You are on page 1of 70

EĞİTİMİN SOSYOLOJİK

(TOPLUMSAL) TEMELLERİ
 1.GİRİŞ
 Toplum, sınırları belli bir doğal çevrede
ortak amaçlar için bir araya gelen ,bazı kurallara
bağlı, işbirliği ve dayanışma anlayışında olan
insanlardan oluşur.
 Toplumsal yaşam, bireyler arasında işbirliği,
işbölümü ve dayanışma ile sürdürülür. Eğitim
toplum hayatının düzenli ve kurallara uygun
olarak yürütülmesi için toplum tarafından
oluşturulan toplumsal bir kurumdur. Eğitim
toplumsal sistemin bir alt sistemidir.
 Bireyleri istenilen bir yaşam düzeyine ulaştırma çabasının en
etkili araçlarından birisi de eğitimdir. Ulaşılmak istenen
düzeyin değerlerini yerleştirmek, toplumu bu amaca
yöneltecek kişi ve grup davranışlarını oluşturmak, buna engel
olabilecek değer ve davranışları değiştirmek ancak eğitim
yoluyla olmaktadır (Varış,1976,s.13). Bunun yanı sıra eğitim,
toplumun yaratıcı gücü ve verimini arttıran, toplumdaki
kişilere, yeteneklerine göre yetişme olanağını sağlayacak
sosyal adalet ve fırsat eşitliği ilkelerini ve toplumsal
çevrelerini tanıtan, onlara bilinçli hareket etme olanağını
veren, refah ve mutluluklarını artıran en önemli sosyal
hizmettir.
 Eğitim ve Toplum İlişkisi
 Eğitimin işlevleri, eğitim amaçları ile bağlantılı olup onun
tarafından biçimlenmektedir. Amaçlara göre işlevler de
değişmektedir. Bununla beraber her toplumda eğitimin
değişmeyen genel işlevleri vardır. Bunlar, kültürel,
toplumsal, siyasal ve ekonomik olmak üzere dört noktada
toplanmaktadır.
 Eğitim dizgesinin birinci görevi ulusun kültürel kalıtını
oluşturan bütün birikimi kuşaktan kuşağa iletmektir.
Okulların ve diğer eğitim kurumlarının genel işlevi kültürü
tanıtmak yoluyla, öğrencilerin toplumsal uyumunu
sağlamak ve onlara değişmekte olan dünyaya ve çağ
koşullarına ayak uydurabilmeleri için kendilerine gerekli
olan kültürü geliştirme yollarını öğretmektir.
 Eğitimin toplumsal işlevi ise, bireyi toplumsallaştırmak,
toplumda yenilikçi ve değişmeyi sağlayıcı elemanlar
yetiştirmek, ve siyasal ve toplumsal seçme gibi noktalarda
toplanmaktadır. Eğitim çocuğa toplum değerlerini ve
toplumsal kuralları, normları çeşitli yollarla öğreterek,
onu toplumsallaştırmaktadır.
 Her toplumun üyelerinden gelişmesini istediği bazı
özellikler vardır. Bireylerin bu özellikleri geliştirmesi için
yardıma ihtiyacı vardır. Bireyin bu yardım talebinin
gerçekleşmesi için eğitim kurumları önemli bir araçtır ve
önemli görevler üstlenmiştir.
 Eğitim kurumlarının bireyin sosyalleşmesindeki önemi
gerek toplumlarca gerekse bireylerce tartışılmaya yer
olmayacak şekilde kabul görmüştür. Eğitim kurumlarının
temel hedefi toplumsal ihtiyaçların gereklerine uygun
nitelikte bireyler yetiştirmektir.
 Eğitimin siyasal niteliği, onun devletin bir işlevi
oluşundan ileri gelmektedir. Siyasal bakımdan eğitimin
başlıca iki görevi vardır. Birincisi, mevcut siyasal sisteme
bağlılığı sağlamak, ikincisi, toplumsal önderlerin seçimi,
eğitilmesi ile ilgilidir.
 Her toplumda çeşitli yeteneklerdeki kişilerden oluşan bir
“kabiliyet havuzu” vardır. Eğitim, bu havuzdaki en
yetenekli çocukları seçip, onlara eğitim olanağı vererek,
toplumun gelecekte kendilerinden yararlanmasını sağlayan
bir seçme işlevi görevini yürütmektedir(Topçuoğlu,1971,
s.16) .
 İlköğretim bütün ülkelerde toplumun ihtiyaçlarına uygun
bireyler yetiştirmek için , bireylere ilköğretimi zorunlu
görmüşlerdir. Çünkü ilköğretimde bireye toplumsal
yaşayışın ve kültürün temelini ,bilgi ve beceriler
kazandırarak ,bireyin sosyalleşmesini sağlarlar.
TOPLUMSAL KURUM
 Kurum, toplumun sürekli yaşama gereksinimini karşılamak, sorunlarını
çözmek için ortaya çıkan; toplumca benimsenen yasa ve kurallara uygun
olarak toplumsal ilişkiler dokusuna kurum denir (Başaran, 1989) Okulda
toplumsal bir kurumdur.
 Toplumsal Kurumun Birçok İşlevleri Vardır;
 • Toplumu bütünleştirmek
 • Toplumun yaşamasını sürdürmesine yardım etmek
 • Toplumun yüksek düzeyde gereksinmelerini karşılamak
 • Toplumun sorunlarına ölçülendirilmiş, denenmiş çözüm yolları geliştirmek
 • Toplumun üyeleri arasında oluşacak ilişkileri yasaya ve kurala bağlamak
 • Yeni kuşakların davranışlarını biçimlendirmek (Celep, 2005)
 Kurumlar yukarıda belirtilen işlevlerini koruyup, sürdüremezse, gereksiz hale gelir,
zamanla ortadan kalkar .
TOPLUMSAL KURUM OLARAK
EĞİTİM
 Sosyoloji (toplumbilimi) ise, toplumsal olayları ele alır.
Sosyal olgu ve olayları inceleme alanına alır. Toplumu
sistematik olarak bilimsel yöntemlerle inceler. En geniş
anlamıyla insan davranış ve ilişkilerini konu edinir.
Sosyoloji oldukça yeni bir bilim dalı olarak 18. Yüzyılda
ortaya çıkmıştır.
Daha geniş tanımıyla sosyoloji; insanlar arasındaki sosyal
ilişkileri, bu ilişkilerden doğan sosyal kurumları, sosyal
yapıyı ve bunları etkileyen bir faktör olan kültürü
inceleyen bir bilimdir, diyebiliriz.
 Eğitim sosyolojisi; toplum ve eğitsel
yetiştirme arasındaki karşılıklı ilişkileri,
bağlantıları ve etkilenmeyi inceleyen
sosyolojinin alt bir bilim dalı olarak
tanımlanabilir.
EĞİTİM SOSYOLOJİSİNİN AMACI
 Eğitim sosyolojisinin amacı, toplumun yapısına ve beklentilerine uygun
olarak bir eğitim sisteminin oluşturulmasına katkıda bulunmaktır.
 Bu bilimin alanını dört gruba ayırmak mümkündür.
 a) Eğitilen kişinin toplumsallaşması için toplumun eğitimden
beklediklerini araştırmak.
 b) Toplumun değişme ihtiyacını karşılamada eğitime düşen görevleri
ortaya koymak.
 c) Toplumun benimsediği yaşam biçimine uygun olarak eğitimin
biçimlenmesine ve işlemesine ilişkin ilkeleri benimsemek.
 d) Eğitim amaçlarını gerçekleştirmek için, eğitim sistemi ile
toplumun ilişki kuracağını saptamak.
 Eğitim sosyolojisi, eğitimbilim, sosyoloji, psikoloji, sosyal psikoloji, eğitim
antropolojisi ve eğitim felsefesi ile yakından ilgilidir.
EĞİTİM SOSYOLOJİSİNİN ÇALIŞMA ALANI

