You are on page 1of 587

jostein Gaarder

Sofi'nin Dnyas

Norvecceden eviren: Glav Kutal


SOF'NlN DNYASI JOSTEN GAARDER
Gri Yayn Dizisi
Pan Yaynclk
Barbaros Bulvan 74/4
80700 Beikta - istanbul
Tel: (0212) 261 80 72 Faks: (0212) 227 56 74
Birinci Basm: Ekim 1995
Jostein Gaarder ve H. Aschehoug & Co. Oslo 1991 Bu kitap ilk kez Sofies verden
adyla Oslo'da H. Aschehoug & Co. tarafndan 1991 ylnda yaynlanmtr.
Pan Yaynclk 1994
Kitabn Trke yayn haklar Pan Yaynclk'a aittir.
Kitabn Norveeden evirisi NORLA tarafndan desteklenmitir.
ISBN 975-7652-41-5
Kapak Grafii: Firuz Kutal Bask: Mart Matbaas
Jostein Gaarder
Sofi'nin
DNYASI
Felsefe tarihi zerine bir roman

Norveeden eviren: Glay Kutal


eviriyi okuyup Trke felsefe terimleri asndan gzden geiren Oru
Aruoba'ya teekkr ederiz.
Pan Yaynclk
Bu kitap Siri Dannevig'in destei olmakszn varolamazd. Ayrca Maiken Ims'e
metni okuyup deerli yorumlarda bulunduu ve Trond Berg Eriksen'in yllar boyu
srmekte olan yorumlar ve profesyonel destei iin teekkr ederim. J. G.

indekiler
CENNET BAHES........................................ 9
...sonu olarak, u ya da bu, bir zamanlar yoktan varolmu olmalyd...
SLNDR APKA.............................................18
...iyi bir filozof olmak iin gereken tek ey, hayret etme yetiidir...
MTLER....................................,.......................30
...iyi ve kt gler arasnda nazik bir denge...
DOA FLOZOFLARI..................................... 37
...hibir ey yoktan varolamaz...
DEMOKRlTOS.................................................52
...dnyann en mthi oyunca...
KADER.............................................................58
...falc aslnda ngrlemeyecek eyleri ngrmeye alr...
SOKRATES...................................................... 68
...en bilge kii bilmediini bilen kiidir...

ATNA.............................................................. 85
...harabeden bir sr yksek yap ykseldi...
PLATON...........................................................92
...ruhun gerek yuvasna zlem...
BNBAININ EV.......".................................. 109
...aynadaki kz iki gzn birden krpt...
ARSTOTELES...............................................120
...insanlarn kavramlarnda temizlik yapmak isteyen titiz ve dzenli bir adam...
HELENZM.....................................................139
...ateten bir kvlcm...
KARTPOSTALLAR........................................159
...kendi kendime gl bir sansr uyguluyorum...
K KLTR..................................................168
...yalnzca bylelikle bolukta dolanmaktan kurtulabilirsin...
ORTAA.,.....................................................185
...yolun birazn katetmi olmak yolunu arm olmak demek deildir...
RNESANS....................................................212
...ey, insan klndaki kutsal soy...
BAROK DNEM..........................................246
...ryalarn yapld maddeden...

DESCARTES..................................................265
...eski malzemelerin tmnden kurtulmak istiyordu...
SPNOZA........................................................280
...Tanr bir kukla oynatcs deildir...
LOCKE............................................................291
...retmen snfa girmeden nce yazsz ve bombo duran bir karatahta gibi...
HUME..............................................................303
...o zaman yakn gitsin...
BERKELEY...................................................320
...alev alev yanan bir gnein etrafnda dnmekten sersemlemi bir gezegen
gibi...
BJERKELY.....................................................326
...byk bykninesinin ingene bir kadndan ald sihirli bir ayna...
6
AYDINLANMA AI.................................... 345
...ine yapmndan top dkmne kadar...
KANT..............................................................366
...zerimdeki gkyz ve iimdeki ahlak yasas...
ROMANTZM DNEM................................388
...o gizemli yol iimize alan yoldur...

HEGEL...........................................................408

...doru olan tarihe direnebilen eydir...


KERKEGAARD.............:..............................421
...iflasn eiinde bir Avrupa...
MARX.............................................................436
...Avrupa'da bir hayalet dolayor...
DARWN........................................................ 456
...yaamn iinde yzen, genlerle ykl bir gemi...
FREUD...........................................................484
...kadnn iinde beliren kt ve bencil dnceler...
KEND AIMIZ.......................................... 504
...insan zgrle mahkm edilmitir...
BAHE PARTS.......................................... 531
...beyaz bir karga...
KONTRPUAN............................................... 547
... ayn anda ses veren birden ok ezgi...
BYK PATLAMA...................................... 569
...bizler de yldz tozuyuz...
bin yllk gemiinin hesabn yapamayan insan gnbirlik yaayan insandr.

"Goethe"
CENNET BAHES

.sonu olarak, u ya da bu, bir zamanlar yoktan varolmu olmalyd...


Sofi Amundsen okuldan eve geliyordu. Yolun bir ksmn kz arkada Jorn'le
yrrken, robotlardan bahsetmilerdi. Jorn'e gre insan beyni gelimi bir
bilgisayar gibiydi. Sofi ise pek emin deildi bundan. nsann bir makineden, daha
te bir ey olmas gerekmez miydi?
Byk spermarketin orada ayrlmlard. Sofi geni bir alana uzanan tek katl
evlerden birinde oturuyordu. Evleri, Jo-rn'lerin evinden iki misli daha uzakt
okula. Ardnda baka ev olmayp derin bir orman baladndan, Sofi'ye evleri
dnyaln ta en ucundaym gibi geliyordu.
Sofi Yonca Soka'na sapt. Sokan en dibinde "Kaptan Viraj" denen bir
dneme vard. Bu yoldan cumartesi pazar gnleri dnda pek geen olmazd.
Mays'm ilk gnlerinden biriydi. Baz bahelerde meyve aalarnn dibinde bek
bek nergisler amt. Aalar yeil, ince bir rtye brnmlerdi.
Her eyin yln bu vaktinde byyp gelimeye balamas ne ilginti! Karlar eriyip
havalar snmaya balar balamaz onca yeil bitki znn cansz topraktan
fkrmasn salayan ey neydi?
Sofi bahe kapsn aarken posta kutusuna bir gzatt. Postada bir sr reklam
bror ve annesine gelmi birka byk zarftan baka bir ey olmazd pek. Sofi
yukar kp ders almaya balamadan nce bunlardan mutfak masasnn
zerinde koca bir yn yapard.
SOFNN DNYASI
Babasna arada bir bankadan birka mektup gelirdi, o kadar. Babas baka
babalara benzemezdi ama! Koca bir petrol tankerinin kaptan olan babas, yln
byk bir ksmn darda geirirdi. Birka haftalna eve geldii zamanlar ptr
ptr ortalkta dolar, Sofi ile annesine ho vakit geirtirdi. Ama gemide olduu
zamanlar epey uzaklat olurdu onlardan.
Bugnse posta kutusunda tek bir mektup vard ve o da Sofi'ye idi.

Kk zarfn zerinde "Sofi Amundsen" yazyordu. "Yonca Soka No. 3". Zarfta
baka da bir ey, mektubun kimden olduu filan yazmyordu. Hatt pul bile
yaptrlmamt zarfa.
Sofi bahe kapsn ardndan ekip kapad gibi, mektubu a. Kck zarfn
iinden kendisi kadar kk bir kt kt sadece. Ktta yle yazyordu:
Kimsini
Bundan baka bir ey yazmyordu ktta. Ne bir selam, ne kimin gnderdii...
Soru iaretiyle son bulan bu tek szck, o kadar.
Sofi zarfa tekrar bakt. Evet, mektup kendisineydi ite. Ama kim koymutu bu
mektubu posta kutusuna?
Sofi aceleyle krmz evlerinin kapsn at. Kedisi ere-kan her zamanki
atakhyla allarn arasndan frlayp giriteki merdivenleri trmanarak Sofi tam
kapy ekecekken ieriye dald.
- Gel pisi pisi pisi!
Sofi'nin annesinin kafas bir eylere bozuk olduunda evlerini hayvanat bahesine
benzettii olurdu. Sofi'nin de pek vnd kk bir hayvanat bahesi yok
deildi dorusu: nce krmz balklar olmutu - Kelolan, Krmz Balkl Kz ve
Kara Korsan. Sonra muhabbet kular Edi ile Bd, kaplumbaas Govinda ve de
sar-kahverengi renkli tekir kedisi erekan. Tm bu hayvanlar annesi iten eve
ge geliyor, babas da evden

10
CENNET BAHES
uzakta denizlerde alyor diye onun olmutu.
Sofi antasn omuzundan kardktan sonra erekan'm yemeini bir kaba koydu.
Elinde gizemli mektubunu tutarak mutfaktaki taburelerden birine oturdu.
Kimsin?
Ah, bir bilseydi! Tabii ki Sofi Amundsen idi ama, ya o kimdi? Henz bunu
kefedebilmi deildi.

Ya ad Sofi deil, baka bir ey olsayd? Mesela Anna Knut-sen. O zaman baka
biri mi olurdul
O anda aklna babasnn ona aslnda Synnve adn vermek istedii geldi. Sofi
kendini Synnve Amundsen olarak tantrken gznn nne getirmeye alt.
Hayr, olmuyordu. Kendini byle tantran o deil, baka bir kz oluyordu.
Yere atlayp elindeki garip mektupla banyoya gitti. Aynann nnde dikilip
gzlerinin iine bakt.
- Ben Sofi Amundsen'im, dedi.
Aynadaki kz ise yzn buruturarak olsun cevap vermedi. Sofi ne yaparsa onun
aynsn yapyordu. Jet gibi hareketlerle aynadaki aksini yanltmaya alt ama o
da onun kadar hzlyd. Sofi:
- Sen kimsin? diye sordu.
Sorusu yine cevapsz kald ama Sofi bir an iin soruyu kendinin mi, aynadaki
grntsnn m sorduu konusunda kukuya dt.
aret parman aynadaki burnuna dayayp:
- Sen bensin, dedi.
Cevap alamaynca cmleyi tersine evirip:
- Ben senim, dedi.
D grnn pek beenmezdi Sofi Amundsen. Gzel badem gzleri olduunu
sylerlerdi; ama o bunu burnu ok kk, az da ok byk olduundan
sylediklerini dnrd. stelik kulaklar da gzlerine ok bitiikti. Hele o prasa
sala11
SOPfNN DNYASI
r! Babas Claude Debussy'nin bir eserinden esinlenerek "Lepiska sal kz"
diyerek salarn okard arasra. Kolayd elbet sylemesi; btn yaam boyunca

bu dmdz kara salar onun deil Sofi'nin omuzuna dklecekti. Ne sprey fayda
ediyordu ne de jle!

Bazen doumu srasnda bir terslik olmu olabileceini dnrd. Annesi


doumunun zor olduunu anlatmt zaten ona. Peki ama insann d grnn
belirleyen ey doum annn kendisi miydi?
Kim olduunu bilmemesi garip deil miydi? D grnn kendinin
belirleyememesi de akl alr ey deildi. Kendi oluvermiti ite. Arkadalarn
semek elindeydi ama kendi kendisini sememiti. nsan olmak bile onun fikri
deildi!
nsan neydi?
Sofi tekrar aynadaki kza bakt. Gidip Fen devimi yapaym, dedi zr dilercesine
ve bir rpda koridora frlad.
Yok, en iyisi baheye kaym, dedi sonra da.
- Gel pisi pisi pisi!
Kediyi merdivenlere iteleyip ardndan kapy ekti.
Elinde gizemli mektubuyla dururken iini garip bir duygu kaplad. Sanki aslnda bir
kuklaym da birisi bir by yapm, bylelikle yaayan bir canl olmu gibi hissetti
kendini.
u an dnyadayd ite ve garip deil miydi, byle mthi bir masalda yayor
olmas?
erekan itten atlayp allara dald. Yaam dolu bir kediydi erekan; beyaz
byklarndan balayp dmdz vcudunun en gerisinde sallanan kuyruuna dek
capcanl. Kedi de bahedeydi, ama o, Sofi gibi bunun farknda deildi herhalde.
Sofi varolduunu dnrken aklna hep de byle varolmayaca geldi.
imdi varm, diye dnd, ama birgn yokolacam.
12

CENNET BAHES
lmden sonra hayat var myd? Kedinin bundan da haberi yoktu herhalde.
Sofi'nin ksa bir sre nce babaannesi lmt. Yarm seneden fazla bir sredir
hep babaannesini dnp zlemiti. Yaamn bir an gelip son bulmas hakszlk
deil miydi?
Sofi akl tal yolda durup dnmeye dald. Hep varolmayaca dncesini
unutmak iin varolduunu dnmeye abalyordu, ancak yapamyordu. Varolduu
dncesine younlaabildiinde hemen aklna hayatn sonu geliyordu. Ve tersi:
bir gn gelip yokolacam dndnde, yaamn ne kadar deerli olduunu
anlyordu. Madeni bir parann bir n bir arka yzn dndrp duruyordu sanki.
Bir taraf ne kadar byk ve belirginse, br taraf da o kadar byk ve belirgin
oluyordu. Yaam ve lm madalyonun iki yzyd.
lmn farknda olmadan yaadn anlamak olanaksz, diye dnd. Yaamann
ne muhteem ve garip bir ey olduunu dnmeden lm dnmek de olanaksz.
Sofi, babaannesinin doktordan hasta olduunu iittii zaman syledii szleri
hatrlad: "Yaamann ne harika bir ey olduunu ancak imdi anlyorum".
Yaamann ne gzel bir ey olduunu anlamak iin hasta olmann gerekmesi ne
zc bir eydi! Bak ite kimine gizemli bir mektup kveriyordu posta
kutusundan!
Gidip baka bir ey var m diye baksa myd posta kutusuna? Hemen kapya koup
posta kutusunun yeil kapan kaldrd. Kutuda aynen bir nceki gibi bir zarfm
durduunu grdnde akl kt. lk zarf aldktan sonra kutuyu iyice kontrol
etmemi miydi acaba?
Bu zarfta da Sofi'nin ad yazlyd. Zarf atnda iinden aynen br gibi beyaz
bir kt kt.
Ktta, Dnya nasl meydana geldf! diye yazyordu.
Hibir fikrim yok, diye dnd Sofi. Kim bilebilir ki byle
13
SOF'NN DNYASI

bir eyi? Ama yine de yerinde bir soruydu bu. Hayatnda ilk kez, byle bir soruyu
hi deilse sormu olmak gerektiini dnd.
Bu sr dolu mektuplar Sofi'nin ban yle dndrmt ki
biraz Geit'de oturmaya karar verdi.
Geit, Sofi'nin herkesten gizli yeriydi. Buraya ok kzgn, ok zgn ya da ok
mutlu olduu zamanlar gelirdi. Bugnse yalnzca aknd.
Krmz evleri byk bir bahenin iindeydi. Bahede pek ok iek yata,
brtlen allar, meyve aalar, ortasnda salncak olan koca bir imenlik alan
ve bykbabasnn, kars ilk ocuunu doar domaz kaybettii zaman ona teselli
olsun diye yaptrd kk bir kulbe vard. Zavall kzcazn ad Marie idi.
Mezar tanda: "Geldi kk Marie'miz bize, yle bir grnp hemen dnd
geriye", yazlyd.
Bahenin alt kesinde, brtlen allarnn ardnda, zerinde ne iek ne de
brtlen yetien sk bir allk vard. Aslnda baheyi byk ormandan ayrmak
iin oluturulmu bu it, sonradan ilgilenip budanmad iin ok sk bir allk
haline gelmiti. Babaannesi, bu allk sayesinde sava srasnda tilkilerin gelip
bahede gezinen tavuklara sataamadn anlatrd.
Tpk bahenin yukansmdaki tavan kmesi gibi, bu allk da Sofi dnda herkese
gereksiz bir ey olarak grnrd. nk kimse Sofi'nin gizli yerinden haberdar
deildi.
Eskiden beri allkta dar bir geit olagelmiti. Srnerek buradan girilince,
allarn ortasnda geni bir alana klrd. Kk bir kulbe gibiydi buras. Sofi,
burada onu kimsenin bulamayacandan emin olabiliyordu.
Sofi elindeki iki mektupla koarak baheyi geti, eilip emekleyerek allarn
arasna girdi. Geit ayakta durabilecei
14
CENNET BAHES
kadar yksekti ancak o bu kez birka kaln al kknn zerinde oturmay tercih
etti. Buradan dallarn ve yapraklarn arasndaki kk deliklerden dary

gzetleyebiliyordu. Boluklarn hibirisi madeni para byklnden daha iri


deildi ama, aralarndan baklnca tm bahe grlyordu. Kkken burada
oturup annesiyle babasnn onu araylann seyretmek houna giderdi.
Sofi hep bu bahenin bal bana bir dnya olduunu dnrd. Yaradl
yksndeki Cennet Bahesi'ni her duyuunda, burada Geit'de oturup kendi
kk cennetini seyredii gznn nne gelirdi.
"Dnya nasl meydana geldi?"
Ah, bir bilseydi! Dnya'nn koca evrende kk bir gezegen olduunu biliyordu.
Ama ya evrenin kendisi nasl meydana gelmiti?
Tabii ki evrenin her zaman varolduu dnlebilir, o zaman da bu soruya cevap
aramak gerekmezdi. Ama bir ey her zaman varolabilir miydi? inden bir ses
buna inanmadn sylyordu. Varolan her eyin bir balangc olmalyd, deil mi?
Evren de bir zamanlar baka bir eyden meydana gelmi olsa gerekti.
Peki evren baka bir eyden meydana gelmise o eyin de yine baka bir eyden
meydana gelmi olmas gerekmez miydi? Sofi bu ekilde sorunu sadece
ertelemekte olduunu anlad. Sonu olarak u ya da bu bir zamanlar yoktan
varolmu olmalyd. Ya bu mmkn myd? Bu da dnyann hep varolageldiini
dnmek kadar olanaksz bir ey deil miydi?
Okulda Dnyay Tann'nm yarattn renmilerdi. Tm soruna en iyi yant bu
olduuna gre, Sofi biraz sakinlemeye alt. Ama birazdan yine dnmeye
balad. Evreni Tann'nm yarattn pekl dnebilirdi, ama ya Tanr'nn
kendisi? O kendini yoktan m yaratmt? Yine iinden bir ses buna
15
SOF'NN DNYASI
kar kt. Tann her eyi yaratm olabilirdi kukusuz, ancak kendisini, kendisini
yaratacak "kendisi" olmadan yaratm olamazd. O zaman geriye tek bir yant
kalyordu: Tanrinn her zaman varolmu olduu. Ama bu olasl da daha biraz
nce elemiti ya! Her eyin bir balangc olmas gerekiyordu.
- Hay Allah!
ki mektubu da at yeniden.

"Kimsin?"
"Dnya nasl meydana geldi?"
Amma da soruydu yani bunlar! Ya mektuplar gnderen kimdi? Bu da sorularn
kendisi kadar esrarengiz bir konuydu.
Sofi'yi gndelik hayatndan ekip alarak onu bir anda evrenin byk srlaryla
babaa brakan bu kii kimdi?
Sofi nc kez posta kutusuna gitti.
Gnlk mektuplar postac daha yeni getirmiti. Sofi elini atp reklam
brorlerini, gazeteleri ve annesine gelmi birka mektubu kard. Kutudan bir
de zerinde kumsal resmi olan bir kartpostal kt. Kattan arkasn evirdi. Kart
Norve puluy-la gnderilmi; pul, "BM taburu" diye damgalanmt. Kart
babasndan olabilir miydi? Ama babas dnyann bir baka kesinde deil miydi u
an? Yaz da onun yazs deildi stelik.
Adresi okuyunca nefesi kesiliyor gibi oldu Sofi'nin. "Hilde Mller Knag, Sofi
Amundsen eliyle, Yonca Soka 3..." Adresin gerisi de Sofilerin adresine
uyuyordu. Kartta unlar yazlyd:.
Sevgili Hilde. 15. yan candan kutlarm. Senin de grecein gibi sana, seni
gelitirecek bir hediye vermek istedim. Kart Sofi'ye gnderdiim iin beni affet.
En kolay buydu. Sevgiler. Baban.
Sofi tekrar eve, mutfaa kotu. inde frtnalar kopu16
CENNET BAHES
yordu.
Kendi 15. yagnnden bir aydan daha ksa bir sre nce 15 yama giren bu
"Hilde" de kimdi?
Sofi koridorda duran telefon rehberini ald. Soyad Mller, ad Knag olan ok kii
vard. Ama u koca rehberde ad soyad Mller Knag olan tek kimse yoktu.

Tekrar esrarengiz kartpostala bakt. Evet, gerekti ite, pullu ve damgal gerek
bir kart!
Niye bir baba, baka bir adrese gidecei gn gibi ortada olan bir kart gndersindi
Sofi'ye? Hangi baba bir yagn kartn byle dolambal yollardan gndererek
artmaya kalkard kzn? Bylesi nasl "en kolay" olabilirdi? Her eyden
nemlisi: Sofi nasl bulabilecekti Hilde'nin izini?
Bylece Sofi'nin sorularna bir yenisi daha eklendi. Yeniden dncelerini
toparlamaya alt:
leden sonraki birka saat iinde sr kmt karsna. Birincisi, o iki beyaz
zarf posta kutusuna kimin koyduuydu. kincisi, bu zarflarda yazl olan o zor
sorulard. nc sr da, Hilde Mller Knag'n kim olduu ve tanmad bu kza
gnderilmi olan yagn kartnn neden Sofi'ye geldiiydi.
Bu sorunun birbiriyle ilikisi olduuna kesinlikle emindi, nk tam bugne
kadar gayet normal bir hayat geirmiti.
17
SLNDR APKA
....iyi bir filozof olmak iin gereken tek ey, hayret etme yetiidir...
Sofi mektuplar yazan kiinin onunla tekrar ilikiye geeceinden emindi. imdilik
mektuplardan kimseye sz etmemeye karar verdi.
Okulda dikkatini retmenin sylediklerine vermekte glk ekiyor, retmenin
anlattklarnn ok nemsiz eyler olduunu dnyordu. Niye insann ne
olduundan ya da dnyann nasl olutuundan szetmiyordu sanki?
imdiye kadar hi duymad bir duyguya kaplmt; okulda ve okulun dnda
herkes rastgele eylerle ilgileniyordu hep. Oysa okuldaki normal derslerden te
cevaplandrlmas gereken daha byk ve zor sorular vard.
Bu tip sorularn cevaplarn bilen insanlar var myd? Sofi, fiil ekimlerini
hafzlamaktansa bu sorular dnmenin daha nemli olduunu dnyordu
enkazndan.

Zil alnca dar yle bir frlad ki, arkada Jorn ona yetimek iin ardndan
komak zorunda kald.
Bir sre sonra Jorn,
- Akam iskambil oynayalm m? diye sordu. Sofi omuzlarn silkti.
- Artk iskambil oynamakla ilgilendiimi sanmyorum. Jorn'n aknlktan az
bir kar ak kald.
- Peki, ya tenis oynamaya ne dersin?
Sofi nce yerdeki asfalta sonra arkadana bakt.
- Tenisle de pek ilgilendiimi sanmyorum.
- Ya? Peki yle olsun!
18
SLNDR APKA
Sofi, Jorn'n sesindeki krgnl sezdi.
- O zaman anlat bakalm, neymi birdenbire bunlardan ok daha nemli olan ey?
Sofi hafife ban sallad. N
- Bu... bu bir sr.
- Hah! Herhalde ak oldun!
Bir sre bir ey sylemeksizin yrdler. Futbol sahasna gelince Jorn:
- Ben sahadan gidiyorum, dedi.
"Sahadan gitmek". Jorn'lere en'kestirme yol buydu, ama Jorn ancak eve
misafir gelecei ya da diiye gidecei zamanlar buradan geerdi.

Sofi, Jorn'n kalbini krd iin zgnd. Birdenbire kim olduu ve dnyann
nasl olutuuna yle dalmt ki, tenis oynamaya vakti yoktu. Arkada bunu
anlayabilir miydi?
Sorularn en nemlisi, te yandan belki de en doalyla ilgilenmek niye byle g
bir i olsundu?
Posta kutusunu aarken kalbinin hzla arpn duydu, lk rpda bankadan bir
mektup ve annesine gelmi bir ka byk san zarf buldu kutuda. f, oysa Sofi
kendisine yine o mehul kiiden mektup gelmi olacan umuyordu.
Bahe kapsn kaparken birden byk zarflardan birinin zerinde kendi adnn
yazl olduunu farketti. Zarfn arkasnda, "Felsefe kursu. ok dikkatle
davranrmz," diye yazyordu.
Sofi akl tal yolu bir rpda geip antasn merdivenlere brakt. teki
mektuplar paspasn altna sktrp, Ge-t'ine kotu. Byk mektubun orada
almas gerekiyordu.
Sofi, erekan'n da ardndan komasna izin verdi. Naslsa kedi bakalarna
anlatmazd.
Zarfta birbirine bir atala bal daktilo sayfas duruyordu. Sofi okumaya
balad.
19
SOFNN DNYASI
Felsefe nedir?
Sevgili Sofi. nsanlarn trl trl hobileri vardr. Bazlar eski para veya pul
biriktirir, kimisi el sanatlaryla ilgilenir, kimisi de bir spor dalyla urar.
ou insan da okumaktan holanr. Ancak okuduumuz eyler farkl farkldr.
Kimisi yalnzca gazete ve izgi roman okur, kimisi roman okumay sever, bazs da
astronomi, hayvanlar veya teknik bulular gibi konularda yazlm kitaplar
okumaktan holanr.

Atlarla veya deerli talarla ilgilenen biri, bakalarnn da bunlarla ayn derecede
ilgilenmesini bekleyemez. Televizyonda hibir spor karlamasn karmayan biri,
baz insanlarn spordan skldklarn kabul etmek zorundadr.
Acaba tm insanlar ilgilendirmesi gereken eyler var mdr? Kim olurlarsa ve
nerede yayor olurlarsa olsunlar, tm insanlar ilgilendiren bir ey var mdr?
Evet, sevgili Sofi, tm insanlarn sormas gereken baz sorular vardr. Bu kurs da
ite bu sorular hakknda. Hayatta en nemli ey nedir? Aln snrnda bir insana
bunu sorarsak, yiyecek der. Souktan donan birine sorsak, scaklk der. Kendini
yalnz hisseden birine sorsak, baka insanlarla beraber olmak, diye cevap verir.
Ancak bu tr ihtiyalar karlandnda tm insanlarn hl ihtiya duyduu baka
eyler var mdr? Filozoflara gre, evet, vardr. Filozoflar, insanlarn yalnzca
yemek yiyerek yaayamayacan sylerler. Elbette tm insanlar yemek yemek
zorundadr. Herkesin sevgi ve ilgiye de ihtiyac vardr. Ama bunlarn tesinde,
insanlarn gereksindii bir baka ey vardr. nsanlar, kim olduklarn ve neden
yaadklarn bilmek isterler.
Neden yaadmz konusuyla ilgilenmek, pul toplamak kadar "rastlantsal" bir ilgi
deildir. Bu gibi sorularla ilgilenen kiiler, insanlarn dnya varolduundan beri
tarttklar bir eyle ilgilenmektedirler. Evrenin, dnyann ve yaamn nasl
ortaya kt, geen yl
20
SLNDR APKA
olimpiyatlarda en ok altn madalyay kimin aldndan daha byk ve nemli
sorulardr.
Felsefeyle tanmann yolu baz felsefi sorular sormaktan geer:
Dnya nasl yaratld? Olan bitenin ardnda bir g ve bir anlam var m? lmden
sonra bir hayat var m? Niye byle sorular sormalyz aslnda? Hepsinden
nemlisi: nasl yaamalyz?
Bu trden sorular alar boyunca insanlar megul etti. nsann ne olduunu,
dnyann nasl olutuunu sorgulamam hibir uygarlk bilmiyoruz.

Aslnda sorabileceimiz ok da fazla felsefi soru yok. Bu sorulardan en


nemlilerini sorduk bile. Ancak tarih, sorduumuz her soruya pek ok deiik
cevap verildiini gsteriyor.
Yani felsefi soru sormak, bu sorular cevaplamaktan daha ko'ayGnmzde de herkes bu bildik sorulara kendi cevaplarn bulmak zorunda.
Tanr'nn varolup olmadn, ya da lmden sonra bir hayat olup olmadn bir
ansiklopediye bakp renemeyiz. Ansiklopedi bize nasl yaamamz gerektiini de
anlatmaz. te yandan bugne dek yaam bakalarnn neler dndn bilmek,
kendi dnya grmz oluturmamza yardm edebilir.
Filozoflarn gerei bulma abalarn bir dedektif romanna benzetebiliriz. Kimine
gre katil Andersen, kimine gre Nielsen ya da Jepsen'dir. Gerek bir polisiye
ykde bir gn gelir polis meseleyi zverir. Veya hibir zaman zemez. Ancak
ne olursa olsun meselenin bir zm vardr.
Bir soruyu cevaplamak g de olsa, sorunun tek ama bir tek cevab olduu
dnlebilir. lmden sonra bir tr varolu ya vardr ya da yoktur.
Eskiden sorulan sorularn bir ksmn bugn bilim yantlamtr. Bir zamanlar ayn
arka yznn nasl olduu mthi bir srd insanlar iin. Bu gibi konular tartmaya
bile gelmez eylerdi; herkes
21
SOFfNN DNYASI
hayal gcne gre diledii cevab verebilirdi. Oysa bugn biz Ay'n arka yznn
nasl olduunu tam tamna biliyoruz. Artk Ay'da bir adamn yaadna veya Ay'n
aslnda peynirden olutuuna inana-mayz.
Bundan ikibin yl nce yaam Yunanl bir filozofa gre, felsefe insanlarn
hayretinden domutur. Ona gre, insanlar kendi varolularna aarlar; felsefi
sorularn ou da bylelikle kendiliinden ortaya kar.
Bir sihirbazlk seyreder gibidir insanlar: sihirbazn numarasn nasl yaptn
anlayamayz. Sihirbazn bir ift beyaz ipek mendili nasl tavana dntrdn
bilmek isteriz.

Birok insan iin dnya, sihirbazn be dakika nce bombo olan bir silindir
apkadan tavan karmas kadar akl almaz bir eydir.
Tavan meselesinde sihirbazn bizi kandrdn biliriz. Merak ettiimiz ey bunu
nasl becerdiidir. Dnyadan szederken ise durum biraz farkldr. Dnyann
hokus pokus bir ey olmadn biliriz, nk biz de Dnya'da yaamakta olup onun
bir parasyzdr. Aslnda sihirbazn silindir apkasndan karlan bizizdir.
Tavanla aramzdaki tek fark, tavann bir sihirbazlk oyununa dahil olduunun
farknda olmaydr. Biz ise gizemli bir eylerin bir paras olduumuza inanr,
eylerin arasndaki ilikiyi bulmaya alrz.
Not: Beyaz tavandan szettik ya, tavan tm evrenle karlatrmak daha
yerinde olur belki. Burada yaayan bizler, tavann tylerinin dibinde yaayan
minicik bcekler gibiyiz. Filozoflar ise tavann ince tylerine trmanarak tepeye
kp koca sihirbazn gzlerinin ta iine bakmaya alrlar.
Sylediklerimi izleyebiliyor musun Sofi? Devam gelecek.
Sofi altst olmutu. zleyebilmek mi? Okurken nefes alp verip vermediini bile
hatrlamyordu.
22
SLNDR APKA
Mektubu kim getirmiti? Kim, kim?
Bu, Hilde Mller Knag'a doum gn kart gnderenle ayn kii olamazd, nk
kart hem pullu hem de damgalyd. Bu sar zarf ise dier iki mektup gibi dorudan
posta kutusuna konulmutu.
Sofi saatine bakt. Yalnzca e eyrek vard. Annesinin iten gelmesine daha iki
saat vard.
Sofi srnerek baheye kp tekrar posta kutusuna kotu. Yine mektup var myd
acaba?
Kutuda yine ona gelmi sar bir zarf duruyordu. Sofi etrafna baknd ama kimseyi
gremedi'. Ormann kenarna doru koup patikaya bakt. Orada da kimse yoktu.

Bir an iin ormann derinliklerinde bir trt duyar gibi oldu. Sesi duyup
duymadndan emin deildi, stelik biri kaarak uzaklamaya alyorsa nasl olsa
yetiip yakalayamazd.
Sofi eve girip antasn kard Ve annesinin mektuplarn yerine koydu. Odasna
koup iine gzel talarn koyduu biskvi kutusundaki talan boaltt ve iki
byk zarf kutuya koydu. Sonra kutuyu alp baheye kotu. kmadan nce de
e-rekan'a yemeini verdi.
- Gel pisi pisi pisi!
Geit'e dner dnmez zarf at. Zarfn iinden yine daktiloyla yazlm ktlar
kt. Okumaya balad:
lgin bir yaratk
te yine beraberiz. Grdn gibi bu kk felsefe kursu, tam karar
porsiyonlarda geliyor. Burada da giri niteliinde baz deinmeler yapacaz.
yi bir filozof olabilmek iin gereken tek eyin hayret etme yetenei olduunu
sylemitim, deil mi? Daha nce sylemedimse ite
23
SOFi'NN DNYASI
imdi sylyorum: Y BR FLOZOF OLABLMEK N GEREKEN TEK EY
HAYRET ETME YETENEDR.
Kk ocuklarn hepsinde bu yetenek vardr. Yok bir de olmasayd! nk
ocuklar doduktan birka ay sonra yepyeni bir gereklikle kar karya
geliverirler. Bydke hayret etme yetenekleri kaybolur gibi olur. Neden byle
olur acaba? Sofi Amundsen biliyor mu bu sorunun cevabn?
Yani, kk bir bebek konuabilseydi, bize, ne ilgin bir dnyaya gelmi olduunu
anlatrd. nk grrz ki bebekler konuama-salar da, parmaklaryla
etraflarndaki eyleri gsterir, odadaki nesneleri merakla tutmaya alrlar.
Birka kelime konuabilecek yaa geldiinde, ocuk, her kpek grnde durup,
"hav hav" der. Bebek arabasndaki bebein bir kpek grdnde ellerini kollarn
oynatp yerinde zp zp zplayarak nasl "Hav hav! Hav hav!" dediini

grdmzde, srtnda yaanm epeyce yl tayan bizler, bebein bu cokusunu


biraz abartl buluruz. "Tabii, tabii" deriz ok alkn bir tavrla, "hav hav ite!
Ama sen imdi gzel otur arabanda bakaym." Biz bebek gibi heyecanlanmayz,
nk ok kpek grmzdr o gne dek.

Bebek, kpek grdnde akl bandan gitmeyecek bir hale gelene kadar, belki
yz kez daha tekrarlar bu lgnlk gsterisini. Ya da bir fil, veya bir su aygr...
Ancak ocuk konumay -ve de felsefi dnceyi- bile daha tam renmemiken
dnya bir alkanlk haline gelir.
Ne yazk, bana soracak olursan!
Senden beklentim, dnyay hazr, verildii gibi kabul edenlerden biri olmamandr,
sevgili Sofi. Bundan emin olmak iin, felsefe kursuna balamadan nce kafamz
biraz daha yoracaz.
Bir gn ormanda yrye km olduunu dn. Birden nndeki patikada
minicik bir uzay gemisi gryorsun. Uzay gemisinden bir Marsl yaratk km,
durmu yukar sana bakyor...
Ne dnrdn o zaman? Neyse, bu ok nemli deil. Ama se24
SLNDR APKA
nin byle bir Mars yarat olabilecein geldi mi aklna hi?
Tabii ki gnn birinde baka bir gezegenden gelmi bir yarata rastlama ansn
ok dk. Baka gezegenlerde hayat olup olmadn bile bilmiyoruz. Ama kendine
rastlama ansn yksek. Kimbilir belki bir gn durup dururken kendini yepyeni bir
gzle grrsn. Belki de bu an, ormanda gezintiye ktn bir an olur.
lgin bir yaratm ben, diye dnrsn. Gizemli bir hayvanm ben...
Yz yllk gzellik uykusundan uyanm gibi olursun o an. Ben kimim? diye sorarsn.
Evrende bir yerlerde dolanp durduunu bilirsin. Ama ya evren nedirt

Bir gn kendinle byle buluursan, balangta bahsettiimiz Marsl kadar gizemli


bir ey kefetmisin demektir. Bir uzay yarat grmekten te, ta iinden
kendinin de byle ilgin bir yaratk olduunu duyarsn.
Sylediklerimi izleyebiliyor musun Sofi? Bir baka ey daha dnelim:
Bir sabah anne, baba ve 2-3 yandaki kk Tomas mutfakta oturmu kahvalt
etmektedirler. Anne ayaa kalkp arkasn masaya dnerek tezgha ynelir. te
tam o srada olanlar olur ve baba tavana ykselip fldr fldr dnmeye balar.
Tomas durup babasn seyreder.
Sence Tomas ne der o zaman? Belki elini babasna doru uzatp, - Bak, baba
uuyor! der.
Tomas aracaktr kukusuz, ama o hep armaktadr zaten! Babas hep yle
acayip eyler yapyordur ki, masann zerinde bir uu fazla bir ey farkettirmez
Tomas iin. Her sabah komik bir makineyle tra olan, bazen atya kp
televizyon antenini dndren ya da arabann motoruna bakmak iin eilip zenci
gibi kan zaten hep babas deil midir?
imdi sra annede. Tomas'n ne dediini duyup hzla arkasn dner. Sence babann
tepede dnp durmasna onun tepkisi ne
25
m
SOFNN DNYASI
olur?
Derhal elindeki reel kavanozunu drr ve aknlkla haykrmaya balar. Baba
tekrar sandalyesine dnebilse de, annenin bu olaydan sonra tedavi grmesi bile
gerekebilir. (Masada nasl oturulacan hl renemedi gitti u adaml)
Sence Tomas ve annesinin gsterdii tepkiler neden bylesine
farkl?

Bunun alkanlkla ilgisi var. (Bunu not et!) Anne, insanlarn uamayacan
renmitir. Tomas ise renmemitir. Dnyada neyin mmkn olup neyin
olmadndan hl emin deildir.
Ya dnya Sofi? Sence o mmkn m? O da dnp duran bir ey
ne de olsa!
in ackl yan, bydke sadece yerekimi yasasyla kalmaz altklarmz. Ayn
ekilde tm dnyaya alrz.
Bydke, dnyaya hayret etme yeteneimizi yitiriyoruz, anlalan. Ancak bu
arada ok nemli bir eyimizi yitirmi oluruz ki, filozoflarn bizde yeniden
canlandrmaya alt ey de budur. nk her eye ramen iimizde bir ses,
yaamn byk bir sr olduunu syler. Bu bizim, bir zamanlar, daha dnmeyi
renmeden nce yaadmz bir duygudur.
Altn iziyorum: Felsefi sorular herkesi ilgilendirmekle beraber, herkes filozof
olmaz. Pek ok deiik sebepten, insanlarn ou gndelik hayatn yle bir esiri
olur ki, hayat sorgulamak onlar iin gerilerde bir yerde kalr. (Tavann tylerinin
dibinde bklp istedikleri ortam bulurlar ve hayatlarnn sonuna kadar da orada
kalrlar.)
ocuklar iin dnya ve dnyadaki her ey yenidir, ilgintir. Bykler iinse durum
hi de byle deildir: byklerin ou iin dnya sradan bir eydir.
Filozof larsa dier byklerden farkldr. Bir filozof dnyaya almay bir trl
beceremez. Dnya onun iin hl akl almaz bir ey, evet, hl srlarla dolu,
gizemli bir eydir. Filozoflarla kk ocukla26
SLNDR APKA
rn en nemli ortak yanlar budur; bir filozof mr boyunca duyarl bir ocuk
olarak kalr da diyebilirsin sen buna.
imdi seme sras sende Sofi: hl "dnyaya almam" bir ocuk musun, yoksa
bunu asla yapmayacana sz vermi bir filozof mu?

Bu soruya omuzlarn silkip cevap veriyor, kendini ne bir ocuk ne de bir filozof
gibi gryorsan, bunun nedeni alkanlktan dolay dnyann artk seni artmyor
olmasdr. Byleyse durum tehlikeli demektir. Ve ite bu felsefe kursunu tam da
bu yzden alyorsun, ne olur ne olmaz diye. Senin uyuuk ve umursamaz
insanlardan biri olman deil, uyank bir yaam srmeni istiyorum.
Kurs parasz. Dolaysyla kursu srdremezsen paran geri alacaksn diye bir art
da yok. Kursu yarda kesmek istersen de, bu senin bilecein bir ey. Eer kursu
brakmak istersen bana posta kutusu yoluyla bir haber ver. Mesela kutuya bir
kurbaa koy. Ama mutlaka posta kutusu renginde bir ey olsurCyoksa postac
korkudan ba-ylabilir.
Ksaca zetlersek: Bo bir silindir apkadan bir tavan kar. Tavan ok byk
olduu iin bu sihirbazlk numaras milyarlarca yl alr. Tavann ince tylerinin en
tepesinde ocuklar dnyaya gelir. Bu yzden ocuklar bu mthi sihirbazln nasl
yapldna aabilecek bir konuma sahiptirler. Ancak bydke tavan krknn
diplerine doru sokulurlar. Ve orada kalrlar. Buras yle rahattr ki bir daha asla
krkn ince kllarna trmanmaya cesaret edemezler. Yalnzca filozoflar dilin ve
varoluun en u snrlarna giden bu tehli-' keli yola kmaya cesaret ederler.
Bazlar dierlerine yetiemeyip geri kalsa da, bir ou tavann ince tylerine
skca tutunup, aada tavann yumuak derisine yaylm yiyip ierek yan gelip
yatanlara seslenirler:
- Baylar bayanlar, derler. Bo bir evrende dnp duruyoruz!
Ama krkn dibindekiler filozoflarn dedikleriyle ilgilenmezler.
27
SOF'NN DNYASI
- Aman, ne grlt edip duruyorlar bunlar byle! derler. Sonra da konumalarna
devam ederler: Ya uzatr msn ltfen? Hisse senetleri ne kadar ykselmi
bugn? Domatesin kilosu kaa? Lady Di'nin bir ocuu daha olacakm, duydunuz
mu?
Annesi eve geldiinde Sofi ok arm bir haldeydi. Gizemli filozoftan gelen
mektuplar Geit'te sakl duruyordu. Sofi devlerini yapmaya alm, ama
okuduklarm dnmekten baka hibir ey yapamamt.

