You are on page 1of 72

NSZ

Rhundan nefhettigi insana metafizik bir tefekkr ve tahasss derinligi


bahsetmis olan Cenb-i Hakka nihyetsiz hamd senlar olsun!
Bu tefekkr ve tahasss derinligi bakimindan da en mkemmel tecelllere
mazhar kildigi ve btn beseriyete bir rnek sahsiyet olarak bahsettigi kulu ve Ra-
sl olan Fahr-i Kint Efendimize, Onun l, ashb ve etbina nihyetsiz salt
selmlar olsun!
Hi sphesiz ki tasavvuf, Islmin kalb hayati, z ve rhn yndr. Y-
ni Islm, bilhassa muhtevsindaki bu z ve rhun, istdatli insanlarda amele inki-
lb etmesi sebebiyle mmin gnllerdeki rhniyet, feyz, muhabbet ve vecd vasif-
larini zirvelestirir. Bu demektir ki tasavvuf, Islm bagindaki yce ilim ve irfn
agacinin meyve (eser) bakimindan en semereli dallarindan biri olmustur. Nitekim
bugne kadar tasavvuf hakkinda:
- daha ziyade yksek ve derin tefekkr erbabina (havssa),
- hem havssa, hem genis halk kitlelerine (avma),
- ncelikle avma hitab eden nice gzel eserler yazilmistir.
Bu eserlerin bir kismi, Fssul-Hikem ve nsan- Kmil
1
gibi sdece derin
ve yksek tefekkr erbbinin kavrayacagi bir seviyede kaleme alinmistir. Bzilari
ise Mevlnnin Mesnevsi gibi yer yer mtefekkir dimaglara, yer yer de vasat se-
viyedeki halk kitlelerine hitb eden bir muhtevdadir. Bunlar, zhir ilimlerini ta-
mamlamis olanlarin, sahip olduklari bilgiler muhtevsinda daha engin, dern ve
mnev bir tefekkr ve feyze rm olarak Hakka, hakkate ve mrifetullha nil ol-
malari iindir. Bunun yaninda Envrul-kn, Muhammediyye ve Nefehtl-ns
gibi genis halk kitlelerine hitben yazilmis olan tasavvuf kitaplar da vardir. Bun-
lar ser gerekleri kavrayabilmis olan genis halk kitlelerinde duyus, anlayis ve
davranis mkemmelligi bakimindan -az ok- bir seviye husle getirmek iindir.
Tasavvuf eserlerdeki bu esitlilik, toplumda mevcd olan avma da ha-
vssa da idrk ve iktidarlari nispetinde Islmi, onun engin muhtevsindaki m-
kemmellige yakisir bir sekilde anlayip tatbik etme diryetini kazandirmak iindir.
Bylece insanlar, eskilerin tbiriyle zl-cenheyn, yni iki kanatli olurlar.
Btn bu ynleriyle toplumun her kesimine hitb eden tasavvuf, hem ikti-
sd ve ictim rahatlik zamanlarindaki rehvet ve gevseklikleri engelleyerek zin-
deligi devam ettirmis, hem de istil, isgal ve zulm dolu zor dnemlerin kargasa
ve bunalimlari arasinda daralmis gnllere ulv pencereler aarak nefes aldirmis;
yarali gnllere merhem, yorgun dimaglara tesell ve kurak rhlara kevser olmus-
tur. O, bir yandan gzel ahlk ve ibadette zirvelesenlere tevzu ve mahviyet telkin
ederek gurur, kibir ve ucuptan muhafazasini saglamis, bir yandan da gnah uku-
runda bogulan kullara engin bir af, msamaha, merhamet ve rahmet gibi can si-
mitleri uzatmistir. Nitekim Mogol istllarindan sonra btn bir Anadoluyu saran
kargasanin ortaya ikardigi huzursuzluk ve izdiraplari teskin ve tesell edici olarak
o devirde tasavvuf cereyanlarin kuvvet kazandigi ve pek ok byk mutasavvifin
da zuhr etmis oldugu hussu trih bir gerektir.

1
Abdlkerim el-Clnin eseri.
Bugn de btn bir beseriyet, dehsetli bir huzursuzluk ve esitli izdirapla-
rin girdabina srklenmis bulunmaktadir. Byle bir zamanda gnllere sif bahse-
decek tasavvuf gzellik ve hasletlere duyulan ihtiy, asl inkr edilemez. Zr
ateizmin boyundurugundan henz kurtulmus yarali bir kus misli mnev ted-
viye muhta olan nice kardeslerimizin rh ve yorgun gnlleri, bu muhtevda bir
b-i haytin tlibi durumundadir. Nitekim materyalizmden rhu bunalmis gerek
doguda gerek batidaki insanlar, Islmi baslangita byk mutasavviflarin czibe
ve gzellikleriyle tanimakta, sevmekte ve nihyet simsiki bir sekilde dn-i mbne
sarilmaktadir.
Btn bunlar gsteriyor ki tasavvuf, engin bir dern yapi ve muhtev ile
ehl-i mnin elinde vazgeilmez bir Islm tecell, feyz ve olgunluk nmetidir. Bu
bakimdan o, hem mslmanlarin kemle ermesi, hem de gayr-i mslimlerin hid-
yetine vesile olunabilmesi ve onlara Islmin dogru bir sekilde yansitilabilmesi
iin pek byk bir ehemmiyet arz etmektedir.
nk gerek tasavvuf, Raslullh -sallllh aleyhi ve sellem-in o m-
brek hayatinin, kiymete kadar gelecek asirlara ve nesillere iniksini saglayacak
bir gnl aynasindan ibrettir.
Byle oldugu iin Cenb-i Hakkin ve Hazret-i Peygamber -sallllh
aleyhi ve sellem-in mbrek feyz ve muhabbetleri gnllerde yzyillar boyu ayni
canlilik ve tazelik ierisinde yasamis, yasamakta ve yasayacaktir.
Byle oldugu iin Islm, bugn mslmanlarin maddeten zayifliklarina
ragmen gl bir sekilde varligini ve tesirini srdrmektedir.
Byle oldugu iin de Islmin gizli ve sikr dsmanlari rh ve bedeni bir-
birinden ayirircasina tasavvufu Islmdan ayri bir anlayis sistemi gibi gstermek
iin irpinmaktadirlar. Dolayisiyla meseleyi bilmeyen kimseler tasavvuf hakkin-
da yanilip yersiz muhlefete srklenebileceginden tasavvuf hakkat ve gerekle-
rin her zaman dogru bir sekilde dile getirilip ifade edilmesi ve yanlis anlayislarin
dzeltilmesi, pek mhim bir zarret hlini almistir. Elbette sadece bu zarretle de-
gil, yukarida temas ettigimiz gzelliklerin de btn gnllere takdm edilebilmesi
iin tasavvuf sah, deta bir eserler derysi hlindedir.
Iste biz de bu deryya, ayni gyeler ierisinde cizne bir gnl damlasi
takdm etmeye alistik. Bir damla, nk tasavvuf klden (szden) ziyde hl
oldugundan eserimiz, gnlleri yce huzra ynlendirmede bir kpr vazfesi f
edebilirse kendimizi bahtiyar addederiz.
Bu meyanda eserimizde tasavvufun umm olarak muhtevsini verdikten
sonra, onun ana mevzunu teskil eden mrifetullh, muhabbetullh, tezkiye-i nefs,
tasfiye-i kalb, tasavvuf slb vb. hususlari zh etmeye gayret ettik. Basta Pey-
gamber -aleyhissalt vesselm- olmak zere, o mbrek varligin vrisleri olan Is-
lm byklerinin davranislarindan rnekler sunmaya alistik. Yer yer de tasavvu-
fun derinlik ve incelikleriyle ilgili birtakim tereddt ve muhalif grslere cevap
mahiyetinde -sahislari hedef alarak degil sadece fikir bazinda- mlumatlar arz et-
tik. Ayrica eserde, tasavvufun arzu ettigi mnev terbiyeden uzak bzi kimselerin,
ya iyi niyetle fakat chilne ya da gafletlerinden tr aksak, kifayetsiz ve yersiz
uygulamalarinin bu mbrek yol ile bir alkasinin bulunmadigina temas ettik.
Hsili btn bu ynleriyle eser, zhirde mellifinin, ancak hakkatte Hak
dostlarinin bir telfidir. Yni eserdeki btn feyz ve gzellikler, ehlullhin gnl
lemlerinden bizlere yansiyan ulv akislerdir. Bizim vazfemiz, gnmzn lzm
ve sartlarina gre bunlari derlemek gayretinden ibret olmustur. Bu itibarla eseri-
mizi hazirlarken sphesiz bizden evvel yazilmis olanlardan istifde ettigimiz gibi,
bir canli kitap mhiyetindeki pek ok dostumuzdan da yardim grdk. Bunu
memnniyet ve iftiharla kaydetmek istiyoruz.
Szlerimize son verirken bu eserde menkibeleri zikredilmis ehlullha ve
emegi gemis akademisyen dostlarimiza hlisne muhabbet ve dularimizi arz et-
meyi vicdn bir vecbe addederiz.
Y Rabb! lim ve idrkimizin kifyetsizliine ramen, engin tasavvuf
lemi hakk!nda izhr ve ifdesine cret eylediimiz his ve fikirlerimizin,
muhterem okuyucular!m!zda in&allh hs!l edecei feyz ve tesirlere sonsuz
bir teselsl bereketi ihsn eyle!
Allh!m! Bu cizne gnl hizmetimiz vesilesiyle bizi muhterem oku-
yucular!m!zla birlikte sonsuz nmetlerine lutfen ve keremen nil eyle! Bu n-
metleri de kendi &n-! ulhiyyetinin azamet ve cb!na gre muhte&em bir
muhtev ile lutfeyle!
mn!..
Osman Nri TOPBA1
SKDAR / 2002

BRNC BLM
TASAVVUFUN MHYET
A. TASAVVUFUN DO<U1U
Cenb-i Hak, insanogluna ihsn ettigi sonsuz nmetlerine ilveten:
_= ~ - -=--
Rhumdan (kudretimden bir sir) fledim
2
buyurarak, kendi katindan
bir cevheri ikram etmekle, ona kiymetlerin en ycesini lutfetmistir. Buna mukabil
olarak da onun, Zt-i Ulhiyyetine muhabbet sretiyle kullukta bulunmasini, ne-
ticesinde de mrifetten nasb alarak, vuslata ermesini murd etmistir.
Hak Tel, kullarini hidyete ulastirmak iin, insana birtakim stn vasif-
lar lutfetmistir. Buna ilaveten bir de, aralarindan mstesna yaratilisli, vahye maz-
har olmus bazi kullarini peygamber olarak vazifelendirmek sretiyle onlara ihsan-
da bulunmustur. Peygamberlerin olmadigi zamanlarda ise, verese-i enbiy olan s-
lih kullariyla bu lutfunu devm ettirmistir.
Rabbin insanliga mstesna bir yardimini ifde eden peygamber gnderme
keyfiyeti, btn insanligi smlne alabilmesi iin Hazret-i dem -aleyhisselm-
ile baslamistir. Hazret-i dem, hem ilk insan ve hem de ilk peygamberdir.
Bu mbrek hidyet yolu, ilh kudret akislari iinde bir nr serresi hlin-
de mteselsilen gelen yz yirmi bin ksur peygamberle teyd ve takviye edile
edile, insanligin kaydettigi terakkye muvz bir tekml kazanmistir. Devrin hu-
ssiyetlerine ve muhtaplarin seviyelerine uygun bir teblgatla devm edip giden
bu silsile, nihyet son peygamber Hazret-i Muhammed -sallllhu aleyhi ve sel-
lem-de kemline erisip zam zirveye ulasmistir.
Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-, nruyla Hazret-i
demden nce, cismniyetiyle btn peygamberlerden sonra zuhur etmekle, n-
bvvet takviminin ilk ve son yapragi olmustur. Yni rislet takvimi, varligin ilki
olan Nr-i Muhammed ile baslamis, son yapragi da Cismniyet-i Muhammed
ile nihyet bulmustur. Dolayisiyla O, zaman itibariyle son, yaradilis itibariyle ilk
peygamberdir.
Btn mevcudtin varlik siki, nr-i Muhammed oldugundan
3
, Cenb-i
Hak Hazret-i Peygamberi Habbim hitabina mazhar olacak bir liykatte yasat-

2
Hicr Sresi, 29.
3
Bkz. sayfa 402-403deki hadis-i serf.
mistir. Rabbimiz, Onun mstesna ve mten hayatini zhiren ve btinen en gzel
bir sekilde terbiye ederek, btn insanliga bir armagan olarak lutfetmistir.
Raslullh -sallllhu aleyhi ve sellem-in sreti ve mbarek sahsiyeti, sirf
insan idrkine sigabilen tezahrleri ile dah, beser davranislar manzmesinin en
ulasilmaz zirvesini teskil eder. Zr Allh -celle cellh- O mbarek varligi, b-
tn insanliga bir sve-i Hasene yni en mkemmel bir ahlk numnesi kilmis-
tir. Bundan dolayidir ki, Onu insan toplulugu iinde acziyet bakimindan en altta
bulunan yetim ocukluktan baslatarak, hayatin btn kademelerinden geirip,
kudret ve salhiyet bakimindan en st noktaya, yni devlet reisligi ve peygamber-
lige kadar ykseltmistir. T ki beseriyet kademelerinin herhangi bir yerinde bulu-
nan herkes, Ondan kendileri iin en mkemmel fiil davranislari rnek alip, kendi
iktidar ve istddi nisbetinde bunlari gereklestirmeye meyledebilsin.
Essen Cenb-i Hak, Onun, bisetinden (peygamber olarak gnderilisin-
den) itibaren dnynin sonuna kadar gelecek btn insanlara bir rnek teskil etti-
gini beyn buyurmaktadir:
-~' ' .~ ' ~- -~=
~ =- ' ' -' -' `' '- ` ' ~ =
Andolsun ki, sizin iin; Allha ve hiret gnne kavu&aca!n! uman
ve Allh! ok zikreden (mmin)ler iin Raslullhta en mkemmel bir r-
nek (sve-i hasene) vard!r. (el-Ahzb, 21)
Bu demektir ki btn insanlik, mn ve ahlk -daha umm bir tbirle- ta-
savvuf davranis mkemmelligine ulasabilmek iin o mbrek varligin hayat ve
faliyetlerini lyikiyla grenmek mecbriyetindedir. grendiklerini kendi istddi
nisbetinde taklde ynelmeli ve zamanla tahkke ulasmayi hedeflemelidir. Bu ise,
Ona duyulan muhabbet ve Onun rhniyetine brnebilme nisbetinde gerekle-
sir. Onunla duygulanip feyz-yb olmada sayisiz rhn nasip ve tecelller vardir.
Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-in rnek sahsiyet ve kalb haya-
tindan tkatimiz kadar nasib alabilmek, Onun ahlkiyla ahlklanabilmek, dnya
ve hiretteki sereflerin en ycesidir.
lemlerin Rabbi, Fahr-i Kint -sallllhu aleyhi ve sellem- Efendimizi
zhiren ve btinen en gzel bir fitratta yaratip terbiye etmistir ki O, bu ilh terbi-
yesini:
Beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi ne gzel kld. (Syt, Cmius-Sa.r, I, 12)
szleriyle ifde buyurmustur.
Raslullh -sallllhu aleyhi ve sellem-, dny lemine tesrfinden itiba-
ren, kirk yil dehsetli bir chiliyye toplumu iinde yasadi. Buna ragmen ilh siy-
net, muhafaza ve terbiye altinda byd. Chiliye dneminin hibir msiyetine
bulasmadi. Hatt nbvvete hazirlik mhiyetinde mbarek sadirlari yarilarak kalb-
i serfleri temizlenmis, mnev fyuzt ve nurlarla mzeyyen kilinmistir.
Allh Rasl -sallllhu aleyhi ve sellem-, peygamberlikten nce de tevhid
muhtevsi iinde aslne bir hayat yasamis, bilhassa risletle vazifelendirilmesine
yakin zamanlarda kendini daha ok Allh -celle cellh-ya gerek bir kul olma-
ya adamisti. Nr daginda uzun mddet inzivlara ekilmis ve derin tefekkrlere
dalmisti. Bu inzivnin sebebi, zhirde halkin iine dstg sapiklik, zulm ve se-
fletten gnlne akseden izdiraplarla btn leme smil merhameti idi. Hakkatte
ise, insanliga ebed bir mesale olan Kurnin ind-i ilhden kalb-i pk-i Muham-
med vsitasiyla beser idrkine intiklini saglayacak bir hazirlik safhasiydi. Bu te-
cell ve tezahrlerle onun kalb lemi, gerek bir sfiyete ererek, vahyi telakk ede-
bilecek bir seviyeye ulasti. Vahye hazir hle gelen o mbarek kalb, alti ay md-
detle sdik rylar seklinde tecell eden mnev isaretler ve ilhamlara mazhar ol-
du. Bylece kendisine mneviyt leminden esrar perdeleri aralandi. Bu hl, vah-
ye muhtap olmak gibi, siradan kullar iin tahamml imkansiz agir bir yk tasi-
mak hususundaki fitr istddin, zhire ikma mevsimi idi. Tipki ham demirin de-
rnundaki istdd ile eliklesmesi gibi
Fahr-i Kint Efendimiz -sallllhu aleyhi ve sellem-, btn peygamberle-
rin salhiyet ve vazifelerinin cmlesini sahsiyet ve davranislarinda cem etti. Neseb
ve edeb asleti, ceml ve keml sadeti onda zirveye ulasti. Ahkm vaz etti. Ta-
savvufun z olan kalbi tasfiye ve nefsi tezkiye keyfiyetini tlim edip, berrak bir
kalb ile Cenb-i Hakka karsi yapilacak kulluk ve duyi gretti. En gzel ahlki
yasayarak insanliga mkemmel bir numne teskil etti. Kirkinci yasi ise, kendisi ve
beseriyet iin en mhim dnm noktasi oldu.

Tasavvuf, z itibariyle gnl lemimizin selm bir hle gelip, mrifetul-


lh ve muhabbetullhtan hisse alacak bir seviyeye ulasabilmesi ve bu syede ilh
vuslata medr olabilecek bir kivma gelebilmesidir. Bu kivm, bizi kurtaracak
olan rh, Hira ve Sevrden kalan mukaddes bir mrastir. Zr gerek bu huss me-
knlarda gerek diger mekn ve zamanlarda Peygamber Efendimiz -sallllhu aley-
hi ve sellem-e, vahyi telakkde takip ettirilen bu mnev egitim, kalb tasfiyesi ve
nefs tezkiyesinin feyizli zeminini teskil etmektedir.
Henz vahiy gelmeden nce belli bir kalb ve rh seviyeye ulasmis olan
Peygamber Efendimiz -sallllhu aleyhi ve sellem-, ulv bir hayatin ve yksek bir
ahlkin iindeydi. Lkin ilh bir tlimat ile Hira Magarasindan dndgnde, eski
hayatini fersah fersah asan yce bir merhaleye ulasmis bulunuyordu. Yce Rab-
biyle derin ve kuvvetli bir kalb irtibta gemis, tevhid ve mrifetullh nrunu b-
tn zerrelerine sindirerek, kullukta takv ve husun zirvesine ulasmistir. yle ki,
geceleri ayaklari sisinceye kadar gzyaslari iinde kulluk ve ibdete devam etmis,
gzleri uyusa bile kalbi dim uyanik kalmis, Allhin zikrinden, tefekkr ve mu-
rkabesinden bir an bile uzak kalmamistir.
Gerekten O Yce Varlik, kendisine vahyedilen Kurn-i Kermin ortaya
koydugu ilim ve hikmet muhtevsiyla, devrinin sekinlerini dah ciz birakmis,
hayat ve icraatiyle o gne kadar ulasilmamis ve kiymete kadar da ulasilamayacak
olan bir mcize deryasi hline gelmistir. Artik kiymete kadar vk olabilecek hi-
bir kesif, Onu tekzip edemeyecek ve hibir mrebb de Onun terbiyesinin kbina
erisemeyecektir.
Zamanla Fahr-i Kint -sallllhu aleyhi ve sellem-deki bu rh ve kalb
kivam, daha da zirvelesmis, Mahbbun Habbine essiz ikrami olan Mrala O,
bir sonsuzluk yolcusu olmustur. O gece Rabbinin huss misfiri olarak telerin
tesine gemis, yet-i kermede beyn edildigi vechile:
' ~ - ' ' _-
4
sirrina mazhar olmustur.
Isr ve Mra olarak ifdelendirilen bu byk ikram-i ilh, btn beser
perdeler kaldirilarak idrk st ve tamamen ilh llerle gereklesen bir lutuftur.
Beser mnda mekn ve zaman mefhumu kalkmis, milyarlarca insan mrne sig-
mayacak kadar uzun bir yolculuk ve mshedeler, ok az bir zaman iinde vuk
bulmustur. lemleri, krsyi, arsi ve sidretl-mntehyi asmis, ruyetullh tecel-
lsine mazhar olarak Rabbiyle vasitasiz bir sekilde mkleme gibi mstesn bir n-
mete nil olmustur.
Allhin lutfu syesinde ulastigi bu kalb kivam ve keml ile, btn beseri-
yeti hidyete getirme istiyki iinde dn-i mbni teblige devm etmis, kendisine
tevd edilen bu ilh emaneti f suuru, onu zirvelerin zirvesi hline getirmistir.
Vazifesini icrya mn olacak btn dnyev teklifleri tereddtsz reddetmis,
Hakka kullugu her seyin zerinde telakk etmistir. Tebligin ilk dneminde vuk
bulan su hdise, bu hakkati ne gzel ifde etmektedir:
Msrikler, Eb Tlib vsitasiyla Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve
sellem-e haber gndererek dvsindan vazgemesini istemislerdi. Bunun zerine
Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-, cevap olarak amcasina syle bu-
yurdu:

4
Kaabe kavseyni ev edn: Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem- Mra Gecesinde, Cebril dhil
hibir mahlkun huddunu asamadigi Sidre-i Mntehnin tesine geirildi. yette beser idrkine
birle&tirilmi& iki yay aras! veya daha az mesfe olarak bildirilen keyfiyetiyle, kullarca telakksi muhl ve
mahrem olan bir vuslat vuk buldu. Bkz. Necm Sresi, 9.
Amca! Vallhi, Allhn dnini tebli.den vazgemem iin, gnei sa.
elime, ay da sol elime koyacak olsalar, ben yine de bu dvdan vazgemem! Ya
yce Allh, onu btn cihna yayar, vazfem biter; ya da bu yolda lr giderim!
5
Islm nrunun dogusundan rahatsiz olan msrikler, Eb Tlib vsitasiyla
yaptiklari tesebbslerinin netcesiz kalmasi karsisinda, bu defa Allh Rasl -sal-
lllhu aleyhi ve sellem- Efendimize geldiler ve su tekliflerde bulunmaya cret
ettiler:
Zengin olmak istiyorsan, sana istedigin kadar mal verelim; yle ki kab-
leler arasinda senden zengin kimse bulunmasin!
Reislik arzusundaysan, seni kendimize bas yapalim; Mekkenin hkimi ol!
yet asl bir kadinla evlenmek fikrinde isen, sana Kureysin en gzel ka-
dinlarindan hangisini istersen verelim!
Ne istersen yapmaya haziriz. Yeter ki, gel bu dvdan vazge!
Allh Rasl -sallllhu aleyhi ve sellem- de o gfillere, yaptiklari ve ya-
pacaklari btn sfl ve nefsn taleplerin hepsine birden cevap mhiyetinde syle
buyurdu:
Ben sizden hibir ey istemiyorum. Ne mal, ne mlk, ne saltanat, ne re-
islik, ne de kadn! Benim tek istedi.im, tapmakta oldu.unuz ciz putlardan vazge-
erek yalnz Allha kulluk etmenizdir!
6
Hi sphesiz btn insanliga emsl olacak bu tavir ve beynlar, mnda se-
batin ve vazife suurunun en mkemmel bir tezhrdr. Ideal ve tertemiz bir kul-
luk hlidir.
nk Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-e yapilan bu kabil
yersiz teklif, talep ve seslenisler, dny mukbilinde hiretten vazgemek mhi-
yetindeydi. Nitekim insanlik trihi, dnynin, nefislere seslenip onlari kendisine
agirmasi ve sonsuz olani perdeleyip fnlige it hev ve hevesleri yaldizlamasi
karsisinda eriyen nice irdeler ve sayisiz aldanislarla doludur.
Esasen, ilk olarak lemlerin Rabbine hamd ile baslayan, neticede de kalbi
menf duygu, dsnce ve vesveselerden arindirip btn mahlktin yegne Rabbi-
ne mutlak mnda siginmayi emrederek son bulan Kurn-i Kermin, kiyamete
kadar insanliga nazar bir hidyet rehberi olusuna mukbil; insanligin fiiliyattaki
rehberi olan, Peygamber -aleyhissalt vesselm-in yolundan ve izinden yr-