 Toplumsal yapı içerisinde eğitim sorunlarına ilişkin


araştırma yapan bir disiplindir.
 Toplumun kültürüne uygun bir eğitim politikasının
belirlenmesi ile ilgili çalışmaların temelini oluşturur.
 Eğitim ve öğretim faaliyetleri aracılığı ile var olan
birikimin gelecek kuşaklara nasıl aktarılacağı ve
toplumun ihtiyaç duyduğu bireylerin nasıl yetiştirilmesi
gerektiği de eğitim sosyolojisinin çalışma alanındadır.
EĞİTİM SOSYOLOJİSİNİN ÇALIŞMA ALANI

 Toplumsallaşma ve toplumsallaşmaya eğitim kurumları


ve diğer kurumların etkileri
 Toplumsal değişme, toplumsal hareketlilik, toplumsal
ilişkiler ve toplumsal tabakalaşmada eğitimin rolü
 Toplumda rol ve statü kazanmada eğitimin etkisi
 Sosyal adalet ve eğitimde fırsat eşitliği
EĞİTİM SOSYOLOJİSİNİN KONULARI
 Eğitim sosyolojisi şu konuları ele alır.
 a) Eğitim ile ilgili sosyal ilişkiler
 b) Eğitim- kültür- toplum ilişkileri
 c) Eğitimin diğer toplumsal kurum ile olan ilişkileri
 d) Okulda- toplumda ve ailede eğitim
 e) Sosyalleşme süreci
 f) Sosyal- değişim eğitim ilişkisi
 g) Eğitimde fırsat eşitliği
 h) Eğitimin sosyal- ekonomik ve politik işlevleri
 i) Eğitim politikaları ve bunların eğitime etkisi
 j) Sosyal bütünleşme ve çözülme ile eğitimin karşılıklı etkileşimi
 k) Eğitim topluluklarının yapısı ve ödevleri
 l) Öğretmen – öğrenci ilişkileri
EĞİTİM SOSYOLOJİSİ BİLMENİN EĞİTİMCİLERE
KAZANDIRACAĞI YARARLAR
 a) Öğretmenin sınıfındaki öğrencilerin geldiği çevrenin
özelliklerini bilmesi verimliliğini arttırır.
 b) İçinde çalıştığı okulu sosyal kurum olarak algılar ,
ilişkilerden elde ettiği birikimden yararlanır.
 c) Modern eğitsel süreçlerden yararlanan bir öğretmen, kendi
öğrenci grubunu tanır ve ona göre hareket eder.
 d) İçinde yaşadığı toplumun yapısını bilir ve sağlıklı bakış
açıları kazanır.
 e) Eğitim sosyolojisi ülkenin çağdaş eğitim sorunları karşısında
öğretmenlere daha bilinçli hareket etme ve uygun çözüm yolları
geliştirmeleri konusunda yardımcı olur .
EĞİTİMİN İŞLEVLERİ
Her toplumda eğitimin işlevleri toplumun amaçlarına göre
şekillenmektedir. Dolayısıyla bir eğitim sistemi yapılanırken hareket
noktası olarak ilk önce amaçlar ve buna bağlı olarak işlevler gündeme
gelmektedir .
EĞİTİM KURUMUNUN SOSYAL İŞLEVLERİ