Ne ok ey vard imdiye kadar hi dnmedii! Artk ocuk deildi ama henz


byk de saylmazd. Evrenin siyah silindir apkasndan kanlan tavann sk
tylerinin dibine gitmeye balam olduunu anlyordu imdi. Bu filozof onun
dn durdurmutu. Filozof (kadn m yoksa erkek miydi acaba?), onu
ensesinden yakalayp krkn yzeyine, bir zamanlar ocukken oynad yerlere
karmt. Sofi burada, ince tylerin ta en tepesinde dnyay sanki ilk kez
gryormu gibi olmutu.
Filozof Sofi'yi kurtarmt hi kukusuz. Mektuplarn sahibi bu mehul ahs, onu
gndelik hayatn sradanlndan kurtarmt.
Annesi saat be ralarnda eve geldiinde, Sofi onu elinden ekip salonda bir
sandalyeye oturttu ve:
- Anne, diye sze balad. Yaamak ne garip bir ey, deil mi?
Annesinin akl yle bir kart ki, ne cevap vereceini bilemedi. Genellikle eve
geldiinde Sofi oturmu devlerini yapyor olurdu nk.
- eyy... evet, dedi annesi, bazen yle gerekten.
- Bazen mi? Benim demek istediim baka bir ey: yani bu dnyann varolmas ok
garip bir ey deil mi?
- Aman Sofi, ne biim konuma bu byle!
28
SLNDR APKA
- Niye? Sence dnya ok normal bir ey mi yani?
- E, tabii. Hi deilse ou zaman.
Sofi, filozofa hak verdi. Bykler dnyay olaan gryorlard. oktan gndelik
hayatn yz yllk gzellik uykusuna dalmlard bile.
- Hah! Dnyaya yle almsn ki artk dnya seni artmyor.
- Neler sylyorsun sen!

- Diyorum ki, dnyaya almsn. Hibir eyden anladn yok!


- Hayr Sofi, benimle byle konuamazsn!
- yleyse sana baka trl anlataym: tam u anda evrenin siyah silindir
apkasndan karlan beyaz bir tavann krknn en dibinde yayorsun sen.
Birazdan patatesleri ocaa koyacaksn. Sonra gazete okuyup yarm saat
kestirdikten sonra haberleri izleyeceksin.
Annesinin yznde kaygl bir ifade belirdi. Kalkp, tam da Sofi'nin dedii gibi
mutfaa giderek patatesleri ocaa koydu. Birazdan salona geri gelip bu kez de o
Sofi'yi iteleyerek bir sandalyeye oturttu:
- Seninle konumak istediim bir konu var, diye balad. Sofi, annesinin sesinden
bunun ciddi bir ey olduunu anlad.
- Uyuturucularla filan ilgin olmad hi, deil mi canm? Sofi, glmeye balad,
ancak annesinin niin u anda bu soruyu sorduunu anlyordu.
- Deli misin anne? dedi. O zaman insan daha da uyuuk olur!
O leden sonra, bir daha ne uyuturuculardan ne de beyaz tavanlardan
szedildi.
29
MTLER
...iyi ve kt gler arasnda nazik bir denge...
Ertesi sabah posta kutusunda Sofi'ye mektup yoktu. Okulda uzun ve skc bir gn
geirdi. Teneffslerde Jorn'le ilgilenmeye zen gsterdi. Eve dnerlerken
orman kurur kurumaz adrla kamp yapmay kararlatrdlar.
te yine posta kutusunun bandayd Sofi. nce Meksika damgal kk bir zarf
buldu. Kart babasndand. Babas evlerini zlediini ve kaptan ilk kez satranta
yenebildiini yazyordu. Bunun dnda, smestir tatilinde eve geldikten sonra
gemiye beraberinde gtrd yirmi kilo arlndaki kitaplarn hepsini okuyup
bitirmiti.

Ve evet, posta kutusunda zerinde kendi ad yazl bir san zarf da vard! Sofi
antasyla dier mektuplar eve brakp, Ge-it'e kotu. Zarftan daktilo kadyla
yazlm sayfalan kartp okumaya koyuldu:
Mitsel dnya gr
Merhaba, Sofi! Anlatlacak ok ey var, en iyisi bir an nce balamak.
Felsefe deyince, Yunanistan'da .. 600 yllarnda domu yeni bir dn
biimini kastediyoruz. Bundan nce, insanlarn tm sorularna eitli dinler yant
getiriyordu. Bu tr dini aklamalar, mit-/er yoluyla kuaktan kuaa aktarlrd.
Mit, yaam aklamaya! ynelik tanrsal anlatdr.
Binlerce yl boyunca felsefi sorulara dinsel aklamalar geti30
MTLER
rilmitir. Yunanl filozoflarsa insanlara bu yantlara gvenilemeyeceini
gstermek istemilerdi.
lk filozoflarn dncelerini anlayabilmek iin nce mitsel dnya grnn ne
olduunu bilmek zorundayz. Bunu skandinavya'dan baz mitsel kavraylarla
rnekleyelim. Hemen yanbamz-dadr aradmz ey ou zaman!
Mutlaka elinde ekiciyle Tor' dan szedildiini duymusundur. Norve'de
Hristiyanlk yaylmadan nce, insanlar Tor'un, iki keinin ektii bir araba ile
gkyznde dolatna inanrlard. Tor ekicini yle bir salladnda imek
akar, frtnalar kopard. "Frtna" szc de buradan gelir: "Tordnn" ya da
Tor'un patlamas. svee'de frtna "aaska "dr - asl "aas-aka" - ve gkyznde
"tanr gezintisi" anlamna gelir.
imek ve frtnalarn ardndan yamur gelir. Vikingler zamannda toprakla
uraanlar iin yamur son derece hayati bir neme sahipti kukusuz. Tor'a bu
yzden, bereket tanrs olarak taparlard.
Yani, niye yamur yaar? sorusuna verilen mitsel yant, Tor'un ekicini
sallamasyd. Yamur olunca da tarlalar yeerir, ekinler boy atard.

Toprakta yetien bitkiler, bunlarn nasl byyp meyve verdii de, anlamas g
eylerdi. Ancak insanlar bunun yamurla bir ilikisi olduunu arlayabiliyorlard. Ve
de yamurun Tor'la bir ilikisi vard. Bu durum, Tor'un en nemli tanrlardan biri
oluunun balca nedeniydi. Tor'un nemli bir tanr oluunun bir baka nedeni de
tm dnya dzenine ilikindi.
Vikingler dnyann insanlarn yaad ksmnn srekli d tehlikelerin tehditi
altnda olan bir ada olduuna inanyorlard. Dnyann bu ksmna Midgard
diyorlard. Bu szck, en ortadaki krallk anlamna geliyor. Midgard'da tanrlarn
evi Aasgard da bulunuyordu. Midgard'n dnda Utgard, yani dtaki krallk
yeralyordu. Burada, dnyay her frsatta mahvetmeye alan, korkun devler
yayordu. Bu tr ktlk dolu yaratklara "kaos gleri" de diyoruz. s31
SOFNN DNYASI
kandinav dininde ve hemen tm dier kltrlerde, insanlar, iyi ve kt gler
arasnda nazik bir denge buluyorlard.
Devlerin dnyaya yapabilecekleri ktlklerden birisi, bereket tanras Frya'y
karmakt. Bunu baarabilirlerse toprakta artk hibir ey yetiemez, kadnlar
ocuk douramazlard. Bu yzden iyi tanrlarn bunlara kar durmalar ok
nemliydi.
Tor burada da nemli bir rol oynuyordu. ekici yalnzca yamur yadrmakla
kalmyor, gerektiinde tehlikeli glere kar kulland bir silah oluyor ve ona
neredeyse snrsz bir g salyordu. Mesela ekicini devlerin arkasndan att
gibi onlar ldrebiliyordu. ' ekicini kaybetmek diye bir korkusu da yoktu, nk
eki bir bumerang gibi her seferinde ona geri dnyordu.
Bu, doann dzeninin nasl korunduunun ve iyiyle kt arasnda neden srekli bir
sava olduunun mitsel aklamasyd. Filozoflar da tam bu trden aklamalardan
kurtulmak istiyorlard. yalnzca aklamalarla da bitmiyordu. nsanlar elleri
kollar bal oturup kuraklk, bulac hastalk gibi felaketlerin balarna gelmesini
bekleyemezlerdi. Ktlklere kar savaa geen onlar olmalyd. Bunu da eitli
dinsel eylemler ya da ayinler yoluyla gerekletirirlerdi.
Vikingler dnemindeki en nemli dinsel eylemlerden biri kur-ban adamakt. Bir
tanrya kurban vermek, o tanrnn gcn artrmaya yarard. nsanlar, tanrlarn
kaos gleriyle mcadele etme gleri artsn diye kurban verirlerdi rnein. Bu

ounlukla bir hayvan kurban etmek eklinde olurdu. Tor'a genellikle kei kurban
edilirdi. Tanr Odin'e insan kurban edildii de olurdu.
Norve'te en ok bilinen mitlerden biri, Trymskvida destannda anlatlr. Destana
gre bir keresinde Tor uykuya dalar; uyandnda ekicinin yokolduunu grr.
Tor bu duruma korkun sinirlenir, elleri sinirden titrer, sakal hrstan yerinden
oynar. Arkada Lke ile Frya'ya gidip, ondan kanatlarn dn ister. Lke bu
kanatlarla Jo-tunheimen'a uup, Tor'un ekicini devlerin alp almadn anla32
MTLER
yacaktr. Lke burada devlerin kral Trym 'le karlar. Trym, ekici yerin yedi
kat dibine sakladn syleyerek bbrlenir. Ve, Frya ile evlenmezse ekici geri
vermeyeceini syler.
Anlyor musun Sofi? yi tanrlar korkun bir rehin alla kar karyalar. Devler
tanrlarn en nemli savunma silahlarn ele geirmiler ki bu akl almaz bir durum.
Devler Tor'un ekicini ellerinde bulundurduklar srece, tanrlarn ve insanlarn
dnyas zerinde mutlak bir gce sahip olurlar. ekice karlk olarak da Frya'y
istemekteler. Ancak byle bir dei toku da olanaksz bir eydir: Tanrlar tm
yaam balayan bereket tanrasn verecek olurlarsa, otlar sararr, tanrlar ve
insanlar lr. Sonu olarak iler mthi bir ekilde sarpa sarm durumdadr.
Korkun tehlikeler douracak talepleri karlanmadka, Paris ya da Londra'nn
orta yerinde bir atom bombas patlatacaklarn syleyen bir terrist grubu
dnrsen, ne demek istediimi anlarsn.
Mite gre Lke Aasgard'a geri dner. Frya'dan gelinlik elbiselerini giymesini,
nk devlere gelin gitmesi gerektiini anlatr. (Ya, maalesef! Maalesef!) Frya
ok sinirlenir, gidip devlerden birisiyle evlenecek olursa herkesin ona erkek delisi
diyeceini syler.
Bu arada tanr Heimdatm aklna parlak bir fikir gelir. Frya'nn yerine Tor'un
gelin klna girmesini nerir. Tor'un salarn balayp, gs yerine ta
koyarlarsa Tor kadna benzeyecektir. Tor elbette bu neriden ok holanmaz
ama, Frya'y devlerin elinden kurtarmann tek yolunun Heimdal'n nerisine
uymak olduunu anlar.
Sonu olarak Tor gelin klna girer ve Loke'yi nedime olarak yanna alr. Lke,
"hadi kadn kadna Jotunheimen'a gidelim" der.

Modern bir deyile, Tor ve Loke'nin tanrlarn "terrle mcadele polisi"


olduklarn syleyebiliriz. Kadn klna girerek devlerin kalesini kuatacak,
Tor'un ekicini kurtaracaklardr.
Jotunheimen'a varr varmaz devler dn leni hazrlklarna balarlar. Gel gr
ki len srasnda gelin - yani Tor - koskoca bir kz ve sekiz koca bal mideye
indirir. f da bira ier. Trym bu
33
SOFNN DNYASI
durumdan phelenir. "Komando erlerinin" foyasnn ortaya kmasna ramak
kalmtr. Ancak Lke, Frya'nn Jotunheimen'a gelme heyecan iinde sekiz
gndr azna tek bir lokma koymadn syleyerek bu tehlikeli durumun altndan
kalkmay becerir.
Trym bu kez de getini pmek zere duva kaldrr, ancak Tor'un keskin
baklaryla karlanca korkuyla geri ekilir. Lke, gelinin dn sevincinden
sekiz gecedir gzne bir damla uyku girmediini syleyerek, yine durumu
kurtarr. Trym bunu zerine ekicin getirilmesini ve nikah srasnda gelinin
kucana konmasn emreder.
eki kucana konunca Tor'un ok elendii anlatlr destanda. ekiciyle nce
Trym'i sonra da btn devleri ldrr. Bylece terr dramas mutlu bir sona
kavuur. Tanrlarn "Batman" ya da "James Bond"u Tor, kt gleri bir kez daha
alteder.
Mitin kendisi ite byle Sofi. Peki ne anlatyor bu mit aslnda? Sadece komiklik
olsun diye kmad bir gerek. Bu mitin de ak-lamakistedii bir ey var. Bir
yorum yle olabilir:
Kuraklk olduu zaman insanlar niye yamur yamadn aklamak zorunda
kaldlar. Devler Tor'un ekicini ald diye olmasn sakn? diye dndler.
Ya da bu mit, mevsimleri aklamak zere yaratlm olabilir: kn doa lr nk
Tor'un ekicini devler almtr. Bahar geldiinde ise Tor ekicini tekrar ele
geirir. Mitler bu ekilde insanlara anlamadklar eylerin cevabn vermeye
alr.

Mitler yalnzca aklamaya almakla kalmaz demitik. nsanlar ou zaman


mitlerle ilikili dinsel trenler de yaparlard. Kurak ya da kt geen bir mevsimle
ilgili insanlarn yapabilecei,, bu miti canlandrmak olabilirdi rnein. Belki de
kyllerden biri ekici devlerin elinden almak zere gsne taslar koyarak gelin
gibi giyinirdi. nsanlar bylece yamur yap tarlada baaklar bysn diye aktif
olarak bir ey yapm olurlard.
Doa olaylarn hzlandrmak iin dnyann pek ok farkl yerinde insanlarn bu
ekilde "mevsim mitlerini" canlandrdklarn biliyoruz.
34
MTLER
skandinav mitolojisine yle bir deinmi olduk. Tor ve Odin, Fry ve Frya,
Hodve Balderve daha ok, pek ok tanr hakknda saysz baka mitler vardr.
Filozoflar iin iine girmeden nce bu tr mitolojik aklamalar pek oktu.
Felsefenin douu srasnda Yunanllarn da mitsel bir dnya anlay vard. Asrlar
boyunca kuaktan kuaa tanrlarn yklerini anlatmlard. Eski Yunan'da
tanrlarn adlar Zeus ve Apollo, Hera ve Athene, Diyonisos ve Asklepios,
Herakles ve Hefaistos idi. Bunlar tanrlardan sadece birkayd.
sadan nce 700 yllarnda Yunan mitlerinin ou Homeros ve Hesiodos
tarafndan yazya geirildi. Bu yeni bir durumun ortaya kmasna neden oldu,
nk mitler yazlr yazlmaz onlar tartmak da mmkn hale geldi.
ilk Yunanl filozoflar Homeros'un tanr retisini eletirdiler, nk tanrlar
fazlasyla insan gibiydiler ve bizim kadar bencil ve gvenilmez idiler, ilk kez
mitlerin belki de yalnzca insanlarn uydurmas olduu sylendi.
Mitlerin eletirisini yapan filozoflardan biri, .. 570 yllarnda yaam
Ksenofanes'dir. "nsanlar kendilerine bakarak tanrlar yaratmlardr," der
Ksenofanes. Tanrlarn biz insanlar gibi doduklarna, bizim gibi vcutlar olup
bizim gibi giyindiklerine ve konutuklarna inanmlardr. Siyah derililere gre
tanrlar siyah derili ve bask burunludur; Trakyallara gre ise mavi gzl ve
sarn. Ve evet, eer kzler, atlar ve aslanlar resim yapabilselerdi, tanrlar
kz, at ve aslan gibi izerlerdi kukusuz!"
Tam bu alarda Yunanllar Yunanistan, Gney talya ve Kk Asya'da pek ok
ehir devleti kurdular. Bedensel aba gerektiren tm ileri kleler grrken,
zgr yurttalara politika ve kltrle uraacak bol zaman kalyordu.

Bu kent ortamlarnda insanlarn dnce biimlerinde mthi ilerlemeler oldu.


Birey artk tek bana toplumun nasl rgtlenmesi gerektiini sorgulayabiliyordu.
Ayn ekilde birey, hazr mitlerin aklamasna inanmak zorunda kalmadan felsefi
sorular sora-

35
SOFfNN DNYASI
biliyordu.
Bylelikle, mitsel dnce tarzndan deneyim ve saduyuya dayal bir dn
biimine geildi diyoruz. lk Yunan filozoflarnn amac, doal srelere doal
aklamalar getirmekti.
Sofi byk bahede dolanp duruyordu. Okulda rendii her eyi unutmaya
alt. En nemlisi Doa Bilgisi dersinde rendiklerim unutmakt.
Baka hibir ey bilmeden bu bahede doup bym olsayd, bahan nasl
alglard kim bilir?
Niye durup dururken yamur yadna dair bir ey uydurmaya m alrd? Niye
karn yokolup gnein gkyznde ykseldiine de bir aklama kurar myd acaba?
Evet, mutlaka byle olurdu. Bylece balad uydurmaya:
Souk k sarmt yeryzn, nk kt kalpli Muriat gzel prenses Sikita'y
souk bir mahzene hapsetmiti. Ancak bir gn cesur prens Bravato gelip prensesi
kurtard. Sikita o zaman mutluluktan dansetmeye balayarak, zindanda yazd bir
arky sylemeye balad. Toprak ve aalar yle duygulandlar ki, hemen o an
karlar gzyana dnt. Ama o zaman da gne gkyznde yerini alp tm
gzyalarn kuruttu. Kular Sikita'nn arksn sylemeye baladlar ve gzel
prenses sar salarn zp lleleri topraa dtnde yerde nilferler at...
Sofi hikyesini pek beendi. Mevsimlerin nasl deitiini hi renmemi olsa,
uydurduu bu hikyeye inanmaktan baka bir ey yapmayacana emindi.

insanlarn her zaman doada olup bitenleri aklama ihtiyacn duymu olduklarn
anlyordu, insanlarn bu tr aklamalar getirmeden yaamalar olanakszd belki
de. Bu yzden bilimin olmad o alarda btn bu mitleri uydurmulard.
36
DOA FLOZOFLARI
...hibir ey yoktan varolamaz...
Annesi o akam zeri iten geldiinde Sofi bahede oturmu, bu felsefe kursu ile
babasnn yollad yagn kartn alamayacak olan Hilde Mller Knag arasnda
nasl bir ba olabileceini dnyordu.
Annesi uzaktan "Sofi!" diye sesleniyordu. "Sana bir mektup var!"
Kalbi yerinden hoplad. Posta kutusuna daha nce baktna gre bu mektup
filozoftan geliyor olmalyd. Annesine ne diyecekti imdi?
Salncaktan yavaa kalkp annesine doru gitti.
- Mektupta pul yok. Ak mektubu bu, bak gr. Sofi mektubu ald.
- Amayacak msn? Ne demeliydi?
- Annesi omuzunun zerinden bakp dururken ak mektubu aan birini grdn m
hi?
Annesi byle bir ey olduuna inansn daha iyiydi. Aslnda mthi utanyordu bunu
sylerken nk ya daha ak mektuplar iin pek kkt. Ama yabanc bir
filozoftan, hem de kendisiyle kedi-fare gibi oyun oynayan bir filozoftan gelen bir
mektupla kursa baladnn ortaya kmas bir bakma daha utan verici bir ey
olurdu.
Bu sefer gelen kk beyaz zarflardan biriydi. Sofi yukar, odasna kt ve
zarfn iindeki kt parasnda yazl olan yeni soruyu okudu:
37
SOF'NN DNYASI

Her eyin temelini oluturan bir z madde var mdr?


Su araba dnebilir mi?
Toprak ve su nasl yaayan bir kurbaaya dnebilir?
Sofi sorularn epey uuk olduunu dnse de btn gece bunlar dnmeden
edemedi. Ertesi gn okulda da sorularn birini brakp brne kafa yordu.
Her eyin temelini oluturan bir "z madde" var myd? Dnyadaki her eyin
ondan meydana geldii bir "madde" olduu varsaylsa bile, bu ey nasl olup da
birdenbire bir d-nieine ya da diyelim ki bir file dnebilirdi?
Suyun araba dnebilmesine de yine ayn ekilde kar kmak mmknd. Sofi
sa'nm suyu araba dntrme hikyesini duymu ama bunu hibir zaman
kelimenin gerek anlamyla ele almamt, tsa bunu baarm olsa bile bu bir
mucize demek olurdu ki, mucize de aslnda gerekte olamayacak bir ey demekti.
Sofi arapta ve doadaki dier hemen her eyde ok fazla su olduunun
bilincindeydi. Ancak salataln yzde 95'i su bile olsa, salatal su deil salatalk
yapan baka bir eyin de olmas gerekti.
Bir de u kurbaa meselesi... Felsefe retmeni kafay kurbaalarla bozmutu
anlalan. Sofi, kurbaann toprak ve sudan meydana gelmi olduunu kabul
edebilirdi, ancak topran tek bir maddeden olumam olmas artyla. Toprak bir
ok maddeden oluuyorsa, toprak ve suyun birlikte kurbaay oluturduu
dnlebilirdi elbette. Tabii toprak ve sudan, nce kurbaa yumurtas sonra da
tetari oluursa. N% kadar iyi sularsak sulayalm, kurbaann bir bitki gibi bahede
boy atmas beklenemezdi kukusuz.
O akamst okuldan eve .geldiinde posta kutusunda kaln bir zarf onu
bekliyordu. Sofi imdiye kadar hep yapt gibi yine Geit'e gitti.
38
DOA FLOZOFLARI
Filozoflarn projesi
Tekrar merhaba! Beyaz tavanlardan filan zetmeden doruca bu gnk
dersimize balayalm.

Sana kabaca Yunanllardan gnmze dek insanlarn felsefi sorular konusunda


neler dndklerini anlatacam. Tabii her eyi yeri ve zaman geldike.
Filozoflar baka bir zamanda -ve de bizim kltrmzden tamamen apayr bir
kltrde- yaadklar iin, her bir filozofun projesinin ne olduunu sormak akllca
olabilir. Bununla, her bir filozofu zellikle ilgilendiren sorunun ne olduunu
bulmay kastediyorum. Bir filozof bitkiler ve hayvanlarn nasl olutuuyla
ilgileniyor olabilir. Bir bakas tanrnn varolup olmad veya insanlarda lmsz
bir ruhun olup olmadyla ilgileniyordur.
Bir filozofun "projesinin" ne olduunu ortaya koyabilirsek, onun dnce biimini
takip etmek de kolaylar. nk tek bir filozof tm felsefi sorularla uramaz.
Burada "o" derken filozoflarn genelde erkek olduuna deinmek istiyorum. nk
felsefe tarihini belirleyenler erkek dnrler olmutur. Bunun nedeni kadnn
hem cinsel hem de dnen bir varlk olarak ezilmi oluudur. Bu byk bir
kayptr, nk bu ekilde pek ok nemli deneyimden yoksun kalnmtr.
Kadnlarn felsefenin tarihine girii ilk kez bu yzylda olmutur.
Sana dev vermeyeceim; en azndan zor matematik problemleri olmayacak
verdiklerim. ngilizce fiil ekimiyle de hi ilgilenmem zaten. Ancak arada bir sana
kk altrmalar verece im.
Bu koullar kabul ediyorsan, haydi balayalm.
39
SOF'NN DNYASI
Doa filozoflar
Doa ve doal srelerle ilgilendikleri iin Yunanistan'daki ilk filozoflara "doa
filozoflar" diyoruz.
Her eyin bann ne olduunu sormutuk. Bugn pek ok insan, eylerin bir
zamanlar yoktan varolmu olmas gerektiine inanyor. Eski Yunanllarda ise bu
dnce byle yaygn bir dnce deildi. Onlar "bir eylerin" hep varolmu
olduundan hi phe etmiyorlard nedense.
Dolaysyla eylerin yoktan varolmu olmas onlar iin nemli bir sorun deildi.
Buna karlk Yunanllar suyun nasl yaayan bir bala, cansz topran nasl

rengrenk bir iee dntn merak ediyorlard. Ve tabii bir ocuun


annesinin karnnda nasl meydana geldiini de!
Filozoflar doada her eyin nasl deitiini gzleriyle gryorlard. Ancak bu
deiimler nasl mmkn oluyordu? Bir ey bir maddeden dierine -mesela
yaayan bir canlya- nasl dnebiliyordu?
Tm filozoflarn zerinde anlat nokta, btn bu deiimlerin arkasnda belli
bir zn olmas gerektiiydi. Bu dnceye nasl vardklarn bilemiyoruz.
Bilebildiimiz tek ey, doadaki tm deiimlerin ardnda neredeyse pusuya
yatm bir ey olduu dncesinin gelimi olduu, her eyin ondan gelip ona
dnd "bir ey" olmalyd.
Bizim iin en ilgin ey bu ilk filozoflarn bulduklar yantlar deil. lgin olan
hangi sorular sorduklar ve bu sorulara ne tr yantlar aradklar. Ne
dndklerinden ok nasl dndkleri nemli bizim iin.
Doadaki grnr deiimlerle ilgili sorular sorduklarn kesinlikle syleyebiliriz.
Genel-geer doa yasalar bulmaya altlar. Kendilerine sunulan mitlere
bavurmakszn, doada olup bitenleri anlamak istiyorlard. Her eyden nce,
doann kendisini
40
DOA FLOZOFLARI
inceleyerek doal sreleri anlamaya alyorlard. Bu, imek ve gk
grltsn, yaz ve k tanrlarn dnyasnda olup bitenlerle aklamaktan ok
farkl bir eydi!
Felsefe bu ekilde kendini dinden bamsz kld. Doa filozoflarnn bilimsel
dnce dorultusunda ilk adm attklarn syleyebiliriz. Bylece sonraki doal
bilimlere nclk ettiler.
Doa filozoflarnn yazp sylediklerinin byk ounluu bugn yitik. lk
filozoflardan birka yz yl sonra yaam Aristoteles'in yazdklarnda bireyler
buluyoruz. ounlukla, bunlarda Aristoteles kendinden nceki filozoflarn vard
sonulara deinir. Bu, bizim onlarn bu sonulara nasl vardklarn her zaman
bilemeyeceimiz anlamna geliyor. Yine de ilk Yunan filozoflarnn "projelerinin"
doann z ve doadaki deiimlere dair olduunu ne srebileceimize eminiz.

Miletos'lu filozof
Bildiimiz ilk filozof, Anadolu'da bir Yunan kenti olan Miletos'ta yaam
Thales'tir. Thales dnyay ok gezip dolamt. Msr'daki bir piramidin boyunu,
kendi glgesi tam kendi boyuna eit uzunluktayken piramidin yerdeki glgesini
lerek bulduu anlatlr. .. 585 ylnda bir gne tutulmasn nceden saptad
da sylenir.
Thales her eyin znn su olduunu ne srmtr. Bununla tam olarak neyi
kastettiini bilmiyoruz. Belki de her trl yaamn suda olutuunu ve her eyin
sonunda yine suya dntn sylemek istiyordu.
Msr'dayken Nil'in sular ekilir ekilmez deltadaki tarlalarda nasl bitkiler
yeerdiini gzlemlemi olmalyd. Yamurdan sonra solucan ve kurbaalarn nasl
ortaya ktn da grmt belki de.
41
SOF'NIN DNYASI
Thales'in suyun nasl buz ve buhara ve sonra yine tekrar suya dntn
dnm olmas da beklenir.
Thales "her ey tanrlarla doludur" da demitir. Bununla ne demek istediini yine
ancak tahmin edebiliriz. Belki de topran ieklerden msrlara, bceklerden
karafatmalara kadar her eyin kayna olduunu anlamt. Buradan da topran
gzle grlemeyecek kadar kk "yaam zleri" ile dolu olduunu dnm
olabilir. Ne olursa olsun, Thales'in bu szyle Homeros'un tanrlarn
kastetmedii kesin.
Bundan sonra bildiimiz bir baka filozof, yine Miletos'ta yaam olan
Anaksimandros'\ur. Anaksimandros, dnyamzn, "belirsizden" ortaya km ve
burada varolan pek ok dnyadan yalnzca bir tanesi olduunu ne srer. Burada
"belirsiz" ile neyi kastettiini anlamak kolay deilse de, onun Thales gibi bildik bir
maddeden szetmediini syleyebiliriz. Belki de her eyin zn oluturan eyin,
tam da bu nedenle oluturduu her eyden farkl olmak zorunda oJduunu
kastediyordu. Byle ise, z madde sradan bir su deil "belirsiz bir ey" olmalyd.
Miletos'lu bir nc filozof Anakaimenes'M (..570-526). Anaksimenes'e gre
her eyin z havaya da uucu maddeydi. Anaksimenes, Thales'in su hakkndaki
retisinden elbette haberdard. Ancak ya su nereden geliyordu? Anaksimenes,

suyun skm hava olmas gerektiini ne sryordu. Yamur yadnda suyun


havadan fkrdn gryoruz. Suyu da biraz daha s-ktrrsak toprak olur,
diyordu. Belki de buz eriyince nasl kumun ortaya ktn gzlemlemiti. Ayn
ekilde atein de incelmi hava olduunu sylyordu. Ksacas Anaksimenes'e gre
toprak, su ve atein z, havayd.
Toprak ve sudan sonra toprakta yetien eylere varmak g deil. Belki de
Anaksimenes hayatn ortaya kabilmesi iin toprak, hava, ate ve suyun birarada
olmas gerektiini dnyordu. Ancak k noktas "hava"yd. Yine o da Thales'in
doadaki
42
DOA FLOZOFLARI
tm deiimin arkasnda bir z madde olduu grn paylayordu.
Hibir ey yoktan varolamaz
Miletos'lu filozof da dnyadaki her eyi oluturan bir, tek bir z madde olmas
gerektiini dnyorlard. Ancak bir madde nasl birdenbire bir baka madde
haline dnebilirdi? Bu problemi dnm problemi diye adlandrabiliriz.
.. 500 yllarnda talya'nn gneyindeki Yunan kenti Elea'da yaayan bir ksm
filozoflar ya da "Elea'llar" bu tr sorularla urayorlard. lerinde en
tannmlar Parmenides'M (.. 540-480).
Parmenides'e gre varolan her ey ezelden beri varolagel-miti. Bu, Yunanllar
arasnda yaygn bir dnceydi. Dnyadaki her eyin ebedi olduunu neredeyse
verili olarak kabul ediyorlard. Parmenides, hibir eyin yoktan varolamayacan
ne sryordu. Varolan bir ey de yokolamazd.
Ancak Parmenides dierlerinden ileri giderek hibir gerek deiimin mmkn
olmadn da sylyordu. Hibir ey kendinden baka bir ey olamazd.
Parmenides doann srekli deiimlere tank olduunu grmyor deildi elbette.
eylerin nasl deitiini duyularyla alglyordu. Ancak algladklar mantnn
sylediklerine uymuyordu. kisi arasnda bir seim yapmak zorunda kaldnda
mantnn sesine kulak veriyordu.

"Gzmle grmeden inanmam" dendiini duymuuzdur. Ancak Parmenides,


grdnde de inanmyordu. Duyularmzn bizi yanltp dnyay yanl,
mantmza uymayan bir ekilde alglattn dnyordu. Filozof olarak
grevinin de "duyunun aldatmacalarn" bulup ortaya karmak olduuna
inanyordu.
43
SOFfNN DNYASI
nsan mantna bylesine gvenmeye aklclk denir. Aklc dnya bilgisinin
kaynanda insan mant olduuna inanr.
Her ey akar
Parmenides'le ayn zamanlarda Anadolu'da Ephesos'ta Herakleitos (.. 540480) yayordu. Herakleitos doann en belirgin zelliinin deiim olduunu
dnyordu. Duyularn sesine Parme-nides'ten daha ok gvendiini de
syleyebiliriz belki.
"Her ey akar," diyordu Herakleitos. Her ey hareket etmektedir ve hibir ey
kalc deildir. Bu yzden "ayn dereye iki kez girmek mmkn deildir". nk
dereye bir kez daha girdiimde hem dere hem de ben deimiizdir.
Herakleitos dnyann srekli ztlklar barndrdna da iaret ediyordu. Hi hasta
olmamsak, salkl olmann ne anlama geldiini bilemezdik. Hi a kalmamsak,
tok olmann nasl bir mutluluk verdiini bilemezdik. Hi sava olmam olsa, barn
deerini kavrayamaz, hi k olmasa bahar geldiini anlayamazdk.
Hem iyi hem de ktnn btn ierisinde gerekli bir yeri vard Herakleitos'a
gre. Ztlklar arasnda srekli bir oyun olmasayd, dnyann sonu gelirdi.
"Tanr gndz ve gece, yaz ve k, sava ve bar, alk ve tokluktur," diyordu
Herakleitos. Burada "Tanr" szcn kullanmasna ramen, kastetii Tann'nn
mitolojide geen Tanr olmad aktr. Herakleitos iin Tanr -ya da tanrsal olan
ey- tm evreni kapsayan bir eydir. Tanr kendini tam da srekli deien ve
ztlklarla dolu olan doada ortaya koyar.
Herakleitos, "Tanr" yerine ou kez Yunanca "logos" szcn kullanr. "Logos"
mantk anlamna gelir. Biz insanlar hep ayn ekilde diinmesek ya da ayn

manta sahip olmasak da, He-raklitos'a gre doada olup biten her eyi
denetleyen bir eit
44
DOA FLOZOFLARI
"evrensel mantk" olmas gerekir. Bu "evrensel mantk" -ya da "doa yasas"herkes iin geerli, herkesin uymak zorunda olduu bir eydir. Yine de pek ok
kii kendi mantna gre yaar, der Herakleitos. Herakleitos'un insan kardeleri
hakknda pek de yksek fikirler besledii sylenemez. "nsanlarn ounun
fikirleri ocuk oyunca kadardr," der.
Ksacas Herakleitos, doadaki tm deiim ve ztlklarn ortasnda bir birlik ya
da btnlk gryordu. Her eyin ardndaki bu "ey"e de Tanr" ya da "logos"
diyordu.
Drt ana madde
Parmenides ve Herakleitos bir anlamda birbirinin tam zttyd. Par-menides'e
gre mantk bize hibir eyin deiemeyeceini sylyordu. Oysa Herakleitos'un
duyusal deneyimleri doada srekli bir deiim olduunu ortaya karyordu.
Hangisi haklyd? Mantn sesini mi dinleyeceiz yoksa duyularmza m
gveneceiz?
Parmenides de Herakleitos da iki ey sylyor. Parmenides:
a) hibir ey deiemez ve b) bu yzden duyusal alglaya gvenemeyiz, diyor.
Herakleitos ise:
a) her ey deiiyor ("her ey akar") ve b) duyusal alglay gvenilirdir, diyor.
Filozoflar arasnda ne byk bir dnce farkll! Ya hangisine hak vermeli?
Felsefeyi girdii bu kmazdan kurtaran Sicil-ya'h Empedokles (.. 494-434)
oldu. Empedokles, Parmenides'in de Herakleitos'un da iddialarnn birinde hakl
olduklarn ve dier
45
SOFfNN DNYASI

noktada ikisinin de yanldklarn ne srd.


Empedokles, bu fikir ayrlnn temelinde, her iki filozofun da eylerin znde
tek bir ana madde olduuna inanmalar olduunu sylyordu. Bu byle olsayd,
mantn syledii ile "gzmzle grdmz" ey arasndaki uurum kapanamaz
bir ey olurdu.
Su elbette bir bala veya bir kelebee dnemez. Su aslnda deiemez. Saf su
sonsuza dek saf su olarak kalr. Yani Par-menides "hibir ey deimez" derken
hakldr.
Empedokles te yandan Herakleitos'la duyularmza gvenmek konusunda
hemfikirdir. Grdklerimize inanmalyz ve grdmz ey tam da doadaki
deiimlerdir.
Empedokles, tek bir z madde bulunduu yolundaki grn braklmas gerektii
sonucuna varmt. Ne su ne de hava tek bana bir gle ya da kelebee
dnemez. Doada tek bir "ana madde" bulunduu dnlemez.
Empedokles'e gre doada byle drt temel madde ya da kendi deyiiyle "kk"
bulunuyordu. Bu drt kk, toprak, hava, ate ve suydu.
Doadaki tm deiimler bu drt maddenin karmlarndan ve sonra da
zlmelerinden ileri geliyordu. nk her ey toprak, hava, ate ve suyun deiik
oranlarda karmndan oluuyordu. Bir iek ya da hayvan ldnde bu drt
madde tekrar birbirinden ayryordu. Bu deiimi plak gzle grebilmek
mmknd. Ancak toprak, hava, ate ve su oluturduklar maddelerin iinde
deimeden ya da "dokunulmadan" olduklar gibi duruyorlard. Yani "her" eyin
deitii doru deildi. Aslnda hibir ey deimiyordu. Ne oluyorsa bu drt
deiik maddenin karmasndan, zlmesinden ve sonra tekrar yine
karmasndan oluyordu.
Bunu bir ressamn resim yapyla karlatrabiliriz. Ressam tek bir renk, rnein
sadece krmz renk kullanrsa, yeil aalar
46
DOA FLOZOFLARI

izemez. Oysa sar, krmz, mavi ve siyah renkleri kullandnda, renkleri farkl
oranlarda kartrabilecei iin yzlerce deiik renk elde edebilir.
Yemek yapmak konusunda da ayn eyi syleyebiliriz. Elimde tek bir unla, pasta
yapabilmem iin sihirbaz olmam gerekir. Ama yumurta, un, st ve ekerle, bu drt
ana maddeyle bir sr deiik pasta yapabilirim.
Empedokles'in doann "kkleri" olarak toprak, hava, ate ve suyu semesi bir
tesadf deildi. Ondan nceki filozoflar da ana maddenin neden su, hava ya da
ate olmas gerektiini kantlamaya almlard. Suyun ve havann doada ok
nemli yeri olduuna Thales de Anaksimenes de iaret etmilerdi. Eski Yunanllar
atein de nemli olduuna inanyorlard. rnein gnein doadaki her ey iin ne
byk yeri olduunu gryor, insanlarn ve hayvanlarn vcutlarnn scakln
biliyorlard.
Empedoktes belki de bir aa parasnn yann gzlemlemiti. nk burada olan
ey tam da bir eyin zlmesidir. Aacn trdayp czrdadn duyarz. Bu
"su"dur. Buradan duman kar. Bu "hava"dr. "Ate"i grmekteyizdir zaten. Ate
snnce geriye bir ey kalr. Bu da kl ya da "toprak"dr.
Empedokles doadaki deiimlerin bu drt kkn birleip ayrmasndan dolay
meydana geldiini sylerken geriye yine bir soru kalyordu. eylerin biraraya
gelip yeni bir hayat oluturmalarnn nedeni nedir? Ve bir "karmn", rnein bir
iein sonra tekrar ayrmas niyedir?
Empedokles bunu doada iki farkl g olmasna balyordu. Bu gleri "sevgi" ve
"atma" diye adlandryordu. eyleri birbirine balayan ey "sevgi", sonra onlar
birbirinden ayran ey ise "atma"yd.
Empedokles burada "madde" ile "g" arasnda bir fark gzetiyor. Bu nemli bir
nokta. Gnmzde de bilim "ana maddeler" ile "doal gler" arasnda bir ayrm
yapar. Modern bilim de
47
SOF'NN DNYASI
tm doal sreleri, baz ana maddeler ile bir ka doal gcn bi-rarada
olularyla aklar.

Empedokles bir eyi algladmzda neler olduu sorusunu da ele ald. rnein bir
iei nasl grebiliriz? Grme annda neler olur? Hi dndn m bunu Sofi?
Dnmedinse ite imdi tam sras 1
Empedokles, doadaki dier her ey gibi gzlerimizin de toprak, hava, ate ve
sudan olutuunu dnyordu. Gzmzdeki "toprak" grd ey iindeki
topra, "hava" havay, "ate" grd ey iindeki atei ve "su" da suyu alglar.
Gzmzde bu maddelerden biri olmasayd, doay da gremezdik.
Her eyden bir ey
Her eyin kaynann tek bir ey, rnein su olduu dncesini pek
benimseyemeyen bir dier filozof da Anaxogaras (.. 500-428) idi.
Anaksagoras, toprak, su, hava ve atein yaayan eylere dnebildii fikrini de
kabul etmiyordu.
Ona gre doa, gzle grlemeyecek kadar kk paracklardan meydana
geliyordu. Her ey kk, daha kk paracklara blnebilir ancak en kk
parada bile her eyden bir ey vardr. Deri ve sa, deri ve satan baka bir
eyden oluamyorsa, itiimiz st yediimiz yemekte de deri ve sa varolmak
zorundadr, diyordu Anaksagoras.
Onun bununla ne demek istediini modern bir rnekle aklayabiliriz. Gnmzde
laser tekniiyle "hologram" denen bir ey yaratmak mmkn. Bir hologram rnein
bir araba eklindeyse, bu hologram paraladmzda elimizde geriye yalnzca
tamponu gsteren para kalm olsa da hl tm arabay grebiliriz. nk
paralarn her biri tm ekli iinde barndrmaktadr.
Vcudumuz da bir anlamda ayn ekilde olumutur. Parma48
DOA FLOZOFLARI
rndan bir deri hcresi karp alacak olursam, bu hcre ekirdei yalnzca
derimin zelliine dair bilgiler barndrmaz. Ayn hcrede, gzlerimin ekline,
salarmn rengine, ka tane ve hangi zellikte parmam olduuna dair bilgiler de
vardr. Vcuttaki her hcre, btn teki hcrelerin nasl olduunu da tm
ayrntlaryla ierir. Yani her bir hcrede "her eyden bir ey" bulmak
mmkndr. Tm, her bir parada kendini gsterir.