5
Bkz. Ibnl-Esr, el-Kmil fit-Trh, II, 64.
6
Bkz. Ibn-i Hism, es-Sre, I, 236.
mek, iki cihan ufkuna smil beser sadetin yegne vesle ve vsitasidir. Bu byk
nmetten vazgemek, hangi sey mukbilinde mkul olabilirdi ki?..
O Kurn-i Kerm ki, Fahr-i Kint -sallllhu aleyhi ve sellem- Efendi-
mize ve Onun vasitasiyla btn beseriyete ikram olunmustur. O ilh kelm, in-
sani, kendisini taniyip eserden messire, sebepten msebbibe, sanattan sanatkra
ve mahlktan Hlika varmaya agirmaktadir. Nihyetinde Allhi oka zikrede-
rek, btn hayatini sanki Onu gryormusasina ihsn ve takv duygulari ieri-
sinde geirip, bylece hakik bir ilh murkabe altinda oldugu suuruna erdirerek,
Cenb-i Hakkin muhabbet ve rizasina vsil olma yollarini tlim etmektedir.
Bilmelidir ki, Allha muhabbet deryasina gtrecek olan yegne rahmet
ve muhabbet pinari, Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem- Efendi-
mizdir. yle ki, Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-e muhabbet,
Allha muhabbet; Ona itaat Allha itaat; Ona isyan ise Allha isyan mhiye-
tindedir.
Yukarida tems etmis oldugumuz zere mevcudtin varlik siki, hilkatta
ilk olan Nr-i Muhammedye Onu yaratanin muhabbetidir. Bu sebeple btn
kint, yaratilista ilk olan Nr-i Muhammednin serefine ve Ona bir mazrf ol-
mak zere halkedilmistir. Nr-i Muhammedye mazrf olan bu kintin ilh lu-
tuflara nil ve muhtap olmak ynnden zirvesi insandir. Insanlik manzmesinin
zirvesi de vucd-i Muhammeddir. O insan ki, bu koskoca kintin bir yelpaze
misli, iinde drlp meknz bulundugu minyatr bir lemdir. Bu sebeple kendi-
sinden ayni zamanda lem-i sagr (kk lem) diye de bahsedilir. O, tohum
iinde gizli koca bir inar, zerrede gizli byk bir krre ve ferd iinde bir cemiyet
mevcd olmasi kablinden, bnyesinde -mspet ve menf- byk ve kll oluslarin
hlsasini tasiyan zbde (z) bir varliktir. Bu vasiflari itibariyle esref-i mahl-
kt olan insan zerreciklerinin ummninda, hayl tesi bir zirve vardir ki o da v-
cd-i Peygamberdir. Ona muhtap olanlar Fahr-i Kinti, istdd ve iktidarlari
nisbetinde ve bir de muhabbet veya husmetleri cbina gre telakk etmislerdir.
Ona muhabbetle nr, husmetle nr (ates) grnr. Hazret-i Eb Bekir ve Hazret-
i Ali ile Eb Cehilin vcd-i Muhammedyi telakkleri arasindaki fark, bu keyfi-
yette tezhr etmistir. Hazret-i Eb Bekir ile Hazret-i Ali, lemlerin Efendisine,
byk bir ask ve muhabbetle bakabildikleri iin, ze inerek tasavvufun altin silsi-
lelerinde ilk halkayi teskl edebilme serefine nil olmuslardir.
Iste tasavvuf, -sallllhu aleyhi ve sellem- Efendimizin mbrek hayatiyla
zhiren ve btinen btnleserek, engin bir muhabbetle kaynasmaktir. nk o,
Raslullh -sallllhu aleyhi ve sellem-in zhir-btin, i ve dis tecellleri, yni
hlidir. Onun iindir ki, Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-in
rhniyetinden hisse alabilmek ve rhen onunla mezc olabilmekten ibrettir. Di-
ger bir ifdeyle tasavvuf, ask ile birlesen mn, vecd ile f edilen ibdet ve
davranis gzelligidir. Hsili tasavvuf dem -aleyhisselm-a rh frlmesiyle
baslayan bir yce nasbin, hirzaman Nebsindeki keml tezhrnden, muhab-
bet dolu kalblere akseden feyz sebnemleridir.
Tasavvufun zn teskl eden bu salhiyet ve iktidrin, Peygamber -aley-
hissalt vesselm-in hayatinda, byle kalbden kalbe, ferdden ferde intikl keyfi-
yetini anlayabilmek iin, O mbrek varligin hayat ve faliyetlerinin ummuna
toptan bir bakis atfetmek lzimdir.
Raslullh -sallllhu aleyhi ve sellem-, hayatin her sahasinda sve-i hase-
ne oldugu gibi, insanlari terbiye ve tezkiye etme konusunda da en gzel bir rnek-
tir. Onun, peygamber olarak pek ok vazfe ve salhiyeti bulunmaktadir. Ancak
bunlar ierisinde Cenb-i Hakkin, Ona verdigi su drt vazife temyz etmekte
ve daha da ehemmiyet kazanmaktadir:
1. Ilh vahyi almak. Rasl-i Ekrem Efendimiz, Allh Telnin, ekseriyet-
le Cebril -aleyhisselm- vsitasiyla gnderdigi ilh kelmina mazhar olmustur.
Cenb-i Hakkin dileyip lutfetmesiyle vk olan bu vahye muhtab olma keyfiyeti,
Peygamber Efendimiz -sallllhu aleyhi ve sellem-in dr-i bekya irtihliyle ni-
hyete ermistir.
2. Kurn-i Kermle nzil olan ahkm ve hakkatleri, hadis-i serflerde ve
Siyer-i Nebde vrid oldugu zere serh ve zah etmek. Raslullhin bu ilm sal-
hiyeti (otoritesi) mctehidler tarafindan devm ettirilmistir.
Ilh ahkmin serh ve zhi, beser haytin yeni cp ve ihtiyalari karsisin-
da ictihad adi altinda devm edip gitmektedir. Ehli bulunmadigi durumlarda bu
keyfiyet, bzan rafa kalkmis gibi grnse de, ona it lzm ve zarret hep bk
kalmistir. Bu vazfe, ictihad makmina erisen limlere ittir.
3. Dnin emir ve nehiylerini messese ve nizm hlinde tatbk eden ve can-
li tutan idr otoriteye ship olmak. Bu da halfeler (ull-emr) tarafindan devrali-
nip devm ettirilmistir.
4. Ruhlarda tasarruf etmek sretiyle insanlarin i lemini tezkiye edip d-
zeltmek. Raslullh -sallllhu aleyhi ve sellem- Efendimize it olan vahyi nak-
letme disindaki btn vazifelerin Onu tkip edenler tarafindan bir sekilde devam
ettirilmesi nasil matlb ve mecbr ise, Onun, insanlarin i lemini tezkiye edip
dzeltme vazifesinin de nihyete ermemesi ve bunun mesyih tarafindan kiymete
kadar devam ettirilmesi ayni sekilde matlb ve mecburdir. nk mminlerin s-
dece zhirinin degil, btininin da temizlenmesi, ancak ve ancak bu sretle mm-
kn olabilmektedir. Iste tasavvuf usl ve esaslarin ana mensei, rhu Kurn ve
hadislerde mevcd olan bu nebev faliyetin her zaman ve meknda temdsinden
ibrettir. Mesyih zmresi ve onlarin kesintisiz devm etme gereginin kaynagi,
bu cb ve ihtiyatir.
Allh Rasl -sallllhu aleyhi ve sellem-, ibdet, mumelt ve ahlktaki
zhir ve btin fazletlerin merkezi ve zirvesidir. O Varlik Nru, Mekkedeki on
yillik teblig ve tezkiye mchedesinden sonra Medneye hicret ederken, kendi-
sine Sevr Maaras! gsterildi. Burada bzi tecelller yasandi. Zr bu magara, bir
nev ilh hikmetlere gark olma ve kalbi inkisf ettirme dershnesi idi. Buradaki
misfirlik, gn, gece srd. Yalniz degildi. Arkadasi, peygamberlerden son-
ra insanlarin en stn olan Hazret-i Eb Bekir -radiyallhu anh- idi. Hazret-i Eb
Bekir -radiyallhu anh-, Onunla magarada gn arkadaslik yapmak seref ve fa-
zletine ermisti. (ncs Allh olan) ikinin ikincisi... olmustu. Varlik Nru,
bu aziz arkadasina:
'- ~ '
Mahzn olma; Allh bizimledir!.. (et-Tevbe, 40) buyurarak, Allh ile
berber olma (maiyyet) sirrini telkn ediyordu. Bu hli rifler, ayni zamanda haf
zikir tliminin baslangici ve gnllerin Allh ile itminna ermesinin ilk tezhr
olarak yorumlamislardir. Yni tasavvufta kalbden kalbe sir naklinin Islm trihin-
deki bilinen ilk tezhr mekni sadedinde Sevr Magarasi ve onun tlihli muhtabi
olarak da Hazret-i Eb Bekir -radiyallhu anh- kabul edilir. Onun iin Hazret-i
Siddk -radiyallhu anh-, ucu kiyamete kadar devm edecek bir Alt!n Silsilenin
Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-den sonraki ilk halkasi olarak te-
lakk edilmistir. Yni Sevr Magarasi, sonsuz esrr fezsindan kulu vsil-i ilallh
edecek temel kalb egitimin nemli bir merhalesine mekn olmustur.
Diger taraftan Peygamber Efendimiz -sallllhu aleyhi ve sellem-in, cehr
zikri de Hazret-i Ali -radiyallhu anh-a tlim ettigi nakledilmistir. Tasavvufun en
mhim telkinlerinden biri olan zikrin tlimi, bu sekilde bir koldan Hazret-i Eb
Bekir -radiyallhu anh-a, diger bir koldan da Hazret-i Ali -radiyallhu anh-a nis-
bet edilmistir.
Tasavvuf, aslinda dnin zn teskl etmesi bakimindan, Hazret-i dem -
aleyhisselm- ile baslayip asr-i sadete kadar btn peygamberlerin hayatlarinda
mevcd olagelmistir. yle ki, her peygamberin hayatinda tasavvufun pek ok ds-
trunu bulabilmek mmkndr. Fakat tasavvufun gnmzdeki mnsiyla sistem-
li bir ilim olarak tedvni ve slk olunan bir yol olarak ortaya ikisi ilk olarak hic-
r ikinci asirda baslamistir.
Asr-i sadette; kelm, tikd ve fikha it mezhepler, henz tesekkl etme-
misti. Bununla birlikte mezheplerin zuhrundan evvel de tikad, fikh vs. hkm-
ler mevcuttu ve Allh Rasl -sallllhu aleyhi ve sellem- tarafindan sahbeye t-
lim ve tatbk ediliyordu. Ancak bunlar, ilm usller dhilinde henz tedvn edil-
memisti. Belli bir sre sonra mesel fikih ilminde otorite sayilan byk limle-
rin ictihadlari, talebeleri tarafindan benimsenip sistemlestirilmis ve bu farkli usl-
lere mezheb adi verilmistir. Mezhebler, o byk limlerin isimlerine nisbet edil-
mistir. Hanef, fi, Mlik, Hanbel gibi... Bu mezhepler, fikh ihtiyalarin hal-
linde bir usl ve yol olarak genis kitleler tarafindan kabul grmstr.
Diger dn ilimlerde oldugu gibi tasavvufun telkn ettigi zhd ve takv ha-
yati da ayni minvalde asr-i sadette yasaniyordu. Aradan zaman getike bu feyiz-
li yasayisi devm ettiren ve kendilerine hayat tarzi edinen Hak dostlari, halkin
dnyya rm olup gaflete dalmasina mn olmak gyesiyle, riz-yi ilh iin onla-
ra nashatte bulunmus ve onlari gafletten uyandirmak iin kaz etmislerdir. Bu ze-
vtin bir igir amak, bir yol ve hayat slbu meydana getirmek gibi bir gyesi de
yoktu. Gye, Islmi zne uygun olarak gzelce yasamak ve ibdetleri -Kurn
ve snnette bildirildigi zere- hus ile f edebilmekti. Ancak onlarin sohbet ve
nashatlerinden mstefd olmak, hllerinden kendilerine bir hisse almak isteyen
insanlar, bu sahislari kendilerine mnev birer rehber ve stad kabul etmislerdir.
Bu kimseler, onlarin nashatlerini, yni mmini rh olgunluga ve istikmete erdi-
recek nefsi arindirma ve terbiye usllerini metodlastirarak mnev bir disiplin h-
line getirmislerdir. Netcede bu stadlarin isimlerine nisbet edilen tarkatler mey-
dana gelmistir. Kdiriyye, Mevleviyye, Naksibendiyye vs. gibi...
Her tasavvuf kolunun Allha ulasma, tefekkr ve ihsan duygusunun kaza-
nilmasi gibi husslarda tkib ettigi usle tarkat adi verilmistir. Tarkatler, me-
todlarina gre e ayrilir:
1. Tark-! Ahyr: Ibdet ve takv zerinde yogunlasan tarkatlerdir.
2. Tark-! Ebrr: Nefsi, ile ve hizmet ile terbiye etmeye agirlik veren ta-
rkatlerdir.
3. Tark-! 1ttr: Ask ve vecd ile hedefe vsil olmayi gye edinen tar-
katlerdir.
Bu vesleyle her mmin, mnev arinma ve rh olgunlasma iin mizcina
uygun bir tarkate intisb edebilir. Mizalar farkli oldugundan, tarkatlerin esitli-
ligi de tabidir.
Cenb-i Hak yet-i kermede:
'='-~ -~ '- =
Her biriniz iin bir &erat ve minhc tyin ettik. (el-Mide, 48) bu-
yurmustur.
Buradaki minhc kelimesine lgatlerde mnevver bir yol mnsi veril-
mektedir. Bu da, Cenb-i Hakka takarrub (yakinlasma) niyetiyle slk olunacak
kulluk yolu demektir. Tasavvuf bykleri de:
Cenb-i Hakka giden yollar, mahlktin nefesleri adedince oktur. bu-
yurmuslardir.
Diger taraftan Kurn hkmler e ayrilir:
1. tikad (inan esaslari)
2. Fikih
a) Ibdet
b) Mumelt
c) Ukbat
3) Ahlk (Fikh-i Kalb)
Fikh-i kalb, i lemin islh edilmesi, yni ahlktir. tikadin ve amel dav-
ranislarin btinini teskl eder. Ameller onunla seviye bularak amel-i slih hline
gelir. Kurn-i Kermde, kalbin makbl hllerini bildiren en nemli vasiflar; tak-
v, zhd ve ihsandir.
Takv: Allha karsi mesliyet duygusu iinde, ilh emir ve yasaklari ti-
tizlikle uygulamak sretiyle kalbin korunmasidir.
Zhd: Msiv, yni Allh -celle cellh-dan baska her seyin kalbde
ehemmiyetini kaybetmesidir.
hsn: Mminin, kendisini ilh mshedenin altinda hissedip davranisla-
rini o minvl zere devm ettirmesidir.
Hads-i serfte:
' '- - ' ' - -' ~ ' '~=
hsn, Allh gryormusun gibi ibdet etmendir. Zr sen Onu gr-
myor olsan da O, seni mutlaka gryor. (Buhr, mn, 37; Mslim, mn, 1) buyu-
rulmustur. Yni ihsn; rhun, Allh Telnin mshedesini, devamli bir idrk h-
line getirmesidir. Kalbin seviye kazanmasi, her an bu duygu ve suur iinde bulun-
mak ve bir mr bu inanca gre tanzim etmekle mmkn olur. Iste bu hlin tesek-
kl ile kalb sfiyete erer. Bu bakimdan tasavvuf, kalbin safya ermesinin ifdesi-
dir.

Dnin gyesi; gzel, ince rhlu ve i lemini temizlemis insan yetistirmek-


tir. Bu da, Hakka kullugu idrk ile olur. Islma gre ideal insan, Allh ve Ras-
lnn ahlki ile ahlklanmis olan kimsedir. Bu ideale varabilmenin yolu ise kalb
egitimden geer.
Kalb cevherini parlak bir ayna gibi Hakkin tecelllerine mkes kilmak,
orada zikrin mekn bulmasi ile mmkndr. Kalbin bu gzel hl ile Hakka y-
nelmesi, mnin parlak tezhrlerine vesle olur.
Zhd, takv ve ihsn vsitalariyla mnev terakk yolu aik tutul-
mayip, sirf zhir hkmlerle yetinmek kesin olarak emredilseydi, istddli insan-
larin Allha vsil olabilme imkni ellerinden alinmis ve insanoglunun nih nok-
talardaki istddi da gzardi edilmis olurdu. Bu takdirde, her irde ve hkmnde
hikmet shibi olan Cenb-i Hakkin ilh tanzmine -hs- noksanlik izfe edilmis
olurdu.
Ifde ettigimiz gibi; kulun, Rabbini her an gryormusasina kendisine e-
ki-dzen verip, o minvl zere hayatini tanzm etmesi ve ilh mshedenin kalb-
de sabitleserek suur hline gelmesi demek olan ihsn bir bakima Allha yakin
kullarin rh mrcidir. Bu aidan ihsn; mnev, rh, sirr ve ilh hakkattir. Mu-
tasavviflarin hedefi de, iste bu hakkate ulasmaktir. Bu da, Allh ile kurulan rh
ve dern rbitayi ifde eder. Sihhatli bir sekilde bu rbitayi kuran kisi, Rabbin
vel kulu hline gelir. Bylece o, ilh ahlk ile ahlklanmis olur.
Ancak bu hakkate ulasilamadigi takdrde, maksda vsil etmeye kudreti
olmayan zhir ve takld ile iktifya mahkm kalinir.
Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-in ahlki ve yasamis ol-
dugu rhn hayati, sahbe, tbin ve tebe-i tbin tarafindan rnek alinmis, bu ha-
yatin zhir ve btin, grnen ve grnmeyen, zh edilen ve edilemeyen netceleri,
bir evvelki nesilden bir sonraki nesle aktarilmisti. Ancak bu sekilde devam eden
mnev hayat, btn mmete smil olup, huss bir zmreye mahsus degildir.

Temel Islm anlayis byle olmakla berber, tasavvufa -daha ziyde- hric
bir gzle bakanlar veya menf bir tavir almis olanlar, onun mensei hakkinda esitli
iddilar ortaya atmislardir.
Sirf ses benzerliginden hareket ederek bu muazzez faliyetin, Yunanca
hikmet demek olan sofostan geldigini iddi edenler oldugu gibi, ona Isril bir
mense uyduranlardan, onu Hint mistisizmine baglayanlara kadar esitli yersiz g-
rsler ortaya atanlar olmustur. Bunlar, kelime veya muhtev benzerliklerine agir-
lik vererek ortaya konulmus yanlis grslerdir.
Hakkatte ise tasavvuf kelimesinin hangi kkten geldigi konusunda Is-
lm limleri arasindaki grsler, onun tamamen Islm kaynakli oldugunu ortaya
koymaktadir. Bu hususta muhtelif grsler arasinda; tasavvufun, arinmislik ve se-
ilmislik anlamina gelen; saf, safvet ve istif kelimelerinden neset etmis
olacagi ifde edildigi gibi, ona it slbun ilk tezhr sekli olan ehl-i suffe n-
miyla yd edilen ashbdan bzi ubbd (bidler) ve zhhd (zhidler)in giydikleri
sf denilen yn hirkadan alindigi grs genel kabul grmstr.
Diger taraftan ilim, irfan ve mneviyt tahsil etmek maksadiyla Mescid-i
Nebevde ikmet eden ve kendilerine ehl-i suffe denilen bu sahbe toplulugu,
Peygamber -aleyhissalt vesselm-in tesvikiyle zhd ve takvda temyz etmis-
lerdir. Hatt Allhin Rasl -sallllhu aleyhi ve sellem-, ashbin zenginlerinden
bu zmrenin ise ve ibtesi hussunda yardimci olmalarini talep etmistir. Bu du-
rum; tasavvuf davranislarin, Raslullh -sallllhu aleyhi ve sellem-in snneti
karsisindaki mevkini ve onun nebev bir tasdke dayanmis oldugunu gsteren t-
rih bir gerektir.
Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-den sonra sahbe nesli
arasinda basgsteren siys ihtilflar karsisinda ehl-i suffeden hayatta olanlar
hibir tarafi iltizm etmeyerek tarafsiz kalmislardir. Hatt bu ihtilflarin mminler
arasindaki kardeslik duygularini zaafa ugratmasindan ibret alarak zhd ve takvda
daha da ileriye gitmislerdir. Bu hl de, nesve-i sfiyyenin ziydelesmesine vesle
olmustur. Ihtilaflara karismayi mnen tehlikeli bulan diger bzi sahbe de, onlara
iltihk etmis ve bylece zhd ve takv yolunu tutanlarin sayisinda bir ogalma g-
rlmstr.
Sf kelimesinden ehl-i suffe ve onlarin riyzt ve takvlarindan ta-
savvuf ve mutasavvif kelimeleri zamanla neset edip yayginlasarak tarihin sey-
ri iinde messeselesmistir.

Islm limleri, Kurn ve snnete bagliligi esas aldiklarindan takv yolun-


da yryen mutasavviflar da ortaya koyduklari eserlerde tasavvuf grsleri aynen
mctehidler gibi ser gereklerle teyd edegelmislerdir. Ancak bu yolda rehberle-
rin, yni mesyihin, zhiri hazmetmis insanlardan seilmedigi bir kisim tarkatler-
de nesve-i sfiyyenin galebesi sebebiyle bazi ayak kaymalari olmustur. Ancak
tarkatler arasinda seyhleri ummiyetle hcegndan, yni ilim erbbi limlerden,
dnin zhirini de hazmetmis insanlardan gelenler, bu ayak srmelerinden koruna-
bilmistir. Tasavvuf trihinde Kitab ve Snnet muhtevsi iinde devm eden Nak-
slik ve emsllerinin ser gereklere sadkatini ifde etmek iin mruf tbiriyle:
Pergelin sbit ayagi seriattir. hkm, harc-i lem bir dstr olmustur.
Nitekim Hazret-i Mevln buyurur:
Biz pergel gibiyiz. Sbit aya.mz eriatta, teki aya.mzla yetmi iki
milleti dolamaktayz.
>eriat bir muma benzer, k tutar, yol gsterir. Mumu ele almakla yol
alm olmaz. Ama o ele alnmadan da yola dlemez. >eriatin .nda yola d-
p gitmeye baladn m, ite bu gidiin tarkattir.

B. TASAVVUFUN TRF
Tasavvufun, yasandika tadilan ve idrk edilen bir ilim olmasi itibriyle,
kelimelerin mahdud imkanlari iinde kmil bir srette zhi zordur. Bu sebeple
Allh dostlari, her kesitinden muhtelif isiklar yansiyan o tasavvuf kristalinin ken-
dilerine bakan vechesini nazar-i tibra alarak farkli farkli trifler yapmislardir.
Hak dostlari ve bu mnev yolun mntesibleri, istdd, iktidar ve kalblerin-
de zuhr eden hl tecellleri nisbetinde mesfe kat ederler. Bu sebeple rhn
lemdeki snhtin, yni kalb ilhamlarin kendilerindeki tecellsine gre de tasav-
vufu farkli farkli telkk ederler. Ancak tasavvufu trif etmis olan bu gibi kimsele-
rin hepsi de, kendi zviyelerinden haklidirlar. Bizler, bu gibi triflere bakarak ta-
savvufun mhiyeti hakkinda ancak umm bir fikir shibi olabiliriz.
Bu muhtelif triflerin ortak ynleri itibriyle tasavvuf; mminlerin i le-
mini dzelterek onlari mnen tekml ettiren, kulu ahlk-i hamdeye erdirerek
Hakka yaklastiran ve bu sretle de mrifetullha ulastiran bir ilimdir, diyebiliriz.

Hak dostlarinin, nil olduklari rhn tecelllere gre yaptiklari sayisiz ta-
savvuf triflerinden birkai syledir:
1. Tasavvuf Gzel Ahlk ve Edeptir
Gzel ahlk, mni takldden kurtararak fikir ve davranislara istikmet ve-
ren ihsn duygusunu, yni Cenb-i Hakki gryormusasina bir hlet-i rhiyeyi
kalbde sbitleyerek, sahsiyetin hkim ve ayrilmaz bir unsuru hline getirmek ve
bu minvl zere yasamaktir.
Ebul-Hseyn en-Nr:
Tasavvuf ne ekil, ne de bir ilimdir; o sadece gzel ahlktan ibarettir.
E.er ekil olsayd mchede ile, ilim olsayd .renmekle tahsl edilirdi. Bu sebep-
le srf ekil ve ilim, maksada ulatramaz. Tasavvuf, Hakkn ahlkna brnmek-
tir. buyurarak, onun ahlk ile kopmaz bagina isaret etmistir.
Tasavvuf, Rasl-i Ekrem -sallllhu aleyhi ve sellem-in rnek haytinda
ismen telaffuz edilmemis olsa da, mhiyeti ve hakkati itibriyle mevcuttu. Gzel
ahlktan maksat, -sallllhu aleyhi ve sellem- Efendimizin ahlk-i hamdesi ile
ahlklanmaktir. Onun ahlki, Rabbimiz tarafindan Kurn-i Kermde:
,-= , = _ -
1phesiz ki Sen, yce bir ahlk zeresin (el-Kalem, 4) buyurularak teyd
ve tekrm edilmistir.
Nitekim Hazret-i ise -radiyallhu anh-, kendisine Raslullhin ahlki
soruldugu zaman:
Onun ahlk Kurnd. (Mslim, Msfirn, 139) buyurmustur.
Kul, Kurn ahlkiyla ahlklanip onun ahkmiyla da istikmetlendigi tak-
dirde det canli bir Kurn hline gelir. Kurn-i Kermi, mnsini tefekkr ile
tilvet etmek ve ahkmina tb olarak yasamak, gzel ahlkin zirve noktasidir.
Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-, peygamber olarak gn-
derildiginden itibaren kiyamete kadar btn zaman ve meknlari tenvre memur
olmustur. Bu itibarla Onun en cz ve mahrem teferruatina varincaya kadar b-
tn davranislari, saglam bir rivyetle bizlere intikal etmis ve bu intikal, kiymete
kadar teselsl bereketine mazhar kilinmistir. Siyer-i Neb incelendigi zaman gr-
lecektir ki, insanligin kemli ve gzel ahlkin zirvesi, Hazret-i Peygamber -salll-
lhu aleyhi ve sellem-dir. Zr O:
Ben baka bir maksatla de.il, ancak gzel ahlk tamamlamak iin gn-
derildim. (Imm Mlik, Muvatt, Hsnl-hulk, 8) buyurarak vazfesini trif etmis ve btn
insanlik lemine sve-i hasene, yni mkemmel bir ahlk nmnesi olmustur.

Kurn-i Kermde ahlk-i Muhammed syle ifde edilir:


Andolsun ki, sizin iin; Allha ve hiret gnne kavu&aca!n! uman
ve Allh! ok zikreden (mmin)ler iin Raslullhta en mkemmel bir r-
nek (sve-i hasene) vard!r. (el-Ahzb, 21)
Yce Rabbimiz, bir ikrm olarak, gzel ahlki Peygamber Efendimiz -sal-
lllhu aleyhi ve sellem-den itibaren veresetl-enbiy
7
vsitasi ile kesintisiz
olarak kiyamete kadar devam ettirecektir.
Peygamber Efendimiz -sallllhu aleyhi ve sellem-:
Mminlerin mn cihetinden en mkemmeli, ahlken en gzel olandr.
(Ahmed b. Hanbel, Msned, II, 250) seklindeki beynlariyla, ahlkin, mnin meyvesi ve ke-
mlinin almeti olduguna isaret buyurmuslardir. Allh dostlari da, iste bu Mu-
hammed ahlk ile ahlklanan mneviyt rehberleridir.
Eb Muhammed Cerr:
Tasavvuf, gzel ahlk benimsemek ve kt ahlktan syrlmaktr. der-
ken yine bu hakkate isaret etmistir.

