Professional Documents
Culture Documents
Sofi'nin Dnyas
indekiler
CENNET BAHES........................................ 9
...sonu olarak, u ya da bu, bir zamanlar yoktan varolmu olmalyd...
SLNDR APKA.............................................18
...iyi bir filozof olmak iin gereken tek ey, hayret etme yetiidir...
MTLER....................................,.......................30
...iyi ve kt gler arasnda nazik bir denge...
DOA FLOZOFLARI..................................... 37
...hibir ey yoktan varolamaz...
DEMOKRlTOS.................................................52
...dnyann en mthi oyunca...
KADER.............................................................58
...falc aslnda ngrlemeyecek eyleri ngrmeye alr...
SOKRATES...................................................... 68
...en bilge kii bilmediini bilen kiidir...
ATNA.............................................................. 85
...harabeden bir sr yksek yap ykseldi...
PLATON...........................................................92
...ruhun gerek yuvasna zlem...
BNBAININ EV.......".................................. 109
...aynadaki kz iki gzn birden krpt...
ARSTOTELES...............................................120
...insanlarn kavramlarnda temizlik yapmak isteyen titiz ve dzenli bir adam...
HELENZM.....................................................139
...ateten bir kvlcm...
KARTPOSTALLAR........................................159
...kendi kendime gl bir sansr uyguluyorum...
K KLTR..................................................168
...yalnzca bylelikle bolukta dolanmaktan kurtulabilirsin...
ORTAA.,.....................................................185
...yolun birazn katetmi olmak yolunu arm olmak demek deildir...
RNESANS....................................................212
...ey, insan klndaki kutsal soy...
BAROK DNEM..........................................246
...ryalarn yapld maddeden...
DESCARTES..................................................265
...eski malzemelerin tmnden kurtulmak istiyordu...
SPNOZA........................................................280
...Tanr bir kukla oynatcs deildir...
LOCKE............................................................291
...retmen snfa girmeden nce yazsz ve bombo duran bir karatahta gibi...
HUME..............................................................303
...o zaman yakn gitsin...
BERKELEY...................................................320
...alev alev yanan bir gnein etrafnda dnmekten sersemlemi bir gezegen
gibi...
BJERKELY.....................................................326
...byk bykninesinin ingene bir kadndan ald sihirli bir ayna...
6
AYDINLANMA AI.................................... 345
...ine yapmndan top dkmne kadar...
KANT..............................................................366
...zerimdeki gkyz ve iimdeki ahlak yasas...
ROMANTZM DNEM................................388
...o gizemli yol iimize alan yoldur...
HEGEL...........................................................408
"Goethe"
CENNET BAHES
Kk zarfn zerinde "Sofi Amundsen" yazyordu. "Yonca Soka No. 3". Zarfta
baka da bir ey, mektubun kimden olduu filan yazmyordu. Hatt pul bile
yaptrlmamt zarfa.
Sofi bahe kapsn ardndan ekip kapad gibi, mektubu a. Kck zarfn
iinden kendisi kadar kk bir kt kt sadece. Ktta yle yazyordu:
Kimsini
Bundan baka bir ey yazmyordu ktta. Ne bir selam, ne kimin gnderdii...
Soru iaretiyle son bulan bu tek szck, o kadar.
Sofi zarfa tekrar bakt. Evet, mektup kendisineydi ite. Ama kim koymutu bu
mektubu posta kutusuna?
Sofi aceleyle krmz evlerinin kapsn at. Kedisi ere-kan her zamanki
atakhyla allarn arasndan frlayp giriteki merdivenleri trmanarak Sofi tam
kapy ekecekken ieriye dald.
- Gel pisi pisi pisi!
Sofi'nin annesinin kafas bir eylere bozuk olduunda evlerini hayvanat bahesine
benzettii olurdu. Sofi'nin de pek vnd kk bir hayvanat bahesi yok
deildi dorusu: nce krmz balklar olmutu - Kelolan, Krmz Balkl Kz ve
Kara Korsan. Sonra muhabbet kular Edi ile Bd, kaplumbaas Govinda ve de
sar-kahverengi renkli tekir kedisi erekan. Tm bu hayvanlar annesi iten eve
ge geliyor, babas da evden
10
CENNET BAHES
uzakta denizlerde alyor diye onun olmutu.
Sofi antasn omuzundan kardktan sonra erekan'm yemeini bir kaba koydu.
Elinde gizemli mektubunu tutarak mutfaktaki taburelerden birine oturdu.
Kimsin?
Ah, bir bilseydi! Tabii ki Sofi Amundsen idi ama, ya o kimdi? Henz bunu
kefedebilmi deildi.
Ya ad Sofi deil, baka bir ey olsayd? Mesela Anna Knut-sen. O zaman baka
biri mi olurdul
O anda aklna babasnn ona aslnda Synnve adn vermek istedii geldi. Sofi
kendini Synnve Amundsen olarak tantrken gznn nne getirmeye alt.
Hayr, olmuyordu. Kendini byle tantran o deil, baka bir kz oluyordu.
Yere atlayp elindeki garip mektupla banyoya gitti. Aynann nnde dikilip
gzlerinin iine bakt.
- Ben Sofi Amundsen'im, dedi.
Aynadaki kz ise yzn buruturarak olsun cevap vermedi. Sofi ne yaparsa onun
aynsn yapyordu. Jet gibi hareketlerle aynadaki aksini yanltmaya alt ama o
da onun kadar hzlyd. Sofi:
- Sen kimsin? diye sordu.
Sorusu yine cevapsz kald ama Sofi bir an iin soruyu kendinin mi, aynadaki
grntsnn m sorduu konusunda kukuya dt.
aret parman aynadaki burnuna dayayp:
- Sen bensin, dedi.
Cevap alamaynca cmleyi tersine evirip:
- Ben senim, dedi.
D grnn pek beenmezdi Sofi Amundsen. Gzel badem gzleri olduunu
sylerlerdi; ama o bunu burnu ok kk, az da ok byk olduundan
sylediklerini dnrd. stelik kulaklar da gzlerine ok bitiikti. Hele o prasa
sala11
SOPfNN DNYASI
r! Babas Claude Debussy'nin bir eserinden esinlenerek "Lepiska sal kz"
diyerek salarn okard arasra. Kolayd elbet sylemesi; btn yaam boyunca
bu dmdz kara salar onun deil Sofi'nin omuzuna dklecekti. Ne sprey fayda
ediyordu ne de jle!
CENNET BAHES
lmden sonra hayat var myd? Kedinin bundan da haberi yoktu herhalde.
Sofi'nin ksa bir sre nce babaannesi lmt. Yarm seneden fazla bir sredir
hep babaannesini dnp zlemiti. Yaamn bir an gelip son bulmas hakszlk
deil miydi?
Sofi akl tal yolda durup dnmeye dald. Hep varolmayaca dncesini
unutmak iin varolduunu dnmeye abalyordu, ancak yapamyordu. Varolduu
dncesine younlaabildiinde hemen aklna hayatn sonu geliyordu. Ve tersi:
bir gn gelip yokolacam dndnde, yaamn ne kadar deerli olduunu
anlyordu. Madeni bir parann bir n bir arka yzn dndrp duruyordu sanki.
Bir taraf ne kadar byk ve belirginse, br taraf da o kadar byk ve belirgin
oluyordu. Yaam ve lm madalyonun iki yzyd.
lmn farknda olmadan yaadn anlamak olanaksz, diye dnd. Yaamann
ne muhteem ve garip bir ey olduunu dnmeden lm dnmek de olanaksz.
Sofi, babaannesinin doktordan hasta olduunu iittii zaman syledii szleri
hatrlad: "Yaamann ne harika bir ey olduunu ancak imdi anlyorum".
Yaamann ne gzel bir ey olduunu anlamak iin hasta olmann gerekmesi ne
zc bir eydi! Bak ite kimine gizemli bir mektup kveriyordu posta
kutusundan!
Gidip baka bir ey var m diye baksa myd posta kutusuna? Hemen kapya koup
posta kutusunun yeil kapan kaldrd. Kutuda aynen bir nceki gibi bir zarfm
durduunu grdnde akl kt. lk zarf aldktan sonra kutuyu iyice kontrol
etmemi miydi acaba?
Bu zarfta da Sofi'nin ad yazlyd. Zarf atnda iinden aynen br gibi beyaz
bir kt kt.
Ktta, Dnya nasl meydana geldf! diye yazyordu.
Hibir fikrim yok, diye dnd Sofi. Kim bilebilir ki byle
13
SOF'NN DNYASI
bir eyi? Ama yine de yerinde bir soruydu bu. Hayatnda ilk kez, byle bir soruyu
hi deilse sormu olmak gerektiini dnd.
Bu sr dolu mektuplar Sofi'nin ban yle dndrmt ki
biraz Geit'de oturmaya karar verdi.
Geit, Sofi'nin herkesten gizli yeriydi. Buraya ok kzgn, ok zgn ya da ok
mutlu olduu zamanlar gelirdi. Bugnse yalnzca aknd.
Krmz evleri byk bir bahenin iindeydi. Bahede pek ok iek yata,
brtlen allar, meyve aalar, ortasnda salncak olan koca bir imenlik alan
ve bykbabasnn, kars ilk ocuunu doar domaz kaybettii zaman ona teselli
olsun diye yaptrd kk bir kulbe vard. Zavall kzcazn ad Marie idi.
Mezar tanda: "Geldi kk Marie'miz bize, yle bir grnp hemen dnd
geriye", yazlyd.
Bahenin alt kesinde, brtlen allarnn ardnda, zerinde ne iek ne de
brtlen yetien sk bir allk vard. Aslnda baheyi byk ormandan ayrmak
iin oluturulmu bu it, sonradan ilgilenip budanmad iin ok sk bir allk
haline gelmiti. Babaannesi, bu allk sayesinde sava srasnda tilkilerin gelip
bahede gezinen tavuklara sataamadn anlatrd.
Tpk bahenin yukansmdaki tavan kmesi gibi, bu allk da Sofi dnda herkese
gereksiz bir ey olarak grnrd. nk kimse Sofi'nin gizli yerinden haberdar
deildi.
Eskiden beri allkta dar bir geit olagelmiti. Srnerek buradan girilince,
allarn ortasnda geni bir alana klrd. Kk bir kulbe gibiydi buras. Sofi,
burada onu kimsenin bulamayacandan emin olabiliyordu.
Sofi elindeki iki mektupla koarak baheyi geti, eilip emekleyerek allarn
arasna girdi. Geit ayakta durabilecei
14
CENNET BAHES
kadar yksekti ancak o bu kez birka kaln al kknn zerinde oturmay tercih
etti. Buradan dallarn ve yapraklarn arasndaki kk deliklerden dary
"Kimsin?"
"Dnya nasl meydana geldi?"
Amma da soruydu yani bunlar! Ya mektuplar gnderen kimdi? Bu da sorularn
kendisi kadar esrarengiz bir konuydu.
Sofi'yi gndelik hayatndan ekip alarak onu bir anda evrenin byk srlaryla
babaa brakan bu kii kimdi?
Sofi nc kez posta kutusuna gitti.
Gnlk mektuplar postac daha yeni getirmiti. Sofi elini atp reklam
brorlerini, gazeteleri ve annesine gelmi birka mektubu kard. Kutudan bir
de zerinde kumsal resmi olan bir kartpostal kt. Kattan arkasn evirdi. Kart
Norve puluy-la gnderilmi; pul, "BM taburu" diye damgalanmt. Kart
babasndan olabilir miydi? Ama babas dnyann bir baka kesinde deil miydi u
an? Yaz da onun yazs deildi stelik.
Adresi okuyunca nefesi kesiliyor gibi oldu Sofi'nin. "Hilde Mller Knag, Sofi
Amundsen eliyle, Yonca Soka 3..." Adresin gerisi de Sofilerin adresine
uyuyordu. Kartta unlar yazlyd:.
Sevgili Hilde. 15. yan candan kutlarm. Senin de grecein gibi sana, seni
gelitirecek bir hediye vermek istedim. Kart Sofi'ye gnderdiim iin beni affet.
En kolay buydu. Sevgiler. Baban.
Sofi tekrar eve, mutfaa kotu. inde frtnalar kopu16
CENNET BAHES
yordu.
Kendi 15. yagnnden bir aydan daha ksa bir sre nce 15 yama giren bu
"Hilde" de kimdi?
Sofi koridorda duran telefon rehberini ald. Soyad Mller, ad Knag olan ok kii
vard. Ama u koca rehberde ad soyad Mller Knag olan tek kimse yoktu.
Tekrar esrarengiz kartpostala bakt. Evet, gerekti ite, pullu ve damgal gerek
bir kart!
Niye bir baba, baka bir adrese gidecei gn gibi ortada olan bir kart gndersindi
Sofi'ye? Hangi baba bir yagn kartn byle dolambal yollardan gndererek
artmaya kalkard kzn? Bylesi nasl "en kolay" olabilirdi? Her eyden
nemlisi: Sofi nasl bulabilecekti Hilde'nin izini?
Bylece Sofi'nin sorularna bir yenisi daha eklendi. Yeniden dncelerini
toparlamaya alt:
leden sonraki birka saat iinde sr kmt karsna. Birincisi, o iki beyaz
zarf posta kutusuna kimin koyduuydu. kincisi, bu zarflarda yazl olan o zor
sorulard. nc sr da, Hilde Mller Knag'n kim olduu ve tanmad bu kza
gnderilmi olan yagn kartnn neden Sofi'ye geldiiydi.
Bu sorunun birbiriyle ilikisi olduuna kesinlikle emindi, nk tam bugne
kadar gayet normal bir hayat geirmiti.
17
SLNDR APKA
....iyi bir filozof olmak iin gereken tek ey, hayret etme yetiidir...
Sofi mektuplar yazan kiinin onunla tekrar ilikiye geeceinden emindi. imdilik
mektuplardan kimseye sz etmemeye karar verdi.
Okulda dikkatini retmenin sylediklerine vermekte glk ekiyor, retmenin
anlattklarnn ok nemsiz eyler olduunu dnyordu. Niye insann ne
olduundan ya da dnyann nasl olutuundan szetmiyordu sanki?
imdiye kadar hi duymad bir duyguya kaplmt; okulda ve okulun dnda
herkes rastgele eylerle ilgileniyordu hep. Oysa okuldaki normal derslerden te
cevaplandrlmas gereken daha byk ve zor sorular vard.
Bu tip sorularn cevaplarn bilen insanlar var myd? Sofi, fiil ekimlerini
hafzlamaktansa bu sorular dnmenin daha nemli olduunu dnyordu
enkazndan.
Zil alnca dar yle bir frlad ki, arkada Jorn ona yetimek iin ardndan
komak zorunda kald.
Bir sre sonra Jorn,
- Akam iskambil oynayalm m? diye sordu. Sofi omuzlarn silkti.
- Artk iskambil oynamakla ilgilendiimi sanmyorum. Jorn'n aknlktan az
bir kar ak kald.
- Peki, ya tenis oynamaya ne dersin?
Sofi nce yerdeki asfalta sonra arkadana bakt.
- Tenisle de pek ilgilendiimi sanmyorum.
- Ya? Peki yle olsun!
18
SLNDR APKA
Sofi, Jorn'n sesindeki krgnl sezdi.
- O zaman anlat bakalm, neymi birdenbire bunlardan ok daha nemli olan ey?
Sofi hafife ban sallad. N
- Bu... bu bir sr.
- Hah! Herhalde ak oldun!
Bir sre bir ey sylemeksizin yrdler. Futbol sahasna gelince Jorn:
- Ben sahadan gidiyorum, dedi.
"Sahadan gitmek". Jorn'lere en'kestirme yol buydu, ama Jorn ancak eve
misafir gelecei ya da diiye gidecei zamanlar buradan geerdi.
Sofi, Jorn'n kalbini krd iin zgnd. Birdenbire kim olduu ve dnyann
nasl olutuuna yle dalmt ki, tenis oynamaya vakti yoktu. Arkada bunu
anlayabilir miydi?
Sorularn en nemlisi, te yandan belki de en doalyla ilgilenmek niye byle g
bir i olsundu?
Posta kutusunu aarken kalbinin hzla arpn duydu, lk rpda bankadan bir
mektup ve annesine gelmi bir ka byk san zarf buldu kutuda. f, oysa Sofi
kendisine yine o mehul kiiden mektup gelmi olacan umuyordu.
Bahe kapsn kaparken birden byk zarflardan birinin zerinde kendi adnn
yazl olduunu farketti. Zarfn arkasnda, "Felsefe kursu. ok dikkatle
davranrmz," diye yazyordu.
Sofi akl tal yolu bir rpda geip antasn merdivenlere brakt. teki
mektuplar paspasn altna sktrp, Ge-t'ine kotu. Byk mektubun orada
almas gerekiyordu.
Sofi, erekan'n da ardndan komasna izin verdi. Naslsa kedi bakalarna
anlatmazd.
Zarfta birbirine bir atala bal daktilo sayfas duruyordu. Sofi okumaya
balad.
19
SOFNN DNYASI
Felsefe nedir?
Sevgili Sofi. nsanlarn trl trl hobileri vardr. Bazlar eski para veya pul
biriktirir, kimisi el sanatlaryla ilgilenir, kimisi de bir spor dalyla urar.
ou insan da okumaktan holanr. Ancak okuduumuz eyler farkl farkldr.
Kimisi yalnzca gazete ve izgi roman okur, kimisi roman okumay sever, bazs da
astronomi, hayvanlar veya teknik bulular gibi konularda yazlm kitaplar
okumaktan holanr.
Atlarla veya deerli talarla ilgilenen biri, bakalarnn da bunlarla ayn derecede
ilgilenmesini bekleyemez. Televizyonda hibir spor karlamasn karmayan biri,
baz insanlarn spordan skldklarn kabul etmek zorundadr.
Acaba tm insanlar ilgilendirmesi gereken eyler var mdr? Kim olurlarsa ve
nerede yayor olurlarsa olsunlar, tm insanlar ilgilendiren bir ey var mdr?
Evet, sevgili Sofi, tm insanlarn sormas gereken baz sorular vardr. Bu kurs da
ite bu sorular hakknda. Hayatta en nemli ey nedir? Aln snrnda bir insana
bunu sorarsak, yiyecek der. Souktan donan birine sorsak, scaklk der. Kendini
yalnz hisseden birine sorsak, baka insanlarla beraber olmak, diye cevap verir.
Ancak bu tr ihtiyalar karlandnda tm insanlarn hl ihtiya duyduu baka
eyler var mdr? Filozoflara gre, evet, vardr. Filozoflar, insanlarn yalnzca
yemek yiyerek yaayamayacan sylerler. Elbette tm insanlar yemek yemek
zorundadr. Herkesin sevgi ve ilgiye de ihtiyac vardr. Ama bunlarn tesinde,
insanlarn gereksindii bir baka ey vardr. nsanlar, kim olduklarn ve neden
yaadklarn bilmek isterler.
Neden yaadmz konusuyla ilgilenmek, pul toplamak kadar "rastlantsal" bir ilgi
deildir. Bu gibi sorularla ilgilenen kiiler, insanlarn dnya varolduundan beri
tarttklar bir eyle ilgilenmektedirler. Evrenin, dnyann ve yaamn nasl
ortaya kt, geen yl
20
SLNDR APKA
olimpiyatlarda en ok altn madalyay kimin aldndan daha byk ve nemli
sorulardr.
Felsefeyle tanmann yolu baz felsefi sorular sormaktan geer:
Dnya nasl yaratld? Olan bitenin ardnda bir g ve bir anlam var m? lmden
sonra bir hayat var m? Niye byle sorular sormalyz aslnda? Hepsinden
nemlisi: nasl yaamalyz?
Bu trden sorular alar boyunca insanlar megul etti. nsann ne olduunu,
dnyann nasl olutuunu sorgulamam hibir uygarlk bilmiyoruz.
Birok insan iin dnya, sihirbazn be dakika nce bombo olan bir silindir
apkadan tavan karmas kadar akl almaz bir eydir.
Tavan meselesinde sihirbazn bizi kandrdn biliriz. Merak ettiimiz ey bunu
nasl becerdiidir. Dnyadan szederken ise durum biraz farkldr. Dnyann
hokus pokus bir ey olmadn biliriz, nk biz de Dnya'da yaamakta olup onun
bir parasyzdr. Aslnda sihirbazn silindir apkasndan karlan bizizdir.
Tavanla aramzdaki tek fark, tavann bir sihirbazlk oyununa dahil olduunun
farknda olmaydr. Biz ise gizemli bir eylerin bir paras olduumuza inanr,
eylerin arasndaki ilikiyi bulmaya alrz.
Not: Beyaz tavandan szettik ya, tavan tm evrenle karlatrmak daha
yerinde olur belki. Burada yaayan bizler, tavann tylerinin dibinde yaayan
minicik bcekler gibiyiz. Filozoflar ise tavann ince tylerine trmanarak tepeye
kp koca sihirbazn gzlerinin ta iine bakmaya alrlar.
Sylediklerimi izleyebiliyor musun Sofi? Devam gelecek.
Sofi altst olmutu. zleyebilmek mi? Okurken nefes alp verip vermediini bile
hatrlamyordu.
22
SLNDR APKA
Mektubu kim getirmiti? Kim, kim?
Bu, Hilde Mller Knag'a doum gn kart gnderenle ayn kii olamazd, nk
kart hem pullu hem de damgalyd. Bu sar zarf ise dier iki mektup gibi dorudan
posta kutusuna konulmutu.
Sofi saatine bakt. Yalnzca e eyrek vard. Annesinin iten gelmesine daha iki
saat vard.
Sofi srnerek baheye kp tekrar posta kutusuna kotu. Yine mektup var myd
acaba?
Kutuda yine ona gelmi sar bir zarf duruyordu. Sofi etrafna baknd ama kimseyi
gremedi'. Ormann kenarna doru koup patikaya bakt. Orada da kimse yoktu.
Bir an iin ormann derinliklerinde bir trt duyar gibi oldu. Sesi duyup
duymadndan emin deildi, stelik biri kaarak uzaklamaya alyorsa nasl olsa
yetiip yakalayamazd.
Sofi eve girip antasn kard Ve annesinin mektuplarn yerine koydu. Odasna
koup iine gzel talarn koyduu biskvi kutusundaki talan boaltt ve iki
byk zarf kutuya koydu. Sonra kutuyu alp baheye kotu. kmadan nce de
e-rekan'a yemeini verdi.
- Gel pisi pisi pisi!
Geit'e dner dnmez zarf at. Zarfn iinden yine daktiloyla yazlm ktlar
kt. Okumaya balad:
lgin bir yaratk
te yine beraberiz. Grdn gibi bu kk felsefe kursu, tam karar
porsiyonlarda geliyor. Burada da giri niteliinde baz deinmeler yapacaz.
yi bir filozof olabilmek iin gereken tek eyin hayret etme yetenei olduunu
sylemitim, deil mi? Daha nce sylemedimse ite
23
SOFi'NN DNYASI
imdi sylyorum: Y BR FLOZOF OLABLMEK N GEREKEN TEK EY
HAYRET ETME YETENEDR.
Kk ocuklarn hepsinde bu yetenek vardr. Yok bir de olmasayd! nk
ocuklar doduktan birka ay sonra yepyeni bir gereklikle kar karya
geliverirler. Bydke hayret etme yetenekleri kaybolur gibi olur. Neden byle
olur acaba? Sofi Amundsen biliyor mu bu sorunun cevabn?
Yani, kk bir bebek konuabilseydi, bize, ne ilgin bir dnyaya gelmi olduunu
anlatrd. nk grrz ki bebekler konuama-salar da, parmaklaryla
etraflarndaki eyleri gsterir, odadaki nesneleri merakla tutmaya alrlar.
Birka kelime konuabilecek yaa geldiinde, ocuk, her kpek grnde durup,
"hav hav" der. Bebek arabasndaki bebein bir kpek grdnde ellerini kollarn
oynatp yerinde zp zp zplayarak nasl "Hav hav! Hav hav!" dediini
Bebek, kpek grdnde akl bandan gitmeyecek bir hale gelene kadar, belki
yz kez daha tekrarlar bu lgnlk gsterisini. Ya da bir fil, veya bir su aygr...
Ancak ocuk konumay -ve de felsefi dnceyi- bile daha tam renmemiken
dnya bir alkanlk haline gelir.
Ne yazk, bana soracak olursan!
Senden beklentim, dnyay hazr, verildii gibi kabul edenlerden biri olmamandr,
sevgili Sofi. Bundan emin olmak iin, felsefe kursuna balamadan nce kafamz
biraz daha yoracaz.
Bir gn ormanda yrye km olduunu dn. Birden nndeki patikada
minicik bir uzay gemisi gryorsun. Uzay gemisinden bir Marsl yaratk km,
durmu yukar sana bakyor...
Ne dnrdn o zaman? Neyse, bu ok nemli deil. Ama se24
SLNDR APKA
nin byle bir Mars yarat olabilecein geldi mi aklna hi?
Tabii ki gnn birinde baka bir gezegenden gelmi bir yarata rastlama ansn
ok dk. Baka gezegenlerde hayat olup olmadn bile bilmiyoruz. Ama kendine
rastlama ansn yksek. Kimbilir belki bir gn durup dururken kendini yepyeni bir
gzle grrsn. Belki de bu an, ormanda gezintiye ktn bir an olur.
lgin bir yaratm ben, diye dnrsn. Gizemli bir hayvanm ben...
Yz yllk gzellik uykusundan uyanm gibi olursun o an. Ben kimim? diye sorarsn.
Evrende bir yerlerde dolanp durduunu bilirsin. Ama ya evren nedirt
Bunun alkanlkla ilgisi var. (Bunu not et!) Anne, insanlarn uamayacan
renmitir. Tomas ise renmemitir. Dnyada neyin mmkn olup neyin
olmadndan hl emin deildir.
Ya dnya Sofi? Sence o mmkn m? O da dnp duran bir ey
ne de olsa!
in ackl yan, bydke sadece yerekimi yasasyla kalmaz altklarmz. Ayn
ekilde tm dnyaya alrz.
Bydke, dnyaya hayret etme yeteneimizi yitiriyoruz, anlalan. Ancak bu
arada ok nemli bir eyimizi yitirmi oluruz ki, filozoflarn bizde yeniden
canlandrmaya alt ey de budur. nk her eye ramen iimizde bir ses,
yaamn byk bir sr olduunu syler. Bu bizim, bir zamanlar, daha dnmeyi
renmeden nce yaadmz bir duygudur.
Altn iziyorum: Felsefi sorular herkesi ilgilendirmekle beraber, herkes filozof
olmaz. Pek ok deiik sebepten, insanlarn ou gndelik hayatn yle bir esiri
olur ki, hayat sorgulamak onlar iin gerilerde bir yerde kalr. (Tavann tylerinin
dibinde bklp istedikleri ortam bulurlar ve hayatlarnn sonuna kadar da orada
kalrlar.)
ocuklar iin dnya ve dnyadaki her ey yenidir, ilgintir. Bykler iinse durum
hi de byle deildir: byklerin ou iin dnya sradan bir eydir.
Filozof larsa dier byklerden farkldr. Bir filozof dnyaya almay bir trl
beceremez. Dnya onun iin hl akl almaz bir ey, evet, hl srlarla dolu,
gizemli bir eydir. Filozoflarla kk ocukla26
SLNDR APKA
rn en nemli ortak yanlar budur; bir filozof mr boyunca duyarl bir ocuk
olarak kalr da diyebilirsin sen buna.
imdi seme sras sende Sofi: hl "dnyaya almam" bir ocuk musun, yoksa
bunu asla yapmayacana sz vermi bir filozof mu?
Bu soruya omuzlarn silkip cevap veriyor, kendini ne bir ocuk ne de bir filozof
gibi gryorsan, bunun nedeni alkanlktan dolay dnyann artk seni artmyor
olmasdr. Byleyse durum tehlikeli demektir. Ve ite bu felsefe kursunu tam da
bu yzden alyorsun, ne olur ne olmaz diye. Senin uyuuk ve umursamaz
insanlardan biri olman deil, uyank bir yaam srmeni istiyorum.
Kurs parasz. Dolaysyla kursu srdremezsen paran geri alacaksn diye bir art
da yok. Kursu yarda kesmek istersen de, bu senin bilecein bir ey. Eer kursu
brakmak istersen bana posta kutusu yoluyla bir haber ver. Mesela kutuya bir
kurbaa koy. Ama mutlaka posta kutusu renginde bir ey olsurCyoksa postac
korkudan ba-ylabilir.
Ksaca zetlersek: Bo bir silindir apkadan bir tavan kar. Tavan ok byk
olduu iin bu sihirbazlk numaras milyarlarca yl alr. Tavann ince tylerinin en
tepesinde ocuklar dnyaya gelir. Bu yzden ocuklar bu mthi sihirbazln nasl
yapldna aabilecek bir konuma sahiptirler. Ancak bydke tavan krknn
diplerine doru sokulurlar. Ve orada kalrlar. Buras yle rahattr ki bir daha asla
krkn ince kllarna trmanmaya cesaret edemezler. Yalnzca filozoflar dilin ve
varoluun en u snrlarna giden bu tehli-' keli yola kmaya cesaret ederler.
Bazlar dierlerine yetiemeyip geri kalsa da, bir ou tavann ince tylerine
skca tutunup, aada tavann yumuak derisine yaylm yiyip ierek yan gelip
yatanlara seslenirler:
- Baylar bayanlar, derler. Bo bir evrende dnp duruyoruz!
Ama krkn dibindekiler filozoflarn dedikleriyle ilgilenmezler.
27
SOF'NN DNYASI
- Aman, ne grlt edip duruyorlar bunlar byle! derler. Sonra da konumalarna
devam ederler: Ya uzatr msn ltfen? Hisse senetleri ne kadar ykselmi
bugn? Domatesin kilosu kaa? Lady Di'nin bir ocuu daha olacakm, duydunuz
mu?
Annesi eve geldiinde Sofi ok arm bir haldeydi. Gizemli filozoftan gelen
mektuplar Geit'te sakl duruyordu. Sofi devlerini yapmaya alm, ama
okuduklarm dnmekten baka hibir ey yapamamt.
Ve evet, posta kutusunda zerinde kendi ad yazl bir san zarf da vard! Sofi
antasyla dier mektuplar eve brakp, Ge-it'e kotu. Zarftan daktilo kadyla
yazlm sayfalan kartp okumaya koyuldu:
Mitsel dnya gr
Merhaba, Sofi! Anlatlacak ok ey var, en iyisi bir an nce balamak.
Felsefe deyince, Yunanistan'da .. 600 yllarnda domu yeni bir dn
biimini kastediyoruz. Bundan nce, insanlarn tm sorularna eitli dinler yant
getiriyordu. Bu tr dini aklamalar, mit-/er yoluyla kuaktan kuaa aktarlrd.
Mit, yaam aklamaya! ynelik tanrsal anlatdr.
Binlerce yl boyunca felsefi sorulara dinsel aklamalar geti30
MTLER
rilmitir. Yunanl filozoflarsa insanlara bu yantlara gvenilemeyeceini
gstermek istemilerdi.
lk filozoflarn dncelerini anlayabilmek iin nce mitsel dnya grnn ne
olduunu bilmek zorundayz. Bunu skandinavya'dan baz mitsel kavraylarla
rnekleyelim. Hemen yanbamz-dadr aradmz ey ou zaman!
Mutlaka elinde ekiciyle Tor' dan szedildiini duymusundur. Norve'de
Hristiyanlk yaylmadan nce, insanlar Tor'un, iki keinin ektii bir araba ile
gkyznde dolatna inanrlard. Tor ekicini yle bir salladnda imek
akar, frtnalar kopard. "Frtna" szc de buradan gelir: "Tordnn" ya da
Tor'un patlamas. svee'de frtna "aaska "dr - asl "aas-aka" - ve gkyznde
"tanr gezintisi" anlamna gelir.
imek ve frtnalarn ardndan yamur gelir. Vikingler zamannda toprakla
uraanlar iin yamur son derece hayati bir neme sahipti kukusuz. Tor'a bu
yzden, bereket tanrs olarak taparlard.
Yani, niye yamur yaar? sorusuna verilen mitsel yant, Tor'un ekicini
sallamasyd. Yamur olunca da tarlalar yeerir, ekinler boy atard.
Toprakta yetien bitkiler, bunlarn nasl byyp meyve verdii de, anlamas g
eylerdi. Ancak insanlar bunun yamurla bir ilikisi olduunu arlayabiliyorlard. Ve
de yamurun Tor'la bir ilikisi vard. Bu durum, Tor'un en nemli tanrlardan biri
oluunun balca nedeniydi. Tor'un nemli bir tanr oluunun bir baka nedeni de
tm dnya dzenine ilikindi.
Vikingler dnyann insanlarn yaad ksmnn srekli d tehlikelerin tehditi
altnda olan bir ada olduuna inanyorlard. Dnyann bu ksmna Midgard
diyorlard. Bu szck, en ortadaki krallk anlamna geliyor. Midgard'da tanrlarn
evi Aasgard da bulunuyordu. Midgard'n dnda Utgard, yani dtaki krallk
yeralyordu. Burada, dnyay her frsatta mahvetmeye alan, korkun devler
yayordu. Bu tr ktlk dolu yaratklara "kaos gleri" de diyoruz. s31
SOFNN DNYASI
kandinav dininde ve hemen tm dier kltrlerde, insanlar, iyi ve kt gler
arasnda nazik bir denge buluyorlard.
Devlerin dnyaya yapabilecekleri ktlklerden birisi, bereket tanras Frya'y
karmakt. Bunu baarabilirlerse toprakta artk hibir ey yetiemez, kadnlar
ocuk douramazlard. Bu yzden iyi tanrlarn bunlara kar durmalar ok
nemliydi.
Tor burada da nemli bir rol oynuyordu. ekici yalnzca yamur yadrmakla
kalmyor, gerektiinde tehlikeli glere kar kulland bir silah oluyor ve ona
neredeyse snrsz bir g salyordu. Mesela ekicini devlerin arkasndan att
gibi onlar ldrebiliyordu. ' ekicini kaybetmek diye bir korkusu da yoktu, nk
eki bir bumerang gibi her seferinde ona geri dnyordu.
Bu, doann dzeninin nasl korunduunun ve iyiyle kt arasnda neden srekli bir
sava olduunun mitsel aklamasyd. Filozoflar da tam bu trden aklamalardan
kurtulmak istiyorlard. yalnzca aklamalarla da bitmiyordu. nsanlar elleri
kollar bal oturup kuraklk, bulac hastalk gibi felaketlerin balarna gelmesini
bekleyemezlerdi. Ktlklere kar savaa geen onlar olmalyd. Bunu da eitli
dinsel eylemler ya da ayinler yoluyla gerekletirirlerdi.
Vikingler dnemindeki en nemli dinsel eylemlerden biri kur-ban adamakt. Bir
tanrya kurban vermek, o tanrnn gcn artrmaya yarard. nsanlar, tanrlarn
kaos gleriyle mcadele etme gleri artsn diye kurban verirlerdi rnein. Bu
ounlukla bir hayvan kurban etmek eklinde olurdu. Tor'a genellikle kei kurban
edilirdi. Tanr Odin'e insan kurban edildii de olurdu.
Norve'te en ok bilinen mitlerden biri, Trymskvida destannda anlatlr. Destana
gre bir keresinde Tor uykuya dalar; uyandnda ekicinin yokolduunu grr.
Tor bu duruma korkun sinirlenir, elleri sinirden titrer, sakal hrstan yerinden
oynar. Arkada Lke ile Frya'ya gidip, ondan kanatlarn dn ister. Lke bu
kanatlarla Jo-tunheimen'a uup, Tor'un ekicini devlerin alp almadn anla32
MTLER
yacaktr. Lke burada devlerin kral Trym 'le karlar. Trym, ekici yerin yedi
kat dibine sakladn syleyerek bbrlenir. Ve, Frya ile evlenmezse ekici geri
vermeyeceini syler.
Anlyor musun Sofi? yi tanrlar korkun bir rehin alla kar karyalar. Devler
tanrlarn en nemli savunma silahlarn ele geirmiler ki bu akl almaz bir durum.
Devler Tor'un ekicini ellerinde bulundurduklar srece, tanrlarn ve insanlarn
dnyas zerinde mutlak bir gce sahip olurlar. ekice karlk olarak da Frya'y
istemekteler. Ancak byle bir dei toku da olanaksz bir eydir: Tanrlar tm
yaam balayan bereket tanrasn verecek olurlarsa, otlar sararr, tanrlar ve
insanlar lr. Sonu olarak iler mthi bir ekilde sarpa sarm durumdadr.
Korkun tehlikeler douracak talepleri karlanmadka, Paris ya da Londra'nn
orta yerinde bir atom bombas patlatacaklarn syleyen bir terrist grubu
dnrsen, ne demek istediimi anlarsn.
Mite gre Lke Aasgard'a geri dner. Frya'dan gelinlik elbiselerini giymesini,
nk devlere gelin gitmesi gerektiini anlatr. (Ya, maalesef! Maalesef!) Frya
ok sinirlenir, gidip devlerden birisiyle evlenecek olursa herkesin ona erkek delisi
diyeceini syler.
Bu arada tanr Heimdatm aklna parlak bir fikir gelir. Frya'nn yerine Tor'un
gelin klna girmesini nerir. Tor'un salarn balayp, gs yerine ta
koyarlarsa Tor kadna benzeyecektir. Tor elbette bu neriden ok holanmaz
ama, Frya'y devlerin elinden kurtarmann tek yolunun Heimdal'n nerisine
uymak olduunu anlar.
Sonu olarak Tor gelin klna girer ve Loke'yi nedime olarak yanna alr. Lke,
"hadi kadn kadna Jotunheimen'a gidelim" der.
35
SOFfNN DNYASI
biliyordu.
Bylelikle, mitsel dnce tarzndan deneyim ve saduyuya dayal bir dn
biimine geildi diyoruz. lk Yunan filozoflarnn amac, doal srelere doal
aklamalar getirmekti.
Sofi byk bahede dolanp duruyordu. Okulda rendii her eyi unutmaya
alt. En nemlisi Doa Bilgisi dersinde rendiklerim unutmakt.
Baka hibir ey bilmeden bu bahede doup bym olsayd, bahan nasl
alglard kim bilir?
Niye durup dururken yamur yadna dair bir ey uydurmaya m alrd? Niye
karn yokolup gnein gkyznde ykseldiine de bir aklama kurar myd acaba?
Evet, mutlaka byle olurdu. Bylece balad uydurmaya:
Souk k sarmt yeryzn, nk kt kalpli Muriat gzel prenses Sikita'y
souk bir mahzene hapsetmiti. Ancak bir gn cesur prens Bravato gelip prensesi
kurtard. Sikita o zaman mutluluktan dansetmeye balayarak, zindanda yazd bir
arky sylemeye balad. Toprak ve aalar yle duygulandlar ki, hemen o an
karlar gzyana dnt. Ama o zaman da gne gkyznde yerini alp tm
gzyalarn kuruttu. Kular Sikita'nn arksn sylemeye baladlar ve gzel
prenses sar salarn zp lleleri topraa dtnde yerde nilferler at...
Sofi hikyesini pek beendi. Mevsimlerin nasl deitiini hi renmemi olsa,
uydurduu bu hikyeye inanmaktan baka bir ey yapmayacana emindi.
insanlarn her zaman doada olup bitenleri aklama ihtiyacn duymu olduklarn
anlyordu, insanlarn bu tr aklamalar getirmeden yaamalar olanakszd belki
de. Bu yzden bilimin olmad o alarda btn bu mitleri uydurmulard.
36
DOA FLOZOFLARI
...hibir ey yoktan varolamaz...
Annesi o akam zeri iten geldiinde Sofi bahede oturmu, bu felsefe kursu ile
babasnn yollad yagn kartn alamayacak olan Hilde Mller Knag arasnda
nasl bir ba olabileceini dnyordu.
Annesi uzaktan "Sofi!" diye sesleniyordu. "Sana bir mektup var!"
Kalbi yerinden hoplad. Posta kutusuna daha nce baktna gre bu mektup
filozoftan geliyor olmalyd. Annesine ne diyecekti imdi?
Salncaktan yavaa kalkp annesine doru gitti.
- Mektupta pul yok. Ak mektubu bu, bak gr. Sofi mektubu ald.
- Amayacak msn? Ne demeliydi?
- Annesi omuzunun zerinden bakp dururken ak mektubu aan birini grdn m
hi?
Annesi byle bir ey olduuna inansn daha iyiydi. Aslnda mthi utanyordu bunu
sylerken nk ya daha ak mektuplar iin pek kkt. Ama yabanc bir
filozoftan, hem de kendisiyle kedi-fare gibi oyun oynayan bir filozoftan gelen bir
mektupla kursa baladnn ortaya kmas bir bakma daha utan verici bir ey
olurdu.
Bu sefer gelen kk beyaz zarflardan biriydi. Sofi yukar, odasna kt ve
zarfn iindeki kt parasnda yazl olan yeni soruyu okudu:
37
SOF'NN DNYASI
Miletos'lu filozof
Bildiimiz ilk filozof, Anadolu'da bir Yunan kenti olan Miletos'ta yaam
Thales'tir. Thales dnyay ok gezip dolamt. Msr'daki bir piramidin boyunu,
kendi glgesi tam kendi boyuna eit uzunluktayken piramidin yerdeki glgesini
lerek bulduu anlatlr. .. 585 ylnda bir gne tutulmasn nceden saptad
da sylenir.
Thales her eyin znn su olduunu ne srmtr. Bununla tam olarak neyi
kastettiini bilmiyoruz. Belki de her trl yaamn suda olutuunu ve her eyin
sonunda yine suya dntn sylemek istiyordu.
Msr'dayken Nil'in sular ekilir ekilmez deltadaki tarlalarda nasl bitkiler
yeerdiini gzlemlemi olmalyd. Yamurdan sonra solucan ve kurbaalarn nasl
ortaya ktn da grmt belki de.
41
SOF'NIN DNYASI
Thales'in suyun nasl buz ve buhara ve sonra yine tekrar suya dntn
dnm olmas da beklenir.
Thales "her ey tanrlarla doludur" da demitir. Bununla ne demek istediini yine
ancak tahmin edebiliriz. Belki de topran ieklerden msrlara, bceklerden
karafatmalara kadar her eyin kayna olduunu anlamt. Buradan da topran
gzle grlemeyecek kadar kk "yaam zleri" ile dolu olduunu dnm
olabilir. Ne olursa olsun, Thales'in bu szyle Homeros'un tanrlarn
kastetmedii kesin.
Bundan sonra bildiimiz bir baka filozof, yine Miletos'ta yaam olan
Anaksimandros'\ur. Anaksimandros, dnyamzn, "belirsizden" ortaya km ve
burada varolan pek ok dnyadan yalnzca bir tanesi olduunu ne srer. Burada
"belirsiz" ile neyi kastettiini anlamak kolay deilse de, onun Thales gibi bildik bir
maddeden szetmediini syleyebiliriz. Belki de her eyin zn oluturan eyin,
tam da bu nedenle oluturduu her eyden farkl olmak zorunda oJduunu
kastediyordu. Byle ise, z madde sradan bir su deil "belirsiz bir ey" olmalyd.
Miletos'lu bir nc filozof Anakaimenes'M (..570-526). Anaksimenes'e gre
her eyin z havaya da uucu maddeydi. Anaksimenes, Thales'in su hakkndaki
retisinden elbette haberdard. Ancak ya su nereden geliyordu? Anaksimenes,
manta sahip olmasak da, He-raklitos'a gre doada olup biten her eyi
denetleyen bir eit
44
DOA FLOZOFLARI
"evrensel mantk" olmas gerekir. Bu "evrensel mantk" -ya da "doa yasas"herkes iin geerli, herkesin uymak zorunda olduu bir eydir. Yine de pek ok
kii kendi mantna gre yaar, der Herakleitos. Herakleitos'un insan kardeleri
hakknda pek de yksek fikirler besledii sylenemez. "nsanlarn ounun
fikirleri ocuk oyunca kadardr," der.
Ksacas Herakleitos, doadaki tm deiim ve ztlklarn ortasnda bir birlik ya
da btnlk gryordu. Her eyin ardndaki bu "ey"e de Tanr" ya da "logos"
diyordu.
Drt ana madde
Parmenides ve Herakleitos bir anlamda birbirinin tam zttyd. Par-menides'e
gre mantk bize hibir eyin deiemeyeceini sylyordu. Oysa Herakleitos'un
duyusal deneyimleri doada srekli bir deiim olduunu ortaya karyordu.
Hangisi haklyd? Mantn sesini mi dinleyeceiz yoksa duyularmza m
gveneceiz?
Parmenides de Herakleitos da iki ey sylyor. Parmenides:
a) hibir ey deiemez ve b) bu yzden duyusal alglaya gvenemeyiz, diyor.
Herakleitos ise:
a) her ey deiiyor ("her ey akar") ve b) duyusal alglay gvenilirdir, diyor.
Filozoflar arasnda ne byk bir dnce farkll! Ya hangisine hak vermeli?
Felsefeyi girdii bu kmazdan kurtaran Sicil-ya'h Empedokles (.. 494-434)
oldu. Empedokles, Parmenides'in de Herakleitos'un da iddialarnn birinde hakl
olduklarn ve dier
45
SOFfNN DNYASI
izemez. Oysa sar, krmz, mavi ve siyah renkleri kullandnda, renkleri farkl
oranlarda kartrabilecei iin yzlerce deiik renk elde edebilir.
Yemek yapmak konusunda da ayn eyi syleyebiliriz. Elimde tek bir unla, pasta
yapabilmem iin sihirbaz olmam gerekir. Ama yumurta, un, st ve ekerle, bu drt
ana maddeyle bir sr deiik pasta yapabilirim.
Empedokles'in doann "kkleri" olarak toprak, hava, ate ve suyu semesi bir
tesadf deildi. Ondan nceki filozoflar da ana maddenin neden su, hava ya da
ate olmas gerektiini kantlamaya almlard. Suyun ve havann doada ok
nemli yeri olduuna Thales de Anaksimenes de iaret etmilerdi. Eski Yunanllar
atein de nemli olduuna inanyorlard. rnein gnein doadaki her ey iin ne
byk yeri olduunu gryor, insanlarn ve hayvanlarn vcutlarnn scakln
biliyorlard.
Empedoktes belki de bir aa parasnn yann gzlemlemiti. nk burada olan
ey tam da bir eyin zlmesidir. Aacn trdayp czrdadn duyarz. Bu
"su"dur. Buradan duman kar. Bu "hava"dr. "Ate"i grmekteyizdir zaten. Ate
snnce geriye bir ey kalr. Bu da kl ya da "toprak"dr.
Empedokles doadaki deiimlerin bu drt kkn birleip ayrmasndan dolay
meydana geldiini sylerken geriye yine bir soru kalyordu. eylerin biraraya
gelip yeni bir hayat oluturmalarnn nedeni nedir? Ve bir "karmn", rnein bir
iein sonra tekrar ayrmas niyedir?
Empedokles bunu doada iki farkl g olmasna balyordu. Bu gleri "sevgi" ve
"atma" diye adlandryordu. eyleri birbirine balayan ey "sevgi", sonra onlar
birbirinden ayran ey ise "atma"yd.
Empedokles burada "madde" ile "g" arasnda bir fark gzetiyor. Bu nemli bir
nokta. Gnmzde de bilim "ana maddeler" ile "doal gler" arasnda bir ayrm
yapar. Modern bilim de
47
SOF'NN DNYASI
tm doal sreleri, baz ana maddeler ile bir ka doal gcn bi-rarada
olularyla aklar.
Empedokles bir eyi algladmzda neler olduu sorusunu da ele ald. rnein bir
iei nasl grebiliriz? Grme annda neler olur? Hi dndn m bunu Sofi?
Dnmedinse ite imdi tam sras 1
Empedokles, doadaki dier her ey gibi gzlerimizin de toprak, hava, ate ve
sudan olutuunu dnyordu. Gzmzdeki "toprak" grd ey iindeki
topra, "hava" havay, "ate" grd ey iindeki atei ve "su" da suyu alglar.
Gzmzde bu maddelerden biri olmasayd, doay da gremezdik.
Her eyden bir ey
Her eyin kaynann tek bir ey, rnein su olduu dncesini pek
benimseyemeyen bir dier filozof da Anaxogaras (.. 500-428) idi.
Anaksagoras, toprak, su, hava ve atein yaayan eylere dnebildii fikrini de
kabul etmiyordu.
Ona gre doa, gzle grlemeyecek kadar kk paracklardan meydana
geliyordu. Her ey kk, daha kk paracklara blnebilir ancak en kk
parada bile her eyden bir ey vardr. Deri ve sa, deri ve satan baka bir
eyden oluamyorsa, itiimiz st yediimiz yemekte de deri ve sa varolmak
zorundadr, diyordu Anaksagoras.
Onun bununla ne demek istediini modern bir rnekle aklayabiliriz. Gnmzde
laser tekniiyle "hologram" denen bir ey yaratmak mmkn. Bir hologram rnein
bir araba eklindeyse, bu hologram paraladmzda elimizde geriye yalnzca
tamponu gsteren para kalm olsa da hl tm arabay grebiliriz. nk
paralarn her biri tm ekli iinde barndrmaktadr.
Vcudumuz da bir anlamda ayn ekilde olumutur. Parma48
DOA FLOZOFLARI
rndan bir deri hcresi karp alacak olursam, bu hcre ekirdei yalnzca
derimin zelliine dair bilgiler barndrmaz. Ayn hcrede, gzlerimin ekline,
salarmn rengine, ka tane ve hangi zellikte parmam olduuna dair bilgiler de
vardr. Vcuttaki her hcre, btn teki hcrelerin nasl olduunu da tm
ayrntlaryla ierir. Yani her bir hcrede "her eyden bir ey" bulmak
mmkndr. Tm, her bir parada kendini gsterir.
bilebilir miydi rnein, eer bunu bir yerden renmemi olsayd? Bunu bilebilmek
iin en azndan suyun donup nasl buz olduunu ve sonra tekrar nasl eridiini
dikkatle incelemi olmas gerekirdi.
Sofi yine, bakalarndan rendiklerini unutarak kendi dnceleriyle dnmeye
alt.
Parmenides deiimi tmden reddediyordu. Sofi dndke bu konuda ona hak
veriyordu. Parmenides'in saduyusu, "bir eyin" birdenbire "bambaka bir eye"
dnebileceini kabul edemiyordu. Cesur bir adamd demek ki Parmenides; nk
doadaki deiimleri grebilmek herkes iin ok kolayken, o kp eylerin
deimediini syleyebilmiti. Bu yzden onunla ok dalga geen olmutu
herhalde.
Empedokles de, Dnya'nn birden ok maddeden meydana gelmi olduunu
sylerken aklyla ustaln ortaya koyuyordu. Bylece, aslnda hibir ey
deimiyor olsa da, doadaki deiimleri aklamak mmkn oluyordu.
Bu Eski Yunan filozofu, bu sonuca yalnzca akln kullanarak varmt. Doay iyice
gzlemiti kukusuz, ancak elinde bugnk bilimin yapt gibi kimyasal analizler
yapma olana yoktu.
Sofi, Yer'i oluturan eyin bu drt madde, yani toprak,
50
DOA FLOZOFLARI
hava, ate ve su olup olmadndan emin deildi. Ama ne nemi vard zaten bunun?
Empedokles prensip olarak haklyd. Aklmz karmadan gzlerimizin grd
deiimleri aklayabilmenin tek yolu, eylerin znde birden fazla madde olduu
fikrini ortaya koymakt.
Felsefenin ok heyecanl bir ey olduunu dnyordu Sofi. nk tm bu
fikirleri, okulda rendiklerini hatrlamasna hi gerek olmadan, sadece kendi
akln kullanarak izleyebiliyordu. Felsefenin aslnda renilecek bir ey olmad,
olsa olsa felsefi dnme tarznn renilebilecei kansna vard.
51
DEMOKRTOS
Bylece uzun zamandr ilk kez legolanyla oynamaya, onlar stste koyup bireyler
kurmaya giriti. Oynadka da, aklna legolarla ilgili dnceler gelmeye balad.
Lego paralaryla bireyler kurmak kolay i, diye dnd. Legolann byklkleri
ve biimleri farkl olsa da, her bir para dierinin stne taklabiliyor. Ayrca
legolar asla ypranmyor. Sofi hibir legosunun krlmadn hatrlad. Hatt
legolar ilk alndklar gnk kadar yeni duruyorlard. Her eyden te, legolarla
istedii her eyi yapabilirdi. Sonra legolar birbirinden ayrp, yeniden baka bir
ey yapmaya balayabilirdi.
insan ne isterdi baka? Sofi, legolann gerekten dnyann en mthi oyunca
olduu kansna vard. Ama legonun felsefeyle ne ilgisi olduunu hl anlayabilmi
deildi.
ok gemeden Sofi bir bebek evi yapvermiti. Uzun zamandr bu kadar ho vakit
geirmediini itiraf edecekti neredeyse kendi kendine. nsan neden oyuncakla
oynamay brakyordu sanki?
Annesi iten geldiinde Sofi'nin yaptn grnce:
- Senin hl ocuk gibi oyuncakla oynadn grmek ne ho! dedi. *
Sofi:
- Hah! Ben aslnda karmak bir takm felsefi aratrmalar yapyorum, diye yant
verdi.
Annesi derin bir i ekti. Aklna yine byk tavanlar ve silindir apkalar gelmiti.
Sofi ertesi gn okuldan geldiinde posta kutusunda iinde
53
"Vf.s
SOFt'NN DNYASI
pek ok sayfa olan san, byk bir zarf buldu. Zarf alp odasna kt. Hemen
okumaya balayacakt ama bu kez bir yandan da posta kutusunu gzetleyecekti.
Atom teorisi
te yine karndaym Sofi! Bugn sana doa filozoflarnn sonuncusundan,
Demokritoddan szedeceim. Demokritos (j.. 460-370) Ege Denizi'nin
kuzeyindeki sahil kentlerinden biri olan Abdera'da yayordu, (.egolarla ilgili
sorumu yantlamay baardysan, bu filozofun projesini anlamakta glk
ekmeyeceksindir.
Demokritos, doadaki deiimlerin bir eyin gerekten "deimesine"
balanamayaca konusunda kendinden nceki filozoflarla ayn fikirdeydi. Bundan
tr doadaki her eyin, gzle grlemeyecek kadar kk ve mutlak, hibir
zaman deimeyen yap talarndan olutuunu varsayyordu. Demokritos bu en
kk paracklara atom adn veriyordu.
"Atom" szc "blnemeyen ey" anlamna gelir. Demokritos iin, her eyin
temelini oluturan bir eyin daha kk paralara blnemeyeceini vurgulamak
son derece nemliydi. Eer bu yap talar daha kk paralara blnebilseydi,
yap ta olma zelliklerini kaybederlerdi. Evet, atomlar devaml paralanp
dursayd, doa gittike sulandrlan bir orba gibi zlmeye balard.
Doann yap talar mutlak olmak da zorundayd, nk hibir ey yoktan
varolamazd. Demokritos bu konuda Parmenides ve Elea'llarla ayn grteydi.
Ayrca atomlarn pek ve youn olduunu ne sryordu. Ancak atomlar birbirinin
ayn olamazd. Eer atomlar birbirinin ayn olsayd, bunlarn nasl bir araya
gelerek hem gelincii, hem zeytin aacn, hem kei derisini ve hem de insan san
meydana getirebildiini aklayamazdk.
Demokritos'a gre doada sonsuz sayda ve farkllkta atom bu54
DEMOKRTOS
lunmaktayd. Baz atomlar yuvarlak ve kaygan, bazlar dzensiz ve yamuktu. Tam
da bu yzden birletiklerinde birbirinden ok farkl varlklar meydana
getirebiliyorlard. Saylar ve eitlilikleri ne olursa olsun, her biri mutlak,
deimez ve blnemezdi.
Bir varlk, rnein bir aa ya da bir hayvan lp paralara ayrldnda, atomlar
yeniden yaylp baka varlklar olutururlar. nk atomlar aslnda bolukta
DEMOKRTOS
iin bir nokta koymu oldu. Demokritos, doadaki her eyin "akt" konusunda
Herakleitos'la ayn fikirdeydi. nk nesneler bir varoluyor bir yokoluyorlard.
Ancak "akan" her eyin ardnda "akmayan" bir takm mutlak ve deimez eyler
vard. Demokritos bunlara atom adn veriyordu.
Sofi okurken birka kez esrarengiz mektupunun gelip gelmediini grmek iin
posta kutusuna gz atmt. imdi de oturmu caddeye bakarken, okuduklarn
dnmeye koyulmutu.
Odasna kp mektubu ata. Beyaz zarfn keleri biraz slakt, stelik orasnda
burasnda derin ukurlar vard. Yamur filan yamamt son gnlerde. Niye
slakt zarf?
Kk kt parasnda unlar yazlyd:
Kadere inanyor musun?
Hastalklar Tanrnn bir cezas mdr?
Tarihin seyrini hangi gler ynlendirir?
Kadere inanyor muydu? Pek emin deildi bundan. Ama kadere inanan pek ok kii
tanyordu. rnein snfnda gazetedeki yldz faln okuyan arkadalar vard.
Astrolojiye inanyorlarsa, kadere de inanyor olmalydlar. nk astrologlara
gre,
58
KADER
gkyzndeki yldzlarn sralannn dnyadaki insanlarn kaderi zerinde bir
etkisi vard.
insan yoldan geen kara kedinin uursuzluk getirdiine inanyorsa, kadere de
inanyor mu demekti? Dndke aklna kadere dair inanlara pek ok rnek
geliyordu. Niye "eytan kulana kurun" deniyordu rnein? Niin ayn 13'ne
rastlayan cuma gnne uursuz gn deniyordu? Sofi, pek ok otelde 13 numaral
oda olmadn duymutu. Herhalde btl inanlar olan insan ok olduu iin.
"Btl inan". Garip bir szck deil miydi bu da? tnsan Hristiyanla ya da
Mslmanla inanyorsa bunun adna sadece "inan" deniyordu da, astrolojiye ya
da ayn 13'ne rastlayan cuma gnnn uursuzluuna inanyorsa bu birdenbire
"btl inan" oluveriyordu!
tnsan ne hakla bakalarnn inancna "btl inan" diyebiliyordu?
Sofi bir tek eyden emindi en azndan: Demokritos kadere inanmyordu. O
zdekiydi. Yalnzca atomlara ve bolua inanyordu.
Sofi ktta yazl olan dier sorulan dnmeye alt.
Mektup biraz fazla adal olmutu ama yzn grmedii birine kar
kullanlabilecek szckleri bulmak hi de kolay bir i deildi!
Kd pembe bir zarfa koyup zarfn arkasn yaptrd. zerine "Filozofa" diye
yazd.
60
KADER
Btn mesele zarf annesine gstermeden kutuya koyabilmekti. Annesi eve
gelmeden koymamalyd. Ertesi sabah da daha gazete gelmeden posta kutusuna
bakmay unutmamalyd. Eer akam veya geceleyin kendisine bir ey gelmemise,
pembe zarfm geri almalyd.
Her ey bu kadar karmak olmak zorunda myd?
Gnlerden cuma olmasna ramen Sofi o gece erkenden odasna kt. Annesi pizza
ve televizyondaki dizi filmi nererek onu oturma odasnda tutmaya altysa da,
Sofi yorgun olduunu, yatp biraz kitap okuyacan sylemiti. Annesinin
televizyon ekranna gmld bir srada darya szlp mektubu posta
kutusuna brakt.
Annesi olduka endieli grnyordu. Byk tavanla silindir apkadan bu yana,
Sofiyle biraz baka bir ekilde konumaya balamt. Sofi annesini zmek
istemiyordu ama, imdi odasna kp posta kutusunu gzetlemek zorundayd.
Annesi saat onbir sralarnda odasna geldiinde Sofi'yi camdan darya bakar
halde buldu.
- Oturmu posta kutusunu gzetlemiyorsun, deil mi? diye sordu.
- stediim eyi gzetlerim.
- Bence sen iyice ak olmusun Sofi. Biri mektup getirecekse de bunu gece yars
yapacak deil herhalde!
f! Sofi bu ak olma tantanasna dayanamyordu artk! Ama yine de annesinin
byle bir eye inanmas daha iyiydi. Annesi konumasna devam etti:
Bir ara, Sofi'ye, adam eve doru bakyormu gibi geldi ama Sofi tm klan
sndrmt. Adam doruca posta kutusuna gidip, kutuya byk bir zarf brakt.
Tam zarf brakrken gz Sofi'nin mektubuna takld. Elini posta kutusuna sokup
zarf kard. Gz ap kapayncaya kadar ormana doru yola koyuldu ve patikada
koar adm yryp gzden kayboldu.
Sofi'nin kalbi kt kt arpyordu. Aslnda stndeki gecelikle adamn arkasndan
komak geiyordu aklndan. Ama hayr, geceyars tanmad bir adamm
arkasndan gitmeye cesa62
ret edemezdi. Yine de inip mektubu alabilirdi en azndan.
Aradan bir sre getikten sonra yavaa merdivenlerden inip sokak kapsn
dikkatle at. ok gemeden elinde zarfla yine odasndayd. Yatana oturup
nefesini tuttu. Birka dakika bekledi. Evde hl hibir ses olmadndan emin
olduktan sonra mektubu ap okumaya balad.
Tabii kendi mektubunun cevab yarndan nce gelemezdi.
Kader
Tekrar merhaba Sofi! Her ihtimale kar nceden syleyeyim: sakn beni
gzetlemeye alma! Elbette bir zaman greceiz ama bunun yerini ve zamann
ben saptayacam. te diyeceimi dedim; szme uymamazlk etmezsin, deil mi?
.
Yine filozoflara dnelim. Filozoflarn doadaki deiimlere nasl aklamalar
getirmeye altklarn grdk. Daha nceleri bu tr eyler mitler yoluyla
aklanyordu.
Ancak hayatn baka alanlarnda da btl inanlarn almas gerekiyordu. Bu
inanlar hastalk, salk ve politik olaylar konularnda karmza kyor. Bu iki
alanda Yunanllar kadere ok inanyorlard.
Kadere inanmak ile olaylarn nasl gelieceinin nceden belirlenmi olduuna
inanmay kastediyoruz. Bu anlaya hem tarih boyunca hem de gnmzde
rastlyoruz. Kuzey'de bunun rneklerini eski zlanda destanlarnda grebiliriz.
Gerek Yunanllarda, gerek dnyann baka blgelerinde varolan bir baka inan
da, insanlarn kaderlerini kehanet yoluyla renebilecekleri idi. Bu, bir insann ya
da bir lkenin kaderinin eitli yollarla nceden bilinebilecei anlamna geliyor.
Hl pek ok insan "kt fal", "el fal" ve "yldz falna" inanmaktadr.
63
SOFfNN DNYASI
Bizim Norve'ten bildiimiz bir baka fal tr de kahve faldr. Kahveyi itikten
sonra ou zaman fincann dibinde biraz telve kalr. nsan biraz da hayal gcn
kullanarak burada belli resimler ya da ekiller grebilir. Telve bir araba eklini
almsa, kahveyi imi olan kiinin bir araba yolculuuna kacana inanlr!
Gryoruz ki "falc" aslnda ngrlemeyecek eyleri n grmeye alr. Bu her
trl falclk iin geerlidir. "ngrlmeye" allan ey aslnda bilinemeyecei
iin ve tam da bu nedenle, falclarn sylediklerinin tersini iddia etmek hi de
kolay bir i deildir.
Gece gkyzne baktmzda karmakark bir halde biraraya gelmi parldayan
eyler grrz. Tarih boyunca pek ok insan yldzlarn hayatmz zerinde etkisi
olduuna inanmtr. Bugn hl nemli kararlar ncesinde astrologlara danan
devlet adamlar vardr.
Delphoi'deki khin
Yunanllar kaderlerini Delphoi'deki mehur khin araclyla renebileceklerine
inanyorlard. Delphoi'deki kehnet tanrs Apollon'un ta kendisiydi. Apollon,
insanlarla kadn rahibe Pythia araclyla konuurdu. Pythia toprakta alm bir
deliin banda otururdu. Bu delikten insan bayltp kendinden geiren gazlar
kard. Bu kokularla trans haline geen Pythia, bylelikle Apollon'un szcs
haline gelirdi.
nsanlar Delphoi'ye gelince sorularn nce oradaki rahiplere iletiyorlard. Bunlar
da Pythia'ya. Pythia sorulara yle anlalmas g ve her anlama gelebilecek
yantlar veriyordu ki, rahiplerin bu yantlar soruyu soran kiilere aklamas
gerekiyordu. Bu ekilde Yunanllar Apollon'un bilgeliinden yararlanyorlard.
nk Apollon her eyi, hem gemii hem de gelecei, ok iyi biliyordu.
Hangi ev olursa olsun gittiim her eve hastalara yardm et-. mek iin gideceim.
Bilerek hakszlk etmeyecek ve bilerek zarar vermeyeceim. zellikle, kle olsun
zgr olsun, ne bir erkek ne de bir kadn vcuduna zarar vereceim. nsanlarla
girdiim ilikide grp duyduklarm bakalarna anlatlmayacak bir eyse, bunu
asla ak etmeyeceim. nk bu benim iin kutsaf bir srdr.
Bu yemini tutar ve bozmazsam, insanlar hayatma ve sanatma sayg duysunlar.
Yok eer yeminimi bozarsam, bama bunun tam tersi gelsin.
Sofi Cumartesi sabah yatanda srayarak uyand. Rya myd yoksa filozofu
gerekten grm myd?
Eliyle yatan altn yoklad. Tabii, gece gelen zarf oradayd ite. Sofi Yunanllarn
kadere inanlanyla ilgili tm okuduklarn hatrlad. 0 zaman bu bir rya olamazd.
