You are on page 1of 629

www.caferilik.

com

Eserin ad: El-Mizan F Tefsir-il Kur'an 3. Cilt Yazan: Allame Seyyid Muhammed Hseyin TABATABA eviri: Vahdettin NCE Tashih-Tatbik: Abbas KAZM, Musa GNE, Seyyid Seccad KARAKU Yaynevi: Kevser Telif Hakk Sakldr

Allme Muhammed Hseyin TABATABA

El-MZN F TEFSR-L KUR'N


Mtercim: Vahdettin NCE

Tashih-Tatbik: Abbas KAZM - Musa GNE Seyyid Seccad KARAKU

KEVSER

230 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

1- Rahman ve Rahim olan Allah'n adyla. Elif, lm, mm. 2- Allah'tr ki, O'ndan baka ilah yoktur. Diridir, (yaratklarn) koruyup yneticidir. 3- O, sana kitab hak ve kendinden ncekileri dorulayc olarak indirdi. O, Tevrat' ve ncil'i de indirmiti. 4- Daha nce, insanlara yol gsterici olarak. Furkan' (dini) da indirdi. Muhakkak ki, Allah'n ayetlerini inkar edenler iin iddetli bir azap vardr. Allah gldr, intikam alcdr. 5- phesiz, yerde ve gkte Allah'a hi bir ey gizli kalmaz. 6- Dl yataklarnda size diledii gibi suret veren O'dur. O'ndan baka ilah yoktur; stn ve gl olandr, hikmet sahibidir.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 231

AYETLERN AIKLAMASI
Surenin ana hedefi, m'minlerin dinde ortak bir kelime etrafnda birlemeye, dinin ilkelerinin korunmasna ynelik abalar balamnda sabr gstermeye ve kararlla arlmalardr. Son derece hassas bir noktada bulunduklarna dikkatleri ekilerek, Yahudi, Hristiyan ve mriklerden oluan bir dman emberiyle kuatldklar vurgulanyor. Bu topluluklar bir araya gelmi ve Allah'n nurunu elleri ve azlaryla sndrme kararn almlardr. Surenin bir kerede inmi olmas gl bir ihtimaldir. nk iki yz ayeti arasnda bandan sonuna kadar bir ahenk ve intizam olduu, ayetler arasnda gl bir ba bulunduu, maksatlarnn birbiriyle balantl olduu aktr. Bu yzden, zihnimizde yle bir bak as arlk kazanyor: Bu sure Peygamber Efendimize (s.a.a) indii zaman, konumu henz tam anlamyla istikrar kazanm deildi. nk surede Uhud savandan, Necran Hristiyanlaryla lanetlemeden, Yahudilerin baz tutum ve davranlarndan sz ediliyor. Mrikler aleyhine mcadele etmeye ilikin tevik edici ifadelere yer veriliyor. Sabrl olma gerei vurgulanyor, birbirlerini sabra tavsiye etmeye ve aralarnda birlik, beraberlik oluturmaya ilikin arlar yaplyor. Btn bunlar gsteriyor ki: l-i mrn suresi indii sralarda Mslmanlar btn gleriyle ve tm imkanlaryla dinin varln savunma snavyla kar karyaydlar. Bir yandan Yahudi ve Hristiyanlarn kkrtmalar sonucu, topluluklar iinde ba gsteren zlme ve atrdamalara kar direniyor, kantlar gsteriyor, cevaplar sunuyorlard. Bir yandan da mriklerle savayorlard. Onlar sava halinde ve can gvenliinden yoksun bir ortamda yayorlard. nk slam'n ars yank uyandrmt. Btn dnya; Yahudi'si ve Hristiyan', Arap mrikleri, daha gerilerde Bizansllar, ranllar vb. slam aleyhine harekete gemilerdi.

232 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Yce Allah, bu surede m'minlere araclyla hidayet bulduklar dinin gnllerini ho tutacak, eytann kalplerine telkin ettii phe ve vesveseleri giderecek, ehl-i kitabn saptrc kandrmalarn etkisiz hale getirecek gereklerinden bazlarn hatrlatyor ve bu balamda u gerei vurguluyor; Allah mlkn idare etmekten gafil deildir. O'nun yaratt varlklarn O'nu aciz brakmalar sz konusu olamaz. O'nun dinini seip kullarndan bir grubu bu dine iletmi olmas teden beri srp gelen teamllerin ve kesintisiz bir snnetin gereidir. Sebepler ve illetler yasasdr bu. Dolaysyla m'min ve kfir sebepler yasasna gre hareket etmek durumundadr. Bir gn kfirin lehine, bir baka gn de m'minin lehine olur. Yurt snav yurdudur. Bugn alma gndr. Snav ve almann karl ise, yarn verilecektir.
"Allah'tr ki, O'ndan baka ilah yoktur. Diridir, (yaratklarn) koruyup yneticidir." Ayet-el Krsi'yi tefsir ederken, bu ifadeyle ilgili

aklamalarda bulunduk. Bu aklamalarmzdan u sonu kt: Burada kastedilen, yce Allah'n var etme ve var ettiini ynetme iini eksiksiz bir ekilde yerine getirdii, varlklar zerinde yneticikaim olduudur. u halde varlklar alemi, objeleri ve etkileriyle Allah'n ynetimi, egemenlii altndadr. Bu, bilinsiz doal sebeplerinkine benzer salt etkiden ibaret bir egemenlik deildir. Tersine, ilim ve kudret gerektiren hayat nitelikli bir egemenlik sz konusudur. Buna gre ilahi bilgi, varlklar alemine nfuz edicidir ve hi bir ey bu bilginin kapsamnn dnda kalamaz. lahi kudret de varlklar alemine egemendir. Bu alemde O'nun dilei ve izni olmadan hi bir ey meydana gelmez. Bu yzden iki ayetin ardndan u deerlendirme cmlesi yer almtr. "phesiz, yerde ve gkte Allah'a hi bir ey gizli kalmaz. Dl yataklarnda size diledii gibi ekil veren O'dur." l-i mrn suresinin bandaki bu alt ayet, surenin ierdii ayrntlar -kapsayc (surenin ana hedefinden sz etmitik) bir zet-giri niteliindedir. Dolaysyla bu ayet de, konuya hedefi sonulandracak bir trde kll aklamayla giri yapma

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 233

landracak bir trde kll aklamayla giri yapma konumundadr. Nitekim "phesiz, yerde ve gkte Allah'a..." cmlesiyle balayan son iki ayet de, aklama sonras gerekelendirme ilevini gryor. Buna gre, kapsaml giriin tamamlann salayan sz, ortadaki iki ayet olarak n plana kyor: "Sana kitab indirdi... stn iradelidir, intikam alcdr." Dolaysyla, yle bir anlam ortaya km olur ki, m'minler unu akllarndan karmamalar gerekir: man ettikleri Allah, uluhiyette tektir. Varlklar zerinde hayat sahibi bir egemendir. Varlklarn idaresi O'nun tekelindedir. Mlknde O'na stnlk salanamaz. Evrende ancak O'nun diledii ve izin verdii ey olur. M'minler bu gerei dndkleri zaman, hakka ileten kitab, hak ile batl birbirinden ayran ve aydnlatc Furkan' indirenin O olduunu bilirler. Yce Allah, yol gsterici kitab indirirken, hi kukusuz sebepler aleminde ve zgr seim ortamna egemen olan yasalar yrrle koymutur. Kim iman ederse, dln alacaktr; kim de inkar ederse, Allah ilerde onu cezalandracaktr. nk O, gldr, intikam alcdr. Bu da undan dolaydr ki; O, Allah'tr. O'ndan baka ilah yoktur ki bu ynlerde hkmetsin. Kfirlerin, m'minlerin durumu O'ndan gizli kalamaz. Davranlar ve kfrleri O'nun iradesinin ve meietinin dnda gereklemez.
"O, sana kitab hak ve kendinden ncekileri dorulayc olarak indirdi." Daha nce, "tenzil" kelimesinin peyderpey indirme "inzal"

kelimesininse bir kere de indirme anlamna geldiini belirtmitik. Bu deerlendirmemiz, aadaki ayetlerde geen "tenzil" kelimesinin ifade ettii anlam ile eliiyormu gibi grlebilir. "Kur'an ona tek bir defada, toplu olarak indirilmeli deil miydi?" (Furkan, 32) "Bize gkten bir sofra indirebilir mi?" (Mide, 112) "Ona bir ayet indirilmeli deil miydi?" (En'm, 37) "De ki: phesiz Allah, ayet indirmeye g yetirendir." (En'm, 37) [Bilindii gibi bir ayetin indirilii, ancak bir defada ve toplu olarak dnlebilir.] Bu yzden baz tefsir bilginleri: elikiyi ortadan kaldrmak iin ifa-

234 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

deyle ilgili olarak yle demek daha uygundur: "Sana kitab indirdi" demek, "Onu bir indirmenin ardndan tekrar indirdi" demektir." demilerdir. Bunu yle cevaplandrmak mmkndr: ndiriin peyderpey gerekletirilmesinden maksat, herhangi bir eyin czlerinin indirilii srasnda, bu czler arasnda nemsenecek kadar bir zaman aralnn bulunmas deildir. Bilakis, czlerinin varolmalar ile meydana gelen bileik varlklarn bazen btn czleri ile olan ilintisi gz nnde bulundurulur ki, bu durumda paralara blnmemi tek bir ey olarak ortaya kar. Bu balamda, "Gkten bir su indirdi." (R'd, 17) yni yamur yadrd, ayetinde olduu gibi byle bir varlk iin bir kerede indirilii ifade eden "inzal" kelimesi kullanlr. Bazen de bileik varlklar, ardarda meydana gelmeleriyle kendilerini oluturan czlerinin tmyle deil de her birisiyle olan ilintisi gz nnde bulundurularak deerlendirilir. Czlerin ardarda varolular esnasnda, aralarnda uzun bir zaman aralnn bulunup bulunmamas hi bir eyi deitirmez. te bu olaya "peyderpey olu" denir ve byle bir indirili "tenzil" kelimesiyle ifade edilir. u ayette olduu gibi "O'dur ki yamuru yadrr." (ur, 28) Buradan kan sonu udur: elikiye rnek olarak gsterilen ayetler arasnda aslnda elikiyi sergileyecek bir ayet yoktur. nk: "Kur'an ona tek bir defada, toplu olarak indirilmeli deil miydi?" ayetinden maksat, Kur'an'n farkl iler, olaylar ve zamanlarla ilgili olarak ayetlerinin ardarda indirildii gibi tmnn de uzun bir zaman aral olmakszn, bitiik ve tek bir zamanda ayetlerin ardarda indirilii eklinde ona nazil olmasdr. Bu, ayn zamanda yukarda rnek gsterilen teki ayetler asndan da geerli bir cevaptr. Yukarda iaret ettiimiz baz tefsir bilginlerinin "Sana kitab indirdi." cmlesiyle ilgili aklamalar istihsan [er'i delillerden birine dayanmakszn srf ilk nazarda hatra gzel grnen ahsi gr] olup kesin olarak kelimenin lgatteki anlamn belirlemede

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 235

caiz olmamakla birlikte, mezkur ayetlere dayanarak varsaylan elikiyi de ortadan kaldrmyor. Tam tersine eliki olduu gibi sz konusudur. [nk "bir indirmenin ardndan tekrar tekrar indirdi" cmlesi tedrici indirmede kullanlan baka bir ifadedir ve bu ifadeyle ilgili olarak da tenzil kelimesi kullanlmaldr. Sonu olarak da sz konusu ayetlerde tenzil kelimesinin kullanlm olmasnn nedeni bu yorumla akla kavuturulamaz.] Verilen cevabn yetersizlii apak ortadadr. Kur'an- Kerim'de, kitabn Peygamber Efendimize (s.a.a) indirilii hem "tenzil" hem de "inzal" ifadesiyle anlatlmtr. "nme" (nzul) eylemi, herhangi bir eyin bir ekilde kt yksek bir makam veya mekann yan sra, ynelip karar klaca aa bir makam veya mekan da gerektirir. Yce Allah, zatn ykseklik ve yce derecelerle vasfetmitir. Kitabn da kendi katndan indirilme olarak nitelemitir. Yce Allah yle buyurmutur: "Gerekten o, ycedir, hikmet sahibidir." (ura, 51) "Ne zaman ki, onlara Allah katndan, yanlarnda bulunan Tevrat' dorulayc bir kitap geldi mi..." (Bakara, 89) Buna gre, vahyin Resulullah Efendimizin (s.a.a.) kalbinde yerleip karar klmas balamnda "ini" (nzul) lafznn kullanlmas yerindedir. "Hak" kavram objeler dnyasnda sabit, deimez bir karl olan haber ve bilgi, "doruluk" (sdk) kavram ise, objeler dnyasndaki realiteye uyan haber ve bilgi eklinde aklanmtr. Dolaysyla, objeler dnyasndaki nesneleri ve reel olgular, tpk Yce Allah'a ve reel olgulara sylendii gibi "hak" diye nitelemek, bu nesne ve olgularn kendileri hakknda verilen haber itibariyle "hak" olduklar anlamn ifade eder. Her halkarda, ayet-i kerimede geen "hak" kavram ile deimez, geersiz olmaz ve kalc ey kastedilmitir. Anlald kadaryla ayette geen "hak" kelimesinin bandaki "ba" harf-i cerri birliktelii ifade ediyor. Buna gre ayeti yle anlamak gerekir: O sana kitab, hak ile birlikte, ondan ayrlmaz bir

236 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

ekilde indirdi." Hakkn birliktelii, hak ile beraberlik, onun zerine batln sramamasn, iine batln karmamasn gerektirir. Dolaysyla, Allah tarafndan indirilen kitap, batln ona stnl, egemenlii asndan gvencededir. Demek ki, "O, sana kitab hak olarak indirdi." ayeti kinayeli istiare sanatna rnek oluturmaktadr. "Hak" kelimesinin bandaki "ba" harf-i cerrinin anlam ile ilgili baka eyler de sylenmitir; ancak bunlarn hi biri tutarszlktan beri deildir. Ayette geen "musaddikan" kelimesi "tasdik" (dorulama) kelimesinden, o da "sdk" mastarndan tremitir. "Saddaktu makalen keza" falan sz tasdik ettim; yni, onun doruluunu onayladm, doru olduunu itiraf ettim, "saddaktu fulanen" falan adamn haber verdii eylerin doru olduunu kabul ettim, demektir. "Kendinden ncekiler..."den maksat, Kur'an'dan nce indirilen Tevrat ve ncil'dir. Nitekim yce Allah yle buyurmutur: "Gerek u ki, biz Tevrat', iinde bir hidayet ve nur olarak indirdik... Ona iinde hidayet bulunan ncil'i verdik... Sana da, nndeki kitaplar dorulayc olarak Kitab' verdik." (Mide, 44-48) Bu ifade una delalet ve iaret ediyor: Bugn Yahudi ve Hristiyanlarn ellerinde bulunan Tevrat ve ncil'de yce Allah'n Hz. Musa ve Hz. sa'ya (a.s) indirdii ayetler bulunmaktadr, iinde baz kartmalar ve tahrifler olsa da. nk Peygamberimiz (s.a.a.) devrinde Yahudi ve Hristiyanlarn ellerinde bulunan Tevrat ve ncil, Bugnk Tevrat ile drt maruf ncil'di. Bylece Kur'an- Kerim'in mevcut Tevrat ve ncil'i tasdik ediyor olmas sonucu ortaya kyor; ancak bu, yzde yz bir tasdik deil, genel anlamda bir tasdiktir. nk Kur'an- Kerim'de, Tevrat ve ncil'de tahrifat yapldn, baz aklamalarn karldn ifade eden ayetler vardr. "Andolsun, Allah srail oullarndan kesin sz almt... ve kalplerini kaskat kldk. Onlar, kelimeleri konulduklar yerlerden saptrrlar. Kendilerine hatrlatlan eyden pay almay unuttular... Ve biz Hristiyanlarz diyenlerden kesin sz almtk. Sonunda

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 237

onlar kendilerine hatrlatlan eyden pay almay unuttular."


(Mide, 12-14)

"O, Tevrat' ve ncil'i de indirmiti daha nce, insanlara yol gsterici olarak." "Tevrat" kelimesi, branice'de eriat anlamna gelir. ncil

ise, Yunanca bir kelimedir. Bazlar kelimenin aslnn Farsa ve anlamnn mjde olduunu sylemilerdir. "Gerek u ki, biz Tevrat', iinde bir hidayet ve nur olarak indirdik..." (Mide, 44) ayetlerini incelerken, iki kitap hakknda ayrntl aklamalarda bulunacaz. Kur'an- Kerim, srarla Hz. sa'nn tebli ettii dinin kitabn ncil' eklinde tekil olarak isimlendiriyor ve onun Allah katndan indirildiini vurguluyor. Oysa, bir ok ncil vardr. Ayrca bugnk tannan drt ncil, Kur'an'n iniinden nce ve indii dnemde mevcuttu. Bu ncillerin yazarlar Luka, Markos, Matta ve Yuhanna adl ahslardr. Bir ok ncil bulunduu halde, adlandrmann tekil yaplmas ve onun da Allah katndan indirildiinin vurgulanmas, eldeki ncillerde tahrif ve kartmalarn bulunduuna ynelik bir iarettir. Her halkarda surenin balarnda yer alan bu ayette, Tevrat ve ncil'den sz edilmi olmasnn, Yahudi ve Hristiyanlarn tutumlarna, ileride iaret edilecei gibi Hz. sa'nn doumuna, peygamber oluuna ve ge ykseltiliine ilikin tavrlarna itiraz ynl ineleyici slubunu da gz ard etmemek gerekir. "Furkan' da indirdi." es-Shah adl eserde belirtildiine gre "furkan" hak ile batl birbirinden ayran ey demektir. Ancak kelime maddesi itibariyle, bu anlamdan daha geni kapsamldr. Yni farkl iki eyi birbirinden ayran her ey iin bu kelime kullanlabilir. Bir ayette yce Allah yle buyuruyor: "Furkan (ayrlma) gn, iki ordunun kar karya geldii gnde" (Enfl, 41) Bir dier ayette de yle buyuruyor: "Size bir furkan (doruyu yanltan ayran) verir." (Enfl, 29) Allah katnda istenen ayrm, hidayete erme anlam ile ilintili olduuna gre, burada kastedilen, inan ve bilgiler balamnda hak olanla batl olan birbirinden ayrma ve dnya

238 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

hayat boyunca kiinin sergiledii ameller balamnda kulluk grevi kapsamna giren davranlarla, bu kapsama girmeyen davranlar ayrdetmedir. Dolaysyla, kullanlan kavramn anlam, yce Allah'n vahiy yoluyla peygamberlerine indirdii temel ve ayrnt nitelikli bilgileri kapsar. ster bu vahiy kitapta aklansn, ister kitapta olmayp da peygamberler vastasyla aklansn. Nitekim yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Andolsun, biz Musa ve Harun'a Furkan (hak ile batl birbirinden ayran)' verdik." (Enbiya, 48) [Bu ayette Musa ve Harun'a indirilen eylerin tmne furkan ad verilmitir.] Bir ayette de yle buyurmutur: "...Musa'ya Kitab' ve Furkan' verdik." (Bakara, 53) [Tevrat'n yan sra Musa'ya indirilen emirlere furkan denilmitir.] Bir dier ayette de yle buyuruluyor: "Alemlere uyarc olsun diye, kuluna Furkan' indiren Allah ne ycedir."
(Furkan, 1)

Yce Allah Furkan kavramnn ifade ettii bu anlam, mizan kelimesi ile de anlatmtr. "Andolsun, biz elilerimizi apak belgelerle gnderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitab ve mizan indirdik." (Hadid, 25) [Bu ayette kitap ve furkan yerine, kitap ve mizan denilmitir.] Bu ayet aadaki ayetle ayn anlam ve mesaj iermektedir. "nsanlar tek bir mmetti. Allah, mjdeciler ve uyarclar olarak peygamberler gnderdi ve beraberlerinde, insanlarn anlamazla dtkleri eyler konusunda aralarnda hkm vermek zere hak kitaplar indirdi." (Bakara, 213) u halde mizan da tpk furkan gibi, insanlar arasnda, ierdii bilgiler ve kulluk grevleriyle birlikte, adaletle hkmetmek zere gnderilen dinin kendisidir. Yine de dorusunu yce Allah herkesten daha iyi bilir. Bir gre gre; furkan kavram ile Kur'an kastedilmitir. Dier bir deerlendirmede furkan kavram, hak ile batln ayrdedilmesini salayan yol gstericilik eklinde anlamlandrlmtr. Bazlarna gre, furkan, Hz. sa hakknda tartanlara kar

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 239

Peygamber Efendimizin (s.a.a) sunduu kesin hccet ve kant demektir. Zafer ve akl olarak anlamlandranlar da olmutur. Ancak en iyi aklama bizim yukarda anlattmzdr.
"Muhakkak ki, Allah'n ayetlerini inkar edenler iin iddetli bir azap vardr. Allah gldr, intikam alcdr." Denildii gibi intikam almak,

ktlk yapana ktlnn karln vermek anlamnda kullanlr; ama bu anlamn kin ve gayz dindirmek, yrei soutmak gayesiyle gereklemesi anlamn iermesi bir zorunluluk deildir. Bu duygu, biz insanlar arasnda geerli olan intikam almalar iin sz konusudur. nk ktlk yapan kimsenin bu davran, bir eksiklie ve zarara yol aar. Bu yzden, yreimizi soutacak, kinimizi dindirecek ekilde iddetli bir cezalandrma ynne gitmek suretiyle, uradmz zarar gidermek, bizim tarafmzda meydana gelen noksanl tamamlamak gereini duyarz. Yce Allah'a gelince O, kullarn davranlarndan dolay yararlanmaktan veya zarara uramaktan mnezzehtir. Bunun yannda O, kullar arasnda hakk yerine getireceini vaat etmitir (O'nun vadi de hakkn ta kendisidir) Kullarn yaptklar hayrsa, hayr olarak, erse er olarak karln verecektir. Yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Allah hak ile hkmeder." (M'min, 20) Bir dier ayette de yle buyuruyor: "Ta ki, ktlkte bulunanlar, yaptklar dolaysyla cezalandrsn, gzel davranta bulunanlar da daha gzeliyle dllendirsin." (Necm, 31) Bu byledir, nk O, kutsiyetinin inenmesinden mnezzehtir, mutlak olarak azizdir (stndr). Bu tr giriimleri kesin olarak engeller. Bir gre gre, Aziz kelimesinin anlamnn temelinde engelleme gcne sahip olma yatmaktadr.
"Muhakkak ki, Allah'n ayetlerini inkar edenler iin iddetli bir azap vardr." ayetinde azap kavram mutlak olarak kullanlmtr ve

ahiret gnyle yada kyametle snrlandrlmamtr. Dolaysyla bu ifadede ahiret azab balamnda bir tehdit sz konusu olduu gibi, dnya azab balamnda da bir tehdit sz konusudur. Aslnda bu,

240 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Kur'an'n kapsad temel gereklerden biridir; ancak aratrmaclarn ounluu bunu gerektii ekilde aklayamamlardr. Bunun nedeni, biz insanlarn ancak bedene ac veren eyleri, maddi nimetlerde bir eksilme veya bozulmay, mallarn heder olmas, sevilenlerin lm ya da bedenin takatszlamas gibi eyleri azap olarak alglamamzdr. Oysa Kur'an- Kerim, bilgileri araclyla bize bundan tesini anlatmaktadr.

KUR'AN'DA AZAP KAVRAMININ FADE ETT ANLAM


Kur'an- Kerim, Rabbini unutan kimselerin hayatlarn, geimlerini onca geniliine ve bollu grnl olmasna ramen skntl ve zor bir hayat olarak nitelemektedir. Yce Allah yle buyuruyor: "Kim beni anmaktan yz evirirse, onun iin dar ve skntl bir geim vardr." (Th, 124) Nimet ve afiyet olarak algladmz mal ve ocuklar, Kur'an- Kerim azap olarak nitelemektedir. "Onlarn mallar ve evlatlar seni imrendirmesin; Allah onlara dnyada bunlarla azap etmeyi ve kfir olarak canlarnn kmasn istiyor." (Tevbe, 85) "Ve dedik ki: Ey Adem, sen ve ein cennette yerle." (Bakara, 35) ayetini tefsir ederken, ana hatlaryla akladmz gibi, iin asl udur: Birincisi; insann sevinci, neesi, hzn, tasas, arzusu, korkusu, azap duymas ve nimetlenmesi onun mutluluk veya mutsuzluk olarak alglad olgular etrafnda odaklamaktadr. kincisi; gerek nimet, gerekse azap ve bunlara yakn olgular, izafe edildikleri eyin durumuna gre farkllk gsterirler. rnein, ruhun kendine gre bir mutluluu ve bir mutsuzluu vardr. Bedenin de bir mutluluu ve mutsuzluu vardr. Ayn ekilde bu balamda insann kendine zg bir konumu ve hayvann da kendine zg bir konumu vardr. vs. Allah'n ahlakyla ahlaklanmanyan, yz dnyaya dnk materyalist insan, Allah'n edebiyle edeplenmedii iin, asl mutluluu maddi mutluluk olarak alglar ve manevi mutluluk olarak ifade

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 241

edilen ruhsal mutlulua itibar etmez. Bu yzden mal, evlat, ve mevki sahibi olmaya urar, iktidar ve kudretini yaygnlatrmann yollarn arar. Bu insan, nefsi araclyla arzulad bu eyleri, yalnzca hayalinin kendisine tasvir ettii nimetlenmeye ve lezzete ulamak iin belirtmitir. Arzusuna kavuunca da, bir lezzetin gerisinde bin acnn gizli olduunu grr. Bunlara kavumad zaman, iinde hasret ve umut besler, kavutuunda ise, arzuladndan farkl bir durumla karlar. nk bir takm eksiklerinin olduunu grecektir, beraberinde aclar tadn fark edecektir. Kalbi gven ve huzur bulaca sebepler tesi Allah'a ilgi duymadndan gvenip dayand sebeplerin kendisini yz st braktn ac bir deneyim olarak anlayacaktr. Sonunda yine hasret, yine tatminsizlik onu beklemektedir. nsan, elde ettii eyler balamnda srekli ac duyar, ondan yz evirir, ondan daha hayrlsn ister, belki kalbinin tasas ve acs bu sayede dinsin. Elde etmedii eyler konusunda da srekli hasret, aclar ve yrek szlar iinde yzer. te insann elde ettii ve kavuamad eyler balamndaki gerek durumu... Kur'an insan, sonsuz ruhla, dnebilen ve deikenlik zelliine sahip bedenin bileiminden ibaret bir varlk grr. nsan Rabbinin huzuruna varp sonsuzlua kavuuncaya kadar, bu zelliini srdrr. Dolaysyla, ilim ve benzeri eyler gibi srf ruhu iin mutluluk arac olan olgular onun iin de mutluluk kayna olutururlar. Ayn ekilde, hem bedenin, hem de ruhun mutluluuna sebep oluturan mal ve evlat gibi olgular da, onu Allah'n zikrinden uzaklatrmadklar ve yerin deerlerine aklp kalmasna sebep olmadklar srece, onun iin de mutlulua sebep olurlar ve ne de gzel mutluluktur bu. Bunun yannda, Allah yolunda ldrlmek, bu uurda maln harcanmas gibi bedene ac veren ama ruhu mutlu klan eyler de insann mutluluu saylrlar. Bu tpk, sal uzun sre korumak iin insann ilacn ac veren tadna tahamml gstermesine benzer.

242 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Bedene mutluluk verdii halde ruha ac veren eyler, insan iin mutsuzluk ve azap sebebi olurlar. Kur'an- Kerim, tek bana badenin mutluluunu, fazla nemsenmemesi gereken az bir yararlanma olarak nitelendirir. Yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "nkar edenlerin lke lke dolap dnmeleri seni aldatmasn. Bu az bir yararlanmadr. Sonra bunlarn barnma yerleri cehennemdir. Ne kt bir yataktr o!" (l-i mrn, 196-197) Kur'an- Kerim, bedene ve ruha birlikte mutsuzluk veren eyleri de azap olarak nitelendirir, tpk insanlarn bunu azap olarak alglamalar gibi. Ancak, meseleye bak as farkldr. Bu tr bir durum insanlarn yannda azap konumundadr, nk bedene eziyet vermektedir. Kur'an'a gre de azaptr, nk ruha eziyet etmektedir. Gemi topluluklarn zerine inen azap trleri bunun birer rnekleridirler. Yce Allah bu konuda yle buyuruyor: "Rabbinin Ad kavmine ne yaptn grmedin mi? Yksek stunlar sahibi rem'e? Ki ehirler iinde onun bir benzeri yaratlm deildi. Ve vadilerde kayalar oyup bien Semud'a? Ve kazklar sahibi Firavun'a? Ki onlar ehirlerde azgnlamlard. Bylece oralarda fesad yaygnlatrm-artrmlard. Bundan dolay Rabbin onlarn zerine bir azap kams arpverdi. nk Rabbin, gerekten gzetleme yerindedir." (Fecir, 6-14) Bilin sahibi varlklar asndan mutluluk ve mutsuzluk olgular duyumsamaya ve alglamaya dayanr. rnein biz, elde ettiimiz ama alglamadmz lezzetli bir eyi kendimiz iin mutluluk olarak deerlendirmeyiz. Ayn ekilde ac verdii halde duyularmzla alglamadmz bir eyi de mutsuzluk saymayz. Bundan anlalyor ki, Kur'an'n bu mutsuzluk ve mutluluk olgularna ilikin retisi maddi retilerin yaklamndan farkldr. Bundan dolay maddeye tutkuyla bal olan insann, yle bir eitimden gemesi gerekir ki, insan iin gerek mutluluun Kur'an'n somutlatrd mutluluk olduunu ve gerek mutsuzluun da Kur'an'n mutsuzluk olarak nitelendirdii ey olduunu bilsin. Kur'an bu amala men-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 243

suplarna gnllerini Allah'tan bakasna balamamalarn telkin eder. Onlarn, Rablerinin her eyin sahibi tek egemen olduunu, hi bir eyin O'nsuz meydana gelmediini, O'nun dnda hi bir eyin hedef edinilmeyeceini bilmelerini ister. Byle bir insan, nefsi iin dnyada sadece mutluluk grr. Oysa baz eylerde hem bedenin, hem ruhun, baz eylerde de sadece ruhun mutluluu sz konusudur. Bunun dndaki eyleri de sadece azap ve felaket olarak deerlendirir. Nefsinin tutkusuna ve dnyann maddi hayatna bal olan insan, her ne kadar sahip olduu dnyann ekici sslerini, kendisi iin mutluluk, hayr ve lezzet olarak gryorsa da, o, ok gemeden yanldn anlayacaktr, mutluluk sand eyin gerekte mutsuzluk olduunu grecektir. Yce Allah bu konuda yle buyuruyor: "u halde sen, kendilerine vadedilen azap gnlerine kavuuncaya kadar onlar brak; dalp oynasnlar, oyalansnlar." (Me-ric, 42) Bir dier ayette yle buyuruyor: "Andolsun, sen bundan gaflet iindeydin; ite biz de senin zerindeki rty ap kaldrdk. Artk Bugn gr gcn keskindir." (Kf, 22) Bir baka ayette de yle buyuruyor: "u halde sen, bizim zikrimize srt eviren ve dnya hayatndan bakasn istemeyenden yz evir. te onlarn ulaabilecekleri bilgi (snr) budur." (Necm,
29-30)

u da var ki, dnyaya tutkuyla bal olan insanlar, btnyle tasadan ve skntdan arnm bir mutluluu tatma imkan hi bir zaman elde edemezler. Buradan anlalyor ki: Allah ehli, zellikle Kur'an deerlerine gre dnen insanlarn sahip olduklar kavray ve dnce tarz, dier insanlarn sahip olduklar kavray ve dnce tarzndan farkldr. Ayn tre, yni insanlk trne mensup olmalarna ramen bu durum byledir. Ayrca, bu kavray ve dnce tarznn da kendi iinde deiik mertebeleri vardr. nsanlarn bir ksm, ilahi

244 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

eitim ve terbiye srecini henz tamamlamadklar iin farkl bir konumda olabilirler. Yce Allah'n sznden azap kavramna ilikin olarak bunu alglyoruz. Bununla beraber, ilahi kelam bedeni mutsuzluu da azap olarak nitelemekten kanmaz. Ancak nihayetinde, bedensel mutsuzluk bedenle snrl ruha ulaamayan bir azap aamasdr. Yce Allah Eyyp peygamberin lisaniyle yle buyuruyor: "eytan, bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu." (Sd, 41) Bir dier ayette ise yle buyuruyor: "Hani size azabn en ktsn yapan, kadnlarnz sa brakp erkek ocuklarnz ldren Firavun ailesinden sizi kurtarmtk. Bunda Rabbinizden sizin iin byk bir imtihan vard." (A'rf, 141) Bu ayette yce Allah Firavun'un onlara yaptklarn kendisinden bir imtihan ve yaplan z itibaryla azap olarak nitelendiriyor. Kendisi tarafndan gnderilen bir azap olarak nitelendirmiyor. ****
"phesiz, yerde ve gkte Allah'a hi bir ey gizli kalmaz." Bundan

nce yce Allah ayetlerini inkar edenlere ynelik azabn, gl ve intikam alc oluuyla gerekelendirdi. Ne var ki, bu gerekelelendirme, anlatlmak istenen anlamn tam olarak anlalmas iin bir ek aklamaya muhtatr. nk gl ve intikam alc olan birisi, inkar edenlerden bazlarnn kfrnn farknda olmayabilir. Dolaysyla, kfrlerinin farknda olmad kfirleri azaplandrmaya-bilir. Bu nedenle ifadenin sonunda yle bir cmle yer alyor: "Allah'a hi bir ey gizli kalmaz..." Bununla yce Allah, duyu organlarnn alglad ve alglamad hi bir eyin kendisinden gizli kalmayacak ekilde gl, stn iradeli olduunu vurguluyor. Yerde ve gkte bulunanlar ifadesiyle, bedenin organlar tarafndan sergilenen davranlar ve kalpte gizli kalan duygular olabi-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 245

lir. Bu hususta: "Gklerde ve yerde ne varsa Allah'ndr. inizdekini aa vursanz da gizleseniz de Allah sizi onunla sorguya eker..." (Bakara, 284) ayetini tefsir ederken yeterli aklamalarda bulunduk. "Dl yataklarnda size diledii gibi suret veren O'dur." Ayetin orijinalinde geen "yusavvirukum" kelimesinin mastar olan "tasvir" kelimesi, bir eye suret, biim vermek demektir. Suret ise, heykel gibi glgesi olan ve olmayan eyler iin kullanlan bir ifadedir. Dl yata olarak tercme edilen "erham" kelimesi ise, diilerde embriyonun varolu srecini tamamlad yer anlamndaki "rahim" kelimesinin ouludur. Bu ayet, nceki iki ayetin anlamn ileriye gtrmeye yneliktir. nceki iki ayetten u sonu kyordu: Allah ayetlerini inkar edenlere azap eder. nk O, gldr, stn iradelidir. ntikam alcdr. Gizliyi de, ak olan da bilir. inde asla alt edilmez. Tam tersine O, iinde galip olandr. Bu son ayetten ise, u sonu kyor: Aslnda mesele bundan daha da byktr. yle ki; Allah'n ayetlerini inkar eden, O'nun emrine kar kan kimseler, kendi balarna ve kendi glerine dayanarak inkar edemeyecek kadar basit ve aalktrlar, zelildirler. Allah izin vermeden byle bir ey yapmalar mmkn deildir. Allah'n emrinde stnlk salamalar, yce Allah'n yaratl sistemine egemen kld en gzel yasay etkisiz hale getirmeleri, iradelerini Rablerinin iradesinin nne geirmeleri sz konusu deildir. Tam tersine, bu hususta da onlara izin veren yce Allah'tr. u anlamda: O, evreni ve yaratl sistemini yle bir yasaya dayandrmtr ki, bu sistem insana bir tr seme hakkn tanyor. nsan bu nitelii sayesinde, iman ve itaat yolunu izleyebildii gibi, kfr ve gnah yolunu da izleyebiliyor. Burada ama, imtihan ve deneme hikmetinin gereklemesidir. Bundan sonra dileyen inansn, dileyen inkar etsin. Ancak alemlerin Rabbi olan Allah dilemedike onlar dileyemezler.

246 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

O halde hi bir kfr, iman ve buna benzer bir tavr yoktur ki, yce Allah'n ezeli planlamasna gre olmasn. Allah'n ezeli planlamas, yni takdir, eyay yneldikleri amaca varmalar mmkn olan bir ekilde dzenlemesi demektir. Varlklar ilk nce amalarn kendine zg veyahut imkanlarn ulalmasn salad ekle uygun bir biimde tasvir ederler. Daha sonrada aba gstererek amalarna varrlar. Hi kukusuz, yce Allah, emrinde galip olandr, stn ve kahredici irade sahibidir, yaratt varlklarn zerinde tartmasz egemenlii tekelinde bulundurmaktadr. nsanlar dilediklerini yaptklarn ve istedikleri gibi tasarrufta bulunduklarn, bu davranlaryla, yce Allah'n evrene egemen kld yasalar sistemini kesintiye urattklarn ve sonuta ilahi takdire galip geldiklerini sanrlar. Oysa bunun bizzat ilahi takdir ve kader gerei olutuunun farkna varmazlar. "Dl yataklarnda size diledii gibi suret veren O'dur." ifadesiyle kastedilen de budur. Yni vcudunuzun paralarn, iin banda, izin verdii sona doru gtrecek ekilde dzenleyen O'dur. Dolaysyla insanlarn kesin ve tartlmaz bir iradeleri sz konusu deildir. Bu ayetlerde, yrrlkteki kaderin insanlarla ilgili boyutu zel olarak gndeme getirilmi ve tm evren zerinde egemen olan boyutuna deinilmemitir. Bunun nedeni, zerinde durulan konuyla aralarnda uyumun salanmasdr. Ayrca Hz. sa ile ilgili gerek aklamalarla son bulacak bu ayetler grubunun daha nce, bir bakma Hristiyanlarn o hazretle ilgili deerlendirmelerine ynelik bir itiraz niteliinde olduunu belirtmitik. nk Hristiyanlar onun ana rahminde ekillendiini inkar etmiyorlar. Yni Hz. sa'nn kendi kendini meydana getirdii eklinde bir iddialar yoktur. zel nitelikli (Peygambere ynelik) hitabn ardndan genel nitelikli bir hitaba yer verilmi olmas, yni "sana indirdi" ifadesinden sonra "size suret veren" ifadesinin gelmi olmas, m'minlerin imanlarnn da tpk kfirlerin kfr gibi kaderin egemenliinin

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 247

dnda olmadn vurgulamaya yneliktir. Bylece m'minlerin gnlleri ho tutuluyor, lahi rahmet ve ban kendilerine dnk yansmas ile yreklerini ferah tutmalar amalanyor. Ayn ekilde, kfirlerin kfrnden dolay duyduklar fkeyi yattrc bir unsur olarak kaderin etkinlii hatrlatlmak suretiyle onlara moral veriliyor, teselli bulmalar salanyor.
"O'ndan baka ilah yoktur; stn ve gl olandr, hikmet sahibidir." Burada yeniden ayetlerin bandaki tevhid konusuna dn

yaplyor. Bir anlamda, kant pekitirmeye dnk bir zetleme niteliindedir. Yukarda sz edilen bu meseleler, yni var edildikten sonra varlklarn doru yola iletilmeleri, Kitap ve Furkan'n indirilmesi, kfirlerin azaba arptrlmalar suretiyle evrensel sistemin salamlatrlmas gibi meseleler, onlar dzenleyecek bir ilaha dayanmak zorundadrlar. Madem ki yce Allah'tan baka ilah yoktur, u halde insanlar doru yola ileten, kitap ve Furkan' indiren, ayetlerini inkar eden kfirleri azaba arptran da O'dur. O, doru yola iletme, Kitap ve Furkan' indirme, intikam alma ve takdir etme gibi olgular stn iradesi ve hikmeti dorultusunda yapar.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Mecma-ul Beyan tefsirinde el-Kelb, Muhammed b. shak ve Rebi b. Enes'ten yle rivayet edilir: "Surenin bandan seksen ksr ayetin sonuna kadar ki ksm Necran'dan gelen heyet hakknda inmitir. Bunlar altm atldan ibaretti. Resulullah Efendimizle (s.a.a) grmeye gelmilerdi. lerinde on drt tanesi, kavimlerinin ileri gelenlerindendi. Bu on drt tanenin iinde kii vard ki, bunlar, kavmin ncleri konumundayd. Birisinin ad, Akip'ti. Kavmin emiri ve istiare merciiydi. O'nun sznn dna kmazlard. Ona ayrca Abdlmesih derlerdi. Dierinin ad, Eyhem'di. Zengin, itibarl ve bu yolculuun masrafn stlenen bir kimseydi. ncsnn ad da Ebu Harise b. Alkame idi. Bu adam onlarn

248 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

keii, din bilginleri, nderleri ve okullarnn yneticisi konumundayd. Aralarnda onurlu bir mevkide bulunuyordu, eitli dini konularla ilgili kitaplar reten bir kimseydi. Bilgisinden ve itihadndan dolay, Bizans krallar, ona sayg gsteriyor, dini lider olarak gryorlard. Onun iin kiliseler yapmlard. te bu heyet, Medine'ye Peygamberimizle (s.a.a.) grmeye gelmiti. kindi namazn klp bitirdii bir srada, Mescide girdiler. Hepsinin zerinde din bilginlerine zg giysiler vard. Gz alc cbbeler, deerli hrkalar giymilerdi. Haris b. Kaab oullarnn adamlarn andryorlard. Onlar gren baz sahabeler: "Bugne kadar onlar gibi etkileyici bir heyet grmedik" demilerdi. Heyetin ibadet vakti gelmiti. Bunun zerine an almaya baladlar. Kalktlar ve Resulullah'n mescidinde ibadet ettiler. Ashaptan bazlar: Ya Resulullah, bunlar senin mescidinde mi ibadet ediyorlar?' dediler. Peygamberimiz (s.a.a): "Brakn ibadet etsinler" buyurdu. Onlar douya dnerek ibadetlerini yaptlar. Liderleri olan Akib ve Eyhem Peygamberimizle konutular. Peygamberimiz onlara: "Mslman olun" dedi. Onlar u cevab verdiler: Biz senden nce Mslman olduk. Bunun zerine Peygamberimiz: "Yalan sylediniz, Allah'a oul isnat etmeniz, haa tapmanz ve domuz etini yemeniz Mslman olmanz engeller." buyurdu. Onlar u karl verdiler: ayet Allah'n olu yoksa, o halde sa'nn babas kimdir? Bylece Hz. sa hakknda Peygamberimizle tarttlar. Peygamberimiz onlara yle dedi: "Siz bilmiyor musunuz ki, bir oul mutlaka babasna benzer?" Onlar "Evet" dediler. Ardndan Peygamberimiz: "Siz bilmez misiniz ki, Rabbimiz diridir, lmszdr ve sa fanidir?" buyurdu. Onlar: "Evet" dediler. Sonra Peygamberimiz yle buyurdu: "Siz bilmez misiniz ki, Rabbimiz her eye egemendir, her eyi korur ve her canlya rzkn verir?"

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 249

Onlar: "Evet" dediler. Bunun zerine Peygamberimiz onlara u soruyu yneltti: "sa bunlar yapabilir mi?" Onlar: "Hayr" dediler. Peygamberimiz yle dedi: "Bilmez misiniz ki, yerde ve gkte olan hi bir ey Allah'a gizli kalmaz?" "Evet" dediler. Peygamberimiz: "sa Allah'n kendisine bildirdiinin dnda herhangi bir ey bilebilir mi?" diye sordu. Onlar: "Hayr" dediler. Bunun zerine Resulullah Efendimiz yle buyurdu: "Rabbimiz sa'y anasnn rahminde diledii gibi ekillendirdi. Rabbimiz yemez, imez ve defi hacet etmez." Onlar: "Evet sylediin gibidir." dediler. Ardndan Peygamber Efendimiz onlara u soruyu yneltti: "Siz bilmiyor musunuz ki, sa'ya annesi herhangi bir kadn gibi gebe kald, sonra herhangi bir kadn gibi onu dourdu. sa'y herhangi bir ocuk gibi besledi? Ayn ekilde sa da yiyiyor, iiyor ve defi hacet ediyordu." Onlar: "Evet" dediler. Bunun zerine Peygamberimiz (s.a.a.) yle dedi: "Byle bir insan nasl sizin iddia ettiiniz varlk olabilir?" Bu soru karsnda Hristiyanlar verecek cevap bulamadlar. Yce Allah, bu olay zerine l-i mrn suresinin bandan seksen ksr ayete kadar ki ksmn indirdi. (c.1, s.406, Beyrut basks.) Ben derim ki: Ayn anlam ifade eden bir rivayeti de Suyuti edDrr-l Mensr adl tefsirinde (c.2, s.3), Ebu shak, bn-i Cerir ve bn-i Mnzir kanalyla Muhammed b. Cafer b. Zbeyir'den ve bn-i shak'tan o da Muhammed b. Sehl b. Ebu Emame'den rivayet etmitir. Kssay ileride nakledeceiz. Surenin ba tarafnn bu heyetle ilgili olarak nazil olduu eklindeki karsamann onlarn bir itihatlar olduunu dnyoruz. Nitekim daha nce bu surenin bir btn olarak bir defada indiini belirtmitik.

250 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Peygamber Efendimizin (s.a.a) yle buyurduu rivayet edilir: "Mutsuz, annesinin karnnda mutsuz olandr. Mutlu, annesinin karnnda mutlu olandr." (Nehc-l Fesaha, s.375) el-Kafi adl eserde, mam Bakr'n (a.s.) yle buyurduu rivayet edilir: "Yce Allah, Adem'in sulbndeyken kendisinden misak ald veya onunla ilgili olarak bed (deitirme) gerekleecek olan bir ntfeyi yaratmay diledii ve onu ana rahmine yerletirmeyi istedii zaman, erkei eiyle cinsel birleme iin harekete geirir. Ana rahmine de: "Kapn a ki, yarattm, yrrlkteki hkmm ve kaderim ieri girsin." der. Bunun zerine ana rahmi kapsn aar ve ntfe rahme ular. Burada krk gn dolar, sonra krk gn boyunca kan phts olarak kalr. Ardndan krk gn boyunca embriyo haline gelir. Bunu izleyen srete, iinde birbirine girmi damarlar bulunan et haline gelir. Ardndan yce Allah, yaratc iki melek gnderir. Bunlar rahimde yce Allah'n diledii eyleri yaratrlar. Bunlar, kadnn rahmine kadnn az yoluyla girerler. Oradan ana rahmine ularlar. Rahimde, erkeklerin sulbnden ve kadnlarn rahimlerinden nakledile gelen kadim ruh bulunur. Bunlar orada ona hayat ve kalclk ruhunu flerler. Allah'n izniyle, ceninin kulaklarn, gzlerini, organlarn ve karndaki tm organlar meydana getirirler. Sonra yce Allah bu iki melee yle vahyeder: "Onun zerine hkmm, kaderimi ve geerli emrimi yazn. Ancak bedy yni yazdklarnzn deitirilmesinin de benim yetkim dahilinde gerekleebileceini kaydedin." Bunun zerine melekler: "Ya Rabbi, ne yazalm?" diye sorarlar. Yce Allah onlara yle vahyeder: "Balarnz annesinin bana doru kaldrn." Onlar da balarn yukar doru kaldrdklarnda, annesinin alnnda, bir levhann parladn grrler. Bu levhaya bakarlar ve orada ocuun ilerideki eklini, sslerini, ecelini, misakn, mutlu mu, mutsuz mu olacan ve hakkndaki her eyi grrler. Bu meleklerden biri, grdklerini arkadana yazdrr. Bylece annesinin alnnda parlayan levhada

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 251

grdklerinin tamamn yazarlar ve yazdklarnn yeniden deitirilebileceini yni bedy art koarlar. Sonra yazdklarn mhrleyip iki gznn arasna yerletirirler. Cenini annesinin karnnda ayaklar zere tutarlar. Ancak bir ok cenin kayp yuvarlanr ve altst olur. Bu durum sadece isyankr ve gnahkr olacak insanlar iin geerlidir. ocuun tam zamannda veya vaktinden nce dar kmasnn zaman gelince yce Allah ana rahmine yle vahyeder: "Kapn a, ki yarattm insan dar ksn, geerli kldm emrim yerine gelsin. nk onun dar kmasnn zaman gelmitir." Bunun zerine ana rahmi, ocuun dar kmas iin kapsn aar. Bu srada ocuk devrilir, ayaklar yukar, ba da aa doru der. ocuun ald bu pozisyon, rahimden dar kmann, hem anne hem de ocuk iin kolay olsun diye yce Allah'n ngrd bir tasarruftur. Bu srada yce Allah, "zacir" (skan, engelleyen) adnda bir melek gnderir. Melek ocuu skar. ocuk bunun etkisiyle korkar. Eer dnyaya gelmezse, melek bir kez daha onu skar. ocuk yine korkar ve skmann etkisiyle korkmu, rkm bir halde alayarak yere der. (Furu-u Kafi, c.6, s.13, Tahran basks) Ben derim ki: "Bir ntfeyi yaratmak istedii zaman" yni, ntfeyi normal bir insan olarak yaratmak istedii zaman... mamn buna "Kendisinden misak ald" eklinde bir ifadeyle kaytlandrma getirmesi, ileride ayrntl olarak aklanacak olan u hususa ynelik bir iarettir: u dnya hayatnda varolan insan ve burada sergiledii davranlar, daha nce baka bir varolula vcut bulmutur. Dnya hayatndaki varolu, bunu izleyen ve bunun devam niteliindeki bir varolutur. Bu olay naslarn dilinde "zerr ve misak lemi" olarak ifade edilir. Dolaysyla, zerr leminde misak alnan her ey deiiklik kabul etmeden hi kukusuz, bu dnya hayatnda yaratlr. Ve bu dnya hayatnda olup biten her ey hi bir deiiklik kabul etmeden, zerr leminde onunla ilgili misak alnan bir olgudur. Dolaysyla zerr leminde takdir edilen

252 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

her ey, kesin bir hkm niteliindedir. Bu yzden mam konunun iki kl olduunu ifade eden "veya onunla ilgili olarak bed (deitirme) gerekleecek olan..." eklinde bir ifade kullanmtr. Bu cmleyle yaratlnn tamamlanmas ile ilgili olarak yce Allah iin bed (deitirme) gerekleecek ve dk olacak cenin kastedilmitir. Dolaysyla daha nce de sylediimiz gibi, bunun tam aksi durumundaki cenin iin, byle bir durum yni bed sz konusu deildir. mamn "onu ana rahmine yerletirmeyi" sz "bir ntfeyi yaratmay..." szne atfedilmitir. "Bunlar kadnn rahmine kadnn azndan girerler." Kadnn azndan girmek sznn raviye ait olmas mmkndr. Zahir ismin zamirin yerine konulmu olmas da bunu pekitiriyor. [mamn sz olmu olsayd, "kadn" kelimesi iki kez tekrarlanmaz, ikincisinin yerine zamir kullanlr ve yle denirdi: Bunlar kadnn rahmine az yoluyla girerler.] ayet, bu sz mama ait ise, bu durumda, ifadeyi, meleklerin kadnn karnna, bir cismin dier bir cisme girmesi eklinde alglamamaya ynelik bir ahittir. nk, ana rahmine girmek iin, damarlarn dndaki tek yol varjinadr. Ana rahmine alan damarlardan biri de, ayba kann aktan damardr. Bu yol, rahmin duvarlarndan ieri girmekten daha kolay deildir. Dolaysyla azndan girmenin, daha kolay bir yol olduu iin tercih edilmemi olmas ve bunun dnda baka bir sebebi olmas gerekir ki bu da aka ortadadr. "Rahimde erkeklerin sulbnden ve kadnlarn rahimlerinden aktarla gelen kadim ruh bulunur." Bana yle geliyor ki, bununla beslenmenin ve gelimenin balangc konumundaki bitkisel ruh kastedilmitir. "Ona hayat ve kalclk ruhunu flerler." fadenin zahirinden, zamirin kadim ruha dnk olduu anlalyor. O halde hayat ve kalclk ruhu, bitkisel ruha flenmi olur. Eer zamirin embriyoya dnk olduu varsaylsa, bu durumda, bitkisel ruhla canl olan embriyoya dnk olur ki bu durumda hayat ve kalclk ruhu, bitki-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 253

sel hayata sahip embriyoya flenmi olur. Her halkarda, mamn bu szlerinden, insan ruhun flenmesinin, hakikatte bitkisel ruhun glendirilerek ona bir tr ilerleme ve dinamizmin kazandrlmas olduu anlalmaktadr. [Cevher hareket yni eyann zn oluturan molekllerin hareket halinde olduklarn kabul ettiimizde, bunda anlalmayacak bir ey yoktur.] Bylece, kadim ruhun erkeklerin sulbnden ve kadnlarn rahimlerinden aktarlp gelmesiyle neyin kastedildiini anlam oluyoruz. Buna gre ruh, bir adan bedenle ayn varla sahiptir, varlklar birdir. Bedenden kastedilen ntfe ve ntfeyle birleen hayz kandr; o ikisi de anne ve babann bedenleriyle birdir ve onlar da ntfe ile beraberdirler. Bu zincir bylece devam edip gider. Dolaysyla, insann bana gelen her ey atalarnn ve annelerinin toplamnda bir btn olarak belirlenmitir ve onlarn kiiliklerinde nceden beri gzlemlenmektedir. Bu olay bir adan hazrlanm bir kitaptan alnp giri ksmna konulan fihristi andrmaktadr. Buradan hareketle, mamn: "Allah o iki melee, banz kaldrp annesinin bana bakn diye vahyeder" sznn hangi anlamda kullanlm olduunu anlyoruz. nk, ocuun kaderi ve onunla ilintili hkmn ayrntlar balamnda babann varlnda somutlaan ksm, spermann ayrlp ana rahmine yerlemesiyle birlikte kesintiye urar. Onunla sadece annenin somut ve organik bir ilikisi kalr. mamn: "Annesinin alnnda bir levhin parladn grrler" eklindeki szlerinden kastedilen bu anlamdr. Levhin alnda parladna gelince; aln, insann tm organlarnn topland bir noktadr; yzn ndr. Melekler, ocuun annesinin alnnda parlayan levhaya bakar, orada, ocuun eklini, gzelliini, hayatnn ne kadar sreceini, misakn, mutlu veya mutsuz oluunu ve grp geirecei tm durumlar grrler. Bylece biri dierine yazdrr. Grld kadaryla iki melein birbirleriyle olan ilikisi, bir fail ve onun fiillerini kabul eden bir baka kiinin ilikisini an-

254 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

drmaktadr. Bylece annesinin alnnda parlayan levhada grdklerinin hepsini yazarlar. "Yazdklarnn yeniden deitirilebileceini (bedy) art koarlar." nk ocuun ekli, gelecekte olacak her hadisenin nedenlerinin tmn kuatm deildir. nk ekil, her ne kadar, insann grp geirecei olaylarn, yaayaca gelimelerin kayna ve balangc niteliindeyse de, tek kaynak ve balang deildir. Bilakis, vcudunun dnda baz olgu ve olaylarn da mdahalesi sz konusudur. Bu yzden insann ana rahmindeyken ileride yaayaca ngrlen eyler, kesin deildir. O halde deiebilmeleri ihtimali vardr. Biliniz ki: Bir insann doumu balamndaki ayrntlarn, yce Allah'n erkei harekete geirmesine, O'nun ana rahmine vahiy yneltmesine, yaratc iki melek ve zacir=skan bir melek gndermesine nispet edilmesi, bata doum olmak zere bu doal olaylarn maddi sebeplerinin etkinliini ortadan kaldrmaz. nk bu iki tr sebepler, yni bir insann dnyaya gelmesinde etkin olan maddi ve manevi sebepler, birbirlerine paraleldir, aralarnda akma ve birinin dierinin etkinliini iptal etmesi sz konusu deildir. Birbirlerini itip etkinliklerini iptal etmeleri gibi bir durum yaanmaz. Ayn ekilde, bunlarn toplam tam bir illet alglanmamal; aksine bunlarn her biri kendi bana tam bir illettir. Kendi apnda olay zerinde etkin rol oynar. Buna gre, yce Allah'n insanlar manevi mutlulua srklemek ve Allah'n rzasn gerektirici davranlara yneltmek zere gnderdii peygamberler -izlenen yol batni bir yoldur- insanlara bu batni yolu izlemelerini salayacak ve btn aklamalarnda Rablerinin yce makamn hatrlatacak bir dille hitap etmekle ykmldrler. Bu dilden kastettiimiz, meleklerin arac yaplmas ve olaylarn onlarn fiillerine nispet edilmesidir. Mutluluun onlarn desteklerine, mutsuzluun da nitelikleriyle birlikte eytanlara ve onlarn vesveselerine mal edilmesidir. Btn bunlarn, bir btn

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 255

olarak kutsiyetine, huzuruna ve Rablna yarar bir ekilde yce Allah'a nispet edilmesidir. Hidayet ve sapklk, kazan ve zarar tablolar bu tr bir dil ve aklamann bir sonucudur. Daha dorusu ahiret hayatn ilgilendiren tm olgular bunlarla ilintilidir. Buna ramen peygamberler, doal sebepleri gz ard etmezler; onlarn hakkn vermezlik etmezler. nk doal sebepler, insan hayatnn iki temelinden birini olutururlar, dnya hayatnn esas doal sebeplerdir. nsanolu btn bunlar bilmek zorundadr. Tpk btn manevi sebepleri bilmekle ykml olduu gibi. nce kendini, sonra da Rabbini bilmesi buna baldr.

7- Sana kitab indiren O'dur. Ondan bir ksm ayetler muhkemdir ki onlar kitabn anasdr. Dierleri ise mteabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne karmak ve yorumunu yapmak iin ondan mteabih olanna uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan bakas bilmez. limde derinleenler ise: "Biz ona inandk, tm

256 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Rabbimizin katndandr" derler. Temiz akl sahiplerinden bakas t alp-dnmez. 8- Rabbimiz, bizi doru yola ilettikten sonra kalplerimizi kaydrma ve katndan bize bir rahmet bala. phesiz sen, en ok ba yapansn. 9- Rabbimiz, sen mutlaka insanlar kendisinde asla phe bulunmayan bir gnde toplayacaksn. Dorusu Allah, vadinden dnmez.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 257

AYETLERN AIKLAMASI
"Sana kitab indiren O'dur." Yce Allah burada, peyderpey indir-

meyi ifade eden "tenzil" kelimesi yerine, bir kerede indirmeyi ifade eden "inzal" kelimesini kullanmtr. nk, bu anlatmdan maksat, indirilen kitabn tmnn baz genel niteliklerinin ve zelliklerinin aklanmasdr. Bu nitelik, Allah tarafndan indirilen kitabn bir ksm muhkem ve bir ksm da yine muhkem ayetlere dayanarak aklanabilen mteabih ayetler iermesidir. Kitap bu adan bir btn olarak ele alnmtr. Farkl ve ok paralar olduuna baklmamtr. Dolaysyla tenzil yerine inzal kelimesinin kullanlm olmas daha uygun dmtr.
"Ondan bir ksm ayetler muhkemdir ki, onlar kitabn anasdr. Dierleri ise mteabihtir." "H.k.m" maddesinin temeli, bir eyin ken-

disini ifsad eden, blen ya da bozan eyleri engelleyici bir durumda olmasn ifade eder. "hkam ve tahkim" (salamlatrma), karar verme ve yarg anlamna gelen "hkm", tam bilgi, kesin ve yararl ilim demek olan "hikmet" ve atn dizgini anlamnda kullanlan "hekmet" kelimeleri buradan gelir. Grld gibi bu kkten treyen kelimelerin tamamnda nleyicilik ve salamlk anlam esas alnmtr. yle de denilmitir: Bu kk, yapclk ve slahatlk anlam ile beraber engelleme anlamna delalet eder. Burada, muhkem ayetlerin salamlatrlm olmasndan kastedilen anlam, onlarn ierdikleri anlamda, mteabih ayetlerde olduu gibi, bir benzemenin bulunmaydr. Geri yce Allah bir yerde kitabn ayetleri salamlatrlm bir kitap olarak nitelendiriliyor: "Bu, ayetleri muhkem klnm, sonra hkm ve hikmet sahibi ve her eyden haberdar olan Allah tarafndan birer birer aklanm bir kitaptr." (Hd, 1) Fakat bu ayette, muhkem klnmlktan sonra, birer birer aklanmaktan sz ediliyor ki, bu muhkem klnmlkla, kitabn indirilmeden nceki bir durumunun kastedildiini gsterir. Kitabn bir btn olarak, blnmemi ve

258 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

diini gsterir. Kitabn bir btn olarak, blnmemi ve ayetler eklinde indirilmemi hali yni. Bununla kitabn blnmeden nceki salaml kastedilmitir. Dolaysyla sz edilen salamlk, kitabn genelinin bir nitelii olarak sunuluyor. Ancak burada, baz ayetlerinin, dier bazsndan farkl olarak muhkem ve salam klnm olmas, yni anlamnda benzeme unsurunun bulunmamas durumu kastedilmitir. Dier bir ifadeyle: "Ondan, bir ksm ayetler muhkemdir ki onlar kitabn anasdrlar. Dierleri ise mteabihtir." ayeti, kitabn ayetlerinin muhkem ve mteabih diye iki ksma ayrld eklinde bir anlam ierdii iin, bundan hareketle, bu muhkemlikle kitabn tamam iin geerli olan ve "Bu ayetleri muhkem klnm bir kitaptr." ayetinde vurgulanan muhkemlikten farkl bir muhkemliin kastedildiini anlam olduk. Yine tefsirini sunduumuz bu ayette sz edilen mteabihlik: "Mteabih, ikierli bir kitap..." (Zmer, 23) ayetinde olduu gibi kitabn geneli iin geerli olan bir nitelik olarak sunulan mteabihlikten farkl bir duruma iaret etmektedir. Muhkem ayetler kitabn anas olarak nitelendirilmi. mm=ana kelimesi, anlamnn asl itibariyle bir eyin dnd yer ve eyi ifade eder. Bu ayetlerin bu ekilde nitelendirilmi olmas, srf mteabih ayetlerin bunlara dndklerinden dolaydr. u halde kitabn bir ksm, yni mteabih ayetler, dier bir ksmna, yni muhkem ayetlere dner. Buradan anlyoruz ki: "mm-l kitap=kitabn anas" cmlesindeki izafe ve tamamlama, "mm-l atfal=ocuklarn anas" cmlesinde olduu gibi "lam" anlamn ifade etmez. Tam tersine, burada("min" edatn ifade eden) bizim: "Nis-l kavm=kavmin kadnlar" ve "kdema-l fkah=fkhlarn ileri gelenleri" dememiz gibi bir durum sz konusudur. Buna gre, kitap baz ayetler iermektedir ki, bu ayetler dier bazsnn anas konumundadr. Ana kelimesinin oul deil de tekil olarak kullanlm olmas, muhkem ayetlerin birbirlerin-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 259

den farkl olmadklarn, birbirleriyle uyumlu ve kaynam olduklarn gsterir. Ayet-i kerimede muhkem ifadesine karlk olarak "Dierleri ise mteabihtir" ifadesi kullanlmtr. Teabh, yni benzeme, birbirinden farkl olan eylerin baz nitelik ve keyfiyette birlemeleri demektir. Yce Allah bir yerde btn kitabn bu ekilde nitelendirmitir: "Allah, mteabih ikierli bir kitap olarak szn en gzelini indirdi. Rablerine kar ileri titreyerek korkanlarn ondan derileri rperir." (Zmer, 23) Burada, kesinlikle kitabn ayetlerinin ifade tarznn gzellii ve slubunun salamll, gerekleri ve hikmetleri aklaycl, apak hakka ynelten zellikte olmas itibaryla tam bir uyum gstermeleri ve benzerlik arzetmeleri kastediliyor. Ayette yer alan baz ifade kaytlar da buna delalet eder. u halde ayette geen mteabihlik btn kitap iin geerli olan bir niteliktir. Ama tefsirini sunduumuz ayette sz konusu olan mteabihlie gelince, bunun karsnda "Ondan, bir ksm ayetler muhkemdir ki onlar kitabn anasdrlar." ifadesi kullanlmtr. Yan sra kalplerinde erilik bulunanlarn fitne karmak ve tevile gitmek iin onlara uyduklarna iaret ediliyor. Btn bunlar gsteriyor ki, mteabih ifadesi ile bir ayetin sadece duyulmas ile dinleyici tarafndan anlalmamas durumu kastedilmitir. Dinleyici, bir o anlam bir bu anlam arasnda gidip geliyor, ta ki kitabn muhkem olan ksmlarna ba vurana kadar. Bununla o ayetlerin anlam belirginlik kazanr, akla kavuur. Bylece mteabih olan bir ayet, muhkem olan bir dier ayetin araclyla muhkemleir. Muhkem ayetse, kendiliinden muhkemdir. rnein: "Rahman ara istiva etti." (Th, 5) ayetini bir insan ilk defa duyduunda, anlamn tam olarak kavrayamaz, baz eylerle kartrr. Fakat: "Hi bir ey O'nun benzeri deildir." (ur, 11) ayetine bavurduunda nceki ayetin anlam, zihninde belirginlik kazanr, anlam oturur. Bunun, yce Allah iin muhal olan cisim olmann bir gerei

260 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

olarak bir mekana yerlemeksizin ve bir yere dayanmakszn mlke egemen olma ve btn varlklar kuatma anlamnda kullanldn kavrar. Ayn durum "Rabbine bakar" (Kyamet, 23) ayeti iin de geerlidir. Ancak: "Gzler O'nu grmez, ama O gzleri grr." (En'm, 103) gibi bir ayete mracaat edildiinde, bu bakma ile maddi anlamda bir bakmann kastedilmedii anlalr. Ayn ekilde, mensuh bir ayetle nasih bir ayet karlatrld zaman, mensuh ayetten nasih ayetle snrl olan bir hkmn kastedildiini grrsn. Muhkem ve mteabih kavramyla ifade edilen ve u ayetin genelinden alglanan basit anlam budur: "Sana kitab indiren O'dur. Ondan, bir ksm ayetler muhkemdir ki onlar kitabn anasdrlar. Dierleri ise mteabihtir." nk, Kur'an'n btnnn mteabih olduu varsaylsa bile, bu ayet muhkemdir. Eer bu ayet de mteabih ise, bu durumda Kur'an'n btn ayetleri mteabih hkmne girer. "Ondan, bir ksm ayetler..." eklinde balayan taksim geersiz olur ve "Onlar kitabn anasdr" ifadesinin ortaya koyduu sorunu halletme yersiz olur. "Bilen bir kavim iin, ayetleri aklanm Arapa okunan bir kitaptr; bir mjdeci ve uyarc olarak gnderilmitir-..." (Fussilet, 3-4) ayetindeki aklama dorulanmam olur. "Onlar hala Kur'an' iyice dnmyorlar m? Eer o, Allah'tan bakasnn katndan olsayd, kukusuz iinde birbirini tutmaz bir ok eyler bulurlard." (Nis, 82) ayetindeki kant yerini bulmam olacakt. Bunun gibi, Kur'an'n nur, hidayet, aklama, beyan, ak ve zikir olduunu vurgulayan bir ok ayet, amacna ulamam olacakt. Kald ki, Kur'an' batan sona kadar inceleyenler, onda nesnel bir karl olup da anlamn ifade etmeyen ve maksadn ortaya koymayan bir ayetin olmadndan kuku duymazlar. Tam tersine, nesnel bir karl (madlulu) olmayan herhangi bir ayetten sz edilemez. Bu ya, ifadelerin mahiyetini bilen herkesin alglayaca

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 261

tek bir karlk ve anlamdr ya da birbirine karm bir ka karlktr. Birbirine karm olan bu karlklarn da ayetin gerek maksadn iermeleri bir zorunluluktur. Aksi takdirde bilindii gibi btn anlam bozulur, bir eye delalet etme zellii ortadan kalkar. Ayetin maksadnn gerek karl olan bu tek anlam ve karlk zorunlu olarak, yaratcnn varl, teklii, peygamberlerin gnderilii, hkmlerin konuluu ve ahiret hayat gibi Kur'an'da kesin bir dille vurgulanan temel prensiplere yabanc olamaz. Bilakis, bunlara uygun olur. nk byle bir anlam tamasn gerektiren, onu ortaya karan ve muhtemel olan deiik anlamlar arasnda gerek maksadn belirginletirmesini salayan bu temel prensiplerdir. Kur'an'n bir ksm, dier bir ksmnn aklaycs, bir ksm, dier bir ksmnn temel dayana konumundadr. Bir kimse bu aklamalardan sonra, Kur'an' incelerken: "Ondan bir ksm ayetler muhkemdir ki onlar kitabn anasdr. Dierleri ise, mteabihtir." ifadesine rastlarsa, muhkem ile Kur'an'n kesin olarak ortaya koyduu temel prensipleri ieren, mteabih ile de anlam, bu temel prensiplere gre belirginlik kazanan, netleen ayetlerin kastedildiinden kuku duymaz. Eer desen ki: Derinliklere kk salm temellerin ve ondan ayrlan dallarn bulunduu bir yerde dallarn kklere dnk olmas kuku duyulmayan bir gerektir. Bu hem Kur'an iin, hem de baka eyler iin geerli olan bir husustur. Ancak bu durum benzemeyi (teabh) gerektirmiyor. u halde, byle bir kullanmn amac nedir? Ben derim ki: Burada iki amatan biri sz konusudur. nk Kur'an'n sunduu bilgiler iki ksma ayrlr: Bunlarn bir ksm yce bilgilerdir ki maddi duyularn tesindedirler. Sradan anlaylar, onlarla karlatklarnda, maddi cismani hkmle maddi cismani olmayan hkm arasnda gidip gelirler. u ifadelerde olduu gibi: "nk senin Rabbin gerekten gzetleme yerindedir." (Fecir, 14) "Rabbin geldii zaman..." (Fecir, 22) Bu ayetler okunduunda, so-

262 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

mut hkmleri alglamaya alm olan zihin, derhal cisimlere zg nitelik ve zellikleri ieren anlamlar alglar ve dnr. Ancak bu durum, konuya ilikin olarak, maddilik ve cismanilik hkmn ortadan kaldran temel prensiplere bavurulduu anda ortadan kalkar. Bu deerlendirme, fizik tesi, duyulardan akn tm bilgiler ve aratrmalar iin geerli olan bir ilkedir. Srf Kur'an- Kerim'e zg bir durum deildir. Yce bilgiler ieren tahrif edilmemi semav kitaplar iin de bu durum geerlidir. Yine felsefenin ilahiyata ilikin aratrmalarnda da bu durum bulunur. Kur'an- Kerim deiik bir slupla bu geree iaret etmitir: "Allah, gklerden bir su indirdi de dereler kendi miktarnca o su ile alayp akt." (R'd, 17) "Gerekten biz onu, belki aklnz kullanrsnz diye Arapa bir Kur'an kldk. phesiz o, bizim katmzda olan ana kitaptadr; ok ycedir, hikmet sahibidir." (Zuhruf; 3-4) Bir ksm da sosyal yasalara ve ayrnt nitelikli hkmlere ilikindir. Kur'an'n ierdii bilgilerin bu ksm, yasamay gerektirici maslahatn deimesine paralel olarak nasih ve mensuh gibi olgular kapsamna almas bir taraftan, Kur'an'n blm blm inmesi de dier bir taraftan, ayetlerinde teabh ve benzemenin olmasn gerektirmitir. Mteabih olan ayetler, muhkem olanlara, mensuh olan ayetler de nasih olanlara dndrlmek suretiyle, teabh ve benzeme durumu ortadan kalkar.
"Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne karmak ve yorumunu yapmak iin ondan mteabih olanna uyarlar." Ayetin orijinalinde bulu-

nan "zey" kelimesi, dorudan sapma demektir. Bu, kalbin huzursuzluunun ve skntlar iinde olmasnn zorunlu bir sonucudur. Ayetin sonundaki, kart tavr izah eden ifadede buna ilikin bir ipucu vardr: "limde derinleenler ise: Biz ona inandk, tm rabbimizin katndandr." nk ayet, insanlarn muhkem ve mteabih ayetleriyle Kur'an karsndaki tavrlarn tasvir etmektedir. Buna gre, baz insanlarn kalplerinde erilik vardr. Bunlar haktan sapma eilimine sahip kalpleri huzursuz olan kimselerdir.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 263

Dolaysyla fitne karmak ve olmadk tevillere malzeme bulmak iin mteabih ayetlerin peine derler. Bir ksm insanlar ise, ilimde derinlemilerdir. Kalpleri durulmu, istikrara kavumutur. Tutum ve davranlarna muhkem ayetlerin ierdii ilkeleri esas alr, mteabih ayetlere de inanrlar. Bu arada, yce Allah'tan, kendilerini hidayete erdirdikten sonra kalplerini kaydrmamasn dilerler. Buradan anlyoruz ki: Mteabih ayetlerin peine dmek ifadesiyle, ameli bir izleme kastedilmitir, onlara iman etme deil. Dolaysyla, mteabih ayetlere uymaya yneltilen yergi ve eletiri, onlar muhkem ayetlere dndrmeden izlemeye yneliktir. Aksi takdirde, bu durumda mteabih ayetler deil gerekte, muhkem ayetler izlenilmi olur ve muhkem ayetlere ynelme eletiriye tabi tutulmaz. Fitne karmaktan maksat, insanlar saptrma amacn gtmektir. nk, fitne kavram anlam itibaryla saptrma kavramyla yakndr. Dolaysyla bu ayette yce Allah bize u mesaj veriyor: Kalplerinde sapma eilimi bulunan insanlar, mteabih ayetlerin peine dmekle, insanlar Allah'n ayetlerinden saptrmay amalyorlar. Bundan daha da nemlisi, Kur'an'n tevilini ele geirmek ve o konuda bilgi edinmek, helal ve haram hkmlerinin kaynan bilmek ve bylece dinin muhkem ve apak emirlerine tabi olmann gereksizliini vurgulayarak bir adm tede Allah'n dininin btnyle ortadan kaldrlmasn salamay amalyorlar. Tevil kelimesinin kk "evl"dir. Bu kkn anlamnda belirgin olan unsur dnme anlamdr. [Tevil ise dndrme anlamn ifade eder.] Buna gre mteabih ayetleri tevil etmek, onlar dnk olduklar kaynaklara dndrmek demektir. Kur'an'n tevili de, Kur'an retilerinin alnd asl kaynaklardr. Yce Allah kitabnn deiik yerlerinde "tevil" kelimesi kullanmtr. rnein bir ayette yle buyuruluyor: "Andolsun, biz onlara bir kitap getirdik; iman edecek bir toplulua bir hidayet ve rah-

264 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

met olmak zere bir bilgiye dayanarak onu eitli biimlerde akladk. Onlar onun tevilinden bakasna bakmazlar m? Onun tevilinin gelecei gn, daha nce onu unutanlar, diyecekler ki: Gerekten Rabbimizin elileri bize hakk getirmilerdi." (A'raf, 5253) Yni elilerin Allah'n onlarn gerek mevlalar olduu, O'nun dnda kulluk sunduklar ve ardklar dzmece ilahlar ve arlarnn batl olduu, peygamberliin ve dinin hak olduu, Allah'n kabirlerde olanlar diriltecei hususunda vermi olduklar haberlerin hepsi haktr. Ksacas kyamet gn, Peygamberin duyurduklar bu eylerin gerei ve hak olduu ortaya kacaktr. Bundan dolaydr ki bazlar yle demilerdir: Bu ayette sz edilen tevil, doru haberin rtt zihin d objedir. Tpk, kyamet gn gzlemlenen olaylar gibi ki onlar peygamberlerin, resullerin ve kitaplarn haber verdikleri eylerin rtd objelerdir. Bunu u szler reddeder: Bu anlamda tevil, ancak sfatlardan, baz fiillerden ve kyamet gn meydana gelecek olaylardan sz eden ayetlere zg bir terim olarak kullanlr. Hkmlerin konuluunu konu edinen ayetler ise; bunlar ina ifadelerdir, objeler dnyasnda nesnel karlklar yoktur. Ayn ekilde, akln apak hkm verdii baz ahlaki ilkeler de bu kapsama girer ki, bunlarn da tevilleri beraberindedir. Yine peygamberlerin kssalarna ve gemi toplumlarn bandan geen olaylara iaret eden ifadeler de yle. Bunlarn tevilleri, bu anlamyla daha ncedir ve kyamet gnne kadar ertelenmez. Halbuki mezkur ayet, tevil olgusunu kitabn tmne izafe ediyor, belli bir ksm ayetlerine deil. u ayet te mezkur ayete benziyor: "Bu Kur'an Allah'tan bakas tarafndan yalan olarak uydurulmu deildir Yoksa: "Bunu kendisi yalan olarak uydurdu" mu diyorlar? Hayr, onlar ilmini kuatamadklar ve kendilerine henz tevili gelmemi bir eyi yalanladlar. Onlardan ncekiler de byle yalanlamlard. Zulmedenlerin nasl bir sonuca uradklarna bak." (Yunus, 37-39) G-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 265

rld gibi, bu ayetlerde de tevil olgusu kitabn tmne izafe edilmitir. Bundan dolay bazlar u deerlendirmelerde bulunmulardr: Tevil, somut ve zihin d bir olgudur. Konuma buna dayal olarak gerekleir. Verilen haberle ilgili olarak tevil, zihin d realite hakknda verilen bilgi ve olaydr. Bu zihin d olgu, peygamberlerin kssalar ve gemi mmetlere ilikin haberler gibi, gemite olabildii gibi, Allah'n sfatlarndan, isimlerinden, vaatlerinden ve kyamet gn ortaya kacak eylerden sz eden ayetlerde ifadesini bulan gelecekteki olgular da olabilir. na ifadelerin szgelimi hkmleri ieren ayetlerin tevili ise, objeler dnyasnda gerekleen maslahatlardr. u ayette olduu gibi: "ltnz zaman ly tam tutun ve dosdoru bir tartyla tartn; bu, daha hayrldr ve tevil (sonu) bakmndan daha gzeldir." (sr, 35) nk ly tam tutmann ve tarty doru tartmann tevili, bu tavrn topluma dnk maslahatdr ki, bundan insan toplumunun doru istikmet zere hayatn srdrmesi sonucu doar. Bu grte bir ka adan tutarszlk vardr: Birincisi: Bu ayetin zahirinden, tevil olgusunun zihin d olay olduu ve somut bir etkinlik olarak belirginletii ve insanlarn nesnel dnyadaki fiillerine -ki burada lmn tam olarak yaplmasna ve tartnn eksiksiz gerekletirilmesine- terettp ettii anlalmaktadr. "ltnz zaman ly tam tutun..." ifadesinin iermi olduu teri emir ve yasama ile ilgili bir durum sz konusu deildir. u halde tevil, zihin d nesnel bir olaydr ve baka bir nesnel olgunun mercii ve dn yeri konumundadr. Dolaysyla, ayetlerin (gemi ve gelecee ilikin haberlerde olduu gibi) zihin d anlamlara aktarc olmasna veyahut (ina ifadelerde olduu gibi) tevilleri bulunan fiil veya zihin d olgulara iaret etmelerine dayanarak Kur'an ayetlerinin tevili bulunduunu sylemek, gerek anlamda ayetlerin kendisi deil de onlarla ilintili olan eyleri, tevil olgusuyla nitelemektir.

266 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

kincisi: Geri tevil, bir eyin mercii ve tarafna dnd noktadr; ancak bu, zel bir dntr. Tarafna dnlen her ey, tevil anlamn ifade etmez. rnein, bakan olan kimse bakanna dner ve ona bavurur; ancak bu onun tevili deildir. Say da "bir"e dndrlr, ancak "bir" de onun tevili saylmaz. Dolaysyla tevil, zel bir merci ve dnlen yerdir, mutlak anlamda bir dn yeri anlamn ifade etmez. Musa ve Hzr (selam zerlerine olsun) kssalaryla ilgili ayetler de buna delalet etmektedir: "imdi sana zerinde sabr gstermeye g yetiremediin eylerin tevilini haber vereceim." (Kehf, 78) u ayet de ayn anlama iaret etmektedir: "te, senin sabr gstermeye g yetiremediin eylerin tevili budur." (Kehf, 82) Hzr'n Musa'ya haber verdii eyler, hususla ilgili olarak sergiledii fiillere ilikin suretler ve unvanlardr ki Musa bu suret ve unvanlardan habersizdi. Bunlarn yerine, sz konusu yerde de itirazn gerektirici baka suretler ve unvanlar tasavvur etmiti. Bu olaya u ayetlerle iaret ediliyor: "Nitekim bir gemiye binince, o bunu deliverdi." (Kehf, 71) "Nitekim bir ocukla karlatlar, o hemen tutup onu ldrverdi." (Kehf, 74) "Nihayet bir kasabaya gelip yemek istediler, fakat kasaba halk onlar konuklamaktan kand. Ondan yklmaya yz tutmu bir duvar buldular; hemen onu ina etti." (Kehf, 77) Musa'nn (a.s) bu olayda alglad ve grd suret ve unvanlar unlardr: "indekileri batrmak iin mi onu deldin? Andolsun sen artc bir i yaptn." (Kehf, 71) "Bir cana karlk olarak olmakszn, tertemiz bir can m ldrdn? Andolsun sen, irkin bir i yaptn." (Kehf, 74) "Eer isteseydin gerekten buna karlk bir cret alabilirdin." (Kehf, 77) Hzr'n bu olaylara ilikin olarak gsterdii teviller ise unlardr: "Gemi, denizde alan yoksullarnd. Onu kusurlu yapmak istedim, nk ileride her gemiyi zorbalkla ele geiren bir kral vard. ocua gelince; onun anne ve babas m'min kimselerdi.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 267

Bundan dolay, onun kendilerine azgnlk ve inkar zorunu kullanmasndan endie edip-korktuk. Bylece, onlara Rablerinin ondan temiz olmak bakmndan daha hayrls, merhamet bakmndan da daha yakn olann vermesini diledik. Duvar ise, ehirde iki ksz ocuundu. Altnda onlara ait bir define vard; babalar salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik ana erisinler de Rabbinden bir rahmet olarak kendi definelerini karsnlar." (Kehf, 79-82) Daha sonra Hz. Musa'nn btn itirazlarn cevaplayacak nitelie sahip bir cmle dedi: "Bunlar ben kendiliimden yapmadm." (Kehf, 82) Grld gibi, bu ayetlerde geen tevil kavram ile bir eyin kendi nesnel karlna ve somut unvanna dndrlmesi kastedilmitir. Dayak atmann terbiyeye ve hacamat yapmann tedaviye dndrlmesi gibi; tabi, "Zeyd geldi" eklindeki szmzn Zeyd'in nesnel dnyadaki gelii olayna dndrlmesi deil. Tevil kavram Yusuf kssasnda bir ka kez buna yakn bir anlamda kullanlmtr: "Hani Yusuf babasna: Babacm, gerekten ben, ryamda on bir yldz, gnei ve ay grdm; bana secde etmekteler-ken grdm, demiti." (Yusuf, 4) "Babasn ve annesini tahta karp oturttu; onun iin secdeye kapandlar. Dedi ki: Ey babam, bu, daha nceki ryamn tevilidir. Dorusu Rabbim onu gerek kld." (Yusuf, 100) Hz. Yusuf'un daha nce grd ryay, anne-baba ve kardelerinin kendisine secde etmelerine dnk olmas, bir trl dndrme olsa bile, rnein benzere dndrlmesi trnn kapsamna girer. Ayn ekilde u ayetleri de bu ekilde deerlendirebiliriz: "Hkmdar: Ben ryamda yedi besili inek gryorum, onlar yedi zayf inek yiyor; bir de yedi yeil baak ve dierleri ise kupkuru. Ey nde gelenler, eer rya yorumluyorsanz benim bu ryam zverin, dedi. Dediler ki: Bunlar karmakark dlerdir. Biz byle dlerin tevilini bilenler deiliz. O iki kiiden kurtulmu

268 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

olan, nice zaman sonra hatrlad ve: "Ben bunun tevilini size haber veririm, hemen beni zindana gnderin" dedi. (Zindana gidip:) Yusuf, ey doru szl insan... Yedi besili inei yedi zayf inein yedii ve yedi yeil baakla dierleri kuru olan rya konusunda bize fetva ver... Dedi ki: Siz yedi yl, nceleri gibi ekin, yediinizin az bir ksm dnda, bitiklerinizi baanda brakn. Sonra bunun arkasndan zorlu yedi yl gelecektir, sakladnz az bir miktar dnda, daha nce biriktirdiinizi yiyip bitirecektir." (Yusuf, 4348)

Aadaki ayetler de buna rnek oluturmaktadr: "Onunla birlikte iki gen de zindana girmiti. Biri: "Ben ryamda kendimi arap skyorken grdm" dedi. br: "Ben de kendimi bamn stnde ekmek tayorken grdm; ku da ondan yemekteydi" dedi. Bunun tevilinden bize haber ver. Dorusu biz seni, iyilik yapanlardan grmekteyiz... Ey zindan arkadalarm, ikinizden biri efendisine arap iirecek, dieri ise aslacak, ku onun bandan yiyecek. te hakknda sorduunuz i, kesinlemitir." (Yusuf, 3641)

Surenin ak iinde tevil kelimesi bir ka kez daha kullanlmaktadr: "Szlerin tevilinden sana retecek." (Yusuf, 6) "Ona szlerin tevilini retelim." (Yusuf, 21) "Bana szlerin tevilinden rettin." (Yusuf, 101) Yusuf kssasnn ak iinde tevil kavram getii her yerde, ryann dnk olduu olaylar anlamnda kullanlmtr. Ryalar, uyuyan insann uygun bir ekilde grd ekiller ve rneklerdir. Bu durumda tevilin, [olaylarn] tevili olana [yni ryalara] nispeti, anlamn kendisi aracl ile belirginletii suretle olan nispetine ve canl hakikatin kendisi araclyla sergilendii ve grnd rnekle olan nispetine benzer. Hz. Musa ve Hz. Hzr kssasnda deindiimiz olaylar da bu erevede ele alnmaldr. Yine u ayette de mesele bu tarzda ele alnmtr: "ltnz zaman ly tam tutun... bu, tevil bakmndan daha gzeldir." (sr, 35)

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 269

Kyametle ilgili ayetler zerinde dnld zaman, bu ayetlerde geen tevil kavram ile de ayn eyin kastedildii grlecektir: "Hayr onlar ilmini kuatamadklar ve henz kendilerine tevili gelmemi olan bir eyi inkar ettiler..." (Yunus, 39) "Onlar tevilinden bakasna bakmazlar m? Onun tevilinin gelecei gn..." (A'raf, 53) nk: "Andolsun, sen bundan gaflet iindeydin; ite biz de senin zerindeki rty ap-kaldrdk. Artk Bugn, gr gcn keskindir." (Kaf, 22) ayeti ve benzeri ayetler, kitabn haber verdii, peygamberlerin hakknda bilgiler sunduklar olgularn kyamet gn gzlemlenmesi, dnyada alk olduumuz maddi olgularn gzlemlenmesi trnden olmayacan bildirmektedir. Ayn ekilde, bunlarn meydana gelileri ve bunlara egemen olan dzen de dnyada alk olduumuz ve gzlemleye geldiimiz dzenden btnyle farkldr. Bu konuyla ilgili daha ayrntl aklamaya yer vereceiz. O halde, kitaplarn ve peygamberlerin haber verdikleri olgularn kyamet gn belirginleecek ieriklerine dnk olmas olay, gelecee ilikin haberlerin gelecekteki tahakkuk edilerine dnk olmalarna benzemez. [Kyamet gnndeki dnk olmayla dnyadaki dnk olma farkldr] imdiye kadar yaptmz aklamalardan u sonular kyor: 1) Bir ayetin dndrlecei bir tevile sahip olmas durumu ile, bir ayetin mteabih olup muhkem bir ayete dndrlmesi durumu birbirinden farkl eylerdir. 2) Tevil, srf mteabih ayetlere zg bir durum deildir. Btn Kur'an'n bir tevili vardr. Mteabih bir ayetin tevili olduu gibi, muhkem bir ayetin de tevili vardr. 3) Tevil, lafzlarn delalet ettii anlamlar trnden deildir. Tam tersine tevil, objeler dnyasndaki somut varlklar trndendir. Ayetleri tevili bulunmakla nitelemek, ayetleri bizzat kendisiyle ilgili bir vasfla deil de ayetlerle ilintili olan olgularla balantl bir vasfla nitelemektir. Ancak tevil kavramnn kullanlp lafzn zahiri anlamndan farkl bir anlamn kastedilmesi eklindeki anlay,

270 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Kur'an'n iniinden sonra ortaya km yeni bir yaklamdr. Ve: "Tevilini yapmak iin... Onun tevilini Allah'tan bakas bilmez..." ayeti ile byle bir anlamn kastedildiine ilikin hibir kant yoktur. Ayn ekilde, tevil kavram ile ilintili olarak ileri srlen dier bir ok anlamn da bir dayana yoktur. leride bu anlamlara da deineceiz. "Onun tevilini Allah'tan bakas bilmez." fadenin zahiri, zamirin "mteabih olanna" ifadesine dnk olduunu gsteriyor. nk zamire en yakn ifade odur. Ayn durum "tevilini yapmak" ifadesi iin de geerlidir. Yukarda, bu durumun, tevilin srf mteabih-lere zg olmasn gerektirmediini anlatmtk. "Ondan mteabih olan..." ifadesindeki zamir gibi, bunun da kitaba dnk olmas mm-kndr. fadede gzlemlediimiz snrlandrma, tevil bilgisinin srf yce Allah'a zg olduunu vurgulamaya dnktr. "limde derinleenler" ifadesine gelince, bunun zahiri, "vav" harfinin istinaf edat olduunu yni yeni bir anlatm ve cmlenin baladn gstermektedir ve ayetin banda yer alan "kalplerinde erilik olanlar" cmlesinin iaret ettii iki ksm tavrn ikinci tarafn ortaya koymaya dnktr. Buna gre, insanlar, kitab benimseme ve uygulama noktasnda iki ksma ayrlrlar. Bunlarn bir ksm "mteabih olanlara" uyarlar. Bir ksm da mteabih bir ifadeyle karlatnda: "Ona inandk, hepsi Rabbi-mizin katndandr" derler. Bu iki tarafn farkl tutumlar sergilemelerinin altnda yatan neden, bir tarafn kalbinde eriliin bulunmas, bir tarafn da ilimde derinlemesidir. Eer "ver-rasihne fil ilm=ilimde derinleenler" ifadesinin bandaki "vav" harfi atf edat olsayd ve ilimde derinleenlerin de tevil bildikleri anlamn ifade etseydi, Peygamber (s.a.a) Efendimiz de muhakkak onlardan biri olurdu; hatta ilimde derinleenlerin en stndr. Kur'an onun kalbine indii halde, onun bu ifadelerle neyin kastedildiini bilmedii tasavvur edilebilir mi? Bilindii gibi

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 271

Kur'an- Kerim mmetten sz ettii zaman veya bir toplulukla ilgili bir hususu gndeme getirdii zaman, Resulullah da (s.a.a) bu hususun kapsamna giriyorsa, en bata ona iaret eder. Onu onurlandrmak ve kiiliinin nemini vurgulamak iin ondan ayrca sz eder. Sonra dier insanlara deinir. u ayetlerde olduu gibi: "Eli, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, m'minler de." (Bakara, 285) "Sonra Allah, elisi ile m'minlerin zerine gven duygusu ve huzur indirdi." (Tevbe, 26) "Ama Resul ve onunla birlikte olan m'minler" (Tevbe, 88) "Bu Peygamber ile iman edenler..." (l-i mrn, 68) "Allah, Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri kk drmeyecektir." (Tahrim, 8) Daha bunun gibi bir ok rnek gsterilebilir. ayet "limde derinleenler" ifadesi ile, onlarn tevili bildikleri kastedilseydi, Resulullah da (s.a.a) onlar arasnda yer aldna gre, ifadenin: "Onun tevilini, Allah'tan, Resulnden ve ilimde derinleenlerden bakas bilmez." eklinde olmas gerekirdi. Bunu iyice kavramalsn. Geri, ayetin banda yer alan: "Sana kitab indiren O'dur." ifadesi, Peygamberin kitab bildiine delalet etmektedir; bu yzden ikinci bir defa ondan sz etme gerei duyulmamtr, denilebilir. O halde, ayetin zahiri, tevili bilmenin bu ayette srf yce Allah'a zg klndn gstermektedir. Ama bu durum, ayetteki genellemeye ynelik bir istisnann vaki olmayaca anlamna gelmez. Nitekim baz ayetlerde gayb bilgisi Allah'a zg klnmken baka ayetlerde, bu genellemede istisnaya gidilmitir. u ayette olduu gibi: "O gayb bilendir. Kendi gaybn kimseye ak tutmaz. Ancak elileri iinde raz olduu kimseler baka." (Cin, 26-27) Ve yine, tevil bilgisi balamnda bizzat ilimde derinleenlerin istisna edilmeleri ile de elimemektedir ayetin ortaya koyduu bu anlam. nk bu ayette, kalplerinde erilik olanlarn karsnda, ilimde derinleenlerin iman ve teslimini, pheyle karlatklarnda temkinli davrandklar gibi bir durumlarna iaret edilmi olmas

272 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

ile bir baka ayette, onlarn veya bazlarnn Kur'an'n hakikatn ve ayetlerinin tevilini bilmelerinin vurgulanmas arasnda herhangi bir eliki sz konusu deildir. leride bu hususu daha etraflca aklayacaz.
"limde derinleenler ise: Biz ona inandk, tm Rabbi-mizin katndandr, derler." fadenin orijinalinde geen "rasihn" kelimesi,

"rush" kknden "sabit ve salam olmann en ileri dzeyi" demektir. limde derinleenlerin (salam ve sabit bilgiye ulaanlarn), bu ayette, kalplerinde erilik bulunan kimselerin kart cephesi olarak sunulmalar, sonra "Biz ona inandk, tm Rabbimizin katndandr." szleriyle nitelendirilmeleri, onlara ilikin tam bir tanmn yaplmak istendiini gstermektedir. Buna gre, onlar, Allah ve ayetleri hakknda bilgi sahibidirler. Bu bilgiye kesinlikle phe bulamaz. O halde muhkem ayetlere ilikin salam ve sarslmaz bilgi dzeyine ulamlardr. Muhkem ayetlere inanrlar, onlara tabi olurlar, yni onlarla amel ederler. Bu srada karlarna mteebih (anlam itibariyle benzeen) bir ayet ktnda, bu durum onlarn sahip olduklar salam ve sabit bilgi hakknda kalplerinin sarslmasna, zihinlerinin bulanmasna neden olmaz. Aksine onlar mteabih ayetlere inanrlar, ancak onlara amel olarak tabi olmazlar. "Biz ona inandk, tm Rabbimizin katndandr." szlerinde kant ve sonu birlikte zikredilmitir. nk muhkem ve mteabih ayetlerin tm olarak Allah katndan gelmi olmas, tmne, hem muhkem ayetlere hem mteabih ayetlere inanlmasn gerektirmektedir. Muhkem ayetlerin ifadelerindeki netlik, onlara uyma zorunluluunu ve mteabih ayetlerin de reddedilmeden ve tatbik edilmeden kabul edilmesi gerektiini dourur. nk mteabih ayetler de tpk muhkem ayetler gibi Allah katndan gelmilerdir. Dolaysyla mteabih ifadelerin anlamlar iinde muhkem ayetlerde belirtilen hususlarla elitii grlen

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 273

anlama tabi olmak caiz deildir. Bunun nedeni, muhkem ayetlerdeki ifadelerin ak, anlalr ve net olmalardr. Bu yzden, mteabih ayetlerin ierdikleri muhtemel anlamlar iinde, muhkem ayetlerin anlamlarna uygun olanlarna uymak bir zorunluluktur. Bu ayn zamanda mteabih ifadelerin muhkem ifadelere dndrlmesi anlamna gelir. Dolaysyla: "Tm Rabbimizin katndandr." sz, hem muhkem, hem de mteabih olgusu iin bir kant niteliindedir. Bununla muhkem ayetlere inanmak ve onlarn emirleri dorultusunda amel etme, mteabih ayetlere de inanmak ve amel hususunda muhkem ayetlere bavurmak hususunu kastediyorum. "Temiz akl sahiplerinden bakas t alp-dnmez." t alpdnmek (tezekkr), bir eyi karsamak iin zihinsel olarak o eyin kantna ynelmek, intikal etmek demektir. Ayette iaret edilen insanlarn: "Tm Rabbimizin katndandr." eklindeki szleri, daha nce de sylediimiz gibi, onlar asndan bir kantlama ve onlarn sergiledii fiili karacak zihinsel intikali salad iin yce Allah, bunu tezekkr=t alp dnmek olarak nitelemi ve kendilerini onunla vmtr. Ayette geen "elbab" kelimesi "lbb"n ouludur ve her trl aibeden arnm temiz akl demektir. Yce Allah bu zelliklere sahip insanlar, kitabnn deiik yerlerinde gzel vglere konu etmitir. Onlarn Allah'a iman, pimanlk ehli olduklarn ve szn en gzeline tabi olduklarn bildirmitir. Sonra onlarn srekli olarak Rablerini hatrladklarn bildirmitir. Bunun ardndan, onlar tezekkr ehli, yni kant aracl ile bilgilere ulaan kimseler olduklar, hikmet ve irfan sahibi olduklar deerlendirmesinde bulunmutur. Yce Allah yle buyurmutur: "Tauta kulluk etmekten kanan ve Allah'a iten ynelenler ise; onlar iin bir mjde vardr, yleyse kullarma mjde ver. Ki onlar, sz iitirler ve en gzeline uyarlar. te onlar, Allah'n kendilerini hidayete erdirdii kimse-

274 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

lerdir ve onlar, temiz akl sahipleridir." (Zmer, 17-18) "phesiz gklerin ve yerin yaratlnda, gece ile gndzn ardarda geliinde temiz akl sahipleri iin gerekten ayetler vardr. Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah' zikrederler." (l-i mrn, 190-191) Bu srekli hatrlama ve dnmenin beraberinde getirdii boyun eme ve itaat etme, gerekte Allah'a ynelmedir. Ki bu da onlarn Allah'n ayetleri zerinde dnmelerini ve bu dncenin sonucunda gerek bilgilere ve irfana ulamalarn gerektirmektedir. Nitekim yce Allah yle buyurmaktadr. "ten Allah'a ynelenden bakas, t alp-dnmez." (M'min, 13) "Temiz akl sahiplerinden bakas t alp-dnmez." (Bakara, 269 ve l-i mrn,
7)

"Rabbimiz, bizi doru yola ilettikten sonra kalplerimizi kaydrma ve katndan bize bir rahmet bala. phesiz sen en ok ba yapansn."

Bu da onlarn ilimde derinlemelerinin bir sonucudur. nk Rablerinin makamn bildiklerinden ve O'nun gerek konumunu kavradklarndan mlkn sadece O'na ait olduunu ve kendilerinin hi bir eye malik olmadklarn bilmilerdir. O halde ilimde derinlemeden sonra da kalplerinin kaymas mmkndr. Bu yzden Rablerine snyorlar. Kendilerine doru yolu gsterdikten sonra kalplerini kaydrmamasn, kendilerine katndan, bu nimeti kalc klacak, dosdoru yol zerinde ve kurb=yaknlk mertebelerine ulama abasnda yardmc olacak bir rahmet gndermesini istiyorlar. Kalplerini kaydrmamasn istedikten sonra, bir rahmet gndermesini, balamasn istemelerinin hikmetine gelince; nk kalbin kaymamas, ilimde derinleme niteliinin kalc olmasn gerektirici bir durum deildir. Kalp kaymad halde, ilim insandan alnabilir, insann kalbi bo ve ilimle bahtiyar olmayacak ve kayma ile mutsuz klnmayacak ekilde arada braklabilir. Daha dorusu insan cehalet ve zayflk pozisyonunda terk edilebilir. Bu insanlar kesin olarak sahip olduklar ilmin devamna byk bir ihtiya duymaktadrlar; ama ayn zamanda ihtiyalar bununla bitmiyor. Onlar bir yol zerinde yol almaktadrlar. Burada

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 275

Onlar bir yol zerinde yol almaktadrlar. Burada ancak Allah'n kuatabildii ve boyutlarn bildii saysz rahmete muhta durumdadrlar. Onlar da bu ihtiyalarnn bilincindedirler. "Rabbimiz, sen mutlaka insanlar kendisinde asla phe bulunmayan bir gnde toplayacaksn." sz, onlarn bu bilince sahip olduklarnn kantdr. "Rabbimiz, bizi doru yola ilettikten sonra kalplerimizi kaydrma." ifadesi, sapma eiliminin kalplerine szmasndan ve kalplerindeki ilimde derinlemilik olgusunu skp atmasndan Allah'a snma duygu ve isteklerini yanstmaktadr. "Katndan bize bir rahmet bala. phesiz sen en ok ba yapansn." sz de rahmet bulutlarndan yamur yadrlmasnn talep edilmesini yanstmaktadr. Ki kalpleri hayatlarn srdrebilsinler. Rahmet ifadesinin cmle iinde nekre (belirsiz) braklmas ve onun Allah katndan olduunun zellikle vurgulanmas, onlarn bu rahmetin niteliini ve nasl olacan bilmediklerini, yalnzca Rablerinin rahmeti olmazsa ve eer bu rahmet O'nun katndan olmazsa, ilerinin tamam olmayacan bildiklerini gstermektedir. Kalplerin kaymas tehlikesi karsnda sadece Allah'a snmalarn ve rahmeti de sadece O'nun katndan talep etmelerini, onlarn btn mlkn ve asl malikliin Allah'a zg olduunu bildiklerini, maddi sebeplere ynelmediklerini gstermektedir. "Rabbimiz, sen mutlaka insanlar kendisinde asla phe bulunmayan bir gnde toplayacaksn. Dorusu Allah, vadinden dnmez." Bu szleri rahmet isteklerinin gerekesi niteliindedir. nk onlar, biliyorlar ki, yaratl dzeninin kurulmu olmas, dinsel davetin gndeme gelmesi, insann varolu yolculuunda byk bir emek sarf etmesi, kyamet gn gerekleecek toplanmann n hazrlklar mesabesindedir. Orada Allah'n rahmetinden baka hi bir ey fayda vermez, hi bir yerden yardm alnmaz. Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "phesiz (hakkn btldan ayrlaca) hkm gn, hepsinin varaca bir gndr. O gn bir dost dosttan herhangi bir eyi savamaz. Ve onlara yardm da edilmez. Ancak Al-

276 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

lah'n rahmet ettii baka." (Duhan, 40-42) Bu yzden Rablerinden bir rahmet istemiler, bu rahmetin belirlenmesini, somutlatrlmasn da O'na brakmlar ki, ilerine yarasn, ihtiya duyduklar anda yararlanabilsinler. Bugn, "kendisinde phe bulunmayan" eklinde nitelemilerdir. Bununla tm dikkatlerini talebe ve duaya yneltmenin sebebini aklamay ve makul olduunu vurgulamay amalamlardr. Bu arada deindiimiz bu nitelemeyi de u szleriyle gerekelendirmeye almlardr: "Dorusu Allah vadinden dnmez." nk onlarn temel zellikleri, ilimde derinlemi olmalardr ve meydana getirici illeti bilinmeden ilim bir konuda derinlemez ve tasdik kklemez. Bugnn gereklemesinde kuku duymamalarnn sebebi ise, yce Allah'n bunu vadetmi olmasdr ki onlar da bunu vurgulamlardr. Benzeri bir durum da: "Katndan bize bir rahmet bala." isteklerini "phesiz sen en ok ba yapansn." szyle gerekelendirmelerinde sz konusudur. Buna gre, yce Allah'n en ok bata bulunan zat olmas, O'ndan rahmet dilemelerinin illeti ve gerekesidir. fade iinde "sensin" zamirini kullanmalar, haberin bana da zg klma anlamn ifade eden "elif ve lam" taks getirmek suretiyle marife klmalar, "katndan" szlerini gerekelendirmektedir. nk "katndan" sz zg klmaya delalet eder. [Sadece kendi katndan onlara bir rahmet balamay istemelerinin sebebi, onlarn Allah'tan bakasn en ok bata bulunan olarak tanmamalardr] Ayn yaklam u ifade iin de geerlidir: "Kalplerimizi kaydrma" Bu ifadenin ardndan, buna ilikin bir illet olarak alglanabilecek u sze yer verilmitir: "bizi hidayete erdirdikten sonra." [Yni Rab-bimiz, kalplerimizi kaydrma; nk sen bizi doru yola iletmisin] Biraz nce: "Biz ona inandk." szlerinden sonra "tm Rabbimizin katndandr." eklinde bir deerlendirme cmlesine

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 277

yer verilmi olmasnn da buna benzer bir amaca ynelik olduunu sylemitik. u halde, burada sz edilenler, Rablerine iman eden insanlardr. Bu iman zerine sebat gstermiler, bu yzden yce Allah onlar doru yola iletmi, akllarnn kavrama ve alglama kapasitesini kemal dzeyine eritirmitir. Bundan dolay, syledikleri zaman bir bilgiye dayanarak sylerler, bir ey yaptklar zaman ilme dayanarak o eyi yaparlar. Bunun sonucunda yce Allah kendilerini "ilimde derinleen" olarak nitelemi, temiz akl sahipleri ismiyle anmtr. Yce Allah'n, temiz akl sahiplerinin ayrc nitelikleri olarak iaret ettii eyler zerinde durup dndn zaman, u ayetlerde onlarla ilgili olarak anlatlan hususlarla, bunlar arasnda bir paralellik olduunu grrsn: "Tauta kulluk etmekten kanan ve Allah'a iten ynelenler ise; sadece onlar iin bir mjde vardr, yleyse kullarma mjde ver ki onlar, sz iitirler ve en gzeline uyarlar. te onlar, Allah'n kendilerini hidayete erdirdii kimselerdir ve onlar, temiz akl sahipleridir." (Zmer, 17-18) Dikkat edilirse, onlar burada iman sahipleri, szn en gzeline tabi olanlar, Allah'a tvbe edip ynelenler olarak nitelendiriliyorlar. Tefsirini sunduumuz bu ayetlerde ise, ilimde derinleenler, bu niteliklere sahip kimseler olarak gndeme getiriliyorlar. "Dorusu Allah vadinden dnmez" ifadesinde, muhatap (Rabbi-miz) sigasndan gayp (Dorusu Allah...) sigasna gei yaplm olmasnn (ve "Rabbimiz vadinden..." ifadesi kullanlm olmamasnn) hikmetine gelince; nk bu vad, srf kendilerine zg deildir. Bilakis, kendileriyle birlikte bakalarn da kapsamaktadr. Bundan dolay, "Rabbimiz" sznn "Allah" lafzyla deitirilmesi daha uygundur. nk uluhiyetin egemenlii, herkesi ve her eyi kapsayan genel bir durumdur.

278 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

MUHKEM, MTEABH VE TEVL KAVRAMLARININ AYRINTILI AIKLAMASI


Buraya kadar, Muhkem, mteabih ve tevil kavramlaryla ilgili olarak yaptmz aklamalar, yce Allah'n kelam zerinde derin dnceden kan sonular ve Ehl-i Beyt mamlarndan (a.s) gelen rivayetlerden anlalan hususlardr. Biz bu rivayetlere ayetle ilgili rivayetleri ele aldmz blmde yer vereceiz. Ancak mfessirler bu hususta ihtilafa dmlerdir. htilaf yaylm ve aralarnda sapma eilimi byk bir ivme kazanmtr. Aslnda bu ihtilaflarn gemii, slam'n ilk dnemlerine, sahabe ve tabiin kuana mensup tefsir bilginlerine kadar dayanyor. Bize aktarlanlar arasnda yukarda sunduumuz aklamaya tamamen uymalar yle dursun, buna yakn aklamalara bile pek az rastlanr. Bu geni aptaki ihtilafn sebebi, muhkem ve mteabih konular ile tevil kavramnn anlam zerine yaplan aratrmalarn birbirlerine kartrlarak gerekletirilmesidir. Bu da artc bir karkla neden olmutur. Mesele bu yzden girift hale gelmi, aratrmann nitelii bambaka bir boyut kazanm ve bundan kan sonu da ayn oranda karmak olarak belirginlik kazanmtr. Bu konularla ilgili ayrntl aklamalar, elimizden geldiince denilenlerin hangi konuya ilikin olduklarn belirleyerek nelerin sylendiini, bu konuda nelerin tercih edildiini ve hangisinin gerei yansttklarn birka blmde aklayacaz.

1- Muhkem ve Mteabih
"hkam" ve "teabh" szck anlamlar bilinen kelimelerdir. Yce Allah kitabn bu kavramlarn ikisi ile de nitelemitir: "Ayetleri muhkem klnm bir kitaptr." (Hd, 1) "Allah... mteabih, ikierli bir kitap halinde indirdi." (Zmer, 23) Kitabn tamam iin kullanlan bu iki nitelikten ancak kitabn ierdii nazm ve aklama

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 279

trnn salaml (muhkem oluu) ve ayetlerin salam nazm ve aklamann en doruk noktasna varma bakmndan birbirlerine benzemesi (mtea-bih oluu) kastedilmitir. "Sana kitab indiren O'dur. Ondan bir ksm ayetler muhkemdir ki onlar kitabn anasdr. Dierleri ise mteabihtir..." ayetinde, tamam muhkem olarak nitelendirilen kitabn ayetlerinin muhkem ve mteabih olmak zere iki kategoriye ayrldklarna iaret edilmektedir. Buradan anlyoruz ki, bu ayette iaret edilen muhkemlik ve mteabihlik kitabn tamamnn nitelii olarak iaret edilen muhkemlik ve mteabihlikten farkldr. Bundan dolay, ayetleri incelemek suretiyle bu iki kavramn anlamn belirlemek, nesnel karln tespit etmek gerekiyor. Bu konuyla ilgili olarak ondan fazla gr ileri srlmtr. 1- Muhkemlerden maksat, En'm suresinde yer alan ayettir: "De ki: "Gelin size Rabbimizin neleri haram kldn okuyaym: O'na hi bir eyi ortak komayn..." (En'm, 151-152-153) Mteabihler-den maksat ise, Yahudilerin anlayamad ve baka eylerle kartrd hususlardr. Bunlar da baz surelerin balarnda yer alan "Elif, lm, mm" "Elif, lm, ra" ve "Ha, mm" gibi mukattaa (birbirinden kopuk) harflerdir. Yahudiler bunlar harflere rakamlar verilmek suretiyle yaplan hesaplar esas alarak tevil etmiler ve bundan hareketle bu mmetin mrnn ne kadar olduunu tespit etmeye almlardr. Dolaysyla bu hususta yanldlar. Bu gr sahabeden bn-i Abbas'a nispet edilmitir. Bu yoruma ilikin deerlendirmemiz udur: Bu gr kantsz olarak ileri srlmtr. ayet doruluu teslim edilse, bu sefer, muhkem ve mteabih ayetlerin srf bunlarn ikisine tahsis edilmesinin herhangi bir kant yoktur. Ayrca bunun kabul edilmesi, ne muhkem, ne de mteabih olan bir nc ayetler kategorisinin varln gerektirmektedir. Ayetin zahiri ise, byle bir ihtimale yer brakmayacak kadar kesindir.

280 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Ancak bu grn bn-i Abbas'a nispet edilmesi gerei yanstmamaktadr. Ondan yaplan nakil onun sz konusu ayeti muhkem sayd eklindedir. Muhkem ayetler, sadece bu ayetten ibarettir, eklinde deil. ed-Drr-l Mensr tefsirinde Said b. Mansur, bn-i Ebu Hatem, sahih diye nitelendirerek Hakim ve bn-i Mrdeveyh'in Abdullah b. Kays kanalyla aktardklarna gre, o bn-i Abbas'n "Ondan bir ksm ayetler muhkemdir." ayetiyle ilgili olarak: En'm suresinin "De ki: Geliniz..." diye balayan ayet ile ondan sonraki iki ayetten oluan son ayet muhkemdir." dediini duymutur. (c.2, s.4) Yine ayn eserde ondan nakledilen u rivayet de bu deerlendirmeyi desteklemektedir. Rivayete gre, bn-i Abbas, muhkem ayetler ile ilgili olarak: "De ki: Geliniz..." diye balayan ayet ve sonrasndaki iki ayet bu muhkem ayetlerdendir. "Rabbin kendisinden bakasna ibadet etmemenize hkmetti" diye balayan ayet ile ondan sonra gelen iki ayet de bu muhkem ayetlerdendir" demitir. Her iki rivayet de onun bu ayetleri muhkem ayetlere rnek olarak zikretmesini, sadece bu ayetler muhkemdir, demek istemediini desteklemektedir. 2- Bu gr yukardaki grn tam tersidir. Buna gre, muhkem ayetlerden maksat, baz surelerin balarnda yer alan mukattaa yni birbirinden kopuk harfler, mteabih ayetlerden maksat ise, geriye kalan dier tm ayetlerdir. Ebu Fahite'nin yle dedii rivayet edilir: "Onlar kitabn anasdr." ifadesi ile surelerin giri ksmlar kastedilmitir. Kur'an bunlardan karlmtr. rnein: "Elif lm mm. Bu kitap..." ifadesinden Bakara suresi, "Elif lm, mm. Allah'tr ki, O'ndan baka ilah yoktur. Diridir. Kayyumdur (yaratklarn koruyup yneticidir)" ifadesinden l-i mrn suresi kmtr." Yine: "Onlar kitabn anasdr." ifadesi ile ilgili olarak Said b. Cbeyr'in yle dedii rivayet edilir: "Onlar kitabn asln oluturur. nk bunlar btn kitaplarda yazldr." Bu rivayetler, her ikisinin

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 281

de surelerin balangcnda yer alan harflerle bu harflerin lafzlarnn kastedildii grn savunduklarn gsteriyor. Buna gre, demek istenen udur: "Sizin zerinize indirilen kitap, u birbirinden kopuk harflerden meydana gelmektedir. Kelimeler ve cmleler bu harflerden oluur." Nitekim, baz surelerin balarnda yer alan birbirinden kopuk harflerle ilgili olarak byle bir gr vardr. Bu yorumla ilgili olarak unu diyoruz: Bu gr, kesinlikle kant olmayan bir deerlendirmeye yni baz surelerin balarnda yer alan birbirinden kopuk harflerin denilen ekilde yorumlanmasna dayanmann yan sra, bizzat ayetin kendisi ile badamamaktadr. nk, byle bir eyin kabul edilmesi ile birlikte, kimi surelerin giri ksmnda yer alan birbirinden kopuk harflerin dndaki tm Kur'an ayetleri mteabih kategorisine girmi olur. Oysa yce Allah mteabih ayetlere uymay yermi ve bu davran kalplerin kaymas olarak nitelendirmitir. te yandan Kur'an'a uymay da vmtr, daha dorusu ykmllklerin en zorunlusu olarak nitelemitir. Konuyla ilgili olarak yce Allah yle buyuruyor: "Onunla birlikte indirilen nuru izleyenler..." (Araf, 157) Bunun gibi daha bir ok ayet rnek gsterilebilir. 3- Mteabih mcmel olarak isimlendirilen ayetler, muhkem de mbeyyen olarak isimlendirilen ak ve anlalr ayetlerdir. Bu yorumla ilgili olarak unu diyoruz: Bu ayette muhkem ve mteabih ayetlerle ilgili olarak iaret edilen nitelikler, mcmel ve mbeyyen kavramlaryla rtmemektedir. Bunu yle aklayabiliriz: Bir lafzn mcmel olmas, anlamnn baz ynlerinin, dier baz ynlerine karm olmas, iinde kaybolmas, kastedilen ynn dierlerinden ayrdedilmez halde olmasdr. Bu durum muhatabn veya dinleyicinin, kastedilen ynn belirlenmesi noktasnda aknlk iine girmesine neden olur. nsanlarn geleneinde, bir mesajn verilmesi, bir anlamn aktarm noktasnda bu tr lafzlara uyulmamas esastr. Bunun iin daha ak ve ayn zamanda mcmel olan lafz da aklayc zellikte olan dier bir lafzn kullanm

282 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

tercih edilir. Bylece, biraz nceki mcmel lafz da aklanm olur. Bundan sonra buna uyulmasnn bir sakncas da yoktur. Mcmel ifadenin, aklaycs konumundaki bir dier ifade karsndaki durumu bundan ibarettir. Eer muhkem ve mteabih bizzat mcmel ve mbeyyen demekseler, ayet mteabih-ler muhkemlere dndrlerek aklanrsa bu durumda tabi olunan, mteabih ayetler olmu olur, muhkem ayetler deil. [Nitekim mcmel ve mbeyyen konusunda, maksat belirlendikten sonra uyulan mcmeldir, mbeyyen deil] Byle bir tabi olmay ise, konuma ve anlama olgularnn doas kaldrmaz. Dilcilerin geleneinde bunun bir rneine rastlanmaz. Bu noktada kalplerinde kayma olanlarla, ilimde derinleenler arasnda bir fark yoktur. Ve yine mteabihe uymak yerilmez ve kalplerin kaymasn gerektiren bir durum olmazd. 4- Mteabihlerden maksat, mensuh (hkmleri yrrlkten kaldrlm) ayetlerdir. nk hkmleri yrrlkten kaldrlm mensuh ayetlere inanlr; ancak onlarla amel edilmez. Muhhemlerden maksat da, nasih (kendilerinden nce inen ayetlerin ierdikleri hkmleri yrrlkten kaldran hkmler ieren) ayetlerdir. Bunlara hem inanlr, hem de direktifleri dorultusunda amel edilir. Bu gr, bn-i Abbas, bn-i Mesud ve baz sahabelere nispet edilmitir. Bu nedenle bn-i Abbas Kur'an'n tevilini bildiini sanrd. Bu grn doru olduu kabul edilse bile, mteabih kavramnn srf mensuh ayetleri ierdiine ilikin somut bir kant bulmak mmkn deildir. nk yce Allah'n mteabihlere tabi olmann niteliklerinden biri olarak szn ettii fitne karmay ve tevil etmeyi amalama durumu mensuh olmayan bir ok ayet iin de geerlidir. Allah'n sfatlar ve fiilleri ile ilgili ayetleri buna rnek gsterebiliriz. Bir kere bu gr benimsemek, muhkem ile mteabih arasnda bir aracnn varln kabul etmeyi gerektir-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 283

mektedir. [rnein Allah'n sfatlar ve fiilleri ile ilgili ayetler, ne nasih ve ne de mensuhturlar] bn-i Abbas'tan aktarlan aklamalardan anlald kadaryla, onun muhkem ve mteabih ile ilgili gr, nasih ve mensuh snrlarn aan genelliktedir. yle anlalyor ki, o bu ikisini srf rnek olsun diye zikretmitir. rnein ed-Drr-l Mensr adl tefsirde yle deniyor: bn-i Cerir, bn-i Munzir ve bn-i Ebu Hatem, Ali kanalyla bn-i Abbas'tan yle rivayet ederler: Muhkemlerden maksat, Kur'an'n nasihi, helali, haram, hadleri, farzlar ve inanlmas gereken hkmleridir. Mteabihlerden maksat, Kur'an'n mensuhu, mukaddemi (ne alnm), muahhar (ertelenmii), rnekleri, yeminleri ve inanlan ancak amel edilmeyen ifadeleridir." 5- Muhkemden maksat kant ak ve parlak olan ifadelerdir. Allah'n birlii, kudreti ve hikmeti ile ilgili kantlar gibi. Mteabihten maksat ise, anlalmas iin dnmeye ve tefekkr etmeye ihtiya duyulan ifadelerdir. Eer kantn ak ve parlak ya da dnme ve tefekkre muhta olmasndan maksat, sz konusu ayetin ieriinin bedihi veya ona yakn bir akl delile sahip olmas ya byle olmamas ise, bu, hkm ve farzlar ve benzeri konularla ilgili ayetlerin de parlak ve ak bir akl delile sahip olmadklar iin mteabihler kategorisinde deerlendirilmelerini gerektirmektedir. Dolaysyla bu tr ayetlere uymak, gerekte vacip olduu halde, yerilmi olur. Yok eer bundan maksat, sz konusu ayetin kitabn kendisinden kaynaklanan ak ve parlak bir kanta sahip olmas veya olmamas ise, kitapta yer alan her ayet, ayn konumdadr. Nasl olmasn ki? O, ikierli mteabih bir kitaptr. Nurdur. Ak ve aklaycdr. Bu tarz bir yaklamn gerei, tm kitabn muhkem olmas ve bunun kart olan mteabihlik durumunun ortadan kalkmasdr. Bu ise, hem Kur'an'n nassna, hem de varsayma aykrdr. 6- Muhkemden maksat, belirgin veya rtl bir kant aracl ile bilgi edinmeye imkan salayan ifadelerdir. Mteabihlikten

284 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

maksat ise, bilgi edinmeye hi bir ekilde imkan vermeyen ifadelerdir. Kyametin kopma zaman ve benzeri hususlarn bilinmesi gibi. Hi kukusuz, muhkemlik ve mteabihlik, kitabn ayeti iin kullanlan birer sfattr. Ayetin anlam ise, ilahi bilgilerden herhangi birine delalet eden iarettir. Kitabn ayetlerinden birinin delalet ettii bir eyse, kendisine ulamaya gidecek bir yoldan yoksun olmad gibi, anlalmas da imkansz deildir. Bu ayet ya kendisinden dolay anlalr ya da baka bir ayetin aracl ile anlalr. Ayetin lafz ile bir eyin kast edilmesi, sonra da bu lafz aracl ile bu maksada ulalmamas mmkn mdr? Halbuki, kitabn temel nitelii yol gsterici, hidayet edici, nur ve ak olmasdr. Bu kitap m'minler yle dursun, kafirlerin de anlamasna elverili olarak sunulmutur. Nitekim Kur'an'da yle buyuruluyor: "Bu Kur'an, Rahman ve Rahimden indirilmitir. Bilen bir kavim iin ayetleri aklanm Arapa okunan bir kitaptr. Mjdeleyici ve bir uyarc olarak (gnderilmitir). Ama ou yz evirmitir; onlar iitmezler." (Fussilet, 2-3-4) "Onlar Kur'an' iyice dnmyorlar m? Eer o, Allah'tan bakasnn katndan olsayd, kukusuz iinde birbirini tutmaz bir ok ey bulurlard." (Nis,
82)

u halde bir hususla ilgili olarak kitapta bir ayet yer almsa, o eyin anlalamamas imkanszdr. Sz konusu eyi kavramak zere dnmek sonusuz kalmayacaktr. Bu arada zerinde durup objektif karln tespit etmeye imkan bulunmayan kyametin zaman gibi gizli gayb perdesinin gerisindeki olgular iin herhangi bir ayetin lafzlar itibariyle aklamak zere sunulmu olmas sz konusu deildir. Dolaysyla bu adan bu tr ayetleri mteabih olarak nitelendirmek mmkn deildir. Bunun yannda, yukarda deerlendirdiimiz grte, mteabih kavram ile ayetin tevili birbirlerine kartrlmtr.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 285

7- Muhkemlerden maksat, hkmler ieren ayetlerdir. Mteabih-lerden maksat ise, birbirleriyle uyum ierisinde olmayan dier ayetlerdir. Bu gr Mcahid'e ve bakalarna nispet edilmitir. Eer burada iaret edilen uyumsuzluk sznden maksat, zelletirici bir unsur aracl ile zelletirmek ve kaytlandrc unsur aracl ile ifadeyi kaytl klmak ve zel durumlarda belirginleen karinelerde olduu gibi lafzdan kastedileni somutlatrmaya yardmc olan btn durumlar ise, bu durumda, hkmler ieren ayetler de dierleri gibi mteabih olur. [nk hkmler ieren ayetlerin bazs genel ifadeli, bazs hs ifadelidir. Bazs mutlak, bazs mukayyettirler] ayet, iaret edilen uyumluluk ve anlarlk sznden, kastedilen nesnel karla ynelik delaleti zerinde bir kapallk ve birka ihtimal sz konusu olmayan ve bylece kendisinden kastedilen nesnel karln kendisi aracl ile belirginlemesi ve bunun aracl ile dier eylerin nesnel karlklarn belirginlemesi durumu [yni mteabihte uyumsuzluk sznden kastedilen ayetin delaleti zerinde tam bir kapallk olmas, bir ok ihtimallerin sz konusu olduundan nesnel karlnn bilinmemesi, bylece kendisiyle kastedilen nesnel karln ne kendisi aracl ile ve ne de nesnel karl olan dier ayetler aracl ile belirginlememesi durumu] kastedilmi ise, bu durumda hkmler ieren ayetlerin dndaki tm ayetlerin mteabih olduu grn savunmak, hkmlerin dnda Kur'an'dan baka bir eyin renilmemesini gerektirir. nk varsayma gre, Kur'an'da mteabih ayetlerin bavuru kaynan oluturacak ve anlamlarnn belirginlemesine yardmc olacak muhkem ayetler bulunmamaktadr. 8- Muhkemden maksat, sadece bir anlama yorumlanma ihtimali bulunan ifadelerdir. Mteabihten maksat ise, bir ok anlama gelme ihtimali bulunan ifadelerdir. Bu gr afii'ye nispet edilmitir. Bildiim kadaryla burada kastedilen husus udur:

286 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Muhkem, anlam ancak bir ekilde belirginleen ifade demektir. Nass (anlam net ve kesin) ve bir anlamda gl bir ekilde belirginleen ayetler gibi. Mteabih ise, bunun tam aksidir. Bu deerlendirme bir kelime yerine bir baka kelimenin kullanlmasndan baka bir ey deildir. rnein "muhkem" kelimesinin yerine, "birden fazla anlam olmayan" ifadesi konulmutur. "Mteabih" ise, bir ok anlama gelebilen eklinde ifade edilmitir. Ayrca bu yaklamda, tevil kavram tefsir eklinde, yni lafzdan kastedilen ey olarak alglanmtr. Daha nce bunun yanl olduunu syledik. Eer tevil bizzat tefsir olsayd, tevili bilmek sadece yce Allah'a ya da yce Allah ile beraber ilimde derinleenlere zg klnmasnn bir anlam olmazd. nk Kur'an'n bir ksm, dier bir ksmn tefsir etmektedir. Bu konuda, m'min, kfir, dinde derinleenler ve kalplerinde kayma olanlar arasnda herhangi bir fark yoktur. 9- Muhkemden maksat, iinde peygamberlerle mmetleri arasnda geen olaylara ilikin haberlerin ayrntl ve salam klnm olarak sunulduu ifadelerdir. Mteabihten maksat ise, peygamberlerin kssalarnda, eitli surelerde tekrarlanan ifadelerin iindeki benzer ifadelerdir. Bu yaklam kabul etmek, ayette iaret edilen ayrm srf kssalarla ilgili ayetlere zg olmay gerektirmektedir. Bu yorumun deerlendirmesine gelince; bu tarz bir zg klmann hi bir kant yoktur. Ayrca yce Allah'n muhkem ve mteabih ayetlerin zellikleri olarak iaret ettii hususlar, rnein mteabihlere tabi olma balamnda szn ettii fitne karmay amalamak ve tevillerini yapmay arzulamak gibi hususlar, bununla badamamaktadr. nk yce Allah'n iaret ettii zelliklere peygamber kssalarn konu edinen ayetlerde rastlanabildii gibi, baka konularla ilgili ayetlerde de rastlanabilir. Tekrarlanan bir ok kssada rastlanabildii gibi, -halifelik grevinin yer-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 287

yzne zg klnmasn anlatan kssa rneinde olduu gibi- bir tek kssada da rastlanabilir. 10- Mteabih, aklamay gerektiren ifadelerdir. Muhkem ise, aklamaya gerek duymayan ifadelerdir. Bu yaklam mam Ahmed'e nispet edilmitir. Bu yaklama gelince; hkmleri ieren ayetler, kesin olarak muhkem olduklar halde, bir ok kere de iaret ettiimiz gibi, Peygamber Efendimiz (s.a.a) tarafndan aklanmaya muhtatrlar. Ayrca mensuh ayetler de mteabihtirler ve daha nce de sylediimiz gibi, bunlarn aklanmaya ihtiyalar yoktur. nk onlar da dier baz hkm ieren ayetler gibidirler. 11- Muhkemden maksat, inanlan ve amel edilen ifadelerdir. M-teabihten maksat ise, inanlan, ancak amel edilmeyen ifadelerdir. Bu gr, bn-i Teymiye'ye nispet edilmitir. O, bu yaklamyla unu kastetmi olsa gerektir: Haber nitelikli ifadeler mteabihtirler. na ifadeler de muhkemdirler. Nitekim bazlar bu ekilde alglamlardr. Yoksa, bu yaklam bal bana bir gr olarak deerlendirilmezdi. nk daha nce aklanan bir ok grle rtr olacakt. Bu grle ilgili olarak unu diyoruz ki: Bu grn benimsenmesi durumunda, hkm bildirmeyen tm ayetlerin mteabih kabul edilmesi gerekir. Bunun bir gerei de, hkmler dnda hi bir ilahi bilginin alglanamamasdr. nk bu alanda bir hkm yoksa herhangi bir amel de sz konusu olmaz, dier taraftan bilgi edinmek iin mteabihlerin dndrlecei herhangi bir muhkem ayet de yoktur. Bir dier husus: Mensuh ayetler, inadirler; ancak kesinlikle muhkem deildirler. Hi kukusuz, o, "Muhkeme inanlr ve amel edilir. Mteabihe ise, amel etmeden inanlr." derken ayette yer alan u ifadenin anlamn gz nnde bulundurmutur: "Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne karmak ve yorumunu yapmak iin ondan mteabih olanna uyarlar... limde derinleenler ise: "Biz ona

288 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

inandk, tm Rabbimizin katndandr." derler." Ancak bu iki olgu, yni muhkem olan ayetlere inanmak ve ieriklerine gre amel etmek ile mteabihlere inanmak ve ieriklerine gre amel etmemek olgular, kitaba inanan herkesin grevleri olduklarndan, byle bir insann grevini yerine getirmeden nce hem muhkemi, hem de mteabihi belirlemesi gerekir. Bu durumda da muhkem ve mteabihleri bu olgularla tanmann, onlarn belirlenmesi ve nesnel karlklarnn tespit edilmesi asndan bu olgularn yeterli olmayaca aktr. 12- Mteabihler, bir takm zel sfatlar ieren ayetlerdir. ster alim, kadir, hakm ve habir sfatlar gibi Allah'n sfatlarn ieren ayetler olsun, ister peygamberlerin sfatlar ile ilgili ifadeleri ieren ayetler olsun. Hz. sa ile ilgili u ifadeyi buna rnek gsterebiliriz: "O'nun kelimesidir. Onu Meryem'e yneltmitir ve Ondan bir ruhtur." (Nis, 171) Buna benzer ayetler de bu balamda deerlendirilir. Bu gr de bn-i Teymiye'ye nispet edilmitir. Sfatlarla ilgili ayetlerin mteabihler kategorisine girdiini kabul etmemize ramen, mteabihi srf bunlarla snrlandrmak kant olmayan bir iddiadr. Yukardaki gr ileri sren bn-i Teymiye'den nakledilen uzun aklamalardan anlald kadaryla, o, muhkem ve mteabih kavramlarn lgavi anlamlarn esas alan bir deerlendirmeye tabi tutmutur. Buna gre, muhkem, delaleti salam olan, mteabih ise birbirine benzeyen eitli ihtimalleri ayn anda ieren ifadeler demektir. Bu iki anlam nisp ve grecelidir. Bir ayetin anlam halkn geneline belirsiz gelebilir. Ama alimler onu aratrp renirler. Bu husus, sfatlarla ilgili konular ieren ayetlerde daha belirgindir. nk bu tr ayetlerin anlam, halkn geneli asndan belirsizdir. Baka eylerle kartrlabilir niteliktedir. Bilindii gibi insanlarn genelinin zihinsel kapasiteleri, maddi alglarn tesine geme, maddeyi ama bakmndan yetersizdir, Bu yzden yce Allah'n kendi zatyla ilgili olarak sz konusu ettii ilim, kud-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 289

ret, iitme, grme, rza, gazap, el, gz ve benzeri olgular cismani eyler veya gerek olmayan anlamlar olarak alglyorlar. Bundan dolay fitne kyor, bidatler ba gsteriyor, eitli mezhepler ortaya kyor. te muhkem ve mteabihten kastedilen budur. Bunlarn her ikisi aracl ile bir bilgiye ulamak mmkndr. Kavranmas ve bilinmesi mmkn olmayan eyse, mteabihlerin gerek anlamlarna tevil edilmeleridir. Sfatlarla ilgili ayetler gibi ayetlerin ierdii rneklerin iaret ettikleri hususlarn bilinmesidir. Diyelim ki, biz, "Allah, her eye kadirdir." ve "Allah her eyi bilir" ifadelerinin anlamn biliyoruz; ama biz, O'nun bilmesinin, kudretinin ve dier sfatlarnn gerek mahiyetlerini ve O'na zg fiilleri kavrayamayz, bilemeyiz. te Allah'tan baka kimsenin bilmedii mteabihlerin tevillerinden maksat budur." bn-i Teymiye'nin grleri zetle bundan ibaretti. Tevil kavramndan sz ederken, inallah, onun bu szleriyle ilgili aklamalarda bulunacaz. 13- Muhkemden maksat akln kavrayabildii ifadelerdir. Mtea-bihten maksat da bunun aksidir. Bu grn herhangi bir kant yoktur. Kur'an ayetleri, akln kavrayabildii ve akln kavrayamad eklinde iki ksma blnrlerse de, bu, u anda tefsirini sunduumuz ayette iaret edilen muhkem ve mteabih ifadeleriyle de bu hususlarn kastedildii anlamna gelmez. Kald ki, ayette iaret edilen muhkem ve mteabihlerin zellikleri bu taksimle tam olarak badamamaktadr. Ayrca bu l hkm ieren ayetlerle geerliliini kaybeder. nk bu tr ayetler muhkemdirler ve akln bunlar kavramas mmkn deildir. 14- Muhkemden maksat, ifadenin zahiri kastedilen ayetlerdir. M-teabihten maksat da, zahirinin aksi kastedilen ayetlerdir. Bu gr bir ok son kuak aratrmaclar tarafndan ileri srlmtr. Teville ilgili olarak gelitirdikleri kavramsal rg de bu gre dayanyor. Buna gre tevil, szn zahirine ters den anlam demektir. Sanki u gr savunanlar da bunu kastetmi gibidirler:

290 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

"Muhkem ayet, tevili, indirilii demek olan ayettir. Mteabih ise, ancak teville anlalabilen ayettir." Bu yaklama gelince: Bu, salt bir stlahtr. Ayette muhkem ve mteabihlerin nitelikleriyle ilgili olarak iaret edilen hususlar, bununla uyumamaktadr. Mteabihin mteabih olmas, madlulunun (nesnel karlnn) ve kastedilen anlamn olmasndan ileri gelmektedir. Ve yine tevil, mteabihle kastedilen anlam demek deildir ki dolaysyla mteabihin tevile sahip olmak bakmndan muhkemden ayrld eklinde bir sonuca varlsn. Tam tersine ayette iaret edilen tevilden maksat, Kur'an'n muhkem, mteabih tm ayetlerini kapsayan bir durumdur. Biz bu hususa daha nce iaret ettik. Bunun yannda, Kur'an'da, zahiri anlamndan farkl, ona ters den bir anlam kastedilen herhangi bir ayet yoktur. ayet baz ayetlerde bu tr bir duruma ima eden ifadeler varsa, bununla, baka muhkem ayetlerin onlara kazandrd anlamlar kastedilmitir. nk Kur'an'n bir zellii, baz ifadelerinin dier baz ifadeler tarafndan tefsir edilmesidir, kapal ifadenin dier baz ifadeler aracl ile akla kavuturulmasdr. Bilindii gibi, bitiik veya ayr karinelerin bir kelimeye kazandrdklar anlam, onun zuhurunun dnda deildirler. zellikle, konumac tarafndan, bir ksmnn dier bir ksmyla ilintili bir ekilde sylendii, bir ksmnn dier bir ksmna tanklk ettii, var olduu sanlan tm ihtilaflarn ve tm elikilerin zerinde dnlmesi durumunda ortadan kalkaca aka ifade edilen bir metin asndan bu durum ok daha net bir husustur. Yce Allah konuya ilikin olarak yle buyuruyor: "Onlar hala Kur'an' iyice dnmyorlar m? Eer o, Allah'tan bakasnn katndan olsayd, kukusuz iinde birbirini tutmaz birok ey bulurlard." (Nis, 82) 15- Asem'den yle bir gr aktarlmtr: Muhkemden maksat, tevili zerinde gr birlii salanan ayetlerdir. Mteabihten maksat da, tevili hakknda ihtilafa dlen ayetlerdir. Burada, g-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 291

r birlii (icma) ve gr ayrl (ihtilaf) ile, ayetin nesnel karl hakknda tm grlerin ayn noktada toplanmas ile byle olmamas kastedilmi olsa gerektir. Byle bir deerlendirme, kitabn tamamnn mteabih olmasn gerektirir ki bu, tefsirini sunduumuz ayetin iaret ettii taksimle badamamaktadr. nk Kur'an'da hi bir ayet yoktur ki, hakknda herhangi bir ihtilaf olmasn. Ya ayetin lafz ya anlam ya da anlamnn ak veya rtl olmas asndan mutlaka bir takm ihtilaflar sz konusu olmaktadr. yle ki bazlar: "Mteabih (benzemeli) bir kitap" (Zmer, 23) ayetine dayanarak Kur'an'n tamamnn mteabih olduunu sylemilerdir. Bu deerlendirmenin, sz konusu karsamann, kant olarak sunduklar ayetin muhkem bir ayet olmas esasna dayandn gz ard etmilerdir. Kant olarak sunduklar ayet savunduklar grle elimektedir. Bir dier grup da Kur'an ayetlerinin zahirinin kant oluturmadklarn, yni zahiri anlamnn olmadn ileri srmlerdir. 16- Mteabihten maksat, bakas ile aralarnda benzerlik bulunmasndan dolay, tefsiri mkl olan ifadelerdir. Bu zorluun, mkln, lafzla veya anlamla ilgili olmas fark etmez. Bu gr Ragb el-sfahan ileri srmtr. Ragb "el-Mfredat" adl eserinde unlar sylyor: Kur'an'n mteabihinden maksat, baka ayetlerle aralarnda benzerlik olmasndan dolay tefsiri mkl olan ayetlerdir. Bu benzerliin lafz veya anlam asndan sz konusu olmas fark etmez. Fkh bilginleri demilerdir ki: Mteabih, zahiri maksadn ulatrmayan ifadelerdir. in asl udur: Ayetler, birbirleri asndan gruba ayrlrlar: Mutlak muhkem, mutlak mteabih, bir adan muhkem, bir adan da mteabih olan ayetler. O halde mteabihler genel olarak ksma ayrlrlar: 1- Sadece lafz asndan mteabih olan ayetler. 2- Sadece anlam asndan mteabih olan ayetler.

292 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

3- Her iki adan da mteabih olan ayetler. Sadece lafz asndan mteabih olan ayetler iki ksma ayrlrlar: Bu ksmlardan biri mfred lafzlarla ilgilidir. Bu da ya kelimenin garip ve allmayan olmas ile ilgilidir. "el-ebb" ve "yeziffn" kelimeleri gibi ya da "yed" (el) ve "ayn" (gz) kelimelerinde olduu gibi lafz ortakl eklinde olur (yni bir kelimenin birka anlam olur). Dier ksm ise, mrekkeb (bileik) szn cmle yapsyla ilgilidir. Bu da ksma ayrlr. Bir ksm kelamn zet olmasyla ilgilidir. u ayette olduu gibi: "Eer yetim kzlar konusunda adeleti yerine getiremeyeceinizden korkarsanz, bu durumda, size helal olan kadnlardan... nikahlayn." (Nis,3) Bir ksm da ifadenin aklanmas, geniletilmesi ile ilgilidir: "O'nun benzeri gibi hibir ey yoktur" ifadesinde olduu gibi. nk eer: "Hibir ey O'nun benzeri deildir." denilseydi, bu dinleyiciler asndan daha ak bir ifade olacakt. Bir ksm da kelamn dzeni ile ilgilidir: "Kitab kulu zerine indirdi ve onda hi bir arpklk klmad. Dosdoru bir kitaptr." (Kehf, 1-2) ayetinde olduu gibi. Bu ifadenin takdiri yledir: "Kitab kulu zerine dosdoru olarak indirdi ve onda hi bir arpklk yoktur." "Eer m'min erkekler ... olmasayd, eer seilip ayrlm olsalard." (Fetih, 25) ayetini de buna rnek gsterebiliriz. Anlam itibariyle mteabihe rnek, yce Allah'n sfatlar ve kyamet gnnn sfatlardr. nk bu sfatlar bizim kavrayacamz ekilde tasvir edilmemilerdir. Bunun nedeni, bizim duyu organlaryla alglayamadmz bir eyin suretinin zihnimizde belirginlememesidir. Ya da bunlarn, bizim duyu organlaryla alglayabildiimiz trden olmamasdr. Hem anlam hem lafz asndan mteabih, toplam olarak be ksma ayrlr:

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 293

Birinci ksm, nicelikle ilgilidir. fadenin genel veya zel bir anlam tamas gibi. "Mriklerle savan" (Tevbe, 5) ifadesi buna rnek gsterilebilir [Acaba btn mriklerin mi yoksa belirli mriklerin mi kastedildiini bilmiyoruz]. kincisi, nitelikle ilgilidir. fadenin vacip veya mendup nitelikli bir hkm iermesi gibi. "Kadnlardan size helal olanlar nikahlayn..." (Nis, 3) ayetini buna rnek verebiliriz. ncs, zamanla ilgilidir. Nasih ve mensuh ayetler gibi. "Allah'tan gerei gibi korkun." (l-i mrn, 12) ifadesini buna rnek gsterebiliriz [Dier bir ayette "Gcnz yettii kadar Allah'tan korkun" (Teabun, 16) diye yer almtr. Hangisinin nasih ve hangisinin mensuh olduu bilinmemektedir]. Drdncs, mekanla veya ayetlerin indii ortamn objektif koullaryla ilgilidir. "Evlere arkasndan girmeniz iyilik deildir." (Bakara, 189) ve "Erteleme (nesie) kfrde daha ileri gitmektir." (Tevbe, 37) ifadeleri buna rnek gsterilebilir. nk Araplarn cahiliye dnemindeki geleneklerini bilmeyenlerin bu ayetin tefsirini kavramalar zor olur. Beincisi, bir fiilin sahih, geerli veya fasit, geersiz olmasna neden olan artlarla ilgilidir. Namazn ve nikahn artlar gibi. Bu hususlar bir btn olarak tasavvur edildii zaman, tefsir bilginlerinin, mteabih kavramnn anlam ile ilgili olarak ileri srdkleri tm grlerin yukardaki tasnifin dnda olmad anlalr. Mteabihten maksat, "Elif, lm, mm'dir." diyenin gr, Kate-de'nin: Muhkem nasih, mteabih de mensuhtur, eklindeki gr, Asemm'in: Muhkem, tevili zerinde gr birlii salanan ifadelerdir, mteabihse, tevili zerinde ihtilaf kan ifadelerdir, eklindeki gr gibi. Bundan sonra, btn mteabihler grupta incelenebilir:

294 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Bir grup mteabih ayetin ieriinin mahiyetini akln kavramas, tespit etmesi mmkn deildir. Kyametin zaman, Dabbetul arzn (kyamete yakn bir zamanda ortaya kaca sylenen eyin) ortaya k ve Dabbet-ul arzn mahiyeti gibi. Bir grup mteabihin anlamn kavramak ta akl asndan mmkndr. Garip lafzlar, ince ve dakik hkmler gibi. Bir grup mteabih de bu iki grup arasnda deiken bir yer igal etmektedir. Bunlarn gerek anlamlarnn ilimde derinleen insanlar tarafndan bilinmesi, dier insanlarnsa, bunlarn mahiyetlerini bilmemeleri mmkndr. Bu grup mteabihe, Peygamber Efendimiz Hz. Ali (a.s) ile ilgili olarak syledii u szlerde iaret etmitir: "Allah'm! Onu dinde derin kavray sahibi kl" Peygamberimizin bn-i Abbas'la ilgili syledii buna benzer bir szde de buna iaret edilmitir." (el-Mfredat, Ragp el-sfahani s. 443- 445) Ragb'n szleri burada sona erdi. Ragb'n bu deerlendirmesi, mteabih ile ilgili aklamalarn en kapsamlsdr. Yukarda iaret edilen bir ok grn bir araya getirildii grlmektedir. Ancak bu deerlendirmede iki adan tutarszlk vardr: Birincisi; onun mteabih kavramn, szel benzerlikleri, lafz gariplik, terkipsel kapallk, ifadenin genel veya zel oluu gibi lafzla ilgili tereddtleri kapsayacak ekilde genelletirmesi, tefsirini sunduumuz ayetin zahiri ile badamamaktadr. nk tefsirini sunduumuz ayet, muhkem ayetleri, mteabih ayetlerin ba vuru kayna gibi gstermektedir. Bilindii gibi, lafz gariplikler ve benzeri durumlar, muhkem ayetlerin delaletleriyle ortadan kalkacak hususlar deildir. Bu tr dmler, muhkem ayetlere bavurularak zlmezler. Bunlarn zm mercii baka bir eydir. Ayrca, tefsirini sunduumuz ayette, mteabihlerle ilgili olarak, fitne karmak amacyla onlara uyabileceine iaret ediliyor, bilindii gibi, zelletirici bir unsuru gz nnde bulundurmakszn genel nitelikli bir ifadeye uyma, kaytlandrc bir unsuru gz nnde bulundurmakszn mutlak nitelikli bir ifadeye uymak ya da sz-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 295

lk ve lgat kitaplarna ba vurmakszn garip bir lafzn peine dme her dil ehlinin yntemlerine aykrdr. Hibir dil ehlinin doasnda byle bir yaklama cevaz verilmez. Doal olarak, dilde bir dayana olmad iin de byle ifadelere tabi olmak da fitneyi uyandrc bir rol oynamaz. kincisi; mteabihi, btn insanlar tarafndan anlalabilen, hi kimse tarafndan anlalmayan ve bir kesim tarafndan anlalabilen, bir kesim tarafndan da anlalamayan eklinde tasnif etmesi, tevil olgusunu sadece mteabih ifadelere zg kldnn gstergesidir. Ki biz bunun byle olmadn kantladk. Muhkem ve mteabih kavramlarnn anlam ve nesnel karlklar ile ilgili olarak sylenenler bundan ibarettir. Bu tr deerlendirmelerin isabetli olup olmadklarn grdk. Yine tefsirini sunduumuz ayete baktmzda, ayetin aydnlk nda meseleyi gzlemlediimizde, gerein btn bu denilenlerden farkl olduunu grm olduk. Aslnda ayetten yola karak mteabih kavramn yle anlamamz gerekmektedir: Bir ayetin ayet olmasn koruyarak, yni bir anlam tamann yan sra, pheli ve deiken bir anlama delalet etmesi demektir. Ancak pheli ve deiken anlam, genel ve mutlak nitelikli bir ifadenin zel ve kaytl bir ifadeye dndrlerek veya benzeri bir ilem yaplarak anlamnn belirginletirilmesi gibi dil ehlinin geleneksel yntemleri asndan zme kavuturulabilen lafzla ilintili olgulardan kaynaklanmamaktadr. Mteabihlik durumu, anlamnn iinde kuku bulunmayan ve mteabih ayetlerin anlamlarnn belirginlemesine yardmc olan muhkem bir ayetin anlam ile badamamaktan kaynaklanr. Bilindii gibi, herhangi bir ayetin bu nitelie sahip olmas, ancak uyulmas istenen anlamn, insanlarn genelinin zihinleri asndan allm olmas, yaln zihinlerin zorlanmadan tasdik edebilecei zellikte olmas ya da ayetin kastedilen tevilinin, kavrama

296 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

gc zayf, akletme yetenei yetersiz bu tr zihinler tarafndan abuk kabul edilebilir zellikte olmas ile mmkndr. Peygamber Efendimizden (s.a.a) sonra, gerek eitli bilgiler ve gerekse pratik hayatn hkmleri balamnda, slam'n ngrd dosdoru yoldan sapan bidat ve heva ehlini, ykc mezhepleri ve sapkn gruplar incelediimiz zaman, bir ok dayanaklarnn mteabihlere uymak, ayetleri yce Allah'n honut olmayaca bir ekilde tevil etmek olduunu grrz. Bir bakyorsun, bir mezhep, yce Allah'a cisim isnat etmek balamnda, bir takm ayetleri kendi sapkn dncesine dayanak yapm. Bir dieri, yine Kur'an'dan baz ayetleri ileri srerek cebri, yce Allah'n insanlar fiilleri ileme noktasnda zorlamas dncesini savunmu, bir bakas salt tenzih (Allah' noksanlklardan uzak sayma) adna sfatlar inkar etmi, baka bir grup Allah'n sfatlarnn ayn insanlarn sfatlar gibi olduuna ve sfatlarn zattan ayrl adna Kur'an'dan ayetler ileri srm v.s. Btn bunlarn ortak zellikleri, hakimlik ilevini grecek muhkem ayetlere dndrmeksizin mteabih ayetleri esas almaktr. Bir grup diyor ki: Dini hkmler, insanlarn Allah'a ulamalar iin konulmutur. ayet insan bu amaca ulatracak daha kestirme bir yol varsa, bu yolu izleyenler asndan kesinlik kazanan bir yol olur. nk ama, mmkn olan herhangi bir yolla Allah'a ulamaktr. Bir bakas kp unlar ileri sryor: Dini ykmllkler, insann kemal dzeyine ulamas iin konulmulardr. Maksada erimek suretiyle kemal dzeyine ulaldktan sonra, ykmllklerin anlam kalmaz. Kamil insan iin teklif (dini ykmllkler) gereksizdir. Oysa Resulullah Efendimizin (s.a.a) zamannda, slam'n ngrd btn hkmler, btn hadler ve dinsel siyasetler egemendi ve uygulanmaktayd. Hi kimse bunlara aykr bir hareket yapamazd. stisnasz herkes bu hkmlerin ve ilkelerin gereini yapmak durumundayd. Ne olduysa, Peygamberimizin (s.a.a) vefa-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 297

tndan sonra oldu. slami hkmetler eliyle her gn bir hkm yrrlkten kaldrld. Gn be gn slam'n pratik hayata ilikin hkmleri adeta yontuluyordu. Yrrlkten kaldrlan hi bir hkm, uygulanmayan hi bir had yoktur ki, bunlar yrrlkten kaldranlar, bunlar uygulamayanlar yle bir mazeret ileri srm olmasnlar: Din, ancak dnyann slah ve insanlarn kar iin gnderilmitir. Dolaysyla, dinin karsnda bizim ngrdmz hkm veya tavr, Bugn iin insanlarn karna daha uygundur. Gide gide bu tr iddialar ve uygulamalar unu deme noktasna gelip dayand: "Dinin tek amac, dnyann slahdr. Din araclyla dnyann imar edilmesidir. Bugnk dnya konjonktr, dinsel politikalar sindirecek durumda deildir. Tam tersine, Bugn iin ada uygarln onaylad kanunlar yapp uygulamak gerekir." Daha ileri gidilerek yine unu da sylediler: "Dini uygulamalar, dinin ngrd amelleri yapmak, kalbin arndrlmas, onun yapc bir dnceye ve iradeye yneltilmesi iindir. Toplumsal eitimden gemi, halka hizmet dncesi ile gelimi nefislerin abdest, gusl, namaz ve oru gibi dinsel arndrma yntemlerine ihtiyac yoktur." Saylar saylmayacak kadar ok olan bu ve benzeri dnceler zerinde dndn ve bir de: "Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne karmak ve yorumunu yapmak iin ondan mteabih olanna uyarlar." ayetini gz nnde bulundurduun zaman, yukarda yaptmz deerlendirmenin doruluundan kuku duymadn gibi, slam' ve Mslmanlar can evinden vuran onca fitne ve mihnetin ancak mteabihlere uymak ve Kur'an' tevil etmekle mmkn olabildiine karar verirsin. Kur'an- Kerim'in -dorusunu yce Allah herkesten daha iyi bilir- bu konuda zerinde srarla durmasnn ve mteabihlere uymay, fitne karmay amalamay, tevile sapmay, baz ayetleri inkar etmeye gitmeyi ve Allah'n ayetlerini yorumlarken haddi amay, onlar hakknda bir bilgiye dayanmakszn konumay ve ey-

298 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

tann admlarna uymay sk skya yasaklamasnn nedeni bu olsa gerektir. nk Kur'an- Kerim'in mesajn asl ynnden saptracak, temellerinden birini ykarak dinin bnyesinin yok olmasna neden olacak hususlarda dier konulardan farkl bir ekilde sert tepki gstermesi, onun ifade tarznn bir zelliidir. Kafirleri dost edinmeyi yasaklarken, akrabalar (Peygamberin Ehl-i Beyti'ni) sevmeyi emrederken, Peygamberimizin hanmlarnn evlerinde oturmalar hakknda baz aklamalara yer verirken, faizle muamele etmeyi yasaklarken ve din zerinde tek sz halinde olunmasnn gereini ve benzeri eyleri vurgularken hep bu iddetli tavrn, bu sert sylemini semitir. Dnyaya balanmaktan, dnyevi deerlere yapp kalmaktan ve hevese uymaktan kaynaklanan kalplerdeki kayma eilimi ve fitne karma arzusu, ancak kyamet gnnn hatrlatlmas ile giderilebilir ve ortadan kaldrlabilir. Nitekim yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "stek ve tutkulara (hevaya) uyma; sonra seni Allah'n yolundan saptrr. phesiz Allah'n yolundan sapanlara, hesap gnn unutmalarndan dolay iddetli bir azap vardr." (Sd, 26) Bu yzden Kur'an' Rablerinin honut olmayaca ekilde tevil etmekten kanan ilimde derinleenlerin szlerinin sonunda buna iaret ettiklerini gryoruz: "Rabbimiz, sen mutlaka insanlar kendisinde asla phe bulunmayan bir gnde toplayacaksn. Dorusu Allah vadinden dnmez."

2- Muhkem Ayetlerin Kitabn Anas Olmasnn Anlam Nedir?


Bir grup insan konuya ilikin olarak yle bir deerlendirme yapmlardr: Muhkem ayetlerin kitabn anas olmas, kitabn temelini oluturmalar anlamna gelir. Dinin kurallar ve asl prensipleri bunlara dayanr. Dolaysyla bunlara hem inanlr, hem de bunlara gre amel edilir. Dinse, inanlar ve ameller sisteminden baka bir ey deildir. Mteabih ayetlere gelince, bunlarn anlamlar

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 299

belirgin deildir; ifade ettii anlamda karklk ve benzerlikler sz konusudur. Bu yzden bu nitelikte olan ayetlere inanlr; ancak ieriklerine gre amel edilmez. Mteabih ile ilgili olarak sunduumuz grleri incelediin zaman unu bilirsin: Konuya ilikin olarak zerinde durulan grler arasnda bir ka tanesinin byle bir sonu, byle bir yaklam gerektirdii aktr. Onlar, mteabih ayetlere mteabih denmesinin sebebi, ulalmas ve anlalmas zor olan teviller iermeleri grdr. Ya da lafzla ilgili tereddtleri ortadan kaldrmada esas alnan akl yntem, lgate ve insanlarn uyduklar prensiplere ba vurarak mteabihlerin ierdikleri bilgileri tam olarak veya biraz olsun anlamann ve teabh durumunu ortadan kaldrmann mmkn olduunu savunan grtr. Baka bir grup ta unu sylemitir: Muhkem ayetlerin kitabn anas olmasnn anlam, mteabih ayetlerin onlara dndrlmesi gerektiidir. Ancak, bu dndrmenin mahiyeti ve nitelii ile ilgili grler, bu noktada farkllk arz etmitir. Bu yaklam iinde olan bazlarnn szlerinden anlalan udur: Dndrmekten maksat, mteabihlerin sadece imanla snrlandrlmalardr. Fiili amel ise, muhkem ayetlere gre belirlenmelidir. Tpk, mensuh ayet gibi. Bu tr ayetlere inanlr, ancak amel sz konusu olduundan nasih olan ayetler esas alnr. Bu gr, hemen ncesindeki grten pek farkl deildir. Dier bazlarnn eilimi ise, muhkem ayetlerin kitabn anas olmasnn anlam, muhkem ayetlerin mteabih ayetleri aklamalar, ierdekileri benzeme durumunu ortadan kaldrmalardr. Doru olan bu nc grtr. nk "kitabn anas..." ifadesinin iaret ettii analk kavramnn ifade ettii anlam, fazladan bir zeni kapsamaktadr. Bu da yukarda sunduumuz grlerin ilkinde, ana kavramnn anlam olarak sunulan "temel" kavramndan daha zel bir anlam iermektedir. nk 'ana' kelimesinde, zel bir ekilde, dne vurgu yaplmaktadr. Treyi ve reme anadan kaynaklanan bir durumdur. Bu, anann bir

300 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

anadan kaynaklanan bir durumdur. Bu, anann bir parasdr. Dolaysyla, bu ifadeden mteabih-lerin muhkemlere dnp dayanan, onlardan bir dal gibi uzanan anlamlar, medlullar ierdii mesaj verilmektedir. Bu da muhkemlerin mteabihleri aklayc olduklar sonucunu getirmektedir. te yandan, mteabihler, maksatlarndaki benzeme ve belirsizlik durumundan dolay mteabih olarak nitelendirilmilerdir, tevillerinin bulunmasndan dolay deil. nk daha nce de sylediimiz gibi, tevil olgusu, hem muhkem, hem de mteabih iin geerlidir. Bilindii gibi, Kur'an'n bir ksm, bir ksmn tefsir eder. Dolaysyla mteabih-lerin de baz ayetler tarafndan tefsir edilmeleri gerekir. Bu da muhkem ayetlerden bakas deildir. Bunun rnei yce Allah'n u szdr: "Rabbine bakp-durur." (Kyamet, 23) Bu ayet mteabih bir ayettir. Bu ayet: "O'nun benzeri olan hi bir ey yoktur." (ura, 11) ayetine ve "Gzler O'nu idrak edemez." ayetine dndrlmek suretiyle anlamnn yle olduu anlalr: Burada sz edilen bak ve grten maksat, maddi bak ve gr deildir. Yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Onun grdn gnl yalanlamad. Yine de siz grd ey zerinde onunla tartacak msnz? Andolsun, onu bir dier inite grmt... Andolsun, o, Rabbinin en byk ayetlerinden olan grd." (Necm, 11-18) Burada, kalbe zg bir grme eyleminin varl kesin olarak ifade ediliyor. Bu 'grme'den maksat dnce de deildir. nk dnce, onaylamak ve zihinsel bileimle ilintilidir. Grme ise, birer eylerle ilintilidir. Buradan hareketle anlyoruz ki, bu baktan maksat, kalbin yneliidir ve bu, maddi veya aklla ilgili zihinsel bir yneli deildir. Dier mteabihler iin de ayn durum geerlidir.

3- Tevilin Anlam Nedir?


Bazlar tevil kavramn, "bir ifade ile kastedilen ey" anlamna gelen tefsir sz ile aklama eilimindedirler. Bir ksm ayetten

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 301

kastedilen hususlar zorunlu olarak bilindiine gre, doal olarak: "Fitne karmak ve yorumunu (tevilini) yapmak" ifadesinde geen tevilden maksat, mteabih ayetten kastedilen anlamdr. u halde, bu deerlendirmeye gre, mteabih ayetlerin anlamlarn Allah'tan baka hi kimse bilmez. Ya da Allah'tan ve ilimde derinleenlerden baka kimsenin bilmesi mmkn olmaz. Bir dier grup da u gr ileri srmtr: Tevil kavram ile kastedilen anlam: Kelimenin zahirinin ifade ettii anlamn tersidir. Lafzn bu anlamda kullanlmas yaygnlam, bu anlam lafzn ikinci hakiki anlamym gibi alglanr olmutur. Oysa daha nce, lafz, mutlak dndrme veya merci anlamnda deerlendirilirdi. Her halukrda, bu anlam, son kuak tefsir bilginleri arasnda yaygnlk kazanmtr. lk anlam ise ilk kuak mfessirler arasnda alabildiine yaygnd. Bu balamda, tevilin anlamnn bilinmesini srf Allah'a zg klanlarla, hem Allah'n hem de ilimde derinleenlerin bunlarn anlamlarn bilebileceini savunanlar arasnda herhangi bir fark yoktur. Nitekim bn-i Abbas'n yle dedii rivayet edilir: "Ben ilimde derinleenlerden biriyim; ben onun tevilini bilirim." Dier bir grubun konuya ilikin gr yledir: Tevil, ayetin ierdii anlamlardan biridir ve bu anlam Allah'tan veya Allah ve ilimde derinleenlerden baka kimse bilemez. Ayrca bu anlam lafzn zahiri anlamna ters dmez. Bu durumda karmza yle bir durum kyor: Mteabih ayetin, birbirinin altnda gizli birden fazla anlam vardr. Bu anlamlarn bazs, lafzn hemen altndadr, dolaysyla bu tr anlamlar herkes rahatlkla kavrayabilir. Bunlarn bir ksm, lafzdan olduka uzak derinlerdedir; ancak yce Allah veya O'nunla birlikte ilimde derinleenler bunlar bilebilirler. Bu uzak anlamlarn lafzla ilintilerinin mahiyeti erevesinde farkl grler ileri srmlerdir. nk, bunlarn lafzdan kastedildikleri gz nnde bulundurulduunda, tek bir anlatmla, bir tek alanda, enlem halinde ve yanyana ifade edilemeyecekleri kesindir. Aksi takdirde, lafzn bir anlamdan fazlas iin

302 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Aksi takdirde, lafzn bir anlamdan fazlas iin kullanlmas gerekecektir. Bununsa, caiz olmad ilgili ilimde aklanmtr. Dolaysyla bunlarn bir boylam iinde dizili anlamlar eklinde olmalar bir zorunluluk olarak ortaya kar. Bu balamda yle sylenmitir: Bunlar, lafzn anlamnn gerekleridir. Ancak bunlar pepee sralanan gerekler olarak deerlendirilmelidirler. Buna gre lafzn asl bir anlam vardr. Bu anlamn bir gerei, gerein de bir gerei vardr. Ve bu zincir bu ekilde devam eder. Yine denilmitir ki: Bunlar batnn zahirin zerine tertip edilmesi gibi stste anlamlar eklindedirler. Bilinen, anlalan anlamn irade edilmesi, lafzn anlamnn ve batnnn irade edilmesi demektir. Batnn irade edilmesi bunun kendisinin irade edilmesinin aynsdr. Tpk: "Bana su ver" demen gibi. Bu ifade suyu istemenin yan sra, susuzluun giderilmesini ve varolula ilgili bir ihtiyacn karlanmasn, varolusal bir kemalin gerekletirilmesini istemenin kendisidir. Burada drt emir ve drt istek sz konusu deildir. Tam tersine bazs bazsnn iinde olan olgularn ayns olan su imeyle ilgili bir tek istek sz konusudur. Su ime bunlarla ilintilidir ve onlara dayanmaktadr. Konuya ilikin olarak ortaya atlan bir drdnc gr de yledir: Tevil, lafz aracl ile kastedilen anlamlar trnden bir ey deildir. Tersine tevil, sze dayanak oluturan objektif bir olgudur. Eer sz, emir ve yasak gibi ina bir hkm niteliinde ise, tevili, hkmn inasn, konulmasn ve yasalatrlmasn gerektiren maslahattr. Buna gre: Namaz kln." sznn tevili, namaz klan insann kendisi ile kaim olan zihin d nuran bir durumdur. Onu irkin hayszlklardan ve mnkerden alkoyar. ayet haber nitelikli bir sz ise ve bu sz de gemi olaylardan haber veriyorsa, bu szn tevili, gemi zaman zarfnda meydana gelmi bulunan olayn kendisidir. Gemi Peygamberlerin ve toplumlarn bandan geen olaylar ieren ayetler gibi. Bu tr ayetlerin tevili, gemite meydana gelen olaylarn kendisidir.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 303

ayet haber nitelikli sz, imdiki zamanda meydana gelen veya gelecekte meydana gelecek olan bir olaydan sz ediyorsa, bu iki ayr ekilde olabilir: a) Haber verilen olgu duyularla alglanan ve akl araclyla kavranan bir ey olur. Bu durumda tevili, objeler dnyasnda yaanan olayn kendisidir. u ayetler buna rnek gsterilebilir: "inizde onlara haber tayanlar vardr." (Tevbe, 47) "Rum ordular yenilgiye urad. Yakn bir yerde. Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. Bir ka yl iinde." (Rum, 2-4) b) Haber verilen olgu, kyamet gn, kyametin kopaca an, llerin toplanmas, insanlarn hesaba ekilmesi, amel defterlerinin datlmas gibi dnyevi duyularmz tarafndan alglanamayan ve akllarmz araclyla kavranamayan gelecein perdesinin gerisindeki gaybi bir mesele olur, ya yce Allah'n sfatlarnn ve fiillerinin mahiyeti gibi zamandan ve akllarn kavrama alanlarndan akn bir husus olur. Bunlarn tevili de onlarn objektif hakikatlerinin kendisidir. Bu ksm ile, yni Allah'n sfatlarnn ve fiillerinin durumunu ve bunlarla ilintili olup kyamet ve benzeri hususlarn mahiyetini aklayan ile dier ksmlar arasndaki fark, dier ksma giren ayetlerin tevillerini bilmenin mmkn olmasdr. Bunlarn tevilini bilmekse mmkn deildir. Bunlarn gerek mahiyetlerini ancak yce Allah bilir. Hi kukusuz, ilimde derinleenler, yce Allah'n retmesi sonucu, akllarnn alabilecei kadaryla bunlarn tevillerini bir lde kavrayabilirler. Tevilin gerek anlamda bilinmesine gelince, yce Allah bu alan kendine zg klmtr. Buraya kadar drt ana balk altnda sunulanlar tevil kavramnn anlam ile ilgili olarak tefsir bilginlerinin yaklam tarznn zetidir. Konuyla ilgili olarak baka deerlendirmeler yaplmtr; ancak bunlar, savunucular kabul etmeseler de ilk grn ayrntlar niteliindedir.

304 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

rnein bunlardan birine gre, tefsir tevilden daha genel bir anlam ifade etmektedir. Tefsir genellikle lafzlar ve mfretlerle ile ilgili olarak kullanlr. Tevil ise daha ok anlamlar ve cmleler hakknda kullanlr. Tevil kavram genellikle ilahi kitaplarla ilgili olarak kullanlrken, tefsir ifadesi hem onlarla, hem de baka kitaplarla ilgili olarak kullanlmaktadr. Yine bu tr ayrnt nitelikli grlerden birine gre, tefsir, sadece bir ynde aklanma ihtimali bulunan lafzn anlamnn aklanmas anlamnda kullanlan bir kavramdr. Tevil ise, karsama yntemiyle birden ok ihtimaller arasnda birinin belirlenmesi anlamnda kullanlan bir kavramdr. Bir dier deerlendirmede ise, yle sylenmektedir: Tefsir lafzdan kesin olarak anlalmas gereken anlamn belirlenmesi, tevil ise, lafzdan kesin olarak anlalmayan muhtemel anlamlardan birinin tercih edilmesi anlamnda bir abadr. Bu gr bundan ncekine yakndr. Bir dier gre gre, tefsir, lafzdan kastedilen anlamn kantnn aklanmas, tevil ise, lafzdan kastedilen anlamn gerek boyutlarnn belirlenmesidir. rnein yce Allah bir ayette yle buyurmaktadr: "phesiz senin Rabbin gzetleme yerindedir." (Fecr, 14) Bu ifadenin tefsiri yledir: Bu ifadede geen "mirsad" kelimesi, "rasede-yersudu" fiilinin "mif'al" kalbna uyarlanm eklidir ve denetlemek anlamna gelir. Bu ifadenin tevili ise yledir: "Allah'n emirlerini hafife almaktan ve onlardan gafil olmaktan kanmak gerekir." Baka bir gre gre, tefsir, lafzn zahiri anlamnn aklanmas, tevil ise, lafzn iinden klmaz dzeydeki zor anlalr anlamnn aklanmas demektir. Bir baka grte ise, yle sylenmektedir: Tefsir rivayetle ilintili bir kavram, [ayetin anlamn rivayet araclyla anlamaya almak] tevil ise, dirayetle ilintili bir kavramdr. [Ayetin anlamn tefekkr ve dnceyle aklamaya ynelik abadr.]

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 305

leri srlen bu grlerden birinde esas olan fikir yle ifade edilmektedir: Tefsir, tabi olmaya ve iitsel anlamlarla ilgilidir. Tevil ise, mantksal karsamalar ve gr belirlemeklerle ilintilidir. Buraya kadar iaret ettiimiz bu yedi gr, aslnda, daha nce naklettiimiz ana grlerden ilkinin birer ayrntsndan baka bir ey deildirler. Daha nce iaret ettiimiz bu ana grle ilgili olarak eletirel anlamda sylediklerimiz bunlar iin de geerlidir. Her halukrda bu drt ana grle bunlarn ayrnts saylan dier grlere dayanp itibar etmemek gerekir. Eletirimizi toparlayacak olursak: imdiye kadar yaptmz aklamalardan unu renmi bulunuyorsun: Bir ayetin tevili, zahirine uygun ve aykr olarak ayetin iaret ettii anlamlardan herhangi biri deildir. Aksine, tevil, zihin d obje tr bir olgudur. Ama her zihin d obje de deil. Dolaysyla herhangi bir haberin zihin d nesnel karl onun tevili olmaz. Tersine, burada zihin d zel bir olgu sz konusudur. Bu olgunun ifadeyle ilintisi, rnek verilenin rnekle, batnn zahirle ilintisi gibidir. Meseleyi daha ayrntl bir ekilde ele alacak olursak: Yukarda sunulan ana grlerden ilkiyle ilgili olarak unu syleyebiliriz: Bu gr en azndan, Kur'an'daki baz ayetlerin tevillerinin, yni tefsirlerinin, yni lafz medlullerinden kastedilen anlamlarn genel anlaylar tarafndan kavranamamasn gerektirir. Oysa Kur'an'da bu durumda olan bir tek ayet yoktur. Bizzat Kur'an kendisinin tm anlaylar tarafndan kavranmak zere gnderildiini ifade etmektedir. Dolaysyla bu gr savunan insanlarn, mteabih ayetlerin, baz surelerin banda bulunan birbirinden kopuk harfler olduunu esas alan gr benimsemekten baka areleri yoktur. nk sadece, bunlarn anlamlarn genel anlay kavrayamaz. Bu yaklam esas alp savunmalar durumunda da yine u eletiri yaplabilir: yle bir yaklama hi bir kant yoktur. Srf tevil kelimesi, dn anlamn ieriyor ve tefsir kelimesi de dn anlamndan

306 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

tamamen soyut deildir diye, tevilin tefsir olmas gerekmez. Nitekim ana evlatlarnn bir anlamda merciidir, ama tevili deil. Bakan, banda bulunduu kimselerin merciidir, tevili deil. Kald ki fitne karmay istemek ayette, mteabihliin bamsz bir zellii olarak n plana karlmtr. Bu ise, baz surelerin balarndaki birbirinden kopuk harflerin dndaki ifadelerde rastlanlan bir zelliktir. nk, slam dnyasnda ortaya kan fitnelerin byk bir ksm hkmlerin illetlerine ve sfat ve benzeri ayetlere tabi olmann sonucu meydana gelmilerdir. kinci grle ilgili olarak unu syleyebiliriz: Bu gr benimsememiz durumunda Kur'an'da zahirine aykr anlamlar murad edilen baz ayetlerin yer aldn ve bu ayetlerin muhkem ayetlerle elierek dinde fitneye yol aacaklarn kabul etmemizi gerektirir. Bu deerlendirmenin varaca sonu udur: Kur'an ayetleri arasnda ihtilaf vardr ve bu ihtilaf ancak baz ayetlerin zahiri anlamlarnn tersine yorumlanmalaryla ortadan kalkar, insanlarn byk ounluu da sz konusu ayetlerin zahiri anlamlaryla badamayan bu batini anlamlarn da bilemezler. Bu ise, yce Allah'n u ayette vurgulad gerekle badamamaktadr: "Onlar hala Kur'an' iyice dnmyorlar m? Eer o, Allah'tan bakasnn katndan olsayd, kukusuz iinde birbirini tutmaz bir ok ey (ihtilaflar) bulurlard" (Nis, 82) nk, ayet bir ayetin dier bir ayetle oluturduu varsaylan eliki: "Bu ayetlerin birisiyle veya ikisiyle zahiri ifadelerin iaret ettii anlamn dndaki bir husus kastedilmitir. Ya da kendi deyimleriyle Allah'tan baka kimsenin bilemeyecei tevili bir anlam n grlmtr." demek suretiyle ortadan kalkacak olsayd, ayetin sunduu kant doru olmazd. nk -onlarn deyimiyle- ihtilafn teville ortadan kaldrlmas, tm ifadelerde, hatta Allah'a ait olmayan szlerde bile mmkn bir eydir. nk ihtilafn tevil yoluyla ortadan kaldrlmas, Kur'an'n beer sz olmadna ve Allah'n kelam olduuna kant oluturamaz. nk her sz, hatta yalan ve

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 307

abes olduu kesin olan bir sz bile, zahiri gz ard edilerek tevil yoluyla doru ve hak olarak yanstlabilir. Dolaysyla bu anlama ihtilafn bir kelam mecmuasndan ortadan kaldrlmas o szn durumlarn farkllndan, grlerin elimesinden, yanlmadan, unutmadan, yanllk yapmadan ve zamann gemesiyle birlikte kusurlarn grp gidermekten mnezzeh olan yce Allah'n sz olduuna delalet etmez. Nitekim ayette sunulan kant buna yneliktir. nk ayet ak bir kant olarak Kur'an'n herkesin anlamasna sunulduunu, aratrmaya, dnmeye ve ett etmeye ak olduunu vurgulamaktadr. Kur'an'da Arap dilinin zahirine ters den bir anlam kastedilen herhangi bir ayet yoktur. Kur'an'da bilmece ve gz balamaca yoktur. nc grle ilgili olarak unu syleyebiliriz: Kur'an'da ayetlerin, bazs bazsnn stnde ve bazs da bazsnn altnda olacak ekilde sralanm anlamlar kapsamas, dnme, ett etme nimetinden yoksun olanlardan baka hi kimsenin inkar edemeyecei bir olgudur. Ancak, bu anlamlarn tm -zellikle bunlarn asl anlamn gerekleri olduunu sylersek- lafzn iaret ettii farkl medlullerdir. Bu da dinleyicinin anlay, zeks ve kavrayna gre deiir. Bu ise yce Allah'n tevilin niteliiyle ilgili olarak iaret ettii u hususla badamamaktadr: "Onun tevilini Allah'tan bakas bilmez." nk yce bilgiler ve ince meseleler hakknda zihinler takva ve nefsin temizlii balamnda farkllk arzetmezler. Ancak burada stn zeknn olup olmamas farklla sebep olabilir. Geri takva ve nefsin temizlii tertemiz ilahi marifetin anlalmas hususunda yardmc ve etkilidir; ancak bu, dolam (srekli) ve nedensellik trnde bir etki saylmaz. Nitekim: "Onun tevilini Allah'tan bakas bilmez." ifadesinin zahiri de bunu pekitirmektedir. Drdnc grle ilgili deerlendirmemiz de yledir: Bu gr, bir adan isabetli olmakla beraber, bir baka adan yanltr. Tevilin srf mteabih ifadelerle snrl olmad bilakis Kur'an'n

308 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

tmnn bir tevilinin bulunduunu ve tevilin lafzn nesnel karl trnden bir ey olmad, tersine szn syleniine dayanak oluturan zihin d bir olgu olduunu belirtmesi asndan isabetlidir; ancak gemite yaanan ve gelecekte yaanacak olan olaylarla ilgili haberlerin somut karlklarna varncaya kadar szn kapsamyla ilintili tm zihin d olgularn szn tevili olarak nitelendirilmesi asndan yanlgya dlmtr. Bir yanlg da tevilini yce Allah'tan baka kimsenin bilemedii mteabih niteliinin sfatlardan ve kyametten sz eden ayetlerle snrlandrlmasdr. Aklamasna gelince: Bu durumda: "Yorumunu yapmak iin." ifadesinde geen tevil kavramndan maksat ya zamirin kitaba dndrlmesi suretiyle Kur'an'n tevilidir. Ki bu durumda: "Onun tevilini Allah'tan bakas bilmez..." ifadesi yerini bulamam olur, nk kssalar, hkmler ve ahlakla ilgili bir ok ayetin tevilini Allah'tan ve dinde derinleen kimselerden bakalar da bilmektedir. Hatta kalplerinde kayma olanlar bile baz ifadelerin tevilini bilebilirler. nk kssalardan sz eden ayetlerin iaret ettikleri olaylar btn insanlar kavrayabilirler ve bu noktada herhangi bir ayrcalk sz konusu deildir. Yaratlla ilgili gerekler, ibadet, muamelat ve dier er emirlere ilikin hkmlerle amel etmenin insanlara kazandrdklar maslahatlar iin de ayn durum geerlidir. Eer tevil kavramndan maksat sadece mteabih ayetlerin tevili ise, bu durumda: "Onun tevilini Allah'tan bakas bilmez..." ifadesindeki zg klma yerini bulmu olur. Demek olur ki: Yce Allah'tan ve ilimde derinleenlerden bakas mteabihleri tevil etmeye kalkmamas gerekir. nk bu, insanlarn sapmasna ve fitnenin kmasna yol amaktadr. Ancak tevili bilinmeyen mteabihleri srf sfatlardan ve kyametten sz eden ayetlere zg klmann bir sebebi kalmaz. nk fitne ve sapma bu tr ayetlerin teviliyle ilgili olarak gndeme gelebildii gibi hkm ve kssa ieren ayetlerle ilgili olarak da gndeme gelebilir.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 309

Mteabih ayetlerin gnlk yaantdan silinmesini savunmak birilerinin demek istedikleri (demektedirler de) u sze benzer: Hkmlerin yasalatrlmasndan maksat insanlk aleminin karna uygun bir ekilde durumunun slah edilmesidir. ayet, toplumun slah yasalatrlmam bir hkmde olduu veya konulan hkmn an maslahatna uygun olmad varsaylrsa, yasaya balanm dini hkm ila edip (yrrlkten kaldrp) an maslahatna uygun olana tabi olmak gerekir. Bu gr savunmak birilerinin demek istedii (demektedirler de) u sze benzer: Kur'an- Kerim'de sz edilen peygamberlerin kerametlerinden maksat normal gelimelerdir. Bunlar zahiri normale ters den ifadelerle anlatlmlardr. Ama insanlarn genelinin kalplerini ilahi mesaja yneltmek, ruhlarn cezb etmek ve kalplerini olaan st ve doa yasalarnn dnda olduunu dndkleri eylere boyun edirmektir. Gnmzde Mslmanlar arasnda yaylan eitli mezheplerin mensuplarnn dillerinde bu tr szler dolamaktadr. Bunlarn tm hi kukusuz fitne kartmak amacyla Kur'an' tevil etmenin somut rnekleridir. u halde mteabih niteliinin srf ilahi sfatlardan ve kyametten sz eden ayetlere zg klnmasnn hi bir nedeni yoktur. Eer yukardaki aklamalar anladysan unu da renmisindir: Tevil kavramnn aklamasyla ilgili gerek udur: Tevil, pratik bir gerektir. Hkm, t ve hikmet gibi Kur'an'n aklamalar bu pratik gereklie dayanr ve bu olgu muhkem, mteabih tm Kur'an ayetleri iin geerlidir. Tevil, lafzlarn delalet ettii anlamlar kategorisine girmez. Bilakis tevilden maksat lafzlarla rl ifadelerin kuatamayaca akn objektif olgulardr. Yce Allah, bunlar lafz kaytlaryla snrlandrmtr ki bir para zihnimize yaklaabilsinler. Tpk maksatlar daha yakn olsun ve anlamlar dinleyicinin pozisyonuna gre akla kavusun diye baz rneklerin verilmesi gibi. Nitekim yce Allah, bir ayette yle

310 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

buyuruyor: "Apak kitaba andolsun; gerekten biz onu, belki aklnz kullanrsnz diye Arapa bir Kur'an kldk. phesiz o, bizim katmzda olan ana kitaptadr; ok ycedir, hikmet doludur." (Zuhruf, 2-4) Kur'an'da bu anlam pekitiren bir ok aklamalar ve dolayl iaretler vardr. Ayrca imdiye kadar yaptmz aklamalardan anlald gibi Kur'an- Kerim tevil kavramn on alt yerde ve bizim iaret ettiimiz anlamda kullanmtr.