7
Veresetl-Enbiy: Peygamberlere, hussiyle hirzaman Nebsi Raslullh -sallllhu aleyhi ve sellem-e
zhiren ve btinen; ilim, amel ve ahlk bakimindan vris olmus hakk limlerdir. Nitekim hads-i serfte:
Hakk limler, peygamberlerin vrisleridir. (Eb Dvud, Ilim, 1) buyurulmustur.
Kalbi, gzel ahlk ile tezyn edip kt ahlktan sakindirmak, ebed sadet
ve selmet iin mecbr oldugu kadar mesakkatli de bir istir. Nitekim ilk mutasav-
viflardan Eb Hsim Sf:
Kalbde yer etmi bir kibri kazmak, da.lar i.ne ile kazmaktan daha zor-
dur. buyurmustur.
Eb Bekir el-Kettn ise:
Tasavvuf ahlktr. Ahlk itibriyle senden stn olan, saf, yni mnev
temizlik bakmndan da stndr. der.
Insanlik tarihi, peygamberlerin essiz gzellikteki nice ahlk davranis
tezhrleriyle doludur. Bunun en gzel misllerinden birisi sphesiz Hazret-i Y-
suf -aleyhisselm-dir. O, yet-i kermede buyuruldugu zere kendisine aik bir
sekilde zulmetmis olan kardeslerine:
... Bugn size ba&a kakma ve ay!plama yoktur, Allh sizi affetsin! O
merhametlilerin en merhametlisidir. (Ysuf, 92) diyerek, affedebilmenin kbina
varilmaz bir mislini sergilemistir.
Mutasavvifin hedefi, kalbini, Hazret-i Ibrhim -aleyhisselm- gibi dny-
dan slim ve ilh emirlere itaatkr, Hazret-i Ismil -aleyhisselm- gibi Hakka
teslim ve ilh takdre rzi, Eyyb -aleyhisselm- gibi sabirli kilmaktir. Mminin
hzn Dvud -aleyhisselm-in hzn, fakirligi ise Hazret-i s -aleyhisselm-in
fakr ve istignsi gibi olmalidir.
Mutasavvif, Hazret-i Ms -aleyhisselm-in mncti esnsindaki sevk ve
istiyakla lebleb dolu bir gnle ve nihyet Kintin Fahr-i Ebedsi Hazret-i Mu-
hammed -aleyhissalt vesselm-in ihlsina, yni Rabbine karsi olan muhabbet
ve samimiyetine sahip olmaya alisan kimsedir.
Eb Hafs el-Haddd:
Tasavvuf, edepten ibrettir. diyerek onu, gzel ahlkin en mkemmel
bir hlsasi seklinde trif etmistir.
Hazret-i Mevln da edeb hakkinda syle der:
Efendi! Bilmi ol ki edeb, insann bedenindeki ruhtur. Edeb, riclullhn
gz ve gnlnn nrudur. E.er eytann ban ezmek istersen, gzn a ve gr;
eytan kahreden edeptir. nsano.lunda edeb bulunmazsa, o gerekte insan de.il-
dir. nsan ile hayvan arasndaki fark edeptir.
Diger bir beytinin mnsi da syledir:
Aklm, kalbime: mn nedir? diye sordu. Kalbim ise aklmn kula.na
e.ilerek: mn edepten ibrettir. dedi.
Baska bir sir de, edebi ne gzel nazmetmistir:
Edeb bir tc imi nr-i Huddan
Giy o tc emn ol her beldan
Bu itibarla evvelce tekke ve derghlarin yegne kaz levhalarindan birisi
de - '- ' (Edeb y H!..) idi.
8
2. Tasavvuf, Nefs Tezkiyesi ve Kalb Tasfiyesidir
Insanoglu bu leme kulluk imtihni iin geldiginden dolayi, lm vaktine
kadar nefs denen ve binbir menflikleri ihtiv eden bir illetle mpteldir. O, vel-
yetin en st derecelerine de ykselse, dny, nefs ve seytan lsnn dim bir
hle, vesvese ve tuzaklariyla her an karsi karsiyadir. Zten kullugun kiymeti de bu
tehlikeleri bertaraf edip su fn lemin cezbedici aldatmacalarindan siyrilarak tak-
vya brnmek ve netcesinde Hakka ynelmekle baslar.
Dolayisiyla insan fitratinda var olan ktlk isleme meyillerini (fcr) ter-
biye edip takv tohumlarini yesertmek iin nefs tezkiyesi ve kalb tasfiyesi zarr-
dir. Bunun iin her insan, istdd ve iktidri nisbetinde Cenb-i Hakki bilmek ve
bu bilgiyi irfn hline getirerek amel-i slihlerle Mevlyi tesbih ve tekrm etmek-
le mkelleftir. Iste kulluk kisaca budur. Bu kulluk keyfiyetinin hedefine varma-
si ise, insanin nefs engelini asarak ulv duygularla dolmasi demek olan nefs tezki-
yesi ve kalb tasfiyesine baglidir. Vsil-i illlh
9
olup Likullh
10
ile sereflen-
mek ancak bu sretle mmkndr.
Asl cevheri itibriyle kalb, bu lemde nazargh-! ilhdir. Yni Cenb-
i Hakkin nazarlarinin tecell makmi olmak gibi bir serefe mazhardir. Ancak na-
sil ki bir sarayin tahtinda sultandan gayrisinin oturmasi mmkn degilse, vcd
mlknn sarayi hkmndeki kalbin de, Allhtan gayri her seyden, yni nefsn
dsncelerden, irkin temyllerden ve msivdan arindirilip temizlenmesi gere-
kir. Aksi hlde kalb, ilh lutuflara kapanir. Fakat bu, Allhtan baskasina muhab-
bet beslenemeyecegi mnsina gelmez. Geri, nefsini tezkiye ve kalbini tasfiye
edip de kalb-i selmin zirvelerine ulasanlar, msiv muhabbetinden zde olmus-
lardir. Ancak diger insanlar, derece derece mal, evld vs. muhabbetlerini kalble-
rinden tammiyla silmeye muvaffak olamazlar. Essen bu nev muhabbetler, be-
lirli bir siniri asmadigi mddete mesrdur.
Kalb tasfiyesinin ehemmiyetini kavramak iin kalbin madd ve mnev ha-
yttaki mevkiine bakmak kfdir. Nitekim Peygamber Efendimiz -sallllhu aley-
hi ve sellem- kalbin insandaki hayt ehemmiyetini syle ifde buyurmustur:
... nsan bedeninde bir et paras vardr. O iyi olursa btn beden iyi, k-
t olursa btn beden kt olur. Dikkat ediniz ki, o kalbdir. (Buhr, mn, 39)

8
Bu ifde edebe riyete agiran bir kaz oldugu gibi, ayni zamanda Y ilh! Edeb lutfeyle! mnsinda bir
niyzdir.
9
Vs!l-! ilallh: Dnyda kalben Yce Allha ulasmak.
10
Likullh: hirette Rabbimizin cemline kavusmak.
Hazret-i Mevln -kuddise sirruh-, bir uvalin dibindeki deligi kapatma-
dan iini doldurmaya alismanin beyhde bir gayret oldugunu ifde eder. Bunun
gibi amellerin de ancak tasfiye edilmis bir kalb ile yapildigi takdrde kisinin sa-
detine vesle olabilecegi sikrdir. Zr ameller niyetlere baglidir. Niyet ise, kal-
bin amellerinden biridir. Bu mnsebetle niyetin tashhi ve ihlsla tezyni sarttir.
Bu keyfiyet ise, ancak erbbinca icr olunacak kalb egitim neticesinde el-
de edilen bir hldir. Hak dostlarinin kalb egitiminde hedefledikleri nokta, kalbin
srekli Allh ile beraber olma suuruna (ihsna) erismesi ve bylece diri kalb vas-
fina kavusmasidir. Kalbin bu kivma ulasmasi iin msivdan, yni Allhin di-
sindaki her seyden arinmis olmasi zarrdir.
Bu kivma ulasan kalb, ince ve derin hakkatleri grr hle gelir. Kalb, ke-
sfetten kurtulup letfete brndg nisbette de ilh esm ve esrrin mkesi olur.
Bylece Cenb-i Hakkin kalb yoluyla bilinmesi demek olan mrifetullh hsil
olur. Bu ise, ilmin irfn hline gelmesi demektir.

Allhin huzruna ancak selm kalble, yni tasfiye edilen, btn mnev
hastaliklardan arindirilip ii ilh muhabbet ile doldurulmus tertemiz bir gnlle
ikanlarin kurtulacagini Cenb-i Hak syle bildirir:
- .'~ _-- - -- ,-- - ' _ ' ~ ,-~
O gn ne mal fayda verir, ne de evld. Ancak Allha kalb-i selm
(tertemiz bir kalb) ile gelenler mstesn. (es-uar, 88-89)
Diger taraftan nefsini temizleyemeyen ve Allhin zikrinden uzak kalarak
katilasan kalblerin ise helk olacagi yine Kurn-i Kermde syle bildirilmistir:
... Nefse ve ona birtak!m kbiliyetler verip de iyilik ve ktlklerini
ilhm edene yemin ederim ki, nefsini ktlklerden ar!nd!ran (tezkiye eden)
kurtulu&a ermi&, onu ktlklere gmen de ziyn etmi&tir. (es-ems, 7-10)
...Allh! zikretmek hussunda kalbleri kat!la&m!& olanlara yaz!klar
olsun! &te bunlar apa!k bir sap!kl!k iindedirler. (ez-Zmer, 22)
Bu yet-i kermeler isiginda Eb Sad el-Harrzin su sz ne kadar mni-
dardir:
Kmil insan, Allhin, kalbini temizleyip nrla doldurdugu kimsedir.

3. Tasavvuf, Sulh Olmayan Mnev Bir Cenktir
Cneyd-i Bagdd Hazretlerine it olan bu trif, tasavvufun nefse karsi
mr boyunca devam eden bir mchede oldugunu ifde etmektedir. Nefse karsi
cihd, nefsin mesr olmayan btn isteklerine mn olmaktir.
Harpler, muayyen zaman ve mekanlarda yapilir ve biter. Nefse karsi girisi-
len bu mchedenin ise bir mr boyu inkitsiz devm ettirilmesi gerekir. yet-i
kermede:
... Sana yakn (lm) gelinceye kadar Rabbine kullua devm et! (el-
Hicr, 99) buyurulmustur.
Cenb-i Hak, nefsin hle ve desselerine kapi aralayan gaflete karsi d-
im bir teyakkuz hlinde bulunup bu minvl zere kulluga devm edilmesini syle
emretmistir:
- ~' --= '- ~--
~'- . -' ~ = ' - '' ~ .'-`'
Kendi kendine, yalvararak ve rpererek, yksek olmayan bir sesle
sabah-ak&amRabbini zikret! Gfillerden olma! (el-Araf, 205)
Raslullh -sallllhu aleyhi ve sellem- Efendimizin bizzat istirk ettikleri
ve Gazvetl-Usra, yni Zorlu Sefer adiyla anilan Tebk Gazvesi dn-
snde ifde buyurduklari:
>imdi kk cihddan byk cihda dnyoruz. tbirleri, sphesiz ki bu
trifin ilhm kaynagidir. Pek zorlu bir seferden sonra vrid olan bu sz zerine:
Bundan daha byk cihd olur mu? diye hayrete dsen ashbina Pey-
gamber Efendimiz -sallllhu aleyhi ve sellem-:
Evet! >imdi kk cihddan en byk cihda; nefs ile mchedeye d-
nyoruz!
11
seklinde mukbelede bulunmuslardir.
Asrimiz arastirmacilarindan R. Garaudy, Islmdaki bu kk ve byk ci-
hd dengesinin nemini syle degerlendirir:
Tammen Islm bir mnev egitim sekli olan tasavvuf, aslinda insani ya-
ratilis gayesinden uzaklastirip nefsine mahkm eden her trl arzuya karsi yapilan
i mcdele demektir. Bunun Islm istilhindaki adi byk cihddir. Mslman-
lari Allh yolundan ayirip kendisine rm eden her trl iktidar, zenginlik ve yanlis
bilgilere karsi, onun birlik ve hengini saglamak iin alismak ise, kk cihd
olarak adlandirilmistir. Ferd ve cemiyetin sadet ve selmetini saglayan da, bu iki
cihd arasindaki dengedir.
12

4. Tasavvuf hlst!r
Tasavvuf, Allha karsi sammiyettir. Amelleri sirf riz-yi ilhyi kastede-
rek f etmek ve onlar zerine baska gyelerin glgesini dsrmemek, dn istilah-
ta ihls kelimesiyle ifde olunur. Cenb-i Hakkin rizsindan gayri btn emel-
leri kalbden temizlemek, mslmanin memur bulundugu byk bir fazlettir.
Cenb-i Hakkin rizsini kazanmak iin emredilmis bulunan amellere bir
ortagin karistirilmasi, ihlssizlik veya riykrliktir ki, ind-i ilhde o ameller, fil-
lerine faydasiz bir yorgunluktan baska bir sey birakmaz. Bu da Allh katinda
11
Syt, Cmius-Sa.r, II, 73.
12
Bkz. R. Garaudy, slmn Vaad Ettikleri, s. 47.
amelleri makbul kilan asl sartlardan en ehemmiyetlisinin ihls oldugunu gste-
rir.
Ihls, Cenb-i Hakka yakinlasma arzusuyla her trl dnya menfaatlerin-
den kalbi koruyabilmektir.
Ihlas, kullari en byk hayir olan ilh rizya nil eyler.
Kullarin amellerinden Allh Telnin asil murdi, onlarin ancak kendi ri-
zasina uygun olarak ihlsla f edilmesidir. yet-i kermelerde buyurulur:
(Ey Raslm!) 1phesiz ki Kitb! sana hak olarak indirdik. O hlde
sen de dni sadece Allha has k!larak (ihls ile) kulluk et!.. (ez-Zmer, 2)
De ki: Ben, dni Allha has k!larak (ihlsli bir sekilde) Ona kulluk
etmekle emrolundum. (ez-Zmer, 11)
Huzr-i ilhden kovulan Iblis, yet-i kermede buyuruldugu zere:
Dedi ki: Ey Rabbim! Andolsun ki, beni azd!rmana kar&!l!k ben de
yeryznde onlara (gnahlari) ssleyeceim ve onlar!n hepsini mutlaka azd!-
raca!m. Ancak onlardan ihlsl! kullar!n mstesn!.. (el-Hicr, 39-40)
Tasavvuf, her seyi Allha adamak, nmet ve izzeti Ondan bilmek ve ben-
likten kurtulmaktir. Insan, hangi hl ve makamda olursa olsun kendisinde bir var-
lik ve stnlk vehmetmemelidir. Nitekim Cenb-i Hak, Bedir zaferi mnsebe-
tiyle Rasl-i Ekrem -sallllhu aleyhi ve sellem- Efendimize syle buyurmustur:
-- ~ ~ --~ '~ - ' -- - _~ '
(Savasta) onlar! siz ldrmediniz, fakat Allh ldrd. Att!!n za-
man da sen atmad!n, lkin Allh att!... (el-Enfl, 17)
13

O hlde insan, acziyetini ve kullugunu dim hissetmeli, her trl nmet,
muzafferiyet ve muvaffakiyetin Allh Teldan gelen bir lutuf oldugunu bilmeli-
dir. Aksi hlde amellerinin ecri azalir veya tamamen kaybolur.

Eb Hureyre -radiyallhu anh-, ibdetlerinde ihlsi kaybedip, benlik ve he-


vlarini ne ikartan kimselerin kibeti hakkinda Hazret-i Peygamber -sallllhu
aleyhi ve sellem-in syle buyurdugunu haber vermektedir:
Kyamet gn hesb ilk grlecek kii, ehid dm bir kimse olup hu-
zura getirilir. Allh Tel, ona verdi.i nmetleri hatrlatr, o da hatrlar ve bunla-
ra kavutu.unu tiraf eder. Cenb- Hak:
Peki bunlara kar ne yaptn? buyurur.
O kimse:
>ehid dnceye kadar Senin u.runda cihd ettim. diye cevap verir.
Cenb- Hak:

13
Allh Rasl savas esnsinda kffar ordusunun zerine yerden bir avu toprak alip samis ve o toprak
Allhin izniyle kfirlerin gzlerini bryerek onlari saskin hle getirmisti. yet-i kerme bu hadisenin ardindan
nzl etmistir.
Yalan sylyorsun. Sen, ne kahraman adam desinler diye savatn, o da
denildi. buyurur. Sonra emrolunur da o kii yzst cehenneme atlr.
Bu defa ilim .renmi, .retmi ve Kurn okumu bir kii huzra getiri-
lir. Allh Tel ona da verdi.i nmetleri hatrlatr. O da hatrlar ve tirf eder.
Ona da:
Peki bu nmetlere karlk ne yaptn? diye sorar.
O ise:
lim .rendim, .rettim ve Senin rzn iin Kurn okudum. cevbn
verir.
Cenb- Hak:
Yalan sylyorsun. Sen, lim desinler diye ilim .rendin, ne gzel oku-
yor desinler diye Kurn okudun. Bunlar da senin hakknda sylendi. buyurur.
Sonra emrolunur, o da yzst cehenneme atlr.
(Daha sonra) Allhn kendisine her eit mal ve imkn verdi.i bir kii ge-
tirilir. Allh Tel verdi.i nmetleri ona da hatrlatr. O da verilen nmetleri ha-
trlar ve tirf eder.
Cenb- Hak:
Peki ya sen bu nmetlere karlk ne yaptn? buyurur.
O ahs:
Verilmesini sevdi.in, rz oldu.un hibir yerden esirgemedim, sadece
senin rzn kazanmak iin verdim, harcadm. der.
Hak Tel:
Yalan sylyorsun. Hlbuki sen, btn yaptklarn ne cmert adam de-
sinler diye yaptn. Bu da senin iin zten sylendi. buyurur. Emrolunur, bu da
yzst cehenneme atlr. (Mslim, Imre, 152)
Hazret-i Mevln, ihlstan mahrum bir sekilde ibdet eden kimselere syle
seslenir:
Ey gfil! Keske secde ettigin zaman yzn sammiyetle Hakka evire-
bilseydin de Ycelerin ycesi olan Rabbim, her trl noksan sifatlardan mnez-
zehtir. demenin mnsini lyikiyla bilebilseydin, yni sirf sekil secdesi degil de
gnl secdesi yapabilseydin!..
Ihlssiz ibdetler, fn ortaklar ve mnev kirlerle doludur. O hlde ibdet-
leri saflastirip ulvlestirecek olan sir, ihlstir. Ihlssiz yapilan amel, kula hibir
fayda saglamaz. Nitekim, dnin mandan sonra en mhim emri olan namaz ibde-
tini bile ihls sartina riyet etmeden f edenler, su yet-i kermenin dehsetli itbi-
na mruz kalmislardir:
Yaz!klar olsun o namaz k!lanlara ki, namazlar!n! ciddiye almazlar ve
gsteri& yaparlar... (el-Mn, 4-6)
Cneyd-i Bagdd -kuddise sirruh- syle buyurmaktadir:
Ihls, ameli mnev bulanikliktan tasfiye etmektir.
Bir baska Allh dostu ise:
Ihlsta iddiali olmak, bir nev ihlssizliktir. der. Zr ihls ve takvda en
byk tehlike, mminin kendisini takv shibi grmesidir.
Allh Rasl -sallllhu aleyhi ve sellem- buyururlar:
Dninde ihlsl ol! Byle yaparsan, az amel bile sana kf gelir. (Hkim,
Mstedrek, IV, 341)
Allh Tel sizin sretlerinize ve mallarnza bakmaz! Fakat sizin (ihls
ve takv bakmndan) kalblerinize ve amellerinize bakar. (Mslim, Birr, 34)
5. Tasavvuf stikmettir
Tasavvufta kitb ve snnete simsiki sarilmanin tam ifdesi istikmettir.
Cenb-i Hak, bu hususta Peygamberine ve Onun sahsinda biz mmetine yet-i
kermede syle buyurmustur:
= ~ ' ~ -~ ' '~ --~' '
Ey Habbim! Beraberindeki tevbe eden (mmin)lerle birlikte, emro-
lunduun gibi istikmet zere olun ve a&!r! gitmeyin!.. (Hd, 112)
Rasl-i Ekrem -sallllhu aleyhi ve sellem-in:
Beni Hd Sresi... ihtiyarlatt. (Tirmiz, Tefsr-i Sre, 56/6) buyurmasina sebep
olan bu ilh hitab,
14
mfessirlerce syle anlasilmistir:
Ey Neb! Kurn ahlki ve ahkmi mcibince hareket edip bilfiil msah-
has bir istikmet rnegi olman gerekmektedir ki, bylece hakkinda hibir sphe
ve tereddde mahal kalmasin! Sen, msrik ve mnfiklarin ileri geri konusmalari-
na bakma, onlari Allha havle et! Gerek umm, gerek huss vazifelerinde tam
emrolundugun gibi hakkiyla istikmette ol, sirt-i mstakmden ayrilma! Sana
vahyolunan emrin fsi ne kadar agir olursa olsun, o emrin teblig, icr ve tatbikin-
de hibir mnden yilma! Rabbin senin yardimcindir.
15

Abdullh bin Abbas -radiyallhu anh- bu yetle ilgili olarak syle demis-
tir:
Kurn- Kermde Raslullh -sallllhu aleyhi ve sellem- iin bu yet-i
kermeden daha iddetli bir hitb vk olmamtr. (Nevev, erhu Sahh-i Mslim, II, 9)
Buradaki hitap her ne kadar Nebiyy-i Zsn Efendimize ise de, onu bu ka-
dar mesakkate sokan, sadece sahsiyla alkali istikamet endsesi degildi. Zr O:
(Ey Habibim! Sen) s!rt-! mstakm zeresin. (Ysn, 4) teyd-i ilhsine
mazhardi. Onu bu kadar ok ihtiyarlatan, emrin mminlere de rc olmasi sebe-
biyle onlar hakkinda duydugu endisedir.

14
Bkz. Kurtub, el-Cmi, IX, 107.
15
Bkz. Elmalili M. Hamdi Yazir, Hak Dni Kurn Dili, IV, 2829-2830.
Peygamber Efendimiz -sallllhu aleyhi ve sellem-in bisetinden sonra,
Fahr-i Kintin rehberligi disindaki hibir yol insani Allha gtrmez. Zr Al-
lh Tel, kendi muhabbet ve magfiretini, Peygambere itaat sartina baglamistir.
yet-i kermelerde buyurulur:
' --
-= - = ' --~ -- ' - - '
(Raslm!) De ki: Eer Allh! seviyorsan!z, bana uyunuz ki, Allh
da sizi sevsin ve gnahlar!n!z! ba!&las!n. Allh <afrdur, Rahmdir. (l-i Im-
rn, 31)
De ki: Allha itaat edin; Peygambere de itaat edin... Eer ona itaat
ederseniz, doru yolu bulmu& (hidyete ermis) olursunuz. (en-Nr, 54)
Znnn-i Misr -kuddise sirruh- da:
Ahlkinda, fiil ve hareketlerinde Allh Telnin habbinin snnetine
uyan kimse, Hakka olan sevgisini isbat etmis olur. buyurarak bu hakkati teyd
eder.
Bayezid-i Bistm -kuddise sirruh- ise:
Havada bagdas kurup oturabilen birini grrseniz, o sahsin ilh emir ve
nehiy huddlarini korudugunu, snnete tb oldugunu ve Hakkin hukkuna riyet
ettigini grmedike, bunun bir kermet olduguna inanmayiniz. der.
Istikmet ehlinin yolu olan sirt-i mstakme lyikiyla slk edebilenler
hakkinda Kurn-i Kermde:
Kim Allha ve Raslne itaat ederse i&te onlar, Allh!n kendilerine
lutuflarda bulunduu peygamberler, s!ddklar, &ehidler ve slihlerle beraber-
dir. Bunlar ne gzel arkada&t!r! (en-Nis, 69) buyurulmustur.
yet-i kermede de grldg zere sirt-i mstakm (dosdogru yol), se-
kin kimselerin yoludur. Istikmetin esasi da mn ve takvdir. Bu ikisinin mahalli
ise kalbdir. Bu itibarla istikmet, kalbde bulunan mn ve takv ile vcdun yek-
henk olmasidir. Kalbdeki mn, ihls ve tidal, istikmeti saglar ve dim kilar.
Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-:
Dil istikmet zere olmadka kalb, kalb istikamet zere olmadka mn
mstakm olmaz. (Ahmed b. Hanbel, Msned, III, 198) buyurmuslardir.
Kendisinden nasihat isteyen birisine Peygamber -sallllhu aleyhi ve sel-
lem-:
Allha inandm de! Ondan sonra da istikamet zere dosdo.ru ol. (Ms-
lim, mn, 62) buyurarak dni hls etmistir.

Her hususta istikmeti muhafaza etmek kadar yksek bir makam ve onun
lyikiyla yerine getirilmesi kadar zor olan hibir emir yoktur. Zr istikmet, ib-
dette ifrat ve tefrite dsmeden tidali muhafaza ile Hak yolunda sebat etmek ve
emrolunani, emrolundugu gibi ve tkatinin yettigi lde en mkemmel sekilde
yapmaktir. Iste bu yzden en byk kermet istikmettir.
Allh dostlari istikmet zere olmayi sir edinmislerdir. Gerek istikmet
ise Fahr-i Kintin nurlu yolundan gitmektir.
Nitekim Mevln Celleddin Rm bu hakkati ne gzel ifde etmistir:
Bu can tende durduka, Kurnn bendesiyim ve Muhammedl-Muh-
trn yolunun topra., aya.nn tozuyum. E.er biri benim szlerimden, bundan
baka bir ey naklederse, nakletti.i szden de, kendisinden de bzrm.
Kim Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-in sofrasndan baka bir
sofraya giderse, bil ki eytan onunla bir kaptan yemek yer. Zr, o irfan sofrasn-
dan baka bir sofra seen kiinin bo.azn kemik yrtar ve deler.

6. Tasavvuf, R!z ve Teslmiyettir
Teslmiyet; boyun egmek, itaat etmek, teslim olmak ve itirazsiz kabul et-
mek demektir. Islm kelimesi de ayni kktendir. Tasavvuf kulun, ilh istikmet
zere yasayabilmesi ve her nefeste Rabbine daha ziyde yaklasabilmesi iin,
Hakka riz ve teslmiyet duygusunu gnllere yerlestirir.
nk su fn lemi kusatan binbir elem, keder ve ilelerin tesiri ve nefs-
n aldanislarin kesfeti, ancak Hakka riz ve teslmiyet netcesinde azalmaya bas-
lar. Yni riz ve teslmiyetin berekti ile izdiraplar det hissedilmez hle gelir.
Hatt iptillar bile Rabbin bir iltifti seklinde telakk olunarak srra dner.
Teslmiyet, kader tecelllerini engin bir riz ile karsilamak, tedbirden sonra
mukadderti kabullenmek ve tahakkuk edecek netceye gnl hoslugu iinde bo-
yun egmektir. Bu teslmiyetin en gzel misli, Allhin emrine imtislen cigerp-
resini kurban etmeye gtren Ibrahim -aleyhisselm- ile boynunu ilh takdre se-
ve seve uzatan Ismail -aleyhisselm-da tecell etmistir. Kurn-i Kerm bu iki
Peygamberin teslmiyetini btn insanliga misl olarak gstermis ve onlar hak-
kinda:
Her ikisi de Allh!n emrine teslim olmu&lard!... (es-Safft, 103) buyur-
mustur. Onlarin bu teslmiyetleri, basli basina bir ibdetin rknlerini teskil etme
seklindeki ilh iltifta nil olmustur. Hac ibdeti, kiyamete kadar gelecek mme-
te, her n teslmiyeti teblig eden bir lisndir.
Emir ve nehiylerde Hakka teslim olmak; ilh takdire, mesakkat ve imti-
hanlara sabir ve tevekklle riz gstermek gerekir. Zr kemlin anahtari iptillar-
dir.
akk-i Belh:
Sikintinin mkftini bilen, ondan kurtulmaya heves etmez. buyurmus-
tur. Bu nkteye gh olan Allh dostlari, gam ve srra ayni gzle bakmislar; asi-
ri srr ile asiri izdirab gibi nefse tuzak olan u noktalara srklenmeyip riz ve
teslmiyet makaminda terakk etmislerdir.
Teslmiyetin bir yn de ask ve ilh muhabbettir. Zr sevenler sev-
diklerinden gelen her seyi hos karsilayarak sevgilerindeki sammiyeti izhr ve is-
bt etme gayreti iinde olurlar.
Eb Ali Ruzbr, muhtemelen bu dsnceden hareketle tasavvufu:
Kovulsa bile, kiinin sevgilinin kapsnda diz kp sadkat ve teslmiyet-
le beklemesidir. diye trif etmistir.
Gnl ask ile dolu olan kul, Rabbinden gelen her seyi, muhabbeti nisbetin-
de kucaklar. Ibrahim -aleyhisselm-in Allha olan teslmiyet ve askinin tecellsi,
dnya atesini bir anda gl bahesine evirmisti. Ykb -aleyhisselm-in ilh tak-
dr karsisindaki riz ve teslmiyeti, yavrusu Yusufun hasret acisini:
Bana sabr-! ceml d&er. (Ysuf, 18) diyerek bastirmaya muvaffak kilmis-
ti.
Tasavvuf ehli, peygamberlerin yolu olan Hakka teslmiyeti, hayatlarinin
mihveri kilmislardir. Zr Rbiatl-Adeviyye -kuddise sirruh-nin da dedigi gi-
bi:
Seven sevdigine itaat eder.
Yni teslmiyet, sevgiye dayanan gnll bir itaat isidir.
Ashb-i kirm da Peygamberimize olan sevgi, baglilik ve itaatleri nisbe-
tinde tekml etmislerdir. Sevgi ve teslmiyet ile itirazsiz boyun egmeleri syesin-
de btn mmete nmne yildizlar olmuslardir.