 Okul denen eğitim kurumu, toplum ve birey açısından pek çok işlevleri üstlenmiştir.
Bunlar;
 a. Toplumsallaştırma: Bireyin, toplumun bir üyesi durumuna gelme sürecine
toplumsallaştırma denir. Buradaki hedef bireyin toplumun bir üyesi olarak içinde
bulunduğu toplumun kurallarını, normlarını (yapılması istenen ve istenmeyen) bireye
öğretmektir. Karşılaştığı ilk ortam olan ailede çocuk iyi-kötü, güzel-çirkin gibi ahlaki
normları ve değer yargıları gelenek ve göreneklerin ilk bilgisini alır.
 # Aileden sonra toplumsallaşmanın diğer ortamları;
 *Mahalle *Sokak *Okul *Kültürel ortamlar *Panel ve sempozyum benzeri tartışma
platformları *Modern kulüpler *Alt kültürler
 Okuldaki süreçlerden geçen birey yaşam için gerekli kuralları öğrenir. Böylece birey
toplum için ortak kuralları öğrenmiş olur.
EĞİTİM KURUMUNUN SOSYAL İŞLEVLERİ
 b. Kültürel Mirasın Aktarılması: Geçmişle bağlantıları güçlü
olan milletler hedeflerine daha sağlıklı ve güvenli olarak
ulaşırlar. Bu nedenle kültürel mirasın yeni nesillere aktarılması
görevi okullara verilmiştir.
 Okullar, toplumdaki yenilikleri başlatarak, geliştirerek, yenilikçi ve
yaratıcı bireyler yetiştirip kültürel birikimi sağlarlar. Okullar,
kültürel özellikler içerisinden öğrencilerin yaşlarına ve
gereksinmelerine uygun olanları seçerek bunları planlı ve amaçlı bir
biçimde öğrencilere kazandırır. Ayrıca okullar kültürün geliştirilmesi
görevini de üstlenmişlerdir.
 c. Siyasal Düzeni Koruma: Her toplum kendi siyasal
rejimini korumak ve devam ettirmek ister. Eğitim kurumları,
toplumdaki bireylere milli ideolojiyi, değerleri ve idealleri
kazandırarak onları mevcut siyasal düzene bağlı vatandaşlar
olarak yetiştirirler.
 Okullarda üzerinde yaşanılan vatanın bayrağını, devletin
dayandığı temel felsefi değerler ve ideoloji, ilkeler, bayramlar
ve kutlamalar öğrenilir.
 Ülkemizin bütün eğitim kurumlarında Atatürk İlke İnkılâplarına
bağlı, devletine karşı görev ve sorumluluklarını bilen, bayrağını
seven, vatanı ve milletini seven, bu uğurda gerektiğinde canını
verebilecek bireylerin yetiştirilmesi hedeflenir.
EĞİTİM KURUMUNUN SOSYAL İŞLEVLERİ

