Professional Documents
Culture Documents
ÇEVİREN:
TURHAN İLGAZ
OE3Q
İSTAN B U L
Yapı Kredi Yayınlan - 325
Cogito - 27
Turhan İlgaz
Michel Contât'nın bu söyleşisi, K ortum landırm alar
X 'dan (Situations X) alınmıştır. Söyleşinin belli bölümleri
Le Nouvel Observateur dergisinin 23 Haziran, 30 Haziran
ve 7 Temmuz 1975 tarihli sayılarında yayımlanmıştır.
Sartre Sartre'ı Anlatıyor 11
lar da v ar; Sim on e de B eau vo ir'la, başk alarıyla, sizin le, z ira bu gü n
sizinle birlikte bu lu nu yoruz. A slında, öznelliğim i v erm iy o ru m si
ze, onu kim seye verm iyorum , çünkü, bana b ile sö ylen m iş olm ayı
redd ed en , ken d im e söyley ebileceğim am a başk asın a söylen m iş ol
m ayı b an a karşı bile redd eden şeyler kalıyor gerid e. H e r b ir kişi gi
bi, söylen m iş olm ayı redded en karanlık bir d erin liğim var.
M .C .: Bilinçdışı?
J-P .S.: K esin likle değil. Bildiğim şeylerd en söz ediyorum . H er
zam an söylenm em iş olan, v e d e söylenm iş o lm a k istem eyen , am a
bilin m iş olm ak, ben im tarafım d an bilinm iş o lm ak istey en b ir tür
kü çü k dilim vardır. H erşeyi sö ylem ek olanaksızd ır, biliyorsunuz.
A m a d ü şü n ü y oru m da, d aha sonra, yani ö lü m ü m d en sonra, ve
belki sizinkind en de sonra, in san lar kendi k en d ilerin d en giderek
daha fazla söz ed ecekler v e b u da b ü y ü k b ir d eğişim e yolaçacak.
Bu değişim in, esasen, gerçek b ir devrim e b ağ lı o ld u ğ u n u d ü şü n ü
yorum .
G erçek b ir toplum sal u zlaşm an ın y erleşebilm esi için, b ir in sa
nın kom şusu için tüm üyle v aro lm ası, onun da o insan için aynı şe
kilde tü m ü yle varolm ası gerekiyo r. Bu, b u g ü n için g erçek leşebilir
g örünm ü yor, am a in san lar arasındaki ekonom ik, k ültürel, d u y gu
sal ilişkilerdeki değişim , ön celikle de m ad d i y etersizlik lerin o rta
d an k ald ırılm asıyla, tam am lan d ığ ın d a gerçek leşecektir; o y etersiz
liklerse, Diyalektik Aklın Eleştirisi'nd e (Critique de la raison dialecti
que) gösterd iğim gibi, bana göre insanlar arasın d ak i geçm iş ve
güncel bü tü n çelişkilerin tem elid ir.
H iç şü p hesiz benim d üşü nem eyeceğim , hiç k im sen in d ü şü n e
m eyeceği yeni çelişkiler olacaktır, am a bu n lar h er birey in , k en d isi
ni bü tü nü yle veren herhangi b ir kişiye k end ini b ü tü n ü y le vereceği
b ir top lu m sallık form una engel olam ayacaktır. B ö y lesi b ir toplum ,
an cak d ünya ölçeğinde ku ru labilir elbette, zira d ü n y an ın b ir tek
y öresinde bile eşitsizlikler ve ayrıcalıklar y aşam ayı sü rd ü rse, bu
eşitsizliklerin g etireceği çatışm alar y enid en ve azar a zar b ü tü n bir
toplum sal bü nyeyi yeni baştan kaplayacaktır.
M .C .: Yazı gizden ve çelişkilerden doğmuyor m u? Biruzlaşım toplu-
munda, belki de varlık nedeni kalmayacak...
J-P .S.: Y azı elbette gizd en doğar, am a şunu u n u tm ay alım ki ya
b u gizi saklam ayı ve yalan sö ylem eyi h ed efler - o zam an, ilginç o l
m ak tan çık a r-, veya b u giz ü zerine b ir bakış verm eyi, h atta b a şk a
ların a göre ne olu nd u ğ u na tan ıklık ed erek b u g izi tü k etm eyi d en e
m eyi h ed efler - v e b u d u ru m d a da, d iled iğim o şeffa flık d o ğru ltu
su n d a ilerler.
20 Sartre Sartre'ı Anlatıyor
ruz. Simone de Beauvoir, sizin "saate karşı, ölüme karşı yorucu bir koş
turmaca " sürdürdüğünüzü söyler. Bana öyle geliyor ki, eğer böylesi bir
ivediliği onca güçlü bir şekilde duyuyor idiyseniz, bunun nedeni mutlaka
söylenmiş olması gereken bir şeyi yalnızca sizin söyleyebileceğinizi dü-
şünmenizdi. Bu doğru mu?
J-P .S .: Bir bakım a, evet. Diyalektik Aklın Eleştirisi'm o dön em
den b aşlayarak yazdım , v e b en i bü tü n ü y le tu tan, b ü tü n zam an ım ı
alan da o oldu. G ünde on saat, Koridran tabletleri çiğn eyerek - e n
sonunda, günd e y irm i tan e a lıy o rd u m - çalışıyord u m ve g erçekten
de bu k itab ı bitirm em g erektiği d uygusunu taşıy ord u m . A m feta-
m inler b an a olağan ritm im in en az ü ç katı b ir d ü şü n m e ve yazm a
hızı veriyordu , ve b en de hızla yol alm ak istiyord um .
B u ; B u d ap eşte o layların d an so n ra kom ü n istlerle bağ larım ı ko
p ard ığım d önem d i. K opu ş h er y ön d e değildi, am a arad ak i bağ ke
silm işti. 1968'd en önce, k om ü n ist hareket, sanki b ü tü n solu tem sil
ediyor gibiyd i, öyle ki, P arti ile ilişkileri k op artm ak b ir tü r sü rgü n
ortam ı yaratıyord u . Bu solla b ağ lar kesild ikte, ya so syalistlerin saf
larına katılanlarm y aptığı g ibi sağ a k ayılıyord u, ya d a b ir tür bek
leyiş için d e kalınıyordu, ve o zam an da y ap ılacak tek şey olarak,
k om ü n istlerin d üşü nülm esini red d ettik leri şey i so n u n a k ad ar dü
şünm eye çalışm ak kalıyord u geriye.
