You are on page 1of 374

AGATHA'NIN ANAHTARI Pera Palas'n pastanesinde oturmu hsan' bekliyorum.

Gzlerim, pastanenin kartonpiyerlerle sslenmi tavanlarnda, eski avizelerinde, naksl aynalarnda rkek rkek gezinirken, niversiteden mezun olduumuzdan beri hsan'la grsmediimizi anmsyorum. Telefondaki sesini bile glkle tamdm. O beni gazetelerden izliyormus, son romanm da okumus. "Nereden kt bu polisiye sevdas?" diye sormustu. "Bilmem, kt iste," demistim, anlamszca glmseyerek. "yi olmus. Ben de seni bunun iin aryorum." Neden sz ettiini anlamamstm. "Agatha Christie'nin Trkiye'ye gelip kaldn bilirsin," diye aklamst. "Pera Palas'ta kald odada bulunan anahtar..." "Sylenti," diye, dudak bkmstm. "Bende bu sylentilerin gerekliini kantlayacak

bilgiler var, desem." Baska biri olsa dalga geiyor, derdim ama hsan, insann cann skacak kadar ciddi biriydi. Yine de inanmakta acele etmeyerek, "Ne o," demistim, alayc bir sesle, "sen de mi polisiye yazmaya karar verdin?" "nanmas g, ama sylediim doru. Yarn leden sonra Pera Palas'n pastanesinde bulusalm. Olanlar anlataym sana." "Tamam," diyerek nerisini kabul etmistim. Arkadasm grmek hosuma gidecekti. Simdi, bu tarihi otelde hsan' beklerken, sylediklerini dsnyor, ama hibir sonuca yaramyordum. Duvardaki antika saatin gonguyla dsncelerim dald. Ayn anda kapdan girmekte olan hsan'n bana glmsediini grdm. Ksa

bir sohbetten sonra aylarmz yudumlarken, "Sylediklerim saka deildi," dedi hsan. "Sahiden de Agatha Christie'nin Trkiye'de geirdii gnlere iliskin bilgiler var elimde." "Nasl bilgiler?" diye sordum, inanmam gzlerle arkadasm szerek. "Gnlk," dedi, kendinden emin bir tavrla, "Kmuran Daym'n gnl." "Kmuran Dayn m?" "Hatrlarsn canm. Yazlar takldmz Bykada'daki kskn sahibi." "Hani, Robert Kolej'deki apknlklarm anlatan dayn," diye mrldandm. "Sporcuydu yanlmyorsam." "Eski milli yzc," diye aklad hsan. "Ayn zamanda polisiye roman hastas..." "Polisiye roman merakls olduunu bilmiyordum," dedim. "Benim kitaplardan birini yollayaym o zaman." "Yollayamazsn," dedi, buruk bir glmsemeyle, "geen ay

ld." "Basn sa olsun, zldm," dedim ama aklm gnlklerdeydi. "Biz de ok zldk," dedi hsan, gzleri dalarak. "Onu ok severdim. Son yllarda pek kendinde deildi. Neyse... Kmuran Daym'n ocuu yoktu. Mal mlk bana kald. Geenlerde adadaki kske gittim. Ortal toplarken, alsma odasndaki elik kasay atm. Kasadaki tapu gibi evraklarn arasndan be kaln defter kt. Gz atnca, bunlarn ingilizce olarak kaleme alnm gnlkler olduunu anladm. Sasrmstm, daymn gnlk tuttuunu bilmiyordum. elik kasann iinde bir de gizli blme saptadm ama anahtarn hibir yerde bulamadm. Bir uzman getirip baktrdm, bu kasann zel olarak yaptrld, amak iin

anahtarn bulmam gerektiini syledi. Ben de, belki gnlkte, bununla ilgili bir seyler vardr diye, daymn yazdklarn okumaya basladm. Daym, 1920'den beri ne yaptysa hepsini yazms." Bir yandan hsan'n szlerinin nereye varacan merak ederken, bir yandan da Christie'nin hangi tarihte Trkiye'ye geldiini dsnyordum. Tam karamyordum ama 1920'lerin yarsndan sonra olmalyd. lk kocas Archibald Christie'nin, onu aldatmasndan sonra kimseye haber vermeden ngiltere'yi terk ederek, stanbul'a atmst kendini. Sanki dsndmden haberliymi gibi, hsan sz 1920'lere getirdi. "Gnlkte bizi ilgilendiren konu, 1926 ylnda baslyor. Daym o sralar kendisinden on be ya byk Mualla Hanm ile

evliymis. Babasnn mali durumu bozulan daym, para iin yapm bu evlilii. Ama hastalk derecesinde gen erkeklere dskn olan Mualla Hanm, daymla da yetinmek niyetinde deilmis. Evliliklerinin ikinci ylndan sonra kendine gen bir sevgili bulmus. Daym ektii aclar, kskanlklar olduu gibi aktarm gnlne." "Bosanmay dsnmemi mi?" diye soruyorum. "Karsndan kurtulmay planlyormu ama bunun iin bosanmaktan farkl bir yntem varm kafasnda. ste tam o gnlerde karslasmslar Agatha Christie ile. O yl Cumhuriyet Balosu iin Pera Palas'a geldiklerinde, asansre binmekte olan Agatha Christie'yi gren

daym, gzlerine inanamams, yaklasm yanna. 'Siz Agatha Christie deil misiniz?' diye sormus. nl yazar kaamak yantlar vererek, kurtulmak istemis, ama bizimki brakmam pesini. Bir hayran olduunu, o gne kadar yazd btn romanlar okuduunu sylemis, ingiltere'de daha o yl baslan 'Roger

Ackroyd Cinayeti'ni bile okuduunu syleyince, Agatha yumusams. Bundan cesaret alan daym, onu Bykada'daki kske davet etmis. Arbasl bir insan olan Agatha Christie, stelik o sralar yreinde ihanet yaras da tasrken, bu yakskl Trk'n iltifatlarna pek aldrmams. Ama daym ylmams. Her gn iek yollams, telefon etmis; sonunda kadncaz pes ettiinden midir, yoksa tek basna yasamaktan skldndan mdr bilinmez, daveti kabul etmis. Ama kalabalklardan hoslanmad iin, davette fazla insan olmamasn tercih ettiini, kibarca belirtmis. Daymn canna minnet, elinden gelse karsn da atlatp Agatha'yla ba basa kalmaya

alsacak. Ama Mualla Hanm, daymla ayn grste deilmis; bu ingiliz yazarn evlerine geldiini herkesin bilmesini istiyormus. Daymn itirazlarna aldrmadan, sosyetenin nemli kisilerini de arm davete. Davet gn Agatha'nn etrafn saran hayran kitlesinden frsat bulup bir trl konusamam daym onunla. Ama yazarmz gece yarsndan nce, izin isteyip kalknca arad frsat yakalams. Kadnn itirazlarna aldrmadan oteline kadar refakat etmis. Vapurda evlilik zerine konusurken bulmuslar kendilerini. Agatha zel yasamndan hi sz etmemesine karsn daym onun iliskisinin de iyi olmadn sezinlemis. Belki alr diye, kendi evliliinin yrmediini anlatms. Yazar

da, zr dileyerek bunun dsardan da grldn sylemis. 'Yaknda ondan kurtulacam,' diye mrldanm daym, gizleyemedii bir kinle. 'Bosanacak msnz?' diye sormus, yazar. 'Bir sylesinizi okumustum,' diyerek konuyu deistirmeye alsm daym. 'Kusursuz cinayet yoktur, diyordunuz.' Agatha glmseyerek aklams. 'Evet yle dsnyorum. Tasarlanm cinayet iyi bir organizasyonu gerektirir. Zamann, meknn, cinayet aletinin doru seilmesi, ortalkta kant braklmamas ya da sahte kantlarn braklmas gibi zek gerektiren davranslarn yannda, birini ldrebilecek kadar soukkanl bir cesarete veya vahsilie sahip olmaldr insan. Konusurken, yazarken basit olgularm gibi grnen bu gereklilikler cinayet annda yerine getirilmesi olduka

zor eylemler haline gelebilir. Hele bir de cinayet annda srprizlerin ortaya ktn dsnrsek... Evet, evet, bundan eminim, bence kusursuz cinayet yoktur.' Agatha'nn ilk kez byle coskuyla konustuunu fark eden daym, belki de yazarla yakalad bu yaknl yitirmemek iin, 'Bu konuda size katlmyorum,' demis. 'Kisi yeterince soukkanl, cesur, akllysa, isledii cinayet de vicdannda yara amayacak kadar hakl bir nedene dayanyorsa kusursuz bir cinayet islenebilir.' 'ok zor,' demi Agatha, 'ben byle bir cinayet duymadm.' 'Duymam olabilirsiniz ama eminim rnekleri vardr,' diye diretmi daym. 'Yine

de denemenizi nermem,' demi Agatha. 'Bence bosanmak cinayetten daha kolay bir yoldur.' Yalnzca bir saat kadar ba basa konusmu olmalarna karsn, bu ksa birliktelik bile, daymn, zaten ilgi duyduu yazara srlsklam sk olmasna yetmis. Ne yazk ki Agatha ayn duygular tasmyormus. Daymn ertesi gn, Boaz'da gezi teklifini nazik ama souk bir tavrla reddetmis. 'Yasammn en mutsuz gnlerinden biriydi,' diye yazm daym gnlne. Agatha'nn davetini reddetmesinden sonra bir de Mualla Hanm'la kavga etmis. fkeyle km evden. Heybeliada'da oturan ocukluk arkadas Rauf'un yanna

gitmis. Todori'nin meyhanesinde kfelik olana kadar imisler. O gece Rauf'un yalsnda kalms. Ertesi sabah uyandnda byk bir srpriz bekliyormu onu. Kskten gelen telefon karsnn bahede l bulunduunu bildiriyormus. Bulduu ilk tekneyle Bykada'ya gitmis. Kskn kapsnda polisler karslamslar onu. Hemen sorguya almslar. Daym itiraz edecek olmus, polisler, yan komsu shak'n dn gece bahede birini grdn sylemisler. Karn seni aldatyormus, daha bir gn nce kavga etmissiniz, gibi szlerle skstrmaya baslamslar. Daym o gece Rauf'la birlikte olduunu syleyerek, kendini syrmaya alsrken, hkmet tabibi, Mualla Hanm'n lm nedeninin soka bal kalp krizi olduunu aklams. Bylece sorusturma

durdurulmus. O gn, Mualla Hanm n servetinin tek varisi olarak, karsna kars son grevlerini yerine getirirken Agatha Christie'yi aramay da unutmams." Szn burasnda hsan'n ara vererek, anlaml gzlerle bana baktn fark ettim. Sanki daysnn yllar nce yapt bu tuhaf davransa, benim bir aklama getirmemi bekliyordu. "Belki Agatha cenazeye gelir de, onu bir daha grrm, diye dsnm olabilir," diye, aklma ilk gelen olasl syledim. "Daym da byle yazm gnle," diye aklad hsan. '"Bu tr yldrm asklarnda insan deliye dnyor. Hele bir de reddedilince, her frsatt kullanarak, bu karsnn lm

bile olsa sevgilisine ulasmaya alsyor. Ne yazk ki ben de bu alakl yaptm,' diyor daym." "Peki Agatha Christie, nasl karslam bunu?" diye soruyorum merakla. "zldn belirtmis, her zamanki gibi mesafeli bir tavrla. Ama cenaze kalktktan bir gn sonra ksk arams, taziyeye gelmek istediini sylemis. Hl mesafeli tavrn srdrmeye alsyormus, ama sesindeki heyecan, onulmaz bir merak duygusuyla kvrandn ele veriyormus. Zaten ertesi gn de damlam kske. lk gelisindeki gibi onu iskelede karslam daym. Karsnn lmnn zerinden henz birka gn gemi olmasna karsn, isi gc brakp onunla ilgilenmis. Agatha ise ustaca

sorularla olay desmeye alsms.

Polislere ne sylediyse, ona da ayn seyleri aktarms, daym. Ald yantlar, kadnn bakslarndaki kusku bulutlarm datmams. Beni asl hayrete dsren daymn tavr," diyerek yine gzlerini yzme dikti hsan: "nanabiliyor musun, seni, karn ldrmekle suluyorlar buna kzmyor, hatta tuhaftr sanki bu cinayeti islediini ima etmeye alsyorsun." "Nasl yani, dayn karsn ldrdn m sylemi Agatha'ya?" "Sylememi ama sanki hissettirmis." Kafamda bir sn yanp sndn hissediyorum. "Kusursuz cinayet," diye mrldanyorum. "ste Agatha da bundan kuskulanms. O geceki tartsmadan sonra daymn hem sevmedii karsndan kurtulmak, hem de kusursuz cinayet islenebileceini kantlamak iin

Mualla Hanm' ldrdn dsnms. Hatta kendi basna Heybeliada'ya giderek sorusturma yrtmeye bile baslams. Daymn o gece evinde kald Rauf'la, komsu shak'la konusmus. lgintir bu arada daym ile kadn yazar arasndaki arkadaslk ilerlemis. Ve sk dur, Agatha otelden ayrlp bir sre kskte yasams. O tarihlerde gnln sayfalar bos! Anlaslan daym Agatha ile o kadar mesgulm ki ok sevdii gnln bile ihmal etmis. Yeniden yazmaya basladnda, Agatha'nn ngiltere'ye dndn anlyoruz." "ster misin, gerekten de Mualla Hanm' dayn ldrm olsun," diye kesiyorum hsan'n szn. "Agatha da zeksn kullanp

olay kantlams, ama dayn sevmeye baslad iin bu gerei saklams..." "nce ben de byle dsndm," dedi hsan, szm bitirmeme izin vermeyerek. "Ama vazgetim. nk Agatha daha sonraki yllarda Trkiye'ye gelmeyi srdrms. Gelince de mutlaka dayma uruyormus. Daym gnlnde yazarn, karsnn lmyle ilgili yeni sorular sorduunu yazyor. Bu da gsteriyor. ki Agatha nn kuskusu sryor." "Haklsn," dedim, dalgn bir ifadeyle. "Peki, ne zamana kadar srm bu stanbul ziyaretleri?" "Sir Max Mallowan ile evleninceye kadar," diye aklad hsan. "Daym, bunu rendiinde ok zlms." "Gnlkte, Agatha ile iliskilerinden bahsetmiyor mu dayn?" "Aslnda o da ilgin. Agatha nn ilk geldii yl, olanlar tm itenliiyle

kaleme dken daym, daha sonra bu konuda inanlmaz bir ketumluk gsteriyor. Sadece birlikte yemek yedikleri, gezdikleri yerleri yazyor. Bir de su kusursuz cinayet konusunda sohbet ettiklerini belirtiyor. Ne kendi duygularndan, ne de Agatha'nnkilerden hi bahsetmiyor." "Peki evlendikten sonra bir daha stanbul'a gelmemi mi Agatha?" "Bir yl sonra yine gelmis. Sanrm bir veda ziyareti. Kskte vedalasmslar. Vedalasrken, Agatha'ya bir anahtar verdiini yazm daym. Cinayet tartsmalarn sona erdirecek aklamann, anahtarn aaca gizli blmedeki mektupta yazl olduunu sylemis. Ama kendisi lmeden o mektubu amayacana dair yazardan sz alms." Paralar bir

anda btnleniyor, heyecanma engel olamadan soruyorum, "Ne yani, Agatha'nn kald odada bulunan su anahtar gerek miymis?" "Seninle grsme nedenim de bu," diyor hsan. "Eer otelde byle bir anahtar varsa, bu daymn verdii anahtar olabilir. Anahtar alp mektubu okuyabiliriz." "Tamam da," diyorum, sasknlkla hsan'n yzne bakarak, "bunu ben olmadan da yapabilirdin, neden beni ardn?" hsan'n dudaklarn mahcup bir glmseme sslyor, "Aslna bakarsan, otel yneticileriyle grstm," diyor. "Anahtar vermekten yana deiller. Ben de bunun zerine onlara senden bahsettim. Zaten tanyorlarms. lk kitabnn basn toplants bu otelde, Agatha

Christie Salonu'nda yaplms. Senin de isin iinde olduunu, iinde anahtar olaynn da getii, otellerini konu alan bir yk yazabileceini syledim Bunun zerine tavrlar deisti." Bunlar anlatrken yzm inceliyor. Sesimi karmadm grnce zr dilercesine krk dkk bir sesle devam ediyor. "Biliyorum nce sana sormam lazmd. Ama adamlar vermeyiz deyince..." "yi yapmssn," diyorum, dosta eline vurarak. "Bana bunlar anlattn iin ayrca tesekkr de borluyum sana. Hadi gidip konusalm su adamlarla." Otel Mdr scak bir tavrla karslyor bizi. Durumu yeniden anlatyoruz. Sorular soruyor, hsan ayrntlaryla yantlyor. Ben de, eer

olay dsndmz gibiyse otelleri iin iyi bir tantm olacan anlatyorum. Adam uzatmyor, anahtar en ge yarn sabah getirmek kosuluyla bize veriyor. Otelden kar kmaz Kabatas'a iniyoruz, oradan deniz otobsyle doru Bykada'ya. Kmuran Bey in ksk adann en eski ahsap yaplarndan. Yzyllk kestane aalarnn, manolyalarn serinlettii geni baheden geip, ikinci kattaki alsma odasna kyoruz. hsan giderek artan bir telasla ayor kasay. Kk kasann ii rengi sararm evraklarla dolu. Titreyen ellerle evraklar yana ekip gizli blmenin kapan ortaya kartrken, ben soluumu tutarak izliyorum onu. Arkadasm elleri titreyerek otelden aldmz

anahtar gizli blmenin kilidine uydurmaya alsyor. lk deneme basarsz olunca mitsizlie kaplyorum, ama o ylmyor yeniden deniyor. Bu defa anahtar kilide oturuyor. evirmeden, yzme bakarak glmsyor. Sonra eviriyor, ard ardna iki kez dnyor anahtar kilidin iinde. "Ayor," diye baryorum kendimi tutamayarak, "demek Agatha'nn anahtar doruymus."

hsan gizli blmeyi dsar ekiyor. elik ekmecenin iinde, elli yl askn sredir hapsolan zarf, sanki gerek kurtarclarn bulmu gibi yzmze bakarak almay bekliyor. Onu daha fazla bekletmeyi gze alamayacak kadar heyecanlyz. hsan zarf eline alyor. Laciverdi solmu bir mrekkeple Mrs. Agatha Christie, yazyor zarfn zerinde. Bir an gz gze geliyoruz, sonra aceleyle ayor hsan mektubu. "Sevgili Agatha, Sen bu mektubu okurken ben lm olacam. Umarm yaptklarm iin beni baslarsn. Basndan beri sen haklydn. Kusursuz cinayet, diye bir sey yoktur. Evet, senin de saptadn gibi o gece Mualla'y ldrmek niyetindeydim. Heybeliada'ya gitmem, alkole dayanamayan Rauf'la herkesin gz nnde iip, sarho numaras yapmam

bu plann birer parasyd. Yolda szan Rauf'u yalya gtrr gtrmez yatana yatrdm. Hizmetilere grnmeden, evin nndeki kumsaldan sessizce denize girdim. Yzerek Bykada'ya ktm. O sabah gizlediim giysilerimi, karm ldreceim ba alp kskn yolunu tuttum. Kske vardmda herkes uyuyordu. Evden ayrlmadan nce ak braktm alt kattaki alsma odamn penceresinden ieriye szldm. Karmn yatak odasna ktm. Ama senin bahsettiin trden kt bir srpriz bekliyordu beni: Karm yatanda yoktu. Benim evde olmamam frsat bilip sevgililerinden birine gitmisti anlaslan. Umarm stanbul'a inmemistir, diye dsnerek, bahede, kuytu bir kseye sinerek

beklemeye basladm. Gece yarsna doru bahenin kaps gcrdayarak ald. Nefesimi tutarak kapya baktm; skr tanrya, gelen karmd. Kendinden emin admlarla ta yolda yryordu. Ba sa elimde smsk tutarak, sessizce ona yaklastm. Ba tam kalbine saplamay tasarlyordum. Bylece ilk darbede lecek, ben de dikkat ekmeden oradan kaacaktm. Karmla aramzda iki adm mesafe kalmst ki karssna ktm, bir an gz gze geldik. Onu ldrmenin tam zamanyd ama ne olduysa oldu ba indiremedim. Olanlar anlayamayan karm bir adm geriledi, sonra elimdeki ba grerek, 'Aman Allahm!' diyerek olduu yere yld. Korkuyla eve baktm. Hayr kimse

bizi grmemisti. Karm beni teshis etmi olabilirdi, onu mutlaka ldrmem gerekiyordu. Yere meldim. Mualla upuzun yatyordu. Ba kaldrdm, kalbinin zerine indireceim ama yapamyorum. Gzlerimi kapyorum, ayorum, konumumu deistiriyorum, hayr yapamyorum. Sonunda karm ldremeyeceimi anladm. Aklma baska bir fikir geldi. Karm uyandracak, onu hrsz sandm syleyecektim. Bu dsnceyle usulca sarstm. Ama karm uyanmad. Elini tutup kaldrmaya alstm, braknca olduu gibi yere dst. Yine ok imi diye sylenerek, onu sarsmay srdrdm, bosa aba, Mualla kprdamyordu. Neredeyse kskteki hizmetilerden yardm isteyecektim ki, bakslarm Mualla'nn sok iinde donup kalm gzlerine takld. Soluumu tutarak yaklastm. Elimi gznn nnde gezdirdim, kprt yok. Korkuyla sa bileini elime alp nabzna baktm; atmyordu. Emin

olamadm boynundaki damar da yokladm. Hayr, o da atmyordu. Panik iinde olduum yerde dona kaldm. Sonra sakinlestim, dsndke bunun bana Allah'n bir ltf olduunu anladm. Sessizce doruldum, kant brakmadmdan emin olmak iin etrafma bakndktan sonra hzla baheden ktm. Karm lmst, lmne ben neden olmustum ama bu ustaca tasarlanm bir cinayetten ok, beceriksiz bir katilin sans sonucu gereklesmisti. Senin konuyla ilgilendiini sezer sezmez aklma bu olay kullanmak geldi. Belki bylece dikkatini zerime ekebilir, askma karslk vermeni salayabilirdim. Bu yzden istanbul'a geldiin yedi yl boyunca, kusursuz bir cinayet islemisim duygusunu vermeye alstm

sana. Bunun ise yaramadn da syleyemezsin. Ama, ben adam ldrecek cesarete ya da vahsilie sahip deilim. Zeksn yalnzca sevdii kadn kendine balamak iin kullanabilecek iflah olmaz bir sm sadece. Yaptklarm iin senden zr diliyorum. Umarm bu yeteneksiz katili, yalanc s baslarsn." Kmuran Aknil KTAP KATL Baskomiser Nevzat ile yardmcs Ali gzlerini dikmis, pr dikkat beni izliyorlar. Sigara dumanna boulmu bu kk odaya girdiimizden beri nc kez uyaryor Baskomiser Nevzat, "Cumartesi saat 17:30 ile 19:00 arasnda nerede olduunuzu sylemezseniz, sizi

gzaltna almak zorunda kalrz." "Anlamyorum," diyorum, sasknlkla, "o elestirmeni neden ldreyim ki?" "Son romannz yerin dibine batrms," diyerek lafa karsyor Ali. Sk giysileri, ukala davranslaryla polisten ok gen bir broker andryor. "Bunun iin adam ldrlr m?" "Ne diyorsun sen," diyor, "adam yan bakt diye cinayet isleyenler var bu memlekette." "Ben onlardan deilim." "Bundan emin olamayz," diyor Nevzat. "stelik bize yalan sylemisken," diyerek tas gediine koyuyor Ali. "Gya Cumartesi gn Eskisehir'de imza gnnde olacakmssnz."

"Ben size yalan sylemedim... mza isi son anda iptal oldu." "Bize,deil ama karnza sylediniz," diyor Ali, karnz szcnn stne basa basa. "Karsna yalan sylemekten ekinmeyen biri kim bilir bize ne masallar anlatr." Durum sandmdan ciddi grnyor. Galiba gerei anlatmaktan baska arem yok.

"Bakn," diyorum alttan alarak, "sizin de basnza gelmistir... evlilik zamanla monotonlasyor, insan heyecan aryor. " Lafn nereye varacan anlayan Ali kkrdarken, Baskomiserin kaslar atlyor. "Ltfen daha ak konusur musunuz?" diyor. "Peki," diyerek aklyorum... "Cumartesi gn bir bayan arkadasmla birlikteydim. Kakts Kafe'de bulustuk, Beyolu'nda. leden sonra saat be buuk sularnda." Ben anlatrken, Ali de nndeki kk deftere notlar almaya baslyor. "Kafede sylediklerini dorulayacak kimse var m?" "Barmen hsan beni tanr," diyorum. "Ona sorabilirsiniz." "Peki sonra ne yaptnz?" "Ortaky'e indik, bir

restoranda yemek yedik, oradan da kzn evine gittik," diyorum. "Kz kimdi?" "Ad Nermin, gen bir sair." "Telefonu var m?" Numaray ezberden sylyorum. Nevzat, rakamlar kaydeden yardmcsna dnyor: "Hadi su Kakts Kafe'deki garsonla, kz bir ara." "Ba stne amirim," diyerek kalkyor Ali. Yardmcs kmadan Baskomiser yeni bir direktif daha veriyor: "ocuklara da sor, kapcy getirmisler mi? Yaynevinin sahibiyle yzlestireceiz." Bir de yaynevi sahibi var! Kim acaba? Yoksa benim yaync m? Ama bu ok sama! "Su yaync," diyorum, Ali odadan ktktan sonra, "Aytu Gke mi?" Nevzat biraz sasrm

ama soukkanlln yitirmeden yzme bakyor. "Nereden biliyorsunuz?" "Kitabm elestirdi diye, beni Sleyman Sami'nin katili yaptnza gre yayncm haydi haydi sulu sayarsnz. Aytu Abi'yi de sorguladnz m?" Sorumu yantlamak yerine masann zerindeki 2000 paketine uzanyor. Bir sigara karp dudaklarna gtrecekken gzleri bana taklyor, "er misiniz?" diyerek uzatyor. Alyorum, sigaralarmz bitene kadar pek konusmuyoruz. Aslnda konuyu amak iin bir iki denemede bulunuyorum ama Baskomiser ketum davranyor. Bu ketumluk, Ali gelip anlattklarmn garson ve Nermin tarafndan dorulandn aklamasna kadar sryor. Bu konusmadan sonra Baskomiser yumusuyor. Kseli suratndaki sert izgiler gevsiyor, bakslarna babacan bir

ifade gelip oturuyor. "Aytu Gke'yi iyi tanr msnz?" diye soruyor. "Tanrm. Onun sulu olduunu mu dsnyorsunuz?" "Sleyman Sami'nin elestirdii son kitap onun yaynevinden kms." Glmeye baslyorum. "ok mu komik?" diyor Nevzat. "Komik," diyorum, "rahmetlinin yerdii kitaplar, vdklerinden daha ok satard." ki polis sasknlkla birbirlerini szyor. nce Nevzat topluyor kendini. "Ama," diyor, "yayncnz cumartesi maktuln evinde tashihi Salih tarafndan grlms." "Ne isi varm onun, elestirmenin evinde?" diyorum sasknlkla. "Sleyman Sami'nin yeni kitabnn dzeltmelerini getirmis. O evdeyken Aytu Bey gelmis. Salih onlar ba basa brakp kms." "Bunda

yadrganacak bir sey yok, iyi arkadaslard. Hem Salih Bey'in dzeltmelerini yapt kitap da bizim yaynevinden kacakt." Bir sre odada kimse konusmuyor. Sessizlii Baskomiser bozuyor yine: "Peki Yakup Kra' tanr msn?" "Arkadasmdr," diyorum. "Trkiye'nin en iyi ykclerinden biridir." "Bu sizin iyi ykc ka gndr ortalkta yok." "Deli doludur Yakup," diyorum arkadasm savunmak iin. "Can isteyince kimseye haber vermeden eker gider." " gn nce bir panelde Sleyman Sami'yle birbirlerine girmisler." "Duydum, tatsz bir olay. Ama Yakup Kra kimseyi ldremez." "Onu bulunca anlayacaz," diyor Nevzat

basn sallayarak. "Sleyman Sami yazarlarn arasnda pek sevilmezmis," diyerek, bu defa Ali baslyor sorguya. "Sen de kzar miydin ona?" "nceleri ok kzardm ama sonra yapt elestirinin ou zaman haksz, fke kaynakl olduunu anladm. Kendini bitiriyordu zavall." "Ama birileri senin gibi dsnmyor olacak ki, defterini drmsler herifin," diyor Ali. "Neden katilin edebiyat olduunu dsnyorsunuz? Baska biri, bir hrsz olamaz m?"

"Evden hibir sey alnmams. Bir de cinayetten sonra katil, nemli edebiyat dergilerini arayarak, elestirmeni ldrdn haber vermis. Kendisini bir edebiyat tutkunu olarak tantp, Sleyman Sami'yi de kitap katili, bir edebiyat bezirgan olarak tanmlams. Cinayetin gerekesi olarak da Sleyman Sami'nin edebiyata zarar vermesini gstermis." "lgin," diyorum. "Belki de katil, fanatik bir okurdur. Sleyman Sami, hayran olduu yazar elestirince o da bu cinayeti islemistir." "Hakl olabilirdin ama katili eve Sleyman Sami alms. nsanlarla aras pek de iyi olmayan elestirmenin yle her okuru eve alacan sanmyoruz. Katil, elestirmenin tand biri olmal. Cinayet bak ya da haner gibi

delici bir aletle islenmis. Bunun elestirmene 25. Sanat Yl'nda armaan edilen gm mektup aaca olduunu sanyoruz. Her zaman masann zerinde duran mektup aacan bulamadk, kant yok etmek isteyen katil alm olmal." "Bu telefonlar," diyorum dalgn bir ifadeyle, "hedef sasrtmak iin olamaz m? Belki katil, cinayeti edebiyatlarn zerine ykmak iin bu yolu semistir." "Olabilir ama bu ynde hibir kant yok elimizde," diyor Nevzat. Sonra kartn uzatarak ekliyor. "Sizden ricam, bir sey renir ya da duyarsanz bize haber vermeniz." "Merak etmeyin,"

diyorum, kalkarken, "bir sey renirsem haber veririm." Eve gelip karmn sorularn usturuplu yantlarla geistirdikten sonra alsma odama kapanp Sleyman Sami'yi kimin ldrm olabileceini dsnmeye baslyorum. Katilin yazar olmas bana zayf bir olaslkm gibi geliyor. Yazarlarn ou ister farknda olsunlar ister olmasnlar lmszlk pesindedirler. Ama bu lmszl isledii cinayetlerle deil, yazdklaryla salamaya alsrlar. Bu nedenle, eer ok aptal biri deilse hibir yazarn, lmszlk dsn bir elestirmeni ldrmeye feda edeceini sanmyorum. Peki o zaman kim olabilir bu katl? Akrabalar desem, adam zengin deil ki ldnde ykl bir miras braksn. Kadn, ask desem, Sleyman

Sami, andropoz snrn geceli yllar oluyor. Politik bir cinayet desem, btn o solcu sylemine karsn, etliye stlye karsmama konusunda nasl byk bir beceriye sahip olduunu herkes bilir. O halde kim, niin ldrd bu adam? Sanki sorumun yantym gibi pe pese almaya baslyor telefon. "Alo buyrun?" "Alo," diyor neseli bir ses. "Ben Yakup" "Yakup... Olum nerdesin? Polis seni sorup duruyor." "Eve gelmisler, duydum. Sleyman Sami yznden. Ulan ne cenabet herifmis. ls bile rahat brakmyor bizi." "yle konusma, ne de olsa edebiyata katkda bulunmu bir adam." "O herif

mi? Gldrme adam... Sen de bir tuhafsn! Herif, hakknda yazmadn brakmad. Neredeyse adam savunacaksn bana." "Olan olmus," diyorum. "ld gitti, arkasndan konusmayalm simdi." "Niye konusmayalm? lm olmas onu aklamaz." "Belki sana ktl dokundu ama..." diyecek oluyorum. "Bana ktl dokunmas nemli deil," diyerek patlyor. "Asl ktl edebiyata dokundu. Onu pohpohlayanlarn yaptlarn gklere karr, kendisine boyun emeyenleri yerin dibine sokmaya alsrd. Byle elestirmenlerin olduu bir lkede edebiyat gelisir mi? O bir bezirgand... Kitap katiliydi." "O szleri nereden duydun?" diye soruyorum, kuskuyla. "Hangi szleri?" diyor afallayarak. "O bir bezirgand, kitap katiliydi, szlerini."

"Hatrlamyorum... Gazetede okumusumdur herhalde." Kafam karsyor, Yakup, elestirmeni ldrm olabilir mi? Dayanamayp soruyorum. "Neredesin, syle de gelip alaym." "Bosver... stanbul dsnda bir yerdeyim iste." "Ne zaman ayrldn stanbul'dan?" "Cumartesi gecesi." Cinayetten sonra diye geiriyorum aklmdan. "Orada burada dolasp durma," diyorum uyaran bir ses tonuyla. "Yakalayacaklar, basn belaya girecek. Kalk gel, polise teslim ol." "Gelemem. Burada keyfim yerinde. O herif ld diye rahatm bozacak halim yok." "Anlamyorsun," diyecek oluyorum. "Anlyorum, anlyorum... bu kadar muhabbet yeter Hadi eyvallah," diyerek kapatyor. O

srada kap alyor, karm ieri giriyor. "Sylemeyi unuttum," diyor, elindeki dosyay bana uzatrken, "tashihi Salih Bey urad. Su msveddeleri brakt. Dzeltmeleri yapms, sayfalk da bir ek yazms." Aklm hl Yakup'ta, bir an karmn neden bahsettiini anlayamyorum. Bana uzatt dosyay alrken alglyorum her seyi. Eski romanmn ikinci basks iin hazrlk yapyoruz. Dosyay ap iindekileri karyorum. Sayfalarda krmz kalemle isaretlenmi harfler, cmleler gryorum. Bunlar iyi, gzel de romann sonuna eklenen "Elestiri ve neriler" basl altndaki su sayfa da ne oluyor?