 d. Seçme ve Yöneltme: Okulun bir başka görevi de çeşitli


yeteneklerdeki öğrencileri ilgi ve yetenekleri doğrultusunda seçmek,
yönlendirmek ve yetiştirmektir. Bu sorumluluk yerine getirilirken ilk
önce ilgi ve yetenekler tespit edilir, daha sonra da yönlendirme
yapılır. Bu sayede mesleğini seven, işini yapmaktan haz duyan
mutlu insanlar ve mutlu bir toplum meydana gelir.
 e. Toplumsal Kalkınma: Ülkelerin gelişmişlik ve
geri kalmışlıklarında önemli bir kriter ekonomileridir.
Okullar, toplumun kalkınmasına yardımcı olurlar.
Ekonomik hedeflere ulaşabilmek için bilinçli,
alanında uzman teknik elemanlara ve üreticilere
ihtiyaç vardır. Bunun için öğrencilere çağdaş teknolojiye
uygun eğitim verilerek, teknolojinin her alanında yeterlilik
kazanmış birey olarak yetişmeleri sağlanır. Eğitimin en
önemli özelliklerinden birisi de hem devletin hem de
özel sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli elemanları yeterli
sayıda yetiştirmek ve bu sektörlerin hizmetine sunmaktır.
 e. Bireyi Geliştirme İşlevi: İnsanlar genellikle para kazanıp
yaşamlarını sürdürebilecekleri bir işi daha kolay bulabilmek veya
daha çok kazandıran bir meslek sahibi olabilmek için eğitim
almaktadırlar.
 Bu nedenle birçok insan nitelikli, aranan ve kendini geliştirmiş
eleman olabilmek için eğitim olanaklarından yoğun şekilde
yararlanmaktadır.
 Bu anlamda eğitim bireyi, yeteneklerini ve bilgisini
geliştirmekte ve onu aranan eleman haline dönüştürmeye
yardımcı olmaktadır.
EĞİTİMİN GİZLİ İŞLEVLERİ
EĞİTİMİN TOPLUMSAL KURUMLARLA İLİŞKİSİ
 Eğitimin siyaset, ekonomi, din, aile, serbest zaman gibi
bazı toplumsal kurumlarla ilişkisi vardır.
EĞİTİMİN TOPLUMSAL KURUMLARLA İLİŞKİSİ
 1.4.1 Din Ve Eğitim İlişkisi
  İlk örgün eğitim dinsel kurumlarda verilmiştir.
Dinsel kurumlardan ayrı laik eğitim kurumların
ortaya çıkması, laik devletlerin kurulması ile
gerçekleşti.
 Dinin insan davranışlarına etkisi vardır. Dini
inançlar sayesinde, kişide vicdan ve ahlak
gelişimi de olur. Bu durum kişinin sosyal
ilişkilerini de etkiler.
EĞİTİMİN TOPLUMSAL KURUMLARLA İLİŞKİSİ
 1.4.2 Serbest Zaman Kurumları ve Eğitim İlişkisi
 Serbest zaman kurumları da eğitim süreçlerine başvururlar. Ancak serbest
zaman eğitiminde gönüllülük esastır. Serbest zaman eğitimi, eğitimin
tamamlayıcısıdır. Serbest zaman eğitimi bireyin boş zamanlarını
değerlendirme eğitimidir. Bu durum sosyalleşmeye katkı sağlar.
 1.4.3 Aile ve Eğitim
 Eğitim yaşam boyu bir süreçtir. Bireyin doğumuyla ailede başlar. Bireyin
kişiliğini oluşturan ve çevreye uyumunu sağlayan temel davranışlar ailede
kazanılır. Bu nedenle de aile, çocuğun ilk eğitim ortamı, ana baba da ilk
öğretmenlerdir. Aile bir eğitim kurumudur. Sosyalleşme ilk olarak ailede
başlar. Çocuğun aile içerisinde elde ettiği birikimler onun okul başarısını ve
toplum içindeki davranışlarını etkiler. Ayrıca, ailelerin sosyo- ekonomik
durumları da okul- aile ilişkilerini etkiler ve bu durum çocuğun başarısına
yansır.
 Ekonomi ve Eğitim İlişkileri
 Eğitim- ekonomi ilişkilerinin yoğun oluşu, eğitimin
ekonomi işlevi kavramını ortaya çıkarmıştır. Eğitim,
ekonominin ihtiyaç duyduğu donanımlı bireyleri
yetiştiriyor olması bu ilişkiyi daha da artırmıştır.
 Toplumun ekonomik yapısı değiştikçe, eğitimin niteliği
de değişmiştir. Eğitilmiş insan gücü ekonominin
gelişmesini sağlamaktadır. Eğitimin katkısı ile yeni yeni
iş alanları yaratılır.
 1.4.5 Nüfus ve Eğitim
 Nüfusun yapısı ile toplumların eğitim düzeyi arasında bir ilişki
vardır. Bu ilişki şu biçimde gözlenir;
 a) Eğitim düzeyi yükseldikçe, birey sağlıklı yaşama kurallarını
öğrenir ve ölüm oranı düşer.
 b) Eğitim düzeyi yükseldikçe, nüfus artış hızı yavaşlar.
 c) Nüfus oranı yükseldikçe, bireylere eğitim sunma zorlaşır.
 d) Eğitimli nüfus sayesinde, nitelikli insan sayısı artar,
ekonomi gelişir ve gelir düzeyi yükselir.
 1.4.6 Siyaset ve Eğitim
 Siyaset ve eğitim iç içe girmiş kurumlardır. Eğitimin
siyasetle ilişkisi, onun devletin bir işlevi oluşundan
kaynaklanır. Siyaset ve eğitim ilişkileri iki şekilde
karşımıza çıkar. Birincisi, eğitimin, mevcut siyasal
düzene sadık, bağlı vatandaşlar yetiştirmesi; ikincisi ise,
eğitimin siyasal önderler yetiştirmesidir.
2.1.Milli Eğitim Sisteminin Yapısı ve Gelişiminde Rol
Oynayan Toplumsal Etkenler
