You are on page 1of 127

VOCABULARY

ELEMENTARY

VOCABULARY LESSON 1 VOCABULARY LESSON 2


apple elma accountant muhasebeci
bag çanta address adres
because çünkü age yaş
Brazil Brezilya American Amerikalı
brother erkek kardeş anything else başka bir şey
camera fotoğraf makinası apartment apartman
children çocuklar Argentina Arjantin
cinema sinema at home evde
country ülke aunt hala,teyze
day gün big büyük
dictionary sözlük boyfriend erkek arkadaş
doctor doktor brother erkek kardeş
Egypt Mısır cake kek
England İngiltere Can I have...? Alabilir miyim?
evening akşam Can I help? Yardım edebilir miyim?
extension dahili cheap ucuz
fine iyi chicken tavuk
flat daire chips patates cipsi
France Fransa chocolate çikolata
from den,dan coffee kahve
Germany Almanya coffee bar kafe
goodbye hoşça kal cold soğuk
have sahip olmak college kolej
Hello merhaba dancer dansçı

1 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
her onun ( bayan) daughter kız evlat
house ev different farklı
Hungary Macaristan difficult zor
international uluslararası drink içmek
Italy italya easy kolay
Japan Japonya egg yumurta
job meslek exciting heyecan verici
key anahtar expensive pahalı
language dil,lisan fast hızlı
learn öğrenmek father baba
letter mektup first name İlk ad
live yaşamak French Fransız. Fransızca
magazine dergi friendly arkadaş canlısı
married evli girl kız
me bana girlfriend kız arkadaş
Mexico Meksika good iyi
my benim grandfather büyük baba
name isim grandmother büyük anne
newspaper gazete hamburger hamburger
nice hoş happy mutlu
not bad fena değil here burda
orange portakal here you are buyrun
postcard kartpostal hi merhaba
Russia Rusya holiday tatil
see you görüşürüz horrible korkunç
sister kız kardeş hot sıcak
Spain İspanya how much? Ne kadar?

2 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılaınaz.
stamp pul how old? kaç yaş?
student öğrenci husband erkek eş
teacher öğretmen ice-cream dondurma
telephone number telefon numarası identity card kimlik
thank you teşekkür ederim Ireland irlanda
thanks teşekkürler journalist gazeteci
the USA Amerika love aşk
this (book) bu ( kitap) lovely şirin
ticket bilet menu menü
want istemek mineral water soda
where nere morning sabah
your senin mother anne
policeman polis new yeni
pound sterlin now şimdi
practice uygulama yapmak nurse hemşire
price ücret old eski
salad salata orange juice portakal suyu
slow yavaş pardon pardon
small küçük photo fotoğraf
snack bar ayakta atıştırma pizza pizza
snow kar yağmak please lütfen
son erkek evlat Poland Polonya
soon hemen speak konuşmak
use kullanmak subway metro
who? kim surname soyad
wife bayan eş Switzerland İsviçre
write yazmak tea çay

3 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH I N S T I T U T E ' a


aittir. İzinsiz kopya edilemez. çoğaltılamaz.
young genç tuna ton balığı
yard bahçe uncle amca,dayı
wonderful harika understand anlamak

VOCABULARY LESSON 3 VOCABULARY LESSON 4


a little küçük A lot çok
afternoon öğleden sonra after sonra
ambulance ambulans always her zaman
architect mimar autumn sonbahar
Australia Avustralya bad kötü
barman barmen bar bar
be quiet ! Sessiz ol! baseball beyzbol
beer bira beach Plaj
before önce block blok
biology biyoloji boring sıkıcı
boat bot brown kahverengi
breakfast kahvaltı bus otobüs
busy meşgul buy satın almak
but ama called adlandırılan
centre merkez car araba
city şehir chat muhabbet etmek
clock duvar saat Chinese Çin, Çince
collect biriktirmek colour renk
come gelmek come gelmek
day gün computer bilgisayar
deliver dağıtmak computer game bilgisayar oyunu
design şekillendirmek cook yemek pişirmek
do the accounts hesap yapmak dance dans etmek

4 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
dog köpek different farklı
drive araba sürmek dinner akşam yemeği
end son do yapmak
every day her gün domestic iç.içsel
Excuse me pardon don't worry üzülme!
fireman itfaiyeci early erken
fly uçmak especially özellikle
flying doctor uçuş doktoru every day her gün
football futbol Excuse me affedersiniz
free time boş zaman export department ihracat departmanı
German Alman, Almanca exposure poz, film
get up kalkmak fall güz
glass cam family aile
go gitmek famous ünlü
go to bed yatağa gitmek fantastic mükemmel
guest misafir favourite favori
help yardım etmek film film
hospital hastane flower çiçek
house ev food yiyecek
how nasıl fortunately Allahtan, neyse ki
hurry up acele et friend arkadaş
interpreter tercüman go out dışarı çıkmak
island ada gold altın
language dil,lisan grey gri
late geç gym jimnastik salonu
like sevmek headquarters genel müdürlük
listen dinlemek here burada

5 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
look after ilgilenmek hobby hobi
love sevmek hour saat
make yapmak how? nasıl
man adam I'm sorry üzgünüm
money para ice hockey buz hokeyi
music müzik ice-skating buz kayağı
never asla interesting ilginç
non-stop durmaksızın interview anket
north kuzey it doesn't matter farketmez
office ofis jogging yürüyüş
only sadece kid çocuk
ordinary sıradan lake göl
people insan learn öğrenmek
perhaps muhtemelen leisure boş
petrol benzin long uzun
pilot pilot make yapmak
plane uçak meet buluşmak
play oyun near yanında
post posta never asla
postman postacı new programme haber programı
pub bar next bitişiğinde
radio radyo of course tabi ki
school okul often sık sık
scientist bilim adamı only sadece
sell satmak open açmak
serve hizmet etmek pardon? pardon
shop dükkan parents ebevyn

6 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
shopkeeper esnaf pop song pop şarkısı
sick hasta Portugal Portekiz, Portekizce
sit down otur! reading okuma
skiing kavak really gerçekten
small küçük red kırmızı
speak konuşmak relax rahatlamak
summer yaz sailing yelken yapma
supper son yenen yemek sav söylemek
taxi driver taksi şöförü season mevsim
television Tv short kısa
tennis tenis shy utangaç
that's right tamam smoke sigara içmek
there orda sometimes bazen
thing Şey special özel
tired yorgun spring bahar
too de.da start başlamak
tourist turist suddenly aniden
town kasaba sunbathing güneşlenme
translate çevirmek sunny güneşli
undertaker cenazeci swimming yüzme
vanilla vanilya take almak
walk yürümek take photos fotoğraf çekmek
watch izlemek.seyretmek That's OK tamam
week hafta then sonra
weekday hafta içi traffic trafik
wine şarap tree ağaç
winter kış usually genellikle

7 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
work iş ziyaret etmek
visit
world dünya warm ılık
when ne zaman weekend hafta sonu
where nere wet ıslak
why niye What does.... mean? .... ne demek ?
window cam what time saat kaçta
year yıl what ne
yellow sarı way yol
VOCABULARY LESSON 5 VOCABULARY LESSON 6
address book adres defteri bedtime yatak zamanı
air conditioning havalandırma between arasında
alone ilk bike bisiklet
armchair tekli koltuk brilliant parlak
at the moment şu an can't stop kendini alamamak
bank banka Canada Kanada
bathroom banyo check kontrol etmek
beautiful güzel chess satranç
bedroom yatak odası concert konser
best en iyi conversation konuşma
blinds jaluzi do homework ödev yapmak
bookshelf kitaplık eye göz
both her ikiside fall in love aşık olmak
briefcase evrak çantası family aile
bus ticket otobüs bileti feel hissetmek
cat kedi football futbol
CD compakt disk (cd) genius dahi
champagne şampanya hear duymak

8 Her hakkı DAYLIGHT ENCLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Cheers şerefe her onun ( bayan)
chemist eczacı, kimyager his onun ( erkek)
clock duvar saati hour saat
cockpit kokpit house ev
coffee table sehpa initial ilk
comfortable komforlu Italian İtalyan, italyanca
cooker ocak Japanese Japon,Japonca
cup fincan know bilmek
cupboard dolap large geniş
dishwasher bulaşık makinesi last month geçen ay
door kapı laugh gülmek
downstairs alt kat little küçük
emergency acil manager müdür
everything her şey message mesaj
exactly tam olarak now şimdi
ex-wife eski bayan eş our bizim
famous ünlü paint boyamak
fantastic harika pianist piyanist
far uzak piano piyano
film star film yıldızı poetry şiir
fire yangın Portuguese Portekizli. Portekizce
first ilk poor fakir
first class birinci sınıf practise uygulama yapmak
flat daire question soru
flight attendant uçuş mürettebatı really gerçekten
floor kat require gerektirmek
fork çatal sad üzgün

9 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
fridge buzdolabı save kurtarmak, kaydetmek
front door ön kapı sea deniz
garden bahçe see görmek
grandma anneanne sell satmak
how many? kaç tane football futbol
just sadece, henüz spell hecelemek
key anahtar spelling heceleme
kitchen mutfak spend harcamak
knife bıçak style sitil
lady bayan sun güneş
lamp lamba swim yüzmek
left sol their onların
living room oturma odası thing şey
lots çok today bugün
luxury lüx travel seyahat etmek
mirror ayna until -e kadar
mobile phone cep telefonu use kullanmak
modern modern very çok
most of the time zamanın çoğu very well çok iyi
neighbour komşu was born doğmak
newsagent gazete bayi wear giymek
notebook defter wedding düğün
open açmak well iyi bir şekilde
over there hemen orda yesterday dün
park park yesterday evening dün akşam
party parti sandwich sandoviç
passport pasaport second ikinci

10 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
pen dolma kalem section bölüm
picture resim shelf raf
plane uçak shop dükkan
plant bitki sofa üçlü koltuk
plate tabak spoon kaşık
quite oldukça stop durmak
rain yağmur steps merdiven
rich zengin stereo stereo
right sağ supermarket süpermarket
room oda swimming pool yüzme havuzu
rug kilim thanks a lot çok teşekkürler
upstairs üst kat toilet tuvalet
wall duvar top üst
washing machine çamaşır makinesi
VOCABULARY LESSON 7 VOCABULARY LESSON 8
advertising agency reklam ajansı (3 years) ago üç yıl önce
afraid korkmak (coffee) break ara
after taht sonra arthritis romatizma
agree katılmak aspirin aspirin
army ordu astronaut astronot
at nigt gece banana muz
bath duş beach plaj
become olmak, haline gelmek bestselling en çok satan
begin başlamak blue mavi
birthday doğum günü bottle şişe
bomb bombalamak boy erkek
build inşaa etmek chat sohbet

Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
businessman iş adamı chatline sohbet hattı
buy satın almak chicken tavuk
capital başkent clock saat
car crash araba kazası cloth elbise
century asır company şirket
chemistry kimya couple çift
child çocuk date tarih
Christmas yılbaşı delicious lezzetli
congratulations tebrikler drug uyuşturucu
cotton field pamuk tarlası e-mail elektronik posta
create yaratmak exam sınav
die ölmek face yüz
dinner akşam yemeği face to face yüz yüze
earn para kazanmak fashionable modaya uygun
Easter Day paskalya fax faks
education eğitim fisherman balıkçı
end son funny eğlenceli
Euro euro get engaged nişanlanmak
event olay
get married evlenmek
farm çiftlik go to party partiye gitmek
farmer çiftçi good luck! iyi şanslar
fight kavga etmek green yeşil
finally son olarak in a hurry acelede
first ilk incredible inanılmaz
funeral cenaze internet internet
great grandparents anneane ve dede invention davet
grocer bakkal jeans kot

12 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
grow
yetiştirmek joke Şaka
Hallowe'en Cadılar bayramı leg bacak
happen olay mobile phone cep telefonu
hate nefret etmek moon ay
have a holiday tatile çıkmak mouth ağız
horse at nervous sinirli
immediately hemen nowadays bu günlerde
important önemli painkiller ağrı kesici
independence bağımsızlık philosopher filozof
iron demir phone call telefonla aramak
kiss öpmek produce üretmek
later sonra public holiday resmi tatil
leader lider recipe tarif
leave ayrılmak.terketmek record (for music) plak
life yaşam ride binmek
listen dinlemek rose gül
little (money) az send göndermek
look bakmak take almak
lose kaybetmek term dönem
lucky şanslı them onları/onlara
marry evlenmek throw atmak
midnight gece yarısı transmit göndermek
million milyon trousers pantolon
moon ay true gerçek.doğru
Mother's Day Anneler günü true love doğru aşk
need ihtiyaç duymak vacuum cleaner süpürge
New Year's Eve noel watch saat

13 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
nineties ondokuzlu yıllar/yaşlar way yön
own sahip olmak women kadınlar
pardon? pardon workmen işçiler
personality kişilik workroom çalışma odası
poem şiir worried endişeli
politician politikacı soldier asker
politics politika soon erkek evlat
present hediye start başlamak
president başkan strong güçlü
prime minister başbakan study ders çalışmak
problem sorun subject konu
read okumak sure emin
remember hatırlamak survive hayatta kalmak
resign istifa etmek tear gözyaşı
same to you sana da terrorist terörist
sit oturmak thank goodness Allah'a şükür
slave köle Thanksgiving şükran günü
sleep uyumak theatre tiyatro
war savaş think düşünmek
wedding day düğün günü tobacco tütün
widow dul together beraber
win kazanmak tomorrow varın
work hard sıkı çalışmak twin ikiz
wrong hatalı.yanlış university üniversite
write yazmak Valentine's Day sevgililer günü
wall duvar video vidyo

14 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
VOCABULARY LESSON 9 VOCABULARY LESSON 10
a bit bir parça art sanat
all sorts tüm türler blues (music) müzik şekli
anybody hiçkimse bridge köprü
anyway her neyse building bina
apple juice elma suyu busy meşgul
away from uzakta car park araba parkı
balcony balkon carnival karnaval
bag çanta castle kale
a bar of chocolate bir kalıp çikolata cathedral katedral
beer bira church kilise
birthday doğum günü clean temiz
biscuit bisküvi cosmopolitan karışık
black siyah cottage kulübe
borrow ödünç almak country (not the city) kırsal kesim
bottle şişe cousin kuzen
bread ekmek cultural centre kültür merkezi
carrot havuç dangerous tehlikeli
central merkezi dirty kirli
cheese peynir empire imparatorluk
China Çin expensive pahalı
Chinese çinli factory fabrika
chopsticks yemek çubukları field tarla
cigarette sigara found (a university) kurmak
control control garage garaj
course kurs garden bahçe
curry köri green yeşil

15 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE ;


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
dangerous tehlikeli group grup
depend bağlı olmak hedge çit
dessert tatlı hill tepe
disgusting iğrenç hotel otel
easily kolayca hymn ilahi
egg yumurta immigrants göçmenler
either de,da ( olumsuz) intelligent zeki
environment çevre library kütüphane
especially özellikle mixture karışım
farm çiftlik mountain dağ
finger parmak museum müze
fish balık night club gece kulübü
fizzy water soda noisy gürültülü
for example örneğin orchestra orkestra
foreign yabancı passenger yolcu
fruit meyve popular popüler
full dolu port liman
glad memnun pretty güzel/oldukça
hear duymak quiet sessiz
hostile düşman restaurant retsorant
history tarih river bank nehir kıyısı
horrible korkunç rock group rock grubu
human insan safe güvenli
hungry aç ship gemi
land kara parçası small küçük
main ana song şarkı
meal Öğün spices baharatlar

16 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
meat et stand durmak
milk süt street cadde
money para tall uzun
mushroom mantar the Underground metro
noodles şehriye top ten (music) ilk on numara
north kuzey travel seyehat
part (of the world) parça unfriendly içten olmayan
pass (give) uzatmak village köy
pasta makarna wood orman
pea bezelye strawberry çilek
petrol benzin sugar şeker
pick up toplamak table masa
pocket cep terrible çok kötü
poor fakir toast tost
possible mümkün together beraber
potatoes patates tomato domates
rice pirinç transport ulaştırmak
right now hemen şimdi typical tipik
salt tuz vegetable sebze
sardine sardalya washing-up bulaşık yıkamak
sauce sos wonderful mükemmel
sausages sosis, salam yoghurt yoğurt
shopping list alışveriş listesi zip fermuar
south güney
still water içme suyu

17 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
VOCABULARY LESSON 11 VOCABULARY LESSON 12
baby bebek accident kaza
baseball cap beyzbolşapkası adventure macera
beatiful güzel amazed şaşkın
bloom çiçek açması blouse bluz
boot bot championship şampiyonluk
bright parlak cloudy bulutlu
changing rooms giysi kabini coast paha etmek
chewing gum sakız cool serin
choose seçmek corner köşe
cigar puro degrees derece
cloud bulut driving school sürücü okulu
coat pardesü dry kuru
credit card kredi kartı excitement heyecan
cry ağlamak feel sick hasta hissetmek
dark kovu/karanlık float süzülmek
dress elbise foggy sisli
eat yemek yemek forever sonsuza dek
fair (hair) açık(saç) forget unutmak
fresh taze fresh air temiz hava
good-looking görünümlü full-time tam zamanlı
grey gri garden shed avlu
guest misafir golf golf
hair saç grow up büyümek
half yarım lion aslan
handsome yakışıklı motor racing motor yarışı
hat şapka nervous sinirli