Karm odadan kmadan nce, Salih Bey'in bir de ricas olduunu, dzeltmeleri yaptktan sonra evine yollamamz istediini sylyor. Tuhaf, hi byle istekleri olmazd, yaynevinden alrd msveddeleri. Karm knca Yakup'un katil olup olamayacan dsnyorum bir sre daha. Polisi arasam, hayr bunu Yakup'a yapamam. En iyisi az nceki telefon konusmasn unutmak. Salih Bey'in dzeltmelerine dnyorum. nce, ne yazm su adam diye merak ederek 'Elestiri ve nerileri' okumaya baslyorum. Tipleri daha iyi izmem iin birka neride bulunuyor ki hi de haksz saylmaz. Kurguyla ilgili de notlar dsms. zerinde dsnlmeye deer. Ama

beni asl arpan notlarnn sonuna ekledii, iyi romann, belirsizliin bilgelii zerinde ykseldiini anlatan paragraf. Bu paragraf, roman tarihinin zeti gibi, yle derin, yle anlam ykl ki, insan ok gzel bir siirin karssndaym gibi heyecanlandryor. Bir yerden alm olmal, diye dsnyorum. Bu varsaymm bile sasknlm, yazya duyduum hayranlm azaltmyor. Onunla konusmak istiyorum. Ve Salih Bey'in evine msveddeleri kendim gtrmeye karar veriyorum. Ertesi gn Yakup Bodrum'da yakalanyor. Apar topar stanbul'a getiriliyor. Yakup cinayet saatinde evde yalnz olduunu sylyor ama inanmyorlar ona. Evini aryorlar, neyse ki mektup aacan bulamyorlar. Ama sorgusu sryor. Sleyman Sami'nin topraa verilecei gn, ben

de Salih'in evine gidiyorum. Kurtulus'ta eski bir apartmanda oturuyor. Beni grnce, yz allak bullak oluyor. Ama sonra toparlyor, "Msveddeleri getirdiniz herhalde," diyor, kendinden emin bir tavrla. "Ben de sizi bekliyordum buyrun." Bu adama ne olmu byle diye dsnmekten kendimi alamyorum. Duvarlar ktphaneye dnstrlm genise odann ortasnda, ahsap masann nnde duran eski koltuklardan birini isaret ederek, "Buyrun oturun," diyor masaya otururken, "Notlarm okuma frsat buldunuz mu?" "Evet, okudum," diyorum, onun otoritesini kabul ettiime kendim de sasarak. Bu sahneyi daha ncede yasadm anmsyorum. lk romanm kmazdan nce Sleyman Sami'ye gitmistim. Tpk Salih

Bey gibi stenci bir tavrla konusmustu benimle. "Bu roman karmakta acele etmissin," diyor, szn saknmadan. "Eksikleri var." "Ama," diye savunmaya geecek oluyorum. "Amas mamas yok, siz genler hep byle yapyorsunuz," diyor. "Kitabnz ksn da nasl karsa ksm. n, san pesinde kosuyorsunuz..." Adam dpedz hakaret ediyor bana. Sleyman Sami'yi de geti, diye dsnyorum. Ama asl yanls yapan o, artk ben toy bir yazar deilim. "Kendinize gelin Salih Bey," diye baryorum. "Siz ne biim konusuyorsunuz." Adam afallyor, gzbebeklerindeki sert parltlar yumusuyor, bir

av kpeinin lgn bakslarna dnsyor. Artk karsmda bildiimiz o yorgun, ezik Salih Bey var. "Bakn," diyorum, biraz sesimi alaltarak, "siz ok iyi bir tashihisiniz. Ama bu, bana hakaret etme hakkn vermez size." Orta yasl adam koltua ekilip, iyice klyor. Ona acmaya baslyorum. Zavall ar ar deliriyor olmal. "Ayrca," diyerek, gnln almaya alsyorum, "yazdnz notlan da ok iyi bulduumu belirtmeliyim. Hele o son paragraf... Saptamalarnz iin sizi tebrik etmek gerekir." "O yazy ben yazmadm," diyor, utanga bir tavrla. "Kim yazd?" Gzleri korkuyla odann

giri kapsna evriliyor, ' birinin duymasndan ekinirmi gibi "Salih Sami," diye fsldyor. Salih Sami de kim? Karsmdaki adamn soyad Barem. Salih Sami nereden kt? "Sleyman Sami mi demek istiyorsunuz?" diyorum. "Hayr o ld. Artk Salih Sami var," diye aklyor. rkek gzleri hl odann kapsnda. Ben de kapya dnyorum. "Onu tanmyorum," diyorum adamn nereye baktn anlamaya alsarak. "Nasl tanmazsnz," diye baryor birden. Sasknlkla ona dnyorum. Ezikliini zerinden atms, az nceki acmasz tavryla konusuyor. Adamn ldrdn anlyorum. Ama alttan alrsam, Salih Sami'nin canma okuyacan da biliyorum. "Sesini ykseltme," diye

ben de en az onunki kadar gl bir sesle baryorum. "Uyduruyorsun. Salih Sami diye biri yok." Umduum gibi olmuyor, gzlerindeki fke yumusamyor. "Cahil," diyor, eliyle arkadaki raf gstererek. "Bu kitaplar kim yazd sanyorsun?" Raflara bakyorum, Sleyman Sami'nin kitaplarn gryorum. O anlatmay srdryor, "Alttakiler de kitaplasmam alsmalarm. Sleyman Sam kskand baslmalarna izin vermedi." Sasknlk iinde susuyorum. "Hl inanmyorsan al suna bak," diyerek masann ekmecesini ayor. Dikkatle bakyorum, ekmeceden ald gm mektup aacan bana uzatyor. "Bunu bana 25. Sanat Yl'nda armaan ettiler," diyor. nce korkuyla geriliyorum, bir an kamay dsnyorum. Sonra kendimi toparlayarak,

"Bakabilir miyim suna?" diyerek an bir hareketle mektup aacan kapyorum. "Yalan sylyorsun. Bu senin deil Sleyman Sami'nin." Yznde beliren sasknl grr grmez, iyice ykseltiyorum sesimi. "Sen Salih Sami deilsin, sen Salih Barem'sin." Yeniden tashihi Salih Bey oluyor karsmdaki adam. Boynunu eerek, uysal ezik bakslarla beni szmeye baslyor. Ama artk gerilemeye hi niyetim yok. "Sen elestirmen deilsin," diyorum. "Olabilirdim," diyor titrek bir sesle. "Sleyman Sami engelledi beni. Ona deer verirdim. Her yazdm ona gtrrdm. Beenmez, beni asalard. Senden olsa olsa tashihi olur derdi." "Mesleim kmseme," diyorum, amacm

Salih Sami'nin yemden ortaya kmasna engel olmak. "Tashihilik de nemli bir istir." . "Salih Sami yle demiyor ama." "Bo ver onu. Yalan sylyor. Biliyorsun o bir katil. stelik suu da Aytu Bey'in zerine ykmak istiyor." "Kt niyeti yoktu aslnda. Sleyman Sami'ye yaptklarnn yanl olduunu sylemek istiyordu. Ama tam o srada Aytu Bey geldi. Onun yannda konusamazd. Dsar kp bekledi. Aytu Bey gidince yeniden eve girdi. Elestirmene hatal olduunu, insanlara daha zenli davranmasn syledi. Ama Sleyman Sami bana yapt gibi ona da hakaret etti." Sesinin ykselmeye basladn hissediyorum Salih Sami yeniden ortaya

kmak zere. "Onu ldrmeye hakk yoktu," diyorum serte. "Yarn fkelenip Salih Barem'i de ldrebilir." Tashihi yardm dileyen gzlerle bana bakyor. "Polisi arayp onu yakalatalm, tek are bu," diyorum kesin bir ifadeyle. "Yapamam," diyor. "Sen yapmazsan ben yaparm," diyorum. "Telefon nerede." Usulca, kitapln alt rafndaki siyah telefon ahizesini gsteriyor. Telefona sarlp Nevzat' aryorum. Hemen geleceklerini sylyorlar, ikimiz de susmu onlar beklerken sanki hibir sey olmam gibi, "Biliyor musun," diyor, "ok tashih vard romannda." KR BCAN'I KM VURDU?

Gecenin nde, telefonun sesiyle uyanyorum. Uykum pek hafif saylmaz, epeydir alyor olmal. ki kisilik geni yatamda dnerek komodinin zerindeki telefona uzanyorum. "Alo?" "Alo, Baskomiser Nevzat m?" diyor stma grmemi bir erkek sesi. "Evet, sen kimsin?" diye soruyorum, esneyerek. "Ben Recep, Bican Abi tarafndan aryorum." Annda alyor uykum. Bu, Kr Bican'n sa kolu Recep. Ksa bir duraksamadan sonra, "Ev telefonumu nereden buldun?" diye soruyorum. "Bican Abi'de varms," diyor anlaml bir ses tonuyla. "Bican komada deil mi?" "Skr Allah'a, at gzlerini,"

diyor. Sesinde gurura benzer bir sevin var. Yardmcm olacak Ali salann haberi yok. Gya adamn yatt odann kapsnda nbet tutuyor. "Ne zaman oldu bu?" diye soruyorum, nemsemez grnerek. "Birka saat nce," diye aklyor. "Bican Abim seninle konusmak istiyor." lgin! Demek Bican komadan kar kmaz beni istiyor. gndr kafam kurcalayan dm sonunda zlecek... zlecek mi? Bu herifler, yle kolay kolay konusmazlar... "Ne anlatacakm bana gecenin bu saatinde? Yarn sabah konusuruz," diyerek ne kadar ciddi olduklarm anlamaya alsyorum.

"Ne anlatacan bilmiyorum Baskomiserim, sana syleyecekmis," diyor, uysal bir ses tonuyla. "Mutlaka bu gece konusmalymssnz. Hayat memat meselesi, dedi Bican Abim." Biraz dsndkten sonra, "Peki, yarm saat sonra hastanedeyim," diyorum. Emektar Renault glk karmadan alsyor. Ana cadde bizim sokak gibi sakin yine de hzl gitmiyorum. Kr Bican'la konusmadan nce biraz dsnmeliyim. Paketimdeki son sigaray yerlestiriyorum dudamn kysna. Canm ektiinden deil, ksa yoldan kafay toparlamak iin. Her sey gn nce, Kr Bican'n Boaz'da lks bir restoranda vurulmasyla

baslad. Olay duyduumda aklma gelen ilk ihtimal, byk apl bir mafya hesaplasmasyd. Kr Bican deyip gemeyin, yeralt aleminin en nemli, en ilgin sahsiyetlerinden biridir. Delikanllk raconlarn el stnde tutan, kendine gre ahlak kurallar olan eski babalara hi mi hi benzemez. Ucunda para olduktan sonra eroin ticaretinden tutun da ocuk pazarlamasna kadar akla gelebilecek her trl pis ise girmekten ekinmez. Yeralt aleminde herkes ondan korkar, ona bulasmak istemez.

Sonunda birileri onun da biletini kesmeye karar verdi anlaslan. Ama baska pis kokular da geliyor burnuma. Henz kant olmamasna ramen kimi gazeteler, Kr Bican'n vurulmasnn su meshur eteyle balantl olduunu yazd. Her gn ipe sapa gelmez ihbarlar alyoruz. Bunlar neyse de istihbarat rgtnn de olay sorusturduu haberleri yaylmaz m ortala. etenin bu ise bulasm olmas henz kesinlik kazanmasa da ben Kr Bican suikastnn ardnda byk bir gcn olduunu dsnyorum. Bu yle bir g ki, Kr Bican'n en ok

gvendii korumalar, yeralt aleminin naml delikanllar Keskin Nejat'la, Kalafat Kenan' bile satn alabilecek kadar zengin ve korkutucu. ki korumay bizzat ben sorguladm. Nasl olduunu anlayamadklarn, krmz BMW ile gelen bir delikanlnn Bican Abilerini kursun yamuruna tuttuunu anlattlar. Gerektiinde on kisiyle atsmaya girecek kadar iyi silah kullanabilen bu iki bitirim, gzlerimin iine baka baka yalan sylyorlard. Benden ekinmemelerini anlyordum ama Kr Bican etesinin teki elemanlarndan korkmamalar tuhaft. Bunun aklamas basitti: Kr Bican' vuranlar daha belal adamlard. Emniyet amirimiz de ayn seyi dsnm olacak ki, "Aman Nevzat olum, dikkat et. Bu nazik bir

konuya benziyor, i yukarlara uzanabilir, durup dururken basmza i almayalm," diyerek, beni uyarma gerei hissetmisti. Restorandaki garsonlar da krmz BMW ile gelen bir delikanldan sz ettiler. Korumalardan farkl olarak, delikanlnn yannda gzel bir kzn olduunu da eklediler. Kr Bican kzn masasna gitmis, tartsmslar, delikanl da tabancasn ekip, mafya babasn yere sermis. Bu ifade korumalarnkini doruluyordu ama suikastn arkasnda kimin olduu sorusuna aklk getirmiyordu. Ne yazk ki korumalar da garsonlar da BMW'nin plakasn almamslard. Daha ilginci, olay yerinde bir sarjre yakn kursun yaklm olmasna karsn

ne bir mermi ekirdei, ne de bir kovana rastlanamamst. Bunun anlam akt; birileri delil kalmasn, diye tek tek kovanlar toplamst. Kr Bican'a yakn mesafeden ate edildiinden kursunlar delip gemis, adamn gvdesinden de ekirdek kmamst. Bir tek krmz BMW kalyordu geriye, plakas saptanamam olmasna ramen, gndr arabann sahibini bulmak iin urasp duruyorduk. Aslna bakarsanz beni de rktyordu bu olay. Ya gerekten de ete filan karsa bu isin altndan. Kr Bican'n da 1980'den sonra yurtdsndaki gizli operasyonlarda kullanld syleniyordu. Hastanenin park yerine gelinceye kadar

bu dsnceler geiyor kafamdan. Arabadan karken, karanln iinden ince uzun bir glge yaklasyor yanma. Bizimkilerden biri mi, hayr, bu Recep. Saygyla ceketini dmeleyerek, "Ho geldiniz Baskomiserim," diyor, "syle buyrun." Hastanenin kapsna yrrken, "Peki konusabilecek hali var m Kr Bican'n?" diye soruyorum. "Bican Abi byle ok varta atlatt," diyor kendinden emin bir tavrla. "Gzn atktan sonra korkma. Seni beni uyutur da sabaha kadar konusur evvel Allah!" Kr Bican'n yatt oda nc katta. Asansrden indiimi gren Yardmcm Ali ile yanndaki iki polis memuru sasknlkla toparlanyor. "Hayrola amirim, bir

sey mi oldu?" diye soruyor Ali, uyku sersemi gzlerini yzme dikerek. "Kr Bican komadan kms," diyorum. "m... imknsz..." diye kekeliyor. "Sen yle san," diyorum, kzgnlkla yzne bakarak. "Adam hastaneden karsalar haberimiz olmayacak." "Ama baskomiserim," diyecek oluyor. "Tamam, tamam seninle sonra konusacaz," diyerek, Bican'n odasna yryorum. Kr Bican, geni odann ortasndaki yatakta koluna balanm serum siseleriyle yatyor, ieri girdiimizi fark edince basn hafife kaldryor. Yz solgun ve endiseli. Yataa yaklasrken, Recep bir iskemle yetistiriyor. "Gemi olsun," diyorum iskemleye otururken. "Sa olasn," diyor. gnlk

koma onu epeyce sarsms. Ona Kr Bican lakabn kazandran, sa kasnn ortasndan baslayp enesine kadar uzanan bak yaras sanki daha da derinlesmis. "Kusura bakma Baskomiserim..." diyor. "Seni de buraya kadar yorduk." "Anlatacaklarn nemli olmal," diyorum. "Nedir bu is? Kim vurdu seni?" Sorumu yantlamadan nce gzleriyle Recep'e odadan kmasn isaret ediyor. Adam knca bana dnerek, "nce sz vermelisin," diyor, adeta yalvaran bir ses tonuyla. "Bu konuyu kimseye anlatmayacaksn." "Byle bir kosulu kabul etmeyeceimi biliyorsun." "Anlatacaklarm kimseye sylemezsen, sana nemli bir tyo vereceim," diyerek pazarlk yapmaya baslyor. "Belki anlatacan

sey, verecein tyodan daha deerlidir," diyorum kurnazca glmseyerek. "Deil," diyor. "Allah sahidim olsun, deil." "Duymadan bir sey syleyemem," diyerek, kestirip atyorum. aresiz gzlerle yzme bakarak, "Olanlar renince eminim bana yardm edeceksin." "nce anlat," diyorum, byle belal bir babay kstrm olmann verdii keyfin tadn kartarak. "Peki, dinle o zaman," diyerek, baslyor anlatmaya: "Pazar gn, Boaz'da, Orfoz Restoran'da oturuyorduk. Bir ara gzlerim kapdan giren bir kza takld. Gn sn arkasna almst yzn gremiyordum ama kz

ok iyi tandm birini hatrlatyordu bana. Yrys, basn yana eisi, san savurusu her seyi ona benziyordu." "Kime benziyordu?" diye soruyorum merakma yenilerek. Kr Bican'n solgun yz kederle glgeleniyor. "Sermin'e," diyor, titrek bir sesle, "ilk sevgilim Sermin'e. Sanki onca sene gememi gibi, tazecik, gencecik duruyordu karsmda. nmden geene kadar hayran hayran bakp durdum. Ben kendimi kzn bysnden kurtaramamsken, 'Ne bakyorsun lan yle ay gibi?' diyen bir ses duydum. Basm evirdim ki, uzun boylu, yeniyetme bir olan fkeyle bakyor. Olan grr grmez, kzn manitas olduunu anladm. Bizim ocuklar ayaa frlayp olan benzetmek

zereydiler ki, onlar durdurarak, ocua dndm, 'Hemen azn bozma,' dedim, alttan alan bir sesle, 'kz birine benzettim.' 'Yiyecek gibi bakyordun ama,' diye diklendi. 'Yanl anladn koum...' diyerek, yatstrmaya alstm. 'Yanl anlamadm. Bir daha olmasn,' dedi. Bizim ocuklar ldrmak zereydi. Delikanl uzaklasrken, Keskin Nejat, 'Abi emret, indireyim su lavuu asaya,' dedi. 'Bo ver be Nejat,' dedim. 'Disisinin yannda erkek sereye bile eyvallah ekmek lazm.' ocuklar bendeki bu deisiklii anlamadan saskn saskn yzme baktlar. Bu arada delikanl gidip kzn masasna oturmustu. Kz, ne konustuunu sormu olacak ki bize ters ters bakarak bir seyler anlatt. Kzn tatl bakslar sertlesti, dsmanlkla

doldu. nemsememeliydim ama yapamadm. Barsmak iin garsonla iki gnderdim. Delikanl ikrammz geri evirdi. Bu defa bizim Kalafat Kenan, 'Abi bu dallamann yapt yetti artk, brak, su olan halledeyim,' dedi. 'Olmaz,' dedim. 'Onlar sk. Asklara dokunulmaz. Ben gider konusurum.' 'Konustuuna demez Abi,' dedi Nejat. 'ok cann ektiyse kz kaldralm.' Yapmadmz i deildi, ama bana Sermin'i hatrlatan bir kza bunu yapamazdm. 'Bunu duymam olaym Nejat,' dedim. 'Ne zamandan beri siz bana akl verir oldunuz?' ocuklar susup, baslarn ne ediler. Ben de kzn masasna yollandm. Onlara yaklastm grnce olan yine dik dik bakt yzme. Aldrmadan ktm masalarna; 'Bak arkadas,' dedim, btn samimiyetimle, 'benim kt bir

niyetim yok...' 'Ulan, sen kim oluyorsun da izin almadan benim masama oturuyorsun,' diyerek kesmez mi szm. 'Delikanl adamsn, ulan diye konusma,' diyerek uyardm. 'Ha siktir lan, delikanll senden mi renecem,' diye barnca, dayanamayp suratna bir tokat indirdim. Tokat yiyince sandalyeden yere dst. Yere dser dsmez de ceketinin altndan silahn ekip ate etmeye baslad. Bu toy olanda silah bulunacan nereden bilirdim? Kendimi masann arkasna attm ama ge kalmstm, olan vurmustu beni. Bizim Nejat'la, Kenan ilk sasknlklarn atar atmaz, silahlan fora edip yetistiler. O

ara gzlerim kza takld, zavallck sandalyesine bzlms, korkuyla olanlar izliyordu. Olan delik desik etmek zere olan bizim ocuklar durdurdum. Tkenmekte olan son gcm de kullanp, 'Brakn, gitsinler,' dedim. 'Nasl brakrz Ab' dedi Nejat fkeden lgna dnm gzlerle bana bakarak. 'Herif seni vurdu.' 'Brakn,' dedim, emredercesine, 'onlar sk. Onlara dokunmayn.' Sonra kza dnerek ekledim. 'Sevgilini al da git...' Kzn gzlerindeki korku, sevince dnst; hemen toparland, hl yerde yatan olan elinden tutarak srkleyip gtrd. Bizim ocuklara olanlar kimseye anlatmamalarn, bo kovanlar, duvara saplanan ekirdekleri toplamalarn syledim. Onlar znt ve sasknlk iinde baslarn sallayarak dediklerimi yaparlarken

kendimi kaybetmisim..." Derinden bir i geirerek szlerine son noktay koyuyor Kr Bican. "iste hepsi bu Baskomiserim." "Gzel hikye," diyorum inanmam gzlerle szerek, "neden senaryo yazmyorsun?" Gzlerinde masum bir ifade beliriyor. "nan ki doru," diyor. "stersen beni vuran ocukla da yzlestiririm seni." "Nasl!" diye syleniyorum.. "ocuun kim olduunu biliyor musun?" "Biliyorum, dviz zenginlerinden Hilmi Kaya'nn olu. Bizimkiler olan bulup, olanlar anlatmamas iin gzn korkuttular. Zaten benim kim olduumu rendikten sonra kaacak yer aryormu zavall. Babas defalarca zr dilemi bizimkilerden." Kr Bican' tanmasam, yeralt aleminin

en irkef, en iren adamlarndan biri olduunu bilmesem, tamam diyeceim. Ama benim bildiim Kr Bican bunu yapacak adam deil. Fakat yle de iten anlatyor ki, stelik tan da var... Duraksamamdan hl ona inanmadm kartarak, "Valla olay tam tamna anlattm gibi oldu," diyor. Sesinde az nceki itenlii buluyorum. "stersen kzla da konusabilirsin." "Diyelim ki doru sylyorsun, ama niye yaptn bunu?" diye soruyorum merakla.

"Sermin yznden," diyor i geirerek. "lk askm, ilk gz arm, ilk cinayetim Sermin yznden." "Sevdiin kz, Sermin'i de mi ldrdn?" "Dur, bilir bilmez sulama hemen," diyor, ilk kez fkelendiini gryorum. "Bir dinle ondan sonra karar ver. lkokuldan beri seviyordum Sermin'i. O da beni sevdiini sylyordu. Szl gibiydik, askerliimi yapar yapmaz evlenecektik. Derken bizim mahalleye bir araba galerisi ald. Galeri sahibi cenabet herifin bin. Bir de uzun boylu, yavsak bir olu var. Selamsz sabahsz dolasr dururdu mahallede. Bunla kalsa yine iyi. Bir gn Sermin geldi yanma. Bu herif bana aslyor, demez m? O

zaman bu islerle ilgimiz yok ama sapma kadar delikanlyz. Kz evine braktm gibi gittim lavuun yanna. 'Ulan,' dedim. 'Bir daha benim kza aslrsan, alrm faan asaya.' Tnmad dallama, efelenmeye kalkt. Ben de yerlestirdim kafay suratnn ortasna. Azndan burnundan nasl kan geliyor. Kavgay gren, babas da, araba levyesini kapp stme gelmez mi? Herif bir tane yerlestirdi omzumuza. Sendeledim ama dsmedim. Herifin de suratna aktm bir tane. Syle bir salland, ekip aldm levyeyi elinden. fkeyle indirdim kel kafasna. Olduu yere kt adam. Baba olu kan iinde brakp tydm. Ama aksama kalmadan polis

enseledi bizi. ki ay ieri attlar. Dsar ktmda byk bir kahpelik bekliyordu beni. Bizim Sermin gen lavukla pisirmisti isi. Kestim bir gn kzn yolunu, 'Ne yaptn, nasl oldu bu i Sermin?' diye sordum. Utand, skld. 'Kusura bakma Bican,' dedi. 'Ona sk oldum.' sk oldum, dedii adam da tipsizin Allah'. Fasulye sr gibi bir boy var, hepsi o. Sen olana deil, parasna sk oldun kzm, diyecektim, dilimin ucuna kadar geldi, diyemedim. 'Beni istemeyen birini ben de istemem,' diyerek brakp gittim. Ama sen, bir de bana sor; nasl gcme gidiyor, nasl iim yanyor anlatamam. Neyse uzatmayalm, iimiz yanyor ama yapacak

bir sey de yok. O zamanlar daha toyuz, dnyann nasl pust, nasl adi bir yer olduunun farknda deiliz. Barmza ta bastk, babamzn bakkal dkknnda isimize gcmze bakmaya devam ettik. Bir ikindi vakti dkknn nnde iskemlede otururken, Sermin'le o uzun boylu lavuk kt sokan altndan. Tam nmden geerlerken gzlerim gayri ihtiyari onlara kayd. Lavuk fark edince, 'Ne bakyorsun lan?' demez mi! Ben sesimi karmadm yine. Ama herifin iinde yedii dayan acs var ya efelenmeyi srdrd. Efelensin, yine bir sey diyeceim yoktu ama Sermin de

kmseyen gzlerle bana bakarak, 'Brak sunu, hadi gidelim,' demez mi! ste o zaman kan beynime srad, akmdaki iskemleyi kaptm gibi indirdim herifin kafasna. Ama tam isabet ettiremedim. Lavuk frlad gibi yandaki kasaba girdi. Az sonra da elinde kocaman bir bakla kt. Kasam kaarm ama Sermin'in nnde kamay kendime yediremedim. lk darbeyi savusturduk, fakat ayam kaynca, herif izdi suratmz. Sa gzm kanla ykanyor ama herifin elini yakalamay basardm. Kvrp aldm ba elinden, basladm lavuu sslemeye, neresi gelirse saplyorum. O arada Sermin de 'Katil, katil... nisanlm ldryor,' diyerek, antasyla bana vurmaya baslaynca, fkeyle dnp ona da saplamaya

basladm. Kendime geldiimde Sermin'in donmu gzlerim grdm yalnzca..." Sustu Kr Bican. Sanki o an yeniden yasyor. "ste byle," diyerek serum bal eliyle yzndeki yara izini gstermeye alsyor sonra. "Bu yara o gnlerden kalma. O gnden sonra bu dnyann ne boktan bir yer olduunu anladm. Yreimi kararttm, silahma sarldm. ste ayaktaym. Ama ne yaparsam yapaym, her gece gzlerimi kapadmda Sermin'in ac iindeki yzn grmekten kurtaramadm kendimi. ste bu yzden ldrmedim o ocuu." Kr Bican'n anlattklar beni sarsmst ama belli etmemeye alsyorum. O szlerini srdryor. "Sana bunlar neden anlattma gelince. Nasl olsa Krmz BMW'yi bulacak, olay renecektin. Sen renmeden benden

duy, Kr Bican' toy bir olan vurdu, diye ite kpee rezil etme bizi diye anlattm bunlar." "yi de bir sr tank var," diyecek oluyorum. "Sen onlar bana brak Baskomiserim. nemli olan sensin," diyerek kapatyor azm. "Peki millete ne syleyeceiz?" "sin iinde uranyum kaakl olduunu, beni Rus mafyasnn vurduunu syle. Ben de ifademde Ruslardan bahsederim." "Olabilir," diyorum, henz ikna olmadm belirtmek iin, "ama nce su verecein tyoyu duyalm." Bir ay nce Bursa-Yalova yolunda ldrlen Musevi isadamn kimlerin, niin vurduunu anlatmaya baslayan Kr Bican'n yaral, solgun yznde mutlulua

benzer bir ifade belirir gibi oluyor. SAVCIYI LDRMEK! Mevsim sonbahar ama scaklar sryor. Yap yap bir nem brakmyor yakam. Soluk almakta zorluk ekiyorum, stanbul dan uzaklasmalym, diye dsnyorum. Altnoluk'ta her yaz gittiim motelin teras geliyor gzlerimin nne. Aksam zerileri hanmellerinin iyice baygnlasan kokularn duyar gibi oluyorum;

biraz beyaz peynir, bir dilim kavunla yudumladm buzlu raknn tad damam yakyor. Ben byle dste de olsa yava yava kafay bulurken, Baskomiser Cevat heyecanla dsyor masama. "Saim ztrk lms." "Ne..! Su nl savc m?" diyerek toparlanyorum. "Ta kendisi." "Cinayet mi?" "Gidip bakarsan, anlayacaz." "Bakarm bakmasna da, siyasi subedekiler pek hoslanmayacak bu isten." "ster hoslansn, ister hoslanmasnlar," diye kestirip atyor mirim. "Bu sehirdeki cinayetler bizim grev alanmza girer." aresiz ayaklanyorum. Merdivenlerden inene kadar ayrntlar zerine konusup duruyor Baskomiser

Cevat. Savcnn sokanda resmi plakal bir polis minibs duruyor. Evin kapsnda iki beyaz Renault var. Siyasi sube oktan damlams. Uzun bir holden geerek ulasyorum evin salonuna. Siyasi subenin acar komiseri Sadi'den nce kuslarn cvltlar karslyor beni. Bir evin salonundan ok kusu dkknna benziyor buras. Ssl kafeslerde rengrenk yirmiye yakn ku neseyle tsyorlar. Sanki l evi deil dn yeri. Savc Bey, gz gibi bakt bu kuslarn vefaszln grseydi, kahrlanr hatta kendini kaybedip bunlarn kafasn birer birer koparrd, diye sakn aklnza getirmeyin, iflah olmaz bir kus tutkunu olarak ben, byle olmayacan size garanti ederim. yle

karslksz bir sevdadr ki bu, servetinizin tmn yeseler bile kuslara kzamazsnz. Ku sesleri arasnda geni salonu yarlamsken, Komiser Sadi kesiyor yolumu. "Burada ne aryorsun?" "Taziyeye geldim," diyorum. "Babalar ld ya, zavall kuslar teselli etmek gerek." "Sakann sras deil," diyor ciddi bir suratla. "Ortada bir l var." "Nerede?" diyerek Sadi'nin omzundan arkaya bir gz atyorum ve rahmetli savcmz, renkli bir rtyle kapl divann zerinde yatarken gryorum. "ste oradayms," diyorum, ama Komiser Sadi iri bedeniyle hemen kapatyor nm. "Raporumda senin yzn m tarif edeyim?" diyerek gzlerinin iine bakyorum

Sadi'nin.. "Benim iin hava hos. Baskomiserime ayrntlaryla anlatrm seni. Bylece, snf arkadas olan emniyet mdrmzle ierken konu sknts ekmekten kurtulmu olurlar." Kfredercesine bakyor yzme. "Elini hibir seye srmeyeceksin," diyor. "Anladn m? Syle bir bakacaksn. Sonra da ekip gideceksin." Partiyi kazanm olmann keyfiyle, "Anlastk," diyerek uzaklasyorum. Savc Bey uzanp kald divanda pozunu hi bozmadan ylece duruyor. Az orta halli bir elmay ime alacak kadar alms, dizlerini karnna ekmis, sol eli asada, isaret parma yerdeki beyaz halya dedi deecek. Yzne bakyorum, yara bere yok. Eilip yerdeki haly incelerken, birinin basucumda dikildiini fark

ediyorum. Basm kaldrnca bizim Sisko Raif'i gryorum. "Vay Raif, ne haber?" "yidir," diyor Raif, komiserine bir gz attktan sonra. Benimle samimi grnmekten ekiniyor. Dorularak, sigara paketimi uzatyorum. "Yaksana." "Sa ol, braktm," diyor. Ben bir tane yakyorum. "Ne isin var burada?" Gzleri hl Sadi'de. Ben de dnp bakyorum. Sansm yolunda, polislerden biri Sadi'yi dsar aryor. "Korumasydm," diyor Raif rahatlayarak, "cesedi ben buldum." "Onu, en son ne zaman grdn?" diye soruyorum. "Dn aksam," diyor kesin bir ifadeyle. "Konuu var myd?" "Yoktu. Geleni gideni pek olmazd." "Yemeini filan kim

yapard?" "Hate Bac..." diyor. Ne dsndm anlam gibi ekliyor, "O kadndan kimseye zarar gelmez. Bence kalp krizi." "ok kesin konusuyorsun!" "Kalp hastasyd," diyor. Yzndeki derin kaygnn farkna ilk o zaman varyorum. Bu olaydan sorumlu tutulmaktan korkuyor. "Haklsn, doal bir lme benziyor," diyorum. "Yine de otopsi yaplmas gerek." "Herhalde yaparlar," diyor Raif. Sigaramdan bir soluk daha alacakken ucunda uzayan, klleri fark ediyorum. Bakmyorum, ilerdeki masada duran cam kll gryorum. Yaklasyorum. Klleri siyah camdan klle dkerken kahverengi sumen dikkatimi ekiyor. Sumenin kapan kaldrnca ak bir zarf gryorum, yannda bir de

mektup var.