 Eğitim sistemleri, genellikle ait oldukları ülkelerin sosyal
ve politik felsefelerini yansıtmaktadır. Açıkçası, örnek
bir eğitim sistemi yoktur. Bazı sistemler uzun, yavaş bir
evrim göstermekte ve ancak ait oldukları ülkelerin tarihini
ve geleneklerini incelemek yoluyla anlaşılabilmektedirler.
Diğerleri ise bir devrimin sonucudur ve devrim
hükümetleri tarafından yeni rejime özgü ve onun
amaçlarının gerçekleşmesine yardım eden bir yapıda
oluşmaktadırlar(Cramer,Browne,1974, s.1).
 Milli eğitim sistemlerinin yapısında rol oynayan başlıca
toplumsal etkileri yedi başlık altında gruplaştırmak
mümkündür(Cramer,Browne,1974, s.3).
 1. Milli Birlik Duygusu
 2. Genel Ekonomik Durum
 3. Dini ve Kültürel Miras
 4. İleri Eğitim Düşüncesinin Durumu
 5. Dil Problemleri
 6. Siyasi Yapı
 7. Uluslararası iş birliği ve anlayış karşısında takınılan
tavır
3. Toplumsal Statü, Rol ve Eğitim İlişkisi
 Toplumsal yapının en küçük birimleri statülerdir (Tan,1972,
s.64). Toplumsal statü, bireyin toplum yapısı içinde işgal ettiği
“konum” ya da “yer”dir. Bu yeri ise toplumun kendisi
belirlemektedir. Toplumsal statü bireyin grup ya da
toplumdaki yerinin betimlenmesiyle ilgili bir
soyutlamadır(Tezcan,1981, s.276).
 Toplumsal statü, belli bir toplumsal mevkide bulunan
kimselere tanınan prestij veya topluluğun türlü üyelerinin
arkadaşları tarafından, işgal ettikleri mevkiye ve bu mevkinin
rollerini ne kadar iyi oynadıklarına göre derecelendirilmelerini
anlatmaktadır(Lundberg, Schrag,Larsen,1970) s.181). Statü,
onu dolduran bireylerin özelliklerinden bağımsız olarak
nitelenmiş ve değerlendirilmiş bir soyutlamadır.
Toplum, bir bireyin toplumsal statüsünü
belirlerken genel olarak aşağıdaki ölçütleri
kullanmaktadır.
 1. Kan Bağı
 2. Servet Durumu
 3. Bireysel İşlevin Önemi
 4. Bireyin Eğitim ve Öğretim Derecesi
 5. Dine Bağlılık
 6. Biyolojik Özellikler
 Statü kavramı ile yakından ilgili bir başka kavram
da rol kavramıdır. Rol, hayli durağan (statik) bir
olgu görünümü veren statünün devinimsel
(dinamik) yönü ve tamamlayıcısıdır. Toplumsal
rol konusunda değişik tanımlara rastlanmaktadır.
Rol’ün “belli bir toplumsal statüye ilişkin olarak
beklenen davranışlar”, “belli bir toplumsal
statüdeki kişiden beklenen işlemlerle onun gerçek
edimlerinin toplamı”, “belli bir toplumsal statüye
ilişkin gerçek davranış kalıpları yada beklenen
davranış kalıpları” olarak tanımlandığı
görülmektedir (Tan,1972, s.71).
 Rol, bireyden beklenen davranışlardır. Bu
davranışların neler olduğu toplum tarafından
belirlenmektedir. Örneğin, annelik rolü denildiğinde
anlaşılması gereken, bir anneden beklenilen davranış
ya da bir annenin göstermesi gereken davranışlardır.
 Öğretmenin rolü ve statüsü de sürekli değişmektedir.
Bugün öğretmenin rolü yani ondan beklenilen
davranışlar arttığı halde statüsünün bu rolündeki
artışa paralel olarak artmadığı görülmektedir.
 Öğretmenin rolü sürekli bir gelişim göstermiştir.
Daha önceleri bir öğretmenden beklenilen rol
bilgi aktarıcılığı iken, bugün bilgi kaynaklarına
ulaşma ve bilginin elde edilmesine yönelik rehber
öğretmen rolü ön plana çıkmıştır.
 Bu rol eskisine göre çok daha zor bir roldür.
Bunun yanında toplumsal bir önder olma rolü de
bulunmaktadır. Öğretmenin rolündeki gelişmelere
karşı statüsünün bu paralellikte yeterince
artmayışının bir çok nedeni vardır.
1.5 YETERSİZ TOPLUMSALLAŞMA (SOSYALLEŞME )
 Toplumsallaşma önce ailede başlar, sonra arkadaş çevresi
ve okulda devam eder. Benlik
 Ailedeki süreçte ortaya çıkar. Bu benliğin daha sonraki
yaşantıya önemli etkisi görülür.
 İnsanın toplumsal varlık olarak birlikte yaşamaya
ihtiyacı vardır. Bireyin birlikte yaşama yeteneği yoksa
kendisini yalnız hisseder. Bu durum birey için endişe
kaynağıdır. Davranış bozuklukları gösterilir. , fiziksel ve
ruhsal olarak hasat olunur.
 4.Toplumsal Katmanlaşma ve Eğitim İlişkisi
 Katman, “benzer veya aynı rol ve statüleri paylaşan
bireylerin meydana getirdiği hiyerarşik
gruplardır”(Sencer,1974,s.137). Bu anlamda bir toplumda
çeşitli rol ve statülerin bireylerce paylaşılmasıyla ayrıldığı
gruplara “katman” denir. Katman aynı ya da benzer statüde
olan kişilerin bir yer işgal ederek oluşturdukları
topluluktur.
 Toplumsal katmanlaşma, özel bir toplumsal farklılaşma