18 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir, izinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
hill tepe parachute paraşüt
jacket ceket pyramid piramid
jumper kazak race yarış
laugh gülmek racing circuit yarış pisti
long uzun racing driver yarışçı
musician müzisyen record kaydetmek
pay ödemek retire emekli olmak
pram çocuk arabası safe güvenli
rainbow gökkuşağı sky diving hava atlayışı
roller skates paten sneeze hapşırmak
run koşmak star yıldız
shake sallamak sunbathe güneşlenmek
shiny parıldayan swimming costume mayo
shirt gömlek top marks yüksek not
shoe ayakkabı trouble bela
short kısa tulip lale
shorts şort view manzara
silly aptal weather hava
size beden windsurfing rüzgar sörfü
skateboard kaykay windy rüzgarlı
skirt etek suit takım elbise
sky gökyüzü sunglasses güneş gözlüğü
smile gülümsemek T-shirt tişört
smoke sigara içmek talk konuşmak
sports car spor araba trainers spor ayakkabısı
starry yıldızlı try on giysi denemek
sun güneş umbrella şemsiye

19 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılaınaz.
VOCABULARY LESSON 13 VOCABULARY LESSON 14
arrive varmak abroad yurtdışı
annoyed kızgın airport havaalanı
badly kötü bir şekilde ambluance driver itfaiye şöförü
behave davranmak announcement anons
behaviour davranış arrival hall varış ünitesi
burglar hırsız board seyehat
carefully dikkatli bir şekilde boarding pass geçiş ünitesi
change(=money) bozdurmak boat ride bota binme
depart ayrılmak business class iş adamı sınıfı
elephant fil call arama
explain açıklamak certificate sertifika
fast hızlı check in kontrol
fluently akıcı bir şekilde check-in desk kontrol masası
fortunately Allahtan,neyse ki competition rekabet
generation nesil crown taç
gold medal altın madalya dawn şafak
grass çimen delay rötar
guitar gitar delayed rötarlı
leather deri departures board ayrılış panosu
marathon maraton departure lounge ayrılış ünitesi
migrate göçmek double-decker bus çift katlı otobüs
moon ay dressmaker terzi
pin iğne engineer mühendis
platform platform flag bayrak
please lütfen flight uçuş
quietly sessizce gate (in an airport) giriş

20 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
return ticket dönüş bileti give up (=stop) vazgeçmek
ridiculous saçma grandson torun ( erkek )
rude kaba Greece Yunanistan
sheep kuzu heart attack kalp krizi
shout bağırmak honeymoon balayı
slowly yavaşça horn (on a car) korna
station istasyon Hungary Macaristan
support a (team) desteklemek jewels mücevherat
tell a lie yalan söylemek unique tek,eşşiz
timetable zaman tablosu jump atlamak
typical tipik last call son arama
untidy dağınık let (sb) down(=disappoint) birini hayal kırıklığına uğratmak
weigh ağırlığında olmak lottery piyango
well-behaved iyi huylu, uslu loud yüksek ses
whistle fısıldamak luggage bagaj
wolf kurt lung cancer akciğer kanseri
worrying endişe verici marmalade marmelat
freedom özgürlük millionaire milyoner
remind hatırlatmak miss kaçırmak
fever ateş niece bayan yeğen
seat koltuk persuade ikna etmek
secretary sekreter pack(a bag) çanta toplamak
serious ciddi passenger yolcu
suitcase evrak çantası passport control pasaport kontrolü
tractor traktör pipe (to smoke) pipo

21 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
PRE- INTERMEDIATE
VOCABULARY LESSON 1 VOCABULARY LESSON 2
advertising n reklam aborigine n yerli
alphabet n alfabe annoy v rahatsız olmak
ancient society n antik toplum annoying habit n rahatsız edici huy
anger n sinir architect n mimar
architect n mimar barbecue n barbekü
art gallery n sanat galerisi baseball n beyzbol
as usual doğal olarak bungalow n bungalov
bee n arı certainlv adv kesinlikle
book v yer ayırtmak change gears v vites atmak
born (where were you born? doğmak clear up v toplamak
Borrow v ödünç vermek climate n iklim
builder n inşaatçı coast n kıyı
can n teneke kutu complain v şikayet etmek
Chinese meal n çin yemeği computer n bilgisayar
come round (=visit) uğramak cosmopolitan adj kozmopolit
communicate v iletişim kurmak couple n çift
communication n iletişim credit card n kredi kartı
compared to kıyaslanarak cricket n kriket
Course n kurs, öğün crowded adj kalabalık
depend v bağlı olmak culture n kültür

22 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
development n gelişim descent n nesil
Drama n tiyatro oyunu diamonds n pl elmas
(know) each other v birbirini tanımak drive (sb) v sürmek
e-mail n elektronik posta electrician n elektrikçi
egyptian mısırlı exciting adj heyecan verici
elephant n fil memory hafıza
enjoy v eğlenmek fast adj hızlı
essay n makale fine art n güzel sanatlar
exchange v değiştirmek fish v balık tutmak
explain v açıklamak flag n bayrak
face n yüz free time n boş zaman
fax n faks find v bulmak
flat adj, n düz, apartman dairesi goal n amaç
Future n gelecek gear (change gear) n vites almak
generation gap n nesil farklılığı get used to (sth) v alışmak
goverment n hükümet giraffe n zürafa
graduate v mezun olmak go jogging v yürüyüşe gitmek
hard (work) adj sıkı gold adj altın
hieroglyphics n pl hiyeroglif grape adj üzüm
history n tarih persuade v ikna etmek
how many...? kaç tane habit n huy
how much...? ne kadar have in common v ortak yönü olmak
huge ad j iri hesitation n duraksama

23 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Human n insanoğlu ice hockey n buz hokeyi
idea n fikir immigrant n göçmen

ideal adj ideal in control adj kontrol altında


infinite adj sonsuz Independence n bağımsızlık

influence n etki inhabitants n pl yerliler

internet n internet inland adj iç kesim

introduce v tanıştırmak island n ada

kind adj, n ­­­­­ join v katılmak

last adj son lake n göl

Make a promise v söz vermek light n ışık

Make vourself at home v kendini evinde gibi hisset lion n aslan

married adj evli mainly adv özellikle

Mean adj cimri make a decision v karar vermek

Media n medya make-up(put on make-up) n makyaj yapmak

message n mesaj promise v söz vermek

mobile phone n cep tel. marriage n evlilik

modern adj modern mathematician n matematikçi

monkev n maymun mess n dağınıklık

museum n müze miserable adj iğrenç

neighbour n komşu miss (miss home) v ev özlemek

nobody pron hiç kimse miss (miss the match) v maçı kaçırmak

noise n gürültü motorbike n motosiklet

North n kuzey nearly adv yaklaşık olarak

24 Her hakkı D A Y L I G H T ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
painting n yağlı boya tablo northern adj kuzey
Paper n kağıt old-fashioned adj eski moda
part-time (job) adj yarı- zamanlı iş on time adv dakik
Party n parti only adj sadece
past n geçmiş opportunity n fırsat
persuade v ikna etmek organized adj organize edilmiş
philosophy n felsefe original adj orijinal
photography n fotoğraf outdoors adv dış
play n,v ovun parliament n parlemento
Pleased to meet you tanıştığımıza memnun oldum partner n ortak
poetry n şiir pear n armut
Landlady n ev sahibi pet(=animal) n evcil hayvan
present n şu an population n nüfus
probably adv muhtemelen poster n poster
Public speaking n halk konuşması professional adj profesyonel
quiet adj sessiz arrive v varmak
ring v,n çalmak, yüzük publisher n yayıncı
Russian adj Rus put up with v hoşgörülü olmak
send v göndermek relative n akraba
sense n duyu relax v rahatlamak
show n şov remote control n uzaktan kumanda
Single adj bekar romantic adj romantik
Sound n ses soccer n amerikan futbolu

25 Her hakkı D A Y L I G H T E N G L I S H I N S T I T U T E ' a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Speak (a language) v konuşmak love at first sight v ilk görüşte aşık olmak

Special adj özel abroad n yurtdışı

Spoken word n konuşma sheep n koyun

Strange adj acayip shout v bağırmak

System n sistem similar to adj benzer

t-shirt n t-şört soap (a soap opera) n pembe dizi

technology n teknoloji afraid of adj korkmak

tell a joke v şaka yapmak sofa n üçlü koltuk

tell lies v yalan söylemek south-east Asian adj güneydoğu asya

tell the truth v Doğru söylemek space (in your home) n boşluk

together adv birlikte strange adj acayip

train n,v tren, eğitmek successful adj başarılı

toy n oyuncak sunshine n güneşışığı

translator n çevirmen talk loudly v yüksek sesle konuşmak

unique adj Tek tidy v toplamak

until conj e kadar train (train a dog) v eğitmek

usually adj genellikle transportation n ulaşım

van n kamyonet uniform n üniforma

wall n Duvar untidy adj dağınık

wear v giymek variety n çeşit

well-paid adj iyi maaşlı Vietnamese adj vietnamlı

Whale n Balina walkman n walkman

Which ....? Hangi way of life n yaşam tarzı

26 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE';


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
w hose... ?
Kimin whisky n viski

wonderful adj harika wildlife n vahşi yaşam

win v kazanmak wool n yün


way n yol yard (Brit.Eng.=garden) n bahçe

Water v sulamak zebra n zebra

VOCABULARY LESSON 3 VOCABULARY LESSON 4

Adore v taparcasına sevmek a dozen eggs n bir düzine yumurta

advice n öğüt a loaf of bread n bir somun ekmek

Agree v onaylamak a bottle of milk n bir şişe süt


Alone adj yalnız a glass of water n bir bardak su

ambition n hırs accountant n muhasebeci

Angry adj sinirli assistant n asistan

apppear v ortaya çıkmak atmosphere n atmosfer


arm n kol attractive adj çekici

armed (with a gun) adj silahlanmış belt n kemer

Awful adj iğrenç billboards n ilan panoları


back door n arka kapı boutique n butik

be in love v aşık olmak brand n marka

believe v inanmak busiest adj en kalabalık

birthday n doğum günü butter n margarin

bit(=small piece) n küçük parça bv the way bu arada

Bomb n bomba carrot n havuç

brandy n brendi cashier n kasiyer

27 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
break v kırmak changing rooms n kıyafet değiştirme odaları

broken adj kırık chic adj şık

burglar n hırsız coat n manto

burglary n hırsızlık cold (I've got a cold) n soğuk

business n İŞ consume v tüketmek

call (the police) v çağırmak consumption n tüketim

care v ilgilenmek painting n yağlı boya tablo

carry v taşımak delicious adj leziz

catch (a criminal) v yakalamak deodorant n deodorant

catch a plane v yakalamak department store n alışveriş merkezi

CD player n cd çalıcı desk n sıra

central heating n merkezi sistem ısıtma doughnut n çörek

clean your teeth v dişlerini temizlemek edition n baskı

clearly adv açık olarak charming adj çekici

comfort v rahatlatmak exquisite adj seçkin

cook v pişirmek fantastic adj mükemmel

crime n suç fashionable adj moda

cry(=with tears) v ağlamak folk art n halk sanatı

cut V kesmek for sale n satılık

danger n tehlike frozen yoghurt n donmuş yoğurt

dead adj ölü glasses (to see) n pl vitrin

decide v karar vermek hairbrush n saç fırçası


detective n dedektif hand-made suit n el yapımı takım elbise

28 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
develop v geliştirmek handbag n el çantası

discuss v tartışmak high-class adj yüksek sınıf

distinct adj farklı icon n biblo

do an exam v sınav yapmak incredible adj inanılmaz

downstairs adv alt kat jumper n boğazlı kazak

drawer n çekmece leather goods n deri mal

dream n hayal, rüya lively adj canlı

drive v araba sürmek manufacturer n üretimci

drop v düşürmek mass produced adj seri üretilmiş

education n eğitim medium (size) adj orta

employ v işe almak middle shelf n orta raf

employed adj işe sahip olan millionaire n milyoner

enjoy v eğlenmek mineral water n soda

enter v girmek need v ihtiyacı olmak

escape v kaçmak neon lights n neon ışıklar

even if olsa bile nephew n erkek yeğen

explanation n açıklama olive oil n zeytin yağı


factory n fabrika onion n soğan

fair adj açık tenli owe (money) v sahip olmak

fall v düşmek packet n paket

famous adj ünlü palace n Saray

fast asleep adj derin uykuda paradise n cennet

feel ill v hasta hissetmek pavement n kaldırım

29 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir, izinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
finally adv son olarak perfume n parfüm

find v bulmak picnic n piknik

floor n kat pleasant adj kibar

forget n unutmak post office n postane

fortunately adv allahtan postman n postacı

friend n arkadaş product n ürün

furniture n mobilya rebuild v tekrar inşa etmek

get hot v sıcaklamak record shop n plak satan dükkan

get ready v hazırlanmak roll(=bread) n yuvarlak

go away (on holiday) v tatile gitmek sausages n sosis.salam

go wrong v kötüye gitmek shampoo n şampuan

govern v yönetmek share v paylaşmak

government n hükümet Shaving foam n tıraş köpüğü

guest n misafir shopkeeper n esnaf

habit n alışkanlık shopping list n alışveriş listesi

hand v elle vermek shorts n şort

happy adj mutlu soap n sabun

have a shower v duş almak sore throat n boğaz ağrısı

hear v duymak headache n baş ağrısı

help v yardım etmek spoonful n kaşık

hurricane n fırtına still(mineral water) soda

Hit v vurmak stomachache n karın ağrısı

hold v tutmak survey n anket

30 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
however adv ama sweets n tatlı

ice n buz tie (to wear) n kıravat

immediately adv hemen tissues n pl bez

improvement n gelişim toilet paper n tuvalet kağıdı

industry n endüstri toothbrush n diş fırçası

invitation n davet toothpaste n diş macunu

jewellery n mücevher towel n havlu

kill v öldürmek traffic n trafik

knife n bıçak trainers n spor ayakkabı

laugh v kahkaha atmak underwear n iç çamaşır

leave (sb/sth somewhere) v bırakmak unique adj tek,eşsiz

legal adj kanuni village n köy

listen (to the radio) v dinlemek well-known adj ünlü

look forward to v dört gözle beklemek wide adj geniş

lose v kaybetmek revise (for an exam) v tekrar etmek

mask n maske robber n soyguncu (banka)

meet v buluşmak routine n rutin

melt v erimek run out of (coffee) v tüketmek

mend v tamir etmek say sorry v özür dilemek

motor racing n motor yarışı science n fen

murder weapon n cinayet silahı scream v çığlık atmak

noise n gürültü search v aramak

note n not shock n şok

31 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
odour n kötü koku Show v göstermek
organize v organize etmek similar adj benzer
pack v toplamak smash v parçalamak
pay day n ödeme günü smile v gülümsemek
perfect adj harika snow n kar
petrol n benzin sob v hıçkıra hıçkıra ağlamak
pick up(the phone) v telefonu açmak special adj özel
pocket money n cep harçlığı statue n heykel
polite adj kibar steal v çalmak
pool n havuz stereo n stereo
present n hediye tears(=cry) n göz yaşı
purse n bayan cüzdanı teenage daughter n ergenlik çağındaki kız evlat
put on make-up v makyaj yapmak teller(in a bank) n veznedar
turn up(the heating) v ısıyı yükseltmek thief n hırsız
umbrella n şemsiye thirsty adj susamış
unfortunately adv ne yazık ki. maalesef tidy adj derli toplu
uninvited adj davetsiz toilet n tuvalet
use v kullanmak wake up v uyanmak
video recorder n video wedding anniversary n evlilik yıldönümü
wait v beklemek whole adj bütün
wonder v merak etmek
VOCABULARY LESSON 5 VOCABULARY LESSON 6
mark n not amputate v parça kesmek

32 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
A day off (= not a work) n boş gün arrest v tutuklamak
abroad adv yurtdışı Baker(s) n fırın
adult n yetişkin bank account n banka hesabı
ambition n hırs behind prep arkasında
astronaut n astronot between prep arasında
atmosphere n atmosfer bone n kemik
attention n dikkat break up (a relationship) v ayrılmak
beautician n güzellik uzmanı brilliant (very good) adj parlak
boast v övmek building n bina
bodyguard n koruma championship n şampiyonluk
boot n bot chemist(s) n eczacı
brighten v parıldamak cookies(Brit Eng=biscuits) n bisküvi
call v aramak cosmopolitan adj kozmopolit
cash n peşin para cottage n kulube
chauffeur n şöför crowded adj kalabalık
cheerful adj neşeli darkness n karanlık

childhood n çocukluk daylight n günışığı


close v kapatmak depressing adj sıkıcı
cloud n bulut disaster n felaket
club n kulüp dry adj kuru
coach(=trainer) n koç ( eğitmen) especially adv özellikle
complain v şikayet etmek farm n çiftlik
cool adi serin fed up adj bıkkın