Anaksagoras iinde "her eyden bir ey" barndran bu "en kk paralan"


"tohum" veya "z" diye adlandryordu.
Empedokles'in eyleri bir btn haline getiren gce "sevgi" dediini anmsayalm.
Anaksagoras da eyleri "dzenleyen" ve hayvanlar, insanlar, bitkileri ve aalar
yaratan bir eit g olduuna inanyordu. O, bu gce "ruh" ya da "akl" (nous)
diyordu.
Anaksagoras bildiimiz ilk Atinal filozof olmas bakmndan da ilgintir. Aslnda
Anadolulu olup Atina'ya 40 yandayken gelmiti. Ancak burada tanr-tanmaz
olmakla sulanm ve bu nedenle Atina'y terketmek zorunda kalmt. ne
srd fikirlerden bir dieri de Gne'in bir tanr olmayp Mora Yarmadasndan
irice, kor halinde bir ktle olduuydu.
Anaksagoras genelde astronomiyle ilgileniyordu. Gkyzndeki tm cisimlerin Yer
ile ayn maddeden meydana gelmi olduunu ne sryordu. Bu fikre bir meteoru
inceledikten sonra varmt. Bu nedenle baka gezegenlerde de hayat olduu
dnlebilir, diyordu. Ayrca Ay'n kendiliinden madna, n Yer'den
aldna dikkat ekiyordu. Gne tutulmasnn nedenini de aklyordu.
NOT: Gsterdiin ilgi iin teekkrler Sofi. Bu blmde yazlanlarn tmn
anlamak iin bir ka kez okuman gerekebilir. Anlamann da bir bedeli olmal.
Hibir bedel demeksizin her bir eyi anlayan bir arkadan olmu olsa, ona pek
zenmezdin sanrm.
Ana madde ve deiimler konusundaki sorunun en gzel zmne yarn geleceiz.
Burada Demokritos ile tanacaksn.
49
SOFNN DNYASI
Baka bir ey sylemiyorum imdilik!
Sofi Geit'te oturup allarn arasndaki bir delikten baheyi seyre dald. Tm
okuduklarndan sonra yle bir durup dnmesi gerekiyordu.
u bildiimiz suyun, buz ve buhardan baka bir eye d-nemeyecei gn gibi
ortadayd elbette. Su karpuza bile d-nemezdi, nk ounluu su olsa da
karpuzda sudan baka eyler de vard. Yine de Sofi'nin byle emin olmasnn
nedeni bunlar okuyup renmi olmasyd. Buzun sudan ba. ka bir ey olmadn

bilebilir miydi rnein, eer bunu bir yerden renmemi olsayd? Bunu bilebilmek
iin en azndan suyun donup nasl buz olduunu ve sonra tekrar nasl eridiini
dikkatle incelemi olmas gerekirdi.
Sofi yine, bakalarndan rendiklerini unutarak kendi dnceleriyle dnmeye
alt.
Parmenides deiimi tmden reddediyordu. Sofi dndke bu konuda ona hak
veriyordu. Parmenides'in saduyusu, "bir eyin" birdenbire "bambaka bir eye"
dnebileceini kabul edemiyordu. Cesur bir adamd demek ki Parmenides; nk
doadaki deiimleri grebilmek herkes iin ok kolayken, o kp eylerin
deimediini syleyebilmiti. Bu yzden onunla ok dalga geen olmutu
herhalde.
Empedokles de, Dnya'nn birden ok maddeden meydana gelmi olduunu
sylerken aklyla ustaln ortaya koyuyordu. Bylece, aslnda hibir ey
deimiyor olsa da, doadaki deiimleri aklamak mmkn oluyordu.
Bu Eski Yunan filozofu, bu sonuca yalnzca akln kullanarak varmt. Doay iyice
gzlemiti kukusuz, ancak elinde bugnk bilimin yapt gibi kimyasal analizler
yapma olana yoktu.
Sofi, Yer'i oluturan eyin bu drt madde, yani toprak,
50
DOA FLOZOFLARI
hava, ate ve su olup olmadndan emin deildi. Ama ne nemi vard zaten bunun?
Empedokles prensip olarak haklyd. Aklmz karmadan gzlerimizin grd
deiimleri aklayabilmenin tek yolu, eylerin znde birden fazla madde olduu
fikrini ortaya koymakt.
Felsefenin ok heyecanl bir ey olduunu dnyordu Sofi. nk tm bu
fikirleri, okulda rendiklerini hatrlamasna hi gerek olmadan, sadece kendi
akln kullanarak izleyebiliyordu. Felsefenin aslnda renilecek bir ey olmad,
olsa olsa felsefi dnme tarznn renilebilecei kansna vard.
51
DEMOKRTOS

...dnyann en mthi oyunca...


Sofi, tanmad felsefe retmeninden gelen btn daktilo sayfalarn koyduu
biskvi kutusunun kapan kapad. Ge-it'ten dar szlerek, bir sre durup
baheyi seyretti. Birden aklna dn olanlar geldi. Annesi onunla "ak mektubu"
diyerek kahvaltda da dalga gemiti. Yine byle bir ey olmasn engellemek iin
koarak posta kutusuna gitti. Ardarda iki gn ak mektubu almak, bir kez
almaktan tam iki kat daha dalga geilecek bir ey olurdu!
Posta kutusunda yine kk, beyaz bir zarf duruyordu! Sofi mektuplarn geliinde
bir sistem olduunu anlamt artk: her leden sonra byk, san bir zarf
geliyordu. Sofi, bu zarfta gelenleri okurken, filozof posta kutusuna beyaz, kk
bir zarf brakyordu.
Demek ki, Sofi istese filozofun kim olduunu ortaya karabilirdi. Kadn m, erkek
miydi acaba? Odasnda oturup camdan baksa, posta kutusunu devaml gzaltnda
tutabilirdi. O zaman da gizemli filozofu grebilirdi. Beyaz zarflar posta
kutusunda kendiliinden ortaya kmyordu ya!
Sofi, ertesi gn posta kutusunu gzetlemeye karar verdi. Hem gnlerden cuma
olaca iin, nnde btn bir hafta sonu da olacakt.
Bu kez odasna kp zarf orada ata. Bugn ktta yalnzca tek bir soru vard.
Ama bu soru, teki "ak mektuplaryla" gelen sorudan daha da lgn bir
soruydu:
Lego niin dnyann en mthi oyuncadr?
52
DEMOKRTOS
Bir kere Sofi, legonun dnyann en mthi oyunca olup olmadndan pek emin
deildi. Zaten legolarla oynamay oktan brakmt. stelik legoyla felsefenin ne
ilgisi olabilirdi?
Ama Sofi sz dinleyen bir renciydi. Dolabnn en st rafn alt st ettikten
sonra bir naylon torba iinde, eitli byklk ve ekillerdeki legolarn buldu.

Bylece uzun zamandr ilk kez legolanyla oynamaya, onlar stste koyup bireyler
kurmaya giriti. Oynadka da, aklna legolarla ilgili dnceler gelmeye balad.
Lego paralaryla bireyler kurmak kolay i, diye dnd. Legolann byklkleri
ve biimleri farkl olsa da, her bir para dierinin stne taklabiliyor. Ayrca
legolar asla ypranmyor. Sofi hibir legosunun krlmadn hatrlad. Hatt
legolar ilk alndklar gnk kadar yeni duruyorlard. Her eyden te, legolarla
istedii her eyi yapabilirdi. Sonra legolar birbirinden ayrp, yeniden baka bir
ey yapmaya balayabilirdi.
insan ne isterdi baka? Sofi, legolann gerekten dnyann en mthi oyunca
olduu kansna vard. Ama legonun felsefeyle ne ilgisi olduunu hl anlayabilmi
deildi.
ok gemeden Sofi bir bebek evi yapvermiti. Uzun zamandr bu kadar ho vakit
geirmediini itiraf edecekti neredeyse kendi kendine. nsan neden oyuncakla
oynamay brakyordu sanki?
Annesi iten geldiinde Sofi'nin yaptn grnce:
- Senin hl ocuk gibi oyuncakla oynadn grmek ne ho! dedi. *
Sofi:
- Hah! Ben aslnda karmak bir takm felsefi aratrmalar yapyorum, diye yant
verdi.
Annesi derin bir i ekti. Aklna yine byk tavanlar ve silindir apkalar gelmiti.
Sofi ertesi gn okuldan geldiinde posta kutusunda iinde
53
"Vf.s

SOFt'NN DNYASI
pek ok sayfa olan san, byk bir zarf buldu. Zarf alp odasna kt. Hemen
okumaya balayacakt ama bu kez bir yandan da posta kutusunu gzetleyecekti.

Atom teorisi
te yine karndaym Sofi! Bugn sana doa filozoflarnn sonuncusundan,
Demokritoddan szedeceim. Demokritos (j.. 460-370) Ege Denizi'nin
kuzeyindeki sahil kentlerinden biri olan Abdera'da yayordu, (.egolarla ilgili
sorumu yantlamay baardysan, bu filozofun projesini anlamakta glk
ekmeyeceksindir.
Demokritos, doadaki deiimlerin bir eyin gerekten "deimesine"
balanamayaca konusunda kendinden nceki filozoflarla ayn fikirdeydi. Bundan
tr doadaki her eyin, gzle grlemeyecek kadar kk ve mutlak, hibir
zaman deimeyen yap talarndan olutuunu varsayyordu. Demokritos bu en
kk paracklara atom adn veriyordu.
"Atom" szc "blnemeyen ey" anlamna gelir. Demokritos iin, her eyin
temelini oluturan bir eyin daha kk paralara blnemeyeceini vurgulamak
son derece nemliydi. Eer bu yap talar daha kk paralara blnebilseydi,
yap ta olma zelliklerini kaybederlerdi. Evet, atomlar devaml paralanp
dursayd, doa gittike sulandrlan bir orba gibi zlmeye balard.
Doann yap talar mutlak olmak da zorundayd, nk hibir ey yoktan
varolamazd. Demokritos bu konuda Parmenides ve Elea'llarla ayn grteydi.
Ayrca atomlarn pek ve youn olduunu ne sryordu. Ancak atomlar birbirinin
ayn olamazd. Eer atomlar birbirinin ayn olsayd, bunlarn nasl bir araya
gelerek hem gelincii, hem zeytin aacn, hem kei derisini ve hem de insan san
meydana getirebildiini aklayamazdk.
Demokritos'a gre doada sonsuz sayda ve farkllkta atom bu54
DEMOKRTOS
lunmaktayd. Baz atomlar yuvarlak ve kaygan, bazlar dzensiz ve yamuktu. Tam
da bu yzden birletiklerinde birbirinden ok farkl varlklar meydana
getirebiliyorlard. Saylar ve eitlilikleri ne olursa olsun, her biri mutlak,
deimez ve blnemezdi.
Bir varlk, rnein bir aa ya da bir hayvan lp paralara ayrldnda, atomlar
yeniden yaylp baka varlklar olutururlar. nk atomlar aslnda bolukta

dolanrlar, ancak eitli "girinti" ve "-knt'lar olduu iin grdmz eylere


taklp dururlar.
Herhalde imdi legolarla ne anlatmak istediimi anlyorsundur! Legolar da
Demokrrtos'un atomlara atfettii hemen hemen tm zelliklere sahiptirler ve
tam da bu yzden bir eyler kurmaya ok elverilidirler. ncelikle
blnmezdirler. Biimleri ve byklkleri farkl farkldr. Youn ve sk
dokuludurlar. Lego paralarnn "girinti" ya da "kntlar" da vardr ve bu sayede
birbirine taklp akl almaz biimler meydana getirebilirler. Bu yap sonradan
datlabilir ve ayn paralardan bu sefer farkl nesneler yaplabilir.
Legolar popler yapan ey tam da bunlarn tekrar tekrar kullanlabiliyor
olmasdr. Bir lego paras bir gn bir arabann, ertesi gn bir atonun paras
olabilir. Ayrca legolarn "mutlak" olduunu da syleyebiliriz. Bir ocuk bugn, bir
zamanlar anne veya babasnn olan legolarla oynayabilir.
Bugn artk Demokritos'un atom retisinin doru olduunu syleyebiliriz. Doa
gerekten birbiriyle birleip sonra birbirinden ayrlan atomlardan olumaktadr.
Burnumun en ucundaki bir hcrede yer alan bir hidrojen atomu, bir zamanlar bir
filin hortumunda bulunmu olabilir. Kalp kasmdaki bir karbon atomu, bir zamanlar
bir dinozorun kuyruunda yer alm olabilir.
Gnmzde bilim atomlarn daha da kk "temel taneciklere" ayrtrlabileceini
bulmutur. Bu temel taneciklere proton, ntron ve elektron diyoruz. Belki bunlar
da kendinden kk paracklara ayntrlabilir. Ancak fizikiler bunun bir yerde
durmak zorunda olduu konusunda birleiyorlar. Doay oluturan bir takm en
kk
55
SOF'NN DNYASI
paralar olmak zorunda.
Demokritos'un elinde gnmzde varolan elektronik aletler yoktu. Onun tek aleti
mantyd. Ve mant ona baka bir seenek brakmyordu. Hibir eyin
deiemeyeceini ve yoktan varolup sonra yokolamayacan bir kez
varsayyorsak, o zaman doa nce biraraya gelen ve sonra birbirinden ayrlan
kck yap talarndan olumak zorundadr.

Demokritos, doal srelere bir takm "glerin" ya da "ruhlarn" mdahale


ettiine inanmyordu. Varolan tek ey atomlar ve boluktur, diyordu. "zdeksel"
olandan baka bir eye inanmad iin, Demokritos'un zdeki olduunu
sylyoruz.
Demokritos'a gre atomlarn devinimlerinin ardnda hibir bilinli "ama" yoktur.
Doa tamamen mekaniktir eydir. Bu her eyin "rastlantsal" bir biimde olutuu
anlamna gelmez, nk her ey doann deimez yasalarn izler. Demokritos
olup biten her eyin ardnda doal, eylerin kendinde yatan bir neden olduunu
ne sryordu. Bir keresinde de, Pers lkesine kral olmaktansa byle bir doal
neden kefetmi olmay yelediini sylemiti.
Demokritos'a gre atom teorisi alglarmz da aklayabiliyordu. Ona gre,
alglaymzn nedeni atomlarn bolukta hareket edileriydi. Ay' grmemizin
nedeni "Ay atomlarnn" gzmze girmesiydi.
Peki ya bilin? Bilin de atomlardan, yani maddi "eyler"den oluamaz ya!
Oluabilir elbette, diyordu Demokritos. Ona gre ruh, bir takm zel yuvarlak ve
Kaygan "ruh atomlarndan" oluuyordu. nsan lnce bu atomlar etrafa savruluyor,
sonra da oluan yeni bir ruha katlabiliyorlard.
Bu, insann ebedi bir ruha sahip olmad anlamna geliyor. Gnmzde de pek ok
kii bu fikirdedir. Onlar da Demokritos gibi "ruhun" beyne bal olduuna, beyin
yokolduunda herhangi bir tr bilincin varolamayacana inanrlar.
Demokritos atom retisiyle, Yunan doa felsefesine bir sre
56

DEMOKRTOS
iin bir nokta koymu oldu. Demokritos, doadaki her eyin "akt" konusunda
Herakleitos'la ayn fikirdeydi. nk nesneler bir varoluyor bir yokoluyorlard.
Ancak "akan" her eyin ardnda "akmayan" bir takm mutlak ve deimez eyler
vard. Demokritos bunlara atom adn veriyordu.
Sofi okurken birka kez esrarengiz mektupunun gelip gelmediini grmek iin
posta kutusuna gz atmt. imdi de oturmu caddeye bakarken, okuduklarn
dnmeye koyulmutu.

Demokritos, ok basit ama ayn zamanda ok akllca dnmt. "z madde" ve


"deiim" sorusunun cevabn bulmutu. Bu soru yle kapsaml bir hal almt ki,
pek ok filozof yllar boyunca bunu dnp durmutu. Demokritos ise sonunda
mantn kullanarak sorunun yantn bulmutu.
Sofi glmesini zor tutuyordu. Tabii ki doa hibir zaman deimeyen kk
paralardan olumu olmak zorundayd. Herakleitos da haklyd te yandan, nk
doadaki her ey "akyordu". Tm insanlar ve hayvanlar bir gn gelip lyor, bir
srada be yava yava dalyordu. Ancak btn mesele, bu sradan da kk
ve blnemez paralardan olutuu ve bu paralarn hibir zaman yokolmadyd.
Demokritos ayn zamanda ortaya yeni sorular da koymutu. rnein her eyin
mekanik bir ekilde varolduunu sylemiti. Empedokles ya da Anaksagoras'n
tersine, varoluumuzda ruhsal glere yer vermiyordu. stelik insan ruhunun
ebedi olmadn da ne srmt.
Sofi emin miydi byle olduundan?
Tam emin deildi. Nasl olabilirdi ki zaten; felsefe kursuna daha yeni balamt! .
57
KADER
...falc aslnda ngrlemeyecek eyleri ngrmeye alr...
Sofi, Demokritos'u okurken bir yandan da posta kutusunu gzlemiti. Ama yine de
gidip bir kontrol etmeye karar verdi.
Sokak kapsn anca merdivenlerde kk bir zarf grd. Ve tabii ki zarfn
zerinde "Sofi Amundsen" yazlyd.
Filozof kandrmt ite onu! Sofi posta kutusunu gzetlerken, o eve baka bir
taraftan yanap, mektubu merdivenlere brakarak tekrar ormana koup ortadan
kaybolmutu. Hay Allah!
Peki ya Sofi'nin tam da bu gn posta kutusunu gzetlediini nerden anlamt?
Pencereden mi grmt acaba? Ne olursa olsun, Sofi mektubu annesi gelmeden
bulduu iin seviniyordu.

Odasna kp mektubu ata. Beyaz zarfn keleri biraz slakt, stelik orasnda
burasnda derin ukurlar vard. Yamur filan yamamt son gnlerde. Niye
slakt zarf?
Kk kt parasnda unlar yazlyd:
Kadere inanyor musun?
Hastalklar Tanrnn bir cezas mdr?
Tarihin seyrini hangi gler ynlendirir?
Kadere inanyor muydu? Pek emin deildi bundan. Ama kadere inanan pek ok kii
tanyordu. rnein snfnda gazetedeki yldz faln okuyan arkadalar vard.
Astrolojiye inanyorlarsa, kadere de inanyor olmalydlar. nk astrologlara
gre,
58
KADER
gkyzndeki yldzlarn sralannn dnyadaki insanlarn kaderi zerinde bir
etkisi vard.
insan yoldan geen kara kedinin uursuzluk getirdiine inanyorsa, kadere de
inanyor mu demekti? Dndke aklna kadere dair inanlara pek ok rnek
geliyordu. Niye "eytan kulana kurun" deniyordu rnein? Niin ayn 13'ne
rastlayan cuma gnne uursuz gn deniyordu? Sofi, pek ok otelde 13 numaral
oda olmadn duymutu. Herhalde btl inanlar olan insan ok olduu iin.
"Btl inan". Garip bir szck deil miydi bu da? tnsan Hristiyanla ya da
Mslmanla inanyorsa bunun adna sadece "inan" deniyordu da, astrolojiye ya
da ayn 13'ne rastlayan cuma gnnn uursuzluuna inanyorsa bu birdenbire
"btl inan" oluveriyordu!
tnsan ne hakla bakalarnn inancna "btl inan" diyebiliyordu?
Sofi bir tek eyden emindi en azndan: Demokritos kadere inanmyordu. O
zdekiydi. Yalnzca atomlara ve bolua inanyordu.
Sofi ktta yazl olan dier sorulan dnmeye alt.

"Hastalklar Tanr'nn bir cezas myd?" Gnmzde kimse inanmyordu canm


artk byle eylere! Ama insanlar hastalandklarnda bir an nce iyilemek iin
Tanrya dua ettiklerine gre, Tanr'nn hastalk ve salk konusunda insanlar
zerinde bir gc olduuna inanyor olmalydlar.
Sonuncu soru biraz daha etrefildi. Sofi tarihin gidiini neyin belirlediini hi
dnmemiti imdiye kadar. Ancak sorunun cevab insanlar olmalyd herhalde!
Tarihi belirleyen Tanr ya da kader olsayd, insanlarn zgr iradesi diye bir ey
sz konusu olamazd.
Bu zgr irade laf Sofi'nin aklna baka bir ey getirdi. Niin esrarengiz
filozofun kendisiyle kedinin fareyle oynamas
59
SOF'NN DNYASI
gibi oynamasna izin versin? Neden o filozofa bir mektup yaz-masmd? Filozof ya
bu gece ya da ertesi sabah posta kutusuna mutlaka san bir zarf koymayacak
myd? te Sofi de felsefe retmenine yazaca mektubu o zaman posta
kutusuna koyabilirdi.
Sofi mektubu yazmaya balad. Hi grmedii birine mektup yazmann olduka g
bir i olduunu dnyordu. Kadn m erkek mi olduunu bile bilmiyordu. Yal m,
gen mi olduu konusunda da hibir fikri yoktu. Hatt tandk biri bile olabilirdi.
Bir sre sonra ksa bir mektupla dndklerini dile getirmiti:
ok sayn filozof! Felsefe konusundaki cmertane yazma kursunuzu takdirle
karlamaktayz. Ancak kim olduunuzu bilememek bizi mteessir etmektedir. Bu
yzden gerek adnzla kendinizi takdim etmenizi rica ederiz. Bunun karlnda
evimizi terif edip bir fincan kahve imeye bu-yurabilirsiniz, ancak annem evde
yokken! Annem pazartesi cuma gnleri, saat 7:30 ile 17:00 arasnda
almaktadr. Ben de ayn srelerde rencilik yapmaktaym, ancak perembe
gnleri dnda saat ikiyi eyrek gee evde oluyorum. Ayrca olduka gzel kahve
yapabilirim. imdiden teekkrler. Sayglar. Dikkatli renciniz, Sofi Amundsen,
ya 14.
Kdn en altna da "Acele cevap." diye yazd.

Mektup biraz fazla adal olmutu ama yzn grmedii birine kar
kullanlabilecek szckleri bulmak hi de kolay bir i deildi!
Kd pembe bir zarfa koyup zarfn arkasn yaptrd. zerine "Filozofa" diye
yazd.
60
KADER
Btn mesele zarf annesine gstermeden kutuya koyabilmekti. Annesi eve
gelmeden koymamalyd. Ertesi sabah da daha gazete gelmeden posta kutusuna
bakmay unutmamalyd. Eer akam veya geceleyin kendisine bir ey gelmemise,
pembe zarfm geri almalyd.
Her ey bu kadar karmak olmak zorunda myd?
Gnlerden cuma olmasna ramen Sofi o gece erkenden odasna kt. Annesi pizza
ve televizyondaki dizi filmi nererek onu oturma odasnda tutmaya altysa da,
Sofi yorgun olduunu, yatp biraz kitap okuyacan sylemiti. Annesinin
televizyon ekranna gmld bir srada darya szlp mektubu posta
kutusuna brakt.
Annesi olduka endieli grnyordu. Byk tavanla silindir apkadan bu yana,
Sofiyle biraz baka bir ekilde konumaya balamt. Sofi annesini zmek
istemiyordu ama, imdi odasna kp posta kutusunu gzetlemek zorundayd.
Annesi saat onbir sralarnda odasna geldiinde Sofi'yi camdan darya bakar
halde buldu.
- Oturmu posta kutusunu gzetlemiyorsun, deil mi? diye sordu.
- stediim eyi gzetlerim.
- Bence sen iyice ak olmusun Sofi. Biri mektup getirecekse de bunu gece yars
yapacak deil herhalde!
f! Sofi bu ak olma tantanasna dayanamyordu artk! Ama yine de annesinin
byle bir eye inanmas daha iyiydi. Annesi konumasna devam etti:

- Tavanla silindir apkadan bahseden o muydu? Sofi evet anlamnda ban


sallad.
- ey... uyuturucu filan kullanmyor, deil mi?
imdi gerekten zlmeye balyordu annesine. Onun bu tr eylere kafa
yormasna izin veremezdi. te yandan, b61
SOFI'NN DNYASI
KADER
yklerin elenceli dncelerin uyuturucuyla bir ilikisi olduunu dnmeleri
dehet verici bir eydi. Bykler gerekten iyice samalyorlard ara sra.
Annesine doru dnp:
- Anne, bu tip eyleri asla kullanmayacama sz veriyorum... "O" da uyuturucu
kullanmyor. Biraz felsefeyle ilgileniyor o kadar.
- Senden byk m?
Sofi ban iki yana sallad.
- Seninle ayn yata m?
Evet anlamnda ban ne edi.
- Felsefeyle ilgileniyor, yle mi? Sofi yine bayla onaylad.
- ok tatl bir ocuk olduuna eminim, canm! Hadi artk biraz uyumaya al.
Ama Sofi daha saatlerce uyank kalp yolu seyretti. Saat bir sralarnda
gzkapaklar arlamaya balamt. Tam kalkp yatana gidecekti ki bir anda
gz ormandan kmakta olan bir glgeye takld.
Dars kapkaranlkt ama bir insan silueti grmeye yetecek kadar k vard. Bir
erkekti bu, olduka yal grnyordu. En azndan Sofi'yle yat deildi! Banda
bere gibi bir ey vard.

Bir ara, Sofi'ye, adam eve doru bakyormu gibi geldi ama Sofi tm klan
sndrmt. Adam doruca posta kutusuna gidip, kutuya byk bir zarf brakt.
Tam zarf brakrken gz Sofi'nin mektubuna takld. Elini posta kutusuna sokup
zarf kard. Gz ap kapayncaya kadar ormana doru yola koyuldu ve patikada
koar adm yryp gzden kayboldu.
Sofi'nin kalbi kt kt arpyordu. Aslnda stndeki gecelikle adamn arkasndan
komak geiyordu aklndan. Ama hayr, geceyars tanmad bir adamm
arkasndan gitmeye cesa62
ret edemezdi. Yine de inip mektubu alabilirdi en azndan.
Aradan bir sre getikten sonra yavaa merdivenlerden inip sokak kapsn
dikkatle at. ok gemeden elinde zarfla yine odasndayd. Yatana oturup
nefesini tuttu. Birka dakika bekledi. Evde hl hibir ses olmadndan emin
olduktan sonra mektubu ap okumaya balad.
Tabii kendi mektubunun cevab yarndan nce gelemezdi.
Kader
Tekrar merhaba Sofi! Her ihtimale kar nceden syleyeyim: sakn beni
gzetlemeye alma! Elbette bir zaman greceiz ama bunun yerini ve zamann
ben saptayacam. te diyeceimi dedim; szme uymamazlk etmezsin, deil mi?
.
Yine filozoflara dnelim. Filozoflarn doadaki deiimlere nasl aklamalar
getirmeye altklarn grdk. Daha nceleri bu tr eyler mitler yoluyla
aklanyordu.
Ancak hayatn baka alanlarnda da btl inanlarn almas gerekiyordu. Bu
inanlar hastalk, salk ve politik olaylar konularnda karmza kyor. Bu iki
alanda Yunanllar kadere ok inanyorlard.
Kadere inanmak ile olaylarn nasl gelieceinin nceden belirlenmi olduuna
inanmay kastediyoruz. Bu anlaya hem tarih boyunca hem de gnmzde
rastlyoruz. Kuzey'de bunun rneklerini eski zlanda destanlarnda grebiliriz.

Gerek Yunanllarda, gerek dnyann baka blgelerinde varolan bir baka inan
da, insanlarn kaderlerini kehanet yoluyla renebilecekleri idi. Bu, bir insann ya
da bir lkenin kaderinin eitli yollarla nceden bilinebilecei anlamna geliyor.
Hl pek ok insan "kt fal", "el fal" ve "yldz falna" inanmaktadr.
63

SOFfNN DNYASI
Bizim Norve'ten bildiimiz bir baka fal tr de kahve faldr. Kahveyi itikten
sonra ou zaman fincann dibinde biraz telve kalr. nsan biraz da hayal gcn
kullanarak burada belli resimler ya da ekiller grebilir. Telve bir araba eklini
almsa, kahveyi imi olan kiinin bir araba yolculuuna kacana inanlr!
Gryoruz ki "falc" aslnda ngrlemeyecek eyleri n grmeye alr. Bu her
trl falclk iin geerlidir. "ngrlmeye" allan ey aslnda bilinemeyecei
iin ve tam da bu nedenle, falclarn sylediklerinin tersini iddia etmek hi de
kolay bir i deildir.
Gece gkyzne baktmzda karmakark bir halde biraraya gelmi parldayan
eyler grrz. Tarih boyunca pek ok insan yldzlarn hayatmz zerinde etkisi
olduuna inanmtr. Bugn hl nemli kararlar ncesinde astrologlara danan
devlet adamlar vardr.
Delphoi'deki khin
Yunanllar kaderlerini Delphoi'deki mehur khin araclyla renebileceklerine
inanyorlard. Delphoi'deki kehnet tanrs Apollon'un ta kendisiydi. Apollon,
insanlarla kadn rahibe Pythia araclyla konuurdu. Pythia toprakta alm bir
deliin banda otururdu. Bu delikten insan bayltp kendinden geiren gazlar
kard. Bu kokularla trans haline geen Pythia, bylelikle Apollon'un szcs
haline gelirdi.
nsanlar Delphoi'ye gelince sorularn nce oradaki rahiplere iletiyorlard. Bunlar
da Pythia'ya. Pythia sorulara yle anlalmas g ve her anlama gelebilecek
yantlar veriyordu ki, rahiplerin bu yantlar soruyu soran kiilere aklamas
gerekiyordu. Bu ekilde Yunanllar Apollon'un bilgeliinden yararlanyorlard.
nk Apollon her eyi, hem gemii hem de gelecei, ok iyi biliyordu.

Pek ok devlet yneticisi Delphoi'deki khine danmadan sav 64


KADER
vaa gitmeye veya baka nemli kararlar almaya cesaret edemezdi. Bylelikle
Apollon rahipleri, halkn ve lkesini ok iyi tanyan bir tr diplomat ya da
danman rol gryorlard.
Delphoi'deki tapnan zerinde mehur bir zdeyi yer alyordu: KENDN BL!
Bununla anlatlmak istenen, insann insan olmaktan te bir ey olduuna
inanmamas gerektii ve hibir insann kaderinden kaamayaca idi.
Yunanllar arasnda insann nasl sonunda kaderine yakaland-yla ilgili ykler
anlatlyordu. Zamanla bu "trajik" kiiler hakknda oyunlar (trajediler) yazld.
Bunlarn en bilineni Kral Oedipus hakknda olandr.
Tarih bilimi ve tp bilimi
Kader yalnzca sradan insanlarn yaamn belirlemiyordu. Yunanllar tarihin
gidiinin de kadere bal olduuna inanyorlard. Savaa tanrlarn karar verdiini
dnyorlard. Gnmzde de tarihte olan bitenleri Tanr'nn ya da baka gizemli
glerin belirlediine inananlar vardr.
Ancak Yunanl filozoflarn' doal srelere doal bir takm aklamalar getirmeye
alt sralarda, tarihsel gidii de doal nedenlerle aklamaya alan bir tarih
bilimi ortaya kyordu. Bir devletin savata yenilmesi artk tanrlarn almasyla
aklanmyordu. En tannm Yunanl tarihiler Herodotos(.. 484-424) ve
Thukydides (.. 460-400) idi.
Yunanllar hastalklarn da tanrlarn ii olduuna inanyorlard. Bulac hastalklar
ounlukla tanrlarn insanlara vetdii bir ceza olarak grlyordu. te yandan
tanrlar kendilerine doru bir biimde kurbanlar verildiinde insanlar yeniden
salna kavuturabili-yordu.
Bu dnce tarz kesinlikle sadece Yunanllara zg deildir.
65
SOF'NN DNYASI

Yakn alarda tp bilimi ortaya kana dek, hastalklarn doast glerin ii


olarak grlmesi en yaygn anlayt. rnein "nezle" szcnn kkeninde
insann yldzlarn kt "etkisi altnda kal. mas" yatar.
Bugn bile deiik hastalklarn, rnein AiDS'in, Tanr'mn in. sanlara verdii bir
ceza olduuna inanan pek ok kii vardr. Pek ol insan da hastalklarn doast
bir biimde "iyiletirilebileceine" inanmaktadr.
Yunanl filozoflarn yepyeni bir dnce biimiyle ortaya kt sralarda, hastalk
ve sala da doal aklamalar getirmeye alan bir Yunan tp bilimi douyordu.
Yunan tp biliminin kurucusu, Ko adasnda .. 460 yllarnda domu olan
HippokratesMr.
Hippokratesi tp geleneine gre, hastalklara kar koymann en nemli yolu
arya kamayan, salkl bir hayat srmekti. nsan iin doal olan ey salkl
olmakt. Hastalklar, fiziksel ya da ruhsal bir dengesizlik sonucu doann
"yolundan kmas"ndan kaynakta nrd. nsann salkl bir yaam srmesinin yolu,
dengeli ve uyumlu olmaktan ve "salam bir vcutta salam bir kafa"dan geerdi.
Gnmzde "tp ahlak"ndan szedilmektedir. Bununla, dok' torlarn belli baz
ahlaksal kurallar erevesinde hareket etmesi g& rektii kastedilir. rnein bir
doktorun salam bir kiiye uyuturucu ieren ila yazmas yasaktr. Ayrca bir
doktor, hastasnn hastalf yla ilgili olarak kendisine anlattklarn bir bakasna
anlatmama szn tutmak zorundadr. Bunlar kkleri Hippokrates'e uzanan dncelerdir. Hippokrates rencilerinden u yemini etmelerini isterdi:
Yeteneklerim ve deerlendirmelerim dorultusunda tedavimi hastalara yardm
etmek ve onlara asla zarar ve ac vermeme* kaygsyla kullanacam. Ne isteyene
zehirli ila vereceim, nf de kimseyi buna tevik edeceim. Ne de bir kadna
dourmasn nlemek iin diyafram vereceim. Hayatm ve sanatm temizi
66
KADER
kutsal tutacam.
Bak kullanmayacam, en derin aclar iinde kvrananlara kar bile. Ama bu
alanda uzman olanlara alan aacam.

Hangi ev olursa olsun gittiim her eve hastalara yardm et-. mek iin gideceim.
Bilerek hakszlk etmeyecek ve bilerek zarar vermeyeceim. zellikle, kle olsun
zgr olsun, ne bir erkek ne de bir kadn vcuduna zarar vereceim. nsanlarla
girdiim ilikide grp duyduklarm bakalarna anlatlmayacak bir eyse, bunu
asla ak etmeyeceim. nk bu benim iin kutsaf bir srdr.
Bu yemini tutar ve bozmazsam, insanlar hayatma ve sanatma sayg duysunlar.
Yok eer yeminimi bozarsam, bama bunun tam tersi gelsin.
Sofi Cumartesi sabah yatanda srayarak uyand. Rya myd yoksa filozofu
gerekten grm myd?
Eliyle yatan altn yoklad. Tabii, gece gelen zarf oradayd ite. Sofi Yunanllarn
kadere inanlanyla ilgili tm okuduklarn hatrlad. 0 zaman bu bir rya olamazd.
Filozofu grmt tabii! Yalnz bu olsa iyi. Filozofun kendi mektubunu aldn da
grmt!
Sofi kalkp yere meldi ve yatan altna uzand. Btn daktilo sayfalarn alp
kard. Bu da neydi? Ta duvarn dibinde krmz bir ey duruyordu. Bir earp
myd ne?
Srnerek uzanp krmz ipek earb ald. Emin olduu tek ey, earbn kendine
ait olmadyd.
Dikkatle earb incelemeye koyulmutu ki earbn kenarnda siyah yazyla yazlan
grnce kk bir lk att: "HL-DE".
Hilde! Peki ama kimdi bu Hilde? Nasl oluyordu da Hil-de'yle yollar byle
kesiiyordu?
67

SOKRATES
...en bilge kii bilmediini bilen kiidir...
Sofi zerine yazlk bir elbise geirip mutfaa indi. Annesi mutfakta tezghn
zerine eilmi duruyordu. Annesine ipek earptan szetmemeye karar verdi.

- Gazeteyi aldn m? szleri dklverdi azndan. Annesi ona dnerek:


- Hadi bir iyilik yap da sen alver gazeteyi bugn, dedi. Sofi akl tal yolu
koarak geip yeil posta kutusuna vard.
Gazeteden baka bir ey yoktu. Mektubuna daha cevap gelemezdi zaten.
Gazetenin ilk sayfasnda Lbnan'daki Norveli BM taburu ile ilgili bir haber
okudu.
BM taburu... Hilde'nin babasndan gelen zarfn damgasnda da bu yazmyor
muydu? Ama pul Norve puluydu. Belki de Norveli BM askerleri zel bir Norve
postanesi de gtrmlerdi yanlarnda...
Mutfaa geri dndnde annesi alayc bir ses tonuyla:
- Gazeteyle de pek ilgilenir oldun son gnlerde! dedi.
Neyse ki annesi kahvaltda da daha sonra da posta kutusundan filan szetmedi.
Annesi alverie gitmek zere evden knca, Sofi kaderle ilgili mektubu alp
Geit'e gitti.
Mektuplar koyduu biskvi kutusunun yannda beyaz bir zarf olduunu grnce
akl bandan gidecekti neredeyse. Sofi mektubu buraya koyann kendisi
olmadndan emindi.
Bu zarfn da kenarlar slakt. nceki gn ald mektup gibi bunun da zerinde bir
takm derin izler vard.
68
SOKRATES
Filozof buraya m gelmiti? Gizli yerini biliyor muydu yani? Ya zarflar niye
slakt?
Tm bu sorulardan ba dnmeye balamt. Zarf ap ktta yazlanlar
okumaya koyuldu.
Sevgili Sofi. Mektubunu byk bir ilgiyle ve biraz da kalbim burkularak okudum.
Kahve imeye gelmek konusunda ne yazk ki seni hayal krklna uratmak

zorundaym. Bir gn mutlaka greceiz, ancak uzunca bir sre daha Kaptan
Virajnda kendimi gsteremeyeceim sanrm.
Bundan sonra mektuplar da kendim getiremeyeceim. Uzun vadede sakncal
olabilir bu. Mektuplar kk ulam getirecek. Ancak iin gzel yan bundan sonra
mektuplarn dorudan senin gizli yerine braklacak olmas.
stersen yine benimle haberleebilirsin. Bu durumda mektubunu ve de bir biskvi
ya da kesme eker parasn pembe bir zarfn iine koymalsn. Ulak byle bir
zarf grrse, alp bana getirecektir.
NOT. Bir bayann kahve davetini reddetmek hi ho bir ey deil. Ancak bazen
byle gerekiyor.
NOT. NOT. Krmz bir ipek earp bulacak olursan ltfen ona iyi bak. Bazen
insanlarn eyalar birbirine karr byle. Okullarda da ok olur bu. Ee, bizim ki
de bir felsefe okulu ne de olsa!
Selamlar, Alberto Knox.
Sofi on drt yllk yaam boyunca ylbalarnda, yagnlerinde filan epey mektup
almt. Ama bu mektup hepsinden daha garipti.
Birincisi, mektup pulsuzdu. Posta kutusuna bile konma-mt. Bu mektup dorudan
Sofi'nin sper gizli yerine brakl69
SOFt'NN DNYASI
mt. in tuhaf kuru bahar havasma ramen bu zarfn da kenarlar slakt.
En garip ey kukusuz ipek earpt. Demek felsefe retmeninin baka bir
rencisi daha. vard. Olsundu bakalm! Bu br renci, krmz ipek earbn
yitirmiti. Yitirsindi bakahm! yi ama ya earbn Sofi'nin yatann altnda
yitirmeyi nasl becermiti?
Sonra, Alb'erto Knox... Ne tuhaf bir add bu!

Ama en azndan bu mektupla, Hilde Mller Knag ile felsefe retmeni arasnda bir
iliki olduu ortaya kmt. Ama Hilde1 nin babasnn da durup dururken
adresleri kartrmaya balamas anlalacak ey deildi!
Sofi, uzunca bir sre oturup Hilde ile kendisi arasnda ne tr bir iliki
olabileceini dnd. Ama sonuta iin iinden kamad. Felsefe retmeni bir
gn karlaacaklarn yazyordu. Hilde ile de karlaacak myd acaba bir gn?
Kdn arkasn evirdiinde, bu yzde de bireyler yazl olduunu grd:
Doal bir arlanma duygusundan szedilebilir mi? En bilge kii bilmediini bilen
kiidir. Gerek bilgi iimizde mevcuttur. Doru bilgi, doru eylemi gerekletirir.
Sofi, beyaz zarfla gelen ksa cmlelerin daha sonra gelen byk zarfa bir hazrlk
oluturduunu anlyordu artk. Birden aklna bir ey geldi: eer "ulak" san zarf
buraya, Geit'e getirecekse Sofi bekleyip onun kim olduunu grebilirdi. Kadn
m, erkek miydi? Grnce onu hi brakmayacak, felsefe hakknda bildii her eyi
anlattracakt! Mektupta ulan kk olduu yazyordu. ocuk muydu acaba?
"Doal bir arlanma duygusundan szedilebilir mi?"
70
SOKRATES
Sofi, "arlanma" szcnn "utanma" anlamna gelen bir szck olduunu
biliyordu. rnein plak olmaktan utanmak gibi. Ama plaklktan utanmak doal
bir duygu muydu gerekten? Bir eyin doal olmas demek, tm insanlar iin
geerli olmas demekti. Ancak dnyann pek ok yerinde plaklkt tam da doal
olan! O zaman neyin uygun olup neyin uygun olmad-ma karar veren toplum olsa
gerekti. rnein babaannesi genken mayonun stn kararak gnelenmek diye
bir ey olamazd. Oysa bugn pek ok kii bunu "doal" bir ey olarak gryordu.
te yandan pek ok lkede de bu kesinlikle yasakt. Sofi ban kad. Felsefe
dedikleri bu muydu?
Ya sonraki cmle: "En bilge kii, bilmediini bilen kiidir".
Kimden daha bilge? Filozof bu cmleyle, dnyada olup biten her eyi bilmediinin
farknda olan kiinin, ayn miktarda ey bilmesine ramen her eyi bildiini sanan
kiiden daha akll olduunu sylemek istiyorsa, Sofi de ayn fikirdeydi. Bunu hi
dnmemiti daha nce. Ama imdi dndke, bilmediini bilmenin de bir eit

bilgi olduunu anlamaya balyordu. nsann hi bilmedii konularda bilgilik


taslamas aptallkt en azndan!
Sonra, u, "gerek bilginin iimizde olduu" meselesi. Ama bilgiler u ya da bu
zaman kafamza dardan dolmaz myd? te yandan Sofi, annesinin ve okulda
retmenlerinin kendisine bir eyler retmek isteyip, onun bu bilgileri almaya
hi de istekli olmad anlar hatrlad. Gerekten rendii eyleri, kendisinin de
katksyla renmiti. Bir eyi birdenbire anlay-verdii ok olurdu. Gerek "bilgi"
tam da bu olsa gerekti herhalde.
Evet, evet! Sofi tam da sorular baaryla cevaplandrabil-diini dnyordu ki,
mektuptaki son nermeyi okuyunca . kendini glmekten alamad: "Doru bilgi,
doru eylemi gerekletirir."
71
SOF'NN DNYASI
SOKRATES
Ne demekti bu? Banka soygucusu, banka soymann kt bir ey olduunu bilmedii
iin mi banka soyuyordu yani? Tam tersine. Sofi byklerin ou zaman neyin
doru olduunu ok iyi bilmelerine ramen aptalca davrandklarn, hatt sonra da
bundan pimanlk duyduklarn dnyordu.
Sofi byle oturup dururken birden alln ormana bakan tarafnda kuru dal
trtlar Tluydu. Ulak olabilir miydi gelen? Kalbi hzl hzl arpmaya balad.
Birinin, bir hayvan gibi nefes alp vererek gelmekte olduunu anladnda korkusu
iyice artt. -

Birka saniye sonra, Geit'in ormana bakan giriinden ieriye kocaman bir kpek
girdi. Labrador tr bir kpekti bu. Aznda tad byk san zarf Sofi'nin
dizlerinin dibine brakt. Her ey yle hzl olup bitmiti ki, Sofi hibir ey
dnmeye vakit bulamamt. Kpek hemen yine ormana doru kaybolmu, Sofi
kendini elinde sar zarfla otururken buluvermiti. Her ey olup bittikten sonra
ok kendini gsterdi. Sofi ellerini kucana brakp alamaya koyuldu.
yle ne kadar kaldn bilmeden, bir sre sonra kendine gelip ban kaldrd.