Gnderen: Zahir Kirmanolu / P.K. 303 Sirkeci/ST. Ortalarda savcnn ad, adresi yazl. Sonra mektuba bir gz atyorum. "Sayn Saim ztrk," diye baslyor. "Afrika Papaan'na merakl bir bey olduunuzu basndan rendim. Bende bir ift Afrika Papaan (Psittacus erithacus) var. Yaknda bir ift yavrular olacak. Yavrularn paras bol grgszlerin elinde soysuzlasmasna gnlm raz olmuyor. Aralarnda sizin de bulunduunuz elli ku meraklsna mektup yazarak, yavrulara isim bulmalarn istedim. En iyi ismi bulan kisiye yavrular cretsiz vereceim. lgileniyorsanz kuslar iin bulduunuz isimleri P. K. 303 Sirkeci/stanbul adresine gndermenizi rica

ederim. Zahir Kirmanolu Not: 1) Sizi klfete sokmamak iin, yollayacanz mektubun posta pulunu da zarfn iine koyuyorum. 2) Kuslar kazanamazsanz bile kimin kazandn ve kuslara nerilen isimleri size bildireceim." Al iste, benim gibi bir ku merakls daha... Savc Bey isimleri yazp gnderdi mi acaba? Bir de kazanyor mu? Su adresi yazp durumu anlatsam. Neden olmasn. Kussever biri olarak bu benim grevim. Hem iki isim de ben yazarm. Ne zamandr bir ift Afrika Papaanm olsun istiyordum. Not defterime adresi yazarken, Sadi'nin sesi duyuluyor. "Ne yapyorsun orada?" "Rapor iin not alyorum,"

diyerek, defteri cebime atyorum. Sadi kuskuyla izliyor hareketlerimi. Aldrmadan mutfaa giriyorum, banyoya gz atyorum. Her sey normal grnyor. Yeniden salona dnyorum. Cesedin basnda dikilen Sadi'ye yaklasp, "Benim isim tamam," diyorum, "ama cesedin otopsiye ihtiyac var." "Fikrini kendine sakla," diyor. "Sen bilirsin," diyorum ayrlrken. Aksamzeri geliyorum merkeze. Baskomiser Cevat ortalkta yok. Oturup, temkinli bir rapor yazyorum. Durumu ksaca zetledikten sonra mutlaka otopsi yaplmas gerektiini belirtiyorum. Sonra Afrika Papaan'nn sahibi olan Zahir Kirmanolu'na bir mektup dseniyorum. Olanlar anlatp, yarsmaya katlmak istediimi syleyerek, iki ku ismi de ben neriyorum. Bir saat sonra geliyor

Baskomiser Cevat. Raporu uzatyorum. Okuyor. Hosuna gidiyor. Hayatndan memnun grnyor. zin istemenin tam sras. "Baskomiserim," diyorum. "Biliyorsunuz ben bu yl izin yapmadm." "Eee," diyor serte bakarak. "E'si. zin istiyorum." "Ya savc!" diyecek oluyor. "Adam eceliyle gitmis, cinayet olsa bile siyasi sube bize brakmaz. Hem burada benden baska dedektif yok mu?" Gevrek gevrek glyor Baskomiser Cevat. "Ka gn gideceksin?" "Hepi topu on gn." "Peki, yarndan itibaren izinlisin." "Tamam," diyorum ve belki dsncesini deistirir diye hemen ayrlyorum

yanndan. Eve gelir gelmez valizlerimi topluyorum, vaktin ge olmasna aldrmadan kyorum yola. Altnoluk'taki motele doru topukluyorum arabay. Gece yars varyorum otele. Ertesi gn leye kadar uyuyorum. Uyannca nefis bir kahvalt yapyorum. Bir ara gzlerim gazetelere taklyor. Savcnn lm birinci sayfadan verilmis. Otopsi sonular henz yok. O gn denizin tadn karyorum. Motelin nnde stsz gneslenen Fransz kzlarn seyrediyorum. Ve aksam zeri zlemiyle yanp kavrulduum rakma kavusuyorum. Ertesi gn biraz daha ge kalkyorum. Kahvalt iin asa indiimde benim gibi ge kalm bir msterinin gazetesine taklyor gzlerim. Be stun stne

mansetten su haber haykryor: "nl Savc Zehirlenmis!" Adamn elinden gazeteyi kaparcasna alyorum. fkeyle yzme bakyor, ona aldrmadan haberi okuyorum. Otopsi sonucunda savcnn arsenikle zehirlendii belirlenmis, iisleri bakan, katilleri bulacaz diye kkryor. Savcnn mahkm ettii rgt yeleri ve yaknlar gz altna alnp sorgulanmaya baslanm bile. Eyvah, diyorum kendi kendime. Baskomiser beni aracak... Korktuum gibi olmuyor. Ne baskomiser ne de baska biri beni aramyor. Ben de savcnn davasn gazetelerden takip ediyorum. Bir sr insan gzaltna alnyor, aklamalar yaplyor ama katil bulunamyor. On gn sonra iyice dinlenmi bir halde giriyorum merkezin kapsndan, herkes gptayla bakyor

bana. Baskomiser Cevat intikam almak istercesine, Etiler'de islenen bir cinayeti zmekle grevlendiriyor beni. Adamn teki, karsnn sn vurmu olaya kaza ss vermeye alsyor. Delilleri topluyoruz, tanklarla konusuyoruz. Ne yapsak bosuna biliyorum herif pahal avukatlarla yrtacak isten. Yine de brakmyoruz isin pesini. stanbul'a geldikten iki hafta sonra bir aksam eve dnerken bo posta kutusunu grnce aklma Afrika Papaanlar geliyor. Mektubuma karslk almadm fark ediyorum. Oysa adamn mektubunda yarsmaya katlan kazanmasa bile, kuslar alacak kisinin kimliinin ve kuslara bulduu isimlerin aklanaca yazyordu.

Yoksa birisi savcyla dalga m geti diye dsnyorum. Ve olay unutuyorum. Bu arada bizim Etiler cinayetinin n sorgulan bitiyor. Davay savcla gnderiyoruz. Ama savc cinayetinde hl bir ilerleme yok. Ha bire rgt yeleri tutuklanyor, sorgulanyor. Savc Bey de o kadar ok insan cezalandrm ki, ilerinden katili bulup karmak hi de kolay bir i deil. Bo gnlerimden birinde evde oturmu sakin sakin gazetemi okurken arka sayfada Afrika Papaanlar'nn iftlesmesini anlatan yaz dikkatimi ekiyor ve tabii bizim mektup aklma geliyor. Bu adama' ulasmann bir yolu olmal diye dsnyorum. Ne

yapt, kime verdi kuslar acaba? Onu bulabileceim tek adres Sirkeci Postanesi. Ertesi gn uruyorum postaneye. Posta kutularna bakan grevliye kimliimi gsterip, 303 No'lu kutuyu kiralayan Zahir Kirmanolu'nun adresini soruyorum. Grevli, bir nndeki deftere bir bana bakyor, ekinir gibi bir hal var. "Merak etme kimseye sylemem," diyorum, olanca sevimliliimi taknarak. "Devlet memurlar birbirlerine yardmc olmal." Sonunda defteri nme uzatyor. Adamn adnn karssnda Fatih'te bir evin adresi yer alyor. Hemen yola dsyorum. Ama Fatih'te ne yle bir mahalle ne de o ad tasyan bir sokak var. Postaneye dnyorum. Grevli beni yeniden

karssnda grnce tedirgin oluyor. "Adres sahteymis," diyorum. "Ben sahte olduunu nereden bileyim?" diyor kendisini suladm sanarak. "Yoo, beni yanl anladnz. Sizi sulamyorum. Yalnzca o adam grp grmediinizi soracaktm." "Mutlaka grmsmdr ama o kadar ok insanla karslasyoruz ki, onu hatrlamam mmkn deil." "Su kutuya bir gz atabilir miyiz?" diye soruyorum. "Yapamam," diyor. "Mdrden izin almanz gerek." "Mdr rahatsz etmeyelim. Yalnzca bakacam, hibir sey almayacam." Ciddi ciddi korkuyor adam. "ok nemli bir cinayet davas," diye steliyorum. "Emniyete isin dserse ben de sana yardm ederim." "Peki,"

diyor sonunda, "gel benimle." Posta kutularnn bulunduu blme geiyoruz. Gelen mektuplar kutulara buradan konuyor. 303 No'lu kutuyu bulmak zor olmuyor. Grevli arka kapa ayor. Kutuda iki mektup var. Alp, bir gz atyor. "Ooo, bunlar postaya verileli neredeyse bir ay olmus." Aceleyle alyorum elinden mektuplar. Kargack burgack el yazm hemen tanyorum. br zarfn zerinde ise gzel bir el yazsyla savcnn ad ve adresi yer alyor. "Vay canna, demek bizden baska kimse mektup gndermemis!" Sahte bir adres, alnmam mektuplar. Btn bunlarn savcnn lmyle bir

ilgisi olmal diye dsnyorum. Grevli bn bn suratma bakyor. "Bu mektuplar alabilir miyim?" diyerek sansm denemek istiyorum ama skmyor. "Olmaz. Savclk izni gerekli." Hakl. aresiz ayrlyorum yanndan. Doru merkeze gidip olan biteni Baskomiser Cevat'a anlatyorum. Benim mektup yazmama bozulur gibi oluyor, ama sonra bu isin savcnn zehirlenmesi olayyla ilgili olduunu, siyasi subeyi atlatp davay bizim zebileceimizi renince yumusuyor. "O mektupta ne bulmay umuyorsun?" "Bilmiyorum," diyorum. "Belki bir sifre, ya da gizli bir mesaj..." "Peki," diyor, "izin alacam. Umarm kepaze olmayz." zin kar kmaz savcnn mektubunu alp merkeze geliyorum. Baskomiser Cevat'la birlikte okuyoruz.

"Sayn Zahir Kirmanolu, ncelikle abanz takdir ettiimi belirtmeme izin verin. Sizin gibi ku severler olduu mddete bu memleket ayakta kalmaya devam edecektir. Naizane isim nerilerim, Aykus'la, Gkkus'tur. Kazandm mjdeleyen haberinizi heyecanla bekliyorum. Sayglarmla, Emekli Savc Saim ztrk" Baskomiser Cevat fkeyle yzme bakarak, "Hani sifre?" diyor. "Bilmiyorum," diyorum mektubu elimde evirerek. "Bilemiyorum." "1. Sube'dekiler duysa nasl glerlerdi halimize. Hemen mektubu yeni bir zarfa koy ve aldn posta kutusuna at. Belki alcs kar gelir. Daha fazla rezil olmayalm." Yenilmi bir halde masama dnyorum. ekmeceden bir zarf kartyorum. Mektubu iine koyuyorum. ekmecelerin birinde

posta pulu da olacakt. En alttakinde buluyorum. Pul yalamay da hi sevmem. Islak bir snger aryorum. Hi kimsede yok. Herkes dalga geiyor. Pul olay tarihe karst. Artk posta makineleri var, diye. Birden jeton dsyor. Savcya gelen mektuptaki notu hatrlyorum. "Sizi herhangi bir klfete sokmamak iin pulu da yolluyorum." Hzla odama dnyorum. Savcnn mektubuna bakyorum. Pulun zerinde bir ku resmi var, altnda da Manyas Kus Cenneti' yazyor. Mektubu kaptm gibi adli tptaki Remzi'nin yannda alyorum soluu. "Su pulu incele," diyorum.

"kyordum," diyor. "ok nemli." Kfrederek, nln giyiyor. ki saat sonra pulun arkasna arsenik srld kantlanyor. "Tamam," diyor Komiser Cevat. "Cinayetin nasl islendiini zdk. Ama katil kim?" "Bence terr rgtlerinin isi deil bu." . "Neden?" diye soruyor. "yle olsayd oktan ilan etmislerdi." "yi de soruma hl cevap vermedin. Katil kim?" "Savcnn cann yakt biri. Bulmak iin dava dosyalarna bakacaz." "Siyasi sube bunu gnlerdir yapyor." "Onlar plkte toplu ine bulmaya alsyorlar. Oysa biz arsenikten anlayan, kuslardan hoslanan birini arayacaz." Tam bir

hafta sryor, savcnn at davalara bakmak. Bir hafta gnde be saat uykuyla yetinmek zorunda kalyorum. Ama adammz bulamyorum. Son dosyann da kapan kapadktan sonra tam mitsizlie kaplmak zereyken, aklma baska bir olaslk geliyor. Ya davay aan savc deil de katilse! Yeniden dalyorum mahkeme arsivinin karanlk koridorlarna. Sonunda aradm dosyay buluyorum. On be yl nce Kerim Lokman adnda bir eczac dava am savcya. Konu ne biliyor musunuz: Afrika Papaanlar. Kerim Bey'in dava dosyasnda adresi de yazl. Zengin biri olmal, adres

Yeniky'de bir yal. Yalda uzun boylu kumral bir gen kz karslyor beni. Yzndeki gzellii glgeleyen bir kederle ne istediimi soruyor: Kerim Bey'le grsmek istediimi sylyorum. Gen kzn gzleri doluyor, "Babam ok hasta, sizinle grsmesi imknsz." "zldm," diyorum. "Ama onunla grsmeliyim. ok nemli." Kzn beni terslemesini bekliyorum, yapmyor, beni tepeden trnaa szerek "Yoksa siz polis misiniz?" diyor. "Evet," diyorum. "Konu da Afrika Papaanlar diye tahminde bulunuyor..." "Evet, ama nasl bildiniz?" "Babam syledi," diyor. "Sizi onunla grstreceim. Tek ricam onu fazla yormamanz. Syle buyrun." Birlikte uzun

bir koridordan geerek, deniz gren bir yatak odasna geiyoruz. Kocaman yatakta, zayf bir adam hareketsizce yatyor. Kz adamn yanna yaklasyor, kulana fsldayarak bir seyler sylyor. Adamn kprdadn gryorum. Kz ona yardm ediyor. Adam yatakta doruluyor. Gzlerini ksarak bana bakyor. Kz eliyle isaret ederek yaklasmam istiyor. Yaklasyorum, adama elimi uzatyorum. Ama adamcazn elimi skacak hali yok. Yatan yanndaki koltua oturmam sylyor ancak benim duyabileceim kadar ksk bir sesle. Demek bizim Kerim Bey lm dseindeymis, diye dsnerek koltua ilisiyorum. Yasl adamn gs krk gibi inip kalkyor

ama sanki soluk alamyormu gibi azn yar yarya aarak geni pencerenin dsndaki baheye bakyor. "Pencereyi aaym m baba?" diye soruyor gen kz. "stemem," diyerek basn sallyor. "Rica etsem beyefendiyle bizi yalnz brakr msn?" Kzcaz hi alnganlk belirtisi gstermeden kyor odadan. Kerim Bey derin derin soluklandktan sonra, "Sonunda beni buldunuz," diyor. Bunu sylerken klrengine dnsen yesil gzlerinde ocuksu bir parlt yanp snyor. Sanki bir an aclarndan kurtuluyor, bir an hasta olduunu unutuyor. "Adnz bilmiyorum," diye srdryor ayn ksk sesle. "Ama bunun nemi yok

zaten. Beni bulduunuza gre olduka zeki biri olmalsnz..." Szleri ani bir ksrk nbetiyle kesiliyor. Basucundaki komodinin zerindeki srahiden bir bardak su doldurup uzatyorum ona. Bir yudum alp, barda bana uzatyor. "Fazla zamanm yok. Sz uzatmayacam," diyerek yeniden baslyor anlatmaya: "Evet, Savc Saim ztrk' ben ldrdm. Savcyla davamz on be yl ncesine dayanr. O yllarda Londra'dan lkeye kesin dn yapyordum. Yanmda ok sevdiim iki Afrika Papaanm vard. Giriste zorluk karp papaanlarm almadlar. Devlet dairelerinde ok tandm var. Nasl olsa birilerini araya sokar alrm diyerek kuslar gmrkte

brakmaya raz oldum. Bir hafta sonra da gerekli kisileri bulup kuslarm almaya geldim. Ama kuslar yoktu. Sonradan rendiimize gre, tamamyla keyfi bir tutumla komiserin biri kuslar Savc Bey'e hediye etmis. Bunun zerine savcy aradm. Durumu anlattm. Kuslarn yumurtadan ktklar andan beri benimle birlikte olduklarn, onlar ocuklarm gibi sevdiimi belirttim. Gerekirse kendisine baska bir ift papaan bulabileceimi bile syledim. Ama Savc telefonu yzme kapad. Ben de ona dava atm. Ama Savc Bey etkili oldu ve davay kaybettim. Bu kadar byk bir hakszlkla ilk kez karslasyordum. Daha sonra savcnn kuslarma bakamadn bir yl iinde ikisinin de ldn rendim. Aslnda savcy ldrmeyi o gnlerde

dsndm. Fakat korktum. Ailem, itibarm vard. Ama adamdan nefret etmeyi srdrdm. Sk sk olaylarda ad getii iin de hi aklmdan kmyordu. Geen yl kan kanseri olduumu rendim. Soku atlatr atlatmaz ilk aklma gelen sey savcy ldrmek oldu. Doktorlar yaklask bir yl mr bimislerdi bana.

Planm ona gre yaptm. Artk beni tespit etmeniz olduka zordu. Ama bunu basaran insana gerei seve seve aklayacaktm. Ayrca eer kuslar seven biriyse ona bir ift Afrika Papaan'n hediye etmeyi de dsndm." Yasl adamn gzlerinde yine o ocuksu parlt beliriyor. "Kuslarla aranz nasl," diye soruyor. "Uruna cinayet isleyecek kadar olmasa bile ok severim," diyorum. "O halde size bir ift Afrika Papaan hediye edebilirim." "Memnun olurum," diyorum. Glmsemeye alsyor ama basaramyor. Gzlerini yzme dikerek, "Beni tutuklamayacaksnz herhalde," diyor.

"Sanmyorum," diyorum, kalkmaya hazrlanrken. "Bu bosuna aba olurdu." ALINAN CESET Kuzguncuk'ta eski yalnn girisindeki akasya aacnn altnda durup, etrafa gz atyorum. Bakslarm, sonbahar sabahn gzellestiren iri gllerin, arbasl kasmpatlarn, uyuklayan aksamsefalarnn zerinde zntyle geziniyor. Yllar ncesinden kalma bir grnt beliriyor gzlerimin nnde: Rahmetli Latife Teyze hafife kamburlasm belinin arlarna aldrmadan ieklerin zerine eilmis, kurumu yapraklar koparyor, topra tazeliyor. Derinden bir i geirerek kapya yryorum. Kapy dil ayor. Dudaklarnda iten bir glmseme var ama yz hl glgeli. "Ho geldin Nevzat

Amca," diyerek ieri buyur ediyor beni. n taraftaki terasa geene kadar bir sey konusmuyoruz. Terasta kahvalt masas her zamanki yerine kurulmus. Az m kahvalt ettim bu evde. Beni gren Memduh'la esi Nermin saygyla ayaa kalkp elimi skyorlar. Denize bakan bir iskemleye yerlesiyorum. "Kahvalt iin zel bir sey ister misin Nevzat Abi?" diye soruyor Memduh kibarca. "Karnmn tok," diyorum, "Ama sade bir kahveye hayr demem." Hizmeti benim kahve iin mutfaa yollanrken, "Seni de buraya kadar yorduk, kusura bakma Nevzat Amca,"

diyor dil, ezik bir tavrla. "Bak byle konusursan bozusuruz," diyorum, gzlerimi sakin sakin akan mavi sulardan alarak. "Eee anlatn bakalm. Nedir sizi zntye boan is?" "Annemin cesedi alnd," diyor Memduh, damdan dsercesine. "Ne," diyorum sasknlkla. "Ne zaman?" "Ne zaman olduunu bilmiyoruz," diyerek dil giriyor lafa. "Dn leden sonra farkna vardk. Duymussundur, babam ok sevdii annesine projesini benim izdiim bir mezar yaptrmak istiyordu. Onun bu teklifini seve seve kabul ettim. Birka gndr bir ustayla alsyoruz. Dn usta arad. lnz alnms, dedi. l almak

iin mezara gitmis. Mezarn yeniden kazldndan kuskulanms. Durumu mezarlktaki yetkililere bildirmis. Mezar amslar ve cesedin olmadn grmsler. nce inanmadm ustann sylediklerine, atlayp mezarla gittim. Mezar gerekten de bostu. Babaannemin ls alnmst..." dil anlatmakta zorlanyor, gzlerinin dolduunu gryorum. "dil bana telefon etti," diyerek Memduh baslyor anlatmaya. "Ben de Mezarlklar Mdrl'n aradm. nce atlatmaya kalktlar, onlar mahkemeye vereceimi syleyince zr dilediler. Bu tr olaylarn olduunu, nne geemediklerini sylediler. Ne yapacamz bilemedik. Amerika'y Sezai Abimi aradm. O da ok zld. Keske cenazeden sonra birka gn daha Trkiye'de kalsaydm, diye yazkland. kili grsmeler olmasa uaa atlayp

gelecek ama bilirsin devlet isleri ... Sonra seni aramam syledi..." "Merak etmeyin," diyorum, yatstrmak iin, "onlar bulacaz" "Anlayamadm," diyor Nermin Hanm, "bir ly neden alarlar ki?" "Kadavra olarak hastanelere satmak iin," diyorum. "Aman Allahm," diyor kadncaz. "Merak etmeyin," diyorum, "buna izin vermeyeceiz." Sonra cep telefonumu karp yardmcm Ali'nin numarasn eviriyorum. "Alo," diyor Ali. "Amirim siz misiniz?" "Evet benim. Simdi iyi dinle. Eyp Mezarlndan bir ceset alnms. Civardaki hastanelere git. Yeni gelen kadavra var m, kim kadavra getiriyor, bir sorustur. Merkezde bulusuruz."

Kskten dil uurluyor beni. Kapdan karken tandk bir yz beliriyor karsmda. Emektar dad Hasibe Hanm. Ama nedense gzlerindeki parltlar hi de dosta deil. "Bununla birlikte mi islediniz cinayeti?" diye soruyor dil'e, basyla beni gstererek. dil'in yz kpkrmz oluyor. "O ne biim sz Hasibe Dad. Nevzat Amca'y tanmadn m?" Yasl kadn duraksyor, gzlerini yzme dikerek, hatrlamaya alsyor. "Ben Nevzat, Sezai'nin arkadas. Hani senin gl reellerine musallat olan Nevzat." Bakslar yumusuyor,

"Ah Nevzat Bey olum siz misiniz? Kusura bakmayn, sizi onlardan biri sandm." "Onlar da kim?" Kt gzlerle dil'i szdkten sonra, kolumdan tutarak bir kseye ekiyor beni. "Gel sana syleyeceklerim var." Biraz yasl kadn kramadmdan ama daha ok merakmdan pesi sra yryorum. Utan, kayg karsm gzlerle beni izleyen idil'e, her sey yolunda gibilerden isaretler yapyorum. O da boynunu bkerek durumu kabullendiini gsteriyor. "Bu kza dikkat et," diyor, basyla dil'i gstererek. "O bir katil." "Anlayamadm," diyorum. "Yani dil'in cinayet islediini mi sylyorsun? "Evet, aynen yle," diyor, derin

izgilere boulmu yznde fkeyle parlayan gzlerini yzme dikerek. "dil babaannesini, Latife Hanm' ldrd." "Bakn Hasibe Hanm bu ok ciddi bir iddia. Bundan emin misin?" "Emmim. Latife Hanm iki gece nce ryamda syledi bana." Kendimi tutamayarak glmeye baslyorum, "lahi Hasibe Hanm, hi ryanzda sylediler diye bir insan katil olmakla sulanr m?" "Rya gerek karsa sulanr," diyerek anlatmaya baslyor: "Ryamda Latife Hanm'n mezarnn basndaydm. Birden mezar ald, Latife Hanm kefenini syrp, dsar kt. 'Sen lsn, o mezardan kamazsn,' dedim. Her zaman yapt gibi elimi tuttu. 'l olduumu biliyorum Hasibeciim,' dedi. 'Ama

katilim yakalanmadan ben bu mezarda rahat yatamam.' Katil kim, diye sordum. 'Torunum dil,' dedi. 'O yakalanmadan, bu mezar bana haram.' Kan ter iinde uyandm uykudan. Bir gn sonra da Latife Hanm'n mezarnn bo olduu haberi geldi." "Rastlant," diyorum. "Peki, o gece Latife Hanm'a stn dil'in gtrmesi de mi rastlant?" "Neden gtrmesin? Babaannesini ok severdi." "Her zaman ben gtrrdm. stelik Latife Hanm o gece ld." "Yapmayn!" diyorum. "dil neden ldrsn babaannesini?" "nk Latife Hanm horluyordu," diye samalamaya baslyor. "dil horlamadan rahatsz olurdu. Bu

yzden..." Zavall kadn akln karm diye dsnrken, o birden konusmasn keserek koridorun sonuna bakyor... Ben de baknca Memduh'u gryorum. Yasl kadn telaslanyor, "Bu kz ok tehlikeli onu tutuklayn. Yoksa beni de ldrecek," diyerek uzaklasyor. "Umarm seni rahatsz etmemistir," diyor, dil'le birlikte yanma gelen Memduh. "ok yasland. Annemin lmnden sonra iyice bunad. " "Sana ne syledi?" diye atlyor dil, merakl gzlerini yzme dikerek. "Latife Teyze'yi senin ldrdn," diyorum, inanmadm gsteren alayc bir sesle. "Onu bir hastaneye ya da huzurevine yatrmalyz," diyor dil, fkeyle amcasna dnerek. "Haklsn," diyor Memduh

dsnceli bir tavrla. "Onu evden uzaklastrmalyz." Merkeze le zeri varyorum. Ali erken gelmis. Beni grr grmez raporu veriyor. "Btn hastanelere baktm. Bir haftadr yeni kadavra gelmemi amirim. En son gittiim hastanenin bashekimine onlara kadavra satan kisileri nasl bulacam sordum. Bulamazsn dedi. Adamlar ceset getirecekleri zaman telefon ediyorlarms. Birka saat iinde de mal teslim ederek, paralarn alp tyyorlarms. Ama bashekim, adamlarn yaknda gelebileceklerini syledi. Adamlar telefon edince bizi haberdar edecek..." "Yani bekleyeceiz" "Baska aremiz yok..." diyor Ali. "Ama akln kurcalayan bir sey var." "kar bakalm dilinin altndaki baklay," diyorum.

"Konustuum bashekim, daha ok kimsesiz lleri getirdiklerini syledi. Varlkl bir kadnn cesedini almaya cesaret etmeleri zormus... Bu isin altnda baska bir i olmasn?" "Santaj m?" diye mrldanyorum. "Cesede karslk para m isteyecekler?" "Sanmyorum," diyor. "yle olsayd, simdiye oktan ararlard aileyi... Siz daha iyi bilirsiniz ama Latife Hanm n lm bir cinayet olmasn. Otopsi yaplmasn istemeyen bin..." Hasibe Hanm n syledikleri geliyor aklma ama hemen kovuyorum bu dsnceleri. "Sama. Latife Teyze'yi niye ldrsnler ki?" "Kim bilir. Belki miras. Kadn varlkl." "Sanmyorum," diye tekrarlyorum ama iime bir kurt

dsmesini de engelleyemiyorum. Aksamzeri Sezai ile ortak dostumuz olan aile avukat Nesim'e uruyorum. Vasiyet var m, diye soruyorum. Olmadn sylyor. Latife Teyze'nin tm miras Sezai ile Memduh arasnda blslecekmis. Bu bilgi, Ali'nin kuskularnn yersiz olduunu gsteriyor. im rahatlam olarak ayrlyorum Nesim'den. Artk yaplacak tek sey mezar hrszlarnn ortaya kmasn beklemek. Allahtan fazla bekletmiyorlar bizi. Ertesi gn aksama doru bashekim aryor. Bu gece adamlarn bir teslimat yapacaklarn sylyor. Sansmz varsa yapacaklar teslimat Latife Teyze'nin cesedidir, diye dsyorum. Bir

saat sonra dil aryor. Bir gelisme olup olmadn soruyor. Mezar farelerini tespit ettiimizi bu gece enseleyeceimizi anlatyorum. Seviniyor. Hava kararmadan hastanede tertibat alyoruz. Bir doktor gmlei giyerek bizzat ben ynetiyorum operasyonu. Mezar fareleri saat on birde, eski bir minibsle arka kapdan giriyorlar hastaneye. Minibste iki kisi olduunu bildiriyor telsizle Ali. Minibs morgun nnde durur durmaz kskvrak ele geiriyoruz herifleri. Hemen minibse atlyorum. Arkada mavi naylona sarlm bir ceset var. Umutla ayorum kaln naylonu. Ama ne yazk ki iindeki l Latife Teyze deil, yznn yars paralanm gen

bir delikanl. Yine de yitirmiyorum umudumu. Ne de olsa mezar farelerini ele geirdik. Ama onlar gren bashekim, "Bizimle irtibat kuran kisi yok bunlarn arasnda," diyor. "Asl onu yakalamalydnz." "Onu da ele geiririz," diyorum. "Ne de olsa ipin ucunu yakaladk bir kere." Merkezde hemen sorguya alyoruz herifleri. kisinin de dosyalan kabark; adam yaralamak, hrszlk, ne ararsanz var. nce inkr etmeye kalkyorlar. Ama biraz skstrnca blbl gibi sakyorlar. Elebaslarnn Durdu adnda eski bir mezar kazcs olduunu, Zeytinburnu'nda ikamet ettiini sylyorlar. Onlara Latife Teyze'nin cesedini soruyorum. Bir sey bilmediklerini sylyorlar

ama gen olannn heyecanlandn fark ediyorum. "Bu isi sen yapmssn," diyorum, sansm deneyerek. "Mezarlktaki beki grms." "Valla ben yapmadm Abi," diyor. "Ben o aksam hasta anamn yanndaydm." "Kim yapt peki?" Duraksyor ocuk. Bu durumu Ali de fark etmis, "Sylemezsen, i senin zerine kalr," diye steliyor, gzlerinin iine bakarak. "Kimin yaptn bilmiyorum," diyor, korkuyla. "Ama Durdu Abi'nin, bir l almaktan sz ettiini duydum. Kyak is, diyordu, bir mezar aacam, dnyann parasn kazanacam." "Latife Hanm'n mezarn m aacakms?" "Kadnn ad gemedi. Ama alacak mezar Eyp'teymis, onu duydum." "Latife Hanm n mezar da Eyp'teydi," diye mrldanyorum. Ben

size sylemistim amirim, dercesine bakyor Ali yzme. Hakl ama yine de canm skyor bakslar. stelik isin asln renmek iin nce Durdu'yu yakalamamz gerek. O aksam basyoruz Zeytinburnu'ndaki evi ama Durdu yok. Babas Hayri yi buluyoruz. Dut gibi sarhos. Komsular onu ayk grmediklerini sylyorlar. Bir zamanlar l ykaycsyms. Kars onu bir marangoz iin gen yasta terk edince oluyla ba basa kalms. O da teselliyi alkolde bulmus. ocuk da mezar soyguncusu olmu kms. Olunu soruyoruz. Eve gelmediini sylyor. Sivil bir ekip brakp ayrlyoruz Zeytinburnu'ndan. Gece yatakta dnp duruyorum. Durdu'yu kim kiralam olabilir? Hasibe Hanm n syledikleri geliyor aklma. Kadn

bunam onu ne kadar ciddiye alabilirim ki? stelik dil neden babaannesini ldrsn? Geri Sezai, kznn islerinin yolunda olmadn sylemisti. Bu yzden iki ay nce yalya tasnms. Bir mimarlk sirketi kurmak iin de babasndan yklce bir para istemis. Ama bir devlet memurunda o kadar para ne gezer? Babaanneden kalacak miras isini grrd. Ama dil bunun iin cinayet isler mi? Sabah, Ali'nin sok haberiyle uyanyorum. "Durdu l bulundu amirim." "Nerede?" diye soruyorum. "Baclar'da patika bir yolda. Grg tanklar biri cipin arpp katn sylyorlar..."

"Cip mi?" Hemen dil'in klstr Landge Rover' geliyor aklma. "Ben yalya gideceim," diyorum, Ali'ye. "Sen bir yere ayrlma, ihtiyacm olabilir." dil'in cipi yalnn nnde duruyor. Cipin tamponunda kahverengimsi bir leke var, dikkatle baknca kan olduunu anlyorum. Okkal bir kfr savurarak, cipin tekerine bir tekme indiriyorum. Sezai'ye annesini ldren kisinin kz olduunu nasl anlatrm ben. Telefonla Ali'yi arayp buraya acele bir teknik ekip yollamasn syledikten sonra yalya giriyorum. Ama idil de Memduh da yalda yok. "Miras isleri iin Nesim'in brosuna

gittiler," diyor, Nermin Hanm. Burada beklemenin bir anlam yok, dnnce beni arasnlar, diyerek ayrlyorum yaldan. Merkeze dnnce Nesim'i aryorum. Sekreter kz, nn birlikte ktklarn sylyor. "dil'i sorgulamamz gerek," diyor Ali. "Su kan tahlili gelsin de," diyorum, sonucun ne kacan adm gibi bilmeme karsn. "Sezai yakn arkadasnz m amirim?" diye soruyor Ali, iten bir tavrla. "yleydi," diye geistiriyorum. Telefon alyor, dil sanarak ayorum. Yanlmsm, kapdaki memurmus. "Hayri adnda biri sizi grmek istiyor amirim. Durdu adndaki sahsn babasyms." "Durdu'nun babas m?" diyorum, gzlerimi Ali'ye dikerek. "Hemen yukar gnderin."

