. 274
Ayrıca krş. s. 277.
28. Alain, Philosophie. Textes choisis pour fes classes, a.g. e., cilt 1 , s. 273. Der
rida altını çiziyor.
DİZİN*
*
Bu adbilimsel dizin yalnızca Jacques Derrida'nın metninde (ekler da
hil) yer alan kişi isimlerini içerir. Dolayısıyla "Giriş" kısmını ve katı bib
liyografik göndermelerden oluşan ya da editör tarafından eklenmiş olan
sayfa altı notları dışarıda bırakır.
1 14 • DÜŞÜNMEK, HAYIR DEMEKTİR
G
Goblot (Edmond) 72, 78, 79, 82, .
94, 101
Goldstein (Kurt) 45
H
Hamilton (William) 60, 71, 94
Hegel 14, 3 1 , 57, 99
Heidegger (Martin) 4, 15, 68, 69,
86, 87, 88, 92, 96, 101
Husserl (Edmund) 4, 8, 14, 15, 28,
38, 39, 69, 79, 80, 81, 82, 83,
84, 85, 87, 88, 99, 101, 1 1 1
K
Kalikles 54
Kant (Immanuel) 14, 29, 57, 60, 61,
76, 94, 99, 101, 105
Kierkegaard (Seren) 86
L
Lagneau (Jules) 38, 55, 56, 71, 77,
101, 1 1 1
Levinas (Emmanuel) 96
M
Malebranche (Nicolas) 40, 55, 71, 101
N
Nietzsche (Friedrich) 54
p
Pascal (Blaise) 5 1 , 93
Platon 14, 3 1 , 55, 56, 71, 80, 99,
101
Pyrrhon 46, 5 1