4- Kur'an'n Tevilini Allah'tan Bakas Bilebilir mi?


Bu konu da tefsir bilginleri arasnda youn tartmalara neden olmutur. Tartmann ve ihtilafn nedeni, u ifadeye ynelik anlaylarn farklldr: "Ve ilimde derinleenler: Biz ona inandk, tm Rabbi-mizin katndandr." Bu ifadenin orijinalinin bandaki "vav" harfinin atf edat m, yoksa istinaf (yeni bir hususa gei) edat m olduu noktasnda farkl grler ileri srlmtr. Baz ilk kuak mfessirler, afiiler ve ia mezhebine mensup mfessirlerin byk bir ksm, "vav" harfinin atf edat olduu ve ilimde derinleenlerin Kur'an'da yer alan mteabih ifadelerin tevillerini bildikleri ynnde gr belirtmilerdir. lk kuak mfessirlerin byk ksm ve Ehl-i Snnet'ten Hanefiler, "vav" harfinin "istinaf" edat olduunu ve m-teabih ifadelerin tevillerinin Allah'tan bakas tarafndan bilinemeyeceini, mteabih ifadelerin tevillerinin yce Allah'n zel bilgisi kapsamnda olduunu belirtmilerdir. lk gr savunanlar kendi grlerini kantlamak iin eitli deliller sunmu, baz rivayetleri ileri srmlerdir. kinci gr savunanlar da baka yntemlere ve mteabih ifadelerin tevillerinin yce Allah'n zel bilgisinin kapsamnda olduunu belirten rivayetlere dayanmlardr. Her grup kar tarafn grn rtmek ve kantlarn geersiz klmak iin youn bir aba iine girmitir.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 311

Bu noktada, bir aratrmacnn, meselenin eitli aratrma ve irdelemelere konu olduu ilk gnden itibaren baz kartrmalara maruz kaldn aklnda bulundurmas gerekir. rnein mteabih ifadenin muhkem ifadeye dn hususu dier bir ifadeyle mteabihten kast edilen anlam, ayetin tevili hususuyla kartrlmtr. Meseleyle ilgili olarak ortaya koyduumuz hususlara ve ihtilaflarn dayanaklar ve her iki tarafn syledikleri balamnda serd ettiimiz noktalara gz atanlar bunu fark edeceklerdir. Bu yzden, taraflarn her birinin kantlarn ayrntl bir ekilde sunmay gereksiz grdk. nk bunlarn asl dayanaklar itibariyle yanl bir zemine oturduklar kesinlik kazandktan sonra, birini kantlamsn veya birini rtmsn ne kar. Konuya ilikin olarak ileri srlen rivayetlere gelince, bunlar, Kur'an'n ifadesinin zahiriyle elimektedir. nk meseleye olumlu adan yaklaan rivayet, yni ilimde derinleenlerin mteabih ifadelerin tevillerini bileceine delalet eden rivayetler, tevil kavramn, mteabih ifadelerin anlamlaryla zde tutuyor. Halbuki, Kur'an da tevil kavram bu anlamda kullanlmamtr. rnein Ehl-i Snnet kaynaklarnda yle bir rivayet yer almaktadr: Resulullah Efendimiz bn-i Abbas hakknda yle dua etti: "Allah'm onu dinde derin kavraya (tefekkre) ulatr ve ona tevil ret." (Sahih-i Buhari,
c.2, s.48)

Bir dier rivayette ise, bn-i Abbas'n yle dedii belirtilir: "Ben ilimde derinleenlerdenim ve ben Kur'an'n tevilini biliyorum." (ed-Drr-l Mensr, c.2, s.7) Yine bn-i Abbas'tan yle rivayet edilir: "Muhkemler, nasih ayetlerdir. Mteabihlerse, mensuh ayetlerdir." (ed-Drr-l Mensr,
c.2, s.4)

Onlarn anladklarna gre, bu rivayetlerden, muhkem bir ayetin anlamnn mteabih bir ayetin tevili olduu eklinde bir sonu kyor. Ancak biz, bu anlamda bir tevil olgusunun ayette sz konusu edilmediini belirtmitik.

312 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Olumsuz rivayetlere, yni, mteabih ayetlerin tevilinin Allah'tan baka hi kimse tarafndan bilinemeyeceini belirten rivayetlere gelince, bn-i Abbas'tan yle rivayet edilir: bn-i Abbas, zerinde durduumuz ayeti: "Onun tevilini Allah'tan bakas bilmez. limde derinleenler ise, yle derler: Biz ona inandk" eklinde okurdu." (ed-Drr-l Mensr, c.2, s.6) [Yni yeklu=derler kelimesi artrrd] bey b. Kb'n da ayn ekilde okuduu rivayet edilir. bn-i Mesud'dan yle rivayet edilir: O yukardaki ayeti: "Onun tevili, ancak Allah katndadr. limde derinleenler ise, biz ona inandk, derler" eklinde okurdu [yni indellah=Allah katndadr eklinde okurdu]. Delil olarak gsterilen bu rivayetler herhangi bir eyi kantlamaya yaramaz. ncelikle bu tarz kraatler herhangi bir kant iermezler. kincisi, bu kraatlerden edinilecek en ileri dzeydeki kant udur: Ayet, ilimde derinleenlerin tevili bildiklerine delalet etmez. Oysa ayetin buna delalet etmemesiyle iddia edildii gibi olmadna delalet etmesi iki farkl eydir. nk bunun varlna bir baka kantn iaret etmesi mmkndr. Kant olarak ileri srlen hadislerden rnekler: ed-Drr-l Mensr adl eserde Taberani'den, o da Ebu Malik elE'ari'den yle rivayet eder. Ebu Malik el-E'ari der ki: Resulullah Efendimizin yle buyurduunu duydum: "mmetim iin yalnzca u husus iin endieleniyorum: Birincisi; mallarnn artmas ve bundan dolay birbirlerini kskanarak savamalar. kincisi; nlerine kitabn almas, buna kar m'min insanlarn tevilini yapmak amacyla kitaptan baz eyler almas. "Oysa onun tevilini Allah'tan bakas bilemez. limde derinleenler ise: Biz ona inandk, tm Rabbimizin katndandr." derler. Temiz akl sahiplerinden bakas t alp-dnmez." ncs; ilimlerinin artmas, ama ilme gereken zeni gstermeyip onu bo yere zayi etmeleri." (c.2, s.5)

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 313

Eer bu hadisin tevilin bilinmesi balamnda olumsuzlua delalet ettii varsaylsa, yalnzca mutlak anlamda m'min insan asndan bir olumsuzlua delalet ettii sz konusu olabilir. zel olarak ilimde derinleenlerin bilemeyeceklerine delalet etmez. Kant sunmaya alan kimseye, zel olarak ilimde derinleenlerin bilmeyeceklerini ifade eden deliller ancak yarayabilir. Dolaysyla genel nitelikli bu tr ifadeler iddia edileni kantlayamaz. Muhkem ayetlere tabi olmann, mteabihlere de inanmann gerekliliini vurgulayan rivayet gibi. Ancak bu rivayetlerin ilimde derinleenlerin tevili bilmediklerine delalet etmedikleri kuku bulunmayan bir husustur. Alus tefsirinde, bn-i Cerir'in bn-i Abbas'tan merfu olarak yle rivayet ettii yer alr: Kur'an- Kerim drt harf (ana konu) zerinde inmitir. Helal ve haram bunlar arasnda yer alr. Hi kimse bunlar bilmedii iin mazur saylamaz. Bir dieri de tefsirdir. Alimler bunlarn aklamasn yaparlar. Biri de Allah'tan baka hi kimsenin bilmedii mteabih ayetlerdir. Allah'tan baka kim bunlar bildiini iddia ederse o, yalancdr." Hadis merfu (rivayet zincirine deinilmeksizin) olmasnn, Peygamberimizin onun hakknda dua ettiine ilikin rivayetlerle ve yine kendisinin bunlar bildiini iddia etmesi ile elimesinin yansra Kur'an'n zahiri ile de elimektedir. Daha nce de akladmz gibi, tevil, mteabih ifadenin anlamndan farkl bir eydir. Bu noktada unu sylemek gerekir: Kur'an- Kerim, tevilinin Allah'tan bakasnn da bileceini ifade etmektedir. Bu ayette ise, buna ilikin bir kant yoktur. kinci hususa (ayette tevili Allah'tan bakasnn bileceine ilikin bir kant olmamasna) gelince; nceki aklamalardan u husus aklk kazanmtr: Ayetin giriindeki ifadeler, son ksmnda yer alan ifadeler ve bu ayeti izleyen ayetlerin ierii, tefsirini sunduumuz ayetin, Kur'an ayetlerinin muhkem ve mteabih olmak zere iki ksma ayrldklarn ve insanlarn da bunlarn karsnda

314 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

farkl tavrlar iine girdiklerini vurgulamaya yneliktir. Buna gre, bir ksm insanlar, kalplerindeki sapma eiliminden dolay, mteabihlere uyma eilimi gstermektedirler. Bir ksm insanlar da kesin bir kararlkla muhkemlere uymakta ve mteabihlere de inanmaktadrlar. Bu tavrlarn nedeni, ilimde kazandklar derinliktir. Bu ayetin ak iinde, ilimde derinleenlerden sz edilmesinin birinci nedeni, kalplerinde sapma eilimi bulunanlardan, onlarn Kur'an' ele al yntemlerinden ve yergiyi hakkeden davranlarndan sz edilmesine karlk bunlarn durumlarn ve Kur'an' ele al yntemlerinin aklanmasdr. Tefsir balamnda, bu erevenin dna kmak, ayetin maksadnn dna kmaktr. Ayrca bu ayet onlarn tevili bilme noktasnda bir etkinliklerinin bulunduuna kant oluturmaz. Byle bir eyi ayetten alglamak iin nceden iaret ettiimiz yetersiz ve eksik deliller dnda herhangi bir kant yoktur. Dolaysyla: "Onun tevilini Allah'tan bakas bilmez" ifadesindeki tahsis olduu gibi durmaktadr; ne atf, ne istisna ne de bir baka edat bu durumu bozamaz. u halde ayetin iaret ettii husus, teville ilgili bilgilerin yce Allah'a zg ve onunla snrl olduu husustur. Onun tevilini bilmek srf Allah'a zgdr. Ancak bu, bir baka kantn yce Allah'tan bakasnn da O'nun izniyle bu tr bilgilere sahip olmasn gstermesine engel deildir. Tpk gayb bilgisinde olduu gibi. Yce Allah Kur'an'n deiik ayetlerinde yle buyuruyor: "De ki: Gklerde ve yerde gayb Allah'tan baka kimse bilmez." (Neml, 65) "Gayb yalnzca Allah'ndr" (Yunus, 20) "Gaybn anahtarlar O'nun katndadr, O'ndan baka hi kimse gayb bilmez." (En'm, 59) Yukarda sunduumuz btn ayetler, gaybe ilikin bilgilerin srf Allah'a zg klndn gstermektedir. Ardndan yle buyuruyor: "O gayb bilendir. Kendi gaybn kimseye ak tutmaz. Ancak elileri iinde raz olduu kimseler baka." (Cin, 26-27) Bu ayet, Allah'tan baka baz kimselerin gaybe ilikin baz bilgileri bileceini ortaya koymaktadr. Bunlar

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 315

da eliler iinde Allah'n raz olduu kimselerdir. Kur'an'da daha bunun bir ok rnei vardr. Meselenin birinci ynne gelince, Kur'an Allah'tan baka kimselerin de bir lde tevili bileceklerine iaret etmektedir. Bunu yle aklamak mmkndr: Yukardaki aklamalarmzdan da anlald gibi, bir ayetin tevili, zihin d bir olgudur. Bu olgunun, ayetin zihinsel karl (medlulu) ile olan ilikisi, rnekle rneklendirilen ey arasndaki iliki gibidir. Dolaysyla tevil, ayetin delalet ilevi asndan onun medlulu deilse de, bir ekilde onun tarafndan anlatlmakta, onun iinde korunmaktadr. Tpk: Sebeplerini zayi eden bir eyi isteyen bir insana: "St yazda zayi ettin" (Geti Bor'un pazar) demen gibi. nk bu deyimin lafznn delalet ettii anlam, kadnn yaz mevsiminde st zayi etmesidir. Bu ise, konu ile rtmemektedir. Buna ramen hitap edilen kiinin durumunu rneklendirmektedir, onun durumunu canlandrmaktadr, szn orijinal medlulu aracl ile oluturduu manzaraya benzer bir ekilde zihinde tasavvur edilmesini salamaktadr. Tevil de tpk bunun gibidir. nk herhangi bir hkmn yasaya balanmasn veya herhangi bir ilahi bilginin aklanmasn ya da Kur'an'n kssalarndan herhangi birinin ierii olan herhangi bir olayn meydana geliini gerektiren zihin d gerek, sz konusu yasann lafz (emir ve nehiy) veya aklama ya da falan olay (mtabiki olarak) tpa tp ona dalalet etmese de hkm veya aklama yahut olay, ondan kaynaklandklar, onun araclyla belirginletikleri iin, bunlar bir ekilde onu anlatan ve ona iaret eden eserleri konumundadr. Tpk bir efendinin hizmetisine: "Bana su ver" demesi gibi. Bu sz insan doasnn kendi kemalini gerektirmesinden kaynaklanmaktadr. nk zihin d bu gereklik varln korunmasn ve kalcln gerektirir. Bu da bedende zmlenip kaybolan bir eyin yerinin doldurulmasn gerektirir. te gerek-

316 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

li gdalar, suya kanmay veya szgelimi birine su vermesini emretmeyi gerektirmektedir. Dolaysyla adamn: "Bana su ver" sznn tevili, insann, bu szn sylendii anda insann zihin d doasnn varlnn ve kalclnn kemalini gerektirici zelliidir. ayet bu zihin d gereklik baka bir eyle yer deitirirse, su vermeyi emretmekten ibaret olan hkm bir baka hkmle yer deitirmi olacandan birincisi de ortadan kalkm olacaktr. [rnein yemek yemediinden dolay susuzluk yerine al hissederse, "bana su getir" hkm, yerini "bana yemek getir" hkmne verir] Adab ve grg kurallar balamnda aralarnda fahi farkllklar bulunan herhangi bir insan topluluu iinde maruf bilinen (olumlu karlanan) dolaysyla yaplan veya mnker bilinen (olumlu karlanmayan) dolaysyla uzak durulan fiiller, o toplum iinde gzel veya irkin saylmadan kaynaklanmaktadr. Fiillerin gzel veya irkin olarak bilinmesi de zaman, mekan ve gemiten devralnan gelenek ve treler gibi fiili ileyen kiinin zihninde miras yoluyla biriken ve evresinde yaayan dier insanlarn davranlarndan gzlemlemek suretiyle dncesine nakedilen birleik ve uyumlu illetler mecmuasna dayanmaktadr. te eitli uyumlu czlerden oluan bu illet, adamn bir eyi yapmasnn veya yapmamasnn tevilidir, onun yapmasnn veya yapmamasnn ayns deildir. Sadece yapmak veya yapmamak eklinde ierilmekte, korunmakta ve onlarla ona iaret edilmektedir. Eer sosyal evrenin deimesi sz konusu olsa, yapmak veya yapmamak suretiyle gndeme gelen ey de deiiklie urayacaktr. u halde, tevili olan ey, ister bir hkm olsun, ister bir kssa olsun, ister bir olay olsun, tevilin deimesiyle kanlmaz olarak deiiklie urar. Bu yzden: "Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne karmak ve yorumunu yapmak iin ondan mteabih olanna uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan bakas bilmez..." ayetine baktnda, kalplerinde bir kayma olanlarn, fitne karmak ama-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 317

cyla mteabih ayetlerle kastedilmeyen bir eye uymak istediklerinden sz edildiinde onlarn bununla sz konusu ayetlerin tevillerine uymay amaladklarndan da sz ediliyor ki onlarn tevil dedikleri ey, ad geen ayetlerin gerek tevilleri deildir. Aksi takdirde onlarn tevil diyerek uymak istedikleri ey sz konusu ayetlerin gerek tevilleri olsayd, bu durumda mteabih ayete tabi olmalar doru ve yerinde olurdu. Dolaysyla yerilmelerine de gerek kalmayacakt. Bu durumda, mteabihten kastedileni belirleyen muhkem ayetin delalet ettii ey, onlarn mteabih-ten anladklar ve tabi olduklar ancak muhkemden kastedilmeyen bir anlamla yer deitirmi olacakt. Yukarda anlattklarmzla u nokta akla kavumu oluyor: Kur'an'n tevili, zihin d gerekliklerdir. Kur'an ayetleri retilerinde, hkmleri yasaya balamalarnda ve aklad dier hususlarda bu gerekliklere dayanr. yleki bu gerekliklerden biri deimi olduu varsaylsa, ayetlerin ierdikleri de deiiklie urar. yice dnrsen unu anlarsn ki: Bu karsama, u ayetle tamamen rtmektedir: "Apak kitaba andolsun; gerekten biz onu, belki aklnz kullanrsnz diye Arapa bir Kur'an kldk. phesiz o, bizim katmzda olan ana kitaptadr; ok ycedir, hikmet doludur." (Zuhruf, 2-4) Bu ayet, Peygamber Efendimize indirilen Kur'an'n Allah katnda ok yce ve eriilmez hikmetlerle dolu olduunu, akllarn kavrayamayaca, blmlerin ve fasllar halinde olmann arz olamayaca bir konumda bulunduunu ifade etmektedir. Ancak yce Allah kullarna ynelik inayetinden dolay, onu aklayc bir kitap klyor. Onu Arapa lafzlarla ifade edilecek hale getiriyor. Bylece, ana kitapta kalmas durumunda insanlarn akletmeleri ve bilip renmeleri mmkn olmayan eyleri akledip dnmelerini salyor. Ana kitap ise, u ayetlerde iaret edilen eydir: "Allah, dilediini ortadan kaldrr ve brakr. Kitabn anas O'nun katndadr." (R'd, 39) "Hayr; o, erefli stn olan bir Kur'an'dr; Levh-i Mahfuzdadr." (Burc, 21-22)

318 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Sz konusu ayetin ieriine ilikin genel bir iaret de u ayetten alglanmaktadr: "Ayetleri muhkem klnm, sonra hkm ve hikmet sahibi ve her eyden haberdar olan Allah tarafndan birer birer aklanm bir kitaptr." (Hd, 1) Bu ayette iaret edilen muhkemlikten maksat, Kur'an'n, iinde en ufak bir ayrlk ve blnme olmakszn Allah katnda oluu, birer birer aklanmasndan maksat ise, onun ayet ayet, blm blm Peygamber Efendimiz'e (s.a.a) indirilmi olmasdr. Birinci mertebeye dayanan bu ikinci mertebeyi (tafsil ve blnme olayn) u ayetten de alglamak mmkndr: "Onu bir Kur'an olarak, insanlara dura dura okuman iin blm blm ayrdk ve onu safha safha bir indirme ile indirdik." (sr, 106) Demek oluyor ki, Kur'an ayetleri nceleri birbirinden ayrlm deillerdi, sonradan ayrldlar ve bu ekilde indirildiler, blm blm vahyedildiler. Ama bu demek deildir ki, btn ayetler, Bugnk gibi, surelerde tertip edilmi ve iki kapak arasnda toplanm haldeydi, sonra birbirinden ayrldlar ve Peygamber Efendimize para para indirildiler. Bylece insanlara, zerinde dura dura ve ar ar okusun. Tpk, bir retmenin Kur'an' blmlere ayrarak retmesi ve zihinsel kapasitesine gre her gn bir paray rencisine okutmas gibi. Oysa Kur'an'n Peygamber Efendimize (s.a.a) para para indirilmesi ile, onun blmler halinde rencilere retilmesi, okunmas arasnda apak bir fark vardr. Kur'an'n para para indirilmesi olaynda ini sebeplerinin etkinlii sz konusudur. Ama Kur'an'n retiminde byle veya buna benzer bir durum yoktur. nk farkl zamanlarda renciye okunan farkl blmler, bir zaman diliminde birletirilebilirler. Ama: "Onlar affet, aldr etme." (Mide, 13) "nkar edenlerden size yakn olanla savan." (Tevbe, 123) "Gerekten Allah, ei konusunda seninle tartan kadnn szn iitti." (Mcadele, 1) "Onlarn mallarndan sadaka al." (Tevbe, 103) ve benzeri ayetleri birletirmek, ini sebeplerini ve za-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 319

mann geersiz saymak, bunlarn tmnn birden Peygamberimizin teblie balamasnn ilk dneminde veya hayatnn son zamanlarnda indiini varsaymak mmkn deildir. u halde: "Onu bir Kur'an olarak ayrdk." sznde iaret edilen Kur'an, btn ayetlerin bir araya getirilmesi ile meydana gelen mshaf anlamnda kullanlmamtr. Ksacas, zerinde durduumuz ayetlerden algladmz kadaryla, Kur'an'dan okuduumuz ve zerinde dndmz hususlarn bir de tesi vardr ve bu tesi, Kur'an asndan, bedene gre ruhun, rneklenene gre rnein grd ilevi grr. -Yce Allah'n "Hikmetli kitap" diye nitelendirdii de budur.- ndirilen Kur'an'n ierdii bilgiler ve aklamalar buna dayanr. Bu tesi eyi kopuk ve ayrlm lafzlar eklinde dnmemek gerekir. Lafzlar araclyla delalet edilen anlamlar gibi de deildir. te bu, sz konusu ayetlerde iaret edilen tevildir. nk tevil olgusunun nitelikleri ve zellikleri bununla uyumaktadr. Buradan hareketle tevil kavramnn gerek anlamn da alglam oluyoruz. Yine buradan hareketle sradan anlaylarn ve arnmam nefislerin tevili alglamalarnn mmkn olmamasnn nedenini de kavram oluyoruz. Allah bir baka ayette yle buyuruyor: "O, elbette deerYce li bir Kur'an'dr. Sakl bir kitaptadr. Ki ona, temizlenip-arnm olanlardan bakas dokunmaz." (Vka, 77-79) Bu ayetlerin zahiri ile, deime ve bozulmaya kar koruma altna alnan ve sakl tutulan kerim Kur'an'a Allah'n arnm kullarnn dokunabildikleri vurgulanyor. Zihinlerin ona girip kmas suretiyle bir takm tasarruflar da deime kapsamna girer. (Ki bu, btn deiimlerden koruma altna alndna gre, bu tr deimeden de korunmutur demektir). Aslnda ayette, iaret edilen 'dokunma'dan maksat anlay ve biliin ulamasndan baka bir ey deildir. Bilindii gibi, yukarda zerinde durduumuz ayette sz edilen "Korunmu, saklanm kitap"tan maksat "Allah dilediini giderir, dilediini brakr. Kitabn anas O'nun katndadr." (R'd, 39) "O, bizim

320 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

katmzda ana kitaptadr. Ycedir, hikmet doludur." (Zuhruf, 4) ayetlerinde geen "ana kitap"tr. Bunlar bir toplulukturlar ki, kalplerinde arnma inmitir. Bu arnmay indiren yce Allah'tan bakas deildir elbette. nk yce Allah, her nerede bu arnmadan sz etmise, onu kendine nispet ederek sz konusu etmitir: "Allah sadece siz Ehl-i Beyt'ten kiri gidermek ve sizi tertemiz klmak ister." (Ahzab, 33) "Ama sizi temizlemek ister." (Mide, 6) Kur'an- Kerim'de her ne zaman manevi arnmadan sz edilmise, mutlaka bu husus yce Allah'a nispet edilmi veya O'nun iznine dayandrlmtr. Arnma ise, kirin ve pisliin kalpten giderilmesi demektir. Kalbin insan organizmasndaki fonksiyonu ise kavrama ve irade etme arac olmasdr. [Kur'an'daki kalp kavramyla dilimizde yaygn olan kalp kavram farkl eylerdir.] Dolaysyla kalbin arndrlmas, insan nefsinin inanlar ve iradesi asndan temizlenmesi anlamn ve pisliin bu iki adan giderilmesini ifade eder. Bunun sonucu, kalbin hak nitelikli inanlar ve gerek bilgiler zerinde sabitlemesi, kukuya eilim gstermemesi, hak ile batl kartrmamas ve pratikte bildii gereklerin gereklerini yerine getirmesi, hevaya tabi olmak gibi bir eilim gstermemesi ve ilm misak inememesidir. te ilimde derinleme dediimiz olay budur. nk yce Allah ilimde derinleenleri, doru yola erimi, rendikleri gerekler zerinde sarslmadan hareket eden ve fitne karma arzusunu tamayan kimseler olarak tasvir ediyor. Buradan anlyoruz ki, kalpleri arndrlm kimseler, ayn zamanda ilimde derinleen kimselerdir. Bu hususu iyice kavramal ve onu ganimet bilmelisin. Ancak, bu aklamann dourduu sonu hakknda yanlgya dmemek gerekir. nk burada kesinlik kazanan husus udur: Arnmlar, tevilleri bilirler. Arnmlklar ilimde derinlemi olmalarn da gerektirmektedir. Bunun nedeni, kalplerinin arndrlmasnn yce Allah'a nispet edilen bir durum olmasdr. Yce Allah,

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 321

altedilemez bir sebeptir. Yoksa ilimde derinleenler, ilimde derinletikleri iin tevilleri biliyor deildirler. Yni ilimde derinlemek tevilleri bilmeye neden deildir. nk ayette, ilimde derinlemenin tevilleri bilmeyi gerektirdii ynnde bir aklama veya iaret yer almyor. Hatta, ayetin akndan, onlarn tevilleri bilmedikleri ynnde bir iaret de alglanabilir. nk ayette: "Derler ki: Biz ona inandk, tm rabbimizin katndandr..." eklinde bir ifade yer alyor. Yce Allah, ehl-i kitaptan baz adamlar da ilimde derinlemiler olarak nitelendiriyor ve onlar vyor. manlarndan ve salih amellerinden dolay onlar dllendireceini vurguluyor: "Ancak onlardan ilimde derinleenler ve m'minler, sana indirilene ve senden nce indirilene inanrlar." (Nis, 162) Bununla beraber, bu ayette onlarn kitabn tevilini de bildikleri ynnde bir aklamaya yer verilmiyor. Ayn ekilde: "Ona temizlenmi-arnm olanlardan bakas dokunamaz" ayetinden ise, sadece arnm kimselerin genel bir ekilde ona dokunabildiklerinden sz ediliyor. Onlarn her trl tevili bildikleri, bu hususta hi bir zaman bilmedikleri herhangi bir eyin olmad hususundan ise sz edilmiyor. ayet onlar hakknda byle bir zellik kantlanacaksa, bu baka bir kant araclyla olacaktr.

5- Kur'an'n Mteabih Ayetler ermesinin Hikmeti Nedir?


Kur'an'a yneltilen itirazlardan biri de onun mteabih ayetler iermesidir. Bu itirazlar yapanlar Mslmanlara diyorlar ki: Sizin iddianza gre, Kur'an, kyamete kadar btn insanlarn sorumlu olduklar hkmleri iermektedir. O, hak ile batl birbirinden ayran kesin bir szdr. Sonra bakyoruz ki, Mslmanlar arasnda yaygn olan deiik mezheplerin mensuplarnn her biri, kendi

322 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

mezhebini hakl karmak iin Kur'an'dan kendisine kant bulabiliyor. Bunun nedeni Kur'an'da ki mteabih ayetlerdir. Acaba Kur'an mteabih ifadelerden arnm ve tm ifadeleri net bir ekilde anlalr olsayd, amaca daha uygun olmaz myd? Bu durumda bir ok ihtilaflar ortadan kalkmaz myd? Kur'an'a yneltilen bu itiraza eitli cevaplar verilmitir. Bunlarn bir ksm, hi bir makul dayana olmayan anlamsz ifadelerdir. rnein bazlar yle demilerdir: Kur'an'da mteabih ifadelerin bulunmas, hakkn alglanmasn zorlatrc, aratrmay arlatrc bir etki brakr. Bu da yaplan almann ecrinin ve sevabnn artmasn salar. Dier bazlar ise, eer Kur'an sadece belli bir mezhebin grn destekler mahiyette ak ve anlalr ifadelerden bakasn iermeseydi, bu durum, dier mezheplerin mensuplarnn nefretine neden olurdu ve Kur'an'a bakmamalarna sebep olurdu. Ancak Kur'an mteabih ifadeler de ierdii iin, kendi mezheplerinin grn destekleyen bir ey buluruz midiyle Kur'an'a bakmak durumunda kalyorlar. Bu yzden onlarn Kur'an'dan gerei renmeleri ve ona inanmalar daha kolay oluyor, eklinde cevap vermilerdir. Bir bakalar da yle demilerdir: "Kur'an'n mteabih ifadeler iermesi, akl kantlara ba vurmay gerektirici bir etki brakyor. Bu sayede insanlar, taklit karanlndan kurtulup itihat aydnlna ulayorlar." Veya yle cevap verilmitir: Kur'an'n mteabih ifadeler iermesi deiik tevillerle aratrma yaplmasn gerektirir. Bu da, dilbilimi, sarf, nahiv ve fkh gibi bir ok yararl bilimlerden yararlanmay ve o hususlarda uzman olmay salamtr. Daha ilk bakta bu cevaplarn kanttan yoksunluu ve ilmi dayanann olmay gze arpmaktadr. Bu itiraza verilen cevaplar ierisinde sadece cevap, sz konusu edilmee ve zerinde aratrma ve ett yapmaya deer:

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 323

Birincisi: Kur'an'n mteabih ifadeler iermesi kalplerin ona inanmak balamnda arnmalar amacna yneliktir. nk eer Kur'an'da yer alan btn ifadeler, akl tarafndan derhal alglanan, btn herkesin phe etmedii ak trden olsalard, bunlara inanmann Allah'n emirlerine boyun emek, peygamberlerine teslim olmakla en ufak bir ilintisi olmayacakt. Bu cevapla ilgili deerlendirmemiz yledir: Boyun eme, zayf kimsenin gl bir kimse karsnda hissettii etkilenme ve buna bal olarak gsterdii itaat tepkisidir. nsanolu, hem bykln alglad, hem de azametinden dolay alglayamad eylere de boyun eer. Yce Allah'n sonsuz kudreti, sonsuz azameti ve dier sfatlarn insan kavrayamaz, ama bunlarn etkisi altnda kalr ve bu etkilenmenin bir belirtisi olarak itaat eder. nsan akl bunlara yneldii zaman, tm boyutlaryla kavramaktan aciz olarak eli bo dner. Dier baz olgular da vardr ki, insan akl yneldii zaman, bunlar kavrayamaz, fakat insanlar, bunlar kavradklarn sanrlar veya yle inanrlar. te bu tr eylere boyun emenin bir anlam yoktur. Akln yanlp kavrayamad mteabih ayetler de bu kategoriye girer. Akl bunlar kavrayamad halde kendisinin bunlar kavradn sanr. kincisi: Kur'an'n mteabih ifadeler iermesi, akl aratrmaya ve ayaklanmaya sevk etmek iindir. Ki akl, hi bir dnce eylemi gerekletirmeden alglad apak ifadelerle uramak sonucu temel fonksiyonunu yitirmesin. nk akl insann en deerli varldr. Bu yzden insan eitmenin yan sra akl da eitmek gerekir. Bu cevap da doru deildir. yle ki: Yce Allah, insanlar, i (enfs) ve d (afak) aleme serpitirdii ayetler zerinde dnmeye, akln kullanmaya tevik etmi, akla zg eylemler iinde olmasn emretmitir. Kitabnn baz blmlerinde konuyla ilgili olarak genel bir telkinde bulunmu, dier baz blmlerinde ak ve ayrntl emirler yneltmitir. Gklerin, yerin, dalarn, aalarn,

324 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

hayvanlarn ve insanlarn yaratl, dillerin ve renklerin farkll gibi hususlar zerinde durup dnlmesini emretmitir. Akletmeye, tefekkr etmeye, yeryznde dolap gemi toplumlarn akbetlerini gzlemleyip ibret dersleri karmaya tevik etmitir. Akl ve dnceyi srekli tavsiye etmi, ilimden byk bir vgyle sz etmitir. nsan, Kur'an'n bu direktifleri dorultusunda hareket ettii zaman, genelde ayaklarn kayd ve anlaylarn arpt alanlarda enerjisini bou bouna tketmekten kurtulmu olur. ncs: Peygamberler, btn insanlara gnderilmilerdir. nsanlar arasnda da dnsel alanda herhangi bir faaliyet olmayan avam kimseler var, fikri faaliyetleriyle belirginleen havas kiiler var. Zeki insanlar var, aptal insanlar var. Alimler var, cahiller var, yle anlamlar olur ki, bunu herkesin anlayabilecei bir aklkta, tm gerekliini ve i boyutlarn gzler nne serecek bir nitelikte ifade etmek mmkn olmaz. Bu tr anlamlarn ifade edilmesi balamnda havas niteliine sahip kimselerin anlayabilecei rnekler, kinayeli ve iaretli szler kullanmak nerilir. Geri kalan insanlarnsa bunlara inanmas istenir. Bunlara den, sylenen szlere inanmak ve gerisini Allah'a havale etmektir. Bu deerlendirme de yanltr. yle ki: Kur'an- Kerim mtea-bih ifadeler ierdii gibi, muhkem ifadeler de ieriyor. Mteabih-ler, muhkemlere dndrlerek anlalr. Bunun doal bir gerei, mteabihlerin, muhkem ifadelerin ortaya kard anlamlardan fazlasn iermemeleridir. Bu noktada, insanlarn aklna taklan soru bir kez daha gndeme geliyor: Mteabih ifadelerin yannda bunlarn da bulunmalarnn ne hikmeti vardr?... Aslnda buradaki yanlgnn sebebi, tamamen birbirinden farkl iki tr anlamn var olduunu sylemektir. Bu trlerden birini, havas, avam herkes anlar. Bunlar, muhkem ifadelerin iaret ettikleri anlamlardr. Dier baz anlamlar da vardr ki, bunlar yksek bilgiler ve ince gereklerdir. Bu tr anlamlar, ancak havas niteliine sahip kimseler tarafndan alglanabilir. Bu yanlgnn

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 325

sahip kimseler tarafndan alglanabilir. Bu yanlgnn sonucu, mteabih ifadelerin muhkem ifadelere dndrlmemesidir. Daha nce, byle bir deerlendirmenin, Kur'an'n baz ayetlerinin dier baz ayetleri tarafndan tefsir edildiine net bir ekilde iaret eden ayetlerin ieriiyle badamadn belirtmitik. Bu noktada sylenmesi gereken cevap udur: Kur'an'da mtea-bih ayetlerin bulunmas bir zorunluluktur. Bu zorunluluk, tevilin anlamyla ilgili aklamalarmzn nda Kur'an'n bazsnn bazsn aklamasn gerektiren tevil olgusunun varlndan kaynaklanmaktadr. Kur'an'n ifade tarznn boyutlar, ilahi eitim sisteminin temel nitelikleri ve bilgilerinin dayana olarak gsterilen olgular ve en st derecedeki ama zerinde derin bir ekilde dnld zaman, bu husus biraz olsun aklk kazanr. Bunlar bir ka noktada inceleyebiliriz: Birincisi: Yce Allah, kitabnn tevili olduunu belirtiyor. Kur'an'-n ierdii btn bilgiler, hkmler, kanunlar ve dier ilahi bilgiler bu eksen etrafnda dnmektedir. Btn bu aklamalarn yneldii, ilgili olduu nokta konumundaki bu tevil, kavraylarn ulaamayacaklar, akllarn ykselemeyecekleri bir noktadadr. Kukusuz yce Allah'n arndrd ve kirlerini giderdii nefisler bu genellemenin dndadr. Sadece onlar, Kur'an'n tevilini alglayabilirler. Szn ettiimiz bu husus, yce Allah'n davetine olumlu karlk veren insann bilgi asndan ulamasn istedii hedeftir. O, insann, her eyin aklamas konumunda olan kitabnn ierdii bilgilere ulamasn irade etmektedir. Bunun anahtar da ilahi arndrmadr. Yce Allah, bir ayette yle buyuruyor: "Allah size glk karmak istemez, ama sizi temizlemek ister." (Mide, 6) Buradan anlyoruz ki, yce Allah'n dini hkmleri koymasndaki hedef, ilahi arndrmadr. ar herkesle ilgili ve herkese yneltilmi olmakla birlikte, dier tm kemal nitelikler gibi, insan iin ngrlen bu kemal niteli-

326 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

ine de, tam anlamyla ancak zel sfatlara sahip kimi bireyler ulaabilirler. nsanlarn dini eitim sistemiyle eitilmeleri abas, mkemmel arndrma sonucunu sadece belli saydaki kimseler zerinde gsterirken, belli oranlardaki arndrma baarsn da geri kalan dier insanlar zerinde gsterir. Bu baarnn oran da insanlarn derecelerinin farkllna gre farkllk gsterir. Nitekim slam dini, amel balamnda insanlar gerek takvaya da arr: "Allah'tan nasl korkulmas gerekiyorsa ylece korkup saknn." (l-i mrn, 102) Bununla beraber eksiksiz takva duygusu, ancak belli saydaki insanlar balamnda gerekleir. Bunlarn dndaki insanlarda ise, alt mertebede ideal ve en ideal eklinde bir derecelenme sz konusudur. Btn bunlarn nedeni, insanlarn zdoalarnn ve anlay kapasitelerinin farklldr. Eitim ve davet asndan dier tm toplumsal kemal nitelikler iin de ayn durum sz konusudur. Bir daveti, bir toplumu, ilim, sanat, servet, huzur ve benzeri tm kemaller balamnda en st dereceye davet eder; ancak bunlarn en mkemmel dzeyini sadece belli saydaki insan elde eder. Bunlarn dndaki insanlar, yetenekleri orannda farkl derecelerle sralanrlar. Gerekte bu tr amalarn tmne btn bireyler deil de kesinlikleKur'an- ular. bu onur verici hedefe ulamann tek kincisi: toplum Kerim, yolunun, insan bilgi (teori) ve amel (pratik) alannda eiterek insana kendi nefsini tanttrmas olduunu kesin olarak ifade etmektedir. Bilgi asndan insana kendi nefsi tanttrlmas, dnya, ahiret ve bu iki alem arasndaki alemin hakikati gibi, kendisiyle ilintili gereklerin retilmesi eklinde salanr. Bylece, insanolu, kendi nefsini ilintili olduu gerek olgularla birlikte tam manasyla tanma imkann bulmu olur. nsan kendisine ameli olarak tanttrmak ise, toplumsal yasalarla ykml klnmas ile gerekletirilir. Bu durumda, toplumsal hayat yapc bir dzlemde devam eder. Toplumsal hayat, onun bilgi ve irfan alemine ykselmesine engel oluturmaz. Bunun yannda, yerine getirilmesi zorunlu olan

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 327

kulluk ykmllkleri ve ibadetleriyle sorumlu tutulmas gerekir. Bu ibadet ve ykmllklerin srekli yerine getirilmesi onun Allah ve ahiret zerinde dnmesine, kalbinde ancak Allah ve ahirete yer vermesine, kalbin mana ve arnma alemine ynelmesine, maddenin pisliinden ve arlndan kurtulmasna neden olur. "Gzel sz O'na ykselir, salih amel de onu ykseltir." (Fatr, 10) ayeti zerinde iyice durup dndn zaman, bir de buna: "Ancak Allah sizi arndrmak ister..." (Mide, 6) ayetiyle ilgili olarak genel ve ksa aklamamz ve yine "Siz kendi nefislerinize bakn. Siz doru yolda olduunuz takdirde, sapan kimse size zarar vermez." (Mide, 105) "Allah, sizden iman edenleri ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle ykseltir." (Mcadele, 11) vb. ayetleri eklediinde, dini hkmlerin yasaya balanmas, insanlarn dini hkmlere uymaya yneltilmesindeki gdlen ilahi amac ve bunlarn pratize edilmesinde izlenen yntemleri ak bir ekilde kavrarsn. Bu aklamalardan hareketle nemli bir noktaya varyoruz: slam'n ngrd toplumsal yasalar, kulluk ve ibadet ykmllkleri iin konulmulardr. Toplumsal hkmler, kulluun yerine getirilmesini mmkn klc, sahih bir dzlemde gerekletirilmesini salayc bir ilev grdnden yasalatrlm ve ngrlmtr. Kulluk ykmllkleri ise, Allah' ve ayetlerini tanma amacna yneliktir. Dolaysyla slam'n koyduu toplumsal hkmler balamnda en ufak bozulma, bir sapma ve bir deiiklik kulluk sisteminin bozulmasna yol aar. Kulluk sisteminin ifsat olmas ise, insann kendini ve Rabbini tanmas durumunu ortadan kaldrr. Vardmz bu sonu, nceki aklamamzn apak bir ayrnts olmann yansra, pratikte yaanan deneyim tarafndan da pekitirilmektedir. Bu mmet iinde, slam dininin ngrd hayat tarzna ilikin bozulmalarn zerinde dndn zaman, meseleyi enine boyuna irdelediin zaman, ifsat srecinin nereden balad ve nerede noktaland zerinde iyice dndn zaman, fitnenin

328 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

nce toplumsal hkmler balamnda baladn, sonra ibadet sisteminde devam ettiini, bunun sonucunda, ilahi irfann (insann kendini ve Rabbini tanmas ile ilgili bilgilerin) reddedilmesi noktasna varldn anlarsn. Bundan nce, fitnenin mteabihlere tabi olmakla ve mteabih-lerin tevillerinin peine dmekle baladn, belirtmitik. Bu durum gnmze kadar, bu ekilde srp gelmitir. ncs: Dinin yolgstericilii, mmkn olduu oranda insanlar taklitilikten uzaklatrmak ve bilginin onlar arasnda yerleik klnmas esasna dayanr. Din ile gdlen ama olan marifet (insann kendini ve Rabbini tanmas) ile badaan tavr budur. Nasl olmasn ki? Vahiy yoluyla indirilen kitaplar arasnda Kur'an gibi ve dinler arasnda slam gibi ilmi ycelten, insanlar ilme tevik eden bir tek kitap ve din yoktur. te bu husus, kitabn, insanlara, en bata marifetle ilgili gerekleri retmesini ardndan yasaya balanan pratik hkmlerin bu gereklerle balantsn vurgulamay gerektirmitir. Dier bir ifadeyle insann u hususu anlamas amalanmtr: nsan, Allah tarafndan varedilmi, O'nun tarafndan yaratlmtr. Allah, onu kendi elleriyle yaratm, yaratl ve hayatnn devam balamnda meleklerini ve gkler, yer, bitkiler, hayvanlar, mekan ve zaman gibi varlklar arac klmtr. nsan, ahirete ve vadedilen yere doru bir yol izlemektedir. Onun ahirete doru yol almas bir zorunluluktur. Rabbine doru bir aba iindedir. Sonunda O'nunla karlaacak, daha sonra yaptklarnn karln grecektir. Bunun sonucunda ya cennete, ya da cehenneme gidecektir. te bunlar, marifetin kapsamna giren hususlarn bir ksmn oluturmaktadr. Bunun yannda, insana cennet mutluluuna ulatran amellerin neler olduunu, yine cehennem mutsuzluuna mahkum ettiren davranlarn hangileri olduunu gsterir. Ksacas, insana kulluk sistemiyle ilgili hkmleri ve sosyal yasalar retir. Bu da marifetle ilgili hususlarn bir dier ksmdr.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 329

Sonra insana u gerei de gsterir: Bu hkmler ve yasalar, kendisini mutlu klarlar. Yni ona unu anlatr: rfann kapsamna giren bu ikinci ksm bilgiler, birinci ksm bilgilerle ilintilidir. Bunlarn yasaya balanmas ve insanlarn bunlara uymalarnn ngrlmesi, srf onun mutluluu iindir. nk bunlar, insann dnyada ve ahirette hayrna olacak hususlar iermektedir. Bunu da irfann nc ksm olarak alglayabiliriz. imdi artk ak olarak biliyorsun ki, ikinci bilgiler giri, birinci ksm bilgilerse sonu niteliindedir. nc ksm bilgiler ise, ikinci ksm ile birinci ksm birbirine balayan bir ara ilevini grmektedir. Ayetlerin, szn ettiimiz ksm bilginin her birine ynelik iaretleri son derece belirgindir, ayrca aklamaya gerek yoktur. Drdncs: nsanlarn byk ounluunun kavraylar, somut alemin tesini alglayamaz. Akllar maddi alemin ve doann tesine ykselecek gten yoksundur. Ancak insanlar iinde baz kimseler, bilimsel aratrmalar sonucu, anlamlarn kavray dzeyine ulaabilirler; kurallar ve yasalar btnsel bir bak as ile alglayacak nitelie sahip olabilirler. te bu tr insanlara kavrama gc veren ve onlarn anlamlar ve klli kavraylar dnyasna ulamasn salayan yntemler ve aralar farkl olduundan dolay bu seviyeye ulaan insanlarnda, somut alemin tesindeki akn anlamlar kavrama dzeyleri birbirinden farkldr. Ksacas her bir dzeyi arasnda alabildiine uzanan ayrlklar vardr. nsanlarn fiziki alemin tesindeki olgular alglamada birbirinden farkl mertebelere sahip olduklarn hi kimse inkar edemez. Bir insana herhangi bir anlam iletmek, ancak onun yaay ve hayat tarz itibariyle kazanm olduu zihinsel bilgileri aracl ile mmkndr. Eer insan, somut eyler araclyla anlamlar alglamay alknlk haline getirmise, akn anlamlarn ona ulatrlmas, maddi nitelikli kavray alannda ykseldii derece orannda sahip olduu bilgilerle kendisine bu anlam aktarlr. Bir o-

330 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

cua, kadn-erkek birlemesinin (nikahn) meydana getirdii lezzetin helvann tad rnek gsterilerek anlatlmas gibi. Eer muhatabmz, btnsel anlamlara vakf bir kiilie sahipse, bu durumu gznnde bulundurularak ve bu husustaki kapasitesi esas alnarak kendisine bir anlam aktarlr. Byle bir insan, sadece somut olgular araclyla anlamlar kavramay alkanlk edinen insann aksine, anlamlar, hem somut, hem de soyut anlatm tarzyla kavrayabilir. te yandan, dinsel yolgstericilik insanlar iinde sadece belli bir gruba zg deildir. Tersine, dinin rehberlii tm gruplar ve btn snflar kuatacak zelliktedir. Bu durum herkesin rahatlkla gzlemledii bir olgudur. Bu gerek, yni Kur'an'n ierdii ifadelerin bir tevilinin bulunmasnn yansra, anlaylarn farkll ve yol gstericiliin genellii hususu, aklamalarn rnekler tarznda sunulmasn gerektirmitir. yle ki, insann bildii ve zihnin tand anlamlar araclyla aralarnda bulunan bir mnasebetten dolay, bilme imkanndan yoksun olduu bilgileri alglamas salanr. Tpk aralarnda biim, grnt, hacim ve tr bakmndan herhangi bir zdelik bulunmad ve sadece lm mnasebeti bulunan eyann arlk lm birimleriyle llmesi gibi. "Gerekten biz onu, belki aklnz kullanrsnz diye Arapa bir Kur'an kldk. phesiz o, bizim katmzda olan ana kitaptadr; ok ycedir; hikmet doludur." (Zuhruf, 3-4) gibi nceleri iaret edilen ayetler, bu meseleyi iaret ve kinaye yntemiyle ifade ediyorlar; ancak Kur'an bu meselenin aklanmas balamnda sadece bununla yetinmiyor. rnein hak ve batl iin somut rnekler verdii ayette aklamtr. Yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Allah gkten bir su indirdi de dereler kendi miktarnca (o su ile) alayp akt. Sel, ste kan kp tad. Bir ss veya bir meta salamak iin atete yakp erittikleri eylerde bunun gibi bir kpk vardr. te Allah, hak ile batla byle rnekler verir. Kpe

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 331

gelince, o yok olup gider, insanlara yarar salayacak ey ise, yeryznde kalr. te Allah, rnekleri byle vermektedir." (R'd, 17) Bu ayetten anlalyor ki, rnekler, yce Allah'n szleri iin geerli olduklar gibi, fiilleri iin de geerlidir. u halde, yce Allah'n fiili de tpk sz gibi haktr. Yce Allah'n fiil ve szlerinin hak olular ile, onlarn kapsadklar ey kastedilmektedir. Bu ikisine, kastedilmeyen, ayn zamanda insanlar iin bir yarar da bulunmayan, ancak gz kamatrc ve ekici olgular da elik etmektedir. Ancak bunlarn mr fazla srmez, yok olup giderler. Geride insanlar iin yararl olan hak kalr. Batln giderilmesi ve ortadan kalkmas, ancak bir dier hakkn aracl ile mmkndr. Bu da tpk, hak ve istenen bir anlam ieren mteabih ayete benzer. Mteabih ayetin istenen ve hak niteliine sahip olan gerek anlamna, istenmeyen, hak niteliinden yoksun olan ve daha erken alglanmakla hak nitelikli anlamn stne kan bir dier anlam da elik etmektedir. Ancak bu batl nitelikli anlam, zerini rtt ilk hak anlam ortaya karacak bir dier hak araclyla ortadan kalkar. Bu ilemle gdlen ama, gnahkarlar istemeseler de yce Allah'n szleri araclyla hakk egemen klmak ve batl yok etmektir. Yce Allah'n szleri hakknda geerli olan bu rneklendirme, varlklar aleminde belirginleen objeler dnyasndaki fiilleri iin de geerlidir. zetleyecek olursak: Yukarda incelediimiz ayetten u husus ortaya kyor: Hak nitelikli ilahi bilgiler, tpk yce Allah'n gkten indirdii su gibidir. Bunlar da salt su olarak iner. Herhangi bir nicel ve nitel snrlandrma sz konusu deildir. Sonra vadilere, derelerde akan seller gibi, yataklarnn darl veya genilii kapasitesine gre oranlamalar sz konusu olur. Bu oranlarn her biri, deimez olgulardr ve kendi konumlarnda bilgilerin temelleri ve hukuki hkmler, bir de daha nce hkmlerle hak nitelikli bilgileri birbirine balayan hkmlerin gerisindeki maslahatlar ilevini grrler.

332 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Lafz aklamay bir an iin gzard edersek, z itibariyle, ilahi hakikatlerin hkm bundan ibarettir. te bu gereklere, hayata egemen olma sresinde, kpk gibi belirgin bir ekilde kabaran, ama ok abuk gzden kaybolan olgular da elik edebilir. Bir bakma bu durum, nasih ayetler araclyla yrrlkten kaldrlan mensuh hkmlere benzer. nk mensuh hkm, grn itibariyle devamllk arzetmek durumundadr; ancak nesheden hkm, onun devamna son veriyor ve onun yerine bir baka hkm ikame ediyor. Bu, lafz aklama derelerini, bir an iin gzard edersek, bilgilerin kendisi iin geerli olan durumdur. Hak bilgilerin lafz ve delalet kalbna girmesine gelince, bunlar, lafz aklamalar vadilerinde akmaya baladklar andan itibaren, vadilerin kapasiteleri ile llrler, daha nce mutlak olan bu gerekler, szl maksat ekillerin kalb iinde biimlenirler. Bu szler, konumacnn szleriyle kastettii anlam balamnda sabit olurlar. (yni bunlarn hepsi kastedilmitir) Ancak bununla beraber, bunlar, bir kalp iinde takdir edilmeyen asl anlamlar temsil eden rnekler niteliindedir. Sonra bu anlamlar, deiik zihinlere uramalar sonucu, sel zerinde biriken kpkleri andran, kast d anlamlar da yklenmek durumunda kalrlar. nk zihinler, eitli ve alt anlamlarn deposu niteliindedir. Byle bir durumda olan zihin de ona giren dier dncelerde tasarrufta bulunur. Kukusuz bu tasarruflar da daha nce iaret ettiimiz gibi genellikle, temel bilgiler, hkmlerin dnk olduklar maslahatlar ve zler gibi alk olunmayan hususlarda sz konusu olur. Hkmler ve yasalara gelince, bunlarn zleri bir yana, allm eyler olduklar iin, zihindeki birikintilerin bunlar zerinde herhangi bir etkinlikleri dnlemez. Buradan da anlalyor ki, mteabihler, dini hkm ve kanunlarn metinlerini iermeleri deil de zleri ve bilgileri ierdiklerinden dolay mteabih ifadelerdir.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 333

Beincisi: Bundan nceki aklamalardan u sonucu karyoruz: Kur'an'da yer alan lafz aklamalar, hak nitelikli ilahi bilgilere ilikin rneklerdir. nk, bu tr ayetlerin kapsad aklamalar, genel anlaylarn yzeyine inmilerdir. Genel anlaylar ise, ancak somut olgular alglayabilirler, somut kalplar iinde olmadklar srece btnsel anlamlar kavrayamazlar. Bu durum ise, cisim ve cismani arazdan soyut btnsel anlamlarn ilkas hususunda iki sakncann gndeme gelmesini gerektirmektedir: Eer anlaylar, btnsel anlamlarda kastedilen bilgileri alglama aamasnda, madde ve somut olgular mertebesinde donup kalrsa, onun asndan rnekler rneklendirilen gereklerin yerine geerler. Bu ise, gereklerin geersizliini, anlam ve maksatlarn gzden karlmasn gerektirir. ayet, madde mertebesinde donmayp, rnekleri kapsam dahilinde olmayan zelliklerden soyutlamak suretiyle soyut anlamlara ularsa, bu durumda da eklemeler ve karmalardan emin olunmaz. Tpk birinin bize: Gece yolculuuna kan topluluk, sabahleyin tebrik edilir" demesi ya da air Sahr'n u beyitleriyle bir olayn rneklendirilmesi gibi. "Kua balamaya alyorum, ama yapamyorum. nk eein sramas engelleniyor." Biz, kssayla ve rneklendirilen olayla ilgili olarak zihnimizde bulunan hazrlk dolaysyla, rnein zelliklerinden, sabah, topluluk ve gece yolculuu gibi szel kalplardan soyutlayoruz. O zaman anlyoruz ki, bu rnekle u anlam kastediliyor: Bir iin etkisinin iyilii ve fiilin kutlanmas, iin bitirilmesinden ve etkisinin grlmeye balamasndan sonra belli olur. Fakat, insan ile uramay srdryorsa ve iin zorluunu fiilen ekmeye devam ediyorsa, iinin deerini takdir edemez. Ayn durum, iir araclyla rneklendirilen hususun soyutlanmas durumunda da belirginleir. Fakat rneklendirilen ile ilgili nceden bir ainalmz yoksa, iir veya rnek zerinde donup kalrsak rneklendirilen ey bize gizli kalr. rnek de herhangi bir haber konumuna indirgenmi olur.

334 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

ayet donup kalmazsak, ancak onu bir rnek olarak genelletirsek, bu sefer de soyutlayarak atlmas gereken ve dndrlmesi istenen anlam alglamak iin korunmas gerekli olan kalplar birbirinden ayrdetmek imkansz olur. yice dnld zaman, bunun ak bir gerek olduu anlalr. Bu iki sakncal durumdan kurtulmak ancak, rneklendirilen anlamlarn deiik rneklere blnmesi ve bazsnn bazsn aklamas, sunulan anlamlarn bir ksm dier bir ksmnn maksadn akla kavumasn salayacak ekilde farkl kalplar iine sokulmas ile mmkndr. Dolaysyla aralarnda bulunan karlkl iticilikle unlarn bilinmesi mmkn hale gelir. Birincisi: Aklamalar rneklerdir. Bunlarn tesinde rneklendirilen gerekler yer almaktadr. Bunlarn maksatlar ve amalar srf, somut madde ve objelerden alnan lafzlarla snrl deildir. kincisi: Bunlarn rnekler olduklar bilindikten sonra, bu sayede szleri rten zelliklerden ne kadarnn atlmas gerektii, maksad anlamak iin ne kadarnn korunmasnn zorunlu olduu anlalr. Bu sonuca da bir rnein teki rnekte bulunan baz zellikleri ve karlkl olarak bunun da onda bulunan baz zellikleri olumsuzlamasyla varlr. Kapal maksatlar ve ince anlamlar eitli kssalarn anlatlmas ve rneklerin verilmesi, eitli ve ok rneklerle aklamak ve ifade etmek sadece bir kavme ve bir dile zg bir durum deildir. Btn dnya dillerinde buna rastlamak mmkndr. Bunun nedenine gelince, insan aklamann ncesinde, bir kssada veya rnekte iaret edilen maksadn tersini ima eden zelliklerin bertaraf edilmesine ihtiya duyar. Bunun gerekletirilmesi de konuyla ilintili bir baka kssann veya konuyla ilintili bir baka rnein ierdii nefyedici zellikler ile mmkndr. Buradan anlalyor ki, Kur'an'n mteabih ayetler iermesi bir zorunluluktur. Bir ayette bulunan benzeme durumunun da, bir baka ayette bulunan muhkemlik durumuyla ortadan kaldrlmas kanlmazdr. Bylece, Kur'an'n mteabih ayetler iermesi yol

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 335

gstericilik ve aklama zelliiyle badamad ekilde ileri srlen problem de ortadan kalkm oluyor. imdiye kadar yaptmz uzun aklamalardan baz hususlar belirginlemi bulunuyor: 1- Kur'an ayetleri iki ksma ayrlrlar: Muhkem ve Mteabih. Bu husus, bir tek ayetin benzeen (mteabih) bir medlul kapsayp kapsamad ile ilgilidir. 2- Muhkem ve mteabih ayetleriyle birlikte Kur'an'n tm iin bir tevil sz konusudur. Tevil ise, szel kavramlar trnden bir ey deildir. Tam tersine zihin d objektif bir olgudur. Bu olgunun aklanan bilgiler ve amalarla balants, rneklenenle rnek arasndaki balant gibidir. Buna gre, Kur'an'n ierdii tm bilgiler, Allah katnda bulunan teviller iin verilen birer rneklerdir. 3- Arnm olanlarn, yni ilimde derinlik kazananlarn tevili bilmeleri mmkndr. 4- Kur'an'daki aklamalar, bilgi ve maksat olarak ngrd eyler adna verilmi rnekler konumundadr. Bu husus, ikinci maddede Kur'an bilgilerinin rnekler olduuna ilikin olarak szn ettiimiz husustan farkldr. Biz bu konuyu yukarda gerekli biimde akladk. [kinci maddede Kur'an bilgilerinin teviliyle ynelik rnekler olduu, burada ise Kur'an'daki aklamalarnda bilgilere ynelik rnekler olduu vurgulanyor.] 5- Kur'an'n muhkem ifadeler iermesi bir zorunluluk olduu gibi mteabih ifadeler iermesi de bir zorunluluktur. 6- Muhkem ifadeler kitabn anasdr; mteabih ifadelerin aklanmak zere bu muhkem ifadelere dndrlmeleri gerekir. 7- Muhkemlik ve benzemelik, eitli ynlere izafe edilmeleri ve eitli ynlerden ayr olarak alglanmalar mmkn olan sfatlardr. Bunun anlam udur: Herhangi bir ayet, bir adan muhkem, bir baka adan da mteabih olabilir. Szgelimi, bir ayete izafe edilerek deerlendirildiinde muhkem, bir baka ayetle birlikte

336 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

dnldnde de mteabih niteliini kazanabilir. Kur'an'da mutlak anlamda mtea-bihin somut bir karl yoktur ve mutlak olarak muhkemin bulunmasna da herhangi bir engel sz konusu deildir. 8- Kur'an'n bir ksmnn dier bir ksmn tefsir etmesi, bir zorun-luktur. 9- Kur'an'n eitli anlam dereceleri vardr. Burada uzanp giden bir derecelenme sz konusudur. Dolaysyla btn anlamsal derecelenmeler bir alanda ve enlem halinde deildirler. Bu bakmdan bir lafzn tek kullanmda birden ok anlamda kullanlmas gibi bir durum sz konusu olmamtr. Ya da mecazi ifadelerin genellii gibi bir kullanmdan sz edilemez. Bunlar bir tek gerektiricinin deiik gerekleri olarak da grmemek gerekir. Tersine, bunlar lafzn delalet ettii asl anlamlardr ve szck insanlarn kavray dzeylerinin farkllna gre bunlarn her birine uyumluluk ilkesi uyarnca delalet etmektedir. Konunun daha ak bir ekilde anlalmas iin unu sylyoruz: Yce Allah bir ayette: "...Allah'tan nasl korkup saknmak gerekiyorsa ylece korkup saknn." (l-i mrn, 102) buyuruyor. Bu ayetten anlalyor ki, Allah'n yasaklarndan kanmak ve emirlerini yerine getirmek anlamna gelen takvann bir derecesi vardr ve bu da gerek takva, yni nasl korunup saknmak gerekiyorsa yle korunup saknma derecesi vardr. Yine bu ifadeden anlalyor ki, takvann bu dereceden daha aa bir derecesi de vardr. u halde bir bakma salih ameller demek olan takva iin bir takm dereceler ve mertebeler sz konusudur ve bunlarn bir ksm dier ksmndan daha yukardr. Bir dier ayette ise, yle buyuruluyor: "Allah rzasna uyan kii, Allah'tan bir gazaba urayan ve barnma yeri cehennem olan kii gibi midir? Ne kt barnaktr o. Allah katnda onlar (ameller) derece derecedir. Allah yaptklarn grendir." (l-i mrn, 163) Bu ayetten de anlalyor ki, ister salih olsun, ister kt olsun mut-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 337

lak olarak amelin bir takm dereceleri ve mertebeleri vardr. Ayette, amel derecelerinin kastedildiinin kant, ayetin sonunda yer alan: "Allah yaptklarnz grendir." ifadesidir. u iki ayet de ayn noktaya temas etmektedir: "Her biri iin yaptklarndan dolay dereceler vardr; yleki amelleri kendilerine eksiksiz densin ve onlar zulme de uratlmazlar." (Ahkaf, 19) "Yapmakta olduklar dolaysyla her biri iin dereceler vardr. Rabbin, onlarn yapmakta olduklarndan habersiz deildir."
(En'm, 132)

Bu anlam vurgulamaya ynelik bir ok ayet vardr; sz konusu ayetler iinde bazsndan anlald kadaryla cennet dereceleri ve cehennem derekeleri insanlarn iledikleri olumlu veya olumsuz amellerin derece ve mertebelerine karlk olarak belirlenmilerdir. Bilindii gibi, ne tr olursa olsun herhangi bir amel, kendisine uygun kalbi bir inantan szan bilginin szntlarndan biridir. Yce Allah, bir ok ayette, Yahudilerin kfrlerinin, mriklerin kalplerinin bozukluunun, Mslmanlar iindeki mnafklarn iki yzllklerinin, baz peygamberlerin ve m'minlerin imanlarnn kant olarak onlarn iledikleri amelleri ve fiilleri gstermitir. imdi bu ayetleri teker teker sayarsak kitabmzn hacmini aacaktr. Ksaca unu syleyebiliriz: lenen amel ne olursa olsun, kendisine uygun bir bilgi gerektirir ve bu bilgiye iaret eder. Bunun aksi de geerlidir; yni her trl amel, kendisine uygun bir bilgi gerektirir, onun meydana geliini salar ve insann i dnyasnda yer etmesini mmkn klar. u ayetler bu noktaya temas etmektedir. "Bizim urumuzda cihad edenlere phesiz yollarmz gsteririz. Gerekten Allah, ihsan edenlerle beraberdir." (Ankebut, 69) "Ve yakin sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et." (Hicr, 99) "Sonra ktlk edenlerin uradklar son, Allah'n ayetlerini yalanlamalar ve alay konusu edinmeleri dolaysyla ok kt oldu." (Rum, 10) "Bylece O da, Allah'a, verdikleri sz tutmama-

338 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

lar ve yalan sylemeleri nedeniyle, kendisiyle karlaacaklar gne kadar, kalplerinde nifak yerleik kld." (Tevbe, 77) Konuyla ilgili daha bir ok ayet rnek olarak gsterilebilir. Btn ayetlerin temas ettikleri ortak nokta, salih (iyi) veya kt tm amellerin kendilerine uygun bir bilgi ya da bilgisizlik (hak ile elien bilgiler de diyebiliriz) rettikleridir. Salih amel ve yararl bilgi hakknda kapsaml bir ifade olarak yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Gzel sz ona ykselir, salih amel de onu ykseltir." (Fatr, 10) Bu ayetten anlyoruz ki, hak esasl inan sistemi demek olan gzel szn bir zellii Allah'a ykselebilmesi ve sahibini Allah'a yaklatrmasdr. Salih amelin ilevi de bu hak esasl inan sistemini ve bilgiyi ykseltmesidir. Bilindii gibi, bilginin ykseli kaydetmesi, kuku ve kuruntulardan arnmas, ruhun tam anlamyla ona ynelmesi, kalbin onunla bir baka deer arasnda paralanmak, (ki bu mutlak anlamda irktir) durumuna dmemesi demektir. Dolaysyla bilgi kuku ve eytani izlerden arnma balamnda ileriye doru adm attka ykselii, zirvelere doru trman da hz kazanr. Ayetin ifadesi byle bir anlamdan uzak deildir. nk ayette gzel sz sud=yukar k ve salih amel de ref'=ykselile nitelendirilmitir. Yukar doru k (sud) iniin (nzl), ykseli (ref') de alaln (vez') kartdr. Yukar k ve ykseli nitelikleri aalardan yukarya doru hareket eden kimse hakknda, iki nokta gz nnde bulundurularak kullanlr. O ykselile gtt ama ve ona yaklamakla belirledii hedef asndan yukar doru kan, ykselen (sid) bir kimsedir. Alaklktan ayrl ve oradan uzaklamas asndan da, ykselen (mrtefi') bir kimsedir. u halde amel, insan dnyadan ve topraa aklp kalmaktan koparp insann kendisini dnyann uratrc, ekici sslerinden uzaklatrr. Onu gelip geici ve kalcl olmayan bu tr bilgiler arasnda paralanmlktan, dalmlktan kurtarr. Ykselme ve yukar

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 339

doru k arttka gzel szn ykseli hz da artar. Bilgi, vehim aibelerinden, kuku eseri olumsuzluklardan kurtulur. Daha nce yaptmz aklamalardan da anlalaca gibi: Salih amelin kendisine zg mertebeleri ve dereceleri vardr. Her salih amel derecesinin de kendine zg bir gzel sz ykseltme ve kendine uygun ilahi, hak esasl bilgi ve irfanlar retme oran vardr. Kt amel ve insan alalt hakkndaki deerlendirme, salih amel ve insan ykseltii hakkndaki deerlendirmenin tersini ifade etmektedir. "Bize dosdoru yolu gster" (Fatiha, 6) ayetini tefsir ederken konuyla ilgili baz aklamalarda bulunduk. Buradan hareketle anlyoruz ki, insanlarn Allah'a yaknlklar ve uzaklklar orannda farkllaan amel ve bilgi dereceleri vardr. Bundan da u sonu kyor: Sz konusu mertebe ve derecelerden birinde bulunan insanlarn algladklar eyler, kendi mertebe ve derecelerinden yukar veya aa bir mertebe ve dereceyi igal eden insanlarn algladklar eylerden farkldr. Bu da gsteriyor ki, Kur'an ifadelerinin farkl, ama bir tertip iinde alglanan anlamlar vardr. Yce Allah, eitli gruplara mensup kullarndan sz etmitir. Bu gruplarn her birini de bir baka grupta bulunmayan bir tr bilgi ve marifetle nitelemitir. rnein yce Allah muhlesler grubuna mensup insanlar, Rablerinin vasflarn gerek anlamda bilen kimseler olarak tanmlamaktadr. Aadaki ayet bu noktaya temas etmektedir: "Onlarn nitelendirdiklerinden Allah ycedir. Ancak muhles (Allah tarafndan halis klnm) olan kullar baka." (Sffat, 159-160) Yce Allah Kur'an'n deiik yerlerinde onlar hakknda baka nitelemeler, baka bilgi ve irfan trlerinden de sz etmitir. naallah yeri geldiinde bu hususa deineceiz. Ve yine szgelimi mkinn=yakine erenler olarak tanmlanan gruba mensup insanlar hakknda, onlarn gklerin ve yerin melekutunu gzlemledikleri belirtilmitir: "Bylece brahim'e,

340 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

yakine erenlerden olmas iin de gklerin ve yerin melekutunu gsteriyorduk." (En'm, 75) Yine dnp ibret alma nitelii de "iten ynelen" kimselere zg klnmtr: "ten ynelenden bakas t alp-dnmez."
(M'min, 13)

Ayn ekilde Kur'an'da yer alan rnekleri akledip anlamak da alimlere zg bir nitelik olarak zikredilmitir: "te bu rnekler; biz bunlar insanlara vermekteyiz. Ancak alimlerden bakas bunlara akl erdirmez." (Ankebut, 43) Bana yle geliyor ki, bu ayette geen alimler'den maksat ulul-elbab yni z akl sahipleri ve gzlemledikleri eyler zerinde durup dnen (mtedebbir) kimselerdir. u ayetler bu karsamamz destekler niteliktedir: "Kur'an' iyiden iyiye dnmezler mi? Yoksa bir takm kalpler zerinde kilitler mi vurulmu?" (Muhammed, 24) "Onlar hala Kur'an' iyice dnmyorlar m? Eer o, Allah'tan bakasnn katndan olsayd, kukusuz iinde birbirini tutmaz bir ok ey bulurlard." (Nis, 82) Son ayet, ayn anlam vurgulamaya yneliktir. O da Kur'an'da yer alan mteabih ifadeleri bilmek ve onlar muhkem ifadelere dndrmek suretiyle yorumlamaktr. Yine yce Allah Kitabn tevilini bilmeyi de arnm kimselere zg klmtr. "O elbette deerli bir Kur'an'dr. Sakl bir kitaptadr. Ki ona, temizlenip arnm olanlardan bakas dokunamaz."
(Vka, 77- 79)

Yine Allah iin seven ve Allah iin buzeden insanlar demek olan "veliler" grubuna mensup kimselere de "srf Allah iin bir eye ilgi duyan, bundan dolay bir eyden korkmayan, bir ey yznden hznlenmeyenler" nitelii zg klnmtr: "Haberiniz olsun; Allah'n velileri, onlar iin korku yoktur, mahzun da olmayacaklardr." (Yunus, 62) Yine "yaklatrlmlar, seilmiler, salihler ve m'minler" gibi her bir grup iin bir takm ayrc zellikleri, kendilerine zg bilgi

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 341

ve kavraylar sz konusudur. naallah yeri geldike bunlardan sz edeceiz. Yukarda iaret ettiimiz olumlu makamlara karlk bir takm olumsuz makamlar vardr. Bunlarn da bilgi ve irfan balamnda aalk, kt zellikleri sz konusudur. Bu makamlar igal eden bir takm insan gruplar vardr; kafirler, mnafklar, fasklar, zalimler vb. gibi. Allah'n ayetleri ve bu ayetlerin ierdikleri hak esasl bilgileri kt alglamak, yanl kavramak gibi bir takm konumlar olur. Biz, ksaca sunmak suretiyle haklarnda geni bilgi vermeyi burada uygun grmedik. naallah bu kitabn eitli blmlerinde geni ve etrafl bilgiler sunacaz. 10- Kur'an kapsayc bir kitaptr. Yni ifadelerin nesnel karlklaryla rtr ve bunlarn farkl durumlarn aklar. Dolaysyla Kur'an'da yer alan hi bir ayet sadece, ini sebebi ile snrlandrlmaz. Bilakis, ayetin iniine sebep olan gelimeyle z itibariyle benzeen her trl gelimeye uyarlanr. Sadece ilk nesnel karlklarna zg klnmayan rnekler gibi. rnekler bu ilk nesnel karl aarlar ve z itibariyle benzerlik oluturulan her olguya uyarlanrlar. te bu duruma, "cery"=Kur'an'n gelimelerle rtmesi, anlamnn nesnel gelimelere uyarlanmas denilmitir. Kitabn balarnda bu konuyla ilgili baz aklamalarda bulunmutuk

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Tefsir-ul Ayy'de deniliyor ki: mam Sadk'tan (a.s) muhkem ve mteabih hakknda bir soru soruldu. Buyurdu ki: "Muhkem, onunla amel edilen, mteabih ise ona cahil olana kar kark gelen ifadelerdir." (c.1, s.162) mamn bu szlerinde, mteabihi bilmenin mmkn olduuna ilikin bir iaret vardr.

342 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Yine ayn eserde mam Sadk'n (a.s) yle buyurduu rivayet edilir: "Kur'an muhkem ve mteabih ifadelerden meydana gelir; muhkem olan ifadelere inanrsn, onunla amel edersin ve hkmlerine boyun eersin (onlar hkmlerin kayna addedersin). Mteabih ifadelere ise, inanrsn, ancak onlara gre amel etmezsin. te ayette buna iaret edilir: "Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne karmak ve yorumunu yapmak iin ondan mteabih olanna uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan bakas bilmez. limde derinleenler ise: "Biz ona inandk, tm Rabbimizin katndandr" derler". limde derinleenlerden maksat, Hz. Muhammed'in (s.a.a) Ehl-i Beyti'dir." (c.1, s.162-163) limde derinleenler Hz. Muhammed'in Ehl-i Beyti'dir, sznn ne anlam ifade ettiini ileride aklayacaz. Yine ayn eserde Mes'ede b. Sadaka'nn yle dedii belirtilir: mam Sadk'a (a.s), nasih, mensuh, muhkem ve mteabih hakknda bir soru sordum. Buyurdu ki: "Nasih deimez ve gerekleri yerine getirilen ayetlerdir. Mensuh ise, gereince amel edilip de sonradan bir baka ayetin gelmesi ile hkm yrrlkten kaldrlan ayettir. Mteabih ise, cahillere kark gelen ifadelerdir." (c.1,
s.11, h:7)

Dier bir rivayette ise, yle dedii belirtilir: "Nasihten maksat, deimez ifadelerdir. Mensuh ise, eskiden uygulanan ifadelerdir. Muhkem, gereince amel edilen, mteabih ise, birbirine benzeyen ifadelerdir." (c.1, s.10, h:1) el-Kfi adl eserde mam Muhammed Bkr'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "... Dolaysyla mensuh ayetler, mteabihler kategorisine girerler." (c.2, s.28, h:1) Uyn-u Ahbar-ir Rza adl eserde mam Rza'nn (a.s) yle buyurduu rivayet edilir: "Kur'an'n mteabih ifadelerini muhkem ifadelerine dndrerek anlamaya alan bir kimse dosdoru yolu bulur." Ardndan unlar syledii belirtilir: "Hi kukusuz, bizden aktarlan haberler iinde de Kur'an'nkine benzer mteabih ifade-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 343

ler vardr. Tpk Kur'an'dakine benzer muhkem ifadeler de vardr. Bizden aktarlan haberler iinde mteabih olanlar, muhkem olan szlerimize dndrerek anlayn. Bizim szlerimiz arasnda mteabih olan ifadelere uymayn ki saptrsnz." (c.1, s.290, h: 39) Ben derim ki: Grld gibi, mteabih kavramnn anlam ile ilgili olarak aktarlan rivayetler, birbirlerine yakn eylere temas etmektedir. Rivayetler, daha nce yaptmz aklamay destekler niteliktedir. Demitik ki: Benzemelik, mteabihlik, ortadan kaldrlabilecek bir durumdur. Bunu ortadan kaldrmann yolu da muhkem ifadeler araclyla onlar tefsir etmektir. Mensuh ifadelerin mteabihler kategorisine girmesi meselesine gelince, bu da yukarda yaptmz aklamann kapsam iinde akla kavuturulmutur. Mensuh ifadelerin mteabihlikleri, grnrde hkmn devam ediyor olmas ve kalclk niteliine kavumu olmas ile ilintilidir. Dolaysyla, nesheden bir ifade, srekliliinin kesintiye uradn vurgulamak suretiyle, onu bizim iin tefsir etmi olur. el-Uyn'da yer alan rivayette, iaret edilen: "Bizden aktarlan haberler iinde de Kur'an'nkine benzer mteabih ifadeler vardr. Tpk Kur'an'dakine benzer muhkem ifadeler de vardr." szne gelince, Ehl-i Beyt mamlarndan bu anlam destekleyen mstafiz haddinde bir ok rivayet aktarlmtr. Akl deerlendirme de bunu desteklemektedir. nk hadisler, ancak Kur'an'n ierdii eyleri ierirler. Onlar, yalnzca Kur'an'n iaret ettii eyleri aklarlar. Nitekim daha nce yle demitik: Mteabihlik, szn iaret ettii anlamn niteliidir. Bununla da anlamn hem kastedilene, hem de baka bir eye uyarlanabilir olmas kastedilir. Yoksa mteabihlik, lafzn bir anlama iaret etmek balamnda nitelii deildir. Garip ya da mcmel bir lafzda olduu gibi.1 Lafz ve anlamn her ikisini kapsayan bir nitelik de deildir.
1- [Garip: Az kullanldndan dolay anlam gizlilik kazanan lafza denir. Mcmel ise, birka anlam tadndan dolay kastedilen anlamn belirlenmesi ve anlam balamnda birka ihtimalin sz konusu olduu lafza denir.]

344 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Dier bir ifadeyle: Hi kukusuz, Kur'an ayetleri iinde bazlar iin benzemelik (mteabihlik) durumunun ortaya km olmas, yalnzca onlarn aklamalarnn, ilahi, hak esasl bilgiler asndan birer rnek konumunda olmas ile ilintili bir durumdur. Bu husus ise, bizzat nakledilen rivayetler iin de sz konusudur. Dolaysyla onlarda da Kur'an'dakine benzer muhkemlik ve mteabihlik durumu vardr. Nitekim Peygamber Efendimizin yle buyurduu rivayet edilir: "Biz, peygamberler topluluu, insanlarla akllarnn kapasitesine gre konuuruz." (Usul-u Kfi, c.1, s.25, h:15) Tefsir-ul Ayy'de mam Sadk'n babasndan (her ikisine selam olsun) yle rivayet ettii belirtilir: Adamn biri m'minlerin emiri Hz. Ali'ye (a.s) yle sordu: "Bizim O'na ynelik sevgimizi ve bilgimizi artracak ekilde Rabbimizi bize vasfeder misin?" Bu soru Emir-l M'minin'in fkelenmesine neden oldu ve orda bulunan insanlara hutbe okurken soru sorana ynelik yle seslendi: "Ey Allah'n kulu, Rabbinin sfatlar hususunda Kur'an'n vasfettii miktara ve yine senden nde bulunan Resulullah'n da O'nu tanmana yetecek kadar bulunduu aklamalarna bak. Onun yol gstericiliinin nurundan aydnlan. Hi kukusuz o, sana verilen bir nimet ve bir hikmettir. Sana verilene sk skya sarl ve kredenlerden ol. Bu konuda kitabn sana farz klmad, Resuln ve yol gsterici imamlarn snnetinde de bu hususla ilgili bir bilgi olmad halde, eytan bir noktada seni zorlamaya kalkrsa, onu reddet. Bu tr eylere ilikin tm hususlarn bilgisini Allah'a brak. Allah'n azametini, bykln lmeye kalkma. Ey Allah'n kulu; bil ki: phesiz ilimde derinleenler, Yce Allah'n, gayb perdelerinin gerisindeki meselelere girmekten mstani kld kimselerdir. Onlar, rtl gayb kapsamna girip tefsirini bilmedikleri hususlar topluca kabul etmilerdir, onlara inandklarn vurgulamlardr. "Biz tmne inandk. Tm de Rabbimizin katndandr." demilerdir. Yce Allah, bilgice kuatamadklar hususlar karsnda acizliklerini itiraf eden bu insanlar-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 345

dan vgyle sz etmitir. Ykml olmadklar hususlarda derin aratrma yapmaktan kanma eklinde sergiledikleri tavr, ilimde derinleme olarak nitelendirmitir. Sen de bu kadaryla yetin ve uncack aklnla Allah' lmeye kalkma. Yoksa helak olanlardan olursun. (c.1, s.163, h:5) Ben derim ki: mamn "Ey Allah'n kulu, bil ki: limde derinleenler..." ifadesi ayetteki, "vav" harfinin atf edat olarak alglanmadn gstermektedir. Buna gre yeni bir cmle balad deerlendirmesi esas alnmtr. Biz de ayetle ilgili olarak bu noktay vurguladk. Buna gre, ayetin zahiri, ilimde derinleenlerin tevili bildiklerini gsteren bir iaret iermemektedir. Fakat ayn zamanda, byle bir eyi bilmelerinin mmkn olmadn da ifade etmemektedir. Bu ayet, ilimde derinleen kimselerin mteabih ayetlerin tevilini bildiklerini ifade eden bir baka nassn bulunmasna da engel deildir. Nitekim biz bu noktaya da deindik. leri de greceimiz gibi, Ehl-i Beyt mamlarndan aktarlan baz rivayetlerin zahiri bu karsamay pekitirici mahiyettedir. mam'n: "...Yce Allah'n gayb perdelerinin gerisindeki meselelere girmekten mstani kld kimselerdir..." ifadesi, cmlenin bandaki "inne=phesiz" edatnn haberi konumundadr. Bu ifade, muhatab, ilimde derinleenlerin yolunu izlemeye tevik etmeye dnktr. Bilmezliini, kavrayamad meseleler karsnda aczini itiraf etmeye tevik etmektir ki bylece muhatap onlardan biri olsun. Bu da gsteriyor ki, Emir-l M'min'in "ilimde derinleenleri" "bildiklerine gre hareket eden ve bilmediklerinin de peine dmeyen kimseler" eklinde aklamtr. Hz. Ali'nin szleri arasnda geen "gayb perdelerinin gerisindeki meseleler"den maksat, mteabih ifadelerle kastedilen, ama halkn genelinin anlayna ak olmayan anlamlardr. Bu yzden Hz. Ali, maksadn ikinci bir cmle ile aklama gereini duymutur: "Tefsirini bilmedikleri hususlar topluca kabul etmiler" Dikkat

346 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

edilirse mam, "tevilini bilmedikleri hususlar" demiyor. Bu incelie dikkat ediniz. el-Kfi de mam Sadk'n (a.s) yle buyurduu rivayet edilir: Bizler (Ehl-i Beyt) ilimde derinleenleriz (rasihun) ve biz onun tevilini biliriz. (c.1, s.213, h:1) Ben derim ki: Bu rivayetten algladmz kadaryla, ayette geen "ilimde derinleenler" ifadesi, "Onun tevilini Allah'tan bakas bilmez" ifadesine atfedilmi olarak alglandn gsterir. Ancak yaptmz aklamalardan ve sunduumuz rivayetten bu grnt ortadan kalkyor. Bu rivayette geen tevil kavram ile, mteabih ifadesinin anlamnn kastedilmi olmas bsbtn uzak bir ihtimal deildir. nk tevil kavramnn mteabihin tefsir edilmesi ile eit olan bu anlamda kullanlmas slam'n ilk dnemlerinde yaygn bir kullanmd. "Bizler ilimde derinleenleriz." szne gelince, Tefsir-ul Ayy'-de mam Sadk'n (a.s): "limde derinleenler, Hz. Muhammed'in Ehl-i Beyti'dir." dedii belirtilmitir. Bu ifade baka rivayetlerde de yer alr. Bu konuyla ilgili btn rivayetler uyarlama ve rtme kapsamnda alglanmak durumundadrlar. Bundan nce aktardmz ve bundan sonra yer vereceimiz rivayetler bunun tandr. el-Kfi'de Hiam b. Hakem'in yle dedii rivayet edilir: mam Ebu'l-Hasan Musa Kzm (a.s) bana dedi ki: "...Ey Hiam; yce Allah bize salihlerden meydana gelen bir kavmin u szlerini aktaryor: "Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydrma ve katndan bize bir rahmet bala. phesiz, sen en ok bata bulunansn." Onlar biliyorlard ki, kalpler kayar ve eski krlne, aalk hayatna geri dner. Akl Allah tarafndan alkonulmayan ve engellenmeyen [koruma altna alnmayan) insan Allah'tan korkmaz. Akl Allah tarafndan alkonulmayan ve zincire vurulmayan [Allah'n korumas altna alnmayan] insann kalbi ona bakaca ve gereini kalbinde bulaca deimez bir bilgi zerin-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 347

de sebat gstermez ve bir insann fiilleri szlerini dorulamad, a ile gizlisi uyumad srece byle bir dzeye ulaamaz. nk yce Allah, aklda gizli olan eyler iin kant olarak sergilenen tavrlar ve sylenen szleri gsterir." (c.1, s.14, h:12) Ben derim ki: "Akl Allah tarafndan alkonulmayan ve engellenmeyen [koruma altna alnmayan] insan Allah'tan korkmaz." ifadesi u ayetin anlamn artrr: "Kullar iinde Allah'tan ancak bilenler korkar" (Fatr, 28) "Akl Allah tarafndan alkonulmayan ve zincire vurulmayan [Allah'n korumas altna alnmayan] insann kalbi..." ifadesi ise, ilimde derinleme kavramna ilikin arpc ve en iyi bir aklama niteliindedir. nk bir i, zerinde gerei gibi dnlp tam anlamyla kavranmad srece, kendisiyle ilgili ihtimallerin yollar kapanm olmaz. Kalp byle bir eye inanma ve onu tasdik etme noktasnda srekli bir kararszlk iinde bocalar. Ama insan gerei gibi dnp kalbi de onunla ilgili tam bir sebata kavuunca artk, heva meneli baka bir eyin peine dmek suretiyle ona muhalefet etmek durumunda kalmaz. Kalbinde olan, ancak bedensel organlar tarafndan sergilenen eyler olur. Syledikleri, yaptklarnn ayns olur. mamn "...Bir insann fiilleri szlerini... srece, byle bir dzeye ulaamaz." sz, ilimde derinlemenin belirtisine ynelik bir iarettir. ed-Drr-l Mensr tefsirinde, bn-i Cerir, bn-i Ebi Hatem ve Taberan Enes'ten, Ebu Emame'den, Vaile b. Eskaf'tan ve Ebu Derda'dan yle rivayet ederler: Peygamber efendimize (s.a.a) ilimde derinleenler hakknda bir soru soruldu. Peygamberimiz cevap olarak buyurdu ki: "Yemini yalandan beri olan, dili doru syleyen, kalbi istikamet zere olan, karnn ve cinsel organn haramdan ve iffetsizlikten koruyan kimsedir. te bunlar ilimde derinlemi kimselerdendirler." (c.2, s.17) Bu hadisi, bundan nceki hadisin anlam ynnde yorumlamak mmkndr.

348 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

el-Kafi'de mam Bkr'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "limde derinleen kimseler, bilgileri hakknda ihtilafa dmeyen kimselerdir." (c.1, s.245) Ben derim ki: Bu ifade ayetin anlamyla uyumaktadr. nk ayetlerin ak iinde ilimde derinleenlerin oluturduu tabloya karlk kalplerinde kayma olanlarn oluturduu bir kar tablo sergileniyor, Bu da gsteriyor ki, ilimde derinlemek, ilim sahibinin bilgisi hakknda ihtilafa dmemesi, kukulanmamasdr. ed-Drr-l Mensr'da bn-i Ebi eybe, Ahmed, Tirmiz, bn-i Cerir, Taberan ve bn-i Mrdeveyh mm Seleme'den yle rivayet ederler: Resulullah u duay oka yapard: "Allah'm! Ey kalpleri dndren, kalbimi dinin zerinde sabit kl." Dedim ki: "Ya Resulullah, kalpler de dnerler mi?" Buyurdu ki: "Evet, Ademoullar iinde yce Allah'n yaratt hi bir insan yoktur ki, kalbi, Allah'n parmaklarndan ikisinin arasnda olmasn. Eer dilerse o kalbi sabit klar, dilerse kaydrr." (c.2, s.8) Ben derim ki: Ayn anlam destekleyen bir ok rivayet farkl kanallarla, Cabir, Nuvas b. em'an, Abdullah b. mer ve Ebu Hureyre gibi bir ok sahabiden de aktarlmtr. Bu konuda en mehur olan, Nuvas'tan nakledilen hadiste yer alan husustur: "Ademolunun kalbi, Rahman'n parmaklarndan iki tanesi arasndadr." Zannedersem erif Razi "el-Mecazat-un Nebeviye" de bu hadisi ayn lafzlarla rivayet etmitir. Hz. Ali'ye (a.s): "Sizin yannzda vahiyden herhangi bir ey var m?" diye sorulur. O u cevab verir: "Hayr. Taneyi yaran ve canllar yaratan Allah'a andolsun ki, Allah'n bir kula kitab anlamay bahetmesinden baka bir ey sz konusu deildir." (es-Safi Tefsiri,
c.1, s.19)

Ben derim ki: Bu ok deerli, nemli mesajlar ieren bir hadistir. En azndan u anlam iermektedir: Hz. Ali'nin ilim makamndan kaynaklanan ve bizlere aktarlan o aklara durgunluk veren olaanst gerekler, Kur'an- Kerim'den alnmlardr.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 349

el-Kafi'de, mam Sadk'n babasndan, o da atalarndan (hepsine selam olsun) yle rivayet ettii belirtilir: Resulullah efendimiz (s.a.a) buyurdu ki: "Ey insanlar, sizler skunet yurdundasnz ve yolculua kmak zeresiniz. Yolculuunuz da alabildiine hzl gereklemek durumundadr. Gecenin, gndzn, gnein ve ayn her yeniyi eskittiklerini, her uza yaknlatrdklarn, her vadedileni getirdiklerini grdnz. u halde uzak mesafeleri katetmek durumunda olduunuz bu yolculua azk hazrlayn." Ravi der ki: Bunun zerine Mikdat b. Esved kalkt ve yle dedi: "Ya Resulullah, skunet yurdu nedir?" Buyurdu ki: "Kavuma (onunla maksada varma) ve ayrlma yurdu demektir. Koyu karanlk bir gecenin kmesi gibi fitneler zerinize nce, Kur'an'a sarln. O efaati kabul edilen bir efaati ve ikayeti onaylanan bir ikayetidir. Onu izleyeni cennete gtrr. Onu ardna atan cehenneme sevkeder. O en hayrl yolu gsteren bir rehberdir. inde ayrntl aklama, beyan ve hakla batl ayrdedecek eyler bulunan bir kitaptr. O hak ile batl kesin olarak birbirinden ayrr, kesinlikle aka deildir. Bir zahir bir de batn anlam vardr. Zahiri, hkm; batn ise ilimdir. Zahiri gz kamatrc gzellie sahiptir, batn ise derindir. Snrlar vardr ve snrlarnn da snrlar. Olaanstlklerini saymak mmkn deildir. Akllara durgunluk veren garip ifadeleri eskimek nedir bilmez. Onda hidayet lambalar vardr. Hikmet n saan fenerler. Sfat bilenlere marifeti gsterir. Basiret gz olan kimse, gzlerini iyice asn, bakn sfata ulatrsn. Ki helak olmaktan kurtulur ve aresi bulunmayan eylere dmekten syrlr. Hi kukusuz dnme, basiretli kimsenin kalbinin hayatdr. Tpk elinde aydnlatc bir fener bulunan bir kimsenin karanlklarda rahatlkla yryebilmesi gibi. u halde ihlas ve samimiyetten en gzel dzeye ulan ve fazla bir beklentiniz olmasn." (c.2, s.598, h:2) Ayn rivayet, Tefsir-ul Ayy'de "Basiret gz olan gzlerini iyice asn..." ifadesine kadar yer alr.

350 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Yine el-Kafi'de ve Tefsir-ul Ayy'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: Resulullah efendimiz buyurdu ki: "Kur'an sapklktan karan bir yol gstericidir. Krlkten uzaklatran bir aklamadr. Srmeleri telafi edendir. Karanlktan karan nurdur. karlan bidatlerde uyulacak ktr. Helak olmaktan koruyucudur. Sapklktan rde (olgunlua) ulatrandr. Fitneler zamannda yol gsterici aklama ilevini grr. nsanlar dnyadan ahirete gtrr. Dininizin kemali ondadr. Kur'an'dan sapan bir kimsenin yolu kesinlikle atee doru gider." (el-Kfi, c.2, s.600, h:8; Tefsir-ul Ayy, c.1,
s.5, h:8)

Bu anlam destekleyen bir ok rivayet, gerek Resulullah'tan (s.a.a) ve gerekse Ehl-i Beyt mamlarndan (hepsine selam olsun) aktarlmtr. Tefsir-ul Ayy'de Fudayl b. Yesar'n yle dedii rivayet edilir: mam Bkr'dan (a.s) "Kur'an'da hi bir ayet yoktur ki, bir zahiri bir de batn anlam olmasn. Kur'an'da hi bir harf yoktur ki, bir snr olmasn ve her snrn da bir balangc bulunmasn." rivayetini sordum ve dedim ki: "Zahir ve batn ne anlama gelir?" Buyurdu ki: "Kur'an'n zahiri indiriliidir. Batn da tevilidir. Bunlarn bir ksm gemite yaanmtr. Bir ksm da henz gereklememitir. Kur'an gne ve ay gibi akp gider. Anlamlarndan birinin zaman gelince, hemen gerekleir. Yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Onun tevilini Allah'tan ve ilimde derinleenlerden bakas bilmez." Biz (Ehl-i Beyt mamlar) onun tevilini biliriz." Ben derim ki: Bu rivayetin kapsamnda Fudayl kanalyla aktarlan rivayet, Ehl-i Snnet'in Peygamber Efendimizden (s.a.a) anlam itibariyle ayn olan, ancak deiik lafzlarla aktardklar rivayettir. Nitekim es-Safi Tefsiri'nde Ehl-i Snnet kanalyla Peygamberimizin (s.a.a) yle bir hadisine yer verilir: "Hi phesiz Kur'an'n zahiri, batn, snr ve balangc vardr." Yine ayn eserde Peygamber Efendimiz'den (s.a.a) u rivayet aktarlyor: "Kur'an'n bir zahiri, bir de batn vardr. Batnn da yediye kadar batn vardr."

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 351

mamn, "Bunlarn bir ksm gemite yaanmtr. Bir ksm da henz gereklememitir." szndeki zamir grnrde Kur'an'a dnktr. Bu deerlendirmede Kur'an'n hem indirili, hem de tevili temsil ettii esas alnr. O halde "Kur'an gne ve ay gibi akp gider" ifadesi hem indirilii, hem de tevili kapsar. Bu ifadenin indirilile ilgili ierii, szn nesnel karl ile uyumas anlamnda demek olan ve rivayetlerde bir terim haline gelen cery=uyarlamayla badamaktadr. "Ey iman edenler, Allah'tan korkup saknn ve dorularla beraber olunuz." ayetinin, ayetin ini zamanndan sonraki asrlardaki tm m'min gruplara uyarlanmas gibi. Bu da ayetlerin anlamlar ile nesnel karlklar arasnda uyarlama gerekletirmenin bir rneidir. Cihad ayetlerinin nefisle cihada uyarlanmalar da buna bir rnektir. Yine mnafklarla ilgili ayetlerin m'minlerin iindeki fask gruplara uyarlanmas da bu kategoriye girer. Bu son uyarlama, ncekine gre daha inceliklidir. Yine nceki uyarlamada sz konusu edilen ayetlerin ve gnahkarlarla ilgili ayetlerin kendilerini denetim altnda tutan, zikreden, huzur ehli, Allah'n zikri balamnda kendilerini kusurlu hisseden, bu konuda ihmalkrlk gsteren kimselere uyarlanmas da bunun bir baka rneidir. Bu uyarlama ncekine gre ok daha incelikli bir uyarlama trdr. Rabln gereklerini yerine getirmede kusur ilemelerine de bu ayetlerin uyarlanmas sz konusu olabilir, ki bu da nceki tm rneklerden ok daha incelikli bir uyarlama olarak kyor karmza. Buradan hareketle ncelikle unu anlyoruz: Kur'an'n ierdii anlamlarn dereceleri vardr ve bunlar muhataplarn durumuna gre kastedilmilerdir. Baz aratrmaclar, iman dereceleri ve velayet makamlar hakknda Kur'an'n ierdii anlamlardan baz aklamalarda bulunmulardr ki, bunlar arasnda bizim yaptmz aklamalardan ok daha dakik ve ince bilgiler ierenler vardr.

352 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

kinci olarak da: Zahirlik ve batnlk greceli eylerdir. Her zahir olan, kendi zahirine gre batndr. Ayn durum tersi iin de geerlidir. Aadaki rivayet bu noktaya temas etmektedir. Tefsir-ul Ayy'de Cabir'in yle dedii rivayet edilir: Kur'an'dan bir ifadenin tefsiri hakknda mam Bkr'a (a.s) bir soru sordum. O, bana cevap verdi. Sonra ayn ayetle ilgili olarak ikinci kez soru sordum, ancak farkl cevap verdi. Bunun zerine dedim ki: "Sana feda olaym. Bu soruya, bir gn nce baka bir cevap vermitiniz." Buyurdu ki: "Ey Cabir! Hi phesiz Kur'an'n bir batn vardr. Batnn da batn vardr. Bir de zahiri vardr; zahirin de zahiri vardr. Ey Cabir, insanlarn aklna Kur'an tefsirinden daha uzak bir ey yoktur. Bir ayetin ba, bir eyle, ortas baka bir eyle, sonu da dier bir eyle ilgili olabilir. Birka yne dnebilen (iaret edilebilen) ama (ba, ortas ve sonu) btnlk arzeden, bitiik bir szdr." (c.1, s.12, h:8) Yine ayn eserde mam Bkr'n (a.s) yle buyurduu rivayet edilir: "Eer Kur'an'daki bir kavme hitaben inen herhangi bir ayet o kavmin lm ile birlikte lse (yni ayetin anlam ve hkm de ortadan kalkacak olsa), Kur'an'dan geriye bir ey kalmazd. Ancak gkler ve yer durduka, Kur'an'n ba sonuna doru akacaktr. Her kavim iin hayr veya er olmak zere okuduklar ve kapsam alannda olduklar bir ayet vardr." (c.1, s.10, h.7). Meni'l Ahbar adl eserde Hamran b. A'yan'n yle dedii rivayet edilir. mam Bkr'dan (a.s) Kur'an'n zahiri ve batn hakknda bir soru sordum. Buyurdu ki: "Zahiri, zerine vahiy inen ilk topluluktur. Batn ise, onlarn yaptklarn yapan kimsedir. lkler hakknda inenler, bunlar iin de geerlidir." (s.259, h:1) es-Safi Tefsiri'nde Hz. Ali'nin (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Hi bir ayet yoktur ki, drt anlam iermesin: Zahir, batn, snr ve balang. Zahir okuma ve tilavettir. Batn anlamadr. Snr helal ve haramla ilgili hkmlerdir. Balang ise, bu ayetle yce Allah'n kullarndan istediidir. Allah'n muraddr." (c.1, s.18)

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 353

Ben derim ki: Okumadan maksat, lafzn nesnel karlnn zahiridir. Bunun kant Hz. Ali'nin onu anlam kategorisinde deerlendirmi olmasdr. u halde Hz. Ali'nin batn aklarken kulland "anlama" ifadesinden maksat, anlamn zahirinin altndaki batndr. Yine Onun "Helal ve haramlara ilikin hkmler" ifadesinden maksat, Kur'an anlamnn en st noktas olan balang dzeyine karlk ilk ya da orta mertebelerde alglanan Kur'an bilgilerin zahirleridir. Veyahut bilindii gibi snr ve balang ta grecelidir. Nitekim daha nce, batn ve zahirin de greceli olduunu belirmitik. u halde her yksek mertebe, daha aa bir mertebeye gre balang konumundadr. mamn szlerinin orijinalinde geen ve balang anlamnda kullandmz kelime ya "muttala" eklinde "ittila" mastarndan ism-i mekan olarak alglanr ya da "metla" eklinde "tulu" mastarnn ism-i mekan olarak kabul edilir. Hz. Ali'nin de iaret ettii gibi, o, yce Allah'n kulundan istedii eydir, yni murad- ilahidir. Peygamberimizden rivayet edilen mehur bir hadiste bu drt hususa u ekilde temas edilmitir: "Kur'an yedi harf zerinde nazil olmutur. Kur'an'da ki her ayetin, zahiri ve batn vardr. Ve her snrn bir balangc vardr." Dier bir rivayette ise yle bir ifade kullanlmtr: "Her biri iin bir snr ve bir balang vardr." ki rivayetten birinde geen: "Her snrn bir balangc vardr" ifadesi ile kastedilen anlam udur: Gerek zahir ve gerekse batnn her biri, birer snr konumundadr ve bunlardan ste yeralan balang noktas mevcuttur. teki rivayette yer alan u ifadenin de sz konusu deerlendirmeye dnk olduunu sylemek mmkndr: "Her biri iin bir snr ve balang vardr." Bu durumda elde ettiimiz anlam u olur: Her birinin bir snr vardr ve bu snr kendisidir. Bir de balang vardr; bu balangta snrn ulat son noktadr. Bu nokta da tevile ynelik bir st dzeyde anlam olur. Ama bu deerlendirme grnrde Hz. Ali'den (a.s) nakledilen u rivayetle rtmyor: "Kur'an'n hi bir ayeti

354 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

yoktur ki, drt anlam iermesin..." Ancak rivayetten yle bir anlam kastedilmi olabilir: Anlamnn drt deiik alglan vardr ve bunlarn bir ksm bir ksm ile rtebilir de. Byle bir anlam kastedilmi olursa, artk, rtmeme sz konusu olamaz. Bu durumda Hz. Ali'nin (a.s) iaret ettii bu drt anlamla ilgili olarak elde edilen sonu udur: Zahirden maksat, ayetin hemen ilk anda alglanan zahiri anlamdr. Batn ise, zahirin altndaki anlamdr. Batni anlamlar bir veya birden fazla olabilirler. Yakn yada aralarnda arac olacak ekilde uzak da olabilirler. Snr ise, anlamn kendisidir. Bunun zahir veya batn olmas fark etmez. Balang ise, snrn ondan doduu anlamdr. Bu ayn zamanda bitiik olduu batndr da. Bu aklama zerinde iyice dnn. ii ve snni kanallardan Peygamber efendimizden yle bir hadis rivayet edilir: "Kur'an yedi harf zerinde nazil olmutur." Ben derim ki: Bu hadis geri, baz szel farkllklarla rivayet edilmitir; ancak ierik asndan mstafiz haddine ulamtr ve bu hususla ilgili olarak nakledilen rivayetlerin tmnn anlam birbirine yakndr. Bu hadisleri hem Snniler, hem de iiler nakletmilerdir. Bu arada hadisin anlam zerinde byk ihtilaflar ba gstermitir. Bu konuda neredeyse krka yakn gr ileri srlmtr. Bu arada iimizi kolaylatran bir husus da bu yedi harfin hangi anlamda kullanldna ilikin haberlerin aktarlm olmasdr. Biz de onlara dayanarak aklamalarda bulunacaz. Baz rivayetlerde: "Kur'an yedi harf zere inmitir. Bunlar emir, nehiy tevik, tehdit, tartma, kssa ve rnektir." deniliyor. Dier bazsnda ise, yle deniyor: "Bunlar; nehiy, emir, helal, haram, muhkem, mteabih ve rneklerdir." Hz. Ali'nin yle dedii rivayet edilir: "Yce Allah Kur'an' yedi ksm zerinde indirdi. Bu ksmlarn her biri yeterli ve ifa vericidir. Bunlar; emir, nehiy, tevik, tehdit (rktme), tartma, rnek ve kssadr." (es-Safi Tefsiri, c.1, s.39)

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 355

Bylece Kur'an'n yedi harf zerinde inmesi hususu, yedi hitap ksmna ve aklama trne hamledilmesi gerekir. Dolaysyla bunlar, Allah'a ve dosdoru yola davet etmek bakmndan bir ama tarz olarak yedi ksma ayrlrlar. Bu rivayetten yola karak ilahi bilgilerin temel prensiplerinin rneklerle snrl olduu hususu anlalm olur. nk geride kalanlarla bu prensipleri, ancak belli bir zorlama ve mecaz nitelikli kullanmla badatrabiliriz.

356 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

HADSLER IIINDA
(Kendi Grne Gre Kur'an' Tefsir Etmek ve Ayetlerin Bir Ksmn Bir Ksmyla Vurmak) es-Safi adl tefsirde, Peygamberimizin (s.a.a) yle buyurduu rivayet edilir: "Kur'an' kiisel gr dorultusunda tefsir eden kimse, ateteki oturana imdiden hazrlansn." (c.1, s.21) Bu anlam ieren bir ok hadis, snni ve ii kanallarca rivayet edilmitir. Yine ayn anlam destekleyen baka hadisler de Peygamberimizden (s.a.a) ve Ehl-i Beyt mamlarndan (hepsine selam olsun) rivayet edilmitir. "Mnyet-l Mrid" adl eserde Peygamberimizden (s.a.a) yle rivayet edilir: "Kur'an hakknda herhangi bir bilgiye dayanmadan konuan kimse, ateten oturana imdiden hazrlansn." (s.191) Bu hadisi Ebu Davud Snen'inde rivayet etmitir. Yine Mnyet-l Mrid adl eserde Peygamberimizden (s.a.a) yle rivayet edilir: "Kur'an hakknda bir bilgiye dayanmakszn konuan kimse, kyamet gn, azna ateten bir gem vurulmu halde hair meydanna getirilir." (s.191) Ayn eserde yer alan bir dier rivayette Peygamberimizin (s.a.a) yle buyurduu belirtilir: "Bir kimse Kur'an hakknda kiisel grne dayanarak konusa, isabet etse bile hata yapm olur." (s. 191) Bu hadisi Ebu Davud, Tirmizi ve Nesa de rivayet etmitir. (Snen-i Ebi Davud, c.3, s. 320, h: 3652. Tirmiz, c.5, s.200, h: 2952)

Ayn eserde Peygamberimizin (s.a.a) u sz rivayet edilir: "Benden sonra mmetim hakknda en ok endielendiim husus, bir adamn gelip Kur'an' incelemesi ve Kur'an ifadelerini kastedilmeyen anlamlara yorumlamaya kalkmasdr." (s. 191)

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 357

Tefsir-ul Ayy'de Ebu Basir kanalyla mam Sadk'n (a.s) yle buyurduu rivayet edilir: "Kur'an' kiisel gr dorultusunda tefsir eden kimse isabet etse, bundan dolay dllendirilmez. Eer yanlsa, o gkten daha uzakta yer alr. (Allah'n dergahna bir o kadar mesafe uzaklkta yer alr.)" (c.2, s.17, h:4) Yine ayn eserde Yakub b. Yezid'in Yasir kanalyla rivayet ettiine gre mam Rza (a.s) yle buyurmutur: "Allah'n kitab hakknda kiisel gr esas alan bir tavr iinde olmak kfrdr."
(c.1, s.18, h:6)

Ben derim ki: Bu anlam destekleyen daha baka hadisler de Uyn-u Ahbar-ir Rza'da, eyh Saduk'un Hisal'nda ve Tefsir-ul Ayy gibi kaynaklarda rivayet edilmitir. Peygamber'in (s.a.a) "Kur'an- kiisel gr dorultusunda tefsir eden..." sznn anlamna gelince: Kiisel gr olarak anlamlandrdmz "rey" itihad sonucu oluan kanaat, inan demektir. Bu kelime bazen hava ve istihsandan [er'i delillerden birine dayanmakszn srf ilk bakta gzel grnmeden] kaynaklanan konuma iin de kullanlmtr. Hangisi olursa olsun, Peygamberimiz: "Kiisel gr dorultusunda..." szn kullanrken bunu bir zamire izafe ederek (bire'yihi) kullanmasndan anlalyor ki, maksat, Kur'an'n tefsiri balamnda mutlak olarak itihad yasaklamak deildir. Eer byle olsayd, hadis ehlinin savunduu gibi, bu yasaklamann bir gerei olarak tefsir balamnda sadece Peygamberimizin ve Ehl-i Beyt mamlarnn szlerini ve rivayetlerini esas almak gerekirdi. Ayrca, byle bir yaklam, Kur'an'n apak Arapa bir lisan ile inmi olmasna ve insanlarn bu ayetler zerinde durup dnmeleri gerektiini ifade eden bir ok Kur'an ayetiyle elimektedir. Yine insanlarn Kur'an'a bavurmalar ve rivayetleri Kur'an'a sunmalar ve onunla test etmeleri gerektiini ifade eden bir ok rivayetle de elimektedir. Daha dorusu "Kiisel gr..." ifadesindeki izafet, zg olmay, teklii ve bamszl ifade eder. Bir tefsircinin Kur'an' tefsir

358 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

ederken sadece Arap dilini anlama balamnda kendine zg sebebleri dayanak olarak almas, dolaysyla Allah'n szn, insanlarn szleriyle kyaslamas yni. Szgelimi, herhangi bir insan tarafndan sarf edilmi bir sz bize ularsa, hi beklemeksizin o sz, insanlarn maksatlarn anlamada kullanlan genel geer kurallar esas alarak deerlendiririz ve bu kurallar dorultusunda bir yargya varrz ve deriz ki: "Adam, bu szleriyle u hususu anlatmak istemitir." Nitekim bu yntemleri, yarglar, itiraflar, ahitlikler hususunda uygular ve onlar geerli biliriz. Btn bunlarn nedeni, szel aklamalarmzn dil asndan bildiimiz kurallara dayanyor olmas ve szcklerin gerek ya da mecazi karlklarn teden beri biliyor olmamzdr. Daha nceki aklamalarda da vurguladmz gibi, Kur'an'daki aklamalar bu tr yntem zere seyretmezler. Tam tersine, Kur'an ifadeleri birbiriyle balantl szlerden oluur, ama ayn zamanda birbirinden ayrdrlar da. Hz. Ali'nin de (a.s) belirttii gibi, bazs, dier bazsnn desteiyle kendini ifade eder. Bazs, dier bazsna tanklk eder. Dolaysyla konuyla ilgili btn ayetler iyice incelenmeden, zerinde dnlmeden, salt szcklerin gerek anlamlarn ortaya karmaya ilikin bilimlerin kurallarna dayanarak, bu kurallar ileterek bir ayetten alglanan anlamla kastedilen anlama varldn sylemek doru olmaz. Nitekim bir ayette bu hususa u ifadelerle iaret edilmitir: "Onlar hala Kur'an' iyice dnmyorlar m? Eer o, Allah'tan bakasnn katndan olsayd, kukusuz iinde birbirini tutmaz bir ok eyler bulurlard." (Nis, 82) Bu hususta zet de olsa Kur'an'n olaan stnl vb. konular ilerken baz aklamalarda bulunmutuk. u halde yasak konusu olan kiisel grle tefsir yapmak, anlamlar ortaya karma yntemiyle ilgilidir, anlalmaya allan eyle ilgili deildir. Dier bir ifadeyle, Peygamberimiz (s.a.a), yce Allah'n sznn, insanlarn szleri iin kullanlan yntemle anla-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 359

lmasn yasaklamtr. yle ki, bu yntem doru ve reel bir sonu elde etse bile, Allah'n kelam balamnda esas alnmamaldr. Bu karsamamzn kant, Peygamberimizden rivayet edilen bir dier hadistir: "Kur'an hakknda kiisel gr dorultusunda konuan kimse, isabet etse de yanlm olur." sabet etme varsaymna ramen bir ey hakknda yanl hkmn verme, ancak yntemdeki yanllktan dolay olabilir. Tefsir-ul Ayy'de yer alan rivayette geen: "Eer isabet etse, bundan dolay dllendirilmez" ifadesi de bunu ortaya koymaktadr. Peygamber efendimizin zamanndaki uygulama da bu deerlendirmemizi pekitirir niteliktedir. nk Kur'an henz bir araya getirilmemiti, bir takm sure ve ayetler dank halde insanlarn ellerinde bulunuyordu. Dolaysyla, para para tefsir yapmak, maksadn aksine bir sonuca varma tehlikesi douruyordu. Bu aklamalardan kan sonu udur: Yasaklanan husus, Kur'an' tefsir ederken tek bana ve bamsz olarak hareket etmektir. Mfessirin sadece kendi grne dayanmas ve baka eyleri dikkate almamasdr. Buna gre, bakalarna bavurarak onlardan yardm almak zorunludur. Bu bakas da zorunlu olarak ya Kur'an'dr ya da snnettir. Bu bakasnn snnet olmas Kur'an'la eliir. nk bizzat snnet Kur'an'a bavurmay ve rivayetleri Kur'an'la test etmeyi emretmektedir. Dolaysyla bavuru kayna, tefsir iin yardm alnacak merci olarak Kur'an'n kendisinden baka bir ey kalmyor. Bundan hareketle, kiisel grle tefsir yapma ifadesine ilikin aklamalarn durumu da anlalyor. Bu ifadenin anlam ile ilgili olarak eitli grler ileri srlmtr. 1- Bu ifade ile kastedilen, tefsir iin gerekli olan bilgiler olmakszn tefsir yapmaya kalkmaktr. Bu bilgiler de Suyuti'nin el-tkan adl eserinde belirttii gibi on be temel ilimdir: Dil (lgat), nahiv, sarf, itikak (etimoloji, kelimelerin tremesiyle ilgili ilim dal), maani, beyan, bedi, kraat, din usul, fkh usul, nzul se-

360 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

bebi, Kssalar, nasih, mensuh, fkh, mcmel ve mphem ifadeleri aklayan hadisler, vehb (Allah vergisi) ilim. Bu sonuncusu ile, Peygamberimizin u hadisinde iaret edilen hususa gndermede bulunulmutur: "Kim bildikleriyle amel ederse, Allah ona bilmediklerini retir." (c.2, s.180) 2- Bu ifadeyle kastedilen, anlamn yce Allah'tan baka kimsenin bilmedii mteabih ifadeleri tefsir etmektir. 3- Batl bir mezhebin grlerini desteklemeye dnk tefsirdir. Mezhebin baz alnarak, tefsirin bu dorultuda yaplmas ve mmkn olan her trl yola ba vurularak mezhebin ngrd sonuca varlmas. Zayf bile olsa, mezhebin grn kantlamay ama edinmek ve tefsiri bu ama iin kullanmak. 4- Hi bir kanta dayanmakszn Allah'n bu ifadeyle kastettii budur, diye kesin bir tefsirde bulunmak. 5- stihsan (er'i delillere dayanmakszn srf ilk bakta gzel grneni benimsemek), heva ve heves zerine bir tefsir yapmak. Suyuti'nin el-tkan adl eserinde deindiine gre bu be maddeyi bn-i Nakib aktarmtr. (c.2, s.183) Dier baz grler de vardr. imdi de onlar buraya alyoruz. 6- Bu ifadeyle kastedilen husus udur: Kur'an'da yer alan iinden klmaz, problem ifadeler hakknda sahabe gibi ilk kuak Mslmanlarn deinmedikleri trden eyler sylemek. Byle yapmak, insan Allah'n gazab ile kar karya brakr. 7- Kur'an hakknda, hak olarak bilinen aklamalarn tersi ynde aklamalarda bulunmak. Bu iki gr bn-i Enbar nakletmitir. 8- Kur'an hakknda bilgisizce ve kesin bir kant olmakszn konumak. ster gerein bunun tam aksi olduu bilinsin, ister bilinmesin fark etmez. 9- Bu ifadeyle kastedilen, Kur'an'n zahirini esas alan bir tavr iinde olmaktr. Bu yorumu savunanlara gre, Kur'an'n delalet

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 361

ettii zahiri bir anlam yoktur. Tam tersine, bir ayet hakknda masumdan gelen nassa gre hareket edilir. Byle olunca da, bu, ayeti tefsir etmek deil, nassa tabi olmak olarak nitelendirilir. Bunlara gre tefsir, masumun yetkisinde olan iler kapsamna girer. 10- Burada kastedilen Kur'an'n zahirine gre hareket etmektir. Bu gr savunanlara gre, Kur'an'n herhangi bir zahiri anlam vardr, ama bunu biz anlayamayz. Tersine, ayeti tefsir erevesinde masumdan gelen nassa tabi olmamz gerekmektedir. Bu on deiik yaklamn, bazsn, dier bazsyla birletirmek mmkn olmakla beraber, kanttan yoksundurlar. Hatta bunlarn iindeki bir ksm, kesin olarak batldr ya da yaptmz aklamalardan hareketle batl olduklar belirginleir. Burada sz konusu aklamalar yeniden tekrarlamak suretiyle sz uzatmak istemiyoruz. Ksacas, rivayetlerden ve "Kur'an' iyice dnmyorlar m?..." (Nis, 82) "Ki onlar Kur'an' para para kldlar." (Hicr, 91) "Bizim ayetlerimiz konusunda arptma yapanlar, bize gizli kalmazlar. yleyse atein iine braklan m daha hayrldr, yoksa kyamet gn gvenle gelen mi?" (Fussilet, 40) "Kelimeleri konulduklar yerlerden saptrrlar." (Nis, 46) "Hakknda bilgin olmayan eyin ardna dme." (sr, 36) gibi, bu rivayetleri destekleyen ayetlerden kan sonuca gre, baz rivayetlerin deindikleri yasak, tefsir yntemiyle ilgilidir. Bir insann yce Allah'n szn tefsir ederken insanlarn szlerinin anlalmasnda esas alnan yntemleri baz alan bir yntem iinde olmas yni. Yce Allah'n szleri ile insanlarn szleri arasndaki farkllk, szcklerin kullanm tarzndan, cmle kuruluundan, edebi sanatlarn kullanlmasndan kaynaklanan bir durum deildir. Tam tersine, yce Allah'n szleri de Arapa'dr ve Arap dilinde gzetilmesi gereken kurallarn tm burada da gzetilmitir. Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Biz hi bir eliyi, kendi kavminin dilinden bakasyla gndermedik ki, onlara apak anlatsn." (brahim, 4)

362 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

"Bu aka Arapa olan bir dildir." (Nahl, 103) "Biz onu, belki aklnz kullanrsnz diye Arapa bir Kur'an kldk." (Zuhruf, 3) Allah'n sz ile, insanlarn szleri arasndaki fark, maksat ve szden anlalan anlamn uyarland nesnel karlk ile ilintilidir. Konuyu biraz daha aacak olursak: Varlmz bedensel doayla balantl olduu ve biz de maddi bir dnyada ikamet edilmek zere yaratldmz iin, her anlam iin maddi bir karlk bellemiiz. Cisimlere ve cisimlerle ilgili tanmlara alknz. Bizim gibi bir insann, herhangi bir meseleyle ilgili szlerini iittiimiz ve bu szlerin anlamn algladmz zaman onu bizce bilinen nesnel karla ve ona egemen olan maddi dzene uyarlarz. nk, bu szlerin bundan baka bir anlama iaret etmediini biliriz. Bunun nedeni, bu szleri syleyen insann da bizim gibi olmas ve ancak bizim duyumsadmz, bizim algladmz eyleri duyumsamas, alglamasdr. Bu durumda anlamlarn nesnel karlklarna egemen olan maddi dzen, anlay ve mefhuma da egemen olur. Kimi zaman bu sayede genelin zele, zelin de genele dntrldn de grebiliyoruz. Ya da kavramn baka trl yorumland da sz konusu olabiliyor. Biz buna, dilsel karineler dndaki akl karinelerin devreye sokulmas ile gerekletirilen yorumlama diyoruz. Buna unu rnek verebiliriz: Egemenlik ve servet sahibi eraftan bir kimsenin: "Hi bir ey yoktur ki, hazineleri bizim katmzda olmasn" dediini duyduumuz zaman, szn anlamsal boyutlarn dnr, teker teker kelimelerin anlamlarn ett ederiz ve sz nesnel karla uyarlama aamasnda u yargya varrz: Bu adamn binalar vardr. Etraf salam ve almaz surlarla evirili. Bir ok eyi iine alacak depolar vardr. nk bir hazine edinmek istedii zaman bir insan, byle bir sistem kurar. Yine anlarz ki, bu adam ok miktarda altn, gm, sikkeli para, ev eyas, ss eyas ve silah gibi deerli eyleri saklamaktadr. nk bu saydmz eyler, bizim amzdan hazine olarak saklanabilen ve koru-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 363

mas mmkn olan eylerdir. Yer, gk, kara, deniz, yldz ve insan gibi eyler birer eya olmakla beraber, hazine olarak saklanmalar ve biriktirilmeleri mmkn deildir. Bundan dolay, adamn szleri arasnda geen ey szcnn, varlklar aleminin saylmas mmkn olmayan czlerinin bir ksm anlamnda kullanldn anlarz. Yine "hazineler" szcnn fakat az bir alan iin kullanldn anlarz. Dolaysyla anlamlarn nesnel karlklarna egemen olan maddi dzen sz konusu olur. yle ki bir ok ey hazine olarak biriktirilemez; ayrca hazine olarak saklanan eylerin salam ve hrszla, soyguna kar korunabilen yerlerde tutulmas gerekir. Bylece, egemen olan maddi dzen, ey ve hazine gibi mutlak ifadeler baznda ilgin bir snrlandrma devreye sokmu olur. Sonra bir de bakyoruz ki, yce Allah elisine yle bir ayet indirmi: "Hi bir ey yoktur ki, hazineleri bizim katmzda olmasn." (Hicr, 21) Eer zihnimiz ilkel alglama dzeyinden kurtulamamsa, bu sz, herhangi bir insann sz gibi aklarz. Oysa kesinlikle buna ilikin bir kant yoktur elimizde. te bu, bir bilgiye dayanmakszn algladmz anlama gre tefsir yapmamzn somut bir rneidir. Eer zihnimiz, bir lde bu ilkel dzeyi amsa ve yce Allah'n kesinlikle mal biriktirmeyeceini, hazine kurmayacan kavramsak, zellikle de O'nun u szlerini iitmisek: "O, ancak onu belli bir miktarla indirir" (Hicr, 21) "Allah gkten rzk indirip lmnden sonra yeryzn diriltmesinde..." (Casiye, 5) hemen u yargya varrz: Ayette geen eyden maksat, ekmek ve su gibi rzklardr. Bu rzkn indirilmesi ise, yamurun indirilmesidir. nk gkten ancak yamur indirildiine tank olmuuz. Bu durumda, her eyin Allah katnda hazinelerinin olmas, sonra bunlarn belli bir lyle indirilmesi, yamurun gkte saklanmasndan ve gda maddelerinin elde edilmesine bir hazrlk olarak indirilmesinden kinayedir, yargsna varrz. Bu da bir bilgiye dayanmakszn, ayetleri grmze gre tefsir etmenin bir rneidir. nk byle bir

364 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

deerlendirmede bulunmann tek dayana, bizim gkten sadece yamurun indiini bilmemizdir. Byle bir durumda biz, bir eyin olmadn biliyor deiliz, tam tersine bilgiden yoksunuz. Bu dzeyin de zerine kar, Kur'an hakknda bir bilgiye dayanmakszn konumaktan kanr, karmzdaki ifadeyi eksiksiz bir mutlaklkla babaa brakr ve: "Hi bir ey yoktur ki, hazineleri bizim katmzda olmasn." ayetinin yaratl meselesini ele aldn dnrsek, insan, hayvan ve bitki gibi yaratl yoluyla srekli yenilenen varlklarn gkten inmediklerini, yerde bir ekilde meydana geldiklerini somut olarak gzlemlediimiz iin: "Hi bir ey yoktur ki hazineleri bizim katmzda olmasn." ayetinin, eyann, varoluu srecinde yce Allah'n iradesine boyun eiini kinayeli olarak anlatt yargsna varrz. Bu durumda ilahi iradeyi, yaratlan varlklarn iinde depoland bir tr hazine gibi alglarz. Varlklar, ondan kyor ve yce Allah'n dilemesi ile oradan iniyorlar. Grld gibi bu da, ayetin bir bilgiye dayanmakszn tefsir edilmesine bir rnektir. nk bizim, inmek kavramndan anladmz ve onun dnda da baka bir ey bilmediimiz hususla ilgili olarak, Allah'n katndan hi bir eyin inmediini grmemizden baka bir dayanamz yoktur. Yce Allah'n Kur'an'da isimleri, sfatlar, fiilleri, melekleri, kitaplar, peygamberleri, kyamet gn ve Bugnde meydana gelecek olaylar hakknda yapt aklamalar, btn bunlara egemen kld yasalar, bunlarn ileyiine yn veren sistem hakknda verdii bilgiler zerinde dndn zaman, bir de bunlarn tefsiri balamnda sylediklerimiz ve ileri srdmz akl kantlar ve ipular zerinde dndn zaman, btn bunlarn kiisel gre dayanarak tefsir yapmak ve kelimeleri konulduklar yerlerden tahrif etmenin rnei olduunu anlarsn. Muhkem ve mteabih konusu ile ilgili beinci blmde u hususa dikkat ekmitik: Kur'an'daki aklamalar, ilahi bilgiler asndan rnekler gibidirler veyahut rnekle rnek verilen ey

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 365

arasndaki iliki gibi bir iliki var aralarnda. Bunlar, deiik ayetler arasnda blnm bulunuyorlar, farkl biimlerde aklamalar yaplmtr ki, baz ayetler asndan fark edilmeyecek baz noktalarn dier baz ayetler araclyla anlalmas mmkn olsun. Bu yzden bazs, bazsnn tan konumundadr. Bir ayet dier bir ayetin aklaycsdr. Aksi takdirde ilahi bilgiler, hakiki anlamlarnn bilinmesi itibariyle bir karkla kurban gideceklerdi. Yukarda da akladmz gibi, bir ayetin tefsiri noktasnda, bir bilgiye dayanmakszn aklama yapmaktan kurtulma mmkn olmayacakt. Buradan unu anlyoruz: Yukarda da sylediimiz gibi, kiisel grle yaplan tefsir, bir bilgiye dayanmakszn konuma durumundan soyutlanamaz. Yine yukarda yer verdiimiz hadis de buna iaret etmektedir: "Kur'an hakknda herhangi bir bilgiye dayanmakszn konuan kimse, imdiden cehennemdeki oturana hazrlansn." Dolaysyla u gerekle kar karya kalyoruz: Kur'an hakknda bir bilgiye dayanmakszn konumak, ayetler arasnda grnrde bir elikinin yaanmasna neden olmaktadr. nk, Kur'an ayetleri arasnda mevcut bulunan manevi tertibi bozmu olur. Bu durum ayetin asl bulunmas gereken yerden uzaklatrlmasn, dier bir ifadeyle kelimelerin yerlerinden tahrif edilmesini dourur. Bundan dolay da kanlmaz olarak Kur'an'n bir ksmnn veya byk bir ksmnn zahiri anlamlarndan soyutlanarak tevil edilmesi gerekecektir. Cebriye ekolne mensup kimselerin insan zgrln belirten ayetleri tevil etmesi, insan ba boluunu, anarizmi savunan gruplarn da kadere iaret eden ayetleri tevil etmeleri gibi. slam mezheplerinin byk bir ksm, u veya bu oranda mezheplerinin prensipleriyle uyumayan ayetleri tevil etme ynne gitmilerdir. Akl karinelere dayanarak tevil yapma peine dmlerdir. rnein yle diyebilmilerdir. Falan ayetin zahiri

366 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

anlamnn aksi akl kantlarla tespit edilmitir. Dolaysyla bu ayeti zahiri anlamndan soyutlamak gerekmektedir. Ksacas, bunun sonucu, hi kukusuz, anlamsal dzenlerinin bozulmas suretiyle, ayetlerin birbirleriyle elimesidir. Baz ayetlerin maksatlar ile dier baz ayetlerin maksatlar arasnda ztlklarn meydana gelmesidir. Bu durumda btn maksatlarn geersiz olmas gndeme gelmi olur. nk Kur'an'da ihtilaf yoktur. Kur'an ayetlerinin bazs ile dier bazs arasnda ihtilaf ba gstermesi, dzenin bozulmasndan ve anlamn karmasndan baka bir ey deildir. Baz rivayetlerde, ayetlerin bazsn bazsyla vurmak diye tabir edilen hususla kastedilen budur. Aadaki rivayetlerde bu hususa deinilmitir. "el-Kfi'de ve Tefsir-ul Ayy'de mam Sadk (a.s) babasndan (ona selam olsun) yle rivayet eder: Bir adam Kur'an'n bir ksmn dier bir ksmyla vurursa kfir olur." (el-Kfi, c.2, s.632, h: 17; Tefsirul Ayy, c.1, s.18, h:2)

Meni-l Ahbar ve el-Mehasin adl eserlerde msned olarak ve Tefsir-ul Ayy'de mam Sadk'tan (a.s) rivayetle yle deniyor: "Bir adam Kur'an'n bir ksmn dier bir ksmyla vurursa, kfir olur." (Meni-l Ahbar, s.190, h:1. el-Mehasin, s.212, h:86) eyh Saduk der ki: Bu hadisin anlamn bn-i Velid'den sordum. Dedi ki: Burada kastedilen, senin bir adamna cevaben herhangi bir ayetin tefsiri olarak baka bir ayetin tefsirini sylemendir." Ben derim ki: bn-i Velid'in cevabnda belli lde mphemlik yok deildir. Eer bununla, sz edilen anlamlar kartrmay ve baz aratrmaclarn tartmalarnda ayetleri kar karya getirmelerini, bazsnn anlamn esas alarak dier bazsn buna gre tevil etmelerini kastetmise, doruyu sylemitir. Yok eer bununla bir ayetin dier bir ayetle tefsir edilmesini, baz ayetlere dier baz ayetlerin tank gsterilmesini kastetmise, kukusuz yanl-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 367

mtr. Aada sunacamz iki rivayet de bu tarz bir yaklam reddetmektedir. Numan Tefsiri'nde smail b. Cabir'e isnaden deniliyor ki: Cafer b. Muhammed Sadk'n (a.s) yle dediini iittim: "Her trl noksan sfattan mnezzeh yce Allah, Hz. Muhammed'i peygamber olarak gnderdi ve onun gnderilii ile birlikte peygamber gnderme iine son verdi. Artk Hz. Muhammed'den sonra peygamber gelmeyecektir. Allah ona bir de kitap indirmitir ve bylece kitap indirme dnemini de sona erdirmitir. Bundan sonra kitap inmeyecektir. Bu kitapta bir takm helaller ve haramlar belirlemitir. Kur'an'n helal kld ey, kyamete kadar helal, haram kld da kyamete kadar haram kalacaktr. Onda sizin eriatnz ve hukuk sisteminiz, sizden nceki ve sonraki nesillerin haberleri vardr. Peygamber Efendimiz onu, vasileri iin kalc bir ilim haline getirmitir. Ancak insanlar onlar terkettiler. Oysa onlar tm zamanlarn insanlar zerinde ahitler konumundaydlar. nsanlar onlardan yz evirdiler, sonra da onlar ldrdler. Onlarn dndaki kimselere uydular. Bu yetkisiz nderlere itenlikle itaat ettiler. Hatta birisi asl yetkililerden birinin dostluunu ve onlar veli bildiini ve onlarn ilmine talip olduunu aa vurunca, ona kar isyankarca davrandlar. Yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Sonunda onlar kendilerine hatrlatlan eyden pay almay unuttular. lerinden biraz dnda, onlardan srekli ihanet grr durursun." (Mide, 13) nk onlar, Kur'an'n bir ksmn dier bir ksmyla vuruyorlar. Neshedilen bir ayeti kant gsteriyor ve onun nasih olduunu sanyorlar. Mteabih bir ayete dayanarak karar veriyor ve onu muhkem olarak alglyorlar. zel nitelikli bir ayeti kant gsteriyor ve onu genel nitelikli kurallar ieren bir aklama olarak deerlendiriyorlar. Ayetin ncesini esas alyorlar, ama bu tevile ilikin gerekeleri unutuyorlar. Szn giriini ve sonunu grmyorlar. Varaca yeri ve kaynakland yeri bilmiyorlar. nk Kur'an bilgilerini yet-

368 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

kili mercilerden almyorlar. Bu yzden hem kendileri saptlar, hem de bakalarn saptrdlar." unu biliniz ki, -Allah size merhamet etsin; Allah'n kitabnda yer alan nasih-mensuh, zel-genel, muhkem-mteabih, ruhsatazimet, Mekk-Meden ayetleri, bu ayetlerin nzul sebeplerini, kesik ve birleik mphem lafzlar (mphem cmle ve kelimeleri), kaza ve kader ilmine ilikin aklamalar, ncelenmi ve ertelenmi (takdim, tehir) ifadeleri, anlam ak ve anlalr olan, anlam derinde olan, zahir ve batn ifadeleri, balang ve sonular, soru ve cevaplar, kesme ve birletirme yerlerini, istisna olan ve genel geer olan, nceki bir ifadede yer alp da sonraki bir ifadeye iaret eden nitelii, tekitli ve vurgulu olan, ayrntl olan, azimet nitelikli hkmlerle ruhsat nitelikli hkmleri, farzlarn ve hkmlerin bulunduu yerleri, inkarclarn helak olmasna neden olan helal ve haramlarn anlamlarn, ulamal, bitiik lafzlar, ncesine veya sonrasna ait olan ifadeleri bilmeyen bir kimse Kur'an' bilmedii gibi, Kur'an ehli de deildir. Bir kimse, hi bir kanta dayanmadan btn bunlar bildiini iddia ederse, o yalancdr, kalbini kukular kemirmektedir, Allah ve Resulne yalan, iftira atmaktadr. Onun barna cehennemdir. Oras ne kt bir gidi yeridir." Nehc-l Belaa ve el-htacac'da Hz. Ali yle der: "Onlara bir problem arzedilip hkme balanmas istendiinde, o meseleyle ilgili olarak kendi kiisel grne gre hkm verir. Sonra ayn problem, ayn ekilde baka birine sorulur; ncekinin aksi bir hkm verir. Sonra bu hakimler, ba kadnn etrafnda toplanarak verdikleri hkmleri anlatp hkm vermesini isterler, o da bu grlerin tmn onaylar. Oysa ilahlar bir, peygamberleri bir, kitaplar birdir. Acaba Allah onlara ihtilaf etmeyi mi emretti de, onlar byle yapmakla O'na itaat ettiler? Yoksa onlara ihtilaf etmeyi yasaklad da, onlar O'na isyan ettiler? Yoksa eksik bir din mi indirmitir ki,

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 369

bu dini tamamlamak iin bunlarn yardmna ihtiya duydu? Ya da onlar O'nun ortaklar mdrlar, ki byle eyler syleme hakkna sahiptirler ve Allah'a da bunlar onaylamak dyor? Yoksa Allah eksiksiz bir din indirdi de Peygamber mi bu dini tebli etmede, gereklerini yerine getirmede kusur iledi? Halbuki yce Allah yle buyuruyor: "Biz kitapta hi bir eyi noksan brakmadk." Onda her eyin aklamas vardr. Yine kitabn bir ksmnn dier bir ksmn tasdik ettiini ve kitabnda ihtilaf olmadn belirtiyor. "Eer Kur'an Allah'tan bakasnn katndan olsayd, onda bir ok ihtilaflar bulurlard." Kur'an'n zahiri insanlar hayrete drecek kadar gzel mi gzel, batn sonuna eriilemez, derin mi derindir. Onun olaanstlklerini saymak mmkn deildir. Garip ifadelerinin sonu gelmez. Karanlklar ancak onunla aydnlanr." (Nehc-l Belaa, hutbe, 18; el-hticac, c.1, s.389) Ben derim ki: Grld gibi bu rivayet, her dini dncenin sonuta Kur'an'a dayanmas gerektiine ilikin bir nass niteliindedir, mamn "Onda her eyin aklamas vardr." ifadesi ayn anlama iaret eden bir ayete gnderme yapmaktadr. ed-Drr-l Mensr adl tefsirde yer alan, ayrca Ebu Sd'n ve bn-i Durays'n "Fedail"inde tahric ettii bir rivayette, bn-i Mrdevehy, Amr b. uayb'tan, o da babasndan, o da dedesinden yle aktarr: Resulullah, Kur'an zerinde tefsir yapan ve ileri geri konuan bir topluluun yanna fkelenerek vardnda yle buyurdu: "Sizden nceki toplumlar byle yaptklar iin sapttlar. Peygamberleri hakknda ihtilafa dtler. Kitabn bir ksmn bir ksmyla vurdular. unu unutmayn ki: Kur'an'n bir ksm, dier bir ksmn yalanlamak iin inmemitir. Tam tersine, bir ksm bir ksmn tasdik etmek iin inmitir. Bildiklerinizle amel edin. Size kark gelen, benzemeli (mteabih) ifadelere de iman edin."
(c.2, s.6)

Yine ayn eserde, Ahmed'in de baka bir kanalla Amr b. uayb'dan, o da babasndan ve o da dedesinden tahri ettii bir

370 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

rivayette yle deniyor: Resulullah (s.a.a) bir topluluun Kur'anla ilgili tartmalara girdiklerini duydu. Bunun zerine yle buyurdu: "Sizden ncekiler, bundan dolay helak oldular. Allah'n kitabnn bir ksmn, bir ksmyla vurdular. Oysa Allah kitabn ayetlerinin bir ksm dier bir ksmn tasdik edecek ekilde indirmitir. Allah'n kitabnn bir ksmn dier bir ksmna dayanarak yalanlamayn. Kitaptan bildiklerinizle amel edin. Bilmediklerinizi de Kur'an alimlerine brakn." Ben derim ki: Grld gibi, rivayetlerde, Kur'an'n bir ksmn bir ksmyla vurmak (rtmek, aslsz tevillere malzeme yapmak), Kur'an'n bir ksmnn bir ksmn tasdik etmesine karlk olarak zikredilmitir. Bununla kastedilen ayetlerin konumlarn ve anlamlarn birbirine kartrmak, maksatlar arasndaki uyumu bozmaktr. Muhkemi, mteabih, mtaabihi de muhkem olarak alglamak vb. gibi. u halde Kur'an zerinde kiisel gre dayanarak deerlendirmelerde bulunmak, yukarda iaret ettiimiz rivayetlerde de belirtildii gibi, Kur'an hakknda herhangi bir bilgiye dayanmadan aklamalar yapmak, az nce yer verdiimiz rivayetlerin de zerinde durduu Kur'an ayetlerinin bir ksmn bir ksmyla vurmak gibi konularn hepsi ayn anlam etrafnda dner, hepsi Kur'an' Kur'an d mesnetsiz kaynaklara dayanarak tefsir etmemenin gerekliliini vurguluyorlar. Eer desen ki: Hi kukusuz, Kur'an insanlar akletsinler ve anlamlarn kavrasnlar diye inmitir. Nitekim aadaki ayetler bunu vurgulamaktadr: "phesiz sana kitab insanlar iin indirdik." (Zmer, 41) "Bu insanlar iin bir beyandr." (l-i mrn, 138) Bunun gibi daha bir ok ayet rnek olarak gsterilebilir. Hi kukusuz Kur'an'n aklaycs Peygamber efendimizdir (s.a.a). Nitekim u ayet buna iaret etmektedir: "Sana zikri indirdik ki, insanlara kendileri iin indirileni aklayasn." (Nahl, 44) Sonra Peygamber

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 371

de sahabelere Kur'an' aklamlardr. Ardndan tabiin kuana mensup kimseler de bunlar ashaptan almlardr. O halde ashabn Peygamber'den aktardklar eyler, nebev aklamalardr. Dolaysyla Kur'an nassna gre, bunlar bir kenara atmak ya da grmezlikten gelmek doru deildir. ayet onlar, Kur'an hakknda Peygamber'e (s.a.a) isnat etmeksizin bir ey sylemilerse, bu syledikleri eyler, kantsallk asndan nebev aklamalar dzeyinde deilseler bile, kalbimiz bunlara oturuyor. nk ayetlerin tefsiri ile ilgili olarak syledikleri szleri, ya Peygamber'den (s.a.a) iitmiler ya da Peygamber'in (s.a.a) aklamalar ve eitimi sonucu kazanlan kabiliyetin yol gstericilii ile vardklar bir sonutur. Yine ashabn rencileri konumunda olan tabiin kua ve onlarn ardnca gelen kimseler tarafndan nakledilen eyler de ayn konuma sahiptir. Arapa'nn kurallar hususunda derinleen bu insanlarn Kur'an anlamlarn kavramamalar mmkn m? Ayrca slam'n ilk dnemlerindeki din adamlaryla ilgili tarih hi kukusuz onlarn, deerlendirmelerini nebevi bir bilgiye dayandrmak iin youn bir aba iinde olmalarna ve onlarn dini kavrama asndan sarf ettikleri insan st abalarna tanklk etmektir. Buradan u sonuca varyoruz: Onlarn yolundan ve geleneinden sapmak, topluluklarnn dna kmak, ayet herhangi bir ayeti onlarn szleri ve grleri arasnda bulunmayan bir ekilde tefsir etmek bidattir. Onlarn, hakknda bir ey sylemedikleri yerde susmak gerekir. Allah'n kitabn anlamak isteyen bir kimse iin onlardan yaplan nakillere dayanmak yeterlidir. nk rivayetlerin says olduka kabark ve binleri amaktadr ve her konuda yeterli aklama yaplmtr. Szgelimi Suyuti, Peygamberimizden, sahabeden ve tabiinden aktarlan rivayetlerden on yedi bin tanesini tespit ettiini sylemektedir.

372 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Buna karlk olarak derim ki: Daha nce de sylediimiz gibi, kfir, m'min, Kur'an'n indii dnemi gren veya grmeyen tm insanlar onun hakknda dnmeye, zerinde ett yapp derin kavraylarda bulunmaya davet eden ayetler, zellikle: "Onlar hala Kur'an' iyice dnmyorlar m? Eer o, Allah'tan bakasnn katndan olsayd, kukusuz iinde birbirini tutmaz bir ok ey bulurlard." (Nis, 82) ayeti ak bir ekilde gsteriyor ki: Bir aratrmac, dnme ve aratrma yoluyla Kur'an ayetlerinin anlamlarn alglayabilir. Ayetler arasnda grlen zahiri ihtilaflar ortadan kaldrabilir. Ayet bir meydan okuma niteliindedir. Dolaysyla, ayetlerin anlamlarn zellikle byle bir balamda ashabn, onlarn talebeleri konumundaki tabiin kuana mensup ahslarn anladklarna, hatta Peygamberimizin (s.a.a) aklamalarna dndrmenin bir anlam yoktur. nk anlalan ey, ya szn zahiriyle uyumludur, dnme, aratrma ve inceleme yoluyla da olsa lafzn destekledii bir karsamadr ya da anlalan ey, ifadenin zahiriyle uyumamaktadr, kelimeler de bunu desteklememektedir. Bu durumda byle bir karsama yukardaki ayetin ifade ettii meydan okumayla ilintili olmaz ve kantsallk niteliini de yitirir. Bu husus son derece aktr. Kukusuz, hkmlerin ayrntlarnn, Peygamberimizin (s.a.a) aklamas olmadan alglanamayaca tezi gerein ifadesidir. Nitekim Kur'an da byle durumlarda Peygamber efendimize bavurulmasn ngrr: "Resul size ne verirse, artk onu aln, sizi neden sakndrrsa, artk ondan saknn." (Har, 7) Bunun gibi daha bir ok ayet rnek gsterilebilir. Kssalarn ve kyamet gn sahnelerinin ayrntlar iin de ayn durum geerlidir. Buradan anlyoruz ki, Peygamberimiz (s.a.a) yalnzca bir retici pozisyonundadr. retim ise, deneyimli retmenin rencisinin zihnine yol gstermesinden, renmesi ve elde etmesi zor olan eyleri alglamas noktasnda klavuzluk yapmasndan baka bir ey deildir. retim olmadan anlalmas mmkn olmayan

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 373

eyleri deil kukusuz. nk retme, yolu kolaylatrma ve amaca yaknlatrma eylemidir. Yeni bir yol icat etme, bambaka bir maksat oluturma deil. Bir retmen gerekletirdii eitim esnasnda, rencinin zihninin kolayca alabilecei ekilde yalnzca ilmi hedefleri belli bir tertibe koymay ve onlar belli bir dzene sokmay amalar ki bu sayede renci yeni bir tertip ve deiik bir dzen iin emek sarf ederek mrn boa tketmi, gcn yok yere heder etmi veya bilgi yanllklar ile yzyze gelmi olmaz. Aadaki ayetlerde ve benzeri nasslarda iaret edilen husus budur: "Sana da zikri indirdik ki, insanlara kendileri iin indirileni aklayasn..." (Nahl, 44) "Onlara kitap ve hikmet retiyor." (Cuma, 53) u halde Peygamber (s.a.a), insanlar eiten ve onlara bizzat Kur'an'n iaret ettii hususlar aklayan kimsedir. Bunlar yce Allah Kur'an araclyla zaten aklamlar ve insanlarn da eninde sonunda bunlar anlamalar mmkndr. Yoksa Peygamber (s.a.a), insanlara Allah'n kitabndan anlamalar mmkn olmayan eyleri retmekle ykml deildir. nk byle bir iddia u ayetin ifade ettii hususla kesinlikle uyumamaktadr: "Bilen bir kavim iin, ayetler fasllar halinde aklanm Arapa okunan bir kitaptr." (Fussilet, 3) "Bu ise aka Arapa olan bir dildir." (Nahl,
103)

te yandan, Peygamberimiz'den (s.a.a) aktarlan ve tevatr dzeyine ulaan bir ok rivayette, Kur'an'a sarlmaya, onu esas almaya ve kendisinden yaplan nakillerin Kur'anla test edilmesine ilikin ifadeler yer almaktadr. Btn bunlar, ancak Peygamberimizden (s.a.a) aktarlan tm szlerin Kur'an'dan da anlalabilmesi durumunda bir anlam ifade ederler. Eer bunun da anlalmas Peygamberimizin (s.a.a) szlerinin ierdii aklamalara bal olsa, muhal nitelikli olan ksrdngyle kar karya kalm oluruz. Ayrca ashabn araclyla Peygamber'den nakledilen haberlerin, aktarl yollarn bir an iin gzard etsek bile, ifadeler arasnda bir ok ihtilaf vardr. Hem sahabeler arasnda ihtilaf, vardr,

374 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

hem de bir sahabeden aktarlan deiik aklamalar arasnda ihtilaf vardr. Ashaptan aktarlan rivayetleri inceleyenler bunlar rahatlkla grrler. Buna ramen biri kp da: "Bir ayetle ilgili olarak, onlardan aktarlan deiik grler iinde birini semek ve onun etrafnda birlemek, ashabn icmasn ihlal etmekten kanmak, onlarn cemaatlerinin dna kmamak gerekir;" derse, onun bu sznn hi bir geerlilii olmaz. nk ashabn kendisi bu yolu tutmamlar. Byle bir ynteme bal kalmamlardr. Aralarnda ihtilaf etmekten kanmamlardr. Bu durumda bakalarndan onlarn szleri etrafnda birlemeleri istenebilir mi? Oysa onlarn szlerinin bakas iin balayc olmak gibi bir ayrcal olmad gibi, ihtilaf etmek de, onlar iin serbest baka insanlar iin de yasak deildir. Kald ki Kur'an ayetlerinin anlamn kavrama balamnda, slam'n ilk dnemlerindeki sahabe ve tabiin kuana mensup tefsir bilginlerinin elimize ulaan aklamalarn esas almak, bilgiyi doal merasnda ilerlemekten alkoyar ve aratrma eylemlerini sonusuz brakr. Bunu ilk dnem tefsircilerin kaleme aldklar eserlerde, ilk dneme ait szlerde gzlemlemek mmkndr. nk tefsir olarak onlardan aktarlan, basit anlamlar, derinlikten, aratrmadan, dikkatli gzlemden yoksun szlerden baka bir ey deildir. Hani nerede: "Biz kitab sana, her eyin aklaycs olarak indirdik." (Nahl, 89) ayetinde iaret edilen Kur'an incelikler, yksek bilgiler! lk kuak tefsircilerin anlaylar, kararllklar ve itihat evkleri dolaysyla Kur'an anlamlarn kavrayamamalarnn imkansz olduuna ilikin olarak ileri srlen iddiay da, bizzat onlar arasnda bir ok ayetin anlam zerinde yaanan ihtilaflar, onlardan aktarlan szler arasndaki elikiler rtmektedir. nk ihtilaf ve eliki, ancak gerein bilinmemesi ve geree giden yolun baka yollardan ayrdedilme-mesi durumunda sz konusu olabilir.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 375

in asl udur: Kur'an' anlama yolu kapal deildir, lahi beyan ve hikmetli zikri anlamann yolu, yine ilahi beyan ve hikmetli zikirdir. Yni Kur'an'n maksatlarn anlamada baka yollara, yntemlere ihtiya yoktur. Yce Allah'n yol gsterici, nur ve her eyin aklaycs olarak tantt bir kitabn kendisinden baka yol gstericilere, baka aydnlatc nurlara, mesajnn alglanmas iin baka klavuzlara ihtiya duyduu dnlebilir mi? Eer desen ki: Sahih kaynaklarda belirtildiine gre, Peygamber efendimiz (s.a.a), Mslmanlara ynelik olarak yapt son konumasnda yle buyurmutur: "Ben sizin aranzda arl ve deeri olan iki ey brakyorum. Biri byk biri de kktr. Byk olan, Rabbimin kitabdr, kk olan ise, Ehl-i Beytim'dir. Bu ikisi hakknda beni riayet edin. Bu ikisine sarldnz srece sapmazsnz." Bu hadisi gerek ia, gerek Ehl-i Snnet kaynaklar, mtevatir kanallardan byk bir sahabi topluluundan rivayet etmilerdir. Hadis bilginleri, bu hadisi rivayet eden sahabilerin saysnn otuz bee ulatn belirtmilerdir. Baz rivayetlerde yle bir ifadeye yer verilir: "Cennetteki havuzun yannda bana gelinceye kadar bu ikisi birbirinden ayrlmazlar." Bu hadis, Ehl-i Beyt mamlarnn Kur'an'la ilgili deerlendirmelerinin kantsal nitelikte olduunu, dolaysyla tefsir balamnda onlarn sylediklerini esas almann, bununla yetinmenin zorunlu olduunu gsterir. Aksi takdirde, ikisini birbirinden ayrma gibi bir durum sz konusu olacaktr. Buna karlk olarak Ben derim ki: Biraz nce, Peygamberin (s.a.a) aklamalarna tabi olmakla ilgili olarak sylediklerimiz burada da geerlidir. Sz edilen hadis, Kur'an'n zahirinin kantsalln iptal etme ve sadece Ehl-i Beyt hadislerinin zahirini hccet klma balamnda sylenmi deildir. Nasl olabilir? Oysa Peygamberimiz (s.a.a): "Bu ikisi birbirinden ayrlmazlar" buyuruyor. Bu ifade kantsalln her ikisi iin geerli olduunu ortaya koymakta-

376 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

dr. u halde Kur'an'n kendi anlamlarna iaret etmesi, ierdii ilahi bilgileri aa karmas gibi bir misyonu vardr. Ehl-i Beyt mamlarnn da Kur'an'n mesajn ve hedefini insanlara gstermek, Kur'an' anlamann yoluna iaret etmek gibi bir ilevi sz konusudur. Kald ki, Peygamber efendimizden (s.a.a) rivayet edilen ve insanlar Kur'an' esas almaya, ierii zerine dnmeye ve kendisinden rivayet edilen szleri Kur'an'la test etmeye davet eden hadislerin benzeri szler, Ehl-i Beyt mamlarndan da (hepsine selam olsun) rivayet edilmitir. te yandan, Ehl-i Beyt mamlarndan (onlara selam olsun) aktarlan rivayetlerin byk bir ksm, bir ayeti baka bir ayetin kant olarak alglamaya, bir anlam baka bir anlama ahit olarak gstermeye ilikin ifadeler iermektedir. Byle bir durum ancak, anlamn muhatap tarafndan alglanabilir, belli ve geerli bir yoldan geldii iin de zihni tarafndan rahatlkla bamsz olarak kavranabilir olmas ile mmkn olacak bir husustur. Yine Ehl-i Beyt mamlarndan aktarlan baka rivayetlerde de bu hususa gayet ak bir ekilde iaret edilmektedir. rnein elMehasin adl eserin mellifi, kendi rivayet zinciriyle Ebi Lubeyd elBahran'den o da mam Bkr'dan (a.s) yle rivayet eder: "Allah'n kitabnn mphem, anlalmaz olduunu ileri sren kimse, helak olur ve bakalarn da helak eder." (s.270, h:360) Yine bu eserde ve el-hticac adl eserde mam Bkr'dan (a.s) buna yakn bir hadis daha aktarlr: "Size bir eyden sz ettiim zaman, onun hakknda Allah'n kitabndaki aklamay sorun..." (elhticac, c.2, s.55)

Yukarda yaptmz aklamalarla Kur'an'n ierdii bilgileri Kur'an araclyla alglamann mmkn olduu ve bunlarn akllardan rtl, gizli olmadn ifade eden hadislerle, zahirleri bunun tam tersini ifade eden hadisleri birbirleriyle badatrmak ve elikiyi ortadan kaldrmak mmkndr.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 377

Tefsir-ul Ayy'de Cabir'den yle rivayet edilir: mam Sadk (a.s) buyurdu ki: "Hi kukusuz Kur'an'n batn bir yn vardr ve bu batn ynn de bir zahiri vardr." Sonra dedi ki: "Ey Cabir, insanlarn aklna Kur'an'dan daha uzak bir ey yoktur. Bir ayetin ba bir hususla, ortas bir dier hususla ve sonu da bir baka hususla ilgili inmi olabilir. O deiik ynlere iaret eden ama (ba, ortas, sonu) btnlk arzeden bitiik bir szdr." (c.1, s.11, h.2) Bu anlam destekleyen baka rivayetler de vardr. "nsanlarn aklna Kur'an'dan daha uzak bir ey yoktur" sz baz rivayetlerde Peygamber efendimize nispet edilir. Hz. Ali'den (a.s) yle rivayet edilmitir: "Kur'an ok ynl bir taycdr..."
(Nehc-l Belaa, hikmetli szler: 77)

u halde tevik edilen, Kur'an'n Kur'an yoluyla tefsir edilmesidir. Yasaklanansa, Kur'an'n baka yntemlerle tefsir edilmesidir. Bundan da anlalyor ki, tefsir yaparken ayetleri anlamak iin Kur'an'dan yardm istemek ve ayeti ayetle tefsir etmek gerekir. Kukusuz bunun iin de Peygamber efendimizden ve Ehl-i Beyti'nden aktarlan szler zerinde dnmek, bunlar araclyla bu kabiliyete varmak ve daha sonra tefsir etmeye balamak gerekir. Hi kukusuz insanlar doruya ileten yce Allah'tr.

378 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

10- phesiz inkar edenler, onlarn mallar da, ocuklar da kendilerini Allah'tan mstani klmaz. te onlar, atein yaktdrlar. 11- Tpk Firavun ailesi ve onlardan ncekilerin gidi tarz gibi. Ki onlar da ayetlerimizi yalanladlar. Bylece Allah gnahlar araclyla onlar yakalayverdi. Allah'n azab ok iddetlidir. 12- nkar edenlere de ki: "Yaknda yenileceksiniz ve toplanp cehenneme srleceksiniz. Oras ne kt bir yataktr." 13- Kar karya gelen iki toplulukta, sizin (siz mrikler) iin bir ayet ve ibret vardr. Bir topluluk, Allah yolunda arpyordu, dieri ise kfirdi ki gz grmesiyle onlar iki kat gryorlard. te Allah, dilediini yardmyla destekler. phesiz bunda, gzleri olanlar iin gerekten bir ibret vardr. 14- Kadnlara, oullara, kantar kantar ylm altn ve gme, salma (veya iaretli) gzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyu-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 379

lan tutkulu ehvet, insanlara ssl ve ekici klnd. Bunlar, dnya hayatnn metadr. Asl varlacak gzel yer Allah katnda olandr. 15- De ki: Size bundan daha hayrlsn bildireyim mi? Korkup saknanlar iin Rabblerinin katnda, iinde temelli kalacaklar, altndan rmaklar akan cennetler, tertemiz eler ve Allah'n rzas vardr. Allah, kullar hakkyla grendir. 16- Onlar (saknanlar); "Rabbimiz phesiz biz iman ettik, artk bizim gnahlarmz bala ve bizi atein azabndan koru" diyenlerdir. 17- Sabredenler, doru olanlar, gnlden boyun eenler, infak edenler ve seher vakitlerinde balanma dileyenlerdir. 18- Allah adaleti ayakta tutarak, gerekten kendisinden baka ilah olmadna ahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de O'ndan baka ilah olmadna ahitlik ettiler. Mutlak g ve hikmet sahibi Allah'tan baka ilah yoktur.

380 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

AYETLERN AIKLAMASI
Daha nce: "Bu surenin indii sralarda, Mslmanlar ierden m-nafklarla ve onlarn gelimelerin aleyhlerine dnmesini, davetlerinin sonusuz kalmasn amalayan dmanlarn ilerine attklar bir takm vesveseler ve zihin bulandrc dncelere kulak veren ve etkilenen basit insanlarla snanyordu. Dardan ise, d dnyann youn bir bas-ks altndaydlar, mrikler, Yahudiler ve Hristiyanlar, davetlerinin sonusuz kalmas, yaktklar mealenin snmesi, nurlarnn ilevsiz hale gelmesi iin her yola ba vuruyor, elleriyle, dilleriyle, ksacas var gleriyle alyorlard. Surenin mesaj, Mslmanlar ayn ama zerinde birlemeye, sabretmeye, direnmeye ilikin bir ar zelliine sa-hiptir. Byle yapmalar durumunda daha salkl bir yapya kavuacak, ieriden kendilerini can evinden vurmay amalayan fitne ve dardan zerlerine ullanmaya hazrlanan dman tehdidi etkisiz kalacaktr." demitik. Daha nce ele aldmz "Sana kitab indiren O'dur" diye balayan ve "Dorusu Allah vadiden dnmez" ifadesiyle son bulan ayetler grubu, mnafklara ve kalplerinde kayma olanlara ynelik bir eletiri niteliindeydi. Bunun yannda Mslmanlara da dinin temel prensipleri balamnda anladklar, kavradklar hususlar zerinde sebat etmeleri, kark gelen, derinliini kavrayamadklar, gerek mesajn alglayamadklar ifadelere de teslim olup przsz iman etmeleri telkin ediliyordu. Bu arada, dini hayat altst eden, Mslmanlar fitnenin girdabna dren ve mutluluk dzenini bozan en byk etkenin mte-abih ifadelere Kur'an'n btnnden soyutlayacak ekilde tabi olmak ve onlar tevil etme arzusu eklinde somutlaan davran olduuna dikkat ekiliyor. Byle olunca da dini yolgstericilik sapkla ve aknla dnr, top-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 381

lumun birlii zedelenir, darmadan olur, btnlk yerini uyumsuzlua, ahenksizlie brakr. Tefsirini sunmak zere olduumuz bu ayetler grubunda ise, kfir ve mriklerin durumu ele alnyor, onlarn yakn bir zamanda yenilgiye uratlacaklar ifade ediliyor. Hibir konuda yce Allah' aciz brakamayacaklar, bakaldrlarnn sonuca varmayaca belirtiliyor. Bu arada sapklklarnn ve gerekleri ayrt edemeyilerinin gerisindeki gerekenin, kendilerine dnyann ekici gzelliklerinin tutkulu birer ehvet haline getirilmesi olmas olduu dile getiriliyor. Dnyann ekici gzellikleri arasnda yer alan mal ve evlat gibi eylerin Allah'a kar kendilerine bir yarar salayacan, Allah'tan gelebilecek bir azab bertaraf edebileceklerini sandlar. Ama bu sanlarnda byk bir yanlg iindedirler. nk yce Allah emrinde galip olandr. Eer mal ve evlat gibi eyler, insana Allah'a kar bir yarar salayabilseydi, Firavunoullar ve ondan nceki gl, heybetli ama zalim topluluklara yarar salard. Sz edilen sper gler, Allah'n azab karsnda hibir ey yapamadlar. Mallar ve ordular kendilerini koruyamad. Allah onlar, gnahlarndan dolay sust yakalad. te u kfir ve mrikler de ayn ekilde, yakn bir zamanda yenilgiye uratlacak ve iledikleri zulmlerden dolay su st yakalanacaklardr. Bu arada m'minlere den, sz edilen dnyann gzalc, ekici ehvetleri hususunda Allah'tan korkup saknmaktr. Bunu yapmalar durumunda, dnya mutluluuna, ahiret sevabna ve yce Rablerinin honutluuna nail eriklerinden de anlald gibi, bu ayetler, kfirlerin duruolacaklardr. munu gzler nne seriyor. Yine ileride deineceimiz gibi, bundan sonraki ayetler de Yahudi ve Hristiyanlar gibi kitap ehli topluluklarn durumunu sergiliyor.
"phesiz inkar edenler, onlarn mallar da, ocuklar da kendilerini Allah'tan mstani klmaz." Ena anhu maluhu min fulan=Mal ken-

disini falancadan gani kld." dediimizde, sahip olduu maln o-

382 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

nun falan kimseye olan ihtiyacn ortadan kaldrdna, artk malndan dolay ona muhta olmadna iaret etmi oluruz. nsan, varoluunun ve evresini alglamaya balamasnn ilk aamasnda kendisini darya muhta grr. Bu, ayn zamanda, bir yaratcya ve dzenleyiciye ihtiya olduunun ilk ftri alglamasdr. Sonra kendisini sebepler iinde snrl bulduunda ve ihtiyalarnn da neler olduunu tespit ettiinde, ilk nce bedensel, bitkisel kemale ihtiyacnn olduunu alglar. Burada beslenme ve evlat sahibi olmay kastediyoruz. Sonraki aamalarda i gdleri, dier hayvansal kemallerin de farkna varmasn salayacak ynde devreye girerler. Bunlar da yava yava insann hayal gcnn dnyann alml giysiler, barnma yerleri ve iftleme gibi sslerini kemal olarak gsterdii ey-lerdir. Tam bu noktada beslenme i gds, mal sahibi olma i gdsyle yer deitirir. Ki onun hayatn tm problemlerini zecek bir anahtar olduu sanlr. nk insanlarn genel eilimi maln byle bir ilevinin olduu ynndedir. nsann mutluluunun garantisinin beslenme ve evlat olduu eklindeki dnceden sonra, dnya hayatnn mal ve evlat sahibi olmaya bal olduu sans egemen olur. Bu noktadan sonra insan ekici gzelliklere ve ehvetlere byk bir tutkuyla ynelir. Tm ilgisini sebepler zerinde younlatrr. Bundan dolay kalbi de sebeplerin tesine geemez olur. Sebeplerin bamsz etkinliklerinin olduunu varsayar. Bu aamada artk Rabbini unutur. Mal ve evladn kuyruuna yapr. Ama bu bilgisizlik insann felaketidir. nk o, bu davranyla Rabbinin ayetlerinin zerini rter, onlar inkar eder. Bunun nedeni, temel gerekleri kartrm olmasdr. nk, onun Rabbi Allah'tr. O'ndan baka ilah yoktur, O, diridir, tm evrenin egemenidir. Hibir ey hibir ekilde O'ndan mstani olamaz. Herhangi bir eyin insan O'ndan mstani klmas mmkn deildir. Bu aklama ile, ayette, ocuklardan nce maldan sz edilmesinin nedeni anlalyor. nk insanlar asndan mala -bunun

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 383

aslnn da beslenme olduunu vurguladk- gvenmek evlada gvenmekten daha ncelikli ve daha fazla itibar edilen bir husustur. Kimi durumlarda evlat sevgisinin mal sevgisini bastrd grlse de vardmz bu sonu deimez. Ayette, yanl alglamalar dlayan anlatma benzer, zl anlatm sz konusudur. Bu durumda ayetin anlamsal alm yle olur: nkar edenler, ayetlerimizi yalanladlar, mallarnn ve evlatlarnn kendilerini Allah'tan mstani klacan sandlar. Onlar byk bir yanlgya dtler. nk hibir zaman ve hibir eyde Allah'tan mstani olmak mmkn deildir. Bir sonraki ayet de bu noktaya temas etmektedir. "te onlar, atein yaktdrlar" Ayetin orijinalinde geen "elvekd" ate tututurma ve alevlendirme amacyla kullanlan yakt demektir. Bu bakmdan ayet, aadaki ayetle ayn anlam vurgulamaya yneliktir: "Yakt insanlar ve talar olan ateten saknn." (Bakara, 24) "Gerekten siz de, Allah'n dnda taptklarnz da cehennemin odunusunuz." (Enbiya, 98) Bu ayetlerle hangi noktaya iaret edildii ile ilgili olarak Bakara suresinin tefsirinin ak iinde baz aklamalara yerverdik. Sze isim cmlesi ile balamak, ncelikle iaret ismine (ulaike) yervermek, kullanlan iaret isminin uzakl gsterir olmas, araya fasl zamirinin (hum=onlar) konulmas, "yakt" kelimesinin tek bana deil de "ate"e izafe edilmi olarak kullanlmas, btn bunlar, ifadede bir snrlandrma amacnn gdldn gsterir. Bundan da kanlmaz olarak u sonu kyor: Allah'n ayetlerini yalanlayan kfirler, ate azabnn temel unsurlar ve cehennemin tututurulmas iin kullanlan asl yaktlar konumundadrlar. Dier gnahkarlar, ancak onlarla tututurulan atete yanarlar. Burada deinilen husus, ileride: "Bu, Allah'n murdar olan temizden ayrdetmesi; murdar, bir ksmn bir ksm zerinde klp tmn biriktirerek cehenneme atmas iindir." (Enfl, 37) ayetiyle ilgili olarak yaplan aklamay destekler niteliktedir.

384 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

"Tpk Firavun ailesi ve onlardan ncekilerin gidi tarz gibi..." Ayetin orijinalinde geen "de'b" kelimesi, dilbilimcilerinin belirttiine gre, "srekli gidi" demektir. Yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Srekli seyreden gnei ve ay emrinize verdi." (brahim, 33) Gelenek ve adetler de srekli gidi olduklar iin "de'b" olarak isimlendirilmilerdir. Ayette kastedilen de bu anlamdr. "Kede'bi=gidi tarz gibi" ifadesi, takdir edilmi bir ifadeyle ilintilidir. Bu takdiri ifadeye de nceki ayette iaret ediliyor: "Onlar mstani klmaz." "Gidi tarz." ifadesini "ayetlerimizi yalanladlar" ifadesi aklyor ve o da cmle iinde "hal=vaziyet bildirme" ilevini gryor. Yukarda da iaret ettiimiz gibi, ayetin takdir anlam yle olur: "inkr edenler, ayetlerimizi yalanladlar ve bunu srekli bir gelenek haline getirdiler. Bunu yaparken mallarnn ve evlatlarnn Allah'a kar kendilerini mstani klacan sandlar. Tpk Firavun hanedannn ve onlardan ncekilerin gidi tarz gibi. Ki onlar da ayetlerimizi yalanlamlard. "Bylece Allah gnahlar araclyla onlar yakalayverdi."

"Bizunbihim=gnahlar" kelimesinin bandaki "Ba" harf-i cerri, grld kadaryla sebebiyet ifade etmektedir. "Aheztuhu bi zenbihi=onu gnahyla yakaladm" denildii zaman, "Onu gnah sebebiyle yakaladm" anlam kastedilir. Ancak iki ayetin paralellii ve inkar edenlerin durumlarnn Firavun hanedan ve onlardan nceki toplumlarn gidi tarzyla karlatrlmas, "ba" harfinin alet zellikli olmasn gerektirmektedir. nk inkar edenler iin, onlarn atei tututurmada kullanlan yaktlar olduklar, bylece azap grdkleri belirtiliyor. Nitekim Firavun hanedan ve onlardan nceki kfirler de g-nahlar araclyla su st yakalanmlard. Dolaysyla onlarn bana gelen azap, onlarn iledikleri gnahn aynsyd. Kurduklar dzenler kendi balarna geti, iledikleri zulmler sonuta kendilerine geri dnd. Yce Allah bir ayette yle buyurur: "Oysa hileli dzen, kendi sahibinden bakasn sarp kuatmaz." (Fatr, 43) Bir dier ayette de yle buyuruyor: "Onlar

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 385

bize zulmetmediler, ancak kendi nefislerine zulmettiler." (Bakara,


57)

Buradan hareketle yce Allah'n kendisini "cezas ok iddetlidir" eklinde tantmasnn ne anlam ifade ettiini kavryoruz. Buna gre, yce Allah'n azab insana bir adan gelip de bir baka adan ulamayan, bir mekanda dokunup da bir baka mekanda dokunmayan, bir artla isabet edip de bir baka artla isabet etmeyen, ynelmeyen trden deildir. Ama yce Allah'tan bakasnn cezalandrmas bu tr zellikler tamaz. Szgelimi Allah'tan bakasnn bir insana ynelttii ktlk sadece baz ynlerden ulaabilir; stten ve ya alttan rnein. Baz yerlerde dokunabilir, ama dier baz yerlerde dokunmaz. Dolaysyla kamak, saknmak veya bir yere snmakla bu tr ktlklerden yakay syrmak mmkndr. Oysa yce Allah'n cezalandrmas iin bunu syleyemeyiz. O, insan ameliyle ve gnahyla yakalar. Gnah, zahiri ve batn olarak insanla beraberdir, ondan ayrlmaz. nsan atein yakt yapar, onu epeevre kuatr. Kamann, ya da kamamann hibir yarar yoktur. Ondan yakay syrmann, kap kurtulmann imkan olmaz. nk Allah'n azab ok iddetlidir. "Ayetlerimizi yalanladlar, bylece Allah gnahlar araclyla onlar yakalayverdi." ifadesinde, nce gayb sigasndan (nc ahs kipinden) dorudan hitap sigasna gei [nceki ayette gayp farze-dilmi "ayetlerimizi yalanladlar" cmlesinde birinci oul ahs kipinde sz konusu edilmitir] yaplyor, ardndan yeniden gayb sigasna gei yaplyor. [ve "Allah yakalayverdi" denilerek nc tekil ahs kipinde sz konusu edilmitir.] Gayp sigasndan hitaba gei yaplmasnn nedenine gelince: "Ayetlerimizi yalanladlar" ifadesinde dinleyicinin zihnini uyaran ve nee kazandran bir etki sz konusudur. Bunun yannda haberi dorulamaya yaklatrma amac da gdlyor. Tpk bir insana: Falan adam iren hayaszlklar ileyen bir kimsedir. Onunla birlikte olma bedbahtlna dtm. Onunla oturup kalkmaktan ka-

386 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

nmak gerekir" demen gibi. nk: "Ben de onunla beraber olma bedbahtlna dtm" cmlesi, haberi dorulatma ve gerekliini kantlama amaldr. Bunu da tank olmaya ya da somut gzlemlere dayanarak gerekletiriyor. u halde yle bir anlam kastedilmi diyebiliriz -Allah dorusunu herkesten daha iyi bilir-: "Firavun hanedan da, kfr ve ayetleri yalanlama bakmndan u kfirlere benzer bir gidi tarz zereydiler. Bu haberde kuku yoktur. nk biz oradaydk ve olaylara tanktk. Nitekim ayetlerimizi yalanladlar, biz de onlar yakalayverdik." Yine gayp sigasna gei yaplmasnn nedeni ise, "Allah onlar yakalayverdi." ifadesinde, istenen amacn elde edilmesinden sonra, szn normal akna, yni gayp sigasyla cmle kurulmasna geri dnlyor. Bunun yannda, bu ifade ile hkmn merciinin uluhiyet makam olduuna iaret ediliyor. Bu makam tm evrendeki iler zerinde egemendir, btn gelimeleri O, ynlendirir. Byk kk her ey O'nun kontrolndedir. Bu nedenle "Allah'n azab ok iddetlidir." ifadesinde "Allah" lafz bir kez daha tekrarlanyor ve "O'nun azab ok iddetlidir" denilmiyor. Bu tarz bir ifade eklinin seilmi olmas, onlara, yce uluhiyet makamna ve gnahkrlar gnahlarndan dolay yakalamas son derece kolay olan zta kar ktklarnn, sava atklarnn hatrlatlmas amacna yneliktir. O'nun, azab ok iddetlidir. nk O, ulu Allah'tr.
"nkr edenlere de ki: Yaknda yenileceksiniz ve toplanp cehenneme srleceksiniz." Ayetin orijinalinde geen "tuh-erne" fiilinin

mastar olan "har" kelimesi, bir topluluu bulunduklar yerden, kovmak suretiyle karmak demektir. Bir kii iin kullanlmaz. Nitekim yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Onlar da maherde bir arada toplamz da, ilerinden hibirini darda brakmamzdr." (Kehf, 47) Tefsirini sunduumuz ayetin orijinalinde geen "elmihad" kelimesi, yatak demektir.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 387

Ayetin zahirinden anladmz kadaryla, kfirler ve inkar edenler ifadesiyle kastedilenler, mriklerdir. Bundan nceki ayetin zahiri de bu ynde bir mesaj iermektedir. "phesiz inkar edenler, onlarn mal-lar da, ocuklar da..." Yni burada Yahudiler kastedilmiyor. Byle bir anlam, iki ayet arasndaki btnle daha uygun dmektedir. nk bu ayette, onlarn yenilgiye uratlmalarndan ve cehenneme doru toplatlmalarndan sz edilirken, nceki ayette onlarn byklk kompleksine kaplmalarna, burun kvrmalarna, mal ve evlada gvenmekten kaynaklanan ekabirliklerine iaret ediliyor.
"Kar karya gelen iki toplulukta, sizin iin bir ayet ve ibret vardr."