33 Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
cost V tutarında olmak financial adj finansal
counsellor n danışman flower shop n çiçekçi
crazy adj çılgın found v kurmak
dentist n dişçi funeral n cenaze
depressed adj bunalımda olan gate n giriş
leave v terk etmek generosity n cömertlik
dawn n şafak generous adj cömert
upset adj çok üzgün greengrocer (s) n manav
drop v düşürmek heating n ısınma
drug n ilaç high adj yüksek
easily adv kolaylıkla hill n tepe
ex-girlfriend n eski kız arkadaş horrible adj iğrenç
extravagant adj savurgan imagine v hayal etmek
fall(=autumn) n güz in front of prep önünde
fantastic adj mükemmel inherit v miras kalmak
fed up with adj bıkkın injure v yaralanmak
fish v balık tutmak investment n yatırım
fit (=healthy) adj sağlıklı invest money in sth. v para yatırmak
flu n grip kind adj kibar
flying school n uçuş okulu kind-hearted adj hassas
forever adv sonsuza kadar knee n diz
freshman n okulun ilk yılı legendary adj efsanevi
nose n burun library n kütüphane

34 Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
glamorous adj göz alıcı look forward to v dört gözle beklemek

far adj uzak luxurious adj lüks

good luck! iyi şanslar make a will v vasiyet etmek

grandfather n büyükbaba meanness n cimrilik

grow up v büyümek mixture n karışım

guilty adj suçlu model n manken

gun n silah nature n doğa

headache n başağrısı next to prep bitişiğinde

health club n sağlık kulübü noisy adj gürültülü

heavy adj ağır on the corner köşede

hobby n hobi opposite prep karşısında

hope n umut path n patika

in a rush n acelede olma penny n peni

It was worth id değerdi polluted adj kirli

kid n çocuk pond n küçük göl

knock v vurmak poverty n fakirlik

lads n Delikanlılar primitive adj ilkel

lend v ödünç vermek ragged adj salaş

liposuction n yağ aldırma railway bridge n tren yolu köprüsü

lonely adj yalnız river n nehir

lucky adj şanslı Romantic adj romantik

mad about (sth)(=passionate) deli olmak running water n akan su

mirror n ayna sauna n sauna

35 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
miserable adj iğrenç sew v dikiş dikmek

model n manken second hand adj ikinci el

move (house) v taşınmak spoil(a child) v şımartmak

movies n sinema stocks and shares n pl hisse senedi ve tahvil

need n ihtiyaç successful adj başarılı

nervous adj asabi supermarket n süpermarket

normal adj normal take five minutes v 5 dakikasını almak

nutritionist n beslenme uzmanı tall adj uzun

stvle n sitil thief n hırsız

passion n tutku wealthy adj zengin

perform (a play) v rol yapmak wet adj ıslak

personally adv kişisel olarak widow n dul

pick (sth) up (from the floor) almak will n vasiyet

plastic surgery n plastik cerrahi windy adj rüzgarlı

play (in the theatre) n rol almak witch n cadı

pleasure n zevk wood n ormanlık

poor adj fakir wrap up(=put on warm clothes) v giyinmek

pose v poz vermek tests (in hospital) n test

post V postalamak trainer (=person) n eğitimci

project (at work) n proje troubled adj başı belada

relationship n ilişki unknown adj bilinmez

remember v hatırlamak unlimited adj sınırsız

responsibility n sorumluluk unreal adj gerçek olmayan

36 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
retire v emekli olmak Uneom fortable adj komforsuz

rocket n roket value n değer

secret n sır violence n vahşet

sky n gökyüzü wedding n düğün

social life n sosyal hayat with a bit of luck id küçük bir şansla

soul n ruh worried adj endişeli

spoilt adj şımarık worry v endişe etmek

stage (in a theatre) n sahne wound n yara

terrible adj kötü wafer n gofret

VOCABULARY LESSON 7 VOCABULARY LESSON 8

A whole load (=lots) çok accommodation n kalacak yer

accuse v suçlamak act your age v yaşını yaşamak

adore v tapmak adventurous adj maceralı

afraid of adj korkmak advice n öğüt

album (=record) n albüm alarm clock n alarm saati

appear v görünmek ambulance driver n ambulans şöförü

At last id sonunda anniversary n yıldönümü

award n ödül antibiotics n antibiyotik

away from(sb) adv uzakta appointment n randevu

background n özgeçmiş argue v kavga etmek

backing group n ikinci grup arrangement n düzenleme

band (of musicians) n erkekler grubu artist n ressam

Be prepared v hazır olmak available adj uygun

37 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
biography n biyografi be sick (=vomit) v hasta olmak
break(=rest) n ara bill(pay the bill) n fatura
By hand adv el ile bookcase n kitaplık
bareer n bariyer boss n patron
celebrity n ünlü kişi career n kariyer
copy(of a book) n kopya chilly adj dondurucu
couple (=two people) n çift cigarette lighter n çakmak
drum n davul company n şirket
especially adv özellikle cruel adj zalim
exactly adv kesinlikle decorator n dekoratör
football match n futbol maçı dentist n dişçi
freedom n özgürlük detective n dedektif
fussy ad j titiz Diarrhoea n ishal
gardener n bahçıvan document n doküman
Go camping n kampa gitmek dramatically adv dramatik olarak
good taste n iyi tat drop out of (school) v atılmak
gran n anneanne drugs (take drugs) n ilaç
guitar n gitar earring n küpe
hard(person) adj zor earthquake n deprem
harmonica n mızıka examine v muayene etmek
in her thirties id otuzlarında exploit v istismar etmek
ironing n ütü yapma farmer n çiftçi
jazz n caz firefighter n itfaiyeci

38 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
keyboards n klavye Flu n grip
last v sonland ırmak food poisoning n gıda zehirlenmesi
love at first sight n ilk görüşte aşk get one free v serbest bırakmak
mate (=friend) n arkadaş give up v pes etmek
naturally adv doğal olarak glands n bademcik
nearly adv yaklaşık olarak go on a diet v diyete başlamak
novel n roman hairdrier n saç kurutma makinesi
novelist n roman yazarı have word with (sb) v konuşmak
number one record n birinci plak headache n başağrısı
obviously adv açıkça health n sağlık
on tour n seyehatte horse-race n at yarışı
only adj sadece housewife n ev hanımı
opposite adj karşısında in public n umumi
painter n boyacı infection n enfeksiyon
peace n huzur invention n icat
pen n dolma kalem invisible adj görünmez
penny n peni keep fit v zinde kalmak
pepper n biber kill(=hurt:my back's killing me) v öldürmek
prefer v tercih etmek lawyer n avukat
recording studio n kayıt stüdyosu liquid n sıvı
related (to sb) adj ilişkili local adj yerel
ride v binmek mechanic n tamirci
rock concert n rock konseri miner n madenci

39 Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H I N S T I T U T E ' ;


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılanıaz.
rubbish(=no good) adj kötü overweight adj çok şişman

salt n tuz plumber n tesisatçı

score a goal v gol atmak poetry n şiir

sensitive adj duvarlı prescribe v reçete yazmak

several (books) adj birkaç prescription n reçete

short story n kısa hîkaye prison n hapishane

shy adj utangaç qualifications n pl özellik

spend time v zaman harcamak Raincoat n yağmurluk

split up v ayrılmak receptionist n resepsiyonist

spoil v bozmak recommend v tavsiye etmek

strict adj sert regular hours n pl düzenli saatler

superstar n süperstar responsibilty n sorumluluk

take-away meal n sipariş rude adj kaba

team up with(sb) v birleşmek runny nose n burun akması

term (school) n dönem rush hour n yoğun saatler

tour v tur satisfied adj memnun

travel book n seyehat rehberi scary adj korkutucu

trust v güvenmek shop assistant n tezgahtar

usually adv genellikle signpost n levha

vocalist n vokal ist silly adj aptal

watch(to tell time) n saat slave n köle

West n batı sneeze v hapşırmak

tape recorder n teyp soldier n asker

40 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
timetable n zaman tablosu sore throat n boğaz ağrısı

Tin opener n açacak speciality n özellik

tough (with sb) adj sert stomach ache n mide ağrısı

traffic lights n pl trafik ışığı strict adj sert

twisted adj burkulmuş support n destek

uniform n üniforma surgery n cerrahi

unsocial adj asosyal swallow v yutkunmak

vet n veteriner swollen pp şişmiş

visa n viza sympathy n kibarlık

symptom n belirti

VOCABULARY LESSON 9 VOCABULARY LESSON 10

Air-conditioned adj klimalı ache v ağrımak

airline n hava yolu adventure n macera

airport n havaalanı alive adj canlı

answer phone n cevaplama alone adj yalnız

available adj uygun amazing adj şaşırtıcı

basement n zemin armed police n pl silahlı polis

behaviour n davranış at peace adj barış içinde

bite v ısırmak background n özgeçmiş

boundary n sınır balaclava n kar maskesi

building site n inşaat alanı beans n pl fasulyeler

capitalism n kapitalizm beg v yalvarmak

century n yüzyıl berries n pl yemiş

41 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
communist n komünist butterfly n kelebek
commute v evden işe gitmek brave adj cesur
concrete adj beton burn n yanmak
conference centre n konferans merkezi bush n çalılık
comment v yorumlamak cake n pasta
cousin n kuzen can't stand(sth)(=hate) v katlanamamak
crew n pl mürettebat cartoon (on TV) n çizgi film
cruel adj zalim circumstances n durum
developer n yatırımcı confess v itiraf etmek
disappear v ortadan kaybolmak comedy n komedi
DNA n dna comfortable adj rahat
Do me a favour id bana bir iyilik yap! concentrate v konsantre olmak
double room n çift kişilik oda confession n itiraf
dramatic adj dramatik contact v kontak kurmak
earthquake n deprem contain v içermek
energy n enerji covered in sweat v terlemek
environment n çevre crawl v emeklemek
exist v varolmak crazy adj çılgın
fight a war v savaşmak dark(at night) adj karanlık
flight(on a plane) n uçuş diary n günlük
forest n orman duck n ördek
fundamentally adv temel olarak efficiently adv verimli bir şekilde
gap year n kayıp yıl emergency services n pl acil servis

42 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
get ill v hastalanmak ending(of a book) n son
get on well with (sb) v anlaşmak exhausted adj yorgun
glorious adj gözalıcı fail an exam v sınavda kalmak
ground floor n zemin kat fall down(=break) v düşmek ( aşağıya)
health care n sağlık bakımı feel sorry v üzgün olmak
heart n kalp film star n film yıldızı

highway n US otoban falsify v yalanlamak


hurt yourself v incitmek food poisoning n gıda zehirlenmesi
incredible adj inanılmaz footpath n patika
keep in touch v iletişimde olmak for a while id bir an için
kidney n böbrek forgive v affetmek
leader n lider freedom n özgürlük
liver(=body organ) n karaciğer frightened adj korkmuş
locked adj kilitli get rid of (sth) v kurtulmak
lung n akciğer go climbing v tırmanmak
main road n anayol Giant adj iri. dev gibi
make a complaint v şikayet etmek god bless all id Tanrı hepimizi korusun !
make a reservation v rezervasyon yapmak graduate v mezun olmak
make sure v emin olmak ground(=the floor) n zemin kat
make up your mind v aklını başına devşir! haircut n saç kesimi
medicine n ilaç hairdresser n kuaför
megalopolis n büyük şehir Humiliate v hor görmek

mess n dağınıklık hear from(sb) v haber almak

43 Her hakkı D A Y L I G H T E N G L I S H I N S T I T U T E ' a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
message n mesaj helicopter n helikopter
microchip n mikroçip high adj yüksek
north n kuzey hitchhike v otostop yapmak
ocean n okyanus hobby n hobi

office block n ofis binası hole n çukur

optimistic adj iyimser horror film n korku filmi

pass exams v sınavları geçmek hunter n Avcı

pessimism n kötümserlik instructor n eğitmen

pick(sb) up(=meet in a car) v birini almak invent v icat etmek

pillow n yastık investigate v soruşturmak

pilot n pilot joke n şaka

plant n bitki kidnap v çocuk kaçırmak

poster n poster let(sb) go(=release) v serbest bırakmak

power n güç library n kütüphane

race of people n insan ırkı lose consciousness v bilincini kaybetmek


reaction n tepki lose weight v kilo vermek

Religion n din manage to do (sth) v başarmak

remarkable adj dikkate değer manual n manuel

resources n pl kaynaklar meat n et

revolutionize v devrim yapmak Mentality n mantık

room service n oda servisi narrow adj dar

safari n safari nature n doğa


salary n maaş petrol station n benzin istasyonu

44 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
save (money) v para biriktirmek plan v planlamak
scuba dive v dalmak poisonous adj zehirli
shocking adj şokedici posh adj lüks
significant adj önemli possessions n pl mal
single room n tek kişilik oda recipe n tarif
snow storm v kar fırtınası report(from school) n karne
skycraper n gökdelen Roll v yuvarlamak
spare part n yedek parça row(=argument) n kavga
speed n hız scared adj korkmuş
spread v yayılmak scream v çığlık atmak
state(=goverment) n eyalet seed (of a plant) n tohum
statistics n pl istatistik shake v titremek
stupidity n aptallık shelter n sığınak
tablets n pl tablet simple life n basit yaşam
Take care v ilgilenmek sleeping bag n uyku tulumu
to our advantage lehimize spider n örümcek
top floor n üst kal spy novel n casus romanı
touch v dokunmak have a word v konuşmak
towards prep e doğru starve v çok acıkmak
traditional adj geleneksel steep adj dik
trip(=visit) n sevehat stove n soba
ugly adj çirkin strength n güç
visa n vize stuck in a lift v asansörde takılı kalmak

45 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Vision n görüş survive v hayatta kalmak
wake-up call n uyandırma servisi sweat n ter
water v sulamak take (sb) to court v dava etmek
wealth n zenginlik terrifed adj korkulu
view n manzara terrorist n terörist
village n köy thin adj zayıf
weak adj zayıf thrill n heyecan
wild (place) adj vahşi tie (sb) up v bağlamak
wild mushrooms n pl yabani mantar total n toplam
witness n tanık trapped adj sıkışmış
woods n pl ormanlık
VOCABULARY LESSON 11 VOCABULARY LESSON 12
addict n bağımlılık apparent adj transparan
addictive adj bağımlı brain n beyin
advertise v reklam yapmak brain tumour n beyin tümörü
Advertisement n reklam book v rezerve etmek
american Indians n pl kızırderililer cap(=hat) n kep
Ancient adj eski consultant (in a hospital) n danışman
Abdicate v vazgeçmek corridor n koridor
ban v yasaklamak criminal n suçlu
banana n muz dominant adj baskın
beard n sakal dress n elbise
billboard n US ilan panosu fall in love v aşık olmak

46 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
bottle n şişe fill in (a from) v doldurmak
briefcase n evrak çantası firmly adv sert bir şekilde
can n teneke kutu ghost n hayalet
cargo n kargo ghostbuster n havalet avcısı
chain-smoke v tiryaki olmak( sigara) groom n Damat
chef n şef gear n vites
chew v çiğnemek grey adj gri
chewing gum n sakız gun n silah
commercially adv ticari bir şekilde hurry up v acele et!
complaint n şikayet in my way yolumun üzerinde
cotton n pamuk invisible adj görünmez
cry(=call/shout) v bağırmak kick(sb) out v kovmak
death n ölüm leave(sb) alone v yalnız bırakmak
drive-in restaurant n gezici restoran lack of v az olmak
empty adj boş look out! dikkat et!
export v ihracat mind(=consciousness) n bilinç
fabric n kumaş miss the train v treni kaçırmak
factory n fabrika marine adj denizle ilgili
feed v beslemek operation n ameliyat
freshen v tazelemek palace n saray
fond of v düşkün olmak persist in v ısrar etmek
genius n dahi portrait n portre
grass n çimen princess n prenses

47 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
harm v zarar vermek put out(a cigarette) v söndürmek
harvest n mahsül run out of (sth) v tükenmek
hire v kiralamak servant n hizmetçi
history n tarih scholarship n burs
honey n bal social worker n sosyal işçi
holy adj kutsal sort out (a problem) v çözmek
industrial adj endüstriyel spirit(=ghost) n ruh
industry n endüstri terrible adj korkunç
Inhale v içine çekmek toothache n diş ağrısı
invent n icat transparent adj transparan
joke n şaka trouble v belada olmak
Jordan n Ürdün typical adj tipik
leaves n pl yapraklar uniform n üniforma
lie n yalan unpleasant adj kaba
lift (give a lift to sb) n birini bir vere bırakmak vicar n din adamı
lose weight v kilo vermek victim n kurban
lung cancer n akciğer kanseri voices n pl sesler
luxury n lüks wallet n cüzdan
match (sport) n maç wedding n düğün
motorway n otoban smelly adj kokulu
mouth n ağız soil n toprak
out of order adj bozuk sound n ses
overseas adv deniz aşırı space (go into space) n uzay

