You are on page 1of 272

84

BAHAR

2000

Toplum ve Bilim
8 18 37 51 75 91 112 129 151

Aye nc Elias ve medeniyetin yks Seluk Esenbel Trk ve Japon modernlemesi: Uygarlk sreci kavram asndan bir mukayese Arus Yumul Bitmemi bir proje olarak beden Yael Navaro-Yan Evde Taylorizm: Trkiye Cumhuriyetinin ilk yllarnda eviinin rasyonellemesi (1928-40) Heike Hammer Norbert Eliasn uygarlk kuram: Eletiriler ve gelimeler Peter Imbusch Uygarlk kuramlar ve iddet sorunu Erk Yontar Norbert Eliasn insan bilimleri kavram ve bilgi sosyolojisi Aye alar Tireli kimlikler: Teori ve ynteme ilikin baz araylar Bedri Gencer Trkiyede laikliin tarih dinamikleri Lale Yaln-Heckmann Krt airetleri, airet liderleri ve global sreler: Hakkaride Oramar rnei iler Dursun Zaman: Modern ve postmodern
LTERATR ELETRS

172 189

Tayfun Atay ttihad sembol m, ihtilaf kayna m?: ncesi ve sonrasyla halifeliin kaldrlmas zerine bir yeniden dnme denemesi
LET / DEN

213

Taner Akam: Trk ulusal karakterini anlamak ve Norbert Eliasn Almanlar zerine almalar Tlin Kurtarc-Asena Gnal: Trkiyede Kadnn Yzyl Uluslararas Sempozyumu zerine
KTAP TANITIMI

246 261
266

Luisa Passerini: Bir kuan otobiyografisi, talya 1968 (E. zyrek) John Forester: Katlmc planlama srecini tevik eden mzakereci pratisyen (S. Gksu)

Toplum ve Bilim
ISSN 1300-9354 BRKM YAYINCILIK VE TC. LTD. T. ADINA SAHB

AY L I K

DERG

mer Lainer
YAYIN YNETMEN

Tanl Bora
YAZI KURULU

Ulus Baker Necmi Erdoan Ouz Ik Orhan Koak Mahmut Mutman Blent Peker Erol Taymaz Meyda Yeenolu
YAYIN SEKRETER

KAPAK: Fato Gencosman KAPAKTAK FOTORAF: Piyano alan kadn. (Ali Sami Akzer, 1889)

Asena Gnal
SORUMLU YAZILER MDR

Tanl Bora
KAPAK VE SAYFA DZEN TASARIM

YAYIN DANIMA KURULU

zlem zkal Ali Artun mit Kvan


UYGULAMA

Hsn Abbas - Hasan Deniz


OFSET HAZIRLIK

letiim Yaynlar
KAPAK VE BASKI

Sena Ofset
CLT

Uur Mcellit
YAZIMA ADRES

Selnik Cad. 64/11 Kzlay 06640 Ankara Tel. 312.425 36 00 312.425 20 71 Fax: 312.425 18 15
E-MAIL ADRES

toplumbilim@iletisim.com.tr.
BRKM YAYINLARI

Klodfarer Cad. letiim Han Caalolu 34400 stanbul Tel. 212.516 22 60 Fax: 212.516 12 58 Toplum ve Bilimde yaymlanan yazlar Sociological Abstracts indeksinde yeralmaktadr.

Asaf Sava Akat / Asu Aksoy Tosun Arcanl / Korkut Boratav Aye Bura / Reit Canbeyli mit Sakallolu / Alain Duben Atila Eralp / Seluk Esenbel Sureia Faroqhi / Nilfer Gle mit Hassan / Fatma Ikda Huricihan slamolu nan Kemal nan / Ahmet nsel Deniz Kandiyoti / Nihal Kara Reat Kasaba / Ferda Keskin alar Keyder / Eser Kker Levent Kker / erif Mardin H. nal Nalbantolu / lber Ortayl Ouz Oyan / Aye nc Doan zlem / Jale Parla Mithat Sancar / mr Sezgin lkay Sunar / Burhan enatalar irin Tekeli / lhan Tekeli senbike Togan / Zafer Toprak hsan Tunal / Aydn Uur Galip Yalman / Faruk Yalva Deniz Yenal / Zafer Yenal Nurhan Yentrk

Bu sayda...

Toplum ve Bilimin bu saysnda, modernlemeye, modernlik tecrbelerine uygarlk sreci kavramyla bakmann imkanlarn aratrdk. Uygarlk kavramn bir modernleme vetiresi olarak dnmek ve bu minvalde onun gl ahlaki/yarglayc armlarn da tartmak, sosyal teoriyi zenginletirici olduu gibi, politik ynden de nem tayor. Bu dosyada, uygarlk sreci kavramnn mucidi Norbert Eliasn kuramsal yaklamn tantan ve eletirel deerlendirmesini yapan makalelere de yer verdik. Eliasn bu kavramsal ereveyi gelitirdii bayaptn Trkeye kazandran (birinci cilt letiim Yaynlar tarafndan getiimiz ay basld) Ender Atemana, bu makaleleri yazdrtarak salad editoryal katk iin teekkr ediyoruz. Trk modermlemesiyle ilgili sorular uygarlk sreci kavramyla tartan yazlarda, istediimiz kapsama ve nicelie ulaamadmz itiraf etmeliyiz. Dileriz elinizdeki say, bu yndeki almalara tevik olsun. lkin, Norbert Eliasn uygarlk sreci kavramn irdeleyen makaleden bahsedelim. Heike Hammer, Eliasn uygarlk kuramnn, karlat eletiriler (Avrupa-merkezcilik, erkek-merkezcilik, belirlenimcilik-evrimcilik, 1960lar/70lerin yeni modernleme dalgasnn gevetici etkileri vd.) ve bu eletirilerin de katksyla kazand yeni almlarla nasl gelitiini zetlerken, gelimeye akln da vurgulam oluyor. Eliasn gerek Uygarlk Srecinde gerek sonraki almalarnda merkez nem tayan bir mesele olan iddet, Peter Imbuschun makalesinde, Freud, Max Weber, Alfred Weber ve Adorno/Horkheimerin kuramsal yaklamlaryla mukayeseli olarak tartlyor - uygarlk-iddet ilikisine ve barbarla dair salam bir deerlendirme. Erk Yontar ise Eliasn insan bilimleri kavramn ve bilgi sosyolojisini tantyor. Bunu yaparken, disiplinleraraslk tartmalarnda eksik olan bir sentetik teori ana dikkat e-

4 kiyor ve Eliasn kuramnn bu bakmdan sunabilecei imkanlar vurguluyor. Bu katk, Defter dergisiyle beraber dzenlediimiz Sosyal Bilimleri Yeniden Dnmek Sempozyumundaki tartmalar hatrlamak, hatrlatmak iin de bir vesiledir (bkz. Toplum ve Bilim 76, s. 5-6 ve Sosyal Bilimleri Yeniden Dnmek - Sempozyum Bildirileri, Metis 1998). Aye nc yazsnda, Eliasn Uygarlk Sreci kitabnn, yaymland zaman neden ilgi grmedii ve bugn neye bal olarak poplerlik kazand zerinde duruyor. 1930larda Frankfurt Okulu Alman ii snfnn radikal misyonunu neden yitirdiini sorgularken Eliasn gndelik yaamn ayrntlarna giren almalar marjinal kalyor. ncye gre, kitabn yazld dnemde kabul grmemesinin nedeni, odanda Marx deil Freudun olmas. Eliastaki, medeniyetin igdlerin gemlenmesi stne bina edildii fikri, Freudun zmlemelerine dayanyor. Tam da bu yzden, yani Elias Freudun fikirlerini hi sorgulamadan bir leitmotiv olarak kulland iin, Avrupann medenileme yksn, zgn bir evrim sreci olarak kavramlatryor. Oysa gayr medeni dnyann bu sreteki kurucu rol, bugn post-kolonyal eletiri tarafndan ortaya konmu durumda. Buradan yola karak Aye nc de, Eliasn darda braktklarn yorumlayabilmek amacyla Avrupann kendini kuruundaki insanlk mertebelerinden sz eden Michel-Rolph Trouillotya bavuruyor. nc, Eliasn kitabnn, hem biricikliini ortaya koyuyor hem de kr noktalarn. Trkiye ile Japonya, modernleme tartmalarnda her zaman verimli bir mukayese ekseni oluturmulardr. Ancak, muhafazakr modernleme zlemi dorultusunda yz yldr yaplan yzeysel ve romantik atflar bir yana brakrsak, bu mukayesenin muhteval bir biimde yapldn asla syleyemeyiz. te, Seluk Esenbel, uygarlk sreci kavram nda bu a kapamaya dnk geni bir kap aralyor. 19./20. yzyl dnmnn Osmanl mparatorluu ve Japonyasnda hal ve davran, adab- muaereti uygarlama istikametinde yenilemeye dnk araylar ve ilmihalleri vukufla kyaslyor. Makalenin deeri kulland zengin malzemeyle snrl deil; Esenbel, Osmanl-Trk ve Japon modernlemeleri hakknda, zellikle Osmanl-Trk ve Japon sekinlerinin uygarlamayla ve eski ve yeni uygarlkla ilgili anlaylar hakknda verimkr yorumlar ortaya koyuyor. Arus Yumulun yazsnn hususiyeti, uygarlama sorunsalnn gncel kltrel-politik balamda nasl snfsal-toplumsal adan stratejik bir kavram ya da tahayyl olarak ieriklendirilebildiine eilmesinde. Bu yaz, uygarlk srecinin bir paras olan, toplumsallama, rasyonelleme, bireyselleme vetirelerinden gemi medeni bedenlerin, gnmz Trkiyesinde nasl militanca kouturulduuna dikkat ekiyor. Kouturan, medya-merkezli poplariteye damgasn vuran, burjuva-modernist diyebileceimiz bir anlay - ki satirik ifadesi Beyaz Trklerdir! Kouturulann ise esas itibaryla erkek bedenleri olmas da ilgin. Hanmlarn ev ilerini disipline ve nizama sokmaya dnk, Cumhuriyetin

5 kurulu evresinde canla bala yrtlen teebbsler, Trk modernlemesinin ve uygarlamasnn pek dikkat ekmemi ama gayet kapsaml ve tipik bir vehesini oluturuyor. Bunu Yael Navaro-Yann ilgin makalesi laykyla gsteriyor. Makale, Kz Enstitlerinin kurumsal bayraktar olduu bu projenin, dorudan doruya Taylorizme atflarla yrtlen, bir emek srecini rasyonelletirme harekt olduunu anlatyor. Ermeni Krm ile ilgili kapsaml aratrmas bilinen Taner Akam, bu aratrmasnn ilhamyla Eliasn dncesiyle nasl tantn aktaryor - salt bu tanklk bile, sosyal teorinin almlanmas ve anlamlandrlmas bakmndan ilgiye deerdir. Akam, Osmanldan Trkiye Cumhuriyetine gei srecindeki travmatik yaantlar, Eliasn Uygarlk Srecinden sonraki -baz ynleriyle onu revize ettii tartlan- Almanlar zerine ncelemelerinin kavramsal avadanlna el atarak zmlemenin aabilecei ufka iaret ediyor. Trkiyede laikliin normatif (ieriden) bir seklarizasyona dayanmay, uygarlama srecinde yapsal bir arza tekil etmiyor mu? Say konumuz asndan ilgin olan bu soruyu ima etmekle yetinen Bedri Gencerin yazs mnhasran Trkiyede laikliin tarih dinamiklerine eiliyor. Yaplan yaynn, dolama sokulan szn miktarna bakldnda oktan tketilmi olmas gereken bir konu bu aslnda - ama yle deil. Bedri Gencer, Trkiyede sosyal teorinin her zaman politik ve aktel- bir telaeyle ykl olan bu ezeli konusunu, asabiyyet balarnn deiimi ve bunun ulus ve devlet kavrayndaki yansmalar zerinden tartyor. Aye alarn makalesi, kimlik kavramn fundamentalist ya da etnisist vurgulardan arndrmay denerken baka trden zc kalplar reten okkimliklilik-okkltrllk tartmalarnn bir eletirel tahlilini yapyor. Kltrclk rnda ihmal edilen maddi kltr aratrmalarnn, bilhassa tketim stne aratrmalarn bu balamda salayabilecei katklara dikkat eken yaz, bu yanyla, uygarlk sreci bak asndan bir okumaya da elverili olabilir. Lale Yaln-Heckmannn Krt airetleri, airet liderleri ve global sreler: Hakkaride Oramar rnei balkl makalesini nemli bir katk sayyoruz. inde Krt kelimesi geen aratrmalarn, devlet politikalarna girdi salamaya dnk jeostratejik etdler dnda, YKn ve niversitelerdeki akademik heyetlerin sk gzetimi altnda tutulduunu bildiimiz iin nemsiyoruz. Yanl anlalmasn; Yaln-Heckmannn almasnn deeri, aykr ya da yasaklanm bir konunun stne gitmesinde deil, yerel-global ikilii (ya da ikilemi) ve tarihsel gelimenin ezamanszl gibi revataki kuramsal sorunlar antropolojinin imkanlaryla ve vaka incelemesi zahmetiyle iselletirerek telif edebilmesinde yatyor. 2000lere girerken, Toplum ve Bilimde zaman kavram etrafnda bir say hazrlamay tasarlamtk, beceremedik. iler Dursunun modern ve postmodern zaman kavraylar arasndaki sreklilikleri ve krlmalar ele alan makale-

6 si, bu bakmdan bizim iin bir tesellidir! iler Dursun, bu sreklilik-krlma ilikisinin berisinde, felsefi, tarihsel-toplumsal ve ekonomi-politik dzlemlerde zaman algsnn ve zamann toplumsal rgtlenmesinin deikenlerini tartyor. Literatr Eletirisinde, Osmanl mparatorluunun ve ayn zamanda getiimiz saydaki Osmanl dosyasnn bakiyesi olan gl bir makale yer alyor. Tayfun Atay, tketici sfatn gerekten hak eden bir ihata ile, Trkiyede sosyal bilimler literatrnde ve bu literatrle politik sylemin kesitii alanda cereyan eden hilafet tartmalarnn eletirel bir deerlendirmesini yapyor. Atay, bu mnakaalarn dolaymlad dnya grlerini ve gndemleri serimleyerek, hilafet sorununun sadece -hatta belki de hi!- hilafet sorunu demek olmadn gsteriyor. Toplum ve Bilimin yaklak birbuuk yllk say plann bu sayda... yazsnn peinden gelen sayfalarda duyurduumuzu hatrlatalm. Geri mstakil yazlara da hemen her saymzda yer veriyoruz ama tabii ki dosya konularmza isabet eden yazlar bizi baka trl sevindiriyor!

85 YAZ 2000

Mhendislik: Pratik ve deoloji


zellikle Trkiyede mhendislik, standart bir meslek sosyolojisi etdnn tesinde, modernizm pratiklerinin ve ideolojilerinin okunmas asndan kilit bir konu olma zellii tayor. Teknolojik deiim karsnda mhendislik; bu srecin mhendislerin snfsal konumlarna etkileri... Trkiyede mhendislik pratikleri ve ideolojileri: deiimler ve sreklilikler... 86 GZ 2000

Trkiyede gc Piyasalar ve Emek Sreleri


Trkiyede igc piyasalarna ilikin yerleik kuramsal yaklamlarn eletirisi... Bu alanda uluslararas eilimlerle Trkiyedeki eilimlerin yerel ve sektrel rnekler temelinde kyaslanmas... retim rejimleri ve bunun iiler zerindeki etkileri... Sendikacln krizinin bu balamda analizi... 87 KI 2000/2001

Hukuk ve nsan Haklar


Amalanan, insan haklar kuramn arlkla hukuk teorisi balamnda zenginletirmek, bununla beraber hukuk ile insan haklar arasndaki kesiimleri sorunsallatrmaktr. nsan haklar felsefesini salt hukuksallatrmayan, dier yandan hukuk teorisini arasal-teknik bir konuma yerletirerek tketmeyen yaklamlar nasl gelitirilebilir? 88 BAHAR 2001

Yoksulluk
Yoksulluun grnmezle(tiril)mesine ve yerleik kurumsal, bilimsel ve ayn zamanda sanatsal-kltrel ele alnna dnk bir eletirinin gelitirilmesi hedefleniyor. Bunun tesinde, yoksulluun yeni biimlerini ve ayrmlamasn (kentli-kyl yoksulluu vb.) inceleyen almalarn derlenmesi hedefleniyor. Yeni-poplizm biimlerine de deinilebilir. 84 YAZ 2001

Kyllk
Kyllk olgusunun toplumsal, politik, iktisad, kltrel ve tabii akademik gndemden nasl kaybolduunun sorgulanmas gerekiyor. Bu yitiin muhtelif grnmleri bizatih bir vka olarak ele alnabilir. Dnyada krsal yaplardaki deiim eilimleri hls edilmeli. Ayrca elbette Trkiyede ky ve kyllk biimlerinin tasvirine dnk almalar derlenmeli.

Elias ve medeniyetin yks


Aye nc*

Eliasn nl kitab The Civilizing Processin (Uygarlk Sreci) sosyologlar arasnda ok sk anlatlan bir yks vardr, nasl yanl dilde, yanl zamanda ve yanl lkede basldn aktaran. Elias kitab ilk Almanca olarak kaleme alp, 1939da svirede yaymladktan sonra, 1940l yllarda bir ngiliz basmevine gndermi tercmesi iin. Basmevi geri evirmi, smkrmek, geirmek, yellenmek gibi uygarlk d konulardan bahsettii gerekesiyle. Bylece Elias, faizmin ykseliinden kap yerletii ngilterede bir kenara itilmi, ad san duyulmam bir sosyolog olarak tara niversitelerinde almaya mahkm olmu. Ta ki kitap 1960larn sonunda Almanyada yeniden baslp, 1977de verilen ilk Adorno dlne layk grlene dek. dl verildii zaman Norbert Elias 80 yandayd. Uygarlk Srecinin iki cilt halinde ngilizce basm ise, yazlndan neredeyse krk yl sonra, 1978 ve 1982 yllarna rastlyor. Hikyenin devamn anlatmaya gerek yok. Son yirmi ylda Elias dnya apnda n kazand, kitaplar eitli dillere tercme oldu. Uygarlk Sreci bir bayapt olarak sosyolojinin klasikleri arasna girdi. Kitabn bunca yl sonra kefedilmi olmas, sosyal bilimlerin kendi iinde geirdii kkl deiimlerle yakndan ilikili. zleyenlerin bilecei gibi, eskiden aratrma d kalan birok konu gnmzde ilgi oda haline geldi. Yemek alkanlklarndan, beden terbiyesine, insanlarn zihniyet ve duyarllklarndan, zaman anlayna kadar bir dizi konu incelemeye ald. Norbert Eliasn kendi anlatmyla, gndelik yaam, sradanln yitirip, teorik anlam kazand.1 Bu deiim, pozitivizm dediimiz dnce biimlerine elik eden sosyal bilim anlaynn krlmasna bal olarak gerekleti. Gnmzde evrensel ve nesnel dorular aray, giderek yerini farkl co(*) Boazii niversitesi, Sosyoloji Blm. 1 ngilizce tercmesinden benim ksaltmam. Bkz. Drotner, 1994: 346.
TOPLUM VE BLM 84, BAHAR 2000

ELIAS VE MEDENYETN YKS

rafya, kltr ve zaman balamlarn vurgulayan almalara brakm durumda. Avrupamerkezli bir ilerleme ve benzeme kurgusunu temellendiren Bat ve modernlik kavramlar, ameliyat masasna yatrld. Dou/Bat, geleneksel/modern gibi kartlklarn gerisinde yatan tarihsel (zgn) iktidar ilikileri ve pratiklerini zmleme abas, beraberinde alternatif dnme ve alglama biimlerinin nasl akld, anormal olarak tanmland, marjinalize olduu sorusunu getirdi. Bylece gndelik yaam, bir yandan hegemonik iktidar ilikilerinin normalleerek, grnmez hale geldii, dier yandan da farkl olanlarn (tekiler) dlanmas yoluyla kendini yeniden rettii bir alan olarak, siyasi nem kazand. Gndeliin politik olduunu vurgulayan feminist yazarlarn yansra, Michel Foucault ve Edward Said gibi dnrlerin bu denli etkin oluu, Bat kltrnn kendini kurgulama srecini tekiler stnden okumalarndan kaynaklanyor. Bu deimeler nda, Eliasn almalarnn gnmzde ilgi oda olmasn anlamak zor deil. Son yllarn en revata konularna eiliyor. Sosyal adap stnde almalar, yemek yeme biimlerinden, oturup kalkmaya, selam vermeye kadar geni bir yelpaze iinde, gndelik yaamn ayrntlarna giriyor. Zihniyet, materyal yaam, tketim biimleri vb. alanlar ekillendiren iktidar srelerini inceliyor. Utanma, yz kzarma gibi duygularn tarihesini yapyor. Ancak bugnn yeni tarihiliinden farkl olarak, Norbert Elias btn bu konular medeniyet problematii etrafnda ryor, ok gl bir byk anlatnn (grand narrative) iine yerletirerek anlamlandryor. Uygarlk Sreci kitab, Eliasn farkl almalarnda kurduu para-btn, mikro-makro ilikilerinin gerisindeki medeniyet yksn en net biimde formle ettii almas olmas bakmndan nemli. Aada, Norbert Eliasn medeniyet yks -dilerseniz teorisi- stnde duracam.

Norbert Elias ve Frankfurt Okulu


nce Uygarlk Srecinin kendi hikyesine geri dnmek istiyorum. Bata aktardm biimiyle hikye, kitabn yanl zamanda, yanl dilde, yanl lkede basldn vurguluyor. Bylece kitaba zamanlar st, evrensel bir deer atfetmekle kalmyor, ayn zamanda bir dizi sorunun cevabn tam bir muamma haline getiriyor. Nasl olmu da Norbert Elias 1930lar Almanyasnda medeniyet meselesine merak sarm? nsan davrannn en gizli kapakl addedilen, sz etmesi ayp saylan ynlerinin tarihesini yapmaya karar vermi? Neden kitap kendi dneminde, Alman sosyal bilim camias tarafndan kabul grmemi? Uygarlk Sreci dz okunduunda, sanki Elias 1930lar Almanyasndan tmyle kopukmu izlenimini veriyor. Kitab kaleme ald sralarda Eliasn Frankfurtta, Mannheimn bakanln yapt sosyoloji krssnde bulunduunu biliyoruz. Ayn dnemde Almanyada faizmin ykseliine kar eletirel

10

AYE NC

dnceyi ayakta tutmaya alan dnrler Frankfurtta toplanmt. Adorno, Horkheimer, Marcuse gibi yazarlarn hepsi, Marx ile diyalog halinde, neden Alman ii snfnn radikal misyonunu yitirdiini sorguluyorlard. Dnemin tm tartmalarnn gerisinde, faizmin ayak seslerini duymak, Marx ile hesaplamann izlerini okumak mmkn. Norbert Elias ise ayn dnemde ve ehirde yazd halde, hem iinde bulunduu eletirel dnce ikliminden, hem de siyasi gelimelerden bihabermi izlenimini veriyor. Uygarlk Srecinin neden Frankfurt Okulunun eletirel sosyal bilim evrelerinde fazla rabet grmediini anlamak zor deil. nk kitabn odak noktasnda Marx deil, Freud var. Elias kendisi daha sonralar yazd bir mektubunda, hibir sosyoloun fikirleri beni Freud kadar etkilememitir diyor.2 Sigmund Freud ve rencilerinin, Weimar dnemi Almanyasnda ne denli etkili olduunu abartmak mmkn deil. Freudun medeniyet zmlemesi, sadece Norbert Elias deil, bugn Frankfurt Okulu diye isimlendirdiimiz dnrlerin hepsinin entelektel bagajnda var.3 Sz gelimi, Adorno ve Horkheimern mehur kitab, The Dialectic of Enlightenmentta (Aydnlanmann Diyalektii) srekli karmza kan medeni/barbar kartl da, Freudun izlerini tayor. Bu bakmdan Freudun entelektel miras, btn Frankfurt Okulu dnrlerinin ortak paydas. Uygarlk Sreci kitabnn fark, tamamen Freudun fikirleri stne bina edilmi olmas. Ksacas, Norbert Eliasn 1930lar Almanyasnda medeniyet meselesine merak sarmas, yanl zamanlama deil, tam tersine dneminin fikir ikliminin bir rn.

Freud ve Medeniyetin Gerilimleri


Freud 1915-30 yllar arasnda eitli yazlarnda kltr ve medeniyet konularna giriyor. Sava sonrasnda yazd ilk makalelerden birisinde, insanlarn sava esnasnda davranlar ile bar dnemlerinde sahip ktklar kltrel deerler ve manevi normlar arasndaki tezat stnde duruyor. Sava srasnda insanlarn stndeki bask ve sosyal kontroller zayflad anda, vahet ve ldrme igdlerinin hkim olabileceini savunuyor. eitli vesilelerle kurduu
2 Mektubu yazd kii, Goudsblom. Bkz. Gleichmann vd. 3 Ksa bir kronoloji: Frankfurt Okulu deyimi, 1923te Frankfurtta kurulan Sosyal Aratrma Enstits bnyesinde toplanan Max Horkheimer, Theodor Adorno, Leo Lowenthal, Walter Benjamin, Herbert Marcuse gibi dnrlerin temsil ettii dnce akmna verilen kolektif bir isim. Enstit, niversitenin konformist kalplar dnda bamsz dnmeyi tevik etmek isteyen bir iadam tarafndan destekleniyordu. Enstitde toplanan gen ve radikal entelektellerin bir blm komnist parti yesi byk bir ounluu da Musevi olduu iin okul II. Dnya Sava srasnda New Yorka tanmak zorunda kald. 1930dan beri enstit bakan olan Horkheimer, 1949da okulu gerisin geriye Frankfurta getirdi. Horkheimerdan sonra bakan olan Adorno, 1968de lmne kadar enstity ynetti.

ELIAS VE MEDENYETN YKS

11

kltr/igdler kartln en net biimde koyduu almas Civilization and Its Discontents (Medeniyetin Gerilimleri) balyla, 1930da yaymland.4 Freudun Medeniyetin Gerilimleri kitabnda ileri srd fikirler -benim sosyologca okumam ile- aslnda ok basit. Freud insann gelimesi ile toplumun gelimesi arasnda paralellik kuruyor. nsanlar ocukluktan itibaren kltr olarak adlandrdmz bir dizi kodu, iselletiriyor. Bylece d kontroller, i kontrollere dnyor. Ancak Freudun iddiasna gre, her insanda var olan igdler -iddet eilimi, cinsel drtler vb.- hibir zaman kaybolmuyor, sadece toplum tarafndan bastrlyor. Bylece toplumun kurallar ile temel igdler arasnda srekli bir gerilim yayor modern insan. Freud insanlk tarihinin bu gerilim stne kurulu olduunu, medeniyetin ilerlemesinin, toplumsal kontrollerin iselletirilmesi ile birlikte bastrlan temel gdlerin, altruistik ve sosyal ynlere kanalize edilmesi sonucunda mmkn olabildiini ileri sryor. Toplumsal kontroller zayflad zamanlarda (sava ortam gibi) bastrlm olan bencil gdler yeniden ortaya kp, ocuka - gayr medeni davranlar olarak kendini gsteriyor. Freudun kendi terminolojisinden arndrldnda, bu zmleme hem ok basit, basit olduu kadar da gl bir zmleme. Medeniyetin ilerlemesinin, insan doasnn denetim altna alnmas, temel igdlerinin bastrlmas ile mmkn olabildii dncesi, 19. yzyl Avrupa felsefesinde Freuddan nce de var. Freudun ekledii insann i dnyasnda evrensel gdler ile tarihsel kltr kodlar arasnda badatrlmas mmkn olmayan bir gerilim ve atma olduu fikri. Aslnda, 19. yzyl Avrupasnn dnce ikliminde insan doasnn her yerde ve zamanda ayn olduunu ileri srmek, dnemin rk dnce kalplar balamnda ilerici bir fikir olarak dnlebilir. Ancak Freud, bir yandan Avrupal insann (adamn) iinde de vahet barndrdn savunurken, dier yandan insan doasnn denetimi stne bina edilmi bir medeniyet/ilkellik hiyerarisi kuruyor. Bu konuya ileride tekrar dneceim.

Eliasn medeniyet zmlemesi


Norbert Eliasn zmlemesinde, medeniyetin igdlerin gemlenmesi stne bina edildii fikri, batan sona bir leitmotiv olarak srp gidiyor. Kitabn ilk iki blm (1. cilt) adeta bugn yazlm gibi okunabildii iin, daha bandan itibaren Freud ile birlikte yolculuk ettiimizi, ancak nc blmde anlamaya balyoruz. Elias kitabna eitli Avrupa dillerinde medeniyet ve kltr kavramlarnn

4 Freudun, Elias ile Frankfurt Okulunun ortak paydas olduunu vurgulayan ve Adorno ve Horkheimern Aydnlanmann Diyalektii kitabnda Freudun izlerini tartan bir alma olarak bkz. Bogner (1987).

12

AYE NC

farkl anlamlarn tartarak balyor. Batnn kendine atfettii en nemli zellik olan medeni sfatnn, Franszca, ngilizce ve Almancada deiik etimolojilerini inceliyor. Medeniyet gerekten nedir sorusunu bir kenara brakp, onun dilde kurulan anlamlar stnde durduu iin, Eliasn bugnk anlamda bir deconstruction (yapbozum) abas iinde olduunu dnyoruz. Medeni szcnn Batnn kendini kavramakta ve grmekteki nemini vurgulamas, hemen bize -bugnn okuyucular olarak- Edward Saidin ark ve arkiyatlk kavramlarn deifre etmesini hatrlatyor. Ancak ikinci blmde Elias farkl bir istikamete yneliyor. Kendi ifadesiyle, medenileme srecinin ilk evrelerine geri dnp, henz Avrupa kendisini Bat medeniyeti olarak grmeye balamadan nce, medeni davranma fikrinin nasl kristalize olduunu anlamaya alyor. Bylece insann medenilemesi srecinin bir mikro-tarihini yapmak zere yola kyor. Ortaalardan itibaren, medeni szcnn gndelik yaamn kvrmlar iinde nasl ierik kazandn, insan bedeninin en doal fonksiyonlarnn, ne zaman adaba ve muaerete aykr olarak tanmlanmaya baladn ve giderek utanma, yz kzarma gibi duygulara dntn aktaryor. Kitabn bu blm, gerek bir tour de force; okumas ok zevkli bir gndelik pratikler tarihesi sunuyor. Bizler -bugnn okuyucular olarak- hemen Foucault ile paralellikler kurup, Eliasn medeniyetin arkeolojisini yaptn dnyoruz. Bylece kitabn nc blmne (II. cildin ilk blm) dein, Eliasn aslnda Bat medeniyetinin ykseliinin yksn anlatt - yani klasik bir dnm problematii etrafnda dndn, tam kavrayamyoruz. ok kabaca zetlemek gerekirse, merkez devletin iddet kullanmn kendi monopol altna almasyla balayan ve giderek daha ok alana yaylan ve derinleen sosyal denetim alarnn, kiiler stndeki d bask ve kontrolleri younlatrdn sylyor Elias. Toplumsal yasaklarn, bireyin i dnyasnn ve kiilik yapsnn bir paras haline gelerek i disipline ve z-kontrole dntn vurguluyor. Bireyin her trl iddet eilimlerini, hiss temayllerini, beden ihtiyalarn ayp-gayr medeni olduu iin kendinden ve bakalarndan gizlemek zorunda kalmasnn, modern zneyi -kendi kendine yeterli ve bakalaryla mesafeli- ortaya kardn sylyor. Hemen teslim etmek gerekir - benim burada aktardmdan ok daha sofistike bir zmleme yapyor. Evrimci mantn tek neden arayndan uzaklap, birbirine rakip bir dizi sosyal oluumun figrasyonu stnden aklamalar getiriyor. Alman burjuvazisi ile saray evreleri arasndaki ilikilerin, Fransa ve ngiltereden farklln vurguluyor. Ancak ayn zamanda Freudun fikirlerini hi sorgulamadan, bir leitmotiv olarak kulland lde, Avrupann medenilemesini yzylda gerekleen zgn bir evrim sreci olarak kavramlatryor. Norbert Eliasn bize sunduu ykde, Bat muhayyilesindeki gayri-medeni (ilkel) dnyaya hi atf yok. Zygmunt Bauman, Elias stne bir yazsnda, yle bir deerlendirme yapyor:

ELIAS VE MEDENYETN YKS

13

Freudcu ve Weberci medeniyet yorumlamalar arasndaki tandk tartmada, Elias aka ve ikna edici bir biimde, Freudun tarafnda yeralyor. Modern medeniyetin esas kontrol, rasyonalite deil. Her neyse medeni davran olarak iselletirilen, ... gerisinde bir zamanlar asil adam yle eyler yapmaz trnden bir emir var (Bauman, 1979: 123).

Baumann bu paragrafta kurduu Weber (=rasyonalite) / Freud (=kontrol) kartl, yalnkat olmaktan te, konuyu saptryor bence. nemli olan, bu dnrlerin muhayyilesindeki rasyonel olmayan ve kontroll olmayan davran biimleri, insanlar, toplumlar. Rasyonalite ve kontrol gibi soyut kavramlar, kartlar olmadan dnmek ve anlamak mmkn deil. Gyan Prakash, Hint tarih yazcln tartt bir makalesinde, tam bu noktaya parmak basyor:
Uhrevi ve hislerinin esiri Hint insan ile maddiyat ve rasyonel ngilizi taban tabana zt varlklar olarak kurgulayan arkiyat metin ve kurumsal pratikler, ayn zamanda ngiliz igalinin meruiyet zeminini oluturdu. Sonuta, smrgeciliin hkimiyet ilikileri iinde yaratlan Dou-Bat kartl, sanki bu ilikiden nce varm gibi gereklik kazanmakla kalmad, ayn zamanda (kolonizasyonun) gerekesini oluturdu (Prakash, 1990: 385).

Weberin almalarnda rasyonel (Protestan ruhuna sahip) Bat insan fikrini, deiik dinler stndeki incelemelerden yola karak oluturduu malm. Batnn kart olarak kurgulanan ark, her eyden nce ruhani (dolaysyla deimeyen ve pasif) zellikleriyle billurlayor. Buna karlk Freudun medeni (gdleri bastrlm) Bat insan fikri, ilkel insanlarn yaad farkl bir corafya balamnda -Afrika ve Amerika ktalarnn yerli halklar- anlam kazanyor. Haiti asll antropolog Michel-Rolph Trouillotnun ifadesiyle, 19. yzyl Avrupa dncesine gre baz insanlar (Avrupal, beyaz ve erkek) dierlerinden daha fazla insan.

Farkl corafyalardan apraz okumalar


Bat tasavvurunda kara kta Afrikann nemini ve anlamn kavramak, bizim gibi arkiyatln nesnesi olmu corafyalardan gelenler iin ok zor. Son yllarda Afrikadan ykselen post-kolonyal sesler, Batnn tek deil, bir dizi tekiler zemininde kurulduunu ok arpc biimde gndeme getirdi. arkn bakalatrlmasyla ezamanl olarak, Afrika ve Amerika ktalarnn yerli halklarnn ilkelletirilmesi konusunda, Michel-Ralph Trouillotnun tarih yazmnda yeri olmayan bir devrimi -Haiti devrimini- anlatan Silencing the Past (Gemiin Susturulmas) balkl kitabnda sylediklerine yer vermek istiyorum. Avrupa felsefesinde, toplum nedir?, medeniyet nedir?, ve de her eyden nce insan nedir? sorularnn, 16. yzyldan itibaren Avrupal tccarlarn, servet avclarnn Afrika ve Amerikann yerli halklarn yamalayp, ldrp, esir

14

AYE NC

almaya balamasyla ezamanl olarak gndeme geldiini vurguluyor Trouillot. Amerikann kefedilmesi ile Hristiyanln Batllatrlmas, Akdenizin Kadizden Konstantiniyeye uzanan hayal bir izgiyle ikiye blnmesi ile Avrupann kendisine bir Greko-Romen tarih icad etmesinin, ezamanl cereyan eden sreler olduunu hatrlatyor. 18. yzyl boyunca, Avrupal smrgecilerin yamalad, esir ald, ticaretini yapt erkek ve kadn says arttka, Avrupal felsefeciler daha ok insan (Man) stne kafa yordular, yaz yazdlar, sz sylediler diyor (Trouillot: 75). Sonuta 19. yzyln ortalarna gelindiinde billurlaan farkl insanlk derecelerini yle sralyor Trouillot:
... nsan (byk harfle Man) esas itibariyle Avrupal ve erkekti. Bu konuda sz sahibi herkes hemfikirdi. Avrupa asll kadnlar ya da Museviler gibi durumu belirsizlik tayan beyazlar da, derece farkyla, insanlar (Men) kategorisine dahildi. Aaya indike, gl devlet yaplar olan inliler, Acemler, Msrllar gibi, daha ileri ama ayn zamanda fesat ve tehlikeli grlen, bu nedenle Avrupallar iin elikili bir cazibe oda olan insanlar geliyordu. Belki kolonilerde Batllam erkekler, bir lde insan saylabilirdi. Afrika ve Amerikann yerlileri, en dipte yer alyordu... Zenciler ise farkl trden, kleletirilmeye msait varlklar olarak tanmlanyordu (Trouillot, 1995: 76).

Trouillotnun aktard insanlk mertebeleri, arklln nesnesi olmak ile, ilkelliin nesnesi olmann -ilkelini teninde tamann- ayn ey olmadn hatrlatyor. ark/Garp ve ilkellik/medeniyet kartlklarnn ok farkl trden smrgecilik ve hkimiyet ilikileri ierdiini vurguluyor. Bu yaznn balangcnda, Norbert Eliasn Uygarlk Sreci kitabnda yazdklarn yorumlayabilmek iin, kitabn Freudun medeniyet zmlemesiyle paralel okunmas gerektiine iaret etmitim. Yazmadklarn yorumlayabilmek iin, farkl bir corafyadan konuan Michel-Rolph Trouillotun Gemiin Susturulmas kitab iyi bir balang olabilir.

Global piyasalarda retilen ve tketilen arkllar ve ilkeller


Trouillotnun kitabna geri dnp, farkl bir ynde devam ederek bitirmek istiyorum. Trouillot gemiin susturulmasn tartrken, tarihin hem olaylarn iinde yer alan aktrler, hem de bu olaylar anlatanlar tarafndan yazldn sylyor. Haiti devriminde yaanan olaylar ve bu olaylarn iinde yer alan insanlar olduu halde, neden devrim olarak anlatlmasnn mmkn olmadn sorguluyor. Bylece seslendirilen ve susturulan tarihlerden sz ediyor. Gnmzn global kltr ikliminde ise, grntlenen ve grntlenmeyen olaylar var. Bizler, 2000li yllarda Trkiyede yaayanlar, Haiti dendiinde hemen aklmza bir dizi grnt geliyor - Haitiden kap Amerikaya snmak iin her trl tehlikeyi gze alp, balk istifi gemilere doluan insanlar. nk, gemi yolda frtnaya kaplp batnca, yzlerce Haitilinin lmesi, haber olarak ulus-

ELIAS VE MEDENYETN YKS

15

lararas ajanslar tarafndan pazarlanyor, dnyann farkl kelerinde, akam haberlerinde fla-olay olarak geiyor. Haitinin dnya piyasalarndaki haber deeri, len insan saysna bal. Haitide olup bitenler hakknda bilgimiz var - zavalllar, sinek gibi lyorlar kamaya alrken. Dnya haber piyasas, gnmzde grntlerin pazarland alanlardan sadece bir tanesi. Global reklam piyasalarnda, farkl kltrler ile eleen semboller -Japonluun simgesi kimonolu kadnlar ile sumo greileri gibi- ok eitli rnleri pazarlamakta kullanlyor, ayn zamanda Japonluu tanmlyor.5 Ya da stanbul reklamlarnda -sz gelimi Tayyip Erdoann belediye bakanl srasnda hazrlanan tantm filminde- minareler ile oryantal danszler, olmazsa olmaz simgeler. 2000 ylnn laik Trkiyesi, global turizm piyasasnda kendini ancak camileri ve gbek danslar ile pazarlayabiliyor. Bu simgelerde somutlaan arkllmz kukusuz yeni ve zgn bir bileim, tandmz bildiimiz bizden ok farkl, ancak gemie ait deil, imdiki zamanda retilen ve tketilen bir arkllk. Ve tabi Garpllk. Afrikann ilkellii de sadece gemi zamanlara ait deil, bugn grntler piyasnda farkl biimlerde pazarlanyor. Haberlerdeki Afrika, seller, alk, ktlklar, i savalar gibi, sebebini tam kavrayamadmz adeta kyamet manzaralar sergiliyor.6 Turist brorlerindeki Afrika, vahi hayvanlarn doal ortam. Spermarketlerde satlan Afrika, siyah aatan yontulmu plak insan heykelcikleri. Bugnn Afrikas, gemite tahayyl ettiimiz vahi ktadan daha gerek, Umberto Econun tabiriyle, hiper-gerek. Gnmzn kltr endstrilerinin -esas itibariyle reklamclk, turizm, televizyon yayncl- rettii ve tketime sunduu arkllklar ve ilkellikler, 18. ya da 19. yzyllarda olduu gibi, global ekli iktidar rglerinin bir paras. Beyaz dnyadaki i savalarn belli nedenleri varken, Afrikada kara adamlarn sebepsiz yere vahice birbirini ldrmesi, tesadfi deil. rnekler oaltlabilir. Ancak sanrm ada kltr endstrileri yoluyla kurulan hegemonik ilikiler, farkl pratikler ieriyor. Devletler ya da kolonyal ynetimler ile zdeleen terbiye-disiplin mekanizmalar, bireyi yasaklarla donatan, bastran - Eliasn mikro-tarihini yapt trden - pratiklere dayanyor. Bu klasik disiplin/terbiye teknolojilerinin (Foucaultnun terimleriyle) nemini kaybettiini sylemek, yanl olur. Ancak piyasa mekanizmalar iinde bireyin kontrol, arzularn, tutkularn, zlemlerin kkrtlmas yoluyla gerekleiyor. Global kltr endstrileri, bireye sonsuz tercih imkan tanyan bir tketim evreni muhayyilesi stne bina edilmi. Baka bir ifadeyle, inanlmaz bir eitlilik ve seme zgrl tasavvurunu beraberin5 Reklamlarda Japonluk/Garpllk stne yorumlar iin bkz. Creighton (1995) ve Moeran (1996). 6 Liisa Malkki, Afrikann 21. Yzyln distopias (utopia kelimesinin kart) haline geldiini sylyor. Bkz. Malkki, 1997.

16

AYE NC

de getiriyor. Bu tasavvur, ayn anda hem grntler yoluyla tutkular ve zlemleri ekillendiriyor, hem de gerekletirme umudunu satyor. Szgelimi, hipergerek cinsel-beden grntlerinin dayanlmaz cazibesi, zlemi, insann isterse jimnastik alet edevat satn alarak bedenini deitirebilecei vaadi ile birleiyor. Ya da inanlmaz gzel fotoraflarla bezenmi tatil paketleri sunan brorler, itah kabartyor (Trke tabiriyle ah keke hissi), hemen bir bilet alp orda olmak isteini kamlyor. Ancak iinde yaadmz bedenler, ve gerek tatiller, hibir zaman ah keke diye hayal ettiklerimize benzemiyor, benzemesi mmkn deil. Sonu olarak, piyasa pratikleri iinde retilen arkllklar ve ilkellikler, isteklerin bastrlmas yoluyla deil, baka trl olma arzusunu ve vaadini sunarak hegemonik iktidar ilikilerini tekrar tekrar retiyor, farkllklar ayn eksenler stnde yeniden kuruyor.

KAYNAKA
Bauman, Z. (1979) The Phenomenon of Norbert Elias, Sociology, 131, 1, 117-25. Bogner, A. (1987) Elias and the Frankfurt School, Theory, Culture and Society, 4, 249-285. Creighton, Millie R. (1995) Imagining the Other in Japanese Advertising Campaigns, James Carrier (der.) Occidentalism, Clarendon Press, Oxford. Drotner, K. (1994) Ethnographic Enigmas: The Everyday in Recent Media Studies, Cultural Studies, 2, 3, 331-357. Elias, N. (1994) The Civilizing Process, Blackwell, Oxford. Freud, S. (1961) Civilization and Its Discontents, Norton & Company, Inc., New York. Gleichmann, P. R., Goudsblom, J. ve Kort H. (1977) Human Figurations: Essays for Norbert Elias, Amsterdams Sociologisch Tijdschrift, Amsterdam. Malkki Liisa (1997) Envisioning African Futures: Dystopia and the Social Imagination of Political Disorder, yaynlanmam tebli, Alternative Modernities Konferans, Aralk, Yeni Delhi, Hindistan. Moeran, Brian (1996) The Orient Strikes Back: Advertising and Imagining Japan, Theory, Culture & Society, 13, 3, 77-112. Prakash, Gyan (1990) Writing Post-Orientalist Histories of the Third World: Perspectives from Indian Historiography, Comparative Studies in Society and History, 32, 2, 383-408. Trouillot, Michel-Rolph (1995) Silencing the Past: Power and the Production of History, Beacon Press, Boston.

ELIAS VE MEDENYETN YKS

17

Elias and the story of civilization

The work of Norbert Elias can be contextualized and read in different ways. This article focuses on his seminal book The Civilizing Process. It begins by raising the question of why the book went unnoticed in his own time, and discusses how Elias uses Freud as a leitmotiv throughout the book. It juxtaposes colonizing processes and practices outside Europe with the civilizing processes Elias describes, by bringing in Michel Rolph Trouillots book on silencing history. Lastly, it touches upon the different ways Oriental/Occidental, primitive/civilized binary oppositions are currently being reproduced through practices of advertising, tourism and media industries. The article does not aim to tackle any of these themes in great debth, but tries to link them together.

18

Trk ve Japon modernlemesi: Uygarlk sreci kavram asndan bir mukayese*


Seluk Esenbel**

1994 ylnda Meici Japonlar ve Osmanl Trklerinin gnlk yaamlarnda Bat kltr formlarn kullanlarn Norbert Eliasn medeniyet sreci erevesinden yazarken, srekli olarak bu iki moderniteye entegre olan bu iki toplumda hayatm boyunca gidip gelirken, fark etmi olduum bir olguyu dile getirmeye almtm. Gerek Japon gerekse Trk toplumlar, Bat diskurunun yaratt ark/Garp, Dou/Bat ikilemi zerinde hem kendi siyasi konumlarn oturtmakta hem de kiisel sorunlarn dahi bu ikilem zerinde sorunsallatrmaktaydlar. stelik, iki toplumun da entelektelleri, Trkiyede ok bilinen, neden eksiiz? Batllamann, veya modernlemenin neresindeyiz? problematiinin dnda kendi tarihsellemelerine bakmamaktaydlar. Bu problematie kar kanlar ise, bilinen kendine dn formln bir k olarak grmekteydiler: rnein, Japonyada Asyaclk veya Japonculuk, Trkiyede ise slm veya Osmanlya dn paradigmalar, deiik sofistikasyon veya basitlik dzeyinde, insanlara, siyasal/kiisel kimlik kurgularn salayarak, bir bakma, bu eksiklik kimliini tamamlama abasn ifade etmekteydi. Bu tartmay, 19. yzyldan itibaren tarihselletirebiliriz. Japonyada Asyacln ve Japonculuk milliyetiliinin Batllamaya getirdii eletiriler ile Osmanl dnyasndan Cumhuriyete geiten sonra, Osmanlc ve slmc grlerin, baz boyutlar ve kavramlar, iki toplumun, gnmz kimlik tartmalarnda, bu Bat/Dou ikilemi tartmasnn yerel, alternatif, Bat hegemonyasna kar bir kltr isyan vesaire formln vurgulamaktadr. Kendi grme gre ise, bu iki arkl toplumun insanlar, eer illa onlara
(*) Bu yaz, Toplumsal Tarih dergisinin Kasm 1997 (s. 47, c. 8) saysnda yaymlanan makalenin farkl bir versiyonudur. (**)Boazii niversitesi, Tarih Blm.
TOPLUM VE BLM 84, BAHAR 2000

UYGARLIK SREC KAVRAMI AISINDAN BR MUKAYESE

19

bir kaba kategori vereceksek, kendi tarihlerini ister istemez o kadar Batnn tarihinin bir paras haline getirdiler ki, bu tarihin yaratt, kltr/siyasal birleimler, basit bir Dou/Bat esinin eksi veya artlarndan mteekkil olmamaktadr. (Bu arada, okuyucuya bir itirafname: 1960lardan beri Amerikada zellikle popler olan, Batl olmayan kelimesinden nefret dzeyinde holanmamaktaym. Ve yeni bir terim kefedilene kadar, kendi kavramsallatrmalarm, eski zaman usul, ark/Garp veya Dou/Bat olarak, bir kurgu olduklarn kabul etmek kouluyla, kullanmakta srar ediyorum. Bugnn kompleks dnyasnda, hepimiz, deiik ekillerde ayn modernitenin kurucular ve davetsiz misafirleriyiz). Ancak, phesiz, bu ortak Bat/Dou tarihinde, bazen saf bir Batllama olarak tanmlanmsa da, siyasal ve sosyal iktidar konumlar dolaysyla, Meici Japon ve Osmanl Trklerinin elit snflarnn ilk elde yaad Bat kltr ile benzer bir gnlk yaam kurmak sknts, bu toplumlarn kendi modern birey kimliklerinde yer alacak ve gelecekte her yeni nesilde yaanacak olan bir eklektik kltr bileimi modelinin nc admyd. Bu erevede ele aldm Bat kltr formlarnn gnlk yaamda kullanm, modernitenin zne iaret etmektedir. Modern dnyada yaand bilinci belli bir noktada bir gnlk egzistansiyel krizde yaand bilincini beraberinde getirmekte. Bu konunun son zamanlarda en zarif anlatmn Batl ve Japon modernist dncesini mecz ederek modernite olgusunu eletirel bakmdan ele alan Harry Hatootuniann Historys Disquiet isimli eserinde bulabilirsiniz. (Bu eserin bir an evvel Trkeye kazanmnn, toplumumuzun modernite tartmasna kalc bir katkda bulunacana inanyorum). Buna gre, on dokuzuncu yzylda, Meici Japonlar ve Osmanl Trkleri Bat olgusunu deiik ekillerde mecz ederek deiik Bat/Dou karmlar kurdular. Konunun ayrntlarn bu yazda bulmak mmkn. Ancak, zetle, Meici Japonlar, deiik snflarn deiik siyasi konumlar ve grevleri erevesinde, Dou/Bat kltr olgusunu gnlk yaamlarnda dualist bir ekilde kullanp, bu iki olgunun kimlikleri arasnda geiin sadece grntde kolay olduu farkl kategorilerle d dnyaya entegrasyonu salarken, Osmanl Trkleri ise, gene ayn Dou/Bat olgularn symbiotic tek bir kimlikte evlendirip (bu evlilik pek mutlu olmasa da) ayn entegrasyonu salamak yolunu izlediler. Gene yazda ifade edildii gibi, bu durum modern bireyin oluumunda, birey bilincinde, duygusal ve rasyonelin konumlarn, kompleksletirmektedir. Bir baka deyile, modern bireyin Japonyada olsun Trkiyede olsun -buna baka rnekler eklenebilir- ne eskiye tam sadk kalarak, ne de tam bir Batl olunmasn mmkn klarak, modernitenin bir paras olmas mmkn deildir, bu yzden szkonusu birey bir double tension yani iki katl tansiyon-ifte gerilim iinde yaamaya mecburdur. Bunu sylerken, yaznn sonunda ifade ettiim gibi, bence bu toplumlarn insanlarnn ou, bu sknty salkl bir ekilde

20

SELUK ESENBEL

denetleyip yaamay baarmaktadrlar. Baarmasalar, zaten, bu iki toplumun 20. yzylda gsterdii dinamizmi ve yaama ball aklamak mmkn olmaz. Ancak, bu yaznn daha uzun versiyonlarnda ifade ettiim gibi, Batllamann henz psikolojik tarihinin yazlmadn dnmekteyim. Benim iin 19. yzyln sonunda Osmanlnn yeter derecede Batllamad sylemi ile intiharn aklayan gen dnr Beir Fuadn zamansz intihar ile 20. yzyln sonlarnda, Japonyann fazla Batllaarak, z kltr ve ruhunu kaybettii iddias ile intihar eden gen yazar Miima Yukionun intiharlarndaki medeniyet srecinin aczi grleri, bize, meselenin ok basit olmadn ve en azndan, bu intiharlarn, kiisel nedenlerden kaynaklansa da, Dou/Bat medeniyeti sorunsal ile aklanmasnn, Bat dnyasnn dndaki toplumlarn insanlarnn modernite sorunsalnn kendine zg kimlik srecine parmak basmaktadr. Sonu olarak, srekli dndm bu meselede u anda vardm nokta, bana, modernitenin Japonya ve Trkiyede sonsuz bir sre olarak yaandn gstermektedir. Ne Japonlar, ne de Trkler Batllamann dnda kalmlardr veya kalacaklardr. Onlarn tarihi oktan Batnn kendi corafyas dndaki tarihinin bir parasdr. Bunu Bat dnyasnn baz kiilerinin, toplumsal kesitlerinin fark etmi veya etmemi olmas, veya fark etmemeyi tercih etmesi, bu srecin gereklilii ve devamll zerinde pek etkileyici olmayacaktr. Ancak, bu sre, bir sre olarak kalacaktr. Ne Japonlar ne de Trkler, basit bir Dou ve Bat ikilemindeki tam bir Batl gibi Batl olamazlar, nk modernitenin krizi erevesinde kurduklar gnlk yaam modeli, farkl ve kompleks bir noktadan balamtr. te yandan, Japon ve Trk modernitesi hibir ekilde, Batya kar bir alternatif modernite olmak gibi basit bir kategoriye smamaktadr. Bu da bir illzyondur. Bir bakma, Japon ve Trk insannn modernitesi, Batnn dndaki snr blgeleri olarak, Bat dnyasnn ideolojisinin kendisi ile ilgili olarak yaratt illzyonlarn en fazla gereklerle kar karya kalmak durumunda kalaca, bu anlamda da bu ortak tarihe, her zaman yeni bir boyutun katlaca (zaman zaman tansiyon yaratan boyutlar olsa da) blgeler olacaktr. 19. yzylda Meici Japon ve Osmanl Trk sekinlerinin gndelik yaamlar, Bat kltrnn mevcut yerel medeniyet ekilleri ve deerleriyle oluan bir ortama giriinden tr yeni bir medenileme srecinden gemek zorunda kald. Bu Dou toplumlarna Bat kltrnn gelii, ift kltrl reform modellerinin siyasal anlamla ykl sembolizmini dourdu. Bat kltrnn snrlar tesi psikolojik tarihi henz yazlmad. 19. yzyl boyunca Meici Japonlar ve Osmanl Trkleri, kendi tarihsel tecrbelerini Bat tarihine balayan reform abalarnn bir paras olarak Bat kltrn kullandlar. Bylece bazen Batl olmayanlar gibi pek de anlaml olmayan bir ekilde tanmlanan bu halklar, 20. yzyln tarihsel eklektik modellerini yarattlar. 19. yzylda Meici Japonlarnn ve Osmanl Trklerinin oluturduu eklektik kltr karm, bu toplumlarn tarihsel deiim sreci iinde her zaman ayn bi-

UYGARLIK SREC KAVRAMI AISINDAN BR MUKAYESE

21

imde kalmad. Ancak bu modellerin baz ynleri, her iki toplum bireylerinin kendilerine baklarnn deimez bir boyutu olarak hep sregeldi. Son iki asrdr Japonya ve Trkiyedeki her nesil, toplumsal ve bireysel kimliini bu tarihsel eklektik model dorultusunda grmekte ve modernliin paras olarak neyin yerli neyin Batl olarak alglanmas gerektiini yeniden ele alp tartmaya devam etmektedir. Batllama ve/veya modernleme terimleri bu karmak sreci ancak ok geliigzel fra darbeleriyle tasvir etmektedir. Gnlk yaammzda ve bilimsel almalarmzda fazla dnmeden kullandmz bu iki terim, Bat kltrn, sosyal deiim, sanayi ekonomisi, kapitalizmin ortaya k, ulus devletin kuruluu, laiklik, vesaire gibi dnmlerin dinamiinde stlendii rol dorultusunda ele almaktadr. Ancak her iki terim de Japonya ve Trkiye gibi kltrel eklektisizmin modernitenin vazgeilmez esi olduu toplumlarda yaayan bir birey iin, Bat kltrnn zihinsel ve duygusal ieriinin yresel, yerel, eski kltrden oluan, gelenek kapsamnda tanmlanan kltr eleri karsnda edindii anlamn ne olduunu pek aklayamamtr. Batllama ve modernleme terimleri, baz yerel kltr unsurlarnn, rnein Japon kimonosu veya araf ve trban gibi kyafet unsurlarnn, hatta Japon mparatorluk kurumunun, toplumlar iin bir gelenek hatrlatmas gibi muhafazakr bir siyasi ilev grd veya daha moda bir yaklamla moderniteyle birlikte oluan kimlik bunalmna kar bireye yerel bir unsurla aidiyet duygusu salama ilevi grd gibi gelime teorisinden esinlenen aklamalarla yetinmektedir. En nemlisi, Batllama ve modernleme, analitik zmlemeler olarak, modernleme amac ile oluturulan ve sonuta ortaya kan okkltrl ortamlarn, birey iin isel ya da kiisel ve zel anlamlar hakknda fazla bir ey sylememektedir. Bat tarihini bir ideal olarak sorgulayagelen Japon ve Trk dnr iin bu yerel okkltrl ortamn yaratt karm, ya klasik Batya kyasla tutarszdr, ya da kendine zg bir egzotizm olup, moderniteye Batdan farkl, alternatif ve olumlu bir uyum salamaktadr. Japon ve Trklerin Bat kltr ile yarattklar bu tarihsel servenin ortaya kard eklektik kltr yaplar zde deildir. Ancak kendi zgnlklerini sergileseler de her iki tecrbede birbirine benzer baz boyutlar mevcuttur. Bu srelerin Bat karsnda basit birer yerel alternatif olmadn gsteren birinci husus, Bat tarihinin de aslnda benzer sreler iermesidir. Rnesanstan beri Avrupa nfusunun ounluu, kendisini ada zamanlarn, yani modernitenin paras saymak iin, Roma, Paris ve Londra gibi Avrupa ehir merkezlerinden yaylan ve daha gncel saylan bir st Bat kltrn ithal edip bunu kendi yerel/yerli ve kiisel ortamlarna dahil etmeyi renmek zorunda kalmlard. Bu anlamda tutarl bir modernite tarihi olduu varsaymyla baklan Bat modelinin de aslnda yerellik ve modernite karmlaryla oluturulan bir medenileme srecinden getiinin unutulmamas gerekmektedir (Weber, 1976). Japon ve Trk servenlerinin sadece kendilerine zg olmadklarn

22

SELUK ESENBEL

belirten ikinci husus ise, bu tecrbelerin nispeten eski ve zelliklerinin belirginlemi olmasyla balantldr. Bugn birok Batl olmayan Asya veya Afrika toplumu, Bat kltrn kiisel yaamlarna bir ekilde dahil etme srecinden gemektedirler. Japon ve Trk tecrbelerinin nispeten eski zellikleri, bu yeni Bat kltr servenlerini anlamada phesiz zihin ac olabilir. Bu almann k noktas, Norbert Eliasn Bat Avrupal ada bireyin ortaya kn ele ald medenileme sreci kavramndan ilham almaktadr. ada Bat toplumu insannn oluumunu inceleyen eserlerinde Elias, Bat toplumunda bireyin kendisini rasyonel ve duygusal ikilemi iinde alglayan ada insan psikolojisi ve davrannn ortaya kmasn, ada toplumun kamu ve zel alanlar olarak ayrd toplumsal dzenin gereklemesi iin gerekli grmektedir (Elias, 1983, 1982, 1991)1 Bu tarihsel oluum, genel anlamda Ortaadan sonra Avrupada gelien pazar ekonomisiyle ilintili medenileme sreci diye tanmlanan bir toplumsal ve psikolojik srece balanmaktadr. Bu sre iinde kiilerin toplumsal davranlarnda saray ve halk ayrm yerine, herkes iin geerli bir toplumsal adaba geiin rol nem kazanmaktadr. Geleneksel toplumdaki insani drtler ve iddetin dorudan boalmas yerine, ada toplumda bu unsurlarn toplum ve devlet katmanlarnda denetimi nemli bir rol oynamaktadr. Zamanla spor, dans, grg kurallarnn bileimiyle kiiler, yeni tanmlaryla ada bireylerin modern topluma uyumlu bir medeni davran kalbna sokulmaktadrlar. ada toplumda kiinin bir birey olarak kendi iin bilinciyle tanmlanmas, sadece bir ekonomik ve siyasi veri olmakla snrl kalmam, bu srele beraber gelen psikolojik deiiklikler, artk kendini bir birey olarak gren ada insanda her zaman varln koruyacak bir ikilem oluturmutur. Elias tipolojisinde Batnn ngrd ada insan imaj, toplumla balantlarn srekli olarak sorgulayan otonom bir varlk olmakla birlikte hl onun vazgeilmez bir paras olarak yaayan bir Bat Avrupaldr. Bu Bat Avrupal birey, toplumsal gereksinimden tr ina edilen bir ideolojik ada insan imaj tanm gereince kamu alannda etkin olmas beklenen rasyonel ile zel alanda etkin olmas uygun olan duygusal arasnda ortaya kan gerilimle yaar; ancak bu bileimin vazgeilmez btnl iinde bir denge bulur. Eliasn incelemesi Bat Avrupa merkezli olmas dolaysyla farkl kltr ortamlarndaki gelimelere duyarl deildir. Ayrca Eliasa gre Dou toplumlarnda kendine zg benzeri bir sre yoktur ve bu medenileme srecinin yaratt birey olgusu, ancak smrgeleme yoluyla gelen mutlak bir Batllamann sonucu olacaktr. Eliasn bu grndeki Oryantalist eilim aikr olmakla beraber, konuya yaklam Meici Japonyas ve Osmanl Trkiyesinde ada birey kimliinin oluumunu ksmen aklamada yararl olmaktadr. Bu gibi Dou or1 nsann ussal zimaj iin Elias, 1991: 27-34, rasyonel ve duygusal ayrm iin 76-86, 115-129.

UYGARLIK SREC KAVRAMI AISINDAN BR MUKAYESE

23

tamlarnda, d dnya ile dorudan iliki kurmakta ba eken konumdaki sekin zmrelere mensup Batllam bireyler, siyasal ve sosyal nedenlerden tr srekli kendilerini Bat kltrnn eitli unsurlar ile badak klmaya mecbur hissettiklerinden, bu kanlmaz tecrbelerin sonucu, zihinsel kimliklerinin ve yaam alanlarnn rasyonel ve duygusal elerini bu deien yaam tarzlarnn yeni ve karmak boyutlarna ayak uydurmak iin deitirmek, srekli kaydrmak zorunda kaldlar. phesiz bu srecin karmak etkisi, bu tr toplumlarda kendi nevi ahsna mnhasr bir ada birey kimlii ortaya kartmaktadr.

I. ada bireylerde kyafet ve d grn


Meici Japonyasnda kyafet ve d grnm Meici Japonyasnda Batl kyafet, yerli sembollerle hibir ekilde uzlamamaktayd. Japon devletini temsil edenler iin, Batl kyafetin aynen kullanm, Meici ynetiminin gl ordu, zengin ekonomi, medeniyet ve aydnlanma diye bilinen nl slogannn ngrd reform programn temsil etmekte idi. Sekinlerin belirledii bu medeni kyafet ve d grnm anlay, toplumsal tartmalarla dolu bir tarihe sahiptir. Toplum, baz unsurlar tepkisiz kabullenmiti. rnein kadnlarn ka ve dilerini Avrupal kadnlar gibi dzenlemesi otomatik olarak kabullenildi. Ancak Meici erkekleri iin kyafet ve d grnmde tartlan hassas nokta kadn ve erkeklerin sa stilleriydi. Meici reformcular, feodal snflar lavederken, samurai snfnn gurur duyduu erkek topuz sa biimlerini de (ommage) yasaklad. Dnemin gazeteleri, samurai topuzu karsnda modern, zamane ge erkein bir nevi Prusya askeri trana benzeyen ksa sa kesiminin (cangiri) kar karya geldii komik tasvirlerle doludur. Zamann popler bir tekerlemesine gre, eer bir cangiri bana vurursan medeniyet ve aydnlanma diye cevap verir (Chamberlain: 63; 122-6; Seidensticker, 1983: 33, 96; Kunio, 1957: 28). Meici kadnnn sa stili, daha da duygusal bir tartma nedeniydi, nk bir kadnn sa onun namusunu temsil etmekteydi. Tartma, kadnlarn Tokugava saray ve toplumunun eski moda olan neredeyse verniklenmi tahta gibi sertletirilmi, klasik topuzun parlak ve kalpl grnm yerine tabii ekilde taranm Avrupai sa biimlerinin uygun olup olmad noktasnda odaklanyordu. Meirokuzai dergisinin erkek aydnlar, kadn salarn ateli bir tartma konusu haline getirmitir. Kadnlar artk eski stilin dayanlmaz derecede rahatsz olduundan ikyet ede dursunlar, Japon halk, kadnlarn Meici reformlarnn ilk yllarnda eski vernikli topuz stili yerine gevek bukleli, uuan salarla sokaklara dkldklerinde, bu yumuak ve uuan buklelerin gerekte zamane kadnlarnn hafifliini ispat ettii yorumuyla, bu modaya sert bir tepki gstermek-

24

SELUK ESENBEL

teydi. Hatta bir ara reformcu ynetim, yeni sa modalarn yasaklamak zorunda bile kald. Japon kadnnn erkeklere oranla daha yumuak inili bir reform sembol olduu aikrd. Aslnda sa biimi, balo danslar tartmalarna ramen, Meici ynetimi, kyafet kanunu ile ngrd reformu daha ziyade erkeklerin temsil ettii anlayn sergiliyordu. Meici dnemine genel olarak bakldnda, devlet ve toplum iin ada Japon kadn, erkee oranla toplumun tandk, geleneksel yzn temsil etmektedir. Devlet, ortalama Japon kadnnn eitilmi bir iyi anne ve e olmasnn yansra, geleneklerin gzel unsurlarn gzel bir kimono kyafetine brnerek yeni nesillere aktarmasn istemektedir. Ancak zarif hanm kimonosu bile Batllamaya tabi olacaktr. Meici kadnnn kimonosu reform geirmiti. Tokugava soylu kadnlarnn maliknelerde salnarak gezindii renkli ve brokarl kimono, ada Meici toplumunun orta snf idealleri ve kamusal faaliyetleri iin uygun deildi. Batllarn bu konulardaki grleri de Japonlar etkiliyordu. O dnemin priten Batl gzlemcileri iin Tokugava kimonosu, gzel bir boynun dekoltesini gsterdii ve daha da vahimi, uzun eteklerinin nden hafife almasyla hareket halindeki bir hanmn ayak bileklerini ortaya koyduu iin fazla erotik havalyd. Bylece Batllarn medeni davran fikirlerine duyarl olan Japon reformcular, daha iddiasz, koyu renkleri ihtiva eden, vcuda sk skya sarlm, yrmeyi kolaylatrmak iin de etekleri nispeten ksaltlm, bylece erotizmi trplenmi bir ada kimononun icat edilmesinde n ayak oldular (Chamberlain: 122-6, Seidensticker: 97, Furuki: 76). Meici sekin zmrelerinin yaratt bu kltrel kyafet ve d grnm tecrbesi, ada Japon bireyinin Batl kltr formlar ile Doulu, yani Japon formlarnn ayr ayr, bazen ayn ilev iin, bazen ayr ilevler iin kullanmasndan oluan bir ikili karakterli, kltrel eklektisizm modelinin olumasn yanstmaktadr. Bu modelde, toplum genelinde Japon erkeklerinin, rasyonelin hkim olduu kamu alannda Avrupai kyafetlerle bir Batl olmas, duygusaln hkim olduu zel alanda, evde ise erkek kimonosu (hakama) ile bir Asyal veya Japon olma esnekliine sahip olmalar bir adalama ideali haline gelmitir. Japon kadn ise kimono ile sadece ada bir anne ve ev kadn olarak zel alan, duygusal ve gelenei temsil edecekti. te yandan bu model, devlet erkn ve asiller iin bu kadar basit deildi. Onlarn kadn ve erkek olarak, gerek kamu alan gerek evin temsil ettii zel alanda tam bir Japon ve tam bir Batl gibi olmalar, neredeyse tmyle kamusala adanan bir eitimli kiilik edinmeleri gerekiyordu. Toplumun st snf yeleri, her iki alanda da hkim olan bir kltr ikilii modelini stlenmeye mecbur tutulmulard (Stanley, 1986: 447-62; Lajtha, 1936: 46).2

2 Evde Asyal ite Batl iin Furuki: 138, 145 robe decolltee, Lebra: 230 prenses tac.

UYGARLIK SREC KAVRAMI AISINDAN BR MUKAYESE

25

Osmanl Trkiyesinde kyafet ve balk Osmanl dneminde 19. yzyl reformlaryla balayan kltr modelinin siyasal boyutunun Japonlara benzeyen ynlerinin yan sra, nemli farkllklar aikrdr. Bat dnyas ile srekli dorudan temas iinde olmas ngrlen reform ve deiimi simgeleyen Osmanl sekin erkeinin Avrupai kln bir fes veya sonra bir kalpak ile btnletirmesi, Bat kltr formlarnn kullanmnda Osmanl Trk modelinin Japonyadan farkl, bir baka eklektik model olma zelliini sergilemektedir. O dnem ileri gelenlerinin fotoraflarnda grlebilecei gibi bu modern Osmanl, d dnyaya kendisini bir Meici Japonunun aksine, tam bir Batl olarak gstermek istememektedir. Fes, onun farkl hanedan kimliini simgelemekte, kyafetse Osmanl reformcularnn eitli yeni dzenleme ve reformlarla imparatorluu kendi mevcut siyasas iinde, kendi yerli karakterini koruyarak glendirme isteklerini yanstmaktadr. Fes tecrbesi, Osmanl ada bireyinin kamusal imajnn, Japon bireyi iin olduu gibi birbirlerinden ayr tutulan tam bir Japon ve tam bir Batl unsurlar arasnda bir gidi geliin grnrdeki esnekliinden farkl olduunu gstermektedir. ada Osmanl bireyi, bu yerli ve Batl ikilemini yeni bir karma tabi tutup, znde pek esnek olmayan, tutarl grnml, tek bir kltr eklektisizmi yaratmtr. Osmanl hanedan ve brokrat asker sekinleri, Bat kltrn kabul etmekle beraber, bu kltr Japonya gibi ar giden bir Batllama tecrbesinin paras olarak grmemektedirler. Japon ve Trk eklektisizminin fark bu saflarda gene ortaya kmaktadr. Cumhuriyetin Batl olma kltr modeli, Meici Japonyasnn tam bir Batl olma amacna benzese de, tpk Osmanl eklektisizmindeki gibi esneklikten uzaktr ve artk eklektisizmi de saf d brakacak ekilde tek boyutludur. Bu reform modelinde, gerektiinde ada bireylerin konumlar gerei kamu alannda temsil edecekleri tam bir Trk olma alternatif kltr esi, en azndan kyafet dzeyinde Japonyada olduu nemde mevcut deildir. Japonya ile benzer bir ekilde, iki toplumun adalk ve Batl olma abasnn kadnlar zelinde, erkeklere kyasla daha ok toplumsal tepkiye ve tartmaya yol aabilecek durumda olduu grlmektedir. Osmanl sekin zmre kadnlarnn bir Meici asil kadn gibi kamu alannda ak ekilde grlebilen bir Batllama sembol olmalarnn beklenmedii, kamu hayatna hkim olan slm yaam anlaynn kadnlar iin mahrem bir zel alan zorunlu klmasndandr. Ancak grnrde bu byle olsa da, Osmanl Trk kltr eklektisizminde, zel alanda yaayan sekin zmre kadnlarnn, bu alanda ncelikle Bat formlarn hzla kabul etmeleri gze arpmaktadr. Ancak Meici aristokrasisinin aksine, Osmanl Batl kadn kimlii, Jn Trk devrimine kadar sadece ok yakn aile dnyas iinde geerliydi. Bat ile olan sosyal ilikilerde olsun, topluma bir Batllama amac alamakta olsun, herhangi bir kamu alanna ynelik siyasal amac yoktu.

26

SELUK ESENBEL

te yandan ada Osmanl Trk kadnnn kamu alannda araf veya benzeri kyafete brnmesi, onun Japon asil kadnnn cunihitoe ve dekolte tuvalet gerektiren ikili kamu alan kltr eklektisizmine benzememektedir. Osmanl kadn, arafla kamu alannda topluma uyum salamaya alan din kkenli bir gelenekle rtnmekle beraber, i ve zel alanda artk temelli olarak Batl kyafet kimliine brnmektedir. Cumhuriyet dneminde devleti temsil etmesi ngrlen Cumhuriyeti ada Trk kadnnn vazgeilmez Batl grnm, gene yukarda temas edilmi olduu gibi, Osmanl kltr modelinin eklektisizminin saf d braklmas ve ada Trk modelinin ideal dzeydeki niter boyutunu gstermektedir. Bu balamda Trk modelinin amac, Japonya gibi tam bir Batl olma amacn paylasa da, kltrel eklektisizmi reddetmektedir (eni, 1990; Advar, 1922; Gzel, 1984; Toprak, 1989; Okday: 82; izgen, 1989).3

II. ada bireyin evi


Meici Japonyasnda ev ve i mekn Meici Japonyasnn eklektik ikili kltr modeli, 19. yzyl Japon evi ve i meknnn deiiminde de geerli olmutur. 19. yzyl boyunca Japonlarn ou, odalarn ok ilevli kullanmn ve yerde oturmay ngren geleneksel Japon evinde yaam srdrdler. Tokugava dnemiyle tek fark, bu geleneksel ev meknna zaman iinde su, elektrik gibi modernleme unsurlarnn yava bir ekilde girmesi ve radyo, alma masas, koltuk, lamba gibi baz Bat kkenli eyalarn kullanmnn yaygnlamasdr. Ancak ada Japon bireyinin zel yaamnda, i hayatna oranla ok daha geleneksel bir fiziki ortamn uzun bir sre, hatta bugne kadar varln koruduu gze arpar. Bir baka deyile, Bat kltr formlarnn kullanm, Japonyada zel alan olan ev meknnda, kamu alanna oranla ok daha yava gereklemitir. Ancak Meici dneminde Bat kltrnn kullanmna, kyafette olduu gibi snfsal dzeyde bakldnda, bu modelin farkllaan boyutu grlmektedir. 19. yzyl Meici sekinlerinin Tokyodaki malikneleri Bat tarznda ina edilmekte, i dzenlemeleri de halkn yaam biiminden tmyle farkllamaktayd. Baz toplant ve yemekler Bat tipi yemek odasnda, bazlar ise Japon odasnda yerde oturularak gerekletirilirdi. Kamuya ynelik bu odalar aile fertleri ve misafirler iin tahsis edilmise de, ncelikle evin erkeinin hkim olduu alan olma zelliini yanstmaktaydlar. Kyafet de biraz odalara uygun seilmeliydi.

3 Mehasin 1908 saylar, milliyeti arafl kadn iin Advar, 1922, evde bartl anne iin Tedrisat- bdidaiye Mecmuas: Nazariyet ve Malumat Ksm, 1-2 saylar, 1325 (1909), Avrupai elbiseli stanbul hanmlar iin izgen, 1989.

UYGARLIK SREC KAVRAMI AISINDAN BR MUKAYESE

27

te yandan her Japon evinde bulunan i odalar, yani kadnlarn hkim olduu ura ad verilen i alanlar Meici maliknelerinde de vard. Ortalama bir Japonun evinde tek gz oda veya odalardan oluan bu tr meknlar, ailenin rahat, teklifsiz bir ekilde yaamn srdrd bir dnyayd. Kamusaln hkim olduu Bat ve Japon odalarnda kimliinin rasyonel boyutunun ar bast faaliyetlerde bulunan Meici sekin bireyi, zelin hkim olduu bu karmak yapl i odalarda ise kimliinin duygusal boyutunu rahat bir ekilde ortaya koyma zgrlne sahipti. En nemlisi, ada Japon bireyi, evde yaad bu karman orman grnml, Japon ve Bat kltr elerini ilevsel ve istee gre kartran eklektisizm iinde rahat edebilme imknna sahipti. Bir baka deyile, ne tam bir Batl, ne de tam bir Japon nitelii arz eden mekn, ada Japon bireyin i dnyas iin psikolojik rahatlk salyordu. Osmanl Trkiyesinde ev ve i mekn Japon evinin ok ilevli odalar gibi, Osmanl evinde de bu odalar gerektiinde yatak odas, gerektiinde yemek odas olabilen, birok ilevi yerine getiren, genelde ailenin oullar ile ailelerinin, hizmetilerin ve aileye bal dier kiilerin barnd bamsz meknlard. Ailenin erkek reisi evresinde toplanlan baoda ise herkesin biraraya geldii bir nevi ev ii yaam alanyd. Japon evlerindeki kamu alanna ait odalarda grlen erkek hkimiyeti, stanbul Osmanl aileleri zelinde de benzeri ekilde mevcut olup, harem ve selamlk ayrmlaryla evin meknnda daha keskin bir ekilde pekimekteydi. En Avrupai stanbul evlerinde bile, kadnlarn alan olan, harem ilevi gren ayr bir odann inas olaand.4 19. yzyln sonuna gelindiinde stanbulun sekin evlerinde Avrupai mobilya kullanmnn olduka yaygnlat ve rnein yer yataklar yerine, Avrupa usul yatak odalarnn kullanmnn artt gzlemlenmektedir. Bir bakma, kamu alannda modernleme ve Batllama arzusunun kstland Osmanl sekini iin, ev ve i mekn bu arzuyu gerekletirecei aktif bir meydand. Bu Avrupaileme sadece evin fiziki zellikleriyle snrl kalmamakta ve Osmanl sekin aileleri, geleneksel harem ve selamlk ayrmn kaldrarak, kendi aralarnda ift olarak grp, kadnl erkekli bir zel hayat olaan klacak bir ehir hayat oluturmaktaydlar. Japonya rneine kyasla Osmanl sekininin sanki daha hzl Avrupailemi gibi gzken bu ev ve mekn kullanm, baz evlerdeki biraz da Oryantalist bir Avrupai zevki yanstan ark odas dzenlemeleri dnda, Japonyadaki Dou/Bat ikilemine pek benzememektedir. 20. yzyln hemen balarnn Mehasin gibi kadn dergileri, Osmanl sekin evindeki kamu alanna ait eski selamlk
4 Aile ve ev mekn iin Duben, 1985: 110-1, Avrupa tarz deme resimleri iin Mehasin 1906 saylar, mobilya iin Turan, 1990; Dolmabahe Saray Salonlar.

28

SELUK ESENBEL

odasnn ideal olarak artk kadn ve erkek misafirlerin beraberce arland salonlara dnmesi gerektiini vurgulamaktadr. Ayatann belirttii gibi, bugn de ada Trk evinde en fazla zen gsterilerek dzenlenen mekn ve stat sembol olan salon, ayn zamanda Bat modeline en uygun tarzda dzenlenmi mekndr. Salon bu yzden, en Avrupai tarzda davranlmas gereken, rasyonel bir kimliin hkm srd kamu alandr.5 Osmanl Trk aile yeleri, birarada olmay seven bir kolektif kltrn iinde yayorlard. Bu kolektivite ihtiyacnn, Avrupa meneli mobilyalarn toplum tresine uygun bir ekilde yerletirilmesiyle giderildii gze arpmaktadr. 19. yzyln Avrupai Dolmabahe Sarayndan stanbul sekinlerinin kklerine, hatta bugnk ada kimi Trk evlerindekine kadar ortak kullanm alanlar, sandalye veya koltuklarn eski sedirler gibi odalarn ortak alanna bakacak ekilde duvarlara yaslanm halde sraland, komnal ilikiyi pekitirecek bir dzen iindedirler. Aile reisine hrmetle nemli bir yer ayran bu dairesel dzenleme, ada Osmanl bireyinin kltrel ihtiyacn Avrupai grnmde karlamaktadr. Selamlk, Avrupai bir salona dnrken, aile yelerinin rahat, teklifsiz, duygusal i benliklerinin yaand yer ise eski harem odalarndan treyen i odalar veya bugnk deyile oturma odalar olmaktadr. Bu i meknlar, tpk Japon i odalar gibi, salona oranla daha dzensiz bir grnmde olup, belki daha Trklere has bir tarzda sedir kullanmnn da bazen sregeldii, zgr, gnlk ilevleri karlayan rahat ortamlardr.

III. ada bireyin adab- muaereti


Meici Japonyasnda adab- muaeret Bat/Dou ikilemi erevesinde ada birey ve toplumdan beklenen adab- muaeret dnm kadar, bu srecin psikolojik ve sosyal sorunsaln sergileyen bir olgu yoktur. Birok reform konusunda olduu gibi, Meici ynetimi, kamusal davran kurallar ve ulusal eitim yoluyla halkn kamusal ahlk ve adabn bir dizi emir ve kanunla dzenlemeyi, ada medeniyete erimek iin elzem grmt. Bu yeni Meici adab, medeni davran normu olarak Bat kltr formlar ve normlarndan esinlenmiti. Ayrca kapitlasyonlarn lav saplants iinde dnen Meici nderleri, Batllarn farkl adab- muaeret kurallar yznden Japonlarla alay etmeleri konusunda ok hassastlar. rnein Japon detlerine gre hi de kaba saylmayan orbay hprdeterek imek, Avrupa detinde kabalk saylmaktayd. Batllarn gayr medeni grmelerinden tr, Tokyoda yaz vakti scak havalarda Japon iilerinin -kylerde hep rastland gibi- gmleksiz veya i donlaryla gezmeleri yasaklanmt. te yandan Bat tar5 Kadn ve erkek ev gezmeleri iin Atayl: 102, salon ve Elias tartmas iin Ayata, 1988.

UYGARLIK SREC KAVRAMI AISINDAN BR MUKAYESE

29

z bir devlet ve kamu anlay, kalabalklarn buna uygun bir ekilde selamlamak, yrmek, oturmak vesaire gibi toplumsal disiplini pekitirecek vcut kullanm deiiklikleri, hal ve tarz edinmelerini gerektiriyordu.6 Eskiden beri Japon toplumu, adab- muaerete, in retisi gelenei dorultusunda byk nem vermekteydi. Dou retisine gre grg kurallar sadece medeni bir davran biimi olmayp bireyin ahlki stnlk ve erdeminin dorudan yansmasyd. Bu bakmdan adap ve grg kurallar, toplumsal ilikilerin hiyerarisine uygun davran kurallar vastasyla bireyi toplumla badatran ok nemli bir ilev grmekteydi. Meici reformcularnn nemli kayglarndan biri, feodal dnemde birbirinden ok farkl yaamlar sren samurai soylular, kyl, tccar ve zanaatkr snflar mensuplarnn davran ve adaplarnn ok farkl olmas ve zellikle ounluu oluturan kyllerin ada bir ulus iin gereken medeni adaba uymamalardr. Meici yenilikileri, yeni Japon ulusu iin, feodal snf ayrmn kaldran, vatandalar birletirici, yeni hiyerarilere uyumlu bir ulusal adab- muaeretin kurallarn gelitirme abasna girdiler. Bu devrin devlet ve zel kurulularca yaymlanan adab- muaeret, grg kurallar kitaplarnn saylarnn binleri aan olaanst derecede fazla olmas, konunun medenileme bakmndan ne kadar nemsendiini gstermektedir. Meici dneminin medeni davran anlayna gre ada Japon bireyi, sadece Batllarla olan ilikilerinde kullanma gereini hissettii Bat adab- muaeretini de ayrca bilmeliydi. Halk iin yazlan kitaplar, Bat grgs ksmnda, bu konuyu yzeysel bir biimde ksaca geip, genelde Avrupai kyafetin uygun yerlerde ve olaylar iin giyilmesi, Avrupa tarz yemek masas dzenlenmesi, atal bak kullanm, orbay hprdetmemek, kadnlara zellikle kibar davranmak (ladies first kural), masada sessiz oturmak, Batllarla el skrken dik durmak ve gzlerinin iine dorudan bakmak gibi konularla snrlamtr. te yandan, yksek zevattan kadn ve erkekler iin hazrlanm adap kitaplar, Avrupa adabn en ince ayrntsna kadar verip, Bat dnyas ile dorudan iletiim iinde olmas beklenen bu kiilerin bu konuda son derece iyi yetimeleri beklentisini yanstmaktadr. Bu gre gre Batllar adab- muaereti uluslarn rekabeti dnyasnda bir g arac olarak kullanmaktaydlar. te yandan, yeni Meici ynetimi, ada Japon kadn ve erkei iin eski yerde oturulan yaamn yaratt oturarak selam vermek ve adab kurallar yerine, ada Bat dnyasnda yaamann gerektirecei, ayakta selam ve adab kurallarn icat ettiler. Bugn Japon selam olarak bildiimiz, ayakta eilmek, Meici
6 Meici grg kurallar sorunsal iin Chamberlain: 258-262, 423; Seidensticker: 42-45, 92. Ogasawara sho rei taizen (Ogasawara okulu tm adab- muaeret kurallar aklamas), Meici 14 (1881), Meici 27 (1894); Shinsen tatsu reishiki (Yeni ayakta dururken adab- muaereti), Meici 16 (1883); Wayo Reishiki (Japon/Bat adab- muaereti), Meici 28 (1895); Meici Reishiki (Meici adab- muaereti), Meici 32 (1899).

30

SELUK ESENBEL

devrinin Bat tipi yaam iin, Japonlar arasnda ortak olarak paylalacak bir ada selam usuldr. Gene ada Japon kavram, ada kendi ve ada Bat iin ayr ada adab- muaeret kurallarnn icadndan oluan bir olgudur. Ve ayr iki dnyadr. Bu iki dnya arasnda gei ise ancak etnik bir ayrma gre mmkndr. Meici dneminde, biraz kinaye ve aka ile Batllarn fark ettii baz elikili, biraz da komik, durumlar yaratabilmektedir. rnein, Meici beyi, hanm kimono ile giyimli iken onun nnde arkl bir erkek gibi yrrken, hanm Avrupai giyimli ise Avrupai bir erkek gibi yannda ve kol kola yrmektedir. te yandan, Meici adab- muaeret kitaplar, Japon adab- muaeretinin temelindeki kilit kavram olan muaeret, insanlar arasndaki erdemli ilikilerin yani ahlkn grndr retisine sadk kalrken, ayn kitaplar, Avrupa adab- muaeretini tantrken, bunlar ahlk dnyasndan ayr yeni davran biimleri olarak ele almakta, Bat insan ile olan adab- muaeret ilikisini genellikle ada dnyann gerei, rekabet iin gerekli vesaire gibi, faydac bir yaklamla meru klmaktadr. Osmanl Trkiyesinde adab- muaeret Japonya rneinde grld gibi Osmanl Trklerinin 19. yzylda gelitirdikleri ada Osmanl grg anlay da kendine zg bir ikilemi yanstmaktadr. Osmanl grg kurallar hakknda, reiginin in ve Japon geleneinde sahip olduu hacimli literatr mevcut deildir. Ancak Osmanl dnyasnda da din ve Uzakdouda olduu gibi adap, slam geleneine uygun bir ekilde, sadece iyi davran tanmlamakla kalmayan, kltrl, iyi yetitirilmi, ahlkl ve nazik anlamlarn ieren, etik boyutu zengin bir kavramd. Osmanl adab, otoriteyi temsil eden byklere, yallara hrmeti emrediyordu. Bir kii otorite sahiplerine arkasn dnemezdi. Osmanl selam, st konumdaki kiilere gsterilecek temenna idi. Yallarn elini pmek, st konumdaki kiiler veya mahremiyet gerei kadnlarla konuurken yze bakmamak, el ve ayaklarn grten uzak tutulmas, adab- muaeretin gerei addediliyordu. Geleneksel ev adab, sedirler zerinde oturmak, evde ayakkab kartmak, bada kurmak gibi vcut davranlarndan mteekkildi. 19. yzyln sonlarnda sarayn ilk fotorafs Ali Sami, bir fotorafnda kendi aile mensuplarn ideal bir Oryantalist ortamda resmetmektedir. Tarih Trk kyafetleri iinde kadnlar yerde otururken, erkekler duvara dayal divanda bada kurmu oturmaktadr. Edepli bir tavr iinde grnen aile fertleri, her ne kadar poz verilmi bir fotorafn teatral karakterini tasalar da, geleneksel Osmanl Trknn davranlarnda istenen adaba uygun havay gzel yanstmaktadrlar.7
7 Osmanlda adap, had, terbiye ve adab- muaeret iin Ohtuska, 1990; Gabrieli, 1960; Trk ailesinin fotoraf iin In, 1987a 1987b; had iin Shaw ve Shaw, 1977: 166.

UYGARLIK SREC KAVRAMI AISINDAN BR MUKAYESE

31

Davranlarla ilgili baka bir kavram da had, ya da bir kiinin hayattaki durumunun ya da sosyal konumunun snrlarna gre haddini bilerek davranmasyd. Japon reigisinde sosyal fark ve hiyerarinin tad neme benzer ekilde, Osmanl adab da st konumdakilere uygun hrmetin gsterilmesini gerektiriyordu. Adap ve had kiinin toplumdaki konumuyla uyumlu davranlara iaret ederken, Osmanl gelenei, bir kiinin muhta olduu ahlki eitimi terbiye olarak tanmlamakta ve bunun din (yani slam) ve aile tarafndan telkin edilen ahlki davranlar olmasn ngrmekteydi. Bu anlamda terbiye kavram, kiinin yetitirilii ve davrannn ahlk boyutunu vurguladndan, Japon reigisinin davrann altnda ahlk gren anlayna yakndr. Ancak Japon retisinden biraz farkl olarak terbiye, kiinin bir ahlk retisi dorultusunda yetitirilmesiyken, kiinin fiziki davranlarn adap belirlemektedir. 19. yzyl Osmanl Trk reform anlay, ada birey iin bu normatif dnyay din terbiyesi ve adab- muaeret olarak ikiye ayrmtr. Osmanl dneminde okutulan din ve ahlk kitaplar, zellikle 1908 Devriminden sonra, slm tarihi ve din kurallar ile beraber ulusal bir terbiye vermeye alan retiler oluturma abasndadr. ada Osmanl bireyinden beklenen ahlki davranlar Meici Japonlarnnkinden ok farkl deildi. ki modelde de ideal ada birey, gl karakter sahibi, sadk ve erdemli, toplum ve vatana bal iyi bir vatanda olacakt. Ancak Osmanl Trk iin ngrlen ada adab- muaeret retisinde Japonlarnkinde olduu gibi Avrupal davrann konumunu ayran belirgin bir ikili model yoktu. Konu olduka mulak braklmt. Ancak Avrupai terbiye ve davranlar, Trk olanla kart grlp, bir alafranga ve alaturka ayrm erevesinde yorumlanmtr. Bu ikili yorumda alafranga olan benimseyen ilerici Osmanl aydn, bunu yerli davranlara bir seenek olarak deil, yeni uluslararas dnyada dnyevi Osmanl iin medeni davrann tek ana retisi halinde kabul edecektir. Bat kltr zerine hacimli yaynlar ile mehur Ahmet Mithat Efendinin alafranga adab- muaeret zerine yazd kitabn ilk defa 1894 ylnda baslp, gnn en popler kitaplarndan birisi haline gelmesi, alafranga adabn artk ada Osmanl bireyi iin vazgeilmez bir unsur olduunu gstermektedir. Ancak Meicinin tam bir Batl gibi kabul ettii Bat davran kullanmndan farkl olarak, Ahmet Mithat iin Batl adabn benimsenmesinde baz snrlar vardr. Osmanl bireyi, alafranga davran kalb iinde Osmanlnn din ve aileden rendii terbiye normlarna gnlden bal kalmalyd. Osmanl eklektisizminin birbiriyle btnlemi tek model olma zellii burada da kendini gstermektedir. Bat kltrnn grg kurallar, tpk Avrupa mobilyas gibi benimsenmi olsa da ierii, yerli din deerler ve davran fikirleri dorultusunda, isel olarak ayarlanmt. ada Osmanl Trk iin ngrlen medenileme sreci, Avrupa ve Osmanl elerinin geri dn olma-

32

SELUK ESENBEL

yan bir karmndan oluup, pek esneklik gstermeyen tek boyutlu bir eklektisizmdi.

Sonu
19. yzyl Meici Japon ve Osmanl Trk sekini, Bat kltrn an reform ortam iin gerekli bir medenileme srecinin paras olarak yaamlarna dahil ederken, kendilerine zg eklektik kltr modelleri yarattlar. Japonlar, va ve yo olarak Japon ve Batl unsurlar ayr bir konumda, ayn ada birey ve toplum tanmnn iinde kabul ettiler. Bu model grnrde esnek olup, Bat ve Japon/ulusal unsurlarn tanmlanmasn daha aktan yapmaktayd. Buna karlk Osmanl Trk yaklam, eski ve yerli elerin tamamen braklmasna ve temelli olarak Bat modellerinin benimsenmesine meyleden ulusal elerin zayf kald bir ada kltr modeline benzemekteydi. te yandan konular ayrntyla incelendiinde, bu tanmlarn tam anlamyla geerli olmad grlmektedir. Osmanl eklektisizmi aslnda srekli olarak yerli ve Batl eleri birletirmektedir. Bu eklektisizmde, Avrupai maddi kltr eleri, srekli olarak i, zihinsel ve yerli bir ihtiya veya kaygya uymak zorunda braklmaktaydlar. Bu deiim modeli, bazen fes veya araf gibi baz unsurlarla, Batl enin isel olarak Trk veya Osmanllatrlmasyla kstlanyor veya olumlu anlamda dengeleniyordu. Meici Japon yaklam, kyafette, evde, hatta grg kurallarnda, ada bireye Japon ve Batl kimlie girip kabilecei grece bir zgrlk tanr gibiydi. Ancak bu model gerekte liberal deildi nk her iki kategori de kendi iinde byk bir katlk tayordu ve birbirlerinden ayr tutulmalyd. ada Japon bireyi, Japon ve Bat kltr unsurlarnn estetik ve kurallarn istedii gibi birinden dierine tayamaz, veya Osmanl rneinde grld gibi Batl modelleri yerli ierikle yumuatmas sz konusu olamazd. Ancak Japon eklektisizminin birbiriyle yer deitirebilen bu Bat ve Japon ikili zellii, ilerici Japonya kimliinin gelecekte gl bir ekilde Bat kltr kimliinin kamusal imgesine bal olabilmesini zorunlu klmtr. Nitekim 20. yzyl Japon milliyetileri, bir ara Japon kategorisine ncelik tanyarak, Bat kltrn inkr eden bir model retme abasna girdiler. Buna karlk Osmanl eklektik karmlar, Meicinin tam Batl kategorisinden daha az Batl ve tek bir eklektik sistemden olutuundan daha az esnekti; ancak deitirilemezlik potansiyeli daha gl gzkmekteydi. Dier bir deyile, bir kere yenieri kyafeti, Trk evinin sedirleri ve ev kyafeti brakldktan sonra bunlar Japonyada olduu gibi bir alternatif benlik oluturmamlard. te yandan Japon eklektisizmi, ikili bir kltr yaam iinde, Bat kltrnn kamu alannda hzla ve tmden kabul ve kullanmn tevik eden bir tutum sergilemekteydi. Buna karlk Osmanlnn kamu alannda Bat kltrne yakla-

UYGARLIK SREC KAVRAMI AISINDAN BR MUKAYESE

33

m, batan itibaren daha yava bir davetiyeye iaret etmesiyle, daha kstlayc ve kat grlmektedir. Ancak Bat kltr, zel i alanlarda, kiisel yaamn btn ynlerine daha hzla nfuz edecektir. Bu fenomen, Osmanl rneinde, dardan devletin/resm dinsel ideolojik denetimin dorudan mdahale etmedii ev ortamn, bu kltr deiiminin uygulanabilecei nispeten zgr ortamlar klmtr. Ancak, gerek Osmanl gerek Japon rneinde, ev meknlarnda, dardan mdahalenin en az olduu yerler, bir baka deyile, Ayatann ele ald salonlar yerine, melez kltr karmaas olan i odalar, bireylerin kltr/kimlik tansiyonundan, nispeten en uzak ve dolaysyla zgr olaca meknlar haline getirilmitir. ki eklektik modelin uygulannda kiiler iin taknt saylacak boyutlar ortaya kmtr. rnein Japon ve Osmanllarn sa biimi, serpu, araf, kadnlarn ak sak giyinmesi, erkeklerin dans etmesi gibi konulardaki takntlar, bu kltr kimliinin deiiminden duyulan rahatszl dile getirmektedir. Son olarak, bu iki toplumda Batl kltr elerinin kullanmnn, ada birey kimliinin oluumunda birey iin yeni gerilimler getirdii olduka aktr. 19. yzyl Japonu ve Osmanls, bu adalk eklektisizmlerinin iinde, kendi yerel trelerinin, geleneksel kltrlerinin simgeledii aklsal ve duygusal olgu anlaylaryla bunlarn sergilendii meknlar deitirip, bunlarla beraber bir de yabanc olan Bat kltrnn aklsal ve duygusal tanmlamalarn benimsemek durumunda idiler. Bu srecin kiisel yknn ar olaca belliydi. ada Japon ve Trk bireyi, ada Batnn ngrd, bireyin kimliinin alglanmasnda aklsal ve duygusal ayrmnn yaratt psikolojik gerilimi tamak zorundayd; ilaveten kendi kltrel ve kiisel kimlik duygusunu korumak ihtiyac duymaktayd. te yandan, Bat yaamnn benimsenmesiyle, alaturka yaamn kendi duygusal alanlarnn bu tipte Batllaan ada bireyler iin gittike kapanmas, bireyin ifte gerginlikli kimliinin pekieceini ima etmektedir. Bu ada kimlik oluumunun yaratt sorunlar, zaman iinde hzl bir sosyal ve ekonomik deiim yaayan okkltrl ortamlarla bir ekilde badatrlmalyd. Her iki toplumun bu akmlara ncelikle maruz kalan sekin zmre bireyleri, ounlukla bu kiisel atmay salkl bir biimde alt edebilme yollarn bir ekilde bulabildiyseler de, bu ortamlarda ada birey iin sorun alanlarnn doduu aikrdr. Japon ve Trk toplumlar, kamu alannda medeni davrann algland zel ve kamu alanlarndaki duygusal ve rasyonel Bat kltr ile, gene zel ve kamu alanlarndaki duygusal ve rasyonel geleneksel kltrn birletii ikili yapdan kaynaklanan bir ifte gerginlikle yaamak zorunda kaldlar. Bat-rasyonel-public-kamu alan/Dou-duygusal-private-i alan ikilemine indirgenemeyen basit bir Dou/Bat ikilemi deildir szkonusu olan. Eski kltrde rasyonel ve duygusal arasndaki ayrmn zaten mevcut olmas (Bence Elias bunun farknda deil. Japonlarda da Osmanllarda da, kendi kltrlerinde duygusal ve rasyonelin ayrt zel ve kamusal alanlar kendilerine

34

SELUK ESENBEL

gre vard; ayrmn fark edilmesi bence modern bireyin kimliinin zellii.) ya da bunun rahata ortadan kalkmas deil sorun. Geleneksel-yerel / rasyonel ayrmnn yeni Bat ayrmna ayak uydurmaya mecbur kalmas -buna deformasyon / mutasyon da denilebilir- ve kimlik anlay ile uyumlu yaplmas sorunu; ite bu ifte tansiyonu yaratmakta. Belki de onun iin Japonlar ve Trkler, kltr tutarll olmayan i odalarda rahat etmekteler. Meici aristokrasisi zerine yazd son kitabnda Lebra, Japon aristokrasisinin, Meici devrinden itibaren Batllamay veya Batl gibi olmay nasl iselletirmek zorunda kaldn ve bu srecin kiiler zerinde yaratt baz psikolojik, sosyal sorunlar tartmaktadr. Bu tr bir almann Osmanl Trk sekin zmresinin yeleri iin yaplmasnn zihin ac olaca aikrdr. Toplumlarn geleneklerinin modernlemenin yaratt gerilimler karsnda kalan bireye gven veren bir duygusal snak olduunu ne sren modernist savlarn tersine, Japonya ve Trkiyedeki birey, rasyonelin Bat ve moderniteyi temsil etmesine kar, duygusaln Dou ve gelenekte aranmas gibi basit bir ikilem yerine, modernlemenin kamu alannda yaratt gerilimlere kar, zel isel alanlarnda, kltrel snrlar daha az tanmlanm alternatif eklektik kltrel ortamlarda duygusal snak buldular. Ancak her iki toplumun Batllama serveni boyunca bu srete savrulan sekin aydn ve dnrler arasndan psikolojik sorunlarndan tr intihar edenlerin, Beir Fuad veya Miima Yukio rneklerinde grld gibi intiharlarn bazen kltrel kimlik meselelerine balamalar, bu toplumlarn ada birey psikolojisinin oluumunda, Bat ve yerli kltr karmnn getirdii bir gerilimin bilincinin mevcudiyetini bize ima etmektedir. Geriye bakldnda, Meici Japonlar ve Osmanl Trklerinin bu kltr ikilemi deneyimi iinde, bu ikilemi derinden yaayan bireylerin kendilerini en emniyette ve rahat hissettikleri yer, byk bir ihtimalle, evlerinin herhangi bir kltr tutarll tanmayan, karmak yapl, melez kltr ortamlar olan i odalaryd ve muhtemelen halen de yledir.

KAYNAKA
Advar, Halide Edib (1922 [1973]) Ateten Gmlek, Atlas Kitabevi, stanbul. Ayata, Sencer (1988) Stat yarmas ve salon kullanm, Toplum ve Bilim, 42, Yaz. 5- 25. Chamberlain, Basil (1904 [1985]) Japanese Things, Charles E. Tuttle and Co., Tokyo. izgen, Engin (1989) Fotoraf Ali Sami 1866-1939, Haet Kitabevi, stanbul. Dirlik, Arif (1999) Tarihte ve bellekte devrimler: Tarihsel perspektiften Kltr Devriminin politikas, Toplum ve Bilim, 80, Bahar, 36-71. Duben, Alan (1985) Nineteeth and twentieth century Ottoman-Turkish family and household structure, Trk Toplumunda Aile iinde, Trkiye Sosyal Bilimler Dernei, Ankara.

UYGARLIK SREC KAVRAMI AISINDAN BR MUKAYESE

35

Duben, Alan ve Cem Behar (1991) Istanbul Households: Marriage, Family and Fertility, 1888-1940, Cambridge University Press, Cambridge. Elias, Norbert (1982) The History of Manners; The Civilizing Processin 1. cildi, Basil Blackwell, Cambridge. State Formation and Civilization; The Civilizing Processin 2. cildi, Basil Blackwell, Cambridge. Elias, Norbert (1991) The Society of Individuals, Basil Blackwell, Cambridge. Furuki, Yoshiko (der.) (1991) The Attic Letters: Ume Tsudas Correspondence to Her American Mother, Weatherhill, New York. Gabrieli, F. (1960) Adab, The Encyclopia of Islam, Brill, Leiden. Gzel, ehmus (1984) 1908 kadnlar, Tarih ve Toplum, 2, 7, Temmuz, 6-12. Hanley, Susan (1986) Material culture: Stability in transition, Marius B. Jansen ve Gilbert Rozman (der.) Japan in Transition From Tokugawa to Meici Period iinde, Princeton University Press, Princeton. Hatootunian, Harry (2000) Historys Disquiet: Modernity, Cultural Practice, and the Question of Everyday Life, Columbia University Press, New York. In, Ekrem (1987a) Adab- muaeret, Tarih ve Toplum, 8, 44, Austos, 31-37. In, Ekrem (1987b) Abdullah Cevdetin Cumhuriyet adab- muaereti, Tarih ve Toplum, 8, 48, Aralk, 13-20. Kunio, Yanagida (1957) Japanese Manners and Customs in the Meiji Era, Obunsha, Tokyo. Lajtha, Edgar (1936) La Vie Au Japon, Payot, Paris. Lebra, Takie Sugiyama (1993) Above the Clouds: Status Culture of the Modern Japanese Nobility, University of California Press, Berkeley. Mehasin (1906, 1324/1908) Dumarsiyan Matbaas, stanbul. Ohtuska, Kazuo (1990) How is Islamic knowledge acquired in modern Egypt? Ulema, sufis, fundamentalist and common people, Tadao Umesao vd. (der.) Japanese Civilization in the Modern World: Culturedness iinde, no. 28, National Museum of Ethnology, Osaka. Okday, efik (1986) Bykbabam Son Sadrazam Ahmet Tevfik Paa, Ata Ofset, stanbul Ortayl, lber (1983) mparatorluun En Uzun Yzyl, Hil Y., stanbul. Seidensticker, Edward (1983) Low City, High City, Alfred A. Knopf, New York. Shaw S. ve Ezel Kural Shaw (1977) History of the Ottoman Empire and Modern Turkey, Cambridge University Press, Cambridge. eni, Nora (1990) 19. yzyl sonunda stanbul mizah basnnda moda ve kadn kyafetleri, irin Tekeli (der.) Kadn Bak Asndan Kadnlar iinde, letiim, stanbul. Tedrisat- bdidaiye Mecmuas; Nazariyat ve Malumat Ksm (1325/1909) Toprak, Zafer (1989) Mill moda ve araf, Boazii, 35-40. Weber, Eugen (1976) Peasants into Frenchmen: The Modernization of Rural France 1870-1914, Stanford University Press, Stanford.

36

Turkish and Japanese modernisation: A comparison in terms of the concept of civilizing process

This paper analyses the eclectic cultural patterns which combined Western and indigenous culture in the everyday lives of the Meici Japanese and the Ottoman Turkish elites during the nineteenth century. The uses of dress, home interiors, and etiquette by elites are discussed in the comparative framework of Norbert Elias civilizing process that engendered the modern individual in the West, The paper argues that the individual in both countries underwent a new civilizing process due to the introduction of Western culture to an existent milieu of civilization. The introduction engendered the politically charged symbolism of bi-cultural forms. In the process of constructing a modern persona, the individual in both societies faced the double tension stemming from the self-perception of the rational in Western and traditional culture representing civilized behavior in public spheres. Unlike the standard arguments that see tradition as the emotive haven of security from the tension of modernity, the individual in Japan and Turkey found emotive refuge in alternative eclectic cultural environments with less defined cultural boundaries in private interior spheres.

37

Bitmemi bir proje olarak beden*


Arus Yumul**

Meknlar, konuma tarzlar, sylemleri farkl ama, artk her yerde siyah Trkler var. Light pop starlarn oturduu koltuklar imdi onlarn. Adlar brahim, Mahsun, Hakan, Mkremin... majlar delikanl domak, harbi olmak. Dizileri reyting patlatyor, kasetleri yok satyor, konserlerinde hep izdiham var. nce kentleri, sonra kltr, imdi de Trkiyeyi ele geirdiler. Dou ile Bat arasnda skm Beyaz Trkler de kalelerine ekildi. Krad Ouz,Yok yle Beyaz Trkiye! Aktel

Medenileme projesi ve medeni bedenler


Beyaz veya Euro Trk kavram son on ylda ortaya km bir kavram. Byle tanmlanan kiiler bir anlamda Norbert Eliasn (1978) medenileme sreci diye adlandrd sreten getii kabul edilen insanlar. Kiinin kendi zerindeki denetimine dayanan ve yeni-Stoaclktan etkilenen Avrupann medenileme srecinde, Ortaa boyunca gndelik hayatta kural olan arlk yerini yava yava llle, lmlla brakyor; duygu ve drtlere gem vurma, utan ve sululuk duygularnn yaygnlamas ve bu duygularn kii yalnzken de varln korumas, yani davran kstlayan dsal faktrlerin yerini yava yava isel ahlaki dzenlemelere brakmas medenileme srecinin yaptalarn oluturuyordu. Bu sreten bedenler de payn alyor, bedenin kullanmnda arlktan zerafete yneli nce toplumun st katmanlar arasnda yaygnlayor, oradan da alt katmanlarna yaylyordu. Onnc ile ondokuzuncu yzyllar arasn kapsayan almasnda Elias sofra adab, geirmek, tkrmek, dk ve tuvalet ihtiyalarn gidermek gibi sradan davranlarn srekli medenileme diye tanmlanabilecek uzun dnemli bir evrimden getiini sylyor. Utan eiinin tedrici ilerlemesiyle birok davrann etrafnda tabular oluturularak, sosyal hayattan dlanyor. Elias bu sreci sosyolojik bir olgu olarak inceliyor, medeniyetin Batda ortaya kt ekliyle ikin bir stnlk tadn iddia etmiyor. Medenileen kii veya toplumlarn daha iyi veya kt olduklarna dair bir deer yargsnda bulunmuyor. Ayn ekilde kendi inceledii dnem ncesindeki top-

(*) Bu yazya katklarndan dolay Uur Kmeoluna teekkr ederim. (**)stanbul Bilgi niversitesi, Sosyoloji Blm.
TOPLUM VE BLM 84, BAHAR 2000

38

ARUS YUMUL

lumlar da gayr medeni olarak snflandrmyor. Toplumsal ilikileri srekli ve sonsuz bir ak halinde kavramsallatran Elias, bu srecin bir balang veya bir biti noktasnn bulunmadn belirtiyor, ve savunduu sresel sosyolojiye uygun olarak, medeniyetten ziyade medenileme srelerinden bahsediyor. Eliasn Avrupa medenileme sreleri zmlemesi ayn zamanda medeni bedenler kuramn da iermektedir (Shilling, 1993). Bat toplumlarnda medeni ve biimsiz (grotesque) bedenler arasnda bir ayrm yaplmakta, medeni beden kavram (Shilling, 1993), davran ve grn asndan toplumdaki hakim normlara uyan beden olarak kurgulanrken, biimsiz beden denetlenmesi zor, toplumsal ve ahlaki normlara, doru davran kurallarna uymayan ve bu nedenle de hayvani olarak alglanan beden olarak sunulmaktadr (Bakhtin, 1984). Medeni beden toplumsallama, rasyonelleme ve bireyselleme srelerinden geen bedendir (Shilling, 1993; 1997). Doal ilevlerin gizli olarak yerine getirilmesi ve bedenin artk davran kodlarn yanstan bir merkez haline gelmesi bedenin toplumsallamasn tanmlarken, bedenin rasyonellemesi drt ve duygularn bilinli olarak kontrol altnda tutulmasn iermektedir. Medenileme sreci bedenleri rasyonalize ettii lde kiiler bedenleri zerinde daha fazla kontrol kapasitesine sahip olmakta, ayn zamanda bedenlerini kontrol etmeleri iin daha fazla toplumsal bask ile kar karya kalmaktadrlar. Bedenin rasyonellemesi hayat daha gvenli hale getirirken ayn zamanda yeknesaklatrmakta, daha az heyecan verici bir hale getirmektedir. Bu ynyle Weberin rasyonelleme srecini andrmaktadr (Shilling, 1993). Bu srecin insanlar demir kafese hapsetmesi gibi, kendini kontrol yetisinin kazanlmas ve bedenin medenilemesi hi bir zaman acdan tamamen arnm bir sre deildir, her zaman iz brakr (Elias, 1982: 202). Bedenlerin bireysellemesi ile kiiler kendilerini dierlerinden ayr ve farkl varlklar olarak alglamaya balarlar. Bedenler arasnda mesafe yaratlmaya balanp, insan teni artk utan kayna haline dnr. Beden ile benlik birbirlerinden farkl olarak alglanp, beden benlii ihtiva eden bir kap ilevini grmeye balar. Bu beden; sadece kendisini evreleyen dnyay deil, ayn zamanda duygu ve eilimlerini, korku ve drtlerini de nesneletirir. Bu yolla onu rasyonel davranmaya iten kendine belirli bir mesafe alma ve benliine sahip olma yetilerini kazanr (Taylor, 1989: 21). Bireysellemi bedenin sosyal ve doal ortamlarn ayran snrlar kalndr. Koku, plaklk, yakn temas gibi durumlara duyarllk artar. Cinsellik toplumsal yaamda grnrln kaybeder. Ortaada yabanclarn, ocuklarn ve erikinlerin ayn yata paylamas doal olarak alglanrken, yabanclarla uyumak kabul edilir davran kodlarnn dna itilir, Eliasn szleriyle; yatak ve beden psikolojik tehlike blgeleri ne dnr (Elias, 1978: 168). Bedensel ilevler doann ritmine bal olmaktan kar, etraflarnda tabular oluturulur, toplumsal olarak dzenlenip zel alana hapsedilir.