Ayetin zahirinden algladmz kadaryla hitap kfirlere yneliktir. Bu bakmdan ifade, Peygamberimizden kfirlere kar sylenmesi istenen: "Yaknda yenileceksiniz ve toplanp cehenneme srleceksiniz." ifadesinin tamamlayc paras konumundadr. Bunun yannda hitabn m'minlere ynelik olmas da mmkndr. Onlar, ibret almaya, yce Allah'n Bedir gn kendilerine yapt iyilii dnmeye davet edilmi olabilirler. nk yce Allah Bedir gn gzlerde tasarrufta bulunarak olaanst bir zafer bahetmiti. Bu durumda, ifadenin bir tr iltifat sanat rneini ierdiini syleyebiliriz. nk Peygamberimizden sylenmesi istenen: "nkar edenlere de ki:" diye balayan ifade sonunda, kendisiyle beraber olan m'minlere ynelik bir ar eklini de alyor. Ancak, imdiye kadar yaptmz aklamalardan da anlalaca gibi, ayetin ak itibariyle birinci deerlendirme daha uygundur. Ayet, iki topluluun kar karya gelmesinden ve yce Allah'n Allah yolunda savaan toplulua yardm etmesinden sz ettii iin, -kssay somut olarak anlatmamasna ve olayn adn koymamasna ramen- Bedir savana uyarlanabilir. Sure de bu olaydan, hatta Uhud savandan sonra nazil olmutur. te yandan ayetin zahirinden anladmz kadaryla, kssa, bu zellikleriyle muhataplar tarafndan biliniyordu, onlar burada anla-

388 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

tlan olaylar hatrlyorlard. nk bu kssa ile ilgili anlatma: "Kar karya gelen iki toplulukta, sizin iin bir ayet ve ibret vardr." ifadesiyle giri yaplyor. Yce Allah sadece Bedir sava ile ilgili olarak, savaan taraflarn gzlerini yanlttn, kar taraf olduundan farkl grmelerini saladn belirtiyor. Bedir sava hakknda kullanlan ifade ise yledir: "Kar karya geldiinizde, Allah, olaca olan ii gerekletirmek iin, onlar gz-lerinizde az gsteriyor, sizi de onlarn gzlerinde azaltyordu. Ve btn iler Allah'a dndrlyor." (Enfl, 44) Geri, bu ayette, ok gsterme yerine az gstermeden sz ediliyor; ancak balangta m'-minler mriklere az gsterilmi olabilir, ki saldrmaya cesaret edebilsinler, vurumaktan kamasnlar. Sonra iki topluluk kar karya gelince ve saflar birbirine girince, m'minler onlara ok gsterilmi olabilir, ki psikolojik olarak hezimete urasnlar ve zlp kasnlar. Her halukarda tefsirini sunduumuz ayette, onlarn zihninde, kar tarafn ok gsterilmesi olay zerinde durulmutur. Eer ayetin mriklere hitap ettiini kabul edersek, bu durumda, ayeti ancak Bedir sa-va ile ilgili bir anlatm olarak alabiliriz. Kald ki ayetin bir kraata gre "yerevnehum=gryorlar" yerine "terevnehum=gryordunuz" eklinde okunmas, bizim sylediklerimizi destekleyen bir husustur. Bu durumda ayetin anlam u ekilde belirginleiyor: Siz ey mrikler, eer basiret sahibi, gerekleri gren kimseler olsaydnz, galibiyetin hakka ait olduunu, yce Allah'n dilediini yardmyla desteklediini, mal ve evlat ile galibiyetin elde edilmediini anlamanz iin Bedir gn meydana gelen olaylar ibret almanz ve gerekli dersleri karmanz iin yeterliydi. M'minler yce Allah'n yolunda savayorlard. Onlar aznlktlar ve saylar kfirlerin te biri kadar bile olmayan zayflar topluluuydular. Kfirlerle onlarn gcn mukayese etmek bile abesti. yz on kiiydiler ve sadece alt zrhlar, sekiz kl ve atllar vard. Mriklerin

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 389

gc ise, yaklak olarak bin sava civarndayd. Donanmlar, atlar, develeri, gleri saylmayacak lde idi. Her bakmdan hazrdlar. Ama sayca aznlk ve zayf konumda olmalarna ramen yce Allah dmanlarna kar m'minlere yardm etti. Onlar dmann gznde ok gsterdi. Melekler m'minleri desteklediler. Gvendikleri mallar ve evlatlar, saysal okluklar, donanmlar, ordular, Allah'a kar kendilerine hibir fayda salayamad. Yce Allah, burada yapt gibi, Enfl suresinde Bedir kssasn anlatrken, iki kez Firavun hanedannn ve onlardan nceki topluluklarn Allah'n ayetlerini yalanlama geleneklerini gndeme getiriyor ve bu gnahlarndan dolay su st yakalandklarn hatrlatyor. Bedir savan hatrlatmak suretiyle t verilmesi, nceki ayette iaret edilen galibiyetten maksadn ldrlme, kklerinin kurutulmas olduuna ynelik bir iarettir. Dolaysyla ayetler, bir bakma sava tehdidi niteliindedir. "Bir topluluk Allah yolunda arpyordu, dieri ise kfirdi..." Dikkat edilirse, ayette "dieri ise eytan veya taut yolunda savayordu" eklinde bir ifade kullanlmyor. nk szn ak, iki yol arasnda bir karlatrma yapmaya ynelik deildir. Tersine, burada ama, hibir ekilde Allah'tan mstani olunamayacan vurgulamaktr. Galibiyetin O'nun elinde olduunu anlatmaktr. u halde, burada Allah'a iman ve O'nun yolunda cihad ile Allah' inkar arasnda bir karlatrma yapldndan sz edebiliriz. Ayetin zahirinden anlald kadaryla "yerevnehum misleyhim=onlar iki kat gryorlard" ifadesindeki iki zamir "Bir topluluk... savayordu" ifadesine dnktrler. Yni, kfirler m'minleri olduklarnn iki kat olmak zere alt yz yirmi kii olarak gryorlard. Oysa gerek saylar yz on t. te yandan iki zamirin dn yerlerinin farkl olmas ihtimalini gz nnde bulundurduumuz zaman yle bir anlam kar karmza: "M'minleri, kfir-

390 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

lerin saysnn iki kat kadar gryorlard." Ancak bunun da ifadenin zahiri ile uyumad ortadadr. Bazlar iki zamirin "kfir toplulua" dnk olmas ihtimalini sy-lemilerdir. Eer byle olursa yle bir anlam elde etmi oluruz: Kfirler, kendilerini, asl saylarnn iki kat (yni bin kiiyi iki bin kii) olarak gryorlard. Bunun sonucunda m'minleri de ayn oranda azmsamalar gerekir. Bu demektir ki, m'minleri kendilerinin altda bir oranlar kadar gryorlard. Gerekte ise m'minlerin onlarn saysna oranlar te birdi. Byle bir yorum sz konusu ayetin Bedir kssas ile ilgili olan u ayetle uyumas iin yaplmtr: "Kar karya geldiinizde, Allah, olaca olan ii gerekletirmek iin, onlar gzlerinizde az gsteriyor, sizi de onlarn gzlerinde azaltyordu." (Enfl, 44) Aksi takdirde bir ayetin dier bir ayetle elimesi sz konusu olacaktr. Buna karlk olarak yle cevap verilmitir: Byle bir ey en beli, en etkili bir szn grkemine yakmayacak bir karkla yol aar. Hatta deerlendirmeye gre ayetin yle olmas gerekirdi: "Yerevne enfusehum misleyhim" "Onlar kendilerini bulunduklarnn iki kat gryorlard." veya bunu ifade edecek baka bir cmle kullanlmas gerekirdi. ki ayet arasnda eliki olmas ihtimaline gelince; byle bir ihtimal, ancak tavr ve konumun ayn olmas durumunda sz konusu olabilir. Oysa byle bir sonucu hakl karacak herhangi bir kant yoktur. nk yce Allah'n her iki topluluu da kar tarafn g-zne az gstermi olabilir. Ki kalpleri savaa daha sk bir ekilde bilensin. Cesaretleri artsn, ancak vurumalar fiilen balaynca, sava iyi-ce kznca kfirler m'minleri, olduklar saylarnn iki kat olarak grmeye baladlar. Bunun zerine psikolojik hezimete urayarak, ar-kalarna bakmadan sava meydanndan kamaya baladlar. Bu ifade bir adan, kyamet gnn tasvir eden u ayetlere benziyor: "te o gn ne insan, ne de cinne gnahndan sorulmaz." (Rahman, 39) "Ve onlar durdurup tutuklayn, nk sorguya ekileceklerdir." (Sffat, 24)

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 391

Bunun, her iki ayetin ilgili olduklar konumlarn birbirlerinden farkl olmasndan baka bir izah olmaz. "Onlar iki kat gryorlard" ifadesinde iki zamirle ilgili olarak baka ihtimaller zerinde de durulmutur; ancak bu ihtimallerin ortak noktas, ayetin zahiri ile badamamalardr. Bu yzden sz konusu ihtimalleri burada deerlendirme gereini duymadk. Yine de dorusunu yce Allah herkesten daha iyi bilir.
"Allah, dilediini yardmyla destekler. phesiz bunda, gzleri olanlar iin gerekten bir ibret vardr." Ayette geen "yueyyidu" keli-

mesinin mastar olan ve desteklemek anlamna aldmz "teyid" kelimesi, el anlamna gelen "yed" kelimesinden tremitir ve g anlamn ifade eder. "Absar=gzler" ifadesiyle neyin kastedildii hususunda deiik grler ileri srlmtr. Bir gre gre, maddi gzler kastedilmitir. nk ayet, grme yanlmas ile ilgilidir, say-larn az veya ok gsterilmesi eklinde gzlerde tasarruf edildiini iermektedir. Bir dier gre gre, kastedilen basirettir, sezgidir. nk ibret almak kalb basiret yoluyla gerekleen bir durumdur, gzlerle deil. Aslnda mesele son derece basittir. ncelikle yce Allah, ibret tablolarndan ve rneklerden gerekli dersleri karmayan insanlar krler kategorisine sokmaktadr. Gzn grmesi, hakk batldan ayrmas gerektiini vurgulamaktadr. Burada sz konusu edilen iddia udur: nsanlarn uymakla ykml olduklar hak, aktr, nesneldir ve somuttur. Maddi gzlerin bunu grmeleri gerekir. lahi bilgiler balamnda maddi gzler ile basiret ayn ilevi grrler. (Bunda da bir tr istiare sz konusudur) nk ilahi bilgiler son derece ak ve nettirler. Bu anlam vurgulayan birok ayet vardr. Bizim iaret ettiimiz hususlara en gzel bir ekilde iaret eden ayet ise, udur: "nk dorusu, gzler kr olmaz, ancak sinelerdeki kalpler krelir." (Hac, 46) Demek isteniyor ki, basiretler balarda deil, kalplerdedir. "Gzleri vardr bununla grmezler." (Araf, 179) Bu ayetin ifade tarz, bir durum karsnda aknlk be-

392 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

lirtme niteliklidir. "Gz stne bir perde ekti." (Casiye, 23) Bunun gibi daha birok ayet rnek gsterilebilir. u halde, zerinde durduumuz bu konu balamnda "ebsar"dan maksat, maddi gzlerdir. nk gzlerin ibret almas ve verilen mesaj anlayp gerekli dersleri karmas gerekir. Burada istiareli kinaye sanat sz konusudur. Bu istiarede yatan ince nkte udur: Mesele o kadar ak ve somuttur ki, maddi gzler bile alglayp gerekli dersleri karabilir." Ayrca, bir eyin maddi gzlere farkl gsterilmesi ile ilgili bir konu balamnda byle bir eyden sz edilmesi de incelii daha bir belirginletirmektedir. "phesiz bunda..." ifadesi, grld kadaryla, yce Allah'n Peygamberimize (s.a.a) ynelik olarak ifade ettii szlerin btnleyici parasdr. "nkar edenlere de ki..." sz ile iaret edilen Peygamberimize (s.a.a) ait szn btnleyicisi deildir. Bunun kant da "zali-ke=ite bunda" sznn orijinalinin sonundaki "kaf" harfidir. nk burada hitap Peygamberimize (s.a.a) yneliktir. Szn aknn bu noktasnda, zel olarak Peygamberimize hitap edilmesinde verilmek istenen ince bir mesaj vardr. Buna gre onlarn anlaylar kt, kalpleri krelmitir, bu tr ibret tablolarndan gerekli dersleri almalar mmkn deildir.
"Kadnlara... duyulan tutkulu ehvet insanlara ssl ve ekici klnd." Bu ve bundan sonraki ayet, bundan nceki ayetin aklamas

ve gerein dikkatlere sunulmas niteliindedirler. nk bundan nce, yle bir ayet yer almt. "phesiz inkar edenler, onlarn mallar da, ocuklar da kendilerini Allah'tan mstani klmaz." Buradan anlalyor ki, onlar, mal ve evlat sahibi olmakla Allah'tan mstani olunacana, insann Allah'a ihtiyacnn kalmayacana inanyorlard. te bu ayet de, byle bir anlaya sahip olmalarnn sebebinin bu tr tutkulu ehvetler zerine yumulmalar, bunlar esas ama edinerek ahiretle ilgili meselelere duyarsz kalmalar olduunu vurguluyor. Dnyann ekici gzelliklerine ynelik tutkulu ballklar yznden olgular birbirine kartrmlardr. nk

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 393

bunlar dnya hayatnn metadr. Bunlarn tek zellikleri, Allah katndaki gzel akbete ulamaya ynelik birer n hazrlk olmalardr. Bununla beraber, onlar bu tr bir sevgiyi ilk defa icat etmi deildirler ve bu tr bir ballk salt onlara zg bir durum deildir. Tam tersine, onlar ilahi yasalar sistemi uyarnca byle bir eilime sahip olmulardr. Yeryzndeki hayatn devam, insanlarda bu tr eilimlerin olmasna baldr. Eer byle olmasayd, insan denen canl trnn hayatn srdrmesi, kalcln gerekletirmesi ve Allah'n kendisi iin takdir ettii sreklilii yakalamas mmkn olmayacakt. Nitekim yce Allah bir ayette, bu hususa iaret ediyor: "Sizin iin yeryznde belli bir vakte kadar bir yerleim ve meta vardr." (Bakara, 36) nsanlar iin bu tr duygularn n grlm olmas, bunlar ahiret yurdu iin birer ara klmalar, bu dnyann ekici metandan, br dnyada yararlanacaklar eyleri almalar amacna yneliktir. Yoksa, dnyadaki ekici sslere ve gz alc gzelliklere bamsz bir gzle bakmak ve bunlarn tesini unutmak, her halukarda Rablerine doru yol aldklar halde, yolu amacn yerine koymalar iin deil. Yce Allah bir ayette bu hususa yle iaret ediyor: "phesiz biz, yeryz zerindeki eyleri ona bir ss kldk; onlarn hangisinin daha gzel davranta bulunduunu deneyelim diye. Biz gerekten yeryz zerinde olanlar kupkuru orak bir toprak yapabiliriz." (Kehf, 7-8) Ancak bu gafiller, ilahi sistem gerei yeryzne serpitirilen, Allah'n honutluunu kazanmann nclleri ve gerekeleri niteliine sahip bu somut aralar bamsz olgular gibi algladlar. Bizzat kendilerinden dolay sempatiyi hakkettiklerini dndler, onlarn kendilerini Allah'tan mstani klacan sandlar. Fakat, kendilerine nimet olarak sunulan bu gzellikler, birer cezaya, yaknlatrc dller iken birer vebale dntler. Yce Allah bir yerde bu hususa yle iaret etmektedir:

394 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

"Dnya hayatnn rnei, ancak gkten indirdiimiz, onunla insanlarn ve hayvanlarn yedii yeryznn bitkisi karm olan bir su gibidir. yle ki yer, gzelliini taknp sslendii ve ahalisi gerekten ona g yetirdiklerini sanmlarken gece veya gndz ona emrimiz gelmitir de, dn sanki hibir zenginlii yokmu gibi, onu kknden biilip atlm bir durumda klmz... O gn, onlarn tmn bir arada toplayacaz, sonra irk katanlara: "Yerinizden ayrlmaynz; siz de, irk kotuklarnz da" diyeceiz. Artk onlarn arasn amzdr... Onlar asl gerek mevlalar olan Allah'a dndrlecekler. Yalan yere uydurduklar da, kendilerinden kaybolup uzaklaacaklar." (Yunus, 24-30 ) Bu ayetler, dnya hayatnn ve gzalc sslerinin Allah'n kontrolnde olduunu belirtiyorlar. Dnya hayat ve ekici ssleri zerindeki tek egemen, yce Allah'tr. Baka hi kimsenin yneticilii, egemenlii sz konusu deildir. Ancak, insan bunlarn d grnmne aldand iin, bunlarn kendi elinde olduunu dnr. Bunlar diledii gibi ynlendirebileceini, dzenleyebileceini varsayar. Bundan dolay, bunlar zerindeki egemenlik balamnda bir takm ortaklar edinir. Bir takm putlar veya ilev bakmndan putlarla ayn pozisyonu tad mal ve evlad Allah'a ortak koar. Yce Allah yaknda onu bunlarn nasl elinden kayp ktklarn grebilecei bir realiteyle yzyze getirecektir. Onunla Allah'a ortak kotuu dzmece ilahlar arasndaki ba-lar koparacaktr. Tam bu srada insann bir iftira eseri olarak, dnya zerindeki egemenlik noktasnda Allah'a ortak kotuu dzmece ilahlar ortaklktan svp kaybolacaklardr. nsan, dnya ve dnyadaki gereklerle ilgili olarak rendiklerinin ne anlama geldiini somut bi-imde kavrayacaktr. Gerek mevlas olan Allah'a dnecektir.bu ssl ekicilik, yni dnyann bamsz bir Hi kukusuz ekicilie sahipmi, ama ve hedef olma gzelliini temsil ediyormu gibi grnmesi yce Allah'tan kaynaklanan bir durum deildir. nk her eyi bilen, hkm ve hikmet sahibi olan Ulu Al-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 395

lah, yaratt varlklar, yapc, olumlu olmayan ve varmayaca bir amaca ynelik olarak ynlendirmekten mnezzehtir. Nitekim yce Allah Kur'an'da yle buyurmutur: "Allah kendi emrini yerine getirip gerekletirendir." (Talak, 3) "Allah emrinde galip olandr." (Yusuf, 21) Dolaysyla insanlarn dnyay bu tarz alglamalar illa da bir eyden kaynaklanacaksa, eytandan kaynaklanan bir durumdur. Konuyla ilgili olarak yce Allah yle buyurmutur: "eytan, onlara yapmakta olduklarn ekici gsterdi." (En'm, 43) "eytan onlara amellerini ekici gstermiti." (Enfl, 47) Hi kukusuz, byle bir durumun meydana gelmesi, yce Allah'n izin vermesine baldr. nk fitne olgusunun tamamlanmas ve pratik eitimin dosdoru bir izgide gereklemesi buna baldr. Nitekim yce Allah bu hususa bir ayette yle iaret ediyor: "nsanlar, sadece iman ettik diyerek, snanmadan braklacaklarn m sandlar? An-dolsun, onlardan ncekileri snadk; Allah, gerekten dorular da bilmekte ve gerekten yalanclar da bilmektedir. Yoksa ktlkleri yapanlar, bizi ap geeceklerini mi sandlar? Ne kt hkmediyorlar?" (Ankebut, 2-4) u ayette iaret edilen hususu da bu izinle izah edebiliriz: "Her mmete yaptklarn ssl gsterdik." (En'm, 108) Ayrca yukarda iaret ettiimiz ayeti aadaki ayette yce Allah'a nispet edilen ssl gstermeyle ilgili aklamamzla da yorumlamak mmkndr: "phesiz biz, yeryz zerindeki eyleri ona bir ss kldk; onlarn hangisinin daha gzel davranta bulunduunu deneyelim diye."
(Kehf, 7)

Ksacas iki trl ssl gsterme, ekici klma vardr. Birisi, dnyay ahiret iin bir arac klma, dnya hayatnn eitli konumlarnda sergilenen, mal, evlat, makam ve canlarla ilgili eitli fiilleri Allah'n rzasn elde etme amacyla gerekletirme hedefine yneliktir. Bu, ilahi irade dorultusunda gerekleen gzel bir davran tarzdr. "phesiz biz, yeryz zerindeki eyleri, ona bir ss kldk" ayetinde olduu gibi, yce Allah bu tarz bir ssl gs-

396 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

termeyi kendisine nispet etmitir. u ayette ayn anlam vurgulamaktadr: "De ki; Allah'n kullar iin kard ziyneti ve temiz rzklar kim haram klmtr?" (A'rf, 32) Ssl gstermenin bir dier ekli ise, kalpleri celbetmeye ve onlar sslerin tesine gemeyecek ekilde ekici gzelliklerin tutkunu haline getirmeye, Allah' zikretmekten alkoymaya yneliktir. Bu tarz bir ssl gsterme eytan meneli ve yerilmeyi hakkeden bir davrantr. Yce Allah bunu eytana nispet etmitir. Kullarn da bu tarz bir ssl gstermenin tuzana dmemek hususunda uyarmtr. Yukarda da yer verdiimiz u ayet bu tr uyarlara bir rnektir: "O zaman eytan onlara amellerini ekici gstermiti:" (Enfl, 47) Bir dier ayette, yce Allah eytann azndan unlar aktarmaktadr. "Dedi ki: Rabbim, beni kkrttn eye karlk, andolsun, ben de yeryznde onlara, (sana bakaldrmay ve dnya tutkularn) ssleyip ekici gstereceim ve onlarn tmn mutlaka kkrtp-saptracam." (Hicr, 39) Bir dier ayette ise yle buyuruluyor: "Yaptklarnn ktl kendilerine ekici ve ssl gsterilmitir." (Tevbe, 37) Bunun gibi daha birok ayeti rnek gsterebiliriz. Bazen bu tarz bir ssl gsterme yce Allah'a da nispet edilmitir. Bunun mant yle izah edilebilir. Gerek eytan ve gerekse tm hayr ve er sebepleri, O'nun mlknde yapp ettiklerini, gerekletirdikleri tasarruflar, ancak O'nun izniyle, iradesi ve meiyeti dorultusunda yapabiliyor. Bununla da yaratmak ve meydana getirme dzeni normal ileyiini gerekletirebiliyor. Bylece kurtulanlar, koyduklar gzel irade ve serbest davranlar sayesinde kurtulurken, sulu gnahkarlar da belirginleiyorlar. Bu aklamalardan anlalyor ki: "...tutkulu ehvet insanlara ssl ve ekici klnd..." ifadesindeki mehul fail yce Allah deildir. nk geri sz konusu ssl gsterme eylemi hangi ekilde olursa olsun yce Allah'la ilgisi varsa da, yni bu, ya yapc bir ssl gsterme eklinde olur, ki insanlarn Allah'a kulluk sunmaya

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 397

davet etmesi tarznda olur, ki bu durumda dorudan bir nispet klma sz konusu olur. Ya da insanlar Allah' zikretmekten alkoyan bir ssl gsterme olarak O'nun iznine nispet edilir. Ancak ayette, ileride aklayacamz gibi, yce Allah'a nispet edilmesi yakk almayan hususlara da iaret ediliyor, Kur'an'n bilinen ifade tarzn gz nnde bulundurduumuz zaman bunlarn yce Allah'n dnda eytan veya nefse nispet edilmelerinin daha uygun olacan dnyoruz. Bundan da anlalyor ki, baz tefsir bilginlerinin yaptklar u deerlendirme dorudur: Ssl gstermenin, ekici klmann faili eytandr. nk ekici gzellikleri ar derecede sevmek yerilmitir. Yine ok mala sahip olma istei de olumsuz karlanmtr. Yce Allah, ayetin sonunda ve hemen ardndan gelen ayette iaret edilen hususlar kendisine zg klmtr. Bununla ayn zamanda dier baz tefsircilerin yaptklar u deerlendirmenin yanll ortaya kyor: nsann z doas ve ondan doan istek gibi duygularla ilgili deerlendirmeler hibir ekilde eytana nispet edilemez. Buna ancak irkin amelleri ssl gsteren vesveseler ve telkinler nispet edilebilir. Yukardaki anlay benimseyen tefsircilerden biri diyor ki: Bundan dolay, Kur'an amelleri ssl gsterme eyleminden bakasn eytana nispet etmemitir. Nitekim yce Allah yle buyuruyor. "O zaman eytan amellerini onlara ssl gsteriyordu." "eytan yaptklarn onlara ssl gsterdi." Eyann doas ve gerekler ise, ancak tek ve ortaksz, hikmet sahibi yce yaratcya nispet edilir. Nitekim yce Allah yle buyurmutur: "Biz yerin zerinde olanlar, onun iin bir ss klmzdr. Ki hangisinin daha iyi amel ilediini snayalm." Yine bir baka ayette de buyurmutur ki, "te byle, her mmete amellerini ssl gsterdik." u halde mmetlerle ilgili deerlendirme, toplumlarn zdoalaryla ilgili bir deerlendirme olarak alglanmaldr. Mfessirin sz bundan ibarettir.

398 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

imdi bu deerlendirmenin yanlln grelim: Bu deerlendirme, eyann tabiat ve gereklii ancak tek ve ortaksz, hikmet sahibi yce yaratcya nispet edilir, tespitinde bulunurken gerei sylemektedir; ancak ayetin insanlarn zdoas ve bundan kaynaklanan istekler ile ilgili olduuna dair yapt karsama, yanltr. Bunun izah yledir: Bilindii gibi, tefsirini sunduumuz sure, yce Allah'n yaratt varlklar zerinde, onlarn yaratllar, ynetimleri, iman, kfr, itaat ve isyan edileri zerinde egemen olduunu vurgulamay hedeflemektedir. Allah varlklar yaratm ve onlar mutlu olabilecekleri yollara yneltmitir. Dolaysyla, O'nun dininde iki yzllk yapan mnafklar ve inkar eden kfirler ya da indirdii kitap zerinde ihtilafa dmek suretiyle azan ehl-i kitap, ksacas, eytana itaat eden ve hevann peine taklan tm gruplar, kesinlikle Allah' aciz brakamazlar, O'nun stnlne helal getirmezler, egemenliini zedeleyemezler. Tam tersine, her ey sonuta O'nun yzne ve ynlendirmesine dner. Her ey O'nun varlklara egemen kld ve bir imtihan arac olarak etkin hale getirdii sebepler yasasna uymak zorundadr. O, varlklarn zdoalarnn, glerinin, eilimlerinin ve fiillerinin yaratcsdr. Bylece varlklarn Rablerine yakn ve onur verici bir izgide hareket etmelerini ngrmtr. blis'e izin veren de O'dur. Onun insanlara vesvese vermesine, ilerine ykc telkinlerde bulunmasna engel olu-turmamtr. Bu, sistem imtihan olgusunun gereklemesi, yce Allah'n iman edenleri belirleyip onlardan ahitler edinmesi iin kurulmutur. Btn bunlarn bu surede ele alnmasnn sebebi, m'minlere teselli vermek, surenin indii sralarda iinde bulunduklar ar koullar karsnda yreklerine su serpmektir. Bu srada m'minler, ierden mnafklarn iki yzllkleri ve kalplerinde hastalk bulunanlarn ahmaklklar yznden byk skntlar ekiyorlard. ler rayndan km, gelimeler tersyz olmutu. Allah'a ve Resulne itaat balamnda kusurlar ileniyordu. Dardan ise,

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 399

din tebliin ar skntlar iindeydiler. Bir yandan Arap kfirler zerine ullanm, br yandan ehl-i kitap, zellikle Yahudiler youn bir bask uyguluyorlard. Roma imparatorluunun ve ran devletinin say ve tehizat stnlyle oluturduu tehdidin de psikolojik bir basks sz konusuydu. te bu kfirler ve onlarn paralellerinde hareket edenler, dnyaya ve ekici sslerine kaplmakla yanlgya dmlerdi. nk bunlar ama edinmilerdi. Oysa bunlar aratrlar, ama bunlarn tesindedir. Grld gibi, sure, toplumlarn temel karakterlerinden sz ediyor, ama geni bir adan. Yaratllarn, varolularn, buna bal olarak dnya hayatndaki hareket tarzlarn, karakteristik zelliklerini, mutluluk ve bedbahtlk gerektiren davranlarn, itaat ve isyan edilerini kuatacak bir perspektiften ele alyor. Btn bunlarn Allah'n egemenlii altnda bulunduunu vurguluyor. Hi kimse O'nun kudretini alt edemez. Hi kimse O'nun emrini etkin klmasna engel olamaz. Ne dnyada ne de ahirette hkmn yrtmesini nleyemez. Dnyadaki uygulamaya gelince, bunun temel zellii izin ve imtihandr. Ahirette ise, egemen sistemin zellii, yaplan hayrlara hayrla, ktlklere de ktlkle karlk vermektir. Ayn ekilde: "phesiz inkar edenler, onlarn mallar da, ocuklar da kendilerini Allah'tan mstani klmaz." diye balayan dokuz ayet, u gerei aklama amacna yneliktir: Kfirler, Rablerinin ayetlerini yalanlasalar, Allah'n kendilerine, honutluunun ve cennetinin arac olarak bahettii nimetleri amacndan saptrsalar, bunlara gvenerek kendilerinin Allah'tan mstani olduklarn dnseler, O'nun yce makamn gzard etseler, yine de Allah' aciz brakacak ve O'nu yenilgiye uratacak deildirler. Allah onlar iledikleri amellerle su st yakalayacaktr. Onlarn aleyhine olmak zere m'min kullarn destekleyecektir. Onlar da cehenneme doru srecektir. Oras ne kt bir yataktr. te yandan onlar, dnya hayatnda bir oyalama ve e-lenmeden baka bir an-

400 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

lam ifade etmeyen eylere gvenmekle yanlmaktadrlar. nk akbetlerin en gzeli Allah katndadr. Buradan da anlyoruz ki, ayetler, ayn zamanda kfirlerin karakterlerini de analiz ediyor, ama onlarn olumlu ve olumsuz amellerini de kuatacak geni bir perspektiften. Kald ki, yukarda sunduumuz deerlendirmeyi savunan ahsn, eyann hakikatinin Allah'tan bakasna nispet edilemeyeceine, eytana yalnzca amellerin nispet edileceine tank olarak gsterdii: "te byle her mmete yaptklarn ssl gsterdik" ayeti, ierdii karineler balamnda, sz konusu ahsn dndklerinin aksine olacak hususlara iaret etmekte ve bizim karsamamz desteklemektedir. Ayet yledir: "Allah'tan baka yalvarp yakardklarna (taptklarna) sv-meyin; sonra onlar da haddi aarak bilmeksizin Allah'a sverler. te byle, biz her mmete yaptklarn ssl, gsterdik." (En'm, 108) Ayetin bizim karsamamz destekledii ise gayet aktr. Ayn ekilde, dier baz tefsircilerin sz konusu ettikleri u deerlendirmenin de yanll ortaya kyor: "Ssl gsterme iki ksma ayrlr. vgye deer olan, yergiyi hakkeden. Ameller de iki trldr; iyi ve kt ameller. Bunlar arasnda vgye deer, methedilen ve gzel olarak nitelendirilen eyler Allah'a nispet edilir. Dierleri ise, eytana nispet edilir! Geri bu deerlendirme bir adan gerei yanstmaktadr; ancak fiil ve benzeri eyler araclyla sergilenen nispet etmeler balamnda sahih olabilir. nk yce Allah ancak gzel eyler yapar. Ktl ve irkin hayaszl emretmez. Fakat izin ve benzeri eylerle ifade edilen dolayl nispet etmeler iin de herhangi bir saknca yoktur. Eer byle olmasa, O'nun her ey zerindeki Rablii, her eyi yaratan oluu, her eyin maliki oluu ve mutlak her trl irkten beri oluu bir anlam ifade etmeyecektir. Kur'an'da bu tr nispet etmelerin birok rneine rastlamak mmkndr: "Dilediini saptrr." (R'd, 27) "Allah kalplerini kaydrd." (Saf, 5) "Allah onlarla

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 401

alay eder ve taknlklar iinde aknca dolamalarna sre tanr." (Bakara, 15) "Varlk iinde maran nderlerine emrettik, bylece yoldan ktlar." (sr, 16) Bunun gibi daha birok ayeti rnek gstermek mmkndr. Aslnda bu tarz deerlendirmelerde bulunan kimselerin yanlglar, eyann balantlar, sonular ve fiilleri ile ilgili aratrmalarnn yetersizliinden kaynaklanmaktadr. Onlar, bu olgularn her birini bamsz bir varla sahipmi gibi deerlendiriyorlar. Onu lemdeki ve onu kuatan varlklardan kopuk sanyorlar. Varolularn ncesini ve sonrasn kuatan atmosferi, varlklarla ilintisini hesaba katmyorlar. Bu yanlgdan dolay, sebeplerin ve illetlerin Allah'n yaratt evrensel yasalar sisteminin nedensellik kural uyarnca etkileimlerinin sonularn kopuk, balantsz ve ilintisiz, olarak deerlendirmektedirler. Bu perspektiften baknca, meydana gelen her olay, sebeplerince meydana getirilmi her fiil, failince ilenmi grnr. Baka varlklardan tamamen kopuk ve sadece kendi sahibinin rn olarak, ilintili olduu sebepten bakasna ilgi duymadan, bakasna en ufak bir pay vermeden. Szgelimi gk cisimleri dner, denizler dalgalanr, gemiler yzer, yer zerindekileri tar, bitkiler yeerir, hayvanlar hareket eder, insanlar yaar ve alrlar, ama btn bunlar bir araya getiren manevi bir ba, madde ve kuvvede olmak zere fiziki bir birliktelik, btnleyici bir g yoktur! Bunun ardndan, szn ettiimiz bu kopukluun, dankln ve ayrln bir benzerini amellerin menei ve hayr ve er, mutluluk bedbahtlk, hidayet ve sapklk, itaat ve isyan, iyilik ve ktlk, adalet ve zlm nitelikli fiillerin ekilleri hakknda da dnmeye balarlar. Onlara gre varolularnda bir balant, gereklemelerinde bir iie girmilik sz konusu deildir. Bu tarz dnenler, u evrenin kapsad somut olgular, varlklar, yaratlm trlerinin czleri arasnda iliki olduunu ve parala-

402 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

rnn birbirini btnlediini grmezlikten geliyorlar. Oysa evren czleri ara-snda srekli bir dnm, birbirleriyle yer deitirme, bakalama sz konusudur. Bir gn insan olur, bir gn bitki olur, bir gn cansz varlk olur, bir gn toplanlr, bir gn dalr. Bazlar iin hayat olan ey, ba-kalar iin lm olur. Yeni bir eyin meydana gelmesi, eskinin bozulmasn gndeme getirir. Ayn ekilde, meydana gelen olaylar da birbirleriyle balantldr. Bir zincirin halkalar gibi. Bir ey hakknda dndn varsaym, ona yakn eyler ve bundan nce tabiat iin dnlebilen en eski dnemlerde meydana gelen olaylar zerinde de etkilidir. Tpk, bir zincirin bir halkasnn yrtlmesi ile zincirin tm halkalarnn hareket etmesi gibi. Dolaysyla, bu evrendeki en kk bir zerre hakknda dnlen en basit bir deiiklik, btn evrenin durumunda deiiklik gerektirir. Bunlar bizim bilgimizin kapsamnn dnda, kavraymzn ulaamayaca dzeyde ve duyularmzn alglayamayaca boyutlarda olabilirler. Ancak bilginin olmay, oluun da olmad anlamna gelmez. Ta eski zamanlardan beri, bilimsel aratrmalar bu konulara aklk getirmilerdir, gnmzn doal bilimler ve matematik alanndaki aratrmalar da daha net veriler sunmaktadr. Hi kukusuz, bizler felsefe, doal bilimler, matematik alannda yaplan bu aratrmalardan haberdar olmadan ve bakalarnn kaleme aldklar eserlerdeki bilgilerin naklini, daha sonra net veriler sunan ba-msz aratrmalar grmeden Kur'an en gzel bir ekilde bu geree dikkatlerimizi ekmitir. Kur'an, gklerdeki ve yerdeki ayetler arasndaki planlamann birliine dikkat ekmitir. Karlkl yararlanmann bulunduunu vurgulamtr. Tmnn yaratl yasasnn amac etrafnda birletiklerini dile getirmitir. lahi planlama ve tasarm olarak kaderin egemenliinin tmn kuattn, kyamete doru yol katedil-diini ve sonuta dnn Allah olacan dile getirmitir.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 403

Ayn ekilde fiillerin nitelikleri ve amellerin menei arasnda da ok boyutlu balantlar vardr. Tpk kart ve zt olgular arasndaki balant gibi. Eer zt kutuplardan biri olmasa dierinin ileyii salkl olmaz. Bunu, yapm ve icat alannda somut olarak gzlemliyoruz. nk bu alanda bir eyin meydana gelmesi baka bir eyin yok olmasna, bozulmasna baldr. Bir eyin ne gemesi, baka bir eyin arkadan gelmesi ile mmkndr. ayet amellerin niteliklerinden biri gereklemezse, bir dierinin de ileyii sekteye urayacaktr, doal olarak gereklemesi gereken insanlk topluluu ve hak din olarak somutlaan ilahi topluluk balamnda istenen sonular, ortaya kmayacaktr. rnein itaat gzeldir. nk isyan ktdr. yilik dl hakkeder, nk ktlk cezay gerektiricidir. dl amel edene lezzet verir, nk ceza, kendisini hakkedene ac verir. Lezzet arzulanan bir mutluluktur, nk ac kanlan bir bedbahtlktr. Mutluluk insan varlnn yaratl itibariyle yneldii bir olgudur. Buna karn mutsuzluk, kanlan bir olgudur. Eer szn ettiimiz bu varolusal hareketler olmasayd, varlk btnyle geersiz olurdu. u halde, itaat, dolaysyla iyilik, dolaysyla dl, dolaysyla lezzet ve dolaysyla mutluluk, tam anlamyla gnahn, dolaysyla cezann, dolaysyla acnn ve dolaysyla mutsuzluun kartdrlar. Bunlardan her biri, ancak kendilerine tekabl eden kar durumun ortadan kalkmas ile belirginleebilir, lmesi ile dirilebilir. Kart olan bir durumdan sakndrma sz konusu olmadan bir eye davet mmkn olabilir mi? Bir eyin kart, onu gerektiren ama ve eilimler olmadan mmkn olabilir mi? Buraya kadar yaptmz aklamalardan u husus akla kavumu oluyor: u evrenin yapcl, salah kapsad gibi bozgunculuu, fesad da kapsamas, itaati kapsad gibi gnah da kapsamas, bu ztlklarn yce Allah'n yaratl dzenine egemen kld ntasarm dorultusunda meydana gelmesi, ilahi hikmetin bir gereidir. Ancak amel ve nitelikleri dnda varolu ve ifsat ol-

404 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

gular yce Allah'a nispet edilirler. nk emir ve yaratma yetkisi O'na aittir ve O'nun orta yoktur. Mutluluk verici ameller, yol gstericilik balamnda, dorudan O'na nispet edilirler. eytann vesvesesinin ve hevann tutkularnn insana egemen olmas, zalimlerin insanlara musallat olmalar gibi mutsuzluk verici fiiller Allah'a nispet edilirler. Saptrmak, rsva etmek ve yzst brakmak gibi. Ancak bu balamdaki nispetler, dorudan deildir, yalnzca izin verme eklinde deerlendirilmelidir. Szgelimi: Yce Allah eytana vesvesede bulunma ve ykc telkinler alama iznini vermitir ve insanlarn hevann peine dmelerine engel olmamtr, zalim ile yapmak istedii zulmn arasna engel koymamtr, denebilir. nk mutluluk ve mutsuzluk snav sonucu elde edilen olgulardr. Bir kimse mutlu olmusa, bu onun isteine bal olarak gereklemitir. Bir kimse de mutsuz olmusa, bu demektir ki, iradesi bu ynde gereklemitir. Aksi takdirde insanlarn aleyhine bir kant ortaya konamazd ve insan serbestlii ve snav sistemi geersiz olurdu. Szn ettiimiz bilginleri, bu tr aratrmalar somut bir sonuca varana kadar srdrmekten al koyan tek ey, kendi sanlarnca, byle bir eyin neden olaca vahim sonulardan rkmeleridir. Szgelimi, Cebriye ekolne mensup bilginler, eyann kendi arasndaki irtibata, sebeplerin etkinliinin zorunluluuna itiraf edecek olurlarsa, bu, yce yaratcnn yannda baka etkin glerin de olduu anlamna gelecek ve O'nun varlklar zerindeki mutlak kudretini olumsuzlayacaktr. Dierleri ise, byle bir eyi ameller aamasnda kabul edip ve bu aamada olup bitenleri Allah'n iradesine ve kudretine isnat edecek olurlarsa, bu, insan asndan bir zorunluluk ve cebrilik ifade edeceini dndler. Byle yapmalar durumunda insan serbestliinin, dolaysyla dl ve ceza olgusunun, doal olarak da er' ykmllklerin geersiz olacan varsaydlar.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 405

Oysa hibir sonutan rkmeden yce Allah'n szlerinin zerinde durup dnebilirlerdi: "Allah emrine galip olandr." (Yusuf, 21) "Haberiniz olsun, yaratma da, emir de O'nundur." (Araf, 54) "Gktekilerin ve yerdekilerin tm gerekten Allah'ndr." (Yunus, 55) ayet bu ve benzeri ayetler zerinde gerei gibi durup dnselerdi, bunlarn bu hususta birer kant ierdiklerini grrlerdi. Bakara suresinde yer alan: "phesiz Allah... herhangi bir rnek vermekten ekinmez." (Bakara, 26) ayetini incelerken bu konuda bir takm aklamalarda bulunduk. Artk asl konumuza, yce Allah'n "tutkulu ehvet insanlara ssl, ekici klnd" ayetine dnebiliriz. Bu konuyla ilgili olarak diyoruz ki: Ayetten aka anlalyor ki, sslemeyi ve ekici klmay gerekletiren fail, yce Allah'n dnda eytan veya nefistir. Birincisi: Ayetlerin ak, mal, evlat gibi eylere tutkulu bir ehvetle balanan, bu tr sslerin kendilerini Allah'tan mstani klacana inanan kfirleri yerme amacna yneliktir. nsanlar Allah'tan alkoyan, O'nu zikretmelerine engel olan bu tr bir ssl klmann yce Allah'a nispet edilmemesi daha uygundur. kincisi: ayet bu, yce Allah'a nispet edilen ssl gsterme olsayd, bu durumda kastedilen husus, insann bu tr olgulara ynelik i gdsel eilimi olurdu ki, "zuyyine lil-insan" veya "li-ben Adem= nsana" veya "Ademoluna ssl gsterildi" gibi bir ifadenin kullanlm olmas daha uygun derdi. Nitekim u ayetler, bu tr bir anlama iaret etmektedirler: "Dorusu, biz insan en gzel bir biimde yarattk. Sonra onu aalarn aasna evirdik" (Tin, 4-5) "Andol-sun, biz Ademolunu ycelttik; onlar karada ve denizde tadk." (sr, 70) "nsan" anlamna gelen "nas" deyimi ise, genellikle ayrcaln ortadan kaldrlmasna, kiiliin kltlmesine ve dncenin dklne ynelik anlatmlarda kullanlr. u ayetlerde olduu gibi: "nsanlarn ou ise ancak inkara ayak direttiler." (sr, 89) "Ey insanlar, gerekten biz sizi bir erkek ve bir diiden yarattk." (Hucu-rat,13)

406 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

ncs: Yce Allah'n ayette sz edilen "tutkulu ehvetlere" aklayc rnek olarak syledii olgular, "ftri ssl gsterme" ile ba-daan eyler deildir. Eer maksat bu olsayd "kadnlar" kelimesi, mutlak anlamda "e"lii ifade eden bir kelimeyle, "oullar" kelimesinin "ocuklar" ve "kantar kantar ylm altn ve gm" ifadesinin de "mal" ile deitirilmesi daha uygun olurdu. nk erkeklerde kadnlara kar doal bir ilgi mevcut olduu gibi kadnlarda da erkeklere ynelik doal bir eilim vardr. Yine insanolu, zel olarak oullardan ve kantar kantar ylm altn ve gmten ok mutlak olarak ocuklara ve mala dkndr. Bu nedenlerdir ki, ayette geen "ssl gsterme" fiilinin faillerinin yce Allah olduunu savunanlar, aadakine benzer yorumlar yapmak zorunda kalmlardr: "Buradan kastedilen husus, mutlak olarak "e", "ocuk" ve "mal" sevgisidir. zellikle kadnlarn, oullarn ve kantar kantar ylm altn ve gmn zikredilmesinin sebebi, bu saylanlarn, sz konusu eilimlerin en gl ve en belirgin temsilcileri olmalardr." Ardndan, hi de gerekmedii halde, bir sr zorlama eseri aklamalar yapmak durumunda kalmlardr. Drdncs: Sz edilen "ssl gsterme"nin yce Allah'a nispet edilmesi, ayetin sonundaki: "Bunlar dnya hayatnn metadr. Asl varlacak gzel yer Allah katnda olandr. De ki: "Size bundan daha hayrlsn bildireyim mi?" deerlendirme cmlesinin ierii ile badamyor. nk bu cmlenin amac, onlar bu tr dnyevi ehvetlerden alkoymak, dikkatlerini Allah katndaki cennetlere, elere ve honutlua ekmektir. Yoksa, ncl nitelikli eylerden alkoyup ama nitelikli eylere dikkat ekmenin herhangi bir anlam olmaz. Bu, ak bir eliki ve iki olgunun birden iptali anlamna gelir. Tpk doymak istedii halde, yemekten ekinen kimse gibi. Eer desen ki: "... tutkulu ehvetler insanlara ssl ve ekici klnd" ayeti, anlamnn z itibaryla: "De ki: Allah'n kullar iin

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 407

-kard ziyneti ve temiz rzklar kim haram klmtr? De ki: "Bun-lar, dnya hayatnda iman edenler iindir, kyamet gn ise yalnzca onlarndr." (A'rf, 32) ayeti ile ayn mesaj vurgulamaya yneliktir. ki ayetin anlamlarnn rtyor olmas, incelediimiz ayette sz edilen ssl gstermenin failinin de yce Allah olmasn gerektirmektedir. Buna vereceimiz cevap udur: ki ayet arasnda, konum itibaryla fark vardr. Szgelimi, bizim tefsirini sunduumuz ayetin indii ortam, oluturduu atmosfer, insanlara sevimli ve sempatik gelen bu tr tutkulu ehvetlerin yerilmesine ilikindir. nk bu tr tutkulu ehvetler insanlarn dikkatlerini Allah katndaki kalc nimetlerden uzaklatryor, onlar gzard etmelerine neden oluyorlar. Dolaysyla ayet, insanlar, dnyevi ehvetlerden yz evirmeye, dikkatlerini Allah katndaki nimetlere yneltmeye tevik etme amacna yneliktir. A'rf suresindeki ayetin oluturduu atmosfer ise, bundan tamamen farkldr. Bu ayet, sz konusu dnya nimetlerinin, dier insanlarla ortaklaa olmak zere m'minlere, ahirette ise yalnzca onlara zg klndn vurgulamaya yneliktir. Bu nedenledir ki, nceki ayette geen "nas=insanlar" ifadesi yerine, burada "ibad=kullar" ifadesi kullanlmtr. Sz konusu ssler de temiz rzk olarak nitelendirilmitir. Eer desen ki: Ayet-i kerimede, "ssl gsterme" olgusu "tutkulu ehvetler"in kendisiyle deil de, onlara ynelik ilgiyle ilintilendirilmi-tir. Bilindii gibi, bir eye ynelik sevgi ve sempatinin insana ssl gsterilmesi, nefsine ekici klnmas ve kalbinin buna eilim gstermesi doal bir olgudur. nsann karakteristik bir zelliidir. Dolaysyla bir eye ynelik sevgi ve sempatinin ssl gsterilmesi, sevginin insanlarn kalplerinde etkin klnmas eklinde yorumlanr. nsanlarn kalplerinde sevgi duygusunun yaratlmas yni. Yaratma eylemi ise ancak yce Allah'a yaraan bir durumdur. u halde "ssl ve ekici klnd" fiilinin faili yce Allah'tr.

408 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Buna karlk olarak ben derim ki: imdiye kadar szn ettiimiz karinelerin bir gerei olarak "sevgi ve sempatinin ssl gsterilmesi" ile, sevginin insanlar kendisine eken ve onlar bakasna ynelmekten alkoyan zellie sahip klnmas kastedilmitir. nk "ss" kendisinden bakasna eklenerek arzulanan, ayn zamanda ekici olan bir olgudur. Bakasna eklenmesi insann, o bakasna ilgi duymas, onun araclyla da asl maksada ulamas iindir. Szgelimi, kadn gzel ve ekici taklar taknarak, erkein ilgisini bunlar araclyla kendisine ekmeyi amalar. u halde, asl arzulanan bu tr olgulardr, ama bu eilimden yararlanan da kadndr. zetleyecek olursak; sevgi ve sempatinin insanlara ssl klnmas, onun insanlarn gznde tutkuyla eilim duyulan ve onunla megul olmaya adanlan bir duygu klnmas olarak yorumlanr. Yoksa u ayetten de anlald gibi, sevginin etkinliinin bir dayana yoktur: "Sonra onlarn arkasndan yle nesiller tredi ki, namaz zayi ettiler ve ehvetlerine kaplp uydular. Bylece bunlar azgnlklarnn cezasyla karlaacaklardr." (Meryem, 59) Ayrca: "Kadnlara, oullara, kantar kantar ylm altn ve g-m..." ifadesindeki sralama ile ilgili olarak yapacamz deerlendirmeler de bu karsamamz gelitirir niteliktedir. Kald ki, "ehvetler" ifadesi, insann itahn eken eyler anlamnda dahi olsa, gnl ekme ve dkn olma anlamlarna da iaret etmektedir. "Kadnlara, oullara, kantar kantar ylm altn ve gme..." Kadnlar anlamna gelen "nis" kelimesi ouldur ve ayn kkten tekili yoktur. Oullar demek olan "benn" kelimesi de "ibn"in ouludur, aracl veya aracsz erkek ocuk anlamnda kullanlr. "Kanatr" ise "kantar"n ouludur ve inek derisinin altnla dolu olmas veya dolu deri anlamna gelir. "el-Mukantara" ise "kntar"dan tremi ism-i mef'uldur. Kntar ise camiddir. Araplarn teden beri bavurduklar bir gelenektir bu. Camid kelimelerden

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 409

herhangi birine bir anlam ve nispet ekler, bylece ona masdar anlamn kazandrrlar. Sonra da ondan bir takm kelimeler tretirler. Bakl=sebze satcsna "bakil", temr=hurma satcsna "tamir" ve atr=koku satcsna "attar" dedikleri gibi. Bir eyin kendisini ifade eden lafzdan alnan bir vasfla nitelendirilmesinin amac, onunla ifade edilen anlamn bir kimseyle ilgili olarak ispat edilmesi ve ahsn lafzn anlamn kendisinde bulundurmas ve onu yitirmemesini vurgulamaktadr. "Denanr mdennere= Yn yn dinarlar," anlamna gelir; "devavn mdevvene=dzenlen-mi divanlar." "hicabun mahcb=rtl rt" ve "setrun mestr=perdeli perde" ifadelerinde olduu gibi. Ayette geen "el-hayl" kelimesi, "atlar" demektir. "elMsevveme" kelimesi, devenin kendi bana olup, istedii yerde otlamak zere salverilmesi anlamna gelen "saveme" kknden tremitir. Ya da devenin merada belirlenmesi ve iaretlenmesi demektir. Bu durumda "el-heyl-ul msevveme" ya "salma atlar" ya da "iaretli atlar" anlamna gelir. "el-En'm" kelimesi, "naam"n ouludur ve deve, sr ve koyun gibi hayvanlar iin kullanlr. Yine hayvanlar anlamna gelen "el-beha-im" kelimesi ise daha geneldir, ancak yrtc hayvanlardan, kulardan ve haerelerden geriye kalan hayvanlar anlamnda kullanlr. "el-Hars" kelimesi, "ekin" anlamna gelir. Burada kazan anlam da vardr. Geim iin bitkilerin yetitirilmesi ya da yetimi bitki kastedilir. Ayetteki sralama, ilgi duyulan eylerin oalmas orannda bunlara ilikin tutkulu ehvetlerin de artt eklinde alglanmamaldr. nsann doas gerei elere, ocuklara ve mala ilgi duymas kastedilmi deildir. yle olsa, insann "nas=insanlar", evlatlarn "oullar", maln da "kantar kantar altn ve gm" eklinde ifade edilmi olmasn izah etmek gleecektir. Nitekim mfessirlerin byk bir blm, bu ekilde algladklar iin birok zorlama yorumlara yeltenmilerdir.

410 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Ayetteki bu sralama, insanlarn dnyann ekici sslerine kaplma, tutkulu bir ehvetle balanma asndan farkl eilimler sergilediklerine ynelik bir iaret iermektedir. rnein dnyann ekici sslerine dkn baz ehvetperestler kadnlarla dp kalkmaktan, onlara ak olmaktan, onlara yakn olup beraberliklerinden baka bir eye ilgi duymazlar. Bu arzularn tatmin balamnda da birok gnahlar ileyip Allah'a isyan ederler. Mzik dinlemek, ark sylemek, iki imek gi-bi. Bu tr bozgunculuklar genellikle erkekler tarafndan sergilenir. Ka-dnlar ise istisnai baz durumlar hari, byle davranlar iinde olmazlar. Baz kimseler de oullara sahip olmay isterler, oullarnn okluuyla vnr, onlarla kendilerini gl hissederler. Genellikle krsal kesimlerde yaayan ve llerde hayatlarn srdren insanlar bu tr eilimlere sahip olurlar. Bunlar, sz konusu eilimlerini kzlar yerine oullara zg klarlar. Mal dkn olan baz insanlar da, en byk ilgilerini kantar kan-tar altn ve gm biriktirmek, hazinelerini deerli paralarla doldurmak noktas zerinde younlatrrlar. Szn ettiimiz bu lgnlk, mal biriktirme balamnda zellikle altn ve gm gibi deerli madenlerin biriktirilmesi eklinde kendini gsterir. Ya da altn ve gm deerinde olan eyleri toplarlar. Eyay ise, ancak altn ve gm elde etmenin bir amac gibi alglarlar. Bu eilim de genellikle kent yaamnda kendini gsterir. Krsal kesimlerde ise, bu tarz eilimlere ska rastlanmaz. Dier bazlar ise, salma veya iaretli atlara sahip olmay tercih ederler. Binicilie dkn kimseler gibi. Bazlar ise hayvan s-rlerine veya gz alabildiine uzanan ekin tarlalarna sahip olmay ar-zularlar. Bazlar bu son ksmdan ikisine veya fazlasna eilim gs-terirler. nsanlarn gruplar halinde birine balandklar ve onu dnya hayatnn zelliklerini ele geirmede temel olarak kld, geri kalan eilimleri ise ikinci plana attklar bu tutkulu ehvetlerin ksmlar bunlardan ibaretti. nsanlar arasnda ehvetleri eit dzeyde

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 411

gren ve mutedil bir ekilde onlara eit seviyede balanan ve eilim gsteren birisine az rastlanr ya da hi rastlanmaz. Mevki, makam ve toplumsal stat gibi nitelikler ise, sanal ve vehm olgulardr. nsanlarn bunlara ynelik ilgileri, ikinci bir amac gerekletirmeye yneliktir. Bu tr konumlara gelmekle birlikte du-yumsanan zevk, ehevi bir zevk olarak nitelendirilemez. Kald ki ayet, ehvetleri snrlamay hedeflememektedir. Buraya kadar yaplan aklamalar ile, tutkulu ehvetlere ynelik arzu deyiminden maksat, bunlara ynelik sevgiye dalmak, tutkulu bir arzuyla balanmaktr. (ki eytana nispet edilir) insan ftratna yerletirilen temel sevgi deildir (ki yce Allah'a nispet edilir) eklindeki deerlendirme pekitirilmi olur. "Bunlar, dnya hayatnn metadr." Bu tutkulu ehvetler, hayatta bulunulduu srece iki hayattan (dnya ve ahiret) size en yakn olan bu hayatn devam ve dzeni iin yararlanlan eylerdir. Dnya hayat ve onun iin yararlanlan olgular fanidirler, yok olup giderler. Bunlarn kalc ve yapc bir akibetleri yoktur. Ahiret iyilii ve en gzel var yeri Allah katndadr. Ayetin sonundaki cmle buna iaret etmektedir: "Asl varlacak gzel yer Allah katnda olandr."
"De ki: Size bundan daha hayrlsn bildireyim mi? Kor-kup saknanlar iin Rablerinin katnda... cennetler... var-dr." Bu ayet, "Asl va-

rlacak gzel yer, Allah katnda olandr" cmlesini aklama amacna yneliktir. Burada, geici, batl ve fani ehvetlerin yerine insanlar iin hayrl olan olgulara iaret ediliyor. Ki bunlar, kalc, gzel ve hibir zaman geersiz klnmayan gerek olgulardr. Bunlar, zellikleri ve etkileri itibariyle insanlarn tutkuyla arzuladklar dnyevi ehvetlerle trdetirler. Ancak irkin unsurlardan, bozgunculuktan arnmlardr. nsanlar daha hayrl olanlardan alkoyucu zellikleri bulunmamaktadr. Bunlar da cennet, tertemiz e-ler ve yce Allah'n honutluudur. Cennetten sz edilirken, bunun eleri de kapsamas doal olduu halde, zellikle elerden de sz edilmi olmas, cinsel iliki

412 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

ile duyulan zevkin insanlarn ulatklar en byk bedensel zevk olmas dolaysyladr. "Kadnlar, oullar, kantar kantar altn ve gm..." ayetinde kadnlara ncelik verilmesi de bu yzdendir. Honutluk olarak anlamlandrdmz "rdvan" veya "rudvan", yaplan iin kiiyi memnun etmesi, byle bir iin meydana gelmesini en-gellememesi, bundan dolay fkelenmemesi demektir. Bunun kart ise, "sehat=fke"dir. Kur'an'da yce Allah'n "rza"sndan sk sk sz edilir. Bu husus yce Allah'n kullarn itaat nitelikli fiillerine ynelik honutluu ile ilgili olduu gibi, itaat nitelikli olmayan vasf ve durumlar ile de ilgili olabilir. (rnein tevazuun Allah rzasn kazandrmas gibi) Ancak "rza"nn getii yerlerin byk bir ksmnda, daha dorusu tmnde, itaate ynelik honutluk kastedilmitir. Allah'n rzas ile kulun rzasnn karlkl olarak zikredilmi olmas da bundan kaynaklanm olsa gerektir. Dolaysyla Allah'n kulundan raz olmas, kulun itaatinden, kulun Allah'tan raz olmas da Allah'n verdii gzel karlk veya hkmnden ileri gelen bir durumdur. Nitekim yce Allah yle buyurmutur: "Allah, onlardan raz olmu, kendileri de Allah'tan honut olmulardr." (Beyyine, 8) "Ey huzura kavumu nefis, sen O'ndan honut O da senden honut olarak Rabbine dn." (Fecir, 27-28) "nce geen Muhacirler ve Ensar ile onlara gzellikle uyanlar, Allah onlardan honut olmutur, onlar da O'ndan honut olmulardr ve Allah onlara, iinde ebedi kalacaklar, altndan rmaklar akan cennetler hazrlamtr." (Tevbe, 100) Dnya hayatnn ekici metandan daha hayrl olan nimetler balamnda "honutluun" da zikredilmi olmas gsteriyor ki, honutluk da z itibaryla insana ekici gelen ya da ekici bir gzellie yol aan bir olgudur. Tefsirini sunduumuz ayetin ak iinde cennetler ve elerin yan sra, aadaki ayetlerde de ltuf, balama ve rahmetin yannda ayryeten zikredilmi olmas bu yzdendir: "Rablerinden bir fazl ve honutluk..." (Mide, 2) "Allah'tan

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 413

bir balama ve holuk..." (Hadid, 29) "Katndan bir rahmeti ve bir honutluu..." (Tevbe, 21) Tefsirini sunduumuz bu ayettte, st kapal olarak iaret edilen bu anlam, "Allah onlardan honut oldu" ve "O'ndan honut ve O da senden honut olarak" ayetlerinin anlamlar zerinde yaptmz deerlendirmeler ett edildiinde daha bir belirginlik kazanr. nk bu ayetlerde yce Allah honutluunu onlarn kendileriyle ilintililendir-mitir. Onlarn kendilerine ynelik honutluk da fiilerine ynelik honutluktan farkl eylerdir. Bu noktada, yce Allah'n onlarn kendisinden istekte bulunmalarna hibir engel karmad eklinde bir anlam kazanr. Bu da gerekte u ayetin ierdii anlama dner: "Orada kendileri iin diledikleri her ey vardr." (Kf, 35) u halde yce Allah'n insana ynelik honutluunda insan iin snrsz bir dileme ve meiet sz konusudur. Buradan hareketle unu anlyoruz ki: Tefsirini sunduumuz ayette iaret edilen honutlua karlk nceki ayette sz edilen tutkulu ehvetler gndeme getirilmitir. Buna gre insan, bu tr tutkulu ehvetleri temin etse, zellikle kantar kantar altn ve gm sahibi olsa, bunun sonucunda snrsz bir dilemeye kavuacan, geni bir g elde edeceini, dolaysyla dilediini yapacan, istediini elde edeceini san-maktadr. Oysa bu tavryla insan bir yanlg iindedir. nk byle bir dzeye ulamas ancak, hereyin kontrol elinde olan yce Allah'n honutluu ile mmkndr. "Allah, kullar hakkyla grendir..." Bu ve bundan nceki ayetten u husus aa kyor: Yce Allah insan iin dnyada ve ahiret-te bir takm nimetler hazrlamtr. nsan bunlardan yararlanmakta ve baka ihtiyalarn karlamaktadr. Bunlarn bir ksmndan zevk almaktadr; eler gibi. Bazsn yiyip imektedir. Dier bazsna sahip olmaktadr. Ayrca her iki cihan iin yaratlan bu nimetler benzemektedirler. u kadar var ki, dnyadaki nimetler, kfirlerin ve m'minlerin ortak kullanmna sunulmutur, her iki grup iin de

414 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

bolca nimet bahedilmitir. Ahiret nimetleri ise yalnzca m'minler iindir. Kfirler bun-lardan yararlanamazlar. Burada, neden byle bir ayrma gidildii ynnde bir soru akla gelebilir. Dier bir ifadeyle, ahiret nimetlerinin yalnzca m'minlere zg klnmasnn gerisindeki hikmet merak edilebilir. te bu tr kukulara u ifadeyle cevap veriliyor: "Allah, kullar hakkyla grendir." Bunun anlam udur: Yce Allah'n m'minlerle kfirler arasnda gerekletirdii bu ayrm boubouna deildir. Rastgele verilmi bir kararn rn de deildir. Allah bundan mnezzehtir. Tam tersine iki grubun zerinde bulunduklar durum byle bir ayrm gerektirmitir. Allah onlar ve farkllklarn grmektedir. Bu farkllk m'minde bulunup da kfirde bulunmayan takva duygusudur. Yce Allah, szn ettiimiz bu takva duygusunu, bunu izleyen ayetle yle tanmlyor: "Onlar, "Rabbimiz... diyenler..." ki ayetten kan sonucu yle zetleyebiliriz: Onlar Rablerine muhta olduklarn, kesinlikle O'ndan mstani olmadklarn, aka ortaya koyuyorlar. Bunu salih amellerle de tasdik ediyorlar. Kfir ise, kendini Allah'a kar mstani grr, dnyann tutkulu ehvetlerine kaplarak ahireti ve akibetini unutur. "Bunlar, dnya hayatnn metadr. Asl varlacak gzel yer Allah katnda olandr. De ki: Size bundan daha hayrlsn bildireyim mi?" ayetleri ile bunlarla ayn mesaj vurgulamaya dnk: "De ki: Allah'n kullar iin kard ziyneti ve temiz rzklar kim haram klmtr. De ki: Bunlar, dnya hayatnda m'minler iindir, kyamet gn ise yalnzca onlarndr. Bilen bir topluluk iin ayetleri byle birer birer aklarz." (A'rf, 32) ayetinin en dikkat ekici ynleri, birok aratrmacnn, cennet nimetlerini vasfeden ayetlerin zahirleri balamnda karlatklar probleme cevap oluturmalardr. Probleme gelince; gzlemlenen varlklar aleminin varolu evreleri zerinde durup dnenler, varlklarn sergiledikleri fiillerin ve yaptklar ilerin, bunlarn yaratl sistemlerine yerletirilen ve her birinin savunma mekanizmalarn oluturan,

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 415

her birinin savunma mekanizmalarn oluturan, varlklarn korumalarn salayan eitli glere ve aralara dayandklar hususunda herhangi bir kukuya kaplmazlar. Varolusal amalarla ilgili aratrmalar bu hususu desteklemekte ve varlk btnnn tesadflere dayanmadn, varln bouna varedilmediini ve varoluun bir gereksizlik olmadn ispatlamaktadr. Szgelimi insan, bedensel olarak son derece zenilerek eitli yeteneklerle donatlmtr. Bu organizma sayesinde beslenmesi mmkn olabiliyor. Beslenmesi ise, vcudunda eksilen unsurlarn yerine yenilerini koyma amacna yneliktir. Btn bunlar, varln kalc klmak iin yapmaktadr. Bunun yannda insan, cinsel organlarla da donatlmtr. Bu ilemle ilgili aralara, enerjiye, birbirini gerektirici n ilemlere sahiptir. Bunun da amac, trn devamn salamaktr. nsann donanm ile ilgili doal dzenler, bitkiler ve hayvanlar iin de geerlidir. te yandan yaratl sistemi, varlklar zellikle hayvan ve insan gibi duygu sahibi olan varlklar sultas altna almak amacyla dzen hazrlar; yle ki onlarn fiillerini zevkli klar ve faal glerine zevki yerletirir. Bu dzen sz konusu fiillerin, iaret ettiimiz zevkler iin ilenmesini salamak amacna yneliktir. Bu fiilleri gerekletirenler, yaratl sisteminin amacnn bunu kendilerinden istediinin bilincinde olmadan bunlar yaparlar. Bu ama da varln kalc olmasdr. Ancak, onun btn ilgisi alaca zevk zerinde younlamtr. Fiili ekici k-lan zevki tadarken, bir yandan da yaratl sisteminin istedii devamllk durumu gerekleir. Fiili ileyen ahs, kendisini eken, elenmesini salayan ssten zevk alr. Szgelimi beslenmeden ve cinsel birlemeden zevk alnmasayd, insanlar srf neslin devam iin bunlara ynelmezlerdi. Bylece yaratln amac da geersiz olurdu. Ancak yce Allah, insan organizmasna beslenmeden ve cinsel birlemeden zevk alma duygusunu yerletirmitir. yle ki insan, bu iki zevki tatmak iin

416 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

her trl zorluu, abay, msibeti ve belay gslenmekten kanmaz. Sz konusu lezzetleri alrken insan, bo bir gurur iinde aldanmaktadr. Onun durumu yalnzca aldatc bir oyalanmadr. Yaratl ve varolu sistemi ise, bu esnada hedefine ve arzusuna ulamaktadr. Bu sistem uyarnca bireyin varln korumasn salayan husus, beslenme ile gerekleir. Trn varlnn devam ise cinsel birleme ve reme ile mmkndr. Bu es-nada insann elde ettii ise, zevklerle oyalanma ve hayaldir. Szkonusu dnyevi lezzetler yaratl sistemi iinde snrl ve ncelikli bir hedef iin gzetildiklerinden dolay, bu amacn gerekletirilmesi mmkn olmayan alanlarda bu tr lezzetleri almann bir anlam yoktur. rnein yeme, ime gibi beslenme ile ilgili tm lezzetler doa yasas iinde, bedenin rmesini, bileiminin dalmasn, yni lmesini nlemeye dnk olgulardr. Yine cinsel birleme gibi birok olgu da yaratl sistemi iinde trn yok oluuna ve ryne ynelik bir nlem niteliindedir. ayet insan iin lmsz ve yokolusuz bir varlk, her trl ktle ve istenmeyen eylere kar gvenilir bir hayat varsaylsa, bu durumda bireyin ya da trn varln korumaya dnk olarak bedende faaliyet gsteren duygu ve glerin ne tr yarar olabilir? Bbrek, mesane, dalak ve cier gibi bedensel organlar ve do-nanmlar ne gibi sonular verirlerdi? Bunlar dnyadaki snrl varln korunmas ynnde yararl olmak zere faaliyet gsteren organlardr. Sonsuz ve ebedi kalclk balamnda (yni ahirette) herhangi bir etkinlikleri olmaz. Yukarda iaret ettiimiz probleme vereceimiz cevap udur: Yce Allah, dnya hayat ile ilgili lezzetleri ve nimetleri yeryznn ssleri olarak yaratmtr. Ki insan bunlara ynelsin, onlar araclyla hayata balansn, drt elle sarlsn. Nitekim yce Allah bu noktaya yle temas etmektedir: "phesiz biz, yeryz zerindeki eyleri ona bir ss kldk." (Kehf, 7) "Mal ve ocuklar, dnya hayatnn ekici ssdr." (Kehf, 46) "Dnya hayatnn geiciliine

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 417

istekli karsnz." (Nis, 94) zerinde durduumuz konuyu vurgulamak asndan daha kuatc olan bir dier ayette ise yle buyuruluyor: "Onlardan baz gruplara, kendilerini denemek iin yararlandrdmz dnya hayatnn ssne gzn dikme. Senin Rabbinin rzk daha hayrl ve daha sreklidir." (Th, 131) Bir dier ayette de yle buyuruluyor. "Size verilen her ey, yalnzca dnya hayatnn meta ve ssdr. Allah katnda olan ise, daha hayrl ve daha sreklidir. Yine de akllanmayacak msnz?" (Kasas, 60) Bunun gibi daha birok ayeti rnek olarak sunabiliriz. Szkonusu ayetlerin tm, bu dnyada bulunan nimetlerin ve bunlarla ilintili lezzetlerin bu dnya hayat iin ngrlen olgular olduklarn, sresi sayl bir ka gn gemeyen u snrl hayat iin onlardan yararlanldn vurgulama noktasnda birlemektedirler. Eer bu hayat olmasayd, u nimetler de ne hayatn amac olarak ngrlrlerdi ne de yaratlrlard. Meselenin z budur. Ancak unu kesin olarak bilmek gerekir ki; kalc insann varl u gzlemlenen varlktan bakas deildir. Belli bir zaman diliminde varlk aleminde grnr, varolu aamalarn katederek kemale doru ilerler. Bu ise bedenden kaynaklanan ve ona egemen olan ruhtan baka bir ey deildir. Beden u elementlerden ve aktif glerden alnan paralarn toplamndan ibarettir. Eer bizim kalclk iin hedef olarak ngrdmz bu olgular bir an iin ortadan kalksalar, geride ne varlk kalr, ne de kalclk. Demek istiyorum ki bunlarn yokluunu tasavvur etmek, insann yokluunu ta batan varsaymak demektir. nsann varlnn srekliliinin ortadan kalkmas deil elbette. Bununla ne demek istediimizi anlam olmalsnz. O halde insan, bireyler eklinde ortaya kan bir canl trdr. Yer, ier, cinsel ilikiye girer, her ey zerinde alp-verme eklinde tasarrufta bulunur. Alglar, dnr, akleder, sevinir, neelenir, coar vs. Bunlarn tm, onun zat ile uyum salamaktadr. Ki zat da bunlarn toplamndan ibarettir. Kukusuz bunlarn bazsnn

418 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

dier bazsna gre ncelii vardr. nsan bir yuvarlakta (ncllerle amalar arasnda) dnp durmaktadr. Yce Allah onu geici alemden kalc dnyaya aktardnda ve onun iin sonsuzluk ngrdnde, ya sonsuz dl veya sonsuz ceza ile kalcln gerekletirdiinde, bu, onun varln geersiz klmak ve kalc bir varlk olarak var etmek eklinde gereklemez. Tam tersine, geicilik yurdunda srekli bir deiime tabi olan varln pekitirmek eklinde gerekleir. Dolaysyla insan, kanlmaz olarak, ya dnya nimetleriyle trde, ama kalc olan nimetlerden yararlanr, ya da dnya musibetleriyle trde felaketlere maruz kalr. Bunlar da ya cinsel birleme, ya yiyecek ya iecek, ya giyecek, ya barnak, ya arkada ya sevin veya buna benzer baka bir nimet eklinde gerekleir. u halde insan ayn insandr. Muhta olduu ve eksikliklerini tamamlamasna yardmc olan eyler, daha nce muhta olduu ve eksikliklerini giderdii maksad ve arzularnn aynsdr. Aradaki tek fark iki dnyann kalclnn farkll ve buna bal olarak ortaya kan olgularn deiikliidir. Bu gerek, insann bnyesinin gerek mahiyetini anlatan yce Allah'n u sznden de alglanmaktadr: "Andolsun, biz insan, szme bir amurdan yarattk. Sonra onu bir su damlas olarak, savunmas salam bir karar yerine yerletirdik. Sonra o su damlasn embriyo olarak yarattk; ardndan o embriyoyu bir inem et paras olarak yarattk; daha sonra o inem et parasn kemik olarak yarattk; bylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir baka yaratlla onu ina ettik. Yaratclarn en gzeli olan Allah, ne ycedir. Sonra bunun ardndan siz gerekten lecek olanlarsnz. Sonra siz gerekten kyamet gn diriltileceksiniz."
(M'minun, 12-16)

Ayette geen "yarattk" kelimesine dikkat edin! Yaratma toplama ve birleik haline getirmektir. "na ettik" ifadesine de dikkat edin. Bu da yaratma ve meydana getirme eklinin deimesini

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 419

ifade etmektedir. Bir de: "Sonra siz gerekten kyamet gn" ifadesine bakn! Bu ifadeye muhatap olanlar, baka bir yaratlla ina edilen kimselerden bakas deildir. Baka bir ayette yle buyuruluyor: "Dedi ki; orda yaayacak, orda lecek ve ondan karlacaksnz." (A'rf, 25) Bu ayetten anlalyor ki, insann hayat, yeryz meneli bir hayattr. Yeryznn nimetlerinden ve aclarndan meydana gelmitir. "nsanlar tek bir mmetti." (Bakara, 213) ayetini tefsir ederken, bu konuyla ilgili baz aklamalarda bulunduk. Yce Allah, bu yeryz nimetleri hakknda: "Bunlar dnya hayatnn metadr" buyurmutur. Baka bir yerde de: "Oysa dnya hayat, ahirette bir metadan baka bir ey deildir." (R'd, 20) buyurmu, bylece bizzat dnya hayatnn, ahirettte yararlanlan bir meta olduunu belirtmitir. Hi kukusuz bu, olaanst bir beyandr. Bir kapdr ki, iyice dnenler iin bin kapnn almasn salar. Bu, ayn zamanda Resulullah Efendimizin (s.a.a) u szn de dorulamaktadr: "Nasl yaarsanz yle lrsnz, nasl lrseniz yle dirilirsiniz." Ksacas, dnya hayat, ondan edindii gzel ve kt unsurlarla birlikte insann dnya meneli varldr. Ahirette de, mutluluk ve mutsuzluk balamnda, yni insann dnyada kendisi iin baar ve kurtulu grd eylerle, yenilgi ve hsran olarak grd eyler balamnda yine bu hayattan yararlanlacaktr. Dolaysyla bunlarn zevkine varmak suretiyle mutlu olur, ya da bunlardan yoksun olur. te bunlar cennetin nimetleri ve cehennemin azabdr. Daha ak bir ifadeyle; insann birey ve tr olarak devamn salama balamnda, doa yasas gerei bir mutluluu, bir de mutsuzluu sz konusudur. Bunlar da insann yeme, ime ve cinsel birleme gibi doal eylemlerine baldr. Szkonusu olgular n lezzetlerle ssl ve ekici klnmlardr. Bu, doa yasasnn bir gereidir. Sonra insan ek-sikliklerini tamamlama ve bilinli ve ira-

420 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

deye dayal faaliyetler sergileme srecine girince tr olarak bilinci ve iradesine dayal olarak setii eyler onun kemali olur. nsann alglamad ve irade etmedii bir ey, bu bilinli ve irade sahibi varlk iin kemal olarak deerlendirilemez. Bunlar doal mutluluk dediimiz olgular dahi olsalar. Tam tersi iin de ayn durum geerlidir. Alglamadmz eylerden zevk almayz; bunlar doal kemal ve mutluluk dediimiz olgular dahi olsalar. Beden sal, mal ve ocuk gibi. Biz algladmz lezzetlerden zevk alrz; bunlar, dmzdaki objeler dnyasyla rtmeseler de; salkl olduuna inanan bir hasta gibi ve bunun benzeri rnekler. te bu n lezzetler, doann ileri srd n kemalat trnden dahi olsalar, insan iin birer gerek kemale dnrler. Dolaysyla yce Allah, insan bir ekilde sonsuz bir kalcla kavuturunca, onun mutluluu, yine onun diledii lezzetlerin ahsnda belirginleir. Mutsuzluu da istemedii eylerin ahsnda ortaya kar. Bunlarn doal olarak ileri srlm n olgular olup olmamas arasnda herhangi bir fark yoktur. u apak bir gerektir ki, kiinin veya irade sahibi bilinli gcn iyilii kiinin bildii ve diledii eyde, ktl de bildii ama dilemedii eydedir. Bundan anlyoruz ki, insann mutluluu, ahirette, dnyadayken di-ledii yeme, ime, cinsel birleme veya bunlarn stnde olan lezzetler elde etmesidir. te bu cennettir. Mutsuzluu da btn bunlar elde edememesidir. Bu da cehennem azabdr. Nitekim yce Allah yle bu-yurmutur: "Orada onlarn her diledikleri ey vardr." (Nahl, 31)
"Onlar: Rabbimiz phesiz biz iman ettik, artk bizim gnahlarmz bala ve bizi atein azabndan koru, diyenlerdir." Bu ayet de, nceki

ayette "korkup saknanlar" ifadesiyle iaret edilen mttakilerin vasflarna yer veriliyor. Ayette, onlarn "Rabbi-miz..." diye sze baladklar belirtiliyor. Bu, Allah'n rabln anmak suretiyle kulluu ifade etmek ve "Biz iman ettik... artk azabndan ko-ru" szyle kendisinden diledikleri eyleri vermesini istirham etmek-tir.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 421

Hi kukusuz, "Biz iman ettik" cmlesi, Allah'a minnet etmek amacna ynelik deildir. nk iman noktasnda yce Allah onlara minnet eder. Nitekim bir ayette yle buyuruluyor: "Tam tersine, sizi imana ynelttii iin Allah size minnet etmektedir." (Hucurat, 17) Dolaysyla muttakilerin bu szleri, yce Allah'n iman edenleri balayacana ilikin vadinin gereklemesine ynelik bir dilektir. Baka bir ayette ise yle buyuruluyor: "O'na iman edin, sizi balasn." (Ahkaf, 31) Bu nedenle muttakiler de szlerine ifadenin banda, ayrntlandr-may ifade eden "fa" harfini getirerek (fekina) u ayrnty eklemeyi ihmal etmiyorlar: "artk bizim gnahlarmz bala..." Ayette, onlarn szlerinin ("phesiz" anlamna gelen "inne" edatyla) vurgulu bir ekilde yinelenmesi, onlarn doruluuna ve imanlarn kesinliine ili-kin bir iaret niteliindedir. Gnahlarn balanmas, azaptan kurtulmay gerektirmez. yle ki: Cehennem azabndan korunmak, yce Allah'n kendisine iman edip kulluk sunanlara ynelik bir ltfudur. Bu noktada kulun hakkedii ve yce Allah'n onu cehennem azabndan kurtarmak veya cennetle dllendirmek zorunda oluu gibi durum szkonusu deildir. nk iman ve ibadet de yce Allah'n bir nimetidir ve bu konuda O'ndan bakasnn bir etkinlii szkonusu deildir. O'nun kendi zerine ald bir hak baka. man etmeleri durumunda kullarn balamas ve onlar cehennem azabndan korumas, O'nun zerine ald bu tr bir haktr. Yce Allah konuya ilikin olarak bir ayette yle buyuruyor: "O'na iman edin; gnahlarnzdan bir ksmn balasn ve sizi ac bir azaptan korusun." (Ahkaf, 31) Kur'an'da yer alan baz ayetlerden, cehennem azabndan korunmann, balanma ve cennetle dllendirme ile ayn anlama geldii eklinde bir sonu karlabilir: "...Sizi ac bir azaptan kurtaracak bir ticareti haber vereyim mi? Allah'a ve O'nun Resul'ne iman edersiniz, mallarnzla ve canlarnzla Allah yolunda cihad edersiniz. Bu, sizin iin daha hayrldr; eer bilirseniz. O da sizin gnahlarnz balar, sizi altlarndan rmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki gzel

422 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

ve Adn cennetlerindeki gzel konaklara yerletirir." (Saf, 10-12) Bu ayetin son ikisi: "Sizi ac bir azaptan kurtaracak bir ticareti haber vereyim mi?" ayetinin aklamas niteliindedir. Bu noktada son derece derin bir anlam yatmaktadr. Eer baarabilirsek, bu noktay yeri gelince ayrntl bir ekilde aklayacaz. "Sabredenler, doru olanlar..." Burada muttakilerin be temel zelliinden szediliyor ki, hibir muttaki bunlarsz olmaz. Sabr zel-liinin, dier karakterlerden nce zikredilmesi ve mutlak olarak bra-klm olmas, sabrn tm ksmlarn kapsadna ynelik bir iarettir. Sabr ksmdr: taat etmede sabr, gnah ilememede sabr ve musibetlere kar sabr. Doruluk; kavramn gerek analizi asndan sz ve fiil olarak insann d ile iinin uyumlu olmas demektir; ancak bu anlamyla sabr ve gnlden itaat gibi dier tm faziletleri de kapsamaktadr. Ancak bu ayette, bu geni anlam kastedilmemitir. Burada Allah dorusunu daha iyi bilir- sadece doru szl olmak anlamnda kullanlmtr. Ayetin orijinalinde geen "kanitne" "kunt" kelimesinden, Allah'a boyun emek demektir. Ki tm ibadetleri ve kulluk sunma ekillerini kapsar. nfak ise, maln hakkedenlere ve hayr amal olarak verilmesi demektir. Seherlerde balanma dilemek, gecenin son diliminde kalkmay ve balanma dilemeyi gerektirir. Hadisler bunu, gece namaz ve Vitir namaznda okunan kunut duas kapsamnda balanma dilemek eklinde aklamtr. Yce Allah "Dehr" ve "Mzzemmil" surelerinde bunu insan Rabbine gtren bir yol olarak tanmlamtr: "phesiz, bu bir ttr. Artk dileyen Rabbine bir yol bulabilir." (Mzzemmil, 19; Dehr, 29)
"Allah adaleti ayakta tutarak, gerekten kendisinden baka ilah olmadna ahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de O'ndan baka ilah olmadna ahitlik ettiler." ahitliin asl, gzle grmektir. Grmek

ve duyumsamak suretiyle bilgi sahibi olmak yni. Daha sonra bu kavram, grlen ve duyumsanan bilginin ifade edilmesi, tann

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 423

tad bilgiyi aklamas anlamnda kullanlmtr. Ardndan ayn amaca ynelik olmalar dolaysyla bilginin tanmas ve aklanmas anlamnda mterek bir lafz gibi kullanlmtr. nk bir bilgiyi tamak genellikle gerein ve realitenin ekimeler, zorbalklar, unutmalar ve rtbas etmeler sonucu geersiz klnmasn nleme amacna ynelik olur. O halde ehadet, gerei ve hakk korumak demektir. te bu tarz bir yaklam ve amala, bilgiyi tama ve aa vurma olgularna ahitlik, yni hakk korumak ve egemen klmak denilmitir. Ayette geen "kst" kelimesi de adalet demektir. "phesiz inkar edenler, onlarn mallar da ocuklar da kendilerini Allah'tan mstani klmaz." diye balayan ve "seher vakitlerinde balanma dileyenler" cmlesine kadar sren ayetler grubu bize u gerei aklyor: Yce Allah'tan baka ilah yoktur ve hibir ey O'ndan mstani deildir. nsann kendisini Allah'tan mstani klacan sand ve hayatnda gvenip dayand eyler, yalnzca birer sstrler, birer oyalanma metadrlar. Yce Allah onlar daha hayrl olana kavumak iin yararlanlmak zere yaratmtr. Bunlara da ancak Allah'a kar duyulan takva duygusuyla ulalabilir. Dier bir ifadeyle; insann byk bir itenlikle yaknlk duyduu bu nimetler, dnyada kfirlerin ve m'minlerin ortak kullanmna sunulmutur. Ahirette ise, salt m'minlere zg klnmlardr. Tefsirini sunduumuz ayette iaret edilen tanklk da, yukardaki ayetlerin dikkat ektikleri hususun gerek olduunu, bundan kuku duyulmamas gerektiini vurgulamaya yneliktir. ilah olmadna tanklk etmiYce Allah, kendisinden baka tir. u halde O'nun dnda herhangi bir tanrnn varl szkonusu deildir. Dolaysyla ne mal, ne evlat, ne dnya hayatnn herhangi bir ss ne de doal bir sebep insan Allah'tan mstani klamaz. nk eer bu saylanlardan birisi, insan Allah'tan mstani klacak olsayd o, Allah'tan baka bir ilah olurdu ya da O'nun dnda

424 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

bir baka ilaha dayanrd, sonuta ona yaslanrd. Oysa Allah'tan baka ilah yoktur. Yce Allah, fiillerinde adeleti esas alarak, yarattklar hakknda adalete uygun hkmlerde bulunarak bu tanklkta bulunmutur. O, evrenin ynetimini, sebebler ve sonular yaratmak suretiyle dzenlemitir. Sebepler ve sonular arasnda gerektirici balar varetmitir. Her eyin yrynn, abasnn, tekamlnn ve aamalar katetmesinin kendisine dnk olmasn salamtr. Katman stne katman yaratmtr. Bu amaca doru giden yolun zerinde bir takm nimetler varetmitir ki, insanlar ahiretleri iin dnyadayken ve ahirete doru yol alrlarken bunlardan yararlansnlar. Yoksa insandan istenen bunlara gvenip dayanmas ve onlar asl ama edinip durmas deildir. te adalete uygun davranan bir tank olarak yce Allah buna tanklk etmektedir. in inceliine baknz ki, yce Allah'n adaleti O'nun zatna ve uluhiyetinin tekliine tanklk ediyor. Yni, adaleti, bizzat sabittir ve O'nun birliini ispatlamaktadr. Daha ak bir ifadeyle; bizler tanklk eden bir kimsede adaleti unun iin gznnde bulundururuz: Tank normal hayat yolu zere olsun, ftrat yolunu izlemi olsun, ifrat ve tefrite eilim gstererek bir eylemi ait olmad yere koymasn. Bylece adalete uygun tanklkta bulunduu zaman, yalan ve iftiradan yana gvencede olunur. Doruyu esas almak ve yaratl yasasna uygun hareket etmek, insann adil olmasn gerektirir. O halde Allah'n fiili olarak nitelendirilen evrene egemen olan ve evrensel fenomenlerin de ince ayrntsna kadar hareketlerini ynlendiren sistem, salt adalettir. Varolu yasas uyarnca gerekleen olaylarn kapsamnda raz olmadmz ya da eilimimizin ve beklentilerimizin aksine meydana gelen tm olaylar karsnda, ncelikli tavr olarak bunlara kar karz, bunlar tartrz. Bunu yaparken, bunlara ynelik kar kmzda aklmzn hkmettii ya da i gdmzn eilim gsterdii eyleri sz konusu ederiz. Bunlarn tm evrensel dze-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 425

nin gerei olarak belirginleen hususlardr. Sonra biraz daha aratrdmzda, olayn nedenini alglamaya balarz. Bylece phe ortadan kalkar. Ya da sebebi kavramaktan aciz kalrz ve elimizde sebebi bilmemekten baka bir ey kalmaz. Bilginin yokluu kalr, yokluun bilgisi deil yni. u halde, yce Allah'n eseri olan evrensel dzen, adaletin ta kendisidir. Bunun zerinde iyice dnmek gerekir. Eer, herhangi bir ite insan Allah'tan mstani klacak bir ilah olsayd, varolu dzeni mutlak adalet olmazd. Tam tersine her ilahn yapt kendi asndan, ntasarm ve eylemi erevesinde adalet olurdu. zetleyecek olursak, yce Allah, adil bir tank olarak, kendisinden baka ilah olmadna tanklk ediyor. Buna melekleri de tanklk ediyor: "Allah, gerekten kendisinden baka ilah olmadna ahitlik etti" ifadesi bunu ortaya koymaktadr. Dolaysyla bu ayet, yce Allah'n tekliine ynelik tankln iermesi bakmndan u ayete benzemektedir: "Fakat Allah, sana indirdiine ahitlik eder; onu kendi ilmiyle indirdi. Melekler de ahittirler. ahid olarak Allah yeter." (Nis, 166) Melekler, O'ndan baka ilah olmadna tanklk ederler. Yce Allah, bu ayetlerden nce Mekke'de inen ayetlerde onlarn ikram edilmi kullar olduklarn, Rablerine kar gelmediklerini, O'nun emriyle hareket ettiklerini, O'nu tenzih ettiklerini vurgulamt. Onlarn Allah' tesbih etmelerinde, O'ndan baka ilah olmadna ilikin tank da vardr. Konuyla ilgili olarak yce Allah yle buyuruyor: "Hayr, onlar ikrama layk grlm kullardr. Onlar szle bile olsa O'nun nne gemezler ve onlar O'nun emriyle yapp etmektedirler." (Enbiy, 26-27) "Melekler Rablerini hamd ile tesbih ederler." (ur, 5) lim sahipleri Allah'tan baka ilah olmadna tanklk ederler. On-lar i ve d alemdeki ayetleri gzlemleyerek bu tanklkta bu-

426 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

lunurlar. Edindikleri derin bilgi duygularn doldurmu ve akllarnda kkle-mitir. imdiye kadar yaptmz aklamalardan srasyla u sonular elde ediyoruz: Birincisi: Ayette edilen tanklktan maksat, szl tanklktr. Fiili tanklk z itibaryla gerek ve geerli olsa da ayetin zahirinden, onun kastedilmediini anlyoruz. nk varlk alemi, kendisine egemen olan tek ve btnsel dzeni ile, teker teker varlklar temsil eden czleri ile uluhiyetin tekliine tanklk etmektedir. kincisi: Ayette geen "kimen bil kst=adaleti ayakta tutarak" ifadesi "Allah ahitlik etti" ifadesinin failinin hali fonksiyonunu grmektedir. Dier bir ifadeyle, O'nun adaleti ayakta tutmas, ne yce Al-lah, ne melekler, ne ilim sahiplerinin tanklna konu olan husus de-ildir. Tersine yce Allah adaleti kaim klarak kendisinden baka ilah olmadna tanklk etmektedir. Melekler ve ilim sahipleri de O'nun birliine tanklk ediyorlar. Ayetin zahirinden bu anlalyor. nk "O'ndan baka ilah yoktur" cmlesiyle "adaleti ayakta tutarak" ifadesi arasnda, "melekler ve ilim sahipleri" ifadesine yer verilmitir. E-er, adaleti kaim klmak tankln bir cz olsayd, cmlenin yle kurulmu olmas gerekirdi: "ehidellahu ennehu lailahe illa huve kimen bil kst vel meliketu=Allah, gerekten adaletle kim olup kendisinden baka ilah olmadna tanklk etti; melekler..." Deindiimiz bu iki hususla, baz tefsircilerin ayeti tefsir ederken iki yndeki (ehadetin ameli olmas, adaleti ayakta tutmann tankla konu olmas ynndeki) deerlendirmelerinin tutarszl da anlalm oluyor. Szkonusu tefsircilerin konuya ilikin deerlendirmelerini inceleyenler, bu tutarszlklar gzlemleyebilirler. Konuyla ilgili olarak ileri srlen problemlerin en tuhaf ise, bazlarnn u tarz deerlendirmelerde bulunmalardr: Ayette geen tankl, yukarda akladmz gibi szl tanklk olarak yorumlamak, tevhid ilkesi asndan akldan ok nakle dayanmay

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 427

gerektirir. Oysa byle bir durumun doruluu da vahyin sahih oluuna bal olur. Bu tankln doruluu, Kur'an'n gerek vahiy olduuna dayal olur. Oysa Kur'an'n gerek vahiy olmas da, bu tankln doruluuna baldr. Tankln buna dayal olmas muhal nitelikli ksr dngy gerektirir. Buradan hareketle baz tefsirciler yle bir deerlendirmede bulunmulardr: Buradaki tanklktan maksat istiare tr bir anlamdr. yle ki yce Allah'n yaratt btn varlklarn, ihtiya ve dzen birliinin, yaratcnn birliine tanklk etmeleri, szl bir anlatm ve Yce Allah'n kendisinden baka ilah olmadn haber vermesi olarak alglanr. Ayn ekilde, meleklerin O'na ibadeti Allah'n emrine gre hareket etmeleri ve insanlardan ilim sahiplerinin Allah'n birliine dair iaretleri gzlemlemeleri, yce Allah'n tekliine ynelik tanklkta bu-lunmalar konumundadr." Buna ilikin cevabmz udur: Bu deerlendirme yanlma ve de-mogoji rndr. Akln veya duygunun kavrayabilecei hususlarda ancak nakle dayanlmaz. nk hakknda bilgi sahibi olunmas gereken bir noktada insana bilgi kazandrmaz. Ancak akl gibi veya ondan daha gl bir ekilde bilgi vermesi mmkn olan yerde akl gibi veya ondan daha gl bir ekilde dikkate alnr. Nitekim mtevatir dzeyindeki bir haber, yakin dzeyinde olan ve yakini sonu veren akl-teorik ncllerden oluan kantlarn destekledii mantksal nermelerden daha etkili ve daha doru kabul edilir. Varsaylan tann, kesin kant desteiyle yalan ve iftira gibi olgulara tevessl etmedii bilinirse, onun tankl kesin kantn ifade ettii sonucu verir. Yce Allah -noksanlklardan ve batldan mnezzeh olduu iin- hakknda yalan tasavvur edilmez. Dolaysyla O'nun kendi birliine ynelik tankl, hakk gsteren bir tanklktr. Ayn ekilde O'nun meleklerin ve ilim sahiplerinin tanklklarn haber vermi olmas da onlarn tanklk ettiklerini ispatlar.

428 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Ayrca putlar ve heykeller gibi dzmece ilahlar Allah'a ortak koanlar, bunlarn Allah katnda efaatiler olduklarn, Allah ile kullar arasnda araclar ilevini grdklerini ileri srerek byle bir yaklam iine giriyorlar. Nitekim yce Allah, onlarn bu tutumlarn yine onlarn azndan yle aktaryor: "Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklatrsnlar, diye ibadet ediyoruz." (Zmer, 3) Ayn ekilde heva ve heves, itaat edilen lider, mal ve evlat gibi gizli irk unsurlarn Allah'n ortaklar gibi alglayanlar da, onlar Allah'tan kaynaklanan ama bamsz etkiye sahip sebepler olarak grmektedirler. Dolaysyla O'nun orta gibi grlen dzmece ilahlar, ancak O'nun bunlar ortakla kabul ettii sansndan dolay bu konuma getirilmilerdir. Yni kendilerinden kaynaklanan bir zellikleri yoktur. Yce Allah, kendisi iin ortaklar edinmediini bildirince, O'nun ortaklar olduunu iddia edenlerin iddialar havada kalm oldu. Bylece ifade u ayete benzer bir fonksiyon icra etmi olur. "De ki; siz, Allah'a gklerde ve yerde bilmedii bir ey mi haber veriyorsunuz?" (Yunus, 18) Bu ifade, Allah'n orta olduuna dair iddiay yce Allah'n gklerde ve yerde byle bir eyi bilmedii ve hibir ey O'na gizli kalmaz eklinde geersiz klmaktadr. Gerekte bu da, Rububiyet ve ycelik makamndan kaynaklanan haberlerden biridir. u ayet-i kerime gibi: "O, onlarn irk kotuklarndan uzak ve ycedir." (Yunus, 18) ve bunun benzeri ayetler. Ancak burada verilen haberin tanklk kavramyla rtmesi gz nnde bulundurulmutur. nk iddia edi-len bir konuda verilen haberdir. Bu haberi veren de adalete uygun hareket etmektedir. Bylece bu haber tanklk nitelikli olur. Dolaysyla kelamda bir edebi sanat rnei riayet edilsin diye tanklk ifadesi kullanlmtr. Dolaysyla ayetin anlam yle yorumlanr: Eer varlk aleminde Allah'tan baka yaratmada ve varlk aleminin ynetiminde etkin olan ortaklar ve efaatiler olarak bir takm tanrlarn varl szkonusu olsayd, yce Allah bunlar mutlaka bilirdi ve varlklar-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 429

na tanklk ederdi. Ancak O, ortann olmadn bildiriyor. u halde O'nun orta olamaz. Eer byle bir durum szkonusu olsayd, evrenin yaratl ve ynetimi iin araclar olarak iler gren melekler de bilirlerdi ve bunu itiraf ederlerdi. Ancak onlar, Allah'n ortann olmadna tanklk ediyorlar. lim sahipleri de bunu bilir ve eserini grrlerdi. Ancak onlar da gzlemledikleri ayetlerinden edindikleri bilgiyle Allah'n orta olmadna tanklk ediyorlar. Bu szlerimizi, u sembolik anlatmla daha da belirginletirmemiz mmkndr: Eer falan lkede, bildiimiz kraln dnda memleket ilerinde ve ynetimde etkin olan baka bir kral olsayd, herkesten nce, bizim bildiimiz kral bunu bilirdi. nk farketmemesi mmkn deildir. Yine saltanat ile halk arasnda araclk grevini yerine getiren iiler ve dier kurumlar bunu bilirlerdi. Her gn ellerindeki hkm ve emirlerle memleket iinde icra- faaliyet eden bu arac kurum ve kiilerin ikinci bir kraln varln farketmemeleri mmkn mdr? Ayrca sz konusu lke halknn iindeki akll ahsiyetler de bunu bilirlerdi. Emir ve buyruklarn uygulayanlar ve lke iinde yaayanlar olarak byle bir eyin varln bilmezler miydi? Ama kral, by-le birinin varln inkar ediyorsa, devlet grevlileri byle birini tan-myorsa, akl banda vatandalar varln ispatlayacak bir ey grmyorlarsa, byle biri yoktur, demektir. "Mutlak g ve hikmet sahibi Allah'tan baka ilah yoktur." Bu bir ara cmleciktir. fadenin ak iinde yer almas da, hatrlatlmamas durumunda gzden kalmas muhtemel olan bir gerei vurgulama amacna yneliktir. Yoksa, cmlenin ak bu gerei ifade etmek deildir. Yce Allah'la ilgili, O'nun anna yakmayan bir konudan szedildii durumlarda, O'nun yceliini vurgulamaya dnk olarak Kur'an'n teden beri taknd bir edep tavrdr bu. "Allah ocuk edindi, dediler, O, bundan ycedir" (Yunus, 68) gibi. "O, bundan ycedir" sz, yce Allah ile ilgili olarak yakksz bir hususun dile getirilmi olmas nedeniyle, O'nun yceliini vurgu-

430 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

lamak iin cmle iinde yer almtr. Aadaki ayet de bir adan buna benzemektedir: "Yahudiler: "Allah'n eli skdr" dediler. Onlarn elleri baland." (Mide, 64) Ksacas, ayetin ba taraf, -irki olumsuzlayarak- yce Allah'n, meleklerin ve ilim sahiplerinin tankln kapsamaktadr. Dolaysyla, bu olay anlatann, tankl haber verenin, yni konumacnn -ki ayet-te yce Allah'tr- ve bunu dinleyen muhatabn, irki olumsuzlamak su-retiyle Allah' birlemesi ve "O'ndan baka ilah yoktur" demesi zerine den bir haktr. Aie'ye ynelik iftira ile ilgili ayeti de buna benzetebiliriz: "Onu iittiiniz zaman; bu konuda sz sylemek bize yakmaz. Allah'm Sen ycesin; bu, byk bir iftiradr" dememiz gerekmez miydi?" (Nur, 16) u halde yce Allah'n onlar zerindeki bir hakk, bir iftira duyduklarnda ve iftiraya urayan kimseyi bu sulamadan tenzih etmek istediklerinde, bundan nce Allah' tenzih etmeleridir. nk yce Allah, aslsz sulamalardan ve noksanlklardan tenzih edilmeye herkesten ok layktr. u halde: "Mutlak g ve hikmet sahibi olan Allah'tan baka ilah yoktur." ifadesi Yce Allah'a ynelik bir vg niteliindedir ve O'nun yceliini vurgulama amacna yneliktir. Bu yzden ifadenin sonunda "Azz ve Hakm" isimleri yer almtr. Eer ifade, tankln sonucu konumunda olsayd, cmlenin birlik ve adaletle kaim olma sfatlaryla son bulmas daha uygun olurdu. O halde, O'nun birliine ilikin tanklktan szedildii bir srada, O'nun birliinin vurgulanmas gerekirdi. O, stn iradeli oluuyla tektir. Mutlak iradesi uluhiyet makamnda, bir ortan bulunmas suretiyle zelil olmasn imkansz klar. Hikmeti itibaryla tektir. Hikmeti O'ndan bakasnn, O'nun varlk alemi ile ilgi-li emrini geersiz klmasn, evren zerindeki ynetimine mdahale et-mesini, evrensel dzeni bozmasn, iradesini ifsad etmesini engeller. Yukardaki aklamalar, ayette, tevhid kelimesinin tekrarlannn ve ifadenin sonunda "Aziz ve Hakm" isimlerinin yer almas-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 431

nn gerekesini ortaya koyar niteliktedir. Allah herkesten daha iyi bilir.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Mecma-ul Beyan tefsirinde: "nkar edenlere de ki: Yaknda yenileceksiniz..." ifadesiyle ilgili olarak Muhammed b. shak'n rivayet zincirinde yer alan adamlara dayanarak yle dedii rivayet edilir: Resulullah (s.a.a) Bedir'de Kureyi yenilgiye uratp Medine'ye gelince, Yahudileri Kaynuka arsnda toplad ve onlara yle dedi: "Ey Yahudi topluluu, Bedir gn Kurey'in zerine inen musibetin bir benzerine kar Allah'tan saknn. Onlarn bana gelen, sizin banza gelmeden nce Mslman olun. Sizler benim eli olarak gnderilmi bir peygamber olduumu biliyorsunuz. Benim hakkmdaki bilgileri ki-taplarnzda buluyorsunuz." Bunun zerine yle dediler: Ey Muham-med, sava deneyimleri olmayan bir toplulukla karlap onlar yenil-giye uratm olman seni yanltmasn. Allah'a andolsun ki, eer senin-le savasaydk, sen bizim nasl insanlar olduumuzu anlardn." Bunun zerine yukardaki ayet indi. (c.2, s.413, Tahran basks) Ben derim ki: Ayn hadisi, ed-Drr-l Mensr tefsirinde bn-i shak ve bn-i Abbas'tan, Beyhaki ise ed-Delail adl eserinde bn-i Abbas'tan rivayet etmitir. Buna yakn bir rivayete Tefsir-ul Kumm'de yer verilmitir. Daha nce unu sylemitik: Ayetlerin ak, bunlarn Yahudiler hakknda indikleriyle bsbtn rtmyor. Ayetlerin akna en uygun olan, bunlarn Uhud savandan sonra inmi olmalardr, Allah dorusunu herkesten daha iyi bilir. El-Kafi'de, Tefsir-ul Ayya'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "nsanlar, ne dnyada, ne de ahirette, kadnlardan aldklar lezzetten daha byn tatmazlar. Nitekim yce Allah yle buyurmutur: "Kadnlara, oullara duyulan tutkulu ehvet insanlara ssl ve ekici klnd." Ardndan yle demitir: "Cennet halk, nikahtan al-dklar zevki hibir eyden almazlar, ne ye-

432 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

meden ne de imeden." (el-Kfi, c.5, s.321, h: 10; Tefsir-ul Ayya, c.1,


s.164, h: 10)

Ben derim ki: Bu karsama, ayetteki tutkulu ehvetlerle ilgili sralamadan alnmtr. nk kadnlara duyulan ehvet, dierlerinden daha nce zikredilmitir. Ardndan bu ehvetler dnya hayatnn meta olarak nitelendirilmi, sonra cennetteki ehvetlerin bunlardan daha iyi olduklar vurgulanmtr. mamn (a.s) cinsel birlemeyi, lezzetlerin en by olarak nitelendirmek suretiyle yapt bu snflandrma izafi ve grecelidir. Yni, cinsel birleme, insan bedeniyle ilintili ehvetlerin en bydr. nsann kendi varlndan veya Allah dostlarndan birinin Rabbine yakn olmaktan, O'nun byk ayetlerini, honutluk ve ikram ltuflarn gzlemlemekten ald lezzet, mamn (a.s) szlerinin kapsamnn dndadr. Bilimsel kantlarla ortaya konmutur ki, insan en byk zevki kendi varolu nimetinden alr ve yine varlklarn Rablerinin varl karsnda duyduklar zevk, kendi varlklarndan duyduklar zevkten daha byktr. Birok rivayette, kulun Allah'a yakn olmaktan dolay duyduu zevkin her trl zevkten daha byk olduu belirtilmitir. el-Kafi'de mam Bkr'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: mam Zeynel-abidin (a.s) yle derdi: "Nefsimi, bizimle ilgili lm ve ldrmelerin erken olmas iin son derece cmert klan Yce Allah'n u ayetidir: "Bizim yere gelip etrafndan eksilttiimizi grmezler mi?" (R'ad, 41) Burada alimlerin ortadan kalkmalar kastedilmitir. Kitabmzn uygun yerlerinde bu tr rivayetlere deineceiz. (el-Kfi, c.1, s.30, h:6) Mecma-ul Beyan tefsirinde: "Kantar kantar ylm altn ve gm" ifadesiyle ilgili olarak mam Bakr ve mam Sadk'n (her ikisine selam olsun): Kantar, dolu bir kz derisi altn demektir" dedii rivayet edilir." (c.2, s.417) Tefsir-ul Kumm'de, mam Sadk'n (a.s) yle dedii belirtilir: "el-Hayl-ul musavveme" meraya salnm atlar demektir." (c.1, s.97)

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 433

Men La Yahzuruh-ul Fakh ve el-Hisal adl eserlerde mam Sad-k'n (a.s) yle dedii rivayet edilir. "Bir kimse vitir namazn klarken ayakta yetmi kere: "estefirullahe ve etbu ileyh=Allah'tan balanma diliyorum, tevbe edip O'na yneliyorum", derse ve bunu bir yl bo-yunca srdrrse, yce Allah, katnda onu, "seherleri istifar edenlerden" yazar ve Allah tarafndan balanmas vacip olur." (el-Fakih, c.1, s.309, h:4; el-Hisal, s.581, h:3) Ben derim ki: Bu anlama gelen ifadeler baka kanallardan da Ehl-i Beyt mamlarndan rivayet edilmitir. Peygamberimizin (s.a.a) snnetlerinden birisidir. Buna yakn bir hadis ed-Drr-l Mensr tefsirinde bn-i Cerir'den, o da Cafer b. Muhamed'den u ekilde rivayet edilmitir: "Kim gecenin bir vaktinde namaz klar, sonra gecenin sonunda yetmi defa istifar ederse, istifar edenlerden yazlr." (c.2, s.12) mam'n (a.s): "Allah tarafndan balanmas vacip olur" sz, yce Allah'n m'minlerin dilinden aktard u ifadeden alglanmtr: "yleyse gnahlarmz bala." nk, onlarn dualarnn geri evi-rilmeksizin hikaye edilmi olmas onaylandnn, kabul edildiinin gstergesidir.

434 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

19- Hi phesiz din, Allah katnda slam'dr. Kitap veri-lenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarndaki kskanlk yznden, ayrla dtler. Kim Allah'n ayetlerini inkr ederse, (bilsin ki) gerekten Allah, hesab pek abuk grendir. 20- Eer seninle ekiip-tartrlarsa, de ki: "Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim. Ve kitap verilenlerle mmlere (mriklere) de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eer teslim oldularsa, gerekten hidayete ermilerdir. Fakat yz evirdilerse, artk sana den yalnzca tebli etmektir. Allah, kullar hakkyla grendir. 21- Allah'n ayetlerini inkr edenler, peygamberleri haksz yere ldrenler ve insanlardan adaleti emredenleri ldrenler; ite onlara ackl bir azab mjdele. 22- Onlar, yaptklar dnyada ve ahirette boa gitmi olanlardr ve onlarn hibir yardmclar da yoktur.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 435

23- Kendilerine Kitaptan bir pay verilenleri grmedin mi? Aralarnda hkmetmesi iin Allah'n Kitabna arlyorlar da, sonra ilerinden bir grup yz evirerek dnyorlar. 24- Bu, onlarn: "Ate bize sayl gnler dnda, kesinlikle dokunmayacak" demelerinden ileri gelir. Uydurduklar eyler, onlar dinleri konusunda yanltmtr. 25- Artk onlar, kendisinde phe olmayan bir gn iin topladmzda ve her bir nefse -hakszla uratlmakszn- kazand tam olarak dendiinde nasl olacak?

AYETLERN AIKLAMASI
Yukardaki ayetlerde ehl-i kitabn durumu gzler nne seriliyor. Daha nce vurguladmz gibi, bu surede durumu irdelenen gruptan sonuncusu ehl-i kitaptr. Ki surenin genel aknn amac gznn-de bulundurulduunda bu grubun en nemlisi, Yahudi ve hristiyan-lardan oluan ehl-i kitaptr. nk surenin nemli bir ksm onlarla ilgilidir, onlarn tavrlar zerine inmitir, sonu itibaryla onlara dnktr. "Hi phesiz din, Allah katnda slam'dr." Daha nce "slam" kelimesinin szck olarak ifade ettii anlam zerinde durduk. Kitap verilenlerin, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarndaki kskanlktan dolay ihtilafa dtklerinden sz edilmi olmasn bir ipucu olarak kabul edersek, slam kelimesinin daha nce zerinde durduumuz szlk anlamnda kullanldn syleyebiliriz. Bu durumda ayetin anlam yle olur: Yce Allah kullarna bu tek dinden bakasn emretmemitir. Peygamberlerine indirdii kitaplar araclyla yalnzca bu dini aklamtr. Kant niteliindeki ayetleri de ancak onu gstersinler diye gzler nne sermitir. Ve o din slam'dr. Hakka teslim olmak yni inan ve amelde hakka boyun emek.

436 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Dier bir ifadeyle: slam; yce Rablk makamndan bilgi ve hkm balamnda kaynaklanan aklamalara teslim olmak demektir. Bu din, yce Allah'n nebi ve resullerine indirdii eriatlar baznda nicelik ve nitelik olarak deiik biimlerde pratize edilmi olsa da -nitekim yce Allah bu farkl yansmalara kitabnda iaret etmitir- gerekte tek bir dinden baka bir ey deildir. Dinin pratikteki yansmalarndan iba-ret olan eriatlarn farkll, eksiklik tamamlk itibaryladr, elime ve birbirini olumsuzlama itibaryla deil. Bunlar arasndaki stnlk derece farkllndan kaynaklanr. Btn eriatlarn ortak noktas, yce Allah'n elileri araclyla kullarndan istedii eylere uyup itaat etmek, teslim olmaktr. Yce Allah'n kullarndan istedii ve kullarna aklad din, ite budur. Bundan dolay, insann bu dinle ilintili olarak net bir ekilde or-taya konan bilgileri almas, benimsemesi, kukulu noktalarda durup nefsinden kaynaklanan tasarruflarda bulunmamas bir zorunluktur. Ya-hudi ve Hristiyanlardan oluan ehl-i kitap topluluklarnn, kendilerine ilahi kitap indirilmi olmasna, yce Allah'n katndaki dinin slam ol-duunu aklam olmasna ramen, dinde ihtilaf etmi olmalar, iin asln ve dinin tekliini bilmemelerinden kaynaklanan bir durum deildir. Tam tersine, onlar bu gerei biliyorlard. Onlar dinde ihtilafa srkleyen etken, kskanlklar ve zulmleri olmutur. Bu konuda hi bir mazeretleri yoktur. Onlarn bu tutumu, kendilerine iin asln gerei gibi aklayan Allah'n ayetlerini inkr etmek anlamna gelir. Kukusuz Allah' inkr etmiyorlard. O'nun varln ak bir ekilde kabul ediyorlard. Allah'n ayetlerini inkr edenler bilsinler ki, Allah hesaplar abuk grendir. Onlarn hesabn hem dnyada hem de ahirette abuk grr. Dnyada rsva olmak, dnyev mutluluktan yoksun braklmak, ahirette ise, elem verici bir azaba arptrmak eklinde hesaplarn grr. Hesaplar abuk grmenin, hem dnyay, hem de ahireti kapsayacak ekilde genel bir olgu olduunun kant, iki ayetten sonra yer alan u ifadedir: "Onlar, yaptklar dnyada ve ahirette

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 437

yer alan u ifadedir: "Onlar, yaptklar dnyada ve ahirette boa gitmi olanlardr. Ve onlarn yardmclar yoktur." Yukardan beri yaptmz aklamalardan srasyla u hususlar akla kavuuyor: Birincisi: Dinin Allah katnda oluu, hazr bulunuu, yasama nitelikli bir olu, bir bulunutur. Yni tek bir eriattr. Ancak dereceler ve deiik milletlerin farkl kapasitelerine gre bir takm farkllklarnn olmasndan baka bir ihtilaf olmaz. Yoksa dinin tekvin, varolusal teklii kastedilmiyor. Yni tek bir dinin tek bir tarzda insan ftratna yerletirilmi olmas kastedilmiyor. [Dinden maksat, insanlarn ftrat deildir.] kincisi: Ayette iaret edilen "ayetler"den maksat vahiy yoluyla indirilenlerdir. Yce Allah'n peygamberlerine bildirdii aklamalar yni. Allah'n tekliine ve buna bal olan dier ilahi bilgilere iaret eden tekvin, evrensel ayetler kastedilmiyor. Ayet, kskanlktan dolay ihtilaf ettiklerini vurgularken, bir bakma ehl-i kitab almakla tehdit etmektedir. Nitekim bundan nceki: "nkar edenlere de ki: Yaknda yenileceksiniz ve toplanp cehenneme srleceksiniz" ifadesi ile de mrik ve kfirler tehdit edilmitir. Bir sonraki ayette geen: "Kitap verilenlerle mmilere de ki: Siz de teslim oldunuz mu?..." ifadesinde, ehl-i kitapla mriklerin birlikte zikredilmesinin nedeni de bu olsa gerektir. Ki bu ifadeden de tehdit havas al-glanmaktadr.
"Eer seninle ekiip-tartrlarsa, de ki: Bana uyanlarla birlikte, ben kendimi Allah'a teslim ettim..." "Eer seninle ekiip tartrlar-

sa" ifadesindeki zamirin ehl-i kitaba dnk olduu aktr. Burada kastedilen, ihtilaf hususunda Peygamberimizle tartmaya girip: "htilafmz, bize ynelik aklamadan sonra aramzda ya-anan kskanktan kaynaklanmyor. Tam tersine, buna, aklmz, anlaymz ve dinin gereklerine ilikin bilgiler elde etmeye ynelik abalarmz bizi iletti. Yce Allah'a teslim olmay hibir zaman brakm deiliz. Senin ngrdn ve bizi davet ettiin de bu tr

438 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

bir eydir ey Muhammed" ve benzeri szler sarfetmeleridir. Buna ilikin kant da: "De ki: Ben kendimi Allah'a teslim ettim" ve "kitap verilenlerle mmilere de ki: Siz de teslim oldunuz mu?" ifadeleridir. nk her iki cmle, onlarla tartmay brakmaya ynelik deil de tartmalarn ve hasmlklarn kesmek amacyla ayetin ak iinde yer almtr. nceki ifadeyle irtibatl olarak ayete baktmz zaman yle bir anlam elde ediyoruz: Allah katnda din, slam'dr. Bu hususun gereklii noktasnda Allah'n indirdii kitaplar arasnda ihtilaf olmaz. Akliselim de bundan kuku duymaz. Buna bal olarak senin bir Mslman olarak teslim oluun aleyhine herhangi bir kant ileri srlemez. Eer din ile ilgili olarak seninle tartrlarsa, de ki: Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim. te din budur. Din ile ilgili olarak dinden daha ncelikli kant olur mu? Sonra u soruyu onlara ynelt: Siz de teslim oldunuz mu? Eer teslim olurlarsa, kukusuz doru yolu bulmu olurlar. Dolaysyla yce Allah'n sana ve senden nceki peygamberlere indirdii ayetleri kabul etmeleri gerekir. Bunu yaparlarsa, artk onlarn aleyhine bir kant ileri srlemez, sizinle onlar arasnda ekime ve tartma da olmaz. Eer yz evirirlerse, onlarla ekime, tartmaya girme. nk apak meselelerde tartmaya girmek yersizdir. Dinin, Allah'a teslim olmak demek olduu apak bir konudur. Bu gerei ak bir ekilde duyurmaktan baka sorumluluun yoktur. Yce Allah: "Kitap verilenlerle mmlere de ki: Siz de teslim oldunuz mu?" ifadesinde, ehl-i kitapla mmleri bir noktada buluturuyor. Bunun nedeni, tevhid ve irk gibi iki ayr akma bal olmalarna karn, dinin her iki tarafn ortak sorunu olmasdr. "Vech" kelimesinden bir eyin insana bakan taraf veya zel anlamda yz kastedilmitir. Bunun nedeni, duyu organlarnn byk bir ksmn kapsayan yzn teslim olmasnn, tm bedenin teslim olmas demek olduuna dayanr. Ayette teslim olmann "vech" ile ilintilendi-rilmi olmas, yce Allah'n emrine ynelii ve

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 439

boyun eii gstermeye yneliktir. "Biz teslim olduk" ifadesi yerine, "bana uyanlarla birlikte..." denilerek Peygambere atfedilmesi, "tabi olma" makamn koruma ve peygamberimizin ncelikli konumuna vurgu yaparak onurlandrma amacna yneliktir.
"Ve kitap verilenlerle mmlere de ki: Siz de teslim oldunuz mu?..."

Ayette sz edilen mmlerden maksat mriklerdir. Bu ekilde nitelendirilmelerinin nedeni, karlarndakilerin ehl-i kitab olarak isimlendirilmi olmasdr. Ayrca yce Allah'n bir ayette iaret ettii gibi ehl-i kitap da mrikleri bu ekilde tanmlyorlard: "mmiler konusunda zerimizde bir sorumluluk yoktur." (l-i mrn, 75) mmi, okuma-yazma bilmeyen demektir. "Fakat yz evirdilerse, artk sana den yanlzca tebli etmektir. Allah, kullar hakkyla grendir" ifadesinde srasyla u hususlara iaret etmektedir: Birincisi: Tartmada ekime, inatlama ve srar yasaktr. nk apak tartma gtrmez dini bir konuyu inkr eden bir kimseyle tartmak, ekime ve inatlamak dnda baka bir ekilde gerekleemez. kincisi: nsanlar hakknda hkm ve emir yetkisi mutlak olarak Allah'a aittir. Peygamber ise mesaj aka duyurmakla ykml bir elidir. O, insanlara egemen olan bir hkmran deildir. Nitekim bu hususla ilgili olarak yce Allah yle buyuruyor: "te sana bir sorumluluk ve grev yoktur." (l-i mrn, 128) "Onlar zerinde zor ve bask kuracak deilsin." (Gaiye, 22) ncs: Ehl-i kitap ve mrikler tehdit edilmektedirler. nk: "Artk sana den yalnzca tebli etmektir" ifadesinden sonra yeralan: "Allah, kullar hakkyla grendir" ifadesi tehdit havas vermektedir. Buna benzer bir konuya temas eden ayette yer alan tehdit ifadesi de buna ilikin bir kanttr: "Deyin ki: Biz Allah'a... iman ettik... ve biz O'na teslim olmularz. ayet onlar da, sizin inandnz gibi inanrlarsa, kukusuz doru yolu bulmu olurlar; yok eer yz evirirlerse, onlar elbette bir aykrlk iindedirler.

440 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Sana onlara kar Allah yeter. O, iitendir, bilendir." (Bakara, 136137) Bu ayetlerde, slam'dan yz evirmeleri durumunda ehl-i kitabn, ihtilaflarda srar etmi olaca vurgulanyor. Ardndan Peygamberimizi teselli eden, gnlne su serpen bir ifadeyle onlara ar bir tehdit yneltiliyor. Dolaysyla: "Fakat yz evirdilerse, artk sana den yalnzca tebli etmektir" ifadesi, onlarla Rablerini babaa brakmaya ynelik bir emir niteliine sahip bir kinayedir. Durumlarnn Allah'a havale edilmesi isteniyor. O, kullarn grendir. Onlar hakknda durumlarnn gerektirdii, kabiliyetlerinin lisanyla istedikleri biimde hkmeder. Bundan da anlalyor ki: Baz tefsircilerin: "Ayet inan zgrlne iaret etmektedir. Dinde zorlama olmayacan vurgulamaktadr" eklindeki karsamalar zerinde durmaya demez bir iddiadr. nk ayet, grld gibi farkl bir meseleyle ilintilidir. "Kullar hakkyla grendir." ifadesinde, kulluk nitelii n plana karlm, sz gelimi; "Onlar" veya "nsanlar grendir" gibi bir ifade kullanlmamtr. Bununla demek isteniyor ki: Allah'n hkm onlar hakknda geerlidir, yrrlktedir. nk onlar, O'nun kullar, O'nun Rububiyeti altndadrlar. Mslman olup olmamalar bu gerei deitirmez. "Allah'n ayetlerini inkar edenler..." Ayetin ifade tarz, yeniden baa dnlm olduunu gsterse de, nceki ayetin sonunda yer alan tehditle gndermede bulunmuyor deildir. nk ayetin ierii ehl-i kitapla, zellikle Yahudilerin tutumlaryla rtmektedir. "nkr edenler" ve "ldrenler" ifadeleri her iki yerde de sreklilii salamaya dnktrler ve gerekli aklama yapld halde srf kskanlktan dolay kfre sapmay temsil eden Allah'n ayetlerini inkar etme olay ile haksz yere peygamberleri ldrme ve insanlar ada-lete, insafa davet eden, zulm ve kskanl nehyeden insanlar katletme eylemlerinin aralarnda bir gelenek olduunu, teden beri uygulana gelen bir kural olduunu gstermektedirler. Yahudi tarihi bunun somut kantdr. Yahudiler birok peygamber-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 441

lerini, marufu emredip mnkeri yasaklayan davetilerin byk bir ksmn ldrmlerdir. Hristiyanlar da bu hususta onlardan geri kalmamlardr. "Onlara ackl bir azab mjdele" ifadesi gazabn ve azap indirme eyleminin kapsamlln net bir ekilde vurgulamaya dnktr. Bu, salt uhrevi azap deildir. Bunun byle olmadnn kant, hemen sonraki ayette yer alan; "Onlar, yaptklar dnyada ve ahirette boa gitmi olanlardr..." ifadesidir. Buna gre, onlar dnya ve ahiret azabyla birlikte mjdelenmektedirler. Ahiret azab; ac veren cehennem ateidir. Dnya azab ise, dnya hayatnda jenoside uratlmalar, yurt-larndan sklp atlmalar, mal ve can kaybna uratlmalar, yce Al-lah'n aralarna dmanlk ve kin duygularn atmas ve kyamete kadar bu durumlarnn srmesi eklinde gerekleen azabdr. Kur'an'n birok ayetinde buna ilikin ak ifadeler vardr. "Onlar, yaptklar dnyada ve ahirette boa gitmi olanlardr. Ve onlarn yardmclar yoktur" ifadesi srasyla u hususlara iaret etmektedir. a) Marufu emrettii veya mnkeri yasaklad iin bir kimseyi ldren kiinin iledii ameller boa gider. b) Byle bir kii iin kyamet gn efaatte bulunulmaz, efaatin kapsamna alnmaz. nk yce Allah, byle kimseler hakknda: "On-larn hibir yardmclar yoktur." buyurmutur. "Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri grmedin mi? ..." ayeti, yce Allah'n kendilerine nispet etmesi uyarnca, ehl-i kitabn kskanlnn, azgnlnn tescil edildiine iaret etmektedir. Onlar, aralarnda bir takm ihtilaflar karmakla, dinde ayrlklar icad etmekle azgnlam oluyorlar. nk aralarndaki ihtilafl meselelerde kitabn hkmne, Allah'n kitabna arldklar zaman, ona teslim olmazlar, ona srtlarn evirerek dnp giderler. Bunun tek nedeni "bize ate do-kunmayacaktr..." eklinde Allah'a ve dinine iftira ederek uydurduklar sze kanmalardr.

442 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

"Kitaptan bir pay verilenler"den maksat ehl-i kitaptr. "Kitap verilenler", yerine "kitaptan bir pay verilenler" ifadesinin kullanlm olmas, ellerindeki kitabn, ancak asl kitabn bir ksm olduuna, kitabn tamam olmadna iaret etmeye yneliktir. nk kitab tahrif etmeleri, bir takm deiiklikler yapmalar, Allah'n kitabnda bir takm ta-sarruflarda bulunmalar, kitabn byk ksmnn yok olup gitmesine yol amtr. Bir sonraki ayetin sonundaki ifade de bu geree iaret etmektedir: "Onlarn bu iftiralar, dinleri konusunda kendilerini yanltmtr:" Sebep her ne olursa olsun ayetten kastedilen -Allah dorusunu herkesten daha iyi bilirudur ki; onlar, bizzat kendileri tarafndan sylenen bir sze dayanarak ve kendi yanlarnda uydurduklar bir gerekeye kanarak Allah'n kitabnn hkmne uymaktan kanyorlar. Bu iftira ile kitaptan mstani olduklarn hesap ediyorlar.
"Bu, onlarn: Ate bize sayl gnler dnda kesinlikle dokunmayacak, demelerindendir." Bu cmlenin anlam aktr. Burada yle bir

soru akla gelebilir ki ayette onlarn kendileri tarafndan uydurulan bir yalana kandklar dile getiriliyor. Oysa bir insan, yalan bir aldatmaca olduunu bildii eye aldanmaz. Cevap udur ki, aldananlarla uyduranlar ayr kimselerdir. nceki kuaklarn ortaya attklar bir yalann sonraki kuaklar iinde bu yalana kananlara nispet edilmesinin nedeni ise, onlarn birbirlerinin yapp ettiklerine rza gsteren tek bir mmet olmalardr. Ayrca, aslsz bir yalan ve iftira olduu bilindii halde, insann kendi aldatmacasna ve aslsz iftirasna aldanmas, yine aldanan kimsenin kendisi tarafndan uydurulan bir yalana aldandnn zikredilmesi, ehl-i kitap, zellikle Yahudiler asndan uzak bir olgu deildir. Yce Allah, onlarla ilintili olarak benzer olaylar ve hatta ok daha ilgin olan bizlere aktarmtr. rnein bir ayette yle buyurulmu-tur: "man edenlerle karlatklarnda: "man ettik" derler; kendi balarna kaldklar zaman ise, derler ki: "Allah'n size atklarn, Rabbimiz katnda size kar bir belge olsun diye

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 443

mi onlarla konuuyorsunuz?" Hala akllanmayacak msnz? Onlar, Allah'n gizli tuttuklarn da, aa vurduklarn da bildiini bilmiyorlar m?" (Bakara, 76-77) Kald ki, insan fiilleri ve davranlar balamnda, kiisel olarak edindii durumlar, psikolojik melekeleri, nefsinin ekici kld, ssleyip psledii tablolar esas alr. Bunlarla ilgili bilgileri deil. Esrar ve sigara gibi zararl eyleri imeyi, toprak ve benzeri eyleri yemeyi alkanlk haline getiren tiryakilerin bu yaptklarnn zararl olduunu bile bile byle davranmalar, bu psikolojik tavrn tipik bir rneidir. Yapmamalar gerektiini bildikleri halde, bu zararl eyleri kullanyorlar. nk szkonusu zararl maddelerin onlarn nefislerinde oluan manzaras, yansmas lezzet verici ve ekicidir. Bu etkileyicilii dnmelerine ve kanmak iin adm atmalarna frsat vermiyor. Bunun rnekleri oktur. Ehl-i kitap topluluklar da, kibir ve azgnlk gibi duygularn, ekici arzulara ynelik gl eilimin ruhlarnda derin bir yer edinmi olmasndan dolay, kendileri tarafndan uydurulan yalann daveti dorultusunda hareket ediyorlar. ftiralar, dinlerinde ar gitmelerinin nedenidir. Buna ramen onlar Allah'a kar uydurduklar yalan tekrarlayp duruyorlar. Srekli tekrarlayarak nefislerine empoze ediyorlar. Ta ki kalpleri tamamen yatsn, buna gvenip dayansn, benimsesin. Psikologlarn da belirttikleri gibi, srekli telkin insan ruhu zerinde bilgi etkisi brakr. Bylece, tekrarlanmak suretiyle aslsz yalan, dinleri ko-nusunda yanlmalarna neden olmaktadr. Allah'a teslim olmalarna, Allah'n kitab araclyla indirdii hak ierikli mesaja boyun emelerine engel olmaktadr.
"Artk onlar, kendisinde phe olmayan bir gnde topladmzda... nasl olacak?" fadenin akndan da anlald gibi "keyfe=nasl"

edat, "yesnene=yapacaklar" ve benzeri gibi mahzuf bir ifadenin bana gelmitir. Ayette aralarnda Allah'n kitabn esas alan bir hkm vermeye arldklarnda, arkalarn dnp gidenler yine

444 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

tehdit ediliyorlar ve onlarn durumu yeniden ele alnyor; ancak onlarn hibir ekilde Allah' aciz brakamayacaklar vurgulanmak istendiinden, kyamet gn iinde bulunacaklar duruma dikkatler ekiliyor. Dnyada, Allah'n kitabna gre hkmetmeye arldklar zaman, tes-lim olmamalarna, byklk kompleksine kaplp burun kvrmalarna karn, o gnde tamamen teslim olmu durumdadrlar. Bu yzden iki ifade karlatrmal olarak sunuluyor ve kyamet gn yaayacaklar u ifadeyle dile getiriliyor: "Artk onlar, kendisinde phe olmayan bir gn topladmzda nasl olacak?" Bunun yerine: "Onlar canlan-drdmzda" veya "dirilttiimizde..." gibi bir ifade kullanlmyor. Allah dorusunu daha iyi bilir, ama yle bir anlam belirginlik kazanyor: Onlar, aralarnda Allah'n kitab ile hkmetmeye arldklar zaman, dinleri erevesinde uydurduklar eylere kanarak ve hakk kabullenmekten kanarak arkalarn dnyor, yz eviriyorlar. Peki onlar, geleceinden kuku bulunmayan gnde topladmz zaman ne yapacaklardr?! O gn, her eyin kesin olarak birbirinden ayrld, hak esasl hkmlerin verildii, her nefsin yaptnn karln eksiksiz ald, hak esasl hkmlerin verilip kimsenin hakszla uratlmad ilahi yarg gndr. Byle olduuna gre, Allah' aciz brakacaklarn, emri hususunda O'nu malup edeceklerini izah ederek arkalarn dnp gitmemeleri, hakk kabullenmekten yz evirmemeleri gerekmez miydi?! nk btn g, kudret Allah'ndr. Onlar bugn, mhlet ve fitne gnlerini yayorlar ve o kadar!

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Tefsir-ul Ayy'de Muhammed b. Mslim'in yle dedii rivayet edilir: Ona: "Hi phesiz din Allah katnda slam'dr." ayetinin anlamn sordum. Buyurdu ki: inde iman olan slam." (c.1, s.166,
h:22)

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 445

bn-i ehraub'un mam Bkr'dan (a.s), "phesiz din, Allah katnda slam'dr..." ayeti ile ilgili olarak u aklamay aktard rivayet edilir: "Velayetini kabul etmek suretiyle Ali b. Ebu Talib'e teslim olmak kastedilmitir. (Menakb, c.3, s.95, Kum basks) Ben derim ki: mamn bu deerlendirmesi, genel nitelikli bir nas-sn, somut bir olguya uyarlanmasna rnektir. Bundan nceki rivayetin de maksad bu olsa gerektir. Yine ayn zat, Hz. Ali'den yle rivayet eder: "slam'n anlam ile ilgili olarak, bir ey nispet edeceim ki, benden nce hi kimse byle bir aklamay slam'a nispet etmemitir ve benden sonra da hi kimse byle bir nisbette bulunmayacaktr: slam teslim olmaktr. Teslim olmak, eksiksiz inantr. Eksiksiz inan (yakin) dorulamadr. Dorulama ikrar etmedir. krar etme yerine getirmedir. Yerine getirme amel etmedir. M'min dinini Rabbinden alr. M'minin iman amelinden bilinir. Kfirin kfr de inkarndan. Ey insanlar dininizi koruyun. Dininizi koruyun. Dininizde ilediiniz bir ktlk, dinsizlik kapsamnda ilenen iyilikten daha hayrldr. nk sizin dininiz kapsamnda ilenen kusurlar balanr, ama dinin dnda ilenen iyilikler kabul edilmez." (Usul Kfi, c.2, s.45)

Ben derim ki: Hz. Ali'nin: "slam'n anlam ile ilgili olarak bir ey nispet edeceim..." sznde geen "nispet"ten maksat, tanmlamaktr. Nitekim baz rivayetlerde "Tevhid suresi" de "nispet-ur Rab" (Rabbin tantm) olarak geer. Bu aklamada gerekletirilen tanmlama ilk tanmlama dnda, yni mam'n "slam teslim olmaktr" diye balayan ifadesi dnda hepsi bir eyin gerektirdii sonula tanmlanma trndendir. Yni slam, gerekleriyle tanmlanmtr. Ancak ilk ifadede byle bir yaklam esas alnmamtr. nk burada lafz tantma esas alnmtr. Bir lafz, kendisinden daha ak olan bir baka lafzla aklanmtr. Rivayette geen slam ile, terminolojik anlam da kastedilmi olabilir. Bundan maksat da Hz. Muhamme'din (s.a.a)

446 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

getirdii dindir. Bu durumda: "phesiz din, Allah katnda slam'dr." ayetine iaret edilmi olur. "Teslim olmak" ifadesiyle de, z ve eylem olarak boyun eme ve uyma kastedilmitir. Dolaysyla btn aklamada, bir eyin gerekli sonucu ile tantlmas kural esas alnmtr. Bu durumda yle bir anlam elde etmi oluruz: slam diye adlandrlan din, insann z ve eylemiyle Allah'a boyun emesini gerektirir. nsann kendini ve amellerini Allah'n emri ve iradesi altna almasn dourur. Bu da teslim olmak demektir. Allah'a teslim olmak, ardndan Allah hakknda yakini bilgiyi ve kukularn ortadan kalkmasn getirir veya zorunlu olarak onu gerektirir. Yakini bilgi ve inan tasdiki, dinin doruluunun aa vurulmasn izler. Tasdik ardndan ikrar getirir. krar ise, dinin kesinliini, sarslmazln, yerleikliini, yerinden s-klmezliini kesin olarak bilmektir. Dinin ikrar edilmesi, ardndan ge-reklerinin yerine getirilmesini salar. Gereklerinin eda edilmesi, onun-la amel edilmesini dourur. "Dinin kapsam dnda ilenen iyilikler kabul edilmez" ifadesinde geen kabul edilmemekten maksat, ahirette sevapla dllendirilmemeleri veya dnyada mutlu yaam, ahirette ise cennet nimetleri olarak somutlaan ve Allah katnda vgye mazhar olan gzel sonulara yol amamalardr. Bu durum, kfirlerin dnya hayatnda iledikleri iyiliklerin karlklarn yine dnya hayatnda bir ekilde grecekleri hususuyla elimez. nk yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Kim zerre arlnca hayr ilerse, onu grr." (Zilzl, 7) Mecma-ul Beyan tefsirinde Ubeyde el-Cerrah'n yle dedii rivayet edilir: Dedim ki: Ya Resulullah, kyamet gn en iddetli azab hangi insanlar grr? Buyurdu ki: "Bir peygamberi veya iyilii emreden yahut mnkeri yasaklayan bir adam ldren kimse." Sonra u ayeti okudu. "Peygamberleri haksz yere ldrenler ve insanlardan adaleti emredenleri ldrenler."

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 447

Ardndan yle buyurdu: "Ey Ebu Ubeyde! sriloullar, bir saat iinde krk peygamberi ldrdler. Bu srada sriloullar iinde yz on iki kii marufu emretmek ve mnkerden onlar alkoymak suretiyle peygamberlerin kanndan kendilerini akladlar. Ama onlarn tmn de ayn gnn sonunda ldrdler. te Allah ayette bundan sz ediyor." (c.2, s.423) Ayn anlam pekitiren rivayetler ed-Drr-l Mensr tefsirinde bn-i Cerir ve bn-i Ebu Hatem kanalyla Ebu Ubeyde'den aktarlmtr. ed-Drr-l Mensr'da yle deniyor: bn-i shak, bn-i Cerir, bn-i Mnzir ve bn-i Ebu Hatem bn-i Abbas'tan aktarrlar: Resulullah Efendimiz (s.a.a) Tevrat okumaya tahsis edilen evlerden birine girdi. erde bir grup Yahudi vard. Onlar Allah'a davet etti. Bunun zerine Numan b. Amr ve Hars b. Zeyd adl kiiler: "Sen hangi din zeresin ey Muhammed?" diye sordular. Peygamberimiz (s.a.a) buyurdu ki: "Ben brahim'in dini zereyim." Dediler ki: "brahim Yahudi'ydi." Peygamberimiz (s.a.a) onlara u karl verdi: "Getirin Tevrat'. O bizimle si-zin aranzda bavuru kayna olsun!" Ama onlar bundan kandlar. Bunun zerine yce Allah: "Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri grmedin mi? Aralarnda hkmetmesi iin Allah'n kitabna arlyorlar da... onlarn bu iftiralar, dinleri konusunda kendilerini yanltmtr." ayetlerini indirdi. (c.2, s.14) Ben derim ki: Bazlarna gre de: "...grmedin mi?" ayeti, zina edenlerin recmedilmeleri hususunda inmitir. "Ey kitap ehli, kitaptan gizlemekte olduklarnzn ounu size aklayan elimiz geldi" (M-ide, 15) ayetini tefsir ederken, bu hususa da deineceiz. ki rivayet de ahad (tek kanall) rivayetlerdendir. Dolaysyla istenen itibar derecesinde deildir.

448 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

26- De ki: Allah'm, (ey) mlkn sahibi, dilediine mlk verirsin ve dilediinden mlk ekip-alrsn, dilediini aziz klar, dilediini alaltrsn; btn hayrlar sadece senin elindedir. Gerekten sen, her eye g yetirensin. 27- Geceyi gndze katarsn, gndz de geceye katarsn; diriyi lden karrsn. ly de diriden karrsn. Sen, dilediine hesapsz (karlksz) rzk verirsin.

AYETLERN AIKLAMASI
Yukardaki iki ayet, ehl-i kitabn, zellikle Yahudilerin durumuna ilikin olan nceki ayetlerle bir ekilde irtibatldr. nceki ayetlerde onlara ynelik dnya ve ahiret azabna ilikin tehditlere yer verilmiti. Hi kukusuz yce Allah'n mlk ellerinden ekip karmas, kyamet gnne kadar zerlerine zillet ve miskinlik damgasn vurmas, soluklarn kesmesi, egemenlik ve bamszlklarn ellerinden almas da bir tr azapdr. Ayrca, daha nce de akland gibi, l-i mrn suresinin ana mesaj, yce Allah'n evrenin yaratl ve ynetimi zerinde tek ve ortaksz egemenlie sahip olduunu vurgulamaya ilikindir. yleyse O, mlkn tek sahibidir; onu dilediine verir. Dilediini aziz, stn k-lar. Ksacas, hayr dilediine veren O'dur. Mlk ve izzeti ekip alan da O'dur. Her trl hayr diledii kimselerden s-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 449

kp karr. Bu bakmdan, tefsirini sunduumuz iki ayetin ierii surenin ana mesajnn dnda deildir. "De ki: Allah'n, (ey) mlkn sahibi" Burada yce Allah'a snlmaya ilikin bir emir yeralyor. Ki mutlak anlama hayr-iyilik O'-nun elindedir. O, snrsz, mutlak kudrete sahiptir. Bu emrin yneltilmi olmasnn amac, mnafklarn ve hak esasl dinden sapan mriklerle ehl-i kitabn kalbinde etkin olan sylentilerden kurtulmaya yneliktir. nk onlar kendileri hesabna tasavvur ettikleri mlk, izzet ve Allah'tan mstani olmak gibi aslsz duygulardan dolay sapm ve helak olmay hak etmilerdir. Byle bir emrin yneltilmi olmasnn bir dier amac da Allah'a snan kimsenin kendi nefsini bylece hayr ve dilediine hesapsz rzk veren Allah'n feyizlerini almaya yneltmesini vurgulamaktr. Mlk (orijinali milk=insann sahip bulunduu ey); biz insanlar arasnda, manas bilinen ve aslnda herhangi bir kuku bulunmayan bir terimdir. Ancak mlk, hakiki ve itibar olmak zere iki ksma ayrlmaktadr: Hakiki mlk; bir eyin, szgelimi bir insann, varolu ve yaratl yasas uyarnca, bu yasann imkan verdii lde, bir ey zerinde tasarrufta bulunmasna denir. nsann kendi gz hususunda bulunduu tasarrufu; diledii biimde kullanp kullanmamasn buna rnek gsterebiliriz. Yine elini ap kapamas, bir eyi tutup brakmas tr ilerde kullanmas da bunun bir rneidir. Bu anlamda malik (sahip) ile mlknn (sahip olduu eyin) arasnda gerek bir ilintinin olmas kanlmazdr. Bu tarz ilintilerde deiiklik olmaz ve sahip olunan eyin varl, sahibine baldr. Mlk malikiyle kimdir. Mlk malikinden mstani olamaz. Var olduu srece ondan ayr dnlemez; ayrlmas onun yok olmas (ve ilevini yitirmesi) demektir. Gz ve elin bir ekilde insandan ayrlmas gibi. Yce Allah'n tm evren, evrenin kapsamnda olan her varlk ve her eylem ve i zerindeki mutlak sahiplii, maliklii de

450 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

ite bu ksm malikiyet trndendir. Dolaysyla O, diledii ey zerinde, diledii tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Mlkn, sahip olmann bir dier ksm da saymaca (itibar) ve koymacadr (vaz'dir). tibar mlk, rnein, insan gibi bir varln toplum iinde akl sahibi kimselerin toplumsal baz amalara ulamak iin ngrdkleri bir bant uyarnca, herhangi bir ey zerinde diledii gibi tasarrufta bulunmasna denilmektedir. Szn ettiimiz akll insanlar, varlklar aleminde gzlemledikleri gerek mlkiyetten ve onun etkilerinden yola karak bu tarz itibar bir mlkiyet belirleyip, bunun onun gibi olduunu iddia etmilerdir. Bu tr bir mlkiyeti geerli klmaktan amaladklar, kendi toplumsal sistemleri iinde geerli bir sahibin gerek ve varolusal mlknden elde ettii sonularn, yararlarn benzerlerini, bu tr nesne metalardan elde etmektir. Bu tr mlkiyette sahip ile sahip olunan ey arasndaki ilikinin koymaca (vaz') ve saymacaya (itibar) dayandndan dolay deiime, dnne aktr. Szgelimi bu tr bir mlkiyet, sat, ba ve benzeri nakil sebepleri dolaysyla bir insandan bakasna geebilir. Sultanlk anlamna gelen mlk (orijinali mlk), sahip olmay ifade eden mlk (orijinali milk) trnden olsa da ancak o bir grup insann sahip olduu eylere sahip olmak demektir. Kraln yurttalarnn sahip olduklar eylere sahip olmas gibi. Kraln, tebasnn sahip olduklar eyler zerinde, kendi tasarrufuyla onlarn tasarruflar arasnda herhangi bir atma olmadan tasarrufta bulunabilir. Onlarn dilemeleriyle, onun dilemesi akmaz. Bu, gerekte mlkiyet st mlkiyettir. Biz buna terminolojik olarak "dikey mlkiyet" diyoruz. Efendinin klesine ve sahip olduu eylere sahip olmas gibi. Bundan dolay, dorudan sahiplik (milk) ile ilgili akladmz ksmlar sultanlk ve dolayl sahip olma iin de geerlidir. Yce Allah, mutlak bir ekilde her eyin maliki ve her eye malik ve egemendir. Her ey zerinde mutlak sahiplie sahip oluuna

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 451

gelince; bu, O'nun mutlak Rabliinden, her ey zerindeki mutlak egemenliinden kaynaklanmaktadr. nk O, her eyin yaratcsdr, her eyin ilahdr. Konuya ilikin olarak yce Allah yle buyuruyor: "te bu, sizin Rabbiniz Allah'tr; her eyin yaratcsdr; O'ndan baka ilah yoktur." (M'min, 62) "Gklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nun-dur." (Bakara, 255) Bunun gibi daha birok ayeti rnek gsterebiliriz. Bu ayetlerin tm, "ey" olarak isimlendirilebilen tm varlklarn, z itibaryla O'nunla kim olduklarna, z itibaryla O'na muhta olduklarna, O olmadan kendi balarna olamayacaklarna, bamsz bir varlk gsteremeyeceklerine, O'nun kendisiyle ilgili olarak ve kendisinin iinde diledii bir eyi gerekletirmesine hibir eyin engel olamayacana delalet etmektedirler. Daha nce de sylediimiz gibi, bunun ad dolaysz mlkiyettir. Yce Allah'n mutlak olarak melik ve egemen oluu, tm varlklar zerinde mutlak olarak malik oluunun bir gereidir. nk bizzat varlklarn bir ksm, dier bir ksmnn sahibi konumundadrlar. Sebeplerin sonularna sahip olmalar gibi. Yine varlklar, faaliyet halindeki glerine, faaliyet halindeki gler de fiillerine sahip konumundadrlar. nsann kendi bedeninin organlarna ve grme organ gibi glere sahip olmas gibi. Bunlarsa, kendi fiillerinin sahipleridir. Yce Allah her eyin sahibi olmas bakmndan, bu eylere sahip olanlarn, sahip olduklar eylerle birlikte sahibidir. te mutlak melikliin ifadesi olan mlk'n anlam budur. Konuyla ilgili olarak yce Allah yle buyuruyor: "Mlk O'nundur, hamd da O'nundur." (Teabun, 1) "ok kudretli Melik (mlknn sonu olmayan)n yannda." (Kamer, 55) Daha bunun gibi birok ayet rnek gsterilebilir. Dolayl ve dolaysz gerek, hakiki mlkiyet budur. Mlkiyetin itibari ve saymaca olanna gelince: Yce Allah, maliktir; nk herhangi bir mala sahip olan bir kimsenin sahip olduu her eyi veren O'dur. Eer sahip olmasayd byle bir durum

452 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

doru olmazd ve sahip olmad eyi sahip olamayana veren konumuna derdi. Yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Ve Allah'n size verdii malndan onlara verin." (Nur, 33) Yce Allah, insanlarn ellerinde bulunan her eyin sahibi olan malik ve egemendir de. nk egemenlik sahibi kanun koyucudur. Egemenlii dolaysyla insanlarn sahip olduklar eyler zerinde tasarrufta bulunur. Tpk sultanlarn yurttalarnn mallar zerinde tasarrufta bulunmalar gibi. Aadaki ayetler yce Allah'n bu egemenliine iaret etmektedirler: "De ki: nsanlarn Rablerine snrm. nsanlarn melikine -mutlak hakimine-..." (Nas, 1-2) "Size her istediiniz eyi verdi. Eer Allah'n nimetini saymaya kalkrsanz, onu sayp bitirmeye g yetiremezsiniz." (brahim, 34) "Sizi kendilerinde halifeler klp harcama yetkisi verdii eylerden infak edin." (Hadid, 7) "Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa gklerin ve yerin miras Allah'ndr. (Hadid, 10) "Bugn mlk=hkmranlk kimindir? Kahhar olan tek Allah'ndr." (M'min, 16) Yce Allah, u anda sahip olduumuz eylerin, bizden nce de sahibiydi, bizim yanmzdayken de onlarn sahibidir ve bizden sonra da bunlar zerindeki mlkiyeti srecektir. Yukardan beri yaptmz aklamlar zerinde durup dnenler: "Allah'm, (ey) mlkn sahibi" ifadesinin srasyla u hususlar vurgulamaya dnk olduunu grr: Birincisi; yce Allah her trl mlkiyet ve egemenlie malik ve sahiptir. Hakimlik ve egemen olma eklinde malik olmak, gerekte do-layl sahip olma ve mlkiyet st mlkiyettir. Buna gre yce Allah, meliklerin, melikidir. nk her malike, mlk veren O'dur. Aadaki ayetlerde bu hususa dikkat ekiliyor: "Allah kendisine mlk verdi, diye." (Bakara, 258) "Onlara byk bir mlk de verdik"
(Nis, 54)

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 453

kincisi; yce Allah'n adnn bata zikredilmesi ile sebebin aklanna iaret ediliyor. Buna gre O, mlkn sahibidir, nk O, ulu Allah'tr. Bu husus ayetten apak bir ekilde anlalmaktadr. ncs; ayette geen mlk kavram ile -Allah dorusunu herkesten daha iyi bilir- hakiki ve itibar sahiplikten daha genel bir olgu kastediliyor. nk ilk ayette, yce Allah'a ilikin olarak sunulan: "Dilediine mlk verirsin ve dilediinden mlk ekip alrsn, dilediini aziz klar, dilediini alaltrsn" eklinde nitelemede, ileride aklayacamz gibi, itibar mlkiyetle ilgili hususlara, ikinci ayette ise hakiki ve gerek mlkiyetle ilgili hususlara iaret ediliyor. u halde yce Allah mutlak olarak mlkn sahibidir.
"Dilediine mlk verirsin ve dilediinden mlk ekip alrsn."

Mlk" kavram, mutlak olarak kullanldndan, gerek, batl, adaletle elde edilmi ya da zorbalkla kazanlm her trl mlk kapsar. nk "mlk" "Allah kendisine mlk verdi, diye" (Bakara, 258) ayetinin de tefsiri erevesinde akland gibi, z itibaryla yce Al-lah'n bir badr. Toplumda gzel sonular dourabilen bir nimettir. Yce Allah, insanlarn nefislerini, mlke ilgi duyma zelliiyle donatmtr. Layk olmayanlarn ellerindeki mlk, mlk olmas itibaryla yergiyi hakketmez. Tam tersine, layk olmayan birisinin rnein zorbalk ve gasp yoluyla elde etmi olann onu ele geirmi olmas yerilir ya da gzel yollardan harcama imkan olduu halde onu kt yollarda harcamas yerilir. Aslnda bu ikinci k da bir ekilde birincisiyle ilintilidir. Ayr bir adan mlk ona ehil olan kimse asndan, yce Allah'n ona ynelik bir nimetidir. Layk olmayan kimse asndan ise, bir bela ve musibettir. Her iki durumda da mlk, yce Allah'a nispet edilir. Mlk, Allah'n kullarn onun araclyla snad bir fitnedir, snama aracdr. Daha nce: Yce Allah'n fiilleri balamnda bu ayette olduu gibi O'nun dilemesine vurgu yapmann anlam, "fiilin rastgele, herhangi bir amala ilintili olmadan sergilendii anlamn ifade

454 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

etmez. Tam tersine bununla kastedilen husus, O'nun fiilleri balamnda mecbur olmamas, bu fiili ilemek zorunda olmamasdr" demitik. Yce Allah, bir eyi yaptnda onu mutlak dilemesiyle yapar. Hi kimse O'nu buna zorlayamaz. Byle bir eyi yapmak mecburiyetinde brakamaz. Geri, O'-nun fiili, her zaman maslahata uygun olarak gerekleir. "Dilediini aziz klar, dilediini alaltrsn." Ayetin orijinalinde geen "tuizzu" fiilinin mastar olan "izz" kelimesi bir eyin elde edilmesinin zor olmas anlamnda kullanlr. Bu yzden, nadir bulunan eyler iin "aziz" denir. Yni zor bulunur. Yine bir toplumda yenilgiye uratlmas, bask altna alnmas zor olan kimse iin de "aziz-ul kavm" ifadesi kullanlr. Bununla, o kimseye bask ve galibiyet yoluyla ulalmayaca anlam kastedilir. Toplumun iinde, eriilmesi g bir makama sahip olmasna, onlarn sahip olduklar her eye aksi deil- sahip bulunuyor olmasna iaret edilir. Daha sonra bu ifade, her zorluk iin kullanlr oldu. "Yeizzu aleyye keza" dendi mi "falan ey bana zor geldi" anlam kastedilir. Nitekim bir ayette yle buyurulu-yor: "Azizun aleyh=Skntya dmeniz onun gcne gider." (Tevbe, 128) yni ona zor gelir. Yine, her galibiyet anlamnda kullanlr oldu. Araplar: "Men azze bezze", "galip gelen soyar (ganimet alr)" derler. Bir ayette yle buyuruluyor: "Ve azzeni fil-hitab=bana konumada stn geldi." (Sd, 23) Yni, "beni yendi." Kelimenin asl anlam, yukarda belirttiimiz gibidir. Bunun tam kart da "zillet"tir. Bu da gerek veya sanal bir baskyla kolayca elde etmek anlamn ifade eder. Yce Allah: "Zuribet eleyhimuz-zilletu=Onlarn zerine horluk (zillet ve yoksulluk) damgas vuruldu." (Bakara, 61) buyurmutur. Bir dier ayette de yle buyurmutur: "...cenahez-zulli=Onlara acyarak alak gnlllk kanadn ger." (sr, 24) Baka bir ayette ise kullanlan ifade yledir: "Ezil-letin elel...=M'minlere kar alak gnll."
(Mide, 54)

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 455

"zzet" dediimiz nitelik, mutlak olarak mlkn bir gereidir. Yce Allah'n dnda bir kimse, herhangi bir eye sahip olduunda, o eyi ona veren, onun mlk haline getiren O'dur. Bir kimse, bir toplumun meliki olmusa, bunu ona veren Allah'tr. Dolaysyla "izzet" salt yce Allah'a zgdr. O'ndan bakasnn sahip olduu izzet, ancak O'nun vergisi ve ltfu ile elde edilmitir. Konuyla ilgili olarak yce Allah yle buyuruyor: "Onuru (izzeti) onlarn yannda m aryorlar? phesiz btn onur Allah'ndr." (Nis, 139) "Onur Allah'n, O'nun Resulunn ve m'minlerindir." (Mnafikun, 8) Bu ayetlerde iaret edilen gerek izzettir. Bunun dndaki durumlarsa izzet grnmnde zilletten baka bir ey deildir. Nitekim yce Allah yle buyurmutur: "Hayr, o inkar edenler bir gurur ve bir paralanma iindedirler." (Sd, 2) Hemen arkasndan u ayetin yer alm olmas da bu deerlendirmemizi destekler niteliktedir: "Biz kendilerinden nce, nice kuaklar ykma urattk da onlar feryat ettiler, ancak kurtulma zaman deildi." (Sd, 3) Zilletle ilgili olarak verilecek hkm, izzet iin geerli olan hkmn tam kart olmak durumundadr. O halde yce Allah'n dndaki herkes, z itibaryla zelildir. Allah'n aziz ve onurlu kldklar hari. ("...dilediini aziz klar, dilediini alaltrsn.")
"Btn hayrlar sadece Sen'in elindedir. Gerekten Sen, her eye g yetirensin" "Hayr" kelimesinin semantik yap-snda "seme"

anlam vardr. Biz bir eyi "hayr" olarak isimlendirirken, ncelikle onu baka bir eyle karlatrm ve bu karlatrmada ikisinden birini tercih etmeyi amalamzdr. Neticede birini seeriz. te bu setiimiz "hayr"dr. Biz onu, istediimiz ve amaladmz eyi kapsad iin semiizdir. u halde bizim istediimiz, gerek anlamda hayrdr. Eer biz onu, baka bir ey iin isteseydik, istediimiz o baka ey, gerek hayr olurdu. Bakasnn hayr oluu da, onun hayr oluu asndan sz konusudur. u halde gerek hayr, kendisi itibaryla istenen eydir. Hayr olarak isimlendirilmesi, bakasyla karlatrldnda istenen eyin o olmasndan dolay-

456 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

dr. Varlklar iinde birini semek istediimiz ve bu seimimizde tereddde dtmzde, artk o ey "seilmi" niteliini kazanr. Grld gibi, bir ey baka bir eyle karlatrlp bu eye gre daha etkili olarak alglandndan dolay seilir, bu yzden "hayr" adn alr. Bundan dolay "hayr"n anlamnda bakasna nispet anlam da vardr. Bu nkteden hareketle bazlar: Bu kelime sm-i tafdil kipindendir ve asl da "ahyar"dr demilerdir. Oysa bu kelime 'ism-i tafdil' kipinden deildir. Yalnzca, ilgili olduu konunun tafdil anlam ile bir rtmesi szkonusudur. Srf bundan dolay da, ef'al- tafdil hakknda olduu gibi bakasyla anlamsal olarak ilintili olduu varsaylr. Araplar: "Zeyd Amr'dan daha stndr" "Zeyd ikisinden stn olandr" derler. Nitekim: "Zeyd Amr'dan hayrldr ve "Zeyd ikisinden hayrl olandr" derler. Eer "hayr" kelimesi "tafdil" kipinden olsayd, bu kipten gelen dier kelimeler iin geerli olan ekim kurallar ona da uygulanrd. Szgelimi: efdal, efadil, fudla, fudlayat" deniliyor. Ancak "hayr" kelimesi bu tarz bir ekime tabi deildir. Tam tersine hayr, hiyeret, ahyar ve hayrat" deniliyor. eyh, eyhet, eyah ve eyhat" gibi. O halde hayr kelimesi, sfat- mebbehe kipindendir. Bu karsamamz destekleyen hususlardan biri de, "hayr" kelimesinin, "tafdil" kipinin salad anlamn ifade edilmesinin doru olmad bir takm yerlerde kullanlmasdr. rnein u ayet: "De ki: Allah'n katnda bulunan, elenceden... hayrldr." (Cuma, 11) Elencede asla "hayr" yoktur. Dolaysyla "tafdil" kipi burada bir anlam ifade etmez. Bu ve benzeri ifadelerden syrlmak iin, kelimenin "tafdil" kipinin salad anlamdan uzaklat ve soyutlatrld bahanesini ileri srenler olmusa da, bunun byle olmad apak ortadadr. Dorusu "hayr" kelimesi yalnzca "seme" anlamn ifade eder. Kart olarak mukayese edilen eyin de, hayrdan bir ey iermesi, buna konu olan yerlerin genel zellikleridir.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 457

imdiye kadar yaplan aklamalardan u ortaya kyor: Yce Allah, mutlak olarak "hayr/hayrl"dr. nk her ey sonun da gidip O'na dayanr. Her ey O'na dner. Her ey O'nu ister, O'nu amalar. Ancak Kur'an- Kerim, "hayr" kelimesini, O'nunla ilgili olarak, dier gzel isimlerinden biri gibi kullanmaz O'nu bir niteleme olarak kullanr. u ayetlerde olduu gibi: "Allah, daha hayrldr ve daha sreklidir." (Th, 73.) "Birbirinden ayr bir sr Rabler mi daha hayrldr, yoksa kahhar olan bir tek Allah m?" (Yusuf,
39.)

Evet "hayr"n izafet terkibi tarznda, bir tr isim olarak kullanlmas bir gerektir. u ayetlerde olduu gibi: "Allah rzk verenlerin hayrlsdr." (Cuma, 11.) "Ve O hkmedenlerin hayrlsdr." (A'rf, 87.) "O, ayrt edenlerin hayrlsdr." (En'm, 57.) "O, yardm edenlerin hayrlsdr." (l-i mrn, 150.) "Allah, dzen kuranlarn hayrlsdr." (l-i mrn, 54.) "Sen aanlarn hayrlssn." (A'rf, 89.) "Sen balayanlarn hayrlssn." (A'rf, 155.) "Sen miraslarn hayrlssn." (Enbiy, 89.) "Sen konuklayanlarn hayrlssn." (M'minun, 29.) "Sen merhamet edenlerin hayrlssn." (M'minun, 109.) Yukarda sunduumuz ayetlerdeki kullanmn ortak noktas, "hayr" kelimesinin semantik yapsnda bulunan "seme" anlamnn gz nnde bulundurulmu olmasdr. Yoksa, bu kelime, yce Allah'n bir ismi olarak kullanlm deildir. Bu ismin kullanlm olmamas, yce Allah'n, bakasyla karlatrlmaktan ve bu mukayese sonucu seilmi olmaktan mnezzeh olduunu vurgulamak amacna yneliktir. Btn yzler O'nun karsnda eilip boyun bkmtr. zafet terkibi ve nispet tarznda bir isimlendirme, ayn ekilde ge-rektiinde bu tarz bir nitelemeye gitme olabilir. Bunun herhangi bir sa-kncas yoktur. "Hayr sadece senin elindedir." cmlesi hayrn salt yce Allah'n denetiminde olduunu gsterir. Bunu "hayr" kelimesinin bandaki harf-i tarif olan "elif ve lam" harfinden ve ayn zamanda cmlede "haber" ilevini gren "zarf"n (biyedike) ne alnm ol-

458 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

masndan alglyoruz. Dolaysyla, ifadeden u anlam elde etmi oluruz: stenen her hayrn durumu senin elindedir. Onlar veren, baheden sensin. Dolaysyla bu cmle nceki cmlelerin gerekelendirilmesine yneliktir. Bunu sylerken: "dilediine mlk veririsin" diye balayan ifadeleri kastediyoruz. Bu gerekelendirme daha zel nitelikli bir anlamn, kendisiyle beraber baka anlamlar da kapsayan genel bir ifadeyle gerekelendirmesi trndendir. Bununla, yce Allah'n bahettii hayr kastediyoruz ki mlk ve izzetten daha geni kapsamldr. Bu husus aktr. Mlkn verilmi olmas ile aziz klmann Allah'n elinde olan "hayr" ile gerekelendirilmi olmas, ifade tarz asndan normal olduu gibi mlkn ekip alnmas ile zelil klmann da bununla gerekelendirilmesi normaldir. nk bu ikisi kt olmasna ktdrler, ancak ktlk hayrn olmamasndan baka bir ey deildir. u halde mlkn alnmas, aziz ve onurlu klnmln olmamasndan baka bir ey deildir. Dolaysyla her hayrn yce Allah'a dayanmas, her hayrdan yoksunluun da O'na dayandrlmasn gerektirir. Hi kukusuz, yce Allah'tan uzak saylmas, nefyedilmesi gereken, kullarn fiillerinin eksiklikleri ve gnahlarnn irkinlikleri gibi O'na yaramayan nitelemelerdir. Burada ancak yzst yardmsz brakmak ve baar vermemek ve gerekli nclleri hazrlamamak O'na nispet edilebilir. Ki bu hususla ilgili aklamalarda bulunduk. Ksacas, mlk ve izzet, mlkn alnmas ve zillet gibi tekvin=varolusal hayr ve er vardr. Varolusal hayr, Allah'n verdii pozitif bir olgudur. Varolusal ktlk (er) ise, yalnzca hayrn verilmeyiinden ibarettir. Dolaysyla, bu anlamda err'in yce Allah'a nispet edilmesinin bir sakncas yoktur. nk "hayr"n maliki O'dur ve O'n-dan baka kimse hayra sahip deildir. Eer herhangi bir kimseye hayrdan bir ey verirse, emir O'nundur. vg de O'na zgdr. Eer vermezse veya hayr engellerse O'ndan baka kimse-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 459

nin O'nun zerinde hakk olmad iin O'nu zorlayamaz. Dolaysyla hayr vermeyii hakszlk olarak deerlendirilemez. Ayrca O'nun hayr verii de vermeyii de, evrenin kk paralarnn faaliyetlerine egemen olan dzenin slah zerinde etkili olan genel maslahatlarla ilintilidir. Bunun yannda, bir de yasal alan ilgilendiren hayr ve er vardr. Bunlar, itaat ve isyan trlerinden ibarettirler. Bunlar, tercihine dayanmas nedeniyle insandan kaynaklanan fiillerdir. Bu adan, sz konusu fiiller, insandan bakasna kesinlikle nispet edilmezler. Sz konusu fiillerin gzel veya irkin olularnn altnda da insana ynelik bu nispet yatar. Eer bu fiillerin sergilenilerinin gerisinde, insann seimi varsaylmasayd irkin veya gzel olarak nitelendirilmezlerdi. Dolaysyla, bu adan sz konusu fiiller yce Allah'a nispet edilemezler. Ancak Yce Allah'n, bunlar gerektiren maslahatlara insan muvaffak klmas veya muvaffak klmamas baka [sadece tevfik verip vermeme eklinde Allah'a nispet edilebilirler.] Artk u husus belirginlik kazanmtr: Hayr tmyle Allah'n elindedir. Evrensel dzen buna dayal olarak her trl varolmay, yoksunluu, hayr ve erri kapsayarak iler. Baz tefsir bilginleri demilerdir ki: "Hayr senin elindedir." ifadesinde, ksaca syleme dnk bir hazfetme sz konusudur. Dolaysyla ifadenin takdiri alm yledir: "Hayr ve er senin elindedir." Nitekim benzeri bir aklama: "Sizi scaktan koruyacak elbiseler." (Nahl, 81.) ifadesi iin de ileri srlm ve cmleye takdiri olarak "ve souktan" notu dlmtr. Aslnda btn bunlarn nedeni, mutezile ekolyle ayn paralele dmekten kanmaktadr. nk mutezile ekolnn yaklam, ktlkleri yce Allah'a dayandrmama eklindedir. Aslnda, bu tefsircilerin yaklam, Allah'n kelamna kar cesarette bulunmaktan baka bir ey deildir. Ve byle bir siretin izah mmkn deildir. Geri mutezile ekolne mensup bilginler ktlklerin y-

460 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

ce Allah'a nispet edilmesini mutlak olarak ve bir vasta araclyla da olsa reddetmekle bir yanl ilemilerdir, ancak onlarn bu yanlndan dolay yukarda ki tuhaf deerlendirmeyi hakl gstermek de mmkn deildir. Daha nce bu konuya deinmi ve iin asln ortaya koymutuk.
"Gerekten sen her eye g yetirensin." Bu ifade "hayr"n yce

Allah'n elinde oluunu gerekelendirmeye, izah etmeye yneliktir. nk her eye mutlak olarak kadir olmak, hi kimsenin herhangi bir eyi O'nun muktedir klmas olmakszn yapamamasn gerektirir. Eer bir kimse, gcn yce Allah'n muktedir klmasna dayandrmakszn bir ey yapabilirse, bu demektir ki, onun g yetirdii ey yce Allah'n gcnn kapasitesinin dndadr. Bu durumda yce Allah'n -haa- her eye kadir olmad ortaya kar ki Yce Allah byle bir nitelenmeden mnezzehtir- Yce Allah'n kudreti bu genilikte ve bu snrsz kapasitede olduuna gre akla gelebilecek her trl hayr O'nun gc dahilindedir. Yine bakalarnn bahettii her trl hayr da O'na nispet edilir. O'nun elinde olduu kabul edilir. Onlar da dierleri gibi O'na aittirler. u halde istisnasz tm hayr trleri O'nun elindedir. "Hayr sadece senin elindedir." ifadesinde ki snrlandrma, bunu ifade etmektir. "Geceyi gndze katarsn, gndz de geceye katarsn." Ayetin orijinalinde geen "tlicu" kelimesinin kk, "girme" anlamna gelen "vulc" kelimesidir. Anlald kadaryla baz bilginlerin de belirttikleri gibi gecenin gndze ve gndzn geceye girdirilmesinden maksat, bir yl boyunca gece ve gndz sresinde meydana gelen deiikliklerdir. Burada da yeryz boyunca blge ve mekanlarn genilii esastr. Ayrca gnein eiminde bir takm deiikliklerin olmas nemli rol oynar. Bunun sonunda gnler uzamaya, geceler de ksalmaya balar. Bu gecenin gndze girmesidir ki kn balangcndan yazn balangcna kadar byle devam eder. Yaz mevsiminin balarndan kn balarna kadar ise, geceler uzamaya gndzler ksalmaya balar. Bu doal gelimelerin tm kuzey kutbunda yaanr. Gney kutbunda ise,

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 461

kutbunda yaanr. Gney kutbunda ise, kuzey kutbundaki gelimelerin tersi istikamette gelimeler yaanr. Dolaysyla bir kutupta yaanan uzama, br kutupta ksalma olarak yaanr. u halde yce Allah srekli olarak geceyi gndze, gndz de geceye girdirmektedir. Ekvator izgisindeki ve kutuplardaki gece ve gndzn eit olma durumuna gelince bu bizim hissimize dayal bir eydir. Gerekte deiim, srekli ve kapsamldr. "Diriyi lden karrsn, ly de diriden karrsn." Burada kastedilen kfirin soyundan m'minin, m'minin soyundan da kfir kimsenin kmasdr. nk yce Allah iman hayat ve nur, kfr de lm ve karanlk olarak isimlendirmektedir: "l iken kendisini dirilttiimiz ve insanlar iinde yrmesi iin kendisine bir nur verdi-imiz kimsenin durumu, karanlklarda kalp oradan bir k bulmayann durumu gibi midir?" (En'm, 122.) Bundan daha genel bir durumun kastedilmi olmas da mmkndr. Bitki ve hayvan gibi canllarn duygusuz, cansz topraktan yaratlmas, sonra lm yoluyla canllarn tekrar topraa geri dndrlmesi kastedilmi olabilir. nk yce Allah'n kelam, lnn diriye, dirinin de lye dntrlmesi ile ilgili net ve ona yakn ifadeleri iermektedir. rnein yce Allah yle buyurmutur: "sonra bir baka yaratla onu ina ettik. Yaratclarn en gzeli olan Allah, ne ycedir. Sonra bunun ardndan siz gerekten lecek olanlarsnz." (M'minun, 15.) Buna benzer birok ayet rnek gsterilebilir. Baz doa bilimcilerin grleri yledir: En kk canl tr olan mikroplara kadar gelip dayanan hayat, bir mikroptan brne srp gitmektedir ve hibir surette duygudan yoksun maddeye dayanmamaktadr." Bunu sylerken onlar evrenin, varlklar aleminin yaratlmln inkr etmeyi amalyorlar. Ancak, somut olarak alglanan ve deneyimler sonucu canl mikroplar zerinde kantlanan lm bu gr geersiz klmaktadr; dolaysyla haya-

462 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

tn lme dnmesi aralarndaki ilikiyi ortaya karmaktadr. Konunun devam baka bir yerdedir. "Geceyi gndze katarsn" diye balayan ayet, yce Allah'n gerek ve varolusal mlk zerindeki tasarrufunu betimlemektedir. Bundan nce yer alan: "dilediine mlk verirsin..." ifadesi de, itibari, sbjektif mlk ve ona bal olgular zerindeki tasarrufunu betimlemekteydi. Her iki ayette ilahi tasarrufun drt rnei karlkl tablolar biiminde gzler nne serilmektedir. lk ayette mlkn bahedilii ve geri aln gndeme getirilmi, buna karlk ikinci ayette gecenin gndze ve gndzn geceye getirilii resmedilmitir. Aziz klma ve zelil klma tablolar yanstlrken kar manzara olarak dirinin lden ve lnn diriden karl sergilenmitir. Bu tarz bir sunu, sanatsal inceliin dikkat ekici bir rneini oluturmaktadr. Olaylar ve olgular arasnda son derece incelikli bir iliki kurulmaktadr. Ki bu husus hemen fark edilmektedir. nk mlkn bahedilii baz bireylerin geri kalan insanlar zerinde egemen olmalarnn bir biimini ifade etmektedir. Bu geri kalanlarn zgrlkleri ve igdsel serbestlikleri belli lde giderilip ortadan kaldrlyor. Bu da tpk gecenin gndze musallat klnmasna, gndzn belirgin ve aydn kld baz ksmlar bryp gidermesine benzer. Mlkn alnp giderilmesi de tersten bu rnee benzer. Yine bir kimsenin aziz klnmasnda, ad san unutulan ve yapp ettikleri bilinmeyen bir kimsenin bir ekilde diriltilmesi demektir. Eer bylesine bir aziz klma olmasa adn ve sann duyulmas da olmayacaktr. Bu da tpk lden dirinin karlmasna benzer. Zelil klma da bunun tersten rnekliini oluturmaktadr. zzet ve onurda hayat, zillet ve alaklkta lm vardr. Konuyu baka bir adan da ele alabiliriz: Yce Allah, Kur'an'da gndz (gsterici) geceyi de (giderici, silici) bir ayet olarak tanmlamtr. "Gece ayetini sildik gndzn ayetini aydnlatc kldk" (s-r, 12.) nsan topluluklarnda bu belirginleme ve

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 463

silinme mlkn belirginlemesi ve elden kmas eklinde yansmaktadr. Yine Kur'an da hayat ve lm, ilim ve g gibi sonularn, etkenlerin kayna olarak sunulmutur: "ldrler, diri deildirler, ne zaman dirileceklerinin uuruna varamazlar." (Nahl, 21.) Yce Allah "izzet"i de kendisine, elisine ve m'minlere zg klmtr. "...zzet (g, onur ve stnlk) Allah'n, O'nun Resulnn ve m'minlerindir." (Mnafikun, 8.) Yce Allah onlar "hayat" olgusuyla birlikte zikrediyor. Dolaysyla "izzet" ve "zillet", insan topluluklar iinde "hayat" ve "lm"n gstergeleri olarak sunulmaktadr. Bu yzden, zerinde durduumuz ayetlerin ilkinde sz edilen mlkn bahedilii ve geri aln ile aziz klma ve zelil klmaya karlk olarak ikinci ayette, gecenin gndze girdirilii ve gndzn geceye girdirilii ile dirinin lden karl ve lmn diriden karl vurgulanmtr. Ardndan, ikinci ayette sz edilen: "Sen dilediine hesapsz rzk verirsin." husus ile ilk ayette geen: "Hayr senin elindedir." hususu arasnda bir karlatrma yaplyor. leride bununla ilgili aklamalar yapacaz. "Sen, dilediine hesapsz rzk verirsin." Biraz nce iaret ettiimiz karlk olgusu, "rzk verirsin" diye balayan ifadenin, daha nce iaret edilen mlk ba, izzetli klma ve geceyi gndze girdirme vs. hususlarn aklamas olmas sonucunu dourmaktadr. O halde cmlenin atf edat ile atfedilmesi, aklamaya ynelik bir atftr. Dolaysyla zel nitelikli bir hkmn kendisinden daha genel nitelikli olan bir hkmle aklanna ynelik bir rnekle kar karyayz. Nitekim: "Hayr senin elindedir." ifadesi kendisinden nceki ifadeler karsnda byle bir konumdayd. Bu durumda yle bir anlam elde etmi oluruz: Sen yarattn varlklar zerinde sz edilen bu tasarruflarda bulunursun. nk sen, dilediine hesapsz rzk verirsin.