Filozofu grmt tabii! Yalnz bu olsa iyi. Filozofun kendi mektubunu aldn da
grmt!
Sofi kalkp yere meldi ve yatan altna uzand. Btn daktilo sayfalarn alp
kard. Bu da neydi? Ta duvarn dibinde krmz bir ey duruyordu. Bir earp
myd ne?
Srnerek uzanp krmz ipek earb ald. Emin olduu tek ey, earbn kendine
ait olmadyd.
Dikkatle earb incelemeye koyulmutu ki earbn kenarnda siyah yazyla yazlan
grnce kk bir lk att: "HL-DE".
Hilde! Peki ama kimdi bu Hilde? Nasl oluyordu da Hil-de'yle yollar byle
kesiiyordu?
67
SOKRATES
...en bilge kii bilmediini bilen kiidir...
Sofi zerine yazlk bir elbise geirip mutfaa indi. Annesi mutfakta tezghn
zerine eilmi duruyordu. Annesine ipek earptan szetmemeye karar verdi.
zorundaym. Bir gn mutlaka greceiz, ancak uzunca bir sre daha Kaptan
Virajnda kendimi gsteremeyeceim sanrm.
Bundan sonra mektuplar da kendim getiremeyeceim. Uzun vadede sakncal
olabilir bu. Mektuplar kk ulam getirecek. Ancak iin gzel yan bundan sonra
mektuplarn dorudan senin gizli yerine braklacak olmas.
stersen yine benimle haberleebilirsin. Bu durumda mektubunu ve de bir biskvi
ya da kesme eker parasn pembe bir zarfn iine koymalsn. Ulak byle bir
zarf grrse, alp bana getirecektir.
NOT. Bir bayann kahve davetini reddetmek hi ho bir ey deil. Ancak bazen
byle gerekiyor.
NOT. NOT. Krmz bir ipek earp bulacak olursan ltfen ona iyi bak. Bazen
insanlarn eyalar birbirine karr byle. Okullarda da ok olur bu. Ee, bizim ki
de bir felsefe okulu ne de olsa!
Selamlar, Alberto Knox.
Sofi on drt yllk yaam boyunca ylbalarnda, yagnlerinde filan epey mektup
almt. Ama bu mektup hepsinden daha garipti.
Birincisi, mektup pulsuzdu. Posta kutusuna bile konma-mt. Bu mektup dorudan
Sofi'nin sper gizli yerine brakl69
SOFt'NN DNYASI
mt. in tuhaf kuru bahar havasma ramen bu zarfn da kenarlar slakt.
En garip ey kukusuz ipek earpt. Demek felsefe retmeninin baka bir
rencisi daha. vard. Olsundu bakalm! Bu br renci, krmz ipek earbn
yitirmiti. Yitirsindi bakahm! yi ama ya earbn Sofi'nin yatann altnda
yitirmeyi nasl becermiti?
Sonra, Alb'erto Knox... Ne tuhaf bir add bu!
Ama en azndan bu mektupla, Hilde Mller Knag ile felsefe retmeni arasnda bir
iliki olduu ortaya kmt. Ama Hilde1 nin babasnn da durup dururken
adresleri kartrmaya balamas anlalacak ey deildi!
Sofi, uzunca bir sre oturup Hilde ile kendisi arasnda ne tr bir iliki
olabileceini dnd. Ama sonuta iin iinden kamad. Felsefe retmeni bir
gn karlaacaklarn yazyordu. Hilde ile de karlaacak myd acaba bir gn?
Kdn arkasn evirdiinde, bu yzde de bireyler yazl olduunu grd:
Doal bir arlanma duygusundan szedilebilir mi? En bilge kii bilmediini bilen
kiidir. Gerek bilgi iimizde mevcuttur. Doru bilgi, doru eylemi gerekletirir.
Sofi, beyaz zarfla gelen ksa cmlelerin daha sonra gelen byk zarfa bir hazrlk
oluturduunu anlyordu artk. Birden aklna bir ey geldi: eer "ulak" san zarf
buraya, Geit'e getirecekse Sofi bekleyip onun kim olduunu grebilirdi. Kadn
m, erkek miydi? Grnce onu hi brakmayacak, felsefe hakknda bildii her eyi
anlattracakt! Mektupta ulan kk olduu yazyordu. ocuk muydu acaba?
"Doal bir arlanma duygusundan szedilebilir mi?"
70
SOKRATES
Sofi, "arlanma" szcnn "utanma" anlamna gelen bir szck olduunu
biliyordu. rnein plak olmaktan utanmak gibi. Ama plaklktan utanmak doal
bir duygu muydu gerekten? Bir eyin doal olmas demek, tm insanlar iin
geerli olmas demekti. Ancak dnyann pek ok yerinde plaklkt tam da doal
olan! O zaman neyin uygun olup neyin uygun olmad-ma karar veren toplum olsa
gerekti. rnein babaannesi genken mayonun stn kararak gnelenmek diye
bir ey olamazd. Oysa bugn pek ok kii bunu "doal" bir ey olarak gryordu.
te yandan pek ok lkede de bu kesinlikle yasakt. Sofi ban kad. Felsefe
dedikleri bu muydu?
Ya sonraki cmle: "En bilge kii, bilmediini bilen kiidir".
Kimden daha bilge? Filozof bu cmleyle, dnyada olup biten her eyi bilmediinin
farknda olan kiinin, ayn miktarda ey bilmesine ramen her eyi bildiini sanan
kiiden daha akll olduunu sylemek istiyorsa, Sofi de ayn fikirdeydi. Bunu hi
dnmemiti daha nce. Ama imdi dndke, bilmediini bilmenin de bir eit
Birka saniye sonra, Geit'in ormana bakan giriinden ieriye kocaman bir kpek
girdi. Labrador tr bir kpekti bu. Aznda tad byk san zarf Sofi'nin
dizlerinin dibine brakt. Her ey yle hzl olup bitmiti ki, Sofi hibir ey
dnmeye vakit bulamamt. Kpek hemen yine ormana doru kaybolmu, Sofi
kendini elinde sar zarfla otururken buluvermiti. Her ey olup bittikten sonra
ok kendini gsterdi. Sofi ellerini kucana brakp alamaya koyuldu.
yle ne kadar kaldn bilmeden, bir sre sonra kendine gelip ban kaldrd.
Demek ulak buydu! Sofi derin bir soluk alp verdi. Demek bunun iin beyaz
zarflarn kenarlar slak oluyordu. Ve tabii yine bu yzden zarflarda derin izler
oluyordu. Nasl da dnememiti bunu? Filozofa mektup yollarken mektubun
iine bir kesme eker ya da biskvi koymas meselesi de bir anda bir anlama
kavumu oluyordu.
Yeterince hzl dnemiyordu ite bazen. Ancak "ulan" yetitirilmi bir kpek
olabileceini tahmin etmek de g iti dorusu. Ulaa Alberto Knox'un nerede
yaadn sorma meselesini de unutmas gerekiyordu bylece.
Sofi byk zarf ap okumaya balad:
72
Atina'da felsefe
Sevgili Sofi! Bu satrlar okurken Hermes 'le tanm olacaksn belki de. Her
ihtimale kar ben yine de Hermes'in bir kpek olduunu syleyeyim. Sakn bunu
kt bir ey gibi grme! Hermes, ok uslu ve pek ok insandan daha akll bir
kpektir. En azndan, olduundan daha bilgiliymi gibi davranmaz!
smi de rastgele seilmi bir isim deildir. Hermes, Yunan tanrlarnn ulann
adyd. Ayn zamanda denizcilerin tanrsnn ad da Hermes'ti ama imdilik bunun
zerinde pek durmayacaz. Ancak en nemlisi, Hermes'in "hermetik" szcnn
kkenini oluturuyor olmasdr. Bu szck gizli ya da ulalmaz anlamna gelir.
Hermes'in bizi birbirimizden nasl gizli tuttuunu hatrlarsak, isminin ne kadar
isabetli olduunu grebiliriz.
Bylece ulamz tantm oldum. Kendi adn tanr ve ok iyi yetimi bir
kpektir.
Tekrar felsefeye dnelim. Felsefenin ilk blmn ardmzda brakm
bulunuyoruz. Bununla, mitsel dnya grnn yklmas anlamna gelen doa
felsefesini kastediyorum. imdi ise eski zamanlarn en byk filozofu olan
Sokrates, Platon ve Aristoteles ile tanacaz. Bu filozoflarn her biri Avrupa
uygarlna kendince katkda bulunmutur.
Sokrates'ten nce yaadklar iin, doa filozoflarna "Sokrates ncesi filozoflar
" da denir. Sokrates'ten daha sonra lm olmasna karn, Demokritos'un tm
dnce biimi "Sokrates ncesi" doa felsefesine aittir. Sokrates'le beraber
felsefeye sadece za-rnansal bir ayrm koymuyoruz. Ayn zamanda corafi olarak
Sofistlerle doa filozoflarnn ortak bir yanlar vard. Her ikisi de varolan mitlere
eletirel yaklayorlard. Ancak Sofistler buna ek olarak, gereksiz felsefi
speklasyon olarak grdkleri eyleri de reddediyorlard. Felsefi sorulara belki
yantlar bulunabilir, ancak doann ve evrenin gizleri kesin olarak zlemez,
grnde idiler. Fel74
SOKRATES
sefede bu gre phecilik denir.
Biz insanlar doadaki tm sorular yamtlayamasak da bir arada yaamamz
gerektiini biliriz. Sofistler de insanlar ve insann toplumdaki yeri ile ilgilenmeyi
setiler.
Sofist Protagoras (.. 487-420) "insan her eyin lsdr," diyordu. Bununla
anlatmak istedii ey, neyin doru neyin yanl, neyin iyi neyin kt olduunun hep
insann ihtiyalarndan yola karak deerlendirilebilecei idi. Yunan tanrlarna
inanp inanmadn sorduklarnda, "Tanrlar konusunda bir ey syleyemem nk
bu konuda bilgiyi engelleyen eyler var: konunun zorluu ve insan yaamnn
ksal." diye yant vermiti. Bu ekilde tanrnn varolup olmad konusunda kesin
bir yant veremeyenlere Bilinemezci denir.
Sofistler ounlukla pek ok yer gezmi, deiik pek ok ynetim tarz grm
kiilerdi. Hem gelenelcve grenekler, hem de ehir devletlerinde geerli olan
yasalar birbirinden ok farkl idi. Sofistler tm grp bildikleri eyler
erevesinde Atina'da neyin doa tarafndan, neyin toplum tarafndan
belirlendiine dair bir tartma balattlar. Bylelikle Atina ehir devletinde bir
toplum eletirisinin temelini oluturdular.
rnein "doal arlanma duygusu" trnden tanmlamalarn her zaman geerli
olamayacan ne srdler. Utanmann "doal" bir ey olmas iin, doutan gelme
bir ey olmas gerekirdi. Utanmak doal bir ey midir Sofi, yoksa toplumun
yaratt bir ey mi? ok gezip grm birisi iin bu sorunun yant basittir: plak
grnmekten utanmak "doal" ya da doutan gelme bir ey deildir. Arlanma -ya
da arlanmama- ncelikle toplumun gelenek ve greneklerine bal bir eydir.
Senin de tahmin edebilecein gibi, ortalkta gezinip neyin doru neyin yanl
olduu konusunda mutlak normlar olamayacana iaret eden Sofistler, Atina
ehir toplumunda hararetli tartmalara yol atlar. Sokrates ise baz normlarn
gerekten mutlak ve her zaman geerli olduunu gstermeye alt.
75
SOFI'NN DNYASI
Sokrates kimdi?
Sokrates (.. 470-399) felsefe tarihinin belki de en gizemli ahsdr. Tek bir
kelime olsun yazmamtr. Buna ramen Avrupa dncesine ok byk etkisi
olmu kiilerden biridir. Bunda kukusuz ackl lmnn de bir rol olmutur.
Sokrates'in Atina'da domu olduunu ve zamannn ounu sokaklarda ve
meydanlarda karlat insanlarla konuarak geirdiini biliyoruz. Krlardaki
aalar bana bir ey retemez, demiti. Saatlerce kprdamadan durup derin
dncelere dald da olurdu.
Daha hayatta iken bile sr dolu bir insan olarak grlen Sokrates ldkten sonra
pek ok felsefi akmn kurucusu sayld. Tam da bylesine sr dolu ve bilinmez
olduu iin birbirinden ok farkl pek ok gr onun dncelerine sahip kt.
Kesin olan tek ey, Sokrates'in mthi irkin olduu idi. iman, ksa boylu, patlak
gzl, hap burunlu idi. ininse "mkemmel bir gzellikte" olduu sylenir. Ayrca,
"ne imdi ne gemite Sokrates gibi birisi bulunamaz" da denir. Tm bunlara
karlk Sokrates felsefi uralar yznden lme mahkm edildi.
Sokrates'in yaam, rencisi ve sonradan tarihin en byk filozoflarndan biri
olacak olan Platon tarafndan gn na kavumutur. Platon, Sokrates'i
konumac olarak kulland pek ok diyalog -felsefi konumalar- yazmtr.
Platon'un Sokrates'in azndan yazd bu yazlara bakarak bunlar gerekten
Sokrates'in syleyip sylemediinden emin olamyoruz. Neyin Sokrates'in
retisi, neyin Platon'un kendi szleri olduunu ayrdedemiyoruz. Ayn sorun,
ardnda yazl eser brakmam olan pek ok baka tarihsel ahsiyette de
karmza kar. Elbette buna en bildik rnek sa'dr. "Tarihteki sa'nn"
gerekten Mat-ta'nm ya da Luka'nn yazdklarn syleyip sylemediinden emin
olamayz. Ayn ekilde "tarihteki Sokrates'in" dedikleri de bir sr olarak
kalacaktr.
76
SOKRATES
te yandan Sokrates'in "gerekten" kim olduu o kadar nemli deildir. Bat
dncesini 2500 yldr ynlendiren, Platon'un bize tantt Sokrates'tir.
Konuma sanat
Sokrates'in urandaki temel e, onun kimseye bir ey retmek peinde
olmaydr. O, tersine, konutuu insandan bir eyler renmek istediini dile
getirmitir. Yani dier okul retmenleri gibi ders vermek deildi derdi. Onun
derdi, konumakt.
Ama sadece bakalarn dinleyerek mehur bir filozof olunmazd elbette. Yalnzca
bakalarn dinledi diye lme mahkm de etmezlerdi insan! O genellikle
konumann banda soru sorard. Bylece hibir ey bilmiyormu gibi yapard.
Konuma srasnda genellikle karsndaki kiinin kendi dnce biimindeki
zayflklar grmesini salard. Sonunda konutuu kiinin bir keye skt ve
neyin doru neyin yanl olduunu kendine itiraf etmek zorunda kald olurdu.
Sokrates'in annesinin ebe olduu ve Sokrates'in konuma sanatn ebelerin
"dourma sanatna" benzettii sylenir. ocuu douran kii ebe deildir. Ebe
yalnzca doum srasnda hazr bulunup douma yardmc olur. Sokrates de
kendine den eyin insanlarn doruyu "dourmasna" yardmc olmak olduuna
inanyordu. nk gerek kavray insann iinden gelir. Bakalar tarafndan
retilemez. nsann iinde kavrad eydir gerek "bilgi".
Altn iziyorum: ocuk dourmak doal bir zelliktir. Ayn ekilde insan sadece
mantn kullanarak felsefi dorular kavrayabilir. nsan "mantn kullanarak"
kendinden bir ey renebilir.
Sokrates hibir ey bilmiyormu gibi yaparak, insanlar tam da buna, mantn
kullanmaya zorlard. Cahili "oynard" - ya da olduundan daha aptalm gibi
grnrd. Buna "Sokratesi roni"
77
f
SOFfNlN DNYASI
- Yine beyaz tavanlardan bahsediyoruz, yle mi? Artk u erkek arkadann kim
olduunu bilmeyi istiyorum. Yoksa onun biraz tk biri olduunu dnmeye
balayacam.
Sofi annesine dnd. Elindeki bulak frasn annesine doru sallad.
- tm olan o deil. Tersine bakalarn biraz olsun tmeye alan biri. Bunu
onlar eskimi dncelerinden uyandrmak iin yapyor.
- Artk yeter ama! Pek de bilmi birine benziyor bu ocuk! Sofi yine bulak
kpklerinin zerine eildi.
- O ne bilmi ne de bilge! Ama gerek bilgeliin peinde. Gerek bir jokerle dier
iskambil ktlar arasndaki fark bu.
- Joker mi dedin? Sofi ban sallad.
83
I
SOFfNlN DNYASI
- Bir destede ne ok kupa, ne ok karo olduunu hi dt^, dn m? Bir sr de
maa ve sinek. Ama bir destede yalnz^ tekbir joker var.
- Ne biim cevap bu, kzm.
- Ne biim soru asl!
Annesi aldklarn yerine yerletirdikten sonra gazetesini alp oturma odasna
gitti. Sofiye annesi kapy her zamankin, den daha hzl ekmi gibi geldi.
Bula bitirdikten sonra odasna k. Krmz ipek eat. b, legolaryla birlikte
dolabn en stndeki rafa koymutu, Earb tekrar eline alp incelemeye koyuldu.
Hilde...
84
A T N A-
eskisinden ok daha onurlu ve gzel bir biimde yeniden ina edildi ve artk
sadece tapnak alan olarak kullanlmaya baland. Sokrates de bu yllarda
sokaklarda meydanlarda dolaarak Atinallarla konuuyordu. Bu arada Akropolis'in
yeniden douuna, imdi etrafta grdmz grkemli yaplarn olumasna
tanklk ediyordu. Mthi bir inaat alanyd bu! Arkamda grdn Akropolis'in
en byk tapna. Bu tapnan ad "Bakire'nin evi" anlamna gelen Parthe-non ve
Atina'nn koruyucu tanrs tanraAthena onuruna yaplm. Bu byk mermer
binada tek bir dz hat grlmez; drt kenin her biri hafife bklr. Bylelikle
binaya daha byk bir canllk verilmeye allmtr. Yap aslnda ok byk
olmakla beraber gze hantal grnmez. Bunun nedeni bir tr gz yanlmasdr.
Stunlar ieriye doru yle hafif bir eimle b klmlerdir ki birbirleriyle
tapman tepesinde buluabilme-leri iin 1500 metre ykseklikte olmalar gerekir.
Bu mthi byk binann iinde yalnzca Athena'nn 12 metre yksekli indeki
heykeli bulunuyordu. Yaplarda pek ok canl renge boyanarak kullanlan beyaz
mermerin 16 kilometre uzaktaki bit dadan getirildiini de ekleyeyim...
Sofi yrei aznda oturmu seyrediyordu. Videoda konuan felsefe retmeninin
ta kendisi miydi gerekten? Onun yal
86
ATNA
zca karanlkta siluetini grmt nceden. Evet, o zaman grd kii imdi
Atina'da Akropolis'te duran bu adam olabilirdi.
Birazdan adam tapnan uzun kenar boyunca yrmeye balad. Kamera da onu
takip ediyordu. Tepenin en ucuna dek giderek eliyle aay gsterdi. Kamera,
Akropolis platosunun eteindeki bir tiyatroya odakland.
- Buras eski Dionysos tiyatrosu, diyerek konumasna devam etti bereli adam.
- Avrupa'nn en eski tiyatrosu olduu sanlyor. Tam Sok-rates'in yaad
dnemde burada byk trajedi airleri Aeskhylos, Sofokles ve Euripides'in
eserleri sahnelendi. Daha nce bahtsz Kral Oedipus hakkndaki trajediden
bahsetmitim. Bu oyun ilk kez burada sergilendi. Sadece trajediler deil,
komediler de oynand bu tiyatroda. En tannm komedi yazar Aristofanes idi.
Aristofanes dier eslerlerinin yansra ehrin garip kiisi Sokrates hakknda
acmasz bir komedi de yazmt. En arkada, oyuncularn nnde oynadklar tatan
duvar gryoruz. Buna skene deniyordu. Dilimizdeki "sahne" szc de buradan
gelmektedir. Tiyatro szc de eski Yunanca-daki "seyretme" kelimesinden
gelir. Ama biz yine filozoflara dneceiz Sofi. Parthenon'un etrafn dolap
giriten aaya inelim...
Ufak tefek adam koca tapnan evresini dolap daha kk birka tapna
sana ald. Bir takm yksek stunlarn arasnda yer alan merdivenlerden aa
inmeye balad. Akropolis platosunun eteine geldiinde, ykseke bir tepeye
kp eliyle tm Atina'y gstererek szlerine devam etti:
- zerinde durduumuz bu tepenin ad Areopagos. Atina mahkemesi lm
davalarn burada ele alrd. Yzlerce yl sonra sa'nn havarilerinden Paulus
burada durup Atinallara isa'y ve Hristiyanl anlatt. Bu konumadan daha
sonra
87
SOFI'NN DNYASI
tekrar bahsedeceiz. Aada solda Atina'daki eski meydann kalntlarn
gryoruz. Geriye demir tanrs Hephaistos'un tapnandan ve birka mermer
bloktan baka bir ey kalmam. Aaya iniyoruz...
Ve bir anda tekrar harabelerin arasnda belirdi. Ta yukarda gkyznn altnda ve Sofi'nin televizyon ekrannn en tepesinde - tm heybetiyle Akropolis'teki
Athena tapma ykseliyordu. Felsefe retmeni mermer bir tan zerine
oturmutu. Kameraya bakp konumaya balad:
- Atina'daki eski meydann kenarndayz. imdi ackl bir grn var burann,
deil mi? Oysa bir zamanlar etrafla heybetli tapmaklar, mahkemeler ve teki
devlet binalar, dkkanlar, konser salonu ve de bir spor binas yer alyordu. Hepsi,
drt ke bir alan olan bu meydann evresindeydi.... Bu meydanda Avrupa
uygarlnn temeli yatyor. "Politika", "demokrasi", "ekonomi", "tarih", "biyoloji",
"fizik", "matematik", "mantk", "teoloji", "felsefe", "ahlak", "psikoloji", "teori",
"metod", "idea", "sistem" ve daha ok, pek ok szck bu meydanda gnlk
hayatn srdren bir grup insandan kaynaklanmaktadr. Sokra-tes bu meydanda
dolap karlat insanlarla konuuyordu. Belki de bir kap iinde zeytinya
tayan bir kleye yaklap zavall adama felsefi bir soru soruyordu. nk
Sokrates bir klenin de bir soylu kadar mant olduuna inanyordu. Belki
yurttalardan biriyle hararetli bir az mnakaas yapyor, belki de gen
rencisi Platon'la sakin sakin konuuyordu. Bunlar dnmek insana garip bir
duygu veriyor. Hl "Sok-ratesi" veya "Platoncu" felsefeden szediyoruz ama
Sokrates ya da Platon olmak daha baka bir ey...
SOF'NN DNYASI
yebiliyordu? Sofi o zamanlar video olmadn biliyordu elbette. Grd sonradan
ekilmi bir televizyon filmi olabilir miydi? Ama btn mermer binalar ok sahici
grnyordu. Atina'daki tm eski meydan ve de Akropolis'i yalnzca bir film iin
yeniden ina edecek deillerdi ya! ok tuzluya malolurdu bu tabii! Hele bu sadece
Sofi Atina hakknda bilgi edinsin diye yaplm olursa!
Bereli adam yine Sofi'ye bakp konutu:
- u stunlu giriin nnde duran iki adam gryor musun?
Sofi zerinde biraz eskimi giysiler olan yal bir adam grd nce. Uzun,
karmakark sakall, kt burunlu, patlak mavi gzl, tombul yanakl biriydi bu.
Yannda gen ve yakkl birisi duruyordu.
- Sokrates ile gen rencisi Platon. Anlyor musun Sofi? Onlarla kiisel olarak
tanabileceksin imdi.
Felsefe retmeni yksek bir atnn altnda duran bu iki adamn yanna yaklat.
Yanlarna vardnda beresini karp onlara Sofi'nin anlamad bireyler syledi.
Yunancayd herhalde. Bir sre sonra tekrar kameraya dnerek konutu:
Onlara senin, onlarla karlamaya can atan Norveli bir kz olduunu syledim.
Platon sana zerinde dnmeni istedii birka soru sormak istiyor. Ancak
gzclerin bizi farket-memesi iin abuk hareket etmek zorundayz.
Sofi akaklarnda bir zonklama hissetti, nk imdi bu gen adam kameraya
yaklamt.
- Atina'ya hogeldin, Sofi! dedi yumuak bir sesle. Olduka bozuk bir aksanla
konuuyordu.
- Benim adm Platon. Sana drt dev vereceim: ncelikle, bir frncnn nasl
birbirinin tpatp ayn 50 rek yapabildiini dnmeni istiyorum. Sonra, neden
tm atlarn ayn olduunu sorabilirsin kendine. Ve de insann lmsz bir ruha
sahip olup
90
ATINA
olmad zerinde dnebilirsin. Son olarak da kadnlar ve erkeklerin ayn
derecede akl sahibi olup olmad sorusunu ce-vaplamalsm. yi anslar!
Bir anda televizyon ekranndaki resim yokoldu. Sofi kaseti ileri geri ald ama
videoda olan ne varsa hepsini grmt.
Dncelerini toparlamaya alt. Ama neyi dnmeye alyorsa, aklna hemen
baka bir ey geliyor, bir trl ilk dnd eyi bitiremiyordu.
Felsefe retmeninin olduka deiik bir retmen olduunu oktan kefetmiti.
Ancak tm doa kurallanna aykr retim yntemleri kullanmaya balamas her
trl snr ayordu Sofi'ye gre.
Televizyon ekrannda grd gerekten Sokrates ile Platon muydu? Elbette
hayr, mmkn deildi bu! Ama te yandan grd bir izgi film de deildi yani!
Sofi kaseti video makinesinden karp alarak odasna kotu. Kaseti legolann
olduu en st rafa koydu. ok gemeden yatana gmlp uykuya dald.
Birka saat sonra annesi odasna geldi. Sofi'yi drtkleyip,
- Neler oluyor sana Sofi? dedi.
- Mmm...
- Elbisenle mi yattn?
Sofi gzlerini azck aralayp:
- Atina'daydm, dedi. ^
Baka bir ey sylemeden arkasn dnp uyumaya devam
etti.
91
PLATON
Sofi'nin yznde birden kurnaz bir glmseme belirdi* Bir keresinde o babasyla
arya gittiinde, annesinin evde yapt Noel reklerini hatrlad. Eve
geldiklerinde masann zerinde insan biiminde bir sr rek bulmulard. Hepsi
ok baarl olmamsa da, bir bakma birbirlerinin ayns idiler. Neden? Annesi
kalp kullanmt da ondan.
Sofi rek-adamlan hatrlayp ilk sorunun cevabn kolayca verebildii iin mutlu
olmutu. 50 tane ayn rek yapabilmenin yolu kalp kullanmaktan geer. te bu
kadar!
Platon daha sonra kamerann iine bakp neden tm atlarn ayn olduunu
sormutu. Ama doru deildi ki bu! Nasl iki insan birbirinin tpatp ayn olamazsa,
atlar da birbirinin ayn olamazd.
Bu soruyu cevaplamaktan vazgeecekti ki aklna reklerle ilgili yant geldi.
reklerin de hibiri dierinin tamamen ayn deildi. Kimisi kaln kimisi inceydi.
Hatt kimisi paralanmt. Ama yine de aka grlen bir ey vard ki hepsi bir
bakma "tamamen ayn" idi.
Belki de Platon neden bir atn hep at olduunu, rnein neden atla domuz aras bir
ey olmadn sormak istiyordu. nk kimisi ay gibi boz, kimisi kuzu gibi beyaz
olsa da tm atlarda ortak olan bir ey vard. Sofi tutup da alt veya sekiz bacakl
bir at grmeyi bekleyemezdi.
Ama Platon atlarn ayn olduunu sylerken atlarn da ayn kalptan ktn
kastetmi olamazd!
Sonra da byk ve zor bir soru sormutu Platon. nsanlar lmsz bir ruha sahip
midir? Sofi bu soruya cevap veremeyeceini hissetti. llerin ya yakldn ya da
topraa gmldn ve vcudun ondan sonra artk varolmadn biliyordu.
93
SOF'NIN DNYASI
nsann lmsz bir ruhu olduunu varsaymak, insann iki ayr paradan olutuunu
sylemek anlamna geliyordu: ldkten sonra birka yl iinde yokolup giden bir
vcut ve vcuttan olduka bamsz hareket eden bir ruh. Babaannesi bir
keresinde sadece vcudunun yalandn, yoksa kendini hep ayn kk kz gibi
hissettiini sylemiti.
Bu "kkkz" laf Sofiye son soruyu anmsatt: erkeklerle kadnlar ayn derecede
akl sahibi midir? Emin deildi Sofi bundan. Bu, Platon'un "akl sahibi" ile ne
demek istediine balyd.
O an aklna felsefe retmeninin Sokrates hakknda syledikleri geldi. Sokrates,
herkesin mantn kullanarak felsefi gereklikleri grebileceini sylyordu. Bir
klenin de bir soylu kadar felsefi sorular cevaplayabileceini de ekliyordu. Sofi
Sokrates'in, kadnlarla erkeklerin ayn lde akl sahibi olduklarn da
syleyecei kansna vard.
O byle oturmu dnrken birden allklarda hrtlar duydu. Buharl makina
gibi bir soluma sesi... Ve hemen ardndan bizim san kpek Geitte belirdi. Aznda
byk bir zarf tayordu.
- Hermes! diye haykrd, Sofi.
- Saol, ok saol!
Kpek sar zarf Sofi'nin kucana brakt. Sofi de elini uzatp kpein ban
okad.
- Aferin sana Hermes!
Kpek Sofi'nin kendisini sevmesinden honut yere uzand. Ancak birka dakika
sonra kalkp allklarda belirdii yerden yine dar kmaya yneldi. Sofi elinde
san zarfla kpei izlemeye balad. Dar allktan geerek bahenin dna ktlar.
Hermes ormana doru usul usul ilerliyor, Sofi onu birka metre geriden izliyordu.
Kpek birka kez dnp havladiysa da Sofi aldrmad. Atina'ya kadar gitmesi
gerekse bile bu kez fi94
PLATON
lozofu bulacakt!
Kpek hzlanp dar bir patikaya girdi. Sofi de komaya ba-lanut ki kpek dnp
bir beki kpei gibi havlad. Sofi vaz-geneyip koarak kpee daha da yaklat.
ad veril, di. (O gnden bu gne dnyann drt bir tarafnda binlerce "akademi"
kuruldu. Ayrca "akademisyen" ve "akademik konu" gibi szckler de kullanyoruz!)
Platon'un Akademisi'nde felsefe, matematik ve beden eitimi dersleri
veriliyordu. "Ders" szcn kullanmak belki de yanl olur. nk Platon'un
Akademisi'nde de en nemli ey konuma idi. Platon'un yaz tarznn diyalog
olmas da bu yzdendir.
Mutlak doru, mutlak gzel ve mutlak iyi
Bu felsefe kursuna balarken, bir filozofun projesinin ne olduunu sormann
genellikle ok yerinde bir ey olduunu sylemitim. imdi yine soruyorum:
Platon'un zellikle aratrd konu neydi?
Ksaca, Platon'un mutlak ve deimez olan ile "deien" arasndaki ilikiyle
ilgilendiini syleyebiliriz. (Tpk Sokrates ncesi filozoflar gibi!)
Sofistler ile Sokrates'in, doal bilim konularndan ok insana ve topluma
yneldiklerini sylemitik. Ama yine de onlar da mutlak ve deimez olan ile,
"deien" arasndaki ilikiyle ilgileniyorlard. nsan ahlak ile toplumun idealleri ya
da deerleri arasndaki ilikiye bakyorlard. Sofistler, genel hatlaryla, neyin
doru neyin yanl olduunun siteden siteye ve kuaktan kuaa deitiini
sylyorlard. Yani, doru ve yanl "deien" bir ey idi onlara gre. Sokrates ise
bunu kabul edemiyordu. Neyin doru neyin yanl olduunu gsteren, tmyle
mutlak ve zamandan bamsz kurallar olduuna inanyordu. Mantmz kullanarak
hepimiz bu tr normlara ulaabi96
PLATON
liriz, nk tam da mantmzdr mutlak ve deimez olan, diyordu Dediklerimi
izleyebiliyor musun, Sofi? te bu noktada Platon devreye giriyor. Platon hem
doada mutlak ve deimez olanla, hem de ahlak ve toplum yaam konusunda
mutlak ve deimez olanla ilgileniyor. nk Platon iin bu ikisi ayn ey. O, mutlak
ve deimez olan bir "gereklik" aryor. Filozoflara tam da bu yzden ihtiyacmz
var. Onlarn derdi yln en gzel kzn ya da perembe pazarnn en ucuz
domatesini bulup karmak deil. (Bu yzden de pek sevilmezler zaten!) Filozoflar
bu tr bo ve "gndelik" konularn dna kmaya alrlar. Mutlak "doru",
mutlak "gzel" ve mutlak "iyi" olan bulup karmaya alrlar.
Bylece Platon'un felsefi projesinin genel hatlarn grm olduk. Bundan sonra
konular teker teker ele alacaz. Avrupa felsefesine byk etkisi olmu bu ilgin
dnce tarzn anlamaya alacaz.
dealar dnyas
Empedokles ve Demokritos, doadaki her ey "akar" demekle beraber, hibir
zaman deimeyen "bir eyler" de ("drt ana madde" ya da "atomlar") olmas
gerektiini sylyorlard. Platon da bu konuda dnyordu, ama dierlerinden
olduka farkl bir biimde!
Platon, doada grp dokunabildiimiz her eyin "deiken" olduunu sylyordu.
Sonsuza dek kalan, yokolup gitmeyen "ana maddeler" yoktur. "Duyular dnyasna"
ait olan her ey, zamann yokedecei maddelerden olumutur. Ama ayn zamanda,
her ey, mutlak ve deimez bir "biim"den doar.
Anlyor musun? Hayr, yle mi...
Niin btn atlar ayndr Sofi? Belki de hi de ayn olmadklarn
dnyorsundur. Ama yine de btn atlarda ortak olan bir ey var-dr, bir at
dier eylerden ayrmakta glk ekmememizi sala97
SOF'NN DNYASI
yacak bir ortaklk vardr. Bir tek at "deiir" elbette. Yalanr, topal, lamaya
balar, zamanla hastalanr ve lr. Ancak "at biiminin" kendisi mutlak ve
deimezdir.
Dolaysyla Platon'a gre mutlak ve deimez olan ey fiziksel bir "hammadde"
deildir. Mutlak ve deimez olan ey, tm eylerin ona benzeyerek olutuu bir
takm tinsel ya da soyut, rnek resim.
lerdir.
Altn iziyorum: Sokrates ncesi filozoflar bireylerin gerekten "deitiini"
varsaymak zorunda kalmadan doadaki deiimlere olduka kabul edilebilir bir
aklama getirebilmilerdi. Doa srelerinde mutlak olan ve devaml zlmeden
kalan en kk paracklar vardr, demilerdi. Pekl Sofi! Buna diyeceim tek ey
bu: pekl! Ama bu filozoflar bir zamanlar bir at oluturan "en kk
bir bilgiye ulaabiliriz. Bir genin i alarnn toplam daima 180 derecedir. Ayn
biimde, duyular dnyasndaki tm atlar tkezlese de at "ideas" her zaman drt
ann zerinde duracaktr.
101
SOFI'NIN DNYASI
lmsz bir ruh Platon'un gereklii nasl ikiye ayrdn grdk.
Birinci blm, duyular dnyasdr. Bu dnya hakkndaki yakla. k ve mkemmel
olmayan bilgilerimizi, (yine bu kadar yaklap ve mkemmel olmayan) be
duyumuzu kullanarak edinebilir^ Duyular dnyasndaki her ey iin "her eyin
deitii" ve hi. bir eyin sonsuza dek varolmad gerei geerlidir. Duyular
dnyasnda hibir ey var deildir, burada bir eyler ortaya . kar ve sonra
ortadan kaybolur.
kinci blm, idealar dnyasdr. Aklmz kullanarak bu dnya hakknda kesin
bilgiye ulaabiliriz. dealar dnyas duyularla alglanamaz. Buna karlk idealar (ya
da biimler) mutlak ve deimezdir.
Platon'a gre insanlar da ikiye ayrlm yaratklardr. "Deien" bit vcudumuz
vardr. Vcudumuz duyular dnyasna bamldr ve bu dnyadaki dier eylerin
(rnein bir sabun kpnn) kaderini paylar. Tm duyularmz vcudumuza
baldr ve dolaysyla gvenilmezdir. Ancak bizim bir de lmsz bir ruhumuz
vardr ki bu ruh akln yuvasdr. Ruh maddesel olmad iin idealar dnyasna
girebilir.
Neredeyse her eyi syledim. Ancak dahas var, Sofi. te sylyorum: DAHASI
VAR!
Platon daha da ileriye giderek, ruhun bir vcuda yerlemeden ncede varolduunu
sylyordu. Ruh nce idealar dnyasnda varolur. (Dolapta dier tm pasta
kalplaryla beraber en st gzde durur.) Ruh bir insan vcuduna girer girmez
mkemmel idealar unutul' Bylelikle bir sre balar, evet, muhteem bir sre!
nsan doad ki biimleri algladka ruhunda ufak kprdanmalar olur. nsan bira1
102
PLATON
rr - mkemmel olmayan bir at yani. (Evet, attan bir rek!) Bu, inann ruhunda,
ruhun bir zamanlar idealar dnyasnda grd mkemmel "at" konusunda ufak
bir kprdanma olmasna yeter. Bylece insann iinde, ruhun gerek yuvasna bir
zlem uyanr. Platon bu zlemi Eros diye adlandrr. Eros, sevgi demektir. Yani
ruh, gerek yuvasna "sevgi dolu bir zlem" duyar. Bu andan itibaren hem vcut
hem de duyularla alglanan her ey mkemmelliini yitirir ve nem-sizleir. Ruh
sevginin kanatlarnda "yuvasna", idealar dnyasna doru yola kar. Ruh,
"vcudun zindanndan" kurtulur.
Burada hemen Platon'un ideal bir yaamdan szettiinin altn izmeliyiz. nk
insanlarn tm hi de ruhunu zgr brakp idealar dnyasna seyahat etmeye
karmaz. nsanlarn ou idealarn duyular dnyasndaki "grntlerine" saplanr
kalr. Bir at grr, bir at daha grr. Ancak tm atlarn yalnzca kt birer
kopyas olduu gerek at grmez. (Mutfaa girip reklerin zerine atlr, ancak
reklerin nereden geldiini sormay akl etmez.) Platon'un szn ettii ey,
felsefenin yoludur. Onun felsefesi, felsefi abann tanmlamas olarak okunabilir.
Bir glge grnce Sofi, bu glgenin bir de sahibi olduunu dnrsn. Bir hayvan
glgesi grrsn. Bu belki de bir at glgesi diye dnrsn, ama bundan tam da
emin olamazsn. Dnp gerek ata bakarsn ki, bu gerek at elbette srekli
deien "at glgesinden" ok daha gzel, hatlar ok daha belirgindir. Platon, ayn
ekilde, DOADAK HER EYN, MUTLAK BMLERN YA DA DEALARIN
BRER GLGES OLDUUNU SYLYORDU. Ancak insanlarn ou glgeler
arasndaki yaamndan honuttur. Bu glgelerin birer sahibi olduunu
dnmezler. Glgelerin asl olduunu sanrlar, yani glgeyi glge olarak
alglamazlar. Bylece kendi ruhlarnn lmszln de unuturlar.
103
SOFI'NN DNYASI
Maarann karanlndan yukarya giden bir yol
Platon tam da bunu anlatan bir benzetme yapar. Bu benzetmeye ma. gara
benzetmesi '^otuz. imdi sana bunu kendi szcklerimle anlatacam.
Yeraltndaki bir maarada yaayan bir takm insanlar olduunu dn. Bu insanlar
srtlar maarann giriine dnk oturmaktadr-lar. Elleri ve ayaklar baldr ve
yalnzca maarann duvarn grebilmektedirler. Arkalarnda yksek bir duvar
vardr. Yine bu duvarn arkasnda insana benzer bir takm grntler, duvarn
zerinde bir takm deiik cisimler tutmaktadrlar. Bu cisimlerin arkasnda bir
te Platon'u anlattk, Sofi! ki bin yldan fazladr insanlar onun bu ilgin idea
retisini tartmlar ve eletirmilerdir. Bunlardan ilki, akademideki
rencilerinden biri olan Aristoteles''dir. Aristoteles, Atinal nc byk
filozoftur. imdilik diyeceklerim bu kadar!
Sofi, bir ktkte byle oturmu, Platon hakknda yazanlar okurken gne douda,
ormanla kapl dzlklerin zerinden domutu. O tam Sokrates'in maaradan
kp dardaki gl
107
SOFt'NN DNYASI
a bakarkenki halini okurken, gne de ufku amt.
Sanki o da yerin altndaki bir maaradan km gibiydi. En azndan Platon'u
okuduktan sonra doadaki eyleri bambaka bir gzle grmeye balamt. Sanki
renk kryd daha nce. Bir takm glgeler grm, ama en belirgin idealar
grmemiti.
Platon'un mutlak, rnek resimler konusunda syledii her eyin doru olup
olmadndan emin deildi. Ancak yaayan her eyin, idealar dnyasndaki mutlak
biimlerin mkemmel olmayan kopyalan olduunu dnmek, gzel bir eydi. Tm
ieklerle aalarn, insanlarla hayvanlarn "mkemmel olmad" doruydu nk!
Etraftaki her ey yle gzel, yle canlyd ki, Sofi oturduu yerde gzlerini
ovuturmak ihtiyacn hissetti. Tabii grdklerinin hibiri sonsuza dek
varolmayacakt. Ama yz yl sonra da burada ayn iekler, ayn hayvanlar
olacakt. Her bir iek veya her bir hayvan yokolup unutulsa da her eyin aslnda
nasl olduunu "hatrlayan" bir ey hep varolacakt.
Sofi etrafndaki yaratlm eyleri seyretti. Bir sincap bir anda bir am aacna
trmand. Aacn gvdesinin etrafnda birka kez dolanp dallarn arasnda
kayboldu.
Ben bunu daha nce de grdm, diye dnd Sofi. Daha nce grd bu sincap
deildi elbette. Ayn "biimi" daha nce grmt. Bir zamanlar, ruhu daha
vcuduna yerlemeden nce, mutlak "sincab" idealar dnyasnda grm olduunu
sylerken de haklyd Platon belki de...
Daha nce yaam olabilir miydi? ine yerleecek bir vcut bulmadan nce ruhu
varolmu olabilir miydi? inde altn bir top -evet, zamann bozamad bir hazine,
vcudu bir gn gelip yalanp lse de yaamaya devam edecek olan bir ruh!tayor olabilir miydi?
108
B INB AININ E VI ...aynadaki kz iki gzn birden krpt...
Saat daha yediyi eyrek geiyordu. Eve gitmek iin acele etmesine gerek yoktu.
Annesi birka saat daha uyurdu kukusuz. Pazar gnleri byle tembellik etmeyi
severdi.
Alberto Knox'u bulmak iin ormanda biraz daha gitse miydi? Ya kpek niin yle
kt kt havlamt ona?
Sofi ktkten kalkp, Hermes'in koup kaybolduu patikada yrmeye koyuldu.
Elinde Platon hakkndaki ktlarn olduu san zarf tutuyordu. Birka kez patika
ikiye ayrld. Bu durumda Sofi hep daha geni patikay seti.
Her yerde kular cvldyordu - aalarda, havada, otlarda ve allklarda... Kular,
sabah temizlikleriyle urayorlard. Burada hafta ii gnleriyle hafta sonu
gnleri arasnda bir fark yoktu. Btn bu yaptklann kulara kim retmiti?
Hepsinin iinde bir bilgisayar, ne yapacaklann anlatan bir program m vard?
Birazdan patika kk bir tepeyi dnp am aalarnn ardndan dik bir ekilde
inmeye balad. Orman aalarla yle sk kaplyd ki, aalann arasndan birka
metre ilerisinden tesi gzkmyordu.
Bir anda am aalannm gvdeleri arasnda parlayan bir ey grd. Bir gl
olmalyd bu. Burada patika sola kvrld, ancak Sofi patikay brakp aalarn
arasna dald. Niye bilmiyordu ama iinden bir ses buradan gitmesini sylyordu.
Gl bir stadyum byklndeydi. Gln teki tarafndaki dzlkte krmz renkli
kk bir kulbe grd. Kulbenin etraf beyaz hu aalaryla evriliydi.
Bacasndan ince bir
109
SOFi'NN DNYASI
duman kyordu.
Sofi gln kenarna kadar gitti. Gln etraf olduka amurluydu. Sonra glde bir
kayk grd. Kayn yars karada, yars sudayd. Kaykta bir ift krek de vard.
Sofi etrafna baknd. Ne yaparsa yapsn, gln etrafnda dolaarak krmz
kulbeye slanmadan gitmek ok zor olacakt. Kararl admlarla kaya doru gidip,
kay suya indirdi. Sonra iine oturdu, krekleri yerlerine takp ekmeye koyuldu.
ok gemeden gln teki kysna ulat. ndikten sonra kay karaya ekmeye
alt. Gln bu kys br kydan daha dikti.
Ardna bir kez bakp kulbeye gitti. Kendine hayret ediyordu. Nasl cesaret
edebiliyordu tm bunlara? Bilmiyordu. Sanki "baka bir eyin" idaresi altma
girmiti.
Sofi gidip kapy ald. Bir sre durup bekledi ama kapy aan olmad. Yavaa
kapnn tokman evirince kap ald. - Merhaba! diye bard. Evde kimse yok
mu? Kap byk bir oturma odasna alyordu. Kapy ardndan kapamaya cesaret
edemeyip ak brakt.
Burada birisinin yaad kesindi. Eski odun sobasndan trtlar geliyordu. Demek
ki ok olmamt burada yaayan kii dar kal.
Byk bir yemek masasnn zerinde bir daktilo, birka kitap, kalem ve pek ok
kt duruyordu. Gle bakan pencerenin nnde bir masa ve iki sandalye vard.
Bunlarn dnda odada pek mobilya yoktu. Ama duvarlardan biri, iinde pek ok
kitap olan raflarla kaplyd. Beyaz bir komodinin zerinde etraf pirin kaplamal,
byk, yuvarlak bir ayna aslyd. Ayna mthi eski grnyordu.
Duvarlardan birinde iki tane resim aslyd. Bunlardan biri, krmz fenerli kk
bir koydan birka adm tedeki beyaz
110
BNBAININ EV
ujr evin yalboya resmiydi. Evle fener arasnda, iinde bir elma aac, sk allar
ve kayalar olan eimli bir bahe yer alyordu. Bahenin etraf kaln hu aalaryla
sslyd. Resmin ad "Bjerkely" idi.
Bu resmin yannda elinde kitabyla bir pencere nnde oturan yal bir adamn
resmi aslyd. Bu resmin arka plannda aalar ve kayalarla kapl kk bir koy
vard. Resim yzlerce yl nce yaplm olmalyd. Bu resmin ad ise "Berkeley" idi.
Ressamn ad Smibert idi.
Berkeley ve Bjerkely. Ne ilgin bir eydi bu!
Sofi kulbenin iinde gezinmeye devam etti. Oturma odasndan bir kap kk bir
mutfaa alyordu. Bulak yeni ykanmt. Tabaklar ve bardaklar bir havlunun
zerine ters evrilmiti. Tabaklarn bir ksmnda hl kk sabun kpkleri
grlyordu. Yerde, iinde yemek attklar olan teneke bir kap duruyordu. Demek
ki burada bir kedi ya da bir kpek de yayordu.
Sofi tekrar oturma odasna dnd. Buradan bir baka kap kk bir yatak
odasna alyordu. Yatan nnde birka hal stste ylmt. Sofi hallarn
zerinde sar kllar grd. te bu kllar, burada Alberto Knox ile Hermes'in
yaadnn kesin kant idi.
Oturma odasna geri dndkten sonra Sofi komodinin zerindeki aynada kendine
bakt. Aynann cam mat ve buuluydu. Bu yzden aynadaki grnts de bulankt.
Sofi aynadaki grntsne acayip hareketler yapt - tpk evde, banyodaki aynaya
bakp yapt gibi. Aynadaki grnts de ona, tahmin edilecei gibi, yaptklarnn
aynn yaparak karlk verdi.
Ancak bir an korkun bir ey oldu: bir keresinde, kck bir tek saniye
sresince, aynadaki kzn her iki gzn de krptn grd. Sofi korkuyla geri
ekildi. Eer kendisi iki gzn krpm olsayd, aynadaki grntsnn de iki
gzn kaili
SOFt'NN DNYASI
pam olduunu nasl grebilird Daha da tesi, sanki aynadaki kz gzlerini
Sofiye krpm gibiydi. Seni gryorum, Sofi! demek ister gibiydi. Ben aynann
br tarafndaym.
Sofi kalbinin korkun bir hzla arptn hissetti. Ayn anda uzakta havlayan bir
kpek sesi duydu. Bu Hermes olmalyd. Bir an nce evden ksa iyi ederdi.
O anda aynann altndaki komodinin zerinde yeil bir czdan grd. Czdan
kaldrp dikkatle a. inde bir yz, bir elli kron ve de bir renci kart vard.
Karun zerinde san sal bir kzn fotoraf yapkt. Resmin altnda "Hilde
Mller Knag" ve "Lillesand Lisesi" yazlyd.
Sofi yznn buz gibi olduunu hissetti. Sonra tekrar kpek havlamas duydu. Bir
an nce dar kmak zorundayd.
Masann yanndan geerken ktlarla kalemlerin arasnda beyaz bir zarf gzne
arpt. Zarfta "SOF" yazlyd.
Dnmeksizin zarf alp elindeki, Platon'la ilgili ktlarn olduu sar zarfn iine
att. Sonra kulbeden kp kapy ardndan kapad.
Dar knca kpein havlamasn daha da iyi duymaya balad. En kts, kayk
ortadan yokolmutu. Hemen ardndan kayn suda yzdn grd. Kayn
yannda kreklerden biri de yzyordu.
nk biraz nce kay iyice karaya ekmeyi baaramamt. Tekrar kpein
sesini duydu. Bu sefer gln kar kenarndaki aalarn arasnda bir eyin
hareket ettiini de duymutu.
Sofi dnmeyi bir yana brakt. Elinde koca zarf, kulbenin ardndaki aalarn
arasndan komaya balad. Birazdan karsna amurlu bir alan kt. Sofi
dizlerine kadar amura bata ka komaya devam etti. Komak zorundayd. Bir an
nce eve varmalyd, eve varmalyd...
Bir sre sonra karsna bir patika kt. Bu ilk yola kt
112
zaman getii patika myd? Sofi durup eteklerini toplayarak suyunu skt.
Patikaya sular akmaya baladnda Sofinin de gznden yalar akmaya balad.
Nasl baarmt bu kadar aptal olmay? En korkuncu da kaykt. Suda yzen bir
kayk ve bir krek grnts gznn nnden gitmiyordu hi. Her ey ne fena, ne
kadar utan vericiydi!
imdiye dek felsefe retmeni gln kysna varm olsa gerekti. Evine
gelebilmek iin kayn aramt mutlaka. Sofi kendini sefil bir yaratk gibi
gryordu imdi. Ama o hi byle olsun istememiti ki!
Zarf! Asl felaket buydu belki de1. Niye zarf almt sanki? Almt, nk zarfn
zerinde ad yazyordu ve dolaysyla zarf kendine aitti de ondan. Yine de kendini
bir hrsz gibi hissetmekten alkoyamyordu. Bylece eve girenin kendisi olduunu
ak ak anlatm da oluyordu.
Sofi zarf at, iindeki kk kd kard. Ktta unlar yazyordu:
Hangisi daha ncedir -tavuk mu "tavuk" fikri mi? nsann doutan sahip olduu
fikirleri var mdr? Bitki, hayvan ve insan arasnda ne fark vardr? Yamur niin
yaar? nsan, iyi bir hayat yaamak iin ne gerekser?
Sofi'nin u anda bu sorular zerine dnecek hi hali yoktu, ancak sorularn
bundan sonraki filozofla bir ilgisi olduunu tahmin edebiliyordu. Filozofun ad
Aristoteles miydi?
Ormanda epey kotuktan sonra evin etrafndaki iti grdek, gemi battktan sonra
yze yze nihayet karaya kmak gibi bir eydi. iti bu taraftan grmek insana
garip bir duygu veriyordu. Geit'e girdikten sonra saatine bakt. Saat on buuk
113
olmutu. Elindeki byk zarf, dier ktlann olduu biskvi kutusuna koydu. Yeni
sorularn olduu kd ise klotlu orabnn iine sokuturdu.
teri girdiinde annesi telefondayd. Sofi'yi grr grmez telefonu kapatt.
- Nerelerdeydin Sofi?
- Ben... ormanda... gezintiye kmtm, diye kekeledi.
- Ah, evet, anlalyor!
Sofi cevap vermedi. Eteinden hl yere su damlyordu.
- Jorn' aramak zorunda kaldm...
- Jorn' m?
Annesi slak elbiseleriyle deitirsin diye yeni giyecekler getirdi. Sofi az daha
kd belli ediyordu. Sonra mutfaa gittiler, annesi scak ikolata yapmaya
koyuldu.
- Onunla m beraberdin? diye sordu annesi bir sre sonra.
- Onunla m?
Sofi'nin aklndaki kii felsefe retmeniydi.
- Evet, onunlal Hani u "tavannla"... Sofi ban iki yana sallad.
- Birlikte neler yapyorsunuz Sofi? Niye byle srlsklamsn? Sofi gzlerini
masaya dikmi ciddi ciddi oturuyordu. Bir
yandan da iinden glmek geliyordu. Zavall annesi, kafasn neyle bozmutu imdi
de!
Yine ban iki yana sallad. Birden annesi soru yamuruna balad:
- Artk doruyu duymak istiyorum. Geceyi darda m geirdin? Niye elbisenle
uyudun? Ben yatar yatmaz usulca aa m indin? Henz on drt yandasn, Sofi!
Hemen u an, kiminle beraber olduunu sylemeni istiyorum!
Sofi alamaya koyuldu ve balad anlatmaya. Hl korkuyordu ve bilindii gibi
insan korkunca doruyu syler. Sabah erken kalkp ormanda dolamaya ktn,
orman114
ki kulbeyi, kay ve garip aynay anlatt. Ancak gizli mek-kursunu ve onunla ilgili
olan eyleri anlatmamay baard. V sil czdandan da szetmedi. Niye olduunu
bilmemekle be-uer Hde'yi bir sr olarak tutmas gerektiine inanyordu. Annesi
Sofi'yi kollarna ald. Sofi, artk kendisine inand-nJ seziyordu.
- Sevgilim filan yok, diye burnunu ekti Sofi. - Bir kez yle demek zorunda
kaldm, nk u beyaz tavan konusunda gerekten endieleniyordun.
- Demek ta Binbann Evi'ne kadar gittin ha... dedi annesi dnceli dnceli.
dnyordu en azndan. Hatt tam tersi! "leyen demir ldar!" denen bir ey
vard.
Annesi akam yemeine arana kadar Sofi odasnda oturdu. Annesi biftekle
patates yapmt. Harika! Masann zerinde mum da yakmt. Tatl olarak da
kremal brtlen vard.
Yemekte surdan burdan konutular. Annesi Sofi'ye 15. yagnn nasl kutlamak
istediini sordu. Yagnne yalnzca birka hafta kalmt.
Sofi omuzlarn silkti.
- Arkadalarm davet etmeyecek misin? Parti yapmak istemiyor musun yani?
- Belki...
- Marte'yi, Anna Marie'yi... Hege'yi arabilirdik. Tabii Jorn' de. Belki
Jrgen'i de... Elbette bu en iyi senin bilecein i. Biliyor musun, kendi 15.
yagnm sanki dnm gibi hatrlyorum. Sanki o gnden bu yana ok az zaman
gemi gibi geliyor bana. Daha o zaman da kendimi bir byk gibi hissediyordum.
Ne garip deil mi? Hi deimemi gibi geliyorum kendime.
- Deimedin de ondan! "Deien" hibir ey yoktur. Sen de sadece gelitin,
bydn...
- Hmmm... bir byk gibi konutun imdi. Yalnzca bana zaman mthi bir hzla
gelip gemi gibi geliyor.
119
ARSTOTELES
...insanlarn kavramlarnda temizlik yapmak isteyen titiz ve dzenli bir adam...
Annesi len uykusunu uyurken Sofi Geit'e gitti. Pembe zarfn iine bir eker
koymu, zerine de "Alberto'ya" diye yazmt. Kendisine yeni mektup gelmemiti,
ancak birazdan kpein geldiini duydu.
- Hermes! diye barmasyla kpein aznda tad san, byk zarf yere
brakmas bir oldu.
syler. "zdek" bir eyi oluturan madde, "biim" ise eylerin kendine zg
zellikleridir.
Kanatlarn rparak dolaan bir tavuk dn Sofi! te tam da kanat rpmaktr
tavuun "biimi" - ve de gdaklamak ve yumurtla124
mattr! Tavuk "biimi" ile tavuun zgn trsel zellikleri ya da tavu-5un
yaptklar kastedilmektedir. Tavuk ld yani kanat rpmay brakt zaman,
tavuun "biimi" de yokolur. Geriye kalan ey tavuun "zdei"dir (ackl eyler
bunlar, deil mi Sofi?) ki buna da artk tavuk" diyemeyiz.
Daha nce de sylediim gibi, Aristoteles doadaki deiimlerle ok ilgiliydi.
"zdek"te her zaman bir "biim" olabilme olana yatar. "zdek" bu ikin olana
gerekletirebilmek iin urar. Aristoteles'e gre doadaki her trl deiim,
zdein "olanakllk"tan "gereklie" dnmesidir.
Tamam, tamam... Biraz daha amaya alacam Sofi. u komik hikyeyle sze
balamay deneyeyim: Bir zamanlar koca bir granit parasnn zerine eilip
alan bir heykeltra varm. O biim-siz kayay gnlerce oymu, kazm durmu.
Bir gn yanna bir ocuk yaklam ve: "O kayann iinde ne arayp duruyorsun?"
diye sormu. Heykeltran bu soruya yant: "bekle ve gr!" olmu. Birka gn
geip ocuk tekrar heykeltran yanna geldiinde, artk heykeltra o koca granit
parasndan ok gzel bir at heykeli ortaya karm. ocuk hayranlkla ata bakp
heykeltraa dnerek demi ki: "Peki ama kayann iinde at olduunu nereden
biliyordun?"
Evet, nereden biliyordu? Heykeltra bir bakma granitin ierisinde atrt biimini
grmt. nk bu granit blounda bir ata dnme olana vard. Aristoteles,
aynen bu ekilde, doadaki tm eylerin belli bir "biimi" gerekletirme ya da
oluturma olanana sahip olduklarn sylyordu.
Tekrar yumurta ile tavua dnelim. Bir tavuk yumurtas bir tavua dnme
olanan iinde tar. Ancak bu tm yumurtalarn bir gn tavuk olaca anlamna
gelmez. nk bir takm yumurtalar, ikin "biim"lerini gerekletiremeden
kahvalt sofrasnda rafadan yumurta ya da omlet olup giderler. Ancak bir tavuk
yumurtasndan bir kaz olamayaca da ortadadr. nk tavuk yumurtasnda bu
olanak yoktur. Dolaysyla bir eyin "biimi" hem ondaki olanaklar
125
bir baka gze, oraplar bir bakasna... Ayn eyi kafamzn iinde de yaptmza
dikkatini ekerim: tatan, ynden ve plastikten yaplm eyleri birbirinden
ayrrz. Canl ve cansz varlklar, "bitkiler", "hayvanlar" ve "insanlar" arasnda
fark gzetiriz.
zliyor musun Sofi? Aristoteles, doann "odas"n ciddi bir ekilde dzenlemek
istiyordu. Doadaki her eyin deiik gruplar ve alt-gruplarda bir araya geldiini
gstermeye alyordu. (Hermes yaayan bir varlktr, daha tesi memeli bir
hayvandr, daha tesi bir kpektir, daha tesi bir labrador'dur, daha tesi erkek
bir labra-dor'dur.)
Odana gidip yerdeki herhangi bir eyi al. Eline aldn ey ne olursa olsun, bunun
kendisinden daha yksek bir dzenin paras olduunu greceksin. Herhangi bir
snfa koyamadn bir eyle karlarsan arrsn. Kk bir yumak gibi bir ey
grp bunun bitkiler snfna m, hayvanlar snfna m yoksa madenler snfna m
ait olduunu syleyemeyeceksen, o eyi eline alacandan phe ederim.
Bitkiler snf, hayvanlar snf ve madenler snf deyince aklma bir oyun geldi.
Hani salondakiler arasndan bir zavall ebe seilir ve dar yollanr. O
dardayken dierleri bir eyde karar klarlar. Ebe
128
ARSTOTELES
ri giHnce bu eyin ne olduunu tahmin etmeye alr.
Odadakiler o an komunun bahesinde oynamakta olan "Mons" adl kediyi tutarlar.
Ebe ieri girip tahmin etmeye balar. Yala <<evet" ya da "hayr" eklinde cevap vermeye izin vardr. Zaval-l ebe iyi bir
Aristocu ise (ki o zaman ona zavall denemez!) aralarnda u konumalar geer:
Somut bir ey mi? (Evet!) Madenler snfndan m? (Hayr!) Canl m? (Evet!)
Bitkiler snfndan m? (Hayr!) hayvan m? (Evet!) Ku mu? (Hayr!) Memeli bir
hayvan m? (Evet!) Hayvann tm m? (Evet!) Kedi mi? (Evet!) Mons mu?
(Eveeeet! Kahkahalar...)
te bu oyunu bulan kii Aristoteles'dir. Platon'u da "karanlkta saklamba"
oyununun mucidi ilan edebiliriz. Demokritos'un da lego oyununun yaratcs olma
erefine sahip olduundan daha nce s-zetmitik.
Aristoteles, "canl eyier"in de iki ana gruba ayrlmas gerektiini syler. Yaayan
bitkiler ve yaayan varlklar. Son olarak "yaayan varlklar" da hayvanlar ve
insanlar olarak ikiye ayrlabilir.
Bu snflamann ak seik ve dzenli olduu konusunda Aristoteles'e hak
veriyorsundur. Canl ve cansz eyler, rnein bir gl ile bir ta arasnda nemli
bir fark vardr. Ayn ekilde bitkilerle hayvanlar, rnein bir gl ile bir at
arasnda da nemli bir fark vardr. Atla insan arasnda da byle bir fark olduunu
ileri srmek isterim. Ancak bu farklar tam olarak nelerdir? Bana bu sorunun
yantn verebilir misin?
Ne yazk ki cevabn yazp bir kesmeekerle beraber pembe bir
130
ARSTOTELES
rfa koyman bekleyecek zamanm yok, o yzden kendi sorumu ndim yantlyorum:
Aristoteles doa olaylarn snflarken eyleri zelliklerinden, daha dorusu
onlarn yapabildikleri ya da yaptklar eylerden yola kyordu.
Tm "canl eylerde" (bitki, hayvan ve insanlarda) gda zmseme, byme ve
reme yetenei vardr. Tm "yaayan varlklarda" (hayvan ve insanlarda) ise buna
ek olarak evresindekileri hissede-bilme ve hareket edebilme yetenei vardr.
Tm insanlarda ise bunlara ek olarak dnebilme ya da duyusal izlenimlerini
farkl gruplara ve snflara koyabilme yetenei vard.r.
Doada keskin snrlar yoktur. Basit bitkilerden daha karmak bitkilere, basit
hayvanlardan karmak hayvanlara yumuak bir gei vardr. Bu "merdiven"in en
stnde insan yer alr ki, insan Aristoteles'e gre doann tm yaamn
yaamaktadr. nsanlar, bitkiler gibi byr ve zmser, hayvanlar gibi duygu tar
ve hareket eder ve bunlara ek olarak sadece insanlara mahsus olan mantkl
dnme yeteneini tar.
Bylelikle insan tanrsal akldan bir nebze tar Sofi. Evet, tanrsal dedim. Bir
takm yerlerde Aristoteles, doadaki tm devinimleri balatan bir Tanr olmas
gerektiinden szeder. Bylece Tanr doa merdiveninin mutlak tepesini
oluturur.
Aristoteles Dnya'daki devinimleri yldz ve gezegenlerin ynettiini
dnyordu. Ancak gkyz cisimlerini de hareket ettiren bir ey olmalyd. Bu
ARSTOTELES
k"v alk, scaklk, evlilik ve ocuk yetitirme gibi temel yaamsal eksilmelerini
karlasa da, insanlarn birlikteliinin en gelimi biimi devlette ifadesini bulur.
Sonra da devletin nasl organize edilmesi gerektii sorusu geliyor. (Platon'un
"felsefe devleti"ni hatrlyorsun, deil mi?) Aristoteles iyi devlet trnden
szeder. Bunlarn ilki, devletin banda tek bir kiinin bulunduu monaridir. Bu
devlet biiminin iyi olabilmesi iin bataki kiinin kendi karlar uruna devleti
ktye kullanmamas gerekir. Bir dier iyi devlet biimi aristokrasidir.
Aristokraside devleti yneten bir grup lider vardr. Bu,devlet biiminin de -be
ki-iDn kasp kavurduu, bugn cunta denilen idare biimine dn-memeye zen
gstermesi gerekir. nc iyi devlet biimi de Aristoteles'in politeia demekle
kastettii demokrasidir. Ancak bu ynetim biiminde de varolan tehlike, bir
demokrasinin kolayca bir ayaktakm egemenliine dnebilmesidir. (Zalim Hitler
Almanya devlet bakan olmasayd da, kk Naziler, korkun bir "ayaktakm
egemenlii" oluturabilirdi!)