Demek ulak buydu! Sofi derin bir soluk alp verdi. Demek bunun iin beyaz
zarflarn kenarlar slak oluyordu. Ve tabii yine bu yzden zarflarda derin izler
oluyordu. Nasl da dnememiti bunu? Filozofa mektup yollarken mektubun
iine bir kesme eker ya da biskvi koymas meselesi de bir anda bir anlama
kavumu oluyordu.
Yeterince hzl dnemiyordu ite bazen. Ancak "ulan" yetitirilmi bir kpek
olabileceini tahmin etmek de g iti dorusu. Ulaa Alberto Knox'un nerede
yaadn sorma meselesini de unutmas gerekiyordu bylece.
Sofi byk zarf ap okumaya balad:
72
Atina'da felsefe
Sevgili Sofi! Bu satrlar okurken Hermes 'le tanm olacaksn belki de. Her
ihtimale kar ben yine de Hermes'in bir kpek olduunu syleyeyim. Sakn bunu
kt bir ey gibi grme! Hermes, ok uslu ve pek ok insandan daha akll bir
kpektir. En azndan, olduundan daha bilgiliymi gibi davranmaz!
smi de rastgele seilmi bir isim deildir. Hermes, Yunan tanrlarnn ulann
adyd. Ayn zamanda denizcilerin tanrsnn ad da Hermes'ti ama imdilik bunun
zerinde pek durmayacaz. Ancak en nemlisi, Hermes'in "hermetik" szcnn
kkenini oluturuyor olmasdr. Bu szck gizli ya da ulalmaz anlamna gelir.
Hermes'in bizi birbirimizden nasl gizli tuttuunu hatrlarsak, isminin ne kadar
isabetli olduunu grebiliriz.
Bylece ulamz tantm oldum. Kendi adn tanr ve ok iyi yetimi bir
kpektir.
Tekrar felsefeye dnelim. Felsefenin ilk blmn ardmzda brakm
bulunuyoruz. Bununla, mitsel dnya grnn yklmas anlamna gelen doa
felsefesini kastediyorum. imdi ise eski zamanlarn en byk filozofu olan
Sokrates, Platon ve Aristoteles ile tanacaz. Bu filozoflarn her biri Avrupa
uygarlna kendince katkda bulunmutur.
Sokrates'ten nce yaadklar iin, doa filozoflarna "Sokrates ncesi filozoflar
" da denir. Sokrates'ten daha sonra lm olmasna karn, Demokritos'un tm
dnce biimi "Sokrates ncesi" doa felsefesine aittir. Sokrates'le beraber
felsefeye sadece za-rnansal bir ayrm koymuyoruz. Ayn zamanda corafi olarak

da yer deitirmi bulunuyoruz. nk Sokrates Atina'da domu ilk Yunan


filozofudur ve onun iki yakn takipisi de Atina'da yaamlardr. Anaksagoras'n
da bir sre Atina'da yaam olduunu hatrlyorsun belki. Ama o, gnein ateten
bir kre olduunu iddia ettii in Atina'dan kovulmutu. (Sokrates'in bana
gelenler de daha az
73
SOF'NN DNYASI
kt saylmaz!)
Sokrates'ten itibaren Yunan kltrel hayat Atina'da toplanmaya balar. Bundan
da nemlisi Sokrates'ten itibaren felsefe projesinin kendisinin de biim
deitirmeye balam olmasdr.
Sokrates'ten nce biraz o zamanki Atina ehir grntsne damgasn vurmu
olan Sofistlerden szedeceiz.
Baalyorrr, Sofi! Dnce tarihi, ok perdeli bir tiyatro oyunu gibidir.
Her eyin ba insan
.. 450 yllarnda Atina Yunan dnyasnn kltr merkezi olmutu. Felsefe de bu
dnemde yeni bir yne girmiti.
Doa filozoflar ncelikle doay incelemekle meguldler. Bu yzden bilim
tarihinde de nemli bir yer aldlar. Atina'da ise daha ok insanla ve nsann
toplumdaki yeriyle ilgileniliyordu.
Atina'da giderek meclisler ve mahkemeleriyle bir demokrasi olumaya balad.
Demokrasinin n koullarndan biri, demokratik srelere katlacak kiilerin
gerekli eitimden gemeleriydi. Gen bir demokrasinin ncelikle halk eitmesi
gerektiini gnmzden rneklerle de biliyoruz. Bu yzden Atinallar iin her
eyden nemlisi retorikten, yani konuma sanatndan anlamakt.
ok gemeden Atina'ya Yunan kolonilerinden pek ok retmen ve filozof geldi.
Bunlar kendilerine Sofist diyorlard. "Sofist" szc eitim grm, uzman kii
anlamna gelir. Atina'da Sofistler kentin yurttalarna ders vererek geimlerini
salyorlard.

Sofistlerle doa filozoflarnn ortak bir yanlar vard. Her ikisi de varolan mitlere
eletirel yaklayorlard. Ancak Sofistler buna ek olarak, gereksiz felsefi
speklasyon olarak grdkleri eyleri de reddediyorlard. Felsefi sorulara belki
yantlar bulunabilir, ancak doann ve evrenin gizleri kesin olarak zlemez,
grnde idiler. Fel74
SOKRATES
sefede bu gre phecilik denir.
Biz insanlar doadaki tm sorular yamtlayamasak da bir arada yaamamz
gerektiini biliriz. Sofistler de insanlar ve insann toplumdaki yeri ile ilgilenmeyi
setiler.
Sofist Protagoras (.. 487-420) "insan her eyin lsdr," diyordu. Bununla
anlatmak istedii ey, neyin doru neyin yanl, neyin iyi neyin kt olduunun hep
insann ihtiyalarndan yola karak deerlendirilebilecei idi. Yunan tanrlarna
inanp inanmadn sorduklarnda, "Tanrlar konusunda bir ey syleyemem nk
bu konuda bilgiyi engelleyen eyler var: konunun zorluu ve insan yaamnn
ksal." diye yant vermiti. Bu ekilde tanrnn varolup olmad konusunda kesin
bir yant veremeyenlere Bilinemezci denir.
Sofistler ounlukla pek ok yer gezmi, deiik pek ok ynetim tarz grm
kiilerdi. Hem gelenelcve grenekler, hem de ehir devletlerinde geerli olan
yasalar birbirinden ok farkl idi. Sofistler tm grp bildikleri eyler
erevesinde Atina'da neyin doa tarafndan, neyin toplum tarafndan
belirlendiine dair bir tartma balattlar. Bylelikle Atina ehir devletinde bir
toplum eletirisinin temelini oluturdular.
rnein "doal arlanma duygusu" trnden tanmlamalarn her zaman geerli
olamayacan ne srdler. Utanmann "doal" bir ey olmas iin, doutan gelme
bir ey olmas gerekirdi. Utanmak doal bir ey midir Sofi, yoksa toplumun
yaratt bir ey mi? ok gezip grm birisi iin bu sorunun yant basittir: plak
grnmekten utanmak "doal" ya da doutan gelme bir ey deildir. Arlanma -ya
da arlanmama- ncelikle toplumun gelenek ve greneklerine bal bir eydir.
Senin de tahmin edebilecein gibi, ortalkta gezinip neyin doru neyin yanl
olduu konusunda mutlak normlar olamayacana iaret eden Sofistler, Atina

ehir toplumunda hararetli tartmalara yol atlar. Sokrates ise baz normlarn
gerekten mutlak ve her zaman geerli olduunu gstermeye alt.
75
SOFI'NN DNYASI
Sokrates kimdi?
Sokrates (.. 470-399) felsefe tarihinin belki de en gizemli ahsdr. Tek bir
kelime olsun yazmamtr. Buna ramen Avrupa dncesine ok byk etkisi
olmu kiilerden biridir. Bunda kukusuz ackl lmnn de bir rol olmutur.
Sokrates'in Atina'da domu olduunu ve zamannn ounu sokaklarda ve
meydanlarda karlat insanlarla konuarak geirdiini biliyoruz. Krlardaki
aalar bana bir ey retemez, demiti. Saatlerce kprdamadan durup derin
dncelere dald da olurdu.
Daha hayatta iken bile sr dolu bir insan olarak grlen Sokrates ldkten sonra
pek ok felsefi akmn kurucusu sayld. Tam da bylesine sr dolu ve bilinmez
olduu iin birbirinden ok farkl pek ok gr onun dncelerine sahip kt.
Kesin olan tek ey, Sokrates'in mthi irkin olduu idi. iman, ksa boylu, patlak
gzl, hap burunlu idi. ininse "mkemmel bir gzellikte" olduu sylenir. Ayrca,
"ne imdi ne gemite Sokrates gibi birisi bulunamaz" da denir. Tm bunlara
karlk Sokrates felsefi uralar yznden lme mahkm edildi.
Sokrates'in yaam, rencisi ve sonradan tarihin en byk filozoflarndan biri
olacak olan Platon tarafndan gn na kavumutur. Platon, Sokrates'i
konumac olarak kulland pek ok diyalog -felsefi konumalar- yazmtr.
Platon'un Sokrates'in azndan yazd bu yazlara bakarak bunlar gerekten
Sokrates'in syleyip sylemediinden emin olamyoruz. Neyin Sokrates'in
retisi, neyin Platon'un kendi szleri olduunu ayrdedemiyoruz. Ayn sorun,
ardnda yazl eser brakmam olan pek ok baka tarihsel ahsiyette de
karmza kar. Elbette buna en bildik rnek sa'dr. "Tarihteki sa'nn"
gerekten Mat-ta'nm ya da Luka'nn yazdklarn syleyip sylemediinden emin
olamayz. Ayn ekilde "tarihteki Sokrates'in" dedikleri de bir sr olarak
kalacaktr.
76

SOKRATES
te yandan Sokrates'in "gerekten" kim olduu o kadar nemli deildir. Bat
dncesini 2500 yldr ynlendiren, Platon'un bize tantt Sokrates'tir.
Konuma sanat
Sokrates'in urandaki temel e, onun kimseye bir ey retmek peinde
olmaydr. O, tersine, konutuu insandan bir eyler renmek istediini dile
getirmitir. Yani dier okul retmenleri gibi ders vermek deildi derdi. Onun
derdi, konumakt.
Ama sadece bakalarn dinleyerek mehur bir filozof olunmazd elbette. Yalnzca
bakalarn dinledi diye lme mahkm de etmezlerdi insan! O genellikle
konumann banda soru sorard. Bylece hibir ey bilmiyormu gibi yapard.
Konuma srasnda genellikle karsndaki kiinin kendi dnce biimindeki
zayflklar grmesini salard. Sonunda konutuu kiinin bir keye skt ve
neyin doru neyin yanl olduunu kendine itiraf etmek zorunda kald olurdu.
Sokrates'in annesinin ebe olduu ve Sokrates'in konuma sanatn ebelerin
"dourma sanatna" benzettii sylenir. ocuu douran kii ebe deildir. Ebe
yalnzca doum srasnda hazr bulunup douma yardmc olur. Sokrates de
kendine den eyin insanlarn doruyu "dourmasna" yardmc olmak olduuna
inanyordu. nk gerek kavray insann iinden gelir. Bakalar tarafndan
retilemez. nsann iinde kavrad eydir gerek "bilgi".
Altn iziyorum: ocuk dourmak doal bir zelliktir. Ayn ekilde insan sadece
mantn kullanarak felsefi dorular kavrayabilir. nsan "mantn kullanarak"
kendinden bir ey renebilir.
Sokrates hibir ey bilmiyormu gibi yaparak, insanlar tam da buna, mantn
kullanmaya zorlard. Cahili "oynard" - ya da olduundan daha aptalm gibi
grnrd. Buna "Sokratesi roni"
77
f
SOFfNlN DNYASI

diyoruz. Bu ekilde Sokrates srekli olarak Atinallarn dnce biimlerindeki


boluklar ortaya karyordu. Bu meydann ta ortasnda, yani herkesin iinde
olabilirdi. Sokrates'le bir karlama, alaya alnp herkesin iinde gln duruma
drlme anlamna gelebilirdi.
Byle bir kiinin giderek dierlerini, zellikle toplumda gc elinde bulunduranlar
rahatsz etmeye balayacan anlamak g deil. "Atina uyuuk bir at. Ben de onu
uyandrp canlandrmaya alan bir at sineiyim," diyordu Sokrates. (At sineine
ne yapar insan Sofi? Cevap verebilir misin buna?)
Tanrsal bir ses
Sokrates'in dier insanlar devaml mat etmekteki amac onlar rahatsz etmek
deildi. inde yle bir ey vard ki ona baka bir ans tanmyordu. Sokrates hep
iinde "tanrsal bir ses" olduunu sylyordu. nsanlara lm cezas vermeye
karyd rnein. Politik muhalifleri ele vermeyi de reddediyordu. Bu da sonunda
hayatna ma-loldu.
.. 399 ylnda "devletin tanrlarn tanmad" ve "genlerin dncelerini
bozduu" iin lme mahkm edildi. 500 kiilik jrinin yardan biraz fazlasnca
sulu bulundu.
Af dilenebilirdi kukusuz. En azndan Atina'y terketmek suretiyle paay
kurtarabilirdi. Ama byle yapm olsayd Sokrates olmazd. Gerek u ki o, kendi
vicdann -ve doruyu- kendi hayatnn nne koydu. Devletin kar iin uratn
belirtti. Ama yine de lme mahkm edildi. En yakn arkadalarnn yannda bir
kupa baldran zehiri iti. Ve ylp ld.
Niin Sofi? Sokrates neden lmek zorundayd? Bu soruyu insanlar 2400 yldr
soruyorlar. Ancak o, tarihte sonuna dek mcadele etmekten vazgemeyip
dncelerinden tr len tek kii deildir.
78
SOKRATES
sa'dan szettim daha nce. sa ile Sokrates arasnda gerekten bir takm
benzerlikler var. Burada birkandan szedeceim.
sa da Sokrates de adalar tarafndan sr dolu insanlar olarak grldler. kisi
de ardnda yazl bir ey brakmad. Onlar hakkndaki bilgiler konusunda

rencilerine bal kalmak durumundayz. Ancak ikisi de kukusuz iyi birer


konumac idiler. Ayrca kendilerinden ylesine emin bir tarzda konuuyorlard ki
bu dinleyeni hem ok etkileyebiliyor hem de rahatsz edebiliyordu. stelik ikisi
de kendilerinden daha byk grdkleri bir ey adna konuuyorlard. Her trl
hakszlk ve otoriteyi eletirerek toplumda gc elinde bulunduranlar savunmaya
itiyorlard. Ve en nemlisi, bu ikisinin de hayatna maloldu.
sa ve Sokrates'in davalarnda da benzerlikler var. kisi de af dileyebilir,
bylelikle hayatlarn kurtarabilirlerdi. Ancak sonuna kadar direnmezlerse
davalarna ihanet etmi olacaklarna inanyorlard. lme onurla giderek,
lmlerinden sonra binlerce yanda edinmi oldular.
sa ile Sokrates arasndaki benzerlikleri gstererek ikisinin ayn olduklarn
sylemek deil amacm. Esas olarak, ikisinin de insanlara vermek istedikleri ve
kendi kiisel cesaretlerinden ayrdedileme-yecek mesajlar olduunu sylyorum.
Atina'da birjoker
Sokrates, Sofi! Henz Sokrates'i bitirmedik. Yntemini anlattk. Ama onun
projesi neydi?
Sokrates Sofistlerle ayn dnemde yaad. O da Sofistler gibi, doa filozoflarnn
sorunlarndan ok insan ve insan yaam ile ilgiliydi. Sokrates'ten birka yz yl
sonra yaam Romal filozof Cice-ro yle diyordu: "(O) felsefeyi gkyznden
Dnya'ya indirip ehirlerde barndrd. Felsefeyi evlere sokup insanlar hayat ve
treler,
79
SOF'NlN DNYASI
iyilik ve ktlk zerine dnmeye zorlad."
Ancak Sokrates Sofistlerden nemli bir noktada ayrlyordu. O kendini bir
"Sofist", yani eitimli ve bilge bir kii olarak adlandrmyordu. Sofistlerin aksine
rettikleri iin para almyordu. Hayr, Sokrates kendine kelimenin tam anlam ile
"filozof diyordu. "Philo-sophos"un kelime anlam "bilgelie ulamaya alan
kii"dir.
Burada msn Sofi? Bu kursta daha sonra anlatlacaklar iin, "Sofist" ile "filozof"
arasndaki ayrm anlam olman nemli. Sofistler anlattklar iirme eyler iin

para alyorlard. Tarih bu tr "Sofistlerle" doludur. Bildikleri azck eylerle


yetinen ya da bilmedikleri eyleri ok iyi biliyormu gibi yapp vnen
retmenlerden ve bilgilerden szediyorum. Bu tr "Sofistlerle" ksa hayatnda
sen bile karlamndr. Gerek filozof Sofi, bunun tam tersidir. Bir filozof
aslnda ok az ey bildiinin farkndadr. Tam da bu yzden hep, her zaman
gerek bilgiye ulamaya alr. Sokrates bu trden ender bir kiiydi. Hayat ve
dnya hakknda hibir ey bilmediinin farkndayd. Ve en nemlisi: bu kadar az
ey bilmekten mthi rahatszlk duyuyordu.
Yani filozof, anlamad pek ok ey olduunu kabul eden kiidir. Ve bu da onu
huzursuz eder. Ama tam da bu bakmdan, bilmedii eyleri biliyormu gibi yapp
vnen insanlardan ok daha aklldr. "En bilge kii bilmediini bilen kiidir,"
demitim. Sokrates de tek bir ey bildiini sylyordu ve bu da hibir ey
bilmediiydi! Bu aklamay not almalsn Sofi, nk filozoflar arasnda bile bunu
byle rahatlkla syleyebilene ok az rastlanr. stelik bunu ak ak sylemek
insann hayatna malolacak kadar tehlikeli olabilir. Her zaman en korkulan kiiler
soru soran kiilerdir. Sorulara cevap vermek o kadar sakncal deildir. Tek bir
soru bin cevaptan daha gl olabilir.
"Kraln Yeni Giysileri" masaln biliyor musun? Bu masalda kraln zerinde aslnda
giysi filan yoktur, ama maiyetindekilerin hibiri bunu ona sylemeye cesaret
edemez. Birdenbire bir ocuk kraln
80
SOKRATES
plak olduunu haykrr. Cesur bir ocuktur bu, Sofi. Sokrates de hjZ insanlarn
ne kadar az ey bildiini syleyebilecek kadar cesurdu ocuklarla filozoflar
arasndaki benzerliklerden szetmitik zaten daha nce.
Tekrar ediyorum: insanlk kolayca cevaplanamayacak nemli sorularla kar
karyadr. Bu durumda insann karsna iki seenek kar: ya bilmeye deer
eyleri biliyormu gibi yaparak kendimizi ve dnyadaki herkesi kandrabiliriz, ya
da gzlerimizi bu sorulara kapayp cevap aramaktan tmyle vazgeebiliriz. te
insanlar bu bakmdan ikiye ayrlr. Ya kendinden son derece emin ya da iyice
vurdumduymaz olurlar. (nsanlarn bu iki tr de tavann krknn diplerinde
debelenir durur.) Bir deste iskambil kdn ikiye ayrmaya benzer bu, Sofi.
Siyah ktlar bir tarafa, krmz ktlar br tarafa.. Ama arada bir karmza
bir joker kar. Joker ne kupa, ne sinek, ne karo ne de maadr. Sokrates de
Atina'da byle bir joker idi. Ne kendinden ok emin, ne de vurdumduymazd. Tek

bir ey biliyordu yalnzca, bu da hibir ey bilmediiydi. Ve bundan huzursuzluk


duyuyordu. Bylece bir filozof, yani vazgemek bilmeyen, durmadan gerek bilgiyi
arayan biri oldu.
Atinal birinin Delphoi'deki khine, Atina'nn en bilge kiisinin kim olduunu
sorduu anlatlr. Khin, Sokrates, diye yant verir. Sokrates bunu duyduunda
arr. (Bence ok elenmitir, Sofi!) Doru ehre gidip, hem kendince hem de
bakalarnca ok akll biri diye bilinen bir adam bulur. Ancak adam Sokrates'in
sorularna hi de kesin yantlar veremeyince, Sokrates khinin aslnda hakl
olduunu anlar.
Sokrates bilgimizin temelini bulmann nemli bir ey olduunu dnyordu. Ve o,
bu temelin insann mant olduuna inanyordu. nsan mantna bu denli gvenii
asndan kesin bir Aklc idi.
81
SOF'NN DNYASI
Doru bilgi, doru eylemi gerekletirir
Sokrates'in iinden gelen "tanrsal sese" ve bu "vicdann" ona neyin doru
olduunu gsterdiine inandn sylemitik. O , "doruyu bilen, doru davranr,"
diyor, doru bilginin doru eylemi gerekle, tireceine inanyordu. Ve yalnzca
doru davranan kii "doru kii" olabilirdi. Kiiler bilmedikleri iin ktdrler,
bilseler kt olmazlar. Aklmzn iyiye ermesi bir bilgi iidir, bunun iin bilgimizi
artrmak ok nemlidir. Sokrates bu yzden neyin doru, neyin yanl olduuna
dair kesin ve her zaman geerli olan yantlar bulmak peindeydi. Sofistlerin
tersine o, doru ile yanl birbirinden ayrma yeteneinin toplumda deil insan
mantnda yer aldna inanyordu.
Bu son cmleyi anlamak belki sana g geliyordur Sofi. yle diyeyim: Sokrates,
insann inandklarnn tersini yaparak mutlu olamayacana inanyordu. Ve nasl
mutlu olacan bilen insan, mutlu olmaya da alr. Dolaysyla neyin doru
olduunu bilen insan, doru davranmak zorundadr. nk hi kimse mutsuz olmay
istemez, deil mi?
Sen ne diyorsun, Sofi? Devaml doru olmadn bildiin eyleri yaparak mutlu
olabilir misin? Srekli yalan syleyen, hrszlk yapan, insanlarn arkasndan
konuan kiiler vardr. Hakl -ya da adil diyelim istersen- olmadklarn kendileri
de bilirler kukusuz. Ya bu onlar mutlu eder mi?

Sokrates'e gre, hayr.


Sofi, Sokrates hakkndaki bu mektubu okuduktan sonra mektubu aceleyle kutuya
koyup emekleyerek baheye kt. Nerede olduuna dair pek ok sorudan
kurtulmak iin annesi alveri' ten dnmeden eve girmi olsa iyi ederdi. Hem de
bula ykayacana sz vermiti.
Daha suyu yeni doldurmutu ki annesi elinde iki koca torbayla ieri girdi. Belki de
bu yzden annesi:
82
SOKRATES
- Kafan biraz fazla megul galiba son zamanlarda! dedi. Nasl olduunu anlamadan
Sofi'nin azndan birden u
szler dklverdi:
. Sokrates'in de yleydi.
. Sokrates mi? Annesinin gzleri kocaman almt.
- Ne yazk ki bunu hayatyla demek zorunda kald, diye devam etti Sofi dalgn
dalgn.
- Ama Sofi! Ne diyeceimi bilemiyorum artk!
- Sokrates de bilmiyordu. Bildii tek ey hibir ey bilmediiydi. Yine de o
Atina'daki en bilge kiiydi.
Annesi iyice akna dnmt. Sonunda:
- Bunlar okulda m rendin? diye sordu. Sofi hemen ban iki yne sallad.
- Orada hibir ey rendiimiz yok... Okuldaki bir retmenle bir filozof
arasndaki en byk fark, retmenin her eyi bildiini sanarak bunlar
rencilere zorla retmeye almasdr. Bir filozof ise rencileriyle beraber
anlamaya alr.

- Yine beyaz tavanlardan bahsediyoruz, yle mi? Artk u erkek arkadann kim
olduunu bilmeyi istiyorum. Yoksa onun biraz tk biri olduunu dnmeye
balayacam.
Sofi annesine dnd. Elindeki bulak frasn annesine doru sallad.
- tm olan o deil. Tersine bakalarn biraz olsun tmeye alan biri. Bunu
onlar eskimi dncelerinden uyandrmak iin yapyor.
- Artk yeter ama! Pek de bilmi birine benziyor bu ocuk! Sofi yine bulak
kpklerinin zerine eildi.
- O ne bilmi ne de bilge! Ama gerek bilgeliin peinde. Gerek bir jokerle dier
iskambil ktlar arasndaki fark bu.
- Joker mi dedin? Sofi ban sallad.
83
I
SOFfNlN DNYASI
- Bir destede ne ok kupa, ne ok karo olduunu hi dt^, dn m? Bir sr de
maa ve sinek. Ama bir destede yalnz^ tekbir joker var.
- Ne biim cevap bu, kzm.
- Ne biim soru asl!
Annesi aldklarn yerine yerletirdikten sonra gazetesini alp oturma odasna
gitti. Sofiye annesi kapy her zamankin, den daha hzl ekmi gibi geldi.
Bula bitirdikten sonra odasna k. Krmz ipek eat. b, legolaryla birlikte
dolabn en stndeki rafa koymutu, Earb tekrar eline alp incelemeye koyuldu.
Hilde...
84
A T N A-

... harabeden bir sr yksek yap ykseldi...


Akam Sofi'nin annesi erkenden komu ziyaretine gitti. O gider gitmez Sofi
baheye kt ve Geit'ine girdi. Byk biskvi kutusunun yannda kaln bir paket
duruyordu. Sofi aceleyle paketi at. Bir video kasetiydi bu!
Hemen eve kotu. Bir video kaseti! Bu yepyeni bir eydi ite. Peki ama felsefe
retmeni onlarda video olduunu nereden bilmiti? Kasette ne vard acaba?
Sofi kaseti videoya koydu. Ekranda byk bir ehir resmi belirdi. Sofi ok
gemeden burasnn Atina olduunu anlad, nk kamera yakn ekim Akropolis'i
gsteriyordu. Sofi buradaki harabelerin resimlerini daha nce ok grmt.
Bu ise hareket eden bir resim, bir filmdi. Tapnak harabelerinin arasnda ortlu,
boyunlarnda fotoraf makinesi asl turistler dolayordu. lerinden birisi bir
pankart m tutuyordu ne? te, pankart bir kez daha grnyordu! "Hilde" mi
yazyordu zerinde?
Bir sre sonra ekranda orta yal bir adam belirdi. Olduka ufak tefek, siyah,
bakml bir sakal olan, mavi bere giymi bir adamd bu. Adam yzn kameraya
dnerek konumaya balad:
- Atina'ya ho geldin, Sofi. oktan tahmin etmi olabilecein gibi, Albert Knox
benim. Tahmin etmemi idiysen, beyaz tavann halen evrenin siyah silindir
apkasndan kmaya devam ettiini ksaca hatrlatmak isterim. u an
Akropolis'teyiz. "i szck, "ehir kalesi" veya esas olarak "yksekteki ehir"
lamna gelir. nsanlar ta devrinden beri burada yaayagel85
SOFI'NN DNYASI
diler. Bunun ana nedeni ehrin yerleimi. Bu yksek platoda kurulmu ehri
dmanlara kar savunmak kolayd. Ayrca Akropolis'ten Akdeniz'in en gzel
limanlarndan birini gz al-tnda tutmak da mmknd... Atina platonun
eteklerindeki dzlkte byyp geliirken, Akropolis kale ve tapnak alam olarak
kullanlyordu. sadan nce beinci yzyln ilk yansnda Yunanllarla Persler
arasnda byk bir sava oldu. 480 y\. lnda Pers imparatoru Kserkes Atina'y
talan edip Akropo-lis'teki tm eski tahta yaplar atee verdi. Ertesi yl ise,
Yunanllar Persleri yendi ve bundan sonra Atina'nn altn a balad. Akropolis

eskisinden ok daha onurlu ve gzel bir biimde yeniden ina edildi ve artk
sadece tapnak alan olarak kullanlmaya baland. Sokrates de bu yllarda
sokaklarda meydanlarda dolaarak Atinallarla konuuyordu. Bu arada Akropolis'in
yeniden douuna, imdi etrafta grdmz grkemli yaplarn olumasna
tanklk ediyordu. Mthi bir inaat alanyd bu! Arkamda grdn Akropolis'in
en byk tapna. Bu tapnan ad "Bakire'nin evi" anlamna gelen Parthe-non ve
Atina'nn koruyucu tanrs tanraAthena onuruna yaplm. Bu byk mermer
binada tek bir dz hat grlmez; drt kenin her biri hafife bklr. Bylelikle
binaya daha byk bir canllk verilmeye allmtr. Yap aslnda ok byk
olmakla beraber gze hantal grnmez. Bunun nedeni bir tr gz yanlmasdr.
Stunlar ieriye doru yle hafif bir eimle b klmlerdir ki birbirleriyle
tapman tepesinde buluabilme-leri iin 1500 metre ykseklikte olmalar gerekir.
Bu mthi byk binann iinde yalnzca Athena'nn 12 metre yksekli indeki
heykeli bulunuyordu. Yaplarda pek ok canl renge boyanarak kullanlan beyaz
mermerin 16 kilometre uzaktaki bit dadan getirildiini de ekleyeyim...
Sofi yrei aznda oturmu seyrediyordu. Videoda konuan felsefe retmeninin
ta kendisi miydi gerekten? Onun yal
86
ATNA
zca karanlkta siluetini grmt nceden. Evet, o zaman grd kii imdi
Atina'da Akropolis'te duran bu adam olabilirdi.
Birazdan adam tapnan uzun kenar boyunca yrmeye balad. Kamera da onu
takip ediyordu. Tepenin en ucuna dek giderek eliyle aay gsterdi. Kamera,
Akropolis platosunun eteindeki bir tiyatroya odakland.
- Buras eski Dionysos tiyatrosu, diyerek konumasna devam etti bereli adam.
- Avrupa'nn en eski tiyatrosu olduu sanlyor. Tam Sok-rates'in yaad
dnemde burada byk trajedi airleri Aeskhylos, Sofokles ve Euripides'in
eserleri sahnelendi. Daha nce bahtsz Kral Oedipus hakkndaki trajediden
bahsetmitim. Bu oyun ilk kez burada sergilendi. Sadece trajediler deil,
komediler de oynand bu tiyatroda. En tannm komedi yazar Aristofanes idi.
Aristofanes dier eslerlerinin yansra ehrin garip kiisi Sokrates hakknda
acmasz bir komedi de yazmt. En arkada, oyuncularn nnde oynadklar tatan
duvar gryoruz. Buna skene deniyordu. Dilimizdeki "sahne" szc de buradan
gelmektedir. Tiyatro szc de eski Yunanca-daki "seyretme" kelimesinden

gelir. Ama biz yine filozoflara dneceiz Sofi. Parthenon'un etrafn dolap
giriten aaya inelim...
Ufak tefek adam koca tapnan evresini dolap daha kk birka tapna
sana ald. Bir takm yksek stunlarn arasnda yer alan merdivenlerden aa
inmeye balad. Akropolis platosunun eteine geldiinde, ykseke bir tepeye
kp eliyle tm Atina'y gstererek szlerine devam etti:
- zerinde durduumuz bu tepenin ad Areopagos. Atina mahkemesi lm
davalarn burada ele alrd. Yzlerce yl sonra sa'nn havarilerinden Paulus
burada durup Atinallara isa'y ve Hristiyanl anlatt. Bu konumadan daha
sonra
87
SOFI'NN DNYASI
tekrar bahsedeceiz. Aada solda Atina'daki eski meydann kalntlarn
gryoruz. Geriye demir tanrs Hephaistos'un tapnandan ve birka mermer
bloktan baka bir ey kalmam. Aaya iniyoruz...
Ve bir anda tekrar harabelerin arasnda belirdi. Ta yukarda gkyznn altnda ve Sofi'nin televizyon ekrannn en tepesinde - tm heybetiyle Akropolis'teki
Athena tapma ykseliyordu. Felsefe retmeni mermer bir tan zerine
oturmutu. Kameraya bakp konumaya balad:
- Atina'daki eski meydann kenarndayz. imdi ackl bir grn var burann,
deil mi? Oysa bir zamanlar etrafla heybetli tapmaklar, mahkemeler ve teki
devlet binalar, dkkanlar, konser salonu ve de bir spor binas yer alyordu. Hepsi,
drt ke bir alan olan bu meydann evresindeydi.... Bu meydanda Avrupa
uygarlnn temeli yatyor. "Politika", "demokrasi", "ekonomi", "tarih", "biyoloji",
"fizik", "matematik", "mantk", "teoloji", "felsefe", "ahlak", "psikoloji", "teori",
"metod", "idea", "sistem" ve daha ok, pek ok szck bu meydanda gnlk
hayatn srdren bir grup insandan kaynaklanmaktadr. Sokra-tes bu meydanda
dolap karlat insanlarla konuuyordu. Belki de bir kap iinde zeytinya
tayan bir kleye yaklap zavall adama felsefi bir soru soruyordu. nk
Sokrates bir klenin de bir soylu kadar mant olduuna inanyordu. Belki
yurttalardan biriyle hararetli bir az mnakaas yapyor, belki de gen
rencisi Platon'la sakin sakin konuuyordu. Bunlar dnmek insana garip bir
duygu veriyor. Hl "Sok-ratesi" veya "Platoncu" felsefeden szediyoruz ama
Sokrates ya da Platon olmak daha baka bir ey...

Sofi de bunu garip buluyordu elbette. Ama u an oturmu, felsefe retmeninin


kendisiyle, gizemli bir kpein bahedeki gizli kesine getirip brakt bir
videodan konuuyor olmas da Sofi'ye en az bunun kadar garip geliyordu.
88
ATNA
Filozof oturduu mermer tatan kalkt. Alak bir sesle konumasn srdrd:
- Aslnda bu konulara girmek deildi amacm. Sana Akro-polis'i ve Atina'daki eski
meydandan kalan harabeleri gstermek niyetindeydim. Ancak sana buralarn eski
zamanlarda ne kadar gsterili olduunu anlatp anlatamadmdan emin deilim...
Kendimi alkoyamyorum imdi... biraz daha ileriye gitmekten... Tabii bu btn
kurallara aykr... ama bunun aramzda kalacana dair bir gven var iimde... Ne
olursa olsun, yle biraz olsun baksan yeter...
Daha baka bir ey sylemeden uzunca bir sre durup kamerann iine bakt.
Sonra aniden ekranda baka bir resim belirdi. Birdenbire harabelerden bir sr
yksek yap ykseldi. Sanki by yaplm gibi harabeler eski hallerine
kavumulard. Ufukta hl Akropolis grnyordu, ama imdi Akropo-lis de,
meydandaki binalar da yepyeni idiler. Binalar altnla kaplanm, canl renklere
boyanmlard. Drt ke meydanda renkli uzun giysileri iinde insanlar
dolanyorlard. Kimisi elinde bir kl, kimisi bann zerinde bir testi, kimisi
kolunun altnda bir papirs tornan tayordu.
Sofi ancak imdi felsefe retmenini tanyabilmiti. Banda hl mavi beresi
vard, ancak zerine dier insanlar gibi san uzun bir giysi giymiti. Sofi'ye doru
yaklap kamerann ta iine bakarak konutu:
- Hah, ite yle! u an eski Atina'dayz, Sofi. Kendi gzlerinle grmeni istedim,
anlyor musun? Yl sa'dan nce 402, Sokrates'in lmnden ise yalnzca yl
ncesi. Bu imtiyazl ziyaretin nemini takdir ediyorsundur umarm, nk bir video
kameras kiralamak pek kolay olmad...
Sofi bann dndn hissetti. Bu gizemli insan nasl olup da 2400 yl ncesinin
Atina'snda olabiliyordu? Sofi nasl lup da bambaka bir zamanda ekilmi bir
canl yayn izle89

SOF'NN DNYASI
yebiliyordu? Sofi o zamanlar video olmadn biliyordu elbette. Grd sonradan
ekilmi bir televizyon filmi olabilir miydi? Ama btn mermer binalar ok sahici
grnyordu. Atina'daki tm eski meydan ve de Akropolis'i yalnzca bir film iin
yeniden ina edecek deillerdi ya! ok tuzluya malolurdu bu tabii! Hele bu sadece
Sofi Atina hakknda bilgi edinsin diye yaplm olursa!
Bereli adam yine Sofi'ye bakp konutu:
- u stunlu giriin nnde duran iki adam gryor musun?
Sofi zerinde biraz eskimi giysiler olan yal bir adam grd nce. Uzun,
karmakark sakall, kt burunlu, patlak mavi gzl, tombul yanakl biriydi bu.
Yannda gen ve yakkl birisi duruyordu.
- Sokrates ile gen rencisi Platon. Anlyor musun Sofi? Onlarla kiisel olarak
tanabileceksin imdi.
Felsefe retmeni yksek bir atnn altnda duran bu iki adamn yanna yaklat.
Yanlarna vardnda beresini karp onlara Sofi'nin anlamad bireyler syledi.
Yunancayd herhalde. Bir sre sonra tekrar kameraya dnerek konutu:
Onlara senin, onlarla karlamaya can atan Norveli bir kz olduunu syledim.
Platon sana zerinde dnmeni istedii birka soru sormak istiyor. Ancak
gzclerin bizi farket-memesi iin abuk hareket etmek zorundayz.
Sofi akaklarnda bir zonklama hissetti, nk imdi bu gen adam kameraya
yaklamt.
- Atina'ya hogeldin, Sofi! dedi yumuak bir sesle. Olduka bozuk bir aksanla
konuuyordu.
- Benim adm Platon. Sana drt dev vereceim: ncelikle, bir frncnn nasl
birbirinin tpatp ayn 50 rek yapabildiini dnmeni istiyorum. Sonra, neden
tm atlarn ayn olduunu sorabilirsin kendine. Ve de insann lmsz bir ruha
sahip olup
90

ATINA
olmad zerinde dnebilirsin. Son olarak da kadnlar ve erkeklerin ayn
derecede akl sahibi olup olmad sorusunu ce-vaplamalsm. yi anslar!
Bir anda televizyon ekranndaki resim yokoldu. Sofi kaseti ileri geri ald ama
videoda olan ne varsa hepsini grmt.
Dncelerini toparlamaya alt. Ama neyi dnmeye alyorsa, aklna hemen
baka bir ey geliyor, bir trl ilk dnd eyi bitiremiyordu.
Felsefe retmeninin olduka deiik bir retmen olduunu oktan kefetmiti.
Ancak tm doa kurallanna aykr retim yntemleri kullanmaya balamas her
trl snr ayordu Sofi'ye gre.
Televizyon ekrannda grd gerekten Sokrates ile Platon muydu? Elbette
hayr, mmkn deildi bu! Ama te yandan grd bir izgi film de deildi yani!
Sofi kaseti video makinesinden karp alarak odasna kotu. Kaseti legolann
olduu en st rafa koydu. ok gemeden yatana gmlp uykuya dald.
Birka saat sonra annesi odasna geldi. Sofi'yi drtkleyip,
- Neler oluyor sana Sofi? dedi.
- Mmm...
- Elbisenle mi yattn?
Sofi gzlerini azck aralayp:
- Atina'daydm, dedi. ^
Baka bir ey sylemeden arkasn dnp uyumaya devam
etti.
91
PLATON

...ruhun gerek yuvasna zlem...


Sofi ertesi sabah bir anda uyand. Saatine bakt. Daha saat bei biraz geiyordu,
ama kendini cin gibi uyank hissetti.
Elbisesi niye zerindeydi? Bir anda her eyi hatrlad. Bir tabureye kp dolabn
en st gzne bakt. te video kaseti oradayd. Demek rya filan deildi
grdkleri!
Platon ve Sokrates'i grm olamazd ama! Of, bu konuyu daha fazla dnecek
hali kalmamt. Belki de annesi haklyd u sralar biraz fazla dnceli olduunu
sylerken.
Tekrar uyuyamad. Geit'e gidip kpek yeni bir mektup getirmi mi diye baksa
myd acaba?
Merdivenlerden yavaa inip spor ayakkablarn giydi ve dar kt.
Bahe prl prl ve son derece sessizdi. Kk kularn canla bala tne glesi
geldi Sofi'nin. Otlarn zerindeki i tanecikleri birer kristal gibi parlyordu.
Bir kez daha dnyann ne mthi bir mucize olduunu dnd.
alln oras da biraz nemliydi. Yeni bir mektup grmemekle beraber, Sofi kaln
bir aa kkn kurulayp zerine oturdu.
Videodaki Platon'un kendisine verdii devler aklna geldi. lk soru, bir frncnn
nasl birbirinin tamamen ei 50 rek yapabildiiydi.
Sofi'nin biraz dnmesi gerekiyordu. Byk bir iletme anlamna geliyordu nk
bu. Annesinin ok ender yapt ay reklerinin hibiri birbirine benzemezdi.
Annesi a deildi
92
PLATON
tabii; arasra iyice garip eyler yapt da olurdu. Ama pastaneden alnan rekler
de hibir zaman birbirinin tpatp ayn olmazd ki! Her bir rek frncnn elinde
ayr ayr ekillenirdi.

Sofi'nin yznde birden kurnaz bir glmseme belirdi* Bir keresinde o babasyla
arya gittiinde, annesinin evde yapt Noel reklerini hatrlad. Eve
geldiklerinde masann zerinde insan biiminde bir sr rek bulmulard. Hepsi
ok baarl olmamsa da, bir bakma birbirlerinin ayns idiler. Neden? Annesi
kalp kullanmt da ondan.
Sofi rek-adamlan hatrlayp ilk sorunun cevabn kolayca verebildii iin mutlu
olmutu. 50 tane ayn rek yapabilmenin yolu kalp kullanmaktan geer. te bu
kadar!
Platon daha sonra kamerann iine bakp neden tm atlarn ayn olduunu
sormutu. Ama doru deildi ki bu! Nasl iki insan birbirinin tpatp ayn olamazsa,
atlar da birbirinin ayn olamazd.
Bu soruyu cevaplamaktan vazgeecekti ki aklna reklerle ilgili yant geldi.
reklerin de hibiri dierinin tamamen ayn deildi. Kimisi kaln kimisi inceydi.
Hatt kimisi paralanmt. Ama yine de aka grlen bir ey vard ki hepsi bir
bakma "tamamen ayn" idi.
Belki de Platon neden bir atn hep at olduunu, rnein neden atla domuz aras bir
ey olmadn sormak istiyordu. nk kimisi ay gibi boz, kimisi kuzu gibi beyaz
olsa da tm atlarda ortak olan bir ey vard. Sofi tutup da alt veya sekiz bacakl
bir at grmeyi bekleyemezdi.
Ama Platon atlarn ayn olduunu sylerken atlarn da ayn kalptan ktn
kastetmi olamazd!
Sonra da byk ve zor bir soru sormutu Platon. nsanlar lmsz bir ruha sahip
midir? Sofi bu soruya cevap veremeyeceini hissetti. llerin ya yakldn ya da
topraa gmldn ve vcudun ondan sonra artk varolmadn biliyordu.
93
SOF'NIN DNYASI
nsann lmsz bir ruhu olduunu varsaymak, insann iki ayr paradan olutuunu
sylemek anlamna geliyordu: ldkten sonra birka yl iinde yokolup giden bir
vcut ve vcuttan olduka bamsz hareket eden bir ruh. Babaannesi bir
keresinde sadece vcudunun yalandn, yoksa kendini hep ayn kk kz gibi
hissettiini sylemiti.