464 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

RIZK KAVRAMININ KUR'AN'DA FADE ETT ANLAM


"Rzk" bildiimiz bir kavramdr. Kullanld yerlere baktmzda bu kavramn bir tr ba anlamn ierdiini anlyoruz. Kraln ordusuna verdii rzk gibi. Nitekim kraln ordusu iin verdii maaa "rezkat" denir. Bu ifade genellikle yiyecek anlamnda kullanlr. u ayette olduu gibi: "Onlarn yiyecei (rzk), giyecei ocuk kendisinin olana aittir." (Bakara, 23) Bu ayette "giyecek" rzk olarak nitelendirilmemitir. Sonra kavramn anlam biraz daha genilemi ve insanla ilgili her trl yiyecek "rzk" olarak nitelendirilmitir. Adeta ans ve talih trn-den; verenin kim olduu bilinmese de bir ba olarak alglanmtr. Bir sre sonra daha da genellik kazanm ve insana yarar dokunan her eyi kapsayacak ekilde alglanmtr. Bunlarn yiyecek trnden olmas art deildir. Mal, makam, airet, yoldalar, gzellik ve bilgi gibi. Nitekim yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Yoksa sen onlardan hara m istiyorsun? te Rablerinin harac daha hayrldr. O, rzk verenlerin en hayrlsdr." (M'minun, 72) Bir dier ayette uayb peygamberin diliyle yle buyuruyor: "Dedi ki: Ey kavmim grnz nedir syler misiniz? Ya ben Rabbimden apak bir belge zerinde isem ve o da beni kendisinden gzel bir rzk ile rzklandrmsa?" (Hd, 88) Burada kastedilen peygamberlik ve bilgidir. Konuyla ilgili birok ayet rnek gsterilebilir. "Hi phesiz, rzk veren O, metin kuvvet sahibi olan Allah'tr." (Zariyat, 58) ayeti belirleyici snrlandrc ifade tarzyla srasyla u hususlar ifade etmektedir: Birincisi: Rzk, z ve gerei itibariyle Allah'tan bakasna nispet edilmez. Geri aadaki ayetlerde olduu gibi baz yerlerde rzk O'ndan bakasna da nispet edilmitir: "Allah rzk verenlerin en hayrlsdr." (Cuma, 11) Bu ayette rzk verenlerden sz edilmi ve yce Allah'n onlarn en hayrllar olduu vurgulanmtr. "bunlarla

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 465

onlar rzklandrp giydirin." (Nis, 5) Ancak bu tr ifadelerde de dolayl nispete iaret edilmitir. Nitekim mlk ve izzet de Allah'ndr. Ama O'nun ba ve izniyle bakalar da bunlara sahip olurlar. u halde rzk veren O'dur, bakalar deil. kincisi: nsanlarn varlklarn srdrmek iin yararlandklar ve elde ettikleri hayrlar onlarn rzklardr ve onlar veren yce Allah'tr. Says olduka kabark olan rzk ayetlerinin yan sra dier birok ayet buna delalet etmektedir. Yaratma, emir, hkm, mlk, irade, tedbir ve hayr gibi olgularn srf Allah'n tekelinde olduunu belirten ayetler gibi. ncs: nsanlarn haram yollardan yararlandklar eyler, gnaha sebep oluturduklar iin yce Allah'a nispet edilmezler. nk yce Allah, gnahn teri asndan kendisine nispet edilmesini reddetmitir. Yce Allah konuyla ilgili olarak yle buyuruyor: "De ki: phesiz Allah, irkin hayszlklar emretmez. Bilmediiniz bir eyi Allah'a kar m sylyorsunuz?" (A'rf, 28) "phesiz Allah, adaleti, ihsan... emreder... irkin utanmazlklardan... sakndrr." (Nahl, 90) Yce Allah, bir eyi emredip sonra onu nehyetmekten veya bir eyi nehyedip sonra insanlara ynelik rzkn ona hasretmekten mnezzehtir. Haram yollardan gerekleen yararlanmann yasal adan rzk saylmamas ile varolusal adan rzk saylmas arasnda bir eliki yoktur. nk varolu balamnda ykmllk szkonusu olmaz; dolaysyla, bunu bir irkinlik de izlemez. Kur'an'da rzkn genelliine iaret eden ayetler, konuyu varolusal adan ele alyorlar. lahi mesaj sadece basit ve sradan zihinlere hitap etmedii iin bu tr zihinlerin bulunmamalar adna kimi gerek bilgilere deinmekten kanmaz. Hi kukusuz Kur'an, tm kalpler iin bir ifadr. Ondan ancak hsrana urayanlar zarar grrler. Yce Allah yle buyuruyor: "Kur'an'dan m'minler iin ifa ve rahmet olan eyleri indiriyoruz. Oysa o zalim-lere kayplardan bakasn arttrmaz." (sr, 82)

466 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Ayrca baz ayetlerde Nemrut, Firavun gibilerinin sahip olduklar mlk ve Karun gibi insanlarn ellerindeki mal ve ekici ssler, yce Allah'n vergisi olarak deerlendirilir. Bunun nedeni tm bunlarn yce Allah'n izniyle gereklemi olmasdr. Allah bunu onlara bir snama arac olarak vermitir. Onlarn aleyhindeki kant tamamlamak, onlar desteksiz ve dayanaksz brakmak ve onlar yava yava korkun akbetlerine doru srklemek ve benzeri eyleri istemitir. Btn bunlar teri nispet edilerdir. Bu eyin irkinliklere sebep olmasna karn yasal adan yce Allah'a nispet edilmesinin sakncas olmadna gre, irkinlie ve gzellie yer olmayan varolusal balamda nispet edilmesinin hibir sakncas yoktur. te yandan yce Allah kendisi tarafndan yaratlm bulunan her eyin, katnda bulunan rahmetinin hazinelerinden indirildiini belirtmitir. "Hibir ey yoktur ki, hazineleri bizim katmzda olmasn; ancak onu belirlenmi bir miktar olarak indiririz." (Hicr, 21) Bir dier ayette, katnda olan eylerin "hayr" olduunu belirtmitir: "Allah katnda olan ise hayrdr." (Kasas, 60) Bu iki ayeti ve ayn hususa temas eden dier ayetleri bir arada dndmz zaman u anlam elde ederiz: nsann bu evrende elde ettii ve hayat boyunca giyindii her ey, Allah'tandr ve yararland, nimetlendii bir hayrdr. Aadaki ayetlerden de bu anlam alglayabiliriz: "Ki O, yaratt her eyi gzel yapandr." (Secde, 7) "te bu, sizin Rabbiniz Allah'tr; her eyin yaratcsdr; O'ndan baka ilah yoktur." (M'min, 62) lahi balardan bazlarnn er nitelikli ve zarar verici zellikte olmasna gelince; bunlarn er ve zarar verici olmalar grecelidir. zellikle isabet ettikleri kiiyle ilgilidirler. Ama bakalar ve evrensel sistem iindeki sebepleri ve nedenleri asndan hayr nitelikli ve yararldrlar. Nitekim u ayette bu noktaya dikkat ekiliyor: "Ktlkten sana ne gelirse, o da kendindendir." (Nis, 79) nceki blmlerde konuyla ilgili aklamalara yer verdik.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 467

Ksacas, yce Allah'n kullarna bahettii eylerin tm hayrdandr ve btnyle hayrdr. Kullar onlardan yararlanrlar. Dolaysyla anlam rtmesi itibaryla rzk kabul edilirler. nk rzk; rzk bahedilen kimsenin yararland batan baka bir ey deildir. u ayetten bu anlama ynelik bir iaret alglamak mmkndr: "Senin Rabbi-nin rzk hayrldr." (Th, 131) Bu aklamalardan anlyoruz ki: Kur'an'da yaplan aklamalara gre rzk, hayr ve yaratma olgular somut rnek balamnda eittirler. Dolaysyla her rzk hayrdr ve yaratlmtr. Her yaratlm da rzktr ve hayrdr. Aradaki tek fark udur: Rzk, kendisiyle rzklanmay gerektirecek bir ngrye muhtatr. rnein gda maddeleri beslenme gc iin rzktr. nk bu g gdaya muhtatr. Beslenme igds insan bireyi iin rzktr. nk birey bu gce muhtatr. Yine birey anne-babas iin bir rzktr. nk ondan yararlanrlar. Ayn ekilde insann varlk dediimiz ilahi nimetten yoksun oluunu tasavvur ettiimiz zaman varln da insan iin hayr olduunu grrz. Yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "O, her eye yaratln verendir." (Th, 50) Hayr kendisini talep eden birinin var olmasna muhtatr. Bu kimse, karsna kan eyler arasnda istediini semek durumundadr. u halde gda maddeleri, beslenme igds iin hayrdr. Elbette bu igd onlara muhta olduu, onlar talep ettii ve karsna ktklarnda onlar seip, bakalarna tercih ettii takdirde sz konusudur. Yine beslenme igds insan iin hayrdr. nsann varla muhta ve onu talep eden olduunu dndmzde varln da onun iin hayr olduunu anlarz. Yaratma ve var etme olgular ise, anlamlarnn gereklik kazanmas iin gerek ya da varsaylan bir eye ihtiya duymazlar. rnein gda, kendisi olarak yaratlm ve mevcuttur. Yine beslenme i gds ve insann kendisi de yaratlmtr. Her rzk Allah'n olduuna ve her hayr salt O'na ait olduuna gre yce Allah'n bahettii her ba, kullarnn zerine indirdii

468 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

her hayr ve verdii her rzk, karlksz olarak meydana gelmitir. Bunlarn karlnda herhangi bir ey alnm deildir. nk bizim varsaydmz her ey gerek anlamda Allah'a aittir. Bir bakasnn Allah zerinde hak iddia etmesi sz konusu deildir. nk hibir kimsenin Allah zerinde herhangi bir hakk yoktur.Onun rzk konusunda olduu gibi, kendisi zerinde bir eyi hak klmas baka. Yce Allah rzkla ilgili olarak yle buyuruyor: "Yeryznde hibir canl yoktur ki, rzk Allah'a ait olmasn." (Hd, 26) "Gn ve yerin Rabbine andolsun ki, phesiz, o sizin konutuklarnz kadar, elbette kesin bir gerektir." (Zariyat, 23) u halde rzk yce Allah zerinde bir hak oluuyla birlikte, Allah tarafndan hak klnd iin O'nun bir ba olarak alglanmasdr; hak klnan kimsenin kendisi asndan hakedii szkonusu deildir. Yalnzca yce Allah'n kendisi zerinde hak klmas asndan bir hakdr. Buradan da anlalyor ki, haram eylerden rzklanan insan iin, yasama asndan helal eylerden bir rzk tasarlanmtr. nk yce Allah, insan iin kendisi zerinde hak ve deimez bir rzk ngrp sonra onu haram eylerden rzklandrmaktan, ardndan onu bu davrantan nehyedip cezalandrmaktan mnezzehtir. Konuya deiik bir adan yaklaacak olursak: Rzk, hayr nitelikli ilahi bir batr. Dolaysyla Allah'n kullarna ynelik rahmetidir. Bilindii gibi iki trl rahmet vardr. Biri geneldir ve m'min-kfir, takva sahibi-gnahkar, insan-insan olmayan tm yaratlmlar kapsamna alr. tekisi zeldir ve mutluluk yolunda gerekleir. man, takva ve cennet gibi. Ayn ekilde rzkn da genel bir tr vardr. Bu, genel nitellikli ilahi batr ve tm varlklara varlklarn korumalar ve srdrmeleri iin sunulmutur. Rzkn dier bir tr de zel niteliklidir ve bu da helal dairesinde gerekleir. Genel rahmet ve genel rzk nceden yazlm ve ilahi ntasarm kapsamnda takdir edilmitir. Yce Allah konuyla ilgili olarak

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 469

yle buyuruyor: "Her eyi yaratm ve onu belli bir dzen iinde takdir etmitir." (Furkan, 2) Ayn ekilde zel nitelikli rahmet ve rzk da nceden yazlm ve ilahi ntasarm kapsamnda takdir edilmitir. Nitekim -zel nitelikli rahmet olan- hidayet de yasama (teri) nitelikli olarak nceden yazlm ve tasarlanmtr. M'min-kfir tm insanlara ynelik olarak. Peygamberler bunun iin gnderilmi, kitaplar bunun iin indirilmitir. Konuyla ilgili olarak yce Allah yle buyuruyor: "Ben, cinleri ve insanlar yalnzca bana ibadet etsinler diye yarattm. Ben onlardan bir rzk istemiyorum ve onlarn beni doyurup-beslemeleri-ni de istemiyorum. Hi phesiz rzk veren O, metin kuvvet sahibi olan Allah'tr." (Zariyat, 58) "Rabbin, O'ndan bakasna kulluk etmemenizi emretti." (sr, 23) u halde hidayet zere olmay gerektiren ve ona bal olarak anlam kazanan ibadet, yasama nitelikli olarak tasarlanm, takdir edilmitir. Ayn ekilde -helal dairesine zg bir husus olan- zel nitelikli rzk da tasarlanm ve nceden takdir edilmitir. Bu hususla ilgili olarak yce Allah yle buyuruyor: "ocuklarn hibir bilgiye dayanmakszn aklszca ldrenler ile Allah'a kar yalan yere iftira dzp Allah'n kendilerine rzk olarak verdiklerini haram klanlar elbette hsrana uramlardr. Onlar, gerekten arp sapmlardr ve doru yolu bulamamlardr." (En'm, 140) "Allah rzkta kiminizi kiminize stn kld; stn klnanlar, rzklarn ellerinin altnda bulunanlara onda eit olacak ekilde eviripverici deildirler." (Nahl, 71) Grld gibi, yukarda sunduumuz iki ayet, kesin mutlak ifadelidirler. Kfir-m'min, helalden rzklanan ve haramdan rzklanan herkesi kapsamaktadr. unu da kesin olarak bilmek gerekir: Rzk, anlamn aklarken de vurguladmz gibi, ilahi batan belli bir oranda yararlanlan eydir. Dolaysyla, kendisine ok mal verilmi olup, bunun ancak az bir ksmn yiyen kimsenin rzk, sadece yedii ksmdr. Geri kalan fazlalk ancak verili asndan rzk saylr yeme asn-

470 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

dan deil. u halde rzkn bolluu veya azl maln okluu veya azl, demek deildir. " Yeryznde hibir canl yoktur ki rzk Allah'a ait olmasn. Onun karar yerini de ve geici bulunduu yeri de bilir. Bunlarn tm apak bir kitapta yazldr." (Hd, 6) ayetini tefsir ederken, rzk kavramyla ilgili tamamlayc aklamalar sunacaz. imdi yeniden konumuza dnyor ve "Sen, dilediine hesapsz rzk verirsin." ifadesiyle ilgili olarak diyoruz ki: Rzkn hesapsz olarak tanmlanmas, rzkn yce Allah'tan oluuna ve rzklananlarn durumuna gre karlksz ve hak edisiz olarak sunulmu olmasna ynelik bir iarettir. nk canllarn sahip olduklar yetenekler veya talep etme veya benzeri eyler btnyle Allah'n mlkdr. O halde bunlardan hibirisi O'nun bu bana karlk szkonusu edilemez. Bu yzden Yce Allah'n rzk hesapszdr. Rzkla ilgili bir hesabn olmaynn takdirle irtibatlandrlmas, yni rzkn snrsz ve lsz olmas eklindeki bir deerlendirme aadaki lyle ilgili ayetlerle badamyor: "Hi phesiz, biz her eyi bir l ile yarattk." (Kamer, 49) "Kim Allah'tan korkupsak-nrsa, Allah ona bir k yolu gsterir; ve onu hesaba katmad bir ynden rzklandrr. Kim de Allah'a tevekkl ederse, O, ona yeter. Elbette Allah, kendi emrini yerine getiripgerekletirendir. Allah, her ey iin bir l klmtr." (Talak, 2-3) Rzk yce Allah tarafndan canllara sunulan karlksz bir batr ve fakat yce Allah'n iradesi dorultusunda takdir edilip bir lye konulmutur. Yukarda sunduumuz iki ayetten srasyla u hususlar anlalyor: Birincisi: Btn mlk=hakimiyet ve sultanlk Allah'n olduu gibi mlkiyet=sahip olma da tamamen Allah'a aittir. kincisi: Btn hayr O'nun elindedir ve O'ndandr.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 471

ncs: Rzk Allah tarafndan kullarna karlksz ve hakedi-siz olarak sunulan bir batr. Drdncs: Hi kukusuz, mlk, izzet ve daha sonra mal, mevki ve g gibi itibar olan tm toplumsal hayrlar ve benzeri eyler yararlanlan rzkn kapsamna girerler.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Kfi'de Al-i Sam'n mevlas Abdul'A'la mam Cafer Sadk'tan (a.s) yle rivayet eder: Dedim ki: "De ki: Allah'm, (ey) mlkn sahibi, dilediine mlk verirsin ve dilediinden mlk ekipalrsn" buyuruluyor. u halde hkmranl Emevilere yce Allah vermemi midir? Buyurdu ki Ayetin verdii mesaj, senin yorumlamak istediin tarzda anlalmaz. Hi kukusuz yce Allah, hkmranl bize verdi. Ama meyyeoullar bu mlk bizden ekipaldlar. Tpk bir insannn elbisesinin bir bakas tarafndan zorla alnmas gibi. O elbise zorla alann mal olmaz." (Ravzat-ul Kfi, c.8,
s.222, h:389)

Ben derim ki: Bunun gibi bir rivayeti Ayya Davut b. Farkud kanalyla mam Cafer Sadk'tan (a.s) aktarmtr. nceki yaplan aklamalar perspektifinden konuya baktmz zaman bir kimseye mlkn veriliinin iki ekilde olduunu grrz. Birisi, tekvin, yni varolusal verilitir. Egemenliin insanlar zerinde yaygn ve etkin kln, gcn onlar arasnda etkin hale getirilii gibi. Bunun adalete uygun olmas ile zlm esasl olmas, bu adan farketmez. Nitekim yce Allah Nemrut hakknda: "Allah kendisine mlk verdi diye." buyurmutur. Bu tr bir egemenliin sonucu, buna sahip olan kimsenin sznn insanlar arasnda geerli, emir ve iradesinin etkin olmasdr. leride mlkn tekvin, varolusal olmasnn ne anlam ifade ettiini aklayacaz. kincisi, mlkn ve egemenliin yasama nitelikli olmasdr. Bu, itaati zorunlu egemenlik demektir. Bu farz bir mlk ile ilgili olarak

472 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

yce Allah yle buyuruyor: "Allah size Talut'u melik olarak gnderdi." (Bakara, 247) Byle bir egemenlik itaatin zorunluunu ve velayetin, yneticiliin kesinliini gerektirir. Bu ise, ancak adalet ilkesine dayal olarak gerekleebilir. Bu, Allah katnda vgye layk bir makamdr. meyye oullarnn sahip olduklar mlk, birinci mlk ve onun eserlerinin kapsamna girer. Yukardaki hadisi rivayet eden zat, meseleyi yanl anlam ve meyye oullarnn egemenliklerini birinci katogoriye, bu egemenliin sonularn da ikinci kategoriye sokmutur. Oysa bu sonular, yasama nitelikli bir statdr ve dinsel adan vgye deerdir. Nitekim mam, onun iki tr egemenlii birbirine kartrdn anlayp uyarda bulunmutur ve demitir ki: Bu anlamda bir mlk ve egemenlik meyye oullar iin sz konusu deildir. Byle bir mlk ve sonular bizim iin geerlidir. Dier bir ifadeyle: meyyeoullarnn elindeki mlk, Ehl-i Beyt mamlarnn elinde bulunduu zaman vgye deerdir. Byle bir mlk ve egemenlik meyyeoullarnn elinde sadece yergiyi hakkeder. nk buna yetki gasp denir. Dolaysyla byle bir mlkn veriliinin yce Allah'a nispet edilii ancak mnker ve sonuca, ac akibete yava yava srkleme eklinde olabilir. Nemrut ve Firavun gibilerine verilen mlk gibi. Nitekim bizzat meyye oullar da bu ayeti yanl anlam ve kendilerinin lehine olacak ekilde yorumlamlardr. Szgelimi elrad adl eserde (c.1, s.246), Yezid b. Muaviye'nin kendisine Kerbela ehidlerinin kesik balar sunulduu an tasvir edilir. eyh Mfid der ki: Hseyin'in bann da aralarnda bulunduu kesik balar Yezid'in nne konulduunda, Yezid dedi ki: "Bize stnlk taslayan ve bize ba olan adamlarn balarn yardk." "Ki onlar bizden daha asi ve daha zalimdirler." Sonra mecliste bulunanlara dnd ve yle dedi: Bu adam bana kar vnyor ve yle diyordu: Benim babam Yezid'in ba-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 473

basndan, benim annem onun annesinden ve benim dedem onun dedesinden daha hayrldr. Ben de ondan hayrlym. te onu ldren bu oldu. "Babam Yezid'in babasndan hayrldr" iddiasna gelince; benim babam onun babasyla mcadele etti ve Allah onun babasnn aleyhine benim babamn lehine hkmetti. Benim annem Yezid'in annesinden hayrldr" szne gelince, mrme andolsun ki, bu sz dorudur. Resululah'n kz Fatma benim annemden daha hayrldr. "Benim dedem Yezid'in dedesinden hayrldr" szne gelince, Allah'a ve ahiret gnne iman eden hi kimse Muhammed'den (s.a.a.) stn olduunu syleyemez. "Ben ondan hayrlym" szne gelince, herhalde o, u ayeti okumamtr: "De ki: Allah'm, (ey) mlkn sahibi" Hz. Ali'nin kz Zeyneb, (babasna ve ona selam olsun) mam Cafer Sadk'n (a.s) yukarda aktardmz hadiste iaret ettii tarzda ona cevap verir. Seyyid b.Tavus ve bakalarn rivayetine gre Hz. Zeyneb konumasnda unlar sylemitir: "Ey Yezid, yoksa sen, yeryznn bucaklarn ve gkyznn ufuklarn zerimize kapatp tpk tutsaklar gibi bizi srklediin iin Allah katndaki deerimizi drp, onun katnda saygnlk kazandn m sanyorsun?! Bundan dolay, O'nun katnda nemli biri olduunu mu dnyorsun, kibirle burnunu kaldryor, bir ktk gibi omuzlarn kabartyorsun? Dnyann sana doru akn ve ilerinin raynda gidiini, mlkmzn ve egemenliimizin yava yava senin eline geiini seyredip sevinten drt ke oluyorsun? Yoksa sen u ayeti unuttun mu?: "Kfirler, onlara mhlet vermemizi kendileri iin hayrl saymasnlar. Biz, gnahlar artsn diye onlara mhlet veriyoruz. Onlar iin alaltc bir azap vardr..."
(Lhuf=Kerbela ehitlerinin Ardndan)

Mecma-ul Beyan tefsirinde: "ly diriden karrsn" ifadesiyle ilgili olarak yle deniyor: Bir gre gre bunun anlam "m'mi-ni kfirden ve kfiri de m'minden karrsn"dr. Bu anla-

474 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

m destekleyen aklamalar mam Bkr (a.s) ve mam Cafer Sadk'tan (a.s) rivayet edilmitir. (c.2, s.428) Buna yakn anlamlar ieren bir aklamay eyh Saduk mam Hasan Askeri'den (a.s) rivayet etmitir. Ed-Drr-l Mensr tefsirinde bn-i Murdeveyh, Ebu Osman enNahdi kanalyla bn-i Mesud veya Selman'n Peygamberimizden (s.a.a) yle aktardklarn rivayet eder: "Diriyi lden karr, ly diriden karr." Yni: M'mini kfirden, kfiri m'minden karr." (c.2, s.15) Yine ayn eserde, biraz nce sunduumuz kanaldan Selman- Farisi'nin yle dedii rivayet edilir: Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: "Yce Allah Adem'i (a.s) yaratt zaman, onun zrriyetini kard ve bir ksmn sa eliyle avulad ve dedi ki: "Bunlar cennet ehlidir. Bununla ilgilenmem." Dier ksmn da avulad. Bu seferde btn ktler iine girdi ve dedi ki: Bunlar ate ehlidir. Ben bununla da ilgilenmem." Ardndan her iki gruptan bir miktarn birbirine kartrd. Bylece kfir m'minden ve m'min de kfirden kar. "Diriyi lden karrsn, lye de diriden karrsn." ayeti buna iaret etmektedir." Ben derim ki: Birok tefsir bilgini bu anlam ieren rivayetleri maktu bir rivayet zinciriyle Selman'dan aktarmtr. Bu rivayet, aslnda "Ademin soyunun slbnden karp onlardan misak alnmas ve zerr lemi" konusuyla ilintilidir. naallah uygun bir yerde bu konuya da aklk getireceiz. el-Kafi'de Muhammed b. Yahya'dan, o da Ahmed b. Muhammed ve bizim mezhebimize mensup birok bilginden, onlarda Sehl b. Ziyad'dan, o da bn-i Mahbub'dan, o da Ebu Hamza Sumali'den, o da mam Bkr'dan (a.s) yle rivayet eder: "Resulullah Efendimiz (s.a.a) veda haccnda buyurdu ki: Haberiniz olsun Ruh-ul Emin kalbime un-lar fsldad: Bir nefis, kendisi iin ngrlen rzk btnyle elde etmedike lmez. Allah'tan korkun ve rzk talep ederken gzellikle davrann. Rzktan herhangi bir

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 475

eyin elinize ge ulamas, sizi onu Allah'a isyan edecek tarzda elde etmeye srklemesin. nk yce Allah rzklar kullar arasnda helal olarak taksim etmitir. Onlar haram olarak taksim etmemitir. Kim Allah'tan korkar ve sabrederse, rzk ona helalinden gelip ular. Kim Allah'n rtt perdeyi deler ve onu helal olmayanndan alrsa, Allah bu aldn, onun helal rzkndan ksar ve aleyhine hesap edilir (kyamet gn hesaba ekilir)." (c.5, s.80,
h:1)

Nehc-l Belaa'da Hz. Ali (a.s) yle der: ki trl rzk vardr. Biri var ki, sen onu ararsn. Biri de var ki, o, seni arar. Eer sen onun peince gitmezsen, o sana gelir. Bulunduun senenin tasasn, bugnnn tasasna ykleme. Her gnn tasas o gn iin sana yeter. Eer bu yl senin mrnde olmu olursa, yce Allah, her sabah, senin iin ayrd rzk sana ulatrr. Eer bu yl mrnden olmazsa, sana ait olmayan elde etmek uruna niye tasalanasn. Koturan bir kimse de senden nce senin rzkna ulaamaz. Bir kimse seni yenilgiye uratp sana ait olan rzk elinden alamaz. Senin iin takdir edileni geciktiremez. (Ksa szler, 379) Kurb-ul snad'da, bn-i Turayf bn-i Alvan'dan, o da mam Cafer Sadk'tan (a.s), o da babasndan (a.s) yle rivayet eder: Resulullah Efendimiz (s.a.a) buyurdu ki: "Rzk gkten yere inen yamur saysnca, her nefis iin takdir edilmi bir lyle iner. Ancak yce Allah fazl sahibidir. Allah'tan fazln ve bolluunu isteyin."
(s.55)

Bu anlam destekleyen rivayetler olduka fazladr. naallah Hd suresini tefsir ederken, rzkla ilgili olarak aktarlan rivayetlere geni lde yer vereceiz.

MLK LE LGL BLMSEL YAKLAIM


Daha nce yaptmz aklamalardan birinde u deerlendirmede bulunduk: Mlk olgusu z itibariyle insanlar iin zorunludur. Gerek birey ve gerekse toplumsal baznda, mlksz bir hayat

476 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

tasavvur edilemez. Bunun temelinde de zg klma itibar yatar. Mlkiyet ve bir eye sahip olma konusunda durum budur. Egemenlik anlamnda mlke gelince, bu, bireyler zerindeki otoriteyi ifade eder ve o da bir zorunluluktur. nsanlar iin egemenyneticisiz bir hayat dnlemez. Ancak ncelikli olarak toplumun buna ihtiyac vardr. nk toplum, amalar farkl, istekleri deiik kesimlerden meydana gelir. Birey, birey balamnda yle deil. Bir araya gelen bireylerin her birinin istei fakl bir yne dorudur. Amalar deiiktir. Aralarnda ihtilaf etmeden duramazlar. Birbirlerine stnlk salayp yenik olanlarn ellerinde olan her eye el koymaktan kanmazlar. Snrlarna, kiisel etkinlik alanlarna tecavz ederler. Haklarn inerler. Bylece toplumsal hayat hercu merc olur. Mutluluun bir arac olarak alglanan toplumsal hayat, mutsuzluun ve lmcl felaketlerin nedeni olur. lacn kendisi hastalk yapar hale gelir. Bu lmcl pratie son vermenin tek yolu, tm gler iinde bir gc etkin klmaktr. Onun tm topluma ve toplumu oluturan bireylere egemen olmasn salamaktr. O zaman normal snrlarn dna taan azgn gler dizginlenip orta yola doru ekilebilir. Yine lmcl dzeyde alalm, kiiliksizletirilmi ezilenler de normal yaamn dzeyine ykseltilir. Dolaysyla tm toplumsal gler orta izgide buluup btnleirler. Buna paralel olarak da her birim kendi zel alannda faaliyet gsterir, her hak sahibi hakkn eksiksiz olarak alr. nsan olunun zihni, daha nce de belirttiimiz gibi, hibir zaman "istihtam etme" (ara ve alet kullanma) dncesinden soyutlanamaz. Gemi alarda takn-mtegallibe insanlar egemenlii ele geirmi, toplumun geri kalan bireyleri zerinde zora dayal bir otorite kurmulardr. Klelii yaygnlatrm, insanlarn mallarna ve canlarna egemen olmulardr. Hi kukusuz, szn ettiimiz bu egemenliin de baz yararlar olmutur -Burada egemenlik derken, baz bireylerin taknln nleyen dier baz bireylerin otoriteyi ellerine geirmelerini kas-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 477

tediyoruz- Bu yararlar, zorbalkla, stnlk taslamakla ve egemenlik adna yeryznde ceberut bir sistem kurmakla tebaruz eden yneticilerin varlklar ile de belirginleebilir. nk onlar, yardaklar ve kapkullaryla birlikte bizzat azgn, haksz ve tiksinilen gler olmalarna karn, bireyleri zillet ve bask durumunda koruyup kollamak zorunda hissederler kendilerini. Ki bir kimse kp da dier insanlarn haklarna tecavz etmesin. nk byle biri, frsat bulduunda kendilerine kar da kabilir. Nitekim kendileri de bakalarnn elinde bulunan otoriteyi gasbetmi deiller miydi?! Ksacas, bireylerin byk bir ksmnn, egemen sultanlardan duyduklar korkudan dolay uzlamac ve uyumlu bir tavr iinde olmay yelemesi, insanlar, toplumsal egemenlii deerlendirme dncesinden alkoyucu bir rol oynar. Buna karlk, gleri yetmedii zaman, bu zorbalarn yaam sistemlerini vmekle zaman geirirler. Ancak bu, yaplan zulmlerin haddi amamas durumunda geerlidir. Ancak zulmn dayanlmayacak kadar haddi amas durumunda zulme uradklarn dile getirip ikayette bulunurlar. Hi kukusuz, bazen kral veya bakan dediimiz bu insanlar lr veya ldrlrler. Byle durumlarda toplum kargaa ve bozgunluun bagstereceini alglar. Toplumsal dzen tehdit altna girer, anarinin egemen olmasndan endielenilir. Bunun zerine, derhal aralarnda g ve etkinlik sahibi olanlar ileri srer ve otorite dizginlerini eline verirler. Bylece toplumsal ilere egemen bir kral oluverir. Sonra gn gelir, devran dner, eski zorbalk ve bask yeniden ortaya kar. Toplumlar, srekli bu aray iinde olmulardr. Ve bu arada szkonusu egemenlerin kt ynetimlerinden, zorbalklardan, mutlak otorite sahibi olularndan ok ekmilerdir. Bunu nlemeye dnk bir tedbir olarak, halka egemen olan hkmetlerin grevlerini belirleyen kanunlar hazrlayp krallar, sultanlar bunlara uymaya zorlamlardr. Bylece mutlakiyetilikten sonra meruti

478 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

krallk dzeni ortaya kmtr. nsanlar bu sistemi koruma ynnde aba gsteriyorlard ve krallk babadan oula geiyordu. Daha sonra, toplumlar krallarn azgnlklar, kt uygulamalar, deimez, ancak miras yoluyla geen krallk tahtna oturduktan sonra bildikleri gibi davranmalar yznden, bu sistemi deitirip yerine cumhuriyet sistemi getirdiler. Bylece mr boyu ve meruti krallktan srekli ve meruti ynetime geildi. Baka toplumlarda, yneticilerin zulmnden ka iin baka yntemler gelitirilmi olabilir ve insanlk gelecekte, bugn iin dnlmeyen ynetim tarzlarn gelitirebilir. Ancak toplumlarn, bu iin dzene girmesi uruna bunca abalar sarfetmesi, ynetimini teslim edecei gc belirtmek iin youn bir aray iinde olmas, deiik iradeleri ve farkl gleri bir arada tutacak otoriteyi tespit etmek iin faaliyet gstermesi, bizim iin u gerei belirginletiriyor; insanlk bu makamdan, deiik isimleri ortaya kan, toplumlarn deimesi ve glerin gemesi ile birlikte farkl koullarda belirginleen ynetim erkinden soyutlanamaz. nk toplumsal hercu mercin, sosyal hayatn altst oluunun yolu, her halukarda, deiik irade ve maksatlarn bir insanda veya bir makamda somutlaan tek iradede birlememesinden geer. Daha konunun bandayken sylediimiz de buydu: Ynetim, insan topluluklar iin zorunlu bir itibar deerdir. Bu da dier itibar deerler gibi, toplumun srekli mkemmelletirmeye, dzeltmeye, eksiklerini gidermeye, elikili sonularn bertaraf etmeye alt, aray iinde olduu bir olgudur. Btn bunlar insann mutluluuna yneliktir. Bu ynetim erkinin slah ve dzeltim ameliyesindeki en byk ve en doyurucu pay peygamberlik misyonuna ait olmutur. nk sosyolojide genel kabul gren bir kural vardr: Herhangi bir szn zellikle insann z doasyla ilintili olan, ftrat tarafndan olumlu karlanan ve beklenti iindeki nefisler tarafndan gvenilebilen

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 479

bir szn genel dzeyde toplum nezdinde yaygnlk kazanmas, deiik eilimleri birletiren, darmadank toplumlar tek bir el gibi hareket etmeye ynelten, bir iradeye gre alp kapanmasn salayan, karsna dikilen her engeli aan en gl etken ilevini grr. uras bir gerek ki: Peygamberlik misyonu ortaya kt en eski dnemlerden bu yana insanlar adalete davet etmi, onlar zlm ilemekten alkoymutur. Allah'a kulluk sunmaya, O'na teslim olmaya tevik etmitir. Azgn Firavunlara, mtegaliblere, despot ve mstekbir Nemrutlara itaat etmesinler diye onlar uyarmtr. Bu davet, pepee gelip giden kuaklar arasnda, ardarda gelen, byk-kk deiik zaman ve mekanda ortaya kan mmetler iinde seslendirile gelmitir. Bugne kadar uzanp gelen, asrlar boyunca insanlar arasnda seslendirilen bylesine gl bir mesajn, onlar etkilememi olmas dnlemez. Kur'an- Kerim, gemi peygamberlere (hepsine selam olsun) indirilen vahiyden sz ederken buna ilikin birok rnek aktarr. Szgelimi Hz. Nuh'un Rabbine yle ikayette bulunduunu haber verir: "Rab-bim, gerekten onlar bana isyan ettiler; mal ve ocuklar kendisine ziyandan baka bir eyi arttrmayan kimselere uydular. Ve byk byk hileli dzenler kurdular. Ve dediler ki: Kendi ilahlarnz brakmayn." (Nuh, 21-23) Yine Kur'an onunla kavminin ileri gelenleri arasnda geen u konumay da aktarr:"Dediler ki: sana, sradan aalk insanlar uymuken inanr myz? Dedi ki: Onlarn yapmakta olduklar hakknda benim bilgim yoktur. Onlarn hesab yalnzca Rabbime aittir, eer uurundaysanz anlarsanz" (uar, 111-113) Hd peygamberin kavmine yle seslendiini haber verir: "Siz her yksek yere bir ant ina edip oyalanp eleniyor musunuz? lmsz klnmak umuduyla sanat yaplar m ediniyorsunuz? Tutup yakalad-nz zaman da zorbalar gibi mi yakalyorsunuz?"
(uar,129-130)

480 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Salih peygamberin kavmine yle seslendiini aktarr: "Artk Allah'tan saknn ve bana itaat edin. Ve lszce davrananlarn emrine itaat etmeyin. Ki onlar, yeryznde bozgunculuk karyor ve slah etmiyorlar." (uar, 150-152) Hz. Musa, sriloullarn savunmu, Firavun'a ve onun zlm esasl dzenine kar koymutur. Ondan nce Hz. brahim, Nemrut'a kar km; daha nce Meryemolu sa ve dier sriloullar elileri, adalar olan taknlara, krallara ve ileri gelenlere bakaldrmt, zlm esasl sistemleri eletirmiti. nsanlar bozguncular reddetmeye, tautlara uymamaya davet edilmilerdi. Kur'an- Kerim ise, insanlar bozgunculua itaat etmemeye, zlmden kanmaya davet etmitir. Zlm, bozgunculuk, saldrganlk ve azgnlk gibi sularn dourduu sonulara ve onlarn ar cezalarna dikkat ekmitir. Bu apak bir husustur: " Rabbinin Ad kavmine ne yaptn grmedin mi? Yksek stunlar sahibi rem'e? Ki ehirler iinde onun bir benzeri yaratlm deildi. Ve vadilerde kayalar oyup bien Semud'a? Ve kazklar sahibi Firavun'a? Ki onlar, ehirlerde azgnlamlard. Bylece oralarda fesad yaygnlatrm-artrm-lard. Bundan dolay, Rabbin onlarn zerine bir azap kams arpverdi. nk senin Rabbin, gerekten gzetleme yerindedir." (Fecr, 6-14) Bunun gibi daha birok ayeti rnek gstermek mmkndr. Egemenlik anlamnda mlkn, insanlk toplumu iin zorunlu bir deer olmas hususuna gelince, bunun en doyurucu aklamas Talut kssasnda geen u ifadelerdir:" Eer Allah'n, insanlarn bir ksm ile bir ksmn def'i olmasayd, yeryz mutlaka fesada urard. Ancak Allah, alemlere kar byk fazl sahibidir." (Bakara, 251) Daha nce ayetin kantsallnn nitelii genel olarak ifade edilmiti. Kur'an'da yer alan birok ayette, mlkten, (velayet) ynetiminden, buna ynelik itaatin zorunluluundan ve benzeri konulardan

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 481

sz edilir. Dier baz ayetlerde, bunun bir nimet ve ba olduu vurgulanr. u ayetleri buna rnek gsterebiliriz:" Onlara byk bir mlk verdik." (Nis, 54) "Sizden yneticiler kld ve alemlerden hi kimseye vermediini size verdi." (Mide, 20) "Allah, kime dilerse mlkn verir." (Bakara, 247) Bunun gibi daha birok ayet rnek gsterilebilir. Ne var ki, Kur'an, mlk-egemenlii ancak takva ile birlikte olduu zaman bir stnlk ve saygnlk olarak deerlendirir. nk Kur'an, dnya hayatnn ayrcalklarndan olup saygnlk ve stnlk olarak alglanabilecek olgular iinde sadece takvay "keramet" (stnlk-saygnlk) olarak nitelendirir. Konuyla ilgili olarak yce Allah yle buyuruyor: "Ey insanlar, gerekten, biz sizi bir erkek ve bir diiden yarattk ve birbirinizle tanmanz iin sizi halklar ve kabileler eklinde kldk. phesiz, Allah katnda sizin en stn olannz, takvaca en ileride olannzdr." (Hucurat, 13) Takvann hesab ise, Allah'a aittir. Hi kimse takva balamnda bir bakasna stnlk taslayamaz. O halde hi kimse hibir eyle dierine stnlk tasarlayamaz. nk eer sz konusu ey dnyevi bir olguysa, dnyevi olgularn herhangi bir ayrcalklar yoktur. Sadece dinin deeri vardr. Yok eer uhrevi bir olguysa, bu durumda onun hesab Allah'a aittir. Ksacas, bu nimeti, yni yneticilik nimetini elinde bulunduran kimse, bir Mslman'n gznde, zerine yk, meakket ve cefa alm kimsedir. Kukusuz bu abasn adalet ve takva izgisinde yrtrse, Allah katnda byk bir dl kazanacaktr. te dinin dostlarnn sergiledikleri salih ve yapc hareket tarz budur. naallah, Peygamberimizin ve onun pak soyunun hayat tarzlarn sahih hadisler nda incelerken bu konuyla ilgili doyurucu bilgiler sunacaz. Greceiz ki, onlar bu otoriteyle ancak, zorbalara bakal-drmaya, yeryznde bozgunculuk yapmalarna engel olmaya ve azgnlklarna ve mstekbirliklerine kar koymaya nail olmulardr.

482 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Bu yzden Kur'an, insanlar bir ynetim tarz kurmak, Kayserlik veya Kisrlk benzeri bir otorite oluturmak iin bir araya gelmeye davet etmemitir. Tam tersine ynetimi, toplumsal hayatn gzetilmesi gereken bir olgusu gibi alglamtr. Tpk eitim veya kfirleri caydrmaya ynelik kuvvet bulundurma giriimi gibi. Kur'an insanlar din etrafnda birlemeye, bulumaya ve ittifak etmeye davet etmitir. Dinde ayrl ve tefrikay yasaklamtr. Dini hayatn vazgeilmez temeli olarak sunmutur. Konuyla ilgili olarak yce Allah yle buyuruyor:" Bu benim dosdoru yolumdur. u halde ona uyun. Sizi O'nun yolundan ayracak yollara uymayn." (En'm, 153) "De ki: Ey Kitap ehli, bizimle sizin aranzda mterek olan bir kelimeye gelin. Allah'tan bakasna kulluk etmeyelim, O'na hibir eyi ortak komayalm ve Allah' brakp bir ksmmz dier bir ksmmz Rabler edinmeyelim"Eer yine yz evirirlerse, deyin ki: ahid olun, biz gerekten Mslmanlarz."
(l-i mrn, 64)

Grld gibi Kur'an, insanlar tek ve ortaksz Allah'a teslim olmaktan baka bir eye davet etmiyor. Yalnzca din etrafnda kmelenmi topluma deer verir. Bunun dnda, dzmece ilahlara ynelik ibadeti, grkemli atolara ve yksek rakml tepelerde kurulan antlara, Kayser ve Kisr (ahlk) tr krallklara ynelik itaati, yapay snrlarla blnmeleri, ulusal vatanlarn olumasn sert bir dille eletirir.

FELSEF YAKLAIM
Hi kukusuz varl zorunlu (vacib-el vcud) olan yce Allah'ta son bulur evrende etkin olan nedenler silsilesi. O'nunla, para ve btn olarak evren arasndaki iliki nedensellik esasna dayanan bir ilikidir. Daha nce irdelediimiz illet ve malul ile ilintili blmlerde unu ortaya koyduk: Nedensellik varlkla ilgilidir. yle ki: Malulda somutlaan gerek varlk, illetinin varlndan szmtr. Onun dnda kalan mahiyet gibi olgular ise, szlmlktan ve kay-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 483

naklanmlktan, illete de gereksinim duymaktan uzaktrlar. Bunun eliik evrime nermesi ise yle olur: Gerek varla sahip olmayan bir ey malul olmad gibi, yce Allah'a da gelip dayanmaz. Salt itibar olgularn yce Allah'a dayandrlmas bir problem oluturur. nk onlarn gerek bir varlklar yoktur. Varlklar ve olumlanmalar btnyle itibardir. Deerlendirme koullarn, konumu ve varsaym snrn amaz. eriatn kapsad emir, yasak, hkm ve durumlarn tm itibar olgulardr. Bunlarn da yce Allah'a nispet edilmelerinde problem vardr. Mlk, izzet ve rzk gibi olgular iin de ayn durum sz konusudur. Bu dm u ekilde zebiliriz: Bunlar geri gerek bir varlktan yoksundurlar, ancak, bunlarn etkileri ve sonular vardr ve bunlar, daha nce defalarca vurguladmz gibi onlarn isimlerini kalc klmaktadr. Bu etkiler ve sonular ise, gerek varlklardr ve itibar olarak amalanmlardr. Dolaysyla yce Allah'a nispet edilirler. u halde bu sonularn nispet edilmeleri, bu itibar olgularn da nispet edililerini mmkn klmaktadr. Buna gre, toplumun bireyleri olarak aramzda etkin olan hkmranlk, geri itibar bir olgudur ve gerek varlktan bir paya sahip deildir, ancak o bizim tarafmzdan, tasavvur edilen mevhum bir anlamdr. Biz onu, zihin d objektif sonulara ulamak iin ara olarak kullanrz. Eer bu mevhum anlam takdir edilip varsaylmazsa, bu sonulara ulamamz mmkn olmaz. Szn ettiimiz sonular; zorbalarn, g ve etkinlik sahibi bireylerin, toplumdaki zayf ve dknlerin haklarn gasbedenlerin ezilmeleri, herkesin olmas gereken yerde olmas, her hak sahibinin hakknn verilmesi eklinde sralanabilir. Ksacas mlk itibar bir olgudur ancak. Bu tr zihin d etki ve sonular kalc olduklar srece egemenliin anlam ve ismi de kalc olacaktr. Dolaysyla bu zihin d sonularn, zihin d nedenlerine nispet edilmeleri, mlknegemenliin O'na nispet edilmesi demektir. Ayn durum itibar

484 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

izzet, zihin d sonular ve gerek illetlerine nispet edilii iin de geerlidir. Emir, nehiy, hkm ve kanun koymak ve benzeri olgular da bundan farkl deildir. Btn bunlardan sonra u husus akla kavuuyor: Yukarda sz edilen itibar olgularn tm, sonularnn, yce Allah'a nispet ediliyor olmas dolaysyla zatna yarar bir ekilde O'na nispet edilirler.

28- M'minler, m'minleri brakp da kfirleri dostlar edinmesinler. Kim byle yaparsa, artk onun iin Allah'tan hibir ey yoktur. Ancak onlardan korunma gayesiyle saknmanz baka. Allah, sizi kendisinden sakndrr. Dn yalnz Allah'adr.

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 485

29- De ki: "Sinelerinizde olan gizleseniz de, aa vursanz da Allah bilir; gklerde olan da, yerde olan da bilir. Allah, her eye g yetirendir." 30- Her bir nefsin, hayrdan yaptklarn hazr bulduu ve her ne ktlk ilediyse, onunla kendisi arasnda uzak bir mesafe olmasn istedii o gn (hatrlayn). Allah, sizi kendisinden sakndrr. Allah, kullarna ok efkatlidir. 31- De ki: "Eer siz Allah' seviyorsanz bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve gnahlarnz balasn. Allah balayandr, esirgeyendir." 32- De ki: "Allah'a ve Resulne itaat edin." Eer yz evirirlerse, phesiz Allah, kfirleri sevmez.

AYETLERN AIKLAMASI
Yukarda meallerini sunduumuz ayetler, bundan nceki ayetler grubundan tamamen kopuk ve balantsz deildir. Dolaysyla bundan nceki ayetler grubu iin sylediklerimiz, bu ayetler grubu iin de geerlidir. yle ki: Burada gdlen hedef, Ehl-i Kitabn ve mriklerin durumlarn gzler nne sermek ve buna dayal olarak onlara eitli eletiriler yneltmektir. Eer "kfirler" ifadesi Ehl-i Kitab da kapsyorsa, bu demektir ki sz konusu ayetler, Ehl-i Kitap ve mriklerle dostluk kurmay ve ruhsal kaynamay yasaklamaktadr. ayet maksat sadece mriklerse, bu demektir ki ayetler, mrikleri hedef alarak m'min kimseleri onlardan uzaklamaya, Allah'n hizbine (grubuna) balanmaya, Allah' sevmeye ve O'nun elisine itaat etmeye davet ediyor.
"M'minler, m'minleri brakp da kfirleri dostlar edinmesinler."

Ayette geen "evliya" kelimesi, "velayet" mastarndan gelen "veli" kelimesinin ouludur. Bu kelime, z itibariyle, bir eyin ynetim iini stlenme yetkisine sahip olmak demektir. Dolaysyla kk ocuun, delinin veya sefih insann velisi, onlarn ilerini ve malla-

486 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

rn ynetip-ynlendirme yetkisine sahip kimse demektir. Dolaysyla mallar onlarndr, ancak mal zerinde tasarruf yetkisi velilerine aittir. Sonra bu kelime, gittike artan bir oranda sevgi balamnda kullanlr oldu. Bunun nedeni de sevien iki kiinin genellikle birbirlerinin ilerini ynlendirir, ynetir ve tasarrufta bulunur olmasdr. Karlkl sevgi, insan sevilene yaklatrr, onun zerinde etkili olmasn salar, dier duygusal hususlarda belirgin bir etkinlie kavumasna imkn verir. Sevgi, sevenin sevgilisinin hayatnda etkin bir rol oynamasn, hayatn ynlendirmesini salar. Dolaysyla kfirleri veliler (dostlar) edinmek, ruhsal adan onlarla kaynamay gerektirir. Bunun sonucunda onlara gnlden yaklamak, ahlki adan ve hayatn dier meselelerinde onlardan, onlarn davran biimlerinden etkilenmek durumu kanlmaz olarak ortaya kar. Ayetin ierdii yasaklamann: "m'minleri brakp" ifadesiyle snrlandrlm olmas da bunu gsterir. Bu ifade, onlara ynelik sevginin m'minlere ynelik sevgiye ar basabileceine iaret etmektedir. Byle bir pozisyonda, hayatn dizginleri, m'minlerin yerine onlara teslim edilir. Bu ise, kfirlere gvenip dayanmak, onlarla birlemek ve m'minlere arkasn dnp ayrlmak demektir. Kur'an ayetlerinde kfirlerin, Yahudi ve Hristiyanlarn dost edinmesinin yasakl sk sk vurgulanmtr. Ancak bu yasaktan sz edildii her ifade, yasaklanan dostluun trn de aklayc ifadeler iermektedir. Dolaysyla onlardan hareketle ne tr bir dostluun, nasl bir velayetin yasaklandn anlamak mmkndr. Tpk tefsirini sunduumuz ayette: "M'minler... kfirleri dostlar edinmesinler." ifadesinden sonra: "m'minleri brakp" ifadesinin yer alm olmas gibi. Yine "Ey iman edenler, Yahudi ve Hristiyanlar dostlar edinmeyin." (Mide, 51) ayetindeki bu ifadeden sonra: "Onlar birbirlerinin dostudurlar." ifadesinin yer alm olmasn ve: "Ey iman edenler, benim de dmanm, sizin de dmannz olanlar veliler edinmeyin." (Mmtehi-ne, 1) ayetindeki

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 487

bu ifadenin ardndan: "Allah, sizinle din konusunda savamayan, sizi yurtlarnzdan karmayanlara iyilik yapmanzdan sizi sakndrmaz." (Mmtehine, 6) ifadesine yer verilmi olmasn rnek gsterebiliriz. Buna gre: "M'minler, m'minleri brakp da kfirleri dostlar edinmesinler." ayetindeki bu nitelemeler, hkmn sebebine ve illetine delalet etmeleri iin esas alnmlardr. yle ki: Kfr ve iman nitelikleri, geri birbirinden uzak ve farkldrlar, ancak, zorunlu olarak bu nitelikleri zerlerinde tayan kimseleri, bilgi, ahlk, Allah'a sluk etme tarz ve dier hayat meselelerinde farkl yaklamlar iinde olmaya yneltir. Bu yzden, bu niteliklerden birini zerinde tayan kimse, dostluk balamnda teki nitelii zerinde tayan kimseyle ba kuramaz. nk dostluk; birlemeyi ve kaynamay gerektirir. Kfr ve iman nitelikleri ise ayrl, farkll gerektirir. Dolaysyla, m'minle-rin dndaki kimselerle kurulan dostluk glendike, bu durum iman zelliklerin ve sonularn, buna bal olarak da imann temelinin bo-zulmasna, ifsada uramasna yol aar. Ayetin sonundaki u deerlen-dirme cmlesinin yer almas da bu yzdendir: "Kim byle yaparsa, artk onun iin Allah'tan hibir ey yoktur." Ardndan u cmleye yer verilmitir: "Ancak onlardan korunma gayesiyle saknanz baka." Bylece "takiyye" bu genel hkmn dnda tutulmutur. nk "ta-kiyye", grnrde dost olmaktr, gerekte deil. "M'minleri brakp... ifadesinin orijinalinde geen "dne" edat, zarf ilevini gryor gibidir. Dolaysyla aalk ve eksiklik anlamlaryla kark bir "yannda" anlamn ifade etmektedir. u halde karmza kan anlam udur: "M'minlerin bulunduu yerden aa bir yerden balayarak" nk m'minler en yksek konumda olurlar. Anlald kadaryla "dne" edat, asl mana itibariyle bu anlam iermekte ve aada olmann zelliiyle birlikte, aadal da ifade etmektedir. Dolaysyla: "Dneke Zeydun" ifadesi "Zeyd

488 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

senin bulunduun yerden daha aa olan bir yerdedir. Bulunduu yerin derecesi senin bulunduun yerin derecesinden daha alttadr." anlamnda kullanlr. Daha sonra bu edat "baka" anlamnda kullanlr olmutur: "Allah'tan baka iki ilh..." (Mide, 116) "Bundan bakasn, diledii kimse iin balar." (Nis, 48) Yni, bundan bakasn veya bundan daha aa ve daha basit olann... Sonra "Dneke Zeyden" "Zeyd'den hi ayrlma" ifadesinde olduu gibi isim olduu halde fiil anlamnda kullanlmtr. Bu yaklamlarn tmn, uyarlama ve rtme kapsamnda alglamak gerekir, yoksa lafzi ortaklk bu anlamlardan herhangi birini belirleyici deildir.
"Kim byle yaparsa, artk onun iin Allah'tan hibir ey yoktur."

Yni kim, m'minleri brakp da onlar dost edinirse Eyle-min isminin yerine genel bir lafzn kullanlm olmas, konumacnn bu olaya kar duyduu son noktasna varm nefreti vurgulamaya dnktr. yle ki, ondan sz ederken bile, irkin bir eyi kinayeli olarak anlatyormu gibi, genel bir ifade kullanyor. Bu tr kullanmlarn dildeki rnekleri oktur. Yine bundan dolay: "M'minlerden kim byle yaparsa" denilmemitir. Bununla da bu tr bir irkinliin m'minlere nispet edilmesinin yakmad, onlarn bu tr eylerden uzak olduu vurgulanmak istenmitir. "Allah'tan" ifadesinin orijinalindeki "min" edat, ibtida, balang iindir ve bu gibi yerlerde "gruplama" anlamn ifade eder. Yni: "Hi bir eyde Allah'n grubundan deildir." u ayette olduu gibi: "Kim Allah', Resuln ve iman edenleri dost edinirse, hi phe yok, galip gelecek olanlar, Allah'n taraftarlardrlar." (Mide, 56) Yine Hz. brahim'in dilinden u ifadeler aktarlr: "Kim bana uyarsa, artk o bendendir." (brahim, 36) Yni "benim grubumdandr." Her neyse, burada yle bir anlam elde ediyoruz (Allah dorusunu daha iyi bilir): "inde bulunduu tavr ve gsterdii etkinlik bakmndan Allah'n grubundan deildir."

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 489

"Ancak onlardan korunma gayesiyle saknmanz baka." Ayetin orijinalinde geen ve "tetteku=saknma" kelimesinin mastar olan "ittika", aslnda korkudan dolay saknma anlamn ifade eder. Daha sonra bizzat korku anlamnda kullanld da grlmtr. Bu, m-sebbebin sebep yerine kullanmasna bir rnektir. Takiyye de burada bu anlamda kullanlm olabilir. fadedeki istisna mnkatidir, btnden kopukur. nk kalb bir sevgi ve dostluk beslemeksizin grnte dostluun belirtilerini sergilemek suretiyle korkudan bakasna yaklamak hibir ekilde dostluk olarak deerlendirilemez. nk korku ve sevgi, birbirinden tamamen ayr ve kalpteki etkileri birbirine zt iki olgudur. Bunlarn bir arada bulunmas mmkn mdr? u halde, ayette korkudan dolay saknmann genel hkmn dnda tutulmas, mnkati (kopuk) istisnaya rnek oluturur. Ehl-i Beyt mamlarndan (a.s) rivayet edildiine gre, bu ayette, "takiyye" yapmaya ynelik bir izin vardr. Ammar, Yasir ve Smeyye kssas ile ilgili olarak inen ayet de bu tr bir izin iermektedir. Yce Allah yle buyuruyor: "Kim imamndan sonra Allah'a kar inkra sapp da -kalbi, imanla tatmin bulmu olduu halde bask altnda zorlanan hari- inkra gs aarsa, ite onlarn stnde Allah'tan bir gazap vardr ve byk azap onlarndr." (Nahl, 106) Ksacas, kitap ve snnet, genel anlamda takiyyenin caiz olduunu ortaya koymaktadr. Akl da bu noktada naslarn ierdii bu hkm desteklemektedir. nk dinin ve dini koyan ztn, hakkn stnlk salamasndan ve yaamasndan baka bir arzusu olamaz. Kimi zaman takiyye yapmak, din dmanlaryla ve hakkn muhalifleriyle ho geinmek, dinin karlarnn ve hakkn yaamasnn korunmasna yardmc olabilir ki, tersi bir davran bu yararlar salamayabilir. Bunu inkr etmek byklenmekten, ii yokua srmekten baka bir ey deildir. Aklama blmnn ardndan yeralan rivayetler blmnde, konuya ilikin yeterli bilgi sunaca-

490 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

z. Yine: "Kim, imanndan sonra Allah'a kar inkra sapp da kalbi, imanla tatmin bulmu olduu halde bask altnda zorlanan hari- inkra gs aarsa" (Nahl, 106) ayetini tefsir ederken de bu konuda detayl aklamalarda bulunacaz. "Allah, sizi kendisinden sakndrr. Dn yalnz Allah'adr." Ayetin orijinalinde geen ve mastar "tahzir" olan "yuhezziru" kelimesi, "hazr" kknn "tef'il" kipine uyarlanm eklidir ve korkutucu bir eyden saknmay ifade eder. Yce Allah, kullarn azabndan sakndrmtr: "phesiz, senin Rabbinin azab korkuntur." (sr, 57) Yine Resuln mnafklardan ve kfirlerin dinden dndrme amal propoganda ve basklarndan sakndrmtr: "Onlar dmandrlar, bu yzden onlardan sakn." (Mnafikun, 4) "Seni artmamalar iin onlardan sakn." (Mide, 49) Yine yce Allah, m'minleri kendisinden de sakndrmtr. Nitekim tefsirini sunduumuz bu ayette ve sonrasnda yeralan iki ayette, yanlzca kendisinden korkulacana, dolaysyla bu konuda O'na isyan etmekten kanmann zorunluluuna iaret etmektedir. Yni, bu suu ileyen kimseyle Rabbi arasnda, Allah'tan baka korkulmas gereken bir ey yoktur ki, sulu kendisini onunla koruma altna alsn veya ona snp gvencede olsun. Tam tersine, Allah'a kar hi kimsenin koruyuculuu etkili olmaz. Yine sulu insan ile yce Allah arasnda, bir dostun veya efaatinin herhangi bir ktl berteraf etmesi beklentisini hakl karacak bir iliki tarz da sz konusu deildir. Dolaysyla bu ifade, olduka sert bir tehdit iermektedir. Ayn yerde iki kere tekrarlanm olmas da tehditin iddetine iddet katmakta ve ileride iaret edeceimiz gibi u iki deerlendirme cmlesi de tehditi pekitirmektedir: "Dn yalnz Allah'adr." ve "Allah, kullarna ok efkatlidir." Baka bir adan konuya yaklaacak olursak: Bu ayetin ve m'-minlerden bakasn dost edinmeyi yasaklayan teki ayetlerin satr aralarndan, byle bir davrann insan kulluk kisvesinden kard, Allah'n velayetini, ynetici-ynlendiriciliini reddetmeyi

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 491

ifade ettiini ve dini ifsat ettii iin de insan Allah dmanlarnn safna soktuunu alglyoruz. Ksacas byle bir davran, taknlk ve din dzeni bozmak demektir. Bu ise kfirlerin kfrnden ve mriklerin irkinden daha fazla zarar vermektedir dine. nk kendisi akta olan ve aka dmanln ortaya koyan kimselere kar, savunma stratejilerini gelitirmek kolaydr. Onlardan rahatlkla saknlabilir. Ancak bir dost, bir arkada, dmanlarla yakn iliki kurduunda, onlarn ahlklarn ve hayat sistemlerini yava yava kanksayp zmsediinde, kesinlikle kendisini ve dostlarn farknda olmadklar bir ynden lmcl bir tehlikeyle burun buruna getirmi olur. Bu ise, yaama, varln srdrme ve kalc olma imkn bulunmayan bir helaket demektir. Dier bir ifadeyle, m'minleri bir yana brakp, kfirleri dost edinmek azgnlktr. Allah'a isyan eden tautun yapt da budur. Yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Rabbinin d kavmine ne yaptn grmedin mi? Yksek stunlar sahibi rem'e? Ki ehirler iinde onun bir benzeri yaratlm deildi. Ve vadilerde kayalar oyup bien Semud'a? Ve kazklar sahibi Firavun'a? Ki onlar, ehirlerde azgnlamlard. Bylece oralarda fesad yaygnlatrmlard. Bundan dolay, Rabbin, onlarn zerine bir azap kams arpverdi. nk senin Rabbin, gerekten gzetleme yerindedir." (Fecr, 6-14) Bu ayetlerden anlaldna gre, tuyan ve azgnlk, bu nitelie sahip insan yle bir yola ve gidi tarzna yneltir ki, gidip yalnzca yce Allah'n bulunduu bir gzetleme yeriyle burun buruna gelir ve neticede Allah ona yle muthi azap kamsn indirir ki, kimsenin bunu engellemeye gc yetmez. Bu anlatlanlardan u husus akla kavuuyor: Yce Allah'n: "Allah, sizi kendisinden sakndrr." ifadesinde, ynelttii tehdit ve iddetli sakndrma, konumun Allah'n dininin egemenliine son vermek ve dini ifsat etmekle ilintili olmasndan kaynaklanmaktadr.

492 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Bu sylediklerimizi u ayetten de alglamak mmkndr: "yleyse emrolunduun gibi doru ol; seninle beraber tvbe edenlerle de (doru olsunlar), ve aztmayn. nk O, yaptklarnz grendir. Sakn zulmedenlere dayanmayn. Yoksa size ate dokunur. Sizin Allah'tan baka velileriniz yoktur, sonra yardm gremezsiniz." (Hd, 112-113) Peygamber Efendimizin (s.a.a) bu ayet hakknda: "Salarm aartt." dedii rivayet edilir. Bu iki ayet zerinde iyice durup dnenler, kfirler arasndaki zalimlere dayanp, eilim gstermenin tuyan ve azgnlk olarak deerlendirildiini greceklerdir. Bunun kanlmaz sonucu da atee duar olmaktr ki, buna kar yardm edecek kimse de bulunmaz. Bu, belirttiimiz korunmas ve berteraf edilmesi mmkn olmayan ilahi intikamdr. Buradan hareketle unu da anlyoruz: Hi kukusuz: "Allah, sizi kendisinden sakndrr." ifadesi szkonusu tehditin kanlmaz bir ekilde gerekleecek olan bir azaba ilikin olduunu ortaya koymaktadr. nk sakndrmann yce Allah'n kendisiyle ilintili olarak gndeme getirilmi olmas, hi kimsenin bu azab nleyemeyeceini, yce Allah'a kar kimsenin koruyuculuk yapamayacan gsterir. Nitekim yce Allah, daha nce de baz topluluklar azapla tehdit etmiti. Dolaysyla bu azabn da kesin olarak gereklemesinde hibir kuku kalmaz. Hd suresindeki ilgili ayette yeralan: "Yoksa size ate dokunur. Sizin Allah'tan baka velileriniz yoktur, sonra yardm gremezsiniz." ifadesi de benzeri durumlara ynelik bir iarettir. "Dn yalnz Allah'adr." ifadesi, Allah'tan kap kurtulmann, O'nu azaptan alkoyacak bir gcn bulunmadn anlatmaktadr. Dolaysyla nceki tehditi pekitirici bir nitelik tamaktadr. "M'minler, m'minleri brakp da kfirleri dostlar edinmesinler" diye balayan ayet ve onu takib eden dier ayetler, Kur'an'n vermi olduu gayb haberler ierisinde yer almaktadr. Mide suresinin tefsirini sunarken, inallah Kur'an'n bu olaanst ifade

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 493

resinin tefsirini sunarken, inallah Kur'an'n bu olaanst ifade tarz hakknda ayrntl bilgi vereceiz.
"De ki: Sinelerinizde olan gizleseniz de, aa vursanz da Allah onu bilir." ayeti, "inizdekini aa vursanz da, gizleseniz de, Al-

lah sizi onunla sorguya eker." (Bakara, 284) ayetine benziyor. Ancak sylendii gibi "sorguya ekme"den ok "bilme" olgusu gizlilikle ilintili olduu iin, ayette "aa vurma" durumundan nce "gizleme" durumuna iaret edilmitir. Bakara suresindeki ayette ise, tam tersi bir durum szkonusudur. Yni, "sorguya ekme" olgusu, aa vurulanla ilintili olduundan, "gizleme" durumundan nce "aa vurma" durumu zikredilmitir. Yce Allah bu ayette, Resulne bu gerei -yni kendi nefislerinde gizledikleri veya aa vurduklar eyleri yce Allah tarafndan bilindii gereini- tebli etmesini emrediyor ve nceki ayette olduu gibi, dorudan kendisi bu gerei direkt ifade etmiyor. Bunun, kendisine tavsiye edilenlere uymayaca sezilen kiiye dorudan hitap etmeye tenezzl etmemekten baka bir nedeni yoktur. Nitekim: "Kim byle yaparsa" ifadesiyle ilgili olarak da byle bir duruma iaret etmitik.
"Gklerde olan da, yerde olan da bilir. Allah hereye g yetirendir." ifadesi daha nce hakknda aklamada bulunduumuz Bakara suresindeki ilgili ayete (ayet 284) benzemektedir. "Her bir nefsin, hayrdan yaptklarn hazr bulduu ve her ne ktlk ilediyse onunla kendisi arasnda uzak bir mesafe olmasn istedii o gn" Ayetlerin ak arasndaki btnlkten, bu ayetin Pey-

gamberimize (s.a.a) ynelik emri ieren nceki ayetin btnleyicisi, tamamlaycs olarak yer ald anlalmaktadr. fadede zarf olarak geen "yevme=gn" takdir edilmi bir ifadeyle ilintilidir. Yni: "O gn hatrla ki" ya da: "Allah bilir" ifadesiyle ilintilidir. Dorusu kyamet gnnde bizlerin grecei sahneleri, yce Allah'n bilgisiyle ilintilendirmenin hibir sakncas yoktur. nk: "yevme=o gn" bizim iin aa kmas balamnda yce Allah'n

494 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

bilmesi iin bir "zarf" ilevini grr, O'nun tarafndan gerekletirilmi olmas balamnda deil. Bu, O'nun egemenliinin, kudretinin ve gcnn, o gn aa kmasna benzer. Nitekim yce Allah, konuyla ilgili olarak yle buyuruyor: "O gn, ortaya karlar. Onlardan hibir ey Allah'a kar gizli kalmaz. Bugn mlk kimindir? Bir olan, Kahhar olan Allah'ndr." (M'minun, 16) "Bugn Allah'tan baka koruyucu yoktur." (Hd, 43) "O zulmedenler, azaba urayacaklar zaman, muhakkak btn kuvvetin tmyle Allah'n olduunu bir bilselerdi." (Bakara, 165) "O gn emir yanlzca Allah'ndr." (nfitar, 19) Hi kukusuz, egemenlik, kudret, g ve emir her zaman -kyametten nce de, sonra da- Allah'ndr. zellikle kyamet gnyle ilintili olarak bu olgulara iaret edilmi olmas, bunlarn kyamet gn bizim iin aa kacak olmalarndan dolaydr. Artk bunlar, biz canllar hibir kukuya yer brakmayacak nitelikte gzlemleyeceiz. Bundan dolay "zarf"n yce Allah'n "Allah bilir." szyle ilintilendirilmi olmas, yce Allah'n, kullarn hayr ve er nitelikli snrlarn bilmesinin kyamet gnne ertelendii anlamn ifade etmez. Kald ki, ayette "hazr" yerine "muhzar" ifadesinin kullanlm olmas da bunu kantlamaktadr. nk "huzura getirme" ancak mevcut olup, grlmeyen bir ey iin szkonusu edilebilir. u halde yce Allah, var olan ve geersiz klnmaya kar koruma altnda tutulan olgular, kyamet gn kullar iin hazrlar, huzura getiririr. Ve bunlarn Allah'tan baka koruyucular da yoktur. Yce Allah konuyla ilgili olarak yle buyuruyor: "Senin Rabbin her eyin zerinde koruyucudur." (Sebe, 21) "Katmzda saklayp-koruyan bir kitap vardr." (Kaf, 4) Ayette geen "tecidu=bulur" kelimesi "vicdan" masdarndan gelir. "Fikdan=yitirme"nin zdddr. "Hayrdan" ve "ktlkten" ifadelerinin orijinalinin bandaki "min" edat, beyniye, yni akla-

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 495

maya dnktr. fadenin nekre=belirsiz olmas da genelletirme iindir. Yni: Az da olsa iledii her hayr, ayn ekilde her ktl bulur. "ve her ne ktlk ilediyse" ifadesi "hayrdan yaptklar" ifadesine matuftur. fadenin akndan bunu anlyoruz. Bu ayet, amellerin somutlamasna, cisim haline gelmesine (kyamet gn) iaret eden ayetler arasnda yeralr. Bakara suresinde bu hususla ilgili aklamalarda bulunduk. "Onunla kendisi arasnda uzak bir mesafe olmasn istedii..." Ayetin zahirinden, bu ifadenin mahzuf bir mbtedann, yni "o" zamirinin haberi olduunu anlyoruz. Bu zamir de "nefs" kelimesine dnktr. fadenin bandaki "lev" edat, temenniyi bildirir. Kur'an'da bu edatn "enne" edatnn bana geldiinin birok rnekleri vardr. Dolaysyla, bunun caiz olmadna, getii yerlerde uygun bir tevil getirmenin gerekliliine ilikin deerlendirmeleri dikkate almamak gerekir. fadenin orijinalinde geen ve mesafe anlamna aldmz "emed" kelimesi, zamansal aral, uzakl anlatr. Ragp, elMfredat adl eserinde yle der: "Emed" ve "ebed" kelimeleri, birbirine yakn anlamlar ifade ederler. Ancak ebed; snrsz ve kaytsz bir zamansal sre demektir. Dolaysyla: "u kadar ebed" denmez. Ama emed; mutlak olarak kullanld zaman, snr bilinmeyen bir zaman dilimini ifade eder. Nitekim bu kelime belli bir sre anlamnda kullanlr. Tpk "u kadar zaman" denildii gibi "u kadar emed (vakit)" de denebilir. Zaman ile vakit (emed) arasndaki fark, emed'de sonun, zamanda ise hem balangcn, hem de sonun esas alnmasdr. Bu yzden bazlar: "Emed ve med (uzunluk) birbirine yakn anlamlar ifade eder." demilerdir." Ragb'n aklamalar burada sona erdi. "Onunla kendisi arasnda uzak bir mesafe olmasn istedii" ifadesi, kt amelin huzura getirilip gzler nne serilmesinin insann cann sktn, rahatsz ettiini gsterir. Nasl ki, bunun kart sahnesi olarak da iyi amelin sergilenmesinin de insan

496 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

sevindirdiini ortaya koyar. Ktlkleri ileyen kiinin, bunlarn hi olmamasn isteyecei yerde, kendisiyle onlarn arasnda uzak bir mesafenin olmasn istemesi, bunlarn Allah'n korumasyla kalc olduklarn gzlemlemi olmasndan ileri gelen bir tavrdr. Onun elinden, bunlarn en kt bir zamanda, felaketlerin drt bir yandan skn ettikleri bir durumda gndeme getirilmemelerini ve uzak kalmalarn istemekten baka bir ey gelmez elinden. Nitekim kt arkada ile ilgili olarak da benzeri bir dilekte bulunulur. Yce Allah bu hususla ilgili olarak yle buyuruyor: "Biz ona bir eytan sardrrz; artk o, onun bir yakn dostudur... Sonunda bize geldii zaman, (kt arkadana) der ki: "Keke benimle senin aranda iki dou uzakl olsayd. Meer ne kt yakn dostmusun sen."
(Zuhruf, 36-38)

"Allah, sizi kendisinden sakndrr. Allah, kullarna ok efkatlidir."

Hi kukusuz, ikinci kez sakndrmadan sz edilmesi, konuya verilen nemi ve tehdidin ciddiyetini ortaya koymaktadr. Bu ikinci sakndrmann, ilenen gnahlarn ahiretteki akbetlerine -ki ayetin konusu da budur- birinci sakndrmann da bu gnahlarn sadece dnyadaki veballerine veya hem dnya hem de ahiret sorumluluuna dnk olmas ihtimal dahilindedir. "Allah, kullarna ok efkatlidir." ifadesi, yce Allah'n kullarna ynelik efkatini ve acmasn anlatr. Kulluk vasfnn ne karlm olmas da bu noktaya ynelik bir vurgu niteliindedir. Ama ayn zamanda yukardaki tehdidi de pekitirmektedir. nk korkutma ve sakndrma amal anlatmlarda, bu tr ifadelere yer verilmesi, korkuyu pekitirme ve konumacnn t vermeyi hedeflediini, hayr ve slahtan baka bir ey istemediini anlatma amacna yneliktir. Tpk birine yle demen gibi: "Sakn u ii yapm olarak karma kma. nk ben, byle bir ey yapp da karma kan kimseye flerans tanmamaya yemin ettim. Ben bunu, sana acdm ve efkat duyduum iin haber veriyorum."

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 497

Dolaysyla yukardaki ifade -Allah dorusun daha iyi bilir- u ekilde yorumlanabilir: "Yce Allah kullarna ynelik efkatinden dolay, cezasnn ekilmesi kanlmaz olan, hibir efaatinin ve savunmacnn en ufak bir etkinlik gstermedii byle bir gnah ilemeden nce, onlar bu tr davranlardan nehyediyor."
"De ki: Eer siz Allah' seviyorsanz bana uyun ki, Allah da sizi sevsin." Daha nce "hbb=sevgi" kavramnn anlam zerinde durmu

ve bunun gerek anlamda Allah'a ynelik olabilecei gibi bakasna da ynelik olabileceini: "man edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha gldr." (Bakara, 165) ayetini tefsir ederken vurgulamtk. Burada ise, fazladan unlar sylyoruz: Hi kukusuz, ayetlerde net bir ekilde dile getirildii gibi, yce Allah kullarn kendisine iman etmeye ve ihlasla kulluk sunmaya ve irkten uzak durmaya davet eder. u ayetlerde olduu gibi: "Haberin olsun; halis olan din yalnzca Al-lah'ndr." (Zmer, 3) "Onlar, dini yalnzca O'na halis klan hanifler olarak sadece Allah'a kulluk etmekten bakasyla emrolunmad-lar." (Beyyine, 5) "yleyse, dini yalnzca O'na halis klanlar olarak Al-lah'a dua edin; kfirler ho grmese de." (M'minun, 14) Bunun gibi birok ayeti rnek gstermek mmkndr. Hi kukusuz, ihlas=dini srf Allah'a zg klmak, ancak insan kal-binin -ki bir eyi ancak kalbi, sevgi ve eilim sonucu ister veya amalar- Allah'tan baka dzmece mabut, matlup, put, e veya dnyevi bir gaye ve hatta cennete kavuma ve ateten kurtulma gibi uhrevi bir hedeften soyutlanmas, ilgilenmemesi ile gerekleebilir. Kalbin tm ilgisi, tek mabudu olan Allah'a ynelik olmaldr. u halde, dini srf Allah'a zg klmak Allah' sevmekle mmkndr. Gerek sevgi, her arayan aradna, her dileyeni dileine balayan tek aratr. Sevgi, seveni sevgiliye doru eker, ki onu bulsun ve seven sevgili araclyla eksikliini tamamlasn. Bir seven iin

498 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

sevgilisinin kendisini sevdii mjdesinden daha byk mjde olamaz. te bu zaman buluur iki sevgilinin sevgisi ve buradan balar klarn karlkl nazlar. Szgelimi, insan gda maddelerini sever ve kendisini onlara ynelik bir ekim alannn iinde bulur. Ki onlar bulsun ve alk dolaysyla kendisinde meydana gelen eksiklii giderebilsin. Yine insan cinsel birlemeyi ister. Ki nefsinin buna ynelik beklentisini bulabilsin. Bu yndeki eksikliin belirtisi de ehvet duygusudur. Ayn ekilde insan, arkadalaryla bulumay da ister. Onu bulmay ve onunla yaknlk kurmay arzular. Onu grmedii zamanlar can sklr. Kle efendisini ister ve bazen hizmeti sahibini kendisine efendi edinir. Ki sahibin sahiplik hakk ve hizmetlinin de hizmetlilik hakk dosun. Eilim ve sevgi ile ilgili meseleleri incelersen veya deiik ak hikayelerini okursan, sylediklerimizin ne denli gerei yansttn grrsn. Sevgiyi srf Allah'a zg klan kulun tek arzusu, kendisinin Allah' sevdii gibi Allah'n da onu sevmesi ve yalnzca yce Allah'n onun iin olmasdr. in gerek mahiyeti de budur ite. Ancak yce Allah, Kur'an'da her sevgiyi kendisine ynelik sevgi olarak deerlendirmez. (Sevgi; gerekte, iki eyi birbirine balayan bir badr.) Bu, varlk alemine egemen olan sevgi yasasnn da bir gereidir. nk bir eyi sevmek, onunla ilgili olan her eyi sevmeyi gerektirir. Onun yanndan ve ondan taraf gelen her eye boyun emeyi ve teslim olmay kanlmaz klar. Yce Allah ise, tek ve ortaksz ilhtr. Her ey varlyla ilgili her konuda O'na dayanr. O'na varmak iin aralar edinmeye alr. Byk-kk her eyin gidii O'na yneliktir. Dolaysyla her eyin sevgisi de O'na ynelik olmaldr. tenlikle O'na boyun emelidir. Her insan, tevhit dini ve slam yolu araclyla ve insann kavray ve alglay orannda kulluu srf O'na zg klmaldr. Allah katnda geerli olan tek din slam'dr. Allah'n mesajn sunanlar, nebiler ve resuller, insanlar bu dine davet etmilerdir. zellikle

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 499

slam dini, Allah'a ynelik ihlasl bir kulluk sistemini temsil eder ki, bundan te bir ihlas, bundan net bir dini O'na has klma esasl bir sistem bulmak mmkn deildir. slam dini; yasalarn, eriatlarn ve nebevi yollarn gelip dayandklar ftratla rten bir dindir. Peygamberler, btnyle bu ftri izgide hareket etmilerdir. Kur'an' gerei gibi inceleyen bir kimse, bu sylediklerimizden kuku duymaz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) izledii yolu, tevhit yolu ve yce Allah'n kendisine emrettii gibi irkten ber kulluk izgisi olarak tanmlamtr. Yce Allah bu balamda Peygamberimize (s.a.a) u direktifi vermektedir: "De ki: Bu benim yolumdur. Bir basiret zere Allah'a davet ederim; ben ve bana uyanlar da. Ve Allah' tenzih ederim, ben mriklerden deilim." (Yusuf, 108) Burada Peygamberimizin (s.a.a) yolunun bir basirete, kulluu srf Allah'a zg klmaya ve irkten uzak durmaya dayal olarak Allah'a davet etme olduu belirtiliyor. u halde, onun yolu davet ve irkten uzak kulluktan ibarettir. Ona tbi olmak ve onu izlemek bu hususta onun gibi davranmakla mmkndr. Bu, ayn zamanda ona tbi olanlarn da niteliidir. Bir baka ayette yce Allah, Resulullah (s.a.a) iin bir hayat sistemi olarak yasalatrd eriatnn, bu yolu, yni davet ve irkten ber kulluk esasl yolu temsil ettiini vurguluyor ve yle buyuruyor: "Sonra seni de bu emirden bir eriat zerine kldk; yleyse sen ona uy." (Csiye, 18) Bunun ayn zamanda Allah'a temsil olmay da ifade ettiini bildirir: "Eer seninle ekiip-tartrlarsa, de ki: "Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim." (l-i mrn, 20) Sonra bunu kendisine nispet ederek onun kendisinin dosdoru yolu olduunu belirtiyor: "Bu benim dosdoru olan yolumdur. u halde ona uyun." (En'm, 153) Btn bu aklamalardan anlalyor ki, slam=temel bilgilerin, ahlki kurallarn, pratik uygulamalarn ve hayat dsturunun toplamndan ibaret olarak Peygamberimiz (s.a.a) araclyla yasala-

500 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

trlan eriat, Allah katnda irkten ber kulluk sisteminin addr. Bu da sevgiye dayanr, sevgi esasna dayal olarak ykselir. Demek ki slam, ihlas dinidir. Dier bir ifadeyle sevgi dinidir. Yaptmz bu uzun aklamalarla, tefsirini sunduumuz: "De ki: Eer siz Allah' seviyorsanz bana uyun; Allah da sizi sevsin" ayetinin anlam belirginleiyor. Buna gre -Allah dorusunu daha iyi bilir- kastedilen anlam udur: "Eer siz gerek sevgiye dayal ibadetlerinizi srf Allah'a zg klmak istiyorsanz, ihlas ve slam olarak tezahr eden sevgiye dayal olan u eriata uyun. Bu, kiiyi Allah'a ulatran dosdoru yoldur. Eer zellii bu olan yolumda bana uyarsanz, Allah da sizi sever. Hi kukusuz bu, bir seven iin en byk mjdedir. O zaman dilediinize kavuursunuz. Bir seven, sevgisi araclyla ancak byle bir eyi arzu eder." Ayeti mutlak olarak ele aldmz zaman byle bir sonu elde ediyoruz. Ayetin kfirleri dost edinmeyi yasaklayan ayetlerden sonra yer alm olmasn gz nnde bulundurup, onu kendisinden nceki ayetlerle balantl olarak ele aldmz zaman, yle bir sonu kyor karmza: Bir yerde dostluk meydana geldi mi daha nce sylediimiz gibi buna bal olarak kii ile dost edindii arasnda bir sevgi ba oluur. nceki ayet, muhataplar, Allah' veli edindiklerine, onun hizbinin saflarnda yer aldklarna ilikin iddialarnda doru iseler, bunu Peygambere (s.a.a) tbi olmakla somut olarak ifade etmeye armt. nk Allah' veli edinmekle kfirlerin hevalarna uymak bir arada olmaz. (Dost ve veli edinmek de ancak tbi olmakla olur.) Allah' dost edinen kimsenin, kfirlerin sahip olduklar dnyann batan karc, ekici sslerine kaplarak onlarn tutkulu ihtiraslarnn peinden gitmesi dnlemez. Tam tersine byle biri Allah'n Peygamberi (s.a.a) tarafndan pratize edilen dine tbi olmaya muhtatr. Nitekim yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Sonra seni de bu emirden bir eriat zerine kldk; yleyse sen ona uy ve bilmeyenlerin hevalarna uyma. nk onlar, Allah'tan

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 501

hibir eyi senden savamazlar. phesiz zalimler, birbirlerinin velisidirler. Allah ise, muttakilerin velisidir." (Csiye, 18-19) kinci ayette, tbi olma anlamndan veli edinme ve dostluk kurma anlamna doru gerekletirilen geie dikkat ediniz! Buna gre, Allah' sevip dost edindiini syleyen bir kimsenin Resule (s.a.a) tbi olmas gerekir. Ta ki bu sevgisi Allah'n da onu sevip dost edinmesiyle sonulansn. Dolaysyla sevgi, dost edinmenin esasn, temelini oluturduu iin, tefsirini sunduumuz ayette ancak Allah'n sevgisinden sz edilmi, veli edinilmesine yer verilmemitir. Yine, Resulullah'a (s.a.a) ve m'minlere olan sevginin gerekte Allah'a dnk olmasndan dolay da ayette yalnzca Allah'n sevgisine iaretle yetinilmitir.
"Ve gnahlarnz balasn. Allah son derece balayandr, esirgeyendir." Allah'n geni rahmeti ve onun katndaki maddi ve ma-

nevi balar sonsuzdur. Bunlar kullarn iinde bir ahsa veya bir zmreye zg deildir. Burada ilah ban mutlakln snrlandracak bir istisnaya da yer verilmemitir. Bu rahmeti ve ilah ba durduracak tek ey, kiinin buna layk olmamas ve bu ynde kt bir tercihte bulunmasdr. Yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Rabbinin ihsan kesilmi deildir." (sr, 20) Gnah, Allah katndaki yaknlk ve bunun sonular olan cennet ve iindeki nimetler gibi onur verici nimetlere erimeyi engelleyici bir unsurdur. Bilakis, insan kalbinin zerindeki gnah tortularnn giderilmesi, gnahlarn balanmas ve zerinin rtlmesi ise, mutluluk kapsn aan ve insan onur verici bir yurda kavuturan tek anahtardr. Bu yzden: "Allah da sizi sevsin." sznden hemen sonra: "ve gnahlarnz balasn." ifadesine yer verilmitir. nk yukarda da sylediimiz gibi sevgi, seveni sevgiliye eker. Kulun Rabbine ynelik sevgisi de O'na yaklamay, ibadeti O'na zg klmay ve sadece O'na tapmay gerektirdii gibi, yce Allah'n da kulunu sevmesini, kula yakn olmasn, uzaklatran perdeleri kaldrmasn, gayb rtlerini aralamasn gerektirir. G-

502 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

nahtan baka da perde olmadna gre, gnahlarn balanmas gerekir. Bundan sonraki onur verici nimetler, balar ve kerametler, az nce iaret ettiimiz gibi Allah'n ihsan etmesiyle, ltufta bulunmasyla gerekleir. "Asla, hayr; onlarn kazandklar, kalpleri zerinde pas tutmutur. Hayr; gerekten onlar, Rablerinden perdelenmilerdir." (Mtaffifin, 14-15) ayetler tefsirini sunduumuz: "Allah da sizi sevsin ve gnahlarnz balasn." ayetindeki ifadeyle birlikte incelendii zaman, bizim sylediklerimizin hakll net bir ekilde anlalacaktr. "De ki: "Allah'a ve Resulne itaat edin." Bundan nceki ayette, muhataplar Resule tbi olmaya arlmlard. Tbi olmaksa, birinin izinden gitmek demektir. Ama bu da tbi olunan kiinin bir yolu izliyor olmas ile mmkn olabilecek bir durumdur. Peygamber Efendimizin (s.a.a) izledii yol, Allah'n dosdoru yolu ve Peygamberi araclyla egemen kld eriatdr. Ki insanlarn buna uymalar zorunluluktur. Bundan dolay, u anda tefsirini sunduumuz bu ayette Peygambere (s.a.a) uymann anlam, bir kez daha, bu sefer "itaat" kalb iinde vurgulanmtr. Bununla verilen mesaj udur: Peygamberin de izledii ihlas (ibadeti srf Allah'a ynelik olarak yerine getirmek) yolu, z itibariyle emirler, yasaklar, davetler ve yol gsterici iratlar toplamndan ibarettir. Dolaysyla, yolundan gitmek suretiyle Peygambere uymak, yasalatrlp egemen klnan eriat balamnda Allah'a ve Resule itaat etmek demektir. Resul ile birlikte ulu Allah'n zikredilmesi, iin z itibariyle ayn olduunu vurgulamak iindir. Ve yce Allah ile birlikte Resulden sz edilmesi de konunun ona tbi olmayla ilintili olmasndan dolaydr. Dolaysyla bazlarnn: "Ayette kastedilen anlam udur: "Ki-taba uymak suretiyle Allah'a, snnete uymak suretiyle de Resule itaat edin." eklindeki yorumlar yanltr. nk byle bir yaklam: "De ki: Allah'a ve elisine itaat edin." ifadesinin: "De ki: Eer siz Allah' seviyorsanz bana uyun."

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 503

ifadesini aklad gereiyle badamaz. Ayrca ayet, Allah'a itaat etmekle Resule itaat etmenin ayn ey olduunu vurgulamaktadr. Bu yzden tekrara gerek duyulmamtr. Eer Allah'a itaat ile Peygambere itaat farkl olgular olsayd, uygun olan yle bir ifadenin kullanlm olmasyd: "Allah'a itaat edin ve Resule itaat edin." Tpk: "Allah'a itaat edin; eliye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de." (Nis, 59) ayetinde olduu gibi. Ki vurguladmz husus gayet aktr. Biliniz ki: fadenin mutlakl ve objektif ortama uygunluu balamnda bu ayet hakkndaki deerlendirme, nceki ayete ilikin deerlendirmeden farkl deildir. "Eer yz evirirlerse, phesiz Allah, kfirleri sevmez." Bu ayet, yukardaki emre uymayp yzn eviren kimselerin kfir olduklarn gsterir. Kfirleri dost edinmeyi yasaklayan dier ayetlerden de bunu alglamak mmkndr. Burada ayn zamanda bu ayetin nceki ayetin aklaycs konumunda olduuna ynelik bir iaret de alglyoruz. nk ayet, kfirlere ynelik sevgiyi, Allah'a ve Peygambere itaati emretmek suretiyle olumsuzluyor. lk ayette ise, Peygambere tbi olmaya ilikin emre uyan m'minleri sevmenin gerei vurgulanyor. Ayetler arasndaki balanty bu ekilde kurup anlamak gerekir. Tefsirini sunduumuz bu ayetlere ilikin olarak yukarda yer alan aklamalardan srasyla u hususlar belirginleiyor: a) Takiyye yapmaya genel anlamda izin verilmitir. b) Kfirleri dost edinmenin ve Allah'n bu husustaki yasaklamasna uymamann cezalandrlmaa yol at ve bunun kesin olarak yasakland aktr. Bu, yce Allah'n kesin, deimez hkmlerindendir. c) lah eriat, srf Allah'a kulluk sunmann somut eklidir. Srf Allah'a kulluk sunmak da Allah' sevmenin pratik ifadesidir. Dier bir ifadeyle: lahi bilgilerin, ahlki prensiplerin ve olanca genilii ve sonsuz ayrntlaryla pratik hkmlerin toplamndan ibaret olan

504 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

din, tahlil ve zmleme sonucu, ihlstan baka bir eyi ifade etmez. Bununla insann zn, znn niteliklerini (yni ahlkn), znn amellerini ve fiillerini tek ve Kahhar olan Allah'a dnk klmasn kastediyoruz. Szn ettiimiz bu ihlas ise, yalnzca sevgiye dayanr. Nitekim din, baka bir perspektiften teslimiyete, teslimiyet de tevhide dayal olarak biimlenir. d) Kfirleri dost edinmek kfrdr. Ama zekat vermeyenin ve namaz terk edenin kfr gibi ayrntlara ilikin bir kfrdr. Temel prensiplerle ilgili deil. Daha nce sylediimiz gibi, kfirleri dost edinen insann kfr, bu dostluun neden olduu ifsattan da kaynaklanyor olabilir. Yni, kfirlerle dostluk kurmak, insan sonunda kfre srkleyebilir. Mide suresinin tefsirini sunarken daha ayrntl bilgiler sunacaz.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


ed-Drr-l Mensr adl eserde: "M'minler, m'minleri brakp da kfirleri dostlar edinmesinler." ayetiyle ilgili olarak bn-i shak, bn-i Cerir ve bn-i Ebu Hatem, bn-i Abbas'tan yle rivayet ederler: "Ka'b b. Eref'in mttefiki Haccac b. Amr, bn-i Ebu Hakik ve Kays b. Zeyd, Ensar'dan baz kiileri srda-dost edinmek suretiyle onlar dinleri hususunda fitneye drmeyi amalamlard. Rifaa b. Munzir, Abdullah b. Cubeyr ve Sa'd b. Hseyme Ensar'dan olan bu gruba: "u Yahudilerden uzak durun. Onlar srda edinmekten kann. Yoksa sizi fitneye drp dininizden dndrrler." dediler. Ama onlar bu uyarya kulak asmadlar. Bunun zerine yce Allah: "M'minler, m'minleri brakp da kfirleri dostlar edinmesinler." diye balayp: "Allah her eye g yetirendir." ifadesiyle son bulan ayetleri indirdi. (c.2, s.16) Ben derim ki: nceki aklamalarmzdan da anlalaca gibi, bu rivayet ayetin zahiriyle uyumuyor. nk "Kfirler" ifadesinin mutlak olarak kullanld zaman, Ehl-i Kitab da kapsayp kapsamad hususu belirgin deildir. Dolaysyla bu kssann, tefsirini

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 505

sunduumuz ayetlerden ok, Yahudi ve Hristiyanlar dost edinmeyi yasaklayan ayetlerin ini sebebi olmas daha uygun dmektedir. Tefsir-us Safi adl eserde: "Ancak onlardan korunma gayesiyle saknmanz baka." ifadesiyle ilgili olarak Merhum Tabers'nin elhticac adl eserinde, Hz. Ali'den (a.s) naklettii yle bir rivayet aktarlr: "Allah, dininde takiyye yapman emretmitir. Sakn kendini helake atmayasn. Sana emrettiim takiyyeyi terk etmeyesin. Bu durumda kendinin ve kardelerinin kann hedef eder, kendini ve onlar nimetlerden yoksun brakrsn. Onlar Allah dmanlarnn elinde zelil klarsn. Oysa Allah onlar aziz klman emretmitir." (c.1, s.253) Tefsir-ul Ayy'de mam Cafer Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Peygamber Efendimiz (s.a.a) yle derdi: "Takiyye yapmayann dini yoktur." Sonra, Allah: "Ancak onlardan korunma gayesiyle saknmanz baka." buyurmutur." derdi." (c.1, s.166, h:24) el-Kafi'de mam Bakr'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Ademolunun mecbur kald her yerde takiyye yapmasn yce Allah ken-disine helal klmtr." (c.2, s.220, h:18) Ben derim ki: Takiyye'nin meruluuna ilikin olarak Ehl-i Beyt mamlarndan aktarlan rivayetler o kadar oktur ki, tevatur dzeyine erimilerdir. Ayetin de buna ilikin tartlmaz bir kant ierdii, gn gibi ortadadr. Mani'l Ahbar adl eserde Said b. Yesar'dan yle rivayet edilir: "mam Cafer Sadk (a.s) bana yle dedi: "Din, sevgiden baka nedir ki? nk yce Allah: "De ki: Eer siz Allah' seviyorsanz bana uyun ki, Allah da sizi sevsin." buyurmutur." Ayn hadisi el-Kafi'de (c.8, s.67, h:18) mam Bakr'dan (a.s) rivayet etmitir. Yine Tefsir-ul Kumm (c.1, s.100) ve Tefsir-ul Ayy (c.1, s.167, h:25) kitaplarnn yazarlar bu hadisi Hza'dan, o da mam Bkr'dan (a.s) rivayet etmitirlerdir. Tefsir-ul Ayy'de Berid araclyla mam Bakr'dan (a.s) ve Rib'i araclyla da mam Sadk'tan

506 ............................................................. El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

(a.s) rivayet edilmitir. Bu rivayet, yukardaki aklamamz destekler niteliktedir. Maani'l Ahbar'da mam Sadk'tan (a.s) yle rivayet edilir: "Allah kendisine isyan edeni sevmez." Ardndan bunu u dizelerle ifade ettii belirtilir: "lha isyan edersin, ama onu sevdiini sylersin Bu, mrme andolsun ki, grlmemi bir davrantr Eer onu gerekten sevseydin, ona itaat ederdin Seven sevdiine itaat eder nk." el-Kafi'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Allah'n kendisini sevdiini bilmek kimin houna gidiyorsa, Allah'a itaat ynnde alsn ve biz Ehl-i Beyt'e tbi olsun. Allah'n, Peygamberine yle dediini duymam mdr?: "De ki: Eer siz Allah' seviyorsanz bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve gnahlarnz balasn." (C.8, s.13, h:1) Ben derim ki: "Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; eliye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de." (Nis, 59) ayetini tefsir ederken, Ehl-i Beyt mamlarna tbi olmann Peygambere (s.a.a) tbi olmak anlamna geliinin mahiyetini etrafl bir ekilde aklayacaz. ed-Drr-l Mensr tefsirinde, Abd b. Hamid, Hasan'dan yle rivayet eder: "Resulullah Efendimiz (s.a.a) buyurdu ki: "Snnetimden yz eviren benden deildir." Ardndan u ayeti okuduunu belirtir: "De ki: Eer siz Allah' seviyorsanz bana uyun ki, Allah da sizi sevsin." (c.2, s.17) Yine ayn eserde, bn-i Ebu hatem, Ebu Nuaym Hilyet-ul Evliya adl eserde ve Hakim Aie'den yle rivayet ederler: "Resulullah Efendimiz (s.a.a) buyurdu ki: "irk, karanlk bir gecede dz bir kaya zerindeki kck bir karncann hareketinden daha gizlidir. irkin en hafifi bir ekilde zulme kar sevgi beslemek ve adalete kar buzet-mektir. Din; Allah iin sevmek ve Allah iin

l-i mrn Sresi 28-32 ........................................................................................ 507

buzetmekten baka nedir ki?! Yce Allah yle buyuruyor: "Deki: Eer siz Allah' seviyorsanz bana uyun ki, Allah da sizi sevsin."
(c.2, s.17)

Yine ayn eserde, Ahmet, Ebu Davut, Tirmizi, bn-i Mace, bn-i Habban ve Hakim, Ebu Rafi kanalyla Peygamberimizin (s.a.a) yle buyurduunu rivayet ederler: "inizden biri saltanat tahtna kurulup, benim tarafmdan emredilen veya yasaklanan bir ey kendisine hatrlatldnda: "Bilemiyoruz. Biz, Allah'n kitabnda bulduklarmza tbi oluruz." demesin." (c.2, s.17)

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 7

33- Gerek u ki Allah, Adem'i, Nuh'u, brahim ailesini ve mrn ailesini alemler zerine seti. 34- Onlar birbirlerinden treme tek bir zrriyettir. Allah iitendir, bilendir.

AYETLERN AIKLAMASI
Bylece Meryem olu sa (a.s) kssalarna ve bu kssalarla ilgili deerlendirmelere, onunla ilgili gerek bilgilerin aktarmna, Ehl-i Kitabn aslsz iddialarnn aksini kantlayan somut gereklerin serde-dilmesine balanyor. Bu iki ayet, kendisinden sonraki ayetleri, ken-disinden nce yer alan ve Ehl-i Kitabn zerinde bulunduu durumu sergileyen ayetlere balyor. "Gerek u ki Allah, Adem'i, Nuh'u seti." Ayetin orijinalinde geen ve "istefa" kelimesinin mastar olan "istifa", "Andolsun, biz onu dnyada setik." (Bakara, 130) ayetini tefsir ederken sylediimiz gibi "Bir eyin zn alp, onu bulandrc eylerden kurtarmak" demektir. Bu adan "ihtiyar=seme" kelimesine yakn bir anlam ifade etmektedir. te yandan "slam" makamna dayal olarak belirginleen "velayet" makamyla rtmektedir. Ki kulun salt Rabbinin emrine tes-lim olmas, yalnzca O'nu raz edecek eyler yapmas dzeyinde bir yaam izgisine erimesini anlatr. Ancak, burada kastedilen "alemlerden stn klma" deildir. Eer bu semeyle sz konusu husus kastedilseydi, ayette "alem-

8 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

lerden" eklinde bir ifadenin kullanlmas daha uygun olurdu. Bu durumda slam'n srf onlara zg klnd ekilde bir sonula karlalrd ki, anlam bozulurdu. nk alemler zerine semek, bir tr tercih ve bakalarnn ortakl sz konusu olmayacak ekilde baz hususlarla ilgili olarak ne geirmek demektir. Buradaki "seme"nin farkl olduuna ilikin olarak verdiimiz bilgilerin doruluunun kant u ayettir: "Hani melekler: "Meryem, phesiz Allah seni seti, seni arndrd ve alemlerin kadnlarndan stn kld." (l-i mrn, 42) Grld gibi bu ayette iki trl "seme"den sz ediliyor. u halde "seme"ler arasnda fark vardr. Yce Allah, alemler zerine seilenler arasnda Hz. Adem ve Hz. Nuh'tan sz ediyor. Hz. Adem'e gelince; onun seilii, yce Allah'n yeryzne halife kld insan trnn ilk bireyi olmasdr. Yce Allah konuyla ilgili olarak yle buyuruyor: "Hani Rabbin, meleklere: "Muhakkak ben, yeryznde bir halife var edeceim." demiti." (Bakara, 30) lk kez tvbe kapsnn almasna neden olan da odur: "Sonra Rabbi onu seti, tvbesini kabul etti ve doru yola iletti." (Th, 122) lk defa kendisine din gnderilen ve bu dinden kaynaklanan bir eriat verilen de odur: "Artk size benden bir yol gsterici gelecektir; kim benim hidayetime uyarsa, artk o arp sapmaz ve mutsuz olmaz." (Th, 123) Bu niteliklere sahip bir kii daha yoktur. Bu ne gzel bir an onun iin. Hz. Nuh'a gelince; o: "nsanlar tek bir mmetti. Allah peygamberler gnderdi." (Bakara, 213) ayetini tefsir ederken sylediimiz gibi kitap ve eriat sahibi, Ulu'l Azm (r ac) be peygamberden biridir. nsanln ikinci babasdr. Yce Allah alemler iinde onun zerine selam klmtr: "Ve onun soyunu, dnyada onlar bki kldk. Sonra gelenler arasnda ona hayrl bir isim braktk. Alemler iinde selam olsun Nuh'a." (Sffat, 79) Sonra yce Allah, alemler zerine seilenler arasnda brahim ailesinden ve mrn ailesinden sz ediyor. Ayetin orijinalinde ge-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 9

en "l" kelimesi, bir eyin has yaknlar anlamnda kullanlr. Ragp, el-Mfre-dat adl eserinde unlar syler: "Bir gre gre "l" kelimesi, "ehl" kelimesinden dnmtr. nk "l"n kltme ismi "uheyl" eklindedir. Ancak bu kelime konuan canllarn sekinlerine izafe edilir, bunlarn ad-san bilinmeyenlerine, zamana ve mekana izafe dilmez. Szgelimi: "Falann l" denir de "Adamn l" veya "u zamann" yahut "u konunun l" denmez. rnein: "Terzinin l" denmez. Tersine bu kelime en stn ve en erefli olanlara izafe edilir. "Allah'n l", "sultann l" denebilir. Ama "ehl" kelimesi her eye izafe edilebilir: "Zamann ehli" ve "Beldenin ehli" denilebildii gibi "Allah'n ehli" ve "Terzinin ehli" de denebilir." Bir gre gre; bu kelime ahs isimdir ve "uvely" eklinde kltlr. Akrabalk veya klelik yoluyla insana ok yakn olan kimseler anlamnda kullanlr." el-Mfredat'tan aldmz alnt burada sona erdi. u halde "brahim'in ve mrn'n li"nden maksat, onlarn ehli iinde kendisine ok yakn olanlardr. fadenin zahirinden anladmz kadaryla brahim'in ailesinden maksat, soyundan gelen iyilerdir. shak, sril (Yakup) ve dier sril-oullar'ndan olan peygamberler, smail ve onun soyundan gelen pk kimseler, hepsinin efendisi Hz. Muhammed (s.a.a) ve velayet makam itibariyle ondan sonra gelip ona bal olanlar gibi. Ancak brahim ailesi ile birlikte mrn ailesinden de sz edilmesi, ifadenin bu genilikte kullanlmadn gsterir. nk burada sz edilen mrn, ya Meryem'in ya da Musa'nn babasdr. Her iki takdirde de brahim'in soyunun ve linin kapsamna girer. Ama grld gibi ayette, brahim'in linin dnda tutulmulardr. Bu halde, bu ayette geen "brahim'in li"nden maksat, temiz soyunun bir ksmdr, tm deil. Yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Yoksa anlar Allah'n ken-di fazlndan insanlara verdiklerini mi kskanyorlar? Dorusu biz, brahim'in ailesine kitab ve hikmeti verdik; onlara byk bir mlk de verdik." (Nis, 54) Ayetin iinde yer ald blmn akn

10 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

gz nnde bulundurduumuz zaman, sriloullar'nn tutumlarn reddedici ve onlar yerici mahiyette olduunu grrz. Dolaysyla bu ayette sz edilen: "brahim ailesi" ile, sriloullar'ndan yni shak'tan, Ya-kup'tan ve Yakub'un soyundan (ki onlar sriloullar'dr) baka bir topluluk kastedilmitir. Geride, brahim'in tertemiz ailesini temsil etmek zere smail'in soyundan bakas kalmyor. Peygamber Efendimiz (s.a.a.) ve Ehl-i Beyti de bunlar arasnda yer alr. leride, inallah, ayette geen "insanlar" ifadesiyle bizzat Peygam-berimizin (s.a.a) kastedildiinden ve onun bu ayetin delaletiyle brahim'in ailesinin kapsamna girdiinden sz edeceiz. Ayrca, baka ayetler de bu hususa iaret etmektedir: "Dorusu, insanlarn brahim'e en yakn olan, ona uyanlar ve bu Peygamber ile iman edenlerdir." (l-i mrn, 68) "brahim, smail'le birlikte Evin (Kbe'nin) stunlarn ykselttiinde ikisi yle dua etmiti: "Rabbi-miz, bizden bunu kabul et. phesiz, sen iiten ve bilensin; Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmu kl ve soyumuzdan sana teslim olmu bir mmet ver. Bize ibadet yntemlerini gster Rabbimiz, ilerinden onlara bir eli gnder, onlara ayetlerini okusun, kitap ve hikmeti retsin ve onlar arndrsn." (Bakara,
127-129)

Dolaysyla "brahim'in ailesi" onun smail kanalyla devam eden tertemiz zrriyetidir. Tefsirini sunduumuz ayette snrlandrma kast gdlmyor. Bu ayette, brahim'in ve Musa gibi shak kanalyla sren soyundan gelen tertemiz peygamberlerin seilmiliinden sz edilmemi olmas ile, birok ayette insanlarn menkbelerinden, stn konumlarndan ve yksek derecelerinden sz edilmi olmas arasnda bir eliki yoktur. Konuyla ilgili birok ayet vardr ve onlar burada zikretmenin gerei yoktur. nk bir eyi olumlamak, ondan bakasn olumsuzlamak anlamna gelmez. Ayetteki bu yaklam, sriloullar'na ilikin u tr nitelemelerle de elimemektedir: "Andolsun, biz sriloullar'na kitap,

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 11

hkm ve peygamberlik verdik, onlar temiz ve gzel eylerle rzklandrdk ve onlar alemlere stn kldk." (Csiye, 16) Ayetler arasnda elimenin olmamas apaktr. sriloullar'nn alemlerden stn klnmas, bakalarnn hem alemlerden, hem onlardan stn klnmasna engel deildir. Bir veya bir ka kavmin bakalarndan stn klnm olmas, yalnzca onlarn dnyev veya uhrev fazilet asndan dier insanlarn nne konulmu olduklarn gsterir. Eer onlarn insanlardan stn klnmalar, bakalarnn stn klnmln veya tefsirini sunduumuz ayette sz edilenlerin, yni Adem'in, Nuh'un, brahim'in ailesinin ve mrn ailesinin alemlerin zerinde seilmi olmalar, bakalarnn alemler zerinde seilmi olmalarn olumsuzlasayd, bu durumun ayette zikredilenler arasnda da bu tr bir olumsuzlamay gerektirecei aktr. Ayn ekilde bunlarn, bakalarna stn klnm olmalar, birbirlerine stn olmalarn da olumsuzlamaz. Nitekim yce Allah, peygamberleri alemlerden stn kld gibi, onlarn bazsn da dier bazsndan stn klmtr. Yce Allah konuyla ilgili olarak yle buyuruyor: "Onlarn hepsini alemlere stn kldk." (En'm, 86) "Biz peygamberlerin bir ksmn bir ksmna stn kldk." (sr,
55)

mrn ailesine gelince; mrn'n Meryem'in babas olduu anlalyor. Tefsirini sunduumuz bu iki ayetin, mrn'n karsnn ve kz Meryem'in kssasn anlatan ayetlerden hemen sonra yer alm olmas da bunu desteklemektedir. Kur'an'da Meryem'in babas "mrn" ismiyle bir ka kez zikredilmitir. Ama Musa'nn babasyla ilgili olarak kullanld kesinlik kazanan mrn ismi, bir tek yerde bile zikredilmemitir. Bu durum, ayette geen "mrn" ismiyle Meryem'in babasnn kastedildii grn desteklemektedir. Buna gre, ayette geen "mrn ailesi" ifadesiyle Hz. Meryem ve Hz. sa veya ikisiyle birlikte mrn'n zevcesi kastedilmitir.

12 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Hristiyanlarn Meryem'in babasnn adnn "mrn" olduunu kabul etmedikleri deerlendirmesine gelince; Kur'an onlarn hevasna uyacak deildir. "Onlar birbirlerinden treme tek bir zrriyettir." Zrriyet kelimesi aslnda kk ocuklar anlamndadr. Daha sonra btn ocuklar anlamnda kullanlmtr. Ayette kastedilen de budur. Grame-tik adan atf- beyan konumunda olduu iin mansuptur. "...birbirinden..." ifadesi gsteriyor ki varsaylan her bir grup, dier gruptan balayp onda son buluyor. Bu da tmnn, nitelik ve durum itibariyle paralar birbirinden ayrdedilmeyecek ekilde benzemesini gerektirir. Konu onlarn seilmi olmalaryla ilgili olduuna gre, bu demektir ki, onlar, yce Allah'n kendilerini alemler zerine semek suretiyle bahettii stnlk nitelii bakmndan birbirinden farkszdrlar. nk ilahi fiillerde bo, yararsz ve oyun gibi eyler ta-savvur edilemez. Alemde son derece nemli hayrlara mene oluturan, seip stn klma olay da ilahi fiillerdendir. "Allah iitendir, bilendir." Onlarn vicdanlarnn derinliklerindeki duygularna delalet eden szlerini iitir. Vicdanlarnn ve kalplerinin derinliklerindeki dncelerini, duygularn bilir. Bu bakmdan bu son cmle, onlarn seilmiliklerini gerekeliletirme amacna yneliktir. Nitekim: "Onlar birbirlerinden treme tek bir zrriyettir." ifadesi de seilme nimetinin tmn kapsadna iaret eden bir gerekeliletirme cmlesi konumundadr. Dolaysyla ifadeden u sonucu alglyoruz: Yce Allah bunlar alemlerin zerine seti. Ancak bu seilmilik tmn kuatan bir ltuftur. nk onlar, bireyleri benzeen tek bir zrriyettir. Kalplerin teslim olmuluu ve hak mesajn temsilcilii bakmndan birbirlerine gelip dayanrlar. Allah, onlar alemlerin zerine semekle onlara byk nimet bahetmitir. nk o, onlarn szlerini iitir ve kalplerinde geenleri bilir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 13

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Uyun'da mam Rza (a.s) ile Me'mun arasnda geen u diyaloa yer verilir: "Me'mun dedi ki: "Allah, Peygamberin (s.a.a) soyunu dier insanlardan stn klm mdr?" mam (a.s) dedi ki: "Yce Allah kitabnn muhkem ayetlerinde Hz. Peygamberin (s.a.a) soyunun geri kalan insanlardan stn olduunu belirtmitir." Me'mun yle dedi: "Bu dediin, kitabn neresindedir?" mam Rza (s.a) yle dedi: "Gerek u ki, Allah, Adem'i, Nuh'u, brahim ailesini ve mrn ailesini alemler zerine seti. Onlar birbirlerinden treme tek bir zrriyettir." (c.1, s.230, h:23) Tefsir-ul Ayya'de Ahmed b. Muhammed, mam Rza'dan (a.s), o da mam Bakr'dan (a.s) yle rivayet eder: "Kim, (Allah'n) bir iten (halkn iinden) boaldn (yarattktan sonra onlarn ilerine karmadn) iddia ederse, yalan sylemi olur. nk yce Allah'n meiyeti canllar arasnda yrrlktedir; istediini diler ve dilediini yapar. Allah yle buyurmutur: "Onlar birbirlerinden treme tek bir zrriyettir. Allah iitendir, bilendir." Sonu bandandr ve ba sonundandr. Eer ondan bir eyin kesin olaca [mrn'a erkek ocuu verilecei] size haber verilir ama ondan bakas [kz ocuu Meryem] olursa, yine de bildirildiiniz zere sonra o haber [Hz. sa'nn domasyla erkek ocuunun verilmesi] gereklemitir. [Dolaysyla bu tr olaylarla Allah'n ilerden el ektiini sakn sanmayasnz.] (c.1, s.169, h:32) Bu ifade: "Onlar birbirlerinden treme tek bir zrriyettir." cmlesi hakknda yaptmz aklamalara iaret ediyor. Yine ayn eserde mam Bakr'n (a.s) bu ayeti okuduktan sonra yle buyurduu rivayet edilir: "Biz onlardanz. Biz bu zrriyetin devam ve bakiyesiyiz." (c.1, s.168, h:29) Ben derim ki: mam (a.s): "Biz bu zrriyetin devam ve bakyesiyiz." sznde geen "itret", asl itibariyle bir eyin dayand temel demektir. Bu yzden evlatlara ve gp giden yakn akrabala-

14 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

ra "itret" denir. Dier bir ifadeyle, airetin koruma altnda olan bel kemii anlamn ifade eder. Bundan anlalyor ki, Hz. mam (a.s) yce Allah'n: "Onlar birbirlerinden treme tek bir zrriyettir." sznden, Adem'den, Nuh'a, brahim ailesine ve mrn ailesine doru devam eden ve korunan bir soy birliini anlamtr. Bylece Adem ve Nuh'la birlikte brahim ailesi ile mrn ailesinin zikredilmi olmasndaki incelik de anlalyor. Bu, seilmiliin bir zincirin halkalar gibi bitiik bir ekilde devam ettiine ynelik bir iarettir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 15

35- Hani mrn'n kars demiti ki: "Rabbim, karnmda olan, her trl bamllktan zgrle kavuturulmu olarak sana adadm, benden kabul et. phesiz sen iitensin, bilensin." 36- Onu dourunca, Allah onun ne dourduunu daha iyi bilirken, dedi ki: "Rabbim, onu kz dourdum." Oysa erkek, kz gibi deildir. "Ona Meryem adn verdim. Ben onu ve soyunu kovulmu eytandan sana sndrrm." 37- Bunun zerine Rabbi onu gzel bir kabulle kabul etti; onu gzel bir bitki gibi yetitirdi ve Zekeriya'y da onun bakm ile grevlendirdi. Zekeriya onun yanna, mihraba her giriinde onun yannda bir rzk bulurdu. "Ey Meryem, bu sana nereden (geliyor)?" deyince, "Bu, Allah katndandr. phesiz Allah dilediine hesapsz (karlksz) rzk verir." derdi. 38- Orada Zekeriya Rabbine dua etti; "Rabbim, bana katndan tertemiz bir soy armaan et. Dorusu sen dualar iitensin." dedi. 39- O, mihrapta durmu namaz klarken, melekler ona seslendi: "Allah sana, Allah tarafndan gelen bir kelimeyi dorulayc, efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir peygamber olarak Yahya'y mjdeler." 40- Dedi ki: "Rabbim, bana gerekten ihtiyarlk ulamken ve karm da ksrken nasl bir olum olabilir?" "Byle-dir" dedi, "Allah dilediini yapar." 41- "Rabbim, o halde bana alamet ver!" dedi. "Senin iin alamet, iaret dnda insanlarla gn konumamandr. Ayrca Rabbini ok an, sabah akam tesbih et." dedi.

16 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

AYETLERN AIKLAMASI
"Hani mrn'n kars demiti ki: "Rabbim, karnmda olan, her trl bamllktan zgrle kavuturulmu olarak sana adadm, benden kabul et. phesiz sen iitensin, bilensin." Adak; bir insann aslnda

vacip olmayan bir eyi kendi zerine gerekli klmas, zorunlu hale getirmesi demektir. zgr klma anlamna gelen "muharreren" kelimesinin mastar "tahrir" ise, balar zp serbest brakmay ifade eder. Kle azat etmek anlamnda kullanlan "tahrir" buradan gelir. Yine kitap yazmak anlamnda kullanlan "tahrir" de buradan gelir, nk bununla, sanki zihin ve dnce daarcnda olan anlamlar serbest braklr. Ayetin orijinalinde geen "Tekabbel" kelimesinin mastar "Takabbl" ise, isteyerek ve memnuniyetle bir eyi kabul etmek demektir. Hediye kabul etmek ve dua kabul etmek gibi. "Hani mrn'n kars demiti ki: "Rabbim, karnmda olan sana adadm..." ifadesi, kadnn bu szleri syledii srada hamile olduunu ve mrn'dan hamile kalm olduunu gsterir. fadenin satr aralarndan kocas mrnn o srada yaamadn alglamak mmkndr. Aksi takdirde, karnndaki yavrusunu, kendi bana, bamsz bir adamas mmkn olamazd. Buna: "Onlardan hangisi Meryem'in bakmn stlenecek diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarnda deildin." (l-i mrn, 44) ayeti de iaret etmektedir. Sz konusu ayeti tefsir ederken daha ayrntl bilgi sunacaz. Bilindii gibi, baba veya annenin ocuunu zgr brakmas, ancak onun zerindeki terbiye etme, amalar dorultusunda kullanma ve emirlerine uymay zorunlu klma eklinde somutlaan velayet haklarn kaldrmalar eklinde olur. Dolaysyla ocuk bu ekilde serbest brakld zaman, anne ve babasnn kendisini kullanmalar tasallutundan kurtulmu olur. Yoksa ocuun anne ve babas tarafndan zgr braklmas, klelikten azt edilmesi

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 17

anlamnda deildir. Buna gre eer serbest brakma ilemi, yce Allah'a adanmsa, ocuk Allah'n velayeti altna girmi olur; O'na ibadet eder, O'na hizmet eder. Ya da adanmad ve zgr braklmad takdirde, anne-babann velayeti altnda bulunmas ve onlara hizmet etmesi gerekli olduu bir zaman srecinde havralarda, kiliselerde veya Allah'a ibadet amacyla kullanlan dier bir mekanda hizmet eder. Denildiine gre, o dnemde insanlar ocuklarn Allah'a adarlard. Anne ve baba ocuu kendi karlar dorultusunda altrmazlard; onu kendi ihtiyalar dorultusunda ynlendirmezlerdi. Tersine o-nu, hizmet etmek ve nefis tezkiyesi yapmak zere kiliseye brakrlard. Bylece erginlik ana eriinceye kadar oradan ayrlmazd. Erginlik ana eritiinde kilisede kalmak ya da gitmek arasnda serbest brakrlard. Bundan sonra ocuk dilerse kalr, dilerse ekip giderdi. fadeden anlald kadaryla, kadn, karnndaki ocuun kz deil erkek olduuna inanyordu. nk Rabbine kesin ifadeli, hibir ihtimale yer vermeden artsz ve kaytsz olarak dua ediyordu: "Karnmda olan, her trl bamllktan zgrle kavuturulmu olarak sana adadm." diyor ve mesel: "ayet erkek olursa." gibi bir ifadeye yer vermiyor. fadede geen "muharreren=zgrle kavuturulmu olarak" kelimesi, hem erkek hem dii anlamnda kullanlan "ma- mevsule"nin "hli" olduu iin eril olarak kullanlmamtr. nk eer kadn, ister erkek, ister kz olsun karnndakini adam olsayd, doum yapt zaman: "Rabbim, onu kz dourdum." diye zlmezdi. leride aklayacamz gibi: "Allah onun ne dourduunu daha iyi bilirken" ve: "Oysa erkek, kz gibi deildir." ifadelerine yer vermenin de bir anlam olmazd. Yce Allah'n kadnn kesin bir ifadeyle syledii szleri hikaye etmesi, kadnn bu yndeki kanaatinin sadece laf olsun diye sylemediini ya da deney ve benzeri yollarla kadnlarn zihinlerinde uzanan sezgisel verilere dayal olarak konumadn

18 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

uzanan sezgisel verilere dayal olarak konumadn gsteriyordu. nk b-tn bunlar zandr; zan ise, haktan yana bir yarar salamaz. Ayrca yce Allah, batldan ancak batlln ortaya koymak ve geersiz klmak iin sz eder. Nitekim yce Allah yle buyurmutur: "Allah, her diinin neyi yklendiini ve dl yataklarnn neyi eksiltip neyi eklediini bilir." (R'd, 8) "Kyamet saatinin bilgisi, phesiz Allah'n katndadr. Yamuru yadrr; rahimlerde olan bilir." (Lokman, 34) Bylece, rahimlerde olan bilme, yce Allah'a zg bir gayb olarak sunuluyor. Dier bir ayette de yle buyuruluyor: "O, gaybi bilendir. Kendi gaybn kimseye ak tutmaz. Ancak elileri iinde raz olduu kimseler baka." (Cin, 2627) Burada da O'ndan bakasnn gaybi bilmesinin vahye bal olduu belirtiliyor. u halde yce Allah'n, kendi ilmine zg kld bir hususta bu kadnn kesin bir inanca dayal olarak sylediklerini hikaye etmesi, kadnn karnndaki ocuun cinsiyetinin erkekliine ilikin olarak syledii szlerin bir ekilde vahye dayandn gsterir. Bu yzden ocuun kz olduu anlalnca, bir erkek ocuuna sahip olmadndan dolay zlmedii gibi, bir kez daha kesin ve kararl bir ifadeyle: "Ben onu ve soyunu, kovulmu eytandan sana sndrrm." diyor. Burada da somut hibir belirti yokken, kzn zrriyetinin olacan kesin bir ifadeyle belirtiyor. "Benden kabul et." sznn mahzuf olan mef'ulu, salih bir amel olduundan dolay adama iinin kendisi ihtimal dahilinde olduu gibi, zgrle kavuturulmu ocuk da olabilir. Fakat: "Bunun zerine Rabbi onu gzel bir kabulle kabul etti." ifadesi, zgrle kavuturulmu ocuun kastedildiine iaret etmektedir. "Onu dourunca "Rabbim, onu kz dourdum" dedi." "Karnnda olan" ifadesinin yerine diil "ha" zamirinin kullanlm olmas, gayet incelikli bir zetleme, ksaca ifade etme eklidir. Dolaysyla cmlenin anlam u ekilde belirginleiyor: Karnndakini dourun-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 19

ca ve onun bir kz ocuu olduu anlalnca, dedi ki: "Rabbim, onu kz dourdum." Bu ifade, doan ocuun cinsiyetini bildirmek iin deil, ama znty ve hasreti yanstmak iin kullanlmtr. Ki bu husus ayetin akndan rahatlkla anlalr.
"Allah onun ne dourduunu daha iyi bilirken... Oysa erkek, kz gibi deildir." Her iki cmle de ara cmlecik konumundadr, yni ayra

amal cmledir ve Allah tarafndan sylenmilerdir. mrn'n kars tarafndan sylenmi deildir. Bazlarnn: "Birinci cmle yce Allah'n, ikincisi ise mrn'n karsnndr." eklindeki deerlendirmeleri de doru deildir. Birinci cmlenin ifade ettii anlam aktr; fakat kadnn: "Rabbim onu kz dourdum." eklindeki szleri hasret ve znty da vurmak iin telaffuz edildiinden dolay, yce Allah'n: "Allah, onun ne dourduunu daha iyi bilirken." eklindeki szleri, doan ocuun kz olduunun Allah tarafndan bilindiinin vurgulanmas iin yer almtr. Demek isteniyor ki: Biz onun kz olduunu biliyoruz; fakat biz, onun temenni ettii eyi en gzel ekilde ve en pratik tarzda sonulandrmay istedik. Eer kadn, karnnda kz ocuunu yaratmamzdaki maksad bilseydi, bu ekilde zlp hasret duymayacakt. Oysa onun istedii erkek ocuunun, bizim ona bahettiimiz kz ocuu gibi olmas mmkn deildir. Bir kz ocuunun olmasyla meydana gelebilecek gelimeler, erkek ocuuyla birlikte yaanmaz. Onun bekledii erkek ocuu en fazla sa gibi peygamber olabilir, doutan kr ve alacay iyiletirir, ly diriltir. Fakat bu kz ocuu araclyla Allah'n kelimesi tamamlanacak ve babasz olarak bir ocuk dnyaya getirilecektir. O ve olu, alemler iin bir ayet ve iaret olacaklar. Olu daha beikteyken insanlarla konuacak, Allah'tan bir ruh ve bir kelime olacaktr. Allah katnda onun rnei Adem'in rnei gibi olacaktr. Bunun gibi yce Allah, Meryem'in ve olu sa'nn yaratl ile daha birok gz kamatrc mucizeleri insanlara gsterecektir.

20 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Buradan hareketle: "Oysa erkek, kz gibi deildir." sznn m-rn'n karsnn yerine yce Allah'a atif olduunu anlyoruz. Eer bu sz, kadn tarafndan sylenseydi: "Oysa kz, erkek gibi deildir." eklinde telaffuz edilmeliydi, tersi deil. nk onurlu bir eyi veya yksek bir makama sahip olmay bekleyen, ama ondan daha dk bir eyi elde eden, bundan dolay da zntsn bildirmek isteyen bir kimse: "Bu elde ettiim ey, istediim ve arzuladm ey deildir." veya "Bana nasip olan u ey, beklediim ey deildir." der. "Benim beklediim ey, bana nasip olan u ey gibi deildir." eklinde konumaz. Dolaysyla ayetin orijinalinde geen "zeker=erkek" ve "nsa=kz" kelimelerinin bandaki veya sadece "nsa=kz" kelimesinin bandaki marifelik edat olan "el" taks zihin ii ahit alg iindir. Tefsir bilginlerinin bir ou: "Oysa erkek, kz gibi deildir." ifadesinin, mrn'n karsnn szlerinin devam gibi alglamtr. Bu yzden kzdan nce erkein zikredilmesini izah etmekte glk ekmiler ve maksatla ilgisi bulunmayan yorumlar yapmak zorunda kalmlardr. Konuyla ilgili detayl bilgiler edinmek iin, bu gre sahip olan tefsir bilginlerinin kitaplarna mracaat edilsin.
"Ona Meryem adn verdim. Ben onu ve soyunu kovulmu eytandan sana sndrrm." Denildiine gre Meryem kelimesi,

branicede ibadet eden ve hizmet eden kadn demektir. Bununla da, doar domaz ocua isim verilmesinin ve yce Allah'n bu isimlendirmeden sz etmi olmasnn nedenini kavryoruz. nk kadn, ocuun ibadet ve kiliseye hizmet iin zgrle kavuturulmu bir erkek olmasndan midini kesince, hemen ocua isim vermeye ve daha isim verme anndan itibaren onu ibadet ve mabet hizmetine hazrlamaya balyor. Dolaysyla, kadnn: "Ona Meryem adn verdim." sz: "Ben dourduum bu ocuu zgrlne kavumu olarak sana adadm." anlamnda kullanlmtr. Kadnn sarf ettii bu szlerin, adak verme niteliinde olduunun

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 21

kant, yce Allah'n u szleridir: "Bunun zerine Rabbi onu gzel bir kabulle kabul etti; onu gzel bir bitki gibi yetitirdi..." Sonra kadn, ocuunu ve soyunu taa tutulmu, kovulmu eytandan Allah'a sndryor. Ki Allah'a ynelik ibadeti yerine getirsin ve mabet hizmetini ifa etsin. Bylece verilen isim, anlamyla rtm olsun. "Ve soyunu" ifadesine gelince; bu ifade herhangi bir art ve kaytla birlikte zikredilmedii iin, karlkl konuma esnasnda, hakknda bilgi sahibi olmayan bir kimsenin -gelecek zaman Allah'tan baka kimsenin bilmedii gaybn kapsamnda olduu iinbu ekilde kanumas doru olmaz. nk insann gelecekteki durumu, Allah'tan baka kimsenin bilmedii gaybn kapsamndadr. Dolaysyla, bu ifade hakkndaki deerlendirme: "Rabbim, karnmda olan, her trl bamllktan zgrle kavuturulmu olarak sana adadm." ifadesine ilikin deerlendirmemizin ayns olacaktr. u halde bunun bir tek izah vardr: Kadn mrn'n sulbnden salih bir erkek ocuuna sahip olacan biliyordu. Hamile kalp m-rn'n da lmn grnce, karnndaki ocuun vadedilen erkek ocuu olduundan kuku duymad. Ancak ocuu dourup yanldn fark edince, vadedilen ocuun bu kz neslinden geleceini anlad ve hemen adan erkekten kza kaydrd. Kzn adn da ibadet eden ve hizmet eden anlamna gelen Meryem olarak koydu. Onu ve soyunu taa tutulmu eytandan Allah'a sndrd. Ayetler zerinde iyice dnldnde bunun byle olduu rahatlkla anlalr.
"Bunun zerine Rabbi onu gzel bir kabulle kabul etti; onu gzel bir bitki gibi yetitirdi." Kabul etme fiili "gzel" niteliiyle birlikte kulla-

nld zaman, honutlukla kabul etme, raz olma, memnuniyetle onaylama anlamn ifade eder. u halde, bu cmle, "Rabbi onu bir kabul edilile kabul etti." eklinde vurgulu bir ifade niteliindedir. Dolaysyla "takabbul" ifadesinin "gzel kabul" deyimiyle analiz

22 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

edilmi olmas, cmlenin asl maksadnn "gzel kabul" olduunu gsterir. nk "gzel kabul" ifadesinde ak bir onurlandrma vardr. "Rabbi onu kabul etti." ve "gzel bir bitki gibi" cmlelerine karlk olarak: "Ona Meryem adn verdim" ve "eytandan" cmleleri yer alyor. Bu ikierli cmlelerin karlkl: "Bunun zerine Rabbi onu gzel bir kabulle kabul etti." cmlesinin "Ona Meryem adn verdim." cmlesindeki Meryem'in kabul edildiini ve "Onu gzel bir bitki gibi yetitirdi." cmlesinin de: "Ben onu ve soyunu kovulmu eytandan sana sndrrm." cmlesindeki ocuun, eytandan Allah'a sndrlmasnn kabul edildiinin gstergesi olmasn gerektirir. u halde, "Gzel bir kabulle kabul etti" ifadesinden maksat, mr-n'n karsnn gerekletirdii fiiliyle sunduu adan kabul edilmesi ve ahirette bu amelinin dln grmesi deildir. nk kabul etme, adak yerine Meryem'e nispet edilmitir. Daha dorusu, kzn Meryem olarak isimlendirilmesinin ve zgrle kavuturulmasnn kabul edildii kastediliyor ki, bunun anlam da, onun seilmiliidir. (Daha nce, seilmiliin yce Allah'a tam anlamyla teslim olmay ifade ettiini belirtmitik.) Bunun zerinde iyice dnp kavrayn. "Onun gzel bir bitki gibi yetitirilmesi"nden maksat, ona ve soyuna olgunluun ve arnmln bahedilmi olmasdr. Ona ve onun bir uzants olan soyuna, eytann pislik, vesvese ve ayartma bulatramayaca, tertemiz bir hayatn verilmesidir. "Gzel kabul" seilmilie, "gzel bitki" de arndrmla dnktr. Bu iki olaya da ileride aklayacamz u ayetin ierii kapsamnda iaret ediliyor: "Hani melekler: "Ey Meryem, phesiz Allah seni seti, seni arndrd..." (l-i mrn, 42) Yukardaki aklamalardan yola karak Meryem'in seilmesinin ve arndrlmasnn, annesinin daha nce yapt duann kabul grmesinin bir belirtisi olduunu anlyoruz. Onun dnya kadnlar

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 23

iinde sa'nn annesi olmak zere seilmesi, onun ve olunun alemler iin bir alamet klnmas, yce Allah'n: "Oysa erkek, kz gibi deildir." szn dorulayan olgulardr. "Zekeriya'y da onun bakm ile grevlendirdi." Zekeriya-'nn sorumlu klnmas, ekilen kur'ann onun adna isabet etmesi sonucu belirlenmiti. nk kimin onun sorumluluunu alaca hususunda aralarnda ekime ktktan sonra, kur'a atlmasna raz olmular ve ekilen kur'adan da Zekeriya'nn ismi kmt. Bunu u ifadeden de anlyoruz: "Onlardan hangisi Meryem'in bakmn stlenecek diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarnda deildin."
"Zekeriya onun yanna, mihraba her giriinde onun yannda bir rzk bulurdu." Mihrap, mescitte veya evde ibadete tahsis edilen mekan

demektir. Bu konuda Rab unlar syler: "Mescidin mihrab: Bir gre gre, bu ekilde isimlendirilmesinin nedeni, eytana ve hevaya kar verilen savan mekan olmasdr. Bir dier gre gre ise bu ekilde isimlendirilmesinin sebebi udur ki, insana orada dnya ile meguliyetten, zihninin dank olmasndan kendisini soyutlamas yakr. Bazlar yle demilerdir: "Evin mihrab; aslnda meclisin ba demektir. Daha sonra mescitte de kullanlarak ba tarafna mihrap ad verilmitir." Bazlar da yle demilerdir: "Mihrap kelimesinin asl mescitle ilgilidir. Bu, meclisin bana zg klnan bir isimdir. Dolaysyla evin ba da mescidin mihrabna benzetilerek Mihrap olarak isimlendirilmitir." Bu sonuncu gr daha doruymu gibi grnyor. Nitekim yce Allah yle buyurmutur: "Ona diledii ekilde kaleler (mihraplar) ve heykeller yaparlard." (Sebe', 13)" Rab'n szleri burada sona erdi. Bazlarna gre; bu ayette geen "mihrap"tan maksat, Ehl-i Kitabn, tapnaklarnn n ksmlarnda kurban kesmek amacyla kullandklar ve birka merdivenle klan, etraf tala evrili ve

24 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

bylece ieridekilerin mabedde bulunanlar tarafndan grlmeleri engellenen sunaktr. Ben derim ki: slam'daki "maksure" (kk odalar halinde, camilerde parmaklklarla evrilmi ksm) buradan gelir. "Bir yiyecek" ifadesinin belirsizlii, bunun allmayan yiyeceklerden olduuna iaret eder. Sylendiine gre, k mevsiminde yaz, yaz mevsiminde de k meyvelerini yannda grrd. Bunu destekleyen bir husus udur ki, eer bu, bilinen, allan bir yiyecek trnden olsayd ve ifadenin belirsizlii de onun mihrabnn asla yiyecekten bo olmadn grdn, srekli olarak yannda yiyecek bulunduunu ifade etseydi, bu durumda Zekeriya'nn: "Ey Meryem, bu sana nereden (geliyor)?" sorusuna ald: "Bu, Allah katndandr." eklindeki cevaba ikna olmamas gerekirdi. nk bu yiyecekleri, byle bir durumda, iyi veya kt maksatla mescide gelen baz kimseler de getirmi olabilirdi. Ayrca: "Orada Zekeriya Rabbine dua etti" ifadesi gsteriyor ki, Zekeriya Meryem'in yannda byle bir yiyecein bulunmasn olaan st ilah bir keramet olarak alglyordu. Ki bu da onu yce Allah'tan kendi katndan tertemiz bir zrriyet dilemeye yneltmitir. Yiyecek kendi varlyla, Allah'tan tertemiz Meryem'e bahedilmi bir keramet olduunu anlatyordu. Nitekim, ileride aklayacamz: "Ey Meryem" diye balayan ifade buna ynelik bir iaret iermektedir. "Ey Meryem, bu sana nereden (geliyor)?" dedi." fade, kendisinden nceki: "yannda bir yiyecek bulurdu." cmlesine atfedilmeden blnmtr. Bu da Meryem'e bu sz bir kerede sylediini gsterir. Meryem de ona ikna olaca bir cevap verir. Bylece onun Meryem'e ynelik bir keramet olduunu anlar ve o srada Rabbinden temiz bir zrriyet bahetmesini ister.
"Orada Zekeriya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana katndan tertemiz bir soy armaan et." Ayetin orijinalinde geen "tayyibeten" ke-

limesi, tertemiz ve iyilik anlamnadr. Bir eyin iyi olmas, kiinin

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 25

kendisiyle ilgili beklentilerine uygun olmas demektir. Szgelimi iyi ehir; suyuyla, havasyla ve yiyecekleriyle halknn beklentilerine cevap veren ehirdir. Yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Gzel ehrin bitkisi, Rabbinin izniyle kar." (A'rf, 58) yi yaam, iyi hayat, baz ynleri dier baz ynleriyle uyumlu olan ve sahibinin kalbine skunet baheden yaay anlamnda kullanlr. Ho ve temiz kokuya da bu sfatn yaktrlmas, "tb=temiz" ad verilmesi bu yzdendir. Dolaysyla tertemiz ve iyi soy deyimi ile babas iin yapc ve salih niteliklere sahip evlat kastedilir. Sfat ve zelliklerinin babasnn kendisiyle ilgili beklentilerine uygun olmas yni. u halde Zekeriya'nn: "Rabbim, bana katndan tertemiz bir soy armaan et." eklinde duada bulunmasnn sebebi, Meryem'in durumunu, yce Allah'n katnda sahip olduu makam mahede etmesi ve onun anyla kalbinin dolmasdr. Bu gzlem karsnda, yce Allah'tan kendisine de byle bir an ve keramet bahetmesini dilemekten kendisini alamamtr. u halde, Zekeriya asndan zrriyetin tertemiz olmas, Meryem'in Allah katnda sahip olduu makamn ve tad kiiliin aynsnn kendi zrriyetine de bahedilmesi anlamndadr. Bu yzden Allah'tan diledii eyin aynsyla duasna karlk verilmitir. Yce Allah ona Hz. Yahya'y bahetmitir, ki peygamberler iinde sa'ya en ok benzeyen oydu. sa'nn ve annesinin sfatlarn byk lde zerinde toplamt. Bundan dolay, yce Allah onu "Yahya" olarak isimlendirmi ve onu kendisinden bir kelimenin dorulaycs, efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir peygamber olarak klmtr. Bu da bir insann sa ve annesine benzemek bakmndan ulaabilecei en son noktadr. nallah bu konuda ayrntl aklamalarda bulunacaz.
"O mihrapta durmu namaz klarken, melekler ona seslendi: "Allah, sana... Yahya'y mjdeler." Ayetin orijinalinde geen ga-

ip=nc tekil kii ve hitap=ikinci tekil kii zamirleri, Zekeriya'ya yneliktir. "Ybeiru" kelimesinin tremeleri olan "bra=mjde", "ibar=mjdeleme" ve "tebir=sevindirici bir haber

26 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

verme" ise, insan sevince garkeden haberin verilmesi anlamndadrlar. "Allah, sana Yahya'y mjdeler." ifadesi, Yahya isminin Allah tarafndan verildiini gsteriyor. Meryem suresindeki u ayet de buna ilikin bir kanttr: "Ey Zekeriya, phesiz biz seni, ad Yahya olan bir ocukla mjdelemekteyiz; biz bundan nce ona hibir ada klmamz." (Meryem, 7) ocuun Yahya ismini almas ve Yahya'nn yaratlmasndan ve doumundan nce Zekeriya'nn duas ile birlikte isimlendirmenin Allah tarafndan yaplmas, az nce yaptmz u deerlendirmeyi desteklemektedir: Zekeriya Rabbinden Meryem'in sahip olduu zelliklere ve keramete sahip bir ocuk istemiti. Hz. Meryem ve olu Hz. sa, alemlere bir niane idiler. Nitekim yce Allah yle buyurmutur: "Onu ve ocuunu insanla bir ayet kldk." (Enbiya,
91)

Dolaysyla Allah katnda Hz. Meryem ve sa'da gzetilen nitelikler, Hz. Yahya'da da gzetilmilerdir. Nitekim Hz. Meryem'de gzetilen zelliklerin hepisi Hz. sa'da gzetilmiti. Dolaysyla Yahya'nn ahsnda gzetilen zellikler, mmkn olduunca sa'da gzetilen zelliklerin tam karlklardr. Ancak, bu hususlarn tmnde sa, ncelik sahibidir. nk onun varl, Zekeriya'nn Yahya ile ilgili duasnn kabul edilmesinden nce takdir edilmiti. Bundan dolay, Ulu'l Azm, eriat ve kitap sahibi bir peygamber olmak bakmndan ondan nceliklidir. Ancak onlar, mmkn olduunca birbirlerine benziyorlard. Eer bu deerlendirmemizin doruluunu gzlemlemek istersen, yce Allah'n her ikisiyle ilgili olarak Meryem suresinde aktard kssalar inceleyebilirsin. rnein yce Allah Yahya hakknda yle buyuruyor: "Ey Zekeriya, phesiz biz seni, ad Yahya olan bir ocukla mjdelemekteyiz; biz bundan nce ona hibir ada klmamz Ey Yahya, kitab kuvvetle tut. Daha ocuk iken ona hikmet verdik. Katmzdan ona bir sevgi duyarll ve temiz-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 27

lik de verdik. O, ok takva sahibi biriydi. Ana-babasna itaatkrd ve isyan eden biri deildi. Ona selam olsun; doduu gn, lecei gn ve diri olarak yeniden kaldrlaca gnde." (Meryem, 7-15) sa hakknda yle buyuruyor: "Bylece ona Ruhumuzu gndermitik Ben yalnzca Rabbinden gelen bir eliyim; sana tertemiz bir erkek ocuk armaan etmek iin buradaym "te byle" dedi: "Rabbin dedi ki: "Bu benim iin kolaydr. Onu insanlara bir ayet ve bizden bir rahmet klmak iin" Bunun zerine ocua iaret etti. Dediler ki: "Henz beikte olan bir ocukla nasl konuabiliriz?" sa dedi ki: "phesiz ben Allah'n kuluyum. Bana kitab verdi ve beni peygamber kld. Nerede olursam olaym, beni kutlu kld ve hayat srdm mddete, bana namaz ve zekt emretti: Anneme itaati de. Ve beni mutsuz bir zorba klmad. Selam zerimedir; doduum gn, leceim gn ve diri olarak yeniden kaldrlacam gnde." (Meryem, 17-33) Bu ayetler, sa ve Yahya'nn durumunun benzerliini ifade etme bakmndan, tefsirini sunduumuz l-i mrn suresinin bu ayetleri ile benzeri bir konumdadr. Ksacas yce Allah ona Yahya, Meryem oluna da sa adn vermitir. Yahya "yaar" demektir. Onu, kelimesinin, yni sa'nn dorulaycs klmtr. Nitekim bu hususta yce Allah: "Ondan bir kelimeyle. Ad Mesih sa'dr." buyurmutur. Ona hikmet vermi, daha kk yatayken kitab retmitir. sa'ya da aynsn yapmtr. sa gibi onu da kalbi duyarlla sahip, katndan bir temizlik zere, anne ve babasna itaatkr olan ve zorba olmayan biri olarak nitelendirmitir, sa gibi onu da yerde selamlamtr. sa'y katnda gzde kld gibi onu da efendi klmtr. sa gibi onu da iffetli, nefsine hakim ve salih bir peygamber olarak grevlendirmitir. Btn bunlar Zekeriya'nn duasnn karl ve isteinin cevabdr. O, daha nce iaret ettiimiz gibi, Meryem'in hayretler uyandran durumunu ve Allah katndaki saygnln gzlemlemi

28 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

ve bundan etkilenerek Allah'tan tertemiz bir zrriyet ve memnun brakan bir veli dilemiti. "Allah tarafndan gelen bir kelimeyi dorulayc" ifadesi, Yahya'nn sa'nn davetisi olduunu gsterir. nk kelime sa'dr. Nitekim yce Allah, melein Meryem'e sa'y mjdelemesini anlatrken buna iaret eder. Seyyid=efendi; asl anlamda insan kitlelerinin, toplumlarn hayatlar ve geimleriyle ilgili ilerinin veya insanlar katnda vgye deer faziletlerden birisinin ynetimini stlenen kimse demektir. Ancak, daha sonraki dnemlerde bu kelime, kavmin ereflisi anlamnda kullanlmtr. nk yukarda iaret ettiimiz yneticilik konumu hkm, mal veya benzeri bir fazilette eref gayesine haiz olmay gerektirir. "Hasr" kelimesi, buna gc yettii halde kadnlarla birlemeyen kimse demektir. Ayetin akndan anladmz kadaryla bununla, zht sonucu nefsin arzularndan yzevirme amal bundan ekinen anlam kastedilmitir.
"Dedi ki: "Rabbim, bana gerekten ihtiyarlk ulamken ve karm da ksrken nasl bir olum olabilir?" Buradaki soru, aknl be-

lirtme ve bulunulan durumun gerekliini renme amaldr. Yoksa yce Allah, kendisine istedii ocuu bahedeceine mjdelemi olmasna ramen o, bunu imkansz bulduu iin byle bir soru yneltiyor deildir. Bununla beraber, Zekeriya burada kendisini aknla ve renmeye iten bu iki nitelii, Meryem suresinin ilgili ayetindeki duasnn kapsamnda zikrediyor: "Rabbim, phesiz benim kemiklerim gevedi ve ba, yallk aleviyle tututu; ben sana dua etmekle mutsuz olmadm. Dorusu ben, arkamdan gelecek yaknlarm adna korkuya kapldm, benim karm da bir ksr kadndr. Artk bana kendi katndan bir yardmc armaan et." (Meryem, 4-5) Ancak, burada baka bir anlam belirginlemektedir. Sanki Hz. Zekeriya Meryem'in olaanst durumunu gzetleyip kendi soyu-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 29

nun kesik olduunu hatrlaynca, Rabbinden szkonusu istekte bulunmaktan baka aklna bir ey gelmedi. Yapt duada, gzlemden etkileniinin ve hzne boulmasnn iki etkenini, yni yalanmasn ve karsnn ksrln da dile getirdi. Ancak, duas kabul edilip bir evlat mjdesi verilince, iinde bulunduu durumdan uyand, kendisine geldi. Bu ynden kendisinin yallna ve karsnn ksrlna ramen ocuklarnn olmasn aknlkla karlamaya balad. Ama sonra yzndeki karamsarlk bulutu ve derin hznn izleri, yerini sevinle kark bir aknla brakt. Ne var ki, temel ihtiyacn giderildiine ynelik mjdenin alnmasndan sonra, eksiklerini zikretmesi ve bunlarn birer birer nasl ortadan kaldrldn sorup renmeye almas, ban ve nimetin zelliklerini anlama, nimete kavutuktan sonra ondan lezzet alma amal bir tavrdr. Ayn durum, Hz. brahim'in evlat ile mjdelenmesi srasnda da yaanmt. Yce Allah bu olay yle aktaryor: "Onlara brahim'in konuklarndan haber ver. Yanna geldiklerinde "selam" demilerdi. O da: "Biz sizden korkmaktayz" demiti. Dediler ki: "Korkma biz sana bilgin bir ocuk mjdelemekteyiz." Dedi ki: "Bana ihtiyarlk gelip-kmken mi mjdeliyorsunuz? Beni ne ile mjdelemektesiniz?" Dediler ki: "Seni gerekle mjdeledik; yleyse umut kesenlerden olma." Dedi ki: "Sapklardan baka kim Rabbinin rahmetinden umut keser?" (Hicr, 51-56) Dikkat edilirse, Hz. brahim meleklerin, kendisini umut kesenlerden olmaktan nehyedince, verdii cevapta, sorduu sorunun anlamaya alma amal olduunu, umut kesmekten ileri gelmediini belirtiyor ve kendisinin sapk olmadn, umut kesmeninse sapklara zg bir davran olduunu dile getiriyor. Daha dorusu, bir efendi klesine y-neldiinde, yaknlk, unsiyet ve saygnlk kazandran bir iltifatta bulunduunda, bu durum klenin sevinmesini, neelenmesini, dolaysyla her szden zevk almasn ve her konumay lezzetle dinlemesini gerektirir.

30 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

"Bana gerekten ihtiyarlk ulamken" ifadesi ile edep kurallarnn gzetildii aktr. nk bu ifade, onun yallk ve kocamlktan dolay kendisinde cinsel g bulamadndan kinayedir. Kars ise hem kocam, hem de ksrdr. Bunu: "Karm da ksrdr." demiyor. "Byledir" dedi, "Allah dilediini yapar." "Dedi" fiilinin faili, ister melekler aracl olmadan vahiy eklinde olsun veya Hz. Zekeriya'ya hitap eden melekler araclyla olsun yce Allah'tr. fade her durumda da yce Allah'a aittir. Ancak ifadenin zahirinden, szn melek araclyla yce Allah'a nispet edildii anlalyor. u halde syleyen melektir, ancak syleten, sylemesini emreden yce Allah olduu iin O'na nispet edilmitir. Bunun kant, Meryem suresinde yeralan konuya ilikin u ayettir: "Ona gelen melek: "ite byle" dedi. "Rabbin dedi ki: "Bu bemin iin kolaydr, daha nce sen hibir ey deil iken, seni yaratmtm." (Meryem, 9) Buradan hareketle u hususlar alglyoruz: Birincisi: Hz. Zekeriya bu sesi daha nce duyduu ynden duyuyordu. kincisi: "Byledir" sz, mahzuf bir mbtedann haberidir ve ifadenin grametik alm yledir: "Bu i byledir." Yni, sana mjdelenen ba kesinikle bu ekilde olacaktr. Bununla o iin, olmas kanlmaz kesin bir yarg (kaza) olduuna, meydana gelmesinde kuku olmadna iaret ediliyor. Nitekim yce Allah'n haber verdiine gre, Ruh da Meryem'in bu yndeki bir sorusuna bu ekilde cevap vermitir: "te byle" dedi, "Rabbin dedi ki: "Bu benim iin kolaydr..." ve i olup bitmiti." (Meryem, 21) ncs: "Allah dilediini yapar." ifadesi, "Byledir" szn gerekletirmek amacyla, yer verilmi ayra amal bir ara cmledir.
"Rabbim, o halde bana alamet ver!" dedi. "Senin iin alamet, iaret dnda, insanlarla gn konumamandr." Mecma-ul Beyan adl

eserde, ayette geen "Remz" ifadesi ile ilgili olarak u aklamaya

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 31

yer veriliyor: "Remz; dudaklarla iaret etmek demektir. Ka, gz ve elle yaplan iaretlemeler anlamnda da kullanlr. Ancak genellikle dudak iaretlemesi kastedilir." Mecma-ul Be-yan'dan aldmz alnt burada sona erdi. Ayette geen "el-aiyyu" gndzn ge vakitlerine, akam vaktine denir. yle anlalyor ki, kelime, gzde beliren ve onun grne engel olan alacakaranlk anlamna gelen "el-uveh" kknden tremitir. Dolaysyla bu kelimeyi, karanla doru eken vaktin ismi olarak almlardr. "el-bkar" ise, gndzn balangc, ilk vakti demektir. Kelimenin asl anlam acele etmektir. Bu ayetin, Yahya peygamberin (a.s) doumu ile ilgili olarak yer almas, onunla sa peygamber (a.s) arasndaki benzerliin bir dier rneidir. Nitekim Hz. sa da doduktan sonra, annesine yle demiti: "Eer herhangi bir beer grecek olursan, de ki: "Ben Rahman olan Allah'a oru adadm, Bugn hi kimseyle konumayacam." (Meryem, 26) Hz. Zekeriya'nn Rabbinden bir ayet -herhangi bir varl gsteren iaret- istemesi, acaba mjdenin Rabbinden olduuna ilikin bir kant olmas iin miydi? Dier bir ifadeyle, bunun Melek araclyla gerekleen Rahmani bir hitap olduunu, eytan kaynakl olmadn gstermek iin mi byle bir talebte bulunmutu? Yoksa bunu karsnn hamile kalacan kantlamak ve hamileliin zamann belirlemek iin mi istemiti? Bu hususta mfessirler arasnda ihtilaf vardr. kinci ihtimal, ayetlerin akndan ve kssann geliiminden uzaktr. Ancak, tefsirciler birinci ihtimali, yni hitabn Rahmani olup olmadn ayrdetme amal olmasn da u gerekeyle reddetmilerdir: "Peygamberler masum olduklar iin, melein sz ile eytann vesveselerini birbirinden ayrdetmeleri bir zorunluluktur. eytann, anlama yollarn kartracak ekilde onlarla oynamas mmkn deildir."

32 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Hi kukusuz bu deerlendirme, gerein ifadesidir. Ancak unu da bilmek gerekir ki, onlarn vahiy ile eytan vesveseleri birbirinden ayrabilmeleri Allah'n bu ikisini kendilerine tantmasna baldr. Kendilerinden kaynaklanan ve zel yetenekleriyle belirginleen bir durum deildir. Byle olduuna gre, Zekeriya peygamberin (a.s) Rabbinden bunu ayrdedecek bilgi istemesinin ne gibi bir sakncas vardr? u kadar var ki, eer yce Allah onun duasn kabul etmeseydi ve ona bir iaret vermeseydi, birinci deerlendirmeye ynelik eletiri yerinde olacakt. Ayrca, ayetin ierdii hususun zellii - gn boyunca konumamak- bunu destekleyen, daha dorusu pekitiren bir unsurdur. nk eytann her ne kadar peygamberlerin bedenlerine dokunmas, dinin yaylmas, insanlarn gelecei ve din dmanlarnn zayflamas gibi amellerinin sonular ile ilgili beklentilerini tahrip veya ifsat etmesi mmkndr. Nitekim yce Allah bu konuda yle buyurmutur: "Kulumuz Eyyub'u da hatrla. Hani o: "Herhalde eytan, bana kahredici bir ac ve azab dokundurdu" diye Rabbine seslendi." (Sd, 41) "Biz senden nce hibir resul ve nebi gndermi olmayalm ki o, bir dilekte bulunduu zaman, eytan onun dilediine (bir kuku) katp brakm olmasn. Ama Allah eytann katp brakmalarn giderir, son-ra kendi ayetlerini salamlatrp pekitirir." (Hac, 52) "Ben bal unuttum. Onu hatrlamam eytan'dan bakas bana unutturmad." (Kehf, 63) Ancak bu ve benzeri rneklerde iaret edilen eytan dokundurmalar, yalnzca peygamberlere maddi eziyet verir. Peygamberlerin ruhlarn arpmas ise mmkn deildir. Peygamberler bu hususta masumdurlar, koruma altndadrlar. Daha nce peygamberlerin masumluklaryla ilgili aklamalarda bulunduk. iin alamet, iaret dnda, insanlarla gn konu"Senin mamandr. Ayrca Rabbini ok an ve sabah-akam tesbit et." ayetinde iaret edildii gibi, yce Allah'n Hz. Zekeriya'ya verdii iaret, gn boyunca insanlarla konuamamas ve yalnzca Rabbini

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 33

zikretmeye, tesbih etmeye dilinin dnmesiydi. Bu ise, peygamberin nefsine ve diline egemen klnan zel bir uygulamadr ve masumiyetin kapsamna girdii iin de eytann buna gc yetmez. u halde bu alamet Rahmandir. Grld gibi, bu ayet ancak birinci deerlendirmeyle rt-yor, ikinci deerlendirmeyle deil. Eer desen ki: Byle olduuna gre: "Dedi ki: "Rabbim, bana gerekten ihtiyarlk ulamken ve karm da ksrken nasl bir olum olabilir?" "Byledir" dedi, "Allah dilediini yapar." ifadesinin ne anlam olur? nk bu ayetin zahiri, onun Rabbine hitap ettiini, bir dilekte bulunduunu, sonra bu dileinin kabul edildiine ilikin bir cevap aldn ifade etmektedir. Eer o, kendisine ynelik sesleniin menei hakknda kukudaysa, bu tr bir konumann ne anlam olur? Ve eer o, sesleniin meneinde kuku duymuyorduysa, neden bir alametin verilmesi isteinde bulunmutu? Ben de derim ki: Bir eye gvenip dayanmann, eilim gstermenin ve inanmann deiik mertebeleri vardr. Sz gelimi, Hz. Zekeriya-'nn nefsi, arnn Allah katndan ve Rahman olduundan emin olabilir, ancak, daha nce de sylediimiz gibi, nefsinin aknlkla karlad doumun niteliini ve nasl gerekleeceini renmek amacyla bu soruyu yneltmi olmas mmkndr. Dolaysyla, melek tarafndan, onu tatmin edecek baka bir sesleni gerekletirilmi olabilir. Ardndan, sesleniin Rahman olduunu kesin olarak ortaya koyan, geride en ufak bir prz brakmayan, gven ve itminan artran bir iaret isteme gereini duymu olabilir. "Melekler ona seslendi" ifadesi de bu deerlendirmemizi desteklemektedir. nk "nid=seslenme" ancak uzak bir yerden gerek-tetirilebilir. Bu yzden "nid" genellikle yksek sesle konumayla ilintili olarak kullanlr. nk bizim alglaymzda yksek sesle ko-numak, mesafenin uzak olmasnn gerektirdii bir davrantr. Yoksa, kelimenin asl anlam asndan gndeme ge-

34 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

len bir gereklilik deildir. Nitekim yce Allah'n Zekeriya'nn duasn hikaye eden u sz, buna ilikin bir tank konumundadr: "Hani o, Rabbine gizlice seslendii zaman." (Meryem, 3) Burada yce Allah'n ycelii ve stnl karsnda Zekeriya'nn zelillii ve kkl gznnde bulundurularak "nid" szc kullanlmtr. Ardndan bu sesleni de gizlilikle nitelendirilmitir. te buradan, Zekeriya'nn melei bizzat grmedii, yalnzca bir fslt eklindeki sesini duyduu alglanabilir. Baz tefsir bilginleri yle demilerdir: "Yce Allah'n konumamay alamet klmas, Hz. Zekeriya'nn gn boyunca insanlarla konumasn yasaklamas ve her eyden kopup, yalnzca Allah'n zikrine ynelmesi ve dilini kprdatmadan Allah' tesbih etmesidir." Daha sonra bunu yle aklamlardr: "Hz. Zekeriya (a.s) beeri doas gerei, kalbinin tatmin bulmas, ailesine bu mjdeyi vermesi iin, yce Allah'tan kendisine ynelik bu bann ve nimetinin gerekleecei bir srenin belirlenmesini istedi. Bu yzden bu olayn nasl gerekleeceini sordu. Kendisine gereken cevap verilince de, yce Allah'tan krn en ksa zamanda yerine getirmesi iin, yalnzca ibadetle megul olaca bir zamann belirlemesini ve bunun bitimini de maksadn hasl olduuna ynelik bir alamet klmasn istedi. Bunun zerine yce Allah, gn boyunca insanlarla konumamasn, tam tersine kendini bu gn boyunca, sabah-akam Allah' zikretmeye, O'nu tesbih etmeye vermesini, bu sre iinde insanlarla konumas gerektii halinde de, maksadn ancak iaretlerle anlatmasn emretti. Buna gre, bu mjdeyi ailesine gn sonra verecekti." Szkonusu mfessirden aldmz alnt burada sona erdi. Sen de biliyorsun ki, mfessirin szn ettii, -yni baa ynelik bir kr olsun diye bir ibadet talebinde bulunmas, amacn gereklemesine kadar bunun devam etmesi, bu srenin sona ermesinin istenen alamet klnmas, "konuma" ifadesinin teri bir nehiy=hukuk bir yasaklama olmas ve ailesine bir mjde vermek istemesi gibi- hususlarla ilgili olarak ayette en ufak bir

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 35

mek istemesi gibi- hususlarla ilgili olarak ayette en ufak bir belirtiye ve ize rastlanmamaktadr.

MELEK VE EYTAN KAYNAKLI LHAMLAR VE SZLER HAKKINDA


Defalarca syledik: Kelimeler, kendileriyle gdlen amalar kapsayan anlamlar ifade etmek zere konulmulardr. Bir sz veya konuma, sonrasnda susmay gerektirecek ekilde kastedilen anlam ifade ettii iin "ses" olarak isimlendirilir. Hatta herhangi bir ifadeyle bu maksat elde edilirse, o da szdr, konumadr. ster tek bir ses olsun veya bir araya getirilmi birok ses yahut ima ve iaret gibi ses d bir hareket olsun farketmez. Bu yzden insanlar, iki dudak arasndan kmam olsa da bir maksad tam olarak ifade eden sesleri konuma olarak isimlendirmekten kanmazlar. Ayn ekilde herhangi bir ses iermemekle birlikte ima ve iaretler de, sz ve konuma olarak adlandrlr. Kur'an, eytan tarafndan kalbe telkin edilen anlamlar, onun konumas ve onun tarafndan sylenmi bir sz olarak isimlendirir. Yce Allah bize eytanla ilgili olarak unlar bildirir: "Onlara kesin olarak davarlarn kulaklarn kesmelerini emredeceim." (Nis, 119) "eytann durumu gibi; nk insana "inkr et" dedi." (Har, 16) "Ki o, insanlarn gslerine vesvese verir." (Nas, 5) "Onlardan bazs bazsn aldatmak iin yaldzl szler fsldarlar."
(En'm, 112)

Dier baz ayetlerde blisle ilgili olarak yle buyurulur: "Dorusu, Allah, size gerek olan vadi vadetti, ben de size vaadde bulundum." (brahim, 22) "eytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size irkin hayaszl emrediyor. Allah ise, size kendisinden balama ve bol ihsan vadediyor. Allah rahmetiyle geni olandr, bilendir. Kime dilerse, hikmeti ona verir; phesiz kendisine hikmet verilene byk bir hayr da verilmitir." (Bakara, 268-269)

36 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

uras bir gerektir ki, bu ayetlerde kalbte beliren baz duygu ve dnceler, kalbin zerine yansyan baz ilham ve telkinler eytana nispet edilmi, bunlar emir, sz, vesvese, vahiy ve vaad olarak isimlendirilmilerdir. Btn bunlar iki dudak arasndan kmadklar ve dil araclyla telaffuz edilmedikleri halde szdrler, konumadrlar. Bundan dolay biliyoruz ki: Son ayette yce Allah'n eytann vadine karlk olarak szn ettii balama ve bol fazilet, eytann vesvesesinin karl olan melek szn ifade eder ki, yce Allah bunu "hikmet" olarak isimlendirmitir. u ayetleri de buna rnek gsterebiliriz: "Size kendisiyle yryeceiniz bir nur klsn." (Hadid, 28) "M'minlerin kalplerine, imanlarna iman katparttrsnlar diye, gven duygusu ve huzur indiren O'dur. Gklerin ve yerin ordular Allah'ndr." (Fetih, 4) Bu son ayetin anlamn: "Onda Rabbinizden bir gven duygusu ve huzur vardr. (Bakara, 248) ayetini tefsir ederken "sekine=gven duygusu, huzur" kavram balamnda sunduk. u ayet de bu balamda ele alnabilir: "Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun gsn slam'a aar; kimi saptrmak isterse,onun gsne sanki ge ykseliyormu gibi dar ve skntl klar. Allah, man etmeyenlerin stne ite byle pislik kertir." (En'm, 125) Bir dier ayette eytann vesvesesi "pislik" olarak nitelendirilmitir: "eytann pislikleri" (Enfl, 11) Btn bunlardan anlyoruz ki, melekler ve eytanlar insann kalbine bir takm anlamlar telkin etmek suretiyle onunla konuurlar. Bir dier konuma tr vardr ki bu, srf Allah'a zgdr: "Kendisiyle Allah'n konumas, bir beer iin olacak ey deildir; ancak vahiy ile ya da perde arkasndan olmas baka." (ura, 51) Yce Allah bu olay konuma olarak isimlendiriyor ve bir ksmn vahiy olarak nitelendiriyor. Vahiy olaynda yce Allah ile vahye muhatap olan kul arasnda bir perde yoktur. Bunun bir dier ksm

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 37

da perde arkasndan gerekleir. te yce Allah'n, meleklerin ve eytanlarn konuma ekilleri bunlardan ibarettir. Yce Allah'n vahiy nitelikli konumas farkldr ve z itibariyle belirgindir. nk ayette yce Allah, bu tarz konumayla perde arkasndan konumay karlkl olarak sunuyor. Dolaysyla vahiy esnasnda insan ile Rabbi arasnda bir perde olmakszn konuma gerekleir. Burada bir karkln, szlerin meneinin kartrlmas szkonusu olamaz. Bu, apak bir gerektir. Fakat yce Allah'n dier tr konumalarnn (perde arkasndan gerekleen konumalarn) vahye dayal olacak akilde salama alnarak test edilmeleri zorunludur. Melek ve eytan meneli konumalar ayrdetmek iin yukardaki ayetler yeterli ipular vermektedirler. Buna gre, melek meneli ilham insann gsn aar, insan balamaya ve bol ihsana arr. Netice itibariyle Allah'n kitap ve snnette somutlaan diniyle rtr. eytan meneli telkin ise, beraberinde gs daralmasn getirir. Cimrilii, pintilii dourur. nsan heva ve hevesin peinden gitmeye davet eder. Yoksulluk korkusunu telkin eder. irkin hayaszl emreder. Sonuta, Allah'n kitap ve snnette somutlaan diniyle ve insann z doasyla, ftratyla badamayan bir noktaya gelip dayanr. Yce Alah'n Hz. Adem, brahim ve Lut ile ilgili olarak aktard gibi peygamberlerin ve onlardan sonraki manevi derecelere haiz insanlarn melek ve eytan grmeleri ve onlar tanmalar mmkndr. Dolaysyla bu tr durumlarda, hitabn melek mi yoksa eytan meneli mi olduunu ayrtetmek iin baka bir faktre gerek yoktur. Ancak, hitabn grme szkonusu olmakszn gereklemesi durumunda, sradan m'minler gibi, ayrtedici unsurlara ba vurmaktan baka are yoktur. Neticede vahiy eytann vesveselerinden ayrtedilir. Ki bu hususta herhangi bir kapal nokta yoktur.

38 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Tefsir-ul Kumm'de: "Hani mrn'n kars demiti." ifadesiyle ilgili olarak mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Yce Allah mrn'a: "Ben sana normal, kutlu, doutan krlkten ve alaca hastalndan ber, Allah'n izniyle lleri dirilten bir erkek ocuk bahedeceim. Onu sriloullar'na eli olarak gndereceim." diye vahy-etti. mrn bunu kars -Meryem'in annesiHanna'ya anlatt. Kadn hamile kalnca, kendi yannda onun erkek olduunu dnyordu. Dourunca: "Rabbim, onu kz dourdum. Oysa erkek kz gibi deildir. Kzdan eli olmaz." dedi. Allah dedi ki: "Allah, onun ne dourduunu daha iyi bilirken." Allah Meryem'e sa'y bahedince, bunun mrn'a vadedilen oul olduu anlald. Biz Ehl-i Beyt'ten birisi, bir bakasna ocuunda veya ocuunun ocuunda olan bir eyden haber verirse, onu inkr etmeyin"
(c.1, s.101)

Ayn anlama yakn ifadeler ieren bir hadis de el-Kafi'de mam Sadk'tan (a.s), Tefsir-ul Ayya'de (c.1, s.171, h:39) mam Bkr'dan (a.s) aktarlmtr. Tefsir-ul Ayya'de, bu ayetle ilgili olarak mam Sadk'n (a.s) y-le dedii rivayet edilir: "zgr braklm ocuk, kilisede yaard ve oradan dar braklmazd. Meryem'in annesi ocuunu dourunca: "Rabbim, onu kz dourdum. Oysa erkek, kz gibi deildir. Kz hayz grr, bu yzden mescitten kmak zorunda kalr. Oysa bu ekilde adanm olann mescitten kmamas gerekir." dedi."
(c.1, s.170, h:38)

Yine ayn eserde, mam Bkr (a.s) ve mam Sadk'tan (a.s) birinin yle dedii rivayet edilir: "Meryem'in annesi, karnndaki ocuu ibadet edenlere hizmet etmek zere mabede adad. Hizmette erkek, kadn gibi deildir. Meryem bu ekilde erginlik ana kadar onlara hizmet etti. Erginlik ana eriince, Zekeriya ibadet edenlerle arasna bir perde gerilmesini emretti." (c.1, s.170, h:38)

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 39

Ben derim ki: Grld gibi, rivayetler ayetle ilgili olarak yaptmz aklamalar destekler niteliktedir. Ancak mamn: "Oysa erkek, kz gibi deildir." ifadesini, yce Allah'a ait deil, mrn'n karsna ait olarak deerlendirdii anlalyor. Bu durumda, erkekten ncelikle sz edilmesi noktas akla kavumam olur. nk bu, Arap dilinin kurallarna uymaz. Ayrca byle olursa, ocuun Meryem diye isimlendirilmesinin sebebi de ylece problemli kalr. Daha nce onun zgrle kavuturulmu anlamnda olduunu sylemitik. Bu problemin ancak, zgrle kavuturma ile hizmete sunmann birbirinden ayrlmas halinde ortadan kalkaca mmkndr. Bunun zerinde iyice dnnz. Sunduumuz ilk rivayette mrn'n vahiyle muhatap olan bir peygamber olduuna iaret ediliyor. Bihar-ul Envar'da Ebu Basir'den aktarlan bir rivayette buna iaret ediliyor: "mam Bkr'a (s.a): mrn'n peygamber olup olmadn sorduumda, mam: "Evet, o kavmine eli olarak gnderilmi bir peygamberdi." dedi." (c.14, s.202, h:14) Yine rivayette, mrn'n karsnn adnn "Hanna" olduuna iaret ediliyor. Bu isim mehurdur. Ancak bir rivayette de "Mersar" olduu belirtiliyor ki, bunu tespit etmek konumuz dahilinde deildir. Tefsir-ul Kumm'de yukardaki rivayetin devamnda yle deniyor: "Meryem erginlik ana eriince, mihraba kapand. Kendisini gzlerden saklayacak bir rt edindi. Bu ekilde kimse onu grmyordu. Ze-keriya (a.s) mihrapta onun yanna girerdi. K mevsiminde yaz meyve-sini grrd yannda. Yaz mevsiminde de k meyvesini. Ona: "Bu sa-na nereden (geliyor)?" diye sorunca, o yle cevap verirdi: "Bu, Allah katndandr. Allah dilediine hesapsz rzk verir." (c.1, s.101) Tefsir-ul Ayy'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Zekeriya, kendisine bir evlat bahetsin diye Allah'a dua etti. Melekler istedii eyin gerekletiini ona bildirdiler. Bunun zerine o, bunun Allah'tan gelen bir ses olduunu bilmek istedi. Ardn-

40 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

dan ona, buna ilikin iaretin gn boyunca insanlarla konumamas olduu bildirildi. Dilinin tutulup, konuamadn grnce, buna ancak Allah'n g yetireceini anlad. te: "Rabbim, o halde bana bir alamet ver." ifadesinde buna iaret ediliyor." (c.1, s.172,
h:43)

Buna yakn bir rivayete de Kumm kendi tefsirinde yer vermitir. Daha nce, ayetlerin aknn bu tr deerlendirmeleri dlamadn belirtmitik. Baz tefsirciler; mrn'a vahiy edilmi olmas, Meryem'in bulunduu mihrapta mevsimi gelmeyen meyvelerin bulunmas ve Zekeriya'-nn eytani telkinlerden ayrt etmesine yarayacak bir alamet istemesi gibi bu rivayetlerin ierdii hususlar iddetle reddetmilerdir ve demilerdir ki: "Bu tr olgular kantlamak mmkn deildir. Ne yce Allah bunlardan sz etmi, ne de Resul haber vermitir. Kendi kiisel gr ile de bunlar renmenin imkn yoktur. Tarihsel olarak da kantlanabilmi deildir. Geride srailiyat meneli olan veya olmayan bir ka rivayet kalyor. u halde, anlalmas g bu gibi eylere yorumlamak suretiyle Kur'an ayetlerini zorlamann anlam yoktur." Yukardaki yaklamn hibir dayana yoktur. Geri rivayetler tek kanall (had) olup, senet zincirleri zayftr ve bir aratrmac sadece bu tr rivayetlere dayanarak karsamada bulunmamaldr, nk bunlar tek balarna kant olamazlar. Ancak, ayetler zerinde iyice dnld zaman, zihnin bu rivayetlere biraz daha yaklat grlr. Ehl-i Beyt mamlarndan rivayet edilen bir sz, aklen caiz olmayan bir hususu iermez nk. Hi kukusuz, baz ilk kuak mfessirlerden akl almaz yorumlar rivayet edilmitir. rnein Katade ve krime'nin yle dedikleri rivayet edilir: "eytan Zekeriya'nn yanna geldi ve mjdenin Allah'tan olmas hususunda onu kukuya drd ve yle dedi: "Eer bu Allah'tan olsayd, sana seslenirken benim hafife fsldadm gibi, O da hafife fsldard." (ed-Drr-l Mensr, c.2, s.22)

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 41

Bunun gibi akln kabul etmedii bir yorum da Luka ncili'nde yer alr: "Cebrail Zekeriya'ya yle dedi: "Sen bunun olaca gne kadar susacaksn, konumaya g yetiremeyeceksin. nk sen, zaman gelince gerekleecek olan szm tasdik etmedin." (Luka
ncili, 1/20)

LHAM VE VESVESENN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Kafi'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Hibir kalp yoktur ki, iki kula olmasn. Bir kulan zerinde doruya ulatrc melek, birinin zerinde de batan karc eytan durur. Biri emreder, biride yasaklar. eytan gnahlar emreder, melek de onu bundan nehyeder. Nitekim yce Allah yle buyurmutur: "Sa tarafta ve sol tarafta oturmulardr. O (insan), hibir sz sylemez ki, yannda bir gzetleyici hazr bulunmasn." (Kf, 17-18)
(el-Kafi, c.2, s.266, h:1)

Ben derim ki: Bu anlam destekleyen birok rivayet vardr. Bunlarn bir ksmn sunacaz. Bu rivayette mamn (a.s) ayeti melek ve eytana tatbik etmesi, onun bir baka rivayette, ayeti insanlarn iyiliklerini ve ktlklerini yazmakla ykml iki melee tatbik etmesiyle eliki oluturmaz. nk ayet, en fazla insann sanda ve solunda oturup, onun btn konutuklarn gzetleyenlerden sz etmektedir. Bunlarn yalnzca melek olduklar veya eytan olduklar hususunda ayet, ak bir bilgi vermemektedir. Dolaysyla her iki ihtimale de uyarlanabilir. Yine ayn eserde Zrare'nin yle dedii rivayet edilir: "mam Cafer Sadk'tan (a.s) Resul, Nebi ve Muhaddesi sordum. Bana dedi ki: "Resul, Rabbinden kendisine mesaj getiren melei grr. Melek ona: "Rabbin sana unlar emretti." der. Resul ayn zamanda nebidir de. Nebi ise, kendisine haber getirip kalbine indiren melei grmez. Bu durumda, baylm bir insan gibi olur ve bu tr eyleri ryasnda grr." Dedim ki: "Ryada grdklerinin hak olduunu nasl bilir?" Dedi ki: "Yce Allah, bunlar ona aklar, bylece me-

42 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

lei dorudan grmedii halde ryasnn hak olduunu bilir." (c.1,


s.76, h:1 ve 4)

Ben derim ki: mamn "Resul nebidir de" sz, iki niteliin bir arada bulunabileceine ynelik bir iarettir. Daha nce: "nsanlar tek bir mmetti. Allah peygamberler gnderdi." (Bakara, 213) ayetini tefsir ederken "Resullk " ve "Nebilik"in ne anlam ifade ettiini aklamtk. "Baylm bir insan gibi" ifadesi ile, "ryada grme" olay aklanmak istenmitir. Dolaysyla bunun anlam, bilinen uyku deil, maddi duyulardan soyutlanma halidir. "Allah ona aklar" sz ile, melek meneli ilham ile eytan kaynakl telkinlerin Allah'n belirttii hak araclyla aklandna iaret ediliyor. Basair-ud Derecat adl eserde, Bureyd'in mam Sadk'tan (a.s) yle rivayet ettii nakledilir: "Breyd, mama sorar: "Resul, Nebi ve Muhaddes nedir?" mam u cevab verir: "Resul, melei aktan grr ve onunla konuur. Nebi ise, ryada grr. Nbvvet ve risalet birlikte bir kiide toplanm olabilir. Muhaddes, ses iitip ekil grmeyen kimseye denir." Dedim ki: "Allah iini dzeltsin, nebi, ryada grdklerinin hak nitelikli ve melek meneli olduunu nasl bilebilir?" De di ki: "Bunu bilinceye kadar yce Allah ona yardmc olur. Yce Allah sizin kitabnzla kitaplara ve sizin peygamberinizle peygamberlere son vermitir..." (s.371, h:11) Ben derim ki: Bu rivayet, nceki rivayetle paralellik oluturmaktadr. mamn muhaddes ile ilgili olarak, onun kendisine fsldanan szleri duyduu ynndeki aklamas yeterlidir. "Allah son vermitir" sz de buna ynelik bir iarettir. nallah aadaki ayetlerin tefsiri erevesinde "Muhaddes" hakknda geni aklamalarda bulunacaz.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 43

42- Hani melekler demilerdi: "Ey Meryem, phesiz Allah seni seti, temizledi ve alemlerin kadnlarna stn kld. 43- Ey Meryem, Rabbine gnlden itaatte bulun, secde et ve rku edenlerle birlikte sen de rku et." 44- Bunlar gayb haberlerindendir; bunlar sana vahyedi-yoruz. Onlardan hangisi Meryem'in bakmn stlenecek diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarnda deildin; eki-irlerken de yanlarnda deildin. 45- Hani melekler dediler ki: "Ey Meryem, Allah seni, kendisinden bir kelime ile mjdeliyor. Ad Meyem olu sa Mesih'tir; dnyada da, ahirette de onurlu, saygn ve (Allah'a) yakn olanlardandr. 46- Beikte ve yetikinlik halinde insanlarla konuacak ve (o) iyilerdendir." 47- Dedi ki: "Rabbim, bana bir beer dokunmamken, benim nasl bir ocuum olur?" "te byledir. Allah neyi dilerse, yaratr."

44 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

dedi. Bir iin olmasna karar verdi mi yalnzca ona "ol" der, o da hemen oluverir. 48- "Ona kitab, hikmeti, Tevrat' ve ncil'i retecek. 49- srailoullarna eli klacak. (O, srailoullarna yle diyecek): "Gerek u, ben size Rabbinizden bir mucize getir-dim. Ben size amurdan ku eklinde bir ey yaratr, ona flerim, Allah'n izniyle ku oluverir. Ve Allah'n izniyle do-utan kr olan, alaca hastalna tutulan iyiletirir ve lleri diriltirim. Yediklerinizi ve evlerinizde biriktirdikleri-nizi size heber veririm. phesiz eer inanmsanz, bunda sizin iin kesin bir ayet vardr. 50- Benden nce gelen Tevrat' dorulamak ve size haram klnan baz eyleri helal klmak zere size gnderildim. Size Rabbinizden bir mucize getirdim. Artk Allah'tan korkup bana itaat edin. 51- Gerekten Allah benim, de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. yleyse O'na ibadet edin; doru yol ite budur." 52- sa onlardan inkr sezince, dedi ki: "Allah iin bana yardm edecekler kimlerdir?" Havariler: "Biz, Allah'n yardmclaryz; Allah'a inandk, bizim Mslmanlar olduumuza ahit ol." dediler. 53- "Rabbimiz, senin indirdiine inandk ve eliye uyduk; bizi ahitlerle beraber yaz." 54- Tuzak kurdular, Allah da (buna karlk) tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranlarn en iyisidir. 55- Hani Allah demiti ki: "Ey sa, dorusu ben seni vefat ettireceim, seni kendime ykselteceim, seni inkr edenlerden temizleyeceim ve sana uyanlar kyamet gnne kadar inkr edenlerin stne geireceim. Sonra dnnz bana olacak. te o zaman, ayrla dtnz eyler hakknda aranzda ben hkmedeceim.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 45

56- nkr edenlere gelince; onlar dnyada ve ahirette iddetli bir azapla azaplandracam. Onlarn hi yardmclar da olmayacaktr. 57- man edip iyi amellerde bulunanlarn mkfatlarn (Allah) eksiksiz verecektir. Allah zalim olanlar sevmez." 58- Bunlar biz sana ayetlerden ve hikmetli zikirden okuyoruz. 59- phesiz, Allah katnda sa'nn durumu, Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yaratt, sonra ona "ol" dedi, o da oluverdi. 60- Gerek, Rabbinden gelendir. yleyse kukuya kaplanlardan olma.

