Professional Documents
Culture Documents
2
İnsanın, çevreye uyum sağlayabilmesi ve hayatta
kalabilmesi için karşılanması gereken doğal ve
sosyal gereksinmeleri sınırsız denecek kadar çoktur.
Buna karşılık bu gereksinmeleri karşılayabilmek
için gerekli olan mal ve hizmetler sınırlıdır. İnsanın
bu mal ve hizmetleri elde etmesi ve tüketmesi
gerekmektedir.
İnsan bunlara ya üreterek ya da başkalarından satın
alarak ulaşabilir. Yalnız, mal ve hizmet üretebilmek
veya bunları başkalarından satın alabilmek için
gerekli olan fiziki güç, zihinsel güç, para, zaman ve
mekan insanda sınırlıdır.
3
Gereksinmelerinin sınırsız olmasına karşılık
gücünün sınırlı olması, insanın karar ve
eylemlerinde rasyonel davranmasını
gerektirmektedir. İşte ekonomi bu gereksinmeden
doğmuştur.
Başka bir deyişle iyi bir üretici veya iyi bir tüketici
olabilme gerekliliği ekonominin doğmasına neden
olmuştur.
4
Ekonomi nedir?
1. aşama:
İlkel toplumlarda eğitim henüz kurumsallaşmamıştı.
Dolayısıyla okul ve öğretmen yoktu. Doğal ve toplumsal
çevre okul; her yetişkin kadın ve erkek öğretmendi. İlkel
toplumlar ihtiyaç duydukları bütün bu bilgileri doğal ve
toplumsal çevreden ediniyorlardı. Yetişkin her kadın ve
erkek bilgilerini, deneyimlerini, becerilerini yetişmekte
olan çocuklara öğretiyorlardı. Bu öğrenme işi gözlem
yaparak, model alarak, taklit ederek, yaparak ve yaşayarak
gerçekleşiyordu.
6
Eğitim – Ekonomi İlişkisi
2. aşama:
Toplumsal evrimin ikinci aşaması olan, ekonominin tarıma
dayalı olduğu ilk yerleşik toplumlarda da ekonomik hayat
eğitim üzerinde etkili olmuştur. Bu dönemde bilgi ve
beceri birikiminin niteliği ve niceliği değişmiştir. Toprağı
ekip biçmek, madenleri işleyip araç gerece dönüştürmek,
ticaret yapmak daha farklı, daha bilimsel, daha karmaşık
bilgi ve beceriler gerektirmiştir. Bu bilgi ve beceri
birikimini doğal ve sosyal çevreden yaşantılar yolu ile
öğrenmek imkânsız hale gelmiştir. Bunları öğrenebilmek
için kendi alanında usta olan kişilerin yardımına
gereksinim duyulmuştur. Böylece işyerinde usta-çırak
ilişkisine dayalı bir eğitim biçimi ortaya çıkmıştır. 7
Eğitim – Ekonomi İlişkisi
3. aşama:
18. yüzyılda buhar makinesinin icadı ve bunun üretimde
kullanılmasıyla toplumsal evrimin bir sonraki aşaması olan
sanayi toplumu aşamasına geçilmiştir. Hammaddenin
işlenerek mamul madde haline getirildiği ve toplumun
tüketimine arz edildiği sanayi toplumlarında ekonomik
yapı tamamen farklılaşmıştır. Buna bağlı olarak
ekonominin talep ettiği insan gücünün profili de büyük
ölçüde değişmiştir. Toprak sahibinin yerini sanayici; tarım
işçisinin yerini ise fabrika işçisi almıştır. Bunun yanı sıra
kendi alanında uzmanlaşmış usta, teknisyen, mühendis gibi
yetişmiş insan gücüne de gereksinim duyulmuştur.
8
Eğitim – Ekonomi İlişkisi
Günümüzde bilim ve teknolojinin gelişmesi ve
bunun mal ve hizmet üretiminde kullanılması, üretim
teknolojileri ve üretim yöntemlerinde devrim
denebilecek değişikliklere yol açmış ve bu durum
eğitimin amaçları ve işlevlerini genişletmiş, eğitimin
amaçları arasında bulunan üretici insan gücü
yetiştirmeye tartışmasız bir öncelik kazandırmıştır.
9
Eğitim Ekonomisi
10
EKONOMİK KALKINMA VE EĞİTİM
Kalkınma kavramı:
Sosyologlar ve politik bilimciler kalkınmayı
modernleşme olarak düşünüp, dikkatlerini ve
çalışmalarını daha çok sosyal ve politik kurumların
şekil değiştirmesinde yoğunlaştırmaktadırlar.