Bu "kkkz" laf Sofiye son soruyu anmsatt: erkeklerle kadnlar ayn derecede
akl sahibi midir? Emin deildi Sofi bundan. Bu, Platon'un "akl sahibi" ile ne
demek istediine balyd.
O an aklna felsefe retmeninin Sokrates hakknda syledikleri geldi. Sokrates,
herkesin mantn kullanarak felsefi gereklikleri grebileceini sylyordu. Bir
klenin de bir soylu kadar felsefi sorular cevaplayabileceini de ekliyordu. Sofi
Sokrates'in, kadnlarla erkeklerin ayn lde akl sahibi olduklarn da
syleyecei kansna vard.
O byle oturmu dnrken birden allklarda hrtlar duydu. Buharl makina
gibi bir soluma sesi... Ve hemen ardndan bizim san kpek Geitte belirdi. Aznda
byk bir zarf tayordu.
- Hermes! diye haykrd, Sofi.
- Saol, ok saol!
Kpek sar zarf Sofi'nin kucana brakt. Sofi de elini uzatp kpein ban
okad.
- Aferin sana Hermes!
Kpek Sofi'nin kendisini sevmesinden honut yere uzand. Ancak birka dakika
sonra kalkp allklarda belirdii yerden yine dar kmaya yneldi. Sofi elinde
san zarfla kpei izlemeye balad. Dar allktan geerek bahenin dna ktlar.
Hermes ormana doru usul usul ilerliyor, Sofi onu birka metre geriden izliyordu.
Kpek birka kez dnp havladiysa da Sofi aldrmad. Atina'ya kadar gitmesi
gerekse bile bu kez fi94
PLATON
lozofu bulacakt!
Kpek hzlanp dar bir patikaya girdi. Sofi de komaya ba-lanut ki kpek dnp
bir beki kpei gibi havlad. Sofi vaz-geneyip koarak kpee daha da yaklat.

Hermes patikada yeniden hzla komaya balad. Sofi sonunda onu


yakalayamayacan anlad. Bir sre ylece durup kpein uzaklamasn dinledi.
Birazdan her ey tam bir sessizlie brnd.
Sofi ormanda, ufak bir ak alanda bulduu bir ktn zerine oturdu. Byk
zarf hl elinde tutuyordu. Zarf ap, iinden kan daktilo yazl sayfalar
okumaya balad:
Platon'un Akademisi
Son grmemizden bu yana naslsn Sofi? Atina'daki grmemizi kastediyorum
elbette. Bylece tanm olduk ite. Platon ile de tantmza gre, dorudan
konumuza balayabiliriz.
Sokrates baldran kupasn kafasna dikmek zorunda kaldnda Platon (.. 427347) 29 yandayd. Uzun bir sredir Sokrates'in rencisi olmu ve onun
davasn yakndan izlemiti. Atina'nn, kentin en soylu kiisini byle lme mahkm
etmesi onda ok derin bir iz brakmakla kalmam, tm felsefesini de belirlemiti.
Sokrates'in lm Platon'a, toplumda geer//olan deerler ile doru ya da ideal
olan deerler arasnda ne byk elikiler olabileceini gsterdi. Platon'un ilk
felsefi etkinlii, Sokrates'in savunma konumasn yaynlamak oldu. Burada Platon,
Sokrates'in savunmas srasnda byk jriye sylediklerini aktarr.
Sokrates'in hibir ey yazmadn hatrlyorsundur. Sokrates ncesi filozoflarn
birou fikirlerini yazdlarsa da, bu eserlerin ou gnmze dek ulaamamtr.
Platon'un ise tm eserlerinin zamana direnebildiini sanyoruz. (Platon,
Sokrates'in savunmasnn d95
f
SOF'NN DNYASI
?:,
nda bir mektup derlemesi ve 35 felsefi diyalog yazmtr.) Bu eser-lerin iyi
korunmu olmasnn nde gelen nedenlerinden biri, Pla-ton'un Atina yaknlarnda
kendi okulunu kurmu olmasdr. Okulun bulunduu koruluun ad bir Yunan destan
kahraman olan Akade-mos'tan geliyordu. Platon1 un felsefe okuluna da Akademia

ad veril, di. (O gnden bu gne dnyann drt bir tarafnda binlerce "akademi"
kuruldu. Ayrca "akademisyen" ve "akademik konu" gibi szckler de kullanyoruz!)
Platon'un Akademisi'nde felsefe, matematik ve beden eitimi dersleri
veriliyordu. "Ders" szcn kullanmak belki de yanl olur. nk Platon'un
Akademisi'nde de en nemli ey konuma idi. Platon'un yaz tarznn diyalog
olmas da bu yzdendir.
Mutlak doru, mutlak gzel ve mutlak iyi
Bu felsefe kursuna balarken, bir filozofun projesinin ne olduunu sormann
genellikle ok yerinde bir ey olduunu sylemitim. imdi yine soruyorum:
Platon'un zellikle aratrd konu neydi?
Ksaca, Platon'un mutlak ve deimez olan ile "deien" arasndaki ilikiyle
ilgilendiini syleyebiliriz. (Tpk Sokrates ncesi filozoflar gibi!)
Sofistler ile Sokrates'in, doal bilim konularndan ok insana ve topluma
yneldiklerini sylemitik. Ama yine de onlar da mutlak ve deimez olan ile,
"deien" arasndaki ilikiyle ilgileniyorlard. nsan ahlak ile toplumun idealleri ya
da deerleri arasndaki ilikiye bakyorlard. Sofistler, genel hatlaryla, neyin
doru neyin yanl olduunun siteden siteye ve kuaktan kuaa deitiini
sylyorlard. Yani, doru ve yanl "deien" bir ey idi onlara gre. Sokrates ise
bunu kabul edemiyordu. Neyin doru neyin yanl olduunu gsteren, tmyle
mutlak ve zamandan bamsz kurallar olduuna inanyordu. Mantmz kullanarak
hepimiz bu tr normlara ulaabi96
PLATON
liriz, nk tam da mantmzdr mutlak ve deimez olan, diyordu Dediklerimi
izleyebiliyor musun, Sofi? te bu noktada Platon devreye giriyor. Platon hem
doada mutlak ve deimez olanla, hem de ahlak ve toplum yaam konusunda
mutlak ve deimez olanla ilgileniyor. nk Platon iin bu ikisi ayn ey. O, mutlak
ve deimez olan bir "gereklik" aryor. Filozoflara tam da bu yzden ihtiyacmz
var. Onlarn derdi yln en gzel kzn ya da perembe pazarnn en ucuz
domatesini bulup karmak deil. (Bu yzden de pek sevilmezler zaten!) Filozoflar
bu tr bo ve "gndelik" konularn dna kmaya alrlar. Mutlak "doru",
mutlak "gzel" ve mutlak "iyi" olan bulup karmaya alrlar.

Bylece Platon'un felsefi projesinin genel hatlarn grm olduk. Bundan sonra
konular teker teker ele alacaz. Avrupa felsefesine byk etkisi olmu bu ilgin
dnce tarzn anlamaya alacaz.
dealar dnyas
Empedokles ve Demokritos, doadaki her ey "akar" demekle beraber, hibir
zaman deimeyen "bir eyler" de ("drt ana madde" ya da "atomlar") olmas
gerektiini sylyorlard. Platon da bu konuda dnyordu, ama dierlerinden
olduka farkl bir biimde!
Platon, doada grp dokunabildiimiz her eyin "deiken" olduunu sylyordu.
Sonsuza dek kalan, yokolup gitmeyen "ana maddeler" yoktur. "Duyular dnyasna"
ait olan her ey, zamann yokedecei maddelerden olumutur. Ama ayn zamanda,
her ey, mutlak ve deimez bir "biim"den doar.
Anlyor musun? Hayr, yle mi...
Niin btn atlar ayndr Sofi? Belki de hi de ayn olmadklarn
dnyorsundur. Ama yine de btn atlarda ortak olan bir ey var-dr, bir at
dier eylerden ayrmakta glk ekmememizi sala97
SOF'NN DNYASI
yacak bir ortaklk vardr. Bir tek at "deiir" elbette. Yalanr, topal, lamaya
balar, zamanla hastalanr ve lr. Ancak "at biiminin" kendisi mutlak ve
deimezdir.
Dolaysyla Platon'a gre mutlak ve deimez olan ey fiziksel bir "hammadde"
deildir. Mutlak ve deimez olan ey, tm eylerin ona benzeyerek olutuu bir
takm tinsel ya da soyut, rnek resim.
lerdir.
Altn iziyorum: Sokrates ncesi filozoflar bireylerin gerekten "deitiini"
varsaymak zorunda kalmadan doadaki deiimlere olduka kabul edilebilir bir
aklama getirebilmilerdi. Doa srelerinde mutlak olan ve devaml zlmeden
kalan en kk paracklar vardr, demilerdi. Pekl Sofi! Buna diyeceim tek ey
bu: pekl! Ama bu filozoflar bir zamanlar bir at oluturan "en kk

paracklarn" nasl olup da drt ya da be yz yl sonra yeni bir "at"


oluturabildiklerini aklayamyorlard! Ya da rnein bir fili, ya da bir timsah...
Platon'un sylemek istedii, Demokritos'un atomlarnn hibir zaman bir "til" ya
da bir "fimsah" olamayacayd. Tam da bu nokta oluturuyordu Platon'un k
noktasn.
Ne demek istediimi arlyorsan bu paragraf atlayabilirsin. Ben yine de
vurgulayaym: Elinde bir takm legolar var ve bunlardan bir at yapyorsun. Sonra
legolar birbirinden ayrp bir torbaya koyuyorsun. Torbay yle bir sallamakla
ortaya yeniden bir at kmasn bekleyemezsin. Lego paralar kendi balarna
yeniden bir at oluturabilirler mi? Hayr, at tekrar sen yapmak zorunda kalrsn
Sofi. Ve at yeniden yapabilmeni salayan ey, katandaki, bir atn nasl olduunu
gsteren resimdir. Legolarla yaptn ilk at, daha sonra yapacan atlara bir rnek
oluturmutur.
50 rekle ilgili soruyu cevaplayabilmi miydin? Senin uzaydan gelmi olduunu ve
o zamana dek tek bir frn grmemi olduunu varsayalm. Bir anda iinden gzel
kokular gelen bir frn ve frnn vitrininde birbirinin tpatp ayn 50 rek
gryorsun. Herhalde kafan kayp bu reklerin nasl byle birbirinin ayn
olduunu kendine
98
PLATON
cardn. Tabii rek-adamlarn bir tanesinin bir kolu eksik olabilir, bir bakas
bann bir parasn yitirmi olabilir ya da bir bakasn karnnda tepecik olumu olabilir. Ancak bir sre dndkten sonra tm rekadamlarn ortak bir bile eni olduunu anlardn. Hibiri tamamen mkemmel
olmasa da hepsinin ortak bir kkenden geldiini tahmin ederdin. Tm reklerin
tek ve ayn bir biimden olutuunu anlardn. Daha da tesi Sofi, bu biimi
grmeki'm iinde gl bir istek duyardn. nk kalbn kendisi, tm bu yarm
yamalak kopyalardan ok daha mkemmel ve bir bakma ok daha gzel olmal,
diye dnrdn.
Bu sorunun cevabn kimseye danmadan, kendi bana vere-bildiysen sen de
felsefi bir problemi tam da Platon gibi zmsn demektir. Filozoflarn ou gibi
o da "uzaydan dnyaya dmt". (Tavann tylerinin en dndaki, en ince
kllarda yayordu.) Doadaki tm eylerin nasl byle birbirine benzediini merak
ediyor, etrafmzda grdmz her eyin "stnde" ya da "arkasnda", says

snrl bir takm biimler olmas gerektiini dnyordu. Platon bu biimlere


idealar adn veriyordu. Ona gre tm atlarn, domuzlarn ve insanlarn gerisinde
"at ideas", "domuz ideas" ve "insan ide-as" vardr. (Aynen szn ettiimiz
frncnn rek insanlar, rek domuzlar veya rek atlar yapabilmesi gibi. nk
bir frncnn mutlaka birden ok kalb vardr. Ancak her tr rek iin tek bir
kalp yeterlidir.)
Sonu: Platon "duyular dnyasnn" arkasnda bir baka gereklik olmas
gerektiine inanyordu. Bu gereklie idealar dnyas adn veriyordu. Bu dnyada,
doada grdmz olaylarn arkasndaki mutlak ve deimez "rnek resimler"
bulunur. Bu ilgin anfay-a, Platon'un idea retisidiyoruz.
99
SOF'NN DNYAS
Kesin bilgi
Buraya kadar konuyu takip edebildin sanrm, sevgili Sofi! Ancak Platon'un btn
bunlar sahiden, szck anlamnda demek isteyin istemediini merak ediyorsundur
belki. Platon bu tr biimlerin apayr bir gereklik olarak varolduuna sahiden
inanyor muydu?
Tm yaam boyunca, bunun harfi harfine byle olduunu sy. lemek istemedi
kukusuz. Ancak Platon'un bir takm diyaloglarnda bu byle anlalmal. imdi
onun gerekesini anlamaya alacaz,
Bir filozof mutlak ya da deimez olan eyi anlamaya alr. r. nein bir sabun
kpnn varoluuyla ilgili bir felsefe tezi yazm nn pek anlam yoktur.
ncelikle bir sabun kpn inceleyene k% dar sabun kp yokolur. kincisi,
hi kimsenin grmedii ve st lik yalnzca be saniye sresince varolmu olan bir
ey hakknda yazlm bir felsefe tezini satmak pek de kolay bir i olmaz!
Platon etrafmzda grdmz her eyin, evet, dokunup hisse debildiimiz her
eyin bir sabun kpyle karlatrlabileceini sylyordu. nk duyular
dnyasnda varolan hibir ey kalc de? ildir. nsanlarn ve hayvanlarn bir zaman
gelip yokolduunu ve t dn biliyorsun tabii. Hatt bir mermer ta bile deiir
ve yava] yava yokolur. (Akropolis mahvolmu bir halde, Sofi! Bana sorarsan
mthi bir skandal bu. Ama ne yapalm ki durum byle!) imdi, Pla* ton'un
sylemek istedii, srekli deien eyler hakknda kesin bir] bilgiye sahip
olamayacamz. Duyular dnyasna ait olan eyler hakknda, yani dokunup

hissedebildiimiz eyler hakknda sadect kesin olmayan bir takm dncelerimiz


veya kanlarmz olabilir. Sadece aklmzla bildiimiz eyler konusunda kesin
bilgiye sahip olabiliriz.
Evet, Sofi! Biraz daha aklayaym: Tm piirme, kabarma ve kzartma sreci
sonunda yle baarsz bir rek-adam ortaya ktt? olabilir ki, srf ona bakarak
onun hangi biimden olduunu anlayamayz. Ancak iyi ya da kt, 20-30 rekadam grdkten sonra
100
PLATON
-rek kalbnn nasl olduunu olduka byk bir kesinlikle syleyebiliriz. Kalbn
kendisini grmemi olsak bile syleyebiliriz. stelik kalbn kendisini grmenin bir
ie yarayp yaramayaca da tartlr. nk gzmzle grdmze
gvenemeyiz her zaman. Grme vetenei bile insandan insana deiir. Buna
karlk akln bize sylediklerine gvenebiliriz, nk akl tm insanlarda ayndr.
Bir snfta 30 renciyle bir aradayken retmen gkkuanda-ki en gzel rengin
ne olduunu sorarsa pek ok deiik cevap alabilir. Ancak 3 kere 8'in ka
olduunu sorarsa tm snf ayn cevab vermek zorundadr. nk imdi cevap
veren akln ta kendisidir. Ve akl bir anlamda grdmz ve duyduumuzun tam
tersidir. Akln mutlak ve evrensel olduunu syleyebiliriz. nk akl yalnzca
evrensel ve mutlak olan ilikilerden szeder.
Platon matematikle ok ilgilenirdi. nk matematiksel ilikiler hibir zaman
deimezler. Dolaysyla matematik, hakknda kesin bir bilgiye varabileceimiz bir
eydir. imdi bir rnek vermenin tam sras: Ormanda yuvarlak bir kozalak
bulduunu varsayalm. Belki sen bunun tam anlamyla yuvarlak olduunu
"dnrken", arkadan Jorn kozalan bir tarafnn biraz dzce olduunu iddia
edebilir. (Ve balarsnz tartmaya!) Ancak gznzle grdnz ey hakknda
kesin bir bilgiye sahip olamazsnz. Buna karlk bir dairedeki alarn toplamnn
360 derece olduunu tam bir kesinlikle syleyebilirsiniz. Bu noktada ideal bir
daireden szediyorsunuzdur. Belki bu ideal daireye doada rastlamak
olanakszdr ancak ideal daireyi, onun nasl olduunu kavraynzla bulabilirsiniz.
(Bu noktada, mutfakta grdnz herhangi bir rek-adamdan deil,
grnmeyen rek kalbndan szetmektesinizdir.)
Ksaca zetlersek: duyularmzla algladmz eyler hakknda sadece kesin
olmayan kavraylara varabiliriz. Ancak aklmzla Aradmz eyler hakknda kesin

bir bilgiye ulaabiliriz. Bir genin i alarnn toplam daima 180 derecedir. Ayn
biimde, duyular dnyasndaki tm atlar tkezlese de at "ideas" her zaman drt
ann zerinde duracaktr.
101
SOFI'NIN DNYASI
lmsz bir ruh Platon'un gereklii nasl ikiye ayrdn grdk.
Birinci blm, duyular dnyasdr. Bu dnya hakkndaki yakla. k ve mkemmel
olmayan bilgilerimizi, (yine bu kadar yaklap ve mkemmel olmayan) be
duyumuzu kullanarak edinebilir^ Duyular dnyasndaki her ey iin "her eyin
deitii" ve hi. bir eyin sonsuza dek varolmad gerei geerlidir. Duyular
dnyasnda hibir ey var deildir, burada bir eyler ortaya . kar ve sonra
ortadan kaybolur.
kinci blm, idealar dnyasdr. Aklmz kullanarak bu dnya hakknda kesin
bilgiye ulaabiliriz. dealar dnyas duyularla alglanamaz. Buna karlk idealar (ya
da biimler) mutlak ve deimezdir.
Platon'a gre insanlar da ikiye ayrlm yaratklardr. "Deien" bit vcudumuz
vardr. Vcudumuz duyular dnyasna bamldr ve bu dnyadaki dier eylerin
(rnein bir sabun kpnn) kaderini paylar. Tm duyularmz vcudumuza
baldr ve dolaysyla gvenilmezdir. Ancak bizim bir de lmsz bir ruhumuz
vardr ki bu ruh akln yuvasdr. Ruh maddesel olmad iin idealar dnyasna
girebilir.
Neredeyse her eyi syledim. Ancak dahas var, Sofi. te sylyorum: DAHASI
VAR!
Platon daha da ileriye giderek, ruhun bir vcuda yerlemeden ncede varolduunu
sylyordu. Ruh nce idealar dnyasnda varolur. (Dolapta dier tm pasta
kalplaryla beraber en st gzde durur.) Ruh bir insan vcuduna girer girmez
mkemmel idealar unutul' Bylelikle bir sre balar, evet, muhteem bir sre!
nsan doad ki biimleri algladka ruhunda ufak kprdanmalar olur. nsan bira1
102
PLATON

rr - mkemmel olmayan bir at yani. (Evet, attan bir rek!) Bu, inann ruhunda,
ruhun bir zamanlar idealar dnyasnda grd mkemmel "at" konusunda ufak
bir kprdanma olmasna yeter. Bylece insann iinde, ruhun gerek yuvasna bir
zlem uyanr. Platon bu zlemi Eros diye adlandrr. Eros, sevgi demektir. Yani
ruh, gerek yuvasna "sevgi dolu bir zlem" duyar. Bu andan itibaren hem vcut
hem de duyularla alglanan her ey mkemmelliini yitirir ve nem-sizleir. Ruh
sevginin kanatlarnda "yuvasna", idealar dnyasna doru yola kar. Ruh,
"vcudun zindanndan" kurtulur.
Burada hemen Platon'un ideal bir yaamdan szettiinin altn izmeliyiz. nk
insanlarn tm hi de ruhunu zgr brakp idealar dnyasna seyahat etmeye
karmaz. nsanlarn ou idealarn duyular dnyasndaki "grntlerine" saplanr
kalr. Bir at grr, bir at daha grr. Ancak tm atlarn yalnzca kt birer
kopyas olduu gerek at grmez. (Mutfaa girip reklerin zerine atlr, ancak
reklerin nereden geldiini sormay akl etmez.) Platon'un szn ettii ey,
felsefenin yoludur. Onun felsefesi, felsefi abann tanmlamas olarak okunabilir.
Bir glge grnce Sofi, bu glgenin bir de sahibi olduunu dnrsn. Bir hayvan
glgesi grrsn. Bu belki de bir at glgesi diye dnrsn, ama bundan tam da
emin olamazsn. Dnp gerek ata bakarsn ki, bu gerek at elbette srekli
deien "at glgesinden" ok daha gzel, hatlar ok daha belirgindir. Platon, ayn
ekilde, DOADAK HER EYN, MUTLAK BMLERN YA DA DEALARIN
BRER GLGES OLDUUNU SYLYORDU. Ancak insanlarn ou glgeler
arasndaki yaamndan honuttur. Bu glgelerin birer sahibi olduunu
dnmezler. Glgelerin asl olduunu sanrlar, yani glgeyi glge olarak
alglamazlar. Bylece kendi ruhlarnn lmszln de unuturlar.
103
SOFI'NN DNYASI
Maarann karanlndan yukarya giden bir yol
Platon tam da bunu anlatan bir benzetme yapar. Bu benzetmeye ma. gara
benzetmesi '^otuz. imdi sana bunu kendi szcklerimle anlatacam.
Yeraltndaki bir maarada yaayan bir takm insanlar olduunu dn. Bu insanlar
srtlar maarann giriine dnk oturmaktadr-lar. Elleri ve ayaklar baldr ve
yalnzca maarann duvarn grebilmektedirler. Arkalarnda yksek bir duvar
vardr. Yine bu duvarn arkasnda insana benzer bir takm grntler, duvarn
zerinde bir takm deiik cisimler tutmaktadrlar. Bu cisimlerin arkasnda bir

ate yand iin cisimlerin glgesi maarann duvarlarna yansr. Maarada


yaayanlarn grd tek ey de bu "glge tiyatrocudur". Doduklarndan beri bu
ekilde oturduklar iin, varolan tek eyin glgeler olduunu sanrlar.
imdi maaradakilerden bir tanesinin bu esaretten kurtulduunu varsayalm. Bunu
ncelikle duvardaki glgelerin nereden geldiini kendi kendine sormaya
balayarak, sonunda da zincirlerini kopararak baarr. Arkasn dnp duvarn
zerinde tutulan cisimleri grnce ne dnr sence? lkin, bu ok gl ktan
gzleri kamar. Grd keskin hatl cisimlerden de gzleri kamar, nk o ana
dek yalnzca cisimlerin glgelerini grmtr. Duvarn stnden atlayp atein
yanndan trmanmaya balar ve maarann dndaki doaya knca gzleri daha da
kamar. Ancak gzlerini biraz ovuturduktan sonra her eyin ne kadar gzel
olduunu grp aknla urar. Hayatnda ilk kez renkleri ve keskin hatlar
grmektedir. Gerek hayvanlar ve iekleri de grr. Maaradaki cisimlerin
bunlarn kt birer kopyasndan baka bir ey olmadn anlar. Ancak imdi
kendisine tm bu hayvanlarn ve ieklerin nereden geldiini soracaktr. O zaman
gkyzndeki Gne'e bakp, maarada glgeleri grmesini salayan eyin yanan
ate olmas gibi, doadaki tm ieklere, hayvanlara hayat veren eyin de Gne
olduunu anla104
PLATON
yacaktr.
imdi, halinden son derece memnun olan maara adam doaya koup yeni
kazand zgrlnn tadn karabilir. Ancak o, hl maarada olanlar dnp
geriye dner. Dner dnmez dier maara adamlarn, duvarlarda grdkleri
glgelerin gerek eylerin yalnzca birer benzetmesi olduuna ikna etmeye alr.
Ama ona kimse inanmaz. Duvar gsterip, grdkleri eylerin varolan eyler
olduunu sylerler. Sonunda onu bir gzel dverler.
Maara benzetmesiyle Platon, bulank dncelerden doadaki eylerin gerisinde
yatan gerek idealara uzanan felsefe yolunu anlatr. Sokrates'i de dnr
kukusuz. Bildiklerinin yanl olduunu ve onlara gerek bilgiye giden yolu
gstermek isteyen Sokrates'i ldren "maara adamlarn" da. Bu ekilde maara
benzetmesi filozofun cesareti ve pedagojik sorumluluunu anlatan bir benzetme
olur.

Platon burada maarann karanl ile yeryzndeki doa arasndaki ilikinin


doadaki biimler ile idealar dnyas arasndaki ilikiye karlk geleceini
anlatmak istiyor. Doann karanlk ve hznl olduunu kastetmiyor, ancak doa
idealarn aklyla karlatrldnda karanlk ve hznldr, diyor. Gzel bir
kzn fotoraf da karanlk ve hznl deildir, hatt tam tersi. Ancak bu yine de
yalnzca bir resimdir.
Filozoflarn devleti
Platon'un maara benzetmesi, "Devlet" adl diyalogda yer alr. Platon burada
"ideal devleti" de anlatr. Bu, dncelerde yer alan rnek bir devlet ya da
"topik" bir devlet anlamna gelir. Ksaca, Platon burada devletin filozoflar
tarafndan ynetilmesi gerektiini syler. Bunun niye byle olduunu sorarsak
bize insann nasl olutuunu atlatmakla sze balar.
105
SOF'NtN DNYASI
Platon'a gre insan vcudu e ayrlr: ba, gs ve karn. Bu blmlerin herbiri
ruhsal bir erdeme karlk gelir. Baak/a, g-s isteme, karn da haz ya da
arzuya karlk gelir. Bu ruhsal yeti bir ideale ya da bir "deere" de
balanabilir. Akl bilgelie ulamaya alr, istek cesaret gsterir, arzu da insann
ll olmas iin denetlenir. nsann bu blm bir btn ierisinde hareket
etmeye balad zaman uyumlu ya da "btnlkl" bir insan ortaya kar. Okulda
ocuklara nce arzunun nasl denetlenecei retilir, sonra cesaretleri gelitirilir.
En sonunda da, akllar ile bilgelie ulaan yolu bulacaklardr.
Platon tpk bir insan vcudu gibi yaratlm bir devlet dnr. Bu devlet ayn
ekilde e blnmtr. Vcudun "ba", "gs" ve "karn" olduu gibi devletin
de yneticileri, bekileri (veya askerleri) ve ticaretle uraanlar (bunlara, el
iileri ve kyller de dahildir) vardr. Burada Platon'un Yunan tp bilimini rnek
ald aktr. Salkl ve uyumlu bir insan nasl dengeli ve lml ise, "adil" bir
devlet de herkesin btn iindeki yerini bilmesiyle ortaya kar.
Platon'un felsefesinde genel olarak geerli olduu gibi onun devlet felsefesi de
rasyonalizmden etkilenir. yi bir devlet yaratmann yolu, bu devletin mantkla
ynetilmesinden geer. Ban vcudu ynetmesi gibi toplumu ynetenler de
filozoflar olmaldr.
nsan ile devletin blm arasndaki ilikiyi kabaca gstermeye alalm:

Vcut Ruh Erdem Devlet


ba mantk bilgelik yneticiler
gs istem cesaret bekiler
karn arzu lllk tccarlar
Platon'un ideal devleti eski Hint kast sistemini hatrlatr. Bu sistemde de
toplumun iyilii iin her birey zel bir ileve sahiptir. Platon'un yaad zamandan
itibaren, hatt bundan daha ncesinden beri,
106
PLATON
H kast sistemi yine bu l blnmeye dayanmtr: ynetici kast (veya "din
adamlar kast"), savalar kast ve ticaretle uraan kast.
Gnmzde Platon'un devleti totaliter bir devlet olarak grlebilir. Ancak
belirtmek gerekir ki Platon, kadnlarn da erkekler gibi ynetici olabileceklerini
sylyordu. Bunun da nedeni, yneticilerin siteyi ynetmesinin tam da aklla
mmkn olmasyd. Kadnlar da erkekler gibi ayn manta sahipti - yeter ki onlar
da ayn eitimi alsnlar ve ev ileriyle ok fazla uramasnlard. Platon, aile ve
zel mlkiyeti de reddediyor, bunlarn devleti ynetenler ve koruyanlar
tarafndan idare edilmesini savunuyordu. ocuklarn eitimi yle nemli bir eydi
ki bu, teker teker kiilerin eline braklamazd. ocuklar yetitirmek devletin
grevi olmalyd. (Platon, devlet idaresindeki ocuk yuvalarndan ve tam-gn
okullarndan szeden ilk filozoftur.)
Platon politikada bir takm hayal krklklarna uradktan sonra, "Yasalar" adl
diyalogunu yazd. Burada "yasa devletini" ikinci en iyi devlet biimi olarak
tanmlar. zel mlkiyeti ve aile ilikilerini bireye brakr. Bylelikle kadnn
zgrl de kstlanm olur. Ama burada yine de, kadnlarn yetitirmeyen bir
devletin yalnzca sa kolunu altrp glendiren bir insana benzediini syler.
Genel olarak Platon'un, hele yaad dneme baklacak olursa, kadnlar konusunda
olumlu bir gre sahip olduunu syleyebiliriz. "Symposion" adl diyalogunda
Sokrates'e felsefi grlerini kazandran kii de Diotima adl bir kadndr.

te Platon'u anlattk, Sofi! ki bin yldan fazladr insanlar onun bu ilgin idea
retisini tartmlar ve eletirmilerdir. Bunlardan ilki, akademideki
rencilerinden biri olan Aristoteles''dir. Aristoteles, Atinal nc byk
filozoftur. imdilik diyeceklerim bu kadar!
Sofi, bir ktkte byle oturmu, Platon hakknda yazanlar okurken gne douda,
ormanla kapl dzlklerin zerinden domutu. O tam Sokrates'in maaradan
kp dardaki gl
107
SOFt'NN DNYASI
a bakarkenki halini okurken, gne de ufku amt.
Sanki o da yerin altndaki bir maaradan km gibiydi. En azndan Platon'u
okuduktan sonra doadaki eyleri bambaka bir gzle grmeye balamt. Sanki
renk kryd daha nce. Bir takm glgeler grm, ama en belirgin idealar
grmemiti.
Platon'un mutlak, rnek resimler konusunda syledii her eyin doru olup
olmadndan emin deildi. Ancak yaayan her eyin, idealar dnyasndaki mutlak
biimlerin mkemmel olmayan kopyalan olduunu dnmek, gzel bir eydi. Tm
ieklerle aalarn, insanlarla hayvanlarn "mkemmel olmad" doruydu nk!
Etraftaki her ey yle gzel, yle canlyd ki, Sofi oturduu yerde gzlerini
ovuturmak ihtiyacn hissetti. Tabii grdklerinin hibiri sonsuza dek
varolmayacakt. Ama yz yl sonra da burada ayn iekler, ayn hayvanlar
olacakt. Her bir iek veya her bir hayvan yokolup unutulsa da her eyin aslnda
nasl olduunu "hatrlayan" bir ey hep varolacakt.
Sofi etrafndaki yaratlm eyleri seyretti. Bir sincap bir anda bir am aacna
trmand. Aacn gvdesinin etrafnda birka kez dolanp dallarn arasnda
kayboldu.
Ben bunu daha nce de grdm, diye dnd Sofi. Daha nce grd bu sincap
deildi elbette. Ayn "biimi" daha nce grmt. Bir zamanlar, ruhu daha
vcuduna yerlemeden nce, mutlak "sincab" idealar dnyasnda grm olduunu
sylerken de haklyd Platon belki de...

Daha nce yaam olabilir miydi? ine yerleecek bir vcut bulmadan nce ruhu
varolmu olabilir miydi? inde altn bir top -evet, zamann bozamad bir hazine,
vcudu bir gn gelip yalanp lse de yaamaya devam edecek olan bir ruh!tayor olabilir miydi?
108
B INB AININ E VI ...aynadaki kz iki gzn birden krpt...
Saat daha yediyi eyrek geiyordu. Eve gitmek iin acele etmesine gerek yoktu.
Annesi birka saat daha uyurdu kukusuz. Pazar gnleri byle tembellik etmeyi
severdi.
Alberto Knox'u bulmak iin ormanda biraz daha gitse miydi? Ya kpek niin yle
kt kt havlamt ona?
Sofi ktkten kalkp, Hermes'in koup kaybolduu patikada yrmeye koyuldu.
Elinde Platon hakkndaki ktlarn olduu san zarf tutuyordu. Birka kez patika
ikiye ayrld. Bu durumda Sofi hep daha geni patikay seti.
Her yerde kular cvldyordu - aalarda, havada, otlarda ve allklarda... Kular,
sabah temizlikleriyle urayorlard. Burada hafta ii gnleriyle hafta sonu
gnleri arasnda bir fark yoktu. Btn bu yaptklann kulara kim retmiti?
Hepsinin iinde bir bilgisayar, ne yapacaklann anlatan bir program m vard?
Birazdan patika kk bir tepeyi dnp am aalarnn ardndan dik bir ekilde
inmeye balad. Orman aalarla yle sk kaplyd ki, aalann arasndan birka
metre ilerisinden tesi gzkmyordu.
Bir anda am aalannm gvdeleri arasnda parlayan bir ey grd. Bir gl
olmalyd bu. Burada patika sola kvrld, ancak Sofi patikay brakp aalarn
arasna dald. Niye bilmiyordu ama iinden bir ses buradan gitmesini sylyordu.
Gl bir stadyum byklndeydi. Gln teki tarafndaki dzlkte krmz renkli
kk bir kulbe grd. Kulbenin etraf beyaz hu aalaryla evriliydi.
Bacasndan ince bir
109
SOFi'NN DNYASI

duman kyordu.
Sofi gln kenarna kadar gitti. Gln etraf olduka amurluydu. Sonra glde bir
kayk grd. Kayn yars karada, yars sudayd. Kaykta bir ift krek de vard.
Sofi etrafna baknd. Ne yaparsa yapsn, gln etrafnda dolaarak krmz
kulbeye slanmadan gitmek ok zor olacakt. Kararl admlarla kaya doru gidip,
kay suya indirdi. Sonra iine oturdu, krekleri yerlerine takp ekmeye koyuldu.
ok gemeden gln teki kysna ulat. ndikten sonra kay karaya ekmeye
alt. Gln bu kys br kydan daha dikti.
Ardna bir kez bakp kulbeye gitti. Kendine hayret ediyordu. Nasl cesaret
edebiliyordu tm bunlara? Bilmiyordu. Sanki "baka bir eyin" idaresi altma
girmiti.
Sofi gidip kapy ald. Bir sre durup bekledi ama kapy aan olmad. Yavaa
kapnn tokman evirince kap ald. - Merhaba! diye bard. Evde kimse yok
mu? Kap byk bir oturma odasna alyordu. Kapy ardndan kapamaya cesaret
edemeyip ak brakt.
Burada birisinin yaad kesindi. Eski odun sobasndan trtlar geliyordu. Demek
ki ok olmamt burada yaayan kii dar kal.
Byk bir yemek masasnn zerinde bir daktilo, birka kitap, kalem ve pek ok
kt duruyordu. Gle bakan pencerenin nnde bir masa ve iki sandalye vard.
Bunlarn dnda odada pek mobilya yoktu. Ama duvarlardan biri, iinde pek ok
kitap olan raflarla kaplyd. Beyaz bir komodinin zerinde etraf pirin kaplamal,
byk, yuvarlak bir ayna aslyd. Ayna mthi eski grnyordu.
Duvarlardan birinde iki tane resim aslyd. Bunlardan biri, krmz fenerli kk
bir koydan birka adm tedeki beyaz
110
BNBAININ EV
ujr evin yalboya resmiydi. Evle fener arasnda, iinde bir elma aac, sk allar
ve kayalar olan eimli bir bahe yer alyordu. Bahenin etraf kaln hu aalaryla
sslyd. Resmin ad "Bjerkely" idi.

Bu resmin yannda elinde kitabyla bir pencere nnde oturan yal bir adamn
resmi aslyd. Bu resmin arka plannda aalar ve kayalarla kapl kk bir koy
vard. Resim yzlerce yl nce yaplm olmalyd. Bu resmin ad ise "Berkeley" idi.
Ressamn ad Smibert idi.
Berkeley ve Bjerkely. Ne ilgin bir eydi bu!
Sofi kulbenin iinde gezinmeye devam etti. Oturma odasndan bir kap kk bir
mutfaa alyordu. Bulak yeni ykanmt. Tabaklar ve bardaklar bir havlunun
zerine ters evrilmiti. Tabaklarn bir ksmnda hl kk sabun kpkleri
grlyordu. Yerde, iinde yemek attklar olan teneke bir kap duruyordu. Demek
ki burada bir kedi ya da bir kpek de yayordu.
Sofi tekrar oturma odasna dnd. Buradan bir baka kap kk bir yatak
odasna alyordu. Yatan nnde birka hal stste ylmt. Sofi hallarn
zerinde sar kllar grd. te bu kllar, burada Alberto Knox ile Hermes'in
yaadnn kesin kant idi.
Oturma odasna geri dndkten sonra Sofi komodinin zerindeki aynada kendine
bakt. Aynann cam mat ve buuluydu. Bu yzden aynadaki grnts de bulankt.
Sofi aynadaki grntsne acayip hareketler yapt - tpk evde, banyodaki aynaya
bakp yapt gibi. Aynadaki grnts de ona, tahmin edilecei gibi, yaptklarnn
aynn yaparak karlk verdi.
Ancak bir an korkun bir ey oldu: bir keresinde, kck bir tek saniye
sresince, aynadaki kzn her iki gzn de krptn grd. Sofi korkuyla geri
ekildi. Eer kendisi iki gzn krpm olsayd, aynadaki grntsnn de iki
gzn kaili
SOFt'NN DNYASI
pam olduunu nasl grebilird Daha da tesi, sanki aynadaki kz gzlerini
Sofiye krpm gibiydi. Seni gryorum, Sofi! demek ister gibiydi. Ben aynann
br tarafndaym.
Sofi kalbinin korkun bir hzla arptn hissetti. Ayn anda uzakta havlayan bir
kpek sesi duydu. Bu Hermes olmalyd. Bir an nce evden ksa iyi ederdi.

O anda aynann altndaki komodinin zerinde yeil bir czdan grd. Czdan
kaldrp dikkatle a. inde bir yz, bir elli kron ve de bir renci kart vard.
Karun zerinde san sal bir kzn fotoraf yapkt. Resmin altnda "Hilde
Mller Knag" ve "Lillesand Lisesi" yazlyd.
Sofi yznn buz gibi olduunu hissetti. Sonra tekrar kpek havlamas duydu. Bir
an nce dar kmak zorundayd.
Masann yanndan geerken ktlarla kalemlerin arasnda beyaz bir zarf gzne
arpt. Zarfta "SOF" yazlyd.
Dnmeksizin zarf alp elindeki, Platon'la ilgili ktlarn olduu sar zarfn iine
att. Sonra kulbeden kp kapy ardndan kapad.
Dar knca kpein havlamasn daha da iyi duymaya balad. En kts, kayk
ortadan yokolmutu. Hemen ardndan kayn suda yzdn grd. Kayn
yannda kreklerden biri de yzyordu.
nk biraz nce kay iyice karaya ekmeyi baaramamt. Tekrar kpein
sesini duydu. Bu sefer gln kar kenarndaki aalarn arasnda bir eyin
hareket ettiini de duymutu.
Sofi dnmeyi bir yana brakt. Elinde koca zarf, kulbenin ardndaki aalarn
arasndan komaya balad. Birazdan karsna amurlu bir alan kt. Sofi
dizlerine kadar amura bata ka komaya devam etti. Komak zorundayd. Bir an
nce eve varmalyd, eve varmalyd...
Bir sre sonra karsna bir patika kt. Bu ilk yola kt
112
zaman getii patika myd? Sofi durup eteklerini toplayarak suyunu skt.
Patikaya sular akmaya baladnda Sofinin de gznden yalar akmaya balad.
Nasl baarmt bu kadar aptal olmay? En korkuncu da kaykt. Suda yzen bir
kayk ve bir krek grnts gznn nnden gitmiyordu hi. Her ey ne fena, ne
kadar utan vericiydi!

imdiye dek felsefe retmeni gln kysna varm olsa gerekti. Evine
gelebilmek iin kayn aramt mutlaka. Sofi kendini sefil bir yaratk gibi
gryordu imdi. Ama o hi byle olsun istememiti ki!
Zarf! Asl felaket buydu belki de1. Niye zarf almt sanki? Almt, nk zarfn
zerinde ad yazyordu ve dolaysyla zarf kendine aitti de ondan. Yine de kendini
bir hrsz gibi hissetmekten alkoyamyordu. Bylece eve girenin kendisi olduunu
ak ak anlatm da oluyordu.
Sofi zarf at, iindeki kk kd kard. Ktta unlar yazyordu:
Hangisi daha ncedir -tavuk mu "tavuk" fikri mi? nsann doutan sahip olduu
fikirleri var mdr? Bitki, hayvan ve insan arasnda ne fark vardr? Yamur niin
yaar? nsan, iyi bir hayat yaamak iin ne gerekser?
Sofi'nin u anda bu sorular zerine dnecek hi hali yoktu, ancak sorularn
bundan sonraki filozofla bir ilgisi olduunu tahmin edebiliyordu. Filozofun ad
Aristoteles miydi?
Ormanda epey kotuktan sonra evin etrafndaki iti grdek, gemi battktan sonra
yze yze nihayet karaya kmak gibi bir eydi. iti bu taraftan grmek insana
garip bir duygu veriyordu. Geit'e girdikten sonra saatine bakt. Saat on buuk
113
olmutu. Elindeki byk zarf, dier ktlann olduu biskvi kutusuna koydu. Yeni
sorularn olduu kd ise klotlu orabnn iine sokuturdu.
teri girdiinde annesi telefondayd. Sofi'yi grr grmez telefonu kapatt.
- Nerelerdeydin Sofi?
- Ben... ormanda... gezintiye kmtm, diye kekeledi.
- Ah, evet, anlalyor!
Sofi cevap vermedi. Eteinden hl yere su damlyordu.
- Jorn' aramak zorunda kaldm...
- Jorn' m?