48 Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
packet n paket stock exchange n borsa
Partner n ortak Salute v selamlamak
passenger n yolcu sweeten v tatlandırmak
pineapple n hindistan cevizi technology n teknoloji
plantation n bitkilendirme tobacco n tütün
popularity n popülerlik top secret adj çok gizli
produce v üretmek tremble v titremek
product n ürün terrific adj korkunç
promise v söz vermek truth n gerçek
quantity n miktar testimony n ifade (tanık)
Queue n sıra,kuyruk war n savaş
Rare adj nadir watch n kol saati
Resemble v benzemek wrap v hediye paketi yapmak
revolution n devrim zoo n hayvanat bahçesi
rice n pirinç, pilav serve v hizmet etmek
Sailor n denizci specific adj genel olmayan, Özel
Secret n sır sue v mahkemeye vermek
seed n tohum silk n ipek
simple adj basit skeleton n iskelet
Suspect v şüphelenmek slave n köle
surround v kuşatmak slavery n kölelik

49 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
VOCABULARY LESSON 13 VOCABULARY LESSON 14
advertisement n reklam afterwards adv sonra
attack v saldırmak bachelor n bekar erkek
authoritative adj otoriter behave v davranmak
attitude n davranış character n karakter
barter v değiş tokuş etmek coin n demir para
beach n Plaj communicate v iletişim kurmak
baggage n bagaj ( bavul) cruel adj zalim
calm adj sessiz delighted adj memnun
camel n deve desperate adj umutsuz
connect (sb to sb on the
phone) v bağlamak fall in love v aşık olmak
deer n geyik fall over v düşmek
earn a living v hayatını idame ettirmek fiction n kurgu
employ v işe almak forever adv ebediyen
exactly adv tam olarak forgive v affetmek
fetch v alıp gelmek furious adj asabi
filmmaker n yapımcı get in touch v iletişimde olmak
fluently adv akıcı bir şekilde heads or tails n vazı tura
fox n tilki hurt v incitmek
get used to (sth) v alışmak in a mess adj karışık
get wet v ıslatmak knock n vuruş
go out with v çıkmak, flört etmek kick sb out v kovmak

50 Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
heaven n cennet make up (alter a quarrel) v barışmak

heavy adj ağır marriage n evlilik

hold on(=wait) v beklemek note(write a note) n not

homeless adj evsiz novelist n roman yazarı

honest adj dürüst Neck n boyun

income n gelir pay n ödeme

indoors adv İÇ politician a politikacı

land(a plane) v karaya inmek quarrel n kavga

lively adj canlı remarry v tekrar evlenmek

mainly adv özellikle revenge n öç

movie director n yönetmen rubbish bin n çöp kutusu

mystery tour n gizemli tur shadow n gölge

outdoors adv dış silhouette n siluet

passion n tutku sin n günah

pension n emekli maaşı single (=one,a single word) adj tek

philosophy n felsefe soft (noise) adj yumuşak

pie n turta solicitor n avukat

plumber n tesisatçı suitcase n evrak çantası

poor visibility n az görüş alanı sway v kaymak

professionally adv profesyonel olarak toss (toss a coin) v yazı tura atmak
put(sb) off(=make sb dislike
sth) v ertelemek unfair adj adil olmayan

realize v farkına varmak unmarried adj bekar

regular job n düzenli iş violent adj vahşi

51 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
reply n cevap water v su
roller skates n pl kav kav wedding n düğün
routines n pl rutin sunset n güneş batışı
salary n maaş tin n teneke kutu
seriously adv ciddi olarak waste n atık
skate v kaymak wind(in the air) n rüzgar
windy adj rüzgarlı

52 Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
INTERMEDIATE
VOCABULARY LESSON 1 VOCABULARY LESSON 2
achievement başarı achieve başarmak
amazing şaşırtıcı accountant muhasebeci
ancient ata aerobics aerobik
assassinate suikast yapmak affect etkilemek
attack saldırı annual yıllık
benefit yarar antique shop antika dükkanı
break(from work) ara athletics atletik
builder inşaatçı average ortalama
butterfly kelebek beat (of the heart) kalp atışı
century yüzyıl brilliant (of sunshine) parlaklık
communicate iletişim kurmak bite ısırmak
computer bilgisayar can't bear katlanamamak
contemplate derin derin düşünmek caravan karavan
convenient uygun collect biriktirmek
corn mısır common sense sağ duyu
create yaratmak complexion ten
dare cesaret etmek confess itiraf etmek
definitely kesinlikle contented mutlu
depressing bunaltıcı cookery book vemek kitabı
destroy zarar vermek court (for tennis) kort
editor editör cruel zalim
editorial eleştirel daffodil karanfil
envy hayran olmak decade 10 yıl
extend genişlemek decorate dekorasyon yapmak

53 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
fail başarısızlığa uğramak delight zevk
famine açlık delighted memnun
fax machine faks makinesi department store alışveriş merkezi
fear korku dust toz
feed beslemek detached müstakil
fed up (with) bıkmak devote adamak
fill doldurmak disaster felaket
freedom özgürlük dive dalmak
giant iri earn kazanmak ( para)
go out with çıkmak earthquake deprem
greed açgözlülük enthusiasm isteklilik
hang on beklemek equipment araç-gereç
hold up ertelemek exercise egzersiz
huge iri expiry date son kullanma tarihi
humble mütevazı extremely çok
impressed etkilenmiş fascinated büyülenmiş
impressive etkileyici figure şekil
include içermek flight uçuş
inconvenient uygun olmayan famine açlık
incredible inanılmaz generous cömert
influential etkileyici gloomy sıkıcı
invention icat goalkeeper kaleci
jog yürüyüş gate geçiş
keep in touch with iletişim kurmak goods mal
knock vurmak grounds zemin
knowledge bilgi hire kiralamak
leap sıçrama historian tarihçi

54 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
leave terk etmek improve geliştirmek
lighthouse fener increase artmak
long for özlemek infect bulaşmak
loo tuvalet inflation enflasyon
mankind insanoğlu incapable of yeteneksiz
man-made insan yapımı joy eğlence
marvellous harika keep-fit zinde
medal madalya knee diz
microchip mikroçip knee pad dizlik
musical instrument müzik enstrümanı leotard bale elbisesi
noodle şehriye luxurious lüks
obsessed saplantılı luxury lüks
obvious açık ,aşikar mean cimri
operation ameliyat missing kaçan, eksik
oversleep çok uyumak mild yumuşak
owe sahip olmak monastery manastır
palace saray nun rahibe
pear armut opera opera
pet evcil hayvan out of work işsiz
philosophical felsefi particularly özellikle
play oyun permanance daimilik
pleasure zevk performance performans
point nokta plain(of food) sade
print baskı plainly sade bir şekilde
product ürün planet gezegen
race ırk, yarış plant bitki
raw ham plumber Tesisatçı

55 Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H I N S T I T U T E ' a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
ray ışın potter bahçe işi ile uğraşmak
reputation ün prayer dua
reputable saygı değer protect korumak
research araştırma provide sağlamak
revolutionize devrimleşmek quite oldukça
rise yükselmek rather oldukça
risk risk referee hakem
round çevre relative (of a person) akraba
save kurtarmak relax rahatlamak
silk ipek remarkable kayda değer
slightly küçük bir şekilde refuse reddetmek
stand for temsil etmek respectable saygı değer
statue heykel ridiculous saçma
step basamak ray ışın
stone taş rude kaba
sunny güneşli run işletmek ( kuruluş)
surgeon cerrah rush acele etmek
swimming costume mayo sale satış
take part in katılmak seasonal sezonsal
tomb mezar semi-final yarı-final
tradition gelenek series dizi
unprecendented tek,eşsiz severe vahşi
vegan vejeteryan shorts şort
wonder merak etmek show şov
wander gezmek silly aptal
wonderful harika smart şık, akıllı
wonders harikalar solitude yalnızlık

56 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
worship tapmak sore acı
top(clothing) üst steady(of a job) düzenli, devamlı
tournament turnuva stuck(in a job) sıkışıp kalmak
traffic warden trafik polisi stipulate öngörmek
tender şefkat suburb varoş
treasure hazine sweet (of a person) tatlı
tulip lale tell a lie yalan söylemek

ugly çirkin tender şefkat


unemployment işsizlik tender (of meat) yumuşak et
van minibüs throat boğaz
volleyball voleybol tidy toplu
weapon silah tolearant hoşgörü
wedding anniversary evlilik yıldönümü tool araç-gereç
wisdom akıl trouble Bela
work of art sanat eseri take off Üstünü çıkarmak
wrinkled kırışık trust Güvenmek

VOCABULARY LESSON 3 VOCABULARY LESSON 4


abandon terketmek admission kabul etme
absolutely kesinlikle allow izin vermek
accidentally kazara admire havran olmak
act rol yapmak arrange düzenlemek
affair ilişki arrangement düzenleme
amateur amatör assume farz etmek
anticipate ummak backpack sırt çantası
apologize özür dilemek bang on time tam zamanında
archaeologist arkeolog behave davranmak
bald kel blow your nose burnunu sümkürmek

57 Her hakkı D A Y L I G H T E N G L I S H I N S T I T U T E ' a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
band erkek grubu bother rahatsız etmek
bandage bandaj bovv(of your body) reverans yapmak
ban yasaklamak boundary sınır
beg yalvarmak business card kartvizit
balcony balkon campaign kampanya
biography biyografi casual günlük
bitter acı casually günlük olarak
blood kan chalk tebeşir
blues blues ( müzik türü) chew (gum) çiğnemek
boarding school yatılı okul choose seçmek
branch (of a tree) dal clasp(hands) bir araya getirmek
break (rules) kuralları bozmak cleanliness temizlik
breathe nefes almak cloth kumaş
brush fırçalamak code(of the phone) kod
bear doğurmak colleague meslektaş
bury gömmek confirm doğrulamak
brand marka cool (of people) serin kanlı
carreer kariyer corresponding ilişkili
castle kale cry(=make a noise) bağırmak
chapter bölüm custom (=habit) gelenek
cheek(on your face) yanak date of birth doğum tarihi
childhood çocukluk deal (in business) ilişki
chimney baca deal with ilgilenmek
compose bestelemek deny inkar etmek
composer bestekar drop sb(somewhere) birini bir yere bırakmak
curly kıvırcık easy-going uyumlu
deposit depozit emotional duygusal

58 Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H I N S T I T U T E ' a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
desperately umutsuzca employee çalışan, işçi
despite rağmen employer iş veren
determined kararlı engaged (on the phone) meşgul
diamond elmas entertain eğlenmek
dig kazmak enthusiastic istekli
disappear ortadan kaybolmak enthusiasm isteklilik
disappoint hayal kırıklığına uğramak essential gerekli
dote on vurgulamak establish kurmak
draw (a picture) çizmek etiquette etiket
drawing resim exchange değiş tokuş etmek
die=pass away vefat etmek executive üst düzey
driving test sürüş testi expect ummak, beklemek
elderly yetişkin extension dahili
eventually son olarak fill in (a form) doldurmak
excavation bilimsel gezi formal resmi
exceptional haricen fun-loving eğlence seven
fable fabl gift-wrap hediye paketi
feature(of a face) özellik global küresel
fiction kurgu greet selamlamak
fist yumruk guidebook rehber
flow akmak hand el
foolish aptal hard-working çalışkan
forest orman have enough of yeterli.... olmak
fortuner falcı headmaster başkan
freezing dondurucu heel topuk
furious asabi height yükseklik
gambler kumarbaz hold tutmak

59 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
gangster gangaster hospitable misafirperver
genius dahi housework ev işleri
go hunting ava gitmek humorous espiritüel
go camping kampa gitmek humble mütevazı
grief-stricken kederli income gelir
heal iyileştirmek insult hakaret etmek
heart failure kalp yetmezliği interrupt bölmek,arasına girmek
hit(=success) başarı knit örmek
homesick evini özlemiş lazy tembel
horror movie korku filmi length uzunluk
hold tutmak liar yalancı
insist ısrar etmek light-hearted hassas
in the distance uzakta link bağlantı
icon biblo loads of things(=lots of things) çok
ironing ütü yapma manners(=behaviour) davranış
knight şövalye marital status medeni durum
laugh gülmek master efendi
lead liderlik etmek matter durum
lifelike canlı gibi modest mütevazı
limelight spot ışık nothing hiçbir şey
uykulu
lord lord nappy
magnificent harika nationalistic milliyetçi
mansion konak note not
masterpiece başyapıt notice-board duyuru panosu
match (in sport) maç occupation meslek
merrily mutlu bir şekilde offensive kırıcı
moral ahlak outgoing sosyal

60 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
mysterious gizemli pint(of beer) yarım
necklace kolye postcode posta kodu
negro zenci pudding puding
neighbourhood komşuluk punctual dakik
nervous breakdown sinir krizi punishment ceza
oak tree meşe put sb up (for the night) davet etmek
oil tree zeytin ağacı rainy season yağmurlu mevsim
oil painting yağlı boya realize farkına varmak
only(chid) tek çocuk register kayıt olmak
onwards üstüne doğru regularly düzenli bir şekilde
orchestra orkestra reserved utangaç,içine kapanık
outnumber sayıca fazla respectful saygıdeğer
painfully acı bir şekilde responsibility sorumluluk
part (in a play) bölüm retired emekli
peacefully huzurlu bir şekilde roll yuvarlamak
pianist piyanist romantic romantik
pigeon güvercin rule kural
poison zehir rush acele
pop group pop grubu search aramak
popularity popülarite seat-belt emniyet kemeri
portrait portre self-employed kendi işinde çalışan
puncture lastik patlaması seniority üstünlük
record kayıt serious ciddi
refuse reddetmek set(the table) masa kurmak
release serbest bırakmak shake hands el şıkışmak
report rapor show off (=boast) şov yapmak,övünmek
rough(area) engebeli sign(your name) imza atmak

61 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
score(a goal) gol atmak signpost levha
sculpture heykel signature imza
sensitive hassas skate-boarding kay kay yapma
set off yolculuğa çıkmak sunglasses güneş gözlüğü
settle ( a fight) kavga etmek sleeve kol manşeti
sketch sikeç sociable sosyal
skill yetenek sole (of your foot) ayak tabanı
slave köle sophisticated kültürlü
spill dökmek spray sprey
spinster evde kalmış status durum
spoilt şımarık stereotype tek tip
spot belirgin strict katı,sert
star yıldız see off yolcu etmek
swimming costume mayo submit teslim etmek
smooth düz suncream güneş kremi
subsequent takip eden talkative konuşkan
suffer acı çekmek terrified korkulu
sunbathe güneşlenmek thereafter sonra
silly aptal tidy derli toplu
talent yetenek tip(=suggestion) öneri
tap(your feet) ayakla ritim tutmak tolerant hoşgörülü
terrific korkunç travellers cheque seyahat çeki
thoroughly tamamen universal evrensel
torn yırtık valuable değerli
tired of bıkmak water(plants) sulamak
teenager ergenlik çağında olan genç welcome hoşgeldiniz!
triangle üçgen well-dressed iyi giyimli

62 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
thunder fırtına widespread yaygın
tune ton widowed dul
ultimately sonuç olarak wink göz kırpmak
unbelievable inanılmaz yawn esnemek
undisputed tartışılmaz wave (in the sea) dalga
unique eşsiz wealthy zengin
unless medikçe.madıkça wig peruk
upset üzgün wound vara
vine asma wrist dirsek
vineyard asma bahçesi wrong hata
wake uyand ırmak way yön

VOCABULARY LESSON 5 VOCABULARY LESSON 6


accommodation kalacak yer absorb emmek
agriculture tarım accent aksan
admittance kabul accept kabul etmek
arrange düzenlemek agree onaylamak
available uygun agricultural tarımsal
avocado avakado anonymous anonim
backbone sırt kemiği area alan
bakers fırın article makale
balcony balkon attitude davranış
boiling kaynayan back door arka kapı
cancel iptal etmek, call off backwards arkadan
caviar havyar bank account banka hesabı
candidate aday bizarre acayip
chambermaid hizmetli boil(food) kaynatmak
characterize karakterize etmek boom (succeed in business) başarılı olmak