tipidir. Ne zaman bir toplum derecelendirilmiş bir seri
sıralama gösterirse o toplum katmanlaşmıştır. Toplumsal
katmanlar hiyerarşik bir sıralama göstererek toplumsal
katmanlaşmayı oluşturmaktadırlar. Katmanlaşma bir tür
eşitsizlik hiyerarşisidir(Tan,1972, s.75).
 Örnek: Kast: Brahmans (rahipler ve bilginler), Kshatriyas (askerler ve
asilzadeler), Vaishyas (tüccar ve zanaatkârlar) ve Sudras (köylüler ve el
işçileri)
 Hindistan kast sisteminin temel özellikleri
 Tabakalara (katmanlara) ayrılmış bir toplumsal yapı,
 Tabakaların hiyerarşik sıralanması,
 Yaşam biçimi ve toplumsal ilişkilerin sınırlanması,
 Sivil ve dini imtiyazların olması,
 Meslek seçiminin özgür olmaması,
 Evlilik kurumu üzerinde bazı sınırlamaların olması.
 Dini öğretide kast sitemi ideal bir toplumsal yapı olarak görülmekte, gelenek
ve göreneklerle desteklenmektedir.
 Feodal Yapı: Asiller, rahipler, zanaatkârlar ve köylüler
 Toplumsal katmanların Toplumsallaşmaya Etkileri
 a. Alt katmanlara ait bireyler, insanlarla sembol, sayı ve
haberlerle uğraşmaz, madde ve makinelerle uğraşır. Yaptığı
çalışmaların değerini bilmez. İşyerinde izole edilmiş
durumdadır. Daha çok bireysel başarı elde etmenin
peşindedirler. Arkadaş kurma yönleri eksiktir.
 b. Orta katmanda ise alt katmandakilere göre değişik
çalışma durumları vardır. Bu katmandaki insanlar;
hazırlayıcı, planlayıcı, analiz ve kontrol edicidirler. Yönetici
rolündedirler. Geleceği planlayıp girişimlerde bulunabilirler.
 c. Orta katmandaki anneler çocuklarını
daha uysal yetiştirler. Ancak çocuktan
beklentiler yüksektir.
 d. Alt katman anne babalar, bedensel
gelişime önem verirken, orta ve üst
katmanlar, hata yapmasına , suç
işlemesine, kendi kendini kontrol etmesine
önem verirler.
 TOPLUMSAL STATÜ
 Toplumsal katmanlaşama bir statü sıralamasıdır.
Toplumsal statü genellikle alt, orta ve üst olmak üzere üç
toplumsal katmandan oluşur.
 Toplumsal statü, çeşit açısından ele alındığında ,
kazanılmış ve edinilmiş olmak üzere iki çeşide ayrılır.
 Edinilmiş statü, cinsiyet gibi doğuştan edinilen
statüdür.
 Kazanılmış statü ise sonradan elde edilen statüdür.
(Müdürlük gibi)
 5.4.Toplumsal Sınıflar ve Eğitim
 Toplumsal katmanlaşmanın diğer bir biçimi de, toplumsal
sınıflardır. Sınıf sözcüğü bir farklılık bir ayrılma anlamına
gelmektedir. Toplumsal sınıf derken, toplumu oluşturan
bireyler arasındaki ayrılma ve farklılaşma
anlaşılmaktadır.
 Toplumsal sınıf çeşitli biçimlerde tanımlanmıştır.
Ludberg, Schrag, Larsen’e göre “toplumsal sınıf hem
kendisi hem de başkaları tarafından prestij, toplumsal
ilişkiler, uğraşılar, mallar ve değer yüklemeleri
bakımından nüfusun başka kesimlerinden farklı sayılan
kesimdir”(Ozankaya,1975, s.105).
 Toplumsal sınıflar, bir toplumda ekonomik açıdan
ve buna koşut olarak kültürel ve toplumsal açıdan
ortak nitelikler taşıyan ve kendi konumlarının
bilincinde oldukları gibi farklı durumda olanların
bilincinde de olan ve çıkarları arasında çoğunlukla
çelişkiler bulunan farklılaşmış toplumsal
kümelerdir(Armağan,1974, s.109). Sınıf kavramı,
ekonomik ölçütü ön plana çıkarmaya çalışan bir
kavramdır.
 Eğitimin, toplumsal sınıflarla ilişkisi dört noktada
incelenmektedir(Tezcan,1981, s.70).
 1-Ana babanın toplumsal sınıfına göre öğrenciler arasında
eğitsel farklılaşmanın varlığı.
 2-Sınıf farklılaşması, eğitim tipini ve çeşidini belirleyen
bir öğedir.
 3-Toplumsal sınıf, okul başarısını tayin eden bir öğedir.
 4-Eğitimin, alt sınıflardan üst sınıflara geçerken yeni
toplumsal hareketlilik bakımından belli başlı bir araç
oluşudur.
 Eğitim ve Toplumsal Hareketlilik
 Toplumsal hareketlilik ya da toplumsal akıcılık denen
olay toplumda fertlerin ya da grupların yer, meslek, statü,
sınıf değiştirmeleri konusunda kullanılan bir kavramı
ifade etmektedir.
 Toplumsal hareketlilik, insanların farklı toplumsal
düzeylerdeki kısımlar arasında hareket
etmeleridir(Lundberg,Schrag,Larsen,1970, s.409).
Toplumsal hareketlilik kısaca, bireylerin ve grupların
statüler arasındaki giriş çıkış süreci olarak
tanımlanmaktadır(Tan,1972,s.92).
 Toplumsal hareketlilik tipleri. –
Yatay ve dikey hareketlilik
olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
 Yatay Hareketlilik: Aynı
toplumsal grup veya durumdan
benzer bir durum ve gruba doğru
yapılan devinimdir . Yatay