Kadnlar konusundaki grleri
Son olarak Aristoteles'in kadnlar konusundaki grlerinden ksaca bahsedelim.
Ne yazk ki onun bu konudaki grleri Platon'unki-ler gibi i ac deil.
Aristoteles'e gre kadnda bir ey eksiktir. Hatt kadn "eksik bir erkek"tir.
reme olaynda erkek etkin ve verici iken kadn edilgen ve alcdr. nk ocuk
erkein zelliklerini alr, diyordu Aristoteles. ocuun zelliklerinin erkein
tohumunda hazr beklediini sanyordu. Kadn msr tohumunu alan ve byten
toprak idiyse, erkek "tohum"un ta kendisiydi. Veya "Aristotelese" sy-eyecek
olursak, "biim"i veren erkek, "zdek"le katkda bulunan kadnd.
Aristoteles gibi akll bir kiinin cinsiyetler arasndaki iliki
133
SOF'NN DNYASI
konusunda bylesine yanlabilmesi hem artc hem de zc e|. bette. Ama bu
bize iki ey gsteriyor: birincisi, Aristoteles'in kadit), lar ve ocuklar konusunda
fazlaca bir pratik deneyiminin olmad kincisi, felsefe ve bilimde yalnz
erkeklerin at koturmasnn ne ka. dar sakncal bir ey olabilecei.
Sofi sonra banyoya gitti. Tembel kaplumbaas burada, byk bir kutuda
duruyordu. Annesi her , drt banyo yapnda bir, bir gn u kaplumbaay
ldrvereceinden szetse de, imdiye kadar bu bo bir tehdit olmann tesine
gememiti. Sofi byk bir kavanozun ierisinden bir salata yapra alp kutunun
iine koydu.
- Sevgili Govinda, dedi. En hzl hareket eden hayvanlardan biri olmasan da, iinde
yaadmz u dnyann kck bir parasn grp yaama ansna sahipsin.
Dnyada kendini aamayan senin gibi pek ok baka ey olduunu dnerek
teselli bulabilirsin.
etmemesi gerekti, her eyin doal bir aklamas olabilirdi. Ama Hilde Lillesand'da oturuyorsa, Alberto Knox nasl olup da Hilde'nin czdann ele
geirmiti? nk Lillesand buradan kilometrelerce
140
HELENZM
zaktayd. Ya Sofi kartpostal nasl olup da yerde bulmutu? Postac kart tam
Sofi'lerin posta kutusuna gelmeden yere mi drmt? Niye tam da bu kart
drecei tutmutu peki? Sofi'yi grnce:
. Akln m kardn sen? diye bard marketin kesinde onu beklemekte olan
Jorn.
- zr dilerim.
Jorn retmen gibi sert sert bakarak:
- Umarm gecikmen iin iyi bir nedenin vardr, dedi.
- Birlemi Milletler ile ilgili bir mesele bu. Lbnan'da bir dman birlii yolumu
kesti...
- Hah! Ak olmusun sen, hepsi bu! Sonra da tm hzlaryla okula kotular.
almaya frsat bulamad din dersi snav nc derste yapld. Snav kdnda
u sorular yazlyd:
Dnyagr ve hogr
1. nce bir insann bilebilecei eylerin, sonra da bir insann yalnzca inanabilecei
eylerin birer listesini yapn.
2. Bir insann dnyagrn oluturmada rol oynayan etmenlerden birkan
belirtin.
3. Vicdan ne demektir? Tm insanlar ayn derecede mi vicdanldrlar?
4. "Deer ncelii" ile kastedilen nedir?
Sofi yazmaya balamadan nce uzun sre oturup dnd. Alberto Knox'dan
rendiklerinin bir ksmn kullanabilir miydi acaba? Uzun sredir din dersi
kitabnn kapan amad iin tek aresi de buydu galiba. Ve bir kez yazmaya
balaynca cm-'eleri birbirini kovalamaya balad.
141
SOF'NN DNYASI
Sofi bilebildiimiz eyler listesine, Ay'n kocaman bir pey. nir kalb olmadn,
Ay'n arkasnda ukurlar olduunu, hem Sokrates'in hem de sa'nn lme
mahkm edilmi olduklarn tm insanlann er veya ge leceklerini, Akropolis'teki
byk tapnaklarn .. beinci yzylda yaplan Pers Savalarndan sonra ina
edilmi olduklarn ve Yunanllarn en nemli khinlerinin Delphoi'deki khin
olduunu yazd. nanla ilgili konular olarak da dier gezegenlerde hayat olup
olmamas, Tanr'nn varolup olmad, lmden sonra bir hayat olup olmad ve
sa'nn gerekten Tanr'nn olu mu yoksa yalnzca akll bir insan m olduu
konularndan bahsetti. Son olarak da, "bilemediimiz kesin olan bir konu evrenin
nasl olutuudur," dye yazd. "Evreni byk bir silindir apkadan karlan koca
bir- tavan olarak dnebiliriz. Filozoflar Byk Sihir-baz'n gzlerinin ta iine
bakabilmek iin tavann ince tylerine trmanmaya alrlar. Bunu baarp
baaramayacaklar bir soru iaretidir. Ancak aralarndan en azndan bir kii
tavann tylerinin zerine kmay baarabilirse, dierlerinin de onu takip
edeceklerine ve bir gn hepsinin baarya erieceklerine ben kiisel olarak
inanyorum. NOT. ncil'de de bize tavann ince tylerini hatrlatan bir ey var:
Babil Kulesi. Sihirbaz, henz yaratt beyaz tavann srtna trmanmaya alan
insanlardan holanmad iin kuleyi yerle bir etmiti.
Sonra sra ikinci soruya geldi: "Bir insann dnyagrn oluturmada rol oynayan
etmenlerden birkan belirtin." Bunda elbette yetitirmenin ve evrenin rol*
ok bykt. Platon dneminde yaayan insanlarla bugnklerin dnya grleri
birbirinden farklyd, nk iinde yaadklar zaman ve evre ayn deildi. Bundan
baka insanlarn yapmay setikleri eyler de nemliydi. Ve dnyagrn
belirleyen bir baka nemli etmen de insann aklyd. Akl evrenin belirledii bir
ey deil, her insanda ortak olan bir zellikti. Belki, evre ve sosyal
142
HELENZM
Zarf alp eve girdi. Hayvanlarn doyurduktan sonra odasna kt. Yatana
oturup Alberto'nun mektubunu at ve okumaya balad:
Helenizm
Son haberlememizden bu yana umarm iyisindir Sofi! Artk Sokra-tes, Platon ve
Aristoteles'i, dolaysyla Avrupa felsefesinin temel talarn biliyorsun. Bu yzden
bundan sonra beyaz zarfn iinde yolladm dnme devlerine son. Okulda
yeterince dev ve snavla urayorsun zaten sanrm.
imdi, Aristoteles'in yaad .. drdnc yzyldan, Ortaan balad .S.
400 ylna kadarki uzun dnemden szedeceim. "sa'dan nce" ve "sa'dan
Sonra" terimlerini kullandma dikkatini ekmek isterim. nk bu dnemin en
nemli ve ilgin olay tam da Hristiyanln kendisidir.
Aristoteles .. 322 ylnda ld. Bu dnemde Atina da nclk roln kaybetti.
Bunda hi kukusuz Byk skender'in (356-323) fetihlerinin yaratt byk
politik deiimlerin nemli rol olmutu.
Byk skender Makedonya kralyd. Aristoteles de Makedonya'lydt, hatt bir ara gen skender'in retmenliini de yapmt.
perslere kar kesin galibiyetin sahibi Byk skender'dir. Bundan
a tesi Sofi, saysz seferleriyle o Msr'dan Hindistan'a kadar tm
145
SOF'NN DNYASI
HELENZM
Dou'yu Yunan uygarlyla kaynatrmtr.
Burada insanlk tarihinde yeni bir a balar. Yunan kltr v6 Yunan dilinin
egemen olduu yeni bir dnya oluur. Yaklak olar^ 300 yl sren bu dneme
Helenizm diyoruz. "Helenizm" ile hem bu an kendisi, hem de byk
Helenistik uygarlk olan Makedonya Suriye ve Msr'da egemen olan Yunan
arlkl kltr kastedilmeli dir.
Yeni dinlerden szettik imdiye dek Sofi. Bunun yannda felsefede giderek
"kurtulu" ve yaam tesellisi yolunda ilerledi. Felsefi sezgi yalnzca kendi bana
bir deer oluturmuyor, insann lm korkusu ve karamsarlktan kurtuluuna
hizmet ederek bir nem kazanyordu. Bylelikle din ile felsefe arasndaki snrlar
da yava yava silindi.
Genel olarak Helenizm felsefesinin zgn bir felsefe olmadn sylemek
mmkn. Yine de bahsettiimiz Atinal filozof pek ok felsefi akm iin nemli
bir esin kayna oluturdu. Bu akmlara birazdan ksaca deineceim.
Helenizmde bilimde bir ok kltrn bir araya gelmesinden etkilendi. Bu alanda
Msr'daki skenderiye kenti Dou ile Bat'nn bulutuu bir nokta olarak nem
kazand. Atina Platon ve Aristoteles sonras okullarla felsefi bakent olmaya
devam ederken, skenderiye bilimin merkezi oldu. Byk ktphanesiyle bu kent
matematik, astronomi, biyoloji ve tp bilimlerinin merkezi haline geldi.
147
SOF'NN DNYASI
Helenistik kltr gnmz dnyasyla karlatrlabilir. 20 yzyla da giderek
birbirine daha da alan bir dnya toplumu dan> gasn vuruyor. Yine amzda din
ve yaam gr konularnda nemli devrimler gerekleti. Zamann balangc
olarak aldm; yllarda Roma'da nasl Yunan, Msr ve Dou tanr kavramlar bir
ara-da karmza kyorsa, bugn de byk Avrupa kentlerinde dnya, nn deiik
kelerinden pek ok farkl dinsel gr bir arada bulmak mmkn.
Gnmzde de eski ve yeni dinlerin, felsefe ve bilim karmlarnn "yaam gr
pazarnda" yeni seenekler sunmak zere nasl bir araya gelebildiini gryoruz.
Bu "yeni bilgi" aslnda eski dnce paralarndan olumakta ve kk Helenizme
dek uzanmaktadr.
Daha nce de belirttiimiz gibi, Helenistik felsefe Sokrates, Platon ve
Aristoteles tarafndan ne srlen konularla urat. Bunlarda ortak olan ey,
insanlarn nasl iyi bir hayat srp lebilecekleri-ne bir cevap aramalaryd. Yani
gndemdeki konu etikti. Bu yeni dnya toplumunda da en nemli felsefi proje etik
oldu. Soru, gerek mutluluun ne olduu ve bunun nasl elde edilecei sorusuydu.
imdi bu soruya cevap arayan drt deiik akmdan szedeceiz.
Kinikler
Sokrates'in bir gn pazarda bir tezghn nnde durup yle dedii anlatlr: "Ne
kadar ok ey var hi mi hi iime yaramayan!"
Bu szler Atina'da .. 400 yllarnda Anthisthenes tarafndan kurulan kinik
felsefeyi ok gzel zetler. Anthisthenes Sokrates'in rencisi olup onun en ok
kanaatkrlk retisinden etkilenmitirKinikler gerek mutluluun maddi olanaklar, politik g ya da salkllk gibi d
zelliklerden olumadn vurgularlar. Onlara gre gerek mutluluk bu tip
rastlantsal ve geici eylere bamllktan kurtulmakla edinilir. Mutluluk tam da
bunlara dayanmad iin her148
HELENZM
; tarafndan elde edilebilir. Bir kez ele geirilince de elden gitmez, inikler
arasnda en ok tannm olan Anthisthenes'in rencisi Diogenes'dir.
Diogenes'in kilden bir f iinde yaad ve bir aba bir baston ve bir ekmek
torbasndan baka hibir eyi olmad sylenir- (Bu durumda elinden mutluluunu
almak pek de kolay bir i olamazd elbette!) Bir keresinde Diogenes fsnn
nnde yatm gnelenirken Byk skender onu grmeye gelir. Diogenes'in
nnde durup bu bilge kiinin kendisinden istedii ne varsa onu dilemesini, her
trl isteini hemen yerine getireceini syler. Diogenes'in buna cevab: "Glge
etme, baka jhsan istemem!" olur. nk Diogenes kendisinin o byk komutandan
hem daha zengin, hem daha mutlu olduunu biliyordu. stedii her eye sahip
deil miydi zaten!
Kinikler insann salkl olmaya kafa yormalarnn gerekmediini sylyorlard. Ac
ve lm dert etmeye de gerek yoktu. Ayn ekilde bakalarnn alaryla da
ilgilenmiyorlard.
Gnmzde de "kinik" ve "kinizm" szckleri bakalarnn dertlerini umursamamak
anlamnda kullanlr.
Stoaclar
Kinikler Atina'da .. 300 yllarnda ortaya kan Stoac felsefeyi etkilediler.
Stoacln kurucusu aslen Kbrsl olup bir deniz kazasndan sonra Atina'daki
Kiniklere katlan Zenon'dur. Zenon derslerini stunlu bir yolda verirdi. "Stoac"
terimi Yunanca stunlu yol anlamna gelen stoa szcnden tremitir. Stoaclk
daha sonra Roma kltrnde ok nemli bir yer kazanmtr.
Herakleitos gibi Stoaclar da tm insanlarn ortak bir dnya mantnn ya da
"logos"un bir paras olduunu savunuyorlard. Her bir insan minyatr bir dnya;
"makro kosmos"un "mikro kosmos", "byk evren"in "kk evren" olarak
yansmasyd.
149
SOFfNN DNYASI
Bu dnce, genel geer bir l, "doal bir hak" olduu dn, cesini dourdu.
Doal hak insann ve evrenin zamandan bams aklna dayand iin, zamana ve
mekna bal olarak deimeye bir eydi. Yani Stoaclar bu noktada Sofistlere
kar Sokrates'in gg. rlerini paylayorlard.
Doal hak tm insanlar, dolaysyla kleleri de kapsar. Deii devletlerin hukuk
kitaplarn Stoaclar doann kendisinde buluna bir "hak"kn eksik kopyalar
olarak grdler.
Stoaclara gre tek insanla evren arasnda bir fark olmad gibi, "ruh" ile
"madde" arasnda da bir fark yoktu. Yalnzca tek bir doa vard. Bu anlaya
"Bircilik" (Monizm) diyoruz. (Bircilik, rnein Pla-ton'da karmza aka kan "
kicilik'in (Dualizm) ya da gereklii ikiye ayran grn kartdr.)
Zamannn tipik rnekleri olan Stoaclar gerek anlamda birer "kozmopolif'tiler.
ada kltre "f filozoflarndan" (Kiniklerden) ok daha aktlar. nsann
toplum iindeki yaamna nem verip politikayla urayorlard. Pek oklar,
rnein Roma imparatoru Marcus Aurelius (121-180), devlet grevlerinde yer
alyorlard. Cice-ro (.l 104-43) bata olmak zere bir ok Stoac, Roma'da
Yunan kltr ve felsefesinin yaylmasna katkda bulundular. "Hmanizm" yani
deer ls olarak insan' koyma kavramnn kurucusu da Ci-cero'dur. Stoac
Seneca (..4 - .S. 65) da bundan birka yl sonra "insan, insan iin kutsaldr"
demitir. Bu deyi o gnden bu yana Hmanizmin slogan olagelmitir.
Stoaclar ayrca tm doal srelerin -rnein hastalk ve lmn- doann
mdahale edilemeyen yasalarn izlediini sylerler. nsan bu yzden kaderine
boyun emeyi renmelidir. Hibir ey rastlantya dayanmaz. Her ey
zorunluluktan doar, kaderden ikyet etmek hibir ie yaramaz, derler. Haytn
gzel yanlar da sakin olarak karlanmaldr. Bu noktada Stoaclar, d zelliklere
SOF'NN DNYASI
planlama yetenei vardr. "Haz izelgesi" tutma yetenekleri vardr Lezzetli
ikolata bir deerdir ama bisiklet ya da ngiltere turu da y^
Epikuros "haz" ile yalnzca bedensel hazz, rnein ikolatay kastetmez. Dostluk,
sanat gibi deerleri de kasteder. Ayrca yaan> dan haz almann n koullar, Eski
Yunan idealleri olan kendini denetleme, kanaatkrlk ve ruh dinginliidir. nk
arzular denetlen, melidir. Ruh dinginlii de aclara gs germemizi kolaylatrr.
Genellikle dinsel pheleri olan kiiler Epikuros'un bahesine geliyorlard. Bu
balamda Demokritos'un atom retisi dine ve btl inanlara kar gl bir ara
oluturuyordu. yi bir hayat srmek iin lm korkusunu yenmi olmak da ok
nemliydi. Bu konuda Epikuros Demokritos'un "ruh atomlar" retisine
bavuruyordu. Demokritos'un "lmden sonra bir hayat yoktur, nk insan
lnce 'ruh atomlar' drt bir yana dalr" dediini hatrlyorsundur belki.
Epikuros, gayet basit bir ekilde, "lm bizi ilgilendirmez," diyordu. "Biz
varolduumuz srece, lm yoktur; lm olunca da, biz artk yokuz." (Bu anlamda
kimse kendi lmnden ac ekemez.)
Epikuros kendi kurtuluu felsefesini "drt ila" adn verdii u drt noktada
zetledi:
Tanrlardan korkmamz gerekmez. lmden kayg duymamz gerekmez. yiyi elde
etmek kolaydr. Korkun olana katlanmak kolaydr.
Bu, Yunan felsefesinde felsefenin grevini tbbn greviyle karla-trsn ilk
rnei deil. Ve yine burada da ama, insan drt nemli ila barndran "felsefi
bir seyyar eczane" ile donatmak.
Epikurosular Stoaclarn tersine politika ve toplumsal yaamla fazla
ilgilenmediler. Epikuros'un d, "gizli yaa!" idi. Onun "bahe"sini de gnmzn
kolektif yaama biimiyle karlatrabiliriz belki. Gnmzde de kocaman toplum
iinde snacak bir ada, bir "liman" arayan ok kimse var.
152
HELENZM
Epikuros'dan sonra pek ok Epikurosu kendilerini tek yanl bir zevk dknl
ynnde gelitirdiler. Ama giderek "bu an ya--aj"ya dnt. Gnmzde de
"Epikurosu" szcnn "gnn gn eden insan" anlamnda kullanld olur.
Yeni Platonculuk
Kinikler, Stoaclar ve Epikurosularm kklerinin nasl Sokrates'e ulatn
grdk. Bunlar ayn zamanda Herakleitos ve Demokritos gibi Sokrates ncesi
filozoflara da yneldiler. Ge Antik an en nemli felsefi akmlarndan biri de,
zellikle Platon'un idea retisinden esinlenmitir. Bu yzden bu akma Yeni
Platonculuk diyoruz. En nemli Yeni Platoncu filozof, skenderiye'de eitim
grdkten sonra Roma'ya yerleen Plotinos'dur (yaklak olarak 205-270).
Plotinos'un yzyllardr Yunan felsefesiyle Dou Gizemciliinin buluma noktas
olmu olan skenderiye kentinden oluunun altn izmek gerekir. Plotinos'un
Roma'ya beraberinde getirdii kurtulu retisi, bundan daha sonra geerli
olmaya balayan Hristiyanla ciddi bir rakip olmutur. Ancak Yeni Platonculuun
Hristiyan tanr-bilimine nemli etkileri de olmutur.
Platon'un idea retisini, onun duyular dnyas ile idealar dnyasn nasl
birbirinden ayrdn hatrlyorsundur. Bylelikle insan ruhu ile insan bedenini de
birbirinden ayrm oluyordu. nsan bylece iki ynl bir yaratk haline geliyordu:
bedenimiz duyular dnyasndaki dier eyler gibi toprak ve tozdan oluuyor,
ancak bunun yannda lmsz de bir ruh tayorduk. Bu fikir Yunanllar arasnda
Platon'dan ok nce de yaygnd. Plotinos da Asya'da bulunan benzer grleri
biliyordu.
Plotinos'a gre dnya iki kutup arasnda gerilidir. Bir uta "Bir" diye adlandrd
tanrsal k yer alr. Plotinos bazen buna "Tanr" da diyordu. Dier uta ise,
"Bir"in nn hi mi hi ulamad mut153
SOF'NN DNYASI
lak karanlk vardr. Plotinos'un burada anlatmak istedii karanla aslnda
varolmaddr. Karanlk yalnzca n yokluudur - evet, varolmaytr. Varolan
tek ey "Tanr" ya da "Bir"dir. Ancak k ya-va yava nasl karanla doru
yokolursa, tanrsal nlar da ancak belli bir yere dek ulaabilirler.
Plotinos'a gre ruh "Bir"den gelen kla aydnlanm, kendine zg bir varoluu
olmayan zdek ise karanlkta kalmtr. Doadaki biimlerde de "Bir"den solgun
izler bulunur.
Geceleyin yanmakta olan byk bir ate dn Sofi! Ateten etrafa yzlerce
kvlcm dalmaktadr. Atein etraf aydnlktr. Kilometreler tesinden de zayf
bir k grmek mmkn olabilir. Daha da uzaklarsak ate karanlk gecede bir
fener kadar clz bir k halinde grnr. Ateten uzaklamaya devam edersek
k bir sre sonra bize ulaamaz. Inlar bir noktada geceye karr. Ve her yer
karanlk olunca hibir ey gremeyiz. Artk ne glgeler, ne izgiler vardr.
Gerekliin byle bir ate olduunu dn. Yanan ey Tanr, dardaki karanlk da
insan ve hayvanlarn olutuu maddedir. Tan-r'nn en yaknnda tm yaradlanlarn
ana biimleri olan mutlak fikirler yer alr. Her eyin tesinde insan ruhu "ateten
bir kvlcm"dr. Ama doadaki her eyde de tanrsal ktan bir yansma vardr.
Yaayan her eyde, evet bir glde ya da bir anieinde de Tanr parlts
mevcuttur. Yaayan Tanr'nn en uzanda da toprak, su ve ta yer alr.
Varolan her eyde tanrsal bir gizem olduunu sylemek istiyorum. Ayieinin,
gelinciin byle parldadn grebiliriz. Bir kelebein daldan havalan nda, bir
baln akvaryumda yznde, bu snrsz gizemi biraz daha ok yakalarz. Ancak
Tanr'ya en yaknlatmz yer kendi ruhumuzdur. Bu byk yaam srryla ancak
ruhumuzda birleiriz. Evet, ender de olsa, kimi zaman bu tanrsal gizemin
kendimiz olduunu hissederiz.
Plotinos'un kulland imgeler Platon'un maara benzetmesini
154
HELENZM
ndrr: Maarann giriine yaklatka varolan her eyin kkenine daha da
yaklarz. Ancak Platon'un gereklii ak bir ekilde ikiye blnn tersine,
Plotinos'un dncesinde bir birlik anlay egemendir. Her ey birdir, nk her
ey Tanr'dr. Platon'un maarasnn en derinindeki glgelerde bile "Bir"in clz
yansmasn grmek mmkndr.
Plotinos yaam boyunca birka kez ruhunun Tann'yla bir olduunu hissetti. Buna
gizemli yaant diyoruz. Bu tr bir yaanty yaayan tek kii Plotinos deildir.
alar ve kltrler boyunca pek ok insann szettii bir eydir bu. Bu ann
Tm yeryz tek bir yaayan canl, bu tek canl da Sof'nin kendisi olmutu.
Dnya benim, diye dnd Sofi. Ona ou zaman snrsz gelen ve korku veren
koca evren onun kendi beninden baka bir ey deildi. Evren yine byk, yine
hametliydi ama bu kadar byk olan ta kendisiydi.
Bu ilgin duygu abucak yokoldu ama Sofi bu duyguyu asla unutmayacandan
emindi. Tpk bir damla renkli boyann tm bir srahi dolusu suya renk vermesi
gibi, iindeki bir ey a'nndan dar frlayp dier her eyle birlemiti sanki.
157
SOF'NN DNYASI
imdi her ey olup bittikten sonras, tuhaf bir ryadan ba arsyla uyanmak gibi
bir eydi. Sofi biraz hayal krkl duyarak vcudunun yataktan kalkn izledi.
Alberto Knox'dau gelen bu ktlar yzst yatp okumaktan beli agnm ama
hi unutmayaca eyler yaamt.
Sonunda yerde durmay baard. Burada ktlan delip dosyasndaki dier
konularn yanna koydu. Sonra baheye kt.
Kular dnya o an yaratlm gibi cvldayorlard. Eski tavan kmeslerinin
ardndaki hu aalan ak yeil renkleriyle yle parlaktlar ki, sanki yaratan
henz bunlan boyamay bitirmemiti.
Her eyin tannsal bir ben olduuna inanabilir miydi gerekten? "Ateten bir
kvlcm" olan bir ruh tadna inanabilir miydi? Eer byleyse, kendisi de tannsal
bir yaratk olmu oluyordu.
158
KARTPOSTALLAR
.kendi kendime gl bir sansr uyguluyorum...
Felsefe retmeninden birka gndr mektup gelmiyordu, perembe gn 17
Mays, bayramd ve okul 18!inde de tatildi. 16 Mays aramba gn okuldan eve
dnerlerken Sofi aniden:
- admmzla ksa bir tatil yapalm m? diye Jorn'e sordu. Jorn teklifi kabul
etti.
- Olur.
Birka saat sonra, Jorn srtnda koca srt antasyla Sofilere gelmiti bile. Sofi
de antasn hazrlamt. Sofi'nin adm-n alacaklard. Bundan baka yanlarna
uyku tulumu, kaln giysiler, altlarna koymak iin mat, cep feneri, termos dolusu
ay ve bir sr nefis yiyecek ey alyorlard.
Annesi saat 5 sralarnda eve geldiinde, onlara ne yapp ne yapmamalan
gerektiine dair bir sr talimat verdi. Nerede kamp kuracaklann da bilmek
istiyordu.
alhorozu Tepesi'nde kamp kuracaklann sylediler. Belki sabaha al horozlarnn
iftleme seslerini duyarlard.
Sofi'nin kamp burada kurmak istemesinin ardnda yatan baka bir neden daha
vard. Hatrladna gre alhorozu Tepesi Binbann Evi'ne olduka yaknd.
Sofi'yi yine buraya eken bir eyler vard, ancak bir daha buraya tek bana
gidemeyeceinin de farknda olduu iin Jorn'le beraber olmak iine geliyordu.
Sofilerin evinin hemen nndeki kk patikadan aa doru yrmeye
koyuldular. Bir yandan da ordan burdan soh159
SOFfNN DNYASI
bet ediyorlard. Felsefeden byle biraz uzaklamak Sofi'nin houna gitmiti.
Saat sekiz sralarnda alhorozu Tepesi'ndeki ak bir dzlkte adrlarm
kurmulard bile. Gece iin hazrlklarn yapm, uyku tulumlarn sermilerdi.
Koca sandvilerini yer-lerken Sofi sordu:
- Hi Binbann Evi diye bir yer duydun mu?
- Binbann Evi mi?
- Ormanda bir yerlerde, kk bir gln yannda bir kulu-be var. Bir zamanlar
tuhaf bir binba yaad iin buraya Binbann Evi deniyor.
- Peki imdi iinde kimse yayor mu?
- Gidip bakalm m?
- Peki ama nerede bu kulbe?
Sofi eliyle aalarn arasn gsterdi.
Jorn biraz isteksiz olsa da sonunda yola dtler. Gne gkyznde iyice
alalmt.
nce am aalarnn, sonra allarn arasndan getiler ve sonunda bir patikaya
ulatlar. Pazar sabah Sofi'nin izledii patika bu muydu acaba?
Evet, evet... yolun sanda parlayan bir ey grebiliyordu
yine.
- Buradan, dedi Sofi.
ok gemeden kk gln kysna vardlar. Sofi kulbenin olduu yere bir gz
att. Pencerelerin panjurlar rtlyd. Krmz kulbe imdiye kadar grd en
terkedilmi ev grntsn veriyordu.
Jorn etrafna baknp:
- Gln zerinden yryerek mi geeceiz? diye sordu.
- Hayr, krek ekerek... diye yaritlad Sofi ve eliyle aay, gln kysnda
durmakta olan sandal gsterdi.
- Sen daha nce gelmi olmalsn buraya!
160
KARTPOSTALLAR
Sofi hayr anlamnda ban sallad. Arkadana daha n-ki ziyaretinden
szedemezdi. nk o zaman Alberto Knox felsefe kursundan da bahsetmesi
gerekirdi.
Gln zerinde akalap glerek krek ektiler. Kyya
161
SOF'NN DNYASI
vardr.
- ff... ne acayip eyler sylyorsun. Gel hadi, gidelim!
- nce bir aynaya bakalm.
Sofi hl komodinin zerinde asl durmakta olan pirim aynay gsterdi.
- Ne kadar gzel!
- Evet ama sihirli bir ayna bu!
- "Ayna ayna syle bana! Dnyann en gzeli kim?"
- Dalga gemiyorum Jorn. Bu aynann iinden bakp ay. nann te yanndaki
eyleri grmek mmkn.
- Daha nce buraya hi gelmediini sylememi miydin? Hem niye beni
korkutmaktan byle ok zevk alyorsun?
Sofi'nin bu soruya verecek cevab yoktu.
- zr dilerim!
Bu kez de bir anda yerde kede bir ey gren Jorn oldu, Kk bir kutuydu bu.
Jorn kutuyu yerden kaldrd.
- Kartpostallar, dedi. Sofi iini ekti.
- Dokunma onlara! Duyuyor musun, brak onlar! Jorn korkuyla, yanan bir eyi
tutamayan biri gibi elindeki
kutuyu yere att. Kartlar yere dald. Birka saniye sonra glmeye balad.
- Yalnzca kartpostal bunlar!
Jorn yere oturup kartlara bakmaya balad. Birazdan Sofi de yanna oturdu.
- Lbnan... Lbnan... Lbnan... Btn kartlar Lbnan'dan yollanm, diye tespitte
bulundu Jorn.
- Biliyorum, dedi Sofi alamakl bir sesle.
- O zaman sen buraya geldin daha nceden!
- Tamam, geldim ite. Geldim!
Sofi bir anda buraya daha nce gelmi olduunu kab* ederse her eyin ok daha
kolaylaacan anlad. Hem ^
162
KARTPOSTALLAR
anlerde yaadklarndan birazn en yakn arkadana anlat-maktan ne kard ki!
- Buraya gelmeden nce sylemek istememitim. Jorn kartlar okumaya
balamt.
- Hepsi Hilde Mller Knag diye birine yollanm. Sofi hl kartlar eline almamt.
- Tm adres bu mu? Jorn okudu:
- Hilde Mller Knag. Alberto Knox eliyle. Kk Gl, Norve.
Sofi rahat bir nefes ald. Bu kartlarda da "Sofi Amundsen eliyle" diye
yazmasndan korkmutu. Kartlar incelemeye koyuldu.
- 28 Nisan... 4 Mays... 6 Mays... 9 Mays... Yalnzca birka gn ncesinin tarihleri
bunlar.
- Bir ey daha var... Tm kartlar Norve damgal. Bak, "BM taburu" diye Norvee
yazyor. Hepsinde de Norve pulu var...
- Galiba byle oluyor. Tarafsz olduklarn gstermek iin orada ayr bir Norve
postanesi kuruyorlar.
Sevgili Hilde. Yagnnle ilgili tm srlardan bazen yle patlayacak gibi oluyorum
ki, telefonu ap sana her eyi anlatmak istiyor, sonra kendimi durduruyorum. Bu
ey
164
KARTPOSTALLAR
bydke byyor. Ve sen de bilirsin ki bir ey byyp durduka insann onu
srf kendine saklamas zorlar. Sevgiyle... Baban. NOT. Bir gn Soft adnda bir
kzla karlaacaksn. Karlamadan nce birbirinizi biraz olsun tanm olasnz
diye sana yolladm tm kartlarn bir kopyasn ona da yolluyorum. Yaknda
bireyleri anlamaya balar m, ne dersin Hilde'ciim? imdilik o da senin
bildiinden fazlasn bilmiyor. Sofi'nin Jorn diye bir arkada var. Belki o
yardmc olabilir...
Joriin'le Sofi son kart okuduktal sonra ylece kalakalp birbirlerine baktlar.
Jorn, Sofi'nin bileini kavrad sk skya ve:
- Korkuyorum, dedi.
- Ben de.
- Son kartpostal ne zaman postalanm? Sofi tekrar karta bakt.
-16 Mays, dedi. Bugn!
- Olamaz! diye haykrd Jorn. Sinirlenmeye balyordu neredeyse.
Damgay dikkatle incelediler. Tarih ak seik grnyordu ite: "16-05-90"
- Olamaz! diye steledi Jorn. - stelik bu kartlar kim gndermi olabilir? ikimizi
de tanyan biri olmal. Ya tam da bugn bizim buraya geleceimizi nereden biliyor?
Jorn daha ok korkuyordu, nk ne de olsa Sofi Hilde ve babasnn kim
olduunu ismen de olsa biliyordu.
- Bence bu iin pirin kaplamal aynayla bir ilgisi var! Jorn'n yine d koptu.
- Lbnan'daki postaneden postalanan kartlarn ayn anda aynann iinden buraya
frladn dnmyorsun herhalde!
IK KLTR
...yalnzca bylelikle bolukta dolanmaktan kurtulabilirsin...
Artk karlamamza pek bir ey kalmad, sevgili Sofi! Binbam,, Evi'ne bir kez
daha geleceini tahmin ederek Hilde'nin babasndan gelen btn kartlar orada
brakmtm. Kartlar Hilde'ye yalnzca bu ekilde ulaabilir. Sen imdilik Hilde'nin
kartlar nasl alacan d. nme. Hazirann 15'ine kadar kprnn altndan ne
sular akar!
Helenizm filozoflarnn Eski Yunan filozoflarnn dncelerini nasl tekrar tekrar
ele aldklarn grdk. Ayn zamanda Yunan filo. zoflarn din kurucular olarak
grmek gibi bir aba da vard. Ploti-nos'un Platon'u insanln kurtarcs olarak
grmesine ramak kalmt.
Ama bildiimiz gibi szn ettiimiz bu dnemin tam ortasnda, Yunan-Roma
dnyasnn dnda bir baka kurtarc dnyaya geliyordu. Bu kii Nasra'l Isa idi.
Bu blmde Hristiyanln nasl Yunan-Roma dnyasna yava yava yayldn
greceiz. Bu, Hilde'nin bizim dnyamza yava yava giriine benziyor.
sa Yahudi'ydi. Yahudiler Sam kltrne aittiler. Yunanllar ve Romallar ise
Hint-Avrupa kltrnn bir parasydlar. Dolaysyla Avrupa uygarlnn iki
temeli olduunu ne srebiliriz. Hristiyanln Yunan-Roma kltryle yava yava
nasl kartn anlatmaya balamadan nce bu iki temelden bahsedeceiz.
168
iKi KLTR
Hint-Avrupal
Hint-Avrupal szcyle, Hint-Avrupa dillerinden biri konuulan lkeleri ve
kltrleri kastediyoruz. Bu diller Fin-Macar dillerinin (La-ponca, Fince, Estonca
ve Macarca) ve Baska'nn dndaki tm Avrupa dilleridir. Hint ve ran dillerinin
ou da Hint-Avrupa dilleri aile-sindendir.
Bundan 4000 yl kadar nce ilk Hint-Avrupallar Karadeniz'le Hazar Denizi
etrafndaki blgelerde yayorlard. Sonralar bu Hint-Avrupal kavimler byk
dalgalar halinde gneyde ran ve Hindistan'a, gney-batda Yunanistan, talya ve
spanya'ya, batda Orta-Avru-pa'dan ngiltere ve Fransa'ya, kuzey-batda
skandinavya ve kuzeydouda Dou Avrupa ve Rusya'ya gettiler. Hint-
balyor olmas bir raslant deildir rnein. Eski Ahit'te insanlarn Tann'nn
szlerini nasl "iittiklerini" okuruz; Yahudi peygamberler de vaazlarna
"Yehova(Tanr) dedi ki" szleriyle balarlard. Tann'nn dediklerini "duymak"
Hristiyanlkta da nem verilen bir konudur. Her eyden nemlisi Yahudilik,
Hristiyanlk ve Mslmanlk'ta dini trenlerde yksek sesle okumaya ya da
ezberden okumaya byk bir yer verilmesidir.
Hint-Avrupallarn tanrlarn resim ve heykellerini yaptklarn-dan szetmitik.
Samler iinse ayn lde tipik olan ey "resmi ya-8aklamalan"dr. Tann'nn ya da
"kutsal olan"n resmini ya da hey173
SOFi'NN DNYASI
kelini yapmak yasakt. Eski Ahit'te de insanlarn Tanr'nn herhangi bir ekilde
resmini yapmamalar emredilir. Bu yasak gnmzde s. lam ve Yahudilikte hl
geerlidir. slam'da bu genel olarak fotora. fa ve resimli sanatlara da kar
olmak eklinde gelimitir. Buradaki dnce, insanlarn "yaratmak" konusunda
Tanr'yla boy lme-ye girimemeleri gerektiidir.
Peki ama nasl oluyor da Hristiyan kiliseleri Tanr'nn ve sa'nn resimleriyle dolu
oluyor, diye sorabilirsin. nk ite bu Hristiyanln Yunan-Roma kltrnden
etkileniine bir rnek. (Ortodoks kili-sesinde, yani Yunanistan ve Rusya'da,
ncil'de anlatlan yklerden yola karak "oyma" putlar ya da heykeller veya
sa'nn ha stnde resmini yapmak hl yasaktr.)
Byk Dou dinlerinin tersine bu Bat dini Tanr ile yarattklar arasnda bir
mesafe olduunu vurgular. Ama ruhun bedenden bedene gemesi deil gnah ve
sulardan arnmaktr. Dini yaama da insann kendine dnmesi ve meditasyondan
ok dua, vaaz ve eski yazlarn aratrlmas damgasn vurur.
srail
Din dersi retmeninle ak atmak niyetinde deilim ama, Hristiyanln Yahudi
gemiine burada ksaca bir gz atalm.
Her ey Tanr'nn dnyay yaratmasyla balad. Dnyann nasl yaratldn
ncil'in ilk sayfalarnda bulabilirsin. Sonra insan Tan-n'ya kar geldi. Bu sadece
Adem'le Havva'nn Cennet Bahesi'nden atlmalarna deil, yeryzne lm'n
gelmesine de neden oldu.
nsanlarn Tanr'ya kar gelileri ncil'in bandan sonuna dek tekrarlanan bir
temadr. Musa'nn Birinci Kitab ile devam edecek olursak karmza Tufan yks
ve Nuh'un Gemisi kar. Sonra Tanr'nn brahim ve onun soyundan olanlarla bir
akit yaptn okuruz. Bu anlamaya gre brahim ve soyundan olanlar Tanr'nn
emirle174
K KLTR
rine uyacaklardr. Buna karlk Tanr da brahim'in soyunu koruyacakt''- Bu
anlama daha sonra Musa'nn Tur Da'na kp Tanr ile konumas ve ondan "On
Emir"i almasyla yenilenir. Bunlar .. 1200 yllarnda olmaktadr. Bu zamana dek
braniler uzun yllar Msr'da kle olarak yaamlar, ancak bu yllarda Tanr'nn
yardmyla srail'e dnebilmilerdir.
sa'dan nce 1000 yllarnda, henz Yunan felsefesi ortaya kmadan nce,
srail'de byk kral yaamt. Bunlarn ilki Saul, ikincisi olu Davudve
ncs de Kral Solomon'du. Tm srailliler tek bir krallk altnda bir araya
gelince ve zellikle Kral Solomon dneminde politik, askeri ve kltrel bakmdan
parlak bir dnem yaadlar.
Krallar baa gemeden nce halk onlar yalard. Bu yzden de onlara "yalanm"
anlamnda Mesih denirdi. Dinsel adan krallar Tanr ile insanlar arasnda bir arac
olarak grlrd. Bu yzden krallara "Tanr'nn Olu", lkeye de "Tanr'nn
Krall" denirdi.
Ancak srail ok gemeden gcn kaybetti. Krallk Kuzey (srail) ve Gney
(Judea) olarak ikiye ayrld. .. 722 ylnda Asurlular tarafndan ele geirilen
Kuzey brani Krall tm politik ve dinsel gcn yitirdi. Gney Krall'nn
akbeti de pek farkl olmad. Buras da .. 586 ylnda Babillilerin eline geti.
Babilliler kentin tapnan yktlar ve halkn ounu Babil'e kle olarak
gtrdler. Bu "Babil esareti" .. 539 ylna dek srd. braniler ancak o zaman
Kuds'e geri dnp byk tapna yeniden ina edebildiler. Ama sa'nn
doumuna kadar olan dnemde Yahudiler srekli baka uluslarn idaresi altnda
yaadlar.
Yahudilerin kendilerine sorduklar en nemli soru Davud'un Krall'nn neden
dald, srail halknn bana neden bir felaketin ardndan bir bakasnn
geldiiydi. Tanr daima srail'i gzeteceine sz vermemi miydi? Ama halk da
K KLTR
SOF'NN DNYASI
zamanda, araf ve sandalet giyinmi sa kp, Tanr'nn Kra||K 'nn ya da "Yeni
Ahif'in "komunu kendin gibi sevi" demek oldu. unu sylyor. Ve dahas Sofi, sa
dmanlarmz sevmemiz gerelc. tiini sylyor! Birisi sana vurursa sen de ona
aynen karlk verme, yeceksin; sana vurana "br yanan dneceksin"! Ve
affedecek, sin - yedi defa deil, yedi kere yetmi defa affedeceksin!
sa kendi hayatnda da fahielerle, rvet yiyen tefecilerle ve halkn dman
politikaclarla konuarak kendinin onlardan daha stn olmadn gsteriyordu.
Daha da ileri giderek, babasnn tn) mirasn arur eden ie yaramaz bir oulun
ya da devletin parasn i eden bir tefecinin bile Tanr'ya dnp af diledii
takdirde Tanr'nn onu affedeceini sylyordu.
Sk dur Sofi, nk sa daha da ileri giderek, Tann'nn gznde bu tr
gnahkrlarn kusursuz Ferislerden ya da kusursuzluklary-la bbrlenen "ipeksi
yurttalardan" ok daha drst olduunu, dolaysyla Tanr'nn affna daha ok
layk olduklarn sylyordu.
sa'ya gre insanlar Tanr'nn merhametini kazanamazlar. nsanlar kendi
kendilerini kurtaramazlar. (Yunanllarn ou ise byle dnyorlard!) sa'nn
Da Vaaz'nda en kat ahlaksal kurallardan bahsetmesindeki tek ama bunlar
insanlara anlatmak deil, hibir insann Tanr'nn gznde yeterince kusursuz
olamayacan gstermekti. Tanr balaycdr, ancak insan bunun iin ona dnp
dua etmeli, af dilemelidir.
sa'nn hayat ve retisine dair dier bilgilerden szetmeyi din retmenine
brakyorum. ok nemli bir grev bu. Umarm sizlere sa'nn ne kadar olaanst
bir insan olduunu anlatmay baarabilir. O, hem ann diliyle konuan, hem de
eski deyilere yepyeni ve daha geni bir ierik kazandran bir insand. armha
gerilerek ldrlmesinin nedenini anlamak ise g deil: onun gsterdii kurtulu
yolu pek ok kar ve g sahibinin karlarna ylesine ters dyordu ki, bir an
nce ortadan kaldrlmas bir zorunluluk olmuta
Sokrates'ten szederken insanlarn mantna seslenmenin ne
178
KI KLTR
O sralar ortaya kan tek yeni din de deildi Hristiyanlk. Hele-nizmde pek ok
dinin varolduunu grmtk. Hristiyanl dier dinlerden ayrabilmek ve
dalmay nlemek iin Kilisenin Hristiyan retisinin ne olduunu ksaca
zetlemesi gerekiyordu. Bylece ilk
inan bildirimleri ortaya kt. nan bildirimleri, nemli Hristiyan*
lk "dogmalarn" ya da retilerini zetler.
nan bildirimlerinin en nemlilerinden biri sa'nn hem Tanr
hem insan olduuydu. Yani sa yalnzca "Tanr'nn Olu" deil, Tan182
K KLTR
'nin kendisiydi. Ancak o, insanca yaay paylam ve armhta rekten ac
ekmi "gerek bir insan"d ayn zamanda.
Bu bir elikiymi gibi grnebilir. Ancak Kilisenin verdii meal tam da, Tanr'nn
insan haline geldii idi. sa ksmen insan ksmen Tanr, yani bir "yar-Tann"
deildi. Byle "yar-Tanr"lar Yunan dinleri ve Helenistik dinlerde ska rastlanlan
bir eydi. Oysa Kilise sa'nn "tam bir Tanr ve tam bir insan" olduunu
anlatyordu.
Hami
Sana her eyin nasl birbirine bal olduunu anlatmaya alyorum, sevgili Sofi!
Hristiyanln Yunan-Roma dnyasna girii yalnzca bu iki kltrn dramatik bir
biimde karlamas anlamna gelmekle kalmyor, ayn zamanda tarihin en byk
kltr devrimlerinden biri anlamna da geliyor.
Bylece Antik a geride brakyoruz. Bu noktada ilk Yunanl filozoflardan bu
yana yaklak bin yl gemi oluyor. imdi nmzde uzanan Hristiyan Ortaa da
yaklak bin yl srmtr.
Alman airi Goethe, "bin yllk gemiinin hesabn yapamayan insan gnbirlik
yaayan insandr," demitir. Ben de senin bu kiilerden biri olmaman, tarihini
tanman iin elimden geleni yapyorum. Ancak bylelikle insan olunur. nsan ancak
bylece plak bir maymun olmaktan kurtulabilir. nsan ancak bylece bolukta
dnp durmaktan kurtulabilir.
"Ancak bylelikle insan olunur. nsan ancak bylece plak bir maymun olmaktan
kurtulabilir..."
Sofi bir sre ylece durup itteki kk deliklerden baheyi seyretti. Yava
yava insann tarihsel kkenlerini bilmesinin ae kadar nemli bir ey olduunu
anlamaya balyordu. Bu, hi deilse srail halk iin son derece byk bir anlam
tamt.
183
SOF'NN DNYASI
Kendisi sradan bir insand o kadar. Ama tarihini bilen k insan, daha az sradan bir
insan olurdu.
Kendisi bu gezegende henz birka yl yaamt. Ama in. sanln tarihinin onun
kendi tarihi anlamna da gelecei d. nlrse, aslnda binlerce yl yandayd.
Ktlarn toparlayp Geitten kt. Nee iinde hoplaya zplaya baheden geip
odasna kt.
184
ORTAA
...yolun birazn katetmi olmak yolunu arm olmak demek deildir...
Bir haftadr Alberto Knox'dan haber kmamt. Ne de Lbnan'dan kart gelmiti.
Ama bu arada Sofi srekli Jorn'le Binbann Evi'nde bulduklar kartlar
konumutu. Aslnda olup bitenlerden akl km olan Jorn, ortalk imdi biraz
yatnca tekrar derslerine dnm, eskisi gibi badminton oynamaya balamt.
Sofi, Hilde'yle ilgili ipucu bulabilmek iin Alberto'dan gelen mektuplar tekrar
tekrar okumu, bu arada da Antik a felsefesini iyice sindirerek renmiti.
Artk Demokritos ile Sokrates'i, Platon ile Aristoteles'i birbirine kartrmak
gibi bir problemi kalmamt.
Sofi 25 Mays Cuma gn evde ocan banda durmu yemek yapyordu. Annesiyle
anlamalar byleydi; cuma gnleri akam yemeini hazrlamak Sofi'nin iiydi.
Bugn hazrlad yemek ise sulu balk kftesi ve halanm havutu. Basit bir
yemek yani.
Darda iddetli bir frtna balamt. Sofi orbay kartrrken camdan
darya bakt. Koca hu aalar rzgrda msr baaklar gibi sallanyordu.
Birden cama bir ey arpt. Bu bir kt parasyd.
Kdn ne olduunu anlamak iin cama yaklaan Sofi, bunun bir kartpostal
olduunu grd. zerinde yazlanlar camdan okumaya balad: "Sofi Amundsen
eliyle Hilde Mller Knag..."
Tabii ki tahmin etmiti bunu! Cam ap kart ieri ald.
185
SOFfNN DNYASI
Kart ta Lbnan'dan buraya uarak m gelmiti yoksa!
Kartn zerindeki tarih, 15 Haziran Cumayd.
Sofi tencereyi ocan zerinden kaldrp mutfak masasnn zerine koydu. Kartta
unlar yazlyd:
Sevgili Hilde! Bu kart okurken hl yagnn m bilmiyorum. Deilse de umarm
zerinden pek fazla gn gememitir. Sofi'nin bir-iki haftas bizim iin bir-iki
hafta anlamna gelmeyebilir. Bense eve 24 Haziranda dnyorum. Dndmde
bahedeki salncaa oturup beraber denizi seyrederiz Hildeciim! Konuacak ok
eyimiz var. Sevgiler. mza: Bazen Yahudiler, Hristiyanlar ve Mslmanlar
arasndaki yzyllk anlamazlklardan umutsuzlua kaplan baban! Srekli kendime
bu dinin de kklerinin brahim'e uzandn hatrlatmaya alyorum. O zaman
hepimizin ayn Tanr'ya inanmamz gerekmez mi? Buralarda ise Hbil ile Kabil hl
birbirine dman! NOT. Benden Sofi'ye selm sylemeni istesem, olur mu? Zavall
Sofi, hl olan biteni tam olarak anladn sanmyorum. Ya sen, sen anlayabildin
mi?
Sofi, kendini iyice yorgun hissederek masann zerine yasland. Olan biteni
anlamad doruydu. Ya Hilde, o anlayabiliyor muydu acaba?
Annesi geldiinde Sofi Lbnan'dan gelen yeni kart da Al-berto ve Hilde ile ilgili
dier eylerin yanna koymutu. Akam yemeinden sonra Jornlere gitti.
- zel bir anlama yapmamz gerekiyor, dedi Jorn kapy
aar amaz.
Sonra da Jorn'n odasna kp arkalarndan kapy kapayana kadar bir ey
sylemedi.
- Bu biraz zor bir mesele, dedi Sofi daha sonra.
- Hadi anlat artk!
- Anneme bu akam sizde kalacam sylemek zorundaym.
- Bizde mi kalacaksn? Aman ne gzel!
- Evet ama bu tam da doru deil. Gecenin bir ksmnda baka yerde olmam
gerekiyor.
- Eyvah, desene! Biri filan m var yoksa?
- Hayr, biri filan yok. Hilde filan var!
Jorn alak sesle bir slk ttrd. Sofi Jorn'n ta gzlerine bakarak:
- Akam size geliyorum, dedi. Sonra saat sralarnda
188
ORTAA
gerekiyor. Dnene kadar da durumu idare etmelisin. . peki ama nereye
gideceksin? Ne yapacaksn Sofi?
- zgnm, syleyemem. Kesin emir aldm bu konuda.
Annesi Sofi'nin arkadanda kalmasna bir ey demezdi. Hatt g0U( onun arada
bir evin tmyle kendisine kalmasndan holandn dnrd.
- Yarn sabah kahvaltsna geliyorsun, deil mi? dedi annesi yalnzca Sofi
giderken.
- Gelmesem de nerede olduumu biliyorsun.
Niye byle demiti sanki? En hassas noktaya deinmiti byle diyerek.
, Arkadan ziyareti tam bir arkada ziyareti olarak balad. Ge saatlere kadar
oturup sohbet ettiler. En sonunda saat bire doru yatarlarken Sofi alar saati
e eyrek kalaya kurdu.
ki saat kadar sonra Sofi alar saati susturduunda Jorn gzlerini zorlukla
aarak:
- Ltfen dikkatli ol, Sofi! dedi.
Ve Sofi yola koyuldu. Maria Kilisesine birka kilometrelik bir yol vard. ok az
uyumasna ramen, Sofi kendini cin gibi uyank hissediyordu. Gkyznde,
doudaki dzlklerin zerinde krmz bir erit uzanyordu.
Eski ta kilisenin kapsna vardnda saat drde geliyordu. Ar kapy yoklad.
Kap akt!
Kilisenin ii eski olduu kadar bo ve sessizdi. Vitraylardan ieri szlen mavimsi
k havadaki binlerce toz parasn ortaya.karyordu. Tozlar kilisenin bir
kesinden dier kesine giden nlar halindeydi sanki! Kilisenin orta ksmnda
bir banka oturdu. Mihrab ve donuk renklerle boyanm eski bir Isa heykelini
seyretmeye koyuldu.
Birka dakika sonra aniden org almaya balad. Sofi arka189
SOFl'NtN DNYASI
sn dnp bakmaya cesaret edemiyordu. alan eski bir ilhiydi. Ortaadan
olmalyd bu da.
Bir sre sonra ses kesildi. Ve hemen ardndan arkasnda ayak sesleri duydu.
Dnp baksa myd? Onun yerine gzlerini armha gerilmi sa'ya dikti.
Admlar yanndan geip gitti ve Sofi, kilisede ilerleyen gl. geyi grd. zerinde
kahverengi bir kei giysisi vard. Sofi bu kiinin Ortaadan kp gelmi bir
kei olduuna yemin edebilirdi neredeyse.
Korkuyordu ama akl bandan gitmi filan deildi. Kei mihrabn nnde bir
dn yapp, krsye kt. Krsnn zerine eildi, Sofi'ye bakp Latince:
- Gloria patri et filio et spirito sancto. Sicut erat in principio et nunc et semper
in saecula saeculorum, dedi.
- Hey, Nonfee konu be adam! Szleri kilisede yankland.
Keiin Alberto Knox olduunu anlamt. Yine de eski bir kilisede azndan
saygszca dklen bu szlerden utan duydu. Ama ok korkmutu ite ne yapsn!
nsan korkunca kurallar inemekte bir tr teselli bulur.
- Hi!
Alberto, rahiplerin cemaatn oturmasn istediklerinde yaptklar gibi bir elini
yukarya kaldrmt.
- Saat ka ocuum? diye sordu.
- Drde be var, dedi Sofi. Korkusu gemiti artk.
- O zaman vakit gelmi. imdi Ortaa balyor. Sofi aptallam bir halde,
- Ortaa saat drtte mi balyor? diye sordu.
- Yaklak olarak drtte, evet. Sonra saat be ve alt ve yedi oldu. Ama sanki
zaman gemiyor gibiydi. Sonra sekiz ve dokuz ve on oldu. Ama vakit hl
Ortaad. Artk yeni bir gne balamann zaman gelmedi mi? diye
dnyorsundur belki. Evet,
190
ORTAA
ne demek istediini anlyorum. Ama bu bir pazar gnyd, anlyor musun, uzun
upuzun bir pazar... Saat on bir ve on iki ve on oldu. Bu zaman parasna Ge
Ortaa diyoruz. Avrupa'nn byk katedralleri bu dnemde ykseldi. Ancak on
drdnc yzylda bir horoz tebildi. Ve ancak o zaman bu uzun Ortaa silinip
gitmeye balad.
. O zaman Ortaa on saat mi srm oluyor? diye sordu Sofi.
Alberto kahverengi kei elbisesinin balndan ban karp, baklaryla tek
bir kk kzdan ibaret cemaatini szerek:
- Bir saati bir yzyl olarak dnrsek evet, dedi. sa'nn tam gece yars
doduunu varsayalm. O zaman Pavlus misyonerlik yolculuklanna saat yarmda
balyor; bir eyrek saat sonra Roma'da lyor. Saat e kadar kilisenin
faaliyetleri yasaklanm durumda. Ancak 313 ylnda Hristiyanlk Roma
mparatorluunda kabul edilir bir din haline geliyor. Bu dnemde mparatorluun
banda Konstantinus bulunuyor. Ama bu nl imparator bile ancak lm
deindeyken vaftiz oluyor. 380 ylndan itibaren Hristiyanlk tm Roma
mparatorluunun resmi dini oluyor.
- Bu srada Roma mparatorluu dalyor, deil mi?
- Evet, bu dnemde mparatorluk paralanmaya balyor. 300 yllarnda Roma hem
kuzeyden gelen aknlara, hem de i zlmelere maruz kalyor. 330 ylnda
Konstantinus mparatorluun bakentini, daha nce Karadeniz'e yapt deniz
seferi srasnda kurmu olduu Konstantinopolis ehrine tayor. Bu yeni kenti
pek oklar "ikinci Roma" olarak gryor. 395'de Roma mparatorluu ikiye
ayrlyor: Roma'nm hl bakenti olduu Bat Roma mparatorluu ve bakenti
Konstantinopolis olan Dou Roma mparatorluu. Roma 410 ylnda barbarlar
tarafndan yama ediliyor ve 476 ylnda Bat Roma mpa191
SOF'NN DNYASI
ratorluu tmyle yklyor. Dou Roma mparatorluu ise Trklerin
Konstantinopolis'i al tarihi olan 1453 ylma dek devlet olarak varln
srdryor.
- Ve o zaman bu kentin ad stanbul oluyor, deil mi?
- Doru! Bilmemiz gereken bir baka nemli tarih de 529. Bu tarihte kilise
Platon'un Atina'daki Akademisi'ni kapatyor ve ayn yl Benediktin tarikat
kuruluyor. Bu, ilk manastr dzeni olarak tarihe geiyor. Bylece 529 yl,
jjg p eniz Norve, ngiltere ve Almanya adlarndaki tndr tam da. Gzle grnmese de bu derin denizde pek ok
balk yzer. Snorri Ortaada yaamtr, rnein. Aziz Olav da yle.
Charlemagne da. Romeo ve Juliet, Benediktus ve Arolilja, Olav Asteson, Heddal
ormannn cinleri de yle. Ve bunlara ek olarak byk prensler, grkemli krallar,
kahraman valyeler ve gzel bakireler, adlar bilinmeyen vitray ustalan ve
yetenekli org ustalar... stelik henz szn etmeme sra gelmeyen irerler, Hal
askerleri ve bycler...
- Rahiplerden de sz etmedin daha.
- Haklsn. Bu arada Norve'in de 1000'li yllarda Stikles-tad savann hemen
ardndan Hristiyan olduunu iddia etmek doru olmaz. Uzun bir dnem
Hristiyanlk rts altnda pek ok putperest inan srd gibi, bir ok eski din
esi Hristiyanlk geleriyle kararak devam etti. rnein Norve'teki Noel
kutlama biimi, eski Norn gelenekleriyle Hristiyan geleneklerin evliliinden
olumutur. Bir atasznn dedii gibi de, evli iftler zamanla birbirine benzer.
Norve'in Noel pastas, Noel domuzu ve Noel biras da Dounun Bilge Adam
ile Betlehem'de sa'nn doduu ahra benzemeye balamtr. Yine de
Hristiyanlk hayat grnn zamanla tm Avru-Pa da yaygm tek gr haline
geldiini belirtmemiz gerek. Yani Ortaa deyince birletirici bir kltr olarak
Hristiyanlk ak-'"nza geliyor.
- Ortaa sadece karanlk ve i kapayc bir dnem deildi o
halde?
400 ylndan sonraki ilk yzyllar gerekten bir kltrel
193
SOFNN DNYASI
gerileme dnemiydi. nk bundan nce kanalizasyonla ^ maml ve ktphaneli
ehirleriyle, hele hele grkemli mimar-siyle Roma dnemi "yksek bir kltr"d.
Tm bu kltr, or taan ilk yzyllarnda yokolmaya balad. Bu, ticaret vepat
ekonomisi iin de geerliydi. Ortaada parann yerini teW mal dei tokuu,
takas ald. Ekonomide feodalizm egemen ol maya balad. Feodalizmde zengin
derebeyleri topran sahibi-dir. Yoksul serfler bu topraklan iletip hayatn
kazanmaya &. hr. Ortaan ilk yzyllarnda Avrupa'nn nfusu da gerile. misti.
Antik ada nfusu milyonu aan Roma'nn nfusu 600 ylnda 40.000'e inmiti!
Kentin grkemli zamanlarndan kalma harabelerde dolaan bir avu insan kalmt
kala kala. n-saat malzemesi gerektiinde eski harabelerden malzeme almak yetip
de artyordu bile. Tabii arkeologlar zlyorlar Ortaada antik eserlerin tahrip
olmu olmasna...
- Sonradan demesi kolay tabii!
- Roma'nn politik gcn yitirmesi daha da ncesine, 3O01 l yllarn sonlarna
rastlar. Ancak hemen sonra Roma piskoposu tm Rona-Katolik Kilisesi'nin basma
geer. "Papa", yani "baba" unvann alan piskopos, sa'nn Dnya zerindeki vekili
olarak grlmeye balanr. Bylece Roma, hemen hemen tm Ortaa boyunca
Hristiyanln bakenti olarak hkm srer. "Roma'ya kar gelmeye" cesaret
eden de kmaz pek. Ama yine de zamanla ulusal devletlerin kral ve prensleri yle
glenirler ki, aralannda bu mthi kilise gcne kar kmaya balayanlar olur.
Hatt bunlardan biri de Norve kral Sverre'dir...
Sofi bu bilgili keie bakt:
- Kilisenin Platon'un Atina'daki Akademisi'ni kapattm sylemitin. Bu arada
btn Yunan filozoflar da unutuldu
mu?
- Ksmen yle oldu. Yine de surda burda Aristoteles'in "e Platon'un baz yazlarn
bilenler kyordu. Ancak eski R"18
194
ORTAA
j Daratorluu zamanla ayr kltre ayrld: Bat Avrupa'da Roma merkezli, dili
Latince olan bir Hristiyan kltr. Dou Avrupa'da bakenti Konstantinopolis, dili
Yunanca olan bir Hristiyan kltr. Konstantinopolis'in ad sonradan Yunanca hjr
szck olan Bizans'a evrildi. Bu yzden Roma-Katolik Ortaadan ayn olmak
zere "Bizans Ortaandan da szediyo-nz. Bunlardan baka Kuzey Afrika ve
Ortadou da Roma m-paratorluu'na dahildi. Buralarda da Ortaada dili Arapa
olan Mslman bir kltr geliti. Muhammed'in 632 ylnda lmnden sonra,
slam tm Ortadou ve Kuzey Afrika'ya yaylmt. Ardndan spanya da
Mslman alemine katld. slam dininin en nemli kentleri Mekke, Medine, Kuds
ve Badat oldu. Kltr tarihi bakmndan baka bir nemli nokta, eski Helenistik
kent skenderiye'nin de Araplann idaresi altna girmi olmasdr. Bylelikle
Araplar Yunan bilimini miras alm oldular. Tm Ortaa boyunca matematik,
kimya, astronomi ve tp gibi bilimlerde en ileri ulus Araplard. Gnmzde hl
"Arap rakamlar"n kullanyoruz. Bir ok baka alanda da Arap kltr Hristiyan
kltrden daha ileri bir durumdayd.
- Yunan felsefesine ne olduunu sormutum...
- Gznn nne nce e ayrlan, sonra bu kolun birlemesiyle yeniden tek bir
hale gelen bir nehir getirmeye al...
- Evet?
- O zaman Yunan-Roma kltrnn e, batda Roma-Katolik kltr, douda Dou
Roma kltr ve gneyde Arap kltrne ayrlmakla beraber nasl ayakta kaldn
anlayabilir? sin. yice basitletirecek olursak, Yeni Platonculuun batda,
Platon'un douda ve Aristoteles'in Araplarda yaamaya devam ettiini
syleyebiliriz. Ancak elbette bu kol da iinde dier kollardan bir eyler
tayordu. Sonu olarak bu kol, Ortaa biterken Kuzey talya'da bulutu.
Arap etkisi spanya'daki Araplardan, Yunan etkisi de Yunanistan ve Bizans'dan
geli195
SOF'NN DNYASI
yordu. Bylelikle "Rnesans" ya da baka bir deyile antik kl. trn "yeniden
douu" balad. Dolaysyla antik kltr de uzun bir Ortaadan hayatta kalarak
km oluyordu.
- Anlyorum.
- Ama her eyi sras gelince ele almak en iyisi! ncelik)e Ortaa felsefesinden
szedeceiz ocuum. Artk sana krs-den hitap etmeyeceim. Aaya iniyorum.
Sofi birka saatcik uyku uyumu olmann yorgunluunu duy. du birden. Bu garip
keiin Maria Kilisesi'nin krssnden indii u an bir ryayd sanki.
Alberto mihrabn nnde durup yukarya, sa'nn armhtaki heykeline bakt.
Sonra Sofi'ye dnerek ona doru yrmeye balad ve gelip yanna oturdu.
kurtulu retiiydi. Bu retiye gre dnya iyi ve kt, aydnlk ve karanlk, ruh
ve zdek olarak ikiye aynlr. nsan, ruhuyla zdekler dnyasn, ap ruhun
kurtuluuna bir temel hazrlayabilir. Ancak iyi ile kt arasndaki bu keskin aynm
gen Augustinus'u tatmin etmiyordu. Onu daha ok "ktlk problemi"
ilgilendiriyordu ki bununla kastedilen, ktln nereden geldiini aratrmaktr.
Bir dnem Stoac felsefenin etkisi altnda kalm olan Augustinus, Stoac
felsefenin ngrd gibi iyi ile kt arasnda byle keskin bir aynm olmadna
inanyordu. Ancak Augustinus her eyden ok, Ge Antik an ikinci nemli
felsefi akm olan Yeni Platonculuktan etkilenmi, burada tm varoluun tanrsal
bir doas olduu dncesiyle karlamt.
- Yani Augustinus'un Yeni Platoncu bir piskopos olduunu syleyebilir miyiz?
