You are on page 1of 24

f ilim ' O

3
TÜRK SİNEMATEK DERNEĞİ
MART AYI GÖSTERİ PROGRAMI

JOSEPH LOSEY TOPLU G Ö S T E R İS İ_________________________________________________

10 M A R T S A LI 1 9 .3 0 /Ü M İT S İN E M A S I/S U C A L T IN D A (TH E C R IM IN A L )
11 M A R T Ç A R Ş A M B A 19 .00 /O P E R A (l< A D II< Ö Y )/S U Ç A L T IN D A (TH E C R IM IN A L )
12 M A R T PERŞEMBE 1 9 .3 0 /Ü M İT S İN E M A S I/K A D E R İN C İLVE Sİ (B L IN D D A T E /C H A N C E
M E E T IN G )
13 M A R T C U M A 2 2 .0 0 /Ü M İT S İN E M A S I/K A D E R İN C İLVE Sİ (B L IN D D A T E /C H A N C E
M E E T IN G )
17 M A R T SA LI 1 9 .3 0 /Ü M İT S İN E M A S I/A L D A T A N K A D IN (E V A )
18 M A R T Ç A R Ş A M B A 19 .00 /O P E R A (K A D IK Ö Y ) /A L D A T A N K A D IN (E V A )
19 M A R T PERŞEMBE 1 9 .3 0 /Ü M İT S İN E M A S I/G E N Ç H İZM ETÇİLER (TH E S E R V A N T )
20 M A R T C U M A 2 2 .0 0 /Ü M İT S İN E M A S I/G E N Ç HİZM ETÇİLER (TH E S E R V A N T )

JİRİ TR N K A 'Y I A N M A GÖSTERİSİ _________________________________________________

24 M A R T SA LI 1 9 .3 0 /Ü M İT S İN E M A S I/B İR Y A Z GECESİ R Ü Y A S I/S E N NOCI


SV A TO JA N S K E
25 M A R T Ç A R Ş A M B A 19 .00 /O P E R A ( K A D lK Ö Y ) /B İR Y A Z GECESİ R Ü Y A S I
26 M A R T PERŞEMBE 1 9 .3 0 /Ü M İT S İN E M A S I/B İR Y A Z GECESİ R Ü Y A S I
27 M A R T C U M A 2 2 .0 0 //Ü M İT S İN E M A S I/B İR Y A Z GECESİ R Ü Y A S I

Ön kapak J. LO S E Y /A LD A TA N KADIN (E V A ) /JEANNE MOREAU


Arka kapak JİRİ T R N K A /A S L A N ASKER SVAYK

Çeviriler ve derlemeler Faruk Ataooy/M -JStafa Irg a t/D o ra K ohen/O nat K u tla r/S e v il K u t­
la r/A y la U z e l/A rtu n Yeres.

FİLM 70 — T ü rk S in e m a te k 'in va yın crganı ola ra k ayda b ir y a y ın la n ır — Sahibi T ürk


S in e m a te k adına O nat K u tla r — D o rg iyi Hazırlayan A rtım Y ores — Yazı işle ri so ru m lu su
Ö m er Pekm ez, D ergide y a yın la na n ya zıla rd a ki d ü şü n ce le rin s o ru m lu lu ğ u yazarına a ittir —
D e rg iyi bağlam az — Y ö n e tim Y e ri T ü rk S in e m a te k D e rneği, M is Sok. 12 Ş e rif Han K at 3,
B e y o ğ lu /İs ta n b u l — P.K. 307, y ıllığ ı y irm id ö rt lira d ır — D izgi Baskı Latin M atb a a sı —
Kapak Baskı Fono M atb a a sı — Baskı T a rih i 10.3.1970.

Sayı 3 iki Lira


joseph losey
Yıl 1947 lumlu yönetm enlerinden biri olan Joseph Lo­
sey, 14 Ocak 1909'da (A.B.D . W isco n sin )
Am erikan A leyhtarı Faaliyetler Kom itesi doğdu. Harward sanat ve b ilim ler akadem i­
H o llyw oo d'da kom ü nist avına çıkar. sinden mezun oldu. 1928 30 yıllarında si­
41 sinemacı tutuklanır. nema, tiy a tro ve edebiyat eleştirm enliği yap­
Kom ite tutuklula rı sorguya çeker. tı. N ew -Y ork tiyatrolarınd a sahne am irliği ve
T utukluların arasından 10 cesur adam ko m i­ oyunculuk yaptıktan sonra Theatre G uild'de
teyle çatışır. tiy a tro yönetm enliğine başladı. 1937'de de
10 cesur adam "kongreye hakaret suçu " n- sinema yönetm enliğine başlıyarak 9 yılda
dan mahkemeye verilir. 100'e yakın kısa filim çevirdi. 1946'da M.G.
M. stüdyolarına kısa filim yönetm eni olarak
Yıl 1951 girdi ve 1947'de " A GUM IN H A N D " adlı kı­
sa filim iyle Oscar kazandı.
342 sinemacı tutukludu r.
1947'lerin 10 cesur adamın arasından bazıla­ Losey, kısa filim lerle kendini ta n ıttıkta n son­
rı Hollyvvood'da yeniden çalışabilm ek için ra 1948'de konusu ırk ayrımı aleyhtarı olan
arkadaşlarını ihbar eder. "THE BOY W ITH THE GREEN HAIR/YEŞİL
Bu 10 şüpheli adamdan birkaçı da kendile­ SAÇLI ÇO C U K" adlı ilk uzun film in i çevirdi.
rini A vrupa'ya sürgün eder. 1949'da ırkçılarla M eksika işçileri arasındaki
Losey'de bunlardan biridir. Dassin'de, Ros- çatışm ayı anlatan "THE LA W IE S /K A N U N
sen de, Chaplin'de. Ama bir Rossen A vru- T A N IM A Z ” ve 1950'de polisiye bir filim olan
pada Hollyvvood şirketlerinin filim lerinî çeker. "THE P O W E R /A V C I" adlı film lerin i çevirdi.
Dassin ise şim dilerde Hollyvvood'dadır. Bü­ Losey'in Am erikan sinemasındaki şiddet ve
yük Chaplin de uzun bir susuştan sonra sosyal eleştiri devrine rastlıyan bu 3 film i
H ong-Kong'lu konteslerle uğraşır. ve H o llyw oo d'da çevirdiği diğer film le r ya­
1947'nin şüphelilerinden yalnız biri Ariadne'- pım cılar tarafından kesintilere uğram ıştır.
nin ipini görerek m inotauros'a yem olmadan 1951'de M ac C arthysm 'in düzenbazlıkları ile
labirent'ten çıkm ıştır. Bu Losey'dir. çatışan Losey, önce İtalya'ya daha sonra da
Harp sonrası Am erikan sinem asının en o- Ingiltere'ye geçti. 1952'de "STRANGER ON
THE P R O W L/A V IN I GÖZLEYEN Y A B A N C I" 1951 THE BIG N IG H T /B Ü Y Ü K GECE
adlı film ine siyasi nedenlerden ötürü Andrea 1952 STRANGER ON THE P R O W L/A V IN I
Forzano imzasını koydu. Bu film e Oscar ve­ GÖZLEYEN YA B A N C I
rilince de kıyam et koptu. 1954 THE SLEPING TIG E R /U Y U Y A N KAP­
1954 ve 1955 yıllarında Ingiltere'de yaptığı LAN
"THE SLEEPING T IG ER /U YU YAN K A P LA N " 1955 A M AN ON THE BEACH / K U M S A L­
ve "THE INTIM ATE STRANG ER/DO ST Y A ­ DAKİ A D A M (K IS A FİLİM )
B A N C I" adlı film lerine de aynı nedenlerden 1955 THE INTIM ATE STRANG ER/DO ST Y A ­
ötürü takm a adlarla piyasaya çıktı. Bu film ­ BANCI
lerin ilkine V ic to r Hanburg, İkincisine de J o ­ 1956 TIM E W IT H O U T PITTY/O Ğ LU M ÖL­
seph W alton adlarını koydu. DÜRMEDİ
Losey'in film lerinde ihanetle cesaret, iyilikle 1957 THE GIPSY AND THE GENTLEMEN/
kötü lük, yani herşey birbirine karışm ıştır. ÇİNGENE İLE EFENDİ
T utuklu la r ve gardiyanlar, uşakla efendiler, 1959 BLIND DATE (CHANCE MEETING) /
soylu ile burjuvalar. İki taraf da bo zuk düze­ KADERİN CİLVESİ
nin bozuk kişileridir. 1959 FIRST ON THE R O A D /(K IS A FİLİM )
Film lerinde sahne düzenine de büyük önem 1960 THE C R IM IN AL (THE CONCRETE
veren Losey, kişiyle çevresi arasındaki iliş­ JU N G L E )/S U Ç ALTIN D A
kiyi sağlamca kuran, şiddet öğesine geniş 1961 THE DAMNED
yer veren herşeyi önceden tasarlanm ış b i­ 1962 EV A /A L D A T A N KADIN
linçli sinema yapma kavgasındadır. 1963 THE SERVANT
JOSEPH LOSEY'İN FİLMLERİ 1964 FOR KING AND COUNTRY
1948 THE BOY W IT H GREEN HAIR /YEŞİL 1966 MODESTY B LA ISE/D İŞİ BOND
SAÇLI ÇOCUK 1967 A C C ID E N T /K A Z A GECESİ
1949 THE LA W LE S S /K A N U N T A N IM A Z 1968 BOOM
1950 THE PRO W LER/AVCI 1969 SECRET CEREM ONY/GİZLİ M ERA­
1950 " M " SİM