Tasavvufun trifleriyle ilgili olarak bu anlatilanlardan ilhmla sunlari sy-


leyebiliriz:
Tasavvuf, madd-mnev kirlerden arinip, gzel ahlk ve vasiflari kazana-
rak, dni, zne uygun bir keyfiyette yasayabilme gayretidir. Bylece, sirf aklin
zmeye kf gelmedigi madd veya mnev hadiselerdeki sirr oluslar ve yce
muammlari kusatici bir grs olgunluguna ulasmaktir. Gnln, sonsuz rhn
hazlara duydugu meclbiyetin nnde det bir ayak bagi olan nefs engelini asa-
bilmeye alismaktir. Rhun hapsedilmis oldugu bedenin nefsn temyllerini
asarak btn hdiselerin zndeki mcerred hakkatleri, idrklerin huddundaki
perdenin de arkasinda cereyn eden ibret ve hikmet safhalarini, rifne bir slb
ile tems edebilmeyi saglayan birtakim hller ve bilgilerin ilmidir.
Bu tasavvuf tarifleri mevzuunda neticeyi, Aksaray Olanlar Derghi eyhi
Ibrahim Efendinin meshur tasavvuf manzmesine birakalim:
Bidyette tasavvuf sf b-cn olmaa derler
Nihyette gnl taht!nda sultn olmaa derler
Tasavvufun balangc, madd varl.ndan syrlan ve kendinde bir varlk
grmeyen, ksaca irdesini Hakka teslim etmi bir sf olabilmektir. Sonu ise, b-
tn ilh gzellikleri kazanarak gnl tahtnn sultn olmaktr.
Tarkatte ibrettir tasavvuf mahv-! sretten
Hakkatte sary-! s!rda mihmn olmaa derler
Tarkatte tasavvuf; sretin mahvndan ibrettir. Yni beer zaaflardan
kurtulmaktr. Hakkat olarak ise, ilh sr saraynn misafiri olmaktr.
Bu b u kil libs!ndan tasavvuf r olmakt!r
Tasavvuf cism-i sf nr-i Yezdn olmaa derler
Tasavvuf, toprak ve sudan ibaret fn elbiselerden/kafeslerden kurtul-
maktr. Bylece tertemiz bir varlk olarak Allh Telnn nru hline gelebilmek-
tir.
Tasavvuf lemay! envr-! mutlaktan uyarmakt!r
Tasavvuf te&-i a&k ile szn olmaa derler.
Tasavvuf, (gnl mumunun) .n, ilh nurlarla tututurmaktr. nk
tasavvuf ak atei ile tutumaya derler.
Tasavvufta &erit nme-i hestyi drmektir
Tasavvuf ehl-i &er u ehl-i mn olmaa derler
Tasavvufta esas olan, varlk kitabn drmek, benlikten syrlmaktr. Asl
tasavvuf, eriat ehli ve hakk mn sahibi olmaktr.
Tasavvuf rif olmakt!r hakmen detullha
Tasavvuf cmle ehl-i derde dermn olmaa derler
Tasavvuf, ilh sr, tecell ve irdenin hikmetlerini bilmektir; rifliktir.
Yine tasavvuf, btn dert sahiplerine derman olmaktr.
Tasavvuf ten t!l!sm!n ism mifth!yla amakt!r
Tasavvuf bu imret klli vrn olmaa derler
Tasavvuf, bu beden tlsmn isim anahtar (Allh ismi) ile zmektir. Yi-
ne tasavvuf, bu fn imreti tamamen yok etmektir.
Tasavvuf sf kli hle tebdil eylemektir bil
Dah her sz ki syler b-! hayvn olmaa derler
Bilesin ki tasavvuf, sfnin szn (ve bilgisini) hle dntrmektir. Bu,
bir bakma onun her sznn bir b- hayt (lmszlk iksiri) olmasdr.
Tasavvuf ilm-i tabrt u tevlt! bilmektir
Tasavvuf can evinde s!rr-! Sbhn olmaa derler
Tasavvuf, byk bir derinlik kazanarak tbr ve tevl ilimlerine vkf ol-
mak ve bylece insan, kint, Kurn ve snnetteki ilh srlar idrk etmektir. Yi-
ne tasavvuf, can evinde Allhn bir srr olabilmektir.
Tasavvuf hayret-i kbrda mest vlih olmakt!r
Tasavvuf Hakk!n esrr!nda hayrn olmaa derler
Tasavvuf, Hakkn azamet, kudret ve gzelli.i karsnda byk bir hay-
ret ve dehet iinde olarak hem sarho hem de uyank olmaktr. nk tasavvuf,
Hakkn sonsuz srlarna hayranlktr.
Tasavvuf kalb evinden msivllh! gidermektir
Tasavvuf kalb-i mmin ar&-! Rahmn olmaa derler
Tasavvuf, gnl sarayndan Allhtan baka her eyi karmaktr. nk
tasavvuf, mmin bir kalbin Allhn ar olmas demektir.
Tasavvuf her nefeste &arka v garba eri&mektir
Tasavvuf bu kamu halka nigehbn olmaa derler
Tasavvuf, her nefeste do.uya ve batya erimek, yni oralardaki ehl-i
mn dnmek, onlarn sevin ve kederlerine ortak olmak; ihtiya sahiplerine
hizmet etmektir. Yine tasavvuf, btn halk grp gzetmeye almaktr.
Tasavvuf cmle zerrt-! cihanda Hakk! grmektir
Tasavvuf gn gibi kevne nmyn olmaa derler
Tasavvuf, cihann btn zerrelerinde Hakk mhede etmektir. Bylece
tasavvuf, lemlere gne gibi olmaktr.
Tasavvuf anlamakt!r yetmi& iki milletin dilin
Tasavvuf lem-i akla Sleymn olmaa derler
Tasavvuf, yetmi iki milletin dilini bilmek, yni herkesin hlinden anla-
maktr. Tasavvuf, akl lemine Sleyman olmaktr.
Tasavvuf urvetl-vsk ykn can ile ekmektir
Tasavvuf mazhar-! yt-! gufrn olmaa derler
Tasavvuf, Hakkn insana ykledi.i ilh emnet olan Kurn- Kerm ve
onun getirdi.i mesliyeti canla bala tamaktr. Tasavvuf, ilh ma.fireti mjde-
leyen yetlerin mazhar olmaya derler.
Tasavvuf ism-i zamla tasarruftur btn kevne
Tasavvuf cmi-i ahkm-! Kurn olmaa derler
Tasavvuf, btn kinta sm-i azamla tasarruf etmektir. Yine tasav-
vuf, Kurn hkmlerini gnlde cem etmek, yni canl bir Kurn olabilmektir.
Tasavvuf her nazarda zt-! Hakka nz!r olmakt!r
Tasavvuf sfye her m&kil sn olmaa derler
Tasavvuf, her bakta Cenb- Hakka ynelmektir. Yine tasavvuf, sfye,
btn zorluklarn kolaylamasdr.
Tasavvuf ilm-i Hakka snesini mahzen etmektir
Tasavvuf sf bir katreyken ummn olmaa derler
Tasavvuf, gnln Hakkn ilmine mekn etmek, yni lednn ilme sahip
olmaktr. Bylece tasavvuf, bir damla hkmnde iken sfnin engin bir derya hli-
ne gelmesidir.
Tasavvuf klli yakmakt!r vcdun nr-! l ile
Tasavvuf nr-i ill ile insn olmaa derler
Tasavvuf, Hakkn varl. karsnda btn mevcudtn l / yok ateiy-
le yanp kl olmasdr. Tasavvuf, ill nruyla, yni temizlenmi bir gnlle Al-
lh tevhd ederek insan- kmil olmaktr.
Tasavvuf kul kef billh ile dvet-drr halk!
Tasavvuf irci lafz!yla mestn olmaa derler
Tasavvuf, De ki: Allh sana yeter! (er-Rad, 43) yetiyle insanlar Hak yo-
luna davet etmektir. Yine tasavvuf, Rabbine dn! (el-Fecr, 28) lafznn zevkiyle ken-
dinden gemektir.
Tasavvuf gnde bin kerre lp yine dirilmektir
Tasavvuf cmle lem cismine can olmaa derler
Tasavvuf, her gn lmeden evvel lmek srrn binlerce kez yaamak ve
kalben diri kalmaktr. Bundan sonra tasavvuf, btn lemin cismine can olabil-
mek, yni di.er gnlleri de ihy edebilmektir.
Tasavvuf zt-! insan zt-! Hakda fni olmakt!r
Tasavvuf kurb-! ev ednda pinhn olmaa derler
Tasavvuf, insann kendi varl.n, Hakkn varl.nda yok etmesidir. By-
lece tasavvuf, mrac vuslatnda tecell eden ve yet-i kermede iki yaydan daha
yakn (en-Necm, 9) eklinde ifde buyurulan bir yaknlk ierisinde bile kendini giz-
leyebilmektir.
Tasavvuf cn! cnna verip zde olmakt!r
Tasavvuf cn-! cnn cn-! cnn olmaa derler
Tasavvuf, can sevgiliye verip her trl fn esaretten kurtulmaktr. Bu
bakmdan tasavvuf, sevgilinin can, evet sevgilinin can olabilmek, yni onun ta-
rafndan da sevilmektir.
Tasavvuf bende olmakt!r hakkat hak ey brahim
Tasavvuf &er-i Ahmed dilde burhn olmaa derler
Ey brahim! Tasavvuf, aslnda Allh Telya kul-kle olmaktr. Bunun
iin tasavvuf, Hazret-i Ahmed -sallllhu aleyhi ve sellem-in yolunu ve dstrla-
rn gnlde bir delil (rehber) eylemektir.

C. TASAVVUFUN MEVZUU

Tasavvufun esitli ve genis bir sekilde zah ve triflerinin yapilmasi, bir
bakima onun mevzuunun genisliginden kaynaklanmaktadir. Yni, tasavvufun
mevzuu bir dery gibi engin ve derindir. Zr o, insanin nefsini ve rhunu alka-
dar eden her hususla ilgilenir. Kulun, mnev yolculugunda kat ettigi btn mes-
feler, getigi lemler, irtibat hlinde oldugu varliklar, yasadigi binbir trl ahvl
ve nihyet, lemlerin Rabbi olan Allhi bulma, kalben taniyabilme ve Ona kul-
luk etme gibi sayisiz hususlarla alkadar olur. Bylesi bir mevz derysindan -
bes katre takdm edecek olursak, sunlari syleyebiliriz:
Tasavvuf, ncelikle nefs tezkiyesi ve kalb tasfiyesi syesinde ham insan-
dan kmil insan hviyetine ulasma seyrinde shid olunan merhale ve hlleri mev-
z edinir.
Diger bir ifde ile tasavvuf, Hakkin hosnutlugunu kazanmak ve ebed sa-
dete ermek iin nefsi tezkiye, kalbi tasfiye, i ve disi nurlandirma, sret ve sreti
arindirma hllerinden bahseder. Mevzuu tahalluk (ahlklanma) ve tahakkuk (m-
nev hakkatlere shib olmak)tir. Ihsan duygusunun mnev bir zevk hlinde tadi-
larak yasanmasidir.
Bu mnsebetle tasavvufun ana mevzuu, Vcibul-Vcd olan Allh Te-
lnin zti, sifatlari ve bu sifatlarin btn kinta smil tecell terkiplerindeki
hikmet, esrr ve murd-i ilhnin kavranmasi hussundaki usl ve esaslardir.
Tasavvuf, bu muhtevda kesf, ilhm, mnev mshede, vecd ve ask gibi
btina, rha, gnle ve vicdna it vsitalarin msterekliginde yrndg zaman
nil olunan ulv hlleri mevz edinir.
Hlsa, tasavvuf, Allhin esm ve sifatlarinin tecellsini yakn olarak
mshede ile mrifeti (mrifetullh); insan, kint ve Kurnin hakkatlerinin bil-
gisi ile de mnev lemdeki merhaleleri ve bunlarin nihyetindeki kemlti
mevz edinmistir.

D. TASAVVUFUN GYES
Tasavvufun engin trif ve mevzuuna bakildiginda onun, insanoglu iin pek
mhim ve yce bir gyeyi dstr edindigi grlr. Bu gye, t ilk peygamberden
itibren btn enbiy ve evliynin gnl semlarinda bir gnes gibi mevcd olan;
Allha en gzel ve feyizli bir sekilde kulluktur. Bu ynyle gyelerin gyesi-
dir. Yni Hakkin rizsini kmil mnda kazanabilmek iin mnev hastaliklardan
kurtularak Allh ve Raslnn ahlkindan nasb almaktir. Yni nefsi dnin hk-
mne rm etmek, ibdetleri otomat hllerden kurtarip ihsan duygusuna kavus-
mak, kalbi mnev ycelikler istikmetine ynlendirip netcede selm bir kalb ile
riz-yi ilhye nil olmaktir.
Beser trihinin deflarca sergiledigi bir hakkattir ki insan, asl cevheri
itibriyle ahsen-i takvm (varliklarin en sereflisi) yceliginde iken, yaradilis
gyesine yabancilasip istikmetten ayrildiginda -' - - yni hayvandan
daha asagi sifatina bile mruz kalabilecek bir varliktir. Ondaki seref ve kiymeti
tyin eden yegne messir mndir. mndan sonra ise ahlk gelir.
Peygamberlerin tezkiye vazfesi de insanlari bu meziyetlerle tezyn edebilmektir.
Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-in vrislerinden olan ev-
liyullh ve onlarin o feyizli nebev menbdan telakk ettikleri btin (kalb) ilmi
de, Raslullhin bu vazfesine verset ve veklet mevkiindedir.
Tasavvuf yolunda yryenler, her hl ve hareketlerinde zhir ve btin fa-
zletlerin merkezi olan Allh Rasl -sallllhu aleyhi ve sellem-e tam bir bagli-
lik gayreti iinde bulunurlar. Onlari bu yola ynlendiren ricl-i mneviyye (Hak
dostlari) da bylece Peygamber -aleyhissalt vesselm-in bu lemde f etmis
oldugu bir hizmeti deruhte etmis olurlar ve:
Gerek limler, peygamberlerin vrisleridir. (Eb Dvud, Ilim, 1) hkm ie-
risinde yer alirlar.
Dolayisiyla tasavvufun maksadi olan mnev olgunlugun, bir bakima Pey-
gamber -aleyhissalt vesselm-in insanlarda gereklestirmek istedigi gyenin
tezhr oldugu sylenebilir. Mlum oldugu zere bu gye de, insanlari mn ze-
mninde nefsn ve kt huylardan kurtarip, ahlk-i hamdeye yni mnev olgun-
luga ve gzel huylara ykseltebilmektir.
Bir hads-i kudsde Cenb-i Hak syle buyurur:
Bu, benim ztm iin rz oldu.um bir dindir. Bu dne yakan da ancak
cmertlik ve gzel ahlktr. Bu dne tb olma nmeti size lutfedildi.i mddete,
onu bu iki hasletle yceltiniz. (Heysem, Mecmauz-Zevid, VIII, 20)
Bu itibarla da tasavvuf gzel ahlki; yni merhamet, sefkat, cmertlik, af-
fedebilme, skr gibi ulv hasletleri mminde bir lezzet hline getirebilmektir.
Yine tasavvufta gye, istddi olanlari zhd ve takv yolunda istddlari
nisbetinde tekml ettirerek insan-i kmil, mkerrem insan, kendini ve Rabbini
hakkiyla bilen, Hakka yakinlik nesvesini tadan, nefsin dsmanliklarina mukve-
metle Rabbe dost olan insan olma yolunda merhaleler kat etmeye tesvik etmektir.
Kurn-i Kermde:
Biz emneti, gklere, yere ve dalara teklif ettik de onlar bunu yk-
lenmekten ekindiler, (mesliyetinden) korktular. Onu insan yklendi. Do-
rusu o, ok zlim ve ok childir. (el-Ahzb, 72) yetinde buyuruldugu zere fisk
iinde bocalayan insani zulm ve cehlet sifatindan kurtarip kmil insan h-
viyetine kavusturmaktir. Zulmn ziddi adldir. Yni kulun amelinin slih ol-
masidir. Cehlin ziddi ise ilimdir. Gerek lim olabilmek iin zhir ilme oldu-
gu kadar, btin ilme de shib olmak gerekir.
Imam Gazl -rahmetullhi aleyh-:
Veresetl-enbiy, zhir ve btin (kalb) ilme ship olanlardir. buyur-
mustur.
Insanin kurtulusa ermesi, nefsindeki kt sifatlardan arinmasina, bylece
amellerinin amel-i slihe, ilminin de sahsiyet kazanmasina, yni irfana dns-
mesine baglidir. Iste tasavvuf, bunu temin edebilecek db ve erknin kavranip
yasanmasini gye edinir.
Bu gyeyi gereklestiren evliy, yani Cenb-i Hakkin kendisine dost
edindigi velleri, mn ve takvda kemli yasayan mstesn insanlardir. Cenb-i
Hak onlardan syle bahseder:
- - - - -= ' -'-' ' - ~' -- - '-' '-~'
Bilesiniz ki, Allh!n dostlar!na korku yoktur. Onlar, mahzun da ol-
mayacaklard!r. Onlar mn edip de takvya ermi& olanlard!r. (Ynus, 62-63)
Kalbde tezhr eden mn, kulu btn btil inanlardan kurtarip Hakka
yaklastirirken, takv da kalbi msivdan arindirir. Byle bir kulun kalbi artik bir
nazargh-i ilh vasfini kazanir. Ilh hikmet ve esrrin tecell mekni olur.

E. TASAVVUFUN LZMU

Tasavvuf, dnin kalb hayati ve zdr. Tipki bir meyveyi makbul ve lez-
zetli kilan iindeki zsuyu gibidir.
Bilindigi gibi insanin beden ve rh olmak zere iki yn vardir. Bunlarin
her ikisinin de fitrata bagli olan talepleri mevcuttur. Islm, yaratilistan gelen bu
temylleri inkr etmez. Onlari birer vkia olarak kabul eder. Ortaya koydugu te-
mel ller erevesinde makbl olan temylleri inkisf ettirmeye, merdd olan-
larini ise, asgar hadde indirmeye veya makbl bir gyenin emrine sokmaya ali-
sir.
Insan, syet kendine beden cb ve ihtiyalar erevesinde bir dny kura-
rak ulvliklere it rh taleplerini bastirmaya kalkisirsa huzr ve skna kavusma-
si imknsiz hle gelir. Dn, insana madde ile mn arasinda bir denge programi
takdm eder. Insani bir taraftan mnev iklme ynlendirirken diger taraftan madd
lemin caplarini da reddetmez. Insanin madd temyllerine mcerred bir mn
ve ulv bir gye katar. Insan, sirf ten planinda kalip her seyi materyalist bir nazarla
seyrederse, en mcerred bir hdiseyi bile msahhas ve rhsuz kaliplar hlinde g-
rr. Aslinda tasavvufa tirazlarin temelinde yatan baslica temyllerden biri de
budur.
Hakkaten insan idrki, madd ve msahhas varliklar kadar, mnev sirlar
ve mcerred hakkatlere de meclbdur. Bu sebeple btn is, insanin madd yapisi
gibi rhunun da tatmin olup olmadiginda dgmlenmektedir. Bugn madd ref-
hin zirvesindeki Bati, rh buhranlar ve ahlk kntler ierisinde ateizme s-
rklenmektedir. Hatt Hristiyanligin merkezi Romada bile pek ok ateist mev-
cuddur. nk bu insanlar, rh aliklarini tatminden mahrumdurlar. Bunun teme-
linde ise ilh menb ile kalb irtibatin kopmus olmasi bulunmaktadir. Zr insan
eliyle tahrf edilip, beser mdhaleyle sekillendirilen dn, ilh berrakligini yitir-
diginden, artik kalb huzruna medr olacak rh muhtevnin ok uzaginda kal-
mistir. Bu sebeple de dnin heyecnini duyamayan kalbler, huzr ve skna hasret
kalmaktadir.
Dnin vecdinden, yni mnev heyecndan mahrm bir insan, en muazzam
bir rh hdiseye bile maddeci bir gzle bakip isi sdece sekil planina dkmeye
alisir. Bylece kupkuru ve ii bosaltilmis bir dn anlayisi ortaya koyar.
Tasavvuf ise, insani rha yneltir. Rha, ferd istdda uygun bir tatmin
yolu aar. Hakkaten dinin, insan rhunu tatmn eden mnev cephesi ortadan kal-
dirildiginda o, sirf fayda zerine kurulu beser sistemler derekesine indirilmis
olur. Bu takdrde ibdet ve kulluk haytinin sdece zhir ve dnyev menfaat y-
nne deger verilip onun asil gyesi olan kalb istifdesinden mahrum kalinir. Me-
sel namaz bir antrenman, oru perhiz, zekt sosyal yardimlasma gibi menfaat
planina tasinarak bu gibi tl faydalarla asil gye bertaraf edilmis olur. Ya da kul-
luk ve ibdetlerin edsi iin gerekli olan sartlarin sirf zhir kisminda kalinir. Bu-
nun ise dnin znden uzak ve gayr-i Islm bir anlayis husle getirecegi, insan
rhunun ihtiylarina cevap veremeyecegi ve fitr olan din duygusunu tatmn ede-
meyecegi sikrdir. Dn vazfelere kalb bir derinlik kazandirmanin yolu tasavvu-
f terbiyedir. Insanlar, dinde derinlige erisebilmek iin birtakim arayislara ynel-
misler ve netcede tasavvuf terbiyeye ulasmislardir.

Ayrica varliklar, en basitten en mkemmele dogru bir siralamaya tb tu-


tuldugunda zirveyi, insan teskl eder. Insanlarin da -fitr sermyeye dayanan- is-
tdd ve iktidarlari ok muhtelif seviyeler arz eder. Bu da dnya hayatinda ictim
hengin saglanabilmesi iin zarrdir.
Cenb-i Hak, murd-i ilhsinin muktezsi olarak insanlari zhir istddla-
ri gibi, mnev istddlari itibriyle de muhtelif seviyelerde yaratmistir. Kullarin-
dan tkat fazlasini istemedigi gibi verdigi istdd nisbetinde de onlari mesl kil-
mistir.
Rahmeti gazabindan ok olan Allh Telnin nihyetsiz merhameti, btn
mahlkta smildir. Bu sebeple Cenb-i Hak, btn insanligin mkellef bulundu-
gu dn teklfleri takdir ve tyin ederken asgar seviyeyi esas almistir. Yni, en
ciz ferdin dah tkat getirebilecegi bir seviye ile tahdd buyurmustur. Fakat, um-
ma it mkellefiyetlerden daha fazlasini yerine getirmeye fitraten kudret, istih ve
istddi olan kimselere mnev inkisf kapisini kapatmak, ilh adlete aykiri d-
seceginden, byleleri iin de rh ihtiyalari istikmetinde bir yolun mevcd ol-
masi tabi ve zarrdir. Yni bu, ser vazfelere ilveten bir de kalb leminde yk-
selme istdadi olan mminlere zhd, takv ve ihsn ile mesfe almayi saglayacak
bir yolun aik tutulmasindan ibarettir. Bu yol ise, bilindigi zere tasavvuftur.
Bu gerekler de, tasavvufun lzmunun akl ve dn mesnedlerindendir.

Kalbin itminna ermesi, yni huzr, skn ve sadete kavusmasi, mnen


ulastigi seviyeye baglidir. Bunun iin de kulun mnev bir terbiyeden gemesi
cb eder. Zr kalbin ilim ve hikmetle dolmasi, dnin yksek hakkatlerine muttal
olmasi ve kulun mnen tekml edebilmesi, ancak birtakim ameliyeler netcesin-
de mmkn olabilir.
Nitekim beseriyyete nmne olarak gnderilen peygamberler bile, vahye
muhtap olmadan nce bir hazirlik dneminden geirilmislerdir. Zr kalbin, latf
mnev tecellleri alici hle gelmesi iin kesfetten arinmasi, hasssiyet kazanmasi
ve belli bir kivma ulasmasi gerekmektedir. Raslullh -sallllhu aleyhi ve sel-
lem-, daha peygamberlikle vazfelendirilmeden nce Hira magarasinda tikfa
16

16
tikf: Bir yere kapanip, vakti ibdetle geirmek. Bilhassa Ramazanin son on gnnde cmiye kapanarak
kendini ibdete vermek.
ekilirdi. Ms -aleyhisselm-, Cenb-i Hakla mklemesinden evvel, Tr-i S-
nda kirk gn, bir nev riyzata girmisti. Yusuf -aleyhisselm-, Misira sultn ol-
madan nce on iki sene zindanda kaldi. Orada ile, riyzt, mchede ve mesak-
katin btn kademelerinden geirildi. Bylece mbrek kalbi, Allhtan gayri b-
tn istinadlardan ve alkalardan tammen kesildi.
Raslullh -sallllhu aleyhi ve sellem-, Mrca ikmadan evvel Insirah
Sresinin sirrina mazhar oldu. Sadri ailarak kalb-i serfleri yikandi. Ilim ve hik-
metin rhniyetiyle dolduruldu. nk O, Mrcda acib ve garib hdiselerle
karsilasacak, beser kesfetle grlemeyecek esrr-i ilhyi ve degisik, latf man-
zaralari seyredecekti.
Hlbuki Raslullh -sallllhu aleyhi ve sellem- gelmis gemis btn in-
sanlarin en temiz kalblisi idi. Bunu kfirler bile kabul ediyorlardi. Buna ragmen
lemlerin Rabbinin saltanti ve esrr-i ilhsi kendisine gsterilecegi iin tekrar
mnev bir ameliyeden geirildi. akk-i Sadir
17
hdisesi vk oldu. Iste bu da,
kalb hayatin ehemmiyetini ifde eder. Ismet, yni gnah islememek sifatiyla m-
cehhez olan Peygamberler bile, latf olduklari hlde ilh huzra kabul iin bir
kalb tasfiyesinden geirilmistir.
Allhin sekin kullari olan Peygamberler dah kalb tasfiyesinden geirilir-
se, diger insanlarin kalb arinmaya ne denli muhta oldugu ortaya ikar. Zr kesf
bir kalb ile, Latfe yaklasilamaz. Burnu duyarsizlasmis birisi gln, karanfilin
kokusundan bir hisse alamaz. Bugulu bir camdan net bir manzara seyredilemez.
Bu sebeple kalbin mnev hasssiyetinin ziydeleserek ilh sir ve hikmet-
leri alici hle gelmesi iin kesfetten arinmasi, letfete brnmesi zarrdir.
Cenb-i Hak:
O gn ne mal fayda verir, ne de evld. Ancak Allha kalb-i selm
(tertemiz bir kalb) ile gelenler mstesn... (es-uar, 88-89) buyurmustur.
Kalbin selm hle gelmesi ise, ancak mnev terbiye ile sfiyet kazanmasi-
na baglidir.
Denizin kumsalla birlestigi yerde, kumlar arasinda, tornadan ikmis gibi
przsz taslar bulunur. Asirlarca dalgalar tarafindan dvle dvle przlerin-
den arinmis, cillanmis, piril piril olmus, ayrica granit gibi de saglamlasmistir.
Ham bir pirlanta mdeni de kesilip biilmeden, zerinde birok biak dar-
besi ve usta mahreti islemeden o parlaklik ve seffafligi kazanamaz. Bir gram alti-
ni elde etmek iin belki bir ton topragi elemek cb eder. Yni her varlik bir esit
terbiye ve incelmenin netcesinde kiymet kazanmaktadir.