63 Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H I N S T I T U T E ' a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
chilly dondurucu build (of a body) yapı
climate iklim by the way bu arada
cloud bulut can't help kendini alamamak
cloudy bulutlu can't stand katlanamamak
coastline kıyı şeridi charming çekici
collect biriktirmek comforting rahatlatıcı
come across karşılaşmak,bump into common(in common) ortak
confirm doğrulamak compare kıyaslamak
consider düşünmek complicated karışık
council konsolosluk conclusion sonuç
crossing(in a boat) karşıya geçme confidence güven
crystal kristal consist içermek
cuckoo clock guguklu saat cosmopolitan kozmopolit
dark karanlık cough öksürmek
definitely kesinlikle companion yandaş
degree(of temperature) derece cross(=angry) kızgın
descent soy cry(have tears) ağlamak
dramatic dramatik cute şirin
edge kenar damage zarar vermek
effect etki directly direkt olarak
enthusiasm isteklilik disguise kılık değiştirmek
enquiry soruşturma disgusting iğrenç
exhausted çok yorgun dish tabak çanak
exhilarated heyecanlı display oynatmak
experience tecrübe drive sb mad birini çıldırtmak
face yüz dry clean kuru temizleme
factory fabrika enthusiastic istekli

64 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
fashion moda even bile
fear korku event olay
ferry feribot except hariç
field tarla,alan enlarge genişletmek
fog sis external dış
foggy sisli fan(=supporter) taraftar
forecast tahmin fancy havai etmek
fortnight 15 gün fantastic harika
freezing dondurucu fast(food) ayak üstü yemek
unforgetable unutulamaz fat şişman
frustrating iğrenç fight kavga
gallery galeri floor (first.second,etc.floor) kat
gentle kibar flu grip
get further into ilerlemek local point odak noktası
grateful minnettar foreign trade dış ticaret
guest misafir fresh(food) taze
hair-cut saç kesimi frozen donmuş
half way yarı yol gastronomic mide ile ilgili
hang on (=wait) beklemek get on (with sb) geçinmek
heavy(of rain) sağanak yağış get rid of kurtulmak
heavy industry ağır sektör gravitate yönelmek
hill tepe health sağlık
honeymoon balayı historic tarihsel
hop in (a car) arabaya binmek home-grown evde yetiştirilmiş
hurry acele harvest mahsül
include içermek hot (of curry) acı
habit huy human rights insan hakları

65 Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H I N S T I T U T E ' a


aittir, izinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
itinerary yolculuk programı influential etkileyici
jail hapishane impression izlenim
lace dantel impatient sabırsız
land (a plane) karaya inmek increasingly artarak
leather deri industrial endüstriyel
left(there's no sugar left) kalan inferior alt
lightning aydınlatma influence etki
loaf somun ingredient içindekiler
loan borç inquire araştırmak
mainly özellikle inseparable ayrılmaz
materialistic materyalist instead of verine
melon kavun invasion istila
message mesaj keen(of a supporter) düşkün
millionaire milyoner kettle su ısıtıcısı
mining maden kazma landscape kara
minus eksi lose kaybetmek
mist pus limitless limitsiz
misty puslu look forward (to sth) dört gözle beklemek
mentally mantıklı olarak loss zarar
navigate yönlendirmek ( deniz) mad (about sth) delirmek
pack toplanmak major başlıca
penguin penguen manage başarmak, yönetmek
petrol benzin management başarı, yönetim
pleasure zevk meek mütevazı
pony tav ministry bakanlık
poor fakir mug fincan
populated kalabalık neither(of them) her ikiside değil

66 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
preferably tercihen notice-board duyur panosu
qualification özellik nowadays bugünlerde
random rastgele obviously açık olarak
recent son zamanlardaki occasion vesile
reception(after a marriage) davet old-fashioned eski moda
recommend tavsiye etmek olive oil zeytin yağı
remind hatırlatmak overcrowded çok kalabalık
remove ortadan kaldırmak owner sahip
require gerektirmek particularly özellikle
revise tekrarlamak passion tutku
revision tekrarlama path patika
rough zor pie turta
shampoo şampuan plain (food) sade
shower duş plan (of a room) plan
showery sağanak yağış plant(=flower) bitki yetiştirmek
sidewalk kaldırım population nüfus
sightseeing turistik gezi polluted kirli
situated(be situated) bulunma preference tercih
smooth(sea) düz produce üretmek
souvenir hediyelik eşya proud gurur
spot(=place) odak pulley askı
statue heykel queue kuyruk, sıra
storm fırtına rabbit tavşan
stormy fırtınalı race(=rush) yarış, acele
straight away dümdüz ration oran
stress stres ray(of hope) ışık
temperature ısı recipe tarif

67 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
thunder kasırga recover iyileşmek
tip(=money) bahşiş rectangular dikdörtgen
top üst replace yer değiştirmek
towel havlu reserved içine kapanık
tower kule respect saygı
twin room iki kişilik oda respected saygılı
vacation(USA) tatil rich(of food.soil) verimli
valley vadi risk risk
vast büyük, geniş row(=line) sıra
view görüş rude kaba
worry endişe etmek ruin zarar vermek
wild(animal) vahşi rural kırsal
wooden tahtadan yapılmış sauce sos
wrap up(warm) ısınmak search aramak
zoo hayvanat bahçesi seaside deniz kenarı
survive kurtulmak seldom nadiren, rarely
table manners masa kuralları shepherd çoban
tasteful leziz sink batmak
tasteless lezzetsiz size beden
tasty leziz soil toprak
tie (piece of clothing) kravat sophisticated kültürlü
tie bağlamak spare boş
tragedy trajedi speak your mind aklındakini söyle!
tremendously büyük bir şekilde spoil (food) ekşimiş
troubled başı belada olan spontaneous eş zamanlı
unusable kullanılmaz starving çok acıkmış
vacant boş steaming(of a hot drink) buharlı

68 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
waste(of time) zaman kaybı stranger yabancı
whatever her ne ise surely kesinlikle

VOCABULARY LESSON 7 VOCABULARY LESSON 8


acceptable onaylanabilir actually aslında
adore taparcasına sevmek afford (can't afford) bütçesi yetmek
advertisement reklam after all hepsinden sonra
advice öğüt aid yardım
announce anons AIDS AİDS
answer phone telefona cevap vermek amazed şaşırmış
applicant başvuran kişi, aday amnesty af
application başvuru amount miktar
apply (for a job) başvurmak animal welfare hayvan sağlığı
appreciate kıymet bilmek anyway her neyse
approve onaylamak appreciate değer bilmek
archeology arkeoloji as soon as olur olmaz
astronaut astronot as well de,da
attendant katılımcı astonished şaşırmış
based(e.g.be based in Paris) bulunma at least en azından
blanket battaniye accuse of suçlamak
bring up sth(=mention) bahsetmek because of den dolayı
bring up children yetiştirmek beg yalvarmak
brown (from the sun) bronzlaşmak break the law kanunları yıkmak
cell hücre broke(=having no money; informal) çulsuz
chaos kaos bunch(of flowers) buket
choice seçenek burglar hırsız
choir koro calm sessiz
charge with suçlamak camp kamp

69 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTlTUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, coğaltılamaz.
coach otobüs carry on(=continue) devam etmek
companion arkadaşlık charitable yardım edilebilir
competition rekabet charity yardım kuruluşu
complain şikayet etmek circumstance durum
convince inandırmak court (of law) mahkeme
cookery yemekle ilgili crop mahsül
copy kopya cruelty zalimlik
correspondent ilişkili delay ertelemek
cousin kuzen demand talep etmek, ask for
cover kapsamak deserve hak etmek
creation yaratma desperate umutsuz
cruise deniz gezisi diary günlük
CV (=curriculum vitae) özgeçmiş disease hastalık
degree (from a university) derece donation bağış
delighted memnun drought kuraklık
disappointed hayal kırıklığına uğramış economic ekonomik
disaster felaket effort efor
earthquake deprem either(I don't either) de.da (olumsuz)
elect seçmek embassy elçilik
enclose iliştirmek enormous büyük
excuse mazeret bulmak envy havran olmak
explorer kaşif especially özellikle
extension(of a telephone) dahili estimate tahmin etmek
fashionable moda evaporate buharlaşmak
flood sel even (even John) bile
fluent akıcı essential gerekli
footstep adım envious hayran

70 Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H I N S T I T U T E ' a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
force sb(to do sth) zorlamak fall in love aşık olmak
forgive affetmek famine açlık
crucial önemli fantasize havai etmek
get back to sb(on the phone) geri dönmek fascinating büyüleyici
get on withsb(e.g.your parents) anlaşmak fee ücret
fatal ölümcül filthy kirli
get sth over (=communicate) iletişim kurmak fix tamir etmek
get over sth(=recover) üstesinden gelmek fluid sıvı
give up(=stop) vazgeçmek fond of sb/sth düşkün olmak
go out with sb çıkmak food poisoning gıda zehirlenmesi
grow up yetiştirmek necessary gerekli
headline başlık for example örneğin
heavy(of rain) sağanak imperative çok gerekli
hold(=wait) beklemek game of cards ovun kartı
indeed gerçekten generally genel olarak
interpreter tercüman generously cömertçe
jockey jokey get hold of sb(=contact) ilişki kurmak
journalism gazetecilik get lost kaybolmak
judge hakim groceries bakkal
just in case davada adillik guard koruma
kidnap çocuk kaçırmak handle baş etmek
lawyer avukat honest dürüst
line (of a phone) hat sincere içten
look after ilgilenmek homeless evsiz
look like benzemek hardworking çalışkan
look up bilgi araştırmak moral ahlak
lie uzanmak improbable imkansız

71 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
make sb redundant kovmak incurable tedavi edilemez
managing director müdür inherit miras kalmak
manor konak insist ısrar etmek, persist
manual labour elle yapılan iş intensive yoğun
model (person) manken invest yatırım yapmak
nanny dadı investigate soruşturma yapmak
operation (medical) ameliyat pore over gözden geçirmek
package holiday paket tatil join katılmak, take part in
part-time yarı zamanlı kindness kibarlık
pat vurmak laboratory laboratuar
personnel manager personel müdürü lawful kanuni
persuade ikna etmek leak sızıntı
phase(=period) döneni link bağlantı
pick up(=get better) iyileşmek loan borç
pick sth up(=learn) öğrenmek lottery piyango
poet şair lean over abanmak
politics politika mate(=friend:informal) arkadaş
post(=job) meslek means(=methods) metot
pretend gibi görünmek meanwhile bu arada
priceless paha biçilmez medical supply tıbbi destek
majority çoğunluk mild yumuşak
put sb through (on the phone) bağlamak minority azınlık
put up with sb/sth(=tolerate) hoşgörülü olmak nearly yaklaşık olarak
regret pişman olmak of course tabi ki
resign istifa etmek offer teklif etmek
resignation istifa oil spill yağ damlası
retire emekli olmak on time zamanında

72 Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
retirement emeklilik only sadece
row(=argument) kavga, münakaşa oppose karşı gelmek
rubbish bin çöp kutusu penniless çulsuz
run out of sth (e.g .sugar) tükenmek permission izin
safe (=well) güvenli pick up sb/sth(=collect) biriktirmek
senior citizen üst düzey halk possibility imkan
servant hizmetçi pour dökmek
standard standart prevention engel
successful başarılı prisoner of conscience düşünce mahkumu
suntan güneş yanığı prize ödül
surgeon cerrah promote terfi etmek
surveyor anketör psychotherapist psikoterapist
take after sb (e.g your mother) benzemek publicize halka arz etmek
take off(=become successful) başarılı olmak purpose amaç
take off (of a plane) havalanmak put pressure on sb baskı yapmak
take sth up (e.g.a sport) hobiye başlamak racehorse yarışatı
be taken aback şaşırmak mean cimri
textile company tekstil şirketi rehabilitate rahatlatmak
tone (on a phone) ton release serbest bırakmak
training course eğitim research araştırmak
narrow-minded geri kafalı absent-minded dalgın
twice iki kez search aramak
twin ikiz secret sır
van minibüs smash vurmak
various çeşitli solve çözmek
warning uyarı dump aptal
widely geniş bir şekilde sponsor sponsor

73 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'aD


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
widow dul sunburnt güneşte yanmış
worldwide dünyaca yaygın tempt eğilimi olmak
wrap paketlemek therefore böylece.so
wanted aranan treat davranmak
winner kazanan unfortunately maalesef
word processor daktilo unpredictable tahmin edilemez
would rather(=prefer) tercih etmek verse düz yazı
wise Erdemli visa vize
wine Şarap whale balina
VOCABULARY LESSON 9 VOCABULARY LESSON 10
abandoned terkedilmiş admire havran olmak
abush utanmak advertising reklam
air Hava aggressive saldırgan
ambition Hırs air-conditioning havalandırma
ambitious Hırslı airmail hava postası
annoyed rahatsız olmuş apart from hariç, except for
as a matter of fact aslında ashtray küllük
au pair çocuk bakıcısı aspect özellik
background özgeçmiş attached(=fond of) düşkün
botanic botanik attack saldırı
bald kel attic çatı katı
cheat kopya çekmek authority oterite
cheerful neşeli autobiography otobiyografi
clear sth away (e.g.a mess) toplamak automatic car otomatik araba
clearly açık olarak award ödül
condemn işlemek ban yasaklamak
colleague meslektaş birthday card doğumgünü kartı

74 Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a


ailtir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
colorless renksiz bookcase kitaplık
combine birleştirmek brake fren
convince sb of sth inandırmak brand(of cigarette) marka
clutch tutmak brochure broşür
curious(=wanting to know) meraklı bulk of stlı(=majority) bolluk
daydream hayal görmek chimney baca
deal with ilgilenmek celebrate kutlamak
definite kesin chain zincir
depend on sb bağlı olmak chain smoker tiryaki
destruction zarar chairman başkan
discover keşfetmek car race araba yarışı
disturb rahatsız etmek clutch tutmak, grasp
drop(of water) düşürmek coffin tabut
estimate tahmin etmek collapse yıkılmak
easy-going uyumlu collector kolleksiyoncu
effective etkili corporate birleşmek
enormously büyük bir şekilde contemporary çağdaş
envy havran olmak convention gelenek, tradition
exact tam cool(=sophisticated) kültürlü
explore keşfetmek drawer çekmece
fade solmak deal with ilgilenmek
fertile verimli current(=existing now) şu an olan
fire engine motor dedicated kendini adamış
fond of düşkün down aşağı
forest orman driving licence ehliyet
fountain çeşme, fıskey drown boğulmak
good-natured iyi huylu drug ilaç

75 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
garage garaj dust toz
hard-working çalışkan enthusiastic istekli
harsh sert effect etki
hire kiralamak egg cup yumurtalık
hopeless umutsuz encyclopaedia ansiklopedi
housework ev işi estate agent emlakçı
I bet!(=I'm sure) Eminim! even though rağmen
impatient sabırsız expense gider
insist on ısrar etmek expose ortaya çıkmak
impressive etkileyici extend(a house) genişletmek
in spite of rağmen fag(=cigarette:informal) sigara
in the meantime bu arada fault hata
inclined to do sth eğilimli olmak fire(a gun) ateşlemek
incredible inanılmaz fall down düşmek
inhabitant yerli fireman itfaiyeci
insistent ısrarlı fireplace şömine
inspect araştırmak fireworks havai fişek
instead of verine fondness düşkünlük
keep an eye on sb/sth gözünü ayırmamak get-well card geçmiş olsun kartı
lay down kural kovmak goal amaç
lavender lavanta graduate mezun olmak
lazy tembel grey(of hair) kır saçlı
lifestyle hayat stili hairbrush saç fırçası
literally edebi olarak haircut saç kesimi
magnificent büyük hairdresser kuaför
memory anı humiliate hor görmek
mess dağınıklık human being insanoğlu

76 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
midday gün ortası hinder engellemek
mood mod holy kutsal
moody sıkkın illegal yasa dışı
nun rahibe illustrate örneklendirmek
notice fark etmek image imaj
nurse hemşire instructor eğitmen
ocean okyanus irritated sinirli
only(child) tek çocuk income gelir
optimistic iyimser inevitable kaçınılmaz
outweigh şişman infinite sonsuz
oversleep çok uyumak lorry kamyon
part bölüm lung akciğer
peace barış manufacture üretmek
peacefully huzurlu bir şekilde market pazar
perfect harika misuse yanlış kullanmak
pessimistic karamsar motorbike motorsiklet
philosopher filozof moreover dahası
plain(=flat land) düz misunderstand yanlış anlamak
plaster(on a broken leg) plaster motor racing motor yarışı
pool havuz narrow dar
put off doing sth(=postpone) ertelemek, delay network ağ
refill tekrar doldurmak nicotine nikotin
regard saygı göstermek notebook defter
regular düzenli order(=request for goods) sipariş
relationship ilişki packing toplanma
reliable güvenilir panic panik
remainder kalan pool havuz