BTMEM BR PROJE OLARAK BEDEN

39

Medeni beden, birbirlerine zt zleri olduu kabul edilen doa/kltr kavram ifti arasndaki ikili kartln kltr kutbunda duran bedendir. Beden artk doal olarak davranmaz, aksine kiiler onu nasl kullanacaklar, yani belirli bir kltr ve topluma zg beden teknikleri (Mauss, 1973) konusunda uzmanlarlar. Yrmek, konumak gibi basit davranlar bile eitim, taklit ve toplumsal pratikler yoluyla biimlenen davranlar haline dnr. Bu bir anlamda hayvann doal dnyasndan insann kltrne geitir. Bedenin medenilemesi srecinin en nemli zelliklerinden biri kiilerin varlklarn hayvani olarak algladklar her trl davrann karsnda tanmlama abasdr. Medeni beden, hayvanlarn aksine, anlk hazlardan daha yksek idealler iin vazgeebilen bedendir. Bu balamda, ahlak felsefesinde, tinsel veya entelektel deerleri, kltrel bakmdan rafine olmay hi dikkate almadan, mutluluun anlk duyumsal hazlardan meydana geldiini savunan hazc felsefelere, insan varln hayvanla veya domuzla bir tuttuu iin domuz felsefesi (Cevizci, 1999: 266) denmesi bir rastlant olmasa gerek. Eliasn almas belirli bir tarih dnemi kapsyor olsa da, daha ileriki dnemlerde Batda ortaya kan, bedenin deitirilebilirlii n kabulne dayanan, bedeni bir proje olarak alglayan grn ardnda yatan etmenleri anlamamz salyor; bedenin bir proje haline gelmesi onun grn, boyut, biim ve hatta ieriinin, sahibinin tasarmna uygun olarak yeniden ekillendirilebilecei fikrini ieriyor (Shilling, 1993). Proje haline gelen beden kiinin kimliinin bir paras haline dnp, bu kimlie uygun olarak yeniden ina edilmeye allyor.

Gzel insanlar nerede?


Bugn Trkiyede Siyah ve Beyaz Trkler arasnda yaplan ayrm bir anlamda bu sreten gemi ve gememi insanlar arasnda yaplan ayrmdr. Beyaz Trkl Batllam, Avrupai yaam tarzn benimsemi, ehirli, eitimli, zellikle st ve st-orta snflara ait kiiler temsil etmektedir. Beyaz Trkn ayrt edici nitelikleri arasnda fiziki zellikler de olduka nemli bir yer tutmakta yakkllk, genlik, ak ten ve zellikle de bykszlk n plana kmaktadr. Doululuu, dolaysyla tarall ve gem vurulmam gdleri artran esmerlik ise hayvanilikle ilikilendirilmektedir. Aktel dergisi Gzel insanlar nerede? sorusunu sorduu Beyaz Trkler eve snd balkl yazsnda Nfusun azmsanmayacak bir blmn artk siyah Trklerin oluturduu stanbulda restoran, bar, gece kulb ve diskolarda boy gstermeye balayan yeni esmer ehre, gece hayatnn eski beyaz yzne alm olanlar yeni araylara itti diyor. Mehmet Altan ise 1993 Doru Yol Partisi Kongresi hakkndaki izlenimlerini u szlerle aktaryor: Ter... ti-kak... Alk... Islk... Dzensizlik... Barma arma... Hamasi nutuklar... Scak... Esmer kafalar, pos byklar... Dorusu bir tara panayrn anmsatan tm bunlar, Trkiyenin geleceini taciz etmekte...

40

ARUS YUMUL

(Sabah, 14 Haziran 1993, aktaran Kozanolu, 1995: 114). stanbul sosyetesinin tannm isimlerinden biri ise Siyah Trkler hakknda u gr dile getiriyor: Benim acizane fikrim, yznn yars kara salarla, yars da kara byklarla kapl vatandalarmza doup bydkleri yerlerde i imkanlar salamak. Doulu, Gneyli, Karadenizli iadamlarmz yatrmlarn artk stanbul ve evresinde yapacaklarna kendi memleketlerine ynelseler, ne bykllar stanbulu ve dier bir iki byk ehrimizi istila eder ne de kara bykl imaj kalr... (Alem, 30 Haziran 1993, aktaran Kozanolu, 1995: 114). Pierre Bourdieunn (Wacquant, 1989) kltrel sermaye olarak adlandrd, iktidar sahiplerinin dier gruplarn sahip olduu deerlerden stn grdkleri kltrel deerler birikimi Beyaz Trk kategorisine dahil olabilmek iin yeterli olmad gibi; sembolik sermaye yani kii ve gruplarn dierlerinin nezdindeki yeri, de yeterli deildir. Beyazlamak, aklamak veya aklanmak iin ayn zamanda fiziksel sermaye de gereklidir. Belirli bir fiziksel sermaye, bu sermaye sahiplerinin ayn zamanda belirli zellikleri ve deerleri tadna dair bir gsterge olarak alglanmaktadr. Makbul olan fiziksel sermayenin hangisi olduu, hi kukusuz, belirli beden ekillerini veya grnlerini deerli olarak tanmlama gcn elinde tutan kesimler tarafndan belirlenmektedir. Bu kesimleri Foucaultcu bir yaklamla bilgi-iktidar ilikisi erevesinde inceleyen Frank Mort (1996), bilgi ve kltrel uzmanlklarn satarak geinen, gazeteciler, stilistler, fotoraflar, modeller ve ehirli flaneurler gibi kiilerden oluan, bir grup metropoll giriimciyi kltr profesyonelleri olarak tanmlyor. Makbul olan fiziksel sermaye de, yaam tarz da bu kltr profesyonellerinin beeni nderliinde icat ediliyor. rnein Erturul zkk Trk Nesli Gzelleiyor (Hrriyet, 4 Kasm 1992, aktaran Bora, 1994: 18) balkl yazsnda Gneydouda bacan kaybeden bir askerden sz ederken ince tel ereveli gzlkle rtulanan incecik yzyle yeni Trk gencinin deien, adalaan portresine dikkat ekerken, veya dnya gre ampiyonu Sabahattin ztrk Byksz, iri, gen, modern. ... Bizim Sabahattinimiz Garptan daha yakkl, daha modern, daha ada (Hrriyet, 29 Austos, 1993, aktaran Bora, 1994: 18) diye tasvir ederken, makbul fiziksel sermayenin ne olduu konusunda bize nemli ipular vermektedir. 1990larda kltrel profesyonellerin beeni nderliinde icat edilen makbul fiziksel sermaye by dlyor, buna bal olarak bir byklar kesme kampanyas balatlyor, ve son yllarda byk brakan erkeklerin orannda bir d yaanyor: 1993 ylnda byk brakan erkeklerin oran yzde 77 iken bu oran 1997de yzde 62.8e dyor (PROFL97: 16). Byklardan arndrlarak Trk erkei medenilemi beden tasarmna daha fazla yaklatrlmak isteniyor. Byk kendilerini medenilemi bedenin tayclar olarak gren kentli, eitimli, orta ve st snflar tarafndan drtlerine gem vurulmam hayvani erkekliin sembol olarak alglanyor ve zellikle gen erkekler kendilerine byle bir imaj istemediklerini vurguluyorlar (Yumul, 1999).

BTMEM BR PROJE OLARAK BEDEN

41

Medenileme projesinin znesi ve nesnesi


Aktel dergisi (13 Mays 1992) Euro Trkler ve Milli Magandalar balkl yazsnda milli magandalar olarak tantt kiileri bykl esmer erkeklerden semekle kalmyor, iki tre de rnek olarak hep erkekleri seiyor. Toplumsal anlayta Siyah Trkleri artran, maganda, zonta, kro gibi terimler neredeyse tamamen erkekleri betimliyor. Beyaz Trkler gibi, Siyah Trkleri de toplumsal imgelemde neredeyse tamamen erkekler temsil ediyor. Davran biimi, giyimi, zevkleri, fiziksel zellikleri, kar cinse yaklam ekli, drtleri zerinde sahip olduu denetimin derecesi, duygularn ortaya koyu ekli gibi ltlerle deerlendirilerek medeni/hayvani ekseninin hangi tarafna deceine karar verilen genellikle erkeklerdir. Cumhuriyetin kurucular hem kadn hem de erkei medeniletirme misyonunu yklenmilerdi. Ancak kadnn bu konuda kaydedecei gelimenin byk lde erkein kadn iin izecei yaam stratejileriyle belirlenecei fikri toplumda yaygn olarak kabul grmtr. Erkek bu srece katlp katlmamak konusunda zgr iradeye sahipmi gibi alglanr ve srecin dnda kalmakta diretenler geri kalmlkla, ve rejime sadakatsizlikle sulanrlarken, ayn srecin dnda kalan kadn, erkek egemen toplumun ve onun dayatt ideolojinin kurban gibi grlmtr. Yani erkek, akl ve iradesiyle hayatna yn verme kapasitesine sahip birey olarak alglanrken, kadn bu kapasiteden yoksun birey-alt varlk olarak kabul edilmitir. Belki kadna haklarnn erkekler tarafndan verildii bir dzende bu anlayn olumas kanlmazd. Ancak bu durum sadece Trkiyeye zg deildir. Bu anlay, moderniteyi rasyonel erkein vizyonu ve aktif katlmyla ortaya km bir durum olarak gren, gszl ve duygusall ile n plana kartt kadnn ise, bu srecin olumasnda hatr saylr bir rol veya aktif katlm olabilecei fikrini yadsyan Batl tarih anlatlarn (Millsden aktaran Felski, 1995: 67) artrmaktadr. Kandiyotinin (1997:109) u saptamas da toplumdaki bu anlayn bir yansmasdr: Cumhuriyetin modern erkei topluluk iinde kolunda yz ak kars ile boy gsterirken, krsal kesimdeki biraderi kendisini krk adm geriden takip eden peeli kars ve geleneksel kyafetiyle (tercihan kars yrrken kendisi eek stnde) iziliyor ve sk sk da karikatrize ediliyordu. retilen erkeklik ideallerinde bir ift deerlilik ve mphemlik gze arpyordu; bir yandan resm gr ve sylemde geleneksel erkeklik ve kadnn ezilmesi hem krsal deerler balamnda ifade ediliyor, hem de medeniyet eksiklii olarak alglanyor, te yandan popler sylemde geleneksel erkeklik deerleri idealize ediliyordu (Kandiyoti, 1997: 109-10). Popler sylem erkekliin cinsellik ynn de n plana karyor, smrgeci sylemin onu erotize ederek, kendi tekisi hakknda rettii sylemi, Trk erkeinin cinsel ynden ne kadar gl ve ekici olduunu sk sk tekrarlayarak retiyordu. Gazeteler de bu sylemi Avrupal kadnlarn Trk erkeklerine hayran kaldklar ak olduklar ynndeki haberlerle

42

ARUS YUMUL

pekitiriyorlard. Cinsel drtlerine gem vurmam hayvani erkek resmi sylemde ayplanrken, popler sylem bunu erkeklik halinin doal ve vazgeilmez bir esi sayyordu. Melodram trndeki Trk filmleri de izdikleri erkek tiplemeleri ile bu ifte deerlilii yeniden retiyor, bir yandan Batllam, tercihan stanbullu, alafranga yaam tarzn, giyimini benimsemi, eitimli erkekleri idealize ederken, te yandan bu erkeklerin ataerkil deerlere sahip kan, kars ve ocuklar zerinde belirli bir hakimiyet kuran, ailedeki kadnlarn namusunu korumay kendisine grev edinmi, eref ve namusu uruna iddete bavurmaktan ekinmeyen, delikanllk vasflarna sahip, gz kara, geleneksel cinsiyete dayal toplumsal iblmnn normlarna uygun davranan, evinin ekmeini kendisi kazanan, gerekirse tatan karan ve karsnn ev dnda almasna kar kan, ayn zamanda apkn, zellikle evlenmeden nce birok kadnla birlikte olmu ancak evlendikten sonra tek-elilie ynelmi, elenilecek kadnla evlenilecek kadn arasndaki fark iyi bilen erkekler olmasna da dikkat ediyorlard. Bu iki boyuttan birinin eksiklii erkei ideal erkek tanmnn dna itiyor; geleneksel masklen normlar ynnden eksik bulunan erkekler hanmevlad, tkrldm, zppe gibi sfatlarla kmseniyor, medenileme ynnden eksik bulunan erkekler ise ay, eek gibi yaktrmalar ve lakaplar yolu ile medenilemi beden kavramnn dna itilip hayvaniletiriliyorlard. Bu melez, d grn ile uygar ve Batl ancak ierik itibar ile geleneksel erkeklik normlarndan taviz vermeyen taral, Doulu erkek tipi, Aydnlanmann idealize ettii doallktan, duygusallktan arnm, rasyonel erkek tipine (Seidler, 1994) tpatp benzemiyordu. Ancak bu uyumazlk toplumun sekin kesimleri tarafndan kabul gryor, aradaki fark ise Akdenizli olmann verdii, doal, hatta arzu edilip, korunmas gereken zellikler olarak tanmlanyordu. Cumhuriyetin kadnlk ideali nasl alaturkalk ile iffetsizlik arasnda (Kadolu, 1993) sregiden bir elikiyle donanm ise ayn ekilde erkeklik ideali de elikili ve mphemdir. Bu ideal, erkei modernlik ile geleneksellik ikilemi ile kar karya brakmakta Batllk ile Doululuk arasnda bir yere oturtmaya almaktadr. Erkeklik idealinin bu ift ynll hl varln srdrmektedir.

Gayr medeni bedenler ya da ayaklar ba oldu


Trkiye Cumhuriyetinin bir numaral ideolojisi nedir dense, belki bu: Doululuu hatrlatan ky hayatn, sanatn, mutfan aalamak ve kyl szcn gazete kelerinde birbirinin yzne en byk hakaret olarak savurmak. deolojilerimizin hepsi gmlr bu gmlmez. Vivet Kanetti, Vur Denmiti, ldr Deil Aktel

Medenilik ehirle, ehirlilikle zdeletirilen, bir anlamda krsal kesimi ve hayat dlayan bir kavram. Bu n kabulle hareket edildiinde her byk-lekli krdan kente g, medenileme projesini tehdit eden bir durum olarak alglanyor. Son yllarda yaanan byk lekli g ile birlikte, uzun sredir ehirliler tarafndan

BTMEM BR PROJE OLARAK BEDEN

43

alglanan bu tehdit, her zamankinden daha yksek sesle ifade edilmeye baland. ehirlilik ile medenilik arasndaki iliki yeni batan ve ok daha gl olarak vurguland. Kyden kente genlerin medenileme srecine katlacaklarna dair beklentilerin gereklemeyecei inanc ehirliler arasnda iyiden iyiye yaygnlat. Zonta, maganda, kro gibi sfatlar artk sadece kentlerin kenar mahallelerinde gzden rak yaamakla yetinmeyip, ehrin merkezine de tanan ve ehirlilerin kendileri hakkndaki deer yarglarn hie sayp kendi hayat tarz ve beenilerini de ehrin merkezine tayan her snftan insan betimlemek iin kullanlmaya baland. Medya, zellikle grsel medya, mizah dergilerinin nclnde kulland imgeler araclyla bu kesim hakkndaki kalpyarglar yaratp, yeniden rettiler. Temsil (representation) yoluyla bu kesimlerin bedenleri yeniden ina edilip gerekmi gibi sunuldu. eitli imgeler yoluyla yeniden kurulan bu beden medenilemi beden tasarmnn tamamen dnda kurgulanan bir bedendi. Bu beden Bakhtinin (1984) biimsiz (grotesque) bedenine uygun bir beden olarak kurguland. Duyumsal keyifleri, anlk hazlar yaamn tek amac yapan bu beden medenileme projesini olanakl klan z denetimden yoksundu. ntizam ve disiplinle hi bir ilikisi yoktu. Her trl toplumsal kurala kar kyor; haprma, geirme, dklama gibi doal ilevlerini yerine getirme ekilleriyle mkemmellik ve dzene dayal her trl iddia ve ideolojiye meydan okuyordu. Bakhtinin deyimiyle n plana karlan alt katmanyla, bann rn olan dzen ve ussallkla savayordu. Bu haliyle beden/zihin ikilemine dayanan Kartezyen miras reddetmekle kalmyor, bu ikili arasnda kurulan hiyerarik ilikiyi de beden lehine tersine eviriyordu. Grsel olarak temsil edildiinde bu bedenin belirli blgeleri hep n plana karlyor, ve bu ekliyle biimsiz beden tasarmna biraz daha yaklatrlyor; beden, snrlarnn, zellikle d dnya ile dorudan doruya etkileim iinde olan ksmlarnn -az, burun, anus, cinsel organlar- yerine geiyordu (Roderickden aktaran Gardiner, 1998: 140). Biimsiz beden kurmacasna uygun olarak (Gardiner, 1998: 140-1) bu bedenler ak, bitmemi bedenler olarak karmza kyor, materyal dnyay asimile ederek, kendileri dndaki varlk, nesne ve hayvanlarla karp, i ie geerek snrlarn ihlal ediyorlard: Hayvanlarla cinsel iliki bu bedenlerin temsilinde nemli yer tutuyordu. Bu bedenlerin, medenilemi bedenlerin aksine, doa ile ilikileri kopmamt. Ya ormanda resmediliyorlar, ya da orman kaknlar olarak ehirde iken ormandaki gibi davranyorlard. Medeni bir mekn olan ehiri, gayr medeni bir mekn olan ormana benzetiyor, kirletiyorlard. Bu bedenlerin sahipleri medenileme sreciyle balayan beden ve onun ilevlerinden tiksinti duyma (Shilling, 1993: 155) aamasna gelmemilerdi: Bu dnyann burun hapn yapp, ap arasn kartryorlard(Ard: 1989: 67). Bedeni kirli ve gnahkr bir cisim olarak alglayan Bat dncesinin dnya ile bedenler arasnda ina ettii alamaz mesafeye, bedeni doal ortamyla btnletirerek meydan okuyorlard. Medenileme sreci ile bedenler arasnda yaratlan mesafeden de paylarn

44

ARUS YUMUL

almamlard: Yolda, otobste, durakta tuhaf bir ekilde itiip (Ard, 1989:68); Auschwitz toplama kampna giden Yahudi vagonu gibi pislik iinde, st ste, ter kokulu ve trahom yuvas belediye otobslerinde elalemin karsnn, kznn baldrn sktryorlard (Ard, 1989:67). Kokuya kar duyarllk gelitirmemilerdi Hala Trktler, byklydlar, ter kokuluydular (Ceyhun, 1992: 210). Medeni beden ayn zamanda rtnm bedendir (Elias, 1978: 163-66). plaklk, toplumsal kurallarla belirlenmi durumlar dnda utan kaynadr. Ayn zamanda gem vurulmam bir cinsellii artrr. Bu yzden bedenin stratejik bir biimde rtnmesi gereklidir. Oysa medyann temsil yoluyla kurgulad beden ak bir bedendir.1 Ak gslerden kara kllar fkrr. Yazarlar ve karikatristler tarafndan yaratlan bir tip olan maganda denince akla iri yapl, kll, kanlmaz olarak bykl, gmleinin stten -drt dmesini ak brakan, yere tkrp sokakta grd kadnlara kt Trkesiyle laf atan bir erkek geliyor. Elinde biraz para olanlarn gslerinde madalyon, parmaklarnda yzk, bileklerinde knye grmek olas (Grsoy, 1999). Getiimiz yl televizyonlarda gsterilen Audi marka arabann reklam yumurta topuklu ayakkablarna basan, beyaz orap giyinen, kll gsnde altn zincir takan, tespihli yz gsterilmeyen bir erkei Audide asla bulamayacanz aksesuarlar spotuyla veriyordu. Reklamn ayrmclk yapt, dlayc ve rk olduu ynndeki sulamalara kar, reklam hazrlayan Marka Reklam Ajans Bakan, Siyah Trklerden rahatsz olan Trk insannn medeni kesiminin hislerine tercman olduunu vurgulad reklam u szlerle savunuyordu: Burada kllar ktlenmiyor, kyden gelenler aalanmyor, ya da etnik ayrmclk yaplmyor... Kllar fizyolojiktir. Aksesuarlar ise bilinli seimlerdir, onlarn ne anlama geldiini bilirsiniz (aktaran Grsoy, 1999). Beden sslemesi (kozmetik, koku, aksesuar, sa, byk vs.) de kii ile sosyal beden arasndaki ilikiye ait bir beden tekniidir (Craik, 1994: bl.7). Batl toplumlar genel olarak beden sslemesini bireyselliin da vurumu olarak alglarken, Bat-d toplumlarda bireysel kimliin yansmas olmaktan ziyade, grup kimliinin bir paras olarak yorumlanmakta, T. Turnern szleriyle kltrel olarak standardize edilmi rntlerin ikinci bir sosyal ten olarak [eskisini ikame etmeden] yklenmesini (aktaran Craik, 1994: 154) iermektedir. Batl toplumlarda beden sslemesi kamusal d benlii yanstmak iin i benlii gizlerken, Bat-d toplumlarda i ve d benlikler arasnda bir kartlk deil bir sreklilik olduu varsaylmaktadr (Strahternden aktaran Craik, 1994: 155). Byk, hacya, altn zincir, tespih gibi beden
1 rtnme ile alma Trk medeniletirme projesinde gerilimli bir iliki iindedir. rtnme Trk modernlemesi nezdinde medenilemenin kartdr. Bu yzden rtnme belirli ekillerde olmal, slami, etnik sembolleri artrmamaldr. anlurfa, Siverekde muhtar seilen adaylarn alvar ve potu giymemeleri, cumhuriyet rejimine yakr giysilerle vatandan nne kmalar konularnda uyarlmalar bu konuda verilebilecek bir rnektir. (Bu rnee Kenan ayr dikkatimi ekti.) Ayn ekilde rtnme stratejik bir ekilde gerekletirilmeli, duruma uygun rtnlmelidir, aksi takdirde uzun paal donuyla denize giren gayr medeni beden kategorisine girer. rtnme ile almann medenileme sreci balamndaki gergin ilikiye Serdar Katipolu dikkatimi ekti.

BTMEM BR PROJE OLARAK BEDEN

45

ssleme teknikleri ad geen reklamn aka ifade ettii gibi belirli bir toplumsal kesimin ikin niteliklerinin gstereni (signifier) olarak alglanyor. D ve i, zel ve kamusal benlikler arasnda bir kartlk olasl akla gelmeden vcut sslemesi, grnmeyen iin grnen davurumu olarak kabul ediliyor. Oysa, rnein, daha medeni bir imaja sahip olmak iin byklarndan arnan birok kii bu davrann byk lde d grnle ilgili olduunu, byk kesip, sa uzatmann Trk erkeini mao yapan zelliklerinden arndrmayacan, ne de olsa Osmanlnn torunlar olarak, maoluun kanlarnda olduunu dile getirmekte, ve yeni Trk erkeini, d grn ile Batl ancak kafa yapsyla Doulu olarak tanmlamaktadr (Yumul, 1999). te yandan reklamdaki kiinin yznn gsterilmemesi, sadece onun beden/zihin kartlnn beden tarafna dtnn bir gstergesi deil, ayn zamanda artk onun birey olarak alglanmaktan karlp, bir trn rnei olarak grldnn iareti. mge avcsnn asla eriemeyecei tek av olan yzn (Finkielkraut, 1995: 21) silinmesiyle beden bireyselliinden tamamen arndrlr. Emmanuel Levinasa gre yz, tekinin onun hakkndaki dncemizi aarak kendini tantma biimdir (aktaran Finkielkraut, 1995: 20). tekine kar sorumluluumuzu hatrlatr. nsann kendinden syrlma mucizesi (aktaran Finkielkraut, 1995: 20) diye tanmlad sosyal ilikiye mecbur eden yz ortadan kaldrldnda, ona kar olan sorumluluumuz da ortadan kalkar, nefret, kaytszlk, duyarszlk bir anlamda merular; estetik etikten nce gelir.

nsanlar ikiye ayrlr; Trkler de...


lgintir ...[Avrupa lkelerine] gnderdiimiz okumu grevlilerimizin de, artk en byk vn nedenleri, kendilerini kimsenin Trke benzetmemesi olmutu. Olur olmaz, Ayol... diyorlard. Vallahi Trkm diyorum, yine de kimseyi Trk olduuma inandramyorum. Hayr, siz Trk olamazsnz diyorlar baka bir ey demiyorlar... diye vnyorlard genellikle. Demirta Ceyhun, Ah, u Biz Kara Bykl Trkler Sylemesi kolay deil ama Trklmden utanyorum. Szde halife Metin Kaplan ve mritleri ile ayn milleti paylamaktan duyduum irenti ve hicap, son celsede doruk noktasna ulat. Mine G. Krkanat, Abdeshane kltr, Milliyet

Bir nceki blmde bahsedilen dier temsil ekillerinin de yapt gibi Siyah ve Beyaz Trkler arasnda Laquerin (aktaran Shilling, 1997: 77) deyimiyle, biyolojik kyaslanamazlk ilkesini varsayan, ve iki tr de doallatrp, sabitleyen, yukardaki alt bal Aktel (13 Mays 1992) dergisinden dn aldm. Laquere gre bu ideolojinin temelinde, Aydnlanmac dncenin evrensel insan tz fikri ile elien kadn erkek eitsizliini merulatrmak iin, kadn bedeninin zc bir yaklamla yeniden yorumlanmas yatyor. Biyolojik eitsizlik kurgusu ayn zamanda smrgecilii ve rkl da meru klmak iin kullanlan bir yntem.

46

ARUS YUMUL

Batllamay hedef alan Trk modernleme projesi, modernlik syleminin merkezine Bat figrn oturturken ayn zamanda kendi tekisini kendi iinden yaratyordu. Batl kimliin kurgulanan Doulu kimlikle tezat iinde kurulmas gibi, Trk modernleme/Batllama projesi de bir takm zellikler ve adetlerin toplamna indirgedii kendi Doulusunu kurgulayarak onu oluturmak istedii yeni kimlikten dlyor; toplumu geleneksel ve modern olarak ikiye ayrarak bir kesimini tekiletiriyordu. Bu tekiletirme Batnn Douyu tekiletirmesinden farklyd, nk teki olmann olanakszlnn reddini ieriyordu (Sayyid, 1994: 270). Cemaatsel snrll ve yerellii ile Doululuu artran her ey insan znn evrenselliine meydan okuyan zellikler olarak alglanp, utan kayna haline dnyor, bu durum kiinin kendisinden utanmasn da beraberinde getiriyordu. Kendinden utanma, hatta nefret etme, medeni topluma katlmann denmesi gereken bedelleri olarak grlyordu (Bauman, 1993: 131). Belki uzun sre Avrupallarn hi Trke benzemiyorsunuz yorumlarndan duyulan haz, Doululua/kendine kar duyulan bu utantan kaynaklanyordu. Bu da Baumann tutarszln iselletirilmesi (1993: 128) olarak tanmlad durumu douruyordu. Utan sadece bireyin medeni yaam normlarna uygun yaamasyla kurtulunabilen bir duygu deildir. Gayr medeni damgasndan kurtulmak iin hayal cemaatin dier bireylerinin de bu davran kodlarna uygun davranmas gerekir ki kolektivite tekilikten syrlabilsin (Bauman, 1993: 131-2). Bugn medenilemeden Anadolunun barndan kopup Avrupaya giden Trklerin gayr medeni davran ve bedenleriyle Avrupa nezdinde Trkln imajn zedelediklerine dair ikayetlerin temelinde bu kolektif utan duygusu yatmaktadr: elbette hakszlk bu. nk ...[Avrupada] yaayan Trklerin ounluu, adam gibi adamlar. Ama ne yazk ki kurunun yannda ya da yanyor ve iyi Trkler de ktnn yaratt dmanln kurban oluyorlar, (Krkkanat, 2000). Medenileme yoluyla tekilemeden kurtulanaca yolundaki beklentiler, evrensel kardelik, eitlik gibi vaadler gereklemez ve dlanma devam eder ise su dlayanda deil dlananda aranr (Bauman, 1993: 131-32). imdi syleyeceklerim, bazlarn ok kzdracak ama gerek: Avrupada ar sac ve rk partilerin ykselie getii tm lkeler, Trk gmenlerin ounlukta olduu yerler. Yani Haiderin Avusturyadaki, kn byk lde bizim Trklerin varl ve toplumda yarattklar isyan duygusuna borluyuz (Krkkanat, 2000). zellikle resm sylem geleneksel grd her eyi medenileme projesinden dlarken, popler sylem bu zellikleri yceltiyor (Kandiyoti, 1998) ve ortaya deiik derecelerde melezlemi kiiler kyordu. Yaratlmak istenen Batl zneye, Batll ve Doululuu deiik derecelerde ieren eitli zne pozisyonlar eklemleniyordu. Bu melezlik, Batll saf, tm Doulu zelliklerinden arndrlm bir zellik olarak alglayan entelektel duru tarafndan ar bir ekilde eletiriliyordu. Burada eletirilenler artk Siyah Trklerden ziyade Dou ile Bat

BTMEM BR PROJE OLARAK BEDEN

47

arasnda skm ve bu skmln da farknda olmayan Beyaz Trklerdir. Bu eletirinin ardnda yatan, modernliin sabit snrlar ile yaratmak istedii dzen dne duyulan zlem. Baumana gre modernite gl bir snflandrma ve kategorize etme drts tarafndan ynlendirilmektedir. Tutarszlk ile kararszlk, bir nesneyi ya da olay birden fazla kategoriye dahil etme olasl, endie, gerilim ve toleransszlk yaratmaktadr (1993:1). Oysa Trk modernlemesi, melez bir modernlemedir. Biimlerin mevcut uygulamalarndan ayrlp, yeni uygulamalarda yeni biimlerle yeniden kaynamas (Rowe ve Schellingden aktaran, Pieterse, 1995: 45) olarak tanmlanan melezlik, nce Batllam/modern, sonra da geleneksel olarak tanmlanan kesimlerin belirgin bir zellii olarak karmza kmakta, bu kesim merkeze tandka, merkezi kendi zellikleri dorultusunda yeni batan melezletirmektedir. Siyah olarak adlandrlan kiiler ise Beyaz Trkler hakknda kendi olumsuz imajlarn oluturmakta, onlar kendi kltrnden ve halkndan kopuk, steril enteller olarak adlandrmaktadrlar.

Karnaval
Yalnz olmak artk olmamaktr. Tzvetan Todorov, Genres in Discourse Diyaloun bittii yerde herey biter. Mikhail M. Bakhtin, Speech Genres and Other Late Essays

Eliasn medeni bedenler kavram, zellikle kamu alannda bedenlerin kontrolne ilikin nemli ipular verse de bedenin yceltilmesi, direnii gibi konularda suskun kalmaktadr. Eliasn yaklamnda denetleyen bilin ile denetlenen drtler arasndaki gerilimli denge bedenin bir blmnn dier blmlerine isyan etmesi, srekli atrofi gibi sosyal ilevlerin yerine getirilmesini gletiren durumlar yaratmakta, tatminsizlik, bkknlk duygularna yol amaktadr (1982: 202). Medenileme sreci ile birlikte Eliasn dikey salnmlar olarak tanmlad; korkudan sevince, hazdan pimanla hzl gidip geliler, yerini yatay yarklar olarak adlandrd sper ego ile bilinalt -hatrlanmayan istek ve arzulararasndaki gerilimli ilikiye brakmaktadr (1982: 242-3). Ani duygusal patlaylara yer vermeyen medenilemi toplumlar duygularn dzenlenmi bir biimde kontrolden kmasna olanak tanmak iin spor gibi, bedenin denetimli rahatlamasna izin veren aktivitelere ynelmektedir. Elias bunu medenileme srecinin doal bir paras olarak grmektedir. Oysa denetleyen bilin ile denetlenen drtler arasndaki gerilimli denge Bakhtinin (1984) karnavalnda2 karmza kmamaktadr. Karnaval kahkahann
2 Bakhtin, Rabelais konusundaki almasnda (1984) Ortaa ve Rnesans Avrupasndaki karnaval geleneini yorumlamaktadr.

48

ARUS YUMUL

hakim olduu popler kltrn damtlm eklidir. Bu kltr, ciddi, korkmu ve korkutucu olan, hi glmeyen, glmekten nefret eden, renksiz, yavan resm kltrle taban tabana zttr. Karnaval, deiim ve evrime kar dogmatik ve dmanca bir tavr taknan ve verili dzeni mutlaklatrmaya alan resm kltrn ciddiyetine meydan okur (1984: 160). Bu yzden zgrletiricidir. Karnaval diyalog ve katlm yceltir. nsanlar zgrletirip, biraraya getirir, onlar mterek yaama itirak etmeye tevik eder ( Jung, 1998: 105). Karnavaln en nemli zellii tutarszlktr. Toplumsal dzeni tersine evirir. Kral rolndeki kiiye ta taklp daha sonra kartlmas, sembolik de olsa, kraln gcne meydan okumaktr. Orada herkes eittir: Karnaval kutsal ile kutsal olmayan, yksek ile ala, tinsel ile cismaniyi harmanlayarak (Bakhtin, 1984: 285-6) mevcut hiyerarik ilikileri ykar. Bu kart kutuplar arasndaki mesafeyi daraltmaya alarak kiiler aras ilikilerin eklini dntrmeye alr. Yksek ve halk kltrlerini yeni batan tanmlar, ve insan bedenin doayla ban yeniden kurar (Bakhtin, 1984: 123). Alalma, adileme, beden ve -tuvalet ihtiyacn giderme, iftleme de dahil olmak zerebedenin tm ilevleri tutarszlkla bezenmi karnaval deneyiminin unsurlardr. Bu tutarszln bir paras olan beden kapal veya mahrem deildir. Aleni ve dnyaya ak bir bedendir. zerk ve bireysellemi modern bedenin aksine kolektif bir varlktr. Karnaval bu arpc zellikleriyle zihin/beden, tin/madde, zne/nesne, ben/teki kartln reddeder. Karnaval diyalojik bir paradigma ile bu blnmelerin stesinden gelmeye alr. Diyalog tek tarafl konuma deildir. Konuan ile konuulann karlkl etkileimi sz konusudur. Diyalou oluturan esas unsur cevaptr. Diyalojik iletiimde ncelik; etkin bir karlkl anlamann zeminini hazrlayan cevaba aittir. Cevapsz bir konuma diyalog deildir, ancak monolog olabilir. Anlama ve cevap diyalektik bir i ie geile birbirini biimlendirir; biri olmadan teki olamaz (Jung, 1998:101). Bakhtinin cevap unsurunu n plana karan diyalojiklik ilkesi tekine kar sorumluluu da iermektedir. Bu ynyle kiiye tekine kar sorumluluunu hatrlatan ve onu birlikte var olmaya aran Levinasn yz kavramn artrmaktadr. Bugn Trkiyede popler kltrn egemenliine kar k, bir anlamda yaygnlaan tutarsz, snr ve had tanmayan, her trl hiyerariyi altst eden, farkllklar n plana karan ynyle, kamu sahasn homojen olarak alglayan resm gre meydan okuyan karnaval tarz yaama kar ktr. Sylem dzleminde birbirlerini tamamen dlayan, konumakla yetinip cevab duymayan sabit durular, gndelik yaam dzleminde eitli ekillerde birbirlerine eklemlenmekte, bu da saflk iddia ve zlemlerine meydan okumaktadr. Karnaval tarz yaama ynelik tutumda bir ak/nefret ilikisi gzlenmekte; bu ilikideki aka medenilemi bedenin gerilimli yaamndan ka drts yol amaktadr, ne de olsa karnaval, bedene hak ve drtlerini iade eder bastrlm arzularmz tatmin etmemizi salar (Jung, 1998: 104).

BTMEM BR PROJE OLARAK BEDEN

49

KAYNAKA
Ard, E. (1989) slam Teksasta!... ve daha neler..., zlenimler II, Cep Kitaplar, stanbul. Bakhtin, M. (1984) Rabelais and his World, Indiana University Press, Bloomington. Bauman, Z. (1993) Modernity and Ambivalence, Polity Press, Cambridge. Bora, T. (1994) Trkiyede Milliyetilik Sylemleri: Melez Bir Dilin Kaln ve Dzensiz Lugat, Birikim, Kasm. Cevizci, A. (1999) Paradigna Felsefe Szl, stanbul, Paradigma. Ceyhun, D. (1992) Ah, u Biz Kara Bykl Trkler, E yaynlar, stanbul. Craik, J. (1994) The Face of Fashion: Cultural Studies in Fashion, Routledge, Londra. Elias, N. ( 1978) The Civilizing Process, Cilt I: The History of Manners, New York, Pantheon Books. Elias, N. (1982) The Civilizing Process, Cilt II: State Formation and Civilization, Oxford, Basil Blackwell. Felski, R. (1995) The Gender of Modernity, Cambridge, Harvard University Press. Finkielkraut, A. (1995), Sevginin Bilgelii, (ev.) Ayen Ekmeki, stanbul, Ayrnt. Gardiner, M. (1998) The Incomparable Monster of Solipsism Bell, M.M ve Gardiner, M. (der.) Bakhtin and the Human Sciences iinde, Sage, Londra. Grsoy, . 99 Model Maganda Gazete Pazar, 14-21 Mart. Jung, H. Y. (1998) Bakhtins Dialogical Body Politics, Bell, M.M. ve Gardiner, M. (der.) Bakhtin and the Human Sciences iinde, Sage, Londra. Kadolu, A. (1993) (Alaturkalk ve ffetsizlik Arasnda) Birey Olarak Kadn, Gr, May: 58-62. Kandiyoti, D. (1998) Modernin Cinsiyeti: Trk Modernlemesi Aratrmalarnda Yeni Boyutlar, Bozdoan, S. ve Kasaba, R. (der.), Trkiyede Modernleme ve Ulusal Kimlik iinde, stanbul, Tarih Vakf Yurt Yaynlar. Krkkanat, M. G. (2000) Abdeshane Kltr, Radikal, 18 ubat 2000. Kozanolu, C. (1995) Pop a Atei, letiim, stanbul. Mauss, M. (1973) Techniques of the Body, Economy and Society, 2, 70-88. Mort, F. (1996) Cultures of Consumption: Masculinities and Social Space in late Twentieth Century Britain, Routledge, Londra. Pieterse, J. N. (1995) Globalisation as Hybridization, Featherstone, M. ve Robertson R. (der.) Global Modernities iinde, Sage, Londra. PROFL 97 Trkiye, stanbul, Piar Gallup. Sayyid, B. (1994) Sign OTimes: Kaffirs and Infidels Fighting the Ninth Crusade, Laclau, E. (der.) The Making of Political Identities iinde, Londra, Verso. Seidler, J.V. (1995) Unreasonable Men: Masculinity and Social Theory, Routledge, Londra. Shilling, C. (1993) The Body and Social Theory, Sage, Londra. Taylor, C. (1989) Sources of the Self: The Making of Political Identity, Cambridge University Press, Cambridge. Wacquant, L. (1989) Towards a Reflexive Sociology: A Workshop with Pierre Bourdieu, Sociological Theory, 7, 26-33. Yumul, A. (1999) Scenes of Masculinity from Turkey, Zeitschrift fr Trkeistudien, 1.

50

Body as an unfinished project

The distinction made between White and Black Turks is discussed with respect to the concept of civilised bodies, a concept developed from Norbert Elias The Civilising Process. The particular construction of civilised bodies, it is argued, has to do with the nature of the Kemalist project of Westernisation, which to quote Sayyid had to Orientalise in order to Westernise. That is, the Other in opposition to whom identity is constructed had to be created from within, which led to what Bauman calls the internalization of ambivalence. The way the uncivilized body is represented, it is argued, is reminiscient of Bakhtins animalistic, grotesque body which is opposed to severance from the material and bodily roots of the world and does not renounce the earthly. Bakhtins dialogical principle is discussed with respect to dialogical body politics.

51

Evde Taylorizm: Trkiye Cumhuriyetinin ilk yllarnda eviinin rasyonellemesi (1928-40)*


Yael Navaro-Yan**

1930lu ve 1940l yllarda dzgn bulak ykama, verimli temizlik ve uygun ocuk bakm gibi ev ileri, modern bir ulus-devletin temellerini yaratmaya alan Trk milliyetilerinin ok nemli bir ilgi alann oluturuyordu. Mutfak ierisinde meknn rasyonel bir ekilde nasl dzenlenecei, diki eyalarnn anlalabilir bir biimde nasl tertiplenecei, yemek piirilirken hangi llerin kullanlaca ve ocuklarn ne vakit uyutulaca hararetle tartlan konu balklaryd. Kadnlarla ilgili yaynlara katkda bulunanlar, Trk kadnlarnn icra ettii ev kadnlnn niteliini eletirel bir sorgulamaya tabi tutuyorlard. Eski kuaklarn iptidai ve ananevi yntemlerine kar, yazarlar daha fenni ve asri ev ii yntemleri haber veriyorlard. Ev ekonomisi ders kitaplar, t, diki ve ocuk bakmnn en iyi tek yolunu tavsiye ediyorlard. Meslek okulu retmenleri mutfak ii iin yeni bir tanzim ve tasnif tavsiye ediyorlard. Bulak ykamayla ilgili daha rasyonel metodlar popler dergilerin ev kadnlarna ayrlan sayfalarnda neriliyordu. 1920ler ve 1930lar Trkiyesindeki bu rasyonelletirilmi ev hamlesi aslnda uluslararas daha verimli ev yapm hareketi ile e zamanlyd. Frederick Winslow Taylorun endstriyel verimi katlamaya ynelik zaman ve hareket almalar hararetle tartlrken, ABD ve Avrupadaki ev ekonomistleri fabrikada ie yarayan yntemlerin evlerde de ie yarayacan dnmeye baladlar. Batl ev mhendislerinin ev ii verimlilik zerine yazdklarn Cumhuriyetin ilk yllarnda Trkeye eviren yazarlar, Taylorun prensiplerinin Trk hanelerine
(*) Yazar, bu projenin ortaya kna ve olgunlamasna yn veren Brinkley Messicke ve eletirel katklar iin Zachary Lockmana teekkr eder. Bu makalede, John D. Kelley ve Rena Ledermanla yaplm tartmalardan da faydalanlmtr. (**)Cambridge niversitesi, Sosyal Antropoloji Blm.
TOPLUM VE BLM 84, BAHAR 2000

52

YAEL NAVARO-YAIN

uyarlanmasn tartmaya baladlar. Fenni ev kurma zerine bu makalelerin yazld zamanlarda (1928-40), Trkiye ulusal dirili ve (milliyetilerin anlad ekliyle) asrileme abalarnn doruk noktasndayd. Batllama Osmanl mparatorluunda ok daha erken bir dnemde balamt. 18. ve 19.yzyllar boyunca Avrupadan alnan yeniliklerle Osmanl toplumsal kurumlar yenilenmeye alld. Ancak 1923te cumhuriyetin ilanyla Mustafa Kemal Atatrk ve devleti daha kararl bir ekilde Trkiyenin Batllama reformlarn ynetmeye balad. Ev, asrileecek kltrel alanlar iinde merkez bir yer tutuyordu. Aslnda asri Trk hanesini lkletirmek, Trk milliyetilerinin asri ulus-devlet tasarmlarn tamamlayc nitelikteydi.1 Kendisinden nce gelen deiik ideolojik ynelimlere sahip birok milliyeti aydn gibi, Atatrk, Trk yaam biimlerinin, hanelerinin, ailelerinin ve kadnlarnn asrilemesini istediini olduka bilinli bir ekilde konumalaryla ilan etmiti. Byle bir niyet tayan Atatrk ve devleti kadnlara ynelik birok byk reform gerekletirdi: kz ocuklarnn eitimi zorunlu klnd, daha nce erkeklere ayrlm olan birok meslee kadnlarn da girmesi saland, ok elilik yasakland, aile yasas deitirildi (1926), pee taklmas kamusal alanda alay konusu edildi (1928) ve kadnlara oy kullanma hakk verildi (1930-34).2 1928de Kz Enstitleri ald. Ama Trk kzlarn ulusal deerlerle yetitirmek ve onlar ev ilerinde daha verimli hale getirmekti. Okullara verilen grev Trk evlerinin asriletirilmesinene dair ayrntl bir ierik tayordu: yaam biimlerinin, modann, dekorasyonun, temizliin, diki ve ocuk bakmnn deitirilmesi. O zamanlar Avrupal ve Amerikal ev mhendislerinin tahayyl ettii asri hanelerde Taylorun verimlilik kurallar merkez bir rol oynuyordu. Trkiye Kz Enstits idarecileri zamann bu yabanc modernite tahayyln hemen benimsediler ve kltrel bir tercmeyle bunu Trkiyenin ihtiyac olarak algladklar eyler zerinde uyguladlar. Yirmili yllarn ortalarnda, bu enstitler, Trkiyede rasyonelletirilmi ev iini savunan kurumlarn en banda yer ald.3 Bu makalenin konusu, devletin, Kz Enstits idarecilerinin, ev ekonomisi retmenlerinin ve ilk dnem Cumhuriyet Trkiyesinin kadn dergisi yazarlarnn tahayyl ettii ekliyle bu Taylorcu (asri) Cumhuriyet hanesidir.4
1 Ulus-devletlerin kuruluunda muhayyilenin rol iin bkz. Anderson, 1991. 2 1920lerde ve 1930larda Atatrkn kadnlara ynelik yapt reformlar iin bkz. Abadan-Unat, 1982; nan, 1968; Takran, 1976. 3 1928-1926 arasndaki dnem zerine younlamamn sebebi Kemalist dnemin nemli olduuna dair inancm deil Amerikan kaynakl yeni bir disiplinin o dnemde Kz Enstits Ev Ekonomisi derslerinde tantlyor olmasdr. 4 Bu almada, Kz Enstits bnyesinde yaymlanm olan ev ekonomisi ders kitaplarndan, renci yaynlarndan ve yllklardan, kadn dergilerinden ve 1920lerde ve 30larda Trkiyede ev ekonomisi eitimi alm kadnlarla yaptm grmelerden faydalandm. Her ne kadar inceledi-

TRKYE CUMHURYETNN LK YILLARINDA EVNN RASYONELLEMES

53

Kurumlarda, dnya grlerinde ve ekonomide makro dzeyde grlen dnmleri alan Osmanl mparatorluu ve Trkiye tarihileri modernlemeyi teleolojik olarak, ya verili bir aama ya da gerekten gerek bir varlk olarak ele aldlar. Verilen cevaplar epey farkl da olsa, tarihsel aratrmay arlkla ekillendiren tek bir soru vard: Trkiye, Avrupa kkenli (olduu varsaylan) modernleme dnemine nasl girdi?5 Modernlik kavramn fetiletiren farkl Trkiye tarih yazmlar, bu kurgunun anlam zerindeki kltrel eitlilii, ve bu anlam zerine verilen yerel mcadeleleri grmezden geldi. Asrilemeyi nceden belirlenmi bir mant olan doal tarihi bir sre olarak yorumlayarak, bu literatr de modernizasyon teorisinden ayrlamamtr. Ancak asrilik kavramn doallatranlar yalnzca Osmanl mparatorluu tarihileri deildi. Postmodern teorilerin ou da benzeri fetiletirmelere msaade etmitir. Disiplin ve dzenin 18. ve 19. yzyl Avrupa toplumsal kurumlarnda ykseliini anlatan nl eserlerinde Michel Foucault modernlie yeni bir yorum getirmitir. Bu yoruma gre modernlik yeni bir sylem ve deien iktidar meknizmalar iin toplumsal bir sahadr (Foucault, 1979). Foucaultnun Jeremy Benthamn panoptikonu zerine yapt alma, sosyal bilimcileri dzen kavramnn merkezde olduu bir modernlik kategorisi tahayyl etmeye tevik etti.6 Bu dnce izgisi dorultusunda, Batl olmayan lkelerin rencileri, smrgeci koullarda grlen panoptikon ve bunun disiplinli dzeninin eitlemelerini aramaya baladlar. rnein, 19. yzyln smrgeletirilmi Msrnda dzenin ve disiplinin yayln alan Timothy Mitchell, bu tip dzenlemeye dayal anlayn smrgeci niteliklerini gstermitir (Mitchell, 1988). Mitchelln almas bylesi disiplin edici bir modernliin baka bir biimini anlamay amalyordu. Ancak Mitchell, Avrupa disiplinlerinin alcs olan Msrllarn failliine, kar klarna ve bu disiplinlerle olan diyaloglarna ok az nem verdi. Bunun sonucunda da yapt alma modernizasyon teorisinin baz varsaymlarn yeniden retti. Ancak dzenin kendilerine yabanc olan tekniklerine maruz kalan insanlar kendilerine retilen yeni hareket, eylem ve varolu biimlerini tamamen iselletirmezler. Bu gibi yeni sylemleri itirazsz bir ekilde zmsemek yerine, smrgeletirilmi halk, neyin kabul
im metinlerin sadece kk bir ksm Taylorismden aka bahsetse de, tamam ev ilerini yapmann en verimli, en bilimsel ve en iyi tek yolu ile ilgileniyor. Alnt yaptm tm kaynaklar 1928 sonrasna aittir. Bu, dil devrimi ile Arap harflerinden Latin harflerine gei ile balantl belirgin bir kopu anlamna gelmemelidir. Hane rasyonelliine ynelik tartmalar Cumhuriyetten nceki dnemlere dayanyor. Osmanlca yazlm bir ev-ekonomisi ansiklopedisine rnek olarak bkz. zzet, Mehmet, Rehber-i Umur-u Beytiye. 19. ve 20. yzylda km dier kadn dergilerinin yan sra bir kadn gazetesi olan Hanmlara Mahsus Gazete (stanbul, 1895-1908) de baz saylarn ev verimlilii konularna ayrmtr. Bu makalede incelediim diyaloglar, evin daha geni bir Osmanl-Trk tarihinin sadece bir alt-blm olarak anlalmaldr. 5 rnein bkz. Lewis, 1961; Berkes, 1964; Keyder, 1987; slamolu-nan, 1987. 6 rnek olarak bkz. Harvey, 1989.

54

YAEL NAVARO-YAIN

edilecei, nasl tepki gsterilecei ve nelerin reddedilecei konusundaki diyaloglara aktif bir ekilde katlrlar. Diyalog balamnda, Mikhail Bakhtinin tarih fikrine gre, Avrupadan gelen eyler srekli olarak yeniden ekillenir ve yeniden tanmlanr.7 Bunun tesinde, smrgeletirilmi uluslarn ounun Avrupallarla karlamadan nce kendilerine zg rasyonellik, disiplin ve dzen fikirleri vard. Dzensizlik onlarn doal hali deildi. Msr ve Trkiye gibi yerlerde yerli kltrler disiplin biimlerine fazlasyla ainayd. Ortadouda, basmakalp bir ekilde modernizasyon dnemi diye adlandrlan dnemden (rnein on dokuzuncu yzyl) nce Arap ve Osmanl ordular, kurumlar ve brokrasileri farkl dzen biimleri denemiler ve yerletirmilerdir. Bylece dnm Foucaultnun sylemsel kopu fikrindeki gibi ani ve sreksiz olmam, aksine eski dzenli kltrel yaam biimleri ile daha ok sreklilik ve kaynama gstermitir. Lisa Rofelin, 1978-79 ekonomi reformlarndan sonra indeki ipek fabrikalarnda yrtlen bilimsel ynetime dair yakn zamanda yapt alma, yabanc disiplin tekniklerinin benimsenmesi srecinde grlen kltrel kaynamalar inceliyor. Post-modernizmin (zc) modernlik kurgularnn mkemmel bir eletirisini yapan Rofel, indeki kltrel balamn zelliklerini ortaya karr. Bu balamda, iilerin eski kltrel mekn mantna dair hatralarnn, Batl biimlerin kolayca taklit edilmesini nasl engelledii grlmekteydi (Rofel, 1992: 93-114). Bu etnografik makalede de, Trk kadnlarnn yirminci yzyln balarnda ev ileriyle ilgili girdikleri diyaloun analizi zerinden modernin kurgulanndaki kltrel eitlilie dikkat ekmek istiyorum.8 Hane rasyonalizmi kavramlatrmalarna vurgu yaparak Rofel gibi ben de analitik modernlik kategorisini eletirmeyi amalyorum. Modernlii, Trkiyenin ancak giri yapabildii, Aydnlanma Avrupasnn ise ulat doal bir aama olarak grmek yerine onu, Trk milliyetilerinin ve dierlerinin kltrel olarak (ve bylece de farkl biimlerde) tahayyl ettikleri tarihsel bir kurgu olarak ele alacam. Trk evlerinin nasl modernlemi olarak dnldn sorgulayacam. Ev dzenlenmesi ve alk, diki ve bulak ykama gibi ev ileri iin yeni olan, tavsiye edilmi teknikleri inceleyerek Kemalist milliyetiliin ou orta snf olan geni bir kadn kitlesini nasl etkilemeyi amaladn gstereceim. Daha dzenli evleri savunan Kz Enstitleri, Avrupa hane Taylorizmini yeniden retmek yerine, o zamanlar Trkiyeye nfuz etmi genel rasyonalite, verimlilik ve dzen sylemleri hakknda belli sektrlere ynelik canl diyaloglarn yer alabilecei verimli alanlar yaratyorlard. te, hane Taylorizmi zerine Avrupa
7 Bkz. Bakhtin, 1986 ve Bakhtin, 1981 8 Bu makale, Mitchellin ve Rofelin almalarnn bir adm ilerisinde, toplumsal cinsiyet ve beden disiplini almalarn da ierir.

TRKYE CUMHURYETNN LK YILLARINDA EVNN RASYONELLEMES

55

sylemlerinin vld, eletirildii ve yeniden biimlendii bu canl iliki ortamna dikkat ekmek istiyorum.9

Frederick Winslow Taylor ve en iyi tek yol


1880lerde makine aralarnn artmas ve geni lekli retimin yaygnlamas 19. yzyln ikinci yarsnda Avrupa ve ABDde rasyonalizasyona yeni bir hz kazandrd. Dnemin endstri mhendislerine gre verimlilii, retkenlii ve daha az israf etmesiyle makine, bir insan potansiyeli imgesini temsil ediyordu (Doray, 1988). Philadelphial bir endstri mhendisi olan Frederick Winslow Taylor (1856-1915) makineyi ideal insann modeli olarak gren ilk kiilerdendir. 1880de ynettii Midvale elik irketini bilimsel ynetim ve zaman ve hareket almalar diye adlandrd almalaryla tantrd. Endstriyel ynetimi bir bilim olarak alglayan Taylorun zamanla ilgili almalar her endstriyel grevi yerine getirmenin tek bir en iyi, en verimli yolunun olduunu iddia ediyordu (Gilbreth ve Carey, 1948: 113-114). Taylora gre eski fabrika sisteminde iveren ii iilere brakyordu. Hakim olan, tahmin esasna dayal kurallard ve ilerin yerine getirilmesi iilerin yeteneklerine ve o anki hayal glerine kalmt (Taylor, 1914: 62-63). iler kendi aletlerini kullanyor ve ilerini kendi bildikleri ekilde yapyorlard. Taylora gre bu sistem fabrikann genel retkenliini dryordu. Pratik kurallar yerine iler bilimsel, rasyonel bir biimde yaplrsa, fabrikann retkenlii kat kat artacakt. Bunun nda, Taylor zaman ve hareket almalarnn temel prensiplerini belirledi:
1. Her iinin iini yaparken kulland temel ilem ve hareketler dizisini ve bu ileri yaparken kulland aletleri tam olarak tespit et. 2. Kronometreli bir saat kullanarak her bir temel hareket iin ne kadar zaman gerektiini belirle ve sonra her i iin en hzl olan yolu se. 3. Hatal, yava ve gereksiz tm hareketleri ele. 4. Tm gereksiz hareketlerden kurtulduktan sonra, en hzl ve en iyi hareketlerle en iyi aletleri bir dizi iinde topla. Bu en iyi metod standartlar ve yle kalr (age. :117-118).

Bir ok Trk sosyal bilimci, erken Trkiye Cumhuriyetinde gerekletirilmi, kadnlarn konumunu etkileyen makro-dzey siyasi dnmleri anlamamza katkda bulunmutur. Kemalist paradigma ierisinden yazlm eserler iin bkz. Takran, nan ve Abadan-Unat; Kemalist durua kar son dnem feminist almalar iin bkz. Arat (1989), Toprak (1982) ve Kandiyoti (1987); Trkiyede toplumsal cinsiyet zerine sosyalist-feminist teori iin bkz. Tekeli (1982) ve Tekeli (1988). Yeni yaynlanm kitaplar Istanbul Households: Marriage, Family and Fertility 18801940da (Cambridge, 1991), Alan Duben ve Cem Behar, stanbulda, ulusal dnm dnemi srasnda Avrupai tarzlarn ev hayatnda ne gibi ayrntlarda grldn inceliyorlar. Benim almam da, kadnlarn gndelik hayatlarndaki ayrntl dnme verdii nem asndan onlarn almasna benziyor. Ancak, benim vurguladm nokta sadece ev hayatnn Batl tarzlarnn yaylmas deil, modernlik denilen olgunun bu zel ekli zerinde verilen mcadelelerdir.

56

YAEL NAVARO-YAIN

1910da Frank ve Lillian Gilbreth mikrohareket almas olarak adlandrdklar daha gelimi bir teknoloji zerinde alarak Taylorun verimlilik tekniklerine katkda bulundular. Bu yeni almada iler daha da kk paralara ayrlyordu (Gilbreth ve Gilbreth, 1916: 119-120). Daha sonra yine Gilbrethler tarafndan yorgunluk almas ile de dinlenmeye ayrlan zamandan tasarruf edilmesi planlanyordu. Bilimsel ynetimin prensipleri ve metodlarnn her trl insan aktivitesinde, sanayi rgtlenmelerinden evlerimizin ynetimine kadar her alanda uygulanabilecei syleniyordu (age.: 7-8). Gilbrethlerin ocuklarnn yazd otobiyografik roman olan Cheaper by the Dozenda, aslnda Frank ve Lillian Gilbrethin zaman ve hareket almalarn evlerinde de uygulamaya altklar gsteriliyor.
Evde ie yarayan yntemin fabrikada da ie yarayacana ve fabrikada ie yarayann evde de yarayacana inanyorlard (Gilbreth ve Carey, 1948: 37).

Fabrika ile ev arasnda denklik olduunu ne sren tartmalar srerken Amerikal kadnlar ev ekonomisi bilimini gelitirmeye baladlar. Geleneksel ev ii metodlar onlara giderek rahatsz edici bir biimde geliigzel gzkmeye balad (Shapiro, 1986:4). Taylor ve Gilbrethin iaret ettii gibi eer endstriyel ileri yapmak iin en iyi tek bir yol varsa, ev ilerini yapmann da rasyonel bir yolu olmalyd. Profesyonel bir psikoloji eitimi alm olan Lillian Gilbreth, ailesinin sahip olduu fabrikada uygulanan zaman ve hareket tekniklerini eve uyarlad. Eve uyarlanan bilimsel ynetim nce ev kurucusunun u anki ilerini dikkatlice gzden geirerek, iin her blmn inceleyecek ve bylece hangi aamalarn elenebileceine karar verecek ve zamandan kazanacakt.10 Ev ilerinde verimlilik almalarnn nde gelen isimlerinden biri de Christine Frederick idi. Ona gre, bilimin eve sokulmasyla kadnlar daha nce sahip olmadklar bir zgrlk kazanmlard. Frederick yle bir sonu karyordu: Eer kadnlar verimlilik almalarn evlerine uygularlarsa ev ii kadnlarn sahip olabilecei en parlak kariyere dnecektir (Frederick, 1913: 100-101). Bylece, zel alan, Taylorizmin daha geni kapsaml politik syleminden tecrit edilmemi oluyordu. Tam aksine, yeni verimlilik sylemi ev ve unsurlarn yeniden yaplandrmak, yeniden anlamlandrmak anlamna geliyordu. 1927 Mart-Nisannda Lillian Gilbreth, Columbia Universitesi Teachers Collegede ev yapm zerine bu gibi konularn tartld bir konferans ynetti. Konferans hakkndaki bir raporda yle deniyordu:

10 Bkz. Bureau of Publications of the Teachers College at Columbia University, Homemaking as a Center for Research. Report of the Teachers College Conferences on Homemaking, 1927: 11.

TRKYE CUMHURYETNN LK YILLARINDA EVNN RASYONELLEMES

57

Evin modern anlam nerdeyse sfat olan evcil kadar radikal bir deiiklie uramtr. Evin ne olmas gerektii ya da evin ne olarak yaplabilecei nemli sorulardr (retmenler Okulu Raporu: 4).

Grld gibi, Taylorizm sylemi fabrika iilerini makineletirmeyle yetinmedi, kadnlarn yaamnda da reformlar yapmaya alt. Amerikal Taylorizm mhendisleri metodlarn evrensel lekte ve herhangi bir corafi yerleimde uygulanabilecek ekilde tasarladlar.11 Birinci Dnya Savandan ksa bir sre sonra bilimsel ynetim fikri Avrupada ciddi bir ilerleme kaydetti.12 Taylorun prensipleri Weimar Almanyasnda ve Fransada, hem fabrikalarnda hem de evlerinde Taylorcu metodlar uygulamaya balayan sanayicileri ve politikaclar byledi.13 kndan fazla bir sre gemeden Taylorun metodlar smrge ve yar smrge lkelerde de yaylmaya balad. Tahayyl edilen modern iin makineleme yeni bir iaret oldu. Bu uluslarn ynetici snflar smrgeci efendileriyle rekabet edebilmek iin Taylorun rasyonel metodlarn benimsemeye baladlar (Ellul, 1964: 118). Erken cumhuriyet dnemi Trkiyesi bilimsel ynetim tekniklerini ilk alanlardan biri oldu. Trk devlet ve i adamlar, bamszln yeni kazanld sava sonras Trkiyesinde en ok Taylorizmin bilimsel yntemlerinin zenginlik getirici olduunu dnyorlard. Verimlilik, zayiatn dmesi ve retkenlik yeni devletin en temel prensiplerini oluturdular. Ancak Taylorizm yalnzca Trk fabrikalarna girmekle kalmad, evlere de girdi. 1927de Trk eitimini denetlemesi ve iinde bulunduu hal zerine bir rapor hazrlamas iin Trkiyeye davet edilen John Dewey gibi Batl eitim uzmanlarnn tavsiyeleri zerine Trk Milli Eitim Bakanl tarafndan Kz Enstitleri ald (1928-29). Enstitlerin kurulu amac gen kadnlar ileri bir aile messesesinin iinde bir anne olarak yetitirmekti.14 Dzen, rasyonalite ve disiplin gibi fikirlerin orta gelir dzeyli Trk hanelerine girmesinde bu enstitler merkez bir rol oynayacakt. 1940a gelindiinde stanbuldan Diyarbakra 32 ehirde 35 kz enstits, Trk kadnlarn hem ulusal kltre uygun hem de ev ilerini yapmada bilimsel yntemlere gre eitmekteydi. Bu ehir merkezli okullar tamamlayc olarak da 59 kasabada amac Yetikin kadnlarmza ileri bir ev ve cemiyet hayatnn metodlarn, bilgilerini retmek15 olan 65 ta11 Copley, 1923. Copley, Taylorn resm biyograficisi idi. 12 Milletler Cemiyeti, Uluslararas alma rgt (1927) International Economic Conference: Scientific Management in Europe, Cenevre. 13 Weimar Almanyasnda Taylorizmin eve ve fabrikaya uyarlanmasna ynelik almalar iin bkz. Nolan (1990). Fransada bilimsel ynetimin yaylmasna ynelik almalar iin bkz. Drury (1922). 14 Bkz. Onay, 1938: 8. 15 Kz Enstitleri ve Sanat Okullar Sergisi: 8.

58

YAEL NAVARO-YAIN

ne Akam Kz Sanat Okulu almt. 150 Ky Kadn Gezici Kursunun dzenledii ilerici hane ynetimi seminerleri ile bu prensipler taraya da tanmt. Toplam olarak, bu teknik okullara 1923-24 retim ylnda katlan kadn says 505 iken, 1940-41 retim ylnda bu say 16.500e kmt.16

Evde akl kullanmak


Kz Enstitleri olduka ak bir biimde ev Taylorizminin propagandasn yaptlar. nl bir enstit retmeni olan Sheyla Arel Taylorisme (1936) balkl bir kitap yaynlad. Kendi deyiiyle bu kitap ev kadnlarna evini maddeten ve dolayisile manen mesud edebilmesi iin bilinmesi lazm gelen fenni bilgiler sunan bir klavuzdu (Arel, 1936:3). Kitap, Taylorizmin bir tanmyla ve tarihesiyle balyordu. Arel, Taylorisme demek; usulle alarak az zamanda ok i meydana karmak demektirdiyordu (age):
Emerson ve Taylor isminde iki ngiliz alimi fabrikalara ve hatta maazalara girdiler, i bandaki adamlar mahede altna aldlar, onlarn hareketlerini ett ettiler ve nihayet uzun bir incelemeden sonra iilerin ne iin yok yere vakit sarfettiklerini kefettiler ve i esnasndaki yanl hareketleri meydana kardlar. Bu tetbik ve mahedelerin neticesinde muhtelif ilere ait az zamanda ok i meydana karma usullerini tesbit ettiler (age: 4).

Bilimsel ynetimin kkenlerini bylece anlattktan sonra, Arel bu ynetimin uygulamalarn evle ilikilendirmeye balad:
O sralarda ngilterede Christine Frederich ismindeki kadn da bu, Taylorisme yani metodla alarak az zamanda ok i karma sistemini ev ilerine tatbik etti (age).

(Aslnda yazarlarn hepsi Amerikal, Taylorizm de bir Amerikan icad iken Arelin Emerson, Taylor ve Fredericki ngiliz olarak dnmesi ilgintir. Bu, 1920 ve 30lar Trkiyesinde Batdan bir eyler alnmasnn Avrupadan zellikle de Fransa ve ngiltereden bireyler benimsenmesi anlamna geldiini gsterebilir. Trklerin imgeleminde Bat ya da modernin ina edilmesinde ABD henz merkez bir rol oynamyordu.) Arel, Fabrika ve atelyelerde iilere en iyi usulleri telkin etmek veya retmek iin bir snf salahiyettar kimseler bulunur, evde ise bu ii grecek sahibi salahiyet kimse ancak ev kadndr (age: 8) diyordu. Bylece, u sonuca varyordu: Bir kadnda idareci fikri ne kadar kuvvetli olursa, ii o nispette kolaylar (age: 7). Ancak Taylorizmi ve rasyonelletirilmi ev iini tartanlar ve bunlarla ilgili eviriler yapanlar yalnzca nl enstit retmenleri deildi. Bu yeni rasyonali16 Bu istatistikler, Erken Cumhuriyetin Eitim Bakanlnn teknik eitim raprolarndan alnmtr. Bkz. Kz Teknik retim (1945), 9-54 ve T. C. Maarif Vekillii (1941) Teknik retim Hakknda Rapor.

TRKYE CUMHURYETNN LK YILLARINDA EVNN RASYONELLEMES

59

te sylemi hakknda sregiden diyalogda enstit rencileri de aktif bir biimde yer alyorlard. 1930larn ortasnda zmir Cumhuriyet Kz Enstitsnde renci olan ncila Yar, 1936 okul yllnda Modern Hane Ynetimi: Evde Taylorizm balkl bir makale yaynlad. Kaynak olarak LOrganisation Menagere adl Franszca bir metni kullanan ncila yle yazyordu:
Taylorizm prensipleri bu gn bir ilim haline giren ev idaresinde ok ehemmiyetli bir yer tutmaktadr. . . . Bu prensiplerin memleketimizde de kullanlmasn temenni ederim. Ve mit ederim ki artk bizim ev kadnlarmz da islerinin karsnda armayacaklar, onlar kafalarn ileterek baaracaklardr (Yar, 1935-36: 40,42).

Trk kzlarna ev ilerinde akllarn kullanmay retmek enstitlerdeki ev ekonomisi derslerinin balca amacyd. Enstit yllna katkda bulunan baka bir gen yazar, Nezihe esefle dnn kadnnn . . . Kafasz, ku beyinli, dar ufuklu olduunu yazyordu (Nezihe, 1935-36: 12). Epey farkl bir yolla ncila da modern Trk kadnna imdiye kadar Endstride kullanlan i verimi esaslarn, kadn evinde zekas ile tatbik etmelidir tavsiyesinde bulunuyordu (Yar, 1935-36: 41). Nezihe, geleneksel evlerin aksine, modern ev zekalarn mezar deildir vurgusunu yapyordu (Nezihe, 1935-36: 13). Akln kullanlmasn nerirken enstit retmenleri ve rencileri gndelik faaliyetlerin yerine getirilmesinde bilimsel bir yol ngryorlard. Kzlarn teknik eitimi zerine yazlm bir hkmet belgesine gre Akam Kz Sanat Okullar : Evlenmi, olua ocua karm yetikin kadnlara, evlerini daha pratik ve ileri bir teknikle idare edebilmelerini, ocuklarn fenni bir bakmla bytebilmelerini salamay amalamaktadr (Kz Teknik retim). Ancak ocuk bakmnda yalnzca ehirli kadnlar yeniden eitilmeyecekti. Ayn hkmet belgesi byk ounluu kyl olan vatandalarmzn da bu eitim ve retimi salayan tekilattan geni lde faydalandrmann lzumuna phe yokturdiyordu (age.). Ky kadnlar gezici kurslar, kyl kadnlara ve kzlara temizlii, ocua shhi ve fenni bir ekilde bakmay, basit, ucuz fakat gzel bir ekilde giyinmeyi; kocasn, ocuklarn giydirmeyi, evini iyi ekilde idare etmeyi ve tertiplemeyi retmek ve onlar fena alkanlklardan kurtarmak grevini zerine almtr (age.). Daha bilimsel ev yapm en iyi tek yolun standartlatrlmasn gerektiriyordu. Bir Kz Enstits yayn yle diyordu:
Bugnk ileri cemiyetin btn ileri gibi ev ileri de, artk annelerden gelii gzel renilmeyecek kadar mtekamil bir hale gelmi; elbise, amar, nak, apka gibi btn kadn eyalarnn meydana getirilmesi, artk geni bir bilgi ve teknik ii olmutur (Kz Enstitleri ve Sanat Okullar Sergisi: 32).

Kz Enstitleri ite bu (yeni) ev yapm tekniini Trk kadnlar arasnda yerletirmek istiyordu. ncila Yar, Gilbrethlerin tula dizimi gibi endstriyel bir

60

YAEL NAVARO-YAIN

ile ilgili yaptklar zaman ve hareket almas deneyine dikkat ekiyor. Bir duvar amelesini tetkik edelim diye balad yazsnda unlar yazyordu:
Bir duvar amelesini tetkik edelim; duvar rmek iin yerden bir tula alyor ve duvara koyuyor. Fakat her tula alnda eilip dorulduka mesela kendisinin 80 kilo arlnda olduunu farz edersek- 80 kiloluk bir yk duvarn yksekliine kaldrmak mecburiyetinde kalyor. Bu amelenin yanna mnasip ykseklikte bir masa koyar, ve tulalar onun zerinde bulundurursak, iinin evvelce saatte 120 tula dizerken, simdi 350 tane dizebildiini grrz.17

ncila, Ayn usul evde de tatbik edilir. En ufak bir eyin yerini deitirmekle ev kadn yapt iin verimini artrabilir diyordu (Yar, 1935-36: 40). Akllarnda bu zaman ve hareket metodlar olan kz enstitleri, Trk kadnlarn verimlilik hakknda eitmeye, onlarn hane retkenliini artrmaya altlar. Yine ncila Kadn bu ileri yaparken amele gibi (Normal randman) esaslarndan istifade etmeli diyordu (age.). Buna gre ev ilerinde artk pratik kurallar ie yaramayacakt. Bundan sonra iler fabrikadaki bir montaj hattnda olduu gibi nceden programlanmal ve bir dzene sokulmalydlar. Gndelik her faaliyet iin uygun olan bir zaman ve verimli hareket birimi tespit edilecekti.

Sarmsak demetleri yerine kalori cetvelleri


Ev ok nemliydi. Evin ne olduu ve evin ne olmas gerektii, zerinde tartlan, ihtilafl bir konuydu. Bugnk ve Eski Kadn balkl makalesi ile Enstitsnn dln kazanan Aliye Temuin dier btn yeniliklere temel olabilecek, yurdu her sahada, bilhassa ekonomi alannda ykseltebilecek ancak evdir diyordu (Temuin, 1936-37: 17). Bir zaman tnelinde gezindii bu yaratc makalesinde, yazar eski Osmanl evini alayc bir tavrla yle tarif ediyordu:
Solda bir ocak; kede mangal; kutular, torbalar, bir yarm uval un; duvarda sarmsak soan dizileri, elekler, leenler, tavanda asl sepetler; hasl buras bana mutfaktan ziyade bir ky bakkaliyesi hissini veriyordu. Yemek odasna getik, yerde birka minderin ortasnda dzlm bir tepsi vard, boazlarna pekir sokulmu iki ocuk bir sahandan yemek avuluyorlard. Bizi grnce kalktlar, iyi terbiye grm olduklarn gsterir bir tavrla ellerimizi tutup yal azlarile ap diye ptler (age.: 19).

Aliye evin bu apak ortada olan dzensizliini ok yaknda grlecek olan cumhuriyeti Trk evinin dzeni ile karlatrr. Hayalinde ulusal lider Atatrkn birbirine eklenen reformlarn temsil eden zaman tnelinde yolculuuna devam eden Aliye yeni Trk evine ular:

17 Yar (1935-36) 40. Duvar demede mikro-harekete dair orijinal almalar iin bkz. Gilbreth (1909).

TRKYE CUMHURYETNN LK YILLARINDA EVNN RASYONELLEMES

61

Mutfaklarmzn duvarlarnda sarmsak dizileri yerine gndelik gda maddeleri ve kalori cedvelleri, aylk bte levhalar greceiz. Evlerimizde iyi yetitirilmi ocuklar ve btn bilgisini evinin idaresi iin kullanan, ekonomi ve tutuma dikkat eden kadnlar bulacaz (age.:51).

Aliyenin imgeleminde yeni Trk evi, eski Osmanl evinden keskin bir biimde ayrr. zmir Kz Enstits rencilerinden Rukiye Bayraktutan mezuniyetinden nce yazd iirde yle diyordu:
Bu bilgi kaynandan yllarca alnca hz, Yetiemez bizlere gklerde uan yldz. Yurtta nurlu bir afak bizimle belirecek, Ev hayat yepyeni bir dzene girecek (Bayraktutan, 1936-37).

Kz enstits idarecilerinin Taylorcularn en iyi tek yolunu titizce uygulamak istedikleri ev ileri unlard: bulak ykama, yemek piirme, diki dikme ve ocuk bakm. Ev ilerinde genel bir verimlilik yakalayabilmek iin ncelikle evsel mekn ve zaman da Taylorlatrlmalyd.

Doru bir biimde dzenlenmi mutfak


Mekn ve onun dzenlenmesi Taylorcu mhendislerin en nemli ilgi alanlarndan birini oluturuyordu. Fatigue Studyde (1916) Frank ve Lillian Gilbreth yle yazyordu:
ok kalabalk bir i ortamnda almak ok fazla yorgunlua sebep olur. Ancak ok az sayda ii ya da ynetici bunun farkna varr. Burada alkanlk devreye girer, ve dzen alkanl i ortamnn dzenli koullara sahip olmasn gerektirir (Gilbreth ve Gilbreth, 1916: 88).

Endstriyel verimlilikte iyerindeki dzen hayati bir unsurdu. Ev verimlilii hareketinde nemli bir isim olan Christine Frederick, Taylorculardan ald fikirlerle evde aletlerin kt yerleiminin zaman ve hareket kaybna yol aacan yazyordu (Frederick, 1913: 38). Kz Enstitlerindeki ev ekonomisi dersi iin hazrladklar ders kitabnda benzer bir konumda olan Pakize ve Nazm sel herey yerli yerine (mnasip) konmaldr diyorlard. sel Lzum grldke yerinden alnan bireyi kullandktan sonra baka tarafa brakmak ev iinde karkla mucip olurdiye yazyordu.18 Ev ekonomisi dersi retmenleri rencilerine mutfakta meknn doru dalm zerine dersler verdiler. Verimlilik yine ana konuydu. Aletler yle bir yerletirilmeliydi ki zaman ve enerji kayb olmamalyd. zmir Kz Enstitsnden bir renci yle diyordu: Bir aletin yerini deitirerek,
18 sel (1934-35). Eitim Bakanlnn 6. Haziran 1927de verdii bir kararla, bu metin, drdnc snflar iin standart ev ekonomisi ders kitab olarak kabul edilmitir.

62

YAEL NAVARO-YAIN

Ev kadn yapt iin verimini artrabilir. . . . Eer kadn taba ykayp tam karsnda duran bir rafa koyarsa yanl hareketleri yapmayp iinin verimini artrm olur (Yar, 1935-36: 40).

Makaleye, uygun ve uygunsuz bir biimde dzenlenmi mutfaklarn el ile izilmi rneklerinin bir karlatrmas eklenmiti. renci yazar ncila Yar bir Fransz kitabn referens gstermiti, ancak mutfak izimleri Christine Frederickin The New Housekeeping (1913) kitabndaki mutfak izimlerinin aynsyd. lk olarak Frederickin tasarlad ekliyle doru bir biimde dzenlenmi mutfakta balca aletler kullandklar ilerlerle uyum iinde olduklar yerlere yerletirilmeliydiler (Frederick, 1913: 59). Pratik konumak gerekirse, mutfak mekn, standartlatrlm bir yemek hazrlama ilemiyle uyum iinde olmalyd (age.: 96). Montaj hattndaki belli aamalara elik edecek ekilde dzenlenmi fabrikada olduu gibi mutfakta da aletler kullanmlarna gre gruplanmal ve yerletirilmeliydi (age.: 251-252). Frederick iki srecin tm mutfak iinde baskn bir yeri olduunu dnyordu: yemein hazrlanmas ve sonrasndaki temizlik:
Mutfak ilerinde grlen bu derece verimsizliin neredeyse tek sebebi bu iki ilemin ve zellikle her ileme ait malzemenin ayr tutulamamasdr (age.: 48).

ncila Yarn da eliyle izdii Frederickin model mutfanda, mutfak meknnn, karmaay, enerji kaybn, fazla hareketi nlemek amacyla blmelere ayrld grlebilir. Yanl tanzim edilmi mutfakta ev kadn karmak bir ilemler zinciri ierisinde yemei hazrlarken, doru tanzim edilmi mutfakta yemek sade bir ilemler zinciri ierisinde hazrlanyordu (age.) kinci yolla hem zaman hem enerji kazanlyordu. ncilann iddiasna gre bu iki mutfak tablosu Ufak bir tanzim hatas yznden ne kadar lzumsuz zahmete katlandmz gsterir (Yar, 1935-36: 40). ncilann elle izilmi mutfak rnekleri arasnda, Frederickin yanl dzenlenmi mutfan, evrensel bir mutfak dzeni ile karlatrmak amacyla dzensizlik bal altnda toplamas ilgintir. Baka bir deyile, ncilann izdii yanl dzenlenmi mutfak, onun kendi zamannda Trk orta snf evlerinde gzlemlediklerinin bir gsterisi deildi. Aslnda bu, Frederickin (Batl) dzensizlik kurgusunun yeniden retimi idi. Sonu olarak, Trk ev ekonomisi rencileri evrensel dzene ulamadan nce Batl dzensizliki renmek zorundaydlar.

Vakit cetveli
Taylorizmin dier bir ana prensibi ileri doru bir srayla ve doru zamanda yapmaktr. Zaman ve hareket almasnda ilk adm bir ii daha kk paralara ayrmak ya da yaplacak ilerin bir listesini karmakt. kinci adm, her bir para ie bir zaman birimi tahsis etmekti (Drury: 77-78). Yeni verimlilik sylemi-

TRKYE CUMHURYETNN LK YILLARINDA EVNN RASYONELLEMES

63

nin ana aralarndan birisi vakit cetvelleri idi. Taylorcu metod, endstriyel faaliyetleri programlamak ve gerekletirmek iin grafikler, zaman tarifeleri ya da cetveller kullanyordu. lerin doru bir srayla ve en az vakitte tamamlanmasn salamak amacyla bunlar izilip iilere datlyordu. Taylorun prensiplerine gre insan bedenlerini onlarn en etkin kullanmlar ile birletirmenin en iyi yolu izelgelerdi. Vakit cetvelleri, karmaa, kendiliindenlik ve eitlilik yerine dzen ve verimliliki geiriyordu. leri paralara ayrp, onlar planlayarak insan bedenlerini makineler gibi programlamay amalyorlard. Taylorcu mhendislerin kulland tarifeleme ve zamanlama metodlarnn ayns yzyln banda Amerikal ev ekonomistleri tarafndan da kullanlmaya baland. Zaman tarifeleri fabrikada verimlilii artryorsa, ayn sonuca evlerde de ulalabilinirdi. Lillian Gilbreth yle yazyordu:
Sanayide Ne Zamann daima iki yn vardr: Takvimde Ne zaman ve Sralamada Ne Zaman. Birisi bir iin ne zaman yaplmas gerektiine dieri ise bu iin hangi srelerden ve ilemlerden nce ve hangilerinden sonra yaplmas gerektiine karar verir. Ve bu tabirler ve fikirler ev iin de ayn derecede geerli ve ilgintir (Gilbreth, 1927: 68).

Yine ayn ekilde, Christine Frederick ev kuracak olanlara ev ileriyle ilgili gnlk ve haftalk izelgeler karlmasn tavsiye ediyordu:
izelgemi hazrlamaya, nce her gn yapmam gereken ileri daha sonra haftada bir yaplmas gereken ileri dnerek baladm. Daha sonra, bulaklar ykamann, odalarn gnlk temizliinin, ekmek piirmenin, amar asmann, kek piirmenin ve akas tm ev ilerinin ne kadar srdn ltm. Ara vermeden, her ii yapmann ne kadar zaman aldn belirledikten sonra, hem gnlk hem de haftalk bir izelge kardm (Frederick, 1913: 85).

Erken dnem Trkiye Cumhuriyetinde, Kz Enstitleri programlamay ev verimliliini artrmada hayati bir metod olarak benimsediler. Sheyla Altunun Kz Enstitlerinin ev ekonomisi derslerinde ders kitab olarak okutulan Ev daresi adl kitabnda bir blm, ev ilerinin yapmnda vaktin gnlere, haftalara ve aylara gre istismali ile ilgili idi. Bir vakit cetvelini savunan Altun unlar yazyordu:
yi idare edilen bir ev demek, her ihtiyac zamannda grlen ev demektir. Bu da; ancak muhtelif i gnlerini evvelden tesbit etmekle kaimdir (Altun, 1936: 62).

Bu zaman tanziminde, yemek yapma, alveri, bulak ykama, sprme ve toz alma gibi baz ilerin her gn tekerrr mecburi idi. amar ve t gibi dier iler haftada sadece bir kez yaplabilirdi. te yandan duvar boyamas ve hal ykamas gibi iler ylda bir defa yaplabilirdi. Altun tavsiyelerine ehirli kadnlar iin hazrlad bir gnlk program da eklemiti: yi bir ev kadn kn saat yedide, yazn altda kalkm bulunur. Evvela yzn ykar, ban tarar, o-

64

YAEL NAVARO-YAIN

cuklarnn tuvaletini yapar, bilahare pencereleri acar, odalar havalandrr. . . . Yataklar havalanmakta iken kahvalty hazrlar (age.: 62-63). Kz enstits yllklarnda tane vakit cetveli vard. zmir Cumhuriyet Kz Lisesi Yll (1935-6), mezun olan rencileri iin gnlk, haftalk, aylk alma planlar neriyordu. Saat 6.00, kalkmak iin uygun olan vakitti. Ev kadn kalktktan sonra yatak odalarn havalandrmal, biraz egzersiz yapmal ve giyinmeliydi. 6:40ta ocuklar uyandrlmal ve kahvalt hazrlanmalyd. ocuklar saat 7:20de okula gnderilecekti. Bebek de saat 7:40ta ykanacak, giydirilecek ve emzirilecekti. Saat sekizden dokuza kadar odalar temizlenecek, elbiseler fralanacakt. Saat dokuz-on aras amar zamanyd, sonra da alverie gidilecekti. Gnn dier ileri aynen bu ekilde dakika dakika programlanmt. Yorgunluun stesinden gelmek iin gerekli olan istirahat vakitleri de belirtilmiti. Haftalk ve aylk iler iin de benzeri bir zaman ve sorumluluk izelgesi kartlmt. rnein amar iki haftada bir Sal gnleri sabah 9:30dan leden sonra drde kadar srecekti. t de iki haftada bir aramba gnleri leden sonra 2.306.30 aras yaplacakt.19 Artk Trk kadnlarnn ilerini rasgele yapmalar istenmiyordu. lerin sras kendi kiisel tercihlerine gre olmayacakt. Her iin mnasip bir zaman vard. Ev kadn ilerini artk belirlenmi zaman tarifesine uygun bir ekilde yapyordu. Nimet Hanm bana anneme ok eyler rettim diyor.
...rnein kyafetleri tlediimiz zamanlarda. lk olarak ne tlenmelidir? En zor olan paralar ilk bata tlenmeli, sona ise kolaylar braklmaldr nk sonlara doru yorulursunuz. Bir gmlek, bir erkek gmlei mesela. Annem tlemeye yakadan balard, bense kollardan. Ama bunun uygun bir usul vardr: nce nksm, sonra arkas, iki yan, kollar ve en sonunda yakas. Bu ayrntlar bize okulda rettiler.

1930larn Kz enstitlerinde rencilik yapm dier kzlar gibi Nimet Hanm da okulda rendiklerini eve tamt. Birok kz annelerinin eski evii metodlarna kar kmlar ve bu, anneler iin ounlukla can skc bir durum olmutu.

Lavabonun ykseklii
Gilbrethlerin tula dizimi zerine yaptklar hareket almas deneyi Taylorcu sylemin verimlilik modeli haline geldi. Tula dizicinin yanna bir masa konmas ve bu masann iinin boyuna gre ayarlanmasnn, tula dizme iini daha verimli hale getirdii kantland. Bu model Amerikal ev ekonomistleri tarafndan hemen benimsendi. Eer endstriyel alma yzeyleri iin mnasip bir ykseklik varsa, evdeki alma yzeyleri iin de mnasip bir ykseklik be19 Bkz. zmir Cumhuriyet Kz Enstits Yll (1935-36) ierisindeki zaman izelgeleri.

TRKYE CUMHURYETNN LK YILLARINDA EVNN RASYONELLEMES

65

lirlenebilirdi. Christine Frederick yle diyor: Evdeki tm alma yzeylerinde kollardaki zorlanmay en aza indirecek en iyi tek bir ykseklik vardr (Frederick, 1913: 26). Baka bir deyile, her kadnn kendi boyuna uygun olan mnasip bir ykseklik belirlenebilirdi.20 Bu hareket almas tekniinin en iyi uygulanabilecei yerlerden birisi mutfak lavabosu idi. Cumhuriyetin ilk yllarnda kan popler dergi, Muhit 1.57 cm boyundaki kadnlar iin mnasip lavabo yksekliini yerden 88 cm olarak belirlemiti.21 Bu aile dergisinde yaynlanm Bulaklarn Ykanmas ile ilgili makale, alma yzeylerinin mnasip ekilde ayarlanmasyla ev ilerinin angaryalnn epeyce azaltlabileceini sylyordu. Muhit dergisi Ladies Home Journal, Good Housekeeping, Child Life ve Womans Home Companion gibi Amerikan dergilerinden eviriler yapyor, ya da baz makaleleri Trkiyeye uyarlyordu.22 Muhitin alnt yapt bu dergiler Christine Frederick ve dier Amerikal ev ekonomistlerinin makalelerinin yaynland dergilerdi.23 Aslnda, Frederick The New Housekeeping: Efficiency Studies in Home Managemet balkl almasn ilk kez 1912 gznde Ladies Home Journalde dizi halinde yaynlad (Giedion: 520-21). Kz Enstitlerinin ders kitaplar bulak ykama meselesine epey yer ayryorlard. Bulaklar nasl ykamalyz? balkl bir blmde Sheyla Altun gelecein ev kadnlarna ykamaya balamadan nce bulaklarn iki ana kategoriye ayrmalarn tavsiye ediyordu: aza gtrlen kaplar (rnein, fincanlar, bardaklar, atallar ve kaklar gibi) ve dier kaplar (baklar, orba ve tatl kaseleri, byk tabaklar, tavalar, kaplar vb). Altun bu snflamann bulak ykamay kolaylatracan belirtiyordu (Altun, 1936: 61). Bulaklar snflara ayrdktan sonra Altun gmlerin ykanmasna dair genel bilgiler vermeye balar:
Cinsi ne olursa olsun evvela kabn d ve iindeki byk kirler, bir gazete kd veya bir kaba ktla alnr. Sonra, karbonatl scak sabunlu su ile ykanr ve alkalandktan sonra iyice kurulanarak kendilerine mahsus hususi toz veya mayilerle parlatlr (age.).

Bu genel bilgiler Frederickin standart bulak ykama tatbikatna ok benzemektedir. Frederick bulak ykamay adm adm anlatyordu:
Tm sreci dikkatlice ileme ayrdm: kazma ve yma, ykama, kurulama ve serme... (Frederick, 1913: 28-29).

20 Bkz. Frederick (1913), 26-7 ierisinde farkl boylardaki kadnlara uygun lavabo yksekliini belirten izelge. 21 Bkz. 1929 Bulak Ykamak, Muhit, 14, Kanunuevvel, s. 1114. 22 Editrlerin, bu Amerikan kadn dergilerine teekkrlerinin yer ald Muhitin (1929-1930) arka sayfalarna baknz. 23 Bkz. Giedion, Mechanization, 520-1deki alntlar.

66

YAEL NAVARO-YAIN

O halde bulaklarn ykanmas da bir retim hattndaki gibi adm adm olacakt.

Yemek tarifleri
20. yzyln balarnda Trkiyede olduu gibi Avrupa ve ABDde de yemek yapma ev ekonomisinin en nemli meselelerinden biriydi. Eer mutfan dzenlenmesinde, ev ilerinin programlanmasnda ve bulak ykamada en iyi tek bir yol varsa ayn ey yemek piirmek iin de geerliydi. Yzyln banda Amerikal ev ekonomistleri ve alk uzmanlar bilimin yasalarn ve verimlilii Amerikan mutfana uygulamaya baladlar. Bylece bilimsel alk denen mutfak reformu hareketiyle aka Amerikan yemeini modernletirmeyi ve ehliletirmeyi amaladlar.24 Yiyecek deerleri snflara ayrld ve yemek tarifleri standartlatrld. Amerikan ev ekonomistleri yemek piirmeden kimya, mutfaktan da laboratuvar diye bahsetmeye baladlar.25 Mutfakta, standart ller kullanlmaya baland.26 Kadnlar artk yemek yaparken l kak ve fincanlar kullanacaklard. Kalori cetvelleri, standart tarifler ve lm aralar duygusal ve cahilce yntemlerin kullanld anne mutfan bilim ana tayacakt (Shapiro, 1912: 9). Ev ekonomistleri Amerikallarn yeme adetlerinde reform yapabilirsek, Amerikan halk zerinde de reform yapabiliriz diye dnyordu (age.: 5). leri alk diye bilinen kavramn bir benzeri kadn dergilerinde ve Trkiyedeki Kz Enstitlerinin yemek kitaplarnda da grld. Bir kz enstits rencisine gre Bilgili bir kadn iin mutfa en mkemmel bir kimya laboratuvardr (Nezihe: 13). nl bir Trk as olan K. ner de yine ayn mantkla Modern Alk: Dondurma ve Tatllar (1941) balkl kitabnn nsznde yeme ve ime adetlerini medeniletirmeyen toplumlar, ilerleme yolunda kendilerine bir yer edinemezler diyordu. Ayn a yiyecek felsefesini daha da aarak yle yazyordu:
Kendi yemeklerimizin de bir zevki, bize ho gelen bir lezzeti olabilir. Fakat hfzshha kaideleri karsnda bunlar mevkilerini birer birer kaybedip durduu gibi ekil tertip ve takdimi itibarile de iptidai varln muhafaza ederek bir ok tabaklarmz adeta artk yemek manzarasn hatrlatmakda devam ediyor. Halbuki mmkn iken iyi yemesini bilmiyenlerin baka bir eyi bilebileceklerine inanmak da o kadar kolay deildir (ner, 1941: 7).

24 Yzyln banda, Amerikan alnn makinelemesinin bir incelemesi iin bkz. Shapiro (1986). 25 Shapiro (1986), 38-40. rnein, bkz. Swallow (1881-1916). Richard Swallow, Birleik Devletlerde bilimsel aln ilk savunucularndan ve yzyln banda Amerikan ev bilimi hareketinin nde gelen isimlerindendir. 26 Shapiro (1986). Bkz. Farmer (1912). Farmer, standart yemek piirme llerinin yaratcsdr.

TRKYE CUMHURYETNN LK YILLARINDA EVNN RASYONELLEMES

67

O halde yeme adetlerinin dnm sosyal reform yani Trk toplumunda ilerleme anlamna gelebilirdi. Bu yazarn imgeleminde, Bat alnn ileri teknikleri karsnda Trk mutfa hl ilkeldi. nerin yemek kitab tatl yapmna bilimsel prensipler sokarak Trk mutfandaki bu gecikmilik halini dzeltmeyi amalyordu. ner Bu muazzam kitap intisar edilebilirse hi olmazsa, ihtiya hasl olduka- okumak zahmetini ihtiyar edenler bunu daha iyi grecekler, tabahat ilminin oktan sanayii nefisenin bir ubesi halini aldn ve yemein yalnz zaikaya deil, samme, basra ve lamise hislerine de hitap eden bir zevk ekline istihale ettiini daha gzel anlyacaklardr diye yazdnda sanayide kullanlan ve ala da uygulanan metodlardan bahsediyordu (age.:7). Evet, biz Trkler de yemek kitab yazdk diyen ner yle devam ediyordu:
Evet, bizde de yazlm yemek kitablar yok deildir. Fakat mikdar onu bulmyan bu risaleler zamanmzn ihtiyacna tekabl edecek bir terakki ifade etmedikleri gibi ihtiva ettii reetelerin ksmi azami da ark uslp ve adatna gre tertip edilmi bulunmakta ve ok defa eski anane ihya edilerek tahmin bunlarn en esasl miyarn tekil eylemektedir. Halbuki bu ilimde gz yordam bir mikyas olabilmek kabiliyetini oktan brakarak herkesin kolaylkla bulabilecei malum ve umumi llere istinad eylemi bulunmaktadr (age.: 8).

Cumhuriyetin ilk yllarndaki Kz Enstitleri rencilerine nasl yemek piirileceini ileri ve bilimsel denilen yntemlerle retmeye alt. Yllklarda mezun olan renciler iin yemek tarifleri yer ald. Btn bu tariflerde, gram, kilogram, litre ve lm kaklar gibi Batl standart lleri temel alnd. rnein spanak pudingi iin nerilen malzemeler yleydi:
100 gr. Tere Ya 9 adet Yumurta 1 kg Ispanak Maydanoz Kk Francola 1/4 litre St 3 kak Yourt 50 gr. Peksemet unu (zmir Cumhuriyet Kz Enstits Yll, 1938-39: 51).

Bu kesin llerin sralanmasnda her yemein doru bir biimde hazrlanabilecei inanc vard. Bademli krema u ekilde yaplmalyd:
St kaynar, kylm badem ve eker ilave edilir. Niasta ve yumurta sars stle sulandrlarak yava yava iine dklr, kartrlr. Pitikten be dakika sonra kabartlm yumurta ak konur ve soumak zere tabaa dklr. zeri meyve ile sslenir (zmir Cumhuriyet Kz Enstits Yll, 1938-39: 52).

Yemek piirme adm adm, doru bir sralama ile yaplmalyd. A yemei yaparken tarifte yer alan talimatlar kullanacakt. Eski Trk mutfandaki kiisel

68

YAEL NAVARO-YAIN

tercihler ve gz karar tahminler yerlerini nceden belirlenmi llere ve talimatlara brakacakt. Ancak sadece alk teknii deil, yemein kendisi de yaratc bir ekilde dnme uramt. 1930larn sonunda zmitte bir Akam Kz Sanat Okulu kurslarna katlm olan Nuriye Hanm bize snfta yalnzca alafranga yemeklerin yapmn rettiler diyor.
Tatllarn yan sra baz ana yemeklerin de nasl piirileceini rendik. Malzemeleri alrsnz, miktarn lersiniz ve sonra yemei piirmeden nce tarifini yazarsnz. Bir ok lezzetli yemek piirmesini rendik.

Ev ekonomisi retmenleri standart Avrupa llerini modern Trk mutfann merkez bir paras haline getirmeye altlar. Birok kadn iin bu yemek hazrlama teknikleri ok yeniydi. Ancak yalnzca biim deil, aln ierii de deitiriliyordu. Nuriye Hanm unlar hatrlyor:
zmitte bir ok kyl vard. Okula gelenler ounlukla retmenlerin ve hkmet grevlilerinin kzlar idi. Ancak bir ou hayatlarnda hi kek grmemilerdi. Okulda nasl kek piirileceini rendiler. Yeni eyler reniyorlar, bilinleniyorlard.

Kz Enstitlerinin alk snflarnda alaturka yemeklerin deil alafranga (Fransz stili Batl) yemeklerin yapm retiliyordu. rencilere spanak yemei yerine spanak pudinginin yapl retiliyordu. Tatl olarak da bykannelerinin muhallebisi yerine, bademli krema, vanilyal dondurma, meyval torte ve cevizli torte sunmay renmilerdi.27 Nuriye Hanm, bu modernletirici olduu varsaylan ev ekonomisi derslerini beenen kadnlar arasndayd. Avrupal yntemlerine olan yaknl asndan kendisini ve ailesini alt snf kadnlardan ayran Nuriye Hanm, Trk toplumunu genel olarak daha ada bir hayat tarzyla tantrd iin Kz Enstitlerini vyordu. Ancak dier kadnlar enstitlerin retileri hakknda daha ikircikli grlere sahiptiler. rnein bana Avrupai masa adetleri zerine ald eitimden bahseden Hikmet Hanm, kanlmaz bir nihai modernleme fikrinden vazgemeyerek, baz enstit derslerinin gerekli olup olmadn sorguluyordu.
ataln, ban nereye konulaca, su bardann masada nerede duraca, vs. Bu gibi eyler enstitde retiliyordu. Baz kiiler bununla alay ediyorlard. Yerde ortak bir tabaktan yemek yiyen insanlarn saysnn bu kadar ok olduu bir dnemde, arap bardaklarnn ve balk baklarnn kullanlmas gibi grg kurallarn retmek ne kadar gerekliydi bilemiyorum. br yanda, ortak bir tabaktan yemek de ok salkszdr. Bu sebeple, bu yemek yeme alkanlklar nasl olsa deiecektir. Yani, siz zorlasanz da zorlamasanz da, doal olarak deieceklerdir. Bu enstitler, kendi kendine gerekleecek bir deiimi sadece hzlandrmaya alyorlard.
27 Bkz. zmir Cumhuriyet Kz Enstits Yll (1938-39) iindeki yemek tarifleri, s.50-52. Ayrca ayn okulun 1936-37 yllna bkz, s. 52-53.

TRKYE CUMHURYETNN LK YILLARINDA EVNN RASYONELLEMES

69

Nak
Kz Enstitlerinde diki, nak ve moda dersleri nemli bir yer tutuyordu. Enstitler Atatrkn Trklerin giyim tarznda sistematik deiiklikler empoze ettii ve peeyi kamuoyu nnde hicvettii (1920lerin sonu) bir dnemde kurulmulard. Atatrk apka devrimiyle fes giyimini yasaklad. 19. yzyln balarndan beri Osmanllarn kafalarna giydii fesin yerine Batnn apkasn getirdi. Kz Enstitlerini kurarken Kemalist devletin ana hedeflerinden biri bu ideolojik esinli modern giyim tarzn kurumlatrmak ve yeniden retmekti.28 Vakit gazetesinde kan bir makalede Demek ki kadnlarmzn giyim kuam ii en geni ekilde kz sanat enstitleri mezunlar tarafndan idare edilecektir deniyordu (Sevengil, 1943). Alk derslerinde olduu gibi, diki dersleri de Kz Enstitleri rencilerine ayn anda hem Taylorcu verimlilik deerlerini hem de Kemalist milliyetilii alamak istiyordu. renciler bir yanda dikii en iyi tek yolla ve standart bir uygulamaya gre yapmak iin eitiliyordu. te yanda ise rencilerden zgn Trk nak motiflerini ortaya kararak kadn giyiminde milli bir zevk yaratmalar isteniyordu. O halde, diki, Kz Enstits idarecilerinin Taylorcu rasyonelleme sylemi ile Kemalist milliyetilik sylemini kaynatrmaya altklar baka bir alan oldu. 1913te yazan Christine Frederick ayn bir elbise fabrikasnda olduu gibi dikiimi bitiriverme prensibini kullandn sylyordu (Frederick, 1913: 97). Bir elbisenin unsurlarn belli blmlere ayrp, her bir grubu aama aama dikmek diki iine bir verimlilik getirmiti. Terziliin bu en iyi tek yolu ksa sre sonra Kz Enstitlerinin terzilik derslerinin programlarnda 1920ler ve 30larda benimsendi. Geliigzel olan geleneksel diki metodlarna iyi gzle baklmyordu. Dikite bir garplilik savunuluyordu.29 Diki de artk bilimsel bir teknie gre belirlenmi talimatlar dorultusunda yaplacakt. Geliigzellik ve kendiliindenlie son verilecekti. Elbiseler en iyi metod kullanlarak dikilecekti. Kz Enstits atlyelerinde Batl teknik ve diki dikmenin en iyi tek yolu ile zgn Trk nak motifleri eitli ekillerde birletiriliyordu. Eski Trk t ileri tozlu sandklardan, ypranm kitaplardan ve mzelerden bulunup aa karlmt. Bu eski motifler, Trk modasnda zgn bir gemii temsil etmek iin kurgulanyorlard. Kz Enstitlerinin Batl tekniklerle rettikleri modern giysilerde canlandrlmaya allan ite bu hayal gemiti. Enstitlerin terzilik dersleri zerine yaplan bir yorumda:
28 Sevengil, Refik Ahmet (1943) Kadn Giyiminde Milli Zevk ve Kz Sanat Enstitleri Vakit, 8 Ekim. Daha sonra yeniden yaynland: (1944) Kadn-Ev Ankara Kz Sanat Enstits Sergisi, 2, stanbul. Bu makalede, Sevengil, yeni Trkiye Cumhuriyetinin Trk kadnlarna istenilen kyafetleri hazrlad iin Kzlar Enstitlerini, Kemalist bir bak asyla, vyor. 29 rnek olarak bkz. diki tekniklerinde garplilii savunan Sevengil.

70

YAEL NAVARO-YAIN

Kafas ve duygusu olgunlatrlm Trk kadn yirminci asrda elbette btn baka hususlarda olduu gibi kyafete de garb kadnndan baka trl olamaz; fakat gzel bir elbiseyi bir sanat olarak saymama izin veriyorsanz dncemi hemen syliyeyim ki teki sanat kollarnda olduu gibi dikim ilerinde de bu garplilik, teknie mnhasr kalmal ve gzel elbisenin umumi havasnda Trk milli ruhunun ve milli zevkinin gzel bulular kendisini gstermelidir (Sevengil, 1943).

Kz Enstitlerinin sipari atlyelerinde, eski Trk nak motifleriyle donatlm ak yakal gece kyafetleri dikildi. Milli zevkin bu giysilerde somutlat varsaylyordu. Devlet yetkililerinin eleri Atatrkn Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafndan lkenin her tarafnda dzenlenen Cumhuriyet balolarnda bu gece kyafetlerini giydiler.30 Kiisel banyo kullanmnn hamama gitmeyi azaltt ehirlerde renciler eski petemallar plaj takm olarak yeniden dizayn ettiler.31 Moda eletirmenleri bu zgn Trk giysisinin modernletirilmesinden vgyle szettiler.32 Devlet destei altndaki enstitlerde hazrlanan giysiler, giyimde yeni milli zevkin temsilcisi oldular.

Sonu
Yal bir Trk kadn olan Emine Hanm, ev ekonomisi derslerinden sonra eve dndnde annesi ile ev bakm zerine yaptklar tartmalarn aktaryor. Bizim genliimizde kt peeteler yoktu diye balyor:
Kt peeteleri ilk okulda kullandk. Bir gn okuldan eve gelirken, anneme de bir kt peete getirdim. Daha nceleri kuma peeteler kullanyorduk-yani masa rtsyle uyum iinde olanlar. Anneme anne, masay byle donatmalsn, yle deil dedim. Ona peeteyi verdim ve salata taban yemek tabamzn yanna koymalsn dedim. Okuldan eve geldiimde, anneme benim ev ekonomisi derslerinde rendiim ekliyle ev bakm hakknda dersler verirdim. Bana karlk verir ve Kzm, daha ok ocuksun. Ben be tane ocuk byttm ve ne yaptm biliyorum derdi. Ama kzmazd. Evet, beni yetitirmiti, ama ben onun kk hocasydm.

Doru ev bakm zerine sren bu kuaklararas ekimeler ve pazarlklar Cumhuriyetin ilk yllarndaki ehirli orta snf aileleri ierisinde epey yaygnd. Trk kzlarna, bilimsel olmadklar, dzensiz ve geleneksel olduklar sebebiyle annelerinin yntemlerini aalamalar retildii srece, kzlar anneleriyle ev ilerini yapmann modern yntemleri konusunda gndelik tartmalara giritiler. Emine Hanm rneinde olduu gibi kzlarnn kendi hakllklarna dair kararl tutumlar karsnda birok anne geri ekildi.
30 Bkz. Kadn-Ev (1944) iindeki makaleler. 31 Ediz, Hasan Ali (1943) Kadn-Ev Kz Sanat Enstitlerimizin Kadn ve Moda Mecmuas, Son Posta, Kasm 24. Daha sonra yeniden yaynland: (1944) Kadn-Ev Ankara Kz Sanat Enstits Sergisi, 2, stanbul. 32 Bkz. Kadn-Ev (1944) iindeki makaleler.