AYETLERN AIKLAMASI
"Hani melekler demilerdi: "Ey Meryem, phesiz Allah seni seti, temizledi" Bu cmle: "Hani mrn'n kars demiti ki..." ifadesine

atfedilmitir. Dolaysyla bu da tpk dieri gibi, "Allah seti" ifadesinin kapsamnda iaret edilen mrn ailesinin seiliini aklamaya dnktr. Bu ayet, Meryem'in meleklerin kendisiyle konutuu ve onlarn szlerini iittii bir "muhaddese" olduuna ynelik bir kanttr. Nitekim Meryem suresindeki ilgili ayet de buna iaret etmektedir: "Ona Ruhumuzu gndermitik, o da dzgn bir beer klnda grnmt" leride "muhaddes" hakknda aklamalarda bulunacaz. Daha nce: "Rabbi onu gzel bir kabulle kabul etti." ifadesi hakknda, bunun Meryem'in annesinin: "Ben onu ve soyunu kovulmu eytandan sana sndrrm." eklindeki duasnn kabul edildiine ynelik bir aklama ve: "Allah seni seti, temizledi." ifadesinin de onun Allah katndaki saygnlna ve kerametine ynelik bir iaret olduunu aklamtk. Sz konusu aklamamza baklabilir.

46 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

u halde Meryem'in seilmesi, Allah'a ibadete adanmasnn kabuln, arndrlmas da Allah'n ismetiyle korunmasn gsterir. O seilmi bir masumedir. Denebilir ki: "Temizlenip arndrlmlndan maksat, onun hayz grmez bir Betl=hayzdan kesilmi olduudur. Bu yzden mabetten kmak zorunda kalmamtr." Byle bir yorumun herhangi bir sakncas yoktur. Ancak bizim yaptmz aklama ayetlerin akna uygundur. "Alemlerin kadnlarna stn kld." Daha nce: "Allah alemler zerine seti." ifadesini tefsir ederken, ayetin orijinalinde geen "istifa"nn "ala" harf-i cerriyle geili klnmas, "ne geirme" anlamn ifade ettiini ve bunun "seme, szme" anlamn ifade eden yaln "istifa"dan farkl olduunu belirtmitik. Buna gre, Meryem'in alemler zerine seilmesi, kadnlarn ncs klnmas demektir. Acaba bu ayette sz edilen nclk ve ne geirilme durumu her adan m, yoksa baz adan m sz konusudur? "Hani melekler dediler ki: "Ey Meryem, Allah seni kendisinden bir kelime ile mjdeliyor." ifadesiyle birlikte: "Irzn koruyan Meryem; biz ona kendi Ruhumuzdan fledik, onu ve ocuunu insanla bir ayet kldk." (Enbiy, 91) "mrn'n kz Meryem'i de. Ki o kendi rzn korumutu. Bylece biz ona Ruhumuzdan fledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarn tasdik etti. O, Rabbine gnlden bal olanlardand." (Tahrim, 12) ayetlerinin zahirini incelediimizde, Hz. Mesih'i olaanst bir ekilde dourmaktan baka, dier kadnlardan farkl bir zelliinden sz edilmediini grrz. u halde, Hz. Meryem Hz. sa Mesih'i (a.s.) olaanst bir ekilde dnyaya getirmesi iin alemlerdeki kadnlardan stn klnm, onlarn nne geirilmitir. Ayetlerde iaret edilen, onun arndrldna, Allah'n kelimelerini ve kitaplarn tasdik ettiine, gnlden itaat ettiine ve "Muhaddes" olduuna ilikin hususlar, salt ona zg ayrcalklar deildir. Onun dnda baka kadnlar da bu zelliklere sahip k-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 47

lnmlardr. "O, yalnzca kendi dnemindeki dnya kadnlarndan stn klnmt." eklindeki deerlendirme de ayetin mutlak ifadesiyle rtmyor.
"Ey Meryem, Rabbine gnlden itaatte bulun, secde et ve rku edenlerle birlikte rku et." Ayetin orijinalinde geen "Kunut" kelimesi,

dil bilimcilerine gre, gnlden boyun eme nitelikli itaat demektir. "Secde" bilinen harekettir. "Rku" ise, bklme veya genel anlamda eilme, zelil olma demektir. Seslenme eylemi, seslenilenin dikkatini ekmeye ve zihnini seslenene yneltmeye dnk bir hareket olduu iin, bu konumda seslenmenin iki kere tekrarlanmasyla verilmek istenen mesaj udur: "Seninle ilgili verdiimiz bir haberden sonra bir haber daha vardr. kisini de dinle ve ikisine de kulak ver. Birisi: Allah'n sana bahettii makamdr ve bu senin Allah katndaki dlndr. kincisi: Buna karlk olarak senin yerine getirmek durumunda olduun kulluk grevidir. Bu da Allah'n senin zerindeki hakkdr. Bu, kulluun yerine getirilmesini ve bahedilen makamdan dolay kredilmesini ifade eder. Bu yorumun doal sonucu olarak: "Ey Meryem, Rabbine gnlden itaatte bulun." ifadesi: "Ey Meryem, phesiz Allah seni seti" ifadesinin ayrnts olarak belirginleiyor. Yni: Byle olduuna gre gnlden itaatte bulun, secde et ve rkuda bulunanlarla birlikte rku et." Bu kulluk eyleminden her birinin, nceki ayette zikredilen zelliin belirtisi olmas uzak bir ihtimal deildir. Ancak bu balantnn da pek net olmad gzden rak tutulmamaldr. Bununla beraber byle bir karln zerinde dnlmesi yerinde olur. "Bunlar, gayb haberlerindendir; bunlar sana vahyedi-yoruz." Yce Allah'n Hz. Meryem'le ilgili bu olaylar gayb haberleri olarak nitelendirmesi, Hz.Yusuf olayn Peygamberine anlatt gayb haberi olarak nitelemesine benziyor: "Bu, sana vahyettiimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar o hileli dzeni kurarlarken, yapacaklar ie topluca karar verdikleri zaman sen yanlarnda deildin..."

48 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 (Yusuf, 102) Ehl-i Kitabn da yannda bu tr bilgilerin olmasna gelince, bunlara itibar edilmez. nk tahrifilerin tahrifinden geri salkl bir ey kalmamtr. Nitekim, Yce Allah'n Kur'an'da Zekeriya kssas ile ilgili olarak anlatt bir ok olay, Eski ve Yeni Ahitlerde yer almamaktadr. in bu ynn: "Kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarnda deildin." ifadesi de desteklemektedir. Ayrca, bunlarn gayb haberleri olarak nitelendirilmesinin bir baka sebebi de Peygamberimizin (s.a.a) ve kavminin mmi olmalaryd. Onlar, bu kssalar bilmezlerdi ve bunlar semavi kitaplardan da okumamlard. Nitekim yce Allah Nuh'un kssasn aktardktan sonra Peygamberimize hitaben yle buyuruyor: "Bunlar, sana vahyettii-miz gayb haberlerindendir. Bunlar sen ve kavmin bundan nce bilmiyordunuz." (Hd, 49) Dolaysyla ilk deerlendirme, ayetin akna daha uygundur.

"Onlardan hangisi Meryem'in bakmn stlenecek diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarnda deildin" Ayette geen "ka-

lem"den maksat, kur'a atmak iin atlan oktur. Buna "sehm" ad da verilir. oulu "eklam"dr. Dolaysyla: "Kalemlerini atarlarken." ifadesi, "Meryem'in bakmn kim stlenecek diye kur'a oklarn atarlarken" anlamnda kullanlmtr. Bu cmle gsteriyor ki: "ekiirlerken de yanlarnda deildin." ifadesinde iaret edilen "ekime"den maksat, Meryem'in sorumluluunu alma hususunda ekimeleri ve yarmalardr. Bu da gsteriyor ki, onlar kura atmaya karar verinceye kadar bu yndeki isteklerinden vazgememilerdir. Nitekim kura atarlar ve kurada Zekeriya kar. Ve o Meryem'in sorumluluunu stlenir. "Zekeriya'y da onun bakm ile grevlendirdi." ifadesi bunu gstermektedir. Bazlar bir dier ihtimale dikkat ekiyorlar: "Buna gre, bu ekime ve kur'a atma olay, Meryem'in bymesinden ve Zekeriya'nn sorumluluunu yerine getirmekten aciz olmasndan sonra gereklemitir." Byle bir ihtimali dnmelerinin sebebi,

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 49

kur'a atma ve ekime olaynn, onun doum yapmasnn ve seildiinin vurgulanmasnn ardndan sz edilmi olmas ve Zekeriya'nn da onun sorumluluunu stlenmesi kssann esnasnda zikredilmesi olsa gerektir. Dolaysyla sorumluluu stlenme olay, iki olay halinde gereklemitir. Buna karlk olarak biz deriz ki: Bir davay pekitirmek iin bir kssada geen baz olaylar tekrar etmenin veya tekrar andran bir slup kullanmann herhangi bir sakncas yoktur. Benzeri bir ifade tarzna Yusuf kssasnda da tank oluyoruz. Burada yce Allah, kssay anlattktan sonra yle buyuruyor: "Bu, sana vahyettiimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar, o hileli dzeni kurarlarken, yapacaklar ie topluca karar verdikleri zaman sen yanlarnda deildin." (Yusuf, 102) Bununla, kssann banda geen u ayetin ieriine iaret ediliyor: "Onlar yle demiti: "Yusuf ve kardei babanza bizden daha sevgilidir; oysa ki biz, birbirini pekitiren bir topluluuz... Eer mutlaka yapacaksanz, ldrmeyin Yusuf'u, onu kuyunun derinliklerine brakverin de bir yolcu kafilesi alsn."
(Yusuf, 8-10)

"Hani melekler dediler ki: "Ey Meryem, Allah seni kendisinden bir kelime ile mjdeliyor" Ayetin zahirinden anlald kadaryla, bu

mjde, baka bir yerde u ekilde iaret edilen olaydr: "Bylece ona Ruhumuzu gndermitik, o da, dzgn bir beer klnda grnmt. Demiti ki: "Gerekten ben, senden Rahman olan Allah'a snrm. Eer takva sahibiysen bana yaklama." Demiti ki: "Ben, yalnzca Rabbinden gelen bir eliyim; sana tertemiz bir erkek ocuk armaan etmek iin buradaym." (Meryem, 17-19) Dolaysyla tefsirini sunduumuz ayette meleklere nispet edilen mjdeleme eylemi, Meryem suresinin ilgili ayetlerinde yalnzca Ruh'a nispet ediliyor. Mjdeleyen kimselerin farkll balamnda denilmitir ki: "Meleklerden maksat Cebrail'dir. Onun konumunu yceltmek iin oul ifade kullanlmtr. Tpk birinin yle demesi gibi: "Falan

50 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

adam yolculuk yapt; hayvanlarn srtna bindi, gemilere bindi." Oysa bu adam yalnzca bir hayvana ve bir gemiye binmitir. Yine derler ki: "nsanlar ona yle dediler." Oysa, diyen sadece bir kiidir. Tpk nceki ayette, Zekeriya kssasyla ilgili olarak: "Melekler ona seslendi." eklinde oul bir ifade kullanldktan sonra: "Byledir" dedi. "Allah dilediini yapar." ifadesinde "tekil" bir hitap eklinin seilmesi gibi." Bazlar da yle demitir: "Cebrail'le birlikte baka melekler de vard ve bunlar hep birlikte Meryem'e seslendiler." Meleklerden sz eden ayetler zerinde dndmz zaman, u sonucu elde ediyoruz: Melekler arasnda makam asndan ncelik ve sonralk vardr. Daha gerideki bir makamda bulunan bir melek, daha ileri makamda olan bir melein emrine kaytsz artsz uymak zorundadr. yle ki, daha gerideki bir makama sahip bulunan melein fiili, nceki makamda olan melein fiilinin ayns, sz de onun sznn aynsdr. Tpk organlarmz ve glerimiz tarafndan sergilenen fiillerin, ayr ayr deerlendirilmek yerine, topluca bizim fiillerimiz olarak deerlendirmeleri rneinde gzlemleyip algladmz gibi. Szgelimi yle dersin: "Onu gzlerim grd. Kulaklarm onu duydu. Ben grdm ve ben duydum." Yine denilir ki: "O ii organlarm yapt. Ellerim yazd. Parmaklarm resmetti. Ben yaptm. Ben yazdm." Ayn ekilde, izlenen meleklerin fiilleri ayniyle izleyen ve emre uyan meleklerin fiilleridir. Szleri onlarn szleridir ve hi bir ihtilaf olmaz. Yce Allah bu hususta yle buyuruyor: "Allah, lecekleri zaman canlarn alr." (Zmer, 42) Bu ayette ruhlar kabzetme fiilini yce Allah kendisine nispet ediyor. Bir dier ayette de yle buyuruyor: "De ki: "Size vekil klnan lm melei, hayatnza son verecektir." (Secde, 11) Bu Ayette de ayn fiil, lm meleine nispet edilmitir. Baka bir ayette ise yle bir ifadeye yer veriliyor: "Sonunda sizden birinize lm gelip att zaman, elilerimiz onun

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 51

hayatna son verirler . (En'm, 61) Bu Ayette de hayata son verme fiili bir grup melee nispet ediliyor. u ayetleri de buna rnek gsterebiliriz:"Biz sana vahyettik." (Nis, 163) "Onu Ruh-ul Emin indirdi, senin kalbinin zerine" (ura, 193-194) "Cibril'e kim dman ise, bilsin ki gerekten onu senin kalbine indiren odur." (Bakara, 97) "Hayr; o bir hatrlatmadr. Artk dileyen onu dnp, t alr. O, erefli stn sahifelerdedir. Yceltmi, tertemiz klnm (sahifeler). Yazclarn ellerinde. Deerli, iyi (yazclarn)." (Abese, 11-16) Bylece, Cebrail'in verdii mjdenin, kendi emrinde olan bir grup melein verdii mjdenin ta kendisi olduu anlalyor. Cebrail meleklerin liderlerindendir. En gzde olanlarndandr. Nitekim u ayet-i kerime bunu gsteriyor: "phesiz o, stn onur sahibi bir elinin gerekten szdr. Bu eli bir g sahibidir, arn sahibi katnda ereflidir. Ona itaat edilir, sonra gvenilirdir." (Tekvir, 19-21) nallah Ftir suresini tefsir ederken, bu konuda ayrntl, daha aklayc bilgiler sunacaz. Bu sylediklerimizi, bir sonraki ayette yer alan u ifade de desteklemektedir: "Byledir" dedi, "Allah dilediini yapar." Bu ifadenin zahirinden anlald kadaryla, bunu syleyen yce Allah'tr. Oysa, Meryem suresinde bu sz, Ruh'a nispet edilmitir: "Demiti ki: "Ben, yalnzca Rabbinden gelen bir eliyim, sana tertemiz bir erkek ocuk armaan etmek iin buradaym." O: "Benim nasl bir erkek ocuum olabilir? Bana hi bir beer dokunmamken ve ben azgn, iffetsiz bir kadn deilken" dedi. "te byle" dedi. "Rabbin dedi ki: "Bu benim iin kolaydr." (Meryem,Meleklerin ve Ruh'un (Cebrail) Meryem'le konumas, onun 19-21) "muhaddese" olduunu gsterir. Hatta, ayn kssa ile ilgili olarak Meryem suresinde yle bir ifadeye yer veriliyor: "Bylece ona Ruhumuzu gndermitik,o da, dzgn bir beer klnda grnmt." (Meryem, 17) Bu ayet, onun melein sesini duymaktan te, onun kendisini de grdn ortaya koyuyor. nallah, rivayetler

52 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

blmnde, bu konuyu btnleyici nitelikte ayrntl bir aklamaya yer vereceiz.


"Allah seni kendisinden bir kelime ile mjdeliyor. Ad Meryem olu sa Mesih'tir." Daha nce: "te bu eliler; bir ksmn bir ksmna

stn kldk." (Bakara, 253) ayetini tefsir ederken, Allah-u Tela'nn kelamnn ne anlam ifade ettiini belirtmitik. "el-Kelimetu" ve "el-kelimu" tpk "et-temretu" ve "et-temru" gibi cins ve ferd iin kullanlr. "Kelime" bir anlama delalet eden tek lafz iin kullanlr. te yandan bir cmle iin de kullanlr. Bu cmlenin "Zeyd ayaktadr." ifadesinde olduu gibi, ardndan sessiz kalnabilir olmas ile: "Eer Zeyd ayaktaysa" ifadesindeki gibi, ardndan sessiz kalnamaz trden olmas arasnda herhangi bir fark yoktur. Bu; ifadenin gramatik yn. Kur'an terminolojisine gelince; ki yce Allah'a nispet edilen "Kelime"yi kastediyoruz, bununla yce Allah'n irade ettii bir eyin meydana getirilmesi kastediliyor. Bu da yce Allah'n diledii bir eye "ol" demesidir veya vahiy ve ilham yoluyla bildirdii szdr. Tefsirini sunduumuz ayetteki "kelime" ile neyin kastedildii hususunda, ileri srlen bir gr udur: "Ondan maksat, Mesih'tir. nk ondan nce gelen peygamberler, zellikle srailoullarna gnderilen peygamberler, onu srailoullarnn kurtarcs olarak mjdelemilerdir. Benzeri bir meseleyle ilgili olarak: "Bu benim sylediim szdr, kelimemdir." denir. Yce Allah'n Hz. Musa ile ilgili olarak sylediklerini de buna rnek gsterebiliriz: "Rabbinin srailoullarna olan o gzel sz, sabretmeleri dolaysyla tamamland." (A'rf, 137) Fakat, Eski ve Yeni Ahit'ler, bu yaklam destekleyen ifadeler iermelerine karn, Kur'an'da buna ilikin bir ifadeye rastlanmamaktadr. Tam tersine, Kur'an, sa'y mjdeleyici olarak nitelendirir, mjdelenen olarak deil. Kald ki: "Ad... Mesih'tir." ifadesinin ak da bu deerlendirmeyle badamyor. nk bu durumda "kelime" ile kastedilen, daha nce haber verilen sa'nn ortaya

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 53

kdr, sa'nn kendisi deil. "Ad... Mesih'tir." ifadesinin zahiri gsteriyor ki, Mesih "kelime"nin addr, hakknda sz gemi kimsenin deil. Bu hususta ikinci bir gr de yle diyor: "Kelime"den maksat, Hz. sa'dr. nk sa, yce Allah'n Tevrat'la neyi kastettiini aklamakla grevlendirilmitir. O Yahudilerin gerekletirdikleri tahrifatlar aklam ve dinde ihtilafa dtkleri hususlar ortaya koymutur. Nitekim yce Allah, onun srailoullarna yle hitap ettiini bildiriyor: "ve hakknda ihtilafa dtklerinizin bir ksmn size aklamak iin" (Zuhruf, 63)" Fakat bu deerlendirme, bu tarz bir yorumu gerektirici incelikleri yakalamam deildir; ancak bunu destekleyecek karinelerden yoksundur. Bir bakas da diyor ki: "Ondan maksat, mjdenin kendisidir. Yni, onun sa'ya hamile kalaca ve onu douraca haberi. Dolaysyla: "Kendisinden bir kelime ile mjdeliyor." sznn anlam: "Sana bir mjdeyi mjdelemektedir ki: Sen sa'y, sana bir beer dokunmakszn babasz olarak douracaksn." Ancak bu deerlendirme de, ayetin aknn sonunda yer alan: "Ad... Mesih'tir." ifadesiyle badamyor. Bazlar da yle diyorlar: "Bundan maksat, onun "yaratma kelimesi" yni "ol" sz olmas asndan, sa'dr. Btn insanlar var etme kelimesi olan "ol" ile yaratlm olmalarna ramen zellikle sa'nn bu ifadeye zg klnmasnn nedeni ise udur: nsanln dier bireylerinin doumu, normal yollardan ve allagelen sebepler sonucu gereklemitir. Erkein dl suyunun kadnn yumurtasn dllemesi yni. Normal etkenler belirleyici olmulardr. Bu yzden hamilelik dier sebeplerle birlikte kadn erkek birlemesine nispet edilir. Ancak sa'nn ana rahmine dmesi bu yolla gereklememitir. Bir insann dnyaya geliini aamal klan baz nedenlerin onun doumunda rol oynamadklarn gryoruz. Dolaysyla onun doumu, araya normal etkenler girmeksizin dorudan evrensel var etme sz olan "ol" kelimesiyle gereklemitir. By-

54 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

lece o da "kelime"nin kendisi olmutur. Nitekim u ayetler de bu yaklam desteklemektedir. "Allah'n kelimesidir. Onu Meryem'e yneltmitir ve O'ndan bir ruhtur." (Nis, 171) Yine tefsirini sunduumuz bu ayetlerin sonundaki u ifade de bunu destekler niteliktedir: "phesiz , Allah katnda sa'nn durumu, Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yaratt, sonra ona "ol" demesiyle o da hemen oluverdi." Yukarda sunduumuz farkl yaklamlarn en gzeli budur. "Mesih" meshedilmi demektir. sa'nn bu ekilde isimlendirilmesi, uur ve bereketle meshedilmi olmasndan veya gnahlardan arndrmak zere meshedilmesi veya bereketlensin diye dier peygamberler gibi zeytinyayla meshedilmesi veya eytandan korunsun diye, doarken Cebrail'in kanatlaryla meshedilmesi dolaysyladr. Ya da onun, yetimlerin balarn svazlamas veya krlerin gzlerini elleriyle meshetmesi ve onlarn da grmeye balamas yahut da onun elledii, meshettii tm hastalarn iyilemesi iindir. Hz. sa'nn "Mesih" olarak isimlendirilmesinin nedeni balamnda ortaya konan grler bunlardr. bu erevede gz nnde bulundurulmas gereken bir Fakat, husus daha vardr. yle ki: Bu sz, Cebrail'in Meryem'e verdii mjdenin kapsamnda geiyor. Nitekim yce Allah bunu yle ifade ediyor: "Allah seni kendisinden bir kelime ile mjdeliyor. Ad Meryem olu sa Mesih'tir." Bu kelime, Eski ve Yeni Ahit'te geen "Meiha" kelimesinin Arapa'daki telffuzudur. Bundan u sonu kyor: srail-oullarndan bir kimse kralla geince, khinler onu kutsal yala meshederlerdi, ki mlk mbarek olsun. Bylece ya srlen krallara "Meiha" derlerdi. Bunun anlam da ya "kral" ya da "kutlu"dur. Yahudi ve Hristiyanlarn kitaplarndan anlald kadaryla, onun "Meiha" olarak isimlendirilmesi, ona ilikin mjdenin kralln da ieriyor olmasndandr. Sylendiine gre, srailoullar arasnda bir kral ortaya kacak, onlar kurtaracaktr. Bunu, Mer-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 55

yem'e mjdenin veriliini tasvir eden Luka ncili'nden de alglayabiliyoruz: "Melek onun yanna girdiinde: "Sana selam olsun" dedi, "ey Rabbin nimetlerine bolca kavuan ve ey ki, sen kadnlar iinde mbarek klndn." Onun bu szlerden huzursuz olduunu ve bu selamn ne anlama geldiini dnmeye baladn grnce, melek ona yle dedi: "Korkma ey Meryem! Sen Allah katnda byk bir nimet elde ettin. Sen bir oula gebe kalacaksn ve onu douracaksn. Onun ismini Yesu olarak koyacaksn. Bu byk olacaktr ve Ycenin olu olarak arlacaktr. Rab ona babas Davad'un tahtn verecektir. Yakub'un evine sonsuza dek sahip olacaktr ve onun mlk hibir zaman son bulmayacaktr." (Luka ncili: 1-34) Bu yzden Yahudiler mjdenin krall da kapsadn, bununsa sa (a.s) ile rtmediini ve onun yaad ve davetini sunduu dnemde kral olmadn gereke gstererek Hz. sa'nn peygamberliini kabul etmemilerdir. Belki de bundan dolay Hristiyanlar ve baz Mslman mfessirler, krallktan maksadn ekl saltanattan ok manev krallk olduunu belirtme gereini duymulardr. Ben derim ki: yle bir yaklam iine girilmi olmas uzak bir ihtimal deildir ki: Mjde kapsamnda, onun adnn "Mesih" olarak belirtilmesi, onun mbarek klndna ynelik bir iarettir. nk Yahudilerde "yalama", kutsama arac olarak kullanlrd. Bunu u ayet de desteklemektedir: "Dedi ki: "phesiz ben Allah'n kuluyum. Allah bana kitab verdi ve beni peygamber kld. Nerede olursam olaym, beni kutlu kld." (Meryem, 30-31) sa'nn asl "Yeu"dur. Bu kelime, kurtarc olarak tercme edilmitir. Baz rivayetlerde "yaiu=yaar" olarak tercme edildiini gryoruz. Bu isimlendirme, onunla Zekeriya'nn olu "Yahya=yaar" peygamber arasndaki tam benzerlie de uygun dyor. Hitap Meryem'e ynelik olduu halde, sa isminin "Meryem olu" sfatyla birlikte anlmas, onun babasz olarak yaratldna dikkat ekmek iindir. Bir de onun bu nitelikle anlacan, bu mu-

56 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

cizede Meryem'in de ona ortak olduunu vurgulamaktadr. Nitekim yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Onu ve ocuunu insanla bir ayet kldk." (Enbiy, 91)
"Dnyada da ahirette de onurlu, saygn ve (Allah'a) yakn olanlardandr." Ayetin orijinalinde geen ve "vecihen" kelimesinin mastar

olan "el-vicahe", gzde ve kabul grm demektir. sa'nn (a.s) dnyada kabul grd ak bir gerektir. Yine Kur'an'n nass onun ahirette de kabul grdn ortaya koymaktadr. "Mukarrebin=yaknlatrlmlar" kelimesi ile neyin kastedildii malumdur. Bununla demek isteniyor ki: O, Allah katnda yakn klnm, Allah'a yakn velilerin ve meleklerin safna girdirilmitir. Nitekim yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Mesih ve yaknlatrlm melekler, Allah'a kul olmaktan kesinlikle ekimser kalmazlar." (Enbiy,172) Yce Allah bir yerde "yaknlatrma"nn anlamn u ekilde aklar: "Vaka vuku bulduu zaman... ve sizler de snf olduunuz zaman... yarp ne geenler de, ne gemi nclerdir. te onlar, yaknlatrlm olanlardr." (Vaka, 1-11) Grld gibi yce Allah, "yaknlatrlma"nn anlamn, insann, btn insanlara, daha dorusu btn varlklara zorunlu klnm Allah'a dn yolundaki yry esnasnda dier insan bireylerini geride brakmas, dolaysyla Allah'a yaklama eklinde aklamaktadr. Baka bir yerde de yle buyuruluyor: "Ey insan, gerekten sen, hi durmakszn Rabbine doru bir aba harcayp durmaktasn; sonunda O'na varacaksn." (nikak, 6) "Haberiniz olsun; iler Allah'a dner." (ur, 53) "Yaknlatrlmln" insanlardan ve meleklerden baz bireylerin nitelii olduunu rendiine gre, zorunlu olarak bunun almayla elde edilen bir makam olmadn da bilirsin. nk melekler Allah katndaki makamlarn almayla elde etmezler. Bunun baz meleklere ilahi bir ba olarak ve baz insanlara da amellerinin karl olarak verilmi bir makam olmas muhtemeldir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 57

"Dnyada da ahirette de onurlu, saygn..." ifadesi cmle iinde gramer asndan "hal" ilevini grr. Yine bu cmleye atfedilen: "yakn olanlardandr.", "konuacak.", "ve (o) iyilerdendir." ve "...eli klacak." ifadeleri de "hal"dir. "Beikte ve yetikinlik halinde insanlarla konuacak." Ayette geen "el-mehd" ocuklar iin hazrlanan kundak, beik demektir. "el-Kehl" ise, genlikle yallk arasndaki erikinlik dnemine denir. Bu dnemde insan gl-kuvvetli, normal bir kimse olur. Bu yzden denilmitir ki: "Erikin, sana ak den kimseye denir." Bazlar da: "Erikin, otuz drt yana giren kimseye denir." demilerdir. Kelimenin hangi anlam esas alnrsa alnsn, burada onun erikinlik ana kadar yaayacana iaret ediliyor ki, bu da Meryem'e ynelik bir dier mjdedir. Bu ak ifade karsnda, ncillerde Hz. sa'nn sadece otuz yl yaadna ilikin aklamay ihtiyatla karlamamz gerektii ortadadr. Bu yzden bazlar: "Onun erikinlikte insanlarla konumas, gkten iniinden sonra gerekleecektir. nk o, yeryznde erikinlik ana ulaacak kadar kalmamtr." demilerdir. Dier bazlar ise: "Tarihsel aratrmalar, ncillerin bildirdiinin aksine, sa'nn altm drt yl kadar yaadn ortaya koymutur." demilerdir. "Beikte ve yetikinlik halinde" ifadesinden anlald kadaryla, Hz. sa'nn mr yallk ana ulamadan erikinlik dneminde sona ermitir. Dolaysyla bu ayetten onun insanlarla konumasnn, mrnn balang noktas olan ocukluk dnemi ile biti noktas olan erikinlik dnemi olduunu alglyoruz. ocuklar, genellikle dnyaya geldikleri ilk gnden itibaren kundaa sarlp beie konurlar. Bu durum iki yana kadar, genellikle de ondan nce emeklemeye, ardndan yrmeye balayncaya kadar srer. Bu ise, ocuklarn konumaya baladklar dnemdir. u halde, ocuun beikte konumas, z itibariyle bir mucize deildir; ancak ayetten anladmz kadaryla o, beikte insanlarla,

58 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

bir erikinin konumasn andracak ekilde konumutur. Dier bir ifadeyle Hz. sa, erikinken insanlarla nasl tam ve anlalr konumusa, beikteyken de yle konumutur. Beikteki bir ocuun konumas, ancak bu ekilde mucize saylabilir. Ancak, kssann Meryem suresindeki anlatmnda, onun insanlarla konumasnn, Hz. Meryem'in onu dourduktan sonra insanlarn arasna getirdii ilk anda gerekletii vurgulanmaktadr. Bir ocuun dnyaya geldii ilk andan itibaren konumas, hi kukusuz olaanst bir olaydr, bir mucizedir. Yce Allah yle buyuruyor: "Bylece onu tayarak kavmine geldi. Dediler ki: "Ey Meryem, sen gerekten artc bir ey yaptn. Ey Harun'un kz kardei, senin baban kt bir kii deildi ve annen de azgn, iffetsiz bir kadn deildi." Bunun zerine ona (ocua) iaret etti. Dediler ki: "Henz beikte olan bir ocukla biz nasl konuabiliriz?" sa dedi ki: "phesiz ben Allah'n kuluyum. Allah bana Kitab verdi ve beni peygamber kld. Nerede olursam olaym, beni kutlu kld." (Meryem, 27-31)
"Rabbim, bana bir beer dokunmamken, benim nasl bir ocuum olur?" Kendisiyle konuan kimse "Ruh=Cebrail" olduu halde,

onun dorudan Rabbine hitaben konumas -daha nce sylediimiz gibi- undan ileri geliyor ki: Meleklerin ve Ruh'un hitab ve sz, yce Allah'n sz ve kelam demektir. nk o, kendisine hitapedenin insan ekline girmi Ruh veya meleklerin olduunu bilse de kendisiyle konuann yce Allah olduunu biliyordu. Bu yzden dorudan Rabbine hitabetti. Konumann: "Rabbim, beni geri evirin." (M'minun, 99) ayetinde olduu gibi, ifadenin ak iinde ara cmlecik konumunda yer verilen bir yardm isteme niteliinde olmas da mmkndr.
"te byledir. Allah neyi dilerse yaratr" dedi. Bir iin olmasna karar verdi mi, yalnzca ona "ol" der, o da hemen oluverir." Daha nce,

bu cevabn Meryem suresindeki: "te byle" dedi. "Rabbin dedi ki: "Bu benim iin kolaydr. Onu insanlara bir ayet ve bizden bir

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 59

rahmet klmak iin." Ve i de olup bitmiti." (Meryem, 21) ayetiyle birlikte ett edilmesi durumunda: "te byledir." ifadesinin tam bir sz olduunu ve almnn da yle olduunu ortaya koyar: " byledir." Yni, mjdelenen i, kararlatrlmtr, gereklemesi kanlmazdr. Byle bir i karsnda armak, ancak yce Allah'n bunu yapamayacann veya bu iin O'na zor geleceinin dnlmesi durumunda sz konusu olabilir. Oysa O'nun gc snrszdr; dilediini yapar. Zorluuna ve meakkatliine gelince; zorluk ve meakkatlilik ancak, sebeplere bavurularak gerekletirilen iler iin sz konusu olabilir. Bir eyin nclleri, sebepleri arttka, oaldka, iin zorluu da o oranda artar. Halbuki yce Allah, yaratt eyleri sebepler araclyla yaratmaz. Tam tersine bir iin olmasna karar verdii zaman ona sadece "ol" der, o da hemen oluverir. Bundan da anlalyor ki: "te byledir." ifadesi, tam bir cmledir. Bununla Meryem'in endielerinin ve telann giderilmesi amalanmtr. "Allah neyi dilerse yaratr." ifadesi, armaya neden olduu varsaylan "g yetirememe" ihtimalini geersiz klmaya dnktr. "Bir iin olmasna karar verdi mi" ifadesi de zorluk ve meakkatlilik ihtimalinin akla gelmesini nlemeye dnktr. "Ona kitab, hikmeti, Tevrat' ve ncil'i retecek." Kitab ve hikmet kelimelerinin bandaki "el" taks, tr bildirmeye yneliktir. Daha nce "el-kitab"n insanlar arasndaki ihtilaflar kaldrma amacna ynelik vahiy, "el-hikmet"in de inan veya davranla yararl bilgi olduunu belirtmitik. Bu adan her ikisi de hikmet ieren kitaplar olmalarna karn Tevrat ve ncil'in, kitap ve hikmete atfedilmi olmalar, trden sonra o trn bir ferdinin, zel olarak zikerdilmesi nem tad iin sz konusu edilmesinin bir rneidir. "el-Kitab" kelimesinin bandaki "el" taks, istirak ve kapsama iin deildir. Bunu da u ayetten anlyoruz: "sa ak belgelerle gelince, dedi ki:

60 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

"Ben size bir hikmetle geldim ve hakknda ihtilafa dtklerinizin bir ksmn size aklamak iin de. yleyse Allah'tan korkun ve bana itaat edin." (Zuhruf, 63) Tevrat'a gelince; Kur'an'da onunla ilgili aklamalardan anlald kadaryla, yce Allah onu szleme zamanlarnda levhalara yazl olarak Hz. Musa'ya vahiy yoluyla indirmitir. A'rf suresinde bu konuya deinilir. Bugn Yahudilerin elinde bulunan kutsal kitaba gelince; onlar Babil kral Buhtunnussar zamannda ran kral Kore zamanna kadarki, dnemde bununla balantlarnn kesildiini kabul ediyorlar. u kadar var ki Kur'an, Peygamberimizin (s.a.a) zamannda Yahudilerin elinde bulunan Tevrat'n zerinde baz oynamalar ve tahrifatlar yaplm olmasna karn, orijinal Tevrat'tan temelden farkl olduunu sylemiyor. Kur'an ayetlerinin buna ynelik kantsallklar son derece aktr. ncil'in anlam, mjdedir. Kur'an, onun sa peygambere indirilen ayr bir kitap olduunu belirtir. O, srf sa'ya (a.s) zg bir vahiydir. Yce Allah yle buyuruyor: "O, Tevrat' ve ncil'i de indirmiti. Bundan nce insanlar iin bir hidayet idiler." (l-i mrn, 4) Bugn Matta, Markos, Luka ve Yuhanna isimlerine nispet edilen nciller, Hz. sa'dan (a.s) sonra kaleme alnmlardr. Yine bu ayetten anlyoruz ki Tevrat, sadece er'i hkmler ieriyordu ve ncil yalnzca baz eski hkmleri nesheden (yrrllkten kaldran) birtakm yeni hkmler dnda hukuk sistemi adna herhangi bir ey iermiyordu. u ayetler bunu ortaya koyuyor: " Benden nce gelen Tevrat' dorulamak ve size haram klnan baz eyleri helal klmak zere..." (l-i mrn) "Ona iinde hidayet ve nur bulunan, nndeki Tevrat' dorulayan ve muttakiler iin yol gsterici ve t olan ncil'i verdik. ncil sahipleri Allah'n onda indirdikleriyle hkmetsinler." (Mide, 46-47) Bu ayetten hareketle ncil'de uygulamas gereken baz hkmlerin yer ald sonucuna varlabilir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 61

Yine tefsirini sunduumuz ayetten anlald kadaryla, ncil de tpk Tevrat gibi Peygamber Efendimize (s.a.a) ilikin bir mjde ieriyordu. Nitekim bir baka ayette yce Allah yle buyuruyor: "Onlar ki, yanlarndaki Tevrat'ta ve ncil'de gelecei yazl bulacaklar mmi nebi olan eliye uyarlar." (A'rf, 157) "srailoullarna eli klacak." Bu ayetin zahiri Hz. sa'nn (a.s) zel olarak srailoullarna eli olarak gnderildiini ifade ediyor. Tpk Hz. Musa'nn onlara gnderiliini ifade eden ayetler gibi. Fakat biz daha nce "nsanlar tek mmetti. Allah, mjdeciler ve uyarclar olarak peygamberler gnderdi." (Bakara, 213) ayetini tefsir ederken "Nbuvvet" kavram zerinde durmu ve sa'nn da tpk Musa gibi, btn dnya halkna eli olarak gnderilmi bir ulu'l azm (rac) peygamber olduunu ifade etmitik. Ancak, orada "Resul" ile "Nebi" arasndaki fark vurgulamaya dnk olarak yaptmz aklamalar, sorunu zc niteliktedir. yle ki: Nebilik, gnderili ve tebli edi makamdr. Resullk ise, zel elilik misyonudur; insanlar arasnda hakka dayal olarak hkmetmeyi, ihtilaflar zmeyi gerektirir. Bu da ya muhatap kitleyi yerinde ve nimetler iinde brakmak ya da yok etmek eklinde gerekleir. Bunu u ayetten de anlyoruz: "Her mmetin bir resul vardr. Onlara resulleri geldii zaman aralarnda adaletle hkm verirler." (Yunus, 47) Dier bir ifadeyle: Nebi, insanlara dini aklamak zere gnderilmi kimseye denir. Resul ise, zel bir aklamada bulunmak zere gnderilmi kimsedir. Bu zel aklamann reddi, helak olmay, kabul de nimetler iinde bir yaam srdrmeyi dourur. Yce Allah'n Nuh, Hd, Salih ve uayb gibi resullerin ahsnda sunduu aklamalar, bunu destekliyor, daha dorusu kantlyor. byle olduuna gre, risaletin belli bir kavme ynelik Durum olmasn, gnderilen peygamberin de srf onlara hitap etmesini zorunlu klmaz. Dolaysyla belli bir kavme resul olarak gnderilen

62 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

elinin, hem onlara hem de dier topluluklara gnderilmi bir nebi olmas mmkndr. Hz. Musa ve sa gibi. Kur'an'da buna ilikin bir ok kant vardr: Hz. Musa'nn Firavun'a resul olarak gnderilii: "Firavun'a git, nk o azm bulunuyor." (Th, 24), sihirbazlarn srailoullarna mensup olmadklar halde Musa'ya iman ettiklerini aklamalar ve bu imanlarnn kabul edilmesi: "Harun'un ve Musa'nn Rabbine iman ettik." dediler." (Th, 70) Firavun'un kavmini davet etmesi: "Andolsun, biz kendilerinden nce, Firavun'un kavmini de denedik. Onlara deerli bir eli gelmiti." (Duhan, 17) bunun en arpc rnekleridir. Yine, insanlarn yaygn bir ekilde Hz. sa'ya (a.s.) inanmalar da bunu gstermektedir. Nitekim Peygamber Efendimizin (s.a.a.) gnderiliinden nce Rumlar ve Franszlar, Avusturyallar, Prusyallar (Almanlar), ngilizler gibi byk batl uluslar ve Necranllar gibi doulu topluluklar ona inanmlard. Ki bunlarn hi birisi srailoullarna mensup deildir. Kur'an Hristiyanlardan sz ederken, sadece srailoullar Hristiyanlarn kastetmez. Tam tersine vg ve yergi nitelikli deerlendirmelerinde tm Hristiyanlar kasteder.
"Gerek u, ben size Rabbinizden bir mucize getirdim. Ben size amurdan ku eklinde bir ey yaratr Allah'n izniyle lleri diriltirim." Ayetin orijinalinde geen "halk=yarat-ma" bir eyin czlerini

bir araya getirip oluturma demektir. Burada, yaratmann Allah'tan bakasna nispet edildiini de gryoruz. Bunu u ayetten de alglyoruz: "Yaratclarn en gzeli olan Allah ne ycedir."
(M'minun, 14)

Ayetin orijinalinde geen "ekmeh" kelimesi, anadan doma kr demektir. Rab'n el-Mfredat'ta dediine gre, kr olan kimse iin de kullanlabilir. Nitekim "ki gz kr oldu. Nihayet ak geldi zerlerine" derler. Ayette geen "ebres" kelimesi, alacal demektir. Alaca, bilinen bir deri hastaldr.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 63

"lleri diriltirim." ifadesinde diriltme "ller"le ilintilendirilmitir. "ller" oul olduuna gre, bundan, sz konusu ilemin bir ka kez gerekletiini alglayabiliriz. "Allah'n izniyle." ifadesi btn bunlarn onun tarafndan birer mucize olarak gerekletirildiklerini vurgulamaya, dayanaklarnn yce Allah olduuna ve sa'nn kendinden kaynaklanan bir husus olmadna yneliktir. Bu ifade bir ka defa tekrarlanmtr. nk insanlarn bu hususta sapmalar, ondan sadr olan bu olaanst mucizelere kanp onu tanrlatrmalar yksek bir ihtimaldir. Bu yzden onun kendinden szettii, yaratma ve lleri diriltme gibi hususlara iaret ettii her defasnda "Allah'n izniyle." kaydn dtn ve szlerinin sonunda yle dediini gryoruz: "Gerekten Allah, benim de Rab-bim, sizin de Rabbinizdir. yleyse O'na ibadet edin; doru yol ite budur." "Ben size yaratrm." sznn zahiri, bu szleri kendisi tarafndan, bir meydan okuma ve tartma olmakszn bilgi olarak sunulduunu gsteriyor. Eer bir bahaneyi ortadan kaldrmaya veya bir kant gzler nne sermeye dnk olsayd, ifadenin iinde: "dilerseniz" veya "isterseniz" gibi bunu gsteren bir kayda yer verilmesi gerekirdi. Ayrca, yce Allah'n bir kyamet sahnesinde, sa'yla konumasn aktard ayetlerin ak, bu mucizelerin, sa tarafndan gerekletirildiklerini kesin bir ifadeyle ortaya koymaktadr: "Allah yle diyecek: "Ey Meryem olu sa, sana ve annene olan nimetimi hatrla znimle amurdan ku eklinde bir eyi yaratyordun da, yine iznimle ona frdnde bir ku oluveriyordu. Doutan kr olan, alacaly iznimle iyiletiriyordun, yine benim iznimle lleri hayata karyordun." (Mide, 110) Bu da gsteriyor ki, bazlar tarafndan seslendirilen: "Bu ayet, en fazla unu gsteriyor ki yce Allah, Meryem olu sa'ya bir sr verdi ve o bununla insanlara kar haklln gsterdi, onlara meydan okudu. Eer bu konuda bir istekleri olursa, bunu yerine getirip,

64 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

aleyhlerine kant olutururdu. Ama bunlarn tmnn veya bir ksmnn gerekletiini ayetten anlamak mmkn deildir." eklindeki yorumlar yanltr.
"Yediklerinizi ve evlerinizde biriktirdiklerinizi size haber veririm..."

Bu, yce Allah'n kendine zg kld ve vahiy yoluyla baz peygamberlerine bildirdii gaybtan haber vermedir. sa'nn bir dier mucizesidir bu. Byle bir gaybtan haber verme, kesin olarak gereklemi bir durumdur ve bunda kukuya yer yoktur. nk insan, yediinden veya evinde biriktirdiinden kuku duymaz. Bu mucize, yce Allah'n izni olmakszn gereklemeyecek olmasna ramen, ifadenin ak iin "Allah'n izniyle" kaydna yer verilmemitir. Oysa yce Allah bir ayette: "Hibir eli, Allah'n izni olmadan bir mucize getiremez." (M'min, 78) buyuruyor. Bunun nedeni de sz konusu mucizeden "haber verme" olarak sz ediliyor olmasdr. Bu ise, sa (a.s) ile kim olan bir szdr, onun fiili olarak deerlendirilir. Dolaysyla, yce Allah'a nispet edilmesi yakk olmaz. Ancak yaratma ve diriltme mucizelerinde durum farkldr. nk bunlar, gerekte Allah'n fiilleridir ve O'nun izni olmadan bir bakasna nispet edilmezler. Ayrca, sz edilen dier iki mucize, "haber verme" gibi deildirler. Bunlarla ilgili olarak insanlarn sapmalar, "haber verme" ile ilgili olarak sapmaktan ok daha hzl geliebilecek bir durumdur. nk sradan insanlarn kalpleri, en ufak bir vesvese ve demagoji sonucu ku yaratan ve lleri dirilten bir kimsenin ilahln kabul ederler. Gaybi bilgilerden haber veren bir kimsenin ilahlna inanmaksa, o kadar abuk ve kolay gereklemez. nk byle insanlar, bu tr haberlerin srf Allah'a zg bir bilgi olmadn, riyazet eken herkes veya gzbac bir khin iin de elde edilebileceini bilirler. Dolaysyla, sz konusu iki mucize gndeme geldiinde "Allah'n izniyle" kaydnn dnlmesi kanlmazd. Ayn ekilde hastalar iyiletirmenin de yalnzca Allah'n bahettii bir mucize oldu-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 65

undan sz edilmesi yeterliydi. zellikle hitap, kendilerine m'min diyen bir kavme ynelikse Bu nedenledir ki, ifadenin sonunda yle bir cmleye yer veriliyor: "phesiz, eer inanmsanz, bunda sizin iin kesin bir ayet vardr." Yni eer m'min olduunuza ilikin iddianzda samimi iseniz, bunda sizin iin kesin bir ayet vardr.
"Benden nce gelen Tevrat' dorulamak ve size haram klnan baz eyleri helal klmak zere" ifadesi: "srail-oullarna eli klacak."

ifadesine matuftur. Matuf, ifadenin tekellm=birinci tekil ahs kipi zere olmasna karn, matuf aleyhin (zerine atfedilenin) gaip sigas=nc tekil ahs kipi zere olmas -ki "Benden nce gelen Tevrat' dorulamak ." ifadesinde dorudan sa'nn konuuyor olmas, buna karlk: "srailoullarna eli klacak..." ifadesinde nc tekil ahs kipiyle sz edilmesi- atf olayna zarar vermez. nk: "srailoullarna eli klacak." ifadesi, Hz. sa'nn: "Gerek u, ben size Rabbinizden bir mucize getirdim." eklindeki szleriyle aklanmtr. Dolaysyla, bu sayede ifadenin yn, nc tekil ahs kipinden birinci tekil ahs kipine dndrlm oluyor ve atf ileminin geerli olmas salanyor. Hz. sa'nn kendisinden nce gnderilen Tevrat' dorulamas, nceki ayetteki kayda baklrsa, yce Allah'n Tevrat'tan ona rettii eyleri tasdik etmesi anlamnda kullanlmtr. Bu, onun zamannda mevcut olan Tevrat' tamamen dorulad, dolaysyla o dnemde Tevrat'ta tahrif yaplmad anlamna gelmez. Nitekim Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.a) Tevrat' tasdik etmesi de onun tahrif edilmediini ifade etmez. "Ve size haram klnan baz eyleri helal klmak zere" Bilindii gibi yce Allah, srailoullarna baz temiz eyleri haram klmt. Konuyla ilgili olarak yce Allah yle buyuruyor: "Yahudilerin yaptklar zulm nedeniyle, kendilerine helal klnm gzel eyleri onlara haram kldk." (Nis, 160)

66 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Bu ifadeden, Hz. sa'nn, Yahudilere yazlm baz ar hkmleri neshetmesi dnda, Tevrat'n ierdii hkmleri onaylad sonucu karlabilir. Bu yzdendir ki: "ncil, eriat iermez" denilmitir. "Helal klmak zere" ifadesi: "Rabbinizden bir mucize" ifadesine atf-edilmitir. Cmlenin bandaki "lam" harfi, ama bildiren trdendir. Dolaysyla cmlenin anlam yledir: "Ben, sizin zerinize haram klnm baz eylerle ilgili hkmleri neshetmek zere geldim." "Ben size Rabbinizden bir mucize getirdim." cmlesinin zahiri: "Artk Allah'tan korkun ve bana itaat edin." ifadesini aklamaya dnk olduunu gsteriyor. Ve mucize getirmenin bir ayrnts niteliinde olduunu gsteriyor; haramlardan bazsn helal klmann devam deildir. Dolaysyla, baz zihinlerde oluabilecek vehmi, kaldrma amacna yneliktir. Ayn zamanda "Cmlenin yeniden tekrarlanm olmas, ncesi ile sonrasnn birbirinden ayrlmasn salamak iindir, nk salt ayrlk, sz sanatnda bir ayrcalk saylmaz." diyenlerin maksad da bu olabilir.
"Gerekten Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz-dir. yleyse O'na ibadet edin." Hz. sa bu sz kendisini ilah olarak kabul eden-

lerin iddialarn rtmek iin sylyor. Bunu sylerken, keskin ferasetiyle onlarn ileride kendisini ilahlatracaklarn seziyordu. Ya da ileride byle bir durumun meydana gelecei, kendisine vahiy yoluyla bildirilmiti. Nitekim benzeri bir deerlendirmeyi: "Ku oluverir." ve "lleri diriltirim." ifadelerinin "Allah'n izniyle" kaydyla birlikte yer alm olmas hakknda da yapmtk. Ancak, yce Allah'n Hz. sa'dan aktard: "Ben onlara bana emrettiklerinin dnda hibir eyi sylemedim. O da uydu: "Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin." (Mide, 117) szler bunun Allah'n emri ve vahyi olduunu ortaya koyuyor.
"sa, onlardan inkr sezince, dedi ki: "Allah iin bana yardm edecekler kimlerdir?" Meryem'e yneltilen mjde, Hz. sa'nn ana rah-

mine dnden, peygamber oluuna ve insanlar Allah'a ibadet

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 67

etmeye davet ediine kadar, hayatnn eitli evrelerini kapsad iin, ayetlerin ak iinde ondan ksaca sz ediliyor ve kssas btnleyici cmlelerle ayrntlandrlyor. Bununla, onun havarilerini seiini ve kavminin ona kar bir tuzak hazrlamasn ve yce Allah'n sa'y arndrarak, hayatna son vererek ve katna ykselterek kavmine kar daha deiik bir tuzak devreye sokmasn kastediyoruz, ki bununla da onun kssas sona eriyor. Bu anlatmda, ayetlerin iniine muhatap olan Necran Hristiyanlarnn durumunu ilgilendirdii kadaryla kssaya yer veriliyor. Bunlar aratrma yapmak ve Resulullah'la (s.a.a) tartmak zere bir heyet halinde Medine'ye gelmilerdi. Bu yzden kssann kapsam iinde olup Nis, Mide, Enbiy, Zuhruf ve Saff gibi surelerde yer verilen baz gelimelere bu surede yer verilmemitir. ak iinde, kalbi ilgilendiren bir durum olan inAyetlerin kr=k-frle ilgili olarak "sezme"den sz edilmi olmas, bunun onlar tarafndan fiilen sergilendii ve bu sayede sezmenin mmkn olduu iindir. Ya da kfr kaynakl bir ie, yni kendisine eziyet etmelerini, ldrmeye yeltenmelerini grnce, kfr setiklerini seziyor. "sa... sezince" yni adlar ncil'de geen srailoullarndan kfr belirtilerini alglaynca, "Allah iin bana yardm edecekler kimlerdir?" dedi. O, bu soruyu yneltirken kavminin iinden baz adamlar belirlemeyi, onlar dini pratize etmenin ncleri haline getirmeyi amalamt. Bylece din, onlarn pratik yaaylarnda g bulacak, sonra da dier insanlara doru bir yaylma sresine girecekti. Her doal ve toplumsal gcn karakteristik zelliidir bu. e balarken, etkisini gsterirken ve pratiini yaygnlatrrken her eyden nce kendisi iin bir ss edinir. Bunu odaklama, younlama ve destek bulma merkezi haline getirir. Aksi taktirde, almalarda istikrar ve sreklilik olmaz. Tm abalar boa gider. Hi kimseye yarar salamaz. slam'n davet srecinde de benzeri gelimelere tank oluyoruz. Resulullah Efendimiz (s.a.a) Akabe'de ve Rdvan aac altnda

68 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

bu amala Mslmanlardan biat, ballk yemini almt. Peygamberimiz (s.a.a) bununla davet hareketinin sreklilik kazanmas iin g birliini salamay hedeflemiti. Hz. sa (a.s) davetinin srailoullarnn tamam veya byk bir ksm arasnda baarl olmayacan, herhangi bir olumlu sonu alamayacan ve onlarn kfr semelerinin kanlmaz olduunu ve eer kendisini ortadan kaldracak olurlarsa, davet hareketinin biteceini ve skntlarn katmerleeceini kesin olarak anlaynca, davetinin sreklilik kazanmas iin byle bir giriimde bulundu, Allah'n yolunu izlemek zere onlardan yardm istedi. Havariler onun bu yardm arsna olumlu karlk verdiler. Bylece soydalarnn geri kalanndan iman nitelikleriyle ayrldlar. Bu olay, iman ve kfrn ayrmas iin bir nirengi oluturmu; davetin yaylmas ve kesin kantlarn sunulmas sonucu da imann kfre kar stnlk salamasnn temelini atmt. mann kfre kar stnlk salamasnn ve kfr mazeretlerini ortadan kaldrnn da balang noktasyd. Konuya ilikin olarak yce Allah yle buyuruyor: "Ey iman edenler, Allah'n yardmclar olun; Meryem olu sa Havarilere: "Allah'a ynelirken benim yardmclarm kimdir?" demesi gibi. Havariler de demilerdi ki: "Allah'n yardmclar bizleriz." Bylece srailoullarndan bir topluluk iman etmi, bir topluluk da inkr etmiti. Sonunda biz iman edenleri dmanlarna kar destekledik, onlar da stn geldiler."
(Saff, 14)

"...Bana yardm edecekler kimlerdir?" ifadesindeki "yardm edecekler" kelimesi "Allah iin" szyle kaytlandrlmtr. Bununla tevik ve tahrik etme amac gdlyor ki, sorunun sorulu amac da budur. Tpk Bakara suresinde yer alan u ifade gibi: "Allah'a gzel bir borcu verecek olan kimdir?" (Bakara, 245) Ayetin orijinalinde geen "ila" zarf "Bana yardm edecekler kimlerdir?" szyle ilintilidir. Ki yardm kelimesi burada gitme veya benzeri anlam ierir. Dolaysyla geisiz fiil olur ve nes-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 69

ne=meful alabilmesi iin "ila" zarf gibi bir harfe gerek duyar. Nitekim Kur'an'da Hz. brahim'in (a.s) u sz aktarlr: "phesiz ben, Rabbime gidiciyim; o, beni hidayete erdirecektir." (Sffat, 99) Baz tefsircilerin ifadenin ak iinde yer alan "ila" harf-i cerrini "maa=beraber" anlamna almalarnn kant yoktur. Ayrca, yce Allah'n baka varlklarla ayn kategoriye sokulmas, O'nun da yardmclardan biri saylmas Kur'an'n edebine yakmaz. Kald ki, sa'nn (a.s) edebi de byle bir ifadeyi kullanmaya elvermez. Bunu Kur'an'da yer alan szlerinden aka alglayabiliyoruz. Ayn ekilde havarilerin: "Biz, Allah'n yardmclaryz." eklindeki szleri de byle bir ihtimali ortadan kaldryor. nk, eer yukardaki yaklam doru olsayd, havarilerin: "Biz Allah ile beraber sana yardm edicileriz." demeleri gerekirdi. Bu, zerindeki dnlmesi gereken bir husustur.
"Havariler: "Biz, Allah'n yardmclaryz, Allah'a inandk, bizim Mslmanlar olduumuza ahit ol." dediler." Bir insann havarisi, onun

insanlar iinde kendine zg kld, zel maiyeti demektir. Bazlarna gre, bu kelime ok beyaz anlamna gelen "hur" kelimesinden tremitir. Kur'an'da bu kelime, yalnzca Hz. sa'nn (a.s) zel maiyeti saylan arkadalar iin kullanlmtr. "Allah'a inandk" szleri "Biz, Allah'n yardmclaryz." szlerinin aklamas niteliindedir. Bu da "Allah iin bana yardm edecekler kimlerdir?" szyle ilgili olarak yukarda: "Yardm kelimesi, burada gitme veya benzeri bir anlam ierir." eklindeki aklamamz destekler niteliktedir. nk Allah'a iman etme, Allah'a giden yolda yrmeyi ifade ediyor ki, zaten imann kendisi de yoldur. Acaba, havariler ilk defa burada m sa'ya inanyorlard? Nitekim: "Meryem olu sa'nn havarilere: "Allah'a ynelirken benim yardmclarm kimlerdir?" demesi gibi. Havariler de demilerdi ki: "Allah'n yardmclar bizleriz." Bylece srailoullarndan bir topluluk iman etmi" (Saff, 14) ayetinden, inanmadan sonraki bir

70 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

imann sz konusu olduu alglanyor. Bunun da bir sakncas yoktur. Daha nce iman ve islamn=teslimiyetin, bazsnn bazsndan yukar, farkl mertebelerinin bulunduuna ilikin olarak yaptmz aklamalara ba vurulduunda, bu husus daha belirginlik kazanr. Hatta diyebiliriz ki: "Hani havarilere: "Ben ve elime iman edin." diye vahyetmitim; onlar da: "man ettik, gerekten Mslmanlar olduumuza sen de ahit ol." demilerdi." (Mide, 111) ayeti onlarn Hz. sa'ya verdikleri cevabn vahiy olduunu, onlarn birer peygamber olduklarn, dolaysyla, bu cevapla imandan sonra iman etmi olduklarn gsteriyor. Ayrca: "Bizim Mslmanlar olduumuza ahit ol Rabbimiz, senin indirdiine inandk ve eliye uyduk." eklindeki szleri, ifadenin ak iinde geen "slam" ile mutlak anlamda yce Allah'n kendilerinden istedii ve haklarnda ngrd her eye teslim olma olgusunun kastedildiini gsteriyor. Bu da yukardaki deerlendirmemize ilikin bir dier kanttr. nk bu ekilde slam olma, ancak ihlasl m'minler iin geerli bir mertebedir. Tevhide ve peygamberlik misyonuna iman ettiini belirtip, ahadet cmlesini telffuz eden herkes iin deil. Bunun da aklamas udur: slam ve iman konularn incelediimiz blmde, iman ve islamn mertebelerinin olduundan sz etmitik. Her iman mertebesinden nce islam mertebelerinden bir mertebe bulunur. Nitekim: "Allah'a inandk, bizim Mslmanlar olduumuza ahit ol." cmlesinden de bunu alglamak mmkndr. Dikkat edilirse, burada iman "fiil" kipinde, islam ise "sfat" kipinde syleniyor. slam'n ilk mertebesi, teslim olmak ve genel olarak dinin temel prensiplerine tanklk etmektir. Bunu, sz konusu ekli tankla ynelik kalbi ballk ve benimseyi izler. Bunu da (ki islamn ikinci mertebesidir) imann ifade ettii anlama ynelik kalbi teslim olu durumu izler. Bu noktada, Allah ve Resulnn emrettii her eye ynelik gizli itiraz ve honutsuzluk duygular silinir gider.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 71

Buna dine pratik olarak uyma diyoruz. Bunu da (ki imann ikinci mertebesidir) amelin her trl irk krntsndan arnmas, kulluk niteliinin tm amel ve fiillere sinmesi durumu izler. Bunu da (ki islamn nc mertebesidir) Allah'n sevgisine ve iradesine teslim olu durumu izler. Bir ey, bu noktada, ancak Allah iin sevilir, ancak Allah iin istenir. Burada sadece Allah'n sevdii ve irade ettii eyler olur. Bu dzeye gelmi insann kendi nefsine ynelik sevgi ve istemesinden eser olmaz. Bunu da (ki imann nc mertebesidir) kulluk nitelikli bu teslimiyetin tm amelleri kuatmas durumu izler Bunlar hatrlayp, Hz. sa'nn srailoullarna ynelik ars balamnda dile getirdii: "Artk Allah'tan korkup bana itaat edin. Gerekten Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. yleyse O'na ibadet edin; doru yol ite budur." szleri zerinde durup dndn zaman, Hz. sa'nn (a.s) nce Allah korkusunu ve kendisine itaat edilmesini emrettiini, daha sonra bunu da u szlerle gerekelendirdiini grrsn: "Gerekten Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbi-nizdir." Yni, ey topluluk, Allah hem sizin, hem de size gnderilen elinin Rabbidir. Dolaysyla, iman etmek suretiyle Allah'tan korkup saknmanz ve beni izlemek suretiyle bana itaat etmeniz gerekir. Ksacas; takva ve resule itaat etmek, yni iman edip tbi olmak suretiyle O'na kulluk sunmanz lazmdr. Bu szlerden kan sonu budur. Bu yzden gerekelendirme amal cmlede takva ve itaat yerine: "O'na ibadet edin." ifadesi kullanlyor. Bu deiiklie ba vurulmas, takva ve itaatin Allah ile olan balantsn aklama amacna yneliktir. nk bu balant, ibadet eklinde daha da aktr. Ardndan bu ibadetin dosdoru yol olduu belirtiliyor. Bylece ibadetin, insan Allah'a gtren bir yol olduu vurgulanyor. Ardndan Hz. sa, onlarn inkra saptklarn sezinleyip, byk bir ksmnn iman etmesinden midini kesince, "Allah iin bana

72 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

yardm edecekler kimlerdir?" dedi. zlemeye davet ettii bu dosdoru yolda yrmede, kendisine yardmc olacak kimseler arad. Davet ettii yol ise ibadetti. Takva ve itaat yni. Havariler, tam da onun istedii gibi cevap verdiler ve dediler ki: "Biz Allah'n yardmclaryz." Ardndan, bu szlerinin aklamas niteliinde bir takm szler sarf ettiler ve dediler ki: "Alah'a inandk, bizim Mslmanlar olduumuza ahit ol." Onlarn Mslmanlkla kastettikleri, itaat ve tbi olmadr. Bu yzden snm ve zelil olmu bir ekilde Rablerine ynelik hitapta bulunup, Hz. sa'ya verdikleri sz bir daha tekrarlyorlar ve diyorlar ki: "Rabbimiz, senin indirdiine inandk ve eliye uyduk." Burada "slam" kavram yerine "tbi olmay" kullanyorlar ve imann alann, Allah'n indirdiklerinin tmne inanmak kaydyla geniletiyorlar. Bu da gsteriyor ki, Meryem olu sa'nn kendilerine rettii kitap, hikmet, Tevrat ve ncil'in ahsnda yce Allah'n indirdiklerinin tmne iman etmi, bu hususta resule tbi olmulard. Bu da grdnz gibi imann ilk derecesi deil, tersine en yksek ve en ulu derecesidir. Mslmanlklarna ve tbi olularna Hz. sa'y ahit gsterip: "Allah'a inandk ve biz Mslmanz." gibi bir ifade kullanmam olmalar, Rablerine durumlarn arz ederlerken bir dayanaklarnn olmas iindir. nk: "Rabbimiz, senin indirdiine inandk ve eliye uyduk." diyorlar. Bununla sanki unu demek istiyorlar: "Ey Rabbimiz, durumumuz bundan ibarettir, senin elin de buna tanktr."
"Rabbimiz, senin indirdiine inandk, eliye uyduk; bizi ahitlerle beraber yaz." Bu sz havariler sylemiler. Ama onlarn syledik-

lerine ilikin "dediler" sz hazfedilmitir. Bununla da olayn kendi ak anlatlmak isteniyor. Bu, Kur'an'n latif ifade tarznn bir zelliidir. Daha nce buna deinmitik. Havariler yce Allah'tan kendilerini ahitlerden yazmasn istiyorlar. Bunu ise, iman edilerinin ve teslim olularnn akabinde dile getiriyorlar. nk resuln

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 73

risaletini tebli etmi olmas, ancak yce Allah'n ona sz ve fiil olarak indirdii eyleri aklamas, yni dinin emir ve belirtilerini retmesi ve pratikte uygulamas ile mmkndr. nk tebliin gerekletiine tanklk etmek, ancak mesaj resulden renmek ve pratikte de ona uymakla olur. Ta ki, onun uymaya arld mesaja uygun hareket ettiine, onu inemediine, karsnda yer almadna ahitlik edilsin. fadenin akndan anlald kadaryla bu ahitlikten maksat, u ayette iaret edilen ahitliktir. "Andolsun, kendilerine peygamber gnderilenlere soracaz ve onlara gnderilen (peygamber)lere de elbette soracaz." (A'rf, 6) Dolaysyla, tebliin yerine getirildiine ilikin ahitlik kastediliyor. Fakat: "Eliye indirileni dinlediklerinde, hakk tandklarndan dolay gzlerinin yalarla dolup tatn grrsn. Derler ki: "Rabbimiz, inandk, yleyse bizi ahitlerle birlikte yaz." (Mide, 83) ayetinde ise, resuln sunduu mesajn hak nitelikli oluuna ahitlik etme kastediliyor, tebliin yapldna ahitlik deil. Yine de dorusunu yce Allah herkesten daha iyi bilir. Resuln Mslmanlklarna ahitlikte bulunmasn istemelerinin ardndan, bir kez daha: "Bizi ahitlerle beraber yaz." demelerinden, onlarn istediklerinin yce Allah'n kendilerini amellerin ahitlerinden yazmas olduu anlalyor. Bunu yce Allah'n brahim ve smail peygamberin dualar olarak bize aktard ifadelerden de sezinliyoruz: "Rabbimiz, bizi sana teslim olanlar yap, neslimizden de sana teslim olan bir mmet kar. Bize ibadetlerimizi gster." (Bakara, 128) Bu ayetin tefsiri erevesinde sunduumuz aklamalara bavurulabilir.
"Onlar bir tuzak kurdular. Allah da bir tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranlarn en iyisidir." "Tuzak kuranlar" deyimiyle srailoullar kaste-

diliyor. Bunu: "sa, onlardan inkr sezince..." ifadesinden alglyoruz. Daha nce: "Ancak o, fasklardan bakasn saptrmaz." (Bakara, 26) ayetini tefsir ederken, "tuzak kurma" fiili-

74 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

nin yce Allah'a nispet edildii durumlarda hangi anlam ifade ettiini belirtmitik.
"Hani Allah, demiti ki: "Ey sa, dorusu seni vefat ettireceim."

Ayette geen ve "mteveffike"nin mastar olan "et-teveffi" kelimesi, bir eyi tam olarak almak demektir. lm anlamnda kullanlmas da buradan geliyor. nk yce Allah, lm annda insann cann bedeninden tamamen ayrr. Bir ayette yle buyuruluyor: "Elilerimiz onun hayatna son verirler." (En'm, 61) Yni ldrrler, cann alrlar. Bir dier ayette ise yle buyuruluyor: "Dediler ki: "Biz yerde yok olup gittikten sonra, gerekten biz mi yeniden yaratlm olacaz?" De ki: "Size vekil klnan lm melei, hayatnza son verecektir." (Secde, 10-11) Baka bir ayette u ifadelere yer veriliyor: "Allah, lecekleri zaman canlarn alr; lmeyeni de uykusunda bir tr lme sokar. Bylece, kendisi hakknda lm karar verilmi olann ruhunu tutar, brsn ise salverir."
(Zmer, 42)

Yukarda sunduumuz ayetlerin son iki tanesi zerinde derinlikli olarak dnldnde "vefat" kelimesinin Kur'an'da "lm" anlamnda kullanlmad, tam tersine almak ve muhafaza etmek anlamnda kullanld grlecektir. Dier bir ifadeyle: Vefat kelimesi, lm anndaki "alma" anlamnda kullanlmtr. Bununla da, insan nefsinin, cannn lmle birlikte boa kmad, yok olmad anlatlmak istenmitir. Nitekim bilmezler, lmn yok olu, fena bulu olduunu sanrlar. Tam tersine yce Allah, insann cann yeniden bedene geri dnnceye kadar muhafaza eder. Nitekim yce Allah bu anlamn kastedilmedii yerlerde, "vefat" yerine "mevt" kelimesi kullanr. rnein yle buyurur: "Muhammed, yalnzca bir elidir. Ondan nce nice eliler gelip gemitir. imdi o lrse ya da ldrlrse, siz topuklarnz zerinde gerisin geriye mi dneceksiniz?" (l-i mrn, 144) "Onlar iin karar verilmez ki bylece lversinler." (Ftr, 36)

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 75

Bunun gibi daha bir ok ayet rnek verilebilir. Nitekim sa'nn azndan, kendisiyle ilgili olarak yle dedii aktarlr: "Selam zerimedir; doduum gn, leceim gn ve diri olarak yeniden kaldrlacam gn de." (Meryem, 33) "Andolsun, kitap ehlinden, lmeden nce ona inanmayacak kimse yoktur. Kyamet gn, o da onlarn aleyhine ahit olacaktr." (Nis, 159) Bu adan "vefat"n, lm anlamn ok net bir biimde kapsamad grlyor. Kald ki, Yahudilerin iddialarna cevap verme amacna ynelik olarak yer verilen u ayet de bunu destekler niteliktedir. "Ve: "Biz, Allah'n resul Meryem olu Mesih sa'y gerekten ldrdk." demeleri nedeniyle de Oysa onu ldrmediler ve onu asmadlar. Ama onlara onun benzeri gsterildi. Gerekten onun hakknda anlamazla denler, kesin bir phe iindedirler. Onlarn bir zanna uymaktan baka buna ilikin hi bir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak ldrmediler. Hayr; Allah onu kendine ykseltti. Allah stn ve gldr, hkm ve hikmet sahibidir. Andolsun, kitap ehlinden, lmden nce ona inanmayacak kimse yoktur. Kyamet gn, o da onlarn aleyhine ahit olacaktr." (Nis,157159)

Yahudiler, Hz. sa'y ldrdklerini iddia ediyorlard. Hristiyanlar da, onlarn Hz. sa'y armha gerdiklerini, ancak lmnden sonra, yce Allah'n onu kabrinden kaldrp, ge ykselttiini sanyorlard. Grdn gibi, ayetler Hz. sa'nn ldrlmesini ve armha gerilmesi iddiasn yalanlyorlar. "Andolsun, kitap ehlinden" diye balayan ayetin zahiri, onun Allah katnda diri olduunu ve Ehl-i Kitap kendisine inanmadka lmeyeceini gstermektedir. Buna gre, onun "vefat" ettirilmesi ile, Yahudilerin arasndan aln kastediliyor. Ancak, ayetin buna ilikin kantsall net deildir. Sadece zahiri olarak bu ekilde yorumlanabilir. Nis suresinin son ayetlerinin tefsirini yaparken, bu hususta gerekli aklamalarda bulunacaz.

76 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

"Seni kendime ykselteceim, seni inkr edenlerden temizleyeceim." Ykseltme, indirmenin kartdr. Temizlik de pis-liin zdd-

dr. Daha nce temizliin anlamyla ilgili aklamalarda bulunmutuk. fadenin ak iin "ykseltme" kelimesi, "ila" harf-i cerriyle kaytldr. Bu da bedensel ykseliten ok manevi ykselii ifade eder. nk yce Allah'n, cisim ve cisman varlklarn sahip olduu bir yerin iine girme, yer kaplama, uzak veya yakn olma gibi cisman trden bir mekan yoktur. Dolaysyla burada, ayetin sonunda yer alan: "Sonra dnnz bana olacak." trnden bir ifadeyle kar karya-yz. zellikle eer "vefat"tan maksat "almak" olursa, bu durumda "ykseltme" iin yaptmz aklama daha da belirginleir. nk byle olunca, maksadn derecenin ykseltilmesi ve Allah'a yakn olmas aklk kazanr. Tpk yce Allah'n kendi yolunda ldrlenler hakknda buyurduu gibi: "Onlar Rableri katnda diridirler." (l-i mrn, 169) Bunun gibi dris peygamber (a.s) hakknda da yle buyurmutur: "Biz onu yce bir mekana ykseltmitik." (Meryem, 57) Konuyla ilgili olarak bazlar yle demektedirler: "Onun Allah'a ykseltilmesinden maksat, ruhen ve bedenen canl olarak ge ykseltilmesidir. Nitekim Kur'an ayetlerinin zahiri, madd ve cisman gn, Allah'a yakn olma makam olduunu gsterir. Oras bereketlerin indii yerdir. Mkerrem klnm meleklerin meskenidir." nallah ileride "sema" kelimesinin anlamn irdelemeye frsat bulacaz. "Allah katna ykselme"den sonra, yer verildii iin "Seni inkr edenlerden temizleyeceim." deyimiyle de manevi temizlik kastedilmitir, ekli temizlik deil. Bu ise, onun kfirlerden uzaklatrlmas, onlara karmaktan korunmas, kfr ve inkr nitelikli irkef toplantlara katlmaktan alkonmas demektir.
"Sana uyanlar kyamet gnne kadar inkr edenlerin stne geireceim." Burada yce Allah Hz. sa'ya tbi olanlar, onun peygam-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 77

berliini inkr edenlerden stn klacan vaadediyor. Ki bu durum kyamete kadar srecektir. Yce Allah, stn klnanlar tantma balamnda onlarn, Hz. sa'ya uyanlar olduklarn belirtiyor ve dierlerininse, onu inkr edenler olduunu ifade ediyor. Bununla beraber, bunlarn Musa'nn eriatna uyan srailoullar veya Yahudiler olduklarndan sz etmiyor. u kadar var ki, yce Allah'n Hz. sa'nn kartlarn "kfr"le nitelemesi gsteriyor ki, "ona uymak"tan maksat hak nitelikli uymadr. Yce Allah'n raz olduu uyma yni. Bu durumda ona tbi olanlar, slam'n ortaya kp Hz. sa'nn dinini neshetmesinden nce dosdoru yol zere bulunan ilk Hristiyanlardr. slam'n geliinden sonra ise, Hz. sa'nn gerek izleyicileri sadece Mslmanlardr. u halde stn klmadan maksat, kant ve dayanak stnldr, iktidar ve egemenlik anlamndaki stnlk deil. Dolaysyla cmleden u anlam alglyoruz: Hristiyanlardan ve Mslmanlardan sana tbi olanlarn kantlar, kyamet gnne kadar seni inkr eden Yahudilerin kar kantlarndan stn olacaktr Bu, tefsir bilginlerin yer verdikleri ve itenlikle benimsedikleri bir yorumdur. Ancak benim kanaatime gre, ne ayetin lafz ne de anlam bu yoruma elverilidir. nk: "Seni vefat ettireceim, seni kendime ykselteceim, seni inkr edenlerden temizleyeceim ve sana uyanlar kyamete kadar inkr edenleri stne geireceim." ifadesi, gelecekten haber vermektedir. Hitap edenin, hayata son verme, temizleme ve stn klma olarak sz ettii olaylar gelecekte gerekletirecei eyler olduunu vurgulamaktadr. Ayrca: "Sana uyanlar" ifadesindeki vaat, gzel bir mjdedir. Byle bir ey de ancak gelecekte olabilecektir. Bilindii gibi, Hz. sa'ya tbi olanlarn kant, sa'nn kendisinin kantndan baka bir ey deildir. Bunlara da yce Allah, Hz. Meryem'e ynelik mjdenin kapsamnda iaret etmitir. Hi kukusuz bunlar, Hz. sa'nn hayatta bulunduu ve ykseltilmesinden nceki ve ykseltilmesinden sonraki dnemde

78 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

ve ykseltilmesinden sonraki dnemde stn kantlard. Hatta bu kantlar, Hz. sa'nn ge ykseltilmesinden nce, kfirlerin bahanelerini ortadan kaldrma ve husumetlerini kurma asndan son derece etkili ve kukularn giderme bakmndan da son derece aktlar. u halde, yce Allah'n kendisine tbi olanlarn kantlarn ileride inkr edenlerin kantlarndan stn klacan vaadetmesi ne anlama gelir? Sonra, bu stnl ve galibiyeti "kyamet gnne kadar." ifadesiyle kaytlamas neyi ifade eder? Kald ki, bir kant, stnl itibariyle, zaman ve gnle kaytl klnmasn kabul etmez. stelik, bir kantn dier bir kanta stnl kyamet gnnde de srer. Nitekim Kur'an'da yer alan kyamet sahnelerinde yanstlan gelimelerin ieriinden bunu alglyoruz. Eer desen ki: Belki de kantn stnlnden maksat, kabul grmesi asndan stnlk salamas, yni insanlarn, Hz. sa'ya tbi olanlarn kantlarn dinlemeleri ve ona uymalardr. Bylece daha ok kiiyi etrafnda toplam, daha salam bir dayanak bulmu ve daha gl olmu olur. Ben de derim ki: Bunun esas, ya gerek anlamda ona tbi olanlarn iktidar ve g asndan stn olmalardr -ki, hakikat ve pratik bunun tam tersini gsteriyor- ya da ahir zamanda, ona tbi olanlarn stn olacaklar kastediliyor -buna da ayetin lafz elvermiyor- yahut ona tbi olanlarn saysal olarak oalp kfirlere stnlk salayacaklar, yni sa'dan sonra hak ehlinin batl ehlinden fazla olaca kastediliyor -ki, bu da ahit olduumuz hakikatin tam tersinedir-. Zira sa'nn zamanndan gnmze kadar geen yirmi asrlk sre iinde batl ehli srekli artyor ve saysal olarak her zaman hak ehlinden fazla olmulardr. Kald ki, ayetin lafz da buna elverili deildir. nk ayette sz edilen stnlk, zellikle ilahi fkenin Yahudilere yneldiinden, gazabn onlar kuattndan haber verildii bir makamda olduu iin ya kesin kant asndan, ya da egemenlik ve g a-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 79

sndan ancak stnlk salamakla badar. Fakat saysal fazlalk bakmndan stnlk salamann ayetin akyla badamad ortadadr. Burada sylenmesi gereken husus udur: Ayetten anlald kadaryla, burada iki grup tantlyor. Biri: "sana uyanlar" diye iaret edilen sa'nn izleyicileri. Biri de "inkr edenler". Fiil, oluu ve meydana gelii ifade eder. Vasf ise sfatla birliktelii ve ona brnmeyi ifade eder. Mesel, tbiler ve kfirler kelimeleri birer vasftr. Bir toplumun iinde birka birey birtakm iler yapsalar, geri kalanlar buna raz olsalar ve geriden gelenler bu hususta nde gidenleri izleseler, bu durum bireylerin yaptklarnn onlara nispet edilmesi iin yeterlidir. Nitekim Kur'an bir ok yerde Yahudilerin tmne, peygamberleri ldrmek, onlara eziyet etmek, Allah'n ve elilerinin emirlerine uymaktan kanmak ve kitabn ayetlerini tahrif etmek gibi gemi kuaklarnn iledikleri kimi sulardan dolay ar eletiriler yneltir, onlar knar. Bu durumda "inkr edenler" deyimiyle Yahudilerin kastedilmi olmas, "sana uyanlar" deyimiyle de Hristiyanlarn kastedilmi olmas mmkndr. nk Hristiyanlarn ilk kuaklar sa'ya iman etmi, ona tbi olmulardr. Bu, Allah tarafndan kabul gren bir iman ve gerek anlamda bir uymayd. Geri yce Allah, slam'n ortaya kndan sonra sa'ya tbi olmalarndan veya slam'n ortaya kndan nce de teslis inancn benimseyenleri izlemelerinden raz deildi. u halde, burada kastedilen husus; ilk kuaklar gerek anlamda Hz. sa'ya tbi olan Hristiyanlarn onu inkr eden ve ona kar entrikalar dzenleyen Yahudilerin stne geirilmeleridir. Buna iaret etmekle, ayet u mesaj vermeyi amalyor: "lahi gazap Yahudilerin zerine inmitir. Hz. sa'ya kurduklar tuzak kendi balarna gemitir. Yahudi mmetinin azab iddetlendirilmitir." Bu anlattklarmz, konunun banda vurgulamaya altmz gibi tbi olmann gerek bir tbi olu olmas durumuyla elimez.

80 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Sonraki ayette geen: "man edip, iyi amellerde bulunanlarn mkfatlarn (Allah) eksiksiz verecektir." ifadedeki slp deiiklii de aklanan bu mnay destekler niteliktedir. nk tbi olanlardan maksat, eer yalnzca Hristiyanlardan ve Mslmanlardan kurtulu ve hak ehli olan kimseler olsayd, slp deitirilmeden yle denilmesi daha uygun olurdu: "Sana uyanlarn mkfatlarn eksiksiz verecektir." Nitekim bu, kimseye gizli deildir. Mesele ile ilgili bir baka gr daha var. O da udur: "Uyanlar"-dan maksat, Hristiyanlarla Mslmanlarn tamamdr. Bu durumda ayet, Yahudilerin, kyamet gnne kadar Hz. sa'ya uyulmas gerektiine inananlarn basks altnda aalk bir hayat yaayacaklarn haber vermi olur. Bununla ilgili aklama ise, yukarda yaplan aklamann aynsdr. Aslnda bu, zerinde dnldnde, ayete ilikin en yerinde yorumdur.
"Sonra dnnz bana olacak. te o zaman ayrla dtnz eyler hakknda aranzda ben hkmedeceim." Bu ifadede yce Allah

Hz. sa'ya, ona tbi olanlara ve onu inkr edenlere birden hitap ediyor. Bu, kyamette karlaacaklar durumdur. Bylece Hz. sa konusu, onunla ilgili haber, mjdeleniinden son dnemine kadarki hayat serveni burada son buluyor.
"nkar edenlere gelince; onlar dnyada ve ahirette iddetli bir azapla azaplandracam." Ayetin zahiri, onun: "...ara-nzda ben

hkmedeceim." ifadesinin ayrntl nitelikli devam olduunu gsteriyor. Geni aklama ieren ifadenin genel aklamadan sonra yer almas yni. Bylece inkra sapan Yahudilerin kyamet gn ilahi azaba arptrlacaklar ve m'minlerin de mkfatlarn eksiksiz olarak alacaklar haber veriliyor. Ancak, ayrntl ifadenin kapsamnda "dnyada" deyimin yer almas gsteriyor ki, bu ifade u ifadenin tamamnn ayrntsdr: "Ve sana uyanlar kyamet gnne kadar inkr edenlerin stne geireceim. Sonra dnnz bana olacak." Bu da gsteriyor ki bu, "stn klma"nn ve "Allah'a dnn" sonucu, Yahudilere y-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 81

nelik azabn dnyada Allah'n kendilerine stn kld kimseler eliyle, ahirette de cehennem ateiyle iddetlendirilmesidir. Bu hususta hibir yardmclar da olmayacaktr. Bu ifade, bir nceki ayette iaret edilen "stne geirme" ile egemenlik ve gle stnlk anlamnn kastedildiine ynelik kantlardan biridir. Kantsal stnlk deil. "Onlarn hi yardmclar da olmayacak." ifadesi, azab nleyici efaatin onlar hakknda geerli olmayacan, haklarnda verilen azap kararnn kesin olduunu gsteriyor. Ki daha nce buna iaret ettik.
"man edip, iyi amellerde bulunanlarn mkfatlarn (Allah) eksiksiz verecektir." Bu da "uyanlara" ynelik bir gzel dl vaadidir.

Fakat, salt tbi olmann denilmesi, byle byk bir sevab hak etmek iin yeterli deildir. nk, daha nce de sylediimiz gibi, tbi olma, vasf olduundan dolay srf bir ka birey tarafndan sergileniyor olsa bile, bir toplumun nitelii olarak deerlendirilebilir. Ancak tbi olmaya tahakkuk eden dl, sadece onu fiilen gerekletirene ve halihazrda ona brnene verilir, salt o isimle anlanlara deil. Bu yzden "sana uyanlar" ifadesi yerine: "man edip, iyi amellerde bulunanlar." ifadesi kullanlyor, ta ki mesaj doru alglansn. nk mutluluk ve gzel akbet, gerek bir eyleme baldr, salt isme deil. Nitekim u ayette de buna iaret ediliyor: "phesiz, iman edenlerle Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabiilerden kim Allah'a ve ahiret gnne iman eder ve iyi amellerde bulunursa, onlarn Allah katnda ecirleri vardr. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardr." (Bakara, 62) te Hz. sa'ya tbi olanlar arasnda, iman edip salih ameller ileyenlerin ecrini yce Allah eksiksiz olarak verecektir. Bunlarn dndakilerse, byle bir dl alamayacaklardr. Nitekim ayette: "Allah zalim olanlar sevmez." szyle buna iaret edilmitir. Buradan hareketle, rahmetten ve cennetten sz edilen bir ayette: "Allah, zalim olanlar sevmez." eklindeki bir cmleyle s-

82 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

zn balanmasnn srrn da anlam oluyoruz. Halbuki bildiimiz kadaryla, rahmet ve nimet ayetlerinin sonunda rahmet ve mafiretle ilgili isimlerin zikredilmesi veya hakknda ayet inen kimselerin durumunun vg konu edilmesi daha uygun olur. Ancak, ayetin vermek istedii mesaj bu deildir. Nitekim u ayetler, buna rnek gsterilebilir: "Allah, herbirine en gzel olan vaadetmitir. Allah, yaptklarnzdan haberdardr." (Hadid, 10) "Eer Allah'a gzel bir bor verecek olursanz, onu sizin iin kat kat artrr ve sizi balar. Allah kr kabul edip ok ihsan edendir, halmdir." (Teabun, 17) "Kim Allah'a iman edip, iyi bir amelde bulunursa, Allah onun ktlklerini rter ve iinde ebedi kalclar olmak zere altndan rmaklar akan cennetlere sokar. te byk 'mutluluk ve kurtulu' budur." (Teabun, 9) "man edip, iyi amellerde bulunanlara gelince; Rabbleri onlar kendi rahmetine sokar. te apak olan 'byk mutluluk ve kurtulu' budur." (Casiye, 30) Bunun gibi daha bir ok rnekler de vardr. Bylece ayetin sonundaki: "Allah, zalim olanlar sevmez." ifadesiyle, sa'ya (a.s) srf isimle tbi olan bir dier grubun durumuna iaret ediliyor. Bunlar, iman edip iyi amellerde bulunanlar deildirler. "Bunlar biz sana ayetlerden ve hikmetli zikirden okuyoruz." Bu ifade, kssann bittiine ilikin bir iaret konumundadr. "Hikmetli zikir" ifadesiyle Kur'an kastediliyor. Kur'an, ayetleri ve aklamalar itibariyle Allah'n hikmet esasl zikridir. Ona batl bulamaz. Onda akaya yer yoktur.
"phesiz, Allah katnda sa'nn durumu, Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yaratt, sonra ona "ol" demesiyle o da oluverir." Bu a-

yet, gerektiinde, sa'nn ayrntl olarak anlatlan doumu kssasnn bir zetinin verilmesine rnektir. Olaylar teker teker anlatldktan sonra, bir de ksaca ifade ediliyor. zellikle kantlama ve tartma ortamnda bu tarz bir anlatm, konuma iin bir meziyettir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 83

Ayetler, tartmayla ilgili olarak inmilerdir. Necran Hristiyanlarndan oluan bir heyetle ilgilidirler. Dolaysyla, kssa uzun uzun anlatldktan sonra, yaratlnn ksaca zetlenmesi ortama uygun bir ifade tarzdr. Bununla demek isteniyor ki, onun dnya geliinin niteliinin farkl oluu, onu yaratlm insan olmaktan karmaz. O da tpk Adem peygamber gibi yaratlmtr. Dolaysyla onu nitelendirirken Adem'den fazla bir ey sylemek doru deildir. O, Allah tarafndan babasz olarak yaratlm olan bir insandr. Bu durumda ayetin anlam u ekilde belirginleiyor: sa'nn (a.s) Allah katndaki rnei, yni O'nun katnda belirginleen nitelii, dier bir ifadeyle, yce Allah'n eliyle gerekleen yaratl ile ilgili bilgisindeki durumu, Adem peygamberin yaratlnn bir benzeridir. Yaratl yle gereklemitir: Allah onu bedeninin elementlerini topraktan bir araya getirmi, sonra onlara "ol" demi ve o da babasz olarak bir beer halinde oluvermitir. Bu durumda aklama iki kant ilevini grm oluyor ve herbiri, dierini pekitirerek Hz. sa'ya yaktrlan tanrlk niteliini olumsuz-luyor: Bu kantlardan biri udur: Hz. sa (a.s) Allah tarafndan yaratlmtr. -Allah'n bilgisinde byledir ve hibir ey O'nun bilgisi kapsamnda kaybolmaz.- Bir beer olarak ve babasz dnyaya gelmitir. Durumu bundan ibaret olan birisi tanr deil, kuldur. kinci kant da udur: Onun yaratl Hz. Adem'in yaratlndan pek farkl deildir. Eer yaratlnn orijinal nitelii, onun tanr oluunu gerektiren bir unsur olsayd, Ademin yaratl biimi de bunu gerektirirdi. Oysa kendileri de Hz. Adem'e byle bir nitelik yaktrmyorlar. Dolaysyla aradaki benzerlikten hareketle Hz. sa hakknda da byle bir nitelemede bulunmalar gerekirdi. Ayetten anlald kadaryla, Hz. sa'nn yaratl da tpk Hz. Adem'in yaratl gibi doal ve varolusaldr. Ancak treme, yni

84 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

ocuun olmas iin babaya ihtiya duyulmas asndan bakldnda, yrrlkteki evrensel yasaya gre olaanst bir olgudur. Ayetin akndan anlald kadaryla: "o da oluverir." ifadesiyle gemite olan bir durumun anlatm kastediliyor. Ama bu durum: "Sonra ona "ol" dedi." ifadesinin zamansal ardklk durumunu o-lumsuzlad hususuyla bir eliki oluturmaz. nk dayanaklar, nispetleri farkldr. nk u grdmz varlklar, tedric=aamal olarak varolanyla, bu ekilde varolmayanyla yce Allah tarafndan yaratlmlardr. Varlk btn O'nun emri olan "ol" kelimesiyle varolmutur. Nitekim yce Allah bu hususa yle iaret ediyor: "Bir eyi diledii zaman, O'nun emri yalnzca "ol" demesidir; o da hemen oluverir." (Yasin, 82) Varlk btn iindeki bir ok eyin oluumu, aamal sebepleri asndan incelendiinde aamaldr. Fakat, varlklarn durumu yce Allah'a nispetle ele alndnda, burada aamal varolua yer yoktur; zamansal mhlet sz konusu deildir. Nitekim yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Bizim emrimiz, bir gz krpma gibi, yalnzca bir keredir." (Kamer, 50) nallah yeri gelince, bu hususla ilgili ayrntl aklamalara yer vereceiz. te yandan: "Sonra ona "ol" dedi." ifadesinin aklamak istedii husus udur: Yce Allah, bir eyi yaratrken sebeplere ihtiya duymaz. Dolaysyla yaratmasn diledii eylerin durumu, O'na kar deimez. rnein, varolua mdahale eden sebeplerin deiik durumlarndan kaynaklanan mmknlk veya imkansz, kolaylk veya zorluk, yaknlk veya uzaklk gibi olgular, Allah Tela'nn onlar yaratmasnda bir etkinlik oluturmaz. O, bir eyi irade ettii zaman, ona: "ol" der, o da hemen oluverir. Bunun iin normalde etkili olan maddi sebeplere ihtiyac yoktur.
"Gerek, Rabbinden gelendir. yleyse kukuya kaplanlardan olma." ifadesi, nceki ayete ynelik bir tekittir. Ki ayet, bundan nce

"inne" ve benzeri edatlarla tekit edilmiti. Tpk kssann ayrntl aklamasnn ardndan: "Bunlar biz sana ayetlerden ve hikmetli

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 85

zikirden okuyoruz." ifadesinin tekit amacyla yer almas gibi. Bununla gdlen ama, Resulullah Efendimizin (s.a.a) hak zere olduuna dair gnln ho tutmak ve tartmada kendisine kar sunulan tezlere yreklilikle cevap vermesini salamaktr. "Gerek, Rabbinden gelendir." ifadesi, Kur'an'n olaanst etkileyicilie sahip aklama amal ifadelerinden biridir. Dikkat edilirse "hak" szc, balam ifade eden ve baka bir anlama iaret etmeyen "min" edatyla kaytlandrlmtr. Szgelimi "Hak, Rabbinle beraberdir." denilmiyor. nk byle bir ifadeden "irk" anlam (Allah'n yannda hakkn da olmas) sezinlenebilir ve gerekle ilintili olarak yce Allah'a "acz"in nispeti de alglanabilir. (Hak olmadan Allah bir eye g yetiremez yni.) yle ki: "Drt, ift bir saydr" veya "Bir, ikinin yarsdr" gibi hak nitelikli szler ve sabit nesnel olgular ieren nermeler, hibir durumda deimeleri mmkn olmayan bedih olgular trnden olsalar bile, insan btn bunlar ancak objeler dnyasndan ve varlk btnnn iinden alglar. Varlk da btnyle Allah'tandr. u halde, btn hayr O'ndan olduu gibi btn hak da O'ndandr. Bu nedenledir ki yce Allah, yaptndan dolay sorgulanmaz, ama insanlar sorgulanrlar. nk O'ndan bakasnn fiili ancak hak olduu zaman hakka elik eder. Fakat O'nun fiili varln kendisidir ve hak da varln ilm suretinden baka bir ey deildir.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Tefsir-ul Kumm'de "Ey Meryem, phesiz Allah seni seti, temizledi ve alemlerin kadnlarna stn kld." ifadesiyle ilgili olarak mam Cafer Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Allah, onu iki kere seti. Birincisinde, kadnlarn iinden onu tercih etti. kincisinde ise, bir erkek eli demedii halde hamile kalmasn salamakla onu dnya kadnlarndan stn kld." (c.1, s.102)

86 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Mecma-ul Beyan'da mam Bkr'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Ayetin anlam udur: "Seni peygamberler zrriyeti iin seti. Seni zinadan arndrd ve bir erkekle birleme olmakszn sa'ya hamile kalmak zere seni seti..." (c.2, s.440) Ben derim ki: "Seni peygamberler zrriyeti iin seti." sz, seni peygamberlere kendini nispet etmeye layk bir zrriyet olman iin seti, demektir. "Seni zinadan arndrd." sz, sana ondan korunmuluk nitelii verdi, demektir. Onun sa'y, bir erkekle birleme olmakszn dourmasnn dayana da budur. Dolaysyla, hadisteki ifadenin ak, onun seilmesinin ve arndrlmasnn baz gereklerine yneliktir. Buna binaen, iki rivayet arasnda bir eliki olmad aktr. Daha nce, ayetin bu hususa ynelik iaretine deinmitik. ed-Drr-l Mensur adl eserde Ahmed ve Tirmizi -sahih olduunu belirterek- bn-i Mnzir, bn-i Habban ve Hakim, Enes'ten yle rivayet ederler: "Resulullah Efendimiz (s.a.a) yle buyurdu: "Dnya kadnlarndan mrn kz Meryem, Hveylid kz Hatice, Muhammed kz Fatma ve Fravun'un kars Asiye, rnek alnma balamnda sana yeterlidir." Suyuti, bu hadisin bn-i Ebu eybe tarafndan mrsel olarak (rivayet zincirlerine yer vermeden) Hasan'dan rivayet edildiini belirtir. (c.2, s.23) Yine ayn eserde Hakim -sahih olduunu belirterek- bn-i Abbas'n yle dediini rivayet eder: "Resulullah Efendimiz (s.a.a) buyurdu ki: "Dnya kadnlarnn en stnleri Hatice, Fatma, Meryem ve Fira-vun'un kars Asiye'dir." (c.2, s.23) Ayn eserde bn-i Mrdeveyh, Hasan'dan yle rivayet eder: "Resulullah Efendimiz (s.a.a) buyurdu ki: "Yce Allah, drt kadn dnya kadnlarndan stn kld. Bunlar; Mezahim kz Asiye, mrn kz Meryem, Hveylid kz Hatice ve Muhammed kz Fatmadr." (c.2, s.23)

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 87

Ayn eserde, bn-i Ebu eybe ve bn-i Cerir Hz. Fatma'dan (a.s) yle rivayet ederler: "Resulullah (s.a.a) bana dedi ki: "Cennet kadnlarnn efendisi sensin; Bakire Meryem deil." (c.2, s.23) Yine ayn eserde, bn-i Asakir bn-i Abbas'tan yle rivayet eder: "Resulullah Efendimiz (s.a.a) buyurdu ki: "Cennet kadnlarnn efendisi mrn kz Meryem, sonra Fatma, sonra Hatice, sonra Firavun'un kars Asiye'dir." (c.2, s.23) Ayn eserde bn-i Asakir, Mukatil kanalyla Dahhak'tan o da bn-i Abbas'tan Peygamber Efendimizin (s.a.a) yle buyurduunu rivayet eder: "Drt kadn var ki, onlar kendi dnyalarnn efendileridir: mrn kz Meryem, Mezahim kz Asiye, Hveylid kz Hatice ve Muham-med kz Fatma. Alemi asndan hepsinden stn olan ise Fatma'-dr." (c.2, s.23) Ayn eserde bn-i Ebu eybe, Abdurrahman b. Ebu Leyla'dan yle rivayet eder: "Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: "mrn kz Meryem'den, Firavun'un kars Asiye'den ve Hveylid kz Hatice'den sonra dnya kadnlarnn efendisi Fatma'dr." (c.2, s.23) el-Hisal adl eserde, krime'ye ve ondan bn-i Abbas'a dayanan bir rivayet zinciriyle Peygamberimizden (s.a.a) yle aktarlr: "Resulullah (s.a.a) yere drt izgi izdi, sonra yle dedi: "Cennet kadnlarnn en iyileri; mrn kz Meryem, Hveylid kz Hatice, Muhammed kz Fatma ve Fravun'un kars Mezahim kz Asiye'dir." (s.205, h:22) Ayn eserde, yazar kendi rivayet zinciriyle mam Musa Kzm'dan (a.s) yle rivayet eder: "Resul-i Ekrem (s.a.a) buyurdu ki: "Yce Allah, kadnlar arasndan drt tanesini seti: Meryem, Asiye, Hatice ve Fatma." (s.225, h:58) Ben derim ki: Bu ierie yakn anlamlar ifade eden birok rivayet gerek ii, gerekse Snni kanallardan aktarlmtr. Ad geen kadnlarn, dnya kadnlarnn efendisi olmalar, onlarn iinde bazlarnn daha stn olmas durumunu ortadan kaldrmaz. Bunu ed-Drr-l Mensur'dan aktarlan altnc rivayetten ve dier hadis-

88 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

lerden alglamak mmkndr. Nitekim: "Gerek u ki, Allah, Adem'i, Nuh'u... seti." (l-i mrn, 33) ayetini tefsir ederken benzeri bir nokta zerinde durmutuk. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken husus udur: Ayette iaret edilen husus "seme"dir. Bunun da tercih etme anlamnda olduunu belirtmitik. Fakat rivayetlerde ise, "efendilik" olarak geer. Bunlar arasnda anlam itibariyle fark vardr. kincisi, birincisinin kemal derecelerinden biri konumundadr. Tefsir-ul Ayy'de: "Onlardan hangisi Meryem'in bakmn stlenecek diye kalemleriyle kur'a atarlarken..." ifadesiyle ilgili olarak, mam Bkr'n (a.s): "Babas lnce, bakmn stlenmek zere kur'a ektiler." dedii rivayet edilir." (c.1, s.173, h:47) Tefsir-ul Kumm'de: "Hani melekler demilerdi: "Ey Meryem, phesiz Allah seni seti, temizledi ve alemlerin kadnlarna stn kld." ayetiyle ilgili olarak u aklama yaplyor: "Allah onu iki defa seti. Birinci seimde kadnlarn iinden onu tercih etti. kincisinde ise, bir erkekle temasa girmesi sz konusu olmadan hamile kalmasn salad. Bylece onu alemlerin kadnlarndan stn klmak suretiyle semi oldu." Kumm szlerinin devamnda yle diyor: "Sonra yce Allah, Peygamberine yle seslendi: "Bunlar, gayb haberlerindendir. Onlar -sana ey Muhammed- vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem'in bakmn stlenecek diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarnda deildin." Kumm devamla diyor ki: "mrn'n kars, Meryem'i dnyaya getirdikten sonra mrn'n akrabalar, aralarnda ekitiler ve herkes: "Biz ona bakacaz." diyordu. Daha sonra dar kp aralarnda oklarla kur'a ektiler. Kur'a Zekeriyaya kt." (c.1, s.102) Biz daha nce bu ve nceki rivayetleri destekleyen aklamalara yer vermitik. Biliniz ki; Meryem'e ynelik mjde, sa'nn (a.s) dnyaya gelii, insanlar davet etmesi ve gsterdii mucizelerle ilgili bir ok hadis

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 89

vardr. Fakat, tefsir amal bir deerlendirme erevesinde, ayetlerde aktarlan kssalar yeterli gryoruz. Dolaysyla, bunlar arasnda sadece nemli grdklerimizi zikrettik. Tefsir-ul Kumm'de: "Yediklerinizi... size haber veririm." ifadesiyle ilgili olarak mam Bkr'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Hz. sa, srailoullarna: "Ben Allah tarafndan size gnderilmi bir eliyim. Ben size, amurdan ku eklinde bir ey yaratr, sonra onun iine flerim ve o, Allah'n izniyle ku oluverir. Ben doutan kr olan, ala-caly iyiletiririm." (Ekmeh: Doutan gzleri grmeyen demektir) diyordu." Onlar u karl verdiler: "Senin yaptklarn, bize gre byden baka bir ey deil. Sen bize bir mucize gster ki, onunla senin doru sylediini bilelim." Bunun zerine sa (a.s) dedi ki: "Sizin evlerinizde yediklerinizi ve biriktirdiklerinizi size haber versem nasl olur? Evlerinizden kmadan nce yediiniz yiyecekleri ve geceden sakladklarnz size bildirsem, doru sylediimi kabul eder misiniz?" Dediler ki: "Evet." Bu cevap zerine Hz. sa, herbirine: "Sen unu yedin, unu itin, unu kaldrdn" demeye balad. Bir ksm kabul etti ve ona inand. Bir ksm da inkr etti. Bu, eer inansalard, kendileri iin bir mucizeydi. (c.1, s.102) Hz. sa'nn mucizelerini ieren bu ayetlerin ba ve sonunun ak itibariyle farkllk arzetmesi, yukardaki rivayeti destekler mahiyettedir, ki biz bu hususa daha nce iaret ettik. Tefsir-ul Ayy'de: "Benden nce gelen Tevrat' dorulamak ve size haram klnan baz eyleri helal klmak zere..." ayetiyle ilgili olarak mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Hz. Davut ile Hz. sa arasnda drt yz yl vard. sa'nn eriat; tevhid ve ihlas esaslyd. Nuh'a, brahim'e ve Musa'ya tavsiye edilen kurallar zere gnderilmiti. Ona ncil indirildi. Dier peygamberlerden alnan misak (ba-llk yemini) ondan da alnd. Kitapta onun iin u hususlar yasala-trld: Dinle birlikte namaz klmak, marufu emretmek, mnkeri nlemek, haram olan haram, helal olan da helal klmak. Ona ncil'de tler, rnekler ve cezalar indirildi, ki

90 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

bu cezalarn iinde ksas ve dier cezalarn teferruatna ilikin hkmler yer almaz. Mirasla ilgili farzlar da yoktur. Tevrat'ta Musa'ya bildirilen baz hkmler onun iin hafifletildi. Yce Allah'n sa'nn srailoullarna sylediini bildirdii u szde buna iaret ediliyor: "...Ve size haram klnan baz eyleri helal klmak zere..." Hz. sa, kendisine tbi olan m'minlere, Tevrat'n ierdii eriata ve ncil'e inanmalarn emretti." (c.1, s.175, h:52) Ben derim ki: "Ksas- Enbiya" kitabnda, mam Sadk'tan (a.s) rivayet edilen ayrntl bir haber vardr. Orada deniliyor ki: "Hz. Davud ile Hz. sa arasnda drt yz seksen sene vardr." Ancak her iki rivayete gre de bu rakamlarn Ehl-i kitabn tarihiyle rten bir yn yoktur. el-Uyun adl eserde belirtildiine gre, mam Rza'dan (a.s): "Neden Havarilere "Havari" ad verilmitir?" diye bir soru sorulur, o u cevab verir: "Ehl-i Snnet'e gre onlarn "Havariler" diye isimlendirilmelerinin nedeni, bunlarn amar ykaycl yapan kimseler olmalardr. nk onlarn ii, halkn elbiselerini ykamak ve temizlemekti. Bu kelime beyaz ekmek anlamna gelen "Havar" dan tremitir. Fakat biz Ehl-i Beyt'e gre, onlara "Havariler" denilmesinin nedeni, hem kendilerini, hem de bakalarn vaaz ve tlerle gnah kirlerinden arndran kimseler olmalardr..." (c.2,
s.79, h:10)

et-Tevhid adl eserde, mam Rza'nn (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Onlar, on iki kiiydiler. En faziletlileri ve en alimleri Luka'yd." (s.421) el-kmal adl eserde, mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Allah, Meryem olu sa'y peygamber olarak gnderdi. Ona bir nur, ilim, hikmet ve kendisinden nceki peygamberlerin ilmini bah etti. Buna ek olarak ncil'i verdi. srailoullarn kendisine indirilen kitaba ve hikmete davet etmek, Allah'a ve resulne inanmaya armak zere Kuds'e gnderdi. Ama byk ounluu azgnlat ve kfre sapt. srailoullar ona inanmaynca, Hz. sa

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 91

(a.s) onlar azaplandr-mas iin Rabbine dua etti ve bu duasnda da azimli olduunu gsterdi. Bunun zerine Allah ilerinden baz eytanlar meshetti ki bu, bir mucize olsun ve onlar da ibret alsnlar. Ama bu, onlarn azgnlklarn ve kfrlerini arttrmaktan baka bir ie yaramad. Bunun zerine Hz. sa (a.s) Beyt-ul Mukaddes'e geldi, orada beklemeye koyuldu. Onlar dine davet ediyor, Allah katndaki nimetleri arzulamalarn salamaya alyordu. Bu durum otuz yl srd. Nihayet Yahudiler onun peine dtler. Sonunda onu yakalayp ikence ettiklerini ve diridiri topraa gmdklerini iddia ettiler. Dier bir grup da onu ldrdklerini, astklarn, armha gerdiklerini sylediler. Ama yce Allah, onun aleyhine onlara bir frsat verecek deildi. Sadece bir bakas ona benzetildi. Ona ikence etmeleri, ldrmeleri sz konusu deildir. ldrp asmalar da bir aslsz iddiadr. nk eer byle bir eyi yapmaya g yetirebilselerdi, bu, "Fakat Allah, lmnden sonra, onu katna ykseltti." szn yalanlamak anlamna gelirdi." (s.224, h:20) Ben derim ki: "lerinden baz eytanlar meshetti" ile, ilerindeki baz kt karakterli insanlarn meshedilmesi kastediliyor. Hadisin: "...Orada beklemeye koyuldu. Onlar dine davet ediyor..." ifadesiyle, Hz. sa'nn mrne iaret edilmi olsa gerektir. nk ifadede getii gibi, onun otuz yl yaad mehur bir grtr. Hz. sa, insanlarla beikten eriiklik yana kadar konuuyordu. O, ocukluundan itibaren peygamberlikle grevlendirilmiti. Bu durumu, yce Allah, onun lisanyla u ekilde aktaryor: "Bunun zerine ona iaret etti. Dediler ki: "Henz beikte olan bir ocukla biz nasl konuabiliriz?" sa dedi ki: "phesiz ben Allah'n kuluyum. Allah bana kitab verdi ve beni peygamber kld." (Meryem, 29 30) mam'n "... bu, "Fakat Allah, lmnden sonra, onu katna ykseltti." szn yalanlamak anlamna gelirdi." sz "Fakat Allah, onu kendisine ykseltti" ve "Ben seni vefat ettireceim ve

92 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

seni kendime ykselteceim" ayetlerinin anlam olarak aktarlmasdr. mam Sadk (a.s) bu ifadesiyle ayetin aknda lm olaynn "ykseltme"den nce zikredilmesinden, olayn gerekte de byle bir sralanla olutuu sonucuna varyor. Tefsir-ul Kumm'de mam Bkr'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Hz. sa (a.s) Allah'n katna ykseltilecei gece ashabyla bulumak zere szleti. Akam olunca onun yannda toplandlar. On iki kiiydiler. Hz. sa onlar bir eve soktu, sonra evin bir kesinde bulunan emeden dar kp yanlarna geldi. Bir yandan da bann slakln kurutmaya alyordu. Dedi ki: "Allah bana, beni bu saatte katna ykselteceini, beni Yahudilerden temizleyeceini vahyetti. Sizden kim benim klma girip ldrlmeyi, aslmay, sonra da benimle ayn dereceye ykselmeyi ister." lerinden bir gen: "Ben isterim, ey Allah'n ruhu!" dedi. sa: "Evet, ite sen osun." dedi. Sonra onlara yle dedi: "inizden biri sabah olmadan on iki kez beni inkr edecektir." lerinden bir adam: "O, benim ey Allah'n peygamberi!" dedi. Hz. sa ona: "Bunu iinden hissediyor musun? yleyse, sen de osun." Sonra dnp onlara yle dedi: "Biliniz ki siz, benden sonra frkaya ayrlacaksnz. Bu frkalardan ikisi Allah'a iftira attklar iin atee gireceklerdir. Dier frka Allah'a kar sadk olanlardr. Bunlar em'un'a tbi olacaklar ve bu yzden de cennete gireceklerdir." Sonra yce Allah evin bir kesinden sa'y katna ykseltti. Onlar da seyrediyorlard. O gece sa'y arayan Yahudiler geldiler ve Hz. sa'nn: "inizden biri sabah olmadan on iki kez beni yalanlayacaktr." dedii adam yakaladlar. Ardndan, sa'nn klna giren genci yakalayp ldrdler, astlar. sa'nn: "Sabah olmadan on iki kez inkr edecek" dedii kii de kfre sapt." (c.1, s.103) Ben derim ki: Buna yakn ierie sahip bir rivayet de bn-i Abbas'tan, Katade'den ve bakalarndan aktarlmtr. Bazs demilerdir ki: "zerine sa'nn kl geirilen kii, ldrsnler diye Yahudilere sa'nn yerini gsteren kiidir." Bundan farkl eyler de

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 93

sylenmitir. Kur'an bu hususta herhangi bir aklama yapmyor: "Onu ldrmediler ve onu asmadlar. Ama onlara onun benzeri gsterildi." (Nis, 157) ayetini tefsir ederken, bu hususta ayrntl aklamalara yer vereceiz. el-Uyun adl eserde, mam Rza'nn (a.s) yle dedii rivayet edilir: "sa kadar, Allah'n hibir peygamberinin ve hccetinin durumu, insanlara benzemeli, kark gelmedi. nk o, diri olarak yeryznden ykseltildi. Yerle gk aras bir yerde ruhu kabzedildi. Sonra ge ykseltildi ve orada ruhu yeniden bedenine dnd. Nitekim u ayet bu olaya iaret etmektedir. "Hani Allah demiti ki: "Ey sa, seni vefat ettireceim, seni kendime ykselteceim ve seni temizleyeceim..." Allah, Hz. sa'nn kyamet gn u szleri syleyeceini hikaye eder: "Onlarn iinde kaldm srece, ben onlarn zerinde bir ahidim. Benim hayatma son verdiinde, zerindeki gzetleyici sendin. Sen her eyin zerinde ahid olansn." (Mide, 117) Tefsir-ul Ayy'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "sa ge ykseltilirken zerinde Meryem'in eirdii, Meryem'in rd ve Meryem'in diktii bir hrka vard. sa ge varnca, ona: "zerindeki dnya sslerini at." diye seslenildi." (c.1, s.175, h:53) nallah Nis suresinin sonlarnda bu iki hadisin anlamn aklayacaz. ed-Drr-l Mensr adl eserde: "phesiz Allah katnda sa'nn durumu..." ayetiyle ilgili olarak Abd b. Hamid ve bn-i Cerir, Katade'-den yle rivayet ederler: "Bize anlatld: "Necranllarn efendisi ve piskoposu olan iki zat, Peygamberimizle (s.a.a) bulutular ve ona sa hakknda u soruyu sordular: "Her insann bir babas vardr. Peki niye sa'nn babas yoktur?" Bunun zerine yce Allah: "phesiz Allah katnda sa'nn durumu..." diye balayan ayeti indirdi." (s.2, s.37) Ben derim ki: Buna yakn ierie sahip haberler Sddi'den, kri-me'den ve bakalarndan rivayet edilmitir. Tefsir-ul Kumm'de

94 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

de (c.1, s.104), bu ayetin sz konusu olay zerine nazil olduu belirtilir.

HADSLER IIINDA "MUHADDES" LE LGL AIKLAMA


el-Besair adl eserde, Zrare'nin yle dedii rivayet edilir: "mam Cafer Sadk'a (a.s) "Resul", "Nebi" ve "Muhaddes"in ne anlama geldiini sordum. Buyurdu ki: "Resul; kendisine Rabbinden bir mesaj getiren ve "Rabbin, sana yle yle emrediyor." diyen melei bizzat gren kimseye denir. Resul, ayn zamanda nebi de olur. Nebi; kendi kalbine haber indiren melei grmez. Onun durumu baylan ve bu halinde rya gren kimsenin durumuna benzer." Dedim ki: "Ryada grd eyin hak olduunu nasl anlar?" Buyurdu ki: "Yce Allah, ona bunu aklar. Bylece melei grmeden bunun hak olduunu anlar. Muhad-des ise, melein sesini iitir, ama onu grmez." (s.371, h:12) Ben derim ki: Bu hadis, el-Kfi kitabnda da mam Sadk'tan (a.s) rivayet edilmitir. (c.1, s.135) Hadisin sonunda yer alan "ahiden" kelimesi "la yera=grmez" kelimesinin mef'ulu=nesnesidir ve hazr vaziyette seslenen kimse anlamndadr. Bu ifadenin "la yera" fiilinin failinden hal olmas ihtimali de vardr (yni ahit olduu halde kimseyi grmez). Yine ayn eserde, Bureyd'in mam Bkr (a.s) ve mam Sadk'tan (a.s) ettii rivayette yle yer alr: "Bureyd: "Resul, nebi ve muhaddes kimlere denir?" diye sorar. mam buyurur ki: "Resul; melei aka gren, onunla konuan kimseye denir. Nebi; melein kendisine haber getirdiini ryada gren kimseye denir. Nbvvet ve risalet bir kimsede ayn anda bulunabilir. Muhaddes ise; melein sesini duyan, ama eklini gremeyen kimseye denir." Bureyd der ki: "Dedim ki: "Allah ilerini dzeltsin, ryasnda gren kimse, bunun hak olduunu ve kendisine haber getirenin melek olduunu nasl anlar?" Buyurdu ki: "Bunu anlayncaya kadar, ona

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 95

bu hususta yardmc olunur. Yce Allah, kitabnzla semavi kitaplara ve peygamberlerinizle de peygamberlere son vermitir." Ayn eserde, Muhammed b. Mslim'den yle rivayet edilir: "mam Cafer Sadk'tan (a.s) muhaddes kime dendiini sordum. Buyurdu ki: "Muhaddes, melein sesini iitir, ama eklini grmez." Dedim ki: "Allah ilerini dzeltsin, peki bunun melek szleri olduunu nasl anlar?" Buyurdu ki: "Kendisine bir huzur ve gven duygusu bahedilir. Bylece, bu szlerin melee ait olduunu hisseder. Yine ayn eserde, Ebu Basir'in mam Sadk'tan (a.s) yle rivayet ettii belirtilir: "Ali (a.s) muhaddesti, Selman muhaddesti." Dedim ki: "Muhaddesliin belirtisi nedir?" Buyurdu ki: "Melek, kalbine yle yle yapmasn ilham eder." Ayn eserde Hamran b. A'yun yle rivayet eder: "mam Bkr (a.s) bana yle dedi: "Ali (a.s) muhaddesti (muhaddes; kendisiyle konuulan demektir). Bunu benden duyan arkadalarmz: "mamdan, Ali'yle kimin konutuunu renmeden baka bir ey yapmayacaksn." dediler. Bir gn mam Bkr'la karlatm. Dedim ki: "Ali muhaddesti, diye bana siz haber vermediniz mi?" Buyurdu ki: "Evet. "Dedim ki: "Peki, onunla kim konuuyordu." Buyurdu ki: "Melek konuuyordu." Dedim ki: "Peki, o bir nebi veya resuld diyebilir miyim?" Buyurdu ki: "Hayr, yle deil de byle demelisin: Ali (a.s) bu zelliiyle Hz. Sleyman'n arkada (Sebe' melikesi Belks'n tahtn gz ap kapamadan nce getiren sf b. Berhiy) ile Hz. Musa'nn arkadana (Hz. Hzr'a) benzer. Onun rnei, Zlkarneyn'dir. Duymadn m ki Ali'den "Zlkarneyn peygamber miydi?" diye sorulur, o da "Hayr, ama Allah' seven ve Allah tarafndan sevilen, Allah iin t veren ve Allah tarafndan te mazhar olan bir kuldu." cevabn verir. te Ali de byle bir kuldu." Ben derim ki: Muhaddesin anlam ile ilgili olarak Ehl-i Beyt mamlarndan ok sayda hadis rivayet edilmitir ki bunlar, el-

96 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

Besair, el-Kfi, el-Kenz ve el-htisas gibi eserlerde yer alrlar. Bu tr rivayetlere Ehl-i Snnet kaynaklarnda da rastlyoruz. Nebi, resul ve muhaddes arasndaki farka iaret eden rivayetlere gelince; daha nce, resul ve nebi arasndaki fark aklamtk. Bu aklamada, vahiy; yce Allah'n kuluyla konumas, anlamna gelir, demitik. Byle bir durumda hibir kanta ve hccete gerek olmakszn konuulann vahiy olduu kesin olarak bilinir. Dolaysyla, bu balamda ilahi telkinler, apak bedih bilgilere benzer. Bunlar elde etmek iin insann, kyas=tasm gibi onaylatc bir nedene ihtiyac yoktur. Uykuya gelince; bununla ilgili rivayetlerden anlald kadaryla, bilinen uykudan farkl bir anlamda kullanlmtr. Bilinen uyku derken, insann gece veya gndz uyumasn kastediyoruz. Ancak nebilerin vahyi al yntemlerinden biri olan uyku ile, baylma tr bir gelime kastediliyor. Bu esnada nebi olan insann duyular durur, hareketsiz kalr. Bu srada, bizim uyank halindeki grmemize benzer bir grme biimiyle grmeye balar. Ardndan da yce Allah, grd eylerin eytan meneli olmayp, Allah tarafndan gelen vahiy olduunu kesin olarak alglamas iin onu destekler. Muhaddeslie gelince; bu, melein sesini duymadr. Ancak bu duyu, kalp araclyladr, normal duyu organ olan kulak araclyla deil. Ayn ekilde, zihinsel bir duyumsama da deildir. nk byle bir durumda, buna ancak, uzak mecaz tr sanatyla "ses duyma" denilir. (Yoksa zihinsel duyumsamalar z itibariyle "ses duyma" anlamn ifade etmezler.) Bu yzden konuyla ilgili rivayetlerde, sesin duyulmas ile kalbe damlama olgusu birlikte zikrediliyor ve buna ramen de bu olaya "konuma" ismi veriliyor. Dolaysyla muhaddes, melein konuma sesini duyar, szlerini kulayla alglar. Tpk bizim normal sesleri duymamz gibi. O da normal szleri ve maddi alemde iitilen eyleri duyar, fakat onun duyduu melek szn bakas duymaz. Bu nedenle kalb bir olgu olarak nitelendirilir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 97

Muhaddesin duyduu szlerin, eytann telkinleri olmayp melek sz olduunu bilmesi, yce Allah'n kendisini desteklemesi ve yneltmesi ile olur. Nitekim, daha nce Muhammed b. Mslim'in aktard rivayette bu hususa yle iaret edilmitir: "Yce Allah, ona bir i huzuru ve gven duygusu verir ki, bu sayede onun melek olduunu anlar." nk eytani telkinler, m'min insann yannda batl surette beliren batl eylerdirler. Dolaysyla, onlarn Allah'a isyan etmeleri mmkn olmayan meleklerin szleri olmad kolayca anlalr. Ya da hak suretiyle sunulan batl eylerdir. Ki bunlarn sonular ve etkileri de batl olur. nk m'min insanla beraber olan ilahi nur, onun gerek mahiyetinin ortaya kmasn salar. Nitekim yce Allah yle buyurmutur: "l iken kendisini dirilttiimiz ve insanlar iinde yrmesi iin kendisine bir nur verdiimiz kimse." (En'm, 122) Ayrca eytan telkin ve vesveseler, insann ruhunda sknt, kalbinde sarslma meydana getirirler, insan huzursuz ederler. Buna karn Allah'n zikri ve sz insana vakar verir, i dolgunluk baheder. Yce Allah konuyla ilgili olarak yle buyuruyor: "te bu eytan, ancak kendi dostlarn korkutur." (l-i mrn, 175) "yi bilin ki, kalpler ancak Allah' anmakla huzur bulur." (R'd, 28) "Korkanlar, kendilerine eytan tarafndan bir vesvese dokunduunda hatrlayp hemen (gerei) grrler." (A'rf, 201) u halde insan iine bir sz veya bir dnce damlad zaman, bundan dolay i huzuru, suknet ve gven duyusu hissediyorsa, bu durum o sz ve o dncenin Rahman meneli olduunu gsterir. sknts ve huzursuzluk da szn veya hatra gelen eyin eytan meneli olduunun kantdr. Bunun tipik sonular acelecilik, panik, ha-fifcilik ve benzeri davranlardr. Rivayetlerde muhaddesin, sesini iitmesine ramen melei bizzat grmedii yolundaki ifadeler, konunun sadece bir ynn aklamaya yneliktir; bu iki mnann (yni grmenin ve duymann) bir arada gereklemesinin imknsz olduuna deil. yle ki:

98 ........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3

nsann muhaddes olmasndaki l, sadece melein sesini duymaktr; sesin sahibini grmek bir zorunluluk deildir. Eer bir kimse, sesi duyar ve bu esnada melei de grrse, bu, onun muhaddes olduundan dolay melei grmtr anlamna gelmez. nk ayetlerde, baz muhaddeslerin, konuma esnasnda melei grdklerine dair iaret ediliyor. Yce Allah'n Meryem'le ilgili u sz bunun bir kantdr: "Bylece biz ona ruhumuzu (Cebrail'i) gndermitik, o da, dzgn bir beer klnda grnmt. Demiti ki: "Gerekten ben, senden Rahman olan Allah'a snrm. Eer takva sahibiysen bana yaklama." Demiti ki: "Ben, yalnzca Rabbimden gelen bir eliyim; sana tertemiz bir erkek ocuk armaan etmek iin buradaym." (Meryem, 17- 19) brahim peygamberin (a.s) mjdeleme kssasndaki durumuyla ilgili ayet de buna ynelik bir kanttr: "Andolsun, elilerimiz brahim'e mjde ile geldikleri zaman "selam" dediler... Kars ayaktayd, bunun zerine gld. Biz ona shak', shak'n arkasndan Yakub'u mjdeledik. "Vay bana" dedi kadn. "Ben kocam bir kadn iken ve kocam da bir ihtiyar iken douracak mym? Gerekten bu, artc bir ey!..." Dediler ki: "Allah'n emrine mi ayorsun? Allah'n rah-meti ve bereketi sizin zerinizdedir, ey ev halk! phesiz O, vlmeye layk olandr, Meciddir." (Hd, 69-73) Burada bir ihtimal daha var. yle ki: Hadiste nefyedilen grme, muhaddesin melei gerek ekliyle grmesidir, baka kla girmi olarak grmesi deil. nk ayetlerde, grlen melein klk deitirerek onlara grnmesinden te bir bilgi verilmiyor. nc bir ihtimali de baz mfessirler dile getirmilerdir. Buna gre; ayette nefyedilen grmeden maksat, teri nitelikli vahye muhatap olmaktr. Yni melek, muhaddese grnerek er'i bir hkm ona vahy-edemez. nk yce Allah, bununla eriat sahibi resullerin ve nebi-lerin makamn korumay irade etmi ve er'i hkmleri sadece onlara indirmitir. Ancak bu, uzak bir ihtimaldir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 99

61- Artk kim sana gelen ilimden sonra, onun hakknda seninle tartmaya kalkarsa, de ki: "Gelin, biz kendi oullarmz, siz kendi oullarnz, biz kendi kadnlarmz, siz kendi kadnlarnz, biz kendimizi ve siz kendinizi aralm; sonra da dua edelim de, Allah'n lanetini yalan syleyenlerin stne klalm. 62- phesiz bu, doru haberlerdir. Allah'tan baka ilh yoktur. Muhakkak ki Allah, mutlak g ve hikmet sahibidir. 63- Eer yz evirirlerse, elbette Allah, bozguncular bilendir.

AYETLERN AIKLAMASI
"Kim sana gelen ilimden sonra, onun hakknda seninle tartmaya kalkarsa..." ifadesinin orijinal metninin bandaki "fa" harfi

ayrntlandrmaya yneliktir. Hz. sa ile ilgili ilahi aklamann: "Gerek, Rabbinden gelendir. yleyse kukuya kaplanlardan olma." pekitirme amal cmleyle son bulmasnn ardndan, olaanst bir akla sahip ilahi beyan zerine lanetleme gibi bir neriyle konuya ayrnt kazandrlyor. "Onun hakknda..." ifadesindeki zamir, Hz. sa'ya veya nceki ayette iaret edilen "hakka" dnktr.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 100

Yce Allah'n bu ayete kadarki aklamas hi kukuya yer brakmayan ilahi bir aklama olmasna ramen yine de kesin kantlar iermektedir. Buna: "phesiz, Allah katnda sa'nn durumu Adem'in durumu gibidir." ayeti iaret etmektedir. Dolaysyla bu aklamadan sonra edinen bilgi de burhan=belgit'e dayal bir bilgidir. Dolaysyla bu bilginin etkisi hem Resulullah' (s.a.a), hem de onunla birlikte dinleyen herkesi kuatr. Eer tartmaya kalkan dinleyicilerden biri, bunun ilahi vahiyden kaynaklanan bir aklama olduundan kuku duysa bile, bunun akl selimin alglayaca bir kant ve belgit olma zelliinden kuku duymas mmkn olmaz. Bu yzden: "...sana gelen ilimden sonra..." deniliyor, buna karlk: "Onlara yaptmz aklamadan sonra" gibi bir ifade kullanlmyor. Bu ayetin bir dier nktesi de udur: Peygamberimizden (s.a.a) ilim niteliiyle birlikte sz edilmesi, onun yce gnln ho tutmaya, Allah'n izniyle galip geleceini, Rabbinin ona yardm edeceini, yzst brakmayacan mjdelemeye yneliktir.
"De ki: "Gelin, biz kendi oullarmz, siz de kendi oullarnz, biz kendi kadnlarmz, siz de kendi kadnlarnz, biz kendimizi ve siz de kendinizi aralm." Ayetin aknn balangcnda yer alan "ara-

lm" kelimesi ile, "Oullarmz, kadnlarmz ve kendimizi" ifadesinde kullanlan birinci oul ahs zamirlerinin arasnda fark vardr. nk birincisinde, slam ve Hristiyanlk adna ekien taraflar topluca ifade ediliyor. kincisinde ise, yalnz slam' temsil edecek kimselere iaret ediliyor. Bu nedenle, ifadeyi u ekilde anlamak gerekir: "Oullar, kadnlar ve kendileri aralm. Biz kendi oullarmz, kadnlarmz ve kendimizi aralm, siz de kendi oullarnz, kadnlarnz ve kendinizi arn..." Dolaysyla ayetin ifade tarznda ince ve dakik bir icaz=az szle ok ey anlatma tarzna bavurulmutur. Mbahele ve lanetleme; grnrde, Peygamberimizle (s.a.a) baz Hristiyanlar arasnda geen tartmay andryorsa da, ar,

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 101

oullar ve kadnlar da kapsyor ki davetinin, davetinin doruluuna ve hak zere oluuna ynelik kantsall daha etkili olsun. nk yce Allah, insanlarn kalplerine bu saylan gruplara ynelik sevgi yerletirmi, onlara efkatle yaklamalarn salamtr. Nitekim insann kendisini siper ederek onlar koruduu oka grlen bir olgudur. Onlarn korkmamalar, tehlikelere maruz kalmamalar iin abalar. Onlar korur, onlara kar duyarl olur ve kendini onlara feda eder. Srf bu ftri eilimden dolay, oullar kadnlardan nce zikredilmitir. nk insann oullara ynelik sevgisi daha gl ve daha sreklidir. Bundan da anlyoruz ki, baz mfessirlerin: "Biz kendi oullarmz, siz de kendi oullarnz aralm." ifadesinden maksat, "Biz sizin oullarnz, kadnlarnz ve kendinizi aralm, siz de bizim oullarmz, kadnlarmz ve kendimizi arn" der, eklindeki deerlendirmeleri yanltr. nk byle bir deerlendirme, bizim daha nce iaret ettiimiz oullarn ve kadnlarn lanetlemeye ortak edilmelerinin gerisindeki hikmeti geersiz klar. Lanetleme iin, sz konusu gruplarn birer birer zikredilmeleri, davetinin kendine gveninin ve hakka dayal hareket ediinin bir dier kantdr. Sanki unu demek istiyor: "Topluluklar karlkl olarak lanetlesinler. Her bir grup Allah'n lanetinin yalanclar zerine olmasn istesin. yle ki bu lanet ve azap, oullar, kadnlar ve lanetleenlerin kendilerini de kuatsn. Bylece inatlarn kk kurusun, batl taraftarlarnn kk kazlsn." Bundan da anlalyor ki, ifadenin gereklemesi oullarn, kadnlarn ve kendilerinin saysal olarak okluk oluturmalaryla ilintili deildir. nk bunda gdlen son ama, taraflardan birinin yanndaki byk, kk, erkek, dii herkesle birlikte helak olmasdr. Nitekim mfessirlerin icmas, konuyla ilgili rivayetlerin ittifak ve tarih kitaplarnn da desteklemesi, olayn nesnel karln kesin olarak ortaya koymutur ki, Resulullah efendimiz (s.a.a) lanetleme iin kararlatrlan yere gitmi, yannda sadece Ali'yi,

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 102

Fatma'y, Hasan' ve Hseyin'i (a.s) gtrmt. Bylece orada sadece iki kii, iki oul ve bir kadn vard. Bylece Allah'n emrinin gereini yapmlard. Ayrca, ayetin lafzndan kastedilen husus baka, objeler dnyas itibariyle hkmn parazite edildii nesnel karlk ise baka bir husustur. Nitekim Kur'an'da, bir toplulua ynelik hkm, dl vaadi veya azap tehdidi ieren ifadelerin rnekleri oktur, ama onun nzuluna se-bep tekil eden olay balamnda sadece bir somut rnek sz konusudur. Buna u ayetleri rnek gsterebiliriz: "Sizden kadnlarna "zhar-"da bulunanlar bilsinler ki, kadnlar onlarn anneleri deildir." (Mcdele, 2) "Kadnlarna "zhar" da bulunanlar, sonra sylediklerin-den geri dnenler." (Mcdele, 3) "Andolsun; "Allah fakirdir, biz ise zenginiz." diyenlerin szlerini Allah iitmitir." (l-i mrn, 181) "Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: htiyatan arta kalan." (Bakara, 219) Buna benzer birok ayet vardr ki ifade oul olmakla beraber, ini sebebi itibariyle nesnel karl tekildir.
"Sonra da dua edelim de, Allah'n lanetini yalan syleyenlerin stne klalm." Ayetin orijinalinde geen "ibtihal" kelimesi, "el-

behletu" veya "el-buhletu" mastarnn "iftiaal" kalbna uyarlanm eklidir ve lanet anlamna gelir. Bu, kelimenin asl anlamdr. Sonra daha ok srarl, yakarmal dua ve dileme anlamnda kullanlr oldu. "...Allah'n lanetini... klalm." ifadesi, cmlenin banda geen "ibtihal" kelimesinin bir aklamas gibidir. Bazlar yle demilerdir: "Klalm" denilip de "isteyelim" denilmemesi, bunun geri evrilmeyecek bir dua olduuna ynelik bir iarettir. nk bir hakkn batldan ayrlmas sadece buna baldr. "Yalan syleyenler..." ifadesi, kastedilen konuyla ilgilidir. Yni o anda zihinde yeralan kimselere yneliktir. Kuatc, kapsaml ya da tre ynelik deildir. nk maksat, lanetin btn yalanclarn ya da yalanclar trnn zerine klnmas deildir. Tersine, Pey-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 103

gamberlerimizle (s.a.a) Hristiyanlar arasnda meydana gelen tartmaya taraf olanlardan kim yalan sylyorsa, lanetin onun zerine klnmas kastediliyor. nk Peygamberimiz (s.a.a): "Allah'tan baka ilah yoktur. sa O'nun kulu ve resuldr." diyordu, Hristiyanlar ise: "sa Allah'tr veya O'nun oludur ya da Allah n ncsdr." diyorlard. Buradan da aka anlalyor ki, eer Peygamberimizle (s.a.a) Hristiyan grup arasndaki davada ve bundan dolay lanetleme olayndan taraflardan biri birey, br de topluluk eklinde olsayd, bu durumda, olguyu ifade edecek lafzn da ona uygun olmas gerekirdi. "Kim yalancysa Allah'n lanetini onun zerine klalm." dememiz gibi. Dolaysyla, ayetin ifade tarz, iki taraftan birinin toplulukla yalanc olduklarn esas alyor. Herhalukrda lanetleme, okluktan ibaret iki taraf arasnda cereyan ettii iin sonu iki topluluktan birinde tahakkuk bulacaktr; ya Peygamberimiz tarafnda ya da Hristiyan grup tarafnda. Bu da, lanetleme iin hazr bulunanlarn iddiada ortak olmalarn gerektirir. nk yalan ancak bir dava, bir iddia asndan sz konusu olabilir. u halde Peygamberimizle (s.a.a) birlikte hazr bulunan Ali, Fatma, Hasan ve Hseyin'in iddia ve davette ortaklklar sz konusudur. Hi kukusuz bu, yce Allah'n Peygamberimizin (s.a.a) Ehl-i Beyti'ne zg kld ann en onur vericilerindendir. Nitekim onlardan "kendiler", "kadnlar" ve "oullar" eklinde sz edilmi ve mmetin erkekleri, kadnlar ve oullar iinde sadece onlar bu onura layk grlmlerdir. Eer desen ki: Biraz nce Kur'an'da oul ifadenin birey anlamnda kullanldna ilikin rnekler verildi. Nitekim lanetleme olayna kadnlardan sadece Fatma (a.s) katld halde, ayette "kadnlar" eklinde oul bir ifade kullanlmtr. u halde, ayetteki "yalanclar..." eklindeki oul ifadeyi bireysel bir duruma yorumlamann (ve Peygamberimiz tarafndan yalnzca onun kastedilmesinin) ne sakncas olabilir?

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 104

Ben de derim ki: ki durum arasnda fark vardr. Bireysel bir meseleyle ilgili olarak ayetlerde oul lafznn kullanlmas, ayetlerin aklamay hedefledikleri gerein, bir ok insan tarafndan sergilenebilecek trden olabilir olmasndan dolaydr. Dolaysyla, konuyla ilgili bir hkm ieren ayetlerde, onlarn da hkme tbi tutulmalar gerekir. Ancak bir ayetin aklad gerein, dier insanlar tarafndan sergilenmesi mmkn olmad, hkmn bireyi amad ve niteliin sadece onunla snrl kald durumlarda, ayette oul lafznn kullanlmas kesinlikle caiz olmaz. u ayetleri buna rnek gsterebiliriz: "Hani sen, Allah'n kendisine nimet verdii ve senin de kendisine nimet verdiin kiiye: "Eini tut ve Allah'tan sakn" diyordun." (Ahzab, 37) "Saparak kendisine yneldikleri adamn dili yabancdr, bu ise apak Arapa bir dildir." (Nahl, 103) "Gerekten biz sana cretlerini verdiin elerini... helal kldk. Bir de, kendisini Peygambere hibe eden ve Peygamberin kendisini almak istedii m'min bir kadn da." (Ahzab, 50) Ayette iaret edilen lanetleme de, ilgili olduu nesnel durumdan tesiyle ilintili deildir. O da Peygamber Efendimizle (s.a.a) Hristiyanlarn lanetlemeleridir. ayet her iki taraf asndan iddiaclar oul konumda olmasalard, elbette ayette "yalanclar" eklinde oul sigas-nn kullanlmas uygun dmezdi. Eer desen ki: Peygamberimizin (s.a.a) yanna bir heyet halinde gelen Hristiyanlar: "Mesih Allah'tr veya Allah'n oludur ya da o n ncsdr." eklinde bir iddia ileri sryorlard. Bu konuda onlarla dier Hristiyan kadnlar ve erkekler arasnda herhangi bir fark yoktur. Ayn ekilde, Peygamber efendimizin (s.a.a) savunduu "Allah'tan baka ilah olmadna ve sa'nn Allah'n kulu ve resul olduuna" ilikin mesaj da mminlerin esas ald bir inan ilkesiydi. Bu konuda hi kimse, hatta Peygamberimiz (s.a.a) bile farkl bir yaklama sahip deildi. Dolaysyla Peygamberimizle (s.a.a) birlikte lanetlemeye katlanlarn, bu konuda dier insanlardan herhangi bir stnl sz konusu olmaz. Pey-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 105

gamberimiz (s.a.s) lanetlemeye katlsnlar diye ard kimseleri, ayetin ierdii "oullar, kadnlar ve kendiler" hususuna rnek olarak semiti. Ayrca, davetle iddia farkl eylerdir. Bakalarnn iddiada Peygamberle ortak olmalar dnlebilir, ama davet Peygambere zg bir kavramdr. Sen ise diyorsun ki: "Onlar, Peygamberin davetinde de ortaklarydlar?" Ben derim ki: Eer Peygamberimizin (s.a.a) ard kimseler, dier Mslmanlar temsilen rnek olarak seilmi olsalard, bu durumda en azndan iki erkek, kadn ve oul getirilmi olmalar gerekirdi. Dolaysyla, arlanlar, salt bu ie zg klndklar iin arlmlard. nk Allah'n emrinin yerine getirilmesi, sadece bu durumda anlam kazanr. yle ki, Peygamber (s.a.a) Allah tarafndan inen bu emrin gereinin yaplmas hususunda getirdiklerinin dnda kimseyi bulamamt. Bir erkek, bir kadn ve iki oul yni. Eer kssa zerinde dnecek olursan, Necran Hristiyanlarnn oluturduu heyet, Medine'ye Peygamberimizle (s.a.a) Meryem olu sa hakknda tartmak, ona itiraz etmek zere gelmilerdi. nk Peygamberimizin (s.a.a) savunduu: "sa Allah'n kulu ve elisidir." iddias, Peygamberimizle balantl ve kendisine geldiini syledii vahye dayanyordu. Ona tbi olan mminlerle Hristiyanlarn bir alp veremedikleri yoktu. Mminlerle bulumak gibi bir dertleri de sz konusu deildi. Nitekim, ayetin bandaki u ifade, buna ynelik bir iarettir: "Artk kim sana gelen ilimden sonra, onun hakknda seninle tartmaya kalkarsa." Yine konuyla ilgili bir ka ayetten nce yer alan u ifade de bu hususa bir iaret niteliindedir: "Eer seninle ekiip tartrlarsa, de ki: "Bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah'a teslim ettim." Buradan anlalyor ki: Peygamberimizin (s.a.a) beraberinde lanetlemeye getirdii kiiler, dier Mslmanlar temsilen rnek olarak seilmemilerdi. nk mminlerin salt imanlarndan dolay bu tartma ve lanetlemeyle bir ilgileri yoktu ki, kendileriyle

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 106

hasmlar arasnda gidip gelen ve yalanclarn zerine olmas istenen lanet ve azaba muhatap olsunlar. Peygamberimizin (s.a.a) kendisiyle beraber bazlarn getirmesinin nedeni, onun tartma ve iddialamaya taraf olmasdr. Dolaysyla, yalan sz konusu olmas durumunda kendini bunun kanlmaz akibetine muhatap klmas gerekirdi. Eer dava, onun zat gibi kendisiyle birlikte getirdii kimselerle de kim olmasayd, onlar beraberinde getirmesinin bir gerekesi olmazd. Bu nedenle Peygamberimizin onlar beraberinde getirmesi, ileri srd davasn temsil etme yetkisine haiz "oullar, kadnlar ve kendiler" konumunda olmalarndan kaynaklanan bir tahsistir. Yoksa onlar rnek olarak getirmi deildi. u halde, dava, Peygamberimizle (s.a.a) kim olduu gibi, onlarla da kimdi. Kal d ki, Hristiyanlar, srf "Meryem olu sa Allah'n kulu ve resuldr." dedi ve buna inand diye Peygamber efendimizle (s.a.a) grmeye gelmi deillerdi. Tersine Peygamberimiz bu inancn bir iddia olarak ileri sryor ve onlar da inanmaya davet ediyordu. Dolaysyla bir heyet halinde onunla tartmaya gelmelerinin sebebi, ite bu davetti. Buna binaen de Peygamberimizin (s.a.a) ve onunla birlikte gelenlerin lanetlemeye kalkmalar, hem iddia, hem de davet dolaysyladr. Sylediimiz gibi, onunla lanetlemeye kalkanlar, iddiaya ortak olduklar gibi din davete de ortaktlar. Eer desen ki: Say ki, onlar lanetlemeye gtrmesi, onun bir paras olmalarndan ve bu niteliin srf onlara zg olmasndan ileri geliyordu. Fakat anlald kadaryla -normalde olduu gibiinsann tehlikeler ve korkular karsnda kadnlardan ve ocuklardan cier parelerini ve dostlarn hazr etmesi, esenlik, salk ve koruma noktasnda ortamn gvenli olduunu dndnn kantdr. Peygamberimizin de onlar arm olmas, bundan te baka bir anlam ifade etmez. Onlarn davetinin ortaklar olduklar

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 107

hususuna gelince; Peygamberimizin davran byle bir eye delalet etmekten uzaktr. Ben derim ki: Evet, ayetin girii, sz edilen husustan tesine iaret etmiyor; ancak sen de bilirsin ki, ayetin sonundaki "yalan syleyenlerin stne..." ifadesi, kesin olarak tartmaya ve lanetlemeye taraf olanlardan birinin yalan sylyor olmasn ngrr. Bu ise, ancak her iki tarafta yer alan kimselerin tmnn doru veya yalan nitelikli iddiaya ortak olmalar durumunda mmkn olabilir. u halde, Peygamberimizin (s.a.a) beraberinde lanetlemeye getirdikleri, daha nce de sylediimiz gibi hem iddiann, hem de davetin ortaklarydlar. Bylece, mbahele olaynda Peygamberimizle (s.a.a) birlikte hazr bu-lunanlarn tamam, iddia ve davetin sahipleriydiler ve bu ikisinde Peygamberin ortaklarydlar. Eer desen ki: Bu sylediklerin, onlarn peygamberlie de ortak olmalarn gerektirir. Ben de derim ki: Hayr. Daha nce (Bakara suresi, 213. ayetin tefsirinde) peygamberlik misyonunu ele alrken, davet ve tebliin peygamberlik ve elilikle zde olmadklarn vurgulamtk. Fakat bunlar, peygamberliin zellikleri ve gerekleridir, peygamberlerin igal ettikleri ilahi makam ve grevler arasnda yeralrlar. Yine daha nce "mamet" konusunu incelerken (Bakara suresi, 124. ayetin tefsirinde), bu iki niteliin bir adan imametin gerekleri olmakla beraber, onunla zde olmadklarn vurgulamtk. "phesiz bu, doru haberlerdir. Allah'tan baka ilh yoktur." Burada Hz. sa'yla ilgili olarak daha nce anlatlan kssaya iaret ediliyor. fadede bir snrlandrma sz konusudur. Yni sa'yla il-gili olarak sadece bizim anlattklarmz haktr; Hristiyanlarn anlattklar deil. fadenin banda "inne" ve "lam" gibi tekit edatlaryla birlikte fasl zamirinin yeralmas, en ileri dzeyde bir vurguyu hedeflemektedir ki, Peygamberimizin gnl ho olsun, lanetleme hususunda gerekli cesarete ve giriime sahip olsun. Bu da, onun kesin bilgisi,

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 108

gl sezgisi ve Allah tarafndan indirilen vahye gvenmesiyle salanyor. Bunun hemen arkasnda: "Allah'tan baka ilah yoktur." sz ile ikinci bir tekit geliyor. Gerein, kanlmaz gerei ile birlikte zikredilmesi yni. nk bu ifade, yukarda anlatlan kssann hak esasl olmasn gerektirir. "Muhakkak ki Allah, mutlak g ve hikmet sahibidir." ifadesi, ayetin ba tarafna atfedilmitir. Bu da Peygamberimizin yreine su serpmeye, onu cesaretlendirmeye ynelik son derece etkileyici ikinci bir tekittir. Demek isteniyor ki: Yce Allah hakka yardm etmekten, onu desteklemekten aciz deildir. O, ihmal veya bilmeme sonucu, haktan gafil olmad gibi, vazgeiyor da deildir. nk O Aziz'dir; hi kimse, O'nu dilediini yapmaktan zorla alkoyamaz, O'nu aciz brakamaz. Ve O, Hakm'dir; hibir zaman bilgisizlie kaplmaz, ilere kar ihmali olmaz. te Allah budur. Bilmemezlik, grmemezlik etmez. Hak kart olan kimselerin aslsz kuruntularnn, yce Allah'tan baka bir ilah tasavvur ettii ey deildir. Buradan hareketle, ayetin sonunda "mutlak g ve hikmet sahibi" anlamna gelen "Aziz ve Hakm" isimlerinin zikredilmi olmasnn hikmetini de kavryoruz. Buna gre, ifadenin amac, gerei teke indirgemek, yce Allah'n zatna zg klmaktr. "...elbette Allah bozguncular bilendir." Tartmann, ayn ekilde lanetlemenin gerek amac hakkn belirlenmesi, ortaya karlmas olduuna gre, bu amac ve hedefi gden birinin, gerei belirginletirecek yoldan yz evirmesi aklla badamaz. nk onlar, eer bu tavrlaryla hakkn ortaya kmasn istiyorsalard, yce Allah'n hakkn destekisi olduunu, ondan bakasna raz olmayacan, onun rtlmesine, ortadan kaldrlmasna izin vermeyeceini bildikleri halde, bu ardan yz evirmezlerdi. Eer yz evirmilerse, bu, onlarn tartma ile hakkn ortaya kmasn istemediklerini, tam tersine grnrde bir stnlk salamaya altklarn, mevcut statlerini ve egemenliklerini salayan geleneklerini korumay hedeflediklerini gsterir. u halde onlar,

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 109

yanlzca hevalarnn kendilerine ekici gsterdii dnyann maddi zevklerini istiyorlar. Hakka ve mutlulua dayal yapc, sahih hayat deil. Onlar dnyann slahn deil, ifsadn istiyorlar. Yapc hayat ifsad etmekle dnyay fesada maruz brakyorlar. Eer yz eviriyorlarsa, bozguncular olduklar iindir. Bundan da anlyoruz ki, art cmlesinin sonu ksmnda sebep, msebbebin yerine konulmutur. fsadn, hakkn aa kmasn istememenin yerine konulmu olmas yani. art cmlesinin ceza (sonu) ksmnda, ilim kelimesine vasf olarak yer veriliyor. yle ki: "Allah... bilendir" deniliyor. Ayrca, ifadenin bana da tekit edat olan "inne" konulmutur. Bu da gsteriyor ki, sz konusu nitelik onlarn nefislerinde gereklemi, kalplerine ilemi bulunuyor. Dolaysyla, onlarn kanlmaz olarak lanetlemeden yz evirecekleri, kaacaklar ima ediliyor. Nitekim yle yaptlar, davranlaryla Allah'n szn doruladlar.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Tefsir-ul Kumm'de mam Cafer Sadk'tan (a.s) yle rivayet edilir: "Necran Hristiyanlarn temsilen bir heyet, Resulullah efendimizin (s.a.a) huzuruna geldi. Balarnda Ehtem, Akib ve Seyyid adl zatlar bulunuyordu. Grme srasnda, onlarn namaz vakti girdi. Kalkp an aldlar ve ardndan ibadet ettiler. Bunu gren ashap: "Ya Resulal-lah, senin Mescidinde byle yapmalarna izin mi veriyorsun?" deyince, Peygamberimiz (s.a.a): "Karmayn." dedi. badetlerini bitirince Peygamberimize yaklatlar ve "Neye davet ediyorsun?" diye sordular. Peygamberimiz buyurdu ki: "Allah'tan baka ilah olmadna, benim Allah'n Resul olduuma, sa'nn yaratlm, yiyen, ien ve def-i hacet eden bir kul olduuna ahitlik etmeye davet ediyorum." Dediler ki: "Peki, sa'nn babas kimdi?"

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 110

Bunun zerine, Peygamberimize vahiy yoluyla yle buyuruldu: "Onlara de ki: "Siz Adem hakknda ne diyorsunuz? O, yaratlm, yiyen, ien, def-i hacet eden ve cinsel birlemede bulunan bir kul muydu?" Peygamberimiz onlara bu soruyu yneltti. Dediler ki: "Evet." Peygamberimiz sordu: "Peki, babas kimdi?" Onlar bu soru karsnda arp kaldlar ve verecek cevap bulamadlar. Bunun zerine yce Allah: "phesiz, Allah katnda sa'nn durumu, Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yaratt." Ve "Artk sana gelen ilimden sonra, onun hakknda seninle tartmaya kalkarsa... Allah'n lanetini yalan syleyenlerin stne klalm." ayetlerini indirdi. Peygamberimiz (s.a.a) onlara dedi ki: "Gelin benimle lanetlein. Eer ben doru sylyorsam, lanet sizin zerinize insin, ayet yalan sylyorsam benim zerime insin." Dediler ki: "Adil bir neride bulundun." Sonra lanetleme iin szletiler. Konakladklar yerlere geri dnnce, liderleri Seyyid, Akib ve Ehtem yle dediler: "Eer bizimle lanetlemeye kavmini getirirse, onunla lanetleiriz. nk peygamber olmad anlalr. ayet zel olarak kendi ev halkn getirirse, lanetlemeyiz. nk ancak doru sylemesi durumunda ev halkn getirebilir." Sabah olunca Peygamberimizin yanna geldiler. Beraberinde Emir-ul Mminin Ali, Fatma, Hasan ve Hseyin (a.s) bulunuyordu. Bu manzaray gren Hristiyanlar yle dediler: "Kim bunlar?" Onlara u karlk verildi: "u adam onun amcas olu, vasisi ve damad Ali b. Ebu Talib'tir. Bu da kz Fatma'dr. Bu ikisi de oullar Hasan ve Hseyin'dir." Bunun zerine, oradan ayrldlar. Resulullah'a (s.a.a) de-diler ki: "Biz, seni raz etmeye hazrz. Lanetlemeden bizi muaf tut." Peygamberimiz de (s.a.a) cizye karlnda onlarla anlat. Bylece yurtlarna geri dndler." (c.1, s.104) el-Uyun adl eserde, mellif kendi rivayet zinciriyle Reyyan b. Salt araclyla mam Rza'dan (a.s) yle aktarr: "mam Rza (a.s) Me'-mun ve yanndaki alimlerle, Ehl-i Beyt ile mmetin farkn

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 111

tartr." Hadisin bir blmnde unlar geer: "Ulema yle derler: "Yce Allah, onlarn (Ehl-i Beyt'in) seilmiliklerine kitabnda deinmi midir?" mam Rza (a.s) der ki: "Batin iaretlerin dnda, yce Allah kitabnn zahirinde on iki yerde zahiren onlarn seilmiliklerini vurgular." Sonra Kur'an'dan rnekleri zikreder. O srada yle der: "ncs udur: Yce Allah, kullarndan pk Ehl-i Beyt'i semitir. Peygamberimize (s.a.a) onlar yanna alarak lanetlemeye gitmesini emretmitir. Ulu Allah yle buyurmutur: "Artk kim sana gelen ilimden sonra, onun hakknda seninle tartmaya kalkarsa, de ki: "Gelin, biz kendi oullarmz, siz de kendi oullarnz, biz kendi kadnlarmz, siz de kendi kadnlarnz, biz kendimizi ve siz de kendinizi aralm...." Alimler dediler ki: "Onunla Peygamberimizin (s.a.a) kendisi kastedilmitir." mam Ebu-l Hasan yle dedi: "Yanlyorsunuz. Onunla Ali b. Ebu Talib (a.s) kastediliyor. Bunun kant da Peygamberimizin (s.a.a) u szdr: "Velia oullar ya direnmekten vazgeecekler ya da onlara yle bir adam gndereceim ki, kendisi benim kendim gibidir." Burada Ali b. Ebu Talib'i kastettii kesindir. "Oullar" ile de Hasan ve Hseyin kastedilmitir. "Kadnlar"la Fatma kastedilmitir. Bu, yle bir zelliktir ki, hi kimse bu hususta onlar geemez. Bu fazilete baka hibir insan ortak deildir. Bundan nce, hi kimse byle bir onura erimi deildi. nk Peygamberimiz (s.a.a) Ali'nin kendisini, kendisi gibi deerlendirmitir." (c.1, s.228, h:1, b:23) Yine ayn eserde, mam Musa Kzm'la (a.s) Harun Reid arasnda yle bir konuma getii rivayet edilir: "Reid ona dedi ki: "Nasl Peygamberin soyu olduunu sylyebiliyorsunuz, Peygamberden sonra soyu devam etmemi ki? nsann soyu erkek araclyla devam eder, kadn araclyla deil. Siz kznn ocuklarsnz. Dolaysyla Hz. Peygamberin soyu ondan sonra devam etmemitir." mam (a.s) der ki: "Kendi kendime dedim ki: "Akrabalk, u kabir ve u kabirde bulunan zatn hakk iin, byle bir soruya

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 112

cevap vermekten muaf tutmasn isteyeyim." Derken o yle dedi: "Ey Ali'nin ocuklar ve sen ey Musa, ki bana gelen haberlere gre, onlarn bu zamandaki mamlarsn, kantlarnz syleyin. Btn sorularma Allah'n kitabndan bir cevap getirmedike seni brakacak, affedecek deilim. Siz ey Ali'nin ocuklar, siz Allah'n kitabnda yer alan her eyin tevilini bildiinizi, hibir eyin, ne bir "elif"in, ne bir "vav"n sizden gizli olmadn iddia ediyorsunuz. Bu tavrnzn dayana olarak da: "Biz kitapta hibir eyi noksan brakmadk." (En'am, 38) ayetini gsteriyorsunuz. Alimlerin grlerine ve kyaslarna ihtiyacnzn olmadn sylyorsunuz." Bunun zerine dedim ki: "Cevap vermeme msaade ediyor musun?" Dedi ki: "Buyur, syle." Dedim ki: "Euzu billahi mine eytan-ir racim. Bismillahirrahmanirrahim: "...Onun soyundan Davud'u, Sleyman', Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'y ve Harun'u hidayete ulatrdk. Biz, iyilik yapanlar ite byle dllendiririz. Zekeriya'y, Yahya'y, sa'y ve lyas' da..." (En'am, 84) "sa'nn babas kimdir, Ey Emir-ul Mminin?" Dedi ki: "Onun babas yoktur." Dedim ki: "Ama o, Meryem kanalyla peygamberlerin soyuna katlmtr. Ayn ekilde yce Allah, anamz Fatma kanalyla bizi Peygamberin soyuna katmtr. Daha da syleyeyim mi ey Mminlerin emiri?" Dedi ki: "Buyur, syle." Dedim ki: "Yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Artk kim sana gelen ilimden sonra, onun hakknda seninle tartmaya kalkarsa, de ki: "Gelin, biz kendi oullarmz, siz de kendi oullarnz, biz kendi kadnlarmz, siz de kendi kadnlarnz, biz kendimizi, siz de kendinizi aralm; sonra da dua edelim de Allah'n lanetini yalan syleyenlerin stne klalm." Kimse Peygamber efendimizin (s.a.a) Hristiyanlarla lanetlemeye giderken abasnn altna Ali b. Ebutalib, Fatma, Hasan ve Hseyin'den bakasn aldn iddia edemez. Dolaysyla: "Kendi oullarmz" ifadesinden maksat, Hasan ve Hseyin, "Kendi kadnlarmz" ifadesinden maksat, Fatma ve "Kendimiz" ifadesinden maksat da Ali b. Ebutalib'tir." (c.1, s.84-85)

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 113

Me'mun'un mam Rza'ya (a.s) sorduu sorular kapsamnda rivayet edilir ki: "Memun mama yle sorar: "Deden Ali'nin halifeliinin delili nedir?" mam der ki: ""Kendimiz..." ayetidir." Memun der ki: "Evet, ama eer "Kadnlarmz" ifadesi olmasayd." mam (a.s) der ki: "Haklsn, ancak "oullarmz" ifadesi olmasayd." Ben derim ki: mamn: "Kendimiz..." ayetidir" eklindeki sz u anlama gelir: Yce Allah bu ayette, Ali'nin "kendisi"ni Peygamberinin (s.a.a) "kendisi" gibi deerlendirmitir. Buna karlk Me'mun'un: "Evet, ama "Kadnlarmz" sz olmasayd." eklindeki sz de u anlam ifade eder: Ayette yer alan "Kadnlarmz" sz, "Kendimiz" s-znn "erkekler" anlamnda kullanldnn kantdr. (Buna binaen de ayetin manas yle olur: Erkeklerimizi ve kadnlarmz aralm.) Dolaysyla, bu balamda Hz. Ali (a.s) iin bir stnlkten sz edilmez. mamn buna cevap olarak syledii: "Haklsn, ancak "Oullarmz" ifadesi olmasayd." sz ise u anlama gelir: "Ayette "Oullarmz" sznn yer almas, senin sylediklerinin aksine delalet eder. nk eer "Kendimiz"den maksat "Erkekler" olsayd, ayrca "Oullar"dan sz etmenin bir anlam olmazd." Tefsir-ul Ayya'de, mellif kendi rivayet zinciriyle Hariz'den mam Cafer Sadk'n (a.s) yle buyurduunu rivayet eder: "Hz. Ali'den (a.s) kendisiyle ilgili faziletler soruldu. O, bunlarn bir ksmn anlatt. Sonra yanndakiler, "Bundan fazlasn anlat" dediler. Bunun zerine buyurdu ki: "Peygamber efendimizin (s.a.a) yanna Necran Hristiyanlarnn iki bilgini geldi. Peygamberimizle Hz. sa hakknda konutular. Bunun zerine yce Allah: "phesiz, Allah katnda sa'nn durumu, Adem'in durumu gibidir..." ayetini indirdi. Peygamberimiz (s.a.a) ieri girdi, Ali'nin (hadisin aslnda "Ali'nin" yerine "benim" olmas muhtemeldir; hadisin naklinde byle bir yanllk yaplm olabilir.) Hasan ve Hseyin'in ve Fatma'nn elinden tuttu, sonra dar kt ve elini aarak ge doru ykseltti, parmaklarn birbirinden ayrm halde, Hristiyan bilginlerini lanet-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 114

lemeye ard." mam Sadk (a.s) devamnda yle dedi: "mam Bkr: "Lanetleme, el parmaklarnn ak ve birbirine girmi ekilde ge doru ykseltilerek dua edilmesi eklindedir." buyurmutur." ki bilgin bunu grnce, biri dierine yle dedi: "Allah'a andolsun ki, eer bu zat peygamberse, bizi helak edecektir. Eer deilse, kavmi onun hakkndan gelir. Biz aradan ekilelim." Sonra da ekip gittiler." (c.1, s.175, h:54) Ben derim ki: Bu ve buna yakn anlamlar ieren baka rivayetler ii kanallardan aktarlmtr. Bu rivayetlerin tmnde Peygamberimizin (s.a.a) lanetlemeye getirdii kimselerin Ali, Fatma, Hasan ve Hseyin (a.s) olduu belirtilir. eyh Tus "Emali" adl eserinde kendi rivayet zinciriyle Amir b. Sa'd'dan, o da babasndan (c.1, s.313), yine ayn eserde ve kendi rivayet zinciriyle Salim b. Ebu Cud'dan, o da merfu olarak Ebuzer'den (r.a) (c.2, s.177 ve 163) ve ayn eserde, ayn rivayet zinciriyle Rebia b. Nacid'den, o da Ali'den (a.s) (c.1, s.261 ve 265), ayn ekilde eyh Mfid "el-htisas" adl eserinde, kendi rivayet zinciriyle Muhammed b. Zeberkan'dan, o da mam Musa b. Cafer'den (a.s) (s.54), yine ayn eserde, Muhammed b. Mnkedir'den, o da babasndan, o da dedesinden (s.112), ayrca Tefsir-ul Ayya'de Muhammed b. Said el-Urduni'den, o da mam Musa b. Muhammed b. Rza'dan (a.s), o da kardeinden (c.1, s.176, h:55), yine Ebu Cafer el-Ahval'dan, o da mam Sadk'tan (a.s) (c.1, s.176, h:59), ayn eserde, ayrca el-Ahval kanalyla mam Sadk'tan (a.s), Mnzir'den, o da mam Ali'den, yine kendi senediyle Amir b. Sa'd'dan, bunun gibi Tefsir-ul Frat'ta Ebu Cafer'den, Ebu Rafi'den ve a'bi'den, mam Ali'den (a.s), ehr b. Haveb'den (s.14), yine Ravzat-ul Vaizin'de (s.164) ve "A'lam-ul Vera"da (s.135 ve 136) ve "elHaraic" (s.127 ve 126) gibi eserlerde rivayet etmilerdir. Tefsir-us Sa'leb'de, Mcahid ve Kelbi'den yle rivayet edilir: "Resulullah efendimiz (s.a.a) Hristiyanlar lanetlemeye davet edince, dediler ki: "Dnp bu teklifini deerlendirelim." Yalnz kalnca, ileri grl liderleri olan Akib'e dediler ki: "Ey Mesih'in kulu,

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 115

ne dersin?" Dedi ki: "Allah'a andolsun ki, ey Hristiyanlar topluluu, siz Muham-med'in (s.a.a) eli olarak gnderilmi bir peygamber olduunu bildiniz. O, sizin peygamberiniz sa (a.s) hakknda zm kavuturucu kesin bilgiyi getirmitir. Allah'a andolsun ki, bir peygamberle lanetleen bir topluluun yals yaamaz, k de bymez. Eer byle yaparsanz, helak oluruz. Yok, eer dininiz zere kalmak ve geleneinizi srdrmek istiyorsanz, adam kendi haline brakn ve memleketinize dnn." Sabahleyin Resulullah'n yanna geldiklerinde baktlar ki, Hseyin'i kucaklam, Hasan'n elinden tutmu, Fatma onun arkasnda, Ali de Fatma'nn arkasnda olmak zere geliyorlar ve Peygamber (s.a.a) de diyordu ki: "Ben dua ettiim zaman, siz "Amin" deyin." Necranlla-rn Piskoposu yle dedi: "Ey Hristiyanlar topluluu, ben karmda bir takm yzler gryorum ki, eer bunlar Allah'tan dalar yerinden skmesini isterlerse, hi phesiz Allah dalar yerinden sker. Gelin lanetlemeyin, yoksa helak olursunuz. Kyamet gnne kadar yeryznde bir tek Hristiyan kalmaz." Bunun zerine peygamberimize dediler ki: "Ey Ebu'l Kasm, biz seninle lanetlememeye ve seni kendi dinin zerinde brakmaya, kendimizin de dinimiz zere kalmamza karar verdik." Peygamberimiz (s.a.a) buyurdu ki: "Madem ki lanetlemekten kandnz, yleyse Mslman olmak suretiyle onlarn sahip olduklar hak ve sorumluluklara siz de sahip olun." Ama onlar bu neriyi kabul etmediler. Bunun zerine Peygamberimiz: "Zorunlu olarak sizinle savaacam." buyurdu. Onlar: "Bizim Araplarla savaacak gcmz yoktur. Ancak bize kar sefer dzenlememen, bizi korkutmaman, bizi dinimizden dndrmeye almaman karlnda seninle anlama yap-mak istiyoruz. Eer kabul edersen, her yl sana iki bin top kuma veririz. Binini Sefer, dierini de Recep aynda. Bir de demirden yaplm otuz zrh veririz." Peygamberimiz (s.a.a) de onlarla bunlarn zerine anlama yapt.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 116

Daha sonra Peygamber yle buyurdu: "Canm elinde olan Allah'a andolsun ki, yokolu, Necran halknn zerine inmek zereydi. Eer lanetlemeye katlsalard, maymunlara ve domuzlara dntrleceklerdi. Vadi dolusu ate yaacakt balarna. Allah Necran'n halkn, aa dallarndaki kulara kadar yok edecekti. Bir yl gemeden btn Hristiyanlar helak olacakt." Ben derim ki: Bu kssa, buna yakn ifadelerle el-Maazi adl eserde, bn-i shak'tan rivayet edilmitir. Yine Maliki "el-Fusul-ul M-himme" (s.23) adl eserde, mfessirlerden yukardaki rivayete yakn ifadelerle aktarr. el-Hamavi de bn-i Cerih kanalyla benzer ifadelerle rivayet eder. "Binini Sefer..." Bununla kastedilen muharrem aydr. Muharrem, Arap aylarnn ilkidir. Cahiliye dneminde "Sefer" adyla bilinirdi. Muharrem ayna "Sefer-i Evvel" ve Sefer ayna "Sefer-i Sani" derlerdi. Araplar Sefer-i Evvel'in hrmetini Sefer-i Sani'ye ertelerlerdi. Sonra yce Allah Sefer-i Evvel'in de haram ay olduunu, slami dnemde vurgulad. Bylece "ehrullah-il Muharrem=Haram klnm ay" adyla anld, daha sonra ksaca "Muharrem" diye mehur oldu. Sahih-i Mslim'de, Amir b. Sa'd b. Ebu Vakkas'tan, o da babasndan yle rivayet eder: "Muaviye b. Ebu Sufyan, Sa'd'a der ki: "Seni Ebu Turab'a (Hz. Ali'ye) svmekten alkoyan nedir?" O u karl verir: "Ben Resulullah'tan ey duydum ki, bunlardan birisinin benim hakkmda sylenmi olmasn kzl ykl develere deimem." Bir gn Resulullah (s.a.a) Ali'yi, kt bir sefere gtrmemi, onu Medine'de brakmt. Ali dedi ki: "Ya Resulallah, beni kadnlarla ve ocuklarla birlikte mi brakyorsun?" Resulullah ona yle dedi: "Musa'nn yannda Harun hangi konumdaysa, sen de benim yanmda ayn konumda olmay istemez misin? u kadar var ki, benden sonra Peygamber olmayacaktr." Bir de Peygamberimizin (s.a.a) Hayber gn yle buyurduunu duydum: "Yarn bayra, Allah' ve Resuln seven, Allah ve

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 117

Resul tarafndan sevilen birine vereceim." Hepimiz ertesi gn bayra bize verilmesi beklentisi ierisine girdik. Resulullah yle buyurdu: "Bana Ali'yi arn." Ali'yi getirdiler. Gzleri aryordu. Tkrn gzlerine srd. Sonra bayra ona teslim etti ve Allah Hayber'in fethini onun eliyle gerekletirdi. Bir de: "De ki: "Gelin, biz kendi oullarmz, siz de kendi oullarnz, biz kendi kadnlarmz, siz de kendi kadnlarnz, biz kendimizi ve siz de kendinizi aralm; sonra da dua edelim..." ayeti inince, Resulullah (s.a.a) Ali'yi, Fatma'y, Hasan ve Hseyin'i ard, sonra yle buyurdu: "Allah'm bunlar benim Ehl-i Beytim'dir." (c.15, s.175, Nevev'nin erhiyle birlikte.) Ayn hadise, Tirmizi de kendi sahihinde (c.5, s.638, h:3724) yer vermitir. Ebu'l Mueyyid el-Muvaffik b. Ahmed, Hz. Ali'nin faziletleri kitabnda rivayet etmitir. Ebu Nuaym, Hilyet-ul Evliya adl eserde, Amir b. Sa'd'dan, o da babasndan rivayet etmitir. Hameveyn Feraid-us Smtayn adl eserinde (c.1, s.377-378) yer vermitir. Ebu Nuaym Hilyet-ul Evliya adl eserinde kendi rivayet zinciriyle Amir b. Ebu Vakkas'tan, o da babasndan yle rivayet eder: "Bu ayet inince, Resulullah efendimiz (s.a.a) Ali'yi, Fatmay, Hasan ve Hseyini ard, sonra yle buyurdu: "Allah'm, bunlar benim Ehli Beytim'dir." Ayn eserde a'bi'den, o da Cabir'den rivayet eder: "Akib ve Tayyip adl kiiler Resulullah'n huzuruna geldiler. Resulullah (s.a.a) onlar slam'a davet etti. Dediler ki: "Ey Muhammed, Mslman olduk." Resulullah buyurdu ki: "Yalan sylyorsunuz. sterseniz niin Mslman olmadnz da anlataym." Dediler ki: "Syle bakalm." Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: "Ha sevme, arap ime ve domuz eti yeme." Cabir der ki: "Resulullah onlar lanetlemeye ard. Ertesi gn lanetlemek zere szletiler. Resulullah sabahleyin Ali'nin, Hasan'n, Hseyin'in ve Fatma'nn elinden tutarak szletikleri yere geldi ve onlara haber sald. Ama onlar sz verdikleri halde gelmediler. Bunun zerine Peygamberimiz (s.a.a) yle

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 118

buyurdu: "Beni hak dinle gnderen Allah'a andolsun ki, eer lanetlemeye gelselerdi, u vadi onlarn bana ate yadracakt." Cabir der ki: "Biz kendi oullarmz, siz de kendi oullarnz... aralm..." ayeti onlar hakknda inmitir." Cabir der ki: "Kendimiz ve kendiniz ifadesiyle, Resulullah ve Ali kastedilir. Oullarmz, Hasan ve Hseyin'dir. Kadnlarmz ise Fatma'dr." Ben derim ki: Bu rivayeti, bn-i Maazili Menakb adl eserinde kendi rivayet zinciriyle a'biden, o da Cabirden rivayet etmitir (s.363, h:310). Hameveyn "Feraid-us Smtayn" adl eserinde, kendi rivayet zinciriyle Cabirden aktarmtr (c.2, s.23, h:365). Maliki Fusulul M-himme'de mrsel olarak Cabir'den (s.25), yine Ebu Davud Tayalisi'den, o da a'bet-u a'bi'den mrsel olarak rivayet etmitir. ed-Drr-l Mensr'da, Hakim'den -sahih olduunu belirterek- o da ibn-i Mrdeveyh'ten, Ebu Nuaym ed-Delail'de Cabir'den rivayet etmitir. ed-Drr-l Mensr adl eserde belirtildiine gre Ebu Nuaym, ed-Delail adl eserde Kelbi kanalyla Ebu Salih'ten, o da bn-i Abbas'tan yle rivayet eder: "Necran Hristiyanlarndan bir heyet, Peygamberimizle (s.a.a) grmek zere Medine'ye geldi. Bunlar, on drt kiilik bir eraf grubuydu. Bunlarn iinde balar olan Seyyid, grlerine deer verilen ve ondan sonra gelen ikinci adam olarak da Akib vard." Sonra bn-i Abbas, yukarda belirtildii gibi kssay anlatr." (c.2, s.39) Ayn eserde Beyhaki ed-Delail'de, Seleme b. Abd- Yeu kanalyla babasndan, dedesinden yle rivayet eder: "Resulullah (s.a.a) Neml suresinin iniinden nce, Necran halkna u ifadelerle balayan bir mektup yazd: "brahim'in, shak'n ve Yakub'un ilah Allah'n adyla. Allah'n resul Muhammet'ten Necran piskoposuna ve Necran halkna. Eer Mslman olursanz, ben sizden dolay brahim'in, shak'n ve Yakub'un ilah olan Allah'a hamdederim. imdi ben sizi kula kulluktan Allah'a kulluk etmeye aryorum. Sizi kullarn velayetinden (dostluk ve ynetiminden) Allah'n vela-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 119

yetine aryorum. Eer arm kabul etmezseniz, cizye vermek zorundasnz. Bunu da reddederseniz, size sava ilan edeceimi bilin. Vesselam." Piskopos, yazy okuyunca ok korktu, dehete kapld. Necran halkndan erahbil b. Veda adl bir ahs ard, mektubu ona uzatt. Adam mektubu okudu. Piskopos ona: "Ne dnyorsun?" diye sordu. erahbil dedi ki: "Sen yce Allah'n brahim, smail soyuna peygamberlik vereceini vaadettiini biliyorsun. Onun bu adam olduu nereden bellidir? Benim peygamberlik hakknda bilgim yoktur. Eer dnya ileriyle ilgili bir husus olsayd, sana bir gr bildirirdim. Senin iin alrdm." Bunun zerine Piskopos, Necran halkn birer birer ararak onlarla konutu. Onlar da erahbil'in sylediklerine benzer sylediler. Sonunda erahbil b. Veda, Abdullah b. erahbil ve Cabbar b. Feyz adl ahslar, gidip Resulullah hakknda kendilerine haber getirmek zere grevlendirdiler. Heyet yola kt. Nihayet Peygamberimizin (s.a.a) huzuruna ktlar. Karlkl olarak birbirlerine sorular sordular. Daha balar balamaz Peygamberimize u soruyu ynelttiler: "Meryem olu sa hakknda ne dnyorsunuz?" Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Bugn o-nun hakknda herhangi bir bilgim yok. Bugn bekleyin. Yarn onun hakknda sylenmesi gereken eyi size bildiririm." Bylece yce Allah: "phesiz, Allah katnda sa'nn durumu, Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yaratt. ...Allah'n lanetini yalan syleyenlerin stne klalm." ayetlerini indirdi. Heyettekiler bu aklamay duyunca, bunu kabullenmekten kandlar. Peygamberimiz onlara haberi duyurduktan sonra, ertesi gn kadifeden bir rtye sard Hasan ve Hseyin'le birlikte, Fatma da arkalarnda olduu halde, lanetleme iin geldi. O srada Peygamberimizin birka tane hanm vard. Buna ramen oraya kz Fatma'y getirmiti. erahbil yanndaki arkadana dedi ki: "Ben karmda gayet makbul bir davran gryorum. Eer bu adam,

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 120

eli olarak gnderilmi bir peygamberse ve biz de onunla lanetleirsek, yeryznde helak edilmedik bizden bir tek kii kalmaz." Arkada: "Peki, senin grn nedir?" diye sorunca, o u karl verdi: "Ben, onun hakemliine ba vurmay ngryorum. nk, bana gre o, aykr bir karar verecek deildir." Arkada dedi ki: "Sen dilediini yapabilirsin." Bunun zerine erahbil, Resulullah'n yanna gitti ve ona yle dedi: "Ben, seninle lanetlemekten daha hayrl bir neride bulunuyorum." Peygamberimiz: "Nedir o?" diye sordu. Dedi ki: "Bu gnden akama ve akamdan sabaha kadar bizim hakkmzdaki hkmn ertelemeni neriyorum. Ondan sonra sen hangi hkm verirsen, o bizim iin geerlidir." Bunun zerine Peygamberimiz (s.a.a) geri dnd ve onlarla lanetlemedi. Sonuta cizye vermeleri karlnda onlarla bar yapt." (c.2, s.38) Ayn eserde bn-i Cerir, Alba b. Ahmer el-Yekuri'den yle rivayet eder: "De ki: "Gelin, biz kendi oullarmz, siz de kendi oullarnz, biz kendi kadnlarmz, siz de kendi kadnlarnz..." ayeti inince, Resulullah efendimiz (s.a.a) Ali'yi, Fatma'y ve oullar Hasan ile Hseyin'i ard. Sonra lanetlemek zere Yahudilere haber sald. Yahudi genlerden biri lanetlemeye gidecek olanlara yle seslendi: "Yuh olsun size! Daha dn (gemite) maymunlara ve domuzlara dntrlen soydalarnz unuttunuz mu? Sakn onunla lanetlemeyin." Bunun zerine Yahudiler de lanetlemeden vazgetiler." (c.2, s.39) Ben derim ki: Bu rivayet, ayette geen "Onun hakknda seninle tartmaya kalkarsa...." ifadesindeki zamirin "Gerek, Rabbinden gelendir." ifadesinde geen "gerek"e dnk olduuna ilikin gr destekler niteliktedir. Buna gre, lanetleme hkm, salt Meryem olu sa'nn durumuna zg deildir. Buna gre, bu olay da, yukarda birka rneini verdiimiz birok rivayette iaret edilen Necran Hristiyanlarnn lanetlemeye davet edilmelerinden sonra gerekleen bir kssadr.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 121

bn-i Tavus Sa'd-us Suud adl eserinde der ki: "Muhammed b. Ab-bas b. Mervan tarafndan kaleme alnan ve Peygamberimizle Ehl-i Beyti hakknda inen ayetlerin tefsirini kapsayan kitaptan u ifadeleri okudum: "Lanetleme olayna ilikin haber, elli bir deiik kanaldan sahabe ve bakalarndan rivayet edilmitir. Hasan b. Ali (a.s), Osman b. Affan, Sa'd b. Ebu Vakkas, Bekr b. Semmal, Talha, Zbeyir, Abdur-rahman b. Avf, Abdullah b. Abbas ve Hz. Peygamberin (s.a.a) klesi Ebu Rafi, Cabir b. Abdullah, Bera b. Azib ve Enes b. Malik bunlar arasnda yer alrlar." Bu olay, el-Menakb adl eserde, birok ravi ve mfessirden rivayet edilir. Bunun gibi Suyuti de ed-Drr-l Mensur'da rivayet eder.