- Evet, yle denebilir. ncelikle Hristiyan olan Augusti-
197
SOF'NN DNYASI
nus'un Hristiyanl byk lde Platoncu dnce biin^. den etkilenmitir. Bu
yzden, ite tam bu yzden Sofi, Hristj. yan Ortaaa geer gemez Yunan
felsefesinden tmyle k0. pulmadn anlamalsn. Augustinus gibi kilise pederleri
a. yesinde Yunan felsefesi bu yeni zamana aktarlmtr.
- Augustinus'un yzde elli Hristiyan, yzde elli Yeni Platoncu olduunu mu
kastediyorsun?
- Augustinus kendisini yzde yz Hristiyan olarak gr. yordu. Ancak
Hristiyanlkla Platon'un felsefesi arasnda keskin bir kartlk olmadna
inanyordu. Platon'un felsefesiyle Hristiyan reti arasnda yle ak bir
benzerlik gryordu ki Platon'un Eski Ahit'i bildiini bile dnebiliyordu. Bu
elbette pek mmkn deil. En iyisi biz Platon'u "Hristiyanlatrann" Augustinus
olduunu syleyelim.
- Hristiyanla inanmaya balaynca felsefeye veda etmemi hi deilse!
- Hayr, ama yine de dini konularda akim her soruya cevap bulmaya yetmeyeceini
sylyordu. Ona gre Hristiyanlk yalnzca inan yoluyla ulaabileceimiz tanrsal
bir gizemdi. Ancak Hristiyanla inanrsak Tanr ruhumuzu "aydnlatr" ve biz de
bylece Tanrya dair doast bir tr bilgiye varabilirdik. Augustinus kiisel
- Bence Tann bunun yerine herkesi kurtarmaya karar vermi olsa daha iyi olurdu,
diye kar kt Sofi.
- Augustinus'a gre insann Tanr'yi eletirmeye hakk
yoktur. Bu noktada Pavlus'un Romallara mektubuna bavurur:
Ey adam, sen kim oluyorsun ki Tann'yla hesaplamak istiyorsun? Kendine ekil
veren ey, ekil verene: Niin beni
199
SOF'NN DNYASI
byle yaptn der mi? Yahut ayn yndan bir kab hrm iin ve bir bakasn
hrmetsizlik iin yapmaya mlek nin balk zerinde kudreti yok mudur?
- Yani Tanr cennette oturup insanlarla diledii gibi oynar yle mi? Yaratan
kendisi olmasna ramen honut kalmadk lann kaldrp atar m?
- Augustinus'un sylemek istedii ey, hibir insann Tann tarafndan kurtarlmay
hak edemeyeceidir. Tann kurtaraca- kullarn seer. Augustinus'a gre kimin
kurtarlaca kimin lme mahkm edildii nceden aka bellidir. Biz bunu bilip
deitirenleyiz. Evet, bizler Tanr'nn elindeki balktan baka bir ey deilizdir.
Hepimiz Onun insafna kalmzdr.
- yleyse Augustinus bir anlamda yeniden Kadercilie dnm oluyor, deil mi?
- Belki de. Ancak Augustinus insann kendi yaamndan sorumlu olduu gereini
reddetmez. Bize, seilmiler arasnda olduumuzu hissedecek bir ekilde
yaamamz tler. nk zgr bir irademiz vardr. Ancak Tanr her birimizin
nasl bir hayat sreceini "nceden grmtr".
- Biraz hakszlk olmuyor mu bu? diye sordu Sofi. Sokrates tm insanlarn ayn
anslara sahip olduunu, nk tm insanlarn ayn saduyuya sahip olduklarn
sylemiti. Oysa Augustinus insanlar ikiye blerek, baz insanlarn kurtulacan,
dierlerininse lme mahkm edildiini sylyor.
- Evet, Augustinusla beraber Atina'daki Hmanizmden bir para uzaklam
oluyoruz. te yandan insanlar bu ekilde ikiye blen Augustinus deildir. O bu
ORTAA
- Bu dnemde spanya'daki Araplarn etkileri hissedilmeye baland. Araplar tm
Ortaa boyunca Aristoteles geleneini diri tutmular, eitim grm Araplarn
bir ou llOO'l yllarn sonlarndan itibaren Kuzey ttalya'daki prenslerin
davetlisi olarak talya'ya gelmeye balamlard. Bylelikle Aristoteles'in yazlar
tannmaya, bunlar zamanla Yunanca ve Arapadan Latinceye evrilmeye baland.
Bu durum doabi-lin konularna kar ilgi uyanmasna yol at. Ayrca Hristiyan
retinin Yunan felsefesiyle ilikisi zerine yeni grlerin domasna da hizmet
etti.- Doabilim konularnda Aristoteles'in dediklerinin ilerisine geilmedi. Ancak
insann ne zaman "felsefe"nin, ne zaman incil'in sesine kulak verecei sorusuna
hl bir cevap aranyordu. Anlyorsun, deil mi?
Sofi ban sallad. Kei szlerini srdrd:
- Ge Ortaan ilk ve en nemli filozofu, 1225 ile 1274 yllar arasnda yaam
olan Aquino'lu Thomas'dr. Roma ile Napoli arasnda kk bir kent olan
Aquino'da yaayp Paris ni-versitesi'nde retmenlik yapmaktayd. Thomas'a
"filozof diyorum, ancak o filozof olduu kadar teologdu da ayn zamanda. Zaten
bu dnemde "felsefe" ile "teoloji" arasnda bir fark da yoktu. Ksaca,
Augustinus'un Ortaan banda Platon'u "Hristi-yanlatr" gibi Aquino'lu
Thomas'n da Aristoteles'i Hristi-yanlatrdn syleyebiliriz.
- sa'dan yzlerce yl nce yaam filozoflar Hristiyanla-trmak biraz acayip
deil mi?
- Byle diyebilirsin belki, ama bu iki byk filozofun "Hris-tiyanlatrlmas" ile
kastettiimiz ey, bunlarn artk Hristiyan retiye tehdit oluturmayacak bir
ekilde yorumlanp aklanmasdr. Aquino'lu Thomas iin de "meselenin kkne
indi" denir.
205
SOF'NIN DNYASI
- Vay canna!
- Aklmzla da her eyin bir "ilk nedeni" olmas gerektiini bulabiliriz, diyordu
Thoms. Tanr kendini insanlara hem ncil, hem de akl yoluyla ilan etmitir.
Dolaysyla hem bir "inan teolojisinden, hem de "doal bir teoloji"den sz etmek
mmkndr. Ahlk sz konusu olduunda da ayn ey sylenebilir. ncil bize nasl
yaamamz gerektiini retir. Ama Tann bize, doru ile yanl "doal" bir
temelde ayrabilmemizi salayacak bir vicdan da vermitir. Dolaysyla ahlaksal
yaama da "iki yol" gider. ncil'de yazan: "Bakasna da kendine yaplmasn
- Hilde'nin babasndan yeni bir kart geldi. Kartta "Sofi'nin bir-iki haftas bizim
iin bir-iki hafta anlamna gelmeyebilir" diye yazyordu. Senin Tann'yla ilgili
sylediklerine ne kadar ok benziyor!
Sofi kahverengi baln altndaki yzn kalannm atl-dn grd.
- Utanmas lzm aslnda!
Sofi Alberto'nun ne demek istediini anlamamt. ylece sylenmi szlerdi
bunlar belki de! Alberto szlerini srdrd:
- Aquino'lu Thomas, Aristoteles'in kadnlar konusundaki grlerini de devrald
ne yazk ki. Aristoteles'in kadnlarn eksik erkek olduklarn sylediini
hatrlyorsundur. Ona gre ocuklar da zelliklerini babadan alyorlard. nk
kadn edilgen ve alc, erkek ise etken ve vericiydi. Thomas'a gre bu szler
ncil'in szleriyle mkemmel bir uyum iindeydi. ncil de kadnn erkein kaburga
kemiinden yaratldn sylemiyor jnuydu zaten!
- Samalk!
- Bu noktada memelilerde dii yumurtann varlnn ilk kez 1827 ylnda ortaya
karldn hatrlamakta yarar var. Bundan nce insanlann, dllenmede erkein
veren ve yaratan cins olduunu dnmeleri pek de anlalmayacak bir ey deil
belki de. Aynca belirtmek gerekir ki, Thomas'a gre kadnlar yalnzca doal
ynleriyle erkeklerden aaydlar. Yoksa kadn ruhuyla erkek ruhu eit
deerdeydi. Cennette cinsler tamamen eittir, nk o zaman tm vcut
farkllklan ortadan kalkar;
- Hah, zrt tesellisi bu! Ortaada hibir kadn filozof yok muydu?
- Ortaada kilise yaantsna byk lde erkekler hakimdi. Ama bu, kadn
dnrler olmad anlamna gelmiyor. Bunlardan biri Bingen'li Hildegard idi...
209
SOFNN DNYASI
ORTAA
Sofi gzlerini kocaman ap:
- Ne dedin?
- Bakkala kadar gittiini syledim.
- O ne dedi?
- Gelince onu araman istedi. Ya annem ve babamla olana ne demeli? Saat on
sralarnda ellerinde kakao ve sandvilerle bizim odaya geldiler. Tabii ki
yataklardan biri botu!
- Ne dedin onlara?
- ok utan verici ama kavga ettiimizi, sonra da senin
ekip eve gittiini syledim.
- O zaman elimizi abuk tutup hemen barmamz gerek. Annenlerle annemi de
birka gn grtrmemeliyiz, oldu
mu?
Jorn omuzlarn silkti. Ayn anda elinde tekerlekli p arabas, zerinde i
tulumuyla Jorn'n babas belirdi. Bahedeki yapraklan toplamakla urat
belliydi.
- Sizi gidi yaramazlar, demek yine bartnz ha! dedi212
Bakn bakalm, merdivenlerde tek bir yaprak bulabilecek misiniz?
misiniz?
- Evet, tek bir yaprak bile yok, dedi Sofi. Yatakta 'apca-mza merdivenlerde
oturup isek daha iyi olurdu kakaomuzu!
zu!
Jorn'n bandan aa kaynar sular dklr gibi oldu; babas sinirli sinirli gld.
Ne de olsa bay ve bayan ekonomi danman ngebritsenlerin evinde konuulan dil
Sofilerde-kinden olduka farklyd!
Sofi elbiselerini bir sandalyenin zerine atp yorgannn altna girdi ve hemen
uykuya dald. Uykusunda son derece ak seik bir rya grmeye koyuldu.
Ryasnda krmz bir kaykhaneye inen byk bir bahede duruyordu.
Kaykhanenin yanndaki iskelede san sal bir kz oturmu denizi seyrediyordu.
Sofi kza doru gidip yanma oturdu. Kz ise sanki onun varln farketmemi gibi
davranyordu. "Merhaba, benim a.dm Sofi," diye kendini tantt Sofi. Ama kz onu
ne gryor, ne de duyabiliyordu. "Kr ve sarsn galiba!" dedi Sofi. Kz gerkten
de Sofi'nin szlerine sard. Bir anda "Hilde!" diye bard biri. Kz o zaman
hemen ayaa frlayp eve doru komaya balad. Demek ki ne kr, ne de sard!
Orta yal bir adam evden km kza doru kouyordu. zerinde niforma ve
mavi bir bere vard. Kz adamn boynuna sarld, adam da kz etrafnda birka kez
dndrd. Sofi'nin gz kzn biraz nce oturduu yerde durmakta olan, ucunda
kk bir ha takl altn bir kolyeye iliti. Uzanp kolyeyi eline ald. O srada da
uyand.
Sofi saate bakt. Birka saatir uyuyordu anlalan. Yatakta oturup ryasn
dnmeye balad. Ryas yle berrak, yle ak seikti ki, sanki rya deil
gerekten yaad bir eydi. Bu ev ve iskelenin gerekten bir yerlerde
varolduuna emindi. Buras Binbann Evi'nde asl olan resimdeki eve ve baheye
benzemiyor muydu sahiden? Ryasndaki kzn Hilde Mller Knag ve ona doru
koan adamn da Lb215
SOFl'NtN DNYASI
nan'dan eve dnm olan babas olduundan emindi en azn-dan. Adam biraz
Alberto Knox'u andryordu stelik...
Sofi yatan dzeltmeye balad srada yastnn altnda, ucunda bir ha olan
altn bir kolye buldu. Han arkasnda harf kazlyd: "HMK".
Daha nce de ryasnda kymetli eyler bulduu olmutu. Ama byle bir eyi
ryasnn dna karmay ilk kez ba-anyordu.
- Vay canna! diye bard yksek sesle.
yle kzgnd ki, dolabn kapan ap bu deerli kolyeyi ipek earbn, beyaz
orabn ve Lbnan'dan gelen kartpostallarn durduu rafa frlatp att.
Pazar sabah Sofi'yi tost, portakal suyu, yumurta ve talyan salatah bir kahvalt
bekliyordu. Annesi pazar sabahlan So-fi'den daha ge kalkard genellikle. Byle
erken kalkt zamanlar da, bunun erefine, Sofi'yi uyandrmadan nce mkellef
bir pazar kahvalts hazrlam olurdu. Annesi kahvaltda:
- Bahede yabanc bir kpek var, dedi. Sabahtan beri eski itin oralarda dolanp
duruyor. Ne ii var bu kpein burada biliyor musun?
- A, evet! diye bard Sofi. Ama byle der demez de dediine piman oldu.
- Daha nce grdn m bu kpei buralarda?
Bu arada Sofi kalkm, oturma odasnn byk baheye bakan penceresine gitmiti
bile. Tam tahmin ettii gibi, Her-mes Geit'in gizli giriinin nne yatmt.
Ne deseydi? Daha ne diyeceine karar vermeden annesi yannda belirdi.
- Daha nce grdn m bu kpei buralarda? diye sordum.
216
RNESANS
- Ah, bahede bir yere bir kemik paras gmm olsa gerek. imdi de gelmi
hazinesini aryor herhalde. Kpeklerin de bir hafzas vardr...
- Belki de! Aramzda hayvan psikologu olan biri varsa, o da sensin. '
Sofi hemen kararn verdi.
- Hemen alp evine gtreyim hayvanc!
- Evini biliyor musun ki? Sofi omuzlarn silkti.
- Bilmiyorum ama, tasmasnn arkasnda bir adres yazldr herhalde.
Birka dakika sonra Sofi baheye kt. Hermes onu grnce koarak gelip,
kuyruunu lgnca sallayarak zerine atlad.
- Hermes, akll kpekcik! dedi Sofi.
14..." yazlyd. Kart, 15 Haziran tarihliydi. 15 Hazirana daha iki hafta vard ama
postac buna dikkat etmemiti anlalan.
Sofi kart alp okumaya balad:
Sevgili Hilde. Sofi imdi felsefe retmeninin evine geliyor. Yaknda 15 yana
girecek, sense dn 15 yana girdin. Yoksa bugn m Hildeciim? Bugnse saat
epey ge olmu olmal. Ama saatlerimiz de hep ayn gitmiyor. Bir nesil yok olurken
bir baka nesil douyor. Bu arada tarih ban alm gidiyor. Avrupa tarihinin bir
insan yaamyla karlatrlabileceini dndn m hi? O zaman Antik a
Avrupa'nn ocukluu olarak grlebilir.
RNESANS
Uzun Ortaa Avrupa'nn okul yllardr. Bu uzun yllardan sonra gen Avrupa
coku ve sabrszlkla hayatn iine atlr. Rnesansn Avrupa 'nn 15. yagn
olduunu syleyebiliriz belki de. Hazirann tam ortasndayz ocuum ve yaamak
harika bir ey! NOT: Altn kolyeni yitirdiine zldm. Sahip olduun eylere
daha ok zen gstermelisin!. ok yaknda yannda olacak olan baban...
Hermes merdivenleri kmaya balamt bile. Sofi kartpostal alp Hermes'i
izlemeye balad. Hermes lgnca kuyruunu sallayarak merdivenleri kyor, Sofi
de onunla beraber komak zorunda kalyordu. kinci, nc, drdnc ve beinci
katlar getiler. Buradan sonra yukar kk bir merdiven kyordu. Ta atya m;
kacaklard yoksa? Evet, Hermes bu merdivenleri de kt. Merdivenlerin
ucundaki dar kapya varnca kapy trnaklaryla kazmaya balad.
ok gemeden ieriden ayak sesleri geldiini duydu Sofi. Kap ald. Alberto
Knox kapda duruyordu ite. zerinde baka elbiseler vard ve bugn de zel bir
biimde giyinmiti. Dizlerine kadar gelen beyaz oraplar, bol, krmz bir pantalon ve omuzlar vatkah san bir ceket giyiyordu. Bu haliyle iskambil ktlar
iindeki bir jokeri andryordu. Yanlm-yorsa tipik bir Rnesans giysi siydi bu.
- Seni hokkabaz! diyerek yorumda bulundu Sofi ve Al-berto'yu hafife yana
iterek ieri girdi.
Yine korku ve utancnn acsn zavall felsefe retmeninden karmt. Sofi'nin
telann bir nedeni de merdivenlerin giriinde bulduu kartpostald.
- Sakin ol ocuum! dedi Alberto kapy kapatrken. Sofi:
bebek de kendi kzma geti. Sonra yaland ve ld. Uzun bir hayat yaad, ama
sonunda yok oldu. Bir daha da geri gelmeyecek. Kendisi ksa bir ziyarette bulundu
ama bebei... evet, bebei ite bu221
SOFI'NN DNYASI
rada, rafta duruyor hl.
- Her ey ok ackl ve ciddi oluyor sen byle anlatnca.
- Evet nk hayatn kendisi de ackl ve ciddi de ondan. Muhteem bir dnyaya
geliyoruz, insanlarla karlayor, onlarla tanyor ve bir sre beraber yolculuk
ediyoruz. Sonra da aynen dnyaya birdenbire geliimiz gibi yine birdenbire
dnyadan yok oluyoruz.
- Bir ey sorabilir miyim?
- Tabii, artk aramzdaki bilmecelere son!
- Neden Binbann Evi'ne tanmtn?
- Mektupla haberletiimiz srada birbirimize yakn olalm diye. O eski kulbenin
de bo durduunu biliyordum.
- Sonra da kulbeye ylece yerleiverdin, yle mi?
- Evet, ylece yerleiverdim.
- O zaman Hilde'nin babasnn bundan nasl haberi olduunu da biliyorsundur
herhalde?
- Sanrm onun pek ok eyden haberi var.
- stelik postacnn ormann derinlerindeki bir kulbeye nasl mektup
brakabildiini de anlamyorum!
Alberto kurnazca glmsedi.
- ^unlar Hilde'nin babas iin ocuk oyunca! Ucuz numaralar bunlar, basit
sihirbazlklar! Dnyann en sk gzetlenen insanlar senle beniz belki de!
Sofi bir anda scak bastn hissetti.
- Bir elime geirsem, gzlerini oyacam bu adamn! Alberto gidip l koltua
oturdu. Sofi de rahat bir koltua kuruldu.
- Yalnzca felsefe bizi Hilde'nin babasna yaklatrabilir, dedi Alberto. Bugn
sana Rnesans anlatacam.
- Haydi bala!
- Aquino'lu Thomas'dan hemen birka yl sonra Hristiyan birlik kltrnde
atlaklar olumaya balad. Felsefe ve
222
RNESANS
bilim, kilisenin teolojisinden giderek daha bamsz bir hal alrken, bu durum inan
dnyasnn akl karsnda daha zgr bir tutum edinmesine yardmc oldu.
Giderek daha ok insan Tanr'ya aklmzla ulaamayacamz, nk zaten
dncenin Tanr'y kavrayamadn dnmeye balad, nsan iin en nemli ey
Hristiyanln gizemini anlamak deil, kendini Tann'nn ellerine brakmakt.
- Anlyorum.
- nan dnyasyla bilimin daha zgr bir ilikiye girmesi yeni bir bilimsel
yntemin ve dinsel alanda yeni bir evkin domasna yol at. Bylelikle 15 ve 16.
yzyln iki nemli hareketinin, Rnesans ve Reformasyon'un temeli atlm oldu.
- Hareketleri birer birer ele alalm ltfen!
- Rnesansla, 14. yzyl sonlarnda balayan kapsaml bir kltrel patlamay
kastediyoruz. Kuzey talya'da balayan bu olay, 15 ve 16. yzyllarda kuzeye
yayld.
- "Rnesans" szcnn "yeniden dou" anlamna geldiini sylemitin, deil mi?
zgrlk kazanm olan bir burjuvazi ortaya kt. Yaamsal ihtiyalar parayla
alnabilen eyler haline geldi. Bu gelime bireylerin gayretlerini, hayal gc ve
yaratclklarn destekleyen bir gelimeydi. Bu ekilde insandan yepyeni eyler
beklenmeye baland.
- ki bin yl nce ortaya kan Yunan kentleri geliyor insann aklna.
- Tabii. Yunan felsefesinin, kyl kltrnde yaayan mistik dnya grnden
kendini nasl syrdn anlatmtm. Rnesans dnemi insan da benzer ekilde
kendini feodal beylerden ve kilisenin gcnden kurtarmaya balad. Bu, ispanya'da
Araplarla ve Dou'da Bizans kltryle daha yakn bir ilikiye girilmesi sonucu
Yunan kltrnn yeniden
225
SOFI'NIN DNYASI
kefedilmesiyle ayn zamana rastlad.
- Antik an kolu birleerek yeniden koca bir nehir
oldu.
- Dikkatli bir rencisin gerekten! Evet, bu anlattkla-rm Rnesansm arka
plann anlatmaya yetsin. imdi yeni dncelerden sz edeceim.
- Hemen bala. Akam yemeine yetimem lazm.
u ana dek ayakta durmakta olan Alberto yeniden koltua oturdu. Sofi'nin
gzlerinin iine bakarak:
- Rnesans her eyden nce yeni bir insan gr yaratt, dedi. - Rnesans
Hmanistleri insana ve insann deerine inandlar. Bu, insann gnaha yatkn
yannn tek tarafl bir biimde vurguland Ortaa insan gryle taban tabana
zt bir grt. nsan sonsuz byk ve sonsuz deerli bir varlk olarak grld.
Rnesansm en nemli kiiliklerinden biri olan Ficinius: "Kendini tan, ey insan
klndaki kutsal soy!" diyordu. Pico Della Mirandola "nsann Deeri zerine
Nutuk"u yazd. Bu Ortaada dnlemeyecek bir eydi. Tm Ortaa boyunca
hep Tanr'dan yola klmt. Rnesans Hmanistleriyse insandan yola ktlar.
- Ama Yunanl filozoflar da ayn eyi yapmt.
RNESANS
Hmanizm dediin?
- Hayr, bu deil elbette. Hmanist olan Bruno'ydu, onu yakanlar deil! Ama
Rnesans srasnda "Antihmanizm" dediimiz tutum da glendi. Bununla otoriter
Kilise gcn ve devlet gcn kastediyorum. Rnesansta cad av, kiliseye kar
gelenleri yakma, by, batl inan, kanl din savalar ve de Amerika'nn vahi bir
biimde ele geirilmesi gibi olaylar da yaand. Hmanizmin hep byle bir karanlk
arka plan oldu. Tarihin hibir dnemi yalnzca iyi ya da yalnzca kt olarak
grlemez. yi ve kt tm insanlk tarihi boyunca bir arada varolagelmitir.
ounlukla da i ie gemi bir haldedirler. Bu, imdi bahsedeceimiz anahtar
szck iin de geerli. Rnesans yeni bir bilimsel yntem de gelitirdi.
- tik fabrikalar da bu srada m yapld?
- Yok, hemen deil. Ancak Rnesanstan sonra gelen tm teknik gelimelerin
temelini bu yeni bilimsel yntem oluturur. Bununla, bilimin ne olduuna dair
yepyeni bir anlayn ortaya ktn anlatmak istiyorum. Bu anlay zamanla
meyvelerini vermeye balad.
- Bu yeni yntem neydi?
- ncelikle doann duyular araclyla aratrlmasn ieriyordu. Daha 14.
yzyldan balayarak eski otoritelerin sylediklerine kr krne inanmamak
gerektiini syleyenler vard. Bu otoritelerin iinde Kilise retileri ve
Aristoteles'in doa felsefesi de bulunuyordu. Bir sorunun zmnn yalnzca
dnerek bulunamayaca yolunda ikazlar da ykseliyordu. Mantn gcne
abartl bir ekilde inanmak tm Ortaada yaygn olan bir grt. Oysa imdi,
doayla ilgili her trl aratrmann gzlem, deneyim ve deneye dayal olmas
gerektii savunuluyordu. te bu ynteme deneysel yntem diyoruz.
229
SOFt'NN DNYASI
- Yani?
- Yani, eyler hakkndaki bilgilerimizi yalnzca kendi deneyimlerimizden yola
karak edinebiliriz. Tozlu kitaplardan ya da tekrar tekrar dnlen
dncelerden deil! Antik ada da deneysel bilime rastlyoruz. rnein
Aristoteles'in doaya dair pek ok gzlemi vard. Ama sistemli deneyler ancak
Rnesansla birlikte ortaya kmtr.
- Gnmzdeki gibi gelimi teknik aralar yoktu herhalde o zamanlar...
- Tabii, ellerinde ne bilgisayarlar, ne de elektrikli tartm aralar vard. Buna
karlk matematie ve mekanik tart aletlerine sahiptiler. Bilimsel gzlemlerin
kesin bir matematiksel dilde dile getirilmesinin ne kadar nemli olduunu
vurguladlar. 17. yzyln en nemli bilim adam Galileo Ga-lilei, "llebileni l,
llemeyeni llebilir yap!" ve "Doann kitab matematiksel bir dilde
yazlmtr." diyordu.
- Ve sonra tm bu deneyler ve lmler sayesinde yeni bulularn yolu ald...
- lk adm bilimsel yntemin kendisiydi. Bu, teknolojik devrime, teknolojik devrim
de yeni bululara yol at. nsanlarn artk doann artlarndan kendilerini
syrmaya baladklarn syleyebiliriz. Doa artk insann yalnzca bir paras
olduu bir ey deil, insann kullanabilecei, faydalanabilecei bir eydi, ingiliz
filozofu Francis Bacon "Bilgi gtr!" diyordu. Bacon bylece bilginin pratik bir
faydas olduunu dile getiriyordu ki bu dnce de insanlk iin yeni bir
dnceydi. nsanlk bundan sonra gerekten doaya mdahale edip onu kontrol
etmeye balad.
- Ama bu gelime yalnzca olumlu ynde olmad, deil
mi?
- Evet, olumsuz yanlar da oldu. Demin de dediimiz gibi, insann yapt her eyde
iyi ve kt i ie gemi bir hal230
RNESANS
dedir. Rnesansta balayan teknolojik gelime, krk maki-nalaryla beraber
isizlie, ilalarla beraber yeni hastalklara, tarmn modernletirilmesi yannda
topran fakirlemesine, amar makinas ve buzdolab gibi yeni pratik aralarla
beraber evre kirlilii ve endstriyel atklarn olumasna da yol at. Bugn
karlatmz evre sorunlarna bakarak, bu teknik gelimelerin doann
koullarndan tehlikeli bir biimde uzaklam olmak anlamna geldiini syleyenler
var. nsanlk, artk kontrol altna alamad bir srece girmi bulunuyor bu
- Ne diyor bu yasa?
- Galilei bunu yle dile getiriyordu: "Bir cismin edindii hz, hzlanma ve
yavalamaya neden olan d etkenler ortadan kaldrld srece, sabit kalr."
- Vallahi, bana gre hepsi bir!
- Ama ok nemli bir gzlem bu! Antik adan beri, Yer'in kendi ekseni etrafnda
dnmesine kar klrken ileri srlen en nemli neden udur: eer byleyse, Yer
ok hzl dnmek zorunda kalacandan, havaya diklemesine atlacak bir ta
atld yerden metrelerce ileriye dmek zorunda kaf-233
SOFNN DNYASI
lacaktr.
- Niye byle olmuyor gerekten?
- Trende giderken elinde tuttuun elmay drrsen, elma, tren hareket ediyor
diye arkana dmez. Dmdz aaya der. Bunun nedeni atalet yasasdr. Elma,
sen drmeden nceki hzm aynen korur.
- Anlyorum sanrm.
- Galilei'nin zamannda trenler yoktu tabii. Ama bir kreyi yerde elinle biraz
yuvarladktan sonra brakrsan...
-... kre hareketine devam eder...
-... nk kre, sen elinden braktktan sonra da ilk elde ettii hz korur.
- Ama oda yeterince bykse, sonunda durur.
- nk dier kuvvetler krenin hzn frenler. ncelikle yer frenler, hele
ilenmemi tahtadan oluan bir yerse. Sonra da yerekimi eninde sonunda kreyi
durduracaktr. Bekle biraz, sana bir ey gstereceim.
Alberto Knox byle dedikten sonra kalkp eski masaya gitti. Masann
ekmecelerinden ald bir eyi getirip sehpann zerine koydu. Bu, bir ucu birka
milimetre kalnlnda, dier ucu ipince olan bir tahtayd. Neredeyse tm sehpay
kaplayan tahtann yanma bir de yeil mermerden bir kre
koydu.
- Buna eik dzlem denir, dedi sonra. Mermer kreyi, bu yzeyin kaln tarafna
koyup brakrsam ne olur sence?
Sofi, "bundan kolay ne var?" dercesine omuz silkti:
- On kronuna bahse girerim ki yuvarlanarak sehpaya varr ve sonra da yere der.
- Bakalm!
Alberto kreyi brakt. Kre de Sofi'nin dedii gibi yuvarlanp sehpann yzeyine
vard, sehpann zerinde yuvarlanmaya devam edip hafif bir ses kararak yere
arpt ve
234
RNESANS
sonra da kapnn eiine arpana dek yerde yuvarland.
- Aman, ne ilgin! dedi Sofi.
- Evet ya, deil mi? Galilei ite bu tr deneyler yapyordu.
- Bu kadar aptal myd gerekten?
- Ar ol biraz. Galilei her eyi kendi duyulanyla alglamak istiyordu. stelik biz
ie henz baladk! Anlat bakalm, kre neden eik dzlemde yuvarland?
- Ar olduu iin yuvarlanmaya balad.
- Peki, ya arlk dediin ey nedir ocuum?
- Bu aptalca bir soru oldu ite!
- Amma da ackl!
Alberto Knox yerinden doruldu. Masann zerindeki yeil ve siyah topu alp
cebine koydu.
- Saat drd geiyor! diye haykrd Sofi.
- nsanlk tarihinde bundan sonraki byk dnem Barok dnemi. Ama bunu bir
sonraki sefere brakalm sevgili Hilde!
-Ne?
Sofi sandalyesinden zplamt.
- "Sevgili Hilde" dedin!
- Anlamsz bir dil srmesi ite.
- Ama insann dili hi yoktan srmez ki!
- Belki de haklisin. Gryor musun, Hilde'nin babas artk kelimeleri azmza
tkmaya kalkyor. Sanrm bunun iin yorgun dtmz anlar kolluyor. Kendimizi
savunmamz gleiyor nk o zaman.
- Hilde'nin babas sen deilsin, deil mi? Yemin et dei243
SOFt'NN DNYASI
lim diye.
Alberto ban "hayr, deilim" anlamnda sallad.
- Yoksa Hilde ben miyim?
- ok yoruldum Sofi. Anlaman gerek. ki saattir konuuyoruz, stelik devaml
konuan da benim. Akam yemeine eve yetimen gerekmiyordu muydu senin?
Sofi'ye Alberto onu bandan savmak istiyormu gibi geldi. Hole doru yrrken
niye Alberto'nun azndan byle szler kardn dnd. Alberto da
arkasndan geliyordu.
Hermes, tiyatro kostmlerini hatrlatan garip giysilerin asl olduu gardrobun
iinde uyukluyordu. Alberto Her-mes'e eilip:
- Hermes yine gelip seni alr, dedi. Sofi:
- Grmek zere, deyip parmaklarnn ucunda ykseldi ve Alberto'yu kucaklad.
- Sen tandm en bilgili ve en iyi kalpli felsefe retmenisin.
Byle dedikten sonra merdivenlere alan kapy at. Ardndan kapy ekmiti ki
Alberto'nun:
- Yaknda yine greceiz Hilde! dediini duydu. Sofi bu szlerle bir bana
kalakald.
Alberto yine azndan karmt ite! Sofi kapy yeniden almak istedi ama
iinden bir ey onu durdurdu.
Sokaa ktnda yanna para almay unutmu olduunu farketti. Btn yolu
yrmek zorunda kalacakt. Hay Allah! Saat altya kadar evde olamazsa annesi
hem kzar hem de meraklanrd.
Birka metre kadar ya gitmi ya gitmemiti ki kaldrmda bir on kron durduunu
grd. Tam bir otobs bileti parasyd bu.
Sofi en yakn duraa yryp Byk Meydan'a giden bir
244
RNESANS
otobse bindi. Oradan da ta evlerine kadar giden bir baka otobs yakalad.
Byk Meydan'a gelene kadar aklna gelmeyen ey orada aklna geldi. Tam da
ihtiyac olduu anda bir on kron bulmas ne byk bir ans olmutu.
- Olabilir. Ama imdi yle yorgunum ki gidip yatmak istiyorum. stelik ayba
oldum.
Byle dedikten sonra, boaznda dmlenen gzyalar iinde odasna kotu.
Banyoda iini bitirip yorgannn altna sokulmutu ki annesi geldi.
Annesinin inanmayacan bilmesine ramen uyuyormu gibi yap. Oysa annesinin
hem bunu, hem de kendisinin bu numaray yutmayacan Sofi'nin bildiini ok iyi
biliyordu. Annesi yatan kenarna oturup Sofi'nin bam okamaya balad.
247
SOF'NN DNYASI
barok dnemi
Sofi iki hayat ayn anda yaamann ne g bir hal alda dnd. Felsefe
kursunun bitmesini drt gzle beklemeye balyordu. Belki de yagnne ya da hi
deilse 24 Hazirana kadar bitmi olurdu. Hilde'nin babas da Lbnan'dan o
tarihte dnyordu...
- Yagnmde bir parti vermek istiyorum, dedi.
- Ne gzel! Kimleri davet edeceksin?
- Pek ok kiiyi. Tabii eer izin verirsen...
- Elbette. Kocaman bir bahemiz var zaten... Umanm havalar da byle gzel gider.
- Ama ben yagnm 24 Haziranda kutlamak istiyorum.
- Olur yleyse.
* - nemli bir gn bu, dedi Sofi. -Yani?
- Son gnlerde kendimi olduka bym hissediyorum.
- yi bir ey bu, deil mi?
- Bilmem.
Sofi konuurlarken yatmay srdryordu. Annesi:
- Soficiim. Bana anlatmalsn niye byle... biraz dengesiz olduunu son gnlerde.
- Sen dengesiz deil miydin on be yandayken?
- Dengesizdim herhalde. Ama sen neden bahsettiimi ok iyi biliyorsun.
Sofi annesine dnd:
- Kpein ad Hermes. -Ya?
- Alberto denen bir adamn kpei.
- Devam et.
',_;- ehrin eski blgesinde yayor.
- Kpei oraya dek takip mi ettin?
- Evet. Bunda sakncal bir yan yok sanrm.
- Kpein daha nce birka kez buraya geldiim mi sy248
lemistin?
- Sylemi miydim?
Sofi'nin biraz dnmesi gerekiyordu. Annesine anlatabileceklerinin tmn
anlatmak istiyordu ama her eyi de anlatamazd.
- Hi evde olmuyorsun anne, dedi.
- Haklsn. Hep ok megul oluyorum.
- Alberto ve Hermes buraya pek ok kez geldiler.
- Ka yalarnda bu adam?
- Bilmem. Ama en azndan elli olmal.
- Lbnan'la ilgisi ne?
te bu zor bir soruydu. Sofi'nin aklndan yzlerce deiik
cevap geti. En sonunda:
- Alberto'nun BM taburunda binba olan bir kardei var. Lillesand'h. Bir
zamanlar Binbann Evi'nde yaayan da oydu.
- Alberto biraz garip bir ad deil mi?
- Olabilir.
- ttalyancaya benziyor...
- Biliyorum. Zaten kayda deer her ey ya Yunanistan ya da talya'dan geliyor!
- Ama Norvee biliyor, deil mi?
- Hem de grl grl!
- Ne diyorum biliyor musun Sofi? Bu Alberto'yu bir gn bize davet etsek... Hi
gerek bir filozofla tanmadm ben.
- Bakalm!
- Yagn partine arabiliriz belki? Birka kuan bir arada olmas ok ho bir
ey bence. Ben de davetliyim deil mi? En azndan yiyecekleri getirip gtrrm,
iyi fikir deil mi, ne
dersin?
- Tabii eer o gelmek isterse! Snfmdaki olan ocuklarndan ok daha ilgin en
azndan! Ama...
- Evet?
Kpek ksa bir saniye sresince hareketsiz durdu. Sofi bu ksa srede neler
olduunu tam tamna kestirebiliyordu: Kpek Sofi'nin sesini duymu, bu sesi
tanm ve tand ses olup olmadn anlamak iin sesin geldii yne bakmaya
karar vermiti. Baknca hakl olduunu anlam, Sofiye doru komaya karar
vermiti. En sonunda da drt bacann zerinde tram-Pet ubuu gibi ses
kararak komaya balamt.
Bir saniyede ne ok ey olabiliyordu aslnda!
253
SOFNN DNYASI
Hermes Sofi'nin yanna geldi. Kuyruunu lgnca sallayarak Sofi'nin zerine
atlad.
- Hermes, akll kpektik! Evet, evet... dur, hayr brak beni yalamay. Hah, otur
bakalm... Hah, yle!
Sofi kendini eve at. Bahedeki yabanc hayvana kar biraz kukulu davranan
erekan da bu arada allarn arasndan kp Sofi'yle birlikte eve girmiti. Sofi
ona yemeini verip kularn da yem kabna yiyecek koydu. Kaplumbaann nne
bir salata yapra braktktan sonra annesine ksa bir not yazd. Notta Hermes'i
evine gtrdn, akam saat yediye kadar eve gelmemise telefon edeceini
syledi.
Sonra ehri bir utan bir uca katettiler. Sofi bu kez yanma para almay
unutmamt. Bir ara Hermes'le birlikte otobse binmeyi dnd ama sonra bu
konuda nce Alberto'nun fikrini almaya karar verdi.
Hermes nde o arkada yryp dururken hayvanlar dnd.
Bir insanla bir kpek arasnda ne fark vard? Aristoteles'in bu konudaki
fikirlerini hatrlad. Ona gre insanlarla hayvanlar arasnda pek ok bakmdan
benzerlikler vard. Ancak yine aralarnda ok byk bir fark vard ki bu da
yalnzca insana zg olan akld.
Bu fark konusunda nasl byle kesin konuabiliyordu? Demokritos ise atomlardan
olumalar bakmndan hayvanlarla insanlarn birbirine ok benzediklerini
sylyordu. Ne hayvanlar ne de insanlarn lmsz bir ruhu vard. Ona gre
insann ruhu da atomlardan oluuyordu ve insan lnce bu ruh atomlar drt bir
yana dalyordu. Ayrca insan ruhu, insan beyninin ayrlamaz bir parasyd.
Ama ruh nasl olup da atomlardan oluabilirdi? Ruh, vcudun dier organlar gibi
elle tutulur bir ey deildi ki. Ad stnde ruh, "ruhsal" bir eydi.
254
BAROK DNEM
Byk Meydan' gemi, ehrin eski semtlerine gelmeye balamlard. Geen gn
on kron bulduu kaldrma geldiklerinde Sofi tekrar srarla yere bakt. Ve ite
orada, birka gn nce on kronu bulduu tam o noktada, bu kez de resimli taraf
ste gelen bir kartpostal duruyordu. Resimde palmiyeler ve portakal aalar
grnyordu.
Eilip karta ald. Ayn anda Hermes hrlamaya balad. Sofi'nin kart almasndan
holanmam gibiydi sanki.
Kartta unlar yazlyd:
Sevgili Hilde! Yaam uzun bir rastlantlar zinciridir. Kaybettiin on kronun tam
burada karna kabilir. nk belki de onu Lillesand'dan Kristiansand'a giden
otobs beklemekte olan yal bir kadn bulmutur. Bu kadn sonra
Kristiansand'dan trene binip torunlarn grmeye gelmi, on kronu da burada, Yeni
Meydanda drmtr. Sonra bu paray eve gidebilmek iin iddetle on krona
ihtiyac olan bir kz bulmutur belki de. Bilinmez tabii, byle olmu olabilir. Ama
eer tm bunlar olabiliyorsa insann da tm bunlarn arkasnda bir Tanrnn
varolduuna inanas geliyor. mza: u an ruhuyla Lillesand'da iskelenin ucunda
oturmakta olan baban.
NOT. On kronunu bulmana yardm edeceim demitim ya!
Adres hanesinde "Yoldan geen birinin eliyle Hilde Mller Knag..." diye yazyordu.
Kart 15 Haziran damgalyd.
Sofi Hermes'in ardndan koar admlarla merdivenleri kt. Alberto kapy aar
amaz Sofi:
- Postacya yol a bakalm babalk! dedi.
Sonra Alberto kart alp yrtt. Kafas daha fazla bozulmasn diye Sofi
kompozisyon defterinin arasnda bulduu karttan sz etmedi.
- Odaya geelim sevgili rencim! Bu arada saat ka oldu?
- Drt.
- Ve biz de bugn 1600'l yllardan sz edeceiz.
256
BAROK DNEM
Eri tavanl, tavan pencereli odaya getiler. Sofi odadaki nesnelerin deimi
olduunu farketti.
Sehpann zerinde iinde pek ok deiik gzlk camlan o-lan bir kutu duruyordu.
Kutunun yannda ak bir kitap vard. Olduka eski bir kitaba benziyordu.
- Bu ne? diye sordu Sofi.
- Bu, Descartes'in nl kitab "Yntem zerine"nin ilk basks. 1637 ylnda
baslm bu kitap sahip olduum en deerli eylerden biri.
-Yakutu?
- Bu kutuda deerli mercekler, optik camlar var. Bunlar 1600lerin ortasnda
Hollandal filozof Spinozayontmutu. Bu da en deer verdiim eylerden biri.
- u Spinoza ile Descartes'in kim olduunu bilsem bu kutuyla kitabn deerini ben
de dahakiyi anlardm herhalde!
- Elbette. Ama nce onlarn yaad a anlamaya alalm. yle bir oturalm...
Yine geen seferki gibi oturdular: Sofi koltua gmlrken Alberto da
karsndaki uzun koltua yerleti. kisinin arasnda kitabn ve kutunun durduu
sehpa yer alyordu. Alberto peruunu karp sehpann zerine koydu.
- imdi 17. yzyldan ya da bir baka deyile "Barok dne-mi"nden bahsedeceiz.
- Barok dnemi mi? Ne garip bir ad bu!
- "Barok" szc aslnda "dzgn olmayan inci" anlamna gelir. Basit ve uyumlu
Rnesans sanatnn tersine Barok dneminin sanatna egemen olan ey de
birbirite uymayan biimlerdi. Genel olarak 17. yzyla damgasn vuran' ey
uzlamaz kartlklar arasndaki gerilimdi. Bir yandan Rnesattsn sonsuz yaam
sevinci srp giderken te yandan dnyasal zevkleri reddeden dinsel iednklk
gncellik kazanyordu. Bir yandan insan sanatta ve yaamn kendisinde kendini
debdebeli ve
257
SOF'NN DNYASI
BAROK DNEM
aaal bir biimde ifade ederken, bir yandan da dnyaya srt. n dnen inzivac.
eilimler ortaya kyordu.
- Grkemli saraylarla cra manastrlar bir arada, yle mi?
- Evet, byle diyebilirsin. Barok dneminin en nl deyile, rinden biri "carpe
diem", yani "gn yakala"dr. Sonralar ok kullanlan bir baka Latince deyi de
"memento mori", yani "leceini hatrla"dr. Resim sanatnda da, lks bir yaam
tarzn anlatan resmin ayr bir kesine izilmi bir iskelet insana lm
hatrlatabilirdi. Barok dnemine pek ok bakmdan gsteri ya da yapmacklk
hakimdi. Ancak bu arada bazlann madalyonun dier yz, yani varolan her eyin
geicilii ilgi-lendiriyordu. Geicilikle kastedilen ey etrafmzda grdmz her
eyin bir gn gelip yokolaca idi.
- Gerekten de yle. Hibir eyin sonsuza dek varolmayacan dnmek zyor
beni.
- yleyse sen de tpk 17. yzylda pek ok kiinin dnd gibi dnyorsun.
Barok dnemi politik adan da pek ok kartlk barndran bir dnemdi. Birincisi,
Avrupa'da savalar oluyordu. Bunlardan en kts 1618'den 1648'e dek sren
"otuz yl savalar" idi ki bundan en ok etkilenen Almanya oldu. Bu savalarn da
etkisiyle Fransa zamanla tm Avrupa'ya hakim bir g haline geldi.
- Neden savayorlard?
- 'Tm lkeler yokolsa yine Tanr Tanr'dr, insanlarn tm lse yine Tanr
Tann'dr..."
- te yandan ayn ilahide morinalar ve eit eit balklaryla Kuzey Norve'i
anlatan yine odur. Bu, Barok'un en tipik zelliklerinden biridir. Ayn metinde hem
dnyevi ve buraya ait olan, hem ilahi ye te dnyaya ait olan ayn anda ele alnr.
261
SOF'NN DNYASI
Tm bunlar bize somut duyular dnyasyla idealann deimez dnyas arasnda bir
fark gzeten Platon'u hatrlatr.
- Felsefe ne durumdayd sahi?
- Felsefede de birbirinin tamamen kart dnce ekille-rinin mcadelesi
egemendi. Daha nce de sylediimiz gibi, kimine gre varoluumuz tamamen
ruhsal bir temele sahipti. Bu gre Dncecilik (dealizm) diyoruz. Bunun tam
kart gre de zdekilik (Materyalizm) diyoruz. zdekilie gre,
etrafmzdaki her ey somut ve elle tutulur bir zden kaynaklanr. 17. yzylda bu
grn de pek ok temsilcisi vard. Bunlarn iinde en etkin olan, ngiliz filozof
Thomas Hobbes idi belki de. Hobbes'a gre insan ve hayvanlar da dahil olmak
zere her ey yalnz ve yalnz maddesel paracklardan olumaktayd. nsan akl
ya da ruhu da beyindeki kck paracklarn hareketi sayesinde vard.
- yleyse o da, Demokritos'un tam iki bin yl nce syledii eyin aynn
sylyordu.
- "dealizm" ve "zdekilik" felsefe tarihinin eitli aamalarnda tekrar tekrar
karmza kar. Ancak bu iki dncenin ayn anda ve yanyana bulunmas Barok
dnemine zgdr. zdekilik yeni doa bilimleri sayesinde gleniyordu. Newton
ayn hareket yasalarnn tm evren iin geerli olduunu ne sryordu. Dnya ve
gkyzn de iermek zere doadaki hertrl deiim yerekimi ve cisimlerin
hareketi ile ilgili yasalara uyuyordu. Yani her ey ayn deimez yasalar ya da ayn
mekanik tarafndan ynetiliyordu. Dolaysyla doadaki her trl deiimi
matematiksel bir kesinlikle tahmin etmek mmknd. Bu ekilde Newton mekanik
dnya grne son biimini kazandryordu.
- Dnyay byk bir makine gibi mi gryordu?
SOF'NlN DNYASI
edilecek, ne daha kk paralara blnebilecek bir ey olma-dn vurguluyor.
Delilik ameliyatla geirilecek bir ey deil, dir rnein. Bu ok derinlerde yatan
bir eydir. 17. yzylm nemli filozoflarndan biri olan Leibniz'e gre, maddesel
olanla ruhsal olan ey arasndaki fark, maddesel olann kendinden kk paralara
ayrlabilir oluudur. Ruhsa ikiye, e blnemez.
- Evet, hangi bak bunu baarabilir?
Alberto ban sallamakla yetindi. Biraz sonra aralarndaki sehpay gstererek:
- 17. yzyln en nemli filozoflar Descartes ve Spinoza idi. Bunlar da "ruh" ile
"beden" arasndaki iliki gibi konularla ilgilendiler. imdi onlardan bahsetmeye
balayabiliriz.
- Hemen balayalm. Saat yediye kadar eve gidemezsem, buradan eve bir telefon
etmem gerekecek.
264
DESCARTES
.eski malzemelerin tmnden kurtulmak istiyordu...
Alberto ayaa kalkp zerindeki pelerini kard. Pelerini bir sandalyenin zerine
atp tekrar yerine oturdu.
-1596 ylnda doan Rene Descartes hayatnn deiik yllarn deiik Avrupa
lkelerinde geirdi. Gen yandan itibaren en byk emeli insan ve evrenin
doasn iyice anlamak oldu. Ancak felsefeyle uramaya baladktan sonra,
kendinin aslnda hibir ey bilmediine inand.
- Sokrates gibi mi yani?
- Evet, Sokrates gibi. Ayrca o da Sokrates gibi geree ancak aklmzla
ulaabileceimize inanyordu. Kitaplarda yazlanlara kr krne inanamayz.
Duyularmza bile tam olarak gvenemeyiz, diyordu.
- Platon da byle diyordu. Ona gre de gerek bilgiye ancak aklmzla varabilirdik.
Hristiyan teoloji arasnda bir kpr kurmaya alan Aquino'lu Thomas vard.
Sonra doayla bilim, Tanr ile insan konusunda eski ve yeni grlerin i ie
getii Rnesans dnemi yaand. Felsefe ancak 17. yzylda bu yeni dnceleri
ak bir felsefi sistem ierisinde toplamaya giriti ve bunu ilk gerekletiren kii
de Descartes oldu. Felsefeyi sonraki yllarda en ok uratracak projeyi o ne
srd. Her eyden nce, neyi bilip neyi bilemeyeceimiz yani kesin bilgi konusunda
grleri vard. zerinde dnd ikinci nemli konu da ruh ve beden arasndaki
ilikiydi.
266
Bu iki soru kendinden sonraki 150 yln felsefi tartmalarn byk lde
etkiledi.
- Zamanndan daha ndeymi demek ki!
- Ah, evet ama urat sorular zamannn tipik sorularyd. Gerek bilgiye
ulamak konusunda phecilik hakimdi. Bu gre gre insan hibir ey
bilmediini anlayp bununla yetinmeliydi. Ama Descartes bununla yetinmedi. Byle
yapsayd gerek bir filozof olmazd zaten. Bu konuda Descartes' yine Sofistlerin
pheciliiyle yetinmeyen Sokrates'e benzetebiliriz. stelik tam Descartes'in
yaad dnemde bilim, doal srelere kesin ve tam bir aklk getirecek bir
yntem gelitirmi bulunuyordu. Descartes'in felsefi konularda da byle kesin ve
tam bir yntem bulunup bulunamayacan kendi kendine sormas bu adan son
derece normaldi.
- Anlyorum.
- Ama bu iin yalnzca bir yan. Yeni fizik maddenin doas, yani doadaki fiziksel
sreleri neyin belirledii konusunu ortaya atmt. Giderek pek ok kii doay
mekanik bir ekilde alglayan bir gr benimsedi. Fiziksel dnya byle mekanik
bir biimde alglandka ruh ve beden arasnda nasl bir iliki olduu sorusu
kendini daha ok duyurmaya balad. 17. yzyldan nce ruh, tm canllarda
varolan bir tr "yaam soluu" olarak grlyordu. "Ruh" szcnn asl anlam
"soluk" ya da "nefes"tir. Bu hemen hemen tm Avrupa dillerinde byledir.
Aristoteles'e gre ruh tm organizmada varolan ve bu organizmann "yaam
ilkesi"ni oluturan, bedenden ayr tutulamayacak bir eydi. Bu yzden "bitki ruhu"
ya da "hayvan ruhu"ndan sz edebiliyordu. lk kez 17. yzylda felsefe "ruh" ve
"beden" arasna kktenci bir ayrm koydu. nk hayvan ve insan bedeni de dahil
olmak zere tm fiziksel nesneler mekanik sreler olarak aklanyordu. Oysa
insan ruhu bu "bedensel alef'in bir paras olamazd. O zaman neydi ruh? stelik
nasl oluyor
267
SOFI'NN DNYASI
DESCARTES
da "ruhsal" bir ey mekanik bir sreci balatabiliyordu?
- Evet, dnnce gerekten ok ilgin!
- Nedir ilgin olan?
- Elimi kaldrmay dnyorum ve ite, hoop, elim kalkyor. Ya da otobse
komaya karar veriyorum, hoop, ayaklarm komaya balyor. zntl bir ey
dnmeye balarsam, hoop, gzyalarn akmaya balyor. O zaman bedenle bilin
arasnda gizemli bir iliki var demektir!
- Descartes'm dncelerini harekete geiren de buydu. Platon gibi o da "ruh" ve
"zdek" arasnda kesin bir ayrm olduuna inanyordu. Ama Platon bedenin ruhu ya
da ruhun bedeni nasl etkiledii konusuna bir yant getirmiyordu.
- Benim de buna bir yantm yok. Descartes'n yantnysa ok merak ediyorum.
- O zaman onun dnce izgisinden gidelim... Alberto sehpann zerindeki kitab
iaret ederek szlerini
srdrd:
- "Yntem zerine" adl bu kitabnda Descartes, felsefi bir soruya yant
getirilirken nasl bir yntem izlenmesi gerektii konusunu ele alr. Doalbilim yeni
yntemini oktan bulmutu...
- Bunu daha nce de sylemitin.
- Descartes ncelikle, ak ve seik alglamadan bir eyin doru olduunu
syleyemeyeceimizi vurgular. Bunu baarabilmek iinse, bileik bir problemi olas
en kk bileenlerine ayrmak gerekebilir. Sonra bu sorularn en basitinden yola
karak ie koyulabiliriz. "llebilen her eyin llmesi, l-lemeyenin de
llebilir klnmas gerekir" diyen Galilei gibi, her bir dncenin iyice "tartlp
biilmesi" gerektiini syleyebilirsin. Descartes ise filozofun basitten karmaa
gitmesi gerektiini ne srer. Ancak o zaman yeni bir sezgiye varlabilir. En
sonunda, ince deerlendirme ve kontroller sonucunda hi268
bir eyin unutulmad grlmelidir. te o zaman felsefi bir karma ulalabilir.
- Kulaa bir matematik ilemi gibi geliyor!
- Evet, Descartes da felsefi konularda "matematiksel yntemi" kullanmak
istiyordu. Felsefi dorular matematiksel bir kesinlikle kantlamak istiyordu.
Felsefi konularda da saylarla urarken bavurduumuz alete, yani aklmza
bavurmak istiyordu. nk kesin bilgiyi yalnzca aklmz bize verebilirdi.
Duyulara gvenilemeyecei ortadayd. Bu konuda Descartes'n, matematik ve
saysal ilikilerin duyulardan daha kesin bir bilgi saladm dnen Platon'la ayn
kanda olduunu sylemitik.
- Ama felsefi sorular bu ekilde yantlamak mmkn m gerekten?
- Yine Descartes'n kendi muhakemesine dnelim. Dediimiz gibi, Descartes'n bir
amac var, o da varoluun doas konusunda kesin bilgiye ulamak. Ve de insann
buna ulaabilmek iin ilk nce her eyden phe etmesi gerektiini sylyor. Yani
yapsnn temelini salam tutmak istiyor.
- nk temel kerse, tm yap ker.
- Saol, ocuum. Ama Descartes bununla her eyden phe etmenin mantkl bir
ey olduunu sylemekten ok, her eyden phe etmenin mmkn olduunu
sylemek istiyor. Her eyden nce, yalnzca Platon ya da Aristoteles okuyarak
felsefi araymzda ok ileri gidebileceimizi sanarsak yanlrz. Bununla tarihsel
bilgilerimizi artrabiliriz belki ama dnyaya dair bilgilerimizi artramayz. nk
Descartes iin kendi felsefi aratrmalarna balamadan nce tm eski
dncelerden syrlmak nemli bir eydi.
- Yeni binaya balamadan nce eski malzemelerin tmnden kurtulmak istiyordu
yani...
- Evet. Yeni binann ayakta durabileceinden kesinlikle
269
SOFfNN DNYASI
emin olabilmek iin yepyeni malzemelerle ie koyulmak istiyordu. Ancak
Descartes'm phecilii bunun daha da derinine gidiyordu. Duyularmza bile
gvenemeyiz, diyordu, nk duyularmz bizi yanltabilir.
- Nasl mmkn olabilir bu?
- Rya grrken de gerek bir ey yaadmz sanrz. Gerek duygularmz
ryadaki duygularmzdan ayrt edebilir miyiz gerekten? "Bunu iyice
dndkten sonra, uyank durumumuzda ryadan ayrt edebilecek tek bir zellik
gremiyorum," der Descartes. Ve devam eder: "Tm yaamnn bir rya
olmadndan nasl emin olabilir insan?"
- Dadaki Jeppe de baronun yatanda yattn ryasnda grdn sanmt.
- Baronun yatanda yatarken de ryasnda fakir bir kyl olduunu grdn!
te Descartes da bu yzden her eyden phe ediyordu. Ondan nceki pek ok
filozof ise felsefi karmlarn bu noktada bitiriyorlard.
- Pek de ileri gitmi saylmazlar o zaman!
- Descartes ise bu sfr noktasndan balayarak daha ileri gitmeye alyordu.
Her eyden phe ettii ve emin olabilecei tek eyin bu olduu sonucuna
varmt. te bu noktada bir eyi kavryordu: Her eye ramen emin olduu bir
ey vard, bu da phe ettiiydi. phe etmesi dnyor olduu, dnyor
olmas da dnen bir canl olduu anlamna gelirdi. Ya da kendi deyiiyle: "Cogito,
ergo sum."
-Yani?
- "Dnyorum, yleyse varm."
- Aman ne nemli bulu!
- yle ama Descartes'n kendini dnen bir varlk olarak kavrayndaki bu
sezgisel kesinlik ok nemlidir. Platon'un aklmzla kavradmz eyin
duyularmzla algladklarmzdan daha gerek olduunu syleyiini hatrlyor
musun?
270
DESCARTES
Descartes da ayn eyi dnr. Yalmzca dnen bir varlk olduunu kavramakla
kalmayp bu dnen benin duyularmzla kavradmz her eyden ok daha
gerek olduunu anlar. Sonra baka karmlara varr. Yani felsefi aratrmas
burada bitmez.
- Sen de devam et yleyse.
- Descartes, dnen bir varlk olduunu kavrayndaki sezgisellikle
kavrayabilecei baka eyler olup olmadn sorar kendisine. O zaman, mkemmel
bir varln mevcudiyetine dair ak seik bir tasarm olduunu grr. Bu tasarm
daima iinde tadna gre bunun kendisinden kaynaklanamayaca-n dnr.
Mkemmel bir varlk dncesi, mkemmel olmayan bir varlktan kaynaklanamaz
der. O halde mkemmel varlk dncesi ancak kendisi de mkemmel olan bir
varlktan, yani Tanr'dan kabilir. Dolaysyla Descartes iin Tan-n'nm varl,
insann kendisinin dnen bir varlk olduu dncesi kadar doal bir ekilde
kendini duyurur.
- Bence sonulan karrken biraz fazla hzl gitmeye balyor! Balarda daha
dikkatliydi sanki.
- Haklsn. Pek oklarna gre bu, Descartes'm en zayf noktasdr. Ama "sonu"
szcn kullanyorsun ki bu aslnda pek doru deil. nk bir eyleri
kantlamak deildi sz konusu olan. Descartes'm sylemek istedii tek ey,
iimizde kendiliinden mkemmel bir varlk dncesi varsa byle bir mkemmel
varln da varolmas gerektiiydi. nk mkemmel bir varln mkemmel
olabilmesi iin nce varolmas gerekirdi. stelik byle bir varlk olmasa dncesi
de olmazd. Biz mkemmel olmadmza gre, mkemmel dncesi bizden
kaynaklanamazd. Descartes'a gre Tanr dncesi, doutan sahip olduumuz,
"sanatnn eserine koyduu imza" gibi doduumuz andan itibaren iimizde olan
bir dncedir.
- Ama benim "fimsah" diye bir eyin varolduuna inan271
SOF'NN DNYASI
- Ona yalnzca adn, adresini ve doum tarihini iledim, dedi. Tpk seni birine
tantrr gibi. Senin hakknda nceden ksa bir bilgisi olsa iyi olur diye dndm.
"Fena deil" diye yazd Sofi.
"Fena m? Fena olmuyorsun ya Sofi? Ltfen bana tm cmleler gir."
"Fena deilim. Tersine, ok iyiyim. Sana bir ey sorabilir miyim?"
"ok iyi olmana sevindim. Ltfen bana bir ey sor."
"Ka yandasn?" diye yazd Sofi.
"8 Austos 1988 tarihinde Atlanta'da yapldm. 28 Mart 1990'da ise Norve
Teknik Yksek Okulu'nda Norveeye evrildim."
"Vay be!"
"Bana tm cmleler girmeni sylemitim."
"Vay be, dedim."
"Argo szckleri tanmam. 100.000'in zerinde szck bili276
yorum ama 'vay be'ye en yakn bulabildiim szck Veya'! Hristiyan msn Sofi?"
"Bilmiyorum."
"Bilmemek ou zaman yeni bir kavrayn eiinde olmak demektir."
"Sokrates de byle derdi herhalde. Hatt Descartes da." "Sokrates .. 470399 yllan arasnda yaam bir Yunan filozofudur. Daha fazla bilgi iin F7'ye bas.
Descartes 1596-1650 yllan arasnda yaam bir Fransz filozofudur. Daha fazla
bilgi iin F8'e bas."
"Saol, bu kadar yeter. Saha baka bir ey sorabilir miyim?"
"Bu kadarnn yettiine sevindim. Ltfen bana baka bir ey sor."
Alberto sessizce glyordu. Sofi:
knag.lib knag.lil
147.643 326.439
15/06/90 23/06/90
12.47 22.34
Alberto "erase knag*.*" diye yazd ve sonra bilgisayar kapad.
- te sildim onu. Ama bir daha yine nerede, nasl karmza kar kimbilir!
Oturup gzlerini ekrana dikmi bakarken:
- En inanlmaz ey de ad: Albert Knag! dedi.
Sofi ilk o zaman isim benzerliinin farkna vard: Albert Knag ve Alberto Knox!
Ancak Alberto yle dnceliydi ki bir ey sylemeye cesaret edemedi. Tekrar
yerlerine, sehpann bana getiler.
279
SPNOZA
.Tanr bir kukla oynatcs deildir.,
Bir sre ylece oturdular. Neden sonra Sofi, srf Alberto'nun dncelerini
datm olmak iin:
- Descartes ilgin bir kii olmal. Mehur oldu mu bari? Alberto birka kez derin
nefes alp verdikten sonra yant
verdi:
- Dier filozoflarn zerinde derin etkisi oldu. Bunlarn banda, 1632-1677 yllar
arasnda yaam byk Hollandal filozof Spinoza gelir.
- Ondan da bahsedecek miyiz?
- ok etkileyici!
- Mercek yontarak para kazanmasnda da neredeyse sembolik bir anlam vardr.
Filozoflar insanlarn yaamlarna yeni bir adan bakmalarna yardmc olurlar.
Spinoza'nn felsefe-sindeki ana noktalardan birisi de eyleri "sonsuzluk
asndan" grmektir.
- Sonsuzluk asndan m?
- Evet, Sofi. Yaamn kozmik bir balamda grmeyi baarabilir misin dersin?
Bunun iin u an ve buradaki kendini dnmelisin ilkin...
- Hmm... Pek kolay olacaa benzemiyor bu.
- Kendine kendinin tm bir doa yaamnn yalnzca k281
SOF'NN DNYASI
ck bir parasn yaadn anmsat. Yani sen koskocaman biri btnn bir
parassn.
- Ne demek istediini anlyorum sanrm.
- Bunu hissetmeyi de baarabilir misin dersin? Tm doay! bir seferde, evet tm
evreni tek bir bakta alglayabilir misin?
- Bilmem, belki bana da mercek gerekebilirdi.
- Yalnzca bu sonsuz uzay kastetmiyorum. Sonsuz bir zaman da dnyorum.
Bundan otuz bin yl nce Ren Vadisi'n-de yaayan bir ocuk dn. Bu ocuk
doann kck bir parasyd; koca denizde minik bir dalgayd. Sen de Sofi, sen
de doann yaamnn bir kk parasn yayorsun. Seninle o ocuk arasnda
hibir fark yok.
- Aramzdaki fark benim hl yayor olmam.
- Evet ama benim de dnmeni istediim ey tam buydu. Otuz bin yl sonra kim
olacaksn?
yansmay kasteder. Spinoza da ayn Usu gelenee aittir. Ahlak kuramyla insan
yaamnn nasl doa yasalarnca belirlendiini gstermek ister. Bu yzden
kendimizi duygu ve arzularmzdan antmalyz, der. Ancak bu ekilde huzura
kavuup mutluluu elde edebileceimizi syler.
- Bizi belirleyen tek eyin doa yasalar olduunu sylemiyordu herhalde?
- Belki de... Ama Spinoza pek kolay anlalr bir filozof saylmaz. imdi srayla
gitmeye alalm... Descartes'n gereklii birbirinden tmyle bamsz iki tze,
"dnce" ve "uzam"a ayrdn hatrlyorsun, deil mi?
- Henz unutmaya frsatm olmad!
- "Tz" szc ile bir eyi oluturan, esas olarak iinde bulunan ya da ona
indirgenebilen eyi kastediyoruz. Descartes iin byle iki tr tz vard. Bir ey ya
"dnce" ya da "uzam" idi.
- Teekkrler, tekrara gerek yok!