17
1akk-! Sad!r: Fahr-i Kint Efendimize melekler tarafindan uygulanmis olan ve serh-i sadr da denilen bu
ameliye, ilh nr ve seknetle ggsn yarilip ailmasi ve genislemesidir. Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi
ve sellem-, ilki ocuk yasta, digeri de Mirca ikmadan nce olmak zere iki kez serh-i sadra nil olmustur.
yet-i kermede Rasl-i Ekrem Efendimize uygulanan bu ameliyeye:
Biz senin iin gsn a!p geni&letmedik mi? (el-Insirah, 1) buyurularak isaret edilmistir.
Iste kalb de yette buyurulan selm vasfina kavusabilmesi iin mnev
terbiyeye muhtatir.
Zr mnev terbiye ncesinde kalb, soguk demir gibidir. Onun arzu edilen
sekli alabilmesi iin evvel ateste tavlanmasi, paslarindan kirlerinden arinmasi,
katiliktan ikip yumusamasi ve dvlmesi gerekmektedir. Ancak bu merhaleler-
den sonra arzu edilen sekli alici hle gelebilir. Tipki bunun gibi btn bu ameliye-
ler tatbk edilmeden, kalb kemlt da gereklesemez. Kalb kemlt gereklestik-
ten sonra ise bas gzyle grlemeyen, akilla idrk edilemeyen hakkatler lemi,
bir zevk hlinde kavranir ve kalben hissedilir. Bunun iin kalb tkat ve diryeti
olgunlastirmak gerekmektedir.
Mesel, siradan biri denediginde belki kemiklerinin kirilmasina sebep ola-
cak bir hareketi, uzun antrenmanlar netcesinde bir sporcu kolaylikla yapabilmek-
tedir. Bu, vcdun btn gcn tek noktada teksf etmenin bir netcesidir. Bunun
gibi kalbin de Cenb-i Hakkin zikri ve Allh Rasl -sallllhu aleyhi ve sellem-
in muhabbetinde yogunlasip glenmesi cb eder.
Cenb-i Hak, yet-i kermede:
-= ' ~ '~ - ~' -~ ~' '~- -
- _ '-'~- ' '-' - -- '~ --
Gerek mminler ancak, Allh an!ld!! zaman yrekleri titreyen,
kendilerine Allh!n yetleri okunduunda manlar! artan ve yaln!z Rableri-
ne dayan!p gvenen kimselerdir. (el-Enfl, 2) buyurur.
Kalblerin bu hle gelmesi iin msiyetten arinmasi, mnen olgunlasmasi
zarrdir. Zr kesfet dolu ham bir kalbin Allh ile lyikiyla irtibti mmkn de-
gildir.
Bir ilkokul ocugu, hukuk talebesine okutulan kitaplardan bir sey anlaya-
maz. nk zihin henz o kivma ve olgunluga ermemistir. Daha yillar srecek
bir tahsle muhtatir. Bunun gibi kalbin de bir tlim ve terbiyesi vardir. Kesfetle
dolu, arinmamis bir kalbin Allha vuslat yolunun inceliklerini idrk etmesi ok
zordur.
Kulun Allh katindaki makbliyyeti daha ziyde kalb inkisfa bagli oldu-
gundan, kalbin kemle ermesi iin basli basina bir mnev egitime ihtiya vardir.
Bu egitimin adiysa, tasavvuftur.
Hakkaten btn is kalbde dgmleniyor ve Cenb-i Hak, ibdet ve davra-
nislarda daha ziyde kalbin hangi vasifta olduguna ehemmiyet veriyor.
Nitekim Raslullh -sallllhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
Allh Tel, sizin bedenlerinize ve grnlerinize de.il, ancak kalbleri-
nize bakar. (Mslim, Birr, 33) buyurmustur.
Mesel Allh iin ibdet ve hizmetlerde kuvvet olmasi kasdi ile yemek ye-
nirse, o dah ibdet hkmne girer. oluk-ocugunun rizkini hellinden kazanmak
iin alisan bir kisi, attigi her adimda sevap kazanir. nk kalbin ameli olan ni-
yet hayirlidir.
Giyim-kusam da bunun gibidir. Mesel, sarik sarmak snnet-i seniyyeden-
dir. Fakat sarik saran kimse, kalb hayatini inkisf ettirmeli, sefkat, merhamet gibi
ahlk vasiflarla bu sekl snneti temsil liykatine kavusmalidir. Aksi hlde sde-
ce sekil yeterli olmadigi gibi kisiyi ucba da sevkedebilir.
Ynus Emre Hazretleri ne gzel syler:
Dervilik olayd tc ile hrka
Biz dahi alrdk otuza krka
Yine bunun gibi, Islmda tesettr, yni kadinin rtnmesi sarttir. Fakat
onun seklen mestre oldugu gibi rhen de mestre olmasi lzimdir. Eger dis kalip
tesettrl, fakat rh iplak, yni gfil ve hoyrat ise sartlarin zorladigi veya nefsin
firsat buldugu anda o tesettr biter. Ayrica kadinin, rtsnn altinda kadinlik
misyonunu kaybetmemesi lzimdir. nk kadina evin tanzmi ve zrriyet em-
net edilmistir. Onun iin her hususta kalb hayat ok nemlidir. Tabi ki seklin de
kalb hayatla beraber olmasi gerekir. Bir insan Allhin koydugu tesettr hudutla-
rinin disina ikamaz. Fakat sirf tesettr de her sey degildir; ilh emirlerin yalniz
bir blmdr.
Mesel, cmi yaptirmak da ok byk bir hasenttir. Fakat cmi yaptiran
kimsede kalb olgunluk yoksa, gurur ve kibir iinde, ben yapiyorum, ben ediyo-
rum diye vnme ve kendini begenme hlleri beliriyorsa, -Allh korusun- onun
bu byk hayri klverir. Zr ben diyeni Hak Tel kltr, zell eder. Bu
Senin lutfundur, y Rabb! diyeni ise yceltir. Onun iin insanin davranislarini
makbl kilan, kalb hasssiyetleridir.
Bu yzden, her davranisin bir ibdet vecdiyle, her ibdetin de kalb bir rik-
kat ile f edilebilmesi yolunda, kalbi terbiye etmek demek olan tasavvufun insan
hayatindaki nemi hibir zaman inkr edilemez. Hakkaten ibdetlerin birbirini ta-
mamlayan sekil ve rh olmak zere iki yn vardir. Cenb-i Hak Kurn-i Ke-
rmde ibdetlerin zhir sartlarini, rekatlarini vs. bildirmez. Onlarin hangi rh
keyfiyet ve kalb hasssiyetle ed edilecegini bildirir. Ibdetlerin sretiyle ilgili
tarafini ise snnet-i seniyye ile grenebiliriz.

Ibdetlerin zhir kismini, mnfikbasi Abdullh bin bey bin Sell de ya-
pardi. Mescid-i Nebevye gelir ve Raslullh -sallllhu aleyhi ve sellem-in ar-
kasinda seklen namaz kilardi. Yni ibdetlerin sret kismini bir mnfik bile ya-
pabilir. Bu da gsteriyor ki; sirf seklen yapilan ibdetlerin Allh katinda hibir de-
geri yoktur. Ibdetin makbl olmasi, sekil ile rhun msterekligine baglidir.
Nitekim Islmin sartlarindan namaz, oru, zekt ve hac ile ilgili yet ve
hadsler umm olarak incelendiginde bu geregi grmek hi de zor degildir. Bun-
lardan namaz ibdetiyle ilgili olarak bir yet-i kermede:
... Muhakkak ki namaz, hays!zl!ktan ve ktlkten al!koyar... (el-An-
kebut, 45) buyurulmustur. Fakat bir kimse namaz kildigi hlde ktlklerden sakina-
miyorsa, o namaz, hus ile kilinamamis demektir.
Kalbleri husdan mahrm olarak sirf sret muhtevsinda namaz kilanlar
hakkinda Cenb-i Hak:
Yaz!klar olsun o namaz k!lanlara ki, onlar namaz! gfilne k!larlar.
(el-Mn, 4-5) buyurmustur.
Yine diger bir yet-i kermede:
(Ancak) namazlar!nda hu& shibi olan mminler gerekten kurtulu-
&a ermi&tir... (el-Mminn, 1-2) buyurulur.
yet-i kermeler muktezsinca, kurtulusa eren mminlerin vasiflarindan
biri de namazi hs ile kilmalaridir. Namazin kmil mnda ed edilebilmesi iin
zhir ve btin btn sartlarinin yerine getirilmesi lzimdir. Iki kisi ayni zaman
ve meknda ayni namazi kilarlar, fakat bu iki namazin arasinda yer ile gk arasin-
daki kadar fark vardir.
Peygamber Efendimiz -sallllhu aleyhi ve sellem-in:
Bir kimse namaz klar; fakat namaznn yars, te biri, drtte biri, bete
biri, altda biri, yedide biri, sekizde biri, dokuzda biri hatt ancak onda biri ken-
disi iin yazlr. (Ahmed b. Hanbel, Msned, IV, 321) buyurmasi da namazda riyet edilmesi
gereken kalb keyfiyete isret etmektedir.
Cenb-i Hak, Kurn-i Kermde mminlerin vasiflarini sayarken:
Ve onlar ki, namazlar!na devam ederler. (el-Mminn, 9) buyurur.
Hazret-i Mevln bu yet-i kerme hakkinda zhir mnya ilveten bir de
isr olarak;
Namazdan sonra da namazdaki hllerine devm ederler. buyurur ve
syle der:
Bize do.ru yolu gsteren, bizi ktlkten alkoyan namaz, gnde be va-
kit klnr. Hlbuki klar dim namazdadrlar. Zr klarn gnllerindeki
ak ve ci.erlerini kavuran o ilh muhabbet, ne be vakitle yatr, ne de be yz
bin vakitle geip gider.
Gnl gafletten uyanmis Hak siklarinin namazini Ynus Emre Hazretleri
ise syle tasvr eder:
Ak immdr bize; gnl cemat
Dost yz kbledir; dimdir salt
Gerekten bir namazin kilinma sresi takrben on-onbes dakikadir. Sonra-
sinda ise kalbin namazdaki gibi muhfaza edilmesi lzimdir. Zr muhfaza edile-
meyen kalb gaflete dalar; bir zaman sonra fiska ve hatt -Allh korusun- kfre bi-
le kayabilir. Bu sebeple kisi, namaz disinda dah kalbini Cenb-i Hakla mesgl
etmeli, Ondan gfil olmamalidir.
Ehl-i gaflet ise, namazin disindaki vakitler bir yana, namazda bile kalbini
toparlamaktan, huzr-i ilhde hasyetle boyun bkebilmekten mahrumdur. Nite-
kim bu hususu ifde bbinda su kissa pek ibretlidir:
Kemlt yolunda ilerleyen bir dervis, gece vakti mescitte namaz kiliyordu.
Yagmur yagmaya basladi. Dervisin gnl namazda bir an iin evine yneldi. O
anda iinden bir ses onu syle uyardi:
Ey dervis! Kildigin bu namazla bizim iin bir sey yapmis olmuyorsun!
Zr sendeki gzel olani (gnln) evine gnderdin, buradaysa bedenini birak-
tin!..
Bir hads-i serfte syle buyurulur:
Nice gece namaz klanlar vardr ki, onlarn kldklar namazdan nasiple-
ri uykusuz kalmaktan ibrettir. (Ahmed b. Hanbel, Msned, II, 373)
Netcede btn is, dnp dolasip kalb olgunluk ihtiycina dayanmaktadir.
Oru ibdetinde de durum, namazdan farkli degildir. Yni orucun, hem z-
hir, hem de btin esaslarina riyetle tutulmasi gerekmektedir.
Oru, gnahlari silip spren bir ibdettir. Raslullh -sallllhu aleyhi ve
sellem-:
Kim fazletine inanarak ve karl.n Allhtan bekleyerek Ramazan oru-
cunu tutarsa, gemi gnahlar ba.lanr. (Buhr, Savm, 6) buyurur.
Orucun gyesi, alik ektirmek degildir. Cenb-i Hak:
Ey mn edenler! Oru sizden nce gelip geen mmetlere farz k!l!n-
d!! gibi size de farz k!l!nm!&t!r. Umulur ki takv sahibi olursunuz. (el-Bakara,
183) yet-i kermesiyle, orutan gyenin takvya ermek oldugunu ifde buyurmus-
tur.
Bu bakimdan oru, sadece mdenin degil, btn uzuvlarla birlikte kalbin
de orucudur. Kalb, Allhin verdigi nimetlerin kadrini tefekkr ederek, orucun r-
hn derinligine nfz etmelidir.
Oru, insanda merhamet, sefkat gibi hisleri inkisf ettiren mnev bir egi-
timdir. Oru tutan insanda bu his ve dsnceler galeyna gelmiyorsa, oru sret
tutuluyor demektir. Hele bu ibdet esnsinda dedikodu ve giybet yapmak, onun
feyiz ve sevbini imh etmektir.
Allh Rasl -sallllhu aleyhi ve sellem-:
Nice oru tutanlar vardr ki, tuttuklar orutan onlara kalan sadece alk
ve susuzluktur. (Ahmed b. Hanbel, Msned, II, 373) buyurmustur.
Bu da gsteriyor ki oruta da kalb ve rh hayata ihtiya vardir.
Mminin digergamlik tezhr olan zekt ibdetinde de kalb hasssiyet
byk nem arz etmektedir.
Cenb-i Hak, Kurn-i Kermde mminlerin vasiflarini sayarken:
Onlar!n mallar!nda, (ihtiycini arz edebilen) sile ve (hlini arz edeme-
yen) mahruma bir hak vard!r. (ez-Zriyt, 19) buyurmustur.
Eger bir mminin rh yapisi gl ise, malinin zektini verirken, sanki
kendi malini degil de muhtcin ve mahrmun kendi malinda var olan hissesini i-
de ediyormusasina tabi, memnn ve hatt mtesekkir bir sekilde vererek zektin
hakk fazletine vsil olur. nk alan sahis, veren sahsin farz bir ibdetini yerine
getirmesine yardim etmektedir. Kendisinin kaz ve bellardan korunmasina, hi-
ret nmetlerine nil olmasina vesle olmaktadir.
Kmil bir mmin;
Muhakkak ki sadaka, muhtacn eline gemeden evvel Allhn (kudret)
eline geer. (Tabern, Mcemul-Kebr, IX, 109)
18
hads-i serfinin sirrina mazhar olabilmek
iin, verdigi mali hakkatte Allh Telnin kudret eline biraktiginin firsetiyle
hareket eder. Bu da, zekt ibdetinin kemlini saglayan dern bir zemindir.
Tabi ki bu nezket de kalb olgunlukla mmkndr. Hatt byklerimiz;
infk ederken, infk ettikleri seyi gzelce ssleyip paket yaparak tin ile vermis-
lerdir. nk infk, nce Allha ulasacak, daha sonra muhta kula intikl ede-
cektir. Bunlar, Islmi kalb rikkat ve nezketle yasamanin zarf tezhrleridir.
Cenb-i Hak, ... Sadakalar! Allh al!r... (et-Tevbe, 104) buyurmak sretiyle
infakta gsterilmesi gereken bu edeb ve nezkete isret etmektedir.
Diger taraftan bu kalb hasssiyetlerden mahrm bir sekilde, kasikla verip
sapiyla gzn ikarircasina insani rencide edici bir slb ile vermek, yapilan in-
fkin ecrini kendi eliyle imh etmektir. nk Islm, ndn, hodgm ve kaba bir
insan tipini reddeder. Mslman hassas, nzik, rakk bir insandir. Bunlar ise hep
kalb seviyeye baglidir.
Bu kalb incelikler hac ibdetinde daha da ne ikar. Hac zhiren sekl ve
beden tarafi agir basan bir ibdet grnmndedir. Ihrm, tavaf, Arafatta vakfe,
kurban kesmek, Mzdelifeye gitmek gibi. Bunlar ise, haccin sdece sret tarafi-
dir. Haccin mnev yapisina bakildiginda ise, kiymetin ve mahser gnnn hatir-
lanmasi, ilh hesabin tefekkr, geen mrn muhasebesi grlr.
Mminler cmide, makm-mevk, zengin-fakir ayrimi gzetmeksizin ayni
safta, omuz omuza namaz kilarlar. Bununla birlikte giyim ve kusamlarina bakarak
onlarin ictim hayattaki mevklerini ve refah seviyelerini az ok anlamak mm-
kndr. Fakat hacda bu bile yoktur. Milyonlarca insan det beyaz bir kefene b-
rnms, dnyev rtbe ve apolet farkliligi tamamen ortadan kalkmistir. Hacilar
kalb bir incelige, zerfete ve duygu zenginligine ynlendirilmistir. yle ki ihram-
liyken bzi mesr seyler bile yasak hle gelmistir. Mesel, ot koparmak, hayvan
ldrmek, av avlamak, hatt avciya avi gstermek bile yasaklanmistir. Bos konus-
malar ve gereksiz mesgliyetler men edilmis, bylece kalb hasssiyetinin yksek
bir seviye kazanmasi hedeflenmistir.

18
Ayrica benzer rivayet iin bkz. Buhr, Tevhd, 23.
Kurban ibdeti de zhiren msahhas bir faliyeti gerektirir. Fakat diger
ibdetlerde oldugu gibi kurbani da makbl kilan, kalbin ameli olan niyettir. Bu
husustaki fermn-i ilh ok nettir. yet-i kermede buyurulur:
'~ ' .'- - '-'~ -~ ,--' '--
Onlar!n ne etleri ne de kanlar! Allha ula&!r; fakat Ona sadece tak-
vn!z ula&!r. (el-Hacc, 37)
yet-i kermeden de anlasilacagi zere kurban kesmedigi takdirde etrafin
ayiplamasindan korkarak veya buna benzer dsncelerle kurban kesenlerin,
bununla Cenb-i Hakkin rizsini tahsl etmeleri mmkn degildir.
Nitekim Hazret-i dem -aleyhisselm-in ogullarindan Kbilin, yasak
savma kablinden sundugu kurbaninin kabul edilmemesi, buna karsilik, Hbilin
sammiyetle Allha sundugu kurbanin makbul olmasi, bu geregin diger bir shi-
didir.
Bu hdise Kurn-i Kermde syle anlatilir:
Onlara, demin iki olunun haberini gerek olarak anlat: Hani bi-
rer kurban takdim etmi&lerdi de birisinden kabul edilmi&, dierinden ise ka-
bul edilmemi&ti. (Kurbani kabul edilmeyen kardes, kiskanlik yznden), An-
dolsun seni ldreceim dedi. Dieri de Allh ancak takv sahiplerinden
kabul eder. dedi. (el-Mide, 27)

Btn bunlardan da anlasilacagi zere ibdetlerin makbl, amellerin


slih vasfa kavusabilmesi, ancak kalb olgunluk ve diryetle mmkn olabil-
mektedir. O takdirde her seyden nce mnev terbiye ile kalbin tasfiye edilmesi-
nin elzem oldugu geregi hsil olmaktadir.
Ancak bunun mnsini iyi anlamak cb eder. nk hus ve takv ile ib-
det yapamama endisesi ve riy tehlikesi sebebiyle, -kusurlu da olsa- yapilmakta
olan amelleri terk etmek, asl dogru olmaz. Yapilan amelleri terk etmek degil, on-
lari mmkn oldugunca ihls, hus ve takv gibi kalb hasssiyetlerle kemle er-
dirmeye gayret etmek lzimdir. nk mneviyat yolu etinliklerle doludur. Nef-
sn temyllerle mcdeleyi gerektirir. Netceye birdenbire ve basit bir sekilde
ulasilamaz. Hus, mnev ykseliste bir zirvedir. Zirveye tirmanmak ise, adim
adimdir. Bu yolda hem beser irdeyi kullanmak ve hem de Cenb-i Hakkin lutuf
ve keremini niyz etmek lzimdir.
Amellerin keyfiyetini kalbin istikmeti tyin ettiginden; kalbe kmil bir is-
tikmet kazandirmayi hedefleyen tasavvufun lzmu apaik ortadadir. Bu bakim-
dan, yce dnimizi kuru bir kideler manzmesi olarak grmek ve bu sekilde tak-
dm etmek arzusunda olan kimi evrelerin tasavvufu red ynndeki irpinislari
hayli mnidardir.
Hat, yanlislik ve istismarlar, her sahada oldugu gibi dn ilimlerde de vk
olabilir. Bunlar, ehli tarafindan gyet kolay bir srette temyz edilebilir. Fakat bu
hat ve istismarlari, -kasitli olarak- sirf dnin kalb hayati demek olan tasavvuf il-
mine mnhasirmis gibi gstererek onu red ve inkr etmek, beser olan zaaf ve ku-
surlari dn veya tasavvufun aslina mletmek gibi bir mantiksizligin eseridir. Yni,
sfl arzulari iin tasavvufu istismr edenlerin mevcdiyeti sebebiyle diger tarafta
istikmet zere devm eden tasavvuf anlayisini da reddetmenin hibir mantik z-
hi olamaz. Bu durum, tipki tip ilmini yanlis gyeler iin kullanan kimseler var di-
ye, o ilmi tmden redde kalkismaya benzer. Byle bir anlayis ise, ya ok gfilce
ya da ard niyetli bir dsncenin mahsldr.
Tasavvufu yasadigini zanneden birtakim liykatsiz veya kt niyetli insan-
larin tatbiktina bakarak onu anlamak imknsizdir. Zr tasavvuf, her kantarin e-
kebilecegi bir yk olmadigindan, ehil olmayan kimselerin davranislarinda ortaya
ikan muhtev ile isin asli arasindaki muazzam fark, insaf ve mantik lleriyle
bakildiginda sath bir nazarla bile kavranabilir.
Tasavvufu, kaba llerle anlamak imknsizdir. Zr tasavvuf, gnl ufku-
na it bir hdise olup temel harci ask ve muhabbettir. Muhabbetten nasbsiz kim-
selere o ne kadar anlatilsa fayda vermez. Bu, tipki dogustan gzleri grmeyen bir
insana renk trif etmek gibi faydasiz bir aba olur.
Insan, ne kadar kendi i leminin tefekkrnden uzaklasirsa, o nisbette
otomat ve takliti olmaya mahkmdur. Iindeki rhn leme gl olarak dala-
mayan, onu tanimayan ve feyz mahrmu bir insan, etrfindakileri takld eder.
Umm cereyna kendini kaptirir. Bir sahsiyet ve karakter vaz edemez.
Ilh vuslata niliyet, gnl servet, shret ve dnyev endiselerden vazge-
irebilmekle mmkndr.

Tasavvuf, hakkatte insan ilmidir. lemden siyrilarak kendi rhunda de-


rinlesen insan, hikmet ve hakkatler sarayinin kapisina ulasir. Kurn-i Kermi
anlayan ve onu gerek mnin yolu olarak yasayanlar, hakk mutasavviflardir.
Mutasavvif, iinde bulundugu toplumun dn yasayisindan kendini Allha karsi
mesul hisseden insandir.
Hak dostlarindan Necmeddn-i Kbr Hazretleri, talebeleriyle birlikte slih
bir ztin cenzesine istirk eder. Mevtya telkinde bulunuldugu sirada Necmed-
din-i Kbr Hazretleri, tebessm eder. Talebeleri, hocalarinin byle bir anda te-
bessm etmesine hayret edip bunun hikmetini sorarlar. Hazret aiklamak istemez.
Fakat isrr edilince syle der:
Telkin veren kimsenin kalbi gfil; mezara giren mevtnin kalbi ise dip-
diri. Gfil birinin kalben diri olana telkin vermesine taaccp ettim.
Iste ilim adina tasavvufu red ve inkra kalkanlarin hli de bir bakima l-
nn diriye telkin vermesi kadar sasilacak bir durumdur. Zr dn hayatin canli tu-
tulmasinda, gelecek nesillere intiklinde, halkin irsdinda ve Islmin tebliginde
trih boyunca ehl-i tasavvufun hizmet ve gayretlerindeki muvaffakiyet gzler
nndedir.
Nitekim geen asrin nde gelen Islm limlerinden Muhammed Hamidul-
lh bu geregi syle ifde eder:
Benim yetisme tarzim akilcidir. Hukk alisma ve incelemeler bana,
inandirici bir sekilde trif ve ispat edilemeyen her seyi reddettirmistir. Muhakkak
ki ben, namaz, oru vs. gibi Islm vazifelerimi tasavvuf sebeplerle degil, hukk
sebeplerle f ediyorum. Kendi kendime diyorum ki:
Allh benim Rabbimdir. Shibimdir. O bana bunlari yapmayi emretmis-
tir. O hlde yapmaliyim. Bundan baska, hak ve vazfe birbirine baglidir. Allh
bunlari ben istifde edeyim diye bana emretmistir; su hlde ben ona skretmekle
vazfeliyim.
Bati toplumunda, Paris gibi bir muhitte yasamaya basladigim zamandan
beri hayretle grmekteyim ki, Hristiyanlarin Islmiyeti kabul; onlari Islmi
kabule sevk eden, fikih ve kelm limlerinin grsleri degil, Ibn-i Arab ve Mev-
ln gibi sflerdir. Bu konuda benim de sahs mshedelerim olmustur. Islm bir
konuda benden bir zah istendigi zaman, benim verdigim akl delillere dayanan
cevap, sorani tatmn etmiyordu; fakat tasavvuf zah meyvesini vermekte gecikmi-
yordu. Bu konuda tesir gcm gittike kaybettim. imdi inaniyorum ki, Hl-
gunun yakip yikan istllarindan sonra Gazan Han zamaninda oldugu gibi, bugn
de en azindan Avrupa ve Afrikada Islma hizmet edecek olan, ne kili ne de
akildir; fakat kalb, yni tasavvuftur.
Bu mshededen sonra, tasavvuf konusunda yazilan bzi eserleri incele-
meye basladim. Bu, benim gnl gzm ati. Anladim ki; Hazret-i Peygamber
zamanindaki tasavvuf ve byk Islm mutasavviflarinin yolu, ne kelimeler ze-
rinde ugrasmak ne de mnsiz seylerle mesgl olmaktir; fakat insan ile Allh ara-
sindaki en kisa yolda yrmektir, sahsiyetin gelistirilmesi yolunu aramaktir.
Insan, kendisine yklenen vazfelerin sebeplerini ariyor. Mnev sahada
madd zahlar bizi hedeften uzaklastirmaktadir; ancak mnev zahlardir ki insani
tatmn etmektedir.
19

Bu ifdelerden de anlasilacagi zere, Kurn ve snnete mutbakati mutlak
olan tasavvufu redde kalkismak, meyve veren agaci taslamaktir ve vebli agirdir.
Hazret-i Mevln buyurur:
E.er burnun koku alamyorsa bri gle kabahat bulma.
Tasavvufun gnmzdeki ehemmiyetinin diger bir yn de, onun, insanla-
ri islh hussunda tkip ettigi metod ve slptur. er-i serf, hem hiret hem de

19
M. Aziz Lahbb, slm >ahsiyetili.i, Terc. I. Hakki AKIN, s. 114-115, dipnot 8. Ist. 1972. Bu dipnot,
Muhammed Hamidullhin mtercime yazdigi 27 Eyll 1967 trihli mektubun metnidir. (Mustafa Kara,
Metinlerle Gnmz Tasavvuf Hareketleri, s. 542-543ten naklen.)
dny iin mkft ve mczt ile, insanlari istikmetlendirmek gyesini gder.
Tasavvuf ise sevgi, sefkat ve muhabbeti kullanir. Zamanimizda insanlar, ekseri-
yetle dnden uzaklasmanin ve agir gnahlar irtikb etmenin rh bunalimi iinde-
dirler. Bylelerine bir islh ve kurtulus imkni sunmanin af, msmaha ve sefkat
yoluyla daha kolay ve daha ziyde mmkn oldugunu hi kimse inkr edemez.
Bu bakimdan zamnimiz, tasavvuf gerekler kadar, onun usl kidelerinin de
byk bir ehemmiyet tasidigi bir devirdir. Nitekim, af, msmaha ve sefkatle na-
zar edenlerin lkemizde oldugu kadar, bati leminde de mnev fthata daha zi-
yde muktedir ve muvaffak olduklari mshede edilmektedir. Aklin ve nefsin sul-
tasinda bunalan rhlara, Islmi ilh bir tesell nefhasi hlinde sunmak iin onla-
ra, cez vermek niyetiyle ve fkeyle yaklasmak yerine, sefkat ve merhameti kul-
lanmak, her zaman daha feyizli bir metoddur.
Bu bakimdan, insanlarin ekseriyetle agir gnahlarin zebnu olmalarini,
muhabbetsizlik (asksizlik) eseri olarak telakk eden tasavvuf, bu esas grse gre
koydugu usl kideler itibriyle gnmzde Islm tebligin en verimli bir vsita-
sini teskl eder. nk insanlar dim Abdlkdir Geyln, Ynus Emre, Bahed-
din Naksibend ve Mevln misli Hak dostlarinin muhabbet kucagini zlerler.
Bu hasret ve muhabbeti aksettirmesi bakimindan su misl syn-i dikkat-
tir:
Bir Mevln sigi olan Pakistanli byk mtefekkir Muhammed Ikbl,
Trkiyeye gelirken uagin Trk hava sahsina girmesi ile birlikte ayaga kalkmis,
bir mddet ylece beklemisti. Yanindakiler sordu:
Niin byle yaptiniz?
O da, su mnidar cevabi verdi:
Bu topraklar, Hazret-i Mevlnnin kabrinin bulundugu mbrek top-
raklardir ve bu mukaddes meknda yasayan millet de yle bir millettir ki, yillarca
Islmin muhafizligini yapmistir. Eger Trk milleti olmasaydi, Islm, Arap yari-
madasinda hapsolurdu. Bunun iindir ki, gnlmde Hazret-i Mevlnya ve onun
necb milletine karsi sonsuz bir saygi ve ihtirm vardir. Iste bundan dolayi, yni
onlara hrmeten ayaga kalktim.
Bylesi bir muhabbet, hayranlik ve ihtiram dolu bu misl de gsteriyor ki,
tasavvufun yetistirdigi ender sahsiyetlerden biri olan Hazret-i Mevlnnin, vefa-
tindan asirlar sonra bile Ikbl gibi byk bir mtefekkiri etkileyip onun sahsiyeti-
nin sekillenmesinde rol oynamasi ve gnl lemini ask, vecd, muhabbet, incelik,
letfet, mrifet gibi yce hasletlerle tezyin edebilmesi, bir bakima tasavvufun l-
zmunu sergileyen mstesn bir hakkattir. yle ki, dogudan batiya kadar nice
gnlleri kaynastiran, olgunlastiran ve zirvelestiren bir hakkat!.. Asirlari ve nesil-
leri kusatan bir hakkat!..

F. TASAVVUFUN D<ER LMLERLE MNSEBET
Insan fitratindaki tecesss duygusunun, yni arastirma merkinin tabi bir
netcesi olarak ortaya ikan diger ilimler, kendi sahalarindaki gereklere it kanun
ve kideleri arastirirlar. Ancak bu arastirma esnsinda -ister istemez- kendilerinin
mesgl olduklari sahayi daha umm bir perspektifle ve hikmet cihetinden ele
alan tasavvufla birok msterek noktalara ulasirlar. Bu keyfiyet sadece dn ilim-
lere mahsus olmayip kintin fizik hussiyetlerini arastiran fenn ilimlere, selm
fitratin rn olan gzel sanatlara ve bir noktada felsefeye de smildir. Bu sebeple
tasavvufun diger ilimlerle mnsebetini kisaca bes kategori hlinde tahll edebili-
riz.