Diyalektik Aklın Eleştirisi'ni yazm ak, k om ü n ist p artisin in dü
şünce ü zerinde u yguladığı etk in in dışında, b en im için b ir b ak ım a
kendi düşü ncem le hesap laşm am anlam ını taşıd ı. Eleştiri, m ark sist
bir y apıt o lm akla beraber, k om ü n istlere karşı y azılm ış b ir kitaptır.
G erçek m arksizm in, k om ü n istler tarafından tü m ü yle çarpıtılm ış,
y ozlaştırılm ış olduğunu d üşü nüyord um . İçin d e bu lu nd u ğu m u z
anda ise artık bu şekilde d ü şü n m üyorum .
M .C .: Bu konuya geleceğiz. Bu ivedilik duygusu aynı zamanda iler
leyen yaşın verdiği işaretlerden de gelmiyor m uydu? ıyy^'te, Mosko
va'da, ilk sağlık sorunuyla karşılaşmıştınız.
J-P .S .: O , sü rm enajın ve b en i yorm uş ü stelik p e k hoş da geç
m em iş olan SSC B 'd eki bu ilk gezin in y ol açtığı g eçici b ir rah atsızlık
gibi y oru m lad ığım old u kça zararsız b ir arıza, b ir y ü k sek tan siyo n
kriziydi. B ir şeylerin d eğişm ekte old u ğu gibi b ir d u y gu y a k apılm a
dım. B u d uygu b an a d aha sonra, de G aulle iktid arı ald ığın d a geldi.
Altona Mahpusları'm. yazıyordu m , v e b ir gün, 1958 kışınd a, eni k o
nu k u şk u lan m aya başladım .
Sim o n e B erriau 'n u n evin d ek i o günü an ım sıyoru m : b ir kadeh
viski içiyord um , bardağı b ir sehpanın üzerine b ıra k m a k isted im
ve, d oğal b ir şekild e yan tarafa, bo şlu ğa bıraktım ; b u b ir sakarlık
24 Sartre Sartre'ı Anlatıyor
değildi, bir denge bo zuklu ğu ydu . Sim one B erriau bunu h em en far-
ketti ve bana, "V akit g eçirm ed en b ir d oktora g örünün, bu iş çok k ö
tü y e gidiyor" dedi. V e g erçekten de, b irk aç gün sonra, y in e Mah-
puslar'ı yazm aktayk en olan oldu, yazm aktan ço k b irtak ım k arala
m alar yapıyord um : anlam sız, piyesle h içbir ilişkisi olm ayan ve Si
m o n e de Beau voir'ı d ehşete d üşü ren tü m celer yazıyordum .
M .C.: O an siz de korktunuz mu?
J-P.S.: H ayır, am a perişan b ir halde oldu ğu m u gördüm . H içbir
zam an korku duym ad ım . A m a kendim i durdurdum : iki ay b o yu n
ca, sanırım hiçbir şey yapm ad ım . V e sonra, y en id en çalışm aya k o
yuldu m . A n cak b u d a Mahpuslar'ı bir yıl geciktirdi.
M .C.: Bana öyle geliyor ki, o dönemde, okurlarınıza ve kendi kendini
ze karşı hissettiğiniz sorumluluk duygusu, S ö z cü k lerd e anlattığınız o
"derinizin altına diktikleri emirler" çok güçlüydü: sonuç olarak söz konu
su olan yazmak ya da pisi pisine ölüp gitmekti. N e zamandan itibaren
dinlenmeye başladınız, eğer böyle bir şey olduysa hayatınızda?
J-P .S.: Şu son yıllarda, Flaubert'i bıraktığ ım d an beri. Bu kitap
için de, Koridran alarak d eliler g ibi çalıştım . F asılalarla on beş yıldan
b eri ü zerin de çalışıyord u m . B aşk a şeyler yazıyordu m . Son ra y en i
d en Flaubert'e d önüyordu m . B u n u n la beraber, onu b itirem eyece
ğim . A m a çok da fazla üzülm üyorum , zira sanırım sö yley ecek leri
m in önem li kısm ını, ilk ü ç ciltte söyledim . B en im yazdığım üç cilt
ten yola çıkarak, bir başkası da yazabilir d örd ün cü cildi.
Y ine d e bu bitm em iş Flaubert bir vicd an azabı gibi d u ru yor ü s
tü m d e. H er neyse, "vicdan azabı" belki biraz fazla kaçtı; sonuçta,
elim de olm ayan ned en lerle b ırakm ak zoru nd a kald ım onu. B itir
m eyi istiyordum. Ve ay nı zam an d a da, o dörd üncü cilt h em b en im
için en zor olandı, h em de en az ilgim i çekendi: Maâame Bovary'nin
ü slu bunu n in celenm esi... A ncak, söylediğim gibi, y apıtın tüm ü b e
lirsiz bile kalsa, önem li olan yapıldı.
M .C.: Bu yapıtınızın bütünü için de geçerli mi? Bu yapıtın başlıca
vasıflarından birinin tamamlanmamışlığı olduğu bile söylenebilir, nere
deyse.. Acaba bu sizi...
J-P.S.: B eni rah atsız etm iyor m u? d iyeceksiniz; hiç değil. Ç ü n
kü bü tü n y apıtlar tam am lanm am ıştır: yazın sal v ey a felsefece bir
y ap ıt kuran insanların hiçbiri on u bitirm ezler. N e yaparsınız, beri
y an d a d a zam an var!
M .C.: Siz bugün zaman tarafından kovalanıyormuş gibi hissetmiyor
musunuz kendinizi?
J-P.S.: H ayır, çü n kü söyley eceğ im her şeyi söylem iş olduğum a
karar verdim -ü stü n e b asa basa, k arar verd im d iyorum . Bu karar
Sartre Sartre'ı Anlatıyor 25
tün b u n lard a keyifli bir şey ler bile buld um . A m a, ilk başlard a, bu
b an a en nahoş şekilde reva görüldü: nefret şeklind e.
M .C .: Nefret sizi etkiliyor m u?