Annesi slak elbiseleriyle deitirsin diye yeni giyecekler getirdi. Sofi az daha
kd belli ediyordu. Sonra mutfaa gittiler, annesi scak ikolata yapmaya
koyuldu.
- Onunla m beraberdin? diye sordu annesi bir sre sonra.
- Onunla m?
Sofi'nin aklndaki kii felsefe retmeniydi.
- Evet, onunlal Hani u "tavannla"... Sofi ban iki yana sallad.
- Birlikte neler yapyorsunuz Sofi? Niye byle srlsklamsn? Sofi gzlerini
masaya dikmi ciddi ciddi oturuyordu. Bir
yandan da iinden glmek geliyordu. Zavall annesi, kafasn neyle bozmutu imdi
de!
Yine ban iki yana sallad. Birden annesi soru yamuruna balad:
- Artk doruyu duymak istiyorum. Geceyi darda m geirdin? Niye elbisenle
uyudun? Ben yatar yatmaz usulca aa m indin? Henz on drt yandasn, Sofi!
Hemen u an, kiminle beraber olduunu sylemeni istiyorum!
Sofi alamaya koyuldu ve balad anlatmaya. Hl korkuyordu ve bilindii gibi
insan korkunca doruyu syler. Sabah erken kalkp ormanda dolamaya ktn,
orman114
ki kulbeyi, kay ve garip aynay anlatt. Ancak gizli mek-kursunu ve onunla ilgili
olan eyleri anlatmamay baard. V sil czdandan da szetmedi. Niye olduunu
bilmemekle be-uer Hde'yi bir sr olarak tutmas gerektiine inanyordu. Annesi
Sofi'yi kollarna ald. Sofi, artk kendisine inand-nJ seziyordu.
- Sevgilim filan yok, diye burnunu ekti Sofi. - Bir kez yle demek zorunda
kaldm, nk u beyaz tavan konusunda gerekten endieleniyordun.
- Demek ta Binbann Evi'ne kadar gittin ha... dedi annesi dnceli dnceli.

- Binbann Evi mi? diye sordu Sofi gzlerini aarak.


- Ormanda grdn kk evde ok, ok eskiden bir binba yaad iin
"Binbann Evi" diye bilinir. Biraz garip, acayip bir kiiymi bu binba. Ama imdi
bunlar dnmek yersiz. O zamandanberi bu kulbede kimse yaamyor.
- Sen yle san! imdi kulbede bir filozof yayor.
- Ah, yine hayal kurmaya balama ltfen!
Sofi odasnda oturup bandan geenleri dnmeye koyuldu. Kafasnn ii koca
fillerin, komik palyaolarn, cesur trapezcilerin ve elbiseli maymunlarn cirit att
uultulu bir sirk gibiydi. Bunlarn arasndan bir grnt tekrar tekrar aklna
geliyordu: ormann en derinlerinde bir glde yzen bir kaykla bir krek ve evine
gelmek iin bunlara ihtiyac olan biri...
Sofi'nin, felsefe retmeninin kendisini zmek istemeyeceinden ve kulbeye
girenin o olduunu anlarsa onu yava yava affedeceinden phesi yoktu. Ama ne
de olsa bir anlamay ihlal etmiti. Kendisinin felsefi geliimini stlenmi bir
yabancya byle mi teekkr edilirdi? Hatasn nasl tamir edebilirdi?
115
Pembe mektup kdn karp yazmaya balad:
Sevgili filozof. Pazar sabah kulbenize giren bendir^ Bir takm felsefi meseleleri
sizinle yakndan tartmak ar, zusundaydm. imdilik favorim Platon, ancak
fikirlerin ya da biimlerin bir baka dnyada varolduklar konu. sunda onunla ayn
fikirde olup olmadmdan emin dei. Hm. Bunlar ruhumuzdadr elbette, ama bu
baka bir konu. Ayn zamanda zlerek belirtmeliyim ki, ruhumuzun lmsz
olduu konusunda da henz ikna olmu deilim. En azndan ben kiisel olarak daha
nceki hayatlarmdan hibir ey hatrlamyorum. Beni, babaannemin ruhunun
idealar dnyasnda mutlu bir hayat srdne ikna edebilirseniz, size mteekkir
kalrm.
Bir kk eker parasyla beraber pembe bir zarfa koyacam bu mektuba
felsefeden szetmek iin balamamtm aslnda. Yalnzca, szmde durmadm
iin sizden zr dilemek istemitim. Aslnda kay karaya ekmek iin btn
gcm kullandm ama anlalan pek gl de-ilmiim. Tabii, kay gle geri
eken eyin kuvvetli bir dalga olduu da dnlebilir.

Eve slanmadan varabilmisinizdir umarm. Yoksa, benim de srlsklam ve


muhtemelen ok fena hasta olacak oluumla teselli bulabilirsiniz. Ama tabii su
benim.
Kulbede hibir eye dokunmadm ancak zerinde kendi admn yazl olduu bir
zarf almaktan ne yazk ki kendimi alkoyamadm. Bir ey almak deildi amacm,
sadece zarfn zerinde adm yazlyd ve ben tereddt iinde kaldm bir ka
saniye iinde bunun bana ait olduunu dndm. Bunun iin tm kalbimle zr
diler ve sizi bir daha asla hayal krklna uratmayacama sz veririm. NOT.
Kttaki sorular zerine hemen dnmeye balayacam.
116
BNBAININ EV
NOT. NOT. Beyaz komodinin zerindeki etraf pirin kaplamal ayna normal mi
yoksa sihirli bir ayna m? Bu soruyu, aynadaki grntmn iki gzn birden
krpmasna alk olmadm iin soruyorum.
Sayglar. Son derece ilgili renciniz, SOF.
Mektubu zarfa koymadan iki kez okudu. Bu mektup nceki kadar adal olmamt
hi deilse. Mutfaa gidip bir kesme eker almadan nce bu gnn dnce
devlerinin olduu kd kard.
"Hangisi daha ncedir -tavuk mu 'tavuk' fikri mi?" Bu soru da, en az u "tavuk mu
yumurtadan kar, yoksa yumurta m tavuktan?" sorusu kadar zor bir soruydu.
Yumurta olmadan tavuk olmaz, tavuk olmadan da yumurta olmazd. Tavuun mu
yoksa tavuk "fikrinin" mi dierinden nce varolduunu bulmak da bu kadar zor
muydu? Sofi, bu konuda Platon'un ne dneceinden olduka emindi. Platon,
kukusuz, "tavuk" fikrinin idealar dnyasnda tavuun duyular dnyasnda
varoluundan ok daha nce varolmu olduunu sylerdi. Platona gre ruh bedene
yerlemeden nce "tavuk" fikrini "grmt". Ancak Sofi onun tam da bu noktada
yanldn dnmyor muydu? Hi gerek bir tavuk ya da bir tavuk resmi
grmemi blr kii, tavuk "fikri"ne sahip olamazd ki! Bylelikle bir sonraki soruya
gemi oldu:
"nsann doutan sahip olduu fikirleri var mdr?" Hi
sanmam, diye dnd Sofi. Yeni domu bir bebein zengin

ir fikir daarc olduuna pek inanamyordu. Tabii insan


undan hibir zaman emin olamazd, nk bir bebein ko"uamyor oluuna baklarak onun hibir ey dnmedii
sylenemezdi. Ancak bir eylerin fikirlerine sahip olmadan nCe Onlan grmemiz gerekirdi, deil mi ya?
117
SOFfNtN DNYASI
"Bitki, hayvan ve insan arasnda ne fark vardr?" Sofi ^
men bunlarn arasnda nemli farkllklar olduunu dnd
rnein bitkilerin pek gelimi duygusal bir dnyalar olduu
sylenemezdi. anieinin umutsuz akndan szedildijjj
duyan olmu muydu hi? Bir bitki byr, beslenir ve yeniden
olumasn salayacak kk tohumlar retir. Bylece bir biftj
hakknda sylenebilecek eylerin ounu sylemi oluruz. So{
bitkiler hakknda bu sylediklerinin hayvanlar ve insanlar ijj
de geerli olduunu dnd. Ancak hayvanlarn bunun dn.
da bir takm zellikleri daha vard. rnein hareket edebilme.
leri... (Bir gln 60 metre kousuna katld grlm mj
d?) Hayvanla insan arasndaki farkllklar bulmak biraz da
ha aba isteyen bir eydi. nsanlar dnebilir, ya hayvanlar
dnemez mi? Sofi kedisi erekan'n dnebildiinden

emindi. En azndan zaman zaman olduka karc bir biimdi


davranabiliyordu. Ama felsefe konularnda dnebilir miydi!
Bir kedi bitki, hayvan ve insan arasndaki farklar konusund
kafa yorabilir miydi? Muhtemelen hayr! Bir kedi mutlu yad
mutsuz olabilirdi kukusuz, ama kendi kendine Tanr'nnvaj
rolup olmadn ya da ruhun lmsz olup olmadn sora
myd? Sofi ok pheliydi byle olduundan. Ama tabii bu di
yeni domu bebeklerin fikirleri olup olamayaca konusu p
biydi. Bu konularda bir kediyle konumak da bir bebekle W
numak kadar olanaksz bir eydi!
" Yamur niin yaar?" Sofi omuzlarn silkti. Yamur, buharlap bulutlarda
younlat iin yaard tabii. DaW nc snfta renmemiler miydi bunu?
Tabii yamuruj bitkilerle hayvanlarn gelimesi iin yad da iddia edilebi' di.
Ama doru muydu bu? Bir yamur bulutunun amac olabil* miydi gerekten?
En azndan sonuncu sorunun amala bir ilgisi vard: san, iyi bir hayat yaamak iin
ne gerekser?" Felsefe retm1 bu konuda kursun en banda bir eyler
sylemiti. Her insaI
118
BNBAININ EV
yemeye, snmaya, sevgi ve efkate gereksinimi vardr. Bu tr eyler iyi bir
yaamn en nde gelen koullardr kukusuz. Sonra da herkesin bir takm felsefi
sorulara cevap bulmaya ihtiyac olduunu sylemiti. nsann sevdii bir ii olmas
da nemli bir eydi herhalde. rnein trafikten nefret eden biri, taksi ofr
olmazd. dev yapmaktan nefret eden bir insann tutup retmen olmas pek
akllca bir ey olmazd. Sofi hayvanlar ok seviyordu, bu yzden veteriner olmay
dnebilirdi. Mutlu olmak iin totodan milyonlar kazanmann gerekli olmadn

dnyordu en azndan. Hatt tam tersi! "leyen demir ldar!" denen bir ey
vard.
Annesi akam yemeine arana kadar Sofi odasnda oturdu. Annesi biftekle
patates yapmt. Harika! Masann zerinde mum da yakmt. Tatl olarak da
kremal brtlen vard.
Yemekte surdan burdan konutular. Annesi Sofi'ye 15. yagnn nasl kutlamak
istediini sordu. Yagnne yalnzca birka hafta kalmt.
Sofi omuzlarn silkti.
- Arkadalarm davet etmeyecek misin? Parti yapmak istemiyor musun yani?
- Belki...
- Marte'yi, Anna Marie'yi... Hege'yi arabilirdik. Tabii Jorn' de. Belki
Jrgen'i de... Elbette bu en iyi senin bilecein i. Biliyor musun, kendi 15.
yagnm sanki dnm gibi hatrlyorum. Sanki o gnden bu yana ok az zaman
gemi gibi geliyor bana. Daha o zaman da kendimi bir byk gibi hissediyordum.
Ne garip deil mi? Hi deimemi gibi geliyorum kendime.
- Deimedin de ondan! "Deien" hibir ey yoktur. Sen de sadece gelitin,
bydn...
- Hmmm... bir byk gibi konutun imdi. Yalnzca bana zaman mthi bir hzla
gelip gemi gibi geliyor.
119
ARSTOTELES
...insanlarn kavramlarnda temizlik yapmak isteyen titiz ve dzenli bir adam...
Annesi len uykusunu uyurken Sofi Geit'e gitti. Pembe zarfn iine bir eker
koymu, zerine de "Alberto'ya" diye yazmt. Kendisine yeni mektup gelmemiti,
ancak birazdan kpein geldiini duydu.
- Hermes! diye barmasyla kpein aznda tad san, byk zarf yere
brakmas bir oldu.

- Aferin sana akll kpek!


Sofi bir eliyle ona sarld. Gk grlts gibi ses kararak soluyordu kpek. Sofi
iinde eker olan pembe zarf alp azna verdi. Kpek Geit'ten kp yine ormana
doru yola koyuldu.
Sofi zarf aarken biraz heyecanlyd. Acaba mektupta kulbe ya da kayktan
szediliyor muydu?
Zarfta yine birbirine atala bal ayn tr ktlar duruyordu. Bir de onlardan
ayr bir kt vard. Ktta unlar yazyordu:
Sevgili bayan detektif! Daha dorusu sevgili bayan hrsz! Durumu oktan polise
bildirmi bulunuyorum...
Yok, yok! yle ok kzm filan deilim. Hele senin bu merakn felsefi sorulara
yant bulmak konusunda da geerli olacaksa hi ikyeti deilim. in belki en
kt yan, bu durumdan sonra tanmak zorunda kalyor olmam. Eh, ne de olsa
hata benim. Senin her eyi kurcalayacak biri olduunu bilmem gerekirdi.
Sevgiler, Alberto.
120
ARSTOTELES
gofi derin bir nefes ald. Demek ona kzgn deildi. Ama neden tanmak zorunda
kalyordu?
Ktlar alp odasna kt. Annesi uyandnda evde olsa iyi ederdi. Yatana
oturup Aristoteles ile ilgili yazanlar okumaya balad.
Filozof ve bilim adam
Sevgili Sofi! Platon'un idea retisi zerine epey dnmsndr sanyorum.
Bunu senin gibi pek ok kii daha dnd. Okuduklarn ylece kabul mu ettin,
yoksa baz noktalarda bunlar eletirdin mi bilemiyorum. Eer eletirilerin
olduysa, bil ki bu eletiriler Platon'un akademisinde 20 yl rencilik yapm olan
Aristoteles (.. 384-322) tarafndan da daha o zamanlar dile getirilmiti.

Aristoteles Atina'l deil, Makedonyalyd. Platon'un akademisine Platon 61


yanda iken gelmiti. Babas mehur bir doktor ve bilim adamyd. Salt buna
bakarak bile onun felsefi projesinin ne olduunu tahmin edebiliriz. Onu en ok
ilgilendiren konu, yaayan doa idi. Yalnzca byk Yunan filozoflarnn en
sonuncusu deil, Avrupa'nn byk biyologlarnn da ilkiydi.
Biraz da abartarak diyebiliriz ki, Platon mutlak biimler ya da "fikirler" ile
ylesine meguld ki doadaki deiimlere pek ilgi gstermiyordu. Aristoteles ise
tam da bu deiimlerle ya da bugn adlandrd biimiyle doal srelerle
ilgileniyordu.
Biraz daha abartacak olursak, Platon'un tm duyular dnyasna ve etrafmzda
grdmz eylere srt evirdiini syleyebiliriz. (Niyeti Maara'dan kmakt
Platon'un. Mutlak idealar dnyasna girmekti.) Aristoteles ise bunun tam tersini
yapt: gereki bir ekilde balklar, kurbaalar, anemon ieklerini ve gelincikleri
inceledi.
Platon mantn, Aristoteles ise bunun yannda duyularn kul-land da diyebiliriz.
121
SOF'NN DNYASI
Platon ile Aristoteles'in yaz tarzlar arasnda da belirgin farkla, grlr. Platon
bir air ve destan yazar iken, Aristoteles'in yazlar, ansiklopedi maddeleri gibi
kuru ve detayldr. Buna karlk yazlan, nn temelini o gne kadar hi yaplmam
doa aratrmalar olutu, rur.
Aristoteles'in yazlarnn saysnn 170'i bulduu sylenir. Bun-lardan ancak 47'si
gnmze dek gelebilmitir. Bu yazlar birer kitap gibi dnmek yanl olur.
Aristoteles'in yazlarnn ou ders notlar eklindedir. O dnemde de felsefe
ncelikle azdan aza aktarlan bir eydi.
Aristoteles'in Avrupa uygarlna bir baka katks da pek ok bilimin bugn dahi
kulland bilimsel dilin kurucusu, pek ok bilimi kurup dzenleyen bir filozof
oluundadr.
Tm bilimler hakknda yazm olan Aristoteles'in en nemli birka alanda
yazdklarna deinmekle yetineceim. Platon'dan o bahsettiim iin, ncelikle
Aristoteles'in Platon'un idea retisi nasl baktndan szedeceim. Sonra da
kendinden nceki doafl lozoflarnn sylediklerini derleyip toparlayan

Aristoteles'in ke doa felsefesini nasl oluturduunu anlatacam. Kulland


kavramlara nasl eki dzen verdiini ve mant nasl bilim olarak ortaya
koyduunu gstereceim. Son olarak da Aristoteles'in insan ve toplum
konusundaki grlerinden szedeceim biraz.
Bu koullar kabul ediyorsan, kollar svayp ie koyulabiliriz.
Doutan varolan fikirler yoktur
Platon da kendinden nceki filozoflar gibi tm deiimlerden te, mutlak ve
deimez olan bulmak peindeydi. Sonunda duyular dnyasnn zerindeki
mkemmel fikirleri buldu. stelik bu fikirlerin doadaki tm olan bitenlerden
daha gerek olduunu ne srd. nce "at" fikri vard ona gre, duyular
dnyasnn tm atlar ise maa'3
122
ARSTOTELES
duvarlarndaki glgeler gibi sonradan ortaya kmt. Yani tavuk da yumurta da
"tavuk" fikrinden kyordu.
Aristoteles ise, Platon'un byle diyerek her eyi baaa ettiini sylyordu.
Tek atn "deitii" ve hibir tek atn ilelebet varolmad konusunda
retmeniyle ayn fikirdeydi. At biiminin kendisinin ise mutlak ve deimez
olduu konusunda da onunla ayn gr paylayordu. Ancak at "fikri"nin
insanlarn pek ok at grdkten sonra oluturduklar bir kavram olduunu ne
sryordu. Yani ona gre at "fikri" ya da "biimi" kendiliinden varolamazd.
Aristoteles'in at "biimi" deyince anlad atn ya da bugn dediimiz biimiyle at
trnn zelliklerinin toplamdr.
Altn iziyorum: At "biimi" Aristoteles'e gre tm atlarda ortak olan
zelliklerdir. Bu noktada rek kalplar ile ilgili benzetmenin geerli olmadn
gryoruz, nk'rek kalplar reklerden bamsz olarak vardr. Aristoteles
ise doann dnda bir yerlerde, raflarn zerinde, bu tr biimler durduuna
inanmyordu. nk "biimler" eylerin iindedir, eylerin ayrdedici zellikleri
olarak onlarda mevcuttur.
Bir baka deyile Aristoteles Platon'la "tavuk" fikrinin tavuktan nce varolduu
konusunda ayn fikirde deildi. Aristoteles'in tavuk "biimi" ile kastettii ey,
tavuun zgn zellikleri olarak her tavukta varolan eyler rnein tavuun

yumurtlayan bir hayvan olmasyd. Bu yzden tavuun kendisi le tavuk "biimi",


ruhla beden gibi, birbirinden ayrdedilemeyecek eylerdi.
Bylece Aristoteles'in Platon'un idea retisi hakkndaki eletirisinden szetmi
olduk. Bu noktada nemle altn izmek isterim ki, bu, dnce ynteminde ok
nemli bir deiim anlamna gelir. nk Platon iin gereklik aklmzla
dndmz bir ey iken, Aristoteles iin gereklik duyularmzla algladmz
bir eydi. Platon doada, etrafmzda grdklerimizin gerekte idealar
dnyasnda ya da insann ruhunda varolan eylerin yalnzca birer yansmas
olduunu sylerken, Aristoteles bunun tam tersini ileri srer: nsan
123
SOF'NNDNVASI
ruhunda varolan eyler, d ;jdaki eylerin bir yansmasdr. Yani gerek dnya
doadr. Aristoteles'e gre Platon gerek dnya ile insanlarn alglaylarnn
birbirine kartrld Gizemci bir dnya-grne taklp kalmtr.
Aristoteles, nce duyularda varolmayan bir eyin bilinte de varolmayacan
iddia eder. Platon ise nce fikirler dnyasnda varolmayan hibir eyin doada
varolamayacan ne srer buna karlk. Aristoteles, Platon'un bu tutumuyla
"eylerin saysn iftletir-diini" sylyordu. Platon tek at at "fikrinden" yola
karak aklyordu. Ama Sofi, bu aklama yeterli mi sence? O zaman "at fikri"
nereden geliyor? Yoksa at fikrinin de onun yalnzca bir yansmas olduu bir
nc at daha m var?
Aristoteles iimizdeki her trl dnce ve fikrin, bilincimize grp iittiklerimiz
yoluyla yerlemi eyler olduunu sylyordu. Bir de doutan gelme aklmz vard.
Duyularmzla algladmz eyleri gruplara, snflara ayrmak gibi doal bir
yeteneimiz var. "Ta", "bitki", "hayvan" ve "insan" kavramlar byle ortaya
kyordu. "At", "dam" ve "saksaan" kavramlar byle ortaya kyordu.
Aristoteles insanlarn doutan akl sahibi olduklarn yadsmyordu. Tersine,
insanlarn en nemli ayrdedici zellii akln ta kendisiydi. Ancak duyularmz
olmadan akl "bo" kalrd. Yani insanlarn doutan gelme "fikirleri" yoktu.
Biimler eylerin zellikleridir
Aristoteles Platon'un idea retisine kar olan tavrn bylece ortaya koyduktan
sonra, gerekliin biim ve zdein birlii olan deiik pek ok eyden olutuunu

syler. "zdek" bir eyi oluturan madde, "biim" ise eylerin kendine zg
zellikleridir.
Kanatlarn rparak dolaan bir tavuk dn Sofi! te tam da kanat rpmaktr
tavuun "biimi" - ve de gdaklamak ve yumurtla124
mattr! Tavuk "biimi" ile tavuun zgn trsel zellikleri ya da tavu-5un
yaptklar kastedilmektedir. Tavuk ld yani kanat rpmay brakt zaman,
tavuun "biimi" de yokolur. Geriye kalan ey tavuun "zdei"dir (ackl eyler
bunlar, deil mi Sofi?) ki buna da artk tavuk" diyemeyiz.
Daha nce de sylediim gibi, Aristoteles doadaki deiimlerle ok ilgiliydi.
"zdek"te her zaman bir "biim" olabilme olana yatar. "zdek" bu ikin olana
gerekletirebilmek iin urar. Aristoteles'e gre doadaki her trl deiim,
zdein "olanakllk"tan "gereklie" dnmesidir.
Tamam, tamam... Biraz daha amaya alacam Sofi. u komik hikyeyle sze
balamay deneyeyim: Bir zamanlar koca bir granit parasnn zerine eilip
alan bir heykeltra varm. O biim-siz kayay gnlerce oymu, kazm durmu.
Bir gn yanna bir ocuk yaklam ve: "O kayann iinde ne arayp duruyorsun?"
diye sormu. Heykeltran bu soruya yant: "bekle ve gr!" olmu. Birka gn
geip ocuk tekrar heykeltran yanna geldiinde, artk heykeltra o koca granit
parasndan ok gzel bir at heykeli ortaya karm. ocuk hayranlkla ata bakp
heykeltraa dnerek demi ki: "Peki ama kayann iinde at olduunu nereden
biliyordun?"
Evet, nereden biliyordu? Heykeltra bir bakma granitin ierisinde atrt biimini
grmt. nk bu granit blounda bir ata dnme olana vard. Aristoteles,
aynen bu ekilde, doadaki tm eylerin belli bir "biimi" gerekletirme ya da
oluturma olanana sahip olduklarn sylyordu.
Tekrar yumurta ile tavua dnelim. Bir tavuk yumurtas bir tavua dnme
olanan iinde tar. Ancak bu tm yumurtalarn bir gn tavuk olaca anlamna
gelmez. nk bir takm yumurtalar, ikin "biim"lerini gerekletiremeden
kahvalt sofrasnda rafadan yumurta ya da omlet olup giderler. Ancak bir tavuk
yumurtasndan bir kaz olamayaca da ortadadr. nk tavuk yumurtasnda bu
olanak yoktur. Dolaysyla bir eyin "biimi" hem ondaki olanaklar
125

hem de snrlamalar belirler.


Aristoteles eylerin "biim" ve "zdek'Merinden sz ederken sadece canllar ele
almaz. Tavuun "biim" i nasl kanat rpp yumurta yumurtlamaksa, bir tan
biimi de yere dmektir. Nasl tavuk kanat rpmadan duramazsa, ta da yere
dmeden duramaz. Ta alp ok ykseklere atabilirsin, ancak yere dmek onun
doasnda olduu iin ta ta Ay'a kadar atmay baaramazsn. (Bu deneyi
yapmaya kalkarsan aman dikkat et! nk ta almaya kalkacak olursa altnda
kalann vay haline!)
Ereksel neden
Tm canl ve cansz eylerin "olanaklarn belirleyen bir "biim"e sahip olduklar
bahsini kapamadan nce, Aristoteles'in doadaki nedensellik ilikileri konusunda
olduka ilgin bir gr olduunu da eklemeliyim.
Gnmzde, unun ya da bunun "nedeni" derken bir eyin nasl meydana geldiini
kastederiz. Camn krlma nedeni Petter'in cama bir ta atm olmasdr veya bir
ayakkabnn varolmasnn nedeni ayakkabcnn deri paralarn birbirine dikmi
olmasdr. Ancak Aristoteles'e gre doada eit eit neden vardr. O toplam
drt tr nedenden szeder. Bunlarn iinde onun "ereksel neden" dedii nedeni
anlamak en nemlisidir.
Cam krma rneinde Petter'in cama niin ta attn sormak doaldr. Burada
Petter'in cama ta atmaktaki amacn sorarz. Ama ya da "erek" ayakkab
yapmnda da nemli bir rol oynar kukusuz. Ancak Aristoteles doadaki cansz
srelerde de bu tr bir "ereksel neden" aryordu. Bir rnek verelim:
Yamur neden yaar, Sofi? Yamurun bulutlardaki su buharnn souyup damla
eklinde younlaarak yerekiminden tr yere dmesiyle olutuunu okulda
renmisindir. Aristoteles bunu
126
sini eerek onaylard. "zdeksel neden", sz konusu su buhar(bulutlarn) tam da hava souduunda orada varoluyor olmas-. Etken neden" su
buharnn soumasdr ve "biimsel neden" de yamurun "biim"inin ya da
doasnn damla damla yere dmek olmasdr. Sen susup baka bir ey
sylemezsen, Aristoteles buna ek 0|arak, yamur yadn nk bitkilerle

hayvanlarn bymek jin yamura gereksinimi olduunu sylerdi. "Ereksel neden"


ile kastettii de buydu. Grdn gibi Aristoteles bir anda yamur damlalarna
bir grev ya da bir "ama" veriyordu.
Bizse bunu baaa edip bitkilerin byme nedeninin yamur olduunu sylyoruz.
Fark gryor musun Sofi? Aristoteles doadaki her eyde bir amallk olduunu
sylyordu. Yamur bitkiler bysn diye yaar. Portakallar ve zmler insanlar
onlar yesin diye yetiir.
Bu gn bilim byle dnmyor. Hayvan ve insanlarn varolmas iin yiyecek ve
suyun gerekli bir koul olduunu sylyoruz. Bu koullar olmasyd biz de
varolamazdk. Ama suyun ya da portakaln amac deildir bizi beslemek.
Nedenler hakkndaki grleri konusunda Aristoteles'in yanldn sylemek
hevesine kaplabiliriz. Ancak acele etmemekte yarar var. Pek ok insan, Tanr'mn
dnyay zerinde insanlarla hayvanlar yaasn diye yarattna inanr. Buna bal
olarak, insanlarla hayvanlarn yaamak iin suya ihtiyac var diye rmaklarda su
akt iddia edilebilir. Ama burada Tanrimn erek ya da amacndan szedi-yor
oluruz, bize iyilik etmek isteyen yamur damlalarndan ya da rmak suyundan
deil!
Mantk
"Biim" ve "zdek" kavramlar arasndaki fark, Aristoteles'in insanlarn dnyadaki
eyleri tanma srecini anlatnda da nemli bir rol
127
oynar.
Bir eyleri tanmak, onlar bir takm gruplara ya da snflara ay. rarak olur. Bir at
grrm, bir at daha ve sonra bir at daha... Atlarn hepsi birbirinin ayn olmasa da
atlarn hepsinde ortak olan bir ey. /ervardr. te atlarn hepsinde ayn olan bu
ey, atlarn "biimi'dir. Dierlerinden ayr ya da bireysel olan ey atn "zdei"ne
girer.
Biz insanlar byle dner durur, grdmz her eyi farkl farkl blmelere
yerletiririz. nekleri bir tr ahra, atlar bir bakasna, do-muzlar domuz alna,
tavuklar kmese koyarz. Sofi Amundsen de odasn dzeltirken ayn eyi yapar.
"Kitaplar" rafa, "okul kitaplar, m" antasna, "dergileri" komodinin gzne koyar.
Elbiseler zenle katlanp dolaptaki yerlerine konur: pantolonlar bir gze, kazaklar

bir baka gze, oraplar bir bakasna... Ayn eyi kafamzn iinde de yaptmza
dikkatini ekerim: tatan, ynden ve plastikten yaplm eyleri birbirinden
ayrrz. Canl ve cansz varlklar, "bitkiler", "hayvanlar" ve "insanlar" arasnda
fark gzetiriz.
zliyor musun Sofi? Aristoteles, doann "odas"n ciddi bir ekilde dzenlemek
istiyordu. Doadaki her eyin deiik gruplar ve alt-gruplarda bir araya geldiini
gstermeye alyordu. (Hermes yaayan bir varlktr, daha tesi memeli bir
hayvandr, daha tesi bir kpektir, daha tesi bir labrador'dur, daha tesi erkek
bir labra-dor'dur.)
Odana gidip yerdeki herhangi bir eyi al. Eline aldn ey ne olursa olsun, bunun
kendisinden daha yksek bir dzenin paras olduunu greceksin. Herhangi bir
snfa koyamadn bir eyle karlarsan arrsn. Kk bir yumak gibi bir ey
grp bunun bitkiler snfna m, hayvanlar snfna m yoksa madenler snfna m
ait olduunu syleyemeyeceksen, o eyi eline alacandan phe ederim.
Bitkiler snf, hayvanlar snf ve madenler snf deyince aklma bir oyun geldi.
Hani salondakiler arasndan bir zavall ebe seilir ve dar yollanr. O
dardayken dierleri bir eyde karar klarlar. Ebe
128
ARSTOTELES
ri giHnce bu eyin ne olduunu tahmin etmeye alr.
Odadakiler o an komunun bahesinde oynamakta olan "Mons" adl kediyi tutarlar.
Ebe ieri girip tahmin etmeye balar. Yala <<evet" ya da "hayr" eklinde cevap vermeye izin vardr. Zaval-l ebe iyi bir
Aristocu ise (ki o zaman ona zavall denemez!) aralarnda u konumalar geer:
Somut bir ey mi? (Evet!) Madenler snfndan m? (Hayr!) Canl m? (Evet!)
Bitkiler snfndan m? (Hayr!) hayvan m? (Evet!) Ku mu? (Hayr!) Memeli bir
hayvan m? (Evet!) Hayvann tm m? (Evet!) Kedi mi? (Evet!) Mons mu?
(Eveeeet! Kahkahalar...)
te bu oyunu bulan kii Aristoteles'dir. Platon'u da "karanlkta saklamba"
oyununun mucidi ilan edebiliriz. Demokritos'un da lego oyununun yaratcs olma
erefine sahip olduundan daha nce s-zetmitik.

Aristoteles insanlarn kavramlarna bit dzen getirmek isteyen, titiz ve dzenli


biriydi. Bu yanyla mantbh bilim olarak kuran kii de o oldu. Hangi karmlarn
ya da kantlarn mantksal olarak geerli olduuna ilikin kesin kurallar ne srd.
Bir rnek bunu aklamaya yeter: nce "tm yaayan varlklar lmldr" (1.
nerme), sonra da "Hermes yaayan bir varlktr" (2. nerme) dersem, bundan pek
gzel bir ekilde "Hermes lmldr" sonucunu karabilirim.
Aristoteles mant kavramlar arasndaki ilikilere dairdir. Bu rnek de "yaayan
varlk" ile "lml" kavramlar arasndaki ilikiyi gsterir. Aristoteles'in bu
karm yzde yz doru olsa da bize pek yeni bir ey retmediini kabul etmek
durumundayz. Hermes'in "lml" olduunu zaten biliyorduk. (Hermes bir
"kpek" ve btn kpekler "yaayan varlklardr. Bunlar da Eve rest Da'nn
tepesindeki talarn tersine "lml"drler.) Evet Sofi, bu kadar m biliyorduk
kukusuz. Ancak teker teker eylerle gruplar arasndaki iliki her zaman bu kadar
ak deildir. Arada bir kavramlarmz yle bir dzenlemek yerinde olabilir.
Bir rnek vermekle yetineyim: Minicik fare yavrularnn da tpk
129
SOF'NIN DNYASI
koyun ve domuz yavrular gibi annelerinin memesinden st mmkn mdr
gerekten? Buna pek ihtimal veremesekde bir 43, snelim: Fare en azndan
yumurtlamaz. (En son ne zaman bir fare yy. murtas grdm acaba?!) Tpk
domuzlar ve koyunlar gibi canl y^. rular dourur. Canl yavru douran hayvanlara
memeli hayvan der ve de memeli hayvan tam da annesinden meme emen
hayvandr. Do. laysyla cevab buluruz. Grdn gibi yant bilmemize ramen
yle bir dnmemiz gerekti. Bir tela iinde farelerin gerekten annelerinin
memesini emdiini unutabildik. Belki de hi meme emen fare grmediimiz iin.
Tabii, fareler insanlara yavrularn beslerken grnmekten biraz utanrlar da
ondan!
Doann merdiveni
Aristoteles varoluumuza bir "dzen getirirken" ncelikle doadaki her eyin iki
ana gruba ayrlabileceine iaret eder. Bir tarafta ta, yamur damlas ve toprak
paras gibi cansz eyler vardr. Bunlar ilerinde bir deime olana tamazlar.
Bu tr yaamayan eyler ancak dardan etkilerle deiebilirler. Dier tarafta
ilerinde dei-ebilme olana tayan canl eyler vardr.

Aristoteles, "canl eyier"in de iki ana gruba ayrlmas gerektiini syler. Yaayan
bitkiler ve yaayan varlklar. Son olarak "yaayan varlklar" da hayvanlar ve
insanlar olarak ikiye ayrlabilir.
Bu snflamann ak seik ve dzenli olduu konusunda Aristoteles'e hak
veriyorsundur. Canl ve cansz eyler, rnein bir gl ile bir ta arasnda nemli
bir fark vardr. Ayn ekilde bitkilerle hayvanlar, rnein bir gl ile bir at
arasnda da nemli bir fark vardr. Atla insan arasnda da byle bir fark olduunu
ileri srmek isterim. Ancak bu farklar tam olarak nelerdir? Bana bu sorunun
yantn verebilir misin?
Ne yazk ki cevabn yazp bir kesmeekerle beraber pembe bir
130
ARSTOTELES
rfa koyman bekleyecek zamanm yok, o yzden kendi sorumu ndim yantlyorum:
Aristoteles doa olaylarn snflarken eyleri zelliklerinden, daha dorusu
onlarn yapabildikleri ya da yaptklar eylerden yola kyordu.
Tm "canl eylerde" (bitki, hayvan ve insanlarda) gda zmseme, byme ve
reme yetenei vardr. Tm "yaayan varlklarda" (hayvan ve insanlarda) ise buna
ek olarak evresindekileri hissede-bilme ve hareket edebilme yetenei vardr.
Tm insanlarda ise bunlara ek olarak dnebilme ya da duyusal izlenimlerini
farkl gruplara ve snflara koyabilme yetenei vard.r.
Doada keskin snrlar yoktur. Basit bitkilerden daha karmak bitkilere, basit
hayvanlardan karmak hayvanlara yumuak bir gei vardr. Bu "merdiven"in en
stnde insan yer alr ki, insan Aristoteles'e gre doann tm yaamn
yaamaktadr. nsanlar, bitkiler gibi byr ve zmser, hayvanlar gibi duygu tar
ve hareket eder ve bunlara ek olarak sadece insanlara mahsus olan mantkl
dnme yeteneini tar.
Bylelikle insan tanrsal akldan bir nebze tar Sofi. Evet, tanrsal dedim. Bir
takm yerlerde Aristoteles, doadaki tm devinimleri balatan bir Tanr olmas
gerektiinden szeder. Bylece Tanr doa merdiveninin mutlak tepesini
oluturur.
Aristoteles Dnya'daki devinimleri yldz ve gezegenlerin ynettiini
dnyordu. Ancak gkyz cisimlerini de hareket ettiren bir ey olmalyd. Bu

gce Aristoteles "ilk devindirici" ya da "Tanr" diyordu. "lk devindirici"nin


kendisi hareket etmez ve o gkyzndeki cisimlerin ve dolaysyla doadaki her
eyin hareketlerinin "ilk nedenidir.
131
SOF'NN DNYASI
Etik
Tekrar insana dnelim Sofi! Aristoteles'e gre insan "biimi" tQr ruh
barndrr: "bitki ruhu", "hayvan ruhu" ve "insan ruhu". Sonra sorar: nsan nasl
yaamal? nsann iyi bir hayat srmesi iin neler gerekir? Bu soruyu ksaca yle
yantlayabilirim: nsan ancak trn yetenek ve olanaklarn kulland lde mutlu
olur.
Aristoteles tr mutluluk olduunu syler: lk tr mutluluk, ar-zu ve isteklerin
olduu bir hayattr. kincisi, zgr ve sorumlu bir vatanda olarak varolunan
hayattr. nc tr mutluluk ise aratrmac ve filozof olunan hayattr.
Aristoteles, insann mutluluu iin bu koulun da bir arada varolmas
gerektiini srarla belirtir. Tek ynll reddeder. Ve bu-gn yaasayd yalnzca
bedeni ya da yalnzca akl kullanmann tek ynllk olduunu sylerdi kukusuz. Bu
iki u, dengesiz bir yaam biiminin ifadesiydi ona gre.
nsanlarla ilikilerimizde de "altn orta"y tutmaktan szeder Aristoteles: ne
korkak ne lgnca atlgan, sadece cesur olacaz. (Cesaretin az korkaklk, ou
lgnlktr.) Ne cimri ne savurgan, sadece bonkr olacaz. (Ar bonkrlk
savurganlk, az bonkrlk cimriliktir.)
Yemek konusunda da ayn ey geerlidir. Az yemek gibi ok yemek de sakncaldr.
Platoncu ve Aristotelesi ahlak, Yunan tp bilimini hatrlatr: yalnzca dengeli ve
ll olarak mutlu ya da "uyumlu" insan olunur.
Politika
Aristoteles'in bu tutumu politik grlerinde de kendini gsterir. nsan bir
"politik varlktr" diyen Aristoteles'e gre, insan evreleyen toplum olmadan
gerek anlamda insan olunmaz. nsann ailesi ve
132

ARSTOTELES
k"v alk, scaklk, evlilik ve ocuk yetitirme gibi temel yaamsal eksilmelerini
karlasa da, insanlarn birlikteliinin en gelimi biimi devlette ifadesini bulur.
Sonra da devletin nasl organize edilmesi gerektii sorusu geliyor. (Platon'un
"felsefe devleti"ni hatrlyorsun, deil mi?) Aristoteles iyi devlet trnden
szeder. Bunlarn ilki, devletin banda tek bir kiinin bulunduu monaridir. Bu
devlet biiminin iyi olabilmesi iin bataki kiinin kendi karlar uruna devleti
ktye kullanmamas gerekir. Bir dier iyi devlet biimi aristokrasidir.
Aristokraside devleti yneten bir grup lider vardr. Bu,devlet biiminin de -be
ki-iDn kasp kavurduu, bugn cunta denilen idare biimine dn-memeye zen
gstermesi gerekir. nc iyi devlet biimi de Aristoteles'in politeia demekle
kastettii demokrasidir. Ancak bu ynetim biiminde de varolan tehlike, bir
demokrasinin kolayca bir ayaktakm egemenliine dnebilmesidir. (Zalim Hitler
Almanya devlet bakan olmasayd da, kk Naziler, korkun bir "ayaktakm
egemenlii" oluturabilirdi!)
Kadnlar konusundaki grleri
Son olarak Aristoteles'in kadnlar konusundaki grlerinden ksaca bahsedelim.
Ne yazk ki onun bu konudaki grleri Platon'unki-ler gibi i ac deil.
Aristoteles'e gre kadnda bir ey eksiktir. Hatt kadn "eksik bir erkek"tir.
reme olaynda erkek etkin ve verici iken kadn edilgen ve alcdr. nk ocuk
erkein zelliklerini alr, diyordu Aristoteles. ocuun zelliklerinin erkein
tohumunda hazr beklediini sanyordu. Kadn msr tohumunu alan ve byten
toprak idiyse, erkek "tohum"un ta kendisiydi. Veya "Aristotelese" sy-eyecek
olursak, "biim"i veren erkek, "zdek"le katkda bulunan kadnd.
Aristoteles gibi akll bir kiinin cinsiyetler arasndaki iliki
133
SOF'NN DNYASI
konusunda bylesine yanlabilmesi hem artc hem de zc e|. bette. Ama bu
bize iki ey gsteriyor: birincisi, Aristoteles'in kadit), lar ve ocuklar konusunda
fazlaca bir pratik deneyiminin olmad kincisi, felsefe ve bilimde yalnz
erkeklerin at koturmasnn ne ka. dar sakncal bir ey olabilecei.

stelik iyice zc olan, Platon'un deil, Aristoteles'in cinsiyet, ler zerine bu


grlerinin Ortaada da geerli olmu olmas. Aym ekilde Kilise de aslnda
ncil'de yazl olmayan bu kadn grn devrald. Yoksa sa hi de kadn
dman deildi!
imdilik bu kadar! Benden haber almaya devam edeceksin.
Sofi Aristoteles hakkndaki bu blm bir buuk kez okuduktan sonra ktlar
sar zarfn iine koyup odasnda etrafna baknmaya balad. Bir anda odasnn
darmadank olduunun farkna vard. Yerde kitaplarla dosyalar saa sola
yaylmt. Elbise dolabndan bir takm oraplar, bluzlar, klotlu orap ve
pantolonlar dar frlyordu. Btn kirli amarlar masann nndeki sandalyenin
zerine koca bir yn halinde ylmt.
Sofi'nin iinden iddetli bir dzeltme istei ykseldi. nce dolabndaki btn
raflar yere boaltt. e en temelden balamak gerekiyordu. Sonra giysilerini
teker teker katlayp raflara yerletirmeye balad. Dolapta yedi tane raf vard.
Raflardan birini i amarlarna, bir dierini ksa ve klotlu oraplanna, bir
bakasn pantolonlarna ayrd. Bylece tm giysilerini, neyi nereye koyaca
konusunda en ufak bir kuku duymadan srayla yerlerine yerletirdi. Kirli
giysilerini de en alt rafta bulduu siyah bir torbaya doldurdu.
Yalmzca tek bir paray ne yapacan bilemiyordu. Bu, dize kadar gelen beyaz bir
orapt. Nereye koyacan bilmiyordu, nk hem orabn bir teki eksikti, hem de
bu orap zaten hi Sofi'nin olmamt!
Durup birka dakika beyaz orab inceledi. zerinde
134
ARSTOTELES
A yazmasa da, Sofi bunun kime ait olduunu tahmin edebili-rdu. orab dolabn en
st rafnda legolann, video kasetinin krmz ipek earbn durduu torbaya koydu.
Sra yeri toplamaya gelmiti. Yerdeki btn kitaplar, dostlar, dergi ve afileri,
tpk felsefe retmeninin Aristoteles konusunda yazd blmde anlatt gibi
birbirinden ayrarak snflad. Yerdeki eyleri topladktan sonra yatan yapt,
sonra da masasn toplamaya giriti.