- Ama Spinoza bu ayrm kabul etmiyordu. Ona gre here283
SOFI'NN DNYASI
yin zn oluturan tek bir tz vard. Varolan her ey tek bir eye vanr, diyor ve
bu eye de Tz diyordu. Bazen de buna Tanr ya da doa diyordu. Yani Spinoza
Descartes gibi "kici" bir gereklik anlayna sahip deildi. O, "Birci" idi. Yani tm
doay ve varolan her eyin tm koulunu bir ve tek bir tze indirgiyordu.
- Birbirinin tam ztt bir ekilde dnyorlarm demek
ki!
- Aslnda Descartes ile Spinoza arasndaki fark sanld kadar byk deildir.
Descartes da Tann'nm dier her eyden bamsz olarak varolduuna iaret
ediyordu. Spinoza'nn Descartes ile Yahudi ya da Hristiyan dncesinden ayrlan
yan, Tann ile doay veya bir baka deyile Tann ile yarattklann e tutuundadr.
- yleyse doa Tanr'dr ve bu i de burada biter!
- Ancak Spinoza "doa" derken yalnzca maddesel doay kastetmez. Onun tz,
Tanr ya da doa kavram ruhsal olan eyleri de kapsar.
- Yani hem "dnce" hem de "madde", yle mi?
- Evet, stne bastn! Spinoza'ya gre biz insanlar Tan-n'nn iki zelliini ya da iki
yann biliriz. Bu iki zellii Spinoza Tann'nn yklemleri diye adlandnr ve ona
gre bu iki yklem Descartes'n "dnce" ve "uzam"nn ta kendisidir. Yani Tann
-ya da doa- ya dnce ya da maddi bir ey olarak kendini gsterir. Tamnn
"dnce" ve "uzam"dan baka zellikleri de olabilir elbette ancak insanlar onun
yalnz bu iki yklemini bilirler.
- Olabilir, ama ok karmak!
- Evet yledir. Spinoza'nn dilini ancak eki ve testereyle ap arkasndakilere
ulaabilir insan! Ama sonunda da elmas kadar ak seik yle fikirlere ulalr ki bu
her eye deer.
- Heyecanla bekliyorum.
284
SPNOZA
- Yani Spinoza'ya gre doadaki her ey ya dnce ya da jnaddedir. Gnlk
yaantmzda karlatmz bir takm olgular, rnein bir iek ya da Henrik
Wergeland'n bir iiri, dnce ya da maddenin deiik ^feridirler. Kip, Tz, Tann
ya da doann belli bir andaki durumudur. Bir iek madde ykleminin bir kipidir
ve iekle ilgili bir iir dnce ykleminin bir kipidir. Ancak bunlann her ikisi de
esas olarak Tz, Tann ya da doann bir ifadesidir.
- Aman Tannm, laflara bak!
- yle ama bu karmak laflarn arkasnda gnlk konuma dilinin bile aklamakta
yetersiz kalaca muhteem sadelikte bir kavray gizlidir.
- Sanrm ben yine de konuma dilini tercih ederim!
- Pekl. Seninle balayaym yleyse. Karnn anynca kimin can yanar?
- Kimin olacak, benim!
- Nerede?
- te, muz kabuunun i yznde. Siyah ispirtolu kalemle yazlma benziyor...
Sofi Alberto'ya doru eilmi, ona muzu gsteriyordu. Alberto yazy yksek
sesle okudu:
"te yine ben, Hilde! Grdn gibi ben her yerdeyim sevgili kzm. Yagnn
kutlu olsunl"
- Aman ne komik! dedi Sofi.
- Gitgide daha kt oluyor bu adam!
- Ama... ama bu olanaksz! Lbnan'da muz yetitiriliyor mu sence?
Alberto ban sallad.
- Bu muzu yiyecek filan deilim en azndan!
- Yeme, kalsn. Soyulmam bir muz kabuunun iine yaz
289
SOF'NN DNYASI
yazarak kznn yagnn kutlayan bir adamn akl pek salam saylmaz. Ama
olduka zeki olduunu da kabul etmek lazm...
- Hem kak, hem zeki...
- yleyse Hilde'nin zeki bir babas olduunu ite u an ilan etmi oluyoruz, yle
mi?
- Evet, demin ben de dedim ya! O zaman son grmemizde sana beni Hilde diye
arttran, azmza szckleri tktran da o olabilir.
- Evet, hibir olasl dlamamalyz. Ama her eyden de
phe etmeliyiz.
- Yoksa Knag'myd?
- imdi kafam iyice kart... Knox kim, Knag kim?
- Biri Alberto, biri HiJde'nin babas.
- Kafam iyice allak bullak oldu!
- Karnm ackt. Yemek var m evde?
- Kfteyi stabilirsin.
Sofi bundan sonraki iki hafta Alberto'dan hibir haber almad. Hilde'ye yollanm
bir yagn kart daha geti eline, ama kendi yagn iyice yaklam olmasna
ramen ona tek bir kart bile yollayan olmamt.
Bir gn leden sonra Alberto'nun evine gitti. Kapy al293
SOFfNN DNYASI
LOCKE
m, aan olmamt. Demek ki evde deildi, ancak kapda bir not aslyd:
Yagnn kutlu olsun Hilde! u an yepyeni bir dnemin eiinde duruyoruz.
Gereklik an geldi att kzn. Her aklma geldiinde glmekten altma ediyorum
neredeyse. Tabii her eyin aklamas Berkeley'de. yi izlemeye devan et.
Sofi kapdan kad karp giderken Alberto'nun posta kutusuna att.
Hay Allah! Alberto tutup yine Atina'ya gitmemiti inallah! Bunu nasl yapar, nasl
onu cevaplanmam bunca soruyla babaa brakrd!
14 Haziran gn okuldan geldiinde Hermes'i bahede buldu. Sofi ona kotu,
Hermes de ona. Tm sorularn cevab on-daym gibi Hermes'e sk sk sarld.
Yine annesine bir not yazd. Ama bu kez Alberto'nun adresini de eklemeyi ihmal
etmedi.
- Hume'un yaad zamanlarda meleklere inananlar oktu. Melek kanatl bir insan
grnmndedir. Sen hi byle bir
304
yaratk grdn m Sofi?
- Hayr.
- Ama bir insan grdn, deil mi?
- te imdi samaladn!
- Kanat da grdn, deil mi?
- Tabii, ama kanatl bir insan grmedim.
- Hume'a gre "melek" "bileik bir kavram"dr.. Gerekte deil, insann
hayalgcnde bir araya gelmi iki farkl deneyimden olumaktadr. Bir baka
deyile derhal braklp atlmas gereken, yanl bir inantr. Bu ekilde tm
dnce ve inanlarmz bir bir gzden geirmemiz gerekir. Kitaplarmz da
byle gzden geirmeliyiz. nk yle der Hume: "Elimizde tuttuumuz kitaba
bakp kendimize soralm: Bu kitap byklk ya da sayya dair soyut bir uslamlama
ieriyor mu? Hayr. Olgu veya varolua dair deneysel bir uslamlama ieriyor mu?
Hayr. O zaman yakn gitsin, nk bo inan ve yanlsamadan baka bir ey
ieriyor olamaz byle bir kitap!"
- Olduka keskin bir tutum!
- Ama tm bunlarn gerisinde dnya olduu gibi duruyor-dur, Sofi. Her zaman
olduundan daha canl, daha ak seik. Hume dncelerin bilinte henz
olumad dnemlere, ocuklarn dnyay alglay biimine geri dnmek ister.
imdiye dek ele aldmz filozoflarn kendi dnyalarna kapanm yaadklarn,
seni ise en ok gerek dnyann ilgilendirdiini sylememi miydin?
- Evet, buna benzer bir eydi sylediim.
- Hume da ayn eyi sylerdi. Ama gel, onun dncelerini biraz daha
derinlemesine inceleyelim.
- Bekliyorum.
- Hume, insann iki tr alglay biimine sahip olduunu syleyerek ie balar.
Bunlar izlenim ve fikirlerdir. "zlenim" d gerekliin anlk alglandr. "Fikir"
ise bu tr bir izlenimi
305
SOF'NN DNYASI
HUME
yeniden anmsamaktr.
- Birka rnek veriniz ltfen!
- Sobaya deip elini yakarsan, o an bir "izlenim" edinirsin. Bir zaman sonra elini
yaktn hatrlarsn. Hume'un "fikir" dedii de budur. Bu ikisi arasndaki fark,
izlenimin, izlenimi anmsayan fikirden ok daha gl, ok daha canl olmasndadr.
Duyumsal izlenimin zgn rnek, "fikir" ya da izlenimin ansnn bunun soluk bir
kopyas olduunu da syleyebiliriz. "zlenim", bilinte muhafaza edilen "fikir"in
dorudan nedenidir de ondan!
- imdiye kadar sylediklerini izleyebildim.
- Hume bundan sonra, "izlenim" ve "fikir"in basit ya da bileik olabileceini
sylyor. Locke'dan bahsederken verdiimiz elma rneini hatrlyorsundur.
Elmann dorudan, anlk kavran byle "bileik bir izlenim"dir. Bilinteki elma
kavram da "bileik bir fikir"dir.
- Szn kesiyorum, ama gerekten nemli mi bu?
- nemli mi? Tabii nemli. Filozoflar zaman zaman bir takm yapay problemlerle
uram olabilirler ama, bu bizim bir muhakemenin oluma srecini izleme
abamz hibir zaman engellememeli. Hume da, Descartes'la bir fikri temelinden
oluturmak gerektii konusunda hemfikirdi kukusuz.
- Pekl, sorumu geri alyorum.
- Hume'un altn izdii konu, bazen gerekte byle olmad halde "fikirleri"
aklmzda birletirebildiimizdir; yanl fikirler, doada bulunmayan kavramlarn
da byle doduudur. Buna bir rnek olarak meleklerden szetmitik. Daha nce
"fimsah"dan da bahsetmitik hatrlyorsan. Yine bir baka rnek mitolojideki
kanatl at, Pegasos'dur. Tm bu rneklerde bilincimizin onu alp bununla, bunu alp
sununla, kanatlar bir izlenimden, at bir bakasndan alp bu ikisini birbiriyle
diledii gibi kesip birletirmi olduunu kabul etmeliyiz. Tm bu
306
paralar bir zamanlar gerek birer "izlenim" olarak bellein tiyatrosunda
oynamlardr. Bilinse bunlar istedii gibi alp birletirmi, bu ekilde sahte
"fikirler" ya da kavramlar yaratmtr.
- Anlyorum. stelik bunun nemli olduunu da grebiliyorum sanrm.
- Gzel! Yani Hume her bir kavram ele alp, bunun gerek hayatta karlnn
bulunup bulunmadn aratryordu. "Bu fikir hangi izlenimden kaynaklanyor?"
diye soruyordu. Bunu yaparken her eyden nce bileik bir kavramn hangi "basit
fikirlerin" bir bileimi' olduunu bulmas gerekiyordu. Bu ekilde insan kavrayn
zmlemek iin bir yntem gelitirmi oluyordu. Amac fikirlerimize,
kavramlarmza bir ekidzen getirmekti.
- Yine biraz rnek verir misin?
- Hume'un yaad ada "dennet"in ya da "Yeni Kuds"n ne olduunu iyi bildiini
sananlar oktu. Descartes'n, bir ey insan akl iin ne denli "ak-seik"se, o
eyin gerekten varolmas o denli olasdr, dediini hatrlyor musun, bilmem.
- Daha nce de sylediim gibi, pek unutkan saylmam!
- Biraz dnnce "cennet"in son derece bileik bir kavram olduunu kolayca
grebiliriz. Bu elere yle birka rnek verebiliriz: "Cennet" "incilerle ssl
kaplar", "altndan yollar", saysz "melekler" vesaire ile doludur. Aslnda "incili
kaplar", "altn yollar" ve "melekler" de bileik kavramlardr ve kendi bileenlerine
ayrlabilir. Cennet kavrammz, "inci", "kap", "altn", "beyaz giyinmi bir biim" ve
"kanat" gibi basit kavramlara ayrdktan sonra, ite ancak o zaman gerekten bu
"basit izlenimleri" yaayp yaamadmz kendimize sorabiliriz.
- Ve buna cevabmz "evet" olur. Ama biz tm bu "basit izlenimleri" alp hayali bir
ey oluturacak biimde biraraya getirmiizdir.
307
SOFfNN DNYASI
- Evet, ite sen de grebiliyorsun bunu. Biz insanlarn en iyi yapt eylerden
biridir hayal grrken kesip yaptrmak! Ancak Hume'un zerinde durduu nokta,
sonuta hayali eyleri olutursalar da bu elerin u ya da bu biimde bilincimize
"basit izlenimler" olarak girdikleridir. Hayatnda hi "altn" grmemi bir insan
altndan bir yol hayal de edemez.
- Dorusu olduka akll biriymi bu Hume! Peki, Tanrnn varolduuna dair iinde
ak-seik bir duygu olduunu syleyen Descartes'a ne demeli?
- Hume'un buna da bir yant var. Tanr'y sonsuz "zeki, akll ve iyi" bir varlk
olarak dndmz esas alrsak, Tann'nn sonsuz zeki, sonsuz akll ve sonsuz
iyi bir eyden oluan, "bileik bir dnce" olduunu syleyebiliriz. Zek, akl ve
iyilii hi yaamam olsaydk, byle bir Tanr kavrammz da olamazd. Tanry
"sert ama adil bir baba" olarak grme eilimimiz de vardr. Bu da "sert", "adil" ve
"baba"dan oluan bileik bir kavramdr. Hume'dan sonra yaam pek ok tarih
eletirmenine gre, bu tam da ocukken kendi babamz alglaymza benzer.
Olaan baba kavram, "cennetteki baba" kavramn hazrlamtr, da denir.
- Bu doru olabilir, ama Tann'nn mutlaka bir adam olmas gerektii grn ben
hi kabul edemiyorum. Annemin de eitlik salamak iin bazen Tanr'ya Tanra
dedii olur!
- Sonu olarak Hume, duyusal izlenimlerde karln bulmayan her trl dnce
ve kavram elden geirmek istiyordu. Amac "alardr metafizik dnceye hakim
olmu ve onun itibarn sarsm olan tm bu anlamsz gevezelii ortadan silmek"di. Oysa gnlk yaantmzda geerli olup olmadn dnmeden pek ok
kavram kullanyoruz. rnein, "ben" ya da "kiiyi kii yapan ey" kavramlar... Bu
kavram Descartes'n felsefesinin temelini oluturuyordu. Tm felsefesi varln
ak-seik duyuran bu kavramn etrafnda ykseliyordu.
308
HUME
- Umarm Hume benim ben olduumu reddetmeye filan kalkmyordur. Yoksa o da
benim iin bir baka geveze olmaktan teye gidemez!
istedii nokta da tam bu noktadr. Bir eyin bir baka eyin sonucu olduuna yle
almsndr ki, artk elinden ne zaman bir ta braksan tan hep yere dmesini
beklersin. "Kar konulmaz doa yasalar" dediimiz kavram da byle olumutur.
- Hume yere atlan bir tan yere dmeyebileceine inanyor muydu gerekten?
- Tan her seferinde yere deceinden en az senin kadar emindi kukusuz!
Ancak o hibir zaman tan niin yere dtn duyumsayamayacamz
anlatmak istiyordu.
- Yine ocuklarla ieklerden iyice uzaklamyor muyuz?
- Hayr, tam tersi! Hume'a gre gerekliin esas tanklar ocuklardr. Bir ta biriki saat havada usa buna en ok kim arrd sence: sen mi yoksa bir yandaki
bebek mi?
- Ben daha ok arrdm.
- Neden Sofi?
- Herhalde bunun doaya aykr bir ey olduunu bir bebekten daha ok
anlayabildiim iin.
- Peki bunun doaya aykr bir ey olduunu bir bebek niin anlayamaz?
- nk bebek henz doay bilmiyordur.
- Ya da doa onun iin henz bir alkanlk olmamtr.
- Nereye gelmek istediini anlyorum: Hume insanlarn , duygularn bilmelerini
istiyordu.
- yleyse u devi yantla: Sen ve bir bebek bir sihirbazn yapt numaralan,
rnein ar bir eyi hi desteksiz havada tutuunu izleseniz, hanginiz bunu daha
ilgin bulurdu?
- Ben daha ilgin bulurdum herhalde.
- Neden?
- Bunun ne acayip bir ey olduunu ben anlayabilirdim de ondan.
- Pekl. Demek ki doa yasalann henz renmemi bir bebek, bu yasalann ihlal
edilmesini de ilgin bulamaz.
313
SOF'NN DNYASI
- Byle de diyebilirsin.
- Hl Hume'un felsefesinin en can alc noktasnda bulunuyoruz. Hume, buna ek
olarak bebein henz alkanlktan doan beklentilerin bir klesi olmadn, yani
bebein senden ok daha nyargsz olduunu da sylerdi. En byk filozoflar
ocuklardr belki de. ocuklar her konuya tarafsz yaklarlar. Ve bu, sevgili Sofi,
bir filozofun en nemli zelliidir. ocuklar dnyay ne eksik ne de fazla, tam
olduu gibi alglarlar.
- nyargl olduumu anladm zaman bundan znt duyuyorum.
- Hume alkanlklarn gcnden bahsederken "nedensellik yasas" zerinde
younlar. Bu yasaya gre her eyin bir nedeni vardr. Hume iki bilardo topunu
rnek olarak kullanr. Siyah bir bilardo topunu, hareketsiz durmakta olan beyaz
bir bilardo topuna arptrrsan ne olur?
- Beyaz top hareket etmeye balar.
- yle mi? Peki neden?
- Siyah top ona arpt iin.
- Bu durumda siyah toptan gelen arpmann, beyaz topun hareketinin nedeni
olduu sylenir. Ama yine ancak duyumsa-dmz bir eyin kesin olarak yle
olduunu syleyebileceimizi anmsayalm.
- Ben bunu gerekten pek ok kere duyumsadm. Jorn'le-rin bodrumunda bir
bilardo masas var.
- Hume duyumsadm yegne eyin, siyah topun beyaz topa arpt ve beyaz
topun masada hareket etmeye balad olduunu syler. Beyaz topun hareket
etme nedenini ise duyum-samazsn. Bir olayn bir sre sonra bir baka olay
- Anlyorum.
- Neden ile etki ilikisine gelince, her zaman gk grltsnden nce geldii iin
imein gk grltsnn nedeni ol315
r
SOFI'NN DNYASI
duunu dnenler olabilir. Bu rnek de bilardo topu rneine benzer. Oysa
imek gk grltsnn nedeni midir gerekteni
- Pek saylmaz. Aslnda ayn anda hem imek akar, hem gk grler.
- imek de gk grlemesi de elektrik yklerinin boalmasndan ileri gelir. Gk
grlemesinin her zaman imek akmasndan sonra geldiini grmemiz, imein
gk grlemesinin nedeni olduu anlamna gelmez. Aslnda bu ikisinin de nedeni bir
baka nc etmendir.
- Anlyorum.
- Bizim yzylmzda yaam bir Empirist, Bertrand Rus-seli buna ok daha
grotesk bir rnek verir: Her gn kmese gelen iftinin karsnn kendisine yemek
verdiini gren tavuk, sonunda kadnn kmese gelmesiyle tabana yem konmas
arasnda bir nedensellik ba olduu sonucunu karr.
- Oysa iftinin kars bir gn kabna yem koymaz...
- Oysa bir gn iftinin kars gelip tavuun boynunu koparr!
- Of, ne iren!
- Zaman iinde bir eyin bir baka eyi izlemesi, bunlarn arasnda mutlaka bir
"nedensellik ilikisi" olduu anlamna gelmez. nsanlar abuk sonulara varmaya
kar uyarmak bir filozofun en nemli grevlerinden biridir. Aslnda bunlar pek
ok bo inann da nedenidir.
-Nasl?
- Yoldan geen bir kara kedi grrsn. Ayn gn bir sre sonra der kolunu
krarsn. Bu, bu iki olay arasnda bir nedensellik ilikisi olduu anlamna gelmez.
Ayn ekilde bilimde de hzl sonulara varmamak son derece nemlidir. Pek ok
kiinin belli bir ilac aldktan sonra iyilemesi, onlar bu ilacn iyiletirdii anlamna
gelmez. Bu yzden, gerek ilac alanlarn
316
HUME
yamsra, bu ilac aldn sanan oysa gerekte suyla kartrlm undan oluan
haplar verilen byk bir kontrol grubu oluturulmaldr. Gerek ilac almayan
kiiler de iyileiyorsa, bir nc etmen, rnein "ilacn iyi geleceine olan
inanlar" onlar iyiletirmi demektir.
- Empirisizmin ne olduunu anlamaya balyorum sanrm.
- Hume ahlak alannda da Usu dnceye cephe ald. Us-ular doru ile yanl
birbirinden ayrt etmenin insan usuna has bir ey olduunu ne sryorlard. Bu
"doal doru" denen eye Sokrates'den Locke'a kadar pek ok filozofta
rastlyoruz. Ancak Hume'a gre neyin doru neyin yanl olduunu bize syleyen
ey aklmz deildir.
- Ya nedir o zaman?
- Duygulanmzdr. Birine yardm etmeye karar verdiinde, yardm etmeni salayan
ey akim deil, duygularndr.
- Ya yardm etmeyi istemezsem?
- Buna karar veren de yine duygularndr. Yardma ihtiyac olan birine yardm
etmemek ne mantkl, ne de mantksz bir eydir. Buna olsa olsa iyilik ya da
ktlk denebilir.
- Ama her eyin bir snn var. nsan ldrmenin doru bir ey olmadn herkes
bilir.
- Hume'a gre herkes dier insanlarn iyiliini ister. Yani insann dier insanlar
dnmek gibi bir yetenei vardr. Ancak bunun mantkla bir ilgisi yoktur.
- Bazen yle eyler dendii de olur: "Bu yasa Millet Meclisi tarafndan
karlmtr. Bu yzden tm vatandalarn bu yasaya uymas gerekir." Ancak bu
"karlm yasalar" da insann iten ie kabul edemedii durumlara da rastlanr.
- Anlyorum.
- Neyi nasl yapacamz akl yoluyla kantlayamayaca-mz konusunu ele alm
olduk. Sorumlu bir biimde davranmak aklla deil, dier insanlarn iyiliini isteyen
duygularla mmkn olur. 'Tm dnyann mahvolmasn parmann bi318
HUME
razck acmasna tercih etmek akl d bir ey deildir," der Hume.
- Pek ho olmayan bir iddia bu!
- Kuyunun dibini biraz kazrsak ho olmayan daha neler kar. Nazilerin
milyonlarca Yahudiyi ldrdn biliyorsun-dur. Sence bu insanlarn akllarnda
m bir hata vard, yoksa duygularnda m?
- Duygularnda yanl olan bir eyler olduu ak!
- ounun akl son derece yerindeydi! En duygusuz kararlarn ardnda ta kalpli
hesaplar yatabilir ou zaman. Savatan sonra Nazilerin ou yargland;
"aklszca" davrandklar iin deil, barbarca davrandklar iin. Aslnda akl pek
yerinde olmayanlarn, bir konuda sulu da olsalar susuz sayldklar olur. Bu tr
kiilere "akli dengesi bozuk" ya da "suun ilendii an akli dengesi yerinde
olmayan" kiiler de denir. Hi kimsenin duygular bozuk olduu iin susuz
sayld grlmemitir.
- Yok bir de saylsayd!
- Aslnda rneklerin en korkunlarn sralamamza gerek yok. rnein bir sel
afeti olsa, zarara urayanlara yardm etmemizi duygularmz syler. Tamamen
duygusuz olup karan "souk aklmza" braksaydk, aklmz bize, dnyann
nfusunun tehlike verici oranda arttn, bu yzden bu sel afetinde birka milyon
kiinin lmesinin iyi olacan bile syleyebilirdi.
- Byle dnmenin mmkn olmas bile beni sinirlendiriyor!
- Nasl yani?
- Yani Locke, kendinden nceki Descartes ve Spinoza gibi, fiziksel dnyann
gerek olduunu sylyordu.
- Evet?
321
SOFI'NN DNYASI
BERKELEY
- Berkeley tam bu noktada ie phe kartrr ve stelik bunu da Empirisizmin
mant iinde gerekletirir. Varolan tek eyin duyumsadklarmz olduunu
syler. Ancak biz "madde"yi ya da "tz" duyumsamayz. eylerin elle tutulur
"eyler" olduunu duyumsamayz. Duyumsadmz eylerin ardnda bir "tz"n
varolduunu varsaymak hzl sonuca varmaktr. Byle bir iddiann hibir duyumsal
temeli yoktur.
- Samalk. Bak imdi!
Byle diyen Sofi elini hzla masann zerine indirdi ve:
- Ah! dedi acyla. - Bu, masann maddesel ve tzsel gerekliinin bir kant deil
de nedir?
- Nasl bir ey hissettin?
- Sert bir ey hissettim.
- Sende sert bir ey duygusu olutu, ama tahtann "tz"n hissetmedin. Ayn
ekilde ryanda da sert bir eye arptn hissedebilirsin, ama ryada sert bir
ey olamaz deil mi?
- Ryada olamaz, hayr.
- stelik insan hipnotize ederek onun gerek olmad halde scak ya da souu,
okama ya da yumruu hissetmesini salayabilirsin.
-Ya Hilde?
- O bir melek, Sofi.
- Melek mi?
- Hilde bu "ruh"un grnd kimse.
- Albert Knag'n bizi Hilde'ye anlattn m sylemek istiyorsun?
- Ya da bizim hakkmzda eyler yazdn! Gereklii oluturan tz
duyumsayamayacamz rendik. Dmzdaki gerekliin ses dalgalarndan m
yoksa kt ve yazdan m olutuunu bilemeyiz. Berkeley'e gre yalnzca bir ruh
olduumuzu bilebiliriz.
- Ve Hilde de bir melek...
- O bir melek, evet. Gel burada bir nokta koyalm. Yag-nn kutlu olsun Hilde!
Bir anda odaya mavimsi bir k yayld. Birka saniye son324
BERKELEY
ra iddetli bir gk grlts... ve tm ev bu grltyle sarsld. Alberto dalgn
baklarla oturuyordu.
- Eve gitmem gerek, dedi Sofi. Ayaa kalkp girie yolland. Dolabn altnda uyuyan
Hermes onun kapy asyla uyand. Giderken arkasndan:
- Grmek zere Hilde! der gibiydi.
Merdivenleri hzla inip kendini sokaa dar att. Etrafta hi kimseler yoktu.
Yamur iyice iri damlalar halinde yamaya balyordu.
Yamur birikintileriyle dolu asfalt yoldan birka araba geti, ama grnrde
otobs filan yoktu. Byk Meydan'a dek ve oradan ehrin sokaklan boyunca kotu.
Koarken aklndan tek bir dnce geiyordu.
iskeleye bal duruyordu. Onca yamurdan sonra kaya birikmi olan sulan
boaltmay unutmamalyd.
326
BJERKLEY
Bu kk koylarn seyrederken aklna, 6-7 yalarndayken bir seferinde tek
bana kaya binip fiyorda ald gn geldi. Aldktan sonra kayktan dm,
yze yze kyya kmay glkle baarmt. Srlsklam bir halde sk allarn
arasndan srnerek baheye gelmi, onu gren annesi ona doru komutu. Kayk
ve krekler fiyortta sahipsiz, ylece duruyordu. Hl ryasnda bu kimsesiz,
kendi bana ylece duran kay grd olurdu. Utan verici bir olay olarak
hatrlard bunu her seferinde.
Baheleri ne ok verimli bir baheydi, ne de ok bakml. Ama yine de Hilde'nin
bahesiydi. Rzgarlardan ypranm bir elma aac ve pek az brtlen barndran
birka al, k atlatmay baarmt.
Kk dzlkte, kayalarla allarn arasnda eski salncak duruyordu. Parlak sabah
rfn altnda iyice ypranm bir grnts vard. inde minderleri olmad
iin iyice terkedilmi gibiydi. Annesi gece baheye inip minderleri yamurdan
kurtarm olmalyd.
Bu koca bahenin etraf hu aalaryla evriliydi. Bahe bunlar sayesinde
iddetli rzgarlardan biraz olsun korunmu oluyordu. Burasna yz yl kadar nce
"Bjerkely* " denmi olmasnn nedeni de yine bu aalard.
Bu evi, bu yzyln banda Hilde'nin byk bykdedesi yaptrmt. Son koca
balk filolarnn birinde kaptanlk yapan dedesinden tr "Kaptan Kk" diye
biliniyordu evleri.
Bu sabah bahede dn geceki dehetli yamurun izleri de vard. Hilde gece gk
grltlerinden defalarca uyanmt. imdiyse gkte tek bir bulut bile yoktu.
Bu yaz yamurlarnn ardndan hava tertemiz olurdu. Son haftalar scak ve kurak
gemi, hu aalarnn tepesindeki yapraklar sararmaya yz tutmutu. Ama imdi
tm dnya y*Hu aalaryla evrili alan (.N.)
327
SOF'NIN DNYASI
kanp tertemiz olmutu sanki. Bu sabah tm ocukluu da yamurlarla srklenip
gitmi gibiydi.
"Acr, acmaz m tohumlarn patlamas..." sveli bir airin dizeleri deil miydi
bunlar? Yoksa air Finlandiyal myd?
Hilde, babaannesinden kalma komodinin zerinde ash duran pirin kaplamal
aynann karsna geti.
Gzel miydi? Pek irkin saylmazd herhalde? Gzelle irkin aras bir eydi ite...
Kumral, uzun salyd. Salar ya biraz daha san, ya da biraz daha esmer olsun
isterdi hep. Salarnda beendii yan ise lleleriydi. Arkadalar salarn biraz
olsun dalgalandrabil-mek iin urar dururlarken, onun salar hep kendiliinden
dalgalyd. Beendii bir baka yan da yeil gzleriydi. Yemyeildi gzleri.
Teyzeleri, amcalar gzlerine bakmak iin yzne eilir, "Gerekten yemyeil, yle
deil mi?" diye birbirlerine sorarlard.
Hilde durup seyrettii bu kzn kk bir kza m yoksa gen bir kadna m daha
ok benzediini sordu kendi kendine. Ne yle, ne de byleydi. Vcudu bir
kadnnkine benzemeye balamt belki ama yz hl ham bir elmay andryordu.
Bu eski aynada Hilde'ye hep babasn anmsatan bir eyler vard. Bir zamanlar bu
ayna aada, "atlye"de asl duruyor du. Kaykhanenin stndeki atlye babasnn
kitapl, kafa dinleme yeri ve yaz odasyd. Albert - evde olduu zamanlar Hilde
babasna adyla hitap ederdi - hep byk bir eser yazmay hayal ederdi. Bir
keresinde bir roman yazmaya kalkm, ancak bu abas pek bir sonu vermemiti.
Arasra, Vatann Dostu gazetesinde yaadklar takm ada blgesini anlatan iir ve
yazlarnn yaynland olurdu. Adn gazetede her grnde babasyla gurur
duyard Hilde. ALBERT KNAG. En azndan Lil-lesand'da tannm bir add bu.
Byk bykdedesinin ad da Albert'di.
BJERKLEY
Evet, ayna. Yllarca nce babas bir kez aynaya insann hi bir zaman iki gzn
birden krparak bakamayacan, ancak bu pirin aynann bu kurala uymadn
syleyerek dalga gemiti kendisiyle. nk bu ayna sihirli bir ayna demiti. Gya
byk bykannesi bu sihirli aynay evlendikten ksa bir sre sonra bir ingene
kadndan satm almt.
Hilde defalarca aynaya iki gzn birden krparak bakmaya alm, ama hibir
zaman baaramamt. nsann kendi glgesinden kamas kadar olanaksz bir
eydi bu. Sonunda bu aile yadigr Hilde'nin olmutu. Hilde de tm ocukluu
boyunca bu olanaksz sanat bir kez olsun gerekletirebilmek iin uram
durmutu.
Bugn biraz dnceli olmas normaldi. Kendi kendiyle ok megul olmas da yle.
Ya^ 15...
O an birden gz gece masasnn zerine iliti. Masada bir paket duruyordu!
Muhteem bir camgbei renginde ktla kaplanm, etraf krmz ipek bir
kurdeleyle sarmalanm bir paket. Bir yagn hediyesinden baka ne olabilirdi
bu!
Yoksa o mehur "hediye" bu muydu? Babasnn o etraf byk bir sr rgsyle
evrili HEDYES bu olabilir miydi? Lbnan'dan gnderdii kartpostallarda bir
sr ipucu verdii, ama "kendi kendine ok gl bir sansr uygulad" iin bir
trl ne olduunu syleyemedii hediye miydi bu?
"Bydke byyen" bir hediye diye yazmt babas. Bir yandan da yaknda bir
kzla tanacan, sonra ona yollad kartpostallarn bir kopyasn da bu kza
gnderdiini de ima etmiti. Hilde annesinin azn aramt babasnn tm
bunlarla ne demek istedii konusunda, ama annesinin de hibir ey bilmediini
anlamt.
Babasnn ima ettii eyler arasnda en tuhaf da bu hediyenin belki "baka
insanlarla da paylalabilecek" bir hediye ol329
SOF'NtN DNYASI
BJERKLEY
duuydu. Babas bu yzden Birlemi Milletlerde alyordu zaten. Babasnn
sabit fikirlerinden biri de - pek ok sabit fikri vard zaten babasnn!- BM'in tm
dnyann ynetimini stlenecek bir kurum olmas gerektiiydi. "Umarm bir gn
Sofi Amundsen okuldan eve geliyordu. Yolun bir ksmn kz arkada Jorn'le
yrrken, robotlardan bahsetmilerdi. Jorn'e gre insan beyni gelimi bir
bilgisayar gibiydi. Sofi ise pek emin deildi bundan. nsann bir makineden daha
te bir ey olmas gerekmez miydi?
Hilde okumaya devam ettike her eyi, hatt yagnn unuttu. Ama arada srada
okuduu satrlarn arasnda aklna u dnceler geliyordu:
Babas bir roman m yazmt? En sonunda yarm kalan romann tamamlamaya
karar vermi, bunu da Lbnan'da m gerekletirmiti? Dnyann bu kesinde
zamann pek ar geiinden yaknmyor muydu zaten hep?
Sofi'nin babas da evden uzaktayd. Bir gn karlaaca kz bu olmalyd
herhalde...
Bir gn gelip yokolacan dndnde, yaamn ne kadar deerli olduunu
anlyordu.... Dnya nasl meydana geldi? ... Sonu olarak u ya da bu bir zamanlar
yoktan varolmu olmalyd. Ya bu mmkn myd? Bu da dnyann hep
varolageldiini dnmek kadar olanaksz bir ey deil miydi?
Hilde okudu da okudu. Sofi Amundsen'in Lbnan'dan bir kartpostal ald yere
geldiinde yatanda heyecandan yerinde hoplad. "Hilde Mller Knag, Sofi
Amundsen eliyle, Yonca Soka 3..."
Sevgili Hilde. 15. yan candan kutlarm. Senin de grecein gibi sana, seni
gelitirecek bir hediye vermek istedim. Kart
331
SOF'NN DNYASI
Sofi'ye gnderdiim iin beni affet. En kolay buydu. Sevgiler. Baban.
Bak u utanmaza! Hilde babasnn insan kandrmay seven biri olduunu biliyordu
ama bu kadarn da beklemiyordu dorusu. Bu kart da hediye paketinin yanna
koymaktansa hediyenin iine koymutu!
Ya Sofi! Zavallcn kafas iyice karmt:
Niye bir baba, baka bir adrese gidecei gn gibi ortada olan bir kart gndersindi
Sofi'ye? Hangi baba bir yagn kartn byle dolambal yollardan gndererek
artmaya kalkard kzn? Bylesi nasl "en kolay" olabilirdi? Her eyden
nemlisi: Sofi nasl bulabilecekti Hilde'nin izini?
Evet, nasl bulabilecekti?
Hilde ikinci blm okumaya balad. Bu blmn ad "Silindir apka" idi. ok
gemeden gizemli kiinin Sofi'ye yollad mektuba gelmiti sra. Hilde nefesini
tuttu.
Neden yaadmz konusuyla ilgilenmek, pul toplamak kadar "rastlantsal" bir ilgi
deildir. Bu gibi sorularla ilgilenen kiiler, insanlarn dnya varolduundan beri
tarttklar bir eyle ilgilenmektedirler...
"Sofi altst olmutu." Hilde de. Babas 15. yagn iin sradan deil, ok ilgin ve
heyecanl bir kitap yazmt.
Ksaca zetlersek: Bo bir silindir apkadan bir tavan kar. Tavan ok byk
olduu iin bu sihirbazlk numaras milyarlarca yl alr. Tavann ince tylerinin en
tepesinde ocuklar dnyaya gelir. Bu yzden ocuklar bu mthi sihirbazln nasl
yapldna aabilecek bir konuma sahiptirler. Ancak bydke tavan krknn
332
BJERKLEY
diplerine doru sokulurlar. Ve orada kalrlar...
Tavann tylerinin dibine doru inmekte olduunu hisseden tek kii Sofi deildi.
Hilde de bugn 15 yana basyordu ve kendisinin de hayatnn bundan sonraki
yolunu izme zamannn geldiini hissediyordu.
Yunanl doa filozoflar hakkndaki blm okudu. Babasnn felsefeyle
ilgilendiini biliyordu. Hatt babas felsefenin ders planna girmesi gerektii
konusunda bir makale de yazmt gazetede. "Niin Felsefe Mfredatn Bir
Paras Olmal?" baln tayordu makale. Bir seferinde de konuyu veli
toplantsnda amt. Hilde utanmt o zaman babasndan.
Saatine bakt. Yedi buuk olmutu. Allahtan annesinin gelmesine daha bir saat
kadar vard. yle heyecanlyd ki So-fi'nin bana gelenler ve tm bu felsefi
sorular! "Demokritos" balkl blme gelmiti. nce zerinde dnlecek bir
Annesi merdivenleri karken sylemeye balamt arky-... iyi ki dodun, iyi ki dodun Hilde...
- Gir, dedi Hilde felsefe retmeninin Sofi'ye Akropolis'ten konumaya
balamasn okurken. "Siyah, bakml sakal" ve mavi beresiyle tpk babasna
benziyordu bu adam.
- Doum gnn kutlu olsun Hilde'iim!
- Hmm...
- Ama Hilde!
- Buyur, otur yle.
- Ama ey yapmyacak msn...
- Grdn gibi biraz megulm.
- Demek sen de 15 yana geldin ha...
- Hi Atina'ya gittin mi anne?
- Hayr... Neden?
334
- O eski harabelerin hl yerinde olmas ne ilgin deil mi? 2500 yldan beri!
Harabelerin en bynn ad "Bakire'nin evi"...
- Babandan gelen hediyeyi atn m?
- Hangi hediyeyi?
- Bana bak bakaym Hilde! Dalm gitmisin sen... Hilde dosyay elinden brakt.
Annesi yatana doru eildi. Elindeki tepside yanan bir mum, yal rekler ve
gazoz vard. Bir de kk bir hediye paketi. Daha fazlasn tayamad iin
bayra da koltuunun altna sktrmt.
- Kim?
- Bilmem. Sofi de bilmiyor. Btn mesele de bu ya zaten!
- Peki. e gitmem lazm zaten. Sen de biraz yesen iyi edersin. Elbisen aada
hazr.
Sonunda annesi merdivenlerden indi ve gitti. Sofi'nin felsefe retmeni gibi. O
da Akropolis'in merdivenlerinden inerek nce Areopagos tepesinde bir sre
durmu, sonra da Atina'nn eski meydannda tekrar ortaya kmt.
Hilde eski harabelerden birdenbire bir sr yksek yap ykseliini okurken
hayretten donakald. Babasnn bir dier sabit fikri de, BM'e dahil tm lkelerin
birleerek Atina'daki bu eski meydann gerek bir kopyasn yapmalaryd. Burada
felsefi konular tartlmal, ayrca silahszlanma grmeleri ele alnmalyd. Byle
byk bir projenin insanlarn birlemesine hizmet edeceine inanyordu. "Petrol
platformlar ve Ay'a inen uzay aralar yapyoruz ya, bunu neden yapamayalm!"
diyordu.
Sonra Platon'la ilgili blme geldi. "Ruh sevginin kanatlarnda "evine", idealar
dnyasna doru yola kar. Ruh, "vcudun hapishanesinden" kurtulur..."
Sofi iti ap Hermes'i izlemeye kalkm, ama bir sre sonra Hermes gzden
kaybolmutu. Platon'u okuduktan sonra ormanda yrmeye balam, sonra da
kk bir gln kenarndaki krmz bir kulbeye gelmiti. Kulbede Bjerkely'i
gsteren bir resim aslyd. Tarifine baklrsa Hilde'nin Bjerkely'si olmalyd bu.
Bunun yannda da Berkeley diye bir adamn resmi aslyd. "Ne ilgin bir eydi bu!"
Hilde elindeki koca dosyay bir kenara brakp kitaplna gitti ve 14. yagnnde
hediye gelen Kitap Kulb'nn ciltlik ansiklopedisini at. Berkeley... ite!
336
Berkeley, George, 1685-1753, tng. filozof ve Cloyne piskoposu. nsan bilincinin
dnda maddi bir gereklik olduu fikrini reddeder. Ona gre duyumsal
alglamalarmzn kayna Tanrdr. B. ayn zamanda soyut kavramlar eletirisiyle
tannr. En nemli eseri: A Treatise Concer-ning the Principles ofHuman
Knovuledge (1710). -.
Evet, ok ilginti! Tekrar yatana dnp dosyay eline almadan nce bir sre
ylece durdu odann ortasnda.
Bu iki resmi yanyana koymu olan kii babasyd bir bakma. sim benzerliinden
baka bir benzerlik sz konusu muydu acaba?
Demek Berkeley insan aklnn dnda maddi bir gereklik olduunu reddeden bir
filozoftu. Ne acayip eylere inanabiliyordu insanlar! te yandan bu tr iddialarn
tersini kantlamak son derece zor bir iti. Bu fddia Sofi'nin dnyasna uyuyordu
rnein. Sofi'nin "duyumsal alglarnn" kayna ise Hilde'nin babasyd.
Okumaya devam ederse bu konuda daha ok ey renecekti herhalde. Sofi'nin
kendisine aynada iki gzn krparak karlk veren kz grd yere geldiinde
dosyann zerinden etrafa bakp kendi kendine glmsedi. "Sanki aynadaki kz
gzlerini Sofi'ye krpm gibiydi. Seni gryorum, Sofi! demek ister gibiydi. Ben
aynann br tarafndaym."
Bir de Sofi burada Hilde'nin yeil czdanm buluyordu -iindeki paralar ve dier
eylerle. Nasl olmu da oraya gitmiti czdan?
Sama! Hilde bir an iin Sofi'nin czdann gerekten bulduunu sanmt. Ama
sonra bir an tm bu olanlar Sofi'nin cephesinden grmeye alt. Zavallck iin
her ey son derece karmak ve esrarengizdi.
lk kez o an Sofiyle yz yze karlam olmay istedi. Bir
337
SOFfNtN DNYASI
BJERKLEY
zaman gelip onunla tm bu olup bitenlerin birbiriyle ilikisini konumay arzulad.
Ama imdi Sof'nin ba dertteydi. Bir an nce kulbeden kmas gerekiyordu. Ve
kayk da gln ortasnda yzyordu elbette! Kaykla ilgili hikyesini kendisine
byle anmsatyordu babas.
Hilde gazozundan bir yudum, karides salatal ekmek dili-minden de bir srk ald
ve Platon'un idealar retisini eletiren "dzen adam" Aristoteles ile ilgili
blm okumaya balad.
yi vallahi! Hi yoktan 150 kronu olmutu bylece. Babas ya-gn iin yalnzca el
yapmas bir hediyenin yetmeyeceini dnmt demek ki.
15/6 Sof'nin de yagnyd. Ama Sof'nin takvimi henz maysn balarn
gsteriyordu. Bu tarih babasmn bu blm yazd tarih olmalyd; Hilde'ye
yollad "yagn kartpostalna" ise ok daha sonraki bir tarihi koymutu.
Zavall Sofi. te imdi de Jorn'le bulumak zere sper-markete doru
koarken dnyordu:
Hilde kimdi? Babas nasl olup da Sofi'nin onu bulacandan bu kadar emin
olabiliyordu? Ne olursa olsun kartlar dorudan kzna deil de Sofi'ye yollamas
ok anlamsz bir eydi.
339
SOF'NN DNYASI
Hilde de Plotinos'u okurken odasnda umaya baladn hissetmiti.
Varolan her eyde tanrsal bir gizem olduunu sylemek istiyorum. Ayieinin,
gelinciin byle parldadn grebiliriz. Bir kelebein daldan havalanmda, bir
baln akvaryumda yznde bu snrsz gizemi biraz daha ok yakalarz. Ancak
Tann'ya en yaknlat, mz yer kendi ruhumuzdur. Bu byk yaam srryla ancak
ruhumuzda birleiriz. Evet, ender de olsa, kimi zaman bu tanrsal gizemin
kendimiz olduunu hissederiz.
Hilde'nin imdiye dek okuduu en ba dndrc blnuolnu-tu bu. Ayn
zamanda en kolay anlalr blmd de bu: Her ey birdir ve bu "bir" de herkesin
bir paras olduu tanrsal bir gizemdir.
Bu inanlmas gereken bir ey deildi Hilde'ye gre. Zaten byleydi. Sonra
isteyen verseydi istedii anlam "tanrsal" szcne.
Hzla bir sonraki blme geti. Sofi ile Hilde 17 Maystan nceki akam adrlarn
alp kamp kurmaya gidiyorlard. Sonra da Binbann Evi'ne...
Hilde ancak bir iki sayfa okumutu ki hiddetle yerinden kalkp kolunun altnda
dosyayla oday arnlamaya balad.
341
SOFNN DNYASI
BJERKLEY
Bunun zerine Sofi, bir Ortaa rahibi klna girmi olan Alberto Knox'la 12.
yzyldan kalma bir kilisede yz yze geliyordu.
Aman, kilise! Hilde saatine bakt. Saat biri eyrek geiyordu. Kitaba dalm,
zaman unutmutu!
Kendi yagnnde kiliseyi krmak deildi pek onu dndren. Onu asl huzursuz
eden u yagn meselesinin kendisiydi. Kiliseye gitmemekle epeyce bir kutlamay
da karm oluyordu. Aman olsun, kutlamadan ok ne vard u dnyada!
Nasl olsa kitapta uzun bir vaaz geliyordu birazdan. Alberto da papaz rol iin
tam biilmi kaftand.
Sophia1 nn Hildegard'a grnn okuduunda yeniden ansiklopediye bavurdu.
Ama ansiklopedide ne Sophia'dan, ne de Hildegard'dan sz ediliyordu. Ne kadar
da tipikti bu! Ne zaman kadnlar ya da kadnlarla ilgili bir ey sz konusu olsa,
ansiklopedi bir Ay krateri kadar sessizleiyordu. Ansiklopedileri sansrden
geiren bir "Erkekleri Koruma Birlii" filan m vard
yoksa!
Bingen'li Hildegard hem vaiz, hem yazar, hem doktor, hem botaniki ve hem de
doalbilimciydi demek! stelik o, "Ortaada ayaklar en ok yere basan ve en
ok bilimsel olanlarn kadnlar olduunun bir simgesiydi.adeta". Ve bu kadn
hakknda Kitap Kulb'nn koskoca ansiklopedisinde tek bir satr
yoktu ha! Rezalet!
Hilde, Tann'nn bir de "dii yan" ya da "doa anal" olduuna inanldn hi
duymamt daha nce. Yunancada Tan-r'nn dii yanna Sophia deniyordu demek!
Sophia'y da kayda deer bulmam olacaklard sayn ansiklopediciler!
Hilde de kimbilir ka kez aynada byle kendisine bakm, aynann arkasnda bir
bakasn aramt. Ama babas nereden biliyordu bunu? Hilde de aynann
arkasnda siyah sal bir kadn dlememi miydi ou kez? Hani byk
bykninesi aynay ingene bir kadndan ald iin...
Hilde dosyay tutan ellerinin titrediini hissetti. Sofi'nin gerekten "teki yzde"
bir yerde varolduuna inanyordu.
Sofi, Hilde ve Bjerkely'i ryasnda gryordu imdi de. Hilde Sofi'yi ne
grebiliyor, ne de iitebiliyordu. Ve ite Sofi iskelenin kenarnda altn bir kolye
buluyordu. Sonra da uyandnda yatanda buluyordu zerinde Hilde'nin adnn
ba harfleri de olan bu kolyeyi!
Hilde'nin yle bir dnmesi gerekiyordu. Kolyesini de kaybetmemiti ya!
Komodinindeki tak kutusunu ap bakt. Altn ha, babaannesinin Hilde'nin
doumunda takt altn ha yerinde yoktu!
343-
SOFI'NIN DNYASI
Demek kolyesini de kaybetmiti. yi ama daha kendisinin haberi yokken babas
nereden renmiti bunu?
Dahas, Sofi Hilde'nin babasnn Lbnan'dan geliini de grmt ryasnda. Oysa
babasnn gelmesine daha bir hafta vard. Sofi ryasnda gelecei gryor olabilir
miydi? Babas eve dndnde, Sofi'nin de bir bakma orada olacan m anlatmak
istiyordu? Hilde'nin yeni bir de arkada edineceini yazmyor muydu zaten...
Hilde iinde uyanan bir anlk, ama ok net bir dncede Sofi'nin kt kalemden
te bir ey olduunu hissetti. Sofi vard.
344
AYDINLANMA AI .ine yapmndan top dkmne kadar.,
Hilde tam Rnesansla ilgili blm okumaya balamken aada, kapnn giriinde
annesinin ayak seslerini duydu. Saatine bakt. Drt olmutu.
Annesi koarak merdivenleri kp Hilde'nin odasnn kapsn at.
- Kiliseye gitmedin mi yoksa sen?
- Tabii ki gittim.
- Ama... ne giydin giderken?
- imdi ne giyiyorsam, o zaman da onu giydim.
- Gecelik mi giydin yani?
- Hmmm... Maria Kilisesi'ne gittim.
- Maria Kilisesi mi?
- Evet, Ortaadan kalma ta bir kilise.
- Hilde!
- Melek mi?
- Hilde bu "ruh"un grnd kimse.
Bundan sonra Sofi Alberto'dan ayrlyor, kendini sokakta, yamur frtnann
ortasnda buluyordu. Sofi'nin ehri koarak gemesinden birka saat sonra
Bjerkeley'i de etkisi altna alan ayn kt hava olmasnd bu?
347
SOF'NN DNYASI
AYDINLANMA AI
Yarn yagnm, diye dnyordu. Tam on beinci yana basarken hayatn
yalnzca bir rya olduunu anlamak ne kadar acklyd! Sanki bir milyon kazanm,
tam dl alacakken bunun aslnda bir rya olduunu anlam gibiydi.
Sofi slak stadyumu da koarak geti. ok gemeden kendisine doru birinin
kotuunu farketti. Annesiydi bu. Bu arada gkyzn-de art arda imekler
akyordu.
Nefes nefese sarlmt imdi annnesi Sofi'ye.
- Neler oluyor bize yavrum? diyordu annesi.
- Bilmiyorum, derken alyordu Sofi. - Sanki herey kt bir rya gibi!
Hilde de gzlerinin dolduunu hissediyordu. "Olmak ya da olmamak - ite btn
mesele bu."
Dosyay elinden yataa atp ayaa kalkt. Bir ileri bir geri oday arnlamaya
koyuldu. Sonunda annesi gelip onu yemee arana dek pirin aynann karsnda
kendini seyretti. Annesi kapy aldnda aynann karsnda ne kadar zamandr
durduunu bilmiyordu. Ama bildii bir ey varsa, o da aynadaki grntsnn
kendisine iki gzn birden krpm olduuydu.
Yemek boyunca yagn iin kendisine yaplanlara teekkr borlu, iyi bir aile kz
gibi davranmaya alt. Aslnda kafas srekli Alberto ve Sofi'yle meguld.
Hereyin ardnda Hilde'nin babasnn olduunu anlamlard artk. Peki imdi neler
olacakt? Aslnda anlamlard demek de ne demekti? Herey kurmacayd nasl
olsa. Onlarn bir ey anlamasn salayan babas deil miydi? Ne olursa olsun
ortada bir sorun vard: Sof'yle Alberto hereyi "anladklarna" gre yolun sonuna
gelinmi demekti.
Ayn durumun belki kendi dnyas iin de geerli olduu aklna geldiinde, bir
patates cipsi neredeyse boaznda kah348
yordu. nsanlar doann kurallarn birbiri ardna kefedip duruyorlard. Tarih
byle, felsefe ve bilimde tm bilinemeyenler zlp dururken sonsuza dek
srecek miydi? Yoksa insanlk, tarihinin sonuna m yaklamt? nk bir yandan
gittike ilerleyen dnce ve bilim ile incelen ozon tabakas ve yaklarak yokedilen
tropik ormanlar arasnda bir iliki yok muydu? Belki de insanlarn bilgiye
susuzluuydu "ilk gnahlar"?
Bu konu yle byk ve yle rktcyd ki, Hilde hemen baka eyler dnmeye
alt. stelik babasnn yagn hediyesini okumaya devam ederse, bir sr eyi
daha anlard kukusuz.
- "Dile benden ne dilersen..." diye bir baka yagn arks sylyordu annesi
italyan ilekleriyle dondurmalarn yerlerken. - imdi sen ne istersen onu
yapacaz.
- Biraz garip gelecek ama u an tm istediim babamn armaann okumaya devam
etmek.
- Pekl, ama dikkat et de kendini fazla kaptrma!
- Yok canm.
- Belki sonra pizzalanmz alp televizyondaki u dedektif dizisini seyrederiz...
- Belki.
Hilde'nin aklna Sofi'nin annesiyle konumalar geldi. Babas Sofi'nin annesini
kendi annesinden esinlenerek mi yaratmt acaba? Ne olur ne olmaz diye
annesine hi deilse bugn evrenin silindir apkasndan karlan tavanlardan sz
etmemeye karar verdi.
- Hl hayattaym galiba, dedi Sofi ksk bir sesle. -Tabii hayattasn! stelik
bugn 15 yana giriyorsun.
- Emin misin?
- Ne demek emin miyim? Bir anne bir tanecik kznn ne zaman doduundan emin
olmaz m? 15 Haziran 1975... saat bir buuk. Hi kukusuz hayatmn en mutlu
gn.
- Hereyin yalnzca bir rya olmadndan emin misin?
- yle de olsa, gzn ap karnda rekler, gazoz ve yag-n hediyeleri
bulduun bir rya fena bir rya saylmaz herhalde!
350
AYDINLANMA AI
Annesi elindeki tepsiyi bir sandalyeye brakp ksa bir sre iin yokoldu. Tekrar
odaya geldiinde elinde bir baka tepsi vard. inde rekler ve gazoz olan bu
tepsiyi Sofi'nin yatann dibine brakt.
Bundan sonras her zamanki yagn sabahlar gibi geti. Sofi hediyelerini at;
annesi ta on be yl ncesine, doum sanclarna varana dek anlarndan bahsetti.
Annesinin hediyesi bir tenis raketiydi. imdiye dek hi tenis oynamamt ama
Yonca Soka'ndan be dakika tede isterse oynayabilecei bir tenis sahas
vard. Babas FM-radyolu bir mini televizyon gndermiti. Televizyonun ekran bir
fotoraf yzeyi kadar ya vard, ya yoktu. Sonra ailenin baka fertlerinden ve aile
dostlarndan hediyeler vard.
Bir sre sonra annesi:
- Bugn iten izin alaym m sence? diye sordu.
- Hayr. Neden?
- Dn gerekten kendinde deildin. Byle devam ederse seni bir psikologa
gstersek diyordum. "
- Gerekmez.
- Dnk hava myd seni byle etkileyen yoksa u mehur Alberto mu?
- Ya sana ne demeli? Dn "Neler oluyor bize yavrum?" diyen sen deil miydin?
- Bir takm acayip insanlarla bulumak iin ehirde oraya buraya gitmeni
dnerek syledim. Bunda belki benim de suum var diye...
- Bo zamanlarmda birazck felsefe dersi almamda kimsenin "suu" yok. ine
gidebilirsin. Zaten 10'da okulda olacaz. Ders yok. Karne alp biraz eleneceiz o
kadar.
- Karnen nasl dersin?
- Bilmem ama birinci dnemden daha ok pekiyi olaca kesin. Annesi gideli pek az
olmutu ki telefon ald.
- Alo, ben Sofi Amundsen.
- Merhaba. Benim, Alberto.
351
SOF'NN DNYASI
-Aa?
- Binba yapacan yapt yine.
- Ne demek istiyorsun?
- Dnk havay kastediyorum Sofi.
- Neye inanacam bilemiyorum.
- te bir filozofu filozof yapan da budur. Bu kadar ksa zamanda byle ok ey
renmenden gurur duymuyorum desem yalan olur.
- Hibir eyin gerek olmamasndan korkuyorum.
- Buna varolusal endie denir ki bu ou zaman yeni bir hayatn eiinde olduunu
gsterir.
AYDINLANMA AI
mz engellemez.
- zgr irademizi de mi engellemez?
- Buna da bir are bulacam elbet Sofi.
- Ama Hilde'nin babas "buna bir are bulacan" da biliyor.
- Olabilir. Ama planmn ayrntlarn bilmiyor. Ve ben de bir Ark-himedes noktas
bulmaya alyorum.
- Arkhimedes noktas m?
- Arkhimedes Helenistik an mehur bir bilginiydi. "Bana sabit bir nokta verin,
dnyay yerinden oynataym" diyordu. Bizim de Binbann i evreninden darya
srayabilmek iin byle sabit bir noktaya ihtiyacmz var.
- Epey uratracaa benzer bizi bu.
- Ama bunun iin ilk nce felsefe kursumuzu tamamlamamz gerek. O zamana dek
Binbann zerimizdeki hakimiyeti srmek durumunda. Seni yzyllarn iinden
geirip amza dek getirmeme karar vermi anlalan. te yandan Ortadou'da
bir yerlerden bir uaa binip buraya gelmesine de sadece birka gn kald.
Bjerkely'e varmadan kendimizi onun yap yap hayal gcnden kurtaramazsak bu
i bitti demektir.
- Beni korkutuyorsun...
- ncelikle sana Fransz Aydnlanma ayla ilgili en nemli bilgileri vermeliyim.
Sonra Kant' ele alp Romantik aa geebiliriz. Sonra Hegel en azndan bizim iin
nemli bir adm oluturacak. On. dan bahsedince Kierkegaard'n Hegel felsefesiyle ateli hesaplamasndan sz
etmemek olmaz. Sonra Marx, Darvvin ve Freud'dan da bahsetmeliyiz. Elimizi
abuk tutup Sartre ve Varoluuluu de ele alabilirsek, bundan sonra planmz
uygulayabiliriz.
- Bir hafta iin olduka ykl bir program.
dnemezdi. Kimi zaman iinden gelenleri bir hzla yazyor, ne yazdnn ise
ancak sonradan farkna varyor olmalyd. te tam bu noktalarda Sofi'yle
Alberto'nun bir tr zgrl olabilirdi.
Hilde tekrar Sofi'yle Alberto'nun gerekten varolduklar duygusuna kapld.
Denizin yz kprtsz olsa da bu, denizin derinlerinde bir hareket olmad
anlamna gelmez, diye dnd.
imdi niye dnmt bunu?
355
SOFl'NlN DNYASI
Niye dndyse dnsn hi de denizin yznde saylmayacak bir dnceydi
bu!
Sofi okulda tam anlamyla bir yagn yaad. Herkes okulun son gn olduu iin
zaten tam bir elence havas iinde olduundan kendi yagn de fazladan
grltl bir biimde kutlanm oldu.
retmen son olarak iyi tatiller dileyip serbest olduklarn syler sylemez Sofi
dar frlad. Jorn'n kendisini beklemesi arsna da hemen yapmas gereken
bir ey olduunu syleyerek karlk verdi.
Posta kutusunda Lbnan'dan gelen iki kartpostal duruyordu. Her ikisinde de
"HAPPY BIRTHDAY -15 YEARS" diye yazlyd. Hazr yagn kartlarndand
bunlar.
Kartn birisi "Hilde Mller Knag, Sofi Amundsen eliyle..." adresli, dieriyse
Sofi'nin kendineydi. Her iki kart da "BM taburu" damgalyd.
Sofi nce kendisine yollanm olan kart okudu:
Sevgili Sofi Amundsen! Bugn senin yagnn olduu iin pek ok kutlanmaya
layksn. Ve ben de senin yagnn candan kutlarm. imdiye dek Hilde iin
yapm olduklarn iin saol! ten selamlar. Binba Al bert Knag.
Sofi Hilde'nin babasnn sonunda kendisine de bir kart gndermi olmasna ne
tepki duyacan bilemiyordu. Bir bakma olduka dokunakl bir eydi bu.
filozoflar yaad. 18. yzyln ilk yarsnda felsefenin arlkl olarak ngiltere'de,
18. yzyln ortalarnda Fransa'da, yzyln sonundaysa Almanya'da hissedildiini
sylemek yanl olmaz.
- Batdan douya bir gei yani...
- Evet. Pek ok Fransz Aydnlanmac dnrn ortak bir takm fikirlerine ksaca
deinmek istiyorum. Bunlar arasnda Montes-quieu, Voltaire, Rousseau ve daha
biroklar gelir. Bu fikirleri yedi ana balkta toplayacam.
- Teekkrler, ne yazk ki bundan haberim var!
Sofi Hilde'nin babasndan gelen kart gsterdi. Alberto derin bir
357
SOFfNtN DNYASI
i ekti.
- Buna hi gerek yoktu bence... Evet, ilk nokta otoriteye kar ;-k. Fransz
Aydnlanma filzoflarndan bir ou, o sralar Fransa'dan daha ak bir lke olan
ngiltere'de bulunmulard. Burada ngiliz doa biliminden, zellikle Nevvton ve
onun evrensel fiziinden ok etkilenmilerdi. Ancak bunun yannda ngiliz
felsefesi, zellikle Locke ve onun politik felsefesi de onlara bir esin kayna
oluturmutu. Daha sonra bu filozoflar Fransa'da varolan otoritelere kar
mcadeleye giritiler. Bizden ncekilerden devraldmz tm dorulara kar
eletirel bir tutum taknmalyz, dediler. Tm sorulara bireyin kendisi bir cevap
bulmalyd. Bu noktada Descartes gelenei onlara k tutuyordu.
- nk Descartes hereyi temelden kurmaktan yanayd deil
mi?
- Evet. Otoriteye kar k kilisenin, kraln ve soylularn gcne kar koymay da
ieriyordu. Bu kurumlar 18. yzylda Fransa'da ngiltere'dekinden ok daha
glydler.
- Ve sonra devrim oldu.
- Evet, 1789'da. Ancak yeni fikirler bundan daha nce ortaya kmt. kinci
nokta Usuluk.
Usuluun Hume'la birlikte ortadan yokolduunu sanmtm.
- Hume 1776'da ld. Bu Montesquieu'nn lmnden yirmi yl sonras, 1778'de
len Voltaire ve Rousseau'nun lmnden yalnzca iki yl ncesiydi. Ve bu
filozof da ngiltere'de bulunmu, Locke'un felsefesiyle iyice tanmlard.
Locke'un yzde yz bir Empirist olmadn hatrlyorsundur belki. Locke Tanr'ya
inancn ve belli baz ahlaki normlarn insan aklnda varolduuna inanyordu.
Aydnlanma felsefesinin temelini de bu dnce oluturur.
- Franszlarn ngilizlerden hep biraz daha fazla Usu olduklarn
da sylemitin.
- Evet ve bu farkn kkleri ta Ortaaa uzanr. ngilizlerin "com-mon sense"
dedikleri eye Franszlar "evidence" der. ngilizce bu
358
AYDINLANMA AI
terim "herkesin bildii ey" diye evrilebilirken, Franszca bu szck "(usun) ak
seik grd ey" eklinde tercme edilebilir.
- Anlyorum.
- Aydnlanma filozoflarnn ou, Sokrates ve Stoaclar gibi Antik a
Hmanistleriyle ayn dorultuda olarak insan usuna sonsuz lde gveniyorlard.
Bu yle nemli bir noktayd ki, bu yzden Fransz Aydnlanma ana "Usuluk
a" dendii de olur. Yeni doa bilimi doann akla uygun bir biimde varolduunu
gstermiti. Aydnlanma a filozoflar da kendi stlerine den grevin ahlak ve
dinde insan aklna uygun sarslmaz bir temel oluturmak olduuna inanyorlard. Bu
da Aydnlanma dncesine yol amtr.
- Ve bu da nc noktayd.
- Artk geni halk tabakalar "aydnlatlmalyd". Daha iyi bir toplumun n koulu
buydu. Zorluk ve basklarn nedeni bigisizlik ve bo-inand. Bu yzden ocuklarn
ve halkn eitimine byk nem verilmeliydi. Eitimin bir bilim olarak gelimeye
balamasnn Aydnlanma ana rastlamas da bir rastlant deildir bu yzden.
- Okul Ortaaa, eitbilim de Aydnlanma ana uzanyor demek ki...
- Evet, byle denebilir. Aydnlanma dncesinin ant da dev bir ansiklopedi oldu.
Encyclopedie adyla bilinen ve 1751 -1772 yllar arasnda 28 cilt halinde
hazrlanan bu esere en byk Aydnlanma filozoflar katkda bulundu. "Burada
herey var," denildi, "ine yapmndan top dkmne kadar hereyi bulmak
mmkn."
- Bundan sonra kltr iyimserliigeliyor.
- Ben konuurken u kart bir kenara brakabilir misin ltfen!
- zr dilerim.