1. TASAVVUF ve D<ER SLM LMLER
Dnin gyesi, insana Yaraticisini tanitmak, Ona karsi vazfe ve mkelle-
fiyetlerini bildirmek, beser mnsebetleri murd-i ilh istikmetinde adlet, hak-
kniyet, sulh ve skn zere tesis etmektir. Islm tasavvufunun hedefi de mmini,
btn bu hususlari gereklestirebilecek kalb keyfiyete ve mnev kivama ulastir-
maktir. Dnin zhir ahkmina mnev bir zemin teskl ederek, o ahkmin cbi
olan amelleri bu mnev muhtevya riyetle kmil bir srette f etmeyi sagla-
maktir. Bu itibarla tasavvufun diger Islm ilimlerle iie bir hussiyet arz etmesi
tabidir. Bu geregi daha aik bir srette grebilmek iin, bu ilimler arasindaki
mnsebetlere kisaca temas etmek faydali olacaktir.

a. Tasavvuf ve Kelm
Kelm ilmi, mevz olarak ncelikle Allh Telnin zt ve sifatlarindan,
vahdniyetinden bahseder. Akide taalluk ettigi iin Islm ilimlerin en nemlisi
(esref-i ulm) olarak kabul edilir. Kelm ilminin bir gyesi, hakki ispat ve btili
reddetmektir. Bu vesleyle Islma yneltilen tenkit ve itirazlari cevaplandirmak
ve Islmin hak din olduguna insanlari ikn etmek de onun gyelerinden biridir.
Tasavvufun hedefi ise, keml sifatlarla muttasif, noksan sifatlardan m-
nezzeh ve mtel olan Allhi kalben de taniyabilmek, yni mrifetullhtir.
Kelm ilmi, akid ile ilgili mskilleri, kitap ve snneti esas alarak akil ara-
ciligiyla zmeye alisir. Bu bakimdan kelm limleri her ne kadar filozoflara
benzerlerse de, akli nasstan bagimsiz dsnmediklerinden, onu mesriyyet er-
evesi iinde kullanirlar. Ancak sebepler leminde eserden messire dogru bir
idrk izgisinde ilerleyen akil, kisiyi gerege ulastirmada tek basina yeterli degil-
dir. Kalb grs ve duyuslara da zarret derecesinde ihtiya hissedilir.
Iste tasavvuf, aklin kf gelmedigi meselelerde, kalbi devreye sokarak tes-
lmiyetle yola devm eder. Bu tr meseleleri, Kurn ve snnete mutbik kesf ve
ilhm gibi kalbdeki tecelllerle vuzha kavusturur. Bu sretle ferdi, nih bir tat-
mine ulastirir.
Kalb faliyete olan ihtiya, kelm limlerince de kabul edilen bir keyfi-
yettir. Bu bakimdan yukarida da ifde ettigimiz gibi kelm limlerini ekseriyetle
akli esas alan filozoflar gibi telakk etmek dogru degildir. Essen onlar arasinda
tasavvuf grsleri fiilen veya fikren tecvz edip icr eyleyen pek ok kimsenin
mevcdiyeti de tarih bir gerektir.
Diger taraftan akil ve muhkeme denilen zihn faliyet, madd lemden
alinmis olan intiblari kullanir. Benzerlikler veya zitliklar syesinde gerege ulas-
maya alisir. Hlbuki byle intiblara shib olunamayan metafizik varliklara ve
onlarin hakkatine akilla varmak mmkn degildir. Bundan dolayidir ki akil, insa-
nin hakkate ulasma meylini belli bir lde tatmn edebilir. Bu tatminkrligin ke-
mli iin aklin tkendigi noktalardan teye bir tahasss merkezi olan kalbdeki il-
hm ve snhat (ie dogma) ile ulasilabilir. Iste tasavvuf, insana aklin tkendigi
noktalarda duraksamayip daha ilerilere vsil olma imknini kazandirir. Bunu, zik-
rullh syesinde kalbi ilhma msit bir zemin hline getirmekle saglar. Bu se-
bepledir ki tasavvuf, kelm ilminin -basta Cenb-i Hakkin zt ve sifatlari olmak
zere- mevz edindigi btn sahalarda aklin kullanilmasindaki kifyetsizligi izle
ederek, bu ilm faliyeti insani tatmn edecek bir olgunluga ulastirir.

Tasavvuf, kelm ilminin umma ynelik ortaya koydugu hakkatleri, -her


ferdin istddi farkli oldugundan- en istdadli birinin bile tatmn olacagi seviyeye
getirir. Ferdin inancini saglamlastirarak Allhin varligi ve birligi hususunda onu
yakn bir bilgiye kavusturur.
Bu geregi kelmci bir mfessir olarak shret bulmus olan Fahreddin Rz
syle dile getirir:
Kelmcilarin metodlari hakkate ermek iin her ne kadar kifyetsiz ise de,
tasavvufa gemek iin asilmasi gereken son derece mhim bir ilk adimdir. Kmil
derece, insanin zhire dayanan seriat ilimlerinden, hdiselerin hakkatlerini bilme-
ye dayanan btin ilimlere gemesiyle elde edilir.
20

b- Tasavvuf ve Tefsir
Tefsir ilmi, beseriyete hidyet rehberi olarak takdim edilen Kurn-i Ke-
rmin engin mnlarini ortaya ikarip zah etmeyi mevz edinen bir ilimdir. Bu
ynyle tefsir, insanin i lemini temizleyip kemle erdirmeyi hedefleyen tasav-
vufa, istedigi ila ve reeteleri sunan bir eczane vazfesi grr. nk tasavvuf il-
mi, ele aldigi mevzlari islerken ve kendine has usulleri belirlerken temel kaynak
olarak Kurn-i Kermi esas almistir.

20
Muhammed Slih ez-Zerkn, Fahruddn er-Rz ve ruhul-Kelmiyye vel-Felsefiyye, s. 76. (Muhammed
bid el-Cbir, Arab-slm Kltrnn Akl Yaps, s. 626dan naklen.)
Kurn-i Kerm, hayatin her alaninda Allha karsi mesliyet duygusu
iinde davranmayi, ibdetleri hus ile yapmayi, Allhi ok ok zikredip devamli
ilh murkabe altinda bulunmayi emrederek kulun riz-yi ilhye vsil olmasini
ister. Btn bu hususlar ehl-i tasavvufun zerinde hasssiyetle durdugu nemli
konulardir.
Allha kalben vsil olmayi temel gye edinen tasavvuf ehli, Ona ulastira-
cak yegne yol olarak Kurn-i Kermi grmsler ve onu hayatlarinin mihveri
yapmislardir. zerinde derin derin tedebbr ve tefekkr edilmesi emredilen
Kurn yetlerini, seher vakitlerinin virdleri hline getirmislerdir. Onun ince m-
nlarini kavrayabilmek iin, kalblerini sfiyete erdirmelerinin zarretine inanmis-
lardir.
Rasl-i Ekrem Efendimizin ahlki Kurn-i Kermden ibret oldugu iin,
ahlken tekml etmeyi hedefleyen ehlullh, btn amel ve davranislarini ilh
kelmin muhtevsina gre tanzm etmeye gayret gstermisler, canli bir Kurn ol-
manin cehd ve abasi iinde bulunmuslardir.

Tasavvuf ehlinin baslica feyiz ve ilham kaynagi Kurn-i Kerm olmasi se-
bebiyle mutasavviflar, tefsir ilmine de byk hizmette bulunmuslardir. yetlerin
isr mnlarini da ortaya ikararak bu ilmin zenginlestirilmesine yardimci olmus-
lardir. Denilebilir ki bu bakis aisiyla tasavvuf bykleri, Kurnin tefsrinde
onun kelimelerindeki engin deryya dalarak nice hikmetler elde etmeye gayret et-
misler ve bunun ehemmiyeti zerinde durmuslardir. Bu meyanda ilh kelmin
muhtevsini beser kelimelerindeki darliga hapsetmek dogru degildir. Ancak bu fa-
aliyetin de sistemsiz ve kidesiz oldugu zannedilmemelidir. Isr mn verirken
su hususa riyet edilmistir:
1. Isr mnnin zhir mn ile tezat teskil etmemesi,
2. Verilen mnnin Kitap ve Snnetin muhtevasi iinde olmasi,
3. Isr mn iin lafizlarin, siyk ve sibkinin uygun olmasi.
Kurn-i Kermi isr tarzda tefsr eden eserlere misl olmak zere Eb
Abdurrahman Slemnin Hakikut-Tefsri, Kuseyrnin Letiful-rti ve
Bursali Ismil Hakkinin Rhul-Beyn adli tefsirleri gsterilebilir. Bunlarin ya-
ninda Mevln ve Ibn-i Arab gibi mutasavviflarin eserleri de pek ok yet-i ker-
menin isr tefsirleriyle zenginlesmistir.
u bir hakkattir ki, Cenb-i Hakkin kelm sifatinin tecellsi olan
Kurn-i Kerme hangi cihetten mn verilirse verilsin, onun ifde ettigi mnla-
rin tmyle kelma intikli mmkn degildir. Allhu Telnin zt ve sifatlarini
hakkiyla kavramak muhl oldugu gibi, Kurn-i Kermi de btn mhiyetiyle
kavramak ylece muhldir. Ondan anladiklarimiz, ancak derydan bir katre mes-
besindedir. u yet-i kerme bu geregi ne gzel dile getirir:
1yet yeryzndeki aalar kalem, deniz de arkas!ndan yedi deniz
daha kat!larak (mrekkep olsa) Allh!n szleri (yazmakla) tkenmez. 1phe
yok ki Allh mutlak glib ve hikmet sahibidir. (Lokman, 27)
Cenb-i Hak, kendi kelimelerinin muhtevsini, bir bakima beser kelimele-
rin muhtevsinin zerine ikarmakta ve onlarin sonsuzlugunu ifde ederek det
daha derin nasipler ve hisseler alinmasini murd etmektedir. Nitekim Kurn-i
Kermin bu hussiyetini, Raslullh -sallllhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
Kurnn her an ortaya kan bedi (daha nce kefedilmemi) mn-
lar tkenmez (Tirmiz, Fezill-Kurn, 14) szleri ile ifde etmistir.
Hazret-i Mevln da bu hususta:
Kurn- Kermin zhirini bir okka mrekkeple yazmak mmkndr. h-
tiv etti.i btn srlar ifde etmeye ise shilsiz derylar mrekkep, yeryzndeki
btn a.alar da kalem olsa yine de kifyet etmez. der.
Yukarida geen yet ve hadisteki ifdeler, Kurn-i Kermin kinattaki
btn hakkatlerin kmil bir manzmesi oldugunu ve btn gereklerin onda birer
nve hlinde bulundugunu gsterir. Zr bu tr bilgi ve gereklerin Kurn-i Ke-
rmdeki mevcdiyeti, sarhat cihetiyle olsaydi, onun sonsuz bir hacme ulasmasi
gerekirdi. Bu bakimdan bazi gerekler sarhaten, fakat pek ogu da dellet cihe-
tiyle yer alir. Bu nev sirr gerekleri bulup ortaya ikarmak, ancak ilimde rush
sahibi olmakla yni incelikleri kavramaya istddli bir akl-i selm ve kalb gzyle
mmkndr.
Bu gyeye dayali olarak tefsir uslne dir kitaplarda mfessirlerin bilme-
si gereken ilimler sayilirken, Allhu Telnin mstesn kullarina bahsettigi veh-
b ilim de yer almaktadir. Bu ilim ise, ancak Allhu Telya karsi takv,
mahlkta karsi tevzu, dnyaya karsi zhd ve nefse karsi amansiz bir mcadele
ile elde edilebilir. Nitekim, Bildi.iyle amel edenlere, Allh bilmediklerini de .-
retir. (Eb Nuaym, Hilye, X, 15) hadis-i serifi bu gerege isaret eder.
Demek ki Allhin yetlerini anlamaya mn kibir, ucub, hased, dnya
sevgisi gibi kalb hastaliklar, tasavvuf terbiye ve tasfiye ile tedv edilmedigi
mddete, Kurnin esrrindan hisse alabilmek mmkn degildir. Nitekim:
Dnyada haks!z yere kibirlenip byklk taslayanlar!, yetlerimi ge-
rei gibi anlamaktan uzakla&t!r!r!m. (el-Araf, 146) yet-i kermesi bunu aika
ifde eder.
Demek oluyor ki mnev terbiye ve tasfiye ile kalb leminde terakk kay-
dedilmedigi takdirde, Kurn, kint ve insanin esrrindan hisse alabilmek mm-
kn degildir.

c. Tasavvuf ve Hadis-Siyer
Hadis ilmi, Peygamber Efendimiz -sallllhu aleyhi ve sellem-in sz, fiil,
takrr, yaratilis veya gzel ahlkiyla ilgili hussiyetlerini inceleyen bir ilimdir.
Diger Islm ilimler gibi, tasavvufun da Kurn-i Kermden sonra basvur-
dugu ikinci kaynak hadistir. Raslullh -sallllhu aleyhi ve sellem- Efendimizin
hayatini, madd-mnev btn ynleriyle ortaya koyacak bir zenginlige sahip olan
hadislerin, tasavvufun sekillenip gelismesinde stlendigi roln byklgn idrk
etmek hi de zor degildir. Zra zhd, ver, ihsan, tevz, sr, sabir, skr, tevek-
kl gibi kalb konulardaki hadisler, tasavvuf ehlinin anlayis ve fikirlerinin temel-
lerini olusturmustur. Tasavvufu yakindan ilgilendiren bu ve benzeri konularda
Fahr-i Kint Efendimizin rhn haytiyla ilgili sz ve davranislari, tasavvuf ile
hadis ilmini birbirlerine yaklastirmis ve onlari ayrilmaz bir btn hline getirmis-
tir.
Tasavvufun tefsir ilmiyle mnsebetinde de ifde edildigi gibi Allha ta-
karrub ve vuslati temel gye edinen tasavvuf ehli, Allha muhabbetin, Raslullh
-sallllhu aleyhi ve sellem- Efendimizin izinden gitmekle gereklesecegini ok
iyi bildiklerinden, her konuda ona ittib etmeyi kendilerine siar edinmisler ve bu
noktada da snnetin zengin haznesinden doya doya istifde etmislerdir.
Fahr-i Kintin izinden gitmek, ancak onu sevmekle ve her seyden aziz
bilmekle mmkndr. Kurn-i Kermde Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi
ve sellem-e itaat ve onu sevmenin lzumu ile ilgili pek ok yet-i kerme mev-
cuttur. Bu sevgi ve ittibnin, nasil olmasi gerektigine dir yasanmis pek ok rne-
ge ise, ancak hadis ve siyer kaynaklarindan istifdeyle ulasmak mmkndr.
Ister ibdet ve mumelt, isterse ahlk konularinda olsun, kalb derinlik,
rikkat, nezket ve zerfet bakimindan zirve sahsiyet, hi sphesiz Raslullh -sal-
lllhu aleyhi ve sellem- Efendimizdir. Siyer ve hadis kitaplarimiz, bunu teyd
eden sayisiz rneklerle doludur.
Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-den bize kadar kesintisiz
bir srette intikl etmis olanlar, sdece Onun mbrek szleri degildir. Ayni se-
kilde Onun btn davranislari da en ince teferruatina kadar ashb-i kirm tarafin-
dan nakledilmis ve bylece bize kadar ulasmistir. Ulem, suleh ve mesyihin
davranislarinda grlen mkemmellikler de, Rahmet Peygamberinin sretinden
grenilerek fiiliyta geirilmis hususlardir. Essen Cenb-i Hak, Fahr-i Kint
Efendimizi -beser davranislar itibriyle- insanliga mkemmel bir rnek olarak
takdm etmis bulundugundan Onu -imkn nisbetinde- takld etmek, her mmine
yklenmis bir bor ve vazfedir. phesiz bu vazfeyi hakkiyla f edenler, onu l-
yikiyla anlayip haytina intikl ettiren sekin kimselerdir. Tasavvuf edebin ger-
eklesmesinde birer miyr olan bu davranislarin en olgun muhtevsi, ehlullh tel-
knlerinin eseri olarak vcd bulur. Bu da mesreb-i sfiyyenin, snnet ve hadsin
zne mutlak ve mkemmel bir mutbakat hlinde oldugunun ifdesidir.
Bundan dolayi tasavvuf ehlinin faziletli hayatindaki gzellikler, Hazret-i
Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-in sretinden birer iniks olup, yazili ha-
dis metinlerini tamamlayici bir unsur teskl eder. Tasavvuf ehlinin hl ve davra-
nislari, hadis-i seriflerin fiilen serhi mhiyetindedir. Diger bir ifdeyle hadislerin,
kuvveden fiile (nazariyeden ameliyeye) intikl sretiyle daha sonraki degisik za-
mn ve meknlarda devm ettirilmesidir.
Tasavvufun bir ilim olarak ortaya ikisindan nce, gerek muhaddisler ge-
rekse mutasavviflar tarafindan kaleme alinan Kitbz-Zhdler, hadis ilmiyle
tasavvuf arasinda bir kpr vazifesi grmslerdir.
Diger taraftan tasavvuf ehli, hads-i seriflere isr mnlar verip zh et-
mekle, hadis ilmini zenginlestirmislerdir. Hatt bazi sfler, -hadisiler tarafindan
benimsenmese de- Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-in rhniye-
tinden kesf yoluyla da hadis alinabilecegini kabul etmislerdir.
Trihte -Hakm Tirmiz ve Kelbz gibi- sf olarak meshr oldugu hlde
hadse dir eser veren tasavvuf bykleri vardir. Ayni sekilde muhaddis olarak
shret buldugu hlde hadis ilminin kriterlerinin yanisira sflerin metodlarini da
benimseyen hadis limleri var olagelmistir.
Mesel hadis ilminde en byk otorite kabul edilen ve Kurn-i Kermden
sonra en mteber kaynak olan hads kitabinin shibi Imam Buhr -rahmetullhi
aleyh-, rivyet ettigi her hadis-i serif iin iki rekat istihre namazi kilmis ve istih-
re netcesinde, hadsin sahih olduguna kalben de kn olduktan sonra onu eserine
kaydetmistir.
21
Yine byk muhaddis Ahmed bin Hanbelin de hads-i serfi
bizzat Raslullh Efendimizden rysinda aldigi rivyet edilmektedir.
22

d. Tasavvuf ve F!k!h
Lugatte fikih, bilmek, anlamak, incelikleri kavramak mnsinadir. Is-
lmin ilk zamanlarinda dn ve dnyev btn hususlarda bilinmesi lzim gelen
her sey fikih adi altinda greniliyor, bu ilimle ugrasanlara da fakih, yni lim de-
niliyordu. Bu mnda fakih kelimesi, varligin ve hdiselerin hikmetine vkif, in-
sanin dn konularda leh ve aleyhindeki hususlari ayirdetmeye muktedir bir kimse-
yi ifde ediyordu. Nitekim Imm-i zam Eb Hanfe Hazretleri fikhi:
Kisinin dn bakimdan lehinde ve aleyhinde olanlari bilmesidir. diye t-
rif eder.
Insanin sadet ve felketinde birinci derecede messir olan, Rabbini dog-
ru olarak bilmek bu ilmin en nemli kismini teskil ediyordu. Bu sebepledir ki
Imm-i zam Hazretlerinin tikd meseleler hakkinda ortaya koydugu ve talebe-
leri tarafindan zabtolunarak zamnimiza kadar intikl etmis metne, en byk fi-
kih mnsinda Fikh-i Ekber denilmistir. Baslangita durum byle oldugu hlde
daha sonralari bu husustaki ilm faliyetin genislemesiyle fakihler, tikd ve ahl-
k hkmleri fikhin disinda birakarak onu sirf amel ve kaz hkmlere hasret-
mislerdir. Bugn de fikihtan anlasilan mn budur.

21
Bkz. Ibn-i Hacer, Hedys-Sr Mukaddimet Fethil-Br, s. 489; Ibn-i Hacer, Ta.lkut-Talk, V, 421.
22
Bkz. Mecmul-Hads, varak 110
a
-112
b
.
Tasavvuf da insanin lehinde ve aleyhinde olanlari hem zhir ve hem de b-
tin cephesiyle bilip geregini yapmasidir. Fikih; abdest, tahret, namaz ve oru gibi
amel meselelerin zhir sihhat sartlarini bildirir. Tasavvuf ise kalbi temizleyip ku-
lu huzr, mrifet ve kalb duyuslara hazirlar. Bu, o ibdetin kemli iin en msit
zeminin hazirlanmasi demektir. Bu itibarla tasavvufa, fikih ilminin rhn zemni
ve z mnsinda fikh-i btin veya fikh-i vicdn de denilmistir.

Hi sphesiz fikih ilminin gyesi, amelin mkemmel, yni Allh katinda


en makbl olacak bir tarzda fsini temin etmektir. Byle bir mkemmellik ise,
ancak, tasavvuf dsncelerin sagladigi rh olgunlukla gereklesebileceginden,
bu iki ilmi birbirinin -det- tamamlayicisi saymak cb eder. Zr tasavvufun asil
hedeflerinden biri de, insani dnin metafizik, yni rhn hakkatlerinde zirveye
ikarmak kadar, onun btn amel ve davranislarini da mkemmeliyete ulastir-
maktir. Amellerin zhir sartlarini trif ve tedvn eden fikihtaki asil gye, ancak
tasavvuf olgunlukla gereklesebilir. Mesel namazin, temizlik ve tdil-i erkn gi-
bi zhir sartlarinin nasil yerine getirilecegi fikih ilminde gsterilir. Hatt niyet gi-
bi dern bir sartin lzmu da anlatilir. Zhir sartlarina riyet edilmis olan ibde-
tin kabul olmasi iin, kalbin riy ve hased gibi hastaliklardan slim olmasi elzem
oldugu hlde fikih, bu mnev sahyi tanzm etme isiyle mesgul olmamistir. Bu
alani da tasavvuf tanzm ederek, ibdetin zhiri kadar btin sartlarini da gerek-
lestirmeye alisir. nk fikih ilmi, umm iin olan seriatin bir sbesi olmak iti-
briyle sirf zhirle mesgl olur. Insanlarin seriat planinda mkellefiyeti de zhir-
den ibrettir. Lkin ibdetleri kabul veya reddetmek hakki yalniz kendisine it
olan Cenb-i Allh, zhir kadar btina da mutlak bir srette vkiftir ve btin te-
mizlik de Onun kulda grmeyi murd ettigi temel hussiyetlerden biridir.
Fakihler namaz, oru ve hac gibi ibdetlerle nikh, talk, ticret ve kisas
gibi mumelti inceleyip hkmlerini tedvin ederken; mutasavviflar bunlarin
zhd, takv ve ihls gibi mnev messirlerle birlikte fsina ehemmiyet vermis-
lerdir. Ayni sekilde Kurn-i Kerm de ibdetlerin mnev tarafina daha ok agir-
lik verir, kulu zhd ve takvya istikmetlendirir.
Tabi ki bu, tasavvuf ehlinin fikha nem vermedigi veya fikih ilmiyle
yeterince ilgilenmedigi mnsina gelmez. Bilakis Gazl, Ibn-i Arab, Mevln
Celleddin-i Rm, Imm-i Rabbn ve Hlid-i Bagdd gibi pek ok mutasavvif,
zhir ilimlerde de salhiyet sahibi birer byk lim ve fakihtirler.
Dnin zhir ahkminin muhtevsini da, tasavvuf gerekleri de lyikiyla
kavrayamamis bulunan bzi kimseler, fikih ve mesreb-i sfiye arasinda bir aykiri-
lik oldugu iddisinda bulunmus ve bundan da zaman zaman yersiz bir ihtilf v-
cda gelmistir. Fakat, tasavvufun kmilleri ile gerek fakihler arasinda essen her-
hangi bir anlasmazlik sz konusu degildir. Ihtilaf ve mnkasa, kendini lim zan-
neden chillerle, kendini kmil zanneden ham sofular arasindadir.
2. TASAVVUF ve FENN LMLER

Fenn ilimler, yni laboratuvar mshedeleriyle ispatlanabilen ilimler, -ilk
nazarda- tasavvufla alkasiz gibi grnrse de gerek byle degildir.
Varliklarin ve hdiselerin var olus hikmet ve keyfiyetlerine dir bir gye
pesinde kosan her ilm faliyetin yolu, nihyette metafizik bir noktaya ulasir. Bu
ise fenn ilimlerin tasavvufla bulustugu noktadir. nk tasavvuf, kinattaki b-
tn varliklarin sir ve hikmetlerini, yni metafizik boyutlarini umm olarak tahll,
tesbt ve tedvn eder. Insani, Allh ve msiv hakkinda daha dogru, daha smll
ve tecesss istihsini doyuracak seviyede bir ilme, yni hakkat iklmine tasir.
Fenn ilimlerin ilgi alani madd lem, yni esy-yi tabiyye (tabi sey-
ler)dir. Bu ilimlerin varliklarda buldugu gerekler, onlara ilh tyinle yerlestiril-
mis olan hussiyetlerdir. Buna gre madd leme it her kesif, Yaraticinin kudret
ve azametine bir delil olarak ortaya ikar. Buradan hareketle fenn ilimlerin, bir
mnda ilh sanat hrikalarina ulasmaya yardimci oldugunu sylemek mmkn-
dr.
Diger taraftan Islm, maddeyi bile metafizik boyutlariyla birlikte ele alir
ki, bugn modern fenn ilimler de bu zha yaklasmistir. nk madd lemdeki
her kesif, yeni mehullere kapi aar ve insan mfekkiresini sonsuz bir mesfeye
eker. Madd lemin intiblari ile yrtlen bu faliyetin sonunda da, bzi metafi-
zik hdiselerle karsilasilir. Bilhassa zamanimizda bu ilimlerin akillara hayret ve
hayranlik veren noktalara ulasmasi, netcede fizik gereklerin metafizikle yz y-
ze gelmesine sebep olmustur. Bu yzden de hakkati yalniz maddeye hasretmis
olan eski materyalist telakkler det ifls etmistir. Geen asrin tabularindan biri
olan Lavoisier (Lavuazye) kanunu yikilmis ve felsefe ile din arasindaki temel ihti-
lf mevzlarindan biri olan maddenin kadm oldugu grs artik pe atilmis-
tir. Maddenin asil degil, riz bir sret ve teksf etmis bir enerji oldugu geregi,
atomun paralanmasiyla ispat edilmis ve bylece madde denilen seyin, enerjinin
muayyen bir kalipta hapsedilmesinden ibret oldugu ortaya ikmistir. Buna ilve-
ten bilhassa fizik, kimya, biyoloji ve astronomideki yeni kesifler, dnin ve bu ara-
da Kurn-i Kermin ulv muhtevsini teyd eden sayisiz yeni delillerin ortaya
ikmasina sebep olmustur.
Insanin genleri zerinde vk olan yeni kesifler, her insanin nevi sahsina
mnhasir bir sifresi oldugu geregini ortaya koymustur. Bu ve benzeri kesifler,
ilh sanatin akillari ciz birakan, zamnimizdaki parlak mislleridir. Bundan do-
layidir ki, daha 19. asirda Ziy Pasa:
Sbhne men tehayyera f sunihil-ukl
Sbhne men bi-kudretih yacizul-fuhl
Sanat karsnda akllarn hayrete dt., kudretiyle en stn limleri
bile ciz brakan Allh Tely tesbh ederim. sretindeki hikmetli beytini
nazmetmistir. nk mslmanlar, ilh sanatin hrikalari karsisindaki bu aczi
teden beri essen bilmekteydiler. Hatt bu fenn kesiflerin, kiymete yakin, m-
cizeler seviyesine kadar yaklasabilecegi de mslmanlarin mehl degildir. L-
kin her yeni kesif, insanin acziyyeti ile ilh sanatin azametini ve ondaki hikmetle-
rin sonsuzlugunu kabullenmek istikmetinde vicdn bir zarret dogurmaktadir.
Yine Ziy Pasa:
drk-i mel bu kk akla gerekmez,
Zr bu terz bu kadar skleti ekmez.
diyerek bu beser aczi, ne gzel ifde etmistir.