hareketlilik bireyler için
önemlidir. Çünkü ilişkide
bulunduğu kişiler değişmektedir.
 Yatay hareketlilik, aynı toplumsal düzeyde kalmak
koşuluyla bir benzer grup ya da durumdan diğerine
doğru ileri geri hareketi ifade etmektedir. Yatay
hareketlilik meslekten mesleğe ‘eğer bu meslekler
eşit saygınlık derecesinde ise’ ( Öğretmenin tayininin
çıkması gibi veya bir ortaokul müdürünün bir
firmaya satış müdürü oluşu gibi. ) veya aileden
aileye geçişte dikkati çekmektedir. Bunlar aynı seri
içinde fakat tip farklılığı olan birimlere geçişi ifade
etmektedir.
 Dikey Hareketlilik: Bireylerin bir
konumdan daha farklı bir konuma
geçmeleridir. Yukarıya ve aşağıya doğru
olabilir. Bireylerin bu şekilde devinim
içinde bulunmaları pek çok karışık
durumu da beraberinde getirebilir.
 Toplumsal hareketlilikte eğitim, önemli
bir role sahiptir. Daha iyi eğitimden
geçmiş bireyler bu hareketlilik içerisinde
daha az sorun yaşarlar. Ülkemizde
gecekondu bölgelerine yerleşenler daha
büyük sorun yaşamaktadırlar. Bunun
sebebi geldikleri yerlerin taşındıkları
büyük şehirlere göre sosyal, kültürel ve
ekonomik açıdan farklılık olmasından
kaynaklanmaktadır.
 a. Yukarı doğru hareketlilik
 Dikey hareketlilik, kuşaklar arası olabileceği gibi, aynı
kuşakta da cereyan edebilir. Eğer hareketlilik kuşaklar
arasında oluyorsa, örneğin, bir kız ya da oğul, ana ya da
babasının sınıfından yukarı çıkıyor ya da aşağı iniyorsa
buna, " Kuşaklararası Hareketlilik" diyoruz.
Buna karşılık, hareketlilik aynı kuşakta cereyan ederse,
örneğin genç bir fabrika işçisi işini bırakıp kendi adına
bağımsız bir iş yeri açıp işletse ve bunda da başarılı olsa,
önemli miktarda servet elde etse, buna da "Mesleksel
Hareketlilik" diyebiliriz.
 b. Aşağı doğru hareketlilik
 Aşağı doğru hareketlilik bir felâket olarak nitelendirilir.
Örneğin yaşlı, istikrarlı bir aile kurmuş bir birey, bir iş
yerini açtıktan bir süre sonra işleri iyi gitmeyebilir ya da
bir ekonomik durgunluk sonucu iflas edebilir. Bu aile, bir
süre eski serveti ile yaşam biçimini koruyabilir. Fakat
zamanla, ilk durumunu (Toplumsal sınıfını) kaybederek
toplumsal sınıfı değişir. Bu örnekte ekonomik bir sebeple
aşağı doğru hareketlilik söz konusudur.
 Aşağı doğru hareketliliğin başlıca nedenleri
şunlardır(Tezcan,1981, s.110).
 1-Ekonomik nedenlerle eski servetini ve yaşama
seviyesini kaybederek oluşan aşağı hareketlilik.
 2-Bazı kişisel intibaksızlık biçimleri, örneğin alkolizm,
narkotik alışkanlığı, psikolojik hastalık (sinir hastalığı)
gibi.
 3-Evlenme yüzünden aşağı doğru toplumsal hareketlilik.
Örneğin, babası bir işletmenin yöneticisi olan orta sınıftan
bir kızın alt sınıftan niteliksiz bir kişiyle evlenmesi
durumunda olduğu gibi.
 Toplumda genellikle yukarı doğru hareketlilik, aşağı
doğru hareketlilikten daha fazladır.
 6.1.Eğitimde Fırsat Eşitliği
 İnsanların farklı yeteneklerle doğduğu bir gerçektir. Fakat
farklı yeteneklerle doğmak insandan insana
değişmektedir. Yoksa ırklar ya da toplumsal sınıflar ve
tabakalar bakımından insanlar arasında yetenek yönünden
bir fark yoktur. Belli bir ırktan ya da toplumsal sınıftan
olmak insanı yetenekli ya da yeteneksiz yapmamaktadır.
Önemli olan ırkların ve toplumsal sınıfların içinde
bulundukları sosyo-ekonomik koşullardır. Bu koşullar
insanların doğuştan getirdikleri yetenekleri değerlendirme
bakımından avantajlı ya da dezavantajlı durumlar
yaratmaktadır (Öztürk,1974, s.78). Örneğin, aynı
yetenekte doğmuş olan bir köylü çocuğu ile bir tüccar
çocuğu arasında, yetenekleri değerlendirme yönünden
büyük ayrılıklar görülmektedir.
 “Fırsat (ya da şans) eşitliği” kavramı, “herhangi bir alandaki bir girişime,
bir seçmeye vb. katılanlar arasında eşit koşulların ve olanakların
bulunması durumu” olarak tanımlanır. Eğitimde fırsat eşitliği ise; İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesinde “Her bireyin eğitim görme hakkı vardır”
olarak belirtilmiştir. Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi, Uluslararası
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi de eğitim hakkını güvence altına alır.
 “Hiçbir ayırım yapılmaksızın herkesin gizil güç ve yeteneklerini en
uygun biçimde geliştirmede eğitim hizmetlerinden eşit ölçüde
yararlanma eşitliğini” ifade eder (Tezcan,1997:94).