joseph
losey
ve
berthold
brecht
Bir etkilenm e söz konusuysa, Sinemacı J o ­ dır. Araştırm acı ve denemeci Losey, orta
seph Losey'in "sahne düzenlem esi" Alm an avrupa tiyatrosunu derinlem esine incelem iş
dışavurum cu okulunun (M urnau, Lang....) ve 1950 yılında çevirdiği " M " adlı film iyle
deneylerinden çok Brecht, S tanislavski, Pis- Fritz Lang'a değil Brecht'e olan eğilim ini a-
cator gibi tiyatrocu la rın deneylerine bağlı- çıkça ortaya koym u ştu r (1 ).

4
GERÇEKÇİLİK, GERÇEK ŞEYLERİN N A S IL "G enel hareketin," alıcı ve oyuncu hareket­
O LDUKLARINI BİLMEK DEĞİL, ŞEYLERİN lerinin gereksiz bir şekilde kullanılmaması.
GERÇEKTEN NASIL OLDUKLARINI BILMEK- Durgunluk (S ta tism e ) ve sakinlik (Calm e)
rlrr—' ' arasındaki farklılaşma.
■ — BERTOLD BRECHT —
M ercekleri ve alıcı devrinim lerini titiz lik le k u l­
lanarak "S inem alık bakışın" Saptanması.
BERTHOLD BRECHT ÜSTÜNE Anlatım ın akıcılığı.

..Onun ölüm maskesi acı bir alayla, yazı ma­ Kurgunun ve m etnin yardım ıyla aykırılıkların
samın üstünden bana bakıyor. Tanıdığım ö- ve tutarsızlıkların üst üste verilm esi; bu, çok
üler arasında benim için en az ölm üş olanı. övülen "U zaklaşm a gö rün tü sün ü" elde e t­
Bu ölüm maskesi yaşıyan im gesinin tıp a tıp menin en kestirm e yoludur.
oenzeri
Kelimenin, sesin ve yerli yerinde müziğin ö-
0, mesleği olanlar içinde en "m e s le k li" ola­ nemi.
nıydı. Gerçeğin soylulaştırılm ak amacıyla y ü c e ltil­
Herşeyi görürdü - içim izi okurdu - "ö z e l" hiç mesi.
bir konuşmamız olmadığı halde.
Bireysel gözün görm e alanının genişlemesi.
D, inançlarında taviz verm ezdi, ama herke­
se açık ve hoşgörürlüydü.

Koyu ilkecilerin çoğundan farklı olarak, ken­ SİMGELERİN KULLANILMASI


dini cezalandırmadan ve suçlamadan coş­
kunlukla "ilk e c iy d i" Bu ç ift teh like yi nasıl ...G enellikle filim lerim de cinsel sim geler ku l­
atlattığını hiçbir zaman bilem iyeceğim . lanırım; "E V A " da çok vardı bunlardan.
Ö rgütlenm iş ve örgütlenm eye tu tku n insan­ Jeanne Moreau ile yaptığım ız ön ta rtışm a ­
lar arasında bir bireydi o. Ö rgütlenmenin zo­ larda, Eva'nın, içinde hem erkek hem de dişi
runluluğunu benim sem esine rağmen kendi cinsel sim geler bulunan "B u rju v a " nesneler­
sorum luluğundan ve bireysel görüşünden hiç den meydan agelmiş bir koleksiyonu bulun­
vazgeçmezdi. ması gerektiğini düşündük. Neden? Çünkü
toplum um uzda kadınlarla erkekler arasında­
B recht'in mizah gücü olağanüstüydü. Çoğu
ki ayrım ın gün geçtikçe daha az önemli olu­
kez muzipçe, hep göz kırpar, lise öğrencisi
şu bu eserin ana tem asıdır. Jeanne M oreau'-
bir kız gibi kıkır kıkır gülerdi. Çiğnediği pis
nun aklına isabetli bir şey geldi Hem erkek
puronun arkasından yükselen o koskocaman,
hem de dişi sim geler olan bir yum urta ko ­
kupkuru, neredeyse müstehcen gülüşü her
leksiyonu. Dostum Robert A ld rich, benimle
tarafa yayılırdı...
çalışmağa iyice alışık olmasına ve cinsel
simgelere düşkünlüğüm ü bildiği halde, "E-
VE ETKİSİ va " nın ilk kurgusundan sonra bana "S im ­
geler yüzünden oyuncuları görem edim " dedi.
Tanıdığım kadarıyla, B recht'in tiy a tro s u ­ Film lerim e cinsel sim geler yerleştirm ek be­
nun ve B recht'in kişiliğ inin sinema ile do la y­ nim hep hoşuma gider. Bir saplantı oldukları
sız ilişkisi olan ve sinema eylem im de beni için değil, insanlar hergün gördükleri olayla­
doğrudan doğruya etkiliyen özellikleri neler­ rın farkına varsınlar diye kullanırım cinsel
dir? simgeleri...
Gerçeğin arınıp, seçilm iş sim ge-gerçekler a-
racılığı ile belirgin bir biçim de yeniden ku­
rulması.
Davranışların ve nesnelerin dokusuyla b iç i­ (1) FRİTZ LANG ’in ilk sesli film inin adı
min açık ve keskin olm asının önemi.
sırtımdaki
maymun
JOSEPH LOSEY