TRKYE CUMHURYETNN LK YILLARINDA EVNN RASYONELLEMES

71

Hane rasyonalitesinin ayrntlar zerine yaplan bylesi diyaloglarn farkndaln, modernlik zerine yaptmz ilk aklamalarla nasl ilikilendirebiliriz? Sheyla Arelin Frederick Winslow Taylor ve Christine Frederickin ngiliz olduklarna dair varsaym; Nezihenin dnn kadnn aptal, ku beyinli ve dar grl olarak kurgulamas; Aliyenin gelecein mkemmel modern Cumhuriyet evi zerine fantezileri; ncilann mutfak tablolarnda Batl dzensizlik tasavvurunu evrensel olarak arzulanan bir dzen fikriyle karlatrmas, bunlarn hepsi modernlik kavramn doallatran sosyal teorilerin sorunlarna iaret ediyor. Modernlik, nesnel olarak tanmlanabilir, elle tutulabilir ya da gerekten gerek bir varlk olmann ok tesinde olup, kltrel bir kurgulamadr, yerel eitlilie sahip bir imgelemin rndr. Trk milliyetileri, zellikle de Kemalistler, her zaman bu fetiletirilmi modernizasyon kurgusunun cokulu savunucusu oldular. Haliyle, cumhuriyetin ilk yllarndaki devlet destekli Kz Enstitlerinin retmenleri ve rencileri de ayn cokuyu paylat. Cumhuriyetin bu ilk yllarnda, radikal bir kopu ve sreksizlik ieren her trl yaklam heyecanla benimsendi. Baka bir deyile, modernizasyon bireylerin nesnel olarak grd ya da gzlemledii bir ey deildi; gelecekteki ev ve ulus imgelemlerinde kullanlan uygun bir istiare idi. Dahas, birok Osmanl mparatorluu ve Trkiye tarihisinin modernizasyon dnemi diye tanmlad bu devir, kendine zg dorusal bir mant ve motoru olan bir tarih aral deildi. zellikle yirminci yzyln ilk yirmi ylnda yaygnlaan Taylorcu rasyonalist sylem Trk kadnlarn susturmam, yattrmam ya da pasifletirmemitir. eitli kaynaklardan alntladm kadnlarla yaplm syleiler gsteriyor ki Kz Enstitleri ve retilerine aina olan orta gelirli Trk kadnlar bu yeni Taylorcu verimlilik sylemini aktif olarak kullanmlard. Ev idaresi zerine yazlm Avrupal metinleri okuyarak ve evirerek, yllklarda ev Taylorizmi zerine makaleler yazarak, kendi evlerinde doru metodlar iin tutkulu tartmalara girerek Trk kadnlar bir lde bu yeni rasyonalite sylemini iselletirdiler, ancak gnlk mcadeleler ierisinde onunla bir etkileime de girdiler. Grtm birok kadn, enstitlerin grlerini sempati ve takdirle hatrlad. Ancak baz kadnlar enstit derslerinin gereklilii ya da uygulanabilirlii hakknda ikircikli duygulara sahipti. Yllklarda kan makaleler de bir yanda ev Taylorizmine ok olumlu bir ilgi duyulduunu, dier yanda ise baz ikircikli duygular olutuunu aa kyordu. Ayrca, aileler iinde kzlar ile daha yal kadnlar arasndaki kuaklararas diyaloglar, Bat ile iktidar ilikisi iinde olan toplumlar beyinleri ykanm ve yanl bilinle donanm olarak gsteren almalarn yanl varsaymlarla yola ktn gsterir. Bence, Taylorcu disiplin sylemi, Trkiye kltrel balamnda kendinden nce gelen hereyi dmdz etmemi, orta gelirli Trk kadnlarnn cokulu uyarlamalarna ve mcadelelerine tabi olmutur. Kzlarn kendi elbiselerini nak motifleriyle donatp en

72

YAEL NAVARO-YAIN

iyi tek yolla dikmelerini reten enstit diki dersleri yeni disiplin yntemlerinin kabulnde grlen kaynamaya iaret eder. O halde yeni bir sylem tarafndan tamamyla gcn kaybetmek yerine, Foucaultnun tabi tutulaca okumalardan birinin gsterecei gibi, erken cumhuriyet dneminin orta snf Trk kadnlar, gndelik hayatta yrttkleri ok ynl mcadelelerine bu sylemi de eklediler. ngilizceden eviren ENAY ZDEN

KAYNAKA
Abadan-Unat, Nermin (1982) Women in Turkish Society, Leiden. Altun, Sheyla (1936) Ev daresi, stanbul. Anderson, Benedict ( 1991) Imagined Communities, Londra ve New York. Arat, Yeim (1989) The Patriarchal Paradox: Women Politicians in Turkey, Rutherford. Arel, Sheyla (1936) Taylorisme, stanbul. Bakhtin, Mikhail M. (1981) The Dialogic Imagination, Austin. Bakhtin, Mikhail M. (1986) Speech Genres and Other Late Essays , Austin. Bayraktutan, Rukiye (1936-37) Ayrlrken, zmir Cumhuriyet Kz Enstits Yll. Berkes, Niyazi (1964) The Development of Secularism in Turkey, Montreal. Bureau of Publications of the Teachers College at Columbia University, Homemaking as a Center for Research (1927) Ev Yapm zerine retmenler Okulu Konferanslar, New York. Copley, Frank Barkley (1923) Frederick Winslow Taylor. The Father of Scientific Management, New York. Doray, Bernard (1988) From Taylorism to Fordism. A Rational Madness, Londra. Drury, Horace Bookwalter (1922) Scientific Management. A History and Criticism, New York. Duben Alen ve Cem Behar (1991) Istanbul Households. Marriage, Family, and Fertility, 1880-1940 , Cambridge. Ediz, Hasan Ali (1943 [1944]) Kadn-Ev Kz Sanat Enstitlerimizin Kadn ve Moda Mecmuas, Son Posta , Kasm, 24, Kadn-Ev. Ankara Kz Sanat Enstits Sergisi, 2, stanbul. Ellul, Jacques (1964) The Technological Society, New York. Farmer, Fannie (1912) A New Book of Cookery. Foucault, Michel (1979) Discipline and Punish, New York. Frederick, Christine (1913) The New Housekeeping. Efficiency Studies in Home Management , New York. Giedion, Mechanization. Gilbreth, Frank B. (1909) Bricklaying System, New York ve Chicago. Gilbreth, Frank ve Lilian Gilbreth (1916) Fatigue Study. The Elimination of Humankinds Greatest Unnecessary Waste. A First Step in Motion Study, New York. Gilbreth, Frank B. ve Ernestine Gilbreth Carey (1948) Cheaper by the Dozen, New York. Gilbreth, Lillian M. (1927) The Homemaker and Her Job, New York ve Londra. Hanmlara Mahsus Gazete (1895-1908) stanbul.

TRKYE CUMHURYETNN LK YILLARINDA EVNN RASYONELLEMES

73

Harvey, David (1989) The Condition of Postmodernity, New York. sel, Pakize ve Nazm (1934-35) Ev daresi. Snf 4, stanbul. nan, Afet (1968) Atatrk ve Trk Kadn Haklarnn Kazanlmas, stanbul. slamolu-nan, Huri (1987) The Ottoman Empire and the World Economy, Cambridge ve New York. zmir Cumhuriyet Kz Enstits Yll (1938-39) zmir Cumhuriyet Kz Enstits Yll (1936-37) zmir Cumhuriyet Kz Enstits Yll (1938-39) zzet, Mehmet Rehber-i Umur-u Beytiye, Feridiye Matbaas, stanbul. Kadn-Ev (1944) Kandiyoti, Deniz (1987) Emancipated, but Unliberated: Reflections on the Turkish Case, Feminist Studies, 2. Keyder, alar (1987) State and Class in Turkey , Londra ve New York. Kz Enstitleri ve Sanat Okullar Sergisi (1938) Ankara. Kz Teknik retim Hakknda Rapor (1945) stanbul, 9-54. Lewis, Bernard (1961) The Emergence of Modern Turkey, Londra ve New York. Milletler Cemiyeti. Uluslararas rgt (1927) Uluslararas Ekonomi Konferans: Scientific Management in Europe, Cenevre. Mitchell, Timothy (1988) Colonising Egypt, Cambridge. Muhit (1929-30). Nezihe Ev daresi ve Bugnk Kadn, zmir Cumhuriyet Kz Enstits Yll. Nolan, Mary (1990) Housework Made Easy: The Taylorized Housewife in Weimar Germanys Rationalized Economy, Feminist Studies, 3, Fall. Onay, Perihan Trkiyenin Sosyal Kalknmasnda Kadnn Rol, stanbul. ner, K. (1941) Modern Alk: Dondurma ve Tatllar, stanbul. retmen Okulu Raporlar. Rofel, Rofel (1992) Rethinking Modernity: Space and Factory Discipline in China, Cultural Anthropology, 7, 1, 93-114. Sevengil, Refik Ahmet (1943[1944]) Kadn Giyiminde Milli Zevk ve Kz Sanat Enstitleri, Vakit, Ekim 8, Kadn-Ev, Ankara Kz Sanat Enstits Sergisi, 2, stanbul. Shapiro, Laura (1986) Perfection Salad. Women and Cooking at the Turn of the Century, New York. Swallow, Ellen Richards (1881, 1916) The Chemistry of Cooking and Cleaning. Takran, Tezer (1976) Women in Turkey, stanbul. Taylor, Frederick Winslow (1914) The Principles of Scientific Management, New York, Londra. T.C. Maarif Vekillii, Teknik retim Hakknda Rapor (1941) Ankara. Tekeli, irin (1982) Kadnlar ve Siyasal Toplumsal Hayat, stanbul. Tekeli, irin (1988) Kadnlar in, stanbul. Temuin, Aliye (1936-37) Bugnk ve Eski Kadn, zmir Cumhuriyet Kz Enstits Yll, 17. Toprak, Binnaz (1982) Trk Kadn ve Din, (der.) Nermin Abadan-Unat, Trk Toplumunda Kadn iinde, Ankara. Yar, ncila (1935-36) Modern Ev daresi: Evimizde Taylorism, zmir Cumhuriyet Kz Enstits Yll.

74

Taylorism at home: The rationalizion of housework in early Republican Turkey (1928-40)

In Turkey of the 1920s and 30s, there was a peculiar proliferation of interest in rationalized and ordered management of the home. In Girls Institutes, as well as womens journals and everyday conversations, there was particular interest in Taylorism, time and motion studies, and factory discipline as applied to home economics. This article exposes this material, as it asks critical questions about the category of modernity.

75

Norbert Eliasn uygarlk kuram: Eletiriler ve gelimeler


Heike Hammer*

Norbert Elias, bir sre nce Trkeye evrilen en nemli yapt Uygarlk Srecini, snd ngilterede 1935-1937 yllar arasnda yazar. Bu yaptnda Ortaadan balayarak 19. yzyln ortalarna dek Batl toplumlarda yaanan uygarlama ve devletin oluum srelerini inceler ve kendisine zg bir uygarlk kuram gelitirir. O gne dek sk kullanlmayan -grg kitaplar ve davran yazlar gibi- malzemelere dayanarak insan davranlarndaki deimeleri izlemeye alr. Ulat en nemli sonulardan birisi psiko-oluumsal ve sosyo-oluumsal gelimelerin iie gemi oluudur; yani psikolojik yaplar ile toplumsal egemenlik yaplarnn birbirlerine karlkl bamlldr. nceledii dnemde davranlarn ve dncelerin belirli bir yne doru gelitiini tespit eder: Kiilik yaplarnda, giderek artan bir biimde, drtlerin ve duygularn daha kapsaml ve daha ayrntl bir zdenetimi grlmektedir ve buna bal olarak da drt yaplarndaki utanma ve sklma eii ykselmektedir. Bedensel ve duygusal gereksinimler gizlilik kazanr ve tabulatrlr. nsanlarn kendi davranlarn uzun sreli ve alkanla dayal olarak planlama yetenekleri artar. Bylelikle insanlarn kendileriyle aralarna koyduklar mesafe artar ve kendilerini gzlem gc ile bakalarn da gzleme ve gzlemlerinden elde ettikleri sonular kendi davranlaryla ilgili planlarna dahil etme gleri geliir. Elias, psikolojik yaplardaki bu gelimeyi ayn dnemde grlen toplumsal srelerle ilikilendirir: Artan iblm, iddetin devlet eklinde tekellemesi ve buna bal olarak da devletlerin kendi ilerinde pasifize oluu, insanlarn kiilik yaplarnda gzlenen gelimeleri hem gerektirmi hem de desteklemitir. ki ciltlik bu yaptn 1939 ylnda yaplan ilk basks dnemin tarihsel koullar

(*) Hamburg niversitesi, Sosyoloji Blm.


TOPLUM VE BLM 84, BAHAR 2000

76

HEIKE HAMMER

nedeniyle fazla dikkat ekmez. Bir Alman Yahudi yazarn yapt olarak ne Almanyada ne de Almanya tarafndan igal edilen lkelerde yaynlanma ans vardr. Almanya dnda ise -dardan grld ekliyle- gncel gelimelerle ilgilenmeyen, 15.-19. yzyllar inceleyen, ad san duyulmam bir Alman sosyologla ilgilenilmesi zaten beklenmez (Goudsblom, 1984: 21f.). Elias savatan sonra da Almanyadaki sosyoloji tartmalarna dahil edilmez, nk Alman sosyologlar ayn dnemde baka konularla uramaktadrlar: Amerikan sosyolojisi, sistem kuram ve Frankfurt Okulu gibi konularla... Claessens, Eliasn ilgi grmeyiinin nndeki bir dier engelin de onun disiplinleraras alma anlay olduunu belirtir:
Gemite tarihiler sosyoloji ile ok az (o da ylesine) ilgileniyorlard; sosyologlar tarihileri okumuyordu; psikoanalitikiler ise kendi dar ilgi alanlarnn dnda hibir ey okumuyordu ... Sosyoloji, tarih ve psikoloji arasnda kprler oluturmak isteyen bir yapt, okunmama ansna sahipti (Claessens, 1996: 137).

Eliasn tannmak iin, kitabnn 1969 ylnda yaplan ikinci basksn, zellikle 70li yllarn ortasnda Suhrkamp yaynlar arasnda kan cep kitab basksn beklemesi gerekti. Uygarlk Sreci, Elias sosyolojisini benimseyen sosyologlarn da destekleri sayesinde byk bir okur kitlesine ulat ve geni evrelerde tartlmaya baland. Bugn Elias artk klasik sosyologlar arasnda grlmekte ve Avrupa dndaki diller de dahil olmak zere pekok dile evrilmektedir. Yaymlad birok yapt arasnda 16 kitap da bulunmaktadr.1 zellikle gen yazarlarn metinlerinde Elias ile eletirel bir ilikiye girilmi oluu da onun giderek klasikletiinin ve bu srecin devam ettiinin bir gstergesidir. 1937 ya da 19392 ylndan sonra deiik bilimsel dergilerde birka tantm yazs yaynlanmasna ramen, Elias ile eletirel bir tartma esas olarak 70li yllarda gerekleir. Hollandadaki Figrasyon Sosyolojisi Blmnn bir oturumunda, katlanlarn kendi aralarnda kan eletirel yaklamlar bu tartmalar balatan bir gelime olarak grlebilir. Bu yaz, tek tek eletiriler yerine, Uygarlk Srecinde formle edilen uygarlk kuramnn temel yaklamlaryla ilikili olan ve bu kuramn ve yntemin gelimesine katkda bulunan nemli tartma izgilerini ele alacaktr. Eletiriler farkl konular etrafnda younlar. En ar eletirilerden bazlar, uygarlk kavramna ynelik eletiriyle ilikili olan Avrupamerkezcilik ve yine uygarlk kavramyla ilikili olan, ancak Eliasn uygarlk srecinin belirli bir yne sahip olduu tespitiyle ve Uygarlk Srecinin sonunda ortaya atlan topya ile de balantl olan
1 Ayrntl bibliyografya iin bk. Kuzmics/Mrth (1991) ve Korte (1997). 2 Elias 1937 ylnda, Uygarlk Srecinin ilk cildinden bir n bask hazrlatm ve akll bir tantm kampanyasna girierek bunlar deiik kiilere yollamtr. Bunlar genellikle dostlar ve meslektalardr; ama kitabn yollad kiiler arasnda Thomas Mann gibi tannm Alman yazarlar da yer almaktadr. Bkz. Korte (1997).

NORBERT ELIASIN UYGARLIK KURAMI: ELETRLER VE GELMELER

77

belirlenimcilik, evrimcilik ve tekizgiciliktir. Bunlara ayrca iddet kavramna ynelik eletiriler ile uygarlk kuramna yneltilen feminist eletiriler de dahil edilebilir.

1. Avrupamerkezcilik itham
Avrupamerkezcilik itham, zellikle Eliasn uygarlk kavramn kullanm biimiyle ilgilidir. Elias, eletirel olarak zmlemek ve bilimsel bir kategori olarak yeniden tanmlamak amacyla bilinli olarak uygarlk kavramnn gnlk dildeki ya da bilim ncesindeki anlamn ele alr. Eletirmenlerinden Duerre cevap olarak yazd bir yazda yntemini yle tanmlar:
Davran standartlarndaki uzun sreli dnmleri anlatmak iin kullanabileceim, ideolojik ierii daha az kavramlar bulmaya alabilir ya da uygarlk kavramn ideolojik anlamndan kopararak, onu nesnel kantlar yardmyla ideolojik ieriinden arnm bir kavrama dntrmeyi deneyebilirdim. Baka olas anahtar kavramlar gzden geirdim, ama uygun bir kavram bulmam mmkn olmad ve en sonunda uygarlk kavramn, zengin ampirik belgelerle, ideolojiden arnm nesnel bir kavram ve uygarlk sreciyle ilgili bir kuramn anahtar kavram olarak gelitirmeye karar verdim (Elias, 1988b: 37).

Elias Uygarlk Srecinin ilk blmnde uygarlk kavramnn belirsizliine iaret eder -teknik, davranlar, bilim, din ve hukuk gibi ok farkl yaam alanlarnda kullanlmaktadr- ve Batl toplumlarda, bu yaam alanlarnda kendilerinden nceki ya da kendi dnemlerindeki dier toplumlardan daha ileri bir standarda sahip olduklar eklindeki anlayn doal grlnn altn izer. Bunun bir baka nemli anlamsal ierii ise, bu stnlkten duyulan vnmedir. Kavramlarn ortaya klarnn ve anlamsal ieriklerinin toplumsal srelere ne kadar baml olduu, uygarlk kavramnn Franszca ya da ngilizcedeki anlamyla Almancadaki anlam arasndaki farkta ve bu kavramn courtoisie, civilit ve civilisation gibi szcklerden treyi srecinde grlebilir:
Courtoisie, Civilit ve Civilisation bir toplumsal geliimin ayr dnemini anlatan ayr kavramdr. Bu kavramlardan hangisini tercih ettiine baklarak, bir yaznn hangi toplumda kime hitap ettii anlalabilir. () Uygarlk kavramnn 19. yzylda tad anlam, uygarlk srecinin -ya da daha doru bir ifadeyle bu srecin bir aamasnn- gerekletiini ve geride kaldn ifade etmektedir. nsanlar artk bu sreci yalnzca baka topluluklarda ya da kendi topluluu iinde alt tabakalar arasnda gerekletirmek ister. st ve orta tabakalar arasnda uygarlk artk kendilerinin ayrlmaz bir paras gibi alglanr (Elias, 1997: Cilt 1, 230).

Eliasn aratrmasnn amac, bu sreci izlemek ve bilince karmak, tamamlanm, ba ve sonu belli olan bir sre olarak deil, kiilik ve toplum yaplarndaki balangc olmayan ve hl devam eden bir srecin bir paras olarak kav-

78

HEIKE HAMMER

ramaktr. Eliasn bilimsel uygarlk kavram, insanlarn kendileriyle ve birbirleriyle olan ilikilerinde gzlenen, drtlerinin ve duygularnn artan zdenetimi ynndeki deiimleri kapsar. Elias, kendisini ve bu konuyla ilgilenen herkesi uygarlk ya da uygarlamam kavramnn her trl utanma ve stnlk duygusundan, btn deer ve basklardan arndrlma abas (Elias, 1997: 166) iinde olmakla ykml grr. Ampirik belgelere dayandrd ayrntl bir kavram zmlemesi araclyla uygarlk kavramnn deerlendirici zelliini aa karr. Buna ramen Eliasn kuram Avrupamerkezci olmakla sulanmaktadr. Peki, bylesi bir eletiri nasl mmkn olmaktadr? ncelikle, bilim ncesi bir kavramn bilimsel bir kavram dzeyine ykseltilmesinin ancak uzun sreli bir srele mmkn olduu gznne alnmaldr. Bu sre Eliasn yaptlarnda da gzlenebilir, hatta Uygarlk Srecinde bile izlenmesi mmkndr. Elias kulland kavramn gnlk dildeki anlamndan farkl olduunu gstermek amacyla trnak iareti kullanr, ancak bu iareti koymad yerler de vardr. Bylece Avrupamerkezcilik ithamlarna kap aar (Schrter, 1990: 43-57). Kavramn Elias tarafndan yeniden tanmlanmasnn ne kadar baarl olduuna ilikin deerlendirmeler de birbirlerinden olduka farkldr. Wilterdink 1984 ylnda uygarlk ve uygarlama kavramlarnn bilim diline girmediinden (Wilterdink, 1984: 296) sz ederken, Schrter uygarlk kavramnn giderek Elias anlamda kullanlr olduu tespitini yapar. Ama, uygarlk kavramnn (gnlk dilde) ykl olduu deerlerden henz tam olarak arndrlmad ya da ok az arndrld gerektir; bu durum zellikle uygarlk kavramna ynelik eletirilerde grlebilir. Genel olarak, bu kavramn ne kadar ie yarad konusunda yaplan tartmalar, bilimsel bir kavramn yerlemesi iin gerekli bir sre olarak deerlendirilebilir. Avrupamerkezcilik itham, Eliasn aratrmas Bat Avrupa ile snrl olmasna ramen, zdenetimin art ile devletin iddet tekeli biiminde ortaya k arasnda varolan balantnn, btn uygarlk srelerinin temel zellii eklinde genelletirilmesine dayandrlmaktadr. te bu noktada Eliasn kuram gzden geirilmitir. Antropologlarn ya da etnologlarn salad ampirik malzemeler, genelletirmeyi tartlr hale getirmi ve uygarlk srecine ilikin kuramn geerlilik alannn Bat Avrupa ile snrl olmas gerektiini ya da en azndan bu kuramn fazlaca aratrma yaplmadan baka topluluklara uygulanamayacan gstermitir3 (Wilterdink, 1984: 291f.; Krieken, 1989: 195ff.). Wilterdink hakl olarak, uygarlk srecine atfedilen deer ile srecin yn arasndaki ilikiye iaret eder; uygarlk kavram gnlk dildeki kullanmda da daha iyiye doru ilerleyii iermektedir. Elias, kendisinin de kavram deerlen3 Breuer, uygarlk kuramnn sadece meknsal olarak deil, zamansal olarak da snrlandrlmas gerektii grndedir (Breuer, 1995: 15-46).

NORBERT ELIASIN UYGARLIK KURAMI: ELETRLER VE GELMELER

79

dirici bir ekilde kullandna ilikin eletirilere zemin hazrlamtr: Giderek artan uygarlamann neye malolduunu betimlese bile, bu srecin tad btn okanlamllna ramen, onu son kertede insanlarn birbirleriyle bar iinde yaamalarnn tek olana olarak grr. Bu grn, insanlarn sahip olduu bilginin artna ve insann kendisiyle arasna mesafe koyma ve bu sayede toplumsal sreleri zmleme yeteneinin artna dayandrr.4 te Wilterdinkin henz yantlanmam olan, uygarlk srecinin ynn belirlemede normatif etmenlerin rol var mdr ya da olmal mdr sorusu, Eliasn bu tr bir deerlendirmeye kesin kar kna ramen, yukarda anlatlmaya allan balamda anlaml bir sorudur.

2. Belirlenimcilik ve evrimcilik sulamalar


Belirlenimcilik ve evrimcilik sulamalar uygarlk kavramyla yakndan ilikilidir, nk bu kavram nceki blmde de gsterildii gibi ou kez evrimci, belirlenimci ve teleolojik olarak anlalr. Bu eletiri ayrca, Uygarlk Srecinin son iki sayfasnda formle edilen topyaya da dayandrlmaktadr. Ancak, bu ithamlar zellikle toplumsal srelerin belirli bir yne sahip olduu teziyle ilgilidir. Planl ve amal bireysel davranlarn dorudan sonucu olmasa bile, Uygarlk Srecinde gzledii ilikilerde Elias belirli bir ynelim ve yapsal bir gelime tespit eder. Bu durum hem psiko-oluum hem de sosyo-oluum iin geerlidir.
Tekil insann planlar ve davranlar, duygusal ve aklsal itkileri, birbirlerine dost ya da dmanlar olarak srekli iiedirler. Bireyin bu plan ve davranlarndaki temel rg, tek tek hibir insann planlamad ve yaratmad dnmlere ve yaplara yol aabilir. Bunun ve insanlarn birbirlerine olan bamllklarnn sonucunda ylesine zel bir dzen ortaya kar ki, bu dzen, onu oluturan tekil bireylerin irade ve akllarndan ok daha gl ve zorlaycdr (Elias, 1997: Cilt 2, 324-325).

Elias bu anlayyla sosyolojinin iki temel sorununa deinmektedir: birey ve toplum arasndaki iliki ile toplumsal dnmler modeli Karlkl bamllklar ann basklama gcn -toplumsal srelerin grece bamszln- vurgulayan Elias eletirilere de kap aar; gerek tarihin geliim srecinde gerekse bireysel davranlarda grlen aklc ve planlanm davranlarn roln yeterince nemsemedii ileri srlr. Ancak, Eliasn, kiiliin geliimiyle ilgili -insanlar, kabartma makinesi ve sikke, toplum tarafndan biimlendirilen ve toplumu biimlendiren bireyler eklinde gren (Elias, 1987: 84)anlay ve toplumsal srelerin daha iyi anlalmas sayesinde bu srelerin
4 Sosyolojik aratrmann grevi, bu kr ve denetimsiz olaylar anlalr klmaktr. Bunlar aklamak ve bylece insanlarn, kendi davranlar ve gereksinimleri sonucunda oluan ve ilk bakta kavranamayan ilikiler a iinde ynlerini bulabilmelerini ve bu olaylar daha iyi kontrol edebilmelerini salamaktr (Elias, 1970: 170). Ayrca bkz. Elias/Scotson (1990: 267-8) ve Krieken (1997: 173).

80

HEIKE HAMMER

aklc planlara dahil edilebilecei ve dntrlebilecei yolundaki umudu bu tr eletirilerin haksz olduunu gstermektedir. Elias tarafndan gelitirilen toplumsal sre kuram (1970: 159-195; 1986b: 234-241; 1977a: 127-149), biyolojik evrimci modellerle karlatrlr.5 Elias, toplumsal dnmleri odak eklinde grme ve bu deiimlerin tbi olduu yasalar arama anlayn 19. yzyln sosyolojik geliim kuramlarndan alr, ama bu kuramlarn ideolojik ieriklerine kesinkes kar kar. Ayn zamanda, toplumsal dnm, normal olarak statik olan toplumun olaand bir biimi olarak gren yapsal ilevci anlaya kart bir model gelitirir. Toplumlar dinamiktir ve srekli deiim halindedir. Ancak, bu deiimler zmlendiinde kurallar ve yaplar tespit edilebilir. Elias toplumsal gelimeyi -biyolojik evrimin tersine- ift kutuplu olarak grmektedir; yani ilke olarak geriye dnmesi mmkn bir sretir, uygarlama ynndeki ve kart yndeki srelerin bir bileimidir. Bu sre ne tekizgiseldir ne de teleolojiktir. Eliasa gre sadece, uygarlama ynndeki sre bugne dek baskn bir eilim olmutur (Elias, 1997: 324-325; Fletcher, 1997: 83). Eliasn, zellikle toplumsal srelerin ynelimli olduu tezinin bir sonucu olarak sreklilik zerine odaklanmas, sreklilie sahip olmayan srelerin, krlmalarn ve farkllklarn (Neckel, 1991: 143; Klein/Liebsch, 1997: 17ff.) belirli bir oranda ihmal edilmesine yol amtr ve bu nokta zellikle postmodern dnrlerin eletirisine uramtr. Bu elitirilere gre, Eliasn kuram
tarihi, evrimleen bir sre olarak anlar ve 20. yzyln son yllarnda, aynen blgesel olarak farkl bir seyir izleyen tarihsel aamalar ayn kaba koyma giriimleri gibi eletiriyi hakeder. Elias, uygarl ampirik olarak tekrarlanabilen bir sre olarak kavrarken, uygarlk postmodern okuma biimine gre tarihin kendisi deil, olaylarn sadece zihinde canlandrl biimidir. Elias dncenin postlatlar ve akla duyduu gven de postmodern bak asndan pek salam bulunmaz ve bu durum, uygarlk modelini dayanan yitirme tehlikesiyle kar karya brakr (Klein ve Liebsch, 1997: 18).

Uygarlk kuram - bir mit mi?


Yukarda ele alnan eletiriler, seilen uygarlk kavramna, ar genelletirmeye ve uygarlk kuramnn sahip olduu belirlenimci armlara ynelmiken, Eliasn gzledii uygarlk srecinin kendisini sorgulayan sesler de yok deildir. Bunlardan en tannm, Eliasn kuramn ykmak ve onun bir Uygarlk Sreci Miti olduunu gstermek iin kollar svayan Hans Peter Duerrin eletirileridir.6 Duerr olduka ayrntl ampirik malzemeler kullanarak, cinsel utancn antropolojik bir deimez olduunu ileri srer ve bu sayede uygarlk kuramn 5 Bkz. Klein (1993: 165-180). 6 Duerr ile tartmalar konusunda bkz. Elias (1988a, 1988b) ve Pallaver (1989).

NORBERT ELIASIN UYGARLIK KURAMI: ELETRLER VE GELMELER

81

rtebileceini dnr. Oysa Elias dier topluluklarn -ya da Ortaada yaayan dier insanlarn- utanma duygularna sahip olabileceklerini reddetmez. Her toplumun mutlaka gerekli bir hayatta kalma ilevi olarak zdenetimleri renmesi gerektiinin (Elias, 1983: 34) altn izer. Ancak, inceledii dnemde utanma ve sklma eiinin ykseldiini, insanlarn zdenetimlerinin arttn ve yetikinlerin zdenetiminde niteliksel deiimlerin meydana geldiini tespit eder. Bunlar giderek iselletirilen zbasklanma (sper ego, vicdan) dayanr, byk lde otomatiklemi ve dsal basklanmdan, yani dsal yaptrmlarn denetiminden giderek bamszlamlardr.7 Kuramsal temellerden yoksun olan Duerrin eletirileri bu nedenle havada kalmakta ve Eliasn en nemli gr olan psiko-oluum ile sosyo-oluum arasndaki iliki hakknda herhangi bir ey sylememektedir.

Geveme tezi
60l ve 70li yllarda davran biimlerinde gzlenen deiimler ve bunlara bal zgrleme hareketleri Eliasn uygarlk kuramn temelinden sarsm gibi grnr. Geleneklerde ve iliki biimlerinde -zellikle cinsiyetler arasndaki ilikilerde, cinsellikte ve duygularn ele aln biimlerinde- grlen geveme, ilk balarda zdenetimin azalmas eklinde yorumlanr ve drtlerin ve duygularn denetimi ynndeki genel dorultuyla eliki iinde olduu dnlr. Bu anlay bir sre Elias da, geveme eilimini uygarlk kuramna dahil etmekten alkoyar. Bu durum, Hollandada yrtlen Elias almalarnda, zdenetim anlayyla derinden ilgilenilmesine ve bu anlayn gelitirilmesine yol aar (Wouters, 1977: 279298; 1999; de Swaan, 173-198).8 Kavram mercek altna yatrlr. Sonu olarak, duygularla daha az baskc bir biimde iliki kurulmasnn, zdenetimin azalmas eklinde basite yorumlanamayaca sonucuna varlr. Aksine, geveme dnemlerinde, drtlerin ve duygularn bireyler tarafndan st dzeyde denetlenmesi gerekmektedir, nk genel balayc dzenlemelerin gc azalr ve bunlar insanlar arasnda yeniden oluturulmaldr. Aklclatrma, ruhsallatrma ve kendini bakalaryla eit grme yeteneine duyulan gereksinim artar. Davran ve iliki biimlerindeki deiiklik, toplumsal egemenlik ilikilerindeki deiikliklerle ilikilidir: Geveme sreleri, egemenlik ilikileri asndan gsz gruplarn zgrleerek egemenlik merkezlerine yerlemeye altklar gei dnemlerinde ortaya kar. Egemenlik ilikilerinde uygun deiimler yaandktan sonra, bu geveme srelerini, biimlendirme sreleri izleyebilir.
7 Eliasn sosyalleme srecini yalnzca bir koullandrma sreci olarak grd ve bilinli olarak davranan, id ile sper ego arasnda iletiimi salayan egoyu dlad yolundaki eletiriler iin bkz. Honneth/Joas (1980: 119ff.), Sampson (1984: 26), Wehovsky (1977: 9-10) ve Blomert (1991: 17ff). 8 zdenetim kavramn gelitiren aratrmaclardan birisi de Waldhofftur (1995).

82

HEIKE HAMMER

Ancak, biimlendirme sreleri geri dnler olarak grlmemelidir. Yeni biimlendirme sreci, bir nceki geveme dneminin davran biimlerini ve duygusal normlarn daha sk standartlara balar ve bunlar yeni kodlar olarak sabitletirir. Bu modelde uygarlk sreci, birbirinin iine gemi geveme ve biimlendirme sreleri olarak kavranr. Geveme srecinde, merkezdekiler ile kenardakiler9 arasndaki gler dengesinin deimesiyle birlikte, toplumsal normlar daha geirgen bir hale gelir ve bununla birlikte davranlardaki tolerans aral da geniler, ama bu durum daha st dzeyde bir zdenetimi de gerekli klmaktadr. Gler dengesinde meydana gelen deimeleri izleyen biimlendirme sreci, zellikle bir nceki dneme ait gevek davran ve iliki biimlerinin sabitletirilmesi srecini ierir. Elias, Wouterin Geveme Tezini kuramna ekler. Bir szle yazd Sreler, toplumsal maddesinde, biimlendirme ve geveme sreleri birbirine kart iki kutup olarak grlr, btn toplumsal sreler bu iki kutup arasnda meydana gelir. Almanlar zerine ncelemelerinde Elias, uygarlk srelerinin bir zelliinin de geveme-biimlenme ikilisi olduunu syleyerek bu dncesini gelitirir (Elias, 1986b; 1989: 41).

Uygarlktan uzaklama sreleri


Eletirmenlerden birou, 20. yzylda meydana gelen olaylarn, zellikle Naziler tarafndan uygulanan iddet ve kitlesel imha hareketlerinin Eliasn kuramn rttn ya da Eliasn kuramnn bu tr sreleri aklamada yetersiz kaldn gsterdiini dnr. Uygarlk Srecinde, kart ynlerde ilerleyen hareketlerin gemiteki varlndan ve bugn de var olduundan sz etse bile, Elias uygarlk sreleriyle ilgili dlayc bir kuram gelitirmemitir. 20. yzylda yaanan uygarlktan uzaklama srelerine kar duyarsz olmad, yalnzca kendi yaam yksnden deil, uygarlk srecinin incelenmesine kar duyduu ilginin gerekelerinden10 de anlalabilir. Uygarlktan uzaklama sreleri ile daha sonralar ilgilenir. Almanlar zerine ncelemelerinde bununla hesaplar ve Nazi rejiminin koullarn ve vahetini uygarlk kuram asndan zmlemeye alr. Eliasn kuramnda isel olarak varolan uygarlktan uzaklama srelerini betimlemeye ve eletirileri yantlamaya alan aratrmalar ounlukla ngilizce konuulan lkelerde yaplmtr (Mennell, 1989: 227-250; 1990: 205-223; Fletcher, 1997: 82-87, 116-184). Bu konudaki en geni aratrma, Jonathan Fletcherin yapt Violence and Civili9 Elias merkezdekiler-kenardakiler modelini, yapt bir topluluk incelemesinde bir egemenlik figrasyonu olarak gelitirir.

10 Bu sorun szcn dar anlamyla bilimsel geleneklerden ok, bugn etkisi altnda bulunduumuz deneyimlere gnmz Bat uygarlnn iinde bulunduu krize ve dnme ilikin deneyimlere ve bu uygarlkn nasl anlalmas gerektiini kavrama ihtiyacna dayanr (Ellias, 1997: 84). Eliasn ayrntl biyografisi iin bkz. Korte (1977).

NORBERT ELIASIN UYGARLIK KURAMI: ELETRLER VE GELMELER

83

zation (iddet ve Uygarlk) adl almadr. Fletcher, Eliasn iddet kavramn tanmlar ve uygarlk srelerinin zelliklerinden yararlanmak suretiyle uygarlktan uzaklama srelerinin zelliklerini ortaya karr. Kuramsal olarak rettii tezlerini nc Reichn oluumuna ait ampirik malzemelere uyarlar. almann amac, iddet ve uygarln, uygarlk kuramna ait, birbirlerine kart iki ayr anlay olmadn, aksine bunlarn iie gemi bulunduunu gstermektir. Fletcherin incelemeleri, Eliasn iddeti kendiliinden ortaya kan, duygusal drt ifadeleri olarak grd ve iddetin ounlukla yksek derecede denetlenen, nceden hesaplanabilen, edimsel ve aklc olarak tanmlanabilen ve sonularnn nceden grlmesi ve hesaplanmas gereken bir davran biimi (Wilterdink, 1984: 285) olduunu ihmal ettii eklindeki eletirilere de bir yanttr. Fletchere gre, Elias devletin iddet tekeli olarak ortaya kyla birlikte, kendiliinden, duygusal kkenli fiziksel iddetin gnlk hayatta azaldn belirtir, ama ayn zamanda iddet tekeline sahip kurumlarn planl fiziksel iddet uygulamalarnn artt (Fletcher, 1997: 53) tespitinde de bulunur. Elias daha sonraki yaynlarnda devletin iddet tekelini Janus bana (Elias, 1989: 228) benzetir. Uygarlk Srecinde bu ayrm zerinde yeterince durulmasa bile, Eliasa yneltilen iddetin azaltlmasna dayanan saf uygarlk kavramna (Reemtsma, 1994: 48f.) sahip olduu eklindeki eletiri hakszdr. Gzlenen uygarlama sreleri, iddet tekeli olan devletin fiziksel iddet tehditinin ve ounlukla dorudan iddet uygulamalarnn bir neticesidir. Ancak, Eliasta smrgeci iddet ile cinsiyetler arasndaki iddet, zellikle aile ii iddet ihmal edilmitir (Bennholdt-Thomsen, 1985: 23-35; Fletcher, 1997: 59). Eliasn iddet konusundaki tezlerine ynelik bu eletiri, uygarlk kuramna yneltilen feminist eletiriyle yakndan ilgilidir.

Uygarlk sreci erkein uygarlk sreci mi?


Dneminin dier yazarlarnn aksine Elias, cinsiyetler arasndaki ilikiyi tamamen gzard etmez, ama zerinde de pek fazla durmaz. Cinsiyet kategorisi Elias tarafndan en fazla, farkl figrasyonlarda ya da toplumsal yaplarda insann psiko-oluumu zerinde etkisi olan, daha ok rastlantsal bir kategori olarak grlr. Etkin ve biimlendirici bir gce sahip tarihsel ve sosyo-oluumsal bir kategori olarak alglanmaz (Opitz, 1997: 96). Cinsiyetler ilikisi Elias iin sosyolojik adan ilgintir ve onun sk sk deindii bir konudur, ancak toplumsal bir kategori olarak cinsiyet, bilimsel adan onu pek fazla ilgilendirmez. Geri incelemelerinde erkekler ile kadnlar arasndaki ilikiyi gznne almtr, ama cinsiyetler arasndaki ilikiyi burjuva toplumunun zellikli bir yap eleman olarak grmemitir (Niemeyer, 1997: 185).11
11 Ayrca bkz. Tribel (1997: 311).

84

HEIKE HAMMER

Bu tespitler zellikle Uygarlk Sreci iin de geerlidir. Elias bu yaptnda cinsiyetler arasndaki iliki konusundaki tavrlar ele alr, ancak bu ilikinin kendisine hi deinmez. Elias, cinsiyetler arasndaki ilikiyi, dier toplumsal yaplarn iinde yer alan, insanlarn kiilik yaplaryla balantl bir egemenlik ilikisi olarak anlar, Ortaa Avrupas iin cinsiyetler arasndaki egemenlik dengesinde hafif deiimler olduu tespitinde bulunur. Sava insann fiziksel gcnn nemi azalrken drtlerin ve duygularn denetlenme yetenei nem kazanrken, kadnn egemenlik gc de artar; ancak bu art kadnn toplumsal olarak kendisinden daha alt seviyelerde bulunan erkek karsndadr, kendi seviyesindeki erkekler karsnda deildir. Bu balamda Elias erkek ile kadnn uygarlama srelerinin farkl olduu tespitinde bulunur:
Kadnn drtsel yaantsndaki basklanmlar, Batl toplumlarda eskiden beri, byk mutlakiyeti saraylar hari btn tarih boyunca ayn dzeydeki erkekten ok daha fazladr. Bu sava toplumda yaayan, st dzeydeki kadnn duygulanmlarn ayn dzeydeki erkekten her zaman daha kolay denetleyebilmesi, inceltebilmesi ve verimli dnmlere uratabilmesi, bu ynde grlen ncl biimlendirmenin ve alkanlklarn bir ifadesi olabilir. Kadn, dsal bakla toplumsal olarak ayn dzeydeki bir erkekle karlatrldnda, baml ve toplumsal olarak daha alt dzeyde bir varlktr (Elias, 1997: Cilt 2, 119-120).

Ancak Elias mutlakiyeti saray toplumu iin, evlilikte kadnn neredeyse eit haklara kavutuunu dnr. Bu gelimeyi kadnn ilk zgrleme hareketi olarak adlandrr ve bu grn saray toplumunda cinsiyetler arasndaki neredeyse simetrik egemenlik dengesine dayandrr (Elias, 1990). Claudia Opitz, Eliasn bu zgrleme tezine pheyle yaklamaktadr: Eliasta kadnn yaam ve davranlar o kadar az incelenmitir ki, bu incelemeler bu tr bir tespit yapmaya yeterli deildir. Mutlakiyeti saray toplumunda kadnn gerekten ne kadar zgrletiini tespit edebilmek iin bu konuda ok daha fazla aratrma yaplmaldr, stelik bu tezi dorulayan belgeler ve gerekler olduu gibi, yanllayanlar da vardr (Opitz, 1997: 86-95). Erkek merkezli btn bakna ramen Elias bize kadn ve cinsiyet almalar hakknda yntemler, kuramsal modeller sunmaktadr. Bunlarn yardmyla Dii Benin Uygarlamas sorunu12 ve cinsiyetler arasndaki ilikinin rol akla kavuturulabilir. Uygarlk kuramn cinsiyet farkn gzeterek gelitirmeye alan aratrmalar arasnda, Stephanie Ernst, Gabriele Klein, Renate Ruhne, Annette Treibel, Bram van Stolk ve Cat Woutersin yaynlar saylabilir.

12 Gabriele Klein ve Katharina Liebsch, bu balkla yaymladklar almalarnda, bu tr bir giriimde bulunmular ve uygarlk kuramnn cinsiyet farklarn gzetecek ekilde gelitirilmesini salamlardr. (Klein ve Liebsch, 1997).

NORBERT ELIASIN UYGARLIK KURAMI: ELETRLER VE GELMELER

85

Sonu
Eliasn uygarlk kuram ilk yaymlandnda fazla ilgi grmese bile, bugn artk 20. yzyln en nemli sosyoloji kuramlarndan saylmaktadr. Bu kuramn nemi ve gc, psikolojik ve toplumsal yaplarn, birey ile toplumun srekli olarak birlikte dnlmesine dayanr. Uygarlk Srecinde ortaya atlan bu grler daha sonraki almalarda gelitirilir. Elias sosyolojisi, birey ile toplum ayrmn yap ve davranlardan arndrma giriimidir, mikro-makro ikiliini ama edimine nemli bir katkdr. Ampirik olan ile kuramsal olan btnletiren Eliasn uygarlk sreci incelemeleri, bir aratrma modeli olarak da reticidir. Bu modeli rnek alan en nemli aratrmalar arasnda Michael Schrter ve Stefanie Ernstin evlilik hakkndaki almalar ile Johan Goudsblomun atein uygarlk tarihi ile ilgili incelemeleri saylabilir. Uygarlk kuramna yneltilmi eletiriler bu kuramn gelitirilmesini salar. rnein, uygarlk kavramnn netletirilmesi, uygarlk kuramnn aktarlabilirliine ilikin snrlar, geveme tezinin gelitirilmesi, uygarlk kart srelerle hesaplalmas, ya da kadn ve cinsiyet aratrmalaryla iliki kurulmas eletiriler sayesinde olmutur. Temel l denetim gibi kuramsal anlaylar, biyolojik evrimin aksine toplumsal srelerin dlayc bir biimde tanmlanmas ve uygarlk kavramnn daha da netletirilmesi (buna rnein insann kendisini kendi biz grubunun dnda yer alan baka insanlarla da zdeletirme yeteneinin daha iyi aklanmas da dahil edilebilir, ki bu yetenein gelimesi uygarlk srecinin nemli bir zelliidir) ite bu eletirel tartmalar balamnda okunmaldr. Uygarlk srecinin ve ynnn daha iyi tanmlanmas, zelliklerinin daha iyi zmlenmesi nmzde duran grevlerdendir. Gerek yntem gerekse dnsel olarak uygarlk kuramnn Avrupa dndaki blgelere ve toplumlara da uygulanmas, bu modelin snanmas ve gelitirilmesi iin nemli bir adm olacaktr.13 Uygarlk Srecinin Trkede de yaymlan, eletirel okurlarn artmasn salayacak ve umarm uygarlk kuramnn gelitirilmesine neden olacaktr. Zaten Eliasn ars da bu yndedir:
nsanlarn sk skya sarldklar bir otorite olmak istemiyorum. Btn dileim, almalarmn gelecek kuaklara, kendi yaamlarnn srekliliine ilikin bilinlerini, kendileri zerine dnme ve nceki kuaklar aabilme eitimleri ve yaratclklar iin gerekli olan g ve nesnellik ile birletirmeleri iin cesaret vermesidir (Elias, 1977: 67f.).

Almancadan eviren ENDER ATEMAN

13 Bu aratrmalar arasnda, Elin Krat-Ahlersin (1994) ve Waldhoffun (1995) Trk toplumunda devletin oluum srecini inceleyen almalarn saymak mmkndr.

86
KAYNAKA

HEIKE HAMMER

Baumgart, Ralf/ Volker Eichener (1991) Norbert Elias zur Einfhrung. Junius, Hamburg. Blomert, Reinhard (1991) Psyche und Zivilisation. Zur theoretischen Konstruktion bei Norbert Elias. Mnster, Hamburg, Lit (Studien zur Zivilisationstheorie; Bd. 3). Bennholdt-Thomsen, Veronika (1985) Zivilisation, moderner Staat und Gewalt. Eine feministische Kritik an Norbert Elias Zivilisationstheorie, beitrge zur feministischen theorie und praxis, 8: 2335. Bogner, Arthur (1989) Zivilisation und Rationalisierung. Die Zivilisationstheorien Max Webers, Norbert Elias und der Frankfurter Schule im Vergleich. Westdeutscher Verlag, Opladen. Breuer, Stefan (1995) Die Gesellschaft des Verschwindens. Von der Selbstzerstrung der technischen Zivilisation. Hamburg, Rotbuch Verlag. Claessens, Dieter (1996) Rezeptionsprobleme des Eliasschen Werkes in den 50er und 60er Jahren, Karl-Siegbert Rehberg (der.), Norbert Elias und die Menschenwissenschaften. Studien zur Entstehung und Wirkungsgeschichte seines Werkes iinde, Suhrkamp, Frankfurt am Main, 137. Cremer, Albert (1983) Hfische Gesellschaft und Knigsmechanismus - zur Kritik an einem Modell absolutistischer Einherrschaft, Sozialwissenschaftliche Informationen fr Unterricht und Studium, 12: 227-231. Duerr, Hans-Peter (1988) Nacktheit und Scham. Der Mythos vom Zivilisationsproze. Bd. 1. Suhrkamp, Frankfurt am Main. Duerr, Hans-Peter (1990) Intimitt. Der Mythos vom Zivilisationsproze. Bd. 2. Suhrkamp, Frankfurt am Main. Duerr, Hans-Peter (1993) Gewalt und Obsznitt. Der Mythos vom Zivilisationsproze. Bd. 3. Suhrkamp, Frankfurt am Main. Duerr, Hans-Peter (1997) Der erotische Leib. Der Mythos vom Zivilisationsproze. Bd. 4. Suhrkamp, Frankfurt am Main. Elias, Norbert (1970) Was ist Soziologie? Juventa, Mnih. Elias, Norbert (1977a) Zur Grundlegung einer Theorie sozialer Prozesse, Zeitschrift fr Soziologie, 6: 127-149. Elias, Norbert (1977b) Adorno-Rede. Respekt und Kritik, ders./ Wolf Lepenies, Zwei Reden anllich der Verleihung des Theodor W. Adorno-Preises 1977 iinde, Suhrkamp, Frankfurt am Main, 33-68. Elias, Norbert (1980) Soziale Prozemodelle auf mehreren Ebenen, Werner Schulte (Hg.), Soziologie in der Gesellschaft. Referate auf den Veranstaltungen beim 20. Soziologentag in Bremen iinde, Tagungsberichte Nr. 3. Bremen 1981: 764-767 Elias, Norbert (1981) Zivilisation und Gewalt. ber das Staatsmonopol der krperlichen Gewalt und seine Durchbrechungen, Joachim Matthes (der), Lebenswelt und soziale Probleme. Verhandlungen des 20. Deutschen Soziologentages zu Bremen. Frankfurt am Main, Campus, 98-122. Elias, Norbert/ Eric Dunning (1983) Sport im Zivilisationsproze. Studien zur Figurationssoziologie. (der.) Wilhelm Hopf. Mnster, Lit-Verlag (Sport, Kultur, Vernderung; 8). Elias, Norbert (1983) ber den Rckzug der Soziologen auf die Gegenwart, Klner Zeitschrift fr Soziologie und Sozialpsychologie, Bd. 35: 29-40. Elias, Norbert (1984) Notizen zum Lebenslauf, Peter Gleichmann/ Johan Goudsblom/ Hermann Korte (der.), Macht und Zivilisation. Materialien zur Norbert Elias Zivilisationstheorie II iinde, Suhrkamp, Frankfurt am Main. Elias, Norbert (1986a) Figuration, Bernhard Schfers (der.), Grundbegriffe der Soziologie iinde, Leske + Budrich, Opladen, 88-91.

NORBERT ELIASIN UYGARLIK KURAMI: ELETRLER VE GELMELER

87

Elias, Norbert (1986b) Prozesse, soziale, Schfers, Grundbegriffe iinde, Leske + Budrich, Opladen, 234-241. Elias, Norbert (1986c) Zivilisation, Schfers, Grundbegriffe iinde, Leske + Budrich, Opladen, 382387. Elias, Norbert (1986d) Wandlungen der Machtbalance zwischen den Geschlechtern. Eine prozesoziologische Untersuchung am Beispiel des antiken Rmerstaats, Klner Zeitschrift fr Soziologie und Sozialpsychologie, 38: 425-449. Elias, Norbert (1987) Vorwort, Bram van Stolk/ Cas Wouters, Frauen im Zwiespalt. Beziehungsprobleme im Wohlfahrtsstaat iinde, Eine Modellanalyse. bersetzt von Michael Schrter. Suhrkamp, Frankfurt am Main, 9-16. Elias, Norbert (1987) Die Gesellschaft der Individuen, (der.) Michael Schrter. Suhrkamp, Frankfurt am Main. Elias, Norbert (1988a) Wir sind die spten Barbaren, Der Spiegel, Nr. 21, Jg. 42,: 183-190. Elias, Norbert (1988b) Was ich unter Zivilisation verstehe. Antwort auf Hans Peter Duerr., Die ZEIT, Nr. 35: 37-38. Elias, Norbert (1989) Studien ber die Deutschen. Machtkmpfe und Habitusentwicklung im 19. und 20. Jahrhundert. (der.) Michael Schrter, Suhrkamp, Frankfurt am Main. Elias, Norbert (1990) Die hfische Gesellschaft. Untersuchungen zur Soziologie des Knigtums und der hfischen Aristokratie. Mit einer Einleitung: Soziologie und Geschichtswissenschaft. Suhrkamp, Frankfurt am Main (1969). Elias, Norbert/ John L. Scotson (1990) Etablierte und Auenseiter. bersetzt von Michael Schrter. Suhrkamp, Frankfurt am Main. Elias, Norbert (1997) ber den Proze der Zivilisation. Soziogenetische und psychogenetische Untersuchungen. 2 Bde (Bd. 1: Wandlungen des Verhaltens in den weltlichen Oberschichten des Abendlandes; Bd. 2: Wandlungen der Gesellschaft. Entwurf zu einer Theorie der Zivilisation. Suhrkamp, Frankfurt am Main. Ernst, Stefanie (1996) Machtbeziehungen zwischen den Geschlechtern. Wandlung der Ehe im Proze der Zivilisation. Westdeutscher Verlag, Opladen. Ernst, Stefanie (1999) Geschlechterverhltnisse und Fhrungspositionen. Eine figurationssoziologische Analyse der Stereotypenkonstruktion. Westdeutscher Verlag Opladen, Wiesbaden. Fletcher, Jonathan (1997) Violence and Civilization. An Introduction to the Work of Norbert Elias. Westdeutscher Verlag, Cambridge. Gleichmann, Peter/ Johan Goudsblom/ Hermann Korte (der.) (1984) Macht und Zivilisation. Materialien zu Norbert Elias Zivilisationstheorie II. Westdeutscher Verlag, Frankfurt am Main. Gleichmann, Peter/ Johan Goudsblom/ Hermann Korte (der.) (1997) Materialien zu Norbert Elias Zivilisationstheorie iinde, Suhrkamp, Frankfurt am Main. Goudsblom, Johan (1977) Aufnahme und Kritik der Arbeiten von Norbert Elias in England, Deutschland, den Niederlanden und Frankreich, Peter Gleichmann / Johan Goudsblom/ Hermann Korte (der.), Materialien zu Norbert Elias Zivilisationstheorie. Suhrkamp, Frankfurt am Main, 17-85. Goudsblom, Johan (1984) Aufnahme und Kritik der Arbeiten von Norbert Elias in England, Deutschland, den Niederlanden und Frankreich. Kurze Ergnzung der Rezeptionsgeschichte, Peter Gleichmann/ Johan Goudsblom/ Hermann Korte (der.), Macht und Zivilisation. Materialien zu Norbert Elias Zivilisationstheorie. Suhrkamp, Frankfurt am Main, 305-322. Goudsblom, Johan (1995) Feuer und Zivilisation. Frankfurt am Main, Suhrkamp (ngilizcesi: Fire and Civilization. Londra, Allan Lane 1992). Honneth, Axel/ Hans Joas (1980) Soziales Handeln und menschliche Natur. Anthropologische Grundlagen der Sozialwissenschaften. Campus-Verlag, Frankfurt am Main, New York (Campus: Studium; 545: Krit. Sozialwiss.).

88

HEIKE HAMMER

Klein, Gabriele (1990) Wenn das Blut in Wallung kommt.... Vom Menuett zum Walzer oder: Zum Wandel der Tanzformen im Proze der Zivilisierung, Hermann Korte (der.), Gesellschaftliche Prozesse und individuelle Praxis. Bochumer Vorlesungen zu Norbert Elias Zivilisationstheorie iinde, Suhrkamp, Frankfurt am Main, 197-215. Klein, Gabriele (1992) FrauenKrperTanz. Eine Zivilisationsgeschichte des Tanzes. Quadriga Verlag, Weinheim, Berlin. Klein, Gabriele (1993) Lektion X: Evolution, Wandel, Proze. Zur Geschichte der Begriffe und theoretischen Modelle, Hermann Korte/ Bernhard Schfers (der.), Einfhrung in Hauptbegriffe der Soziologie iinde, Leske + Budrich, Opladen, s. 165-180. Klein, Gabriele/ Katharina Liebsch (der.) (1997) Die Zivilisierung des weiblichen Ich. Suhrkamp, Frankfurt am Main. Korte, Hermann (der.) (1990) Gesellschaftliche Prozesse und individuelle Praxis. Bochumer Vorlesungen zu Norbert Elias Zivilisationstheorie. Suhrkamp, Frankfurt am Main. Korte, Hermann / Bernhard Schfers (der.) (1993) Einfhrung in Hauptbegriffe der Soziologie. Leske + Budrich, Opladen. Korte, Hermann (1997) ber Norbert Elias. Das Werden eines Menschenwissenschaftlers. Leske+Budrich, Opladen. Krieken, Robert van (1989) Violence, Self-discipline and Modernity: Beyond the Civilizing Process, The Sociological Revue, 37: 193-218. Krieken, Robert van (1997) Norbert Elias. Londra, New York, Routledge (Key Sociologists). Krat-Ahlers, Elin (1994) Zur frhen Staatenbildung von Steppenvlkern. ber die Soziogenese der eurasiatischen Nomadenreiche am Beispiel der Hsiung-Nu und Gktrken, mit einem Exkurs ber die Skythen, Berlin. Kuzmics, Helmut/ Ingo Mrth (der.) (1991) Der unendliche Proze der Zivilisation: zur Kultursoziologie der Moderne nach Norbert Elias. Campus Verlag, Frankfurt am Main, New York. Matthes, Joachim (der.) (1981) Lebenswelt und soziale Probleme. Verhandlungen des 20. Deutschen Soziologentages zu Bremen. Campus, Frankfurt am Main, New York. Mennell, Stephen (1989) Norbert Elias. Civilization and the Human Self-Image. Basil Blackwell, Oxford, New York. Mennell, Stephen (1990) Decivilizing Processes:Theoretical Significance and Some Lines of Research, International Sociology, 5: 205-223. Neckel, Sighard (1991), Status und Scham. Zur symbolischen Reproduktion sozialer Ungleichheit. Campus, Frankfurt am Main (Theorie und Gesellschaft; Bd. 21). Niemeyer, Beatrix (1997) Angenehme Sittenlehrer - Briefe und Weiblichkeit im 18. Jahrhundert. Kritische Anmerkungen zu Norbert Elias, Klein/Liebsch, Zivilisierung des weiblichen Ich iinde, Suhrkamp, Frankfurt am Main, 185-205. Opitz, Claudia (1997) Zwischen Macht und Liebe. Frauen und Geschlechterbeziehungen in Norbert Elias hfischer Gesellschaft, Klein/Liebsch , Zivilisierung des weiblichen Ich. Suhrkamp, Frankfurt am Main, 77-99. Pallaver, Gnther (1989) Der Streit um die Scham. Zu Hans Peter Duerrs Demontage des Zivilisationsprozesses, sterreichische Zeitschrift fr Soziologie, 14/3: 63-71. Reemtsma, Jan Philipp (1994) Die Wiederkehr der Hobbesschen Frage. Dialektik der Zivilisation, Mittelweg 36, 3. Jg., 1994/1995, H. 6: 48f. Rehberg, Karl-Siegbert (der.) (1996) Norbert Elias und die Menschenwissenschaften. Studien zur Entstehung und Wirkungsgeschichte seines Werkes. Suhrkamp, Frankfurt am Main, 137. Ruhne, Renate (1995) Frauen, Macht und ffentlicher Raum - Zur sozialen Konstruktion geschlechtsspezifischer Unsicherheitsgefhle im ffentlichen Raum. Dissertationsmanuskript. Universitt Hamburg.

NORBERT ELIASIN UYGARLIK KURAMI: ELETRLER VE GELMELER

89

Sampson, Samuel F. (1984) The Formation of European National States, the Elaboration of Functional Interdependence Networks, and the Genesis of Modern Self-Control, Contemporary Sociology, 13/1: 22-27. Schrter, Michael (1985) Wo zwei zusammenkommen in rechter Ehe ... Sozio- und psychogenetische Studien ber Eheschlieungsvorgnge vom 12. bis 15. Jahrhundert. Suhrkamp, Frankfurt am Main. Schrter, Michael (1990) Scham im Zivilisationsproze. Zur Diskussion mit Hans-Peter Duerr, Hermann Korte (der.): Gesellschaftliche Prozesse und individuelle Praxis. Bochumer Vorlesungen zur Norbert Elias Zivilisationstheorie iinde, Suhrkamp, Frankfurt am Main, 42-85. Schulte, Werner (der.) (1981) Soziologie in der Gesellschaft. Referate auf den Veranstaltungen beim 20. Soziologentag in Bremen 1980. Tagungsberichte Nr. 3. Bremen. van Stolk, Bram / Wouters, Cas (1987), Frauen im Zwiespalt. Beziehungsprobleme im Wohlfahrtsstaat. Eine Modellanalyse. bersetzt von Michael Schrter. Suhrkamp, Frankfurt am Main. de Swaan, Abram (1991) Vom Befehlsprinzip zum Verhandlungsprinzip. ber neuere Verschiebungen im Gefhlshaushalt der Menschen, Helmut Kuzmics/ Ingo Mrth (der.), Der unendliche Proze der Zivilisation: zur Kultursoziologie der Moderne nach Norbert Elias iinde, Campus Verlag, Frankfurt am Main, New York, 173-198. Treibel, Annette (1990) Engagierte Frauen, distanzierte Mnner? Anmerkungen zum Wissenschaftsbetrieb, Hermann Korte (der.): Gesellschaftliche Prozesse und individuelle Praxis. Bochumer Vorlesungen zu Norbert Elias Zivilisationstheorie. Suhrkamp, Frankfurt am Main, 179-196. Treibel, Annette (1997) Das Geschlechterverhltnis als Machtbalance. Figurationssoziologie im Kontext von Gleichstellungspolitik und Gleichheitsforderungen, Klein/ Liebsch, Zivilisierung des weiblichen Ich iinde, Suhrkamp, Frankfurt am Main, 306-336. Waldhoff, Hans-Peter (1995) Fremde und Zivilisierung: wissenssoziologische Studien ber das Verarbeiten von Gefhlen der Fremdheit; Probleme der modernen Peripherie-Zentrums-Migration am deutsch-trkischen Beispiel. Suhrkamp, Frankfurt am Main. Wehovsky, Andreas (1977) Uns beweglicher machen als wir sind - berlegungen zu Norbert Elias, sthetik und Kommunikation, 30: 8-18. Wilterdink, Niko (1984) Die Zivilisationstheorie im Kreuzfeuer der Diskussion. Ein Bericht vom Kongre ber Zivilisationsprozesse in Amsterdam, Peter Gleichmann/ Johan Goudsblom/ Hermann Korte (der.), Macht und Zivilisation. Materialien zu Norbert Elias Zivilisationstheorie II iinde, Suhrkamp, Frankfurt am Main, 280-303. Wouters, Cas (1977) Informalisierung und der Proze der Zivilisation, Peter Gleichmann/ Johan Goudsblom/ Hermann Korte (der.), Materialien zu Norbert Elias Zivilisationstheorie. Suhrkamp, Frankfurt am Main, 279-298. Wouters, Cas (1999) Informalisierung. Norbert Elias Zivilisationstheorie und Zivilisationsprozesse im 20. Jahrhundert. Westdeutscher Verlag, Opaden (Hagener Studientexte zur Soziologie, Bd. 3).

90

Norbert Elias civilisation theory

In his ber den Proze der Zivilisation (Civilisation Process - 1939) Norbert Elias explores the relation between social processes and psychological structures. His work has started to be discussed in the 1970s. In this article, major criticisms directed against Elias work are analysed. The first criticism is that the analysis of Elias is Eurocentric. He was accused of being Eurocentric on grounds that he generalises the connection between the rise of self-control and the emergence of the state as the monopoly of violence to all civilisation processes. Another major criticism is that as Elias asserts that the social processes have a certain direction, his analysis is deterministic and evolutionist. However, this criticism is not relevant as the civilisation process is not unilinear and teleological. Other criticisms related with the concept of civilisation, the thesis of relaxation, the processes of distancing from the civilisation, and the gender relations are mentioned as ingredients -whether they are right or wrong- necessary for the development of Elias theory.

91

Uygarlk kuramlar ve iddet sorunu


Peter Imbusch*

1. Giri
Uygarlk kuramlar, genellikle belirli bir uygarln ya da kltrn zelliklerini ortaya karmay, temel niteliklerini anlamay ve o uygarln neden o ekilde gelitiini, bunu nasl gerekletirdiini aklamay amalar. Bu zellikleriyle, ayn zamanda modernliin kendisini tanmlay biimini olutururlar ve iinde yeerdii kltrn yorumlanma erevesini ve aklan modelini yanstrlar. Ancak, bu tr yorumlanma modelleri hibir zaman itirazsz kalmaz ve genellikle toplumsal gerekliin farkl boyutlarna dayanrlar. Buna bal olarak, bir toplumun ya da bir kltrel evrenin gsterdii uygarlk geliiminin farkl ekillerde deerlendirilmesi ok doaldr. Batl toplumlarn aklanmasna ynelik bu tr bir uygarlk kuram oluturma giriimlerinden birisini -belki de en kapsamlsn- Norbert Elias gerekletirir. Baka yazarlarn Eliasn yaklamna aykr eyler sylemi olmalar ya da ayn sreci farkl ekillerde aklamalar olduka ilgintir. Bu yazarlar arasnda Sigmund Freud, Max Weber, Alfred Weber ile Theodor W. Adorno / Max Horkheimer saylabilir. Bu yazmda, Norbert Eliasn uygarlk kuramn dier uygarlk kuramlar ile birlikte ele almak, uygarlk ile iddet arasndaki genel ilikinin doru bir ekilde deerlendirilebilmesi iin, bu kuramlar iddet sorunsal erevesinde karlatrmak istiyorum. Bunun iin nce, moderniteyi birbirlerinden tamamen farkl bir ekilde anlayan iki bak asn gstereceim, ki bunlar iddet sorunsaln birbirlerine kart biimlerde ele alrlar (2. blm). Daha sonra, bu yazda incelenecek olan uygarlk kuramclarnn somut deneyim ufkunu oluturan -ve bir

(*) Hamburg Sosyal Aratrmalar Enstits.


TOPLUM VE BLM 84, BAHAR 2000

92

PETER IMBUSCH

iddet yzyl olan- 20. yzyl ele alacam (3. blm). Bir sonraki blmde ise, incelenen uygarlk kuramclarnn gerekelerini ve uygarlk anlayn daha ok birbirinin iine gemi bir ekilde inceleyerek, kuramclarn kendi iddet deneyimlerinin, oluturduklar uygarlk ve kltr kuramna nasl yansdn belirlemeye alacam (4. blm). Daha sonra somut uygarlk kuramlarndan soyutlamaya giderek, birbirlerinden farkl uygarlk kuramlarndan karsanabilecek, uygarlk ile iddet arasndaki olas drt farkl ilikiye deineceim (5. blm). Son blmde ise (6. blm) Eliasn uygarlk srecini ele al biiminin 20. yzyln iddet deneyimlerine yaklam asndan zaaflar tadn gsterecek ve daha doru bir uygarlk anlaynn erevesini izmeye alacam.

2. Modernitenin iki yz
Erken Yeni a dnemi ve modernitenin tarihi ok farkl biimlerde tanmlanabilir. Bunlar bir anlamda teknik ve bilimsel ilerlemenin, insann isel ve dsal doasna egemen oluunun, aydnlanmann ve artan rasyonalizmin tarihi olduu gibi, insanlar arasndaki ilikilerin uygarlamasnn, modern ulusal devletlerin oluumu ve sonraki kuaklarn belleinde benzersiz ve Bat lkelerine zg temel bir sre olarak yer eden ve gemie byk bir vn ve zbilinle baklmasn salayan nemli kltrel katklar erevesinde, iddetin mahkum edilmesinin ve daha etkin olarak snrlanmasnn da tarihidir. ok bilinen bir dizi fenomen de bu tarih iine yerletirilebilir. Bu tr bir bak asnda gze arpan en nemli zellik, iddet ile kurulan ilikinin biimidir. Temel olarak iddet, zamana baml, geliim srecinde -ki bu anlamda szkonusu geliim bir ilerleme olarak da anlalabilir- nemi ve boyutu azalan, devletin bir iddet tekeli olarak ortaya kyla birlikte etkin bir ekilde snrlandrlabilen, modernite ncesi bir fenomen olarak grlr. Bylece iddet snrlandrlr -ya yaanlan mekndan dlanr ya da zamansal olarak snrlanrhl uyguland durumlarda ise, toplumun merkezinden deil, periferiden kaynaklanmaktadr. Bu zelliiyle kendi toplumunda tekini temsil eder. Modernite ve iddet bu yaklamda birbirlerine kart olgulardr. iddet, z olarak moderniteye ya da modern toplumlara ait olmayan, gemiin kt bir miras olarak deerlendirilir. Toplumun isel ilikilerine ilikin yaplan bu tespitin, toplumlararas ilikilerde de koutu vardr. Bu balamda, ekonomik karlar ve youn ticari ilikiler pasifize edici bir etkiye sahiptir; iddete ve savaa engel olurlar ve ilevinin giderek bozuluyormu gibi alglanmasn salarlar. Ekonomik karlar iddete dayal tutkulara bir dizgin ilevi grr. Para kazanmann ve ticaretin masum eylemler olarak grlmesi ise savalarn deerlendirili biimine karttr ve savaa engel olur (Hirschman, 1987). Burjuva devletler dnyasnn d ilikileri iin geerli olan genel zellikler, bu lkelerin nc dnya ile olan ilikileri iin de geerlidir.

UYGARLIK KURAMLARI VE DDET SORUNU

93

Avrupa uygarlnn yeryzndeki bugnk egemen konumunu byk endstri devrimi ile gerekleen teknik ve ekonomik ilerlemeye balayan ve bunu Hristiyan kltrnn bir nevi tarihsel baars olarak deerlendiren birok Avrupalnn bu dncelerini doal bir ey olarak kabul etmesi, Avrupann egemenlik baarsnn Batdaki teknik ilerlemenin bar yanndan ziyade, Avrupada gelitirilen ve ideolojik olarak da yceltilen ykc ve ldrc potansiyeline -ki bu potansiyel emperyalizmin ykseli dneminin yaand 19. yzyln sonunda deil, bundan yarm yzyl nce gelimitir- bal olabilecei gibi bir tespitin yaplmasnn nnde yer alan bir engeldir (Zinn, 1989: 113).

te yandan, bu iddet iermeyen modernite (Joas, 1994) tezi karsnda erken Yeni a ve modernite tarihindeki iddetin karakteri ve ykm potansiyeli vurgulanr, bylece bu tarihin engellenemeyen afetler tarihi olarak grlmesi salanr. Jean Delumeau (1985), Avrupadaki erken Yeni a dneminin ve bunu izleyen modernitenin, insanlarn ou iin, saldr, iddet ve dier vahet biimlerinden kaynaklanan bir korku dnemi olduunu ve anlan dnemlerin bu adan szde karanlk Ortaadan ok daha farkl olduunu belirtir. 14. yzyln ortalarnda Avrupada veba salgnlarnn balamasyla birlikte, 17. yzyln ortalarna dek sren saldrganlk ve iddet olaylar younlar. Zaman zaman grlen veba salgnlar, insanlar sadece zihinsel olarak derinden etkilemekle kalmam, vahetin davurumuna ve insann deersizlemesine de yol amtr (rnein, 20. yzyldan nce grlen Yahudi katliamlar, cadlar ve gnahkrlar zerindeki basklar). Ayrca, Avrupada yaanan savalar, ateli silahlarn bulunmasyla birlikte yeni bir boyut kazanmtr. Portekizlilerin ve spanyollarn yeryzn fethe kmalarn salayan nkoullardan birisi de ateli silahlardr. 16. ve 17. yzyllar, din savalarnn, halk ayaklanmalarnn younlat ve olduka etkili sonular bulunan Otuz Yl Savalarnn yaand yzyllardr. iddet ksa bir sre yatr, sonra yeniden younlat aamalara geilir: Vende ayaklanmas, Napolyon savalar, Amerikan i sava (ki bu sava, teknie dayal iddet uygulamalar nedeniyle tarihteki ilk modern savatr) ve daha sonra da 20. yzylda yaanan Birinci Dnya Sava ve o gne dek grlmemi lde ykc bir etkiye sahip olan kinci Dnya Sava (Reemtsma, 1995). 20. yzyln barbarlklar yzyl olarak tarihe geecek olmasnn nedenleri arasnda, yukarda anlan olaylardan baka, Hiroima ve Nagazaki (Alperovitz, 1995), Ermeni katliam (Dabag/Platt, 1998), Yahudilerin brokratik ve endstriyel yntemlerle kitlesel imhas (Hilberg, 1990) ve terr, temizlik hareketleri, alma kamplar ve rettii alk felaketleri nedeniyle, faizm dneminde Alman imha politikasndan ok daha fazla ve farkl lme (Courtois vd., 1997) yol aan Stalinizm de saylabilir. kinci Dnya Savan izleyen elli yl boyunca Avrupada savalarn grlmemesi yapc olarak deerlendirilse bile, 20. yzyln ykcl sadece bunlarla snrl deildir. Afrika ve Asyann smrgecilikten kurtulu ve bamszlk mcadelesi verilen nc Dnya lkelerinde ise durum biraz daha deiiktir, rnein Kamboyada Kzl Kmerlerin vaheti, Ruanda/Brundide-

94

PETER IMBUSCH

ki kitle katliamlar, milyonlarca insann hayatna malolmutur (Ternon, 1996). Bu nedenle 20. yzyl, insanln yaad olumsuz olaylar nedeniyle, uzun sreli tarihsel geliim iinde -aynen 14. yzyl gibi- ayr bir yere sahiptir. Her iki yzylda da imha olgusu afet dzeyine ular; yaanan olaand rnekler, yoketme teknikleri konusundaki yaratcln ne kadar gelitiini gstermektedir. nceki olgular karanlk Ortaa yorumuyla yaygn nyarg ablonuna yerletirilse bile, Aydnlanm olma iddiasn tayan ve akla dayanma arlar ieren bir modern uygarlk srecini kapsayan tarihsel bir dnemde, insanlkd olaylarn ve imha giriimlerinin olaanst artmas ve modernitenin en olgun dneminde had safhaya ulamas, alt izilmesi gereken bir elikidir. Ek olarak, bir de mikro dzeydeki iddetin sreklilii gznne alndnda, Aydnlanmann btn umutlarna ve ilerleme beklentilerine ramen modernitenin iddet iermediini sylemek olduka zordur.

3. 20. yzyl - iddet yzyl


u gnlerde birbiri ardna yaynlanan yzyl deerlendirmelerine, yani amzdaki egemen eilimleri ve olaylar yakalamaya alan sosyal bilimsel zmlemelere baklrsa, yaadmz yzyl bir arlklar a (Hobsbawm, 1995), bir uygarlk ve barbarlklar (Jackson, 1999), bir Alman a (Jckel, 1996), savalar yzyl (Kolko, 1999) ya da bir afetler a olarak deerlendirilmektedir ki, u boyutlarda iddet ieren ve insanclln azalmasndan (Finkielkraut, 1998) ikayet edilen bir a olarak ksa 20. yzyln (nce) daha iyi anlalmas (Diner, 1999) zorunlu olmaktadr. Yzyl yazarlar arasnda yzyln okynlln vurgulayan yazarlar bile 20. yzyln genel olarak olaanst iddet ierdiini sylemektedirler. Ayrntl zellikleriyle alglan ne kadar farkl olursa olsun, 20. yzyln fizyonomisi barbarlklar ve makro sular tarafndan belirlenmektedir ki, bylece
btn baklar, gaz odasn, topyekn sava, devlet tarafndan uygulanan soykrm ve imha kamplarn, beyin ykamay, devlet gvenlik sistemini ve btn halk gzetleme anlayn bulan bir dnemin vahet uygulamalar zerinde younlar. Bu yzyl insann o ana dek hayal edebileceinden ok daha fazla kurban, ehit, ldrlm vatanda, katledilmi sivil ve srlm aznlk, ikence edilen, sakatlanan, ala ve soua mahkum edilen insanlar, siyasi tutuklular ve lkelerinden kaan snmaclar retmitir. iddet ve barbarlk bu yzyla damgasn vurmutur (Habermas, 1998: 73f.).

Ve Jan Philipp Reemtsma, ksa bir sre nce bu yzyln, iddet tarihinin bir sonucu ve ykcln ve vahetin snrlarn amasnn bir neticesi olan zel bir tr huzursuzluu geride braktn yazar. Bu huzursuzluk u sorularda kristalleir: Btn bunlar neden ve nasl mmkn olabildi? (Reemtsma, 1999). Bu soru ncelikle, bilim ve sanat alannda byk gelimelerin yaand bir

UYGARLIK KURAMLARI VE DDET SORUNU

95

yzyln, nasl olup da zulmn en kanlsn ve imha srelerinin en korkuncunu ierdii, iddet, sava ve terrn uygarlk ve modernite dncesini nasl ve ne ekilde etkiledii sorusu ve son olarak da iddetin ok farkl biimlerinin ve grntlerinin modern kltr ve uygarlk ile ne gibi bir isel iliki iinde bulunduu sorusudur. Yoksa, iddetin deiik biimleri ve tarih boyunca deien ls, parlak klar saan modernite projesinin teden beri varolan karanlk yz mdr? Acaba iddet iermeyen modernite anlay, modern toplumlarn kendilerini tanmlay biimlerine ait yapsal bir bileen olmasna ramen, gereklikle rtmesi olduka g bir sosyal mitos (Schndelbach, 1989) mudur?

4. Uygarlk Kuram Klasikleri ve iddet


Aada, setiim uygarlk kuram klasiklerinin uygarlk, modernleme ve rasyonelleme anlaylarndaki iddet sorunsalna yaklam biimleri ile iddetin ve modernitenin kavranmasna yapabilecekleri olas katklar ele almak istiyorum. Uygarlk ile iddet arasndaki ilikinin kavranmas asndan kltr ve uygarlk kuramclarnn bana zellikle ilgin gelmesinin nedeni udur: Uygarlk srecinin geliimi, Bat kltr ve modernite tarihinin en kapsaml zmlemelerini ve paradigmatik yorum modellerini sunan; anlamlar konusunda aralarnda varolan btn farkllklara ramen, modernite, kltr ve uygarlk kavramlarna, uygar olma ve iddetten arnklk anlamnda, belirli bir normatif ierik yklenmesi gerektii grnde bulutuklar gznne alndnda, kuramlarn gerekelendirmek iin kendilerini iddet sorunsal ile hesaplamak zorunda grenler bu yazarlardr. Bu nedenle amacm, -kltr ve uygarlk anlaylarn yeniden oluturmak suretiyle- Sigmund Freudun, Max ve Alfred Weberin, Norbert Eliasn, Max Horkheimern ve Theodor W. Adornonun a) iddet konusunda syledikleri eyleri ve iddetin deiik biimlerini kuramsal almalarnda ne lde dikkate aldklarn ve bunlar hangi lde kuramlarna dahil ettiklerini, b) bu yazarlarn dnya savalarnda, iddete dayal ynetimlerde, nasyonal sosyalistlerin Yahudi katliamlarnda ve Stalinci terrde ifadesini bulan makro iddet karsndaki tavrlarn, c) yaadklar ada edindikleri makro iddet deneyimlerinin bu yazarlar iin ne lde yanltc bir deneyim ya da ok olduunu ve bunlarn uygarlk kuramlar zerinde yeniden dnmelerine yol ap amadn ve d) kendi bak alarndan modernite ve barbarlk, uygarlk ve iddet ilikilerinin nasl grlmesi gerektiini anlamaya almaktr. te bu amala, nce yazarlar tek tek ele almak ve genel izgileri belirginletirmek istiyorum. 4.1. Sigmund Freud: Kltrn honutsuzluklar Sigmund Freudun kltr kuram -ki Freud kltr ile uygarl eanlaml kavramlar olarak grr- ayn alanda alan sonraki aratrmaclar birok adan

96

PETER IMBUSCH

etkilemitir. Bireysel ve sosyal psikolojiyi birletiren Freudun ruh kuram, gemite varolmu ve u anda varolan kltrler hakknda kapsaml bir kuram, ve kltrn olumas ya da srdrlmesi karlnda bireyden beklenen, bireysel ya da toplumsal olarak iselletirilmi bir kurbanlar retisi olma iddiasndadr. nsanln kltrleme sreci, Freuda gre, bir yandan insann geliiminde zorunlu bir ilerleme iken, te yandan da bir baarszlk srecidir, nk drtlerden vazgemeye, sblimasyona ve basklanma dayanmaktadr. Freud daha sonra drt kuramn gelitirmeyi srdrr ve cinsellik ile kltr kartln ortadan kaldrarak, belirli koullarda ie dnk, ama genellikle da dnk bir saldrganlk ihtiyac olarak alan, haz ilkesinin tesinde ve okanlaml zellie sahip bir lm drtsn (thanatos) Erosun (yaama drts) karsna yerletirir. nsanlarn birbirlerine kar olan ite bu ilksel dmanlklar nedeniyledir ki, kltr toplumu srekli olarak yklma tehdidi altnda bulunmaktadr (Freud, 1930). Freudun arlkl olarak bireye ynelik program, saldrganl ne karsa bile, sadece saldrganlkla snrl deildir. iddet balam iinde grlebilecek dier olgular da (nefret, sadizm) tanr ve zmler. Bilimsel almalar srecinde, nasyonal sosyalist egemenlii ve sosyalletirme ilkelerini nceden (Freud, 1921) doruya ok yakn bir ekilde zmlemekle kalmam, insann doas hakknda yanl ngrlerde bulunmas nedeniyle baarszla mahkum olarak grd bolevizmin iddete dayal kltr deneyi ile de ilgilenmitir (Freud, 1933). Freud, sava ve lm ile ilgili yazlarnda (Freud, 1915, 1933), uygarlk verniinin ancak ok ince olabileceini dile getirir. Devlet, kltr cemaatine katlmak isteyen bireylere bir dizi ulvi ahlki normlar dayatr ki, bu normlara gre bireyler igdlerini tatmin etmekten ya tamamen vazgemek ya da onlar snrlamak zorundadrlar. Ancak, ayn devlet onlar savaa yollar ve ldrme karsnda varolan engelleri kolektif olarak devreden kartr. Toplumsal pasifizmin salanmas amacyla iddetin devlette tekelletirilmesi, sadece iddetin ortadan kalkmasna deil, katlanarak bymesine de yol aar. Ancak Freud savan nedenlerini lm drtsne ve bireysel saldrganla balamak suretiyle o kadar derine yerletirmitir ki, bir kolektif olgu olarak savan aklanmas konusunda kuram, doldurulmas olduka g bir boluk ierir. Freud halklarn varolu koullarnda grlen farklar devam ettii srece sava kanlmaz grr. Kltr dnya vatandann bu konudaki hayal krkl, eer bu hayal krkl uygar insann barbarla dme karsnda bakla sahip olduu yanlsamasna dayanmyorsa, son derece yersizdir. Gerekte ktlk kkten kaznmamtr, nk insann en derin z, temel nitelikli doal drtlerden olumaktadr. Yani Freud, sava ve iddeti geriye dnler olarak grmektedir; ancak, bunlara kar konulmas mmkn olsa bile, bunlarla bar ya da iddetsizlik arasnda kurulan denge daima hassas kalacaktr. zellikle yaad ada gzlenen (uy-

UYGARLIK KURAMLARI VE DDET SORUNU

97

garlk balamndaki) ilerlemenin barbarlk ile ortaklk kurduu dncesi, Freudun dncesinde temel bir figr olarak varln srdrr. 4.2. Norbert Elias: Uygarlk sreci modelleri Norbert Eliasn eseri genellikle uygarlk kuram klasiklerinin ilki olarak deerlendirilir. Uygarlk Srecinde (Elias 1976), sosyo-oluumsal sreler -yani meru iddet tekelini elinde tutan ve giderek daha geni kamusal meknlarn barn egemenliine girmesini gerektiren, daha byk sosyal birimlerin (devletin) oluumu- ile psiko-oluumsal srelerin iie getii Fransz saray kltr rneinde Bat Avrupann geliim tarihini inceler. Kamusal meknlarn barlatrlmasna paralel olarak, kapsaml duygulanm denetimi sayesinde znelerin de giderek barlamas sz konusudur. Sonuta, artan d basklar zbasklanma dnr ki, bu gelime ayn zamanda toplumda giderek artan ilevsel ayrmlamann ve karmaklaan karlkl bamllk ilikilerinin ve uzayan edim zincirinin bir sonucudur. Saldrganlk duygularnn giderek engellenmesi (bilindii zere iddet sorunsal Eliasda uygarlk srecinin grn biimlerinden sadece birisi, ama ayrca merkez olandr) bir yandan toplumsal iblmne ve uzayan bamllklar zincirine dayanrken, te yandan devletin denetim ve yaptrm gcnn merkezilemesi ve tekellemesinden kaynaklanmaktadr. Elias bunlar sylerken, uygarlk srecinin geliim ynn de izer: herhangi bir balang noktas vermese bile, karanlk Ortaadan itibaren izledii, Fransz saray kltrnden sonra ulusal devletlerin oluum evresinden geen uygarlk srecini, btn yeryzn kapsayan bir dzenleyici sisteme -toplum ii ve toplumlararas ilikilerde iddet kullanmn etkin bir ekilde snrlayan, kresel iddet tekeline sahip bir dnya hkmetine- balar. Uygarlk kavramn tarafszlatrma konusundaki btn abalara ramen, normatif balar tamamen dlamayan, olduka izgisel ve biraz da evrimci bir uygarlk sreci analizinin, nce Birinci Dnya Savann yaatt ykclk deneyimlerine, sonra da 30lu yllardan balayarak gelien nasyonal sosyalist iddet rejiminin reel deneyimlerine hi deinmemesi artcdr. Belli ki bu deneyimler, Elias iin yanltc deneyimler olarak bile herhangi bir rol oynamamlardr. Eliasn aratrmalarnda nemli olan, iddetin kendisi deil, iddetin denetlenme biimi ve bu denetim biimlerindeki tarihsel deiimdir. iddet byk lde, insann kendi bedeni ve dier bedenler karsndaki doal snrszlk, itki ve denetlenemeyen bir duygulanm olarak grlr. Geri Elias daha sonra (Elias, 1992) nasyonal sosyalizmle ve ondan kaynaklanan iddet ile de ilgilenmitir, ama bu durum onun uygarlk kuramnda herhangi bir dzeltme yapmasn salamamtr. Oysa bu tr bir dzeltme gereklidir, nk Eliasn nasyonal sosyalizm deerlendirmesi, uygarlk kuramnn kategorik ve kavramsal erevesine uymamaktadr. Elias, uygarlk ile ortaya kan

98

PETER IMBUSCH

iddet ve barbarlk biimlerini hi grmez. Nasyonal sosyalizmi bir barbarlama, uygarlk srecindeki gerileme, uygarln k, devletin iddet tekeli eklinde ortaya k olarak, ama vahet gcnn artn gznne almadan zmlerken, bu gibi olaylarn neden ve nasl Almanyada meydana geldiinin tarihsel sosyolojik bir zmlemesini de sunmaktadr, ama bununla kendi uygarlk kuramnda ortaya kan elikileri ve zaaflar zm saylmaz. Eliasn uygarlk kuramnda iddet, uygar toplumlarda yeri olmayan dieri, yabanc, eski olan ve modernleme sreci iinde zamanla sorun olmaktan kan bir ey olarak grlr. Eliasn sava zmlemeleri de (Elias, 1985) tamamen bu ereve iinde yer alr; ona gre savalar, bir dnya hkmetinin iddet tekeline giden yolda engelleri ortadan kaldrma mcadelesidir. 4.3 Max Weber: Batl rasyonalleme sreci olarak modernite Max Weberin modernite tespiti, btn ikilemleri ve elikileriyle birlikte, nce Bat lkelerinde balayan, ama sonra evrensel bir yaylm gc kazanarak gelien aklclk anlay balamnda ele alnmaldr. Weberin modernite anlayn kavramamz salayacak yapsal zellikli drt fenomen vardr. Modernite Weber iin, kapitalist ekonomi ve buna bal olarak snfl sanayi toplumu, toplum yelerinin btn sosyal entegrasyon ekilleri de dahil olmak zere rasyonel, brokratik devlet biimi, dnya zerindeki nedeni bilinmeyen doa olaylarnn zlmesi ile giderek artan bilimsel ve teknik dnya egemenlii ve son olarak da rasyonelletirilmi ve sosyal olarak disipline edilmi bir yaam biimi demektir. Btn bu faktrler biraraya geldiinde, o gne dek grlen btn toplum biimlerinden daha stn olan (Max Weber, 1972, 1988; Peukert, 1989) bir doa ve topluma egemenlik kombinasyonu oluur. Max Weber grlerini, tarihsel modernleme sreci iinde insanlar arasndaki fiziksel iddetin, toplumun rasyonalite iddias asndan zaten ilevini yitirecek olmas ve ekonominin alabilmesi iin barl koullara gereksinim duyulmas nedeniyle zamanla ortadan kalkaca inancna dayandrr. Bu koullar arasnda zellikle, endstrilemenin pasifize edici etkisi ile iddetin insanlar arasnda dorudan eylem biimi olarak kullanlmasn giderek engelleyen, davran alanlarnn ayrmlamas ve rasyonellemesi saylabilir. Sadece bunun dnda kalan, devletin iddet tekeli altnda btnlemi fiziksel iddet meruiyet iddiasna sahiptir. Hatta bu iddet toplum dzeninin idame ettirilmesi asndan gereklidir de. Bylece iddet Weberde meru bir biime brndrlr, onun egemenlik sosyolojisinin nemli bir bileenini oluturur; zellikle siyasi birliklerin kavramsal olarak anlalmas asndan belirli bir role sahiptir. Siyasi birliklerin z asndan kanlmazdr, nk iddet, egemenliin olumas ve srdrlmesi balamnda, gcn irrasyonel ynne dorudan balanamayacak olan, amarasyonel bir ara ilevine sahiptir. nsanlar Hobbes Sorununun yeniden

UYGARLIK KURAMLARI VE DDET SORUNU

99

ortaya kmasndan korktuklar iin bu iddete isteyerek boyun eerler. Egemenliin rasyonellemesi de, iddetin bir egemenlik arac olarak mmkn olduunca snrlandrlmasna ve yerine brokratik yntemler kullanlmasna yol aar. Weberin modern devlete bu olumlu yaklam, onun devletin iddet tekelindeki olas sarsntlar, hatta sapmalar ciddi bir ekilde gznne almasn engellemitir. Meru iddetin devlette tekellemesinin iddet sorununu zmeyeceini grm olmaldr, nk denetlenemeyen gayrmeru iddeti etkin bir ekilde snrlayabilmesi iin devletin kendisinin potansiyel olarak iddet iermesi gerekir. Birinci Dnya Sava srasnda ve sonrasnda, devlet, sava ve iddet balantsyla ilgilendii ve devletii iddet ile devletleraras iddet arasndaki balanty grd srada, iddet sorunu Weber iin nem kazanr. Weber iddetten arnmla inanmaz, ie ve da ynelik iddeti kabul eder (Mommsen, 1974). iddet, devlet elinde tekellemeyle, hesaplanabilir bir zellik kazanr ve tarihsel olarak zorunlu olan amalara ulamak iin bir ara olarak grlr. Peki, bu grlerle Weberin kendisinin yaamad, 20. yzyla ait iddet rejimleri ve makro sular arasnda nasl bir balant kurulabilir? Weberin kuram, Zygmunt Baumann gerekelerine dayanlarak, kolektif iddet biimlerine ve deneyimlerine uygulandnda, onun gerek brokrasi modelinden (soykrm uygulamalar ve maktul ile fail arasndaki mesafe asndan) gerekse rasyonel davran anlay (amal bir kolektif imha arac olarak) ve rasyonalite tiplerinden (ama rasyonellik ile ama ve ahlkn birbirlerinden ayrlmas) yola klmak suretiyle makro iddeti aklama ltlerine ulalabilir. Ayrca, Weberin egemenlik sosyolojisinde (Hitler ve Stalin gibi) karizmatik liderlerin aklanmasna yarayan noktalar da bulunabilir. Bauman, Weberin kavray biiminin Nazi vahetinin ortaya kabilme olaslna uygun olduunu ve bunun, Weberin modernitenin yapsal bir zellii olarak deerlendirdii rasyonalitenin ngrlemeyen sonularndan birisi olabileceini syleyen tek aratrmac deildir. Ancak, sosyolojinin bu klasik kuramnn rpertici dier yzn bir yana braksak bile, nasyonal sosyalizm gibi bir fenomen onun kuramsal ats altnda yine de belirli bir yere sahip olmaldr. Ancak bu yaplrsa, formel ve materyal rasyonalitenin birbirlerinden ayrlmas, inan ve sorumluluk ahlk arasndaki atma ve karizmatik giriimlerin mmkn olabilirlii, ki bunlar ayrca Batl rasyonelleme srecindeki okanlaml eilimlere de iaret eder, iddet rejimlerinin aklanmasnda payna den katky yapabilir. Ama bu durumda, devletten kaynaklanan iddetin meru olduu dncesinin kutsanmasndan vazgemek gerekir. 4.4. Alfred Weber: Uygarln ykcl ve kltrn krizi Alfred Weberin kltr sosyolojisi, sosyolojinin uzunca bir sre ihmal edilmi ve bilinli olarak rafa kaldrlm disiplinlerinden birisidir. nsanln kltrel

100

PETER IMBUSCH

kaderiyle ilgili olarak ortaya att soruya cevap bulabilmek iin, Alfred Weber tarihsel sreci, kendilerine ait varlklar, kaderleri ve fizyonomileri bulunan deiik byk kltr evrelerinin, yanyana, ardarda ya da stste geliimi eklinde kavrar. A. Weberin l gelime sreci, toplumsal yapy (insanlarn doal ortak yaant biimi, ekonomik ilikiler, toplumsal tabakalama ve egemenlik ilikileri ile siyasi rgtlenme biimleri), uygarlk srecini (genel rasyonelleme sreci, doaya dnsel egemenliin art ve teknikleme sreci) ve kltrel gelimeyi (edebiyat, sanat, mzik ve din alanlarnda ortaya kan ve estetik ve ruhsal deerler ile anlamlandrlar ieren zgl yaamsal davurumlar) kapsar. Bu anlaya gre uygarlk sreci, ilerici, izgisel, evrensel, geri dnmsz bir sretir, btn tarihsel oluumlar bu srece katlr; ancak, kltrel alanda bu tr bir ilerleyici sre bulunmaz, nk kltr alannda belirli bir tarihsel oluumun ya da bir toplumun zgl ynleri ifadesini bulur. Toplumsal srecin zel geliim seyri ya da yn konusunda pek fazla bir ey sylenmese bile, bunlarn uygarlk srecine bal olduu anlalmaktadr (Alfred Weber, 1935/50). Sosyolojik grlerinde grlen (uygarlk sreci ve toplumsal sre asndan) Aydnlanmac unsurlar ile (irrasyonel ve ngrlemeyen eyler, kltrel hareket asndan) Aydnlanma kart, zc unsurlarn paradoksal bir karmna ramen Alfred Weber, gerek Birinci Dnya Sava, faizm ve kinci Dnya Sava, gerekse Stalinizm gibi, dneminin sorunlaryla ilgilenen birka sosyologdan birisidir. Yaad an krizini, varoluunu anlamlandrma ve deerlendirme yeteneini yitirmi bulunan Avrupal insann bir kltr krizi olarak grrken, ani toplumsal geliim ve yaam alanlarndaki kanlmaz brokratikleme sonucunda ortaya kan ve uygarlk srecindeki tehlikeli eilimler (bilimsel teknik ilerleme) nedeniyle arlaan derin kimlik ve kiilik dnmlerine iaret eder. nsanolunun dnsel bunalm, nihilizm, kaybolan deerler, ilevcilik ve btn bunlara bal olarak nemli kltrel rnlerin kmaz oluu, kendi deyiiyle drdnc insann ortaya kmasna yol aar. Bu drdnc insan, insancl olan, insan onurunu gzeten ve birlikte yaad insanlara kar sorumluluk duyan ve kltrel kklerini Hristiyanlkta, Hmanizmada ve Aydnlanmada bulan Batl nc insann yerini alr. Kiilik ve karakter asndan btnsel bir zellie sahip bu nc insana gre drdnc insan paralanm bir kimlie sahiptir ve denetleyici ve btnleyici bir odaa sahip olmayan, paral ve oulcu bir varlktr (Kruse, 1990). Yani drdnc insan totaliter diktatrlerin (ve modern llerde kolektif iddet uygulamalarnn) arad ideal kiiliktir. Bu ynetim biimleri Webere gre, brokratik toplumun evrim izgisinin devamnda ortaya kar ve Avrupann dnsel krizinde nasyonal sosyalist ve Bolevik varyasyonlarnda grlr (Alfred Weber, 1943, 1946, 1953). Weberin Dnya Savalar, nasyonal sosyalizm ve Bolevizm zmlemeleri artc bir ekilde okkatmanl olduu gibi, mantksal olarak kendi kuramsal atsna da uygundur. Barbarln neden bu kadar ok yerde grld ve tek-

UYGARLIK KURAMLARI VE DDET SORUNU

101

rar tekrar ortaya kabildii sorusu etrafnda yer alrlar. Eer, Weberin tarihsel zellii bu kadar youn olan zmlemeleri bugn de okunmaya deerse, barbarl son tahlilde karanlk ve bilinemeyen nedenlere dayandrmasn ve kltrel evre antropolojisine olan tutkusunu, koulsuz olarak kabul etmekten vazgemek gerekecektir. 4.5 Max Horkheimer / Theodor W. Adorno: Aydnlanmann diyalektii Horkheimer ve Adorno ile Frankfurt Okulu, 20. yzyln iddet deneyimleriyle en geni anlamda youn bir ekilde ilgilenmiler ve bu deneyimler ile bilimsel teknik gelime ve modernitede grlen siyasal toplumsal barbarlk arasnda bir sentez oluturmaya almlardr. Baka hibir kuramsal yaklam, dneminin iddet deneyimlerinden eletirel kuram kadar etkilenmemitir. Kuramlar, nasyonal sosyalizm, soykrm, Stalinizm, sava ve srgn deneyimleri ile hesaplama iinde olumakla kalmam, iddet deneyimi daha sonraki dnemlerde de dncelerinin yapsal bir referans noktas olma zelliini srdrmtr. Horkheimer/Adorno Aydnlanmann Diyalektiinde (Horkheimer/Adorno 1971) insanln neden gerekten insancl bir aamaya gemek yerine barbarln yeni bir trne batt sorusuna yant ararlar ve aydnlanmann zykmnn nedenlerini aratrrlar. Muazzam baarl modernite kapsamnda, kolektif iddete gerileyi ve ei grlmemi bir barbarla d anlayabilmek iin, dsal doa zerindeki denetimin art ile isel doa zerindeki denetimin kayboluu arasndaki paralellikten yola karlar. Modernitenin kendisini aklamadaki doalln ciddiye alrken, ayn zamanda Aydnlanmann kendisine ilikin hayal krklklarn dile getirirler. Bu aratrmaclar, iddet ve barbarln uygarlamam eski dnyaya ya da insanln modernite ncesi dnemine bir geri dn olduu eklindeki yaygn dnceyle eliirler. Onlara gre, bunlar daha ok, olgunlaan modernitenin ve sanayi a dnemindeki uygarln olas ifadeleridir. Bylece, yzylmzda grlen barbarlklar ve afetler, modern uygarln kartlar deil, birer paralar olarak ele alnr. Horkheimer ve Adornoya gre, kartna dnen ve daha sonra en st dzeydeki uygarlamamln kt sonularnda ifadesini bulan, barbarlk ile modernitenin ayrlmaz kardeliini gsteren eyler, teknik rasyonellemenin, akln ve Aydnlanmann ilkelerinden baka bir ey deildir. En vahi iddet uygulamalarnn en rasyonel ve en etkin aralarla yaplabilmesini anlayabilmek, ancak btnyle arasallatrlm bir akl balamnda mmkn olabilir. Bu aratrmaclara gre, dnm noktas Aydnlanmann kendi iinde yer almaktadr, Aydnlanma totaliterdir. Sonuta tarih felsefesi asndan yle bir olumsuz yapya ularlar ki, bu yap diyalektii aratr. lgin olan sadece, Horkheimer ile Adornonun modernite ile barbarl diyalektik bir iliki iinde grmesi deil, dorudan fiziksel ve kolektif iddetin yansra, yapsal ve kltrel iddetin anlalmas asndan da (rnein, bireyselliin

102

PETER IMBUSCH

yok ediliini, varolan ilikilere uyumu zmledikleri kltr endstrisi analizleri, ya da retim ilikilerinin belirli biimlerini iddet ilikileri olarak deerlendirmeleri) nemli balang noktalar sunmalardr. Farkl iddet fenomenlerinin ve ilikilerinin aklanmas iin, Frankfurt Okulu baka hibir aklama giriiminde rastlanmadk lde, konuyla ilgili zel ampirik aratrmalardan yararlanr. Sonu olarak, Freud ve Alfred Weber gibi, Horkheimer ve Adorno da dnemlerinin iddet deneyimlerini bal bana birer uyar olarak kabul ederler ve daha sonraki yazlarnda srekli olarak bunlara gnderme yaparlar. Ancak, eletirel bir gzle bakldnda, uygarln kendisinin gerekten uygarlk kleri iin yeterli bir koul olup olmad, bu arada baka koullarn gzden karlp karlmad sorusu sorulmaldr. Ayrca, u sorunun yant da henz verilmemitir: Neden benzer modern uygarlklar da soykrm ve kitlesel terr giriimlerinde bulunmamlardr? Eletirilecek bir baka nokta da, uygarln ve moderniteye ait rasyonalitenin, tarihsel olarak belirlenimci bir etkiyle, sanki izgisel ve durdurulamayacak bir sre sonucunda belirli bir afete doru ilerledii grnde ifadesini bulan, tarih kuramna ilikin olduka indirgemeci yaklamdr. Btn bunlara ek olarak Horkheimer ve Adornonun zmlemelerinde sosyolojik boyutun yetersiz olduu da sylenebilir.

5. Modern uygarlk sreci ve barbarlk


Uygarlk srecine ait kuramlar, -burada gsterilmeye alld gibi- 20. yzyln ilk yarsnda yaanan iddet deneyimleri ile ok farkl ekillerde hesaplatklar gibi, uygarlk srecini de olduka farkl biimlerde grmektedirler. Bu deerlendirmelerde modernitenin okanlamll da az ya da ok ortaya kmaktadr. Burada paradigmatik olarak seilen yaklamlar zetlenmek istenirse, nce iddet, sava ve terrn uygarlk ve modernlik dncesiyle nasl bir iliki iinde bulunduu ve bir yandan iddet fenomeni devam ederken, hatta katlanarak byrken, dier yandan akln zgrlk-eletirel iddialar ve Aydnlanma postlatlar arasnda varolan bariz elikinin nasl zlecei sorusu sorulmaldr. Modernite ile barbarlk arasndaki ilikinin aklanmasnda, bunlar arasndaki znel balanty, modernite ile terr / sava / iddet arasndaki zamansal koutlua dayandran basit yaklamlar aan drt farkl tutum grlr (kr. Sofsky, 1994: 58ff.; Miller/Soeffner, 1996: 14ff.). Birinci yaklama gre, insanlk u ya da bu lde srekli bir uygarlk sreci iinde bulunmaktadr, ki bu sre farkl evrim ve modernleme kuramlar erevesinde, iddete dayal hayal bir ilk durumdan balayarak -bu ilk durum, Hobbesu anlamda herkesin herkesle mcadele iinde bulunduu, ancak Leviathan ile dizginlenen bir doal durum (Hobbes 1984), daha sonra baba katlinde ifadesini bulan, Freudu bir ilk sr (Freud 1912/13) ya da deiik aamalardan geerek zgrlkler dnyasna ulaacak olan Marx bir vahi d-

UYGARLIK KURAMLARI VE DDET SORUNU

103

nem olabilir- belirli ara aamalardan gemek suretiyle modern uygarla ular. Sava, terr ve (tabi yalnzca kolektif olanlar deil) dier iddet uygulamalar, bu yaklama gre, iddetin tekellemesi, drt denetim biimlerinin mkemmellemesi ve vahetin dizginlenmesi ynne doru ilerleyen, genelde kesintisiz bir byk geliim trendi iindeki geici sapmalardan, ksa sreli gerileyilerden baka bir ey deildir. Uygarlk kesintisi (Diner, 1988) ya da uygarln k (Elias) gibi szler bylesi bir yaklama iaret eder. Klasik modernleme kuramclar kadar, sosyal bilimlere ait kuramlarn nemli bir ksmnn da dahil olduu bu tutumun temsilcileri, uygarln bir cam gibi krlabilir olduu gereini ve denen psikolojik ve maddi bedeli grmezden gelmeseler bile, karlnda retkenlikte (Marx), formel rasyonalite ve gvenlikte (Max Weber) ya da bireyselleme ve kiisel zgrlemede (Durkheim) sunduu artlar ne karrlar. 20. yzyln -Auschwitz ya da Stalinci terr gibi- makro sular, ya istisnalar, yani ideoloji ve devletin geliimi asndan Almanlara ya da Ruslara zg bir yol olarak, baka bir yerde meydana gelmesi mmkn olmayan tekil hadiseler eklinde aklanr ya da belirli bir kiiye (Hitler, Stalin) indirgenmek suretiyle patolojikletirilir yahut Asya tipi bir su denilerek olayn modern karakteri yadsnmaya allr (Tarihiler Tartmas, 1987). Bu gerekelendirmeye gre, szkonusu sularn ve dier kolektif iddet biimlerinin ortaya k nedeni, uygarln ve buna bal olarak da kamusal ve ahlki vicdann yetersiz ve henz gelimemi oluu, sosyalleme ncesi drtlerin yeterince denetim altna alnmay ya da toplumsal karlkl bamllk zinciri ve rgs iine henz tam olarak entegre edilmemi bulunuudur ki, insann kendisi zerinde kurduu denetim ve hakimiyetin daha da artrlmas gerekmektedir. nsanlarn duygulanm daarcklarnn evcillemesi ve denetimsiz saldrganlk gizilglerinin pasifize edilmesi, henz bu gibi sularn nne geilmesi iin gerekli olacak bir dzeye ulamamtr. Bu yaklama gre, uygarlama ya da uygarlk modern toplumlarn temel ilkesidir; barbarlk ve iddet ise bunlarn ok uzanda yer alan kart ilkelerdir, ki bunlar modern toplumlarda birer istisna iken, ok daha youn llerde ancak modernite ncesi toplumlarda ya da bugn yabanc toplumlarda hl grlebilir. Modernitenin, srekli ilerleyen bir uygarlk dncesine dayanan bu grande reciti (Lyotard) 20. yzylda yaadmz onca deneyimden sonra bana tamamen yanl gibi grnmektedir. Uygarlk ve barbarlk ilikisine ilikin ikinci gr, ilke olarak birincisinin tamamen karsnda yer alr. 20. yzylda iddetin snrlarn amas ve olaanst ykm potansiyelinin aa kmas, uygarln olas eksiklerine ve azgelimiliine dayandrlmaz, tam tersine uygarln kazand olaanst baarya balanr. Teknik ile bilim, arasal rasyonellik ile ama-ara hesaplar, dnya egemenlii ile insann dsal ve isel doasn denetleme arzusu, kiilere dayanmayan brokratik egemenlik ile byk oranda baarl olmu duygulanm denetimleri, bu bak asyla, iddet alannda grlen eitli makro fenomenlerin

104

PETER IMBUSCH

gerekli nkoullardr. Uygarlk kesintileri, modernlii belirleyen rasyonelleme ve brokratikleme sreleri iinde yer almaktadr ki, kullanm da dahil olmak zere sapan ile mega bomba arasna dorusal bir izgi (Adorno) ekilebilir. Modern bilim bomba yapmak, devlet brokrasisi kamusal soykrm hizmetkrna, otoriter sosyal karakter ise bir kitle katiline dnmek zorundayd. Auschwitz ve Hiroimada arasal akl bir anlamda kendisini bulmu oldu (Sofsky 1994: 59). Horkheimer ve Adornonun, bu biraz abartlm ve Aydnlanmann Diyalektiine ait zellii pek fazla gznne almayan bu okunu biimine gre, akln kendisi bir mitosa dnmtr ve modern Aydnlanma son kertede totaliterdir. Uygarlamaya yol aan modernite, znde barbarlkm gibi grnmektedir (Miller/Soeffner, 1996: 16). Bu ikinci bak asnn bana pek inandrc gelmeyiinin nedeni, uygarla ve rasyonaliteye, fazla dorusal bir ekilde tarihsel belirleyici bir g atfetmesidir ki, bu gcn nne geilmesi mmkn gibi grlmemektedir. Ayrca, iddetin balarn koparmasna yol aan dier zorunlu koullar gzard eder ve modern ada baz uygar toplumlar soykrm ve kitlesel terr eylemlerine bavururken, neden dier toplumlarda bylesi bir gelimenin grlmediini aklayamaz. Modernlik ile barbarlk arasndaki iliki konusundaki nc tavr, yukarda ele alnan dier ikisinden ayrlr; bu tavr modernitenin znde varolan okanlamll vurgular ve barbarl modernitenin karanlk yz olarak deerlendirir. Bylesi bir yaklama gre, 20. yzylda grlen makro sular aklamak iin modernlik yeterli deildir, ama zorunludur. Bu okunu biimiyle Holocaust ne barbarla d ne de sadece tarihin bir ikazasdr, tersine modernitenin yaratc bir rndr, soykrm modernitenin znde vardr, nk uygarlk insann yaratc gcn artrd gibi ykc gcn de artrmtr. Bu tavr, Karl Georg Zinn (1989) ve zellikle Zygmunt Bauman tarafndan temsil edilen, lml bir Aydnlanmann Diyalektii varyasyonudur. Uygarlk ve kltr kuramnn klasikleri arasnda Freud da bu tavrn temsilcisi olarak grlebilir. Bu tavr, uygarln ilerleyii ve sosyal denetimin art ile toplumda iddet ve vahetin azalmas arasnda dorudan bir iliki kurmaz. Geri toplumsal ilikilerde barn salanmas iin devletin iddet tekeli gerekir, ama iddet aralarnn devlette younlamas, ayn zamanda ykc glerin katlanarak bymesine ve zamanla terr ve iddetin devletlemesine yol aar. Bunlara ek olarak, modern rasyonalitenin ahlksal adan hibir ey sylememesi, insanlarn btncl ynetime tbi tutuluu ve brokrasiye boyun eileri ile tekniin etkinliinin art saylabilir ki, bunlar olmadan 20. yzyldaki barbarlklarn meydana gelmesi mmkn deildir. Yani, modernite hmanizmann ve barn gerekleme ansn olduka bytmtr, ancak ayn zamanda imha ve iddetin lsn de korkun derecede artrmtr. Modernliin her iki ynn de ll bir ekilde deerlendirmesi nedeniyle, bu yaklamda her trl tarihsel belirlenimcilikten uzak durulduu gibi, barbarlk ve terr de modern uygarln dnya imajndan

UYGARLIK KURAMLARI VE DDET SORUNU

105

tamamen dlanmamtr. Ama bu tavrda insan tatmin etmeyen nokta, zorunlu koullarn nedensel sonulara yol amamas ve bir eyin nasl olduunu aklarken neden yle olduu sorusunu yantsz brakmasdr (Sofsky, 1994: 60). Eksik kalsa da, modernitedeki sava, kolektif iddet ve kitlesel katliamlarn yeterli koullarn deil, gerekli koullarn arasa bile, bu yaklam biimi, bana dierlerinden ayrlan ve uygarlk ile iddet sorununu belirli bir ereveye oturtmaya uygun bir yaklam gibi grnmektedir. Drdnc tavr ise 20. yzyln iddete dayal makro sular ile uygarlk ya da modernite arasnda hibir iliki bulunmadn ileri srer. Bu tavr, belirli bir gelimeye paralel olarak ilerleyen insan davran standartlar da dahil olmak zere, hibir uygarlk srecinin bulunmad grne dayanr. Bu grn temsilcilerine gre, uygarlk ya da moderniteye olan inan, znde modernitenin, zerinde fazla dnlmemi, ama kendisine bir anlam kazandrma abasna dayal bir z betimlemedir, yani sonuta bir sosyal mitostur (Schndelbach, 1989: 25). Bu tezin temsilcileri Hans Peter Duerr ile Wolfgang Sofskydir. Duerr, u anda drt cilde ulaan Uygarlk Sreci Mitosu adl yaptnda (Duerr, 1988, 1990, 1993, 1997), duygu ve gdlenim yaplarnn tarihsel geliim boyunca zde ayn kaldn ve zbasklanm ile utanma davrannn her kltrde belirli ve bu nedenle de toplumu balayc bir ileve sahip olduunu, yani modernitede drtlerin zel biimleniinden ya da insan trnn ahlki zelliklerinde meydana gelen bir dnmden sz edilemeyeceini gstermek amacyla, deiik tarihsel ve antropolojik bulgular sunar. Bu balamda iddet ve vahet, insanln kltr tarihinde varolan deimezler olarak grlmelidir (bkz. antropolojik temel iin Popitz, 1986: 73ff.; muktedir olu asndan yaklam iin Reemtsma, 1998). Bunlar Duerre gre her toplumun bana dert olacak belalardandr ve her toplum, toplumsal normlar ve denetim biimleri gelitirmek suretiyle bunlar kontrol altna alacak yollar bulmak zorundadr ve bulmutur da. Avrupamerkezci projeksiyonlar bir kenara braklacak olursa, ne vahiler sanld gibi vahi, ne de uygarlamlar uygarlk kuramclar tarafndan gsterilmek istenildii kadar uygardr. Dier dnsel yaklamlarda baarl olan ya da yetersiz kalan insann hayvan gibi terbiyesi (Nietzsche) Duerrde hi grlmez. Wolfgang Sofsky, Duerrin iddet sorunsalnn deimezleri ile evrensel potansiyeli asndan antropolojik boyutlarn aklamas ve ykcln karanlk ve kr saldrganlk ve ldrme igdlerinin bir sonucu deil, (merkez devlet,brokrasi, ordu, polis ve teknik gibi) modern kurumlar sayesinde ykc bulu zenginlii lszce artan zgl yaratcln bir ifadesi olduunu gstermekle Duerre yakndr. Bylece, antropolojik gizilg, iddetin ortaya kmas iin tek zorunlu koul olarak grlr (Sofsky, 1996: 209-226). Bu nedenle Sofsky ok net bir ekilde unlar syler:
Uygarla olan inan, iinde modernitenin kendisinin de yer ald, Avrupamerkezli bir mitostur. Onda gereklik zemini eksiktir... iddet, trmzn bir kaderidir. Dei-

106

PETER IMBUSCH

en ey sadece biimi, yeri, zaman, teknik etkinlii, kurumsal erevesi ve meruiyet asndan anlamdr. Ancak bu biim deiiklii izgisel, hedefli, btncl bir gelime deildir. Daha ok, geli gidilere, srekli ini klara benzer. Bar dnemlerin arasnda kalan dnemler, altn alar sadece birka yl ya da en ok birka on yl geciktiren dnemlerdir. Kltr ve tarih yllklarnda bunlar bo sayfalardan baka bir ey deildirler (Sofsky, 1996: 224f.).