Ayetle lgili Bir Yorum ve Reddi


Bir tefsircinin2 u deerlendirmesi son derece tuhaftr: "Rivayetlerden belirtilen ortak nokta, Peygamberimizin (s.a.a) lanetleme iin Ali, Fatma ve iki oullarn setii hususudur. Bu rivayetlerde "kadnlarmz" kelimesi Fatma'ya ve "kendimiz" kelimesi de sadece Ali'ye yorumlanr. Bu rivayetlerin tm ii kaynakldr. Bununla hangi amac gddkleri ise malumdur. Nitekim bu rivayetlerin yaygnlk ka-zanp kabul grmesi iin ellerinden geleni yapmlardr. yle ki bu rivayetler, Ehl-i Snnet arasnda da byk lde reva bulmutur. Fakat bu rivayeti uyduran kii, olay ayete tam olarak uyduramamtr. nk hibir Arap, zellikle birka kadnla evli birisi, "kadnlarmz" kelimesiyle kzn kastetmez. Arapa'da bu tarz bir kullanmn rnei yoktur. Bundan daha akl almaz ise, "kendimiz" ifadesiyle Ali'nin kastedildiinin sylenmesidir. Kald ki, ayetin nzul sebebi olarak gsterdikleri Necranl Hristiyanlarn oluturduu heyette, kadnlar ve ocuklar yer almyorlard.
2- el-Menr Tefsiri, c.3, s.322-323.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 122

Ayetten anlalan husus udur: Peygamber Efendimiz (s.a.a) Ehl-i Kitaptan kendisiyle Meryem olu sa hakknda tartmaya girip ekienleri, erkek, kadn ve ocuklar alp toplamaya davet etmesi, te taraftan kendisinin de erkek, kadn ve ocuklardan oluan mminleri toplamas emredilmiti. Bunlar, sa hakknda yalan syleyene lanet etmesi iin Allah'a dua edeceklerdi. Byle bir neride bulunmak, kiinin kesin inancna ve sylediklerinden emin olduuna delalet eder. Yine byle bir neriye muhatap olan Hristiyanlar ve dier gruplarn byle bir eyden kanm olmalar da, kantlarndan kuku duyduklar ve sylediklerinden tam emin olmadklar anlalyor. Bu olay ve onlarn sergiledikleri tavr, inanlarnn sarsldn, kesin bilgiye ve delilsiz inanca dayanmadklarn ortaya koymutur. Halbuki Allah'a iman eden bir kimse, hak ve batl taraftarlarndan oluan bunca insan bir yerde toplayp, Allah'n lanetini istemeye ve rahmetinden uzak olmay talep etmeye raz olabilir mi? Allah'a kar bundan daha byk cesaret olur mu? Allah'n gc ve azametiyle bundan daha fazla alay edilir mi? Peygamber efendimizin (s.a.a) ve beraberindeki mminlerin Hz. sa hakknda kesin bir inanca sahip oduklarnn kant olarak u ifade yeterlidir: "...sana gelen ilimden sonra..." nk bu tr inan meselelerinde "ilim" szcyle "kesin inan" kastedilir. "...biz kendi oullarmz, siz de kendi oullarnz..." ifadesini iki ekilde aklamak mmkndr: Birincisi: Her grup kar tarafn adamlarn arsn. Siz bizim oullarmz, biz de sizin oullarnz, siz bizim kadnlarmz, biz de sizin kadnlarnz... aralm. kincisi: Her grup kendi yandalarn arsn. Biz Mslmanlar kendi oullarmz, kadnlarmz ve kendimizi... aralm. Siz de kendinizinkileri arn. Her iki adan da "kendiler"in arlndaki kelime dalmnda herhangi bir problem yoktur. Problem, ia'nn yorumundan ve

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 123

szckleri belli ahslara zg klma hususunda onlara taraf olanlardan kaynaklanmaktadr..." Ben derim ki: Bu szleri -ki bu tr szleri onun gibi birisine nispet etmemizden dolay baz okuyucularn bizi sulayacan tahmin ediyor gibiyim. nk hibir akll, bu ve benzeri szlerin ilm kaynaklarda sz konusu edilmesinin taraftar olmaz.- dayanaksz ve kanttan yoksun olmasna ramen, srf inatln, taassubun ve vesvesenin bir insann anlama kabiliyetini ne tr bir uuruma srklediini ve bozuk bir dnceye sahip kldn, gstermek iin sunuyoruz. Byle bir olgular tayan kimse, bu tarz dnce zerine kurduu btn yaplar bozar, daha sonra bozduklarn hi ekinmeden tekrar yapmaya balar. Ayrca bu tr szler, erri, ktl ieriyor ve erden kanabilmek, onu bilmeye, tanmaya baldr. Bu konuda iki trl yaklam iine girmek mmkndr: Birincisi: Ayetin Hz. Ali'nin stnlne delalet etmesidir. Bu, kelam bir meseledir ve bizim bu kitabmzn konusunun dndadr. Bu kitapta asl hedef, Kur'an ayetlerinin anlamlarn irdelemektir. kincisi: Bu deerlendirmeyi yapan zatn "Mbahele ayeti"nin anlamyla ilgili aklamalarn ve Peygamberimizle Necran Hristiyanlarn temsilen gelen heyet arasnda geen olaylara ilikin rivayetler zerindeki yorumunu incelemektir. Bu, tefsirle ilgilidir ve kitabmzn kapsamna giren bir konudur. Ayetin neye delalet ettiini biliyorsunuz. Bizim yukarda naklettiimiz bir ok rivayet, ayetin nesnel karlyla rtmektedir. Bunlar zerinde dnld zaman, sz konusu uydurma deerlendirmenin ve hi bir olumlu amaca hizmet etmeyen rk, dayanksz gzlemin yanll, geersizlii anlalacaktr. imdi daha ayrntl bir irdelemeye balyoruz: Bu zat diyor ki: "Bu rivayetlerin tm ia kaynakldr... Bu rivayetlerin yaygnlk kazanp kabul grmesi iin ellerinden geleni yap-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 124

yapmlardr. yle ki bu rivayetler Ehl-i Snnet arasnda da byk lde reva bulmutur." Bundan nce de sznn banda: "Rivayetlerden belirtilen ortak nokta..." eklinde bir ifade kullanyor. Keke bu szlerle hangi rivayetleri kastettiini bilseydim? Bununla hadisilerin elbirlii ederek rivayet ettikleri ve herhangi bir adan eletirmedikleri ok saydaki rivayeti mi kastediyor? Oysa bu rivayetler bir, iki ve tane deildir. Hadisiler bunlar topluca benimsemi ve nakletmilerdir. Sahih hadis kaynaklarnda bu rivayetlere yer verilmitir. Bunlar arasnda Mslim ve Tirmizi de vardr. Tarihiler de olay dorulamlardr. Sonra Mfessirler herhangi bir itirazda bulunmadan, en ufak bir kuku belirtmeden tefsirlerinde bunlara yer vermi, defalarca zerinde durmulardr. Bunlar arasnda Taberi, bn-i Kesir, Suyuti gibi hadisi ve tarihi zatlar da yer alr. Ayrca, bu rivayetlerin kayna olarak iaret ettii ia ile kimleri kastediyor? Rivayet zincirlerinin gelip dayandklar Sa'd b. Ebu Vak-kas, Cabir b. Abdullah, Abdullah b. Abbas gibi sahabeleri mi? Yoksa bu haberleri onlardan duyup kendilerinden sonraki kuaklara aktaran Ebu Salih, Kelbi, Sddi, a'bi gibi tbiin kuana mensup alimleri mi kastediyor? Bu gibi insanlar, mellifin houna gitmeyen bir olay aktardlar diye ii mi oldular? Kald ki, bu zatlar ve benzerleri, hadisleri nakleden kanallardrlar. Eer bu adamlar da reddedilirse, geride sz edilecek bir snnet, anlatlacak bir siyer kalmaz. Bir Mslman, hatta din olarak slam' benimsememi bir aratrmac, snneti geersiz sayp, sonra da Peygamberin (s.a.a) getirdii retiyi ve yasama sisteminin ayrntlarn tespit edebilir mi? Halbuki Kur'an, Peygamberin sznn ve pratik davrannn kantsalln haykryor; dinin hayatn srdrmesini dile getiriyor? Eer ta batan itibaren snnetin iptallii ynne gidilirse, geride ne Kur'an'dan bir eser, ne de inmesi iin bir semere kalr.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 125

Yoksa o, bu szleriyle, iilerin bu tr rivayetleri uydurup hadis ve tarih kaynaklarna sokuturduklarn m demek istiyor? Eer yleyse, snnetin iptali ve eriatn geersizlii tehlikesi yeniden gndeme gelmi olur. Hatta musibet daha da kuatc, fesat daha da yaygn olur!!! Szlerinin bir blmnde de diyor ki: "Kadnlarmz" szn "Fa-tma'ya", "kendimiz" szn de sadece Ali'ye yorumluyorlar..." Demek istiyor ki; onlar diyorlar: "Kadnlarmz" sz mutlak olarak denilmi ve onunla Fatma kastedilmitir. Yine "kendimiz" sz ile de sadece Ali'ye iaret edilmitir. O, bu szyle, yukarda sunduumuz rivayetlerden birinde geen ifadelerden anladn yanstyor gibidir. nk Cabir'in yle dedii rivayet edilir: "Kadnlarmz"la Fatma, "kendimiz"le Ali kastedilmitir." Ama bu tefsirci, olay yanl anlamtr. nk ayette geen "kadnlarmz " sz ile Fatma ve "kendimiz" sz ile de Ali kastedilmemitir. Fakat Peygamber efendimiz (s.a.a) bu ayetteki emri yerine getirme balamnda, sadece Ali ve Fatma'y ard iin, Fatma'nn "kadnlarmz"n, Ali'nin "kendimiz"in ve Hasan ve Hseyin'in de "oullarmz"n bireysel misdak ve temsilcileri olduklar anlalmaktadr. Ayette geen "oullar, kadnlar ve kendiler"den maksat ailedir. O da Peygamberimizin (s.a.a) Ehl-i Beyti'dir. Nitekim rivayetlerde belirtildiine gre, Peygamberimiz (s.a.a) onlar lanetleme mahalline getirdikten sonra: "Allah'm, bunlar benim Ehl-i Beytim'dir." buyurmutur. Dolaysyla Peygamberimizin sznn ifade ettii anlam udur: "Bun-lardan baka aracak kimse bulamadm." Baz rivayetlerde yer alan: "Kendimiz ve kendinizi" sznden maksat, Resulullah ve Ali'dir." ifadesi bizim bu akladmz destekler niteliktedir. nk bu ifade, aka ayetin anlamna kimin mis-dak olduunu belirtiyor; ayetteki lafzlarn mnasn aklamak sz ko-nusu deildir.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 126

Sonra diyor ki: "Fakat bu rivayeti uyduran kii, olay ayete tam olarak uyduramamtr. nk hibir Arap, zellikle bir ka kadnla evli birisi, "kadnlarmz" kelimesiyle kzn kastetmez. Arapa'da bu tarz kullanmn rnei yoktur. Bundan daha akl almaz ise, "kendimiz" ifadesiyle Ali'nin kastedildiinin sylenmesidir." Yazarn yanl alglad bu ilgin olay, onu bunca rivayeti bir rpda tutup atmaya, onlar nakleden ravileri ve sahih olarak kabullenen btn herkesi sulamaya, daha sonra da sz geen nispetlerde bulunmaya srklemitir. Oysa, Kur'an' tefsir etmek gibi bir konumda olan bir kii olarak onca belgat imamn ve sz sanat statlarn hatrlamas gerekirdi. Onlar bu rivayetleri hibir tereddt gstermeden, herhangi bir itiraza konu etmeden tefsirlerine ve dier eserlerine almlardr. rnein Keaf tefsirinin yazar Zimaheri -ki zaman zaman kraat imamlarnn bile yanllarn gsterebilecek bir kiidir- sz konusu ayetin tefsiri erevesinde unlar sylyor: "Bu ayetin en gl kantsall, Ashab-i Kis'nn (Peygamberimizin: "Ehl-i Beytim bunlardr." diye abas altna ald Ali, Fatma, Hasan ve Hseyin'in) stnlklerine delalet etmede, bundan daha gl bir delil olmaz. (Selam onlarn zerlerine olsun.) Bu, ayn zamanda Peygamber efendimizin (s.a.a) peygamberliinin de gerekliinin en ak ifadesidir. nk, yanda ve muhalif hi kimse, Necran Hristiyanlarnn lanetlemeye katldklarna ilikin bir rivayeti aktarm deildir." Keaf Tefsiri'nden aldmz alnt burada sona erdi. (c.1,
s.370)

Nasl oluyor da belgat alannn statlar, edebiyat sahasnda at koturan bu yiitler ve ulu ahsiyetler, hadis kitaplarnda youn bir ekilde yer alan bu yekndeki rivayetlerin Kur'an'n beyanna yanllk izafe ettiklerini, tekil bir duruma ilikin, oul bir ifade kullanmay nispet ettiklerini fark edememilerdir?! Hayr! Andolsun ki, meseleyi kartran yazarn kendisidir. Kavramla nesnel karln birbirine kartran odur. O sanyor ki, yce

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 127

Allah Peygamberine: "...sana gelen ilimden sonra, onun hakknda seninle tartmaya kalkarsa, de ki: "Gelin, biz kendi oullarmz, siz de kendi oullarnz... aralm." eklinde hitap ettiinde, eer ayetin iaret ettii tartmaclar Necranl Hristiyanlardan oluan heyet kabul edilirse, baz rivayetlerde iaret edildii gibi, onlar da on drt erkekten olutuklar ve yanlarnda kadn ve ocuk namna kimse bulunmad, ayrca rivayetlerde belirtildiine gre Peygamberimiz de Ali, Fatma, Hasan ve Hseyin'den baka kimseyi lanetlemeye gtrmedii iin, bu ekildeki bir yaklam, "seninle tartmaya kalkarsa..." ifadesiyle Necran heyetinin, "kadnlarmz" ifadesiyle bir tek kadnn ve "kendimiz" ifadesiyle de bir tek adamn kastedilmi olmasn gerektirir. Bu durumda "kadnlarnz" ve "oullarnz" ifadelerinin bir anlam olmaz. nk rivayetlerde belirtildiine gre, heyette kadnlar ve ocuklar yer almyorlard. Burada tesniye=iki kii ile ilgili hususta oul olan "oullar" kelimesinin kullanlmas durumu ortaya km olur. Byle bir kullanm, mfret iin oul kullanmaktan daha kt bir rnektir. Mfretle ilgili olarak oul kullanmnn rneklerine mvelledlerin, yni sonradan Araplaanlarn dilinde rastlamak mmkn olsa da, orijinal Arapa'da sayg ifade etmek dnda hibir yerde tekil kastyla oul kullanlmaz, ama tesniye niyetine oul ifade kesinlikle kullanlamaz. te mezkur tefsirciyi, sz konusu rivayetleri bir kenara itmeye, onlar uydurma olarak nitelemeye iten vehim budur. Oysa mesele onun vehmettii gibi deildir. unu yle aklayabiliriz: Beli, amaca uygun ve etkili bir konuma, konumun gereksinimlerinin riayet edilmesini, yni alglanmas gereken eyin belirgin bir ekilde alglanmasn zorunlu klar. Bazen yle bir durum olur ki, iki kii veya iki grup karlkl konuur da taraflardan biri veya her ikisi kar tarafn durumunu bilmediini inkr eder veya bilmez. Bu durumda konuma, ftratn

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 128

ve gelenein ngrd biimde hazrlanr. Buna uygun ifadelere yer verilir. Szgelimi hasm taraflardan biri, kar tarafa husumet ve savunma olgusunun o tarafn tm bireyleri, kadn, erkek, kk byk herkes iin geerli olduunu vurgulamak isterse, yle bir ifade kullanr: Biz, erkek, kadn ve ocuk olarak size husumet ediyoruz ve sizinle savayoruz. Bylece ftratn ve gelenein ngrd bir konuma yapm olur. nk gelenek, bir grubun kadnlarnn ve ocuklarnn olmasn gerektirir. Bu tarz ifadelerde ama; kar tarafa kendilerine husumet edenlere kar yek vcut olduklarn, topluca husumet ettiklerini vurgulamaktr. Eer: "Biz erkekler, kadnlar ve iki olumuzla size husumet ediyoruz veya savayoruz" eklinde bir ifade kullanlsa, bununla konumun gerektirdiinden te bir husus haber verilmek isteniyor ki, bu da zel bir vurguyu ve konumun gerei kar tarafa anlatmay kanlmaz klmtr. Fakat tanlar, dostlar ve arkadalar arasnda, konuma ftratn ve gelenein gerektirdii gibi yaplabilir. Szgelimi, bir davet ve kutlama ars olarak: Sizi kendimiz, kadnlarmz ve ocuklarmz olarak davet ediyoruz." denilebilir. Bazen de tarafn tanmasna dayanlarak daha ayrntl bir davetiye sunulur ve yle denir: "Erkekler, kz ve iki kk ocuk olarak size hizmet edeceiz." vs. u halde ftrat, gelenek ve d grn bir deerlendirmeye, realite ve nesnel karlk da bir baka deerlendirmeye tbidir. Bunlar bazen birbirlerinden farkl olurlar. Dolaysyla bir kimse konumasn kendisi ile ilgili olarak zahiren bilinen eylere gre biimlendirip, alkanln ve gelenein gerei bir konuma yapsa, sonra da gerek durumu, pratik konumu, anlattklarndan farkl bir biimde ortaya ksa, onun konumas yanl olmaz, verdii haber itibariyle yalanc kabul edilmez veya anlamsz eyler syleyen bir boboaz muamelesi grmez. Ayeti de bu ekilde yorumlamak gerekir. Dolaysyla: "De ki: "Gelin, biz kendi oullarmz, siz de kendi oullarnz, biz kendi

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 129

kadnlarmz, siz de kendi kadnlarnz, biz kendimizi ve siz de kendinizi aralm" ayeti ile kastedilen anlam -yukardaki aklamalar baz alrsak- udur: Onlar, senin Ehl-i Beytin'den davet ve ilim hususunda sana ortaklk eden yaknlarnla beraber gelmen karlnda, aileleri ve yaknlaryla birlikte gelmek zere lanetlemeye ar." Sonra konuma yle bir ekilde hazrlanm ki, Peygamber efendimiz (s.a.a) Ehl-i Beyti iinde erkekler, kadnlar ve oullar, onlarn da ev halk iinde erkekler, kadnlar ve oullar varm gibi bir anlam yanstyor. Byle bir anlam alglamas d grnn bir gereidir. Alkanln ve gelenein Peygamberimiz ve Hristiyan hasmlarna ilikin hkm budur. in aslna ve realiteye gelince; Peygamberimizin (s.a.a) erkekler, kadnlar ve oullar olarak sadece kendisi, kz ve iki oul vard. Hasmlar da yalnzca erkeklerden oluuyorlard, kadnlar ve oullar bulunmuyordu. Bu yzden Peygamberimiz (s.a.a) kararlatrlan yere bir erkek, bir kadn ve iki ocukla birlikte gelince onu yalanclkla ve yanl yapmakla sulamadlar. te yandan onlar da; "Sen bize kadnlar ve oullar da getirmemizi istedin, ama bizim kadnlarmz ve oullarmz yanmzda deildir." diye zr belirtmediler. Ayrca bu kssay duyan hi kimse onu uydurma olarak nitelendirmemitir. Buradan hareketle yazarn; "Ayetin nzul sebebi olarak gsterilen Necranl Hristiyan heyetinin beraberinde de kadnlar ve oullar yoktu." eklindeki sznn de yanl olduunu gryoruz. Ayrca unlar sylyor: "Ayetten anlalan husus udur: Peygamber Efendimize (s.a.a) Ehl-i Kitaptan kendisiyle Meryem olu sa hakknda tartmaya girip ekienleri erkek, kadn ve ocuklar toplamaya davet etmesi, te taraftan kendisinin de erkek, kadn ve ocuklardan oluan mminleri toplamas emredilmiti. Bunlar, sa hakknda yalan syleyene lanet etmesi iin Allah'a dua edeceklerdi... Allah'a iman eden bir kimse, hak ve batl taraftarlarndan oluan bunca insan bir yerde toplayp Allah'n lanetini istemeye ve rahmetten uzak olmay talep etmeye

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 130

meye ve rahmetten uzak olmay talep etmeye raz olabilir mi? Allah'a kar bundan daha byk bir cesaret olur mu? Allah'n gc ve azametiyle bundan daha fazla alay edilir mir?" zetle demek istiyor ki: Ayet, her iki taraf kendileri, kadnlar ve ocuklaryla bir yerde toplanmaya ve lanetlemeye davet ediyor (belli ahslar sz konusu deildir). Acaba davet edilen bu toplantnn ne olduunun aklanmas gerekmez mi? Acaba bununla her iki tarafn topyekn toplanmalar m kastediliyor? Yni btn m'minlerin3 -ki Yemen, Hicaz, Irak gibi blgelerde yaayan Rabia ve Mudar Araplarnn byk bir ksm veya tamam saylyorlard- ve Yemen, am, Akdeniz kylar, Bizans, Fransa, ngiltere ve Avusturya gibi blgelerde yaayan tm Hristiyanlarn bir yerde toplanmalar m emredilmitir? Yeryznn dousunda ve batsnda yaayan bu toplumlarn, erkekli, kadnl ve ocuklu nfuslar o gn iin milyonlar ayordu. Akl banda olan hi kimse, milyonlarca insan bir yerde toplamann imkansz olduundan kuku duymaz. Normal doal nedenler btn temelleriyle byle bir eyi kaldramaz ve deruhde edemez. Byle bir eyi kabul etmek, Kur'an'n insanlar imkansz ve muhal nitelikli bir eye davet ettiini kabul etmekle e anlamldr. Demek olur ki, Kur'an kesinlikle olmayacak bir eye dayal olarak kantn ortaya koyuyor, imkanszdan hareketle hakk savunuyor. Hristiyanlarn Peygamberin (s.a.a) bu davetine icabet etmemeleri mazur grlebilir. (Ne gzel mazeret!) Ama Peygamberin, icabet edilemeyecek bir eye onlar davet etmi olmasnn onlardan daha fazla davetine byk bir zarar verdii ortadadr. Yoksa o an iin orada hazr bulunan iki grubun temsil ettii blgelerin halklar m kastediliyor? Medine ve evresindeki m3- Baz tarihilere gre hicri dokuzuncu ylda, dier bazsna gre onuncu ylda meydana gelmitir bu olay Tefsirini sunduumuz bu ayetleri takip eden ayetlerle ilgili rivayetler blmnde akladmz gibi, olayn tarihine ilikin grlerin tmnde problem vardr.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 131

minlerle, Necran ve evresindeki Hristiyanlar yni. Geri bu ihtimal ncekine gre daha hafif grnyor; ancak gerekleememe, vuku bulamama asndan nceki gibidir. O gn iin, kim Medine'nin ve Necran'n tm halkn kadnlara ve ocuklara varncaya kadar lanetleme iin bir yerde toplayabilirdi? Acaba byle bir ar, imkansz istemek deil de nedir? Ve acaba hak, gereklemesi imkansz, ortaya kmas zor bir ardr, anlamna gelmez mi? Yoksa, tartlan taraflar m kastediliyor? Yni Peygamber efendimiz ve o srada yannda bulunan mminlerle Necranl Hristiyanlar temsilen Medine'de bulunan heyet Bu ihtimale de yazarn u szyle cevap verilir: "Kald ki, ayetin nzul sebebi olarak gsterdikleri Necranl Hristiyanlarn oluturduklar heyette kadnlar ve ocuklar yer almyorlard." Dolaysyla bu ihtimali kabul etmek de yazarn iaret ettii sakncalar gndeme getirir. Yazar diyor ki: Peygamber efendimizin (s.a.a) ve beraberindeki mminlerin Hz. sa hakknda kesin bir inanca sahip olduklarnn kant olarak u ifade yeterlidir: "Sana gelen ilimden sonra" nk bu tr inan meselelerinde "ilim" szcyle "kesin inan" kastedilir. Ben derim ki: nan meselelerinde "bilmenin", "kesin inan" anlamn ifade ettii eklindeki deerlendirme dorudur. Mminlerin sa hakknda kesin bir inanca sahip olduklarna da ayetin iaret ettiini nasl kantladn bir bilseydim? Halbuki, ayette: "Artk kim sana gelen ilimden sonra, onun hakknda seninle tartmaya kalkarsa..." ifadesiyle, Peygamberimizin durumuna iaret ediliyor. Ve diyalog konumu da, bu ifadenin Peygamberimizin (s.a.a) dndaki mminleri kapsamasn gerektirmiyor. nk Hristiyan heyetin Peygamberimizle tartmaktan baka bir amac yoktu. Mminlerle karlamay dnmyorlard. Ne mminler onlarla ne de onlar mminlerle bir kelime konumu deillerdi.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 132

Evet, eer ayette, Peygamberimizin dnda herhangi bir kimsenin de konuya ilikin bilgiye sahip olduuna iaret edilseydi, kukusuz, daha nce "yalan syleyenler" szn yorumlarken vurguladmz gibi, bu, onunla birlikte lanetlemeye gelen kimselerden olacakt. te yandan Kur'an, ilim ve yakinin btn mminler iin gereklemediinden sz eder: "Onlarn ou irk komadan Allah'a iman etmezler." (Yusuf, 106) Bu ayette, iman edenlerin bir ksm irkle nitelendiriliyor. Yakin=kesin inanla irk bir arada barnr m? "Hani, mnafk olanlar ve kalplerinde hastalk bulunanlar: "Allah ve Resul, bize bo bir aldantan baka bir ey vaadetmedi." diyorlard." (Ahzab, 12) "man edenler: "Bir sre indirilmeli deil miydi?" derler. Fakat, hkm ak bir sre indirilip, onda savatan sz edilince, kalplerinde hastalk bulunanlarn, sana lmden baylp den kimsenin bak gibi baktklarn grrsn. Onlara lm gerektir. Onlara den, itaat etmek ve gzel sz sylemektir. ciddiye bindii zaman Allah'a verdikleri sze sadk kalsalard, elbette kendileri iin daha iyi olurdu. Demek ibana gelecek olursanz, yeryznde bozgunculuk yapacak, rahimleri (akrabalk balarn) koparacaksnz yle mi? Onlar, Allah'n lanetleyip sar yapt ve gzlerini kr etti-i kimselerdir." (Muhammed, 20-23)

u halde, kesin inan Hz. Peygambere (s.a.a) tbi olanlardan basiret sahibi kimselerin sahip olduklar bir zelliktir. Yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Eer seninle ekiip-tartrlarsa, de ki: "Bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah'a teslim ettim." (l-i mrn, 20) Bir dier ayette de yle buyuruyor: "De ki: Bu, benim yolumdur. Bir basiret zere Allah'a davet ederim; ben ve bana uyanlarla da." (Yusuf, 108) Yazarn bir dier iddias da udur: "Biz kendi oullarmz, siz de kendi oullarnz" ifadesini iki ekilde aklamak mmkndr: Bi-rincisi: Her grup kar tarafn adamlarn arsn"

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 133

Bu kkn yanl olduunu ve ayetin lafzyla badamadn daha nce vurguladk. O zaman unu belirtmitik: Eer sadece: "Dua edelim de Allah'n lanetini yalan syleyenlerin stne klalm." denilseydi, hedefin hasl olmasnda yeterli olurdu. Ancak buna ek olarak: "Biz kendi oullarmz, siz de kendi oullarnz, biz kendi kadnlarmz, siz de kendi kadnlarnz, biz kendimizi ve siz de kendinizi aralm" buyuruluyor. Bu ifadenin amac, her iki tarafn en aziz ve en sevimli grd yaknlarn yni oullar ve kadnlaryla birlikte kendilerini (yakn akrabalar ve aile) getirmelerini gerekli klmaktr. Byle bir hedefe de ancak ayetin anlamnn u ekilde olmasyla varlabilir: "Biz oullarmz, kadnlarmz ve kendimizi aralm, siz de oullarnz, kadnlarnz ve kendinizi arn, sonra lanetleelim" Ama ayetin anlamnn: "Biz sizin oullarnz, kadnlarnz ve kendinizi aralm, siz de bizim oullarmz, kadnlarmz ve kendimizi arn, sonra lanetleelim." eklide alglanmas durumunda, yukarda iaret ettiimiz ama geersiz olur. Ayrca, bizzat dejenere olmam karakterin byle bir anlam normal karlamas mmkn deildir. Peygamberimizin (s.a.a) dua edip, lanetlemek zere Hristiyanlar kendi oullarna ve kadnlarna musallat klmasnn, kendisinin de onlardan kendisini anlarn oullarna ve kadnlarna musallat klmalarn istemesinin ne gibi bir anlam olabilir ki? Halbuki her iki grup da, kendi oullarn ve kadnlarn arp szleilen yere getirebilir. Kald ki, ayetten byle bir sonu karsamak iin, "musallat klma" ve benzeri deyimlerin -yukarda vurguladmz gibi- ne anlama geldiklerini anlamak gerekir. Fakat bunu bizim anlamamz hi de mmkn deil. u halde doru olan, bu tarz bir yaklamn geersizliidir. Geriye bir yaklam tarz kalyor, o da her kesin kendi ailesini armasdr ki, bu husus belirgindir. Mezkur tefsirci, bir de unlar sylyor: "Her iki adan da "kendiler"in arlndaki kelime dalmnda herhangi bir prob-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 134

lem yoktur. Problem ia'nn yorumundan ve szckleri belli ahslara zg klma hususunda onlara taraf olanlardan kaynaklanmaktadr." Problem dedii ey, ayetle ilgili olarak insann "kendisi"ni armasdr. Oysa bu problem, konuya ilikin olarak iaret ettiimiz iki yaklam tarzyla hibir ekilde ilintili deildir. Tersine, problem; "kendimiz" ifadesiyle Resulullah efendimiz (s.a.a) kastedilmi olmas durumunda sz konusu olur. Nitekim nakledildiine gre baz mezhepsel tartmalarda bu tr iddialar ortaya atlmtr. yle ki; tartanlardan biri (Snni) "kendimiz"den maksadn Resulullah'n (s.a.a) olduunu, Ali'nin (a.s) olmadn iddia eder, buna karlk da dieri (ia) insann kendi kendisini armasn gndeme getirir ki, byle bir ey yanltr, batldr. Yukarda yer verdiimiz ve el-Uyun adl eserden aktardmz ikinci rivayet, bunun yanlln net bir ekilde ortaya koymaktadr. Bu aklamalarla, ad geen yazarn u szlerinin yanll da ortaya kyor: "Problem, ia'nn yorumundan kaynaklanmaktadr." Yukarda iaret ettiimiz gibi ia'nn yorumu yledir: "Kendimiz" ifadesinden maksat, Peygamberimizin (s.a.a) Ehl-i Beyti'ne mensup erkeklerdir. Dolaysyla, maksadn nesnel karl olarak Resulullah efendimiz (s.a.a) ile Hz. Ali'nin (a.s) olduu iaret edildii aktr. Dolaysyla bu ikisinden birinin dierini armasnda bir problem yoktur. Hatta yazarn iddia ettii gibi, iiler; "Kendimiz" ifadesinden maksat Ali'dir." demi olsalar bile, bunda bir problem sz konusu olmaz. nk Peygamberimizin (s.a.a) Ali'yi davet etmesinde herhangi bir sorun olmaz. Grlerine yer verdiimiz mfessirin rencisi, el-Menar adl tefsirde, rivayetlere iaret ettikten sonra unlar sylyor: "bn-i Asa-kir, Cafer b. Muhammet'ten, o da babasndan yle rivayet eder: "De ki: "Gelin, biz kendi oullarmz, siz de kendi oullarnz aralm." ayeti inince, Peygamberimiz (s.a.a) Ebubekir'i ve olunu, mer'i ve olunu, Osman' ve olunu getirdi." Bundan da

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 135

aka anlald gibi, ayette geen ifadeden maksat, mminlerden bir gruptur." stadnn yukarda yer verdiimiz grlerini aktardktan sonra, kendisi de unlar sylyor: "Grld gibi, ayette ulusal sorunlar ve dinsel tartmalar baznda kadn-erkek ortaklna ilikin bir hkm sz konusudur. Bunun esasnda u deerlendirme yatar: Kadn, genel meselelerde bile erkekle ayn konumdadr. fadenin ak iinde, istisna edilen baz hususlar hari." (c.3, s.322) Ben derim ki: Bu zatn iaret ettii rivayet, az ve nadir rivayet trlerinden olup, yaygn olan onca rivayetle elimektedir. Hatta mfessirler de ona ilgi duymamlardr. Kald ki, realiteyle de rtme-mektedir. Bu rivayette, ad geen ahslarn her birinin olundan sz ediliyor ki, bu ahslarn tmnn o tarihlerde erkek ocuklar yoktu. Bana yle geliyor ki o: "Bundan da aka anlald gibi, ayette geen ifadeden maksat, mminlerden bir gruptur." szleriyle, bu rivayetten, Peygamber Efendimizin lanetlemeye btn mminleri ve oullarn ard ynnde bir anlam karmak istiyor. Dolaysyla; "Ebubekir ve olu" ifadesi, btn mminlerin arlmasndan kinayedir." demek istiyor. Bylece, o stadnn zerinde durduu anlam pekitirmeyi amalyor. Ancak, sen u anda onun az bir rivayet olduunu, mfessirlerin ondan yz evirdiini, metin ve yorumlad anlama ynelik delalet bakmndan son derece zayf olduunu biliyorsun. Ayetin, genel haklar itibariyle kadnlarla erkeklerin ortak olduklarna iaret ettiine ilikin iddiaya gelince; eer ayetin bu ynde bir kantsall varsa, ocuklarn da ortakl sz konusu olur ki, bu bile sz konusu karmann yanlln ortaya koymak iin tek bana yeterli bir kanttr. Biz daha tefsirimizin ikinci cildinde, boanma ayetlerinin tefsiri erevesinde, kadn erkek ortaklna deinmitik. Yeri geldike, bu konuya ilikin deerlendirmelerde bulunacaz. Ancak, tefsirini

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 136

sunduumuz ayetten byle zorlama yorumlar karmaya yeltenmeye gerek yoktur.

64- De ki: "Ey kitap ehli, bizimle sizin aranzda eit olan bir kelimeye gelin: Allah'tan bakasna kulluk etmeyelim, O'na hibir eyi ortak komayalm ve Allah' brakp da bazlarmz, bazlarn Rabler edinmesin." Eer yz evirirlerse, deyin ki: "ahit olun, biz gerekten Mslmanlarz." 65- Ey kitap ehli, brahim hakknda ne diye ekiip tartyorsunuz? Oysa Tevrat da, ncil de ancak ondan sonra indirilmitir. Anlamyor musunuz? 66- te sizler bylesiniz. Hadi hakknda bilginiz olan eyde tarttnz; peki hi bilginiz olmayan bir konuda ne diye tartp duruyorsunuz? Oysa Allah bilir, siz bilmezsiniz. 67- brahim, ne Yahudi idi, ne de Hristiyan idi; ancak o hanifti, Mslman'd, mriklerden de deildi.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 137

68- Dorusu, insanlarn brahim'e en yakn olan, ona uyanlar ve bu Peygamber ile iman edenlerdir. Allah da m'-minlerin velisidir. 69- Kitap ehlinden bir grup, sizi artp saptrmay arzulad; fakat onlar ancak kendilerini artp saptrrlar da farkna varmazlar. 70- Ey kitap ehli, ahit olduunuz halde ne diye Allah'n ayetlerini inkar ediyorsunuz? 71- Ey kitap ehli, neden hakk batlla kartryor ve bildiiniz halde hakk gizliyorsunuz. 72- Kitap ehlinden bir blm dedi ki: "man edenlere gndzn balangcnda inene inann, sonunda (ineni) ise inkar edin; belki dnerler." 73- "Ve sizin dininize uyanlardan bakasna inanmayn." De ki: "Hidayet, Allah'n hidayetidir." Yoksa, size verilenin benzeri bir bakasna da verilmi olur ya da Rabbinizin katnda size kar onunla delil getirirler. De ki: "Ltuf ve ihsan Allah'n elindedir, onu dilediine verir. Allah, (ltf ve ihsanyla) genitir, bilendir." 74- O, rahmetini dilediine tahsis eder; Allah byk ltuf ve ihsan sahibidir. 75- Kitap ehlinden ylesi vardr ki, ona bir kantar emanet braksan, onu sana geri verir. Onlardan ylesi de vardr ki, ona bir dinar emanet braksan, tepesine dikilip durmadka, onu sana geri vermez. Bu, onlarn; "mmiler konusunda bize bir vebal yoktur." demelerindendir. Bildikleri halde Allah'a kar yalan sylemektedirler. 76- Hayr, kim ahdine vefa eder ve saknrsa, phesiz, Allah da saknanlar sever. 77- Allah'n ahdini ve yeminlerini az bir deere karlk satanlar, ite onlar iin ahirette hibir pay yoktur, kyamet gnnde Al-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 138

lah onlarla konumaz, onlara bakmaz, onlar yceltmez ve onlar iin ac bir azap vardr. 78- Onlardan bir blk de vardr ki, kitab okurken dillerini eip bkerler, siz onu kitaptan sanasnz diye. Oysa o, kitaptan deildir. "O, Allah katndandr." derler. Oysa o, Allah katndan deildir. Bildikleri halde Allah'a kar yalan sylerler.

AYETLERN AIKLAMASI
Genelde tm Ehl-i Kitabn, zelde Hristiyanlarn durumlarn gzler nne sermeye ynelik aklamann ve buna bal olarak gerekletirilen deerlendirmelerin ikinci aamasnn balangc ile kar karyayz. Bundan nceki ayetlerin ak iinde genel olarak tm Ehl-i Kitabn durumuna u ifadelerle deinilmiti: "Hi phesiz din, Allah katnda slam'dr." (l-i mrn, 19) "Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri grmedin mi?" (l-i mrn, 23) Ardndan zel olarak Hristiyanlarn konumuna dikkat ekilmiti: "Gerekten Allah, Adem'i, Nuh'u, brahim ailesini... seti." (l-i mrn, 33) Bu esnada, bir ara deerlendirme olarak m'minlerin kafirleri dost edinmeleri hususuna gndermede bulunulmutu: "M'minler... kafirleri dostlar edinmesinler." (l-i mrn, 28) Btn bunlar, anlatmn birinci aamasnda gerekletirilmiti. Ardndan, iaret ettiim hususlarn anlatmna bir kez daha dnlyor, ama bu sefer baka bir ifade tarz kullanlyor, ncekinden farkl bir szdizimi esas alnyor. Biraz nce yer verdiimiz ayetlerde genel olarak Ehl-i Kitabn durumu sergileniyor. Bundan sonra gelecek olan baz ayetlerde de aklamann ak iinde yer yer ayn konuya deiniliyor. u ayetlerde olduu gibi: "De ki: Ey kitap ehli, Allah yaptklarnza ahit iken, ne diye Allah'n ayetlerini inkar ediyorsunuz?" (l-i mrn, 98) "De ki: "Ey kitap ehli, sizler ahitler olduunuz halde, ne diye iman edenleri Allah yolundan evirmeye alyorsunuz?" (l-i mrn, 99)

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 139

Hristiyanlarn konumuna ve Hz. sa ile ilgili yaklamlarna da u ifadelerle iaret ediliyor: "Hibir insana yakmaz ki, Allah kendisine kitap, hkm ve peygamberlik versin de sonra o, insanlara; ...bana kul olun, desin." (l-i mrn, 79) Bu esnada dank birok ayetler erevesinde m'minlerin durumuna deiniliyor ve onlar slam'a, birlie, m'minleri bir yana brakp kafirleri dost ve srda edinmekten kanmaya davet ediliyorlar.
"De ki: "Ey kitap ehli, bizimle sizin aranzda eit olan bir kelimeye gelin." Bu hitap, tm kitap ehli topluluklara yneliktir. "...bir keli-

meye gelin." eklindeki ar, gerekte o kelimenin anlamn fiilen uygulamak zere bir araya gelmeye ilikindir. Bir araya gelmenin kelimeye nispet edilmesi, bu szn onlarn dillerinde kullanmda olduuna iaret etme amacna yneliktir. "Toplum falan hususta sz birlii etti." dememiz gibi. Bunun anlam; onlarn benimseme, kabullenme, yayma ve yaygnlatrma hususunda szbirlii ettikleridir. Dolaysyla ayetin ifade ettii anlam udur: "Gelin, bu kelimeyi benimseyelim; yaylmas, gereklerinin yerine getirilmesi hususunda birbirimize yardm edelim, birbirimize destek olalm." Ayetin orijinalinde geen "sev" kelimesi, aslnda mastardr. Ancak, iki taraf eit olan ey anlamnda bir vasf olarak kullanlr. "Bizimle sizin aranzda eit olan" demek, benimseme ve gereklerini yerine getirme hususunda eit sorumlulua sahip olunduu anlamn ifade eder. Buna gre, kelimenin "eit"likle nitelenmesi, aslnda o kelimeyi benimseme ve onunla amel etme olgularna ynelik bir nitelemedir. Bilindii gibi amel, kelimenin kendisiyle deil, anlamyla ilintili bir durumdur. Ayn ekilde, toplanma ve bir araya gelme durumunun anlama nispet edilmesinde de mecazi bir yn bulunmaktadr. u halde, ayette birok latif noktalara gndermede bulunulmutur: Bir araya gelme olgusu anlama nispet edilmi, sonra kelime anlamnn yerine konulmu ve ardndan kelime "eit"likle nitelenmitir.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 140

Denebilir ki: Kelimenin "eit" olmasnn anlam; Kur'an, Tevrat ve ncil'in birlikte insanlar, ona, yni tevhit kelimesine davet ediyor olmalardr. Eer maksat bu ise, bu durumda, "Allah'tan bakasna kulluk etmeyelim." diye balayan ifade, gerek aklamann, zerinde szbirlii edilen kelimenin yerine konulmasna bir rnek oluturmu olur. Bu demektir ki: Onlarn bu kelimeye ynelik olumsuz yorumlarndan, kelimeyi tutkularna uyarlamalarndan, Tanr'nn insana hull etmesi, oul edinmesi, uknumdan meydana gelmesi gibi yaktrmalarndan, hahamlara, papazlara ve kardinallere kulluk sunulmasndan vazgemeleri ngrlr. Dolaysyla yle bir anlam elde etmi oluruz: Bizimle sizin aranzda eit olan tevhit szne gelin. Tevhidin gerei de, Allah'a ortak koulan dzmece ilahlar reddetmek, Allah'tan baka Rabler edinmekten vazgemektir. Ayetin sonunda yer alan: "Eer yz evirirlerse, deyin ki: "ahit olun, biz gerekten Mslmanlarz." ifadesi, ilk anlam destekler niteliktedir. Buna gre anlamn somut karl u oluyor: Onlar bu kelimeye, yni "Allah'tan bakasna kulluk etmeyelim" kelimesine davet etmesi isteniyor. Bu, Allah katnda tek din olan Allah'a teslim (slam) oluun gereidir. Hi kukusuz, slam da tevhidin bir gereidir; ancak ayetteki ar, amel tevhide yneliktir. Srf Allah'n birliine inanmak deil, ayn zamanda Allah'tan bakasna ynelik ibadeti reddetmek yni. Ne demek istediimi anlam olmalsnz.
"Allah'tan bakasna kulluk etmeyelim, O'na hibir eyi ortak komayalm ve Allah' brakp da bazlarmz, bazlarn Rabler edinmesin."

Bu ifade, ayetin ba ksmnda geen "eit kelime"nin aklamas niteliindedir ve bu Allah'a teslim (slam) olmann bir gereidir. "Allah'tan bakasna kulluk etmeyelim." ifadesinin hedefi, Allah'tan bakasna ynelik kulluu olumsuzlamaktr, Allah'a ynelik ibadeti olumlamak deil. Nitekim daha nce ihls (La ilahe illallah) kelimesini aklarken de una dikkat ekmi ve demitik

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 141

ki: "llallah" sznn cmle iinde "istisna" deil de "bedel" olmas, cmlenin, ilahn varln olumlamak deil, ortaklar olumsuzlamak amacna ynelik olmasn gerektirir. nk Kur'an'da, ilahn varl ve gerekliini olumlamaya kesin bir konu olarak baklr. fadenin ak, ibadet kapsamnda irki olumsuzlamaya ynelik olduu ve bununla, znde irk unsurunu barndran sa'nn Allah'n olu oluu, Allah'n uknumdan meydana gelmi olmas gibi inanlarn olumsuzlanmad iin, hemen ardndan u ifadeye yer verilmitir: "O'na hibir eyi ortak komayalm ve Allah' brakp da bazlarmz, bazlarn Rabler edinmesin." nk ibadetin "Allah'a ynelik ibadet" olarak isimlendirilmesi, onu gerekten Allah'a ynelik ibadet yapmaz, inan sistemi ve kalp irkten kaynaklanan sapk inan ve grlerden arnmadka, soyutlanmadka. Aksi takdirde o ibadet, ortaklar bulunan bir ilaha ynelik olur. ki ortaktan birine ynelik olarak gerekletirilen ibadet, onun adna ve ona ynelik yaplm olsa da, irk meneli olmaktan kmaz. nk bu ibadet, iki veya daha fazla ortak iinde birine isabet etmi bir pay gibi olur. Dolaysyla bakasna ynelik ibadet saylmaktan kmaz. te Peygamber Efendimiz (s.a.a) yce Allah'n emri dorultusunda buna davet ediyor ve ayette yer alan u ifadeler bu noktaya temas ediyor: "Allah'tan bakasna kulluk etmeyelim, O'na hibir eyi ortak komayalm ve Allah' brakp da bazlarmz, bazlarn Rabler edinmesin." Peygamberlik misyonunun amac da bu ifadelerde zetlenmektedir. Peygamberler tm insanlar muhatap alarak bu arda bulunmu, bu bir tek mmetti." (Bakara, 213) ayetinin tefsiri ere"nsanlar mesaj yaymlardr. vesinde unlar sylemitik: Peygamberlik ilahi bir dirili, gerek bir uyantr. Onunla dini mesajn yaylmas hedeflenir. Dinin gerek hedefi ise, insan topluluunun hayatnda dengeyi oluturmaktr. Bunu, birey olarak insann yaamnn dengeli oluu izler. Byle-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 142

ce herkes tam anlamyla z doann, yaratl sisteminin kendisi iin ngrd mevki-ye iner. Buna dayal olarak topluma, adalet ve denge esasl z doann ngrd mutluluu gerekletirme zgrl bahedilmi olur. Byle bir atmosferde, birey de mutlak olarak zgrdr. Dncesinin ve iradesinin elverdii lde hayattan yararlanma hakkna sahiptir. Bunun tek art, toplumsal hayata zarar vermemektir. Bunlarn tm de Allah'a kulluk ve teslimiyet ve gaybn egemenlii ve otoritesine boyun emekle kaytldr. zetleyecek olursak: Peygamberler (a.s) birey ve toplum olarak insanlar ftratlarna uygun den tevhit inancna armlardr. Ki tevhit inanc, bireysel ve toplumsal davranlar baznda Allah'a teslim olmay, adalet ve dengeyi etkin klmay ngrr. Yni yaama haklarnda eitlii, salih irade ve salih amelde de zgrl salar. Btn bunlar gerekletirmenin tek yolu, ihtilaf nedenlerini, haksz yere zulmetmeyi, g kullanmay zayflar ezme ve kleletirme arac haline getirmeyi ve zayflarn gllere kulluk sunmasn douran artlar ortadan kaldrmaktr. nk Allah'tan baka ilah yoktur, Allah'tan baka Rab yoktur, hakimiyet tek ve ortaksz Allah'ndr. te tefsirini sunduumuz, "Allah'tan bakasna kulluk etmeyelim, O'na hibir eyi ortak komayalm ve Allah' brakp da bazlarmz, bazlarn Rabler edinmesin." mealindeki ayetin ierdii mesaj budur. Yce Allah, bir ayette Hz. Yusuf'un diliyle yle buyuruyor: "Ey zindan arkadalarm, birbirinden ayr bir sr Rabler mi daha hayrldr, yoksa kahhar olan bir tek Allah m? Sizin Allah'tan baka taptklarnz, Allah'n kendilerine hibir yetki vermedii, sizin ve atalarnzn ad olarak adlandrdklarnzdan bakas deildir. Hkm yalnzca Allah'ndr. O, kendisinden bakasna kul-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 143

luk etmemenizi emretmitir. Dosdoru din ite budur." (Yusuf, 3940)

Bir dier ayette de yle buyurmutur: "Onlar, Allah' brakp bilginlerini ve rahiplerini Rabler edindiler ve Meryem olu Mesih'i de. Oysa onlara, kendisinden baka ilah olmayan tek bir ilaha kulluk etmekten baka bir ey emredilmedi." (Tevbe, 31) Bunun gibi daha birok ayet rnek gsterilebilir. Kur'an- Kerim; Nuh, Hd, Salih, brahim, uayb, Musa ve sa (a.s) gibi gemi peygamberlerin kendi mmetlerine bu mesaj ieren szler sylediklerini aktarr. rnein, Hz. Nuh yle der: "Rabbim, gerekten onlar bana isyan ettiler; mal ve ocuklar kendilerine ziyandan baka bir ey arttrmayan kimselere uydular." (Nuh, 21) Hz. Hd soydalarna yle seslenir: "Siz, her ykseke yere bir ant ina edip oyalanp eleniyor musunuz? lmsz klnmak umuduyla sanat yaplar m ediniyorsunuz? Tutup yakaladnz zaman da zorbalar gibi mi yakalyorsunuz?" (uar, 128-130) Hz. Salih soydalarna unlar syler: "Ve ar gidenlerin emrine itaat etmeyin." (uar, 151) Hz. brahim babasna ve soydalarna yle der: "Sizin, karlarnda bel bkp eilmekte olduunuz bu heykeller nedir? "Biz atalarmz bunlara tapyor bulduk." dediler. Dedi ki: Andolsun, siz ve atalarnz apak bir sapklk iindesiniz." (Enbiya, 54) Yce Allah bir ayette Musa ve kardeine yle hitap eder: "kiniz Firavun'a gidin; nk o, azm bulunuyor... Haydi ona gidin ve deyin ki: Biz senin Rabbinin elileriyiz, srailoullarn bizimle birlikte gnder ve onlara artk azap verme." (Th, 43-47) Hz. sa soydalarna yle seslenir: "...hakknda ihtilafa dtklerinizin bir ksmn size aklamak iin de. yleyse Allah'tan saknn ve bana itaat edin." (Zuhruf, 63) u halde ftrat dini; azgnl, bozgunluu, mutluluun temelini ykan haksz egemenlik ve zulmleri, hak ve hakikat yapsn tahrip eden sistemleri olumsuzlar. Peygamber Efendimiz (s.a.a) veda hacc esnasnda yapt konumada bu geree iaret etmitir.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 144

(Mes'udi "Muruc-uz Zeheb" adl eserinde hicretin onuncu yl olaylar kapsamnda bundan sz eder.) Orada Peygamber yle buyurur: "Haberiniz olsun! Zaman dnd dolat, tekrar yce Allah'n gkleri ve yeri yaratt gnk eklini ald." Peygamberimiz (s.a.a) burada, slam'n davranlara egemen olmas suretiyle insanlarn tekrar ftratlarnn etkinlii altna girmi olmalarna iaret ediyor gibidir. "Allah'tan bakasna kulluk etmeyelim." ifadesi, peygamberlik misyonunun amacn kapsyor olmas bakmndan egemenliin sebebini ve zn de aklayc niteliktedir. "Allah'tan bakasna kulluk etmeyelim, O'na hibir eyi ortak komayalm." ifadesine gelince; ilahlk makam, her eyin, her adan sna, gvenip dayand bir makamdr. Onca okluu, ilikileri ve ortak ihtiyalar itibaryla tm varlklarn kemal menei de odur. Eyann hedefi olan tm kemaller bu makamdan kaynaklanr. Bu nokta, ancak sz konusu makamn her eyin ynetimi yetkisinde olan tek hkmdar olmas durumunda gerekleebilir; okluk bununla badamaz. u halde Allah'a ibadet etmek bir zorunluluktur. nk O, orta bulunmayan tek ilahtr. Dolaysyla O'na ynelik ibadete bir bakasnn ortak edilmemesi gerekir. Dier bir ifadeyle: u evrenin ve onun kapsamnda olan tm varlklarn bir tek makamdan bakasna boyun emesi, bir tek makamdan bakasnn karsnda klmesi doru deildir, caiz deildir. nk kulluk ve itaat pozisyonunda olan varlklarn bir tek dzene bal olmalarndan, ayrca varlklar da birbirleriyle irtibatl olduundan yalnzca bir tek Rableri olmas gerekir, bir tek yaratclar olduu gibi. "Allah' brakp da bazlarmz, bazlarn Rabler edinmesin." ifadesine gelince; insan topluluu, birok bireyi ve deiik kiileri bnyesinde barndryor olmasna karn bir tek hakikatin, yni insan tr gereinin uzantsdr. Yaratc ve yoktan var edici gcn tm insanlar arasnda eit ekilde datm olduu hakkedi ve

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 145

yapabilirlik yetenekleri, tm insanlarn yaama haklar baznda da eit ve ayn dzeyde olmalarn gerektirir. Genel insani balardan olan hayatn meziyetlerine sahip olmada bireylerin durum ve yeteneklerinin farkl olmasna gelince; bunlar urada veya burada zel belirtiler olarak ortaya karlar ve bunlarn ancak istendiinde insanla sunulmas gerekir. rnein; evlilik, doum ve tedavi genel insani ihtiyalardandr. Fakat evlilik, ergenlik ana ulam erkek veya kadn insan iin; doum, kadn insan iin; tedavi ise, hasta insan iin sz konusudur. Ksaca; toplumsal insann bireyleri, benzer ve tek bir gerein benzer uzantlardrlar. Dolaysyla bireylerin hibirinin, kendisi denk bir ykmlln altna girmeden, irade ve hevasn dierlerine yklemesi doru deildir. Buna hayatn meziyetlerine sahip olma hususunda dayanma iinde olma denir. Toplumun veya bireyin bir bireye, yni btnn veya parann bir paraya, onu btnn paras olmaktan karacak, eitlik dzeyinin stnde Thkkm ve egemenlik noktasna eritirip iradesine tabi olunan bir Rab haline getirecek, dizginleri mutlak olarak ele alacak, emir ve yasaklarna kesin olarak uyulacak bir konuma getirmek suretiyle boyun emesi, uymas, otoritesini tanmas, ftratn iptali ve insanlk binasnn yklmas anlamna gelir. Ayn ekilde, Rablik makam da srf Allah'a zgdr; O'ndan baka Rab yoktur. Dolaysyla insann kendisini byle bir konumda grmesi, aksi sz konusu olmakszn kendisi gibi birisine diledii gibi davranmas, Allah'tan bakasn Rab edinmektir ki, Allah'n emrine teslim olmu bir kimse byle bir eye yeltenmez. Buna gre; "Allah' brakp da bazlarmz, bazlarn Rabler edinmesin." ifadesi, iki kant iermektedir. Birincisi; insan bireyleri, bir btnn paralardr. kincisi; Rablik, ilahla zg bir makamdr.
"Eer yz evirirlerse, deyin ki: ahit olun, biz gerekten Mslmanlarz." Burada Hz. Peygamber ve ona tabi olanlarn, Allah'n honut

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 146

olduu din olan slam zere olduuna tank olunmas isteniyor. Nitekim ulu Allah; "Hi phesiz din, Allah katnda slam'dr." (l-i mrn, 19) buyurmutur. Bylece onlarn husumetleri ve bu erevede ileri srdkleri kantlar geersiz klnm oluyor. nk hakka ve hakkn yannda olanlara kar ileri srlecek kant bulunamaz. Bu ayette, ayrca ibadette tevhidin, slam'n bir gerei olduuna iaret ediliyor.
"Ey kitap ehli, brahim hakknda ne diye ekiip tartyorsunuz?"

ki ayetten sonra yer alan; "Dorusu, insanlarn brahim'e en yakn olan, ona uyanlar ve bu Peygamber ile iman edenlerdir." ifadesi, hitabn Allah'n izniyle Resulnden deil de, Allah'tan olmasn gerektiriyorsa da, ayetin zahiri, bunun da nceki ayette yer alan: "De ki:..." emri gereince Resulullah'n (s.a.a) diliyle sylenmesi istenen szlerden olduunu gsteriyor. Ayn ey, bundan drt ayet sonraki ifade iin de geerlidir. Ehl-i kitabn brahim (a.s) hakknda ekiip tartmas, her grubun kendisini ona mensup saymas eklinde olmutur ki, bunu da kendilerinin hak zere olularnn kant olarak kullanmlardr. yle anlalyor ki Yahudiler; "Allah'n, kitabnda vgyle sz ettii brahim bizdendir." diyorlard. Buna karlk Hristiyanlar; "brahim hak zereydi. Hak da sa'nn geliiyle birlikte ortaya kt." diyorlard. Sonra bu iddialar, yerini inatlamaya ve taassuba brakm, Yahudiler, onun Yahudi, Hristiyanlar da Hristiyan olduunu sylemilerdi. Bilindii gibi gerek Yahudilik, gerekse Hristiyanlk, Tevrat ve ncil'in iniinden sonra olumu dinlerdir. Tevrat ve ncil de Hz. brahim'den sonra inmitir. Dolaysyla Hz. brahim'in, Musa'ya zg dine mensup olmak anlamnda Yahudi veya sa'ya indirilen eriata tabi olmak anlamnda Hristiyan olmas mmkn deildir. Eer mutlaka Hz. brahim (a.s) hakknda bir ey sylenecekse, yle sylenmelidir: "O, hak zere bir hanifti. Batldan uzakt. Allah'a

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 147

teslim olmu bir kimseydi." Dolaysyla bu ayetler de, "Yoksa siz, gerekten brahim'in, smail'in, shak'n, Yakub'un ve torunlarnn Yahudi veya Hristiyan olduklarn m sylyorsunuz? De ki: "Siz mi daha iyi biliyorsunuz, yoksa Allah m? Allah'tan kendisine ulam olan bir tankl gizleyenden daha zalim olan kimdir?" (Bakara, 140) ifadesinin vurgulad anlam vurgulamaya yneliktir.
"te sizler bylesiniz. Hadi hakknda bilginiz olan eyde tarttnz; peki hi bilginiz olmayan bir konuda ne diye tartp duruyorsunuz?" Bu

ayet, aralarnda yaptklar tartmalara konu olan bir hususta bilgilerinin bulunduunu, bir dier hususta ise bilgilerinin olmadn ve bu hususla ilgili bilginin Allah katnda olduunu ifade ediyor. Buna dayanarak tefsir bilginleri u yorumu yapmlardr: Ayetin anlam yledir: "Siz brahim (a.s) hakknda bir lde bilgi sahibisiniz; varln ve peygamberliini bilmek gibi. Diyelim ki bilginiz olan konuda tarttnz. Peki ne diye hakknda bilgi sahibi olmadnz bir hususta tartyor, onun Yahudi veya Hristiyan olduunu iddia ediyorsunuz? Oysa Allah bilir, siz bilmezsiniz." Ya da, ayette geen "bilme"den maksat, bir lde sa'nn durumunu ve bandan geen olaylar bilmedir. Bu durumda ayetin anlam yle olur: "Siz sa hakknda tartyorsunuz; nk onunla ilgili haberleri biliyorsunuzdur. Peki ne diye hakknda bilgi sahibi olmadnz bir hususta tartyorsunuz; brahim'in Yahudi veya Hristiyan olduunu iddia ediyorsunuz?" Tefsir bilginlerinin yorumlar bu ekildedir. Grld gibi, her iki yorum da ayetin zahiriyle badamyor. Birinci yorum badamyor; nk Ehl-i Kitap Hz. brahim'in varln ve peygamberliini tartma konusu yapmamtr. kinci yorum da badamyor; nk onlar arasnda Hz. sa ile ilgili olarak yaanan tartma doruya dayal deildi. Tam tersine, onunla ilgili haberlerde yanlyorlard, yalan iddialar ileri sryorlard. Gerekletirdikleri byle bir tartmann bilgiye dayand sylenebilir mi? Ayet-i kerime, her halkarda, onlar arasnda bilgi-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 148

ye dayal bir tartma olduunu ifade ediyor. Yine, hakknda bilgi sahibi olmadklar bir hususta da tartp ekitiklerini ortaya koyuyor. Acaba, hakknda bir bilgiye dayanarak tarttklar husus neydi? Kald ki, ayet-i kerimenin zahiri, her iki tartmann da Ehl-i Kitap arasnda yaandn, onlarla Mslmanlar arasnda cereyan etmediini ifade ediyor. Aksi takdirde Mslmanlarn, Ehl-i Kitabn bilgiye dayal olarak tarttklar hususta batl tarafnda yer alm olmalar gerekir. Byle bir yaklamn apak sonucu budur. Allah dorusunu herkesten daha iyi bilir, ama unu sylemek mmkndr: Yahudiler ve Hristiyanlar ihtilaf ettikleri hususlarda aralarnda tartrlard. Bunun temelini de, Hz. sa'nn peygamberlii ve Hristiyanlarn: "O, Allah'tr veya Allah'n oludur. Allah uknumdan ibarettir." eklindeki iddialar oluturuyordu. Hristiyanlar, Hz. sa'nn eli olarak gnderilii hususunda Yahudilerle tarttklarnda bilgiye dayal olarak tartrlard. Yahudiler de, onun ilahl, Allah'n olu oluu ve Allah'n uknumdan meydana geliyor olmas hususunda Hristiyanlarla tartrlarken bilgiye dayanyorlard. Her iki tarafn hakknda bir bilgiye sahip olmadan tarttklar hususa gelince; o da brahim'in Yahudi veya Hristiyan olduu iddiasdr. Kukusuz, onlarn bu hususla ilgili olarak iaret edilen bilgisizlikleri, Tevrat ve ncil'in Hz. brahim'den sonra indiini bilmemeleri eklinde alglanmamaldr. Ayn ekilde, onlar; nce gelenin, sonra gelenin izleyicisi olamayacan da bilmiyor deillerdi. nk bu durum, ayetin sonundaki "Anlamyor musunuz?" ifadesiyle badamaz. Bu ifade, meselenin kck bir uyaryla bile kavranabilecek kadar ak olduunu ortaya koymaktadr. u halde onlar, Hz. brahim'in Tevrat ve ncil'in iniinden nce yaadn biliyorlard, ancak bilgilerinin gerei olan gerei gz ard ediyorlard. Bu gerek, onun o srada Yahudi veya Hristiyan deil, Allah'a teslim (slam) olma esasl Allah'n dini zere olduu gereidir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 149

Fakat Yahudiler buna ramen diyorlard ki: Hak din, ancak bir tane olur. O da Yahudiliktir. Dolaysyla brahim'in Yahudi olmas kanlmaz bir olgudur. Hristiyanlar da benzeri eyler syleyip onu Hristiyan yapyorlard. Bu hususta bir gerei gz ard ediyorlard ki, bunu srme olarak grmek mmkn deildir. O da udur: Allah'n dini birdir ve bu din Allah'a teslim (slam) olmaktr. Bu bir din, zamann gemesiyle ve insanlarn kemal derecelerinde ilerleme kapasitelerine paralel olarak mkemmelleir. Bu balamda Yahudilik ve Hristiyanlk da, dinin asln oluturan slam'n kemal derecelerinden birer derecedirler. Peygamberler de, bu binann ustalar konumundadrlar. Her birinin, bu yksek binann temelini atmada, duvarlarn ykseltmede bir pay, bir yeri vardr. Ksacas: Yahudiler ve Hristiyanlar u gerei gz ard ediyorlard: brahim'in, tek hak din olan slam'n kurucusu olmas, ardndan bu hak dinin kemal derecelerinden birinin ad olan Yahudilik veya Hristiyanlk adnda bir hak dinin ortaya kmas, brahim'in Yahudi veya Hristiyan olmasn gerektirmez. Tam tersine, onun hanif ve Mslman olmasn; kurduu, temellerini att, ayn zamanda Yahudilik ve Hristiyanln kendisini deil, temelini oluturan slam adyla anlmasn gerektirir. Kk dalna nispet edilmez. Tersine daln kke nispet edilmesi gerekir. Hi kukusuz, Hz. brahim'in Yahudi veya Hristiyan deil de Mslman olarak isimlendirilmesi, onun Hz. Muhammed'in dinine ve Kur'an'n ierdii eriata tabi biri olarak deerlendirilmesinden ayr bir anlam ifade eder. Aksi takdirde, yukarda iaret ettiimiz problem yeniden gndeme gelir; "O, Tevrat ve ncil'in iniinden nce yaad, dolaysyla Yahudi ve Hristiyan olarak nitelendirilemeyecei gibi, Kur'an'n iniinden ve slam'n douundan nce yaadna gre Ms-lman olarak da isimlendirilemez." denir. Bunu yle aklayabiliriz: Kur'an'n kapsad eriat anlamnda slam, Kur'an'n iniinden ve Muhammedi dinin yaylndan sonra ortaya km bir terimdir. Hz. brahim'in nitelii olarak kul-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 150

lanlan slam ise, Allah'a teslim olma, O'nun rububiyet makamna boyun eme anlamndadr. Dolaysyla, ortada bu nitelemeden kaynaklanan bir problem yoktur. Onlarn; Allah katndaki kkl dinin deiik ve ardk kemal dereceleri bulunan bir gerek olduu hususundaki bilgisizlikleriyle ilgili olarak sylediklerimizi u ifadeden de alglamak mmkndr: "Allah bilir, siz bilmezsiniz. brahim ne Yahudi idi..." u ifade de bunu pekitirici mahiyettedir: "Dorusu, insanlarn brahim'e en yakn olan, ona uyanlardr..." Bir dier ayette de yle buyruluyor: "De ki: "Biz; Allah'a, bize indirilene, brahim, smail, shak, Yakup ve torunlarna indirilene, Musa'ya, sa'ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere iman ettik; onlardan hibiri arasnda ayrlk gzetmeyiz; biz O'na teslim olmularz. Kim slam'dan baka bir din ararsa, asla ondan kabul edilmez." (l-i mrn, 84-85) leride bu ifadelere ilikin detayl aklamalarda bulunacaz. "brahim, ne Yahudi idi, ne de Hristiyan idi..." Yukardaki aklamalarn kapsamnda bu ayeti de tefsir ettik. Denilmitir ki: Yahudiler ve Hristiyanlar, Hz. brahim'in (a.s) kendilerinden ve dinleri zere olduunu iddia ettikleri gibi, putperest cahiliye Araplar da, kendilerinin brahim'in hanif dini zere olduklarn iddia ediyorlard. Nitekim Ehl-i Kitap onlar "hanifler" olarak isimlendiriyor, dinlerine de "putperest haniflik" diyorlard. Yce Allah, Hz. brahim'i, "ancak o hanifti" ekilde niteleyince, kimsenin aklna onun putperest oluu eklinde bir fikir gelmesin diye, hemen arkasndan u ifadeye yer vermitir: "Mslmand, mriklerden de deildi." Yni o, Allah'n honut olduu din olan slam zereydi; cahiliye Araplar gibi mriklerden deildi.
"Dorusu, insanlarn brahim'e en yakn olan, ona uyanlar ve bu Peygamber ile iman edenlerdir..." Bu ifade, nceki szlerin bir ge-

rekeli aklamas ve konuyla ilgili gerek bilginin aktarlmas niteliindedir. Bu durumda yle bir anlam kyor karmza -Allah

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 151

dorusunu herkesten daha iyi bilir-: u saygdeer peygamber brahim ile kendisinden sonra gelen dindarlar ve bakalar arasnda bir mensubiyet ba kurulacak olursa, doru olan, onun kendisinden sonra gelenlere tabi klnmas deil, ona yaknlk ve ncelilik esas alnmasdr. eriat ve kitab olan bir peygambere en yakn olanlar, onun gibi hakka tabi olup, onun getirdii dinin aynsna balananlardr. Bu bakmdan Hz. brahim'e en yakn kimse, bu Peygamber ile iman edenlerdir. nk onlar, yce Allah'n Hz. brahim iin de seip beendii slam zeredirler. Ona tabi olan herkes de bu kategoriye girer. Bu durum, Allah'n ayetlerini inkar edenler ve hak ile batl birbirine kartranlar iin sz konusu olamaz. "...ona uyanlar..." ifadesi, Yahudi ve Hristiyanlara ynelik kinayeli bir itiraz niteliindedir. Yni, siz brahim'e yakn deildiniz; nk siz, Allah'a teslim oluu esas alan inan sistemi (slam) dorultusunda ona uyanlardan deilsiniz. "...bu Peygamber ile iman edenler..." ifadesinde, Peygamberimiz ve ona tabi olan m'minler, Hz. brahim'e uyanlardan ayr olarak zikredilmilerdir. Bu, Peygamberimize ynelik bir sayg ve makamnn korunmas amal bir ifade tarzdr. Onun mutlak olarak uyanlardan saylmamas iin byle bir yola bavurulmutur. Benzeri bir uygulamaya u ayette de tank oluyoruz: "te Allah'n hidayet verdikleri bunlardr; yleyse sen de onlarn hidayetlerine uy." (En'm, 90) Dikkat edilirse, burada "onlara uy" eklinde bir ifade kullanlmayarak Peygamberimizin saygn konumuna gndermede bulunulmutur. Gerekeli aklama ve gerein sergilenii, u ifadeyle tamamlanmtr: "Allah da m'minlerin velisidir." Yni, Allah'n velisi olan brahim'e yaknlk, Allah'a yaknlk demektir. Allah da m'minlerin velisidir; ayetlerini inkar edenlerin, hak ile batl birbirine kartranlarn deil.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 152

"Kitap ehlinden bir grup, sizi artp saptrmay arzulad; fakat onlar ancak kendilerini artp saptrrlar da farkna varmazlar." Ayetin

orijinalinde geen "taife", insanlardan bir grup, bir topluluk demektir. Kelimenin semantik yapsnn asl urdan gelir: nsanlar, zellikle Araplar, nceleri bedevi kabileler ve halklar eklinde yaarlard. Yaz, k srleri iin su ve mera bulmak amacyla dolarlard (tavaf). Saldr ve talanlardan korunmak iin de grup halinde dolarlard. Bu yzden onlara "dolaan (taife) grup" denirdi. Daha sonra, srekli kullanm sonucu "taife"nin toplulua, gruba da iaret eder hale gelmesinden dolay, bu kelime grup anlamnda kullanlarak bir ksaltmaya gidildi. Ehl-i kitabn sadece kendilerini artp saptrmalarna gelince; insani erdemlerin banda hakka eilimli olmak, hakka uymak gelir. Do-laysyla insanlar haktan saptrp batla yneltme istei, nefsin haletleri ve karakterlerinden biri olmas asndan, rezaletlerin en kts olan nefsani bir rezalet, nefsani bir gnah, bir isyan ve haksz bir taknlktr. Haktan sonra sapklktan baka ne var ki? u halde onlar, hak zere olan m'minleri saptrmak istemeleriyle farknda olmadan kendilerini saptrmaktadrlar. Ayn ekilde, eer kendilerinden olan baz kimselerin ilerine kukular atarak onlar saptrmay baarrlarsa, bununla nce kendilerini saptrm olurlar. nk insan, bir hayr veya erri ancak kendisi iin iler. Nitekim yce Allah, buna u ekilde iaret etmitir: "Kim iyi bir i yaparsa, kendi lehinedir; kim de ktlk ederse, kendi aleyhinedir. Rabbin, kullara zulmedici deildir." (Fussilet,
46)

Onlarn saptrmalar sonucu sapan kimselerin sapkl zerinde onlarn bir etkinlii yoktur. Bu durum, Allah'n izniyle azgn sapn kt davranlarnn ve uursuz iradesinin bir sonucudur. Nitekim yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Kim inkar ederse, inkar kendi aleyhinedir; iyi bir i yapanlar da, kendileri iin (cennette) yer hazrlamaktadrlar." (Rum, 44) Dier bir ayette de

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 153

yle buyuruyor: "Size isabet eden her musibet, ancak ellerinizin kazand dolaysyladr. Allah ounu da affeder. Siz yeryznde O'nu aciz brakacak deilsiniz. Sizin Allah'n dnda ne bir veliniz vardr, ne bir yardmcnz." (ur, 30-31) Daha nce, tefsirin ikinci cildinde, "Onlarn btn iledikleri, dnyada da, ahirette de boa kmtr." (Bakara, 217) ayetinin tefsiri erevesinde amellerin zellikleriyle ilgili olarak baz aklamalarda bulunmutuk. "...fakat onlar ancak kendilerini artp saptrrlar da farkna varmazlar." ifadesindeki snrlandrma da, yce Allah'n her eyi kapsamna alan rububiyet ve hkmranlnn bir uzants olan "fiillerde tevhid"in ifade ettii bu Kur'an bilgiler erevesinde aklk kazanm olur. Tefsir bilginlerinin ayetin anlamnn yorumuyla ilgili yaptklar aklamalara gelince; bunlar, szn ettiimiz snrlandrmayla ilgili doyurucu aklamalar deillerdir. Bu yzden onlar grmezlikten gelip nakletmedik.
"Ey kitap ehli, ahit olduunuz halde ne diye Allah'n ayetlerini inkar ediyorsunuz?" Daha nce belirttiimiz gibi, Allah'n ayetlerini

inkar etmekle Allah' inkar etmek bir deildir. Allah' inkar etmek, putperestlik ve natralistlik gibi tevhidi aka olumsuz-lamak demektir. Allah'n ayetlerini inkar etmekse, bir aklamann gelmesi ve hakkn ortaya kmasndan sonra baz ilahi bilgilerin inkar edilmesi demektir. Ehl-i Kitap, evrenin tek bir ilahnn olduunu inkar etmiyorlard. Fakat kendilerine veya bakalarna inen semavi kitaplarn aklad baz gerekleri inkar ediyorlard. Hz. Muhammed'in (s.a.a) peygamber oluunu, Hz. sa'nn Allah'n kulu ve elisi oluunu, Hz. brahim'in Yahudi veya Hristiyan olmayn, Allah'n elinin ak oluunu, O'nun zengin oluunu inkar etmeleri gibi. u halde kitap ehli toplumlar, Kur'an terminolojisinde Allah'n inkarclar deil, O'nun ayetlerinin inkarclardr. Bununla u ayetin ierii arasnda bir eliki yoktur: "Kendilerine kitap verilenlerden,

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 154

Allah'a ve ahiret gnne inanmayan, Allah'n ve Resulnun haram kldn haram tanmayan ve hak dini din edinmeyenlerle... savan." (Tevbe, 29) Geri bu ayette, onlarn imansz olduklar aka dile getirilmitir ve bu da kfrden baka bir ey deildir, ancak ayette onlarn haramlar haram saymaylarndan ve hak dini din edinmeyilerinden sz edilmesi gsteriyor ki, onlarn imanszlkla nitelenmelerinden maksat, durumun gerektirdii sonula nitelenmeleridir. nk, onlarn Allah'n ayetlerini inkar etme durumlarnn gerei, bilincinde olmasalar da Allah'a ve ahiret gnne ynelik imann yokluudur. Yoksa kastedilen, sarih kfr ve inkar deildir. "...ahit olduunuz halde..." ahitlik, hazr olmak ve somut bilgiye ulamak demektir. Bu ifadede onlarn Allah'n ayetlerinin inkar etmelerinden maksat, Hz. Peygamber'in (s.a.a) Tevrat'ta ve ncil'de gelecei mjdelenen vaat edilmi peygamber olduunu inkar etmeleridir. nk Tevrat ve ncil'de sz edilen iaret ve alametlerin, Peygamberimize (s.a.a) uyduunu bizzat gryorlard. Buradan hareketle, ayette geen "ayet" szcnn her trl ayeti kapsadna ve onu peygamberlik alametlerine zg klmann doru olmadna, tersine maksadn, onlarn her trl hak ayeti inkar etmeleri olduuna ilikin grn yanl olduunu anlyoruz. Neden yanl olduu da ortadadr.
"Ey kitap ehli, neden hakk batlla kartryor ve bildiiniz halde hakk gizliyorsunuz." Ayetin orijinalinde geen "lebs" kelimesi, bir

eyin iine phe atmak, bir eyi yaldzlamak demektir. Yni siz, hakk batl bir grnm iinde sunuyorsunuz. "...bildiiniz halde..." ifadesi, "kartrma" ve "gizleme" ile kastedilen eyin, tahrif ettikleri, gizledikleri veya maksadnn dnda yorumladklar ayetler deil, dini bilgiler olduunu gsteriyor veya bu anlama ynelik bir ima ieriyor. "Ey kitap ehli... ne diye... inkar ediyorsunuz?" ve "...bildiiniz halde hakk gizliyorsunuz." ifadelerini ieren iki ayet, "Kitap eh-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 155

linden bir grup..." diye balayan ayetin tamamlaycs konumundadr. Buna gre; rk, soy ve nitelik bakmndan bir olduklar, bir ksmnn yaptklarna dierlerinin de onay verdikleri iin, bazlarnn yapt iler tmne isnat edilmi ve o ilerden dolay tm azarlanmtr. Bunun rnekleri Kur'an'da oktur.
"Kitap ehlinden bir blm dedi ki: "man edenlere gn-dzn balangcnda inene inann..." Ayetin orijinalinde geen "vech'en-nehar"

ifadesiyle, gndzn sonuyla karlatrma yaplm olmasndan hareketle, gndzn balangc olduunu anlyoruz. nk bir eyin vechi (yz) bakasna grnen zahir olan ksmdr. Gndz sz konusu olduunda bu, balangc olur. Szlerin akndan, gndzn balangcnda Peygamberimize (s.a.a) Ehl-i Kitabn anlayyla badaan, gndzn sonunda ise onlarn davranlaryla badamayan bir vahiy indii anlalmaktadr. Byle bir eyi sylemelerini gerektiren ey, ancak byle bir durum olabilir. Buna gre, "iman edenlere inene..." szyle, Kur'an vahyi kapsamnda Ehl-i Kitabn anlayna uygun zel bir konu kastedilmitir. Dolaysyla "vech'en-nehar" sz, zarf olmas itibariyle "mensup"tur ve "inen" szyle ilintilidir, "inann" (emir kipi) szyle deil. nk nceki daha yakndr. "sonunda (ineni) ise inkar edin." sz, "iman edenlere gndzn sonunda ineni inkar edin." anlamndadr. Bylece akli bir mecaz uygulanarak "zarf", "mazruf"un yerine geirilmitir. u ayette olduu gibi: "...Hayr, yle deil. Gece ve gndzn hilesi sz konusuydu." (Sebe', 33) Bylece, ayetin ini sebebiyle ilgili olarak Ehl-i Beyt mamlarndan aktarlan rivayetin sahihlii anlalmaktadr. O rivayette yle denilmektedir: "Bu sz, kble deiikliinden dolay Yahudiler sylediler. nk Resulullah Efendimiz (s.a.a) sabahleyin Kuds'e dnerek namaz kld. Buras Yahudilerin kblesiydi. Sonra le namaznda kble Kbe olarak deitirildi. Bunun zerine Yahudilerden bir grup yle dedi: "Gndzn balangcnda m'minlere inene iman edin. (Bununla Kuds'e dnerek namaz

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 156

klmay kastediyorlard.) Gndzn sonunda ineni de inkar edin. (Bununla da Kbe'ye dnerek namaz klmay kastediyorlard.)" Yce Allah'n aktard gibi onlarn bundan sonra syledikleri sz de bu deerlendirmeyi desteklemektedir: "Ve sizin dininize uyanlardan bakasna inanmayn." Yni, dininize uymayanlara gvenip de sahip olduunuz srlar ve yannzdaki baz mjdeleri ifa etmeyiniz. nk Peygamberimizin (s.a.a) onlarca bilinen bir alameti de, kbleyi Kbe olarak deitirecei idi. Bazlarna gre, "gndzn balangcnda" sz "inann" ifadesiyle ilintilidir; "sonunda" sz ise, "fi" harf-i cerri takdir edilmek suretiyle "inkar edin" szyle ilintili bir zarftr. "...inene inann" sznden maksat da udur: Onlarn iinden bir ksm, gndzn balangcnda Kur'an'a inandn aklasn ve iman edenlere katlsn, sonra gndzn sonunda dinden dnsn ve bylece u mesaj vermi olsun: Gndzn balangcnda iman ettiler; nk slam davetinin zahiren hak ve doru olduunu grdler. Gndzn sonunda da dinden dndler; nk onun batl olduuna ilikin kantlar grdler, peygamberlik mjdeleri ve hakkaniyet alametlerinin Hz. Muhammed'de bulunmadn anladlar. Bylece m'minlere bir komplo kuracak ve onlarn dinleri hakknda kukuya dmelerini salayacaklard. Morallerini bozacak, direnlerini kracak ve heyecanlarn sndrm olacaklard. Bu anlam, z itibariyle uzak bir ihtimal deildir. zellikle de, s-lam'n nurunu sndrmek iin her trl yola bavurmu, her frsat deerlendirmi olan Yahudilerden bu gibi davranlar hi de yadrganmaz. Ancak ayetin lafz, byle bir karsamaya elverili deildir. nallah, konuyla ilgili rivayetler blmnde, aklamann devamn sunacaz. Dier bazlarna gre, ayetin anlam udur: Gndzn balangcnda Kbe'ye dnp namaz klmalarna inann. Gndzn sonunda ise, onu inkar edin. Belki dinlerinden dnerler.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 157

Dier bazlarna gre ise, ayetin anlam yledir: Peygamber'in sfatlaryla ilgili olarak kabul ettiiniz eylere gndzn balangcnda inann; sonunda ise vaat edilen peygamberin niteliklerinin ona uymadn syleyerek inkar edin. Bylece belki kukuya dp dinlerinden dnerler. Bu iki deerlendirmeyi destekleyecek bir kant yoktur. Ancak maksat ne olursa olsun, ayette herhangi bir icmal ve anlalmazlk sz konusu deildir. "Ve sizin dininize uyanlardan bakasna inanmayn..." Ayetlerin akndan anlald kadaryla, bu cmle, Ehl-i Kitabn szdr ve: "man edenlere gndzn balangcnda inene inann..." diye balayan szlerinin devamdr. "Yoksa, size verilenin benzeri bir bakasna da verilmi olur ya da Rabbinizin katnda size kar onunla delil getirirler." sz iin de ayn durum geerlidir. Bu durumda, "De ki: Hidayet, Allah'n hidayetidir." ifadesi, bir ara cmleciktir ve yukardan beri devam eden szlerine ilikin yce Allah'n bir cevab niteliindedir. "...inene inann" diye balayan ve "...sizin dininize... inanmayn" diye biten ifadeleri kastediyorum. Bunu, ifade tarznda meydana gelen deiiklikten karyoruz. Ayn ekilde, "De ki: "Ltuf ve ihsan Allah'n elindedir." sz de, onlarn; "...bir bakasna da verilmi olur..." eklindeki szlerine ynelik, yce Allah'n bir cevabdr. Bunu, ncelikle iki ayetin ifadelerinin paralar arasndaki balant ve anlamlarn uyumundan anlyoruz. kincisi; Yahudilerin tartma yntemlerini, komplocu ve entrikac tavrlarn aktaran benzeri ayetlerden yola karak bu iki ayeti bu ekilde yorumluyoruz. Buna gre, ayetlerin anlam -Allah dorusunu herkesten daha iyi bilir- yledir: Ehl-i Kitaptan, yni Yahudilerden bir grup dier bir gruba yle demitir: Peygamber'i ve m'minleri, gndzn balangcnda Kuds'e ynelerek kldklar namazlarnda dorulayn, ama gndzn sonunda Kbe'ye ynelerek kldklar namazlarnda dorulamayn. Sizden olmayanlara gvenip de bildiklerinizi sylemeyin. Yoksa gider, m'minlere; "Vaat edilen

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 158

sylemeyin. Yoksa gider, m'minlere; "Vaat edilen peygamberin bir iareti de, kbleyi deitirecek olmasdr." derler. Sizin Kbe'ye ynelik bu deiiklii tasdik etmeniz, bunun slam arsnn doruluunun bir belirtisi olduunu belirtmeniz, m'minlere de sizinki gibi bir kble verileceini sylemeniz, olduka sakncal ve tehlikelidir. Bunlar sylemeniz, sizin egemenliinizi ortadan kaldrr ve kble hususundaki nceliinizi geersiz klar. M'minler de, yeni kblenin durumunu bildiiniz halde iman etmediniz diye, Rabbinizin katnda size kar delil getirirler. Yce Allah, onlarn gndzn balangcndakine iman etme, sonundakini ise inkar etme ve m'minler geree ulamasnlar diye kble olayn gizleme ynndeki szlerine u ekilde cevap veriyor: M'minlerin ihtiya duyduklar gerek hidayet, Allah'n hidayetidir, sizin yol gstericiliiniz deil. M'minlerin sizin yol gstericiliinize ihtiyalar yoktur. ster uyun, ister inkar edin, ister aklayn, ister gizleyin, siz bilirsiniz. Yce Allah, onlara verilenin benzerinin bir bakasna da verilmesinden endie duymalarna veya Rableri katnda bunun aleyhlerine bir kant olarak kullanlmasndan korkmalarna u ekilde cevap veriyor: Ltuf ve ihsan Allah'n elindedir, onu dilediine verir. Sizin elinizde deildir ki, srf kendinize zg klasnz ve bakalarn bundan yoksun brakasnz. Aleyhlerine kant olmasn diye, bildikleri gerekleri gizlemelerine gelince; buna cevap verme gerei duyulmamtr. nk sama bir tepkime olduu ortadadr. Kald ki, ayn anlamdaki u ayetlerde bunun da cevab verilmitir: "man edenlerle karlatklar zaman, "man ettik." derler; birbirleriyle yalnz kaldklar zaman ise, "Allah'n size atn, Rabbiniz katnda onunla size kar delil getirsinler diye mi onlara sylyorsunuz? Aklnz kullanmyor musunuz?" derler. Onlar, Allah'n gizli tuttuklarn da, aa vurduklarn da bildiini bilmiyorlar m?" (Bakara, 76-77) "bilmiyorlar m" ifadesi unu vurgulamaya yneliktir: Allah'n gizli

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 159

ve ak her eyi bildiini bilmelerine ramen byle bir sz sylemeleri, akl ve mantkla badamaz. Yoksa, bir cevap olarak alglanmamaldr. "bilmiyorlar m" ifadesinin orijinalinin bandaki "vav" harfi, byle bir deerlendirmeyi gerektirmektedir. Yukardan beri yaptmz aklamalara gre, "...inanmayn" ifadesinin anlam udur: Onlara gvenmeyin, srlarmz onlara aarak onlar tasdik etmeyin. Nitekim, Tevbe suresinde yer alan, "...m'minle-re inanr..." (Tevbe, 61) ifadesi de, "m'minlere gvenir" anlamndadr. "dininize uyanlar" sznden maksat da Yahudilerdir. Yanlarnda bulunup da aklamamalar istenen gerek, kblenin Kbe olarak deitirilmesidir. Nitekim u ayetlerde de bu olaya iaret edilmektedir: "Bundan byle yzn Mescid-i Haram tarafna evir..." "Kendilerine kitap verilenler, bunun Rablerinden bir gerek olduunu bilirler... Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu, ocuklarn tanr gibi tanrlar. Bununla birlikte, ilerinden bir blm, bildikleri halde gerei gizlerler." (Bakara, 144-146) Tefsirini sunduumuz ayetin anlam ile ilgili olarak tefsir bilginleri arasnda deiik anlamlar tartma konusu olmutur. Bazlarna gre; "Ve sizin dininize uyanlardan bakasna inanmayn..." diye balayan ifade, ayetin sonuna kadar, yce Allah'a aittir, Yahudilerin sz olarak aktarlm deildir. "inanmayn", "size verilenin" ve "ya da Rabbini-zin katnda onunla size kar delil getirirler" szlerindeki oul hitap sigas ise btn m'minlere yneliktir. Ayetin ak iinde iki kere geen "De ki:" hitab da Peygamber Efendimize (s.a.a) yneliktir. Dier bazlar da ayn gr paylamakla birlikte, "size verilenin... ya da Rabbinizin katnda onunla size kar delil getirirler." ifadesindeki oul hitaplarnn Yahudilere ynelik olmasn ngrr. Buna gre, ayetin ak azarlama ve knama esasldr. Dier bazlar ise yle bir gr ileri srmlerdir: "Ve sizin dininize uyanlardan bakasna inanmayn." sz Yahudilere ait

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 160

olarak aktarlmtr. "De ki: Hidayet, Allah'n hidayetidir. Yoksa, size verilenin..." ifadesi de, yce Allah'n Yahudilerin yukardaki szlerine verdii bir cevap niteliindedir. Ayn ekilde "fazl"n (ltuf ve ihsan) anlam zerinde de farkl yorumlar yaplmtr. Bundan maksat "din"dir, "dnyevi nimet"tir veya "zafer"dir eklinde birtakm grler savunulmutur. Bu grler, onca okluklarna ramen, daha nce de iaret ettiimiz gibi, ayetlerin akyla badamyor. Bu yzden gereinden fazla bunlar zerinde durmay uygun grmedik.
"De ki: "Ltuf ve ihsan Allah'n elindedir, onu dilediine verir. Allah, (ltfu ve ihsanyla) genitir, bilendir." Ayetin orijinalinde geen "fazl"

kelimesi, normal ihtiyalardan ziyadesi, fazlas demektir ve yararl eyler iin kullanlr. Buna karn "fuzl" (fazlalk) faydasz eyler iin kullanlr. Raib der ki: "Balayana gerekli olmayan her baa, "fazl" denir. "Allah'tan fazln isteyin", "te bu Al-lah'n fazldr", "Byk fazl sahibi" gibi. "De ki: "Allah'n fazlyla..." ve "Eer Allah'n fazl olmasayd..." ifadelerini de bu ekilde anlamak gerekir." Buna gre, "Ltuf ve ihsan Allah'n elindedir." ifadesi, karlatrma esasl daha geni bir aklama yerine tercih edilen zet ve vurgulu bir ifade konumundadr. Dolaysyla ifadeyi u ekilde aabiliriz: De ki: Srf kendinize zg klmaya altnz bu vahiy inmesi gibi ilahi balar, biz insanlarn hakkettii eyler deildir. Tam tersine; bunlar, Allah'n elinde olan ltuf ve ihsanlardr. Mlk ve egemenlik O'nundur. O, dilediine bunlar balar. Allah'n ltfu ve ihsan boldur; O, her eyi bilendir. u halde ifadede, btn ynleri ile ilahi nimetleri kendilerine zg kldklar anlalan szlerine ynelik bir olumsuzlama sz konusudur. nk, Yahudilerin din ve kble nimetinden yararlanmas gibi, insanlarn bazsnn yce Allah'n ltuf ve fazlndan yararlanp dier bazsndan yoksun kalmas, ancak u nedenlerden birine dayandrlabilir:

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 161

Ya yce Allah'n ltuf ve fazlnn, bakalarnn etkisinde kalmasnn mmkn olduu, ilahi iradenin sktrlabilecei ve fazln bir tarafa ynelmesinin nne geilip dier bir tarafa akmasnn salanabilecei sylenmelidir ki kesinlikle byle deildir. nk ltuf ve ihsan Allah'n elindedir, onu dilediine verir. da Allah'n ltuf ve ihsannn az olduu, herkese yetecek Ya kadar olmad, ltuf ve ihsanda bulunulacaklarn saysnn da fazla olduu, dolaysyla Allah'n bazlarna ltuf ve ihsanda bulunup bazlarna bulunmamas iin bir tercih gerekesine ihtiya duyulduu, bu nedenle de tercih gerekesi bulmaya almann gerekli olduu sylenmelidir ki kesinlikle byle deildir. nk yce Allah'n fazl geni ve boldur. Ya da ltuf ve ihsan bol ve Allah'n elinde olmasna karn, ltuf ve ihsanda bulunulmas gerekenlerin Allah tarafndan bilinmemesinin mmkn olduu, bilinmeyince de Allah'n fazlndan yoksun kalaca, dolaysyla bazlarnn durumunun Allah'n bilgisinden gizli tutulabilecei sylenecektir ki kesinlikle byle deildir. nk yce Allah bilendir, hibir ekilde bilmemekle nitelendirilemez.
"O, rahmetini dilediine tahsis eder; Allah byk ltuf ve ihsan sahibidir." Ltuf ve ihsan Allah'n elinde olduuna, onu dilediine

verebildiine, fazl geni, ilmi de kapsaml olduuna gre, baz nimetleri baz kullarna zg klmas mmkndr. nk O, mlknde diledii gibi tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Ltuf ve ihsann diledii gibi kullanmas ve kullarna bahetmesi ynnde herhangi bir engelin olmamas, tm ltuf ve ihsann tm kullarna vermesini gerektirmez. nk bizzat bu durum, tasarrufu asndan bir engelleyici unsurdur. u halde O, ltuf ve ihsann dilediine zg kl-ma yetkisine sahiptir. Ayetin sonunda, "Allah byk ltuf ve ihsan sahibidir." ifadesi yer alyor. Bu ifade, bundan nceki tm anlamlarn bir bakma gerekeliletirilmesi niteliindedir. nk fazln mutlak ve snrsz

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 162

olarak bykl; O'nun elinde olmasn ve diledii gibi tasarrufta bulunmasn, ltuf ve ihsannn geni olmasn, kullarnn durumunu ve her birinin durumuna uygun ltuf ve ihsan bilmesini ve fazln dilediine zg klmasn gerektirir. "O, rahmetini dilediine tahsis eder" ifadesinde "fazl" yerine "rahmet" kavramnn kullanlmas, zorunlu olmayan ba anlamna gelen fazln, rahmetin bir paras olduunu gsteriyor. Yce Allah yle buyuruyor: "Rahmetim, her eyi kuatmtr." (A'rf, 156) "Eer Allah'n zerinizde fazl ve rahmeti olmasayd, sizden hibiri ebedi olarak ycelmezdi." (Nur, 21) "De ki: "Eer siz Rabbimin rahmet hazinelerine malik olsaydnz, harcamaktan korkarak cimrilik edip elinizde tutardnz." (sr, 100)
"Kitap ehlinden ylesi vardr ki, ona bir kantar emanet braksan, onu sana geri verir... mmiler konusunda bize bir vebal yoktur." demelerindendir." Bu ifade, onlarn emanetleri koruma ve sznde dur-

ma konusunda zt ularda yer alan farkl karakterlere sahip olduklarn, bunun z itibariyle zararl bir ulusal alaklk olmakla beraber, aralarnda yaygnlk kazanm olan alaka bir inantan kaynaklandn gstermektedir. Bu inan, onlarn u szlerinde ifadesini bulmaktadr: "mmiler (Ehl-i Kitap olmayanlar) konusunda bize bir vebal yoktur." Onlar kendilerini Ehl-i Kitap, bakalarn da mmi (okumasz-yazmasz) olarak isimlendiriyorlard. Do-laysyla, "mmiler konusunda bize bir vebal yoktur." sznn anlam udur: srailli olmayanlarn srailliler zerinde herhangi bir haklar yoktur. Bu iddialarn da dinsel temellere dayandryorlard. u ifade ona ynelik bir iarettir: "Bildikleri halde Allah'a kar yalan sylemektedirler." srailoullar, bugn de olduu gibi, ilahi saygnlk ve stnln kendilerine zg klnd ve bu niteliin baka uluslara geemeyeceini iddia ediyorlard. nk Allah onlara peygamberlik, kitap ve egemenlik vermiti. u halde, bakalar zerinde bir otoriter stnlkleri ve ncelikleri sz konusuydu. Bu anlaytan hare-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 163

ketle u sonucu karyorlard: Kendileri iin konulan ve uyulmas zorunlu olan faiz yemenin, bakalarnn mallarn haksz yere gasp etmenin ve insanlarn haklarn inemenin haramln ngren hkmlerin srf Ehl-i Kitap erevesinde geerlidir. Dolaysyla haram olan, bir sraillinin dier bir sraillinin maln haksz yollarla yemesidir. Yasak olan, bir Yahudi'nin baka bir Yahudi'nin haklarn inemesidir. Ksacas; Ehl-i Kitabn, Ehl-i Kitap zerinde gzetilmesi gereken haklar vardr, ama Ehl-i Kitap olmayan birinin Ehl-i Kitap olan biri zerinde gzetilmesi gereken haklar yoktur. Dolaysyla Ehl-i Kitap, kendisinden olmayan kimseler hakknda diledii hkm verebilir, dier topluluklarn mensuplar ile ilgili olarak istedii gibi davranabilir. Bu yzden onlar, kendilerinden olmayan birine kar, kim olursa olsun, yabani bir hayvan muamelesi gsterirler. Geri byle bir kural, ellerindeki Tevrat gibi vahye nispet edilen kutsal kitaplardan edinmek mmkn deildir; ancak bu anlay hahamlarndan duymulardr, kuaktan kuaa aktarlan bir gelenek olarak alglamlardr. Onlar, mensubu olduklar Musevi dininin srail-oullarndan gelmeyen bir toplulua sirayet etmesini istemezler. Doal olarak, stnlk ve egemenliin srailoullarna zg rksal bir olgu olduunu dnmektedirler. u halde srailoullarna mensup olmak, bal bana bir onur ve stnlk nedenidir. Bir srailli bakalarna gre, mutlak bir ncelie sahiptir. Bu azgn ruh, bir ulusun iinde depreti mi, onlar yeryznde bozgunculuk karmaya, insanlk camiasna egemen olan insanlk ruhunu ldrp izlerini ortadan kaldrmaya sevk eder. Hi kukusuz, birey ve toplum olarak bazlarnn genel haklarn yok saymak anlamna gelen bu kural, z itibariyle insanlk toplumu iin vazgeilmez bir uygulamadr. Ancak yapc temel ve eylemlere dayal bir toplumun bu balamda ngrd, genel haklar inemeyi ve toplumsal dzeni ykmay hedef alanlarn bu haklardan yoksun braklmalardr. slam asndan genel haklar ko-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 164

rumann garantisi, ya slam ya da slam'n siyasal egemenliini tanma anlamna gelen zimmet akdidir. Dolaysyla slam'a girmeyen veya zimmet akdiyle slam'n siyasal egemenliini tanmayan kimselerin hayat hakk yoktur. Daha nce de vurguladmz gibi, bu yaklam insanlk toplumu nezdin-de genel anlamda geerli olan ftrat yasasna uygundur. imdi, tefsirini sunmakta olduumuz ayetle ilgili aklamalarmza dnebiliriz. fadenin ak, "Onlardan..." demeyi gerektiriyorken: "Kitap ehlinden..." denilmi ve zamir yerine ak isim kullanlmtr ki, nceki iki ayetin kapsam iinde; "...gndzn balangcnda inene inann" dedikleri belirtilen grubun iindeki baz kimselerin kastedildii vehmedilmesin. Bu nedenledir ki, sz konusu vehmin bertaraf edildii anlalnca, sonra gelecek olan ayette; "Onlardan bir blk de vardr ki, kitab okurken dillerini eip bkerler." denilmitir. Meselenin bir dier yn daha vardr: Ayette, vasfn zikredilmi olmas, yni onlarn Ehl-i Kitaptan olduklarnn belirtilmesi, konunun gerekesine ynelik bir tr iaret iermektedir. Buna gre, onlardan bu tr bir sz ve eylemin sadr olmas, yni "mmiler konusunda bize bir vebal yoktur." demeleri ve buna dayanarak insanlarn mallarn yemeleri, peygamberlikten ve vahiyden haberi olmayan mmi kimseler olsalard, pek garip kamayacakt, tuhaf karlanmayacakt. Ancak onlar Ehl-i Kitaptrlar, yanlarnda Allah'n hkmn ieren kitap vardr. Onlar, kitabn kendilerine byle davranmalarn ngren bir hkm yneltmediini, kendilerinden olmad iin kendilerinden olmayan birinin maln yemelerini mubah klmadn biliyorlar. Dolaysyla, Ehl-i Kitap olduklar halde bu szler ve davranlar onlardan hi beklenmemekte ve garipsenmektedir. Bu szleri ve davranlarndan dolay da byk bir knama ve azarlamay hakkettikleri ifade edilmektedir. Kantar ve dinar bilinen arlk lleridir. Bu iki arlk lsnn karlatrlm olmas, sanatsal gzelliin yan sra, emanet-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 165

ten sz edildii bir balamda, azlk ve okluktan kinaye olmak zere sz konusu edildiklerini ortaya koymaktadr. Demek isteniyor ki: lerinden yleleri vardr ki, ne kadar ok ve deerli olsa da, kesinlikle emanete hyanet etmezler. yleleri de vardr ki, az ve deersiz olsa da, emanete hyanet ederler. Ayn ekilde, "...ona bir kantar emanet braksan..." ifadesindeki hitapta, belli bir muhatap gzetilmi deildir. Burada kinaye sanatna bavurulmu ve bu ekilde hitap edilebilecek herkes iin geerlidir. Bununla gdlen ama da, yargnn genel olduunu, srf bir kiiye zg olmadn vurgulamaktr. Dolaysyla, bu ifadeyi u anlamda alglamak gerekir: "Kim olur olsun, herhangi bir insan, ona bir kantar emanet brakrsa, onu ona geri verir." Sylendii zere; "...onun tepesine dikilip durmadka..." sznn orijinalindeki (ma dumte) "ma" harfi mastar alametidir. Bu durumda ifadenin takdiri alm yledir: "...onun tepesine dikilmeye devam etmedike..." Dikilip durmadan sz edilmesi, srar ve acele edildiine ynelik bir iarettir. nk bir ey isteyenin isteme esnasnda ayaklar zerinde dikilip durmas ve oturmamas, srar ve acele ettiini gsterir. "Ma" harfinin zarf bildirdiini syleyenler de olabilir. Ama bu, itina edilecek bir gr deildir. "Bu, onlarn; "mmiler konusunda bize bir vebal yoktur." demelerindendir." ifadenin ak, bu cmlenin, bir btn olarak nceki ifadenin gerekesine ynelik bir iaret olduunu gstermektedir. Yni, byk ve nemli olmasna karn bazlarnn emanete riayet etmeleri, buna karn nemsiz ve deersiz bile olsa bazlarnn emanete riayet etmemeleri, onlarn; "mmiler konusunda bize bir vebal yoktur." demelerinden ve bunun sonucunda ruhsal nitelikler itibariyle farkl grntler arz etmelerinden kaynaklanyor. Bu durum, bazlarnn emanete riayet edip insan haklarn inemekten kanmalarn, buna karn dier bazlarnn, saygnlk ve stnln kendilerine zg klnd zannna aldanarak emanete riayet etmemelerini dourmutur. Oysa onlar, yce Allah'n

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 166

kitapta onlar iin byle bir eyi yasamadn, bu tr fiillerden honut olmadn biliyorlar. Bu cmlenin, "Onlardan ylesi de vardr ki, ona bir dinar emanet braksan... onu sana geri vermez." ifadesiyle kendilerinden sz edilen ikinci grubun durumuna ynelik bir iaret olmas da mmkndr. Bu durumda, emanet konusunda gvenilir olan birinci gruptan sz edilmi olmas, insafa riayet ederek btn ksmlar zikretme amacna yneliktir. Bu ikinci ihtimale gre; "Bildikleri halde..." ve "...yalan sylemektedirler" ifadelerindeki oul zamirler, Ehl-i Kitaba veya "Onlardan ylesi de vardr ki, ona bir dinar emanet braksan..." ifadesiyle kendilerinden sz edilen kimselere dnk olabilir. Yine bu ihtimalin esas alnmas durumunda "bize" ifadesindeki birinci oul ahs zamiri, tm Ehl-i Kitaba veya Ehl-i Kitap iindeki belli bir gruba dnk olabilir. htimallerin deiikliine paralel olarak anlamda da deiiklik olur. Ancak bunlarn tm de doru ve yerindedir. Artk sana da bunlar zerinde durup dnmek der. "Bildikleri halde Allah'a kar yalan sylemektedirler." Bu ifade, "mmiler konusunda bize bir vebal yoktur." eklindeki iddialarn geersiz klmaktadr. Ayrca, daha nce iaret ettiimiz gibi, bu iddialarn semavi vahye ve dinsel yasamaya dayandrdklarn da gstermektedir.
"Hayr, kim ahdine vefa eder ve saknrsa, phesiz, Allah da saknanlar sever." Bu ifade, iddialarna bir cevap ve "m-miler

konusunda bize bir vebal yoktur." eklindeki szleriyle olumsuzladklar sorumluluu olumlama niteliindedir. Ahde vefa etmek, onu hibir bahaneye snmadan eksiksizce yerine getirmek eklinde tamamlamakla olur. Nitekim, ayn kkten gelen "tevfiye", eksiksiz bir ekilde vermek, bata bulunmak; "istfa" da eksiksiz bir ekilde almak anlamna gelmektedir. Ahitten maksat; bir sonraki ayette yer alan "Allah'n ahdini ve ye-minlerini az bir deere karlk satanlar..." ifadesinden anlal-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 167

d zere, yce Allah'n, "Allah'a inanacak ve O'na ibadet edecekler" ynnde kullarndan ald ahittir. Ya da maksat, yce Allah'n kullarndan ald ahdi de kapsamna alan her trl ahittir. "...phesiz, Allah da saknanlar sever." ifadesinde, z bir sylem tercih edilerek byk nerme kk nermenin yerine konulmutur. Dolaysyla, ifadenin takdiri alm yledir: "Allah onu sever; nk o, muttakidir, saknandr; Allah da saknanlar, muttakileri sever." Demek isteniyor ki, yce Allah'n saknan kullarna ynelik ltfu, onlar sevmesidir; sizin iddia ettiiniz gibi sorumluluklarn kaldrmas deil. Bu ifadeyle vurgulanan anlam udur: lahi stnlk ve saygnlk, bu kadar pespaye deildir ki, her kendini ona nispet eden, her dzenbaz, her kendini beenmi onu elde etsin ve rksal veya ulusal bazda stnlk iddiasnda bulunsun. Tersine, bu onura ve bu stnle erimenin artlar vardr. Allah'a verilen sze bal kalmak ve dinde takva sahibi olmak gibi. Bu artlar yerine gelince, Allah'n sevgisi kazanlarak, Allah'n velayeti altna girilerek saygnlk ve stnlk elde edilmi olur. Bu da, sadece Allah'n muttaki kullarnn eriebilecei bir onurdur. Belirtisi de, dnyay ve dnyada yaayanlarn zihniyetini bayndr klan ve ahiretteki derecelerini ykselten mutlu bir hayat ve ilahi yardmdr. lahi stnlk ve saygnlk budur ite. lahi stnlk ve saygnlk, demek deildir ki, Allah'n iyi ve kt kullar bir kavmi omuzlayacaklar, onlar da serbest olacaklar, dilediklerini yapacaklar, bir gn; "mmiler konusunda bize bir vebal yoktur.", bir gn; "Biz insanlardan ayr olarak Allah'n dostlaryz."4, bir baka gn de; "Biz Allah'n oullar ve sevdikleriyiz."5 diyecekler ve bu dnce,

4- "De ki: Ey Yahudiler, eer siz, insanlardan ayr olarak yalnzca sizlerin Allah'n dostlar olduunuzu ne sryorsanz..." (Cuma, 6) 5- "Yahudi ve Hristiyanlar dediler ki: Biz Allah'n ocuklar ve sevdikleriyiz." (Mide, 18)

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 168

onlar yeryznde bozgunculuk karmaya, evreyi ve insan soyunu imha etmeye yneltecektir! "Allah'n ahdini ve yeminlerini az bir deere karlk satanlar..." Bu ifade, nceki ayette iaret edilen hkme ilikin bir gereke niteliindedir. Buna gre; ilahi saygnlk ve stnlk, Allah'n ahdine vefa edenler ve saknanlara zgdr. Onlarn dndaki Allah'n ahdini ve yeminlerini az bir deere satan kimseler iin onur ve saygnlk sz konusu deildir. Allah'n ahdini bozmak ve takvay terk etmek, dnyann ekici sslerinden yararlanmaya ynelik bir davran olduu ve dnya tutkularnn ahiret nimetlerine tercih etmek anlamna geldii iin, burada dnya metann ahde vefa ve takvann yerine konulmas ve ahdin dnya metayla deitirilmesi sz konusudur. Bu yzden onlarn bu davranlar ticari al verie benzetilmi, Allah'n ahdi meta karl satlan bir olgu gibi gsterilmitir. Az bir eyden ibaret olan dnya meta da "az bir deer" olarak isimlendirilmitir. Ayette geen "itira" sat demektir. "Allah'n ahdini ve yeminlerini az bir deere karlk satanlar..." demek, yni ahdi ve yeminlerini dnya meta ile deitirenler demektir.
"te onlar iin ahirette hibir pay yoktur, kyamet gnnde Allah onlarla konumaz..." fadenin orijinalinde geen "halak" kelimesi

pay, "tezkiye" kelimesi de, salkl ve uygun bir ekilde bytp gelitirmek ve olgunlatrmak demektir. Bu gruba giren insanlara ilikin olarak saylan nitelikler, "Hayr, kim ahdine vefa eder ve saknrsa..." ayetinde iaret edilen gruba ilikin niteliklerin tam kar-t olduuna ve bu niteliklerin birtakm olumsuz neticeleri olduuna gre u sonular karabiliriz: 1- Uzaklk gsteren "ulaike" (onlar) iaret zamirinin kullanlmas, bunlarn Allah'a yakn olmadklarn vurgulamak iindir. Buna karn ahde vefa edip saknanlar, yce Allah'n kendilerini sevdii iin, Allah'a yakndrlar.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 169

2- Yce Allah'n birini sevmesinin sonucu, ahirette pay sahibi olmas, kyamet gn Allah'n onunla konumas, ona bakmas, onu yceltmesi ve onu balamas (ac azab ondan kaldrmas)dr. Allah'a verdikleri sz ve yeminlerini ineyenlere ilikin olarak yce Allah'n sayd niteliklerse hususta belirginlemektedir: Birincisi: Ahirette onlar iin bir pay yoktur. "Son" anlamna gelen "ahiret"ten maksat, "son yurt"tur. (Niteliin nitelenenin yerine gemesine bir rnek.) Bununla lmden sonraki hayat kastedilir. Nitekim "dnya" ile de, lm ncesi dnya hayat kastedilir. Ahirette paysz kallarnn nedeni, dnya payn ona tercih etmeleridir. Bundan da anlalyor ki, az deerden maksat dnyadr. Bundan nce, az deeri dnya meta eklinde tefsir etmemizin sebebi, yce Allah'n bunu azlkla niteledii gibi, dnya metan da az olarak nitelemesidir: "De ki: Dnyann meta azdr." (Nis, 77) Kald ki, dnya meta, bizzat dnyann kendisidir. kincisi: Allah kyamet gn onlarla konumaz ve onlara bakmaz. Bunun tam karsnda ise, muttakilere ynelik ilahi sevgi yer alr. nk sevgi, buluma ve kavuma zamannda sevenin sevilene bakmas ve onunla konumas yoluyla haz almasn gerektirir. Allah onlar sevmediine gre, buluma ve kavuma gn olan kyamet gn, onlarla konumaz, yzlerine bile bakmaz. nce konumann, ardndan bakmann sz konusu edilmesi, aralarnda bir kuvvet ve zaaf farknn olmasndan dolaydr. nk konuma esnasndaki iletiim, bakmadakinden daha fazladr. Demek isteniyor ki, ok veya az hibir ekilde onlar onurlandrmayz. ncs: Allah, onlar yceltmez ve elem verici azap onlar iindir. fadenin mutlak ve belirsiz braklm olmas, dnya ve ahiret hayatn kapsayan bir yceltme ve azaptan sz edildiini gsteriyor.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 170

"Onlardan bir blk de vardr ki, kitab okurken dillerini eip bkerler, siz onu kitaptan sanasnz diye. Oysa o, kitaptan deildir." Ayetin

orijinalinde geen "yelvune" fiilinin mastar olan "leyy" kelimesi, ipi bkmek demektir. Ba ve dil iin kul-lanldnda, ba ve dili saa sola eip bkmek anlamn ifade eder. Yce Allah yle buyurmutur: "...balarn yana evirirler..." (Mna-fikun, 5), "...dillerini eip bkerek..." (Nis, 46) Ayetin zahirinden anlald kadaryla bununla u kastediliyor: Bunlar, Allah'a atfettikleri birtakm uydurma szleri kutsal kitab okur gibi melodili bir tarzda okuyorlard. Bylece bu szler kitaptan olmad halde insanlarn bunlarn kitaptan olduunu sanmalarn amalayan bir hileye bavuruyorlard. Ayetin ak iinde kere "kitap" szcnn gemesi, karkl nleme amacna yneliktir. Birincisinden maksat, kendi elleriyle yazp Allah'a nispet ettikleri kitaptr. kincisinden maksat, yce Allah'n vahiy yoluyla indirdii kitaptr. ncsnden maksat da yine ikincisidir. Bu iki anlamn birbiriyle kartrlmamas ve "Allah'n kitabnn, u uydurmalarla ayn kefeye konulmayacak kadar yce olduu" mesaj verilmesi iin bu szck tekrarlanmtr. Bunu "kitap" szcnn nedensellik ima eden niteliksel anlamndan karabiliriz. "O, Allah katndandr, derler. Oysa o, Allah katndan deildir." Bu ifadede de "Allah" lafznn tekrarlanmas benzeri bir amaca yneliktir. Demek isteniyor ki: "O, gerek ilah olan ve haktan baka sz sylemeyen Allah katndan deildir." Yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Ben hakk sylerim." (Sd, 84) "Bildikleri halde Allah'a kar yalan sylerler." Yce Allah'n vahyine nispet ettikleri szleri yalanlamaya ynelik birinci yalanlamadan sonra yer alan bir dier yalanlamadr. nk onlar, kendi uydurmalarn da kitab okuduklar makamda okuyarak insanlarn kafasn kartryorlard. Yce Allah, onlarn bu planlarn u szleriyle bozdu: "Oysa o, kitaptan deildir." Ayrca onlar, dilleriyle de

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 171

bunun Allah katndan olduunu sylyorlard. Yce Allah, nce onlar u szlerle yalanlad: "Oysa o, Allah katndan deildir." Sonra da yle buyurdu: "Allah'a kar yalan sylerler." Sonu itibariyle nce u husus vurgulanm oldu: Yalan, onlarn karakterleri ve tynetleridir. kincisi: Bu yalan, meseleyi kartrm olmalarndan kaynaklanmyor; tersine, onlar bilerek ve bilinli olarak yalan sylyorlar.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


ed-Drr-l Mensur adl eserde, "De ki: Ey kitap ehli, bizimle sizin aranzda eit olan bir kelimeye gelin." ayetiyle ilgili olarak bni Cerir'in Sddi'den yle rivayet ettii geer: "Sonra Resulullah (s.a.a), Necran Hristiyanlarndan oluan heyeti ard ve onlara yle dedi: Ey kitap ehli, bizimle sizin aranzda eit ve ortak olan bir kelimeye gelin." (c.2, s.40) Ben derim ki: Yine ayn eserde, ayn anlam ieren bir rivayet, bn-i Cerir kanalyla Muhammed b. Cafer b. Zbeyir'den aktarlmtr. Rivayetin zahiri, ayetin Necran heyeti hakknda indiini gstermektedir. Biz surenin balangcnda, surenin seksen ksr ayetinin Necran Hristiyanlar hakknda indiini vurgulayan rivayeti aktardk. Bu ayet de seksenden nce olduuna gre, bu kapsama girer. Baz rivayetlerde, Peygamberimizin (s.a.a) Medineli Yahudileri, cizye vermeyi kabul edinceye kadar aralarnda eit olan kelimeye davet ettii belirtilir. Bu, ayetin Necran heyeti hakknda inmi olmasyla elimez. Sahih-i Buhar'de, kendi isnadyla bn-i Abbas'n Ebu Sfyan'dan aktard uzunca bir rivayette, Peygamberimizin (s.a.a) Roma Kral Herakliyus'a yazd bir mektuptan sz edilir. Ebu Sfyan der ki: "Sonra Herakliyus Resulullah'n kendisine yazd mektubu istedi. Mektubu okuyunca onda yle yazldn grd:

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 172

"Rahman ve Rahim olan Allah'n adyla. Allah'n elisi Muhammed'den Roma by Herakliyus'a: Selam olsun hidayete tabi olanlara. mdi ben seni, slam'n arsna davet ediyorum. Mslman ol, esenlie kavu. Mslman ol ki, Allah sana iki kere ecir versin. Eer bu arma yz evirirsen, btn Bizans kyllerinin gnah senin boynunadr. "Ey kitap ehli, bizimle sizin aranzda eit olan bir kelimeye gelin; Allah'tan bakasna kulluk etmeyelim... ahit olun, biz gerekten Mslmanlarz..." (c.4, s.57) Ben derim ki: Bu hadisi, Mslim de rivayet eder. Suyuti de edDrr-l Mensr'da Nesai'den, Abdurrezzak ve bn-i Ebu Hatem ise, b-n-i Abbas'tan aktarrlar. Denildiine gre, Peygamberimizin (s.a.a) Msr Kptilerinin by Mekukas'a gnderdii mektup da, "Ey kitap ehli, bizimle sizin aranzda eit olan bir kelimeye gelin" ayetini ieriyordu. Bugn elimizde Resulullah'a (s.a.a) nispet edilen ve Kufi hattyla yazlm bulunan bir mektup vardr. Mektup Herakliyus'a gnderilen mektuba benzemektedir. Bunun fotoraf ekilerek oaltlm ve u anda biroklarnn ellerinde bulunmaktadr. Her halkarda tarihiler, Resulullah'n (s.a.a) hicretin altnc ylnda Kayser, Kisra ve Necai gibi krallara mektuplar yazdn ve eliler gnderdiini belirtirler. Bu durum, tefsirini sunduumuz ayetin hicretin altnc ylnda veya ondan nce inmi olmasn gerektirir. Oysa Ta-beri, bn-i Esir ve Makrizi gibi tarihiler Necran Hristiyanlarnn hicretin onuncu ylnda Peygamberimize (s.a.a) bir heyet gnderdiklerini belirtirler. Ebu-l Fida, "el-Bidaye ve'nNihaye"de sz konusu heyetin hicretin dokuzuncu senesinde geldiini belirtir. Ayn ey, "es-Siret-ul Halebiye"de de geer. Bunlar, ayetin hicretin dokuzuncu veya onuncu senesinde inmi olmasn gerektirir. Bazlar; "Ayet, hicretin ilk yllarnda inmitir." demilerdir. Az sonra yer vereceimiz rivayetlerde buna iaretler vardr. Dier bazlar, ayetin iki kere indiini sylemilerdir. Bu gr Hafz bn-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 173

lar, ayetin iki kere indiini sylemilerdir. Bu gr Hafz bn-i Cerir aktarmtr. Surenin giriinde de belirttiimiz gibi, ayetlerin ak arasndaki btnln ortaya koyduu husus udur: Bu ayetler, hicretin dokuzuncu senesinden nce inmitir. Necran Hristiyanlarndan oluan heyet de hicretin altnc ylnda veya daha nce gelmiler. Romallar, Kptiler ve Farslarn byklerine mektuplar yazlrken kap komusu Necranllara gz yumulmas akla uygun dmyor. Rivayette dikkat edilmesi gereken bir dier nokta da, mektubun "Bismillahirrahmanirrahim" (Rahman ve Rahim olan Allah'n adyla) ifadesiyle balamasdr. Bundan, Necranl heyetin kssasyla ilgili Beyhaki'nin "ed-Delail" adl eserinden nakledilen ve bizim de yer verdiimiz baz rivayetlerdeki problem de anlalmaktadr. Bu rivayetlere gre, Peygamberimiz (s.a.a) Neml suresinin iniinden nce Necranlla-ra u ifadeleri ieren bir mektup yazmtr: "brahim'in, shak'n ve Yakub'un ilah Allah'n adyla. Allah'n elisi Muhammed'den Necran Kardinaline: Eer Mslman olursanz, ben sizden dolay brahim'in, shak'n ve Yakub'un ilah Allah'a hamd ederim. mdi ben sizi kula kulluktan Allah'a kullua, kullarn ynetsel velayetinden Allah'n ynetsel velayetine aryorum. Eer bunu kabul etmezseniz, bu durumda cizye vermeniz gerekir. Eer bundan da yz evirirseniz, size sava ilan ederim. Vesselam..." Ancak ne var ki, Neml suresi Mekke inilidir. Ayetlerinin ierii, onun hicretten nce indiine ilikin bir nassn kantsallna sahiptir. Dolaysyla Necran kssasnn Neml suresinin iniinden nce gerekletiini kabullenmek mmkn deildir. Kald ki mektupta, cizye ve sava ilan gibi hususlara yer verilmitir ki, bunlar Mekke dnemi erevesinde izah etmek mmkn deildir. Dorusunu yce Allah bilir. ed-Drr-l Mensr tefsirinde, Taberani'nin bn-i Abbas'tan yle rivayet ettii geer: Resulullah (s.a.a), kafirleri u ifadeleri ie-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 174

ren mektuplarla davet ederdi: "Bizimle sizin aranzda eit olan bir kelimeye gelin..." (c.2, s.40) Yine ed-Drr-l Mensur tefsirinde, "Ey kitap ehli, brahim hakknda ne diye ekiip tartyorsunuz?..." ayetiyle ilgili olarak bn-i shak, bn-i Cerir ve Beyhaki'nin (ed-Delail'de) bn-i Abbas'tan yle rivayet ettikleri kaydedilir: Necran Hristiyanlar ve Yahudi hahamlar Resulullah'n yannda bir araya geldiler ve onun huzurunda tarttlar. Hahamlar; "brahim Yahudiydi." dediler. Hristiyanlar da; "brahim Hristiyand." dediler. Bunun zerine yce Allah onlar hakknda u ayetleri indirdi: "Ey kitap ehli, brahim konusunda ne diye ekiip tartyorsunuz? Oysa Tevrat da, ncil de ancak ondan sonra indirilmitir... Allah da m'minlerin velisidir." Ebu Rafi el-Kurazi6 dedi ki: "Ey Muhammed, Hristiyanlarn Meryem olu sa'ya taptklar gibi bizim de sana tapmamz m istiyorsun?" Necran Hristiyanlarndan bir adam: "Sen bunu mu istiyorsun ey Muhammed?" diye sordu. Resulul-lah Efendimiz (s.a.a) buyurdu ki: "Allah'tan bakasna tapmaktan veya O'ndan bakasna tapmay emretmekten Allah'a snrm. Allah beni byle bir eyle gndermedi ve bana byle bir eyi emretmedi." Bunun zerine yce Allah onlarn bu szlerine bir cevap niteliinde u ayeti indirdi: "Hibir insana yakmaz ki, Allah kendisine kitap, hkm ve peygamberlik versin de sonra o, insanlara; "Allah' brakp bana kul olun." desin."...Artk siz Mslman olduktan sonra, size kfr m emredecek?" Sonra, atalarndan, vaat edilen peygamber gelince onu tasdik etmek zere misak alnn ve onlarn bunu kabul etmelerini anlatt ve u ayeti okudu: "Hani Allah, peygamberlerden kesin bir sz almt: ...ahit olanlardanm." (c.2, s.40-41) Ben derim ki: "Hibir insana yakmaz ki, Allah kendisine kitap, hkm ve peygamberlik versin de sonra..." diye balayan
6- Kureyze Oullar Yahudilerinden.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 175

ayetler, aklar itibariyle Peygamberimizden ok Meryem Olu sa'nn durumuna daha uygun dmekte ve onunla irtibatl olarak ele alndnda daha rahat anlalmaktadr. Ayetleri tefsir ederken, bu konuya aklk getireceiz. Dolaysyla rivayette, ayetlerin Peygamberimizin (s.a.a) hakknda inmi olduklar eklindeki deerlendirme, bn-i Abbas'n kiisel karsamas ve uyarlamas olsa gerektir. Kald ki, Kur'an'n ifade tarz, bu tr szlerin soru-cevap veya hikaye ve ret eklinde sunulmasn ngrr. el-Hazin tefsirinde, Kelbi Ebu Salih'ten, o da bn-i Abbas'tan, yine Muhammed b. shak kendi isnadyla bn-i ihab'dan Habeistan'a hicret olayn yle rivayet ederler: "Cafer b. Ebu Talip ile birlikte Peygamberimizin (s.a.a) ashabndan bazlar Habeistan'a hicret edip oraya yerletikten bir sre sonra Peygamberimiz de Medine'ye hicret etti. Daha sonra Bedir sava oldu. Bunun zerine Kureyliler Dar-un Nedve'de toplandlar. Dediler ki: "Muhammed'in Necai'nin lkesinde bulunan ashabndan, Bedir'de len adamlarmza karlk olarak intikam alalm. Necai'ye hediye olarak sunulmak zere mal toplayn ki, kavmimizden olup onun lkesine g edenleri size versin. Bu i iin de yetenekli iki kiiyi sein." Amr b. As' ve Amara b. Ebu Muayt', beraberlerinde deri ve baka hediyelerle birlikte gnderdiler. Bu ikisi deniz yoluyla Habeistan'a ulatlar. Necai'nin huzuruna varnca onun iin secdeye kapanp ona selam verdiler. Ardndan dediler ki: "Halkmz senin iin iyi dileklerde bulunuyor ve kranlarn sunuyorlar. Senin adamlarna da sevgi besliyorlar. Bizi sana gnderdiler ki, senin lkene snan u adamlar hakknda seni uyaralm. nk onlar, yalanc bir adamn taraftarlardr. Bu adam ortaya kp Allah'n elisi olduunu iddia ediyor. Baz kt akll kimselerden baka da kimsecikler dediklerine inanp uymuyor. Biz onlar sktrdk. Kendi topraklarmzda bir mahallede ablukaya aldk. Oraya girenler alktan ve susuzluktan lmeye baladlar. i zorlanca amcas-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 176

nn olunu sana gnderdi ki, senin dinini, kralln ve halkn ifsat etsin. Onlardan sakn. Onlar bize geri ver ki, sizin adnza biz onlarn hakkndan gelelim. Bunlarn bozgunculuklarnn belirtisi, yanna girdiklerinde senin iin secdeye kapanmamalar ve insanlarn yapt gibi sana selam vermemeleridir. Bunun nedeni, senin dinin ve yasalarna uymak istememeleridir." Necai onlar ard. Geldiklerinde Cafer kapda yle seslendi: "Yce Allah'n hizbi (grubu), ieri girmek iin izin istiyor." Necai dedi ki: "u seslenen adama szlerini bir daha tekrarlamasn syleyin." Cafer szlerini bir kez daha tekrarlad. Bunun zerine Necai yle dedi: "Evet, Allah'n gvencesi ve zimmetiyle ieri girsinler." Amr arkadana bakt ve yle dedi: "Gryor musun, nasl onlarn diliyle kendilerini Allah'n hizbi olarak takdim ediyorlar ve Necai de onlara nasl cevap veriyor?!" Bu karlama, Amr ve arkadann moralini bozdu. Sonra Necai'nin huzuruna girdiler, ama ona secde etmediler. Amr b. As atld: "Gryor musun, nasl bykleniyorlar ve sana secde etmiyorlar?" Necai onlara: "Niye bana secde etmiyorsunuz? Dardan gelip de huzuruma girenlerin yapt gibi beni selamlamyorsunuz?" dedi. Dediler ki: "Biz seni yaratan ve sana krallk veren Allah'a secde ederiz. Biz de putlara taparken byle selam verirdik. Allah iimizden doru szl birini peygamber olarak gnderdi. Bu peygamber bize, Allah'n raz olduu selamlama eklini retti. O da cennet ehlinin selamdr." Necai bunun hak olduunu, Tevrat ve ncil'de yazl olduunu anlad, sonra dedi ki: "Allah'n hizbi ieri girmek iin izin istiyor" diye baran hanginizdi?" Cafer: "Ben idim." dedi ve devam etti: "Sen yeryzndeki kitap ehli krallardan birisin. Senin huzurunda fazla sz sylemek ve hakszlk etmek uygun olmaz. Ben, arkadalarm adna konumak istiyorum. Bu iki adama da emret ki, biri konusun, dieri sussun. Bylece sen de bizim karlkl konumamz dinlersin."

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 177

Bunun zerine Amr, Cafer'e; "Hadi konu." dedi. Cafer Necai'ye dedi ki: "Bu iki adama sor, biz kle miyiz, zgr myz? Eer biz kle isek, sahiplerimizin yannda kalmamz gerekirdi ve sen de bizi geri gnderebilirsin." Necai: "Bunlar kle midirler, yoksa zgr mdrler?" diye sordu. Amr; "Saygdeer ve zgr insanlardr." dedi. Necai; "Klelikten kurtuldular." dedi. Cafer dedi ki: "Bu ikisine sor, biz haksz yere bir kan m dktk de bize ksas uygulamak m istiyorlar?" Amr dedi ki: "Hayr, bir damla kan dkm deiller." Cafer dedi ki: "Bu ikisine sor, insanlarn mallarn haksz yere aldk da geri vermedik mi?" Necai; "Eer kantarlar miktar borlar olsa, ben derim." dedi. Amr dedi ki: "Hayr, bir zerre kadar bile borlar yoktur." Necai; "Peki onlardan ne istiyorsun?" diye sordu. Amr dedi ki: "Biz ve onlar bir din zereydik, atalarmzn dinindeydik. Ama onlar bu dini terk ettiler. Baka bir dine uydular. Kavmimiz, onlar bize teslim edesin diye bizi gnderdiler." Necai dedi ki: "Sizin zerinde olduunuz din neydi ve bunlarn uyduklar nedir?" Cafer dedi ki: "Daha nce tabi olduumuz din, eytann diniydi; Allah'n ilahln inkar ediyor, talara tapyorduk. Daha sonra balandmz din ise, Allah'n dini olan slam'dr. Bu dini bize, Allah katndan Meryem Olu sa'ya verilen kitabn benzeri ve ona uygun bir kitap getiren Resul tebli etti." Necai dedi ki: "Ey Cafer, ok nemli bir sz syledin." Sonra Necai anlarn alnmasn emretti. Btn papazlar ve rahipler huzurunda toplandlar. Necai, onlara yle dedi: "Sizi sa'ya ncil'i indiren Allah adna yemine veriyorum. Sizce, sa'nn geliiyle kyamet gn arasndaki sre iinde, bir eli gelecek midir?" Dediler ki: "Evet, bize bu elinin gelecei mjdesi verilmitir. Bu mjdede deniliyor ki: Ona inanan bana inanmtr, onu inkar eden beni inkar etmitir." Necai Cafer'e dedi ki: "Bu adam size ne sylyor, size neyi emrediyor ve size neyi yasaklyor?" Cafer yle dedi: "Bize Allah'n kitabn okuyor. Bize iyilii emrediyor ve kt-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 178

l yasaklyor. yi komuluu, akrabalk balarna riayet etmeyi ve yetime iyilik etmeyi emrediyor. Sadece Allah'a ibadet etmemizi, O'na hibir eyi ortak komamamz emrediyor." Necai ona yle dedi: "Onun size okuduu eylerden bana da oku." Cafer, Ankebut ve Rum surelerini okudu. Necai'nin ve adamlarnn gzleri yalarla doldu. Dediler ki: "Bu ho kelamdan biraz daha oku." Cafer onlara Kehf suresini okudu. Amr, Necei'yi fkelendirmek amacyla; "Onlar sa ve annesine dil uzatyorlar." dedi. Bunun zerine Necai; "sa ve annesi hakknda ne sylyorsunuz?" diye sordu. Cafer onlara Meryem suresini okudu. Meryem ve sa'dan sz edilen blme gelince, Necai misvakndan gze debilecek kklkte bir p tuttu ve; "Allah'a andolsun ki, Mesih sizin sylediinizden bu p kadar bile fazla bir ey sylememitir." dedi. Sonra Cafer ve arkadalarna dnp; "Gidin, benim memleketimde serbeste dolaabilirsiniz." dedi ve yle devam etti: "Size sataan, size eziyet eden zorbalardan emin olarak topraklarmda dilediiniz yere gidebilirsiniz." Sonra unlar syledi: "Mjdeler olsun size! Korkmayn! Bugn brahim'in hizbine hibir zarar verilmeyecektir." Amr dedi ki: "Ey Necai, brahim'in hizbi hangisidir?" Dedi ki: "u topluluk ve yanlarndan geldikleri arkadalar ve onlara tabi olanlardr." Mrikler bunu kabul etmediler ve kendilerinin brahim'in dinine mensup olduklarn iddia ettiler. Sonra Necai, Amr'n hediye olarak getirdii mallar geri verdi ve yle dedi: "Sizin bu hediyeleriniz rvet saylr. Aln malnz. nk Allah beni kral yaparken benden rvet almad." Cafer daha sonralar yle derdi: "Oradan ayrldk ve Habeistan'da bulunduumuz sre iinde ok iyi bir komuluk muamelesiyle karlatk." Yce Allah, bu olayla ilgili olarak, Medine'de bulunan elisine, mriklerin brahim'le ilgili iddialar hakknda u

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 179

ayeti indirdi: "Dorusu, insanlarn brahim'e en yakn olan, ona uyanlar ve bu peygamber ile iman edenlerdir. Allah da m'minlerin velisidir." (Macmuat-un min'et-tefasir, Beyzav, c.4, s.16-18,
Beyrut basks)

Ben derim ki: Bu kssa baka kanallardan, bu arada Ehli Beyt mamlarndan da rivayet edilmitir. Uzun olmasna karn bu kssaya yer verdik. nk ilk muhacir Mslmanlarn yaadklar mihnetlere ilikin nemli iaretler iermektedir. Yoksa, bir ayetin ini sebebi falan deildir. Tefsir-ul Ayy'de, "brahim, ne Yahudi idi, ne de Hristiyan idi." ayetiyle ilgili olarak mam Sadk'tan (a.s) yle rivayet edilir: Emir-l M'minin dedi ki: "Yahudi deildi, batya ynelip namaz klmazd. Hristiyan deildi, douya dnp namaz klmazd. Hz. Muham-med'in (s.a.a) dini zere hanifti, Mslman'd." (c.1, s.177,
h:60)

Ben derim ki: Daha nce, Hz. brahim'in (a.s) Hz. Muhammed'in (s.a.a) -Allah'n salat o ikisine ve soylarna olsun- dini zere oluunun hangi anlam ifade ettiini belirtmitik. Rivayette Kbe'ye ynelerek namaz klma esas alnmtr. Bilindii gibi, kble deiiklii Medine'de gerekletirilmiti. Kbe, Medine'nin gneyine yakn bir noktada bulunuyor. Yahudi ve Hristiyanlarn bunu kabul etmekten kanmalar, onlar baka tarafa ynelmek zorunda brakt. Sonuta, Yahudiler batda bulunan Kuds'e ve Hristiyanlar da douya ynelmi oldular. Dolaysyla onlarn bu tavrlar, orta yolu temsil eden haktan sapma olarak deerlendirildi. "Bylece sizi orta bir mmet yaptk..." ayetindeki ifade de bunu destekler niteliktedir. Ksacas burada, latif ve ho bir deinme sz konusudur. el-Kafi'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "brahim (a.s), saf ve katksz bir m'mindi; puta tapclktan hibir ey ona bulamamt." (c.2, s.15, h:1)

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 180

Mecma-ul Beyan tefsirinde, "Dorusu, insanlarn brahim'e en yakn olan,..." ayetiyle ilgili olarak Emir-l M'minin'in yle dedii rivayet edilir: "nsanlarn peygamberlere en yakn olanlar, onlarn getirdiklerine gre en ok amel edenlerdir." Sonra bu ayeti okudu ve yle dedi: "Muhammed'in dostu, akrabalk asndan ona uzak olsa da, Allah'a itaat eden kiidir. Muhammed'in dman da, akrabalk asndan ona yakn olsa da, Allah'a isyan eden kiidir." (c.2, s.458) el-Kafi (c.1, s.416, h:20) ve Tefsir-ul Ayy'de (c.1, s.177, h:62) mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Onlar (brahim'e en yakn olan m'minler), mamlar ve onlara uyanlardr." Tefsir-ul Kumm (c.1, s.105) ve Tefsir-ul Ayy'de (c.1, s.177, h:61) mer b. zeyne kanalyla mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Allah'a andolsun ki sizler, Muhammed'in lindensiniz." Dedim ki: "Sana feda olaym, biz onlarn kendisinden miyiz?" kere; "Evet siz onlardansnz." diye buyurdu. Sonra bana bakt, ben de ona baktm. Dedi ki: "Ey mer, Allah, kitabnda yle buyuruyor: "Dorusu insanlarn brahim'e en yakn,..." Tefsir-ul Kumm'de, "Kitap ehlinden bir blm dedi ki: "...inann..." ayetiyle ilgili olarak mam Bakr'n (a.s) yle buyurduu rivayet edilir: "Resulullah (s.a.a) Medine'ye hicret ettiinde Kuds'e dnerek namaz klyordu. Yahudiler bundan holandlar. Yce Allah, Kuds'ten Kbe'ye ynelmesini emredince Yahudiler buna alndlar. Kble deiiklii le namaz esnasnda gereklemiti. Bunun zerine dediler ki: "Muhammed sabahleyin namaz klarken bizim kblemize ynelmiti. u halde sabah vakti Muhammed'e inene inann, ama gndzn sonunda ineni inkar edin." Bununla, Resulullah'n kble olarak Mescid-i Haram'a ynelmesini kastediyorlard. (c.1, s.104) Ben derim ki: Grld gibi rivayette, "gndzn balangcnda" ifadesi, "inann" sznn deil, "inen" sznn zarf olarak

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 181

kabul ediliyor. Daha nce bu hususla ilgili aklamalarda bulunduk. ed-Drr-l Mensr tefsirinde, bn-i Cerir ve bn-i Ebu Hatem, Avfi kanalyla bn-i Abbas'n, "Kitap ehlinden bir blm..." ayetiyle ilgili olarak yle dediini rivayet ederler: Yahudilerin bir blm dedi ki: "Muhammed'in ashabyla sabahleyin karlatnzda iman edin. Akam olunca da kendi namaznz kln. Belki; "Bunlar kitap ehlidir; bizden daha iyi bilirler." deyip dinlerinden dnerler."
(c.2, s.43)

Bu rivayet, ayn eserde, Sddi ve Mcahid'den de aktarlmtr. el-Kfi'de, "Allah'n ahdini... satanlar..." ifadesiyle ilgili olarak mam Bakr'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Ahit ile ilgili olarak u ayet inmitir: "Allah'n ahdini ve yeminlerini az bir deere karlk satanlar, ite onlar iin ahirette hibir pay yoktur, kyamet gnnde Allah onlarla konumaz, onlara bakmaz, onlar yceltmez ve onlar iin ac bir azap vardr." Ayette geen "halak" kelimesi "pay" demektir. Ahirette pay olmayan ne ile cennete girecektir?" (c.2, s.28, h:1) eyh, "el-Emali" adl eserinde kendi isnadyla Adiy b. Adiy'den, o da babasndan yle rivayet eder: "mru-ul Kays ve Hadramut halkndan bir adam, bir arazi konusunda anlamazla dp Resulullah'a (s.a.a) bavurdular. Resulullah buyurdu ki: "Bu arazinin sana ait olduuna ilikin bir kantn var m?" "Hayr." dedi. "O halde ona yemin ettireceiz." buyurdu. Bunun zerine; "Allah'a andolsun ki, bu durumda o, kesinlikle benim arazimi elimden alr." dedi. Peygamberimiz (s.a.a) buyurdu ki: "Eer yemin ederek arazini elinden alrsa, yce Allah'n kyamet gn yzlerine bakmad, kendilerini artrmad ve ac bir azaba arptrd kimselerden olur." Bunun zerine adam korktu ve araziyi ona geri verdi.
(c.1, s.368)

Ben derim ki: Grld gibi bu rivayet, ayetin sz konusu olayla ilgili olarak indiine delalet etmemektedir. Ehl-i Snnet kanallaryla aktarlan baz rivayetlerde ayetin bu olayla ilgili olarak

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 182

nallaryla aktarlan baz rivayetlerde ayetin bu olayla ilgili olarak indii belirtiliyorsa da onlara itina edilmez. nk kssann konusu hususunda bu rivayetler arasnda ihtilaf vardr. Baz rivayetlerde, yukarda belirtildii gibi, olayn mru-ul Kays ve Hadramutlu bir adam arasnda getii belirtilirken, dier bazsnda E'as b. Kays ile bir Yahudi arasndaki arazi anlamazlndan sz edilir. Bazlarnda ise, ayetin kafirlerden biri hakknda indii ifade edilir. Bu adam pazarda bir mal satmak ister ve bir Mslman aldatmak iin gerekte demedii yksek bir miktar dediine ilikin olarak Allah adna yemin eder. Bunun zerine yukarda ad geen ayet iner. Daha nce vurguladmz gibi, bu ayetin zahiri, onun nceki ayetin ieriinin gerekesini aklamaya ynelik olduunu ortaya koymaktadr. u halde, mmkn surette; "Rivayetlerde ayetin kssaya uyarlanmas yaplmtr." denilmelidir. Yoksa ayet, bu kssayla ilgili olarak inmi deildir.

79- Hibir insana yakmaz ki, Allah kendisine kitap, hkm ve peygamberlik versin de sonra o, insanlara; "Allah' brakp bana kul olun." desin. Ama (o yle der:) "Kitab rettiiniz ve okuduunuz iin Rabbaniler olunuz."

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 183

80- Ya da size, melekleri ve peygamberleri Rabler edinmenizi emretsin. Artk siz Mslman olduktan sonra, size kfr m emredecek?

AYETLERN AIKLAMASI
Bu ayetlerin, Hz. sa'nn durumuyla ilgili ayetlerin hemen ardndan gelmesi, bunlarn kitap ehlinden olan Hristiyanlarn Hz. sa'yla ilgili olarak ileri srdkleri eylerin yanlln vurgulamaya ynelik bir ikinci blm konumunda olduunu gsterir. Dolaysyla bu ayetler, bir bakma u mesaj vermeye yneliktir: "O, sizin ileri srdnz gibi deildir. O, ne Rabdir, ne de Rablik iddiasnda bulunmutur." Rab deildir; nk o, bir mahluktur, bir insandr; annesi ona hamile kald, onu dourdu, onu beikte eitti. Ancak onun da tpk Hz. Adem gibi babas yoktur. Dolaysyla onun rnei Allah katnda Adem'in rnei gibidir. Rablik iddiasnda da bulunmad; nk o, kendisine kitap, hkm ve nbvvet verilen bir peygamberdi. Durumu bundan ibaret olan bir peygamberin, kulluk tavrnn dna kmas, Allah'a boyun emekten syrlarak insanlara; "Beni Rab edinin ve Allah' brakp bana kul olun." demesi veya kendisi dnda Allah'n kullarndan bir melek veya bir peygamber hakknda byle bir iddiada bulunmas, Allah'n kullarndan biri iin hakk olmayan bir eyi iddia etmesi veya peygamberlerden biri iin Allah'n ispatlad bir eyi olumsuzlamas dnlemez, byle bir ey mmkn deildir.
"Hibir insana yakmaz ki, Allah kendisine kitap, hkm ve peygamberlik versin de sonra o, insanlara; "Allah' brakp bana kul olun." desin." Ayetin orijinalinde geen "beer" szc, "insan" szc-

nn anlamdadr. Hem tekil, hem de oul anlamnda kullanlr. Dolaysyla tek bir insana da, insan topluluuna da "beer" denebilir.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 184

"Hibir insan..." Ayetin orijinalindeki "beer" szcnn bandaki "lam" harfi "mlkiyet" bildirir. Demek isteniyor ki, hibir beer byle bir eye malik deildir. Yni, hibir beerin byle bir hakk yoktur. u ayetlerdeki kullanm buna ilikin bir rnektir: "Bu konuda sz sylememiz bize yakmaz." (Nur, 16) "Hibir peygambere, emanete ihanet yaramaz." (l-i mrn, 161) "Allah kendisine kitap, hkm ve peygamberlik versin de..." ifadesi, cmle iinde "kane" edatnn ismi konumundadr. Ancak bu ifade daha ok kendisinden sonraki "sonra o, insanlara... desin." ifadesi iin bir hazrlk niteliindedir. Cmlede yer almamas durumunda da anlamn tamam olmas mmkn olmasna karn byle bir hazrlk nitelikli ifadeye yer verilmesi, "Hibir insana yakmaz ki..." szne farkl bir anlam kazandrmaya yneliktir. Eer; "Hibir insana yakmaz ki, insanlara... desin." eklinde bir ifade kullanlsayd, bunun anlam yle olurdu: "Bunu fsk ve azgnlk sonucu sylemesi mmkn olsa da ona byle bir hak verilmemitir." Ancak; "Hibir insana yakmaz ki, Allah kendisine kitap, hkm ve peygamberlik versin de sonra o, insanlara... desin." eklinde bir ifade kullanldnda yle bir anlam elde edilmi olur: "Allah'n ona bilgi ve bu bilgiye ynelik derin kavray (fkh) vermesi, onu Rabbani terbiyeyle eitmesi, onun kulluk tavrnn dna kmasna izin vermez; hakk olmayan, yetkisinde bulunmayan bir davranta bulunmasna msaade etmez." Nitekim yce Allah Hz. sa (a.s) hakknda bir baka yerde yle buyuruyor: "Allah; "Ey Meryem olu sa!" dedi, "Sen mi insanlara; "Allah'tan baka, beni ve annemi iki ilah edinin." dedin?" O; "Seni tenzih ederim. Hakkm olmayan bir sz sylemek bana yakmaz." dedi." (Mide, 116) Buradan hareketle, "Hibir insana yakmaz ki, Allah kendisine kitap, hkm ve peygamberlik versin de sonra o, insanlara... desin." ifadesi yerine; "Allah'n kendisine kitap, hkm ve peygamberlik verdii hibir insana yakmaz ki, insanlara... desin."

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 185

ifadesinin kullanlmamasnn hikmetini kavryoruz. nk ikinci ifade, byle bir eyin onun iin yasanmadn, onun buna hakk olmadn bildirir. Ama birinci ifade, bunun kesinlikle imkansz olduunu, yni, Rabbani eitim ve ilahi hidayetin amacndan asla sapmayacan bildirir. u ayet de bu anlam vurgulamaya yneliktir: "Bunlar, kendilerine kitap, hkm ve peygamberlik verdiimiz kimselerdir. Eer onlar (yni Peygamberimizin kavmi), bunlar tanmayp inkar ederlerse, zaten biz, bunlar inkar etmeyen bir topluluu bunlara vekil klmzdr." (En'm, 89) Bu anlam ksaca u ekilde ifade edebiliriz: Bir insanda bu ilahi nimetler ile onun insanlar kendisine kul olmaya davet etmesi bir arada olmaz. Yni, hem bir insana kitap, hkm ve peygamberlik verilecek, hem de o, insanlara; "Allah' brakp bana kul olun." diyecek; bu, olur bir ey deildir. Dolaysyla tefsirini sunduumuz ayet, ak itibariyle bir adan u ayete benzemektedir: "Ne Mesih, Allah'n bir kulu olmaktan ekinir, ne de yaknlatrlm melekler... ekinip byklk taslayanlarysa, ac bir azapla azaplandracaktr ve onlar kendileri iin Allah'tan baka bir koruyucu dost ve yardmc bulamayacaklardr." (Nis, 172-173) Bu ayetten u anlam elde ediliyor: Mesih ve yaknlatrlm melekler, Allah'a ibadet etmekten ekinmeyecek kadar ycedirler, saygndrlar. nk Allah'a ibadet etmekten ekinmek, ac azab gerekli klar. Oysa yce Allah, saygn peygamberlerine ve yaknlatrlm meleklerine azap etmekten mnezzehtir. Eer desen ki: "...sonra o, insanlara... desin." ifadesinde yer alan "sonra" szc tehir ifade eder. Bu da, sizin yukarda iaret ettiiniz beraberlikle elien bir durumdur. Ben de derim ki: Bizim iaret ettiimiz beraberlik, anlamdan kan sonutur. Bir zamanla snrl olan, bitiik zamanlarda bulunan iki ey arasnda beraberlikten ve birliktelikten sz etmek mmkn olduu gibi, ardk zamanlarda olan iki ey arasnda da bir tr beraberlikten sz edilebilir.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 186

"Allah' brakp bana kul olun." ifadesine gelince; ayette geen "i-bad" kelimesi, "abiyd" gibi "abd"in ouludur. "bad" ile "abiyd" arasndaki fark udur: "bad", ounlukla yce Allah'a nispet edilen hususlarda kullanlr. rnein; "ibadullah" (Allah'n kullar) denilmesine karn genellikle "ibadunnas" denmez. Daha ok "abiydunnas" (insanlarn kleleri, kullar) denir. "...bana kul olun." ifadesinin "Allah' brakp" szyle kaytlandrlmas zorunlu bir kayttr. nk yce Allah, ancak srf kendisine ynelik olan ibadeti kabul eder. Nitekim bir ayette yle buyurmutur: "Haberin olsun; halis olan din yalnzca Allah'ndr. O'ndan baka veliler edinenler; "Biz, bunlara srf bizi Allah'a yaklatrsnlar diye ibadet ediyoruz." derler. Elbette Allah, ihtilaf ettikleri eyler hakknda aralarnda hkm verecektir. Gerekten Allah, yalanc, inkarc kimseyi hidayete erdirmez." (Zmer, 3) Burada yce Allah, Allah'a yaknlama, Allah'a ynelik tevessl edinme ya da Allah katnda efaati bulma gerekesiyle bile olsa, Allah'a ynelik ibadetle birlikte bakasna da ibadet eden kimselerin ibadetlerini reddetmitir.
"Ama (o yle der:) "Kitab rettiiniz ve okuduunuz iin Rabbaniler olunuz." "Rabbani" szc "Rabbe mensup" demektir. Bura-

da fazladan "elif" ve "nun" harflerine yer verilmitir ki, (yni "Rabbiyy" yerine "Rabbani" denilmitir ki) tebcil anlamn ifade etsin. Gr sakall birine ("lehyiyy" yerine) "lehyani" denilmesi gibi. u halde "Rabbani"nin anlam, "kendini iddetle Rabbe tahsis eden, O'na ibadet etmekle, kulluk sunmakla ok uraan"dr. Ayetin orijinalinde geen "bima kuntum" ifadesinin bandaki "ba" harf-i cerri nedensellik, "ma" harfi de mastarlk bildirir. Dolaysyla ifade iin "der" szc de takdir edilerek u ekilde anlamlandrlr: "Ama o der ki: Kitab insanlara rettiiniz ve onu kendi aranzda okuduunuz iin Rabbaniler olunuz." "Okumak" olarak anlamlandrdmz "diraset" szc, "retmek"ten dar kapsamldr. Bu kavram, genellikle kitaptan oku-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 187

yarak renmek anlamnda kullanlr. Ragip el-sfahani der ki: "Derese'd-daru, evin izi, eseri kald demektir. Bir eyin izi ve eserinin kalmas, kendisinin silinmesi demektir. Bu yzden "durus" szc, "silinme" olarak aklamtr. Yine "derese'l-kitabu" ifadesi de bu ekilde anlamlandrlmtr. "Derestu'l-ilme", izini, eserini hfzetmek suretiyle ilmi elde ettim, demektir. lmin izi ve eserinin elde edilmesi, srekli okumakla salandna gre bu kelime, srekli okumak anlamnda kullanlmtr. Yce Allah yle buyurmutur: "ve deres mafhi=inde olan okudular da." (A'rf, 169) "Kitab rettiiniz ve okuduunuz iin..." (l-i mrn, 79) "ma ateynahum min kutubin yedrusneha=Biz onlara okuyacaklar kitaplar vermemitik." (Sebe', 44)" Ragp'tan nakledilen alnt burada sona erdi. Szn z: Durumu bundan ibaret olan bir insan, sizi rettiiniz ve okuduunuz kitabn ierdii ilahi temel bilgilere iman etmeye, onlara kesin bir inanla balanmaya, kitabn kapsad stn ahlak ve huylar edinmeye, insanlar ardnz salih amelleri ilemeye arr ki, bu ekilde Rabbinize kuvvetle balanasnz ve Rabbani alimler olasnz. Ayette geen "rettiiniz ve okuduunuz..." sznn gemi zaman kipiyle kurulmu olmas, bu iin gerekten yapldna delalet eder. Bu da gsteriyor ki ayet, kitap ehlinden Hristiyanlarn; sa'nn onlara, kendisinin Allah'n olu -Hristiyanlar arasndaki farkl yorumlaryla- ve kelimesi olduunu syledii ynndeki iddialarn rtmeye yneliktir. yle ki: srailoullarnn elinde semavi bir kitap vard; bu kitab retiyor ve okuyorlard. Ancak onlar, tahrif ve deitirmeye kadar varan bir ekilde bu kitap konusunda ayrla dmlerdi. Hz. sa (a.s) da, onlarn kitapla ilgili olarak ihtilaf ettikleri baz eyleri onlara aklamak ve onlara haram klnan baz eyleri onlara helal etmek zere gnderilmiti. Ksacas; onlar, okuyup anlama ve retme grevlerini hakkyla

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 188

yerine getirmeye, yni Allah'n kitabn reten ve anlamak iin okuyan Rabbaniler olmaya davet etmek zere gnderilmiti. Ayetin bir ekilde Peygamber Efendimize uyarlanmas da mmkndr. nk onun davetinin de Allah'n kitabnn reten ve okuyan Ehl-i Kitapla ilgisi vard. Ancak Hz. sa'ya uyarlanmas nceliklidir. nk onun risaleti, Resulullah Efendimizin (s.a.a) aksine, srf srail-oullarna zgyd. Nuh, brahim ve Musa gibi kitap ve eriat sahibi r ac (ulu'l-azm) dier peygamberlere gelince; ayetin iaret ettii hususun onlarla bir ilgisi yoktur.
"Ya da size, melekleri ve peygamberleri Rabler edinmenizi emretsin." Bu ifadedeki "emretsin" sz, orijinalini mensup olarak

(ye'murekum) okuyan mehur kraate gre, nceki ayetteki "desin" (yekle) szne atfedilmitir. Nitekim, Sabiiler gibi Ehl-i Kitap kapsamna giren baz gruplar meleklere tapyor ve bunu dinsel arya dayandryorlard. Yine cahiliye Araplar da meleklerin Allah'n kzlar olduklarn sylerken, bir yandan da Hz. brahim'in (a.s) dini zerine olduklarn sylemekten de geri kalmyorlard. Melekleri Rabler edinmekle ilgili nesnel durum bundan ibarettir. Peygamberlerin Rabler edinilmesine gelince; Yahudilerin Uzeyr ile ilgili yaklamlar buna bir rnektir. Kur'an'da onlarn; "Uzeyr, Allah'n oludur." (Tevbe, 30) dedikleri hikaye edilir. Oysa Hz. Musa (a.s) byle bir yaklam iine girmelerine izin vermemitir. Tevrat'ta da Rabbin tekliinden baka bir ey anlatlmaz. Musa byle bir eye cevaz vermi olsayd, onu emretmi olurdu. Allah'n peygamberini byle bir eyden tenzih ederiz. ki ayet arasnda, yni "...sonra o, insanlara; "Allah' brakp bana kul olun." desin." ifadesiyle, "Ya da size, melekleri ve peygamberleri Rabler edinmenizi emretsin." ifadesi arasnda ifade ak asndan iki farkllk vardr: Birincisi: Birinci ayette kendilerine emir yneltilenler, insanlardr; ikincisinde ise, muhataplardr.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 189

kincisi: Birinci ayette emredilen ey, kulluk sunmak; ikincisinde ise, Rabler edinmektir. Birincisinin gerekesine gelince; ifadenin ak, Hristiyanlarn Hz. sa'ya kulluk sunmalarna, onun aka ilah olduunu sylemelerine ve bunu onun yapt arya dayandrarak, sa'nn kendilerine; "Bana kul olun." dediini iddia etmelerine ynelik bir itiraz niteliindedir. Bu, sa'dan bakalar hakknda sylenen anlamyla, melekleri ve peygamberleri Rabler edinmekten farkldr. nk melekler ve peygamberler hakknda sylenen, sadece gerekleri itibariyle ilahlkla elimektedir, aktan deil. Bu yzden de "ilahlar" denilmemi, "Rabler" denilmitir. kincisinin gerekesine gelince de; "...bana kul olun." ile "...Rab-ler edinmenizi emretsin." ifadeleri, emir olmalar nedeniyle birilerini ilgilendirecekse, ncelikle kitap ehlinden ve Araplardan bu ayetlere muhatap olanlar ilgilendirmesi gerekir. Ancak ne var ki, ilk ayette "desin" ifadesi geiyor. "Demek", "sylemek" ise yz yze konumay gerektirir. Oysa ayetin indii srada hazr bulunanlar bu olayn gerekletii srada hazr deildiler. Dolaysyla, "sonra size... desin" eklinde bir ifade kullanlamayacana gre, "sonra insanlara... desin." ifadesinin kullanlmas bir zorunluluktur. Ama ikinci ayette geen "emir" lafz iin farkl bir durum sz konusudur. nk "emir" yz yze konumay her zaman iin gerektirmez. Kar tarafn hazr olmamas durumunda da "emir" gerekleebilir. Dolaysyla, ulusal kan bann devam etmesi durumunda bir ulusun gemi kuaklarna yneltilen emir, sonraki kuaklar iin de geerlidir, onlar da ilgilendirir. Oysa "syleme" lafz iin bu durum sz konusu deildir. nk "syleme" kavram, ona "srf anlatma" gibi bir anlam kazandrmazsak, ilk nce akla gelen anlam itibariyle ancak "sesi duyurmak"la gerekleebilir. Bu da, yz yze konumay, hazr bulunmay gerekli klar.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 190

Dolaysyla bu ayetlerin aknda asl olan, hazr bulunmak ve top-lulua hitap etmektir. "Ya da size... emretsin." ifadesinde olduu gibi.
"Artk siz Mslman olduktan sonra, size kfr m emredecek?"

Ayetin zahiri, kitap ehlinden peygamberlie inanan veya "hanif" olduklarn iddia eden cahiliye Araplar gibi kendilerini peygamberlere nispet eden herkese ynelik bir hitap olduunu gsteriyor. fade, varsayma ve takdire dayal olarak sylenmitir. Dolaysyla y-le bir anlam elde ediyoruz: Siz, ancak kendisine kitap, hkm ve peygamberlik verilen bu insann arsna olumlu karlk verdiinizde Allah'a teslim olanlar (Mslmanlar), slam ziynetiyle sslenenler, onun boyasyla boyananlar olursunuz. Bu durumda onun size kfr emretmesi, sizi yce Allah'n izniyle ilettii doru yoldan saptrmas nasl mmkn olabilir?! Buradan hareketle anlyoruz ki, "slam"dan maksat, btn peygamberler tarafndan tebli edilen Allah'n tek dini olan tevhit dinidir. "slam" kavramn ieren ayetlerin, bu anlam vurgulamaya dnk olmas da bunu gsterir: "Allah katnda din, slam'dr." (l-i mrn, 19) leride tefsirini sunacamz u ayet de buna rnek gsterilebilir: "Allah'n dininden bakasn m aryorlar?... Kim slam'dan baka bir din ararsa, asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba urayanlardandr." (l-i mrn, 83-85) Baz tefsir bilginleri, ayetlerin nuzl sebebine ilikin bir rivayete dayanarak, "Hibir insana yakmaz ki..." diye balayan iki ayette kastedilenin Peygamber Efendimiz (s.a.a) olduunu sylemilerdir. Bu rivayette zetle yle deniyor: "Ebu Rafi el-Kurazi ve Necran Hristiyanlarndan bir adam Peygamber Efendimize dediler ki: "Sen bizden, sana ibadet etmemizi mi istiyorsun, Ey Muhammed?" Bunun zerine yce Allah, "Hibir insana yakmaz ki..." diye balayan iki ayeti indirdi. Sz konusu mfessirler, bu grlerini, iki ayetin sonunda yer alan "Artk siz Mslman olduktan

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 191

sonra..." ifadesiyle destekliyorlar. nk slam, Hz. Muhammed'in (s.a.a) getirdii dindir diye. Ne var ki, bu deerlendirmede, Kur'an terminolojisinde btn peygamberlerin tebli ettikleri tevhit dini anlamnda kullanlan "slam" kavramyla, Kur'an'n ini dneminden sonraki dnemlerde Mslmanlar arasnda kullanlan "slam" kavram birbirine kartrlmtr. Ki biz, daha nce bu hususta birtakm aklamalarda bulunduk.

AYETLERLE LGL TAMAMLAYICI BRKA KONU 1- sa ve Annesinin Kssas Kur'an'da Nasl Geer?
mran'n kars, Mesih'in annesi mran kz Meryem'e hamile kalr. Karnndaki bebei, dourduu zaman zgr klnm olarak mescide hizmet etmek zere adar. O, karnndaki bebein erkek olduunu sanr. ocuu dourup kz olduunu anlaynca zlr, i geirir. Sonra ona, "hizmet eden kadn" anlamna gelen "Meryem" adn verir. Meryem domadan nce babas lr. Annesi onu mescide getirir ve kahinlere teslim eder. Hz. Zekeriya da aralarndadr. Onun sorumluluunu yklenme hususunda birbirleriyle tartrlar. Sonunda kura ekme hususunda anlarlar. Kura amacyla oklar ektiklerinde kura Zekeriya'ya kar. Bunun zerine Zekeriya onun sorumluluunu stlenir. Erikinlik ana gelince, onu dier kahinlerden ayracak ekilde araya bir perde ekerler. Meryem bu zel blmede Allah'a ibadet ederdi. Sadece Zekeriya yanna girebilirdi. Zekeriya mihrapta onun yanna girdii her seferinde yannda bir rzk bulurdu. Zekeriya; "Bunlar sana nereden geldi ey Meryem?" diye sorard. O da; "Allah katndan. Allah dilediine hesapsz rzk verir." cevabn verirdi. Meryem (s.a) doru szlyd. Allah tarafndan gnahlardan korunmutu, masumeydi. Tertemizdi, arnm ve seilmiti. Meleklerin konutuu bir muhaddesti. Melekler ona;

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 192

"Allah seni seti ve arndrd." demilerdi. O, Rabbine gnlden boyun eendi ve Allah'n alemlere olan ayetlerindendi. (l-i mrn,
35-44; Meryem, 16; Enbiya, 91; Tahrim, 12)

O, kendisine ayrlan zel blmesinde bulunduu bir srada yce Allah ona Ruh'u (Cebrail) gnderdi. Ruh ona normal bir insan olarak grnd. Ruh, Allah tarafndan kendisine eli olarak gnderildiini ve grevinin Allah'n izniyle ona babasz olarak bir ocuk bahetmek olduunu syledi. ocuunun gsterecei gz kamatrc mucizeleri mjdeledi. Yce Allah'n, onun olunu Ruhul Kuds'le destekleyeceini, ona kitab, hikmeti, Tevrat' ve ncil'i reteceini, yce Allah'n apak ayetler desteinde onu srailoullarna eli olarak gndereceini haber verdi. Onun misyonunu ve kssasn anlatt. Sonra Ruh ona fledi. Bylece normal bir ekilde gebe kalan bir kadn gibi ocuuna gebe kald. (l-i
mrn, 45-51)

Sonra Meryem, onunla ssz bir yere ekildi. Doum sanclar onu bir hurma dalna doru srkledi. "Keke bundan nce lseydim de hafzalardan silinip unutuluverseydim." dedi. Altndan bir ses ona yle seslendi: "zlme, Rabbin senin ayann altnda bir ark aktmtr. Hurma daln kendine doru salla, zerine henz olumu taze hurma dklverir. Ye, i gzn aydn olsun. Eer insanlardan birini grrsen, ona; "Ben Rahman olan Allah'a oru adadm, bugn hi kimseyle konumayacam." de. Bylece onu tayarak kavmine geldi." (Meryem, 20-27) Meryem'in sa'ya hamile kalmas, onu dourmas, sa'nn konumas ve dier varolusal zellikleri dier insanlardan farkl deildi. Kavmi onu bu halde grnce, onu knamaya, ayplamaya baladlar. nk karlarnda grdkleri manzara, bir kadnn kocasz olarak gebe kalp bir ocuk dourmu olmasyd. Dediler ki: "Ey Meryem, sen gerekten alacak bir i yaptn. Ey Harun'un kz kardei, senin baban kt bir kii deildi ve annen de azgn, utanmaz bir kadn deildi." Bunun zerine Meryem ocuu gsterdi. Dediler ki: "Henz beikte olan bir ocukla biz

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 193

terdi. Dediler ki: "Henz beikte olan bir ocukla biz nasl konuabiliriz?!" ocuk unlar syledi: "phesiz ben, Allah'n kuluyum. Allah bana kitap verdi ve beni peygamber kld. Nerede olursam olaym, beni kutlu kld ve hayat srdm srece, bana namaz ve zekat vasiyet etti; anneme itaati de. Ve beni mutsuz bir zorba klmad. Selam zerimdedir doduum gn, leceim gn ve diri olarak yeniden kaldrlacam gn." (Meryem, 27-33) Hz. sa'nn henz beikteyken yapt bu konuma, ileride zulme ve azgnla kar gerekletirecei hareketin, Musa'nn (a.s) eriatn yeniden canlandrp pekitireceinin, silikleen kavramlar yenileyece-inin ve hakknda ihtilafa dtkleri ayetleri onlara aklayacann bir n iareti, parlak bir haykr niteliindeydi. Sonra sa (a.s) byd, delikanllk ana geldi. O ve annesi, herkes gibi yiyip iiyorlard. Yaadklar srece dier insanlarda bulunan varolusal arazlar, zellikler onlarda da vard. Sonra Hz. sa'ya srailoullarna tebli etmek zere risalet, peygamberlik verildi. O da bu misyonu yklenir yklenmez, onlar tevhit dinine davet etti. yle diyordu: "Ben size Rabbinizden bir ayetle geldim. Ben sizin iin ku eklinde amurdan bir ey yapar, sonra onun iine flerim ve o Allah'n izniyle bir ku oluverir. Allah'n izniyle doutan kr, alacaly iyiletiririm, lleri diriltirim. Yediklerinizi ve evlerinizde depoladklarnz size haber veririm. Bunda sizin iin bir ayet vardr. Hi kukusuz, Allah, benim de, sizin de Rabbinizdir. u halde O'na ibadet edin." Hz. sa (a.s) srailoullarn getirdii yeni eriata aryordu. Bu eriatn z, Hz. Musa'nn eriatn tasdik etmekti. Ancak, Yahudilere zorluk olsun diye Tevrat'ta haram klnan baz eylere ilikin hkmleri de yrrlkten kaldryordu. Diyordu ki: "Ben size hikmet getirdim. Hakknda ihtilafa dtnz baz konular size aklamak iin geldim." Yine diyordu ki: "Ey srailoullar, ben Allah'n size gnderdii elisiyim. Benden nceki Tevrat' tasdik et-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 194

mek ve benden sonra gelecek ad Ahmed olan peygamberi mjdelemek zere gnderildim." Hz. sa (a.s), ku yaratmak, lleri diriltmek, doutan kr olanlar ve alaca hastalna yakalananlar iyiletirmek ve gizli olan baz eyleri haber vermek gibi szn ettii tm mucizeleri, Allah'n izniyle gerekletirdi. srailoullarnn iman etmelerinden midini kesinceye kadar onlar Allah'n birliine ve yeni eriatna davet etti. Soydalarnn dik ballklarn, inatlarn, kahinlerin ve hahamlarn byklk taslamalarn grerek inanmalarndan midini kesince, kendisine inanan bir avu havariyi Allah'n dininin yardmclar olarak seti. Sonra Yahudiler onu ldrmek amacyla ayaklandlar. Bunun zerine Allah onu ald ve katna ykseltti. Yahudiler birilerini ona benzettiler. Bazlar; "Biz onu ldrdk.", bazlar da; "Biz onu astk." dediler. Fakat dorusu onlar kartryorlard. (l-i mrn, 45-58; Zuhruf, 63-65; Saff, 6-14; Mide, 110-111; Nis, 157-158) Kur'an'n sa ve annesiyle ilgili deerlendirmesi zetle bundan ibarettir.

2- sa'nn Allah Katndaki Yeri ve Kendisinin Tanmlad Konumu


O, Allah'n bir kuluydu ve peygamberdi. (Meryem, 30) srailoulla-rna gnderilmi bir eliydi. (l-i mrn, 49) eriat ve kitap sahibi be -r ac (ulu'l-azm) peygamberden biriydi. Kendisine kitap olarak n-cil verilmiti. (Ahzab, 7; ur, 13; Mide, 46) Yce Allah onu "Mesih sa" olarak isimlendirmiti. (l-i mrn, 45) Allah'n kelimesi ve O'ndan bir ruhtu. (Nis, 171) mamd. (Ahzab, 7) Ameller tanklarndand. (Nis, 159; Mide, 117) Resulullah Efendimizin (s.a.a) mjdeleyicisiydi. (Saff, 6) Dnya ve ahirette gzdeydi, yaknlatrlmlardand. (l-i mrn, 45) Se-ilmilerdendi. (l-i mrn, 33) Sekinlerden ve salihlerdendi. (En'm, 85-87) Nerede olursa olsun mbarek klnmt. nsanlar iin bir ayet ve Allah'tan bir rahmetti. An-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 195

nesine kar itaatkard. zerine selam edilen-lerdendi. (Meryem, 1933) Allah'n kitap ve hikmet rettiklerindendi. (l-i mrn, 48) Velayet makamna ilikin bu yirmi iki nitelik, yce Allah'n bu ulu peygamber iin sayd ve bunlar vastasyla derecesini ykselttii vasflardr. Bu nitelikler iki ksmdr. Bir ksm, kulluk, yaknlk ve salihlik gibi kesbidir, kazanmaya, almaya baldr. Dier bir ksm ise, vehbidir, ona zg niteliklerdir. Bunlarn her birini, anladmz kadaryla kitabn ak iinde yeri geldike aklamzdr. Daha ayrntl bilgi iin ad geen aklamalara bavurulabilir.

3- Hz. sa Ne Syledi? Onun Hakknda Ne Sylendi?