"ÖYLE SANIYO RUM Kİ, YERYÜZÜNDE ne karışmadan b itirdiğ im tek filim "U ş a k "-
SİNEM ADAN B A Ş K A , YAPIM CILAR IN GÖS­ tır. Filim başarılı oldu, olmadı, beğenildi, be­
TERİŞLE VE MÜTHİŞ PARALAR ÖDEYEREK ğenilmedi, bu önem li değil. Sonuçta, "iş te
İŞİN USTALARINI KİRALADIKLARI, SONRA bu b e nim dir" diye savunabileceğim bir ya­
DA KİRALADIKLARI USTALARIN Ç A­ p ıt ortaya koym uş oldum. Baştan sona ke­
LIŞM ALARINI B A LT A L A M A K İÇİN ELLERİN­ sintisiz bir bütündür filim . Bu da sanırım,
DEN GELENİ YAPTIKLARI B A Ş K A BİR EN­ çalışmanın ideal biçim idir.
DÜSTRİ TÜRÜ YO KTU R ." Oysa insan pek ender böyle rahat çalışabili­
yor. Çünkü genellikle yapım cılar kendi tasa­
Eğer aklımda çevirm ek istediğim bir konu rılarını öne sürerek, onları gerçekleştirm enizi
varsa, bu durumda yapılacak ilk iş tabii ki isterler sizden. Ozaman karar verm ek zorun­
gerekli parayı bulm aktır. O zaman sorun ya da kalırsınız "acaba bu benim de seçebile­
bir yapımcıya yanaşmak, ya da "U Ş A K /T H E ceğim, üzerinde çalışabileceğim bir konu mu,
SER VA N T" da olduğu gibi yapımı kendim değil m i? " diye. Sonunda şöyle bir sanıya
yüklenip, bir dağıtım cıya baş vurm aktır. Nor- varırsınız yapımcı özellikle size geldiğine
man Priggen'le b irlikte yapım cılığını üzerime göre, filim lerinizi özellikle iyi tanıyor, bu fili­
aldığım ilk filim "U Ş A K " tı ve bu iş şim diye mi sizin yapmanızı is tiy o r ve sırf bu neden­
kadar denediklerim içinde en iyi gideni oldu. le sizi kiralıyor. Oysa çoğu kez yapım cı, son­
Başından sonuna kadar hiç kim se dokunm a­ radan anlaşılacağı gibi, ya sizin hakkınızda
dan, ne senaryosuna, ne oyuncularına, ne başkalarından birşeyler duym uştur, ya da
kurgusuna, ne m üziğine, kısaca hiç bir şeyi­ ününüzden etkilen m iştir. Çalışma başladık­

6
tan sonra da, yani neyi savunduğunuzu va ğını, veya yeterince iyi yapamadığını sandığı
ne yaptığınızı görünce de, bunların hiçbirini şeyleı; vardır, bu yüzden tekrarlar onları, «U-
istem iyecektir. Yapım cıyla yönetm en arasın­ şak» örneğin, bir anlamda «Eva» nın düzel-
daki çatışm aların önem li nedeni de budur. tilm e sidir, ama tekrarı değildir.
Yalnız şunu da eklem ek gerekir yapım cıla­ Laboratuvar oyunlarından, o p tik hilelerden
rın çoğu, seyircilerin çoğu gibi, bir filim b it­ nefret ettiğ im kadar boy çekim inden de nef­
meden nasıl birşey olacağını kestirem iyorlar ret ederim. Bunlar Hollyvvood'un geçer akçe­
Ve çalışma süresince akla gelmez engeller leri. Bu yüzden de yapım cılar bunca yıldır
öne sürüyorlar. Sonunda da filim başlangıç­ yönetm enlerin çalışmalarına böylesine rahat­
ta düşünüldüğü gibi b itm iy o r hiçbir zaman. lıkla karışabildiler. Kısa veya uzun bir zincir­
Neden bir telgrafla veya özetle bir film in na­ leme oldu mu bu, yapım cıyı tatm in eder. Çok
sıl olacağını yapım cıya anlatmak zorundası­ kötü bir kurgu birim inin kullanılm ası tasalan­
nız? Bunu ancak filim kendisi yapabilir, anla­ dırmaz onu. Bu tü r çalışma tem bel adamın
tım ı, içeriği ve tüm yapısıyla. Yapımcı eğer işidir. Boy çekim i bütün seyirciyi on iki ya­
yönetm enine veya yaratıcı kadrosuna güven­ şında bir çocuğun zekâ yeteneğinde sayan
m iyorsa, bütün bu çalışma düzeni anlamsız- ve eğlencenin çıplak beden seyretm ekten ö-
laşır. Son zamanlarda bir noktayı hem ken­ te bir anlamı olduğunu kavrıyam ıyan bir gö­
dim , hem de başkaları için sıkıcılığa vardı- rüşün ürünüdür.
rıncaya kadar tekrarlayıp duruyorum . Bir
Boy çekim inden kaçınmak için ben ya çok
daha söyleyeyim Yeryüzünde sinema gibi
yakın ya da uzak çekim ler kullanırım . Kesme'
kendi kendini belirleyen bir başka endüstri
yi de anlatım için değerli ve gerekli görm e­
- endüstri diyorum çünkü başta yönetm enler
diğim sürece kullanmam.
ve yapım cılar bir film e " iş " "e n d ü s tri" de­
Uşak'ta sürekli çekim i çok kullandım. Hiç
m ekte direniyorlar - türü yoktu r. Bu endüst­
kesintisiz beş dakikaya kadar uzayan çekim ­
ride yapım cılar gösterişle ve m üthiş paralar
ler vardır filim de. Kamera hareketlerine de
ödeyerek işin ustalarını kiralarlar ve sonra
yeterince yer verdim . Uşak’ın büyük bir kıs­
da kiraladıkları ustaların çalışmalarını balta­
mı - hepsi değil elbette - bir evde geçm ek­
lamak için ellerinden geleni yaparlar. Gene
tedir. Filmin bir evde geçmesi demek mer­
yeryüzünde, sinemadan başka endüstrideki
divenlerden inilip çıkılm ası, eşyalara değişik
anlamıyla malı üreten yapım cıların, malın ken­
açılardan bakılması dem ektir. Ancak bu açı­
disi ve pazarlanması konusunda önceden hiç
ları sırf değişiklik olsun diye kullanmadım.
bir şey bilm edikleri başka bir iş alanı y o k ­
Açıların özel anlamları vardır. Hareketlerin
tur. Bu koşullarla çalışan herhangi bir en­
olduğu gibi. Açıların getirdiği bu özel anlam­
düstri hemen iflas ederdi. Devlet yardım ının
ların hareketleri bile niteleyecek kadar ince­
nedenlerinden biri de bu olsa gerek.
likle seçildiğini um uyorum. Gerçekte alıcı
Kişisel anlatım, her yeni yönetm ende hemen yönetm enin işi olan ışığın da bunda katkısı
kendini belirtm esi gereken bir özelliktir. Ken­ oldu. U şak'ta alıcı yönetm eni ve yardım cısı,
di içinde büyük de ğişiklikler gösterse bile. şim diye kadar tanıdıklarım arasında en usta
Sadece bir tekrardan ibaretse kişisel anlatım, olanlarıydı. Filimde hiç bir şeyi yalnızca e-
o zaman bir hiçtir. Bir b irikim d ir oysa, geliş­ fe kt amacıyla kullanmadım. Bu yüzden, al­
mesi açıkça izlenebilir. Belli bir noktada güç­ çakgönüllülükle, bu film in yaptıklarım arasın­
lü bir dönüşle değişebilir de. Kişisel anlatım da en iyisi olduğunu söyliyeb ilirim . Öyle sa­
bir ölçüde kendini tekrarlar. Çünkü insan bazı nıyorum ki hiç kim se beni fazla efekt kul­
şeyleri yapm ayı, her seferinde biraz daha iyi lanmakla suçlayamaz. Filmi beğenebilirler,
yapm ayı, daha iyi bir amaçla yapmayı, ya­ yerebilirler, ama gösterişten uzak ve kişisel
vaş yavaş öğrenir. Tekrarlam ak zorundadır bir anlatıma sahip olduğunu yadsıyamazlar.
bazen sanatçı. Çünkü tekrarlanm ası g e rekti­ Filimlerim arasında onları birbirine bağlayan,
ğine inandığı şeyler vardır. Ya da bir önceki bütünleyen bir ilişki yoktu r. Eva konu olarak
eserinde gözden kaçtığını, tam anlaşılm adı­ ilgim i çekm işti ama, roman olarak hiç de et-