Gerek Sofsky gerekse Duerr tarafndan savunulan kasuistik ya da anlk yaklam, uygarlk ve iddet arasndaki ilikileri genelletiren hipotezlerin zaaflarn isabetli bir ekilde gsterir, ancak iddetin gelime yn ve eilimi zerine gerekeli bir eyler syleyebilme olanan da elinden karr.

6. Sonu
Ben nc tavrn modernite ile barbarlk ilikisini anlamaya yarayan en iyi yaklam olduunu dnyorum, nk bu tavr Aydnlanma, akl ve modernitenin ierdii isel elikileri dikkate almaktadr. Bu yaklam ile iddet iermeyen modernite hayali (Joas, 1994) ebediyen rafa kaldrlabilir. Modernitenin egemen sylemi, iddeti en azndan bastrmaya alr ya da -bunun artk mmkn olmad durumlarda- onu normalde iddet iermeyen ya da en azndan iddeti indirgenmi bir toplumsal realiteden patolojik bir sapma olarak grr. Modernite kendisini tanmlarken 20. yzyln makro sularn, barbarla dn ve uygarlk kesintisi olarak yorumlar ve bunlarn modernitenin (Aydnlanma, akl, rasyonalite) ierdii ilkelerle hi ilgisi olmadn ya da ok az ilgisi olduunu iddia eder. Uygarlam ve dayanmac bir topluma ulama sorununu, znde iddetin telenmesi ile zmtr. Bu durum, zellikle moderniteyi en ok sarsan ve onun sorgulanmasna neden olan, yzylmzn makro sular (Dnya Savalar, Auschwitz ve Gulag en nemli rneklerdendir) iin geerlidir. Zygmunt Bauman da sosyolojinin toplumsal patolojileri ele alndaki normal yolun, bunlar modernitenin amalarna ulamada ge kalnn bir sonucu olarak grmek olduunu syler.
Tamamlanmam modernite dncesinin, btn irrasyonalite, btn batl inanlara gre sadece modernite ncesi dnemlerden kalma bir artk olduu inanc, modernitenin hl ortadan kaldrmas gereken bir inantr. Ve bu sosyolojiye kar ounluk tarafndan kabul edilen ila ise, modernitenin dozunu artrmaktr. Horkheimer ve Adornodan rendiim ey, iinde yaadmz toplumda yolunda gitmeyen eylerin, modernitenin Aydnlanma projesinde varolan isel elikilerin meru bir sonucundan baka bir ey olmaddr (Bauman, 1999: 3).

Eer barbarlk, uygarlk kazanmlarnn gbeine yerlemise ve orada mmkn olabiliyorsa, bu kazanmlarn tarafszlndan phelenmek gerekir. Bu dnler artk ilerleme karsnda tesadfi kazalar olarak deerlendirilemez, n-

UYGARLIK KURAMLARI VE DDET SORUNU

107

k gerek gelimenin yansra meydana gelen olaylar olmadklarn ortaya koymulardr. Uygarlk sreci, znde bu tr patlamalar mmkn klan zellikler de ierir. Jan Philipp Reemtsma da bugnk uygarlk biimimizin, Avrupa modernitesinin ... kendi uygarlk biiminin ykmna kar sahip olduu engelin yeterli olmadnn ortaya ktna iaret eder.
Paradoksal bir ekilde, engelin bu yetersizlii, modernitenin uygarlk asndan kendisinden olaanst emin oluundan kaynaklanmaktadr. Bu gven ise kendisi hakkndaki zgn imajna dayanr. Bu yle bir zimajdr ki, bir yandan belirli bir ideale dayanrken, te yandan bu ideale giden yolda nemli bir mesafe alnd inancna dayanr. Bu zgn zimaj, Avrupa modernitesini dier uygarlk biimlerinden ayran en nemli zelliktir (Reemtsma, 1999: 1377).

Bauman iin 20. yzyln makro sular, kesinlikle sadece tam gelimi modernite ile birlikte ve buna uygun olarak da modernitenin kriz eilimlerinin bir ifadesi eklinde anlalabilir (Bauman, 1992). Kapitalizm ile liberalizm, sosyalizm ile komnizm nasl ki moderniteye ait olgular ise, Aydnlanma ve zgrleme hareketleri de, Holocaust ve Gulag da moderniteye ait olgulardandr. Tarihte baka bir rnei bulunmayan vahet ve soykrm, bu nedenle modernite ncesi uygulamalar kefesine atlamaz ve -modernitenin en sevdii zsavunma biiminin (Bauman, 1995: 34) ileri srd gibi- barbarla gerileyi olarak da deerlendirilemez; bunlar, btncl sosyal teknolojinin u olgulardr. nk bu olaylarn altnda, devletin bahesini dzeltme amac yatar; nemli olan dzenin salanmas, okanlamlln ve yabancln (Bauman, 1995) ya da modernitenin yapsal zelliklerinden olan atma olaslnn (Lyotard, 1987) ortadan kaldrlmasdr. 20. yzylda yaanan iddet deneyimlerinin en korkun boyutu, Auschwitzde, atom bombasnn Hiroima ve Nagazakide denenmesinde ya da Stalinci brokrasinin kitlesel kym eylemlerinde olduu gibi, barbarlk ile bilimsel-teknik uygarln kucaklam olmasdr (kr. Deppe, 1999: 40). Modernitenin sahip olduu elikilerinin yaratt korku, ite bu gibi olaylarn modernite ncesi, gemi dnemlere ait olaylar olmadnn, tam tersine bunlarn rasyonel olarak planlanm ve brokratik mekanizmalarn lojistik destei ve aklcl ile en modern teknolojilerden yararlanlarak gerekletirilen kitle kymlar olduunun anlalmasndan kaynaklanr (Reemtsma, 1993; bkz. Deppe, 1999: 64f.). Bu brokratik mekanizmalar ise, tamamen arasallatrlma, insan hie sayan pragmatizm ve korkun boyutlara ulaan sorumsuzluk anlamnda, en alt dzeydeki insancllk ltn dahi dikkate almaz, ne din ne de ahlki snrlara sahiptir. 20. yzyl deneyimlerinin makro sular ile bize rettii ey, byk bir k saarak parldayan modernite projesinin bir de karanlk yz bulunduu gerei deildir yalnzca, bunun insann kendisinde de aynen byle olduunun anlal-

108

PETER IMBUSCH

masdr. Hmanist ideallerden kopan insanlar, belli ki ayn anda hem cani hem de sanatseverdirler, gndz ikenceci, akam ise sevecen bir aile babas olabilirler; bir yandan muazzam boyutlardaki iddet potansiyellerini ortaya koyarken te yandan uyumlu sosyal davrana eilimlidirler. Bu da bize, insanlarn sayca hi de az olmayan bazlarnn iinde, belirli bir miktar, sblime edilemeyen adi ktlk drtsnn kaldn, ruhsal-ilkel olann en ok gizlenebildiini ve bastrldn, ama hibir zaman tamamen alamadn syleyen Hobbes ve Freud gibi dnrlerin hakl olduunu dndrmektedir. Ancak, aslnda kltrel zellikli olan bu sorun, antropolojik alana doru pek fazla kaydrlmamal, bugne dek grlen uygarlk biimlerinin kolektif ve bireysel davran alanlarn, deyim yerindeyse, belirli blgelere ayrd, bu blgelerde ise iddetin ya yasak, izinli ya da zorunlu olduu gznne alnmaldr (Reemtsma, 1999: 1377). nsancllk eksik bile olsa, dnyann tlsmnn bozulmasyla ve akln gerekleri kullanlarak, din ya da ahlki snrlamalar olmakszn da davranta bulunmak mmkndr. Ama eer belirli bir miktar ac, insan yaantsnn teden beri rastlanan evrensel bir zellii ise, belirli bir miktar keyf vahet, gemi toplumlarn hepsinde grlmse, bireysel insanclln, arasal akln ar pragmatizmi tarafndan -tabi ki yce amalar uruna- tamamen deersizletirilmesi son derece modern bir fenomendir ve insanlara davran biimi asndan, gaz bombasndan atom bombasna kadar her trl vahet biimlerini ieren Dnya Savalarnda, nasyonal sosyalist imha politikalarnda ve Stalinci terrde ifadesini bulmutur. te bu balamda, Eliasn uygarlk kuram, makro sularn ve bunlarn modernite iindeki yerinin kavranmas balamnda sadece snrl bir aklama gcne sahiptir. Almancadan eviren ENDER ATEMAN

KAYNAKA
Alperovitz, Gar (1995) Hiroshima. Die Entscheidung fr den Abwurf der Bombe, Hamburg. Bauman, Zygmunt (1992) Dialektik der Ordnung. Die Moderne und der Holocaust, Hamburg. Bauman, Zygmunt (1995) Moderne und Ambivalenz. Das Ende der Eindeutigkeit, Frankfurt/M. Bauman, Zygmunt (1999) Die Moderne lt sich nicht verordnen. Ulrich Kohlmann im Gesprch mit Zygmunt Bauman, Frankfurter Rundschau vom 9. Oktober 1999. Courtois, Stphane u.a. (der.) (1997) Le livre noir du communisme. Crimes, terreur, rpression, Paris. Dabag, Mihran / Kristin Platt (der.) (1998) Genozid und Moderne, Bd. 1: Strukturen kollektiver Gewalt im 20. Jahrhundert, Opladen. Delumeau, Jean (1985) Angst im Abendland. Die Geschichte kollektiver ngste im Europa des 14. bis 18. Jahrhunderts, 2 Bde., Reinbek. Deppe, Frank (1999) Politisches Denken im 20. Jahrhundert. Die Anfnge, Hamburg. Diner, Dan (1999) Das Jahrhundert verstehen. Eine universalhistorische Deutung, Hamburg.

UYGARLIK KURAMLARI VE DDET SORUNU

109

Diner, Dan (der.) (1988) Zivilisationsbruch. Denken nach Auschwitz, Frankfurt/M. Duerr, Hans Peter (1988) Nacktheit und Scham. Der Mythos vom Zivilisationsproze, Bd. 1, Frankfurt/M. Duerr, Hans Peter (1990) Intimitt. Der Mythos vom Zivilisationsproze, Bd. 2, Frankfurt/M. Duerr, Hans Peter (1993) Obsznitt und Gewalt. Der Mythos vom Zivilisationsproze, Bd. 3, Frankfurt/M. Duerr, Hans Peter (1997) Der erotische Leib. Der Mythos vom Zivilisationsproze, Bd. 4, Frankfurt/M. Elias, Norbert (1976) ber den Proze der Zivilisation. Soziogenetische und psychogenetische Untersuchungen, 2 Bde., Frankfurt/M. Elias, Norbert (1985) Humana Conditio. Beobachtungen zur Entwicklung der Menschheit am 40. Jahrestag eines Kriegsendes (8. Mai 1945), Frankfurt/M. Elias, Norbert (1992) Studien ber die Deutschen. Machtkmpfe und Habitusentwicklung im 19. und 20. Jahrhundert, Frankfurt/M. Finkielkraut, Alain (1998) Verlust der Menschlichkeit. Versuch ber das 20. Jahrhundert, Stuttgart. Freud, Sigmund (1912/13) Totem und Tabu, Frankfurt/M. 1991. Freud, Sigmund (1915) Zeitgemes ber Krieg und Tod, Das Unbehagen in der Kultur und andere kulturtheoretische Schriften iinde, Frankfurt/M. 1994, 133-161. Freud, Sigmund (1923) Massenpsychologie und Ich-Analyse, Massenpsychologie und Ich-Analyse / Die Zukunft einer Illusion iinde, Frankfurt/M. 1993, 31-105. Freud, Sigmund (1930) Das Unbehagen in der Kultur, Das Unbehagen in der Kultur und andere kulturtheoretische Schriften iinde, Frankfurt/M. 1994, 29-108. Freud, Sigmund (1933) Neue Folge der Vorlesungen zur Einfhrung in die Psychoanalyse, Frankfurt/M. 1991. Freud, Sigmund (1933) Warum Krieg? Das Unbehagen in der Kultur und andere kulturtheoretische Schriften iinde, Frankfurt/M. 1994, 163-177. Habermas, Jrgen (1998) Aus Katastrophen lernen? Ein zeitdiagnostischer Rckblick auf das kurze 20. Jahrhundert, Die postnationale Konstellation iinde, Frankfurt/M., 65-90. Hilberg, Raul (1990) Die Vernichtung der europischen Juden, 3 Bde., Frankfurt/M. Hirschman, Albert O. (1987) Leidenschaften und Interessen. Politische Begrndungen des Kapitalismus vor seinem Sieg, Frankfurt/M. Historikerstreit (1987) Die Dokumentation der Kontroverse um die Einzigartigkeit der nationalsozialistischen Judenvernichtung, Mnih. Hobbes, Thomas (1984) Leviathan oder Stoff, Form und Gewalt eines kirchlichen und brgerlichen Staates, Frankfurt/M. Hobsbawm, Eric (1995) Das Zeitalter der Extreme. Weltgeschichte des 20. Jahrhunderts, Mnih. Horkheimer, Max / Theodor W. Adorno (1971) Dialektik der Aufklrung, Frankfurt/M. Jckel, Eberhard (1996) Das deutsche Jahrhundert. Eine historische Bilanz, Frankfurt/M. Jackson, Gabriel (1999) Zivilisation und Barbarei. Europa im 20. Jahrhundert, Frankfurt/M. Joas, Hans (1994) Der Traum von der gewaltfreien Moderne, Sinn und Form, Jg. 46, Nr. 2, 309-318. Kolko, Gabriel (1999) Das Jahrhundert der Kriege, Frankfurt/M. Kruse, Volker (1990) Soziologie und Gegenwartskrise. Die Zeitdiagnosen Franz Oppenheimers und Alfred Webers, Wiesbaden. Lyotard, Jean-Franois (1987) Der Widerstreit, Mnih. Marx, Karl (1977) Das Kapital, 3 Bde., MEW 23-25, Berlin (DDR).

110

PETER IMBUSCH

Miller, Max/Hans-Georg Soeffner (der.) (1996) Modernitt und Barbarei. Soziologische Zeitdiagnose am Ende de 20. Jahrhunderts, Frankfurt/M. Mommsen, Wolfgang J. (1974) Max Weber und die deutsche Politik, Tbingen. Peukert, Detlev J.K. (1989) Max Webers Diagnose der Moderne, Gttingen. Popitz, Heinrich (1986) Phnomene der Macht, Tbingen. Reemtsma, Jan Philipp (1993) Die Signatur des Jahrhunderts - ein kataleptischer Irrtum, Mittelweg 36, Heft 5, 7-23. Reemtsma, Jan Philipp (1995): ... und 1 Jahrhundert, Hamburger Institut fr Sozialforschung (der.), 200 Tage und 1 Jahrhundert. Gewalt und Destruktivitt im Spiegel des Jahres 1945 iinde, Hamburg, . 46-73. Reemtsma, Jan Philipp (1996) ber einen sthetischen Einwand, Mittelweg, 36, Heft 6, 6-17. Reemtsma, Jan Philipp (1998) Freiheit, Macht, Gewalt, ders., Mord am Strand. Allianzen von Zivilisation und Barbarei iinde, Hamburg, 125-144. Reemtsma, Jan Philipp (1999) Das Jahrhundert der Gewalt, Bltter fr deutsche und internationale Politik, Heft 11, 1999, 1376-1379. Reimann, Horst (1995) Alfred Weber und die heutige Kultursoziologie, Hans G. Nutzinger (der.), Zwischen Nationalkonomie und Universalgeschichte. Alfred Webers Entwurf einer umfassenden Sozialwissenschaft in heutiger Perspektive iinde, Marburg, 113-136. Schndelbach, Herbert (1989) Die Aktualitt der Dialektik der Aufklrung, H. Kunnemann/H. de Vries (der.), Die Aktualitt der Dialektik der Aufklrung iinde, Frankfurt/M., New York. Sofsky, Wolfgang (1994) Zivilisation, Organisation, Gewalt, Mittelweg, 36, Heft 2, 57-67. Sofsky, Wolfgang (1996) Traktat ber die Gewalt, Frankfurt/M. Ternon, Yves (1996) Der verbrecherische Staat. Vlkermord im 20. Jahrhundert, Hamburg. Trotha, Trutz von (der.) (1997) Soziologie der Gewalt, Opladen. Weber, Alfred (1935/50) Kulturgeschichte als Kultursoziologie, Alfred Weber-Gesamtausgabe, Bd. 1, Marburg 1997. Weber, Alfred (1943) Das Tragische und die Geschichte, Alfred Weber-Gesamtausgabe, Bd. 2, Marburg 1998. Weber, Alfred (1946) Abschied von der bisherigen Geschichte. berwindung des Nihilismus?, Alfred Weber-Gesamtausgabe, Bd. 3, Marburg 1997, 29-251. Weber, Alfred (1953) Der dritte oder der vierte Mensch. Vom Sinn des geschichtlichen Daseins, Alfred Weber-Gesamtausgabe, Bd 3, Marburg 1997, 257-446. Weber, Max (1972) Wirtschaft und Gesellschaft, Tbingen. Weber, Max (1988) Gesammelte Aufstze zur Religionssoziologie, 3 Bde., Tbingen. Zinn, Karl Georg (1989) Kanonen und Pest. ber die Ursprnge der Neuzeit im 14. und 15. Jahrhundert, Opladen.

UYGARLIK KURAMLARI VE DDET SORUNU

111

Theories of civilisation and the problem of violence

In this article, the civilisation theory of Elias is taken together with other civilisation theories and these theories are compared in terms of the problematic of violence. This is done to evaluate the relation between civilisation and violence. Two different views on modernity -the one sees no violence in modernity and the other focuses on the character and the destructive potential in modernityare discussed. Twentieth century is explained as a century of violence. Here an attempt is made to find out how the theoreticians own experiences of violence reflect on their theories of civilisation and culture. Sigmund Freud, Max Weber, Alfred Weber, Norbert Elias, Max Horkheimer and Theodor W. Adorno are the figures whose analyses on civilisation are examined in terms of their experiences of macro violence. Four different relations between civilisation and violence are explained. The first one sees humanity always in a process of civilisation, and war and terror as short-term set-backs. The second one explains the reason of violence with refernce to the success of civilisation. The third one emphasises the multiplicity of meanings inherent in the essence of modernity and evaluates the barbarism as the dark face of modernity. The fourth one rejects the relation between macro crimes and civilisation. Here in this article the third approach is supported as it considers the inherent contradictions of Enlightenment, reason, and modernity. Elias theory of civilisation is criticised of having deficiencies in terms of understanding the experiences of violence of the twentieth century.

112

Norbert Eliasn insan bilimleri1 kavram ve bilgi sosyolojisi


Erk Yontar*

Son yllarda bilimsel evrelerde, bir konunun aratrlmasnda ou kez tek bir bilim dalnn teori ve yntemlerinin yetersiz kald anlayndan yola karak farkl disiplinlerden yararlanmay ieren bir bak as benimsenmekte; hatta bu bak as, bilimsel program niteliini de kazanmaktadr. Ancak, uluslararas sylemde disiplinleraraslk ad altnda tartlan ve uygulamaya allan bu bilimsel yaklam tarz, ekseriyetle sadece farkl bilim alanlarnda birbirinden bamsz olarak ortaya karlm sonularn birbirine eklemlenmesi eklinde bir anlay yanstmakta; bylelikle disiplinleraraslk, sadece sz edilen trde gelitirilmi bir bilimsel faaliyete sonradan verilen bir predikat ya da nvan niteliini tamaktadr. Halbuki disiplinleraraslk, bir konunun bilimsel olarak aratrlmasnda, daha aratrmann bandan itibaren farkl bak alarnn ve disiplinlerin, bir sentez modeli erevesinde btnletirildii bir yaklam tarz anlamna gelmektedir. Bu yaklam tarznn n artlarndan bir tanesi de, deiik bilim alanlarna balanabilen ve o alanlar iin de geerlilii bulunan teori ve/veya teori unsurlarnn varoluudur. Gnmzde disiplinleraras sfatn tayan aratrmalarn en nemli eksiklii de bu noktada beliriyor. Halen bir ok konu alannda farkl bilimleri kapsayacak bir sentez modeli oluturulamamaktadr ve bu durum zellikle sosyal bilimler alan iin geerlidir. Buna ilveten, bilimler arasna ekilen ve onlarn ieriinden kaynaklanmayp daha ziyade akademik yaplar ierisindeki menfaat araylar tarafndan belirlenmi olan ya-

Elias Almancada Menschenwissenschaften, yani insanlar bilimleri terimini kullanr ve bununla insanlarn her zaman oul olarak varolduklarn dile getirir. (Eliasn kitabnn nsan Resmi balkl blmne baknz.)

(*) Hamburg niversitesi Sosyoloji Blm, Siyasal Bilimler Blm.


TOPLUM VE BLM 84, BAHAR 2000

NORBERT ELIASIN NSAN BLMLER KAVRAMI VE BLG SOSYOLOJS

113

pay snrlarn2 varl, bu gelimeyi daha da glendirmektedir. Alman sosyolou Norbert Elias, sre ve figrasyon sosyolojisi ile balca tm sosyal ve tarih bilimlerinin kesitii bir aratrma program yaratmtr. Eliasn, yukarda sz edilen ve nemi belirtilen disiplinleraraslk anlayn bnyesinde tayan bu yaklamnn gereklilii ve anlam, ancak onun insan bilimleri kavramyla ilgili grleri erevesinde akla kavuabilir. Bu yaznn asl amac, insan bilimleri kavramn ana hatlaryla aklamak ve her eyden nce de, sz konusu kavramn temelini ve gerekesini oluturan Eliasn bilgi sosyolojisini tantmaktr. Elias, insan psiiinin ve her bir toplumun yaplarn ve onlarn tarihlerini, birbirinden ayrlmaz btnlkler olarak ve de ancak birbirleriyle balantl bir biimde birlikte aratrlabilen olgular (fenomen) olarak alglar. Bu fenomenler, insan bilimlerinin konusunu tekil ederler. Toplumsal dnme ynelik gl ikin bir tepkinin her toplumsal yapnn entegral momenti olduunu varsayan Eliasn ana ura, uzun vadede ve plansz olarak meydana gelen toplumsal gelimenin incelenmesiyle ilgili ampirik adan daha uygun teorik modelleri aratrmaktr. Bu hususta Eliasn izledii ana ama, insan gelime srelerinin birbirleriyle olan genel ilikilerini ve ynn aydnlatmaktr. Onun bu amaca ynelik olarak gelitirdii sentez, bir yandan farkl aratrma perspektiflerinin birbirlerine ilikin tutumlarn analiz etmekte; dier yandan da ayr sonular daha kapsaml bir modele entegre etmektedir. Eliasn sosyolojisinin ana paradigmalarndan birisini oluturan bu toplumsal dnm teorisi, ancak byle bir erevede anlarllk kazanacaktr. Sz konusu teorinin dayand ana varsaym: ...ok sayda insann irade ve planlarnn karmak bir biimde iie gemesiyle, ilgili insanlar tarafndan istenmemi ve planlanmam yaplar ve srelerin ortaya kmasdr (Elias, 1977: 131). Elias, bu trde rlm yaplarn ve uzun vadeli olup da planlanmam, ama ayn zamanda belli bir yap ve yne de sahip olan srelerin incelenmesini ve aklanmasn, sosyolojinin ve hatta insan bilimlerinin ana grevleri arasnda saymaktadr. Daha ileride, Eliasn toplumsal sreler teorisinin tantld blm erevesinde, zellikle onun trend olarak da adlandrd bu uzun vadeli gelime eilimlerine deinilecektir. Ama bu noktada, nce bir adm geriye gidip yukarda insan bilimleri olarak adlandrlan bilimleri, Eliasn gelitirdii, bilimlerin sre modeli erevesinde dzenlemek gerekli olacaktr. Eliasn bilimlerin, bilimleraras iliki, benzerlik ve farkllklarn bilgi-sosyolojisi balamndaki aratrmasnn ynn, kendisi tarafndan byk evrim (evolsyon) olarak adlandrlan standart bir model belirlemektedir. Eliasn kasdettii evrim,

2 Eliasn eletirdii nokta, belli bir aamadan sonra bu snrlar, bilimsel konularn yerine disiplinlerin belirlemesidir.

114

ERK YONTAR

...sub-atomik paracklardan (zerre) atomlara, atomlardan kk ve byk molekllere, tek hcreli canllara, nispeten dk seviyede renme kabiliyetine sahip olan ve devaml deil, olsa olsa geici toplumsallama zellii gsteren ok hcreli canllara doru gelien; nihayet ok sayda dolambalar yaparak eitli tesadf ve ara kademelerden getikten sonra hayret verici bir ekilde benzersiz renme kabiliyetine, ayn zamanda devaml toplumsallamaya sahip olan insanlarn gelimesine kadar varan bir evrimdir (Elias, 1985b: 273).

Eliasn yukarda belirtilen ve konu alanlarnn evrimsel modeli erevesinde oluturulan bu bilimler teorisi, farkl konu alanlarnn aratrlmasnn, bilimsel yaklam yntemleri bakmndan farkllklar da beraberinde getirdiini ortaya karmay amalyor. Eliasn insan bilimleri kavramnn yukarda ksaca deinilen teorik temeline daha ayrntl olarak girmeden nce, bu temeli anlamann bir bakma n koulu olarak, ileride ele alnacak ieriksel aklamalarn da znde yatan insan resmine deinmek yararl olacaktr.

Eliasn insan resmi (figrasyonu)


Eliasa gre insanlar, temelde toplumsal artlar tarafndan ekillendirilmeye ak yaratklardr. Ancak insann antropolojik olarak sabit iki zellii vardr. Birincisi, insanolunun toplumsallk zelliidir. Bu zellik, insanlarn biyolojik yaplarndan dolay doutan itibaren ok az saydaki davranlaryla ilgili bir itze sahip olmalarndan; bylelikle batan itibaren yardm, iletiim, renme ve toplumsallama (sosyalizasyon) ihtiyac iinde bulunmalarndan kaynaklanmaktadr. Yani, ksaca, bu zellik, insann baka insanlara tbi olma zelliidir. nsanlarn ikinci zellii de, onlarn deikenliidir (Elias, 1971: 116). nsanlar, toplumca ekillendirilmi evreleriyle etkiletikleri iin deikendirler. Eliasn deyiiyle, yeni doan bebek bir insan maketi/rneidir (Elias, 1987: 106). nsanlarn sz edilen bu iki ortak zellii de, onlarn bireysel ve toplumsal gelimelerinin karlkl baml (interdependent) karakterini ortaya karmaktadr. Eliasn Avrupadaki medenileme srelerini konu alan incelemesinde, toplumsal fonksiyonlarn farkllamasyla, psiik fonksiyonlarn da farkllatn grmek mmkndr. Buna gre insan ruhunun bilin, drt yaps ve vicdan olarak fonksiyonel farkll, doutan ve doal olmayp, toplumsal bir srecin sonucudur. Dolaysyla, sz konusu bireysel farkllklar, belirli bir toplumsal gelimilik aamasna tekabl ederler. nsan kiilii, toplumsal srelerin rndr ve buna bal olarak, kiisel medenileme srecindeki gelime seviyesinin ykseklii, toplumsal farkllamann seviyesini de ykseltir. nsanlarn ne kadar rasyonel veya igdsel drtlere gre davranacaklar, yahut onlarn ne derece bireyci (individualist) veya toplumsal davranlar gsterecekleri, mevcut toplumsal medenileme srecinin seviyesine bal olmaktadr. Toplumsal karlkl bamllk seviyesi ykseldike, insanlarn i drtlerine

NORBERT ELIASIN NSAN BLMLER KAVRAMI VE BLG SOSYOLOJS

115

hkim olma ve kendi kendilerini gtme mecburiyetleri de, birbiriyle orantl bir ekilde artyor. Ayn zamanda, drtlerin kontrol altna alnmas ve ynlendirilmesi ne kadar younlarsa, bireyin toplumsallama sreci de o kadar fazla zaman alyor.3 Toplumsal sre, yetien her bireyde kendini tekrarlamakta ve bylece bireysel gelime, toplumsal gelimeyi yanstmaktadr. Eliasn deyiiyle nsan bir sretir (Elias, 1971: 127). nsann dier insanlarla ilikilerini dzenleyen insan iliki fonksiyonu da ayn ekilde deikendir. Elias bu deikenlii, insan toplumlarnn deikenliinin n art olarak gryor. nsanlarn sadece birey olarak ve tek balarna varolmalar mmkn olmadndan, hatta byle bir ey dnlemeyeceinden, Elias insanlardan hep oul olarak sz eder. Elias asndan insanlar, sadece oul olarak ve figrasyonlar4 halinde mevcutturlar. Ksacas, Eliasn insan resminin ana hatlarn, insanlarn deikenlii ve toplumsall oluturmaktadr. Bu resimde insanlar, srekli, nisbeten ak ve karlkl bamllk zelliine sahip sreler, homines aperti (Elias, 1971: 131) olarak grnmektedirler.

Bilim ya da bilimler - evrensel bilim fikrinin tetkiki


Yukarda aklanan insan resmiyle Elias, Yeni ada Descartesn sbjektivite paradigmasyla ortaya kan ve Kant vastasyla gnmze kadar (rnein Popperde) etki yapan homo clausus olarak adlandrlan metafizik ideale kar bir pozisyon almaktadr. Burada kastedilen dnce ksaca, bir insann sadece kendi gcne dayanarak, baka insanlar tarafndan renilmi bilgiyi kullanmadan, yani mevcut toplumsal bilgi birikimine dayanmadan, dnya hakknda tamamiyle tek bana bilgi edinebilmesidir. Geri Elias da bilgi sosyolojisi erevesindeki yazlarnda, insanlarn doal donanmlarnn bir paras olarak onlarn genel sentez kurma potansiyeline, yani farkl olaylar birbirine balama kabiliyetine sahip olduklarn syler.
...Ancak insanlarn kurduklar tm spesifik balantlar ve bunlara uygun sz ve dncelerinde kullandklar terimler, onlarn renme ve tecrbelerinin sonucudur. Bu durum, tek/mnferit insann deil, renilmi bilgiyi nesilden nesile aktaran ok uzun bir insan kuaklar zincirinin varlna iaret eder... (Elias, 1984: 1).

3 Bylece, ocukluktan yetikinlie uzanan sre de o denli uzun olur (bkz. Elias, 1987: 169/70). 4 Elias toplum ve birey arasnda yapay ve analitik bir ayrmn yapld bilimsel yaklamlara kar kyor. Yukarda belirtildii gibi, insan tek bana var olamaz. nsanlar hep oul olarak, baka insanlarla balantl ve onlara baml olarak dnlmeli; baka insanlarla kurduklar ilikilerle birlikte aratrlmaldrlar. Eliasn bu balamda kulland figrasyon terimi, karlkl bamllk zincirlerinden oluan ilikiler rgsn kasteder. Daha ileride sosyolojinin insan(lar) bilimleri modeli iindeki yerinin tantld blmde, figrasyon kavramna daha ayrntl bir ekilde deinilecektir.

116

ERK YONTAR

Elias, kendisiyle ayn kuaktan olan filozof Popper (1902-94) ve rencileriyle, bu konuda olduka sert bir fikir mcadelesine girer.5 Aslnda Eliasn, bir bakma bilinaltn yanstacak bir ekilde yapt eletiri, zellikle belli baz sosyal bilimcilere yneliktir. Eliasn eletirdii nokta, sosyal bilimcilerin, doa bilimlerinin etkisi altnda kalp, onlarn daha fazla prestij vadeden yntem ve teorilerini kullanmalar ve bunu yaparken insanlar ilgilendiren karmak sorunlarn zmne ynelik yntemler gelitirmek yerine, aratrmalarnda insan fenomenleri basitletirip onlar doa bilimlerinin yntemlerine uydurmalardr (Elias, 1983c: 30). Elias tarafndan Poppera yneltilen eletirinin temelinde, her eyden nce bilimsel-felsef bir evrensel bilim fikrine kar k yatmaktadr. Eliasa gre, balca bilim alan ortaya kmtr: fizik, biyoloji ve insan bilimleri.6 Bunlarn her birinin grevi, insanlarn bilgi hazinesini bytmek ve insanlarn oryantasyonunu kontrol edilebilir bilimsel bulularla glendirmektir. Bilimsel yntemler, bu amaca ynelik aralardr. Ancak bilimler, farkl konu alanlarna bal olarak farkl yntemler kullanabilirler. Eliasn Poppern grnde yanl bulduu husus, Poppern arad ebedi, kesin ve mutlak bir bilim teorisiyle onun yntemlerini, matematik ve mantk gibi tek ynl bilimlerin sunduu ebedi gereklerde (Elias, 1985a: 107) bulmas ve bundan dolay bu disiplinlere uygun olan (mantksal tutarllk tetkiki gibi) yntemleri, ampirik bilimlere aktarmasdr. Elias asndan bu yaklam, teorik bir enstrman olan bilimsel yasann, insan toplumlarnn dinamik karakterini grememesi gereini gzard eder. Bu yzden Elias, bilimsel yasann istisnaszl fikrini reddeder. Eliasn Poppernkinden farkl olan yaklam ise, birok bilim alannda ve zellikle de iki ynl insan bilimlerinde, yukarda belirtilen trde teorik yasalar veya yntemler yerine, daha ziyade sre ve konfigrasyon modellerinin (yahut figrasyon modellerinin) merkez, hatta st seviyede bir rol oynad grne dayanr. Eliasn bu yaklam, onun aadaki u deyiiyle aklk kazanr:

5 1970li yllarn sonunda Almanyada akademik sylem ierisinde yerini bulma sreci erevesinde Elias, kendi pozisyonunu Das Credo eines Metaphysikers adl yazsyla belirler. Popper ekolnden kendisine gelen eletirilere Wissenschaft oder Wissenschaften, yani Bilim ya da Bilimler adl bir makaleyle cevap verir. Burada Elias, Poppern Logik der Forschung adl bayaptna eletirel bakn devam ettirip kesinletirmekte ve bilimsel-teorik dncelerini kapsaml bir biimde dile getirmektedir. 6 Eliasn konuya bak tarznda, Auguste Comte ile olan balants ak bir ekilde ortaya kyor. Comteun ba yapt olan Pozitif Felsefe adl eserinde ortaya koyduu ve bir nevi aratrma program olarak okunmas gereken u ana fikir, Eliasn sosyolojisinde ve soru kurgusunda nemli bir rol oynamaktadr: 1. Bir sosyolojik dnce ve bilim teorisinin gelitirilmesi; 2. En nemli bilim grubunu tekil eden fiziksel, biyolojik ve sosyolojik bilimlerin birbirleriyle ilikilerinin belirlenmesi; 3. Bu bilimler sisteminin erevesinde sosyolojinin, fizik ve biyoloji ile olan ilikisindeki nisb zerkliinin, kendi konu alanlarnn farkllna bal olarak ina edilmesi ve kendisine has yntemlerin gelitirilmesi.

NORBERT ELIASIN NSAN BLMLER KAVRAMI VE BLG SOSYOLOJS

117

nsan toplumlarnn analizi iin, yasa trnde teorilerin yerine, baka trde teorilere ihtiya vardr. Toplumun diyakronik karakterini ve dnmn / deiimini soyutlayan teoriler yerine, bu zellikleri kendi teorik sentezine dahil eden sre teorileri gereklidir (Elias, 1983c: 31).

Byk evrim
Elias ayn zamanda bilimlerin bamlln ve eitliliini hesaba katan bir bilimler modelini de tarif etmeye alr. Bu modele Elias, ilk etapta teorik-ampirik bilimlerin ana gruplarn tekil eden fizik-kimya, biyoloji ve insan bilimlerinin getii belli bir srece dikkati ekerek yaklayor. Bu sre yle bir seyir izlemektedir ki, bu bilim gruplarnn aratrma alanlarn tekil eden, artarak daha younlaan ve zellikle daha youn bir ekilde entegre olan oluuklar (nesne), nispeten daha az youn olanlardan meydana gelmekte ve gerektiinde bu sonuncular tekrar zlerek ilk hallerine geri dnmektedirler (Elias, 1983b: 187). Elias fizikiler arasnda ska karlalan bir anlaya da iaret eder. Buna gre, btn dnyay ve onun zelliklerini oluturan en kk parack kefedilince, evrenin ve dolaysyla bilimlerin sorunlaryla ilgili zmn ana anahtar da bulunacaktr. Elias asndan bilimlerin eitlilii anlaynn karsnda duran, yani zellikle de fizik, biyoloji ve insan bilimleri arasndaki farklln, bylece bir bilimler teorisi anlaynn karsnda duran en byk engel, asl bu dncedir (Elias, 1983b: 189) Dier yandan, fizik (bilimi), Bilimin modeli olma hakkyla ilgili meruiyetini, dnyadaki her eyi oluturan en kk paracklar aratrdn ne srerek kantlamaya almaktadr. Bylelikle, btnn paralara blnmesi ve paralarn izolasyonu anlamna gelen analizi, bilimsel yasa ve aratrma sonularnn sembolik tarifi olan yasa niteliindeki teorileri bulmann balca bilimsel yntem olduu eklinde bir postlay savunmaktadr. Elias buna karlk, sentez formlarnn, yani entegrasyon srelerinin, doal sreler arasndaki dalm ve deentegrasyon sreleri kadar nemli bir rol oynadklarn ne srer. Bylece Elias, hem zamansal-meknsal yap ve sre modellerinin oluumunu, hem de mekn ve zamandan bamsz matematiksel formller olarak ortaya konabilen bilimsel yasalardan farkl olarak, bu teorik oluuklarda mevcut zamansal-meknsal karakterin, ya da drt boyutlu bir yapya sahip olduklarn tehis eder. Ancak Eliasa gre, bilim teorisyenlerinin byk ounluu, bilimlerdeki bu reel gelimelerin farknda deildirler; nk onlar, gelimenin ve deiimin/dnmn yapsyla ilgili sorunlara yaklama yolunu kapatan felsef geleneklere baldrlar. Bu demektir ki bilimler modelinin gelitirilmesi, bilimlerin gelimesine ayak uyduramamtr. Byle bir durumda, bilim teorisyenlerinden beklenen ey, bilimlerin gelimesi, rnein bilimlerin srekli farkllamas ve ihtisaslamas konusuyla ilgili aklamalardr. Bunun yaplmas yerine, tek bir bilim, allageldii

118

ERK YONTAR

gibi fizik bilimleri, her muhtemel bilimin prototipi olarak grlmekte ve yine bu bilimin yntemleri, her bilimsel yntemin ideal prototipi olarak yceltilmektedir. u soru ise ok ender olarak sorulmaktadr: Acaba geleneksel fizik-kimya bilimlerinin yntemi olan ve btnn paralarnn izolasyonundan oluan analiz, tm ampirik-teorik bilimlerin konu alanlar iin ayn derecede uygun mudur? (Elias, 1983b: 194). Halbuki, farkl bilim tiplerinin zellii ve bunlarn konu alanlarnn zellii birbirine baldr. Ana bilimlerin konular birbirleriyle karlatrldnda, bunlarn konusal zelliklerinin spesifik bir biimde deitikleri grlmektedir. Bu durumu Elias artan karmaklk dorultusundaki deiim (Elias, 1983b: 194) olarak aklar. Bu srete vurgulanmas gereken, btn birletiren ve deien paralarn davrannn, birlemi btnlerin davrannn belirleyicisi (Determinante) olarak nemidir. Eliasa gre, belirtilen bu srece uygun ekilde, farkl ana bilimlerin konu alanlarn tekil eden ayr olay kademelerinin (Geschehensstufen) aklanmas iin gerekli model ve yntemler de deiir (Elias, 1983b: 195). Elias ana bilimlerin konu alanlarnn zelliklerini incelerken, ayn zamanda konu/obje modellerinin kontinuumu olarak gzlenebilen, ynl bir deiim/dnm tespit eder. Bundan dolay, bilim teorisi bir sentezi, bir modellerin modelini (Elias, 1983b: 209) gerektirmektedir. Dnm ynnn ana hatlarn Elias u ekilde zetler:
Bir alt kademedeki paralar henz birbirine fonksiyonel (funktionsteilig) olarak balanmam olan ve bundan dolay sentezleri bu paralarn zelliklerini kaybetmeyecek ekilde tersine (ilk hallerine) evrilebilir (reversible) zellie sahip basit oluuklardan, yine bir alt kademede bulunup da paralar birbirine fonksiyonel olarak bal olan daha youn/karmak (kompleks) oluuklar meydana gelir. Bylelikle bu paralarn yaps, daha st seviyede birletirilmi bir btnlk erevesinde ilemeye ayarlanm haldedir. Ancak paralar, birlikte oluturduklar daha st seviyeli btn, yani sentez paralandnda, kendi z yaplarn da kaybederler (Elias, 1983b: 196).

Sz konusu sreci baka trl aklamak gerekirse, fonksiyonel bir ekilde spesifik bir st seviyeli oluua gre ayarlanmam alt kademedeki oluuklar, bu zellikleri nedeniyle yaplarn korumaktadrlar; dolaysyla onlarn st seviyeli oluukla meydana getirdikleri btnlk, tersine evrilebilir bir yap arz etmektedir. Buna karlk, evrimsel izgi zerinde fonksiyonel olarak birbirine bal paralarda meydana gelen fonksiyonel farkllama, bu zellie tekabl eden giderek artan seviyelerdeki entegrasyonlara yol amaktadr. Elias, bu ikinci tr yaplarn, tersine evrilemez (irreversible) zellikteki bir entegrasyon trne dahil olduklarndan sz eder. Elias burada, srekli ve ynl bir dnmn varlndan ve kantlanabilirliinden hareket etmekte; bunu fonksiyonel adan farkllamam ve tersine evrilebilir zellikteki btnlemi doal birimlerden, fonksiyonel adan btnlemi hcre trndeki doal birimlere doru bir evrime iaret ederek aklamaktadr. Sz konusu deiim/dnm, ayn ekilde tek hcreli canllardan, paralarnn gittike daha karmak bir ekilde farkllat ve buna

NORBERT ELIASIN NSAN BLMLER KAVRAMI VE BLG SOSYOLOJS

119

uygun koordine edici merkez organlarnn karmaklnn da artt ok hcreli canllara doru ilerleyen gelime srecinde de yansmaktadr. Eliasa gre, ana bilimler arasndaki ilikilerle bu bilimlerin grevlerinin farkllklarn ve birbirleriyle balantlarn aklayabilmek iin, yukarda sz edilen evrimsel doa sreleri hakknda bilginin varl gereklidir. Atomist grn ana dogmas, yani btnleik paralarn zelliklerinin, paralarn izolasyonu yoluyla belirlenebilecei fikrini ieren dogma, fizik-kimya bilimlerinin megul olduu olay basamaklar iin geerli olabilir. Bu bilimlerde, lme iin gerekli olan para izolasyonu mmkndr, nk bu seviyedeki btnleik objenin paralar, ya hi, yahut sadece ok dk ekilde birbirlerine fonksiyonel ekilde uydurulmulardr ve paralar birbirlerine baldrlar. [...] Ancak evrimsel merdivende daha yukar seviyelere kldnda, atomist ana dogmann geerliliinin snrl olduu gerei ortaya kmaktadr (Elias, 1983b: 198). Basit hcreler, yani tek hcreli canllar bile, birbirine yle bir biimde balanm paralara sahiplerdir ki, bunlarn izolasyonu halinde, paralar yapsal zelliklerini kaybederler. Yine de bu trl bir hcrede, daha dk seviyede yle paralar mevcuttur ki, bunlar birbirlerine fonksiyonel ekilde bal olmadklarndan dolay, paralanmalar tersine evrilebilir (reversible) zelliktedir.7 Burada ak bir ekilde hiyerarik bir dzenin varl ortaya kyor. Byle bir dzen erevesinde, belli saydaki basamaklarda yer alan paralar, birlikte btnleik yaplar kuruyorlar. Bu yaplar, ayn zamanda daha st seviyedeki btnlerin paralarn oluturuyorlar ve gittike artan sayda farkllama ve btnleme seviyelerinden geip, gittike daha karmak oluuklar/yaplar meydana getiriyorlar. Bu gelime srecinin devamnda, tersine evrilebilir zellikteki paralardan, daha yksek seviyede farkllam ve tersine (ilk haline) evrilemez zellikte rgtlenmi paralar ortaya kyor. Yine, bu gelimenin kademeleri incelendiinde, bir st entegrasyon basaman temsil eden paralarn, tamamen kendi seviyelerine has ve bir alt seviyedeki paralarn zelliklerine hi benzemeyen, onlarn zellikleriyle aklanamayacak trde ileyi ve davran biimleri gsterdikleri grlyor. Daha st seviyedeki bu paralar, ancak daha dk seviyedeki paralarn birlikte kurduklar konfigrasyonun zelliiyle aklanabiliyor. Buraya kadar anlatlanlardan kan sonu, daha karmak oluuklarn yapsal zelliklerini aydnlatabilmek iin, sadece onlar btnletiren paralarn yapsal zelliklerini bilmenin yeterli olmaddr. Eliasa gre, karmak oluuklar aklayabilmek iin, hem paralarn, hem de onlarn oluturduu birlemi btnn ileyi (fonksiyon) biimleri hakknda bilgi sahibi olmak gerekiyor. Bylesine bir evrimsel merdiven vastasyla, bir konu alanndan dierine doru gittike daha yukar seviyelere kldnda, paralarn zelliklerini, paralar izolasyona tbi tutmak suretiyle gzlemlemeye gre, bu zellikleri, btnleik para7 te bunlar, fizik ve kimya bilimlerinin potansiyel objeleridir.

120

ERK YONTAR

larn entegrasyonunu inceleme yoluyla aklama, ncelik tamaktadr (Elias, 1983b: 201). Sz konusu evrimin dier bir eilimi de, evrim srecinde, gittike daha kapsaml bir biimde kendine hkim olma/kendi kendini gtme (Selbststeuerung) kabiliyetinin gelimesidir. Tek hcreli canllar, bu adan tamamyla pasifken, ok hcreli canllarn kendini kontrol etme kabiliyeti srekli artmaktadr ve nihayet insanlarn, entegrasyon seviyelerinin okluu sayesinde esiz bir kendi kendini gtme donanmna sahip olduklar grlmektedir. Dolaysyla, konu alanlarnn aklanmasnda, ne atomist ana dogma ve buna bal olarak insanlarn sadece molekl yahut atom gibi ynlendirilebilen veya bunlara indirgenebilen bir para/madde olduklar fikri, ne de onlarn doal ve maddi olmayan bir g tarafndan ynlendirildikleri (bilim ncesi) fikri, konunun aklanmasnda yeterli olabilmektedir. Bu balamda Elias ilerleyen sentez (Elias, 1983b: 205) terimini kullanr. Bu terim, bir yandan yukarda aklanan kk molekllerden, insanlar gibi daha karmak oluuklara doru gerekleen evrimsel sreci kavramsal olarak belirlemeye yaryor. Ayrca Elias bu terimle, insanlarn yaadklar ve bir paras olduklar dnya hakkndaki bilgilerinin gelimesini de izah ediyor. Elias, insanlarn ilerlettikleri ve yzyllarca deyimler ve terimler gelitirerek bir yksek sentez seviyesine ulatrdklar bilgisel geliim basamaklarn birbirinden ayryor. Ona gre, bu upuzun ilerleyen sentez srecinin bir aamasnda insanlar, birbiriyle ilikilerini kuramadklar olaylar karsnda mevcut bilgi hazinelerinin snrlarna varyorlar. Ancak bir sonraki basamakta, bu ilikiler, insanlarca idrak edilebiliyor ve bu ilikiyi sembolize eden bir terim, insanlar arasndaki karlkl mnasebetler sayesinde birlikte gelitiriliyor (kr. Yontar, 1997). Yukarda sz edilen trdeki srece benzer bir ekilde, bugnk bilginin snr ya da cephesini Eliasa gre bilimlerin birbirleriyle ilikisi oluturmaktadr. Gnmzde bilimler, ou kez deta yan yana sralanarak karlatrlmaktadr. Bilimler arasndaki farkllklar, onlarn her birinin grev alanlarn ve kendilerini bir srecin basamaklar olarak ortaya koyacak bir evrimsel erevede alglanmyor. Tersine, bu konudaki alglama, statik boyutlara indirgeniyor. Gnmze kadar sren alagelmi bu yaklamn arkasnda, ya farkl bilimleri bir sistem ierisinde yan yana getirme ya da farkl bilimleri tek bir bilime indirgeme eklinde tek boyutlu bir bilim model anlay yatyor.8 Halbuki Elias, sunduu insan bilimleri kavramyla, bilimlerin toplumsal rgtlenmesine, yani bilimin kurumsallamasna bakldnda byle bir grnt ortaya ksa da, aslnda onlarn yanyana ve birbirlerinden bamsz bir biimde varolmadklarn aklamaya alyor. Tam tersine, bilimlerin konu alanlar ok eitli biimde birbiriyle balantl olduklarndan, bilimler aras ilikilerin zelliklerini kavrayabilmek ve bunlar sembolik bir ekilde ifade edebilmek iin, konu alanlarnn incelenme8 Yukarda Popper rnei.

NORBERT ELIASIN NSAN BLMLER KAVRAMI VE BLG SOSYOLOJS

121

sinde ok boyutlu bir bilimler modeli gereklidir. Halen eksik olan ...farkl bilim alanlarnda pratikte mevcut farkllklar teorik olarak temellendirecek ve bunun tesinde, bu alanlarn birbirleriyle olan ilikilerini de aklayabilecek bir bilimler modelidir (Elias, 1983b: 212).

nsan bilimleri kavram


Eliasn yukardaki evrim modeli erevesinde, insan bilimleri temeli zerinde dnmeye devam edilecek olursa, insan bilimlerinin konu alann, insan toplumlarnn oluturduu ortaya kacaktr.
Nasl bir organizma sadece atomlardan meydana gelmesine ramen, onun fonksiyon ve davran biimi, izole edilmi atomlarnn incelenmesiyle istenen lde anlatlamyorsa (Btnn atomlar bir l organizmada da varolabilir. Bu durumda atomlarn sadece dzenleri tahrip olmutur); insan toplumlar da, onu oluturan bireylerden meydana gelmesine ramen, bu toplumlarn bilimsel olarak aratrlmasnda, tek tek bireylerin birbirlerinden izole edilmi biimdeki davran ve tecrbelerini aratrmak da yeterli deildir (Elias, 1985b: 274).

Eliasa gre, daha ziyade, fonksiyonel ilikiye sahip toplum(un) erevesinde, insanlar birbirine balayan karlkl bamllk rgs, insan bilimlerinin aratrma alann tekil etmektedir. Bu erevede, insan bilimlerinin grevleri arasnda, her insan birliinde, ayr bir yapya ve kendine zg bir yasalla sahip olan insanlar aras ilikileri inceleme; tarihsel gelime dzeni ierisinde insan toplumlarnn iradelerinde ve dolaysyla insanln geliiminde uzun vadeli-yapya sahip srelerin teorisini oluturma imknlarn aratrma gibi grevler bulunmaktadr. Yaznn balarnda da belirtildii gibi, Elias insan psiiinin, bireysel toplumlarn ve onlarn tarihlerinin yaplarn, birbirlerinden ayrlamayacak btnlkler ve sadece birbirleriyle balantl bir biimde birlikte aratrlabilen fenomenler olarak alglamaktadr. eitli ayr disiplinler, insanln geliiminin farkl dzlemlerini, daha dorusu bu gelime srecinin meknsal ya da zamansal olarak snrlandrlm paralarn esasl bir ekilde incelemektedirler. Eliasa gre, insan bilimlerinin, btncl bir merkez teori, bir baka deyile, ayr disiplinlerin perspektiflerinin deta birbirine rld karmak bir model gelitirmesi gerekmektedir. Byle bir model veya teorideki spesifik sentezlerin sonular, ampirik-teorik aratrmalarla rtlebilmeli veya glendirilebilmelidir. Eliasn aratrma programnda ana blm ayrdedilebilir. Bunlarn ayr ynlerini, insan bilimleri sistemi ierisinde farkl disiplinler ele almaktadr. Eliasn medenileme srecinin sosyo ve psikogenetik aratrmas, bu tr incelemelere rnek olarak gsterilebilir. Bu aratrmada, her bireysel medenileme sreci (psikanaliz, geliim ve sosyal psikolojinin alanlarna), belli (spesifik) bir toplumun sosyogenetik adan devletleme ve medenileme srelerinin (tarih,

122

ERK YONTAR

sosyoloji, tarihsel psikoloji) bir paras olarak grlr. Bu sre ise, insanln geliimi erevesinde, balangsz ve planlanmam bir ekilde gerekleen medenileme srecinin bir kesitini temsil eder (antropoloji, sosyobiyoloji vb.).

Sosyal bilimlerin rol


Yukarda belirtildii gibi, Elias sosyal bilimlerde mevcut olan toplum ve birey arasndaki ayrm grn amaya almaktadr. Bundan dolay, onun insan bilimsel kavramlar, ak, birbirlerine ynelik, karlkl bamllk zincirleriyle eitli ekillerde birbirlerine balanm insanlar konu alr. Eer insanlar sadece oul halde, yani figrasyonlar eklinde mevcut iseler, o zaman bu figrasyonlar, her insan bilimsel analizin ilgi konusu olmaldrlar. Elias figrasyon terimini, tek tek insanlar ve onlarn motiflerini (ama) birbirine balayan, bylelikle de insanlarn spesifik (belli) bir biimde davranmalarn9 salayan karlkl bamllk rgsn ifade etmek iin kullanyor. Eliasn figrasyon ve -daha sonra incelenecek- sre teorilerinin temel n koulunu, birok insann faaliyetlerinin birbirine balanmasyla, daha nce hibirinin bu ekilde planlamad toplumsal bir srecin seyrini oluturan tecrbe tekil etmektedir. Bir baka deyile: irad ve karlkl her etkileimin temelini oluturan ey, gayri irad insan karlkl bamllklardr. Bylece, figrasyon terimiyle insan karlkl bamllklar sorunu n plana kyor. Elias ana bamllklar arasnda, duyusal (afektif), toplumsal, ekonomik ve meknsal bamllklar sayyor. Eliasa gre insanlar, bu karlkl bamllk a iersine doarlar; bu a iinde yetiirler ve toplumsallklarn yaarlar. Yine, insanlar, bu a iinde davranrlar; davranlaryla bu figrasyonlar kurar ve deitirirler. Figrasyonlar, tek tek insanlar ve gdlerini, duyusal, toplumsal, ekonomik ve meknsal bamllklar eklinde birbirine balar ve insanlarn belirli bir biimde davranmalarn salarlar. Bylelikle figrasyonlar, her insann bireysel hareket alann belirlemektedirler.
nsanlarn birlikte yaamalar, onlarn ama ve planlarnn rgs, insanlarn birbirleri araclyla ortaya kan ballklar, btn bunlar, tek bir insann bireyselliini yok etmenin tam tersine, bireyselliin gelitii ortam tekil ediyorlar; bireye snr koyuyorlar, ancak ayn anda insana, az ya da ok derecede bir hareket serbestlii de veriyorlar. nsanlarn toplumsal dokusu, tek kiinin srekli bireysel amalarn rd ve dokuduu alt yapy oluturuyor (Elias, 1976: Cilt 2, 476/77).

nsanlar birbirlerine balayan ve birbirlerine doru ynlendiren karlkl bamllklar ne denli youn olursa ve dolaysz ya da dolayl ekilde birbirlerine deta zincirlenmi insanlarn says ne denli yksekse; ayrca tek tek hareket/faaliyetler ne kadar sk bir ekilde ardarda sregelirse, insan ilikiler rgsnn
9 nsanlar serbest, yani sosyal bamllklardan kurtulmu olsalar, belki de bu ekilde davranmayacaklardr.

NORBERT ELIASIN NSAN BLMLER KAVRAMI VE BLG SOSYOLOJS

123

bireylerst ahsi dinamii, o denli ak bir biimde ortaya kyor. Daha nce belirtildii gibi, insanlararas ilikiler, belli bir ahsi yasalla sahiptirler. Dier taraftan, insanlar kendi davranlarn kendileri belirleyemiyorlarsa ve bu adan baka insanlara bal kalyorlarsa, o zaman bir g olgusundan sz edilir. Bamllk, bakasnn davranlarn ynlendirme gcdr (Elias, 1971: 98). Bir insan, bir bakasna baml ise, ona kar bir g kullanmaktadr; nk bakasn, bu bamllk olmad takdirde davranmayaca bir ekilde davranmaya zorlamaktadr. Elias, mevcut dillere ait terimlerin, bizi hareketli ilikileri hareketsiz olgular olarak alglamaya zorladklarna dikkati ekiyor. Bundan kurtulmak iin Elias, batan itibaren insan ilikileri, karlkl insan bamllklar ve fonksiyonel ilikileri aratrrken, denge (balans) terimini kullanyor. Buna gre Elias, ayn ekilde g kavramnn statik ve nesneletirilmi kullanmna da kar kyor; Elias asndan g, tm insan ilikilerin yapsal bir zelliini oluturmaktadr. Deien figrasyonlarn ya da [...] figrasyon srecinin merkezinde, inili kl bir gerilim dengesi, yani bir kez bir yana doru, bir baka kez dier yana doru eilen gelgit hareketine benzer bir g dengesi yer alr. Bu trde inili kl g dengeleri, her figrasyon akntsnn yapsal zelliklerine has dengelerdir (Elias, 1971: 143). Sonu olarak Eliasn sosyal deiim ve geliimlerin aklanmasn konu alan figrasyon kavram erevesinde, sosyal bilimlerin ve sosyolojinin konu alann figrasyonlar dzleminde g dengelerinin deiimi ve bunun aklanmas oluturuyor. Bu konuda eklenmesi gereken bir baka nokta da, sosyal bilimciler tarafndan incelenen insanlararas bamllk yaplarnn, figrasyonlar iinde figrasyonlardan, yani farkl entegrasyon seviyesine sahip figrasyon paralarndan olumasdr. Bunlar farkl ve her birisi ok sayda zel alanlara ve disiplinlere blnm bilim alanlar tarafndan (sosyoloji, iktisat, siyasal bilimler), yani fonksiyonel olarak farkllam sosyal bilimlerin yaps ierisinde ileniyor. Figrasyon teorisi erevesinde Elias, bu figrasyon paralarnn bir sentez oluturduu ok dzlem(li) bir model gelitiriyor. Bylelikle Eliasn insan bilimleri kavram, sentez dnda bir de intradisipliner (disiplinlerii) perspektiflerin sentezini gerekli klyor.

Psikolojinin10 rol
Elias, figrasyon kavramyla, psikoloji ve sosyoloji arasndaki geleneksel ayrma, yani bu iki alan birbirinden tamamen ayr ve bamsz olarak grme fikrine kar kmaktadr. Ama, her iki alan da birbirinden farkl olarak alglama eklindeki ayrma kar deildir. Daha nce deinildii gibi, Eliasn insan res10 Ne zaman sosyolojiden sz ediyorsam, ayn zamanda psikososyolojiden sz ettiimi de syleyebilirim; nk konu daima insanlardr. Psikoloji ve sosyolojiyi birbirinden bamsz aratrma alanlar olarak grmeyi g buluyorum (Elias, 1985b: 274, dipnot 6).

124

ERK YONTAR

minden, insanlarn doutan itibaren birbirleriyle karlkl bir bamllklar rgsne girdikleri ve baka insanlara baml, tbi olduklar fikri anlalmaldr. nsanlar, spesifik, gemii olan ve kltrel bir dnyann iine douyorlar. Bu zellik ise, yetikin bireyin sosyopsikolojik gelimesinin bir paras olan yeni yetien bireyin toplumsallamasn belirliyor. nsann sosyopsikolojik gelimesi srasnda oluan toplumsal davran, dnce ve duygu standartlar, onun toplumsal kiilik yaps haline geliyor. Ancak bu bireysel (birey apndaki) medenileme sreci, snfsal, yresel ve tarihsel zellikler asndan, yani figrasyona bal olarak farkl biimde meydana geliyor. Bireylerin davran standartlar ve kodlar daima uzun vadeli bir yapya sahiptir; bunlar planlanmam toplumsal srelerin sonucudurlar. Birey-toplum ilikisinin ampirik bir ekilde kantlanabilir yanlar, iki alann da birbirinden bamsz ekilde aratrlamayacan gsteriyor. Elias, iki bilim alann da nisb zerkliini kabul ediyor. Sosyolojinin, fizyoloji ve psikoloji gibi tekil insanlarla megul olan bilimler karsndaki nisb zerklii, sonuta, birok insann eylemlerinin karlkl bamllndan ve birbirine balanmasndan oluan sre yapsnn, tek bana davranan kii karsnda sahip olduu nisb zerklie dayanmaktadr (Elias, 1971: 101). Ayrca Elias, psikoloji ve sosyolojinin kurumsal ayrmna kar kyor, nk bu tr bir ayrm, her bir insanda mterek olan sosyal ve esiz bireysel kiilik yaplarnn birbirinden ayrlmazln alglamay engelliyor (Elias, 1984: 124). Buna kar Elias, insann psikolojik dzleminin, yani davran, duygu ve gdlerinin vs. renme yoluyla yapsallatna ve bylece ayn zamanda doal ve sosyal zellikler gsterdiine iaret ediyor.

Tarih biliminin rol


Toplum ve tarihin birbirinden bamsz varolan konu alanlar olarak dnlmesini Elias, bilgi kazanlmasnn toplumsal organizasyonunun projeksiyonu olarak deerlendiriyor; bu, Eliasa gre ideolojik-bilimsel bir efsane (Elias, 1977: 134). Birbirinden bamsz olma aray srecindeki sosyolojinin, gittike imdiki zamana ynelik ve tarihin de gittike gemi zamana ynelik aratrma alanlar haline geldiklerini tespit ediyor. Bylece artk tarihsel olan gemie ynelik ve sosyolojik olan imdiki zamana ynelik ekilde anlalyor. Bir baka deyile, imdiki zaman ve gemi zaman, dnsel olarak birbirinden ayr ve bamsz olarak alglanyor. Elias, bilimler arasndaki bu yapay snr ekme geleneine, tarih ve sosyal bilimler asndan kar kyor ve byle snrlarn pratikte uygulanamayacan ne sryor. Bunun tersine gemi, imdiki ve gelecek zamanlar, birbirinden ayr olarak varolan nesneler eklinde deil, gelien (diyakronik) bir sreklilik (kontinuum) olarak grmek gerekiyor. Tarih, ancak byle ncller erevesinde gemie ynelik olma eklindeki anlamn yitirip deiimin zaman ierisinde yapsallam seyri (Elias, 1977: 135) anlamn kazanyor. Ayn ekilde

NORBERT ELIASIN NSAN BLMLER KAVRAMI VE BLG SOSYOLOJS

125

toplum kavram da, statik ve imdiki zamana ynelik olma karakterini yitiriyor. Bu da sosyolojik teorilerin gelitirilmesinde, gemie ve imdiki zamana, ayrca ayn zamanda varolan ok ve daha az gelimi toplumlara ait mevcut ampirik belgelerin (Elias, 1977: 135) edeerli olarak grlmesine imkn veriyor. Bunlarn yannda Elias, gnmzde sosyal bilimlerde ksa vadeli, sadece imdiki zamana ynelik aratrmalarn baskn olduunu da tespit ediyor. Bunlar ise, ya uzun vadeli toplumsal gelimeleri grmezlikten geliyorlar; ya da bugnk toplumlarla snrl belgelerden tm mekn ve zamanlardaki toplumlar iin evrensel apta geerli kural ve yasalar retiyorlar. Ancak bu aratrmalar, inceledikleri bugnn, sadece uzun bir srecin ksa bir ann oluturduunu dikkate almyorlar. Eliasn deyiiyle
Birok gncel sosyolojik aratrmann zayfl, hem gemile hem de muhtemel geleceklerle balanty kaybetmelerinde yatyor. Her sosyolojik aratrma, varolmu olanla deil, aslnda sadece oluum iinde olan eylerle ilgili olduundan, yani srelerle, belli, bazen de kar ynl ynelimlerle ilgilendiinden, nceki, yani bir yne sahip ve gnmzde de etkin olan ynelimler ihmal edilmektedir ki, bu da apak bir eksikliktir (Elias, 1983c: 36).

Eliasn tarihilere ynelik eletirisi, tarihin her zaman belli insan birliklerinin tarihi [...], yani toplumlarn tarihi (Elias, 1977: 134) olduunu, dolaysyla tarihsel olaylar arasndaki ilikilerde, tek ve bireysel durumlarn, tekrarlanan toplumsal durumlarla (Elias, 1983a: 24) balantl olduunu grmemeleridir. Eliasa gre, srekli olarak uzun vadeli toplumsal gelimeleri konu alan bir model denemesi zerinde allmas gereklidir. Bu model ... bugn, dar bir ufukla ve izole olarak aratracana, onu sistematik bir ekilde baka gelime dnemleriyle karlatrp, bugnn, imdiki zaman aan bir gelimenin bir dnemi olarak alglanmasn (Elias, 1983c: 36) salamaktr.

Sosyal sreler teorisinin temelleri


Son olarak Eliasn grlerini yanstan tabloyu tamamlayabilmek iin, onun yukarda ana hatlaryla ortaya konan bilimsel kavramn k noktas alan sre sosyolojisine, yer darl yznden ksaca da olsa deinmek gerekmektedir. Bu yaznn btnl erevesinde, Eliasn sz edilen teorik ve bilim sosyolojisi balamndaki modelinin, pratikteki uygulamasn, Elias sosyolojisinde teori ve pratiin kesitii noktay, sosyal sreler teorisinin oluturduu belirtilmelidir. Eliasn bu konudaki grnn k noktas udur: Toplumsal olay ve deiimler, insanlarn irade ve davranlarndan meydana gelen rglerin birbirleriyle balantlarnn yan sra, uzun vadeli olup da (hibir bireyce bu ekliyle) planlanmam srelerden kaynaklanmaktadrlar. Bundan dolay da, voluntarist, yani sadece insanlarn istek ve planlarndan yola kan aratrmalar, sz konusu olay ve deiimleri aklamakta yetersiz kalmaktadr. Bu grten hareketle Elias, ye-

126

ERK YONTAR

ni teori, terim ve aratrma tiplerin gelitirilmesi gerektiini savunur, Yine bu nedenledir ki, Elias ncelikle sadece imdiki zamana ynelik statik sosyal bilimleri eletirir. Eliasn deyiiyle, Olumu ve daima olumakta olan, teorik olarak da o ekilde, yani olumu ve olumakta olan eklinde kavranmaldr (Elias, 1983c: 31). Byle bir n kouldan yola kan Elias, statik ve tarihd model ve teorilere; ayn zamanda sosyolojinin imdiki zamana geri ekilmesine (Elias, 1983c: 31) kar karak, aslnda deiimin, insan ve figrasyonlarn tbi olduu yapsal zelliklerden olutuunu vurgular. Bylece toplumsal dnm, Eliasn sosyal sreler teorisini oluturan (konstitutiv) paralardan biridir. Bu yaznn balarnda, Eliasn dnme ynelik ikin itepiyi her toplumsal yapnn entegral momenti olarak varsayd belirtilmiti (kr. Elias, 1977: 140). Eliasa gre sosyal sreler ift kutuplu, dnemli ve itmeler eklinde meydana gelirler. Bir yne doru itmeler, dier yne doru itmelerle yer deitirir. Bu itmelerin ikisi de, ayn zamanda ortaya kabilir. Bunlardan birisi dierine hkim olabilecei gibi, dierine denk de gelebilir (Elias, 1986: 244). Ayrca Elias, ana sosyal srecin varln tespit ediyor. Bunlarn genel insan gelimesi erevesinde birbirlerini tamamlayc ve karlkl baml nitelikteki karakterini, Eliasn Avrupa, daha dorusu Fransadaki medenileme srecinin sosyo ve psikogenetik aratrmas erevesinde izlemek mmkndr. Sz konusu srelerin ilki, feodalizmden itibaren gnmze kadar izlenen ve merkezlemeye doru gelien bir devletleme (Staatsbildungsprozess) srecidir. Burada rekabet figrasyonlar iinde bulunan derebeyleri, bir bakas tarafndan yok edilmemek iin, birbirleriyle srekli bir mcadele iinde bulunurlar. Byle bir tekelleme mekanizmas erevesinde, mcadeleye katlan taraflardan biri, bir dierini yendii zaman, galip olann gc artar. Elde edilen her yeni galibiyetle, kendi kendini byten bir g ortaya kar ve bu srecin sonucunda, galiplerden ya biri ya da az saydaki galiplerin oluturduu birlik, belli bir ynetim tekeline sahip olurken, dierleri bunlara baml duruma derler. Devletleme ynelimi (trendi), yani kk sosyal birimlerin daha byk entegrasyon birimlerine doru gelitii entegrasyon sreci, ikinci ana srecini tekil eden, fonksiyonel ayrmlama (Proze der Funktionsteilung) sreciyle birbirini tamamlayacak biimde ilikilidir. Fonksiyonel ayrmlama sreci, ya da daha genel bir deyile, toplumlarn artan farkllamasna karlk, tek tek bireylere verilmi sosyal pozisyon ve fonksiyonlarn ihtisaslamasnda da artma sreci, ayn ekilde kesintisiz olarak eski alardan itibaren kart ynelimleri de kapsayacak ekilde gnmze11 kadar sren ynl bir sretir. Artan toplumsal farkllamayla birlikte, tek tek insanlarn ve toplumsal birim ya da gruplarn karlkl bamllk derecesi de artar. Bu suretle, sz konusu toplumsal sreteki etki ve bamllk zincirleri gittike uzayarak her insann daha hesaplanabilir ve
11 Gnmzde bu trl fonksiyonel farkllama srelerine, i ve meslek (ve de kurumsallam bilim) alanlarndaki ihtisaslama olgusunda ak bir ekilde rastlamak mmkndr.

NORBERT ELIASIN NSAN BLMLER KAVRAMI VE BLG SOSYOLOJS

127

kontrol edilebilir tarzda davranmasn gerektirir.12 Son olarak, Elias bu ynelimle (trend) yakndan ilgilenir, yani toplumsal davran llerinin ve buna bal olarak toplumsal kiilik yapsyla insan duygu ve davranlarn, artan bir medenileme derecesine doru ynelen sreciyle. Bu sreci, bir yandan toplumsal gelime sresince artan afekt kontrolyle i drtlerin reglasyonu, dier yandan da toplumsal dzeydeki d zorlamalarn i(sel) zorlamalar haline dnmesi belirler. Bu ana ynelime, Elias tarafndan ksmen incelenmi ya da incelenmesi ngrlm daha ok saydaki sosyal sreleri eklemek de mmkndr. Eliasn aratrma programnn zn, bylesine kapsaml bir ekilde tespit ve ispat ettii ve meknsal-zamansal sentez modelleri ilevini gren yukardaki ana sreler nda, meknsal-zamansal olarak daha dar kapsaml incelemelerin belirlenip deerlendirilmesi,13 oluturuyor. Bu adan Elias bir bitirici olarak deil, tam tersine eitli bakmlardan bilimler ve bilimcilere bir yol aan ve gsteren, bir balatc olarak grmek gerekiyor. Eliasn nerdii yolu izlemek, her eyden nce, allagelmi ve kalplam fikirlerden uzaklamaktan geiyor, diyebiliriz. Almancadan eviren ENDER ATEMAN
KAYNAKA
Elias, Norbert (1971) Was ist Soziologie, Juventa, Mnih15. Elias, Norbert (1976) ber den Prozess der Zivilisation, 2 Cilt, Suhrkamp, Frankfurt/M. Elias, Norbert (1977) Zur Grundlegung einer Theorie sozialer Prozesse, Zeitschrift fr Soziologie, Bd. 6: 127-149. Elias, Norbert (1983a) Die hfische Gesellschaft, Suhrkamp, Frankfurt/M. Elias, Norbert (1983b) Engagement und Distanzierung. Arbeiten zur Wissenssoziologie I, Suhrkamp, Frankfurt/M. Elias, Norbert (1983c) ber den Rckzug der Soziologie auf die Gegenwart, Klner Zeitschrift fr Soziologie und Sozialpsychologie, Bd.35: 29-40. Elias, Norbert (1984) ber die Zeit. Arbeiten zur Wissenssoziologie II, Suhrkamp, Frankfurt/M. Elias, Norbert (1985a) Das Credo eines Metaphysikers, Zeitschrift fr Soziologie, Bd.14: 93-114. Elias, Norbert (1985b) Wissenschaft oder Wissenschaften? Beitrag zu einer Diskussion mit wirklichkeitsblinden Philosophen, Zeitschrift fr Soziologie, Bd.14: 268-281. Elias, Norbert (1986) Prozesse, soziale, B. Schfers (der.) Grundbegriffe der Soziologie iinde, Leske + Budrich, Opladen. Elias, Norbert (1987) Gesellschaft der Individuuen, Frankfurt/M., Suhrkamp. Yontar, Erk (1997) Trkiye, medeniyet, bilim, tartma ve AB sorunu, Yeni Yzyl, 24/25.05.1997. 12 Ancak bu anlamda medenilemi davran biimi, daha yksek seviyedeki toplumsal farkllamay mmkn klar. Bu noktada yine, toplumsal ve bireysel bazdaki gelimenin interdependent (karlkl baml) karakteri belli oluyor. 13 Ayn zamanda, bu trl aratrmalarla sz konusu srelerle ilgili varsaymlarn dzeltilmesi ve geniletilmesi de neriliyor.

128

The concept of human sciences and the sociology of knowledge in Elias theory

Interdisciplinarity is a concept that is widely discussed nowadays. Years ago, by his process and figuration sociology Elias created a research program in which all social and historical sciences overlapped. In this article, the aim is to explain the concept of human sciences (menschenwissenschaften) and to introduce Elias sociology of knowledge, which constitutes the basis and reason of this concept. It is necessary to organise the human sciences in accordance with the process model of sciences developed by Elias. For Elias, the main task of sociology and even of human sciences is to explore the processes with a certain structure and direction. Here, long-term development processes, which are called trend by Elias, are examined. Elias figuration theory, his criticism directed against Popper, and his thoughts on the relation between psychology and sociology are analysed. Elias challenges the understanding that the historical is on the past and the sociological is on the present. For him, we should see past, present and the future not as separate entities but as a diachronic continuum. By focusing on these issues the basis of the theory of social processes is revealed.

129

Tireli kimlikler: Teori ve ynteme ilikin baz araylar*


Aye alar**

1980lerin ortalarndan itibaren antropoloji almalarnda, daha nceki kltr ve kimlik kavramsallatrmalarnn temelini sarsan ciddi eletiriler ykselmekte. Eletirilen yaklamlarda, kltr homojenlemi ve snrlar belli, kimlik ise birbirinden ayrm olduu varsaylan kltrlere ikin, sabit ve duraan bir biimde kurgulanmaktayd. Benzeri grlmemi lde, yerel-ar (translocal) sermaye, emek, insan, mal, teknoloji ve medya imaj aknn yaand gnmzde, ulusal snrlar gittike daha fazla geirgen olmaya balamtr. Bunun sonucu olarak ortaya kan snr-ar yaam tarzlarn, kltrel pratikleri ve kurumsal biimleri kavrayabilmek iin, akademik sylemlerimizi artk ulus devletin hukuki haklar ve kltrel etkileimleri ile snrl erevesinin tesine tamamz gerekmektedir. Giderek artan sayda insan, kendisini birden fazla ulusal ballkla tanmlamakta; oul ve akkan kltrel kimliklerini ieren znelliklerinde rahatlkla varolabilmektedir. Byle tireli kimliklere sahip insanlarn yaam tarzlarn teorize etme abalar, snrlar belli, yekpare ve kendi iinde bir btn olarak kltr kurgusunun yetersizliine dikkat ekmektedir. Kapal bir kavram olarak tasavvur edildii ekliyle kltrn, ok-yerli (multilocale) kltrel oluumlarn kavranmasnda gzle grlr derecede yetersiz kalmas, eski antropolojik kavramsallatrmalarn statik doalarna ynelik daha genel bir eletirinin esin kayna olmutur (Abu Lughod, 1993; Clifford, 1994; Keesing, 1994; Stolcke, 1993). Gnmzdeki
(*) Bu makale, T. Modood ve P . Werbner (der.) The Politics of Multiculturalism in New Europe ( Zed Books, 1997) adl kitapta yaynlanm bir blmn geniletilmi bir versiyonudur. Makalenin balnda yer alan hyphenated kavram ngilizcede tire anlamn tayan hyphenden gelmektedir. Makalede hyphenatedin karl olarak tireli kavramn kullandk. (**)Berlin Freie Universitt, Etnoloji Enstits.
TOPLUM VE BLM 84, BAHAR 2000

130

AYE ALAR

eletirel sylem ise kltrden tam olarak ne anladmz yeniden dnme ihtiyacn canlardrd iin olduka yararldr. Abu-Lughoda gre (1993), gnmzde kltr anti-zselci (anti-essentialist) kayglarla tanmlanyor olmasna ramen, antropolojik sylem eski deimez rk (race to freeze) tahayyllerini halen koruma eilimindedir. Bu miras ise zselletirici bir ara ilevi grerek radikal bir teki yaratmaktadr. Fakat, kimliklerin akkanlna vurgu yapan yeni bir kltr teorisinin gerekliliine iaret etmek, kreselleen dnyann ulusst kimlik ve karmak kltrleri zerinde etnografik aratrmalar yapmaya imkan tanyan etkin baz metodlar gelitirmediimiz srece ii bo bir gndem olarak kalmaya mahkumdur. AbuLughod zselci kltr anlaylarna kar karken, antropologlara kltre kar yazma stratejileri gelitirmelerini (ama ierden bir durula) nermektedir. AbuLughoda gre bu tr bir ynelim, kltr dediimiz kavramn kkl biimde yeniden ele alnmasn ve etnografik aratrma ve yazmza dair ihtiyatl bir dnmsellik gelitirilmesini gerekli klar. Fakat, ne yazk ki kltre kar yazma ars bu tr bir teorik durua sahip olan antropologlarn, nasl bir aratrma pratii uygulayacaklar konusunda tatmin edici neriler getirememektedir. Yani asl sorun udur: zselcilie kar belli bir mesafeyle yaklama iddiasna sahip olanlar da dahil olmak zere; antropolojik aratrma modellerimiz bu sylemde sregelen zselci kavramlardan acaba ne lde kurtulmutur? ok-yerli (multilocale) ve yerel-st (translocal) ballklar olan insanlarn ayrm znellikleri ve toplumsal oluumlar zerine yeniden younlaan almalarda baz kavramlar n plana kmaktadr: melez, creolised (kreol), hyphenated (tire [-] ile kurulan), diasporik kimlikler aralarnda en gze arpanlar. Bu kavramlar, yerel-st (translocal) ve kltrel olarak gebe (yerleik olmayan) birey ve gruplarn kimlik oluumlarnn, kltrel ekillenmelerinin ve yaam pratiklerinin karmakln yakalayabilmeyi amalamaktadr. Ad geen kavramlar tarafndan kastedilen bu ayrm kimlikler, arpma ve diyalog halinde gelien tarih ve kltrlerin bir rn olarak tasavvur edilmektedir (Clifford, 1994: 319). Avrupa toplumlarnda yaayan yerleimcilerin kimliklerini ifade etmek iin kullanlan tabirlerden biridir hyphenate: Alman-Trkler, Britanyal-Pakistanllar, Fransz-Cezayirliler kavramlarndaki tireden yola karak kullanlmaktadr. Amerikan rneinden bize tandk gelen bylesi ibareler, gnmzde hem Avrupa aznlk sylemlerinde hem de Avrupal antropolog ve sosyologlarn akademik yaznnda ne kmaya balamtr. Yani, u anda gndemde olan bu melezleme veya kreolleme tartmalar, Avrupal gmen ve aznlk kimliklerini karmak kltrel ekillenmeler temelinde ele alan sylemi yanstmaktadr. Tartma zeminindeki bu deiim, Strathernin dedii gibi belli bir kltre ait olduu farzedilen btnlkl ve snrlar belli ve hayatn kesintisiz ve dolaymsz olarak yaayan bireye dair kltrel kurgumuzu yapbozuma tabi tutma olanak-

TREL KMLKLER: TEOR VE YNTEME LKN BAZI ARAYILAR

131

larmz artrd iin nemlidir (aktaran Eriksen, 1993: 48). Bahsedilen tartmann dier bir nemli taraf da dlayc sylemlerin siyasi ieriinde meydana gelen dikkate deer deiimdir: Deiim, kltrel kktencilie doru ynelmektedir ve bu da kltrel farkllklara, blnmelere yol aabilecek bir g vermektedir (Stolcke, 1993). Kltre bu denli yaslanan siyasi bir dlama sylemi popler dilde de giderek arln hissettirmektedir (age.: 2). Dolaysyla artk kltr siyasal mcadelenin anlam dnyasnda anhtar bir kavram haline gelmitir. Bu tr bir politik retoriin gelitii gnmzde, zselci kltr anlaylarnn eletirel bir perspektifle yeniden gzden geirilmesi elzemdir. Bu amala izlenebilecek yollardan biri melezleme srelerinin oynad merkez roln altn izmektir. nk bu yolla hem kltrn kapall tasavvurunun hem de asimilasyon ve diren gibi kartla dayal modellerin geersizlii ilan edilebilir. Geri benim bu makaledeki amacm melezlik gibi kavramlarn uygunluu/yeterliliine ilikin eletirel bir bak sunmak ve bu tr kavramlarn disiplin iinde kltr merkeziletiren bak asyla mcadelesindeki baarsn sorgulamaktr. Kreolleme veya melezlik modellerinin eski btnselci kltr kurgularna ynelik getirdii eletirinin snrlar nedir? Makalede ilk olarak, melezlik, kreolleme ve tireli modellerinin, zselci kltr kavramsallatrmalarnn altnda yatan ontolojik varsaymlar rtp rtemeyecei konusu tartlacaktr. kinci olarak, kltrel cemaate dayal yeni bir kimlik siyaseti neren okkltrllk gibi sosyal ve politik programlarn tahrip edici potansiyeli deerlendirilecektir. Daha sonra ise, kltre kar yazma projesi iin metodolojik bir balang noktas olarak nerenin seilebilecei sorusu zerine younlaacam. En son olarak ise maddi hayat-insan ilikileri zerine yaplan almalarn bahsedilen trde bir balang noktas olabileceini nereceim.

Kreolleme, melezlik ve tireli kimlikler


Homojen, srekli, kesintisiz ve kyaslanamayan bir btn olarak tanmlanan kltr anlayna kar getirilen eletirilerde kullanlan en gzde kavramlar kreolleme ve melezlik. Dil bilimden devirilen kreolleme metaforu i heterojenlik, kltrel karm ve yeni zdeleme hallerine vurgu yapmaktadr (Drummond, 1989; Hannerz, 1987; Fabian, 1978; Parkin, 1993). Bu kavramn tekabl ettii srete, birbirinden farkl kltrel kkenlere sahip unsurlar farkllklar ve elikileri ortadan kalkmadan btnyle sentezlenebilmektedirler (Parkin, 1993: 84). Melezleme de kreolleme gibi varolan kalplarn mevcut pratiklerden ayrarak yeni pratiklerin iinde yeni biimlerle yeniden olumalarnn yollarna iaret eder (Pieterse, 1995: 49). Her iki durumda da bu kavramlar, farkl mantklarn iie gemesini douran srelere dikkati ekerler. Bylece, farkllk zerine ina edilen hiyerarilerin dengesini bozan ya da onlar ykt iddia edilen yeni tr snr ihlalleri retilmektedir.

132

AYE ALAR

Modernleme teorisini temsil eden diren ve asimilasyon modelinin ikili (dualistic) mantna kar burada hibir tarz bir teki zerinde kanlmaz bir ncelie sahip deildir (age.: 51). Bu yolla kltrler arasndaki ilikiler aklar olarak kavramsallatrlmaktadr. Fakat bu ak, kimliklerin sadece alann geniletmekle kalmayp ayn zamanda kimliklere akkanlk imkan da sunmaktadr. Trk gmenleri tartmas erevesinde tireli veya melez kimlikler kavramlar, Kasm 1989da Berlin Duvarnn yklndan sonra yani 90larla beraber itibar grmeye balad. Hem akademik hem kamusal sylemde hem de gmenlerin kendilerini alglaylarnda, misafir ii lerden Alman-Trklerine gei ise hemen hemen otuz yl alm bir sretir. Misafir iiden Alman-Trklerine Bugn Almanyada 2.5 milyon Trk yaamaktadr. Ev sahibi lkenin emek talebine hizmet vermek zere gelitirilmi misafir-ii sistemi dahilinde istihdam edilmi olan bu gmenler, 1961 ylnda Almanya Trkiye arasnda imzalanan ilk ikili anlamadan sonra Almanyaya gitmilerdir. Almanyaya ile geici olarak, ksa sreli ikamet ve alma izniyle gtrlen bu insanlarn sivil ve siyasi haklar da son derece snrlyd. Almanyaya birou ii statsnde gelmilerdi, ancak bugn artk Trklerin homojen bir grup tekil ettiklerini sylemek imkanszdr. Alman toplumunun hemen her katmannda yer almaktadrlar. Trkiyeli gmenler, 70lerin ortalarna kadar, hem resm hem de akademik sylem ierisinde, Trkiyedeki geleneksel kltrlerine sk skya bal, kapal bir kltr iinde yaayan misafir iiler olarak tanmlanmakta ve tartlmaktayd. Trkiyedeki Trk kltrnn bir uzants olarak grlen bu insanlarn, kltr ve kimlikleri misafir ii yazn ierisinde eletirel olarak ele alnmamt.1 Misafir ii yaznnn merkezinde gmenlerin anavatanla aralarndaki balar ve ulusal kkenleri durmaktayd. Alman toplumu iindeki snrl haklar ve geici statleriyle, evsahibi topluma entegre olmu bir para gibi grlmemekte, ve dolaysyla bu gmenlerin Alman toplumuyla siyasi ve sosyal olarak btnlemeleri zerinde durulmamaktayd. Bu bak asna uygun olarak bu gmenlerin durumu bir sorun olarak grlmyor, gmenlerin kendileri gsz birer kurban olarak alglanyorlard. 1973 ylnda Almanya, Avrupa Ekonomik Topluluu yesi olmayan lkelerin vatandalarna giri yasa getirdikten sonra Almanyadaki Trk nfusu artmtr. Alman hkmetinin o srada Almanyada bulunan Trklere e ve ocuklarn getirebilme hakkn vermesinden kaynaklanan bu nfus art, akademik ve toplumsal sylemde de misafir iiden Trk gmenlere oradan da Trk aznlka
1 Almanyadaki Trklerle ilgili kapsaml bir literatr taramas bu makalenin hem amac hem de snrlar dndadr. Bu tr bir tarama iin bkz. alar, 1990.

TREL KMLKLER: TEOR VE YNTEME LKN BAZI ARAYILAR

133

varan bir kaymaya yol amtr. Yeni kavramsallatrmalar, gmenlerin pratiklerini ve kltrel ekillenmelerini misafir ii literatrnde olduu gibi anavatan belirleyiciliinde bir erevede tartmasa da, yine de bu insanlarn kltrel pratik ve kimliklerini geleneksel Trk ve modern Alman kltrleri arasndaki szde blnmeye dayanarak aklamaktayd. Bu iki kltrel kutbun da otantikliini ve deimezliini bozduu varsaylan blnmenin etkisi patolojik bir durum olarak deerlendirilmi, bylece Almanyada yaayan Trkler Alman toplumu iin, geri dn yapanlar ise Trk toplumu iin hatta kendi psikolojileri iin de ciddi bir sorun olarak kurgulanmlardr. Trk gmenlerinin patolojik durumunu tanmlamak iin iki kltr arasnda kalmak ve kimlik krizi yaamak tr ifadeler hem kamusal hem de akademik sylemde bir hayli yaygnlamtr. Almanyada yaayan Trklerin Auslnderfragenin (yabanclar sorunu) ana temas haline gelmeleri de bu dnemdedir. Yine bu dnemde sosyolojik, psikolojik, linguistik ve pedagojik bir ok almann ve sosyal destek projelerinin konusu dahiline girmilerdir. Ger ve/veya gmen gibi terimlerin kullanlmasyla birlikte Almanyadaki Trklere kalc bir stat atfedilmi olsa da, Trk gmenlerin kendi sylemleri de dahil olmak zere halen Trkleri sosyal ve ekonomik anlamda Alman toplumuyla btnlemi bir grup olarak grmek ynnde tereddtler sz konusuydu. Tabi ki bu arada resm ideoloji de Almanyann bir gmen lkesi olduunu reddetmekte ve lkedeki Trkleri geici bir i gc olarak grmekte srar etmekteydi. 60lardan 70lerin ortalarna kadar olan dnemin tersine, bu dnemde Almanyadaki Trklerin bir tarafta resm dier tarafta kamusal ve akademik sylemlerdeki alglanlarnda bir ayrma yaanyordu. 80lerin sonundan itibaren ise, Almanyadaki Trk aznlk giderek misafir ii gmen tanmlamalarn reddetmeye balad. Alman ve Trk toplumunun bu insanlarn yaam pratikleri zerindeki etkisi hem Trklerin kendi sylemlerinde hem de Alman toplumunun Trklerle ilgili sylemlerinde tannmaya; olumlu ve zenginletirici bir etki olarak alglanmaya baland. 90larn okkltrl retoriiyle uygunluk iinde, Alman-Trklerinin ok-yerli (multilocale) ballklar ve ok-kimlikliliklerine (multiple identities) ek olarak ok boyutlu kltrel gelenekleri (multiple cultural traditions) ve dilleri artk patolojik ve olumsuz olarak deil zenginletirici ve glendirici olarak deerlendiriliyordu. Kendilerini Alman-Trkleri olarak tanmlamalar pratiklerinde ve ifade biimlerinde ortaya kan oklu ballklar (multiple attachments), dilleri ve gelenekleri n plana karmaktadr. Bu adlandrma zamanla ilk ve ikinci nesil Trk aznlk arasnda yaygnlk kazanmtr (bkz. Kauderzanca, 1993, 1995a, 1995b; Mozaik, 1994). Kamusal sylemde, Alman-Trkleriad ilk defa Der Spiegel (1993) dergisi tarafndan Solingende bir Trk ailesine kar giriilen ve be kiinin lmyle sonulanan kundaklama eylemi sonrasnda kullanlmtr. Yabanc dmanl yukarda sz edilen kolektif ve bireysel temsil srecinde nemli

134

AYE ALAR

bir rol oynamtr. Yani, rk saldrlar Alman-Trkleri gibi somutlam bir kesimin olumasna katkda bulunmutur.2 Hi kuku yoktur ki bu deiim, Alman-Trklerinin Alman toplumunun kalc bir parasn oluturduklar ve btnyle olmasa bile sosyal, ekonomik, kltrel ve politik olarak Alman toplumuna dahil olduklar gereinin tannmas yolundaki nemli mihenk talarndan biridir. Bu sayede Alman-Trklerinin kendi varlklar ve sosyal, politik ve kltrel haklar konusunda Alman toplumunun bir paras olarak mzakere etme gleri artmtr. Ayrca, Alman milletini rk temelinde tarif eden monolitik Alman resm ideolojisi de tartmal hale gelebilmektedir. Bu durum, resm ideolojinin Almanlk fikrine ciddi bir meydan okuma olarak okunabilecei gibi Alman toplumunun u anki mevcut ok-etnili yapsyla resm ideoloji arasndaki almaya da iaret etmektedir. Fakat, nesnelletirmenin her trnde olduu gibi, Trk gmenleri resm syleme kar glendiren Alman-Trk tanmlamasnn kendisi maddeletirme/duraanlatrma tehlikesi tad iin zayflatc da olabilir. Buna ek olarak, bu kavram, Alman-Trklerinin kltrel oluum, pratik ve yerel-ar (translocal) ballklarnn heterojenliini; birbirinden farkl iki kltrel btn ve Alman ve Trk olmak zere iki kaynakla snrlamak gibi bir tehlikeyi de iinde barndrr. Kreolleme ve melezleme kavramlar, zselci kltr, kimlik ve etnisite anlaylar karsnda devrimci panzehirler olarak alglanmaktadrlar. Fakat bu kavramlar, ama iddiasnda olduklar maddelemi kltr fikrini ierme tehlikesini de yeniden retebilirler. Hepsinin tesinde, kltrel btnselciliin temel varsaymlarnn eletirisinde zayf kalmaktadrlar. Bu noktada, bu tehlike zellikle byk bir nem kazanmaktadr nk tireli, etnisite iinde varolan bir kavramdr. Yani, kolaylkla zaman ve mekndan bamsz zselci bir kategori haline dnerek ilikisel (relational) zelliini kaybedebilir (bkz. Werbner, 1996). Kreselleme srecini bir tr melezleme olarak gren Pieterse (1995), melezlik perspektifinin zayf noktalarndan bahsederken, kavrama ekil veren nosyonlarn halen kltr ve toprak tarafndan belirlendiini vurgular. Yine de onu, ie dnk kltr anlaylarna kar dengeleyici (age.: 64) bir model olarak grr; dolaysyla bu kavramn toptan reddine kardr. Uluslar/toplumlar eksenine hapsolmu bir sosyolojiyi (age.: 63) sorgulama potansiyeli nemli bir zenginlemeyi de iinde barndrr. Ancak bu potansiyel sayesinde emperyal anlatlara kar bir tarih yazmnn olanaklar yaratlabilir ve atlaklarn arasndan bir sosyoloji (age.: 64) gelitirme imkan oluabilir. Fakat unutmamamz gereken kltrel melezlie dair kavramlar yeniden ele alma gereidir.3
2 Mazlumlar topluluunun oluumunda rkln etkisi iin bkz. Werbner, 1996. 3 Bu dzeyde tm kltrlerin kreol olduuna dair bir mutabakat vardr. (Drummond, 1980; Clifford, 1994; Hannerz, 1987; Friedman, 1995). Fakat, teorik olarak kabul gren bu tanm, pratie yansyamamtr. Bu kavramlar genellikle diaspora ve srgn erevesinde, zellikle gmenler ve etnik aznlklar iin kullanlmaktadr.

TREL KMLKLER: TEOR VE YNTEME LKN BAZI ARAYILAR

135

Friedman (1995 ve 1996) bu kavramlara ok scak bakmamaktadr. nk Friedmana gre kreolleme ve melezlik kavramlar kltr bir nesne gibi mzelik hale getirir. Bu kavramlar iki arada bir derede kalm zselci (1995: 82) kavramlardr nk ... dayand kltr tanmnda kltr bir metin, baka kltrlerle karma ve harmanlanma gibi zelliklere sahip bir madde olarak alglanmaktadr (age.). Bunun nedeni ise bu bak asnn tamamen birbirinden farkl kltrel kkenler ya da kltrler temelinde oluturulmu olmasdr. Nesneletirme/kavramsallatrma (objectification), kreol kategorisine zaman iinde geerlilik bahetmektedir (age.: 83). Dolaysyla, Friedmana gre tekini kurmann temel arac tamamen elden braklmaz, kreolleme ve melezleme tekiliin antropolojik olarak metinletirilmesinin bir baka arac haline gelir ve bu yeni karm ise z olarak tannr. Benim kendi bak am Friedmannkiyle benzerlik tar. Bir baka deyile, eer melezlik kurgularn oluturan kesimler kanlmaz olarak farkl kltrel mantk ve rasyonalitelere sahiplerse, bu durum kltrler arasnda a priori ontolojik bir farkllk bulunduu varsaymn dorular. Ayrca, bu tr farkllklar, kapal kltrler ve snrlar belli etnisiteler ve toprak paralar tarafndan rtk olarak oluturulurlar. Byle yaklamlar ierisinde tireli ve melezlik kavramlarnn birbirlerinin yerine kullanabilir olmas da zaten, toprak paras, kltr ve etnisite arasndaki sorgulanmam ilikinin bir gstergesidir. Benzeri bak alarnda snrlar belirleme abas gerek bir srecin zellikleri tarafndan belirlenmeyebilir (bkz. Wicker, 1996). Her ne kadar melezlik kavram kltr ve kimliklere akkanlk zellii atfetse de, ulusal ya da ulusar corafi bir toprak paras fikri iinde tanmlanmaktadr. Dolaysyla, farkllka yaplan bunca vgye ramen, melezlik sylemi bu farkllklara snrlar koyar. Farkllklarn kaynaklar pratikle belirlenmez, nceden tanmlanmtr. Zaten baka bir ekilde kltr bir kod ya da bir madde gibi ele almak mmkn olmazd. Buna ek olarak, kreollemi biim ve kimliklerin neden kanlmaz olarak hiyerarileri altst ettii de ok net deildir. Bu bak as, aznlk-ounluk ikiliini eletirse de, kreollemenin, gruplar aras eitsiz g ilikileri zerine kurulmu hiyerarik bir ayrmcln stesinden gelecei anlamna gelmez. Bir dzeyde kar koyu dier bir dzeyde ayrmcl retebilir (alar, 1995b). Sz edilen bu teorik zayflklar, melezlik ve/veya kreolleme kavramlarn zselci kltr kavramsallatrmalarndan bir kopu olarak ilan etmenin imkanszln gsterir.

Cemaat kurgusu
Snrlar belli alanlar arasnda kpr rol stlenecei iddia edilen melez/kreol/tireli kimlikler sadece kkene dair bir ayrla deil ayn zamanda a priori olarak meknsallatrlm (spatialised) cemaatlerin varln kabul eden ortalama bir sezgiye de dayanr (Gupta ve Fergusan, 1992; Stolcke, 1993). Bu son var-

136

AYE ALAR

saym, melez, ok-kimlikli (multiple identities) ve ok-yerli (multi locale) kavramlar, tireli kavramyla yer deitirerek kullanldnda zellikle belirginlemektedir. Ortalama fikirler, kltr meknla ilikilendirir fakat belli bir kltre gre ekillenmi mekn fikri hi sorgulanmadan kabul edilir (bkz. Gupta ve Fergusan, 1992: 7). Bunun altnda yatan varsaym belli bir yerde yaayan insanlar ... kendine has kltrleriyle ayr bir cemaat olutururlar grdr ( Featherstone, 1995:103). Bu tr bir bak as, ierisinde sadece btnsel bir cemaatin varl olgusunu barndrmaz ayn zamanda e biimli kltr, mekn ve insan varsaymn da verili olarak alr (Gupta ve Ferguson 1992:17). Verili dnyada birbirinden ayr ve farkl insanlar ve kltrler vardr (age.). Bu nkabulle, kltrler, aratrma konusu insanlarn yaadklar topraklar zerinden incelenmekle kalmaz, ayn zamanda akademik sylem meknla bu trden bir ilikiyi doallatrr. Kltrel farkllklar halklardan oluan bir dnya metaforuyla ayn anlama gelir (age.). Meknla ilikilendirilen kltrel farkllklar ontolojimiz, halklar hereyden nce snrlar belli ve yekpare bir kltrel varlk olarak tanmlanan cemaat eklinde ele almay zorunlu klar. Meknlatrdmz yerellik imajnn altnda yatan gemeinschaft gibi birbirine eklemlenmi ve organik bir cemaat fikridir; bu imaj gmenlerle ilgili projelerimizin altnda yatan erevenin ierdii teorik nyargmz da aa karr. Kltrle tanmlanagelen bu toprak paralarna bal olarak kurgulanan ilk insan topluluklarndan, bu blgede yaayan birbirleri ve ilk cemaatle aralarnda metanomik bir iliki olan eitli byklklerdeki farkl gruplar dlam oluruz. Byle bir ontolojiye dayanarak, belli bir sreklilik varsayarz; rnein, Trklerle Trkiyedeki Trk kltr; Almanyadaki Trk cemaative Almanyadaki ikinci veya nc nesil Almanyal Trkler arasnda. Gemeinschaft kavram da kltr ve mekn arasndaki deimeyen ilikide kpr vazifesi grr. Bylece bu, aratrma etkinliimizde bir nyarg olarak karmza kar. Gmenlik almalarnda, bir dier eilim ise kltrel farkllk ve meknlarn, ortak soy ya da kkenden gelen insanlar arasndaki snrlar belirlediini varsayan, etnisite merkezli aklamalar yapmaktr. Bu eilim, daha genel anlamda kltr etnik grup ya da cemaaatlerin maddelemi bir rn olarak gren okkltrl bir sylemle beraber gider (Baumann, 1994: 3). Yani, Avrupa lkelerinin ynetimlerinin ve popler syleminin kltre bak, etnik cemaatler ve etnik kimliklerle iie gemitir; dolaysyla, kltrler aras farkllklarn etnik cemaatler aras farkllklarla rtt dnlr (age.). Bir dier deyile, tireli kimlikler- Alman-Trkleri, ngiliz-Pakistanllar, Fransz-Cezayirliler- kltr ulus, ve cemaati eitlerler. Bu genel kullanmn ardnda yatan sadece yerelliklerin meknla ilikilendirilmesi deil ayn zamanda bu biraradaln potansiyel olarak atmaya ak ve sorunlu olduu varsaymdr. Yani iki ynl kltrel aidiyet her iki tarafa da sadakat gerektiren bir kaynaktr. Dier bir deyile, kltr bir halka ve toprak parasna ballk ve sadakat ima eder. Bu tr

TREL KMLKLER: TEOR VE YNTEME LKN BAZI ARAYILAR

137

ballklarn gnlk dilde sahici melezlemeler yaratmalar mmkn deildir. Dolaysyla, kltrler (meknlar) somut olarak ele alnamazlar. Bu noktada, etnisite deimez baz kltrel farkllklarn doallam bir gstergesi haline gelir. Tireli, milliyet ve etnisiteyi dier tm kimliklerin zerinde imtiyazl bir yere koyar. Etnik ya da ulusal kimlikler insanlarn sahip olduu en temel kimlikler olarak ele alnr. Ayrm (disjunct) ya da tersi znellikler, popler sylemde etnik znellikler olarak ele alnrlar.4 Tireli kimlik kavram kltrel zselcilii ters yz etmek yerine, daha ok kolektif ballklarn doasndaki sorunsal aydnlatma eilimindedir. Yani, oklu ve ok-yerli (multilocale) ballklar ve sadakatleri sebebiyle yerel-ar (translocal) gruplarn yaadklar kar atmasn aydnlatmak gibi. Szgelimi Alman-Trklerinin Almanyadaki statlerine dair ortak sorun ve beklentiler tadklar varsaylr. Grld gibi, vurgu hep etnik kimliklerin melezlemesi zerinde olup dier tm aidiyet biimleri dlanmaktadr. Burada sorunlu olan nokta, popler dilde yaygn olan etnisiteye imtiyaz tanyan vurgunun antropolojik almalarda da kendini gstermesidir. alma nesnemizi bir etnik grup olarak belirlediimizde, bir aidiyet biimini dierlerinin zerine koyma tehlikesiyle kar karyayz demektir. Etnik ve ulusal kimliklerin hayal ve kurgusal doasnn altn izerken, etnik kimliin kltrel ya da sosyal farkll oluturan unsurlardan sadece biri olduuna zellikle dikkat ekmeliyiz. Buna uygun olarak, etnografik almalarmzda rtk etnikletirmeleri, kltrel farkllklar meknlatrmay veya bu tr farkllklarn nesiller arasnda kendiliinden redii varsaymlarn bir tarafa brakmalyz. Aratrma projelerinde, etnik kimlii, znelliklerimizi aklamakta belirleyici bir konuma ykselten rtk bir varsaym mevcuttur. Bu durumda, etnisite kavramn ikin olduu sylemlerden kopararak ona basite bir konumlandrmaya tekabl eden olumlu bir anlam verebiliriz (Hall, 1992). Fakat bu tr kurtarma (decolonization) teebbsleri en az iki nedenden dolay sorunludur: birincisi etnisitenin temelde kltre isel olarak bal bir kavram biiminde alglanmas nedeniyle ok ykl bir kavram olmas. Popler dilde, dlanmann kltr temelli siyasi syleminin arlk kazand gnmzde, byle bir giriim tehlikeli olabilir. kinci olarak ise; etnik ifadelendirmeler, herbiri kendi tarihini barndran bir arm ann iine gmldr. rnein, Almanyada Trk kelimesi yle tekabliyetler ve armlarla anlr ki Trk, Hristiyan Avrupann tekisini oluturur. Trk terimi Hristiyanlka kar slm veya Batya kar Dou trnden zselletirici ikiliklerle birlikte anlmaktadr.5 Bu tr sylemlerin kendileri de iktidar ekillenmelerinin paras ol-

4 Barthn etnik kimlik grne kar bir duru iin bkz. Rousseau, 1979. 5 rnein olumsuz ve atmac alglamalarda Trkln ne ekilde ortaya ktna rnek olarak bkz. R. Augsteinin Solingendeki rk saldrnn hemen ardndan Der Spiegelde (1993: 18) ifte vatandalk zerine yapt yorum.

138

AYE ALAR

duundan, arm alanlarn krmak, tekrar dzenlemek ve dntrmek sadece sylem dzeyinde ilerlii olan bir projeyle mmkn deildir. Karayib denizindeki 7.2.1996 tarihli talihsiz uak kazasn, medyann nasl ele aldna bakmak etnisitenin, tireli modellerinde ikin olan zselci anlaylarn gcne iaret etmek iin dikkate deer bir rnektir. Alman-Trkleri, artan Alman vatandal oranlarna ve/veya 20-30 yldr Almanyada ikamet etmelerine ramen her naslsa kamusal sylemde halen Trkiyenin ve Trk kltrnn yerlileri olarak (tam mkemmel olmasa bile) alglanmaya devam etmektedir. 189 kiinin lmyle sonulanan uak kazasndan sonra, hemen hemen tm gazete ve dergiler yolcularn biletlerini temin ettikleri seyahat acentasnn (ger Tur) sahibinin ksa bir biyografisini yaynladlar. Benzer durumlardaki yaygn uygulamann tersine, bu sefer sadece havayolu irketi deil seyahat acentas da hedef tahtasndayd. Seyahat acentas, bir Trk seyahat acentas olarak incelemeye alnmt. Fakat, bu irketi Trk yapan unsurun, sahibinin 1961 ylnda, olaydan 35 sene nce, Almanyaya gelmi olmas dnda ne olduu ok da net deildi (bkz. Der Spiegel, 1996: 25; Fink vd., 1996: 9). irket 1969 ylnda herhangi bir irket gibi kurulmutu. irketin sahibi ise bir Alman vatandadr. Bir seyahat acentas olarak uular sadece Trkiyeyle snrl olmayp, dnyann dier yerlerini de kapsamaktadr. 720 milyon mark sermaye tedavl ve 680.000 mterisiyle Almanyadaki yedinci en byk seyahat acentas olarak, sadece Trklere hizmet vermedii ok aktr. Kazay yapan uak Birgen Air adl bir Trk havayoluna ait olsa da bu havayolu irketinin uularnn %10u Condor-Lufthansa olmak zere %80inin Alman Havayolu irketleriyle yapld bilinmektedir (Der Spiegel, 1996: 25). Tuhaf olan udur ki yakn zamana kadar, bu irketin baars Alman-Trklerinin giriimcilik baarsna bir rnek olarak sunulmaktayd. Fakat kazadan hemen sonra, medya, irketi bir Trk irketi; irketin sahibini de bir Trk olarak sundu. Acenta sahibinin Almanyada yapt niversite eitimini de ieren lkedeki 35 yllk ikameti ve Alman vatandalna ramen, kendisi Trk, irketi de Trk irketi olarak kald. Kazayla ilgili haberlerde artc bir ekilde sadece bir kiiye Almanyal Trk deniyordu. O da havayolu irketinin ortaklarndan olan yeni ba-pilot Peter Drim idi (Fink vd., 1996: 10). Adndan da anlalaca gibi, byk olaslkla Alman Trk karm ana babadan olan bu pilot, otomatik olarak Almanyal Trk ismini alrken, irket sahibinin Almanyal Trkl hemen ortadan kaybolmu ve sadece Trk olarak kalmtr. Etnisitenin biyolojik ve zselci armlarnn melez ya da tirelinin anlam alanna nasl hzla hakim olduunu grmek dikkate ayandr. Abu-Lughodun terminolojiye kazandrd kpr ve halfies terimleri de aslnda kkene dair bir ayrlk varsaym zerine ina edilmitir.6 Bu tr kavram6 Abu-Lughod halfiesi g, deniz ar eitim ya da ebeveynlik sebebiyle ulusal ve kltrel kimlii karm insanlar betimlemekte (1993: 131, vurgu bana aittir).