- Akl ve bilgi bir yaylmaya grsn, o zaman insanlk byk hamleler
gerekletirebilir, diyordu Aydnlanma filozoflar. Aklszlk ve bilgisizliin
"aydnlanm" insanln yolundan yokolmas bir an meselesiydi. Bu dnce Bat
Avrupa'da bundan birka on yl ncesine kadar tmyle geerli olan bir
dnceydi. Bugnse her trl
359
SOFNN DNYASI
AYDINLANMA AI
"gelime"nin gerekten iyiye ynelik olup olmadndan o kadar emin deiliz.
Ancak Fransz Aydnlanma filozoflar bu tr bir "uygar, la" kar eletirilerini
daha o zamanlar dile getirmilerdi.
- Onlar dinlemeliymiiz demek ki.
- Bazlar iin ana slogan doaya dnmek olmutu. Aydnlanma filozoflarnn "doa"
ile kastettikleri "us"la hemen hemen ayn ey. di. nk insan usu, kilise ve
"uygarln" tersine, doa tarafndan verilmi bir eydi. "Doa insanlarnn
Avrupallardan daha salkl ve daha mutlu olduuna iaret edilirdi ou zaman,
nk onlar "uygar" deillerdi. "Doaya dnmeliyiz" sznn sahibi ise Rousseau
idi. nk doa iyiydi, insan da "doas gerei" iyi bir varlkt. Ktln
- Ya kadn haklar?
- 1789'daki devrim bu haklarn tm "yurttalar" iin geerli olduunu ne
sryordu. Ancak yurttala kastedilen daha ok erkeklerdi. Ama tam da Fransz
Devrimi srasnda kadn haklar mcadelesinin ilk rnekleri grlmeye balanr.
- Eh, sras da gelmi artk yani!
- Aydnlanma filozofu Condorcetdaba 1787'de kadn haklaryla ilgili bir yaz
yaymlamt. Bu yazda kadnlarn da erkeklerle ayn "doal haklar"a sahip
olduunu belirtiyordu. 1789'daki devrim srasnda da kadnlar eski feodal dzene
kar savata olduka aktif roller aldlar. rnein sonunda kraln Versaille
Sarayndan kamasn salayan byk gsterileri balatan kadnlard. Paris'te bir
ok kadn grubu oluturulmutu. Erkeklerin sahip olduu haklarn aynna sahip
olmann yansra, evlilik yasalar ve kadnlarn toplumsal konumlar konularnda da
deiiklikler istiyorlard.
- Peki kazanabildiler mi bu haklar?
- Hayr. Daha sonra da rnekleri pek ok kez grld gibi, kadn haklar konusu
bu kez de devrimin scakl iersinde gndeme gelip devrimden sonra durum
sakinletiinde gndemden silindi.
-Tipik ite!
- Fransz Devrimi srasnda kadn haklar iin savaanlardan
362
biri de Olympe de Gouges idi. Olympe de Gouges 1791'de yani devrimden iki yl
sonra kadnlarn haklar konusunda bir bildiri yaynlad. Ona gre "vatandalk
haklar" bildirgesi, kadnlarn "doal haklan" konusuna deinmiyordu, bu yzden o
kadnlarn da erkeklerin sahip olduu tm haklara sahip olmas gerektiini dile
getirdi bu bildirisinde.
- Ne oldu bunun sonucu?
- Olympe de Gouges 1793'te idam edildi. stelik bundan sonra kadnlarn politik
faaliyetlerde bulunmas yasakland.
- Allah kahretsin!
- Kadn haklar mcadelesi bundan sonra gerek Fransa'da gerek tm Avrupa'da
19. yzylda yeniden tam anlamyla gndeme geldi. Ve yava yava bu mcadelenin
meyveleri alnmaya baland. Ancak rnein Norve'te kadnlar oy hakkn ancak
1913'te elde ettiler. Hl da dnyann pek ok lkesinde kadnlar haklarn elde
etmek iin savayorlar.
- Benim de tm kalbimle yanlarnda olduumu bilsinler!
Alberto susup gl seyretmeye koyuldu. Bir sre sonra:
- Aydnlanma felsefesiyle ilgili olarak syleyeceklerim bunlarm herhalde, dedi.
- Ne demek "bunlarm herhalde"?
-Daha fazla syleyecek bir eyim yokmu gibi geliyor.
O bunlar sylerken birden glde bireyler oldu. Gln ortasndaki sular
kaynamaya balad ve sularn iinden korkun bir dev yaratk ykseldi.
- Bir deniz ylan! diye haykrd Sofi.
Kara yaratk ileri geri birka kez salndktan sonra yeniden suyun diplerine dald
ve sonra herey eski sessizliine brnd. Alberto arkasn dnmt.
- eri girelim, dedi.
Bunun zerine kalkp kk kulbeye girdiler.
363
SOF'NN DNYASI
AYDINLANMA AI
Sofi Berkeley ve Bjerkely'i gsteren resimlerin yanna gitti. Bjer-kely'nin olduu
resmi gstererek:
- Bence Hilde burda bir yerde yayor, dedi.
368
KANT
sahip olduu yeri almam olurdu. Oysa Kant'n kendinden nceki felsefi gelenei
ok iyi tanmas son derece nemlidir. Kant hem pescartes ve Spinoza gibi
Usular, hem de Locke, Berkeley ve Hume gibi Empiristleri gayet iyi biliyordu.
- Berkeley'den sz etmemeni rica etmitim.
- Hatrlayabileceimiz gibi usular, tm insan bilgisinin temelinde usun olduunu
ne sryorlard. Empiristler ise dnya hakkndaki tm bilgileri duyular
araclyla edindiimizi sylyorlard. Hume, ayrca, salt duyumsal izlenimlerle
ulaabileceimiz sonularn snrl olduunu dile getiriyordu.
- Kant bunlarn hangisiyle ayn grteydi?
Kant'a gre bunlarn ikisinde de doru ve yanl yanlar vard. Herkesin yant
arad soru, dnya hakknda ne bilebileceimizdi. Bu felsefi proje Descartes'tan
sonraki tm filozoflarn ortak projesi olmutu. Ortaya iki olaslk konuyordu:
Dnya duyularmzla algladmz gibidir, ve dnya usumuza grnd gibidir.
- Kant ne diyordu?
- Kant, dnyay alglamamzda hem "duyu"lann hem de "us"un rol oynadn
sylyordu. Usularn usun roln, Empiristlerinse duyumsal izlenimlerin roln
fazla abarttn dnyordu.
- Bir rnek vermezsen her ey szden ibaret kalacak.
- Kant, esas olarak dnya hakkndaki bilgilerimizin duyumsal izlenimlerimiz yoluyla
olutuu konusunda Hume ve Empiristlerle ayn fikirdedir. Ancak -ki bu noktada
elini Usulara uzatr- usumuzun da etrafmzdaki eyleri nasl algladmz byk
lde belirlediini syler. Yani insan akl dnyay alglayta nemli bir rol oynar.
- rnek miydi bu?
- Peki, kk bir deney yapalm. u masadaki gzl getirebilir niin? Hah, ite
orada. imdi gzl tak bakalm!
Sofi gzl takt. Bir anda etrafndaki her ey krmzya brnd. Ak renkler
ak krmz, koyu renkler koyu krmz oldu.
- Ne gryorsun?
369
SOFt'NtN DNYASI
- Demin grdklerimi aynen gryorum, ama imdi her ey krmz.
- nk bu gzlk senin gereklii alglayn belirliyor. Grd, n her ey senin
dndaki dnyadan kaynaklanyor, ancak bunlar nasl grdn gzlk belirliyor.
Sen imdi dnyay krmz olarak alglasan da, dnyann krmz olduu sylenemez.
-Tabii ki...
- imdi ormanda dolasan veya Kaptan Viraj'na bir uzan san, imdiye dek
grdn her eyi yine grrsn ama bir farkla: imdi her ey krmzdr.
- Gzl karmadm srece...
- te Sofi, Kant da tam bu ekilde aklmzn ileyiini belirleyen birtakm
koullarn olduunu ve bu koullarn tm deneyimlerimizi belirlediini sylyordu.
- Ne tr koullarm bunlar?
- Grdmz her eyi ncelikle zaman ve uzamdaki olgular olarak alglarz. O
"zaman" ve "uzam" insann iki tr "gr biimi" olarak gryordu. Ve aklmzdaki
bu iki "biim"in her trl deneyimden nce geldiinin altn iziyordu. 8u, u
anlama geliyor: eyleri zaman ve uzamdaki olgular olarak alglayacamz o
eyleri alglamadan nce bilebiliriz. nk akln "gzlkleri"n karmamz mmkn
deildir.
- Yani Kant zaman ve uzamdaki eyleri alglamann doutan gelme bir zellik
olduunu mu sylyordu?
- Evet, bambaka bir alg mekanizmamz olabilirdi. Bambaka bir zaman ve uzam
duygumuz olabilirdi. stelik etrafmzdaki eylerin nedenini aratrmak gibi bir
zelliimiz de olmayabilirdi.
- Bir rnek verebilir misin?
- Odann ortasnda bir kedi dn. Odann iine bir top yuvarla-sak kedi ne yapar?
- Hep yaptm eydir bu. Ne yapacak, topun arkasndan koar.
- Pekl, ya sen olsan odadaki. nnden birden bir top yuvar-lansa sen ne
yapardn? Arkasndan m koardn?
- Her eyden nce dnp topun nerden geldiine bakardm.
- Evet, nk sen bir insansn. nsan olduun iin de her olayn nedenini bulmak
istersin. Nedensellik yasas senin bir parandr.
372
- Gerekten mi?
- Hume doa yasalarn ne duyumsayabileceimizi, ne de kantlayabileceimizi
sylyordu. Bu gr Kant' huzursuz ediyordu. Ama o bu yasalarn mutlak
geerliliinin gsterilebileceini, nk sonuta bu yasalarn insan aklnn alglay
iin geerli olduunu ne sryordu.
- Kk bir bebek de topun nereden geldiini merak eder mi?
- Belki etmez. Ama Kant'a gre henz duyularyla algladklarnn says snrl olan
ocukta akl da tam anlamyla gelimemitir. Bo bir akldan da sz edilemez, deil
mi?
- lgin bir ey olurdu bo bir akl!
- yleyse imdi bir zet yapalm. Kant'a gre insann dnyay alglayn
belirleyen iki tr koul vardr. Birincisi duyularmzla alglamadan nce hakknda
bir ey bilemeyeceimiz d koullar ki buna bilginin maddesi diyebiliriz. kincisi
de rnein her eyi zaman ve uzamdaki olaylar ve kesin nedensellik yasalar
ierisindeki sreler olarak alglaymzdaki gibi insann iinde olan koullar ki
buna da bilginin biimi diyebiliriz.
Alberto ile Sofi bir sre ylece oturup camdan darsn seyrettiler. Sofi birden
gln kar tarafnda, aalarn arasnda yryen bir kz grd.
- Bak! dedi Sofi. - Kim ki bu kz?
- Hibir fikrim yok.
Kz birka saniye sonra gzden kayboldu. Kzn banda krmz bir ey olduu
Sofi'nin dikkatini ekmiti.
- Ne olursa olsun bu tr eylerin konumuzu datmasna izin vermemeliyiz.
- Devam et yleyse.
- Kant'a gre insann bilebilecekleri snrldr. Bu snrlar koyann akln
"gzlkleri" olduu da dnlebilir.
- Nasl yani?
373
SOPI'NIN DNYASI
KANT
- Kant'tan nceki filozoflarn gerekten "byk" felsefi problemlerle uratn
hatrlyorsundur - insann lmsz bir ruhu olup olmad gibi, Tanr'nn varolup
olmad gibi, doann kendinden kk paralara blnemeyen paracklardan
oluup olumad gibi ya da evrenin sonlu mu yoksa sonsuz mu olduu gibi...
-Evet.
- Kant'a gre insan bu tr sorulara kesin bir yant getiremez. Tabii bu onun bu
tr sorular grmezden geldii anlamna gelmiyor. Tam tersine, nk byle
sorular reddedip grmezden gelseydi gerek bir filozof saylmazd.
- O ne yapt peki?
- Biraz sabrl ol bakalm. Kant byle sorular karsnda akln bilinebilenin
snrlarnn tesinde dnmek durumunda kaldna inanyordu. te yandan tam
KANT
tan ele almaya zorlad. Ahlak da bu konulardan biriydi.
- Hume neyin doru neyin yanl olduunu kantlamann olanaksz olduunu
sylyordu. nk "-dir"li cmlelerden "-meli"li cmlelere varamazdk.
- Hume'a gre doru ile yanl arasndaki fark belirleyen ey ne aklmz ne de
deneyimlerimizdi. Buna yalnz ve yalnz duygularmzla karar verebilirdik. Bu
temel Kant'a yeterli grnmyordu.
- Tahmin edebiliyorum.
- Kant doru ile yanl arasnda gerekten bir fark olduuna inanyordu. Doru ile
yanl ayrdedebilmenin insan aklna has olduu konusunda Usularla ayn
fikirdeydi. Herkes doru ile yanln ne olduunu bilirdi; bunu yalnzca
rendiimiz iin deil, bu bilgiyle doduumuz iin bilebilirdik. Kant'a gre her
insan "pratik bir us "a, yani ahlak asndan neyin doru neyin yanl olduunu
belirleyen ussal bir yetenee sahipti.
- Ve bu da doutan gelme bir zellikti yle mi?
- Usun tm dier yetenekleri gibi doruyu yanltan ayrt edebilme yetenei de
doutan gelmedir. Tm insanlar rnein her eyin bir nedeni olduunu dnmek
gibi ayn zihinsel zelliklere sahip olmakla beraber, ayn evrensel ahlak yasasna
tabidirler. Bu ahlak yasas tpk fiziksel doa yasalar gibi her ey ve herkes iin
geerlidir. 7 art 5'in 12 ettii ya da her eyin bir nedeni olduu nasl usumuz iin
genel geer bir doruysa, bu yasa da ahlak anlaymz iin yle geerlidir.
- Ne diyor peki bu ahlak yasas?
- Bu yasa her trl deneyimden nce geldii iin "biimsel"dir. Yani belli birtakm
ahlaki seeneklere baml deildir. Tm toplumlar ve tm zamanlardaki herkes
iin geerlidir. Yani u veya bu durumla karlatnda ne yapman gerektiini
deil, her trl durumda nasl davranman gerektiini anlatr.
- Peki ama belli durumlarda nasl davranman gerektiini syle-meyen evrensel bir
ahlak yasas ne ie yarar ki?
379
SOF'NN DNYASI
- Kant ahlak yasasn kesin bir buyruk (kategorik imperatif) olarak tanmlar.
Ahlak yasas "kesin"dir demekle, bunun her trl durumda geerli olduunu
kasteder. Yasa ayn zamanda "zorunludur" yani "buyurgandr" ya da kanlmazdr.
- Demek yle...
- Kant bu "kesin buyruu" farkl biimlerde tanmlar. ncelikle bakalarna yle
davranmalsn ki bu davrannn genel geer bir yasa olmasn isteyebilesin, der.
- Yani bir ey yaparken bakalarnn da ayn durumda benim gibi yapmalarn
istediimden emin olmalym.
Evet. Ancak o zaman iindeki ahlak yasasna uygun davranyorsun demektir. Kant
bu "kesin buyruu" bir insan hibir zaman bir ara olarak grmeyip her zaman
kendi bana bir ama olarak grmek gerektii eklinde de dile getirir.
- Yani insanlar birtakm karlar uruna "kullanmamalyz".
- Evet, nk dier insanlar da kendi bana birer amatrlar. Ayrca bu yalnzca
bakalar iin deil, insann kendisi iin de geerlidir. nsan kendisini de bir amaca
ulamak iin bir ara olarak kullanmamaldr.
- Bu biraz da "bakalarna sana davranlmasn istediin gibi davran" diye
bildiimiz "altn kural" hatrlatyor.
- Evet, bu da tm ahlaksal seim noktalarnda geerli olan "biimsel" bir kuraldr.
Bu altn kuraln Kant'n evrensel ahlak yasas olarak dile getirdii eyle ayn ey
olduunu da syleyebilirsin.
- Ama bunlarn hepsi iddiadan teye gitmiyor. Bence Hume usumuzla neyin doru
neyin yanl olduunu kamtlayamayacamz sylerken haklyd.
- Kant'a gre bu ahlak yasas evrensel nedensellik yasas kadar mutlak ve
geerliydi. Bu da usla kantlanamaz olmasna ramen kanlmazd. Hibir insan bu
yasaya kar koyamazd.
- Bana vicdandan bahsediyormuuz gibi geliyor. nk her insann vicdan vardr,
deil mi?
380
KANT
- Evet, Kant ahlak yasasndan sz ederken insann vicdanndan sz etmektedir.
Vicdanmzn bize syledii eyi kantlayanlayz ama biliriz.
- Bazen bakalarna iime yle geldii iin iyi davrandm olur. Daha ok sevileyim
diye mesela...
te o zaman sen ahlak yasasna sayg duyduun iin iyilik yapmyorsun
demektir. Ahlak yasasna uygun davranyorsundur belki ama bir davrann
ahlaksal bir davran olabilmesi iin nce kendinin buna inanyor olman gerekir.
Ancak belli bir biimde davranmann devin olduunu dndn zaman ahlaksal
bir davrantan sz etmek mmkn olur. Bu yzden Kant'n ahlak dev ahlak diye
bilinir.
- Unicef iin para toplamay dev sayabilirim.
- Evet ve burada nemli olan bunu kendin doru bildiin iin yapmandr. Topladn
paralar sonuta yerine ulasa da ulamasa da sen ahlak yasasna uymu olursun.
Sen iyi niyetle davranmsn-dr ki Kant'a gre ahlaksal olarak doru bir davran
belirleyen ey niyettir, eylemin sonucu deildir. Bu yzden Kant'n ahlakna niyet
ahlak da denir.
- Ne zaman ahlak yasasna uygun davranldn bilmek niin bu kadar nemliydi
Kant iin? nemli olan davranmzn insanlara faydal bir sonu vermesi deil
midir?
- Tabii, Kant bunun da nemli olduunu sylerdi herhalde. Ama ancak ahlak
yasasna saygdan dolay davranyorsak zgrdayra-nyoruz demektir.
- Yasaya uyarak zgr olmak... Biraz tuhaf deil mi bu?
- Kant'a gre deil. nsann zgr bir iradesi olduunu "saymak" gerektii
eklindeki grn hatrlyorsun, deil mi? Bu nemli bir nokta, nk Kant da
her eyin nedensellik yasasn izlediini sylyordu. zgr bir iradeden sz
edilebilir mi o zaman?
- Bana sorma, ben bilmem.
- Ay, ok zor bir ey oldu bu dediin. Unutma ki ben olduka kt akll bir aycm.
- Ben seni masallardan biliyorum.
- Sanrm sen de Alice olmalsn. Tavan Christopher senden sz etti bize bir kez.
Demek byle tanyormuuz. Sen bir ieden bir ey imi ve bundan sonra
kldke klmsn, deil mi? Ama sonra baka bir ieden bir ey iip
yeniden bymeye balamsn. nsan azna ne koyduunu iyi bilmeli. Ben de bir
kez yle ok yedim ki bir tavan deliinde skp kaldm.
- Ben Alice deilim.
- nemli olan kim olduumuz deil, varolduumuzdur. Bay Bayku byle der ve o
ok akll biridir. Sradan bir gnde, yedi art drt on ikidir demiti. O zaman biz
de kendimizi ok aptal hissetmitik, nk saylar g itir. Havann nasl
olacan tahmin etmek ise buna gre ok daha kolaydr.
- Benim adm Sofi.
385
SOFI'NN DNYASI
- Tantmza memnun oldum Sofi. Demin de dediim gibi sen buralarda yeni
olmalsn. Ama imdi bu kk aycn gitmesi gerekiyor nk Piglet'i bulmam
gerek. Bay Tavan ve arkadalar ijn koskocaman bir elence dzenlenecek de...
Sonra ayck patisini sallad ve ite bu srada farketti Sofi ayc, n br
patisinde bir kt tuttuunu.
- Nedir o elindeki? diye sordu Sofi. Ayck elindeki kad gsterip:
- Yolumu kaybetmeme bu neden oldu, dedi.
- Yalnzca bir kt paras o! dedi Sofi.
- Hayr efendim, "yalnzca bir kt paras" deil, Aynadaki Hil-de'ye bir mektup
bu.
- A, o zaman onu bana verebilirsin.
O gece yatmadan nce uzun sre durup baheyi seyretti Sofi. Nasl bir gece
Alberto'nun siluetini ilk kez grdn hatrlad. Bunun zerinden tam bir ay
gemiti. te imdi de o zamanki gibi bir geceydi ama bu kez aydnlk bir yaz
gecesi!
Alberto'dan sal gnne dek ses seda kmad. Sal gn annesi ie gittikten sonra
telefonu geldi.
390
- Alo, ben Sofi Amundsen.
- Ben de Alberto Knox.
- Tahmin etmitim.
- Daha nce arayamadm iin zr dilerim, ancak planmzla fazlaca meguldm.
Rahatsz edilmeden alabildiim tek anlar Binbann seninle urat anlar
oluyor.
- lgin!
- nk ancak o zaman kendimi gizli tutabiliyorum, anlyor musun? Dnyann en iyi
gizli haber alma servisi bile tek adama kaldnda baz eyleri gzden karr....Ha,
kartn aldm bu arada.
- Davetiye demek istiyorsun herhalde?
- Buna cesaret ettiinden emin misin?
- Niye etmeyeyim?
- Byle bir partide herey olabilir.
- Gelecek misin?
- Tabii geleceim. Ama bir ey daha var... Hilde'nin babasnn tam o gn
Lbnan'dan dnyor olacann farknda msn?
- Yoo, deildim aslnda.
- Romantizm hereyden nce kente zg bir olguydu. 19. yzyln ilk yarsnda
Almanya'da ve Avrupa'nn dier lkelerinde kent kltr gl bir ekilde boy
atmaya balad. Derslerini pek ciddiye almasalar da ounlukla renci olan gen
adamlard "Romantikler". "Kk burjuva" yaam biiminin karsnda olan
Romantikler, bir polis ya da bir ev sahibinden "kk burjuva" ya da ksaca
"dman" diye sz edebilirlerdi rnein.
- yleyse br Romantiin ev sahibi olmak istemezdim dorusul
- lk kuak Romantikler 1800'l yllarn genliiydiler. Bu yzden Romantizm
akmn Avrupa'nn ilk genlik ayaklanmas olarak adlandrabiliriz. Romantiklerle
bunlardan 150 yl sonra ortaya kan Hippi hareketi arasnda byk benzerlikler
vardr.
- ieklerle uzun sa, gitar tngrdatarak imlere uzanmak gibi
eyler mi?
- Evet. "sizlik dahinin ideali, tembellik Romantizmin zdr"
* Ya uyusan? Ve ya uyurken rya grsen? Ve ya ryanda cennete gidip orada ok
garip ve ok gzel bir iek buban? Ve ya uyandnda iei hla elinde tutuyor
olsan? Ah, ya sonra? (.N.)
394
ROMANTZM DNEM
denildi. Bir Romantiin grevi yaam yaamak ya da hayallerle ondan
uzaklamakt. Gndelik ilerle kk burjuvalar urasnd.
- Henrik Wergeland da Romantik miydi?
- VVergeland da Welhaven da birer Romantiktiler. Wergeland Aydnlanma ann
idealleriyle yaayan bir air olmakla birlikte, cokulu ancak dzensiz bir
muhalifliin ar bast yaam biimiyle tipik bir Romantikti ayn zamanda. Ayrca
Romantiklere zg aklaryla da mehurdu. Ak iirlerini onun iin yazd
"Stella"s, Nova-lis'in "mavi iei" kadar uzak ve eriilmezdi. Novalis de henz
on drt yanda olan bir kzla nianlanmt. On be yana bastktan drt gn
sonra len bu kz Novalis tm hayat boyunca unutmad.
- Anlyorum.
- Romantizm pek ok yeni dnceyi barndrr ve bu yzden Romantizm genellikle
iki boyutta dnlr. Romantizm denince ncelikle Evrensel Romantiznt\ anlarz.
Bunu deyince de doayla, evrensel ruhla ve sanat gle ilgilenen Romantikleri
dnrz. Bu Romantizm dierinden daha nce, 1800 yllarnda ve zellikle Je-na
kentinden doar ve yaylr.
- Ya dier Romantizm tr?
- Buna da Ulusal Romantizm diyoruz. Bu tr dierinden bir sre sonra ve zellikle
Heidelberg kentinde domutur. Ulusal Romantikler "halkn" tarihi, "halkn" dili
ve de genel olarak "halk" kltryle ilgiliydiler. nk "halk" da, tpk doa ve
tarih gibi, iinde varolan olanaklar ortaya koyup gelitiren bir organizma olarak
grlyordu.
- Bana nerede yaadn syle, sana kim olduunu syleyeyim.
- "Evrensel Romatizm" ile "Ulusal Romantizm"i birbirine balayan ey "organizma"
kavramyd. Romantiklere gre bir bitki de, bir halk da yaayan organizmalard.
Bir iir de yaayan bir organizmayd. Dil de, hatt tm doa da birer
organizmayd. Bu yzden "Ulusal Romantizm"le "Evrensel Romantizm" arasnda bir
fark yoktu gerekte. Evrensel ruh halkta ve halk kltrnde olduu kadar doada
ve sanatta da yansyordu.
- Anlyorum.
- Herder pek ok lkeden halk sylenceleri toplayp bunlar "Stimmen der Vlker
in Liedern" adn verdii bir kitapta yaynlamt. Evet, Herder bu balkta halk
sylencelerini "halkn ana dili" diye tanmlyordu. Heidelberg'de de halk
sylenceleri ve halk masallar derlenmeye baland. Grimm Masallarn
duymusundur herhalde?
- A, evet. "Pamuk Prenses", "Krmz Balkl Kz", "Kl Kedisi" ve "Hansel ile
Gretel"...
- Ve daha pek oklar... Norve'te de Asbj'rnsen ve Moe ky ky dolap "halkn
kendisinin yaratt eserleri" derledi. Sanki yepyeni
399
SOF'NN DNYASI
ve son derece tatl ve besleyici bir meyve kefedilmi gibiydi. Ve de bu meyve
yokolmaya yz tuttuu iin bir an nce toplanmas gerekiyordu. Landstad halk
sylencelerini, Ivar Aasen da Norveedeki farkl leheleri derlediler. Eski
mitler ve putperestlik dneminden kalma destanlar 19. yzyln ortasndan
itibaren yeniden deer kazand. Avrupa'daki besteciler yaptklar mziklerde halk
mziinden temalara yer verdiler. Bylelikle halk mziiyle sanat mzii arasnda
bir kpr oluturmaya altlar.
- Sanat mzii mi?
- Sanat mziiyle, bir kii rnein Beethoven tarafndan yaplm mzik
kastedilir. Halk mziiyse belli bir kii tarafndan deil, bir halk tarafndan
yaratlan mziktir. Bu yzden halk mziindeki bir ezginin ne zaman ortaya
ktn da tam bir kesinlikle syleyemeyiz. Ayn ekilde halk masalyla yaznsal
masal arasnda da bir ayrm gzetilir.
- Yaznsal masal da ne demek?
- Bu, bir yazar, rnein H.C. Andersen tarafndan yazlm bir masaldr. Masal
tr Romantiklerin zellikle nemsedikleri bir yazn trdr. Bu alandaki uzman
yazarlardan birisi de Hoffmarfd\r.
- "Hoffman Masallarndan sz edildiini duydum sanyorum.
- Tiyatro nasl Barok Dneminin gzde sanatysa, masal da Romantizmin en nde
gelen sanat tryd. Masal yazara, yaratc gcn snrsz bir biimde kullanma
olana veriyordu.
- Yaratt dnyada Tanr roln stlenebilirdi rnein...
- Evet. imdi konumuzu yle bir toparlayalm istersen.
- Tamam.
- Romantizm filozof lan, "evrensel ruh"u, dnyada varolan eyleri ryams bir
ekilde yaratan bir "ben" olarak alglyorlard. Filozof Fichte'ye gre doa, daha
yce ve bilin tesi bir kavrayn sonucuydu. Schelling dnyann "Tanr'da
varolduunu" sylyordu. Ona gre Tanr bir takm eylerin farkndayd, ancak
doann baz yanlar Tanr'nn bilin tesi varlnn bir yansmasyd. nk Tan-
400
ROMANTZM DNEM
n'nn da vard "karanlk" bir yz.
- Bu ok ilgin ama ok da rktc bir dnce. Bana Berke-ley'i hatrlatyor.
- Yazarla eseri arasnda da benzer bir iliki gzetiliyordu. Masal, yazara "dnya
kurucu hayal gc"n zgrce kullanma olana salyordu. Ve bu yaratma eylemi
her zaman bilinle gerekletirilen bir eylem deildi. Yazar, kendisine eseri
yazdrann iindeki bir g olduunu duyumsayabilirdi. Yazarken kendisini adeta
hipnotize olmu gibi hissedebilirdi.
-Ya?
- Ama hemen sonra bu yanlsamay ykabilir, anlatsnn arasna kk yorumlar
koyarak okuyucuya masaln masaldan baka bir ey olmadn duyurmaya
giriebilirdi.
- Anlyorum.
- Bunu yaparak yazar okuyucuya onun dnyasnda da masals bir yan olduunu
hatrlatm oluyordu. Bir yanlsamay bu ekilde ykmaya "Romantik roni"
diyoruz. bsen de "Peer Gynt" adl tiyatro eserinde, oyunculardan birine "beinci
perdenin ortasnda da lnmez ki!" dedirtir.
- Bu bana da komik geliyor. Bu laflar sylemekle oyuncu kendisinin yalnzca hayal
rn bir ey olduunu anlatm oluyor.
- Bu yle elikili bir ifade ki, bunun altn izmek iin yeni bir sa-trba yapmal.
- Ne demek istedin imdi?
- Ha, hibir ey! Ama sonra da dedik ki Novalis'in sevgilisinin ad da Sophie'ydi ve
yalnzca 15 ya ve drt gn yaadktan sonra lmt...
- Ve bu da beni korkutuyor tahmin edebilecein gibi! Alberto bir sre dalgn
baklarla bakp sonra szlerini srdrd:
- Beni iitiyor musun Hilde? Yagn kutlamalarnn zaman geti artk sanrm.
Yalnzca unu demek istiyorum ki Bjerkeley ile Norve'in gneyi de benim iin bir
masal! Birka gn sonra orada grmek zere! dedi.
Sonra koca cin bir anda klp ardndaki duman bulutuyla tekrar lambann iine
girdi. ocuk da lambay koltuunun altna sktrp tekrar ormanda gzden
kayboldu.
- Bu... bu ok olanaksz bir ey! diye kekeledi Sofi.
402
ROMANTZM DNEM
- Bana sorarsan ocuk oyunca!
- Ruh tpk Hilde'nin babasym gibi konuuyordu.
- nk o, Hilde'nin babasnn ruhuydu da ondan!
- Ama...
- Sen de, ben de, etrafmzdaki herey de Binbann aklnn ta en dibindeki
eyleriz. Bugn, 28 Nisan Cumartesi gn, saat ge olmu. Binbann etrafndaki
dier BM askerleri uyuyor, o da uyumaya yakn. Ama Hilde'ye 15. yagnnde
hediye olarak verecei kitab bitirmesi gerek. Bu yzden, zavall adam,
uyuyamyor, uyumaya vakti yok.
- Benden pes artk.
- Satrba!
Sofi ile Alberto ylece oturup kk gl seyre daldlar. Alberto ta kesmi
gibiydi. Bir sre sonra Sofi onu omuzundan sarsmaya cesaret edip:
- Hey, ne oldu?
- Binba u son blmlerde sylediklerime dorudan mdahale edip durdu.
Bundan utanmas gerek! Ama bu arada kendini de ele vermi oldu. Demek ki
bizler, Hilde'nin babasnn Hilde'ye yagn hediyesi olarak yazd bir kitapta
- Hilde'den babas eve gelir gelmez zerine atlamasn, onun bir aklaban
olduunu sylemesini isteyebiliriz. Sonra onun motorunu bozabilir ya da fenerini
krabilir.
Alberto ban sallad. Sonra:
- Ve sonra babasn terkedebilir. O bunu bizden ok daha kolay yapabilir. Evden
ayrlp bir daha asla dnmeyebilir. Bizi "dnya kurucu bir hayal gc" uruna
harcayan bir babaya layk bir ceza deil midir bu?
- Gzmn nne getirebiliyorum: Binba tm dnyay dolap Hilde'yi arar,
durur. Ama Hilde, Sofi ve Alberto'yla dalga geen bu babay asla geri dnmemek
zere terketmitir.
- Dalga gemek ya! Bizi yagn elencesi olarak kullanyor, derken benim de
sylemek istediim buydu. Ama ayan denk alsn, Sofi! Hilde de yle!
- Ne demek istiyorsun?
404
romantizm dnemi
- Sk dur!
- Aman, baka cin filan kmasn da!
- Tm yaadklarmzn bir bakasnn aklnda varolduunu dnmeye al. Biz bu
aklz. Yani kendi ruhumuz yok, bir bakasnn ruhuyuz. Buraya kadar felsefen in
anlayabilecei bir zeminde saylrz. Berkeiey ile Schelling olsa bizi can kulayla
dinliyor olurlard.
- Evet?
- Sonra bu ruhun gerek sahibinin Hilde Mller Knag'n babas olduunu
dnebiliriz. O, Lbnan'da oturmu, kznn 15. yagn iin bir kitap yazmakta.
Hilde 15 Haziran sabah uyandnda masann zerinde bu kitab buluyor ve o
andan itibaren herkes bizim hakkmzda yazlm olan bu kitab okumaya
balayabiliyor. Zaten bu "hediye"nin bakalaryla paylalabilecek bir hediye
olduu sylenmiti daha nce de.
- Evet, hatrlyorum.
- Yani Hilde imdi sana bu sylediklerimi, babas bir zaman Lbnan'da oturup sana
bunlar syleyeceimi ve onun bir zaman Lbnan'da oturup sana bunlar
syleyeceimi dndn syleyeceimi dnd iin okuyabiliyor.
Sofi'nin akl karmt. Berkeiey ve Romantikler hakknda rendiklerini
dnmeye alt. Alberto Knox szlerine devam etti:
- Ama bu yzden bbrlenmelerine gerek yok! Hele buna glmeleri hi gerekmez,
nk son glen iyi gler!
- Kimin?
- Hilde'yle babasnn tabii. Onlardan bahsediyoruz ya.
- Peki neden bbrlenmeyeceklermi?
- nk onlarnda yalnzca bir hayal rn olmalar ayn derecede olas!
-Nasl yani?
- Berkeiey ve Romantiklere gre byleyse, onlara gre de byle olmas gerekir.
Belki Binbayla Hilde ve dolaysyla onlarn hayatn405
SOF'NN DNYASI
da kk bir para oluturan bizler de bir baka kitabn konuuyuz-dur!
- Bu, daha da beter bir ey. O zaman biz glgelerin de glgesiyiz
. demektir.
- Ama bu pekl mmkn olabilir. Bir yerlerde bir baka yazarn, BM'de binba
olan ve kz Hilde'ye bir kitap yazan Albert Knag hakknda bir kitap yazmad ne
malum? Ve bu kitapta "Alberto Knox" adl bir ahrs birdenbire Yonca Soka No.
3'de oturan Sofi Amund-sen'e mektupla felsefe dersleri yollamaya balyor
olabilir.
Pencereye gidip koya doru bakt. Saat ikiye geliyordu. Cam ap kaykhaneye
doru seslendi:
- Anne!
Annesi kaykhaneden kt.
- Yiyeceklerimizi bir saat kadar sonra getirsem olur mu?
- Tamam...
- nce Hegel'i okumak istiyorum da...
408
HEGEL
Alberto ile Sofi, gle bakan pencerenin nnde oturmulard. Alberto:
- Georg Wilhelm Friedrich Hegel, tam anlamyla bir Romantizm ocuuydu, diye
szlerine balad. - Kendi kiisel gelimesinin, Almanya'da Alman ruhunun doup
gelitii dneme rastlad sylenebilir. Stuttgart'ta 1770 ylnda doan Hegel,
18 yandayken Tbin-gen'de teoloji renimine balar. Romantizmin en parlak
dneminde, 1799'dan itibaren almalarn Jena'da Schelling ile birlikte
srdrr. Jena'da doent olduktan sonra, Alman Ulusal Romantizminin merkezi
saylan Heidelberg'de profesr olur. 1818'den itibaren de, o sralar Almanya'nn
kltrel merkezi olmaya balayan Berlin'de profesrlk yapmaya balar. 1831'de
koleradan ldnde "Hegelcilik" Almanya'nn hemen hemen her niversitesine
yaylmt.
- Demek pek ok konuyla ilgilenmi.
- Evet ve kendi gibi felsefesi de yle! Hegel, Romantiklerce ele alnan hemen tm
dnceleri birletirdi ve gelitirdi. Ancak rnein Schelling'in felsefesini de
ayn lde eletirdi.
- Neydi eletirdii?
- Schelling ve dier Romantikler varoluun temelini "dnya tini" diye
adlandrdklar eyde gryorlard. Hegel de "dnya tini" terimini kullanmakla
beraber, bu sze yeni bir anlam yklyordu. Hegel, "dnya tini" ya da "dnya usu"
ile insans ifadelerin tmn dnr, nk "tin"i olan tek varlk insandr. Bu
anlamda "dnya tini"nin tarih iindeki geliiminden sz edilebilir. Ama burada da
insanlarn yaamndan, insanlarn dncelerinden ve insanlarn kltrnden sz
ettiini unutmamalyz.
- O zaman da bu tin, hayaletimsi grnmnden biranda uzaklam oluyor. Bu tin,
talar ve aalarn iinde pusuya yatm "uyuklayan bir zek" olmaktan kyor.
- Kant'n "das Ding an sich" dedii eyi hatrlyorsundur. Kant, insanlarn doann
en gizli srlar hakknda kesin bir bilgiye ulaamayacan sylemekle birlikte,
eriilemez bir "doru"nun varoldu409
SOF'NN DNYASI
una iaret ediyordu. Hegel "dorunun znel bir ey" olduunu soy-lyordu. Byle
diyerek de insan usunun zerinde ya da tesinde bir "doru"nun varolduunu
reddetmi oluyordu. Her trl bilgi insana
aittir, diyordu.
Felsefeyi tekrar gklerden yere indirmeye alyordu anlalan...
- Evet, byle de denebilir. Hegel'in felsefesi yle kapsaml ve yle detayl bir
felsefedir ki bunu burada tmyle ele almamza olanak yok. .Bu yzden en nemli
birka noktaya deinmekle yetineceiz. Aslnda Hegel'in kendi "felsefesi" olup
olmad tartma konusudur. Hegel'in felsefesi ile kastettiimiz ey, tarihin
gidiini anlamaya ynelik bir yntemdir hereyden nce. Bu nedenle ne zaman
Hegel felsefesinden sz etsek, kendimizi insanlk tarihinden sz ediyor buluruz.
Hegel felsefesi bize "varoluun esas doas"n retmez belki ama, doru bir
biimde dnmeyi retebilir.
- Bu da yeterince nemli bir eydir zaten.
- Hegel'den nceki felsefi sistemlerde ortak olan ey, insann dnya hakknda ne
bilip ne bilemeyeceine dair tespitlerde bulunmak olmutur. Bu Descartes,
Spinoza, Hume ve Kant iin de geerlidir. Bunlarn her biri, insan bilgisinin
kaynan aratrmlard. Hepsi de insann dnya hakkndaki bilgileri zerinde
zaman-d bir takm etmenlerin varln dile getirmilerdi.
arazileri yok ederek ekili alan oluturmak o kadar da "akl d" bir ey deildi.
Ama ayn olay bize son derece "akl d" geliyor. Bugn ayn olay bambaka - ve
ok daha iyi - ltlerle deerlendirebiliyoruz.
- Anlyorum.
- Felsefi dnce konusunda da Hegel usun deiken bir ey, bir sre olduunu
ne sryordu. Ve "doru" da bu srecin kendisiydi. Neyin "en doru" ya da "en
mantkl" olduunu tarihsel sreten baka hibir ey ortaya koyamazd.
- rnek ltfen!
- Antik a, Ortaa, Rnesans ya da Aydnlanma andan bir takm dnceleri
karp bunlarn doru ya da yanl olduunu sy411
SOF'NN DNYASI
leyemeyiz. Platon'un dncesi yanl, Aristoteles'inki doruydu diyemeyiz. Hume
hatalyd, Kant ve Scheiiing ise haklyd diyemeyiz. Bu, tarihsel olmayan, yanl bir
dnce tarzdr.
- Evet, bana da pek doru gelmiyor.
- Bir filozofu - ya da herhangi bir dnceyi - tarihsel balamm dan karp
deerlendirmek olmaz. Ama - imdi yeni bir noktaya geliyorum - srekli yeni
eylerle karlat iin, us "ilerici"dir. Yani insan bilgisi srekli gelimekte ve
"ilerlemekte"dir.
- yleyse yine de Kant'n felsefesi Platon'unkinden daha dorudur diyebilir
miyiz?
- Evet, nk "dnya tini" Platon'dan Kant'a dek bir gelime - ve byme gstermitir. Gayet mantkldr bu. Nehir benzetmesine dnecek olursak, nehre
daha ok su gelmitir. nk Platon'dan Kant'a dek iki bin yldan fazla zaman
gemitir. Kant da kendi "do-rular"nm nehrin kenarnda sarslmaz kayalar gibi
kalmasn bekleyemez. Kant'n dnceleri de gelecek kuaklarca ele alnr ve
onun "us"u gelecek kuaklarn eletirisine maruz kalr. Zaten de byle olmutur.
- Ama u nehir var ya...
- Evet?
- O nehir nereye gidiyor?
- Hegel'e gre "dnya tini" giderek kendi kendisi hakknda daha fazla bilgilendii
bir yolda ilerliyor. Nehirler de denize yaklatka byr. Hegel'e gre tarih,
"dnya tini"nin kendi bilgisine ulama srecidir. Dnya hep varolagelmitir ancak
insanln kltr ve insanln gelimesiyle bu "dnya tini" kendi kendisinin daha
fazla bilincinde olmaktadr.
- Bundan nasl emin olabiliyordu?
- Hegel'e gre bu tahmin edip varsayd bir ey deil, tarihsel bir gerekliktir.
Tarihi inceleyen herkes, insanln giderek "kendisini daha iyi tanmakta" ve
"kendisini gelitirmekte" olduunu grebilir. Hegel'e gre tarihi incelediimizde
insanln daha fazla
412
HEGEL
aklclk ve zgrlk yolunda ilerlediini grebiliriz. Arada bir t-kezlenmesine
ramen tarihsel geliim daima "ileriye doru" gitmektedir. Tarihin bir "erei"
vardr.
Yani bir ilerleme sz konusu. Tamam.
- Evet, tarih bir zincirleme reaksiyonlar dizisi gibidir. Hegel bu dizide bir takm
kurallar olduunu ileri srer. Tarihi inceleyen biri, yeni bir dncenin kendinden
nceki dnceler temelinde ortaya ktn grr: Ve yeni bir dnce ortaya
kar kmaz, bunun kart dnce de ortaya kar. O zaman bu kart iki g
arasnda bir gerilim doar. Ancak ortaya bg iki dnceden de bir takm yanlar
alan bir nc dnce ktnda bu gerilim yokolur. Buna diyalektik gelime
diyoruz.
- Bir rnek verebilir misin?
- Sokrates ncesi filozoflarn ana madde ve deiim konularndaki tartmalarn
hatrlyor muun?
- yle byle...
- Sonra Elea'llar kp hibir deiimin aslnda mmkn olmadn ne srdler.
Duyularyla alglasalar da her trl deiimi reddetmek durumunda kaldlar.
Elea'llar bir iddia ne srmlerdi. Hegel buna tez adn veriyordu.
-Evet?
- Ve ne zaman byle bir tez ne srlse, bunun kart bir tez ortaya kyordu.
Hegel buna da anti-tezdiyordu. Elea'llarn tezinin anti-tezini, "herey akar"
diyen Herakleitos'un bu gr oluturuyordu. Byle olunca birbirinin tamamen
kart iki gr arasnda bir gerilim ortaya km oluyordu. Ancak sonra
Empedokles kp her iki grte de doru ve yanl yanlar olduunu ortaya
koyduunda bu gerilim "ortadan kalkm" oluyordu.
- Evet, imdi daha iyi hatrlyorum.
- Elea'llar hibir eyin aslnda deimediini sylerken hakl, duyularmza
gvenemeyeceimizi sylerkense hakszdlar. Herak-leitos ise duyularmza
gvenebileceimizi sylerken hakl, here413
SOF'NN DNYASI
yin aktn sylerkense hakszd.
- nk yalnzca tek bir ana madde vard ve deien bu deil, bunun bileimleriydi.
- Evet. Hegel, bu iki zt gr birletiren Empedokles'in tezine da
olumsuzlamann olumsuzlanmas diyordu.
- Laflara bak!
- Hegel, bilginin bu aamasn "tez", "anti-tez" ve "sentez" diye de adlandrr.
rnein Descartes'n Usuluunu bir tez olarak ele alrsak, Hume'un Empiristlii
bunun anti-tezinioluturur. Bu iki kartlk Kant'n sentezinde alr, nk Kant
baz noktalarda Usulara, baz noktalarda da Empiristlere hak verir. Ayrca
haksz olduklar yanlan da gsterir. Ancak tarih Kant'la son bulmaz. Bu kez de
Kant'n "sentez"i, yeni bir l dnce dizisinin ya da "triad"n balangc olur.
nk her "sentez" de yeni bir "anti-tez" tarafndan olumsuzla-nr.
- Tm bunlar ok teorik!
- Evet, teorik ama Hegel tarihe bir takm "kalplar"la baklamayacan
sylyordu. Tarihin kendisine bakarak diyalektik bir gelime gzlenebileceini ne
sryordu. Bylelikle usun geliimine ya da "dnya tini"nin tarihsel gelimesine
dair bir takm kurallar ortaya karlabileceini sylyordu.
- Anlyorum.
- Hegel'in diyalektii yalnzca tarih iin geerli deildir. Bir ey tarttmzda,
bir konuyu ele aldmzda da diyalektik bir biimde dnrz. Karmzdaki
grte eksik olan yanlar bulup ortaya karmaya alrz. Hegel bunu
"olumsuzlamal dnme" diye adlandrr. Eksik yanlar ararken, aslnda bir
dncenin en iyi yanlarn da ortaya koymu oluruz.
- rnek ltfen!
- Sac bir politikacyla, solcu bir politikac toplumsal bir sorunu zmek zere bir
araya geldiklerinde, bunlarn dnceleri arasnda ok gemeden bir kartlk
doar. Bu, ikisinden birinin grlerinin
414
HEGEL
doru, dierinin yanl olduu anlamna gelmez. Gerekte her ikisinin de doru ve
yanl olduu noktalar vardr. Tartma ilerledike, yanl noktalar elenir ve
geriye bunlarn grlerinde en doru olan yanlar kalr.
- Umarm byle olur.
- Ancak neyin doru neyin yanl olduunu tam da byle bir tartmann
ortasndayken bulabilmek her zaman pek kolay olmayabilir. Neyin doru neyin
yanl olduuna bir bakma tarih karar verir. "Doru" olan, "tarihe direnebilen"
eydir.
- Yani bir dnce ne kadar uzun sre yaayabilirse, o kadar dorudur.
- Ya da tersi: bir dnce ne kadar doruysa, o kadar uzun yaar.
- rnek ltfen!
- "Varlk" kavram zerinde dnecek olursam, "yokluk" kavram zerinde
dnmem gerei de doar. nsann varolmasn, bir gn gelip varolunmayacam
dnmeden anlamak mmkn olmaz. "Varlk"la "yokluk" arasndaki gerilim, "olu"
kavramnda ortadan kalkar. nk "olu" bir anlamda hem olmay hem de olmamay
ierir.
Anlyorum.
- Hegel'in mant dinamik bir mantktr. Gereklik kartlklar ierdii iin,
gerekliin tanmnn da kartlklar iermesi beklenir. Bir rnek verelim:
Danimarkal atom fizikisi Niels Boh'un kapsnda bir at nal asl olduu anlatlr.
- At nal uur getirir.
- Ancak bu bir bo inandan ibarettir ve Niels Bohr bo inanlara inanacak en son
kiilerden biridir. Bir arkada bir gn onu ziyarete geldiinde bu konuya deinir.
"Byle eylere inanmyorsun ya!" der arkada. "Hayr," diye cevap verir Niels
Bohr, "ama duydum ki ie yarad oluyormu."
- Pes dorusu!
- Ama bu olduka diyalektik ya da kendi kartn barndran bir yanttr. Norveli
yazar Vinje gibi "farkl" grleriyle tannan Niels Bohr, bir yerde yle der: ki
tr doru vardr. Tersinin yanl olduu 9n gibi ortada olan yzeysel dorular ve
tersi de doru olan daha deri, dorular.
- Nasl bir doru olabilir bu ikinci tr doru?
- Sana hayat ksadr dersem...
417
SOF'NN DNYASI
- Ben de buna katlrm.
- Ama sonra bir baka balamda kollarm iki yana ap "hayat ook uzundur"
dersem...
- Birinci aamada "dnya tini" bireyde kendini tanr. Hegel buna "znel us" der.
"Dnya tini" daha yksek bir bilin dzeyine aile, toplum ve devlette ular. Hegel
bunu "nesnel us" diye adlandrr, n-k'i bu insanlararas ilikilerde ortaya kan
bir bilin dzeyidir. Ve nc aama da...
- ok heyecanlym.
419
SOFI'NN DNYASI
- "Dnya tini" sonunda kendi kendisinin en yksek bilincine "mutlak us"ta ular.
Ve bu "mutlak us" sanat, din ve felsefedir. Bunlarn iinde en yksek bilin dzeyi
felsefedir, nk felsefe "dnya tini"nin kendisinin tarihteki geliimi zerine
kafa yorar. Yani "dnya tini" ncelikle felsefede kendi kendisiyle karlar.
Felsefe "dnya tini"nin aynasdr da denebilir.
- yle gizemli ki bu sylediklerin, zerinde biraz dnmem gerek. Ama en son
sylediini sevdim.
- Felsefe dnya tininin aynasdr, demitim.
- Bu ok gzel bir laf! Sence bunun bizim pirin kaplamal aynayla bir ilikisi var
mdr?
- Madem ki sordun, evet.
- Nasl peki?
- Srekli gndeme geldii iin bu "pirin kaplamal ayna"da bir ey olmal.
- Peki ne bu sence?
- Benim bu konuda br fikrim yok, ama devaml gndeme geldiine gre Hilde'yle
babas iin zel bir anlam olmal diye tahmin ediyorum. Bu anlamn ne olduunu
ancak Hilde syleyebilir.
- "Romantik ironi" mi bu yaptn?
- Yersiz bir soru bu, Sofi.
- Nedenmi?
- Romantik ironi yapacak olan bizler deiliz. Biz bu tr bir ironinin savunmasz
kurbanlaryz olsak olsak! Bir ocuk kada bir eyler izdiinde, kada sormaz
insan izimin ne anlama geldiini!
- Beni korkutuyorsun.
420
KERKEGAARD
... iflasn eiinde bir Avrupa...
Hilde saatine bakt. Saat drd eyrek geiyordu. Dosyay masann zerine
brakp koararak mutfaa indi. Annesinin sabrn tarmak istemiyorsa bir an
nce yiyecek bireyler hazrlamalyd. Odasndan karken pirin kaplamal aynaya
bir gz atmay ihmal etmemiti.
aydanl atee koyup hzla sandvi hazrlamaya giriti.
Gnn gsterecekti tabii ki babasna! Kendisini gitgide daha ok Sofi ve
Alberto'nun saflarnda hissediyordu. Babasna oynayaca oyun Kopenhag'da
balayacakt...
Ksa bir sre sonra elinde tepsiyle kaykhanedeydi:
- te le yemeimiz hazr, dedi.
Annesinin elinde zmpara kdna sanl bir tula vard. nne den salarn
arkaya att. Zmpara kdnn tozlan salanna da bulamt birazck.
- Akam yemeimiz desek daha doru olur! skeleye oturup yemek yemeye
koyuldular. Bir sre sonra Hilde:
- Babam ne zaman geliyordu? diye sordu.
- Cumartesi gn geliyor ya, unuttun mu?
- Tamam ama ne zaman? Kopenhag'da aktarma yapacak demitin, deil mi?
- Evet...
Annesi cier ezmeli ve salatalk turulu sandviinden bir lokma srd.
-... Kopenhag'a saat be sralannda geliyor. Buradan Kris-tiansand'a ua sekizi
eyrek gee kalkyor. Dokuz buua
421
I
SOF'NN DNYASI
doru da Kjevik'e varm olur herhalde.
- yleyse Kristiansand Havaalan Kastrup'da birka saat geirmesi gerekecek...
- Neden sordun?
- Hi... Yalnzca merak ettim.
Yemeklerini yemeye devam ettiler. Hilde ksa bir srenin gemesini bekledikten
sonra:
- Anne ile Ole'den bir haber var m? diye sordu.
- Ara sra telefon ediyorlar. Temmuzda bir zaman tatile gelecekler.
- Daha nce deil yani, yle mi?
- Hayr, sanmyorum.
- yleyse bu hafta hl Kopenhag'dalar demektir...
- Nedir tm bu sorular Hilde?
- Hiii... Laf olsun, beri gelsin diye konuuyorum ite.
- yi de iki kez Kopenhag'dan sz ettin.
- A, sahi mi?
lerini denizin altnda ilk kez at zaman karsna kan o yeni dnya gibi.
imenlerin arasndaki ince otlarla yapraklar arasnda yaayan binlerce ayrnt
vard. Bir yosun parasnn zerinde kararl ve dikkatli admlarla ilerleyen bir
rmcei, bir otun zerinde bir aa bir yukar yryen bir ot bitini ve
elbirliiyle alan koca bir karnca ordusunu seyretti. Koca bir ordu olsalar da
her bir karncann ayak at biimi dierinkinden bakayd.
Ban kaldrp Alberto'ya baktnda ise onun yerini alm bambaka biriydi
grd. Bu kii sanki baka bir gezegenden gelmi veya bir masal kitabndan
frlamt. te yandan kendisini de bambaka ve hibir benzeri olmayan bir kii
olarak grmeye balamt. O, Sofi Amundsen'di ve ondan baka bir Sofi
Amundsen yoktu.
- Neler gryorsun? diye sordu Alberto.
- Seni ok acayip biri gibi gryorum.
- Deme!
- Bir bakas olmann ne demek olduunu hibir zaman anlayamayacam sanrm.
nsanlar biribirinden yle farkllar ki!
- Ya orman nasl gryorsun?
- Orman btnln kaybetmi durumda. Binlerce masaldan
oluan bir evren sanki.
- Tahmin etmitim. Mavi ie bireycilik. Bunun iine Sren Kierkegaard'in
Romantizmin Teklik felsefesinin eletirisi girmekte rnein. Bu ie ayn zamanda
Kierkegaard'la ayn dnemde yaayan bir baka Danimarkaly, mehur masal
yazar H.C. Andersen'i de temsil ediyor. Andersen doadaki saysz ayrnty
grebilen bir baka sahipti. Ondan yz yl kadar nce yaam, Alman filozof
Leibniz de byleydi. Sren Kierkegaard'in Hegel'i eletirisi gibi o da Spino-za'nn
Teklik felsefesini eletirmiti.
- Sylediklerini iitiyorum ama sesin yle komik ki iimden glmek geliyor.
- Anlyorum. Krmz ieden bir yudum daha al. Sonra da u
426
KERKEGAARD
merdivenlere oturup Kierkegaard'dan bahsedelim.
Sofi merdivenlere, Alberto'nun yanna oturdu. Krmz ieden bir yudum
almasyla eyler yine bir araya gelmeye baladlar. Ama biraz fazla imi olmalyd
ki bu sefer yine eylerin arasndaki farklar ortadan kaybolmaya, her ey ayn gibi
olmaya balad. Bu yzden tekrar mavi ieden ok kk bir yudum almak
zorunda kald. Sonunda her ey Alice'in elinde iki kk ieyle ortaya
kmasndan nceki haline geldi.
- Peki ama hangisi doru ? diye sordu Sofi. - Gerei olduu gibi yanstan krmz
m yoksa mavi ie mi?
- Her ikisi de Sofi. Romantiklerin yanldn syleyemeyiz, nk gerekten tek
bir gereklik var. Ama biraz tek yanl olduklarn syleyebiliriz belki.
- Ya mavi ie?
- Kierkegaard'n bu ieden fazlasyla imi olduunu syleyebiliriz. Bunu bireye
verdii nemden anlamak mmkn. Ona gre bizler yalnzca "amzn insan"
olmakla kalmayp, dnyaya yalnzca bir kez gelen zgn bireylerdik.
- Oysa Hegel iin bu yanyla pek ilgilenmiyordu, deil mi?
- Hayr. Hegel iin tarihin byk izgileriydi nemli olan. Kierkegaard da tam da
buna kar kyordu. Kierkegaard'a gre Romantiklerin teklik felsefesi de,
Hegel'in "tarihilii" de bireylerin kendi hayatlarna kar sorumluluk duymalar
gerektiini gzard eden felsefelerdi. Bu yzden Kierkegaard Hegel ile
Romantikleri ayn kefeye koyuyordu.
- Anlyorum.
- Sren Kierkegaard 1813 ylnda dodu ve babasnn sert disiplini altnda byd.
Dindar ve melankolik yann da babasndan ald.
- Yazk olmu!
- Hristiyanln doru olup olmad byle bir sorudur rnein. Bu, insann
kuramsal ya da akademik bir biimde yaklaabilecei bir konu deildir.
"Varoluunun bilincinde olan" birisi iin bu bir lm kalm konusudur. Yani bu
oturup srf tartm olmak iin tartlacak bir konu deildir. nsann ancak
byk bir istek ve itenlikle yak430
KERKEGAARD
laabilecei bir konudur.
- Anlyorum.
- Suya decek olsan boulup boulmamakla kuramsal bir iliki halinde olmazsn.
Ne de suda timsah olup olmad "ilgin" ya da "ilgin olmayan" bir durum
oluturur senin iin o anda. Bu senin iin bir lm kalm meselesidir.
- Evet, tabii ki de.
- Yani felsefi sorunun kendisiyle bireyin ayn soruya yaklam iki ayr eydir. Bu
tr sorular karsnda birey tek basnadr. stelik bu tr nemli sorulara ancak
inania yaklaabiliriz. Aklmzla yantn bulabildiimiz sorular hibir nem tamaz
Kierkegaard iin.
- Bunu biraz aklaman gerekecek.
-8 + 4=12, Sofi. Bunu kesin olarak bilebiliriz. Bu, Descartes'dan beri tm
filozoflarn bahsettii "mantksal dorular'a bir rnektir. Peki akam duasnda
bir iimize yarar m bu? lm annda aklmzn megul olaca konu bu mudur?
Hayr. Tm bu dorular istedikleri kadar "nesnel" ve "genel" olsun, tek bir bireyin
varoluu iin fazla anlam tamazlar.
- Ya inan?
- Kt bir davranta bulunduun bir insann seni affedip affetmediini
bilemezsin. Tam da bu yzden bu konu senin iin yaamsal bir neme sahip olur.
Bu senin etinde kemiinde duyduun bir olaydr. Bir insann seni sevip sevmediini
de bilemezsin. Tek yapabilecein byle olduuna inanmak ve bunu ummaktr. Ve de
bu, senin iin, geninin i alarnn toplamnn daima 180 derece etmesinden ok
daha nemli bir eydir. Ne de "nedensellik yasas" veya "sezi biimleri"dir ilk
pcn verirken gelen aklna!
- Bylesi ok komik olurdu dorusu!
- nan ncelikle dini konularda nemli bir yer tutar. Kierkegaard bu konuda
unlar yazyor: "Tanr'y nesnel bir biimde kavrayabilir miyim, bilmiyorum ve
ite tam bu nedenle buna inanmak durumundaym. Ve bu inancm korumak iin
nesnel bilinemezlie sk
431
SOF'NN DNYASI
sk sarlmak zorundaym; 70.000 fersah derinininde de olsam denizin, inancm
korumalym."
- Olduka zor anlalr bir ifade bu.
- Kierkegaard'dan nce pek oklar Tanr'nn varln kantlamaya ya da en
azndan Tanr'y akl yoluyla kavramaya altlar. Oysa insan bu tr kantlara ya
da mantksal tezlere ulatn sandnda inancn ve inanla birlikte dinsel
itenliini yitirir. nk nemli olan Hristiyanln doru olup olmad deil,
benim iin doru olup olmaddr. Ortaada ayn dnce, "credo quia absrdm"
szleriyle dile getiriliyordu.
- Yapma ya, demek yle!
- Bu szler, "sama olduu iin inanyorum" anlamna geliyor. Hristiyanlk baka
ynlerimize deil de aklmza hitap etseydi, bir inan konusu olmaktan kard.
- Artk bunu anlam bulunuyorum.
- Dolaysyla Kierkegaard'n "varolu", "znel doru" ve "i-nan"la ne demek
istediini grm bulunuyoruz. Bu kavram, Kierkegaard'n kendinden nceki
felsefe geleneini ve zel olarak da Hegel'i eletirisinden kaynaklanyordu. Bunun
iine tm bir "uygarlk eletirisi" de giriyordu. Ona gre modern toplumda insan
"topluluk" ya da "kamu" haline dnm durumdayd ve bu topluluun en
belirleyici zellii, hibir balayc yan olmayan "laf yapma" iiydi. Kierkegaard
bugn yaasayd belki bu durum iin "uzlamaclk" deyimini kullanrd. Bununla da
iten bir istekle bal olmadan herkesin ayn eyi "demesini" ve ayn eyi
"savunmasn" kastederdi.
- Kierkegaard Jorn'n anne ve babas hakknda ne derdi acaba?
- Kierkegaard'n olduka keskin ve alayc bir dili vard. rnein "topluluk
yalandr" ya da "doru her zaman aznlktadr" gibi deyiler kullanrd. Bir ok
insann yaam bir oyun gibi grmesini de eletirirdi.
- Barbi bebeklerini toplamak neyse de, insann kendisinin bir
432
KERKEGAARD
garbi bebei olup kmas iyice felaket bir ey...
- Bu bizi Kierkegaard'n "yaamn aamas" dedii eye getiriyor.
- Efendim?
- Kierkegaard'a gre tr yaam biimi mevcuttur. Kendisi bunlar iin aama
deyimini kullanr. Bunlar, "estetik aama", "etik aama" ve "dinsel aama"dr.
Burada "aama" szcn, insann ilk iki durumda bulunduktan sonra ani bir
sramayla daha yksek bir duruma geebileceini vurgulamak iin kullanr. Ancak
pek ok kii tm yaam boyunca ayn aamada kalr.
- Tm bunlar biraz daha aarak anlatacaksn umarm. Hem de kendimin hangi
aamada olduunu merak ediyorum dorusu.
-Estetik a amada bulunan biri gn gnne yaar ve her anndan zevk almaya
alr. Gzel olan ve keyif veren her ey iyidir bu kiilere gre. Bu aamadaki bir
insan duyularnn dnyasna hapsol-mu bir ekilde yaar. Can skan her eyde
olumsuz ve ktdr.
- Bu davran iyi biliyorum sanrm.
- Bu adan baklnca tipik bir Romantik, tipik bir Estetikidir. nk estetik
yalnzca duyular yoluyla zevk almakla olmaz. Gereklii ya da sanat, felsefeyi
veya yapt ii ciddiye almamak da estetik aamada kalmak anlamna gelir. nsan
acya ve zdraba bile estetik ya da "yorumlayc" biracdan bakabilir nk.
Dizginleri gsteri ele almtr. bsen, Peer Gynt ile byle bir Estetikinin
portresini izmitir.
- Ne demek istediini anlyorum sanrm.
- Sen de bu aamada msn sence?
- Sanmyorum. Ama bu sylediklerin bana Binbay hatrlatyor.
- Kimbilir, belki de Sofi... Ama senin bu szlerin yine yap yap Romantik bir
ironiye alet oldu. Azna ac biber srmeli senin.
- Neler sylyorsun?
- Neyse, bover! Ne de olsa senin suun deil!
433
SOF'NN DNYASI
- Devam edelim ltfen.
- Estetik aamada yaamakta olan biri ok gemeden bunaltya ve bir boluk
duygusuna kaplabilir. Ama insan bu duygular ya-yorsa, yine de mit var
demektir. Kierkegaard'a gre bunalt neredeyse olumlu bir eydir. Bunalt
duymak "varolusal bir durunV'a gelmi olmann bir ifadesidir. Estetiki bu
aamada daha yksek bir aamaya "sramay" seebilir. Ama bu ya gerekleir ya
da gerekleemez. Tm anlamyla "sramadktan" sonra bunun hibir anlam
yoktur. Ya olur ya da olmaz; ikisinin aras olamaz. Ve bu sramay senin iin
bakas yapamaz. Seimi senin yapman gerekir.
- Bu bana sigaray ya da uyuturucuyu brakmay hatrlatt.
- Evet, belki. Kierkegaard'n bu "karar kategorisi", Sokrates'in en gerek
sezgilerin insann iinden geldiini syleyiini hatrlatr. nsann estetik bir yaam
biiminden etik ya da dinsel yaam biimine geme karar da iten gelmelidir.
bsen bu konuyu "Peer Gynf'de ele alr. Bu varolusal seimin iddetli aresizlik
ve kararszlk duygularnn sonucunda nasl patlayarak ortaya ktn usta yazar
Dostoyevskide, Raskolnikof'u anlatt Su ve Ceza romannda anlatr.
- Demek ki insann yapabilecei en iyi i, baka bir yaam biimi
semek.