Hayr yklm bir halde giriyor ieriye. Giysileri, soluu hl alkol kokuyor. Aksamdan beri hi uyumad belli. Ayakta durmakta zorlanyor, onu bir iskemleye oturtuyoruz. "Olumu, Durdu mu ldrdler," diyor. "Nerden biliyorsun?" diyorum. Kir pas iindeki ceketinin cebinden be milyonluklardan olusan iki demet kartyor. "Bunlar yatann altnda buldum," diye aklyor. "Bunlar kimden aldn biliyor musun?" "Zengin bir adamdan sz ediyordu. Bir lnn mezarn deistireceklermis..." "Bir adam m?" diye mrldanyorum. "Adam olduuna emin misin?" diye soruyor Ali. "Eminim, Durdu yle syledi. ok para verecekmi

adam ona." Ali'nin gzleri Hayri'nin elinde tuttuu para destelerine kayyor. "Sunlara bakabilir miyim?" diye soruyor. Adam paralan uzatyor. Ali desteleri ortadan tutan kt banda baktktan sonra, "Memduh ne i yapyordu amirim?" "Demir ticaretiyle urasyor. Persembe Pazar'nda," deyince, Ali dudaklarnda tuhaf bir glmsemeyle, bandn zerindeki kaseyi gsteriyor. Kasede T. Bankas Persembe Pazar Subesi yazyor. Altnda bir de tarih var. "Memduh mu?" diye soruyorum, Ali'ye mi yoksa kendime mi olduunu bilmeden. "Olabilir," diyor Ali. "Belki de dil'le Memduh birlikte islediler cinayeti." "Artk bunu anlamak

kolay," diyorum."Hemen Persembe Pazar'ndaki Bankas'na git. Sor bakalm Memduh'un hesab var m? Para destelerinin zerinde yazlan tarihte para ekmi mi? Esnaf da bir arastr. Memduh'un ticari durumu naslms." Ali ayaklanrken, Hayri ye dnyorum. "Sen de biraz konuumuz olacaksn." "Yoksa beni tutuklayacak msnz?" diyor, korku dolu gzlerini iri iri aarak. "Hayr," diyorum. "Olunun katilini yakalayacaz. Sen de bize yardm edeceksin." Bir saat sonra Memduh beni aryor. Ona, bir adamn telefon ettiini, cesedin kaybolmasyla dn gece l bulunan mezar hrsz Durdu arasnda bir balant olduunu, yaknda daha ayrntl aklamalarda

bulunacan sylyorum. Beklememiz gerek, diyorum. Memduh'un sesindeki heyecan hissedilmeyecek gibi deil. Ali Persembe Pazar'ndan isimize yarayacak bilgilerle dnyor. O gn bankadan paray Memduh ekmis. Piyasadaki durumu son zamanlarda ok ktlemis. Yakasn tefecilere kaptrms, eksenet mafyasndan srekli tehditler alyormus. Zavall Latife Teyze demek z olu tarafndan ldrlms, diye dsnyorum zntyle ama zlmekle kaybedecek vaktimiz yok. Hayri'yi yukar alp, ksk aryoruz. Hayri rettiimiz gibi Memduhla konusuyor. Ona Durdu'nun babas olduunu, annesini gmdkleri mezarn yerini bildiini, eer yarna kadar on milyar getirmezse, polise gideceini sylyor. Memduh dikkatle dinledikten sonra saldrganlasyor. Hayri'yi ldrmekle, tutuklatmakla tehdit ediyor. Ama Hayri roln eksiksiz oynuyor, hi

gerilemeden, eer yarna kadar on milyar bulmazsa, mezar polise gstereceini syleyerek kapatyor telefonu. "Memduh'un bu gece mezarla geleceinden emin misiniz amirim?" diye soruyor Ali. "Gelecek," diyorum, "cesedin yerini deistirmek on milyar vermekten daha krldr." O gece tam kadro Eyp Mezarl'ndayz. Tarihi mezarln serin havasn cierlerimize ekerek bekliyoruz. Aksamdan beri yalnn nnde pusuya yatan Ali'nin, Memduh'un yola ktn haber vermesinden bu yana btn ekip tetikteyiz. Czrdamaya baslayan telsizden, "Hedef mezarla yaklasyor amirim, tamam," diyen Ali'nin sesini duyunca baslyoruz. "Mezar bulmadan

ortaya kmak yok," diyerek, son kez uyaryorum ocuklar. Soluumuzu tutarak bekliyoruz, on dakika sonra mezarln dar yolunda Memduh'un silueti grnyor. Elinde bir anta var. Saklandm mezar tasnn iki metre tesinden geerek, bir mezarn nnde duruyor. antay ap, iinden portatif bir kazma ile krek kartyor. Mezar kazmaya baslyor. Daha fazla beklemenin anlam yok. "Kolay gelsin," diye yaklasyorum. "Bakyorum da bulmussun annenin lsn." Sesimi duyan Memduh panik iinde dnyor. Ayn anda ekiptekiler el fenerlerini yzne tutuyorlar. Karanlkta bir anne katilinin korku ve

utanla gerilmi yz parldyor. Memduh'un eksik brakt kaz isim bizim ocuklar tamamlayarak, Latife Teyze'nin cesedini kartyorlar. Yaplan otopsi yasl kadnn zehirlenerek ldrldn kantlyor. Memduh da suunu saklamyor zaten. "Ticari ynden zor durumdaydm. Annemden yardm istedim ama artk tek basna ayakta kalmay ren diyerek reddetti. Eer paray bulamasaydm mafya beni ldrecek, ocuklarm babasz kalacakt. Annemi bu yzden ldrdm. dil'in olayla hibir ilgisi yok. Ama cesedin alnd anlaslnca, sulayacak birim aramaya basladm. Hasibe Hanm'n grd rya bu kisinin dil olabileceini gsterdi bana. Bylece kuskular dil'in

zerinde toplamaya alstm. Durdu korkup da beni araynca, dil'den habersiz cipini alarak onu ezdim. Eer kant bulunursa izlerin dil'de toplanmasn istiyordum. ok zgnm ama baska arem de yoktu." ARSADAK BACAK Kent merkezinden kilometrelerce uzakta, birbirinin ayn gecekondularn yan yana sraland varoslardan birindeyiz. Cepheleri svasz, badanasz briket evler, insaat halindeki arsalarla evrili toprak yolda ilerlerken Ali eliyle ilerdeki aalkl tepelii gstererek, "ste suras amirim," diyor. "Baca su am aalarnn altnda bulmuslar." "Topraa gml deil miymis?" diye soruyorum gzlerimi yeniden yola evirirken. "Gmlyms, kpekler eseleyip karm

olmal." "Karakola haber veren kim?" "Baca bulan ocuklardan birinin babas." "Glsm'n evinin yakldn syleyen de mi o?" "Hayr. Yangn haberini telefonla bildirmisler. Telefon eden kisi, Glsm'n yangnda lm olabileceini, isin sorumlusunun da muhtar olduunu sylemis." Toprak yol birden dzgnlesiyor birka metre sonra da asfalta kyoruz. Simdi kk bir mahalle meydanndayz. Bir eczane, ayn zamanda kaset de satan bir berber, tezghnda rengrenk meyvelerin sergilendii manav, kapsnda yasl iki kpein uyuklad kasap, byke bir kahvehane, bakkal-market karsm bir dkkn pek de geni olmayan bu meydanda karslkl sralanyor. stndeki kan

lekeleriyle bezenmi beyaz bir nlkten kasap olduunu anladmz adamn nnde durduruyorum arabay. "Muhtar'n brosunu aryoruz?" diyor Al, merakla bize bakan adama. "Ne yapacaksnz Muhtar?" diye soruyor Kasap, hi de dost olmayan bakslarla. "Biz polisiz." Kasap'n rengi atyor. "Su bulunan bacak iin mi?" "Ne biliyorsun bulunan bacak hakknda?" "Bir sey bilmiyorum," diyor manal bir ses tonuyla. "Ama Muhtar'a sorun, o, size anlatr. Burada sinek vzldasa onun haberi olur." "Peki," diyor Ali, "nerede Muhtar'n yeri?" Kasap, ba tutan

eliyle asadaki sokan basn gsteriyor. "Muhtar'n yeri orda. kinci dkkn. Birinci dkkn da onlarn. Komisyonculuk yapyorlar. Olu Yiit alstryor; topra parselleyip parselleyip satyorlar." Muhtar'n brosunda kimsecikler yok. n cephesine satlk arsa ilanlar yapstrlms, yandaki komisyoncuya giriyoruz. Ahsap masada, sa eli beyaz merhemle kaplanm bir gen oturuyor. Yer yer kabarm derinin altnda, pembe eti grnyor. Bu, Muhtar'n olu olmal. Kasabnkinin tersine glmseyen bakslarla karslyor bizi. "Muhtar' aryoruz." "Arsa meselesi iin gelmi olacaksnz," diyor. " Babam evde hemen araym." Hi bozuntuya vermiyoruz. Delikanl kapya ynelirken soruyorum. "Eline ne oldu senin?" "Hi..."

diyor dkkndan karken. "Yand." "Yanms," diye mrldanyorum Ali'ye bakarak. Yardmcmn aln krsyor ama ne dsndn sylemiyor. Merakla, masann zerindeki paftaya eiliyor, "Suraya bakn amirim, da, tas arsa yapmslar," diyor dalgn bir ifadeyle. Ali'nin eildii paftadaki parsel parsel blnm topraa bakyorum. Ona yant vermediimi gren Al kendi kendine konusmay srdryor. "Muhtar'a gelmekle doru yaptk galiba amirim," diyor. "Su kesik bacan arsa rantyla ilgisi varm gibi geliyor bana." Az sonra, yznde ylsk bir glmsemeyle elli yaslarnda bir adam grnyor kapda. "Ho gelmissiniz, kusura bakmayn

sizi beklettim," diyerek bir rpda sralayveriyor szckleri. "Arsay grdnz, beendiniz mi?" "Arsayla falan ilgimiz yok," diyorum kimliimi gstererek. "Biz polisiz. Su bulunan bacak meselesini sorusturuyoruz." Muhtar bir an ne diyeceini bilemiyor ama kendini abuk toparlyor. "O zaman buyrun benim broya geelim." Brosuna geiyoruz. Biz koltuklara otururken, "Kahveleri nasl ierdik?" diye soruyor, ylsk glmsemesini srdrerek. "Sa olun," diyorum ask bir suratla "Kahve iecek vaktimiz yok... ncelikle Glsm'n evinden baslayalm. Ev nasl yand, anlatr msnz?" "Sz baca sorusturmuyor musunuz?

Glsm'le ne ilgisi var bacan?" "Her sey birbiriyle ilgilidir," diye atlyor Ali. "Siz sorulanlara cevap verin yeter." ikimizin de ciddi olduunu anlayan Muhtar,

"Tamam canm, kzmayn hemen," diyerek baslyor anlatmaya. " Biz, Glsm' namuslu bir kadn sanmstk. Ama anladk ki kadn yolluymus. Her gece evinin nnde bir araba, ierde sarklar, trkler... Gece yarlar sarhoslar nara atp dolasyor. Millet rahatsz oldu tabi. Ben de gidip bu kadnla konustum. Konusurken yannda kocas m, affedersiniz pezevengi mi ne, o iri yar Gyas denen herif de var. Ya edebinizle oturun, ya da mahalleyi terk edin, dedim. Gyas Efendi diklendi, sen de kim oluyorsun, diyerek stme yrmeye kalkt. Allahtan yanmda bizim Yiit vard da fazlasna cesaret edemedi. Neyse, ben de durumu mahalleliye

bildirdim. Mahalleli ok kzd. Ama ben mahkemeye gidelim diyerek mahalleliyi yatstrdm. Her sey normale dnmst ki bir gece yars, daha nce Glsm'le oynasm adam geldi. Evinin nnde tam iki sarjr kursun yaktlar. Dsar k ulan kahpe, diye uludular. Ama kimse dsar kmad. Adamlar da pencerelerden ieriye benzin dkerek evi yaktlar." "Peki aklnza karakola haber vermek gelmedi mi?" "Herkes can korkusuna dsmst. Adamlar gidince de yangn sndrmeye alstk." "Glsm'n cesedini ne yaptnz?" "Ne cesedi... Ceset filan bulamadk... O gece evde kimse yokmus." "Biz yle

duymadk ama?" diyorum, gzlerimi Muhtar'a dikerek. "Glsm'n evini sen yakmssn? stelik fahiselik yapt iin deil, evine el koymak iin. Kadn da dumandan boulmus. Bunun zerine cesedini paralayp deisik yerlere gmmssn." "Yalan," diye baryor Muhtar, "ben byle bir sey yapmadm." "Kasap yle sylemiyor ama," diyor Ali. "Demek o dmbk syledi," diye mrldanyor Muhtar basn sallayarak. "Kasap'n sylemesine gerek yok. Herkes biliyor byle olduunu." "O sylemistir, o sylemistir. Kars brakp kat ya, adam kinim bizden karyor." "Nereye kat?" diye soruyor

Ali. "Bilmiyoruz ki. Bu Kasap erkeklik grevini yerine getiremiyormus. Kadn da mahallede bir oyna tutmu kendine. Kasap bunu renince her gece kadn dvmeye baslad. Ama bir haftadr kadn ortalkta grnmyor. Kasap, annesinin evine dndn sylemi ama kadnn kimi kimsesi yok. Sizin anlayacanz kadn oynasyla kams..." "Neyse," diyerek araya giriyorum,, "brakn simdi kasabn karsn. Sen anlat bakalm, ne yaptnz Glsm'n cesedini?" "Yapmayn," diye yalvaryor Muhtar. "Allahtan korkun. Ben kimseyi ldrmedim." "Ama evi yaktn?" diye steliyor Ali. "Evi de yakmadm," diyor ama sesi nceki kadar inandrc deil.

"Olunun eli orba pisirirken mi yand?" Bir an duraksyor sonra hemen yant yetistiriyor. "Yangn sndrrken, valla billa yangn sndrrken oldu." "Peki Glsm nerede?" "Ne bileyim? Onu bilse bilse pezevengi Parlak Gyas bilir." "Nerede buluruz Gyas'?" "Sirinevler'de bir evi daha varms. Ama adresini bilmiyorum," diyor sonra duraksyor. "Belki karakoldakiler bilirler. Glsm'e gelenler arasnda polisler de vard." Ali bana dnyor. "Ne dersiniz amirim soraym m telsizden? Sirinevler Karakolu'nda bizim Ragp var." "yi olur. Bakalm tanyorlar mym Gyas'?" Ali arabaya yollanrken, muhtarn olu Yiit'in kapda

durmu bizi dinlediim fark ediyorum. Ona baktm grnce, "Bence yanl yoldasnz amirim," diyor. "O bacak Kasap'n kars Makbule'nin." "yle mi?" diyorum abartl bir sasknlkla. "Nereden biliyorsun?" "Bunu bilmeyecek ne var," diyor ieri girerek. "Kasap n kars bir haftadr ortalkta yok. Kadn ldrp paralasa kimsenin ruhu bile duymaz. Adamn dkkn zaten kan iinde..." Anlatrken yzn inceliyorum, bebek yzl, kadnlarn hoslanaca tiplerden. "Peki kadnn sevgilisi kim biliyor musunuz?" diye soruyorum. Delikanlnn yz gerilir gibi oluyor. Ondan nce babas atlyor. "Bilmiyoruz. Kimbilir kimin nesidir?" Ali'nin ieri girmesiyle blnyor konusmamz.

"Gyas' tanyorlar amirim. Birahane randevuevi karsm bir yere taklyormus." "O halde hemen gidelim," diyerek ayaklanyorum. O gece basyoruz Ksk Birahanesi ad altnda fuhu yaplan yeri. Sanslyz, Gyas' bulduumuz gibi Glsm' de tek para halinde ele geiriyoruz. Evini Muhtar'n yaktn sylyor kadn. Sizi yeniden burada grrsem ldrrm, diyerek tehdit de etmi adam onlar. Bu yzden bir daha mahalleye uramamslar. Muhtar'dan ok korkuyorlar. Hemserileriyle btn mahalleyi ellerine geirdiler, diye dert yanyor Gyas. Ama bizim konumuz arsa speklasyonu deil, cinayet.

Ertesi gn yine mahallede alyoruz soluu. Bizi erkenden karssnda gren Kasap, "Buldunuz mu Glsm'n cesedini?" diye soruyor, merak kusku karsm bir ifadeyle. "Cesedini deil kendisini bulduk," diye aklyor Ali. "Hem de sapasalam." "Glsm' brakalm da su senin hanmndan bahsedelim biraz," diyerek yaklasyorum tezghn arkasnda kocaman bir budu elinde tutmakta, olan Kasap'a. "Ne olmu benim hanma?" diye soruyor adam gergin bir tavrla. "Bir haftadr ortalkta grnmyormus." "Gitti. Siddetli bir kavga ettik. Ertesi gn gitti." "Nereye gitti?" "Bilmiyorum. Kimi kimsesi

yoktur. Nereye gider, kimde kalr kestirmek zor." "Dkknnda kk bir arama yapabilir miyiz?" diye soruyorum. "Benden mi spheleniyorsunuz," diyerek elindeki budu fkeyle nndeki tezgha atyor. "Ben karm ldrmedim. Kat gitti iste. Bunda benim ne suum var?" "Suun yoksa aramamza izin verirsin," diyorum otoriter ama iten bir tavrla. "Benim saklayacak hibir seyim yok. Arayabilirsiniz, buyrun her yere bakn." "Sa ol," diyerek hemen arkadaki byk buzdolabna yneliyoruz. Gergin bir ifadeyle derin dondurucunun kapsn ayor Ali. Aslnda ben de en az

onun kadar huzursuzum. Sabah sabah paralanm bir kadn bedeniyle karslasmak hi de ho olmasa gerek. st ste ylm etlerin arasnda yaptmz be dakikalk arastrma derin dondurucuda ceset paralarnn bulunmadn gsteriyor bize. Dkknn iini arastrmaya baslyoruz. Hayr, bu kann pisliin iinde de aradklarmz yok. "Grdnz gibi ben temizim," diyor Kasap, keyifli bir glmsemeyle. "Evin uzakta m?" diye soruyorum. "Evime de mi bakacaksnz?" diye syleniyor. "Madem temizsin, evini aramamzda da bir saknca yoktur herhalde."

"Ev dank, belki daha sonra..." diyecek oluyor. "Hayr," diyorum kararl bir tavrla. "Simdi." Skntyla bizi szdkten sonra, nln karyor, "Gidelim o zaman. Evim hemen arka sokakta," diyor. Arka sokak dedii yer de Muhtar n yazhanesinin karss. Biz Kasap'n evine girerken Muhtar n olu Yiit'in dkknna oturmu bizi izlediini fark ediyorum. Ev, Kasap'n sylediklerinin tersine olduka dzenli. Her yer prl prl, bal dk yala. Mutfaktan baslyoruz arastrmaya. Kap kaak konulan dolaplara bakarken, "Bunlar da ne?" diye baryor Ali. Dolabn iinde kanl kocaman

bir satrla, keskin ulu bir bak duruyor. "Satrla, baaak," diyor Kasap gayet rahat bir tavrla, "bazen evde de alsrm." "Yine de biz yanmza alalm bunlar," diyorum Ali'ye gz krparak. Kasap gz krptm gryor ama bir sey sylemiyor, basn sallamakla yetiniyor. Banyoya giriyoruz. Lavabonun deliini iyice kontrol ediyoruz, kana benzer bir sey gremiyoruz. amasr makinesinin ii kirli amasr dolu. Ali, Kasap'n itiraz etmesine frsat vermeden elini sokup amasrlar ortaya seriyor. amasrlarn arasnda krmz bir leke dikkat ekiyor. Krmz lekenin gs boyunca

yayld gecelii elime alyorum. "Karmn kan," diyerek aklamaya baslyor Kasap. "Evden ayrlmadan nceki gece aramzda tartsmstk. Burnu kanad. Bir kere kanad m durmak bilmez." Yzmzdeki ifadeden ona inanmadmz anlaynca, "sterseniz komsulara sorun. Herkes bilir bunu." "Karn essek sudan gelinceye kadar dvdn de biliyor komsular," diyor Ali. Evde baska bir kant bulamyoruz. Satr, ba, kanl gecelii ve itirazlarna aldrmadan Kasap' da yanmza alp merkezin yolunu tutuyoruz. Kesici aletlerle gecelii "acele" notuyla laboratuvara yolluyoruz. Kasap' da sorguya alyoruz. Evlenmesinden baslayarak her seyi ayrntlaryla anlatmasn istiyoruz. Teklemeden anlatyor adam. Ketum

davrand tek konu karsnn onu aldatmas. Birka saat sonra tahliller geliyor. Kesici aletlerin zerindeki kan insana ait deil. Ama geceliin zerindeki kann grubu kesik bacaktakiyle uyusuyor. "Rastlant," diye itiraz ediyor Kasap. "Olabilir," diyorum. "Ama olmaya da bilir." "Rastlant!" diye barmaya baslyor Kasap, "inann bana rastlant. Ben karm ldrmedim. Btn bunlar Muhtarla olunun oyunu." "Neden oyun oynasnlar ki sana?" "Benim de evimi, dkknm elimden alacaklar..." "Karn aldklar gibi mi?" diyerek ne zamandr dilimin ucundaki soruyu soruyorum. Daha fazla direnmiyor Kasap; basn ne eiyor, kendi kendine

sylenir gibi.

"Evet," diyor. "Karm aldklar gibi. Yiit'in sevgilisi olmustu Makbule. Kt davrandm olmad, iyi davrandm olmad. Ne yaptysam o zibididen vazgemedi kahpe." "Bu yzden mi ldrdn?" diyerek araya giriyor Ali. "Karm lmedi," diyor Kasap, kararl tavrla. "Yiit denen hergelenin kapatt bir evde oturmus, benim rezil olmam seyrediyor su anda." "Belki de karn onlar ldrmstr, ne dersin?" diye olta atmay srdryor Ali. "Sanmyorum," diyor Kasap iten bir tavrla. "Onu neden ldrsnler? Bence karm Yiit'in yannda." Sorgudan sonra Ali'yle tartsyoruz. Yardmcm, Kasap n rol yaptn, karsn ldrm olabileceine inanyor. Elimizdeki kantlar da bu grs dorular gibi ama nsezilerim bu isin

iinde baska bir i olduunu sylyor bana. "yi de amirim," diyor hakl olarak Ali. "Makbule sa ise bulunan bacak kimin?" "Bilmiyorum," diyorum, "ama bu sorunun yant o mahallede." Bu kez leden sonra gidiyoruz mahalleye. nce kahveye uruyoruz. erisi sakin. Bir masada issiz drt kisi okey oynuyor, yanlarndaki kk masada ise iddial bir tavla partisi sryor. eri girince herkes merakla bize bakyor. Kahveci kim olduumuzu renmis. "Buyrun amirim," diyerek saygyla karslyor bizi, yannda da ra, "syle oturun." "Sa olun oturmayacaz," diyorum. "Kasap hakknda bir

iki sey soracaktm." "Yaramaz adam amirim," diyor yzn burusturarak. "Kavga etmedii esnaf kalmad surada." Sonra merakl gzlerini yzme dikerek. "Karsn ldrm deil mi?" "Kesin konusmak iin erken. Henz kantlanmad." "ldrmstr. Yoksa bunca gndr ortaya kmaz myd kadn?" Kahvecinin ra kara gzlerini yzme dikerek, "Komiserim," diyor. "Ben dn Makbule Abla'nn hayaletini grdm." "Ne hayaleti ulan," diye tersliyor Kahveci, ocuu. "Hayalet iste usta. Dn gece yrrken grdm. Kasap'n evinden kyordu." "Kusura bakmayn," diyor kahveci. "ocuk iste." "Valla billa grdm usta. nanmazsanz

Yiit Abi'ye sorun o da sokan iindeydi." "Yiit hayaletin yannda myd?" diye soruyorum ocua merakla. "Yannda deildi, kse basnda bekliyordu. Hayaletin elinde bir de anta vard." Kahveci, ocuu neden ciddiye aldmz anlayamam tuhaf tuhaf yzmze bakarken, biz daha fazla zaman yitirmeden Yiit'in dkknnn yolunu tutuyoruz. Komisyoncu kalabalk. Muhtarla Yiit'in yan sra iki kisi daha var. ierde atesli bir tartsma sryor. yle kaptrmslar ki kendilerini, sesleri sokan basndan bile duyuluyor. "Neden anlamyorsun?" diye baryor Yiit. "O arsa satlk deil." "Ne istersen vereceiz

gurban?" diyor Krt aksanyla konusan adam. "Mmknat yok o arsay almamz lazm." "Ne demek mmkn yok," diyerek Muhtar giriyor araya. "Satmadmz bir mal nasl alrsn? Biz oray gazino yapacaz." "Olmaz," diyor adamlardan gr bykl olan, "oras bizim anamzn mezardr." Kapda bizi grnce, bir an susuyorlar. "Ho geldiniz baskomiserim," diyor Muhtar. Sonra adamlara dnerek. "Hadi artk, bakn misafirimiz geldi. Sizinle urasacak halimiz yok." Adamlardan daha yaslca olan, yalvaran gzlerle bana bakyor. "Komiserim," diyor, "Allah rzas iin bize yardm edin. " "Hayrola, nedir

olay?" diye soruyorum. Adam, Muhtar n araya girmesine meydan vermeden baslyor anlatmaya: "Biz yandaki mahallede oturmaktayz. Allah kimsenin basna vermesin, anamz on gn nce bir kaza geirdi. Bir bacan kestiler. Kesik baca da tutup bize verdiler. Biz de bo diye gittik, bu mahallenin girisindeki tepeye, aalarn altna gmdk. Lakin sonra bizim din bymz Sh Hac Neset geldi. nadem ki o baca oraya gmdnz, artk anannz da oraya gmmek zorundasnz. Yoksa ananz teki dnyada da sakat kalacaktr,' dedi..." "Bir dakika, bir dakika," diyerek

araya giriyor Ali... "Yani siz annenizin kesik bacan gmdnz m sylyorsunuz?" "Evet ama anam ldnde kendisini de oraya gmmemiz lazmms. Bu sebepten arsay almak zorundayz. Ama bunlar satmyor..." Adam bunlar anlatrken Ali'yle birbirimize bakarak glmeye baslyoruz. Zavalllar neye gldmz anlamadan tuhaf tuhaf yzmze bakyor. Soku atlatnca Muhtar ile olunu bir kenara ekip, Glsm'n evini yaktklarn bildiimizi sylyoruz. Yiit'i de evli bir kadnla fuhu yapmakla suluyoruz. Aslnda elimizde kant olmad iin bir sey yapamayacamz onlar da ok iyi biliyorlar ama yine de

ekinerek dinliyorlar bizi.

"Ama arsay bu adamlara satarsanz biz de size anlaysl davranrz," diyorum. "Ama komiserim, o kadn oraya gmemezler ki," diye kars kacak oluyor muhtar. "Sen arsay sat. Gerisini onlar halleder," diyorum. Muhtar istemeye istemeye raz olurken, biz de annelerine mezar alan iki oulun hayr dualaryla dnyoruz merkeze. SEVGLM TNER Olum, yatan basucunda durmu beni seyrediyor. Alacakaranlkta yzn gremesem de beni izleyen ocuun, olum olduunu hissederek, mutlulukla glmsyorum. Sonra dnp karma sarlmaya alsyorum ama elim scak bir kadn bedenine

dokunacana arsafn souk bosluuna dsyor. O anda aklm basma geliyor. Karmn iki yl nce olumla birlikte o korkun patlamada ld gerei olanca arlyla zihnime kyor. Bu kbustan kurtulmak iin gzlerimi aarak yatakta doruluyorum. Yine de, az nce olumu grdm kseye bakmaktan kendimi alamyorum. Hayr, kimse yok. Keder iinde yeniden yatama uzanrken bir tkrt alnyor kulama. Yan daireden geldiini dsnerek, yeniden uyumaya alsyorum ama olumla karmn grntleri gzmn nnden gitmiyor. Skntyla yana dnerken yine bir tkrt duyuyorum. Ses o kadar yakn ki yan daireden

geliyor olamaz... Komodinin zerinde duran silahm alp, hzla yataktan kyorum. Parmaklarmn ucuna basarak salona szlyorum. Salonun kapsma yaklasnca srtm duvara dayayarak ieriyi dinliyorum. Yanlmamsm, ierde bin var. Kapdan basm uzatp salona bir gz atyorum. Alacakaranlkta bir siluet ekmeceleri ayor, ilerini karstryor. Bir hrsz m, yoksa polislik hayatm boyunca edindiim dsmanlarmdan biri mi? Hzla salona girerek silahm elimsiz bedenine dorultuyorum, "Olduun yerde kal, ellerini basnn zerine koy." Sesimi duyan karalt bir an sarslyor, sonra yldrm hzyla yandaki pencereye atlyor. "Dur!" diye bararak

kosturuyorum. Pencereye geldiimde yan taraftaki insaattan benim pencereme bir kalasn uzatldm gryorum. Ama tuhaf, adam ortalkta yok. Bu kadar ksa srede kars insaata ulasmas olanaksz. Pencereden baknca, asada kk kum tepeceinin stnde kvrandn gryorum. Ambulansa haber verdikten sonra bir el feneri kaparak asaya iniyorum. El fenerimin krmz s yerde yatan karalty aydnlatnca, kovaladm kisinin on iki on yaslarnda bir ocuk olduunu grerek, yanna yaklasyorum. "Sk disini," diyorum. "Az sonra ambulans gelecek, seni hastaneye gtreceim." Ama her zamanki gibi ambulans gecikiyor, ben de daha fazla beklemeyi gze

alamayarak ocuu emektar Renault'ya atp, hastaneye kendim gtryorum. Gecenin o saatinde doktor bulmakta zorlanyoruz. Komiser olduumu syleyip ortal birbirine katnca, hastabakclar doktoru uyandryorlar. Adnn Kerim olduunu rendiim ocuu muayene eden doktor, nemli bir seyinin olmadn sylyor. Kumun stne dst iin krk kk yokmus. Yine de i kanama olaslna kars yirmi drt saat kontrol altnda kalmas gerektiini sylyorlar. Onu tek kisilik bir odaya koyarlarken, ben de merkezi arayp, derhal hastaneye bir polis memuru yollamalarn emrediyorum. Ertesi sabah uyanr uyanmaz hastanenin yolunu tutuyorum. eri girdiimi gren ocuk umursamaz bir tavrla beni szyor. ocuun korkusuz

bakslar sinirlendiriyor beni. "Olum," eliyorum, "sen ne biim hrszsn. nsan hi polisin evini soymaya kalkar m?" "Ben hrsz deilim," diyor Kerim piskin bir tavrla, "Hrsz deilsen, benim evimde ne isin vard?" diye soruyorum. ocuk yant vermekten kanyor. "Karanlkta evinin yolunu mu sasrdn?" ocuk suskunluunu srdrnce, "Sahi," diyorum, "senin annen, baban nerede?" "Annem, babam yok," diyor kskn, adeta dsmanca bir sesle. "Nasl yok?" diye syleniyorum. "Babam i kazasnda lms. Annem de kardesimle beni brakp

bir adamla kat." "Bir de kardesin mi var? Nerede kalyorsunuz?" "Surda burda..." "Beni iyi dinle Kerim," diyorum, "seni hrszlk yaparken yakaladk. Bu isi tek basna yapmadndan eminim. Birileri seni hrszlk yapmaya zorlams..." "Hayr," diyerek kesiyor szm Kerim, "kimse beni hrszlk yapmaya zorlamad..." "Bize gerei sylemelisin. Yoksa hapse gireceksin." "Beni hapse atamazsnz," diye kars kyor Kerim eskisinden daha sert bir tonda. enesinin titremeye basladn fark ediyorum. Alayacak sanyorum ama hayr, titreme giderek btn bedenine yaylyor. "Beni hapse atamazsnz. Kardesimi sokakta yalnz brakamam," diye syleniyor. Alnnda ter damlalarnn

belirmeye basladn gryorum. Hastabakcy aryorum. Hemen yetisiyor kadncaz. Sakinlestirici bir ine yaparak Kerim'in uyumasn salyor. Neler olduunu soruyorum, doktorla konusmalsnz, diyor.

"Tiner kullanyor," diye aklyor doktor. "Hareketleri yavas, beyin hcreleri lyor." "Tedavi edilemez mi?" "Edilebilir ama bir hastaneye yatmas gerek." Yeniden Kerim'in odasna dnyorum. Yznde atk bir ifade ile uyuyan ocuu seyrediyorum. Kendi olum geliyor aklma. Kerim kendine gelip de beni basucunda grnce tedirginlesiyor. "Korkma," diyorum, "sana yardm etmek istiyorum." "Beni hapse atmayn," diyor yalvaran bir tavrla. "Yoksa kardesimi kesecekler." "Neden kessinler ki kardesini?" "Dilencilik yaptrmak iin." "Kim kesecek?" "etedekiler... Resit, Doktor Kimbl... Baskalar da var." "Daha nce onlarn yannda

miydin?" "Evet. Annem bizi terk edince kardesim smail'le birlikte sokaklarda yasamaya basladk. Resit Abi diye biri var; yanmza geldi. Bize yiyecek, para verdi. Tnel'in arka taraflarnda bizim gibi ocuklarn yasad bir eve gtrd. Sonra bana hrszlk yaptrmaya alst. Bir iki ise ktm. Bir gn eve geldiimde, bir adamn kardesimi soyarak bedenim yokladn grdm. Ne oluyor diye yanlarna gidince, Resit Abi, adamn doktor olduunu syledi. Kardesimi muayene ediyormus. Ama evde birlikte kaldmz arkadaslar, daha nceden de kardesim yaslarnda bir ocuu bu adamn muayene ettiini, bir hafta sonra

da ocuun bir eliyle bir bacan kestiklerini syleyince gerei anladm. Kardesimi alp katm oradan." "O doktorun kim olduunu biliyor musun?" "Gerek adn bilmiyorum. Ona Kimbl diyorlar. Bir sr ocuu sakat brakms." "Peki kardesin nerede simdi?" "Tarlabas'nda, terk edilmi bir evde." Kerim'in anlattklar tedirgin ediyor beni. "Ya kardesini yakalarlarsa?" "O evi kimse bilmiyor. Hem yannda Hikmet var." "Onlar bulmamz gerek," diyorum. "Ben gelmezsem bulamazsn." "Yryebilecek misin?" "yiyim, yryebilirim." Tarlabas'nda yars yklms, kapsnn n ple kapl bir eve giriyoruz. is, rutubet kokan bir odada yere yaylm

mukavvalarn zerinde Kerim'in yaslarnda bir ocuk yatyor. Onu gren Kerim telaslanyor, yatan ocua yaklasarak. "Hikmet... Hikmet..." diye sesleniyor. Ama Hikmet onu duymuyor. Bunun zerine Kerim arkadasnn omzundan tutarak sarsalamaya baslyor. Hikmet gzlerini aar gibi oluyor, bir seyler mrldandktan sonra yeniden dalp gidiyor. Kerim zntden arplm bir suratla bana dnerek syleniyor: "Kardesimi karmslar. Resit olmal. Mutlaka o karmstr smail'i." "Nerede buluruz Resit'i?" "Kald yeri bilmiyorum," diyor umutsuz bir tavrla ama biraz dsndkten sonra yz sr gibi oluyor. "Beyolu'nda arka

sokaklarda bir otopark var. Oraya taklyor." "Tamam," diyorum, "onu buluruz. Kardesini de ellerinden alrz. Ama biraz sabrl olmak lazm. Adamlar sust yakalayalm." "Kardesime bir sey olmaz deil mi?" "Dikkatli olursak hibir sey olmaz. Simdi sen katnz evde kalan ocuklar bul. Kardesin orada m, sor. Eer oradaysa evi gzetim altna alalm. Ben de Resit'in pesine dseceim." nerim Kerim'i hosnut etmiyor ama baska aresi olmadndan kabul ediyor. "Bu telefon numaram," diyorum, elimdeki kd uzatarak. "Bir gelisme olursa hemen ara. Bu aksam yedi buukta bulusalm. Taksim'de Sular daresi nin nndeki banklardan

birinde seni bekleyeceim. Anladn m?" "Anladm," diyor. Sonra eliyle Hikmet'i gstererek ekliyor: "Onu hastaneye gtrmeliyiz. Midesinin ykanmas lazm." Hikmet'i arabaya koyarken, "Tiner mi ekmis?" diye soruyorum. "Hayr, Tiner byle yapmaz. Hap vermisler" "Sen de tiner kullanyormussun," diyorum knayan bir tavrla. "Kullanyorum. Her sokak ocuu kullanr. Tiner bizim anamz, babamz, evimiz, her seyimiz... Tineri dnyada hibir seye deismem..." "Ama tiner sizi ldryor..." diyecek oluyorum. "Bizi asl ldren sokaklar," diyerek kesiyor szm, "kulamparas, hrsz, uursuzu hepsi pesimizde. Tiner bize cesaret veriyor, bunlar unutturuyor."