J-P .S .: H ayır, artık etkilem iyor. A m a, başlard a, onunla tanışı
yorduk. H iç de tu haf olm ayan A lm an işgalin in ağırlığını çekm iş
tim , v e çağ d aşlarım da n efreti bu lu yord u m . B u n u n d a garip bir et
kisi olu yordu üzerim de. V e sonra, so n u çta h er şey yerli yerine
oturdu. O nlar her zam an ben den nefret ettiler; am a g en çler b en im
le iy i ilişk iler içind eyd i, ön em li olan d a b u y d u . 1965'e kadar. D e
m ek isted iğim o ki 68 M ay ıs'ı b en im dışım d a oldu, yaklaşm akta ol
d uğunu b ile g örem edim . D erken, 1968'd en son ra, 1969'a doğru,
b en onlara yaklaştım , y a d a araların d an bazıların a, ve genç o ku rla
ra sah ip o lm ay a d evam ettim . Şim d iy se farklı, şim d i b aşk a b ir şey
olm akta: artık piliyi pırtıyı to p lam an ın zam anı...
M .C .: Genç aydınların sizi daha çok okumamalarına, sizi hakkınızda-
ki yanlış fikirlerle tanımalarına hayıflanıyor m usunuz?...
J-P .S .: B un u n , ben im açım d an hayıflanılacak b ir şey olduğunu
söylüyorum .
M .C .: Sizin açınızdan mı, onların açılarından mı?
J-P .S .: D oğru sunu sö ylem ek gerekirse, onların açısın d an da.
A m a bu nun da b ir d ön em old u ğu n u d üşü nüyorum .
M .C .: Sonuçta, Roland Barthes'ın, yeniden keşfedileceğinizi, ve bu
nun yakın bir zamanda ve doğallıkla olacağını söyleyerek yaptığı kehaneti
kabul ediyor m usunuz?
J-P .S .: B u nu um uyorum .
M .C .: Peki yeni kuşakların yapıtınızın hangi kısımlarına eğilmelerini
temenni ederdiniz?
J-P .S .: Konıımlandırmalar (Situations), Aziz Genet, Diyalektik Ak
lın Eleştirisi v e Şeytan ve Yüce Tanrı. Konumlandırmalar, bir b akım a
felsefeye en y akın olan felsefece olm ayan kısım dır: eleştiri ve p o li
tika. B u n u n kalm asını ve oku n m asın ı isterim açıkçası. V e sonra Bu-
lantı'm n d a öyle. Tastam am y azınsal açıdan, y ap tıklarım ın en iyisi
old u ğu nu d üşü nüyorum .
M .C .: 68 Mayısı'ndan sonra bana şöyle demiştiniz: "Benim bütün
kitaplarım bir daha okunacak olsa, derinlerde, değişmediğim ve her zaman
anarşist kaldığım farkedilir..."
J-P .S .: B u ço k doğru d ur. V e bu durum , telev izy o n için h azırla
d ığım p ro g ram lard a g örülecek. Bun u nla berab er şu d oğru ltud a
d eğiştim ki, Bulantı'yı yazarken ö y le o ld u ğu m u b ilm ek sizin an ar
şisttim : orada y azdığım şeyin anarşist bir y oru m u olabileceğinin
farkınd a d eğild im , y aln ızca "bu lan tı"nın m etafizik d üşüncesine,
28 Sartre Sartre'ı Anlatıyor
Ben, d ü zen led iğim basın top lan tısın ın başın d a, B aad er'e yükle
nen suçları savu nm adığım ı, yalnızca tu tu k lu lu k koşu llarını dikkate
aldığım ı söyled iysem de, gazeteciler B aad er'in siyasal eylem in i
d esteklediğim yargısına vardılar. D olayısıyla b u g irişim in b ir b aşa
rısızlık olduğunu sanıyorum , am a bu da şu g erçeği d eğ iştirm ez ki,
bir daha y ap m am g erekseyd i y in e yapard ım .
M .C .: İsteseniz de istemeseniz de, Sartre, herhangi bir kimse değilsi
niz siz... İnsanlar Sö zcü k ler m bitiş cümlesiyle şaşkınlığa düştüler:
"Eğer erişilmeyecek kurtuluşu da mır zıvır odasına kaldıracak olursam,
geriye ne kalır? Bütün insanlardan yapılakonmuş ve hepsine bedel ve her
hangi biri de ona bedel olan, bütün bir insan. " Herhangi bir kişi olma hak
kını talep etmek için, hanidir artık herhangi bir kişi olmamak gerekiyordu,
insanlara göre.
J-P .S.: Bu m u hteşem bir hata. Sokakta karşılaştığın ız rastgele
b ir insana so ru n b ak alım ne old u ğu nu: o b ir insand ır, bü tü n bir in
sand ır ve başkaca bir şey değild ir, tıpkı herkes gibi.
M .C.: Muhtemelen, tastamam bir anonimlik ve kendisine dehşet ve
ren bir yaşamın içine gömülmüştür: bir dizenin içindeki sıradan bir sayı!
Pek çok insanın endişesi de işte asıl bu anonimi'k ve bundan böyle herhan
g i bir kimse olmamak için ne olursa olsun yapmaya hazırlar...
J-P .S.: A m a herhangi bir kim se olm ak, an on im o lm ak d eğil ki!
K asabasınd a, fabrikasınd a y a d a y aşadığı b ü y ü k kentte kendisi ol
m ak, alabildiğine kendisi, ve başkalarıyla da herhangi bir kim seyle
aynı d üzeyd e ilişk ileri olm ak... B irey in an on im olm ası gerektiği de
nereden çıkıyor?
M .C.: Siz kendiniz de, Sartre, iinlii olmayı dilediniz!
J-P.S.: Bunu hâlâ dileyip d ilem ed iğim i bilm iyoru m . 1939 sa v a
şınd an önce d iliyord um , ondan sonra da, sizin de b ild iğin iz gibi,
eni konu şım artıld ığım o birk aç yıl b o y u n ca ep ey b ir diledim . A m a
şim di...
M .C.: Benim de söylediğim bu: şimdi artık ünlüsünüz...
J-P.S.: Ü nlüyüm , ama bu nu h issetm iyoru m : bu rad ayım , sizinle
laflıyorum . Pekâlâ, bu söyleşi Observateur'de yayım lan acak, am a
işin derininde, ben i ırgalam ıyor fazla...
M .C.: Ünlü olmayı âdedinizse, bu bir şekilde varolmak içindir. Ge
çen g ü n bir dostum diyordu ki, "Yeni cogito, şu: gazetede benden söz edi
liyor, öyleyse varım."