77 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
role rol poster poster
remarkable kayda değer pray dua
resentment kırılma, incinme prematurely önce
reserved içine kapanık press conference basın konferansı
restore düzenlemek proper uygun, düzgün
resume kurtulmak prove ispatlamak
reverse ters düşmek proof kanıt
random rastgele puritan puritan
role rol put sth out (e.g.a cigarette) söndürmek
row kavga rare nadir
scene manzara read(=study at university) üniversitede okumak
sensitive hassas remind hatırlatmak
sense duyu remote uzak
shy utangaç revise(for an exam) tekrarlamak
sick(=ill) hasta salty tuzlu
silhouette siluet screen ekran
snore horlamak second-hand ikinci el
sociable sosyal share paylaşmak
soldier asker shopping basket alışveriş sepeti
solitary yalnız shopping centre alışveriş merkezi
soul ruh spirit ruh
spectacle(=sight) görüş spare(time) boş zaman
sausage sosis, salam specialist uzman
sure emin split up (of a married couple) ayrılmak
stressful stresli sponsorship sponsorluk
sunset güneş batımı statement ifade
sunglasses güneş gözlüğü store dükkan

78 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
talkative konuşkan suffix son ek
threaten tehdit etmek sympathy kibarlık
trust güvenmek target hedef
totally tamamen teapot çaydanlık
tough(=difficult) zor tear(in your eyes) gözyaşı
train eğitmek tear sth up yırtmak
tremendous büyük tempt eğiliminde olmak
trip seyehat toilet paper tuvalet kağıdı
turn up(=arrive) varmak toothache diş ağrısı
unemployed işsiz, redundant toothbrush diş fırçası
unreasonable mantıksız toothpaste diş macunu
untidy dağınık tractor traktör
ups and downs iniş çıkışlar traffic warden trafik polisi
vain boşuna tomb mezar
vision görüş tuition eğitim
vote oy kullanmak vehicle araç
wilderness vahşilik versus e karşı
wish istek wallpaper duvar kağıdı
weigh ağırlığında olmak warm ılık
weird acayip, garip warning uyarı
wrapping paper hediye paketi kağıdı wedding düğün
worst en kötüsü war savaş
work out plan yapmak wear out yorulmak
weak zayıf wind rüzgar

79 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
VOCABULARY LESSON 11 VOCABULARY LESSON 12
absent-minded dalgın, unutkan accustomed(to sth) alışmak
acid rain asid yağmuru admit kabul etmek
adopt evlat edinmek advise öğüt
appealing etkileyici all-night party bütün gece süren parti
army ordu announcement anons
authoritative otoriter argue kavga etmek
balloon balon babysit çocuk bakmak
band bando boast övünmek
bite ısırmak best man sadıç
blame suçlamak birth doğum
blow liflemek bone kemik
bother rahatsız olmak bonnet bone
brain beyin bossy patron gibi
briefcase evrak çantası boredom sıkkınlık
bucket buket bow(tie a bow) papyon
brave cesur bow (with your body) reverans yapmak
century yüzyıl bride gelin
chew çiğnemek bridesmaid nedime
childbirth çocuk doğumu bury gömmek
city-dweller şehir yaşayanları cap kep
clap alkışlamak cemetery mezarlık
colony koloni christening hristiyanlık
concert konser contradict ters düşmek
cope with baş etmek calm down sakinleşmek
corridor koridor cancel iptal etmek
cruel zalim cotton pamuk

80 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
divide bölmek create yaratmak
diamond elmas cut off (on the phone) kesilmek
doll oyuncak bebek deny inkar etmek
dolphin yunus stipulate öngörmek
duck ördek urge cesaretlendirmek
evidence delil doubtful şüpheli
evil şeytan dress giyinmek
exchange rate döviz oranı drum davul
explanation açıklama edge uç
error hata encourage cesaretlendirmek
forgetful unutkan exclaim söylemek
found kurmak faint bayılmak
fortune şans falsify yalanlamak
generation nesil have fun eğlenmek
give away(money) vermek forceful kuvvetli
grill ızgara fortnight 15 gün
gun silah frequency sıklık
guy(=man;informaI) adam funeral cenaze
garbage çöp gamble kumar oynamak
goal amaç gesture mimik
historically tarihsel olarak get engaged nişanlanmak
hit vurmak sack kovmak
hold tutmak insist on ısrar etmek, persist
horseshoe nal grave mezarlık
hug sarılmak greet selamlamak
infancy bebeklik grief üzüntü
inspector dedektif aid yardım

81 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çogaltılamaz.
kick kovmak honeymoon balayı
kneel diz çökmek humble mütevazı
lie uzanmak debt borç
ladder merdiven moral ahlak
lecture ders marriage guidance counsellor evlilik danışmanı
lick yalamak maternity leave çocuk düşürme
life expectancy ömür süreci medium(of size) orta boy
lucky şanslı meek mütevazı
march marş merely yalnızca
monitor monitör miss(e.g.when hitting sb) ıska geçmek
nail çivi moan yas tutmak
nap şekerleme yapmak mentality mantıklılık
officially resmi olarak logical mantıklı
packed(=crowded) kalabalık nappy uykulu
parcel parsel noon öğle
populated kirli obey uymak
permanently daimi olarak objection karşı olma
pile yığın offer teklif
point nokta order sb to do sth sipariş etmek
population nüfus ordinary sıradan
pros and cons avantaj ve dezavantajlar persist in ısrar etmek, insist
recognize tanımak point out belirtmek
rescue kurtulmak pram çocuk arabası
right-handed sağ elini kullanan pregnant hamile
risky riskli ration oran
rope halat reception resepsiyon
rush hour yoğun saatler refuse reddetmek

82 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
spoilt şımarık ring(on your finger) yüzük
shark köğek balığı scarf eşarp
shuttle servis aracı senior üst düzey
silver gümüş selfish bencil
slippers terlik severe sert
smart(=well-dressed) şık severity sertlik
snail sümüklü böcek sob hıçkıra hıçkıra ağlamak
space uzay solicitor avukat
square kare spring(i.e.the season) bahar
stare dik dik bakmak sweep yerleri silmek
superstition batıl inanç silly aptal
sword kılıç sympathy kibar
take over üstlenmek sauce sos
tie bağlamak timid utangaç
tiger kaplan tremble titremek
toy oyuncak unpack açmak
tourist attraction turist ilgisi vanish ortadan kaybolmak
tube tüp wedding düğün
trick tuzak widow dul
tune ton witch cadı
unlucky şansız
vase vazo
wander gezmek
wavelength dalgaboyu
wax bal mumu
whistle ıslık çalmak

83 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
THE MOST COMMON ENGLISH EXAM WORDS

Abandon bırakmak (v) Magnificent muhteşem (adj)


Abash utandırmak (v) Magnificently mükemmel olarak (adv)
Abdicate feragat etmek (v) Mainly başlıca (adv)
Abet cesaret vermek (v) Maintain sürdürmek (v)
Abortion çocuk düşürme,başarısızlık (n) Maintenance bakım işi (n)
Abridge kısaltmak (v) Majority çoğunluk (n)
Abrogate kaldırmak,feshetmek (v) Manufacture imal (n), (v)
Abruptly aniden (adv) Mediaeval orta çağa ait (adj)
Absolute tam, sınırsız (v) Merely sadece (adv)
Absolutely bütünüyle,tamamen,kesinlikle (adv) Meticulous çok titiz (adj)
Absorb içine çekmek,emmek (v) Mettle huy (n)
Abstemious kanaatkar (adj) Migrate göç etmek (v)
Abstract soyut,teorik (adj) Migration göç (n)
Accede razı olmak,kabul etme (v) Mild hafif (genellikle sigara ve hava için) (adj)
Accelerate hızlandırmak (v) Misconception yanlış anlama (n)
Access giriş (n) Mislead yanlış yola sevketmek (v)
Accessible faydalanabilir (adj) Monetary paraya ait (adj)
Accessory aksesuar;suç ortağı(n) Mutual karşılıklı (adj)
Accommodations kalacak yer Negligence ihmal (n)
Accomplice suç ortağı (n) Negligent ihmalci (adj)
Accord anlaşma (n) Negligently dikkatsizce (adv)
Accost yanaşmak (v) Negotiate anlaşmayı görüşmek (v)
Account for sth hesap vermek Negotiation görüşme (n)
Accumulate biriktirmek (v) Network ağ örgüsü (n)
Accurate doğru (adj) Nominate başkasını aday olarak göstermek (v)

84 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTlTUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Achieve başarmak (v) Notable dikkate değer (adj)
Acquire gerektirmek (v) Notorious dile düşmüş (adj)
Acrid buruk,aeı,ekşi,sert(adj) Notwithstanding her ne kadar (conj)
Acrimonious acı,ters,sert,haşin (adj) Oblige zorlamak (v)
Adamant emin (adj) Obligation mecburiyet (n)
Adamantly kararlı bir şekilde (adv) Obsess hiç aklından çıkmamak (v)
Adapt uygulamak (v) Obsession saplantı (n)
Adequate uygun (adj) Occur olmak (v)
Adequacy uygun olma,yetenek (n) Omit atlamak (v)
den,dan, başlayarak den/dan itibaren
Adequately yeterli derecede (adv) Onward (adj),(adv)
Adhere yapışmak, tutmak, bağlamak (v) Outcome sonuç (n)
Adjacent bitişik, komşu, yakın (adj) Output randıman (n)
Administration yönetim (n) Outrageous çok çirkin (adj)
Admit kabul etmek (v) Overall baştan başa olan (adj), (n)
Admonish azarlamak (v) Overcome galip gelmek (v)
Adopt evlatlığa kabul etmek (v) Overwhelm basmak (v)
Adore aşırı derecede sevmek (v) Participate katılmak (v)
Adroit becerikli,usta (adj) Particularly özellikle (adv)
Advance gelişme;avans (n) Penetrate içine işlemek (v)
Advance ilerlemek (v) Permissible izin verilebilir (adj)
Advanced ilerlemiş (adj) Persist ısrar etmek (v)
Adversary hasım, düşman (n) Persuade ikna etmek (v)
Adverse zıt (adj) Pervasive yayılmış (adj)
Adversely karşı olarak (adv) Phenomenon olgu (n)
Adversity zorluk Plaque plaket (n)
Aesthetic estetik (adj) Point out göstermek (v)
Affluent bol akan,zengin (adj) Poll anket (n)

85 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Aggravate ağırlaşmak (v) Portion kısım (n)
Agile çevik, (adj) Portray resmetmek (v)
Agitate tahrik etmek (v) Portrayal resmetme (n)
Aglow parlak, (adj) Post görev (n)
Aggressive saldırgan, (adj) Precaution önlem (n)
Ailment rahatsızlık (n) Prejudice önyargı (n)
Ajar aralık-az açık kapı Premise öncül(n)
Akin akraba Premises mal (n)
Albino albinos.doğuştan beyaz saçlı (n) Presumably tahminen (adv)
Alert uyanık, (adj) Presumption haddini aşma (n)
Alienate vazgeçirmek (v) Presuppose önceden farzetmek (v)
Allegation iddia (n) Presupposition önceden farzedilen şey (n)
Alleviatye hafifletmek (v) Prevail yenmek (v)
Allure büyülemek (v) Prevailing hüküm süren (adj)
Alluring cazip,çekici,(adj) Primitive ilkel (adj)
Aloof uzak,soğuk,ayrıca (adj) Priorty öncelik (n)
Ambiguous belirsiz,müphem (adj) Privatise özelleştirmek (v)
Amenable uysal, sorumlu (adj) Privilege ayrıcalık (n)
Amiable tatlı,hoş (adj) Privileged imtiyazlı (adj)
Amicable dostane,dostça (adj) Profit kar (n), (v)
Amnesia tıbta hafıza kaybı,amnezi (n) Profound çok derin (adj)
Ample bol, geniş (adj) Profoundly derinden (adv)
Amplify genişletmek, bollaştırmak (v) Prolific doğurgan (adj)
Anachronism tarih hatası (n) Promote ilerletmek (v)
Analog}' kıyas (n) Promptly derhal (adv)
Anguish şiddetli ızdırap (n) Proposal öneri (n)
Announce bildirmek,ilan etmek (v) Prospect görünüş (n), (v)

86 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Anomalous kural dışı (adj) Prosperity başarı (n)
Antiquity antik çağlar (n) Prosperous işi yolunda (adj)
Apathy duygusuzluk (n) Prove doğruluğu saptanmak (v)
Apprehensive endişeli, duygulu (n adj) Pursue kovalamak (v)
Apparent kolay anlaşılır (adj) Put the blame on someone suçlamak (v)
Apparently açık bir şekilde (adv) Rapid hızlı (adj)
Appraisal değer biçme (n) Raw material ham madde (n)
Appreciate değeriendirmek(v) Rebuke azarlamak (v), (n)
Apologize özür dilemek Recession ekonomik durgunluk (n)
Appropriate uygun (adj) Reconciliation barışma (n)
Approval onaylama,razi olma (n) Recovery iyileşme (n)
Approve onaylamak (v) Recruit asker kaydetmek (v)
Apt uygun,anlayışlı (adj) Recruit acemi asker (n)
Arbiter hakem (n) Recurrent tekrar meydana gelen (adj)
Arbitrary kendi,kendince (adj) Recycle yeniden kullanılır hale getirmek (v)
Arid kurak,tatsız (adj) Redundancy fazlalık (n)
Arouse canlandırmak (v) Redundant gerekenden fazla olan (adj)
Arraign suçlamak,itham etmek (v) Refrain şarkı nakaratı (n). (v)
Arrogance kibir,gurur (n) Refugee mülteci (n)
Articulate ifade etmek (v) Regard saymak (v)
Aspire yüksek amaç edinmek (v) Regulate tanzim etmek (v)
As regards ile ilgili olarak (prep) Rehabilitation eski hale getirme (n)
Assert ileri sürmek;üzerinde durmak (v) Reinforce yeni kuvvet vermek (v)
Assess değerlendirmek (v) Reinforcement takviye (n)
Asset değerli bir nitelik, varlık (n) Relent yumuşamak (v)
Assist yardım etmek,hazır bulunmak (v) Relentless yumuşak bilmez (adj)
Assume varsaymak;üstüne almak (v) Relevant uygun (adj)

87 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Assumption varsayım,tavır,sanma (n) Relievable yardım edilir (adj)
Asylum sığınma yeri,sığınak (n) Reluctant istenmeden yapılan (adj)
Asylum sığınak,barınak (n) Rely güvenmek (on) (v)
Attain elde etmek kazanmak (v) Remarkable fevkalede(adj)
Attract cezbetmek (v) Reminiscent -i anımsatan (adj)
Attribute nitelik,sıfat (n) Remote ücra (adj)
Augment büyütmek,artırmak çoğaltmak (v) Renew yenilemek (v)
Authentic otantik,doğru,asıl (adj) Renovation yenileme (n)
Available elde edilebilir,kullanılabilir (adj) Repressive bastırıcı (adj)
Avalanche çığ,yığın (n) Reputation ad (n)
Background özgeçmiş (n) Require zorunlu kılmak (v)
Balance dengelemek (v),(n) Resign istifa etmek (v)
Banal adi,bayağı (adj) Respective her biri kendisinin olan (adj)
Bankruptcy iflas (n) Restore iade etmek (v)
Beak gaga Restraint menetme (n)
Belligerent dövüşken (adj) Resultant meydana gelen (adj). (n)
Beneficial yararlı,iyi (adj) Resume yeniden başlamak (v)
Benevolent yardım sever (adj) Retrieve tekrar kazanmak veya düzeltmek (v)
Besides bundan başka,ayrıea (prep) Reveal açıklamak (v)
Biased eğilimli (adj) Revenue gelir (n)
Blame kabahat(n) Revise gözden geçirilip düzeltmek (v)
Blame suçlamak (v) Revoke geri almak (v)
Blemish leke, lekelemek (n), (v) Reward mükafatlandırmak (v), (n)
Board kurul (n) Rugged arızalı (adj)
Boast övünmek;övünme (v), (n) Sanction onay (n)
Boost moralini yükseltmek (v) Satellite uydu (n)
Breakdown analiz;çökme (n) Scheme plan (n)

88 Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Breakthrough bilimde büyük buluş (n) Scholarship burs(n)
Bring about neden olmak (v) Seek aramak (v)
Budget bütçe (n) Segregation ayrılma (n)
Bulk hacim;önemli bölüm (n) Segregate ayırmak (v)
Bulk large önemli (adj) Stringent zorlu (adj)
Bulky yüklü Seize yakalamak (v)
Burst patlama ( n) Sensibility hassasiyet (n)
Bust büst,göğüs (n) Shareholder hissedar (n)
Go bust iflas etmek (go bankrupt) Sharpen bilemek (v)
Bustle telaş, teleşlanmak (v), (n) Shatter paramparça (v)
Call davet etmek, çağırmak (v) Shortcoming hata (n)
Calumniate iftira etmek (v) Significance önem (n)
Camouflage gizlemek, askeri kamuflaj (v), (n) Significant önemli (adj)
Candid samimi (n) Slope bayır (n)
Candidate aday (n) Slump çökme (n), (v)
Canon kanun (n) Sneak sürünerek (v), (n)
Capricious kaprisili,havai (adj) Solely yalnız (adv)
Captivate büyülemek,cezbetmek (v) Sophisticated bilgiç olan (adj)
Capture ele geçirmek(v) Sovereign özerk (adj)
Carry out uygulamak (phrasal v) Spark kıvılcım (n), (v)
Cast tiyatro oyununda rol alanlar (v),(n) Spontaneous kendi kendine olan (adj)
Casualty kazazede,yaralı (n) Spread yaymak (v), (n)
Celestial göğe ait,kutsal (adj), (n) Stability sağlamlık (n)
Chairman başkan (n) Staff değnek (n)
Choreographer kareograf (n) Standstill durmak (v)
Circumvent tuzağa düşürmek (v) Steep sarp (adj), (v)
Clamorous gürültülü ( adj) Stem den kaynaklanmak (from), (v)