Ne syleyeceimi bilemiyorum. Hastaneye kadar konusmuyoruz. Onlar hastanede brakp merkeze dnyorum. Asayi subesindekilere Resit'i soruyorum. Adam tanyorlar. Birka kez kk ocuklar satmaktan tutuklanm ama her seferinde bir yolunu bulup kurtarm paay. Resmini yollamalarn istiyorum. Ksa srede ulasyor elime. Esmer, kk gzl bir adam. ki sivil memur alp kyorum merkezden. Kerim in syledii gibi Beyolu'nda otopark olarak kullandklar bir sokakta, iki kisiyle sohbet ederken buluyoruz Resit'i. Soka gren kk kahveye geip oturuyoruz. Ben memurlardan biriyle tavla oynuyormu gibi yapyorum, teki memur yalnzm gibi bir ay syleyip gazetesini okuyor. Resit'in yanndaki adamlar az sonra gidiyor. Ama adam hi

bo kalmyor, bu defa da bir sokak ocuu geliyor yanna, bir kese kd uzatyor. Resit kese kdn alp ocuu yolluyor. Sonra oturduumuz kahveye geliyor. Konusmasndan ahbap olduklarn anladmz kahvehane sahibine bir ayran syleyip beklemeye baslyor. Fazla beklemiyoruz. Orta yasl, ktz bir adam geliyor Resit'in yanna. Bir ay iimi konusuyorlar. Adam kese kdm alp kyor. Tek oturan memura isaretle Resit'i izlemesini syledikten sonra ben de yanmdaki memurla adamn pesine dsyorum. Belli bir mesafeden takip ediyoruz. Ama adam kuskulanyor, kseyi dnerken birden dnp

arkasna bakyor. Bizi grnce panikliyor. "Yakalayalm," diyorum. Hzlanyoruz. Sokan basna geldiimizde adamn kosmaya basladn gryoruz. "Ben yan sokaktan girip nn keseyim komiserim," diyor yanmdaki memur. "Tamam," diyerek herifin pesinden kosmaya baslyorum. Ama bir sre sonra nefessiz kalyorum. Allahtan yanmdaki ocuk cva gibi. teki sokaa ktmda, herifi altna alp bileklerini kelepelediini gryorum. Yere dsen kese kdn alp iine bakyorum. Alt ift bilezik, bir altn zincir, iki elmas yzk, be ift altn kpe gryorum. Adam merkeze gtrp dosyasna bakyoruz. Eski bir sabkal; nce biraz

direniyor ama skstrnca baslyor tmeye, isinin ocuklarn ald mallar satmak olduunu sylyor. Mallar Resit'ten alyormus, satnca da kendi komisyonunu kesip kalann yine Resit'e veriyormus. Ona Kimbl' soruyoruz. Gerek kimliini bilmediini sylyor. ete, onu gz gibi koruyormus. nk ocuklar kesme isini baska kimseye yaptramyorlarms. Yeni bir ocuk kesilmesi olay var m, diye soruyoruz. Bilmediini sylyor. Bu arada Resit i izlemesi iin braktmz memur yklm bir suratla dnyor. Resit onu fark edip atlatms. "Neyse onu buluruz," diyorum. O arada gzlerim saatime kayyor. Hemen kmazsam Kerim'le grsmeye ge kalacam. Birka dakika rtarla geliyorum Taksim'e. Kerim kaygl bir suratla banklardan birine oturmu beni bekliyor. Ben

de yanna kyorum. "Kardesim evde yok," diyor, "oraya hi gtrmemisler." "Kt," diye mrldanyorum, "desene Resit'i konusturmaktan baska aremiz kalmad." "Ama Vefa'da bir ev daha varms. O ev daha az dikkat ekiyormus. ocuklardan biri, kardesimi o eve gtrm olabileceini syledi. Adresini aldm." "Aferin," diyorum, "iyi yapmssn. O evi hemen gz hapsine alalm." "Neden evi basp kardesimi kurtarmyorsunuz?" diye kaygyla soruyor. "Eer yle yaparsak, adamlarn suunu ispat edemeyiz. Serbest kalrlar. Ama sust yaparsak, belki etenin hepsini deil ama en azndan Resitle, Kimbl' hapse atarz." "Ya kardesimi keserlerse?" "Kesemeyecekler," diyorum gvenli bir

ses tonuyla, "hemen simdi Vefa'daki evin nne gidip karakol kuracaz. eri kim giriyor kim kyor, her seyi greceiz. Gerekirse annda mdahale ederiz. Tamam m?" "Tamam," diyor ama yzndeki kayg bulutlar dalmyor. Aslna bakarsanz ben de o kadar rahat deilim. Ama bu riski gze almak zorundaym. Pencereleri boyal minibsmz, Vefa daki evi gren bir sokaa park ediyoruz. Yanmda Kerim'in dsnda iki memur var. Evin iki penceresinden de sk szlyor. Bir ara evden gen bir adam kyor. Karsya geip bakkala giriyor. Sonra elinde sigara ve ikolata paketleriyle eve giriyor. Kerim yanma oturmu heyecanla

bekliyor. Gece yarsna doru bas dsmeye baslyor. Zemine bir battaniye serip, uyumasn sylyorum. "Ya kardesimi gtrecek olurlarsa?" "Merak etme ben uyandrrm seni," diyerek yatstryorum onu. O kadar bitkin ki uzanr uzanmaz uyuyup kalyor. Sabaha kadar baska bir hareket olmuyor evde. Ama sabah ezanyla birlikte evin sklar yanmaya baslyor. Yarm saat sonra da yesil bir Fiat evin nnde duruyor. Kerim'i uyandryorum. Arabadan iki kisi iniyor. Biri Resit, yanndaki adam gren Kerim, "ste," diyor heyecanlanarak. "Doktor Kimbl bu. Hadi yakalayn onlar." "Acele etme. Ameliyat burada

yapacaklarn sanmyorum." Tam dsndm gibi oluyor. Eve giren iki adam be dakika gemeden yanlarnda Kerim'in kardesi smail'le birlikte kyorlar. Arabaya binip hareket ediyorlar. Tabi biz de peslerinden. Aradaki uzakl koruyarak Fiat' izliyoruz. Her sey yolunda gidiyor, henz yollarda trafik yok. Ama Kthane'ye inerken ne olduunu bile anlayamadan, yan yoldan kan bir Mercedes bize bindiriyor. Durmak zorunda kalyoruz. Mercedesin sofr zil zurna sarhos. Onunla urasacak halimiz yok. Adam arabasna kapatp yolumuza devam ediyoruz fakat

Fiat' bulamyoruz. Sanki yer yarld da araba iine girdi. Kerim olanlardan beni sorumlu tutarak, nefretle yzme bakmaya baslyor. "Onlar yakalamalydnz. Bak iste kaybettik. Simdi kardesimi kesecekler." "Panie kaplma," diyorum.ama ben de hi rahat deilim, "bu ameliyat yaplan ev hakknda bir sey duymadn m?" "Duymadm," diyor nce alamakl bir sesle. Ama sonra burnunu ekerek ekliyor. "Byk bir site varms. Dilenci ocuklardan biri sylemisti." Basm pencereden karp evrede byk site var m, diye bakyorum. Ve asada, semtin konut dokusuyla hi uyusmayan bloklar gryorum. "Galiba onlar bulduk. Asaya inelim,"

diyorum arabay kullanan memura. Birka dakikada siteye geliyoruz. Evet, iste bizim Fiat da burada. Minibs park ederken, arac kullanan memur, "Bu sitede en az elli daire var amirim. Nasl bulacaz onlar?" diye soruyor. "Gerekirse tek tek hepsini kontrol edeceiz," diyorum hrsla. "Ben siteye giriyorum, siz merkezi arayp destek isteyin." Sitenin kapsndan girip asaya, kapc dairesine iniyorum. Aceleyle zile basyorum. Kap almyor. Tekrar tekrar basyorum. Hayr ses seda yok. Kfrederek yeniden yukar kyorum. Birinci katta karsma kan ilk dairenin ziline basyorum. Uykulu gzlerle gen bir kadn ayor kapy, kapda hi tanmad,

tela iinde bir adam grnce tedirgin oluyor. "Bu sitede oturan doktor ya da hastabakc gibi birini aryorum," diyorum bir solukta. Kadnn bakslar yumusuyor. Bir hastam olduunu, acilen bir doktora ihtiyacm olduunu dsnyor. "Bu sitede doktor yok ama hemen arka tarafta bir dispanser var," diyor. "Her zaman ak olmaz ama bir bakn, belki sansnz yaver gider de bir doktor bulursunuz." Demek her zaman ak olmuyormus, bende jeton dsyor. "Siteden gei var m oraya?" diye

soruyorum merakla. "Tabii, arka taraftan gelseydiniz grrdnz dispanseri." Hzla kyorum, dsar. Kerim'i minibste brakan iki memur arkadasla kapda karslasyoruz. "Onlar bulduk," diyorum. "Arkadaki dispanserdeler." Dispanser terk edilmi gibi grnyor. Kaps kilitli. Pencereden atlayp kamasnlar diye memurlardan birini arka tarafa gnderiyorum. teki memurla birlikte kapy omuzlayarak ieri giriyoruz. Sesi duyan Resit korkuyla koridora frlyor. Karssnda beni grnce afallyor. Silahm dorultarak, "Dur, kprdama!" diyorum. "Tamam abi, ate etme," diyerek ellerini kaldryor. Resit'i yanmdaki memura brakarak yandaki odaya dalyorum. Odaya girer girmez pencereye sksm bir adam gryorum. Kamaya alsyor, ensesinden yakalayp ieriye ekiyorum. K

st oturuyor yere. "ocuk nerde?" diye soruyorum. "Orada," diyor naylon perdeyle ayrlm blm gstererek. "A o zaman perdeyi," diyorum. Perdeyi anca bir ameliyat masas kyor ortaya. Kk smail kocaman masann zerine uzatlms, kendinden gemi bir halde yatyor. fkeyle baktm gren Kimbl, "Bir seyi yok," diye aklyor korkuyla, "narkoz verdik, sadece baygn." Merkezde sorguya aldmz Resit ile Kimbl lakapl sabk hastabakc Ekrem, bir iki isim veriyorlar ama nedense onlar bulamyoruz. Birileri kulaklarn bkm olmal, adamlar srra kadem basmslar. Ama en

azndan Resit ile sabk hastabakcy ieri atyoruz. ki kardesi de bir yurda sokuyorum ama Kerim tesekkr yerine kara gzlerini yzme dikerek, "Bizi kurtardn ama ya teki arkadaslarmz?" diye soruyor. ALTIN AYAKLAR nl futbolcu Pepe Alvarez'in kald Levent'deki iki katl villann n gazeteci ordusuyla kusatlm durumda. Arabadan inerken saryorlar evremi. Hemen arkasndaki uzun boylu kameraman ocukla ne gemeyi basaran gzelce bir kz, elindeki mikrofonu burnumun ucuna kadar sokarak soruyor: "Baskomiserim, sizce kim ldrm olabilir Altn Ayak'?" "Altn Ayak m?"

"Pepe Alverez'in lakab... Kimlerden spheleniyorsunuz?" "Hibir sey bilmiyorum," diye aklyorum. "Olay, yolda telsizden duydum, hemen buraya geldim. Siz benden daha ok bilgiye sahipsiniz."

"O halde size de anlatalm," diye ylsyor, sakall bir muhabir. "Sa ol," diyorum ciddi bir tavrla, "bilgileri kaynandan almay tercih ederim." Gazeteci kalabalnn arasnda yardmcm Ali'nin skntl yzn grr gibi oluyorum. Yanlmamsm az sonra da sesim duyuyorum. "Bir dakika beyler," diyerek gazetecileri yarmaya alsyor. "Ltfen aln." Gazeteciler homurdansalar da benimle Ali arasnda bir koridor olusmasna izin vermek zorunda kalyorlar. Ama bu arada soru sormaktan da vazgemiyorlar. "Pepe'yi eski kulbnn ldrtt syleniyor doru mu?" "Hamile brakt sevgilisinin belal kardesini tutukladnz m?" "Fanatik taraftarlardan

tehdit mektuplar alyormus, asl var m?" Bir makineli tfek ritmiyle pe pese sralanan sorularn hibirine yant vermeden, ksa srede yardmcma ulasmay basaryorum. "Elimi tutun amirim. Byle daha abuk karz," diyor Ali, sonra gazetecilere dnyor: "Maalesef sorularnz yantlamak iin ok erken. Burada beklemenizin de bir anlam yok. Basn bromuz yaknda gerekli aklamay yapacak." Gazeteciler memnuniyetsiz sesler kararak ekiliyorlar nmzden, ama Pepe'nin cesedi kartlrken fotorafn ekmeden, onlar buradan hibir gcn gtremeyeceini Ali de, ben de ok iyi biliyoruz. Bahe kapsn aarak ieriye giriyoruz. Mis gibi kokan mor sebboylarn

arasndan geerek villaya ulasyoruz. Kapdaki memur beni grnce, ahsap kapy ardna kadar aarak, yana ekiliyor. Gnn modasna gre dsenmi evde bizim teknik ekip harl harl alsyor. Sessizce yaklasyoruz. Ama bosuna, bizi gren Numan, cesetten basn kaldrarak, "Vay Nevzat, nerede kaldn yahu?" diye taklyor. "Sen hepimizden nce gelirdin. Bugn ne oldu byle?" "sim vard," diye kestirip atyorum. Sakalasmak istemediimi anlayan Numan stelemiyor, cesede dnyor yeniden. Birka adm daha atp ben de cesede bakyorum. Bakar bakmaz da yzm burusturuyorum. Futbolcunun basnn yerinde, kana

bulanm bir kemik ve et yn duruyor. "Biri ona ok kzm olmal," diye aklyor Numan maktuln yumruk halinde sklm sa elim amaya alsrken. "Basn ezmis." "lm nedeni bu mu?" "Henz belli deil. Adli tabip karar verecek? Ama aralarnda ksa bir bousma olmus. Smine demirinde de kan var." "Pepe ile ba edebildiine gre katil iriyar olmal," diye syleniyor Ali. "Hem de kzl sal." "Onu nereden anladn?" diye soruyorum merakla. "Maktuln eline baksana," diyerek basyla

Pepe'nin avcunu gsteriyor Numan. Dikkatle baknca futbolcunun avucundaki bir tutam kzl sa fark ediyorum. "Peki futbol ayakkablarn bulabildiniz mi?" "Hayr," diyor Numan. "Katil gtrm olmal." Onu daha fazla mesgul etmenin anlam yok. Pencereleri kontrol etmekte olan Ekrem'e ynelirken Ali aklyor. "Pepe on be gndr yokmus. Tatil yapyormus. ki gn nce dnm Trkiye'ye." "Katil ieri nasl girmis?" diye soruyorum. "Kapdan girmi olmal. Byk olaslkla Pepe'nin tand biri. Kap zorlanmams." Konusmalarmz isiten Ekrem, basyla beni selamladktan sonra, "Pencereler de yle amirim," diyerek katlyor konusmaya. "Katil

eve rahata girmis, futbolcuyu ldrm sonra da elini kolunu sallayarak kp gitmis." "Be aydr eski kulbnn taraftarlarndan tehdit mektuplar alyormus," diyor Ali. "Bu isin arkasnda onlar olabilir." "Eski futbol kulb m?" diye soruyorum. "Evet, Pepe bu sene baska bir kulbe geti." "Ne var bunda? Btn futbolcular kulp deistirebilir." "Ama Pepe bundan biraz fazlasn yapms. Bu sezon kulpte kalmaya sz vermisken, rakip takm biraz daha fazla para verince son anda imzay atmaktan vazgemis. sin kts futbolcusunun baska takma satldndan

habersiz olan kulp baskan, o srada televizyonlarda, Pepe bu yl da bizimle oynayacak, diye atp tutuyormus. Bylece Pepe hem eski takmn iyi bir oyuncudan yoksun brakms, hem de futbol kulbnn prestijini yerle bir etmis. Bence bu s onlar yapmstr. Takmn yneticileri de pek salam ayakkab saylmaz zaten. Yeralt dnyasyla ili dsllar." "O halde su kulbn yneticilerini bir ziyaret edelim," diyorum Ali'ye. "Zaten burada ayak ba olmaktan baska bir ise yaramyoruz. Bu arada teknik ekip alsmasn tamamlams, raporlarn hazrlam olur."

Kulpte iki sorumlu karslyor bizi; biri uzun boylu, sk giyimli olduka irkin, teki orta boylu, tombul, sevimli biri. Kim olduumuzu renince tedirgin oluyorlar. Olay gazetecilerden renmisler. Daha soru sormadan, irkin olan atlyor; "Sizi temin ederim ki bizim bu isle hibir ilgimiz yok baskomiserim." "Kulbmz yasads islere girmez," diyerek teki tamamlyor arkadasnn szlerini. "Bir dakika bir dakika..." diyerek ikisini de susturuyorum. "Sizi sulayan yok. Hemen savunmaya gemeyin. Ben sadece olay sorusturuyorum..." "Ama sizin buraya geldiinizi gazeteciler renirse kulbmzn ad kacak." "Merak etmeyin kimse renmeyecek." Biraz yatsr gibi oluyorlar ama ileri hl

rahat de "Su Pepe'yi anlatn bana biraz," diyorum kararl bir ses tonuyla. "Yoksul bir ailenin ocuuydu," diyor tombul olan. "Onu Trkiye'ye ben getirdim. Pepe ok yetenekli bir futbolcu. Ksa srede kendini gsterdi, lkemizde bir yldz oldu. Ne yazk ki abuk ulast zirve basn dndrd. Uygunsuz iliskilere girdi, Kvrck Kemal'in kz kardesiyle olan iliskisini duymussunuzdur. Daha baska kadnlar... Bunlara ramen iyi futbol oynamay srdrd. Hi penalt karmadn biliyor muydunuz? " "ok hrslyd," diyerek irkin olan kapyor sz. "Ayn derecede paragz. Kars takm birazck daha fazla para nerdi diye, bizi, Trkiye'deki ilk gz

ars olan takmn brakp gitti." "O gittikten sonra taraftarlarnzn arasndan onu ldrmeliyiz filan diyen birileri oldu mu? Ya da byle biriyle karslastnz m?" "Ne mnasebet! Bizim takmn taraftar saldrgan deildir." "yle diyorsunuz ama taraftarlarnzdan biri tehdit mektuplar yolluyormus," diyor Ali. "Olabilir," diyor tombul olan, gergin bir ifadeyle. "Ama bunda kulbn ne suu var? Biz her zaman taraftarmza centilmence davranmalarn salk veriyoruz. Ama yz binlerce insann hepsini birden denetleyemeyeceimizi de takdir edersiniz." "Pepe'nin yakn olduu kimse

var myd?" diye soruyorum gerginlii yumusatmak iin. "Yoktu," diyor tombul. "Ne takmda ne de takm dsnda arkadas yoktu. Memleketlisi Sanchez dsnda. Bir de kadnlar tabii." "Ama," diyor irkin, "kadnlar da evine gtrmezdi." "Birine anahtar filan vermi olabilir m?" "Pepe bunu yapmazd. nk kimseye gvenmezdi." "Sanchez'le aras iyi, dediniz. Ona vermi olamaz m?" "Sanmyorum. Hem vermi olsa bile Sanchez katil olamaz. Bir ay nce lkesine dnd... Baska biri olabilir mi?.. Hayr, kesinlikle olamaz. Pepe kimseye anahtarn teslim etmez. Hele Kvrck Kemal'in arabasn taramasndan

sonra bu imknsz. Bence Kvrck Kemal'i sorgulamalsnz. Bu iste onun parma vardr." "Nasl bu kadar kesin konusabiliyorsunuz?" diye soruyorum sasknlkla. "Olanlar biliyor olsaydnz siz de benim gibi dsnrdnz." "Anlatn da renelim o zaman." "Pepe, geen yl Tepebas'ndaki Nesem Pavyon'un sahibi Kvrck Kemal'in kz kardesiyle kmaya baslamst. Kvrck Kemal, kardesinin bir futbolcuyla, hele de yabanc biriyle ktn duyunca kplere bindi. Ama kz kardesi abisinin azndan girdi, burnundan kt, nisanlanacaz diye ikna etti. Bylece iliskileri bir sre daha devam etti. Kz evlenmeyi umarken, bizimki sklmaya baslad. Sonunda da kz brakt. sin kts kz

hamile kalmst. Pepe her zaman olduu gibi sorumluluk stlenmek istemedi. Kzn baskalaryla da ktn ne srerek ocuun babasnn kendisi olmadn syledi. Bu arada zaman gemis, kzn karnndaki ocuk aylk olmustu. Sonunda aresiz kalan kzcaz krtaj olmaya gidince, hamileliin ay getiini saptayan doktorlar, tehlikeli bularak bu isi yapmaya yanasmadlar. Ama kz ocuu douramazd. Kendini ehil olmayan bir doktora teslim etti. Ve zavall kz krtaj masasndan kalkamad. Olay renen Kvrck Kemal lgna dnd. Ertesi gn Pepe antrenmandan eve dnerken, arabasn kursun yamuruna tuttu. Pepe sans eseri kurtuldu bu saldrdan. Baktk Kvrck Kemal kararl, araya biz

girdik. stanbul'un nl babalarndan Ssl Nedim'i bulduk. Kendisi ayn zamanda kulbmzn yesidir. Durumu anlattk. Tamam, merak etmeyin, Kemal de byk hatrm vardr, isi zerim, dedi. O gece gidip konustu. O konusmadan sonra Kemal davasndan vazgetiini syledi. Gerekten de saldrlar durdu. Ama anlaslan Kvrck davasndan vazgememis. Sadece ortaln sakinlesmesini bekliyormus. Pepe tehlikenin getiini sanp rahatlaynca da temizledi onu." "Ama," diyerek kars kyor Ali. "Pepe'nin ok dikkatli olduunu siz sylediniz. Kemal'i ya da adamlarm neden alsn ien?" "Bilemiyorum," diyor tombul adam d krklna uram bir tavrla. "Herhalde kandrmslardr Pepe'yi." "Neyse," diyorum, "anlayacaz. Gidip

bir de su Kemal'le konusalm..." Kalkarken tombul olan, "Ltfen baskomiserim," diye mzrdanyor, "bizim kulbn adn bu ise bulastrmayn." "Merak etmeyin," diyorum. "Kimseyi bo yere sulamaya niyetimiz yok." Onlar sylediimin ne anlama geldiini dsnrlerken biz kapdan kyoruz.

Nesem Pavyon'da geceden kalma alkol, sigara, kadn parfm karsm bir koku karslyor bizi ve tabi Kvrck Kemal'in akallar. Az sonra da kendisi kp geliyor. Esmer, ince bykl bir adam. Bize kars saygl davranyor. Delikanl raconuna hl nem veren az saydaki kabadaydan biri. Yzmzde gezinen merakl bakslar, olaydan habersizmi izlenimi uyandryor. "Pepe bu sabah evinde l bulundu," diyorum, bakslarm gzlerinde kenetleyerek. "Altn Ayak m, hani su nl futbolcu?" diye soruyor saskn bir ifadeyle. "Ta kendisi," diyorum. "Surat parampara edilmis." Kahverengi gzlerinin derinliklerinde tutkulu parltlar grr gibi oluyorum. "Topra bol olsun," diyor ilgisiz bir sesle. "Dnyaya

gelen bir gn gider." "Pepe biraz erken gitmis," diyerek Ali de katlyor sorguya. "Daha yirmi ndeymis." "Mukadderat. Allah'n isine karslmaz." "Senin kz kardesin de genmis..." diyecek oluyor Ali. Kemal'in gzleri fkeyle parlyor. "Kz kardesimi karstrmayn bu ise?" "Karstrmak zorundayz," diyorum. "Daha nce Pepe'nin arabasn kursunlatmssn." "O i mazide kald." "Ne yani," diyor Ali alayc bir tavrla. "Babalara sz verdin diye, Pepe'yi ldrmekten vazgetiine inanmamz m istiyorsun?" "ster inann, ister inanmayn," diye tersliyor Kemal. "Sizin bileceiniz is. Polisleri bilmem ama

biz de sz azdan kar. kt m, artk o kanundur." "Peki, neden vazgetin Pepe'yi ldrmekten?" "Nedim Baba'y kramadm. Bende hatr byktr." "Nasl bir hatrm ki bu, seni, cann gibi sevdiin kz kardesinin intikamn almaktan bile alkoymus," diyor Ali alayc tavrn srdrerek. Kemal'in yardmcma bozulduu her halinden belli. Ama kendini tutuyor. "Ona bir can borluydum. Yaknlarmdan biri, olunun lmne neden olmustu. Benim hatrm iin onu baslad..." Konusmasn Ali'nin yzne dik dik bakarak srdryor. "Anladn m, benim hatrm iin. Ben de onun hatr iin o rz dsman, serefsizi basladm. Allah'a havale ettim. Sonunda

laym bulmus." "Peki dn gece neredeydin?" diye soruyorum. "Hastanedeydim," diyor glmseyerek. "Zeynep Kmil'de. Dn gece karm bana nurtopu gibi bir olan dourdu. Sonra arkadaslarla buraya geldik. Sabaha kadar itik." "Arastracaz," diyor Ali. "Sen meslee yeni basladn deil mi?" diye soruyor Kemal, kslm gzlerinin arasndan, kmseyen bakslarn yardmcma dikerek. "Bu seni ilgilendirmez," diyor Ali, fkelenmeye basladn gizlemeden. "Peki son bir soru," diyorum araya girerek. "Sence kim ldrm olabilir Pepe'yi?" "Bilmiyorum. Ama bilseydim de sylemezdim. O serefsizi ldren her kimse, teki dnyada

mekn cennettir." Kemal'i pavyonuyla ba basa brakp ayrlyoruz yanndan. Ben arabay alstrrken, "Amirim," diye soruyor Ali, "benim greve yeni basladm nasl bildi?" "Eee, olacak o kadar. Nasl biz onlarla urasyorsak, onlar da bizimle urasyorlar. Bu arada tecrbe sahibi oluyorlar." Bir sre susuyor Ali. Ben arabay alstryorum, trafie kendimizi brakrken, "Amirim," diyor, "sizce ben kt bir sorgulamac mym?" Bir an dnp yzne bakyorum, iten grnyor. "Sorgu zor istir Ali. nsann bir slubunun olmas lazm. Ama bu kolay kazanlmaz. Zamana ihtiyacn var." "Anlyorum," diyerek, dsnceli bir halde basn ne eiyor. Bir

sre ikimiz de susuyoruz. Arabann iini ar bir hava kaplyor. "Evet," diyorum gereinden canl bir sesle, "hl elimizde bir sey yok. Sen Zeynep Kmil Hastanesi'ne bir uzan. Bakalm Kvrck Kemal doru mu sylyor? Ben de merkeze gidip teknik ekibin ne bulduuna bir bakaym." "Ba stne amirim," diyor Ali dalgnlndan syrlarak. Aksamst dnyor Ali. Hastanedekilerin, Kemal'in sylediklerini doruladn anlatyor bir solukta. Ama bunun hibir nemi yok. Kiralk katil yollayarak da Pepe'yi ldrtm olabilir. Teknik ekipten ilk bilgiler de gelmeye

baslyor bu arada. Pepe'nin lm nedeni, basna demir gibi sert bir cisimle vurulmu olmas. Yani smine demiriyle. Demek ki katil nce nl futbolcuyu ldrms, ardndan basn ezmis. "Katilin eve nasl girdiini renebilirsek, kimlii konusunda da ipucu elde ederiz." "O zaman ncelikle sunun yantn bulmalyz," diyor Ali. "Katili eve Pepe mi ald, yoksa kendisi mi girdi?" "Katilin eve kendisinin girmesi daha byk ihtimal. Son on be gndr Pepe yokmus. Bu sre iinde katil ieri girmenin bir yolunu bulmu olabilir."

"Ama nasl?" diye mrldanyor Ali, sonra gzleri parldayarak soruyor. "Katl nceden anahtar alm olmasn?" "Annda kilidi deistirirdi Pepe," diyorum. "Adam o kadar korkuyormu ki... "' Kilidi deistirirdi derken aklma baska bir ihtimal geliyor. "Evinin anahtarn kaybetsen ne yaparsn?" diye soruyorum yardmcma. "Yedeini kullanrm," diyor, szn nereye varacan anlayamadan. "Yedei de yoksa?" "ilingir arrm." "Evet ilingir arrsn. Katil de yle yapm olmasn. Pepe on be gn evde yoktu. Katil, bir ilingir bulup, evinin anahtarn kaybettiini syleyerek kapy atrabilir." "yi de ilingir kapy aarken komsular grmez mi?"

"Pepe'nin villasnn sa da solu da bo arsa. ilingiri uygun bir zamanda getirdiyse, kimsenin ruhu bile duymaz." Ali'nin yzn kararsz bir ifade kaplyor. "Bilemiyorum amirim," diye mrldanyor. "renmek kolay. Yarn Levent'teki ilingirlerle konusursak bunu anlarz." "Ya ilingiri baska yerden getirdiyse." "Sanmyorum. Bu, ilingiri kuskulandracandan katil tercih etmez." Ertesi sabah Levent merkezde ilingir aramaya baslyoruz. Meydanda gzmze ilingir tabelas arpmaynca, ksedeki ieki dkknna girip soruyoruz. Orkideleri byke bir vazoya yerlestirmekte olan yasl adam, "Siz Loto Ltf'y aryorsunuz," diyor. "Loto Ltf de kim?" diye soruyorum dikkat kesilerek. "Bu yrenin

en iyi ilingiri. Benim diyen usta su dkemez eline." "Neden Loto Ltf diyorsunuz ona?" diye soruyor Ali benden nce davranarak. "Daha nce sadece Ltf'yd ad. Ama lotoda 775 milyar kaybedip de hafif trlatnca ad Loto Ltf kald." Ali'yle gz gze geliyoruz. "Ne zaman oldu bu?" "Geen sezon, oynanan ma. Hi unutmam btn esnaf kahvede oturmu o ma izliyorduk. Yedi ma berabere bitmis. Son ma olduka ge saatlerde baslad. Ma bir bir berabere devam ediyor. Hepimiz heyecanlyz ama bizim Ltf hop oturup, hop kalkyor. Ma

bitti bitecek derken Altn Ayak Pepe son saniyelerde takmaz m topu filelere. Hepimiz sevinten havalara utuk. Takm iki bir galip. Ama sen bir de Ltf'nn halini gr. Resmen trlatt garip." "Kzl sal m bu Ltf?" diye soruyorum merakla "Nereden biliyorsunuz?" diyor yasl adam sasknlkla. "Dkkn nerede su Ltf'nn?" diye atlyor Ali gemleyemedii bir heyecanla. "Arkada," diyor adam, Ali'nin heyecanna bir anlam veremeyerek, "postanenin yannda." Hzla ayrlyoruz iekiden. Elimizle koymu gibi buluyoruz Loto Ltf'y. Kk, kutu gibi dkknn iinde kzl sal iriyar bir adam. Gzlerinde tuhaf bir ifadeyle bize bakyor. Kimliimi kartp

uzatyorum, "Ben baskomiser Nevzat, bu da yardmcm Ali." Hi sasrmyor, bizi bekliyor gibi bir hali var. "Seni Pepe'yi ldrmekten tutukluyoruz," diyorum. Bakslar bir an ay penesi gibi iri ellerine kayyor, sonra o tuhaf ifade yine gelip oturuyor gzlerine. Adamn tavrn yanl yorumlayan Ali, "Yazk deil mi, o kadar yetenekli bir futbolcuyu nasl ldrdn?" diye soruyor. "O, benim yarnlarm almst," diye aklyor cssesine hi yaksmayan ocuksu bir sesle. "Baskasnnkini de almasn diye ldrdm." SYAH TASLI YZK Baz cinayetlerin aydnlanmas polisin abasna deil, siyasi iktidarn tavrna

baldr. Elinizde ne kadar ipucu, ne kadar somut kant olursa olsun hibir yarar olamaz. nk yukardan birileri, bu isin aydnlanmasn istemiyordur. Bazen dorudan syledikleri de olur, ama genellikle her admda nnze engeller koyarak, sizi yolunuzdan saptrmaya alsrlar. Alt aydr zerinde alstmz Banker Ayhan cinayeti de bunlardan biriydi. Birilerinin sorusturmay engelledii o kadar belliydi ki elimizde iki kisinin parmak izi, olayda kullanlan iki silahn balistik sonular, hatta benzin istasyonunda alsan grg tannn gayet ak ifadesi olmasna karsn alt ay boyunca bir milim bile ilerleyememistik. Ama alt ay

sonra birden rzgr deisti. Kamuoyunun basksyla, gvenlik birimlerini, bu arada bizim teskilat da bir ahtapot gibi saran etelere kars operasyonlar baslad. ste bu tutuklamalar srerken Banker Ayhan dosyas da yeniden gndeme geldi.