J-P.S.: Ü nlü olm ayı isteyen b ir k işinin isted iği şey bu değildir:
o herşeyi ister, in san ların belleğin d e kendisini çoğ altıp d uran kese
ciklerd en bağ ım sız olarak saklanm ış o lm ak ister. O ku rları olacak
tır, am a insanlar onu belleklerin d e taşıd ıkları için olacaktır, yoksa
Sartre Sartre'ı A nlatıyor 31
türün b aşlıca b ir öğesi o larak pek çok önem taşım ıştır. A ilem d e
herkes m ü zisyen di: b ü y ü k babam p iyano v e org çalard ı, b ü y ü k an
n em old u kça iyi piyano çalard ı, annem d e ö y le v e şarkı da söyler
di. K a rısı d a old u kça iyi b ir m ü zisy en olan G eorges'lar, m ü kem m el
birer p iyanisttiler, ve bild iğ in iz gibi orgda, y eğ en A lberti’) d e fen a
sayılm az... K ısacası, Schw eitzer'lerd e, herkes b ir enstrü m an çalardı
ve ben bü tü n çocukluğum u m ü zikal b ir atm osferd e geçirdim .
Sekiz y a d a dokuz yaşların d ay k en , b an a da p iyan o dersi ald ı
rıldı. A m a sonra, on iki yaşım a, La R ochelle'e yerleşen e kadar piya
noyla uğraşm ad ım . O rada, an n em v e üvey bab am la birlikte yaşa
d ığım evde, an cak davet verildiğind e girilen v e b ir kuyruklu piya
n on un yer ald ığı b ü y ü k bir salon vardı. O zam an piyanoyu yen i
den, tek başım a öğrendim ; önce operet p arçaların ı seslend irerek,
ard ın d an annem le dört el olarak, v e örneğin M en d elsso h n çalarak.
V e y av aş yavaş, d aha zor şeylere, B eeth oven 'e, Sch um an n 'a, d ah a
sonraları B ach'a geçerek, p arm aklarım ı pek d ü zg ü n kullan am asam
d a h em en hem en tem poya u y g u n biçim de, g erçek b ir incelik taşı-
m asa da ölçüye kabaca uyarak, piyano çalar hale geldim .
Sonund a C hopin ya da, B eethoven'in, fazlasıyla zo r olan en so
n u n cu lar dışınd aki sonatları gibi, old ukça güç p a rça la rı y oru m la
y abiliyord u m ; o sonuncuları da kısm en çalabiliy ord u m . V e Schu
m an n i , M o zart’ı yorum luyor, ay nı şekilde opera ve o p eret parçala
rını çalıp söylüyordum ; sesim baritond ur, am a şan a hiç çalışm a
dım . E sasen, gerçek anlam d a p iyanoya d a öyle: h içbir zam an elle
rim i alıştırm a çalışm aları yapm ad ım , aynı p arçaları çala çala, b u n
ları h em en h em en d inlenebilir şekilde yorum layabiliyord um . H a t
ta y irm i iki yaşım d a, E co le N o rm ale'd eyk en p iy an o dersleri bile
verdim .
Sonuçta, enstrüm an çalm ak b en im için ö n em li b ir şey haline
geld i. Ö rneğ in , B o n ap arte sokağı 42 num aradayken, öğleden so n
raları, Sim one de B eau v o ir çalışm ak için b an a gelir, oku m aya v ey a
y azm ay a ben d en önce koy u lu rd u , bense g id ip piyan o n u n b aşın a
otu ru r, çoğu zam an iki saat p iyano çalardım . K end i zevk im için ça
lard ım , çald ığım parça ya çözm eye çalıştığım yeni b ir partisyon
o lu rd u , veya k im bilir k açın cı k ez y oru m lad ığım B a ch 'ın b ir p re lü
dü v ey a bir fügü, B eeth o v en 'in b ir sonatı...
M .C .: Dostlarınıza çaldığınız oldu mu?
J-P .S.: H ayır, b en d en hiç kim se istem edi b u n u . D ah a sonraları,
evlat ed ind iğim A rlette ile birlikte m ü zik y ap ard ık ; o şarkı söyler
veya flüt çalardı, ben de ona eşlik ederdim . Bu b ö y lece birçok yıl
(*) Nobel Barış Ödülü sahibi, m isyoner ve orgcu , Albert Schweitzer.
38 Sartre Sartre'ı Anlatıyor
litik seçişler konusunda aynı görüşte olduğunuz Cohn-Bendit gibi bir ki
şi, onlar sayesinde zaman kazandı.
J-P .S .: O labilir am a o k ad ar da kesin d eğil: sizin "zam an k a
zan m ak " d ediğiniz şey d aha sonra size zam an da kaybettirebilir ve
tersine. Bu ö n ced en kararlaştırılm ış b ir şey d eğ ild ir.
M .C .: Size göre 68 M ayısı'nın özgünlüğü neredeydi?
J-P .S .: B an a göre, M ayıs h areketi, bird enbire, özgü rlü ğe kom şu
olan bir şeyi gerçekleştiren ilk geniş kapsam lı to p lu m sal h arekettir
ve b u noktad an itibaren, ey lem halindeki ö zgü rlü ğ ü n n e olduğunu
kav ram aya çalışm ıştır. V e b u hareket, b u nd an b ö y le, politik hed ef
olarak kavrand ık ta özgü rlü ğün ne old u ğu nu olum lu b içim d e b e
tim lem ek g erektiğine k arar v eren insanları - k i b en de onlardan b i
riy im - yaratm ıştır. Zira, sonuçta, 68 M ayısı'nı b arik atlard a y a p a n
lar ne istiyorlardı? H içbir şey, en azından iktid arın onlara v erebile
ceği türden, belirgin h içbir şey. Y ani, herşeyi istem ekteyd iler: öz
gürlüğü. İktidarı istem iyorlard ı v e onu alm ay a d a yeltenm ediler,
zira onlara göre, b u g ü n d e bize göre, ik tid arın k ullan ılm asın a
im kân v eren toplum sal yapının ken d isin in o rtad an kaldırılm ası
söz k on u sudu r. Y akınd a yazm aya çalışacağım ve "İk tid ar v e Ö z
gürlük" adını taşıyacak olan b ir kitap ta işte bu n u an latm ak istiyo
rum.