 Türkiye, bu anlaşmaların hepsine taraftır. 1982 Anayasasının 24. ve 42.
maddelerinde eğitimle ilgili hükümler yer almaktadır. 42. Madde de
eğitimde fırsat eşitsizliğiyle ilgili “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından
yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve
düzenlenir. İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur
ve devlet okullarında parasızdır.” ifadeleri yer almaktadır. Türk Milli
Eğitiminin temel ilkelerinden “fırsat ve imkân eşitliği” ise “Eğitimde
kadın, erkek herkese fırsat ve imkan eşitliği sağlanır.  Maddi
imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin en yüksek eğitim
kademelerine kadar öğrenim görmelerini sağlamak amacıyla parasız
yatılılık, burs, kredi ve başka yollarla gerekli yardımlar yapılır. Özel
eğitime ve korunmaya muhtaç çocukları yetiştirmek için özel tedbirler
alınır.” olarak tanımlanır
 Dört tür eğitim eşitsizliği üzerinde durulmaktadır (Tezcan,1981,
s.120).
 1-Herkese eşit oranda öğretim sağlanması;
 2-Her çocuğa belirli bir düzeyde bir asgari öğrenim hakkının
tanınması;
 3-Her bireyin, kendi yetenek ve potansiyelinin tamamından
yararlanmasını sağlayan bir öğrenim olanağına kavuşturulması;
 4-Her ülkenin ekonomik kaynaklarının, maksimum düzeyde eğitime
ayrılması;
 6.2.Eğitimde Fırsat Eşitliğini Engelleyen
Etmenler
 Eğitimde fırsat eşitliğini engelleyen etkenler her
ülkenin sosyo-ekonomik koşullarına göre
farklılıklar göstermektedir. Ancak genel anlamda
bu etmenler aşağıdaki gibi çeşitli kategoriler
altında toplanmaktadır.
 1-Coğrafi Etkenler
 2-Bölgesel Etkenler
 3-Toplumsal Etkenler
 4-Ekonomik Etkenler
 5-Siyasal Etkenler
 *Öğretmen kalitesi
 *Öğrenime devam edebilecek maddi
imkana sahip olamama
 *Okul araç ve gereçlerinin yetersiz olması
 *Kültürel ortamların yetersiz olması
Coğrafi etmenler
A-)Köy ve Kent Ayrımı:
 Ülkemiz kır-kent şeklinde ikili bir yerleşme düzenine sahiptir. Bazı
köylerin dağınık dokuda olması ve çoğu köy nüfusunun beş yüzden
az olması nedeniyle her köye okul açılamamıştır.
*Köylerde kültürel ortamın uygun olmaması
*Kız çocuklarının eğitim görmesine yönelik olumsuz değer ve
tutumların bulunması
Ailenin ekonomik yetersizliği nedeniyle çocukların okula
gönderilmemesi
*Köy Hizmetlerinin çocuk emeğine ihtiyaç duyması nedeniyle
devamsızlığın ortaya çıkması
 B-)Bölgesel Ayrım:
 Eğitim hizmetlerinden yararlanma açısından ülkemizin Doğusu ile Batısı
arasında büyük farklılaşma vardır.
 Ülkemizde bazı bölgelerde kışlar çok soğuk geçmektedir. Yeryüzü şekilleri
bakımından da engebeli bölgelerimiz vardır. Buna bağlı olarak eğitim çok zor
şartlar altında gerçekleştirilmeye çalışılır. (Köy okullarının aylarca kapalı
kalması vb.)
 *Okullaşma oranlarının farklı dağılımı:
 Okula kayıt oranları Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde Türkiye
ortalamasının çok altındadır. Eğitim hizmetleri yetersiz olmaktadır. Bölgede
anadili Türkçe olmayan çocukların yaşadığı sorunlar vardır. Yapılan bir
araştırmada, ÖSYM’nin yapmış olduğu sınavlarda Doğu illerinin daha
başarısız olduğu görülmektedir. (Mıhçıoğlu,C.)
Sosyal Etmenler
 A-) Cins Ayrımı: Okullaşma oranı kızlar ile erkekler arasında eşit
değildir, kızlar aleyhine bir durum söz konusudur. 2010-2011
Öğretim Yılı Milli Eğitim İstatistikleri verilerine göre; toplam
okullaşma oranının yüzde 52’sini erkekler, yüzde 48’ini kızlar
oluşturmaktadır.
 Kız çocuklarının eğitimini engelleyen faktörleri şöyle sıralayabiliriz;
- Maddi zorluklar
- Yakın çevrede okulun olmaması
- Anne-babanın eğitim seviyesi
- Erken evlilik
- Kardeşlerine bakma, ev işlerine yardım etme beklentisi
 B-)Etnik Gruplar, Din ve Dil Ayrımı: Ülkemizde daha çok Doğu
ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde Türkçe konuşulmamaktadır.
Evde ve yakın çevresinde Türkçe konuşmayan çocuk okula
geldiğinde güçlükle karşılaşmaktadır. Bu durum çocuk için fırsat
eşitsizliğine neden olmaktadır. ( Akkan,2000:28)
 C-)Nüfus Etkeni:
 Hızlı nüfus artışı, okullaşmayı ve eğitimin niteliğini olumsuz yönde
etkiler. Hem ailenin hem de devletin mali yönünü arttırmaktadır.
Öğretmen, araç-gereç, okul sayısında bir artışı gerektiren hızlı
nüfus artışı öğretimin niteliğini de olumsuz yönde etkiler.
(Kalabalık sınıflar)
 D-)Öğretmen Etkeni
Ekonomik Etmenler
 A-)Ailenin Ekonomik Düzeyinden Kaynaklanan Ayrım
 Bir çocuğun eğitim imkanı öncelikle ailesinin ekonomik imkanları ile
sınırlıdır. Ekonomik olanakların yeterliliği, bir öğrencinin eğitim
kaynaklarına daha çabuk ve sorunsuz ulaşmasını sağlar. Maddi
imkanlar, ev yaşamına da (öğrenciye ait odanın ve diğer eğitim
olanaklarının varlığı) etki eder.
 Çocuğun mesleki eğitime mi yoksa entelektüel eğitime mi yönelmesi
de ailenin gelir düzeyi ile yakından ilgilidir.
 Genellikle anne-babaların mesleksel düzeyleri ne kadar düşükse,
çocuklarına sağlayacağı eğitim de o derece azdır.
 Kimi aileler eğitimi sürdürmeyi çocuğun geleceği açısından önemli
bulurken, kimileri de çok gerekli bulmayabilir.
 B-)Devlet Kaynaklarının Sınırlılığı
 Eğitimde fırsat eşitliğini gerçekleştirmek, devletin bir
işlevidir. Fakat ekonomik olanaklar el verdiği ölçüde bu
işlev yerine getirilir (Uçkaç,2003:23)
 Yoksul çocukların eğitimini sağlamak, bölge okulları, burs,
kredi ve beslenme olanakları devletin işlevleri arasındadır.
 Devletin sınırsız bir ekonomik gücü yoktur. Bu nedenle
diğer hizmetlerde olduğu gibi eğitim hizmetinin vatandaşa
götürülmesi de devletim imkanlarının sınırlılığı ile
bağımlıdır.
Siyasal Etmenler
 Eğitim politikası devlet tarafından
belirlenmektedir. Ülkemizde çeşitli siyasal
partiler ve görüş ayrılıkları vardır. Her iktidara
göre eğitim politikası da değişmektedir.
 Politikaların günübirlik sorun ve ihtiyaçları
üzerine geliştirildiği ülkelerde değişim
kültürünün öngördüğü talep ve beklentilere
uygun gerçekçi projeler üretme güçlüğü ortaya
çıkar.
Eğitimde Fırsat Eşitliğini Sağlamak Amacıyla
Türkiye’de Yapılan Yasal Düzenlemeler
Anayasalar’ da Fırsat Eşitliği
 1924 Anayasası’nın
80 ve 87. maddeleri
 1961 Anayasası’nın
21 ve 50. maddeleri
 1982 Anayasası’nın
42. maddesi

67
Milli Eğitimle İlgili Başlıca Yasalar’ da Fırsat
Eşitliği
 1739 sayılı Milli Eğitim Temel
Kanunu’nun 4, 7, 8, 22, 27,30 ve
56. maddeleri
 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim
Kanunu’nun 2. maddesi

68
Diğer Uygulamalar
 YİBO (Yatılı İlköğretim Bölge Okulu) ve PİO (Pansiyonlu
İlköğretim Okulu) uygulaması
 Taşımalı ilköğretim uygulaması
 Özel eğitim kurumları
 Burs olanağı
 Ücretsiz ders kitabı dağıtımı uygulaması

69
Eğitimde Fırsat Eşitliğiyle İlgili Uluslararası
Yasal Düzenlemeler
 Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin 2. maddesi
 1948 tarihli Birleşmiş Milletler
İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi’nin 26. maddesi
 Çocuk Hakları Beyannamesi’nin
28, 29. maddeleri

70

You might also like