Bir devlet bankasn dolandrma suundan tutuklanan eski polis komiseri Adnan Tzel'in itirafyla, Banker Ayhan', Mevlt Kanatla birlikte ldrdkleri aa kt. Olayn azmettiricisi ise Antalya'da ve Kbrs'ta oteller zinciri bulunan italyan mafyasnn kara para aklaycs ve maktuln yakn arkadas Rfat Saygl'yd. Cinayet nedeni parayd; Rfat Saygl, ald bir milyar dolar demek yerine, para iin meslek ahlakn hie sayan iki eski polise elliser bin dolar vererek Banker Ayhan' ldrtmeyi semisti. Yukardaki tandklar araclyla da cinayet sorusturmasn engellemis, olayn emniyet arsivindeki yzlerce faili mehul dosya arasnda unutulacan sanarak pis islerini pervaszca

srdrmst. Ama isler umduu gibi gitmedi. Hkmet deisince Banker Ayhan dosyas da yemden gndeme geldi. Fakat bu adamlarn her yerde gzleri, kulaklar vard. Polis eskisi iki kiralk katil yakalanr yakalanmaz Rfat Saygl'nn yurtdsna km olmas kuvvetle muhtemeldi. Bu ihtimali dsnerek Interpolle durumu bildirdik. Son bir yldr yurtdsna kaan sulularn yakalanmasnda nemli admlar atlmasna karsn, akas ben Rfat Saygl'nn yakalanacandan pek mitli deildim. Adamn ok paras vard. Para her yerde byk g demekti. Ama tuhaf bir sey oldu. Biz olay Interpol'e bildirdikten iki gn sonra Rfat

Saygl'nn avukatlar, mvekkillerinin susuz olduunu ve ertesi sabah savcla teslim olacan akladlar. Dorusu bu haber, bende byk bir sasknlk yaratt. Elimizdeki kantlar o kadar salamd ki Rfat Saygl'nn bu isten yakay syrmas imknszd. Kurtulamayacan bile bile Rfat Saygl gibi birinin teslim olmas akl alacak i deildi. Ama olan biteni anlamak iin beklemekten baska aremiz de yoktu. Biz merakmza gem vurmu ertesi sabah beklerken emniyete gelen bir intihar haberi olayn seyrini tmyle deistirdi. Rfat Saygl, saat 19:00 sularnda siyah BMW'siyle Boaz Kprs'ne gelmis, trafiin tkal olmasn frsat bilerek arabasndan inmis, bir anda kendini korkuluklardan asaya

brakmst. Boaz Kprs'ne vardmda saat 21:00'e geliyordu. Bu saatlerde hep olduu gibi, trafik yine arapsana dnmst. Siyah BMW, kprnn girisine ekilmisti. Kprnn gvenliinden sorumlu Komiser Ylmaz'la arkada saylmazdk ama tansrdk. Beni grr grmez dosta glmseyerek elimi skt. Olay ksa ama hibir ayrnty atlamadan anlatt. Siyah BMW tam 19:12'de kprye girmis, youn trafikte on dakika kadar ilerledikten sonra srcs arabadan inip, kendini karanlk sulara brakmst. Arabada bir ceket bulmuslard. Ceketin ceplerinden Rfat Saygl'ya ait bir ehliyetle nfus czdan ve

bir de intihar mektubu kmst. Ayrca arabann torpido gznde Browning marka bir tabancayla, silahn Rfat Saygl'ya ait olduunu kantlayan bir ruhsat da ele geirilmisti. Komiser Ylmaz kantlara zarar vermemek iin hibir seye dokunmadklarn sylyordu. Bunun iin ona tesekkr edip, parmak izlerine kendiminkileri de katmamak iin, eldivenlerimi giyerek arabann iini bir de ben arastrdm. Ylmaz'n syledikleri dsnda ilgin bir seye rastlamadm. ncelikle mektubu ap okudum. Sunlar yazyordu: "Kamuoyu son bir haftadr, admn karst bir cinayeti konusuyor. Bilgisi olan olmayan her kse yazar hakkmda

atp tutuyor. Yarglamadan beni cezalandryorlar. Yok efendim bir milyar borcum varms, yok efendim en yakn arkadasm para iin ldrtmsm, ben ne kadar alak bir adammsm... Bu iftira ve kara almalar gazete sayfalarnda, televizyon ekranlarnda srp gidiyor. Ama isin asl yle deil. nsanolunun yle zayf yanlan vardr ki, ne para, ne g, ne iliskiler hibirinin yarar dokunmaz. Bir kadna sk olursunuz, onun mutlu olmas iin neyiniz var neyiniz yoksa ayaklarna serersiniz, gerekirse cannz bile vermeye hazrsnzdr ama o tutar sizi en yakn arkadasnzla

aldatr. Hem de herkesin gz nnde, sanki size nispet yapar gibi. ki yerden yaralanmssnzdr; sevdiiniz kadn ve en yakn arkadasnz, baklarm ekip hi dsnmeden yreinizin en hassas yerinden vurmuslardr sizi. Byk servetinizin, dalan yerinden oynatan gcnzn artk hibir kymeti harbiyesi yoktur. Yaral yreiniz, paavra edilmi sahsiyetinizle ylece kalakalrsnz. Belki insanlar yznze bir sey sylemez ama siz srtnz dner dnmez baslarlar dedikodulara. Artk hayatnz mahvetmekten baska seeneiniz yoktur. Bu adi, bu riyakr dnyadan kendi basnza ekip gitmekten baska bir sey gelmez elinizden. Ben de

bunu yapyorum iste. Gen yasmda bana glen sansmn, felein kk bir elmesiyle tmyle deistiinin farkndaym. Her seyin bir daha eskisi gibi olmayacan gryorum. Bu yzden, artk benim iin bir cehennem azabna dnen hayatma son veriyorum. Kimseye krgn deilim, dnyadan payma dsen bu kadarms, aldm gidiyorum. Melek, sakn beni unutma! Her seye ramen seni ok, ama ok seviyorum. Rfat Saygl" Mektubu kapattm, kantlan topladmz naylon torbalardan birinin iine koydum. Mektupta neler yazdn merak eden Ylmaz n bakslarndaki soruyu yantlamak yerine, "Olay gren kimse

var m?" diye sordum. "Kprden geenler grmstr. Ama onlar bulmamz ok zor. Herkes yoluna gitti." "Yazk," dedim i ekerek, "keske grenlerden biriyle konusabilseydim." Ylmaz n geni aln krsmst. "Neyi renmek istiyorsunuz amirim?" dedi merakl bir ses tonuyla. "Kprden atlayann gerekten de Rfat Saygl olup olmadn." Ylmaz n alnndaki krsklklar daha da derinlesti. "Yani atlayan baska biri miydi?"

"Bilemiyorum ama emin olmaya alsyorum. Rfat Saygl, italyan mafyasyla balantl bir adam. Ad bir cinayete karst. Kendini kurtarmaya alsyor olabilir?" "Anlyorum," dedi Ylmaz basn sallayarak. Bir an dsndkten sonra ekledi. "Ama kim baska birinin yerine lmek ister ki?" "Haklsn," diye mrldandm ama kuskular aklm kemirmeye devam ediyordu hl. Ylmaz da durumun farknda olacak ki, "sterseniz," dedi iddiasz bir sesle, "kpry eken video kasetlerine bir bakalm. Belki kamera Rfat Saygl'y yakalamstr." "Tamam, hemen bakalm," dedim. Az sonra kontrol binasndaydk. Grevli kaseti basa sarmaya baslad. Kaset

saatine gre 19:10'dan itibaren izlemeye basladk. Tam 19:11'de siyah BMW grnd. Ama ortalk karanlk olduundan srcnn yz grnmyordu. Rfat Saygl'y teshis edemeden ara giselerden geti. Ama trafik youn olduu iin ar ar ilerliyordu. Bir an nereden geldii anlaslmayan bir sk yansmas oldu, BMWnin ii aydnland. "Grnty bytebilir miyiz?" diye heyecanla bardm. "Tabii," dedi yanmzdaki gen grevli. Ben sabrszlkla beklerken o nndeki tuslara basarak grnty bytt. Ama netlik kaybolmustu. Yzmdeki memnuniyetsiz ifadeyi fark ederek, "Merak etmeyin simdi netlesecek,"dedi. Gerekten de az sonra grnt netlesti. Ama

ne yazk ki dsardan yansyan sk, srcnn yalnzca sol elini aydnlatmaya yetmisti. Gvdesinin nemli bir blm, hepsinden nemlisi yz hl karanlklar iindeydi. "Faydasz," diye mrldandm, "onu bu grntden teshis etmek imknsz." "zgnm amirim," dedi gen grevli, sanki kendisi suluymu gibi, "ne yazk ki kameralarmzn yakaladklar bunlar. sterseniz kasetten oaltp verebilirim size." Yeniden alc gzyle grntye baktm. nce uzun parmakl bir sol el duruyordu karsmda. Birden orta parmandaki yzk dikkatimi ekti. Siyah tasl, altn bir yzkt. "yi olur," dedim grevliye, "teknik ekip kasetin kopyasn incelemek isteyecektir." Gvenlik binasndan

karken, "ocuklar asada cesedi aryorlar," dedi Ylmaz. Sanki beni teselli ediyor gibiydi. "Bulununca atlayan Rfat myd, deil miydi anlarz nasl olsa." "Haklsn," dedim. Ama iimden bir ses cesedi bulamayacamz sylyordu. Merkeze dnmstm. Odamda, mektubu az nce okumu olan Ali'yle konusuyorduk. "Belki de sandmz gibi deildir amirim," dedi Ali, yznde dsnceli bir ifade belirmisti. "Belki de adamn yazdklar gerektir." "Rfat Saygl deil de baska birinden sz ediyor olsaydk, bu sylediine daha kolay inanrdm. Ama gen yasta yeralt aleminin en st sralarna trmanmay basaran byle kurnaz bir adamn, ask yznden

btn yasamn mahvedebilecei aklma pek yatmyor." "Su Melek denilen kadn bir yoklayalm, bakalm o ne anlatacak amirim?" "Ona da gideceiz, nce su kantlarn incelenmesi tamamlansn. Numan laboratuvara kapand, birka saattir kantlar inceliyor." Daha szm bitirmeden odann kaps ald, Numan o gle yzyle ieri girdi. "Mektubun zerindeki parmak izleri Rfat Saygl'ya ait. Silahn, kimlik kartlarnn zerindekiler de. Baska parmak izi yok," diyerek elindeki naylon kant torbalarn masamn zerine brakt. Elindeki fotoraf ise dorudan bana uzatt. "Bu da video kasetinden aldmz el fotoraf. Gzel yz varm adamn." Koltua kmek zere olan

Numan'a bakarak basm salladm. "Hi niyetlenme, kalkmak zereyiz. Su i zlsn malar ondan sonra tartsrsnz." Numan bozulmustu ama belli etmemeye alst. "Yok canm, ben de oturmay dsnmyordum zaten. Asada o kadar ok isim var ki." Ali'yle benim mrmz boyunca alssak bile satn alamayacamz, Etiler'de deniz gren bir villada oturuyordu Melek Hanm. Evi kendisi almst. Sylenenlere gre Rfat'tan ziynet esyalar dsnda hibir hediye kabul etmemisti. Bizi grnce yz asld kadnn. Alamaktan sismi gzlerim gizlemeye alsarak, "stme bir seyler alaym," diye kt odadan. Onu bir yerlerden

gzm sryordu. Ali hatrlatt. "Gazetelerin verdii hafta sonu eklerinden birinde yar plak fotoraflarn grm olmalsnz amirim. Sk sk boy gsterirdi oralarda. Kadn nce danszd, sonra sarkc oldu." Melek az sonra geldi yanmza, stne koyu renk uzun bir hrka giymis, yzne de hafif bir makyaj yapmst. Toparlanm grnyordu. Rfat Saygl ile iliskilerini sorunca, "Evlenecektik," dedi ve gzleri yeniden doldu, "anlamyorum bunu niye yapt!" Rfat'n yazd mektubun kopyasn karp kadna uzattm. "Bu mektupta aklams," dedim. Melek uzattm mektubu, sanki kaltsal bir metinmi gibi merakla, saygyla adeta rpererek ald. Bu davrans, kadnn Rfat'a

sk olduunu dsndrd bana.

Kadn mektubu okurken sessiz sessiz alamaya baslad. Gzyaslar mektubun zerine dsyordu. Ama kadn okumay srdrd. Mektubu bitirince de kendini koyvererek hngr hngr alamaya baslad. Be dakika kadar kadnn sakinlesmesini bekledik. Soluk alslar normallesmeye baslaynca ona mendilimi uzatarak, "sterseniz daha sonra gelelim," dedim kibar bir tavrla. Kadn mendilimi almad, ama bizi de gndermedi. "Hayr," dedi, "bugn bitirelim. Ayn iskenceye bir daha katlanamam." Bir sre durdu, sonra gzyaslarn eliyle kurularken sordu. "Benden ne istiyorsunuz?" "Mektupta yazlanlar doru mu?" dedim. "Ksmen,"

dedi Melek, "Ayhan'la iliskim vard ama bu Rfat'la tansmadan nceydi. Onunla tanstktan sonra Ayhan'la iliskimi kestim. nk Rfat' sevmistim." "Rfat biliyor muydu bu iliskinizi?" diyerek Ali girdi araya. "Ne yazk ki hayr," dedi Melek, sesi kederle bouklasmst. "Ona sylemeye ekindim. Keske syleseymisim. Btn bunlar benim yzmden olmus." "Suna bakar msnz?" diyerek videodan aldmz fotoraf kadna uzattm. Melek fotoraf alp bakt. Bir sey anlayamam olacak ki, "Bir el fotoraf," dedi soru dolu gzlerini yzme dikerek. "Rfat'n eline benzemiyor mu?" diye sordum. "Rfat'n m?" diye kekeledi, "bilemiyorum, karamadm!" "Peki yzk?"

dedim. "Rfat'n byle bir yz var myd?" Melek yeniden fotorafa bakarak basn sallad, "Hayr," dedi, "bildiim kadaryla Rfat'n byle bir yz yoktu." "Emin misiniz?" diye srar ettim. "Eminim," dedi Melek. "sterseniz fotoraflarn getireyim, siz de bakn." Az sonra Rfat Saygl'nn onlarca fotoraf nmzdeki kk sehpann zerinden bize bakyordu. Kadnn syledikleri doruydu. Rfat'n parmanda yle bir yzk yoktu. Etiler'deki evden kp benim emektar Renault'ya yeni binmistik ki telsizim czrdad. Salacak nlerinde denizden bassz bir erkek cesedi kmst. Cesedi iki saat nce morga

yollamslard. Adli tabipliin yolunu tuttuk. Odasndaki televizyona dalp gitmi olan Doktor Orhan geldiimize hi memnun olmam gibiydi. "Bu ne surat Orhan," diye takld Ali. "Bizi grmekten hi memnun olmam gibisin?" "Otopsi raporunu mu istiyorsunuz?" diye homurdand Orhan, televizyon izlemeyi srdrerek. "Evet," dedi Ali, "bir sakncas m vard?" "Sakncas yok da, biraz beklemeniz gerek." Orhan'n bastan savar gibi davranmas beni de sinirlendirmeye baslamst. "Nedenmi o?" diye sordum sert bir tavrla. Bakslarm ilk kez televizyondan alarak yzme bakt Orhan. Glmsemeye alst ama beceremedi. Sonra eliyle televizyonu gstererek, ezik bir

ifadeyle aklamaya alst. "Baskomiserim, su anda Avrupa Yzme Sampiyonas yaplyor. Benim kardesim de yarsmac. Tramplen dalnda. On dakikaya kadar atlayacak. Onu karmak istemiyorum." "Hay Allah iyiliini versin," dedim glmseyerek. "Bastan sylesene sunu. Ancak renmek istediim bir sey var. Cesetin sol parmanda siyah tasl bir yzk var myd?" Orhan hi dsnmeden yantlad sorumu. "Hayr yzk filan yoktu. Zaten zerinde giysi de yoktu rlplakt." "Tamam, tesekkr ederim," dedim Orhan'a. "Artk, raporu on dakika sonra alsak da olur. Hem biz de izlemi oluruz yarsmay." "Bir dakika

amirim," diyerek atld Ali. "Bu kadar kolay teslim olmayalm. Her seyin bir bedeli vardr. Madem ki bekliyoruz o da bize lahmacun smarlasn." Orhan rahatlamst. "stediiniz lahmacun olsun," dedi. Telefona uzanrken sordu. "Kaar tane yersiniz?" Lahmacunlarmz yerken atlama sras hl Orhan'n kardesine gelmemisti. "Kusura bakmayn," diye skntyla sylendi Orhan, "Sizi de bekletiyorum." "Cann skma," dedim, "vaktimiz var. Hem yarsma da olduka keyifliymis." "zleceine, bize birer tane demli ay syle," diyerek muzipe srtt Ali. Doktor Orhan aylar sylerken, benim gzm televizyon ekrannda

tramplene trmanan yzcye taklmst. Uzun boylu esmer, yakskl bir sporcu. Adnn Santini olduunu sylyordu spiker. Aslnda kule atlaycsyms. Ama bugn olduu gibi tramplen yarsmalarna da katlyormus. Olimpiyatlarda altn madalya bile kazanms. Kendine duyduu gven, merdiveni karken taknd havadan belli oluyor adamn. Spiker, kule yarsmalarnda yetmi metre ykseklikten atladm sylyor Santini'nin. "Adama bak yaa," diye sylendi Ali. "Herif yetmi metre ykseklikten atlyormus. Yuh be. Dile kolay, yetmi metre. Bizim Boaz Kprs'nden daha yksek."

Ali'nin szleri kulaklarmda yanklanrken Santini merdivenleri trmanms, tramplenin sonuna gelerek ayak parmaklarnn ucunda ykselmeye baslamst. mz de soluklarmz tutarak sporcuyu izlemeye basladk. Santim parmak ularnda yayland ve srayarak kendini boslua brakt. Dserken ard ardna sk taklalar atarak izleyicilere olaanst bir gsteri sundu. Sonra kusursuz bir biimde havuzun sularna dald. Bu islerden pek anlamam ama bence atlays tek kelimeyle muhtesemdi. Sudan kan Santini uzun kulalarla havuzun kenarna ulast. Salarn elleriyle geriye tararken, kamera yaklast. Bylece bu olaanst sporcuyu yakndan grme frsatn yakaladk. Gerekten de

yakskl biriydi. Esmer teniyle uyum salayan kuzguni salar, biimli kaslar, enesindeki derin gamzesi ona erkeksi bir ekicilik kazandryordu. Onu izlerken birden sol elindeki yzk dikkatimi ekti. "Santini'nin sol elindeki yze bak," dedim. Ali gzlerini ksarak isaret ettiim yere bakt. "Aman Allahm," diye mrldand Ali. "fotoraftaki yzk." "Evet," dedim sevinle, "hadi gidelim." Olanlardan bir sey anlamayan Doktor Orhan, "Raporu istemiyor musunuz?" diye seslendi arkamzdan. "Kestiin ceset bizim adam deil," dedim. "Ha, bu arada kardesine bol sans dileriz." Arabaya binerken Ali hl sasknln koruyordu. "Ne plan ama," diye

mrldand kendi kendine. "Sen dnyann en iyi atlaycsn kirala, milleti de intihar ediyorum diye kandr." "talyan ortaklan da yardmc olmustur ona," diye tamamladm Ali'nin dsncesini. Arabay alstrp burnunu merkeze evirince, "Santini'yi sorgulamaya gitmiyor muyuz amirim?" diye sordu Ali. "Onu sorgularsak Rfat'n annda haberi olur. talyan'n telefonunu dinlemeliyiz. Hem bylece hibir kusku da kalmaz kafamzda." "Yani sizce Rfat hl stanbul'da m?" "Su ana kadar Rfat Saygl adnda biri yurtdsna kmad. Sahte kimlikle km olabilir mi? Belki, ama iimden bir ses Rfat'n talyan ortaklarnn

dzenledii bir operasyonla, yarsmaya gelen yzclerin arasna karsarak lkeden kacan sylyor bana." O geceden itibaren Santini nin kald oteldeki telefonunu dinlemeye aldk. Ertesi gn dl treninden birka saat nce Santini'ye gelen telefonda ngilizce konusan bir adam, talyan ekibi yarn otelden ayrlmadan nce yeni yzcnn aralarna katlacan sylyor, durumdan antrenr de haberdar etmesini belirtiyordu. Santini sadece, "Bekliyoruz. Her sey hazr," demekle yetindi. Ertesi sabah bizim ekip otelin lobisine yerlesmisti. Ortalk anababa gnyd. lkelerine dnmenin telasnda olan sporcular lobide, kapnn nnde dolasyor, valizler, hediye paketleri her sey birbirine

karsyordu. Rfat Saygl'nn fotorafna baka baka adamn yzn ezberleyen bizim ocuklar, fazla dikkat ekmemeye alsarak sporcular izliyorlard. Yryen merdivenin yannda, Nermin ile dikilen Ali basyla asay isaret etti. Sakin admlarla gsterdii yne yrdm ve dner kapnn nnde zerine esofman giymis, basna spor bir kep geirmi Rfat Saygl'y grdm. Takmn antrenryle bir seyler konusuyordu. Zaman kaybetmek anlamszd. Operasyonun baslad isaretini verdim. Birka saniye iinde Rfat Saygl, Santim ve antrenr gz altna alnmst. Santini ile antrenr fazla tutamadk. Ama talyan mafyasyla balantl olduklarn belirten raporumuzu

nterpol'e bildirdik. Rfat Saygl'y ise yalnzca Banker Ayhan cinayetini deil, btn yasads balantlarn aklamak zere uzun bir sorguya aldk. Sorgu boyunca Melek dsnda kimse arayp sormad onu. Btn o nfuzlu dostlar, birlikte hafta sonu partileri dzenledikleri karaborsa zenginleri sanki yer yarlmst da iine girmislerdi. Bir tek o sarkc kadn asndrp durdu kapmz. "Bir kadn tarafndan byle sevilmek isterdim," dedi Ali, Rfat' Devlet Gvenlik Mahkemesi'ne gtrrken. "O zaman kadnlara iyi davranma," dedim. "Nasl yani?" diye sordu kaslarn atarak. "Onlara nem verme, hatta Rfat gibi kendini kurtarmak iin onlar harcamaktan ekinme." Saka yaptm sanan

Ali inanmam gzlerle beni szyordu. PEZEVENK Garson ikinci ay getirdiinde, bu kahveye otural yarm saati gemisti. Buras Vatan Caddesi'nden Fatih'e alan geni sokaklardan birinde, daha ok emeklilerin takld kk bir yerdi. Kahveye girdiimde, ierdeki drt ihtiyar bir an oyunlarndan koparak, gvensiz bakslarla szdler beni. Ama trasl temiz yzm, dudaklarmda beliren saf glmsemeyi, bir de kendilerine saygyla verdiim selam grnce rahatladlar. stelik selamma karslk vermekle de kalmadlar, sanki onlardan biriymisim gibi pistilerine, bol kfrl sakalarna kaldklar yerden devam ettiler. Kahvehanenin hem sahibi,

hem garsonu, hem de ocaks olduunu tahmin ettiim gen adamsa belki biraz umursamaz, biraz ukala ama bir msteriye nasl

davranlmas gerekiyorsa yle davrand bana. Oysa radyoda on haberleri vard ve kadn spiker bir trl metaliklestiremedii ses tonuyla Skynetim Komutanl'nn bilmem ka numaral bildirisini okuyordu. Yer yer sigara yanklaryla delinmi yesil uhalarla kapl masalar, kenar izgileri eri bir drtgeni andran kahvenin iine dzensiz aralklarla yerlestirilmisti. yice kirlenmi bej renkli duvarlardan ikisine, artk antika saylabilecek, mobilyas kahverengi kocaman bir saatle, tl niformalarnn iinden, pisti oynayan ihtiyarlara ters ters bakan be generalin bolca laklanm afisi karslkl olarak aslmst. Kapyla pencerenin karssndaki, yarsn ay ocann kaplad duvarda ise yaldzl erevelere

hapsolmu dalgal bir deniz fkeyle kayalara arpp duruyordu. Radyoda haberler oktan bitmis, bas sesli bir erkek nihavent makamnda sarklar sylemeye baslamst. Kahvenin tam ortasndaki demir dkm soba yanmyordu, ama dsars yle souktu ki soka grebilmek iin buulanm camlar birka kez silmek zorunda kalmstm. Sokak boyunca karslkl olarak dizilmi dkknlarn nnden insanlar tek tk geiyor, nisan sonu olmasna karsn, bu nereden geldii belli olmayan souk hava, esnafn kaplarnn nne tabureler atarak bahar gnesinin altnda tatl sohbetlere koyulmalarn ya da iddial tavla partilerine baslamalarm

engelliyordu. Sinan'n yrmeye baslayaca ksede rzgrla savrulan iki aa vard. Yeni km yapraklan henz ok kk olduundan, ne aac olduklarn anlayamyordum. Gzlerim saatime kayd: On otuz bes'ti. Emin olmak iin duvardaki antika saate de baktm. Hayretle bu kocaman saatin alsmadn grdm, insanda gven uyandran, byle grkemli bir aletin bozuk olabileceini hi dsnmemi olmalym ki, ilk baktmda alsmadnn ayrmna varamamstm. Neyse, zaten saatimin yanl olmas kk bir olaslkt; gnde birka dakika ileri gidiyordu o kadar. Ben de kendimi buna gre ayarlayabilirdim. Artk ierdekilere sezdirmeden pr dikkat

caddeyi kesmeye baslamstm. K boyunca incelerek, alttaki parke taslarnn yer yer aa kt asfalttan bir kamyonet geti. Yasl bir kadnla, gen bir kz ilerdeki tuhafiye dkknnn kk vitrinini uzun uzadya inceledikten sonra ieriye girdiler. Sokak bir sre sszlast. O srada tyleri dklm yasl bir sokak kpei kt yola. Uysal gzlerle evresini szen bu zavallck, galiba snacak bir kovuk aryordu; belki de bir para yiyecek. O denli clzd ki ince bacaklar, pek de iri saylmayacak gvdesini glkle tasyor, rzgr onu itekleyip duruyordu. Merhametten ok karamsarlk uyand iimde. Su Sinan da nerede

kalmst? Geri onun randevularna zamannda geldii grlm i deildi. Yine de her gecikme bir tehlike isareti olarak alglanmalyd. Sinan'n bu grsmeyi istemesi de biraz tuhaft. Be gn sonra periyodik randevumuz vard zaten. Baska bir arkada bu grsmeyi istese, "Kt bir sey oldu," diye grsme gnne kadar kendi kendimi yer bitirirdim. Ama Sinan'd bu; kim bilir gene neler anlatacakt? Sokak kpei birden yok oldu. Oysa az nce lokantann nnde havay kokluyordu. Kpee baknrken, aalarn arasndaki giyim maazasndan bir ocuk frlayarak yandaki sokaa

girdi. Sinan' o anda grdm, kseden bu tarafa doru yryordu. Pek uzun boylu saylmazd ama, kimi uzun boylu insanlar gibi kamburunu kararak yrmeyi bir alskanlk haline getirmisti. Giydii siyah, uzun pards onu olduundan daha zayf gsteriyor, bedenine gre oransz olan basnn bykln iyice ortaya karyordu. Sinan'n az nce dnm olduu kseye baktm. Kimsecikler grnmyordu, sokaktan kusku uyandran herhangi bir tast da gememisti. sin aslna bakarsanz, byle stnkr kontrollerin profesyonel izlemeye kars etkili olmayacan biliyordum. Yine de bu tr denetimleri, insan uyank tuttuu, kendine gveni pekistirdii iin gerekli sayyordum. stelik takipilerimizin plak gzle grebileceimiz hatalar yapabileceklerini de unutmamak gerekirdi. Sinan, kahveye iyice yaklasmst. Yzn, rzgrn datt kumral

salarn artk iyice seebiliyordum. Sakin grnyordu, birden yandaki bfeye yneldi. Sasrmstm. Hi durmadan yrmesi gerekirken, neden byle yapmst? Tedirginlik usulca kprdand iimde. Bfeye yaklast, satcya bir seyler syledi. Satc istediini vermek iin dnnce, evresini kolaan etti. Sonra saatine bakt. Ne yaptn anlamstm; benim ge kalabileceimi dsnerek zaman kazanmaya alsyordu. Sinan gibi sallapati bir adamn bu kadar dikkatli olmas sasknlm daha da artrd. Yoksa tehlikeli bir durum mu sz konusuydu? Belki de onunla hi grsmemeliyim, diye dsnrken, pardssnn sol cebinde gvenlik isaretimiz olan Hrriyet gazetesini grdm. Bfeden ald sigara paketinden bir tane

yakarak, yeniden yrmeye baslad. Yznde endiseli bir ifade mi belirmisti, bana m yle geldi bilmiyorum, ama onunla grsmeden buradan ayrlmayacam anlamstm. Sinan kahvenin nnden getikten sonra, ben de ay paralarn deyerek ktm. Admm dsar atar atmaz sert bir rzgr arpt yzme. Kapnn nnde durup, ceketimin dmelerini iliklerken, sokaa son bir kez daha gz attm. Ne otomobil, ne bir insan.;. Ortalk simdi daha sszd. Az nce kaybolan sokak kpei, kuru temizleyici dkknnn merdiveninin altna snms, aznda bir seyler geveliyordu. Sinan'n pesi sra yrmeye basladm. Yirmi metre kadar nmdeydi. Bu gnessiz, can skc sokakta yrysn biraz uzatmak

iin admlarn yavaslatmst. Bense tam tersine hzlandm. Sokan sola kvrld apartmann nnde yetistim ona. Ayak seslerimi duymu olmalyd, yavasa dnp arkasna bakt. Beni grnce hi istifini bozmadan yrysn srdrd. Yanna iyice yaklasmstm. O, benden nce davrand, "Merhaba," dedi krk bir glmsemeyle. Selamna karslk vermeden sordum: "O eve neden gittin?"

Kahverengi gzleri sasknlkla ald. "Mehmet mesajm iletmedi mi?" "Sen nce soruma yant ver, o eve neden gittin?" Yz glgelenerek aklad. "Seni bir an nce bulmam gerekiyordu." "Bir hafta sonra grsecektik ya, biraz sabredemedin m?" diye azarladm. "Anlamyorsun, ok nemli," diye kekeledi. "Asl sen anlamyorsun," diye kstm. "Bu kanc sorumsuzluk! Sokakta kaldn anda, sana kaplarn aan insanlar nasl tehlikeye atabilirsin? Son operasyonun zerinden daha ay bile gemedi. Gvenliimi'zi..." Laf azmda koydu: "Ben de bundan sz etmek istiyorum, iimizde

ajan var." "Ne... Sen ne diyorsun?" "Ufuk... Ufuk polis," diyerek kestirip att. Sinan' sokakta grdm andan beri kt seyler olacan sezinliyordum. Ama iimizden birinin ajan olduunu duyacam aklmn ucundan bile gememisti. "Ufuk mu? Samalama, o en salam arkadaslarmzdan biridir." "En iyisi de diyebilirdin ama bu nitelikleri ustaca hazrlanm bir senaryo gereiymis. Artk adnn Ufuk olduundan bile emin olamayz," dedi, basn umutsuzca sallayarak. Sinan'n, su kantlarn ele geiren bir savc edasyla Ufuk'u acmaszca mahkm etmesi; son tutuklamalarda hi de kmsenmeyecek bir rol olmasna

ramen, simdi karsma geerek felaket tellall yapmas, ona olan kzgnlm artryor, sylediklerini rtmek, bu defa da aptalca davrandn yzne haykrmak iin dayanlmaz bir istek duyuyordum. "Dur bir dakika," diye grledim, "insanlar sulamak bu kadar kolay m? Kim syledi Ufuk'un polis olduunu? " "mer," dedi, kesin bir ifadeyle, "operasyonlar srasnda 1. Sube'de grlms." "mer mi grms?" diye kuskuyla sordum. "Hayr, brahim," dedi; sesindeki, yzndeki kesinlik sryordu. Bu da benim sinirimi daha ok bozuyordu, onun bu kr kararlln bozmak, dsnce sistemini allak bullak etmek istiyordum. "Sen brahim'le

mi konustun?" diye, hi ara vermeden sorumu srdrdm. "Hayr mer'le," dedi, sonra yapmack bir sasknlkla ekledi: "brahim le nasl konusabilirim? O hl ierde." "Kaynandan renmediin bir haberle, arkadasn nasl polis olarak sulayabilirsin?" "Ama brahim, mer'le bir mektup gndermis..." "Mektup mu?" diye szn kestim. "O kadar sk kontroln olduu Metris'ten mer nasl karm mektubu?" "Mektup limon suyuyla yazlms. Bilirsin, okumak iin kd tlemek zorunda kaldm. Yazlanlar mer'in anlattklarn doruluyor." "Mektubun brahim'den olduunu nereden biliyorsun," diyerek ona olan inanszlm bir kez

daha dile getirmek gereksinimi duydum. "Hist!" dedi usulca. Basm kaldrdmda karsdan gelmekte olan iki adam grdm. Adamlar gzlerini dikmis, ilgiyle bize bakyorlard. Cebinden kard sigara paketini bana uzatan Sinan, "Sesimizi fazla ykselttik galiba," dedi, adamlar yanmzdan getikten sonra. "Haklsn bu byle olmayacak," dedim, sigara imediim halde uzatt paketten bir tane alrken. "En iyisi nce sen olay bir anlat." "Tamam," diyerek, nce benimkini, sonra kendi sigarasn yakt. Sigaramn dumann rzgra savururken, onunla inatlasarak bir yere varamayacam dsnyordum. Yine de hemen yumusamamaya karar verdim. "Ama," diye, onu uyardm, "tm

ayrntlar istiyorum. Tek bir nokta bile karanlkta kalmayacak." Sokan sonuna yaklasmstk. Bir yan geni cam vitrinli maazalar, bir yan Fatih Cami klliyesinin tozlu taslaryla kapl byk cadde birden kverdi karsmza. "Suray geelim konusmaya yle devam ederiz," dedim. Basyla onaylad beni. Kaldrmlar her zamanki gibi kalabalkt. Souk insanlar hi etkilememise benziyordu. Hemen yanmzda bir minibs durdu. Otomobilin kapsnda on yaslarnda bir ocuk, "Vezneciler, Vezneciler," diye bararak bize bakt. Ama ne bizden, ne de baskalarndan yolcu kmayacan anlaynca kapy hzla ekti. Postanenin yanndaki telefon

kulbelerinin nnde, otobs duranda kk kuyruklar olusmustu. Ksede gr bykl, tek bacakl genten bir adam rengi kam paltosuna sarlarak otobs bileti, jeton satyordu. st geidin merdivenlerinden karken bir an Sinan'n hakl olabileceini dsndm. ste bu, tam anlamyla bir felaket olurdu... Yok canm, bu, Sinan'n yeni bir isgzarlyd o kadar. Nasl da inanyor sylediklerine! Ya haklysa? Hayr, hayr... Her operasyondan sonra byle sylentiler kar; bu da onlardan biriydi... Gz ucuyla Sinan'a baktm. Sa elini pardssnn cebine sokmus, basn hafife ne emisti. Sanrm bana anlatacaklarn dsnyordu.