Kur'an, sa'nn eli olarak grevlendirilmi bir kul olduunu syler. Onun kendisiyle ilgili olarak daha sonralar ortaya atlan yaktrmalar kendisine nispet etmediini vurgular. Muhataplarna sadece risaletten sz ettiini belirtir. "Allah; "Ey Meryem olu sa!" dedi, "Sen mi insanlara; "Allah'tan baka, beni ve annemi iki ilah edinin." dedin?" O; "Seni tenzih ederim." dedi, "Hakkm olmayan bir sz sylemek bana yakmaz. Eer bunu sylediysem, mutlaka bilmisindir. Sen, benim nefsimde olan bilirsin, ama ben senin zatnda olan bilmem. Hi kukusuz sen, tm gizlilikleri bilensin. Ben onlara, ancak bana emrettiini syledim, "Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin." dedim. lerinde olduum srece de onlara ahittim. Sen beni alnca, zerlerindeki gzetleyici sendin. Zaten sen her eye ahitsin. Onlara azap edersen, hi phesiz onlar senin kullarndr. Onlar balarsan da, phesiz sen azizsin, hikmet sahibisin." Allah; "Bu, dorulara, doru sylemelerinin yarar salad gndr." dedi." (Mide, 116-119) Bu ifadeler son derece ilgintir. Kulluun zn ieriyor. sa'nn Rabbi karsnda kendisine bitii yeri yanstan gz kamatrc edep tavrn kapsyor. Onun insanlar ve amelleri karsnda kendisini nasl bir yerde grdn ifade ediyor. Bu ayetlerde izilen

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 196

tabloda, onun kendisini Rabbi karsnda bir kul olarak grd anlatlyor. Tek grevi, Rabbinin buyruunu yerine getirmek ve O'nun emirlerine uymaktr. Ne yaptysa ilahi bir emir dorultusunda yapmtr, ne sylediyse Rabbani bir buyrukla sylemitir. Tek ve ortaksz Allah'a kulluk sunmaktan baka bir arda bulunmamtr. Kendisine ne emredilmise, insanlara da onu sylemitir. "Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin." demitir. nsanlar karsnda, onlarn amellerine tanklk etmekten baka bir ykmll yoktu. nsanlarn Allah'n huzuruna dndkleri gn, onlara ne yapaca, nasl davranaca konusunda yapabilecei bir ey yoktur. Allah dilerse onlar balar, dilerse onlara azap eder. Eer desen ki: u halde, daha nce efaat konusunu ilerken, Hz. sa'nn (a.s) da kyamet gn efaat edecek ve efaati kabul edilecek kiilerden olduuna ilikin sylenen sz ne anlam ifade eder? Buna cevap olarak derim ki: Kur'an'n bu konudaki ifadesi ak veya aa yakndr. Yce Allah bu hususta yle buyuruyor: "O'nun dnda taptklar, efaatte bulunmaya malik deildirler; ancak bilerek hakka ahitlik edenler baka." (Zuhruf, 86) Hz. sa hakknda da yle buyurmutur: "Kyamet gn de o, onlarn aleyhine ahit olacaktr." (Nis, 159) "Sana kitab, hikmeti, Tevrat' ve ncili rettim." (Mide, 110) Daha nce efaatin anlamyla ilgili olarak yeterli aklamalarda bulunduk. Bu ise, Hristiyanlarn ileri srdkleri kendini feda etme olayndan tamamen farkldr. nk fidye ve karlk olaynda cezann ortadan kaldrlmas sz konusudur. leride aklayacam gibi bunun anlam, mutlak ilahi otoritenin geersiz klnmasdr. Ayet, bunu olumsuzluyor. efaate gelince; ayette olumlu ve olumsuz ynde bununla ilgili bir deerlendirmeye yer verilmiyor. nk eer, ayet efaatin ispatyla ilgili

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 197

olsayd, konunun akyla badamayaca bir yanda dursun,7 ifadenin u ekilde kurulmas gerekirdi: "Onlar balarsan da, phesiz sen, balayansn, rahimsin." Yok eer, efaatin olumsuzlamasyla ilgili olsayd, bu durumda insanlara ahit olmasndan sz edilmesinin bir anlam olmazd. imdilik bu ekilde genel bir aklamada bulunuyoruz. nallah ayetleri tefsir ederken daha detayl deerlendirmelere yer vereceiz. nsanlarn Hz. sa'yla ilgili olarak sylediklerine gelince; her ne kadar Hz. sa'dan sonra insanlar eitli mezheplere blndler, inan ve ibadet tarzlar arasnda byk farkllklar ba gsterdi, temel meselelerle ilgili ihtilaflar sonucu yetmii akn grup ortaya kt ve mezheplerin kendi iindeki ayrlklar saylmayacak kadar fazla olduysa da, ancak Kur'an- Kerim, sadece onlarn sa ve annesiyle ilgili olarak sylediklerinin zerinde durur. nk bunlarn tevhidin temeliyle ilgisi vardr; Kur'an'n davetinin ve dosdoru ftrat dininin tek hedefi de tevhittir. Ayetlerin tahrifi ve sa'nn insanlarn gnahlarnn balanmas iin feda edilmesi gibi ayrntlara gelince; Kur'an bunlarn zerinde pek durmamtr. Kur'an- Kerim, kitap ehlinin Hz. sa'yla ilgili szlerine veya onlara nispet ettii nitelemelere u eklide yer verir: "Hristiyanlar da; "Mesih, Allah'n oludur." dediler." (Tevbe, 30) Bu anlam ieren daha birok ayet vardr. Mesela, u ayetler gibi: "Dediler ki: "Rahman, ocuk edindi." O, (bu tr yaktrmalardan) ycedir." (Enbiy, 26) "And-olsun, "Allah, Meryem olu Mesih'tir." diyenler kfre saptlar." (Mi-de, 72) "Andolsun, "Allah n ncsdr." diyenler kfre saptlar." (Mide, 73) "...tr, demeyiniz." (Nis, 171) Yukarda sunduumuz ayetler, zahirleri itibaryla farkl anlamlar ve ierikler kapsayan deiik ifadeler ihtiva ediyorlar. Bu yzden de bazlar, bunlar deiik Hristiyan mezheplerin yaklamla7- nk burada Allah'n karsndaki zelillii nplana karlyor, Allah katnda sahip olduu makamlarndan sz edilmiyor.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 198

rna yorumlamlardr.8 rnein; Melikaniye mezhebi, Hz. sa'nn gerekten Allah'n olu olduunu savunur. Nasturiler, iniin ve oulluun nurun billur gibi effaf bir cisme yansmasna benzediini sylerler. Yakubiler, bunun bir tr dnm olduunu savunurlar. Onlara gre, Tanr kan ve ete dnmtr. Allah bu tr yaktrmalardan ycedir. Ancak Kur'an, dorudan onlarn deiik mezheplerinin ayrntl grleriyle ilgilenmez. Onlarn tmnn zerinde birletikleri bir sz, yni Hz. sa'nn Allah'n olu olduu iddias zerinde durur. Hz. sa'y da yce Tanr gibi biri olarak deerlendirmelerini youn bir ekilde eletirir. Yine buna bal olarak gelitirilen "teslis" inanc zerinde durur. Bu konuda Hristiyan mezheplerin farkl yorumlar getirmeleri nemli deildir; tartma ve ekimelerin girdabna girmi olmalar da. Bunun kant, Kur'an'da tmne birden tek bir eletiri ve itirazn yneltilmi olmasdr. Bunu yle aklayabiliriz: Bugn mevcut bulunan Tevrat ve nciller, bir yandan Tanrnn tekliini ak bir dille ifade ederler; dier yandan ncil, Hz. sa'nn Allah'n olu olduunu ileri srer ve oul babadr, baka deil, der. Hristiyanlar, ncil'de geen "oul" kavramn onurlandrma ve kutsama ifadesi olarak yorumlamaya yanamazlar. Oysa ncil'in birok yerinde, sz konusu kavram, aka bu anlamda kullanlmtr. urda olduu gibi: "Fakat ben size derim: Dmanlarnz sevin ve size eza edenler iin dua edin ki, siz gklerde olan Babanzn oullar olasnz; zira o, gneini ktlerin ve iyilerin zerine dodurur; ve salih olanlar ile olmayanlarn zerine yamurunu yadrr. nk eer sizi sevenleri severseniz, ne karlnz olur? (Romallarn) Vergi mltezimleri de yle yapmyorlar m? Ve yalnz kardelerinizi selamlarsanz, fazla ne yapm olursunuz? Putpe-

8- ehristani'nin, el-Milel ve'n Nihal'de yapt gibi.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 199

restler de yle yapmyorlar m? Bundan dolay, semav Babanz kmil olduu gibi siz de kmil olun." (Matta ncili, Bap 5 : 44-48.)9 Bir baka yerde yle der: "Sizin nz insanlarn nnde byle parlasn da, sizin iyi ilerinizi grsnler, ve gklerde olan Babanza hamdetsinler." (Matta ncili, Bap 5 : 16.) Yine der ki: "Saknn, insanlara salhnz onlarn nnde gsteri iin yapmayn; yoksa gklerde olan Babanzn nnde karlnz olmaz." (Matta ncili, Bap 6 : 1.) Yine der ki: "mdi siz yle dua edin: Ey gklerde olan Babamz, smin mukaddes olsun." (Matta ncili, Bap 6 : 9.) Yine der ki: "nk insanlara sularn balarsanz, semav Babanz da size balar." (Matta ncili, Bap 6 : 14.) Veya der ki: "Babanz nasl merhametli ise, siz de merhametli olun." (Luka ncili, Bap 6 : 36.) Mecdelli Meryem'e yle der: "...fakat kardelerime git, ve onlara syle: Benim Babamn ve sizin Babanzn, benim Allahmn ve sizin Allahnzn yanna kyorum." (Yuhanna ncili, Bap 20 : 17.) ncillerden aktardmz bu paralarda, yce Allah hakknda "baba" ifadesi, sa ve dier insanlara nispet bir onurlandrma nitelii olarak kullanlyor. Baz yerlerde ise, babalk ve oulluun birbirlerini tamamlar ekilde birletikleri anlamna gelen ifadelere yer verilir. u szler gibi: "sa bu eyleri syledi ve gzlerini gke kaldrp dedi: "Ey Baba, saat geldi; Olunu taziz eyle ki, Oul seni taziz etsin." Sonra rencilerinden elileri iin dua eder ve yle der: "Yalnz onlar iin deil, fakat onlarn sz ile bana iman edecek olanlar iin de,
9- el-Mizan'n Arapa orijinalinde, bu konuyla ilgili tm alntlar, Kitab- Mukaddes'in Miladi 1811 ylnda baslan Arapa evirisinden yaplmtr. Ancak biz, bu alntlar direkt olarak Kitab- Mukaddes'in Trke evrisinden yapmay daha uygun bularak, Kitab Mukaddes irketi tarafndan 1985 ylnda stanbul'da baslan Trke evrisini esas aldk. (ev.)

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 200

hepsi bir olsunlar diye, yalvaryorum; nasl ki, ey Baba, sen bendesin, ve ben de sendeyim, onlar da bizde olsunlar da, beni sen gnderdiine dnya iman etsin. Bana verdiin izzeti ben de onlara verdim ki, biz bir olduumuz gibi, onlar da bir olsunlar; ben onlarda, ve sen bende, ta ki, bir olmak zere tamamlanm olsunlar; ve beni sen gnderdiini, ve beni sevdiin gibi onlar sevdiini dnya bilsin." (Yuhanna ncili, Bap 17 : 1 ve 20-23.) Ancak ncillerde yer alan baz ifadelerin zahirleri, onlar onurlandrmaya ynelik nitelikler biiminde yorumlamaya elverili deildirler. u ifadeler gibi: "Tomas ona dedi: Ya Rab, nereye gidiyorsun bilmiyoruz, yolu nasl biliriz? sa ona dedi: "Yol ve hakikat ve hayat benim; ben vasta olmadka, Babaya kimse gelmez. Eer beni tanm olsaydnz, Babam da tanm olurdunuz; imdiden onu biliyorsunuz, ve grdnz. Filipus ona dedi: Ya Rab, Babay bize gster, ve bize o yeter." sa ona dedi: Bu kadar zaman sizin ile beraberdim de, beni tanmadn m, ey Filipus? Beni grm olan, Babay grm olur; sen nasl: Babay bize gster, diyorsun? man etmiyor musun ki, ben Babadaym Baba da bendedir? Ben size sylediim szleri kendiliimden sylemem; fakat bende duran Baba kendi ilerini yapar. Bana iman edin, ben Babadaym, Baba da bendedir."
(Yuhanna ncili, Bap 14 : 5-11.)

"...nk ben Allahtan kp geldim; nk ben kendiliimden de gelmedim; fakat o beni gnderdi." (Yuhanna ncili, Bap 8 : 42.) "Ben ve Baba biriz." (Yuhanna ncili, Bap 10 : 30.) rencilerine der ki: "mdi, siz gidip btn milletleri akirt edin, onlar Baba ve Oul ve Ruhlkuds ismiyle vaftiz10 eyleyin."
(Matta ncili, Bap 28 : 19.)

10- Hristiyanlarda, bir kimsenin gnahlardan arnmas iin kutsal suyla ykanmas. Kilisenin ngrd zorunluluklardan biridir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 201

"Kelm balangta var idi, ve Kelm Allah nezdinde idi, ve Kelm Allah idi. O, balangta Allah nezdinde idi. Her ey onun ile oldu, ve olmu olanlardan hi bir ey onsuz olmad. Hayat, onda idi, ve hayat insanlarn nuru idi." (Yuhanna ncili, Bap 1 : 1-4.) ncillerde yer alan bu ve benzeri ifadeler, Hristiyanlar birlik iinde teslis inancn benimsemeye itmitir. Bundan maksat, hem Mesih'in Allah'n olu olduu iddiasn korumak, hem de Mesih'in, retilerinde aka vurgulad tevhidi korumaktr. nk Mesih'in tavsiyelerin banda u gibi ifadeler gelir: "Dinle, ey srail; Allahmz Rab bir olan Rabdir."
(Markos ncili, Bap 12 : 29.)

Makul bir veri olmasa da, Hristiyanlarn dediklerinin z udur: Zat bir cevherdir ve onun uknumu vardr. Uknumdan maksat sfattr. Ki bir ey onunla belirginleir, bakalarndan ayrlr. Sfat mevsuf-tan baka bir ey deildir. Sz edilen uknum unlardr: Varlk uknumu, ilim uknumu -ki bu uknum kelmdr- ve hayat uknumu, yni ruh. Bu uknum; baba, oul ve kutsal ruhtur. Birincisi, varlk uknumudur. kincisi, ilim ve kelm uknumudur. ncs, hayat uknumudur. Oul, yni kelm ve ilim uknumu, babasnn yanndan inmitir. Baba ise varlk uknumudur. Oul inerken kutsal ruh onunla beraberdi. O da, eyay aydnlatan hayat uknumudur. Sonra, Hristiyanlar arasnda bu genellemenin ayrntlar zerinde byk ihtilaflar ba gsterdi. Bu yzden paralandlar, eitli gruplara ve mezheplere blndler. Yetmiin zerinde mezhep ortaya kt. Ki-tabmzn lleri erevesinde bunlara ilikin ayrntl aklamalar su-nacaz. Yukarda yaptmz aklamalar zerinde dnrsen, unu anlarsn: Kur'an- Kerim'in onlarla ilgili olarak anlatt ve onlara nispet ettii; "Andolsun, "Allah, Meryem olu Mesih'tir." diyenler kfre saptlar." veya; "Andolsun, "Allah, n ncsdr." diyenler kfre saptlar." ya da; "tr, demeyin; saknn" eklin-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 202

deki ifadelerin t-m, tek bir anlama, yni "birliin lenmesi" anlamna dnktr ki, Hristiyanlk iinde ortaya kan btn mezheplerin ortak grdr. Buna "birliin lenmesi" anlam erevesinde deindik. Srf onlar arasnda ortak olan bu nokta zerinde durulmasnn sebebi, onlarn Hz. sa ile ilgili olarak ortaya attklar birok grn gelip dayand noktann bu olmasdr. Kur'an da eletirilerinde bunu esas alr.

4- Kur'an'n Teslis nancna Kar k


Kur'an, teslis inancn rtrken iki yntemi kullanr. Birincisi, genel yntem. Bu erevede yce Allah'n oul edinmesinin imkanszl vurgulanr. Oul olduu iddia edilenin Hz. sa veya bir bakas olmas nemli deildir. kincisi, zel yntem. Bu erevede Meryem olu sa'nn oul ilah olmad, aksine yaratlm bir kul olduu vurgulanr. Birinci yntemin aklamas: Oulluun ve dourulmann z udur: nsan, hayvan ve hatta bitki gibi maddi ve canl varlklarn z maddesinden bir para ayrlr. Sonra bu para aamal bir eitimle kendi trnden ve ayrld kke benzeyen ayr bir birey haline gelir. Buna bal olarak onda birtakm zellikler ve etkiler sz konusu olur ki, ayrld kkte bulunan zellikler ve etkilerin aynsdr. Hayvandan nutfenin, bitkiden de alanmay salayan unsurun ayrlmas gibi. Sonra bu ayrlan parann eitimine balanr ve aamal olarak, ayrld kke benzeyen baka bir hayvan ve bitki olmas gerekletirilir. Bilindii gibi, yce Allah hakknda byle bir durumun sz konusu olmas mmkn deildir. nk: Birincisi: Bu durum, maddi bir cisim olmay gerektirir. Yce Allah maddeden ve hareket, zaman ve mekan gibi maddenin vazgeilmez gereklerinden mnezzehtir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 203

kincisi: Yce Allah mutlak uluhiyet ve rububiyete sahip olduu iin dier tm varlklar zerinde mutlak egemenlie sahiptir. O'nun dndaki her ey, var olmak iin O'na muhtatr, varlnn devam etemesi de O'na baldr. Dolaysyla, O'nun dnda, tr olarak O'na benzeyen, z itibariyle O'ndan ayr olan bir eyin varl tasavvur edilemez. O eyin, O'na muhta olmakszn ayn ze, niteliklere ve hkmlere sahip olmas dnlemez. ncs: Dourma ve dourulmann yce Allah hakknda tasavvur edilmesi, O'nun iin aamal fiili gndeme getirir. Bu da, O'nun madde ve harekete hakim olan kanunlarnn egemenlii altna girmesini gerektirir. Bu ise, olacak ey deildir. nk, Allah'n iradesi ve dilemesiyle gerekleen eyler, mhletsiz ve aamasz gerekleirler. Bu aklamay u ayetten de alglyoruz: "Dediler ki: "Allah ocuk edindi." O, (bu tr yaktrmalardan) ycedir. Hayr, gklerde ve yerde her ne varsa O'nundur, tm O'na gnlden boyun emitir. Gkleri ve yeri bir rnek edinmeksizin yaratandr. O, bir iin olmasna karar verirse, ona yalnzca "ol" der, o da hemen oluverir." (Bakara, 116-117) Yukardaki aklama asndan: "O, (bu tr yaktrmalardan) ycedir." sz bir kanttr. "Gklerde ve yerde her ne varsa O'nundur, tm O'na gnlden boyun emitir." ifadesi dier bir kanttr. "Gkleri ve yeri bir rnek edinmeksizin yaratandr..." diye ba-layan ifade de nc bir kanttr. "Gkleri ve yeri bir rnek edinmeksizin yaratandr." ifadesi, sfatn failine izafe edilmesi eklinde de alglanabilir. Bu durumda yle bir anlam elde edilir: Yce Allah'n yaratmas, daha nce var olan bir rnek zere deildir. Dolaysyla, Hristiyanlarn iddia ettii gibi O'nun hakknda dourma dnlemez. nk dourma, kendine benzer ve kendisi gibi bir ey yaratmak demektir. Buna gre, ayetin bu blm, tek bana baka bir kant olur. Onlarn; "Allah ocuk edindi." szlerinin gerek anlamda deil de, oul ve ocuk anlamn geni tutmay esas alarak, maddi bir

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 204

blnme ve zamansal bir tedricilik sz konusu olmakszn hakikati itibariyle benzer bir eyin bir eyden ayrlmas anlamnda kullanld varsaylsa da, (Nitekim Hristiyanlar, "Mesih, Allah'n oludur." szn aklarken cisim, madde ve tedrici olu sorunundan kurtulabilmek iin byle bir yoruma gidiyorlar.) yine geriye benzeme sorunu kalr. yle ki: Oul ve babadan sz etmek, zorunlu olarak sayy gndeme getirir. Bu da, baba ve oul arasnda trsel birlik olduu varsaylsa da, gerek olarak okluu ispat eder. Tpk insanlardan olan baba ve oul gibi. Bunlar, insanlk gerekliinde bir olsalar da, iki insan bireyi olmak bakmndan okturlar. Bu durumda; ilahn tekliinin varsaym, O'nun dndaki her eyin, bu arada oulun, O'nun mlk olmasn, O'na muhta bulunmasn gerektirir. Dolaysyla artk varsaylan oul, onun gibi bir ilah olmaz. O'na benzer, O'na muhta olmayan, O'-nun gibi bamsz bir oulun varsaym da, an yce ilahn teklii (tevhit) inancn geersiz klar. u ayet de bu anlam vurgulamaya dnktr: "tr, demeyin; saknn, sizin iin daha iyidir. Allah, ancak bir tek ilahtr. O, ocuk sahibi olmaktan ycedir. Gklerde ve yerde her ne varsa, O'nundur ve vekil olarak Allah yeter." (Nis, 171) kinci yntem kapsamnda ise, Meryem olu sa'nn (a.s), ilahlk gerei bakmndan Allah'a ortak ve O'nun olu olmad, nk onun bir beer olduu, beeri zelliklere sahip olduu vurgulanyor. yle ki: Hz. sa'ya Meryem hamile kalmtr. Bir cenin olarak onu rahminde beslemitir. Sonra herhangi bir kadn gibi ocuunu dourmutur. Ardndan onu, herhangi bir kadn gibi kucanda yetitirmitir. Derken sa bym, hayatn aamalarn gemi, mrn merdivenlerini trmanm, ocukken gen, genken yetikin olmutur. Bu durumlarn tmnde, doal hayatn yaayan herhangi bir insan gibi olmutur. Herhangi bir insana arz olan eyler, ona da arz olmutur; ackm, doymu, sevinmi, zlm,

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 205

zevk alm, ac ekmi, yemi, imi, uyumu, uyanm, yorulmu ve dinlenmitir. nsanlar arasnda kald srece Hz. sa'dan bu durumlar gzlemlenmitir. Hibir akl sahibi, durumu bundan ibaret olan bir kimsenin dier insanlarla ayn trden bir insan olduundan kuku duymaz. Byle olduuna gre; o, dier hemcinsleri gibi yaratlm, var edilmitir. lleri diriltmek, amurdan bir ku ekli yapp ona can vermek, doutan kr ve alacaly iyiletirmek gibi gerekletirdii mucizeler, ayn ekilde babasz dnyaya gelmesi gibi varoluuyla ilgili olaanstlkler ise, bilinen ve allan kurallarn, doaya egemen olan yasalarn dndaki eylerdir. Bunlar, az bulunur, nadir olgulardr. Ancak imkansz eyler deildir. rnein; semavi kitaplar, Hz. Adem'in babasz olarak topraktan yaratldn sylemektedirler. Yine Salih, brahim ve Musa gibi peygamberler tarafndan da birok mucizeler gsterilmitir. Vahiy yoluyla inen kitaplarn sayfalar arasnda bunlardan ska sz edilir. Ama bunlar, onlarn ilah olmalarn, insanlk erevesinin dna kmalarn gerektirmez. Ayn yntemin u ayette de esas alndn gryoruz: "Elbette, "Allah n ncsdr." diyenler kfre saptlar. Oysa bir tek ilahtan baka ilah yoktur... Meryem olu Mesih, bir eliden baka bir ey deildir. Kendisinden ncede birok eli gelip geti. Annesi de gayet doru bir kadnd. kisi de yemek yerlerdi. Bak, biz ayetlerimizi onlara nasl aklyoruz? Sonra da bak, onlar nasl evriliyorlar?" (Mide, 73-75) Onca eylem iinde yalnzca yemek yemekten sz edilmesi, bu eylemin, maddilie delalet etme ve ilahlkla badamayan ihtiyac ortaya koyma bakmndan, eylemlerin en gzeli olmasndan dolaydr. Bilindii gibi, doas gerei ackan ve susayan, sonra yemekle doyan ve i-mekle susuzluunu gideren kimse, ihtiya iindedir ve bunu ancak bakasnn yardmyla ortadan kaldrabilmektedir demektir. Durumu bundan ibaret olan bir kimsenin ilahlndan

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 206

sz etmek doru olmaz. nk ihtiyala kuatlm, bunu gidermek iin bakasna muhta olan bir kimse, z itibariyle eksiktir, bakas tarafndan ynetilmektedir; z itibariyle ihtiyasz olan ilah deildir. O, ancak bir mahluktur, ynetimi elinde bulunduran bir gcn rububiyeti altnda ynetilmektedir. u ayeti de bu anlama yorumlamak mmkndr: "Andolsun, "Allah, Meryem olu Mesih'tir." diyenler kfre saptlar. De ki: "Eer Allah, Meryem olu sa'y ve annesini ve yeryznde bulunan her eyi helak etmek istese, O'ndan kim bir ey kurtarabilir? Gklerin ve yerin ve aralarnda ne varsa hepsinin mlk Allah'ndr. Dilediini yaratr ve Allah'n gc her eye yeter." (Mide, 17) Ayn ekilde, bundan nce sunulan ayetten sonra da Hristiyanlara ynelik yle bir ifade bulunuyor: "De ki: Allah' brakp size ne zarar, ne de yarar dokundurmaya g yetiremeyen eylere mi tapyorsunuz? Oysa Allah, iitendir, bilendir." (Mide, 76) Bu tr kar klarn, itirazlarn z udur: Hz. sa ile ilgili olarak gzlemlenen durum undan ibarettir: O, insan hayatna egemen olan yasa erevesinde yayordu. Yemek, imek ve dier insani ihtiyalar, beeri zellikler gibi kendi trnn tm niteliklerini, eylemlerini ve durumlarn zerinde tayordu. Onun bu niteliklere sahip oluu, srf zahiri duyulara veya tasavvura ilikin deildi. O, gerekten bu konumdayd. Mesih, bu zelliklere, bu durumlara ve bu fiillere sahip bir insand. nciller, onun kendisini bir insan, bir insan olu olarak isimlendirdiine ilikin ifadelerle doludur. ncillerde, onun yemesini, imesini, uyumasn, yrmesini, yolculuunu, yorulmasn, konumasn vs. konu alan birok hikaye yer almaktadr. Bunlar grmezlikten gelmek, baka trl yorumlamak mmkn deildir. Bunlar teslim ettikten sonra da, dier insanlar iin geerli olan hususlarn Hz. sa iin de geerli olduu, bakalar gibi onun da kendi adna bir eye malik olmad ve dierleri gibi onun da lebilecei gerei ortaya kar.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 207

Ayn ekilde, Hz. sa'nn ibadet ve dua ediine ilikin olarak aktarlan ifadeler de, onun bunlar srf Allah'a kulluk sunmak, O'na yaklamak, O'nun kutsal egemenliine boyun emek iin gerekletirdiini gsterir. Bunda en ufak bir kukuya yer yoktur. O, bu ibadetleri insanlara retmek veya buna benzer bir ama iin yapyor deildi. u ayet, Hz. sa'nn ibadet ediine, kulluktan baka bir nitelemeyi reddettiine ilikin bir iaret iermektedir: "Ne Mesih Allah'n bir kulu olmaktan ekinir, ne de yaknlatrlm melekler. Kim O'na kulluk etmekten ekinir ve byklk taslarsa, (bilmeli ki) Allah, onlarn tmn huzurunda toplayacaktr." (Nis, 172) Hz. sa'nn ibadet ve kulluk ediyor olmas, onun ilah olmadnn en bata gelen kantdr. Bu durum gsteriyor ki, ilahlk ondan bakasna aittir ve o, bunda pay sahibi deildir. Yoksa, bir eyin, bir yandan kendisi iin kulluk ve klelik makamn ngrmesi, dier yandan da ayn adan kendi ayak-lar stnde durmas ne anlam tar?! Bu, ak bir husustur. Ayn ekilde meleklerin de kulluk ediyor olmalar, onlarn yce Allah'n kzlar olamadklarn, Ruh-ul Kuds'n de ilah olmadn gzler nne sermektedir. nk onlarn tm, Allah'a kulluk sunmakta, O'na itaat etmektedirler. Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Dediler ki: "Rahman, ocuk edindi." O, (bu tr yaktrmalardan) ycedir. Hayr; on-lar, ancak ikrama layk grlm kullardr; szle O'nun nne gemezler ve yalnz O'nun emriyle i yaparlar. O, onlarn nlerindekini de, arkalarndakini de bilir. Onlar, O'nun raz olduu kimselerden bakasna efaat etmezler ve onlar, O'nun korkusundan titrerler."
(Enbiy, 26-28)

Kald ki nciller, Ruh'un Allah'a ve elilerine boyun ediine, emre gre hareket ettiine, hkme bal olduuna ilikin ifadelerle doludur. Oysa bir eyin kendisine emretmesinin, kendisine boyun emesinin, kendisi tarafndan yaratlann emrine girmesinin anlam yoktur.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 208

Hz. sa'nn Allah'a kulluk sunmasnn, onun ilah olmadna delalet etmesi gibi, onun insanlar Allah'a ibadet etmeye davet etmesi de benzeri bir delalet iermektedir. Yce Allah bir ayette konuya ilikin olarak yle buyuruyor: "Andolsun, "Allah, Meryem olu Mesih'tir." diyenler kfre dmlerdir. Oysa Mesih demiti ki: "Ey srailoulla-r, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin. nk kim Allah'a ortak koarsa, phesiz Allah, cenneti ona haram klmtr, onun barnma yeri atetir ve zulmedenlere hibir yardmc yoktur." (Mide, 72) Ayetin hedefi ve vurgulad husus gayet aktr. Yine nciller, Hz. sa'nn insanlar Allah'a davet ettiine ilikin ifadelerle doludur. Geri bu ifadeler,
"Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin."

eklindeki kapsaml ifadeyi iermiyor, ancak Hz. sa'nn Allah'a ibadet etmeye ynelik davetini, Allah'n kendisinin Rabbi olduunu, ilerinin O'nun elinde bulunduunu, O'nun insanlarn Rabbi olduunu dile getirmesini ieriyor. ncillerde, Hz. sa'nn insanlar bizzat kendisine kulluk sunmaya ardna ilikin ak veya dolayl tek bir ifade yer almaz. "Ben ve Baba biriz." (Yuhanna ncili, Bap 10 : 30.) gibi szlere gelince; eer gerekten Hz. sa (a.s) bu gibi szleri sylemise, onlar u ekilde yorumlamak gerekir: "Bana itaat etmek, Allah'a itaat etmek demektir." Nitekim yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Kim Peygamber'e itaat ederse, gerekte Allah'a itaat etmitir." (Nis, 80)

5- Hz. sa Allah Katnda Bir efaatidir, nsanlarn ledikleri Gnahn Bedeli Deildir
Hristiyanlar, Hz. sa'nn, deerli kann aktarak kendisini onlara feda ettiine ve bylece onlar gnahlarn sorumluluundan kurtarm olduuna inanrlar. Bu yzden ona "feda olan" adn vermilerdir. Diyorlar ki: "Hz. Adem, cennette yasak aacn mey-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 209

vesinden yemek suretiyle Allah'a isyan etme hatasna dt ve bu hatann sorumluluunu hep zerinde tad. Ondan sonra reyip oalan zrriyeti de bu sorumluluun altna girdi. Hatann karl ise ahirette azaba arptrlmak ve ebedi helaka mahkum olmakt. te yandan Allah, hem merhametli, hem de adil idi. Bu durum, iinden klmaz bir probleme sebep olmutu. Eer Allah, Adem ve zrriyetini hatalarndan dolay cezalandrsa, bu, onlar yaratmasna neden olan rahmetine aykr olacakt. ayet onlar affetse, bu da, adaletiyle badamayacakt. nk adalet, hata eden sulunun, hata ve suunun cezasn ekmesini, iyilik yapan itaatkr insann da, iyiliinden ve itaatkrlndan dolay dllendirilmesini ngrr.11 Bu problem, Mesih'in bereketiyle zld. (Allah'n olu ve Alla-h'n kendisi olan) Mesih, Adem'in zrriyetinden biri olan bakire Meryem'in rahmine girdi. Oradan herhangi bir insan gibi dodu. Bylece o, hem tam bir insandr; nk insan oludur; hem de tam bir ilahtr; nk Allah'n oludur; Allah'n olu da Allah'n kendisidir. (Allah bu tr yaktrmalardan mnezzehtir.) Dolaysyla da btn gnah ve hatalardan beridir, masumdur. O, ksa bir sre iin insanlar arasnda yaad, onlarla iliki kurdu, aralarna kart, onlarla birlikte yedi-iti, onlarla konutu, aralarnda yrd. Sonunda da, kendisini en ar bir biimde ldrsnler diye, kendisini dmanlarna teslim etti. Bu ar ldrme ekli, armha gerilerek aslmayd ki, ilahi kitapta byle bir cezaya urayanlar lanetlenmilerdir. sa, laneti ve armha gerilme eziyetini ve ikenceyi zerine ekmek suretiyle kendisini insanlara feda etti. Bylece onlar ahiret azabndan ve ebedi helaktan kurtard. Onun bu ekilde ldrl, kendisine inananlarn ve hatta tm
11- Hristiyanlarn byk bir ksm bu grtedir. Ancak Papaz Mar shak gibi bazlar da, yce Allah asndan su ve hatann cezasn vermemenin caiz olduunu sylyorlar. Dier bir ifadeyle, azap tehdidini yerine getirmekten vazgemek caizdir, ancak dl vaadine muhalefet caiz deildir.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 210

dnyann gnahlarnn kefareti oldu."12 Hristiyanlarn dedikleri bundan ibarettir. Hristiyanlar, armh olayn ve feda edilmeyi arlarnn esas haline getirmilerdir. Sze onunla balyor, onunla bitiriyorlar. Tpk tevhit mesajnn slam arsnn esas olmas gibi. Nitekim yce Allah Resulne (s.a.a) hitaben yle buyuruyor: "De ki: "te benim yolum budur. Ben, basiret zere Allah'a davet ederim; bana uyanlar da. Allah mnezzehtir ve ben mriklerden deilim." (Yusuf, 108) Hristiyanlarn bu yaklamna ramen, ncillerden yaptmz alntlardan da anlald gibi, Hz. sa'nn ilk tavsiyesi, yce Allah'n birlii ve sevgisi eklinde olmutur. Bu konuda, Mslmanlar ve dier baz aratrmaclar, Hristiyanlarla tartmlar, onlarn bu iddialarnn yanlln, batlln gzler nne sermilerdir. Bu konuda kitaplar ve risaleler kaleme alnm, sayfalar ve kat tomarlar dolusu yazlarda, sz konusu iddiann akl ve manta aykr olduu, ayn zamanda Eski ve Yeni Ahit'le elitii dile getirilmitir. Burada bizi ilgilendiren husus, kitabmzn kapsamnn elverdii lde, Hristiyanlarn bu iddialarnn Kur'an'n retisiyle elien ynlerini sergilemek, bu balamda Kur'an'n gndeme getirdii efaat ile onlarn Hz. sa'yla ilgili olarak savunduklar feda edilme arasndaki farklar zerinde durmaktr. Kur'an ak bir ekilde, insanlara akllarnn ufuklar kapsamna giren ifadelerle hitap ettiini, insanlarn anlayp alglayabilecekleri beyanlar kullandna delil getirir. Bu sayede insan hakk batldan ayrabilir, hakk alp batl bir kenara atabilir. Hayr erden, yararly zararldan ayrp hayr ve yararl olan alp zararl ve er

12- Yuhanna'nn Birinci Mektubu, Bap, 2 / 1-2'de yle denir: "Ey kk ocuklarm, gnah ilemeyesiniz diye, bu eyleri size yazyorum. Ve eer biri gnah ilerse, Babann nezdinde efaatimiz, salih sa Mesih vardr ve kendisi gnahlarmza, ve yalnz bizim gnahlarmza deil, fakat btn dnyaya kefarettir."

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 211

olan terk edebilir. Kur'an' inceleyenler, onun aklselimi aklamalarnn esas haline getirdiini rahatlkla grebilirler. Hristiyanlarn iddialarna gelince: Birincisi: Onlar, Hz. Adem'in yasak aacn meyvesinden yemek suretiyle gnah ilediinden sz ederler. Kur'an bu iddiay iki adan reddeder: 1) Buradaki yasak, yol gsterme amal bir yasaktr. Yasaa muhatap olan kiinin iyilii ve durumuyla ilgili olarak iin dorusunun gsterilmesi kastedilir. Burada efendiliin, egemenliin devreye sokulmas sz konusu deil. Bu tr bir emre uymak, otorite asndan sevab, terk etmek de cezay gerektirmez. Danlan kiinin danana, doktorun hastaya ynelttii emir ve yasaklar buna rnek olarak gsterebiliriz. Yol gsterme amal emirlere uymak, kiiye fiilden beklenen maslahatlar kazandrr. Buna karlk, bu tr emirlere aykr hareket etmek de insan fiilin zararnn etkinliine duar eder. Nitekim, Hz. Adem hakknda cennetten karlma dnda bir ey yaplmamtr. Yapt iin sonucu olarak ilahi yaknlk ve honutluun rahatlk ve neesini kaybetmitir. Ahiret azabna gelince; byle bir durum gndeme gelmemitir. nk o, ilahi otoriteye ba kaldrmak eklinde bir gnah ilememiti ki, karlnda bir cezay hakketmi olsun. Geni bilgi iin Bakara, 35-39. ayetlerin tefsirine baknz. 2) Hz. Adem (a.s) bir peygamberdi. Kur'an, peygamberlik misyonuna sahip kimselerin gnahtan, Allah'n emrinin dna kmaktan mnezzeh olduklarn vurgular. Akli kant da bunu destekler. Peygamberlerin masum olularyla ilgili olarak Bakara, 213. ayetin tefsirine baklabilir. kincisi: Hristiyanlar, Hz. Adem'in, iledii hatadan sorumlu olduunu iddia ediyorlar. Ancak Kur'an bu iddiay u ekilde reddeder: "Sonra Rabbi onu seti, tvbesini kabul etti ve doru yola iletti." (Th, 122) "Adem, Rabbinden birtakm kelimeler ald. Bu-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 212

nun zerine Allah da tvbesini kabul etti. phesiz O, tvbeleri kabul edendir, esirgeyendir." (Bakara, 37) Akl da bunu destekliyor, daha dorusu ak bir deerlendirme olarak ortaya koyuyor. yle ki: Hata ve gnah, saknlmas ve korkulmas gereken bir olgudur. Akl veya ilahi otorite, bunu kar kn ve isyankarln bir karl olarak ngrr. Bununla da ykmllk olgusunun pekimesi amalanr. Eer ceza ve sevap olgusu olmazsa, tanrsal otorite eksik kalr, etkin olamaz. Herhangi bir emir veya yasan da pratik bir deeri olmaz. Ancak, itaatkarlara sevap uygulamak gibi sululara ceza uygulamak, ilahi otoritenin bir zellii olduu gibi, tanrsal egemenlik erevesinde ilahi otoritenin mutlakl da bir gerekliliktir. Dolaysyla ilahi otoriteye sahip hkmran g, hatallarn hatasn ve gnahkrlarn gnahn af ve balama yoluyla grmezlikten gelebilir. nk bu da bir tr tasarruf ve egemenliktir. Bunun gibi, bunlardan dolay sz konusu kiileri cezalandrabilir de. Bu da bir egemenlik eklidir. G ve egemenlik sahibi kimselerin hogr, balama ve grmezlikten gelme gibi yntemlere bavurduklar kuku gtrmez bir gerektir. Akln kurallarna gre hareket eden insanlar, bugne kadar hep bu ynteme bavurmulardr. Dolaysyla insandan sadr olan her hatann srekli olarak onu sorumlu klmasnn bir anlam yoktur. Aksi takdirde af ve balama olgularnn bir gereklii olmaz. nk balama ve aff etme, hatay silmeye ve gnahn izini gidermeye yneliktir. Gnah ve hatann hibir ekilde insandan ayrlmadnn, sorumluluunun ka-lc olduunun varsaylmas durumunda, af ve balamann ilgili olabilecekleri bir objektif alandan sz edilemez. Oysa vahiy yoluyla bildirilen ilahi mesajn kapsamnda af ve balamadan ska sz edilir. Ayn durum, Eski ve Yeni Ahitler iin de geerlidir. Hatta Hristiyanlardan aktardmz deerlendirmede de bunu gzlemleyebiliriz. Ksacas, herhangi bir gnahn veya herhangi bir hatann srekli olduunu, tvbe, pi-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 213

manlk, geri dnme ve nedamet yoluyla bile olsa silinmeyeceini, balanmayacan sylemek, aklselim ve bozulmam ftratn kabul edecei bir ey deildir. ncs: Hristiyanlarn; "Adem'in iledii hata, kendisini balad gibi, kyamete kadar gelecek tm zrriyetini de balar." eklindeki szleri, bir kiinin iledii gnahtan, onun dnda ilahi otorite asndan gnah ilemeyen bakalarnn da sorumlu tutulmasn gerektirmektedir. Bu, bir fiilin bir kiiden sadr olmas, ama isyannn ve sorumluluunun bu fiili ilemeyeni de tpk faili gibi kuatmas demektir. Bu durum, bir topluluun bir gnah ilemesinden, onlardan sonra gelenlerin de buna raz olmalarndan, dolaysyla gnahn tmn kuatmasndan farkldr. Buna gnah ilemeden vebalinin altna girmek denir. Kur'an byle bir eyi kabul etmez: "Dorusu, hibir gnahkr bir bakasnn gnah ykn yklenmez. Dorusu, insana kendi abasndan bakas yoktur." (Necm, 38-39) Bu konuda akl da Kur'an'a arka kar. nk akl, bir kimsenin, ilemedii bir gnahtan sorumlu tutulmasn irkin karlar. Daha geni bilgi iin, insanlarn fiilleri balamnda Bakara, 216-218 ayetlerin tefsirine baknz. Drdncs: Hristiyanlarn bu szleri, btn hata ve gnahlarn, aralarnda hibir fark olmakszn ebedi helak gerektirdii anlayndan kaynaklanyor. Bu ise, byk-kk tm hata ve gnahlarn farksz olmasn, hatta tmnn byk azab gerektiren byk gnahlar olmasn gerektirir. Kur'an'n retisinden anlalan ise, onun hata ve gnahlar farkl deerlendirdiidir. Gnahlarn bir ksm byk, bir ksm kktr. Bunlarn bir ksm affa urayabilir, irk gibi baz gnahlar da tvbe etmeksizin affa uramazlar. Konuyla ilgili olarak yce Allah yle buyuruyor: "Size yasaklanan byk gnahlardan kanrsanz, sizin kusurlarnz rteriz." (Nis, 31) "Gerekten, Allah, kendisine irk koulmasn balamaz. Bunun dnda kalan ise dilediine balar." (Nis, 48) Grld gibi, yce Allah, yasaklanan hata ve gnahlarn bir ksmndan b-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 214

yk, bir ksmndan da kk gnahlar olarak sz ediyor. Bunu, karlatrma karinesinden hareketle anlyoruz. Bu arada yce Allah, baz gnahlarn balanmayacan, bazsnn balanacan belirtiyor. u halde, gnahlar ve hatalar arasnda bir ekilde farkllk vardr. Her gnah atete sonsuza dek kalmay ebedi helak gerektirmez. Akl da, btn gnahlarn bir yerde istif edilmesini, ayn sraya konulmasn kabul etmez. Sz gelii, birine tokat atmak, onu ldrmek gibi deildir. Yabanc bir kadna ynelik rahatsz edici bak, zina gibi deerlendirilemez. Bunun gibi daha birok rnek bulunabilir. Hibir zaman, akl banda olan insanlarn herhangi bir hata veya gnah bakasnn yerine koyduklar grlmemitir. Onlar, deiik sular iin farkl cezalar ve sorumluluklar ngrmlerdir. Aralarnda onca farkllk varken btn gnahlar ve sular ayn kategoriye sokmak nasl dnlebilir?! Gnahlarn ve sularn farkll kabul edildikten sonra, sonsuz ceza, ebedi helak ancak bunlarn bir ksm iin ngrlebilir. Kur'an- Kerim'in de vurgulad gibi irk bu tr bir gnahtr. Bilindii gibi, aacn meyvesinden yemekle ilgili yasa inemek, Allah' inkar etmek veya bu dzeydeki bir baka gnah kadar ar bir su deildir. Dolaysyla aacn meyvesini yemekle ilgili yasa inemenin cezasn ebedi azap eklinde ngrmenin bir anlam yoktur. (Daha nce sz edilen insanlarn fiilleri blmne baknz.) Beincisi: Hristiyanlarn bir problem olarak grdkleri, rahmet ve adalet sfatlar arasnda bir elime olarak deerlendirdikleri, bundan kurtulmak iin Mesih'in yeryzne indiini, sonra ge ykseldiini ileri srdkleri hususa gelince; bu szler ve gerektirdii hususlar zerinde dnenler, onlarn bu iddialarnn altnda u anlayn yattn kavrayacaktr: "Yce Allah, yaratc bir varlk olarak, her eyin nispet edildii, gelip dayand bir gtr. Btn czleriyle u yaratlm evren, O'nun tarafndan var edilmitir. Ne var ki, O, bir eyi kendisinde mevcut olan bir irade ve ilme dayal

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 215

olarak iler. radesinin gereklemesi de, bilgiye dayal tercihine baldr. Nitekim insan da, bilgisince tercih edilen bir eyi irade eder. Allah'n fiillerinin rtt olumluluklar ve olumsuzluklar vardr. Yce Allah, fiillerinde bunlar izler. Bazen orttrme noktasnda yanlr ve yapt iten piman olur.13 Bazen bir eyi dnr, ama onun yararl ynn elde edecek yolu bulamaz. Baz eyleri bilmez." Ksacas, onlarn anlayna gre, yce Allah sfatlar ve fiilleri itibariyle insan gibidir. Her ne yaparsa, dncesi ve fikriyle yapar. Bunlar yaparken de fiilinin bir maslahatla rtmesini amalar. Dolaysyla O, maslahatn hkmne tabidir ve maslahatlar, dardan O'nun iinde etkili olabilmektedir. Bu arada doruyu isabet ettirmesi mmkn olduu gibi, ayn ekilde armas, olgular birbirine kartrmas, gaflete dmesi de mmkndr. Bildii eyler gibi bilmedii eyler de vardr. Bazen galip, bazen de malup olur. Dolaysyla ilmi gibi gc de snrldr. Btn bunlar O'nun iin geerli olunca, fiil ilerken dnen ve irade eden tm varlklarda olduu gibi, bir fiilden dolay sevinmesi, zlmesi, vnmesi, piman olmas, heyecanlanmas, comas vb. gibi tepkimeler de caiz olur. Bu durumda olan bir varlk, maddi ve cismani olur. Hareket, deiim ve tekaml yasasna tbi olur. Byle bir varlk, olsa olsa mmkn yaratll, daha dorusu sonradan var edilmi bir insan olabilir. Varl zorunlu, her eyin yaratcs yce Allah olamaz. Eski ve Yeni Ahit'lere (Tevrat ve ncil'e) baktnzda, yce Allah'a cisimlik atfettikleri, cismani nitelikleri O'na yaktrdklar, O'nu bir insan gibi grdkleri ynnde onlara nispet ettiimiz hususlarn doru olduunu greceksiniz. Btn bu hususlarda Kur'an, yce Allah' bu tr aslsz vehim ve hurafelerden tenzih eder: "Allah, onlarn nitelendirdiklerinden
13- Tevrat, Tekvin Kitab, Bap 6 / 6'da yle denir: "Ve Rab yeryznde adam yaptna nadim oldu."

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 216

ycedir." (Sffat, 159) Kesin akli kantlar da, yce Allah'n tm kemal sfatlarna sahip olduunu ngrr. O, yoklukla en ufak bir ilintisi bulunmayan varla sahiptir. O, acze dmeyen kudret sahibidir. Cehaletin yol bulamad mutlak bilgi O'nundur. O, mutlak hayat sahibidir. lm ve yokluk O'nun asndan imkanszdr. Byle olduuna gre, varl, bilgisi, gc veya hayat asndan bir deiime uramas dnlemez. u halde O, cisim ve cisman bir varlk deildir. nk cisimler ve cismani varlklar, deiimler ve dnmlerle kuatlmlardr. mkanlarn, yoksunluklarn ve ihtiyalarn mahalli konumundadrlar. Yce Allah, cisim ve cismani bir varlk olmadna gre, deiik durumlara ve farkl gelimelere maruz kalmaz. Gaflet, yanlma, yanl yapma, pimanlk, arma, etkilenme, tepkime, horlama, klme ve yenilme gibi hallere duar olmaz. Kitabmzn kapsam iinde, yeri geldike konuya ilikin kantlara dayal aklamalarda bulunmuuzdur. Sz konusu blmlere bavurulduunda detayl bilgiler bulunacaktr. Gzlemci bir eletirmen, dikkatli bir dnr u iki gr mukayese etmelidir: Kur'an, evrenin ilah ile ilgili olarak verdii bilgilerde, O'nun btn kemal sfatlarna sahip olduunu belirtir. O'nu eksik sfatlardan tenzih eder. Zihinlerimizin snrl aleme ilikin yarglarna ve deerlendirmelerine smayacak kadar yce ve byk olduunu vurgular. Buna karn, Eski ve Yeni Ahit'lerin yce yaratcyla ilgili deerlendirmelerinin bir benzerini, ancak Yunan mitolojisinde, eski Hind ve in hurafelerinde ve ilkel insann zihninde oluturduu vehimlerde bulabiliriz. Altncs: Hristiyanlar diyorlar ki: "Allah, olu Mesih'i gnderdi ve ona bir rahme yerlemesini, bir ilah olduu halde insan olarak oradan domasn emretti." Bu, akla smayan sama bir szdr. Daha n-ce akladmz gibi Kur'an- Kerim, bunun aslszln kesin bir dille ifade etmitir ve biz o szleri burada tekrarlamak istemiyoruz.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 217

Bilindii gibi, akl da byle bir iddiaya arka kmaz. Yce Allah i-le ilgili olarak inanlmas ve dile getirilmesi gereken ebedilik, deimezlik, snrsz varlk sahibi olma, her eyi kuatma, zamandan, mekandan ve buna tabi olgulardan mnezzeh olma gibi zorunlu sfatlar dndn zaman, bunun yannda bir de, nce bir damla su, sonra ana rahminde bir cenin olarak -ister bu kelimeye Melikanilerin getirdii aklamay ele aln, ister Nasturilerin, ister Yakubilerin, ister bir baka grubun- olumaya balayan bir insann durumunu dndn zaman, cisim olan ve tm cismani nitelik ve etkilere sahip olan bir varlkla, cismani olmayan, zaman, mekan ve hareket gibi maddi bir nitelii bu-lunmayan varln hibir ekilde bir olmayacaklarn anlarsn. Yukarda iaret ettiimiz iddiann, akl asndan doruluu zorunlu olan nermelerle badamamas, Pavlus gibi nde gelen papazlarn deerlendirmeleri kapsamnda felsefeyi yermelerinin, akli yarglar ayplamalarnn altndaki srr da oluturmaktadr. Pavlus bir yerde unlar sylyor: "nk yazlmtr: "Hikmetlilerin hikmetini yok edeceim ve anlayllarn anlayn iptal edeceim." Hikmetli nerede? Yazc nerede? Bu dnyann bahsedicisi nerede? Dnyann hikmetini Allah aklszla dndrmedi mi?... nk Yahudiler almetler isterler ve Yunanllar hikmet ararlar; fakat biz... haa gerilmi Mesih'i... vzederiz." (Pavlus'un
Korintoslulara 1. Mektubu, Bap 1 : 18-24.)

Bu tr ifadelere hem onun, hem de baka Hristiyan din byklerinin szleri arasnda oka rastlanr. Bunun gerisindeki tek neden, inancn yaylmas, tebli edilmesi ve t politikasdr. Bu tr risale ve kitaplarda gz gezdirenler, bunlardaki hitap ekli ve telkin tarz zerinde dnenler bunu rahatlkla fark ederler. Bu aklamalarmzdan, Hristiyanlarn, "Yce Allah her trl gnah ve hataya kar masumdur." eklindeki szleriyle de elitikleri or-taya kmaktadr. nk onlarn tasvir ettikleri tanr, kesinlikle hatadan ber deildir. Yni kavrama ve fiilde yanlabiliyor.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 218

Bu, itaati farz olan birine muhalefet etme anlamndaki hatadan farkldr. nk itaat ve boyun eme gerektiren eylerde serkelik etmek anlamnda isyan ve gnah, yce Allah hakknda tasavvur edilemez. Dolaysyla bu anlamda masumiyet de O'nun hakknda dnlemez. Yedincisi: Hristiyanlar diyorlar ki: "sa, daha sonra insan oldu ve bir insan gibi dier insanlarla iliki iine girdi. Sonunda da kendisini dmanlarna teslim etti." Bu szler, varl zorunlu olan ilahn, varl mmkn olan herhangi bir varln niteliklerini alabileceinin, dolaysyla ayn anda ve ayn enlemde hem tanr, hem de insan olabileceinin ifadesidir. Buna gre, varl zorunlu olan tanr, kendi yaratt eylerden biri olabilir. Yni, objeler dnyasndaki varlk trlerinden herhangi birinin vasflarn gerekten zerinde tayabilir. Bazen insan olur, bazen at olur, bazen ku, bcek vs. olur; bazen de ayn anda insan, at, bcek gibi bir trden fazlas olur. Dolaysyla, varlk trlerinden sadr olan herhangi bir fiil, ondan da sadr olabilir. nk o, her an varlk trlerinden herhangi biri olup ona zg herhangi bir fiili ileyebilir. Ayn ekilde, adalet ve zulm gibi kart fiilleri de ileyebilir. lim ve cehalet, kudret ve acizlik, hayat ve lm, zenginlik ve fakirlik gibi kart niteliklere sahip olmas da mmkndr. (Gerek hkmranlk sahibi olan Allah, bu tr yaktrmalardan mnezzehtir.) Bu da, altnc maddede geen sakncadan ayr bir husustur. Sekizincisi: Hristiyanlar diyorlar ki: "sa, armha gerilmeyi ve laneti slendi. nk armha gerilerek aslan mel'undur." Acaba onlar, "laneti slendi" szleriyle neyi kastediyorlar? "Lanet"ten maksatlar nedir? Geleneksel olarak bilinen ve szlkte rahmetten ve saygnlk gibi onur verici eylerden uzak olma anlamna gelen laneti mi kastediyorlar? Eer maksat, bizim bildiimiz ve szlkte tanmlanan lanetse, yce Allah'n -haa- kendisini veya bakasnn O'nu rahmetten uzaklatrmasnn anlam nedir?!

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 219

Rahmet, birini varlk ba, nimet ihsan ve varolu meziyetleriyle donatmaktan baka ne anlam ifade eder?! Bu demektir ki, sz konusu uzaklatrma ve lanet, anlam itibariyle mal, makam gibi herhangi bir hususta dnya veya ahiret ya da her ikisi balamnda yoksunluu ifade eder. Peki, bizzat ihtiyasz ve zengin olan, her eyin yoksulluunu gideren yce Allah'n, ne ekilde tasavvur edilirse edilsin, lanetle irtibatlandrlmasnn anlam nedir?! Kur'an'n retisi, kelimenin tam anlamyla bu tuhaf deerlendirmenin kar noktasndadr. Yce Allah buyuruyor ki: "Ey insanlar, siz Allah'a muhta olanlarsnz; Allah ise, hibir eye ihtiyac olmayandr..." (Fatr, 15) Kur'an fakirlik, yoksulluk, muhtalk, noksanlk, yokluk, ktlk, irkinlik, horluk ve zelillik gibi yakksz nitelikleri kesinlikle yce Allah'n kutsal zatna yaklatrmaz; yce Allah' bu niteliklerle asla badamayan isimler ve sfatlarla anar. Eer denilirse: Yce Allah'n -haa- horlukla ve lanetlenmeyle ni-telenmesi, insanla birletiinden dolaydr. Yoksa O'nun zat byle bir durumdan ycedir. Buna cevap olarak denilir ki: Sz edilen bu birleme, acaba gerek anlamda m laneti yklenmesini ve bu tr meakkatleri ekmesini gerektirdi, yoksa burada bir mecaz m sz konusudur? Eer gerek anlamda byle bir durumun sz konusu olduu sylenirse, szn ettiimiz saknca gndeme gelir. Eer bir mecazn sz konusu olduu sylenirse, problem yeniden geri dner. Yni Mesih'in domas, rahmet ve adalet olgularnn elimesi durumunu ortadan kaldrmaz. n-k yce Allah'tan bakasnn musibetlere katlanmas, azap ve lanet tr-lerini yklenmesi, sz edilen fidye olaynn, yni Allah'n insanlarn fidyesi olmas olaynn gereklemesini salamaz. Bu, gayet aktr. Dokuzuncusu: Hristiyanlar diyorlar ki: "Bu, sa'ya inananlarn, daha dorusu tm alemin hatalarnn kefaretidir." Bu szler, onlarn gnah ve hatalarn gerekte ne anlama geldiini kavramadk-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 220

larn, nasl uhrevi azab gerektirdiklerini ve bu azabn nasl gerekletiini alglayamadklarn, bu hatalar ve gnahlarla bunlara ilikin yasamalar arasndaki irtibat bilmediklerini, yasamann bu konudaki fonksiyonunu anlayamadklarn ortaya koyuyor. Kur'an, btn bunlar en net ek-liyle ortaya koyuyor. Daha nce kitabmzn kapsam iinde yer alan aklamalar erevesinde, bu arada; "phesiz Allah, bir sivrisinei, hatta onun stnde olan da rnek vermekten ekinmez." (Bakara, 26) ayeti ile "nsanlar tek bir mmetti..." (Bakara, 213) ayetinin tefsiri balamnda unlar sy-lemitik: Muhalefet edilen, ba kaldrlan, dolaysyla gnah ve hataya dlen hkmler ve kanunlar, itibari ve saymaca eylerdir. Bu hkmler ve kanunlarn yasanp geerli kabul edilmesinden maksat, onlara gre hareket etmekle, onlarn gzetilmesiyle insan toplumunun maslahatnn korunmasdr. Bu kanunlara bakaldrma ve muhalefet etmeden dolay gndeme gelen ceza ise, olumsuz ve kt bir sonutur ki, insanlarn bunu ngrmelerinin ve vzetmelerinin nedeni, ykml konumundaki insan, su ilemekten ve itaat izgisinin dna kmak-tan alkoymaktr. nsan topluluklarn kuran ve yneten akl sahibi kiilerin yaklam budur. Ancak Kur'an retisi, konuya bundan daha stn ve daha incelikli bir anlam getirmektedir. Daha nce de sylediimiz gibi akli aratrmalarn sonular da Kur'an' destekler niteliktedir. yle ki: nsan, Allah tarafndan kendisi iin indirilen eriata uymak ya da uymamakla, kendi iinde stn ve vgye deer ya da alak, iren ve pis sfatlardan birtakm gerekler oluturur. nsan cennet ve cehennem eklinde somutlaan uhrevi nimete ya da uhrevi cezaya muhatap klan da budur. Cennet ve cehennemin hakikati ise, Allah'a yakn olmak veya O'ndan uzak olmaktr. u halde iyilikler ve hatalar, itibari ve saymaca deil, gerek bir dzene bal olan gerekliklere dayanmaktadrlar.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 221

urs aktr ki: lahi yasama (teri), yaratla ynelik ilahi kamilletirmenin btnleyici unsurudur. Onunla varolusal (tekvini) hidayetin, yaratln amacna ulatrlmas hedeflenmektedir. Dier bir ifadeyle: Yce Allah, her varlk trn, varoluunun kemaline ve zat iin ngrlen hedefe ulatrmak istemektedir. Bu balamda, dnyada yapc ve elverili bir sistem iinde hareket etmek, ahirette mutlu ve nimetlerle bezenmi bir hayat srdrmek, insan trnn varoluunun kemalinden saylmaktadr. Bunun yolu da, toplum yaam iin elverili olan yapc kanunlar ve insan Allah'a yaknlatracak eitli ibadetleri kapsayan dindir. Bu kanunlara riayet etmek, bu ibadetleri yerine getirmekle insan hayat dzene girer, insan kendi z benliinde, zatnda ve amelinde ahiret yurdundaki ilahi onurlandrmaya hazrlanr. Btn bunlar, kalbine yerletirilen nur ve nefsinde oluan temizlik sayesinde gerekleir. in gerei budur ite. Bylece insan iin Allah'a yakn olmak veya O'ndan uzak olmak sz konusudur. Bu ikisi, onun srekli mutluluunun veya mutsuzluunun ve dnya hayatndaki medeni toplumunun salah veya fesadnn zn oluturur. Bu yaknlk ve uzakl vcuda getiren tek etken dindir. Btn bunlar, gereklii olan eylerdir; bo, sama eyler deildir. Adem'in yasaklanan aacn meyvesinden yemesi gibi bir gnah ilemesinin kendisi, hatta tm zrriyeti iin srekli bir helak gerektirdiini ve Mesih'in feda edilmesinden baka bunu tedavi edecek bir ilacn, bu tasay giderecek bir kurtulu yolunun olmadn varsayarsak, o halde Mesih'ten nce, Mesih'le birlikte ve Mesih'ten sonra din gnder-menin, din erevesinde kanunlar yasamann yarar nedir?! Sz konusu gnahn insandan sadr olmasyla daimi helakn ve uhrevi cezann kanlmaz olacan, ne amelin, ne de tvbenin insan bu sorumluluktan kurtaramayacan, ancak feda yntemiyle ondan kurtu-lacan kabul etmemiz durumunda, Allah katn-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 222

dan eriatlar yasalatrlmasnn, kitaplar indirilmesinin ve resuller gnderilmesinin bir anlam olmaz. Bu demektir ki ilahi vaat, tehdit, uyar ve mjdeleme, gereklii olmayan eylerdir. Azap zorunlu olduktan ve fesat kanlmaz olduktan sonra bu saydklarmz neyi slah edecekler ki?! Bir de, daha nce indirilen eriatlarn hkm uyarnda amel edip kemal dzeyine ulaanlar, onlara gelen brahim ve Musa gibi ulu peygamberler ve Rabbani kullar dnn! Bunlar, Mesih'in feda ediliinden nce lm gitmi ahsiyetlerdir. imdi ne olacak?! Onlar birer bedbaht olarak m, yoksa mutlulua erimi olarak m yaamlarn tamamladlar?! lm annda ve ahiret yurdunda ne ile karlatlar?! Ceza ve helakla m, yoksa sevap ve mutlu hayatla m?! Kald ki Hz. sa, aka gnahkrlar ve hata ileyenleri kurtarmak zere gnderildiini, salihlerin ve iyilerinse, buna ihtiyalar olmadn sylyor.14 Ksacas, bu durumda Mesih'in feda ediliinden nce ilahi eriatlarn gnderiliinin, dinsel yasalarn bildiriliinin, bo ve anlamsz olmaktan kurtulmalarn salayacak geerli bir hedefi olmaz. Bu yaktrmalardan yce ve mnezzeh olan Allah'a nispet edilen bylesine tuhaf bir fiil iin ancak yle bir izah getirebilirler: Yce Allah, Adem'in iledii hatann sakncas ortadan kaldrlmadka, bu eriatlarn hibir yarar salayamayacan biliyordu. O, bu eriatlar bir ihtiyat olarak indirdi; bir gn bu sakncay ortadan kaldrabilir ve bylece nceki eriatlar da meyvelerini verir, amalarna ularlar umuduyla. Bu demek-tir ki, yce Allah, yasalatrd tm eriatlar balamnda hem peygamberlerden, hem de dier insanlardan bir ey gizlemi, ortada bir engelin bulunduunu, bu engel
14- Ferisiler ve onlarn yazclar sa'nn akirtlerine: "Niin mltezimler ve gnahkrlarla yiyip iiyorsunuz?" diye mrldandlar. sa onlara cevap verip dedi: "Salam olanlar deil, ancak hasta olanlar hekime muhtatrlar. Ben salihleri deil, ancak gnahkrlar tvbeye armaya geldim." (Luka ncili, Bap 5 : 30-32.)

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 223

bertaraf edilmedii srece peygamber-lerin ve tm m'minlerin abalarnn boa gideceini, eriatlarn heba olacan onlardan saklam, eriat ve davetin ciddiyet ve gereklik zere bina edildiini izhar etmitir. Bu demektir ki, yce Allah -haa- hem insanlar, hem de kendisini kandrmtr. nsanlar kandrmtr; nk eriata gre amel etmeleri durumunda balanmaya nail olacaklarn, mutlulua kavuacaklarn aklamtr. Kendisini kandrmtr; nk feda yoluyla, engelin kaldrlmasyla, eriat indirmek bo bir i olur, eriatn insanlarn mutluluu asndan hibir etkisi olmaz; engel kalkmadka hibir etkisi olmad gibi. Feda zamanna kadar din ve eriat yasamann konumu bundan ibaret olur! Feda edili zamannda ve ondan sonraki dnemlerde ise, eriat yasama, dinsel davet ve ilahi yol gstericilik ok daha anlamsz ve gereksiz olur. nk ilenen hatadan dolay oluan saknca bertaraf edildikten, en ekingen insan ile en sapk insan arasnda hibir ayrm sz konusu olmakszn m'min-kfir, iyi-kt tm insanlar iin balanma ve rahmet zorunlu olduktan, hatann devam durumunda hep birlikte helak olacaklar gibi, feda yoluyla hatann silinmesiyle birlikte topluca rahmete kavuacaklar kesin olduktan sonra, hak bilgilere iman etmenin, onlara gre amel etmenin ne yarar vardr?! Nasl olsa feda olay olmadan hibir amel hatay ortadan kaldrmyor! Eer denilse ki: Feda edili, yalnzca Mesih'e inananlar iin yarar salar. Dolaysyla, Mesih'in de mjdelerinde iaret ettii gibi, dinsel davetin yarar vardr.15

15- Ve size diyorum: "Kim beni insanlarn nnde ikrar ederse, nsanolu (sa) da onu Allah'n melekleri nnde ikrar edecektir; fakat beni insanlarn nnde kim inkr ederse, Allah'n melekleri nnde inkr olunacaktr. Ve kim nsanoluna kar sz sylerse, ona balanacaktr; fakat Ruhulkudse kar kfredene balanmayacaktr." (Luka ncili, Bap 12 : 8-10.)

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 224

Ona cevap olarak denir ki: Bu iddia, daha nce iaret ettiimiz Yuhanna'nn Mektubu'nun ierii ile elimesinin yan sra, gemiteki tm temelleri de ykyor. nk Hz. Adem'den (a.s) itibaren kk bir aznlk dnda hi kimse iin kurtulu umudu ve ihtimali braklmyor. Bu aznlk da Hz. sa'ya ve Ruh'a inananlardr. Daha dorusu, onlarn da temel prensiplerde ihtilaf eden gruplarndan bir tanesidir. Geride kalanlar ise, daimi helak iindedirler. Bu durumda, peki Hz. sa'dan nce gelen peygamberlerin ve onlara inanan mmetlerin durumu ne olacak?! O peygamberlerin getirdikleri kitaplar ve hkmler doru olarak m, yoksa yalan olarak m nitelendirilecek?! Bilindii gibi nciller, Tevrat' ve davetini onaylyorlar. Oysa Tevrat'ta Ruh'tan ve feda ediliten sz edilmez. imdi nciller, bir doruyu mu tasdik ediyorlar, yoksa bir yalan m?! ayet denilse ki: nceki semavi kitaplar, bildiimiz kadaryla Mesih'i mjdeliyorlar. Bu demektir ki, o kitaplar, Mesih'in iniinin ve feda ediliinin keyfiyeti hakknda ayrntl bilgiler sunmasalar da, Mesih'e ynelik icmali bir davet ieriyorlar. Bylece yce Allah, srekli peygamberlerine Mesih'in ortaya kacan mjdelemitir ki, ona inansnlar ve onun yapaca fedakrlkla gnlleri ho olsun. Buna cevap olarak denir ki: Birincisi: Hz. Musa'dan nceki peygamberlerle ilgili olarak byle bir ey sylemek, hibir dayana olmakszn gaybtan haber vermek olur. Kald ki, byle bir mjde olsa bile, bu, kurtulua ilikin bir mjde olur, ona iman etmeye ve dinine girmeye ilikin bir davet olmaz. kincisi: Bu durum, bizzat Mesih asndan bile, ncillerin dolu olduu ahlak ve fiiller gibi dinin ayrntlarna ilikin davetin abeslii sakncasn ortadan kaldrmaz. ncs: Hatann neden olduu ilahi amacn hedefine ulamamas mahzuru yine de devam eder. nk yce Allah, tmne rahmet etmek, nimet ve mutluluu tmne bahetmek

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 225

rahmet etmek, nimet ve mutluluu tmne bahetmek iin insanlar yaratmtr. Fakat i tam tersine dnm, kk bir aznlk dnda herkes ilahi gazap ve cezalandrmay hakketmi, ebedi helaka mahkum olmulardr. Yukarda sunduumuz aklamalar, Hristiyanlarn konuya ilikin iddialarnn aklen yanl olduunu ortaya koymaktadr. Bunu Kur'an da desteklemektedir: "...Bizim Rabbimiz, her eye yaratln veren, sonra doru yolunu gsterendir." (Th, 50) Bu ayette, her eyin hangi hedefe yneleceinin gsterildii, her eye, varlnn gereklerinin bildirildii vurgulanyor. Yol gsterme (hidayet), hem varolusal (tekvini), hem de yasamasal (terii) yol gstermeyi kapsar. nk egemen olan ilahi yasa, hidayet ve yol gstericiliin genelletirilmesi eklinde iler. nsanlar asndan dinsel yol gstericilik de bu kapsamdadr. Sonra yce Allah, cennetten indirdii srada Adem'e ve beraberindekine bir ilk yol gstericilik olarak yle buyuruyor: "Dedik ki: "Oradan tmnz inin. Bundan sonra size benden bir hidayet geldiinde, kim benim hidayetime uyarsa, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardr. nkar edip de ayetlerimizi yalanlayanlar ise, onlar atein halkdrlar ve orada sresiz kalacaklardr." (Bakara, 38-39) Bu ayetlerin kapsam, kyamet gnne kadar gnderilecek eraitlerin ayrntlarnn bir zeti niteliindedir. Bunun iinde, en ufak bir tereddt ve kuku sz konusu olmakszn, yasama, vaat ve tehdit vardr. Yce Allah yle buyuruyor: "Ben hakk sylerim." (Sd, 84) Yine buyuruyor: "Benim huzurumda sz deitirilmez ve ben kullara zulmedici deilim." (Kf, 29) Bu ayetlerden anlalyor ki, yce Allah, kesinletirdii eylerle ilgili olarak tereddt etmez. Uygulamaya koyduu, geerli kld eylerin tersini yapmaz. Ancak dediini yapar. O'nun ii, ynelme-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 226

sini diledii mecradan baka bir tarafa ynelmez. Bir eyi irade edip de sonra yapp yapmama hususunda tereddde dmez. Ya da bir eyi irade edip de sonra onu yapmamas gerektiini dnmesi sz konusu olmaz. Diledii bir eyin nne engellerin kmas ve O'nu bundan vazgeirmesi dnlemez. Bir d etkenin basksyla iradesini geri almas olacak i deildir. Yce Allah yle buyuruyor: "Allah, emrinde galip olandr." (Yusuf, 21) "...Allah, kendi emrini yerine getirip gerekletirendir." (Talak, 3) Bir ayette de Hz. Musa'dan u ifadeler aktarlr: "Dedi ki: "Bunun bilgisi Rabbimin katnda bir kitaptadr. Rabbim armaz ve unutmaz." (Th, 52) "Bugn her nefis, kendi kazandyla kar-lk grr. Bugn zulm yoktur. phesiz Allah, hesab abuk grendir."
(M'min, 17)

Bu ve benzeri ayetler gsteriyor ki, yce Allah varlklar yaratm, ama hibir zaman onlarn durumundan gafil olmam, ileride olabilecek herhangi bir eyden habersiz, bilgisiz olmamtr. Yapt hibir eyden dolay da piman olmamtr. nsanlarn hayatna egemen olsun diye indirdii eriatlar tam bir ciddiyetle, akadan, korkudan ve umuttan ber olarak yasalatrmtr. O, her amel ileyene iledii amelinin karln verir. Hayrsa hayr, erse er olarak deerlendirir. Hi-bir galipten etkilenmez. Hibir hakim g, O'na hkmedemez. Fidye, dostluk veya efaatin O'nu etkilemesi mmkn deildir. O'nun izni ol-madan efaat edilemez. Btn bunlar, O'nun varlklar zerindeki mutlak hkmranlyla badamaz nk. Onuncusu: Feda edilme meselesiyle ilgili szleri u adan da yanltr: Gerek anlamyla feda ve fidye, insann kendisinin veya onunla ilintili olan can ve maln ldrme veya yok olma gibi olumsuz bir durumla kar karya kaldnda, bu kt durumu bir karlk vererek gidermesi demektir. Tutsak edilmi bir insann baka bir tutsak veya mal karlnda serbest braklmas ya da su ve cinayetlere karlk fidye verilmesi gibi. Bu karla fidye ve feda

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 227

denir. Fidye ve feda, bir tr muameledir ki, hak ve egemenlik sahibinin, hakknda fidye verilen mal veya can zerindeki hakk, fidye olarak verilen mal veya feda edilen cana geer. Bylece hakknda fidye verilen mal veya can, maruz kald ktlkten kurtulmu olur. Bundan da anlalyor ki, fidye verme ve feda etme olay, yce Allah'la ilgili olarak makul deildir. nk ilahi egemenlik, insanla-rn itibari, saymaca ve anlamal egemenliklerinden farkl olarak- gereklii olan, deitirilmesi ve elinden alnmas mmkn olmayan gerek bir egemenliktir. Varlklar, zatlar ve etkileri itibariyle yce Allah tarafndan var edilmiler, varlklarn O'nunla srdrmektedirler. Bu gerein deimesi nasl tasavvur edilebilir?! Bu, meydana gelmesi yle dursun, dnlmesi bile mmkn olmayan bir eydir. lahi ege-menlik, biz insan topluluklarnn bireyleri arasnda geerli olan mlk, egemenlik, hak ve benzeri eylerden tamamen ayr bir eydir. Bunlar, dizginleri bizim elimizde olan birtakm itibari ve saymaca eylerdir ki, biz toplum bireyleri, hayattaki karlarmzn deimesine gre, bazen bunlar geersiz klar, bazen deitiririz. (Daha geni bilgi iin: "Din gnn sahibi." (Fatiha, 4) ve "De ki: "Ey mlkn sahibi Allah'm!..." (l-i mrn,
26) ayetlerinin tefsirine baknz.)

Yce Allah, bir ayette zellikle fidye olayn olumsuzlamaktadr: "Bugn artk ne sizden, ne de inkar edenlerden fidye alnmaz. Barnma yeriniz atetir..." (Hadid, 15) Daha nce, yce Allah'n Hz. sa'dan aktard u szn de bu kategoride deerlendirilmesi gerektiini belirtmitik: "Allah; "Ey Meryem olu sa!" dedi, "Sen mi insanlara; "Allah'tan baka, beni ve annemi iki ilah edinin." dedin?" O; "Seni tenzih ederim." dedi, "Hakkm olmayan bir sz sylemek bana yakmaz... Ben onlara, ancak bana emrettiini sylemedim, Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin." dedim. "lerin-de olduum srece de onlara ahittim. Sen beni alnca, zerlerindeki gzetleyici sendin. Zaten

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 228

sen her eye ahitsin. Onlara azap edersen, hi phesiz onlar senin kullarndr. Onlar balarsan da, phesiz sen azizsin, hikmet sahibisin." (Mide, 116-118) "lerinde olduum srece de onlara ahittim..." ifadesi u anlama gelir: "Benim onlarla ilgili fonksiyonum, bana verdiin grevle, benim iin tayin ettiin ile snrlyd. O da, tebli ve elilikti; aralarnda bulunduum srece, amellerimin zerinde gzetleyici olmakt. Onlarn helak, kurtuluu, azab ve balanmalarna gelince; btn bunlar, senin elinde olan eylerdir. Benim bu konularla ilgili hibir fonksiyonum yoktur. Dolaysyla onlar iin sana kar bir ey yapmam, onlar senin azabndan kurtarmam veya egemenliinin altndan karmam, asla sz konusu deildir." Bylece bu ifade de, feday olumsuz-lamaktadr. nk eer feda edilme durumu sz konusu olsayd, Hz. sa, kendisini onlarn amellerinin sorumluluundan syrmaz, onlarn azaba uratlmalar veya balanmalar konusunda kendisinin hibir et-kisi olmadn ve bunun yce Allah'a kaldn belirtmezdi. u ayetler de ayn anlam vurgulamaya yneliktir: "Saknn o gn-den ki, hi kimse, kimse adna bir ey deyemez, kimseden efaat da kabul edilmez, kimseden bedel de alnmaz ve onlar yardm da grmezler." (Bakara, 48) "...Ne al veriin, ne dostluun, ne de efaatin olmad gn..." (Bakara, 254) "O gn arkanz dnp kaacaksnz, ama sizi Allah'tan koruyacak bir ey yoktur." (M'min, 33) lk ayette geen "bedel", ikinci ayette geen "al veri" ve nc ayette geen "Allah'tan koruyacak ey", "fidye" anlamna gelir. Onlarn olumsuzlan-mas, "fidye"nin olumsuzlanmas demektir. Hristiyanlarn "feda edilme" iddialarna karlk Kur'an, Hz. sa'nn efaat edeceini vurgular. "Feda edilme" ile "efaat" arasndaki far-ka gelince; "...hi kimse, kimse adna bir ey deyemez..." (Bakara, 48) ayetinin tefsiri erevesinde de vurguland gibi efaat, efaat eden kimsenin, efaati kabul eden maka-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 229

mn katndaki yaknl ve mevkisinin bir gstergesidir, aslnda. Dolaysyla efaati, kesinlikle hibir eye malik deildir. efaati, efaati kabul eden yce zatn mlkn ve saltanatn asla olumsuzlamamakta, O'nun sulu tarafndan inenen hkmn ve sulu iin koyduu ceza kanununu geersiz klmamaktadr. nk efaat, bir tr dua ve yalvartr. efaati, katnda efaatte bulunulan Rabbin tasarrufuyla ilgili bir temennide bulunur. O'ndan, kendi mlknde kendisi iin caiz olan bir tasarrufta bulunmasn diler. Caiz olan bu tasarruf, cezalandrma hakkna sahip olduu halde affetmesidir. nk efendi, su ilemesi durumunda klesini, kanunlara uygun olarak cezalandrabilecei gibi balayabilir de. Ksacas; efaati, katnda efaatte bulunulana ricada bulunur, ona dua eder, gnah sebebiyle azabn hakkedildii durumlarda af ve balamasn iletmesini ister. Ama kesinlikle onun egemenliini snrlandrmak veya olumsuzlamak sz konusu olmaz. Feda edilme ve fidye olaynda ise, durum farkldr. Daha nce de sylediimiz gibi feda olaynda egemenlik bir eyden bakasna geer. Feda edilen, fidye olarak verilen, fedas ve fidyesi olarak harcandklar eyi, feday ve fidyeyi kabul eden otoritenin egemenliinden karr. Bu hususa u ayet de iaret etmektedir: "O'nun dnda taptklar, efaatte bulunmaya malik deildirler; ancak bilerek hakka ahitlik edenler baka." (Zuhruf, 86) Bu ayet, istisna edilenlerin efaat edeceklerini aka bildirmektedir. Bilindii gibi Hz. sa (s.a), Hristiyanlarn Allah'n dnda taptklar arasndadr. Kur'an da, Allah'n ona kitap ve hikmet rettiini ve kyamet gnnn ahitlerinden olduunu bildirmektedir. Yce Allah yle buyuruyor: "O'na kitab ve hikmeti retecek..." (l-i mrn, 48) Bir dier ayette onun lisanyla yle buyuruyor: "lerinde olduum srece de onlara ahittim." (Mide, 117) Baka bir ayette ise yle buyuruyor: "Kyamet gn de o, onlarn aleyhine ahit olacaktr." (Nis, 159)

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 230

Grld gibi ayetler, Hz. sa'nn efaatte bulunacak kimselerden olduunu gstermektedir. Daha nce, u ayetin tefsiri erevesinde konuya ilikin ayrntl aklamalarda bulunduk: "Saknn o gnden ki, hi kimse, kimse adna bir ey deyemez..." (Bakara, 48)

6- Bu Grler Nereden Kaynakland?


Kur'an, bu grleri Hristiyanlara telkin edenin, bu inanlar onlarn arasnda yaygnlatrann, Hz. sa olduunu kesin bir dille reddetmektedir. Tersine, bu grlerin, onlarn din konusunda kr krne nderlerine uymalar, bu konuda onlara tam yetki vermeleri, nderleri-nin de bu durumdan istifade ederek eski dnem putperestlerinin inan-larn Hristiyanlk kalplar iinde onlara sunmalar sonucunda ortaya ktn vurgulamaktadr. Yce Allah yle buyuruyor: "Yahudiler; "Uzeyr, Allah'n oludur." dediler. Hristiyanlar da; "Mesih, Allah'n oludur." dediler. Bu, onlarn azlaryla syledikleri szleridir. On-lar, bundan nceki inkar edenlerin szlerini taklit ediyorlar. Allah onlar kahretsin! Nasl da evriliyorlar?! Onlar, Allah' brakp hahamlarn ve rahiplerini Rabler edindiler ve Meryem olu Mesih'i de. Oysa onlara, tek ilaha ibadet etmekten baka bir ey emredilmemiti. O'ndan baka ilah yoktur. O, bunlarn irk kotuklar eylerden ycedir." (Tevbe, 3031)

Yce Allah'n, "Onlar, bundan nceki inkar edenlerin szlerini taklit ediyorlar." szyle iaret ettii "inkar edenler"den maksat, cahi-liye Araplar ve onlarn putperestlik inanlar deildir. Geri cahiliye Araplar da; "Melekler, Allah'n kzlardr." diyorlard, ancak Yahudi ve Hristiyanlarn Allah'a oul nispet ettikleri tarih, onlarn Araplarla temas kurmalarnn, ilerine karmalarnn ncesine rastlar. zellikle Yahudilerin bu inanlar ok daha eskidir. Bu arada, "bundan nceki" ifadesi, bu inancn Yahudi ve Hristiyanlardan nce de benimsendiini gstermektedir. Kald ki, cahiliye Araplar

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 231

da putperestlii bakalarndan almlardr; ilk defa kendileri onu icat etmi deillerdir.16 stelik; Roma, Yunan, Msr, Suriye ve Hint putperestlii, Filistin ve dolaylarnda yaayan Ehl-i Kitaba daha yaknd. Putperestlik inan-lar ve sanlarnn onlara geii, hem daha kolay, hem de ortam buna ok daha uygundu. Dolaysyla Ehl-i Kitabn, Allah'n olunun olmas konusunda tak-lit ettikleri "inkar edenler"den maksat, eski Hint ve in putperestliiyle, Roma, Yunan ve Kuzey Afrika gibi Bat putperestliidir. Nitekim tarih de, sz konusu eski putperest topluluklarda, Yahudi ve Hristiyan topluluklarda var olan baba, oul, teslis, armha gerilme ve feda edilme gibi inanlarn var olduunu ortaya koymaktadr. Bunlar, Kur'an'n dikkat ektii tarihsel gereklerdir. Aadaki ayet de, nceki ayetler gibi bu geree delalet etmektedir: "De ki: "Ey kitap ehli, haksz yere dininiz konusunda ar gitmeyin ve daha nce sapm, birounu saptrm ve dmdz yoldan kaym bir topluluun hevalarna uymayn." (Mide, 77) Bu ayet, Ehl-i Kitabn haksz yere dinlerinde arya kamalarnn, daha nce sapm bulunan bir kavmi taklit etmele16- Anlatldna gre, ilk defa Kbe'ye putlar diken ve halk bu putlara davet eden kii, Amr b. Luhay'dr. Bu kii, "Sabur Z'l Ektaf" zamannda yaamtr. Mekke'de kavmimin lideri oldu ve Kbe bekilii grevini ele geirdi. Sonra Suriye'de bulunan Balka kentine yolculuk yapt. Orada puta tapan bir kavimle karlat. Onlara, bunlarn ne olduunu sordu. Onlar u karl verdiler: "Bunlar, yce heykeller ve insan eklinde edindiimiz tanrlardr. Onlardan yardm isteriz, bize yardm ederler. Yamur isteriz, yamur yadrrlar." Bunun zerine, onlardan bir put istedi. Kendisine "Hbel" adl putu verdiler. Amr, Mekke'ye dnd ve bu putu Kbe'ye dikti. Sonra da insanlar ona tapmaya davet etti. Bunun yannda kar koca eklinde "saf" ve "Naile" adl putlar da vard. nsanlar bu ikisine de kulluk sunmaya ard. Onlar Allah'a yaklamak iin vesile edinmelerini istedi. ("El-Milel ve'n-Nihel" adl eserde ve baka kaynaklarda bundan sz edilir.) Dikkati eken bir husus da, Kur'an'n baz Arap putlarnn isimlerini Nuh kssas kapsamnda, onun kavminden ikayeti erevesinde zikretmesidir: "Dediler ki: "lahlarnz sakn brakmayn. Ne Vedd'i, ne Suva', ne de Yeus'u, Yeuk'u ve Nesr'i brakmayn." (Nuh, 23)

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 232

rinden, onlara uymalarndan kaynaklanan bir durum olduunu ortaya koymaktadr. Bu kavim, kukusuz Ehl-i Kitabn hahamlar ve rahipleri deildir. nk ifade mutlaktr ve kaytl deildir. Sz gelii; "Sizden olan, sizden birok kimseyi saptran bir topluluk" eklinde bir ifade kullanlmamtr. Daha nce sylediimiz gibi, bunlardan maksat, cahiliye Araplar da deildir. Dikkat eken bir husus, bunlarn "biroklarn saptranlar" olarak nitelendirilmeleridir. Yni onlar, taklit edilen ve tbi o-lunan nderlerdirler. Oysa Araplar, o dnemde baskya urayan, okumasz-yazmasz sradan bir topluluktu. Bilim, uygarlk ve ilerlemilik adna, Fars, Roma ve Hint gibi uygarlklarn onlara uyaca, onlar tak-lit edecei herhangi bir eye sahip deillerdi. u halde, daha nce de sylediimiz gibi, ayette geen "topluluk"-tan maksat, in, Hint ve Bat putperestliidir.

7- Ehl-i Kitap, Hangi Kitaba Mensuptur? O Kitap, Nasl Bir Kitaptr?


Baz rivayetler, Mecusileri de Ehl-i Kitaptan sayar. Onlarn da Ehl-i Kitaptan saylmas iin kendilerine zg bir kitaplarnn olmas ya da Kur'an'n adndan sz ettii bir kitaba bal olmalar gerekir. Hz. Nuh'un Kitab, Hz. brahim'in Suhuf'u, Hz. Musa'nn Tevrat', Hz. sa'nn ncil'i ve Hz. Davud'un Zebur'u gibi. Fakat Kur'an, Mecusilerden sz etmez, onlara ait bir kitaptan da bahsetmez. Mecusilerin elinde olan "Avesta"nn da ad Kur'an'da gemez. Onlarn da bundan baka kutsal bir kitaplar yoktur. Kur'an, yce Allah'n kendilerine indirdii kitaba atfederek Yahudiler ve Hrtiyanlardan "Ehl-i Kitap" olarak sz eder. Bugn Yahudilerin elinde otuz be tane kutsal kitap vardr. Bunlardan biri, Hz. Musa'ya indirilen Tevrat'tr ki, be kitaptan olu-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 233

ur.17 On iki tanesi, tarihilerin kitaplardr.18 Biri, Eyyub'un kitabdr. Biri, Davud'un Zebur'udur (Mezmurlar). , Sleyman'n kitaplardr.19 On yedi tanesi de "Ryetler" kitaplardr.20 Kur'an, bunlarn iinden sadece Hz. Musa'ya indirilen Tevrat'tan ve Hz. Davud'a indirilen Zebur'dan sz eder. Hristiyanlarn elinde ise, kutsal kitap olarak drt ncil bulunmaktadr: Matta ncili, Markos ncili, Luka ncili, Yuhanna ncili. Bir de, "Resullerin leri" kitab, baz mektuplar21 ve "Yuhanna'nn Vahyi (R-yeti)" kitab var ellerinde. Kur'an, Hristiyanlarn elindeki bu kutsal kitaplardan sz etmez. Yalnzca yce Allah'n Hz. Meryem olu sa'ya indirdii "ncil" adl bir kitaptan bahseder. Bir tek ncil, nciller deil. Geri Hristiyanlar tek ncil'i tanmyor ve bilmiyorlar, ancak nderlerinin szleri arasnda, sa'nn "ncil" adl bir kitabnn bulunduuna ilikin itiraflarn ieren baz bilgiler bulmak mmkndr.22
17- Tekvin Kitab, k Kitab, Levililer Kitab, Saylar Kitab, Tesniye Kitab. 18- Yeu Kitab, Hkimler Kitab, Rut Kitab, Birinci Samuel Kitab, kinci Samuel Kitab, Birinci Krallar Kitab, kinci Krallar Kitab, Birinci Tarihler Kitab, kinci Tarihler Kitab, Ezra Kitab, Nehemya Kitab ve Ester Kitab. 19- Sleyman'n Meseleleri Kitab, Vaiz Kitab ve Neideler Neidesi Kitab. 20- aya'nn Ryetleri Kitab, Yeremya'nn Ryetleri Kitab, Yeremya'nn Mersiyeleri Kitab, Hezekiel'in Ryetleri Kitab, Daniel'in Ryetleri Kitab, Hoea'nn Ryetleri Kitab, Yoel'in Ryetleri Kitab, Amos'un Ryetleri Kitab, Odadya'nn Ryetleri Kitab, Yunus'un Ryetleri Kitab, Mika'nn Ryetleri Kitab, Nahum'un Ryetleri Kitab, Habakkuk'un Ryetleri Kitab, Tsefanya'nn Ryetleri Kitab, Hag-gay'n Ryetleri Kitab, Zekarya'nn Ryetleri Kitab, Malaki'nin Ryetleri Kitab. 21- Pavlus'un on drt mektubu, Yakub'un Mektubu, Petrus'un iki mektubu, Yuhanna'nn mektubu, Yahuda'nn mektubu. 22- Pavlus'un Galatyallara yazd mektupta (Bap 1 : 6-7) yle denir: "Sizi Mesih'in inayetinde arandan byle abuka farkl bir ncil'e dnmekte olduunuza aryorum; o baka bir ncil deildir, fakat sizi kartran, ve Mesih'in ncilini bozmak isteyen kimseler var." En-Neccar, "Ksas-ul Enbiya" adl eserinde, Pavlus'un bu szn ve mektuplarnda geen baka szleri kant gstererek, mevcut

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 234

Bununla beraber Kur'an, gerek Tevrat'n bir ksmnn Yahudilerin elinde, ayn ekilde gerek ncil'in de bir ksmnn Hristiyanlarn elinde bulunduuna ilikin iaretler iermektedir. Yce Allah yle buyuruyor: "inde Allah'n hkm bulunan Tevrat yanlarnda olduu halde, seni nasl hakem klyorlar?" (Mide, 43) Yine yle buyuruyor: "Biz Hristiyanlarz, diyenlerden de kesin sz almtk. Ama onlar, kendilerine hatrlatlan eyden bir ksmn unuttular." (Mide, 14) Ayetlerin konuya ynelik iaretleri gayet aktr.

TARHSEL BR ARATIRMA 1- Bugnk Tevrat'n yks:


srailoullar, Hz. Yakub'un soyundan gelen boylardan olumaktadr. Balangta gebe kabileler olarak yayorlard. Sonra Firavun onlar Msr'a getirdi. Onlara kle muamelesi yapyordu. Nihayet yce Allah, Hz. Musa aracl ile onlar Firavun ve uygulamalarndan kurtard. Musa zamannda, bir imam nderliinde yayorlard. Bu imam, Hz. Musa (a.s)'d. Ondan sonra Yua (Yeu) nderlik etti. Bir sre de -hud (Ehud), Cid'un (Gideon) gibi yarglar (hkimler) tarafndan ynetildiler. Bunu izleyen srete krallar devri balad. lk krallar aul (Saul)'du. Kur'an ondan "Talut" diye sz eder. Ondan sonra Hz. Davut ve Hz. Sleyman kral oldular. Sonraki dnemlerde krallklar paraland, gleri dald. Bununla beraber eitli krallarca ynetildiler. Rehoboam, Abiyam, Yero-boam, Yehoafat, Yehoram gibi otuz ksur kral geti.

drt ncil'in dnda baka bir ncil'in bulunduunu ve onun "Mesih ncili" olarak anldn syler.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 235

Blnmeden sonra gleri srekli olarak zayflyordu. Nihayet Ba-bil krallar kendilerine egemen oldular ve Kuds' ele geirdiler. Bu olay yaklak olarak sa'dan nce 600 yllarnda gerekleti. O dnemde Babil kral, Buhtunnussar (Nebukadnetsar)'d. Bir sre sonra Yahudiler ona ba kaldrdlar. Buhtunnussar zerlerine askerlerini gnderdi. Onlar kuatma altna ald. lkeyi fethetti. Krallk hazinelerini, Havra'-nn (Mescid-i Aksa'nn) hazinelerini talan ettiler. Saylar on binleri bulan zenginlerini, glleri ve sanatkarlarn toplayp Babil'e gtrd-ler. Geride zayflardan ve yoksullardan baka kimse kalmad. Buhtun-nussar, son srailoullar kral olan Tsedekiya'y balarnda kral olarak brakt. Tsedekiya, Buhtunnussar'a itaat etmek zorundayd. Bu durum on yl kadar bu ekilde devam etti. Bu srada Tsedekiya kendini bir lde gl ve caydrc hissetmeye balad. Msr Firavu-nu'yla temas kurdu. Ondan cesaret alarak byklendi ve Buhtunnus-sar'a ba kaldrd. Bu durum Buhtunnussar' fkelendirdi. zerlerine byk bir ordu gnderdi. lkelerini kuatma altna ald. Yahudiler kalelere sndlar. Yaklak olarak bir buuk yl kalelerde mahsur kaldlar. Sonunda aralarnda ktlk ve veba salgn ba gsterdi. Buhtunnussar, kaleler tamamen teslim oluncaya kadar kuatmay kaldrmad. Bu olay, sa'dan nce 586 ylnda gerekleti. Yahudiler topluca kltan geirildi, yurtlar yerle bir edildi. Allah'n evini de yktlar. Btn dini alametleri ve iaretleri ortadan kaldrdlar. Havra'-larn (Mescid-i Aksa) bir toprak ynna dntrdler. Bu hengamede Tevrat ve iine konulduu Sandk da kayboldu. Bu durum, yaklak olarak 50 yl devam etti. Bu sre iinde Babil'de yayorlard. Kitaplarndan bir iaret, bir belirti yoktu ellerinde. Mescitlerinden ve evlerinden geriye tmseklerden, toprak ynlarndan baka bir ey kalmamt. Sonra Fars krallarndan Kore tahta geti. lkesiyle Babilliler arasnda da sava hali devam ediyordu. Kore Babil'i fethetti. Ken-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 236

te girdi. Babil'de tutsak olarak bulunan srailoullarn serbest brakt. nl Ezra, kraln yannda saygn bir yere sahipti. Kral Ezra'y srailoullar zerine emir olarak atad. Tevrat' yazmasna, Havra'y (Mescid-i Aksa) onarmasna ve eski dzenlerine geri dnmlerine izin verdi. Ezra'nn srailoullarn Kuds'e geri getirii sa'dan nce 457 tarihine rastlar. Bundan sonra Ezra, Eski Ahd'i yazd ve tashih etti. Bugn Yahudilerin elindeki Tevrat onun derledii bu kitaptr.23 Bu yk zerinde dndn zaman, bugn Yahudilerin elinde bulunan Tevrat'n dayanak zincirinin kopuk olduunu grrsn. Bu Tevrat, bir tek kii (Ezra) araclyla Musa'ya dayandrlyor. ncelikle, onun kim olduunu bilmiyoruz. kincisi, bilgisi ve derinlii hakknda bir malumatnz yok. ncs, gvenirlii boyutu hakknda bilgi sahibi deiliz. Drdncs, Tevrat'n tm blmlerini nereden derlediini bilmiyoruz. Beincisi, yaplan yanllklar veya yaygn olan hatal grleri hangi kaynaa gre belirleyeceimizi bilmiyoruz. Maalesef bu uursuz olay, dier bir uursuz sonua sebep olmutur. yle ki: Bir grup batl aratrmac, Musa'nn varln inkara yel-tenmi, Musa zamannda ve ondan sonra yaanan olaylarn hi olmadklarn ileri srm ve "Musa hayali bir ahsiyetti." demilerdir. Ben-zeri iddialar Meryem olu sa (a.s) hakknda da dile getirenler olmutur. Ancak bir Mslmann byle eyler sylemesi mmkn deildir. nk Kur'an ak bir ifadeyle onun varlndan sz etmektedir.

2- Hz. sa'nn ve ncil'in yks


Yahudiler ulusal tarihlerine byk nem verirler. Yaadklar dnemlerde meydana gelen belirgin olaylar kaydetmeyi ihmal etmezler. Buna ramen, kitaplarna, kutsal metinlerine baktnda, Meryem olu sa ile ilgili olarak, ne nasl douu, ne peygam23- Kitab- Mukaddes Kamusu, Mr. Hauks ve dier tarih kitaplar.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 237

ber olarak ortaya k ve daveti, ne yaay tarz, ne gsterdii mucizeler, ne de hayatnn lerek mi, ldrlerek mi, yoksa armha gerilerek mi son bulduu hakknda en ufak bir aklamaya rastlayamazsn. Nedir bunun sebebi? sa'nn durumunun onlara gizli kalmasn veya onlarn onun durumunu gizlemelerini gerektiren ey nedir acaba? Oysa Kur'an- Kerim, Yahudilerin Meryem'e irkin bir iftira attklarn, sa'nn douu zerine onu suladklarn ve sa'y ldrdklerini iddia ettiklerini anlatr: "Bir de inkara sapmalar ve Meryem'in aleyhinde byk bir bhtan sylemeleri ve; "Biz, Allah'n resul Meryem olu Mesih sa'y ldrdk." demeleri yznden (onlara byle bir ceza verdik.) Oysa onu ldrmediler ve onu asmadlar. Ama onlara yle gsterildi. Gerekten onun hakknda anlamazla denler, kesin bir phe iindedirler. Onlarn zanna uymaktan baka buna ilikin hibir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak ldrmediler." (Nis, 156-158) imdi, acaba onlarn bu tr iddialar, dilden dile aktardklar ve fakat kitaplarnda yer vermedikleri ulusal kssalara m dayanyor? nk bilindii gibi her ulusun, gerek olaylardan ve efsanelerden kaynaklanan szl ykleri vardr ve bunlarn salam ve sahih bir kayna da yoktur. Yoksa onlar, Hristiyanlardan defalarca Hz. sa'yla (a.s), doumuy-la, peygamber olarak ortaya kyla, insanlar Allah'a kulluk sunmaya davet ediiyle ilgili hikayeleri dinlediler de bunlar onlarn azlarndan m aldlar ve Meryem'e iftira atp Mesih'i ldrdklerini mi iddia ettiler? Bunun kesin olarak belirginletirmek mmkn deildir. u kadar var ki, yukardaki ayet zerinde dnldnde grlecei gibi, Kur'an, ak olarak sadece ldrme armha germeyi deil- iddiasn onlara isnat ediyor ve onlarn bu hususta kuku iinde olduklarn ve aralarnda ihtilaf olduunu ifade ediyor. Hz. sa, ncil ve mjde ile ilgili olarak Hristiyanlarn arasnda

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 238

yaygn olan yklerin kayna da, onlarn kutsal kitaplardr. Bunlar; drt incil, -Matta, Markos, Luka ve Yuhanna ncilleri- Luka tarafndan kaleme alnan "Resullerin leri" kitab ve Pavlus, Petrus, Yakup, Yu-hanna ve Yehuda'nn mektuplarndan oluur. Bunlarn tmnn itibar, ncillerin itibarna dayanr. Dolaysyla nciller zerinde durmakta yarar vardr. Matta ncili: Yazl ve yayl itibariyle en eski ncil'dir. Bazlar, Miladi 38 ylnda yazldn sylemilerdir. Dier bazlar ise, 50 ila 60 yllar arasnda yazld kanaatindedirler.24 Grld gibi bu ncil, Hz. sa'dan sonra kaleme alnmtr. Eski ve yeni Hristiyan aratrmaclar, Matta ncili'nin orijinalinin branice olduu, daha sonra Yunanca'ya ve baka dillere tercme edildii grndedirler. Ancak orijinal branice nsha kayptr. Tercmenin ise nasl olduu ve kim tarafndan tercme edildii bilinmemektedir.25 Markos ncili: Markos, Petrus'un rencisidir. Havari deildir. ncilini Petrus'un iareti ve emriyle yazdn syleyenler vardr. sa'nn Tanr olduuna inanmazd.26 Bu yzden bazlar; onun, ncilini kabileler ve kyller iin yazdn ve sa'y Allah'n eriatn tebli eden bir eli olarak tanttn sylemilerdir.27 O da, ncilini Miladi 61
24- Kitab- Mukaddes Kamusu, Mr. Hauks, Matta maddesi. 25- Bkz. Mizan-ul Hak. Kitab- Mukaddes Kamusu'nun yazar da, tereddtle de olsa, bu durumu itiraf etmektedir. 26- Abdulvahhab en-Neccar, "Ksas-ul Enbiya" adl eserinde bu sz, Petrus Karmac'n "Muruc-ul Ahbar Fi Teracim-il Ahyar" adl eserinden nakleder. 27- Kitab- Mukaddes Kamusu'nun yazar bu konuda yle der: "nceki kuaklardan tevatr dzeyinde gelen metinlerde belirtildiine gre, Markos, ncilini Rumca yazd. Bu ncil, Petrus ve Pavlus'un lmnden sonra yayld. Ancak, onun nciline pek itibar edilmez. nk ncilinin zahirnden de anlaldna gibi, o, bu ncili kabileler ve kyller iin yazmtr; kentliler ve zelikle de Romallar iin deil." Olduka dndrc szler!

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 239

ylnda yazmtr. Luka ncili: Luka, havari deildir. sa'y da grmemitir. Hristiyanl Pavlus'-tan renmitir. Pavlus ise, Hristiyanla dmanlk besleyen fanatik bir Yahudi'ydi. sa'ya inananlara eziyet eden birisiydi, onlarn aleyhine alrd. Sonra ne olduysa aniden sara nbetine tutulduunu, bu nbet esnasnda Mesih'in (a.s) kendisine dokunduunu, izleyicilerine ktlk yapt ve eziyet ettii iin kendisini knadn, hrpaladn ve bunun zerine Mesih'e inandn ve onun tarafndan ncilini mjdeleme zere eli olarak gnderildiini iddia etti. Bugnk Hristiyanln temellerini szn ettiimiz bu Pavlus at-mtr.28 retisinin temeli udur: "Sadece Mesih'e inanmak kurtulu iin yeterlidir. Ayrca amel etmeye gerek yoktur." O, murdar eti ve do-muz etini yemeyi helal kld. Snnet olmay ve Tevrat'ta yer alan birok hkm yasaklad.29 Oysa ncil kendisinden nceki Tevrat' tasdik etmek zere indirilmitir. Sadece Tevrat'ta haram saylan belli baz eylerin helal olduunu belirtmitir. Ksacas Hz. sa, Tevrat'n ierdii eriat egemen klmak zere gnderilmiti. Sapklar ve fasklar yeniden Tevrat'a uymaya armak zere gelmiti. Tevrat'a gre amel etmeyi iptal etmek ve kuru bir imanla kurtuluun gerekleeceini vaat etmek zere deil. Luka, ncilini Markos'un ncilincen sonra yazd. Bu da Petrus ve Pavlus'un lmnden sonradr. Biroklar, bu ncilin dier nciller gibi ilhama dayal bir kitap olmadn belirtmilerdir.30 Nitekim
28- Kitab- Mukaddes Kamusu, Pavlus maddesi. 29- Bkz. "Resullerin leri" ve "Pavlus'un Mektuplar". 30- Luka ncli'nin banda (Bap 1 : 1-4) yle deniyor: "Aramzda vaki olmu eylerin hikyetini, balangcndan gzlerile grenlerin ve kelmn hizmetisi olanlarn bizlere nakil ettiklerine gre tertip etmee bir ok kimseler giritiklerinden, ben de ta bandan beri hepsini dikkatle aratrp tahkik ederek, ey faziletli Teofilos, olduu gibi sras ile sana yazma mnasip grdm; ta ki, sana retilen kelmn

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 240

ncilinin giri ksmndaki ifadeler de bunu ortaya koymaktadr. Yuhanna ncili: Hristiyanlarn birou bu Yuhanna'nn, Hz. sa'nn ok sevdii on iki havariden biri olan avc Zebedi olu Yuhanna olduuna inanmaktadr.31 Diyorlar ki: "irintus", "Ebisun" ve bu ikisinin cemaatleri, Mesih'in yaratlm bir insandan baka bir ey olmadn, annesinin varlndan nce varolmadn savunduklar iin, Asya ve baka blgelerin keileri Miladi 96 tarihinde Yuhanna'nn yannda toplandlar ve ondan bakalarnn ncillerinde yazmadklar eyleri yazmasn ve Mesih'in lahuti varln zel bir tarzda aklamasn istediler. Yuhanna onlarn isteklerine cevap vermekten baka are bulamad.32 Bu ncil'in yazld tarih hakknda ihtilaf vardr. Kimisi Miladi 65 tarihinde, kimisi 96 tarihinde, kimisi de 98 tarihinde yazldn sylemitir. Baz Hristiyanlar, bu ncil'in Havari Yuhanna tarafndan yazlmad inancndadrlar. Bunlardan bazlar, onun skenderiye Meddoruluunu bilesin." Bu szler, aka kitabn ilhama deil, gzleme dayal olarak yazlm olduunu gstermektedir. Nitekim, Mr. Cadl de "lham" adl risalesi"nde bunu dile getirmitir. Cyrum, ak bir dille, ilk kuak teologlarn Luka ncili'nin ilk iki bab hakknda kuku iinde olduklarn ifade etmektedir. Bu iki babn Marisyuni grubunun elindeki nshada yer almad belirtmektedir. charn de, kaleme ald eserinin 95. sayfasnda, Luka ncili'nin 22. Babnn 43. cmlesinden 47. cmlesine kadarki ksmnn sonradan ekleme olduunu sylemektedir. Yine charn, eserinin 61. sayfasnda unlar sylemektedir: "Rivayetlerden kaynaklanan baz yalanlar Luka'nn nak-lettii mucizelere ilikin aklamalara karmtr. Yazar, bunlar airlere zg mba-laaya dayal olarak katmtr. Ancak gnmzde doruyu yalandan ayrmak o kadar zor ki." Gali My Shits yle der: "Matta ve Markos ncillerinin nakilleri genellikle birbirlerinden farkldr. Dolaysyla bir hususta bunlar ittifak ederlerse, onlarn gr Luka'ya tercih edilir." (en-Naccar, Ksas-ul Enbiya, s. 477'den naklen) 31- Kitab- Mukaddes Kamusu, Yuhanna maddesi. 32- Bkz. Ksas-ul Enbiya, Cercis Zevin el-Futuhi el-Lbnani'den naklen.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 241

resesi talebelerinden biri tarafndan kaleme alndn dnyorlar.33 Dier bazlar da, bu ncil'le beraber Yuhanna'nn mektuplarnn da onun tarafndan yazlmadn, baz ahslar tarafndan ikinci yzyln balarnda yazlp insanlarca kabul grmesi iin Yuhanna'ya isnat edildiini sylemilerdir.34 Bazlarna gre de, Yuhanna ncili aslnda yirmi bap-m. Yuhanna'nn lmnden sonra "Efes Kilisesi" yirmi birinci bab eklemitir.35 Drt ncil'in durumu bundan ibarettir. Bu rivayetlerin iinde, zerinde gr birlii salanan kanallarn yedi kiiye dayandn grrz. Matta, Markos, Luka, Yuhanna, Petrus, Pavlus ve Yehuda. Bunlarn tmnn dayana, bu drt ncil'dir. ncillerin drd de bir tanesine dayanyor. Yni en eskileri olan Matta ncili'ne. Daha nce bunun bir eviri olduunu, aslnn kaybolduunu, kimin tarafndan tercme edildiinin bilinmediini, orijinalinin nasl olduunu, retisinde sa'nn bir eli mi, yoksa ilah m oluunu esas alndnn bilinmediini belirtmitik. Bu mevcut ncil'de ise yle deniyor: "srailoullar arasnda Marangoz Yusuf olu sa adnda bir kii ortaya kt. nsanlar Allah'a davet etti. O, kendisinin Allah'n olu olduunu, beerden bir babas olmakszn dnyaya geldiini, babasnn kendisini armha gerilmek ve ldrlmek suretiyle insanlar gnahlarndan kurtarmak zere gnderdiini, lleri dirilttiini, doutan kr ve alacal olan iyiletirdiini, cin arpmlarn bedenlerindeki cinleri kararak onlar iyiletirdiini sylyordu. Onun on iki tana rencisi vard. Bunlardan birisi ncil'in yazar Matta'yd. sa onlar kutsam ve Mesih dinini tebli etmeleri iin birer daveti olarak grevlendir33- Katolik Herald, c. 7, s. 205, 1844 basm, Stadlen'den ""naklen. (Bkz. Ksas-ul Enbiya.) Kitab- Mukaddes Kamusu, Yuhanna maddesinde de buna iaret edilmitir. 34- el-Faruk adl eserin 1. cildinde "Britiinder"in bu grte olduu belirtilir. (Ksas-ul Enbiya'dan naklen.) 35- a.g.e.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 242

miti..." Hristiyanlk arsnn temeli ile ilgili bilgilerin z budur. Yeryznn dousuna ve batsna yaylm bulunan byle bir davet, gelip sonuta tek bir habere (haber-i vahid) dayanyor. smi, cismi bilinmeyen, kimlii ve vasf hakknda net bir bilgiye sahip olunmayan bir adamda noktalanyor. yknn temelindeki bu ilgin geveklik, baz zgr fikirli Avrupal aratrmaclar u iddiay ortaya atmaya yneltmitir: "Meryem olu sa Mesih, hayali bir kiiliktir. Dnemin ynetimine kar duyulan baz dinsel tepkiler byle bir ahsiyetin tasavvur ediliine yol amtr." Tpatp benzeyen bir dier hayali ahsiyetin olmas da bu dnceyi savunanlara cesaret vermitir. O da "Kirina"dr. Eski Hint putperestliine gre, o, Allah'n oludur. Allah'n lahutundan inmitir. Aslmak suretiyle insanlarn gnah yklerinden ve hatalarndan kurtulmalarn salamtr. Ksacas, Hristiyanlarn sa Mesih hakkndaki iddialarn onlar, harfiyen "Kirina" hakknda sylyorlar. leride buna deineceiz. Dier baz eletirmen aratrmaclarsa, Mesih adnda iki kiinin olduunu sylemilerdir. armha gerilmeyen Mesih ve armha gerilip ldrlen Mesih. Bu ikisinin arasnda ise be yz yl akn bir zaman olduunu sylemilerdir. Bu iddiaya gre bugn bin dokuz yz elli altnc ylnda bulunduumuz Miladi tarih ise, bu iki Mesih'ten hibirinin yaad dneme denk dmemektedir. lk Mesih, en az bu tarihten iki yz elli yl nce, yaklak olarak altm yl yaamtr. kinci ve aslan Mesih ise, ondan sonra yaklak olarak iki yz doksan yl sonra ve yaklak olarak otuz yl yaamtr.36

36- stad "Behruz," "Nebevi Mjdeler" ile ilgili olarak yazd son eserinde bu konuyla ilgili geni aklamalar sunmaktadr. Tefsirimizin oluu iinde Nis suresinin sonlarnn tefsiri erevesinde bu kitaptan alnt yapmay umuyorum. Bu konuda kesin olarak bilmemiz gereken husus, Hristiyanlk tarihinin kark olduudur.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 243

Miladi tarihle, Hz. sa'nn doumunun tam olarak rtmediini Hristiyanlar da inkar edemiyorlar.37 Bu da, tarihsel bir sektedir. Kukular arttran baka eyler de vardr. Anlatldna gre, Miladn ilk iki yzylnda, drt ncil'in dnda baka birok ncil vard. Kimilerine gre bunlarn says yz ksuru buluyordu. imdiki drt n-cil de bunlar arasndayd. Kilise ynetimi bu drdnn dndakileri yasaklad. Metinleri kilisenin anlayyla badat iin sadece drt ncil'in yasal olduunu ilan etti.38 Kilise tarafndan yasaklanan ve terk edilen ncillerden birisi de Barnaba ncili'dir. Bu ncil'in bir nshas yllar nce bulundu ve Arapa ve Farsaya da tercme edildi. Bu ncil'in ierdii kssalar genel olarak Kur'an'n Meryem olu sa Mesih ile ilgili olarak aktard kssalarla rtmektdir.39
37- Kitab- Mukaddes Kamusu. sa maddesi. 38- kinci yzyl filozoflarndan "ilsus", "Gerek Hitap" adl eserinde, ncillerle oynadklar iin Hristiyanlar ayplar, akam yazdklarn sabah silmelerini knar. Miladi 384 ylnda, Kral Teyodosis'in keiler arasndaki tartmalardan bunalmas zerine Papa Damasyus, Eski ve Yeni Ahitlerin yeninden Latinciye tercme edilmesini ve bu tercmenin kiliselerde yasal metin olarak kabul edilmesini emretti. Ancak "Volkana" ad verilen bu tercme, yalnzca Matta, Markos, Luka ve Yuhanna ncilleri kapsamnda gerekletirildi. Bu ncillerin mrettibi yle demitir: "Eski Yunan nshalarndan birkan karlatrdktan sonra onlar tertip ettik. Yni anlama muhalif olan ksmlar aykladk. Gerisini de olduu gibi braktk." Bu tercme, "Tryudentini" adl kurultay" tarafndan 1546 tarihinde, yni on bir asr sonra kabul grm, daha sonra 5. Sistos, 1590 ylnda onun yanllarla dolu olduunu sylemi ve yeni nshalarn baslmasn emretmitir. Sonra 8. Climenzus, ikinci kez bu nshann yanl olduunu sylemi ve ayklanm yeni basklarn yaplmasn emretmitir. Bugn Katoliklerin elindeki nsha budur. (Tefsir-ul Cevahir, c. 2, s. 121, 2. Bask.) 39- Bu ncil, yllar nce talyanca el yazmas olarak bulundu. Dr. Halil Saadet tarafndan Msr'da Arapa'ya ve deerli Bilim adam Serdar Kabuli tarafndan da ran'da Farsa'ya evrilmitir. (Mellif.) Bu ncil, Mehmet Yldz tarafndan Trke'ye evrilmi, Ali nal tarafndan notlandrlm ve 'Kltr Basn Yayn Birlii yaynlar arasnda kmtr. st. 1. bask, tarihsiz. (Mtercim.)

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 244

artc olan bir dier husus da, Yahudilerin dndaki toplumlarn tarihsel kaynaklarnda, ncil'de sa'nn davetiyle, tanrnn olu oluuyla, feda edilmek suretiyle insanlar kurtarm olmasyla ilgili olarak anlatlanlardan ayrntl olarak sz edilmemi olmasdr. nl Amerikal tarihi Hendrik William Van Loan "nsanln Tarihi" adl eserinde Romal Doktor Skola Biyus Kultlus'un, Miladi 62 ylnda Filistin'deki Roma ordusunda bir asker olarak grev yapan yeeni Cladiyus Ensa'ya yazd bir mektuptan sz eder. Mektubunda, Roma'da Pavlus adna bir hastay ziyaret ettiini ve onun szlerinden etkilendiini anlatr. Pavlus'un kendisine Hristiyanlk arsndan, sa'nn davetiyle ilgili baz hususlardan sz ettiini yazar. Sonra Pavlus'tan ayrldn ve bir daha onu grmediini, bir sre sonra da onun "Usti" yolunda ldrldn haber aldn belirtir. Sonra yeeninden, Pavlus'un szn ettii bu srailli peygamber ve Pavlus'un kendisi hakknda bilgi edinmesini ve elde ettii bilgileri kendisine yazmasn ister. Cladiyus Ensa, alt hafta sonra Yerualim'deki (Kuds) Roma askeri karargahndan ona u mektubu gnderir: "Kentin ihtiyar ve yal adamlarndan birkana sa Mesih'i sordum. Sorduum ey hakknda yeterli bilgiye sahip olamadklarndan iyi cevap veremediklerini grdm. (Tarihin Miladi 62, sorulan kiilerin de yallar olduuna dikkat edin!) Nihayet bir zeytin satcsyla karlatm ve onu tanyp tanmadn sordum. Bana cevap verme ltfnde bulundu. Sonra bana Yusuf adl bir adam gsterdi. Onun sa'nn izleyicisi ve seveni olduunu, onun yaam yks hakknda bilgi sahibi olduunu, onunla ilgili haberler hakknda uzman olduunu, sorduum sorulara doyurucu cevap-lar verebilceini syledi. Gnlerce aratrdktan sonra o gn Yusuf isimli ahsla karlatm. Ya gekin bir ihtiyard. Eskiden blgedeki baz gllerde balk avlarm. Adamn ilerlemi yana ramen, duygular salam ve hafzas yerindeydi. O dnemde, kargaa ve

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 245

ve hafzas yerindeydi. O dnemde, kargaa ve fitne dneminde yaanan tm olaylar ve haberleri anlatt. Dedi ki: Fontiyus Filatus, Kayser Tiprius zamannda Samiriye ve Yahudiye blgelerinin hakimiydi. Onun dneminde Yerualim'de bir kargaa kt. Fontiyus Filatus, fitne ateini sndrmek iin Yerualim'e geldi. O gnlerde yaylan fitne uydu: Nasra halkndan bir marangozun olu halk davet ediyor ve onlar hkmete kar ayaklanmaya kkrtyor. i iyice aratrdklarnda anladlar ki, sulanan marangozun olu akll ve salam grl bir gentir. Hakknda takibat gerektiren bir su ilememitir. Ancak Yahudilerin mezhep liderleri onun grlerine kar kyorlard. Ona kar byk bir kin besliyorlard. Filatus'a; "Bu Nasral gen; "Bir Yunanl, bir Romal veya bir Filistinli, insanlara adaletle davranrsa, onlara kar efkatli olursa, o, Allah katnda btn mrn Allah'n kitabn mtalaa etmekle, ayetlerini okumakla geiren kimse kadar sevap alr." diyor." demilerdi. Onlarn kar kmalar ve itiraz etmeleri, Filatus zerinde etkili olmamt. Fakat bir gn halkn byk bir kalabalk halinde mabette toplandn ve sa (marangozun olu) ve arkadalarn ele geirip lime lime doramay dndklerini haber ald. Bunun zerine bu marangoz genci bir sre zindana atmay, bylece halkn onu lin etmesine engel olmay dnd. Filatus, halkn neden sa'ya kar fkeye kapldn tam olarak anlayamamt. Onun hakknda kiminle konutuysa, bir soru sorduysa, aklama yapmasn istediyse, az birlii etmiesine unu sylediler: "O bir kafirdir. O bir dinsizdir. O bir haindir." Ama bunun nedenini syleyen kimse kmad. Nihayet Filatus, bizzat sa ile konumaya karar verdi. Onu yanna artt. Onunla konutu ve tebli ettii dinle neyi amaladn sordu. sa, devlet ve siyasetle ilgilenmediini, byle bir amacnn bulunmadn syledi. Daha ok manevi hayatla ilgilendiini,

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 246

cismani hayatn onun iin ikinci planda kaldn belirtti. Bir insann insanlara iyi davranmas gerektiine, tek ve ortaksz Allah'a kulluk etmesinin zorunluluuna inandn vurgulad. Allah'n hayattaki dier tm yneticiler, terbiye ediciler (Rabler) karsnda baba konumunda olduunu ifade etti. Filatus, Revakiler ve dier Yunan filozoflarnn grleri hakknda bilgi sahibiydi. sa'nn sylediklerinde bir art niyet, bir kovuturma gerekesi grmemiti. Bu yzden bir kez daha bu salam grl, aklselim sahibi peygamberi Yahudilerin errinden kurtarmaya karar verdi. lm cezasnn uygulanmasn erteledi. Fakat Yahudiler buna raz olmadlar. Onu rahat brakmadlar. Fila-tus'un sa'nn yalanlarna kandn, Kayser'e ihanet etmek istediini yaydlar. Buna tanklk etmeye ve buna ilikin ikayetleri ieren tomar-lar imparatora gndermeye baladlar. Bundan nce de Filistin'de kar-gaa ve isyanlar kmt. Kayser'in gvenilir glerinin says azd. nsanlar susturmaya yetmiyordu. Valilerin ve Kayser adna grev yapan dier memurlarn halkn ikayetine, honutsuzluuna neden olacak davranlardan kanmalar gerekiyordu. Bu nedenlerden dolay Filatus, genel gvenlik adna bu tutuklu genci feda etmekten, ldrlmesine ilikin genel istee cevap vermek-ten baka seenek bulamad. sa'ya gelince, lmden kesinlikle korkmad. lm onurlu bir kiilikle karlad. lmnden nce katline sebep olan Yahudileri affetti. Sonra armha gerildi. nsanlarsa, onunla alay ediyor, ona svp sayyorlard. Cladiyus Ensa devamla yle der: Yusuf'un bana anlatt sa kssas budur. O, bunlar anlatrken yanaklarndan aaya gz yalar szlyordu. Ayrlmak istediini belirtirken kendisine bir altn para uzattm. Ancak o, paray almay kabul etmedi ve bana; "Burada benden ok daha yoksul kimseler var. Bu paray onlara ver." dedi.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 247

Szn ettiin arkadan Pavlus'u da ona sordum. Onu tam olarak tanmyordu. Onunla ilgili olarak kesinlik kazanan husus, balangta adr yapmakla urat, sonra iini brakarak bu yeni dini tebli etmekle megul olduudur. efkatli ve merhametli olan Rabbin dinini. Onunla, Yahudi bilginlerinden duyduumuz "Yehova" arasndaki fark, yerle gk arasndaki fark kadardr. Anlald kadaryla Pavlus nce Kk Asya'ya gitmi, sonra Yunanistan'a gemitir. Klelere ve tutsaklara yle diyormu: "Hepiniz, sizi seven ve size acyan bir babann ocuklarsnz. Mutluluk, insanlar iinde sadece bir gruba zg deildir. Tersine zengin, fakir tm insanlar mutluluu yakalayabilirler. Tek art, kardee geinmeleri, temizlik ve doruluk esasl bir hayat srdrmeleridir." (Mektup zetle burada sona erdi.) Sz konusu mektubun aratrmamzla ilgili paralar byle ite. Bu mektubun satrlar zerinde dnldnde, u sonucuna varlr: sra-iloullar arasnda Hristiyanlk davetinin yaygnlamas Hz. sa'dan sonra olmutur ve bu davet, nebevi bir davetti, Allah tarafndan grev alan bir peygamberin davetiydi; iddia edildii gibi Lahuti bir zuhur edi, yeryzne ini ve insanlar gnahlardan kurtar eklinde ilahi bir davet deildi. Daha sonra Hz. sa'nn baz talebeleri ve Pavlus gibi kendini ona mensup bilenler ve talebelerinin talebeleri, armha gerilme olayndan sonra Hindistan, Afrika ve Roma gibi dnyann deiik blgelerine yolculuk yaptlar ve Hristiyanln mesajn yaydlar. Ancak ok gemeden Hristiyanlk retisinin temel meseleleri hakknda aralarnda ihtilaflar ba gsterdi. sa'nn Tanrsal (Lahuti) bir varlk oluu, sadece ona inanmann yeterli olaca, Musa'nn eriatyla amel etmenin gerekmedii, ncil'in getirdii dinin Musa'nn dinini neshettii veya bu dinin Tevrat'n ierdii eriatn tamamlayc tbisi40 olduu gibi konularda ihtilaf ederek eitli grup40- "Resullerin leri" ve "Pavlus'un Mektuplar"nda bu son hususa iaret edili-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 248

lara ayrldlar. Bu arada u husus zerinde nemle durmak gerekir: Hristiyanlk mesajnn yayld, etkinlik gsterdii Roma ve Hindistan gibi topluluklar bundan nce Sabiilik, Brahmanizm veya Budizm gibi putperestlik esasl inan sistemlerine balydlar. Bu dinlerin temelinde tasavvufa zg mistik hazlar, br yanda Brahmanizm felsefesi yatyordu. Bu inanlarda Lahuti (Tanrsal) varln Nasuti (Beeri) varlk eklinde ortaya kmas anlay nemli bir yer tutar. Birlik (tevhit) eklinde lk (teslis), Lahuti varln Nasuti varlk suretinde inmesi ve aslarak ve ikence grerek kendini feda etmesi inanc eski Hint, in, Msr, Keldan, Aur ve Fars putperestliklerinde temel bir anlay olarak gze arpmaktadr.41 Eski dinler ve mezhepler zerine yazlan eserlerde vurguland gibi, benzeri inanlara Roma ve skandinavya gibi eski bat putperestliklerinde de rastlanmaktadr. Duwan, "Tevrat'taki Hurafeler ve Dier Dinlerdeki Benzerleri" adl kitabnda der ki: "Hindistan'a gz attmzda, en byk ve en nl Lahuti ibadetlerinin "teslis" esasl olduunu grrz. Bu retiyi ana dillerinde "Tri Morti" olarak adlandrrlard. Bu isim, Sanskrite iki kelimeden meydana gelmitir. "Tri" demektir. "Morti" ise, ekiller veya uknumlar anlamna gelir. Bunlar "Brahma",
yor. Ancak Hristiyanlar buna itiraz ederler. 41- armha gerilerek aslmak ok eski bir uygulamadr. Eskiden suu ok ar olanlar ve byk gnahlar ileyenleri armha gererek ldrrlerdi. Hi kukusuz armha gerilmek, en ac veren ldrme eklidir ve hatrlan rperti vericidir. Bildiimiz ha eklinde birbiriyle kesien iki tahta hazrlanr ve bir insann zerine yerleecei ekilde monte edilirdi. Sonra sulu bunun zerine konulurdu. Elleri yana doru alarak tahtaya iviyle aklrd. Ayn ekilde ayaklar da tahtaya aklrd. Bazen iviyle akmadan sadece iple balamakla yetinilirdi. Sonra tahtalar dorultulur ve ayak tarafndaki tahta iki zira kadar yere aklrd. Sulu bu ekilde bir veya birka gn bekletilirdi. Sonra ayaklar bilekten krlrd. Bu ekilde armha gerilmi olarak lme terk edilirdi veya yere indirilerek ldrlrd. armha gerilecek kiiye aslmadan nce ikence edilirdi veya organlar kesilirdi. Mensuplarndan birinin armha gerilmesi bir kavim iin yz kzartc bir olay olarak alglanrd.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 249

"Vino" ve "Siva"dr. Birlikten ayrlmayan birleik uknum. ddialarna gre o, tek ilahtr." Sonra yle der: "Onlara gre, Brahma Baba'dr, Vino Oul'dur, Siva ise Ruh-ul Kuds'tr." Sonra yle der: "Onlar, Siva'ya "Krina"42 yni "Kurtarc Rab" ve "Byk Ruh" derler. "Vino" ondan domu ve Nasut eklinde yeryznde zuhur etmi ki, insanlar kurtarsn. O, bir tek ilah olan " uk-num"dan biridir." Devamla yle der: "Onlar, Hristiyanlarda olduu gibi, nc uknumu gvercin eklinde sembolize ederler." Mr. Faber, "Putperestliin Kk" adl eserinde yle der: "Hintliler "Brahma", "Vino" ve "Siva"dan oluan bir teslise inandklar gibi, Budistler de teslise inanrlar. Onlara gre "Buda" uknumdan oluan bir ilahtr. Ayn ekilde Ginistler de "Civa"nn uknumdan ibaret olduunu sylemektedirler." Devamla yle der: "inliler de Buda'ya taparlar ve ona "Fu" adn verirler. Hintliler gibi onlar da, onun uknumdan ibaret olduunu sylerler." Duwan, yukarda ad geen eserinde yle der: "Msr'daki Munfis Tapna'nn rahipleri, dini eitime yeni balayanlara "kutsal l"y yle tarif ederlerdi: "lk olan ikincisini yaratt, ikincisi de ncsn yaratt. Bylece kutsal l tamamland." Msr Kral Toliso, khin Tenuiki'ye sorar: "Benden nce daha byk biri var myd? Ve benden sonra daha byk biri olacak mdr?" Khin u cevab verir: "Evet, daha byk olan vardr. O, her eyden nce gelen Allah'tr. Sonra "Kelm" gelir. O ikisiyle birlikte de "Ruh-ul Kuds" yer alr. Bu lnn doalar birdir. Onlar zat olarak birdirler. Ebedi kuvvet onlardan sadr olur. Git ey fani! Ey ksa hayatn sahibi!"

42- ngilizce de "Cris" eklinde telaffuz edilir ki, Kurtarc Mesih kastedilir.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 250

Bunoyik, "Eski Msr nanlar" adl eserinde yle der: "Msr dininde yaygn olan en ilgin husus, "Kelm"n Lahuti oluuna inanmalardr. Onlara gre, varolan her ey onun aracl ile varolmutur. O, Allah'tan kaynaklanmtr. O, Allah'tr. Yuhanna ncili de bu ifadelerle balar." Heigen, "Angello-Sakson" adl eserinde der ki: "Farslar Metrus'u kelm, arac ve Farslarn kurtarcs olarak isimlendirirlerdi." "Avrupa'nn lk Sakinleri" kitabndan da unlar nakleder: "Eski putperestler, "Tanr uknumdan meydana gelmitir." derlerdi." Ayrca, eski Yunanllarn, Romallarn, Finlandiyallarn ve skandinavyallarn da biraz nce szn ettiimiz teslise inandklarn anlatr. Keldanilerin, Aurlularn ve Finikelilerin de "kelm" ile ilgili olarak benzeri bir inanca sahip olduklar rivayet edilir. Duwan, "Tevrat'taki Hurafeler ve Dier Dinlerdeki Benzerleri" ad-l eserinin 181-182. sayfalarnda zetle unlar der: "nsanlarn iledikleri bir gnahn sorumluluundan kurtulmalar iin tanrlardan birinin kurban olarak sunulmas fikri, Hintlilerin ve dier uluslarn arasnda kk ok eskilere dayanan bir anlaytr." Ardndan buna ilikin kantlara yer verir: "Hintlilerin inanna gre, ilk ocuk olduu halde, balangc ve sonu olmayan tanr Vino'nn kendisi olan Krina'nn efkat duygular kabard ve yeryzn yknn arlndan kurtarmak istedi. Yeryzne geldi ve insan tarafndan bir kurban sunarak insan kurtard." Mr. Moor der ki: "Hintlilerin kitaplarnda "Krina" armha gerilmi vaziyette resmedilmitir. Elleri ve ayaklar ivilerle tahtaya akl olduu halde gmleinin zerinde bir insan kalbi asl olarak izilmitir. Bir dier resimde de armha gerilmi ve bann zerinde altn bir ta olduu halde gsterilmitir. Hristiyanlar da; "sa armha gerilerek asld zaman bann zerinde dikenli bir ta

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 251

vard." derler." Hauk, Seyahatnamesi'nin 1. cildinin 326. sayfasnda der ki: "Putperest Hintliler, baz ilahlarn insan ekline girdiklerine ve insanlarn gnahlarndan kurtulmalar iin kurban olarak sunulduklarna inanrlar." Morivor Leims, "Hintliler" adl eserinde (s. 26) yle der: "Putperest Hintliler, temel bir gnaha inanrlar. Bunun kant da "Kiyatri"den sonra gelen yakarlar ve tevesslleridir: Ben gnahkrm. Hata ettim. Kt tabiatlym. Annem gnah ileyerek bana hamile kald. Kurtar beni ey yonca gzl! Ey gnahkrlar hatalarndan ve gnahlarndan kurtaran!" Papaz Gorge Kuks, "Eski Dinler" adl eserinde Hintlilere ayrd blmde unlar syler: "Onlar, Krina'y serke olmayan lahut dolu bir kahraman olarak tasvir ederler. nk o kendini kurban olarak sunmutur." Heigen, Tibal ve Tibet topraklarna ayak basan ilk Avrupal olan "Andara Da el Kurozopos"tan unlar nakleder: "Onlarn taptklar tanr "Endra" yle tasvir edilir: "Onun kan armha gerilmek ve iviye vurulmak suretiyle dklmtr ki, insanlar gnahlarndan kurtarsn. Bu armha geriliin resmi, kitaplarnda mevcuttur." Rahip Corciyus'un kitabnda tanr "Endra" u ekilde tasvir edilir: "armha gerildii tahtalarn ikisi en bakmdan eit, ama uzunluk bakmdan farkldr. Ba taraf daha ksadr. Burada yz tasvir edilmitir. Buna karlk aa taraf daha uzundur. Eer yzn ekli olmasayd, kimsenin aklna onun bir kiiyi temsil iin yapld gelmezdi." Budistlerin bu husustaki tasavvurlar Hristiyanlarn Hz. sa'yla ilgili anlaylarna daha ok benzemektedir. Bu benzerlik her adan sz konusudur. Hatta onlar Buda'y "Mesih", "tek evlat", "alemin kurtarcs" olarak adlandrrlar. Onun kamil bir insan ve kamil bir ilah olduunu, Nasut bedenine brndn, insanlarn gnahlarna kefaret olmak, onlar gnahlardan kurtarmak, azaba arpt-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 252

rlmalarn nlemek ve gklerin melekutuna varis olmalarn salamak iin kendini kurban ettiini sylerler. Birok batl yazar buna dikkat ekmitir. Bill, kendi kitabnda, Hauk, Seyahatnamesi'nde ve Mauller "Sanskrit Edebiyat Tarihi" adl eserinde bu konular ilemilerdir.43 imdiye kadar anlattklarmz, eski dinlerdeki Lahut ile Nasut karmna, armha gerilme ve insanlarn gnahlarna karlk feda edilme inancna ilikin pasajlar ve rneklerdi. Grld gibi, Hristiyanln yeryznde yaylmaya balad ve Hristiyan davetilerin gezindii blgelerde Hristiyanlk davetinin gnlleri fethettii dnemde birok toplum bu akideye sahipti. Acaba bu durum, Hristiyan davetilerin Hristiyanln temel prensiplerini putperestlik kalplar iinde sunarak insanlarn kalplerini dinlerine yneltme ve retilerini onlara kabul ettirme abasnda olduklarn gstermiyor mu? Bunu Pavlus'un ve dier Hristiyan din ulularnn hikmet ehlinin hikmetini, akli kantlar esas alan felsefelerini yermelerinde, Rab ilahn ahman ahmakln, akllnn aklna tercih ettiini sylemelerinde gzlemleyebiliyoruz. Bunu yle aklayabiliriz: Hristiyan davetiler mesajlarn sunar-larken akl ve kant esas alan dnce ekollerinin karsnda yer aldlar. Bunun zerine sz konusu ekollerin mensuplar, byle bir eyi kabul etmeye, daha dorusu kant asndan sahih bir ekilde alglamaya imkan yoktur, diyerek onlara kar ktlar. Hristiyan davetiler de sylemlerini keif ve kutsal ruhla dolup tama zerine oturttular. Onlar bu adan, tarikatlarnn akl yolundan ve tarzndan ayr bir yol ve tarz olduunu syleyen cahil tasavvufulara benzerler.

43- Okuyucu bu alntlar, el-Menar tefsirinde (c. 6, Nis suresinin tefsiri), ayrca Ansiklopedilerde ve "Hristiyanlkta Putperestlik nanlar" adl eserde bulabilir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 253

Bu davetilerin bir ksm, "Resullerin leri" kitabnda ve tarih kitaplarnda belirtildii zere, ruhbanl benimseyerek dnyay dolamaya ve Hristiyanlk mesajn yaymaya baladlar. Dnyann eitli blgelerindeki halk kitleleri de onlar olumlu karladlar. zellikle Roma mparatorluu topraklarnda baarl olmalarnn altndaki sr, halk kitlelerinin mevcut durumdan bezmi olmalaryd. Btn lkede zulm ve hakszlk kol geziyordu. Skc ve boucu bir manevi bask egemendi. Klelik yasalar hakimdi. Yneten ve ynetilen, amir ve memur snflar arasndaki fark bir uurum kadard. Zenginlerin, konfor iinde yzen varlkllarn hayat ile yoksullarn, dknlerin ve klelerin yaaylar arasnda korkun bir fark vard. Hristiyan davetileri ise insanlar kardelie, eitlie, insanlarla iyi geinmeye, dnyay ve onun sknt verici, fani ve kirli hayatndan yz evirmeye, gklerin melekutunda bulunan mutlu ve berrak hayata ynelmeye aryorlard. Srf bundan dolay da, ynetici snflar, krallar ve kayserler, onlarla pek ilgilenmiyorlar, onlara eziyet etmeyi, onlarn aleyhinde politikalar gelitirmeyi veya onlar lkelerinden sr-meyi dnmyorlard. Bylece gsteri yapmadan, kimseyle kavga etmeden gnbegn saylar artyordu. Her gn biraz daha gleniyorlard. Nihayet Roma mparatorluu'nda, Afrika'da ve Hindistan gibi lkelerde byk bir ka-labala ulatlar. Bir kilise yapp kaplarn halka atklar her seferinde bir put evini ykm, kaplarna kilit vurmu oluyorlard. Putperestlik liderlerinin kendilerine kar kmalarna, temellerini ykmak istemelerine, zamann krallar ve hkmdarlarnn, kendilerine boyun ememelerine, hkmlerine ve yasalarna muhalefet etmelerine de asla itina etmiyorlard. Zira aksi takdirde, ortadan kaldrlma, ldrlme, zindana atlma ve trl ikencelerden geirilme tehlikesiyle karlaabilirlerdi; bir ksm ldrlr, bir ksm zindana atlr ve bir ksm da srgn edilirdi.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 254

Bu durum, "Kral Konstantinus" zamanna kadar devam etti. Nihayet Kral, Hristiyanla inand ve bu dine girdiini aka duyurdu. Ondan sonra Hristiyanlk, devletin resmi dini haline geldi. Roma'da ve mparatorlua bal lkelerde kiliseler yapld. Bu gelimeler, Miladi drdnc yzyln son yarsna denk geliyordu. O dnemde, Roma Kilisesi Hristiyanln merkezi haline geldi ve papazlar mparatorlua bal topraklara gndererek kiliseler, manastrlar ve ncil'in mesajnn retildii okullar atrmaya balad. Bu arada unu gz nnde bulundurmak gerekir ki, Hristiyan davetiler, tm retilerini, tartmasz kabul ettikleri baz ilkeler zerine oturttular. Bylece, Baba, Oul, Ruh-ul Kuds, armha gerilme ve g-nahlarn karl olarak ldrlme gibi meseleleri tartma gtrmeyen ilkeler olarak ele alp, dier tm retilerini bu temellere dayandrdlar. Bu da, onlarn dinsel retilerinin ilk ve nemli rk noktasdr. nk bir duvar ne kadar dzgn ve salam rlrse rlsn, eer temel rkse bu dzgnlk ve salamlk ona bir yarar salamaz. Kald ki, buna dayal olarak gelitirdikleri "biri leme=teslis", armha gerilme ve feda olma konular da aklla badamamaktadr. Nitekim baz Hristiyan aratrmaclar da, "teslis" dncesinin aklla badamadn ikrar etmilerdir; ancak unu da eklemeden edememilerdir: "Bu, dinsel bir meseledir. Byle meseleleri kulluk duygusu iinde kabul etmek gerekir. Ne dinlerde nice aklla badamayan konular vardr!" Oysa bu, rk bir temelden hareketle varlan rk bir karsamadr. Hak bir dinin aklla badamayan bir ilkeyi iermesi dnlebilir mi? Biz, bir dini aklmzla kabul eder, onun hak din olduunu aklmzla belirleriz. Akl, hak nitelikli bir inan sisteminin batl ve imkansz bir ilkeyi kapsamasn kabul eder mi? Bu ak bir eliki deil midir? Kukusuz hak bir din, egemen doa yasalaryla

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 255

izah edilemeyen, olaanst ama mmkn nitelikli hususlar ierebilir; fakat z itibariyle muhal olan bir eyi asla! Hristiyan davetilerin dinsel retiler konusunda tuttuklar bu aratrma yntemi, dnrler arasnda youn tartmalarn ve ihtilaflarn ba gstermesine yol amtr. zellikle Roma ve skenderiye okullarnda, dinsel aratrmalarn younlamaya balad dnemlerde bu durum ayyuka kmtr. Bu nedenle de kilise, sylem birliini korumak ve btnl salamak iin denetimlerini her gn biraz daha sklatryordu. Papazlarn, keilerin syledikleri her yeni sz, ortaya atlan her bidat bastr-mak, genel anlaya uydurmak iin youn bir aba harcyordu. Kon-siller dzenliyordu. Bu tr sylemlerle ortaya kanlar, ikna olmadklar takdirde, tekfir ediyor, srgn ediyor, aforoz ediyor veya ldryordu. lk konsil, Arius'un; "Oul uknumu, Baba uknumuna eit deildir. nk Allah kadimdir, ncesizdir. Mesih ise mahluktur, sonradan var edilmitir." demesi zerine toplanan "znik Konsili"ydi. Patrikler, kardinaller ve papazlar Konstantiniye'de (stanbul), Kral Konstantinus huzurunda bir araya geldiler. yz on kiiydiler. So-nunda u ortak karara vardlar: "Biz her eyin maliki, grlen ve grlmeyen her eyin yaratcs, tek Baba Allah'a ve tek Allah'n olu tek Oul sa Mesih'e inanyoruz. O, tm yaratlanlarn ilkidir, ama yaratl-m deildir. Hak ilahtan olma hak ilahtr. Alemlerin ve her eyin dzeni elinde salam bir temele dayanan Baba'nn cevherindendir. O, bizim iin ve bizim kurtuluumuz iin gkten indi, Ruh-ul Kuds'ten ayrlarak insan grnmne girdi ve Bakire Meryem'den dodu. Filatus zamannda asld ve gmld. Sonra lmnn nc gnnde kalkt, ge ykseldi ve babasnn sana oturdu. O, ller ve diriler arasnda hkmetmek zere bir kez daha dnmeye hazrdr. Ayn ekilde biz, babasndan kan, hakkn ruhu, tek Ruh-ul Kuds'e, gnahlar balanmas iin tek

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 256

bir vaftize,44 tek kutsal Hristiyan-Katolik cemaate, bedenlerimizin tekrar kalkacana45 ve sonsuz hayata inanyoruz."46 Bu, ilk konsld. Ancak bundan sonra da birok konsller topland. Ama oluan yeni mezheplerle bir ilgilerinin olmadn, onlarn din d olduunu vurgulamakt. Nesturi, Yakubi, Elyani, Yelyarisi, Makdanosi, Sabalyusi, Nutosi ve Pavlusi mezhepleri gibi. Bylece kilise, denetim grevini aksatmadan yrtyordu. Davet misyonunu gevetmiyordu. Gnbegn gc ve otoritesi artyordu. Bu durum, Fransa, ngiltere, Avusturya, Prusya (Almanya), spanya, Portekiz, Belika ve Hollanda gibi Rusya dnda tm Avrupa devletlerinin Hristiyan olmalarna yol at. Rusya ise, Miladi beinci yzyln sonlarnda, yni 496 ylnda bu dini benimsedi. Kilise gnbegn gelimesine, glenmesine devam ederken, kuzey halklar ve barbar kabileler de Roma'ya saldryorlard. Savalar ve i karklklar Kayserlerin saltanatn zayflatyordu. Sonunda Romallar ve galip toplumlar dini otorite gibi memleket ynetiminin de kiliseye devredilmesinde birletiler. Bylece o gn manevi egemenlikle maddi egemenlik, kilisenin bakan olan Papa Gregorius'da birleti. Tarih, Miladi 590' gsteriyordu. Bylece Roma Kilisesi, Hristiyanlk dnya-s zerinde mutlak bir egemenlie sahip oldu. Fakat mparatoluk, bakenti Roma olan Bat Roma Devleti ve bakenti Konstantiniye (stanbul) olan Dou Roma Devleti olmak
44- Vaftiz edilmilikten maksat, batni temizlik ve kutsallktr. 45- Burada yle bir kuku dile getirilmitir: "Bu ifade, ahirette cismani kyam kabul etmeyi gerektirir. Oysa Hristiyanlar ruhani kyama inanrlar. Bunu ncilden alglamak mmkndr." Ancak benim kanatime gre ncil, sadece kyamette dnyadaki cismani lezzetlerin olmayacana delalet eder; insann bedenden soyutlanm mcerret bir ruh olacana delalet etmez. Etse etse, insann kyamette melekler gibi olacana, insanlar arasnda evliliin olmayacana delalet eder. Eski ve Yeni Ahitlerde, kyamet gnndeki insan yle dursun, aka yce Allah'n ve meleklerin cisim olduu ifade edilir. 46- el-Milel ve'n-Nihal, ehristani.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 257

zere ikiye ayrlnca, Dou Roma Devleti'nin krallar, kendilerini lkelerinin dini liderleri olarak da ilan ettiler ve Roma Kilisesi'ne tbi olmadlar. Bu, Hristiyanln Roma Kilisesi'ne bal olan Katolikler ve ora-ya bal olmayan Ortodokslar eklindeki blnmesinin balangcyd. Konstantiniye (stanbul) kenti Osman Oullar'nn eline geinceye ve Kral Poli Olokos ldrlnceye kadar bu durum byle devam etti. O, Dou Roma Devleti'nin son kral ve o gnk kilisenin keiiydi. (Ayasofya Kilisesi'nde ldrld.) Ondan sonra Rus arlar, Roma Kayserleriyle aralarndaki hsmlk dolaysyla, bu dini makamn, yni kilise bakanlnn miras olarak kendilerine yetitiini iddia ettiler. Ruslar Miladi onuncu yzylda Hristiyan olmulard. Bylece Rus arlar, Roma Kilisesi'ne balanmadan kendi topraklarnn kilise keileri de oldular. Tarih, 1454 yln gsteriyordu. Bu durum, ar Nikola'nn ldrlmesine kadar yaklak olarak be asr devam etti. Nikola son Rus aryd. O ve ailesi 1918 tarihinde ko-mnistler tarafndan ldrld. Bylece Roma Kilisesi aa yukar, blnmeden nceki konumuna gelmi oldu. Fakat kilise, ynetimdeki liderlerinin abalaryla ortaada insan hayatnn tm alanlarna mdahale ediyordu. Bu dnemde kilise, gcnn doruundayd. Bu kilise basksndan kurtulmak isteyen dindarlar kiliseye ba kaldrdlar, onca baskdan azat olmak istediler. Sonuta bir grup, kilise liderleri ve papalarn hkmlerine tbi ol-may reddetti. Ancak ncil'in retilerine ve konsillerinin karsamalarna, alimlerinin ve papazlarnn zerinde ittifak ettikleri hkmlere t-bi olmaya devam ettiler. Bunlara Ortodokslar ad verilir. Bir dier grup ise, kesin bir ekilde Roma Kilisesi'ne tbi olmaktan vazgeti. Bunlar ncil'in retisi hususunda da Roma Kilisesi'ne bal deildirler. Roma Kilisesi'nin emirleri de onlar

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 258

balamaz. Bunlara Protestanlar denir. Bylece bugn Hristiyanlk dnyas e blnm durumdadr: Katolikler: Bunlar Roma Kilisesi'ne ve retisine tbidirler. Ortodokslar: Roma Kilisesi'nin retisine tbidirler, ama kilisenin kendisine tbi deildirler. Bu mezhebin oluumu, kilisenin blnmesinden sonradr. zellikle kilisenin stanbul'dan Moskova'ya tanmasndan sonra. (Daha nce bu hususa deindik.) Protestanlar: Ne kiliseye, ne de retisine tbi deildirler. Kendilerine zg bamsz bir yollar vardr. Miladi on beinci yzylda ortaya kt. Yaklak olarak yirmi asrdan bu yana Hristiyanlk dininin yaad servenin zeti budur. Bu kitabn ana fikrini kavrayanlar, rahatlkla bilirler ki, Hristiyanlk tarihini zetlememizin gerisindeki amac u ekilde sralamak mmkndr: Birincisi: Aratrmaclar, Hristiyanln tarih boyunca yaad gelimeleri bilsinler. Miras, sirayet, etkilenme, karma veya gelenek yoluyla, inan sistemlerine girmi olmas muhtemel olan putperestlik inanlar, dnceleri ve geleneklerinin farknda olsunlar. kincisi: Kilisenin, zellikle Roma Kilisesi'nin egemenlii, Miladi ortaalarda aamal olarak dorua kmt. Din ve dnya ilerinin egemenlii kilisenin elindeydi. Avrupa'daki tm krallklar kiliseye boyun eiyordu. stedikleri kral azlediyor, istediklerini atayabiliyorlard.47 Rivayete gre, bir keresinde Papa, iledii bir gnahtan dolay balanmak dileiyle, gnah karmak isteyen Alman mparatoru'na k mevsiminde saraynn kapsnda gn boyunca yaln ayak durmasn emretmitir.48 Bir keresinde Papa, dizleri stnde gelerek balanmak dileyen kraln tacn tekmelemitir.49
47- el-Futuhat-ul slamiye 48- a.g.e. 49- a.g.e.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 259

Kilise, Mslmanlar ballarna yle tantmt ki, slam' bir putperestlik dini olarak gryorlard. Bunu, Hristiyanlarla Mslmanlar arasnda uzun yllar devam eden hal savalar srasnda Hristiyanlar savaa tevik amacyla sylenen iirlerde ve sloganlarda gryoruz. Hristiyanlar, Mslmanlar putlara tapanlar olarak gryorlar50 Gya Mslmanlarn tane tanrs vard. Bunlar srasyla d. "Mahom", dier adlaryla da "Bafomid" ve "Mahomend"dir. Bu ilk tanrdr ve o, "Muhammed"dir. Ondan sonra "lin" gelir. Bu da ikinci tanrdr. Sonra "Tarfacan" gelir. Bu da nc tanrdr. Hristiyanlarn baz aklamalarndan, Mslmanlarn iki tane daha tanrlarnn olduuna inandklar anlalyor. Bunlar, "Martuvan" ve "Cubin"dir. Ancak bunlar, derece bakmdan sz edilen ilk tanrdan sonra gelirler. "Muhammed, arsn kendisinin tanrl esasna dayandrmtr." diyorlard. Bazen de; "O, kendisine altndan bir put edinmitir." diyorlard. Richard, Frenkleri Mslmanlara kar kkrtmak iin syledii iirlerinin birinde yle der: "Kalkn ve Mohomend'i ve Tarfacan' devirin. Tanrnza yakn olmak iin onlar atee atn." Roland, Mslmanlarn Tanrs "Mahom"u yle betimler: "O, b-tnyle altn ve gmten yaplmtr. Onu grsen, hibir sanatkrn, ondan daha gzel bir ey tasavvur edip de yapmasnn mmkn olmadn tasdik edersin. ri bir cssesi, gzel bir yaps vardr. Yznden ululuk izleri okunur. Altn ve gmten yaplan Mahom'un gz alcl grenlerin gzlerini kamatrr. En gzel ve en salam sanat eserlerinden biri olan bir filin zerine oturtulmutur. Karn botur. Ona bakan, karnndan bir k hisseder. Pahal ve k saan talarla yaldzlanmtr. Dardan baknca ii grlebilecek ekilde effaftr. Bir sanat eseri olarak esizdir.
50- Buradan balamak zere blmn sonuna kadarki ksm, Henry De Castry'nin "slam Dini" adl kitabnn tercmesinden (Birinci Blm) nakledilmitir.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 260

Mslmanlar zora dtkleri zamanlarda tanrlarnn onlara ilham ettiklerine ahit olduklar iin, bir savata Mslmanlarn yenilgiye uramas zerine, komutanlar, Mslmanlarn Mekke'deki tanrlarn (yni Hz. Muhammed'i) grmek zere birini gnderir. Olaya ahit olanlardan biri yle anlatr: "Tanr (yni Hz. Muhammed) bulunduklar yere geldi. Etrafn ballarndan oluan byk bir kalabalk sarmt. Davullar, zurnalar, utlar ve gmten yaplma borular alyorlar, arklar syleyip raks ediyorlard. Sonunda onu coku, elence ve lklar iinde karargaha getirdiler. Halifesi onun gelmesini bekliyordu. Onu grnce, dizlerinin zerine kalkt ve huzu ve huu iinde ona tapmaya balad." Richard, yukarda betimlenen tanr "Mahom"un vahyediini de u ekilde tasvir eder: "Bycler, bir cini emirleri altna almlar. Onu sz edilen putun iine koymular. Bu cin orada barp arr, grlt karr, sonra konumaya balar. Mslmanlar onu byk bir sessizlik iinde dinlerler." Buna benzer mesnetsiz yaktrmalar hal savalar yllarnda yazlan veya o dnemi anlatan kitaplarda byk oranda yer almaktadr. yle ki bunlar okuyan bir kimse afallayp kalr. Okuduklarna inanamaz, aknlktan dehet iinde donakalr. Yaplan naklin doru olmayabileceini dnr. nk bunlar yle iddialardr ki, bir Mslman ne uyankken, ne uykusunda, ne de uyuklamasnda bunlara tank olmutur. ncs: Dnce sahibi aratrmaclar, Hristiyanlk arsnn gemiten gnmze kadar geirdii evrimin izgisini somut bir ekilde alglasnlar; putperestlik inanlarnn, nasl balangta, Hz. sa (a.s) hakknda ar tasvirlerde bulunma eklinde, sonra da "Baba, Oul, Ruh-ul Kuds" lemi kalbnda, haa gerilme ve gnahlara bedel olma, bunun gerei olarak da srf inanmakla yetinip amel etmekten vazgeme fikri eklinde sinsice Hristiyanlk arsna sirayet ettiini bilsinler. Balangta sapma, dini kalplar iinde gelime gsteriyordu.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 261

Karlatklar buhranlar oru, namaz ve vaftiz gibi ameller vastasyla kilise tarafndan zme kavuturuluyordu. Ancak te yandan dinsizlik de her gn biraz daha geliiyor, g kazanyor ve Hristiyanlk btn iinde eitli blnmeler oluyordu. Sonunda Protestanlk ortaya kt, kanun (uygulanmak zere konulan pratik hkmler) tesi zgrl esas alan resmi yasalar siyasal kargaann yerini ald. Buna bal olarak da dinsel eitimin etkisi zayflyor, bu yndeki abalar beklenen sonular vermiyordu. Sonuta tam zgrl douran materyalizmin yaygnlamasyla zaman iinde insani deerler ve ahlakn temelleri kt. Diyalektik materyalizme, fizik tesinin, deimez stn ahlakn ve dini eylemlerin inkarna dayal komnizm ve sosyalizm ideolojileri etkin olmaya balad. Manevi insanlk kt, yerini yrtclk ve karclk karm materyalist hayvanlk ald, dnya hzla o ynde ilerlemeye balad. Son zamanlarda dnya apnda etkin olmaya balayan dinsel geliimler ise, politik oyunlarn bir tezahrnden baka bir ey deildir. Politikaclar, siyasal amalarna ve arzularna ulamak iin bu oyunu tezgahlyorlar. nk bugn etkin olan politika, her kapy almay, her tan altna ve her delie elini sokmay ngrmektedir. ikago Le Teran Fakltesi, Dini limler Profesr Josef Schitler konuya ilikin olarak yle der: "Amerika'da etkin olmaya balayan yeni dinsel uyan, dinin ada uygar yaama uyarlanmasndan ve ada medeniyetin din kart olmadnn kantlanmasndan baka bir ey deildir. Bunun byk bir tehlikesi vardr, o da udur: nsanlarn byk ounluu, ada uygarln verilerine inandklar halde dindar olduklarn sanrlar. Bylece bir gn ortaya kabilecek gerek bir din arya tevecch etmez, ona katlma gereini duymazlar."51
51- "Live" dergisi, ABD. 6 ubat 1956.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 262

Amerika'da Rus Ortodoksluunun en byk savunucularndan biri olan Florovski der ki: "Amerika'daki dinsel eitim, toplumun gnln ho tutmaktan baka bir anlam ifade etmiyor. nk eer gerek bir dinsel uyan olsayd, derin ve pratik retilere dayanyor olmas gerekirdi."52 Din kervannn nereden yola ktna ve nerede konakladna ba-kn! ar, dini (akideyi), ahlak (gzel huylar) ve eriat (pratik amel-leri) ihya etmek adna balamt, gelip dayand son nokta, bu saydklarmn tmnn geersiz klnmas ve yerini hayvani yaantnn almas oldu. Bu durum, "Kddis" ve "Havari" dedikleri Pavlus ve destekilerinin eliyle gerekleen ilk sapmann geliiminin sonucundan baka bir ey deildir. Bugn btn dnyann insanl yok olula tehdit ettiini haykrd ada uygarlk, "Pavlus Uygarl" olarak tanmlansa yeridir. "ada uygarln nderi, bayraktar sa'dr." iddiasndansa, "Pav-lus Uygarl" nitelemesi daha gerekidir.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Tefsir-ul Kumm'de, "Hibir insana yakmaz ki, Allah kendisine kitap, hkm ve peygamberlik versin de..." ayetiyle ilgili olarak deniliyor ki: "sa insanlara; "Sizi ben yarattm, u halde Allah' bir yana brakarak bana kul olun." demedi, fakat onlara; "Rabbaniler, yni alimler olun." dedi." (c.1, s.106, Kum basks) Ben derim ki: nceki aklamalarmzn ak iinde bu deerlendirmeyi desteleyen karineler geti. Hadiste, sa'nn insanlara; "Sizi ben yarattm." demediinin vurgulanmas, onun insanlara; "Bana kul olun." sylemediine ilikin bir kant niteliindedir. nk eer onlara byle bir ey sylemi olsayd, onlar yarattn da onlara bildirmi olmas gerekirdi. Oysa onlara bunu bildirme-

52- a.g.e.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 263

mitir, dolaysyla onlara byle bir ey de sylememitir. Yine ayn eserde, "Ya da size, Melekleri ve peygamberleri Rabler edinmenizi emretsin..." ifadesiyle ilgili olarak yle deniyor: "Bir top-luluk meleklere tapyordu. Hristiyanlarn iinde bir grup sa'nn tanr oluunu iddia ediyordu. Yahudiler; "Uzeyr, Allah'n oludur." diyorlard. Bunun zerine yce Allah; "Ya da size, melekleri ve peygamberleri Rabler edinmenizi emretsin..." ayetini indirdi." (c.1, s.106, Kum basks) Biz, nceki blmlerde bu konuyu etraflca ele aldk. ed-Drr-l Mensr adl eserde, bn-i shak, bn-i Cerir, bn-i Mn-zir, bn-i Ebi Hatem ve Beyhaki'nin (ed-Delail'de) bn-i Abbas'tan y-le rivayet ettikleri kaydedilir: "Yahudilerin hahamlar ile Necran Hristiyanlar Resulullah'n yannda toplanmlard ve Resulullah (s.a.a) onlar slam'a davet ediyordu. O srada Ebu Rafi Kurazi dedi ki: "Ey Muhammed, Hristiyanlarn Meryem olu sa'ya taptklar gibi bizim de sana tapmamz m istiyorsun?" Necran Hristiyanlarndan Reis adl biri de, ona katlarak; "Gerekten bunu mu istiyorsun bizden, ey Mu-hammed?" dedi. Bunun zerine Peygamberimiz (s.a.a) yle buyurdu: "Allah'tan bakasna tapmaktan veya O'ndan bakasna kulluk sunmay emretmekten Allah'a snrz. Allah beni bunun iin gndermedi. Bana by-le bir eyi emretmedi." Bunun zerine yce Allah, "Hibir insana yakmaz ki, Allah kendisine kitap, hkm ve peygamberlik versin de sonra o... Artk siz Mslman olduktan sonra, size kfr m emredecek?" ayetlerini indirdi." (c.2, s.46, Beyrut
basks)

Yine ayn eserde, Abd b. Hamid'in, Hasan'dan yle rivayet ettii geer: "Duydum ki, adamn biri Resulullah'a yle demi: "Ya Resu-lullah, seni de bir birimizi selamladmz gibi selamlyoruz. Oysa sana secde etmemiz gerekmez miydi?" Peygamberimiz ona u karl vermi: "Hayr! Ama Peygamberinize kar saygl olun. Onun Ehl-i Beyt'inin hakkn gzetin. nk Allah'tan bakasna

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 264

secde etmek doru deildir." Bunun zerine yce Allah: "Hibir insana yakmaz ki, Allah kendisine kitap, hkm ve peygamberlik versin de sonra o... Artk siz Mslman olduktan sonra, size kfr m emredecek?" ayet-lerini indirdi." (c.2, s.47, Beyrut basks) Ben derim ki: Bu iki olayn dnda, baka olaylar da ayetin ini sebebi olarak rivayet edilmitir. Byk ihtimalle bunlar, teorik karsamalardr. Daha nce konuyla ilgili ayrntl bilgi sunduk. Bir de, bir ayetin inii balamnda birok sebebin bir araya gelmi olmas da mmkndr. Dorusunu Allah herkesten daha iyi bilir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 265

81- Hani Allah peygamberlerin misakn almt: "Size kitap ve hikmet verirsem, sonra size beraberinizdekini dorulayan bir eli gelirse, kesin olarak ona iman edeceksiniz ve ona yardmc olacaksnz." Demiti ki: "Bunu ikrar ettiniz ve bu hususta ahdimi aldnz m?" Onlar; "krar ettik." demilerdi de; "yleyse ahit olun, ben de sizinle birlikte ahit olanlardanm." demiti. 82- Artk kim bundan sonra yz evirirse, ite onlar fasklardr. 83- Peki onlar Allah'n dininden bakasn m aryorlar? Oysa gklerde ve yerde her kim varsa, istese de, istemese de, O'na teslim olmutur ve O'na dndrleceklerdir. 84- De ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, brahim, smail, shak, Yakup ve torunlara indirilene, Musa'ya, sa'ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere iman ettik. Onlardan hibiri arasnda ayrlk gzetmeyiz. Ve biz O'na teslim olmularz." 85- Kim slam'dan baka bir din ararsa, asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba urayanlardandr.

AYETLERN AIKLAMASI
Bu ayetler, nceki ayetlerden bamsz, balantsz deildir. Ayetlerin ak bir ve sreklidir, birliini koruyarak akmaktadr. Sanki yce Allah, Ehl-i Kitabn, din ve kitapla ilgili olarak sahip olduklar bilgiye ramen azdklarn, kelimeleri konulduklar anlamlarn dna ekip yorumladklarn, insanlarn kafasn kartrarak hakk grmelerine engel olduklarn, peygamberler arasnda ayrm yaptklarn, Resulul-lah'n (s.a.a) peygamberliine iaret eden ayetleri inkar ettiklerini akladktan ve bu arada Hristiyanlarn aka, Yahudilerin de st kapal bir ekilde iddia ettikleri gibi- Musa ve sa (a.s) gibi bir peygamberin Allah' brakp kendisinin veya peygamberlerden ve meleklerden birinin Rab edinilmesini emretmi olmasn olumsuzladktan sonra, olumsuzluu

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 266

daha da pekitirici bir unsur olarak onlara yle bir soru yneltmektedir: Byle bir ey nasl olabilir? Oysa Allah peygamberlerden misak almtr. Bu misakn gerei olarak onlar, kendilerinden nce ve sonra gelen her peygambere inanp ona yardm etmek zorundadrlar. Kendilerinden nceki tm peygamberleri tasdik etmeli, kendilerinden sonra gelecek olan peygamberleri de mjdelemelidirler. Hz. sa'nn Hz. Musa'y ve eraitini tasdik etmesi ve Hz. Muhammed-'in (s.a.a) geliini mjdelemesi gibi. Ayrca yce Allah, bu konuda mmetlerinden sz almalar ve onlar zerinde ahitlik etmeleri hususunda da peygamberlerden misak almtr. Bu soruyu ynelttikten sonra da bunun, egemenlii gkleri ve yeri kaplayan "slam" olduunu aklamtr. Sonra da elisinden, gnlden itaat ederek bu misaka uymasn istemitir. Allah'a inanmasn, hibir ayrm yapmakszn kendisinden nce gelen tm peygamberlere indirilenlere iman etmesini, yce Allah'a teslim olmasn, bunu kendisi ve mmeti adna yapmasn emretmitir. Bu, aracsz olarak ondan ve dolayl olarak da mmetinden misak almaktr. Bu hususu ileride aklayacaz.
"Hani Allah peygamberlerin misakn almt: "Size kitap ve hikmet verirsem, sonra size beraberinizdekini dorulayan bir eli gelirse, kesin olarak ona iman edeceksiniz ve ona yardmc olacaksnz." Ayet, yce

Allah tarafndan alnan kesin bir szden, misaktan bahsediyor. Allah bu misak, peygamberler iin almtr. "Size bir eli gelirse..." sz buna iaret etmektedir. Nitekim, bu misak peygamberlerden almtr. "Bunu ikrar ettiniz ve bu husuta ahdimi aldnz m?..." ifadesi ile daha sonra yer alan, "De ki: Biz Allah'a... iman ettik..." ifadesi de buna iaret etmektedir. Dolaysyla bu misak, bu sz, peygamberler iin peygamberlerden alnm bir misak, bir szdr. Onlarn dndaki insanlardan da onlarn aracl ile alnmtr. Buna gre, ayette geen "peygamberlerin misak" ile onlardan alnan veya onlar iin alnan misakn kastedilmi olmas mm-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 267

kndr. nk her iki durumda da tek bir misak sz konusudur. Dier bir ifadeyle, ayette geen "peygamberler"den maksat, hem kendilerinden mi-sak alnanlar, hem de kendileri iin misak alnanlar olabilir. Fakat, "Hibir insana yakmaz ki, Allah kendisine kitap, hkm ve peygamberlik versin de..." diye balayan iki ayet, bu ayetle balantl olarak ele alndnda, "peygamberler"den maksadn, kendilerinden misak alnanlar olduunu desteklemektedir. nk ayetlerin ak birlii gsteriyor ki, maksat udur: Peygamberlere Allah kitap, hikmet ve peygamberlik verdikten sonra, insanlar Allah'a ortak komaya davet etmeleri olacak i deildir. Nasl olabilir ki? Oysa Allah onlardan, iman etmek ve kendilerinin dnda insanlar Allah' birlemeye davet eden peygamberlere yardmc olmak hususunda kesin sz almtr. Dolaysyla, yce Allah'n peygamberlerden ald misaktan sz ederek konuya balamas daha mnasip olur. "Size kitap ve hikmet verirsem..." ifadesinin orijinali, "Lema atey-tukum min kitabin ve hikmetin" eklinde okunmutur. Mehur kraat budur. Hamza dndaki kraat bilginleri byle okumulardr. fade orijinalinin bandaki "Lema" harfinin "lam" fetha, "mim"i de muhaf-fef, yni eddesiz telaffuz edilmitir. Buna gre "ma" mevsuledir. "A-teytukum" (Bazlar "ateynakum" eklinde okumulardr.) kelimesi de onun "slas"dr. Zamir hazfedilmitir. "Min kitabin ve hikmetin" sz buna delalet etmektedir. Mevsul kelime mptedadr, haberi de "letu'-minunne..." diye balayan ifadedir. "Lema"nn bandaki "lam" harf-i ibtidaiye=balang harfidir ve "letu'minunne..." kelimesinin banda-ki "lam" ise "kasem" edatdr. Tm de, alnan misak aklamaya dnktr. Buna gre yle bir anlam elde etmi oluyoruz: "Size verdiim kitap ve hikmetten sonra size beraberinizdekini dorulayan bir peygamber geldiinde, kesin olarak ona iman edeceksiniz ve ona yardmc olacaksnz." "Ma" harfinin art edat olmas da mmkndr. Cezas da

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 268

"letu'mi-nunne bihi" olur. Bylece u anlam elde etmi oluruz: "Size kitap ve hikmet verirsem, sonra size beraberinizdekini dorulayan bir peygamber gelirse, kesin olarak ona iman edeceksiniz ve ona yardmc olacaksnz." Bu anlamlandrma daha gzeldir. nk kasemi mahzuf olan "lam"n ceza cmlesinin bana gelmesi daha yaygn bir uygulamadr. Buna dayal olarak elde edilen anlam da daha akc ve daha ak olur. Ayrca misaklarla ilgili ifadelerde art cmlesi, daha sk bavurulan ve daha ok bilinen bir uygulamadr. "Lema" kelimesinin "lima" eklinde okunmasna gelince; bu 'lam'n "gerekelendirme" amacna ynelik olduunu, "ma" harfinin de mev-sule konumunda alglandn gsterir. Ancak tercih, "lam"n fetha, y-ni "lema" eklinde okunmas ynndedir. "Size verirsem" ve "size gelirse" ifadeleri gsteriyor ki, hitap, balang itibariyle peygamberlere yneliktir. Ancak, "Bunu ikrar ettiniz ve bu hususta ahdimi aldnz m?" ifadesi, hitabn hem peygamberlere, hem de onlarn mmetlerine ynelik olduuna ilikin bir karine konumundadr. Daha dorusu, hitap peygamberlere zgdr, ancak hitabn hkm hem onlar, hem de onlarn mmetlerini kapsamaktadr. Dolaysyla peygamberler iman etmek ve yardmc olmak zorunda ol-duklar gibi, mmetleri de iman etmek ve yardmc olmak zorundadrlar. "...sonra size beraberinizdekini dorulayan bir eli gelirse..." ifadesinin zahiri, zaman asndan "sonradan gelme" durumunu gstermektedir. Buna gre, daha nce gelmi olan peygamber, iman etmek ve arkasndan gelen peygambere yardmc olmakla ykmldr. Fakat, "De ki: "Biz Allah'a... iman ettik..." ifadesinden anlald kadaryla misak, nce gelen ve sonra gelen tm peygamberlerden alnmtr. Dolaysyla sonra gelen peygamberin de, iman etmesi ve nce gelen peygambere yardmc olmas bir zorunluluktur. Kukusuz biz bunu, ayetin lafzndan deil, hitabn znden alglyoruz. Ulu Allah dilerse, bu hususla ilgili ayrntl a-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 269

klamalarda bulunacaz. "...kesin olarak ona iman edeceksiniz ve ona yardmc olacaksnz." Birinci zamirin de, tpk ikinci zamir gibi "peygamber"e dndrlmesi caizdir. nk bir peygamberin baka bir peygambere inanmasnn sakncas yoktur. Nitekim yce Allah bu hususa u ayette iaret etmitir: "Peygamber, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, m'minler de. Tm, Allah'a, meleklerine, kitaplarna ve elilerine inand." (Bakara, 285) Ancak, "De ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, brahim'e... indirilene iman ettik..." ayetinin zahiri, ilk zamirin kendi-lerine verilen kitap ve hikmete, ikinci zamirin de "peygamber"e dndn gstermektedir. Buna gre yle bir anlam elde etmi oluyoruz: "Size verdiim kitap ve hikmete iman edeceksiniz ve sizin yannzdakini tasdik etmek zere gelen peygambere yardmc olacaksnz." ki: "Bunu ikrar ettiniz ve bu hususta ahdimi aldnz m?" "Demiti Onlar; "krar ettik." demilerdi." Soru, onaylatma amacna yneliktir. "krar" bilindii gibi, kabul etme, onaylama anlamn ifade eder. Ayetin orijinalinde geen "sr" ise, "ahit" demektir ve cmle iinde "almak" fiilinin mefulu konumundadr. Ahit almak, "alan"dan ayr olarak, "kendisinden ahit alnan" birini gerektirir. Burada kendilerinden ahit alnanlar ise, ancak peygamberlerin mmetleri olabilir. Buna gre ayetin anlam yle olur: "Demiti ki: "Siz misak ikrar ettiniz mi ve bu hususta mmetlerinizden ahdimi aldnz m?" Onlar; "krar ettik." demilerdi." "Ahit almaktan maksat, peygamberlerin bunu kendi adlarna kabul etmeleridir." diyen de olmutur. Bu durumda, "ve bu hususta ahdimi aldnz m?" ifadesi, "ikrar ettiniz mi?" sz iin atf- beyan (aklayc bala) olur. Cevap olarak; "krar ettik." demeleri ve "ahit almak"tan sz etmemeleri de, bu gr destekliyor. Bu durumda, sz konusu misak srf peygamberlere zg olur ve mmetleri kapsamna almaz. Ancak, "yleyse ahit olun... demiti." ifadesi, bu karsamay geersiz klyor. nk ahitliin, peygamberlerin

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 270

dndakiler iin sz konusu olduu aktr. Ayrca, daha sonra gelen, "De ki: "Biz Allah'a... iman ettik..." ifadesi de bunu destekliyor. Aksi takdirde, "Ben iman ettim." denilirdi. Bu da gsteriyor ki, burada Peygamberimizin (s.a.a) kendisinin ve mmetinin iman ifade edilmektedir. Ancak denebilir ki: "mmetlerin bu hususta peygamberlere ortak olduklar, "yleyse ahit olun." ve "De ki: "Biz Allah'a... iman ettik." ifadelerinden alglan-maktadr. Dolaysyla, "ahdimi aldnz m?" sz, bununla ilgili bir anlam, bir iaret iermiyor."
"yleyse ahit olun, ben de sizinle birlikte ahit olanlardanm" demiti." Daha nce de iaret ettiimiz gibi, ahitlik genellikle

bakalaryla ilgili olur. u halde, burada peygamberlerden ve mmetlerinden sadr olan bir ahitlik sz konusudur. Daha nce de vurguladmz gibi, "De ki: "Biz Allah'a... iman ettik." diye balayan ifade ve ayrca ayetlerin ak bunun tandr. nk ayetlerin ak, Ehl-i Kitabn, Resulullah Efendimizin (s.a.a) davetine olumlu karlk vermekten kanmalarn protesto etmeye, bu tutumlarn eletirmeye yneliktir. Ayn ekilde, bu ayetlerde onlarn Hz. sa ve Hz. Musa'ya ilikin aslsz yaktrmalar da reddediliyor. Nitekim, "Peki onlar, Allah'n dininden bakasn m aryorlar?" ifadesi ve dier ifadeler de bu karsamay desteklemektedir. olun." sznden maksat, baz peyDenebilir ki: "yleyse ahit gamberlerin dier bazsna ahitlik etmesidir. Yine denebilir ki: "yleyse ahit olun." hitabnn muhataplar peygamberler deil, meleklerdir. Her iki yaklam da zleri itibariyle mmkn olmakla beraber, ayetin lafz, somut bir karine olmadka, buna ilikin bir ipucu vermemektedir. stelik, karinenin bunun aksine iaret ettiini de vurgulamtk. Ayette dikkat eken bir husus da, "Hani Allah peygamberlerin (nebilerin) misakn almt: ...size bir eli (resul) gelirse..." ifadesinde misakn nebilerden, resuller iin alnm olduuna ynelik

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 271

ince bir iarete yer verilmi olmasdr. "nsanlar tek bir mmetti..." (Bakara, 213) ayetine ilikin aklamamzn ak iinde "nebilik" ile "resullk" arasndaki fark aklam, resuln nebiden daha zel bir konumda olduunu belirtmitik. Ayetin lafzndan anlald kadaryla misak, "nbvvet" makamndan "risalet" makam iin alnmtr. Bunun aksini gsteren bir iaret yoktur. Buna dayal olarak baz tefsir bilginlerinin, ayetin anlamyla ilgili olarak syledikleri u szleri tartabiliriz: "Her biri dierini tasdik etmek ve birbirlerine iman etmeyi emretmek zere btn peygamberlerden misak alnmtr. Yni, din birdir ve btn peygamberler insanlar bu dine davet etmilerdir." Kukusuz, bu deerlendirme ak gerein ifadesidir. imdiye kadar yaptmz aklamalara gre ayetin anlam u ekilde belirginlemektedir: Yce Allah peygamberlerden ve onlarn mmetlerinden kesin misak almtr. Buna gre, ayet yce Allah kendilerine kitap ve hikmet verirse, sonra beraberlerinde olan tasdik eden bir eli gelirse, Allah'n kendilerine verdii kitap ve hikmete iman edecek, resule de yardmc olacaklardr. Peygamberlerden sonra gelen, nce geleni ve kendi ada olan tasdik edecek, nce gelen de, sonra geleni mjdeleyip mmetine tavsiye edecektir. mmet de onlara verilene iman edecek, sz konusu peygamberi tasdik edip ona yardmc olacaktr. Bu da, dinin birliini gerektirmektedir. Baz tefsir bilginlerinin ayetin maksadyla ilgili olarak; "Allah, peygamberlerden Hz. Muhammed'i (s.a.a) tasdik etmeleri, onun peygamber olarak gnderiliini mmetlerine mjdelemeleri ynnde kesin sz almtr." eklindeki deerlendirmelerine gelince; bu deerlendirme, z itibariyle doru olmakla beraber, daha nce iaret ettiimiz gibi, buna ayetlerin genel ak delalet ediyor, zel olarak bu ayet deil. nk ayetin lafz geneldir. Ayrca ayet, Ehl-i Kitaba ilikin eletirinin ak iinde yer almaktadr. Ama,

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 272

kitaplarn tahrif ettikleri, Peygamberimize ilikin ayetleri gizledikleri, apak geree kar inat ettikleri, dik ballk ettikleri iin Ehli Kitab knamak, onlar azarlamaktr. "Artk kim bundan sonra yz evirirse..." ifadesi, yukarda sz edilen misak pekitirme amacna yneliktir. Anlam da son derece aktr.
"Peki onlar Allah'n dininden bakasn m aryorlar?... O'na teslim olmutur." Bu ayet peygamberlerden alnan misakla ilgili anlatm

ieren nceki ayetin bir ayrnts konumundadr. Dolaysyla ayeti u ekilde yorumlamak gerekir: "Mademki Allah'n dini birdir, mademki yce Allah bu tek dine dayal olarak peygamberlerden ve mmetlerinden kesin sz almtr, mademki nce gelen peygamberler ve mmetleri sonra gelen resul mjdelemekle, onun getirdii mesaja inanmakla, onu tasdik etmekle ykmldrler, u Ehl-i Kitap topluluklar seni inkar etmekle neyi amalyorlar? Durumlarna baklrsa, dini aryor gryorlar. Peki onlar, Allah'n biricik dini olan slam'dan bakasn m aryorlar? Bu nedenle mi seni tasdik etmiyorlar, slam dinine balanmyorlar? Oysa slam'a sarlmalar gerekirdi. nk slam, insann ftratna, zdoasna dayal olarak ekillenen dindir. Zaten dinin byle olmas gerekir. Bunun kant udur: Gklerde ve yerde bulunan akl ve bilin sahibi varlklar, varolu balamnda Allah'a teslim olmulardr. Dolaysyla yasama balamnda da O'na teslim olmalar bir zorunluluktur.
"Oysa gklerde ve yerde her kim varsa, istese de, istemese de, O'na teslim olmutur." Gklerde ve yerde bulunan herkesi, bu arada

Mslman olmadklar belirtilen Ehl-i Kitab kapsayan bu slam, "teslim olmutur" fiilinin gemite gereklemi bir anlam ifade eden mazi bir fiil olmas dolaysyla, Allah'n emrine ynelik varolusal teslim oluu ifade etmektedir, kulluk kasti tayan boyun ei anlamndaki slam' deil. Bu anlam, "istese de, istemese de." sz desteklemekte ya da kantlamaktadr. Buna gre, "O'na teslim olmutur." ifadesi, medlul ve

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 273

msebbep adna delil ve sebebin zikrediliiyle yetinilmesine ilikin bir rnektir. Bu durumda ifadenin anlamsal alm yle olur: Yoksa onlar slam'dan baka bir din mi aryorlar? Oysa slam Allah'n dinidir. nk gklerde ve yerde bulunan herkes O'na teslim olmutur, O'nun emrine boyun emitir. Eer buna raz olurlarsa, boyun emeleri gnll olarak gereklemi olur. Eer Allah'n dilediini istemezlerse, bakasn talep ederlerse, yine de onlarn hakknda O'nun emri geerli olacak, O'nun dedii gerekleecektir; hem de istemedikleri halde. Buradan anlalyor ki, "istese de, istemese de." ifadesinin orijina-lindeki "vav" balac, iki durumu bir birinden ayrma amacna yneliktir. Dolaysyla "istemek"ten maksat, onlarn yce Allah'n kendileriyle ilgili olarak irade ettii sevdikleri eylere rza gstermeleri durumu, "istememek"ten de maksat, lm, yoksulluk ve hastalk gibi yce Allah'n kendileriyle ilgili olarak irade ettii sevmedikleri eylerden honut olmamalar durumudur. "Ve O'na dndrleceklerdir." Bu da, slam'n din olarak benimsenmesinin bir dier gerektirici nedenidir. nk onlar, geek Mevlalar olan Allah'a dndrleceklerdir, kfrlerinin ve irklerinin kendilerini srkledii eylere deil. "De ki: "Biz Allah'a, bize indirilene... iman ettik." ayeti, peygamberimizden ve dier peygamberlerden alnan misaka dayal olarak ona yneltilen bir emri ifade etmektedir. Ondan, kendisi ve mmetinden inanlar adna; "Biz Allah'a, bize indirilene... iman ettik." demesi istenmektedir. Az nce iaret ettiimiz gibi, bu da sz konusu misakn hem peygamberlerden, hem de onlarn mmetlerinden alndna ilikin bir kant niteliindedir. "...brahim, smail, shak, Yakup ve torunlara indirilene..." Burada isimleri zikredilenler, brahim soyundan gelen peygamberlerdir. Ayetten, "torunlar"la kastedilenlerin, Yakub'un soyundan ge-len peygamberler veya Davud, Sleyman, Yunus, Eyub ve dierleri gibi

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 274

srailoullar kabilelerinden olan peygamberler olduuna ilikin bir dolayl iaret alglamak mmkndr. "Ve peygamberlere Rablerinden verilenlere..." ifadesi, cmle iinde aklamay genelletirmek amacyla yer almaktadr. Ama, Adem ve Nuh gibi dier peygamberleri de kapsam iine almaktr. Sonra da; "Onlardan hibiri arasnda ayrlk gzetmeyiz. Ve biz O'na teslim olmularz." ifadesiyle tm bir deerlendirme altna toplanyor.
"Kim slam'dan baka bir din ararsa, asla ondan kabul edilmez."

ifadesi, alnan misakn kapsam alannn dnda kalan yaklamn olumsuzlanmasn amalamaktadr. Dolaysyla misakn gereklerini yerine getirmenin zorunluluu vurgulanmaktadr.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Mecma-ul Beyan adl eserde, Emir-l M'minin'den (a.s) yle rivayet edilir: "Yce Allah, bizim Peygamberimizden nce, btn peygamberlerden kesin sz ald ki, onun geliini ve zelliklerini mmetlerine haber versinler, onu mjdelesinler, onu tasdik etmelerini emretsinler." (c.1, s.468, Tahran basks) ed-Drr-l Mensr adl eserde, bn-i Cerir, Ali b. Ebi Talib'ten (r.a) rivayet eder: "Yce Allah Adem'den imdiye kadar gnderdii btn peygamberlerden Hz. Muhammed (s.a.a) hakknda kesin sz almtr. ayet onun gnderilii srasnda yayorlarsa, kesinlikle ona inanacaklar, ona yardm edeceklerdir, ona inanmay emredecek ve kavimlerinden bu hususta sz alacaklardr." Hz. Ali bunlar syledikten sonra u ayeti okudu: "Hani Allah peygamberlerin misakn almt: "Size kitap ve hikmet verirsem..." (c.2, s.47, Beyrut
basks)

Yukarda yer verdiimiz iki rivayet, daha nce de iaret edildii gibi, ayetin lafznn ve aknn delalet ettii hususu genel olarak aklamaktadrlar.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 275

Mecma-ul Beyan ve el-Cevami adl eserlerde mam Cafer Sadk'n (a.s) ayetin anlamyla ilgili olarak yle buyurduu rivayet edilir: "Hani Allah, peygamberlerin mmetlerinden misak almt. Her mmetten peygamberini tasdik etmek, onun getirdii dine gre amel etmek zere sz almt. Ancak onlar verdikleri szlerini tutmadlar; peygamberlerinin eriatlarnn birounu terk ettiler, birounu da tahrif ettiler." (Mecma-ul Beyan, c.2, s.468, Tahran basks) Rivayette sz edilen husus, ayetin uyarlanabilecei konulardan birine temas etme eklindedir. Dolaysyla, ayetin hem peygamberleri, hem de mmetlerini kuatan genellikte olmasyla elimez. Yine Mecma-ul Beyan adl eserde, Emir-l M'minin'in, "Bunu ik-rar ettiniz ve bu hususta ahdimi aldnz m?" ifadesiyle ilgili olarak yle buyurduu rivayet edilir: "Yni, "Bunu ikrar ettiniz mi? Ve buna ilikin olarak mmetlerinizden sz aldnz m?" Peygamberler ve mmetleri dediler ki: "krar etmemizi emrettiin eyi ikrar ettik." Allah buyurdu ki: "Bu hususta mmetleriniz zerinde ahit olun. Ben de sizinle beraber, sizin ve mmetlerinizin zerinde ahidim." (c.2, s.468) ed-Drr-l Mensr adl eserde, bn-i Cerir, Ali b. Ebu Talib'in, "yleyse ahit olun..." diye balayan ifadeyle ilgili olarak yle buyurduunu rivayet eder: "Yce Allah buyuruyor ki: "Bu hususta mmetleriniz zerinde ahit olun. Ben de sizinle beraber sizin ve onlarn zerinde ahidim. Ey Muhammed, btn mmetler iinde, bu ahitten sonra, kim senden yz evirirse, ite onlar fasklardr, kfr iinde hakka ba kaldranlardr." (c.2, s.48, Beyrut basks) Biz, daha nce, rivayetin anlamnn hangi hususa ynelik olduunu belirttik. Tefsir-ul Kumm'de mam Sadk'n (a.s) yle buyurduu rivayet edilir: "Yce Allah, zerr aleminde onlara yle demiti: "Bunu ikrar ettiniz ve bu hususta ahdimi aldnz m?" Onlar da; "krar ettik." demilerdi. Bunun zerine Allah meleklere; "ahit olun."