- Bylece insan etik aamada yaamaya balayabilir. Bu aamaya damgasn vuran,
ciddiyet ve etik llerin nda alnan tutarl kararlardr. Bu aama bir para
Kant'in grev ahlakn hatrlatr. nsan ahlak yasasnn nda yaamaya alr.
Kant gibi Kierke-gaard da ncelikle insann duygularn n plana kartr. nemli
olan insann doru ya da yanl olarak neyi setii deildir. nemli olan insann
iinde bunu semek yolunda bir istek olmasdr. Estetikiler iinse neyin "grgr"
ve neyin "can skc" olduudur nemli olan.
- Byle yaayan insan biraz fazla ciddi olmaz m?
- Olabilir. Kierkegaard'a gre "etik aama" da tam olarak tatmin edici bir aama
deildir. Yalnzca grev akyla yanp tutuan biri de
434
KERKEGAARD
sonunda bundan yorgun der. Pek ok insan hayatlarnn sonuna yaklatklarnda
byle bir yorgunluk duyarlar. Kimisi bunun sonucunda tekrar estetik aamaya
dnebilir. Ancak kimisi de dinsel aamaya srar. Bunu yapmak inancn "70.000
fersah derinlikteki sularna atlamaya cesaret etmek demektir. Bu kiiler inanc,
estetik hazza ve akln grev emrine tercih etmilerdir. Ve Kierkegaard'n
deyiiyle "yaayan Tanr'nn ellerine dmek korkun bir ey" olsa da, insan ancak
bu aamada kendisiyle deir.
- Yani Hristiyanlkla.
- Evet, Kierkegaard iin "dinsel aama" Hristiyanlkt. Ancak onun Hristiyan
olmayan dnrler zerinde de etkisi byk oldu. 20. yzylda bu Danimarkal
dnrden esinlenerek geni apl bir "Varoluuluk felsefesi" olutu.
Sofi saatine bakt.
- Saat neredeyse yedi. Eve gitmeliyim yoksa annem meraktan lr. Sonra felsefe
retmenine el sallayarak koarak uzaklat. Gln kenarna indi ve kaya bindi.
435
MARX
...Avrupa'da bir hayalet dolayor.,
Hilde yatandan kalkp koya bakan pencereye gitti. Cumartesi gnn Sofi'nin 15.
yagnn okuyarak geirmiti. Bunun bir gn ncesi de kendi yagnyd.
Babas, dn Sofi'nin yagnne dek okumu olacan san-msa yanlmt. Hem de
dn btn gn okumasna ramen! Ama babas, geriye tek bir yagn kutlamas
kaldn sylemekle hakl olduunu gstermiti. Alberto ile Sofi'nin "Happy
birthday to you!" diye ark syledikleri an kastetmi olmalyd. Hilde utanmt
biraz bu durumdan.
Ve de Sofi tam da babasnn Lbnan'dan gelecei gn dzenliyordu "felsefe
partisini". Hilde bu gnde, ne babasnn ne de kendisinin tahmin bile edemeyecei,
ok nemli bir ey olacan ok iyi biliyordu.
Ama en azndan uras belliydi ki babas Bjerkely'e gelmeden nce hayatnn
okunu yaayacakt. Hilde hi deilse bu kadarn borluydu Alberto ile Sofiye.
Yardm istemilerdi stelik kendisinden...
Annesi hl kaykhanedeydi. Hilde aaya inip telefonun yanna geldi ve
Kopenhag'daki Anne ile Ole'nun telefon numarasn evirdi.
- Anne Kvamsdal.
- Merhaba Anne! Ben Hilde.
- A, merhaba! Ne iyi ettin de aradn. Lillesand'da ne var ne yok?
- yilik, salk. Yaz tatili filan ite... Babamn Lbnan'dan dnmesine de bir hafta
kald.
436
MARX
- Kimbilir ne seviniyorsundur.
- Tabii, ok seviniyorum. Ha, bu arada, seni aramamn nedeni...
- Evet?
- Babam ayn 23', Cumartesi gn saat 5 sralarnda Kas-trup Havaalan'na
iniyor. Siz o gnlerde Kopenhag'dasnz, deil mi?
- Evet?
- Sizden bir ey rica edecektim de...
- Tabii, ne olsa yaparz.
- Ama ... ey... bu biraz zel bir durum aslnda...
- Anlatsana yahu, meraktan atlayacam.
Hilde bunun zerine hereyi, dosyay, Alberto ve Sofiyi anlatmaya koyuldu.
Glmekten birbirlerinin lafn kese kese konutular ve telefon kapandnda
Hilde'nin plan uygulanmaya konmutu bile.
Bu arada kendisinin de yapmas gereken birka ey vard. Neyse henz pek
acelesi yoktu nasl olsa...
O leden sonras ve akamn annesiyle birlikte geirdi. Akam arabayla
Kristiansand'a gidip film seyrettiler. Dn doru drst geiremedikleri
yagnnn acsn karm oldular bylece. Kjevik Havaalan'na ayrlan kavaktan
geerlerken, Hilde'nin kafasnda plannn son paralar da yerini alm
bulunuyordu.
Gece yatmadan nce, dosyasndan birka sayfa daha okudu. Sofi srnerek
Geit'e girdiinde saat neredeyse sekizdi. Annesi giriteki ieklerle
urayordu.
- Nereden geldin sen? diye sordu annesi.
- itten geerek.
- itten geerek mi?
- itin br tarafnda bir patika var, bilmiyor musun?
437
SOFNN DNYASI
- Peki ama nerdeydin sen Sofi? Ka oldu bu bir haber bile vermeden akam
yemeinden nce eve gelmeyisin!
Annesi ayaa kalkm Sofi'ye bakyordu.
- Yoksa yine u filozofla m beraberdin?
- Ha, evet. Onun da ormanda yry yapmaktan holandn sylemitim ya.
- Partiye geliyor ama, deil mi?
- Evet, hem de memnuniyetle.
- Ah, ben de memnuniyetle gnleri sayyorum Sofi.
Annesi ineli bir ekilde mi sylemiti bunlar? Garanti olsun diye Sofi:
- yi ki Jorn'n annesiyle babasn da armm. Biraz acayip
kaard yoksa.
- Hmmm... ama ne olursa olsun u Alberto'yla babaa bir ift laf
edeceim.
- stersen benim odamda konuun. Hem ben ondan holanacandan eminim.
- Ha, bir ey daha. Sana yine mektup var...
- yle mi?
- Mektup "BM Taburu" damgal.
- Ha, o zaman Alberto'nun kardeinden olmal.
- Yeter artk ama Sofi!
Sofi'nin akl son hzla almaya balad. Birden aklna ahane bir yalan geldi.
Grnmeyen bir kuvvet ona yardm ediyordu sanki.
- Alberto'ya ender rastlanan pullar topladm sylemitim. 0 da bundan
kardeine bahsetmi olmal. Hem kardeler ne gne duruyor zaten, deil mi ya!
Bu cevap annesini rahatlatmt. Sesinin tonunda birazck bir
yumuamayla:
- Yemein buzdolabnda duruyor, dedi.
- Mektup nerede?
- Buzdolabnn zerinde.
438
MARX
Sofi ieriye girdi. Pul 15.6.1990 tarihinde damgalanmt. Zarf at ve iinde
kk bir not yazl olduunu grd:
Neden ki bu amasz yaratl Yokolacaksa bir gn her yaratlm ?
Bu soruya Sofi'nin verecek cevab ne yazk ki yoktu. Yemek yemek iin aaya
inmeden nce bu notu da son haftalarda edindii dier vr zvrn durduu dolaba
koydu. Nasl olsa zaman gelince bu sorunun anlamn da renecekti. Ertesi gn
sabah Jorn geldi. Biraz badminton oynadktan sonra partinin ayrntlarn
planlamaya de-, vam ettiler. Partinin temposunun dmesi ihtimalini gze alp
yedekte birka srpriz bulundurmalydlar.
Annesi eve geldiinde hl partiden bahsediyorlard. Annesi ikide bir "merak
etmeyin, paradan saknmanza hi gerek yok!" diyordu. Bunu dalga gemek iin de
sylemiyordu stelik! Son haftalarda olup bitenden sonra Sofi'nin ayaklarnn
tekrar yere basmas iin ok ey bekliyor gibiydi bu partiden.
O akam, parti iin ne tr pasta yaplacandan Japon fenerlerine, felsefe
yarmasnda kazanana dl olarak verecekleri felsefe kitabna dek hereyi
planladlar. Aslnda byle bir kitap bulunup bulunmadndan pek emin deildi Sofi.
Byle dedikten sonra Sofi adama elini sallad ve yoluna devam etti. Ancak birka
metre ya gitmi ya gitmemiti ki yksek aalarn birinin dibinde tek bana
oturan bir kz kt karsna. Yrtk prtk elbiseleri iindeki kzn yz solgun ve
hastalkl grnyordu. Sofi yanna geldiinde kz elindeki torbadan bir kibrit
kutusu karp So-fi'ye uzatt ve:
- Kibrit satn almak ister misiniz? diye sordu.
Sofi ceplerini kartrd ve ansna cebinde bir kron buldu.
- Kaa?
- Bir kron.
Sofi kza bir kron verdi ve kibriti ald.
- Yz yldr benden kibrit alan olmamt. Bazen alktan ldm, bazen souktan
donarak. Sofi kzn ormann ta iinde kibritlerine elbette alc bulamayacan
dnd. Ama sonra aklna biraz tedeki i adam geldi. Adamn o kadar ok
paras vard ki nasl olsa birazn kza verir, o da artk alktan lmezdi.
- Gel benimle, dedi Sofi.
Sofi kzn elinden tutup zengin adamn yanna gitti.
- Bu kza yardm etmelisin, dedi Sofi adama. Adam ktlardan ban kaldrp:
- Bu tip iler para ister ve de demin de sylediim gibi benim havaya atacak tek
kuruum yok, dedi.
- Ama bu kz ne kadar yoksul! O byle yoksulken senin bu' kadar
441
SOFfNtN DNYASI
- Ne demek bu?
- Ben bu halime ok alarak geldim. nsan almasnn karln mutlaka alr.
Buna da ilerleme denir.
- Ama bu kadar da fazla dorusu!
- Bana yardm etmezseniz lrm, dedi yoksul kz.
adam ban tekrar hesaplarndan kaldrd. Sonra da kalemini masann zerine
iddetle arparak:
- Sen benim hesaplarmn iinde yoksun! Hadi, hadi ek git bakalm fakirhaneye!
- Eer sen bana yardm etmiyorsan ben de orman yakarm, dedi bu kez yoksul kz.
Bunu deyince adam masann arkasndaki yerinden ayaa frlad, ama kz oktan
kibriti akmt bile. Kibriti kuru otlara uzatmasy-la otlarn ate almas bir oldu.
Zengin i adam ellerini uzatm:
- Yardm, yardm edin bana! diye baryordu. - Kzl horoz azd! Kzn yznde
alayc bir glmseme belirdi ve:
- Komnist olacam hi tahmin etmemitin, deil mi? dedi. Hemen ardndan kz,
i adam ve yaz masas bir anda yokoldu.
Sofi giderek daha hzla yanan otlarn arasnda kalakaimt. Atein zerinde
epeyce bir sre tepindikten sonra, nihayet sndrmeyi baard.
ok kr! Sofi kararm otlara bakt. Elinde hl bir kibrit kutusu tutuyordu.
Yoksa atei yakan kendisi mi olmutu?
Kulbenin nnde Alberto'yu grdnde, tm olup bitenleri ona anlatt.
- Scrooge, Charles Dickens'\n "Bir Ylba yks" adl
442
MARX
eserinde yer alan pinti bir kapitalisttir. Kibriti kz ise H.C. Ander-sen'in
masalndan hatrlamsndr herhalde.
- Her ikisinin de burada, ormanda karma kmas ok acayip deil mi sence?
- Hi de deil. Bu baka ormanlara benzemeyen bir orman, bugn sz edeceimiz
kii ise Kari Man. Bu adan senin de nceki yzylda, snflar arasndaki korkun
uurumu anlatan bir rnek grmen iyi olmu. Ama gel imdi ieri girelim. Ne de
olsa ieride Binbann mdahalelerinden biraz daha iyi korunabiliyoruz.
Yine gle bakan pencerenin kenarndaki masaya oturdular. Bu kk gln mavi
ieyi itikten sonra ne hale geldii Sofi'nin aklndan hl gitmiyordu.
Krmz ve mavi ieler minenin zerinde duruyordu. Masann zerinde bir Yunan
tapnann kk bir kopyas vard. Sofi:
- Bu ne? diye sordu.
- Her eyin bir sras var ocuum. Sonra Alberto Marx' anlatmaya balad:
- Kierkegaard 1841'de Berlin'e geldiinde, belki de Kari Marx'la beraber oturup
Schelling'in derslerini dinlemiti. Kierkegaard, Sok-rates hakknda bir master
tezi yazmt. te yandan Manc'n doktora tezinin konusu da Demokritos ve
Epikuros, yani Antik a Materyalizmiydi. Buradan yola karak sonra her ikisi de
kendi felsefesini oluturdu.
- Kierkegaard Varoluu, Marx da Materyalist oldu, deil mi? - Marx'a Tarihsel Materyalist diyoruz. Bunun ne anlama geldiine az sonra
deineceiz.
- Devam edelim yleyse.
- Hem Kierkegaard hem de Marx'n felsefesinin k noktasnda Hegel vardr.
Her ikisi de Hegelci dnce yntemini benimsemekle beraber, Hegel'in "dnya
tini"ne ya da bir baka deyile onun dealizmine katlmazlar.
- Hegel onlara biraz fazla uuk geliyordu belki de.
443
SOFfNtN DNYASI
- Herhalde. Genel olarak Hegel'den sonra byk felsefe sistemlerinin sona
erdiini sylemek mmkn. Hegel'den sonra felsefe yepyeni bir yola girmitir ve
byk kurgusal sistemlerin yerini "Varoluu" ya da "Eylemci" felsefeler almtr.
"Ama dnyay anlamak deil, onu deitirmektir" derken Manc'n kastettii de
budur. te onun bu szleri felsefe tarihinde ok nemli bir deiimi
simgelemektedir.
- Scrooge'la Kibriti Kz' grdkten sonra onun bu szlerininin ne anlama
geldiini anlamak hi de g deil!
- Demek oluyor ki Marx'n dncesinin pratik ve politik bir yan vardr. Ayrca
onun yalnzca bir filozof deil, ayn zamanda bir tarihi, bir sosyolog ve bir
ekonomist olduunu da belirtmek gerek.
- Ve tm bu alanlarda da byk yenilikler getirdi, yle mi?
- Byle diyebiliriz belki de. En azndan, uygulamal politika alannda ondan daha
etkili bir baka filozofun varolmadn syleyebiliriz. te yandan "Marksizm"
deyince akla gelen hereyi Manc'n kendi dnceleriyle e tutmak doru olmaz.
Marx'n 1840 yllarnda "Marksist" olduu, ama bundan sonra kendisinin
"Marksist" olmadn syleme ihtiyac hissettii sylenir.
- Marx dindar myd?
- Bu da tartlabilir kukusuz.
- Yani?
- Marx'n arkada ve meslekda Friedrich Engels bandan beri sonradan
"Marksizm" diye adlandrlan bu harekete katkda bulunmu bir kiidir. Bu
yzylda da Lenin, Stalin ve Mao Marksizm ya da "Marksizm-LeninizrTe katkda
bulunmulardr.
- Bence Marx'n kendisiyle yetinsek olur. Manc'a "Tarihsel Materyalist" mi
demitin biraz nce?
baylar"d. Ksaca syleyecek olursak, tam da insann en soylu yan olmas gereken
emek konusunda insan bir hayvandan farksz hale gelmiti.
- Kafam atyor yani!
- Manc'n da kafas atyordu. nk ayn anda burjuva snfnn ocuklar scak bir
banyodan sonra evlerinin byk ve scak salonlarnda keman alyordu. Veya
mkellef bir akam yemeini beklerken piyano alyordu. Kemanla piyano akam
zeri gidilen uzun bir at yolculuundan sonra da ho kaard hani!
A, hakszlk ama bu!
- Marx da byle dnyordu. 1848'de Engels'le birlikte Komnist Manifesto'yu
yaymlad. Manifesto'nun ilk cmlesi yledir: "Avrupa'da bir hayalet dolayor komnizmin hayaleti!"
- Korktum dorusu.
- Burjuvazi de korkuyordu. nk artk proletarya ayaklanyordu. "Manifesto"nun
nasl bittiini de renmek ister misin?
- Evet.
- "Komnistler dncelerini ve amalarn gizli tutacaklardr. Komnistler burada
aka belirtirler ki amalarna ulamann tek yolu, imdiye dek geerli olmu olan
toplum dzenini g yoluyla alaa etmektir. Ynetici snflar komnist devrimin
korkusuyla tit450
MARX
resinler! Emekilerin zincirlerinden baka kaybedecek eyleri yoktur. Btn
lkelerin emekileri birlein.
- Koullar dediin gibi o kadar kt idiyse, ben de bu manifestonun altna imzam
atardm sanrm. Ama bugn koullar bu kadar kt deil, deil mi?
- Norve'te belki deil ama dnyann pek ok yerinde hl byle. Hl pek ok kii
insanca olmayan koullar altnda alyor. Ayn zamanda rettikleri mallarla
zenginleri daha da zengin bir hale getiriyorlar. Marx buna smr diyordu.
452
MARX
yle yoksullarlar ki artk hibir ey alamaz duruma gelirler. Alm gleri der.
Bylece tam bir ksr dngye girilmi olur. "Kapitalist zel mlkiyetin zaman
dolmutur," der Marx. Devrimci bir dneme girilmitir.
- Anlyorum.
- Sonra da, ksaca syleyecek olursak, proletarya ayaklanp retim aralarn ele
geirir.
- Peki o zaman ne olur?
- Bir sre, proletaryann burjuvaziyi g kullanarak bastrd yeni bir "snfl
toplum" dzeni yaanr. Marx bunu proleterya diktatrl olarak adlandrr.
Ancak byle bir gei srecinden sonra proleterya diktatrl yerini "snfsz
bir toplum"a ya da komnizme brakr. Bu, retim aralarna "herkes"in yani halkn
kendisinin sahip olduu bir dzendir. Byle bir toplumda herkesten "rettii
kadar"! beklenir ve herkes "ihtiyac kadar" alr. Bu dzende halk kendi iinin
sahibi olaca iin de "yabanclama" son bulacaktr.
- Tm bunlar ok gzel ama iler uygulamada nasl gitti? Devrim oldu mu?
- Hem evet, hem hayr. Bugn ekonomistler Manc'n bir takm noktalarda
yanldn sylyorlar. Bunlarn arasnda onun kapitalizmin krizlerini inceleyi
biimi de var. Marx bugn ok ciddi bir problem olarak ortaya kan doann
smrlmesi konusuna da pek el atmam rnein. Ama - ve de bu kocaman bir
ama...
- Evet?
- Marksizm yine de ok byk deiimlere yol amtr. Sosyalizmin daha insanca
bir toplum yaratma yolunda baarya ulatna kuku yoktur. Bugn en azndan
Avrupa'da daha adil ve daha dayanma iinde bir toplumda yayoruz. Avrupa
bunu Manc'n kendisine ve tm sosyalist harekete borludur.
- Neler oldu peki?
Hilde zerine bir kazak giyip dosyay yerden ald ve babasndan gelen bu uzun
mektubu okumaya devam etti.
456
DARVVtN
Alberto "Satrba!" der demez Binbann Evi'nin kaps tekrar alnd.
- Amaktan baka bir aremiz yok, deil mi? dedi Sofi.
- Yok herhalde, diye homurdand Alberto.
Kapda uzun beyaz sal ve sakall ok yal bir adam duruyordu. Sa elinde bir
denek, sol elinde zerine bir gemi resmi yaplm bir levha tutuyordu. Geminin
zerinde her cinsten bir sr hayvan vard.
- Kimmi bakalm bu yal bay? diye sordu Alberto.
- Benim adm Nuh.
- Tahmin etmitim.
- Ben senin byk bykbaban oluyorum ocuum. Ama belki de artk insanlar
kklerine pek nem vermiyorlardr...
- Elindeki ne? diye sordu Sofi.
- Bu, byk tufandan kurtulan tm hayvanlarn resmi. Al ocuum, bunu sana
getirdim.
Sofi levhay aldktan sonra yal adam:
- Ben artk gidip zm balarm sulayaym, dedi.
Sonra da yalnzca yal adamlara zg sevimli bir edayla hoplayp topuklarn
havada birbirine arpt ve kk admlarla ormanda uzaklat.
Sofi'yle Alberto yeniden ieri girip oturdular. Sofi elindeki byk levhay tam
olarak incelemeye frsat bulamadan Alberto bunu otoriter bir tavrla Sofi'nin
elinden ald.
mi?
- Evet, kesinlikle. 19. yzyldan bu yana zerinde en ok dnlen kavramlar
"doa", "evre", "tarih", "evrim" ve "byme" olmutur. Manc, insanln
ideolojisinin toplumun maddi altyapsnn bir rn olduunun altn izdi. Darvvin
insanln uzun bir biyolojik evrimin sonucu olduunu gsterdi. Freud'un
bilinaltn incelemeleri de insanlarn hareketlerinin ou zaman "hayvansal" bir
takm drtler ya da sezgilerden kaynaklandn ortaya kard.
- Sanrm Natralizmle ne demek istediini anladm, ama bunlar
458
DARVVN
birer birer ele almak daha iyi olmaz m?
- imdi Darvvin'den bahsedeceiz Sofi. Sokrates ncesi filozoflarn doal
srelere doal bir takm aklamalar getirme abalarn anmsyorsundur belki.
Onlarn eski mitolojik aklamalardan uzaklamaya almalar gibi Darvvin de
hayvan ve insanlarn kkeni konusunda Kilisenin aklamalarndan uzaklamaya
alyordu.
- Peki Darvvin filozof muydu aslnda?
- Darvvin biyolog ve doabilimciydi. Ancak o, yakn an, yaradl konusunda
Kilisenin grlerini en fazla lde tehdit eden bilim adam olmutur.
- yleyse Darvvin'in geliim konusundaki retisinden sz edeceksin demektir.
- nce Darvvin'in kendisinden balayalm. Darvvin 1809'da, kk bir kent olan
Shrevvsbury'de dnyaya geldi. Babas Dr. Robert Darvvin tannm bir doktordu
ve oluna olduka kat bir eitim vermiti. Charles Shrevvsbury'deki yksek okula
devam ederken okul mdr onu ortalkta ylece dolanp bo bo konuan,
kendiyle bbrlenip ie yarar tek bir eyle uramayan bir renci olarak
tanmlyordu. Mdrn "ie yaramak"tan kastettii, Yunanca ve Latince fiillerin
ekimlerini ezberlemek gibi eylerdi. "Ortalkta ylece dolanp duruyor" dedii de
Charles'n etrafta dolap binbir eit bcek toplamasyd.
- Sonradan bu szlerinden piman olmutur herhalde.
Population" idi. Yazar kitabn ana fikrini, paratonerin de kifi olan Amerikal
Benjamin Frank-lin'den almt. Franklin'e gre, doada bir takm snrlayc
gler olmasayd, tek bir bitki ya da hayvan trn tm Yeryz'nde bulabilirdik.
Ancak doada farkl pek ok tr olduu iin bu trler birbirlerini denetlerler.
- Anlyorum.
- Malthus bu dnceyi alp Yeryz'nn nfus durumuna uyarlar. Malthus'a gre
insanlar, hayatn srdrmesi mmkn olamayacak kadar ok ocuk dourma
yeteneine sahiptir. Dnyadaki yiyecek retimi bu kadar insana yetmeyecei iin,
bu insanlarn ou ya467
SOFt'NN DNYASI
am mcadelesinde yenik dmeye mahkmdur. Hayatta kalp trn
srdrebilenler, dierlerinden daha gl olanlardr.
- Bence de mantkl.
- te Darvvin'in arad evrensel ileyi de buydu. Gelimenin nasl olduunun
cevabn bir anda buluvermiti. Gelimenin nedeni hayatta kalma mcadelesindeki
doal seciydi. Bu seci srasnda etrafndaki koullara en iyi uyabilen hayatta
kalyor ve trn srdre-biliyordu. Bu teori, "Trlerin Kkeni zerine" adl
eserinde ne srd ikinci teoridir. Burada yle yazyordu: "Fil tm hayvanlar
iinde en yava reyenidir. Ancak bir filin dourduu tm filler hayatta
kalabilseydi, 750 yl sonra tek bir ift filden ondokuz milyon fil remi olurdu."
- Ya tek bir morina balndan kan binlerce morina yumurtasna ne demeli?
- Darvvin ayrca yaam kavgasnn birbirlerine en yakn trler arasnda en zorlu
biimi aldna iaret etmitir. Bunlar ayn tr yiyecek iin savamak
durumundadrlar. te o zaman aralarndaki kk farklar, ortalamadan kk
apta sapmalar, byk nem kazanr. Yaam kavgas ne kadar glyse, yeni
trlerin ortaya kmas o kadar abuk olur. Bu kavgada ancak en gller hayatta
kalacak, dierleri elenip gidecektir.
- Ne kadar az yiyecek varsa ve yeni doanlar ne kadar oksa, gelime de o kadar
hzl olur, yle mi?
- Tabii yalnzca yiyecek deildir nemli olan. Dier hayvanlara yem olup olmamak
da en az bu kadar nemlidir. Bu adan baklnca, saklanmaya msait bir rengi
olmak, hzl koabilmek, dmanlar kolayca tanyabilmek ya da ok kt kokmak
gibi zellikler ok ie yarayabilir. Yrtc hayvanlara kar kullanlan zehir de
byledir. Kaktslerin ounun zehirli olmas da tesadf deildir Sofi. lde
yalnzca kakts yetiir. Ve kakts ldeki otobur hayvanlarn yegne yiyecei
olduu iin onlarn saldrlarna tamamyla aktr.
- Kaktslerin ineleri de vardr.
468
DARWN
- Varolma savanda bir baka nemli konu da oalma yeteneidir. Darvvin
ieklerin o muhteem reme mekanizmalarn tm ayrntlaryla gzlemitir.
iekler o gzel renklerini ve ahane kokularn, bcekleri kendine ekmekte
kullanrlar. nk bceklerdir ieklerin dJlenmelerini salayan. Kular ayn
nedenle gzel sesleriyle terler. neklerle hi ilgilenmeyen melankolik bir kzn
soy aacnda yeri olmaz. Ortalamadan bu tr bir sapma gsteren bireyler derhal
yokolurlar. nk bireyin yegne grevi olgunlancaya kadar bymek ve bundan
sonra trn srdrmek zere oalmaktr. Uzun bir bayrak yar gibidir bu. u
veya bu nedenle reyerek genlerini bir sonraki kuaa aktaramayanlar srekli
elenecektir. Bu ekilde tr giderek daha glenecektir. Hastalklara kar diren
de trlerde toplanan ve trlerin hayatta kalanlarnda korunan bir baka zelliktir.
- Yani her ey daha iyiye doru gitmekte, yle mi?
- Srekli varolan bu doal'se i, belli bir evreye ya da belli bir ekolojik ortama
en iyi uyan trlerin, yine bu ortamda kendini en iyi retebilecek trler olmalarn
getirir. Ve belli bir evrede avantaj olan bir zellik bir baka evrede avantajl
bir zellik olmak durumunda deildir. Galapagos Adalar'ndaki birtakm ispinozlar
iin uma yetenei olduka nemli bir zellikti. Ama yrtc hayvanlarn olmad ve
yiyecein yeri gagalayarak karlmak zorunda olduu bir baka adada, umak o
kadar da gerekli bir zellik deildi. te doada bu kadar ok deiik ortam
olduu iin bu kadar da ok deiik hayvan tr vardr.
- Ama dnyada tek bir insan tr var.
- Evet, nk insanlarn deiik yaam koullarna uyabilmek gibi byk bir
yetenekleri vardr. Darvvin de Kzlderililerin Tierra Del Fuego'daki ok souk
- Bunlar da olsa olsa insann devekuuyla akrabalna iyi bir rnek bana kalrsa!
- Haklsn ama sonradan demesi kolay tabii! nsanlar birdenbire ncil'de anlatlan
yaradl hikyesini yeniden bir gzden geirmek durumunda kalmt. Gen yazar
John Ruskin yle diyordu: "u jeologlar peimi bir braksa! ncil'deki her
ayetten sonra eki sesle471
SOF'NN DNYASI
ri geliyor kulama."
- eki sesleri Tanr'nn szne duyulan pheyi simgeliyordu herhalde...
- Evet, byle demek istiyordu herhalde. stelik yalnzca ncil'de anlatlan
yaradl hikyesi deildi rtlen. Darvvin'in teorisinin zn, insann
yaradlnn rastlantsal deiimlere bal olduu tezi oluturuyordu. Bundan da
tesi, Darvvin insan, "yaam kavgas" gibi duygusallktan son derece uzak bir
eyin rn olarak gsteriyordu.
- Darvvin bu "rastlantsal deiimler"in neler olduundan sz ediyor muydu?
- te bu nokta, Darvvin'in teorisindeki en zayf noktayd. Darvvin kaltm zerine
ok genel szler edebiliyordu ancak. Dllenme srasnda bireyler oluyordu. Bir
anneyle babann iki ocuu hibir zaman tpatp ayn olmuyordu. Daha o anda bir
deiim oluyordu. Ancak yepyeni bir eyin ortaya kmas aklanamazd bu
ekilde. te yandan bir takm bitkiler ve hayvanlar srgn vermek suretiyle ya da
basit bir hcre blnmesiyle oalabilmekteydi. Deiimlerin nasl olutuu
konusunda, Yeni Danvinizm denen akm Darvvin'in teorisini tamamlad.
- Ya? Nasl?
- Tm yaam ve tm oluumlar hcre blnmesi sonucunda ortaya kar. Bir hcre
ikiye blnnce ortaya her ikisi de ayn kaltmsal zellikleri tayan iki hcre
kar. Hcre blnmesi dediimiz ey bir hcrenin kendi kopyasn yaratmasdr.
- Demek yle?
- Ancak bazen bu srete kk bir hata olur. Ortaya kan yeni hcre ana
hcrenin tpatp ayns olmaz. Modern biyolojide buna mutasyon ad verilmektedir.
- Evet, ama gerek bir filozof "i ac" olsa da olmasa da inand bir eyin
zerine gitmeli. Konumuzu yine yle bir toparlayalm...
- Buyur.
- Diyebiliriz ki yaam, yalnzca kazanan kuponlarn gzle grnr olduu bir
totodur.
475
SOFl'NtN DNYASI
- Ne demek bu?
- Yaam kavgasnda yenik denler yokolup giderler. Yeryij. z'nde milyonlarca
yldr pek ok bitki ve hayvan trleri arasnda "kazanan kuponlar" ilan
edilmektedir. "Kaybeden kuponlar" ise yalnzca tek bir kez ortaya karlar. Yani
u an Yeryz'nde varolan tm bitki ve hayvanlar "kazanan kuponlar"dr.
- nk hep en iyi olan hayatta kalr.
- Evet. imdi bana u obann getirdii levhay uzatabilirsen biraz...
Sofi levhay uzatt. Levhann bir yznde Nuh'un Gemisi'nin resmi vard. br
yznde ise tm hayvanlarn yer ald bir soy aac iziliydi. Alberto'nun imdi
gstermek istedii de buydu.
- Burada eitli bitki ve hayvan soylar gsterilmekte. Her bir trn hangi gruba,
hangi snfa ait olduu grlebiliyor.
- Evet.
- nsanlarla maymunlar primat denen gruba dahildir. Primatlar memeli hayvanlara,
memeli hayvanlar omurgal hayvanlara, omurgal hayvanlar da ok hcreli
hayvanlar snfna aitir.
- Bu bana Aristoteles'i hatrlatyor.
- Doru. Bu soy aac bize sadece bugn hangi hayvanlarn hangi snfa ait
olduunu gstermekle kalmyor, ayn zamanda bize hayatn geliimini de
gsteriyor. rnein burada gryoruz ki kular bir zamanlar srngenlerden,
- Dur hele, devamn dinle de yle karar ver. ncelikle, Yeryz'-nn o zaman
imdikinden tamamen farkl olduunu unutmamalsn. Yeryz'nde hayat olmad
iin atmosfer de oksijen iermiyordu. nk oksijen ancak bitkilerin fotosentezi
yoluyla aa kan bir maddedir. te o zamanlar dnyada oksijen olmamas son
derece nemli bir nokta. nk DNA'y oluturan yap talarnn oksijen ieren
bir atmosferde ortaya km olmas olamayacak bir ey.
- Nedenmi o?
- nk oksijen son derece reaktif bir maddedir. DNA gibi karmak bir molekl
de oksijenli bir ortamda oluma frsat bulamaz, hemen "okside" olurdu.
- Pekl.
478
DARWIN
- Bu yzden de bugn hibir yeni canl trnn, evet hatt bir bakteri ya da bir
virsn bile, ortaya kamayacan ayn kesinlikle syleyebiliyoruz. Dnyadaki tm
hayat tam tamna ayn yata olmak zorunda. Bir fille bir bakterinin soy aac
tam tamna ayn uzunlukta olmak durumunda. Bir fil ya da bir insan gerekte bir
tek hcreli yaratklar toplamdr. nk vcudumuzdaki her bir hcre
vcudumuzun dier hcreleriyle tamamen ayn kaltmsal maddeleri ierir. Yani
kim olduumuz, vcudumuzun her bir kk hcresinde tanmlanm durumdadr.
- Dnnce insana olduka ilgin geliyor.
- Hayatn en byk bilmecelerinden biri de, ok hcreli bir hayvanda her bir
hcrenin yine de ayr bir ilevi olmasdr. nk kaltsal zellikler her hcrede
ayn lde etkin deildir. Bu zelliklerin ya da genlerin bir ksm etkin bir ksm
ise etkin deildir. Bir cier hcresi, bir sinir hcresinden ya da bir deri
hcresinden farkl proteinler retir. Ama cier hcresi de, sinir ve deri hcreleri
de ayn DNA molekln, yani tm bir organizmann tanmn ierir.
- Devam et.
- Atmosferde oksijen olmad zamanlarda Yeryz'nn etrafnda dnyay
uzaydan gelen nlardan koruyan bir ozon tabakas da yoktu. Bu da nemli bir
nokta. nk bu nlar ilk molekllerin oluumunda nemli bir rol oynam
Bin yl silemez
yaantmda braktm izleri.
nceden gryorum her eyi byk bir saadetle
ve tadna varyorum imdi bu byk ann. - Ne gzel sylemi.
- Ama sonra sra eytana gelir. Faust szlerini bitirir bitirmez o
balar:
Neden gemi? Gemi! ne sama bir laf. Neden ki bu amasz yaradl,
yokolacaksa bir gn her yaratlm?
481
SOFt'NN DNYASI
Gemile hi olmam ayn ey! "Gemi, gitmi!" Yani neymi? Hi yaamam da
sanki yaayp sonuna gelmi. yleyse en iyisi bence sonsuz boluk.
- Ne karamsar szler bunlar! Ben Faust'un szlerini daha ok sevdim. Hayat son
bulsa da, Faust ardnda brakt izlerde bir anlam buluyor.
- nk Darvvin'in evrim teorisinin bir baka sonucu deil midir her bir kk
canlnn bu byk balamda bir anlam tad? Yaayan bu gezegen biziz, Sofi!
Evrende yanan bir gnein etrafnda gezinen bu byk gemi biziz. Her birimiz de
ayn zamanda yaamn iinde yzen, genlerle ykl bir gemiyiz. Ykmz bir
sonraki limana braktmzda boa yaamamz demektir. Bjrnstjerne Bjrnson da "lahi II" adl iirinde ayn dnceleri dile getirir:
Selam olsun sana
her eyin ba mrn ilkbahar! Yaradl sabah her ey ordadr,
yalnzca biimdir yokolan.
Bir sre sonra Hilde iyice sakinlemiti. Gerisin geriye krek ekerek kay
tekrar iskeleye balad. Sonra gidip annesiyle beraber kahvalt etti. "Yumurta
nefisti, ama biraz daha kat olsa daha iyi olurdu" demek gibi sradan konulardan
bahsetmek houna gitti.
Dosyay tekrar eline aldnda akam olmutu. Pek fazla sayfa kalmamt artk
geriye.
Tekrar kap alnd.
- Kulaklarmz tkasak olmaz m? diye sordu Alberto. - Belki o zaman ses de
kaybolur gider.
- Olmaz. Kimin geldiini bilmek istiyorum. Alberto da Sofi'nin arkasndan gitti.
Kapda plak bir adam duruyordu. Son derece hametli birta485
SOF'NN DNYASI
vrla duruyordu ama zerinde bandaki tatan baka hibir ey
yoktu.
- Evet? diye kkredi adam. - Kraln Yeni Giysileri hakknda ne
dnyorsunuz bakalm?
Al bert o ile Sofi aakalmlard. Onlarn bu haliyse adam endielendirdi.
- O da ne? Siz reverans da yapmyorsunuz karmda! diye bard adam.
Alberto tm cesaretini toplayp:
- Doru ama siz de niye byle rlplak geziyorsunuz? dedi. plak adam ksa bir
sre daha o muzaffer tavrn bozmadan
durdu. Alberto Sofi'nin kulana fsldad:
- Kendinin saygdeer biri olduunu sanyor!
- Evet?
- "O" ya da bu arzu ilkesini byynceye kadar ve tm hayatmz boyunca iimizde
tarz. Ancak zamanla isteklerimizi evremize uyarlamay reniriz. Zamanla
arzu ilkesi yerini "gereklik ilkesF'ne brakmaya balar. Freud bylelikle
dzenleyici bir ilevi olan bir ben yarattmz syler. Bir eyi ne kadar ok
istersek isteyelim artk bu isteimiz olana kadar oturup alamayz.
- Tabii ki yle.
- te bydmzde bir eyi ok gl bir biimde istediimiz ve bu isteklerin
toplumca kabul edilmedii anlar olabilir. Bu durumda isteklerimizi bastrmak, yani
bu istekleri unutmaya almak durumunda kalabiliriz.
Anlyorum.
- Freud insan ruhunda nc bir "basamak" daha olduunu sylyordu. Daha ok
kk yalardan itibaren anne-babamzn ve evremizin ahlak kurallaryla kar
karya kalrz. Yanl bir ey yaptmzda, anne-babamz "A, byle yaplmaz!" ya
da "A, ne ayp ey!" derler. Bydkten sonra da ahlak kurallar ve yarglar devam
eder. evremizin ahlaksal beklentileri sanki iimize girmi, benliimizin bir
paras olmutur. Freud bunu stben diye adlandrr.
- Bununla vicdan m kastediyordu?
- "stben" dedii eye vicdan da dahildir. Freud'a gre stben "kt" ya da
"olmayacak" eyler istediimizde harekete geer. Erotik ya da cinsel arzular
konusunda da bu byledir. Ve daha nce de
489
SOFfNN DNYASI
sylediimiz gibi Freud bu tr "olmayacak" ya da "ayp" isteklerin iimizde daha
ocukluktan itibaren varolduunu syler.
- Nasl yani?
- Bugn kk ocuklarn cinsel organlaryla oynadklarn bili-yor ve gryoruz.
Deniz kylarnda hep grdmz bir eydir bu. Freud'un yaad zamanlarda
byle bir ey olduunda iki- yandaki ocukcazn eline bir aplak indirilir, "Ne
ayp!", "Byle ey yaplr m hi?" ya da "ek ellerini bakaym orandan!" denirdi.
- Ne sama!
- Bylelikle insanda cinsel organ ve cinsellik konusunda bir sululuk duygusu
gelimeye balar. Bu sululuk duygusu "st-ben"e yerletii iin, Freud'a gre pek
ok insan, gerekte insanlarn hemen hemen hepsi, hayat boyunca cinsellik
konusunda bir sululuk duygusu tar. te yandan Freud'a gre cinsel istekler
insann doal ve nemli bir yann oluturur. Ve ne yazk ki Sofi'ciim, isteklerle
sululuk arasnda tm bir hayat boyunca byk bir eliki yaanr.
- Bu eliki gnmzde Freud'un yaad dnemden daha az
herhalde...
- Byk bir olaslkla yle. Ancak Freud'un hastalarndan bazs bu elikiyi yle
iddetli bir ekilde yayorlard ki Freud'un nevroz dedii ruh haline giriyorlard.
rnein Freud'un kadn hastalarndan biri, kaynbiraderine gizliden gizliye akt.
Kzkardei bir hastalk sonucu lnce, "Artk onunla ben evlenebilirim," diye
dnd. Bu dnce ise onun "stben"iyle ok fazla elien bir dnceydi. Bu
eliki ylesine dayanlmaz bir hal almt ki kadn bu dncesini iddetle
bastrmaya almt. Yani bu dncelerini bilinaltna itmiti. Freud unlar
yazar: "Bu gen kz histerik nbetler iinde hasta dp ben tedaviye
baladmda, kzn, kzkardeinin lm deinde dnd kt, bencil
dnceleri hi mi hi hatrlamadn grdm. Ama tedavi srasnda kz bunlar
tekrar hatrlad, o duygularn patojenjk bir anda tm iddetiyle yeniden yaad
ve
490
FREUD
bundan sonra tekrar shhatine kavutu."
- imdi "ruhsal arkeoloji" demekle ne demek istediini daha iyi anlyorum.
- imdi insan psikolojisinin daha genel bir tarifini yapabiliriz. Pek ok hastayla
yaad deneyimlerden sonra Freud bilincin insan ruhunun yalnzca ok kk bir
blmn oluturduunu sylyordu. Bilin, buzdann suyun zerindeki ksmdr
SOFNN DNYASI
- Ne dedi?
- "Annen aptal!" dedi.
- Evet, bu rasyonalize etmeye iyi bir rnek. ocukcaz aslnda bunu demek
istemiyordu herhalde. Ama senin gitmenden znt duyduunu kendine itiraf
edemedii iin, azndan bu szler dkld. Bazen de yansttmz olur.
- Ne demek bu?
- Yanstma dediimiz ey, kendimizde beenmeyip bastrmaya altmz
zellikleri bakasna maletmektir. ok cimri biri, bakalarn en nce cimri diye
yarglayan kiidir ou zaman. Seksle ok ilgilendiini kendi kendisine itiraf
edemeyen kii, hemen bakalarn seks taknts olan kiiler olarak yarglar.
- Anlyorum.
- Freud hayatmzn byle pek ok bilinalt davranlarla dolu olduunu
sylyordu. Bir kiinin ismini ne kadar istesek aklmzda tutamayz; konuurken
elbiselerimizi ekitirip dururuz ya da bir odadaki nesneleri bir amacmz yokmu
gibi oradan oraya tarz. Azmzdan istemeden laf kardmz ok olur.
Freud'a gre tm bunlar ok masum davranlar gibi grnseler de aslnda hi de
byle olmayabilirler. Ona gre bunlar birer "belirti" olarak grlmelidir. Bu
"yanl davranlar" ya da "sradan davranlar" aslnda ok derin srlar dile
getiriyor olabilirler.
- Bundan sonra sylediim her lafa ok dikkat edeceim...
- Ama ne yapsan bilinaltndaki drtlerden kurtulamazsn. Yaplmas gereken,
ho olmayan eyleri bilinaltna itmek iin ok fazla enerji kullanmamaktr. Bu,
tarla faresinin deliini kapamaya almaya benzer. Delii ne kadar kaparsan kapa,
tarla faresi naslsa bir baka delikten yine kacaktr. Bilinle bilinalt arasnda
hep ak bir kap brakmaldr insan.
- Ve insan bu kapy kaparsa ruhsal hastalklara yakalanabilir,
yle mi?
- Evet, nevrozlu bir kimse "ho olmayan eyleri" bilincinden si494
FREUD
lip atmak iin ok fazla enerji harcayan kimsedir. ounlukla bu kii belli bir
takm olaylar bastrmaya alr. Freud bu belli olaylar travma diye adlandrr.
"Travma" Yunanca bir szck olup "yara" anlamna gelmektedir.
- Anlyorum.
- Hastann tedavisinde Freud iin nemli olan bu kapal kapy aralamak ya da
yepyeni bir kap amaktr. Hastayla ibirlii yaparak bastrlm duygular bilin
dzeyine karmaya almaktr. Hasta neyi bastrdnn farknda deildir. Yine
de doktorun bu sakl travmalar ortaya karmada kendjsine yardm etmesini
isteyebilir.
- Doktor hastasna nasl davranr?
- Freud serbest arm dedii yntemi gelitirmitir. Bu yntemde Freud
hastann rahat bir pozisyonda yatmasn salar ve ondan ne kadar nemsiz, ne
kadar sradan, ne kadar kt ya da ne kadar ayp olursa olsun aklna gelen her
eyi anlatmasn ister. Ama, travmalarn stn rtm olan "kapa" ya da
"kontrol" kaldrmaktr. nk hastay skan tam da bu travmalardr. Bir bakma
devaml oradadrlar ama bilinte deildirler.
- Demek ki bir insan bir eyi ne kadar unutmaya alrsa, bilinaltnda onunla o
kadar ok urar?
- Evet, tam byle. Bu yzden bilinaltndan gelen iaretleri dikkate almak
nemlidir. Freud'a gre bilinaltnn "altn anahtar" r-yalarmzd. Freud'un en
nemli kitab da 1900 ylnda yaynlanan "Rya Yorumu" adl kitabyd. Burada
ryalarmzn rastgele olmadna deiniyordu. Bilinaltndaki dncelerimiz
ryalar yoluyla kendilerini bilin dzeyine karmaya alr.
- Devam et!
- Hastalaryla ilgili bir ok deneyimlerine ve kendi ryalarna dayanarak Freud
ryalarn isteklerin gerekletii yer olduunu saptar. Bunu en ak olarak
ocuklarda grmek mmkndr, der. ocuklar ryalarnda dondurma, kiraz
grrler. Ama yetikinlerde ryann gerekletirdii istekler klk deitirmi
durumda varolurlar.
495
SOFNN DNYASI
FREUD
- Ryann yorumunu sen yapmaya almalsn.
- Hmm... yleyse ryann "aa km ierii" senin de dediin gibi adamn
kuzeninden iki balon almasdr.
- Devam eti
- Ryann malzemesini daha nce yaanm olaylarn oluturduunu sylemitin.
yleyse adam nceki gn lunaparka gitmi ya da o gn gazetede balon resmi
grm olabilir.
- Evet, olabilir. Ama unutma ki adamn yalnzca "balon" szc ya da balona
benzeyen bir eyler grm olmas da buna yetebilir.
- Peki ama ryann "grnmeyen ierii" yani gerek anlam ne olabilir ki?
- Rya yorumcusu ben deil, sensin.
- Belki de adamn can balon istemitir.
- Yok, bence bu gerek neden olamaz. Bu da isteklerin gerekletii bir ryaya
rnek olabilir ama yetikin bir adamn balon isteyecei dnlemez pek. stese
de bunu ryasnda grmesine gerek olmaz.
- O zaman buldum galiba: Adam aslnda kuzenini istemektedir. Balonlar da
kuzeninin gslerini temsil ediyor.
- Evet, bu daha akla yakn bir aklama. Tabii adamn bunu ayp bir dnce olarak
alglamas da art.
- nk ryalarmz da balon filan olup klk deitiriyor, deil mi? - Evet, Freud'a gre ryalar, "bastrlm isteklerin klk deitirerek
gerekletii" yerlerdir. Ancak neleri bastrp neleri bastrmadmz, Freud'un
Viyana'daki doktorluk yllarndan bu yana olduka deimi olabilir. Ancak ryann
ieriinin klk deitirerek karmza kt gereinin deitii pek sylenemez.
- Anlyorum.
- Tabii.
- Olduka ciddi ve olduka ackl bir masal bu.
- Olsun, anlat.
499
SOF'NN DNYASI
- Bir zamanlar, ayaklarnn krkn da mthi bir hnerle kullanarak ok gzel
danseden bir krkayak varm. Ormandaki tm hayvanlar bu krkayan dansn
izlemeye gelirler ve her seferinde onun dansediine hayran kalrlarm. Ama onun
bu dansediini beenmeyenler de varm. Bunlardan biri de bir kurbaaym...
Krkaya kskamyordur da ondan.
- Ne yapsam da krkayan byle gzel dansetmesini engelle-sem? diye dnp
duruyormu. Gzel dansetmiyorsun, dese olmazm. Ben senden daha gzel
dansediyorum dese, hi olmazm. Dnm, tanm, sonunda mkemmel bir
plan hazrlam.
- Nasl?
- Oturup krkayaa bir mektup denmi. "Ei benzeri olmayan saygdeer
krkayak kardeim!" diye balam mektubuna. "Sizin benzersiz danslarnzn naiz
bir hayranym. Msaadenizle sizden unu renmek isterim: Nasl byle gzel
dansedebiliyorsunuz? Acaba nce 13. sol ayanz, sonra da 27. sa ayanz
atarak m dansa balyorsunuz? Sonra da 11. sa ayanz kaldrp, 35. sa
ayanz m indiriyorsunuz? Cevabnz bekliyorum. mza: naiz hayrannz,
kurbaa."
- Grdn m unun yaptn!
- Krkayak mektubu alr almaz nasl dans ettiini dnmeye balam. nce hangi
ayan attn? Ondan sonra hangi ayan kaldrdn? Ve sonunda ne olmu
sence?
- Herhalde krkayak artk dansetmeyi brakmtr.
- Benim adm Morten, dedi kaz. - Aslnda evcil bir kazm ama hikayemize uysun
diye buraya Lbnan'dan gelen bir yaban kaz srsne taklp geldiim sylenebilir.
Aatan yere inebilmek iin yardma ihtiyacn varm gibi grnyor.
- Bana yardm edemeyecek kadar kksn, dedi Sofi.
- abuk karar verme kk bayan! Belki de sensin fazla byk olan.
-Nefarkederki!
- Evet ama benim senin yandaki bir ocuu tm sve zerinden tayarak
geirdiimi bilmeni isterim. ocuun ad Nils Holgers-son'du.
- Ben on be yandaym.
- Nils de on drt yandayd. Tamaclkta yan fazla nemi yoktur.
- Onu nasl tayabildin?
- Kk bir kanat darbesiyle kendinden geirdim onu. Uyandnda bir baparmak
kadard.
- Bana da kk bir kanat darbesi dokundurur musun ltfen? Yoksa sonsuza kadar
burada kaldm gitti demektir. stelik cumartesi gn, felsefi bir bahe banisinde
ev sahiplii yapmam gerekiyor.
- lgin! yleyse bu bir felsefe kitab olmal. Nils'le sve zerinden uarken
Varmland'da Maarbacka diye bir yerde konaklamtk. Nils burada, okul
ocuklarna sve'i anlatan bir kitap yazmay d507
SOF'NN DNYASI
nen bir kadnla karlat. Kadn kitabnn hem eitici, hem de sonuna kadar
gerekleri anlatan bir kitap olmasn istiyordu. Nils ona kaz srtnda grdklerini
anlatnca, kadn da kitabnda bunlar anlatmaya karar verdi.
- ok ilgin!
- Evet, bir adan son derece ironikti de. nk ayn zamanda biz de kitabn
iindeydik.
Bundan hemen sonra Sofi yananda kk bir aplak hissetti. Ve ardndan
kck oldu. zerinde olduu aa koca bir orman, kazsa dev bir at gibi olmutu.
- Hadi gel bakalm, dedi kaz.
Sofi daln zerinde yryp kazn srtna trmand. Tyleri yumuakt ama Sofi
imdi ok kk olduu iin tyler onu gdklamaktan ok, ona batyordu.
Nihayet yerini aldnda kaz umaya balad. Kaz aalarn ta tepelerinden
uuyordu. Sofi aasnda gl ve Binba'nn Evi'ni grd. Alberto orada oturmu
planyla urayor olmalyd.
- Bu seferlik bu ksa gezinti yetsin, dedi kaz kanatlarn kuvvetle rparken.
Bylelikle Sofi'nin daha ok ksa bir sre nce tepesine trmand aacn dibine
ini balad. Kaz yere konunca Sofi kazn srtndan yere yuvarland. Bir iki takla
attktan sonra dorulmay baard. in garibi yine birden bym, eski boyuna
kavumutu.
Kaz Sofi'nin etrafnda paytak paytak bir iki tur att.
- ok teekkrler! dedi Sofi.
- Bu nemsiz bir ayrnt. Sahi felsefe kitab m demitin?
- Ben deil, sen demitin bunu.
- Ha sen, ha ben, ikisi de ayn kapya kar. Bana kalsa, seni de tpk Nils'i sve
zerinden uurduum gibi felsefe tarihinin zerinden uururdum. Miletos, Atina,
Kuds, skenderiye, Roma, Floransa, Londra, Paris, Jena, Heidelberg, Berlin,
Kopenhag...
- Saol, yeter.
508
KEND AIMIZ
Ama yzyllarn iinden byle uarak gemeyi benim gibi iro-nik bir kaz da olsa
baaramaz. sve kylerini amak buna gre ok daha kolay...
Bunlar syledikten sonra hzlanan kaz kanatlarn rparak havaland.
Sofi'ye bu kadar heyecan yetmiti ama sonunda Ge it'ten ieri girebildii an,
Alberto'nun yapt bu kk manevradan honut kalm olabileceini dnd.
Binba u son bir saat iinde Alber-to'y'a uraacak vakit bulamam olmalyd.
Yoksa ciddi bir kiilik blnmesi iinde olmu olmas gerekirdi.
Sofi annesi gelmeden biraz nce eve girmeyi baarm, bylece annesine kendisini
yksek bir aatan evcil bir kazn nasl indirdiini anlatmak gibi bir durumda
kalmaktan kurtulmutu.
Akam yemeinden sonra baheyi parti gn iin hazrlamaya giritiler.
Tavanarasndan -drt metre uzunluundaki masa stn alp baheye indirdiler.
Sonra tekrar yukar kp masann bacaklarn da indirdiler.
Masay meyve aalarnn altna koyup ssleyeceklerdi. Bu uzun masa en son
annesiyle babasnn onuncu evlilik yldnmle-rindeki partide kullanlmt. Sofi o
zaman daha sekiz yandayd ama bunun etrafn akrabalarla aile dostlarndan
geilmedii bir parti olduunu iyi hatrlyordu.
Hava durumu havann iyi olacan mjdeliyordu. Sofi'nin ya-gnnden bir nceki
gn kopan frtnadan bu yana tek bir damla yamur dmemiti. Ama yine de
masay kurma ve ssleme iini cumartesine brakacaklard. yle de olsa annesi
masay bugnden baheye yerletirmenin yerinde olacan dnmt.
O akam poaalar ve pandispanyay piirdiler. Yemekteyse tavukla salata
olacakt. Ve gazoz. Sofi snftaki ocuklarn yanlarnda bira filan getirmesinden
korkuyordu. Hi sevmedii bir ey varsa bu da ortalkta tatszlk kmasyd.
509
SOF'NN DNYASI
Sofi yatmaya hazrlanrken annesi bir kez daha Alberto'nun partiye gelip
gelmeyeceinden emin olmak istedi.
- Geliyor tabii ki. Hatt felsefi bir numara bile yapmaya sz verdi.
510
KEND AIMIZ
- Ama ehre gitmem gerekiyor...
- Bu daha da iyi. Kendi amzdan bahsedeceimizi sylemitim ya...
- Evet?
- te ben de bu yzden demek istiyorum.
- Senin evine mi gelmemi neriyorsun?
- Aman hayr... Evin alt stne gelmi durumda. Gizli dinleme aleti olup olmadn
anlamak iin btn evi didik didik aramtm da.
-Ya?
- Byk Meydan'n orada yeni alan "Cafe Pierre" adl cafe'yi biliyor musun?
- Evet. Ne zaman geleyim? -On iki olur mu?
- Tamam, saat on ikide, cafe'de.
- yleyse imdilik hoakal!
- Hoakal!
Saat on ikiyi birka dakika gee Sofi "Cafe Pierre"den ieri girdi. Bu, yuvarlak
masalar ve siyah sandalyeleri, baaa asl duran vermut ieleri, baguette ve
salata tabaklaryla son zamanlarda pek moda olan trden bir cafe'ydi.
Pek byk saylmayacak bu meknda Sofi'nin gzne arpan ey, Aiberto'nun
orada olmadyd. Aslnda bunun gzne arpan tek ey olduunu sylemek de
yanl olmazd. Masalarda oturan insanlarn yzlerinde grd tek ey, bunlardan
hibirinin Alberto'nun yz olmadyd.
Cafelere tek bana gitmeye alk deildi. kp biraz dolatktan sonra tekrar m
gelseydi acaba?
Bunun yerine mermer tezgha gidip limonlu bir ay istedi. ayn aldktan sonra da
bo duran masalardan birine oturdu ve cafe'nin giriini izlemeye koyuldu.
nsanlar girip kyor, Sofi'yse yalnzca
511
SOFI'NN DNYASI
bunlardan hibirinin Alberto olmadn alglyordu. Keke bir gazetesi olsayd!
Bir sre sonra etrafndaki eyleri incelemekten kendini alamad. Baklarna
bakalarnn yant verdii de oluyordu stelik. Bir an iin Sofi kendisini gen bir
hanm gibi grd. Onbe yandayd ama, on yedi ya da en azndan on alt
buuunda filan gsteriyordu. Cafedeki bu insanlar varolmalar hakknda ne
dnyorlard acaba? Hepsinin sanki buraya ylesine gelmi oturmu gibi bir hali
vard. Srekli konuup ellerini kollarn hareket ettiriyorlard ama sanki pek de
nemli bir ey konumuyor gibiydiler.
Sofi'nin aklna, kitlelerin ayrt edici zelliinin "gevezelik" olduunu syleyen
Kierkegaard geldi. Bu insanlarn tm estetik aamada mydlar acaba? Yoksa
varolusal neme sahip eyler de var myd hayatlarnda?
Yollad ilk mektuplardan birinde Alberto, ocuklarla filozoflar arasndaki
benzerlikten szetmiti. Sofi bir kez daha bymekten korktuunu dnd. Ya
evrenin siyah silindir apkasndan karlan beyaz tavann tylerinin dibine taklp
kalrsa?
Oturup dnrken bir yandan da devaml kapy gzlyordu. Ve sonunda Alberto
ieri girdi. Yaz olmasna ramen bana siyah beresini takmt. zerine de gri,
krll, orta ksalkta bir ceket giymiti. Sofi'yi hemen grp ona doru gelmeye
balad. Sofi onunla byle herkesin arasnda bulumann yeni bir ey olduunu
dnd.
- Saat on ikiyi eyrek geiyor beyefendi!
- Buna akademik eyrek denir. Gen hanm yiyecek bir ey almay dnrler
miydi acaba?
Alberto oturup Sofi'nin gzlerinin iine bakarak sormutu bunu. Sofi omuzlarn
silkip:
- Farketmez, dedi. - Bir sandvi olabilir mesela.
Alberto cafe'nin tezghna gitti ve ksa bir sre sonra elinde bir fincan kahve ve
peynirli, salaml iki baguette ile geri geldi.
512
KEND AIMIZ
- Pahal m?
- Bu yalnzca bir ayrnt, Sofi!
- Ge geldiin iin bir bahane olsun uydurmayacak msn?
- Hayr, nk bunu isteyerek byle yaptm. Nedenini ise birazdan aklayacam.
Baguette'inden birka srk aldktan sonra:
- Bugn iinde bulunduumuz adan bahsedeceiz, dedi.
- Bu ada felsefe alannda kayda deer bir ey oldu mu?
- ok, hem de pek ok yne dalm bir halde! lk olarak nemli bir akm olan
Varoluuluktan sz edeceiz. Bu terim, k noktasn insann varolusal
durumundan alan pek ok felsefi akm iinde barndrr. 20. yzyln Varoluu
felsefesinden sz ederiz rnein. Varolu filozoflarnn ya da bir baka deyile
Varoluularn ou, Kierkegaard'a ve bunun yannda Hegel ve Marx'a dayanr.
- Anlyorum.
- 20. yzyln nemli filozoflarndan biri, 1844 -1900 yllar arasnda yaam olan
Friedrich Nietzschefdlr. Nietzsche de Hegel'in felsefesine ve Alman
"tarihilii"ne tepki duymutur. Tarihe kar duyulan ruhsuz ilginin ve Hristiyan
"kle ahlak" dedii eyin yerine hayatn kendisini koymutur. Nietzsche, gl
olann yaam gcnn gszlerce engellenmesine son vermek, "tm deerleri
yeniden deerlendirmek" istiyordu. Nietzsche'ye gre Hristiyanlk ve felsefe
sormann da bir anlam olamaz. Bir baka deyile hepimiz doalama yaparak
yaamak zorundayz. Bizler ne nceden belirlenmi bir rol, ne elinde oyun metni,
ne de bize ne yapacamz fsldayan suflrleri olmadan sahneye braklveren
oyuncular gibiyiz. Nasl yaayacamz kendimiz semek zorundayz.
- Bu bir bakma doru. ncil'i ya da bir felsefe kitabn ap nasl yaayacamz
renebilsek her ey ne kolay olurdu!
- Evet, konuyu anladn. nsann varolduunu ama elle tutabilecei bir anlam
olmakszn bir gn gelip leceini anlad an bu, insanda kayg yaratr, der Sartre.
Varolusal bir durumda olan insan anlatrken Kierkegaard'n da kaygy tipik bir
zellik olarak ortaya koyduunu hatrlyorsundur belki.
- Evet.
- Sartre ayrca insann kendisini anlamsz bir evrende bir yabanc gibi hissettiini
de syler. nsann "yabanclamasn" anlatrken Hegel ve Marx'n
dncelerinden yararlanr. nsann kendini dnyada yabanc olarak hissetmesi
onda umutsuzluk, sknt, tiksinti ve samalk gibi duygular yaratr.
- nsann kendisini "depresif" hissetmesi ya da her eyin "an515
SOFI'NN DNYASI
lamsz" olduunu dnmesi gnmzde de yaygn bir olay...
- Evet, Sartre burda 20. yzyln kentli kiisini anlatmaktadr. Rnesans
Hmanistlerinin insann zgrl ve bamszl konusunda zafer lklar
attklarn hatrlyorsundur. Sartre ise bunun aslnda lanetli bir zgrlk olduu
kansndadr. "nsan zgrle mahkm edilmitir" der. "Kendini kendisi
yaratmad halde zgr olduu iin. Kendisi semeden dnyaya getirilip sonra
yapt her eyden sorumlu olduu iin."
- Bizi zgr bir birey olarak yaratmasn biz istemedik ki kimseden!
te Sartre'in en nemli noktas da budur. zgr bireyler olarak varoluruz ve
bu zgrlk bizi tm hayatmz boyunca seim yapmaya mahkm eder. Uymamz
gereken evrensel hibir deer ya da norm yoktur. Ne seim yaptmz ise ok
daha nemlidir. nk yaptmz her eyden sorumluyuz. Sartre bununla insann
tam da onun seni aramaddr. Onunla trene binmek zere garda buluacaksan ve
yzlerce insana ramen sevdiin orada yoksa, tm bu insanlar grmezsin bile.
Yolunda engeldir bu insanlar olsa olsa, senin iin hibir nemleri yoktur. Hatt
gzne irkin ya da iren bile grnebilirler. Boubouna ortalkta yer
tutuyorlardr. Senin algladn tek ey ise onun orada olmaddr.
- Anlyorum.
- Simone de Beauvoir Varoluuluu kadn-erkek konusuna da uygulamaya alt.
Sartre insann mutlak bir "doas" olmadn sylyordu. Kendimizi yaratan
kendimizdik.
Evet?
- Bu, cinsiyetlere kar tutumumuz iin de geerlidir. Simone de Beauvoir'a gre
mutlak bir "kadn doas" ya da mutlak bir "erkek doas"ndan da sz edilemezdi.
Oysa eskiden beri inanlan tam da buydu. Erkeklerin "akn" bir doas olduu ne
srlrd. Erkek bu yzden evin dnda da bir anlam yaratmaya ynelirdi.
Kadnnsa hayata kar bunun tersi bir tutumu vard. Kadn "ikirT'di yani olduu
yerde olmak isterdi. Ailesini, doay ve yaknndaki dier eyleri korumak isterdi.
Bugnse kadnlarn erkeklerden daha "yumuak deerler'^ sahip olduklarn
sylyoruz.
- Simone de Beauvoir da byle mi dnyordu yani?
- Hayr, hayr. yi dinlememisin beni. Simone de Beauvoir byle
518
KEND AIMIZ
bir "erkek doas" ya da "kadn doas" olmadna inanyordu. Tam tersine, ona
gre erkekler ve kadnlar kendilerini bu yerlemi nyarglardan ya da ideallerden
kurtarmalyd.
- Ben de onunla ayn fikirdeyim sanrm.
- Simone de Beauvoir'n en nemli kitab olan "teki Cins" 1949'da yaynland.
- Kimdi bu "teki cins"?
- Kadnd. Kadn bizim kltrmzde "teki cins" yapland. zne olarak grlen
yalnzca erkekti. Kadnsa erkein nesnesi haline getirilmiti. Bu ekilde kendi
hayatnn sorumluluu da elinden alnmt.
- Sonra?
- Kadn bu sorumluluu tekrar eline geirmeliydi. Kendine tekrar sahip olmal,
kendi kimliini yalnzca erkeinkine baml olarak var etmemeliydi. nk yalnzca
erkek deildi kadn ezen. Kadn kendi hayatndan sorumlu olmaktan vazgeerek
kendi kendini de eziyordu.
- Ancak istediimiz oranda zgr ve bamsz olabiliriz.