12
Kalkınmanın, hem üretim hem de tüketim boyutu
vardır.
Planlama kavramı
16
İnsan gücü planlaması yapmadan önce mevcut insan kaynağını
saptamada ve onu bir çözümlemeye tabi tutmada yarar vardır.
Mevcut insan gücünün sayısı, nitelikleri, sektörlere ve mesleklere
göre dağılımı belirlenmelidir.
18
Ekonomi eğitimden nitelikli üreticiler ve nitelikli
tüketiciler yetiştirmesini talep eder.
Bu konuda farklı yaklaşımlardan söz edilebilir.
Bunlar:
19
2. Üretici İnsan Yetiştirme Yaklaşımı: Bu yaklaşıma göre
eğitim, öğrencileri iş alanlarına ve mesleklere yönlendirerek
mesleki ve teknik eğitimden geçirmeli, yeterli bilgi ve beceriler
kazandırarak onları bütün yaşamları boyunca bir makine gibi
çalışan, daha çok toplumu ön plana alarak onun çıkarları
doğrultusunda mal ve hizmet üreten bir insan haline
getirmelidir.
22
EĞİTİMİN EKONOMİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
23
Eğitim düzeyi yüksek insan gücü ile eğitim düzeyi
düşük insan gücü arasında üretkenlik açısından fark
vardır.
Eğitim düzeyi yüksek insan gücü daha üretkendir.
İster sanayi, ister tarım, isterse hizmetler sektörü olsun
eğitimli insan daha verimli çalışır. Daha az emek, daha
az zaman harcar buna karşılık daha kaliteli mal ve
hizmet üretir.
24
Eğitim, ekonomik verimliliğin ve buna bağlı olarak da
üretimin arttırılmasında başlıca şu işlevleri:
26
Eğitim Yatırımlarının Üretim ve Tüketim Boyutu
Eğitime yapılan harcamaların, hem üretim hem de tüketim
boyutu vardır.
28
Tüketim olarak nitelendirilen harcamaları birkaç
maddede toplamak mümkündür:
29
4. İşsizlik veya ücret yetersizliği nedeniyle başka
ülkelere çalışmak amacıyla göç eden beyin gücünü
yetiştirmek amacıyla yapılan harcamalar,
5. Mezun olduğu alanda iş bulamayıp başka alanlarda
çalışmak zorunda kalan insan gücünü yetiştirmek
için yapılan harcamalar,
6. İlgi ve yeteneğinin olmadığı iş veya meslek
alanlarına yönlendirilen insan gücünü yetiştirmek
için yapılan harcamalar.
30
Türkiyede Eğitime Ayrılan Ekonomik Kaynak
Eğitim kalitesi ile ilgili önemli kriterlerden biri eğitime ayrılan bütçe ve öğrenci
başına yapılan harcamalar.
45 ülke arasında, öğrenci başına yaptığı 3.327 dolarlık harcamayla Türkiye
33. sırada yer alıyor.
OECD ülkeleri arasında öğrenci başına harcanan ortalama miktar 10.493
Amerikan doları seviyesinde. Bu harcama, bir öğrenci başına ilkokuldan
yüksekokula kadar tüm eğitim seviyelerinde ayrı ayrı harcanan miktarı
gösteriyor. Bu miktarı eğitim seviyesine göre incelediğimizde ise ilkokul
seviyesinde ortalama 8.477 dolar, ortaokul seviyesinde 9.980 dolar, lise
seviyesinde 9.990 dolar ve yüksekokul seviyesinde ise 15.772 dolar.
OECD ülkeleri arasında ilkokuldan yükseköğretime dek öğrenci başına
ortalama harcanan miktarın kişi başı gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı %29. Bu
oran ilkokul seviyesi için %22, ortaöğretim için ise %25. AB üye ülkeleri
arasında ortalamalar ise ilköğretim için %23, ortaöğretim için ise %26.
Türkiye’nin kişi başına düşen gayrisafi milli hasıladan öğrenci başına
harcanmak üzere ayırdığı miktar, OECD ortalamasının hayli altında kalıyor.31
Nitekim rapordaki ülkeler arasında da Türkiye ayırdığı pay ile son sıralarda
yer alıyor. (ilkokul %15- ortaokul %19)
Türkiyede Eğitime Ayrılan Ekonomik Kaynak -
32