M .C .: Ben de asıl bu sorunla ilgili olarak tutumunuzda, hatta
68 'den sonra bile, bir çelişki görüyorum. Zira bu konuda söylediklerinize
bakınca, 1970-1971 'de sizin öncü partinin örgütlenişine ilişkin geleneksel
leninci fikirlere göre çalışan ve en aşırı biçimde silsilei meratiplendirilmiş
bir grup olan eski Proleter-Sol yerine, "Yaşasın D evrim ” gibi-M ayıs ba
rikatları üzerinde ortaya çıkmış olan o yeni anlayışı hayata geçirmeye ve
yaşamaya çalışan- bir grupla birlikte olmanız beklenirdi.
J-P .S.: M aocu lar gerçekten de grup içind e silsilei m eratib e faz
lasıy la u yg u n biçim de örgütlenm işlerd i, b ir y an d an da böyle o l
m ak istem iyorlard ı. Ö te yandan, kitlelerle k ay n aşm a p eşin d ey d i
ler, am a öncü olarak değil d e kitlelerin isten cin i dile getiren m ili
tan lar olarak. A ynı zam an d a h em kitlelerin örg ü tlen m esin i h em d e
ken d iliğin d enliği arzu ed iyo r ve kendi k en d ileriy le çelişkiye d ü şü
yorlardı. İşte böyley d i m aocu lar. Ben, 68 M ay ısı'n d an y aklaşık iki
yıl sonra, hâlâ, olup b iten ve pek de iyi an lam am ış old u ğu m şey
ü zerind e d üşü nm ekteydim : bu gençlerin ne isted iğin i de, bu olay
da b en im gibi ih tiyar ahm akların ne tür b ir rol alab ileceğini de gö
rem em iştim ; o gü nlerd e b en de onları izlem iş, o n ları h araretle k u t
lam ıştım , Sorbonne'a gidip onlarla k onu şm uştum , am a b u n ların
herhangi b ir önem i yoktu . A n cak sonradan, m ao cu larla d aha y ak ın
50 Sartre Sartre'ı Anlatıyor
ğım gibi, bu gü n artık başka bir d üşü nce g erekiyo r; m arksizm i, onu
aşabilm ek, onu atıp yenid en ele alm ak, onu k en d i ken d isin d e sar
m a k için dikkate a lacak b ir d üşünce. G erçek bir sosyalizm e u laşa
bilm enin koşulu b u d u r.
Bugün, d üşü n en birçok b aşk a insan larla birlikte, bu aşm a ey
lem i için b irtak ım y o llar g österd iğim i san ıyoru m . İşte bu d oğru ltu
da çalışm ak isterdim şim di, am a b u n u y ap abilm ek için fazlasıyla
yaşlıyım . B ü tü n tem ennim , ben im çalışm alarım ın b aşk aların ca sü r
dürülm esi. Ö rneğin, P ierre V icto r'u n y ap m ak istediği bu m ilitan ca
ve aynı zam anda aydınca çalışm ayı g erçekleştirm esin i tem enni
ediyorum .
M .C .: Böyle bir çalışmanın başarıya ulaşması için en fazla şansı
Pierre Victor'da mı görüyorsunuz?
J-P.S.: Evet. T an ıdığım b ü tü n in san lar arasında, bu açıdan, ba
na h er türlü güveni v eren tek kişi o.
M .C.: Onda değer verdiğiniz şey, özlemlerinin köktenciliği gibi gö
rünüyor. Buysa sizin, Giacometti'de de değer vermiş olduğunuz nitelikti.
J-P.S.: Evet, tü m ü yle aynı şey. N izan 'ın bu denli köktenci bir
özlem i yoktu. Parti, k öktenciliğinin sonuna kadar g itm esine engel
oluyord u. E ğer ölm em iş olsaydı, b elk i d e oraya v aracaktı, zira ona
göre, Parti ona ih an et etm işti.
M .C .: Sonuçta, bütünüyle değer verdiğiniz insanlar ay. yüzyılda
dendiği gibi bir "mutlak susamışlığı" taşıyan insanlar, değil mi?
J-P .S.: Evet, elbette. H er şeyi isteyen ler. Bu b en im de isted iğim
şeydir. D oğallık la her şeye erişilem ez, am a her şeyi istem ek gerekir.
M .C .: Çağdaşlarınız arasında böylesine, bütünüyle değer verdiğiniz
başkaları var mı? Ö rneğin, ıyöo'da, Fidel Castro'ya verdiğiniz değeri ve
duyduğunuz dostluğu ilan etmiştiniz.
J-P .S.: Evet, am a onun şim di n e d u ru m d a old u ğu nu b ilm iyo
rum . P ad illa’nın tu tu klanm asına karşı çıktığım ızd a bizi kapı dışarı
etti. Bize karşı sertti, bizse ona karşı d ah a az serttik, çü nkü içim in
d erinlerinde, tan ım ış old uğum insana karşı h â lâ d ostluk taşıyor
dum . Benim hoşum a gitm işti, en d erd ir b u ; ço k h oşu m a gitm işti.
M .C .: Başka kimler var?
J-P .S.: M ao. M ao bü tü nü yle değer verdiğim bir kişidir, en a zın
d an birkaç yıl öncesine kadar. "K ültür d evrim i"n i p ek iyi k avraya
m adım , en u fak şekild e bile karşı o ld u ğu m d an değil, am a b u n u n
n e anlam a geld iği konu su nd a açık seçik b ir fikir sahibi olam ad ım
b ir türlü, olay lar bağ lam ınd a da açık seçik değil.
Son olarak y ap m ay ı d ü şü n ebileceğim seyahatlerd en birin in
Ç in'e olm asını isterdim . Ç in'i tarih in in b ir d önem inde, 1955'te g ör
Sartre Sartre'ı Anlatıyor 57
M .C.: Sizi tanıdığımdan beri dikkatimi çeken bir şey de, dostlarınız
dan söz ederken lafınızı hiç esirgememeniz...
J-P.S.: Ç ünkü ne oldu klarını biliyorum ! V e k en d im in de n e o l
d uğum u ! K end im için d e lafım ı esirg em eyebilirim .
M .C.: Peki, konu siz olsanız, neler söylerdinizkendi hakkınızda?
J-P.S.: G enelde, dönüp dolaşıp, köktenci tavrım ın son un a
k ad ar gitm eyişim e gelirim her zam an. H ay atım d a d oğallıkla b ir
d olu bir hata yaptım , b u n lar şu veya b u n ed en d en kayn aklan m ış
olabilir, an cak işin özü şu du r ki, h er hata y apışım d a, bu, yeterin ce
köktenci davranm am am ış olm am y üzü ndend ir.