En son yapt i, Aristoteles hakkndaki ktlar gzelce bir araya getirip


ktlara delik atktan sonra bunlar bir dosyaya yerletirmek oldu. Dosyay da
daha nce beyaz orab koyduu en st gze yerletirdi. Sonra bir ara Geitteki
biskvi kutusunu da alp odasna getirecekti.
Bundan byle bir dzeni olacakt. Bununla yalnzca odasndaki eylerin dzenli
olmasn kastetmiyordu. Aristoteles'i okuduktan sonra kavramlarnn ve
grlerinin de belli bir dzeni olmas gerektiini anlyordu. Dolabn en st gzn
bu tr sorulara ayrmt. Odasnda zerinde tmyle sz sahibi olmad tek ey
de, bu gzd.
Annesinin birka saattir sesi kmyordu. Sofi aaya inip annesini uyandrmadan
nce hayvanlarna yiyecek vermeye karar verdi.
Mutfakta balk kavanozunun zerine eildi. Balklarn biri siyah, ikincisi portakal
rengi, ncs de mavi-krmzyd. Adlarn bu yzden Kara Korsan, Kelolan ve
Krmz Balkl Kz koymutu. Bir yandan kavanoza yemlerini boaltrken bir
yandan onlarla konumaya balad:
- Siz doann canllar blmne aitsiniz. Yani gda zmseyebilir, byyebilir ve
reyebilirsiniz. Daha tesi siz hayvanlar alemine aitsiniz. Yani hareket edebilir,
evrenize bakabilirsiniz- Tam olarak sylemek gerekirse siz balksnz, yani so135
SOFNN DNYASI
lungalarnzla nefes alr, yaam sularnda ileri geri yzersi.
nz.
Sofi yem kutusunun kapan kapatt. Havuz balklarn^ doann dzeni
ierisindeki yerlerinden, zellikle de "yaan sular" teriminden honuttu. imdi
sra muhabbet kularn, dayd. Sofi kularn yemek kabna biraz ku yemi
koyduktan sonra onlara:
- Sevgili Edi ile Bd, dedi. Siz byle eker muhabbet ku. lan olduhuzsa bu sizin
kk, eker muhabbet kuu yumurta-larndan km olmanzdandr. Ve bu
yumurtalarda muhab-bet kuu olma biimi varolduu iin tutup birer geveze
papaan deil, muhabbet kuu oldunuz.

Sofi sonra banyoya gitti. Tembel kaplumbaas burada, byk bir kutuda
duruyordu. Annesi her , drt banyo yapnda bir, bir gn u kaplumbaay
ldrvereceinden szetse de, imdiye kadar bu bo bir tehdit olmann tesine
gememiti. Sofi byk bir kavanozun ierisinden bir salata yapra alp kutunun
iine koydu.
- Sevgili Govinda, dedi. En hzl hareket eden hayvanlardan biri olmasan da, iinde
yaadmz u dnyann kck bir parasn grp yaama ansna sahipsin.
Dnyada kendini aamayan senin gibi pek ok baka ey olduunu dnerek
teselli bulabilirsin.

erekan darda farelerin peinde koup oynuyor olmalyd. nk bu onun


doasnda vard. Sofi misafir odasndan geip annesinin yatak odasna yneldi.
Ortadaki sehpann zerindeki vazoda fulyalar duruyordu. Sanki Sofi geerken
saygyla sar ieklerini eiyor gibiydiler. Sofi bir an durup eliyle fulyalarn
kaygan balarn okad:
- Siz de doann canllar blmne aitsiniz. Bu adan iinde durduunuz vazodan
daha stn saylrsnz. Ama ne yazk ki siz bunun farknda olamazsnz.
136
ARSTOTELES
Sofi annesinin yatak odasna varmt. Elini derin derin uyumakta olan annesinin
bana koyup:
. Sense buradaki en ansl canllardan birisin anne, dedi. erekan ya da Govinda
gibi yalnzca yaayan bir varlk deil, bir insansm. Yani ender bir yetenek olan
dnme yeteneine sahipsin.
- Neler diyorsun sen Sofi?
Annesi bu kez her seferkinden daha hzl uyanmt.
- Bu halinle miskin bir kaplumbaaya benzediini sylyordum. Ayrca gururla
odam dzenlemi olduumu belirtmek isterim. Elbette bunu felsefi bir
dikkatlilikle gerekletirdim.
Annesi yatakta biraz doruldu ve:

- imdi kalkyorum, dedi. Kahveyi atee koyar msn?


Sofi annesinin dediini yapt. ok gemeden mutfakta ellerinde kahve, meyve
suyu ve ikolata oturuyorlard. Bir sre sonra Sofi:
- Hi niye yaadmz dndn m anne? diye sordu.
- Ah, hl bunu mu dnyorsun?
- Evet, ama artk sorunun cevabn biliyorum. nsanlar dolanp dursunlar, bu
gezegendeki eylerin adlarn koysunlar diye varlar.
- yle mi? Bunu hi dnmemitim.
- O zaman ciddi bir problemle kar karyasn. nk insan dnen bir varlktr
ve dnmyorsan insan deilsin demektir.
- Sofi!
- Ya dnyada sadece bitkilerle hayvanlar olsayd! O zaman "kediler" ile
"kpekler"i, "fulyalar"la "bektai zm"n ayrabilecek kimse olmayacakt.
Bitkilerle hayvanlar da canldr ama doadaki eyleri deiik gruplara ve snflara
sadece biz
137
SOFfNN DNYASI
ayrabiliriz.
- Sen benim en acayip kzmsn gerekten!
- Eh, herhalde! dedi Sofi. Tm insanlar biraz gariptir. Ben de bir insan olduuma
gre benim de garip olmam doal. Aynca senin tek bir kzn olduuna gre, benim
senin en garip kzn olmam da doal.
- Demek istediim... bazen beni bu konumalarnla korkutuyorsun.
- O zaman seni korkutmak ok kolay demektir. leden sonra Sofi Geit'e gidip
annesi grmeden byk

biskvi kutusunu eve getirdi.


Ktlar srasna koyup delik at ve bunlar dosyada Aristoteles'in ncesine
koydu. Sonra da sayfalarn sa st kesine sayfa numaras koydu. Ktlarn
toplam 50 sayfay gemiti. Sofi kendi felsefe kitabn yapmaya balamt
bylece. Kitab kendi yazmam olsa da, kitap kendisi iin yazlmt.
Pazartesi gnne devlerini yapmaya vakti olmamt. Belki din dersinden snav
olacaklard ama retmenleri onlara hep onlarn ilgi derecelerine ve kiisel
deerlendirmelerine arlk verdiini sylerdi. Sofi de bu her iki zellie de sahip
olmaya baladn dnyordu.
138
HELENZM
..ateten bir kvlcm...
Felsefe retmeni mektuplar artk dorudan itjn oraya yolluyordu ama Sofi
pazartesi sabah alkanlkla yine posta kutusuna bakt.
Kutu botu. O da baka bir ey beklememiti ki zaten! Yonca Soka'ndan aa
yrmeye koyuldu.
Tam o srada yerde bir fotoraf durduunu farketti. Mavi bayrakl beyaz bir
jipin resmiydi bu. Bayran zerinde "UN" harfleri vard. Birlemi Milletler
bayra deil miydi bu?
Sofi resmin arkasn evirince bunun fotorafl bir kartpostal olduunu anlad.
Kartn arkasnda "Sofi Amundsen eliyle Hilde Mller Knag..." diye yazlyd.
zerinde Norve pulu vard ve 15 Haziran 1990 tarihli, "BM taburu" damgalyd.
15 Haziran! Sofi'nin yagnyd bu!
Kartta unlar yazlyd:
Sevgili Hilde! Hl yagnn m kutlamaktasn, yoksa artk ertesi gn m oldu?
Hediyenin ne kadar sre dayanaca o kadar nemli deildir. Bir anlamda tm
yaam boyu srer. Ama ben yagnn bir kez daha kutlamak istiyorum. Belki
artk kartlar neden Sofi'ye yolladm anlyor-sundur. Onun kartlar sana

ulatracandan hi kukum yok. NOT. Annen czdann kaybettiini anlatt.


indeki 150 kronu ben sana veririm. Yeni renci kartn da okul kapanmadan
alabilirsin, deil mi? Sevgiler, baban.
Sofi asfalta mhlanm gibi kalakald. Bir nceki kart ne zaman
139
SOFI'NN DNYASI
damgalanmt? inden bir ses zerinde kumsal resmi olan o kartn da haziran
damgal olduunu sylyordu. O zaman dik-kat etmemiti demek ki daha
gelmesine bir ay olan bu tarihe...
Saatine bakp geri dnerek eve yneldi. Okula bir gn de ge kalsa ne kard
yani!
Kapy ap koarak odasna kt. Hilde'ye gelen ilk kart krmz earbn altnda
buldu. Evet, bu kart da 15 Haziran tarihliydi! Sof'nin yagn ve yaz tatilinin bir
gn ncesi.
Jorn ile bulumak zere spermarkete doru koarken tm gcyle
dnyordu.
Hilde kimdi? Babas nasl olup da Sofi'nin onu bulacandan bu kadar emin
olabiliyordu? Ne olursa olsun kartlar dorudan kzna deil de Sofi'ye yollamas
ok anlamsz bir eydi. Sofi, kartlar dorudan kzna gndermemesinin kznn
adresini bilmemesinden kaynaklanamayacan varsayyordu. Bir aka olmasnd
bu? Yoksa bu adam yabanc bir kz dedektif ve postac olarak kullanarak kzna
yagnnde srpriz mi yapmak istiyordu? Bu yzden mi bir aylk sre veriyordu
ona? So-fi'yi bir arac olarak kullanmasnn nedeni kzna yagnnde yeni bir
arkada hediye etmek olabilir miydi? "Tm yaam boyunca srecek" hediye
Sofi'nin ta kendisi miydi yoksa?
Eer bu garip kii Lbnan'da ise Sofi'nin izini nasl bulabilmiti her eyden nce?
Bundan da tesi: Sofi ile Hilde'nin iki eyi aynyd. Birincisi, eer Hilde'nin doum
tarihi doruysa, ikisi de 15 Haziran'da domutu. kincisi, ikisinin de babas
dnyann baka kelerindeydi.
Sofi gizemli bir dnyaya ekilmekte olduunu hissetti. Belki de kadere inanmak
hi de yle aptalca bir ey deildi! Aman, yava... byle sonular karmakta acele

etmemesi gerekti, her eyin doal bir aklamas olabilirdi. Ama Hilde Lillesand'da oturuyorsa, Alberto Knox nasl olup da Hilde'nin czdann ele
geirmiti? nk Lillesand buradan kilometrelerce
140
HELENZM
zaktayd. Ya Sofi kartpostal nasl olup da yerde bulmutu? Postac kart tam
Sofi'lerin posta kutusuna gelmeden yere mi drmt? Niye tam da bu kart
drecei tutmutu peki? Sofi'yi grnce:
. Akln m kardn sen? diye bard marketin kesinde onu beklemekte olan
Jorn.
- zr dilerim.
Jorn retmen gibi sert sert bakarak:
- Umarm gecikmen iin iyi bir nedenin vardr, dedi.
- Birlemi Milletler ile ilgili bir mesele bu. Lbnan'da bir dman birlii yolumu
kesti...
- Hah! Ak olmusun sen, hepsi bu! Sonra da tm hzlaryla okula kotular.
almaya frsat bulamad din dersi snav nc derste yapld. Snav kdnda
u sorular yazlyd:
Dnyagr ve hogr
1. nce bir insann bilebilecei eylerin, sonra da bir insann yalnzca inanabilecei
eylerin birer listesini yapn.
2. Bir insann dnyagrn oluturmada rol oynayan etmenlerden birkan
belirtin.
3. Vicdan ne demektir? Tm insanlar ayn derecede mi vicdanldrlar?
4. "Deer ncelii" ile kastedilen nedir?

Sofi yazmaya balamadan nce uzun sre oturup dnd. Alberto Knox'dan
rendiklerinin bir ksmn kullanabilir miydi acaba? Uzun sredir din dersi
kitabnn kapan amad iin tek aresi de buydu galiba. Ve bir kez yazmaya
balaynca cm-'eleri birbirini kovalamaya balad.
141
SOF'NN DNYASI
Sofi bilebildiimiz eyler listesine, Ay'n kocaman bir pey. nir kalb olmadn,
Ay'n arkasnda ukurlar olduunu, hem Sokrates'in hem de sa'nn lme
mahkm edilmi olduklarn tm insanlann er veya ge leceklerini, Akropolis'teki
byk tapnaklarn .. beinci yzylda yaplan Pers Savalarndan sonra ina
edilmi olduklarn ve Yunanllarn en nemli khinlerinin Delphoi'deki khin
olduunu yazd. nanla ilgili konular olarak da dier gezegenlerde hayat olup
olmamas, Tanr'nn varolup olmad, lmden sonra bir hayat olup olmad ve
sa'nn gerekten Tanr'nn olu mu yoksa yalnzca akll bir insan m olduu
konularndan bahsetti. Son olarak da, "bilemediimiz kesin olan bir konu evrenin
nasl olutuudur," dye yazd. "Evreni byk bir silindir apkadan karlan koca
bir- tavan olarak dnebiliriz. Filozoflar Byk Sihir-baz'n gzlerinin ta iine
bakabilmek iin tavann ince tylerine trmanmaya alrlar. Bunu baarp
baaramayacaklar bir soru iaretidir. Ancak aralarndan en azndan bir kii
tavann tylerinin zerine kmay baarabilirse, dierlerinin de onu takip
edeceklerine ve bir gn hepsinin baarya erieceklerine ben kiisel olarak
inanyorum. NOT. ncil'de de bize tavann ince tylerini hatrlatan bir ey var:
Babil Kulesi. Sihirbaz, henz yaratt beyaz tavann srtna trmanmaya alan
insanlardan holanmad iin kuleyi yerle bir etmiti.
Sonra sra ikinci soruya geldi: "Bir insann dnyagrn oluturmada rol oynayan
etmenlerden birkan belirtin." Bunda elbette yetitirmenin ve evrenin rol*
ok bykt. Platon dneminde yaayan insanlarla bugnklerin dnya grleri
birbirinden farklyd, nk iinde yaadklar zaman ve evre ayn deildi. Bundan
baka insanlarn yapmay setikleri eyler de nemliydi. Ve dnyagrn
belirleyen bir baka nemli etmen de insann aklyd. Akl evrenin belirledii bir
ey deil, her insanda ortak olan bir zellikti. Belki, evre ve sosyal
142
HELENZM

koullar Platon'un maarasnda hkm sren eyler olarak grlebilirdi. te


yandan her insan akln kullanarak maarann karanlndan kurtulabilirdi. Ancak
bu, olduka cesaret gerektiren bir eylemdi. Akimi kullanarak kendi anda
geerli olan inanlarn tesine geebilen Sokrates buna iyi bir rnekti. Sofi son
olarak unlar yazd: "Gnmzde ayr lkelerden ve kltrlerden insanlar hzla
bir araya gelmekte. rnein ayn apartmanda Hristiyan, Mslman ve Budist
aileler bir arada yaamakta. Bu durumda neden herkesin ayn eye inanmadn
sorgulamaktansa birbirlerinin inancna hogryle bakmak daha da nem
kazanyor."
Evet, evet... Felsefe retmeninden rendikleriyle hi deilse bir para yol
katettiini hissediyordu Sofi. Buna biraz doutan sahip olduu akln, biraz da
baka balamda duyup okuduklarn ekleyebiliyordu.
nc soruya geti "Vicdan ne demektir? Tm insanlar ayn derecede vicdan
sahibi midirler?" Bu konuda snfta epeyce konumulard. Sofi unlar yazd:
"Vicdan, insanlann neyin doru ve neyin yanl olduunu ayrdedebilme yeteneidir.
Benim kiisel grme gre tm insanlar bu yetenee sahiptir. Yani vicdan
doutan gelme bir eydir. Sokrates de ayn eyi syleyecektir. Ancak vicdann
syledii ey insandan insana epeyce deiebilir. Bu noktada Sofistlerin hakl
grleri olduunu belirtmek gerek. Sofistlere gre neyin doru neyin yanl
olduu insann iinde yaad evre tarafndan belirlenen bir \ eydi. te yandan
Sokrates ise vicdann tm insanlarda ayn olduunu sylyordu. Belki ikisi de
haklyd. Kendilerini plak gstermenin yanl bir ey olduunu dnmeyen pek
ok insan vardr. te yandan hemen hemen her insan bakalanna kt davranmay
vicdanna yediremez. Altn izmek gereken bir baka konu, vicdana sahip olmann
onu kullanmak anlamna gelmediidir. Baz durumlarda bir insan tamamen vicdan143
SOF'NN DNYASI
szca davranyormu gibi grnebilir, ancak iyice gizlenmi de olsa bu kiilerde de
bir tr vicdan vardr benim kiisel gr, me gre. Ayn ekilde baz insanlar
tamamen aklsz grnseler de bu akllarn kullanmadklar iindir. NOT. Akl ve
vicdan kasa benzetilebilir. Kas da altmlmazsa giderek zayflar."
Geriye tek bir soru kalmt: "'Deer ncelii' ile kastedilen nedir?" Bu konuyu da
ok konumulard snfta son zamanlarda. rnein araba kullanmak, bir yerden
bir yere abucak gidebilmeyi salad iin deerli bir ey olarak grlebilirdi.
Ancak araba kullanmak ormanlara zarar veriyor, doay kirletiyorsa insan bir

"deer seimi" yapmak zorunda kalrd. Bu konuyu olduka derinlemesine


dndkten sonra Sofi, salkl ormanlarn ve temiz doann ie abuk gidip
gelmekten daha nemli olduu sonucuna varmt. Buna daha baka rnekler de
veren Sofi son olarak, "Kiisel olarak felsefenin ngilizce dilbilgisin-den daha
nemli bir ders olduuna, bu yzden ingilizce saatlerini biraz azaltp ders planna
felsefeyi de almann akllca bir deer ncelii olduuna inanyorum."
En son teneffste retmen Sofi'yi kenara ekti:
- En stlerde olduu iin senin kdn okudum bile, dedi.
- Umarm sizi biraz dndrmtr.
- Benim de seninle konumak istediim konu buydu. Cevaplarn pek ok bakmdan
son derece olgun, hem de insan artacak kadar olgun Sofi! Ve de kendine zg.
Peki ama ya dersi alm miydin?
Sofi konuyu evirdi:
- Siz hep kiisel yorumlara arlk verdiinizi sylerdiniz.
- Evet, ama... Her eyin de bir snr var!
Sofi doruca retmeninin gzlerinin iine bakt. Son gnlerde bana gelenlerden
sonra bunu yapmaya hakk olduunu hissediyordu:
- Ben felsefe okumaya baladm, dedi. Bu da insann kendi
144
HELENZM
dnceleri iin iyi bir temel oluturuyor.
. Ama snav kdn deerlendirmek benim iin kolay olmayacak. Bir yanyla Zayf,
bir baka yanyla Pekiyi verilecek bir kt!
Sofi o leden sonra okuldan eve gelir gelmez antasn bir keye atp doru
Geit'e kotu. Kaln aa kklerinin zerinde sar bir zarf duruyordu. Zarfn
kenarlar kuru olduuna gre flernes zarf getireli epeyce olmu demekti.

Zarf alp eve girdi. Hayvanlarn doyurduktan sonra odasna kt. Yatana
oturup Alberto'nun mektubunu at ve okumaya balad:
Helenizm
Son haberlememizden bu yana umarm iyisindir Sofi! Artk Sokra-tes, Platon ve
Aristoteles'i, dolaysyla Avrupa felsefesinin temel talarn biliyorsun. Bu yzden
bundan sonra beyaz zarfn iinde yolladm dnme devlerine son. Okulda
yeterince dev ve snavla urayorsun zaten sanrm.
imdi, Aristoteles'in yaad .. drdnc yzyldan, Ortaan balad .S.
400 ylna kadarki uzun dnemden szedeceim. "sa'dan nce" ve "sa'dan
Sonra" terimlerini kullandma dikkatini ekmek isterim. nk bu dnemin en
nemli ve ilgin olay tam da Hristiyanln kendisidir.
Aristoteles .. 322 ylnda ld. Bu dnemde Atina da nclk roln kaybetti.
Bunda hi kukusuz Byk skender'in (356-323) fetihlerinin yaratt byk
politik deiimlerin nemli rol olmutu.
Byk skender Makedonya kralyd. Aristoteles de Makedonya'lydt, hatt bir ara gen skender'in retmenliini de yapmt.
perslere kar kesin galibiyetin sahibi Byk skender'dir. Bundan
a tesi Sofi, saysz seferleriyle o Msr'dan Hindistan'a kadar tm
145
SOF'NN DNYASI
HELENZM
Dou'yu Yunan uygarlyla kaynatrmtr.
Burada insanlk tarihinde yeni bir a balar. Yunan kltr v6 Yunan dilinin
egemen olduu yeni bir dnya oluur. Yaklak olar^ 300 yl sren bu dneme
Helenizm diyoruz. "Helenizm" ile hem bu an kendisi, hem de byk
Helenistik uygarlk olan Makedonya Suriye ve Msr'da egemen olan Yunan
arlkl kltr kastedilmeli dir.

.. 50 yllarnda askeri ve politik g Roma'nn eline geti. Bu yeni sper g


srayla tm Helenistik kentleri zaptetti ve bylece Ba-t'da spanya'dan Asya'nn
ilerine kadar Roma kltr ve Latince geerli oldu. Bu dneme de Roma dnemi
ya da Ge Antik a diyoruz. Ancak u noktann altn izmelisin: Romallar Helen
dnyasn ellerine geirene dek, Roma bir Yunan kltr eyaleti olarak varolagelmiti. Dolaysyla Yunan kltr ve Yunan felsefesi, Yunan politik gc
ortadan kalktktan ok sonra da nemli rolne devam etmiti.
Din, felsefe ve bilim
Helenizmin belirgin zellii, bu ada deiik lkeler ve bunlarn kltrleri
arasndaki farklarn ortadan kalkm olmasdr. Bu dnemden nce Yunanllar,
Romallar, Msrllar, Babilliler, Suriyeliler ve Pers-ler bugn "ulusal din" dediimiz
ereve iinde kendi tanrlarna tapyorlard. Helenistik dnemde tm kltrler
bir dinsel, felsefi ve bilimsel grler yuma iinde birbirine kart.
Bir baka deyile ehir meydannn yerini dnya arenas ald. Eskiden de ehir
meydannda pek ok mal, pek ok gr ve fikir bi' araya gelirdi. imdi yeni olan
ey bu mallarn ve fikirlerin tm dnyadan bir araya gelmesiydi. Bylece pek ok
dil bir arada ses vermeye balad.
Yunan fikirlerinin Yunan kltr snrlarnn ok tesine tat1**
146
gzettik. Bunun yannda bu kez, Dou tanrlarnn Akdeniz lke-)erj inancna
katldn gryoruz. Tanrlarn ve dinsel grlerini ski medeniyetlerin pek
oundan alan yeni dinler olutu. Buna Uz-larvclkya da dinlerin karm
diyoruz.
Bu dnemden nce insanlar kendi toplumlarna, kendi ehir devletlerine sk skya
balydlar. Yava yava snrlar ve ayrmlar ortadan kalktka, pek oklar yaam
grlerinden pheye kapldlar, elikiye dtler. Ge Antik aa genel olarak
dinsel pheler, kltrel zller ve karamsarlk damgasn vurdu. "Dnya
eskidir," dendi. . '
Helenizmdeki dinlerde ortak olan ey, insann nasl lmsz olabilecei zerine
birer retilerinin bulunmasyd. Bu reti ounlukla bir srd. Bu gizli retiyi
edinerek ve belli bir takm trenlerden geerek insan lmszle ve sonsuz bir
yaama kavuabilirdi. te yandan evrenin gerek doasna dair bir sezgi, ruhun
kurtuluunda dinsel bir tren kadar nemli bir rol oynayabilirdi.

Yeni dinlerden szettik imdiye dek Sofi. Bunun yannda felsefede giderek
"kurtulu" ve yaam tesellisi yolunda ilerledi. Felsefi sezgi yalnzca kendi bana
bir deer oluturmuyor, insann lm korkusu ve karamsarlktan kurtuluuna
hizmet ederek bir nem kazanyordu. Bylelikle din ile felsefe arasndaki snrlar
da yava yava silindi.
Genel olarak Helenizm felsefesinin zgn bir felsefe olmadn sylemek
mmkn. Yine de bahsettiimiz Atinal filozof pek ok felsefi akm iin nemli
bir esin kayna oluturdu. Bu akmlara birazdan ksaca deineceim.
Helenizmde bilimde bir ok kltrn bir araya gelmesinden etkilendi. Bu alanda
Msr'daki skenderiye kenti Dou ile Bat'nn bulutuu bir nokta olarak nem
kazand. Atina Platon ve Aristoteles sonras okullarla felsefi bakent olmaya
devam ederken, skenderiye bilimin merkezi oldu. Byk ktphanesiyle bu kent
matematik, astronomi, biyoloji ve tp bilimlerinin merkezi haline geldi.
147
SOF'NN DNYASI
Helenistik kltr gnmz dnyasyla karlatrlabilir. 20 yzyla da giderek
birbirine daha da alan bir dnya toplumu dan> gasn vuruyor. Yine amzda din
ve yaam gr konularnda nemli devrimler gerekleti. Zamann balangc
olarak aldm; yllarda Roma'da nasl Yunan, Msr ve Dou tanr kavramlar bir
ara-da karmza kyorsa, bugn de byk Avrupa kentlerinde dnya, nn deiik
kelerinden pek ok farkl dinsel gr bir arada bulmak mmkn.
Gnmzde de eski ve yeni dinlerin, felsefe ve bilim karmlarnn "yaam gr
pazarnda" yeni seenekler sunmak zere nasl bir araya gelebildiini gryoruz.
Bu "yeni bilgi" aslnda eski dnce paralarndan olumakta ve kk Helenizme
dek uzanmaktadr.
Daha nce de belirttiimiz gibi, Helenistik felsefe Sokrates, Platon ve
Aristoteles tarafndan ne srlen konularla urat. Bunlarda ortak olan ey,
insanlarn nasl iyi bir hayat srp lebilecekleri-ne bir cevap aramalaryd. Yani
gndemdeki konu etikti. Bu yeni dnya toplumunda da en nemli felsefi proje etik
oldu. Soru, gerek mutluluun ne olduu ve bunun nasl elde edilecei sorusuydu.
imdi bu soruya cevap arayan drt deiik akmdan szedeceiz.
Kinikler

Sokrates'in bir gn pazarda bir tezghn nnde durup yle dedii anlatlr: "Ne
kadar ok ey var hi mi hi iime yaramayan!"
Bu szler Atina'da .. 400 yllarnda Anthisthenes tarafndan kurulan kinik
felsefeyi ok gzel zetler. Anthisthenes Sokrates'in rencisi olup onun en ok
kanaatkrlk retisinden etkilenmitirKinikler gerek mutluluun maddi olanaklar, politik g ya da salkllk gibi d
zelliklerden olumadn vurgularlar. Onlara gre gerek mutluluk bu tip
rastlantsal ve geici eylere bamllktan kurtulmakla edinilir. Mutluluk tam da
bunlara dayanmad iin her148
HELENZM
; tarafndan elde edilebilir. Bir kez ele geirilince de elden gitmez, inikler
arasnda en ok tannm olan Anthisthenes'in rencisi Diogenes'dir.
Diogenes'in kilden bir f iinde yaad ve bir aba bir baston ve bir ekmek
torbasndan baka hibir eyi olmad sylenir- (Bu durumda elinden mutluluunu
almak pek de kolay bir i olamazd elbette!) Bir keresinde Diogenes fsnn
nnde yatm gnelenirken Byk skender onu grmeye gelir. Diogenes'in
nnde durup bu bilge kiinin kendisinden istedii ne varsa onu dilemesini, her
trl isteini hemen yerine getireceini syler. Diogenes'in buna cevab: "Glge
etme, baka jhsan istemem!" olur. nk Diogenes kendisinin o byk komutandan
hem daha zengin, hem daha mutlu olduunu biliyordu. stedii her eye sahip
deil miydi zaten!
Kinikler insann salkl olmaya kafa yormalarnn gerekmediini sylyorlard. Ac
ve lm dert etmeye de gerek yoktu. Ayn ekilde bakalarnn alaryla da
ilgilenmiyorlard.
Gnmzde de "kinik" ve "kinizm" szckleri bakalarnn dertlerini umursamamak
anlamnda kullanlr.
Stoaclar
Kinikler Atina'da .. 300 yllarnda ortaya kan Stoac felsefeyi etkilediler.
Stoacln kurucusu aslen Kbrsl olup bir deniz kazasndan sonra Atina'daki
Kiniklere katlan Zenon'dur. Zenon derslerini stunlu bir yolda verirdi. "Stoac"

terimi Yunanca stunlu yol anlamna gelen stoa szcnden tremitir. Stoaclk
daha sonra Roma kltrnde ok nemli bir yer kazanmtr.
Herakleitos gibi Stoaclar da tm insanlarn ortak bir dnya mantnn ya da
"logos"un bir paras olduunu savunuyorlard. Her bir insan minyatr bir dnya;
"makro kosmos"un "mikro kosmos", "byk evren"in "kk evren" olarak
yansmasyd.
149
SOFfNN DNYASI
Bu dnce, genel geer bir l, "doal bir hak" olduu dn, cesini dourdu.
Doal hak insann ve evrenin zamandan bams aklna dayand iin, zamana ve
mekna bal olarak deimeye bir eydi. Yani Stoaclar bu noktada Sofistlere
kar Sokrates'in gg. rlerini paylayorlard.
Doal hak tm insanlar, dolaysyla kleleri de kapsar. Deii devletlerin hukuk
kitaplarn Stoaclar doann kendisinde buluna bir "hak"kn eksik kopyalar
olarak grdler.
Stoaclara gre tek insanla evren arasnda bir fark olmad gibi, "ruh" ile
"madde" arasnda da bir fark yoktu. Yalnzca tek bir doa vard. Bu anlaya
"Bircilik" (Monizm) diyoruz. (Bircilik, rnein Pla-ton'da karmza aka kan "
kicilik'in (Dualizm) ya da gereklii ikiye ayran grn kartdr.)
Zamannn tipik rnekleri olan Stoaclar gerek anlamda birer "kozmopolif'tiler.
ada kltre "f filozoflarndan" (Kiniklerden) ok daha aktlar. nsann
toplum iindeki yaamna nem verip politikayla urayorlard. Pek oklar,
rnein Roma imparatoru Marcus Aurelius (121-180), devlet grevlerinde yer
alyorlard. Cice-ro (.l 104-43) bata olmak zere bir ok Stoac, Roma'da
Yunan kltr ve felsefesinin yaylmasna katkda bulundular. "Hmanizm" yani
deer ls olarak insan' koyma kavramnn kurucusu da Ci-cero'dur. Stoac
Seneca (..4 - .S. 65) da bundan birka yl sonra "insan, insan iin kutsaldr"
demitir. Bu deyi o gnden bu yana Hmanizmin slogan olagelmitir.
Stoaclar ayrca tm doal srelerin -rnein hastalk ve lmn- doann
mdahale edilemeyen yasalarn izlediini sylerler. nsan bu yzden kaderine
boyun emeyi renmelidir. Hibir ey rastlantya dayanmaz. Her ey
zorunluluktan doar, kaderden ikyet etmek hibir ie yaramaz, derler. Haytn
gzel yanlar da sakin olarak karlanmaldr. Bu noktada Stoaclar, d zelliklere

itibar etmeyen Kiniklerle benzeirler. Gnmzde de hl duygularna kaplp


gitmeyen birinden bahsederken "Stoac dinginlik" deyim1 kullanlr.
150
HELENZM
Epikurosular
nce grdmz gibi, Sokrates insann nasl mutlu bir hayat uyabileceini
sorguluyordu. Kinikler ve Stoaclar Sokrates'in bu oruya cevabn maddi
deerlerden uzak durmak eklinde yorumladlar. Ancak Sokrates'in Aristippos
adnda bir baka rencisi daha vard ki o, yaamn amacnn mmkn olduunca
ok haz almak olmas gerektiine inanyordu. "En stn iyilik nazdr" ve "en byk
ktlk acdr" diyordu. Bylece her trl acdan uzak durmaya ynelik bir yaama
sanat gelitirmek istiyordu. (Kiniklerin ve Stoaclarn amac aclara dayanmakt.
Bu da acfardan uzak durmak gibi bir amatan olduka farkldr.)
.. 300 yllarnda Epikuros (341-270) Atina'da bir felsefe okulu kurdu
(Epikurosuluk). Epikuros Aristippos'un hazc ahlakn gelitirip bunu
Demokritos'un atom retisiyle birletirdi.
Epikurosularn bir bahede bir araya"geldii sylenir. Bu yzden bunlara "bahe
filozoflar" da denir. Bahenin giriinde u szlerin yazl olduu bir tabela olduu
da sylenir: "Ey yabanc! Burada mutlu olacaksn. Burada haz en stn iyiliktir."
Epikuros bir eylemin mutlu sonunun baka birtakm yan etkilere yol ap
amadn daima deerlendirmek gerektiini nemle vurgulard. Tka basa
ikolata yediin olmusa, ne demek istediimi anlyorsundur. Yoksa sana yle bir
dev vereyim: Biriktirdiin paralar karp ikiyz kronluk ikolata al. (Bu rnei
ikolata sevdiini varsayarak veriyorum.) devi iyice anlaman iin ikolatalarn
hepsini bir anda yemen art. O mthi ikolatalar yedikten yarm saat sonra "yan
etki"yle ne demek istediimi anlarsn sanyorum.
Epikuros, ksa vadeli bazlarn daha byk, daha srekli ve daha youn nazlarla
kyaslanarak deerlendirilmesi gerektiini de sylerdi. (rnein bir yl her gn
ikolata yemek yerine, haftalk harln biriktirip sonunda bir bisiklet alabilir ya
da yurt dnda pahal bir tatil yapabilirsin.) nk hayvanlarn tersine insanlarn
geleceklerini
151

SOF'NN DNYASI
planlama yetenei vardr. "Haz izelgesi" tutma yetenekleri vardr Lezzetli
ikolata bir deerdir ama bisiklet ya da ngiltere turu da y^
Epikuros "haz" ile yalnzca bedensel hazz, rnein ikolatay kastetmez. Dostluk,
sanat gibi deerleri de kasteder. Ayrca yaan> dan haz almann n koullar, Eski
Yunan idealleri olan kendini denetleme, kanaatkrlk ve ruh dinginliidir. nk
arzular denetlen, melidir. Ruh dinginlii de aclara gs germemizi kolaylatrr.
Genellikle dinsel pheleri olan kiiler Epikuros'un bahesine geliyorlard. Bu
balamda Demokritos'un atom retisi dine ve btl inanlara kar gl bir ara
oluturuyordu. yi bir hayat srmek iin lm korkusunu yenmi olmak da ok
nemliydi. Bu konuda Epikuros Demokritos'un "ruh atomlar" retisine
bavuruyordu. Demokritos'un "lmden sonra bir hayat yoktur, nk insan
lnce 'ruh atomlar' drt bir yana dalr" dediini hatrlyorsundur belki.
Epikuros, gayet basit bir ekilde, "lm bizi ilgilendirmez," diyordu. "Biz
varolduumuz srece, lm yoktur; lm olunca da, biz artk yokuz." (Bu anlamda
kimse kendi lmnden ac ekemez.)
Epikuros kendi kurtuluu felsefesini "drt ila" adn verdii u drt noktada
zetledi:
Tanrlardan korkmamz gerekmez. lmden kayg duymamz gerekmez. yiyi elde
etmek kolaydr. Korkun olana katlanmak kolaydr.
Bu, Yunan felsefesinde felsefenin grevini tbbn greviyle karla-trsn ilk
rnei deil. Ve yine burada da ama, insan drt nemli ila barndran "felsefi
bir seyyar eczane" ile donatmak.
Epikurosular Stoaclarn tersine politika ve toplumsal yaamla fazla
ilgilenmediler. Epikuros'un d, "gizli yaa!" idi. Onun "bahe"sini de gnmzn
kolektif yaama biimiyle karlatrabiliriz belki. Gnmzde de kocaman toplum
iinde snacak bir ada, bir "liman" arayan ok kimse var.
152
HELENZM

Epikuros'dan sonra pek ok Epikurosu kendilerini tek yanl bir zevk dknl
ynnde gelitirdiler. Ama giderek "bu an ya--aj"ya dnt. Gnmzde de
"Epikurosu" szcnn "gnn gn eden insan" anlamnda kullanld olur.
Yeni Platonculuk
Kinikler, Stoaclar ve Epikurosularm kklerinin nasl Sokrates'e ulatn
grdk. Bunlar ayn zamanda Herakleitos ve Demokritos gibi Sokrates ncesi
filozoflara da yneldiler. Ge Antik an en nemli felsefi akmlarndan biri de,
zellikle Platon'un idea retisinden esinlenmitir. Bu yzden bu akma Yeni
Platonculuk diyoruz. En nemli Yeni Platoncu filozof, skenderiye'de eitim
grdkten sonra Roma'ya yerleen Plotinos'dur (yaklak olarak 205-270).
Plotinos'un yzyllardr Yunan felsefesiyle Dou Gizemciliinin buluma noktas
olmu olan skenderiye kentinden oluunun altn izmek gerekir. Plotinos'un
Roma'ya beraberinde getirdii kurtulu retisi, bundan daha sonra geerli
olmaya balayan Hristiyanla ciddi bir rakip olmutur. Ancak Yeni Platonculuun
Hristiyan tanr-bilimine nemli etkileri de olmutur.
Platon'un idea retisini, onun duyular dnyas ile idealar dnyasn nasl
birbirinden ayrdn hatrlyorsundur. Bylelikle insan ruhu ile insan bedenini de
birbirinden ayrm oluyordu. nsan bylece iki ynl bir yaratk haline geliyordu:
bedenimiz duyular dnyasndaki dier eyler gibi toprak ve tozdan oluuyor,
ancak bunun yannda lmsz de bir ruh tayorduk. Bu fikir Yunanllar arasnda
Platon'dan ok nce de yaygnd. Plotinos da Asya'da bulunan benzer grleri
biliyordu.
Plotinos'a gre dnya iki kutup arasnda gerilidir. Bir uta "Bir" diye adlandrd
tanrsal k yer alr. Plotinos bazen buna "Tanr" da diyordu. Dier uta ise,
"Bir"in nn hi mi hi ulamad mut153
SOF'NN DNYASI
lak karanlk vardr. Plotinos'un burada anlatmak istedii karanla aslnda
varolmaddr. Karanlk yalnzca n yokluudur - evet, varolmaytr. Varolan
tek ey "Tanr" ya da "Bir"dir. Ancak k ya-va yava nasl karanla doru
yokolursa, tanrsal nlar da ancak belli bir yere dek ulaabilirler.