89 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Clandestine gizli Stem sap-kol,gövde (n), (v)
Clement merhametli (adj) Stimulate uyarmak (v)
Clutch kavrama.kavramak.yakalamak (v) ,(n) Stain zorlamak (v)
Cognitive bilmeye veya kavramaya ait(adj) Strike grev (n)
Coherence tutarlık.uygunluk,yapışma (n) Submit arz etmek (v)
Coherently tutarlı olarak (adv) Subsequent sonraki (adj)
Collapse çökmek, çökme (v). (n) Subsequently sonuç(adv)
Colleague meslektaş, mesai arkadaşı (n) Substance madde (n)
Collusion hile,tuzak (n) Substantial dayanıklı (adj), (n)
Comfort konfor, teselli etmek (n). (v) Substantially esasen (adv)
Commit yapmak,yasadışı bir şey yapmak (v) Sufficiently kafi derecede (adv)
Commitment kesin karar,teslim etme,teslim olma (n) Superficial yüzeysel (adj)
Committed kendini adamış,bağlı (adj) Supervise denetlemek (v)
Comparison Karşılaştırma, bir tutma (n) Surmount üstün gelmek (v)
Compatible uygun,geçimli (adj) Susceptible çabuk alınan (adj)
Compensate telafi etmek: bedelini ödemek (v) Suspend asmak (v)
Compensation telafi,maaş,bedel,tazminat (n) Sustain desteklemek (v)
Complement tamamlayıcı herhangi bir şey (n) Tackle palanga (n)
Complete tamam,tamamlamak.doldurmak(adj) v Temperament mizah (n)
Completion tamamlama (n) Terrain savaş alanı
Complex karmaşık,çapraşık (n).(adj) Thoroughly tamamen (adv)
Comply -e uymak, itaat etmek, (v), (with) Thrill çok heyecanlandırma (v), (n)
Compose meydana getirmek, (v) Throughout baştan sona (adv). (prep)
Compromise uzlaşma(n) Transaction iş yapma (n)
Compromise uzlaşmak(v) Treatment tedavi (n)
Compulsive zorlayıcı (adj) Treaty antlaşma (n)
Conceal gizlemek (v) Trial yargılama (n)

90 Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Concede teslim elmek,kabul etmek (v) Turbulent gürültülü (adj)
Concern ilgi,tasa,alakadar etmek (n),(v) Ultimate son (adj), (n)
Conclusion son,son kısım (adj),(v) Ultimately eninde (adv)
Condemn kınamak,suçlu çıkarmak (v) Unanimous aynı fikirde (adj)
Condole kedere ortak olmak (v) Unanimously birliğiyle (adv)
Condone göz yummak,kusura bakmamak (v) Underestimate küçümsemek (v)
Conduct yönetim,idare etmek,yönetmek (n).(v) Uniformity aynılık (n)
Confine sınırlamak,hapsetmek (v) Unlikely olası olmayan (adj)
Confirm doğrulamak,kanıtlamak (v) Unprincipled karaktersiz (adj)
Conflict anlaşmazlık,fikir ayrılığı (n) Unstable sabit veya sağlam olmayan (adj)
Conformity uygunluk.anlaşma (n) Vacant boş (adj)
Congenial uygun,iyi geçinen (adj) Validity doğruluk (n)
Conjunction birleşme,aynı zamanda olma (n) Vanish gözden kaybolmak (v)
Consequence sonuç (n) Various değişik (adj)
Consideration dikkat,düşünme,olgu (n) Vast geniş (adj)
Consternation şaşkınlık,dehşet (n) Vehement şiddetli (adj)
Constituency bir seçim bölgesindeki seçmenler ( n) Vehemently şiddetli (adv)
Constituent bileşiği meydana getiren(n) Versatile çok yönlü (adj)
Contitute teşkil etmek(v) Viable yaşayabilecek durumda olan (adj)
Construct yapmak, inşaa etmek;çizmek (v) Vicious kötü (adj)
Construction yapım.yapı.(n).(dilb) Violate bozmak (v)
Constructive yapıcı (adj) Virtually neredeyse(adv)
Consture mana vermek (v) Virtue haysiyet (n)
Consult danışmak (v) Vision görme (n)
Consume tüketmek (v) Vital yaşamsal (adj)
Contemporary çağdaş (adj) Voluntary gönüllü (adj)
Contemporary aynı zamanda yaşamış olan (n) Wage ücret (n), (v)

91 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH I N S T I T U T E ' a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Contemptuous manalı (adj) Waste atılık ((adj),(n),(v)
Content kapsam (n) Welfare iyilik (n)
Contribution yardım (n) Widespread yaygın (adj)
Controversial ihtilaflı (adj) Withdraw çekilmek (v)
Controversy' tartışma (n) Withdrawn çekilmiş (adj)
Convince ikna etmek (v) Withstand dayanmak (v)
Convict mahkum kimse (n) Witness şahit (n)
Convict mahkum etmek (v) Wreck kaza geçirmek (v), (n)
Cope with başa çıkmak (v) Yield vermek (v), (n)
Credible inanılır (adj) Facade bir binanın yüzü (n)
Crucial çok önemli (adj) Facilitate kolaylaştırmak (v)
Culpable kusurlu (adj) Fallacious boş (adj)
Curb tutmak (v) Fascinate büyülemek
Currently halen (adv) Feasible yapılabilir (adj)
Curt ters ve kısa (adj) Feeble zayıf (adj)
Cynical alaycı (adj) Finding bulgu (n)
Dazzle gözünü kamaştırmak (v) Flexible esnek (adj)
Debate tartışmak (v), (n) Flourish gelişmek (v)
Decade onyıl (n) Forbear kaçınmak (v)
Deceptive aldatan (adj) Forecast tahmin (v), (n)
Decline reddetmek (v) Forefront en öndeki yer(n)
Decline çöküş (n) Forensic mahkeme (adj)
Deed ış(n) Forthcoming yakın gelecek (adj)
Defer sonraya bırakmak (v) (to)-e Fraction çok küçük miktar (n)
Deference uyma (n) Framework kafes (n)
Deficit bütçe (n) Frontier sınır (n)
Deflate havasını veya gazını boşaltmak (v) Frutless yararsız (adj)

92 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Delectable hoş (adj) Frustrate işini bozmak (v)
Delete silmek (v) Frustration hayal kırıklığı (n)
Deliberate kasti (adj) Function işlev (n)
Deliberate Düşünmek (v) Fundamental son derece önemli (adj)
Deliberately kasten (adv) Futile beyhude (adj)
Delineate şeklini çizmek (v) Genocide jenosit (n)
Delinquent kabahatli (adj) Genuine hakiki (adj)
Demagogue demagog (n) Genuinely gerçekten (adv)
Demonstrate Göstermek (v) Genus birkaç türden meydana gelen cins (n)
Denial inkar (n) Gloomy sıkıntılı (adj)
Denounce insan fikir (v) Glory şan (n)
Depend (on/upon) ile güvenmek (v) Government yönetim (n)
Deplete tüketmek (v) Gradually ağır ağır (adv)
Deplore -den dolayı kederlenmek (v) Grasp sımsıkı tutmak (v), (n)
Depraved ahlaksız (adj) Grip sımsıkı tutmak (v), (n)
Depracate karşı koymak (v) Gripping sürükleyici (adj)
Depressing üzücü (adj) Growth gelişme (n)
Derive -den sağlamak (v) Habitat bir hayvanın veya bitkinin yurdu (n)
Deserve bak etmek (v) Hardly çok az (adv)
Detain Alıkoymak (v) Hasitate tereddüt etmek (v)
Detain geciktirmek (v) Hazardous tehlikeli (adj)
Detect fark etmek (v) Heedless dikkatsiz (adj)
Detection bulma (n) Hereditary kalıtım (adj)
Detect bulmak (v) Heredity kalıtım (n)
Determine karar vermek (v) Highly çok,pek (adv)
Devastate harap etmek (v) Hold elinde tutmak (v)
Devastating Mahveden (adj) Ignore aldırmamak (v)

93 Her hakkı DAYLIGHT E N G L I S H I N S T l T U T E ' a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Deviant aykırı düşünen kimse Illegible okunmaz (adj)
Devise bulmak (v) Illuminate aydınlatmak (v)
Devout dindar ((adj) Immense çok büyük (adj)
Didactic öğretici (adj) Immensely pek çok (adv)
Diffident çekingen (adj) Immigrant göçmen (n)
Dilemma ikilem (n) Imminent yakın (adj)
Disagreement anlaşmazlık (n) Immoral ahlaksız (adj)
Disastrous felaket getiren (adj) Immunize bağışık kılmak (v)
Disaster felaket (n) Impact etki (n)
Disconcert düzenini bozmak (v) Impartial tarafsız (adj)
Disconsolate kederli (adj) Impervious su veya hava geçirmez (adj)
Discourse karşılıklı konuşmak (v) Implement uygulamak (v)
Discreet tedbirli (adj) Implement alet (n)
Discrepant farklı (adj) Implementation yerine getirme (n)
Discrepancy ayrılık (n) implication ima (n)
Discrete ayrı (adj) Imply ima etmek (v)
Discretion kibarlık (n) Impose zorla kabul ettirmek (v)
Discrimination aleyhte davranma (n) Imposition üzerine koyma (n)
Dismiss işten çıkarmak(v) Impotence iktidarsızlık (n)
Disparity eşitsizlik (n) Impress etkileme (v)
Display sergilemek (v), (n) Improve ilerle (t) mek (v)
Dispose niyetlendirmek (v) Improvement düzelme (n)
Disposed niyetli (adj) Inadequate yetersiz (adj)
Disposition eğilim (n) Incetive teşvik edici (adj), (v)
Dispute kavga (n) Incline eğmek (v), (n)
Dispute doğruluğundan şüphe etmek (v) , (n) Inconsiderate düşüncesiz (adj)
Disregard önemsememek (v), (n) Inconsiderately düşüncesizce (adv)

94 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Distinction ayırt etme (n) Incur maruz olmak (v)
Distinctive ayıran (adj) Indifference aldırmazlık (n)
Distinguished seçkin (adj) Indigenous yerli (adj)
Distort biçimini bozmak (v) Indulgent yüz veren (adj)
Distribute dağıtmak (v) Inevitable kaçınılmaz (adj)
Disturbing rahatsızlık veren (adj) Inevitably kaçınılmaz şekilde (adv)
Diverse çeşit (adj) Infancy bebeklik (n)
Diversity fark (n) Infer anlam çıkarmak (v)
Dominance hakimiyet (n) Inference sonuç çıkarma (v), (n)
Dominant hakim (adj) Inflict vermek (v)
Dramatic çarpıcı (adj) Influence etki (n)
Dramatically dramatik (adv) Influent etkilemek (v)
Dwell oturmak (v) Ingenious hünerli (adj)
Earthquake deprem (n) Inherently doğal olarak (adv)
Education eğitim (n) Inherit miras almak (v)
Affective etkili (adj), (n) Initiate başlamak (v)
Elaborate dikkatle incelenmiş (adj) Initiative başlatan girişim (n)
Elaborate meydana getirmek (v) Innovation yenilik (n)
Eligible seçilmeye layık (adj) Innovative yenilikçi (adj)
Eliminate elemek (v) Inspiration esin (n)
Elimination bertaraf (n) Instability kararsızlık (n)
Embark gemiye binmek veya dindirmek (v) Integrate tamamlamak (v)
Embark bir işe başlamak yada girişmek (v) Intensity keskinlik (n)
Embarkation bir işe başlama (n) Intensive şiddetli (adj)
Emerge ortaya çıkmak (v) Interfere karışmak (v)
Eminent yüksek rütbe sahibi (adj) Intervene araya girmek (v)
Emit çıkarmak (tt), (v) Intervention aracılık (n)

95 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir, izinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz
Emphasize vurgulamak (v) Intimate candan (adj)
Encourage cesaret vermek (v) Intimately candan (adv)
Endanger tehlikeye atmak (v) Intimidate gözünü korkutmak (v)
Enormously aşırı derecede (adv) Invariably sürekli (adv)
Entice ayartmak (adv) Invasion istila (n)
Envisage tasarlamak (v) Invoke dua etmek (v)
Epidemic salgın (n) Involve bağlamak (v)
Equality eşitlik (n) Irrelevant konu dışı (adj)
Eradicate kökünden söküp atmak (v) Irrigate sulamak (v)
Erudite çok bilgili (adj) Issue konu(n)
Establish kurmak (v) Jargon argo (n)
Estimate tahmin etmek (v) Jerk ani çekiş (n)
Evacuate (insanları bir yerden) almak (v) Joint ortak (n)
Excavation kazı (n) Label etiket (n), (v)
Evaluation değerlendirme (n) Laconic kısa ve öz (adj)
Evaluate değerlendirmek (v) Launch suya indirmek (v)
Evolution gelişme (n) Leak delik (v), (n)
Evolve geliştirmek (v) Legislation yasama (n)
Exceedingly fazlasıyla (adv) Leniency yumuşaklık (adj)
Exceed geçmek (v) Liberty hürriyet (n)
Excessive fazla (adj) Lively neşeli (adj)
Excess fazla (n) Loan ödünç verme (n), (v)
Exchange değiş (n), (v) Expand büyütmek (v)
Exclusive umuma açık olmayan (adj), (n) Expanding büyüyen (adj)
Exclusively tek olarak (adv) Expansion büyüme (n)
Execution yerine getirme (n) Expect beklemek (v)
Executive yönetimsel (adj) Expedition özel bir amaçla yapılan uzun yolculuk (n)

96 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Executive yetki sahibi (n) Expert uzman (n)
Exemplary örnek alınacak (adj) Exploit sömürmek (v)
Exempt bağışık (adj) Exploitation istismar (n)
Exhibit teşhir etmek (v) Exploration keşif (n)
Exhibition sergi(n) Extent boy (n)
Extravagance savurgan Extension uzama (n)
Extreme uçta olan ( adj) External dış (adj)
Extremely aşırı derecede (adv)

97 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
IRREGULAR VERBS
V1 V2 V3

Base Simple Past


Form Past Participle
awake Awoke awoken
Be was, were been
Bear Bore born
Beat Beat beaten
Become Became become
Begin Began begun
Bend Bent bent
Beset Beset beset
Bet Bet bet
Bid Bid bid
Bind Bound bound
Bite Bit bitten
Bleed Bled bled
Blow Blew blown
Break Broke broken
Breed Bred bred
Bring Brought brought
Broadcast Broadcast broadcast
Build Built built
Burn burned/burnt burned/burnt
Burst Burst burst
Buy Bought bought

98 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Cast cast cast
Catch caught caught
Choose chose chosen
Cling clung clung
Come came come
Cost cost cost
Creep crept crept
Cut cut cut
Deal dealt dealt
Dig dug dug
Dive dived/dove dived
Do did done
Draw drew drawn
dream dreamed/dreamt dreamed/dreamt
Drive drove driven
drink drank drunk
Eat ate eaten
Fall fell fallen
Feed fed fed
Feel felt felt
fight fought fought
Find Found found
Fit Fit fit
Flee fled fled
Fling Flung flung
Fly flew flown

99 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Forbid forbade forbidden
Forget forgot forgotten
forego (forgo) forewent foregone
forgive forgave forgiven
forsake forsook forsaken
Freeze froze frozen
Get got gotten
Give gave given
Go went gone
Grind ground ground
Grow grew grown
Hang hung hung
Have had had
Hear heard heard
Hide Hid hidden
Hit Hit hit
Hold held held
Hurt hurt hurt

Keep kept kept


kneel knelt knelt
Knit knit knit
know knew known
Lay laid laid
Lead led led
Leap leaped/leapt leaped/leapt
learn learned/learnt learned/learnt

100 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Leave left left
Lend lent lent
Let let let
Lie lav lain
Light lit lighted
Lose lost lost
Make made made
Mean meant meant
Meet met met
misspell misspelled/misspelt misspelled/misspelt
mistake mistook mistaken
Mow mowed mowed/mown

overcome overcame overcome


overdo overdid overdone
overtake overtook overtaken
overthrow overthrew overthrown
Owe owed owed
Pay paid paid
plead pleaded or pled pleaded or pled
prove proved proved/proven
Put put put
Quit quit quit
Read read read
Rid rid rid
Ride rode ridden
Ring rang rung