Sekiz aydr birlikte alsyorduk. Onunla ilk grsmemize gitmeden nce bana iletilen rgt raporuna gre Sinan, drst, alskan, son derece yetenekli bir devrimciydi. Ama onunla alsmaya basladmda, yazlanlarn neredeyse tmnn abartma olduunu grdm. Olduka nemli bir alann sorumluluunu yrtmesine karsn, daha randevularna vaktinde gelme alskanl bile edinememisti. Yazmas gereken raporlar savsaklyor, dentiler istenen gnde gelmiyordu. nceleri ben bu durumu tepkiyle karsladm. Hemen hemen tm grsmelerde aramzda sert tartsmalar geiyordu. Ondan nefret ettiimi hissediyor, onunla grsmeye gideceim gnler iimde byk bir

isteksizlik duyuyordum. Yine de grsmeleri karmyordum. Sanrm o da benzer duygular iindeydi. Bunu anlamak iin, her karslastmzda atlan kaslarn grmek yeterliydi. Sorumlu arkadasma, onunla alsmak istemediimi syledim. "Bakarz," dedi ama arkas gelmedi. Her zaman olduu gibi isin basa dstn ksa srede anladm. Bir gn yine uzun uzun tartsms, hibir sonuca varmam olarak Tarlabas'nn arka sokaklarnda yryorduk. Bir ara gzlerim nnden getiimiz 'Tekteki Meyhane'ye takld. "ki sever misin?" diye sordum, ani bir kararla. Kaslarnn altndan kuskuyla bakt. Onu oyuna m getirmeye alsyordum? ikiyi sevdiini sylese, rgte onun bir lmpen

olduunu ihbar etmeyeceimin bir gvencesi var myd? "Ben ok severim," dedim. "Hadi gel, surada iki tek atalm." nanm grnmyordu ama bana uydu. Meyhane olduka sakindi. Ksedeki masaya getik. Sinan baslarda kapalyd, her sz tartarak sylyor, her hareketini dsnerek yapyordu. kiyle onun dostluunu kazanmak istediimi anlamayacak kadar aptal deildi, tersine, rgtteki pek ok insandan daha zekiydi. Ben de bunun farkndaydm, onunla iki imek isteyisim iyi niyetli olduumu gstermek iindi. kinci kadehten sonra almaya baslad. nce hakkmda dsndklerim dobra dobra syledi. Kuralc biri olduumu, birlikte alstm insanlarn duygularn gzetmediimi syledi. Yukarnn verdii kararlan harfiyen

uygulamakla, basarl rgt alsmasnn ayn anlama gelmediini belirterek, benim bu gerekten habersiz bir ynetici olduumu da eklemekten geri kalmad. Dorusu ben onun kadar ak yrekli davranamadm; ne de olsa politik yneticiydim... Sonra sz dnp dolasp 12 Eyll Darbesi'nden nceki genlik rgtndeki anlarmza geldi, ikimizin de hosland bir konuydu bu. Ama o yasadklarn ballandra ballandra anlatrken ben yine kendimi snrlamak durumunda kaldm. sim vermesem bile anlatacam olaydan, o dnemde hangi blgede alstm, hangi okulda okuduum kartlabilirdi. Ben de baskalarndan duyduum anlar anlattm. Meyhaneden ayrlrken ikimiz de akrkeyif olmustuk. O gnden

sonra da pek deismedi Sinan, ama hi deilse birbirimize barmadan iletisim kurabilmeyi renmistik. Yasamn rendikten sonra onu sevmeye basladm bile syleyebilirim. Harekete kk yaslarda katlmst. Taparcasna sevdii bir abisi vard. Abisinin kitaplar tanstrmst onu devrimci dsncelerle. ocukluktan genlie geer gemez abisi gibi derneklerde, mitinglerin n sralarnda boy gsterir olmustu. Ksa srede blgede yaplacak hemen her eylemin kadrosunda yer almaya, genlik rgtnn st sralarna doru basamaklar birer ikiser trmanmaya baslamst. Bu durum, darbenin ikinci ylnda bir sabah evleri baslncaya, abisiyle birlikte gzaltna alnncaya kadar srmst. erde abisini kt

hrpalamslard. Asl aradklar abisi olduu iin Sinan'a fazla yklenmemislerdi ama ayn hayvanca korkuyu o da duymustu. Aradan yl gemesine karsn yasadklarn, tutuk bir dille gzleri dolarak anlatmst. "Srekli onun sesini duyuyordum. lk gn, 'Sk disini, dayan...' diyordum ona, iimden. nc gn, 'Artk bitsin bu kbus,' demeye basladm. Kendime aka itiraf etmesem bile, 'Konussa da kurtulsa,' diye dsnmeye basladm. Ve sonunda konustu. Onu tutukladlar, beni Selimiye'de serbest braktlar. lk birka gn dsarda olmann, yasarken farknda olmadm, sokakta yrmek, deniz kenarndaki bir kahveye oturup ay imek, gneslenmek, istediin sinemaya gitmek, istediin yemei yemek hatta istediin an tuvalete gitmek gibi sradan

zgrlklerin tadn kardm. Ama bir hafta sonra aksam zen eve dnerken her sey birden ok sama grnd bana. Artk abim evde yoktu, ne zaman gelecei de skynetim savcsnn insafna kalmst. Eve gitmemeyi dsndm, ama sokaklarda ne yapacaktm, istemeye istemeye eve yollandm. Evde annemin glgeli yz, tatsz odalar karslad beni. Abimin odasna girdim. Fotoraf albmn atm; resimlerin hepsinde glmsyordu. Selimiye'de savcla gtrlrken karslastmzda bakslarn kararak, basn ne eisi geldi gzlerimin nne. Ben, ondan daha ok utanmstm. Genliinin on yln vermisti bu ise. Konservatuvarda keman

blm rencisiyken, 'si Snf' iin okulunu brakms, Sefaky'de bir sendikann rgtlenme brosuna girmisti. Simdi ise arkadaslar ona bir hain gzyle bakacaklard. Yllarca ideallerin iin arpsp dur, sonra bir haftada iskencede zl ve hain ol. Yasam ne kadar acmasz, ne kadar anlamszd. O gnden sonra iimde bir seyler fena halde ykld," demisti Sinan. Onu hi bu kadar kederli grmemistim. alsmalar aksatmasna, disiplinsizliine karsn hl onunla grsyor olmamn nedeni belki de bu ezik itenliiydi. st geitten inip, arsamba'ya alan ara sokaklardan birine girmistik. Hemen nmzde siyah

arsafl bir kadnla iki kz ocuu yan yana yryorlard. Onlar geip, kanalizasyon insaat nedeniyle ortasndan kazlm baska bir sokaa girdiimizde Sinan, polis hikyesini anlatmaya baslad. "Geen cuma babama telefon etmistim. Beni mer'in aradn syledi. Konusmak istedii ok nemli bir konu varms. Babam da, beni aylardr grmediini, nerede olduumu bilmediini sylemis. Ama mer srar etmis, 'Eer sizi ararsa, mutlaka bana ulassn,' diye not brakms. mer'in sesi o kadar heyecanlym ki

babam tedirgin olmus. Telefonda onun da sesi titriyordu. 'Aman olum, dikkat et. Yine seni aryorlar galiba,' diye defalarca uyard beni. nce ben de babam gibi dsndm. Belki de arayan mer deildi, operasyonun zerinden onca zaman gemi olmasna karsn polisler vazgememi hl pesimde dolasyorlard. Sonra bu dsnce pek inandrc gelmedi bana. Yeniden babam arayp, telefondaki ses mer'in miydi, diye sordum. Babam mer'i eskiden beri tanr. 'mer'indi,' dedi ama eklemeyi unutmad. 'Belki de yannda polisler vard, nereden bileceksin?' Babam yanlyordu, mer yannda polis varken beni arayacak kadar zayf biri deildi.

Demek ki gerekten de bana iletmek istedii nemli bir bilgi tasyordu. Yine de harekete geme konusunda erken davranmadm. Aksama kadar dsndm, hava kararrken kararm vermistim, mer'in evine gidecektim." "Bunun rgtsel bir su olduunu biliyordun, deil mi?" diye szn kestim. "Biliyordum," dedi boynunu bkerek. "Ama nasl olsa beni grevden almstnz. Sitem olsun diye sylemiyorum, o byk tutuklamalardan sonra ben de ayn karar alrdm. Bunu anmsatmamn nedeni, mer'in evine gittiimde kendimden baska kimseye zarar veremeyeceimi anlatmak. Polis, rgtn bana bal birimlerini zmst. zerimde fazla duracaklarn sanmyordum. Benimle ba olan bir tek sen vardn;

hakknda onlara ne syleyebilirdim ki, adn bile bilmiyorum. mer Fndkzade'de bir renci evinde kalyordu. Tutuklamalardan nceki son toplanty da bu evde yapmstk. Ev, kmaz bir sokan iinde, eski bir apartmann bodrum katndayd. Sokan girisine geldiimde evin ak penceresindeki siyah perdeden szlen sar s grdm. Dikkatli olmalydm, ne ok hzl ne ok yavas, kendinden emin bir yrysle sokaa girdim. Evin penceresine yaklasnca yavaslayp, kulak kesildim. erden atal bak sesleri, glsmeler geliyordu. Bu teklifsiz kahkahalar benim iin en salam gvenlik isaretiydi. Apartmana daldm. Giristeki lamba yanmyordu. El yordamyla kf kokan merdivenlerden inmeye

basladm. Su ise bak! Bodrum katnn da lambas yanmyordu. O karanlkta zili de bulamamstm. Kapya rasgele vurdum. Hi tanmadm uzun boylu, sakall biri at kapy. mer'i sordum. Ben kapda beklerken o ieriye seslendi. Az sonra mer grnd. Karanlkta kaldm iin yzm seemiyordu. 'Buyrun, beni mi aradnz?' diye sordu, rkek bir ses tonuyla. 'Gemi olsun mer,' diyerek sa yaklastm. Beni grnce mer'in yz aydnland. 'Aaa, merhaba sen miydin?' Sarlp pstk. 'eri gelsene,' dedi yana ekilerek. 'Fazla zamanm yok, dsarda konussak,' dedim, skntl bir tavrla. Biraz duraksad, anlamst. 'Hemen geliyorum,' diyerek ieri dald. Onu beklerken, polisin

bu evi bast an dsnyordum. Yine sklar yanmyor muydu acaba? Bir iki polis tkezlemistir belki. Ne kfr etmislerdir mer'e. Dve dve karmslardr evden. Belki de ses duyulmasn diye arabada baslamslardr sopaya. Kim bilir nasl korkmustur mer. Her heyecanlandnda olduu gibi yine kekelemeye baslamstr. O anki sararm yzn canlandrmaya alsrken, glmseyen bir ifadeyle dnd mer. 'Tamam, kabiliriz,' dedi. ktk. Bir an nce bu evden uzaklasmak istiyordum. Admlarm hzlandrdm, mer de ayak uydurdu. Evlerden yansyan sklarla lo bir aydnla brnen dar sokakta ilerlemeye basladk. 'yi ki geldin,' dedi mer, rahatlam bir

tavrla. 'eriden ktmdan beri sana ulasmann yollarn aryorum.' 'Hayrola,' dedim, merakm gizlemeye alsarak. 'Kt bir sey mi var?' 'Evet, daha kts olamazd,' diye mrldand. 'Anlatsana,' dedim, sakin grnmeyi srdrerek. 'Ufuk,' dedi, sustu. Szn sonrasn getirmekte zorlanyor gibiydi. 'Ne olmu Ufuk'a?' diye sordum; sesim biraz sert kmst ama artk merakm gizlemeye gerek duymuyordum. 'Ufuk polis!' dedi. Bir sre ne syleyeceimi bilemeden, yar karanlkta pek de iyi seemediim yzne sasknlkla bakakaldm. 'brahim 1. Sube'de grms,' diye aklamay srdrd. 'Sorguya gtrlrken karslasmslar.' 'Nasl olur? Ufuk gzaltna alnmad ki.' 'brahim de yle sanyormus. Bu yzden, Ufuk'u karssnda

grnce ok sasrms.' 'Gzleri bal deil miymi brahim'in?' diye sylendim. 'Nasl grebilmi Ufuk'u?' 'Balyms. Ama sesinden tanms. Ayrca gzbann burun kanatlarnn yannda ak kalan kenarlarndan, Ufuk'un pantolonunu, ayakkablarn da grebiliyormus. Onun kesinlikle Ufuk olduunu syledi. nsan her gn okulda karslast arkadasn tanmaz m?' 'Peki, karslastklarnda ne konusmuslar?' 'brahim, ilk sasknln atlatnca tutuklamalardan kendini sorumlu tuttuu iin Ufuk'tan zr dilemis. Ufuk da, olur byle seyler, cann skma, gibisinden bir seyler sylemis. Ufuk'un soukkanll daha o anda dikkatini ekmis, ama brahim bunu arkadasnn yiitliine vermis. Hatta Ufuk'un zlmediini dsnerek sevinmis.

Fakat sorgular tamamlanp, 1. Sube'nin st katnda gazetecilere gsterilmek iin karldklarnda Ufuk'u gremeyince ok sasrms. nce, konusmad iin ldrdler sanp, endiselenmis, sonra onu hi kimsenin grmediini renince, acaba hayal m grdm, diye kendinden kuskulanmaya baslams, isin tuhaf o gn yzlestirildii herkesi ok iyi anmsyormus. Ayrca sorgu srasnda, polisler rgtte ad geen arkadaslarn zerinde en ince ayrntlara kadar durduklar halde Ufuk'u nemsemez grnmsler. Tm bu olaylar birlestiren brahim, Ufuk'un polis hesabna alst anlams. erdeki arkadaslar daha ok moral kntsne uramasnlar diye olay kimseye de anlatamyormus. Gnlerce, dsarya, rgte nasl haber iletirim diye

kafa yormus. Bir yandan da, Ufuk'u ierde gren tek tank olduu iin ldrleceinden korkuyormus. Gerekten de brahim o gnlerde olduka garip davranslarda bulunuyordu; dalp dalp gidiyor, anszn ranzadan frlayp yrmeye baslyor, bazen de kousta kendi kendine konusuyordu. Ka kez derdini renmeye alstysak da kimseye bir sey sylemedi. Ta ki son mahkemede bizim tahliyeler kesinlesinceye kadar. Mahkeme dns, arkadan kapakl metal bir dikdrtgeni andran tutuklu aracnda yan yana dstk. Eilip kulama, 'Sana ok nemli bir sey syleyeceim, knca mutlaka Sinan' bul, anlatacaklarm ona ilet. Sakn baska

kimseye bir sey syleme,' diyerek, bana bunlar anlatt. nce ben de brahim'in sylediklerine inanmadm, abarttn dsndm. Sonra ierde bana da Ufuk'u hi sormadklarn anmsadm. Oysa okulda en sk fk olduum insan Ufuk'tu. Hemen hemen tm yasam ykmz renen polisin bunu bilmemesi sasrtcyd. Kafam karsmaya baslamst. Evet, brahim de pek oumuz gibi iskenceye dayanamayarak zlmst. Ama onun drstlnden kusku duymam iin neden yoktu, brahim i yldr tanyordum; bugne kadar yerli yersiz kimseyi sulamamst. yle duyarl bir ocuktu ki, eer birini incitse vicdan azabndan gnlerce gzne uyku girmezdi. Byle bir

insan durup dururken Ufuk'u neden sulasnd? stelik iimizde Ufuk'u en ok seven de oydu. te yandan Ufuk'un hepimizi hayran brakan, bir para da kskandran kusursuzluu hep dikkatimi ekmisti. Bir insan nasl hem bu kadar iyi, bu kadar becerikli, hem de byle cesur olabilirdi? Kimi zaman davranslarnda gizlemeye alst bir yapayln izlerini yakalardm, brahim hakl olabilirdi. Benden istediklerini yerine getireceimi syledim. Tesekkr ederek, sana bir de mektup yazd.' mer ceketinin i cebinden kard bir zarf bana uzatt... Sinan konusmasn srdrrken, birden girdiimiz sokan kirli sar bir duvarla sona

erdiini fark ettim. "Bir dakika, bir dakika... Bu sokak kmazms." Sinan uzun bir dsten uyanyor gibiydi, "Ne... Ne?" diye kekeledi. "Yanlslkla kmaz sokaa girmisiz," dedim, suratm eksiterek. "Geri dnelim." Dnp sokan girisine ilerlerken yandaki evin penceresinden kk bir kz ocuunun bize baktn grdm. Az nce yrdmz sokaa yeniden ktmzda Sinan, kurulmu gibi kald yerden anlatmasn srdrd. "mer zarf uzatrken, bir yandan da aklyordu: 'Bu, brahim in annesine yazd bir mektup gibi dzenlendi. Sana ait olanlar, satrlarn arasna limonla yazl. Okumak iin kd tlemen gerekecek,' dedi.

Mektubu alrken sordum: 'Sen ne diyorsun bu ise? Ufuk polis olabilir mi?' Pek duraksamad mer. Daha nce bu konu zerinde dsnd belliydi. 'Yasamda olmayacak sey yoktur,' dedi kesin bir tavrla. 'Ben brahim e inanyorum.' mer'in sylediklerine ben de katlyordum. Ayrca, Ufuk'un kimi davranslar benim de dikkatimi ekmisti, biliyorsun operasyon srasnda Ufuk'la ben grsyordum. ok iyi anmsyorum: Tutuklamalarn baslad, bu nedenle hepimizin tetikte olmas gereken o gnlerden birinde randevusuna gelmemisti. Tam gn sonra grsebilmistik. gn de bir insan ajanla ikna edebilmek

iin yeterli bir sre. Belki de Ufuk basndan beri onlarn hesabna alsyordu da, operasyonlar srasnda kazara tutuklanms, bir sansszlk sonucu brahim'le karslasmslard. Daha sonra polisteki yetkililer Ufuk'un durumunu anlaynca onu serbest brakmslard. Sonra brahim neden yalan sylesindi? 'Bu durumu ikinizden baska kimse biliyor mu?' diye sordum mer'e. 'Kimse bilmiyor,' dedi. 'Sakn baska kimseye syleme,' diye sk skya uyardm onu. Gece ilerliyordu, sokaklarda daha fazla gezinmek tehlikeliydi. Iskl bir caddeye knca ayrldk mer'le. Kaldm eve geldiimde ilk isim mektubu okumak oldu. Kd tledike lacivert renkli satrlarn

arasnda titrek, ak kahverengi yazlar belirmeye baslad. Mektup mer'in anlattklarn yineliyordu; bir an kuskulandm. Ya bu brahim in yazs deilse? brahim in geen yldan kalan ders notlar vard bende. Mektuptaki yazlar, ders notlaryla kyasladm aynyd. stelik imza yerine kod adn kullanmst. Biliyorsun polise epeyce bilgi vermesine karsn kod adn hep gizlemisti brahim." Bu sakin, dar sokaklara girdiimizden beri Sinan'n anlattklarn dinliyordum. Bir ara Ufuk'un polis olabilecei aklma yatar gibi oldu fakat Sinan'n konusmas srdke bu saptamann ne kadar tutarsz olduunu anladm. Sz geen arkadaslarn yzn bir kez bile grmemistim. Ama onlar hakknda ayrntl

bilgilere sahiptim. Sinan'dan srekli olarak szl-yazl raporlar alyordum. Her grsmemizin ana gndem maddelerinden biri de onlard. Kisilik zellikleri, aileleriyle iliskileri, arkadaslklar, asklar zerine hep konusurduk. Bazen zel yasamlarna fazla m giriyoruz diye dsndm de olurdu. Ama itiraf etmeliyim ki onlar hakknda karar vermek babaca -belki de tanrsal-bir haz verirdi bana. Fakltedeki grubumuzun sorumlusu brahim di; Ufuk ve mer ona bal olarak alsyorlard, brahim tutuklanmasa bu yl mezun olacakt. Onun yerine Ufuk'u sorumlu yapmay dsnyorduk. Okuldaki en olumlu arkadasmzd Ufuk. Hatta brahim den bile iyiydi. Byle bir insan polis olabilir miydi?

Sinan'n konusmas boyunca hep bunu dsndm. Eer Ufuk polisse uzun erimli amalar iin aramza szm olmalyd. nk plan son derece profesyonelceydi. Ama bu durumda, brahim i ortadan kaldrmalar gerekmez miydi? Ya da Ufuk'u da onlarla birlikte tutuklayp, stelik iskencede konusmad, diye kahraman gibi gstermeleri daha doru olmaz myd? Bu da uzun erimli szma amacna uygun dserdi. Eer Ufuk'u ajan olarak dsnrsek, polisin son derece aptalca davrandn kabul etmemiz gerekirdi ki, yasanlanlar bu dsncenin doru olmadn defalarca kantlamst. Hem onlar bu aptall yapsalar bile, brahim tarafndan teshis edilen Ufuk yeniden aramza

dnmeye nasl cesaret edebilirdi? Su anda bile rgtn bulduu bir eve kalyordu. Bir baska olaslk ise, polisin ksa srede byk bir operasyona girismesiydi. O halde neden drt aydr beklesinlerdi? Bu, brahim'in bilgileri bize ulastrmasna gz yummaktan baska bir anlama gelmezdi. te yandan bu sulamay yapan insanlarn polisteki tutumlar ok daha dikkat ekici, kusku uyandrcyd. Sinan gvenilir bir kadro olmasna karsn, alsma isteini yitirmi srekli hatalar yapan birisiydi. mer ise sk sk sorunlar karan, sorguda da bildii her seyi anlatm

bir insand. brahim'e gelince operasyonun baslamasna neden olmus, ieride de olduka kt bir snav vermisti. brahim'in iyi niyetli olduunu kabul etsek bile duygu ve dsnce sisteminin youn bask altnda olduu bir srada, stelik yalnzca isittii sese dayanarak bir arkadasmz ajan diye sulamas hi de mantkl deildi. Evet, yasamda, hele tehlikelerle rl bizimki gibi bir yasamda her seyle karslaslabilirdi. Ama bu ok kk bir olaslkt. Ve ben kk olaslklar zerine hesap yapmamay oktan renmistim. Beni tek zen sey: Sinan'n haliydi. Onda hep var olan yenilgi psikolojisi simdi daha da

derinlesmisti. Sanki bir paranoya nbeti yasyordu. Eminim birka gecedir doru drst uyku bile uyumamst. Artk her seyi yitirdiimizi her an polislerin gelip bizi tutuklayacaklarn dsnyordu. "Anlattklarn Ufuk'un polis olduunu kantlamyor," dedim. "Bu bilgilere dayanarak Ufuk'u polis diye sulamak hakszlk olmaz m?" Yrmeyi brakp, bana dnd. Yznde sasknlktan ok fke vard. "Yanlyorsun. Ufuk'u, brahim kadar tanmyoruz. brahim e inanmamz gerek." dedi, gergin bir yzle. "Kimseye inanmamz gerekmiyor," dedim, szcklerin stne basa basa. "Biz verileri deerlendirip ona gre davranmalyz." Aramzda buz gibi bir hava estiini hissettim. Yine yabanclasmaya baslamstk, buna

frsat vermemek iin dosta koluna girdim. Yeniden yrmeye basladk. Yere bakyordu, sanki nemli kaldrmlarda beni ikna edebilecek yeni kantlar aryor gibiydi. "Ufuk'un bu kadar mkemmel olmas seni dsndrmyor mu?" diye sordu, basn kaldrarak. "Bizim aramzda aptal insanlar olduu gibi, mkemmel insanlar da olabilir." diye sylendim. Yantm biraz sert kamst. Yz glgelenir gibi oldu. yle bir niyetim olmad halde ona hakaret ettiimi sand. Omuzlan kt, basn yine ne edi. Bir sre hi konusmadan yrdk. "Ben zerime dseni yaptm," dedi, yzme bakmadan. "Bundan sonras size ait." Yenilgiyi kabullenmisti, sesinde yaklasmakta

olan felaketi bilip de nleyememenin aresizlii vard. Onu yatstrmak iin sesimi yumusatarak konusmaya basladm: "Arkadaslarmza gvenmeliyiz, en ufak bir kuskuda insanlar defterimizden silersek, saflarmz bombos kalmaz m?" Basn umutsuzca sallayarak yantlad: "Abim de buna benzer cmleleri ok sk kullanrd. O ok gvendii arkadaslarnn verdii ifade yznden, simdi anakkale Cezaevi'nde drt yl nasl geireceini dsnyor." "Hakl olabilirsin ama bizim arkadaslarmzdan baska kimsemiz yok; onlara gvenmek zorundayz " dedim tatl sert bir slupla. "Umarm bu gvenin felaketle sonulanmaz,"

dedi galiba iin iin bana acyordu. Draman' geip Balat'a inmistik. Bu semtin kyya paralel geni caddesinin ortalarnda yer alan, kapsndaki tabelada "TANRIVERD LOKANTASI" yazan kk asevinden nefis kokular geliyordu. Bu kokular alm, unuttuum souu hissettirdi bana. "A msn? Gel sana bir yemek smarlayaym," dedim, sevecen bir tavrla. Basmzda bu kadar bela varken nasl yemei dsnebiliyorsun, diyen gzlerle szd beni. "Sa ol karnm tok," dedi. "Ben bu aksam zmir'e gideceim. Orada ocukluk arkadasm var, bir sre onda kalmay dsnyorum." "Artk

rgtten izin istemek de mi kalkt?" dedim glmseyerek. "ste, istiyoruz ya!"

Belki bylesi daha iyiydi; stanbul'dan uzakta hem daha gvencede olur hem de bu gerginlikten daha abuk kurtulurdu. "Peki, olur," dedim. "Ama bol bol kitap okuyacak, kafandan bu tr dsnceleri atacaksn tamam m?" "Anlamyorsun," dedi aniden parlayarak, sonra fkesine sanki kendi de sasm gibi sesini alaltarak ekledi. "Anlamyorsun... Umarm hakl karsn." ki ay sonrasna bir randevu saptadk. zmir'deki arkadasnn telefonunu tedirgin olmasn diye istemedim. "Kendine dikkat et," dedim. "Sa ol, sen de kendine iyi bak," dedi. Sarlp pstk. O Hali e indi, ben yeniden Draman'a yrdm. Yemek iin

biraz daha sabretmem gerekecekti. Bu sessiz, yoksul sokaklar, pesimde birileri varsa takipten kurtulmam iin en uygun yerlerdi. Admlarm hzlandrdm. Kapda aresiz bir yzle Emine karslad beni. "Utku ok hasta," dedi, kaygl bir sesle. Sasknlkla sordum: "Nesi var?" "Srekli kusuyor," dedi Emine, sesi titremeye baslamst, neredeyse alayacakt. "Bedeni atesler iinde." "la vermedin mi?" Sorum toparlanmasna yaryor. "Birka tane bebek aspirini verdim, hi yarar olmad." Hzla ieri getim. Olum yatanda, mavi yorgann altnda kaybolmu gibiydi. Yz dikkat ekecek kadar solgundu, elimin tersiyle dokundum; aln, yanaklar cayr cayr yanyordu. "rtmeseydin keske," diyerek

yorgan atm, sonra karma dndm. "Islak bir bez getir." Hemen yetistirdi. Bezi, alnnda yanaklarnda gezdirdim. Olum gzlerini amadan inlemeye baslad. Uzanp pencereyi araladm. Yeniden karma dndm. "Yemek yedi mi?" diye sordum. "Zoraki bir seyler verdim ama yediklerini hemen kard. Sebze orbas yaptm, iirmek iin uyanmasn bekliyordum." "Hemen iirelim," dedim sabrszlkla. Olumu usulca sarsarak uyandrmaya alstm. "Utku, Utku..." Gzkapaklar araland, glmsemek istedi ama gls dudaklarnda yitip gitti; gzleri yeniden yumuldu. Onu uyandrmay beceremedik, sonunda uyurken biraz orba iirmeyi basardk. Ne yazk ki sevincimiz uzun srmedi ne yediyse hepsini kard. Bu defa meyve suyu vermeyi denedik, sonu yine ayn oldu. Kendimizi

kaybedip, yataa ylncaya kadar atesini dsrmeye urastk. Gecenin sonuna doru atesi dsrdk galiba. Galiba diyorum nk yataa ne zaman girdiimi, ne zaman uyuduumu bile anmsamyorum. Sadece uyku arasnda birka kez Emine'nin yataktan kalktn duyar gibi oldum. O gece garip bir rya grdm. Sinan'la dar bir bedestende yryorduk. Bedestenin iki kenar boyunca kaim taslardan yaplm duvarlar uzanyordu. Duvarlarn iine oyulmu izlenimi veren dkknlarn tmnn kepenkleri kapalyd. Bu ince uzun bedesten her elli metrede bir, yerden iki metre ykseklikte duvara monte edilmi demir dirseklerin zerindeki isli

kandiller tarafndan aydnlatlyordu. Sinan dudaklarnda seytani bir glmsemeyle, "Ufuk'u ok eskilerden tanrm," diyordu. "1887 ylnda Aleksandr Ulyanov ve drt arkadasyla birlikte ar III. Aleksandr'a dzenlenmesi dsnlen suikaste katlacaklar arasnda o da vard. arlk polisini atlatarak kursuna dizilmekten kurtuldu. Asl ad Sergey'dir. Annesi, kz kardesleri ve sevgilileri onu Seryosa diye arrlard. savastan sonra eka'da grev ald, simdi de sizin aranzda alsyor." Kekeleyerek soruyorum: "Peki, sen kimsin?" "Ben Yzbas Yldrm, be yldr serefimle Mili stihbarat Teskilat'nda alsyorum, simdi de seni tutukluyorum." Kamaya alsyordum. Ama

nden, arkadan onar kisilik gruplar halinde sakall, uzun siyah pardsl insanlar beni yakalamak iin hzla zerime geliyordu. aresizlik iinde kvranrken anszn sa yanmdaki duvar alveriyor, karsmda dar bir dehliz beliriyordu. Hi dsnmeden bu dehlize dalveriyordum. Uzakta sislerin gizleyemedii bir sk sevinle gz krpyordu bana. Isa yaklastmda bir insan silueti beliriyordu; Ufuk'tu bu. Oysa Ufuk'u daha nce hi grmemistim. "Buraya gel," diye beni aryor. Hzla ona kosuyorum. Pesimdekiler de benimle beraber. Ona yaklastm anda Ufuk elini cebine sokuyor, bir el bombas kartarak zerime

frlatyordu. Olduum yerde donup kalyordum. El bombas havada uzun bir kavis izerek uuyor, avucuma dsyordu. Avucumdaki bu lm aletini uzaklara frlatmak isterken bir de bakyordum ki, bu bir elma imis. Bu arada pesimdeki haham klkl herifler de yetisiyorlar, evremi sararak, "Aptal... aptal... aptal..." diyerek elleriyle tempo tutuyorlard. Uyandmda ter iinde kalmstm. Bir sre yatakta hi kprdamadan, gzlerim tavana dikili grdm ds yorumlamaya alstm. Sonra Utku aklma geldi. Yatakta doruldum. Olumuz yatamzn hemen yanndaki kk karyolada uyuyordu. Srt dnk olduu iin onu iyi gremiyordum. Yataktan kalktm. Dsarda gne epeyce ykselmi olmalyd.

Perdelerimizin ekili olmasna karsn oda iyice aydnlanmst. Utku derin uykudayd. nce dudaklarmla, sonra elimle alnna, yanaklarna dokundum; atesi dsmst. nanamadm, yeniden dokundum. Evet, atesi dsmst. Hafife atlm kaslar dsnda yznde hasta olduunu gsteren hibir belirti yoktu. Sevinle karma baktm; gs dzenli aralklarla inip kalkyor, burun kapaklar hafife aralanarak sessizce uyuyordu. Ne kadar da gzel grnyor, dz, kumral salar pembe yastn stne yumusack dalvermis. iimde salarn oksamak arzusu uyanyor. En ok salarn bir de kaln dudaklarn severdim. Evlenmeden nce Ataky'deki o kk koruda ya da kuytu deniz kenarlarnda saatlerce psrdk. Yalnzca

kendimiz iin deil tm insanlk iin gzel gnler dslerdik. O yllarda mitinglerde, boykotlarda, sokak atsmalarnda omuz omuzaydk. Her gn lmle burun buruna yasamak belki de sevgimizi ayakta tutan bir genlik assyd. Sonra darbe geldi. rgt en ksa srede evlenmemizi istedi bizden. Evlenmek iin biraz erken deil miydi? Henz okullarmz bile bitirmemistik. Ama rgtn illegal konutlara gereksinimi varms. Alt ay iinde evlendik. Baslarda her sey yolundayd. Artk gece gndz birlikteydik. Tm korkulara inat lgnca sevisip, deliksiz uykulara

dalyorduk, ikimiz de rgtsel alsmalar srdryor, vakit kalnca da okula gidiyorduk. Parasal ynden pek skntmz yoktu. Samanlk seyran olduundan deil, okul bitinceye kadar ailelerimiz yardm edeceinden. Emine bir gn hamile olduunu syledi. Kendimizi dnyay kurtarma isine ylesine vermistik ki doum kontrol yntemlerini renmeye pek vaktimiz kalmamst. "Baba olmak" bu hi dsnmediim bir konuydu. Daha benim ocukluktan kurtulmamn zerinden sunun surasnda ka yl gemisti ki? Yine de Emine hamile olduunu sylediinde gurura, sevince benzer bir seyler duymustum. Emine yle oturup

uzun uzun tartstk. Ben, ocuu aldrmamz gerektiini savundum. Emine korkuyordu. Durumu rgte atk. O gnk sorumlu arkada glmseyerek dinledi beni. ocuu aldrmamamz, ocuklu bir ailenin daha az dikkat ekeceini syledi. Bylece Emine aktif rgtsel grevlerden ekilerek, doum hazrlklarna giristi. Artk okula gidiyor, arta kalan zamanlarda ev isleriyle urasyordu. Utku'nun doumundan sonra evdeki isler daha da artt. Emine, giderek annesine benzediini sylyordu. Bu duruma defalarca itiraz etti. Ama gvenliimiz iin ona grev vermeme karar hl geerliydi. Sndmz bu drt duvarn, aslnda diktatrle kars bir barikat olduunu, buray korumann da kavgamza byk bir

katk anlamna geldiini anlatyordum ona. Sylediklerime inanyor muydu, bilmiyorum ama sonunda direnisin onurunu yalnzca benimle paylasmaya raz oldu. Artk kimi yazl materyallerin oaltlmas ve benim anlattm basarl eylemlerin coskusuyla yetiniyordu. Ona daha fazla yardm etmek isterdim ama kosullar... Uyandrmamaya zen gstererek, Emine'nin alnna bir pck kondurup, odadan dsar ktm. Banyoya girdim. Ykandm. Lavabonun aynasnda bir gnlk sakaln hafife glgeledii yzm seyrettim. Sonra mutfaa getim, ay ocaa koydum. erdeki hava ar geldi. Mutfan kapsn ap balkona ktm. Biraz nemli ama tertemiz bir sabah karslad beni. Sokaktan bir otomobil grlts geldi; asaya baktm, bu,

geceleri taksicilik yapan alt kattaki hsan Abi'ydi. Eve dnyor olmalyd. slerine gitmekte olan birka kisi caddeye doru hzla yryp getiler. Az ilerde, sulan hep kesik olan esmenin nnden uzun boylu bir adam tam ters yne doru ar ar ilerliyordu. Adamn srtnda kl rengi bir mont vard. Salar tepeye doru hafife almst, orta yasn biraz zerindeydi. Bir an adamla gz gze geldik. Bakslarm karp, admlarn hzlandrd. Sokaktan kncaya kadar onu izledim. Sokan sonuna geldiinde, basn evirip arkasna bakt, sonra hzla kseyi dnd. Bu adam bizim mahalleden deildi. Onu daha

nce hi grmemistim. Gz gze gelince neden admlarn hzlandrd ki? Glmseyerek basm salladm, sen de Sinan gibi olur olmaz seylerden kuskulanmaya basladn, dedim kendi kendime. Mutfaa dndmde aydanlk tatl tatl fokurduyordu; ay demledim. Evde ekmek yoktu. Yatak odasna getim, karmla Utku hl uyuyorlard. Onlar kahvalty hazrladktan sonra uyandrmay dsnyordum. Ses karmadan giyinerek bakkaln yolunu tuttum. Bakkal Sevki Amca'nn dkkn bizim evin aprazndayd. Aslen Arnavut'tu Sevki Amca. Arkadaslar ona olak Sevki derlerdi. nceleri byk bir gemide aslk yapyormus. Bir gemi kazasnda sa kolu on iki yerinden krlnca kolunu kullanamaz hale gelmis. olak lakab o frtnal gnn yadigryd Sevki Amca'ya. Gemiden zorunlu emekli olunca, ald tazminatla bu dkkn ams. Kars Makbule