7
1959 - KADERİN C İLVE Sİ/ 1960 - SUÇ ALTIN D A /T H E
BLIND DATE CR IM IN AL

kilem em işti beni. U şak'ın kişisel bir anlatımı ikisinin yanyana konm asından doğacak gö ­
olmadığını kim se söyliyem ez. Oysa uzun y ıl­ rüntü karşıtlığı. Filim de, görüntülerin yanısı-
lardan beri yaptığım filim le r arasında en az ra şiddetin değişik biçim lerini de karşı kar­
kişisel olanı U şak'tır. şıya getirdim . Elisabeth Frink’in kuşları, iyi
kuşlar kötü kuşlar, he liko pter ve diğerleri.
Ü stelik okuduğum da beni çok etkilem iş olan
Bunlar sem bollerden çok görüntülerin ka rşıt­
bir romandan alınm adır konusu. İnsan kendi
lığıdır.
kişisel anlatımını belirledikçe, seçim lerinden
ve b ilin ç altı eğilim lerinden dolayı bütün e- Lânetliler'in karakterlerini ele alırsak, şunları
serlerine ortak bir özellik veren iç ilişkiler görürüz : Heykeltraş kadın kitapta yoktu. 0 -
doğuyor. K işilik, iste r istemez kullanılan mad­ nu sonradan yarattım . Daha çok kuş fig ü rle ­
deyi de belirliyor. Bu iç ilişkileri incelemenin rinden doğdu. Ben sadece bir adamın ö ykü ­
bana bir yararı dokunacağını sanm ıyorum . sünü anlatmak istiyo rdu m . Yaşama konusun­
Bu konuyu eleştirm enlere bırakıyorum . Y ön­ da derin bir inancı olan birinin öyküsünü. Bu
tem elbette, konusal içerikten çok daha de­ inancı araştırdığım da, adamın yaşamaktan
ğişik b ir şeydir. "L ân etler/T he Dam ned" ile çok ölüm le ilgilendiğini gördüm . Onun karşı­
konu dlarak çok ilgilenm iştim . Çünkü ilginç sına, düşüncelerini felsefi sözlerle belirtm ese
bir romandı. Büyük bir edebiyat eseri değil­ bile yaşamaya içten inanan b ir kadını koya­
di hiç kuşkusuz. Ama tu tku sa l bir ge rçekçili­ rak denge kurm ak istedim .
ği vardı. O kuduğum da beni en çok, g ö rün tü­ M o to sikle tli çete kitapta vardı, ama m o to ­
sel imkânları heyecanlandırdı. Bir yanda, sikle tli değildi, sadece bir çeteydi. M o to s ik ­
vahşi, askeri yapılarla dolu Portland Bill, öte le ti özellikle seçtim çünkü yayvan didonu ve
yanda da tohum a kaçm ış V icto ria saltanatı­ uçar gibi gidişiyle bir kuş figürünü andırı­
nın kalıntılarıyla dolu W eym outh. Sonra da yordu. Ü stelik Portland Bill'den W eym outh'a

8
1962 - ALD ATA N K A D IN /E V A 1963 - GEN HİZMETÇİLER/
THE SERVANT

gitm enin en kestirm e yoluydu!.. elverişli değilse.


Çekimden önce m ümkün olduğu kadar çok Örneğin "E va " da sadece iki set ça­
prova yaparım. Bu iş için gerekli parayı ve lışması vardı. Bütün öbür bölüm ler gerçek
oyuncuları bulm ak güçtür. Ama ilk film im o- yerlerde film e alındı. "U ş a k " da ise evde ge­
lan "Y e şil Saçlı O ğlan/T he Boy W ith Green çen bütün olaylar stüdyoda çekildi. Evin dış
H air" den başlıyarak bütün filim lerim de pro­ çekim leri de dışarda çekildi. Sonuç olarak bu
va yaptım . "S in si A v c ı/T h e Provvler" da f i­ film im de, bir iki lokanta ve kahve çekim in­
lim seti, çekim den önce hazırlanm ıştı ve den başka gerçek yer kullanılm adı. İki ayrı
sahneye her katın planını çizm iştim . Böylece türden tutarlılığ ı sürdürm ek istedim Eva ve
bir hafta okuma, bir hafta da sahne prova­ Uşak'ta.
sından sonra film in çekim ini 23 yüklü günde
Bir konuyla ilgilenm enin değişik nedenleri
bitirdik.
oluyor. Örneğin "Kaderin Cilvesi / Blind
Bir setin kullanışlı olup olmadığından önce Date'in bana ilginç gelişinin nedeni, o
nasıl göründüğüne bakarım. Seti belirli bir sırada atom denem eleriyle çok ilgilenişim di.
çekim için hazırlamam. Senaryo ve oyu ncu­ Yapım cılar benimle ve yazar Hardy Kruger'-
lar için uygun bir arka plan meydana ge­ le anlaştıktan sonra korkuya kapıldılar. Çe­
tirm esine çalışırım . Seti böylece hazırladık­ kim senaryosu öylesine d e ğ iştirild i ki so­
tan sonra da nasıl işleyeceğini planlarım. nunda, başlangıçta ayıplananla hiç bir ben­
M üm kün olduğu kadar çok, gerçek yerlerde zerliği kalmadı. K işilikleri elim den geldiğince
çekim yapılmasına çalışırım . Belirli sınırla­ ilginç kılm aya çalışarak seyirciye konunun
maları vardır ama, gerçek yerlerin değeri yapaylığını unutturm aya yöneldim .
bü yüktür ve sınırlı oluşlarına göz yum m ak İçerik, konudan daha çok ilgilen diriyor beni.
gerekir. Tabii setin kurulması çok kolay ve "K aderin C ilv e si" nde konu, yani senaryo­
daki. olay hiç te ilginç gelm iyordu bana. K işi­ tem el öğesine yani "se ks avcılığ ın a" in d ir­
leri ve arka plânı işleyerek bir içerik kazan­ gerseniz eliniz bom boş kalacaktır. Çünkü
dırmaya çalıştım film e. A ynı durum , büyük çevrilen filim bu değildir, ö y le sanıyorum ki
ölçüde Eva ve Suç A ltında filim leri için de filim aracı, yavaş yavaş kendini sadece " f i­
geçerlidir. Eva'da seyirciler, film in sadece ki­ lim " olarak kabul ettirm eye başlıyor. Filim
şileri açısından ilginç bir öyküsü olduğunu bir roman değildir, geleneksel H ollyw ood
anlam ıyorlar. Anlam ıyorlar derken şunu söy­ senaryosu değildir. H ollyw ood yapım cısının
lemek istiyo rum : Eğer bir yapım cı, önceden "b iç im i" de değildir. G örüntüsel bir "b iç im "
söyledikleri bir yana, filim bitince, onun çok dir. Dünyanın her yanında, filim biçim ini y e ­
uzun olduğundan yakınıyorsa, kesmekle, ni bir biçim , görüntüsel bir biçim olarak k u l­
makaslamakla işi halledemez. Bu, film i hız­ lanabilen yönetm enler yetişiyor. Başka bir
landırmaz, tam tersine yavaşlatır. Eğer Eva deyim le, bu anlayışta, görüntüler kelim elerin
örneğinde olduğu gibi, konusuyla ilgilenm e­ yerini alır. Kelim eler de sadece diyaloglar
diğiniz, alışılm ış, beylik, karanlık ve kirli-seks değildir, sesler de kelim eler gibi anlam ta ­
oyunları ile dolu bir öykü film e almak zorun­ şırlar. Bu anlayış içinde hiç bir zaman bir gö­
da kalsaydınız, yapmanız gereken şey, daha rüntünün göreceği işi bir kelim eye yükleye­
geniş bir dizeye çıkabilm ektedir. Daha mezsiniz.
geniş uygulama alanı olan bir yorum g e tir­ Öyle sanıyorum ki oyuncular ve yönetm en­
melisiniz film e. Olayı unutup, örneğin bir ler, rahat bırakıldıkları ölçüde iyi, birb irle rin ­
burjuva evliliğinin işlenişi gibi, söylem ek is­ den istedikleri ölçüde iyi olm akta direnecek­
tediklerinizi kişilik ayrıntıları, çevre ayrıntı­ ler. Sonuçta büyük filim le r yaratılacak. Ve
ları ile verm elisiniz. Ama bu türden bir filim bu sanatçılar sonunda, bugün filim en dü stri­
de değiştirilirse, kesilirse, geriye hiç bir şey sinin boğazına çökm üş olan dağıtım ahtapo­
kalmaz. Eğer film i makaslıyarak ilk öykünün tunun da üstesinden gelmeyi bilecekler.