TREL KMLKLER: TEOR VE YNTEME LKN BAZI ARAYILAR

139

sallatrmalarn altnda, kltrler ve toplumlar arasnda asli bir kopukluun olduu fikri yatmaktadr. lgin olan tireli kimliklerin ounlukla ikinci ve nc kuak etnik aznlklar iin kullanlmasdr. Grnen odur ki melez ve/veya tireli kimlikler soyutlamalarn, kltrleri meknn belirlenimi altnda duraanlatrmadan kullanmak olduka zordur. Clifforda gre Gilroyun almalarndaki ikilem tam da budur; yani:
... deien aynlkn serbest kalmasn reddeder, oluum halinde ve durmadan melezleen eyler srekli olarak oradadr- kolektif bilincin pratikleri ve bellei uzun bir zaman boyunca muhafaza edilir. Gilroy bir halkn srekliliini toprak, rk veya akrabalk gibi [o] srekliliin temel yaptalarna bavurmadan aklama abas iindedir (1994: 320, vurgu bana ait).

Durum byle olunca Clifford, o zaman bu tarihin devaml olan nesnesi nedir? Deien aynlkn etrafna nasl bir snr izeceiz? sorularn sorar (age.). kilem zellikle belirgindir nk Gilroy insanlarn beraber yaamasn toprak, rk veya etnik kken zerine kurma abalarndan beslenen duraanlatrmann tehlikelerinin de farkndadr. Snrlar belli, homojen ve organik kltr eletirisini, yekpare ve mekn temelinde kurgulanan ve etnik cemaatler eletirisiyle birletirmediimiz srece etnografik aratrma ve temsil iin uygun stratejiler gelitiremez, teorilerimizin yok sayd kurgular yeniden reten durumlara kar kendimizi koruyamayz. Yaplmas gereken, bir taraftan sorgulanmam ve verili kabul edilen meknn belirleyiciliindeki kltrel farklar fikrine dier taraftan daha karmak melezlemi ve tireli kltrel ekillenmelere kar duran aratrma ereveleri gelitirmek yoluyla, gmenlerin pratiklerinin ve kimliklerinin duraanlamasn sorgulamaktr. Kltrn meknla zdeletirilmesini, kollektif kimlik ve pratiklerin olmazsa olmaz kayna olarak grdmz srece, gerek heterojenliklerinin boyutlarn snrlandrm oluruz. Gnmzde ikinci ve nc nesil olarak adlandrlan Alman Trkleri arasnda popler olan birok mzik grubu vardr rnein, Kartel, nl, Culture Clash, Slamic Force, (Kan Ak veya Islamic Force). Bu mzik gruplarnn ve mziklerinin etrafnda zgl bir mzik tr, elence tarz ve kolektif kimlikler ekillenmeye balamtr. Bu gruplar mzik ve performanslarnda, Trkiyedeki mzik ortamndan unsur, enstrman, tarz ve gelenekleri kullanmakta ve birbiriyle harmanlamaktadrlar. Fakat, bu gruplar ve mziklerini Trk ve Alman kaynaklar arasnda basit bir kpr olarak nitelendirmek onlarn heterojenliini snrlamak anlamna gelebilir. Siyahlarn mziinden, oryantalden ve pop mzikten devirilmi para, imaj ve tarzlar bu gruplarn mzik ve elence stilindeki Trk ve Alman kaynaklar kadar belirgindir. Ayrca, Trke ve Almanca kadar ngilizce de bu mzik dilinin bir parasdr. Meknn sosyallik iin gl bir metafor olarak kullanld bu balamda

140

AYE ALAR

kltre kar yazmak, kltr ve kimliin oluumuna giden srelerin daha az grnr olanlarn teoriye katmak olmaldr.

okkltrllk ve cemaatlerin yk
Etnik aznlklar syleminde melezlii ne karma ynndeki vurgu deiimi, ulus devletlerin hegemonyasnn sorgulanmasna yol aan (multiple attachments /loyalties) oklu ballklar/sadakatler konusunu, tartmann merkezine ekmektedir. Bir baka deyile, terminolojideki bu deiimin politik sonular da mevcuttur. Melezleme ve kimliklerin tireli olmas ulus devletlerin krizine iaret etmekte ve onun tek tipletirici mantna meydan okumaktadr (Clifford, 1994: 306-307). Clifforda gre diaspora kimliinin olumlu ifadelendirmeleri ulus devletin normatif snrlarnn ve zamansallnn (temporality) (mit/tarih) tesine ular (age., vurgu bana ait). Kendilerini melez veya tireli bal altnda tanmlayan gruplarn, Avrupa ulus devletlerinin normatif temellerine kar nispeten daha fazla meydan okuduklar savunulabilir nk Avrupadaki uluslar ortak etno-kltrel kklere dayal halk egemenlii talep etmilerdir. zellikle Alman-Trkleriyle ilgili ifte vatandalk tartmalar ve oklu sadakatler (multiple loyalties) konusunun tad potansiyel tehlikeler zerine yaplan vurgu, sz edilen eilimin arpc gstergeleridir. Clifforda gre ...asimilasyon ve diren projelerini ekillendiren bamllk ilikisini yani aznlk ve ounluk toplumlar arasndaki ikili iliki, ulusar balantlar sayesinde krlr (1994: 311). Bu durum, oulculuk siyasetlerinin savunulmasn tevik eder. okkltrllk projesi, bylesi siyasetlerin ve ilintili sylemlerin arasnda en nemli olandr. okkltrllk tartmas eitlik ve fark arasndaki gerilime dikkat eken bir demokrasi tartmas olarak da alglanabilir (Taylor, 1994). Burada nemli olan konu, farkl olma hakkyla eit olma hakknn ve bu haklarn snrlarnn tanmnn uzlatrlabilmesidir. okkltrllk siyasi topluluun ademi merkeziyeti bir yne evrilmesi anlamna gelir. okkltrllk, kimlik politikasnda yeni biimler yaratmak iin, kltrel topluluklar arasndaki ilikilerin tekrar dzenlenmesini ngrr (Turner, 1993: 411). Fakat yeni bir cemaat siyaseti nerisi, farkl kolektifliklerin tannd temellleri sorunsallatramad iin baarszdr. Dolaysyla okkltrllk fikriyatnda kltr kendi kaderini tayin etmeye dair kollektif haklarn odanda yer alr (age.:422). Yani okkltrl bir siyasi hareket, kltr alann glendirmek iin mcadele eden bir hareket halini alr. Kltr direnile eanlaml hale gelir (age.) Fakat, kltrn ne olduu veya ona kimin sahip olduu sorular cevapsz kalr. Terence Turner (1993), kltr kolektif haklarn temeline yerletirdiimizde doabilecek zselcilik tehlikesine dikkatimizi eker. Bununla beraber, okkltrllkte, mevcut kltrel gruplar arasndaki ilikilerin eit bir hale getirilmesi-

TREL KMLKLER: TEOR VE YNTEME LKN BAZI ARAYILAR

141

ne ynelik bir potansiyel grr. Turner, farklla dayal ve eletirel okkltrllk arasnda bir ayrm yapar. Farklla dayal okkltrclk:
...kltr fikrini bir etnik gruba ya da rka mal ederek zselletirme riski tar,... kltrlerin birbirlerinden farklln ve kapalln fazlaca vurgulamak yoluyla onlar ayr varlklar olarak duraanlatrrken... kltrlerin i homojenliini n plana alarak cemaat ii aynlamaya dair bastrc talepleri merulatrr (age.: 412).

Eletirel ya da okmerkezli okkltrclk ise bireyi okmerkezli, oklu (multiple), sabit olmayan ve konumsal (situated) olarak tasavvur ederek kltre yeni bir anlam verir. Kltr belirli bir etnik grubun tasarrufunda olan, snrlar belli bir zgllk yerine, dinamik ve deiime ak bir biimde alglanr (age.: 419). Eletirel okkltrllkte, kltrel cemaatlerin i doasnn yeni gruplarn oluumuna izin verecek ekilde tasarland varsaylmaktadr. Eletirel okkltrllk, kendi kltrel kimliklerini oluturmu sosyal grup, a ve iliki trlerini belli biimlerle snrlandrmaz, yani esnektir (age.: 426). okmerkezli okkltrlln yeni bir cemaat politikas oluturma potansiyeli kltrn sonsuz deiebilirliinde yatmaktadr. Bu noktada Turnern yaklam ok-etnili ittifaklara dayal duraan kltr topluluklarnn tesinde farkl etkinlik topluluklarnn ortaya kmas iin kltrn deiebilirliinde bir potansiyel gren Baumannla benzerlik gstermektedir (Baumann, 1996). Yeni kltrel gruplarn oluumuna ak olmas nedeniyle okmerkezli/eletirel okkltrllk, kltr etnik kkenle badatran kimlik politikalarndan farkl olduunu iddia eder. imdiye kadar ne var ki, okkltrl sylem ve pratik, okkltrlln meknsal sembolizminden kurtulamam, tersine meknla zdeletirilen kltr ve cemaat fikrini yeniden retmitir (Soysal, 1993). Sorun udur ki okkltrllk, grup yeliini kltrler tarafndan tanmlanan kolektifliklere dayal bir paradigma iinde ele almakla kalmam, ayn zamanda onu kolektif haklarn temeline oturtmutur. Dolaysyla bu kolektiflikler ve kolektif kimlikler kanlmaz olarak kstlayc snrlandrmalarn kaynan oluturacaktr (Appiah, 1994: 163). okkltrllk sadece, kolektif kltrel farkllklarn tannmasndan ibaret deildir; ayrca bu farkllklar tayan kltrel topluluklarn siyasi olarak yaama hakkn garanti eden bir tanmay da ierir. Bu, kamusal alanda kltrlerin kurumsallamas, kltrel farkllklarn dondurulmas ve kltrel cemaatlerin duraanlatrlmas anlamna gelmektedir. Appiah (1994) sz edilen bu noktay ok-kltrlln gerek tehlikesi olarak grr. Kimliin kolektif boyutlar, o gruba dahil rnek bir znenin nasl davranmas gerektiine dair hayat klavuzu benzeri kiisel hikyeler tedarik eder (age.: 169). Bu hayat klavuzlar olumlu ynlerde tekrar biimlendirilebilirler; fakat yine de, haklar cemaat eksenli tanmladmzda, gruba ikin olan bylesi deiim potansiyellerini snrlandrabiliriz. Bu gibi durumlarda, cemaat, bask

142

AYE ALAR

yaratan bir gruba kolaylkla dnebilir. Dolaysyla, cemaatleri haklarn kayna olarak tasavvur eden bir siyaset anlay, zorlayc bir harekete dnme tehlikesi tar. kinci nesil Alman-Trkleriyle ilgili sylemlerde, tahayyllerini Trk ve Alman kltr ve kimliine indirgeyen okkltrl ideolojinin ve onun etnik sembolizminin etkisi aktr. Fakat, ikinci nesle dair sylemi yekpare olmaktan uzaktr ve okkltrlln mantndan ve siyasetinden farkl bir ok unsur da barndrmaktadr. kinci nesil Alman-Trkleri arasnda toplumda kendilerini konumlandrmak iin etniklemi kltrden farkl taban araylar vardr. Bu farkl kimlik temelleri aray iinde, baz gruplar Almanlk, Trklk ya da karm yerine, yaadklar ehre aidiyeti savunan abalar iindedirler. ounluu Trkiye kkenli ikinci nesil gmenlerin yaynlad Kauderzanca adl dergide Alman-Trk kavram insanlar halen Trklk temelinde tanmlad ve ayrma tabi tuttuu iin eletirilmektedir. Byle kalplar aabilmek iin kendilerini sadece Berline ait olarak tanmlamay nermektedirler (Biz hepimiz Berlinliyiz(Schmidt, 1993: 14; Kauderzanca, 1995a: 5-8). Bu derginin yazarlarndan biriyle yaplan syleide, yazar ikinci nesil AlmanTrk tanmlamasn reddeder. Yazara gre kendilerinin Alman genliinden hibir farklar yoktur (Bilgi, 1995: 10). Aslnda ikinci nesil olarak nitelendirilenler hi de homojen bir grup deildir. Ya Almanyada domu ya da kk yata Almanyaya gelmi ve orada bym bu Trk gmenler, Alman-Trkleri olarak snflandrlsalar da, aslnda bu insanlara btnlk atfedebileceimiz hukuki, toplumsal veya iktisadi bir temel yoktur. Hukuki olarak Alman vatandalndan geici oturma iznine kadar farkl statlere sahiptirler; niversite rencisi, sanayi iisi, genlik eteleri yeleri, giriimciler, mzisyenler, okuldan atlanlar vb. Aralarnda derin din ve siyasi blnmeler mevcuttur. kinci nesil Alman-Trklerinin kendi sylemleri de benzerlikten uzaktr. Fakat bu sosyal oluumlara dair egemen paradigma yznden, halk arasnda kabul gren grler(demotic views) (Baumann, 1996) hem akademisyenlere hem de okkltrl amalar olan resm politika uygulayclarna ulaamazlar. okkltrl kimlik siyasetinin kstlayc eilimi, haklar ve kimlik talebinin olmazsa olmaz temelini tek ve homojen bir kltre sahip btnlemi cemaat fikrinin iinde kurgulamasdr.

Tketim almalarnn potansiyeli


Kltre kar yazmak, antropologlar veya sosyologlar olarak zerinde altmz insan grubuyla paylatmz ortak dilin yarglarndan kurtulabilmek anlamna gelir. Bunlardan biri kltrn her zaman meknn belirleyicilii kapsamnda tanmlanmasdr. Bir dieri ise insan gruplarn eyleyilerinden yola karak deil, ontolojik durumlaryla tanmlama eilimidir (Parkin, 1993: 91). Aratrmalarmzn balangcnda a priori olarak tanmlanabilecek hibir topluluk yoktur.

TREL KMLKLER: TEOR VE YNTEME LKN BAZI ARAYILAR

143

Eer durum byleyse, o zaman etnografik aratrmalarmzn metodolojik olarak balang noktasn ne oluturabilir? Bir yntem, almamza zaman ve mekn iinde oluan insan-madde ilikilerine bakarak balamak olabilir. Tek bir maddeyi ya da bir grup maddeyi ve bunlar evreleyen birbiriyle ilikili pratikler andan mlhem duygu, arzu ve imajlar kuatan pratikleri evreleyen kolektiflikleri tanmlama zorunluluundan kanabiliriz. Bir nesne etrafnda yaplan somut bir sosyal pratik analiz, konumlandrlm ve balamna oturtulmu pratik dzeyinde ele alnabilir.7 rnler genel olarak tketim ve deiimin nesneleri olarak tanmlansa da, sadece iktisadi deerleri yoktur, ayrca bir ok deer yaratan srecin kesime noktasn oluturan bir kltrel deere de sahiptirler. Bir tketim faaliyeti srasnda, rnlerin maddi ve sembolik boyutlar, iktisadi deerleri ve sosyal anlamlar ile karmak bir iliki iindedir (Miller, 1995b). Deer, maddeye ikin bir zellik olmayp, yaratld iin, rnler dzeyinde bir analiz, deerin nasl yaratldna da bakmak zorundadr. Bu da alveri srecinin gerekletii balam kadar bunun arkasnda ileyen makro unsurlarn analizini de gerektirir. Tketim sosyal olarak zerk bir sre olmadndan, tketimle ilgili herhangi bir bak as toplumsal yeniden retimin makro sreleriyle, tketimin sosyal projelerini birletirmek ve ikisi arasndaki ilikiyi de incelemek zorundadr (Friedman, 1995: 17). ktisadi deer, kltrel deer gibi, belirli sosyal durumlarda toplumsal olarak mzakere edilir. Herbiri sosyal birer kurgu olan talep, arzu ve g kesitiinde ancak iktisadi deer yaratlabilir (Appadurai, 1986: 4). Talebin kayna ne bireydedir ne de iktisadn alannn iindedir, tersine tarihsel olarak belli sosyal ve ekonomik koullarda etkin olan kolektifliklerin mzakeresiyle oluturulan tanmlardadr (Bu konuyla ilgili olarak bkz. Friedman, 1990: 102). Appadurai (1986), Simmel gibi, iktisadi deerin snrlarn deiimin belirlediini ve bunun da bireysel ve kurumsal stratejilerin de dahil olduu siyaseten belirlenen bir proje olduunu vurgular. Tketim, toplumsal denetime ve siyasal yeniden tanmlanmaya tabidir (age.:6). Bu yzden tketim, daha byk bir resmin, sosyal ve kltrel olan tarafndan kurulmu bir projenin parasdr. Dolaysyla tketimle ilgili analizler tketicilerin hangi yollarla nasl olutuu sorusundan ayrlamaz. Tketicilerin oluumunun biimlerine dair olan soru daha genel olarak sosyal deneyimin belirli sosyal ortamlarda brnd hallerle ilgilidir. Tketim, toplumdaki belirli gruplarn daha geni kltrel stratejilerinin iinde ekillenir. Tketim, btnyle maddi kavramsallatrmalarla ayr bir alan olarak grlmesine ramen, daha geni toplumsal balam dikkate alndnda bu iddia geersizdir (Friedman, 1995). Tketimin kkleri daha geni tarihsel ve antropolojik bir fenomenin iinde yeralmaktadr ve bu balamda incelenmek zorundadr.
7 Byle bir duruun konumsal yntemle (situational method) benzerlii vardr. Bu yntemin yeni bir deerlendirmesi iin bkz. Rogers ve Vertovec, 1995.

144

AYE ALAR

Arzu ve hayaller tketim statejilerinin oluumunda, yani talebin yaratlmasnda nemli bir rol oynarlar. rnler sosyal anlamlar tarlar ve hem kltrel bir rn hem de deer-gstergeleri olarak her zaman sembolik bir boyut iinde tketilirler (Lee, 1993: 17-24). Ama bu rnlerin etrafnda oluan deer gstergeleri ve tketici hayalleri, adgeen rnlere, bu rnlerce yanstlan hayat tarzlarna, ve bu tketim rnleri ve hayat tarzlaryla zdeletirilen sosyal gruplara atfedilen daha geni bir imaj ann iine oturmaktadr. Deer-gstergesinin oluum biimi deiim ve tketim faaliyetlerinde kavranamaz (Friedman, 1995). Tketim faaliyetlerine anlam veren ne rnler ne de tketicilerdir; fakat, balamn kendisidir. Deiik insan gruplar, ayn mal deiik biimlerde tketmekle kalmazlar; ayn zamanda ayn rnlere -balamn belirleyiciliinde- farkl deer-gstergeleri atfedebilirler (alar, 1998). Bir sosyal grubun rnlerle ilgili deneyimleri bu deneyimin grup iindeki oluturulma biimiyle ok yakndan ilgilidir (Friedman). Bir baka deyile, rnler daha geni sosyal ve sembolik bir ereve iinde cisimlenirler. Yani insan-madde ilikilerini, bunlarn toplumsal olarak ekillendii tarihsel ve yerel zgl balamlarn dnda anlamak imkanszdr. Bu nedenle, tketim faaliyeti daima toplumsal zglle sahip olup kendisini oluturan daha geni balamn analizini gerektirir. Bu noktada unutulmamas gereken, tketimin sosyal, siyasi ve iktisadi dinamiklerin birbirleriyle karlkl etkileim iinde olduu bir alana karlk geldiidir. Dolaysyla tketim ilikilerinin incelenmesi bize o toplumdaki sosyal ilikilerin doas hakknda bir ok ipucu sunar. Bir toplumda ihtiyalar nasl karlanr? htiyalarn karlanmasnda devletin, piyasann ve o toplumdaki karlkllk ilikilerinin rol nedir? Bu sorulara verilecek cevaplar bireyleri sosyal hayatn iine kabul eden ya da onlar bu hayatttan dlayan toplumsal dinamikler konusunda aydnlatcdr. Ksaca, insanlar ve rnler arasndaki ilikiler ne kendi iinde snrlabilir ne de onlara kendine has zellikler atfedilebilir. Tketim, kiisel seimler yapan bireyler tarafndan gerekletirilen bir eylem olsa da, esasen kkl bir biimde kolektif bir faaliyettir. Dolaysyla, tketim analizi, ticaret, endstri ve devlet politikalar gibi makro projelerin yan sra deer-gstergelerini anlamlandran kltrel imajlarn da derinlemesine ele alnmasn zorunlu klar. Tketimin bu zelliklerini takiben, belirli rnler etrafndaki dinamiklere bakarak Alman Trklerinin hem Alman hem de Trk toplumu iindeki yerlerini inceleyebiliriz. Alman Trklerinin Alman ve Trk toplumuna kabul edilme veya bu toplumlardan dlanma sorununu bu insanlarn tketim stratejileri erevesinden ele almak u tr sorular sormamza yol aar: Alman Trklerinin ihtiyalar ne lye kadar tannabilmi, tatminleri ve topluma tam katlmlar ne kadar baarlabilmitir? Srf piyasa mekanizmasyla karlanmas mmkn olmayan ihitiyalarnn tatmini iin ne tr politikalar gelitirilmitir? Belirli ihtiyalarn karlanmas cemaate mi braklmtr?

TREL KMLKLER: TEOR VE YNTEME LKN BAZI ARAYILAR

145

Tketime toplumdaki sosyal, siyasi ve iktisadi dinamiklerin birbirleriyle karlkl etkileim iinde olduu bir alan olarak yaklamak, onu sadece ihtiyalarn karland bir alan deil ayn zamanda ihtiyalarn tanmland ve gruplarn sosyal hayata katlm biimlerinin (kabul grme ve dlanma gibi) mzakere edildii bir alan olarak tasarlamamza olanak tanr. Bu bak asndan, Alman Trklerinin tketim pratikleri ve yaplarnn analizi, bahsedilenlerin Trk ve Alman toplumlarndaki sosyal konumlanmalarnn anlalmasnda hayati bir nem sahiptir. Bu perspektifin ilgin yan, tketimi Alman toplumuna entegre oluun bir gstergesi sayan yaygn grten bir kopma anlamna gelmesidir. Alman Trklerinin Alman toplumuna entegre oluu veya kopuu, hayat beklentileri, ynelimleri, aidiyet sorunlar ve tm bunlardaki deiimler sklkla tketim sratejilerine bavurarak aklanmaktadr. Gmenlerin tketim pratikleri basit kartlklara dayal (either/or) toprak fikriyle snrl aidiyetin bir deikeni olarak grlmektedir. Hatta, nesiller arasndaki -ilk ya da ikinci nesil arasndaki ayrma benzeri- ayrmlar da Alman Trklerinin tketim rntlerini gsteren istatistikler temelinde oluturulmaktadr. rnein, Alman Trklerinin Almanyada gittike daha fazla ev satn almalar, bahsedilenlerin Almanyaya ynelmeleri ve aidiyet duygularnn artnn bir gstergesi olarak yorumlanmaktadr. Ayn bak asnn devam olarak, Trkiyeli gmenlerin gittike daha fazla Trke yayn yapan televizyon seyretmeleri ise ilgin bir ekilde Trkiyeye doru ynelmelerinin ve Almanyada gettolamalarnn bir iareti saylmaktadr. Bu pratikleri daha geni bir ereveye yani Alman Trklerinin tketim kalplarna oturttuumuzda, Trke yayn yapan televizyonlarn izleni oranndaki artn, Almanya ve Alman Trkleriyle ilgili konulara yaynlarnda daha fazla yer verilmesine ynelik bir taleple beraber gittii grlecektir. Bu durum ise Alman Trklerinin tketim kalplarna sabit kartlklar temelinde bakmann zayf noktalarn aka gstermektedir. Tketimin sosyal boyutuna sosyallemenin alanlarndan biri olarak yaklap, bu boyutu sembolik yarara kolayca indirgemeden Alman Trklerinin ev mlkiyeti olgusunu tamamen farkl bir ekilde analiz edilip yorumlayabiliriz. Tketim, gelir dalmndan bamsz olan sosyal dzenleme mekanizmalarnn belirleyici olduu bir faaliyettir (Bura, 1995). Tketim, sadece bir satn alma faaliyeti olarak deil ayn zamanda iine hem devlet hizmetlerinin hem de piyasa rnlerinin dahil olduu bir etkinlik olarak tahayyl edildiinde onun yukarda sz edilen boyutunu daha net grebiliriz (Miller, 1995: 31). Dolaysyla, sosyal dzenleme mekanizmalarna bal olan tketim, daha kapsaml insan ilikilerini ieren belli bir dzenin srmesine hizmet eder ve baz bireyleri belirli alanlardan dlar. Tketimin bu vehesi, Alman Trklerinin tketim stratejilerinde rahata izlenebilir. Alman Trkleri hem Alman toplumunun hem de Trkiyenin sosyal gvenlik sistemiyle btnlemi olsalar da, sosyal hayata btnyle katlmlar her iki

146

AYE ALAR

toplumda da tatmin edici bir boyutta olmamaktadr. Alman Trklerine uygun ikametgh imkan sunmayan Alman toplumu, belli yaam alanlarndan bu insanlar dlamaktadr. Bu bak asndan, Alman Trklerinin ev mlkiyetine ynelik tketim, tasarruf ve yatrmlar, kendilerini yaamn belli alanlarndan dlayan verili sosyal dzeni deitirme abas olarak da okunabildii gibi, Almanyadaki sosyal hayatn bir paras olma abas olarak yorumlanabilir. Bir daire kiralamakta bile eitli zorluklar ektikleri bir lkede, ev satn alabilmek iin tasarruf anlamalar yapmak mevcut sosyal dzene bir tr meydan okuma saylabilir. Yukarda bahsedilen olgular, Alman Trklerinin genel olarak Almanyadaki sosyal hayata katlmnn snrlarn belirleyen yapy krma abalardr. Bunlar sosyal hayattan dlanmamak iin ortaya konan giriimlerdir. Alman Trklerinin ev satn alma eilimlerini, bu insanlarn ideallerinin ve kimliklerinin sadece bir metaforu ve bir sembolik yarar olarak grmek ev mlkiyetinin etrafnda somutlaan tketim ve tasarrufun Alman Trklerinin hem Trk hem de Alman toplumunda oluturmaya altklar ve mzakere ettikleri toplumsallkta oynad nemli rol gzard etmek demektir. Ev sahipliini toplumsalln bir ifade alan, evleri de anlamlar ve nemleri ksmen evin elde ediliinin tarihinde ve i sentaksnda sakl olan metinler olarak alglamayan bir analiz, ev sahipliini en azndan Alman Trkleri iin bir metafor olarak bile kuramaz. Tketim pratiklerini ve tketimin yapsn incelemek suretiyle, toplumsal deneyimin sosyal koullarn, kiilik kazanma ve tketim projesi arasndaki ilikileri yakalayabiliriz. Bu noktada vurgulanmas gereken, kimliin kartrlan, kaybedilen veya bulunan bir madde olmay, (Gillis, 1994: 3) tersine bir ok sesi, deien derecelerde anlay ve zellikle anlayszl ieren iletiim sreci...(Handler, 1994: 30) sonucunda biz kimiz sorusunun cevabn veren bir sre oluudur. Tketim de sz edilen sreleri oluturan balamlardan biridir, ve nihai olarak tketim, kolektiflikler oluumuna katkda bulunur. Tketim yazn sosyal prestij ve stat kayna olarak tketim rnlerinin sembolik ve davurumcu ilevlerinden bahsettii gibi, (Douglas ve Isherwood, 1979) farklln srdrlmesinde ve toplumdaki farkl gruplarn sosyal konumlanma stratejilerinde oynad sembolik yarar rolne de vurgu yapar (Bourdieu, 1984).8 Tm bu almalarn gsterdii, tketim rnleri tarafndan somutlaan yaam stillerinin sosyal gruplarn ve toplumsal eitsizliklerin yeniden retiminde oynadklar roldr. Kltre kar yazma ve aratrma yapma abalarmz iinde tketimi bu kadar merkez bir konu olarak ele almamzn sebebi de tketimin, kimliklerin ve sosyal ilikilerin oluumunda oynad ina edici roldr.

8 Douglas ve Isherwood, ve Bourdieu tketimin ve tketim rnlerinin nemli ynlerine dikkat ekmekle beraber, yaklamlar baz problemler iermektedir. Eletiriler iin bkz. Miller, 1987; Friedman, 1990; Lee, 1993.

TREL KMLKLER: TEOR VE YNTEME LKN BAZI ARAYILAR

147

Bir btnleme ve oluum sreci olarak tketim, doas gerei dntrc ve ina edicidir. Tketim, yeniden balamlandrma (recontextualization) aralar yoluyla tekrar tanmlama srecine iaret eder. Bu da yaratc bir sretir nk nesneler, deien balama dayal olarak tamamen farkl bir nesnenin gstergesi haline gelirler. Yeniden balamlandrma insanlarn kendi anlam dnyalarn olutururlarken ayn zamanda kendilerini de sosyal varlklar olarak kurma biimlerine iaret eder (Miller, 1995: 54). Dolaysyla, tketim hem znel hem de kolektif bir nesnelletirme ve yeniden nesnelletirme sreci olarak tanmlanr (age.: 30). zdeleme iin nemli bir sosyal pratik olarak ilev grr. z-inann kltrel stratejileri ile tketim arasnda ok yakn bir iliki vardr. Tketim pratikleri zgl bir grubun sosyal stratejilerini ieren daha geni bir ereveye oturtulmaldr (Friedman). rnein, Almanyadaki dner kebabn retim ve tketimi etrafndaki deiimi anlamak istiyorsak, Alman Trklerinin sosyal konumlanma mcadelelerine ek olarak dnerin arm alann da dikkate almalyz (bkz. alar, 1995). rnler ve tketimleri araclyla, benliimize dair alglarmz, yaamla aramzdaki ilikiyi ve de dolaysyla teki ile ilikilerimizi kurgularz. Tketim, aidiyet ve dahil olmann tasarland ve teyit edildii, gsterenle (signifying) anlatma pratiidir (alar, 1995a, 1995c; Miller, 1987; Werbner, 1990). Bu yaklam doru sayarsak, bu kimliklerin ve kolektifliklerin deien tarihsel ve sosyal zgllklerinde meydana gelen oluum srelerini inceleyebiliriz. Bir baka deyile, belirli nesne-insan ilikilerinin birbirlerinden ayr kltrel gruplarn retim ve yeniden retimleri srelerinde ne lde ortam oluturabildiklerini incelemek gerekir. Bu, ayn zamanda bu gruplarn, zgl sylemler, estetik, etnik veya kltrel trlerin oluumunda nasl bir etkileime girdiklerini aratrmak demektir. Antropologlar ve sosyal etnograflar olarak, sadece kltre kar yazmann deil; ayn zamanda kltre kar aratrma yapmann da yollarn aramalyz. Bu sayede, ulusal ve yerel st kltr ve kimliklerin kendilerinden menkul kolektif meknlatrma ve ok-kltrlln resm beyanlarnn ardnda sakl; ama kltr ve kimliklere ikin olan akkan, deien ve mzakere edilen boyutlarn kefedebiliriz. ngilizceden eviren SEDA ALTU

KAYNAKA
Abu-Lughod, Lila (1993) Writing against culture, R.G. Fox (der.) Recapturing Anthropology iinde, School of American Research Press, Santa Fe. Appadurai, Arjun (1986) Introduction: Commodities and the politics of value, A. Appadurai, Social Life of Things iinde, Cambridge University Press, Cambridge.

148
(1993) Patriotism and its futures, Public Culture, 5, 411-429.

AYE ALAR

Appiah, Kwame (1994) Identity, authenticity, survival: Multicultural societies and social reproduction, Amy Gutmann (der.) Multiculturalism iinde, Princeton University Press, Princeton. Augstein, R. (1993) Heilmittel Doppelbrger? Der Spiegel Nr.23, 7 Haziran. Baumann, Gerd (1994) Dominant and demotic discourses of culture, Debating Cultural Hybridity: Multi-Cultural Identities and the Politics of Anti-Racism iinde, Zed Books, Londra. Bilgi, F (1995) Die 2te Generation ist nicht viel anders, Kauderzanca, Nr.13. Bourdieu, Pierre (1984) Distinction. A Social Critique of the Judgement of Taste. Routledge and Kegan Paul, Londra. alar, Aye S. (1995a) McDner: Dner kebap and the social positioning struggle of German Turks, J.A. Costa ve G.J.Bamossy (der.) Marketing in a Multicultural World iinde, Sage, Londra. (1995b) Segregation in a creolised world, Culture and Identity: City, Nation, World balkl 2. Theory Culture and Society konferansnda sunulan tebli, 11-13 Austos, Berlin. (1995c) German Turks in Berlin: Social exclusion and strategies for social mobility, New Community, 21, 3, 309-324. Clifford, James (1994) Diasporas, Cultural Anthropology, 9, 3, 302-338. Der Spiegel (1996) Nr.7, 12 ubat. Douglas, M. ve Isherwood, G. (1979) The World of Goods, Basic Books, New York. Drummond, L. (1980) The cultural continuum: a theory of intersystems, Man (N.S.), 15, 352-74. Eriksen, T. H. (1993) Ethnicity and Nationalism, Pluto Press, Londra. Featherstone, M (1995) Undoing Culture, Sage, Londra. Fabian, Johannes (1978) Popular culture in Africa: Findings and conjectures, Africa, 48, 315-31. Fink vd. (1996) Shatten auf den Sonnenfliegern, Die Zeit Nr. 8, 16, ubat. Friedman, Jonathan (1990) The political economy of elegance, Culture and History, 7, 101-125. (1994) Consumption and Identity, Harwood Academic Publishers. (1995) Global system, globalisation and the parameters of modernity, M. Featherstone ve S. Lash (der.) Global Modernities iinde, Sage, Londra. (1996) Global crises, the struggle for cultural identity and intellectual porkbarreling: Cosmopolitans vs. locals, ethnics and nationals in an era of de-hegemonisation, Pnina Werbner ve Tariq Modood (der.) Debating Cultural Hybridity: Multi-Cultural Identities and the Politics of Anti-Racism iinde, Zed Books, Londra. Gillis, J.R. (der.) (1994) Commemorations: The Politics of National Identity, Princeton University Press, New Jersey. Gupta, A. (1992) The song of the nonaligned world: Transnational identities and the reinscription of space in late capitalism, Cultural Anthropology, 7, 1, 63-76. Gupta, A. ve Ferguson, J. (1992) Beyond culture: Space, identity and the politics of difference, Cultural Anthropology, 7, 1, 6-23. Handler, R. (1994) Is identity a useful cross-cultural concept?, J.R. Gillis (der.) Commemorations iinde. Hannerz, Ulf (1987) The world in creolisation, Africa, 57, 546-59. Keesing, Roger (1994) Theories of culture revisited, R. Borofsky (der.) Assessing Cultural Anthropology iinde, McGraw Hill, New York. Kauderzanca (1995) Zeitschrift fr interkultur, jugend und politik. Nr.12, Berlin Lee, J.L. (1993) Consumer Culture Reborn, Routledge Londra. McDonald, Maryon (1996) Unity in diversities: Some tensions in the construction of Europe, Soci-

TREL KMLKLER: TEOR VE YNTEME LKN BAZI ARAYILAR

149

al Anthropology, 4, 1, 47-60. Miller, Daniel (1987) Material Culture and Mass Consumption, Basil Blackwell, Oxford. (1995a) Consumption as the vanguard of history, Daniel Miller (der.) Acknowledging Consumption iinde, Routledge, Londra. (1995b) Consumption studies as the transformation of anthropology, Daniel Miller (der.) Acknowledging Consumption iinde, Routledge, Londra. Parkin, David (1993) Nemi in the modern world, Man, 28, 1, 79-99. Pieterse, J.N. (1995) Globalisation as hybridisation, M. Featherstone ve S. Lash (der.) Global Modernities iinde, Sage, Londra. Rogers, Alisdair ve Steven Vertovec (1995) Introduction, Urban Context iinde, Berg Publishers, Oxford. Rousseau, J. (1979) Classe et ethnicit, Anthropologie et Socits, 2, 1, 61-69. Schmidt, K. (1993) Was heisst hier Auslndeer? Kauderzanca Nr.11 Berlin. Stolcke, V. (1995) Talking culture, Current Anthropology, 36, 1, 1-13. Soysal, Yasemin (1993) Boundaries and identity: Immigrants in Europe, European Identity and its Conceptual Roots balkl konferansta sunulan tebli, Mays 1993, Boston. Taylor, Charles (1992) Multiculturalism and The Politics of Recognition, Princeton University Press, Princeton. Turner, Terence (1993) Anthropology and multiculturalism: What is anthropology that multiculturalists should be mindful of it?, Cultural Anthropology, 8, 4, 411-429. Werbner, Pnina (1990) The Migration Process: Capital, Gifts and Offerings among British Pakistanis, Berg Publishers, Oxford. (1996) Essentialising essentialism, essentialising silence: Ambivalence and multiplicity in the constructions of racism and ethnicity, Pnina Werbner ve Tariq Modood (der.) Debating Cultural Hybridity: Multi-Cultural Identities and the Politics of Anti-Racism iinde, Zed Books, Londra. Yaln-Heckmann, Lale (1994) Are fireworks Islamic? Towards an understanding of Turkish migrants and Islam in Germany, Charles Stewart ve Rosalind Shaw (der.) Syncretism/Anti-Syncretism: the Politics of Religious Synthesis iinde, Routledge, Londra, 178-195.

150

Hyphenated identities: Some theoretical and methodological queries

In refocusing on the social formations and disjunct subjectivities of persons with multilocale and translocal attachments, a number of concepts have come to be celebrated: hybrid, creolised, hyphenated and diasporic identities are the most prominent among them. These concepts aim to capture the complexity of the practices, cultural configurations, and identity formations of translocal and culturally nomadic groups and individuals. In this paper, the aim is to reexamine the adequacy of concepts such as hybridity critically, and to ask whether they successfully contend with the tendency to reify culture in the discipline. What are the limits of the challenge that creolisation or hybridisation models pose to the previous holistic constructs of culture? The question of whether hybridisation, creolisation or hyphenation can break with the ontological premises underlying essentialist notions of culture is discussed first. Second, I analyse the subversive potential of political and social programmes like multiculturalism that introduce a new politics of identity grounded in notions of cultural community. I then go on to ask what the methodological starting point for a project of writing against culture might be. Finally, I suggest that we might find such a starting point in the study of objectperson relations.

151

Trkiyede laikliin tarih dinamikleri


Bedri Gencer*

Trkiye Cumhuriyetinin 75. kurulu yldnm kutlamalarnda ne karlan tema gene laiklik oldu; laik Trkiye Cumhuriyetinin sonsuza kadar yaayaca vurguland. Ve Trkiye, bu kavram etrafnda ikili bir cephe grnts vermeye devam etti: Bir yanda laiklii ykmaya alanlar, dier yanda onu korumaya alanlar. Bu ksr dngnn almasnda yardmc olacak bir k noktas, Trkiyede laikliin tarih dinamiklerinin, onu douran artlarn tespiti olabilirdi. Ancak laikliin mukadderat konusundaki mevcut kutuplama, onun dinamikleri konusunda da geerliini korumaktadr. Bir yanda laiklii, Mustafa Kemal1 tarafndan slma indirilen bir darbe olarak nitelendiren muhalif Mslman sylem, dier yanda onu, M. Kemalin, deyim yerindeyse apkasndan kard bir ku gibi bize armaan ettii bir medeniyet nimeti olarak nitelendiren resm veya romantik Kemalist sylem. Oysa gerek bu ikisinin de dndadr. Bir deer yargsnda bulunmadan syleyecek olursak, Trkiyede laiklie gei, objektif bir tarih gelimenin rndr. Tarih maniplasyona gelmez; lider ve kahramanlarn misyonu tarihi maniple etmek deil, sadece mevcut gelimeye belli bir yn vermektir.
(*) Kocaeli niversitesi, Uluslararas likiler Blm. 1 Burada, Atatrk yerine niin Mustafa Kemal ismini tercih ettiimizi merak edenler kabilir. ok basit: Tarih bilin sahibi kiiler (rn. . S. Aydemir gibi) iin Mustafa Kemal, stiklal Harbi ve Trkiye Cumhuriyetinin kuruluundaki inisiyatifiyle tarihe damgasn vurmu, somut, canlkanl bir kiiyi ifade etmektedir (Aydemir, 1974: 159). Oysa Atatrk, lmnden sonra romantik resmi sylem tarafndan, tarih konumundan soyutlanm, deyim yerindeyse meta-historic hale getirilmi, Aydemire gre (1974: 160), inkarndan daha tehlikeli bir ekilde putlatrlm, souk heykel yzlerine yansyan bir kavram haline getirilmitir (rnekler iin, Oy, 1989: 44-62). Bu nedenle biz de, dnden ve bugnden, Kadroculardan ve Ynclerden . S. Aydemir ve Mmtaz Soysal gibi suyu arayan adamlarn yapt gibi, Atatrk kavram yerine Mustafa Kemal ismini kullanmay yeliyoruz.
TOPLUM VE BLM 84, BAHAR 2000

152

BEDR GENCER

Bugne kadar Trkiyede laikliin dinamiklerinin objektif bir ekilde tespit edilebilmi olduunu sylemek zordur. Bu yaznn amac bu yolda bir adm atmaktr. Burada birincil amacmz, anayurdu Batdaki evrimiyle laikliin orijinal anlam ile Trkiyedeki alglan tarzn ve mukadderatn irdelemek deildir. Bu hususlarn irdelenmesini baka yazlara brakyoruz. Ancak dinamiklerini inceleyebilmek iin laikliin mahiyet ve alglanna ilikin ksa bir giri yapmak faydal olacaktr. Osmanl siyasi felsefe ve rejimine ilikin bir incelememizde deindiimiz gibi, laikliin orijinal anlamnn yalnz lkemizde deil, dnyada bile neredeyse gzden kaybolduunu sylemek abart olmaz. Kukusuz zellikle lkemizde laikliin byle bir kr dvne, lmcl bir gerilim ve kutuplamaya yol amasnn temel sebebi, gerek anlamnn, neredeyse, ne onu savunanlar, ne de kar kanlar tarafndan bilinmesidir. Bu kargaann nemli bir sebebi, kavram iin, Katolik Hristiyanln yayld lkelerde, zellikle Franszcada Yunanca kkenli laicit kullanlrken, Protestanln etkisi altndaki Anglo-Sakson dnyada Latince kkenli secularism kelimesinin kullanlmasdr (Berkes, 1978: 16). Trkiyede ise aralarnda byk fark olan bu iki kavram, fark gzetilmeden birbirlerinin yerine kullanlmaktadr. Ksaca belirtirsek, seklerizm dnya-grne ilikin felsefi ierikli bir kavram iken, laiklik, anayasal (anayasa hukukuna ilikin) bir kavramdr.2 Bunun anlam udur: Laiklik/teokrasinin orijinal anlam, hkmn (yasama-nomos) deil, hakimiyetin (egemenlik) kayna ile ilgilidir. Dier bir deyile mesele, bir lkenin din hkmlerle ynetilip ynetilmemesi deil, hakimiyetin kaynann Tanrya m, yoksa halka m dayanddr. Eer hakimiyetin kayna akn bir merci3 ise teokrasi, halk ise laiklik sz konusudur (Gencer, 2000). Bu adan bakldnda ilk TBMMnin duvarnda yazl hakimiyet bila kayd art milletindir dsturu laikliin en saf tanmdr. Biz, ad geen yazmzda, laikliin, J. Bodin, Rousseau ve Montesquieu ile karakterize halk egemenliine4 dayal bu orijinal anlam asndan Osmanl mparatorluunun hem laik, hem de sekler olduunu gstermeye altk. Bu itibarla laiklik asndan mparatorluktan Cumhuriyete, Osmanldan Trkiyeye geiin, sadece bir ekil farkndan ibaret olduu sylenebilir. Ancak Fransz Devriminden sonra kavramn Napolyon ve Hegel sayesinde geirdii deiim, egemenliin yannda yasann kaynana da yansm ve bu fark, mparatorluk ile Cumhuriyet arasnda daha kkl bir farkllk yaratmtr. Bu, formel adan laiklik, din ve devlet ilerinin
2 Bu noktada Dou Ergilin (1997: 8) verdii ipucu anlamldr. 3 Burada dorudan Tanr yerine akn bir merci dememizin sebebi udur: Elit teorisinin nclerinden Moscaya gre popler egemenliin tecellisini nleyen bir politik g, ister ilahi, ister dnyevi, yani gerek bir Tanr veya Tanr haline getirilen bir kii, diktatr olsun, farketmez; rejim despotik, faist veya teokratiktir. Aktaran, Etzioni-Halevy, 1985: 17. 4 Halk egemenlii ile ulusal egemenlik anlaylar arasndaki farka ilikin, Tunaya, 1981: 279-80; n, 1997: 261.

TRKYEDE LAKLN TARH DNAMKLER

153

birbirinden ayrlmas (Daver, 1955: 8) eklinde tanmlanabilir. Bu dorultuda din ve devletin birbirlerine kar bamsz olmas, dinin kamusaldan zel alana tanmas gibi tanmlar da verilebilir. Burada kullandmz balamda ise kavram, Trkiyeye zg, Bizantin veya tek-tarafl laiklik uygulamasyla, zellikle dinin devletten ayrlmas, dlanmas anlamna gelmektedir (Kili, 1969: 106; Tunaya, 1981: 136, 288-90, 308, 314). Hedefini muasr medeniyetler seviyesine kmak olarak tayin eden Trkiye, bunun iin radikal bir deiim srecinin iine girmi, bu, temel deiim ile kendini gstermitir: mparatorluktan ulusal devlete, monariden cumhuriyete ve szde-teokrasiden laiklie gei. Her biri ok karmak, kkl deiimlerin tezahr olarak buzdann ucunu temsil eden bu gelimeler arasnda Trkiye, zellikle ilk laiklie geen Mslman lke olarak temayz etmitir (Lewis, 1993: 31). Bu geiin ok-ynl dinamiklerinin z, bizce, nation-state5 deyiminde yatmaktadr. Aada greceimiz gibi, modernlie zg tzel kiiler, kurgusal zneler olarak ulus ve devlet, laiklie geiin temel dinamiklerini oluturmaktadr. Kukusuz, temelde Batnn tarih evrimine dayanan bu kavramlatrma, Trk rneine uyarlandnda iler atallamaktadr. Burada hangi ulus, hangi devlet sorularna karlk alt-dzeylerde ok daha ayrntl tartmalar yaplabilir. Guibernaunun (1996) milliyetilie ilikin toparlayc incelemesinin de gsterdii zere, nation, nationality, nationalism, nation-state gibi, ulus6 ile dier kavramlardan oluan kombinezonlar, konunun olduka speklatif nitelii hakknda bir fikir vermektedir. Milliyetiliin, szgelimi, Trk kimlik sorunu balamnda kapsaml bir tartmas S. S. nn (1997: 239-71) yetkin incelemesinde bulunabilir. Biz ise, balkta yanstld zere, zgl bir noktadan hareketle, laikleme balamnda konuyu ele alacamz iin zorunlu olarak baz soyutlama ve genellemeler yapacak; nation-state deyimindeki kavramlarn sralamas uyarnca laikliin dinamiklerini ayr balklar altnda inceleyeceiz. Bu ekilde bir soyutlama zor olsa da, arlk noktalar itibariyle ayrtrlan kavramlar arasndaki ilikilere yeri geldike iaret edilecektir. Bu makale yazar ve baka aratrmaclarn gstermeye alt gibi, uzun sre geerliini koruyan resm bir kopu sylemine karlk, Tanzimat ile Cumhuriyet arasndaki tarih sreklilik sanldndan ok daha fazladr. Bylece, bir anlamda siyaset sosyolojisinin varlk sebebi uyarnca tarih ve
5 ngilizce bir tamlama olarak ulus-devleti anlamna gelen bu deyim, yanl olarak ulus-devlet eklinde reva bulmutur. Doru tercmesi, dediimiz gibi ulus-devleti veya ulusal devlet olacaktr. 6 Trkiye gibi sapla samann birbirine kart bir lkede kelime ve kavramlarn kullanmna zel bir hassasiyet gsterilmesi gerektii aktr. Nation kelimesini millet yerine ulus kavramyla karlamamz da bu yzdendir. Zira Osmanl millet sisteminde olduu gibi geleneksel olarak millet(community) din eksenli bir kavramdr. slam milleti, Hristiyan milleti, Yahudi milleti tamlamalarnda olduu gibi. Ancak bu ayrmn geersizletii Trk milleti deyiminin zel anlamna aada deinilecektir.

154

BEDR GENCER

kurumsal sreklilik ve kopu noktalarnn tespiti, en azndan, yaadmz, yapsal rejim ve kimlik sorunlarnn daha iyi anlalmasna katkda bulunacaktr. Laikleme, Cumhuriyet ekibi tarafndan, esas hedef olan medenilemenin7 temel gerei olarak alnmt. Ulus ve devlet kavramlarnda toplanan Trk laiklemesinin dinamiklerinin tam olarak kavranmasndan sonradr ki, bunun, gerek anlamda medenilemeye engel olduu daha iyi grlebilecektir.

Hangi asabiyet
Seklerizasyon sosyologlarnn belirttii gibi Batda ulusallama ile seklerleme/laikleme sreleri birbirlerine paralel seyretmitir (Martin, 1993: 100). Ancak Hristiyanln siyasi otorite ile netameli ilikilerinden dolay, konunun uzmanlar, bu iliki hakknda net, doyurucu bir aklama getirememilerdir. Bu noktada, dnyada, tarih ve topluluklara yn veren ilkelerin mucidi olarak tarih felsefesi ve sosyolojinin kurucusu saylan (Meri, 1996: 149) bni Haldunun nl neseb/sebeb asabiyeti kavramlatrmas imdadmza yetimektedir. Yukarda belirtildii gibi, burada sz konusu kavram ifti balamnda ulusal/ulusal-st kimlikleri mnhasran deil, laikliin dinamii olmalar bakmndan ele alacaz. bn Haldunun siyasi felsefesinin ahdamarn oluturan asabiyet8 kavram, tarih bir aktr olarak insan topluluklarnn mobilizasyonundaki temel dinamii ifade etmektedir. Asabiyet kavram farkl alglamalardan dolay Bat dillerine farkl ekillerde aktarlmsa da, nispeten yerleik karl, topluluk ruhu olarak ifade edebileceimiz esprit de corps veya communal spirittir (Hassan, 1977: 173-4). Bu anlamda neseb asabiyeti, bir insan topluluunu, kan ve soy gibi birincil ballk temelinde dayanma ve hayatn srdrlmesine ynelik ortak eyleme sevkeden bir dinamiktir. Asabiyetin, zellikle Alman bilgin/yazarlar tarafndan milliyet eklinde yorumlanmas (Simon, 1978: 70-1), XIX. ve XX. yzyln gelimeleri nda tarihe gdml bir yaklamdan baka bir ey deildir. Konunun nde gelen teorisyenlerinin de ifade ettii gibi, ulus kavram, nation-building (ulus-inas) deyiminden de karsand zere bir icat, Fransz Devrimiyle birlikte gelen modern, kurgusal bir zne; ulusalclk ncelikle siyasi bir tercih, Marx tarafndan gerekliin tahrifi saylan ideolojilerden, -ismlerden biridir (Guibernau, 1996: 49); oysa asabiyet ncelikle objektif, sosyal bir oluumun sebebidir; siyasi oluum, sosyal oluumun bir trevidir (Hassan, 1977: 180, 206). te yandan Franco
7 Burada uygarlk yerine medeniyet kavramn kullanmamzn sebebi, ngilizce karl city-civilization ilikisinde olduu gibi, medeniyetin medine yani ehir kknden gelmesi, kavramn orijinal anlamn yanstmasdr. Aslnda, modernity-modernization ilikisinde olduu gibi, bir durum olarak medeniyetin ngilizce karl civility olacaktr; civilization, bir sre olarak temeddnn (medenileme) karldr. 8 Kavram hakknda ayrntl bir tartma iin, Simon, 1978: 68-88.

TRKYEDE LAKLN TARH DNAMKLER

155

Gabrielinin de ifade ettii gibi, bugnk milliyet fikrini meydana karan miller bir tarafa braklacak olursa, asabiyet ile milliyet arasnda ksmi bir mnasebet bulmak belki mmkn olur (aktaran Meri, 1996: 151). Bu noktada nn milliyetiliin modern kavramlatrmasna ynelik itiraz anlam kazanmaktadr. Geleneksel ve ada etnik tezahrleri bakmndan n (1997: 239-40), milliyetiliin, modernlie zg ekonomik-politik oluumlarn rn nevzuhur bir olgu olarak alnmasna kardr. Ancak, kanaatimizce, geleneksel izdmleri, onun, modern bir olgu olduu gereini deitirmemektedir. Modernliin, bir yandan tzel kiilikle,9 dier yandan ismlerle (ideolojiler) karakterize kavramlatrmas muvacehesinde, nation ve nationalism-Gellner gibi dnrler tarafndan belirlenen dinamikleri tartmaya ak olsa da- modern dnyann rn kavramlar olarak karmza kmaktadr. Bu, yapsal, organik eklinin dnda asabiyetin bir de fonksiyonel eidi vardr: Sebeb asabiyeti.10 Bir tr birincil balla dayanan neseb asabiyetinin evrimini ifade eden sebeb asabiyetini salayan en nemli ba olarak akla ilk gelen, dindir. Ancak Durkheimyen ekilde bir tr sosyolojist bir aklamaya dayanan bni Haldunun felsefesinde, din, sebeb asabiyetinin sebebi deil, sonucudur. Sebeb asabiyeti, esas olarak, teknik, corafya, tarih gelenek-grenekler gibi, insan topluluklarn, fiziksel varln srdrmenin tesinde tarihin aktr klmaya ynelik ikincil ballklarn bileimini ifade eder. Sebeb asabiyeti sayesinde salanan sosyal ve siyas oluum sreci sonunda din veya inan, temel bir belirleyici gibi asabiyetin yerini tutmu grnr (Hassan, 1977: 205-6). Asabiyet trlerinin birbirlerine dnm asndan Mukaddimeye baktmzda ise yle bir yargda bulunabiliriz: Yukarda da belirttiimiz zere sebeb asabiyeti, birincil balla dayanan neseb asabiyetinin dnm ve evrimini ifade eder. Sebeb asabiyeti sayesinde salanan sosyal ve siyas oluum sreci sonunda din veya inan, temel bir belirleyici gibi asabiyetin yerini tutmu grnr (Hassan, 1977: 205-6). Dolaysyla bu kavramlatrmaya gre asabiyetin, birincil ballk, neseb temelinde ilevsel olmas, bir ikincil ballk ekseni, stkimliin referans noktas olarak dinden soyutlanmas anlamna gelmektedir. Trkiye rneinde ulusallama ile laikleme sreleri arasndaki ilikinin z de burada yatmaktadr. Nitekim Martin de az-ok farkl dinamiklerden dosa da Avrupa rneinde ayn ilikiyi aklarken benzer tespitte bulunur. Sezar ile Tanr arasndaki iblmnden dolay Romann pagan esprisi geerliini ko9 nn (1997: 261) ayn yazsnda getii zere, egemenlik teorisi balamnda, halk, Rousseau tarafndan organik bir topluluk olarak alglanrken, ulus, halktan farkl olarak soyut, mekanik bir topluluu, tzel bir kiiyi ifade etmektedir (Tunaya, 1981: 279-80). Nitekim Dou Ergil (1997: 67) de Benedict Andersonun nl kavramlatrmasna atfen, ulusun, muhayyel(hayal edilen, varl zihnen benimsenen) bir siyasal topluluk olduunu belirtir.

10 Asabiyet kavram mutlak olarak kullanldnda anlalan neseb asabiyetidir. Sebeb asabiyeti ise, bizce, din, vatan gibi yce gayeler urunda gayret anlamna gelen hamiyet(zeal) ile karlanabilir.

156

BEDR GENCER

rumu, Hristiyanln folk dinlere tetabuku sayesinde, topluluun neseb-sebeb asabiyetinin uyumu salanmt. Ancak daha sonra dinin, evrensellik iddiasndaki kurumsal bir otoriteye dnmesi, paralanma, ulusallama sreciyle tezahr eden neseb asabiyetini zorlar hale gelmitir. Bylece ulusal mit ile din inan elikiye dt durumda dinin sosyal gc kstlanmtr (Martin, 1993: 101). Hristiyanlk, kolektif bilinaltna gnderilerek, ulusal kimliklerin inasnda ilev gren mitolojik bir unsur haline gelmi; evrensel ve sosyal nitelii siliklemitir. slm tarihinde de Asr- Saadet, Hulef-y Ridn dneminden sonra gelen Emevi saltanatnn -trnak iinde- laikliki, sebeb asabiyetinin yerine etnik asabiyeti ikame etmesinden kaynaklanyordu. ada tarihte de Ortadou uzmanlar, -Trk deneyiminde olduu gibi- Nasr ve Baas deneyimlerinde, ulusal gelimenin ancak artan laikleme ile mmkn olaca varsaymna dayanan modernizasyon teorisinin bir teyidini buluyorlard (Hudson, 1980: 1-24). Trkiye Cumhuriyetinin kuruluu ile zirvesine kacak ulusallama/laikleme srecinin kvlcm aslnda 1839da Tanzimat ile aklmt. Geri 1839 Glhane Hatt- erifi, oklarnn sand gibi znde bir devrim getirmiyordu. Ferman, sadece, Osmanl mparatorluunu oluturan unsurlarn, din ekseninde rgtlenmesi esasna dayanan geleneksel millet sistemi muvacehesinde, slm hukuku tarafndan zimm statsndeki gayrimslimlere tannan can, mal, rz ve mesken emniyeti gibi ferd haklarn teyidini ieriyor, bunu, ulusal ve uluslararas kamuoyu nnde ilk kez resm bir syleme kavuturuyordu; dolaysyla zimmlerin Mslmanlar karsnda eit fakat ayr stats (Mardin, 1996: 366) geerliini koruyordu. Ancak hzlanan tarih, mparatorluu, 1856 Islahat Ferman ile bir dnm noktasna getirdi. Niyazi Berkesin deyiiyle (1978: 211) Mslmanlar iin karlm 1839 Hatt- erifine karlk, Hristiyanlar iin karlan 1856 Hatt- Hmayunu ile, slm zimm hukukuna baklmakszn gayrimslimler ile Mslmanlar kanun nnde tam olarak eit hale getirildi; bunu, er mahkemelerin yannda Nizami mahkemelerin kuruluu ve dier laik kanunlatrmalar izledi (Bozkurt, 1996a: 55-60; 112-4; 1996b: passim). Trkiyede tarih planda laiklie geiin dinamii olarak ulus kavramnn douu, en net, Yeni Osmanllar ile Gen Trklerin ideolojik geliim izgilerinde izlenebilir. Gen Trkler, bazlar tarafndan, temelde, Osmanldaki ilk aydn hareketi saylan Yeni Osmanllarn devam saylsa da, aralarnda kritik bir fark vardr. Bu fark, Findleyin (1982: II/157) yetkin makalesinde gsterilmitir. Onun da belirttii gibi, ulemann brakt boluu doldurmak zere inisiyatif alan Yeni Osmanllar, slmn din-hukuki ilm geleneine dayanarak, Tanzimat reformcularnn kaybettii meruiyet temelini yeniden kurmaya alyorlard (Findley, 1982: I/149-150; II/160). Namk Kemal ve arkadalar hzlanan tarih iinde zlmeye balayan Osmanl topluluunu bir arada tutabilmek iin sebeb asabiyetlerini yeniden tanmlamaya alyorlard. Onlar tarafndan gn-

TRKYEDE LAKLN TARH DNAMKLER

157

celletirilen geleneksel vatan11 kavram, mmeti ikame edecek ekilde yeni bir st-kimlik ekseni sunuyordu (Mardin, 1996: 363). Yeni Osmanllar nce vatan kavram ile mparatorluun tm mslim ve gayrimslim unsurlarn bir arada tutmay hedefleyen yekpare bir Osmanlclktan, sre iinde giderek sadece Mslman unsurlara dayanan, II. Abdlhamidin szde Panislamist tutumuyla rten bir slmc-Osmanlclk izgisine kaymlard (Gencer, 1998: 24). Heperin (1987: 160) de iaret ettii gibi, II. Abdlhamidin Panislamizmi, Panarabizmden farkl olarak, ulusal-st olmaktan ok uluslararas bir ideolojiydi ve bu yzden gayri dini bir milliyetiliin douuna engel tekil etmedi. mparatorluk genelinde dalga dalga yaylan milliyetilik virs ile 1908 ile 1918 yllar arasnda Balkan Savalar sonucu kaybedilen Avrupa topraklar, Trk milliyetiliine doru tarih ak hzlandrd. Yeni Osmanllarnkine gre, Jn Trklerin, slmn, merkezden kenara dt ideolojik haritalarndaki deiimin ekseninde, millet(community)ten ulus kavramna gei yatyordu (Findley, 1982: II/160). Temelde Krt asll bir slm alimi ve zellikle Limni ve Malta Mektuplarndaki syleme yansd ekliyle iten bir mmin olan Mehmed Ziya Gkalpin bu srecin ideologluunu yapmas da tarihin ve kaderin bir cilvesidir. Kanaatimizce, onun Trk milliyetiliinin teorizasyonu ynndeki abasn, Trk milletindenim, slm mmetindenim, Garp medeniyetindenim (Parla, 1993: 9, 55) eklindeki daha st bir senteze ulama dorultusunda bir adm saymak mmkndr. Trkl Trk milletini ykseltmek eklinde tanmlayan Gkalp, milletin, ne rk, ne kavm, ne coraf, ne siyas, ne de irad bir zmre olduunu belirterek, onu lisan, din ve hars temelinde bir topluluk olarak tanmlamtr (1986: 12-9; 1973: 225-9; 1977: 113-4). Milliyet iin lisan ve hars birlii yannda din birliini de ieren bu tanma gre, millet mmetin iine alnarak, aralarnda sadece bir kapsam(umum/husus) fark ngrlm; bylece Trk milleti deyiminde, nation ve community ayrm anlamn yitirmitir. Gkalpn, zellikle Limni ve Malta Mektuplarnda (1989b) sklkla milletim derken, bunu slm milleti(community) anlamnda din mi, yoksa Trk ulusu (nation) anlamnda etnik bir balamda m kullandn ayrmak gtr. Bunun tarih kklerine B. Lewis (1993: 7, 143) tarafndan iaret edilmitir. Tarih olarak Avrupa zihniyetindeki Trk ile Mslman isimlerinin zdeliinin halen geerliini koruduunu belirten Lewis, bugn bile laik Trkiye Cumhuriyetinde, Trk kelimesinin sadece Mslmanlar iin kullanldn, cumhuriyetin gayri mslim vatandalarnn ise Trk vatanda olarak adlandrldn syler. Bu balamda Trkiye Cumhuriyetinin oluumuna baktmzda, S. S.

11 Nmk Kemlin yazsnn bal (Hubbl-vatan), Hubbl-vatan minel-mn(Vatan sevgisi imandandr) eklindeki bir hadis-i eriften geliyordu. Bu kavramn kullanm etrafnda Osmanly da ieren XIX. asr slam dnyas aydnlarnn bir incelemesi iin bkz. Lewis, 1993: 166-173.

158

BEDR GENCER

nn ulusallama balamnda aktard, Batl Herderyen ve Hegelyen yaklamlardan ok, bni Haldunun asabiye kavramnn aklayc olduu grlmektedir. Esas olarak antik dnyann evrimsel tarih grn srdren bni Haldun, asabiye sayesinde mlk ve hanedanlarn tedavln ngrr. Ona gre hadrat-mlke geildikten sonra ehir-medeniyet hayatnn getirdii lks ve yozlama, asabiyetin ve sonuta lkenin zlmesine yol aar;12 bunu yeni bir asabiyet sahiplerinin kuraca lke izler (Hassan, 1977: 204-5). B. Lewis (1962: 10) de, bni Haldunun, asabiyetin, mlklerin evrimindeki roln anlatrken belirttii gibi, Trk devriminin, imdiye kadar Trk kalm-yani neseb asabiyetini korumu- Anadolu Trklerinin, stanbul ve Rumelinin kozmopolit medeniyetine, Osmanllara kar zaferi anlamna geldiini syler. M. Kemalin eitli yerlerde Trk kavmi nden bahsetmesi de (Karal, 1998: 40) bu faktrn ifadesidir. Burada asabiye Haldunyen kavramlatrmaya uygun olarak sadece bir kurucu ge(constituent) olarak ilemi, Kurulu, Batl ulusallama srecini izlememitir. nn (1997: 264-6) uzun analizini zetleyecek olursak, M. Kemal, kltrel-tarih-sivil bir milliyetilie dayanan bir ulus-inas yerine, devlet, politik toplum13 inasna ynelerek yeni bir vatan ve vatanda kimlii yaratmay hedeflemitir. Nitekim Gkalpin (1973: 287) de Trkiyelilik ile ifade ettii, hukuki-anayasal ierikli bir vatandalk kavram zerinde kafa yormas anlamldr.14 Burada, nn (1997: 260, 264) de yerinde tespit ettii gibi, Tanzimat vizyonunun bir devam sz konusudur. Tanzimat ricali tarafndan bil tefrk-i cins mezheb deyimiyle formle edilen Osmanl kimlii ile Cumhuriyet ricali tarafndan tasarlanan Trk kimlii politik gdlenme asndan birbirleriyle rtmektedir. Belirgin fark, gemi tereddt ve ikilemlerin tasfiyesiyle Cumhuriyeti tercihin kesinlemesidir. Bu vizyonun temel dinamii ise, bizim baka bir yazda ele almay dndmz, derin tarih kkleri olan, kltrel milliyetilie, rekabete dayal bir kimlik tanmndan, sadece, fiziksel, politik varln korunmasna dayal igdsel bir kimlik tanmna geilmesidir. Burada konumuz asndan nem tayan nokta, yeni bir vatan ve vatandalk tanm yaplrken, Haldunyen terimle yeni bir sebeb asabiyetine geilirken, ballk ekseni olarak dind bir ahlakn benimsenmesidir. Vatandalk bann temeli artk, Kantiyen-sekler bir dev ahlakdr (n, 1997: 263). Bu anlamda ulus-devleti inasyla laiklik arasndaki tarih iliki, bizzat M. Kemal
12 Esas konumuz olmad iin fazla ayrntya girme durumunda deil isek de, bni Haldunun son akirdi Ahmed Cevdet Paann da, Osmanlnn zlme srecini, neseb asabiyetinin zlmesi ile akladn kaydetmek ilgin olabilir (aktaran n, 1997: 247). 13 Durkheim tarafndan devlet ile politik toplum arasnda yaplan ayrma ilikin, Guibernau 1996: 21 14 okluk/oulculuk kavramlar ekseninde, Cumhuriyet dneminde Trklk ile Trkiyelilik kimlii arasnda yaanan elikiye ve bunalma ilikin, Ergil, 1997: 87-103. Ayrca anayasal vatandalk kavramna ilikin, age., 129-30.

TRKYEDE LAKLN TARH DNAMKLER

159

tarafndan ifade edilmitir: Milletin, idame-i mevcudiyeti iin efrad arasnda dnd rabta-i mtereke, asrlardan beri gelen ekil ve mahiyetini tebdil etmi, yani millet, din ve mezheb irtibat yerine, Trk milliyeti rabtasyla efradn toplamtr (Karal, 1998: 35; Kili, 1969: 108). Bu yeni kimlik inas srecinin daha dolaysz, avami ifadeleri, baz iirlerde izlenebiliyordu: Ne rmcek, ne yosun,/Ne mucize, ne fsun;/Kbe Arapn olsun,/ankaya bize yeter (Kemaletin Kamu) (Oy, 1989: 67). Tunayann (1981: 136) ifadeleriyle: Atatrk ulusuluu, halis Trk ulusalcl, slmdan nceki medeniliine dayanr ve slm dnyasna Trklerin yenilik ve ilerilik kattn savunur. yleyse Atatrk ulusuluu ne rkdr, ne enternasyonalisttir, ne de mmetidir. Ulusal devlet kadrosu iinde gelimitir. u halde liktir. Bunun iindir ki Ziya Gkalp mmetiler tarafndan Cengiz hastalna tutulmu olmakla itham ediliyordu (age.). Ancak, ikincil, evrensel nitelikli, din ballklarn reddine dayal Trk ulus-devletinin vatandalk inas, rnein Araplarn ulusal kimlik inasnda olduu gibi, romantik bir sylemle, neseb asabiyetinden kalma, uzak, deyim yerindeyse pagan gemilerin diriltilmesine kapaldr.15 Burada Hegelyen ben/teki kavramlatrmasnn gemi/gelecek eklinde zamansal bir boyutta kurgulanmas sz konusudur. Politik toplum temelinde gelecein inas iin, gerek slmi, gerekse yerli, uzak gemiin reddi, sfrlanmas ile belleksiz bir vatanda ngrlmektedir (n, 1997: 262-3).

Devleti kurtarmak iin


Nedensel bir hedefler silsilesi iinde gelien Trk Devrimi, ncelikle istiklal, idame-i mevcudiyet (Tunaya, 1981: 5), her ne pahasna olursa olsun ayakta kalma, bunun iin de medenileme, medeni milletler seviyesine ulama (Tunaya, 1981: 109; Karal, 1998: 5, 40, 42) amacyla yola kmt. Medeniyet, adeta pozitivist an bir insanlk dini gibi alglanyordu; M. Kemale gre: En doru, en hakiki tarikat medeniyet tarikatdr(Tunaya, 1981: 145). stiklal iin medenileme, medenileme iin adalama, adalama iin modernleme, modernleme iin ulusallama ve ulusallama iin laikleme. Ulusallama ile laikleme arasndaki banty yukarda incelemeye altk. imdi modernlemenin yneldii alana eilmek, bizi laiklemenin ikinci dinamiine gtrecektir: devlet. Burada, modernliin yaad krizin en belirgin yansd kavramlardan birini oluturan devletin geirdii servene ilikin ayrntl bir tartmaya girme imkan yoktur. Biz Osmanl siyasetine ilikin yeni makalemizde, gelenek/modernlik dikotomisi ve Dou/Bat btnl iinde geleneksel ehir kavramndan devlete geii incelemeye almtk (Gencer, 2000). Kavramn douu, temelde, Batl dnya grndeki kkl bir deiimin sonucudur. Mikro-koz15 Bunun milliyeti Arap ve Trk tarih-yazmndaki izdmleri iin bkz. Lewis, 1987: 65-68.

160

BEDR GENCER

mos ile makro-kozmos arasnda uyuma dayanan geleneksel dnyann animistik, antropomorfist veya organizmik ontoloji ve epistemolojisine kar Kopernik ile balayan ve Newton ile belirginleen mekanistik dnya gr, irade ve deerden yoksun, bir makine gibi kendi kendine ileyen bir Evren ve Tabiat anlay gelitirmitir. Batda ontolojik tasavvuru ve epistemolojik nclleri kkten deitirmeye balayan bu srecin en nemli sonularndan biri, Batda sosyal bilimlerin gelimesine paralel olarak hkm ahsiyetlerin, gayri ahsi (impersonal) kurgusal znelerin ortaya kmasdr ki state, yukarda geen nation (ulus) ve society (toplum) bunlarn en nemlileridir.16 Batda state teriminin babas, Kopernikin ada olan Machiavellidir (14691527). O, Latince stare kknden gelen talyanca lo stata terimini kullanan ilk kiidir (Merkl, 1972: 57). 476da Bat Roma mparatorluunun k ve 800den sonra Charlemagnenn Kutsal Roma mparatoru olmasyla Kilisenin hkmranlna tabi olan Avrupa, asrlar sren bir politik kaos ve iktidar kavgas sreci yaad. Machiavellinin Kiliseye kar bir iktidar aygt ve hkm ahsiyet olarak modern devlete (state) vcut vermesi, Avrupada iktidar politikasnn douu anlamna geliyordu (Merkl, 1972: 54-8). Bilindii gibi daha sonra Avrupada Fransz Devriminden Napolyona kadar srecek laiklik mcadelesi, Kilise ve Devletin ayrlmas ynnde olacakt. Bu, Devletin Kilise zerinde zaferiyle sonuland; sonuta, Kilise mitinin yerini Devlet miti ald. Kiliseye kar ykselen tepkiler gibi Devlete kar da anarizm gibi tepkiler ykselmekte gecikmedi. Fransz Devriminden sonra bu, dier bir kurgusal zne, ulus ile birletikten sonra (ulusdevleti), Weber tarafndan, modern siyasal-sosyal dnyann temel birimi olarak tanmland. Artk insanlar modern dnemde Yunan Devleti yerine eskiden Yunan Sitesi, Trk Devleti yerine Trk li veya slm Devleti yerine slm Medinesi (ehri) kavramlarnn geerli olduunu unutmulard. Bylece geleneksel dnyann citysinin siyasal topluluk boyutu devlete dnrken, sosyal boyutu da topluma (society) dnecek, ehirin monizmi, devlet/toplum dikotomisine dnt. Kanuninin nl Olmaya devlet cihanda bir nefes shhat gibi beytinde olduu zere, Osmanlnn da dahil olduu geleneksel dnyada hkmdarn/fertlerin ahsna, hakiki bir zneye ait bir vasf olan devlet(kut, majesty), Tanzimat ile zirveye kan Batda modernizasyon, ieride ihtill srecine paralel olarak XIX. asrda resmen state anlamn kazanarak bir iktidar aygt eklinde tzel bir kiilie dnmtr (Gencer, 2000). Ulus kavram rneinde grld zere, Batl dnya grndeki kkl deiimin sonucu olarak, devlet ve toplum gibi kavramlara yansyan tzel kiilerin, sahte-znelerin geliimi, (nce formel, anayasal, sonra felsef) laikleme srecini hazrlamtr. Devrimden sonra Edmund Burke gibi eski, amzda ise
16 Bu kavramlarn evriminin Alman sosyal dncesiyle sk bir balants vardr. Batda sz konusu kavramlar hkm ahsiyet olgusuna oturtan yetkin bir alma iin bkz. Gierke, 1957.

TRKYEDE LAKLN TARH DNAMKLER

161

R.Guenon, F. Schuon gibi yeni-gelenekselci dnrlerin ve Peter L. Berger gibi din sosyologlarnn derinlemesine tartt zere, seklerleme/laikleme srecinin sanld gibi, metafiziin ve vahyin mi, yoksa esas itibariyle sahici gelenein, kutsaln ve hikmetin mi reddi anlamna geldiinin revizyonu bu yaznn kapsam dndadr. Bata verdiimiz snrl tanm asndan ise laikleme ile devletin geliimi arasnda neredeyse nedensel bir iliki sz konusudur. Geleneksel entelektel gndemin temel temalarndan birini oluturan tabii hukuk, Kilisenin yozlamas ve giderek sahneden ekilmesine paralel olarak gndemden dmt. Devletin Kiliseye galebesiyle birlikte ise, gndemi, insan-yapm, pozitif, yani laik hukuk alm, F. Bastiatnn (1990) byk bir duyarllkla vurgulad, hukukun ontolojik adalet kavramyla ikin ilikisi artk gzden kaybolmutu. Bylece pozitivist esprinin gerei olarak, toplum/toplumbilim ilikisinde olduu gibi, devlet/pozitif hukuk ta toplumsal mhendisliin bir formlasyonu haline gelmiti. Batda tabii hukuk araynn kesilmesiyle pozitif (laik) hukukun evriminin, modern devletin geliimine paralel bir seyir izledii (Apter, 1965: 74), birok yazar tarafndan ifade edilmitir. rnein, Engels (1968: 324) hukukun ancak belli bir devlet rgtnn var olduu toplumlar iin sz konusu olabileceini sylyordu. Artk adalet ile ikin ilikisini koparan (pozitif) hukuk, XIX. asr Alman dnyasnda gelitirilen hukuk devleti kavramnn k noktasnda olduu gibi, temelde bir iktidar aygt olarak devlet gcnn, otoritesinin merulatrlmas amacna ynelecekti (Apter, 1965: 74). Buna en arpc rnek kanaatimizce, Hegelin (1998: 153) anayasa hukukundan, devletin haklar eklinde sz etmesidir.17 Batda olduu gibi, Trkiye Cumhuriyetinin kuruluu ile zirvesine kacak modern devletin geliimi ile laikleme arasndaki ilikinin tarih kkenleri gerekte Osmanlya uzanyordu. Osmanlda, geleneksel devlet(kut) ve ehir anlaynn zddna, ran ilahi devlet anlay ve brokratik geleneine dayanan modern devletin izdmnn sonucu olan slm hukuku (fkh) ile nizami (statutory-positive) hukuk arasndaki fiili atlak (Gencer 2000), modernizasyon/ihtilal srecine paralel olarak byd. Bat stnln dengeleme araynn belirginletii Nizam- Cedit, Tanzimat, Merutiyet ve Cumhuriyet devirlerinde ise devleti kurtarma kaygsnn ar basmas, ibrenin gittike slm hukukundan pozitif hukuka doru kaymasna yol at. Gerekten, III. Selimden Mustafa Reit Paaya, II. Abdlhamidden Mustafa Kemal Paaya uzanan izgide grld gibi, devlet elden gidiyor kaygsyla birincil ama hep devleti kurtarmaktr.18 Bu anlaya gre devletin kurtuluu lkenin kurtuluu anlamna gelmektedir.
17 Oysa bilindii gibi, Bastiatnn (1990) da vurgulad zere, etimolojik anlamyla hukuk, haklar, yani insan haklar anlamna gelmektedir. 18 Bu konuda zellikle III. Selimin feryad arpcdr: Allah akna devlet elden gidiyor. Sonra faide vermez. Ben bildiimi size beyan eyledim. Siz de devlette hissemendsiniz (Karal, 1988: 148) (vurgular bana ait).

162

BEDR GENCER

Halinden sonraki nefis muhasebesinde, kzna daima merutiyet taraftar olduunu syleyen II. Abdlhamid, ancak, devletin dalmasn nlemek iin I. Merutiyet anayasasn askya alarak istibdada yneldiini belirtir (Osmanolu, 1984: 173). Kzna, giderek dirayetli yneticilerin azaldndan yaknan II. Abdlhamid, otuz senelik ynetimi iinde kurduu okullardan yetien yeni nesil zabit efendilerin idaresi sayesinde inaallah devletin bir zarara uramamasn temenni ediyordu (Osmanolu, 1984: 174). Gerekten, tarihin cilvesi, M. Kemalin misyonunda, bu zlemin bir tecellisini grmemek mmkn deil. Onun kurduu okullardan yetien bir zabit olarak M. Kemal sayesinde devlet tekrar kurtulmutu. Yeni objektif aratrmalarn da saptad gibi, slmn, artk yaanlan olmaktan kp savunulan bir dstur haline geldii modern dnyada II. Abdlhamid, kanlmaz olarak slm daha ok, ieride modernliin gerei bir toplumsal seferberlik arac, darda ise uluslararas reelpolitikin gerei bir stratejik unsur olarak kulland. Bu esnada ise hi tereddt etmeden devleti kurtarmaya ynelik radikal modernletirme programna devam etti. Bu adan M. Kemalin devlet anlay ve eylem program (Heper 1983), bu izginin yeni bir tarih safhasnda devamndan ibarettir. Modernleme/laikleme ilikisi devlet/toplum dalizmi asndan ele alndnda resim daha da belirginlemektedir. Batl terminoloji asndan modernleme, geni kapsaml sosyo-ekonomik deiim srecini ifade etmekte, siyasal modernleme ise, bu geni kapsaml deiim srecinin siyasal srece yansmas anlamna gelmektedir (Kker, 1995: 39). Ancak toplum eksenli bu Batl modernizasyon kalbnn Trk rneine uyduunu sylemek zordur. z bir ekilde ifade edilirse, Trk nklabnda da temel ama, toplumdan ok devleti modernletirmektir. Gerekte toplumsal modernlemenin tezahrleri olarak grlen eyler, devlet eksenli modernlemenin toplum zerindeki izdmnden ibarettir. rnein Tanzimatta II. Mahmud ile sarktan fese geiin dinamii ve sonularyla, Cumhuriyette festen apkaya geiin dinamii ve sonular temelde ayndr. L. Kker (1995: 132), gemi deneyimden farkl olarak Trk modernlemesine daha toplumsal ve felsefi nitelikli bir istikamet veren yeni bir hedef olarak muasr medeniyet seviyesine ulamay belirtirken, hemen, inasi tarafndan, Tanzimatn mimar Mustafa Reit Paa iin medeniyet rasul gibi cesur bir nitelendirmenin kullanld hatrlatabilir (Oy, 1989: 71). Nitekim Kker, almasnn ayn yerinde, Cumhuriyet dneminde bu yeni kkl hedefle birlikte, geleneksel devleti kurtarma sorununun gndem d kaldn sylerken, baka bir yerinde (1995: 225), muasr medeniyet idealinde ierilen pozitivist boyutun, devleti kurtarma eksenli, merkezden evreye doru gelien eski reformcu gelenei srdrme sonucunu dourduunu belirtmektedir. Modernleme toplumsal bir proje olarak alnsayd, Tunayann (1981: 307) dedii gibi Ktasal laicityden ok, Anglo-Sakson secularismin k noktas olmas gerekirdi. Ancak bu, esas olarak devletin kurtarlmas, modernizasyonu olarak ele aln-

TRKYEDE LAKLN TARH DNAMKLER

163

d iindir ki, basite slm hukukunun devlet alanndan bertaraf edilmesi yeterli bulunmutur.19 Bu, en net Z. Gkalpte, dahas, dzyazlarndan ok didaktik iirlerinde izlenebilir. Halife ve Mfti balkl bir iirinde geleneksel din ve devlet ikizliini vurgulayan Gkalp (1989a: 113), burada dini temsil eden mftinin, devleti temsil eden Halifenin zerk yasama faaliyetinden bamsz ilevini vurgular: ki ey var mukaddes: Biri devlet, biri din;(...)Dinin dahi banda mfti var ki bildirir: Haram ile helli, gnah ile sevab.(...)Ter ii tamamen Zllullhn elinde, /ll-emre itat ntktr bu ess./Knn yapmak-mftiye sormakszn- elinde,/Mercii Urfla cm, Mebsndr rs: Gkalp, (1989a: 116-7) Devlet balkl dier bir iirinde ise daha da ak bir ifade kullanr: Kurn diyor: Eyleyiniz itat/Hakka, sonra Peygambere, devlete!..(...)bdetle itikdda dim/Kitb ile Snnet benim rehberim; /Bu ilerde phem varsa mutlak,/Mftilerin fetvasn dinlerim.... Lkin hukuk dinden ayr bir itir,/Braklm ll-emre, devlete./ Hukuk rfe uymaynca deitir,/rfe uydur demi Tanr millete! Ayrca o, Bdce Birlii ve zamannda sansre uram Mehat (age., 117, 316) balkl iirlerinde de din hukuk ile devlet hukukunun uzlaamayacan vurgulamtr. Burada Gkalpn bilerek veya bilmeyerek vahim anakronizmlere dt, modern (profan) olgular, geleneksel, din terimlerle merulatrma gibi kmaz bir yola sapt grlmektedir. kmaz, nk hayatndan sonra bana geldii gibi, onun, bu ekilde hibir tarafa, avami tabiriyle ne gavura, ne Mslmana yaranamayaca bellidir. Zira onun teri yetkisine sahip addettii Halife ve Ull-emrin modern devlet kurumuyla hibir alakas olmad, teri kaynaklar olarak rf ve icmann kendine zg ieriklere sahip olduu bilinmektedir. Bylece, Hissimin babas Namk Kemal, fikrimin babas Ziya Gkalp sz (Parla, 1993: 9) muvacehesinde, Trk devriminin mukadderatn, M. Kemalin hissinin babasndan ok fikrinin babasnn belirledii grlmektedir. Zira slmn yaanan din olmaktan kp ideolojiye dnmeye balad srete, Namk Kemal, slmi kimlii kanlmaz bir krize sevkeden devlet mitiyle20 ciddi bir hesaplamaya girimi, lmeden nce yazd son yazda ise, Beer rn kanunlarn, asla eri kanunlarn yerini tutamayacan belirterek nihai
19 Trk laiklemesini, toplumsal dzeyde Osmanlnn feodal-teokratik yapsyla aklama yaklamlarna kar Niyazi Berkes (1978: 22; 1984: 87) yle der: Dn hayatnn en yksek dzeyinde bulunan aydnlar bile onu tanmlarken, kimi kez feodal, kimi kez teokratik bir dzen olarak, kimi kez de ikisi birlikte olarak tanmlarlar. Gerekte bu tanmlamalarn ikisi de Osmanl geleneine, onun geleneksel niteliine hem yabanc, hem aykrdr. Osmanl Rejimi ne feodaldir, ne de teokratiktir; hele hem feodal hem teokratik hi deildir. 20 S. S.nn (1997: 257-8) devlet mitini srdren aydnlar iine Namk Kemali de katmasn ihtiyatla karlamak gerek. Zira nn kendisinden alnt yapt adalet ve bizim dikkat ektiimiz (Gencer, 1998: 148) terakki (iktisadi kalknma) balamlarnda olduu gibi, Kemal in devlete yapt vurgular, ilkesel deil, tamamyla artl ve konjonktreldir.

164

BEDR GENCER

hkmn vermitir (Gencer, 1998: 145, 159). te, Namk Kemalinkine gre, Ziya Gkalp dncesinin temel zaaf noktas da budur; kutsal devlet mitini srdrmesi.21 Tarih iinde vahim bir anlam arplmasna urayarak onun gznde mukaddes teveme dnen din devlet, bizim ispatladmz gibi (Gencer, 2000), religion and state deil, aslen, hkmdarn ahsna ait vasflar olarak piety and majesty anlamna geliyordu. Gkalp, temelde ulus ile millet (mmetcommunity) kavramlar arasndaki gerilimin22 farknda olduu iin slm dncesi asndan baz k noktalar bulabiliyordu. Ancak onu, gl slmi idealizmine ramen kanlmaz bir laiklemeye sevkeden ey, kutsal devlet mitini srdrmesi olmutur. Nitekim bu noktada S. S. nn (1997: 269-70) vard sonularla bizim bulgularmz rtmektedir. Trkiyede milliyetiliin laik bir erevede balad ve daha sonra dinselletirildii ok sk ve biraz da abartl olarak vurgulanmaktadr. Oysa atma iki farkl kulvarda yryen, biri politik dieri ise kltrel-milli nitelikteki kimliin mcadelesidir.(...) Nereden baklrsa baklsn Trkiyede laik gelimelerle ykl olan sre devlet kurma (state-building) srecidir. Bat dnyasnn yaad devlet krizinin Dou-slm-Trk dnyasna daha da sancl olarak yansmas mukadderdi. Zira Batnn uzun Kilise-Devlet rekabeti tarihinde belli bir uzlama noktas bulunmu, Kilise ile zdelemekten kan din, sosyal hayatta gereken rol alm, oulculuk ve demokrasinin oturmas ve sivil toplumun gelimesiyle devletin arl hafifletilerek belli k noktalar salanabilmiti (Apter, 1965: 67-8). Ancak Bat ile Dou-Osmanl-Trk dnyasnn devlet anlaylar arasnda kritik bir fark vard. Rousseau gibi dnrlere dayanan Batl anlaya gre devlet, sosyal szlemeye dayanan bir icat, conventiondr; profan bir eydir. amzda Hannah Arendt gibi dnrlerin de gsterdii gibi, Batda, bu szlemenin tekrar citynin, civil societynin lehine bozulmas ynnde bir eilim bulmak mmkndr. Oysa Rousseaudan ok, onu akn bir konuma oturtan Hegele yakn den Trk geleneinde (Heper, 1985: 216) devlet, sacred bir eydir; kutsal devletin23 bekas her eyin stndedir. Peyami Safaya gre de, daha ok aklc Greko-Romen geleneiyle birleen slmda olmayan bu ilah devlet anlay, slm-Osmanl dnyasna eski

21 Nitekim milliyetilii politik olmaktan ok kltrel bir temele dayanan Yusuf Akura iin sorun, devletin nasl kurtarlacandan ok, Trkln birliinin nasl salanacadr. Bu nedenle Selanikte Gen Kalemler evresinde Ziya Gkalp ve arkadalarnn devleti saplantlar onlar hayrete dryordu (n, 1997: 257). 22 rnein daha nce de grld gibi, bu noktada M. Kemal ile Z. Gkalp ak bir tezat iindeydi ( n, 1997: 263-4 ). 23 Bildiimiz kadaryla btn Trk tarihinde ilk kez 1982 anayasasnda devletin kutsall resmen ifade edilmitir. Ancak Ebedi Trk vatan ve milletinin btnlne ve kutsal Trk devletinin varlna kar eklindeki bu balang ifadesi 1995 ylnda yaplan deiiklikle getirilen ... Yce Trk devletinin ifadesiyle ksmen seklerize edilmitir.

TRKYEDE LAKLN TARH DNAMKLER

165

rann mirasdr (lken, 1979: 441).24 Belirttiimiz gibi, Osmanlda pozitif hukukun evrimi, modern devletin evrimine paralel gerekletiinden akn devlet kavramn sorgulamadan, anakronik bir ekilde kanun/eriat dikotomisini tartmann fazla bir anlam yoktu. Nitekim Niyazi Berkes (1984: 22) bile, olduka plak-avami bir sylemle, Trkiyenin Cumhuriyet ile laiklie geiini, esas itibariyle (kutsal) devletin bekas gdsyle aklar, merulatrr: Trk rneinde dinle devletin karmaklnn zorunlu olarak ayrlmas sayesinde, Devlet yok olmaktan kurtulmutur. (..)Siyasal Trk varln en stte gremeyen nalnl dinciler Kemalizmdeki Devlet ilkesinin bu noktadaki anlamn kavrayamazlar. Devletilikle laiklik ilkeleri arasndaki iliki tarihsel bir ikizliktir (vurgular bana ait). Yani buna gre geleneksel din devlet ikizliinin yerini, laiklik devlet almt! Tunayann (1981: 306-9) yaklam da bundan ok farkl deildir. Bu mantktan hareketle u hkme varabiliriz: Eer, zaman iinde Osmanldan Trkiyeye, majestyden statee, devlet, tzel bir kii olarak bir iktidar aygtna, kutsal bir varla dnmemi olsayd, Tarhanlnn (1993) kitabnn balnda yanstld zere, Trk devletinin kimlii laiklik ile Trk milletinin kimlii slm arasndaki vahim tarih gerilim yaanmazd. Geleneksel forml, bilindii gibi din devlet, mlk millet idi; bunun ada versiyonu ise devleti ve milleti ile blnmez btnlk idi. Ancak bu, belirttiimiz gibi artk, Osmanldaki devlet deildi ve sivil toplumun devlet iinde erimesi gerektiini savunan Hegelyen felsefeden mlhem (n, 1997: 241, 262) bu devlet/millet zdelii, zamanla devlet/millet (toplum) kartlna dnecekti.25 Osmanl dneminde de ynetici sekinlerin ran monarik, emperyal kkenli secular kimlii ile halkn Mslman kimlii arasnda belli bir tefvt vard; ancak erif Mardinin (1995: 70) son almalarnda gsterdii gibi, Osmanl siyasi toplumu ile sivil toplumu arasnda zarif bir ayrmn baaryla gerekletirilebilmi ve ynetenler ile ynetilenler arasnda eitli kanallar sayesinde ortak bir dilin yaratlabilmi olmasndan dolay bu, byk bir sknt dourmamt. Oysa zellikle Trkiye gibi, seklerizm temelinden yoksun, ideolojik maniplasyona msait bir laiklii benimseyen ulusal devletlerin zndeki totalitarizmin (Giddens, 1985) sivil toplumun zuhuruna imkan vermeyen nitelii, bu kimlikler farkllamasn, vahim bir gerilim sebebi haline getirmektedir. Batda Devletin Kiliseye kar mcadelesi, siyasetin geleneksel anlamnda kritik bir nitel deiim gerekletirerek iktidar politikasnn yolunu amt.
24 Bu kutsal devlet kltr Trkiyede yaayan tm insanlarn damarlarna kadar sinmitir. lber Ortayl, bir ara televizyonda, rnein Mlkiyede Rousseauyu, devletin sosyal szlemeye dayal niteliini anlatan hocalarn, dar ktktan sonra adeta esas kimliklerine dnerek, nasl devletin l menfaatlerinden bahisle, kutsal devlet kltrn seslendirdiklerini anlatyordu. 25 Trkiyedeki devlet geleneinin Kta Avrupasnnkine benzer, cemaat esprisini ieren patrimonyal bir erevede analizi iin bkz. Sarbay, 1995: 156; 1998: 28.

166

BEDR GENCER

Tanzimat ile birlikte, siyas yapnn geleneksel (patrimonyal-slmi) niteliklerinin trplenmesi ve brokratik niteliinin n plana kmas, bizde de siyasetin iktidar esprisini glendirdi. Cumhuriyetle ile pekien bu anlaya gre siyaset, ynetim srecinden ok bir hkmetme olgusu haline geldi. Etki/tepki, iktidar/muhalefet ilikisi sonucu, bu bir devleti kapma/kaptrmama mcadelesine dnt. Geleneksel din elden gidiyor slogannn yerini laiklik elden gidiyor ald; srekli slmn devlete egemen olaca vehmiyle bask altnda tutulmasna alld. Oysa ne devleti kapma, ne de kaptrmama mcadelesi verenler, geleneksel dnyada olduu gibi, slmda da devlet(state) diye bir kurumun olmadn, slm hukukunun devlet gibi bir kurumla herhangi bir iinin olamayacan gzden karyorlard. Bu balamda 1924 Anayasasnn 2. maddesindeki Trkiye Devletinin dini, Dini slmdr ifadesi, muhalin talebiydi. Tunayann (1981: 309) da -tersinden bir amala- ifade ettii gibi, hakik bir ahsn veya insan topluluunun dini olabilir ama hkm bir ahsn, devletin dini olabilir miydi? Bu nedenle, (huzurunda Tunaya tarafndan selamlanan . nnnn inisiyatifiyle) 1928 tarihli tadilat ile bu hkmn anayasadan karlmas (Erdem, 1982: 31, 41), eyann tabiat gerei idi. Tanzimattan Cumhuriyete modern devletin ykseliine paralel olarak ibre gittike slm hukukundan, pozitif/laik hukuka kayarak birincisinin sahneden ekilmesi sonucunu dourdu. Oysa tarihin hzland ve siyas varl koruma kaygsnn dorua kt bu srete, zellikle Namk Kemalin ok abalamasna ramen, hibir zaman, serinkanllkla, Osmanlnn gerekten eriat yznden mi gerilediini tartma frsat olmad. Tarih alm ban gidiyordu ve ou ey bir oldubittiye geliyordu. Aydnlar ile ulema, slm mni-i terakkidir ile zmin-i terakkidir tezleri arasnda gidip geliyordu. Birincisi, eriat, yar-byl, yar-korkun bir mit gibi alglayan Osmanl-Trk elitlerinin gzden kard nokta, eriat ile fkh arasndaki ince ve fakat kritik farkt.26 Normalde ikisi de slm hukuku karlnda kullanlan bu iki terim arasndaki fark neydi? Balattklar itim usl-i fkh tartmalar ile, gnmzde sosyal bilimleri slmiletirme eklindeki slmi epistemolojik arayn btn slm dnyasndaki ncleri saylan Namk Kemal ile Ziya Gkalp (entrk, 1996), bu iki terim arasndaki fark kukusuz gnmz ilahiyat profesrlerinden ok daha iyi biliyorlard. Kabaca sylersek, eriat, slmn tabii hukuk, fkh ise pozitif (cari) hukuk boyutuna tekabl ediyordu. Dolaysyla, fikir yrtrken slm hukukunun hangi dzeyde yetersiz olduunun tasrihi nemliydi. kincisi, slm hukukunun ada dnyada yeterliliini sorgularken hangi erevede sorusu ne kyordu. Belirttiimiz gibi, geleneksel dnya gr uyarnca slm, devlet gibi iktidar aygt kabilinden bir tzel kiiye yabanc olduu iin, onun ihtiyalarna cevap verebilecek kapasitede olup olmamas sor26 Bu farka ilikin bir fikir iin, el-Azme, 1992: 318-36.

TRKYEDE LAKLN TARH DNAMKLER

167

gulanamazd. Biz (Gencer, 2000), gelenekselci ekole uyarak, geleneksel dnyann bilgi kaynaklarnn hikmet esprisi muvacehesinde nasl birbirlerine eklemlendiini, bir st-dil ve hayat tarz olarak ahlaka ilikin slm dnyasnda yazlan eserlerin byk lde Plato ve Aristoya dayandn, dolaysyla tevhidi paradigma dnda son tahlilde slm hukuku, siyaseti, ahlak gibi deyimlerin de fazla anlaml olmadn gstermeye almtk. Dolaysyla, nasl Batnn bu geleneksel, otantik bilgi (logos) ve yasas (nomos), Durkheim tarafndan anomie terimiyle ifade edildii zere, devlet ve toplum gibi modernliin rn znelerin karsnda ekildiyse, slm ve hukuku da ayn eyi yapt. Bu anlamda Osmanlya zg bir vaka olarak Mecellenin akbeti ibret vericidir. slm hukuku, Anglo-Amerikan mterek hukuku (common law) gibi meseleci (decisional) bir hukuktur. Dolaysyla Ahmed Cevdet Paann slm hukukunun kamusal arlkl bir ksmn, doasna aykr olduu halde, Ktasal nizami(statutory) hukuk tarznda tedvin (codification) etmesi bir bidatt. Belli ki hikmet-i hkmet esprisine tam anlamyla vakf bu alimin devlet ihtiyalaryla slm hukukunu badatrma ynndeki azminin rn bu aba beyhude idi. Gyabi ve anlaml bir iblm ile Namk Kemal, slm hukukunun tabii, Cevdet Paa ise pozitif boyutunun gzden geirilmesi iin uramlard; ancak ksa vadede ikisinin abas da karlksz kald. Mecelle, deyim yerindeyse, Cevdet Paa gibi alimlerin azim ve idealizmine rnek bir hatra olarak kald. nk, slm hukuku, tabir caizse, kendi varlk sebebinin dnda bir alanda (devlet) beeri hukukla yara koulamazd. Kuran tarafndan tayin edildii gibi, tabii hukuk, adl-i ilahnin kanunlarnda ihtiva edilmiti, Namk Kemale gre, hfz- ilahiye alnm olduundan eriat, ancak askya alnabilir, ancak en byk fatihler tarafndan bile tadil edilemezdi. Rosenthaln (1965: 33) belirttii gibi, Kemal Atatrk ve TBMM, gerekten eriat askya almt; Namk Kemal, bu gayb lnn tecellisini pek ngremezdi. Ancak tam aksine tarihin seyri, M. Kemalin hissinin babasnn ngrlerinin doru olduunu gsteriyordu. Fikrinin babas Ziya Gkalpn istedii devlete layk hukuka karlk, onun istedii eriata layk topluluk idi. Bu oluuncaya kadar o, ancak askya alnabilirdi. Batda Hristiyanln bana gelen eyin asla slmn bana gelmesi sz konusu olamazd. Glasner (1977) gibi seklerizasyon sosyologlarnn yapt ayrma gre, Trk laiklemesinde slmn yaad, politik alandan ekilme eklinde bir kurumsal (dardan) seklerizasyon idi; Hristiyanln bana geldii zere normatif (ieriden) bir seklerizasyon deildi. Normatif boyutta laikleme teebbsleri ve Heperin (1987: 163) deyimiyle, slmn tad sivil bir din potansiyeli ise baka yazlarn konusudur.

168
KAYNAKA

BEDR GENCER

Apter D. E. (1965) Political religion in the new nations, Clifford Geertz (der.) Old Societies and New States iinde, The Free Press, New York, 57-104. Aydemir, . S. (1974) Kahramanlar Domalyd, ada, stanbul. el-Azme, A. (der.) (1992) Sosyal ve Tarihi Balam inde slm Hukuku, (ev.) Fethi Gedikli, z, stanbul. Bastiat, F. (1990) The Law, (ev.) Dean Russel, FEE, New York. Berger, P . L. (1969) The Sacred Canopy: Elements of a Sociological Theory of Religion, Anchor Books, New York. Berkes, N. (1978) Trkiyede adalama, Dou-Bat, stanbul. (1984) Teokrasi ve Laiklik, Adam, stanbul. Bozkurt, G. (1996a) Gayrimslim Osmanl Vatandalarnn Hukuki Durumu (1839-1914), TTK, Ankara. (1996b) Bat Hukukunun Trkiyede Benimsenmesi, TTK, Ankara. Daver, B. (1955) Trkiye Cumhuriyetinde Laiklik, SBF, Ankara. Engels, F. (1968) The Origin of the Family, Private Property and the State, International Publishers, New York. Erdem, T. (1982) Anayasalar ve Seim Kanunlar 1876-1982, Milliyet, stanbul. Ergil, D. (1997) Krk Aynada Kendini Arayan Trkiye, Doruk, Ankara. Etzioni-Halevy, E. (1985) Bureaucracy and Democracy: A Political Dilemma, RKP , Londra. Findley, C. V. (1982) The advent of ideology in the Islamic Middle East, Studia Islamica (I) LV: 143168; (II) LVI: 147-180 Gencer, B. (1998) slm Modernizmi ve Osmanl Devleti: Osmanl ve Msr slm Modernizmi Deneyimlerinin Karlatrmal Bir ncelemesi 1839-1923, Yaynlanmam Doktora Tezi, Uluslararas likiler Blm, stanbul. (2000) Osmanl siyas felsefe ve rejimi: kuruluun 700. yldnm mnasebetiyle bir icmal, Akademik Aratrmalar Dergisi, 4 (1), 18-50. Giddens, A. (1985) The Nation-State and Violence, Polity, Cambridge. Gierke, O. (1957) Natural Law and the Theory of Society, (ev.) Ernest Barker, Beacon, Boston. Glasner, P. E. (1977) The Sociology of Secularization: A Critique of Concept, Routledge & Kegan, Londra. Gkalp, Z. (1973) Terbiyenin Sosyal ve Kltrel Temelleri, MEB, stanbul. (1977) Malta Konferanslar, Kltr Bakanl, Ankara. (1986) Trkln Esaslar, Kltr Bakanl, Ankara. (1989a) iirler ve Halk Masallar, TTK, Ankara. (1989b) Limni ve Malta Mektuplar, TTK, Ankara. Guibernau, M. (1996) Nationalisms: The Nations-State and Nationalisms in the Twentieth-Century, Polity, Cambridge. Hassan, . (1977) bn Haldunun Metodu ve Siyaset Teorisi, A SBF, Ankara. Hegel, G.W. F. (1998) Hegels Political Writings, (ev.) T.M. Knox, OUP , Oxford. Heper, M. (1983) Atatrkte devlet dncesi ada Dncenin Inda Atatrk iinde, Nejat F. Eczacba Vakf, stanbul, 207-44. (1985) The State Tradition in Turkey, The Eothen Walkington, ngiltere.

TRKYEDE LAKLN TARH DNAMKLER

169

(1987) Some notes on state and Islam in Turkey, Studies on Turkish-Arab Relations II, 157-64. Hudson, M. C. (1980) Islam and political development John L. Esposito (der.), Islam and Development: Religion and Sociopolitical Change iinde, SUP , Syracuse, 1-24. Karal, E. Z. (1988) Selim IIIn Hat-t Hmayunlar-Nizam- Cedit-, 1789-1807, TTK, Ankara. (der.) (1998) Atatrkten Dnceler, ODT, Ankara. Kili, S. (1969) Kemalism, Robert College, stanbul. Kker, L. (1995) Modernleme Kemalizm ve Demokrasi, letiim, stanbul. Lewis, B. (1962) The Emergence of Modern Turkey, Oxford UP , Londra. (1987) History Remembered Recovered Invented, Touchstone, New York. (1993) Islam and the West, Oxford UP , New York. Mardin, . (1995) yiler ve ktler Mustafa zel (der.), Tarih Risaleleri iinde, z, stanbul, 61-82. (1996) Yeni Osmanl Dncesinin Douu, letiim, stanbul. Martin, D. (1993) A General Theory of Secularization, Gregg Revivals, Hampshire. Meri, C. (1996) Umrandan Uygarla, letiim, stanbul. Merkl, P . H. (1972) Political Continuity and Change, Harper & Row, New York. Osmanolu, A. (1984) Babam Sultan Abdlhamid, Seluk, stanbul. Oy, A. (1989) iir Dnyamzda Atatrk, TDK, Ankara. n, S. S. (1997) Politik Kltr Yazlar: Sreler Kiiler, Asa, Bursa. Parla, T. (1993) Ziya Gkalp Kemalizm ve Trkiyede Korporatizm, letiim, stanbul. Rosenthal, E. I. J. (1965) Islam in the Modern National State, CUP , Cambridge. Sarbay, A. Y. (1995) Postmodernite Sivil Toplum ve slm, letiim, stanbul. (1998) Siyaset Demokrasi ve Kimlik, Asa, Bursa. Simon, H. (1978) Ibn Khalduns Science of Human Culture, (ev.) Fuad Baali, S.M. Ashraf, Lahore. entrk, R. (1996) slm Dnyasnda Modernleme ve Toplumbilim, z, stanbul. Tarhanl, . B. (1993) Mslman Toplum Laik Devlet, Afa, stanbul. Tunaya, T. Z. (1981) Devrim Hareketleri inde Atatrk ve Atatrklk, Turhan, Ankara. lken, H. Z. (1979) Trkiyede ada Dnce Tarihi, lken, stanbul.

170

BEDR GENCER

The historic dynamics of laicity in Turkey

In this paper, it is pointed out that the concepts nation and state signify the underlying dynamics of the process of Turkish laicization. Unlike the AngloSaxon concept of secularization involving a transformation in weltanschauung, Turkish laicization means the official disestablishment of religion, i.e. the exclusion of Islam from state affairs. This process of laicization was rooted in two concepts that run parallel to that which took place in the West. Roughly stating, nation, as opposed to community, denotes a modern, fictitious political entity. At this point, the Haldunian conception of esprit de corps (asabiyah) provides us a conceptual tool to explain this transformation. But, in the modern era what defied the Haldunian conception of asabiyah, so far as the quasi-nationalistic sentiment was concerned, was its novel ideological character. The nationalistic ideas of French Revolution affected the multi-ethnic empires like the Ottoman Empire. The replacing of community by nation was the main shift in the ideological map of the Young Turks. Turkey was forced inescapably to slant toward nationalism by stripping of its secondary loyalties determined by the historic zeal for Islamic cause. The Turkish nationalism displayed a critical difference from its Western counterpart: rather than a process of nation-building based upon a cultural-civil-historic nationalism, the republican cadres led by Mustafa Kemal tried to form a new political identity, driven by the secular, Kantian duty ethics. In the Turkish case, state, rather than nation, was considered to be the main actor of laicization. In the course of the Western history, a modern, fictitious subject, corporate body called State, emerged as an apparatus of power against the Church. During this process the search for natural law as an embodiment of the ontological conception of justice had already disappeared. Accordingly, man-made, positive law that emerged as a result of the triumph of the state over the church appeared to be the law of state. This was the very case with the process of Turkish laicization, given the traditional top priority of the state. The Islamic law, being essentially a civil (quintessentially, belonging to the city) law, has nothing to do with such a corporate body as state. Given this fact, the justification for a drastic movement of laiciza-

TRKYEDE LAKLN TARH DNAMKLER

171

tion in Turkey was quite simple; it was for the survival of the state. This tendency was further fostered by Ziya Gkalp, the ideologue of the Republic who laid the main stress on the salvation of the state. The Turkish state was saved at the expense of Islam. With its natural and positive dimensions the world of nationstate left no room for Islamic law.

172

Krt airetleri, airet liderleri ve global sreler: Hakkaride Oramar rnei*


Lale Yaln-Heckmann**

Ferit Edgnn bir hikyesi zerine kurulmu olan Hakkaride Bir Mevsim filminde yle bir sahne vardr: entelektel ve ehir kkenli (Genco Erkal tarafndan oynanan) bir ky retmeni (ksa bir mddet evvel vefat eden Erkan Ycel tarafndan oynanan) kaakyla beraber bir evin damnda melmi konumaktalar. Evin damndan Anitos kyn evreleyen muhteem da panaromas grnmektedir. Krt kaak kyn yabancsn temsil etmektedir, hikyenin de dieridir; sz karmak ve gizem doludur. Bu havasyla sanki yabandaki retmenin yabancln kiilendirmektedir. Bir sre sessiz dururlar, bu sessizlik gizemli ve yumuak sesli kaak tarafndan bozulur. retmene, ok uzaklarda, dalarn tesinde, Oramarda, bir evi olduunu anlatr. retmen merakla kaakya bakar ve sahne gene bu esrarl havada kapanr: Bu kaaknn zlemini ektii tedeki yer daha dost bir mekn mdr? Oradaki insanlar retmenin kaderi ve bir mevsimlik mekn olan bu kydeki insanlardan daha m mutludurlar, daha m konukandrlar, daha m refahtadrlar? Bu sorular cevapsz kalr. Bu sahne kanmca Krt topraklarn ve insanlarn sarmalayan Oryantalist yaklamn romantik egzotizmini gzel tiplemektedir. Yazar Ferit Edg, Edward

(*) Bu makale G. Paleczek-Rasuly ve P . Stirling tarafndan yayna hazrlanan Social Processes in the History of the Turkish Republic (University of Kent Press, ngiltere) iin yazlm olup, Trke evirisinde baz eklemeler ve deiiklikler yaplmtr. Makalenin ilk halini okuyan, detayl yorum ve nerileri iin rahmetli Paul Stirlinge teekkr borluyum. Oramar aireti beni misafir edip, yaamlarna burnumu sokmama tahamml ederek bu almay mmkn kld. Ayn ekilde airet lideri de hem benle grlerini paylat, defalarca arlad, yaznn ierii zerinde eletirileriyle, eksik ve yanl yorumlar dzeltmemde ve haritay tasarlamamda yardmc oldu. Burada hepsine iten teekkrlerimi iletmek istiyorum. Haliyle yorum ve olaylar aktarmadaki olabilecek hatalardan son kertede kendim sorumluyum. (**)Max Planck Enstits, Nrnberg.
TOPLUM VE BLM 84, BAHAR 2000

HAKKARDE ORAMAR RNE

173

Saidin tam kasdettii ekilde Oryantalist saylmasa da, Trkiyedeki entelektel kesimle paylat birikim, Krtleri onlarn yaadklar evredeki gibi vahi ve anlalmaz doalaryla ve bu doann coraf ve fizik doayla rtmesiyle betimler.1 Krtlerin vahi tabiatlar aslnda tannm Oryantalist yazar Karl Maydan bile nce sz konusu olmutur (bkz. May, 1951). rnein Evliya elebi Hakkari airetlerinin adetlerinden vahi ve acaip diye sz eder.2 Bu airetlerin vahi olduu kadar sava karakterleri ve zellikle Oramar airetinde grld halleri bir Rus diplomat olarak randa Urmiye ve evresini gezen ve sonradan Krtler hakknda epey bilimsel yaynlar olan Basil Nikitine tarafndan da ele alnmtr. Nikitine Birinci Dnya Sava srasnda Oramar blgesini gezmi olup, yreyi yle anlatr:
Ulalmaz doruklar, yarlar, kapanlar, uurumlar, dev kayalarn kaosu, karlarla kapl yksek vadiler, derin kanyonlar, Rudbar- in aynn mavi-yeil rengi, tehlikeli geitler, hemen tamamen yolsuz, unutulmu bir ke. Btn bunlar grdkten sonra ancak yrenin insann anlamak mmkn olur. Vahi ve kaba, hoyrat ve cesur, evrelerindeki doaya benziyorlar (Nikitine ve Soane, 1923-25: 69-70).