Tasavvuf, sirlari idrk maksadiyla kinti tahll ettiginden, fizk gerekle-


rin nihyetinde metafizik hussiyetlerle yz yze gelen fenn ilimlerin, tasavvufla
bir sekilde alkasinin oldugunu kabul etmek bir zarrettir.
Essen Kurn-i Kerm birok defa kinattaki sir ve hikmetlere dikkat ek-
mektedir. yet-i kermede buyurulur:
-- ~ ' - ' --- _-= ~--' '`' '- '-'
~- ,- _ - ' -- -- '
nsanlara, ufuklarda ve kendi i dnyalar!nda yetlerimizi gstere-
ceiz ki, onun (Kurnin) gerek olduu onlara iyice belli olsun. Rabbinin
her &eye &hid olmas! yetmez mi! (el-Fussilet, 53)
yette ufuklar kelimesiyle insani ihta eden dis leme, kendi nefisleri
ifdesiyle de insanin biyolojik ve rh yapisindaki hikmet, ibret ve sirlara isret
edilmektedir.
Cenb-i Hak, kullarinin gafletini izle ederek onlari intibaha getirmek iin
yet-i kermelerde syle buyurur:
(Ey Habbim! Sana karsi gelenler) hi yeryznde dola&mad!lar m!?
Zr dola&salard! elbette d&necek kalbleri ve i&itecek kulaklar! olurdu.
Ama gerek &u ki, gzler kr olmaz; lkin gsler iindeki kalbler kr
olur. (el-Hacc, 22)
Biz, gkleri, yeri ve bunlar aras!nda bulunanlar! oyun ve elence ol-
sun diye yaratmad!k. Onlar! sadece gerek bir sebeple yaratt!k. Fakat onla-
r!n ou bilmiyorlar. (ed-Duhn, 38-39)
Cenb-i Hak, bu kudret akislarini bildirdikten sonra insanlari da diger var-
liklar gibi belli bir maksad iin yaratmis bulundugunu bir baska yet-i kermede
su sekilde bildirir:
'~-' - ~' -' '` '--= '- - =
Sizi bo& yere yaratt!!m!z! ve bize dndrlmeyeceinizi mi sand!-
n!z! (el-Mminn, 115)
Mikrodan makroya kadar her zerrede ilh sanatin hrika tezhrleri mev-
cttur. Tasavvuf, merkezi insan olmak zere bu hakkatlerin kll ve umm bir
mhiyette kavranmasini temin eden bir grs ve bu grsn husl iin basta
zikrullh olmak zere riyzt vb. rh temrinlerle insanoglunu olgunlastiran fiil
ve ilm bir disiplindir.
Kurn yetlerinde fizk lemin hikmetlerine dikkat eken ve tekd iin
de bunlari sul yoluyla ortaya koyan beynlar mevcddur. Bu keyfiyet, fenn ilim-
lerin faliyet sahasini ilgilendirmekle berber, esynin sdece fizk hssiyetleri-
ne mnhasir degildir. Bu yzden hikmeti kavrama konusunda bu ilimlerin salhi-
yet ve imknlarindan daha fazla bir kudrete ihtiya vardir. Bu da rh temrinlerle
kalbin tahasss melekesini gelistirmeyi cb ettirir. Iste tasavvuf, insana bu imkn
ve salhiyeti bahseden mstesn bir ufuktur.
Mlum oldugu zere mutasavviflarin nazarinda dnya, esm-yi ilhiyye-
nin tecellghidir. Iindeki her varlik byk bir sanat hrikasidir. Gndelik hayatta
birogumuzun karsilastigi ve pek dsnmeden geip gittigi hdiseler hakkinda
ciltlerle kitap yazilsa yine de azdir. Mesel bir dut yapragini ceylan yediginde
misk, ipek bcegi yediginde ise ipek olur. Iste bunun gibi kint, her gn mshe-
de edegeldigimiz, fakat zerinde lyikiyla durup dsnmedigimiz hrikalarla do-
ludur. Yeseren otlara, aan ieklere, meyve veren agalara ibret nazariyla bakilsa
ve bunlarin topraktan renk, koku, lezzet gibi hussiyetleri nasil bulup da ikara-
bildikleri dsnlse, ilh kudretin byle tezhrleri karsisinda hayrette kalmamak
mmkn olmaz. Kisacasi mutasavviflar, kinatta hibir seyin bosuna yaratilmadi-
gini sadece zhirleri ile degil, btn kalbleri ile de kabul etmislerdir.
Kurn ve insan gibi kint da Cenb-i Hakkin esm-yi ilhiyyesinin ter-
kipleriyle meydana gelmistir. Btn fenn ilimler bir bakima bu terkiplerin kinat-
taki tezhrleri olan detullhin hikmetlerini aramakla mkelleftirler. Bu mkelle-
fiyetin fsinda ise mutlak bir acziyete mahkmdurlar. Ancak, mnen terakk ede-
rek bir nev kalb alicilara mlik olabilenlerdir ki, sir ve hikmetleri kavrama hus-
sunda, fen ilimlerinin vsil oldugu merhalelerden daha ilerisine nfz edebilirler.
Iste bu gibi noktalardan itibren fenn ilimlerle tasavvuf kaynasip aynlesir.

3. TASAVVUF ve EDEBYAT

Asil faaliyet sahasi gnl lemi olan tasavvuf, mnev ve dern his, fikir
ve heyecanlari belli bir slp ve db dhilinde satirlara, misralara, yni kelma
da aksettirmistir. Bylece ferd olarak birebir ulasamadigi nice sadirlara, satirlar
vsitasiyla ulasirken sdece gnllere degil, derinlik ve muhtev enginligine ship
olusuyla da edebiyata byk bir zenginlik kazandirmistir. det edebiyat, insan-
daki grs ufuklarini genisleten, gnl derinlestiren, tefekkr ve tahasss zarfeti
ile idrke incelik veren bir bedi sanat olma vasfinda mstesn bir zirveye ulas-
mistir.
Edebiyat trihimizde Tekke Edebiyati adi altinda kendini gsteren sde,
akici, bzen lirik ve bzen tlim (didaktik) trdeki edeb mahsullere, dn-tasav-
vuf degerler yogun bir sekilde aksetmistir. Allhin birliginden bahseden tevhd,
Ona yanik ilticlari ifde eden mncaat ve Hazret-i Peygamber -sallllhu aley-
hi ve sellem-e duyulan ask, muhabbet ve hasreti mevzu edinen nat gibi edeb
trler, halkin mneviytinin takviye edilmesinde, dertli ve yorgun gnllerin te-
sell bulmasinda, gnah, isyn ve gafletten uzaklastirilmasinda, cemiyette muhab-
bet, kardeslik, sulh ve skn hlinin tesisinde pek faydali bir vazfe icr etmistir.
Ynus Emrenin, Mogol istllari hengmesinden baslayip zamnimiza ka-
dar yedi asirdir devm edegelen siirleri, halkin irsad ve tesell kaynaklarindan biri
olmustur. Yni bu tr edeb mahsller veren mutasavviflar, dn heyecnin genis
halk kitlelerine tasinmasinda, mnev degerlerin zinde tutulmasinda mhim hiz-
metler vermislerdir. Hoca Ahmed-i Yesev, Haci Bayram-i Vel, Esrefoglu Rm
ve Aziz Mahmd Hdy -kaddesallhu esrrahum- Hazarti bunlarin baslicalari-
dir.
Dvn edebiyati ise, daha ok aruz vezniyle yazan ve sanatkrne slbuy-
la dikkat eken sirlerin eserlerinden meydana gelmistir. Nesir trnde de eserler
verilmis olmasina ragmen, manzm eserlerin galebesi sebebiyle dvn edebiyati
diye bilinen bu dnemde de tasavvuf tefekkr ve derinligin byk tesiri grl-
mstr. iirlerin kelime haznesinde bulunan pek ok rumuzlarla tasavvuf ince-
likler yksek bir zevke hitb eder tarzda ve mhirne bir srette ifde edilmistir.
Ayrica edeb trlerin her birinde farkli bir rh heyecanin tezhr hkim-
dir. Tevhdlerde coskun bir rh hlinin sonsuz ilh ufuklara dogru kanat irpislari
sezilir. Hussiyle mutasavvif sirlerin yazdigi tevhdler, gnl apayri bir mn fe-
zsinin seyyhi eyler.
Natler, Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-e duyulan ask ve
muhabbetin, misralara dklms yanik terennmleridir. Gnllerde resmedilen
muhabbet tablolaridir. Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-e duyulan
engin tahassr ve istiyki Fuzlnin natindeki:
Hk-i pyine yetem der mrlerdir muttasl
Ban tatan taa urup gezer vre su...
(O rahmet Peygamberinin) aya.nn (de.di.i, gezip dolat., mbrek)
topra.na ulaaym diye, su(lar), hi durmadan mrler boyu ba(lar)n tatan
taa vurarak vre (ve meclb bir ekilde) akmaktadr.
Mevln, Fuzl, Nil, Nb, Nahf, eyh Glib ve daha nice sirler, eser-
lerini tasavvuf nesveden beslenen bir gnl iklminde yesertmislerdir.

Btn bunlar gsteriyor ki, tasavvuf derinlik ve muhtevnin edebiyata


apayri bir zenginlik ve olgunluk kazandirdigi bir gerektir. iir ve edebiyat zevki-
nin genis halk kitlelerine ulasmasinda byle bir muhtevdan beslenmekte olmasi-
nin da byk bir tesiri vardir. Nitekim, edebiyat trihisi Nihad Smi Banarli da;
Trk edebiyatini vcda getiren, gelistiren ve olgunlastiran tasavvuftur.
szyle bu hakkati ifde etmistir.
Bu geregin zirvede oldugu dnemlerde dnyev bir sir olarak bilinen
Nedmin bile nat yazmasi ve hatt Tevfik Fikret gibi bir sirin de tevhid yazarak
meshur olmasi, bu geregin mnidar yansimalaridir.
Diger taraftan edebiyatin ve hssaten siirin insanlari belli bir his ve fikre
meylettirmesi iin kullanilmasinin takdre syn bir keyfiyet oldugu, su hads-i se-
rfle de sbittir:
Hazret-i ise -radiyallhu anh-, Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve
sellem-in bu sahaya verdigi ehemmiyeti syle ifde eder:
Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-, sir Hassn bin Sbit
iin mescidde huss bir minber koydurdu. Hassn, onun zerine ikip oturur ve
Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-i hicvedenlere siirle cevap verir-
di. Raslullh -sallllhu aleyhi ve sellem- de onun hakkinda:
Allh Tel, Hassn, o, Allh Rasln savundu.u mddete Rhul-
Kudsle teyd eder. buyururdu. (Tirmiz, Edeb, 70; Eb Dvud, Edeb, 87)
Burada Cebrlin siir syleyen Hassn ile olmasi, Hak yolundaki sire Al-
lh tarafindan ilhm gelmesi ve ilh teyde mazhar olmasi demektir.

4. TASAVVUF ve GZEL SANATLAR

Sanat, kalb derinlik ve duyuslarin esyya aksetmesi ve msahhas hle gel-
mesidir. Hangi sahada olursa olsun btn sanatlar, temelde insan rhundaki tefek-
kr ve tahasssn bir nev tezhrnden ibrettir. Sanatta incelik ve zarfet, rh
derinlikle paralel bir seyir tkib eder.
Temel harci tasavvufla yogrulan, yni kalb rikkat, hasssiyet ve derinlik
iklminde icr edilen sanatlar, tarihimizde grldg zere medeniyetlerin inssi-
na mil olmustur. Hakkaten, medeniyette zirvelesen milletler, yalniz siyaset, eko-
nomi ve askerlik gibi sahalarda degil, ilim ve sanatta da mmtaz bir mevkye ulas-
mislardir. Trihimiz, bu inkisfin zenginlikleriyle doludur. Gzel sanatlarin pek
ok sahasinda tezhr eden tasavvuf motiflerin tamamini ifdeye ne gcmz ve
ne de imknimiz oldugundan, burada sdece bzi sahalarda tasavvuf tesiriyle
meydana gelen gelismelere kisaca tems ile iktif edecegiz.

a. Msik

Islm, insan tabiatinda mevcud olan zellikleri reddetmeyip, onlari m-
kemmel bir srette nizamlayan yce bir dndir. Pek ok bedi sanat gibi msik de
insanoglundaki fitr hussiyetlerin tezhr sekillerinden biridir. Tabiatiyle onun
da diger hussiyetler gibi ne tammen reddi ve ne de oldugu gibi kabul mm-
kndr.
Mutasavviflar, msiknin insan zerindeki inkr edilemez tesirini, Islm
db ve erkn dhilinde, hayra hizmet etmek zere kullanmislardir. Msikye, ul-
v bir hedef tyin ederek, nefse degil, rha gid olabilecek bir muhtev ve vasif
kazandirmislardir. Bu vasfa uygun olanlari da tasvb ve tesvk etmis, uygun olma-
yanlari ise reddetmislerdir.
Hakkaten, hayra istikmetlendirildigi zaman msik, kh henkli sesler ile
kh onunla birlikte sylenilen gazel, kasde, ilh gibi manzmeler yardimiyla r-
h coskunlugu artirmak ve ulviyyt ile telezzz netcesinde de ferdleri rhen y-
celtmekte mstesn bir rol oynar. Dinleyenin ibdet ve tate ragbetini artiran, ona
Allhi hatirlatan, insani gnahlardan sakinmaya sevkeden, kalbe saf duygular ve
feyizler bahseden msik hlindeki beste ve nagmeleri, vakit ve makmin geregi-
ne de riyet sartiyla dinlemek elbette faydasiz degildir. Bu bakimdan uzun asirlar
boyunca mutasavvif zmreler diger vsitalar meyninda, bu sanat dalindan da isti-
fde etmisler ve bylece msiknin tasavvuf msiksi adiyla bilinen bir sbesi-
nin ortaya ikisina mil olmuslardir.
Bu bahiste msiknin mnev bir terbiye vsitasi olarak kullanilmasina ta-
mmen karsi olanlar bulundugu gibi, bunun tahdidli bir sretle kullanilabilecegini
ileri srenler de mevcuddur. Ikinci grs savunanlar, telli msik vsitalarini red-
dederken, darbeyle henkli ses ikartanlarini tecvz etmislerdir. Bunun cevzini
da, Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-in harplerde askerlerin kah-
ramanlik duygularini costurarak onlari cesaretlendirmek iin yapmis oldugu ben-
zer tatbiktindan ikarmislardir.
Bu husustaki mnkasalardan ictinb ederek, gzel ve henkli sese, ser
ller dhilinde izin verildigini ve hatt bunun gzel grldgn sylemekle ik-
tif edelim. Gzel sesli mezzinlerin, cemaatin cmiye daha ok ragbetine vesle
oldugu herkese mlumdur. Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-in
ezn okutmaktaki tercihi de bu hususta pek mnidardir. Mescide dvet seklinin ne
olacagi ynndeki istisrelerin srdg gnlerde, sdik rya yoluyla mjdelenen
ezni grenerek mmet-i Muhammede ilk olarak haber verme serefi Abdullh
bin Zeyd ve Hazret-i mer -radiyallhu anhm-ya nasb olmustu. Hl byley-
ken Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem- ezni onlara degil de Bill -
radiyallhu anh-a okutarak ayni zamanda bizlere bir l sergilemistir. Hazret-i
Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-in meshr mezzini Bill-i Habesnin
hayti boyunca bu vazfeyi f etmesinin, sesinin gr ve gzel olmasindan neset
etmis bulundugunu sylemek yanlis olmaz.
Tabiatiyle msiknin de baska vsitalar gibi, sdece hayra elverisli oldugu-
nu sylemek mmkn olmadigi gibi bilhassa zamnimizda daha ziyde nefsn
arzularin tahrki iin kullanilmis olmasindan hareketle, onun tammini reddetme-
nin dogru olmadigi da bir gerektir.
Nitekim Baheddn Naksibend -kuddise sirruh-un mridlerinden biri olan
Hoca Misfir syle der:
Hoca Baheddn Hazretlerinin hizmetindeydim ve msikye dskn-
dm. Birgn mridlerden birkaiyla bir araya gelerek birtakim msik letleri bu-
lup Hoca Hazretlerinin meclislerinde msik icr etmeyi ve bylelikle onun bu
mevzudaki fikirlerini grenmeyi dsndk ve yle de yaptik. Hoca Hazretleri ise
bize engel olmadilar ve syle buyurdular:
Biz bu isi yapmayiz; ama inkr da etmeyiz!
h-i Naksibend -kuddise sirruh-un bu sz, nefsniyete dnsmesi
mmkn ve muhtemel olan bu sahada ihtiyatli olmanin zarretine isret etmekte-
dir. Nitekim gnmzde, bu dengeyi koruyamayan kimi evrelerin, tasavvufun
znden uzaklasarak isi sadece msikden ibret grdkleri mshede edilmekte
oldugundan, bu konudaki hasssiyetin ne kadar nemli oldugu daha iyi anlasil-
maktadir.

b. Mmr

Gzel sanatlar iinde en ok tebrz eden sahalardan biri de sphesiz ki
mmrdir. Mmr, hesap (matematik) ve hendese (geometri)nin, kalb duyuslarla
tyin edilen yksek bir zevke mde kilinmasidir. Diger bir ifdeyle zihn ve rh
istddlarin msterek olarak tas ve tahta gibi maddelerde tecessm ettirilmesidir.
Tasavvufun, mmrye pek ok degerler kazandirdigi mlumdur. Mesel
Islm tasavvufunun derinligi ile Sleymniye Cmii ve klliyesi tahll edildigin-
de, oraya Islm rhunun aksetmis oldugu, gz alici bir ihtisamla rhniyetin mez-
cedildigi ve bzi tasavvuf motiflerin burada mhirne bir slbla sembolize edil-
digi net bir srette grlebilir. Mesel; merkez kubbe ile etrafina yle mkemmel
bir sekil verilmistir ki, bin, zeminden itibaren tedrcen ykselmekte ve nihyet o
muazzam Vhide kapanmaktadir. Merkez kubbenin yarim ve diger kubbelerle
uyumu ise, tasavvuftaki:
Vahdette kesret, kesrette vahdet sirrinin muhtesem bir tezhrdr.
Gerekten de Sleymniye, birok teferruattan muazzam bir Vhide, y-
ni tek olan Allha varis, sonra da o Vhidden tekrar teferruata (kesrete) dns
sembolize eden mstesn gzellikte bir mn ve zarfet zinciridir.
Ayrica byk kubbe, Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-i
remzetmektedir. Zr kubbe, cm-i serfte tilvet olunan Kurn-i Kerm, yapilan
du vesireyi mminlere aksettirme vazfesiyle, tipki Allh Rasl -sallllhu
aleyhi ve sellem-in Yce Mevldan aldigi emirleri mmetine teblg edisini tem-
sl etmektedir.
Insanst bir gayret ve titizligin deh ile bulustugu bu essiz bidede, sk-
net ve aslet, mkemmel bir srette mezcolmus, son derece henkli bir silet orta-
ya ikmistir. Semya dogru ykselen minreleriyle cm-i serf, det ellerini kal-
dirmis, Allha du ve niyz hlindedir.
Cminin iindeki havanin insan hlet-i rhiyesinde icr ettigi tesir de ok
brizdir. Bu bidev mbedi ziyrete gelen farkli dinlere mensup pek ok insan
dah, karsilastiklari rhn havanin czibesine rm olup huzr ve skn iinde
rhlarini dinlendirmektedirler.
Rivyete gre, Hazret-i Peygamber -sallllhu aleyhi ve sellem-den ry
leminde alinan emirle teyd edilerek yapimina baslanan bu muazzam mbed ve
benzeri diger bzi mbedler, mmr bakimdan kiymete kadar ayakta kalmasi ni-
yetiyle, imknlar nisbetinde saglam ve muhkem bir srette ins edilmistir.
Diger taraftan tasavvufun messeseleri demek olan derghlar, tekkeler, z-
viyeler, sitneler, imrethneler, Islm beldelerinin manzarasina farkli bir gr-
ns ve mn katmislardir. Bunlar gibi irili ufakli pek ok eser, ekseriyetle fnlik,
sdelik, hlik ve tevz hislerinin aksettigi, fazla gsterisli olmayan ve tasavvuf
db ve erknin icr edilmesine kf gelecek meknlar sretinde mr edilmistir.
Bu eserler de maddeye sindirilmis mn ve rhniyet tezhrleriyle doludur.

c. Hsn-i Hat

Hsn-i hat, Kurn-i Kerm harflerini estetik llerine bagli kalarak en
gzel bir sekilde ve sanatli olarak yazmak demektir. Yni hsn-i hat, Kurn-i Ke-
rmi ona lyik bir gzellikle yazma gayret ve rikkatinden dogmus mstesn bir
sanattir.
Trih boyunca tekke ve derghlarin, hat sanatinin gelismesinde de mhim
bir rol olmustur. Hat sanati, tasavvuf muhitlerden dim tesvk ve himye gr-
ms, pek ok hsn-i hat stadlarinin yetistigi ve talebelerini yetistirdikleri bir egi-
tim yuvasi olmustur. nk hattin, mzeyyen bir nakis gibi rhu oksayan kavis-
lerle, tabi ve fitr bir akisla yazilabilmesi; arinmis, duru bir kalbe shib olmayi
gerektirir. Ayrica hat sanatinda kemle erebilmek, byk sabir ve teslmiyet iste-
yen ileli bir istir. rnek alinacak kmil bir stda ihtiya vardir. Iste btn bu
hussiyetleri itibariyle hat sanati, tasavvufla mstereklik arz eder.
Mesel kaba ve asab bir insan, bir karalama yapsa, o karalama testere dis-
lerini andirir. Sert kseli ve kirik izgiler hlinde grlr. nk rh muzdariptir.
Tasavvufun gyesi de nefisleri islh etmek ve rhu nefsin tasallutundan kurtararak
ona incelik, hasssiyet ve huzr kazandirmaktir. Iste hattatlarin rh lemi de bu
huzur, skn ve hasssiyete muhtatir. nk hsn-i hat, sadece yazi yazmak
sanati degil, ayni zamanda rhlari inceltip zariflestiren ve gnl mnev duygular-
la besleyen bir disiplindir.
Gerekten de rh takviye, sanatta dim byk dehlarin yetismesine ze-
min hazirlamistir. Hat sanatinin nmne stadlari olan eyh Hamdullh, Karahi-
sr, Yesrzde, Mustafa Rkim ve daha niceleri, tasavvuf muhitlerin rh terbi-
yesiyle olgunlasarak yetismis sahsiyetlerdir.
Tasavvuf nesveyle yogrulmus sanatkrlarin rh derinlik ve fedkrligini
gsteren su misl ne ibretlidir:
Sleymniye Cmiinin kubbe hatlarini yazma vazfesi Hattat Karahis-
rye verilmisti. Karahisr, hatlari, cminin ihtismina yakisir bir sekilde tamam-
lamak iin olaganst bir gayretle alismaya koyuldu. yle ki son izginin son
tashhini bitirdigi an, gzlerinin feri de tkendi ve dnyyi seyir penceresi kapan-
di.
Cminin inssi tamamlanip da ibdete ailacagi zaman Knn Sultan S-
leyman Han:
Cm-i serfi ibdete ama serefi, onu bylesine muazzam ve muhtesem
bir sekilde bin ve ins eyleyen mmrbasimiz Sinana ittir. dedi.
Sanatina nce tevzyu grenmekle baslamis olan Mmar Sinan ise, zhir-
deki emslsizligini, kalb olgunlukta da gstererek o an hattat Karahisrnin fed-
krligini dsnd ve Sultnin szlerine edeble su mukbelede bulundu:
Hnkrim! Hattat Karahisr bu cm-i serfi hatlariyla tezyn ederken
gzlerini fed etti. Bu serefi ona bahsediniz!..
Bunun zerine Knn, orada bulunanlarin gzyaslari arasinda, cm-i se-
rfi hattat Karahisr'nin amasini fermn eyledi.
Hat sanatinin gelismesi ve devmi da, kendi kideleriyle birlikte riyet
edilen mnev ller syesinde olmustur. Bu bakimdan Kurn-i Kerm ve Hilye-
i erfe yazmak bir zirve kabul edilmistir. Gelenek olarak da ancak hsn-i hattin
zirvesine ikabilen hattatlar, Kurn-i Kerm ve Hilye-i erfe yazmislardir. By-
lece bu kiymetli eserler, rhlari ve gnlleri oksayan mthis czibeleriyle det
Oku! emrine ask ve sevk ile icbetin veslesi olmuslardir.
Byle ihls dolu bir anlayis ile hizmetin bereketi olan bu sanat, asirlar bo-
yunca cretsiz olarak tliplerine gretilmistir. Araya maddiyat sokulmamis ve her
hattat, bu yoldaki tlim hizmetini, sanatinin zekti bilmistir.

Velhsil;
... Allh gzeldir, gzeli sever... (Mslim, mn, 147) hads-i serfinin mukte-
zsindan hisse alan bir mminin, gzellige alka duymamasi dsnlemez.
Bu mn erevesinde, insanin dern gzelliklerini -gurur ve kibre ds-
memek ve dnin zne mutbik kalmak kaydiyla- estetik degerler seviyesinde if-
de etmesi gyet tabi bir harekettir. Bu itibarla hangi sahada olursa olsun Islm
dba uygun btn sanatlar, tasavvuf muhitlerden dim tesvk ve himye gr-
mstr. Tefekkr ve gnl dnysinin derinliklerinde tasavvufla bulusan pek ok
gzel sanat da, motiflerine tasidigi bzi tasavvuf degerler syesinde, daha yksek
bir estetik zevkine ve muhtev zenginligine ulasmistir.
5. TASAVVUF ve FELSEFE

Fenn ilimler, varliklari ve hdiseleri tek tek tahll ederek, onlarin hussi-
yetlerini umm kideler hlinde ifde etmeye alisirlar ki, bunlara tabiat knun-
lari denildigi bilinen bir keyfiyettir. Btn bu ilimlerin ortaya koydugu mm
hkmleri bir kere daha birlestirmeye yahut daha mm kideler hlinde ortaya
koymaya alisan beser ilim ve tefekkr ise felsefe sahasini teskl eder.
Bu bakimdan, ilimlerin ilmi olarak kabul edilen felsefenin, hakkate ulas-
ma maksadiyla basvurdugu yegne vsita akildir. Her felsef ekolde akil,
felsefenin bir sbesi olan rasyonalizmdeki kadar -det- ilh mevkiine yksel-
tilmezse de, yine de filozoflarin hakkat arayisinda dayandiklari tek vsita olarak
kabul edilmistir.
Islm, akli, mkellefiyetin asgar sartlarindan biri sayar. Bununla birlikte
onun gereklere ulasmak hussunda kifyetsizligini kabul ettiginden, akl sayi-
lan felsefeye nazaran ayni zamanda nakli de esas alir. Islmda bir anlayis ve
mkemmellik arayisi demek olan tasavvuf da, birtakim metafizik gerekler pe-
sinde kosmus olmasina ragmen, onun kesif hudduna kadar dayanan fikr fali-
yeti, nassa bagli olarak gereklesmektedir. Yni temel tasavvuf dsncelerin bi-
rer ser mesnede bagli olmalari, bu fikr faliyetin de nakl oldugunu kabul etme-
yi gerektirir. Akil, nassin hikmetine vukf iin kullanilmakla berber, onun ms-
takillen faliyeti, Islm ahkmin tespitinde ciz grlmez. Bundan dolayidir ki,
Islmda aklin kmil bir fayda saglayabilmesi iin, vahiyle terbiye edilmesi ve sa-
lhiyetinin bu sretle sinirlandirilmasi gerekir. Bylece yrnen yol, kesif sinirin-
da tkenip de kalb faliyetlere bagli olarak ulasilan gereklerin ciz grlmesi
veya benimsenmesi, ummun kabuln gerekli kilmaz. Bu geregi ifde iin:
Kesif ehlinin kesfi, ancak kendisine delildir; baskasina degil. denilmis-
tir.
Bununla berber aklin tkat ve salhiyetinin tkendigi noktada, hakkatin
de nihyete erecegi iddi edilemeyecegine gre, bu noktadan itibren sonsuza
dogru teselsl edip giden gereklere ulasma temyl bertaraf edilemez. nk
bu fitrdir. Bundan dolayi gerek dnde ve gerekse dn disi tefekkrlerde, gerekle-
rin bu kismina l-kayd kalinmamistir. Metafizik (fiziktesi) meselelere it felsef
dsncelerin muazzam bir klliyat teskl ettigi herkese mlumdur. Ancak, filo-
zoflar sirf akli kullandigi iin tenkuzlardan kurtulamamis ve ortaya ikan her fi-
lozof, kendinden ncekileri red ve tenkidle ise baslamistir. Bunda benlik duygusu-
nun ve nefsn iddilarin n planda tutulmasinin rol varsa da, asil sebep, aklin te-
nkuzlardan slim olamama zelligidir.