101 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Rise rose risen
Run ran run

Saw sawed sawed/sawn


Say said said
See saw seen
Seek sought sought
Sell sold sold
Send sent sent
Set set set
Sew sewed sewed/sewn
shake shook shaken
shave shaved shaved/shaven
shear sheared sheared/shorn
Shed shed shed
shine shone shone
Shoe shoed shoed/shod
shoot shot shot
show showed showed/shown
shrink shrank shrunk
Shut shut shut
Sing sang sung
Sink sank sunk
Sit sat sat
sleep slept slept
Slay slew slain
Slide slid slid

102 Her hakkı D A Y L I G H T ENGLISH I N S T I T U T E ' a


aittir, izinsiz kopya edilemez, ç o ğ a l t ı l a m a z .
Sling slung slung
Slit slit slit
smite smote smitten
Sow sowed sowed/sown
Speak spoke spoken
Speed sped sped
Spend spent spent
Spill spilled/spilt spilled/spilt
Spin spun spun
Spit spit/spat spit
Split split split
Spread spread spread
Spring sprang sprung
Stand stood stood
Steal stole stolen
Stick stuck stuck
Sting stung stung
Stink stank stunk
Stride strode stridden
Strike struck struck
String strung strung
Strive strove striven
Swear swore sworn
Sweep swept swept
Swell swelled swelled/swollen
Swim swam swum

103 Her hakkı D A Y L I G H T ENGLISH I N S T I T U T E ' a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Swing swung swung

Take took taken


Teach taught taught
Tear tore torn
Tell told told
Think thought thought
Thrive thrived/throve thrived
Throw threw thrown
Thrust thrust thrust
Tread trod trodden
understand understood understood
Uphold upheld upheld
Upset upset upset

Wake woke woken


Wear wore worn
Weave wove woven
Wed wedded, wed wedded, wed
Weep wept wept
Wind wound wound
Win won won
Withhold withheld withheld
Withstand withstood withstood

104 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Differences in Common Words in American and British English

American British

Apartment Flat

Argument Row

Baby carriage Pram

Band-aid Plaster

Bathroom loo or WC

Can Tin

chopped beef Mince

Cookie Biscuit

Corn Maize

Diaper Nappy

Elevator Lift

Eraser Rubber

Mashlight Torch

105 Her hakkı D A Y L I G H T ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Fries Chips

Gas Petrol

Guy bloke, chap

Highway Motorway

Hood (car) Bonnet

Jello Jelly

Jelly Jam

Kerosene Paraffin

Lawyer Solicitor

license plate number plate

Line Queue

Mail Post

motor home Caravan

movie theater Cinema

Muffler Silencer

Napkin Serviette

106 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
Nothing Nought

Overpass Flyover

Pacifier Dummy

Pants Trousers

parking lot Car park

Period full stop

Pharmacist Chemist

potato chips Crisps

Rent Hire

Sausage Banger

Sidewalk pavement

Soccer Football

Sweater Jumper

Trash can Bin

Truck Lorry

Vacation Holidav

107 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE 'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
PHRASAL VERBS
They are composed of verb + preposition, adverb. These are very useful for English exams and daily life. They generally use these in the
colloquial language. Let's start:

1. account for: give a good reason for (hesabını vermek)

He has behaved in the most extraordinary way; I can't account for his actions at all.

2. allow for: take into account (hesaba katmak)

You have to allow for the delays for your flight; so don't think constantly about your arrival time.

3. answer back: answer back impudently (terbiyesizce cevap vermek)

He continuously answered back to his father and his father got angry.

4. ask for: demand (talep etmek)

The workers asked for more salary and shorter hours.

5. ask sb. in: invite someone in (içeri davet etmek )

He asked me in but I am suspicious of entering.

6. ask sb. out: invite sb. to an entertainment or meal ( dışarı davet etmek)

He had a lot of friends and was generally asked out at the weekends.

1 08 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE 'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
7. back up: support spiritually and verbally (destek olmak)

He always tries to back up me. I am grateful to him.

8. be against: be opposed to, have an objection, object to (karşı olmak) X be for

1 am against doing nothing in this country. We should do something as youths.

9. be away: be away from home for at least a night, (orada bulunmamak)

I am away for 2 days. If you have a note, you can leave after the signal.

10. be back: return (geri dönmek)

"I will be back after a short break." he said.

11. be for: be in favour of (-den yana olmak)

1 am for my mother because she is always right about her behaviors.

12. be in: be at home or work (içerde olmak)

I am in. mother; don"t worry.

13. be over: be finished (bitmek)

Time is over. You should hand in your tests.

14. be out: be away from home / building (dışarda olmak)

I am out for 2 hours. I will be back at 4 pm.

109 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir, İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
15. be up: be out of bed (kalkmak)

I am up at 7 am this morning.

16. breakdown:
1. collapse( yıkılmak, bozulmak)
2. nervous break down (sinir krizi geçirmek)
3. yield, give up. pack up ( pes etmek)
4. become ill ( sağlığı bozulmak)
5. out of order ( bozulmak)

She broke down when he told about her mother's death.


Eventually he broke down and confessed everything he had done.
After hard days he broke down and he decided to retire.
The car suddenly broke down when we were going the graduation party.

17. break into / in : enter by force ( zorla girmek)

The thieves broke into the house and stole everything at home.

18. break off: terminate (bitirmek)

Tuğba has broken off her engagement to Tom.

19. break out: begin a fire or war (savaş yada ateşin çıkması)

War broke out on August 4th.

20. bring round: persuade ( ikna etmek)

After a lot of argument. I brought him round in the end.

110 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
21. bring up: educate and train children (çocuk yetiştirmek)

She brought up her children very cautiously.

22. bring down: cause to fall, lower (birinin mevkisini düşürmek)

A number of popular public figures began a campaingn to bring down the President and his totalitarian regime.

23. bring out: 1. publish (yayınlamak)

2. introduce a new product ( yeni bir ürün tanıtmak)

I will have my book brought out.


Arçelik bring out a new product called Hoover.

24. bump into / run into : 1. meet by chance, come across (karşılamak)

2. crash (çarpmak)

I bumped into my best friend in Beşiktaş that I got shocked.

25. burn down: destroy or to be destroyed by fire (yanıp kül olmak)

The hotel burned down before the fire brigade came.

26. call for : 1. visit a place to collect a person or thing, (birini ya da bir şeyi almak için uğramak)
2. require, demand (gerektirmek)
I called for the course to pick up him.
The situation calls for contemplating.

1ll Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
27. call in : drop in. look in ( habersiz uğramak)

Call in on your way home.

28. call off: cancel (iptal etmek)

Because of the financial difficulties, the arrangement was called off.

29. call up: 1. summon for military service (askere çağırmak)

2. phone (telefon etmek )

Men are called up at the age of twenty in some of the countries.


I will call you up at 7 o'clock.

30. not to care about: to be indifferent to (karışmamak)

He was interested only in research and he did not care about students.

31. care for: 1. like ( hoşlanmak)


2. look after (birisine bakmak)

I don't care for films about love.


He was cared for by his grandparents.

32. carry on: go on, keep on, prolong, continue ( devam etmek)

He can't carry on being alone anymore.

33. carry out: perform a task, obey the rules (görevi yerine getirmek)

He read the instructions and he didn't carry out thus he was dismissed.

112 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
34. catch / keep up with : overtake, but not pass (yetişmek)

You could easily catch up with the class because you are so hardworking.

35. check in : register at an airport or hotel (girişini yapmak)

You should check in the hotel when you arrive the hotel.

36. cheer up : make happier (mutlu etmek)

He cheered me up by telling funny stories.

37. clear up : make tidy and clean (temizlemek, toplamak)

Clear up this mess.

38. clean out: clean and tidy it thoroughly (adamakıllı temizlemek)

I must clean out the spare room.

39. clean up: to clean the dirtiness, (bir pisliği temizlemek)

Clean up any spilt paint.

40. close down: shut permanently, cease trading ( bir şirketin kapatılması)

Because of the economical crisis, most of the banks closed down.

41. close in: come nearer (yakınlaşmak)

We decided to stay there as we were closing in Bodrum because it was so attractive.

113 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
42. come across: bump into, run into, meet by best chance (karşılaşmak)

While I was walking around. I came across my best friend.

43. come in : enter (girmek)

Somebody knocked the door and he said 'Come in'

44. come out: 1. be revealed, exposed (ortaya çıkmak)


2. be published ( yayınlamak)
3. disappear (leke) çıkmak

The scandal came out when Reha Muhtar made news about him.
My new book will be come out when this economical crisis is recovered.
Mud stains don't usually come out.

45. come round: 1. accept ( onaylamak)

2. regain consciousness (ayılmak) X pass out: bayılmak

He finally came round and I could go abroad.

He passed out halfan hour ago and still couldn't come round.

46. come up with: produce (üretmek)

They decided to come up with a new car.

47. count on: rely on, trust, bank on ( güvenmek)

I count on him a lot that I can do anything for him.

114 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
48. cross out: delete, erase (silmek)

He crossed out the part which I didn't like.

49. cut across: take a short cut (kestirmeden gitmek)

He cut across the road as he was late to class.

50. cut down: 1. cut a tree ( ağaç kesmek)

2. reduce in size or amount ( azaltmak)

If you cut down young trees you will ruin the nature.
They cut down their salaries because of their deficiencies.

51. do over: do again (tekrar yapmak)

You should do over these examples.

52. drop off: leave a passenger somewhere ( birini bir yere bırakma

He dropped the passengers off wherever they want.

53. flood in: come in large numbers (topluluk halinde gitmek)

They flooded in AKM for Sezen Aksu.

54. give up: stop ( bırakmak)

I gave up smoking because of its danger to my lungs.

Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
55. get up: arise from bed ( kalkmak)

I get up at 7 am every morning.

56. grow up: become an adult ( büyümek)

I grew up in Kdz. Ereğli.

57. get off: leave a bus, train etc. ( inmek)

He will get off in Osmanbey bus stop.

58. go off: 1. explode ( patlamak)


2. go bad, perish ( bozulmak)

The atomic bomb went off last weekend and so many people died.
Yesterday's meal has gone off. We have to go out to eat something.

59. get on: enter a public vehicle ( binmek)

You have to get on a bus to go to Taksim.

60. get in / into: enter a car or a taxi ( binmek)

You can get in / into a taxi but it is your choice.

61. get away: leave, escape ( ayrılmak)

He shut the door and got away. Every body looked each other after he had gone.

116 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
62. get back: regain possession (tekrar almak)

I will get back my building from him, I trust myself.

63. get over: recover from (iyileşmek)

He got over his illness; he is healty now.

64. go over / through: examine ( gözden geçirmek)

You must go over / through the notes before the exam.

65. go with: match, suit ( yakışmak)

These sofas go with the carpet.

66. go down with: become ill (hasta olmak)

He went down with on account of the cold weather.

67. go in for: enter an exam / competition (sınava girmek)

She will go in for ÖSS.

68. grow out of: get too big for ( büyük gelmek)

This cardigan grew out of me. It is very big.

69. hand out: distribute (dağıtmak)

The teacher handed out the sheets of "tenses".

117 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
70. hold up: delay ( ertelemek)

The meeting was held up because of the lack of interest.

71. hold on: wait ( beklemek)

You have to hold on for a minute.

72. join in: participate, take part in. attend ( katılmak)

You should join in the class if you want to be successful.

73. knock sb down: strike to the ground or floor ( yerden yere vurmak)

Rocky knocked him down.

74. knock sth. down: demolish, destruct, harm ( zarar vermek)

Government knocked the illegal houses down.

75. keep out: not enter, not let enter ( girmesini engellemek)

They keep the dogs out.

76. look up: search for information (araştırmak)

If you don't know the meaning of the verb you can look it up.

77. look after: take care of, care for (ilgilenmek)

He has been looking after his mother for 5 years.

118 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
78. look into: investigate (araştırmak)

Police have been looking into the project.

79. lay down: establish rules (kural koymak)

New government will lay down new rules.

80. let down: disappoint ( hayal kırıklığına uğratmak)

You let me down by giving wrong answers.

81. let out: release ( bırakmak)

You shouldn't let him out, he is guilty.

82. look out: be careful

You have to look out as you are going to fall.

83. leave out: not include (hariç tutmak)

I left him out by taking his responsibilities.

84. live on: have money or food for survival (hayatını idame ettirmek)

I lived on by working hard in Chicago.

85. look dawn on: consider sb. inferior, humiliate ( aşağılamak)

I never look down on anybody in my whole life.

119 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
86. look forward to: anticipate with pleasure ( dört gözle beklemek)

He was looking forward to seeing me.

87. make up: invent (icat etmek) (uydurmak)

He made up a story to deceive me.

88. make up for: compensate for (tazminat vermek)

He will make up for me.

89. pick up: go to get sb. (birini almaya gitmek)

He will pick me up from the cinema.

90. pour down: come down heavily ( sağanak yağmur yağmak)

It was pouring down that I couldn't go out.

91. pass out: lose consciousness ( bayılmak)

He passed out because of the high temprature.

92. pick out: select (seçmek)

She picked out the most difficult exercise.

93. point out: call attention to (dikkat çekmek)

The coach pointed out his football.

120 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
94. put out: extinguish (söndürmek) •

She put out her cigarette and stared at me.

95. put off: 1. postpone (ertelemek)


2. distract, dissuade (caydırmak)

They put off the meeting because of lack of interest.


He put me off by telling a bad story about the project.

96. put on: 1. get dressed (giyinmek)


2. increase (especially in weight)

After I had had breakfast, I put on.


As I gave up smoking, I put on weight.

97. pass away: die ( ölmek)

I got sad when my grandfather passed away.

98. put aside: save ( biriktirmek)

We have to put aside some money for a new firm.

99. put away: tidy, store (toplamak)

He put away his room because his mother had shouted at him.

100. put through: connect ( bağlamak)

Hold on a minute please. I will put trough you to my manager.

121 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
101. put up with: tolerate ( hoşgörülü olmak)

We should always put up with our children.

102. run out: be all used up (bitmek)

All the food we have has run out.

103. run out of: finish a supply of something (bitirmek)

We has run out of all the food we have.

104. set out / off: begin a journey (seyahate çıkmak)

They set off after thay had said goodbye.

105. sort out: classify (sınıflandırmak)

You have to sort out the books according to their topics.

106. stand out: be visible (görünür olmak)

He always stands out on TV that I have got bored.

107. stand for: represent (temsil etmek)

He is standing for a big company in the fair that the managers trust him.

108. set up:establish ( kurmak)

We set up a new English Course called "Daylight".

122 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
109. show off: do things to impress people ( şov yapmak)

I don't like people showing off.

110. show up: appear, be seen ( ortaya çıkmak)

Her illness has shown up suddenly.

111. settle down: live a quiet life ( sakin bir hayat yaşamak)

As he got bored with the city life, he decided to settle down in a country side.

112. slow down: go less fast (yavaşlamak).

You have to slow down otherwise we can get punished.

113. switch / turn on: start an electrical equipment (açmak)

He switched on the radio and started to dance.

114. take up: start a new hobby ( yeni bir hobiye başlamak)

He took up playing tennis.

115. turn up: 1. increase volume (sesi açmak)

2. arrive (varmak)

He turned up the volume that he couldn't hear.

123 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
I turned up very late that he got angry with me.

116. turn down: 1. decrease volume (sesi kısmak)

2. refuse (reddetmek)

He turned down the volume as he tried to sleep.


He turned down my application form.

117. take off: 1. remove clothing ( kıyafetini çıkarmak)

2. leave the ground ( havalanmak)

He took off his jacket as he got hot.

The plane took off without delay.

118. turn off: stop a machine, light (kapatmak)

She turned off the lights and went out.

119. try on: put on clothing to see if it fits ( kıyafet denemek)

Can I try this jacket on, please?


120. take in : 1. make smaller ( küçültmek)
2. understand (anlamak)
3. deceive ( kandırmak)
4. absorb, inhale (içine çekmek)

I couldn't take in what you had said.


Please do not take in me by telling lies and tell the truth.
1 don't want to take in this smoke please go out.

124 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE'a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.
121. take after: resemble (benzemek)

I take after my father a lot.

122. take over: take the control of (kontrolü almak)

When I go out, he will take over my responsibility.

123. think over: consider carefully (dikkatli bir şekilde düşünmek)

You have to think over this topic.

124. throw away: discard, get rid of ( kurtulmak)

I threw away these sheets as they were useless.

125. wear sb. out: exhaust, tire out (yorulmak)

I wore out a lot yesterday as I worked a lot.

126. wear sth. out: cause to become old, useless (eskitmek)

1 wore these books out that I couldn't use them again.

127. work out: 1. plan, decide (planlamak)


2. calculate (hesaplamak)

I had worked out to go out but I couldn't.


He worked out the accounts.

125 Her hakkı DAYLIGHT ENGLISH INSTITUTE a


aittir. İzinsiz kopya edilemez, çoğaltılamaz.

You might also like