Dardan yaplm bu imaj bugn ite de kabullenilmi bir imaj olmutur. rnein Hakkarili yazar Muhsin Kzlkaya yredeki yallardan derledii Oramar airetinin lideri Sutonun hikyesini Eski Zaman Ekiyalar kitabnda yle anlatmaktadr:
Oremarda bir yazlmaz tarih yaanm. Cmle airetlerin tepime alan. ok kanlar dklm, ok yiitler topra pm. Bir yiit retme iftlii.. Bir acmaszlk diyar. Bir bakaldr yurdu.. (..) Oremar... -ki orada can gitmede, lm gz syrtmada- her yan dalardan ibaret. Dalar, dalar; bir de airet, aa, bey ve cmle sfat tepimede, gllk kavgasnda (Kzlkaya, 1991: 17).

imdi baka bir mekna ve zamana geelim. Gelimi sanayi lkesi Almanyann eskimi sanayisinin izlerini tayan Ruhr blgesinin kk bir ehrindeyiz. ilerin ve emeklilerin oturduu kk eski gri evlerin arasnda yenicene bir apartman blounda kars ve alt ocuu ile Oramar airetinin ellisine merdiven dayam airet lideri yaamakta. Kendisi siyas mlteci ve srgnde Krt politikacs. Krt politikasnn gerekleri uyarnca sk seyahetlere kmakta ve toplantlarn ve grmelerini gereinde cep telefonuyla belirlemekte. Nitekim ben de kendisine nce cep telefonuyla ulatm ve ilk grme iin randevu al1 Vahi Douya (yani Krtlere) bu romantik ve popler yaklam son zamanlarda ok tutunan Ekiya filminde de grlmekte. Yldrm Trker film hakknda Radikal gazetesinin Pazar ekinde yazd bir yazsnda yapmclar kadar seyircilerin de bu yaklamn eletirerek, Trkiyenin Dousuna, sanki buras masallar lkesiymi, sanki politik ierik ve sava gibi keskin atmalar hi olmuyormu, hi PKK olgusu yokmu gibi bakmakla sulamakta. 2 Evliya, Hakkarili savalar korkun grntl diye anlattktan sonra, ayakkablarnn savata kalkan olarak kullanlacak kadar byk olduunu da anlatmakta. Bkz. Evliya elebi (1976:1226).

174

LALE YALIN-HECKMANN

dm. Grmemiz srasnda Hakkariden gelen bir telefonda grt kiiye, (airetlisi miydi?), silahl atmada len gerilla olunun cesedini alabilmek iin ne yapmas gerektiini izah ediyordu. Airet lideri geni evinde her trl Trke ve Krte yayn kanallarn izleme olanaklarna sahip. Delikanl olu da Krte yayn yapan bir televizyon kanalnda folklre ktn vgyle anlatt. Hatta bir kere Alman televizyonunda da km, ama bu Nevruz gsterilerinde polisin mdahelesi srasndaym. Krtlerin katliamna Alman polisinin de bu mdaheleyle ortak olduunu, onun iin polise gsterilen -iddet kullanarak da olsa- direnmenin anlalr olduunu sylyordu. Bylece vahi Krt imajnn son halkas Alman kamuoyu iersinde retiliyor ve daire tamamlanyordu. Bu rnekler bize ne gsteriyor? Bir bakma rneklerin ok farkl konulara deindii dnlebilir: zellikle birinci rnek temsil etme sorunlarnn, sosyal gereklerin idealletirilmi, efsaneletirilmi ve asliletirilmi (essentialist) betimlemelerine ait sorunlar diye dnlebilir. Bir bakma bu dorudur da; Krtler hakkndaki edebi ve ksmen sosyal bilimsel sylem de ciddi olarak asliletirilmeden ve zaman zaman da romantizmden etkilenmitir. Ne var ki btn imajlarda olduu gibi bu imajn da bir kendine yansmas vardr. Bu asliletirilme ve temsil etme talepleri sadece dtan bakanlara zg deil; yerli temsillerde de iz brakmakta ve etkisini gstermekte. Bu birbiriyle ilgisiz gibi grnen durumlarn arasnda meknsal, tarih ve siyasi devamllklar olduu savndaym. Bu balant ksmen globalleme sreleriyle alkal, ksmen de bu yredeki siyasi gelimelerle, Trkiye ve Ortadounun genelindeki gelimelerle balantl. Burada ele almak istediim noktalar, yukarda verdiim birbirine tezatl rneklerle sivriltilerek, bu yrenin airet ortamnda grlen devamllklar ve deiimi saptama abalaryla iie. Airet ortamndaki ideolojik deiimleri saptamak, genelde ele almak istediim bir konu. Daha da zelinde, u sorunlara deinmek istemekteyim: airet sisteminin iindeki insanlarn balar, bamllklar ve kimlikleri nasl dardan bakanlarn tanm ve fikirleriyle etkilemekte; bu etkileimin airetilik ve airet sisteminde ne gibi sonulara yol atn ve bunun da tesinde bu etkileimlerin dier ideolojik sistemlerle de nasl bir iliki iinde olup, airetlilere ne gibi ideolojik alternatifler sunduunu ele almak istiyorum. Burada bir rnek olay temelinde Oramar airetini incelemekteyim; tabi ki bu yntemin de sakncalar olacaktr, bir aireti odak noktas yapmak, onu bir sosyal grupmu gibi gstermeye, onun asliletirilmesine ya da cemaatletirilmesine yol aabilir. Bu tehlikelerin farkndaym. Ancak byle bir odaklamayla, geni erevede meydana gelen siyasi ve ideolojik deiimlerin Oramar kimliine sahip olmann anlamn gemite ve gnmzde nasl belirlediini anlamamza yardmc olacan dnmekte, bu srecin bir airet baznda incelenmesiyle airet sistemi hakkndaki bilgilerimizi geniletme frsat bulacamza inanmaktaym.

HAKKARDE ORAMAR RNE

175

Bu yaznn erevesi Cevdet diye adlandrdm Oramar airet lideriyle3 ilk olarak 1996da yaptm grmeye ve bu yln banda yeniden ynelttiim sorulara verdii cevaplara dayaldr. Daha nceki yazlarmda (bkz. Yaln-Heckmann, 1990, 1991) Oramar ve dier airetleri ilgilendiren yerel politikalar ve politik sreleri daha ziyade normal airetlilerin, yani tabandan kiilerin bak asndan ele almtm. Bu sefer politik srelere yukardan aaya bakmaya alacam. Bylece daha evvel ileri srdm tezlerin geerliliini de snamak ve yeniden dnmek imkn bulacama inanyorum. Bir dier ama da, liderler ve taraftarlar konularna eilmek. Daha da zelinde, irdelemek istediim sorun yle: airet ii ilikiler tepeden bakldnda da m ayn zellikleri gstermekte? Burada ksa bir parantez ap, airet liderlii konusuna ksaca bir giri yapmak istiyorum. Airet liderinin aireti temsil etme nitelii zellikle dier airet ya da airete benzer dier sosyal ve siyasal birimlere kar geerli, rnein dier airetlere, airet konfederasyonlarna ya da devlet yaplarna kar. Hakkari balamnda airet liderleri, genellikle airetin kamuoyunu temsil ettii dnlen airetin ileri gelenleri tarafndan seilirdi. Liderler verdikleri emirler ve uyguladklar dlama politikalaryla ynetirler, ve bu ynetimin merluu liderin otoritesi kabul edildii ve/veya otorite zorbalkla kabul ettirildii mddete srerdi. Liderler ve taraftarlar arasndaki otorite ve g ilikilerinin Hakkari tarihinde nasl bir deiim sreci geirdiini aada tartacam.4 Burada deinmek istediim noktalar ncelikle toplumsal ve kolektif hareketin ne gibi halleri olduuyla ilgili olup, Hakkari rneinde ele alnmaktadrlar: nceden (burada ele aldm dnem ge Osmanl dnemidir) ne gibi kolektif hareket eitleri vard, ve imdi neler var? - Bu hareket tipleri nasl deitiler? Airet liderlii nasl deiti? - Airet liderlii ve taraftarlar arasndaki kontrol ve direnme ilikileri nasl deiti?

I. Yrenin, isimlerin ve airetlerin tarihi


nce Oramar airetinin yerleim blgesini ve airet isminin kkenini ele almak istiyorum. Bylece airet isimleriyle, yresel isimler arasndaki balanty irdeleyebiliriz, ve bu isimlerin nasl deitiini aklamaya alabiliriz. slam Ansiklopedisinin 1936da yaynlanan basksndaki Oramar makalesini yazan Nikitinee gre Oramar eski bir Nasturi yerleimiydi (bkz. Nikitine). Bu makalede unlar aktarr Nikitine: Trkiyenin idar corafyas Uramar kazas-

3 Aslnda kendisi tannan bir kii, ve takma ad kullanmak gereksiz diye dnlebilir. Ancak bu ismi kullanarak kendisine anonimleme ve kiiliini koruma ansn biraz olsun verebilmeyi istedim. 4 Airet liderleri, taraftarlar ve politikalar zerinde daha geni bilgi iin, bkz. van Bruinessen (1992).

176

LALE YALIN-HECKMANN

nn Djiluler (Ciluler) ve Ishtazin (tazin) adl iki nahiyesi,5 32 yerleim yeri ve 25,910 nfusu olduunu gsterir (Nikitine, 1936:991). Nikitinee gre Oramar kaza olacak kadar nemli deildir, ayrca bu kazaya ait gsterilen iki nahiyede sadece Nasturiler yaamaktadr (..) biri, Djilu, bamszdr, Oramar ise u anda tamamen Krtlerin oturduu bir yerleimdir ve Mala Mirnin ocana bal olup, Herki airetine deil, Duskani Zhuri (jur) airetine mensupturlar (age., Cuinetye atf ). Baka bir kaynakta Nikitine ve Soanen ifadesine gre, Trk idaresi Horamar, Van vilayetinin, Hakkari sancann, Giaver (Gever) (bugnk Yksekova) kazasnn nahiyesi olarak snflamtr (Nikitine ve Soane, 192325: 70). Bu kaynakta Horamar blgesinin evresindeki kylerin isimleri verilmi ve yle eklenmitir: Horamar haritalarda gsterildii gibi bir ky deil, kimisi az, kimisi daha ok nemli olan, birok kk yerleimlerin toplamdr (age.). Bu yrede halen ayn adlarla bilinen kylerin liste halinde sralanmasndan sonra, Nikitine ve Soane yle devam ederler: Btn bu kyler Sutoya aittir (age.). Suto bir airet reisidir, ve bu saylan kylerin dnda da ona ait olan kyler vardr. 1914 ylnda Oramar ziyaret eden Nikitinein bu yazsndan son yapacamz alntya gre, buradaki kiliseler 4. ve 5. yzyllardan kalmadr ve bir tanesi Oramarda tek bana kalan bir Nasturi ailesinin korumasna braklmtr (Nikitine, 1936:903). Nikitine ve Soane tarafndan verilen bilgilerden Oramar yresi ve evresi, yredeki nfus ve airetler hakknda u sonular karmak mmkn: 1. 1920lerde Oramar kazas ya da nahiyesi olduka geni bir Krt airet nfusuna sahip olmu olmal, ve bu airet topluluu gene airetten asil bir aile ya da soyun liderlii altnda olmaldr. 2. Nikitinein tarif ettii ekilde Krt ve Nasturi reaya6 ve airetleri arasndaki kesin ayrm, Oramar airet mensuplarn anlatt yerel tarih yorumlaryla elimektedir. imdiki airet reisi Cevdete gre Nikitinenin sadece Nasturi ky ya da yerleim yeri diye bahsettii kimi kyler ve yerleim yerleri ayn zamanda Oramar Krtlerinin de yerleim yerleriydi. zellikle Nikitinein sadece Nasturiler yayor diye bahsettii Cilu nahiyesinde, Cevdet, Oramar evlerinin de olduunu ve airet mensuplarnn da yaadn, ancak bu hanelerin soylu slale olan Mala Mirye bal deil de, bir ihtimal reaya ya da hulam7 snfndan olmu olabileceklerini dnmekte. 3. Yerel bilgiler, Nikitinein iddia ettii Suto Aann Mala Mir soyunun bal olduu airet hakkndaki tezleri tam desteklememektedir. Nikitine Mala Miryi Duskani Juri airetine bal bir soy olarak gsterir. Bugn Duskani aireti (Dorski olarak da bilinirler) biri Trkiye
5 Nahiye, kaza, sancak ve vilayet kavramlar burada ge Osmanl idar sisteminin birimleri olarak gemektedir. Vilayet en geni birim olup, nahiye kyden daha geni, ama en kk idar birimdir. Birimlerin byklkleri idar reformlardan sonra deitirildi. Krt blgesindeki Osmanl idar sistemi hakknda bilgi iin, bkz. van Bruinessen (1992:157-161). 6 Reaya ile kasdedilen Osmanl sisteminde vergi vermekle ykml, genellikle airetsiz kyl snftr. 7 Hulam hizmeti demektir ve genelde aa ya da beyin hizmetisidir.

Culamerg
Hirwate

R A N
Gewer
(Yksekova)
Orie Memkan Qadyan Alekanan

(Hakkari)

Anitos Md Elsan Befrican Sinawa Zereni Mate Serpl Xelkan Gulort B Xirwateng Talane Sirangl Herink Birixan Zr ahgulort Itazin Weregoz Oramar uke em pan

Za p

HAKKARDE ORAMAR RNE

Navar
(emdinli) Nehri

Detan
in

Cel (ukurca)
Ru ba r-i

Nirwa Nehir 2700 m.nin zerinde 3000 m.nin zerinde doruk Uluslararas snr Ky, mezra ehir, kasaba

Sat Burv etunis A Dh exmeman Sv Ertis Bir Bdav Nuxayilan Kijeri Situn Herki Btkar Kinyani Bzel Dir Ardebl

Amadiyah

Oramar Herk A Doski Jr B Doski Jor

I R A K
0 5 lek 10 15
Tasarm: Lale Yaln-Heckmann izim: Herbert Sohmer

T R K Y E

20

25 km.

0 100

200 km.

177

Oramar ve dier airetlerin yerleim blgeleri ve kyleri

178

LALE YALIN-HECKMANN

snrlar iinde, biri Kuzey Irakta olan iki kol olarak Oramarden ayr, fakat onunla yaknlk iinde olan bir airettir.8 Gene de Oramar ve yresinde yaayan Krt airet ve kabilelerinin bir zamanlar Duskaninin paras olmu olabilecekleri akla yakn saylabilir. Duskani Juri (yani yukar Duskani) bugn Yksekova (Gever) ovasnda yaar, Duskani Jri (yani aa Duskani) ise Oramarnin gneyinde ve bir miktar da Kuzey Irakta Dohuk ehrinde yaarlar (Bkz. harita). Oramar mensuplarnca inanlan kendilerinin kkenleri hakkndaki efsanelere gre soylar rnaktan gelen asil bir hkmdara gitmektedir ve dolaysyla kuvvetli bir erkeksoyu ideolojisine dayanr. rnakl bir beyin 9 iki olu bundan aa yukar 300 yldan uzun bir zaman kadar nce, Cevdetin tahminine gre 1685 yllar civarnda, Oramara gelip yerlemilerdir.10 Bu iki erkek karde imdi iki byk kabile olan Lemdin ve Mef kabilelerin atalar saylmaktadrlar. Oramar ismi bu durumda buraya yerleenlere ve onlarn ocuklarna dardan verilen ve/veya kendilerine verdikleri, yerleim blgesinden kaynaklanan bir isim olmutur. Airet mensuplar halen rnaktaki baz kabilelerle akrabalklar olduuna inanmaktadrlar ve bu ortak akrabalk karlkl ziyaretlerde tartlp, gen kuaklarn da ortak belleine ilenmekte, rnein airetin ileri gelenlerinin vefatlar nedeniyle yaplan taziyet ziyaretleriyle pekitirilmekte ve balar srdrlegelmektedir. Nikitinein 1920 yllarnda derledii hikyeyle burda olan fark, imdiki lider slalesinin dier halktan airetliler gibi kkenlerini, 200 yldan fazla sreden beri Oramar olduklaryla aklamalardr. Dier airetlerden baz gruplarn ve kabilelerin Oramar airetine katldklar iddia edilmektedir. Mesela Cevdetin grne gre Sat kabilesi -ki bu kabile, Sat kynde yaayan ve nceden beri bir blm ran ve Irakta yaayan Herk airetiyle beraber olarak bilinmektedirOramarye katlmtr, yani Oramar airetiyle birlikte hareket eder, ayn haklar ve ykmllkleri paylar. Dier bir deyile, baz blgeler geleneksel olarak ve ak bir ekilde airet blgeleri olarak gsterilebilse de, bu blgelerde nceden de meknsal ve sosyal iie gemilik sk rastlanan bir olaydr.

Hakkaride airetlerin bal olduu sylenen, geleneksel bir birbirine yakn ya da uzak olma modeli vard: bu modele gre baz airetler sa kola (Krtesi bask rast), bazlar ise sol kola (Krtesi bask ep) mensup olarak snflandrlyordu. Bu model hakknda daha geni bilgi iin, bkz. Yaln-Heckmann (1991:97-120). Airet toplumlarnda benzer dayanma ve ikiye blnerek ayrma modelleri hakknda, bkz. Fastaki Berberi airetleri iin Montaigne (1973), Pakistanda Swat Pathanlar iin Barth (1959) ve randaki Bakhtiyari gerleri iin Garthwaite (1983). Bey, bu balamda siyasi hiyerarinin en tepesindeki airet reisini kasdetmekte ve ayn zamanda feodal bir sfat anlatmaktadr; bkz. van Bruinessen (1992:80-81).

10 1688de Hakkarinin tamam Osmanl mparatorluunun idari sistemine sancak olarak katlmtr (Sevgen, 1968:69). Bu tarihten sonra yneticiler mdr ya da mtesellim snfndan olmu ve merkez sistem tarafndan atanmaya balanm olup, byk bir ihtimalle yreye dardan gelme kiilerdi. Bu tarih olayn rnaktan iki kardein Oramara gelmesiyle bir alkas olup olmadn kestirmek zordur.

HAKKARDE ORAMAR RNE

179

II. Oramar airetinin tarihi


Yukarda aktarlan Oramara yerleim ve kken efsanelerinin dnda, ki bu efsane yerel halk tarafndan airetin kkeni olarak kabullenilmitir, bu yredeki gelimeler hakknda 19. yy. ortalar ve hatta 20. yy. bana kadar hemen hi bilgimiz yoktur. Avrupa devletlerinin bu dnemde Osmanl Devletinin topraklarnda yaayan Hristiyan aznlk toplumlarna gstermeye baladklar ilgi sayesinde, Oramarnin Nasturi komular da ilgi oda olmaya balamlardr. Aa yukar 18. yzyln sonlarndan itibaren Oramarnin evresinde ve onlarla birlikte yaayan Nasturiler hakknda aralkl olarak bilgi veren gezginlerin ve misyonerlerin kaytlarna rastlanmakta. Osmanl mparatorluunun son yllar Nasturilerin ve onlarn Mslman komular Oramar airetinin kaderini tayin edici yllar oldular. Burada bu dnemin ayrntlarna girmeyeceim. u kadarn sylemek gerekirse, 1914 ile 1935 yllar arasndaki dnem Oramar iin ok nemli siyasi, yapsal ve iktisadi gelimeler getirmitir. Blge Birinci Dnya Savanda savaan taraflarn ordularnca, takip eden yllarda da Nasturi ve Krt gleri tarafndan her ne kadar Nasturilerinki kendilerini savunma, Oramar Krtlerininkisi ise Nasturilere kym ve yama eklinde olsa da- srekli saldrlara uramtr. 1926 ylnda Trkiye ve Irak arasndaki snrn kesinlemesiyle Oramar blgesi iki lke arasnda blnmtr. Byk bir ihtimalle bu tarihten sonra airete mensup haneler kuzeye ve batya doru olan blgelere yaylp, daha nce ounlukla Nasturilerin yaadklar ve gneye Iraka ya da douya rann batsna kamak zorunda kalanlarn kylerine yerlemeye balamlardr.11 Oramar aireti iin bir baka dnm noktas da phesiz 1930daki Trk devletine kar balattklar isyandr. Bu isyan bir yandan ayn zamanlarda patlak veren Ar ve Iraktaki eyh Ahmed Barzaninin isyanlaryla -ki eyh Ahmed Ar isyanna gneyden destek vermek ve Trk ordusunun dikkatini datmak zere Hakkariye saldrmt (Yaln-Heckmann,1991:70- alkal grnse de, airet iki gruba ayrlmt: bir grup isyana nclk edenler ve destek verenler, bir grup da yeni Trk devletinin tarafnda olanlard. Oramar isyan hkmetin asker uaklarla blgeyi bombalayarak iddet kullanmyla bastrld.12 1930 Oramar isyannn airet liderlii zerinde nemli bir etkisi oldu. ki geni kabilesi, Mefler ve Lemdinler, isyandan deiik oranlarda etkilenmilerdi. Cevdetin bu isyanla ilgili aktard bilgiler her ne kadar detayda ok zengin deilse de, en ak bir ekilde airet iindeki bu blnmeyi yanstmakta. Bu anlat benim saha almas srasnda airetli kyllerden dinlediklerimle de rtmekte. Buna gre, Mef kabilesi isyana nder oldu ve yenilgiden sonra kabileye
11 Nasturilerin blgeden kalar zerine daha geni bilgi iin, bkz. Yaln-Heckmann (1991:61-69). 12 Bu yerel tarihin tuhaf bir ans, Uak soyadl Oramarlerde. ddiaya gre airetliler ilk kez ua o zaman grmler, ve Uak soyadn almlar!

180

LALE YALIN-HECKMANN

mensup hanelerin ou Iraka kap, oraya yerletiler. Cevdet, Oramarnin her iki kabilesine mensup airetlilerden 1926daki snr belirlenmesi ve 1930 Oramar isyanndan sonra Irakta yaayanlarn saysn 20.000e yakn bir nfus olarak tahmin etmekte. Mef kabilesinin lideri ve Oramar isyannn nderi Nevruz Aann olu Yusuf Aa 1974de ailesiyle beraber Trkiyeye geri dnd. Iraktan Trkiyeye geri dnmesinin nedeni de gene bir ka; bu sefer Irakta kart bir kan davas nedeniyle. Yusuf Aa Trkiye vatandalna yeniden alnmay umuyordu; ancak Cevdete gre Oramar isyanna katlan ve ardndan Iraka kaan btn aileler nfus kaytlarndan silinmilerdi. Yusuf Aa lmne kadar Yksekovada snmac olarak kald, ocuklar ve ailesi yllar sonra nihayet vatandala geebildiler ve Gneydeki byk ehirlerden birine yerletiler. Mef kabilesinin ileri gelen liderler slalesinin Iraka kamasndan sonra, grne gre, airetin Lemdin kabilesi ve kabilenin belli bir slalesi liderlii ele geirdi ve bu liderlik Cevdetle gnmze kadar srd.

III. Gemite ve gnmzde Oramar liderlii: lider tiplemesi


1. Yukarda Mala Mir slalesine mensup Suto Aadan bahsetmitim. Sutonun liderlii tartmasn esasen Nikitine ve Soanen makalesine dayanarak yapmaktaym (Nikitine ve Soane, 1923-25). Bu makaledeki anlatnn temeli de ilgin: Nikitine anlaty kendine Krte hocal yapan emdinanl (bugnk emdinli) Mela Saidden dinlemi ki, Mela Said mehur Nehrili Sadat Nehri seyyidler ve Nakibendi eyhleri slalesine danmanlk edermi.13 Anlald kadaryla Mela Said, eyh Muhammed Sddkn14 entrikalarna ve olaylara karmasna ahit ve hatta alet olmu ve anlat onun zel hatralarn yanstmakta. Nikitine ve Soanen makalesinde anlatlan olaylar Barzan eyhleri ve Sadat Nehri slalesinin birbirlerine ve hkmete kar olan entrikalarn ve g kavgalarn gstermekte. Muhsin Kzlkayann (bkz. Kzlkaya, 1991:17-52) Hakkaride yallardan szl tarih olarak dinleyip kaleme ald ayn olaylarn bir baka anlatmnda ise aalarn bu atmadaki rolleri n plana karlmakta, seyyidler ve eyhler daha ikincil rollerde grlmekte. Bu anlatlara ve yrenin tarih corafyas hakknda elimizdeki genel bilgilere dayanarak liderlerle airet mensuplar arasndaki ilikiler hakknda u karsamalar yaplabilir:
13 Bu slale 19. yzylda emdinlide hkm srmekteydi. Slale soyunu erkek tarafndan Hz. Muhammede dayamakta ve bu nedenle seyyid olduklarn iddia etmekteydi. Fakat ayn zamanda slalede Nakibendi tarikatna ballk ve tarikat eyhleri vard. Sadat Nehri hakknda daha geni bilgi iin, bkz. Yaln-Heckmann (1991:63-67). 14 1911de vefat eden eyh Muhammed Sddk, eyh Ubeydullahn oluydu. eyh Ubeydullah 1880de isyan balatmt ve kardei eyh Abdlkadir ise eyh Said isyanna katld sulamasyla 1926da aslmt.

HAKKARDE ORAMAR RNE

181

Suto iin despotik bir airet lideri diyebiliriz, her ne kadar kendisi ve airetler bu dnemde evrenin anarisi (peripheral anarchy) iinde idiyseler ve Suto airet liderleri arasndaki hiyeraride alt sralarda idiyse de. Suto kabilenin asil bir soyundan Mala Mirden gelmesi kadar ahsiyetiyle de liderlik roln kazanmt. Gcn gsterirken iddete bavurmaktan kanmazd ve kulland zorbalk ve entrikaya dayal siyasetle geni bir evrede n yapmt. Cevdet, Sutonun Amadiyadan Vana kadar geni bir araziyi zorla etkisi altna alm olduunu sylemekte, bu mecaz ifadeyle, Sutonun etki alannn geniliini vurgulamaktadr. Gene Cevdete gre, Suto ast astk, kestii kestik bir tip imi. Adamlar ve taraftarlar yazl kaynaklardan yaplabilecek tahminlere gre bir iki deiik grup olarak snflandrlabilir ve Sutoya verdikleri destek ya da direni dozunda farkllklar gsterebilirler. Suto bir ifadeye gre, bir ok kyn sahibi imi. Buradaki kyllerin Sutonun hulamlar, yani hizmetileri olmalar muhtemel; grevleri Sutonun emirleri uyarnca tarm ve hayvanclk retimini srdrmek ve gerektiinde de Suto iin atmaya girmekmi. Ayrca Sutonun, muhtemelen, deiik snflardan ve sayca bol airetli adamlar var imi, ki bunlar da Sutoya vergi verip rnlerinin de bir ksmn ona demekteymiler. Bu tip ekonomik smr geleneksel liderler arasnda sk grlen bir olayd (bkz. Leach,1940; van Bruinessen, 1992). Bir liderden vazgeip bir dierine destek verme olgusu ve bunu bir topluluk olarak yapma imkn yrenin jeo-politik yapsyla yakndan alkal grnmekte. Birinci ve kinci Dnya Savalar gibi yaygn sava dnemlerinde yaanan blgeleri ya da airetin kontrol altndaki yreyi deitirebilme esneklii olduka snrl olsayd gerek. Bilindii gibi Birinci Dnya Sava pek ok etnik temizlemelere, din atmalara ve halklarn srgnne tank oldu. Bu iddetli atmalar bir bakma insanlarn gl ve etkili airet liderleri ya da eyhleri desteklemesinin nedeni olmu olabilir. Daha nceki dnemlerde, ya da barn daha yaygn olduu zamanlarda, airetli halk, eer bir lider kendilerine beklenilen kollama ve destei gsteremiyor ve airetin onurunu yeterince koruyamyor ise, Gellnerin deyimiyle (bkz. Gellner, 1981: 229) ayaklaryla seim yaparlar ve airetlerini deitirmeye ill da mecbur kalmadan kendilerine hamilik yapacak baka bir eyh ya da airet lideri ararlarm. Bu durum airet kimliini deitirmese de airet blgesinde topluca sahip olunulan haklarn kullanmnn mutlaka kstlanmasna yol aard.15 Her halkarda airetli kyl, yar gebe ve gebe halk, en azndan sz konusu olan bu byk savalar dneminde, ve byk devletlerin ve imparatorluklarn yreyi de kapsayan atmalarnda, yeni yerleim blgelerine dorudan g edip, baka gruplar tarafndan terk edilmi bu yrelerde en azndan geici olarak kalma imknna sahip gibi grnmekteler. Gerekten de, saha almas
15 Airet halk ve liderleri arasndaki benzer ilikiler iin, bkz. Pakistann kuzey-bat snr blgesinde yaayan Swat Pathanlar hakkndaki klasik alma: Barth (1959).

182

LALE YALIN-HECKMANN

iin Oramar blgesinde kaldm dnemde tandm baz yal kyller nasl bu byk sava dneminde gneydeki kylere kap, ellerinde tfekle, gizli gizli gndzleri geride braktklar tarlalarn ekmeye geldiklerini anlatmlard. Bu igal ya da atma dnemlerinde yerel idari makamlarn kyleri korumaya ayracak hibir glerinin olmad, ama kylerden de bir beklentileri ve bamllk istekleri olmad da anlalmakta. Kyl, gebe ve hayvanc krsal halk airet liderlerinin ve eyhlerin tebaas gibi grnmekte ve onlara yle davranlmakta, kendilerinden dorudan merkez hkmetle herhangi bir ilikiye girmeleri beklenmemekte idi. 2. kr Aann liderlii dnemi yrede yeni siyasi ve ekonomik srelerin ve airet ilikilerinde deimelerin yaand bir dneme rastlamakta. Bu liderlik dnemiyle ilgili bilgilerin tamam olu Cevdetin anlatsna ve ksmen de saha almas srasnda topladm bilgilere dayanmakta. kr Aann liderlik dnemi yrede yeni kurulan Trkiye Cumhuriyeti devletinin konsolidasyon srecinin balang zamanlaryla ezamanl. Cevdetin anlatsna gre Sutonun lmnden sonra Oramar aireti iki lider tarafndan ynetilmeye baland; birisi Lemdin kabilesinden Havzala Aa idi (Cevdetin babasnn babas), dier lider ise Mef kabilesinden Nevruz Aa idi.16 Nevruz Aa yukarda aktarld gibi 1930 Oramar isyanna nderlik edip, ardndan Iraka kamaya mecbur kalmt. Onun gidiinin ardndan Mef kabilesinin mensuplar baka bir liderde anlaamayp, Havzala Aann liderliini kabullenmilerdi. Havzala Aa, anlatya gre, Lemdin kabilesinin asil soyu olan Mala Mirye bal olup, Sutonun amcaoullarnn bir slalesine mensuptu.17 Bylece liderlik Mala Mir slalesinden amcaoullar Kinit Hseyn slalesine geti.18 Cevdetin tahminine gre, babas kr Aa, liderlik konumuna 1935 yllarnda gelmi. Tam tarihi kendisi de bilemiyor. Cevdet genken babasnn airet lideri olmasna pek nem vermezmi. Kendi ifadesiyle: Merak da etmiyorduk, bu dzen byle gelmi, byle gider sanyorduk. Cevdet bugn babasnn lider konumuna gelmesinde soylu kken ve ekonomik gcn rol oynadn dnmekte. Gene de babasnn daha nceki airet liderlerinden u noktalarda farkllklar gsterdiini savunmakta: babas airetli
16 Burada sz edilen Nevruz Aa, Nikitine ve Soanen hikyesindeki Mef kabilesinden Abdrrahim Aa oludur. 17 Cevdetin kard soyaac ve kurduu akrabalk ilikileri ile benim, saha almam srasnda derlediim bilgiler birbirine uymakta. Oramarn eski muhtar Kereme gre de, ki kendisi Cevdetin amcaolu olur, Sutonun babas Selim ve Kinit Hseyn slalesinin ba saylan Hseyin karde idiler. Hseyinin olu Ali, Alinin olu ise Havzala idi. Cevdet, Selimin ocuklarnn dorudan Mala Mirden olduunu ve Kinit Selim olarak anldklarn, erkek kardeinin ocuklarnn da Kinit Hseyn slalesi olarak anldklarn sylemektedir. 18 Sutonun kalabalk ailesi ve ok saydaki kardelerinden olan torunlarndan, yani Mala Mirden, halen Yksekovada, Kuzey Irakta ve Avrupada, rnein Avusturya ve Hollandada, pek ok kii varm.

HAKKARDE ORAMAR RNE

183

insanlarla ilikilerinde zorbala deil karlkl sayg ve sevgiye dayal bir otorite sistemi kurmu idi; eitime ve modernizasyona nem veriyordu; ve Trke renip, okuma yazmay renmiti.19 Bu zelliklerin Trkiye Cumhuriyetinin ilk yllarnda liderlik sfat iin yeterli ve gerekli nitelikler olduklar bylece gzlenebilir. Airetli halk airet lideri olan babas kr Aaya onlar temsil etme yetenei ve kiilii nedeniyle sayg gsterirlermi. Zamann ve zenginliini misafirperverlik kurallarnca insanlarla paylamak zorunda olup, hayat seviyesini almadan srdrmesi beklenmekteymi;20 bir de blgedeki kadastro almalarndan ilk yararlananlardan olmu kendisi. Bu sayede, kendi kardeleriyle beraber, srlen Nasturilere ait baz kyleri kendi slalesine zel mlk olarak kayt ettirmi. Zaten airet blgesinde bugne dek hayli snrl kadastro almas yapld. Gene dier airet liderleri gibi yreye gelen memur ve brokratlar arlamak ve bir einin kyl, dierinin de kasabal olmas nedeniyle, hem kyde, hem de kasabada evi olmas kr Aann zellikleri arasndaym. Bu dnemde bir airet liderinin taraftar ya da kart olarak ne gibi toplu davranma mekanizmalar mevcut idi diye sorulabilir. kr Aann liderlik dnemi 1979da vefatna kadar 40 yldan fazla bir dnem srm. Bu dnemde airet halknn nfusunun arttn, yerleim alanlarnn genilediini ve iktisad birikimin arttn grmekteyiz. Gene bu dnemde evredeki kimi dier airet gruplaryla baz silahl atmaya kadar varan anlamazlklar yaanm. Bu silahl atmalar genelde yayla haklar zerineymi. Bunlarn en sonuncusu 1963 ylnda sadece Oramarnin deil, onlarn dnda komu airetli gruplarn da biraraya gelerek yrede eskiden beri hakim olan airetler aras sa ve sol kanatlar ayrmna uyarak saflarn kurulduu bir yayla kavgas olmu. Cevdetin grne gre, o zamandan sonraki anlamazlklar genelde nemsiz saylabilir. Buna neden, bir ihtimalle baka bir airet grubuna silahl meydan okumann riskinin ve tutarnn ykselmesinin caydrc bir faktr olmasdr. 1960l yllarn ortalarndan itibaren Yksekova blgesi yol ve salk oca gibi nemli altyap yatrmlarndan yararlanmaya balad. Blgeye yaplan bu altyapsal ve idari yaylmalar ve merkez devletin blgeye girmesi airet halknn sosyal ve fizik hareketliliini artrm grnmekte. Cevdet babasnn ynetimde olduu dneme demokratikleme dnemi olarak atfta bulunmakta. Oramar aireti iinde hemen herkes birbirine yakn ya da uzak akraba olduu iin, airet ii atmalar trmandrp byk boyutlara ulatrmak neredeyse imknsz, di19 kr Aa okuma yazmay, ilkokul mezunu olup ehir erafndan bir ailede byyen nc einden renmi. 20 Bu nemli bir aa zellii. Cevdet, bir aann toprakta alarak geimini salayamayacan, hayvanlara bakamayacan, yaamn salamak iin ter dkemeyeceini sylemekte. Aann zenginlii fizik g gstermeden gelmeli ve kazanlm olmal. Gilsenann da (1996:17) gsterdii gibi, aalarn g ve stats, kendileri alarak deil, alanlar kontrol ve idare ederek elde ettikleri zenginlikle llmekte.

184

LALE YALIN-HECKMANN

ye dnyor. Babasnn liderliine en cidd muhalefet, ilgintir ki, kendi yakn akrabalarndan gelmi, ki bu kiiler kendileri liderlie oynamak istemiler. Bu rekabet ve eliki mamafih airet ii ahlk kurallara ve airetin erefine uygun bir biimde zmlenmi. Dier yandan Mef kabilesi iinden de airet liderliine heveslenenler, kr Aann resm makamlarla yaknlap, grevler almas, dier airetlerden stratejik evlilikler yapmas ve bylece durumunu airet iinde ve blge genelinde kuvvetlendirmesi sayesinde safd edilmiler. kr Aa kez evlilik yapm: Birinci hanm Dorski airetinin liderinin slalesinden ve ailesindenmi. kinci hanm kendi kabilesi ve kynden amcasnn kz imi. nc hanm ise, ki kendisi Cevdetin annesi olup halen hayattadr, Yksekovann saygn bir ailesinden ve Pinyani airetindendir. Bu deiik airetlerle kurulan stratejik evlilik balar airet yaamnn deiik ynlerine de hitab etmekte; rnein birinci ve ikinci evliliklerle liderin airete ve kye olan balar salamlatrm, nc evlilikle ise liderin ehir yaamyla ve ehirdeki brokratik ve idar yaplarla ve insanlarla olan balar pekitirilmi grnmektedir. kr Aay tipik modernlemeci bir yerel lider olarak grebiliriz; bu nedenle yeni Trk devletinin de tipik bir mterisi grnmndedir. Eitime ve aydnlanmaya inanmakta, gene de kendisinden beklenen gelenekselci davranlarn ounu gstermektedir. Buna ramen oullarnn okumasn tevik etmi, hatta bu amala Cevdeti ortaokula Ankaradaki avukat (sonradan bir ka dnem senatr olan) daysnn yanna gndermi. Bylece kr Aann liderlik dneminde airet halkna hizmet getirmek ve onlarn siyasi merkezlere ve dier airetlere balarn kuvvetlendirici ynde almalar gerekletirilmitir. Dneminde yredeki en gl airet lideri olmam, gene de dier airet liderleri arasnda saygn bir yere oturmutur. 3. Cevdet ile -kendisine airet aas dememekle beraber, yrede byle tannmaktadr- burada nc lider tiplemesini tartmak istiyorum. Onun biyografisi de baz ilklere imzasn veren, nayak olan sfatlar ve olgular gstermekte, bu haliyle de Trkiyede eitim gren kesitlerin biyografileriyle benzerlikler gstermektedir. Bir ihtimal Hakkariyi bu kadar gen yata eitimi iin ilk terk edenlerdendi. Hakkarinin ilk yerli siyasi tutuklusu olmakla vnyor, bu sfat Hakkari lisesinde okurken yasakl kitap okuma suundan tutuklanmasna borlu. Genlik yllarndan itibaren Krt milliyetisi evreleriyle temas olmu ve olduka tipik bir sol genlik tecrbeleriyle dolu bir genlik yaam olmu: Krt parti faaliyetleri, gsteriler, toplu tutuklanma ve yarglanmalar, ksa ve uzun hkmler ve hapis hayat. Bu siyasi yaam bir yandan Cevdeti Trkiyenin genel muhalif politika hayatna entegre ederken, bir yandan da airet yaamndan ve insanlarndan uzaklamasna sebep olmu grnyor. Cevdetin kendi airet liderlii konumuna getiriliini tasviri ve Oramar hakkndaki szleri bu noktalar aydnlatmakta:

HAKKARDE ORAMAR RNE

185

Babamn aal dneminde bile, biz kahrolsun feodalizm sloganlar atyorduk, ilgintir. O zamanki devrimci dncesi altnda. Ben o yapm hi kaybetmedim. Sonra, babam vefat ettikten sonra, tabi ki bu ar bir sorumluluk. Benden byk drt tane abim vard. Aabeylerim ve kyn ve airetin ileri gelenleri, babamn vefatnn krknc gnyd falan, geldiler. Unutmam, ben hl bir yerlere gitmek istiyordum, basalklar devam ediyordu. Dediler, bu gece bir yere gitmiyorsun, ileri gelenler geldiler, oturdular, sizin bildiiniz o eski eve. Oturdular, sabaha kadar duman muman alt oldu, dediler ki, biz kr Aann yerine seni tanyoruz. Bana o zaman ok oyuncak gibi gelmiti. Ben daha slogan atyordum. Sonra yaay tarzm da benim, onlarn anlad anlamda bir klasik airet liderliine uygun deildi. Hani ben gider kumar oynardm, ben geziyordum, iki ierdim, ne bileyim. Biraz da gentim, gen deil yirmi dokuz yanda insandm o gne gre. Ben ky ve kat airet kurallarnn ok ok dnda bir insandm. (..) ok izah ettim, anlattm. Ben bir 73te blclkten ieri alnm bir insanm. (..) Byle, byle izah ediyordum. Ben bu sisteme karym falan, hayr diyorlard, ite, mmkn deil. Neticede peki dedik.

Cevdet bu grevi stlenmekte bata byle gnlsz idiyse de, lider olduktan sonra bu konumunu en azndan iki konuda kullandn sylemekte. Birincisi, airet iindeki ilikilerde anlamazlklarn nlenmesinde sznn geerliliini ve arln kullanm ve tarafsz kalarak ara bulmaya alm. kinci olarak, yerel seimlerde Sosyal Demokrat Partiden Belediye Bakan iin adayln koymadan nce airetine danm. Cevdet seimleri kazand ve bir dnem Belediye Bakanl yapt. Bu iki istisna dnda kendinden beklenen airet aas rolne uymadn, mesela evvelden adet olduu zere airetiyle devaml iie olup, gnlerce onlar misafir odasnda arlayp sohbet etmediini sylemekte. Bir yerde airet halknn yaam tarz, ilgi ve konuma alanlarnn ve dnya grlerinin dar olduunu ve kendisini sktn dnmekte. Kendi siyasi emellerini ve geleceini kendi tek airet grubunu aan ufuklarda grmek istemekte. Cevdet ne kadar airetine liderlik etme konusunda baarl olabildi? Cevdetin airet liderliine geldii dnem Hakkari ve evresinde Krt siyasi ve milliyeti hareketin ok younlat bir dneme rastlyor. 1984de PKK (Partiy Karkeren Kurdistan) silahl gerilla mcadelesi balatt ve ilk eylemlerini Hakkarinin emdinli ilesiyle, komu Eruh ilelerinde balatt. Oramar blgesi Irak snrnda olmas dolaysyla ksa zamanda sava blgesine dahil oldu. Oramarnin kylleri ve yar ger hayvanclk yapan airetlileri Krt hareketine destek konusunda blndler. Cevdetin, ve Cevdetin kendinden gen olan ve onun gibi sol Krt siyaseti iinde isim yapm kardeinin muhalefetine ramen, airetlilerin bir ksm Trk ordusunu destekleyen korucu glere katldlar. Cevdet bu katlmay analiz ederken u nedenleri sralyor: Bir neden, yanl hesapt. Yani korucu olanlar savan kendi kylerine gelmeyeceini ve kendi oullarnn ve ocuklarnn birbirlerine kar savamak durumunda kalmayacaklarn sanyorlard. kinci neden, ekonomik ve siyasi durumun zorlamasyla alkal idi. Kyller ve hayvanclar kylerinde kalabilmek ve hayvanclktan geimlerini

186

LALE YALIN-HECKMANN

salamaya devam edebilmeyi umuyorlard. Bu da ancak korucu olurlarsa mmkn idi. nc neden, PKK ile bir trl ilikiyi tutup, savan dnda kalabilme konusundaki gereki olmayan umutlaryd. Bu nedenlere drdnc olarak da, airet ii her trl anlamazlkta airet mensuplarnn birbirlerini devlet yanls olmak, ya da olmamakla sulamalar ve bylece devlet glerinin thmeti ve youn basklar altna girmelerini de eklemekte. Btn bu nedenleri sayarken, Cevdet kendi airetini sulamaktan zellikle kanmakta; kendisi onlar uyarm olmasna, halknn kendisine itaatsizlik etmesine ve liderliini takmam olmalarna ramen. Airet iindeki hiyerarinin ve kontrol mekanizmalarnn tamamen yklp yklmadn sylemek pek kolay deil. Bir yandan airetlilerin gen kuaklar arasnda PKK politikasna destek artt; bunun bir rnei genlerin ehirdeki Newroz kutlamalarna geni katlm idi. Oramarnin gen kuann radikal siyasallama srecine girdiinin bir baka rnei de genler arasndan, zellikle 1994de Oramarye bal korucu kylerinin bir ksmnn da silahlarnn geri alnp g ettirilmesinden sonra, gerillaya katlanlar olmasdr. Airetin geni bir kesimi imdi ovadaki kimi kylere, Hakkarinin ehirlerine ya da dier Van, Mersin, stanbul gibi illere gtler. Kimileri airet liderinin ailesi gibi Avrupaya siyas mlteci olarak kat, ya da Trkiyenin bat metropollerinde muhalif gruplara katldlar.21 Btn bu gelimelerin airet sistemine olan etkileri nelerdir? Bir yandan, demografik nedenler ve zorunlu glerle geleneksel airet yaamnn ekonomik ve fizik temelleri andrlmtr. Bu durum, airet iindeki karlkl bamllk ve sadakat ilikilerini yok edebilir. Dier yandan, airet balar bilgi ve dayanma alar olarak ve ortak siyasal davran salamak iin halen ilevi olan balardr. Airet lideri artk geleneksel airet reisi rolnden tamamen uzaklam, yerel kkenli siyasi lider konumunda grlebilir. Bu liderlii sadece airetli halka ynelik deil, airet st yaygn halk gruplarna, etnik- yurtsever tabana ynelik siyaseti iermektedir. Kendisi eski yapyla olduu gibi airetlerden haberdar olmann mmkn olmadn dnmektedir ki, bu iletiimsizlikte srgnde olmann rol belirleyici olsa gerek. Airetlilerin bulunduklar yrede youn sava koullar altnda yaamak zorunda kalmalar bireylerin teke tek devletle iliki kurma zorunluunu artrm grnyor. Eskiden belki devletle ilikilerde airet reisinin siyasi rol de gz nnde tutularak liderin araclna ihtiya duyuluyor idiyse, bu durum zellikle liderin uzakl da dnlrse, iyice azalm grnyor. Ancak Cevdet, airet mekanizmasnn tamamen zlmediini dnmekte; yani topluca karar verme, airet ii elikileri kendi aralarnda zme mekanizmalar halen srmekte.

21 Yksekovaya son yaptm gezide (Eyll 1998) 1994de kylerinden karlan baz Oramar kylleri arasndan daa gidenler olduunu, dier taraftan gene bu kylerden ilk kez stanbul kadar uzak metropollere mevsimlik ii olarak giden genler olduunu da rendim.

HAKKARDE ORAMAR RNE

187

Bu mekanizmalarn halen ayakta olabilmelerinin bir nedenini de blgedeki siyasi ve asker atmalarn keskinliinde aramak gerektiini dnyorum. Airet ii dayanma ve atmalar nleme ihtiyac etnik hareketin genel erevesine uyduu mddete yaama ans varm gibi grnyor. Yani airet balar Krtlerin de siyas haklarn savunan bir partinin adayna arka kmak iin siyasi destekleme a olarak pekla da kullanlabiliyor. Srgndeki airet liderinin gelecei hakknda tahmin yapmak daha da zor. Bir yandan, airet sisteminden uzakta, dolaysyla doal taban denebilecek insan grubundan uzakta airetler st siyasi emelleri olan bir politikann iinde. Dier yandan, bu politikann genel ifls da, en azndan bugnk siyasi, asker ve sosyal veriler asndan, sz konusu. Etnik-milliyeti siyasetin yeniden tabana dnp, oradaki talepleri ve haklar savunmasnda yaanan sanclar Trkiye genelinde ve Douda zaten izliyoruz. Sanrm airet liderinin gelecei de bu sancl srecin nasl ekillenecei, siyasi taleplerin hem yerel, hem de lke dzeyinde nasl birbiriyle badatrlabileceindeki ilerlemelere dorudan bal.

KAYNAKA
Barth, F. (1959) Political Leadership among Swat Pathans, Athlone Press, Londra. Bruinessen, M. van (1992) Agha, Shaikh and State: The Social and Political Structures of Kurdistan, Zed Books, Londra, New Jersey. Cuinet, V. (1892-93) La Turquie dAsie, II, Paris. Evliya elebi Seyahatnamesi (1976) (yay. haz.) Temelkuran, T. ve Akta, N. dal Yaynlar, stanbul. Garthwaite, G. (1983) Khans and Shahs: A Documentary Analysis of the Bakhtiyari in Iran, Cambridge University Press, Cambridge, Londra. Gellner, E. (1981) Muslim Society, Cambridge U. Press, Cambridge, Londra. Gilsenan, M. (1996) Lords of the Lebanese Marches: Violence and Narrative in an Arab Society, I.B.Tauris, Londra, New York. Kzlkaya, M. (1991) Eski Zaman Ekiyalar, Sel Yaynlar, stanbul. Leach, E.R. (1940) Social and Economic Organisation of the Rawanduz Kurds, LSE Monographs, Londra. May, K. (1951) Durchs wilde Kurdistan, Karl-May-Verlag, Bamberg. Montagne, R. (1973) The Berbers, Their Social and Political Organisation, Frank Cass, Londra. Nikitine, B. (1922) Les Kurdes et le Christianisme, Revue de lHistoire des Religions iinde, vol.85, 147-156. Nikitine, B. (1936) Nestorians ve Oramar, Encyclopedia of Islam iinde, vol.iii, 902-906; 991-992. Nikitine, B. ve Soane, E.B. (1923-25) The Tale of Suto and Tato: Kurdish text with translation and notes, Bulletin of School of Oriental Studies, vol.3, 69-106. Sevgen, N. (1968) Krtler - Hakkari Beylii, Belgelerle Trk Tarih Dergisi, no.23, 69-73. Yaln-Heckmann, L. (1990) Kurdish tribal organisation and local political processes, Finkel, A. ve Sirman, N. (der.) Turkish State, Turkish Society iinde, Routledge, Londra, New York, 289-312. Yaln-Heckmann, L. (1991) Tribe and Kinship among the Kurds, Peter Lang, Frankfurt/M., Bern.

188

Kurdish tribes, tribal leaders and global processes: the case of the Oramari in Hakkari

Images of the Kurdish tribes and the Kurdish people, be them from outside or from within, are riddled with orientalist perceptions and imaginations. This article aims to look beyond the essentialised images of power and relations of domination within the contemporary tribal structures, especially relations between tribal leaders and their followers. The case study of the Oramari tribe in Hakkari investigates briefly the history of the tribe and the connection between tribal names, genealogical links and the area of settlement, tracing these through the end of the nineteenth century, to the early years of the Turkish Republic and the 1930 uprising. It examines particularly the emergence of three tribal leaders within the Turkish Republican period. These leaders are found to reflect the particularities of the historical and political developments of their own era, as well as political, economic and structural changes within the tribal and social life in the region. The changes among the three types of leadership point out the trend from a despotic and autocratic ruler at the end of the Ottoman Empire and the beginning of the Turkish Republic, to a modernist and integrative type through the period between 1935-1979 and finally to a left-wing and Kurdish nationalist type after the 1980s. How successful these leaders have been in terms of using tribal loyalties and links for their own interests or for those of the tribal and/or ethnic group is discussed with various examples.

189

Zaman: Modern ve postmodern*


iler Dursun*

Hey baylar, hayat ksa... Ve bizler eer yayorsak, krallar inemek iin yayoruz... Shakespeare, IV. Henry

nsan bilimlerinde (humanities) yldz parlayan alma ve inceleme konular, baka konularn gzden dmesiyle, nemsizlemesiyle ya da zerinde giderek daha az durulmasyla balantl olduklarn hatrlatrlar. O ana kadar bastrlm olann bu geri dn, hep artk bastrlacak olan zerinden yaplan olumsuzlamalar, itibarszlatrmalar ve kimi kez sloganlatrmalarla birlikte iler. Bu saptama, insani bilimler almalarnn sonsuz bir gel-git ya da sarka hareketi olduunu sylemez. Tam tersine, aslnda bastrlm olan, hibir zaman nceki kuramsal temellerini, kavramsal erevesini bir ekilde dntrmeden salamlatrmadan geri gelemez. Aklama iddiasnda olduu eyin deimi olmas, aklamann kendisini de az veya ok dntrr. Toplumsal kuramlarda gndeme yerleen inceleme alanlar, (rnein kimlik, sylem, mekn) yeryznde olup bitenlere ilikin aklayclk iddialarnn gcn, ksmen dierlerinin (ideoloji, zaman, vb.) gszlemesinden almaktadr. Bu g yitiminin nedenleri eitlidir. nemli olan yeni aklayc erevenin (paradigma), nceki aklayc erevenin ilgi konularn bir ekilde kendisine tabi hale getirebilmesidir. Tabiyetin kurulmas kimi kez eski/bastrlm ilgi konularn tmden aklama erevesinden dlama; kimi kez de bunlara, kendi aklayclk gcn artrmak iin erevesinde belirli bir yer ve anlam verme yoluyla olabilir. Ama, en doru ve gerek aklayc ereve benim demek olmadnda, sonu, zenginlemi ve ufuk ac bir anlama/aklama pratiine katkya dnr. Zaman konusuna bakarken bu ikinci ynelimin yaygn olduu; yani yeni pa(*) Bu almann ortaya kmasndaki dnsel katklarndan dolay Ycel Dursuna teekkr ederim. (**)Ankara niversitesi, letiim Fakltesi.
TOPLUM VE BLM 84, BAHAR 2000

190

LER DURSUN

radigmann (postmodernizm), bastrlan paradigmann (modernizm) merkez ilgilerinden olan zaman konusunu mekn konusuyla ilikilendirerek alkoyduu gzlenebilmektedir.1 Asl konusu mekn olan almalarda bu eilim mevcutken, Mapping the Futures veya Life and Times of Postmodernity gibi, temel konularn modern ve postmodern zaman sorunlarnn oluturduu almalarda ise zaman, bu kez meknla ilikilendirilerek sorunlatrlmaktadr. Ksacas zaman konusunda almak, mekn konusunu da irdelemeden mmkn olmamaktadr. Bu yazda, geri ekilen ya da bastrlan olarak zaman konusu, birbiriyle balantl birka zeminde sorunlatrlacaktr. Toplumsal dzlemde, eitli tarihsel dnemlerde zamann toplumsal anlamnn ne olduu ve bu anlamn nasl ve neden rgtlendii zerinde durulacaktr. Say-zaman, piyasa-zaman, din-zaman ilikisine ksaca baklacaktr. Bu ilgi, meknn toplumsal anlamnn rgtlenmesiyle balantl klnacaktr. Felsefi dzlemde ise, zaman ve meknn nelii ve Heiddeger ve Bachelardn zaman konusundaki kavraylarnn modernizm sonrasnda salad felsefi almlar zerinde durulacaktr. almann bir baka dzlemini ise, zaman- mekn deneyimindeki deimeleri retici glerin gelimesiyle ve retim srecindeki deiikliklerle aklayan ekonomipolitik bir yaklam oluturacaktr. Bu, zamann doasnn ne olduu zerine bir yaz deildir. Zamann alglan ve kavraynda binyln sonundaki dnmn izlerinin felsefi, toplumsal ve ekonomi-politik patikalarda srld bir yazdr. Btn patikalar, modernist ve postmodernist ekimelerin esas dokusunu verdii engebeli bir arazide uzanmaktadr. Sorulacak sorular, patikalarn ulatrd yerler kadar, arazinin neden byle olduu hakknda da olacaktr. zellikle arazinin dokusunu yani yaygnlaan aklayc erevenin (postmodernizmin) epistemolojik ve ontolojik duruunu belirlemek, deitii iddia edilen zamann kavrannn, modernist zaman kavrayyla devamllklar olup olmadn ya da radikal bir kopuu mu temsil ettiini dnebilmek asndan nem tamaktadr. Postmodernizmin bir devamllk ya da kopu retoriiyle balants kurulduunda, zaman kavrayndaki ve alglaynn ele alnnn da bu balantyla uygunluk tamas gerekmektedir. Bu demektir ki postmodernlik, modernlikten mutlak bir koputur yaklamnn, zaman da modernist zamandan tam bir kopu olarak kavramas uygun olacaktr. Eer postmodernliin, modernlikle sreklilikleri zerine vurguda bulunuluyorsa, bu kez de zamann postmodern kavrannn modernlikle sreklilikleri ne karlmaldr. Ya da Kellner ve Bestin belirttii gibi nc bir yant bir sreklilik ve kesinti diyalektiini savunabilir (Best ve Kellner, 1998: 332). Bu takdirde zaman konu1 Belki de yazarn (rastlant ve olanaklarn etkisiyle) gerekletirdii okumalarn, ynelimi byle olanlarn eserleri arlkl olmas bu saptamaya zemin salamaktadr.

ZAMAN: MODERN VE POSTMODERN

191

suna bakarken de, kopular ve yeniliklerin yan sra modernlikle olan sreklilikler kuramlatrlabilme olanana kavuur. Bu yazdaki yaklam, mutlak kopu grnden uzaktr. Ancak sadece srekliliklere vurguda bulunmann da ne kadar aklayc olabilecei hakknda -imdilik- kukucudur. zellikle bin yln sonuna gelinmesi gibi istisnai bir durum, ge ya da ileri olduu bile tartmal kapitalizmin bu aman vermez aamasnda bulunmayla birletiinde, zaman kavray ve alglannn karmak bir hal ald yadsnamamaktadr. Basit bir konuyu olduundan daha karmak klmak ya da karmak bir konuyu basitletirmek tuzaklarndan kanabilmek iin, yazar, kendisini mutlak sreklilik ve kopu-sreklilik diyalektii grleri arasnda serbest brakmay -imdilik- tercih etmektedir. Bu adan bu alma, yazarnn kaptan olmad ancak klavuz olabildii bir deneyim olarak ele alnmaldr. almada, aklayc her zemin (patika), sadece birbiriyle balantsyla deil, daha ok birbiriyle geililiiyle konu edilecektir. Zamana ilikin sorunlatrmalar btnyle kavrayabilmek iin, olabildiince geili bir metin rgtlenmesi anlaml grnmektedir. Bu abann sorunlu yanlar, konunun byle ele alnamayacan (ya da gsterilen patikada bu ekilde yrnemeyeceini ) deil, yazarn (yrmedeki) tercihlerini dndrtmelidir.
Bakn siste iz srer Geri verilene dek dn alnm zaman ufukta belirir Ingeborg Bachman, 1953

Zaman kavraynn deimesinin (sralamasnn zel bir anlama gelmedii) alt belirgin ve birbiriyle ilikili gstergesi saptanabilir: 1- imdiki zaman zerindeki olumlayc kuramsal vurgunun belirginlemesi ve gndelik yaamda imdiki zaman alglamasnn baat hale gelmesi. 2- Zamann nesnel olarak (fiziksel) kavran yerine znel (insani) kavrannn baat hale gelmesi. 3- Gelecek zaman kavraynn ve alglamasnn, toplumsal ve bireysel dzeyde zayflamas. Bununla ilikili olarak topyac dnn gten dmesi. 4- Gemiin, mutlak hakikatler olarak deil, dzenlenmi ykler olarak kavranmas ve gemiin alternatif yklemeleri anlamnda tarihin neliinin yeniden belirlenmesi. 5- Zamann, mekn ve meknsallk konusuyla balantlandrlarak ele alnmas. 6- izgisel (linear) ve evrimci zaman anlaynn sorgulanmas ve modernleme projesiyle balantsnn sorunlatrlmas. Zamana ilikin kavrayn ve sorunsallatrmann bu farkllamalarnn anlamlarn, nedenlerini ve kkenlerini belirlemeye alarak, anahatlar bu ekilde izilebilecek trden bir alglama ve kavrama pratiinin, modernlikten bir sreklilik mi yoksa kopu mu ierdii zerinde durmaya balayabiliriz.

192

LER DURSUN

I. Zamann toplumsal rgtlenileri ve znel deneyimlenmesi


Zamann toplumsal rgtlenii, eitli toplumsallklarn yaamlarn ve dnyay kavraylarn anlamlandrma srelerinin sistematize edilmesi ve rgtlenmesine iaret etmektedir. Yani nesnel zamann (ya da kamu zamannn), kim(ler) tarafndan, hangi amalarla ve hangi aralarla nasl rgtlendiini, dzenlendiini iermektedir. Bu rgtlemelerin, znel zaman asndan ne anlama geldiini de kapsamaktadr. Kamu zamannn rgtlenii, Jamesonun uyarlayarak kulland2 bilisel haritalandrma nn kaynaklarndan biri olarak grlebilir. Jameson, bilisel haritalandrma ile, insanlarn eitli yollarla tahrip edilmi biimlerini zihinlerinde tadklar toplumsal ve global btnln zihinsel haritalandrlmasna iaret etmektedir (Jameson, 1992: 517). Yazar, sermayenin tarihsel aamasnn (piyasa kapitalizmi, tekelci kapitalizm ve ge kapitalizm), birbirleriyle derin ilikileri olmasna karn, her birinin benzersiz birer uzam yarattklarn ne srmektedir (Jameson, 1992: 511). Sermayenin, birletirici ve btnletirici bir g olarak, toplumsal sistemin kendisiyle ilgili birletirilmi bir tr mantk ile birlikte ykseldiine veya dtne dikkat ekmektedir. Kapitalizmle ilikilendirilen bilisel haritalandrmay, bir uyarlamadan daha geirerek, kapitalizm ncesi dnemler iin de kullanmak olanakldr. Bu adan ele alndnda, Antik an ve Ortaan da zgl bilisel haritalara sahip dnemler olduu belirtilebilir. zellikle bilisel haritalarn kurucu gesi olan zaman-mekn deneyimi asndan, kapitalizmden farkl olduklar ne srlebilir. Mekn gibi lp snrlandramad ilk dnemlerde, insanlar, zaman, daima semboller araclyla alglamak ve gstermek zorundaydlar (Borst, 1997: 11). nsanlarn zaman olarak algladklar ey, daha ok kartlklarn yer deiimiydi. nsanlarn algladklar deiimlerin bazlar tekrar ediyordu, bazlar ise insan yaamna bir kez damgasn vurup gidiyordu (doum, lm, yallk gibi). Antik ada insanlar, ba sonu belli bir uzamn bir dayanak ve birlik sunduu gndelik yaamlarn, ksa ya da uzun srelerin yapay olarak belirlenmi ritminden ok, haftann yedi gnnn ortalama ritmi iinde yayorlard (Borst, 1997: 19). Zamann bir soyutluk olarak ortaya k, tek bir kiinin ya da okulun abasyla gereklememitir. Bu srete, zamann kiiselletirilmesi, soyutlamaya doru ilk admd: Tanrnn zaman (Corish: 1986: 69-74). Zamann bir deneyimler oulluundan, betimlenecek ve tartlacak tek bir soyut kendilie dnmesi, Corishe gre, Yunan dili iindeki ileyiin bir sonucuydu (Corish, 1986: 77). Bu ok anlaml deneyimlerin bir ekilde tutarl semboller iine yerletirilmesiyle antik dnemde, zaman ve say arasnda zlemez ve gerilimli bir iliki kurulmutur (Borst, 1997: 12-17). Zaman, Platoncu ve Aristocu nosyonunda
2 Jameson, bilisel haritalandrma kavramn Kevin Lynchin kentsel uzamn zihinsel haritas anlamndaki kullanmndan uyarlamtr (bkz. Jameson, 1992: 511- 517).

ZAMAN: MODERN VE POSTMODERN

193

sonsuzluun saylabilir bir imgesidir. Btn eylerin ve biimlerin say olduu doktrini, evrenin kanununun yani dzenin, dengenin ve uyumun da say olduunu bildiriyordu. Bu grle birlikte zamann, tarihinden gelen klasik zaman modeli olumaktadr (Fraser, Lawrence ve Haber, 1986: 24): 1- Zaman, bizim alglama tarzmza hizmet eden bir yanlsamadr (Parmenides). 2- Zaman, btnyle gerek d deildir, ancak sadece kendisi deimeyen eylerin hareketli bir temsiliyetidir (Platon). 3- Zaman, saylabilen hareketin, saylabilir bir parasdr (Aristoteles). Aristotelesi astronomi, zamann dngsel ve dorusal ifadesinden baka bir seenee izin vermemekteydi. Ortaada ise, nesnel doa zaman ile znel insani zaman arasnda bir ayrm yaplmam, her ikisi de Tanrsal yaradltan tretilmitir. Antik oktanrclk ve ok merkezcilikten vazgeilmesiyle birlikte, zamann evrensel olduu kabul grmeye balamtr. Tm Tanrsal, insani ve doal dzenlerin birlii her yerde uygulamaya konulup onaylandktan sonra, genel geer bir zaman hesab ve zaman lm yapabilmek mmkn olmaya balamt (Borst, 1997: 20) Bu dnemdeki yerleik Kurtulu Zaman inanc ise, Hristiyan olmayanlar (tekileri) bu kurtuluun adaylar olarak grme anlamnda iine dahil edici bir nitelikteydi (Fabian, 1983: 26). Tek tek saatlerin Hristiyanlar iin nem kazanmasnda (MS 540) Tanrya ibadetin kiisel dzenlilii ve zdenetimi nemli oldu. Herkesin Su ya da Gne saatine bakar olmasyla birlikte ibadet zamanlarnn hesab, ksmen kiilere braklmt (Borst, 1997: 30). Yine de duraan bir uyum iindeki tutucu bir evren alglaynn yaygnlnda, zaman hesab, sadece yksek rahiplerin ve alimlerin gizli alanyd: zamann basite llmesinden ziyade hesaplanmas, insana saygnlk kazandryordu. Zamann uzun vadeli hesaplanmas anlamndaki Compotus, karkln ve kemekein iindeki bilgece bakn simgesi bir ura haline gelmiti (Borst, 1997: 33). Yunan antikitesinden kaynaklanan ve HristiyanYahudi gelenei tarafndan da tercih edilen gr, evrenin mutlak ve kanlmaz ilkelerinin saysal ve zamansz (timeless) oluuydu. Kozmozun dzeninin dnyevi gstergeleri, saylard (Fraser, 1986: 8). Ortaada dnyevi imdiki zamann kabul edilmesinin bedeli, tinsel mesafe ve btnsel baktan vazgemekti. 9. yzylda, zamann yapay olarak oluturulmas ve mekanik olarak llmesi yerine, gkten dindarca gzlemlenmesi ve bilgece hesaplanmas kavray geerliydi (Borst, 1997: 48) 11. ve 12. yzyllara gelindiinde zamann, kozmik bir dng olarak kavranmas yerine, znde tek bir An olarak kavranmas yaygnlamaya balamtr (Borst, 1997: 71). Aktif alma iinde olanlar, giderek zaman darlndan yaknr hale gelmilerdir. Giderek, Ortaan din ve nitel zaman ve Tanrnn ebedi gerei olarak zaman, maddi- nicel zamana ve insanlar arasnda balant kuran toplumsal zama-

194

LER DURSUN

na dnmeye balamtr (Borst, 1997: 74). Fabiana gre, Ortaadan modern zaman kavramlatrmasna doru niteliksel bir atlama, niceliksel bir deimede temellenen bir yarp geme (break through) olmakszn yaplamazd (Fabian, 1983:12). Bu niceliksel yarp geme, kentlerde hareketlenen yeni para ekonomisinin gereksinimlerine de cevap oluturacakt. Yeni para ekonomisi, nicelii temel almakla kalmyor, kentteki sarraflar, kimsenin mlkiyetinde olmayan Tanr vergisi zaman kendileri iin altrmaya balyorlard. Borstun belirttii gibi Kutsanm gnler ve saylar arln kaybederken, hesaplar ve kararlatrlan tarihler nem kazanyordu (Borst, 1997: 78). Finans dnyasnn abas, takvim gnlerini kesin bir biimde belirlemek ve abucak toplayabilmekti. Kentlerde, iveren- ii ilikileri, (en azndan kent surlar iinde) llebilen, hesaplanabilen, denetlenebilen ve parayla dllendirilen ortak bir saat kavrayn zorunlu klyordu. Zamann toplumsal olarak kavranmaya balanmas, insana ilikin kavraytaki deimelerle de balantldr. nsann, birey olarak potansiyel yaratc bir gce sahip olduu, kendi yaamn kendi eylemleriyle kurma ve bylece kendini gerekletirip gelitirme g ve olanana sahip bir varlk olduu eklindeki Rnesansla birlikte beliren kavray, zamann da insann kendi eyleminin egemenliine baml olduunu vurgulamaktayd (Kker ve Aaoullar, 1997: 148-149). nsanlarn rettii sembollerden oluan modern zaman sistemi 14. yzyln sonunda geliimini tamamlam saylrd. Bu sistem, zamann nceden sonraya doru ilerleyen hareket olduunu kantlayan saat kadran ve yelkovan hareketini ieriyordu. Ortaa Avrupasnn modern bir gelecee yol almaktaki sorunlarna karlk, 16. yzylda ilerleyen zaman lm ve hesaplama tekniklerinin ve bilimin de etkisiyle insanlar, artk uzun geliim sreleri hakknda genel bir baka sahip olmaya balamlard.3 Gemiin kutsal zaman, dnyeviletirilirken doallatrlyordu da. Kutsal zaman, srekli ve anlaml bir hikyenin aygt olarak dngsel zellik gsterirken, dnyevilemi zaman, sreksizliin ve paral jeolojik bir kaydn gstergesi olarak anlam kazanyordu (Fabian, 1983: 14). Zamann dnyevilemesinin, seyahatler ve keiflerle de balants vardr. Hareketlerin tanmlar ve ilikiler mekna yerletirilmeye balandka, seyahatin kendisi zamansallaan (temporalizing ) bir pratie dnmtr (Fabian, 1983:7). Harveyin belirttii gibi, dnyann haritalandrlmas, mekna zel kullanm amacyla mlk edinilmeye ak bir ey olarak bakmann yolunu da dntryordu (Harvey, 1997: 257). Bu srete, dnyann baka yerlerinde yaadklar kefedilenler, meknsal bir uzaklkla deil zamansal bir uzaklkla ele alnr olmutur. Dorusall (izgisel), genellemesi, dnyevilemesi ve evrensel3 Bu sreteki balca gelimeler unlard: halkn saatleri kadrandan rahata okuyabilmesi; matematiin, evrenin her yerinde ayn ekilde geerli olan ve insan dnyann ve zamann hakimi yapmay vaad eden yasalar sunmas; kronometrelerin kefi ile tm dnyay kapsayan hareket olanann belirmesi... (Borst, 1997: 97-117).

ZAMAN: MODERN VE POSTMODERN

195

lemesiyle zelliklendirilen bu yeni zaman kavray, artk dngsel deil evrimci ve ilerlemeci bir zaman kavraydr. Dolaysyla Fabiann belirttii gibi, bu anlamda dnyevileen zamann bedeli, ona sahip olanlara (Bat) dnyann geri kalann tarih iin kurtarma hakk vermesi, yani bir mekn igal etme aracna dnmesi, bylece de kolonyalist ve emperyalist politik uygulamalarla ibirlii iine girmesi olmutur (Fabian, 1983: 26, 146). nsanlar tarafndan giderek dnyann her kesinde paylalmaya balanan uzay-zamana, ben ve tekilere, yaamn olanaklar ve zorluklarna ilikin deneyim tarz olarak modernliin, Bermann ayrmyla, ilk evresidir yaanan (Berman, 1994: 13). 1790larn devrimci dalgasyla 20. yzyl arasndaki ikinci evreyi, 20. yzyl bandan gnmze ulaan nc evre izlemektedir Bermanda. Dnemletirmeler bir yana, modernlik olarak adlandrlann nasl kavrand, zamann da nasl kavrandnn toplumsal ve kltrel balamn oluturmaktadr. Postmodern zaman kavraynn geersizletirdii ne srlen modern zaman kavray, bilisel haritalarn olumasn da etkileyecektir. Tabi ki kapitalizmin gelitii ekonomi- politik bir balam iinde...

II. Zamann toplumsal rgtlenii ile kapitalizm arasndaki iliki


Zamann toplumsal rgtlenmesi ve deneyimlenmesinin yukarda zetlenen hatlar, bu srecin, retim biimlerinin ve bununla uygunluk gsteren bilisel haritalarn dinamik bir eklemlenmesi olduunu dndrmektedir. Merkantilizmden piyasa kapitalizmi, tekelci kapitalizm ve kresel kapitalizm koullarna yneliin de, nesnel zamann rgtlenmesi asndan farkl aamalar olduunu belirtmek yanl olmayacaktr. Harveyin yerinde bir ekilde saptad gibi zaman ve mekn konusundaki nesnel kavraylarn zorunlu olarak toplumsal yaamn yeniden retimine hizmet eden maddi pratik sreler araclyla yaratldn iddia etmek olanakldr. Bu demektir ki her zgl retim tarz ya da toplumsal formasyon, kendine zg bir zaman ve mekn pratikleri, kavramlar bohas ierecektir (Harvey, 1997:230). Benzeri bir vurguyu tayan Jamesonun ge kapitalizmin kltrel mant olarak postmodernizm yaklamnda da, kapitalizmin farkl aamalar ile kltrel mantn bu aamalara denk den grnleri arasnda bir ilikisellik bulunduu iin, zaman kavray da dnemin mantna uygunluk gstermektedir (Jameson,1992: 460). Bu yaklamn en kat ifadesi, Perry Andersonun anlatmnda bulunmaktadr. Andersona gre, gnmzde olanca eziciliiyle geerli olan koullar, modernlikten deil kapitalizmden kaynaklanmaktadr (Anderson ve Wood, tarihsiz, 40). Hem daha fazla kresellemi hem de daha fazla paralara blnm, yeniden yaplanm kapitalizmin bu aamasnda postmodernizm, amz kapitalizminin koullarn, btncl ve evrenselci bir yaklamla deerlendirmenin olanakszln vurgulamasyla, kapitalizmin bu aamas iin uygun bir

196

LER DURSUN

dnsel alan yaratmaktadr (Anderson ve Wood, tarihsiz: 60-61). Marksist kuramlardaki ilikisellik, kapitalizmin bin yln sonundaki aamas ile postmodern kuramn glenmesi arasnda nedensel olarak kurulmaktadr. Dolaysyla zaman kavraynn farkllamasyla da benzeri bir iliki kurulmaktadr. Giddens ise, modern dnyay biimlendiren ana dntrc g olarak kapitalizmi alan Marksist yaklamlarn yetersizliine dikkat ekmektedir (Giddens, 1994: 18). Bu yaklamlarda, modernliin toplumsal dzeni, hem ekonomik sistemi asndan hem de dier kurumlar asndan kapitalist olarak grlr. Durkheimn, modernlii endstriyalizmin etkisinde incelemesinin ve Weberin de modernlii brokratik rasyonelliin etkisi altnda incelemesinin de ayn lde yetersiz aklamalar olduunu belirten Giddens, bu olgular birbirini dlayan kategoriler olarak grmek yerine, modernlii, kurumlar dzeyinde ok boyutlu ve bu gelenek tarafndan da belirlenen unsurlarn ayr bir rol oynamasyla karakterize edilmesi gerektiine dikkat ekmektedir (Giddens, 1994: 19-20). Onyedinci yzyldan bu yana dnyay etkisi altna alan bir yaama ve rgtlenme biimi olarak modernliin dinamizminin kaynaklarn ise ylece belirlemektedir:
Modernliin dinamizmi, zaman ve uzamn ayrlmasndan ve toplumsal yaam iinde kesin bir zaman-uzam dilimlendirilmesini salayacak biimlerde yeniden birlemelerinden; toplumsal sistemlerin yerinden karlmasndan (bu zaman- uzam ayrlmasyla ilgili etmenlerle sk ilikisi olan bir olgudur); ve toplumsal ilikilerin, bireylerin ve gruplarn eylemlerini etkileyen srekli bilgi girdilerinin nda dnmsel olarak dzenleme ve yeniden dzenleme srecinden kaynaklanmaktadr (Giddens, 1994: 22).

Modernliin zaman ve uzamla ilikisini, toplumsal sistemlerin yerinden karlmas balamnda kuran Giddensa gre, toplumsal ilikilerin yerel etkileim balamlarndan kaldrlmas ve sonsuz uzunluktaki zaman-uzam boyunca yeniden yaplandrlmas olarak yerinden karma, zamann (mekanik saat ve standart takvim ile) uzamdan ayrlmasn ve uzamn da yerden (keifler ve haritaclk ile) ayrlmasn iermektedir. Bu diyalektik sre, zaman ve uzamn ar bir egdmne dayandrlmasn zorunlu klmaktadr (Giddens, 1994: 25-26). Giddens, iki tr yerinden karma dzenei arasnda ayrm yapmaktadr: Simgesel iaretlerin yaratlmas ve uzmanlk sistemlerinin kurulmas (Giddens, 1994: 27). Bir simgesel iaret olarak para, zamanla sk biimde ilikilendirilmektedir. Bir zaman-uzam uzaklatrmas arac olarak grlen parann uzamsal gc, Simmel tarafndan ylece karakterize edilmektedir:
Mlk ve sahibine, aralarndaki uzamsal uzaklk yoluyla geni bir bamszlk ya da dier deyile, zdevingenlik salamay garanti edecek tek ey, bir giriimin kazancnn baka bir blgeye kolaylkla aktarlabilecek bir biim almasdr. Parann uzaklklar zerinde bir kpr oluturabilme gc, mlk sahibi ve mlklerinin...ayr yerlerde varolabilmelerine olanak salar (aktaran Giddens, 1994: 29).

ZAMAN: MODERN VE POSTMODERN

197

nsan ve zamann toplumsal rgtlenmesindeki deimelerin, parasal ekonominin geliimiyle yakn ilikisinin iki genel niteliini, Harveyin saptamas aa vurmaktadr.
Birincisi: Para, zaman ya da mekn konularnda maddi pratikleri, biimleri ve anlamlar tanmlayanlar, toplumsal oyunun temel kurallarn tanmlyorlar. Paraya, zamana ve mekna kazandrlan cisimleme ve atfedilen anlam, toplumsal iktidarn korunmasnda az-buz nem tamaz... kinci sonu ise udur: Parasal hedeflerin izlenmesi, meknn ve zamann niteliklerinde deiiklikler yaratabilir. Eer parann zaman ve mekndan bamsz bir anlam yoksa, o takdirde zaman ve meknn kullanl ve tanmlan biimlerini deitirmek suretiyle kr (ya da baka trden kar) arayna girmek her zaman iin mmkndr (Harvey, 1997: 255-258).

Snrlar aras akkanla zellikle 1970lerden beri sregiden teknolojik devrim ile ulaan ve kreselleen kapitalizmin bu yeni aamasnda, parasal hareketlerin ve akkanln gcnde nne geilmez bir art yaanmaktadr. Giddens bu yeni durumun grnmn, gnmzde mal parann, bir bilgisayar ktsna rakamlar olarak aktarlabilen saf enformasyon biimini almasyla temsil edildii aralardan bamsz duruma gelmesi olarak vurgulamaktadr4 (Giddens, 1994: 29). Ona gre, parann zaman-uzamla ilikisi, bir ak olarak deildir; anndalk ve ertelemenin, varlk ve yokluun birbirine balanmasyla zaman ve uzam paranteze almann bir arac olma ilikisidir (Giddens, 1994: 30). Harveye gre ise, para ve zaman-uzam ilikisi bir devir ilikisidir. Sermayenin devir sresi ok nemli bir niceliktir. Dolama sokulan sermayenin geri kazanm hz ykseldike, krn maksimizasyonu da ykselecektir (Harvey, 1997: 258). Harvey, bu amala kapitalist modernizasyonun, ekonomik srelerde ve dolaysyla da toplumsal hayatta byk lde tempo artna ve hzlanmaya gereksindiine dikkat ekmektedir. Kapitalist sistemin hza bamllna baka bir vurgulamay, Paul Virilio yapmaktadr. Virilioya gre
zenginliin nitelik deitirmesiyle aa kan ey, yalnzca dnya ekonomisinin hznn deimesidir; tanr birimden saatsel birime gei, yani Zaman savadr... Demek ki zenginliklerin, sermayeletirmelerin, retim biimlerinin iinde bulunduklar yaltlmln ortadan kalkmas mbadelelere, serbest mbadeleye, hatta mbadelelerin toplumsallatrlmasna deil, bunlarn kendi tatsal glerine, dinamik etkinliklerinin en yksek dzeyine erimek iindi (Virilio, 1998: 51-52).

Hz sistemin kendine ikin bir amac olarak grmesiyle Harveyden farkllaan Virilio, iktidar ise hzn aniden bir yazg, bir ilerleme biimi, bir uygarlk ha4 Zamann kendi iindeki dijitallemesini daha kavranabilir klmas asndan Halil Nalaolunun grlerine bavuruyorum: Mekanik saat, yaps gerei znde (temporalized) bir uzam; yani kadran denen ey zerinde devinen akrep ve yelkovan sayesinde, srekli dilimlere ayrlan ve bu yolla bize zaman gsteren bir mekn... Dijital saat ise zaman, hep bir artma ya da eksilme haline dntryor. Bu anlamyla ada zaman, art ve eksili hareketleri ve bunun temsiliyeti bakmndan ada sermayeye son derece uyuyor. u laflar dnelim: IMKBde bir gnlk ilem hacmi xxx oldu.

198

LER DURSUN

line geldii ereti bir yapnt olarak kavramaktadr (Virilio, 1998: 134). Harvey ise iktidarn, Marxn syledii anlamyla, yani krn unsuru olan anlarn ve emek zamannn zerindeki kapitalist hakimiyetten kaynaklandn tehis etmektedir (Harvey, 1997: 260). Krn mlk edinilmesi, bu anlamda, emek zamann da mlk edinilmesidir. retim tarzlar ile zaman arasndaki ilikiyi, dngsel zaman geri ve dnsz zaman ayrmyla kuran Guy Debord, ise kendisinin geri dnsz zaman olarak adlandrd dorusal zaman kavraynn, ncelikle metalarn ls olduunu belirtmektedir. Debord, ...resmen toplumun genel zaman olarak ortaya kan zaman, sadece bu zaman oluturan uzmanlam karlar ifade eden zel bir zamandan baka bir ey deildir eklindeki radikal saptamasyla, genelletirilmi kapitalist zaman rgtlemesinin aslnda tikel bir kar temsil eden zaman rgtlemesi olduuna dikkat ekmektedir (Debord, 1996: 81-83). Debord, kapitalizmin gelimesiyle birlikte, geri dnsz zamann dnya apnda birletiine dikkat ekmektedir:
Evrensel tarih, bir gereklik haline gelir, nk btn dnya, bu zamann gelimesi altnda toplanmtr. Ama her yerde her zaman ayn olan bu tarih, hl tarihin tarih iindeki reddinden baka bir ey deildir. Btn gezegen zerinde ayn gn, olarak grnen ey, soyut, eit paralara blnm olan iktisadi retim zamandr. Birleik geri dnsz zaman, dnya pazarnn ve bunun doal sonucu olarak da dnya apndaki gsterinin zamandr (Debord, 1996: 83).

Aslnda tamamen deiebilir zellikte olan retim zamannn meta-zaman olarak bu hakimiyetinde, insan hibir ey, zaman ise hereydir. Deborda gre bu rgtleme, gndelik yaantda, sahte-dngsel bir zaman olarak geri dnen tketilebilir zamann grnm haline gelmektedir (Debord, 1996: 85). Debordun nemli vurgularndan biri, temeli metalarn retimine dayanan zamann kendisinin de bir tketim metas olduudur. Ancak Ortaa toplumlarnn dngsel zaman tketiminden nemli bir farkll vardr. Ona gre, eski toplumlarn dngsel zaman tketimi, bu toplumlarn gerek emeiyle uyum iindeydi; gelimi ekonominin sahte dngsel tketimi, retimin geri dnsz soyut zaman ile elikiye der: Dngsel zaman, gerekten yaanm hareketsiz yanlsamann zaman olurken, gsteri zaman ise yanlsamal olarak yaanm, kendi kendine deien gerekliin zamandr (Debord, 1996: 87). Debordun, gelimi kapitalizmin kendi tikel karyla balantl bir geri dnsz zaman (dorusal zaman) ve gsteri toplumunun (modern toplum) sahte-dngsel zaman arasndaki kurduu iliki, modernleme yaklamnn radikal bir eletirisidir. Bu eletirinin dier konu balklarna aktarlacak gelerinden de grlecei gibi, zamann gnmzde postmodern olarak adlandrlan kavranndaki deiikliklerin ilk belirtilerini, daha 1970lerin banda Debord, modernlik ile balantl olarak ele almaktadr. Tpk Marshall Bermann da,

ZAMAN: MODERN VE POSTMODERN

199

kat olan her eyin buharlat bir toplum tasarmn, Marxa atflarla, modernlikle ve kapitalizmle balantlandrarak aklamaya alt gibi... Denilebilir ki, bizzat kendisi artan bir akkanla sahip olan sermayenin hareketlilii, zamann toplumsal rgtlenmesinin ilerlemeci ve dorusal olmasn gereksinmektedir. znel zaman deneyimi ve dnyann bilisel haritalandrlmas ise, bu dinamiklerle balantsz deildir. Bu noktadan itibaren gndelik pratiklerde zamann znel deneyimlenmesinde gerekletii iddia edilen farkllamalar ve bu iddialarn teorik ervesinin anahatlarn belirlemek, sreklilik ve kopularn izlerinin srlmesi asndan yararl olacaktr.

III. Postmodernlik ve zaman kavraynn temel zellikleri


Kuramda zaman nasl gsterdiimiz, gerek kendimizin gerekse bakalarnn dnyay yorumlay ve harekete gei tarzlarn etkiledii iin nemlidir (Harvey, 1997: 231). Postmodern kuramn epistemolojik ve ontolojik ynelimleri, yinelemekte yarar var ki, zaman aklamasnda da farkllklar yaratmaktadr. Bilginin zne-nesne ikiliinde, zne tarafnda belirlendii ya da daha radikal bir grnde ise zne-nesne ikiliinin geersizletii bir epistemik yaklam, hakikatn mutlak oluu yerine grelilii hakkndaki ontolojik duru ile birlikte, dnyann nesneden anlalmasndan znede anlalmasna geie almtr (Gellner, 1994: 45-47). Bu almn zamann kavranna getirdii farkllklardan biri, nesnel zaman yerine znel zaman kavray ve alglamasnn anlaml klnmas olmutur. Kukusuz, bu kavrayn felsefi dayanaklar antik adan itibaren mevcuttu. Ancak yeni olan, znel zamann, binyln sonu ve kresel kapitalizmle eklemlenmesi iin geri arlmasdr. a. Zamann bir imdilik olarak alglannn ve znel (insani) kavrannn felsefi izleri Felsefi anlamda zamanla ilgili dnceler, zne ile d dnyann (nesnenin) ilikisinden karsanan bilgiyle gelimitir. Zaman, nesnel doa zaman ve znel insani zaman olmak zere iki temel bakla deerlendiriliyordu. Parmenidese gre, nemli olan znel zaman deneyimi idi; ve yine ona gre sadece imdi gerektir, gemi ve gelecek gerek deildir5 (Corish, 1986: 76). lmeye ve saymaya dayal nesnel doa zaman ise, deiimin bir lt olarak ele alnmaktadr. Bu, zamann fiziksel anlamn vermektedir. rnein Aristotelese gre zaman nce ile sonraya gre devinim saysdr (Aristoteles, 1997: 191). Yani devinimin6 bir
5 Bu dncenin ngilizcesini almak yararl olabilir: Is is real, was and will be are not. 6 Aristoteleste devinim, bir eyin olanak halinden (dynameia) etkinlik haline (energeia) gemesidir. rnein tohumun bitki olmas devinimdir.

200

LER DURSUN

lsdr (Aristoteles, 1997: 191). Zaman, bir tr saydr. Bir say olarak Zaman, Anlardan olumaktadr. Sayan olmadnda say (yani zaman) diye bir ey de yoktur: Yer deitiren nesne ile devinimdeki nceyi ve sonray anlyoruz; nce ile sonra saylabilir olduundan da ann varln (Aristoteles, 1997: 193). Nesne varolsa bile alglayan olmazsa, zaman yine yoktur. Bu zaman kavram -alglayanla ilgili sylenenin dnda- gnmz fiziinde aina olunan zaman kavramna uymaktadr. Fizikte de zaman, devinimle birlikte anlamldr. Ve bu zaman llebilen matematikle ifade edilebilen saysal bir deerdir. Heidegger, fizikteki zaman yle anlatr:
Fiziki zamanla nasl karlar? Onun zaman kavray ve belirleyii, lme zelliini tar. lme ne kadar ve ne zaman, ne zamandan ne zamana kadar ifade eder. Zaman, saat gsterir. Saat, iinde ayn zamansal ardkln srekli tekrarland, dardan gelen bir etkiyle deimedii varsaylan fiziksel bir sistemdir. Bu tekrarlanma dngseldir. Her dngnn sresi ayndr. Saat, kendini srekli tekrarlayan, bu tekrarlarda hep ayn kaldna gvenilebilecek bir sre salar. Bu srenin uzunluu seime baldr. Saat, zaman, bir olayn sresinin uzunluunun saatteki deimeyen ardklkla karlatrlabilmesi ve dolaysyla saysal olarak saptanabilmesi sayesinde ler (Heidegger,1997: 29).

Nesnel doa zamannn fizikteki anlamn grmek iin Einsteinden de bir rnek verilebilir. Einstein, nesnel doa zamannn mutlaklna deil greceliine vurgu yapar. Bunu ylece ifade eder: Her referans cisminin (koordinat sisteminin) kendine zg zaman vardr. Zamann ait olduu referans cismi bize bildirilmedii takdirde, bir olayn zaman ifadesinin hibir anlam yoktur (Einstein, tarihsiz: 31). znel insani zaman ise en iyi ifadesini Heideggerde bulur. O, insan varl anlamna gelen Daseinn zaman olduunu syler. Heidegger, Daseinn hem zaman olduunu, zamann da geici olduunu syler. Dasein ve zaman arasndaki ilikiyi yle anlatr: Dasein, kendi gemiidir. Bu gemie doru ilerlemesi iindeki olanadr. Bu ilerleme iinde ben otantik zamanm, zamana sahibim. Zaman her durumda benim olduuna gre, birok zaman vardr. Zamann kendisi anlamszdr; zaman geicidir (Heidegger, 1997: 40). Heidegger, yukardaki alntda verildii gibi fizikinin anlad zamana kardr. Aslnda bu kar oluu onun, zaman Daseinda yani znel olarak grmesinden kaynaklanr. Fizikinin anlad saatle llen zamana bir saym gzyle bakar ve bu onun terimiyle kamu zamandr. Kamu zaman da temelini, Daseinn ait olduu zamandan alr (Heideggerden aktaran en, 1997: 76). Yine Heidegger zamann gemi, gelecek, imdisinde imdiye vurgu yapar. Bunu da u ekilde ifade eder: Daha nceki, o zamandr ve u-ana ait deildir. Evvelki, olmu bitmitir. Sonraki, yani o zaman ve daha nceki, imdiye referansla anlalabilir. Bu nedenle imdi nemlidir. nk Dasein kendini imdide ifade

ZAMAN: MODERN VE POSTMODERN

201

eder veya aar. imdi, Daseinn geiciliinin temellendii zamandr. nk imdide nesneler her zaman u anda olarak kavranlr (Heideggerden aktaran en, 1997: 73-74). imdiye benzer bir vurguyu Augustinusta henz MS 400 civarnda grmek mmkndr. Yalnz buradaki fark, Augustinusun imdisi insansal bir imdi deil Tanrsal bir imdi olmas, yani Tanrnn gemii, gelecei, imdiyi btn zaman kendi imdisinde btn olarak nnde grmesindedir. Zaman ve saynn efendisi Tanr idi (aktaran Borst, 1997: 27). Augustinus, zaman ve say arasnda balant kurulup somutlatrlmasna kar kt. Zamann dilsel olarak blnmesini de onaylamad:
zaman vardr: Gemitekilere ilikin imdiki zaman, imdikilere ilikin imdiki zaman ve gelecektekilere ilikin imdiki zaman. nk bu zaman zihinde vardr ve onlar baka yerde grmem: Gemitekilere ilikin imdiki zaman an, imdikilere ilikin imdiki zaman bir anlk gr, gelecektekilere ilikin imdiki zaman da beklenti olarak vardr. Kastedilen bunlar ise, zaman gryorum ve zaman olduunu syleyebilirim. Ama gene de varsn densin, geleneksel biimde kullanld gibi zaman vardr, gemi, imdiki, gelecek zaman densin; bu bence nemli deil; kar kmyorum, knamyorum; yeter ki denmek istenen ey, yani ne gelecekte olan eyin ne de gemite olan eyin varolmad anlalsn (Augustinus, 1996: 55).

Fiziksel zamann (ya da kamu zamannn) dzenlenmesine karlk, insani yani znel zaman vurgulayan yukardaki felsefi dnceler, zne ve nesne ayrmyla harekete geiyordu. te yandan zne/nesne kartln ve ayrmn bozarak yani farkl bir epistemolojik anlayla zaman ele alan dnrler de bulunmaktadr. rnein Bachelard, akis (reverberation) kavramyla zne-nesne arasndaki fark bozarak herhangi bir ontolojik verilmilik kavramnn tersine, zneyi iaret eder (Game, 1995:196). mge (image), znede akislerden kurulur. Bachelard, Gamee gre yalnz imgelerle, onun iin bir gereklie sahip olan imgelerle ilgilenir. Deneyim yaanlan imgeleri ierir. Bilgiyi ncelleyen ve bilgide yanstlan bir ontolojik varlk hakkndaki varsaymlar zerine Bachelardda ok az kant vardr. Onun bilgi iin metaforu, yanstmadan (reflection) daha ok aksettirmedir (reverberation): zne veya nesnenin her birinde kaynakszdr (Game, 1995:196). Zaman konusundaki en nemli filozofik adlardan biri olan Heideggerin grleri, Bachelardnkilerle birlikte, zamann kavrannda nemli dayanaklar salamaktadr. Heideggerin felsefesi, Borstun belirttii gibi gelecee ve lme dair kayglar tayan insan varoluunun ilk zamansalln aa karyor ve aritmetik zaman tayinini gya sonsuz bir imdiki zamana alan i zamansal bir mdahale olarak dlyordu (Borst, 1997: 127). Kayg ve korkuyu yaygnlatran bir Nietzcheciliin de harekete gemesiyle, Jamesona gre bin yln sonunda giderek yalnzca imdiki zamann varolduu ve imdiki zamann daima bizim olaca inancnn baat hale gelmesi gzlenmektedir (Jameson, 1992: 367).

202 Zamann bir imdilik olarak alglannn teknolojik gelimeyle balants

LER DURSUN

Zamann bir imdilik olarak kavrannda, hereyi bir anda ileme kapasitesine sahip bilgisayarlatrlm dzeneklerin paynn da olduu sylenmektedir (rnein Borst, 1997). Zaman dijital sinyallerle ifade eden bilgisayarlar, saatlerin mekanik akndan farkl bir zaman bilinci yaratabilme kapasitesiyle deerlendirilmektedir. Ancak bu deerlendirme, teknolojik belirlenimciliin tek ynl aklayclndan da uzakta durmaktadr. Sanayileme ann ve mekanizasyonun, sonsuzca kltlm zaman ve sonsuzca bytlm sayya duyduu gereksinim sonucu bilgisayarn icat edildiini belirten bu yaklam, saysal bilgi ilemin, sanayileme ann ekonometrisi, sosyal matematii, fiyat, cret ve doum erileri iin vazgeilmez olduuna iaret etmektedir. Bylece dnemin retim tarznn rgtlenmi gereksinimlerine cevap verebilecek bir teknolojinin hayata geirildii vurgulanmaktadr. Bilgisayar, dnyann, insann ve zamann ls olamayacak kadar nicel ve anlk bir etkiye sahiptir. Dnyann, bir bilgisayar imgesinde yeniden kurulmasnn, tm insanlarn kafasndaki dil, sembol, zaman ve say kavramlarn farkna varlmakszn deitirdii ne srlmektedir (Borst, 1997). Zamann say olarak temsil edilmesinin, geicilik deneyimini deiim olarak sunduuna dikkat ekilmektedir (Fraser, Lawrence ve Haber, 1986: 30). Binyl biterken, tm tarihsel deimelerin insann alglayabileceinin ok tesinde hzlanm olmas; bu deimelerin kuaklar ve blgeler arasnda adm adm deil, aksine birka yl ierisinde dnyann her tarafnda meydana geliyor olmas bu teknolojik gelimeyle ilikilidir. Virilionun belirttii gibi, hz Batnn umududur. b. imdiki zaman vurgusunun gelecek zaman kavrayyla ilikisi Postmodern zaman deneyiminde, dinamiklerinin bir ksm yukarda aklanan imdiki zaman vurgusu ya da mevcudiyetilik (presentism), gnmzde derinlik boyutunun silinmesiyle balantl grnmektedir. Best ve Kellner, bu durumu ylece saptamaktadrlar:
Derinliin silinmesi, ayn zamanda tarihi ve tecrbeyi matlatrr; nk bir postmodern imdide kaybolmu bulunan bir kimse, bilinci besleyen ve zengin, belirli bir bnyeye sahip, ok boyutlu bir imdi sunan kelmi geleneklerden, srekliliklerden ve tarihsel anlardan koparak uzak dmtr (Best ve Kellner, 1998: 328).

Bu alntda eletirilen, post-endstriyel toplum kuramlaryla balantl grlen tarihin sonu nosyonudur. Yazarlara gre, tarihin sonu, gelecein, yalnzca imdinin daha kolay ve elverili hale gelmi bir deikesi olarak grnecei bir zaman kavrayna yol amaktadr. Burada sorulabilecek nemli sorulardan bi-

ZAMAN: MODERN VE POSTMODERN

203

risi udur: izgisel ve evrimci bir kavrayla genelletirilerek ve evrenselletirilerek ilerletilen tarih nosyonu ile, insanln (ideolojik) evriminin son noktas ve insann ynetiminin son ekli olarak Bat liberal demokrasisinin yine genelletirilmesi ve evrenselletirilmesiyle sona erdirilen tarih nosyonu arasnda ne fark vardr? Fark, ilkinin gelecein (sosyalist ya da baka alternatifleriyle) mcadelelerle kurulabilir olduunu imleyecek bir politik ufka elvermesine karlk, ikincisinin, bizzat teorisyeninin dedii gibi haklarn tannmas iin mcadele, insann tamamen soyut bir hedef uruna hayatn tehlikeye atma gnlll ve atlganlk, cesaret, hayal kurma ve idealizme yol aan dnya apndaki ideolojik mcadelenin yerini ekonomik hesaplar, teknik sorunlarn bitmeyen zmleri, evre sorunlar ve tketici taleplerinin karlanmasnn alaca bir can skntsn imlemesidir (Fukuyama, 1990: 177). Bu fark, gelecein alglanmasnda deyim yerindeyse hipermetroplama (yakn grp, uza grememe) etkisi yaratabildii kadar, gemiin kavrannda da miyoplatrma (uza grp yakn grememe) etkisi yaratabilmektedir. Baumann aktard gibi modern insann, bugnn adaletsizliklerinin gelecekte dzeltilebileceine ilikin gveni zayflamaktadr (Finkielkrauttan aktaran Bauman, 1998: 58). Gelecein aklnn, bir tr sreklilik ve dayanmay yaratabilme potansiyeli, postmodernizmi bir tarih sylemi olarak ele alan baz kuramclar tarafndan kabul edilmektedir (rn, Morris, 1993: 40). topyac dnn olanakll zor, ancak gerekli olarak grlmektedir. topya, sosyalizm ya da kendini belirleme tarafndan temsil edilen ideallerden ok, alternatif bir yaama biimini olanakl klan farkl bir toplum tr ve daha iyi yaama ynelik tutku olarak geni anlamda kavranmaktadr (Levitas, 1993: 257). Deiimin faili, Levitasa gre gelecekte yerlemi iyi bir toplum vizyonudur. Ve bu vizyonu ve topyac tasarmlar postmodernliin tmyle tkettii de tartmaldr. Levitas, topyann Marksizmden zgrletirilerek daha geni kavranmas gerektiine inanmaktadr. topya=Marksizm=Stalinizm=Sosyalizm eitlemesinin, zgr piyasa kapitalizminin olmad grn desteklemeye yol atn ve bunun da topyann yazlamayna neden olduunu ne srmektedir (Levitas, 1993: 258). Levitas, ilerleme fikrinin ada dnrler iin geersizlemesinden dolay, topyann imdiyi deitirmeye yarayacak alternatif bir gelecek meknn igal etmesinin g olduunu belirtmektedir. nsanlarn imdiye ilikin tasarmlarnn, deiimin faillerini ve srelerini tanmlayamamasndan dolay, topyann gelecee yerletirilmesinin glne dikkat ekmektedir. Gelecee yerletirilmeyii, topyann ld anlamna da gelmemektedir elbette. nerilen topya, imdiye vurguda bulunan paral, belirsiz bir topyadr. Baudrillard ise, tarihsel zamann yitirilmesiyle birlikte, birer inan nesnesi olarak topyann da yitirildiini vurgulamaktadr (Baudrillard, 1998b: 6). Yaamn maksimumcu topyas, hayatta kalabilmenin minimumcu topyasna dnmtr (Baudrillard, 1998b: 2).

204 c. Tarihin postmodern kavran

LER DURSUN

Gelecek ufkunun daraltlml ve gemiin nostalji olarak kavran, tarihin postmodern kavrannn tm karakteristikleri deildir elbette. nk tarih, gemi demek deildir. kisi farkl eylerdir. Tarihin, ne olduuna ilikin postmodern bir yaklama en iyi rneklerden birini Keith Jenkinsin anlatmlarnda bulmak olanakldr: Tarih, dnya hakknda bir dizi sylemden biridir...Dnyann, tarihin soruturma nesnesini oluturan blm, gemitir...Bildiimiz gemi, her zaman olumsaldr; kendi grlerimize, imdimize baldr. Tarih, asla kendisi iin deil daima birileri iindir (Jenkins, 1997: 1-30). Jenkins, tarih nedir sorusunun yerine kim iin tarih? sorusunu geirdiinde, modern tarih kavraynn nesnellik alann yerinden etmektedir. Ona gre insanlar, bugnlerinin ve yarnlarnn kklerini dnde bulmak ihtiyacndadrlar. Gncel varolulara ilikin aklamalar ve gelecee ilikin programlar, hep bu gemiler iinden yaplmaktadr. Bu gemiler ise, toplumsal oluumda en fazla gce sahip olanlar tarafndan kurulmakta ve merulatrlmaktadr (Jenkins, 1997: 37). Tarihteki hakikat ve benzeri ifadeleri, yorumlar amann, dzenlemenin ve kapamann aralar olarak gren Jenkins, bir yandan da gemisizlik grngsn tekellerine alan ve yeniden betimleyerek kendilerine yarar salayan bir duruma getiren postmodernistleri eletirmektedir (Jenkins, 1997: 78). Yaanlan dnyay anlamaya yardm edecek bir tarihten ok, bir dizi imdiki zaman tarihi, Jenkinsin tarihi yeniden dndnde ayrt ettii zelliklerdir. Tarihe daha radikal bir yaklam, yine Baudrillardn grlerinde belirmektedir: Tarih, yitirmi olduumuz bir gnderenler sistemidir; yani tarih bize zg bir mite dnmtr (Baudrillard, 1998a: 61). Tarihimizi kaybettik, bundan dolay tarihin sonunu da kaybettik (Baudrillard, 1998b: 5). Bu saptamasn, zamann artk ileriye doru saylmadn, bir kkenden balamadn ancak bir bititen/sondan baladn tespit ettii 2000 yl sendromu ile desteklemektedir. Dijital saatlerle bugnden 2000e doru geriye saymak, ilerlemeci dnya grnn knn ak gstergesidir. Bu geriye say, ayn zamanda dnyann otomatik bir gzden kayboluunun da ifresidir. Ve tarih kendi sonuna ulamadnda konuacak bir tarih de yoktur (Baudrillard, 1998b: 4). Guy Debordun tarih eletirisi ise, yine snflarla balantldr: Egemen snf kaderini bu eylemi tarihin srdrlmesine, tarih iindeki yeni bir devinimsizliin srekliliine balamak zorundadr (Debord, 1996: 82). Bu devinimsizlik gereksiniminin, gemi ve gelecekle balantsz bir imdicilik ile karland, postmodern tarih kavrayna ilikin yaygn eletirilerden biridir. Bu balantszlk, gelecein topyalarnn yitimiyle ve gemiin nostalji olarak yaanmas ve yaratlmasyla kendini gstermektedir. Nostalji, varolandan ve imdiden gemie ynelen ve gemii yaratan bir aknl ne srer (Tester, 1993: 64). Dola-

ZAMAN: MODERN VE POSTMODERN

205

ysyla nostalji, imdinin ayn zamanda baz alardan kusurlu olduu bir kavraya gereksinir. Testere gre akn olan tarih ve zaman alglamlar, imdiye ve gnmze bir tr snmay ierdiinden postmodernlik tarihsiz bir ortam deildir. Bu aknlk durumu ile modernitenin eyletirici etkilerinin stesinden gelmeye allmaktadr (Tester, 1993: 78, 151). Deborda gre ise, tarih ve hafzann felce uramasnn, tarihsel zaman temeli zerinde kurulu olan tarihin terk edilmesinin mevcut toplumsal rgtlenmesi olarak gsteri, zamann yanl bilincidir. Yani bu tr aknlklar bir anlamda yanl bilintir (Debord, 1996: 88). Tarihin metinsel biim dnda bize ak olmad konusunda postmodern sylem kuramyla paralellik gsteren Jameson ise, bu dncenin daha idealist eitlerine kart olarak, tarihin her eye ramen bir metin olmadn ac veren olduunu vurgulayarak onun somutluunu vurgulamaktadr (aktaran Best ve Kellner, 1998: 225) Best ve Kellner, postmodern tarih anlaynn en belirgin zelliklerinden biri olarak derinlik boyutunu, temel bir gereklii ya da yapy ayrt etmenin olanakszlna dikkat ekmektedirler (Best ve Kellner, 1998: 328). Derinliin silinmesinin tarihi ve deneyimi matlatrdn, bu durumun da postmodern bir imdide kaybolan znenin bilincinin srekliliklerle ve tarihsel anlarla beslenmemesinin sonucu olduunu ne srmektedirler.7 Postmodern tarih, uzamsal bir boyuta dnen ve imdiki zamann kavranabildii bir tarih anlayna karlk gelmesiyle deerlendirilmektedir. Tarih, tpk zaman ve mekn gibi, doal olarak deneyimlenmesine karn aslnda kltrel bir yapntdr (artefact) Tarih, bu kuramda, amac ve ynyle birlikte bize verilmi olan deil, bizim tarafmzdan yaplandr (King, 1995:117). d. Postmodern Mekn Kavray ve Deneyimi Meknn kuramlatrlmasnn felsefi dayanaklarna bakldnda yine Heidegger ve Bachelardn nemli isimler olduu grlmektedir. Heidegger uzamzaman ilikisini ele alrken ise, fizikteki gibi zaman uzamla birletirmemektedir.8 Buna karlk bizim, uzam zamansallkla birletirdiimizi syler (en, 1997: 75). Kamu zaman olarak llen sre uzamla ilikili olmad halde biz onu uzamla ilikilendiririz. Zaman uzamsallatrmak, nmzde hazr olarak imdilerin saylmasdr (Heideggerden aktaran en, 1997: 75). Bachelard ise, kendi olgusall iindeki meknda deil, imgelemin btn tikellii iinde yaanlan mekn zerine alr. mgelemle yakalanan / kavranan
7 rnein dijital saat, sadece imdiyi gsterenler olarak, tarihsel insan paradigmasndan tarihsel olmayan insan paradigmasna ynelimin temsilcileri olarak ele alnabilmektedir (Fraser, 1986: 10). 8 Fizikte zaman, en basit anlamda hz= yol/ zaman formlyle uzamla iliki ierisindedir. Einsteinn genel grecelik kuramnda zaman, mekn gibi bir boyut, drdnc boyuttur. Yani artk zaman meknsallamtr (Einstein, tarihsiz).

206

LER DURSUN

mekn, gzlemcinin deerlendirmelerine (estimates) ve lye bal olan farkl olmayan mekn koruyamamaktadr (Bachelarddan aktaran Game, 1995: 200). Ksacas onun ilgisi, niteliksel mekn, yaanlan ve imgelemle dntrlebilen meknadr. Bachelarda gre meknsz yaanlan zaman mmkn deildir, soyut kalr. Bergsona kart olarak Bachelardda hareket, hem meknsaldr hem zamansaldr (Game, 1995: 206). Bachelard, su metaforuyla hareketi imgeler: Su hem akkandr hem de bulanktr (aktaran Game, 1995: 192). Bu ak ve likitlik metaforlar, Gamee gre, ieri-dar diyalektiini, zne-nesne ayrmn bozmasyla post-yapsalc deerlendirmelere yaknlar. Zamann hareketle ve deimeyle kurulan ilikisi, postmodern kuramda meknn hareketle kurulan ilikisi tarafndan yerinden edilmi grnmektedir. Postmodern grelilik kuramlarnda zaman, mekn olarak kavrandnda veya mekn olarak sunulduunda dinamik deil statik (deimez) olarak kavranmakla eletirilmektedir (Fraser, Lawrence ve Haber, 1986: 35). zellikle keifler anda zamann meknsallamas srecinin, evrimci antropologlarn vahilerin baka bir yerde deil de baka bir zamanda yaadna ilikin alglamalaryla iyice pekitii belirtilmektedir (Fabian, 1983: 27). Fabiana gre zamansal mesafelendirme olarak zamann meknsallamas ve doallamas, zaman ve meknn toplumsal olarak ina edilmi yapntlar olduunu gizlemektedir. Bylece ina edilen doal zaman, ona sahip olanlara dnyann geri kalann tarih iin kurtarma hakk veren bir mekn igal etme aygtna da dnmtr (Fabian, 1983: 146). Baz kuramclara gre postmodernistler arasnda uzamn ncelikle tercih edilii, zamansallk retoriine kar beklenebilen kuaksal bir tepki olarak ve bir tersine dn olarak grlebilir. Bu grte olan Jamesona gre postmodernizm kuram, dier retim tarzlarnn da kesinlikle uzamsal olmasna karn, kapitalist retim tarznn bu son aamasnn benzersiz bir biimde uzamsallatrlm olduunu aklamaktadr (Jameson, 1992: 460). Tarihin uzamsallamas olarak adlandrd bu durum, tarihsel dn engelleyen ideolojik mekanizmalarn da uzamsallatrlmasna yol amaktadr. Jameson iin uzamsallatrmann bu boyutu, olgularn gerekten ayrlmas iin benimsenen yeni bir yntem anlamna gelmektedir (Jameson, 1992: 471). Postmodernizmin uzamsal zglln ise ylece tespit etmektedir:
...bireysel zneler olarak bizleri, ereveleri burjuva zel yaamnn henz varln srdren uzamlarndan, global sermayenin dlenemeyecek lde merkezsizlemesine kadar uzanan, radikal biimde sreksiz birok boyutlu bir dizi gerekliklerin iine yerletiren yeni ve tarihsel adan zgn bir ikilemin belirtileri ve ifadeleri olarak yorumluyorum (Jameson, 1992: 515).