- Evet, byle de diyebilirsin. Varoluuluk krkl yllardaki ve ta gnmze kadarki
edebiyat da etkilemitir. Tiyatro iin de geerlidir bu. Sartre'n kendisi de
roman ve oyunlar yazd. Dier baz nemli isimler Fransz Camus, rlandal
Beckett, Romanyal lonesco ve Polonyal Gomfarovv/cz'dir. Bunlar ve bunlardan
baka bir takm modern yazarlarda ortak olan ey samaclktr. Bu szck
zellikle "sama tiyatro" balamnda kullanlr.
- Demek yle...
- "Sama"nn ne anlama geldiini biliyorsun, deil mi?
- Anlamsz ya da akla uymayan anlamna gelmez mi bu?
- Evet. "Sama tiyatro", "gereki tiyatro"nun kart olarak ortaya kt. Ama,
sahnede varoluun anlamszln gstererek seyircinin buna tepki duymasn
salamakt. Yani ama anlamsz yceltmek deil, tam tersine, rnein her gn
yaadmz olaylardaki
519
SOFI'NN DNYASI
samal sergileyerek seyircilerin kendi yaamlarn daha gerek klmalarn
salamakt.
- Baka?
- Sama tiyatro genellikle sradan olaylar ele alr. Bu yzden bu tiyatroya "ar
gereki" de denebilir. Burada insanlar tam olduklar gibi gsterilir. Sradan bir
sabahta sradan bir evin banyosunda neler olup bittiini olduu gibi gsterirsen
seyirci gler. Bu kahkaha, sahnede gsterilenin kendisi olma tehlikesine kar bir
savunmadr aslnda.
- Anlyorum.
- Sama tiyatroda gerekst yanlar da bulunabilir. Sahnedeki kiiler genellikle
en akl almaz, en ryams durumlara srklenir. Bu kiiler bunu hibir aknlk
gstermeden benimsediinden, izleyiciler onlarn bu aknlk duymama haline
aknlk duyarak tepki gsterirler. Bu, Chaplin'in sessiz filmleri iin de
geerlidir. Bu filmlerde ounlukla komik olan ey, Chaplin'in bana gelen bin
trl samala bir tepki duymamasdr. Bu ekilde izleyici, grdklerinden daha
gerek, daha doru eyleri kendisi bulmaya zorlanr.
- nsanlar bazen hi tepki duymadan neler neler yaarlar gerekten...
- Bazen insann bir eyden kamak istemeyi dnmesi de yeterince doru olabilir
- nereye gideceini tam bilemese de...
- nsan evi yanarken, baka bir ev bulup bulamayacan dnmeden evden
kamaya alr.
- Evet ya, deil mi? Bir ay daha imek ister misin? Ya da bir Coca-Cola?
- Olur. Ama ge kaldn iin hl sana kzgnm.
- Birazdan geer.
Alberto biraz sonra elinde bir espresso kahve ve bir Coca-Co-la'yla geri geldi. Bu
arada Sofi cafe hayatn sevmeye baladn dnyordu. Dier masalardaki
konumalarn nemsiz eyler olduundan da pek emin deildi artk.
520
KEND AIMIZ
Alberto Coca-Cola iesini grltyle masaya brakt. Cafe'dekilerden grltye
dnp bakanlar oldu.
maya altlar.
- Anlyorum.
- Son yllarda bilimsel evrelerde de bir "dizi deiimi"nin eiinde olmaktan sz
ediliyor. Bu, bilimsel dnte kkten bir deiim anlamna geliyor. Baz
alanlarda bunun meyveleri grlmekte bile. "Alternatif hareketler" diye
adlandrdmz bir takm hareketlerin btnlk dncesine nem verdiklerini,
yeni bir yaam tarz yaratmak iin uratklarn gryoruz.
- yi ediyorlar.
- Ama tabii her eyin iyisi var, kts var. Kimilerine gre yepyeni bir aa, "New
Age"e girmek zereyiz. Ancak yeni olan her ey iyi demek deildir; eski olan her
eyi de srf eski diye atmak gerekmez. Bu felsefe kursunun bir amac da bu.
Artk senin de kendini buradan teye gtrmene yarayacak bir tarih temelin var.
- Saol!
- "New Age" ad altnda ortaya kan pek ok eyin martavaldan baka bir ey
olmadn da greceksin. "Yeni Dincilik", "Yeni Gizemcilik" ya da "Modern Bo
nan" denen akmlar son yllarda Ba-t'y etkisi altna alan akmlardan birka.
Tm bunlar byk bir sanayi haline gelmi durumda. Hristiyanlk etkisini
kaybettike, pazar bu yeni dnya grleri kaplyor.
- rnek verebilir misin?
- Bu yle uzun bir liste ki nereden balayacam bilemiyorum. stelik insann
iinde bulunduu dnemi anlatmas pek kolay bir ey deil. Benimse sana baka bir
nerim var. yle biraz dolaalm, nk sana gstermek istediim bir ey var.
Sofi omzunu silkti.
- Olur ama aslnda ok az vaktim var. Yarnki partiyi unutmadn ya?
- Hi unutur muyum, olaanst eyler olacak orada! O zamana kadar biz
Hilde'nin felsefe kursunu bitirsek yeter. nk gerisini Binba da bilmiyor. O
zaman zerimizdeki denetimi de kalkacak.
523
SOF'NN DNYASI
Boalm Coca-Cola iesini kaldrp yine grltyle masaya indirdi.
Caddede yryorlard. nsanlar enerjik karncalar gibi bir o yana, bir bu yana
koturup duruyorlard. Sofi Alberto'nun kendisine ne gstereceini merak
ediyordu.
Bir sre sonra elektrikli aletler satan byk bir dkkann yanndan getiler.
Dkknda televizyondan videoya, anak antenden mo-bil telefona, bilgisayardan
faksa kadar her ey vard.
Alberto vitrini gsterip:
- te 20. yzyl Sofi! dedi. Rnesanstan bu yana dnyann bir patlamaya
uradn sylemek yanl olmaz. Byk keiflerle Avrupallar tm dnyaya
yayldlar. Bugnse bunun tersi oluyor. Buna da kart patlama demek mmkn.
- Ne demek istiyorsun?
- Tm dnyann tek bir iletiim ana sdmldn sylemek istiyorum. Filozoflarn
dnya iindeki varolularn kavrayabilmek ya da baka filozoflarla
karlaabilmek iin atl arabalarla gnlerce se-yehat etmelerinden bu yana unun
urasnda ne kadar geti ki! Bugnse dnyann neresinde olursak olalm bir
bilgisayarla dnyann her yanndan bilgiye ulaabiliyoruz.
- Harika ama biraz da korkutucu bir ey bu...
-Tarihin sonuna m geliyoruz, yoksa nmzde yepyeni bir zaman m uzanyor?
Artk tek bir ehrin ya da tek bir devletin vatanda deiliz. Gezegensel
uygarln bir parasyz.
- Doru.
- zellikle iletiimi kapsayan teknolojik gelime son 30-40 ylda en byk hzna
ulat. Hl da iin banda saylrz...
- Bana gsterecein ey bu muydu?
- Hayr, u kilisenin br yannda.
- Bu, kukusuz, "gizemli" olana, gndelik hayatn skc tekdzeliini ykp "deiik"
olan bulmaya dair bir zlemden kaynaklanyor. Oysa bu grnen kye klavuz
aramak gibi bir ey.
- Ne demek istiyorsun?
- Mthi bir masaln iersindeyiz. Burnumuzun ucunda muhteem bir eser
ykselmekte. stelik tm bunlar prl prl bir gn nda oluyor Sofi! Harika bir
ey deil mi bu?
-Tabii.
- yleyse neden "heyecanl" ya da "akn" bir eyler yaayabilmek iin falclara
veya szde bilimlere ihtiya duyalm?
- Bu kitaplar yazanlar yazdklarn uyduruyorlar m sence, yalan m sylyorlar?
- Hayr, ben bunu sylemedim. Ben yalnzca burada da bir "Dar-win sistemi" ile
kar karya olduumuzu sylemek istiyorum.
- Nasl yani?
- Bir gn iinde ne kadar ok ey yaadn bir dn!
526
KEND AIMIZ
- Evet?
- Bazen ilgin rastlantlar gelir bana. Dkkna gidip 28 kronluk bir ey alrsn
rnein. Biraz sonra Jorn gelip sana olan 28 kron borcunu der. Sonra sinemaya
gidersiniz ve biletinde 28 numaral koltuk yazar.
- Evet, gizemli bir rastlant olurdu bu.
- En azndan bir rastlant olduu kesin. te insanlar bu tr rastlantlar
biriktiriyorlar. Gizemli ya da aklanamaz deneyimlerini topluyorlar. Bu tr
deneyimler milyonlarca insann yaamndan toplanp bir araya getirilince,
inandrclk kazanmaya balyor. Ve de bunlarn says giderek artyor. Oysa
burada da yalnzca kazanan kuponlar gze grnmekte.
olmasna gerek yoktu bunun; bir insandan dierine telepatinin ufak bir rnei olsa
da yeterdi. Ancak imdiye dek bu dle hi kimse bavurmad.
- Anlyorum.
- Ayrca biz insanlarn henz anlayamad pek ok ey olabilir. Tm doa
yasalarn bilmiyor olabiliriz. rnein geen yzylda manyetizma ya da elektrik
gibi olgular bir tr sihir gibi alglanyordu. Byk bykbabama televizyondan ya
da bilgisayardan bahset se-ler gzleri falta gibi alrd her halde.
- Ama doast eylere inanmyorsun, yle mi?
- Bundan daha nce de bahsetmitik. "Doast" szc de baka baka
anlamlarda kullanlr oldu. Her neyse, evet, sanrm tek bir doann varolduuna
inanyorum. Bu ise tek bana yeterince heyecan verici bir ey.
- yi ama bu kitaplarda yazan gizemli olaylara ne demeli?
- Gerek filozoflarn gzleri ak olmal. imdiye dek hi beyaz bir karga
grmemi olsak da, bu o kargay aramaktan vazgememiz gerektii anlamna
gelmez. Bir gn gelir, ne kadar pheci olursam olaym, daha nce kabul
etmediim bir eyi kabul etmek durumunda kalabilirim. Bu kapy ak
brakmazsam dogmatik biri olurdum. O zaman da gerek bir filozof olmazdm.
Alberto ile Sofi bir sre bankta konumadan oturdular. Gvercinler ortalkta
gerdan krarak dolayor, ara sra bir bisikletten ya da ai bir hareketten
rkyorlard. Sofi sonunda:
- Artk eve gidip parti hazrlklarna balamam gerek, dedi.
- Gitmeden nce sana byle bir beyaz karga gstereceim. Ara-dn ey bazen
tam burnunun ucunda olabilir.
529
SOFlNtN DNYASI
Bu kez doast olaylar anlatan kitaplarn yanndan geip gitti, ler. Alberto
kitapnn en dibindeki ince raflardan birinin nnde durdu. Rafn zerindeki
kck levhada "FELSEFE" yazyordu.
Alberto'nun eliyle gsterdii kitabn adn grnce Sofi'nin kalbi yerinden oynad:
"SOF'NN DNYASI".
- Sana bunu almam ister misin?
- Buna cesaret edip etmeyeceimden emin deilim.
Ve Sofi biraz sonra bir elinde kitap br elinde bahe partisi iin aldklarnn
olduu naylon torbayla evine doru yrmekteydi.
530
BAHE PARTS
...beyaz bir karga...
Hilde yatana mhlanm kalmt. Kollar arlam, dosyay tutan elleriyse
titriyordu.
Saat on bire geliyordu. Demek iki saattir okumaktayd. Bu sre boyunca hem
ban dosyadan kaldrp yksek sesle gld, hem de ban evirip alamakl
olduu olmutu. yi ki evde tek banayd.
Bu iki saatte neler neler okumamt ki! Her ey Sofi'nin Binbann dikkatini
zerine ekmeye almasyla balamt. En sonunda bir aaca trmanm,
buradan onu yere indiren de ta Lbnan'dan gelen kaz Morten olmutu.
imdi zerinden ok zaman gemi olmasna ramen babasnn kendisine "Uan
Kaz" masaln okuduunu unutmamt. Yllar nce, bu kitaptan esinlenerek ifreli
bir dil de yaratmlard kendilerine. Demek babas bu eski hikyeyi yeniden
canlandryordu.
Sonra Sofi'nin yalnz bana ilk kez bir cafe'ye gidii... Hilde zellikle
Alberto'nun Sartre ve Varoluuluk zerine anlattklarn onaylamt iinden.
Neredeyse Varoluu yapacakt u Alberto onu. Ama te yandan Alberto'nun
daha nce anlatt eylerden kendine yakn bulduu daha baka pek ok ey de
olmutu.
Hilde bir sene kadar nce astroloji hakknda bir kitap almt. Bir baka
seferinde de eve elinde TAROT kartlaryla gelmiti. Bir baka seferinde de
spiritizm hakknda kk bir kitap... Babas her keresinde insann bu tip eylere
kar "eletirel bir bak" olmas gerektii ve "bo inan" konularnda kendi531
SOFNN DNYASI
sine sylev ekmeyi zaten ihmal etmemiti ama ilk kez imdi bunun nedenlerinden
enine boyuna bahsediyordu. Kznn bu tr eylere kar uyarlmadan yetimesine
gnl gerekten el-vermiyordu anlalan. Garanti olsun diye kendisine bir
televizyon ekranndan el sallamay da unutmamt. Bu kadar da biraz fazlayd
yani...
Ama Hilde'yi en ok meraklandran ey u kara sal kzd.
Sofi, Sofi... kimsin sen? Nereden geliyorsun? Niin benim hayatma girdin?
tte sonunda kendi hakknda yazlm bir kitab olmutu. Bu, imdi Hilde'nin
elinde tuttuu kitabn ayns myd? Onun elindeki bir kitap deil, bir dosyayd
aslnda. Ama ne olursa olsun, insann kendisi hakknda yazlm bir kitap bulmas
nasl bir eydi acaba? Sofi bu kitab okumaya baladnda neler olurdu kim bilir?
imdi ne olacakt? imdi ne olabilirdi1?
Hilde elleriyle yoklaynca dosyada geriye sadece birka sayfa kaldn fark etti.
Sofi otobste annesiyle karlat. Hay Allah! Elindeki kitab grme-seydi bari I
Kitab, parti iin ald serpantinlerle balonlarn durduu torbaya sktrmaya
alrken annesi kitab grd.
- Merhaba Sofil Ayn otobse binmiiz, ne gzeli
- Merhaba...
- Kitap m aldn?
- Yoo, pek saylmaz...
- "Sofi'nin Dnyas". A, ne ilgin!
- Off! diye sylendi annesi. - Ben de bizim muhitimizde byle sokak demokrasisi
gsterileri olmuyor diye seviniyordum.
Gstericiler ancak 10-12 kii kadard. Ellerinde tuttuklar pankartlarda
"BNBAI GELYOR!", "GZEL 24 HAZRAN YEMEKLERNE EVET!" ve
"BRLEM MLLETLER'E DAHA FAZLA G!" gibi eyler yazyordu.
Sofi neredeyse acyordu annesine.
- Sen onlara aldrma anne, dedi.
- Ama ok acayip bir gsteri bu Sofi. Hatt biraz sama.
533
SOF'NN DNYASI
- Bu yalnzca bir ayrnt.
- Dnya gittike daha hzl deiiyor. Aslnda bu tip eylere hi de armyorum.
- Senin aslnda armamana arman gerek.
- Hi de deil. Bir iddet gsterisi deil ki yaptklar. Ama Allah vere de
gllerimizi inememi olsunlar. Hem bahede gsteri yaplmaz ki. Hadi gel,
abucak yryp bakalm.
- Bu felsefi bir gsteriydi anne! Ve gerek filozoflar gllere basmazlar.
- Biliyor musun Sofi, ben gerek filozof diye bir ey olduuna inanmyorum.
Gnmzde her ey yle yapay ki!
O leden sonras ve akam hazrlklara devam ederek geti. Ertesi gn de
sofray kurup baheyi sslediler. ok gemeden Jorn de
geldi.
- Aman Tanrm! dedi Jorn. - te annem babam da gelecek. Hep
senin yznden Sofi!
Misafirler geldike onlara beyaz arap bardaklar iersinde elma suyu ikram
ediliyordu. Servisi yapan Sofi'nin annesiydi.
- Hogeldiniz... Bu gen adamn ismi ne bakalm?... Seni daha nce hi
grmemitim sanrm... Ne iyi ettin de geldin, Cecilie.
Herkes bahedeki yerini alm ellerinde arap bardaklaryla aalarn altnda
geziniyordu ki bahe kapsnn nnde beyaz Mercedes'leri iersinde Jorn'n
annesiyle babas belirdi. Bay ekonomi danman dzgn kesimli, gri takm
elbiseler giyinmiti. Hanme-fendiyse koyu krmz payetlerle sslenmi krmz
bir tunik pantolon takm iersindeydi. Sofi kadnn bir oyuncak dkkanna girip
bu giysiler iersinde bir Barbi bebei aldna, sonra da bebei alp terzisinden bu
giysilerin aynsn yapmasn istediinden yzde yz emindi. Ya da bir baka
olaslkla bebei ekonomi danman alm, bunu bir bycye verip bundan canl
bir kadn yaratmasn istemi de olabilirdi. Pek gereki bulmad iin Sofi bu
olasl hemen
535
SOFrNN DNYASI
eledi.
ift, genlerin hayran baklar arasnda Mercedes'lerinden inip baheye girdi.
ngebritsen ailesinin ince, uzun bir paket ierisindeki hediyesini Sofi'ye bizzat
verense ekonomi danman oldu. Sofi hediyeyi grnce kendini zorlukla tutabildi;
evet, bir Barbi bebeiydi bul Jorn atld:
- Delirdiniz mi siz? Sofi bebeklerle oynamaz kil Giysisindeki payetleri l l
parlayan Bayan ngebritsen yanaarak:
- Evet ama canm, bu sadece bir ss olarak da kullanlabilir, dedi.
- Teekkr ederim, dedi Sofi havay yumuatmaya alarak. -Artk ben de Barbi
koleksiyonuna balayabilirim.
Herkes artk masann etrafnda toplanmaya balamt. Sesindeki endieli havay
gizlemeye alarak:
- Geriye yalnzca Alberto kald, dedi Sofi'nin annesi. Bu zel misafirin n
misafirler arasnda oktan yaylmt.
bir sevgilim yok. Bu bay Sofi'nin felsefe retmenidir. Yani havai fiek
frlatmaktan te meziyetlere sahip bir kiidir. rnein siyah bir ilindir apkann
iersinden canl bir tavan kartabilir. Yoksa karga myd Sofi?
- Saolun, saolun! diyerek yerine oturdu Alberto. Sofi'nin:
erefe! demesiyle herkes imdi iinde Coca-Cola olan kadehlerini kaldrd.
Byle uzun bir sre oturup tavuk ve salatalarn yediler. Sonra Jorn aniden
yerinden kalkp kararl admlarla Jrgen'e yaklat ve tutup onu dudaklarndan
iddetle pt. Jrgen de buna daha iyi karlk verebilmek iin Jorn' dndrp
masann zerine yatrd.
Aman Allah im, bana bireyler oluyor! diye haykrd Bayan n-gebrigtsen.
Bayan Amundsen'in syledii tek eyse:
- Ama masann zerinde olmaz ki ocuklar! oldu. Alberto ona dnerek:
- Neden olmasn? diye sordu.
- Ne tuhaf bir soru bu.
Gerek bir filozofun soru sormas hibir zaman tuhaf deildir.
537
SOF'NIN DNYASI
Bu arada plmekten nasibini alamayan ocuklardan bazlar tavuk kemiklerini
havaya frlatmaya baladlar. Sofi'nin annesi bu kez de bu ocuklara seslendi:
- Ltfen ocuklar, yapmayn! Tavuk kemiklerinin evin atsna yapmas hi ho
bir ey olmaz.
- zr dileriz, dedi ocuklardan biri. Bunun zerine kemikleri ite frlatmaya
baladlar.
Bayan Amundsen sonunda:
- Sanrm tabaklar toplayp pasta servisi yapmann zaman geldi, dedi. - Kimler
kahve istiyor?
Bay ve Bayan Ingebrigtsen, Al bert o ve misafirlerden birka ellerini kaldrlar,
- Sofi'yle Jorn bana yardm edebilirler belki de... Mutfaa giderlerken iki
arkada aralarnda konutular:
- Niye ptn Jrgen'i?
- Dudaklarna bakarken bir anda iimden onlar pmek geldi. yle kar
konulmazlard ki...
- Tad gzel miydi bari?
- Dndmden biraz farklyd ama...
- Yani biriyle ilk kez pyorsun, yle mi?
- Evet ama inan ki sonuncu kez deil!
ok gemeden kahveler ve pastalar masaya gelmiti. Alberto ocuklara havai
fiek datyordu ki Sofi'nin annesi bu kez de kahve
fincann nlatt:
- Uzun bir konuma yapmak niyetinde deilim, dedi. - Ama bugn hayattaki tek
kzmn yagn ve domasnn zerinden on be yl, bir hafta ve bir gn getii
bir baka gn bir daha hi olmayacak. Pastann zerinde 24 tane halka var, yani
adam bana en az bir halka dyor. Bu bakmdan acele edip nce davrananlar iki
halka da alabilirler. Tepeden baland iin halkalar giderek byyecekler. Tpk
hayatlarmz gibi. Sofi de nceleri kk halkalar halinde yryordu. Yllar
getike halkalar bymeye balad. imdiyse ta ehrin
538
BAHE PARTS
gbeine uzanp geri geliyorlar. Babas hep yurt dnda olan bir kz olduu iin
halkalar aslnda tm dnyay dolayor. On beinci ya-gnn kutlu olsun Sofi!
1!
SOF'NN DNYASI
m savaym.
Bunu zerine Sofi ellerini rpt:
- Gelip yerlerinize oturur musunuz ltfen? Alberto konuma yapacak.
Jorn'le Jrgen'in dnda herkes gelip masaya oturdu.
- Gerekten bir konuma m yapacaksnz? Ne byk bir incelik! dedi Helene
Amundsen.
lginize teekkr ederim.
- Yry yapmaktan holamyormusunuz, yle mi? nsann formda kalmas iin
son derece nemli bir ey bu. Hele kpeinizle yry yapmanz ok ho.
Kpeinizin ad Hermes'di, deil mi?
Alberto ayaa kalkp kahve fincann nlatt:
- Sevgili Sofi! diye balad szlerine. - Bu felsefi bir parti olduu iin ben de
felsefi bir konuma yapmay dndm.
Daha ancak bu szleri sylemiti ki misafirlerden kuvvetli bir alk ykseldi.
- Bu vidalar gevemi partide bir para mantkl olmann zaman geldi sanrm.
Ama yine de Sofi'nin yagnn kutlamak istiyorum tabii.
Alberto szlerini henz tamamlamt ki grltyle yaklaan bir uak sesi duyuldu.
Uak alaldka alca di ve bahenin iyice zerine geldi. Uan arkasnda
zerinde "15. yagnn kutlu olsun!" yazl bir pankart aslyd.
Bu daha da iddetli bir alka neden oldu.
- Gryorsunuz, dedi Bayan Amundsen, bu adam havai fiek frlatmann ok
tesinde eyler de yapabiliyor.
- Teekkrler, dedi Alberto, bu yalnzca bir ayrnt. Sofi ile ben son haftalarda
felsefi bir aratrma yrttk. imdi sizlere bu aratrmann sonucunu
bildireceiz. Size varoluumuzun en derin srrn aacaz.
Ortalk sessizlemi, yalnzca kularn sesleri duyulur olmutu. Bir de allardan
gelen hrtlar... Sofi:
540
BAHE PARTS
- Devam et, dedi.
- lk Yunan filozoflarndan gnmze dek gelen bu derin aratrmann sonucunda,
bizlerin Lbnan'da grev yapan bir Binbann aklnda varolduunu anladk. Bu
adam u anda Lbnan'da Birlemi Milletler gzlemcisi olarak grev yapmakta ve
ayn zamanda Lil-lesand'daki kzna bizi anlatan bir kitap yazm durumda. Kznn
Ad Hilde Mller Knag ve 15. yagnn Sofi'yle ayn gnde kutlad. Bizim
hakkmzdaki bu kitab, 15 Haziran sabah uyandnda masasnn zerinde buldu.
Aslnda bu bir kitap deil de byk bir dosyayd. u anda da elleriyle yokladnda
dosyann sonuna yaklamakta olduunu anlyor.
Masann etrafnda sinirli bir hareketlilik balamt.
- Yani bizler Hilde Mller Knag'a elence olsun diye varz. Babas bizi kzna
verdii felsefe dersleri iin bir tr arka plan olarak kullanyor. Yani rnein u
kapda duran Mercedes'in aslnda be kuruluk deeri yok. Bu yalnzca bir ayrnt.
Byle beyaz Mercedes'ler, u an gneten korunmak iin bir palmiye aacnn
altna oturmu olan Binbann kafasnda turlamakta aslnda. Bu arada Lbnan'da
havalarn u sra olduka scak olduunu belirtmek gerek.
- Samalk! diye parlad ekonomi danman. - Hayatmda byle samalk
duymadm!
- Herkes istediini syleyebilir tabii, dedi Alberto ve szlerine devam etti:
- Ama esas samalk bu partinin ta kendisi. Bu partideki tek mantkl ey de bu
konuma.
Ekonomi danman bu kez ayaa kalkp konumaya balad:
- Burada bir adam ilerini elinden geldiince baarl bir ekilde yrtmeye, ayrca
geleceini sigortalamaya alyor. Sonra ok bilmi biri kp onun tm bu
abalarn bir takm "felsefi" iddialarla yok etmeye kalkyor. Olacak ey deil
dorusu!
Alberto ban "evet" anlamnda sallayarak:
- Bylesi felsefi karmlara kar hibir sigorta ilemez elbette.
541
SOFfNN DNYASI
Bunlar doal felaketlerden de beterdir sayn Bay ekonomi danman! Ve de
bildiiniz gibi sigortalar doal felaketlerden uranan zararlar karlamaz.
- Ama bunun doal bir felaket olduunu da nerden karyorsunuz?
- Haklsnz. Bu doal deil varolusal bir felaket. allarn oraya bir baksanz ne
demek istediimi anlarsnz. nsan tm varolu temelinin bir anda ortadan
yokolmayacam garanti altna alamaz. Tpk gnein bir an gelip snmeyeceinin
de garantisi olmad gibi.
- Buna daha ne kadar dayanmak zorundayz sence? diye karsna sordu Jorn'n
babas.
Kars ve Sofi'nin annesi bu soruya balarn sallayarak karlk
verdiler:
- Yazk! dedi Sofi'nin annesi. - stelik hibir masraftan da kanmamtk.
Genlerse Alberto'yu ilgiyle dinlemeye devam ediyorlard. Zaten her zaman
genlerdir yeni fikirlere ak olan. Sar, kvrck sal, gzlkl bir olan:
- Biz devam etmenizi istiyoruz baym, dedi.
- Saolun ama syleyecek pek fazla ey yok aslnda. nsan bir bakasnn
bilincinde yaadn, yalnzca bir hayal rn olduunu anlamsa yapacak tek eyi
vardr: susmak. Ancak yine de siz genlere felsefe tarihi zerine bir kurs
almanz hararetle neririm. Bylece iinde yaadnz dnyay eletirel bir tutum
iinde alglayabil-me ansnz olur. Bu, sizden nceki kuaklarn deerlerine kar
eletirel olabilmeyi de ierir. Sof i'ye retmeye altm en nemli ey de
buydu. Hegel'e gre eletirel olmak olumsuz olmakla ayn
eydi.
Ekonomi danman hl ayaktayd. Parmaklarn sinirli sinirli
oynatyordu masann zerinde:
- Bu kkrtc, okulun, kilisenin ve bizlerin ocuklarmz zerinde kurmaya alt
tm salkl deerleri yok etmeye alyor. Oy542
BAHE PARTS
sa gelecek ocuklarmzndr. Bir gn gelip bizim mallarmza onlar sahip olacaklar.
Bu adam bu partiden derhal ayrlmad takdirde aile avukatmz arayacam. O
ne yapacan bilir.
- Ne yaparsanz yapn, hibir nemi yok. nk siz de bir hayal rn olmaktan
te bir ey deilsiniz. Ayrca Sofi ile ben zaten birazdan buradan ayrlacaz.
nk felsefe kursu yalnzca kuramsal deil, ayn zamanda somut olarak iimize
yarayacak bir projeydi. Zaman gelince ortadan yokolacaz. Bu ekilde Binbann
bilincinden de kaybolacaz.
Helene Amundsen Sofi'.yi kolundan tutup:
- Beni brakmay dnmyorsun, deil mi Sofi? diye sordu. Sofi annesine sarlp
Alberto'ya:
- Annem ok zlecek... dedi.
- Hayr, hayr! Tm rendiklerini hatrlasana. Annen, Krmz Balkl Kz'm
bykannesine gtrd sepet dolusu yiyecek kadar tatl ve iyi bir kadn. Ve olsa
olsa biraz nce kutlama numaralar yapmak iin benzine ihtiyac olan uak kadar
zgn olabilir bu durumdan.
- Sanrm ne demek istediini anlyorum, dedi Sofi ve annesine dnd:
- Alberto'nun dedii gibi yapmalym anne. Hem zaten bir gn gelip evden
ayrlacaktm nasl olsa.
- Seni zleyeceim, dedi annesi. - Ama bu gkyznden te bir gkyz varsa u
uabildiince! Govinda'ya iyi bakacama sz veriyorum. Gnde bir tane mi yoksa
iki salata yapra m veriliyordu sahi?
Alberto elini Sofi'nin annesinin omzuna koydu.
- Bizi ne siz ne de bakas zleyecek. Nedeni de ok basit. nk aslnda sizler
yoksunuz. Byle olunca da bizi zleyebilmeniz mmkn olamaz.
- Bu imdiye dek bana yaplm en byk hakaret! diye parlad Bayan
ngebrigtsen.
543
SOF'NN DNYASI
Ekonomi danman ban sallad:
- En azndan hakaret suundan ieri attrabiliriz bunu. Bence bu adam ayn
zamanda bir komnist. Elimizde ne varsa almak istiyor. Alak!.. Dzenbaz!..
Alberto da ekonomi danman da yerlerine oturdular. Ekonomi danmannn yz
hiddetten kpkrmz olmutu. Bu arada Jorn'le Jrgen de gelip oturdular.
stleri balar krm ve tozlanmt. Jorn'n sar salar toz toprak iindeydi.
- Anne, bir ocuum olacak! dedi Jorn.
- Olabilir, ama eve gidene dek beklesen iyi olur. Ekonomi danman karsn
destekledi:
- Beklesin ya! Bu akam vaftiz filan yapmaya kalkarsa kendisi halleder!
Alberto ciddi baklarla Sof i'ye bakt ve:
- Zaman geldil dedi.
- Gitmeden kahveleri olsun servis yapamaz msn? diye sordu Sofi'nin annesi.
Acaba her ey satr aralarnda m gizliydi? Bir ara bundan szediliyordu kitapta.
Burada, salncakta oturmu dururken Hilde kitab bir iki kez daha okumas
gerektiini anlad.
Beyaz Mercedes'in baheye dald an Alberto Sofi'yi kolundan kapp Geit'e
srkledi. Buradan ormana dalp Binbann Evi'ne
547
SOF'NN DNYASI
kotular.
- Daha hzl! diye bard Alberto. - Binba bizi aramay akl etmeden nce olmal
her ey.
- Artk Binbann gr asnn dnda myz? -Hayr, ama tam snrdayz.
Gl kaykla geip Binbann Evi'ne geldiler. Alberto bodruma giden
merdivenlerin kapsn at. Sofi'yi merdivenlere doru teledi ve sonra her ey
kapkaranlk oldu.
Bunu izleyen gnlerde Hilde kendi plan zerinde alt. Kopenhag'daki Anne
Kvamsdal'a birka mektup daha yazd, birka kez de telefon etti. Lillesand'daki
arkadalarndan da yardm istedi. Neredeyse snfnn yans planna katlm
bulunuyordu.
Ara sra "Sofi'nin Dnyasndan blmler okudu. Bu, bir kere okumakla bitirilecek
bir yk deildi. Okuduka Sofi ile Alberto'nun bahe partisinden yokolduktan
sonra balarna neler gelmi olabileceine dair yeni fikirler geliyordu aklna.
23 Haziran Cumartesi gn dokuz sralarnda uyand. Babas Lbnan'daki
kamplarndan ayrlm olmalyd. Artk beklemekten baka yapacak bir ey yoktu.
Babasnn bu son gn dakikas dakikasna planlanmt.
lene dek annesiyle birlikte ertesi gne hazrlk yaptlar. Hilde, Sofiyle
annesinin bu gne nasl hazrlk yaptklarn dnmeden edemiyordu. Ama onlar
bunu yapm bitirmiti, deil mi? Yoksa bu ilerle onlar da u anda m
urayorlard?
Sofi ile Alberto, cephesi kt grnl havalandrma borularyla kapl iki byk
binann nndeki imenlerde oturuyorlard. Binalardan birinden elinde kahverengi
anta tutan bir olanla, krmz askl anta tayan bir kz ktlar. Arkadaki
kk yoldan bir
548
KONTRPUAN
araba geti.
- Neler oldu? diye sordu Sofi.
- Baardk!
- imdi neredeyiz peki?
- Burasnn ad Binbann Evi.
- Binbann Evi mi? Ama...
- Oslo'da bir semt buras.
- Emin misin?
- Kesinlikle. Bu binann ad "Chateau Neuf" ve "yeni saray" anlamna geliyor.
Burada mzik retimi yaplyor. teki bina da "lahiyat Fakltesi". Burada da din
eitimi veriliyor. Daha arkadaki u yksek binalarda da doal bilimler, edebiyat ve
felsefe retimi yapllyor.
- imdi biz Hilde'nin kitabnn ve Binbann denetiminin tamamen dnda myz?
- Evet. Bizi burada asla bulamaz.
- Peki ormanda koarken neredeydik?
- Binba ekonomi danmannn arabasn elma aacna arptrrken biz Geit'e
saklandk. O srada henz embriyo aama-sndaydk. Hem yeni hem de eski
dnyaya aittik. Binba bizim o srada oraya saklanacamz asla akl edemezdi.
- Neden?
- Akl edebilseydi bizi o kadar rahat brakmazd. Her ey bir rya gibi olup bitti.
Ya da belki de o da oyunun iersindeydi.
- Ne demek istiyorsun?
- Beyaz Mercedes'i altran oydu. Belki de olup bitenlerden yle yorgun
dmt ki bizi gzden kaybetmek iin aslnda kendisi abalad...
Olanla kz imdi iyice yanlarna gelmiti. Sofi, orada kendinden olduka yal bir
adamla oturmaktan biraz utanmt. Ayrca Alberto'nu sylediklerini bir ekilde
dorulamak istiyordu.
Ayaa kalkp onlara kotu ve:
549
SOFl'NN DNYASI
- Affedersiniz. Bu semtin ad ne acaba? dedi.
Onlarsa onu ne grm ne de sylediklerini duymu gibi davrandlar.
Sofi kzp tekrar arkalarndan kotu ve:
- Bir soruya cevap vermek o kadar g bir ey olmasa gerek! dedi.
Gen adam kza hararetle bir eyler anlatmakla meguld:
- Kontrpuantik kompozisyonlarda iki boyut vardr: yatay ya da ezgisel, ve dey
ya da armonik. Burada birden ok ezginin ayn anda ses vermesi sz konusudur...
- Sznz kestiim iin zr dilerim ama...
- Bu ezgiler bir arada kardklar sesten bamsz olarak birbirlerini en iyi
tamamlayacak biimde bir araya getirilirler. Tabii burada uyum da ok nemlidir.
te buna kontrpuan diyoruz. Bu szck aslnda "notaya karlk nota" anlamna
gelmektedir.
Olacak i deildi! Ne sar ne de krdler oysa. nc kez deneyip tam
karlarna dikildi. Ama onu kenara itip getiler.
- Sanrm bunu kullanabiliriz, dedi. Ama nce bunun bizim arabamz olduundan
emin olmamz gerek.
- Hibir ey anlamyorum.
- Anlataym: Herhangi bir insana ait bir arabay alamayz, deil mi? stelik sence
frsz bir araba grdklerinde ne der insanlar? Zaten bizim de byle bir
arabay srebileceimizi hi sanmam.
- Bu spor arabann zellii ne peki?
- Bu arabay eski bir filmde grdm sanyorum.
- Kusura bakma ama bu esrarengiz laflardan hibir ey anlamyorum.
- Bu, hayal rn bir araba Sofi. Tpk bizim gibi. Dier insanlarsa bu arabann
yerinde yalnzca bir boluk gryorlar. Ama ite ncelikle bundan emin olmalyz.
Durup beklediler. Bir sre sonra kaldrmdan bisikletle bir olan gelip arabann
olduu yerden yola indi ve yoluna devam etti.
- Grdn m? te bu bizim arabamz! Alberto sa kapy at ve:
- Buyurunuz! diyerek Sofi'yi arabaya davet etti.
Kendisi de direksiyona oturdu. Kontak anahtarn dndrd ve araba almaya
balad.
551
SOFNN DNYASI
nce Kilise Caddesi'nden geip sonra Drammen Yolu'na k-tlar. Lysaker ve
Sandvika'dan getiler. zellikle Drammen'den sonra 24 Haziran vesilesiyle
yaklm pek ok ate grdler.
- Yazn tam ortas, Sofi. Ne harika, deil mi?
- Arabada da ne gzel esiyor. Bizi imdi kimse gremiyor mu gerekten?
"Dikkat, dikkat! Sayn Albert Knag. Sayn Albert Knag. Ltfen SAS enformasyon
giesine geliniz."
Bu da neydi ki? Srtndan aa souk terler indiini hissetti. Tekrar Lbnan'da
greve mi arlyordu acaba? Yoksa evde bir terslik mi vard?
Hemen enformasyon giesine kotu:
- Ben Albert Knag.
- Buyrun. Size acele bir haber var.
Albert Knag kendisine uzatlan zarf hemen at. Zarfn iinde yine bir zarf vard.
zerinde: "Binba Albert Knag, Kastrup Havaliman SAS enformasyon giesi
eliyle, Kopenhag." yazyordu.
Heyecanlanm bir halde kk zarf da at. inde kk bir kt vard:
Sevgili babacm. Lbnan'dan hogeldin. Grdn gibi eve gelmeni dahi
bekleyemiyorum. Sana hoparlrden seslenmek zorunda kaldm iin zr dilerim.
En kolay buydu. NOT. Ne yazk ki ekonomi danman in-gebrigtsen alnm bir
Mercedes iin tazminat davas am bulunuyor. NOT. NOT. Geldiinde beni
muhtemelen bahede oturuyor bulacaksn. Ama belki bundan nce de yine
haberleebiliriz. NOT. NOT. NOT. Bahede uzun sre kalmak artk beni
korkutuyor. Bu tip yerlerde yer yarlp yerin dibine gemek ok kolay nk. Sev553
SOF'NIN DNYASI
giler... Geliini planlamak iin bir sr vakti olmu olan Hilde.
Binba Albert Knag nce bir glmsedi. Ama sonra bu ekilde ynetilmekten
rahatszlk duydu. O her zaman kendi varoluunu kendi denetleyebilen bir kii
olmutu. Lillesand'da-ki kck kz tutmu onun Kastrup Havaliman'ndaki
hareketlerini denetliyordu ha! Peki nasl yapabiliyordu bunu?
Zarf i ceplerinden birine koyup havaalanndaki iki yan dkkanl koridorlarda
yrmeye koyuldu. Danimarka yiyecekleri satan bir dkkna girmek zereydi ki
dkknn camna yaptrlm bir baka zarf grd. Zarfn zerinde kaln ispirtolu
kalemle BNBAI KNAG diye yazlyd. Albert zarf alp at:
- Birazdan Risr'e geleceiz ve Binbann Evi'nden yola kal daha bir saat bile
olmad! Ama canm da ok fena kahve ekiyor.
Sndeled'den hemen nce Fiane'ye geldiklerinde yolun sol kenarnda bir
kafeterya grdler. Ad "Sinderella" idi. Alberto buraya sapp arabay yeilliklere
park etti.
Kafeteryada Sofi ieceklerin durduu dolabn kapsn amak istedi ama kap
sanki yerine mhlanm gibi kprdamyordu. Alberto da ilerde, arabada bulduu
bir kt bardaa kahve doldurmaya alyordu. Tek yapaca ey kahve
makinesinin dmesine basmakt ama tm gcn kullanmakla beraber bunu baa558
KONTRPUAN
ramyordu.
Yardm isteyen gzlerle kafeteryadaki mterilere bakt. Kimse aldr etmeyince
yle yksek bir sesle bard ki Sofi kulaklarn tkamak zorunda kald:
- Kahve istiyorum!
Hemen ardndan da ne olduunu anjayp bir kahkaha patlatt:
- Bizi duyamyorlar ki! Onlarn kafeteryalarnda bir ey yiyip imemiz olanaksz.
Tam dar kmaya hazrlanyorlard ki yal bir kadnn yerinden kalkp
kendilerine dor.u geldiini grdler. Kadnn zerinde kpkmz bir etek, buz
mavisi bir hrka ve beyaz bir barts vard. Kadnn zerindeki renkler de,
hatlar da kafeteryadaki dier kiilerden ok daha parlakt.
Alberto'ya gelip:
- O ne biim bar yle ojum?
- zr dilerim efendim.
- Kahve istediini sylemitin, deil mi?
- Evet ama...
yanma yaklap bir gl demeti uzatnca yelkenleri suya indi. Elini torbalardan
birine daldrp gstericilerden her birine badem ezmeli birer ikolata verdi.
Hilde'ye yalnzca iki tane kalmt. Bavullar nihayet tama bandnda
grndnde, yanna gen bir adam yaklap kendisinin Aynalar Kraliesi'nin
emrinde olup onu Bjerkely'e gtrmekle grevlendirildiini syledi. Bu arada
gstericiler de gzden kaybolmulard.
E18 karayoluna ktlar. Btn kprlerin ve tnel girilerinin zerinde pankartlar
aslyd: "Hogeldin baba!", "Hilde seni bekliyor", "Seni gryorum baba".
Albert Knag taksi nihayet Bjerkely'deki evlerinin kapsnda durduunda derin bir
nefes ekip, ofre taksi creti
562
KONTRPUAN
olan 100 kronla beraber kutu Carlsberg Elephant biras verdi.
Evin nnde kars Marit karlad onu. Uzun uzun kucaklatktan sonra Albert
sordu:
- O nerede?
- skelede oturuyor.
Alberto ile Sofi krmz spor arabayla Lillesand'daki Norve Otel'in nndeki
meydanda durdular. Saat ona eyrek vard. Sahile yakn kk adalardan birinde
byk bir ate yaklm olduunu grdler. Sofi:
- Bjerkely'i nasl bulacaz? diye sordu.
- Aramaktan baka are yok. Binbann Evi'ndeki resmi hatrlyorsun, deil mi?
- Evet, ama acele edelim. O gelmeden orada olmak istiyorum. Arabayla hem kk
ara sokaklardan hem kayalk yollardan
getiler. Bildikleri en nemli ey Bjerkely'nin deniz kenarnda olduuydu.
Sofi birden bard:
belliydi.
Sofi onun ok gzel olduunu dnd. Kvrck sapsar sal, yemyeil gzlyd.
Sar bir yazlk elbise giymiti. Sofi onu biraz Jorn'e benzetti.
Hibir ie yaramayacan bilmesine ramen Hilde'nin kulana fsldad:
- Hilde! Benim, Sofi!
Hilde hibir tepki gstermedi.
Sofi dizlerinin zerinde dorulup Hilde'nin kulann ta iine bard: "Beni
iitiyor musun Hilde? Hem kr, hem sar msn
yoksa?"
Hilde gzlerini mi amt ne? Yoksa yava da olsa bir ses
duymu muydu?
Sonra yana dnd. Ban aniden saa evirip Sofi'nin gzlerinin ta iine bakt.
Ama baklar Sofi'yi grmyor, onu delip geiyordu sanki.
- O kadar hzl barma Sofi! diye seslendi krmz arabann iinden Alberto. Tm baheye periler dolsun istemem dorusu.
Birazdan derinden bir erkek sesi duydular: - Hilde!
Bu niformas ve mavi beresiyle Binbayd. Bahenin yukar-snda duruyordu.
Hilde ayaa frlayp ona kotu. Salncakla krmz arabann arasnda buluup
kucaklatlar. Binba Hilde'yi kucana alp ha564
KONTRPUAN
vada defalarca dndrd.
SOFNN DNYASI
Babas anlattka glmekten krldlar.
- Kafeteryadaki notumu bulmadn m yani?
- Oturup bir ey yiyecek halim mi vard, seni cad? Bu yzden imdi karnm zil
alyor.
- Zavall babacm!
- Yoksa hindi de uydurma myd?
- Hayr, hayr. Her ey hazr. Annem imdi getirir.
Sonra kitaptan, Alberto ile Sof'den bahsettiler. ok gemeden annesi hindi ve
VValdorf salatasyla bir ie pembe arap ve Hilde'nin kendi elleriyle yapt
ekmei getirdi.
Babas Platon'la ilgili bir eyler sylerken Hilde birden onun szn kesti: -Hi...
- Ne var?
- Duymadn m? Bir gcrt gibi bir ey...
- Yoo.
- Ama ben bir ey duyduuma eminim. Neyse, bir tarla
faresiydi belki de...
Binbann yemee balamadan syledii son ey:
- Ama felsefe kursu henz tamamen bitmi deil, oldu.
- Nasl yani?
- Bu gece sana evrenden bahsedeceim. Yemee balarlarken:
- Hilde kucaa oturacak ya geti. Ama sen deil... diyerek Albert karsn ekip
kucana oturttu. Bir sre byle oturdular.
- Dnsene, neredeyse krk yandasn artk... dedi Albert.
566
KONTRPUAN
Hilde babasna koarken Sofi gzlerinin dolduunu hissetti.
Hilde'ye hibir zaman ulaamayacakt!
Etten kemikten bir insan olan Hilde'nin yerinde olmak istedi.
Hilde'yle Binba masaya oturduklarnda Alberto arabann kornasn ald.
Sofi yukarya bakt. Hilde de byle yapmam myd? Alberto'ya koup arabada
tekrar yanna oturdu.
- Biraz daha durup neler olduuna bakalm, dedi Alberto. Sofi "evet" anlamnda
ban edi.
- Aladn m yoksa? Sofi yine ban sallad.
- Ama niye?
- Hilde gerek bir insan olduu iin ne kadar ansl... Byyp gerek bir kadn
olacak. Mutlaka gerek ocuklar da olacak...
- Ve de torunlar... Ama hereyin iki yz var Sofi. Felsefe kursuna balarken de
sana bunu anlatmaya almtm.
-Ne gibi?
- Ben de senin gibi onun ansl olduunu dnyorum. Ama kurada yaam eken,
lm de eker.
- Gerekten yaayp lmek, doru drst yaamayp hi lmemekten daha iyi deil
mi?
- Bizim Hilde gibi bir hayatmz olmayacak. Ne de Binba gibi... Ama biz de hi
lmeyeceiz. Ormandaki kadnn ne dediini hatrlyor musun? Biz "grnmeyen
insanlar" grubuna dahiliz. Kadn kendisinin iki yz yanda olduunu da sylemiti.
Orada bin yandan fazla olan tipler de grdm...
- Belki de Hilde'nin sahip olduu bu eye... bu aile hayatna zeniyorum en ok.
- Senin de bir ailen var. Kedin, kularn, kaplumbaan var...
- Ama ben o gereklii terkettim.
- Hi de deil. Bu gereklii terkeden yalnzca Binba. O noktasn koydu ve bizi
artk asla bulamayacak.
567
SOFI'NN DNYASI
- Geri dnebileceimizi mi sylyorsun?
- Hem de istediimiz kadar. Ama nce Fiane'deki "Sinderella" kafeteryasnn
arkasndaki yeni dostlarmz ziyaret edeceiz.
Mller Knag ailesi imdi yemeklerine balamt. Sofi bir an iin bu yemein de
Yonca Soka'ndaki felsefi bahe partisine dnmesinden korktu. Binba Marit'i
drr gibi birtakm hareketler yapyordu. Ama hayr, tek yapt karsn
kucana oturtmak olmutu.
Arabalar onlarn yemek yedii masann epeyce tesinde duruyordu.
Konutuklarndan sadece bir ksm geliyordu ara sra kulaklarna. Sofi ile Alberto
bir sre oturup onlar ve baheyi seyrettiler. Oturup uzun uzun felsefi bahe
partisinden ve onun dramatik sonundan bahsettiler.
Gece yarsna doru masadan kalktlar. Hilde'yle babas salncaa doru
geliyorlard. Beyaz eve girmekte olan annesine el sallayarak:
- Sen git yat anne! diyordu Hilde. - Bizim babamla konuacaklarmz var.
568
BYK PATLAMA ...bizler de yldz tozuyuz...
Hilde salncakta babasnn yanma iyice yerleti. Saat on ikiye geliyordu. Oturup
koyu seyrederlerken gkyznde yldzlar bir grnp bir kayboluyorlard.
Dalgalar iskelenin altndaki kayalara arparken yumuak sesler karyordu.
Sessizlii bozan babas oldu:
- Evrende kck bir gezegende yaadmz dnmek ne tuhaf...
- Evet...
- Yer Gne sistemindektgezegenlerden biri yalnzca. Ama bunlarn iinde hayat
olan tek gezegen.
- Ya da evrendeki tek gezegen?
- Evet, olabilir. Ama te yandan evren yle snrsz bir ey [ ki evrenin baka
kelerinde de pekl hayat olabilir. Uzayda
mesafeler yle byktr ki bunlar "k dakikas" ya da "k y-l"yla leriz.
- Ne anlama geliyor bunlar?
- Bir k dakikas, n bir dakikada ald yoldur. Ve bu da olduka uzun bir
mesafedir, nk k bir saniyede uzayda 300.000 kilometre yol alr. Bir baka
deyile bir k dakikas 300.000 kere 60, yani 18 milyon kilometre eder. Bir k
yl da neredeyse on trilyon kilometre demektir.
- Yer'in Gne'e uzakl ne kadar?
- Sekiz k dakikasndan biraz fazla. Yani scak bir haziran gn yzmz
okayan Gne nlar bize gelmeden nce uzayda sekiz dakika kadar yol alrlar...
- Devam et!
569
SOF'NN DNYASI
i'
BYK PATLAMA
manda geriye evirmektir. Evrenin u anda nasl olduunu hibir zaman bilemeyiz.
Yalnzca daha nce nasl olduunu bilebiliriz. Binlerce k yl tedeki bir yldza
baktmzda, uzay tarihinde binlerce yl geriye gidiyoruz demektir.
- Korkun bir ey!
- Ve tm grdklerimiz gzmze k dalgalar halinde ular. Bu dalgalar uzayda
hareket ederken belli bir zaman geer. Bunu gk grltsne benzetebiliriz. ou
zaman gk grlts imek aktktan bir sre sonra duyulur. Bunun nedeni ses
dalgalarnn k dalgalarndan daha yava hareket etmesidir. Duyduum gk
grlts, bundan bir sre nce olmu bir eyin sesidir. Yldzlarda da bu
byledir. Bizden binlerce k yl tedeki bir yldza baktmda, bundan binlerce
yl nce "akm bir imei" grmekteyimdir bir bakma.
- Anlyorum.
- Ama u ana dek yalnzca kendi galaksimizden sz ettik. Gkbilimcilere gre
evrende bunun gibi yaklak olarak yz milyar galaksi bulunmaktadr ve bu
galaksilerin her birinde yaklak olarak yz milyar tane yldz vardr.
Samanyolu'nun en yakn komu galaksisine Andromeda takmyldz diyoruz. Bu
galaksi bizim galaksimize iki milyon k yl uzaklktadr. Yani n buradan bize
ulamas iki milyon yl alr. Yine bu da demektir ki gkyznde Andromeda
takmyldzna baktmzda iki milyon yl ncesine bakmakta oluruz. Bu
takmyldzdaki ok gelikin bir teleskop (afacan bir ufakln byle bir teleskobun bana oturmu olduunu gzmn nne getirebili-yorum!) u an buraya
bakyorsa bizi gremez. Grse grse dz alnl ilk insanlar grebilir. *
- akna dnm durumdaym...
- Bugn bilebildiimiz galaksilerin ou bizden yaklak olarak on milyar k yl
uzaklktadr. Yani bu galaksilerden sinyaller alabildiimizde, uzay tarihinde on
milyar yl geriye
571
SOFNN DNYASI
572
BYK PATLAMA
bir corafyas yoktur. Evren bir harekettir. Evren bir patlamadr. Galaksiler hl
byk bir hzla birbirinden ayrlmaya devam etmektedir.
- Sonsuza kadar da byle mi gidecek?
- Olabilir. Ama baka bir ey de olabilir. Alberto'nun So-fi'ye, gezegenlerin
Gne'in etrafnda kalmasn salayan iki kuvvetten bahsediini hatrlyor musun?
- Yerekimiyle atalet deil miydi bunlar?
- Bu yasalar galaksilerin arasnda da geerlidir. Evren genilemekte olsa da
yerekimi bunun tersi ynde etki yapmaktadr. Bir gn, belki bundan milyarlarca
yl sonra, byk patlamann etkisi azaldka gk cisimleri yerekiminin etkisiyle
yeniden bir araya gelecektir. O zaman patlamann tersi, bir "toplanma"
yaanacaktr. Ancak mesafeler ok uzun olduu iin bu ar ekim bir film gibi
gerekleecektir. Balonun azn anca havann boalna benzetebilirsin bunu.
- Tm gezegenler yeniden bir ktle mi oluturacaklar yani?
- Evet, anlamsn. Peki o zaman ne olacaktr, syleyebilir misin bana?
- Yeniden bir "patlama" olup evren yeniden genilemeye balayacaktr. nk hl
ayn doa yasalar geerli olacaktr. Bu ekilde ortaya yeni yldzlar, yeni
galaksiler kacaktr.
- Yerinde bir dnce. Gkbilimciler evrenin gelecei zerine iki gr ortaya
koyuyorlar: ya evren giderek byyecek ve galaksiler arasndaki mesafeler
artacak ya da evren yeniden klp skacak. Bunu belirleyecek olan evrenin ne
kadar ar veya ne kadar ktlesel olduu. Ve gkbilimciler henz bunu
bilemiyorlar.
- Evren ok arsa ve klmeye balayacaksa, o zaman belki de bu evrenin
imdiye dek bir ok kereler skp bir ok kereler patlad anlamna gelir...
- Evet, buradan bu sonuca varmak mmkn. Ancak teki
573
SOF'NN DNYASI
olasla gre evren yalnzca bu kez genilemekte. Ve evrenin sonsuza dek
genilemeye devam edecei dnlecek olursa o zaman hereyin nasl balad
sorusu daha da nemli bir soru haline geliyor.
- Evet. Aniden patlayan bu ktle nasl meydana geldi?
- Bir Hristiyana gre bu "byk patlama" yaradl annn kendisidir. ncil'de
Tanr'nm "Ve k olsun!" dedii yazar. Al-berto'nun Hristiyanln "izgiseF bir
tarih anlayna sahip olduunu sylediini hatrlyorsundur belki de. Evrenin
bymeye devam edecei fikri bu bakmdan Hristiyanlk grne uygun bir
grtr.
- yle mi?
- Douda ise "dairesel" bir tarih gr egemendir. Bu gre gre tarih her
zaman tekrardan ibarettir. rnein Hindistan'daki eski bir reti evrenin srekli
genileyip kldn syler. Hintlilerin deyiiyle "Brahma gn" ile "Brahma
gecesi" arasnda gidip gidip gelinir. Bu dnce de kukusuz evrenin sonsuza dek
srecek "dairesel" bir hareket iinde olduu fikrine uyar. Bu, bana atp duran
byk bir kozmik kalbi hatrlatyor...
- Bence bu teorilerin ikisi de kavramas g ama son derece
ilgin teoriler.
- Ve bu Sofi'nin bahesinde oturup dnd sonsuzluk ikilemine benziyor:
Evren ya her zaman varolmu ya da bir zamanlar undan veya bundan meydana
gelmi olmalyd...
-Ah!
Hilde alnn tutuyordu.
-Ne oldu? .
- Alnm at sinei soktu galiba.
- Belki de Sokrates seni ryalardan geree dndrmeye
alyordur...
574
BYK PATLAMA
Sofi ile Alberto krmz spor arabada oturmu, Binbann Hilde'ye evrenle ilgili
anlattklarn dinliyorlard.
- Rolleri deitik, farknda msn? diye sordu Alberto.
- Nasl yani?
-nceden onlar bizi dinliyor ama biz onlar gremiyorduk. Oysa imdi biz onlar
dinliyoruz ve onlar bizi gremiyor.
- Bir ey daha var.
- Neymi o?
- Balangta biz, Hilde ile Binbann iinde yaad bir gereklik olduunu
bilmiyorduk. imdiyse bizim gerekliimizden haberi olmayan onlar.
- Evet, intikammz aldk.
- Ama Binba bizim hayatmza mdahale edebiliyordu...
- Bizim hayatmz onun mdahalesinden baka bir ey deildi ki zaten.
- Ben de onlarn hayatna mdahale edebileceimize dair umudumu yitirmemeye
alyorum.
- Ama bu olanaksz, biliyorsun. "Sinderella" kafeteryasnda ilerin nasl gittiini
unuttun mu? Oturup Coca-Cola iesini ekmeye alman hl gzlerimin nnde.
Sofi, Binba "byk patlama"dan bahsederken baheyi seyredip dnmt. Bu
szcn kendisi ona bir fikir veriyordu. Arabada bir eyler aranmaya balad.
- Ne var? diye sordu Alberto. -Hi.
Torpido gzn ap orada bir ngiliz anahtar buldu. Arabadan kt, gidip Hilde
ile babasnn tam karsnda durdu. nce Hilde'nin baklarn yakalamaya alt
ama bu tmyle olanakszd. Sonunda elindeki ngiliz anahtarn kaldrp tm
gcyle Hilde'nin alnna vurdu. Hilde:
-Ah! dedi.
Sofi sonra ngiliz anahtarn kaldrp bu kez de Binbann al575
SOF'NIN DNYASI
- Sen dalga ge bakalm. Bense btn gece bir tuhaflk olduunu hissettim.
- Birimizin suya girmesi gerek.
- kimiz birden girelim baba.
579
DZN
Aasen, Ivar (1813-1896), 400
Aasgard, 31
ac, 151
Adem ile Havva, 464, 471,516
Aeskhylos ( 525-456), 87
arlk kuvveti, arlk yasas,
235,239,312 ahlak, 96, 206, 378-384 ahlak yasas, 379-384, 434 Akademi, 95,
192, 194 Aklc, Aklclk, 44, 81 akit, 174,182 Akropolis, 85-87,181 Alaaddin, 402
Alice Harikalar Diyarnda, 423 alkanlk, 27, 313 Allah, 172
alternatif yaam, 523 altn orta, 132 altyap, 445, 446, 448 ama, 127 ana
madde, 13, 46, 48, 97, 414,
521 Anaksagoras ( 500-428), 49,
73 Anaksimandros ( ykl. 610- 547), 42 Anaksimenes ( ykl. 570-526),
42
anatomi, 226 Andersen, H.C. (1805-1875),
150
doal teoloji, 206 doaya dnmek, 360
dourma sanat, 77 doutan gelen, 75, 180 Dostoyevski, Fiodor (1821 1881), 434
dnm problemi, 43 duygular, 283, 317, 392, 396 duyu dnyas, 97-101, 122,
153, duyular, duyumsama, 43, 45,
102, 121, 123,204,229,298,
299, 306, 369 duyularla alglay, 43 duyunun aldatmacalar, 43 dnya dini, 156,
180 dnya dzeni, 31 dnya gr, 232 dnya tini, 409, 412, 414, 419,
420, 443, 445 drt, 458, 487 Dyaus, 169
edinilmi zellikler, 466 Eko-felsefesi, 522 ekolojik, 469
ekonomi, ekonomik, 443, 453 Elea'ilar, 43, 413 embriyonun gelimesi, 465 emek,
emeki, 448, 449 Empedokles ( ykl. 494-434),
45,97,413
Empirist, Empirisizm 296, 369 Engels, Friedrich (1820-1895),
444, 458
Epikuros ( 341-270), 151, 443 Epikurosu, 151, 180 Erasmus (ykl. 1466-1536),
242
583
ereksel neden, 126
Eros, 103
esinlenmek, 499
Eski Ahit, 172, 173,198
filozof, 80, 103, 368 filozoflarn projesi,39, 96 fosil, 459, 462, 463, 577
Franklin, Benjamin (1706-1790),
467 Freud, Sigmund (1856-1939),
458, 487-499
Fry, 35, 170 Frya, 32, 170
galaksi, 570-572
Galilei, Galileo (1564-1642), 230,
233
Ge Antika, 146,197 Ge Ortaa, 191,202 geliim, 398, 457-483, 522 genlik
ayaklanmas, 394 genler, 479, 482 geosentrik, 232
Gerekirci, Gerekircilik, 263, 286 gezegen, yrnge, 231, 232, 233,
237
gizem, 154, 198,223 Gizemci, gizemli, mistik, 155-158,
394
gizemsel deneyim, 155, 158 Goethe, J.W. (1749-1832), 183,
395, 481 Gombrovvicz, VVitold (1904-1969),
519
Gotik, 202 Gouges, Olympe de (1748-1793),
363, 365
gk cisimleri, 232, 233, 573 gkbilimci, 49, 147, 195, 233,
571, 572 glge, 104, 123 glge dnya, 513 gr biimleri, 370 gsteri, 258, 433
Grimm kardeler, 399
584
Grundtvig, N.F.S. (1783-1872),
330
Gustav, 3. (1746-1792), 258 glerin ayrm ilkesi, 302 gnah, 174
gnahn balanmas, 177 gnahlarn parayla
balanmas, 242 gne sistemi, 240, 478, 569
halk, halka ait, 193,359,399
halk masal, 399, 400
halk mzii, 193, 400
halk ruhu, 398
halk sylencesi (anlats), 193, 399
halk eitmek, 74
halklar birlii, 387
Hamlet, 260
Hamsun, Knut (1854-1952), 207
Hndel, G.F. (1685-1759), 392
havuz, kk ve scak, 480
hayal gc, 401, 404
hayatn geliimi, 476
hayatta kalma mcadelesi, 468,
470
586
KibritiKz, 441,442
Kierkegaard, Sren (1813-1855), 426-435, 513, 515
Kinikler, 148
kip, 285
kitap basma sanat, 224
kitle insan, 516
komedi, 87
Komnist Manifesto, 450
Komnizm, komnist, 448, 450, 453
Konstantinopolis (stanbul), 191, 195
Konstantinus, Roma imparatoru (285-337), 191
kontrpuan, 550
konuma, konuma sanat, 76,
77
kozmik,171,281,574 kozmik bilin, 157 kozmik n, 479 kozmopolit, 150 kle
ahlak, 513 kle toplumu, 448 ktlk problemi, 197 Kraln Yeni Giysileri, 81
kromozom, 478 Ksenofanes (ykl. 570-480),
35
Kserkes( 519-465), 86 Kuds, 173,177 Kur'an, 172 kurgu, kurgusal, 170
kurtulu, 53, 168,176-180 kurtulu kehanetleri, 176
kltr, 168
1900), 513, 514 Nihilist, 517 Nils Holgersson, 507 niyet ahlak, 381 Njord, 170
Noel kutlamas, 193 norm, 75, 96,
Novalis (1772-1801), 393, 395 nroloji, 487 Nuh, Nuh'un Gemisi, 174, 453,
476
Odin, 32 Oedipus, 65 oksijen, 478 okyanus hissi, 157 olumsuzlama, 414
organizma, 267, 399 Ortaa, 190-210,228
588
otomat, 275 otomatik yaz, 500, 528 otuz yl savalar, 258 ozon tabakas, 479
dev ahlak, 381
lmsz ruh, 56,102, 153, 360,
374,376
lmszlk iksiri, 170 rnek resim, 98, 99 te dnya, 513 z, 40, 42, 46, 515
zdek, zdekilik, bkz. Madde,
Maddecilik
zgr irade, 287, 288, 376, 382 zgrlk, 413, 516 znel doru, 432
papa, 194 parapsikoloji, 525 Parmenides ( ykl. 540-480),
43
Parthenon, 86 Pavlus (. S ykl. 67), 87, 179182,282
PeerGynt, 401,433, 434 penisilin, 475 Platon ( 427-347), 76, 95-108,
121,153, 155, 195,462 Plotinos (ykl. 205-270), 153-155 pratik sayltlar,377
pratik us, 382 primat, 476
proleterya diktatrl, 453 Protagoras ( ykl. 487-420), 75
286
su, sululuk duygusu, 174, 490 Su ve Ceza, 434 Srrealist, Srrealizm, 498,
500
ehir devleti, 35, 75
phe, phecilik, 75, 267, 529
tabula rasa, 298
Tanr, 44, 127, 131,155, 172184, 209, 228, 281, 308, 400,
463
Tanr gr, 241 Tanr retisi, 169
590
Tanr ld, 514
Tanr'nn krall, 175-176, 200 Tanr'nn olu, 175-179 Tanr'nn varl, 205,
376, 432 tanrsal, 44, 78, 131,154-158,
197, tanrtanmaz, tanrtanmama,
157,311 tarih, tarihsel, 65, 172, 201, 410419
Tarihilik, 427 tarihsel eletirel, 280 teklik, teklik felsefesi, 48, 155,
171,340,425-427,578 teknoloji, 231, 522 Tektanrclk, 172 telepati, 529
teleskop, 225, 233 temel duyumlar, 298 temel tanecik, 55 teoloji, tanrbilim,
153, 203, 223 tez, 413
SON