M .C .: Buna karşılık, sizi tanıyanlar başlıca niteliklerinizden birinin
narsisizmden arınmışlığınız olduğu görüşündedir. Katılıyor m usunuz?
J-P .S.: N arsisizm im olm asaydı iyi olurdu d iye d üşü n üyorum
v e gerçekten de olm ayan biri gibi davranıyorum . A n cak bu b u n u n
tü m ü yle doğru olduğu anlam ına gelm ez. N arsisizm , b an a göre,
k en d i kend ini d üşü nüm sel olarak bir tür tem aşa etm ektir, sev m ek
tir, ken d in i yaptığı şeyd e nasıl d üşü n üyorsa o b içim d e bu lm ay ı is
tem en in b ir türüdür, kısacası, k end i ile değ işm ez b ir ilişkid ir ve
k en d i d e esasen konuşan, düşü nen, d üşleyen, ey ley en etkin kendi
d eğild ir tam olarak, am a daha çok, ondan y o la çıkarak üretilm iş
b ir kişiliktir. Şim di, bu d ed iğim d en tü m ü yle arın m ış olduğum u
söyleyem em . O nu o rtad an kald ırm aya çalışırım , g erçekten d e a rın
m ış o ld u ğu m anlar vard ır. Ö rneğin, şu anda, b en i ilgilen d iren bazı
şeylerd en k on u şm aktayız sadece, şu hald e n arsisik olabilirdim ,
am a aslında elim d en geld iğince iyi cevaplar verm ey i tasarlıyorum ,
v e n arsisik değilim . A m a b ir başk a anda, n arsisizm geri gelebilir:
b aşk aların ın beni d eğ erlen d iriş biçim in d en de doğabilir, b en im le
b erab er olan birinin tek bir cü m lesi d e b en i n arsisizm e y atk ın laştı
rabilir.
M .C .: Ancak, sonuç olarak, mutlu olabilmenin bir koşulunun da in
sanın kendi kendisini sevmesi olduğunu düşünmüyor m usunuz?
J-P .S .: İn san k end i kend isini sever m i? İn san ın k end i ken d isin e
k arşı du yd u ğu b aşk a tü rlü b ir d uygu değil m idir? B irin i sevm ek,
görece b asit v e anlaşılm ası kolay bir şeydir, çü n kü sev d iğin iz in san
h er zam an orad a değildir, siz d eğilsinizd ir. B u ik i neden, h er za
m an orada duran ve bizzat siz olan, d olayısıyla hem seven hem de
sev ilen olan kendi kend iniz için d u yd u ğu n u z şeyin, hiç şü p h esiz
varolm ayan b ir d uygu old u ğu nu gösterm eye yeter, m eğer ki işin
için e birtak ım im geler karıştırm ayalım , o zam an da, yenid en narsi
sizm d ü zlem in e döneriz. K en d in in k en d isiy le olan doğru ilişk isi
n in b ir aşk ilişkisi o lm ak gerektiğini sanm ıyoru m . A şkın, k en d in in
60 Sartre Sartre'ı Anlatıyor
b ölü m b ir ana fikri sunm ası gereken ilk bölü m d ü ve hayal kırıklığıy
la sonuçlandı. Ve notlarım ın olduğu defterlerin çoğu d a kayboldu.
O rada, yayım lam aya değer bir şeyler olabilirdi. B u defterlerden biri
duruyor, ötekilerin nerede olduklarım b en de bilm iyorum .
M .C .: Benim söylemek istediğim, karşı çıkışınızın yapıtınızla olan
başka türden bir ilişkiyi göstermesi. Bir yanda daha önce yayımlanmış
olanlar, dolayısıla nihai ve sonuçlanmış bir kimlik taşıyanlar var -v e siz
de bunların olabildiğince fazla okunması için Pléiade da yeniden yayım
lanmalarını temenni etmektesiniz—; beri yanda da, bu yayımlanmamış
olanlar var. İmdi, siz hep bir ana amaçla yazdınız, bu amaç okurlarınızın
olmasıydı, ve kendi kimliğiniz sonuçta sizin için fazla önemli değildi.
Ama ben gelip de size, yayımlanmamış felsefece yazılarınızı basmak istedi
ğimizi, çünkü bunların ilginç olduklarına hükmettiğimizi söylediğim za
man, bana şöyle karşılık verdiniz: "Hayır, ben öldüğüm zaman yayımlar
sınız. " Bu durumda, benim anlamakta güçlük çektiğim şey, bu metinlerin
okurun bakışı açısından, sizin artık yaşamadığınız bir sırada neden daha
farklı olacakları.
J-P .S.: Belli b ir anda y ap m ak isted iğim i ve tam am lam aktan
vazgeçtiğim şeyi tem sil edecekleri ölçüde, daha ilginç olacaklardır
ve bu da nihaidir. O ysa ki, y aşadığım sü rece -h iç b ir şey yapam az
durum daki hu y su z b ir ihtiyar olup çıkm am d ışın d a-, on ları y en i
d en ele alm am , y a d a birkaç sö zcü kle onlarla ne y ap m ak istediğim i
söylem em için b ir olan ak kalıyor. Ö lü m ü m d en son ra yayım lan d ık
larınd a bu m etinler tam am lan m am ış olarak, oldukları gibi, k aran
lık halleriyle k alacaklar, zira bu n lar da tü m ü yle geliştirilm em iş
olan fikirler ortaya koyuyorum . O n ların beni nerelere u laştırab ile
ceklerini y oru m lam ak okura kalacak. Y aşad ığım sırad aysa, tersine,
benim bizzat bu fik irleri başka b ir yöne doğru götü rm ek için y en i
d en ele alm a ih tim alim var. Ben kaybolursam , bu m etin ler h ay a
tım da sahiden nasıld ıy salar öyle kalırlar, ve k aran lık kısım ları da
öylece durur, b en im için b elk i de k aran lık o lm am ış olsalar bile...
T ü m d en ölm ü ş o lan yayım lanm am ış m etinleri basm anıza izin v eri
yorum , P léiade'd an çıkardığınız o g en çlik yazıları gibi örneğin;
bunlard a ken d im i tanım ıyoru m bile, y a d a dahi iyisi, b ir tü r h ay
retle, çok çok u zu n zam an ö n cesin d e b an a yakın b ir yabancının
m etinleriym işçesine hatırlıyoru m onları.