Zamann mekn zerine stnlnn modernleme kuramlarnn merkez bir gesi olduu sylenebilir. Meknn zamana ve corafyann tarihe bu boyun

ZAMAN: MODERN VE POSTMODERN

207

edirilmiliini Bat Marksizmi iinde de tehis eden Soja, meknn Kartezyen zelliklerinin yani sabitlenmi, l ve diyalektik olmayan her trl alglannn karsnda yer almaktadr. (Soja, 1989: 11-37). Yeni bir tarihsel-corafi materyalizmi, mekn, zaman ve toplumsal varoluun l diyalektii iinde kurmaya almaktadr. Mekn zerine almann iktidar srelerini almak olduunu, Foucaultdan ve Lefebvreden ald ve uyarlad kavramlarla belirtmektedir. Mekn almann, basit bir anti-tarihselcilik olmadnn altn izmektedir (Soja, 1989: 23). Lefebvrenin, modernlemi kapitalizmi kapitalist devlet tarafndan snrlar izilmi denetlenen bir brokratik tketim toplumu olarak tarif etmesini ve toplumsal olarak mistifiye dilmi, kuatc ve artan ekilde arasal meknsallk yaratmnn, eletirel deerlendirmelerden gizlendii grn meknsalln ontolojik aratrmas iin nemli bulmaktadr (Soja, 1989: 50). Toplumsal yaamn yaratlm meknsallnn, tarihin hem kts hem de aracs eklinde olumsal ve koulsal olarak grlmesi gerektiini vurgulamaktadr (Soja, 1989: 58). te yandan post-modern yaklamlarn ne kard mekn kavray daha ok Bachelardn grleriyle uygunluk gstermektedir. Postmodern yaklamda meknlarn biim (bir kap) olarak grlmesine, biimlerin de srekli bir dinamik olduu, bir sre olduuyla yant verilmektedir: Meknlar da sretirler (Massey, 1993: 67). Meknlara farkllklarn ve benzersizliini, toplumsal ilikilerin eklemlenii vermektedir. Bu ilikilerin geni bir dzlemde ina edilmesinden dolay, yerler de eklemlenmi anlar olarak tasarlanabilmektedir (Massey, 1993: 66). Meknlarn elikili kimlii, gemiin ne olduu, imdi ne olmas gerektii ve gelecekte ne olabilecei zerine yaplan atmalarla belirlenmektedir. Dolaysyla kreselleen eitsiz toplumsal ilikilerde bir meknn karakteristiini anlamak iin, onun gelecekteki meknlarla balantlandrlmas gerekmektedir. lerici bir mekn anlaynn mekn ve mekn arasndaki ilikiler zerinde durmas gerektii vurgulanmaktadr (Massey, 1993: 68). Mekn, hareketin politik doasnn plak gzle grlebildii bir alan olarak somutlatrldnda, politik anlamyla mekn/yer (place) temelli hareketlerin, kendilerini gelecek dncesiyle kuramlatran hareketlerin elde edebileceklerinden daha fazla politik olaca ve somut eklemlenme tarzlar salayabileceini iyimserce ngrenler de bulunmaktadr (rn. Morris, 1993: 44 ve Ghani, 1993: 57). Mekn, iktidarn farkllatrc uygulamalarnn bir alan olarak odak konusu yaplmaktadr ve tpk zaman gibi, toplumsal olarak ina edilmi sreler olarak zmlenmektedir. Mekn oluturma abalarnn younluunun artmasnn, ulus-devletin insanlarn kimlik ihtiyalarn karlayamad bir gvensizlik nbetinin sonular olduunu belirten Bauman ise, meknlarn kimlik oluturma sreleri olarak tikelliklerinin kendinde olumlu bir zellik olarak grlmemesi gerektiini vurgulamaktadr: Kimlikler, ancak gvenli bir toplumsal meknn iinde gvenli ve sorunsuz olabilirler...Ama bugn bask gren ve kritik meydan okumayla kar karya kalan tam da birleik, ynetilen ve kontrol edilen bir

208

LER DURSUN

mekna ilikin byk modern projedir (Bauman, 1998: 282). Gnmz durumunun modernlik olarak da etiketlenebileceini ima edenler ise ada kresel meknn, modernitenin imdisi olarak ele alnmas gerektiini belirtmektedirler (King, 1995: 119). Btn eitlilii iinde postmodern yaklamn mekna verdii nemin, kapitalizmin meknsal engelleri kendisi iin ortadan kaldrd bir dneme denk dmesi, Harvey ve Jameson gibi kuramclar kadar postmodern kavray iinde yer alan kimi dnrlerin de dikkatini ekmektedir. Doreen Massey, Harveyin meknlar kesen hareket ve iletiime gnderme yapan terimi olan zaman-mekn skmasndan hareketle bir iktidar geometrisi kavray nermektedir (Massey, 1993). Bu grnde, farkl sosyal gruplardan olan insanlarn, meknsal ak ve balantlara farkl tarzlarda yerletirildiine dikkat ekerek, sadece kimin hareket ettii ve kimin etmedii zerinde deil, bu ak ve hareketle ilikili iktidar zerinde durmay da nermektedir (Massey, 1993: 61). Ona gre baz gruplarn hareketlilii ve denetimi, dierlerini etkin bir ekilde gten drmektedir. Baz gruplarn zaman-mekn skmas dier gruplarn iktidarnn altn oymaktadr: Bu en iyi biimde emek-sermaye arasndaki ilikide kurulmutur. Sermayenin dnyay dolama yetenei giderek, grece hareketsiz iilerle ilikisinde onu glendirmektedir (Massey, 1993: 62). Binyln sonunda yaanlan rastlantsallk, belirsizlik ve bulanklk ve bunlarn kuramlaryla birlikte ele alndnda, iinde bulunulan durumu yeni Ortaa olarak adlandran Alain Minc, meknsal dzenlemeler ile iktidar arasndaki ilikiyi dorudan pazarlar zerinden kurmaktadr. Minc, ilk ortaa dneminde bulanklk ile belirsizliin iki boyutlu bir mekn leinde, yani topraklarn ve kaba saba bir iktidarn elde edilmesi mcadeleleriyle hkm srdn belirtirken, yeni Ortaa olarak adlandrd gnmz kapitalizminin meknsal stratejisini ise yle belirtmektedir: (belirsizlik ve bulanklk) kinci Ortaala birlikte, bu kez potansiyel, mitolojik, gerek, sembolik gibi nitelikleri ieren saysz boyutlu bir mekn iinde btn gleriyle geri geliyorlar (Minc, 1995: 63). Anlatmak istedii, pazarlarn gemite birer mekn olarak denetlenmesiyle alan belirsizlik ve bulankln, artk pazarlarn zaman olarak denetlenmesiyle, kr maksimizasyonunun bir engeli olmaktan neredeyse kmtr. Hareketin ve devinimin says anlamndaki zaman ise, sermaye hareketlerinin nesnel snrlarn yaratmaktadr. Zamann, sermayeye tabi klnmasnn bu en kktenci/devrimci aamasnda, sermayenin snr tanmaz akkanlnda, insanlar bulunduklar meknla geici de olsa sabitleme kuramlarnn ve uygulamalarnn bir anlam vardr: Smrnn ynn, hzn ve meknn belirlemeye egemen olabilmenin dayanlmaz hafiflii tarafndan ve aklclk temelinde gerekletirilirken, zamann ilerleme, gemi ve gelecek duygusu anlamndaki znel deneyimlenmesini andran burjuva ideolojisini de eletirmektedir (Harvey, 1998: 265-269). Harvey, meknn btn yeniden diriliine karn, aslnda balang-

ZAMAN: MODERN VE POSTMODERN

209

tan beri kapitalizmin dinamiinin tam merkezinde varolmu olan meknn zaman araclyla yok edilmesi srecinin yeni bir evresinin yaandn tehis etmektedir (Harvey, 1998: 327). Meknn neminin art ise, kapitalistlere meknsal farkllklar kendi karlarna uygun biimde smrme gcn kazandrmasyla ilikilendirilmektedir. Btn bu ilikilendirme ve tehisleri, insanlara bir tutunma ve sabitlik duygusu verebilecek somut bir sre anlamnda meknn, kapitalist dinamikler tarafndan tpk zaman gibi aslnda arasal olarak rgtlendiini dndrten gstergeler olarak okumak mmkndr.

Sonu
Zamann modern ve postmodern kavraylar arasnda sreklilikler kadar belirli krlmalar da szkonusudur. Bu krlmalar, gemiin nostalji duyulacak bir sabitlik noktas olarak alkonulmasn, gelecein silikletirilmesini ve bunlarn karsnda imdinin itibar kazanmasn, evrimci, izgisel ve ilerlemeci tarih anlaynn yerinden edilmesini, zamann fiziksel kavran yerine znel deneyimlenmesinin anlaml grnmesini, topyalarn itibar kaybn, meknn bir deneyim sreci olarak ve tikelliin alan olarak kavranmasn iermektedir. Btn bu aikr hale gelen belirtiler, postmodernin epistemolojik ve ontolojik temellerinden g almaktadr. Postmodern yaklamn, epistemolojik temeli, zne/nesne kartlna dayal bir bilgi oluumunun reddini ierirken, ontolojik temelini hakikat iddialarnn geersizlemesinden almaktadr. Dolaysyla zamana ilikin bilgi, znel alg ve deneyimlerin baat dinamikleriyle ortaya kar hale gelmitir. Bu znel alg ve deneyimler, ne teknolojinin eritii saysallama ve hzn olanaklarndan, ne de znenin bir sabitlik an olarak meknsal uygulamalarn belirlemelerinden bamsz olamamaktadr. Saysallama ve hz ise, kapitalizmin bu en gelikin aamasnda, parasal dolamn, meknsal engellerin stesinden gelebilmesi gereksinimine bir yanttr. Bu yant, kreselleme olarak da tarif edilebilmektedir. Dolaysyla balangcndan beri kresel olan ancak bunun nitelii derinleen ve radikalleen sermaye hareketleri iin mekn, kr maksimizasyonunun bir engeli olmaktan neredeyse kmtr. Hareketin ve devinimin says anlamndaki zaman ise, sermaye hareketlerinin nesnel snrlarn yaratmaktadr. Zamann, sermayeye tabi klnmasnn bu en kktenci/devrimci aamasnda, sermayenin snr tanmaz akkanlnda, insanlar bulunduklar meknla geici de olsa sabitleme kuramlarnn ve uygulamalarnn bir anlam vardr: Smrnn ynn, hzn ve meknn belirlemeye egemen olabilmenin dayanlmaz hafifiliine karlk, kimliin giderek corafyayla, meknla ilikilendirilerek kurulur hale gelmesinin katlanlmaz arl... Bu saptama modernliin ve onun zamana ilikin kavraynn sorunlu olmad anlamna gelmez. Tersine, sorun, hereyden nce burjuvazinin geri dn-

210

LER DURSUN

sz zaman topluma dayatm ancak toplumu, bu zamann kullanmndan mahrum brakm, onu mlk edinmi olmasyla aa kar (Debord, 1996: 82). lerlemeci tarih anlaynn bir smr dinamiine dntrlmesi sayesinde, toplumlar arasndaki eitsizlii srdrmesiyle aa kar. lerlemeci, dorusal ve sahte-dngsel zaman alglamasn, kendi tikel karnn genelletirilmesi iin retim tarzyla eklemlemeye almas abasnda aa kar. Bu abalarn, insanlarn alternatif bilisel haritalar tasarlayabilmesinin nn kesmesiyle aa kar.

KAYNAKA
Anderson, Perry ve Wood, Ellen (tarihsiz) Modernizm, Postmodernizm ya da Kapitalizm, (ev.) Alev Trker, stanbul, Bilim Yaynlar. Aristoteles (1996) Fizik, Zaman Kavram iinde, (ev.) S. Babr, mge, Ankara. Augustinus (1996) tiraflar, Zaman Kavram iinde, (ev.) S. Babr, mge, Ankara. Baudrillard, Jean (1998a) Simlakrlar ve Simlasyon, (ev.) O. Adanr, Dokuz Eyll Yaynlar, zmir. Baudrillard, Jean (1998b) The end of millenium or the countdown, Theory, Culture and Society, 15, 1, 1-9. Bauman, Zygmunt (1998) Postmodern Etik, (ev.) Alev Trker, Ayrnt Yaynlar, stanbul. Berman, Marshall (1994) Kat Olan Herey Buharlayor, (ev.) . Altu ve B. Peker, letiim, stanbul. Best, Steven ve Kellner, Douglas (1998) Postmodern Teori, (ev.) M. Kk. Ayrnt, stanbul. Borst, Arno (1997) Computus: Avrupa Tarihinde Zaman ve Say, (ev.) Zehra Aksu Ylmazer, Dost, Ankara. Corish, Denis (1986) The emergence of time: A study in the origins of Western thought, Time, Science, Society in China and the West: The Study of Time iinde, (der.) J. T. Fraser, N. Lawrence, F. C. Haber, University of Massachusetts Press, Amherst. en, A.Kadir (1997) Heideggerde Varlk ve Zaman, Asa, Bursa. Debord, Guy (1996) Gsteri Toplumu, (ev.) A. Ekmeki ve O.Takent, Ayrnt, stanbul. Einstein, Albert (tarihsiz) zafiyet Teorisi. Fabian, Johannes (1983) Time and the Other, Columbia University Press, New York. Featherstone, Mike (1993) Global and local cultures, Mapping The Futures: Local Cultures and Global Change iinde, (der.) J. Bird, B. Curtis, T. Putnam, G. Robertson, L. Ticker, Routledge, Londra, 169- 187. Fraser, J.T. (1986) The problems of exporting Faust, Time, Science, Society in China and the West: The Study of Time iinde, (der.) J. T. Fraser, N. Lawrence, F. C. Haber, University of Massachusetts Press, Amherst. Fukuyama, Francis (1990) Tarihin sonu mu?, Dnya Solu iinde, say 6, Dnem Yaynclk, Ankara, 96-119. Game, Ann (1995) Time, space, memory, with reference to Bachelard, Global Modernities iinde, (der.) M. Featherstone, S. Lash ve R. Robertson, Sage, Londra, 192- 208. Gellner, Ernest (1994) Postmodernizm, slam ve Us, (ev.) Blent Peker, mit, Ankara. Ghani, Ashraf A. (1993) Space as an arena of represented practices: An interlocutors response to David Harveys From space to place and back again, Mapping The Futures: Local Cultures and

ZAMAN: MODERN VE POSTMODERN

211

Global Change iinde, (der.) J. Bird, B. Curtis, T. Putnam, G. Robertson, L. Ticker, Routledge, Londra, 47-58. Giddens, Anthony (1994) Modernliin Sonular, (ev.) E. Kudil, Ayrnt, stanbul. Harvey, David (1997) Postmodernliin Durumu, (ev.) Sungur Savran, Metis, stanbul. Heidegger, Martin (1996) Zaman Kavram, Zaman Kavram iinde, (ev.) S. Babr, mge, Ankara. Heidegger, Martin (1997b) Zaman Kavram, (ev.) D. ahiner, Cogito: Zaman 12ye 1 Var iinde, say 11, YKY, stanbul. Jameson, Frederic (1992) Postmodernizm: Ya da Ge Kapitalizmin Kltrel Mant, YKY, stanbul. Jenkins, Keith (1997) Tarihi Yeniden Dnmek, (ev.) B. S. ener, Dost, Ankara. King, Anthony (1995) The times and spaces of modernity (or who needs postmodernism), Global Modernities iinde, (der.) M. Featherstone, S. Lash ve R. Robertson, Sage, Londra, 108- 123. Kker, Levent ve Aaoullar, Mehmet Ali (1997) Tanr Devletinden Kral Devletine, mge, Ankara. Lawrence, N. (1986) The origins of time, Time, Science, Society in China and the West: The Study of Time iinde, (der.) J.T. Fraser, N. Lawrence, F. C. Haber, University of Massachusetts Press, Amherst. Levitas, Ruth (1993) The future of thinking about the future, Mapping The Futures: Local Cultures and Global Change iinde, (der.) J. Bird, B. Curtis, T. Putnam, G. Robertson, L.Ticker, Routledge, Londra, 257- 266. Massey, Doreen (1993) Power- geometry and progressive sense of place, Mapping The Futures: Local Cultures and Global Change iinde, (der.) J. Bird, B. Curtis, T. Putnam, G. Robertson, L. Ticker, Routledge, Londra, 59-69. Minc, Alain (1995) Yeni Ortaa, (ev.) M. A. Aaoullar, mge, Ankara. Morris, Meaghan (1993) Future fear, Mapping The Futures: Local Cultures and Global Change iinde, (der.) J. Bird, B. Curtis, T. Putnam, G. Robertson, L. Ticker, Routledge, Londra, 30-46. Soja, Edward (1989) Postmodern Geographies, Verso, Londra. Tester, Keith (1993) The Life and Times of Post-Modernity, Routledge, Londra. Therborn, Gran (1995) Routes to/through modernity, Global Modernities iinde, (der.) M. Featherstone, S. Lash ve R. Robertson, Sage, Londra, 124- 139. Virilio, Paul (1998) Hz ve Politika, (ev.) Meltem Cansever, Metis, stanbul.

212

Time: Modern and postmodern

In this article, the issue of time is problematised at several levels. First of all, the social meaning of time and the ways in which this meaning has been organised historically are evaluated. Secondly, the relation between time and ways of production is considered in a modernist sense. Thirdly, the philosophers who consider the subjectivity of time are described. Despite the fact that the philosophers who reflect on time are evaluated, this article does not focus on the nature of time per se. Therefore, the transformations in the perception of time are discussed at philosophical, social and political-economy levels. According to these levels, our arguments in this study are as follows: (1) There is a positive theoretical emphasis on present time nowadays; (2) The comprehension of subjective time came to dominate the comprehension of objective time; (3) Futurism seems to be getting weaker while utopianism is in decline; (4) The past is perceived not as absolute truths but as regulated narratives in postmodernism; (5) Time is dealt with spatiality; (6) The linear conception of time has been questioned and its connections with the project of modernism has been problematised. These arguments can enable one to construct a framework in which to think to about the continuities and discontinuities on modernist and postmodernist comprehensions of time.

Literatr Eletirisi
ttihad sembol m, ihtilaf kayna m?
ncesi ve sonrasyla halifeliin kaldrlmas zerine bir yeniden dnme denemesi*
Tayfun Atay**

213

Getiimiz iki yl, bu lkenin tarihinde yer alan iki nemli olayn anlamllk tad dnlen yldnm kutlamalarna sahne oldu. 1998 yl Trkiye Cumhuriyetinin kuruluunun 75. yl, 1999 ise Osmanl mparatorluunun kuruluunun 700. yl olarak anlamlandlar. Heyecanl ve hararetli kutlamalara vesile olan bu iki yldnmnn arasnda bir ncs, neredeyse anmsanmadan geti gitti. Bir kurulua, yani bir anlamda varolua deil de ykl ya da yokolua iaret eden bu tarihsel olayn, kurulu yldnmleri kutlanan Osmanl ve Cumhuriyetin arakesitinde bulunduu da sylenebilir. 700. kurulu yldnmn kutladmz Osmanlnn tarihsel servenine son noktay koyan, 75. yln kutladmz Cumhuriyetin henz balad tarihsel serveninin ise nn aan bu olay, 3 Mart 1924de gerekleen halifeliin kaldrlmasdr. 1999 yl Osmanl mparatorluunun 700. kurulu yldnmnn yansra Hilafetin lgasnn da 75. yldnmne iaret etmekteydi. Ancak aradan eyrek asr getikten sonra bu olayn tarihsel anlam, alnan kararn yol at kazanmlar ve kayplar veya her iki yndeki iddialar zerine bir deerlendirme gze arpmad. Oysaki halifeliin kaldrlmasnn daha nceki baz yldnmleri, bylesi bir sessizlikle karlanmamtr. rnein bundan be yl nce lgann 70. yldnm mnasebetiyle devletin resm kurumlarnca anma ve kutlama eklinde tanmlanan bir etkinlik gerekletirildii, bunun yansra
(*) Konunun zellikle dinsel, hukuksal ve siyasal cepheleri bulunmasndan kaynaklanan kapsam genilii ve ok boyutluluu dolaysyla zaman zaman bende bir mayn tarlasna girdiim kaygs yaratan bu almada, maynlara basmadan yol alabilmem iin yardmlarn esirgemeyen Gkhan etinsayaya teekkr ederim. Ancak tabi ki almada hl mevcut olabilecek eksiklerin, yanllarn ve kusurlarn sorumluluu yalnzca bana aittir. (**)Hacettepe niversitesi, Antropoloji Blm.
TOPLUM VE BLM 84, BAHAR 2000

214 daha da eski bir dnemde, 50. yldnmne iaret eden 1974te yazl basna yansyan almalarla olayn kamuoyunun gndemine getirildii tespit edilebilmektedir.1 te yandan, cumhuriyeti siyasal pratiin Hilafet kurumuna ve temsilcilerine ynelik tasarruflar zerine, zaten azmsanmayacak hacimdeki mevcut literatr daha da genileten deerlendirmeler 1990larda da yaplmaya devam etmitir (bkz. Msrolu, 1993; Kololu, 1994; merolu, 1996; Berber 1997; imir, 1999). Bunlara ksmen Osmanl hanedannn (hilafetinin) son dnem temsilcilerinin ve onlarn srgndeki ardllarnn zerine kaleme alnm ve halen en ok satanlar raflarnda bulunabilen kitaplar da eklenebilir.2 Hal byleyken olayn 75. yldnmnn ihmale uramas dndrcdr. Belki Osmanlnn kurulu yldnm etkinliklerinin havaya hakim olmasnn buna neden olduu ileri srlebilir. Bu boluu doldurma iddiasnda deilse de arzusundaki bu yaz, zerinden eyrek asr gemi bu olay, konuya ilikin yllar ierisinde giderek saylar artan, ancak birbirlerine pek itibar etmeyen kaynaklar bir para etkileime sokmak isteyen bir literatr almas ile bir kez daha tartma gndemine getirmeyi hedeflemektedir. Bunun iin mevcut malzeme ierisinde satr aralarnda geitirilen baz noktalarn altn kalnca izerek, bunlar gnmzde sosyal bilimlerde revata olan baz kavramlatrmalar dorultusunda ele alp ilemek eklinde bir yol izlenecektir. Cumhuriyet reformlar arasnda, halifeliin kaldrlmasnn ayrt edici karakteristii, bu tasarrufun yalnzca lke snrlar iinde deil yurtdnda da, zellikle de tm slm dnyasnda etki, yank ve izlere yol am olmasdr. Trkiyenin bu yzyln banda yapt medeniyet tercihiyle, bir paras olduu slm geleneini reddettiini, hatta bu gelenee byk zarar verdiini ileri srenler tarafndan yaplan deerlendirme, 3 Mart 1924te Trkiyede alnan kararn, slmiyetin en gzde ve merkez kurumunu yok ederek, dnya zerindeki Mslman halklarn birlii yolundaki mitleri kesin biimde sndrd eklindedir. stelik bu giriim, Batnn teknolojik, asker ve siyasal stnl karsnda slm dnyasnn gerilemesinin ve tbiyetinin en aikar olduu gnlerde, yani ttihad- slmn en elzem kabul edildii bir dnemde sz konusu olmutur.3 Bu iddiann karsnda konumlananlar ise, sz konusu kurumun zellikle
1 Bkz. Atatrk Kltr Dil ve Tarih Yksek Kurumu Atatrk Aratrma Merkezinin Bakan Azmi Ssl tarafndan Halifeliin Kaldrlmasnn 70. yldnm mnasebetiyle dzenlendiini ifade ettii Trkiye Cumhuriyetinin Liklemesinde 3 Mart 1924 Tarihli Kanunlarn nemi (1995: 5) balkl panel kitab ve Bilal imirin Halifeliin Kaldrlmasnn 50. yldnm dolaysyla hazrlayp Cumhuriyet Gazetesinde 18-Mart-4 Nisan 1974 tarihleri arasnda yaymlad yaz dizisi metni (imir, 1999: 107-194). 2 Bunlar arasnda ilk akla gelen rnekler olarak bkz. etiner, 1993; zakman, 1997; Bardak, 1998. 3 Bu ereveye giren, fakat ll bir dille yaplm deerlendirme rnei olarak bkz. Bula, 1995: 199-200. Ayn ynde seyreden ancak daha keskin bir dilin kullanld deerlendirme rnekleri Msrolunun almalarnda bulunabilir (bkz. Msrolu, 1990; 1993).

215 son dnem Osmanl siyasal gelimeleri dikkate alndnda Mslmanlar asndan balayclnn hi de sanld arlkta olmadn, aksine an gidiine ayak uydurma yolunda bir engel durumundaki hilafeti tarihe gmerek, Trkiyenin tm Mslman halklar ve lkeler iin yeni ve hayrl bir sayfann almasn saladn ileri srmektedirler.4 Konuyu kavramaya temel tekil eden zihniyet yaplanmalar asndan bylesi bir kutuplamaya bal olarak, bu tarihsel olaya ilikin yazlanlarn nemli bir ksmna analiz abasndan ok kar yorum ve savlar rtmeye ynelik bir reddiye retme kaygsnn hakim olduu hissedilir. rnein resm idolojinin konuya ilikin sunduu hegemonik bilginin karsnda, antisemitizmle de beslenen Osmanlc bir perspektiften tam bir kar-hegemonya retme hedefiyle kaleme alnd sylenebilecek bir kitapta, resm tarihin halifeliin kaldrlmasn merulatrc hukuksal, tarihsel ve teolojik temeldeki argmanlarn bir bir ele alp geersiz klma ura bariz biimde hissedilir (Msrolu, 1993). Bu strateji en u noktasna, gerek halifeliin artlar arasnda Kureyten olmay da sayarak Osmanl halifeliinin zaten bandan geersiz olduunu lga kararn destekleyici mahiyette ne srenlere kar, Osmanl soyu iin bir Kurey balantsnn ortaya atlmasyla eriir (age.: 138). Msrolu ve onunla ayn dorultuda konuya yaklaan dierlerinin klar kar evreler iin ylesine rahatsz edicidir ki ok gemeden onlarn savlarnn geersizliini kantlama hedefinde olan almalar belirir (bkz. zakman, 1997, zellikle ss. 565-617; Berber, 1997). Bunun yansra olaylarn izledii seyir konusunda da farkl, hatta ihtilafl deerlendirmeler sz konusudur. Bu bakmdan en arpc rnek, ileriki sayfalarda da deinilecek olan, Osmanldan Cumhuriyete gei srecinde Hilafet kurumu odakl siyasal gelimelerde bir d etken olarak ngilizlerin etkin rol ve dahli konusunda ortaya kar. Bir grup Hilafetin kaldrlmasn ngilizlerin arzusu hilafna gerekleen ve onlar rahatsz etmi veya ciddi skntya sokmu bir karar olarak deerlendirirken (Akgn, tarihsiz: 244; Kololu, 1994: 339) dierleri bunun dorudan doruya ngilizlerin siyasal ve jeostratejik karlar gereince onlar tarafndan tezgahlanm veya en azndan koullanm bir olay olduunu ileri srerler (Msrolu, 1993; imir, 1999: 130-131). Her iki gruptan aratrclar da savlarn tarihsel bilgi ve belgelerle destekleyerek ortaya kmaktadrlar. te yandan bylesi kart okumalar ynlendiren bir itkinin de ideolojik, kltrel hatta psiko-kltrel biimlenmeler olduu sylenebilir.5 Bu ise sz
4 Bu yaklamn en arpc rnekleri ise Akgn, tarihsiz ve imir, 1999: 107-194te bulunabilir. 5 Bu ynde dnmeyi, baz yazarlarn soukkanllktan uzak u tr ifadeleri tevik etmektedir: Hilafetin kaldrlmasnn gerekletii TBMM oturumunda lgay merulatran bir konuma yapan Adalet Bakan Seyit Beyin, szlerini tamamlarken yabanc memleketlerin medeni kanunlarn almann yanl olacana, Trkiyeye zg bir medeni kanun yaplmas gerektiine dikkat ekmesini Msrolu (1993: 345) u ekilde yorumlamaktadr: Zavall Seyyid Bey, ne bilsin ki

216 konusu tarihsel olayn deerlendirilmesinde bugne ait duru ya da konumlanlarn belirleyici nemine iaret etmektedir. Bununla birlikte srdrlen tartmalarn aydnlatc olmaktan ok bir kmaza gitmesinin, esas olarak, tarihe bakldnda halifeliin Mslmanlar asndan balayclna ilikin mulaklktan kaynakland sylenebilir. Halifeliin kaldrlmasnn sonular zerine bir kez daha ve zellikle de gnmzn kavramsal kategorileri zerinden dnmeye ar niteliindeki bu almada, Hilafet kurumunu slmi iklimde iktidar sorunu balamnda ele alarak bu mulakln giderilmesi yolunda katk salayabileceimizi dnyoruz. Bu yolda karmza kan ve hl tatminkr yantlar bekleyen geerli sorular unlardr: Halifelik slm mmeti asndan dnyevi-siyasal sreler ve etkinliklerde mi balaycdr yoksa snrlar yalnzca dinsel-manevi alan m evrelemektedir? Ya da hem dnyevi hem de dinsel olan kapsayc bir kurumsal mahiyeti olduu ileri srlebilir ve bu sav tarihsel/hukuksal olarak temellendirilebilir mi? Bu sorular bir rpda yantlamak mmkn grnmemektedir. Glk, slm tarihi boyunca Hilafet ad altnda ortaya konulan kurumsal pratikte gzlemlenen farkllklardan kaynaklanmaktadr.

zet tarihe: Hilafet ya da slmn iktidarla tanmas


Kendisinden baka ilah olmayan Allaha yemin ederim ki, ya bana biat edersiniz, ya da sizleri atete yakarm.6

slmiyette halifelik kurumunun dou ve gelime srecinin son derece sancl olduu tespit edilmektedir. slm tarihsel anlamda kabileden devlete geiin imkanlarn salarken bu sosyopolitik yap dnm ile uyarl biimde kltrel dzlemde, yani insanlarn zihniyet ve duygu dnyalarnda deiimin hemen salanabilmesi mmkn olmamtr. deal olarak Allaha kullukta eitlii vazeden yeni dine inananlarn nderinin kim olaca gibi zor bir soru(n) ile kar karya kalan Mslmanlar, zm araylarn eski yerleik alkanlklarndan hareketle bulmaya altlar. Bu durum, Arabistan gibi paral toplumlarn niteliksel zellii olan klan atmalar[nn] doal olarak yeni gelen din tarafndan yok edilemediini gstermekteydi (Arkoun, 1999: 88; ayrca bkz. Ayuuakln yapt adamlar iki yl sonra (1926da) svire Kanun-i Medenisini cumburlop tercme edip alacaklar!.. Akgn (tarihsiz: 84) ise Sultan Vahdettinin stanbuldan ayrlna deinirken Vahdettini kastederek Bu kan bile en alak ekilde planlad eklinde bir ifade kullanyor. 6 Abdullah bn Zbeyrin Mekkede zemzem odasna hapsederek halifeliini kabul etmeye zorlad Ehl-i Beytten yirmi drt kiiye sarf ettii tehditkar szler (akt. Srma, 1995: 62). Abdullah bn Zbeyr Emevilerin halifeliinin pek itibar grmedii Mekkede, ikinci Emevi halifesi Yezidin lm zerine ortaya kan bolukta halifeliini ilan etmi ve 10 yllk bir ara dnemde biri Mekkede dieri amda olmak zere iki halife mevcut olmu, daha sonra duruma hakim olan Emeviler Zbeyri ldrerek slm topraklar zerinde yeniden tek Hilafeti temsil eder konumuna gelmilerdir.

217 bi, 1993: 19). Dolaysyla soy, sop, kabile, yre gibi, slm-ncesi bilincin etnik aidiyet kategorilerine gnderme yaplmaya baland. Halife Ensardan m (Medineliler) olmalyd, yoksa Muhacirun (Mekkeliler) arasndan m? Peygamberin kabilesi Kureyin ileri gelen saygn bir yesi mi olmalyd, yoksa onun bizzat akraba evresinden, rnein Kureyin Haimoullar soyundan ya da, daha da i bir aidiyet emberi olmas itibaryla, Ehl-i Beytten mi?...7 Bu ve benzeri sorularn iaret ettii gerek, halifelik konusunun gndeme gelmesiyle birlikte Mslmanlar arasndaki ilk ihtilaflarn da, slm kimlii etnik temelde kesen alt-kimlikler zerinden belirmi olmasdr. Bu ihtilaflar sonraki dnemlerde ac ve kanl olaylara kap aralayarak, Hilafet tarihinin balangtan itibaren kran krana iktidar mcadeleleriyle biimlenmesine neden olacaktr. Sre, ana hatlaryla u ekilde zetlenebilir.8 Halifelik, balangcn ald Hulef-yi Ridn Dneminde (Trke yaygn kullanmyla Drt Halife Dnemi) slmn hayatiyetini srdrmesi kaygs ve bunun en geerli yolunun da yeni topraklara yaylmak olduu prensibiyle esasen bir dnyevi-siyasal liderlik olarak yapland (Sourdel, 1978: 937). Ancak ilk halife Ebu Bekirden balayarak halife seiminde yaanan sknt ve srtmeler9 onu izleyenlerin belirlenmesi srecinde de kendisini gstermi ve Hulefyi Ridnin sonuncusu Alinin makama gelmesi daha da ciddi ihtilaflar yaratarak slmiyet bnyesinde ilk hiziplemenin kristallemesine yol amtr. Alinin halife seilmesini kabul etmeyen am valisi Muaviye ile yaplan Sffin Sava (658) sonucunda Muaviyenin, i-Alev literatrn iddialarna kulak verilecek olursa, hile ile kendisini halife setirmesinden sonra halifelik Emevi soyuna geti. Bu gelime bir bakma Drt Halifenin ncs ve kendi soylarndan olan Osmann ldrlmesiyle iktidar kaybeden Kurey kabilesinin en byk ve gl kolu meyyeoullarnn, Kureyin dier boyu ve hem Peygam7 Halifenin Kureyten olmas, kurumlamann balad erken zamanlardan itibaren slm tarihinin hemen her devresinde ortaya atlm, hatta daha ileride de deinilecei zere gerek Sultan II. Abdlhamitin panislmist politikas karsnda ngilizler tarafndan, gerekse Cumhuriyet dneminde saltanatn kaldrlmasn mteakiben kurumun pozisyonuna ilikin belirsizlik dneminde bir forml olarak gndeme getirilmitir. 8 slm tarihi ierisinde hilafet kurumunun yeri ve geirdii evrim, gerek klasik gerekse modern dnem slm tarihileri ve limlerince ele alnm ve meselenin siyas, hukuk ve mezheb (zellikle Snni ve i slm asndan) ynleri zerine tartmalar olduka kapsaml bir literatrn ortaya kmasna yol amtr. Konuya ilikin yaptmz okumalar dorultusunda tezimizi ortaya atarken genelde literatrde bir mutabakatn bulunduu noktalar vurgulayarak, ihtilafl noktalar anafikrimizi destekler ynde de olsalar kullanmamaya zen gsterdik. Bu adan ortalama okur ilgisine ynelik olmakla birlikte mevcut tartmalarn elden geldiince titiz bir deerlendirme szgecinden geirilerek kaleme alnd ak olan TDV slm Ansiklopedisinin Hilafet maddesine bir tr mihenk ta olarak itibar ettiimizi belirtmek isteriz (bkz. Avc, 1998: 539-546; zcan, 1998b: 546-553). 9 Ebubekirin halife seilme srecinde yaanan ihtilaflarn farkl perspektiflerden deerlendirmeleri zerine bkz. Ahmed Hilmi, 1979: 273-282; Glpnarl, 1979: 56-64; Msrolu, 1993: 65-75.

218 ber hem de drdnc halife Alinin yesi olduu Haimoullarndan rvan olarak da deerlendirilebilir.10 Emevilerle birlikte halife daha nce olduu gibi mmetin seimiyle belirlenmekten karak kaltsal bir mahiyet kazand ve Emevi hanedan bnyesinde babadan oula geer hale geldi. Bununla balantl olduu dnlebilecek bir baka gelime de Emevilerin yalnzca bir saltanat (hanedan) halifelii kurumlatrmakla kalmayp, daha da ileri giderek kendilerini Allah tarafndan atanm saymalar ve Halifetullah sfatn kendilerine yaktrmalardr (Sourdel, 1978: 938; Avc, 1998: 541).11 Oysa ki ilk halife Ebu Bekir, kendisi iin Halifetullah sfatn kullananlar olunca bunu yasaklam ve kendisinin Halife-yi Reslllah olduunu sylemi, ikinci halife mer ise bu sfat da kullanm d brakmay tercih ederek Emir l-Mminin lkabn kullanmt. Hl byleyken Halifetullah sfatnn dolama sokulmas, ok nemli bir dnm noktas olarak kaydedilebilir. nk bylece Peygamberin siyasal liderliine halef olmak zere ekillendirilen dnyev halifelik makam, Allahn halifelii vasf ile kuts-ilah bir mahiyet kazanm oluyordu. Emevilerin kurumsallatrd hanedan halifeliini daha da gelitiren Abbasilerle birlikte slm dnyasnda liderlik bir kez daha soy temelinde el deitirmitir. Bu kez Haimoullar, meyyeoullarndan rvan almaktayd! Tek farkla ki Peygamberin kuzeni ve damad olan drdnc halife Alinin soyundan gelen Alioullar deil, peygamberin amcas Abbasn soyundan gelen bir dier Haimi kolu Abbasoullar eliyle bu iktidar deiimi gereklemitir. Emevi halifelii tarihe karrken, Abbasilerin hilafet dnemlerine soy itibariyle kuzenleri olan Alioullarnn ciddi muhalefetinin yaratt sorunlar damgasn vurmutur.12 Bylece slm peygamberinin lmnden sonra ortaya kan hilafet kurumunun birbirini izleyen Drt Halife, Emevi ve Abbasi dnemlerine, zde, Kurey kabilesinin tarihsel rekabet iindeki boylar ile bunlarn alt-kollar arasnda iktidarn srekli el deitirdii bir atma dinamiinin damgasn vurduu tespit edilmektedir. Abbasi dneminde birbirini izleyen iki gelime, halifelik kurumunun pozisyonunda bir baka nemli dnme yol amtr. 9. yzyln sonuna doru ortaya kan fkh mezhepler, halifenin zellikle hukuksal konular zerindeki etki gcn, tamamen ortadan kaldrmasalar da, snrlamaya baladlar. kinci ola10 Kureyin bu iki kabilesi arasndaki dmanlk ve ekimenin slm-ncesi Cahiliye dnemine kadar uzand kaynaklarda kaydedilmektedir (akt. Ycel, 1999: 47, dn). 11 Muaviyeye isnat edilen u szler, halifelik anlam ve algsnn kazand bu yeni boyutu arpc biimde rneklemektedir: Yer Allahndr; ben de Allahn halifesiyim. Dolaysyla ben Allahn malndan ne alrsam, artk o mal benimdir. O maldan ne terkedersem o da bana caizdir (Mesudinin Murucuz Zehebinden akt. Srma, 1995: 34-35). 12 Haimilerin iki alt-kolu olan Ali ve Abbasoullar arasndaki iktidar mcadelesinin zellikle Abbasi halifelii dnemindeki davurumlarnn bir deerlendirmesi olarak bkz. Bykkara, 1999.

219 rak Abbasilerin giderek daha geni bir corafyaya yaylmalar sonucunda halifenin merkeze ok uzak cra topraklar denetleme gl ortaya kt. Bu uzak blgeleri halifeyi temsilen ynetmek zere grevlendirilen emirler, giderek kendi iktidarlarnn temellerini attlar ve halifenin dnyevi otoritesini tanmamaya baladlar (Gibb ve Bowen, 1957:31; Sourdel, 1978: 941). Bylece Abbasi hanedanna bal olan halifelik kurumu etkin siyasal ilevlerini tamamen yitirerek zaman ierisinde yalnzca emirlerin ve daha sonra da sultanlarn ballklarn ifade ederek iktidarlarna meruiyet kazandrdklar bir dinsel sembole dnt. Bu arada slm dnyasnn bat yakasnda, zellikle i-smail bir eni ile Msr ve Suriyeyi etkisi altna alan Fatm halifelii (909-1171) ve buna bir tepki olarak daha da batda Snniliin temsilciliine soyunan Endls Emevi halifelii (928-1031) gibi alternatifler, etki itibaryla giderek hileen Abbasi halifelii karsnda skn ettiler. Bunlar bir bakma Badatta merkezilemi dinsel meruiyet kaynana ok uzak diyarlara hkmedenlerin kendi meruiyet dayanaklarn yaratma giriimleri olarak da dnlebilecek gelimelerdir. Bylece bir evrimin yaand sylenebilir. En bata yalnzca siyasal erki temsil eden halifelik, zaman iinde Halifetullah nitelemesi eliinde siyasal olmann yansra kutsi bir hviyet de kazanm, en sonunda da slm corafyasnda giderek deien sosyopolitik dinamikler sonucunda balangtaki siyasal iktidar vasfn yitirerek, yalnzca dinsel bir temsiliyet durumuna indirgenmitir. Moollar 1258de Badatta Abbasi Devletine son verdiklerinde ortada halifelik adna dnyevi iktidar sahiplerine meruiyet salama ilevinden baka zellii olmayan byle bir kurum vard. Abbasi hanedannn bir yesini, halife sfatyla, Kahireye gtren Memlklerin kafasnda da iktidarlarna bylesi bir meruiyet kayna aray olduu sylenebilir (Sourdel, 1978: 944).13 Yavuz Sultan Selim Msr fethedip Memlk hakimiyetine son verdiinde, 250 yl nce Memlklerin halifeyi Badatdan beraberlerinde Kahireye getirdikleri gibi, Msrdaki son Abbasi halifesi saylan El-Mtevekkili, halifeliin bugn Mukaddes Emanetler olarak Topkap mzesinde saklanan sembolleri ile birlikte stanbula getirdi. Bilindii gibi bu olay Halifeliin Osmanlya transferi olarak kabul edilmektedir. Ancak halifeliin Osmanlya resm olarak getiini gsteren belge ya da kant olmayp, bu gr muhtelif rivayetler dorultusunda ileri srlmektedir (zcan, 1998b: 546). Ayrca Osmanl sultannn slmn evrensel halifesi olduu grn dnemin sz sahibi hibir slm fkh aliminin ciddiye ald sylenemez (Gibb ve Bowen, 1957: 34; Arnold, 1965: 143). Aslna baklrsa 13-14. yzyllardan itibaren geerlik kazanm olan dnce, slma hakkyla hizmet eden her Mslman hkmdarn kendi topraklar ierisinde

13 Halifenin, kendisini Msra getiren Sultan Baybarsa, onun Msr, Suriye, Diyarbekir, Hicaz, Yemen ve Frat Nehri boyunca hkmranlk haklarn tandn bildiren bir ehadetname vermi olmas bu gr desteklemektedir (Kazc, 1991: 53).

220 halife sfatn hak edebilecei eklindeydi. yle ki Yavuz Sultan Selimden nceki Osmanl padiahlar da 14. yzyldan itibaren bu sfat kullanmlardr (Eraslan, 1995: 193). Dolaysyla tek/evrensel halife dneminden oul halifelikler dnemine geilmi olduu sylenebilecek bir dnemde, halife nvannn yalnzca Osmanl sultanlarna atfedilerek onlara mnhasr kullanldn ileri srmek mmkn deildir.14 te yandan halifelik nvannn mparatorluun grkemli dnemlerinde pek nemsenmedii eklinde yaygn bir gr mevcutsa da tarihsel grntye titiz ve dikkatli eilen incelemeler bunun byle olmadna iaret etmektedir. Yavuzdan balayarak Kanuni dahil III. Ahmede gelene dein Osmanl sultanlarnn halife nvann kullandklar ve kendileri iin kullanlmasn istedikleri mektup ya da resm belgeler bulunmakta olup, Osmanl sultanlar iin halife sfatn kullanan, onlara halife diye hitap eden slm dnyasnn muhtelif kesimlerinde hkm sren yneticilerin varl da tespit edilmektedir (zcan, 1997: 8-41). Hatta nvann halifetullah biiminde kullanmnn dahi sz konusu olduu kaynaklardan anlalmaktadr (Akgndz ve ztrk, 1999: 143). Ayrca Kanuni dneminde denizar siyasal nfuz araynda halifeliin ciddi biimde nem kazandn da gz ard etmemek gerekir (bkz. Eraslan, 1995: 194-195). Buna karlk halife nvannn Osmanllar tarafndan zellikle 19. yzylda etkin biimde ilerlie sokulmasnn, mparatorluun kn nlemek ve srekliliini salamak gibi esas itibaryla siyasal nedenlerden kaynakland, kabul edilebilir bir ifadedir (bkz. Trkne, 1994: 174). 1774te Rusya ile Osmanl mparatorluu arasnda Kk Kaynarca antlamasnn imzalanmas srasnda kendisini Osmanl topraklarndaki Ortodokslarn hmisi olarak tantan Rus ariesi karsnda Osmanl sultannn da kendisini Mslmanlarn halifesi olarak takdim ederek uzun sre sonra ilk kez halifelik nvann etkin biimde ilerlie soktuu kaynaklarda belirtilmektedir. Bu yeni-balangtan sonra 19. yzyl boyunca Avrupa devletleriyle kar karya kalnan her meselede Osmanl sultanlarnn kendilerini halife, yani Mslmanlarn ruhan-manev nderi ve slmn koruyucusu (hmisi) olarak takdim ettikleri grlr. Paradoksal biimde, zayflayan saltanat sanki hilafete tutunma abasndadr (etinsaya, 1988: 15). Ancak burada esas zerinde durulmas gereken nokta, hilafetin kavramsal ve kurumsal bakmdan bir kez daha mahiyet deiimine uram olmasdr. nceki sayfalarda alt izilen, farkl dnemlerde ve deien koullara bal olarak siyasal ya da dinsel vasflarndan birisi dierine kar ne kan halifelik deneyimlerinden sonra Tanzimat Fermanyla birlikte kendisini gsteren ve zellikle gayrMslimler asndan byk anlam ifade eden eitliki iklimde halifelik siya14 Ayn anda birden fazla halifenin mevcudiyeti meselesi slm tarihi boyunca ihtilafl bir tartma konusu olmu, gerek fkhlar gerekse kelamclar arasnda bunun caiz olduu ya da olmad hususunda gr ayrlklar kendisini gstermitir. Bu konuya ilikin bir deerlendirme iin bkz. Ycel, 1999.

221 setle birlikte ama ilevsel bakmdan ondan ayrk, bir dereceye kadar papala benzetilebilecek bir nitelik kazanmtr (etinsaya, 1988: 20; Trkne, 1994: 179). I. Merutiyetle daha da pekien sz konusu yeni kavrayla Osmanl padiah artk Sultan-Halifedir ve aradaki tire iareti boyutundan beklenmeyecek kadar byk anlam tamaktadr. nk eskiden ok fazla vurgu yaplmamakla birlikte siyasete ikin olan hilafet, bu yeni durumda grnr biimde ne km olsa da artk siyasete ikin deil eklemlidir. Tire ise sanki bir pamuk ipliidir ve kopma ya da krlmaya doru ilerleyen srecin sinyallerini vermektedir. Bu hal ve artlarda 19. yzylda kamuoyunun gndemine Yeni Osmanllar tarafndan getirildii belirtilen (Trkne, 1994: 182) hilafet nosyonunu en srarl biimde ne karan Sultan II. Abdlhamit oldu. Kendi saltanat dneminde mevcut mparatorluk topraklarnn byk bir ksmnda Mslman halklarn yaad gereini gz nne alan II. Abdlhamit, bu corafya zerinde iktidarn salamlatrmak amacyla kararl bir panislmizm (ttihad- slm) politikas izleyerek bu politikann tamamlayc bir unsuru olarak da halifelik nvann etkin bir ekilde kullanma soktu.15 D politik hedeflere de ynelik olmakla birlikte, Sultan Abdlhamidin panislmist politikasnn temel amac, gayrMslimlerin ounlukta olduu topraklarn kaybndan sonra, tebaasnn ortak kimlii artk slm olan bir mparatorluun srekliliini salamakt. lgin olan nokta bu hedefin kendisini tahttan indirerek, ihtilalci bir giriimle iktidara gelen ttihad ve Terakki Komitesi tarafndan da srdrlm olmasdr. Bir tr parti oligarisi olarak nitelenebilecek olan ttihad ve Terakki iktidar, Abdlhamid gibi ayn ama dorultusunda, yani mparatorluun beksn salamak iin saltanatla bitiik biimde hilafet nvann da kullanmda tuttu (Toynbee, 1927: 43). Bununla birlikte 1908de II. Merutiyetin ilanndan sonra Sultan-Halifenin yetkilerini daha da daraltan 1909 anayasa deiiklikleri ile halifeliin kaldrlmasna giden yolda ok nemli bir krlma noktas daha olutuu sylenebilir (Kololu, 1995: 192, 274; zcan, 1998b: 548). Yine de Birinci Dnya Savana Osmanl Devletinin Almanya saflarnda katlmasn mteakiben Cihad iln edilmesi, hilafet nosyonunu ne kararak onun nemini artrmtr. Ancak hilafet ve ona dayal cihad vurgusu, zellikle Arap topraklarndaki Mslmanlarn milliyetilik temelinde ortaya kan ayrlk hareketliliklerini engelleyemedi ve mparatorluun Birinci Dnya Savanda kar karya kald ciddi yenilgi, sz konusu kurum ve semboln balayclk asndan etkisizlii ve yetersizlii yolundaki kanaatlerin daha da glenmesine neden oldu.

15 II. Abdlhamitin halifelik anlaynn genel bir deerlendirmesi ve bu anlay dorultusundaki siyasal pratikten rnekler iin bkz. Eraslan, 1995: 198-209. Abdlhamitin panislmizm politikas ve bu politikann iinde hilafet nosyonunun yeri ve arl konusunda aratrmalarn ve tartmalarn vard en son noktada yaplm deerlendirmeler olarak bkz. etinsaya, 1999a ve 1999b.

222

lga
Genel bir ifadeyle, Birinci Dnya Savanda Osmanl mparatorluunun yenilgisi; modern ve laik bir ulus-devlet projesine ilerlik kazandrma amacndaki Atatrkn gznde halifeliin gemi (Osmanl-slm) ile olan ilikisi; ve bununla balantl biimde Trk etnisitesi temelinde ekillenen bir ulusuluk ideolojisi ile panislmizm arasndaki uyumazlk, halifeliin kaldrlmas fikrini olgunlatran ve bu tarihi karara zemin hazrlayan balca etmenler olarak kaydedilebilir (Enayat, 1982: 53-5). Ancak nceki alt-blmde de rneklendii zere, bu tasarrufa ilerlik kazandrma noktasna kademeli biimde ve hem i hem de d siyasetteki dalgalanmalara gre rota tayin edilerek gelinmitir.16 Kurtulu Sava sonrasnda Lozanda balayacak bar grmelerinde Trkiyeyi stanbuldaki sultan hkmetin mi yoksa sava baaryla noktalayan Ankaradaki milli hkmetin mi temsil edecei sorununun ortaya kmas, Ankaradaki millici ekibin kafasnda zaman ierisinde zaten olgunlam olan saltanat kaldrmak dncesini gerekletirmek iin uygun zemini yaratt. Milli mcadele kazanldktan sonra Ankaradaki lider kadro ierisinde saltanata son verilmesi konusunda bir ittifaka zor da olsa ulald, bu bakmdan daha sonraki dnemde Mustafa Kemale muhalif decek isimlerin de nceleri belli tereddt ve itirazlarda bulunmakla birlikte giderek ikna olduklar anlalmaktadr (bkz. Aydemir, 1983: 49-60; Akgn, tarihsiz: 64-65). yle ki Refet Paa 18 Ekim 1922de Ankara TBMM hkmetini temsilen stanbula ayak bastnda kendisini karlamaya gelenlerin saltanatla ilikili tm hitaplarn kararl biimde dzelterek bu konuda olumu mutabakat sergilemitir. Ancak ilgin olan nokta, bu dnemde saltanatn reddinin, hilafetin onanmas dolaymyla davurulmasdr. rnein kendisine Veliahd- Saltanat adna ho geldiniz diyen Veliahd Abdlmecitin yaverine Refet Paa, Hilafet makamnn Veliahddrlar diyerek, kendisini Zati ahane adna selamlayan Padiah yaverine de yksek Hilafet makamna din duygularm iletiniz eklinde karlk vermitir (Aydemir, 1983: 54). TBMM 1 Kasm 1922de saltanat kaldrdktan sonra artk sultanlk (siyasal iktidar) vasfn yitiren Vahdettinin ngiliz makamlarna snarak yurdu terk etmesi, halifelik kurumu iin de sonun balangcn oluturan bir gelime olarak yorumlanr. Sultan-Halife Vahdettin lkeden ayrldktan sonra, veliaht Abdlmecit, TBMM tarafndan Sultan olmayan Halife veya sadece Halife (ulcu
16 Hilafetin Kaldrlmas olay, Cumhuriyetin inklplar arasnda ok sayda tarihi, aratrmac ve sosyal bilimci tarafndan ele alnp uzun uzadya ilenmi olanlarn banda gelmektedir. Biz bu makalenin snrlar ierisinde gelimelerin yalnzca kendi argmantasyonumuz asndan nem tadn dndmz noktalarnn altn izmeye ve bu konularda deerlendirme yapmaya alacaz. Halifeliin kaldrlmasna giden sreci, zellikle lgann gerekletirildii TBMM oturumunu ayrntl ve deiik veheleriyle, kart cephelerden tartan eserler olarak ilk elde unlar zikredilebilir: Gololu, 1973; Ulu, 1975; Akgn, tarihsiz; ulcu, 1992; Msrolu, 1993; Alpkaya, 1998.

223 1992/1: 151), yani hibir siyasal g ya da yetkisi olmayan bir dinsel-ruhan lider olarak seilmitir.17 Bu karar halifelik kurumunun tarihi asndan deerlendirildiinde, Emevilerden itibaren mevcudiyetini srdren Saray Halifeliinin de alarak yerine bir Meclis Halifeliinin ihdas edildii yeni (ama ksa srecek olan) bir dneme girildii anlamna gelir. Karmzda artk Osmanl halifesi yerine TBMM halifesi vardr ve Meclis, Hilafetin istinatghdr.18 Pratik itibaryla, halifeliin sembolik bir meruiyet kayna olmaktan teye gitmedii ge-Abbasi ve Memlk dnemlerine yakn den bu forml, bizzat Mustafa Kemal tarafndan da benimsenmi ve geerlilik kazanmas amacyla ortaya atlmtr.19 Bundan sonra gndem, TBMM adna iktidar temsil edecek kii ya da ekibin bu makamla ilikisinin seyrine gre ekillenecektir. Ankarada oluum srecindeki yeni rejimin, Vahdettinin lkeyi terk etmesini gereke gstererek halifelii neden kaldrmayp 16 aylk bir sre iin bir Meclis Halifesi seeneini tercih ettii sorusu zerine muhtelif grler ortaya atlmtr. Bunlardan biri, Cumhuriyetin henz resmiyet kazanmad bir zamanda yurt dna km son Osmanl sultannn halifelik nvann kullanarak Ankaraya kar hem d destek toplama hem de i-uzantlar bulma ihtimalinin TBMMni tedirgin etmi olabileceidir. Nitekim lkeden ayrlmak iin yardm istedii ngiliz makamlarna yazd mektupta Vahdettin kendisi iin Osmanl Padiah ya da Sultan deil Halife-yi Mslimin sfatn kullanmaktayd (Aydemir, 1983: 61). Bu nedenle zaten saltanatn kaldrlmasyla bir siyasal iktidar oda olmaktan km, stelik Meclis denetimi ve gdmndeki halifeliin lke snrlar ierisinde mahfuz (bir bakma da mahpus) tutulmasnn Ankara asndan stratejik bir nem ve yarar tayaca dnlm olabilir.20 Bu stratejik nem, ngilizlerin halifeliin koruyucusu rolne talip olup kendi denetim17 Veliaht Abdlmecit Efendinin Kurtulu Sava srerken padiah Vahdettin ile sorunlu ve gerilimli bir ilikisi olmasna karn Mustafa Kemal Paa ile ilikilerinin genelde olumlu bir izgide seyretmi olmas, bu atamann skntsz gereklemesini salamtr (bkz. Ulu, 1975: 33-60). 18 TBMM halifesi ifadesini, merolundan (1996: 11) esinlenerek kullanyorum. 19 30 Ekim 1922de Saltanatn Kaldrlmasn grmek zere toplanan TBMMde yapt konumada Mustafa Kemal Paa bu forml ak biimde savunmutur. Hilafet kurumunun tarihi zerine uzunca bir deerlendirmenin yer ald konumasnda sz halihazrdaki Hilafete getirmi ve yle devam etmitir: imdi Efendiler, makam hilafet mahfuz olarak onun yannda hakimiyet ve saltanat milliye makam -ki Trkiye Byk Millet Meclisidir- elbette yanyana durur...; nk bugnk Trkiye Devletini temsil eden Trkiye Byk Millet Meclisidir. nk btn Trkiye halk, btn kuvasile o makam hilafetin istinadgah olma dorudan doruya yalnz vicdani ve dini bir vazife olarak taahht ve tekeffl ediyor (Akgn tarihsiz:, 71; ulcu, 1992/1: 121). 20 nalck halifenin siyasal olarak iktidarszlatrlmas kararnn, Mustafa Kemal tarafndan, slm dnyasnn byk bir ksmnn yabanc tahakkm altnda olmas nedeniyle, dier Mslman lkeler bamszlklarn elde edip halifeliin kesin-kalc pozisyonunun ne olacan belirleyene kadar TBMMnin halifelii korumas altna ald belirtilerek hakllatrldn ileri srmektedir (nalck, 1987: 29). Ayrca, Jaschkeye gre, Mustafa Kemal Paa, Kurtulu Sava srasnda slm lkelerinden, zellikle de Hindistandan gelmi olan mali yardm ve manevi desteklerin devam edecei umuduyla da bu ertelemeye gitmi olabilir (Jaschke, 1972: 119).

224 leri ve gdmleri altnda bir halifelik kotarma giriimlerinin yaratt tedirginlie bal olarak daha da artmtr (nalck, 1987: 28).21 Saltanatn kaldrlp halifeliin srdrlmesi kararn sorgulayanlardan bazlar, Mustafa Kemalin saltanatn iddetle karsnda yer alrken halifelii savunduu bu ara dnemde kendisini halife klmak isteinde olduunu iddia etmektedirler. Kkeninin Kazm Karabekire dayand anlalan bu savn z, Mustafa Kemalin byk bir taassupla hilafet ve saltanat ahsna almak istedii ancak muvaffak olamaynca da 180 derece aksine yryerek Hilafeti almak kadar ykmann da bir g gsterisi olaca grne vard eklindedir (Msrolu, 1990: 413-417 ve 1993: 183). Ancak Mustafa Kemalin uzunca bir zamandr kendisine izdii yrngeye tamamen zt olan bylesi bir emeli olduunu ileri srmek olduka iddial bir savdr. Kald ki halifeliin kaldrlmas arifesinde durumu sezen baz milletvekillerinin kendisine millet adna halifelii almas yolundaki telkinlerine Mustafa Kemalin souk bakt ve bunu reddettii bilinmektedir (Gentizon, 1983: 58). Aslolan, yeni rejim (Cumhuriyet) iin resmileme yolunda zihinlerin henz yeterince ikna olmad ve ne getirecei tam belli olmayan Lozan grmelerinin yaknlat bir dnemde, stelik saltanatn kaldrlmasnn yaratt honutsuzluklar da ortadayken ve bunlarla baetmeye allrken, bir de halifelik gibi hassas bir mesele zerinde keskin bir tutum almann yarataca risklerin iyi hesaplanmasna bal olan taktik bir ertelemedir (kr. Tunay, 1989: 69).22 Nitekim Lozan Konferansna yalnzca Ankara hkmetinin katlmas, saltanatn kaldrlmas karar ile kesinlik kazandktan sonra, Hilafetin lgasna ynelik fikr olgunlamay salayacak ynde giriimlerin baladn tespit etmek zor deildir. Bunun en belirgin rnei 1922 ylnn sonlarndan itibaren lke iinde dolama sokulan, imzasz ama Adalet Bakan Seyit Bey tarafndan kaleme alnd bilinen bir risale ile umumi efkrn halifeliin kaldrlmas yolun21 ngilterenin hilafetle ilgilenmesi 18. yzyln sonlarndan itibaren Hindistan Mslmanlarnn Osmanl Halifesine ballklarn kendi yararna kullanma amacyla Osmanl-yanls bir izgide balam, ancak 1870lerden sonra Osmanl-ngiliz ilikilerinin hasmane hale gelmesine bal olarak kar halifelik seeneklerine ynelerek devam etmitir (bkz. zcan, 1998a). Bu srete en u noktada bir ngiliz halifelii noktasna dahi varlm, slm dnyasndaki etkin konumu ve yaygn nfuzundan dolay ngiltereye hilafetin daha ok yakaca eklinde grler gndeme gelmitir (ke, 1991: 12-13). Ancak halifelie ynelik bu siyaseten ilgi homojen bir mahiyet arz etmemi, ngilterenin karnn nerede olduu konusunda beliren muhtelif grlere bal olarak bir Arap halifelii arayndan, Osmanl halifeliine destek vermeye kadar uzanan bir seenekler spektrumu ortaya kmtr (zcan, 1998a; ayrca bkz. imir, 1999: 107-109). 22 Bu konuya ilikin olarak Krkolunun yorumu da kayda deerdir. Lozan Konferans sonulanncaya kadar slm etkenine lke iinde ve dnda ihtiyacn devam ettiine dikkat eken Krkolu, Konferansta aznlklar konusu tartlrken ngilterenin Krtleri aznlk statsne sokma giriimine Trkiyenin Mslmanlar arasnda fark gzetilemeyeceini vurgulayarak kar kmasn, slma halen duyulan ihtiyacn somut bir gstergesi olarak iaret etmektedir (akt. ke, 1991: 81-82).

225 da sndrlmaya balanm olmasdr (Haim, 1965: 210; Msrolu, 1993: 114). Ayn Seyit Bey, lga kararnn kt TBMMnin 3 Mart 1924 tarihli oturumunda, yukarda bahsedilen metni bir yl nce kaleme aldn da belirttii konumasnda, hilafetin kaldrlmasnn gerek tarihsel adan gerekse slm inanc ve hukuku asndan uygunluunu temellendirmi ve kararn entelektel mimar olarak birinci srada yer verilebilecek isim olmutur.23 Dolaysyla byle bir yaznn Hilafetin lgasndan yaklak bir yl nce yurt iinde dattrlmas, bundan te (izleyen alt-blmde de deinilecei zere) yurt dnda dahi yank bulmas (Haim, 1965: 210), ayn dnemde Mustafa Kemalin halifelik emelinde olduu iddiasnn kabul edilebilirliini olduka gletirmektedir. Aksine zellikle Ocak 1923te zmitte hem halka yapt konumada st rtk biimde hem de stanbul gazetecileri ile yapt toplantda ak seik olarak hilafetin ilgasnn kanlmazlna iaret eden szler sarf etmitir (bkz. Ulu, 1975: 100110) Buna mukabil Mustafa Kemalin halifeliin kendi ahsnda temsiliyet bulmas fikri zerine ciddi biimde kafa yorduunu, en azndan bunun mmkn olup olmayacana dnk bir deerlendirme yaptn hissettiren ipular bulunduu ileri srlebilir.24 29 Ekim 1923te Cumhuriyet iln edilip Mustafa Kemal Paa Cumhurbakan olduktan sonra artk ad konmu yeni rejimin ve onun nderinin gznde halifeliin gerekten zevaitten (lzumsuz fazlalktan) ibaret hale gelmesiyle yukarda kaydedildii ekilde bir erteleme gerei de artk kalmamtr (Aydemir, 1983: 165). nk Cumhurbakannn yannda hkmranlktan yoksun ve sembolik de olsa bir baka lider, iyice gze batar hale gelmitir (Jaschke, 1972: 123). Yine de lgay hakllatracak bir gereke ya da gerekelere ihtiya duyulmu, onlar da ok gemeden hl ve artlara bal olarak ortaya kmtr. Cumhuriyet ilannn bir oldu bittiye getirildii ve erken olduu kansndaki muhalif unsurlarn younlat stanbulda iktidarsz ve sembolik nitelikte de olsa mevcudiyetini srdren halifenin, bu muhalefet iin hl bir ekim merkezi olmaya devam ettii sylenebilir. Ankaraya muhalif stanbul basn ve Mustafa Kemali tasvip etmeyen Kurtulu Savann baz gzde ahsiyetleri (Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay ve Kazm Karabekir) Ankarann gznde halifeyi alternatif bir iktidar oda haline getirmekteydiler (Tunay, 1989: 68). Bu
23 Bu uzun konuma u kaynaklardan izlenebilir: Gololu, 1973: 90-145; Kara, 1986: 179-220; Trkiye Cumhuriyetinin Laiklemesinde... 1995: 86-122. 24 lga karar sonrasnda, daha nce Kzlay adna Hindistanda bulunmu olan Antalya mebusu Rasih Efendinin yurda dner dnmez kendisi ile grerek baz slm lkelerinin temsilcilerinin onu halife grmek isteinde olduklarn ileten szlerine Atatrk, bu konuyu son derece aklc ve gereki bir analiz szgecinden geirdii kansn uyandran u karl vermitir: Zat- liniz ulem- dindensiniz. Halifenin reis-i devlet demek olduunu bilirsiniz. Balarnda krallar, imparatorlar bulunan tebann bana sl ettiiniz arzu ve tekliflerini ben nasl kabul edebilirim. ... Beni halife yapmak isteyenler emirlerimi infaza muktedir midirler? Binenaleyh mevzuu, medll olmayan mevhum bir sfat taknmak gln olmaz m? (akt. Msrolu, 1993: 224).

226 evreler asndan halife, Mustafa Kemalin siyaset sahnesindeki stnlne kar olas tek arlk olarak deerlendirilmitir (Zrcher, 1995: 244). Ankarann tedirginlii halifeye lke iinden ve dndan ynelimlerin sklamasyla iyice artmaktayd. stanbul Barosu Reisi Ltfi Fikri Beyin Halifenin istifa edecei sylentileri zerine kaleme ald, Tanin gazetesinde yaymlanan ve esasen halifenin siyasal iktidar dnda braklmasn sorgulayan Halifeye ak mektubu, bundan ksa bir sre sonra da Hindistan Mslmanlarn temsilen Emir Ali ve Aa Han tarafndan halifeye daha etkin bir konum kazandrlmasn isteyen ve Ankara hkmetine hitaben kaleme alnm olmakla birlikte Babakana (smet nn) ulamadan muhalif stanbul gazetelerinde yaymlanan mektuplar bu tedirginlii besleyen en nemli gelimelerdir.25 zellikle Ankarann devre d brakld izlenimini yaratan ikinci olay, zaten Rauf Orbayn stanbulda halifeyi ziyaret etmesi nedeniyle gergin olan Mustafa Kemal ve ekibinin bir anda sertleerek kararl bir adm atmas iin neden oluturmutur. lk ipular Abdlmecitin halifelie bteden ayrlan denein arttrlmas talebini takiben Mustafa Kemal Paann Babakan smet Paaya yazd mektupta yer alan ifadelerle kendisini gsterdi.26 Ksa bir sre sonra 3 Mart 1924te de son darbe indirilerek halife Abdlmecit ile dier hanedan yelerinin dramatik bir ekilde lkeden karlmalar gerekleti.27 Halifeliin kaldrlmasnn Trkiye iinde grnrde ok byk bir infial yaratt sylenemez. Halk katnda ortaya kan herhangi bir tepkisel hareketlilik sz konusu deildi. Bununla birlikte bu olayn belli bir sredir Mustafa Kemal ve onun tarzn kaytsz-koulsuz benimseyenler ile onlara muhalif dmeye balam olan Kurtulu Savann yukarda da zikredilen dier nemli ahsiyetleri arasnda giderek zayflamakta olan ilikileri kopma noktasna getirdii ileri srlebilir. Daha lml ve itidalli yol alnmasndan yana olan bu muhalif gru25 Ltfi Fikri Beyin stikll Mahkemesinde yarglanmasna neden olan mektup olayn, mahkeme tutanaklarna da yer vererek, merutiyeti-cumhuriyeti atmas balamnda hilafetin kaldrlmas zerinde odaklaarak aktaran bir alma olarak bkz. ulcu, 1992. 26 Sz edilen mektupta Mustafa Kemal Paa, korunan halifelik makamnn ne din ne siyaset bakmndan bir anlam bulunmadn, hilafet makamnn bir tarihsel andan baka bir ey olmadn, halifenin hayatn ve geimini srdrebilmesi iin Trkiye Cumhurbakannn deneinden daha az bir denek yeteceini belirtiyor ve olacaklar hissettiren u ifadeleri kullanyordu: Franszlar kral ailesini ve mensuplarn Fransaya sokmakta bamszlklar ve egemenlikleri iin, yzyl sonra bugn bile mahzur grp dururlarken, her gn ufuktan Sultanlk gneinin domasna duac bir padiahlk ailesi ve mensuplar hakkndaki ilemimizle Trkiye Cumhuriyetini nazikliin ve bo szlerin kurban edemeyiz (akt. Gololu, 1973: 52-53). 27 Sz konusu kararn alnd TBMM oturumunun tutanaklar, olduu gibi ve yorumsuz olarak Gololunda (1973) bulunmaktadr. Karar olumlayan Kemalist tarihiliin perspektifinden toplantnn aktarm iin bkz Akgn, tarihsiz: 163-214. Kararn karsnda yer alan slmc-Osmanlc bir deerlendirme olarak ise bkz Msrolu, 1993: 314-346. Devrik halife Abdlmecit ve dier hanedan yelerinin lkeden ayrllarnn ve sonrasnn ayrntlar iin bkz. Akgn, tarihsiz: 195214; Gentizon, 1983: 61-64; etiner, 1993: 325-378.

227 bun halifeliin kaldrlmas ile dorua kan rahatszln izleyen aylarda Halk Frkasna kar bir yeni parti (Terakkiperver Cumhuriyet Frkas) oluturma giriimine dntrd gzlenecektir. te yandan kimi kaynaklarca halifeliin kaldrlmas ile ilikilendirilebilecek en kayda deer kitlesel tepki hareketi olarak gsterilen eyh Said syan, yaklak bir yl sonra 1925 ubatnda patlak verir. lgin nokta, halifeliin kaldrlmasnn halk tarafndan dine ynelik bir darbe telakki edilerek eyh Said syannn itici gcn oluturduu grnn, hem hilafet yanls hem de kart almalarda karmza kmasdr. Kemalist tarihiliin tipik rneklerinde de, Osmanlc ve anti-Kemalist bir izgiden yaplan deerlendirmelerde de eyh Said syan, esas olarak Hilafetin lgas kararna bir tepki hareketi olarak alnmaktadr (bkz. Akgn, tarihsiz: 236-237; Msrolu, 1993: 359). Ancak dikkatli incelemeler, esas itibaryla Krt/ulusu motiflere sahip bir kadronun ban ektii bu isyan hareketinde halifeliin kaldrlmasna vurgu yaplmasnn, henz ulusu duygularn ok uzanda bulunan Mslman Krt ahaliyi isyana sevk edebilecek tek gerekenin yeni Trk rejimin laik rengi olduu dncesinden kaynaklandn belirtmektedirler (bkz. Bruinessen, 1993: 123-171; Zrcher, 1995: 249).

D tepkiler
Hilfet, zifaf gecesinde gelinlik elbiseleriyle kefenlendi Sabah karanlyla kabre konuldu.28

slm dnyasnda Osmanl Hilafeti ile ilgili tartmalar esasnda 1924de kurumun ilgas ile deil, 1922de TBMMnin saltanat kaldrarak halifelikle saltanat arasndaki ba koparmasyla balamtr. Her ne kadar devrik sultan Vahdettin ve aralarnda eski eyhlislm Mustafa Sabri Efendinin de bulunduu bir ksm ulema bu durumu slmda din ve siyasetin ayrlamayaca noktasndan hareketle onaylamadlarsa da29 bu uygulamann halifelii olmas gereken doru pozisyona getirdiini dnenler de olmutur ki bunlar arasnda Msr El-Ezher ulemasn en bata belirtmek gerekir (Toynbee, 1927: 53-5). Ayn ekilde, Hindistanda da Hilafet Hareketini srkleyen ve bu aamada Mustafa Kemali slm adna hareket ettii dncesiyle onaylayan ve destekleyen Mslmanlar (izleyen blme bkz.) tarafndan da bu giriim gerek halifelie bir dn olarak hakllatrlmtr (Minault, 1982: 202). Zaten, yukarda da belirtildii gibi Mustafa Kemalin halife olmas yolunda bir takm ayialarn ortalkta dolat
28 Msrl air evki Beyin Hilafetin lgas karsnda duyduu znty dile getirdii Hilafet Mersiyesi iirinden (akt. Msrolu, 1993: 354). 29 Mustafa Sabri, saltanatn kaldrlmasndan bir ka ay sonra konuya ilikin makalelerini bir kitapta toplamtr. Bu kitap yaknlarda Trke olarak yaymlanmtr (bkz. M. Sabri Efendi, 1998: 75-206).

228 bir dnemde, Hint Mslmanlarnn da byle bir beklenti iinde bir takm teviklerde bulunduu kaynaklarda kaydedilmektedir (bkz. Atay, 1969: 376). Halifeliin 1924te kaldrlmasndan nce bu konuya ilikin Msrda Reid Rzann nemli bir tartma balatt dikkati ekmektedir.30 Saltanatn kaldrlmasnn hemen ardndan yaymlanan kitabnda Reid Rza Trkiyede gerekletirilen dnm, yani saltanatn kaldrlp hilafetin din-manev alana ekilmesini desteklemitir. Ancak bunun nedeni, Araplarn zerk ve bamsz bir birlik oluturmalarn engelleme yolunda Trklerin halifelii siyasal panislmizm iin ara olarak kullanma ihtimalinin artk kalmam olmasyd (Haim, 1965: 229). Ayrca Rza, babadan oula geen halifelik anlayn reddettii gibi, halifenin Arap olmas hususunda da srarlyd. Reid Rzann bu etnisist vurgulu halifelik formlne fikriyatnda, slmda reform yapmann temel arac olarak merkez bir yer verdii grlr. Bu adan halifenin grev ve sorumluluu peygamberden daha hafif deildi. Rzaya gre halife, slm mmeti ile birlikte ve onlarn nne derek slm rnesansn gerekletirme yolunda aba harcamalyd (age., 234). zetlenen bu grleriyle Reid Rzann istese de istemese de halife iin dnyev bir otorite nermekten baka bir ey yapmad fark edilir. Ancak halifenin asl ilevi ynetmek deil, kanun yapmak ve onlarn uygulanp uygulanmadn denetlemek olmalyd (Hourani, 1970: 240). Buna bal olarak Rza halifeye eriat modern yaamn hal ve artlarna uyarlama, yani itihad hakkn da vermekte, bylece esasen bir itihad halifelii forml nermekteydi (Haim, 1965: 230; Hourani, 1970: 240-244; Sourdel, 1978: 947). Ancak yukarda belirtildii gibi 1922de Osmanl halifesinin dnyev (siyasal) iktidarnn snrlanmasna da olumlu yaklat iin, fikirlerinde bariz biimde ortaya kmas muhtemel bir elikiyi nlemek amacyla Reid Rza, Emevilerden itibaren gndem d kalm olan ura nosyonunu yeniden canlandrd. Karar ve uygulamalar Mslmanlarn temsilcilerinden oluan bir ura tarafndan denetlenip snrlandrlacak seilmi bir halife dncesini ortaya att. Halifenin yanl ve hakkaniyetsiz olmas durumunda bu ura onu yerinden edebilecekti (Rosenthal, 1965; Seferta, 1986: 62). Rzaya gre bylesi bir halifelik, modern Batda dou bulmu olan parlamenter demokrasi ideali ile de bulumu olacakt (Seferta, agy.). Reid Rzann fikirleri halifelik kurumunun mahiyetine ve konumuna mo-

30 19. yzyln nde gelen modernist slmclarndan Muhammed Abduhun rencisi olan Reid Rza, esas olarak modern ada slm ilkelere bal bir yaamn nasl gerekletirilecei sorunu etrafnda ekillenen dncelerinde Abduhtan daha priten bir izgide yer almaktayd. Zaman iinde Msrda Bat tarz seklerizmin daha da glenmesine bal olarak dncelerine giderek anti-Batc bir motifin de hkim olmas sonucunda keskin bir slm zcle yaklaan Rzann, Hasan el-Bennann Mslman Kardeler rgt iin fikir babal yapt da sylenebilir. Reid Rza iin bkz. Hourani, 1970: 222-244.

229 dern bir yorum getirmekteydi. Ancak halifenin dnyev (siyasal-hukuksal) bir gce sahip olup olmayaca, olacaksa bu gcn nasl ve ne dereceye kadar pek ok farkl Mslman lke ve devleti balayaca sorular asndan dncelerinin netlik gstermemesi, yaad dnemde slm dnyasnn dereceli olarak ve bir lkeden dierine deien arlkta Bat etkisine ak ve tbi hale gelmesiyle birlikte kendisinin gz ard edilmesine neden oldu. leri srd grler, ilgi ve cazibe merkezi olabilmek iin 1980lerde dnya lsnde etkisini gsteren siyasal-ideolojik vurgulu slm kitlesel hareketliliklerini beklemek zorundaydlar. Saltanatn kaldrlmasndan sonra Ankara hkmetinin kamuoyunu halifeliin de kaldrlmas yolunda hazrlamak iin faaliyete getiine ve bu amala Trkiye iinde ve dnda yar-resm ve imzasz bir metnin dolama sokulduuna yukarda deinilmiti. Bu metinde zellikle iaret edilen nokta, gerek halifeliin Hulef-yi Ridn olarak ifade edilen ilk drt halife olduu, ondan sonra Emev ve Abbas dnemlerindekiler de dahil olmak zere ortaya km halifelerin szde halifeler olduklar ve slm mmetine zarar vermekten baka bir ie yaramadklar eklindeydi (Haim, 1965: 210-214; Gololu, 1973: 104-115). Bu metinde de Reid Rza gibi slmn temel bir prensibi olarak ura nosyonuna vurgu yaplmakta ancak Rzadan farkl olarak bu vurgulamay yaparken halifelii yeni (modern) bir anlayla var klmak deil ortadan kaldrmak amalanmaktayd. Bu metni Arapaya eviren Abdlgani Seni, evirisine yazd nszde Kuran ya da hadislerde halifelikle ilikilendirilebilecek herhangi ak seik bir iaretin bulunmadn belirterek31 Muhammedin kendisine halef olabilecek bir isim vermediini, halife seimi konusunda hibir tavsiyede bulunmayarak Mslmanlar bu konuda serbest braktn nk bunun dinsel deil dnyev bir mesele olduunu ileri srmekteydi (Haim, 1965: 211). Geerlilikleri sorgulanabilir olmakla birlikte bu yazlanlar nemli klan nokta, halifelik kaldrldktan sonra Trklerin bu giriimini tasvip eden Msrl lim Ali Abdurrazkn yazlarna temel ve esin kayna olmalaryd. Bilerek ya da bilmeyerek Ali Abdurrazk 1925te yaymlanan slm ve ktidarn Temelleri balkl kitabnda slm perspektiften Trklerin halifelii lavetmesini hakllatran bir forml ortaya att (Abdurrazk, 1995).32 Ona gre halifelik slmn temel kaynaklarndan hibirinde yer verilmemi, slm-d ve tahakkm esasna dayanan bir kurumdu (age.: 44-50). Bu kurum Peygamberin
31 Bununla birlikte Kuranda halifeye gnderme yaplan ayetlerin bulunmas (rn. Bakara, 30 ve Sd, 26) nedeniyle bu noktann tartmaya ak olduunu belirtmek gerekmektedir. Ayn Abdlgani Seninin saltanatn kaldrlarak hilafetten ayrlmasn mteakiben slm dnyasnda kararn lehinde ve aleyhinde srdrlen tartmalara da Mustafa Kemal Paa nderliindeki TBMMnin bu tasarrufunu destekleyici ynde katld tespit edilmektedir (bkz. Kololu, 1995: 292). 32 Rosenthal (1965: 86) Jn Trk Devriminin Abdurrazkn fikirleri zerindeki etkisine dikkat ekerken, Mansy (1990: 116) onun kitabnn Trkiyede halifelik kaldrldktan sonra Msrda kendisini halife ilan etme yolunda zemin oluturmaya alan Kral Fuadn giriimlerini engelleme yolunda bir ama tadn ileri srmektedir.

230 lmnden sonra siyasal ve monarik amalarla yaratlmt ve insanlarn kafataslar zerinde durmaktayd (age.: 45). Oysa ki Peygamber devlet kurma hrsndan uzak, yalnzca dine davet eden bir eli olduu gibi, ne Kuranda ne de hadislerde slmda siyasetin varlna dair gizli ya da ak bir delil yoktu (age.: 80, 92). Peygamberin kurduu birlik siyas olmayp iman, dolaysyla sahip olduu otorite ile yaratt da bir inananlar topluluu (mmet) olup devlet deildi (Hourani, 1970: 187; Abdurrazk, 1995: 99, 102). Bu ekilde halifelik kurumunu reddederek ve slmda herhangi zgn ve balayc bir siyasal erevenin nerilmediini iddia ederek, Abdurrazk klasik snni teoriye kar bir sava am, zellikle de eriatn varln tehdit etmi oldu; nk eer slmn siyasal bir yan yoksa eriatn hibir anlam kalmyordu (Rosenthal, 1965: 88). Abdurrazkn bu izgid (sapkn) fikirlerinin hi de artc olmayan bir sonucu, kendisinin ulema saflarndan ihra edilmesi oldu. El-Ezher ulemasndan bazlar ve onlarn yansra Mustafa Sabri Efendi, onun sylediklerine kar argmanlar kaleme aldlar. Hatta sz konusu kitabn bu mevzularda otorite olmayan Abdurrazk tarafndan deil de onun ad kullanlarak dnemin nde gelen oryantalistlerinden Arnold ya da Margoliouth tarafndan yazld iddialar ortaya atlmtr (bkz. Msrolu, 1993: 381). te yandan dnemin Msrndaki M. Hseyin Heykel gibi liberal dnceli aydnlar Abdurrazk ve onun fikirlerini destekleyerek ulema saflarndan gelen saldrlara kar onu savundular (Kedourie, 1963: 224). Yukarda aktarlanlardan halifeliin kaldrlmas karsnda Msrda ve slm dnyasnn geri kalan ksmlarnda yalnzca olumlayc bir hava estii sonucu kartlmamaldr. Gerekte halifeliin kaldrlmas slm aleminde eitli tepkilere ve bunu takiben de kurumun yok olmasn nlemeye ynelik bir takm giriimlere yol amtr. Sz gelimi halifelik kaldrlr kaldrlmaz, Peygamberin yesi olduu Haim soyundan ve Birinci Dnya Savanda ngilizlerin kkrtmasyla Osmanlya isyan eden erif Hseyin Mekkede kendisini yeni halife olarak iln etti.33 Halifeliin asrlar nce kt Kurey kabile emberine yeniden sokulmas yolunda bir atak olarak nitelenebilecek bu k, slm dnyasnn iki byk gc olan Msr ve Hindistan, erif Hseyinin uzunca bir sreden beri Orta Douda ngilterenin tannm bir kuklas olduu gerekesiyle iddetle reddettiler (Toynbee, 1927: 64-65; Minault, 1982: 206). Esasnda iki olunun ngiliz himayesi altnda hkm srd Irak ve rdn dnda Orta Dounun dier blgelerinde dahi erif Hseyinin halifelik iddias kalc bir destek bulamamtr (imir, 1999: 150-152). Bir bakma halifelik iddiasna resmiyet kazandrma yo33 Kololuna gre Hseyinin hilafeti alma arzusu, hkm srmeye alt Hicazn genelde tarih boyunca varln am, Badat, Kahire, stanbul gibi merkezlere dayal olarak srdrdn bilmesinden, buna bal olarak da krallnn ancak sz konusu merkezleri kendisine balayacak bir hilafetle tahkim edildii taktirde ayakta kalacan dnmesinden kaynaklanyordu (Kololu, 1995: 298).

231 lunda bir nabz yoklama giriimi olarak dzenlendii sylenebilecek olan, tm slm dnyasndan temsilcilerin katld Hac Kongresinde (Mekke-Temmuz 1924) bu iddiasn kabul ettirme yolunda telkinlerine katlmclarn keskin bir direnciyle karlat (Kramer, 1986: 83-85). Hseyinin kendi siyasal konumu da halifeliine sreklilik salayabilmek iin elverili deildi ve bu iddiasn ancak yedi ay srdrebildi. bni Suud nderliindeki Vahhabler Hicaz fethedip erif Hseyini blgeden srerek onun yalnzca halifelik iddiasna deil, ayn zamanda slm kutsal topraklar zerindeki siyasal hakimiyetine de son verdiler.34 Bunun akabinde baz evrelerden bni Suudu halife grme dilekleri geldiyse de bni Suud nvan stlenme konusunda ok istekli grnmedi ve bu meselenin slm dnyasndaki blnml daha da artracan ileri srd (Kedourie, 1963: 220; Minault, 1982: 206). 1926 yaznda tm slm dnyasndan temsilcileri davet ettii Mekke Kongresinde de bu meselenin gndeme gelmedii anlalmaktadr (Kramer, 1986: 106-122). Bu kongre esas olarak Hicazn yeni hakimi Suudilerin slm dnyasna kendilerini kabul ettirme yolunda mutabakat araylarna hizmet etmitir (Kramer, 1986: 119; Kololu, 1994: 359-360). Halifeliin kaldrlmasndan sonra Msrda olaya yaklam tarz itibariyle eilim kendisini gsterdi. Bunlardan birincisi yerinden edilmi olan Osmanl halifeliinin hl geerli olduunu vurgulamak ynndeydi. 12 Mart 1924te Msr Ulema Dayanma Cemiyeti tarafndan bastrlan ve slm dnyasna hitap eden bir bildiride Trk hkmetinin tavr knanarak halife Abdlmecite ballk tazelendi (Toynbee, 1927: 81). Prens mer Tosunun nclk ettii anlalan bu ilk eilime iddetle kar kan ikinci yaklam, halifelii Msra getirme sakl amacn gderek, yeni bir halifenin seilmesi iin bir kongre arsnda bulundu (age.: 81-82; Mansy, 1990: 114). El-Ezher ulemas ve Muhammed Mustafa El-Meraghi gibi Msrn nde gelen din ve hukuk otoriteleri bu ikinci yaklamn en gl temsilcileriydi. Bu grubun hedefi Kral Fuadn halife olmasn salamakt. Bu amac gerekletirme yolunda tm slm lkelerinden delegelerin katlaca bir kongre dzenlenmesinin gereine iaret edilmekteydi. nc ve son yaklam ise ynetimdeki, Arap ulusuluunu benimsemi Wafd partisi hkmetinin ve brokratlarn bata Babakan Saad Zaglul Paa olmak zere benimsedii, lkedeki liberal merutiyetiler tarafndan da desteklenen tarafszlk politikasyd (Toynbee, 1927: 82-83). Bu grup, halifelie yeniden hayatiyet kazandrma veya Msra getirme giriimlerinin Msrn gvenliini tehdit edebileceini, nk Avrupa devletlerinin halifelii kendileri iin tehlikeli bir kurum telakki ettiklerini, dolaysyla bu konudaki en doru tavrn kararl bir tarafszl srdrmek olduu grndeydi (agy.).
34 ngiliz ibirlikisi erif Hseyinin halifelik iddias slm aleminde kabul grmek bir yana, o kadar olumsuz bir etki yaratmt ki bu yalanc halifelik iddiasn bni Suudun Mekke ve Medineyi hakimiyeti altna almak iin Hseyine saldrmasn hakllatran bir bahane olarak kulland dahi ileri srlmektedir (bkz. Hiro, 1989: 108, 112).

232 Son iki grup 1920lerin ikinci yarsnda birbiriyle ciddi bir srtme iine girdi. lgintir ki daha nce Trkiye deneyiminde gzlendii gibi Msrda da milliyetilii ideolojik temel alan siyasi unsurlarla halifelik dolaymyla slm birliini ideolojik bir ara olarak kullanmaya alan monari yanls siyasal aktrler kar karya gelmekteydiler. Bununla birlikte dinsel otoritelerin kongre istekleri milliyeti Msr hkmetinin sert muhalefetine ve lkede bni Suudu destekleyen baz Vahhabi eilimli evrelerin yarattklar glklere karn, bir yllk bir ertelemeyle de olsa gerekleme olana buldu (Kedourie, 1963: 226; Kramer, 1986: 90). Kahire Hilafet Kongresi stk rtk biimde Kral Fuad halife semeyi amalayan, bu amala iki yla yakn bir sredir El-Ezher ulemas nclnde ve Sarayn gizli mali desteiyle yrtlen bir inisyatifin, zaman iinde bu amaca ulamann imkanszlyla yzlee yzlee geldii bir noktada ve batan malup bir havada Mays 1926da topland. Kongre hem slm dnyasnn btnnn desteini alamam, hem Msr iinde kendisine muhalif odaklarca ypratlm, hem de bata ngiltere olmak zere Fransa ve spanya gibi Mslmanlarn yaad topraklarda hkm geen Batl devletlerin maniplasyon ve empozeleriyle mall olmutu (bkz. Kramer, 1986: 86-105). Kramerin (agy.) Kongreye giden sreci ayrntl inceleyerek yapt deerlendirme, dnemin slm dnyasnn ttihad- slm esprisinden ne kadar uzakta ve deiik leklerde tezahr eden yerel/blgesel i ekime ve hesaplamalarla nasl youn bir ekilde megul olduunu gzler nne serer.35 yle ki yukarda zikredilen Prens mer Tosun rneinde, Msr kraliyet ailesi ierisindeki kartlklar dahi sz konusu srete aa kmtr (bkz. Kramer, 1986: 89). Bu koullarda ne Kongre tm slm dnyas zerinde ok fazla etki ve arlk sahibi olabildi, ne de Kongrenin sonunda alnan kararlar bir nem tad. Gndemi halife semek deil, halifeliin ne olduunu tanmlamak ve gerekli olup olmadn tartmak oluturdu (Kramer, 1986: 100). Kongre gerekte kendisinin bir fiyasko olduunu belgeleyen belirgin karara vararak sonuland: (1) Halifelik Mslmanlar iin bir zorunluluktur. (2) Ancak halihazrda Mslmanlar arasnda bu kuruma ilerlik kazandrmak imkanszdr. (3) Bu nedenle halifelik konusunun nasl halledileceine karar verecek daha ileriki kongrelere hazrlk aamas olmas itibariyle Kongrenin farkl slm lkelerinde uzantlarnn oluturulmas salanmaldr (Kedourie, 1963: 227). Halife seme yolundaki bu baarszlktan sonra, sorun 1931de ngiliz manda ynetimi altndaki Filistinde Kuds Mfts Emin el-Hseyni tarafndan organize edilen ve Hindistandan evket Alinin (izleyen alt-blme bkz.) de hazrlk
35 Buna ilikin bir rnek Endonezyadan verilebilir. Kongreye daveti byk bir memnuniyetle kabul eden ve katlacak delegasyonu oluturmak zere giriimde bulunan bir reformist slmc hareket, daha sonra ayn lkeden kendisine rakip bir baka Mslman hareketin de davet edildiini renince, temsilciler Kral Fuadn halife ilan edilecei yolundaki sylentileri bahane ederek Kongreye katlmaktan vazgeerler (Kramer, 1986: 95-96).

233 srecinde destek olduu bir baka slm kongre mnasebetiyle tekrar alevlendirildi.36 Esasen Siyonizme kar Filistin Arap mcadelesini ve Mslman dayanmasn glendirmeyi amalayan, ancak grnrde kutsal topraklarn korunmas ve Kudste bir Mslman niversitesi amak temalarn tartmann gereke gsterildii bu Kongrenin hazrlk aamasnda hilafet meselesi zellikle srgndeki devrik halife Abdlmecitin Kongreye davet edilecei sylentisiyle gndeme geldi (Kramer 1986: 125-130). Bunun zerine Msr, Trkiye ve yaknlarda lm olan erif Hseyinin oullarnn Kongrenin gereklemesini tehlikeye drecek dzeye varan tepkileri karsnda Emin el-Hseyni Kongrenin gndeminde hilafet konusunun bulunmadna, devrik halifenin davet edilmesinin de sz konusu olmadna bu lkeleri ikna etmek iin byk aba harcamak zorunda kald (agy.). te yandan Msrda Kral Fuadn itibarn zedelemek amacyla Wafd hkmeti bu Kongreye olumlu yaklap destek vererek temsilci gnderdi. Kraln Kongreye ve Mftye iddetle tutum almas ile yaanan srtme Mftnn Krala halifelik konusu ile ilgilenmedii yolunda bir kez daha garanti vermesi ile ancak giderilebildi. Tm bunlar slm dnyasnda yerel kar atmalarnn ve iktidar mcadelelerinin halifelik kurumu zerinden srdrldne, siyasal ekimelerde taraf olanlarn halifelik konusunu kendi hesaplamalarna nasl malzeme yaptklarna arpc rnekler oluturmaktadrlar. ki yl sonra, ayn meseleye ilikin olarak slm dnyasnn bir baka kesinde harekete geildii grlr. Austos 1933te bir Fransz gazetesi Fas Sultann halife yapma fikrini ortaya att. Bu giriim Hicaz ve Msrda halifelik kurumunun yeniden ihya edilmesine ynelik yukarda zikredilen sonusuz giriimlerde olduka maniplatif bir rol stlenmi olduklar dnlen ngilizlerin karsnda, dnemin rakip dnya gc olan Franszlarn bu mesele asndan sanki bir tr misillemesi gibi grnmektedir.37 Dolaysyla ilga-sonras srete yaananlarn uluslaras arenada g ve nfuz mcadelelerinin seyrini de aksettirecek biimde gelitii sylenebilir. Fasl bir halife nerisine Kahirenin tepkisi beklenebilecei gibi iki yl nce Kuds Kongresine kar olann aynsyd ve daha nce ad duyulmam bir oluum olan Mslman Halifelik Cemiyeti tarafndan yaplan bir toplantda slm dnyasnda hi kimsenin halifelik iin gerekli niteliklere sahip olmad belirtildi (Kedourie, 1963: 231).
36 Kuds Mfts Hac Emin el-Hseyninin Filistin ulusal kurtulu hareketindeki nc rol ve kurucu pozisyonu konusunda ve Kongrenin (Trke) genel bir deerlendirmesi iin bkz. Elpeleg, 1999. 37 Aslnda Fransa ngilizlerin kendi gdmlerinde bir halifelik araylar karsnda ok daha nceleri tetikte olmaya balamtr. Franszlarn Birinci Dnya Savandan itibaren erif Hseyinin giriimlerini dikkatle izledikleri ve ngiliz denetimindeki bu ahsiyetin halifelie oynadn fark ettikleri her noktada kendi Mslman kitleleri arasndaki nfuzundan dolay Fas Sultan kartn masaya srdkleri anlalmaktadr (bkz. imir, 1999: 110-111). Bunun yansra talya ve Rusya da srasyla eyh Ahmed Sanusi ve Afgan Emiri Amanullah Han zerinden sava srasnda ve sonrasnda halifelik meselesine mhahil olmak istemilerdir (age.: 111-113)

234 Ancak Msr asndan halifelik makamna yetersizlik gr, esas olarak aday kiinin Msr dndan olmas durumunda ne kmaktayd. Aksi taktirde Msrn konuya yaklam deimekteydi. 1935ten sonra El-Ezherin bana geen eyh El-Meraghi ile 1936da tahta geen Kral Farukun ibirlii iinde Kraln halifeliini salama yolunda gsterdikleri aba, buna bir rnek tekil etmektedir. Genliinde Meraghi tarafndan eitilmi olan Faruk, hocasnn da etkisi altnda, slam siyaset ve toplum iin bir ynetsel doktrin olarak grmekte ve halifeyi de slmn ayrlmaz bir paras, hatta z olarak dnmekteydi (Kedourie, 1963: 239). eyh ve Kraln bu ortak arzusu kendisini pek ok vesileyle aa vurdu: 1938de toplanan Filistin in Arab ve Mslman Parlamenterler Kongresinde baz delegeler Faruku halife olarak ilan etme arzusu sergilediler; 1939da Kahirede toplanan bir Arap Asamblesinde Faruk halifelik iin bir iaret tekil edecek ekilde namaz cemaatine imamlk yapt; 1943teki slm yeni yl kutlamalarnda Kahirede sokaklara dklen kitleler Faruka Yaasn Halife nidalaryla tzimde bulundular (age.: 239-242). Farukun mitleri yaklak bir 10 yl daha srdyse de Nasr ve General Necib nclndeki Hr Subaylarn darbe ile kendisini tahttan indirdikleri 1952de tamamiyle snd. Oysa ki ayn yln balarnda Farukun halifelik iddiasn glendirmek amacyla onun ana tarafndan Peygambere yaknln tesis etmek zere bir Kurey soy balants bile kurulmutu. (Haim, 1965: 244). Yukarda anlatlanlar nda, Trkiyede 1920lerin banda grlm olan filmin, mteakiben Msr arlkl olarak Ortadounun geri kalan ksmnda da gsterime girdii ileri srlebilir.38 Bat-merkezli modern uluslama srecinin dalga dalga yaylmasyla giderek daha gl bir ynelim olarak beliren ulusdevlet araylarnn ve bu aray besleyen milliyetilik ideolojisinin sert esen rzgarlarnn havaya hakim olduu Ortadou slm corafyasnda, pre-modern bir sosyopolitik rgtlenme modelinin yap talarndan olduu sylenebilecek hilafet kurumunun altna snabilecei bir at bulmak adeta imkanszd. lga sonrasnda hilafeti yeniden ihya etme yolunda yaanan bu baarszlk, bir bakma, belirtilen corafyada 19. yzyln sonlarndan itibaren slmclk (panislmizm) ile milliyetilik arasnda sregelen mcadelenin ikincinin zaferiyle sonulandnn tescili olarak da okunabilir.

38 Hilafetin kaldrlmas sonrasnda Msr-merkezli beliren tepkilerin ve buna dayal ihya giriimlerinin dnda kararn Hindistanda ciddi bir gndem oluturduu bilinmekte olup buna izleyen alt-blmde deinilecektir. Bunun dnda slm dnyasnnn dier lke ve blgelerinde kararn nasl karlandna ilikin kaynaklar snrldr. Bunlar arasnda Suriyede kararn hem lehinde hem de aleyhinde bir takm kprtlar olduunu belirten Picard (1990: 64-69) ile Malezyada (G. Dou Asya) kararn kaytszlkla karlanp ok fazla tepkiye yol amadn kaydeden Milner (1990: 190-192) zikredilebilir.

235

Hint hilafet hareketi


Halifeliin kaldrlmas Arap dnyasnda, zellikle de Msrda bu makam sahiplenme ve stlenme yolunda dinamik bir atmosferin olumasna zemin hazrlarken, slm dnyasnn bir baka nemli blgesi olan Hindistanda Trkiyenin giriimi ciddi bir hayal krklna bal olarak sancl bir dnemin balamasna yol at. nk halifeliin kaldrlmas Hint Mslmanlarnn Altktada uzunca bir zamandr devam eden zerklik mcadelesinin daha fazla srdrlme imkanlarnn, zellikle moral adan yok olmas anlamna gelmekteydi. 1919 ile 1924 arasnda be yl sren Hilafet Hareketi, Hindistann bamszl iin Hindularla ibirlii ve koordinasyon halinde ngilizlere kar mcadele eden Hint Mslmanlarnn bir etkinliiydi.39 Bununla birlikte bu mcadeleye atlmalarnda bylesi bir ulusu etkenin tesinde daha motive edici gibi grnen bir baka ama gzetilmekteydi. Bu, hareketin adnn ak biimde simgeledii gibi hilafet ile ilikiliydi. Hint Mslmanlar Osmanl halifesini Birinci Dnya Sava sonrasnda stanbulda Avrupal igal glerinin elinde dt aciz durumdan kurtarmay, Hindistann bamszl idealine eklemlemilerdi. Sava sonras gnlerde Hindistanda kargaa dolu bir durum sz konusuydu. Hint Ulusal Kongresi Gandhinin nclnde ngiliz smrge ynetimine kar birliinden Kanma eklinde ifade edilen bir politika izlemeye karar vermiti. Balangta smrge ynetiminin Altktay ilgilendiren baz konulara ilikin yanl tasarruflarn yeniden gzden geirmeye zorlamay hedefleyen bu giriim, giderek bamszlk amacna doru evrilmiti (Sinha, 1972: 105-107). Bu dnemde Mslmanlar arasnda ne kan Muhammed ve evket Ali Kardeler ile Ebul-Kelam Azad, bir yandan Mslmanlar yakndan ilgilendiren Osmanl ve hilafet sorununa oluturulmu bir komite bnyesinde Hint Mslmanlarnn dikkatini ekerken,40 dier taraftan da Gandhi ile yakn temas iinde Mslmanlar Hindu kardeleri ile birlikte smrge ynetimine kar mcadeleye ynelterek birliinden Kanma hareketine destek vermekteydiler. Gandhi de smrge ynetiminden istekleri arasnda bandan beri Hint Mslmanlarnn ok hassas olduklar Osmanl topraklarnn sava ncesi durumunun korunmas ve Hilafet ehri stanbula dokunulmamas konusuna yer vermektey39 Balang noktas Aralk 1918 olarak kaydedilmekle birlikte, 1919 ierisinde bir Merkez Komite etrafnda Hindistann pek ok blgesinde oluturulan Hilafet komiteleri ile Hareketin etkinlik srecine girdii sylenebilir (zcan, 1997: 237-238). 40 zellikle Muhammed Alinin 1. Dnya Sava sonrasnda Hilafet Komitesinin bakan olarak Avrupada bata ngiltere olmak zere lkeden lkeye dolap Osmanl devletine kar izlenecek politikada ve alnacak kararlarda Mslmanlarn hassasiyetlerine ve hissiyatlarna dikkat yneltilmesi yolundaki giriimlerini burada kaydetmek gerekmektedir (bu konuda bkz. ke, 1991: 48-57).

236 di. Gandhinin bu tutumunun Hindu-Mslman yaknlamasnn temellerini att sylenebilir.41 Bu konuda Hint Mslmanlarnn hassasiyeti uradan kaynaklanmaktayd: Osmanl Devleti Almanyann yannda savaa girdikten sonra tilaf Devletleri saflarnda ba eken ngiltere ordusundaki Hint Mslmanlar ciddi bir ikilemle kar karya kalmlard. Tbisi olduklar Britanya mparatorluuna hizmet etmekle imanla bal olduklar Halifenin ordusuna kar savamak eklinde iki arada bir derede kalma skntlarn giderme yolunda ngiliz yetkilileri (bizzat Babakan Lloyd George ve Hindistan Kral Naibi) tarafndan kendilerine Halifenin hkmranlna saldrda bulunulmayaca ve Trkiyenin bakentinin, Anadolu ve Trakyadaki topraklarnn elinden alnmayaca sz verildikten sonra savaa katlmlard (Sinha, 1972: 11). Savatan sonra bu szlerde durulmayarak sz konusu topraklara, zellikle stanbula ynelik mtecavizane ngiliz politikalar, Hint Mslmanlarnn sz edilen honutsuzluklarna ve buna bal kapsaml sorunlarn ortaya kmasna yol aan temel neden olmutur. Bylece 80 milyona yakn varlklaryla Altktada nfusun drtte birini oluturan Mslmanlarla Hindu ounluk arasnda birlikte hareket etme imkanlarnn (ki tarihe bakldnda bunun pek grlmedii bir gerektir) n alm oldu. Ancak Hindistan Mslmanlar iin bamszln tesinde bir baka nemli sorun da, nfusunun ounluu Hindu olan Hindistanda bamszlk sonrasnda Mslmanlarn pozisyonunun ve kimliinin nasl deerlendirileceiydi (Niemeijer, 1972: 48). Bylesi bir durumda Hindu ounluk tarafndan asimilasyona tbi tutulma belki de krma urama korku ve kayglar Hindistan Mslmanlarnn ulusal bamszlk hareketine katklarnn koullu hale gelmesine, yani ngrlen bamsz Hindistanda kendilerine gvenli bir zerklik garantisi verilmesi konusunda srarlarna neden olmaktayd (kr. ke, 1991: 123-124; Kololu, 1995: 323). Uzunca bir zamandan beri ballklarn beyan ettikleri Osmanl hilafetinin varlnda ulusal mcadeleye katklarnn bu koulunu dayandrabilecekleri sembol bulmulard.42 nk, Altktann snrlar dnda mev41 Gandhi sava sonrasndan itibaren yapt pek ok konumada ngilterenin Osmanl Devletine ynelik izledii mtecavizane politikadan Hint Mslmanlarnn duyduu rahatszlk ve znty paylatn vurgulam, ngiltereyi bu konuda sava ncesinde verdii szleri tutmamakla sulam ve Hint Mslmanlarnn hilafet ve Trk sorunu konusundaki serzenilerine kulak verilmesini istemitir (bkz. Sinha, 1972: 3. ve 4. blmler). O kadar ki Gandhi Trkiye sorununun Hint Mslmanlarnn istedikleri ynde zme kavuturulmasyla, ancak bu salandnda, Hindistanda arzu edilen barn salanabileceini ileri srme noktasna dahi varmtr (age.: 71). 42 Hindistan Mslmanlarnn Osmanl halifeliine balanmalarnn Altkdada Mslman Bbr devletinin zlp yerini ngiliz hakimiyetine brakt 18. yzyl balarna kadar geriye gtrlmesi mmkndr (zcan, 1997: 16). lgin olan nokta, Hint Mslmanlarnn bu yneliminin farkna varan ngilizlerin de giderek Altkta zerinde hakimiyetlerini tesis ederken kar karya kaldklar tepki ve direnileri gidermek iin Osmanl halifesine bavurarak onun arabulucu-yattrc olmasn istemeleri, bu uurda onun halifeliini tanmaktan da ekinmemeleridir (rnek iin bkz. zcan, 1997: 21-22 ve 1998a).