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 276

demiti." (c.2, s.107, Kum basks) Ben derim ki: Byle bir sonu, daha nce de iaret edildii gibi, ayetin zahirinden ilk etapta alglanmasa da ayet bsbtn byle bir yoruma kapal deildir. ed-Drr-l Mensr adl eserde, "Kim slam'dan baka bir din ararsa..." ayetiyle ilgili olarak Ahmed ve Taberani'nin (el-Evsat'ta) Ebu Hureyr'den yle rivayet ettikleri kaydedilir: "Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: "Kyamet gn ameller bir bir gelir. Namaz gelir der ki: "Ya Rabbi, ben namazm." Allah der ki: "Sen hayr zeresin." Sadaka gelir ve der ki: "Ya Rabbi, ben sadakaym." Allah; "Sen hayr zeresin." der. Sonra oru gelir ve der ki: "Ben orucum." Allah; "Sen hayr zeresin." der. Sonra btn ameller gelir ve Allah her birine; "Sen hayr zeresin." der. Sonunda slam gelir ve der ki: "Rabbim, sen Selam'sn, ben de slam'm." Bunun zerine Allah der ki: "Sen hayr zeresin. Bugn seninle alr ve seninle veririm." Allah kitabnda yle buyurmutur: "Kim slam'dan baka bir din ararsa, asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba urayanlardandr." (c.2, s.48, Beyrut basks) et-Tevhid adl eserde (s.46, h:7) ve Tefsir-ul Ayya'de (c.1, s.182, h:78), ayetle ilgili olarak mam Sadk'tan (a.s) yle rivayet edilir: "Burada kastedilen, onlarn yce Allah' birlemeleri, tekliini ikrar etmeleridir." Ben derim ki: Allah' birleme (tevhit), Allah'n kullarndan istedii her eyde O'na teslim olmay gerektirir. Dolaysyla ayetle ilgili bu anlamlandrma da, aklama blmnde zikrettiimiz anlama dnm oluyor. Eer bununla srf irkin olumsuzlanmas kastedilmise, o zaman ayette geen "isteme" ve "istememe", ihtiyari ve zorunlu yol gstericilii ifade etmi olurlar. Bil ki: Ayya (c.1, s.181, h:76) ve Kumm (c.1, s.106) tefsirlerinde ve baka yerlerde aktarlan dier baz rivayetlerde, "Hani Allah peygamberlerin misakn almt..." ayetiyle ilgili olarak deniliyor ki: "Kesinlikle Resulullah'a iman edeceksiniz ve Emir-l

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 277

M'minin'e yardm edeceksiniz." Anlald kadaryla bu rivayetlerde, "ona iman edeceksiniz" ifadesindeki zamir Resulullah'a, "ona yardmc olacaksnz" ifadesindeki zamir de Emir-l M'minin'e dndrlerek ayet tefsir edilmitir. Fakat ayetin lafzndan buna ilikin bir kant alglamak mmkn deildir. Ancak bu erevede Ayya, Selam b. Mstenir'den yle rivayet eder: "mam Sadk (a.s) buyurdu ki: "Onlar kendilerini, yle bir isimle isimlendirmiler ki, yce Allah Ali b. Ebi Talib'den bakasn onunla isimlendirmemitir ve onun tevilinin zaman da gelmemitir." Dedim ki: "Sana feda olaym, tevilinin vakti ne zamandr?" Buyurdu ki: "Onun tevilinin zaman gelince, Allah btn peygamberleri ve m'minleri onun nnde toplayacak ve onlar ona yardm edecekler. Bu, u ayetten kan bir sonutur: "Hani Allah peygamberlerin misakn almt: "Size kitap ve hikmet verirsem... ben de sizinler birlikte ahit olanlardanm." (c.1, s.181, h:77, Tahran basks)

Bu rivayet gz nnde bulundurulursa, yukarda iaret ettiimiz problemin zm kolaylar. nk bu problem, ancak sz konusu rivayetlerin tefsir eklinde alglanmas durumunda ortaya kar. Tevil eklinde alglanmas durumunda sz konusu olmaz. nk tevil, daha nce "Sana kitab indiren O'dur..." (l-i mrn, 7) ayetini tefsir ederken belirttiimiz gibi, anlam trnden olmayp lafzla balantl deildir.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 278

86- manlarndan, Resul'n hak olduuna ahit olduktan ve kendilerine apak belgeler geldikten sonra kfre sapan bir kavmi Allah nasl hidayete erdirir? Allah, zulmeden bir kavmi hidayete erdirmez. 87- te onlarn cezas udur: Allah'n, meleklerin ve btn insanlarn laneti, onlarn zerinedir. 88- inde temelli kalcdrlar. Onlarn azab hafifletilmez ve onlar gzetilmezler. 89- Ancak bundan sonra tvbe edenler ve salih olarak davrananlar baka. nk Allah, gerekten balayandr, merhametlidir. 90- Dorusu, imanlarndan sonra inkar edip, sonra inkar-larn arttranlarn tvbeleri kesinlikle kabul edilmez. te onlar, sapklarn ta kendileridir. 91- phesiz, inkar edip kfir olarak lenlerin hibirisinden, fidye olarak yeryz dolusu altn verse de, kesin olarak kabul edilmez. Onlar iin ac bir azap vardr ve onlarn yardmclar yoktur.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 279

AYETLERN AIKLAMASI
Bu ayetler grubunu, Ehl-i Kitapla ilgili nceki grupla irtibatlandr-mak mmkn olduu gibi, bamsz ve nceki grupla irtibatsz olarak ele almak da mmkndr. Bunu, ayetlerin akndan aka gzlemlemek mmkndr.
"manlarndan... sonra kfre sapan bir kavmi Allah nasl hidayete erdirir?" Bu cmledeki sorunun vurgusu yadsmay ve imkanszl

ifade eder. Bununla kastedilen, sz konusu zelliklere sa-hip kimselerin hidayete ermelerinin imkanszldr. Ayetin sonunda da "Allah, zulmeden bir kavmi hidayete erdirmez." denilmektedir. Daha nce, benzeri ifadelerle ilgili olarak dediimiz gibi, niteleme hkmn gerekesine ynelik bir tr iaret iermektedir. Yni, onlarda bu vasf, bu karakter olduu srece Allah onlar hidayete erdirmez. Dolaysyla bu ifadeyle, onlarn tvbe edip geree dnmeleri durumunda hidayete ermeleri arasnda bir eliki yoktur. "...Resul'n hak olduuna ahit olduktan..." ifadesine gelince; eer burada Ehl-i Kitap kastediliyorsa, onlarn ahitlikleri, ellerindeki kutsal metinlerde yer alan peygamberlik alametlerinin Resulullah Efendi-mizle (s.a.a) rttne tank olmalardr. Ayetin ak iinde yer alan "...ve kendilerine apak belgeler geldikten..." ifadesinden de bunu alglayabiliriz. ayet kastedilenler, Mslmanlardan mrtet olanlar ve dinden dnenler ise, onlarn ahitlikleri, risaleti ikrar etmeleridir. A-ma cehalete ve hamiyete dayal biimsel bir ikrar deil, tersine, ortaya kan apak geree dayal bir ikrar. Nitekim, "...ve kendilerine apak belgeler geldikten..." ifadesi de, bunu vurgulamaktadr. Bu iki yorumdan hangisi kastedilmise edilsin, "ahit olduktan..." ifadesinin, ayetin ba ksmna eklenmesi unu gsteriyor: Ayette geen "kfr"den maksat, hakkn ortaya kndan ve hakka ilikin kantn tam olarak ortaya konulmasndan sonra gerekleen inkardr. Hakka kar burun kvrma, hak ehline inat et-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 280

me yni. Bunun ad azgnlk, haksz yere taknlk ve zulmdr. Bu nitelie sahip olanlar, kurtulua, felaha ermezler. Denildiine gre, ayetin orijinalinde geen "ve ehidu..." ifadesinin, fiil anlamn ieren "imanihim" ifadesine atfedilmi olmas caizdir. Buna gre cmlenin alm yle olur: "man ettikten... ahit olduktan... sonra kfre sapan..." Ya da "ve ehidu..." ifadesindeki "vav" harfi, "hal" edat kabul edilir, cmle de banda "kad" edat varsaylarak hal cmlesi eklinde deerlendirilir. Buna gre de cmlenin alm yle olur: "...ahit olduklar ve... geldii halde, imanlarndan sonra kfre sapan..."
"te onlarn cezas udur: Allah'n... laneti, onlarn zerinedir... ve onlar gzetilmezler." Daha nce, "te onlara hem Allah lanet eder,

hem de btn lanet edenler." (Bakara, 159) ayetini tefsir ederken btn lanetlerin onlarn zerine ynelmesinin ne anlama geldiini aklamtk.
"Ancak bundan sonra tvbe edenler ve salih olarak dav-rananlar baka." Yapc davran iine girenler, slah edici bir tutum sergile-

yenler yni. Bununla kastedilen, tvbelerinin kesin, geri dnmesiz olmasdr. Bu ekilde geri dnmesiz tvbe, kfrn kalntlarn ykar, i dnyalarn imanla temizler, dezenfekte eder. Salih ameller, yapc iler yapmaya gelince; bu, tvbenin, kfrden arnmann kanlmaz bir ayrnts, vazgeilmez bir sonucu olmakla beraber, sz konusu tvbe iin bir dayanak ve temel konumunda deildir. Ayette de buna ilikin bir kant yoktur. "nk Allah, gerekten balayandr, merhametlidir." Burada il-let malulun, neden sonucun yerine konulmutur. Dolaysyla ifadenin alm yledir: "Allah onu balar, ona merhamet eder. nk Allah balayandr, merhametlidir."
"Dorusu, imanlarndan sonra inkar edip, sonra inkarlarn arttranlarn..." diye balayan iki ayet, bata sylenen "Kfre sapan bir

kavmi Allah nasl hidayete erdirir?" diye balayan ifadenin ieriinin nedenini aklama amacna yneliktir. Burada, genel btn-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 281

selin zel bireye uyarlan biiminde bir neden aklamaya tank oluyoruz. Dolaysyla kastedilen anlam udur: Hak ortaya ktktan ve hakka ilikin kantlar eksiksiz olarak ortaya konulduktan sonra inkar e-denler, ondan sonra durumunu slah etmek zere tvbe etmeyenler, iki kategoriden birine girerler: 1) nkr eden kimselerdir. Sonra kfrlerini artrrlar. Bylece azgnlarlar, tuyana saparlar. Bylelerinin slahna imkan yoktur. Allah bunlar hidayete erdirmez, tvbelerini kabul etmez. nk gerek anlamda tvbe etmezler. Sapkla batmlardr. Hidayete ermeleri umulmaz. 2) Tvbe etmeden kfr ve hakka kar inat zere len kafirlerdir. Yce Allah, onlar ahirette hidayete erdirmez, cennete koymaz. nk Rablerine dnmemilerdir. Bunun bir bedeli de yoktur ki, onunla kendilerini kurtarsnlar. Bir efaati, bir yardmc da kp onlara efaat etmez, yardmda bulunmaz. Bununla da anlalyor ki, "te onlar, sapklarn ta kendileridir." ifadesi, orijinalinin isim cmlesi olmas, uza gsteren "ulaike" iaret zamiriyle "hum" ayrma zamirini kapsamas, haberin isim cmlesi ve marife olmas itibariyle, sapkln onlarn ruhunda iyice pekiip kk saldn, hidayete ermelerine mit kalmadn gsterir. Yine buradan hareketle anlyoruz ki "ve onlarn yardmclar yok-tur." ifadesinden maksat, onlarn kyamet gn yardm edecek olan efaatilerden yararlanmalarn olumsuzlamaktr. nk oul kelime-nin kullanlmas, kyamet gn yardm edenlerin bulunacan gsterir. Benzeri bir deerlendirmeye, Bakara suresinin 48. ayetinin tefsiri erevesinde, "Artk onlarn efaatileri yoktur." (uar, 100) ayetiyle efaati kantlarken yer vermitik. Ayrntl bilgi iin o blme baklabilir. Bu iki ayetin ikincisinde, fidye ve yardmclarn olumsuzlanmas sz konusudur. nk bu ikisi bedeldir. Bedel ise, ancak insann kard herhangi bir ey iin olabilir. Bunlar, dnyada tvbe et-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 282

meyi el-lerinden kardlar. Ahirette ise, onun yerini tutacak bir bedel yoktur. Bu da bize gsteriyor ki: "...kfir olarak lenler..." ifadesi, "tvbe etme frsatn karanlar" anlamnda kullanlmtr. Dolaysyla bu ifade, u ayette geen snrlandrc aklamayla elimez: "Tvbe, ne k-tlkleri yapp edip de onlardan birine lm atnca; "Ben imdi gerekten tvbe ettim." diyenler, ne de kfir olarak lenler iin deil. Byleleri iin ac bir azap hazrlamzdr." (Nis, 18) nk lmn gelip atmasndan maksat, dnya ile balarn kesilmesi ve ahiret belirtilerinin ortaya kmasdr. Bu durumda artk tvbe geersiz olur. "...yeryz dolusu altn..." ifadesinin orijinalinde geen "mil'=do-lusu" kelimesi, bir kabn kapasitesini ifade eder. Dolaysyla burada yeryz, ii altnla doldurulabilen bir kap olarak varsaylmtr. Cmle bu adan edebi sanatlardan "tahyili istiare"ye ve "kinayeli istiare"ye rnektir.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


Mecma-ul Beyan adl eserde, "manlarndan... sonra kfre sapan bir kavmi Allah nasl hidayete erdirir?" diye balayan ayetlerle ilgili olarak u aklamaya yer veriliyor: "Bir rivayete gre, bu ayetler, En-sar'dan Haris b. Sveyd b. Samit adl biri hakknda inmitir. Bu adam, Mecder b. Ziyad el-Belvi'yi taammden ldrm, slam'dan dnerek kam ve gidip Mekke'ye yerlemiti. Sonra yaptna piman olmu ve kavmine haber gndererek Resulullah'tan (s.a.a) tvbesinin kabul edilip edilmeyeceini sormalarn istemi. Akrabalar gidip Resulul-lah'tan sormular. Bunun zerine, "Ancak bundan sonra tvbe edenler... baka." ifadesini ieren ayet indi. Bu haberi akrabalarndan biri ona iletti ve ona yle dedi: "Ben senin doru szl biri olduunu biliyorum. Kukusuz Resulullah senden daha doru szldr. Allah da nzn en doru szlsdr." Bunun zerine adam Medine'ye dnd, tvbe

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 283

etti ve slam' yaamada gzel bir rnek sergiledi. Bu rivayeti Mcahit ve Sddi aktarmtr. mam Sadk'tan (a.s) da rivayet edilmitir." (c.2, s.471, Tahran basks) ed-Drr-l Mensr adl eserde, bn-i shak ve bn-i Mnzir, bn-i Abbas'tan yle rivayet ederler: "Haris b. Sveyd, Uhud savanda Mecder b. Ziyad' ve Zabia Oullarndan Kays b. Zeyd'i taammden ldrd. Sonra kap Kurey'e katld. Mekke'de yaamaya devam etti. Sonra tvbe edip kavmine katlmak istediini kardei Celas'a haber verdi. Bunun zerine, Allah onun hakknda, "manlarndan... sonra kfre sapan bir kavmi Allah nasl hidayete erdirir?" diye balayan a-yetleri indirdi..." (c.2, s.49, Beyrut basks) Ben derim ki: Bu kssa baka kanallardan da aktarlmtr ve aralarnda farkllklar vardr. Bunlardan biri de krime'den rivayet edilen u metindir: "Bu ayetler Rahip Ebu Amir, Haris b. Sveyd b. Samit ve Vahuh b. Eslet'le birlikte on iki adam hakknda inmitir. Bunlar slam'dan dnm, Kurey'e katlmlard. Sonra, "Tvbemiz kabul olur mu?" diye akrabalarna haber yollamlard. Bunun zerine, "Ancak bundan sonra tvbe edenler... baka." diye balayan ayetler nazil olmutu." (ed-Drr-l Mensr, c.2, s.49) Bu rivayetlerden biri de, Mecma-ul Beyan adl tefsirde, "Dorusu, imanlarndan sonra inkar edip, sonra inkarlarn arttranlarn..." ayetinin tefsiri balamnda bazlarna isnat edilerek aktarlan u rivayettir: "Bu ayet, Haris b. Sveyd'in on bir arkada hakknda inmitir. Haris Medine'ye geri dnnce, onlar; "Yapabildiimiz srece Mekke'de kfr zere kalrz. Dnmek istediimiz zaman dneriz ve bizim hakkmzda da Haris hakknda inen ayetler iner." dediler. Resul-i Ekrem (s.a.a) Mekke'yi fethedince, onlardan slam'a girenlerin tvbesi kabul edildi. Onlardan kfr zere lenler hakknda da u ayet indi: "phesiz, inkar edip kfir olarak lenlerin..." (c.2, s.472, Tahran basks) Bir gre gre, bu ayetler Ehl-i Kitap hakknda inmitir. Bazlar demilerdir ki: "Dorusu, imanlarndan sonra inkar edip, sonra inkarlarn arttranlarn..." ayeti zel olarak Yahudiler

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 284

ra inkarlarn arttranlarn..." ayeti zel olarak Yahudiler hakknda inmitir. Onlar nce sa'ya inanm, sonra onu inkar etmilerdi, sonra Hz. Muhammed'i (s.a.a) inkar etmekle kfrlerini arttrmlard. Bunun dnda baka deerlendirmeler de yaplmtr. Bu rivayetler ve deerlendirmeler zerinde dnld zaman, bunlarn tmnn ilk kuak mfessirlerin itihadi gzlemeleri olduklar anlalr. Nitekim bakalar da bu noktay vurgulamlardr. mam Sadk'tan (a.s) aktarlan rivayete gelince de; bu rivayet, mr-sel ve zayftr. Bir de u var ki, bir veya birka ayetin birden fazla ini sebebinin olmas da mmkndr. Dorusunu Allah herkesten daha iyi bilir.

92- Sevdiiniz eylerden infak edinceye kadar asla iyilie eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, phesiz Allah onu bilir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 285

93- Tevrat indirilmeden evvel, srail'in (Hz. Yakub'un) kendine haram kldndan baka, srailoullar'na btn yiyecekler helal idi. De ki: "u halde eer doruysanz, Tevrat' getirin de onu okuyun." 94- Artk bundan sonra kim Allah'a kar yalan uydurup iftira dzerse, ite onlar zalimlerin t kendileridir. 95- De ki: "Allah doru syledi. yleyse Allah' bir tanyan (hanif)ler olarak brahim'in dinine uyun. O mriklerden deildi."

AYETLERN AIKLAMASI
Bu ayetler grubunda yer alan ilk ayetin nceki ayetlerle balants ak deildir. Bu ayetin, kendisinden sonra yer alan ve birbirleriyle balantl olular hususunda en ufak bir prz bulunmayan dier ayet-ler kapsamnda inmemi olma ihtimali de vardr. Benzeri bir probleme: "De ki: "Ey kitap ehli, gelin..." (l-i mrn, 64) ayetiyle ilgili olarak ini tarihi balamnda tank olduk. Denebilir ki: Ayette hitap, srailoullar'na yneliktir. Tpk nceki ve sonraki ayetlerde olduu gibi. Buna gre, dnyaya ynelik sevgilerinden, mal ve serveti Allah'n dinine tercih edilerinden dolay knandktan sonra bu ifadenin yer alm olmas u anlama gelir: Siz, Allah'a ve elilerine kendinizi nispet etmekle, iyilik ve takva ehli olduunuzu sylemekle yalan bir iddiada bulunuyorsunuz. nk siz mallarnzn birikimlerini seviyor, hayr amal harcamalar hususunda cimrilik ediyorsunuz. Sadece kimsenin ilgisini ekmeyen, yok olmas kimseye ar gelmeyen deersiz eyler infak ediyorsunuz. Oysa iyilie erimek de ancak, kiinin malndan sevdii, deerli eyleri infak etmesi ile mmkndr. Allah bunlar korur, karln eksiksiz verir. Baz tefsir bilginlerinin balant kurmak balamnda yaptklar deerlendirmelerinin zeti bundan ibaretti. Ancak bu tr eyler bo yere aba harcamaktr.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 286

Geri kalan ayetlerin nceki ayetlerle irtibatl olduu aktr. Bu ko-nuda herhangi belirsizlik sz konusu deildir.
"Sevdiiniz eylerden infak edinceye kadar asla iyilie eremezsiniz." Ayetin orijinalinde geen "tenal" fiili "en-neyl" kknden "u-

lamak" demektir. "el-Birr" ise hayr amal fiillerde genileme, younlama anlamna gelir. Rap der ki: "el-Berr=kara", "elbahr=deniz"in kartdr. Karadan ilk akla gelen genilik ve usuz bucaksz oluudur. Bundan da hayr amal fiillerde genilik" anlamnda "el-birr" kelimesi tretilmitir." "Hayr amal fiil" derken, hakka inanmak ve temiz niyet beslemek gibi kalb fiillerden veya Allah'a ibadet etmek ve O'nun yolunda infakta bulunmak gibi bedensel organlarn fiillerinden daha geni, daha genel bir anlam kastediyor. Aadaki ayet, bu anlamn her iki ksmn da kapsyor: "Yzlerinizi douya ve batya evirmeniz iyilik (birr) deildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gnne, meleklere, kitaba ve peygambere iman eden; mala olan sevgisine ramen, onu yaknlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalma, isteyip dilenene ve klelere veren; namaz doru klan, zekt veren ve ahitletiklerinde ahitlerine vefa gsterenler ile zorda, hastalkta ve savan kzt zaman-larda sabredenlerin tutum ve davranlardr." (Bakara, 177) Yukardaki ayeti: "Sevdiiniz eylerden... iyilie (birre) eremezsiniz." ayetiyle birlikte deerlendirdiimiz zaman kastedilenin u olduu anlalyor: Mal sevgisine ramen onu Allah yolunda harcamak "birr"-in temel koullarndan biridir; ancak "birr"in gereklemesi, bu koullarn tmnn bir arada olmasna baldr. Hi kukusuz "birr"e ulamann gayesi olarak "infak"n altnn izilmesi bu ksmn zellikle -nemli olduu, gereken nemin verilmesinin zorunluluunu gsterir. nk insann z doasnda biriktirilen mala ynelik gl bir eilim ve tutku vardr. nsan onu kendi nefsinin bir paras sayar. Maln yitirdiinde, kendi yaam-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 287

nn bir parasn yitirmi gibi etkilenir. Dier ibadet ve amellerde ise meydana gelen kayp ve tkeniler "infak" kadar gze gelmez. Buradan hareketle, bazlarnn: "Birr=iyilik" insann sevdii eyler-den infak etmesidir." Demelerinin tutarszl anlalm oldu. Anlald kadaryla onlar u ayeti bu ifadeye benzetmilerdir: "Yemediin srece aln acsndan kurtulamazsn." Ancak bu yaklam, Bakara suresinin ilgili ayetiyle badamamaktadr. Yukarda yer verdiimiz Bakara suresi ilgili ayetinden anlaldna gre, "birr"den maksat, lugavi anlamnn zahiridir. Hayrda genilik ve hayr ilerde younlama yni. nk ayet, "birr" kavramn inansal ve ameli, teorik ve pratik hayrlar toplam eklinde aklyor. Buradan hareketle, bazlarnn: "Birr"den maksat Allah'n ihsan ve nimet bahediidir." ve dier bazlarnn: "Ondan maksat cennettir." eklindeki szlerinin yanl olduunu anlyoruz. "Her ne infak ederseniz, phesiz Allah onu bilir." Bu ifade, infak edenlerin gnllerini ho tutmaya, endielerini gidermeye yneliktir. Verilmek istenen mesaj udur: Sizin sevdiiniz halde hayr amacyla harcadnz mallar, karlksz olarak boa gitmi deildir. nk sevdiiniz mallardan infak etmenizi emreden Allah, infak ediinizi ve infak ettiiniz eyleri bilir.
"Tevrat indirilmeden evvel, srail'in kendine haram kldklarndan baka, srailoullarna btn yiyecekler helal idi." Yiyecek anlamnda

kullandmz "taam" kelimesi, yenilen ve besin maddesi olan hereyi ifade eder. Hicazllar bu kelimeyi sadece "buday" anlamnda kullanrlard. Mutlak olarak kullanld zaman onlara gre "buday" anlamn ifade ederdi. Helal deme olan "hill" ke-limesi, haramn kartdr. Dmleme (akd) ve balama (akl) anlamlarnn kart olan hall=zme kknden tremi olabilir. Dolaysyla serbestlik anlamn ifade eder. srail, Hz. Yakup'tur. Allah yolunda cihad ettii ve Allah'n yardmyla zafere ulat iin bu ad almtr. Ehl-i Kitaba gre, srail kelimesinin anlam, Allah' yenilgiye uratan muzafferdir. nk o,

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 288

(Tevrat'ta iddia edildiine gre) "Fonuil" denilen bir yerde Allah'la gremi(!) ve O'nu yenmitir(!) Kur'an byle bir iddiay yalanlamakta, ayrca akl da byle bir eyi imkansz grmektedir. "srail'in kendine haram kldklarndan baka." Bu cmle az nce iaret ettiimiz "taam"dan (yiyecekten) istisnadr. "Tevrat indirilmeden evvel..." ifadesi ise ilk cmledeki "kane=idi" fiiliyle ilintilidir. Buna gre yle bir anlam elde ediyoruz: Tevrat inmeden nce srail'in kendine haram kldklarndan baka, Allah srailoullar'na hibir yiyecei haram klmamt.
"De ki: "u halde eer doruysanz, Tevrat' getirin de onu okuyun."

ifadesi, onlarn Tevrat'tan nce btn yiyeceklerin kendilerine helal olduunu inkar ettiklerini gsteriyor. Ayrca: "Hibir ayeti neshetmez ve unutturmayz." (Bakara, 106) ayetinin tefsiri erevesinde vurguladmz gibi, ilahi eriatlarda nesh olayn inkar edileri, bunu imkansz grmeleri de buna ilikin bir kanttr. Doal olarak: "Yahudilerin yaptklar zulm... dolaysyla kendilerine helal klnm gzel eyleri onlara haram kldk." (Nis, 160) ayetinin iaret ettii durumu da inkar ediyorlard. Bir sonraki ayette yer alan: "De ki: "Allah doru syledi. yleyse Allah' bir tanyanlar olarak brahim'in dinine uyun." ifadesi gsteriyor ki, onlar bu inkarc tutumlarn -btn yiyeceklerin Tevrat'tan nce kendilerine helal oluunu, haram klnmann onlar tarafndan ilenen zulm dolaysyla haramn helal neshedii eklinde gerekletiini in-kar edilerini- Mslmanlarn ilerine kuku atma vesilesi olarak kullanyorlard. Resulullah'n (s.a.a) Allah'n haber vermesi zerine kendi dininin brahim'in hanif dini olduunu sylemesini reddediyorlard. b-rahim'in pozitif ve negatif arlklara (ifrat ve tefrite) yer vermeyen ftratla bark dini yni. Bu nasl dnlebilir? Oysa onlar, "brahim Tevrat eriatna bal bir Yahudi'ydi." diyorlard. u halde, Peygamberin dini brahim'in diniyse, Tevrat'n haram sayd bir eyin helalliini iermesi nasl mmkn olabilir? Oysa, nesh caiz deildir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 289

Bundan da anlalyor ki, ayetin hedefi Yahudilerin yaydklar ku-kular bertaraf etmektir: "Yahudiler: "Allah'n eli skdr." dediler." (Mide, 64) "Dediler ki: "Sayl gnlerin dnda, ate asla bize demeyecektir." (Bakara, 80) "Dediler ki: "Bizim kalplerimiz rtldr." (Bakara, 88) ayetlerinde olduu gibi, burada Kur'an'n teden beri uygu-lad bir yntemi dnda, ayetin onlarn dilinden phelerini zikretmemesi; yine, bir ka ayet sonra: "De ki: "Ey kitap ehli... ne diye iman edenleri Allah yolundan alkoyuyorsunuz?... Ey iman edenler, e-er kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba boyun eecek olursanz, sizi imannzdan sonra tekrar kfre dndrrler." (l-i mrn, 99-100) ayetlerindeki gibi genel bir deerlendirmenin yaplmas; btn bunlar aka gsteriyor ki sz konusu pheyi, Yahudiler, Re-sulullah'a (s.a.a) kar deil, karlatklar, konutuklar m'minlere kar dile getiriyorlard. Yahudilerin zihinleri bulandrma amal kukular zetle yleydi: Doru szl bir Peygamber nasl nesihten sz edebilir? Yce Allah'n iledikleri zulmden dolay srailoullar'na gzel eyleri haram kldn syleyebilir? Bu ise, nceden helal olan bir eye ilikin hkmn neshedilmesidir. Allah asndan byle bir ey caiz deildir. Haram o-lan daima haramdr. Allah'n hkmnn deimesine imkan yoktur. Allah'n yol gstericilii ile Peygamberimizin (s.a.a) buna verdii cevap u olmutur: Tevrat, iniinden nce btn yiyeceklerin helal ol-duunu belirtiyor. Eer sylediklerinizde samimi iseniz Tevrat' getirin de okuyun. Konuyla ilgili ayetin ifadesidir bu: "...srailoullarna b-tn yiyecekler helaldi... eer doruysanz." ayet Tevrat' getirip okumaktan kanrsanz, u halde Allah adna yalan syleyen iftiraclar olduunuzu, zalimler olduunuzu kabul ediniz. u ifade de buna iaret ediyor: "Kim... iftira dzerse... zalim o-lanlardr." Bundan da anlalyor ki, benim sunduum mesaj, yaptm ar dorudur. yleyse benim dinime uyun. O, brahim'in hanif

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 290

tek ilaha kulluk sunmay esas alan dinidir. u ifadede de buna iaret ediliyor: "Artk brahim'in dinine uyun..." Ayetin anlam ile ilgili olarak tefsir bilginleri farkl aklamalarda bulunmulardr. Fakat hepsi, ayetin, Yahudiler tarafndan daha nce iaret ettiimiz gibi nesh konusuyla ilgili olarak ortaya atlan hususlara cevap niteliinde olduunu belirtmilerdir. Konuyla ilgili olarak ortaya atlan en ilgin grse udur: "Ayet, Yahudiler tarafndan nesih konusuyla ilgili olarak ortaya atlan phelere cevap niteliindedir. phenin mahiyeti uydu: Yahudiler diyorlard ki: Ey Muhammed, eer sen iddia ettiin gibi, brahim'in ve ondan sonraki peygamberlerin dini zereysen, nasl oluyor da ona ve on-dan sonraki peygamberlere haram klnan deve eti gibi eyleri helal sayabiliyorsun? Fakat sen onlara haram olan bir eyi mubah saydn. Dolaysyla onlar tasdik ettiini, din noktasnda onlarla uyutuunu id-dia edemezsin. brahim'e kendini nispet ederek "Ben, ona sizden daha yaknm" diyemezsin. Yce Allah'n buna ilikin verdii cevabn z udur: Btn yiyecekler btn insanlara, bu arada srailoullar'na helaldi. Ancak srail-oullar iledikleri baz gnahlardan ve ktlklerden dolay baz eyleri kendilerine haram kldlar. Yce Allah bu hususa yle iaret ediyor: "Yahudilerin yaptklar zulm nedeniyle... nceleri kendilerine helal klnm gzel eyleri onlara haram kldk." (Nis, 160)

u halde, tefsirini sunduumuz ayette geen "srail" kelimesiyle kastedilenler "srail halk"dr. Nitekim Yahudiler kendilerine "srail" derler. Dolaysyla sadece Yakub kastedilmemitir. Onlarn baz eyleri kendilerine haram klmalarnn anlam da udur: Onlar zulm ilediler, ktlk yaptlar, bu da baz gzel eylerin kendilerine haram klnmasna neden oldu. "Tevrat indirilmeden evvel." ifadesi "srail'in kendine haram kldklar..." ifadesiyle ilintilidir. Eer "srail"den maksat Yakup olsayd, "Tevrat indirilmeden evvel..." ifadesi yersiz, anlamsz ve

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 291

amasz olarak cmle iinde yer alm olacakt. nk Yakub'un Tevrat'n iniinden uzun zaman nce yaad apak bir gerektir. Dolaysyla byle bir balamda ondan sz etmenin anlam yoktur." Yukarda grlerine yer verdiimiz tefsir bilginin deerlendirme-lerinin z budur. Bir bakas da benzeri eyler sylemitir. u farkla ki, srailoullar'nn baz eyleri kendilerine haram klmalarnn anlam, onlarn bunu kendiliklerinden ve Allah tarafndan baz peygamber-lere indirilen herhangi bir vahye dayanmakszn yasal olarak yasaklam olmalardr. Nitekim yce Allah'n kitabnda belirttii gibi cahiliye Araplar da byle yapyorlard. Bu tefsircilerin tamam, uzmanlarca ho karlanmayan bir takm zorlamalar iine girmiler ve sz, doal akndan saptrmlardr. As-lnda onlar bu sonuca gtren ey, "Tevrat indirilmeden evvel" ifadesini: "srail'in kendine haram kldklar" ifadesiyle ilintili grmeleridir. Oysa ifade, ayetin banda yer alan: "helal idi" ifadesiyle ilintilidir. "Haram kldklarndan baka..." ifadesi ise istisna-i mu'tarza (ayra ama nitelikli istisna) konumundadr. Buradan da anlalyor ki, "srail" kelimesini "srailoullar" anlamna almak gereksizdir. Sz konusu iki mfessirse, ancak bu anlamda kullanlmas durumunda ayetin anlamnn netlik kazanacan vehmet-milerdir. Ayrca, geri "srail"in mutlak olarak kullanlmas durumunda "s-railoullar" eklinde alglanmas normaldir. nk Araplar Bekr, Ta-lib, Nizar ve Adnan derlerdi ve bununla, Bekroullarn, Taliboulla-rn, Nizaroullarn ve Adnan oullarn kastederlerdi. Ancak "srail-oullar" ile ilgili olarak, Kur'an'n indii srete Araplar arasnda by-le bir kullanm alkanl yoktu. Ayrca, Kur'an da bu kelimeyle ilgili olarak byle bir kullanma (sz konusu iki tefsircinin bu ayetle ilgili iddialarn bir yana brakrsak) hibir yerde bavurmu deildir. Kald ki, Kur'an- Kerim'de "srailoullar" deyimi yaklak olarak krk yerde gemektedir. Bunlardan biri de tefsirini sunduu-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 292

muz u a-yettir: "srail'in kendilerine haram kldklarndan baka, srailoul-lar'na btn yiyecekler helaldi." Ayetteki bu iki yer arasnda ne fark var? nk balangta Yahudilerden "srailoullar" diye sz ediliyor, ardndan -iddialarna gre- "srail" diye sz ediliyor. Kald ki, byle bir kullanmn kartrlmaya uygun bir yerde sz konusu olduu da gayet aktr. Bunun yannda, saylar byk bir yekn tutan mfessirler, bundan Yakub'u anlamlar, oullarn deil... Bu ifadeyle "Yakub"un kastedildiinin en gzel ahidi, "ela nefsi-hi=kendine" ifadesidir. Burada tekil eril zamiri "srail"e dndrlmtr. Eer maksat srailoullar olsayd, Arap edebiyat kurallarna gre diil-tekil (ela nefsiha) ya da oul-eril zamirinin (ela nefsihim) kullanlmas gerekirdi. "De ki: "u halde eer doruysanz, Tevrat' getirin de onu okuyun." T ki, iki gruptan hangisinin hak zere olduu ortaya ksn. Ben mi, siz mi?... Bu, yce Allah tarafndan Peygamberine telkin edilen bir cevaptr.
"Artk bundan sonra kim Allah'a kar yalan uydurup iftira dzerse, ite onlar, zalim olanlardr." fadenin akndan anlald kadaryla

bu, yce Allah'n Peygamberine hitaben syledii bir szdr. Bu durumda, Peygamberimizin gnlnn ho tutulmasnn amaland anlalyor. Deniliyor ki: Senin dmanlarn olan Yahudiler, bu aklamadan sonra zalimlerdirler. nk Allah'a kar yalan iftirada bulunuyorlar. Ayrca, dolayl olarak Yahudilere de bir itiraz yneltiliyor. Bu bakmdan ifadenin bir kinaye niteliinde olduunu da syleyebiliriz. fadenin, Peygamberimizin (s.a.a) szlerinin devam olmas ihtimalini ise, "min be'di zalike=bundan sonra" szndeki iaret zamirinin tekil olmas dolaysyla ayetin zahiri desteklenmemektedir. Bu adan da cmlenin kinaye zellii belirginleiyor ve yenik hasm grmezlikten geliniyor. Ki sz, onun nezdinde de bir tr kabul

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 293

grsn. Yce Al-lah'n u sz buna ilikin bir rnektir: "Gerekten ya biz, ya da siz herhalde bir hidayet zereyiz veya apak bir sapklkta." (Sebe', 24) Dolaysyla "zalike=bu" zamiri ile aklama ve kanta iaret ediliyor. ftira eden kimse, her halkarda zalim olmasna karn "bundan sonra" denilmesinin sebebine gelince; bunun nedeni, sylendii gibi, zulmn ancak somut bir aklamadan sonra gereklemesidir. "te on-lar, zalim olanlardr." ifadesindeki snrlandrma, her durumda (ister bu Allah'n sz olsun, ister peygamberin sznn devam olsun) kalb sanat erevesinden bir mnhasr klma rneidir. [Onlarn yaptklar-n sadece zulm olarak niteleme yerine, mbalaa sanatna uygun olarak zulm onlarn yaptklarna snrl klnm ve zalimler onlarla snr-l olarak gsterilmi ve: "te onlar, zalim olanlardr." denilmitir.]
"De ki: "Allah doru syledi. yleyse Allah' bir tanyanlar olarak brahim'in dinine uyun..." Size haber verdiim ve sizi ardm hu-

susla ilgili olarak hak benden yana olduuna gre, benim dinime uyun. Deve eti gibi Allah'n helal kld gzel eyleri helal klm onaylayn. Onlarn size haram klnm olmas, Allah'n haber verdii gibi zulmnzden ve hakszlnzdan dolay verilmi bir cezayd. u halde: "uyun..." eklindeki ifade, kendi dinine uyulmasna ilikin bir kinayedir. Onun bizzat zikredilmemesinin nedeni, onlarn brahim'in dinini kabul ediyor olmalardr. Bununla, ard dinin Allah'n birliini esas alan ftri bir din olduuna iaret ediliyor. nk ftrat, insann et ve dier rzklar asndan gzel ve temiz eyleri yemesine engel oluturmaz.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Kfi'de ve Tefsir-ul Ayy'de mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "srail [Yakup] deve eti yedii zaman rahatsz olur ve br arrd. Bunun zerine deve etini kendine haram kld. Bu

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 294

durum Tevrat'n iniinden nceydi. Tevrat indikten sonra (Musa) deve e-tini haram klmad, ama yemedi de." (el-Kfi, c.5, s.306, h:9;
Tefsir-ul Ayy-, c.1, s.184, Tahran basks.)

Ben derim ki: Buna yakn bir rivayet de Ehl-i Snnet kanallarnca aktarlmtr. Rivayette geen "deve etini haram klmad, ama yemedi de" szndeki iki zamir Musa'ya dnktr. nk konum bunu gerektiriyor. [srail o zaman yaamyordu.] Dolaysyla kastedilen anlam y-le olur: "Musa onu haram klmad, ama yemedi de." "Yemedi" anlamna gelen "lem ye'kul" kelimesinin tef'il kalbndan tremi olmas da (lem yuekkil) mmkndr. Dolaysyla "Yemedi, dierine de yedirtme-di." anlamna gelir. nk et-Tac adl eserde, bu kelimenin "Tef'il" ka-lbyla birliktelii ifade eden "Mufaele" kalbnn ayn anlam ifade et-tikleri belirtiliyor (yni kendisi bakasyla birlikte onu yemedi).

96- Gerek u ki, insanlar iin ilk kurulan ev, Bekke (Mekke)de, o, bereket ve btn alemler iin hidayet kayna olan Kbe'dir. 97- Orada apak ayetler, brahim'in makam vardr. Kim oraya girerse, o gvenliktedir. Ona bir yol bulup g yetirenlerin Ev'i haccetmesi Allah'n insanlar zerindeki hakkdr. Kim de kfre saparsa, phesiz, Allah alemlerden mstanidir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 295

AYETLERN AIKLAMASI
Tefsirini sunmak zere olduumuz bu iki ayet, Yahudilerin "nesh" konusuyla ilgili olarak m'minlerin zihinlerini bulandrmak iin yaydklar bir dier kukuya cevap niteliindedir. Mesele, kblenin Mesci-d-i Aksa yerine Kbe olarak ngrlmesiydi. Daha nce: "Artk yzn Mescid-i Haram ynne evir." (Bakara, 144) ayetini tefsir ederken, kble deiikliinin Ehl-i Kitabn zellikle Yahudilerin hayatnda mad-di ve manevi adan derin etkileri olan nemli bir gelime olduunu, bunun yannda Yahudilerin "nesh" konusuna ilikin dinsel yaklamlaryla da badamadn belirtmitik. Bu yzdendir ki, kbleyle ilgili hkm ieren ayet inince, onlarla Mslmanlar arasnda konuyla ilgili tartmalar, szl kavgalar uzun sre devam etti. Dolaysyla: "Gerek u ki, insanlar iin kurulan ilk ev..." diye balayan ayetten unu alglyoruz: Onlar, zihin bulandrma amal ku-kular kapsamnda "nesh"le ilgili kukuyla brahim dinine mensup olma iddiasyla ilgili kukuyu birlikte ortaya sryorlard ve diyorlard ki: "Kbe, brahim bir dinin kblesi olabilir mi? Allah Mescid-i Aksa'-y kble yapmtr. Byle bir iddia, brahim'in hak dininde nesh olduunu sylemekle e anlamldr. Oysa nesh imkanszdr, batldr." Buna ilikin cevap udur: Kbe, ayn amala ina edilen Mescid-i Aksa gibi baka mekanlardan ok daha nce, ibadet iin kurulmutur. Kbe'yi Hz. brahim'in ina ettii, ibadet mekan olarak kurduu kuku gtrmez bir gerektir. Buna iaret eden apak alametler vardr orada, Makam- brahim rnein. Kuds'teki Mescid-i Aksa'y ise Hz. Sleyman ina etmitir. Onun da Hz. brahim'den (a.s) asrlar sonra yaad bilinmektedir.
"Gerek u ki, insanlar iin kurulan ilk ev Bekke (Mekke)de, o, bereket ve btn alemler iin hidayet kayna Kbe'dir." Ayetin orijina-

linde geen "el-beyt" ev demektir. Evin insanlar iin kurulmas ile,

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 296

ibadet amacyla kurulmas kastedilmitir. Evin Allah'a ibadet etmeye arac olacak bir neden eklinde alglanmas, iinde Allah'a ibadet etmek iin ondan yararlanlmas, ona ynelin-mesi ve ona varmak iin yolculuk yaplmas gibi hususlar ifade eder. Bunun kant da ayetin ak iinde onun mbarek oluundan, insanlar iin hidayet oluundan sz edilmesidir. Kbe'nin "Bekke'de" eklinde tanmlanmas da bu anlam artryor. nk bu ifade, insanlarn onun yannda tavaf, namaz, hac me-nasiki gibi ibadetler gerekletirmek zere sklaarak toplandklarn i-ma etmektedir. Onun yeryznde insanlar yararlansnlar diye kurulan ilk ev olduu hususuna gelince; ayetin lafzndan hareketle buna ilikin bir kant bulmak mmkn deildir. Ayette geen "Bekke" kelimesiyle Kbe'nin bulunduu yer kastedilmitir. nsanlarn orada skarak toplanmalarndan dolay Bekke diye adlandrlmtr. Bazlarna gre, Bekke, Mekke'dir. Dolaysyla Mekke'nin bandaki "mim" "ba" ile yer deitirmitir. Tpk Araplarn "lazm-lazb, ratim-ratb" demeleri gibi. Bazlar, Harem blgesinin a-d olduunu, bazlar mescit demek olduunu, bazlar ise tavaf yeri anlamna geldiini sylemilerdir. "Mbarek" bereket kknn "Mufaele" kalbna uyarlanm trevidir. ok hayr anlamna gelir. Dolaysyla, mbarek kelimesiyle zerine ok hayrn aktlmas, onun hayrlar iinde olmas kastedilmitir. Geri bu kelime, dnyevi ve uhrevi bereketleri birden kapsar, ancak: "btn alemler iin hidayet..." ifadesiyle karlk verilmesi, bununla dnyevi bereketlerin aktlnn kastedildiini gsterir. Ana unsurlar olarak da rzklarn bolluu, insanlar ona hac ziyaretinde bulunmaya, yannda olmaya, ona sayg gstermeye, onun onurunu gzetmeye ynelik ilginin okluu, gerekelerin bolluudur. Dolaysyla bu anlam, Hz. brahim'in yce Allah'n bize bildirdii u duasna dayanmaktadr: "Rabbimiz, gerekten ben ocuklarmdan bir ksmn Beyt-i Haram yannda ekini olmayan

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 297

bir vadiye yerletirdim, Rabbimiz dosdoru namaz klsnlar diye, bylelikle sen, insanlarn bir ksmnn kalplerini onlara ilgi duyar kl ve onlar bir takm rnlerden rzklandr. Umulur ki krederler." (brahim, 37) Kbe'nin hidayet olmas, insanlara ahiret mutluunu gstermesi, onlar saygnla, yaknla ve gzdelie ulatrmas demektir. nk Allah onu ibadet amacyla kurdurtmu, birok ibadet ve menasikin o-nun yannda yerine getirilmesini er'i bir hkm olarak emretmitir. O, Hz. brahim tarafndan ina edildii gnden beri, ynelenlerin amac, ibadet edenlerin mabedi zelliini koruyor. Kur'an- Kerim, Hz. brahim'in Kbe'nin inasn tamamladktan sonra, ilk olarak onun zamannda hac ibadetinin yapldna delalet e-diyor. Konuyla ilgili olarak yce Allah yle buyuruyor: "brahim ve smail'e, evimi, tavaf edenler, itikafa ekilenler ve rku ve secde edenler iin temizleyin." diye ahit verdik." (Bakara, 125) Bir ayette de brahim'e hitaben yle buyuruyor: "nsanlar iinde hacc duyur; gerek yaya gerekse uzak yollardan gelen yorgun dm develer stnde sana gelsinler." (Hacc, 27) Grld gibi ayet, bu duyuruya uzak, yakn btn insanlarn, kabilelerin, airetlerin karlk vereceklerini, "buyur" diyerek koacaklarn gsteriyor. Bu ilahi iarn Hz. uayb zamannda da yerinde durduu ve insan-larca bilindii, Allah tarafndan bize aktarlan ve onun Musa'ya syledii u szlerden anlalyor: "Dorusu ben, sekiz yl (hac) bana hizmet etmene karlk olmak zere, u iki kzmdan birini sana nikahlamak istiyorum, ayet on yla tamamlayacak olursan artk o da senden." (Kasas, 27) Bu ayetin orijinalinde "yl" kelimesi "Hac" ile ifade edilmitir. Bunun nedeni yln hac mevsimiyle birlikte devretmesidir. Hac mevsiminin geliiyle birlikte bir yln da tamamlanm olmasdr.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 298

Ayn ekilde, Hz. brahim'in duas, Kbe'nin srekli ibadet amacyla kullanldna, bir hidayet kayna olduuna ilikin unsurlar ier-mektedir. (Daha geni bilgi iin brahim suresine baknz.) Cahiliye Araplar Kbe'ye byk sayg gsteriyorlard. Hz. brahim peygamberin (a.s) eriatnn bir emridir diye Kbe'ye hac ziyaretinde bulunuyorlard. Tarih, dier toplumlarn da Kbe'ye sayg gsterdiklerine ilikin kantlar sunuyor. Bu olay bile, bal bana bir hidayettir, bir yol gstericiliktir. nk bunda insanlar Allah'a, O'nu anmaya yneltme sz konusudur. slam'dan sonra Kbe'nin bu zellii daha da belirginlemitir. Yeryznn dousundan ve batsndan ondan sz edilir olmutur. O, varl ve anlyla kendini insanlarn zihinlerine ve kalplerine sunuyor. Mslmanlarn ibadetlerinde, itaatlerinde, kyamlarnda, oturu (kuud)larnda, kurbanlarnda hep o gz -nnde bulundurulur. Dolaysyla o, hidayet kavramnn tm mertebeleri asndan bir hidayettir, bir yol gstericidir. nsan zihnine gelebilecek en ufak bir dnceden tutun, ta kendini btn ynleriyle ibadete verme, Allah'tan baka btn her eyden kopma dzeyine kadar bir hidayet rehberidir. Elbette bu son mertebeye ancak Allah'n muhles=halis kld tertemiz kullarndan bakas eriemez. Kald ki, Kbe slam dnyasn dnyevi mutlulua da yneltiyor. Bununla sylem birliini, toplumsal kaynamay, ortak karlar kastediyoruz. Dnyann geri kalan ksmna da yol gstericilik yapar. Onlar uyarr, ikaz eder. Deiik ve farkl glerin kaynamasnn, birlikteliinin yararlarn somut olarak gsterir. Buradan ncelikle u husus ortaya kyor: Kbe, kelimenin tm anlamlaryla dnya ve ahiret mutluluuna ilikin olarak yol gstericilik yapar. Hidayetin tm mertebeleri asndan geerlidir bu yol gstericilik. O, mutlak anlamda hidayet kaynadr. kincisi, o, btn alemler iin yol gstericidir. Sadece brahim oullar ve Araplar ya da Mslmanlar gibi belli bir topluluk iin deil. Onun yol gstericiliinin kapsam genitir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 299

"Orada apak ayetler, brahim'in makam vardr." Geri "ayetler" kelimesi "apak" olarak nitelendirilmi ve bu niteleme nitelenene belli bir zellik kazandrmaktadr, ancak yine de kelimenin mphemlikten kurtulmadn gryoruz. Ayetin ak Kbe'nin meziyetlerini, stn niteliklerini, baka mekanlardan eref bakmndan nce oluunu aklamaya dnktr. Bu amaca ise, ancak net bir aklamayla, mphemlikten ve mcmel anlatmdan uzak bir nitelemeyle varlabilir. Bu da gsteriyor ki: "...brahim'in makam vardr. Kim oraya girerse o gvenliktedir. Ona bir yol bulup..." eklinde devam eden i-fade "apak ayetler" szne ilikin bir aklama konumundadr. u halde "ayetler"den maksat, brahim'in makam, gvenli kln, g yetiren insanlarn oraya haccetmelerinin gerekmesidir. Ancak, baz tefsirlerde grld gibi, bu cmle "ayetler" sznden bedel veya atf- beyan deildir. nk byle olmas durumunda, takdir icab szn u tr ifadelere dnk olmas gerekir: "O, brahim'in makamdr. Oraya giren iin gvenliktir. Yol bulabilenler iin o-ray haccetmeleridir." Bu durumda: "men dahelehu=kim oraya girerse" sz ister ina, ister ihbar olarak banda "en" edat takdir edilerek mfrede indirgenmi olur. "lillahi elen-nas=Allah'n insanlar zerindeki" sz de ina bir cmle olduu halde haber cmlesine dntrlm olur. Ardndan nceki cmleye atfedilerek mfrede tevil edilir ve-ya onun banda da "en" edat takdir edilir. Ancak ayetin ifadesi, bunca yorum ve deerlendirmeye msait deildir. Oysa bu cmle, yni; "brahim'in makam..." diye balayan ifadeler, bir hkmn haber verilmesi veya ilk defa ina edilmesi eklinde zel amalar vurgulamaya dnktrler. Bu ekilde, "ayetler" de a-kla kavumu olur. Dolaysyla aadaki cmleye benzer bir aklama getirmi olur: Falan kii erefli bir adamdr. O falann oludur. Misafirperverdir. Ona tbi olmamz gerekir." [Bi-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 300

rinci cmlenin dndaki cmleler, ilk cmleden bedel veya atf- beyan olmadklar halde, ilk cmleyi aklar nitelie sahiptir.] "Makam-u brahim=brahim'in makam" mahzuf haberin mbteda-sdr. Dolaysyla ifadenin alm: "Fih makam-u brahim=orada brahim'in makam vardr." eklindedir. Bununla da kastedilen, zerinde brahim'in (a.s) ayak izi bulunan tatr. Birok rivayette, tan bugn brahim makam denilen yerde, tavaf yerinin kenarna yapk mlte-zem yerinin (Kbe'nin kapsyla Hacer-l Esved'in bulunduu rknn arasndaki mesafe) karsnda gml olduu aktarlmtr. Nitekim Peygamberimizin (s.a.a) amcas Ebutalib, "Lamiyye" isimli kasidesinde buna yle iaret ediyor: "brahim'in ayak bast yer kayada yumuaktr. Ayaklar nalnsz yalnayak batmtr kayaya." "brahim'in makam" sznden, Kbe'nin kendisinin veya Kbe'nin iinde bir yerin brahim'in makam olduu ve orada Allah'a ibadet ettii anlalabilir. fadeyi u ekilde amak da mmkndr: "Hiye makam-u brahim...=Onlar (yni ayetler); brahim'in makam, gvenlik ve hacdr." Ardndan: "kim oraya girerse..." ve "Allah'n insanlar zerindeki..." ifadelerine yer verilmitir. Ki bu iki cmle, iki haber olarak kullanlrken bir de ina bir hkm kapsyorlar. Bu, Kur'an'n enteresan slbunun dikkate deer zelliklerinden biridir. Bu slbun bir gerei olarak kimi zaman, bir amac vurgulamaya dnk bir ifade, baka bir amaca arac olarak kullanlr. Bylece bu ama ncekinin yerine konulmu olur. Ondan ona gei yaplr ki, iki yarar birden elde edilsin, iki yn de korunmu olsun. Birisinden haber verirken onun sznn aynen hikaye edilmesi ve aktarlmas gibi. Bu uygulamaya u ayetleri rnek gsterebiliriz: "Tm, Allah'a, meleklerine, kitaplarna ve elilerine inand. O'nun elileri arasnda hibirini ayrt etmeyiz." (Bakara, 285) "Rabbi konusunda brahim'le tartmaya gireni grmedin mi?..." (Bakara, 258) "Ya da...

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 301

bir ehre urayan gibisini?" (Bakara, 259) Bu ayetlerin ikincisini tefsir ederken, bu tarz kullanmdaki incelie iaret etmitik. u ayetleri de ayn kategoride inceleyebiliriz: "Maln da, ocuklarn da bir yarar salayamad gnde." Ancak Allah'a selim bir kalp ile gelenler baka." (u-ra, 89) "Ama iyilik, Allah'a... iman edendir." (Bakara, 177) Bu son ayet-te, iyilik, iyilik yapann yerine konulmutur. Yine u ayet de buna bir rnek oluturmaktadr: "nkar edenleri (aran)n rnei tpk barp armadan baka bir ey iitmeyen haykran kimsenin rnei gibidir." (Bakara, 171) Kur'an- Kerim'de yer alan birok rnek de ayn zellie sahiptir. Dolaysyla: "Orada apak ayetler ve brahim'in makam vardr... alemlere kar..." ayetinin ahengi, aadaki ayetin ahengini, tar-zn artrmaktadr: "Kulumuz Eyyub'u da hatrla. Hani o: "Herhalde eytan, bana kahredici bir ac ve azap dokundurdu" diye Rabbine seslenmiti. Ayan depret. te ykanacak ve iecek souk su, diye vahyettik. Katmzdan ona bir rahmet ve temiz akl sahiplerine bir t olmak zere ailesini ve onlarla birlikte bir benzerini de baladk. Ve eline bir deste al, bylece onunla vur ve andn bozma. Gerekten, biz onu sabredici bulduk. O, daime Allah'a ynelip dnen biriydi." (Sd, 41-43) Bu sylediklerimiz, bazlarnn cmlenin bedel olmasn esas alan deerlendirmelerinden farkldr. Eer mutlaka bedel olacaksa, bu durumda en uygun olan: "brahim'in makam" ifadesinin bedel, sonraki iki cmlenin de mahzuf iki bedele delalet eden yeniden balam cm-le olmasdr. Dolaysyla ayetin takdiri aklamas yle olur: "Orada apak ayetler vardr, brahim makam, girenlerin gvenlikte olular ve g yetirenlerin Kbe'yi haccetmeleri." Bu olgularn her birinin, gereklemeleri durumunda yce Allah'a delalet eden, O'nun ulu makamn hatrlatan ayetler olduunda kuku yoktur. nk ayet; herhangi bir eye bir ekilde delalet eden bir alametten baka bir ey deildir. Acaba dnya ehli-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 302

nin gznde, hangi ala-met yce Allah'a delalet etmek ve O'nun ulu makamn hatrlatma bakmndan Hz. brahim'in konumundan, her girenin gvenlikte olduu Harem'den, milyonlarca insann her yl tekrarlanan, gece ve gndzn gemesiyle gemeyen, silinmeyen bir mevsimde yerine getirdii ibadetlerden ve menasikten daha ak ve daha byktr. Her ayetin, olaan st olmas, doa yasalarna uymamas hususuna gelince; byle bir zorunluluk yoktur. Ayetin lafz da anlam itibariyle byle bir karsamaya delalet etmez. Kur'an'da geen "ayet" kavramlar da bu anlamla snrl deildir. Yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "...hibir ayeti neshetmeyiz veya unutturmayz ki..." (Bakara, 106) Bu ayet kesin olarak, eriat kapsamnda yrrlkten kaldrlan hkmleri kastetmektedir. Bir dier ayette yle buyruluyor: "Siz, her ykseke yere bir (ayet) ant ina edip oyalanp eleniyor musunuz?" (uar, 128) Bunun gibi birok ayette "ayet" kavram, mucize ve olaan st iaret gibi anlamlarn dnda kullanldna tank oluyoruz. Bundan, baz mfessirlerin "makam"n bir mucize oluunu vurgu-lamada srar etmelerinin ve "gvenlik" olgusuyla "hac" olgusunu, "ayet" kavramnn dnda gsterme abalarnn tutarszl da akla kavumu olur. Yine dier bazlar da "apak ayetler"le Kbe'ye zg baka olgu-larn kastedildiini sylemilerdir. (Biz bu olgular bilinli bir tercih olarak burada sralamadk. Dileyen uzun tefsir kitaplarndan zikredilen bu olgular renebilir.) Bu yaklamn temelinde "ayet" kavramn, mucize ve olaanst ey eklinde alglamak yatyor. Daha nce de belirttiimiz gibi buna ilikin kesin bir kant yoktur. Dorusu: "Kim oraya girerse gvenliktedir." ifadesi, yasal bir hkm aklamaya yneliktir, varolusal bir zellii deil. Ancak ura-s aktr ki, haber verme nitelikli bu cmle ile gvenlie ilikin gemi bir yasamadan haber veriliyor. Bunu Hz. brahim'in, brahim ve Bakara surelerinde yer verilen duasndan da alglayabi-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 303

liriz. Nitekim bu, cahiliye Araplar arasnda Peygamberimizin (s.a.a) gnderiliinden nce, Hz. brahim'in dnemine kadar dayanan bir hak olarak Kbe'ye tannm ve gzetilirdi. "Gvenlik"le kastedilen hususun, fitnelerin ve byk olaylarn Ha-rem'de meydana gelmedikleri, Kbe'yi etkilemedikleridir, eklindeki iddiaya gelince; Harem'de birok savalarn, mukatelelerin, gvenlii ihlal edici gelimelerin meydana gelmi olmas bu iddiay rtmektedir. zellikle bu ayetin iniinden nce blgede yaananlar bu gerei ortaya koymaktadr. Yce Allah'n: "Grmediler mi ki, evrelerinde insanlar karlrken biz Harem'i gvenilir kldk?" (Ankebut, 67) eklindeki buyruu, en fazla Harem'de gvenliin kalclna ve sreklili-ine iaret eder. Bunun nedeni de insanlarn Kbe'ye gsterdikleri sayg, brahim'in eriatta geerli olan dokunulmazldr. Sonuta insanlarn bu tavr, yce Allah'n koyduu, yasalatrd hkmden kaynaklanmaktadr. Ayn ekilde, Hz. brahim'in lisanyla aktarlan, "Rabbim, bu ehri gvenli kl." (brahim, 35) "Rabbim, bunu bir gvenli ehir kl." (Bakara, 126) eklindeki duada grld gibi, o Mekke'nin gvenli bir yer klnmasn istemektedir. Yce Allah da onun duasn kabul ederek, orada gvenlie ilikin bir hkm koymu, insanlarn gnll olarak oraya ynelmelerini salamtr. Bylece insanlar bu beldenin gvenliliini kabullenmektedirler.
"Ona bir yol bulup g yetirenlerin Ev'i haccetmesi Allah'n insanlar zerindeki hakkdr." "Hicc" (Hacc eklinde de okunmutur.); y-

nelmek, kastetmek demektir. Daha sonra, zel olarak eriatn belirledii ller dahilinde Kbe'ye varma, ynelme anlamnda kullanlmtr. "Sebilen=bir yol" sz "istetaa=g yetirme" sznden temyiz konumundadr. Ayet, hac hkmnn Hz. brahim (a.s) zamannda yrrle konan hkmn srdrldn, yrrllnn geerli olduunu ifade etmektedir. Hz. brahim'e ynelik hitab ieren u ayet de bunu desteklemektedir: "nsanlar iinde hacc duyur." (Hac, 27)

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 304

Buradan hareketle anlyoruz ki: "Allah'n insanlar zerindeki hakk" diye balayan ifade: "Kim oraya girerse gvenliktedir." ifadesiyle ayn ahenge sahiptir. Do-laysyla bu ifade de gemi bir yasal hkm haber vermektedir. Geri yeniden yrrle koymak eklinde bir yeni hkm de olabilir; ancak nceki deerlendirmenin daha yerinde olduu ayetin akndan daha ak bir ekilde anlalmaktadr. Bu gizlilii bulunmayan belirgin bir husustur. "Kim kfre saparsa, phesiz, Allah alemlerden mstanidir." Ayette geen "kfr"den maksat, ayrntlara, furua ilikin kfrdr. Namaz terk etmek ve zekt vermemek eklindeki kfr y-ni. Dolaysyla "kfr" bu ayette "terk" anlamnda kullanlmtr. Bu ifade, msebbebin veya eserin sebep veya mene yerine konuluuna rnek oluturmaktadr. Nitekim: "Allah... mstanidir" sz de illetin malul yerine konuluuna ilikin bir rnektir. Dolaysyla ayetin anlamsal alm yledir: "Kim hac ibadetini terk ederse, o, Allah'a herhangi bir zarar veremez. nk Allah alemlerden mstanidir, onlara ihtiyac yoktur."

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


bn-i ehraub Emir-ul M'minin'in (a.s): "nsanlar iin ilk kurulan ev" ayetiyle ilgili olarak yle bir deerlendirmede bulunduunu rivayet eder: "Adamn biri ona: "Kbe dnyada kurulan ilk ev midir? diye sordu. O, yle buyurdu: "Hayr, ondan nce de evler vard. Ancak Kbe insanlar iin kurulan bereketli, ilk kutsal evdir. Onda hidayet, rahmet ve bereket vardr. Onu ilk kez brahim ina etti. Sonra Cur-hum kabilesine mensup bir Arap boyu ina etti. Sonra ykld. Bu sefer Amalikler ina ettiler. Sonra tekrar ykld. Bu kez Kurey Kbe'yi o-nard." (Tefsir-ul Burhan, c.1, s.301) ed-Drr-l Mensr tefsirinde, bn-i Munzir ve bn-i Ebu Hatem, a'bi kanalyla Ali b. Ebu Talip'ten yle rivayet ederler: "Gerek u ki, insanlar iin ilk kurulan ev, Bekke'de..." ayeti hakknda yle

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 305

buyurdu: "Ondan ncede evler vard. Fakat Kbe, Allah'a ibadet amacyla kurulan ilk evdir." (c.2, s.52) Yine u rivayeti, Matar kanalyla bn-i Cerir'den de rivayet etmitir. Bu anlam destekleyen rivayetler oktur. lel- erayi' adl eserde, mam Sadk'n (a.s) yle buyurduu rivayet edilir: "Evin bulunduu yerin ad Bekke, beldenin ad da Mekke-'dir." (s.398, bap:137) Yine ayn eserde mam Sadk'n (a.s) yle dedii rivayet edilir: "O yere Bekke denilmesinin sebebi, insanlarn orada toplanmalardr." (s.398, bap: 137) Ben derim ki: Yni byk bir kalabalk halinde toplanp skmalardr. Ayn eserde mam Bkr'dan (a.s) yle rivayet edilir: "Mekke'ye Bekke denilmesinin sebebi, orada erkeklerin ve kadnlarn bir araya toplanmalardr. Orada kadnlar senin nnde, sanda, solunda ve se-ninle beraber namaz klar ve bunun hibir sakncas olmaz. Ama baka yerlerde bu uygulama uygun deildir, mekruhtur." (s.397, bab:137) Sz konusu eserde mam Bkr'n (a.s) yle dedii belirtilir: "Allah yeryzn yaratmak istediinde rzgarlara emretti. Onlar suya vur-dular. Bunun zerine sular dalgaland. Sonra kprmeye balad. By-lece zerlerinde (bir kaymak gibi) kpk tabakas olutu. Yce Allah bunu Kbe'nin bulunduu yerde toplad. Onu bir kpk da haline getirdi. Yeri onun altna yayd. "nsanlar iin ilk kurulan ev, Bekke'de o, bereket..." ayetiyle kastedilen budur. Dolaysyla yeryznn ilk ya-ratlan paras Kbe'dir. Yeryznn geri kalan ksm, ondan uzatlp, yayld." (s.397, bab:137) Ben derim ki: Yeryznn Kbe'nin altndan yayldna ilikin rivayetler oktur ve bu rivayetlerin ierii kitaba ters dmemektedir. Bunu reddedecek gl bir kant da yoktur. Ancak, eski doa bilimcileri yeryznn yaln ve kadim bir unsur olduuna inanr-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 306

lard. Bugn bu teorinin yanl olduu kesin olarak ortaya kmtr. Ayrca aklamaya gerek yoktur. Bu, rivayetlerde Kbe'nin yeryznn ilk yaratlan paras olduuna ilikin olarak ileri srlen tefsirdir. Ancak ayetin zahiri, ilk iki rivayetin ieriini kapsar niteliktedir. el-Kfi'de ve Tefsir-ul Ayy'de mam Sadk'tan (a.s): "Orada apak ayetler vardr." ifadesiyle ilgili olarak yle rivayet edilir: "Bu apak ayetler nelerdir?" diye soruldu. Buyurdu ki: "brahim'in makam. O, tan zerine km ve tata ayak izi kmt. Bir dieri Hacer-l Esved'dir. Biri de smail'in konaklad yerdir." (Tefsir-ul
Ayy, c.1, s.187, el-Kfi, c.4, s.223, h:1)

Ben derim ki: Bu anlam destekleyen baka rivayetler de vardr. -mamn ayetin bunlarn bir ksmn iermemesiyle birlikte bu olgulardan sz etmesi, sayma ve rneklerini aklama niyetiyle olabilir. Tefsir-ul Ayy'de Abdussamed'den yle rivayet edilir: "Ebu Cafer (Halife Mansur Devaniki) mescidi geniletmek iin Mekkelilerin evlerini satn almak istedi. Fakat Mekkeliler evlerini satmadlar. eit-li ekillerde onlar tevik etmek istediyse de buna yanamadlar. Bunun zerine Mansur'un can skld ve mam Sadk'a (a.s) geldi, dedi ki: "unlarn evlerinin ve bahelerinin bir ksmn mescidi geniletmek amacyla istedim, ama vermediler. Bu yzden iddetli bir znt duymaktaym." mam Sadk (a.s) buyurdu ki: "zlmene gerek yok. Senin elinde onlar ikna edecek gl bir kantn var." Mansur dedi ki: "Onlara kar kullanacam kant nedir?" mam: "Kantn Allah'n kitabdr." buyurdu. Mansur: "Neresinde bu kant?" diye sordu. mam yle buyurdu: "nsanlar iin ilk kurulan ev Bekke'de..." Burada yce Allah sana unu haber veriyor: nsanlar iin ilk kurulan ev Bekke'dekidir. Eer onlar, Kbe'den nce evlerini yapmlarsa, evleri ve baheleri on-larndr. Eer Kbe hepsinden daha eskiyse, onlarn sahip olduklar yerler de ona aittir. Bunun zerine Mansur Mekkelileri ard ve onlarn

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 307

karsna bu kant srd. Mekkeliler dediler ki: "Ne istersen onu yap." (c.1, s.185) Ayn eserde Hasan b. Ali b. Numan'dan yle rivayet edilir: "Halife el-Mehdi Kbe'nin etrafnda onarm amal bir takm dzenlemeler yaparken, bir ev Kbe'nin drtgen eklindeki evresi ortasnda kald. Bu evi sahiplerinden istedi, ama onlar evlerini vermediler. Bunun zm iin fakihlere bavurdu. Dediler ki: "Gasp ederek bir yeri Kbe'nin kapsamna katamazsn." Ali b. Yaktin el-Mehdiye dedi ki: "Ey m-'minlerin emiri, bir zm bulmas iin, ben Musa b. Cafer'e (a.s) yazarm ve k yolunu sana haber veririm." Bunu zerine Ali b. Yaktin Medine valisine, Mescidl Haram'a katmak istediimiz ve sahibinin kar kt bir evin durumunu mam Musa b. Cafer'den (a.s) sor. Bu iin iinden nasl kacamz ren diye emir verdi." Vali bunu Ebu'l Hasan'dan (Musa Kzm'dan -a.s-) sordu. Ebu'l Hasan buyurdu ki: "Buna cevap vermek bir zorunluluk mudur?" Dedi ki: "Zorunludur." Bunun zerine mam yle buyurdu: "Yaz: Rahman ve Rahim olan Allah'n adyla. Eer Kbe, insanlarn evlerinin bulunduu yerde yaplmsa, insanlar Kbe'ye gre daha fazla hak sahibidir-ler. ayet insanlar Kbe'nin etrafna gelip yerlemilerse, Kbe yerler zerinde, onlardan daha ok hak sahibidir." Bu yaz el-Mehdi'ye geldiinde, onu alp pt, sonra sz konusu evin yklmasn emretti. Bunun zerine evin sahipleri Ebu'l Hasan'a gelerek, el-Mehdi'ye, evin bedelini demesi iin bir yaz yazmasn istediler. mam el-Mehdi'ye "Onlara bir eyler ver, rzalarn al." diye yazd." (c.1, s.186) Ben derim ki: ki rivayette de, tarihsel bir olaya ynelik latif bir kantsallk sz konusudur. Kbe'yi geniletme faaliyetleri Mansur zamannda balam el-Mehdi zamannda tamamlanmtr. el-Kfi'de mam Sadk'n (a.s): "...Evi haccetmesi Allah'n insanlar zerindeki hakkdr." ayetiyle ilgili olarak yle buyurduu

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 308

rivayet edilir: "Burada hac ve umre birlikte kastedilmitir. nk her ikisi de farzdr." Bunu Ayy de kendi tefsirinde rivayet etmitir. Bu aklamada haccn lgat anlam olan ynelme, kastetme esas alnmtr. Tefsir-ul Ayy'de mam Sadk'n (a.s): "Kim kfre saparsa" szn: "Kim terk ederse" eklinde aklad belirtilir." (c.1, s.192) Ben derim ki: Bu rivayeti eyh Tusi "et-Tehzib" adl eserinde ak-tarmtr (c.5, s.18, h:4). Kfrn tpk iman gibi bir takm mertebelerinin olduunu biliyorsun. Dolaysyla ayette, teferruata ynelik kfr kastedilmitir. (Usul-i dine ynlik deil.) el-Kfi'de Ali b. Cafer'den, o da kardei mam Musa Kzm'dan (a.s) yle rivayet eder: "Dedim ki: "Bizden hacca gitmeyen kimse kfre mi girmi olur? "dedi ki: "Hayr. Fakat, bu byle deildir, derse kfre girer." (Furu-u Kfi, c.4, s.265) Ben derim ki: Bu anlamda birok rivayet vardr. Rivayette geen kfrden "reddetme" kastedilmitir. Ayette bu anlamn da kastedilmi olmas muhtemeldir. Dolaysyla ayette kfr, szlkteki anlamyla kullanlmtr. Hakkn zerinin rtlmesi yni. Bu kavramn karl, kullanld yere gre belirginlik kazanr.

MESELEYE TARHSEL BAKI


Kbe'yi ilk kez ina eden kiinin Hz. brahim (a.s) olduu tevatr dzeyinde kesin bir tarihsel olgudur. O dnemde blgede brahim'in olu smail ile Yemen'den gelen kabilelerden olan Curhum kabilesi ya-yordu. brahim Kbe'yi yaklak olarak drtgen eklinde ina etmiti. Drt yne bakan keleri, esen iddetli rzgarlarn etkisini kryor, za-rar vermesini engelliyordu. Kbe, Amaliklerin yeniledikleri gne kadar brahim'in ina ettii ekilde kald. Sonra Curhum kabilesi (veya tam tersine nce Curhum ve daha sonra Amalikler) Emir-l M'minin'den gelen rivayette belirtildii gibi yeniden onu ina ettiler.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 309

Kbe'nin ynetimi, hicretten nce ikinci yzylda Peygamberimizin atalarndan biri olan Kusay b. Kilab'n eline geince, onu ykp ye-niden salam bir ekilde ina etti. Devm (bir eit hurma aacna benzer) ve hurma aac kerestesinden bir tavan yapt. Yanna da Dar-un Nedve'yi ina etti. Ynetim ilerini ve ileri gelenlerle istiare etmeyi burada yrtyordu. Sonra Kbe duvarlarnn bakt ynleri Kurey oymaklar arasnda bltrd. Onlar da evlerini Kbe'nin etrafndaki tavaf alannn evresinde yaptlar. Evlerinin kaplarn Kbe'ye alacak eklide planladlar. Peygamberimizin peygamber olarak gnderiliinden be yl nce bir sel sonucu Kbe ykld. Kabileler Kbe'yi yeniden ina etmek iin i blm yaptlar. Duvarlarn yapan usta Yunanl (Rum) Yakum'du. Msrl bir marangoz da ona yardm ediyordu. Sra Hacer-l Esved'in yerletirilmesine gelince, onu yerine koyma onuruna kimin eriecei hususunda aralarnda tartma kt. Sonunda Hz. Muhammed'in (s.a.a) hakemliine bavurmaya karar verdiler. Peygamberimiz (s.a.a) o srada otuz be yandayd. Kureyliler onu akll, ileri grl, doru biri o-larak biliyorlard. Hz. Muhammed bir aba istedi. Hacer-l Esved'i rtnn zerine koydu. Sonra her kabilenin temsilcisinin rtnn bir ta-rafndan tutup kaldrmasn istedi. Tan konulaca dou tarafndaki yere kadar ykselttiklerinde, Hz. Muhammed (s.a.a) ta tutup yerine yerletirdi. Yaplan harcamalar onlara ar gelmeye baladnda, yapy bugnk hali zere braktlar. Bylece Kbe'nin baz blmleri yap dnda kald. Binay klttklerinden Hacer-l Esved tarafndaki Hicr-i smail darda braklm oldu. Kbe, Yezid b. Muaviye dneminde Abdullah b. Zbeyr'in Hicaz'a egemen olduu zamana kadar bu ekilde kald. Yezid'in Mekke'deki kumandanlarndan Husayn, bn-i Zbeyr'le savat. Kbe mancnk at-ndan isabet ald. Daha sonra ykld, rts ve baz ahap blmeleri yand. Sonra Yezid lnce kuatma kaldrld.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 310

bn-i Zbeyr Kbe'yi y-kp yeniden ina etmek istedi. Bu amala Yemen'den artlm kire ge-tirildi. Duvarlar onunla yapld. Hicr-i smail Kbe'nin iine dahil e-dildi. Kapnn yere bitiik olmas saland. Kar duvarda bir kap daha ald. nsanlar birinden girip dierinden ksnlar diye. Ykseklii yir-mi yedi zira (yaklak on buuk metre) olarak ngrld. Bina tamamlannca, Kbe'nin iine ve dna misk ve esans srld. zeri ha-lis ipek kumala rtld. Kbe'nin onarm Hicri 64 ylnn recep aynn 17'sinde tamamland. Sonra Abdulmelik b. Mervan halife oldu. Komutanlarndan Hac-cac b. Yusuf'u bn-i Zbeyr'le savamak zere grevlendirdi. Nihayet bn-i Zbeyr yenildi ve ldrld. Haccac Kbe'ye girdi ve bn-i Z-beyr'in yapt deiiklikleri Mervan'a duyurdu. Mervan Kbe'yi eski haline dndrmesini emretti. Bunun zerine Haccac Kbe'nin kuzey tarafn alt zira ve bir kar kadar ykt. Bu duvar Kurey'in att temel zerinde yeniden ina etti. Douya bakan kapy yerden biraz ykseke olmasn salad, tekini kapat-t sonra kalan dier talar yerlere dedi. 960 tarihinde Osmanl Sultanlarndan Sultan Sleyman tahta gelince, Kbe'nin atsn deitirdi. 1021 tarihinde tahta geen Sultan Ahmet, 1039 Tarihinde meydana gelen byk selin ykt kuzey, dou ve bat duvarlarn onard. Sonra Osmanl Sultanlarndan 4. Murad za-mannda bir kez daha onarld. Kbe o gnden gnmze, yni hicri-kameri bin yz yetmi be veya Hicriemsi bin yz otuz sekiz tarihine kadar herhangi bir onarm geirmemitir.

Kbe'nin ekli:
Kbe yaklak olarak drtgen eklindedir. Sert mavi tatan yaplmtr. Ykseklii on alt metredir. Peygamberimiz (s.a.a) zamannda yksekliinin bundan daha az olduunu Fetih gn Pey-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 311

gamberimiz (s.a.a) Ali'yi omuzlarna karp Ali'nin de Kbe'nin zerindeki putlar aa indirip krdna dair rivayet edilen hadisten anlyoruz. inde su oluu bulunan ve tam karsnda yer alan kenarn uzunluu on metre ve on cm.'dir. Kapnn yer ald ve karsnda bulunan kenarn uzunluu ise on iki metredir. Kap yerden iki metre yksekliktedir. eriye giren iin kapnn solunda yer alan rknde Hacer-l Esved yer alr. Onun tavaf yerinden ykseklii bir buuk metredir. Ha-cer-l Esved ar, dzgn olmayan yumurta eklinde bir tatr. Rengi krmzya alan siyahtr. zerinde kzl noktalar, sar kvrmlar yer alr. Bunlar tata meydana gelen atlamalarn sonradan kaynamas sonucu olumulardr. ap yaklak olarak otuz santimetredir. Kbe keleri, eski zamanlardan beri "rkn" olarak adlandrlr. rnein kuzey kesine "Rkn-l Iraki", bat kesine "Rkn- a-mi", gney kesine "Rkn-l Yemani", Hacer-l Esved'in bulunduu dou kesine de "Rkn-l Esved" denir. Kap ile Rkn-l Esved arasndaki mesafeye "mltezem" denir. Bu ad almasnn nedeni tavaf e-den kimsenin devaml burada dua ve dilekte bulunmasndandr. Kuzey taraftaki duvarn zerideki su oluuna Mizab-ur Rahmet (rahmet oluu) denir. Bu oluu Haccac b. Yusuf yapmtr. 954 tarihinde sultan Sleyman gm bir olukla deitirmi, 1021 tarihinde sultan Ahmet mavi ini nakl ve altn yaldzl bir gm olukla deitirmitir. Sonra Osmanoullarndan sultan Abdulmecid 1273 tarihinde altn bir oluk gndermitir. Yerine konulan bu oluk hala orada bulunmaktadr. Oluun tam karsnda yay eklinde "Hatim" ad verilen bir duvar yer alr. Bu yay eklinde bir yapdr. ki ucu Kbe'nin kuzey ve bat k-elerine bakar. Onlardan uzaklklar 203 cm. kadardr. Bu yapnn ykseklii bir metredir. Kalnl bir buuk metredir. tarafndan nakl mermer kullanlmtr. eriden bu yay eklindeki

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 312

duvarn ortasnda Kbe'nin bir tarafnn ortasna kadarki mesafe 844 cm.'dir. Bu "Hatim" adl duvarla Kbe'nin duvarnn arasndaki bolua Hicr-i smail denir. brahim'in ilk kez ina ettii zamanlarda bunun yaklak olarak metrelik ksm Kbe'nin iindeydi. Geri kalan ksm ise, Hcer ve olunun koyunlarnn barnayd. Denilir ki, Hcer ve smail burada gmldrler. Kbe'nin iinde yaplan deiiklikler, onarmlar, Kbe'ye ilikin kurallar ve protokoller bizi pek ilgilendirmemektedir. Dolaysyla bun-larn detayna girme gereini duymuyoruz.

Kbe'nin rts:
Daha nce Bakara suresinin tefsiri erevesinde, Hacer ve smail'in kssas ve Mekke toprana konaklamalar ile ilgili olarak aktardmz rivayetlerde, Kbe'nin inasnn tamamlanndan sonra Hcer'in Kbe'nin kapsna bir perde ast ifade edilmiti. Kbe'nin tmn rten perdeye gelince, sylendiine gre: lk kez Kbe'ye rt giydiren kii, Yemen Tubbalarndan Ebu Bekir Es'ad'dr. Bu zat Kbe'yi gm srmal bir perdeyle rtmt. Ondan sonra ynetime gelenler onun bu uygulamasn srdrdler. Daha sonra insanlar deiik kumalardan retilmi perdelerle rtmeye devam ettiler. Bylece zeri kat kat perdelerle rtlr oldu. Bu perdelerden biri r-dnde hemen zerine yenisi konulurdu. Bu durum Kusay zamanna kadar srd. Kusay Kbe'nin rts iin Araplardan ylda bir kez olmak zere yardm toplad. Bu gelenek onun oullar tarafndan da srdrld. Ebu Rebia b. Muire bir yl, dier Kurey kabileleri de bir yl rty deitirirlerdi. Peygamber Efendimiz (s.a.a) Kbe'yi Yemen kumayla rtmt. Abbasi Halifelerinden el-Mehdi'nin zamanna kadar bu ekilde kald. Halife Hac iin Mekke'ye geldiinde, Kbe bakclar

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 313

perdelerin Kbe-'nin yznde birikmi olmasndan ikayet ettiler. Bunlarn arlk yapp Kbe'yi ykmasndan korktuklarn belirttiler. Bunun zerine Halife bu rtlerin kaldrlmasn, yerine her yl bir tek rt serilmesini emretti. Bu gelenek gnmze kadar devam etti. Kbe'nin bir de i rts vardr. lk kez Kbe'ye ieriden perde rten kii Abbas b. Abdulmutta-lib'in annesidir. Olu Abbas ile ilgili olarak bir adakta bulunduu iin bu perdeyi Kbe'nin i duvarlarna rtmt.

Kbe'nin Konumu:
Kbe toplumlarca kutsal ve saygn olarak bilinirdi. Hintliler Kbe'ye sayg gsterirlerdi ve kendilerince nc uknum olarak kabul edilen "sifa"nn ruhunun, eiyle birlikte Hicaz ziyaret ettii srada Ha-cer-l Esved'e hulul ettiini sylerlerdi. Fars ve Keldani Sabiileri onu yedi byk evden biri kabul ederlerdi.53 Bir de, eski ve uzun sre ayakta kalm olmas dolaysyla Zhal'in evi olduuna inanlrd. Farslar da Kbe'ye sayg gsterirlerdi. Hrmz'n ruhunun ona hu-lul ettiine inanrlard. Bazen Hac iin gittikleri de olurdu. Yahudiler ona sayg gsterir, brahim'in dini zere orada Allah'a ibadet ederlerdi. inde resimler ve heykeller bulunurdu. Bunlar arasnda ellerinde fal oklar bulunan brahim ve smail'in resimleri de yer a-lrd. Bakire Meryem'in ve Mesih'in resmi de yaplmt. Bu da Yahudiler gibi Hristiyanlarn da ona sayg gsterdiklerinin tandr. Araplar da Kbe'ye byk bir sayg gsterirlerdi. Onu Allah'n evi kabul ederlerdi. Her taraftan gelip ona hac ziyaretinde bulunur-

53- Byk evler unlardr: 1- Kbe, 2- sfahan'daki bir dan tepesindeki Mars, 3- Hindistan'daki Mendusan, 4- Belh kentindeki Nevbahar, 5- San'a'daki Gamadan, 6- Horasan'n Ferane kentindeki Kelusan, 7- in'in yksek yerlerindeki bir ev.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 314

lard. Kbe'nin brahim tarafndan yapldn sylyorlard. Hac, brahim'in Araplar arasnda tevars eden dininin bir kuralyd.

Kbe'nin Ynetimi:
Kbe'nin ynetimi smail'in elindeydi. Ondan sonra bu grev oullarna geti. Sonra Curhum kabilesi onlara kar stnlk salayp Kbe'nin ynetimini ele geirdiler. Ardndan Kerker oullarndan bir taife olan Amalikler, Curhum kabilesiyle bir dizi savaa giriip Kbe'ye sahip oldular. Amalikler Mekke'nin aa ksmna konaklamlard. Curhumlular da yukar ksmna yerlemilerdi. lerinde melikleri de vard. Sonra talih Curhumlulardan yana dnd; Amalikleri yenilgiye uratp Kbe'nin ynetimini ele geirdiler. Bylece yaklak olarak yz yl ynetim onlarn elinde kald. Hz. brahim'in yapsna eklemede bulundular, duvarlarn ykselttiler. smail oullar glenip oalnca, artk belli bir caydrc kuvvete kavuunca, Mekke onlara dar gelmeye balad. Bunun zerine Cur-humlularla savatlar, onlar yenilgiye uratp Mekke'den kardlar. O srada smail oullarnn banda Amr b. Luhay bulunuyordu. Kendisi Huzaa kabilesinin byyd. Mekke'nin ynetimini ele geirip Kbe'nin ilerini kendi uhdesinde toplad. Kbe'nin zerine putlar koyup insanlar onlara tapmaya aran ilk kii odur. Kbe'nin zerine koyduu ilk put "Hubel"dir. Onu am'dan getirmi, Kbe'nin damna koy-mutu. Ardndan baka putlar da getirmiti. Bylece putlarn says art-m ve Araplar arasnda puta tapclk yaylm ve tek ilaha kulluu esas alan Hanif dini yok olmutu. Curhum kabilesinden ahne b. Halef konuyla ilgili olarak Amr b. Luhay'a hitaben yle der: "Ey Amr, ilahlar icad ettin sen. eit eit Mekke'de, evin evresine putlar diktin.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 315

Oysa Kbe'nin bir tane Rabbi vard, ebedi... Ama sen, insanlar iinde, onun birok Rabbinin olmasn saladn. Yaknda bileceksiniz ki, Allah ksa sre sonra, sizin dnzda evi iin bir koruyucu seecektir." Kbe'nin ynetimi Halil el-Huzai zamanna kadar Huzaa oullarnn elindeydi. Halil kendisinden sonra ynetimi kzna verdi. Kz da Kusay b. Kilab'n karsyd. Kbe kapsn ap kapatmay Huza oullarndan Ebu Gaban el-Huzai adl birine verdi. Ebu Gaban bu grevi, bir deve ve bir f arap karlnda Kusay b. Kilab'a satt. Bu olay A-raplar arasnda bir darb- mesel olmutur: "Ebu Gaban'n al veriinden daha zararl..." diye. Bylece ynetim Kurey'e geti. Kusay Kbe'nin yapsn yeniledi. Daha nce buna deinmitik. Durum, Peygamberimizin (s.a.a) Mekke-'yi fethetmesine kadar bu ekilde devam etti. Resulullah (s.a.a) Kbe'ye girdi, duvarlardaki resim ve kabartmalarn silinmesini, iindeki put-larn krlmasn emretti. zerinde brahim'in iki ayann izi bulunan ta, yni Makam- brahim, o srada Kbe'nin yaknlarndaki koruma altnda bir eyin iindeydi. Sonra bugn bilinen yere gmld. Buras drt stun zerinde duran bir kubbedir. Tavaf edenler namaz klmak a-macyla buraya ynelirler. Kbe'yle ilgili haberler ve onunla balantl dinsel uygulamalar ok ve uzundur. Biz hac ve Kbe ayetleri zerinde dnen bir aratr-mac iin yeterli olan bu ksmn sunmakla yetindik. Yce Allah'n bereketli kld ve hidayet olarak ngrd Kbe'-nin bir zellii de, hibir slami grubun onun konumunu tartma konusu yapmam olmasdr.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 316

98- De ki: "Ey kitap ehli, Allah yaptklarnza ahit iken, ne diye Allah'n ayetlerini inkar ediyorsunuz?" 99- De ki: "Ey kitap ehli, sizler ahitler olduunuz halde ne diye iman edenleri Allah yolundan -onda bir arpklk bulmaya yeltenerek- evirmeye alyorsunuz? Allah, yaptklarnzdan gafil deildir." 100- Ey iman edenler, eer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba boyun eecek olursanz, sizi imannzdan sonra tekrar kfre dndrrler. 101- Allah'n ayetleri size okunuyorken ve O'nun elisi iinizdeyken, nasl oluyor da inkar ediyorsunuz? Kim Allah'a smsk tutunursa, artk elbette o, dosdoru olan yola iletilmitir.

AYETLERN AIKLAMASI
Grld gibi, bu ayetler, surenin akyla birlikte deerlendirildiinde Ehl-i Kitabn (onlardan bir grubun, yni Yahudilerin veya Yahudilerden bir grubun) Allah'n ayetlerini inkar ettiklerini, Allah-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 317

'n yolunu eri gstermek, dosdoru olmadnn propagandasn yapmak suretiyle m'minleri onun yolundan alkoyduklarn gstermektedir. Buna gre, onlar Allah'n yolunu sapk, eri ve arpk bir yola benzetiyorlard. Bu amala m'minlerin ilerine kukular sokarak hakk batl ve kendi savunduklar batl da hak olarak grmelerini salamaya alyorlard. Bundan nceki ayetler grubu, Tevrat'n iniinden nce btn yiyeceklerin helal olduunu inkar etmek, Kuds'teki Mescid-i Aksa'ya y-nelmenin neshedildiini reddetmek eklindeki sapklklarna iaret ediyordu. Buna gre, tefsirini sunduumuz ayetler grubu, Tevrat'n ini-inden nce yiyeceklerin helal olduunu ve Kbe'nin insanlar iin kurulan ilk ev olduunu anlatan ayetler grubunun tamamlaycs konumundadr. Bu durumda ayetlerin hedefi, Yahudilerin tutumlarn reddetmek, m'minleri dinleri konusunda kukuya drme amal telkinlerinden dolay onlar knamak, m'minleri de onlarn arlarna uymalar durumunda dinlerini inkar etmi olmalar uyarsnda bulunmak ve Allah'n ipine sarlp iman yolunu bulmaya, daimi hidayet zere olmaya tevik etmek olduu anlalyor. Suyuti'nin -sylendiine gre-54 Lubab-un Nukul adl eserde rivayet ettiine gre Zeyd b. Eslem yle demitir: "Yahudi a b. Kays, bir gn Evs'ten ve Hazre'ten oluan bir grubun yanndan geti. Bunlar aralarnda sohbet ediyorlard. Gemite dman olan bu kabilelerin bu ekilde kaynam olmalar cann skt. Bir Yahudi gence, gidip aralarnda oturmasn, onlara "Buas" gnn (o gnde yaplan sava) hatr-latmasn syledi. Yahudi gen sylenenleri yapt. Bunun zerine Evs-lilerle Hazreliler tartmaya ve karlkl olarak gemileriyle, kabileleriyle vnmeye baladlar. Sonunda iki kii fkeyle ayaa frlad. Biri Evs'ten Evs b. Kurazi, dieri de Hazreten Cabbar b. Sahr'd. Karlkl olarak az dala54- Tefsir-ul Menar, c.4, l-i mrn suresi tefsiri.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 318

na girdiler. Sonuta iki grup da fkeye kapld, savamak zere yerlerinden frladlar. Bu gelimeler Peygamberimiz'e (s.a.a) duyuruldu. Peygamberimiz geldi, onlara t verdi ve iki taraf bartrd. Onlar da Peygamberimi-zin szlerini dinlediler ve emirlerine uydular. Bunun zerine yce Allah, Evs ve Cabbar adl kiiler hakknda: "Ey iman edenler, eer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba boyun eecek olursa-nz..." diye balayan ayeti, a b. Kays hakknda da: "Ey kitap ehli, ne diye... Allah yolundan... evirmeye alyorsunuz?" ayetini indirdi." Bu rivayet, Suyuti'nin ed-Drr-l Mensr'da Zeyd b. Eslem'den ayrntl olarak aktard rivayetin zeti, onun ksa bir karsamas niteliindedir. Buna yakn bir rivayet de bn-i Abbas'tan ve bakalarndan aktarlmtr. Dolaysyla, ayetler, ak olarak grld gibi bu rivayette sz edilen olaydan ok bizim anlattklarmzla rtyor. Her eyden nce ayetlerde kfrden, imandan, Yahudilerin tanklndan ve m'minlere Allah'n ayetlerinin okunmas gibi eylerden sz ediliyor. Btn bunlar, bizim anlattklarmzla daha ok uyuyor. Bunu u ayet de pekitiriyor: "Kitap ehlinden ou, kendilerine gerek apak belli olduktan sonra, nefislerini kuatan kskanlktan dolay, imannzdan sonra sizi inkara dndrmek arzusunu duydular." (Bakara, 109) u halde, bizim sylediimiz dorudur, ayetler, nceki ayetlerin aknn btnleyici unsuru konumundadr.
"De ki: "Ey kitap ehli... ne diye Allah'n ayetlerini inkar ediyorsunuz?" "Ayetler"den maksat, -ak birliini bir karine olarak d-

nrsek- Tevrat'n iniinden nce yiyeceklerin helal olmas ve slam dini ile birlikte Kbe'nin kble olmasdr.
"De ki: Ey kitap ehli... ne diye Allah yolundan... evirmeye alyorsunuz?... Bir arpklk bulmaya yeltenerek..." Ayetin orijinalinde geen

"sadd" kelimesi, evirmek, alkoymak demektir. Yine ayette geen "tebneha" kelimesi, "o yolu istiyorsunuz" demektir. "vec" yanl-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 319

a doru eilme, arpklk demektir. Demek iste-niyor ki: Siz Allah'n yolunun eri, arpk olmasn istiyorsunuz. "Sizler grp bildiiniz halde..." Yni, siz biliyorsunuz ki, Tevrat'n iniinden nce yiyecekler helaldi, kblenin Kbe olarak deitirilmesi peygamberliin bir zelliidir. nceki ayette, yce Allah'n kendisinin onlarn fiilleri ve kfrleri zerinde ahit olduunu belirtmesine karlk olarak bu ayette, bizzat onlar ahitler kategorisine sokuluyorlar. Bu, son derece latif, incelikli bir ifade tarzdr. Bundan da anlalyor ki, onlar inkar ettikleri eyin hak olduuna tanklk ediyorlar. Allah da onlarn inkarlarna ve kfrlerine tanktr. Bu ayette ahitlik onlara nispet edildii iin, nceki ayetin sonunda yer alan: "Allah yaptklarnza ahittir." ifadesi bu ayetin sonundaki: "Allah yaptklarnzdan gafil deildir." ifadesiyle deitirilmitir. Bununla, onlarn hakka, yce Allah'n da tmne tanklk ettii anlatlmtr. "Ey iman edenler... O'nun elisi iinizdeyken..." Ayetin orijinalinde geen "Farig=grup"tan maksat, Yahudiler ve onlarn iindeki bir gruptur. "Allah'n ayetleri size okunuyorken ve O'nun elisi iinizdeyken..." yni sizin hakka sarlp bu tr art niyetli giriimlerden korunmanz mmkndr. Allah'n ayetlerini can kulayla dinler, onlarn zerinde derin dnr, gerei gibi ett edememekten dolay size kapal olan ksmn veya batan itibaren tmn Resule gtrrseniz, gerek olanca plaklyla ortaya kar. nk Allah'n Resul iinizdedir, sizinle onun arasnda bir engel yoktur. O size uzak da deildir. Peygambere bavurmak suretiyle gerei ortaya karmak, Yahudilerin kafalarnz kartrmak amacyla ortaya attklar kukular bu ekilde bertaraf etmek, Allah'n ayetlerine ve Resulne sarlmak, ikisine skca yapmak Allah'a sarlp yapmak demektir. Kim Allah'a sarlp yapyorsa, o dosdoru yolu bulmutur. u halde: "Nasl oluyor da inkr ediyorsunuz?" ifadesinin orijinalinde geen "kfr"den maksat, imandan sonra kfre sapma

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 320

durumudur. "Allah'n ayetleri size okunuyorken." ifadesi, Allah'n ayetlerini ve Resuln inkar etmekten kanma imkannn olduuna ynelik kinayeli bir anlatmdr. "Allah'a smsk tutunursa" ifadesi, bu amaca ynelik klli byk nerme (kbra) konumundadr. Doru yola yneltilmi olmaktan maksat, deimez imana iletilmedir. Bu ise, farkllamayan, amaca ulatrma bakmndan geri kalmayan bir yoldur. Bu yolu izleyenler dosdoru bir izgide hareket ederler. Yoldan kp sapmazlar. "iletilmitir" ifadesinde mazi fiilin kullanlmas, buna ramen failin hazfedilmesi, fiilin failinin farkna varlmadan gerekletiini gsterir. Bu ayetten anlalyor ki, insanlarn sapmalar muhtemel olan her trl gerei bulmak iin Kur'an ve snnet yeterli kantlardr.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 321

102- Ey iman edenler, Allah'tan nasl korkup-saknmak gerekiyorsa ylece korkup saknn ve ancak Mslmanlar olarak ln. 103- Ve topluca Allah'n ipine smsk sarln. Dalp ayrlmayn. Ve Allah'n sizin zerinizdeki nimetini hatrlayn. Hani siz dmanlar idiniz, O, kalplerinizin arasn uzlatrp-sndrd ve siz O'nun nimetiyle kardeler oldunuz. Yine siz tam ate ukurunun kysndayken, oradan sizi kurtard. Allah size ayetlerini byle aklyor ki, hidayete eresiniz. 104- Sizden; hayra aran, iyilii emreden ve ktlkten sakndran bir topluluk olsun. te onlar kurtulua erenlerdir. 105- Kendilerine apak deliller geldikten sonra, paralanp ayrlan ve anlamazla denler gibi olmayn. te onlar iin byk bir azap vardr. 106- Baz yzlerin aaraca, baz yzlerin de kararaca gn... Yzleri kararanlara: "mannzdan sonra inkr ettiniz yle mi? yleyse inkr etmenize karlk olarak azab tadn!" (denilir). 107- Yzleri aaranlar ise, artk onlar Allah'n rahmeti iindedirler, orada srekli kalacaklardr.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 322

108- Bunlar sana hak olarak okumakta olduumuz Allah'n ayetleridir. Allah alemlere zulm isteyen deildir. 109- Gklerde ve yerde olanlarn hepsi Allah'ndr ve btn iler Allah'a dndrlr. 110- Siz, insanlar iin karlm en hayrl mmet oldunuz. yilii emreder, ktlkten sakndrrsnz ve Allah'a inanrsnz. Kitap ehli de inanm olsayd, elbette kendileri iin hayrl olurdu. lerinden inananlar da vardr, ama oklar yoldan kmlardr.

AYETLERN AIKLAMASI
Bu ayetler grubu, m'minlerin Ehl-i Kitaptan ve onlarn dinden dndrme amal basklarndan sakndrld, kendi yanlarnda sarlp korunabilecekleri bir merciinin bulunduu, buna sarlmalar durumunda sapmayacaklar, lmcl, helak edici uurumlara dmeyecekleri uyarsnn yapld blmn btnleyicisi konumundadr. Bununla beraber, bu grubu bir konumay izleyen bir konuma gibi grebiliriz. Yoksa nceki ayetlerin ak deimi deildir. Demek istiyorum ki, Ehl-i Kitabn durumunu sergilemeye dnk anlatm henz tamamlanmamtr. Bunun kant da, bu ayetler grubundan sonra yer alan u ifadedir: "Onlar size eziyetten baka bir zarar veremezler."
"Ey iman edenler, Allah'tan nasl korkup-saknlmas gerekiyorsa ylece korkup saknn." Daha nce eitli mnasebetlerle "tak-

va"nn bir tr saknma oluunu ve Allah'tan korkup-sakn-ma anlamndaki "takva"nn da O'nun azabndan saknma anlamn ifade ettiini vurgulamtk. Buna kant olarak da u ayeti gstermitik: "Yakt insanlar ile talar olan ateten saknn." (Bakara, 24) Bu ise, ancak Allah'n iradesi ve honutluu dorultusunda hareket etmek-le, yni emirlerini tutup yasaklarn inemekten kanmakla, bahettii nimetlere kretmekle, musibetlere kar sabretmekle gerekleebilir. Son bu iki olgu sonuta gelip kre dayanyorlar.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 323

kr ise her eyi ait olduu yere koymak demektir. zetle: Allah'tan korkup saknmak (takva); O'na itaat etmek, O'na ba kaldrmamak, verdii veya vermedii eyler hususunda O'na boyun emek demektir. Fakat kendi cinsinden fasit ve batln hibir ekilde ona bulamad anlamnda olan "takva", Allah'a yarar bir ekilde takva olarak ni-telenirse, benlik ve gafletten uzak salt kulluu ifade eder. Yni ba kaldrma ve isyan unsurlarndan ber itaati, nankrlkten soyutlanm kr, unutmann bulamad zikri, anmay artrr. Bu, gerek slam'dr; slam'n aklad derecelerin en st derecesidir. "Ve ancak Mslmanlar olarak ln." sz, bu anlam vurgulamaya yneliktir. Tpk: "lnceye kadar, bu hal (gerek ve yarar takva) zere olmaya devam edin" demek gibi. Bu ayette vurgulanan anlam: "yleyse g yetirebildiiniz kadar Allah'tan korkup, saknn." (Teabun, 16) ayetinin ifade ettii anlamdan farkldr. Bu ayette vurgulanan anlam udur: G yetirebildiiniz hususlarda takvay elden brakmayn. Ancak "g yetirebilme" olgusu da kiilerin glerinin, anlaylarnn ve ilgilerinin farkll orannda farkllk arz eder. Hi kukusuz, bizim vurguladmz anlamyla gerek takva, ou insann gcnn yapabilirliinin kapsamnda deildir. nk bu isel yolculuun (batini seyrin) kendine zg duraklar, aamalar ve tehlikeleri vardr. Bunlar da ancak alimler bilebilirler. Ayrca, melekut seyrinin srlar, incelikleri ve nkteleri, ayrntlar vardr ki bunlarn da farkna ancak her trl olumsuzluktan soyutlanm, kulluk aamasna erimi muhlis insanlar varabilirler. nk takvann yle aamalar vardr ki, sradan bir insann (avam) anlay, bunun insan nefsinin kaldrabilecei, stesinden gelebilecei bir olgu olduunu alglayamaz. Dolaysyla, kesin olarak onun g yetirilemez bir ey olduunu syler. Oysa nice gerek takva sahipleri bu aamay oktan geride brakmlar ve kendi

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 324

abalar sonucu ok daha zor, ok daha meakkatli bir aamaya ynelmilerdir. Bu nedenle: "...g yetirebildiiniz kadar..." szn, farkl zihinler, farkl ekillerde alglam, her kii onu kendi yapabilirlii dzeyinde iselletirmitir. Dolaysyla bu ayet, tefsirini sunduumuz: "Al-lah'tan nasl korkup-saknmak gerekiyorsa ylece korkup saknn." ayetinden anlalan hususa erimenin bir ara niteliindedir. yle ki, u ayetten, gerek takva yoluna girmek, bu makama kavumak, orada bulunmak, onun canl bir rnei olmak kastediliyor. Bu, dosdoru yola (srat- mustakime) erimeye benzer. Bilindii gibi, bu dzeye ancak eleri az bulunur insanlar eriebilirler. Buna ramen btn insanlar bu dzeye davet edilirler. Buna gre: "Allah'tan nasl korkup-saknmak gerekiyorsa..." aye-ti ile "G yetirebildiiniz kadar..." ayetinden kan sonu; btn insanlarn gerek takvaya tevik edilmeleri, onu elde etmeye arlmalar, ardndan her birinin gleri ve kapasiteleri orannda bu hedefe doru ilerlemelerinin emredilmesidir. Bundan kan sonu udur: Herkes takva yolunda olur, ama her birinin bulunduu aama bir dierine gre farkllk arz eder. Her kesin derecesi, anlayna ve gayretine paralel olarak belirginlik kazanr. Bir de yce Allah'n baarl klmas, destei ve dorultmas belirleyici rol oynar. ki ayeti birlikte dndmz zaman bunlar alglyoruz. Buradan hareketle unu anlyoruz: ki ayet, ierikleri itibariyle birbirinden farkl deildir. Ancak: "Allah'tan nasl korkupsaknmak gerekiyorsa ylece kokup saknn." ayetinin ifade ettii anlam: "G ye-tirebildiiniz kadar Allah'tan kokup-saknn." Ayetinin ifade ettii anlamn ayns deildir. Aksine ilk ayet hedefe aryor, ikincisi ise yolu izlemenin niteliine iaret ediyor. "Ancak Mslmanlar olarak ln." lm, evrensel bir olgudur ve bizim irademizin, seme yeteneimizin kapsam alannn dndadr. Bu yzden lm ve benzeri olgularla ilintili emir ve nehiyler, tekvin=evrensel, var olusal nitelikli emir ve nehiylerdir. u ayet-

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 325

lerde oluu gibi: "Allah onlara: "ln" dedi." (Bakara, 243) "...yalnzca "ol" demesidir; o da hemen oluverir." (Yasin, 82) Fakat baz durumlarda seime bal olmayan bir i, seime bal bir ie izafe edilebilir. Bylece aralarnda uygun bir bileim gerekletirilir. Sonra da bu bileim, seime bal olan bir ie nispet edilir ve bylece itibar emir ve nehiyler, bu bileimin gz nnde bulundurulmas sonucu, insanlara yneltilir. u ayetlerde olduu gibi: "Sakn kukuya kaplanlardan olma." (Bakara, 147) "Kafirlerle birlikte olma." (Hd, 42) "Dorularla birlikte olun." (Tevbe, 119) Bunun gibi daha birok ayet rnek gsterilebilir. "Olma"nn asl, insana ilikin varolusal, evrensel bir gereklilik ol-masdr. nsann seme yeteneinin bunda herhangi bir etkinlii yoktur. Ancak "olma"nn "kuku duymak", "kfirlerle birlikte olmak" ve "dorularla beraber olmak" gibi insan ihtiyarna bal olgularla irtibatlan-drlmas, onu istee bal bir olgu konumuna getirmitir. Dolaysyla onunla ilintili olarak insanlar arasnda teri nitelikli emir ve yasaklama yneltilebilir. zetleyecek olursak: slam'la birlikte olmayan lme ilikin bu nehiy, lmn bu balamda ihtiyari bir olgu olarak deerlendirilmesinden kaynaklanmaktadr. Sonu itibariyle, her durumda slam olmann gerekliliine ynelik bir kinayedir bu. Demek isteniyor ki: Her ha-lkrda bu hallerden biri zere lm gelip atana kadar Mslman olun. Bylece slam zere lm olursunuz. "Ve topluca Allah'n ipine smsk sarln. Dalp ayrlmayn." Yce Allah: "Allah'n ayetleri size okunuyorken ve O'nun elisi iinizdeyken nasl oluyor da inkar ediyorsunuz?" (l-i mrn, 101) ayetinde, Allah'n ayetlerine ve Resulne (kitap ve snnete) sarlmann, Allah'a sarlmak olduunu, bunu yapan kiinin sapmaktan korunacan, hidayete kavumasnn garantili olduunu vurgulamtr. Aslnda Resule smsk sarlmak, kitaba smsk sarlmak demektir. nk Resule sarlmay, balanmay emreden kitaptr: "Resul

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 326

size ne verirse, artk onu aln, sizi neden sakndrrsa, artk ondan saknn." (Har, 7) nceki ayette tevik edilen "Allah'a sarlma" ifadesi, bu ayette "Allah'n ipine sarlma" ifadesiyle deitirilmitir. Buna gre, Allah'n ipi, Allah katndan inen kitaptr. Kitap, Allah ile kulu birbirine balar, gkle yeri buluturur. Dilersen yle de diyebilirsin: "Allah'n ipi, Kur'an ve peygamberdir." Her ikisinin de ayn ilevi grdklerini daha nce vurgulamtk. Her ikisi de ayn amaca yneliktir. Geri Kur'an gerek takvadan ve deimez, hak slam'dan bakasna davet etmez, ancak bu ayetle gdlen ama, gerek takvay ve slam zere lmeyi emreden nceki ayetle gdlen amatan farkldr. nk ayet, bireysel bir hkm ifade ediyor, bu ayet ise, toplumsal bir hkm. Bunun kant da ayette geen: "Hepiniz..." ve "Dalp ayrlmayn." ifadeleridir. Dolaysyla ayetler, Mslman birey gibi Mslman topluma da kitap ve snnete sarlmay emretmektedir.
"Ve Allah'n sizin zerinizdeki nimetini hatrlayn. Hani siz dmanlar idiniz. O, kalplerimizin arasn uzlatrp-sndrd ve siz O'nun nimetiyle kardeler oldunuz." "Hani siz... idiniz." ifadesi, zikredilen nimet-

lere ilikin bir aklamadr. "...tam ate ukurunun kenarndayken, oradan sizi kurtard." ifadesi de buna atfedilir. Sz konusu nimetleri hatrlamann emredilii, Kur'an'n retilerini illet ve sebeplerini aklanna dayandrmas geleneinden kaynaklanan bir durumdur. Kur'an insanlar hayra ve hidayete bu ekilde arr, avam kesiminin kr krne taklit edii gibi deil. Haa, ilah bir retinin, inananlara yararl bilgi ve yapc amel demek olan mutlulua armas, sonra da onlara taklit ukuruna, cehalet karanlna girmeyi emretmesi olacak i deildir. Fakat, ii birbirine kartrmamak gerekir. Bir aratrmacnn, incelikleri ayrt etmesi zorunludur. yle ki: Yce Allah insanlara gerek mutluluklarn retiyor, bundaki sebepleri de gsteriyor. Ki insanlar gerekleri nasl birbirleriyle irtibatlandracaklarn, btn

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 327

bu gereklerin tevhit kaynandan fkrdn bilip, Allah'a tam olarak teslim olmalarnn gerekliliini kavrasnlar. nk sadece Allah, alemlerin Rabbidir. Onlar Kur'an'a sarlmakla da ykmldrler. nk Kur'an alemlerin Rabbi olan Allah'n ipidir. Ayetler grubunun sonlarndaki u ifadeler de, dolayl olarak buna iaret etmektedir: "Bunlar sana hak olarak okumakta olduunuz Allah'n ayetleridir..." Ve: "B-tn iler Allah'a dndrlr." Ksacas, yce Allah asln, amacn, gerekesini ve nedenlerini bilmedike bir sz kabul etmemelerini, bir emre itaat etmemelerini emrediyor. Sonra kendisine mutlak olarak teslim olmalarn emrediyor ve bunun gerekesini de, kendilerine mutlak olarak egemen olan Allah olmas eklinde aklyor. u halde, O'nun kendileri hakknda irade ettii ve zerlerinde tasarrufta bulunduu eyden baka, bir etkinlikler sz konusu deildir. Ardndan, Resulnn tebli ettii mesaja mutlak surette itaat etmelerini emrediyor ve bunun gerekesini de u ekilde aklyor: O, bir elidir, mesaj tebli etmekten baka bir misyonu yok-tur. Sonra onlara, ilim ve marife ilikin gereklerden ve mutluluk yollarndan sz ediyor. Bu hususlarla ilgili olarak genel bir gerekeye dikkat ekiyor. Ki bilgilerin ve marifin balamlar ile mutluluk yollarn kavrayabilsinler, bylece tevhidin zne nfuz ederek bu ilah terbiye ile kendilerini eitebilsinler, t ki sahih dnme yntemine egemen olsunlar ve gerek konumann yolunu rensinler. te o zaman artk ilim sayesinde her trl taklit balarndan kurtulmu dirilerden olurlar. Bundan kan sonu udur: Eer onlar dinsel bir retinin ve ona bal bir olgunun amacn, gerekesini, nedenlerini bilirlerse, onu benimserler. ayet bilmiyorlarsa, onu reddetmekte acele etmeyip aratrmaya ve dnmeye ynelirler. Bir eyi red veya bir eye itiraz etmeden nce onun hakknda aratrma yaparlar. Bizim sylediimiz, u tr bir deerlendirmeden farkldr: "Din, Allah'tan ve Resulnden bile olsa, bir eyin ancak kantn gste-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 328

rilmesi durumunda kabul edilmesini esas alr." Byle bir ey, ileri srlebilecek en ahmaka grtr, sylenebilecek en sama szdr. nk buna gre, yce Allah kant varolduu halde yine de kullarndan kant arayp bulmalarn istiyor. Halbuki O'nun Rablii ve egemenlii her trl kantn asldr. Teslim olmann ve hkmn geerli klmann zorunluluunun somut ifadesidir. Resulnn sunduu mesaj ise, yerine getirdii misyonun Allah katndan olduunun kantdr. Buna dikkat edip anlaynz. Ayrca, bu deerlendirme halinde, yce Allah'n Rabliinin tasarruf alan iinde Rabliini geersiz klma gibi bir durum meydana gelir ki bu, bir elikiden baka bir ey deildir. Ksacas; slami izgi ve Nebevi yntem, bilgiye ynelik bir ardr. Kendini eletirmen diye adlandran baz mukallitlerin sand gibi taklitilie ar yapmaz. "Allah'n zerinizdeki nimeti..." ifadesi ile sz edilen bu hususun (Allah'n ipine sarlmann) nimet olduunun vurgulannn gerekesi, belki de bizim yukarda zerinde durduumuz noktaya ynelik bir iarettir. Demek isteniyor ki: Sizi tevik ettiimiz birliin ve topluca hareket etmenin kant, sizin bizzat gzlemediiniz dmanln acs, sevginin, kaynamann ve kardeliin tad, bir ate ukurunun kenarnda bulunma ve ondan kurtulmadr. Size bu kant hatrlatmamzn nedeni, szmz, olmamas durumunda hak niteliini kazanamayaca bir olguyla pekitirmek deildir. Bizim szmz her zaman haktr, ona kant gstersek de gstermesek de. Bizim bu kanta iaret etmemizin nedeni, bunun bizden size ynelik bir nimet olduunu bilmeniz, tpk sizi tevik ettiimiz dier hususlar gibi bu farz bir birlikteliin de sizin iin mutluluk, rahat etme ve kurtulu kayna olduunu anlamanzdr. Yce Allah'n sunduu kantlardan biri: "Hani siz dmanlar idiniz..." ifadesidir ve deneysel bir temele dayanmaktadr. br ise: "Siz, tam ate ukurunun kysndayken." ifadesidir ve o da

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 329

grld gibi, akln esas ald aklama yntemine dayanmaktadr. "O'nun nimetiyle kardeler oldunuz." ifadesi: "Allah'n sizin zerinizdeki nimetini hatrlayn." ifadesinin iaret ettii iyiliin, minnetin tekrarndan ibarettir. Dolaysyla nimetten maksat, kalplerin uzlatrlp sndrlmas, bu nimetin meydana getirdii ve oluturduu kardelikten maksat yine de, kalplerin snmas, kaynatrlmasdr. u halde, burada sz edilen kardelik, ya bir anne-babadan olan insanlarn kardeliiymi gibi nitelenmitir. Ya da "M'minler ancak kardetirler." (Hcrat, 10) ayetinin kapsamnda vurgulanan ve m'minler arasnda kardeliin yasalamasn ngren itibar bir kardeliktir. nk m'minler arasnda nemli haklar douran bir kardelik yasas yrrle konmutur. "Siz, tam ate ukurunun kysndayken, oradan sizi kurtard." ukurun kys, zerinde bulunan kimsenin aa yuvarlanma tehlikesiyle kar karya bulunduu tarafdr. Ayette geen "ate"ten maksat eer ahiret ateiyse, ahiret ateinin kysnda duruyor olmalaryla kastedilen, onlarn kfir olmalardr. Ki onlarla atee dmeleri arasnda bir tek engel lm kalmtr. lmse insana gz bebeinin beyazna yakn olduundan daha fazla yakndr. Fakat Allah onlar iman araclyla bu atee dmekten kurtard. ayet "ate"ten maksat, iman etmelerinden ve kalplerinin uzlatrlp sndrlmalarndan nce, iinde yaadklar bozgun toplum iindeki hallerinin aklamas ise, bu durumda "ate"le kastedilen, yaadklar savalar ve i ekimelerdir. Nitekim bu tr kullanmlar, anlatm tarzlar yaygndr. Buna binaen demek isteniyor ki: Parampara kalplere, farkl amalara ve deiik beklentilere dayal olarak kurulan bir toplum, bir rehberin nderliinde tek bir hedefe ynelen bir toplumun hareket dzenliliine ve istikrarna sahip olmaz. Bu tr bir topluma birok rehber yol gstericilik yapmaya kalkr. Bunlarn da doal olarak kiisel eilimleri farkl

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 330

olur. Bireysel tahakkmler ykc etkisini gsterir ve toplum en iddetli ihtilaflara, ekimelere duar olur. Kendilerini en kk drc srtmelerin girdabnda bulurlar. Daima balarnda sava ve atma tehdidi sallanr. Yok olu ve tkeni korkusu srekli olarak onlar izler. te bu yle bir atetir ki, insan cehalet ukurunun kysnda brakmaz, iine drr ve iine denin kurtuluu imkanszdr. Bir grup Mslman olan bu insanlar, kfr yaadklarndan sonra, inen bu ayetten nce inanmlard. Bu ayetlerin en yakn muhataplar olan bu insanlar, slam ncesi hayatlar boyunca, anbean sava ve vuruma tehdidi altnda yaamlard. Onlar iin gvenlik, rahat ve huzurlu bir dinlenme an yoktu. Bunun yannda, bir toplumu, makam, mal, can ve namus gibi tm alanlarda kuatan genel gvenlik gerekliini kavramaktan da ok uzaktlar. Daha sonra, Allah'n ipine skca sarldklar, mutluluk ayetleri somut olarak gzlemledikleri, nimetlerin tadna bir para vardklar iin, yce Allah'n nimetlerin holuuna ve mutluluun lezzetine ilikin olarak verdii bilgilerin doruluunu reel olarak grm oldular. Dolaysyla bu hitap hem onlarn, hem de bakalarnn zerinde ok daha etkili olmutur. Bu nedenledir ki konuma ve ar, somut gzlem ve bulu esasna dayandrlmtr. Soyut deerlendirmelere ve varsaymlara deil. Hi kukusuz plak gzle grme, salt aklama gibi deildir. Ve deney de varsaym ve deerlendirmeye benzemez. Biraz sonra yer vereceimiz sakndrma amal ifadede de bu hususa iaret edilmitir: "Para-lanp ayrlan ve anlamazla denler gibi olmayn..." Bu ifadede, ayetin muhatab konumundaki insanlardan nceki topluluklarn durumuna dikkat ekilmitir. nk onlarn akbetleri ve durumlar m'-minlerin gzleri nnde ve duyabilecekleri bir konumdayd. u halde m'minlerin onlarn akbetlerinden ibret almalar, onlarn izledikleri yolu izlememeleri, hayat tarzlarn benimsememeleri gerekmektedir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 331

Ardndan yce Allah, bu aklamann zelliine dikkat ekiyor: "Allah, size ayetlerini byle aklyor ki, hidayete eresiniz."
"Sizden; hayra aran, iyilii emreden ve ktlkten sakndran bir topluluk olsun..." Pratik deneyler unu kesin olarak ortaya koymu-

tur ki: nsan, hayat boyunca kendisi iin birtakm bilgiler hazrlar, edinir. -Ki sadece yararland bilgileri hazrlar ve depolar.- Bunlar hangi yoldan ve hangi ekilde edinirse edinsin, pratikte devaml tekrarlamad, fiilen hatrlamaya almad srece bu bilgiler kaybolur, zihninden silinir. Pratik amellerin her alanda bilgi ekseninde dndn, onunla g kazandn, onun zayflamasyla zayfladn, onun slahyla slah olduunu, onun bozulmasyla bozulduunu kuku gtrmez bir gerek olarak biliyoruz. Yce Allah amel-bilgi ilikisini u rnekle somutlatrmtr: "Gzel ehrin bitkisi, Rabbinin izniyle kar, kt olandan ise, kavruktan bakas kmaz." (A'rf, 58) Hi kukusuz, amel ve bilgi karlkl etkileim iindedirler. Bilgi, amele ynelten en etkileyici, en gl ardr. Pratik ve gzlemlenen amel de insan eiten en gl retmendir. Burada sz edilen ey, yararl bilgiye ve yapc pratie sahip nor-mal, salih bir topluluu, bilgi birikimlerini ve kltrel miraslarn korumaya ynelten bir etkendir. Byle bir toplum, hayr ve maruf olarak niteledikleri yollarndan sapan bireylerini bu yola dndrmek, kendilerince hayr ve maruf olarak kabul edilen yoldan sapma eilimini gsterenleri, ktln lmcl girdabna dmeye yz tutanlar nlemek durumundadr. Bunun ad, eitime ardr, marufu emretme, mnkeri engellemedir. u ayette yce Allah'n iaret buyurduu da budur: "...hayra aran, iyilii emreden ve ktlkten sakndran..." Bylece yce Allah'n iyilik ve ktl, maruf ve mnker olarak ifade etmesinin srrn da anlyoruz. nk, ifadeler, nceki ayete dayal olarak geliiyor. Orada u buyrua yer verilmiti: "Ve topluca Allah'n ipine smsk sarln. Dalp ayrlmayn." Bilindii

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 332

gibi, bu zellie sahip olan, yni Allah'n ipine smsk sarlan bir topluluk asndan maruf olan iyiliktir, mnker olan da ktlktr. Eer bu nokta gz nnde bulundurulmazsa, iyilik ve ktln maruf ve mnker olarak isimlendirilmesinin gerekesi, iyilik ve ktln dinin nazarnda maruf ve mnker olmas olurdu, pratik hayattaki amel asndan deil. "Sizden... bir topluluk olsun." Bazlarna gre, ifadenin orijinalinde geen "min" edat btnn iinden bir paray ifade eden "tab'iz= blmek" niteliklidir. Buna gre marufu emretme, mnkeri engelleme ve hayra davet etme belli bir grubun yerine getirmesiyle, dier insanlarn zerinden kalkan lokal bir sorumluluktur, farz-i kifayedir. Bazlarna gre de "min" edat, aklama amacna yneliktir, yni beyaniye'dir. Bununla kastedilen anlam da udur: "Bunun sayesinde salih, yapc topluluk hayra davet eden bir mmet olsun." Bu durumda ifadeyi u tarz bir ifadeye benzetebiliriz: "Senden benim iin bir arkada olsun" yni: "Benim arkadam ol." Ancak, anlald kadaryla "min" edatnn beyaniye olmas, onun iin meneini ve balangcn ifade etmesi demektir. Burada sylenmesi gereken udur: "Min edatnn "tabi'iziye" veya "beyaniye" oluuna ynelik bir aratrma bir semere vermeyecektir. nk hayra davet etme, marufu emretme ve mnkeri engelleme gibi olgular, eer zorunlu olurlarsa, doalar gerei, farz- kifaye olurlar. nk amaca ulaldktan sonra, sz konusu davetin, emir ve yasan bir anlam olmaz. ayet mmet top yekn hayra davet edenler, marufu emredenler ve mnkere engel olanlar olarak tasavvur edilse, bu mmetin iinde sz konusu grevi yerine getiren kimseler vardr, demektir. u halde grev, her durumda btnn iindeki baz kimselere dayaldr. Eer hitap bu bazlarna ynelikse, mesele yoktur. Ancak, btne ynelikse, yine de bu bazlar esas alnm demektir. Dier bir ifadeyle; herkes sorumludur, fakat sevab alan bazlardr.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 333

Bu yzden ifadenin ardnda yle bir deerlendirme cmlesine yer verilmitir: "te onlar, kurtulua erenlerdir." u halde ifadenin orijinalinde geen "min" edat "tab'iziye"dir. Bu tr bileimlere gnlk konumalarda da rastlamak mmkndr. Bunun baka bir anlama yorumlanmas, ancak somut bir kantla mmkn olabilir. Biliniz ki, bu konu, yni hayra davet, marufu emretme ve mmkeri engelleme konular, uzun ve derin aklamalar bulunan konulardr. nallah, baka bir blmde bunlar uygun bir ekilde aklayacaz. Bu konularn bilimsel, psikolojik ve sosyolojik boyutlarn detayl olarak sunacaz.
"Kendilerine apak deliller geldikten sonra, paralanp ayrlan ve anlamazla denler gibi olmayn." "Kendilerine apak deliller

geldikten sonra..." ifadesinin yalnzca "anlamazla denler" ifadesiyle ilintili olmas uzak bir ihtimal deildir. Bu durumda "anlamazla dmek=ihtilaf etmek"ten maksat, inan ayrlklar olur. tikadi ihtilaflarn, ayrlklara ve fiziki blnmelere yol amas yni. htilaf (anlamazlk)tan nce "ayrlk"a yer verilmesinin nedeni, ayrln "ihtilafa" yol aan bir ncl konumunda olmasdr. nk bir topluluk oluturan bireylerin btnlemi olmalar, inanlarnn btnlk arzetmesini, iliki ve etkileim yoluyla birlik halinde olmalarn gerektirir ve dolaysyla da bu, onlar ihtilaftan korur. Ancak ayrla dmeleri, bireylerin bir birinden kopmas, dnce ve gidiat farkllklarn ba gstermesine neden olur. ok gemeden dnce ve gr plannda bireyler birbirlerinden bamsz hale gelirler. Birlik dalr. Sanki yce Allah, burada unu demek istiyor: "nce beden olarak ayrlan ve cemaatin dna kanlar gibi olmayn. Onlarn bu ayrlklar, sonunda, inan ve gr ayrlklarna yol at." Yce Allah, baz yerlerde, szn ettiimiz bu anlamazl haddi amaa, zulme balar: "Kendilerine apak ayetler geldikten sonra, birbirlerine kar olan azgnlk ve kskanlklar yzn-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 334

den anlamazla denler..." (Bakara, 213) Ne var ki, bireylerin inan ve grlerinin farkllk arz etmesi bir zorunluluktur. Bunun nedeni herkesin anlaynn farkl olmasdr. Fakat bireysel planda bu farklln zorunlu olmas gibi, toplumun buna kar kmas ve ihtilaf edenleri birlie, btnle yneltmesi de bir zorunluluktur. u halde, anlamazln bir arac vastasyla kaldrlmas mmkndr, g yetirilebilir bir olgudur. Toplumun bundan kanmas hakszlktr, haddi amadr. Kendini anlamazlk tehlikesine atmaktr. Kur'an, birlik arsn sk sk yeniler ve anlamazla dmeyi, ihtilaf etmeyi srarl bir ekilde yasaklar. Bunun, u mmetin gelecekteki durumunu, iinin i yzn tam biliyor olmasndan baka bir nedeni yoktur. Evet, slam mmetini oluturan bireylerin, gemiteki mmetler gibi, hatta onlardan daha youn ve iddetli bir oranda ihtilaf edecekleri, Kur'an tarafndan bu ekilde haber verilmitir. Daha nce u hususu defalarca vurguladk: Kur'an'n ifade tarznn belirgin bir zellii, bir eyden srarla sakndryorsa, ona yaklamay kesin ifadelerle yasaklyorsa, bunun o eyin meydana geleceini, bu yasan ineneceini gstermesidir. mmetin youn bir ihtilafn girdabna decei, Kur'an tarafndan bu ekilde bir gerek olarak haber verildii gibi, Peygamberimiz (s.a.a) de bununla ilgili aklamalarda bulunmutur. htilaf ve anlamazlk onun mmetinin bnyesini kemirecek, bu durum deiik frkalarn ortaya k eklinde kendini gsterecektir. Daha nce Yahudiler ve Hristiyanlarda olduu gibi mmetinin de ihtilafa decei Peygamberimiz (s.a.a) tarafndan bildirilmitir. Konuyla ilgili rivayeti, rivayetler blmnde ele alacaz. Olaylarn ak, Kur'an'n bu gayb haberini dorulamtr. Resulul-lah'n (s.a.a) vefatnn zerinden ok ksa bir zaman gemeden mmetin birlii darmadan olmu, anlamazlklar yznden her biri bir yana savrulmutur. Deiik mezheplere blnerek,

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 335

her bir mezhep dierini tekfir etmitir, kafirlikle sulamtr. Bu durum sahabe andan gnmze kadar srp gelmitir. Ne zaman ki, birileri iki grubu uzlatrmak iin yola kmsa, bu k bir nc mezhebin ortaya kna neden oluturmutur. Tahlil ve analizlerle gerekletirdiimiz aratrmalar, bizi u sonuca gtrmtr: slam mmetinin bnyesindeki ihtilaflarn ve anlamazlklarn asl, mnafklara gelip dayanmaktadr. Ki Kur'an onlar hakknda, onlarn aleyhinde sert ifadeler kullanm, hileli dzenlerinin, komplolarnn byklne dikkat ekmitir. Yce Allah'n Bakara, Tevbe, Ahzab ve Mnafikun gibi surelerde onlar hakknda kulland ifadeler zerinde dnrsen, dehet verici bir manzarayla karlarsn. Bu, onlarn Resulullah (s.a.a) zamannda ve henz vahyin kesilmedii dnemlerdeki halleriydi. Yce Allah Resuln katna alnca, birdenbire onlardan sz edilmez oldu. Bir kerede anlarnn sesi kesildi. Sanki hi yokmular gibi davranld. "Sanki Hucun ile Safa arasnda hi olmad bir arkada Ve Mekke'de yraniyle sohbet etmedi bir akamc..." ok gemeden insanlar kendilerini yaman bir ihtilafn iinde buldular. eitli mezheplerin peinden giderek birbirlerinden uzaklatlar. Tahakkm, zorbalk ve basky esas alan ynetimler, halk kendilerine kul-kle yapt. Mutluluk esasl bir hayat sapklk ve irkeflikle deitirdiler. Fakat, yine de her durumda yardmc olan Allah'tr. Yce Allah'n ltfundan beklentimiz, Tevbe suresinin tefsiri erevesinde bu konuyu etraflca ele almamza bizi muvaffak klmasdr, inallah. "Baz yzlerin aaraca, baz yzlerin de kararaca gn..." Ayetlerin ak, nimete kar nankrlk zerinde duran bir erevede geliiyor. Bu da bir bakma utan verici, yz kzartc ihanete benzer. Bundan dolay yce Allah, ahiret azab kapsamnda bu sua uygun bir hususa dikkat ekiyor. rneklendirme yoluyla yzn kararmasndan sz ediyor. Dnyada, utanma ve mahcup olmadan

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 336

kinaye olarak yz kararmas ifadesi kullanlr. u ifadeden buna ilikin bir kant veya iaret alglayabiliriz: "Yzleri kapkara kesilecek olanlara: "mannzdan sonra inkar ettiniz, yle mi?" denilir." Sz konusu nimete karlk kredenlerin dl olarak da buna uygun bir tepkimeden sz ediliyor: "Yzn aarmas..." Dnyada bu ifade memnuniyetten ve honutluktan kinaye olarak kullanlr.
"Bunlar sana hak olarak okumakta olduumuz Allah'n ayetleridir."

Gramatik olarak cmle iindeki zarf, yni "bilhakk", "okumakta olduumuz" szyle ilintilidir. Maksat, okumann hak esasl olmas, eytani ve batl amal olmamasdr. Bu zarfn "ayetler" kelimesiyle ilintili olmas da ihtimal dahilindedir. Ancak bu durumda "ayetler" kelimesinin tavsif anlamn da bir lde ieriyor olmas gerekir. Bir dier ihtimal de, ad geen zarfn takdir edilmi bir ifadeyle ilintili olmasdr. Bu durumda, sz konusu ayetler; yce Allah'n iki gruba, nankrler ve kredenler grubuna ne yapacann tanklardr, eklinde bir anlam elde etmi oluruz. Allah onlara kar, muamelesinde hakka gre davranr, kesinlikle zulm veya batl esasl bir yola bavurmaz. Bu deerlendirme cmlenin sonundaki: "Allah alemlere zulm isteyen deildir." ifadesiyle daha ok rtmektedir. "Allah alemlere zulm isteyen deildir." Olumsuzlama amal bir ifadenin ak iinde "zulm"n nekre, yni belirsiz olmas, kuatcl, kapsaycl ifade eder. "Alemler..." sz, ouldur. Bandaki "el" taks da kapsayclk bildirir. Buna gre, yle bir anlam elde ediyoruz: Allah, btn alemler, tm topluluklar iin akla gelebilecek hibir zulm istemez. Nitekim yledir de. Hi kukusuz insanlar arasnda tefrikann olumas, olumsuz sonular tm alemleri, btn topluluklar ilgilendiren uursuz bir davrantr.
"Gklerde ve yerde olanlar Allah'ndr ve btn iler Allah'a dndrlr." Yce Allah'n hibir zulm istemedii belirtilince, bu olgu

zulmn sadr olacana ilikin vehimleri gideren bir hususla

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 337

illetlendirilmi oldu. Dolaysyla denildi ki: Yce Allah her eye her adan hakimdir, sahiptir. O, diledii gibi, bunlar zerinde tasarruf edebilir. O'nun sahip olmad bir ey zerinde tasarruf etmesi tasavvur edilemez ki, bu tr bir tasarruf zulm ve hakszlk olarak nitelendirilsin. Ayrca, bir insann zlme yeltenmesi, ancak gideremedii bir ihtiyacn sahip olmad bakasnn malna tecavz ederek ele geirme durumunda gerekleir. Oysa yce Allah zengindir; gklerde ve yerde olanlarn hepsi O'nundur. Baz tefsir bilginlerinin ayete getirdikleri yorum byledir. Ancak bu yorum, ayetin zahiriyle badamyor. nk bu cevap, gerekte yce Allah'n zenginliini esas alyor, mlk sahibi oluunu deil. Ayette ise, mlkten sz ediliyor, zenginlikten deil. Her halkarda O'nun malik olmas, zalim olmadnn kantdr. Bir dier kant da udur: Ne olursa olsun her iin sonu, her varln dn O'nadr. Allah'tan baka kimse herhangi bir eye sahip deildir ki, yce Allah'n onu ondan almas veya elinden ekip karmas, onun hakknda kendi iradesini kullanmas zulm olsun. "Btn iler Allah'a dndrlr." ifadesiyle kastedilen de budur. Grld gibi, her iki yaklam bir dierinin kanlmaz sonudur. Biri, her eyin Allah'a ait olmas, dieri ise, eyann O'ndan bakasna ait olmamas esasna dayanyor. "Siz, insanlar iin karlm hayrl bir mmetsiniz..." mmetin insanlar iin karlmasndan maksat (Allah dorusunu herkesten daha iyi bilir) mmetin insanlara gsterilmesidir. "karma" kelimesinin ayrcal, olu ve meydana geli anlamn artryor olmasndan kaynaklanmaktadr. Nitekim yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Yemyeil otla kard." (A'la, 4) Tefsirini sunduumuz ayette hitap, m'minlere yneliktir. Bu da, "nsanlar"la kastedilenin btn insanlk olduuna ilikin bir ipucu konumundadr. Fiil, yni: "kuntum=idiniz" kelimesi -bir gre gre- zaman olgusundan soyutlanmtr. mmet kelimesi, hem

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 338

toplum, hem de birey iin kullanlr. nk emrettikleri ve yneldikleri ortak bir hedefleri vardr. Allah'a imann, marufu emretme ve mnkeri engellemeden sonra zikredilmesi, btnselin czi olandan veya temel olann ayrnt olandan sonra zikredilmesine ilikin bir rnektir. Bu durumda ayetin anlam yle belirginleiyor: Siz, Mslmanlar topluluu, hayrl bir mmetsiniz. Allah sizi, insanlara yol gsteresiniz diye ortaya kard. nk siz cemaat zeresiniz, bir topluluksunuz. Allah'a iman ediyorsunuz, marufu emretme ve mnkeri engelleme grevini yerine getiriyorsunuz. Bilindii gibi, bu onurun tm mmeti kapsayacak ekilde genelletirilmesi, mmetin iindeki baz kimselerin gerek imana sahip olmalar, marufu emretme ve mnkeri yasaklama grevini hakkyla yerine getirmeleri dolaysyladr. Bu, konuyla ilgili olarak baz tefsir bilginlerinin deerlendirmelerinden kan sonutur. Anlald kadaryla (Allah dorusunu herkesten daha iyi bilir): "kuntum=idiniz" fiili zaman olgusundan soyutlanmamtr. Ayetin amac, slam'n ilk ortaya kt dnemlerdeki muhacir ve ensardan oluan ncleri vmektir. Ayette geen imandan maksat, Allah'n ipi etrafnda toplanmaya ilikin arya inanmaktr; ayrla dmemektir. Bylece iman, sz konusu arya ynelik kfrn karlnda karar alm olur. Nitekim nceki ayette yer alan u ifade buna delalet etmektedir: "mannzdan sonra inkar ettiniz, yle mi?" Yine Ehl-i Kitabn imanndan maksat da budur. Dolaysyla, ayette esas alnan anlam udur: Siz, slam mmeti topluluu, ilk oluumunuzda, insanlar iin ortaya karlm hayrl bir mmettiniz. nk siz marufu emrediyor, mnkeri engelliyordunuz. Allah'n ipine skca sarlyordunuz. ttifak halinde, tek bir nefis gibi bir birlik oluturuyordunuz. Eer Ehl-i Kitap da bu vasf zere olsayd, elbette onlar iin de daha hayrl olurdu. Fakat onlar ihtilaf ettiler. Anlamazla dtler. lerinde inanan bir topluluk vardr, fakat onlarn ou fasktr.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 339

Biliniz ki, incelediimiz ayetler grubunda deiik iltifat sanat rneklerine ba vurulmutur. Gayp sigasndan muhatap sigasna, muhatap ouldan muhatap tekile veya aksi ynde geiler gerekletirilmitir. Baz yerlerde ak isim, zamir yerine konulmutur. Szgelimi "Allah" kelimesi birka yerde tekrarlanmtr. Bunlar zerinde dnen kimse, bunlarn altndaki nkteyi kavrar.

AYETLERN HADSLER IIINDA AIKLAMASI


el-Maani adl eserde ve Tefsir-ul Ayy'de Ebu Basir'in yle dedii rivayet edilir: "mam Sadk'tan (a.s): "Allah'tan nasl korkup-sa-knmak gerekiyorsa ylece korkup saknn..." ayetinin anlamn sordum." Buyurdu ki: "O'na itaat edilir, isyan edilmez. O, srekli hatrlanr, unutulmaz. O'na kredilir, nankrlk edilmez." demektir." (el-Maani, s.240, h:1, Tefsir-ul Ayy, c.1, s.194, h: 120) ed-Drr-l Mensr adl eserde Hakim ve bn-i Mrdeveyh baka bir adan bn-i Mes'ud'un yle dediini rivayet ederler: "Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: "Allah'tan nasl korkup-saknmas gerekiyorsa ylece korkup saknn." Yni, O'na itaat edin, isyan etmeyin. O'nu srekli ann ve unutmayn." (c.2, s.59) Ayn eserde Hatb, Enes'ten yle rivayet eder: "Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: "Kii, kendisine isabet edenin, isabet etmemesinin ve kendisine isabet etmeyenin, isabet etmesinin mmkn olmadn kesin olarak bilmedike, Allah'tan gerei gibi korkup saknmamtr." (c.2, s.60) nceki aklamalarmzda, ilk iki hadisin anlamnn ayetten nasl karsanacana iaret ettik. nc hadis ise aka grld gibi anlamn gerektirdii bir tefsir konumundadr. Tefsir-ul Burhan'da bn-i ehraub'tan, Tefsir-ul Vek'den, Abd-i Hayr'dan yle rivayet eder: "Ali b. Ebu Talib'ten: "Ey iman edenler, Allah'tan nasl korkup-saknmak gerekiyorsa ylece korkup saknn." ayetinin anlamn sordum." Buyurdu ki: "Allah'a andolsun

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 340

ki, Resulul-lah'n evinden baka kimse bu ayetin emrini eksiksiz olarak yerine getiremedi. Biz O'nu hep hatrladk, hi unutmadk. Hep krettik, hi nankrlk etmedik. Hep itaat ettik, hi isyan etmedik. Bu ayet indii zaman sahabeler dediler ki: "Biz buna g yetiremiyoruz." Bunun zerine yce Allah: "G yetirebildiiniz kadaryla Allah'tan korkup saknn." ayetini indirdi." Vek der ki: "Gcnzn elverdii oranda..." (c.1, s.304, h:3) Tefsir-ul Ayy'de Ebu Basir'in yle dedii rivayet edilir: "mam Cafer Sadk'tan (a.s): "Allah'tan nasl korkup-saknmak gerekiyorsa ylece korkup saknn..." ayetini sordum." Buyurdu ki: "Bu ayet nes-hedilmitir." Dedim ki: "Onu nesheden ayet hangisidir?" Buyurdu ki: "G yetirebildiiniz kadaryla Allah'tan korkup saknn." ayeti." (c.1, s.194) Ben derim ki: Vek'nin rivayetinden anladmz kadaryla, Ayya-'nin rivayetinde geen nesh ifadesinden maksat, takvann derecelerinin aklanmasdr. Baz tefsir bilginlerinin aktardklar grlerde esas alnan terminolojik anlamyla neshe gelince, kitabn zahiri bunu reddetmektedir. Mecma-ul Beyan adl eserde, mam Sadk'n (a.s) ayette geen "mslimun" kelimesini "msellimun" eklinde okuduu rivayet edilir. (c.2, s.482) ed-Drr-l Mensr'da: "Ve topluca Allah'n ipine smsk sarln." ayetiyle ilgili olarak yer alan bir rivayet yledir: "bn-i Ebi eybe ve bn-i Cerir, Ebu Said el-Hudri'den yle rivayet ederler: "Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: "Allah'n kitab, Allah'n gkten yere uzanan ipidir." (c.2, s.60) Ayn eserde bn-i Ebi eybe, Ebu urayh el-Huzai'den yle rivayet eder: "Resulullah buyurdu ki: "Hi kukusuz bu Kur'an bir sebep, bir aracdr. Bir taraf Allah'n elinde, bir taraf da sizin elinizdedir. Ona smsk sarln. Ondan sonra hibir zaman ayanz kaymaz, hibir zaman sapmazsnz." (c.2, s.60)

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 341

el-Maani adl eserde mam Seccad'n (a.s) yle buyurduu rivayet edilir: "Allah'n ipi Kur'an'dr." (s.132, h:1) Bu anlam ieren birok rivayet, gerek Snni, gerekse ii kaynaklarda yer almtr. Tefsir-ul Ayy'de mam Bkr'dan (a.s) yle rivayet edilir: "Hz. Muhammed'in (s.a.a) Ehl-i Beyt'i, Allah'n smsk sarlmasna emrettii ipidir. Nitekim buyurmutur: "Ve topluca Allah'n ipine smsk sarln. Dalp ayrlmayn." (c.1, s.194, h:122) Bu anlam vurgulayan baka rivayetler de vardr. nceki aklamalarda bu anlam destekleyen verilere yer verdik. Bundan sonra sunacamz rivayetler de bu anlam desteklemektedirler. ed-Drr-l Mensr'da Taberani Zeyd b. Erkam'dan yle rivayet eder: "Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: "Ben sizden nce bu dnyadan ayrlacam. Ve siz Havuz banda bana geleceksiniz. Benden sonra iki deerli (sekaleyn) hakknda nasl davrandnza bakn." Orada bulunanlar dediler ki: "ki deerli (sekaleyn) nedir ya Resulallah?" Buyurdu ki: "En by Allah'n kitabdr. O, bir sebeptir, bir aratr. Bir taraf Allah'n elinde, bir taraf sizin elinizdedir. Ona smsk sarln. Onun sayesinde ayanz kaymaz ve asla sapmazsnz. En k ise Ehl-i Beytim'dir. Havuzun banda bana gelinceye kadar bu ikisi birbirlerinden ayrlamazlar. Ben onlar iin bunu Rabbimden diledim. Sakn bu ikisini kulak ard etmeyin, yoksa helak olursunuz. O ikisine retmeye kalkmayn; onlar size retirler ve sizden daha bilgilidirler." (c.2, s.60) Ben derim ki: Sekaleyn hadisi, Snnilerin ve iilerin zerinde birletikleri mtevatir (doruluu tartmasz) bir hadistir. Surenin giri blmnde, baz hadis bilginlerinin bu hadisi kadnl erkekli otuz be kadar sahabeye dayandrdklarn belirtmitik. Byk bir ravi ve ehl-i hadis topluluu bu hadisi sz konusu sahabelerden rivayet etmilerdir. ed-Drr-l Mensr adl eserde, ibn-i Mace, bn-i Cerir ve bn-i Ebu Hatem, Enes'ten yle rivayet ederler: "Resulullah (s.a.a) bu-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 342

yurdu ki: "srailoullar yetmi bir frkaya ayrld. Benim mmetimse yetmi iki frkaya ayrlacak, biri hari bunlarn tm atee girecektir." Orada bulunanlar dediler ki: "Ya Resulallah, o biri hangisidir?" Buyurdu ki: "Cemaat." Sonra yle dedi: "Allah'n ipine hepiniz smsk sarln." (c.2, s.60-61) Ben derim ki: Bu rivayet de mehurdur. Ancak ia, bunu deiik bir ekilde rivayet etmitir. el-Hisal, el-Maani (s.323, h:1), elhticac (c.1, s.391-392), el-Emali, Kitab-u Selim b. Kays (s.214) ve Tefsir-ul Ayya-'de (c.1, s.331, Tahran basks) yer alan bu rivayetin elHisal'daki lafz Sleyman b. Mehran kanalyla yeldir: Sleyman b. Mehran, mam Cafer-i Sadk'tan (a.s), o da atalarndan, Emir-ul M'minin Hz. Ali'den (a.s) yle rivayet eder: "Resulullah'n (s.a.a) yle buyurduunu duydum: "Musa'nn mmeti ondan sonra yetmi bir frkaya blnd. Bunlarn biri kurtulmu frka, yetmii atetedir. sa'nn mmeti ondan sonra yetmi iki frkaya blnd. Bunlardan biri kurtulmu frka, yetmi biri atetedir. Benim mmetim de benden sonra yetmi frkaya blnecek, bunlardan bir tanesi kurtulmu frka, dier yetmi iki frka atetedir." (s.585, h:11) Ben derim ki: bu rivayetle, bundan sonraki rivayet birbirine uygundur. ed-Drr-l Mendsr'da, Ebu Davud, Tirmizi, bn-i Mace ve Hakim -sahih olduunu belirterek- Ebu Hureyre'den yle rivayet derler: "Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: "Yahudiler yetmi bir frkaya, Hristiyanlar yetmi iki frkaya blndler. Benim mmetim ise yetmi frkaya blnecektir." (c.2, s.62) Bu anlam ieren hadisler, eitli kanallarla Muaviye ve baka ahslardan da rivayet edilmitir. Ayn eserde Hakim, Abdullah b. mer'den yle riayet eder: "Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: "srailoullar'nn bana ne geldiyse, benim mmetimin de bana o gelecektir; onlarn yaadklarn tpatp yaayacaklardr. Hatta eer srailoullar'ndan bir kimse annesiyle alenen nikahlanmsa, benim mmetimde de benzer

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 343

biri kacaktr. srail-oullar yetmi bir toplulua blndler. Benim mmetim de yetmi millete blnecektir. Bunlarn tm atetedir. Sadece bir tanesi kur-tulacaktr." Orada hazr bulunanlar dediler ki: "O bir tanesi kimlerdir?" Buyurdu ki: "Bugn benim ve ashabmn zerinde bulunduu yoldur." (c.2, s.62) Ben derim ki: bn-i Esir Cami-ul Usul adl eserde Tirmizi'den, bn-i Amr b. As'tan Resulullah'a (s.a.a) dayandrarak benzeri bir hadisi rivayet eder. (c.10, s.408, h:7470) Kemal-ud Din adl eserde, mellif kendi isnadyla Gyas b. brahim'den, o da mam Sadk'tan (a.s), o da atalarndan Resulullah'n (s.a.a) yle buyurduunu rivayet eder: "nceki mmetlerde olan herey, bu mmette de tpatp olacaktr." (s.576) Tefsir-ul Kumm'de Peygamberimizden (s.a.a) yle rivayet edilir: "Sizler, sizden nceki mmetlerin yaam tarzlarn, geleneklerini adm adm, tpatp izleyeceksiniz. Onlarn admlarn izlemekten sapmayacaksnz. Kar, kar; zira, zira (parmak ularyla dirsek aras mesafe); kula, kula onlar takip edeceksiniz. Hatta sizden ncekiler keler yuvasna girmilerse siz de gireceksiniz." Orada bulunanlar dediler ki: "Yahudi ve Hristiyanlar m kastediyorsun ya Resulallah?" Buyurdu ki: "Ya kimi kastedeceim? slam dininin halkalarn birer birer koparacaksnz. lk koparacanz halka, emanet ve son koparacanz halka da namaz olacaktr."
(c.2, s.413)

Cami-ul Usul adl eserde Sihah- Sitte'den yaplan bir rivayette, Tirmizi sahihinden Peygamberimizin (s.a.a) yle buyurduu bildiriliyor: "Benim nefsimi elinde tutan Allah'a andolsun ki, sizler sizden ncekilerin hayat tarzlarn -rivayeti eden Rezi'nin eklemesiyle adm adm, tpatp- izleyeceksiniz. yle ki, onlardan biri annesiyle zina yapmsa, sizden de yapan olacaktr. Buzaya da tapp tapmayacanz bilmiyorum?" (c.10, s.408)

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 344

Ben derim ki: Bu rivayet de mehurdur. Ehl-i Snnet sahih kaynaklarnda ve dier eserlerde rivayet etmi, iiler de hadis kaynakl mecmualarnda yer vermilerdir. Sahih-i Buhar ve Mslim'de Enes'ten yle rivayet edilir: "Resu-lullah (s.a.a) buyurdu ki: "Havuz bana, bana arkadalk eden baz adamlar getirilecektir. Sonra hemen benden uzaklatrlacaklardr. Ben diyeceim ki: "Bunlar benim ashabmdr." Denilecek ki: "Sen bunlarn senden sonra neler yaptn bilmezsin." (Sahih-i Buhar, c.8, s.149, Sahih-i Mslim, Nevev'nin erhiyle, c.15, s.64)

Yine Buhar ve Mslim'de Ebu Hureyre'den yle rivayet edilir. "Resulullah buyurdu ki: "Kyamet gn ashabmdan (veya mmetimden buyurmutur) bir grup yanma getirilecektir. Bunlarn Havuza yaklamalar nlenecektir. Ben diyeceim ki: Bunlar benim ashabmdr." Denilecek ki: "Senden sonra ne yaptklar hakknda bilgin yok. Onlar topuklar zerinde gerisin geri dndler. Bu yzden Havuzdan uzaklatrlyorlar." (Sahih-i Buhar, c.9, s.58, Sahih-i Mslim, Nevev'nin erhiyle, c.3, s.136)

Ben derim ki: Bu hadis de mehurdur. Snniler ve iiler, bir grup sahabiye dayanarak sihah kitaplarnda ve hadis kaynakl mecmualarnda rivayet etmilerdir. Bu sahabiler arasnda bn-i Mes'ud, Enes, Sehl b. Said, Ebu Hureyre, Ebu Said el-Hudri, Aie, mm- Seleme, Esma bint-i Ebubekir gibi isimler yer alr. Yine baz Ehl-i Beyt mamlarndan (a.s) da rivayet edilmitir. Bu rivayetler olanca okluklar ve eitlilikleriyle, bizim ayetin zahirinden karsadmz sonucu desteklemektedir. Olaylarn ve fitnelerin pe pee skn edii rivayetleri dorulamaktadr. ed-Drr-l Mensr adl eserde, Hakim -sahih olduunu belirterek- bn-i mer'den yle rivayet eder: "Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: "Kim bir kar kadar cemaat dna karsa, o geri dnnceye kadar slam ba onun boynundan zlr. Kim cemaatin imamna biat etmeden lrse, o bir tr cahiliye lmyle lmtr." (c.2,
s.61)

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 345

Ben derim ki: Bu rivayetin de ierii mehurdur. Gerek iiler ve gerekse Snniler Peygamberimizin (s.a.a) yle buyurduunu rivayet etmilerdir: "Kim, zamannn imamn tanmadan lrse, cahiliye lm zere lr." (Dolaysyla cemaatin imamndan maksat, zamann ve slam mmetinin gerek imamdr.) Cami-ul Usul adl eserde Tirmizi'den ve Snen-i Ebu Davud'dan naklen Peygamberimizin (s.a.a) yle buyurduu rivayet edilir: "Her zaman, mmetimden bir grup hak zere olacaktr." (c.10,
s.410, h:7475)

Mecma-ul Beyan adl eserde: "mannzdan sonra inkr ettiniz, yle mi?..." ayetiyle ilgili olarak Emir-ul M'minin Hz. Ali'nin (a.s) yle dedii rivayet edilir: "Bunlardan, bu mmetin iindeki bid'at-lar, hevaperestler, batl gr sahibi kimseler kastedilmitir." (c.2, s.485) Yine ayn eserde (Bakara, 143. ayetle l-i mrn 11. ayetin tefsirinde) ve Tefsir-ul Ayy'de (c.1, s.195, h:135): "Siz, insanlar iin karlm hayrl bir mmetsiniz." ayetiyle ilgili olarak Ebu Amr-i Zbeyri mam Sadk'tan (a.s) yle rivayet eder: "Burada, brahim'in kendileri hakknda dua ettii mmet kastediliyor. Bu yle bir mmettir ki, yce Allah onlarn iinde ondan kendilerine peygamber gndermitir. O, orta ve vasat mmettir. O, insanlar iin ortaya karlm hayrl mmettir." Ben derim ki: Daha nce, "Soyumuzdan, sana teslim olmu bir mmet ver." (Bakara, 127) ayetinin tefsiri erevesinde bu rivayetin anlamn aklayc bilgiler sunmutuk. ed-Drr-l Mensr'da bn-i Ebu Hatem, mam Bkr'dan (a.s) y-le rivayet eder: "Ayetteki: "Siz, insanlar iin karlm hayrl mmetsiniz."den maksat, Resulullah'n Ehl-i Beyti'dir." (c.2, s.64) Yine ayn eserde, Ahmed b. Hanbel, hasen bir senetle Hz. Ali'den (a.s) yle rivayet eder: "Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: "Bana verilenler hibir peygambere verilmemitir. Ben, dmanlarmn canna korku salnarak yardm edildim. Yeryznn anahtarlar

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 346

bana verildi. Ahmed adyla adlandrldm. Toprak benim iin temizleyici klnd. Benim mmetim en hayrl mmet yapld." (c.2, s.64)

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 347

111- Onlar size eziyetten baka bir zarar veremezler. Sizinle savasalar bile, size arkalarn dnp kaarlar, sonra onlara yardm da edilmez. 112- Nerede bulunurlarsa, onlara alaklk (damgas) vurulmutur. Meer ki Allah'n ipine ve (inanan) insanlarn i-pine (ahdine) snm olsunlar. Onlar, Allah'tan bir gazaba uradlar da zerlerine aalanma (damgas) vuruldu. By-le oldu, nk onlar Allah'n ayetlerini inkar ediyorlar ve haksz yere peygamberleri ldryorlard. Bu, isyan etmeleri ve haddi amalar dolaysyladr. 113- Onlarn hepsi bir deildir. Kitap ehlinden bir topluluk vardr ki, gece vaktinde ayakta durup Allah'n ayetlerini okuyarak secdeye kapanrlar. 114- Onlar, Allah'a ve ahiret gnne inanrlar, iyilii em-reder, ktlkten sakndrrlar ve hayrlarda yarrlar. te onlar iyilerdendir. 115- Yapacaklar hibir iyilikten yoksun braklmazlar. Allah muttakileri bilendir. 116- Gerekten inkar edenlerin ise, ne mallar, ne ocuk-lar onlara Allah'tan yana bir ey salayamaz. te onlar atein halkdrlar, orada srekli kalacaklardr. 117- Onlarn bu dnya hayatndaki harcamalar, kendi nefislerine zulmetmi olan bir kavmin ekinine isabet eden kavurucu soukluktaki bir rzgara benzer ki onu (ekini) helak etmitir. Allah, onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmetmektedirler. 118- Ey iman edenler, kendinizden bakasn kendinize srda edinmeyin; onlar size ktlk vermekten geri durmazlar. Size zorlu bir sknt verecek eyden holanrlar. On-larn azlarndan fke da vurmutur. Gslerinde gizledikleri (kin) ise, daha byktr. Dnrseniz, size ayetleri akladk.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 348

119- Sizler, ite bylesiniz; onlar seversiniz, oysa onlar sizi sevmezler. Siz kitabn tmne inanrsnz, onlar sizinle karlatklarnda "inandk" derler, ama kendi balarna kaldklar zaman, size kar olan fkelerinden dolay parmak ularn srrlar. De ki: "fkenizden ln!" phesiz Al-lah, gslerin zn bilir. 120- Size bir iyilik dokununca, tasalanrlar; size bir kt-lk isabet ettiindeyse, buna sevinirler. Eer siz sabreder, saknrsanz, onlarn tuza size hibir zarar vermez. phesiz Allah, onlarn yaptklarn kuatmtr.

AYETLERN AIKLAMASI
Grld gibi, bu ayetler, Ehl-i Kitabn zellikle Yahudilerin Allah'n ayetlerini inkar edilerini, kendi nefislerine aldanlarn ve m'-minleri Allah yolundan alkoyularn konu alan nceki ayetlerin akna dnk bir eilim iindedirler. Bundan nceki on ayet, sz iinde sz konumundaydlar. Dolaysyla ayetlerin ak bozulmadan devam ediyor. "Onlar size eziyetten baka bir zarar veremezler..." Ayetin orijinalinde geen "eza=eziyet" Ragb'n belirttiine gre, bir canlya isabet eden zarar demektir. Zarar, beden ya da herhangi bir eyle ilgili olabildii gibi dnyevi ve uhrevi akbetiyle de ilgili olabilir. "Nerede bulunurlarsa, onlara alaklk (damgas) vurul-mutur. Meer ki Allah'n ipine ve (inanan) insanlarn ipine (ahdine) snm olsunlar." Ayetin orijinalinde geen "zillet" kelimesi, "zill" kknn dei-

ik bir eklidir. Ragb'n belirttiine gre, "zll" zorla, baskyla olan ey demektir. "Zill" ise, zorlukla ve dayatmayla olan ey anlamna gelir. Genel anlam ise, ylgnlk ve eilmedir. Bunun tam kart izzet ve direnmedir. Yni kar koyup kanmadr. Ayetin orijinalinde geen "sukifu" kelimesi, "bulunurlar" demektir. "Habl" ise, birinin sarlmas durumunda onu koruyacak sebep anlamnda kullanlmtr. Anlama, zimmet ve eman gibi

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 349

bir tr gvenlik, dokunulmazlk ve korunma salayan eyler anlamnda da mecazen kullanlr. Ama (Allah dorusunu herkesten daha iyi bilir.) udur: Zil-let onlarn zerine bir damga gibi vurulmutur. Maden filizine vurulan sikke gibi. Ya da insanlarn zerine adrn vurulup dikilmesi gibi. yle ki, onlarn zerine zillet yazlmtr veya zillet onlara musallat klnmtr. Ancak Allah'tan veya insanlardan bir sebebe sarlmalar baka. Ayette "habl" kelimesi, bir keresinde Allah'a, bir keresinde de insanlara izafe edilerek kullanlmtr. Bunun nedeni izafe ile birlikte anlam deimesidir. nk bu kelime Allah'a izafe edildii zaman varolusal ya da yasal yarg ve hkm ifade eder. nsanlara izafe edildiinde ise, bina etme ve amel anlamna gelir. zerlerine zillet damgasnn vurulmas, yasal yarg yoluyla zilletlerine hkmedilmesi demektir. Bunun kant da: "Nerede bulunurlarsa" ifadesidir. nk bu ifadeden anlalan, m'minlerin onlar her nerede bulmalar ve onlara musallat olmalardr. Bu ise, ancak sonularndan biri cizye olan yasal zilletle uyuan bir durumdur. Dolaysyla ayetin anlam yle tevil edilir: Onlar, slam eriatnn hkm gereince zelildirler. Ancak zimmet akdinin kapsamna girmeleri veya bir ekilde insanlardan eman almalar baka. Baz tefsir bilginlerinin grleri u yndedir: "Onlara zillet damgas vurulmutur. Ama bu, bir yasal hkmn bildirimi niteliinde deildir. Bilakis, Allah'n kaderi uyarnca balarna gelecek olanlar haber veriliyor. nk slam geldiinde, Yahudiler Mecusilere cizye veriyorlard. Baz gruplar, Hristiyanlarn egemenlikleri altndaydlar." Aslnda byle bir yorumun herhangi bir sakncas yoktur. Hatta ayetin sonuna doru olan ksm bunu destekler niteliktedir. nk onlarn zerine zillet ve miskinlik damgasnn vurulmasnn sebebi, kendi elleriyle iledikleri Allah'n ayetlerini inkar, peygamberleri ldrme ve srekli dmanlk gibi sulardr. Ancak byle bir an-

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 350

lam iin, ayetin salt Yahudilere ynelik olmas gerekir. Fakat byle bir sonucu gerektirecek somut bir kant sz konusu deildir. "Onlarn arasna dmanlk ve kin salverdik." (Mide, 64) ayetin tefsiri erevesinde bu konuda ayrntl aklamalarda bulunacaz.
"Onlar, Allah'tan bir gazaba uradlar da zerlerine aalanma (damgas) vuruldu." Ayetin orijinalinde geen "bu" kelimesi, bir

ikametgh, bir mekan edindiler veya dndler demektir. Miskinlik ise, fakirliin en iddetli halidir. Anlald kadaryla, miskinlik; insann fakirlik veya herhangi bir yoksunluk tehdidinden dolay bir kurtulu yolu bulamamas demektir. Bu durumda ayetin giri ksmyla sonu ksm arasnda anlamsal uyum meydana gelmi olur. "Bu, isyan etmeleri ve haddi amalar dolaysyladr." Yni, onlar isyan ettiler. Bundan nce de srekli bir azgnlk haddi a-ma iindeydiler. "Onlarn hepsi bir deildir... Allah muttakileri bilendir." Ayetin orijinalinde geen "seva=eit" kelimesi, vasfetme amal bir mastardr. Yni onlar nitelik ve hkm bakmndan eit deildirler. nk onlarn iinde bir topluluk vardr ki, bunlar Allah'n ayetlerini okurlar... Buradan anlyoruz ki: "Kitap ehlinden..." ifadesi, bir gerekelendirme konumundadr. Onunla Ehl-i Kitap gruplarnn eit olmaylarnn nedeni aklanyor. Ayetin orijinalinde geen "kaimetun" kelimesi hakknda ihtilaf edilmitir. Bazlarna gre anlam, "Allah'n emri zere sabittirler" eklindedir. Bazlarna gre, "adildirler" demektir. Bazlar: "Onlar salam bir yola sahip bir mmettirler" demilerdir. Dorusu kelime mutlaktr. Bu anlamlarn tmn de ayr ayr ieriyor olabilir. Ancak kitabn ve onlarn iyi amellerinin zikredilmi olmas, anlamn; iman ve itaat zere kim olma olduunu belirginletiriyor. Ayetin orijinalinde geen "n" kelimesi, "ina" veya "ena"nn ouludur. Bazlar "invun"un ouludur demilerdir. Anlam, "vakit"tir.

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 351

Ayetin orijinalinde geen "Msaraa" kelimesi, "srat" kelimesinin Mufaele kalbna uyarlanm eklidir. Mecma-ul Beyan adl eserde deniliyor ki: "Srat ve acele arasndaki fark udur: Srat, ne gemesi caiz olan bir hususta ne geme demektir ve vgne deerdir. Bunun kart, ar gitme (ibta)dr. Bu ise, yerilen bir davrantr. Acele ise, ne gemenin caiz olmad bir eyde ne geme demektir. Bu, yerilmitir. Bunun kart teenniyle hareket etmedir. Bu ise, vlen bir davrantr. yle anlalyor ki, srat hareketin, acele ise, hareket edenin niteliidir." "Hayrlar"dan maksat, ibadet, infak, adalet veya ihtiyalar giderme gibi salih amellerdir. Bu, kelime bana "el" taks gelmi bir ouldur. Bu durumda kapsayclk ifade eder. Daha ok mali hayrlar an-lamnda kullanlr. Hayr kelimesinin mal anlamnda kullanld oka grlmtr. Yce Allah, bir grup nemli salih amelden sz ediyor: man, marufu emretme ve mnkeri engelleme, hayrlarda yarma gibi. Sonra onlar salihler olarak nitelendiriyor. u halde onlar dosdoru yolun izleyicileridirler. Peygamberlerin, dorularn ve ehitlerin arkadalardr-lar. Bu anlam, u ayetlerden alglyoruz: "Bizi dosdoru yola ilet. Ni-met verdiklerinin yoluna. Gazaba urayanlarn ve sapm olanlarn yoluna deil." (Fatiha, 7) "te onlar, Allah'n kendilerine nimet verdii peygamberler, dorular, ehitler ve salihlerle beraberdir." (Nis, 69) Bazlarna gre, burada kendilerinden vgyle sz edilenler, Abdullah b. Selam ve arkadalardr. "Yapacaklar hibir iyilikten yoksun braklmazlar..." Kfran=nankrlk krann kartdr. Yni, yce Allah, onlara kranla karlk verir ve hibir ziyana uratmadan yaptklar hayr onlara geri verir. Nitekim yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Kim gnlden bir hayr yaparsa, phesiz Allah, krn karln verendir, bilendir." (Bakara, 158) Bir dier ayette de yle buyurmutur: "Hayr olarak her ne infak ederseniz, kendiniz iindir...

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 352

Hayrdan her ne in-fak edersiniz hakszla uratlmakszn size eksiksizce denecektir." (Bakara, 272)
"Gerekten inkar edenlerin... onlara Allah'tan yana bir ey salayamaz." Ayetlerin aknn btnlnn bozulmadan devam

etmesi gsteriyor ki, bunlardan maksat, Ehl-i Kitaptan kfre sapan bir dier kfir gruptur. Bunlar, Peygamber arsna olumlu karlk vermemi, slam aleyhinde komplolar dzenlemi ve srekli olarak onun nurunu sndrmek iin aba sarf etmi kimselerdir. Bazlar demilerdir ki: "Ayet, mriklerin durumunu gzlemleyici bir mahiyete sahiptir. Dolaysyla, daha sonra iaret edilecek Uhud sava kssasna bir hazrlk niteliindedir. Fakat bu deerlendirme, biraz sonra gelecek olan u ifadeyle badamyor: "Siz kitabn tmne inanrsnz, onlar sizinle karlatklarnda: "inandk" derler..." nk bu ifade, Yahudilerle Mslmanlarn ilikisini yanstmaktadr, mrik-lerin deil. Bu da gsteriyor ki, ayetlerin ak btnl henz devam ediyor. Baz tefsir bilginleri, bu ayeti mriklere, dierini de Yahudilere u-yarlamak suretiyle bir orta yol tutmak istemilerse de, bu bir yanlgdr. "Onlarn bu dnya hayatndaki harcamalar..." Ayetin orijinalinde geen "srr" kelimesi, iddetli souk demektir. Burada rnek verilen ey, u ifadeyle kaytlandrlmtr: "Dnya hayatnda..." Bununla verilmek istenen mesaj, onlarn ahirette devamllnn olmaddr. Onlarn harcamalar srf bu dnya hayatyla ilgilidir. Bu insanlarn ekinleri: "Kendi nefislerine zulmetmi." eklinde kaytlandrlyor. Bununla da: "Allah, onlara zulmetmedi." ifadesiyle balant kuruluyor. Bu aklamalardan kan sonu udur: Onlar, bu dnya hayatnda birtakm infaklarda bulunurlarken, amalar kendi durumlarn slah et-mek ve srf bozguncu maksatlarna ulama olduu iin yalnzca mutsuzluu rn olarak elde ederler. Bu istedikleri ve onu kendileri iin bir mutluluk gibi algladklar bozgunculuklar,

l-i mrn Sresi 1-6 ............................................................................................... 353

zalimlerin ekinlerini kavurucu souk bir rzgara benzer. Bu kendilerinden kaynaklanan, yine kendilerine ynelik olan bir zulmden baka bir ey deildir. nk bozguncu bir amel, bozguncu bir meyveden baka rn vermez.
"Ey iman edenler, kendinizden bakasn kendinize sr-da edinmeyin..." Ayet, srdal "bitane" diye isimlendiriyor. "Bi-tane" ise, i

amar demektir. Bunun kart "zihare=d giysi"dir. Bu ekilde isimlendirilmesinin nedeni, insann bedenine yapmas, onu ierip brmesidir. "Onlar, size ktlk vermekten geri durmazlar." Yni, sizin hakknzda her trl ktlk iin abalyorlar. Ayetin orijinalinde geen "habal", ktlk ve fesat demektir. Nitekim cin arpm olanlar hakknda da "habl" kelimesi kullanlr. nk onlarn akl melekeleri ifsat olmutur. "Size zorlu bir sknt verecek eyden holanrlar." fadenin orijinalindeki "ma" mastar edatdr. Yni, onlar sizin skntya dmenizi ve ar bir zarara uramanz isterler. "Onlarn azlarndan fke da vurmutur." Bu ifadeyle kin ve dmanln szlerle, dillerinin hareketleriyle aa vurulmas kastedilmitir. Dolaysyla burada latif bir kinaye ve ince bir mecaz vardr. Bunun yannda, ilerinde sakladklar kin ve dmanlktan sz edilmemi, mphem braklmtr. "Gslerinde gizledikleri ise, daha byktr." Bununla, sinelerinin gizli tuttuu kin ve dmanlklarn eitlilik ve byklk bakmndan vasfedilmeyecek boyutlarda oluu ima ediliyor. Nitekim "daha byktr." nitelemesi de bu imay pekitirmeye yneliktir. "Sizler, ite ylesiniz; onlar seversiniz..." Ayetin zahirinden anladmz kadaryla "ulai" iaret ismidir. "Ha" edat da dikkat ekme amacna yneliktir. "Entum=siz" szc, "ha" ve "ulai" szcklerinin arasna girmitir. Bu durumda anlam: "Siz ite ylesiniz, onlarsnz." eklindedir. Tpk Araplarn "Zeyd udur, yledir ve Hint udur, yledir." demeleri gibi.

........................................................................... El-Mzn F Tefsr-il Kur'n c.3 354

"Siz kitabn tmne inanrsnz..." Kitabn bandaki "el" taks, cins belirtir. Yni, siz Allah katndan inen btn semavi kitaplara inanrsnz. Onlarn kitabna ve kendi kitabnza... Ama onlar sizin kitabnza inanmazlar. "Sizinle karlatklarnda "inandk" derler." Bu demektir ki, onlar mnafktrlar. "Ama kendi balarna kaldklar zaman, size kar olan fkelerinden dolay parmak ularn srrlar." Ayetin orijinalinde geen "addu"

kelimesi, bireyi dilerle skca tutup srmak demektir. "Enamil", "nemle"nin ouludur ve parmak ucu anlamna gelir. "Gayz" kin, nefret demektir. Bir eyden dolay parmak ularn srmak, fke ve kinle hayflanma ve zlme durumuna rnek olarak sylenen bir deyimdir. "De ki: fkenizden ln." Emir sigasyla, onlara yneltilen bir bedduadr. Bylece cmle: "phesiz Allah, gslerin zn bilir." ifadesiyle irtibatlandrlyor. Yni: Allah'm, onlar kinleriyle kahret. nk sen, sinelerinin, yni kalplerinin, yni nefislerinin zn bilensin. "Size bir iyilik dokununca tasalanrlar." Tasalanmak sevinmenin kart olan bir duygudur. Ayetten algladmz kadaryla, bu, kindar kafilerin tuzaklarndan yana gvenlikte olmak, sabr ve takva sahibi olma kouluna baldr.

You might also like