Hakkaten akil, bir biak gibidir. Insana terr de yaptirir, slih ameller de
isletir. Ahsen-i takvme (kulun ulasabilecegi en yksek seviyeye) aklin yardimi
olmaksizin gidilemez, fakat insani ogu kez bel hm edalle, yani idrk bakimin-
dan hayvandan da asagi bir seviyeye gtren de akildir. O hlde aklin bir disiplin
altina alinmasi cb eder. O disiplin de vahiy terbiyesidir. Eger akil, vahyin kont-
rolnde ise, insani selmete gtrr. Fakat, vahyin disina ikartilirsa, insani fel-
kete gtrr. Onun iin aklin riz-yi ilh ynnde istikmetlenmesi lzimdir.
Tarih boyunca aklin zirvesindeki birok zlim, yaptiklarindan en ufak bir
vicdan azabi bile duymamistir. nk yaptiklari zulmler kendilerine gre en
akillica hareketlerdi. Bagdata girip Diclenin sularinda 400 bin msum insani bo-
gan Hlgu hibir vicdn azbi duymamisti. Veya Islmdan nce Mekke devrin-
de bir efendi klesini bogazlasa asl vicdni sizlamaz, en ufak bir pismanlik hissi
duymazdi. Bir kle veya bir odunu kesmek onlarin akil nazarinda ayni idi. Hatt
bunu tabi ve mesr haklari olarak grrlerdi. Iste bu insanlarda da akil vardi, fa-
kat vahyin terbiyesi altinda olmadigi iin, insani idll ediyor, sayisiz cinyetlere
sevk ediyor ve bunu da normal gsteriyordu. Byle bir akil, vicdanlari kreltmis;
sefkat, merhamet ve acima hislerinin nne perde olmustu.
Felsefe erbbi, her seyi akilla izha kalkistigi iin, ne kendilerini ve ne de
toplumlari irsd edebilmislerdir. Zten akil btn isi grebilecek kudrette olsaydi;
hidyet rehberi Peygamberlere ihtiya olmazdi. Bu bakimdan, akil vahyin kila-
vuzluguna muhtatir.
Bu geregi farkeden bzi filozoflar, aklin bu cizligini tiraf ile, hakkati
arastirma konusunda baska vsitalar aramaya koyulmuslardir. Byle filozoflardan
biri olan Fransiz filozof Henry Bergson (d.1859, .1941), Entuisyon denilen
hads, yni sezgiyi hakkate ulasmanin vsitalarindan biri olarak kabul etmistir.
Bu kelime, eskilerin snht-i kalbiyye dedikleri mksefe ehlinin kalb fali-
yetinin adidir. Bergson, birtakim rh temrinlerle (tasavvufta zikir vs.) kalben ari-
nan dindarlarin vsil olduklari mnev bir mertebede ilerine dogan gereklere, fi-
zk hakkatlerdeki gibi laboratuvar tecrbeleriyle kontrol edilemedikleri gereke-
siyle itirazin yersiz ve mantiksiz oldugunu ileri srmstr. Tasavvuf tecrbelerde
oldugu gibi btn mcerred gereklerin laboratuvar tecrbesine mevz olmadigini
belirtmistir. Bu da, felsefenin pek az bir kisminin dne ve netce itibariyle de ta-
savvufa yatkin bir mhiyet arz ettigini gstermektedir. Khir ekseriyetiyle filozof-
lar, hakkate ulasmak iin akildan baska bir vsita kabul etmemekte ve birbirlerini
nakzetmekle vakit geirmis bulunmaktadirlar. Buna mukbil enbiy ve onlarin v-
risi mevkiindeki evliy, hep ayni kaynaktan, yni vahiy ve ilham yoluyla feyizlen-
dikleri iin birbirlerini teyd edegelmislerdir.
Byk Islm mtefekkiri Imm Gazl -rahmetullhi aleyh- syle buyurur:
Felsefe mevzuundaki idrk, tedkk ve tenkid safhalarindan sonra bu hu-
sustaki yogun mesimi sona erdirince maksadim itibariyle bu ilmin de yetersiz ol-
dugunu, aklin tek basina her seyi kavramaya elverisli olmadigini, onun her mese-
lenin zerindeki perdeyi kaldiramayacagini anladim.
Gazl Hazretlerinin akil ve mrifet sahalari arasindaki hlini, Necip Fzil
Kisakrek bir eserinde syle anlatir:
Islmin hcceti diye anilan byk tefekkr adami... O; ilm, fikr btn
kafa ve idrk islerini bir tarafa birakip gerek mrifet istikmetine ynelecegi za-
man syle dedi:
Grdm ki, her sey Peygamberler Peygamberinin ruh feyzine sigin-
maktan ibret ve gerisi sdece yalan ve dolan, vehim ve hayal!.. Akil ise bir hi...
Sdece hudut!
Ve cihnin bir esini grmedigi bu mutantan kafa, btn istifhamlarini sn-
drp, Peygamberler Peygamberinin rh feyzine sigindi, hudutsuzu buldu. (Veller
Ordusundan, s. 213)
Hakkaten mahdud bir akil ile belli bir noktaya kadar gidilebilir. Fakat b-
tn hakkat bu sinirlarin muhtevsindan mi ibrettir!? Onun tesinde hi mi hak-
kat yoktur? Iste bu gibi sullerin tatmin edici cevbini, felsefe gibi madde st bir
tefekkr olan, fakat vahyin menbaindan beslendigi iin ondan tammen ayrilan ta-
savvufun gnl dnysinda bulmak mmkndr.
Insani yaratan ve onun hussiyetlerini en iyi bilen, Allh Teldir. Bu se-
beple hakkat yolunda aklin, ilh tebligin isiginda yrmeye mutlak bir srette ih-
tiyaci vardir. Aklin varabilecegi son noktadan daha telerde ise kalb ve kesif yo-
lunun devreye girmesi zarrdir. Kalb hayat ve onun mnev duyus ve hissedisleri
olmaksizin sirf akilla sonsuz hakkatler lemine geilemez.

G. LM- NF (FAYDALI LM)

Bilginin sahslesip, selm bir idrkin derinliklerine kk salmasina, irfn
denir. rif ise, sahip oldugu bilgilerin dernundaki sir, hikmet ve ilh tecelllere
vkif olmus, yni irfn shibi kimse demektir. Bu olgunluga erisememis ilim s-
hipleri hakkinda; limdir, fakat rif degildir. denilir. Byle kimselerin bilgileri,
kitaplardaki gibi sbit ve mahfzdur. Bu durum, tipki ambardaki tohuma benzer.
O tohum, ancak topraga kavustugunda nesv nem imkni bularak inkisf eder
ve ogalir. Aksi hlde byle bilgiler, fikir ml etmeye ve zihinden kalbe inerek
duygulari derinlestirmeye muvaffak olamaz. Bundan dolayi, byle bilgilere kitb
bilgi denir.
Yerinde ve dogru olarak kullanildigi takdirde her ilmin bir fayda saglaya-
bilecegi muhakkaktir. Ancak, insanin her iki cihn sadet ve selmeti iin bu ilim-
lerin sirf zhiren tahsl edilmesi kf gelmez. Bu noksanligin telfsi iin de Islm,
ilimlerin dogru ve hayirli yerlerde kullanilmasini saglamak ve serre let olmasina
mn olmak gyesiyle ilm-i nf ile kalb hayati tezyn eylemistir.
Nitekim merhum Mhir Iz Hocaefendi de kalb derinlikten mahrm bir il-
min noksan oldugunu ve bu noksanligi bertaraf etmenin yegne resinin de m-
nev irsd grmek oldugunu ifdeyle syle der:
Ilmin kl klini dim bir noktada toplamak mmkn olmadigindan,
hibir zaman ilm tedkkten geri kalmamakla berber; asil hakkate vkif olmanin,
ancak ehlinin irsdi syesinde mmkn olabilecegine inanirim. Iste bu sebepten-
dir ki, yakaza disi bir isretle, irde merdivenimi, mrifet semsina mrc iin
feyz-i Smye rabteyledim. (Yllarn zi, s. 396)

Hakkaten mnev terbiye netcesinde kazanilan kalb olgunluk, insan idr-


kini zhir ilmin stnde bir ufka tasir ki buna mrifet denir. Bu ise ancak bzi
tasavvuf temrinler syesinde elde edilebilir. Insan, bu grs ufkuna ulastigi za-
man, ne kadar byk bir lim de olsa, acziyetini idrk ederek ilmine magrr olma
hastaligindan kurtulur. Sonsuz ve girift hakkatler mesherine dogru ailan tefek-
kr, hayret ve acz duygulariyla dolar. Akl-i selm ile dsnnce de anlar ki, bil-
mek sdece zhiri seyretmek degil; bir sirri zmektir. Bilmek, hakkatte byk
nizmin muammsini zmek ve ilh sirlara gh olabilmektir.
Hazret-i Mevln, insanin ebed sadeti iin lzmlu olan mrifetullh il-
mini elde etmenin ehemmiyetini ve buna bgne kalanlarin hazin kibetini asagi-
daki hikyede ne gzel sergilemektedir:
Bir nahiv (dilbilgisi) limi gemiye binmisti. Sefer esnsinda ilmine magrur
bir sekilde gemici ile sohbete koyuldu. Gemiciye zaman zaman muhtelif suller
sordu ve muhtabindan bilmem cevabini alinca da ona karsi ilmiyle iftihr et-
mek zere:
Yazik! Cehletin sebebiyle mrnn yarisini heb ve ziyn etmissin.
diyerek onunla istihz etti.
Temiz kalbli gemicinin, bu kk dsrc davranisa gnl kirildi ise de,
olgunluk gsterip nahivciye cevap vermedi, sustu. Derken siddetli bir firtina ikti
ve gemiyi mthis bir girdabin iine srkledi. Herkesi byk bir telasin kapladigi
o hengmede gemici, nahivciye dnd ve:
Ey stad, yzme bilir misin? diye sordu.
Nahivci, solmus sararmis bir vaziyette titrek bir sesle kekeleyerek:
Hayir bilmem!.. dedi.
Bunun zerine gemici, mahzun bir ed ile su mukbelede bulundu:
Nahiv bilmedigim iin benim yari mrm mahvolmustu, yleyse simdi
senin btn mrn mahvoldu. Zr gemimizin bu girdaptan kurtulma imkni yok-
tur. Ey nahivci! Bu deryda nahivden ziyde yzme ilminin daha faydali ve zarr
oldugunu bilmiyor muydun?..
Bu kissadaki nahiv ilminden murd, sadece dnyev ve zhir ilimlerdir.
Asil faydali ilim ise, ihtiyca cevap veren ilimdir. Beserin en byk ihtiyci, be-
denle birlikte rhun da ebed sadetini temin etmektir. Bu da, Allh rizsini ka-
zanmaya baglidir. Allhin rizsi ise, kmil mnla birlikte slih amellerle elde
edilebilir.
Yine kissadan anlasilacagi zere; bu fn vcd gemisi lm girdabinda
irpinirken, yni dnyya byk ved ni olan ecel yaklasinca; asil ihtiyca cevap
vermeyen, yasanmayan, irfna dnsmeyen, rhsuz, kuru ve sirf nefsin rahatina
hitab eden bilgiler fayda vermeyecektir.
yleyse ecel gelmeden nce btn bilgileri Allh rizsini kazanmaya me-
dr olabilecek bir vasfa dnstrmek cb eder. nk vcd gemisi lm ile a-
tirdarken, sirf topraga terk edilecek bedenin rahatina yarayan ilimlerden bir medet
umulamaz. O anda kalb-i selme ihtiya vardir. Kalbin ise ecel gelmeden nce,
nefs engelini bertarf etme netcesinde bu vasfi kazanmasi gerekir. Bu merhaleye
ulasamayanlar, aildiklari bu engin deryda helk olmaktan kurtulamazlar. Fakat
nefsini lms sayilabilecek derecede gurur, kibir ve heveslerden kurtarani, dery
misli olan bu yeni lem basi zerinde tasir, onu helk olmaktan kurtarir. Bu key-
fiyeti zh iin buyrulmus olan:
' '~ ' ~
lmeden evvel lnz! nashatine gnl vererek i dnymizdaki nefs-
n temylleri en az seviyeye dsrmeye gayret etmelidir. Nefsn arzulari berta-
rf etmek iin, insanin zaman zaman kendini murkabe etmesi lzim geldigi hus-
sundaki:
' ~' ' ' ~'=
lh mahkemede hesba ekilmeden evvel, nefsinizi hesaba ekiniz!
kzini da hatirdan uzak tutmamalidir.

Rivyete gre bir lim syle anlatir:


Yzlerinde nr ve hayrin aika grldg bir cemaat iinde Imm Gaz-
lyi grdm. zerinde yamali elbise ve elinde bir ibrik vardi. Kendisine dedim
ki:
Ey Imm! Bagdattaki Nizmiye Medresesinin bas mderrisligi bun-
dan daha iyi degil miydi?
Bana derin derin bakti ve dedi ki:
Sadet dolunayi irde semsina dogunca, akil gnesi vuslat yolunu gs-
terdigi iin byle yaptim. (Muhammed b. Abdullh el-Hn, db, s. 9)
Bu sebepledir ki insani dny ve hirette sadet ve selmete ulastirmakta
en messir ilim, Allhi en gzel bir srette kalben taniyabilmek ve bu bilginin
dogurdugu akl, vicdn ve kalb bir mesliyetle slih amelleri en mkemmel se-
viyede f etmektir. Zr bu duyus, derinlik ve anlayis mevcd olmadigi takdirde,
fayda hsil etmeye yarayan btn ilimlerin madd veya mnev pek ok zararli ne-
tceleri bertaraf edilemez. Onun iindir ki ilm-i nf, hadd-i ztinda bir ufuk ve
zihniyet meselesidir. O olmadan, ilimlerdeki istifde imknlari da kuvveden fiile
ikamaz. Aksine serre let olurlar ki bu durumdan kurtulmanin yegne resi,
ilm-i nf dedigimiz kalb olgunluk ve hasletlerin kazanilmasidir.
Nitekim ilm-i nf olgunlugundan mahrm bir kimse, faraza hukuk tahsili
grdkten sonra, hak ve adlet tevz edecegi yerde bir cellat; tip tahsili yapmis bir
kimse de sif dagitacagi yerde bir insan kasabi kesilebilir. Ilm kbiliyetine rag-
men, merhamet ve muhabbetten mahrm bir idreci ise emri altindakilere yalniz
zehir saar. Byle kimseler, bir chilin cehletiyle yapamayacagi zararin daha be-
terini, ilim syesinde kolaylikla irtikb edebilirler.
Ynus Emre Hazretleri ne gzel syler:
lim okumaktan murd,
Kii Hakk bilmektir,
n okudun bilmezsin,
Ha bir kuru emektir!..
Bu itibarla her insan, dnya ve hiret islerinde muvaffak olup madd-m-
nev terakk edebilmek iin muhtelif ilimlerle mesgl olurken her seyden evvel
ilm-i nf aydinligina ve gnl derinligine muhtatir.
Gerekten, insani gurur ve kibire sevk eden, sonunda da helk girdabinda
bogan bir ilim, zhiren gzel ve faydali seylerden ibaret olsa bile hakkatte vebl-
den baska nedir ki? Bunun iin Allh Rasl -sallllhu aleyhi ve sellem-, Cenb-
i Hakktan ilmi daim bu istikmette talep etmis ve:
Y Rabb! Senden ilm-i nf (faydal ilim) istiyorum! Faydas olmayan
ilimden Sana s.nrm!.. (Mslim, Zikir, 73) diye niyz eylemistir.
Bu mn erevesinde tasavvuf ilminin de z sayilabilecek olan ilm-i n-
f, kulu zhd, takv ve ihsn ile tezyn etme gayretidir. Byle olanlarin ilmi, artik
mrifet olmus demektir.
Hazret-i Mevln syle der:
Srf zhir limi olanlar, sahalarna gre geometri, astronomi, hekimlik
ve felsefenin inceliklerini bilirler. Bilirler ama, bunlar hep gz ap kapayncaya
kadar gelip geen u fn dnyaya it bilgilerdir. Bunlar, insana yedinci kat g-
.n stne, yni mrca kacak yolu gstermezler.
Allh yolunu ve o yolun varlacak menzillerinin bilgisini, nefislerine
mahkm gfiller bilmezler! Allh yolunun bilgilerini ancak, gnl ehli olan rif-
ler, akllar ile de.il, gnlleri ile bilirler!
Ilm-i nfden, yni ilimdeki kalb olgunluktan mahrm kimseler, netcede
ne grenirlerse grensinler, en byk hakkat olan Hakka vuslattan mahrm ka-
lirlar. Ilim, ancak kulak ve zihinden kalbe inip kalben de hazmedildigi takdirde,
shibi iin gzel tecelller hsil eder. Ancak byle bir ilim, sretten srete, yni
gzel ahlk, amel-i slih ve Allh korkusuna inkilb eder.
Cenb-i Hak yet-i kermede syle buyurmustur:
(Raslm) de ki: Rabbim, ilmimi art!r!.. (Th, 114)
Bu artis, kulun takv ve hasyet duygularinin seviye kazanmasidir. Zr yi-
ne Kurn-i Kermde buyuruldugu zere:
~ ' _~=- '~- -'~ ' '
... Kullar! iinde ancak limler Allhtan (geregince) korkar... (Ftir,
28)
Peygamber Efendimiz -sallllhu aleyhi ve sellem- de:
inizde Allhtan en ok saknannz (en muttak olannz) ve Onu en
ok bileniniz benim. (Buhr, mn, 13; Edeb, 72) buyurmustur.
Demek ki ilim, gnle ulasmamis ve shibini Allh sevgi ve korkusuna g-
trmemisse, shibine zhiren lim dense bile, hakkatte lim sayilmaz.
Imm Gazl -kuddise sirruh-, sirf dnyev ilimlerle mesgl olup, bunlarin
kl kliyle mrn tketerek Rabbini unutan kimselere syle hitb eder:
Ey ogul! Kelm, mantik, belgat, siir, sarf, nahiv ve emsli ilimleri irf-
na geirememissen yazik sana! Allh -celle cellh-nun, kendisine ibdet edesin
diye vermis oldugu mr zyi etmekten baska eline ne geti.
Gerekten de kulu Hak katinda hsrna ugratip cennet ve cemlullha ka-
vusmaya faydasi olmayacak bir ilim neye yarar? Insani sonunda Ibls, Belam bin
Baura ve Kruna benzeten ve onlarin gurur, kibir, kendini begenme, herkese te-
peden bakma, nihyet Hakka isyn etme gibi kt sifatlariyla dolduran bir ilme,
ilim denilebilir mi? Asl! Bu bakimdan Islm bykleri ilim hakkinda:
lim, idrk etmektir. drk gereklemeden ilim tahakkuk etmez. Bu idr-
kin mntehs ise mrifetullhtr. Bu ynyle mrifetullh btn ilimlerin zdr.
limler bu ilme yaknl. derecesinde de.er kazanrlar... demislerdir.
Hazret-i Mevln buyurur:
Hnerli ve bilgili kii iyidir ama, blisten ibret al da ona pek de.er ver-
me! Zr bliste de bilgi vard. Ama o, dem'in topraktan yaratln, d yzn
grd de, onun hakkatini gremedi.
Nice ilim, akl ve anlay vardr ki, hakkat yolcusuna gulyabni kesilir,
yolunu vurur. Onun iin cennetliklerin ekserisi, filozoflarn erlerinden korunabil-
mi, saf ve ehl-i kalb kimselerdir. Ey gfil! Gururdan, kendini be.enmekten kurtul
ve lzumsuz eyleri stnden at ki her an sana ilh rahmetler ya.sn.
Hibir insan, sirf akliyla hakkate ulasamaz. Zr kint, akilla tahll edil-
diginde sayisiz muamm ile karsilasilir. Akil, dnya islerini grmekte faydalidir
ama ilh vahiyden feyizlenmedigi takdrde hakkat yolunda kifyetsizdir. Hak-
kate ulasmak, akla ilveten bir man ve ask isidir. Vahiyle terbiye edilmis selm
bir muhkeme, hakkat arayisinda kulu bir noktaya ulastirabilir. Onun tesindeki
sir ve hikmetlerin idrkinde ise ancak gnl kanatlari ile mesfe alinabilir.
Hakkatler ve sirlar lemine ailmada aklin rol, dar bir kapi gibidir. Buna
ragmen onsuz, irfna ulasmak mmkn olmadigi gibi, hibir akilsiz da rif ola-
maz. Lkin sirf akil da shibini irfna nil kilamaz. Aklin sathinda kalarak dni
kmil mnsiyla idrk etmek, mmkn degildir. Zr akil, bir basamaktir. Oradan
aska sirayabilmek gerekir. Hazret-i Mevln, bu merhaleleri kat edebilmek iin:
Mustafnn nnde akl kurbn et. buyurmustur.
Hakka giden yolda, aklin nihyetinden sonra gnl vecdine ihtiya vardir.
Cmle ehlullh, bu varlik denizinden ask ile getiklerini ifde ederler. Ni-
tekim onlarda, hakkate vuslatin vecdinden fiskiran ask nagmelerini bol bol duya-
riz. Onlarin nazarinda bu vrn dnyanin kiymeti yok olmustur. Istigrak hlindeki
askin nesvesi onlari sarmistir. Bu sebeple dim asil gyeye ynelirler. Allhin
vel kullari; birer ahlk bidesi olan peygamberlerin nefisleri terbiye etme vazfe-
lerini, insanlik iinde nce nefislerinde bizzat yasamak ve ardindakilere misl tes-
kl etmek sretiyle tamamlayan, rh dnysinin zirve sahsiyetleridir.
Kalb gz ailan mmin, her yerde Rabbin ilh tecelllerini mshede
eder. Bu hl, bir kermet degil, irfan ve mrifete dnsms bir ilimdir. Gnldeki
hakk askin mahsldr. Hak dostlari ilh askin verdigi bu grs diryetiyle le-
mi ilh kudret tecellleri iinde mshede ederler. Insani, esyyi ve kinti, kendi
sir ve hakkati ile grrler.
Hakkaten bilgi, kalbe saplanan gurur veslesi bir diken olursa, onun gye-
si olan glden ne ryiha duyulabilir?! Rzgarlarin, irmaklarin, daglarin dilinden
anlamayan; gllerden, agalardan, ieklerden, kurtlardan, kuslardan ibret alma-
yanlar iin hayatin ne tadi olabilir?! Onlarin telkn ettigi ilh sanati hissedeme-
mek, kalbin olgunlasmamis bulunduguna almettir.
Sd-i rz gnlleri hikmete ynlendirip, ilm-i nfye syle dvet eder:
Ayk kiiler nazarnda a.alarn yeil yapraklar bile bir dvndr. Her
zerre, Cenb- Hakkn ilh sanatn if etmiyor mu?
Kint, ilh nesvenin menbaindan tasan tecelller sergisidir. Insan denilen
mehl muamm, ilh nesvenin kmil bir tecellsidir. Insanoglunu dnyda ke-
mle erdiren, ulv nesveler tasiyan bir yrek shibi olmasidir. Hallc, taslanirken
dah kmil bir kalb aradi. Gl atana esef etti. ylece gitti.
Zr kinatta her zerre, her an bize ilh nesveden tze bir haber ve selm
veriyor. Kundaktaki yavrunun glsnden, bir kelebegin kanat irpisina, blblle-
rin ferydindan, bahrin renk ve ryiha cmbsne kadar her sey ilh nesvenin
binbir tecellsi degil de nedir? Iste ilm-i nfnin en ihtismli tezhr, kint kit-
bini gnl gzyle okumaktir. lemin hikmet, ibret ve ilh tecelllerden ibret
oldugunun idrkine varmaktir. Cenb-i Hak yet-i kermelerde:
Biz gkleri, yeri ve bunlar aras!nda bulunanlar!, oyun ve elence ol-
sun diye yaratmad!k. (ed-Duhn, 38)
Sizi abes yere yaratt!!m!z! ve sizin hakkaten huzurumuza geri geti-
rilmeyeceinizi mi sand!n!z? (el-Mminn, 115) buyurmaktadir.
Buna gre her ilim, insani yaratilis gyesi mcibince ibret ve hikmete g-
trmeli, kinattaki ilh ihtismi temsa edip mutlak sanatkra ulastirmalidir. Ce-
nb-i Hak, tabiati, rha ferah ryihalar sunan rengrenk ieklerle tezyn etmistir.
En abs bir surat bile, bunlari seyrederken rhuna bir iniks olur, yznde tebes-
smler belirir. Iste nebtti mevzu edinen bir botanik ilminde bile, nf ilim ol-
gunluguna ermis bir mminin kalbi, btn beseriyyetin yznde tebessm uyandi-
ran bir iek bahesi hline gelir.
Ilh sanatin teshr edildigi diger bir sirlar haznesi de insan vcdudur. Bu
hazneyi kesfederek ilmini nf hle getiren bir doktor, ilh kudret karsisinda du-
yacagi hayranlikla, hastasina yaraticisindan tr tevz, sefkat ve hrmetle nazar
edebilme fazletine erer.
Diger taraftan bu ufka ulasamayan bir insan, ilim ve dnyev mevklerde
zirve noktada bile olsa, yine de noksandir. Zr bir ilmin kiymeti, dny ve hiret-
te faydasi olacak kalb olgunluk ve ahlk mkemmellikle llr.
Btn bunlardan anlasildigi zere, ilm-i nfnin yolu bzi mnev hasletle-
rin gnlde yer etmesinden gemektedir. Yni nefsin, riy, kibir, tamah, fahir,
hubb-i riyset vs. gibi btn kt sifatlardan temizlenmesi; bunun netcesinde de
gnln, takv, hus, merhamet, sabir, skr, tevz, kanaat, zhd, ver, Hakka
tevekkl gibi ahlk-i Muhammediyye ile muttasif olmasi zarrdir.

Ilm-i nfnin yeserdigi iklim ve ereveyi Imm-i Rabbn Hazretleri kisa-
ca syle beyn buyurur:
Ey dn kardeslerim! Hepimizin zerine en nce gereken sey, tikadimizi
Kitab ve snnete gre dzeltmektir. Bidat ve dallet ehli, kendi btil hkm ve
tikadlarini Kitab ve snnete uygun zannederler. Hlbuki onlarin tikadlari hak ve
hakkatten fersah fersah uzaktir.
Bundan sonra da dnin hkmlerini, hell ve harami, farz, vacib ve snnet-
leri bilmek ve bunlari amel-i slihler sretinde tatbik etmek lzimdir. Ancak btn
bunlarin kmil mnda gereklesmesi iin de her zaman kalbi tasfiye ve nefsi tez-
kiye etmek zarrdir. Zr tikad dzgn olmadigi takdirde din hkmleri bilme-
nin; din hkmler bilinmedigi takdirde amel islemenin; amel islenmedigi takdir-
de kalbi tasfiye ve nefsi tezkiyenin; tasfiye ve tezkiye gereklesmedigi takdirde de
tikad, amel ve ilmin hibir faydasi olmaz...
Iste ancak bu temel esaslarin olusturdugu bir zeminde yeserecek olan ilim
ve davranislar, ilm-i nf diresine girerek mrifet mhiyetini kazanmis olur.
Ey Rabbimiz! Bizleri dim ilm-i nf ile r!z!kland!rman! niyz eyler,
faydas! olmayan her trl ilimden sana s!!n!r!z!.. Bizleri ilmiyle amel eden-
lerden k!l! lmini irfn haline getirip mrifetullh semlar!na ykselen ve
bylece mrc!na vs!l olan bahtiyarlardan eyle!..
mn!..

You might also like