1962 ALD ATA N K A D IN /E V A

10
losey’in eva’sı

11
"Eva'da belirli bir toplum da orta sınıftan, her Filimin simgelerle dolu anlatımı kim i sahne­
birinin diğerine verebileceği gerekli şeylerin lerde kişileri yanlış yorum lara sürükliyebiii-
en fazlasını verdiği, bir kadın ve erkek ara­ yor. Losey bu konuda şöyle d iy o r: "İrlandalI
sındaki ilişki üstüne bir çeşit yorum yapmak yazarın (T yvian ) bir kızla seviştiği sahne­
iste d im ." den sonra sabaha geçiş, Roma'nm bir m ey­
danın ortasındaki bir havuzun görüntüsüyle
JOSEPH LOSEY
olur. G erçekte bu çok iyi düzenlenm iş bir
ge çiş'ti ve amacım bambaşka yeni bir şeyin
başlayacağı duygusunu verm ekti. Oysa is­
tediğim anlamı verem em iş olm alıyım ki, Du
plan cinsel bir yorum olarak değerlendirildi."
Filimin baş kişisi Eva'yı anlatırken de önem ­
Eva, artık hayatiyetini kaybetm ek üzere olan
li olan görüntülerdir. Losey "E va'yı kelim e­
geleneklerin, kuralların egemen olduğu bir
lerle değil, yaşantısının değişik durum ları
çevrede geçer. Olayların kahramanı olan iki
çinde görüntü ve davranışlarla verm ek iste ­
kişi Eva (kadın) ve Tyvian (erke k) bu ege­
dim. diyor. Jeann Moreau'nun anlamlı yüzü
men gücün oluşturduğu utanç ve suçluluk
özellikle yakın planlarda başarıyla kullanıl­
duyguları altında kalm ışlardır. Bu duygular
mış. Kişinin tep kile ri kelim eler yerine yüz
T yvia n ’da daha belirgindir. Her şey yalanlar
iadesinde yansıyor. Losey Eva'yı anlatırken
üstüne kuruludur bu toplum da. Öyle ki, ünlü
görüntü kadar sese de önem vermiş. Şarkıcı
b ir yazar olarak tanınan Tyvian gerçekte
Billie Holiday herşeyi ile Eva'yı açıklayan bir
kendini meşhur eden kitabın da yazarı değil­
başka unsur oluyor. Losey için müzik arka
dir. Filimde önem li olan, olaylardan çok k i­
plân değil yorum dur.
şilerin davranışları ve ilişkileridir.
Losey film in müziği konusunda "Bana göre
Losey diğer filim lerinde olduğu gibi Eva’da Legrand'ın yardım ı ile düzenlediği M ilas Da-
da arka planı insan düşünce ve davranışları­ vis ve B. H oliday'in m üziğini de içeren fili­
nın nedenlerinin bir çeşit simgesi olarak kul­ min ilk kopyası şim diye kadar yaptığım en
lanmış : Venedik, aynalar, su... iyi filim d i ve sesli filim dönem inde yapılm ış
birkaç önem li filim le kıyaslanabilirdi. Fakat
V enedik sayısız eski kilisesiyle geçmişin bu kopyayı, filim de çalışan bir avuç insan
durağan ahlâki değerlerini hatırlatır. Uzun sü­ dışında kim se görem edi." diyor.
re korum uş olduğu ticare t limanı niteliğini
Filim çevrilirken, Losey'i filim i yarıda bırak­
kaybedip, bugün kanal ve gondollarıyla bir
ma kararına götürecek kadar, herşeye karı­
tu ris t merkezi olan şehir, dünün ve bugünün
şan ve kim i sahneleri çektirm eyip, kim isini
ahlâkını karşı karşıya getiren bir simgedir.
de filim den çıkaran yapım cı R. ve Raymond
Losey su'yu k u lla n ır: deniz, kanallar ve yağ­
Hakim kardeşler filim in ritm in i ve şiirsel ya­
mur. Su, kişilerin iradesi dışında bir alın ya­
pısını göz önünde tutm adan ses bandında
zısını belirtm ek için Tyvian ve Eva'yı çeşitli
da de ğişiklikler yapmışlar.
olaylarda birbirlerine yaklaştırır. Her nekadar
bu fik ir hikâyede önemli bir rol oynuyorsa Eva barok bir şehirde geçen, barok n ite likle ­
da, onların kişilerin davranışlarının ve onla­ re sahip şiirsel bir filim . G örüntü yönetm eni
rın davranışlarını oluşturan psiko lo jik, ahlâki, Gianni di Venanzo'nun gri tondaki gö rün tü le­
toplum sal, ekonom ik unsurların bir ürünü o l­ ri filim in bu niteliğini gü çlendiriyor. Filimin
duğu açıktır. Losey'in kendisinin de b e lirtti­ bu yapısı belirli bir durgunluk getirirken, ya­
ği gibi, anlatmak istediği davranışlarıyla be­ pım cıların yaptıkları kesinti ve değişiklikler
lirli bir sınıftır. de filim in akışını ve bütünlüğünü bozmuş.

12
kaderin cilvesi / blind date
KADERİN CİLVESİ/BLIND DATE (CHANCE Varlığın titre y iş in i yakalamak, Jan'ın,
MEETING). YÖNETMEN/JOSEPH LOSEY. Jacqueline resim yaparken gösterdiği sin ir­
SENARYO/LEIGH H O W ARD'IN R O M AN IN ­ lilik titiz lik , Losey'in kendi sanatına karşı gös­
DAN BEN BARZM AN VE MILLARD LA M - te rdiği titiz liğ in aynıdır. Rahatlıktan nefret e-
PELL. GÖRÜNTÜ YÖNETMEN l/C H R ISTO - den sanat bu. A çıklığı ile m itosları yıkan,
PHER CHALLIS. KURGU/REGINALD MILLS. sarsan, yaralayan bir sanat. Hiç bir uzlaşma­
M Ü Z İK /R IC H A R D BENNET. O Y U N C U LA R / ya yanaşmadığı için rahatsız eden bir sanat.
HARDY KRUGER, STANLEY BAKER, M l- Ama aynı zamanda gerçeğe susam ış bir sa­
CHELINE PRESLE. Y A P IM /R A N K . D AVID nat. Hâlâ bunca insanı kendine çekm esi de
DEUTSCH 1959 (İNGİLTERE). bu yüzden...
Orta tabakadan bir polis m ü fe ttişi (S tanley (JEAN DOUCHET, Cahiers du Cinéma 117)
B ake r), yanlışlıkla suçlanan genç bir ressa­ ...Ç ünkü akıllı bir insandır Losey. Gerçek
mın (H ardy Kruger) hayatını kurtarm ak için, problem leri kavram ıştır. B recht gibi sınıflar-
tıkırında ki yaşantılarını sürdürm ek uğruna arası çatışm anın sahneye yansıtılm asının y o l­
tavizler veren üstlerine karşı mücadele eder. larını aramaktadır. Bu yüzden de kendisi hak­
kında kullanılan m istik terim lerden rahatsız
FİLİM H A K K IN D A
oluyo r sanırım. Z evkli, oldukça kuru, bir Pre­
...F ilim bizi bütünüyle çağdaş dram 'ın içine m inger veya W elles'in estetizm inden uzak,
götürüyor. Işığını sadece zekâdan alan, aşk­ hiç bir zaman göz boyamayı amaçlamayan,
tan almayan bir dram. Buzlu bir ateş var fi­ buna karşılık söylem ek istediğini kesinlikle
limde.... söylem eyi bilen bir akılcıdır Losey...
(JEAN COLLET, Telârama 578) (JEAN DO M ARCHI, A rts 806)
13
suç altında
the criminal

SUÇ A LT IN D A /T H E CRIM INAL. YÖNET- Ingiliz hapishanelerinin, sert, boğucu ve yı­


MEN/JOSEPH LOSEY. SEN AR YO /ALU N 0 - kıcı atm osferi içinde bir tu tu k lu (S tanley Ba­
WEN VE J IM M Y SANGSTER. GÖRÜNTÜ YÖ ­ k e r), buradan, bozuk bir toplum a girm ek için
NETMENİ ROBERT KRASKER. KURGU/RE- çıkar. Kurtulm ak için serbest bırakılan tu tu k ­
GINALD MILLS. M Ü Z İK /JO H N Y DANK­ lu, yeni bir hayata başlamak için büyük bir
W ORTH. O YU N C U LAR /S TAN LEY BAKER, soygun yapmaya karar verir. Sevdiği kadın­
SAM W AN N EM AKER , GREGOIRE ASLAN, la b irlikte kaçmayı düşünm ektedir. Fakat so­
MARG IT SAAD. Y A P IM /R A N K . JA C K GRE­ nunda soyguna katılan öbürleri tarafından ö l­
ENWOOD 1960 (İNGİLTERE). dürülür.