Hanmla, yasl kedisi ftade'yle dkknn hemen arkasndaki kk, baheli bir evde yasard. Az biraz bozuktu ama hossohbet bir adamd. Msterilere kzd anlarda bile yesili bol iri ela gzlerindeki sevimli yumusaklk kaybolmaz, "Ah! Ben bakkal olacak adam deildim ya, Allah o kaptan olacak herifin gzn kr etsin. Bizi bo yere re kard," derdi. Hemen hemen her aksam ierdi. "Eskiden beri ikiyle aras iyidir Sevki Bey'in ama kolu bu hale geldikten sonra daha da artrd," derdi, kars Makbule Hanm. Pesin alsveri yaptmzdan olacak bana ok iyi davranrd. Ama biz, insanlarla fazla ili dsl olmay tercih

etmediimiz iin dostluumuz pek gelismemisti. Dkkndan ieri girdiimde Sevki Amca frndan yeni gelmi ekmekleri kocaman bir sanda yerlestiriyordu. Renk renk kutularn yer ald katl rafn zerinde, Arap harfleriyle yazlm 'Bismillahirrahmanirrahim' yazs yer alyordu. Sevki Amca ok ierdi, kfrbazd ama bin bir glkle dolu bu dnyada onun da srtn dayayabilecei manevi bir gce gereksinimi vard. Beni grnce, "Merhaba, tam zamannda geldin," dedi glmseyerek. "Ekmekler scack." Selamna karslk vererek, elinin altndaki ekmeklerden birini setim. Tezghn zerinde yan yana sralanm gazetelerin arasndan bir tane Milliyet aldm. Uzattm paray alrken, "Size bir sey dansmak

istiyorum,"

dedi. "Bizim evin yanndaki komsu, bahede benim de paym var, diyor. Gitmi avukat tutmus, geen gn adam elinde tapuyla gelip bu bahenin on metre karesi bizim, demez mi! Adamla neredeyse grtlak grtlaa gelecektik. Bu yastan sonra beni katil edecekler. Siz avukatsnz, su isin erisini dorusunu bana bir anlatr msnz?" "Tabii," dedim kendimden emin bir tavrla, "siz tapuyu getirin ben bir bakaym. Ama daha iyisi bu konuda uzmanlasm arkadaslar var, onlara bir gsterelim. Daha iyi bir sonu alrz." Hukuk fakltesi drdnc snftan ayrldktan sonra oturduumuz

semtlerde avukat olduumu sylemeye baslamstm. Bylece benden kusku duymalarn daha basndan engelliyor, hem de serbest alstm sylediim iin gnn her saatinde eve rahata girip kabiliyordum. Haftann kimi gnleri grsmeler yapp, dier gnler evde oturup alsma programlar karan bir insan iin bunun ne byk bir kolaylk olduunu bilemezsiniz. Arada bir Sevki Amca gibi basma i karanlar da olmuyor deildi ama gerekten de avukat arkadasm oktu. Bu gibi durumlarda onlarn yardmyla isin stesinden gelebiliyordum. Bu cretsiz yardmlar mahalledeki konumumu epeyce salamlastrmst. Kapy ap eve girdiimde

karm uyanm buldum. "Atesi dsms," dedi sevinle. "Uyand m?" diye sordum. "Hayr," dedi sesini ksarak. Elimden ekmei alarak mutfaa yneldi. Ben de Utku'nun yanna gittim. Hl msl msl uyuyordu. Ama bir seyler de yemesi gerekiyordu. Uyanmasna yardmc olur diye odann geni pencerelerini rten bej renkli perdeyi ektim. Isk usulca szld ieri. Gzm sokaktan gemekte olan bir adama takld. Bu, az nceki adam deil miydi? Tl perdeyi aralayarak dikkatle asaya baktm. Galiba oydu. Belki de adam bir st sokakta oturuyordu da, asadaki caddeye alsveri yapmak iin inmisti. Elbette bu da olabilirdi. Ama adamn

o ar yrysne beni grnce gzlerini karmasna ne demeli? Gzlerimle onu izlemeye devam ettim. Pencerenin gr asnn dsna dsnce de balkona kp, oradan izledim. Adam az nce olduu gibi sokan sonuna gelince dnp yine arkasna bakt. Hatta biraz duraksad, sonra kseyi dnerek kayboldu. Bu kadar da rastlant olabilir miydi? Sinan'a inanmamakla hata m yapmstm? Aksamki ryay anmsadm. Yok canm bo yere evhamlanyordum. Belki de sabah grdm adamla bu ayn kisi bile deillerdi. Adam uykulu gzlerle bir an iin grmstm. Onun giydiine benzer giysiler giymi baska

biri olamaz myd? Tm bu sorular sormama ramen iimde hzla byyen bir kuskuyla gzlerimi yola diktim. Eer beni izliyorsa bu sokaktan yine gemesi gerekecekti. "Pencerenin nnde ne yapyorsun yle?" Emine odann kapsndan bana bakyordu. "Evin nnden geen bir adam dikkatimi ekti de. Ona benzer birisini sanki az nce de grmstm. Byk olaslkla yanlyorum. Ama emin olmak istiyorum," diye akladm. Ondan bir sey saklamann anlam yoktu. "Yine tutuklananlar m var?" diye sordu, tedirginleserek. "Yok canm, nereden karyorsun. Tutuklanan falan

yok," dedim sakin bir ses tonuyla onu yatstrmaya alsarak. "Hadi sen sofray hazrla ben de hemen geliyorum." Yeniden soka gzetlemeye basladm. "Ah benim gzel olum uyanms," dediini duydum Emine'nin. Onlara dndmde Emine yatakta somurtuk bir suratla oturan Utku'ya gzel szler syleyerek, hrkasn giydiriyordu. Oluma glmsemekle yetindim. Aklm sokaktaki adamdayd. "Ben sofray hazrlarken, Utku'ya sen bak," diyerek olan bana verdi. Onunla urasacak halde deildim ama yine de aldm kucama. Yanana souk bir pck kondururken, olum

bo gzlerle yzme bakyordu. Yeniden soka gzetlemeye basladm. Gelip geenlerin says iyice azalmst. Birka ocuk Sevki Amca'nn dkknna gidip, minicik kucaklarnda ekmeklerle geri dndler. Oyun saatleri henz gelmemisti. hsan Abi'nin gndzc sofr taksiyi alp gitti. Makbule Hanm bir tepsi iinde Sevki Amca'nn kahvaltsn getirdi. Karsmzdaki apartmann drdnc katndaki ismini henz renemediim yasl amca, her sabah yapt gibi ekmek sepetini asaya sallad. Tedirginliim giderek dalyordu. Adam bir daha gememisti iste. Utku'nun burnunu sktm neseyle. Skntyla geriye doru att basn. Mzklanmaya baslad. "Peki... peki," diyerek biraz hoplattm, sustu. Karm ierdeki odadan, "Hadi kahvaltya," diye sesleniyordu. Biraz daha beklese

mydm acaba, diye dsnrken Emine yanmza gelerek arsn yineledi. "Hadi sofraya." "Sen Utku'yu al ben geliyorum," dedim, gergin bir tavrla. Eilip o da sokaa bakt. "Ne oldu adam yine mi geti?" "Hayr gemedi. Ben yanldm herhalde, ama biraz daha beklemek istiyorum." Utku'yu kucamdan alrken sylendi. "Sen de fazla gecikme, ay souyor." Emine odadan knca yeniden asaya baktm ve adam esmenin nnde durmu bizim eve bakarken yakaladm. Hi kmldamadan kalakaldm. Sanki soluum kesilmisti. Dsnme yetimi yitirmi gibiydim.

Korku, duygularm, aklm, bedenimi sessizce ele geirmisti. Pencerenin koluna dayadm sol kolumun titrediini fark ettim, bu, iimdeki panii daha da artrd. Birazdan kapmzn alnacan, beni, karm ve olumu alp gtreceklerini dsnmeye basladm. Dsndm her sey gzlerimin nnde canlanyordu. Hepimizi tutuklamslard; ben ellerim arkadan balanms, bir sandalyede oturuyordum. Yz olmayan adamlar sonu hi gelmeyecek sorular soruyordu. Onlara ne yant vereceimi bilmiyordum. rlplaktm. Yalnzca gzlerim siyah bir bantla kapatlmst. Adamlar beni ayaa kaldryorlard. Korkuyordum. Korkumu gizleyemeyecek kadar ok korkuyordum. Bir pencerenin aldn isitiyordum. Rzgr tenimde hissediyordum. Titriyor, smeye baslyordum. Gecenin nemi tenime yapsyordu. Adamlar beni bir iskemlenin zerine

karyorlard. Direnmeye alsyor, basaramyordum. Beni boslua savuruyorlard. Adamlarn ellerinden kurtulunca renksiz, kokusuz bir boslukta buluyordum kendimi. Asadan otomobil grltleri geliyordu. Her saniye otomobil grltlerine daha ok yaklasyordum. Az sonra arpacam beton canlanyordu kafamda. O kadar hzl dsyordum ki, biliyorum arptmda ac duymayacaktm; ama oraya ylece ylm vcudumun ne kadar zavall bir hali olacakt. zerime bir gazete rteceklerdi. Bold harflerle sekiz stuna atlm mansette, stanbul'da bir rgtn daha kertildii yazacakt. "ay buz gibi oldu!" ay m, o da nereden kt? Emine'nin sesi ne kadar uzak. Midem

bulanyor. Yzm burusturarak sokaa bakyorum. Adam yok. Pencerenin en u ksmna gidip, yzm iyice duvara dayayarak sokan ksma bakyorum. Evet, iste orada uursuz admlaryla yryor. "Eee, niye geliniyorsun?" Emine kucanda Utku'yla odann kapsnda dikiliyor. Yzm grnce yaklasarak, endiseyle soruyor: "Ne oldu, neyin var?" Konusamyorum. Yz allak bullak. Onda kendimi gryorum. Bana sarlmaya alsyor. Kucanda Utku olduu iin beceremiyor. "O adam yine geti," diyorum. Kelimeler glkle kyor dudaklarmn arasndan. "O olduuna emin misin?" diye soruyor, yanlyor olmam gnlden diledii her halinden belli. "Belki de bizimle ilgili deildir," diye

ekliyor. "Baska bir amac olamaz m?" Keske ona yalan syleyebilsem. aresizlikle basm sallyorum. "Bu adam, bizim evi izliyor, iimizde polis var." Artk daha rahat konustuumu fark ediyorum. Emine alayacak gibi ama olan ondan nce davranyor. Utku'yu oyalamaya alsrken, Emine'nin de yanaklarnn slandn gryorum. Byle giderse oturup ailece alayacaz. "Hadi," diyorum Emine'ye, "toparla kendini." Bu uyar aslnda kendime. "Evdeki btn yazl materyalleri yakmalyz." "ok korkuyorum, ne olacak simdi?" diyor Emine. "Korkma bunu da atlatacaz." Sesim hi inandrc deil. Yine de sakinlesmi grnyor Emine, inanla gzlerime bakyor. "Hadi, tm

yaynlar sobaya." Utku alamaya devam ediyor. Ben mutfaktan, tahta dolabn arkasna sakladmz bir poset dolusu yaym alp geliyorum. Sobann kapan ayorum. Snm kmr kokusu arpyor burnuma. Posetten kardm ktlar birbirinden ayrarak, aralarnda bosluklar brakarak sobaya yerlestiriyorum. Posettekiler bitince sobann azndan ktlar tutusturuyorum. Alevlerin hzla yukar trmandn kan seslerden anlyorum. Simdi biraz daha rahatlam gibiyim. Ama yapacak isler henz bitmedi. Hl beni izlediklerine gre rgtn daha yukar kademelerine ulasm olamazlar. stten gelen arkadasla balanty koparmalym. Soba, dumanlarn dsar doru pskrtrken; sorumlu arkadasn eve rahata girmesini salayan gvenlik isaretimizi, yatak odamzn penceresindeki bo

makromeyi zyorum. Artk arkadasm yakalayamazlar. nk bu eve kesinlikle girmeyecek. "Su adam m?" diye soruyor Emine, Utku'yu kucanda hafife sallayarak, tl perdenin arkasndan sokaa bakyor. Sokaktan sisman, sapkal bir adam geiyor. "Hayr o deil," diyorum. Sokan bir basna bir sonuna bakyorum. Evi izleyen adam gremiyorum. "Bu o deil ama teki buralarda bir yerlerdedir." Yeniden sobann basna dnyorum. Ate snm gibi. Sobann nnden aldm demirle kapa ayorum. zerlerinde gz gz ate paralarnn klp yok olduu kararm kt paralarn karstryorum. Alttaki yanmayan ktlar aa kyor. lmekte olan ate

yalmlar istahla bu kt paralarna saldryor. Duman genzimi yakyor, sobann kapan kapatyorum. Ktlarn tmnn yanmas iin birka kez daha karstrmak zorunda kalyorum bu kl ynn. Emine soka gzlemekten sklms, yanma geliyor. "Hepsini yaktn m?" Emine'nin sorusuyla birden anmsyorum. ki gn sonra "1 Mays", arkadaslar eyleme hazrlanyor. Evler illegal yayn dolu. Yzlerce bildiri, afis... Onlarn hepsini imha etmeliyiz. Eer o materyalleri ele geirirlerse en azndan be yl hapis yer bizimkiler. Onlar uyarmalym. Ama nasl? Bu herifler byle adm adm pesimdeyken nasl haber ileteceim onlara? kp sokaktaki kulbeden telefon etsem... Ya nereye

telefon ettiimi tespit ederlerse. Bunun ok zor olduunu sylyorlar ama yine de gze alamam... Dur bakaym, Kerem yeni gelen kk afisleri iletmek iin iki gn st ste grmeyecek miydi onlar? Bugn Kerem'e haber

iletebilirsem, yarn herkesi uyarabilir. Ama Kerem'e nasl ulasacam? Bir ara gzlerim Utku'ya kayyor, alamay brakms, bizden de yeterince ilgi grmeyince baslam sa elinin ba parman emmeye. Kerem'e nasl haber iletebileceimi buluyorum... "Utku'yu giydir, doktora gidiyoruz," diyorum, ani bir kararla Emine'ye. Karm saskn saskn yzme bakyor. "Telefon edebileceim en gvenli yer Utku'yu gtreceimiz doktorun muayenehanesi." Sokak sakin. Erkenci kz ocuu soldaki apartmann girisinde bir seyler konusuyorlar. Bir kadn nc kattaki evinden asaya arsaflarn silkeliyor. lerdeki iki katl baheli evin nnde, st gmleriyle dolu el arabasnn basnda dikilen st dikkatimizi ekiyor yalnzca;

bu her sabah st aldmz adam deil! Byk olaslkla onlardan biri, ayrca kabileceimiz tm sokak baslarn tuttuklarn tahmin etmek hi de g deil. Dkknn nnden geerken Sevki Amca'yla selamlasyoruz. Utku benim kucamda. Bu pozisyon, evreyi kolaan etmemi kolaylastryor. Caddeye kar kmaz hemen bir taksi eviriyorum. mz de arka koltua oturuyoruz. Utku'yu Emine'ye uzatrken dnp arkaya bakyorum. Bizim sokaktan beyaz bir Renault kyor. ste grndler, diye dsnyorum. "Nereye?" diye soruyor sofr. "Sisli'ye," diyorum tedirginliimi gizlemeye alsarak. Taksi hareket ediyor. Az sonra yeniden arkaya bakyorum, beyaz Renault

yok. Onlar fark ettiimi anladlar m ne? Sisli'ye kadar sk sk arkamz, evreyi kontrol etmeye alsyorum. Ama bu i giderek zorlasyor. Kalabalk bir caddede beyaz Renault birden taklyor pesimize. Taksim'de krmz skta beklerken gri renkli bir Mercedes duruyor yanmzda. Otomobilin srcsn bizim evi gzleyen adama benzetiyorum. Emine sessizce oturuyor yanmda, Utku kucanda uyumu kalms. Henz ok kk. Bana bir sey olursa ne yapar? Emine bakar ona... Emine bir daha evlenmez mi? Neden evlenmesin? vey babann elinde

bymek... Aman ldrleceimi de nereden karyorum? Gzaltna alnanlarn hepsi ldrld m? Birka yl hapisle de kurtulabilirim. Hatta direnebilirsem, gzaltndan sonra bile yakay syrmam olanakl. ste bunu yapmazlar. Her sey o kadar ak ki... Keske su kaldrmlarda dertsiz tasasz yryen insanlardan biri olsam. Sahi bu insanlar dertsiz tasasz m? Hani biz, onlar ektikleri ilelerden, skntlardan kurtarmak iin daha gzel bir dnya kuracaktk? Sisli Meydan na gelmeden Etfal Hastanesi'nin bir sokak tesinde iniyoruz. Gideceimiz muayenehane bu sokan sa tarafndaki yeni yaplm bir ishannn drdnc katnda. shannn geni kapsndan bizden baska giren

kimse yok. Asansr beklerken, gen bir kadn geliyor yanmza. Asansre drdmz birlikte biniyoruz. Dmeye basmadan kadna soruyorum: "Kanc kat?" "nc kat," diyor, dost mu dsman m zemediim bir sesle. ile drt yazan tuslara basyorum. Kadn nc katta indikten sonra fikir deistiriyorum. "Sen drtte in," diyorum Emine'ye. "Ben besinci kata kacam. Bizi izledilerse doktorun muayenehanesinden telefon etmek tehlikeli olabilir." Emine kars kmadan uyguluyor sylediklerimi; Utku kucanda iniyor drdnc katta. Ben bir st kata kyorum. Besinci kat da tpk drdnc kat gibi, brolarn aprazlamasna sraland uzun bir

koridor grnmnde. Asansrden inince, kapsndaki tabelada, beyaz zemin zerine siyah harflerle D DOKTORU yazan bir bro kyor karsma. Dsnmek iin fazla zamanm yok. Kapdan ieri giriveriyorum. Giristeki kk masada orta yasl olduka gzel bir kadn oturuyor. eri girdiimi fark edince glmsyor. "Buyrun. Doktor Bey'i mi grecektiniz?" "Hayr," diyorum, mahcup bir glmsemeyle. "zin verirseniz telefonunuzu kullanmak istiyorum. nemli bir konu vard da..." Kadn gzel olduu kadar kibar da. "Ltfen ekinmeyin," diyerek masann zerindeki telefonu gsteriyor. Tesekkr ederek ahizeyi alyorum. Parmaklarm hzla tuslarn zerinde geziniyor. Karsdan ddk sesi geliyor, ardndan ikincisi ama

telefon almyor. Hadi Kerem a sunu, diye geiriyorum iimden. nc ddk sesinden sonra alyor telefon. Tandk bir erkek sesi, "Alo?" diyor. "Alo, Kerem sen misin?" "Evet, buyrun." "Merhaba, ben Orhan. Syleyeceklerimi iyi dinle. Mal sattmz msterinin ekleri karslksz kt. Firmadaki tm yetkililere syle, mal satsn durduruyoruz. Anladn m? Hi mal satlmayacak." Kerem'in sesi deisiyor. "Emin misin?" "Evet, kesinlikle depodan bir tek mal bile kmayacak!" "Tamam, anladm," diyor Kerem, gergin bir tonla. "Bugn mesai bitmeden herkese sylerim." "Ne kadar abuk iletirsen o kadar iyi olur." "Sen

iyi misin?" "yiyim. Sen dediklerimi yaparsan daha iyi olacam. Ben seni sonra ararm."

Telefonu kapatrken kadnn merakl gzlerle beni szdn fark ediyorum. "Piyasa o kadar kt ki hanmefendi. Kime gveneceimizi sasrdk," diye syleniyorum. Kadn glmsemekle yetiniyor. "Borcum ne kadar?" "Rica ederim beyefendi bir telefon iin..." "ok tesekkr ederim," diyerek kyorum brodan. Koridorda kimse yok. Merdivenlerden hzla asaya iniyorum. Drdnc kata gelince koridorun sonundaki odaya yryorum. Gen bir kadn kucanda bebeiyle asansr bekliyor. Yukardan indiimi baska kimse grmyor. Muayenehanenin kapsndan girdiimde, sekreter kz beni hemen tanyor. "Doktor Bey sizinkileri muayeneye ald, buyrun oturun." Benden

baska bekleyen yok, bo koltuklardan birine geip oturuyorum. "Hayrola nesi var kn?" diye soruyor. "Btn gece atesler iinde yand. Ne bizi uyuttu, ne de kendi uyudu," diye dert yanyorum biraz. "Grip salgn var. Sizinki bugn gelen besinci ocuk. Mevsim deisimi, dikkatli olmak gerek. Simdi ocuklar iin en tehlikeli zaman." "Haklsnz," diyerek sehpadaki gazetelere uzanyorum. Bu konusmay srdrmek canm skyor. Dsnmeye gereksinimim var. Kz da anlad, baska bir sey sormuyor. Aldm gazeteye bakyorum, ama hibir sey okuyamyorum. Kerem haberi iletince arkadaslar kim bilir ne kadar tedirgin

olacaklar. Olsun, tedirginlik insan uyank tutar. Kerem'e telefon ettiimi saptam olamazlar. Ya Kerem arkadaslara mesajn iletmeden operasyona baslarlarsa... Sanmyorum, eer arkadaslar tespit ettilerse, eylem annda, sust yakalamak daha ok islerine gelecektir. Sabrla bekleyecekler. Anlaslan yalnzca beni deil, yukardaki yneticileri de yakalamak istiyorlar. O adamn, evin nnde dolasmasnn baska ne anlam olabilir ki? Adam da iyice pervasz. Onu grebileceimi hi dsnmedi mi acaba? Belki de bana grnmeyi zellikle tercih etmislerdir. Panie kaplp daha ok hata yapacam dsnerek rgtn henz bilmedikleri birimleri varsa oralara da ulasmay hedeflemi olabilirler. Tutuklamaya ne zaman baslayacaklar

acaba? Herhalde ok beklemeyeceklerdir. Benim grsmelerimin kesildiini anlar anlamaz, dayanrlar kapya. Kasam, artk ok ge. Hem basarsam bile nereye gidebilirim? Btn olanaklarm rgt ann ierisinde. Bu olanaklara artk ne kadar gvenebilirim? Alttaki yapnn tmn zm de olabilirler. En dorusu polisi evde beklemek ve sorguya hazrlanmak. nce onlarn neler bildiini renmeliyim. ok hrpalayacaklar... Dayanmalym. Bylece yapy daraltmann, onlarn saptayamadklar arkadaslar korumann bir yolunu bulurum. En fazla da stteki arkadas renmek iin zorlayacaklar... yi ki onu tanmyorum. Ne de olsa iskence bu, belli olmaz ki! "Merhaba." Doktor Mahmut Bey her zamanki babacanlyla glmsyor karsmda. "Merhaba, nesi varm

bizim ufakln?" "Bir seycii yok. Biraz stmssnz delikanly. Bir surup yazdm, iince turp gibi olacak." Emine'yle gz gze geliyoruz. Bakslar soru dolu. Doktora tesekkr edip ayrlyoruz. kar kmaz soruyor Emme: "Telefon edebildin mi?" "Evet, kuryeye haber ilettim. Artk oturup beklemekten baska yapacak bir sey kalmad." Eve dnerken kucamzda uyuyakalyor Utku. Eve girer girmez yatana yatryoruz. Sonra ikimiz de pencerenin nne gelip, dsary izlemeye baslyoruz.' Adam ortalkta grnmyor. Onu fark ettiimizi anlad m ne? Yerine mutlaka baska birisini brakm olmallar. O adam saptayabilsek sanki bir sey

deisecek de. Birden aklma yanlm olabileceim geliyor. Eer yanldysam o kadar yazl materyali bosuna imha ettik demektir. Bunun hesabn rgte nasl veririm? stelik bu yl 1 Mays eylemlerini de yapmam olacaz. Arkadaslarn yasad tedirginlik de cabas. Admz korkaa kacak. Grevden bile alabilirler... Alrlarsa alsnlar. O kadar insan ien attrdktan sonra, karslarna geip, kusura bakmayn arkadaslar, ben rgtn kararlarn yerine getiriyorum, demekten daha iyidir. Ama yanlmam imknsz. Birden karsmzdaki apartmann nnde yesil renkli bir minibs duruyor, iinden kadnl erkekli bir grup inerek bizim binaya yneliyor. Gzaltna alrken genellikle

kadn polislere grev vermiyorlar ama belli de olmaz. Hzla kapya doru kosturuyorum, Emine de pesimden. Grltmze uyanan Utku baslyor szlanmaya. Emine onu da kucana alarak geliyor ardmdan. mz de kapnn arkasna sinmis, merdivenlerden gelen sesleri dinliyoruz. Emine'yle yreimiz azmzda. Utku ise annesinin kucanda saskn saskn bir ona bir bana bakyor. Merdivenlerdeki ayak sesleri giderek daha net geliyor. Yaklasyorlar. Alt kata geldiklerinde, bir zil sesi duyuyoruz. kimiz de rahat bir soluk alyoruz. Yeniden odamza dnyoruz, pencerenin kenarna dikilip soka gzetlemeye devam ediyoruz. Hava

soumaya baslyor. Artk aksam. nce okuldan dnen renciler birbirleriyle sakalasarak geiyorlar sokaktan, birka saat sonra da yorgun yzl erkekler, kadnlar. evrede kusku uyandracak kimseyi gremiyorum. Ama tedirginlik hep yan basmzda. Oysa disiden telefon ettikten sonra nasl da rahatlamstm. Yapmam gerekenlerin tmn gereklestirmis, bizi izleyenlerden bir adm ne gemistim. O halde su sinsi tedirginlik neden brakmyor pesimi? Korkunun aklla hi mi ilgisi yok? Korktuum iin

utanyorum. Bir devrimci olarak korkmamam gerektiini biliyorum. Ama yine de korkuyorum. Allah'n cezas bedenim daha az adrenalin retse ne olurdu sanki? "Bir seyler yiyelim," diyor Emine. Hibir sey yiyecek halim yok. Yine de sofra kuruluyor, zorla da olsa yemeliyim. Gcm korumam gerek. Yemekte sahanda yumurta, biraz pilav, yourt var. Hibir tat vermeden, zorla geiyor lokmalar boazmdan. Yemekten sonra televizyonu ayoruz. Haberler. Sayn Devlet Baskanmz Macaristan'n yeni bykelisini makamnda kabul etmis. Ankara'da iki sol rgt daha kertilmis. Yeni siyasi partiler kurulmaya baslanms. Afganistan'da gerillalar bir kenti daha ele geirmis. Yarn

stanbul da yamur bekleniyormus. Haberlerden sonra Serap Mutlu Akbulut'un konseri var. Bu konseri pencereden dsar bakarken dinliyorum. Konserden sonra polisiye bir film baslyor. Polisiye filmlere de baylrm. Ama filmi izleyecek havada deilim. Sokakta her otomobil durduunda frlayp pencereye kosuyorum. Sonunda film bitiyor. Utku uyumu kalms anasnn dizlerinde. Emine'nin de gzleri kayyor. Dn geceden beri uykusuz. Esniyorum, galiba benim de uykum geldi. Utku'yu alp yatana yatryorum. Emine banyoda dislerini fralyor. Bu son olsun diyerek bir kez daha bakyorum sokaa. Basm yasta koyar koymaz uykum alyor. Sanki ben bir korku filmi ynetmeniyim de

senaristler yazdklarn teker teker karsmda okuyorlar. Okuduklar her cmle grntye, sese, kokuya, dokunusa dnsp odann karanlk tavannda canlanyor. Bu okuma seans bir trl bitmek bilmiyor. Yalnzca sokakta otomobiller durduunda ya da sesler geldiinde zorunlu aralar veriliyor. nk o anlarda ben, scak yatamdan frlayp dsar bakyorum. Emine dalp gitmis. Yavasa sokuluyorum yanna. Elim bacaklarna deiyor. aran bir scaklk. Biraz daha yaklasyorum. Bedenimin gerildiini hissediyorum. Bir an iin, birka saniye de olsa bu ortamdan kopmak, her seyi unutmak istiyorum. Ellerim yukarlara, bacaklarnn arasna kayarken Emine kprdanarak gzlerini ayor. "Uyuyamyorum," diyorum. Hibir sey sylemeden salarm oksamaya baslyor. ok

hosuma gidiyor bu. Uzanp pyorum onu. Kuru dudaklar nemleniyor. Bu az sonra teninin pslerime karslk vereceinin belirtisi. Soluum dudaklarndan boynuna slak bir iz brakarak iniyor. Kasklarmda giderek oalan bir basn duyuyorum. Hrsla geceliini karyorum. Kalanlar da bir rpda o atyor zerinden. Bir an karanlkta rlplak siluetini gryorum. Simdi o, yalnzca beni isteyen bir disi. Ellerim kendiliinden kalalarna uzanrken, yar aralk dudaklarndan yeniden pyorum. Azmda ikindi gnesinin scakln tasyan ho kokulu slak bir otun tad var. Kollarmn arasnda kaygan bir beden, her yanm uyararak kvranyor. Artk duyularm ne az

nceki sinsi geceyi, ne de bu karanlk oday alglyor. Masmavi sularn ortasnda yzmeye baslyorum. Salkmstler yerlere kadar eiliyor, narin nilferler saygyla selamlyorlar beni. Omuzlarm oksayan esinti bir yerlerden iek kokulan getiriyor. Beyaz kprdanslar, yemyesil yosunlarla kapl bir maaraya aryor beni. Kulalarm hzlandryorum. ncecik bir fslt, "Biraz yava canm," diyor. Kollarmdan srayan su damlacklar saysz ebemkusa olusturuyor gnesin altnda. Suyun dibinde mor pullu balklar yzgelerini, sedef renkli taslara telasla arparak kosturuyorlar. Daha hzl yzmemem gerektiini bile bile daha hzl yzmek istiyorum. Ama bir sey tutuyor beni. Basm evirince kocaman bir yengecin kahverengi kskalarna yakalanm olduumu

gryorum. ren azm aarak, "Emine'ye tecavz edeceklerini biliyorsun deil mi?" diyor. Rya bitiyor. Az nceki geceye, karanlk odamza dnyorum. Terli bedenlerimiz yap yaps. Emine, "Ne oldu?" diye soruyor. "Hi," diyerek yana dnyorum. Yeniden sarlarak beni kendine ekiyor ama faydasz... Daha ka gn byle yasayacam. Artk dayanamyorum. Biliyorum, soukkanl olmam gerek. Ama insan, etraf byle grnmeyen bir dsmanla evriliyken nasl soukkanl olabilir? En iyisi bu evden gitmek. Bunu denediim an katm sanp beni tutuklarlar. Varsn tutuklasnlar. Ne olacaksa olsun artk. Bu evden gitmeliyim. Ama nereye? Ankara'ya abimlere gidebiliriz. Sahi bunu hi dsnmemistim. Dnp

Emine'ye bakyorum. Uyumus. Sabahleyin konusup, yarn yola kmal. Belki de Ankara'ya gitmeye hi gerek kalmaz, bu aksam gelirler. Sabaha kars dalmsm. Yanamda bir slaklk duyarak uyanyorum. Utku yanma uzanm beni pyor. Utku'yla yatakta biraz sakalasyoruz. Bir an dnk olaylar unutuveriyorum. Sonra pencerede makromenin olmays dikkatimi ekiyor, her seyi anmsyorum. Utku'yu yatakta yalnz brakp pencereye kosuyorum. Zaman epeyce ilerlemis, sokak bombos, ierden sesler geliyor. Emine mutfakta olmal. Odadan kyorum, hayret Utku asknt olmuyor. Emine ay koymus, aksamdan kalan bulasklar ykyor. "Gnaydn." "Gnaydn, aksam pek iyi uyuyamadn galiba?" "Evet, uzun zaman uyku tutmad. Sabaha doru szmsm. Bu evden gitmeliyiz Emine."

"Nereye gideceiz?" "Ankara'ya. On, on be gn abimlerde kalabiliriz." "Utku hastal yeni atlatyor..." "Kaln giydiririz." "Abinler ne diyecek bu ise?" "Onlara sylememiz gerekmiyor. Benim byk bir sirkette alstm sanyorlar. Bir i iin sirket gnderdi, deriz. Siz de yanmda gelmi olursunuz." "Peki," diyor Emine. Bu gerginlikten kurtulmak iin o da can atyor.

"Yemekten sonra valizleri hazrlayalm hemen." "Ya bilet bulamazsak?" "Ankara'ya her zaman bilet vardr." "ay hazr. Hadi ekmek al da bir an nce kahvaltmz yapalm." Sokaa ktmda belli belirsiz yamur taneleri dsyor yzme. Sola baknca dnk adam gryorum karsmda. Gz gze geliyoruz. Bu defa bakslarn karmyor. Kumral bir adam bu. Ama byklar sanki boyanm gibi simsiyah. Adam bana yryor. Tutuklama baslyor galiba. Admlarm hzlandryorum. Hi deilse gzaltna alndm baskalar da grsn istiyorum. ste Sevki Amca'nn dkknnn kapsndaym. Gzaltna alndm btn mahalleli bilecek. Dkkndan ieri girerken dnp bakyorum. Adam kendinden emin yaklasyor. Sevki Amca

her zamanki gibi kk iskemlesinde oturuyor. Beni grnce ayaa kalkyor. "Merhaba, buyrun." Endiseyle bana bakyor. "Rahatsz msnz? Renginiz sapsar." "Yok bir seyim," diyorum. "Tapuyu getirdim." "Ne... Ne tapusu?" "Hani dn konusmustuk ya. Yandaki komsu benim baheden ..." "Ha... evet," diyorum, ama aklm dsardaki adamda. Artk onu grebiliyorum. Adam yaklasyor, dkknn kapsndan ieri giriyor. Keskin bir parfm kokusu arpyor burnuma. Adam her an koluma yapsabilir. Elini cebine sokuyor. Bu adamlar kimliklerini artk pantolon ceplerinde tasmaya m basladlar? Ama kimlik yerine para kartyor. Bozuk bir Trke'yle, "Surdan bi karton amlca

cgaras versene," diyor Sevki Amca'ya. Anlaslan bunlarn niyetleri beni ldrtmak. Sevki Amca adamn uzatt paray grmezlikten geliyor, adam tekrarlamak zorunda kalyor. "Bi karton amlca cgaras..." Sevki Amca ardan alarak, adama karton paketi uzatyor. Yz dikkt ekecek kadar ask. Onu tanyor galiba. Adamn bir sre havada kalan elindeki paray sonunda alyor. Hareketleri ne kadar sert. Adam kapdan ktktan sonra, "... mna koduumun pezevengi," diye kfr koyuveriyor. "Kim bu adam?" diye soruyorum merakla. "Pezevenk," diyor. "Nasl yani?" "Nasl olacak yahu, herif pezevenk. Su ilerdeki apartmanda oturan Hac Hsrevli Pembe'nin pezevengi."

You might also like