M .C .: Sözünü ettiğim apaçık çelişki, sonuçta şu: bir yandan yapıtını
zın tamamlandığını düşünüyorsunuz, ve öte yandan, yaşadığınız sürece
onun denetimini elinizde tutmak istiyorsunuz. Dolayısıyla, bir anlamda,
bu yapıtın okurlarınızdan çok size ait olduğunu düşünüyorsunuz.
J-P .S.: Y ap ıtın k im e ait old u ğu soru nu çok karm aşıktir. Yapıt
Sartre Sartre'ı A nlatıyor 67
y an lan sın lar ya d a yayım lan m asın lar ben im için k aygıların en son
da geleni bu.
M .C .: Tilmizlerinizin olmasını asla istemediniz. Neden?
J-P.S.: Ç ünkü b ir tilm iz, ban a göre, on a y en i ya d a ö n em li b ir
şey katm aksızın, onu zenginleştiren, geliştiren ve onu ileriye götü
ren kişisel b ir çalışm ayla onu sü rd ürm eksizin b ir b aşk asın ın dü
şü ncesini ben im sey en biridir. Ö rneğin, G orz'u n kitabının, H a in in ,
b ir tilm izin eseri olduğunu h içbir şek ild e d üşü n m üyorum . K itap
beni ilgilendirdiyse - k i bu yüzd en ön sözü n ü y a z d ım - bu n un ned e
ni kendi d üşü n celerim d en bazılarını, b ir insanı tüm lügü içind e an
lam aya çalışm anın b ir türünü onda b u lm am değildi, b u n u n ned en i
ona ait şey ler öğren m em d i: ond an gelen şeydi b en i ilgilen d iren
yoksa bend en g elebilecek o lan değil. Ç ok güzel b ir kitaptır, bu
dem ektir ki yeniydi.
M .C.: Ya Francis Jeanson?
J-P .S.: O b en im hakkım da k itap lar yazdı, bu farklı; son un cular
da esasen d aha a z ilginçtir: san ırım kendisi de şim dilerd e b aşk a
şeylerle ilgilen iy or ve asıl bu n lar hakk ınd a y azm akla iyi y apard ı.
H ayır, halihazırd a b en d en k alk arak yen i bir tarzd a d üşü nen hiç
kim seyi g örem iyoru m .
M .C .: Peki Pierre Victor, onu bir tilmiz olarak düşünmüyor musu
nuz?
J-P.S.: H içbir şekild e d ü şü nm ü y oru m . O , ban a y ap ıtlarım d an
yola çıkarak değil, belirli bir politik nedenle geldi: g azetenin yayın
hayatını sü rd ü rebilm esi için Halkın Davası'nm (La Cause du Peuple)
yönetim ini alm am ı istiyordu. Ve 1970’te, ben onu tanıdığım da, b e
nim düşü ncelerim in de old u kça uzağındayd ı: başka bir en telektü el
ufuktan, onu yapılandırm ış olan althussergil m ark sizm -len in izm -
d en geliyordu. B en im felsefece eserlerim d en k im ilerin i oku m uştu
am a hiç de tü m ü yle kabul etm iyordu. O zam an, onunla birlikte,
sağlam , ayakları üzerinde duran, ve tü m ü yle dışarıya atm aksızın
b enim düşü ncem e karşı çıkan bir d üşü nceyle u ğraşm a şan sın ı elde
ettim . İki aydın arasında hakiki b ir ilişkinin, karşılıklı olarak ilerle
m elerine im kân v eren b ir ilişkinin koşulu da budur. B eraberce öz
gürlük ü zerine tartışm alarım ız oldu ve sanırım , b u n d an d a b ir şey
ler çıktı.
M .C .: Ve özellikle de, onda, o güne değin ayrılmış olan iki figü rü
kendinde birleştiren ve aşan, yeni tür bir aydının ete kemiğe bürünmüş
halini gördünüz gibime geliyor; bir bakıma sizin temsil ettiğiniz klasik ay
dın figü rü ile militanın, eylem adamının figürü.
J.-P.S.: Böyle de d iyebiliriz. Pierre, kök ten ci v e özerk -y a n i her
Sartre Sartre'ı Anlatıyor 69
J-P .S.: B ö y le b ir soru n gün d em e gelm edi. P ierre'in b aşk aca faa
liyetleri vardı. S o n ra Les Temps modernes otuz y ıld ır v ar, yön etim
kurulu -S im o n e d e B eau v o ir v e benim d ışım d a - yaşları elli ile alt
m ış arasında d eğişen insan lard an oluşuyor: b u insanlar Fransa'nın,
kendilerim d e o lu ştu rm u ş olan am a P ierre'in tan ım ad ığ ı yarım
yüzyıllık tarihini yaşadılar; kendi aralarınd a ço k yakın ilişkileri,
b ü tü n bir ortak geçm işleri, d ü şü nm e alışkanlıkları ve o rtak b ir d il
leri var. Ç ok öne çıkm ış, ve esasen çok farklı kişilikleri olan in san
lardır. Ç ok uzun zam and an beri geliştirilm iş fikirleri, belirlen m iş
seçim leri vard ır; b u n ları d eğiştirm eye o k ad ar d a h evesli d eğiller
d ir. A m a b u n lar b ir yana, P ierre’i b ü y ü k b ir nezaketle k ab u l ederler
ve d eğerini de teslim ederlerdi, buna em inim . O n u n söyleyecek
olduğu şeyleri ilgiy le karşılayarak o n u n la tartışırlardı da şüphesiz.
E sasen Les Temps modernes'i b ir özel sayı için m aocu lara açtık ve on
ların görüşü d oğru ltusu nd a b irço k m etin yayınladık. A m a o d ö
nem d e m aocu lar tarafın dan kabul ed ilem ez olan m ak aleler d e - ö r
neğin Çin'in dış p olitikasın a karşı çıkan m a k a le ler- yayım ladık.
M .C .: Bizzat siz kendiniz de, aslında sizin derginiz olan bu dergiyle
eskiye oranla daha az ilgilenmiyor m usunuz?