14
SUÇ A LT IN D A
...B ir eleştirm enin b e lirttiğ i gibi, «Suç altın ­
da» film i şu gerçeği aydınlığa çıkarıyor
Gardiyan, cezaevi yaşantısının anahtar k iş i­
sidir, ve tutuklunu n tam am layıcısıdır, "k u r­
ban ve katil, gardiyan ve tu tu k lu , yargıç ve
yargılı, hepsi de karşıtlığın birliğ i içinde yan­
sıtılıy o rla r"
(TIM ES/31 Ekim 1960)

...A da m la r korkulu ve yırtıcı görünüyorlar.


İsteri egemen herkese. Cezaevi M üdürü ju r­
nal silahını işletsin istediği kadar, cezaevinin
gerçek kıralı gardiyandır. T utukluların sahan­
larını ve kapıları vurarak çıkardıkları gü rül­
tü ye karşılık. Gardiyanın da - bu yumuşak
tavırlı sadist'in - anahtarlarını dem ir m erdi­
vene sürterek gıcırdatm ası film e orijinal bir
hava veriyor. Tutuklulardan daha berbat gar­
diyan. Derinden çarpılıyoruz. Burada, elbe t­
te hiç bir İngiliz film inin ta s v ir etme serüve­
nini göze alamadığı hoşa gitm eyen bir ger­
çeklik var. Patrick Magee (G ardiyan ), hepi­
mizi titre tiy o r. M eydan okuyor hepimize, bir
karabasan'ın de rin liklerin den ...
(W IL L IA M W H IT E B A IT /N E W
STATESM AN )

Tim e w ith o u t P ity'deki David Graham ve


Blind D ate'teki Jan'la seyircinin durum u ay­
nı. Zekâsının içine göm üldüğü sisi yırtm ak
için kendisini zorlaması gerekiyor. Yaşantı­
sının sonunda herşeyi yeniden düşünmek,
kendisine olduğu gibi verilen olayları b irb i­
rine bağlamak, sonra da kaynaklarına bağla­
mak zorundadır. Nedenleri bulm ak ona dü­
şüyor. Bu düşünm e sürecinin sonunda Banni-
on'un yenilgisi zafere dönüşüyor. A çıklık,
sonunda körlüğe egemen oluyor...
(JEAN DOUCHET/CAHIERS DU
CIN EM A 119)
eva / aldatan kadın
A LD ATA N K A D IN /E V A/YÖ N ETM EN JOSEPH LOSEY/SEN ARYO JAM ES HADLEY
CHASE'IN R O M ANIND AN HUGO BUTLER VE EVAN JO NES/G Ö RÜ NTÜ YÖNETMENİ
G İAN NI DI V E N A N Z O /M Ü Z İK MICHEL LEG RAND/ŞARKILAR - BILLIE H O LID A Y /O Y U N ­
CULAR - JEANNE MOREAU, STANLEY BAKER, V1RNA LISI, GIORGIO ALBERTA Z Z I/Y A -
PIM PARİS FİLM INTEROPA FİLM 1962.
Eski bir işçi olan Tyvian (S tanley Baker) in ç ık la r : Tyvian kitabın yazarı değildir, ger­
yazdığı roman filim e çekilm iş ve kendisine çek yazar ölm üş olan kardeşidir. Suçluluk
büyük bir şöhret ve para sağlam ıştır. Vene- duygusu içinde olan Tyvian Eva'dan yardım
d ik'e gelen T yvian, filim in yapımcısı Branco umar. Eva'nın davranışları T yvian için şaşır­
M alloni (G iorg io A lbertazzi) ile ikinci rom a­ tıcıdır. Eva hiç bir zaman kendisini açıklam a­
nı için de bir anlaşma yapm ak istem ektedir. yı denemez, yalnızlığını savunur. Tyvian bu
Filim in hikâyesi uzun bir geriye dönüş için ­ ilişkiyi sürdürem em ektedir. Bu arada Fran­
de anlatılır. Bir barda Branco ile oturan T y v i­ cesca bazı şeyler sezinler, fakat Tyvian'a
an, Eva (Jean M oreau) ve ölen karısı Fran- karşı anlayışlı davranır. T yvian, Francesca
cesca (V irn a Lisi) ile olan ilişkilerin i düşü­ seyahate gidince yine Eva ile buluşur. Eva
nür. Francesca'yı düşünür. İkisi de birbirinden
çok değişik insanlardır. Seyahat dönüşü du ­
B irçok kez birbirleriyle karşılaşm ış olan Eva rumu öğrenen Francesca kendisini öldürür.
ve T yvian, Francesca'nın Roma'da olduğu Tyvian ve Branco bulundukları yerden ç ı­
yağm urlu bir günde buluşurlar. Eva herkesin karlar. San M arco meydanında Eva ile son
peşinde koştuğu değişik b ir kadındır. T y v i­ sevgilisi Yunanlı'ya raslarlar. T yvian'ın Eva'-
an, Eva karşısında kendisini güçsüz hisse­ ya karşı olan tu tku su bütün hırsını bastırır.
der, ona hiç kim senin bilm ediği bir gerçeği a- Eva ile Yunanlı uzaklaşırken filim son bulur.
16
Tam bir tragedyadır bu filim . Ama çok so­
m ut tem eller üzerine oturan, köklerini birey­
FİLİM H A K K IN D A lerin toplum sal durum larına, çevreleri ve iş­
çileri ile olan ilişkilerine derinlem esine salan
Losey'in anlatım ı, usa vuran, hesaplayan, bir tragedya. Bu varlıklarla kurduğu yakınlık
açıklayan b ir sinema anlayışına karşıdır. sonucunda Losey, onların, ortam larının sah­
"T in sel Sinem acılar" diye adlandıracağım si­ teliğinden dolayı uğradıkları ve uğramakta
nemacılara (A n to n io n i, Bergman) karşı Lo- oldukları «aşınma» sürecini daha iyi aydın­
sey, "Tensel Sinem acı" özelliklerini taşır, in­ lığa çıkarıyor. Çelişkili görünm elerini çiziyor
sanların "ö z n e llik le ri" ne girebilm ek için ça­ onların, içten lik bölgelerini ve karanlık bö l­
ba gösterm ek yerine, ancak sinemanın an­ gelerini.. Bu değişik bölgeler arasında değiş­
latım araçları ile verilebilecek "n e sn e l" iliş k i­ ken ve sürekli bir gidiş - geliş çiziyor. Eleş­
ler! kurm ayı yeğler. Bu anlamda "arı bir si­ tirirke n bir yandan da kavrıyor. Seçmesini
nem a" yapma peşindedir. Edebiyat alışkan­ bilm enin sorum luluğunu gösteriyor. Ölçüleri
lıklarını kökten yadsıyan bir sinemacıyı bu gerçek anlamda insancıl olmayan bir uygar­
yüzden kötülem ek müm kün müdür? Ayrıca lığın sorum luluğunu be lirtiyo r. Erinlik (ado­
"e d e b iy a t" deyince aklıma geldi : EVA bana lescence) çağından başlıyarak durmadan
D o sto ye vski'y i hatırlattı. G erçekten Eva da katledilen ve acılı b ir duygusuzluğun zırhla­
psiko lo jik bir dram dır, ama "dışardan bakı­ rına bürünen Eva ile yalancı romancı Tyvian,
la n " bir dram. D o sto yevski'd e görülen "p a ­ işte orada, gözlerim izin önünde, kötü kota­
roxysm e z e v k i" bu filim de de var. Kam çıla­ rılm ış bir yeryüzünün belirgin izleri gibi du r­
ma sahnesindeki şiddet bana, sinemanın en m aktadırlar.
büyük imzalarından birini hatırlattı : Stroheim, (ALBERT CERVONI/FRANCE
(FEREYDOUN HOVEYDA, CAHIERS 137) NOUVELLE 886)