237 cut zgr ve gl bir hilafet devleti olur ve Mslmanlara bask yapanlarn karsna dikilirse, kendilerini gvencede hissedebileceklerdi (Kololu, 1995: 323). Bu noktadan itibaren, artk yalnzca Hint ulusunun yeleri olarak ngilizlerden bamszlklarn kazanma amacn deil, ayn zamanda slm mmetinin yeleri olarak tm slm dnyasnn liderlii olarak grdkleri ve kendilerini de bal saydklar Osmanl halifeliinin kurtuluunu mcadelelerinin ayrlmaz bir paras olarak ne srmeye baladlar. Dolaysyla Hilafet Hareketinin bir panislmik sembol temelinde Hint ulusal hareketine Mslman katlmn salamaya ynelik olduu sylenebilir (Minault, 1982: 209). Halifelik nosyonunun hedefler arasna katlmas, ulusu mcadeleye Mslmanlarn katlmnn daha da artmasn salad. Ancak panislm halifelik ideali ile Hint ulusuluunun kombinasyonunun hi de kolay olmayacan tahmin etmek zor deildir. Pratikte Hilafetilerin slm gibi akn (ulus-ar) bir kimlik zerindeki srarlar, onlarn Hint ulusuluunu savunmalarn sorunlu, Hindistandaki dier gayr-Mslim topluluklarla ayrlklarn da vurgulu hale getirdi. Ayrca kendi memleketlerine darlkl bir konuya slm adna bylesi youn ilgileri, Hint corafyas bnyesinde yerel-yresel bazda biimlenen zgn mslmanlklar ile ve bu snrlarla balantl karlar zerinde younlamalarn engelledi (Niemeijer, 1972: 171). Yansra, bu panislm ynelim Hilafet Hareketine, Hint ulusal bamszlna sempati ile bakan pek ok siyasal etki sahibi ngilizin gznde de kendisiyle eliik bir nitelik kazandrd. Bu ngilizler Hilafet Hareketinin liderlerini, Osmanllara kaytsz-koulsuz ballk eklinde tezahr eden inanlaryla Hindistan ynetmek gibi onurlu bir grevi yapabilmeye muktedir olmaktan uzak grdler (Watson, 1955: 84). stelik bu inan temelinde mcadelelerinin bir parasn oluturan halifelii ihya etme amac, mevcut reel-politik asndan deerlendirildiinde bir tr fantezi olmaktan teye gitmemekteydi. Gerekten Hint Hilafetileri ne Trkiye iinde olup bitenlerden ne de dier Orta Dou lkelerindeki gelimelerden tam anlamyla haberdardlar. Onlar Osmanl Halifeliini kurtarmak iin mcadele ederken, dier Mslman lkeler panislmist balayclktan arnm ulus-devletler kurabilmenin sorunlaryla uramaktaydlar. zellikle yaklak yz yl akn bir sredir Osmanl topraklarnda grlm olan Batllama giriimleri temelinde Trkiyede sz konusu olan laik-batc dn ile Ortadouda giderek ykselen Arap ulusuluu konusunda ciddi bilgi eksiklikleri vard (Niemeijer, 1972: 174). Halifeliin kaldrlmasndan nce, Trkiyedeki gidiata ilikin ipular verebilecek pek ok giriim (rnein saltanatn kaldrlmas, halife-sultan Vahdettinin lkeden karlmas ve yerine hibir etki ve yetkisi olmayan Abdlmecidin getirilmesi) onlar zerinde gerektii ekilde uyarc olmamt.43 Aksine Halifelii kaldrp, halifeyi yurt43 Saltanatn kaldrld haberleri Hindistana ulatnda ulema arasndan kk bir grup bunu slma aykr bulup eletirirken, ounluun dncesi bu kararla halifenin gnlk skntlarla

238 tan uzaklatrarak son vuruu yapt na kadar Mustafa Kemale byk bir sevgi ve sayg duymaya devam etmiler, dahas onu slm savunduu ve koruduu dncesiyle slmn Klc olarak nitelemilerdi (Sinha, 1972: 161, 169; Minault, 1982: 202). Halifeliin kaldrlmasnn sz konusu olduu dnemde Hilafetiler ideolojik erevelerindeki gl Mslmanlk vurgusundan dolay giderek Hint ulusal hareketine yabanclama srecine girdiler. Mslmanlar silahl mcadeleyi de ieren daha sert yntemleri gndeme getirirken Gandhiyi sorunu Hindistan boyutlaryla snrlamakla eletiriyorlard (ke, 1991: 74). Hindular asndan bakldnda ise Trkiyedeki mcadelenin kazanlmasndan sonra, bu takdire ayan gelime ile birlikte artk hilafet meselesinin bir kenara braklp, Hindistana ilikin ulusal hedeflerin daha da n plna karlmas gerekliydi (age.: 84). Zaten birliinden Kanma hareketinin, iddetin iin iine kararak denetimden kmas nedeniyle askya alnmasndan ve Gandhinin Mart 1922de tutuklanmasndan sonra Mslmanlarn Hindularla olan ittifak kopma noktasna gelmiti (Watson, 1955: 78). Bundan sonraki srete hibir zaman yok olmam fakat hasr-alt edilmi olan Hindu-Mslman srtmesi, ngiliz smrge ynetiminin bl-ynet politikasn devreye sokmasna da bal olarak, hem ulusal mcadelenin hem de Hilafet Hareketinin tamamiyle anlamn yitirmesine yol aacak ekilde yeniden gn yzne kt (Minault, 1982: 211; ke, 1991: 73-74).44 Hilafetiler Trkiyede hilafetin ilgas haberini alr almaz ilkin buna inanmak istemediler. Bunun bir gerek olduunu anladklar noktada ise Mustafa Kemale duyduklar muhabbet hzla nefrete dnt. Panik halinde bir alternatif arayna girdiler. Ebul-Kalam Azad halihazrda mevcut en gl bamsz Mslman devlet hkmetinin halifelii almasn ve Hilafet Hareketinin Hint Mslmanlarnn siyasal rgt olarak ilerliini srdrmesini nerdi. Trklerin halifelie yaptklarn esefle karlayan Ali Kardeler ise halife Abdlmecitin srlmesini kabul etmeyip, Mustafa Kemale iddetle kar ktlarsa da kayda deer bir alternatif sunmay da baaramadlar (Minault, 1982: 204-205). Hayal krkl Muhammed Alinin bni Suud tarafndan dzenlenen Mekke Kongresine katlmasyla daha da artt. nk Kongreye katlan Mslman delegasyonlarndan hibiri Hint Mslmanlarnn kktenci izgisine olumlu yaklamad (Watson, 1955: 87). Bununla birlikte milliyetilik ile slm bnyesinde birarada barndrmakta srarl Hilafet Hareketinin dnsel mirasnn, sonraki dnemin Hint-Msluramaktan kurtarld ve seimle tayin edilen daha slm bir hilafet usulne geri dn olduu eklindeydi (zcan, 1997: 244). 44 Sz gelimi, kenin belirttiine gre, ngiliz propagandas sonucu Hindular Hilafet Hareketinde kullanldklarn dnmeye balamlar, Hilafet hareketine katlan Hindular, banaz dindalar tarafndan Mslmanlamakla sulanmlardr (ke, 1991: 84).

239 man (Hindu deil) ulusuluu zerinde nemli izlere sahip olduunu belirtmek gerekir. Tek farkla ki artk daha fazla Altkta tesinden araylar sz konusu deildi. Hareketin dnsel erevesi ve pratiinin yeni ve artk daha fazla evrensellik iddias tamayan bir yoruma tbi tutulmasndan, Muhammed kbalin ok-milliyetli fakat yerel (blgesel) vurgulu panislmizminin dou bulmasna ve yapta din olan nadir ulus-devletlerden biri olarak Pakistan idealinin gereklik kazanmasna temel oluturduu ileri srlebilir (Ahmad, 1967: 140; Niemeijer, 1972: 178; Minault, 1982: 212).

Deerlendirme
God made man and the Devil made the nation.45

Yukarda sergilenen grnt, slm dnyasnda ilk ortaya kt dnemlerden 1900lerin ilk eyreine kadar gelen srete, ne hukuksal temeller ne de kurumsal pratik itibaryla, mutabakat erevesi kesinkes izilmi bir halifelikten sz edilemeyeceini gzler nne serer. Kurumun mahiyeti, ilevleri ve etki alan ile snrlar, zamann-meknn zgllklerine ve siyasal koullara bal olarak eitlenmi, zellikle de siyasal iktidarlar ve iktidarlararas mcadeleler, halifelii sahiplenmek veya denetlemek konusunda belirleyici olmutur. Halifelik ilkin Peygamberle birlikte ortaya kan slam sosyopolitik yapnn, Peygamberin lmnden sonra da varln srdrebilmesi hedefiyle dou bulmu bir siyasal-dnyevi liderlik makam olarak gndeme gelmi, ancak daha en batan, etnik blnmlklerin sz konusu makam zerinden srdrlen iktidar mcadelelerine yol amas sz konusu olmutur. Daha sonra ise dinsel-ilah otoriteyi beraberinde getiren bir kutsiyet atf ile bu dnyevi-siyasal makamn etki gc daha da pekitirilmitir. Buna mukabil, deien koullar siyasal iktidar asndan bir paralanmaya yol atnda, bu paralanm yap ierisinde halifelik bir meruiyet kayna olarak yalnzca dinsel bir sembol durumuna gerilemitir. lgin olan nokta, halifelik kurumunun slm toplumunun gndemine gelmesinden itibaren kendisini gsteren bu pratikler setinin, yani siyasal ile dinsel temsiliyet arasnda bazen her ikisini de kapsayan gidi-gelilerin, tarihin ileri sayfalarnda dnemin ve ortamn zelliklerine bal olarak tekrar tekrar ortaya km olmasdr. Bu olgu, halifelik kurumunun hukuksal mahiyetine ilikin belli ilke ve kurallarn yerletirilmesini engellemitir. Bylesi bir kuramsal ereve zerinde mutabakat eksiklii, 1924te Trkiyedeki lga karar sonrasnda Mslman lkeler yneticilerini kurumu yok olmaktan kurtarma yolunda geerli bir zm retmekte baarszla gtren nemli bir etken olsa gerektir. Hali45 Hint Hilafet Hareketinin yukardaki alt-blmde de bahsedilen nde gelen isimlerinden Muhammed Alinin halifeliin kaldrlmasn izleyen srete sarfettii bir sz [Tanr insan yaratt, eytan da ulusu] (akt. Watson, 1955: 94).

240 felik konusunu gndeme getiren slmc entelektel evreler arasnda dahi tartma ve mnakaalara yol aan nokta, Hilafete ilerlik kazandrma yolunda dayanlabilecek kuramsal-hukuksal alt yapnn bir trl oluturulamam olmasdr.46 Ge-Osmanl dneminde halifeliin papalkvari mahiyette ve sultan-halife nitelemesiyle krlgan biimde ihyasndan 1924te yeni Trkiyenin izleyecei yolu belirleyen siyasal ve toplumsal projenin dnda braklarak ilgasna uzanan sre, aslnda daha geni bir balamda 19. yzyln son eyreinden itibaren birbiriyle at-ba giden panislmizm ve milliyetilik cereyanlar arasnda sregelen ve ipin milliyetilik tarafndan gslenmesiyle sonulanan yarn bir izdm olarak da okunabilir. Yzyllardr dinlenmede olan hilafet nosyonunun nce Yeni Osmanllar sonra da II. Abdlhamit tarafndan Osmanl sosyopolitik gndeminin merkezine tanmas, panislmizm ya da, daha yerli bir deyile, ttihad- slm dncesi ve siyasetinin bir gereiydi. Halifelik kurumuna ve Osmanl Hilafetine ilikin duyarlln bylesi bir ideolojik arkaplndan beslendii sylenebilir. Ayn dnemde mevcut olan ancak fazla rabet grmeyen milliyetilik (Trklk) hareketi ise Birinci Dnya Sava sonras srete, savan ac deneyimlerinin de elik ettii bir kararllkla tek geerli seenek olarak siyasal ve dnsel iklime giderek nfuz edip, sonuta da iktidar oldu. Bu gelimeye bal olarak, hilafet, nce baz stratejik kayglarla yeniden dinlenmeye alnr gibi olduysa da Trk-etnisist bir ideolojik temelde ykselen ulus-devlet Trkiyenin katetmekte olduu yolda, onun, bir zamanlar Memlk dnemi Msrnda veya Yavuzdan sonra Osmanlda olduu ekilde bir ek meruiyet dayana olarak yedeklenmesinin dahi imkanszl ok gemeden anlald. nk Yerkrenin yeni ortaya kan ve Trkiyeye de yansyan ehresine bakldnda, Hilafet artk tanamayacak bir zevaitti. Bylece Trkiye dna atlan sembol, slm dnyasnn geri kalan ksmnda, zellikle de Arap Orta Dousundaki ihtirasl ama iktidarsz yneticilerin birbirlerine kar egemenlik araylar ierisinde ve dnya zerindeki etkin iki sper gcn nfuz mcadelesi ekimesinde kimseye yr olmad (kr. Georgeon, 1990: 33). Son olarak unlar sylenebilir: Tarihsel sre ierisinde slm corafyasnda
46 slmiyette halifeliin pozisyonu ve yaplanmasn ak seik klmak iin gelitirilmeye allan hukuksal ereve denemelerinin, esas itibaryla, mevcut iktidar mekanizmalarna tbi kald ve bu mekanizmalarn ileyi mantnn bir tercmesinden ibaret olduklar sylenebilir. rnein Hilafeti hukuksal adan ele alrken ve kurumun slmda yerini temellendirirken akla gelen ilk isim olan Maverdinin bu adan temel bavuru kayna olan eserinin en dikkat ekici yan, zor kullanarak hakimiyet kuran emirlerin halife tarafndan tannmas eklinde de facto idarelere hukuki mahiyet vermeyi kayda den bir ilkenin bulunmasdr (Gngr, 1986: 170-171). Abbasi Hilafetinin gten dt ve evresindeki sultanlklara kar acz iinde olduu bir dnemde yaam olan Maverdinin, aslnda siyasal-toplumsal realiteyi hukuksal plnda ifadelendirmekten te bir ey yapmad sylenebilir (age.: 169-171). Ayn ynde dnsel formlasyonlarn, dnemin dier nde gelen alimleri tarafndan da ortaya atld belirtilmektedir (bkz. Trkne, 1994: 172-173).

241 iktidarn geni bir zemin zerinde etkin biimde tesis eden bir siyasal irade var olduu noktada halifelik bu iradeden yana ekim gcne sahip bir ittihad sembol olarak temayz etti. slm dnyasnda bylesi bir iktidar oda ya da merkezinin kaybolduu ve yerine ayn etkinlikte bir bakasnn vcut bul(a)mad anda, yani siyasal bir paralanmln zemine hakim olduu noktada halifelik, kendisi zerinden ihtilaflarn da vurulduu bir kaynak oldu. Trkiyede alnan karar ise, bylesi bir paralanmln artk geri dnlmez ekilde, millet (ulusdevlet) ad altnda kurumsallat(rld) dnm dnyada, bu dnyann bir paras olmaktan kaamayan Dar-l slm bnyesinde byle bir kuruma/makama/sembole yer olmadn rnekleyen bir gelime olarak kaydedilebilir.47 Dnyann Milletler a denilen bu paralanmlk halinin alma emarelerini iinde barndrd kimilerince dnlen ge-modernitenin, ulus-ar kimlik kodlarna dayal birliktelikleri tevik ettii lde yeniden halifelik tartmalarna enerji salayabilecei dnlebilir. Bu ynde tartmalar gndeme gelmi48 olmakla birlikte, srecin Hilafetin yeniden ihyasna dnk gelimelere gebe olup olmadn imdiden kestirmek olanakszdr. Ancak yine de sylenebilecek olan, bylesi bir yeniden ihya tasavvurunu gemite geerli olanlardan farkl bir kavramlar setine dayandrmak zorunda olduumuzdur. Bu adan dnldnde, gnmzn bilgisayar-hakim dnyasnn ancak siberuzayda ekim merkezi olabilecek bir sanal halifeyi tayabileceini sylemek, belki mjdeci olmak kadar eamet tellall olarak da deerlendirilebilir.

KAYNAKA
Abdurrazk, A. (1995) slamda ktidarn Temelleri - Bir deolojik Devlet Eletirisi (ev.) .R. Dorul1927), Birleik Yaynclk, stanbul. Ahmad, A. (1967) Islamic Modernism in India and Pakistan. 1857-1964. Ahmed Hilmi, . F. (1979) slm Tarihi-2. Cilt (Sadeletiren: M. Rahmi), Salam Kitabevi, stanbul. Akgn, S. (tarihsiz) Halifeliin Kaldrlmas ve Laiklik, Turhan Kitabevi, Ankara. Akgndz, A ve S. ztrk. (1999) Bilinmeyen Osmanl, OSAV, stanbul. Alpkaya, F. (1998) Trkiye Cumhuriyetinin Kuruluu (1923-1924), letiim Yaynlar, stanbul. Arkoun, M. (1999) slam zerine Dnceler, Metis Yaynlar, stanbul. Arnold, T.W. (1965) The Caliphate (with a concluding chapter by S. Haim), Routledge and Kegan Paul, Londra. Atay, F.R. (1969) ankaya, Doan Karde Basmevi, stanbul. 47 Bu bakmdan, blmn banda kaydedilen Muhammed Alinin sz kadar anlaml olan u ifadeleri de zikretmek yerinde olacaktr: slm hilafetinin katli Araplk, Turanclk vb. kavmiyeti cereyanlarn diriltilmesi olayna baldr. nk Osmanl devletinin btnln salayan yap rk unsurlarn ne kmasyla bozulmutur. Ve devlet otuz kk devlete ayrlmtr (innv, 1995: 57). 48 rnekler iin bkz. Msrolu, 1993: 368-396; Bula, 1995: 220-223; merolu, 1996: 207-220.

242
Avc, C. (1998) Hilafet, TDV. slm Ansiklopedisi. Cilt: 17. Aydemir, .S. (1983) Tek Adam. Cilt:3, Remzi Yaynevi, stanbul. Ayubi, N. (1993) Arap Dnyasnda Din ve Siyaset, (ev.) Y. Alogan, Cep Kitaplar, stanbul. Bardak, M. (1998) ahbaba: Osmanoullarnn Son Hkmdar VI. Mehmet Vahidettinin Hayat, Hatralar ve zel Mektuplar, Pan Yay., stanbul. Berber, E. (1997) Kurtulu Savanda Mustafa Kemal ve Vahdettin, Ayra Yaynevi, Ankara. Bula, A. (1995) Modern Ulus Devlet, z Yaynclk, stanbul. Bykkara, M.A. (1999) mamet Mcadelesi ve Haimoullar, Rabet Yaynlar, stanbul. etiner, Y. (1993) Son Padiah Vahdettin, Miliyet Yaynlar, stanbul. etinsaya, G. (1988) II. Abdlhamid Dneminin lk Yllarnda slm Birlii Haretketi, 1876-1878, Yaymlanmam Yksek Lisans Tezi, Ankara niversitesi. etinsaya, G. (1999a) smi Olup da Cismi Olmayan Kuvvet: II. Abdlhamidin Pan- slmizm Politikas zerine Bir Deneme, Yeni Trkiye, Osmanl zel Says. etinsaya, G. (1999b) ban Ba Koparmamak: II. Abdlhamid Rejimine Yeniden Bak, Trkiye Gnl, Say: 58. ulcu, M. (1992) Hilafetin Kaldrlmas Srecinde Cumhuriyetiin lan ve Ltfi Fikri Davas (2 Cilt), Kasta Yaynlar, stanbul. Elpeleg, Z. (1999) Filistin Kurtulu Hareketinin Kurucusu Hac Emin el-Hseyni, letiim Yaynlar, stanbul. Enayat, H. (1982) Modern Islamic Political Thought, Macmillan, Houndmills. Eraslan, C. (1995) II. Abdlhamid ve slm Birlii, tken, stanbul. Gentizon, P . (1983) Mustafa Kemal ve Uyanan Dou, Kltr ve Turizm Bakanl Yaynlar, Ankara. Georgeon, F. (1990) Kemalizm ve slm Dnyas (1919-1938): Baz aret Talar, Kemalizm ve slm Dnyas, iinde (der.) . Gkalp ve F. Georgeon (ev.) C. Akaln, Arba Yaynlar, stanbul. Gibb, H. ve H. Bowen. (1957) Islamic Society and the West Vol. 1, Oxford University Press, Londra. Gololu, M. (1973) Halifelik. Ne idi? Nasl Alnd? Niin Kaldrld?, Kalite Matbaas, Ankara. Glpnarl, A. (1979) Tarih Boyunca slm Mezhepleri ve iilik, Der Yaynevi, stanbul. Gngr, E. (1986) slmn Bugnk Meseleleri, tken, stanbul. Haim, S. (1965) The Abolition of the Caliphate and Its Aftermath, The Caliphate (T.W. Arnold) iinde. Routledge and Kegan Paul, Londra. Hiro, D. (1989) Islamic Fundamentalism, Paladin, Londra. Hourani, A. (1970) Arabic Thought in the Liberal Age, Oxford University Press, Londra. nalck, H. (1987) The Caliphate and Atatrks nklp, Turkish Review, Vol.2. No.2. Kara, . (1986) Trkiyede slmclk Dncesi I, Risale, stanbul. Kazc, Z. (1991) slm Messeseleri Tarihi, Kayhan Yaynlar, stanbul. Kedourie, E. (1963) Egypt and the Caliphate, Journal of the Royal Asiatic Society. Kololu, O. (1994) Gazinin anda slam Dnyas, Boyut Kitaplar, stanbul. Kramer, M. (1986) Islam Assembled. The Advent of the Muslim Congresses, Columbia University Press, New York. Lambton, A.K.S. Khalifa (In Political Theory). The Encyclopaedia of Islam. (New Edition). Vol. IV., E., J. Brill, Leiden. Mansy, M. (1990) Biim ve Reform. Msr ve Kemalist Trkiye. Kemalizm ve slm Dnyas iinde, (der.) . Gkalp ve F. Georgeon (ev.) C. Akaln, Arba Yaynlar, stanbul. Msrolu, K. (1990) Kurtulu Savanda Sarkl Mcahitler, Sebil Yaynevi, stanbul.

243
Msrolu, K. (1993) Gemii ve Gelecei ile Hilafet, Sebil Yaynevi, stanbul. Milner, A.C. (1990) Trk Devriminin Malezyadaki Etkileri, Kemalizm ve slm Dnyas iinde (der.) . Gkalp ve F. Georgeon (ev.) C. Akaln, Arba Yaynlar, stanbul. Minault, G. (1982) Thi Khilafat Movement-Religious Symbolism and Political Mobilization in India, Columbia University Press, New York. M. Sabri Efendi. (1998) Hilafetin lgasnn Arkaplan, (ev.) O. Ylmaz, nsan Yaynlar, stanbul. Niemeijer, A.C. (1972) The Khilafat Movement in India 1919-1924. merolu, A. (1996) Demokratikleme Srecinde Hilafet Sorunu, Pul Yaynlar, stanbul. zakman, T. (1997) Vahidettin, Mustafa Kemal ve Milli Mcadele: Yalanlar, Yanllar, Yutturmacalar, Bilgi Yaynevi, Ankara. zcan, A. (1997) (kinci Bask). Pan-slamizm-Osmanl Devleti Hindistan Mslmanlar ve ngiltere (1877-1924). T.D.V. Yaynlar, Ankara. zcan, A. (1998a.) ngilterede Hilafet Tartmalar, 1873-1909, slm Aratrmalar Dergisi. Say: 2. zcan, A. (1998b) Hilafet (Osmanl Dnemi), TDV slm Ansiklopedisi. Cilt: 17. ke, M.K. (1991) Hilafet Hareketleri, T.D.V. Yaynlar, Ankara. Picard, E. (1990) Suriyeli ve Irakl Arap Milliyetiler ve Kemalizm. Kemalizm ve slm Dnyas iinde, (der.) . Gkalp ve F. Georgeon (ev.) C. Akaln, Arba Yaynlar, stanbul. Rosenthal, E.I.J. (1965) Islam in the Modern National State, Cambridge University Press, Cambridge. Seferta, Y.H.R. (1965) The Concept of Religious Authority According to Muhammad Abduh and Rashid Rida, The Islamic Quarterly, Vol. XXX. No.3. Srma, .S. (1995) Hilafetten Saltanata Emeviler Dnemi, Beyan Yaynlar, stanbul. Sinha, R.K. (1972) Mustafa Kemal ve Mahatma Gandi, Milliyet Yaynlar, stanbul. Sourdel, D. (1978) Khalifa (The History of the Institution of the Caliphate) The Encyclopaedia of Islam. (New Edition), E. J. Brill, Vol. IV. Leiden. imir, B.N. (1999) Dounun Kahraman Atatrk , Bilgi Yaynevi, stanbul. innv, F. (1995) Hilafet: Modern Arap Dncesinin Eletirisi, (ev.) S. merolu, nsan Yaynlar, stanbul. Toynbee, A.J. (1927) Abolition of Ottoman Caliphate, Survey of International Affairs-1925. Vol.1. Oxford University Press, Londra. Tunay, M. (1989) (2. Basm) T.C.nde Tek-Parti Ynetiminin Kurulmas (1923-1931), Cem Yaynevi, stanbul. Trkiye Cumhuriyetinin Liklemesinde 3 Mart 1924 Tarihli Kanunlar nemi (1995), Atatrk Aratrma Merkezi Atatrk ve Atatrklk Dizisi, Ankara. Trkne, M. (1994) Siyasal deoloji Olarak slmcln Douu, letiim Yaynlar, stanbul. Ulu, N.H. (1975) Halifeliin Sonu, Bankas Kltr Yaynlar, stanbul. Watson, W.J. (1955) Muhammad Ali and the Khilafa Movement, Yaymlanmam Yksek Lisans Tezi. University of London. Ycel, A.S. (1999) ki Halifenin Bir Arada Bulunmamas ve Osmanl Hkmdar Sultan brahimin Siyaseten Katli, slm Aratrmalar. Cilt: 12. No: 1. Zrcher, E.J. (1995) Modernleen Trkiyenin Tarihi, letiim Yaynlar, stanbul.

244

A symbol for union or a source of conflict?: An attempt at rethinking the abolition of the caliphate

In what ways, if any, did the end of the caliphate cause problems in the realm of Islam, and/or to what extent could it be considered a reason for having created a crisis in the entire Islamic world? This article aims to rethink about these fundamental questions related to the decision taken by the Turkish Grand National Assembly in the early twentieth century regarding the fate of one of the most significant and central institutions of historical Islam. A common opinion in many circles of the Islamic world is that the abolition of the caliphate terminated all possibilities and chances for the unity of Muslims. In addition, this happened at a time when the subjugation of Islam as a culture and civilisation faced with Westen technical, military and political superiority. The modernist/secular circles, on the other hand, counteracted this argument by underscoring that the institution had never played a crucial binding role in the affairs of Muslims. Consequently, the Turkish attempt was right and defensible insofar as the caliphate was seen as an obstacle to the progress of Muslims in the modern world. These two viewpoints seemed to have had a great impact on the essence of the writings on this event, creating an unhealthy polarisation as a result of which prejudices and value judgments have overshadowed the analytical approaches to the issue. Debates on caliphates place and limits in an Islamic setting, i.e., whether it is restricted to temporal or spiritual affairs of the Muslim community, or covers both, have not reached a satisfactory conclusion. The basic reason for this seems to lie on the different practices adopted by the rulers of the Islamic world under the title of the caliphate throughout the history of Islam. In general, political power seems to have played the main role in controlling and possessing the institution. Its nature and position depended upon the practical conditions and circumstances of particular times and places. In this process, different practises in the name of caliphate occurred, such as tribally-based political leadership, holiness-attributed monarchy, powerless but symbolic functionary giving legitimacy to rulers, and a sort of papacy. These diverse experiences of the caliphate impeded the development of some principles and norms for the operation of the institution throughout history. The absence of such a theoreti-

245 cal framework on how the institution would function and operate became the main reason for the inability of the authorities in the Muslim countries to find a workable solution to the problem of keeping the institution intact after the Turkish decision of abolition. The article concludes that whenever and wherever an able Muslim political power emerged and dominated over the rest of the Islamic world, the caliphate appeared to have been a symbol for union in favor of this powerful entity which came to be a centre of attraction for all Muslims. Wheras in times of crisis and fragmentation which the world of Islam periodically faced, the institution of caliphate made the situation worse, by becoming a source of conflict in the realm of Islam. Subsequently, with the rise of the idea and practice of the nation-state and the spread of its ideology nationalism all over the world, any such fragmentation left no place for the caliphate to take a refuge within the house of Islam which, in its turn, could not escape from being part of this global project of modernity.

letii / Deini

Trk ulusal karakterini anlamak ve Norbert Eliasn Almanlar zerine almalar


Taner Akam*

Giri
Osmanl-Trk tarihinin en sorunlu taraflarndan birisi, son yzyl iinde yaad krlmalardr. okuluslu Osmanl mparatorluundan, Ulusal Trk Devletine gei srecinin en karakteristik zellii bu krlmalardr, dersem abartm olmam. Belli bir tarihsel srekliliin sarslmas anlamna gelen bu durumun yaratt en nemli sorulardan birisi, bu sreci yaayan topluluun, kendisi hakkndaki kanaatinin, deer yargsnn sarsntya uramasdr. Topluluk, kendine ykledii anlamdan kuku duymaya balar. Hele bu krlmalar, yenilgiler ve iktidar kayplarn da ieren byk travmalar biiminde yaanmsa, bu biimde taciz edilmi tarihin ciddi sonularndan birisi, kendine gveni olmayan bir ulusal kimlik ve yaralanm ulusal onurdur. Yaralanm Ulusal Onurun sorunlarnn neler olabilecei konusuna burada girmeyeceim. Ama, Trkiyede olduka yaygn olan, bir paranoya haline gelmi, etrafmzn bizim mahvmz istemekten baka ii gc olmayan dmanlarla evrili olduu fikrinin; kronik bir kendine gvensizlik ve aalk kompleksi ile byk bir imparatorluun torunlar olmann getirdii bbrlenme ve byk bir g olduuna inanma arasnda gidip gelen dengesiz tavr allarn esas olarak bu olgudan beslendiini sylemek mmkndr. Zayf ve aresizlik duygusu ile byklk fantezileri arasndaki bu byk savrulmalar, tpk bireylerde olduu gibi, uluslarn da, karlalan sorunlara, gereki temelde zm getirmeleri engeller. Kurgu dnyasnn, fantezilerin iinde yzlr. Genel kural olarak gemi, yeniden zlem duyulan ideal gelecek olarak tanmlanr. Bu ideale ula(*) Hamburg Sosyal Bilimler Enstits.
TOPLUM VE BLM 84, BAHAR 2000

247 mak iin iddete bavurmaktan kanlmaz. Ana problem, bireylerin olduu gibi kolektif topluluklarn da kt olaylar, yaanm travmalar, hayat hikyelerine (z-imajlarna) entegre etmekte glk ekiyor olmalarndan kaynaklanr. Trkiyede bylesi bir sorunla kar karyayz. Tarihimiz, esas olarak zellikle yzyln balar itibaryla yaanm oklar tarihidir. Bu oklar, sadece ve byk lde, krm, katliam, srgn gibi kavramlarla ifade edilen iddet gsterileri ile snrl deildir. Bu tarih, ayn zamanda tarafmzdan, byk lde, yenilgiler, toprak kayplar, ulus olarak var olma korkusu iinde yaadmz, onurumuzla oynanma ve aalanma tarihi olarak da kabul edilmektedir. Bunlar, zerinde dnlmek istenmeyen travmalardr. Bu tr byk ok ve travmalarn bir rn olan, Yaral Ulusal Onurun en negatif zelliklerinden bir tanesi, sivil davran normlarnn kabulnde zorlanlmas ve iddete bavurma yatknldr. Bunun nedeni basittir. Sivil davran normlarnn egemen hale gelmesi, uygarlama, insanlardaki doal igdlerin, drtlerin frenlenmesi, kontrol altna alnmas ile mmkndr. Fakat eer drtlerin bask altnda alnmasn, insann kendi kendisini kontrol etmesi ve denetlemesini medeniyetin denmesi gereken fiyat olarak kabul edecek olursak, bunun belli bir dllendirilme ile karlanmas gerekir. Yani sivil davran normlarnn benimsenmesi, insann kendi kendini cezalandrmas gibidir, nk belli igdlerin gereklerinin yerine getirilmesinden vazgeilmektedir. Bu vazgeme veya cezalandrma ancak karlnda bir dl alnrsa ileyebilir. te Ulusal Onurun fonksiyonu buradadr. Aada da ele alacam gibi, kendini sevmek anlamna da gelen Ulusal Kimlik, eer dengeli ve oturmu ise, grup yelerince bu bir dl olarak alglanr. Ama yaral ise, yani bir utan tekine savrulan bir dengesizlik iindeyse, sivil davran normlarn benimsemenin bu yolla dllendirilmesi mmkn olmaz. iddete bavurma daha kolay olur. Yaral Ulusal Onurun olas negatif sonularnn tedavi edilebilmesinin yegne yolu, yaanm gemii hayat hikyesine entegre etmeyi, zerine konuulur hale getirmeyi baarmaktr. Eliasn Almanlar zerine almalar, Alman tarihindeki byk okun, Alman ulusal hayat hikyesine entegre edilmesi abasdr. Burada, Eliasn sz konusu kitabndaki yaklamnn, Trk milliyetiliini anlamak ve Trkiye tarihinin ok dnemini, yani Ermeni soykrmn hayat hikyemize entegre etmek iin sunduu imkanlar gstermek istiyorum.

Soykrm tr eylemleri anlamann zorluklar


1990 ylyd. Ermeni soykrm konusunda bir alma yapmay dnyordum. Hedefim, yapan-faili anlamakt. Soykrm, hangi ruh halinin, mentalitenin, hangi saiklerin rnyd ve konu bugn niin bir tabu haline sokulmutu? Burada ciddi teorik zorluklar sz konusuydu. nce bu sorunlardan bazlar hak-

248 knda bir ka sz sarf edeyim. Sonra Eliasn nasl Hzr gibi yetitii konusuna geeyim... En nemli sorun, soykrm gibi vahet eylemlerini anlama abasnda, aratrma konusu ile kendi aramza mesafe koymann zorluuydu. Bu zorluu iki boyutlu tanmlamak mmkndr. Birincisine ahlk boyut diyebiliriz. kincisi ise konunun ulusal kimlikle dorudan ilikili olmasyd. Belli bir ulus grubuna dahil olmak, konuya ilikin taknlacak tavr nemli lde belirliyordu. Her iki boyut da, olgu ile araya mesafe koymay zorlatryor ve anlama eylemini olanaksz klyordu. kinci boyuttan balayaym: Kendimiz dndaki uluslarn, ulusal karakterleri hakknda kolay tespitlerde bulunur, tipik Alman, tipik ngiliz gibi szleri ok kolay syleriz. Ama, dahil olduumuz ulusal grup sz konusu olunca ayn rahatlkla konuamayz. Kendi gurubumuzun ulusal zellikleri hakknda baz eyler syleyebilmek iin araya zel bir mesafe koyma abas gereklidir. Zorluk, birey ile ulusal kimlik arasnda, teoride yaplan trden bir ayrmn pratikte yaplamamasndan kaynaklanr. Norbert Elias iin, ulusal kimliin en nemli zelliklerinden birisi duygusal badr. Bunu sevgi-ak olarak da tanmlar Elias. Fakat der, ulus sevgisi, kendisine SZ dediimiz bir insan gurubuna kar duyulan sevgi asla deildir. Bu sevgi, ayn zamanda BZ diye tanmlanan bir guruba duyulan sevgidir yani bir eit kendini sevmedir. Bir ulusal guruba bal olmak insann, SZ dedii bir guruba dahil olmas deildir. BZ denilen bir guruba ballktr (Elias, 1990a: 196-197). Eliasa gre, BZ kimlii olmayan bir BEN kimlii yoktur. Geri kimlikteki ben-biz dengesi srekli bir deiim iindedir ama biz ve ben iki ayr yerde duran kimlikler deildirler (Elias, 1987: 246 vd.). Bu nedenle bir bireyin ulusu hakknda sahip olduu resim ayn zamanda onun kendi resmidir. Birey ve ulus, birbirinden ayr iki farkl meknda bulunmamaktadrlar. te birey ve ulus arasndaki bu ortaklktr ki, ayn ulus gurubuna dahil kiilerle ve onlarn bir baka ulusa kar iledikleri sularla araya mesafe koymay engellemektedir. Bakasnn iledii bir su konusunda rahata konuabilen bir kiinin, kendi suu zerine ayn rahatlkla konuamamas gibi bir eydir bu. Yaplmas gereken, dahil olunan guruba dardan bakmay baarabilmektir. Bu son derece zel bir abay gerektirir. Sosyal bilimin roln de burada grr Elias. Ahlk Boyut konusunda ise sorun udur: Kendisine duyulan ahlk nefret nedeniyle lanetlenen soykrm tr vahet eylemleri, genel kural olarak insanlk d ilan edilir. Bu tr eylemlerden duyulan tiksinme bizi, bunlar yapanlarn bu ii niin yaptklarn anlamaktan kamaya iter. Olgu ile aramza ahlk mesafe koymaya yarayan ve bylece ktler ile ortak biimde tanmlanmamz engelleyen bir dilin kullanlmas tercih edilir. Eylemle ve yapanla araya konan bu ahlk duvar, belki vicdanlarmz rahatlatmaya yarar ama bu tutumun

249 anlamak ve anlayarak yarglamak konusunda fazla yarar yoktur. Adorno bu zorlua dikkat eker ve bu tr olaylara kar tavr almada iki farkl tutumun altn izer: sadece bir sulamada taklp kalma ile olaya kavranamaz olann kavranmas gcyle kar k(ma) (Adorno, 1977a: 569). Dier yandan konuya, ahlk tavr aln tesine gemek ve bilimsel objektiflik ile yaklamak iddiasnn kendisi ile birlikte getirdii baz sorunlar vardr. Birincisi, insan olmayann szl olarak tanmlanabilecek bilimsel dil, olgular eyletirme nitelii nedeniyle eylemcinin/failin diliyle aramza mesafe koymay engeller. kincisi anlama abas genel kural olarak, ilenen suun bahanesini arama havasn, onu hafifletme, masum gsterme tehlikesini de beraberinde tar. Gerekten de, nasl olduunu bilmek isteme sorusuyla hareket eden tarihsel olaylar yeniden kurma abas, Walter Benjaminin iddia ettii gibi, daha ok kazananlarn duygularna yakn bir tutum taknmaya yatkndr ve bu nedenle bizlere moral tavr alma konusunda daima borlu kalr (aktaran Reemtsma, 1992). Moral tavr almay da ieren, bilimsel bir dilin kurulmasnn zorluudur burada iaret edilen. Yaplmas gereken, bu tr olaylara kar moral setler kurmamz da salayabilecek bilimsel bir dil bulabilmektir. nk, objektiflik ve szde brokratik donmu dil (Habermas), vahi ve korkutucu nitelii nedeniyle kendisi ile hesaplalmas imkansz hale gelme tehlikesi tayan bir eylemle aramza rasyonel bir hesaplama iin gerekli i bir mesafe koymay olanakl klabilir (Geiss, 1990: 111). Yani, bu tr olaylarn analizinde taknlabilecek bir souk objektiflik katliamlara kar moral setlerin oluturulmasna ve bu setlerin korunmasna yardmc olabilecektir.

Madur ve fail perspektifleri


Ama tm bu izah denemelerine ramen ahlk tavr ile souk objektiflik arasnda reel bir elikinin varlndan sz etmek daha doru olur; kelime oyunlaryla bu iki ucu birletirmenin fazla bir anlam da yoktur. Bu nedenle sosyal bilim, elikiyi zmenin teorik formllerini aramak yerine, elikiyi teorik olarak bnyesinde barndran bir yaklam gelitirmeliydi. Nitekim, kitlesel kym gibi olgular analiz etmede ortak bir perspektifin oluturulmas yerine, failler ve madurlar asndan gelitirilebilecek iki ayr perspektiften sz edilmeye baland (Diner, 1991: 65-75). ki ayr perspektifi birbirinden ayran en nemli unsur, soykrm ve benzeri tarihsel olaylarn yeniden kurulmasnda merkezlerine farkl malzemeleri almalaryd. Madur perspektifi, merkezine dorudan kendisine yaplan [maruz kaldn] ald. Yaanan olay, bu perspektifte, genel sreten ayrld ve zgn boyutu ile mercek altna alnd. Deyim yerindeyse kurbana ayrcalkl bir yer tanyan, esas olarak kurbann mercek altnda olduu bir yaklamd bu.

250 Fail perspektifini, madur perspektifinden ayran en nemli nokta ise, tarihsel sreklilie vurgu yapmasyd. Madur perspektifi, sreteki, krlma ile ilgileniyordu. Fail perspektifi ise olguyu, tarih sre iindeki yatana oturtmaya alyordu. Soykrm tr eylemleri, istenmeyen bir i kazas veya bir daha tekrarlanmayacak, istisnai bir olgu olarak ele almak isteyen anlaylar almaya allyordu. Soykrm, belli bir tarihsel-kltrel gelenek iinde, bu srecin anlalabilir bir rn olarak kavranmak durumundayd. ddia edilen, soykrm gibi olaylarn, belli bir kltrel arka plann otomatik rn olduu deildi. Son derece zel bir takm koullarn varl ve bu koullarn mevcut kltrel arka planla zel bir bulumasnn nasl gerekletii sorusuna cevap aranmaya allyordu. Bu sayede hem krma yol aan zel koullarn neler olduu daha iyi kavranabilecek ve tanmlanabilecek hem de sz konusu kltrel arka zemini belirleyen faktrlerin gnmzde de bir biimde etkin olup olmadklar sorusuna cevap verilebilecekti.

Norbert Elias: Almanlar zerine almalar


Ermeni soykrm zerine bugne kadarki almalar, bildiimiz nedenlerden dolay, esas olarak madur grup perspektifinden yaplmt. Benim abam daha ok, imdiye kadar inkr ve tabulatrma nedeniyle hemen hemen hi denenmemi, fail grupun perspektifinden konuya yaklamak arzusuydu. Adorno, bu yaklam tarzn, zneye Dn (Wendung aufs Subjekt) (Adorno, 1977b: 676) olarak tanmlar. Eer kolektif olarak ilenmi bir vaheti analiz etmek ve anlamak istiyorsanz ve buradaki amacnz da bu tr olaylarn tekrar etmesini engelleyebilmek ise, dikkatinizi madur gurubun zerine younlatrmakla bir zme ulaamazsnz. Asl dikkat, fail zerine ekilmeli ve onlarn, bilin veya bilinaltlarnda var olan bir takm mekanizmalar aa karlmaya almaldr. nk bu mekanizmalarn ileyiidir ki onlar fail yapmaktadr. Bu saiklerle Ermeni soykrm konusunda almaya baladmda yukarda saydm teorik problemlerle kar karyaydm. Sorunun nemli bir boyutunun, Trk Ulusal Kimliinde yattn seziyordum. Bu kimlik nasl tanmlanacakt, temel zellikleri hangi llere gre tasnif edilecekti? Onu ekilleyen faktrler nelerdi? Bu ve benzeri sorularla boumakta iken, Eliasn, Studien ber die Deutschen (Almanlar zerine almalar) adl eseriyle karlatm. Bir kitap okudum, hayatm deiti, cmlesi durumun en ak zeti saylmaldr. Eliasn bu kitabn, Uygarlk Srecinde dile getirdii baz grlerini dzelttii iin, sessiz bir zeletiri olarak deerlendirenler vardr. Onun uygarlk kavram etrafnda yrtlen bir tartmadr bu. Uygarlk kitabna, iyimser ilerlemeci olduu ve byk kitlesel kymlar biimindeki barbarlklar, uygarlk srecinin ksmi ve geici sapmalar olarak kmsedii eletirileri yaplr. Almanlar zerine almalar bu eletirilere bir cevap gibidir. Bu tartmadan ba-

251 msz, kitap gerekten, Yahudi soykrm zerinde yaplan tartmalar ve sorunlar zen baarl bir deneme saylmaldr. Kitapta, Elias, (kendisinin srarla zerinde durduu ve onu dier sosyal bilimcilerden ayran noktadr bu), tarihsel olgular, uzun erimli bir tarihsel sre iinde ele alr. Alman ulusal kimliinin oluum srecini ve temel karakterlerini, 150-200 yllk bir perspektif iinde deerlendirir. Amac, Almanyadaki uzun dnemli gelimelerin ve Alman ulusal karakteri denilen eyin hangi unsurlar, Nasyonal Sosyalistlerin ibana gelmesine katkda bulunmutur (Elias, 1990a: 412) sorusunun cevabn verebilmektir. Yani, Hitler rejimini ve Yahudi Soykrmn, Almanya tarihi ierisindeki yerine oturtmaktr. Yahudi soykrm zerine yaplan almalar, kapsad alanlarn genilii nedeniyle tasnif etmek, snflandrmak olduka zordur. Eer boyut ekseninde bir tasnif denemesi yaparsak, konunun, felsefi-tarihsel; politik-ideolojik ve ahlk boyutlarndan sz edebiliriz (Kerchaw, 1994). Her boyutta, farkl ulardan sz etmek mmkndr. Felsefi-tarihsel boyutta, analizler, iki nemli u arasnda gidip gelirler. Bir u, izgiselliktir. Olay, Cermen kavimlerinin zelliklerinden, Luther reformasyonundan vb. getirerek aklamak isteyenler vardr. Dier u ise sorunu genel Alman tarihi ierisinde bir kaza olarak grmek eilimindedir. Ayrca, soykrm kararnn bandan beri uygulanmak zere hazr olduu tezi (intensiyonistler) ile byle bir somut dncenin olmad hatta belki byle bir kararn da alnmad ama olaylarn gelimesinin bunu dourduu tezleri arasnda gidip gelinir. Moral boyutta yaplan tartmalarda ise, bu tr eylemlerin rasyonel olarak anlalabilir olup olamadklar zerinde durulur. Tm bu aratrmalarn ortak sorunu ve zorluunun, Yahudi Soykrmn Alman tarihi iindeki yerine oturtmak olduunu syleyebiliriz. (1980li yllarn ortasndaki tarihiler tartmasnn ana sorunlarndan birisi de buydu: Yahudi soykrmnn zgl vurgulanmas ile onu tarihin bir dneminde olmu bitmi bir olay olarak grme arasndaki gerilim...) Eliasn kitab, bu genel ereve iinde anlalmaldr. Kitabn baars, Alman tarihinin ve ulusal kimliinin baz karakteristiklerinin sreklii ile Yahudi soykrmna yol aan, zgl koullar arasndaki ilikiyi, yani sreklilik ve kopu arasndaki ilikiyi teorik olarak kurmay baarmasdr. Trk Ulusal Kimlii ve Ermeni Sorunu (Akam, 1992) adl almay, byk lde Eliasn Almanlar zerine almalarnn etkisiyle kaleme aldm.* Eliasn getirdii yaklam tarzyla, Trkiye tarihini ve Ermeni soykrmna yol aan olaylar anlamaya altm. Snrl baz alntlarla bu etkiyi gstermek istiyorum. Eliasn ilk kalk noktalarndan bir tanesi, belli bir dnemde yaanan

(*) Geri yaynlanmak amacyla yazlm bir kitap veya bir makale deildi bu. Daha ok, altm Enstitye, Ermeni Soykrm zerine bir alma yapmann ne kadar gerekli olduunu gstermek amacyla kaleme aldm bir taslakt.

252 nemli toplumsal olaylarn, gerek anlamda etkilerini, en az yz yl sonra gstermeye baland tezidir. Her seferinde byk hayretlerle grlmektedir ki, belli dnme, duyma ve davran kalplar, dikkati ekecek biimde yeni koullara uyarak, ayn toplumda birok kuak sonrasnda yeniden ortaya kmaktadr (Elias, 1990a: 8, 165). Bu nedenle, insanlk tarihini anlayabilmek iin, yzer yllk devreleri aklayabilecek modellere ihtiyacmz olduunu syler (Elias 1990a: 8). nk, eer toplumsal dnm diye bir eyden sz etmek istiyorsak, bu ancak, birok kua birden kapsayacak gelime aamalarndan geerek tamamlanabilir (Elias, 1981: 18). Uzun sreleri kapsayan bir tarih perspektifi oluturma fikrinin, hi de Eliasa ait bir yenilik olmadnn rahatlkla ileri srlebileceini biliyorum. Bata August Comte, Karl Marx olmak zere 19. yzyl dnrlerini, 20. yzyl sosyal bilimcilerinden ayran temel noktalardan birisinin, onlarn, toplumsal olaylar uzun sreler iinde anlamaya alan teorik modeller kurma abalar olduunu biliyoruz. Elias da, bata Uygarlk Sreci kitabna 1968de yazd nsz olmak zere eitli makalelerinde bu gerein altn izer ve Comte ve Marxn zellikle bu ynlerinden vgyle sz eder. Onlar sosyolojinin atas sayar (Elias, 1977: 127). Kendi yaptn, Marx ve Comteun balatm olduklar ama fazlasyla znel kayglarn sre analizlerine soktuklar iin beceremedikleri iin devam ettirilmesi olarak grr. Asla eksik kalan tamamlama ilikisi deildir bu. Adorno dln ald trende yapt konumada syledii gibi, kendisinden nce yaklm bir mealenin bir dnem taycsdr ve kendisinden sonra da bakalar bu mealeyi tamaya devam edeceklerdir (Elias ve Lepenies, 1977). Eliasn, uzun dnemleri kapsayan sre analizinin en ayrdedici noktasnn, esas olarak, tek-nedensellik ilikisi zerine oturan izah tarzlarn reddetmesidir diyebiliriz. Birbirinden ayr farkl srelerin altn izer. Bu konuda deiik eserlerinde deiik tasniflerde bulunur. rnein, ber Sich Selbstde (Kendisi zerine) drt sreten bahseder. A) retim aralarnn geliimi, B) iddet ara ve aygtlarnn geliimi, C) bireyin kendi zerindeki zdenetiminin geliimi ve D) ynelim aralarnn (bilginin) geliimi (Elias, 1990b: 157). Bu dzeyler birbirinin iine girer ve karlkl birbirini etkilerler. Her bir boyut kendi iinde ayr bir gelime dinamiine sahiptir. Birindeki gelime, dierlerindeki gelimelere indirgenemeyecei gibi, onlarn otomatik sonucu olarak da aklanamazlar. Bir baka almasnda, A) (genellikle iktisadi dzeydeki iblm ile snrl tutulan ama onunla asla snrl olmayan) toplumsal farkllama; B) giderek byk entegre birliklerin olumas ve kk birliklerin byk birlikler iinde entegrasyonu; C) sosyal olarak neyin yasak, neyin izinli olduunu belirleyen toplumsal davran llerindeki deimeler - ki bu insanlarn kiilik yaplarnn giderek uygarlamas olarak da anlalabilir; D) insanlarn kendi ynlerini bulmada kullandklar aralarn (bilginin) geliimi ve E) sermayenin giderek younlama-

253 sn, yani be ayr dzeyi sayar (Elias, 1977: 140-145). Bu dzeylerin hibirisi dierlerine ncl deildir ve esas hareket ettirici unsur zellii tamaz. Eer, uzun erimli sre analizlerinde, Eliasn bir ayrcalndan sz etmek gerekiyorsa o da psikolojiyi, toplumsal dnm srelerinin analizinde dorudan kullanma sokmasdr. Bireyin kendi zerindeki zdenetimi, d zorlamalarn, i zorlama haline gelmesi gibi kavramlarla anlatt, Freudcu sper ego; ego ve id arasndaki ilikinin, toplumsal srelerin anlalmas iin kullanlmasdr. Burada nemli nokta, Eliasn, sosyolojiye egemen olan, bir tarafta bireyin, dier tarafta toplumun bulunduu, birey-toplum ikilii zerine kurulmu modelleri reddetmesidir. Esas olann birey mi, toplum mu olduu, hangisinin sanal hangisinin reel olduu konusunda sonu gelmez tartmalar bilmeyenimiz var m? Elias, figrasyon kavramyla bu elikiyi aar. Bireyden deil, oul olarak insanlardan bahseder. Elias, toplumsal srelerin analizinde, toplumsal dnm ile insanlarn psikolojik yaplarnn evrimi arasnda kurduu ilikiden hareket eder. Birey ve topluluklarda, toplumsal ilikilerin evrimine bal olarak deiim gsteren bir ruhsal yapnn varlndan sz eder. Uygarlk Srecinde bu noktann almalarnda merkez bir yer tuttuunu syler: Btn alma sresince, psikolojik ilevlerden oluan yaplarn ve her dneme ait davran standartlarnn, toplumsal ilevlerin oluturduu yapyla, toplumsal ilevlerin dnmyle ve insanlar arasndaki ilikilerin deimesiyle yakndan ilgili olduu gsterilmeye allmtr (Elias, 1997: 452). nsanlardaki ruhsal yapnn nasl ilediini anlamak iin ise, yukarda sylediim gibi, uzun sreli modellere ihtiya vardr. Gerek bireyin ruhsal yapsnn, gerekse birbirini izleyen kuaklar boyunca gzlenecek tarihsel gelimenin daha iyi anlalabilmesi iin, bugn mmkn olandan ok daha uzun bir kuak zincirinin gzlenmesi ve dikkate alnmas gerekir (Elias, 1997). zetle, uzun dnemli psikolojik analiz, Elias, psikolojiyi tarihsel olaylarn analizinde kullanan dier bilim adamlarndan ayran en temel noktadr. Konumuzla dorudan ilgili olan bir boyuttur bu. nk, soykrm gibi bir olayn analizinde nemli bir boyutu anlamamza yarayacak aralar bize sunmaktadr. Elias Almanlar zerine almalarda, Ulusal Grn (habitus) (Elias, 1990a: 8) kavramn merkeze alr. Ulusal habitus, her halkn kendi ulusal devlet kurma sreciyle son derece sk iliki iinde oluur. Ben, Habitus kavramn daha genel anlamda Ulusal Kimlik olarak kullandm. Bu yaklamla, ulusal kimlik, bir davran tarz bir haleti ruhiye olarak tanmlanmakta ve esas olarak ulusal devlet kurma sreci iinde ekillenmektedir. Ulusal kimlik ile ulusal devlet arasnda kurulan bu dorudan iliki sayesinde, ulusal kimliin hangi etnik, dil, din gruplarn kapsad ikincil bir soru olmaktadr. nemli olan ortak bir ruh halinin olumas ve bunun ortak davran tarzlarnda kendisini ifade etmesidir.

254 Bu temel tespitleri kalk noktas yaptmda, Osmanlnn k ve ulusal devletlerin ortaya kmas srecinde, oluan zihniyetin, haleti ruhiyenin, bizlerin bugnk sorunlara tepki gsterme biimimizi nasl etkilediini tespit etmek hi zor olmamt. zellikle Krt sorunu sz konusu olduunda bu durum ok ak gzleniyordu. Sadece yneticiler deil, sradan vatandata, tarihteki tepkilerin benzerlerini gsteriyorlard. Krtlerin demokratik talepleri arkasnda yatan gerein, memleketin blnmesi olduu; Batnn Krt kartn bilerek kullanmak suretiyle Sevri yeniden hortlatmak istedii; etrafmzn bizi zayf drmek ve paralamak isteyen dmanlarla evrildii vb. gibi gnlk konumalarda bile kullanlr hale gelen standart argmanlarn tmnn 80 yl ncesinde olutuunu, o dnemin ruh halini yansttn syleyebiliriz. 80 yl nce memleketi blmek iin dman glerle ibirlii yapanlar gayrmslimlerdi. Bu amac tayan unsurlara kar iddet kullanlmas da doald. 1991 veya 1992 ylyd. Cizre ehri, Trk Silahl Kuvvetleri tarafndan topa tutulmutu. Halk dalara kaarak cann kurtarmaya alyordu. Bir gazetede kck bir haber dikkatimi ekti. Yal bir Krt, bir gazeteciye, Biz Ermeni miyiz ki bize bunu yapyorsunuz?, diyordu. zerinde ok konuulmuyor olsa bile, bilin alt srelerini belirleyen ve neredeyse otomatik, kendiliinden belli reaksiyon biimlerine yol aan bir mentalite i bandayd. Yapmak istediim, bunu aa karmak, bilinir bir hale getirmekti. nk, bu problemle uramann en nemli yolu buydu. Eliasn zellikle Almanlar zerine almalar bana bu konuda yol gsterici oldu.

Drt ana boyut


Elias, Alman ulusal devletinin oluum srecinde, karmak yumak ierisinde, drt sreci dierlerinden ayrarak ne kartr. Ona gre, bu drt sre Alman Ulusal Kimliini (Habitusunu) esas olarak belirlemitir. Burada bu zelliklerin ne kadarnn Osmanl-Trk tarihinde benzer ekilde yaand, ne kadarnn farkl olduu nemli deil. phesiz benzerlik de bulunabilir, farklar da. nemli olan, benzerlik ve farklarn tespit edilmesi deil, kyaslama yntemiyle, kendi konumuzu anlamada elde edeceimiz perspektif genilemesidir. 1) Elias, birinci nemli zellik olarak, Almanyann orta konumunu sayar. Orta Konum bir tek corafi anlamda kullanlan bir kategori deildir. Kendi evresindeki dier uluslarla girilen iliki tarznn getirdii bir duygudur bu. Almanlarn devlet kurma sreci, halk blokunun ortasndaki blok olma durumundan derin biimde etkilenmitir. Latinlemi ve slav gruplar, nfusa kalabalk Alman devleti tarafndan, srekli olarak tehdit ediliyor hissediyorlard. Ayn zamanda, olumakta olan Alman devleti temsilcileri de, kendilerini srekli olarak kenarlardan tehdit altnda hissediyordu. Her bir taraf, genilemek iin ellerine geen frsatlar baka bir ey gzetmeden sonuna kadar kullanmaya al-

255 yordu. Devletlerin bu biimde yer almalar zorunluluu ortadaki Alman devleti asndan kenar blgelerden srekli bir kopma ve bamsz devletlerin olumas anlamna geliyordu (Elias, 1990a: 9). Bu orta konumun yaratt nemli bir haleti ruhiye, kenarlar, kendi varlna ynelik tehdit unsuru olarak deerlendirmektir. evrenin, kendisini imha etmek isteyen dmanlar tarafndan evrilmi olunduuna inanlr. Bugn Trkiyenin kendi komular ile ilikilerini esas olarak bu haleti ruhiyeye bal olarak belirlendiini sylemek abartl olmaz zannederim. 2) Alman ulusal ruh halini ekillendiren ikinci nemli faktr, devletler aras hiyeraride Almanyann daha nceki stn konumunu kaybetmi olmas gereidir. Eliasa gre, bireyler aras ilikilerde olduu gibi, devletler aras ilikilerde de stat sorunu, insanlar harekete geiren, etkileyen en nemli sorunlarn banda gelir. Birok eserinde bu konunun zel olarak altn izer. Stat farklar, bununla bal olarak yaanan gerilimler ve statnn kaybedilecek olunmasndan duyulan korku, sadece modern toplumlarda deil, insanlk tarihinde ska karlalan bir durumdur ve birok soruna kaynaklk eder (Elias, 1972: 13). Devletler aras ilikilerde de bu durum gzlenir ve Eliasa gre; bir dnem st bir statye sahip devletler, stn konumlarn kaybettikleri durumda, bunu ilerine sindiremezler. Bugne kadarki insanlk tarihinde ispat edilmi bir gerekliktir ki, final (eleme) savalar gnlerinde stn bir pozisyonda olma durumlarn (iddialarn) kaybeden devletlerin veya dier toplumsal birliklerin yeleri, deien durumla barabilmek ve en nemlisi kendilerinin kymetine ilikin duygularnn deer kaybetmesini kaldrabilmeleri iin uzun bir zamana, bazen yzyla ihtiya duyarlar. Belki de bunu hibir zaman baaramazlar (Elias, 1990a: 10). Bylesi bir durumda en ok rastlanan, topluluk yelerinin bunu bir tr aalanma olarak alglamalardr. Aa duruma dm olma gereini kabul etmemek, hibir ey deimemi gibi hareket etmek tercih edilir. Kendi konumlaryla uygun olmayan fanteziler gelitirilir, dnyaya, kendi durumlarnn deimediini ispat iin iktidar gsterileri ve savalar iine girilir. Devlet hiyerarisinde bulunulan yere gre kuvvetlenmekle birlikte, topluluk yelerinde de gzlenen bir depresyondur bu. Bu depresyon, kaybolmu byklkten duyulan derin znt biiminde tezahr eder. Kolektif grubun bana gelen bu kadere kar kmak ve iddete bavurarak saat geri dndrlmek istenir (Elias, 1983: 134). ki nemli kltrde bu durumun izlerini grmek mmkndr. Birincisi, iki ime ve sarho olma kltrdr. Duyulan ac, iilen ikide unutulmaya allr. kincisi, devletin grece zayfl ve dier devletlerin, snr ilerine kadar ok rahat asker seferler yapabilmeleri, o toplumda askeri davranlar ve savalk duygularnn kamlanmasna yol aar. Macar arkiyats Vamberynin, Londrada Namk Kemal ve Ziya Paa ile yapt grmelerden aktardklar, bu haleti ruhiyenin ok gzel bir ifadesidir: Gndzn konumalarn havas... uykulu

256 gibi olur, fakat akam zeri rak ieleri heyecanlar kabartnca hava canlanrd. Sayn efendilerin gzleri parlar... bir zamanlar o kadar gl olan ve kendi fikirlerince gene de ayn gte dirilebilecek olan Osmanl devletinin k karsnda duyduklar acnn ve hasretin tonu ykselir, iddetlenirdi. Sava cedlerinin baarlarna karlk besledikleri hayranlk, adlarn andklar slam dini kahramanlarna kar duyduklar derin sayg bana... tabii gzkrd (aktaran Berkes, 1978: 596-597). Toplumlarda, iddet kullanma arzusunun nemli kaynaklarndan birisidir bu. Burada sz Eliasa brakyorum: Kendi devletinin dier devletlerle kyasla grece zayfl, beraberinde, bu zayflktan etkilenen insanlar iin zel, olaan st koullar yaratr. Bu insanlar psikolojik olarak, emin olamama duygusu altnda ezilirler, kendi deerleri hakknda kukuya kaplrlar, kendilerini aalanm ve onurlaryla oynanm hissederler ve bu koullarn yaratclarndan intikam alma zlemi duyarlar (Elias, 1990a: 13). Birok durumda savalarn bu nedenle ortaya ktn sylemek yanl olmayacaktr. ... iktidar sahibi (gl) sosyal formasyonlar, kendileri zayflarken dierleri glenirse, kendi iktidarlarnn zayflamasn, sosyal statlerinin dmesini ve dolaysyla kendileri hakkndaki imajn deimesini, son derece snrl baz durumlarda kabul ederler. ... potansiyel rakiplerinin ve dmanlarnn iktidar aralarnn kendilerinkinden byk olduu, deerlerinin tehdit edildii ve stnlklerinin ortadan kalkt duygusuna sahip olurlarsa... vahi hayvanlar gibi son derece tehlikeli olurlar. nsanlarn gemite ve bugnk birlikte yaama koullarnda, bu tr gelimeler, insanlar iddet kullanmaya zorlayan (iten) son derece tipik ve ska rastlanan bir durumdur. Bu savalar ortaya karan koullardan birisidir (Elias, 1990a: 467). 3) nc nemli faktr, Alman devletinin oluum sreci ierisinde, ngiltere ve Fransaya kyasla son derece istikrarsz bir gelime seyri izlemesidir. Alman tarihinde, sreklilik kesilmeleri ve kopukluklar ngiltere ve Fransaya kyasla ok fazla olmutur ve bu durum kendisine ilikin gven duygusunun olumasnda bir sorun tekil etmitir. Londrann 1000 yl akn bir sre bakent olma zelliini korumas, ngilterenin devletleme srecinin ve kltr ve uygarlk gelimesinin izledii istikrarl izginin bir gstergesi olarak kabul edilebilir. Benzeri sreklilik ve izgisellik Fransada da gzlenir. Berlinin, Berlin olmas ise 18., 19. yzyln eseridir. Tarihte yaanm bu kopukluklarn anlam ise, bir ehirde de kendisini sembolize edebilecek gl kltrel geleneklerin kurulamam olmasdr. Tarihsel kopukluun nemli sonularndan bir tanesi, uluslama srecine gecikmi olarak girilmesidir. Bu da, dengeli bir ulusal kimliin olumasn engelleyen bir durumdur. Kendine kar kronik bir gvensizlik duygusuna sahip olmak, kendi deerini abartl vme ile aalk kompleksi ekmenin arasnda gidilip gelmeler, bu sreklilik yokluunun ulusal kimlikte brakt izlerdir. 4) Elias, drdnc zellik olarak, asker modellerin ulusal kimlii byk lde belirlemesi gereini sayar. Kkeni, Alman feodalleri ile burjuva snf ara-

257 sndaki atmada yatar. Bu atma, Uygarlk Srecinin birinci cildinde ayrntl olarak ele alnr. Konumuz asndan konunun nemli olan boyutu udur. Gelien Alman Burjuvazisi, kendi iinde iki nemli eilim oluturmutur: Liberal-idealist akm ile muhafazakr-milliyeti akm. Bu iki kanadn da ortak siyasi hedefi, Almanyann Birlii idi. Fakat Almanyann birliini, burjuvazi deil, Prusya sava meydanlarnda salad. 1871de Alman ordusunun, Franszlar karsndaki zaferi, ayn zamanda Alman Soylularnn, burjuvalar zerinde zaferi anlamna geldi. Asker ve Soylu kesimin iktidar zerindeki egemenlii kesinleti. Alman burjuvazisinin geni bir kesimi, asker devlete uyum salad ve onun deer yarglarn ve davran normlarn benimsedi. Almanyada, Hitleri de douran, iddetin, siyasi sorunlarn zmnde ok nemli bir ara olarak grlmesi kltrnn yerlemesi bu arka plan sayesinde anlalr. Burada Eliasn zel olarak ne kartmad ama bence nemli olan bir beinci boyutu daha eklemek gerekir. Bu da Almanya tarihinin zelliklerinin sonucu oluan, birlie zlem ve bu birlii salayacak lider arama duygusudur. Corafi olarak Almanlarn yaadklar alanlarn dankl, tm bu blgenin ortak savunmasn imkansz klyordu. Ayrca, ulusal devletin k noktas ald, ilk Alman Kayzerlerince ynetilen mparatorluun egemenlik alan ok geni ve bykt. Bu durumun dorudan sonularndan birisi, tarih boyunca, bu geni arazi zerindeki farkl Alman feodal yaplarnn birbirleriyle bitmek bilmeyen savalar ve merkezleme srecinin, merkezka glerin varl nedeniyle, komularna gre ok zayf gelimesiydi. Almanlarn kendi haklarndaki ve dier uluslar hakkndaki kanaatleri esas olarak bu dank olma haleti ruhiyesince belirlendi. Tarih boyunca yaanan dankln sonucunda, Almanlar, kendileri hakknda kavga etmeden ve blnmeden birlikte yaayamayacak bir topluluk olduklar kanaatine sahip oldular. Bunun iin, aralarndaki kavgaya son verecek, birlii ve beraberlii salayacak kuvvetli bir lidere zlem bir ulusal arzu olarak ortaya kt. Birarada yaamak, bar iinde mmkn olmadna gre, birlik anca, kuvvetli ve merkezi bir ynetim tarafndan salanabilirdi. Kuvvetli bir ynetici ve ynetime zlemin nemli sonularndan bir tanesi de, parlamenter sisteme gven duygusunun gelimemesidir. nk parlamenter sistem ancak, sorunlarn varln doal kabul eden ve bunlar arasnda tartarak zmeyi bilen, uzlamann bir yetenek olduunu kabul eden topluluklar arasnda yerleebilir. Oysa Almanlar arasnda, yzyllar boyu yaananlar nedeniyle oluan haleti ruhiye, farkl toplumsal gruplar arasndaki atma ve kavgalar, partiler arasndaki mcadeleyi kt ve olumsuz bir olgu olarak grmekteydi. nk bunlar, birlik ve beraberlii bozan eylerdi. Bu nedenle, d kontrol, d bask ihtiyac yani kuvvetli bir lider zlemi ok bykt. Kitap boyunca anlan her boyut, baka srelerle birlikte uzun uzun anlatlr. Bu ana unsurlar etrafnda, Hitlerin nasl ortaya kt ve iktidara geldii ele al-

258 nr. Hitlerin, Alman genel tarihi ierisinde bir yere oturtulmas abasdr bu. Hitler, Alman Habitusunun temel karakteristiklerinin taycsdr. Fakat bu genel zellikler, Nazizm olgusunun, bir sapma olmadn gstermi olsa bile, dorudan soykrm karar konusunda ok aklayc deildir. Elias, bylesi bir kararn alnm olmasndaki sosyopsikolojik faktrlerin de ayrntl bir analizini yapar. Burada ayrntsn ele alma ansn bulamayacam bu zgl koullar ben yok olma panii olarak tanmlamak istiyorum. Aa yukar ylesi bir tablo ile kar karya olduumuzu syleyebilirim: Orta konumun getirdii, kenarlardan tehdit altnda olma duygusu; devletler aras statde tepe noktalardan, onuruyla oynanan bir konuma dme; iinde bulunulan durumun kabul edilmemesi, kendi byklnn ve gcnn gerekd biimde vurgulanmas sonucunu dourur. Avrupa devletlerinin bnyesinde kalt olarak varolan aalk duygusu, fke ve buna bal teslimiyet duygusu, kendi byklklerinin ve glerinin ar vurgulanmas eklindeki kartna dnr (Elias, 1990a: 416). Byk gemie zlem duygular arlk kazanr. Ve anl gemi, tarihe ait gemi bir olgu olarak kabul edilmiyor ve yeniden bir ideal haline getirilir. Nasyonal sosyalist dnem, Alman tarihinde, bir daha asla geri gelmeyecek olan bir gemiin ve bir daha asla ulalamayacak olan bir bykln yanks eklindeki emperyal hayalin saptanamamasnn neredeyse olanaksz olduu bir andr (Elias, 1990a: 447). Gemiin parlakl ile yaanan deer kayb ve aalanma arasndaki uurumun bykl, anl gemie zlem duygularn artrr. Kendisini bu duruma drenlerden intikam alma arzusu, asker deer yarglar ve davran normlarnn egemenlii ile de birleince, byk gemii yeniden kuracak savalar ve iddet biimlerini ieren kurtulu stratejilerini ne karr. Bu genel haleti ruhiyenin, Osmanllarn Cihan Harbine girilerinin en nemli nedeni olduunu sylemek mmkndr (Akam, 1999: 191-215). Sava nihai bir mit, son bir k gibidir. Fakat alnan yenilgiler durumu daha da dramatik hale sokar. nk, aa kaymann hz ile kaymay durdurmak iin bavurulan aralarn kabal arasnda dorudan bir iliki sz konusudur. k yolunda gleri, gvenleri ve umutlar azaldka, stnlk konumlar iin verdikleri mcadelede srtlarnn duvara dayandn daha ok hissettike, gurur duyduklar o davran standartlar kabalat; hatta bunlara uymamaya ve ykmaya baladlar (Elias, 1990a: 463). Sorunun artk bir ulus asndan bir varolma veya yokolma kavgas gibi anlalmas durumudur bu. Bat duygusunun kroniklemesi, dmanlar tarafndan kuatlmlk, durumun mitsizlii duygusu, bu durumdan ancak kimseyi dikkate almakszn (mutlak hogrszlk ile) kurtulunabilecei inancn pekitirir. Hele hele bu kme sreci izgisel bir seyir izlemiyorsa, iinden bulunulan durumdan kmann mitleri ara sra gelip gidiyorsa sonular daha da ac oluyor. nk kendisini batmakta hisseden ulus, knn dip noktasna ulatn asla kabul etmemekte, byk gelecei kuracana, gereklemesi ola-

259 naksz hale geldike, daha da krce balanabilmektedir. Ksacas, Aaya dme eiliminin gc, bunu durdurmak iin kullanlan aralarn ar kabalna yansr... Srtlarnn duvara dayanm olmas, medeniyetin sk savunucularn onun en byk tahripileri yapar. Kolayca barbar olurlar (Elias, 1990a: 464). Osmanllarn Cihan Harbi ncesi ve srasndaki haleti ruhiyelerinin bu olduunu dnyorum. Bu nedenle, Ermeni Soykrm kararnn, anakkale savalar srasnda, lmle yaam arasnda gidilip gelindii gnlerde verilmi olmasnn bir tesadf olmadn dnyorum. ine dlen umutsuz durum olaanst merhametsiz, etkili eylemlere bel balamay dourmutu. zetle, Trk Ulusal Kimlii de, Almanlarda olduu gibi, uzun bir dnem boyunca yenilgiler ve onu takip eden iktidar kayplar ile damgalanmt. Byk bir zaman dilimini kapsayan bu sre birikerek ulusal kimlii etkilemi, krlm bir ulusal onur, kendisinden emin olamayan bir ulusal kimlik retmiti. Byk gemiin hayalini gelecei hedef olarak tayan, gemie dnk bir ulusal ideal ortaya kmt. Bu durum son derece zel habis davran ve inan eilimlerinin domasn kolaylatrmt (Elias, 1990a: 427). Bu idealin gereklemesi yenilgilerle imkansz hale geldiinde ise, en barbar yntemlere bavurulmaktan kanlmamt. Buradan kacak sonu udur ki, gemite byk ykmlara yol aan bu haleti ruhiyenin, benzeri koullarda, gelecekte de ayn sonulara yol amamasnn nnde hibir neden yoktur. Elias, zamanmzda meydana gelen birok olay, nasyonal sosyalizmin bize, bugnk toplumlarn koullarn ve baka yerlerde de grlebilecek 20. yzyl dnce ve davranlarndaki eilimleri belki de en bariz bir biimde ortaya kardn gstermektedir (Elias, 1990a: 395) derken bu gerein altn iziyordu. Bu nedenle, Nazi eylemlerinin bir daha ayn biim ve boyutta tekrar etmeyecei olgusunun arkasna snp, gnl rahatlatmak yerine, bu tr kitlesel katliamlar ortaya karan toplumsal koullar analiz etmek ok daha dorudur. nk, der Elias, zel olarak ina edilen toplama kamplar, a brakma, gaz odalarnda ldrme ya da kuruna dizme gibi yntemlerle, btn bir halk grubunun son derece organize ve planl bir bilimsel imha hareketine tabi tutulmas, bilimsel yntemlerle srdrlen kitlesel savalar gibi, teknikleen kitle topluluklarnn gndeminden tamamen km deildir (Elias, 1990a: 395). Gnmzde, Ruanda, Bosna-Hersek, Kosova, eenistanda yaananlarn nda bu tespitlere herhangi bir ek yapmak gereksizdir diye dnyorum.

KAYNAKA
Adorno, Theodor W. (1977a) Was bedeutet: Aufarbeitung der Vergangenheit, Gesammelte Schriften, Cilt.10.2, Frankfurt/a.M. Adorno, Theodor W. (1977b) Erziehung nach Ausschwitz, Gesammelte Schriften, Cilt 10.2, Frankfurt/a.M.

260
Akam, Taner (1992) Trk Ulusal Kimlii ve Ermeni Sorunu, letiim, stanbul. Akam, Taner (1999) nsan Haklar ve Ermeni Sorunu, ttihat ve Terakkiden Kurtulu Savana, mge, Ankara. Berkes, Niyazi (1978) Trkiyede adalama, stanbul. Diner, Dan (1991) Die Wahl der Perspektive. Bedarf es einer besonderen Historik des Nationalsozialismus?, Wolfgang Schneider (der.), Vernichtungspolitik iinde, Hamburg. Elias, Norbert (1972) Soziologie und Psychiatrie, Hans Ulrich Wehler (der.), Soziologie und Psychologie iinde, Stuttgart, Berlin, Kln, Mainz. Elias, Norbert (1977) Zur Grundlage einer Theorie sozialer Prozesse, Zeitschrift fr Soziologie, Yl 6, Say 2. Elias, Norbert (1981) Was ist Soziologie, Mnchen. Elias, Norbert (1983) Engagement und Distanzierung, Arbeiten zur Wissensoziologie, Frankfurt a.M. Elias, Norbert (1987) Die Gesellschaft der Individuen, Frankfurt a.M. Elias, Norbert (1990a) Studien ber die Deutschen, Frankfurt/a.M. Elias, Norbert (1990b) ber sich selbst, Frankfurt a.M. Elias, Norbert (1997) ber den Proze der Zivilisation, Cilt 2, Frankfurt a.M. [Trkesi: Uygarlk Sreci, 1. cilt, ev. Ender Ateman, letiim, stanbul, 2000.] Elias, Norbert; Lepenies, Wolf (1977) Zwei Reden anllich der Verleihung des Theodor W. AdornoPreises 1977, Frankfurt a.M. Geiss, Immanuel (1990) Massaker in der Weltgeschichte, Ein Versuch ber Grenzen der Menschlichkeit, Uwe Backes/ Eckard Jesse/ Rainer Zitelmann (der.), Die Schatten der Vergangenheit, Impulse zur Historisierung des Nationalsozialismus iinde, Franfkurt a.M. Kershaw, Ian (1994) Der NS Staat, Geschichtsinterpretationen und Kontroversen im berblick, Hamburg. Reemtsma, Jan Phlipp (1992) Vergangenheit als Prolog, Mittelweg 36, Austos/Eyll 1992.

letii / Deini

261

Trkiyede Kadnn Yzyl Uluslararas Sempozyumu zerine


Tlin Kurtarc - Asena Gnal*

12-14 Nisan 2000 tarihleri arasnda Boazii niversitesi Kltr Merkezinde Trkiyede Kadnn Yzyl balkl uluslararas bir sempozyum dzenlendi. Boazii niversitesi Bat Dilleri ve Edebiyatlar Blm ve Kadn Eserleri Ktphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfnn ortaklaa dzenledikleri sempozyum, ktphanenin onuncu kurulu yldnm etkinlikleri arasnda yeralyordu. Fsun Akatl, Jale Baysal, Asl Davaz Mardin, Fsun Ertu Yara ve irin Tekeli tarafndan kurulan ktphane, Trkiyedeki ilk ihtisas ktphanelerinden biri. On yldr kadnlara dair bilgi ve belge toplayan, kaynak kitaplar basan, atlye, seminer ve kongreler dzenleyen, sergiler aan Kadn Eserleri Ktphanesi, kadn almalar alannda etkili bir bamsz kurum olarak alyor. Boazii niversitesindeki sempozyum, ok youn bir programa sahipti. ki buuk gn boyunca paralel oturumlarda krk tane tebli sunuldu. Sempozyumu dzenleyenlerden Il Ba, gnderilen yzden fazla tebli arasnda seim yaparken, bunlarn her kesimden kadnlara ilikin olmasna dikkat ettiklerini syledi. Sempozyumda bir konu ve bak as btnl yoktu, ancak bu, farkl disiplinlerden gelen ve farkl yaklamlara sahip kadnlarn birbirlerinden haberdar olmalar anlamnda belki de gerekliydi. Sempozyum, Trkiyede kadnn yzyln ge dnem Osmanldan gnmze dek, edebiyat ve kitle iletiim aralar, meslek ve istihdam, slm ve modernleme gibi temel eksenlerde, tarihsel ve sylemsel balam iinde ele alan son derece zengin bir ierie sahipti. Edebiyatta kadnn temsil ediliiyle ilgili almalar zellikle ne kyordu. Bu noktadan hareketle son yllarda Trkiyede yaplan kadn almalarnda sylem analizinin giderek daha ok ilgi grdn sylemek mmkn gibi grnyor.
(*) Boazii niversitesi, Atatrk Enstitis.
TOPLUM VE BLM 84, BAHAR 2000

262 Sempozyum boyunca zellikle ne kan tartma, kadnlara ynelik Kemalist reformlarn nasl yorumlanabilecei zerineydi. Ulus inas srecinde kadn kimliinin nemi ve yeri ile siyasal slmda kadn meselesi, tartmalarn odakland alanlard. Trkiyede feminist eletirinin ve kadn almalarnn bu konular gndeme getirii yeni saylmaz, dolaysyla tartmann ayn hararetle sryor olmas, Kemalist politikalarn nasl yorumlanacann, halen yakcln koruyan, merkez bir sorun olma zelliini srdrdn gsteriyor. Siyasal ve kltrel anlamda gittike muhafazakrlaan Atatrk milliyetilii, farkl disiplinlerden kadnlarn almalarna da yansyor ve diyalog kanallarn tkayarak kadnlar arasnda bir kutuplama yaratyor. Bu sempozyum, szkonusu kutuplamann bir nebze olsun krld tartmalara sahne oldu. Sempozyumun ilk teblii Deniz Kandiyotiye aitti. Milliyeti projelerde kadnn nasl tartmalarn zemini haline geldiini, pek ok farkl lkeden rnekler vererek karlatrmal bir ereve ierisinde ortaya koyan Kandiyoti, bugn feminist politikaya ikin en nemli sorunun evrensel ve tikel olan arasndaki elikide yattn belirtti. BM Beijing Kadn Konferansna damgasn vuran bu gerilim, son yllarda feminist literatrde epeyce tartlmakta. Bir yanda evrensel haklar savunanlar, dier yanda ise kltrel anlamda zgl haklar savunanlar yeralyor. kinci gruptakiler, Batllar, kendi tikellerini evrensel olarak dayatmakla suluyorlar. Oysa onlar da, Kandiyotinin belirttii gibi, kendi kltrlerinin tikel bir yorumunu otantik olarak dayatp, kadnlara eit haklar tanmay reddediyorlar; kltrn belli bir yorumuna dayanarak kadnlar basklayan, kadn snneti ya da dul kadnlarn kocalarnn ardndan yaklmalar gibi uygulamalar savunuyorlar. Feminizmin kltrn monolitik yorumlarna kar baz evrensel standartlar tanmlamas gerektiinin altn izdi Kandiyoti. Siyasal slm ile ilgili bir soru zerine de Chatterjeenin yapt bir ayrma bavurdu. Chatterjee, Douda sivil toplumun kentsel alanla snrl kaldn ve politik toplumun Batya gre daha geni olduunu belirtiyor. Politik toplumun bir paras olarak eitli radikal akmlar ifade kanallar buluyor ve mesele, rgtlenmi gruplarn bu akmlar hegemonyac devlet projeleri haline getirmeleri noktasnda ortaya kyor. Kandiyotiye gre bu akmlar karsnda kendi tercihlerimizi aka ortaya koymalyz. Onlarla diyaloa girmeli, ancak baz eylerden fedakrlk ederek bir anlama zeminine ulamaya almamalyz (dialog yes, compromise no). Yeim Arat, kadnn siyasete katlmn ele alan bir tebli sundu. Nfusun yarsnn siyasete katlmad bir sistemin adil ve demokratik olamayacan belirten Arat, ze indirgenebilecek bir kadn kar tanmlayamasak da, oluum halinde bir kadn kar zerinden siyaset yapabileceimizi belirtti. Osmanl kadn hareketinden bugne eitli dnm noktalarna deinen Arat, feministlerin devletin gzard ettii sorunlar siyasete tadklarn rneklerle gsterdi. Tebliinin sonunda slm kesim iinde kadnn siyasete katlm ve temsiliyle ilgili eliik olgulara deindi ve bu konuda kkrtc sorular sordu. Yeim Arat, sem-

263 pozyumun nc gnnde sunduu tebliinde ise, Refah Partisi kadn komisyonlar zerine yapt almadan kard baz sonular aktard. Komisyon yesi baz kadnlarla ayrntl grmeler yapan Arat, bu kadnlarn konumlarndaki mulaklklar ve elikileri ortaya koydu. Arata gre bu kadnlar birbirinden radikal biimde farkl iki sylemi ayn anda yayorlar. Militan aktivizmlerinin gerisinde kendini kantlamaya ynelik sekler bir itki var. Dar kmak, parti iin almak, kendilerini ifade etmenin bir yolu; bu, onlara g veriyor. Dier taraftan ise slm dininin, zellikle kocalara verdii rol balamnda, sylediklerine uyuyorlar. ocuklarnn itirazlarna ramen benim hakkm bu diyerek parti ileriyle urayor, ama bir taraftan da kocam akam 5e kadar almama izin veriyor diyerek slmn kocalarna verdii rol kabul ediyorlar. Yeim Aratn tebliini sunduu oturumdaki dier konumac Dilek Dolta, siyasal slmc drt kadn yazarn yaptlarndaki elikileri ortaya koydu. erife Katrc, Sevim Asmgil, Mecbure nal ve Cihan Aktan kitaplarndaki Asr- Saadet devri vurgusuna deinerek, ada feminist syleme gnderme yapan bu yazarlarn, esasnda zgrlk, eitliki ve uzlamac bir tavr sergilemediklerini gsterdi. lk gnk oturumda sz alan, Gendering Orientalism kitabn yazar Reina Lewis, drt Osmanl kadn yazarn Bat ve Dou kurgularn zmledi. Lady Mary Montagunun Trk Elilik Mektuplar zerine sunu yapan Teresa Heffernan, zellikle harem anlatsndan yola karak bu mektuplarda, oryantalizmi sorgulayan bir taraf olduunu iddia etti. Yeim Arat, panelin tartma ksmnda yerinde bir mdahalede bulunarak, bu mektuplarda ok daha sofistike bir oryantalizm yeraldn savundu. leden sonraki B oturumunda ilk konumac olan Mahan Dorusz, psikoterapistler arasnda kadn sorunlarna duyarl bir bak asnn marjinal kaldn savundu. Bu tr bir bak asna sahip olmak iin terapistin, kuramlar eletirel okumas, feminist literatrle organik bir iliki ierisinde olmas, hibir kuramn ya da kiinin deer bamsz olduunu dnmemesi, kadn ve erkei ayr ama eit iki cins olarak almas, dananyla onu pasifize eden hiyerarik bir iliki kurmamas, eitliki ve anti-otoriter olmas gerekiyor. Ayrca kadnn hayatndaki iddeti grnr klmak, kadnn ilevsel ifade kanallar bulmasn salamak, bireysel hikyeleri kadnlk durumunun resmi iinde deerlendirmek, kadna kolaylkla kiisel patolojik tehisler koymamak, organik psikiyatrinin salt medikal bakna eletirel yaklamak, kadnlk durumunun snfsal etkenlerle nasl etkiletiinin ve ataerkinin erkei de kstrdnn farknda olmak, kadn sorunlarna duyarl bir bak asnn paralar. Dorusz tebliinde son derece ilgin rnekler verdi, kadnlarn kendi sorunlarna ve terapiye yaklamlarndaki snfsal farkllklar vurgulad. Kendisine yneltilen sorular ise st snf akademisyen kadnlar arasnda bir alt snf, krsal kadn stereotipinin hkim olduunu gstermeleri asndan ilginti. Bu sorularn ardndaki aydnlatlmas ge-

264 rekli cahil halk varsaym ksr kadnlar ve hemirelik zerine yaplan sonraki iki teblide de mevcuttu. Bahriye eri, R. H. Karayn Srgn, R. N. Gntekinin Deirmen ve Kesime Nadirin Solan mit adl romanlarn inceledii almasnda ak ve cinsel istek ile aile yaam ve namus arasnda kalan elikili ifte syleme iaret etti. eriye gre 1923-38 aras romanlarnda, erdemleriyle yceltilen ve nesneletirilmeyen kadnlar varken, Atatrkn lmnden sonra yazlan romanlarda cinsel bir itahla baklmas meru kadnlar var. Sempozyumun ikinci gnnde sunulan tebliler genellikle kadnn edebiyatta ve dier sanatlarda temsiliyle ilgiliydi. Jale Parlann teblii, metin analizini tarihsel balamna oturtmas ve onu hikmeti kendinden menkul bir metod olmaktan karp kadnlarn deneyimini daha iyi anlamaya yarayan bir ara olarak kullanmas asndan, son derece nemli bir almayd. Parla, zellikle 1960 sonrasnda rn vermi kadn yazarlarn romanlarn okuyarak, bu anlatlarda yaamyksnn ve kimlii arama srecinin ne kadar merkez bir yerde durduunu, ancak birok romanda tamamlanm bir kimlie ulama aamasnn bulunmadn belirtti. Parlaya gre kadnlar bu deneyim srecini kaleme alrken, her zaman tarihsel balamn bilincinde bir slup kurmular ve romanlardaki kbus anlatmlarnda grlebilecei zere gemii ya da tarihi, srtlarnda tadklar, kendilerini boan ve en nemlisi seksalitelerini bastran bir sre olarak dile getirmilerdir. Seksaliteyi arayan bu kuaktaki kadn yazarlar bunu bastrm olan annelerinden ayrlr ve yazy bir direni arac olarak kullanrlar. Bu balamda Parlann almas, kadnlarn, namus ile modernleme arasndaki ikilemde skm Kemalist kadn tasavvuruna kar verdikleri tepkinin okunmas olarak da ele alnabilir. Parlann ardndan sz alan Demirciolu ise, oturum sonunda Kandiyotinin de iaret ettii gibi, tam da bu milliyeti ve ahlk tasavvur iinden konuan bir kadnn, Mfide Feritin yazlarn incelemesi asndan nemli bir karlatrma olana sunuyordu. Demirciolu, Mfide Feriti dneminin ve bu dnemdeki ideolojik ortamn temsilcilerinden biri olarak grmesine ramen temalar iindeki alt metinlerde (rnein ak konusunda) kadn sesini duyabilen incelikli bir okuma rnei sergiledi. Yney ise 1935 ylnda Trkiyede yaplm 12. Uluslararas Kadn Kongresinde kadnlarn bar sylemi ile 90l yllarda kan kadn dergilerindeki bar sylemini karlatrarak, her ikisinde de annelik kimliinin ne karldn, ancak Kongrede bu kimliin daha ok biyolojik balam iinde ele alndn tespit etti. Bu tebliin ardndan Keresteciolu, Kongreye daha yakndan eilen almasnda dnemin Trk basn ile Fransz basnn karlatrarak, iktidarn Kongreyi kendini merulatrmak zere bir ara olarak kullandn belirtti. Bylece erken Cumhuriyet yllarnda kadna ynelik reformlarn daha ok rejimin kendini merulatrmasna ynelik birer ara niteliinde kaldna dair saptamaya yeni bir rnekle katkda bulunmu oldu.

265 te yandan Fatmagl Berktay, Behice Boran ile ilgili almasnda bu gl ve nc kadnn hakkn teslim eden, ancak onu var eden dnemin cinsiyet krln eletirmekten ekinmeyen bir alma sundu. zellikle Behice Borann sosyolog kimliiyle yazd Toplumsal Yap Analizlerinde, daha 1945te, kadn meselesini grmeye olanak tanyan bir bak asn benimseyebilmesine karlk, siyas kimliinin ne kt Trkiyede Sosyalizmin Sorunlar adl kitabnda bir tek kez bile kadn kelimesini kullanmam olmasna ynelik tespit ilgin ve kafa acyd. Sempozyumda bir de film gsterimi gerekletirildi. Funda enol, Berrin Balay ve Ersan Ocakn birlikte hazrladklar bu film, Cumhuriyetin ilk yllarnda yaam Ankaral kadnlarla yaplan szl tarih grmelerinden oluuyordu. Videonun kadn almalarna sunduu olanaklar dnmemizi salayan bu filmde kadnlar, ocukluklarn, okul gnlerini, gen kzlklarn ve evliliklerini anlatyorlar. Berrin Balay, seilen her kadnn seilmeyeni dlamas ve sorularn insanlar ynlendirmesi noktalarnda szl tarihin; kamera, k ve mikrofonun insanlar rahatsz etmesi ve metin okumalarna ak olmas noktalarnda videonun handikaplarnn farknda olduklarn belirtti. Funda enol ise bu grmelerden Cumhuriyet Ankarasnda kz ocuklarn ve kadnlarn, aile ile devlet arasnda sktklar, greli zgrlklerini okulda yaadklar ve kendi hayatlarnn znesi olamadklar eklinde sonular kartlabileceini syledi. Bu rnek alma zerinden, szl tarih ve video tekniklerinin bir arada kullanlmasnn, sosyal bilimler alannda yeni alanlar aacan sylemek mmkn. Burada deinemediimiz daha pek ok tebli var. Sempozyuma gnderilen teblilerin okluu, farkl disiplinlerden kadnlarn, kadn meselesine duyarl hale geldiklerini gstermesi asndan anlaml. Ancak, kadnlar almann, feminist bir bilincin yeterli bir koulu olmadn belirtmeye gerek yoktur sanrz.

Kitap Tantm
Bir kuan otobiyografisi, talya 1968
ESRA ZYREK
memi bir ie kalkan Passerini, bu almasnda hem 68 hareketine katlm 30un zerinde kiiyle yapt rportajlar hem de kendi bireysel hikyesini kullanyor. Kitabn ift sayl blmlerinde yapt rportajlar incelerken, tek sayl blmlerde kendi bilinaltn konu ediyor. Kulland bu tarz sayesinde, daha nce yazd nl Popler Bellekte Faizm kitabnda tartt bireysel ve kamusal alanlardaki karmak ilikiyi baarl bir ekilde ortaya koyuyor. (Fascism in Popular Memory, Cambridge U. P ., 1987). Kitap, 68 kuana ait kiilerle yaplm rportajlara dayansa da, kitab geleneksel bir szl tarih almas olarak deerlendirmek zor. rnein bu kitabn benzer projelerin aksine, yazlmam, silinmi bir tarihi ortaya karmak gibi bir amac yok. Onun yerine yazar, 68 kuana ait bellein -1988de- kendi znelliini ve kimliini oluturmasndaki rolyle ilgileniyor. Yazar bu niyetini u szlerle aka ortaya koyuyor: Bellek, yaanm deneyimin canl tonlarn anlatr. Ancak, beni ilgilendiren ne anlatlarn canll ne de geree olan sadakatleri, bu iki zellik de bu hikyeleri 1945 sonras talyann sosyal tarihini incelemek iin iyi bir ikinci derece kaynak yapard. Onun yerine, beni eken, bellein kendi tarihini yaratmadaki srarcl, bu sosyal tarihten belki daha byk, belki de daha kk bir ey (s. 23). Sosyal tarihten, daha m byk daha m kk olduuna benim karar veremeyeceim, ancak daha karmak olduunu bildiim bu almasn yaparken Passerini kendi bilincinin olduu kadar bilinalt belleinin de tm derinliklerini cesaretle aratrmaktan ve ortaya koymaktan kanmyor; ryalarndan, arzularndan, erkeklerle ve psikanalistiyle olan likilerinden sz ediyor. Okur, kitabn en banda yazarn an defterinden alnm, bir aratrmacnn depresif ruh halini yanstan paralarla karlatnda ilk nce bunlardan ne
TOPLUM VE BLM 84, BAHAR 2000

LUISA PASSERINI

AUTOBIOGRAPHY OF A GENERATION ITALY, 1968


WESLEYAN UNIVERSITY PRESS 1996, ilk bask GIUNTI GRUPPO EDITORIALE 1988.

rkiye, 1998de zerinden 30 yl getikten sonra evrilen Leoparn Kuyruu ve Hoakal Yarn filmleriyle 68 kua zerine yeniden dnd. talyada 68 hareketi Trkiyedekinden ok daha kapsaml bir ekilde 1988 ylnda deerlendirilmiti. Luisa Passerininin bu tarihte yazd Bir Kuan Otobiyografisi: talya, 1968 bu deerlendirme iinde en ok ilgi eken kitap oldu. Szl tarih almalarnn gittike daha ok ilgi toplad Amerikada ise bu kitap 1996 ylnda ngilizceye evrilerek yaymland. Bu almay bir szl tarih almas olduu kadar, ayn zamanda bir an defteri, bir sosyal tarih almas ve bir roman olarak grmek mmkn. 68 ruhunun bakaldran yapsna uygun olarak hibir yaz geleneine uymadan serbest bir stilde yazlm olan bu kitap, isyanlarnn zerinden 20 yl geen 68 kuann, hatralaryla, psikolojik durumlaryla iinde bulunduklar durumun sosyolojik ve psikolojik alardan resmini iziyor. Bu anlamda Bir Kuan Otobiyografisi 1968e olduu kadar, 1988e de ait tarihi bir dokman. Kendi tanmyla kolektif otobiyografi yazmak gibi zor ve daha nce pek denen-

267 anlam karacan anlayamyor. Ancak yazar amacn ve projesini ortaya koyduka, bunun narsist bir kendine dn olmaktan te, kendini kiisel ve politik alanlar dntrmeye adam bir kua anlamak iin ok iyi bir yol olduu ortaya kyor. Kendi hikyesiyle bakalarnn hikyelerini neden bir arada okuduunu Passerini kitabn sonunda aka sylyor: Eer 68 kuann hikyelerini dinlememi olsaydm, kendi hakkmda yazamazdm; bu hikyeler kendiminkini besledi, onun ayaa kalkp konuabilmesini salad. Ayn zamanda kendi tarihimle analiz ve hatrlama yoluyla ikili olarak yzlemeseydim, bu (dinlediim) hikyelere katlanamazdm, onlar ya ok dolu ya da ok bo bulurdum (s. 124). Passerini, 68 kuayla yapt rportajlar blme ayrm. Yetim Olmay stemek adl blmde, konutuu kiilerin anlatlarna kendi analizinin nda psikanalitik bir tavrla yaklayor. Kitabn temel teorik argmanlarndan biri olan sosyal ve bireysel alanlar arasndaki diyalektik iliki en baarl olarak bu blmde gsteriliyor. Yazar, 68 kuann hem kinci Dnya Savandan sonra 20 yl talyay yneten faist rejimin ataerkil otoritesine hem de kendi biyolojik babalarnn otoritesine kar isyan ettiklerini anlatyor. Zira, anne babalaryla ilikileri hakknda soru sorulan eski eylemciler annelerinden fazla sz etmezken, babalaryla girdikleri gerilimli ilikiden uzun uzun sz ediyorlar. Hatta konutuu kiilerden biri, niversitede renci eylemleri srasnda en sevdii slogann yetim olmak istiyoruz olduunu sylyor; renciler hem babalarnn hem de devletin lmesini istiyorlar. Bir 1968 adl blmde yazar, 68de zellikle niversitede yaplan eylemler, protesto ve igallerde rencilerin istekleri ve bunlarn niversite tarafndan nasl karlandndan sz ediyor. Bireyselleme Yollar ise, hareketin yavalad, kiilik deitirdii ve ayn zamanda adnn konduu 1970lerde 68 kuann kollektif hayat biiminden uzaklaarak kendilerine nasl yeni bireysel yollar bulduklar hakknda. Yazara gre, bu yllarda 68liler bakaldr srasnda edindikleri yaz yazma, organize etme, eviri yapma gibi becerilerini kullanarak 1970lerde i dnyasnda kendilerine yer bulsalar da, bu yllar yenilmilik duygusuyla dolu olarak yaadlar. Yazarn kendisi de hareket srasnda iilerin hikyelerini yazp datrken rendikleri sayesinde bugn dnyann nde gelen szl tarihilerinden biri olmay ve imdi talyada prestijli Avrupa niversitesinde i bulmay baarmtr. Ancak, dier 68liler gibi dnyaca mehur bir akademisyen olduu 1988 senesinde bile bu durumuyla rahata baa kamamaktadr. Dnyay deitirme ideali iin yllarca aba harcadktan sonra, konforlu ve yerleik bir dzende yaamak psikolojik gerilim yaratmaktadr. Bir Kuan Otobiyografisinin en ilgi ekici taraf birey ve toplum aras ilikinin karmakln baaryla gstermesi deil. Kitabn asl baars gelenekleri zorlayarak kendine zg bir metodoloji ve yazn biimi ortaya karmas. Kitap bu anlamda tm sosyal bilim yazarlarn geleneksel aratrma ve yazma kalplarnn dna kmaya, aratrma metodu ve yaz tarznn ierikle serbest bir ilikiye girmesine izin vererek yaratc projeler ortaya koymaya davet ediyor. Kitabn Trkiye zerine yazanlar dnmeye davet ettii bir dier konu da, Trkiyede e zamanl olarak yaanan 68 hareketinin 30 yl sonra hem bireysel hem sosyal hafzay nasl ekillendirdii. Passerininin grt talyan 68lilerden biri ajitasyon yapmak iin gittii Fraknkfurttaki Opel fabrikasnda Trkiyeden gelen eylemciler hakknda ilgin gzlemlerde bu-

268 lunuyor ve feminizm etkisiyle spontan bir yaklam gelitiren Almanlar ve snf analizine bal kaldklar iin dogmatik olduklar sylenen talyanlarn yannda, Yunanl ve Trk eylemcilerin ok sk bir MarksistLeninist yaklamlar olduunu iddia ediyor. Trkiyedeki 68 kuaunn bu evrensel hareket iindeki konumlar ve bu hareketin bugnk kimlikleri oluturmadaki rol szl tarihiler ve 68liler tarafndan incelenmeyi bekliyor. yenisini koymak ve yenisini kurmak adna, elde ne varsa hrpalamak iin bulunmaz bir frsat olarak deerlendirmek istemeleri de kanlmaz grnyor. Aydnlanmann ve onun byk projesi olan modernizmin bir rn olan rasyonel bir karar verme ya da teknik bir problem zme sreci olarak meknsal planlama da u son yirmibe yl ierisinde kendisini bu ataktan koruyamad. Sosyal bilimler ierisinde, belki de, en fazla hrpalanan messese planlama oldu. Altn anda, devletin piyasaya bir mdahale arac olan planlama, devletin ufalanmas ile birlikte, nce ayann altndaki halnn ekilip alnmas neticesinde kamu yarar ilkesine yabanc kald, ve sonra da, doal olarak, projeler halinde bu kere bizzat kendisi ufaland. Elbette, her disiplin byle bir kriz durumunda kendisini sorgulama frsatn da bulabiliyor. Nitekim, planlama ile itigal edenler de kendi z-disiplinlerine yeniden bakmaya yneldiler. Althusser, bir bilimin krize maruz kalmas halinde, o bilim alannda duranlarn genellikle farkl tepkide bulunduklarn syler. Birinci tepki, bilimsel alan terk etmeden ve krizi bilimin deil de alann, en nihayet, almas gereken bir problemi olduunu kabul ederek karanlkta ilerlemektir. kinci tepki, btn inanlarn yitirerek, dolaysyla alan terk ederek ve krizi dardan kullanarak felsefe imalatna kalkmaktr. nc tepki ise, belki yine felsefe yapmaktr, ama bilime olan inanc yitirmeden, alan btnyle terk etmeden, ve en nemlisi, pratiin gcne bavuran bir eletirellik ile birlikte bilimsel bir bilim felsefesi imal etmeye koyulmaktr. Cornell niversitesi ehir ve Blge Planlama Blm retim yesi olan Forester, daha ziyade bize Althusserin tanmlad nc tepkiyi artran son yazlarn biraraya getirdii bu kitabnda drt blm rgtlemi. Blmlerin temel iddialarna gemeden nce, Forestern, btn yazla-

Katlmc planlama srecini tevik eden mzakereci pratisyen


SEZA GKSU

JOHN FORESTER

THE DELIBERATIVE PRACTITIONER: ENCOURAGING PARTICIPATORY PLANNING PROCESSES


THE MIT PRESS, CAMBRIDGE 1999, 305 SAYFA.

irminci yzyln son eyreini, esas olarak kapitalizminkiyle birlikte, ou olgunun ya da oluumun krizlerinin younlat bir dnem olarak tarif etmeye kalksak, herhalde fazla abartmam oluruz. Neredeyse btn krizlerin st ste binerek adeta bir kriz yuma haline gelen bu dnemde hemen her olgunun ya da oluumun nne bir post n-ekinin taklmas da bir tesadf olmasa gerek diye dnyorum. Belki de, artk hibir eyin eskisi gibi olamayacan dnenlerin, byle bir frtna dneminin yaratt ortam, yerine

269 rn adeta ortak blenini oluturan ve Giri blmnde son derece net bir biimde aklad pozisyonuna ya da duru tarzna ait birka notu aktarmalym. Daha Giri blmnn alt-bal okunur okunmaz Forestern ald pozisyon hakknda iyi kt bir fikir sahibi olunuyor; atmalarla dolu bir dnyada kamusal mzakereleri besleyerek planlama pratiini yenilemek. Burada iki temel kabul var: planlama pratiinin yenilenmesi ve bu yaplrken de, planlama faaliyetinin planlama brosundan alnp kamusal mzakere zeminine tanmas gerektii. Zaten, Forestern nceki btn almalarnda da, planlamadan sz ederken, ona planlama pratii demesinin, dolaysyla planlamay teknik bir problem zme eylemi olarak grmek yerine onu Habermasgil bir terimle besleyerek iletiimsel bir eylem olarak grmesinin temel nedeni de bu. Forestera gre, planlama, gelecekteki eylemin bir klavuzu olduuna gre, dierleriyle birlikte yapldnda uyank bir mzakere pratii talep edecektir. Byle bir pratiin, ayn zamanda, planclarn dierlerinden renecekleri ok eyleri olmas, ve bu yolla da, toplumun yeni renme kanallarn amas ya da srekli olarak ak tutmas anlamnda iki nemli yarar vardr. Dolaysyla, planlama pratii, daha geni bir demokratik ynetiim, katlm ve pratik karar verme dnyasnn stne alan bir cumba olarak grlmelidir. Planclar ise, haliyle, bu cumbada oturan kpr kurucudurlar, mzakerecidirler, ve ayn zamanda arabulucudurlar. Forestern kitabnn birinci blmnn temel iddias, mzakereci pratiin pragmatizm ile vizyonu uzlatrabildii ynndedir. zellikle pratiin iinde yer alanlar dinlemenin ve onlardan renmenin, sadece onlarn kendileri dndaki dnyay nasl algladklar zerine bilgi sahibi olmay salad ileri srlemez. Belki daha da nemlisi, ayn zamanda, plancya iitmeyi, politik reflekste bulunmay, ve pratik yarglara varmay retmektir. Forestern bu blme koyduu iki yaz da, dinleme ve pratik yarglara varma ekseni zerinde oluturulmu. Evet, kulaklarmz sesleri duyuyor. Kayt cihaz syleneni kaydediyor. ocuklar kelimeleri tanmlayabilir. Fakat, planclar ve politika zmleyicileri olarak bizim daha yaygn bir biimde karlatmz bu meydan okuma, bundan daha fazla bir eyleri yapmak anlamna geliyor: duyduumuz pratik ykleri dikkatlice dinlemek ve kimin neye, niin, ve nasl, hangi pozisyonda giritiini, ve gerekte neyin dert edilmesi gerektiini, neyin yararl olduunu anlamak. Bu meydan okuma sadece kelimeler hakknda deil, fakat ayn zamanda, devam etmeye ynelik kabiliyetlerimiz, gerek frsatlarmz ve eylemlerimiz, kendi pratiimiz, gerekten neler yapabileceimiz, ve imdi ne yapmamz gerektii hakknda olabilir. kinci blm, uzlamann ve karlkl tanmann mzakereci frsatlar yaratt iddias ile temellendirilmi. Yine, bizzat pratiin iinde planlama ediminde bulunanlardan edinilen, onlar dinleyerek varlan sonular araclyla pratik yarglara varlyor. Burada iki nemli yarg zerinde durmak istiyorum. Bunlardan birincisi, planclarn meknsal analizlerinin toplumda taraflar arasnda sren mzakere ve katlm srelerine son derece nemli bilgiler aktarddr. Dier bir deyile, planlama, planlama ofisini terk ederek toplumun mzakere zeminine indiinde, artk, topluma bilgi veren ve ayn zamanda toplumdan bilgi alan bir iletiimsel eylem haline geliyor. kincisi ise, planclarn her trl meknsal meseleyi dierleri ile tartma ve mzakere etme srelerinde, dierini diplomatik tanmann, yani dierini ciddiye almann neminin ok daha net bir biimde ortaya ktdr. Mzakere etme zanaatnn nasl zengin politika ve tasarm seeneklerini

270 mmkn kldn bu yazlardan reniyoruz. nc blmn yazlar, mzakereci pratiin kamusal fayday yaratt iddias ekseninde kmeleniyor. Burada, bu kere bizzat planclarn kendi yklerini dinleyen ve onlardan duyduklarn yorumlayan Forester, karlkl tanmay glendiren gven ilikilerinin kurulamad bir ortamda, planlamann derhal nasl da onlara kar biz gibi fevri refleksin belirledii kanala ekilerek dejenere olduunu belirtiyor. Bu blmn zerinde odakland bir dier mesele ise, kamusal ya da evresel atma zen srelerde arabulucunun ynlendirdii mzakereler, ve eylemci arabulucunun pratikleri araclyla birlikte eyleme ya da ibirlii iinde olma gibi bir katlmc srece ok daha kolay geilebildiidir. Forestern kitabnn son blm, katlmc planlamann kamusal atmalar dntrebildii iddias zerine younlayor. Bu blmn iki nemli mesaj var. Birincisi, planclar, srekli olarak kaybetseler bile, hatta gemileri travmatik yklerle dolu olsa bile, kamusal mzakere iin dierlerini tanmak zorundalar. Yazlardan birisi, tam da byle bir zedeleyici ykye ait. kinci mesaj ise, srekli olarak kamusal idarelerin ya da zel firmalarn srekli ve giderek daha yaygn hale gelen basklarnn ve taleplerinin, gerekte, planlama pratii ahlkn gelitirdii ve bunu yaamn dzenli bir paras haline getirdiidir. Dier bir ifadeyle, Forester, dinledii yklerden sonra, planlama pratiinin doru ahlknn tam da mzakereci pratisyenin gndelik hayatnda olgunlatn belirtiyor. Her metnin bir durutan yazldn ok iyi bilen Forester, kendi kitabnn da hangi durutan okunmas gerektiini, planlama pratii ve politika analizinin temel kavramlarna hangi anlamlar yklediini anlatarak belirtiyor. Hereyden evvel, Forester, bazlarnn yapt gibi planlamann psikolojik yzne deil, planclarn ok daha sosyal ve politik etkileimlerine younlayor. Kimileri anlama odaklanrken, Forester, mzakere edilmi, ya da hatta stratejik, anlam retimine odaklanyor. Yaplandran ve snrlar koyan g, Foresterda ilikiyi, herhangi bir pozisyona ya da iyelie sabitlemeksizin politik olarak kaydrabilen bir ey. Ahlk, bir kurallar ya da kodlar sistemi deil, deerin/faydann tannmasn ve paylamn sarmaktadr. Yani, izlenmesi gereken standartlar deildir, fakat daha ziyade, iyi ya da kt bir biimde yaplm ve her zaman potansiyel olarak standartlar, sonular ve eylemin kalitesi vastasyla hesaplanabilen bir pragmatik eylemdir. Planlama teorisi, kimilerine gre, entelektel tarih hakknda bir ey, ya da kimilerine gre, karar verme hakknda bir ey olarak alnrken, Forester, planlama teorisini, insanlarn, yaadklar kentler, bizzat kendileri, iyi ya da kt eylem olaslklar hakkndaki kavraylarn ekillendiren mzakereci eylem olarak planlamay deerlendirmek zere alyor. Katlm da Foresterda, avukatlk ya da yasal haklar meselesinden bir miktar farkl duruyor. Ona gre katlm, mzakereci renme ve katlmc eylem aratrmas iin, dntrc olsa bile, reel siyasi frsatlar sunmann bir yolu. Bizim iin tehlikeli kavramlardan birisi olan aklclk iin, Forester, zihinsel bir karar verme sreci olmaktan ziyade, kantlar dzene sokan ve gerekeler ileri sren bir etkileimli ve tartmac-iletiimli bir sre tanm yapyor. Dahas, aklclk, ilkesel olarak, darda braklm ve konu ile dorudan ilgili bilgiyi en aza indiren bir sretir. oklar pragmatizmi tecrbe yoluyla renmeye balar, oysa Forester, bunu dorudan ahlka balyor. Mzakereci, uzlama kurucu sreler, genellikle, greli olarak ideolojiden, g dengesizliinden ve yapsal politikekonomik glerden bamszm gibi g-

271 rlr. Forestera gre, mzakereci sreler, mevcut politik aamalar zerinde yaratlan emniyetsiz ve krlgan baarlardr. Arabuluculu tartmalar ve uzlama kurucu sreler, zel grevli gruplarla, komitelerle, alma ekipleriyle, resm ya da gayri resm danma kurullaryla almak zorunda olan planclarn sregiden grevlerine dorudan baldr, yoksa asla yle yalnz bana duran bir prosedr deildir. Forestern kitab, batan sona, pratik ile teori, pratisyenlerin sezgisel ele allar ile teorisyenlerin dikkatli yorumlar arasnda gerekleebilecek bir diyaloun olumas iin aba sarfediyor. Bunun iin de, gayet ak olarak, dokmanlarn gcne deil, planlama ile itigal eden profesyonellerin, kamu grevlilerinin, st dzey brokratlarn, ve hatta rencilerin pratik tecrbelerine, anlarna, yklerine kulak veriyor. Onlarn birbirleriyle olan temasna bakyor ve buradan pratik yarglara varyor. nsanlarn birbirleriyle nasl iletiim kurmalar gerektii konusunda, ideal konuma durumlarnn ve edimlerinin koullarnn ancak mzakereci bir pratik ierisinde geliebileceinin altn iziyor. Daha da nemlisi, plancy gelecekte ne olmas gerektiini syleyen deil, gelecekte ne olmas gerektiinin mzakere edilecei ortam hazrlayan bir arabulucu-tartmac olarak gryor. Bu anlamda bakarsak eer, Forestern kitabnn, planlama konusunda yerleik anlay epeyce sarsacan, ve hep arzu edilen ama bir trl oluturulamayan bir demokrasi projesi olarak planlama anlayna belki bir pasaj verebilecei sylenebilir. Umalm ki, Forestern kitab, konuamayan, atmalarla yarlan, ve tartmay da nasl yapmas gerektiini bilmeyen Trkiye toplumu iin bu konuda yeni aratrmalar yapmay tahrik etsin.

You might also like