J-P .S.: İlke olarak, h er on beş günde b ir Sim on e d e B eau v oir'in
evind e top lan an y ay ın k uru lu n a katılıyorum . A ra sıra, beni zorla
m ak m ecbu riy etind e kaldığı olu yor; d iy o r ki: "Sartre, üç toplantı
v a r ki gelm ediniz, bu kez m ecbu rsu nu z..." O zam an gidiyorum ,
m akalelerle ilgili su num ları d inliyor ve kurulun öteki ü yeleri gibi
b en de görü şü m ü belirtiy oru m ve bu görüş dikkate alınıyor, am a
benim g örüşü m ün b aşk aların kin d en d aha fazla b ir ağırlığı yok.
G eçen yıl, tay lo rizm in L enin tarafın dan S S C B ’ye getirilm esi konu
sunda, Proletaryacı Sol'un eski y ön eticilerin d en birin in yazdığı bir
m akalenin y ayım lanm asın ı istem iştim -y a z a r özetle b aşk a çık ar yol
olm adığını söylüyordu. Kendi aram ızd a bu m etin ü zerinde bir m u
tabakata v aram ad ık v e so n u çta y ayım lanm ad ı; oysa ki, içeriğin i tü
m ü yle onaylam am akla birlikte, y ayım lanm asın ı talep etm iştim .
A m a u zlaşm ad ığım ız d u rum lar enderdir. Les Temps modernes'in bir
b ak ım a sağ kanad ını tem sil ed en P ing au d ve Pontalis, 1970'te istifa
ettiler, çünkü G orz'u n Ü n iversite'nin yoked ilm esi gerektiğini söyle
d iğ i bir m ak alesinin y ayım lan m asını onaylam ıyorlardı. O n d an
sonra da kurul ü yelerind en birinin istifadan söz ettiği olm uştur,
am a gerekli yatıştırm aları y ap arak işleri y oluna koym ayı b aşarıy o
rum . G enelde, birbirim izle iy i anlaşırız, leb d em ed en birbirim izi
an larız ve uzlaşm a, işin özünde, kend iliğind en olur.
M .C .: Sizleri bölebilecek konuları es geçmek pahasına. Ö rneğin, Les
Sartre Sartre 11 A nlatıyor 71
T em p m od ernes geçen yılki cumhurbaşkanlığı seçiminde tavır almadı.
J-P.S.: Evet, kendi aram ızd a uzlaşm aya varam am ıştık: Sim o n e
d e B eau voir, B o st ve Lanzm ann M itterand 'a o y verilm esin i istiy o r
lardı; Pouillon, G orz v e b en oy v erilm em esin d en yanayd ık, esasen
tastam am aynı gerekçelerle de değil... A ncak b ir dergi, p o litik y a
şam ın bü tü n koşu llarınd a bir tavır alm ak zo ru n d a d eğildir. B ir ö n
ceki yıl, yasam a m eclisi seçim lerinde, açıkça oy v erilm esine karşı,
O rtak P rogram 'm seçilebilirliğine karşı tav ır aldık. A m a biz, sıkıca
tanım lanm ış bir çizgisi olan politik b ir grup d eğiliz ki. Les Temps
modernes gibi, elbette aşırı sold an yana olan, am a öncelikle b ir d ü
şü n ce v e tanıklık d erg isi olan b ir d erg in in m ü tecan isliğ i, b aşk a b ir
d ü zlem d e konu m lanır: ilk b ak ışta b azen bağ d aşm azm ış gibi görü-
n ebilse bile, yayım lad ığ ım ız m etin lerin bü tü n lü ğ ü içinde, uzun v a
dede belirginleşir. B u b izim k endim izin b ile h em en fa rk ed em ey e
bileceğ im iz, am a ortak tem eller üzerinde, farklılık larım ızın b ile şi
m in e d ayanan, d aha d erinlerdeki b ir m ü tecan isliktir. O ku rların
b u n u iyi b ir şekild e görd ü klerini d üşü nüyorum , zira bir okur k itle
m iz var. E lbette aşırı soldan, am a hakkında fazlaca b ir şey b ilm e d i
ğim iz, yıllar içinde y enilen m iş olan, an cak v aro lan b ir kitle: d ergi
k abaca başlan gıcın d ak i tirajı koruyor, 11.000 basıyoru z. H er b iri
m iz, dergideki varlığını önerd iği m etin lerin seçim iy le ortaya k oy u
yor, zira, ara sıra bir m akale veren P ou illon v e G orz bir y ana b ıra
kılacak olursa, şim diki hald e hiçbirim iz artık y azı y azm ıy oru z d er
giye. B öylece, asıl Sim o n e d e B eau voir, d evrim ci fem in ist ark ad aş
larının h azırlad ığı "sıradan cinselcilik" köşesiy le dergideki v arlığın ı
sü rd ürm ekte. Ö tekilerin önerdikleri bü tü n y azıları okuduğu gibi,
b izzat kendisi de yazı önerir. D erg iy i b ü y ü k b ir titizlikle ve ehli
y etle yön etiyo r. B u n u n la beraber, asıl yön etim işi, p ratik işleyiş
-b iz im "sayı bağlam ak" dediğim iz iş - halen P ou illo n v e G orz tara
fından, sırayla yerine getiriliyor. B izim tek soru nu m u z, so n u n d a
kendi çizgisinin d am gasını dergiye vu rabilecek b ir k işileşm en in ol
m am asını sağ lay acak bir dengeyi elden kaçırm am ak. V e aynı za
m and a da, bizim d avet ettiğim iz, ve d av et ettiğim iz için de kendi
lerine b ü y ü k b ir ö zgü rlü k tanıdığım ız k işiler tarafın dan b aşın d an
son una hazırlanan say ılar - k i bu tü r say ılar ço k sıkça o lm a k ta -
üzerindeki d enetim im izi korum ak. G enellikle bu da iyi yürü yor.
B an a göre, Les Temps modernes savaştan so n ra ön em liyd i, so n ra
C ezayir Savaşı sırasınd a y en id en önem kazand ı, ve b ir parça d a 68
sonrasınd a. Sonuç olarak, bir sü red en b eri o n u n la d aha az ilgilen
m ekteysem , bu n u n ned en i d erginin k en d i h ayatın ı yaşam ayı sü r
d ürm esi, yayın a tü m ü yle son verm e d ışınd a, alın acak b irta k ım te
72 Sartre Sartre'ı Anlatıyor
YA PI K R E D İ Y A Y I N L A R I / C O G İ T O
Y A PI K R E D İ Y A Y I N L A R I / C O G İ T O
YAPI K R E D İ Y A Y I N L A R I / C O G İ T O