17
genç hizmetçiler / the servant
'THE SERVANT — Y ön etm en/Joseph Losey — S enaryo/R obin M augham 'ın roma-
nindan Harold Pinter — G örüntü Yönetm eni /D ou glas Sclocom be — M ü zik/Jo h n Dank-
w o rth — O yun cula r/D irk Bogarde — Sarah Pı/liles — W end y Craig — Jam es Fox — Ya-
p im /S p rin g b o k — A ssociated British Pathe — 1963.

Genç, zengin, yakışıklı, kısaca hayatın şı­ rek, Susan'ın T o n y ’yi uşağın zararlı e tk is in ­
m arttığı Tony, babası ölünce A frika'dan den kurtarm ak için gösterdiği tüm çabalara
Londra'ya döner. Seçkin bir sem tte 18. yüz­ rağmen evi ve efendisini o yönetm eğe baş­
yıldan kalma çok güzel bir ev satın alıp yer­ lar.
leşir. A rtık Susan uşakla açık b ir savaş sürd ür­
Lükse düşkünlüğü ve aile geleneklerine bağ­ m ektedir.
lılığı yüzünden, kısa bir süre sonra evinin B arett ise durumunu daha da sağlam laştır­
yaşama düzeni bir yüzyıl öncekine benzey- mak için, kızkardeşi Vera'nın hizm etçi olarak
verir. işe alınmasını sağlar.
Özel oda hizm eti için tu ttu ğ u hilebaz Barett Tony, uşağın usta öğütlerine uyarak onu ç i­
ilk günden itibaren T ony'nin nişanlısı Su- leden çıkartm ak için elinden geleni yapan
san'ın hoşuna gitmezse de, B arett çeşitli o- Vera'yı arzulamakta gecikmez.
yunlarla zayıf T ony'yi etkisi altına alır. Gide- Bir gün Tony ve Susan, Vera'nın gerçekte

18
uşağın m etresi olduğunu anlar ve ikisini de hiç b ir şey yitirm iyo r. İşte gerçek ve büyük
kovarlar. sahne düzeni budur.
T ony koca evde yalnızdır ama Vera'ya olan CLAUDE TARARE (L'EXPRESS)
tutkusu nu unutamaz. "THE C R IM IN A L" den bu yana Losey'in en
Bir gün barda B arett'e rastlar. A rtık bütün iyi filim i, giderek bütün sinema geçm işinin
özsaygısını yitird iğind en onu tekrar işe alır.
en iyi filim i...
Bu kez B are tt’in hakim iyeti tam dır. T ony her
Dirk Bogarden (u ş a k ), Jam es Fox (efen di­
gün biraz daha yoz bir kişiliğe bürünm ekte, si) ve W end y Craig'in (nişanlı) iyi oyunla­
alçalm akta, Susan'ın onu kurtarm ak için gös­
rına ve Sarah M iles'in (kızkardeş m etres)
te rd iğ i çabalar boşa gitm ektedir.
alışılm ışın dışındaki oyununa d ikkati çekmek
Tüm çabaların yararsızlığını, T ony'nin gün­ isterim .
den güne B arett'in elinde bir kukla haline "THE SERVANT" hiç şüphesiz kendini sine­
geldiğini anlayan Susan, evi ve sahibini şey­ maya adamadan önce 20 yılını tiya tro ya ver­
tan ruhlu uşağa terkeder. miş bir sanatçının en iyi eseri. Herşeyden
önce işlediği konunun genişliği, hem de Lo-
FİLİM H A K K IN D A sey'e sonsuz ayrıntılara girebilm e ve başlı­
ca kişiler arasındaki ilişkin in gerçeklik ve o-
Hayran kalınan bir gerçeklik, zariflik, şid­
luşumuna imkân veren sahne düzeninin be­
det ve incelik taşıyan sahne düzeni hakkın­
lirginliği ile ortaya çıkıyo r bu film de.
da ne söylenebilir ki.
Harold Pinter'in şahane dialogundan bir SAM UEL LAC HİZE
tek söz anlaşılmazsa bile filim anlamından (L'H U M A N ITE -D IM A N C H E I
kukla
dünyasının
büyük ustası
öldü

jiri trnka
Kukla filim lerim n yaratıcısı, babası, herşeyi zaman bir tek amaç güttüm Lirik filim le r
sayılan büyük sanatçı Jiri Trnka geçenlerde yapmak. Kukla filim lerim n imkânları gerçek­
öldü. Türk Sinem atek Derneği'nde geçen ten sınırsızdır : Kukla filim le ri, öbür filim ler
gösteri yıllarında hemen hemen bütün önemli için aşılmaz olan engelleri aşmakta büyük bir
filim lerî gösterilm iş olan Çek sinema ustası, güce sahiptirler. Bale ve Opera ile ortak yön­
son derecede özgün ve usta anlatım ı, epik leri dolayısıyla şiirsel ve lirik karakterlerini
konuları, gerçekçi dünya görüşü, insancıl kolayca korurlar.»
tavrı ile ardında sonsuza kadar yaşayacak Kuklacı ve ressam Jose f Skupa'nın öğrencisi
olan o büyüleyici görüntülerini bırakarak ay­ olan Trnka, ressam ve desinatör olarak baş­
rıldı aramızdan. ladığı yaşama serüvenine sonraları tiy a tro
1910 yılında Pilsen (Ç ekoslovakya) de doğ­ dekorcusu, tiy a tro kurucusu, canlı-resim ya­
muş olan Trnka, daha ilk uzun m etrajlı film i ratıcısı ve çocuk kitapları yazarı olarak de­
olan Spalicek ile uluslararası bir üne kavuş­ vam etti. Ve Kukla filim lerine gerçek b ir Sine-
tu. A deta birer canlı heykel olan kuklaları, Bale, Sine-Opera zenginliği kazandırdıktan
karm akarışık dekor düzeni, büyük bir anla­ sonra dünyamızdan geçip g itti.
tım gücü getiren ışık kullanım ı ile bu filim
FİLİMLERİ
büyük b ir sinema serüveninin başlangıcı o l­
du. Böylece bir anlamda Çek barok heykelci­ 1945 ZESADIL DEDEK REPU
lerinin düşleri de beyaz perdede gerçekliğe 1946 Z V V R A T K A A PETROVSTI, DAREK,
k a v u ş tu : Onlar, heykellerine hareket kazan­ PERAK A SS
dırm ak istiyo rlard ı. Trnka işte bunu başardı. 1948 SPALİCEK
«Çin İmparatorunun Bülbülü», «Prens Baya- 1949 CISARU V S LA VIK, PISEN PRERIE
ya», «Eski Çek M asalları» hep bu tutkunun 1950 PRENS B A Y A Y A
unutulm az ürünleridir. 1951 CIRQUE
«Kukla filim le ri yapma düşüncesi, bana, per­ 1953 STARE POVEST CESKE
deyi üç bo yutlu figürlerle doldurm ak, onları 1954 D V A M 'R A ZICI
canlı-resim filim lerlne de olduğu gibi bir düz­ 1955 CIRQUE HOURVINEK
lemde değil de derinlem esine bir mekân için­ 1959 SONGE D'UNE NU IT D'ETE
de kullanm ak isteğim den geldi» diyo r Trnka. 1961 PASSION
«Ve ilk sinem acılık deneyim den bu yana her 1962 CYBERNETIQUE ANNE
20
bir yaz gecesi
rüyası
Filmin Shakespeare'in ünlü eserinden alınan su içirerek, uyanınca ilk gördüğüne âşık ol­
konusu bilindiği gibi m ito lo jik çağlarda A ti­ masını sağlamaya karar verir. Ama, bu bü­
na'da geçer. Lysandre, Egée'nin kızı Herm ia'- yülü su, ormana gelip uyuyan LysandreVı
yı ta tlı dil ve hediyelerle kendine âşık eder. gözlerine sürülür ve Lysandre uyandığında
Baba Egée ise kızını, daha çok beğendiği De- ilk gördüğü Helen'e âşık olur. Titania'nın da
m etrius ile evlendirm ek ister. Ö bür yandan gözlerine aynı sudan sürüldüğünden, o da
Helen Dem etrius'a âşıktır. Bu yüzden Helen eşek kafasına rağmen B ottom 'a âşık olur
ile Hermia birbirlerine rakip olurlar. Thésée, Bu arada Hermia ile Dem etrius kavga ederler.
A tina D ükü'dür, ve Am azonların kraliçesi Hermia, D em etrius’u, Lysandre'ı öldürm ekle
H yppolite ile nişanlıdır. Tésée, kendi düğün suçlar, ö b ü r yandan Oberon, Puck'a, Lysand-
gününün şenliklerini hazırlaması için Philo- re’ın gözlerine büyülü su sürm ekle yapılan
strate'i görevlendirir. Hermia, babasının iste ­ yanlışı düzeltm esini söyler. Helen, Hermia,
ğine uyup Dem etrius ile ¡evlenmezse bu şen­ Lysandre ve .Dem etrius ormanda buluşurlar.
lik gecesi ölecektir. Lysandre, Herm ia'ya, A - Aralarında kavga çıkar. Lysandre ve Dem et­
tina dışındaki teyzesinin evine kaçıp oradaki rius düelloya karar verirler. Ancak Oberon a-
evlenm eyi te k lif eder. Böylece A tina kanun­ raya girer, iki kavgacı birbirlerin i gö re m e d ik­
larından kurtulabilecekler, yani Hermia ölm e­ leri için kavga edemezler.
yecektir. Bu planı Hermia, arkadaşı Helen'e
Titania, büyülü çiçek özünün etkisinden ku r­
anlatır. 0 da sevdiği D e m etriusa anlatır.
tu lu r ve O beron'u sevdiğini anlar. Egée de
A yrıca bir odada Quince Snug, B ottom , Flü­
kızı Hermia ile Lysandre, Helen ve Dem etri-
te, Snout ve Starveling (Shakespeare'in k o ­
us'u ormanda uyurken bulur. Dük Thésée de
medi kara kte rle ri), şenlikte oynayacakları
onların serüvenlerini dinler ve bağışlayarak,
Pyrame ve Thisbé tragedyası için hazırlan-
düğününe davet eder.
m aktadırlar.
Ö bür yandan ormanda bütün periler to p la n ­ Düğün şenliğinde Pyrame ile Thisbée oyunu
m ışlardır. Puck da oradadır. Puck, insanla­ oynanır. Bu arada üç ç iftin düğünü bir ara­
rın işlerine karışan bir .peridir. Perilerin Kralı da .yapılır: Thésée ile H yppolite, Herm ia ile
Oberon ile Kraliçesi Titania ormana gelirler. Lysandre, Helen ile Dem etrius evlenirler. T i­
İkisi arasında bir oğlan çocuk yüzünden bir tania ile Oberon da barışırlar ve Puck'ın ko­
tartışm a çıkar. Oberon, T itania'ya büyülü bir nuşmasıyla filim biter.
21
SİNEMATEK HABERLERİ
T ü rk S in e m a te k D e rn e ğ i'n in Ş u b a t g ö s te rile ­ b ir ilg iy le ka rşıla n d ı. İlk g ü n ü n d e A m e rik a n
ri b ü y ü k ilg iy le k a rş ıla n d ı. Ö ze llikle F lah e rty M im a ri F ilim le rin in su n u ld u ğ u bu g ö s te rin in
ve W a jd a 'n m filim le ri ü y e le rin d ik k a tin i ç e k ­ İk in c is i 6 m a rt cum a g ünü 17.00'de y a p ıld ı
ti. G ö s te rile r s ırasın d a son anda ö n le n m e si ve Fransız M im a ri F ilim le ri'n e a y rıld ı. "R o n -
m ü m kü n o la m ıya n b ir a k s a k lık yü zü n de n ch a m p s K a te d ra li" g ib i m o d e rn m im a rin in k i­
K ü lle r ve Elm as film in in g ö s te rim in d e bazı lit e se rle rin e a yrıla n filim le rin de ye r aldığı
k a rış ık lık la r o ld u . A n c a k daha sonra d ü ze n ­ bu g ö s te rid e , e se rle rin sinem a a n la tım ı y ö ­
lenen ik i g ö s te rid e bu filim ye n id e n ve d ü ­ nünden de bazan ç o k ilg in ç ö z e llik le r ta ş ı­
zenli b ir b iç im d e su n u ld u . Louisiana Ö ykü sü ' dığı g ö rü ld ü . Bu g ö s te rile r b u ndan b ö y le n i­
nün başında g ö s te rile n kısa b ir belge film i san ayı o rta sın a ka d a r her cum a b ir başka
" S k a te rd a te r" s e y re d e n le rin "ö z e l ö d ü lü " nü ü lke n in m im a ri filim le rin e a yrıla ra k de va m e-
kazandı. W a jd a to p lu g ö s te ris i'n in ya n ısıra decek. Daha so n ra ki a ylarda da S in e m a te k,
S in e m a te k 'in d ü z e n le d iğ i s e m in e r'd e y ö n e t­ sanat ta rih i, tıp , m üzik g ib i ko n u la rd a halka
m enin filim le ri ta rtış ıld ı. D e rne k lo ka lin d e a çık g ö s te rile r d ü ze n liye ce k. M im a ri filim le ­
çağdaş P o lo n ya sinem a a fiş le rin d e n m eyda­ rin g ö s te ris in e de k a tılm a k için üye olmaK
na gelen b ir sergi açıld ı. Bu se rg id e u lu s la r­ şa rt d e ğ il. A n c a k ye rin sın ırlı o lu şu d o la y ı-
arası b ir üne sahip olan W G o rka 'n ın y a p tı­ siyle daha ö n ce de n te le fo n la ye r a y ırtm a k
ğı a fiş le r g e n iş b ir y e r tu tu y o r. Sergi 13 g e re kiyo r.
M a rt c u m a rte s i g ü n ün e ka d a r a çık kalacak,
daha sonra A n k a ra 'd a da te k ra rla n a ca k. S in e m a te k 'in ilk k ita b ı "F u a t U z k ın a y " da bu
I.T.Ü . M im a rlık T a rih i K ü rs ü s ü ile S in e m a tek ay iç in d e satışa çıka rıla ca k. Bu k ita b ı ik i il­
in o rta kla şa d ü z e n le d ik le ri "M im a ri Belge Fi­ g in ç k ita p iz liy o r T ü rk S inem ası F ilm o g ra fisi
lim le ri G ö s te ris i" de u m u la n ın ç o k ü stü n d e ve E ise n ste in 'la D ersler.

r 'i
TÜRK SİNEMATEK’İ YAZINLARI: 1
ilk türk sinemacısı
fuat uzkınay
hazırlayan
■■ ■ ■■
nıjat ozon

22
geçen sayada atılla dorsay ile nezih, coş'un değerlendirmeleri yer değiştirm iştir« açıklaraz
f i li m ’ 'O
3

You might also like