Plotinos'a gre ruh "Bir"den gelen kla aydnlanm, kendine zg bir varoluu
olmayan zdek ise karanlkta kalmtr. Doadaki biimlerde de "Bir"den solgun
izler bulunur.
Geceleyin yanmakta olan byk bir ate dn Sofi! Ateten etrafa yzlerce
kvlcm dalmaktadr. Atein etraf aydnlktr. Kilometreler tesinden de zayf
bir k grmek mmkn olabilir. Daha da uzaklarsak ate karanlk gecede bir
fener kadar clz bir k halinde grnr. Ateten uzaklamaya devam edersek
k bir sre sonra bize ulaamaz. Inlar bir noktada geceye karr. Ve her yer
karanlk olunca hibir ey gremeyiz. Artk ne glgeler, ne izgiler vardr.
Gerekliin byle bir ate olduunu dn. Yanan ey Tanr, dardaki karanlk da
insan ve hayvanlarn olutuu maddedir. Tan-r'nn en yaknnda tm yaradlanlarn
ana biimleri olan mutlak fikirler yer alr. Her eyin tesinde insan ruhu "ateten
bir kvlcm"dr. Ama doadaki her eyde de tanrsal ktan bir yansma vardr.
Yaayan her eyde, evet bir glde ya da bir anieinde de Tanr parlts
mevcuttur. Yaayan Tanr'nn en uzanda da toprak, su ve ta yer alr.
Varolan her eyde tanrsal bir gizem olduunu sylemek istiyorum. Ayieinin,
gelinciin byle parldadn grebiliriz. Bir kelebein daldan havalan nda, bir
baln akvaryumda yznde, bu snrsz gizemi biraz daha ok yakalarz. Ancak
Tanr'ya en yaknlatmz yer kendi ruhumuzdur. Bu byk yaam srryla ancak
ruhumuzda birleiriz. Evet, ender de olsa, kimi zaman bu tanrsal gizemin
kendimiz olduunu hissederiz.
Plotinos'un kulland imgeler Platon'un maara benzetmesini
154
HELENZM
ndrr: Maarann giriine yaklatka varolan her eyin kkenine daha da
yaklarz. Ancak Platon'un gereklii ak bir ekilde ikiye blnn tersine,
Plotinos'un dncesinde bir birlik anlay egemendir. Her ey birdir, nk her
ey Tanr'dr. Platon'un maarasnn en derinindeki glgelerde bile "Bir"in clz
yansmasn grmek mmkndr.
Plotinos yaam boyunca birka kez ruhunun Tann'yla bir olduunu hissetti. Buna
gizemli yaant diyoruz. Bu tr bir yaanty yaayan tek kii Plotinos deildir.
alar ve kltrler boyunca pek ok insann szettii bir eydir bu. Bu ann

tasvirinde byk farklar gr-lebilse de, ounda ortak yanlar grebiliriz. Bu


ortak noktalarn kimine burada deineceiz.
Gizemcilik
Gizemli yaant ile insann Tanr'yla ya da "evrensel ruh"la birlemesini anlyoruz.
Pek ok din Tanr'yla Tanr'nn yarattklar arasnda bir uurum olduunu
vurgular. Ancak Gizemciye gre byle bir uurum mevcut deildir. Gizemci
"Tanr'ya ulam" ve "Tanr'yla birlemi" kiidir.
Buradaki ana dnce, gndelik "ben"in gerek ben olmaddr. ok ksa sren
anlarda daha byk bir ben ile ayn olduumuzu duyarz. Baz Gizemciler buna
Tanr derken, bazlar bunu "evrensel ruh", "Doa" ya da "evren" diye adlandrr.
Tpk bir su damlasnn denizle bulutuu an "kendini kaybetmesi" gibi, Gizemci de
bu birlemenin gerekletii an "kendini kaybeder", Tanr'da yokolur ya da
Tanr'da kaybolur. Hintli bir Gizemci bunu yle dile getiriyor: "Ben varken Tanr
yoktu. imdi Tanr var, ben artk yokum." Hristiyan Gizemci Angelus Silensius
(1624-1677) da bu an yle anlatyor: "Ulanca denize, damla, deniz; ykselince
Tanr'ya, ruh, Tanr olur." x
155
SOFfNlN DNYASI
Belki de "kendini kaybetme"nin pek de ho bir ey olmadm dnyorsundur.
Evet Sofi, ne demek istediini anlyorum. Ancak kaybettiin ey kazandklarnn
yannda yle nemsizdir ki! O an o|. duun grntn kaybedersin ama gerekte
bundan ok daha bu. yk bir ey olduunu anlarsn. Tm Evren olursun Sofi! Evet,
evrensel ruh denen ey sensindir sevgili Sofi! Tanr sensindir. Sofi Amundsen'i
feda etmek zorunda kalsan da, bu "gndelik ben "in zaten bir gn yokolacam
dnerek teselli bulabilirsin. Gizemcilere gre senin gerek Ben'in (ki buna
ancak kendini bir yana brakarak ulaabilirsin), sonsuza dek yanan mthi bir
atetir.
Ancak bu gizemsel deneyim ou zaman kendiliinden gereklemez. Gizemci
Tanr'yla bulumasna "temizliin ve aydnlanmann yolundan" gitmelidir. Bu yol
mtevaz bir yaam tarzndan ve deiik meditasyon yntemlerinden oluur.
Amacna ulaan Gizemci haykrr: "Ben Tanr'ym" ya da "Ben Sen'im".
Gizemci elere tm byk dnya dinlerinde rastlanr. Ve Gizemcilerin gizemsel
yaant hakkndaki tasvirleri, kltrel farklar aarak byk benzerlikler

gsterir. Ancak Gizemci yaadklarnn dinsel ya da felsefi yorumunu yapmaya


baladnda kiinin kltrel temeli kendini gsterir.
Bat Mistisizminde -yani Yahudilik, Hristiyanlk ve Mslmanlkta- Gizemci,
karlat Tanr'nn kiisel bir Tanr olduunu vurgular. Tanr doada ve insann
ruhunda bulunmakla beraber, dnyann ok stndedir de. Dou Mistisizminde
-yani Hinduizm, Budizm ve in dininde- ise Gizemcinin Tanr'yla ya da "evrensel
ruh"la tam bir birleme gerekletirdiini vurgulamak yaygndr. "Ben evrensel
ruhum," der Gizemci ya da "ben Tanr'ym". nk Tanr dnyadadr ve baka bir
yerde deildir.
zellikle Hindistan'da Platon dneminin ok daha ncelerinde de Gizemcilik
varolmutur. Hinduizm fikirlerini Bat'ya getirenlerden biri olan Svam;
Vivekananda bir keresinde yle demitir:
156
HELENZM
"Dnyadaki baz dinlerin, kendinin dnda kiisel bir Tanr'ya inanmayanlara
ateist demesi gibi, biz de kendine inanmayana ateist diyoruz. Ateist diye biz,
kendi ruhunun yceliine inanmayana diyoruz."
Gizemsel bir deneyimin etik zerinde de etkisi olur. Hindistan'n eski devlet
bakanlarndan Radhakrishnan bir keresinde yle sylyor: "Yanndakini kendin
gibi seveceksin, nk sen o'sun. Seni ya-nndakinin senden baka biri olduuna
inandran ey, bir yanlsamadan baka bir ey deildir."
amzda hibir dine ait olmayan insanlardan da gizemsel deneyimlerden
bahsedenleri kmaktadr. Bunlar kendi deyimleriyle aniden "kozmik bilin" ya da
"okyanus hissi" yaamlardr. Zamann dna kp dnyay "sonsuzluun bak
asndan" grdklerini hissetmilerdir.
Sofi yatanda doruldu. Hl bir vcudu olup olmadn kontrol etmeliydi...
Plotinos ve Gizemcileri okuduka yava yava odada dnmeye balam,
pencereden kp ehrin zerinde umutu. ehrin meydanndaki insanlar
seyretmi, sonra yaad yeryznn zerinde dolanp Kuzey Denizi ile
Avrupa'dan, aada Sahra ile Afrika'nn geni steplerinden gemiti.

Tm yeryz tek bir yaayan canl, bu tek canl da Sof'nin kendisi olmutu.
Dnya benim, diye dnd Sofi. Ona ou zaman snrsz gelen ve korku veren
koca evren onun kendi beninden baka bir ey deildi. Evren yine byk, yine
hametliydi ama bu kadar byk olan ta kendisiydi.
Bu ilgin duygu abucak yokoldu ama Sofi bu duyguyu asla unutmayacandan
emindi. Tpk bir damla renkli boyann tm bir srahi dolusu suya renk vermesi
gibi, iindeki bir ey a'nndan dar frlayp dier her eyle birlemiti sanki.
157
SOF'NN DNYASI
imdi her ey olup bittikten sonras, tuhaf bir ryadan ba arsyla uyanmak gibi
bir eydi. Sofi biraz hayal krkl duyarak vcudunun yataktan kalkn izledi.
Alberto Knox'dau gelen bu ktlar yzst yatp okumaktan beli agnm ama
hi unutmayaca eyler yaamt.
Sonunda yerde durmay baard. Burada ktlan delip dosyasndaki dier
konularn yanna koydu. Sonra baheye kt.
Kular dnya o an yaratlm gibi cvldayorlard. Eski tavan kmeslerinin
ardndaki hu aalan ak yeil renkleriyle yle parlaktlar ki, sanki yaratan
henz bunlan boyamay bitirmemiti.
Her eyin tannsal bir ben olduuna inanabilir miydi gerekten? "Ateten bir
kvlcm" olan bir ruh tadna inanabilir miydi? Eer byleyse, kendisi de tannsal
bir yaratk olmu oluyordu.
158
KARTPOSTALLAR
.kendi kendime gl bir sansr uyguluyorum...
Felsefe retmeninden birka gndr mektup gelmiyordu, perembe gn 17
Mays, bayramd ve okul 18!inde de tatildi. 16 Mays aramba gn okuldan eve
dnerlerken Sofi aniden:
- admmzla ksa bir tatil yapalm m? diye Jorn'e sordu. Jorn teklifi kabul
etti.

- Olur.
Birka saat sonra, Jorn srtnda koca srt antasyla Sofilere gelmiti bile. Sofi
de antasn hazrlamt. Sofi'nin adm-n alacaklard. Bundan baka yanlarna
uyku tulumu, kaln giysiler, altlarna koymak iin mat, cep feneri, termos dolusu
ay ve bir sr nefis yiyecek ey alyorlard.
Annesi saat 5 sralarnda eve geldiinde, onlara ne yapp ne yapmamalan
gerektiine dair bir sr talimat verdi. Nerede kamp kuracaklann da bilmek
istiyordu.
alhorozu Tepesi'nde kamp kuracaklann sylediler. Belki sabaha al horozlarnn
iftleme seslerini duyarlard.
Sofi'nin kamp burada kurmak istemesinin ardnda yatan baka bir neden daha
vard. Hatrladna gre alhorozu Tepesi Binbann Evi'ne olduka yaknd.
Sofi'yi yine buraya eken bir eyler vard, ancak bir daha buraya tek bana
gidemeyeceinin de farknda olduu iin Jorn'le beraber olmak iine geliyordu.
Sofilerin evinin hemen nndeki kk patikadan aa doru yrmeye
koyuldular. Bir yandan da ordan burdan soh159
SOFfNN DNYASI
bet ediyorlard. Felsefeden byle biraz uzaklamak Sofi'nin houna gitmiti.
Saat sekiz sralarnda alhorozu Tepesi'ndeki ak bir dzlkte adrlarm
kurmulard bile. Gece iin hazrlklarn yapm, uyku tulumlarn sermilerdi.
Koca sandvilerini yer-lerken Sofi sordu:
- Hi Binbann Evi diye bir yer duydun mu?
- Binbann Evi mi?
- Ormanda bir yerlerde, kk bir gln yannda bir kulu-be var. Bir zamanlar
tuhaf bir binba yaad iin buraya Binbann Evi deniyor.
- Peki imdi iinde kimse yayor mu?

- Gidip bakalm m?
- Peki ama nerede bu kulbe?
Sofi eliyle aalarn arasn gsterdi.
Jorn biraz isteksiz olsa da sonunda yola dtler. Gne gkyznde iyice
alalmt.
nce am aalarnn, sonra allarn arasndan getiler ve sonunda bir patikaya
ulatlar. Pazar sabah Sofi'nin izledii patika bu muydu acaba?
Evet, evet... yolun sanda parlayan bir ey grebiliyordu
yine.
- Buradan, dedi Sofi.
ok gemeden kk gln kysna vardlar. Sofi kulbenin olduu yere bir gz
att. Pencerelerin panjurlar rtlyd. Krmz kulbe imdiye kadar grd en
terkedilmi ev grntsn veriyordu.
Jorn etrafna baknp:
- Gln zerinden yryerek mi geeceiz? diye sordu.
- Hayr, krek ekerek... diye yaritlad Sofi ve eliyle aay, gln kysnda
durmakta olan sandal gsterdi.
- Sen daha nce gelmi olmalsn buraya!
160
KARTPOSTALLAR
Sofi hayr anlamnda ban sallad. Arkadana daha n-ki ziyaretinden
szedemezdi. nk o zaman Alberto Knox felsefe kursundan da bahsetmesi
gerekirdi.
Gln zerinde akalap glerek krek ektiler. Kyya

ardklarnda sandal iyice ekmeye zen gsterdi Sofi. ok


meden kulbenin kapsnn nndeydiler. Evde kimsenin
olmad belliydi. Jorn kapnn tokman dndrp amaya
alt- Almaynca:
- Kapal... Ak olacan ummuyordun herhalde, dedi.
- Belki anahtar buralarda bir yerdedir, diye yantlad Sofi ve kulbenin
temelindeki talarn arasnda anahtar aramaya koyuldu.
Birka dakika sonra Jorn:
- ff... dedi, hadi artk adra dnelim.
Ama Sofi sevinle barmaya balamt o an:
- Buldum, buldum!
Zaferle elindeki anahtar gsteriyordu. Anahtar kilide sokunca kap ald.
Sofi ile arkada yasad insanlarn yapt gibi gizlice ieriye szldler. Kulbe
souk ve karanlkt.
- Hibir ey grlmyor ki! dedi Jorn.
Ama Sofi her eyi dnmt. Cebinden kibrit kutusunu karp bir kibrit yakt.
Kibritin alevi ancak odann tamamen bo olduunu grmelerine yetti. kinci
kibritin alevi minenin zerindeki dvme demirden amdan ve amdann
zerindeki kk mumu aydnlatt. nc kibritle mumu yaknca oda aydnland.
- Bu kadar kk bir n byle byk bir karanl aydn-'atmas ne kadar ilgin
deil mi, dedi Sofi.
Arkada ban sallad.
- Ama k bir yerde yokolur, diye devam etti Sofi. Aslnda aranhk diye bir ey
yoktur. Sadece n yokluu diye bir ey

161
SOF'NN DNYASI
vardr.
- ff... ne acayip eyler sylyorsun. Gel hadi, gidelim!
- nce bir aynaya bakalm.
Sofi hl komodinin zerinde asl durmakta olan pirim aynay gsterdi.
- Ne kadar gzel!
- Evet ama sihirli bir ayna bu!
- "Ayna ayna syle bana! Dnyann en gzeli kim?"
- Dalga gemiyorum Jorn. Bu aynann iinden bakp ay. nann te yanndaki
eyleri grmek mmkn.
- Daha nce buraya hi gelmediini sylememi miydin? Hem niye beni
korkutmaktan byle ok zevk alyorsun?
Sofi'nin bu soruya verecek cevab yoktu.
- zr dilerim!
Bu kez de bir anda yerde kede bir ey gren Jorn oldu, Kk bir kutuydu bu.
Jorn kutuyu yerden kaldrd.
- Kartpostallar, dedi. Sofi iini ekti.
- Dokunma onlara! Duyuyor musun, brak onlar! Jorn korkuyla, yanan bir eyi
tutamayan biri gibi elindeki
kutuyu yere att. Kartlar yere dald. Birka saniye sonra glmeye balad.
- Yalnzca kartpostal bunlar!

Jorn yere oturup kartlara bakmaya balad. Birazdan Sofi de yanna oturdu.
- Lbnan... Lbnan... Lbnan... Btn kartlar Lbnan'dan yollanm, diye tespitte
bulundu Jorn.
- Biliyorum, dedi Sofi alamakl bir sesle.
- O zaman sen buraya geldin daha nceden!
- Tamam, geldim ite. Geldim!
Sofi bir anda buraya daha nce gelmi olduunu kab* ederse her eyin ok daha
kolaylaacan anlad. Hem ^
162
KARTPOSTALLAR
anlerde yaadklarndan birazn en yakn arkadana anlat-maktan ne kard ki!
- Buraya gelmeden nce sylemek istememitim. Jorn kartlar okumaya
balamt.
- Hepsi Hilde Mller Knag diye birine yollanm. Sofi hl kartlar eline almamt.
- Tm adres bu mu? Jorn okudu:
- Hilde Mller Knag. Alberto Knox eliyle. Kk Gl, Norve.
Sofi rahat bir nefes ald. Bu kartlarda da "Sofi Amundsen eliyle" diye
yazmasndan korkmutu. Kartlar incelemeye koyuldu.
- 28 Nisan... 4 Mays... 6 Mays... 9 Mays... Yalnzca birka gn ncesinin tarihleri
bunlar.
- Bir ey daha var... Tm kartlar Norve damgal. Bak, "BM taburu" diye Norvee
yazyor. Hepsinde de Norve pulu var...
- Galiba byle oluyor. Tarafsz olduklarn gstermek iin orada ayr bir Norve
postanesi kuruyorlar.

- Peki posta buraya nasl ulayor?


- Askeri uakla, sanrm.
Sofi mumu yere koydu. ki arkada kartlar okumaya baladlar. Jorn kartlar
sraya koymutu. lk kart o okudu:
Sevgili Hilde. Llesand'a, evimize gelmeyi nasl iple ektiimi bilemezsin. 24
Haziran akamst uakla Kjevik'e varm olmay umuyorum. Elbette en ok 15.
yagnnde seninle beraber olmay isterdim ama ne yapalm ki askeri emir
altndaym. Bunu biraz olsun telafi etmek iin tm sevgimi sana byk bir yagn
hediyesiyle sunuyorum. Kznn geleceini srekli dnen bir babadan sevgiyle...
163
SOF'NN DNYASI
NOT. Bu kartn bir kopyasn da ortak bir tandmz^ gnderiyorum. Yaknda
anlayacaksn Hilde'ciim. u an-da daha fazlasn syleyemem ama yaknda
anlayacaksn.
Sofi bir sonraki kart ald.
Sevgili Hilde. Burada yalnzca iinde olduumuz gn dnerek yayoruz.
Lbnan'daki bu gnlerden ileride hatrlayacam en nemli ey bir uzun bekleyi
olacak. Ama sana ok gzel bir 15. ya hediyesi verebilmek iin elimden ne gelirse
yapyorum. Hediyenin ne olduunu u an syleyemem. Kendi kendime gl bir
sansr uyguluyorum. Sevgiler... Baban.
ki arkada heyecandan nefes bile atamyorlard. Tek kelime konumadan kartlar
okumaya devam ettiler.
Sevgili kzm. Sana duygularm beyaz bir gvercinin kanadnda yollamak isterdim.
Ama sava hkm sren bu lkede olmayan bir ey varsa o da beyaz gvercin!
Belki Birlemi Milletler bir gn dnyada bar kurmay baarr. NOT. Belki 15.
ya hediyeni bakalaryla da paylaabilirsin? Ben gelince bunu konuuruz. Hl
neden bahsettiimi bilmiyorsun, deil mi? kimizi de dnmeye bol bol vakti olan
babandan sevgiyle...
Alt tane kart okumular, geriye tek bir kart kalmt. Kartta unlar yazyordu:

Sevgili Hilde. Yagnnle ilgili tm srlardan bazen yle patlayacak gibi oluyorum
ki, telefonu ap sana her eyi anlatmak istiyor, sonra kendimi durduruyorum. Bu
ey
164
KARTPOSTALLAR
bydke byyor. Ve sen de bilirsin ki bir ey byyp durduka insann onu
srf kendine saklamas zorlar. Sevgiyle... Baban. NOT. Bir gn Soft adnda bir
kzla karlaacaksn. Karlamadan nce birbirinizi biraz olsun tanm olasnz
diye sana yolladm tm kartlarn bir kopyasn ona da yolluyorum. Yaknda
bireyleri anlamaya balar m, ne dersin Hilde'ciim? imdilik o da senin
bildiinden fazlasn bilmiyor. Sofi'nin Jorn diye bir arkada var. Belki o
yardmc olabilir...
Joriin'le Sofi son kart okuduktal sonra ylece kalakalp birbirlerine baktlar.
Jorn, Sofi'nin bileini kavrad sk skya ve:
- Korkuyorum, dedi.
- Ben de.
- Son kartpostal ne zaman postalanm? Sofi tekrar karta bakt.
-16 Mays, dedi. Bugn!
- Olamaz! diye haykrd Jorn. Sinirlenmeye balyordu neredeyse.
Damgay dikkatle incelediler. Tarih ak seik grnyordu ite: "16-05-90"
- Olamaz! diye steledi Jorn. - stelik bu kartlar kim gndermi olabilir? ikimizi
de tanyan biri olmal. Ya tam da bugn bizim buraya geleceimizi nereden biliyor?
Jorn daha ok korkuyordu, nk ne de olsa Sofi Hilde ve babasnn kim
olduunu ismen de olsa biliyordu.
- Bence bu iin pirin kaplamal aynayla bir ilgisi var! Jorn'n yine d koptu.
- Lbnan'daki postaneden postalanan kartlarn ayn anda aynann iinden buraya
frladn dnmyorsun herhalde!

- Ya sen baka bir aklama getirebiliyor musun?


- Hayr.
165
SOFfNN DNYASI
KARTPOSTALLAR
- Ama burada baka bir sr daha var.
Sofi ayaa kalkp mumu duvarda asl iki resmin nne tuttu. Jorn de resimlere
yanat.
- "Berkeley" ve "Bjerkely". Ne demek bu?
- Hibir fikrim yok. Mumun bitmesine az kalmt.
- Hadi, dedi Jorn. Kalk gidelim!
Sofi bunun zerine ayaa kalkp beyaz komodinin zerinde asl aynay yerinden
kard. Jorn'n itirazlarna ramen Sofi aynay brakmad.
Dars tam bir mays gecesinin olabilecei kadar karanlkt. Gkyznden gelen
k ancak allarn ve aalarn d hatlarn aydnlatacak kadard. Ufak gl
gkyznn kk bir yansmas gibiydi. ki arkada gln te yakasna doru ar
ar krek ektiler.
adra varana dek pek fazla konumadlar. kisi de dierinin olan biteni
dndn dnyordu. Arasra bir kuu korkutarak, arada bir bir bayku
duyarak yrdler.
adra varr varmaz uyku tulumlarnn iine girdiler. Jorn aynann adrda
durmasna kar kt. Uyumadan nce aynann adrn dnda durmasnn da ayn
lde korkutucu olduunda birletiler. stelik Sofi kartpostallar da alm, srt
antasnn yan gzne koymutu.
Ertesi sabah erkenden uyandlar. Uyku tulumundan ilk kan Sofi oldu. izmelerini
giyip adrdan kt. Byk pirin ayna imenlerin zerinde duruyordu. zeri iyle

kaplanmt. Sofi kazayla iyleri kurulayp yerde duran aynadaki grntsne


bak. Kendi kendini tepeden trnaa aratryor gibiydi. Neyse ki zerinden
Lbnan'dan o gn gelme kart filan kmad.
adrn arkasndaki geni dzln zeri kk pamuktan yastklar gibi para
para olmu-sabah sisiyle rtlyd.
166
C "ck kular mthi bir enerjiyle tyorlard. Byk kular-dansa eser yoktu.
ki arkada zerlerine birer kazak daha giyip kahvaltlanadrn dnda yaptlar. Binbann Evi'nden ve gizemli kartlardan sz etmeye
baladlar.
Kahvaltdan sonra cadn toplayp eve doru yola koyuldular Sofi aynay kolunun
altnda tayordu. oka mola veriyorlard, nk Jorn Sofiye tamada yardm
etmiyor, aynaya dokunmak istemiyordu.
lk evler grnmeye balad srada bir patlama sesi duydular. Sofi, Hilde'nin
babasnn sava iinde olan Lbnan'la ilgili sylediklerini hatrlad. Birden bar
iinde olan bir lkede yaad iin ne kadar ansl olduunu anlad. Bu patlama
sesleri yalnzca havai fieklerden geliyordu.
Sofi Jorn' scak ikolata imeye davet etti. Annesi bu byk aynay nerden ve
nasl bulduklarn* sordu durdu. Sofi Binbann Evi'nin dnda bulduklarn
syledi. Annesi tekrar bu evde ok uzun yllardr hi kimsenin yaamadn
anlatt.
Jorn evine gittikten sonra Sofi krmz elbisesini giydi. Bayramn gerisi normal
bir ekilde geti. Akam televizyonda haberlerde Lbnan'daki Norveli Birlemi
Milletler glerinin milli bayram nasl kutladklar gsterildi. Sofi merakla ekrana
bakyordu, nk bu adamlardan birisi Hilde'nin babas olabilirdi.
17 Mays'ta Sofi'nin yapt son ey pirin aynay odasna asmak oldu. Ertesi
sabah Geit'te yeni bir sar zarf buldu. Hemen ap beyaz ktlarda yazl
olanlar okumaya koyuldu.
167

IK KLTR
...yalnzca bylelikle bolukta dolanmaktan kurtulabilirsin...
Artk karlamamza pek bir ey kalmad, sevgili Sofi! Binbam,, Evi'ne bir kez
daha geleceini tahmin ederek Hilde'nin babasndan gelen btn kartlar orada
brakmtm. Kartlar Hilde'ye yalnzca bu ekilde ulaabilir. Sen imdilik Hilde'nin
kartlar nasl alacan d. nme. Hazirann 15'ine kadar kprnn altndan ne
sular akar!
Helenizm filozoflarnn Eski Yunan filozoflarnn dncelerini nasl tekrar tekrar
ele aldklarn grdk. Ayn zamanda Yunan filo. zoflarn din kurucular olarak
grmek gibi bir aba da vard. Ploti-nos'un Platon'u insanln kurtarcs olarak
grmesine ramak kalmt.
Ama bildiimiz gibi szn ettiimiz bu dnemin tam ortasnda, Yunan-Roma
dnyasnn dnda bir baka kurtarc dnyaya geliyordu. Bu kii Nasra'l Isa idi.
Bu blmde Hristiyanln nasl Yunan-Roma dnyasna yava yava yayldn
greceiz. Bu, Hilde'nin bizim dnyamza yava yava giriine benziyor.
sa Yahudi'ydi. Yahudiler Sam kltrne aittiler. Yunanllar ve Romallar ise
Hint-Avrupa kltrnn bir parasydlar. Dolaysyla Avrupa uygarlnn iki
temeli olduunu ne srebiliriz. Hristiyanln Yunan-Roma kltryle yava yava
nasl kartn anlatmaya balamadan nce bu iki temelden bahsedeceiz.
168
iKi KLTR
Hint-Avrupal
Hint-Avrupal szcyle, Hint-Avrupa dillerinden biri konuulan lkeleri ve
kltrleri kastediyoruz. Bu diller Fin-Macar dillerinin (La-ponca, Fince, Estonca
ve Macarca) ve Baska'nn dndaki tm Avrupa dilleridir. Hint ve ran dillerinin
ou da Hint-Avrupa dilleri aile-sindendir.
Bundan 4000 yl kadar nce ilk Hint-Avrupallar Karadeniz'le Hazar Denizi
etrafndaki blgelerde yayorlard. Sonralar bu Hint-Avrupal kavimler byk
dalgalar halinde gneyde ran ve Hindistan'a, gney-batda Yunanistan, talya ve
spanya'ya, batda Orta-Avru-pa'dan ngiltere ve Fransa'ya, kuzey-batda
skandinavya ve kuzeydouda Dou Avrupa ve Rusya'ya gettiler. Hint-

Avrupallar gittikleri her yerde Hint-Avrupa ncesi kltrlerle kaynatlar ve


Hint-Avrupa dini ve dili buralarda baskn bir rol oynamaya balad.
Dolaysyla eski Hint Veda yaztlar, Yunan felsefesi ve de Snor-re'nin Tanr
retisi ayn aileden olan dillerde yazlmtr. stelik yalnz dil deildir bunlarda
yakn olan. Yakn diller yakn dnceler dourur. Bu yzden Hint-Avrupa
"kltr" deyimini kullanyoruz.
Hint-Avrupa kltr farkl pek ok tanrya inann izlerini tayordu. Buna
oktannclk diyoruz. Tanrlarn adlar ve pek ok dini szck ve deyim deiik
Hint-Avrupa blgelerinde birbirine benzer szckler olarak karmza kar.
Birka rnek vereyim:
Eski Hintliler gkyz tanrs Dyaus'a taparlard. Bu tanrnn Yunancadaki ad
Zeus, Latincedeki ad luppiter (asl lov-peder, yani "Baba lov") olup Norn
mitolojisinde de Tyr olarak karmza kar. Yani Dyaus, Zeus, lov ve Tyr ayn
szcn deiik "lehe"lerde syleniidir.
Kuzey'de Vikingler'in aese dedikleri birtakm tanrlara taptklarn
hatrlyorsundur. Hint-Avrupa dnyasnda pek ok yerde bu szcn "Tanrlar"
anlamnda kullanldn gryoruz. Tanrlara es-ki-Hintede (Sanskrite) as ura,
Farsada ise ahum denir. "Tanr"
169
SOF'NN DNYASI
anlamna gelen bir baka szck Sanskritede deva, Farsada da-eva, Latincede
deus ve Nron mitolojisinde tivurr olarak geer.
Kuzey'de baz bereket tanrlarna inanlrd (rnein Njord, Fry ve Frya). Bu
tanrlarn ortak ad vane idi. Bu szck bereket tanrasnn Latincedeki ad
Vens ile akrabadr. Sanskritede de "is-tek" ya da "arzu" anlamna gelen vani
szc bulunur.
Hint-Avrupa dnyasnda mitler de benzerlik gsterir. Snor-re'nin Norn
tanrlarn anlatt mitler, bundan 2000-3000 yl nce Hindistan'da anlatlan
mitleri anmsatr. Elbette Snorre'nin mitleri Kuzey doasndan, Hint mitleri ise
Hint doasndan etkilenmitir ama bu mitlerin ounun kklerinde, belli ki ok
daha ncelere dayanan bir benzerlik grlr. Bu kklerden en nemlilerini

lmszlk iksiri ve tanrlarn kt glere kar savalarn anlatan mitlerde


bulabiliriz.
Hint-Avrupa kltrlerinde dn biiminin kendisinde de byk benzerlikler
grlr. Bu benzerliklere en iyi rnek, bu kltrlerde evrenin iyi ve kt gler
arasnda sonu gelmez bir sava olarak al-glanmasdr. Bu tehlikeden tr HintAvrupallar dnyann geleceini "ngrmeye" almlardr.
Yunan felsefesinin tam da Hint-Avrupa dnyasnda ortaya knn bir rastlant
olmadn syleyebiliriz. Hint, Yunan ve Norn mitolojilerinin hepsinde felsefi ya
da "speklatif" dnceye ynelik bir aba vardr.
Hint-Avrupallar dnyann gidiat konusunda bir "sezgi"ye varmaya altlar.
"Sezgi" ya da "bilme" anlamna gelen bir szck tm Hint-Avrupa dillerinde
karmza kar: Sanskritede vidya olan bu szck Platon felsefesinde ok
nemli bir rol oynadn hatrlayacan Yunanca'daki ide szcnn ayndr.
Latince video szc esasen "grmek" anlamna gelir. (Grmenin televizyon
ekranna bakmakla eanlama gelmesi yalnzca gnmze zg bir olaydr!)
ngilizce wise ve vv/sdom (bilgelik), Almanca W/ssen (bilgi), Norvee viten
szckleri hep ayn anlama gelir. Yani Norvee
170
K KLTR
viten" kelimesinin kk, Hinte "vidya", Yunanca "ide" ve Latince video"
kelimelerinin kk ile ayndr.
Genel olarak Hint-Avrupallar iin grmenin en nemli duyu olduunu
syleyebiliriz. Hint, Yunan, ran ve Alman edebiyat byk kozmik vizyonlarla
doludur. (te yine bu szck: "vizyon" szc de Latince "video" fiilinden
tremitir.) Hint-Avrupa kltrlerinde karmza kan bir baka ortak zellik de
tanrlarn ve mitlerin anlattklarnn resim ve heykellerini yapmak olmutur.
Hint-Avrupallar dairesel bir tarih grne sahiptirler. Bu gre gre tarih,
tpk mevsimlerin yazdan ka, ktan yaza deimesi gibi halkalar ya da "daireler"
halinde ilerler. Tarihin bir ba ve bir sonu yoktur. Doum ve lm arasnda
sonsuza dek gidip gelen, doan ve yokolan deiik dnyalar vardr o kadar.

ki byk Dou dini olan Hinduizm ve Budizm de Hint-Avrupa kkenlidir. Yunan


felsefesi de bu temele dayand iin Hinduizm ve Budizm ile ortaklklar gsterir.
Gnmzde dahi bu dinler derin felsefi yansmalar barndrr.
Hinduizm ve Budizm'de sk sk Tanr'nn her eyde varolduu (Tmtanrclk) ve
insann dinsel sezgi yoluyla Tanr'yla bir olabilecei dncesine rastlanr.
(Plotinos'u hatrlyorsun, deil mi Sofi?) Bunun gerekleebilmesi iin insann
kendi derinine inmesi ya da meditasyon gerekir. Bu yzden Dou'da edilginlik ve
iednklk en byk dinsel erdemler olarak grlmtr. Yunan dncesinde de
ruhun kurtuluu iin insann ile ekmesi ya da dinsel bir ie dnklk iinde
olmas gerektii fikrine rastlanr. Ortaa manastr ileyiinin temelinde de
Yunan-Roma dnyasnn bu inanlar yatmaktadr.
Hint-Avrupa kltrlerinin ounda ruhun bedenden bedene getii inan ok
nemli bir yer tutar. 2500 yldr her bir Hintlinin amac, ruhunu bu dngden
kurtarabilmek olmutur. Ruhun beden deitirdiine inananlardan biri de
Platon'du.
171
SOF'NN DNYASI
Samler
Tekrar Samlere dnelim Sofi. Samler bambaka bir kltre ve batt. baka bir
dile sahiptirler. Aslen Arap Yarmadas'ndan gelseler de bunlarn da kltrleri
dnyann pek ok deiik blgesine yaylm, tr. Yahudiler 2000 yldan fazla bir
sre anavatanlarndan uzakta ya. amlardr. Samtarihi ve dini gerek corafi
kklerinden en uzak. lara Hristiyanlk yoluyla yaylmtr. Sam kltrnn
yaylmasnda Mslmanln da nemli bir pay olmutur.
Bat dini de (Yahudilik, Hristiyanlk ve Mslmanlk) Sam kkenlidir.
Mslmanlarn kutsal kitab Kuran da, Eski Ahit de Sam dil grubuna ait dillerde
yazlmtr. Eski Ahit'te "Tanr" anlamnda kullanlan bir szck, Mslmanlarn
Allah'y\a ayn dilsel kkten gelmektedir. ("Allah" szc Tanr anlamna gelir.)
Hristiyanlk'ta iler biraz karmaklasn Hristiyanlk da Sam kkenlidir ancak
Yeni Ahit Yunanca yazlmtr. Ve Hristiyan tanr-bilimi ya da inan
biimlenirken Yunan ve Latin dillerinin dolaysyla Helenistik felsefenin etkisinde
kalmtr.

Hint-Avrupallarn birden ok tanrya inandklarn grmtk. Samler'deki en


belirleyici zellikse ok eski zamanlardan itibaren tek birTanr'ya inanmalardr.
Buna Tektanrclkdenir. Yahudilik, Hristiyanlk ve Mslmanln de Tann'nn
bir olduu temel dncesini paylar.
Samler ayrca genel olarak tarihe izgisel bir bak asndan bakarlar. Yani
tarihi srp giden bir doru olarak grrler. Tanr Dn-ya'y yaratmtr ve tarih
o andan itibaren balamtr. Ancak bir gn tarih sona erecektir. Bu gn "kyamet
gn"dr ve bu gnde Tanr tm diri ve lleri yarglayacaktr.
Bu Bat dininde nemli bir zellik tam da tarihin oynad bu roldr. Tanr
tarihe mdahale eder - evet, hatt tarih, Tanr dnyay istedii ekle getirebilsin
diye vardr. Tanr brahim'i bir zamanlar nasl "vaat edilen lkeye" ulatrdysa,
insanln admlarn da tari172
K KLTR
hjn jjnden "kyamet gn"ne ulatracaktr. Ve ite o zaman dnyadaki tm
ktler yok edilecektir.
Tarihin gidiatnda Tann'nn byk rol olduuna inanan Samler binlerce yl tarihi
yazmakla uramlardr. Kutsal yaztlarnn temelini de bu tarihsel kkler
oluturur.
Kuds kenti bugn bile Yahudi, Hristiyan ve Mslmanlar iin kutsal bir kent
olmaya devam etmektedir. Bu da bu dinin ortak kklerine iaret etmektedir.
Kuds'te nemli (Yahudi) sinagoglar, (Hristiyan) kiliseler ve (Mslman) camiler
bir arada yer almaktadr. Bu yzden tam da bu kutsal ehrin ekimelerin
merkezi haline gelmesi son derece ackl bir olaydr. Evet, binlerce kiinin
lmesinin nedeni bu "ebed kentin" sahipliinin paylalamyor olmasdr. Umarz ki
Birlemi Milletler bir gn buray dinin bulutuu bir kutsal merkez haline
getirebiliri (imdilik felsefe kursumuzun bu pratik ksmna deinmeyeceiz. Bu
konuyu tmyle Hilde'nin babasna brakacaz. Hilde'nin babasnn bir Birlemi
Milletler gzlemcisi olduunu artk anlam olduunu sanyorum. Daha da tesi
sana rtbesinin binba olduunu da syleyebilirim. Aradaki ilikiyi anlyorsundur
belki de! Neyse, olaylar nceden tahmin etmeye a-lmasak daha iyi olur!)
Hint-Avrupallarda en nemli duyunun grme olduunu sylemitik. Sam kltrler
iinse duymak ok nemlidir. Yahudi inan bildiriminin "Duy, ey srail!" szleriyle

balyor olmas bir raslant deildir rnein. Eski Ahit'te insanlarn Tann'nn
szlerini nasl "iittiklerini" okuruz; Yahudi peygamberler de vaazlarna
"Yehova(Tanr) dedi ki" szleriyle balarlard. Tann'nn dediklerini "duymak"
Hristiyanlkta da nem verilen bir konudur. Her eyden nemlisi Yahudilik,
Hristiyanlk ve Mslmanlk'ta dini trenlerde yksek sesle okumaya ya da
ezberden okumaya byk bir yer verilmesidir.
Hint-Avrupallarn tanrlarn resim ve heykellerini yaptklarn-dan szetmitik.
Samler iinse ayn lde tipik olan ey "resmi ya-8aklamalan"dr. Tann'nn ya da
"kutsal olan"n resmini ya da hey173
SOFi'NN DNYASI
kelini yapmak yasakt. Eski Ahit'te de insanlarn Tanr'nn herhangi bir ekilde
resmini yapmamalar emredilir. Bu yasak gnmzde s. lam ve Yahudilikte hl
geerlidir. slam'da bu genel olarak fotora. fa ve resimli sanatlara da kar
olmak eklinde gelimitir. Buradaki dnce, insanlarn "yaratmak" konusunda
Tanr'yla boy lme-ye girimemeleri gerektiidir.
Peki ama nasl oluyor da Hristiyan kiliseleri Tanr'nn ve sa'nn resimleriyle dolu
oluyor, diye sorabilirsin. nk ite bu Hristiyanln Yunan-Roma kltrnden
etkileniine bir rnek. (Ortodoks kili-sesinde, yani Yunanistan ve Rusya'da,
ncil'de anlatlan yklerden yola karak "oyma" putlar ya da heykeller veya
sa'nn ha stnde resmini yapmak hl yasaktr.)
Byk Dou dinlerinin tersine bu Bat dini Tanr ile yarattklar arasnda bir
mesafe olduunu vurgular. Ama ruhun bedenden bedene gemesi deil gnah ve
sulardan arnmaktr. Dini yaama da insann kendine dnmesi ve meditasyondan
ok dua, vaaz ve eski yazlarn aratrlmas damgasn vurur.
srail
Din dersi retmeninle ak atmak niyetinde deilim ama, Hristiyanln Yahudi
gemiine burada ksaca bir gz atalm.
Her ey Tanr'nn dnyay yaratmasyla balad. Dnyann nasl yaratldn
ncil'in ilk sayfalarnda bulabilirsin. Sonra insan Tan-n'ya kar geldi. Bu sadece
Adem'le Havva'nn Cennet Bahesi'nden atlmalarna deil, yeryzne lm'n
gelmesine de neden oldu.

nsanlarn Tanr'ya kar gelileri ncil'in bandan sonuna dek tekrarlanan bir
temadr. Musa'nn Birinci Kitab ile devam edecek olursak karmza Tufan yks
ve Nuh'un Gemisi kar. Sonra Tanr'nn brahim ve onun soyundan olanlarla bir
akit yaptn okuruz. Bu anlamaya gre brahim ve soyundan olanlar Tanr'nn
emirle174
K KLTR
rine uyacaklardr. Buna karlk Tanr da brahim'in soyunu koruyacakt''- Bu
anlama daha sonra Musa'nn Tur Da'na kp Tanr ile konumas ve ondan "On
Emir"i almasyla yenilenir. Bunlar .. 1200 yllarnda olmaktadr. Bu zamana dek
braniler uzun yllar Msr'da kle olarak yaamlar, ancak bu yllarda Tanr'nn
yardmyla srail'e dnebilmilerdir.
sa'dan nce 1000 yllarnda, henz Yunan felsefesi ortaya kmadan nce,
srail'de byk kral yaamt. Bunlarn ilki Saul, ikincisi olu Davudve
ncs de Kral Solomon'du. Tm srailliler tek bir krallk altnda bir araya
gelince ve zellikle Kral Solomon dneminde politik, askeri ve kltrel bakmdan
parlak bir dnem yaadlar.
Krallar baa gemeden nce halk onlar yalard. Bu yzden de onlara "yalanm"
anlamnda Mesih denirdi. Dinsel adan krallar Tanr ile insanlar arasnda bir arac
olarak grlrd. Bu yzden krallara "Tanr'nn Olu", lkeye de "Tanr'nn
Krall" denirdi.
Ancak srail ok gemeden gcn kaybetti. Krallk Kuzey (srail) ve Gney
(Judea) olarak ikiye ayrld. .. 722 ylnda Asurlular tarafndan ele geirilen
Kuzey brani Krall tm politik ve dinsel gcn yitirdi. Gney Krall'nn
akbeti de pek farkl olmad. Buras da .. 586 ylnda Babillilerin eline geti.
Babilliler kentin tapnan yktlar ve halkn ounu Babil'e kle olarak
gtrdler. Bu "Babil esareti" .. 539 ylna dek srd. braniler ancak o zaman
Kuds'e geri dnp byk tapna yeniden ina edebildiler. Ama sa'nn
doumuna kadar olan dnemde Yahudiler srekli baka uluslarn idaresi altnda
yaadlar.
Yahudilerin kendilerine sorduklar en nemli soru Davud'un Krall'nn neden
dald, srail halknn bana neden bir felaketin ardndan bir bakasnn
geldiiydi. Tanr daima srail'i gzeteceine sz vermemi miydi? Ama halk da

Tann'nn emirlerine uyacana sz vermiti. Demek ki Tanr emirlerine uymad


iin srail'i cezalandryordu.
175
SOFfNN DNYASI
sa'dan nce 750 yllarndan itibaren bir takm khinler ortaya karak srail'in
Tanr'nm emirlerine uymad iin Tanr tarafndan cezalandrlacan sylediler.
Tanr bir gn srail'i yarglayacak, dediler. Bu tr kehanetlere "Kyamet
kehanetleri" diyoruz.
te yandan ok gemeden baka khinler kp Tanr'nm setii bir takm
kullarn kurtaracan, onlara Davud'un soyundan bir "Bar Prensi" gndereceini
sylemeye baladlar. Bu kii Davud'un Krall'n yeniden kuracak, insanlara mutlu
bir gelecek getirecekti.
Khin Isaiah "Karanlkta dolanp duranlar byk bir k grecekler," diyordu.
"Glgeler lkesinin zerinde k parldar." Bu tr kehanetlere de "Kurtulu
kehanetleri" diyoruz.
zetleyecek olursak: srail halk Kral Davud'un idaresinde mesut bir ekilde
yayordu. Ancak zamanla braniler gten dmeye balaynca, bir takm
khinler kp Davud'un soyundan yeni bir kral gelecei kehanetinde bulundular.
Bu "Mesih" ya da "Tanr'nn Olu" insanlar "kurtaracak", srail'i eski gcne
kavuturup "Tanr'nn Krall"n kuracakt.
Isa
Evet Sofi, sylediklerimi takip ediyorsundur umarm! Anahtar szckler "Mesih",
"Tanr'nn Olu", "kurtulu" ve "Tanr'nn Krall". Balangta bu politik bir
konuydu. sa'nn dneminde de baa Kral Davud gibi yeni bir politik, askeri ve dini
nder geleceine inananlar oktu. Bu "kurtarc" Yahudilerin Roma idaresi
altndaki zdraplar-na bir son verecek, ulusal bir lider olarak grlyordu.
Ancak bunlarn yannda ufkunu biraz daha geniletmi olanlar da vard. sa'dan
birka yz yl ncesinden itibaren bir takm khinler "Mesih"in tm dnyann
kurtarcs olacan sylyorlard. Bu kii sadece branileri yabanc
boyunduruundan kurtarmakla
176

K KLTR

um msan'an gnah ve sularndan, en nemlisi de lm-kurtaracakt. Bu anlamyla


"kurtulu" tm Helenistik dnyada
da yayg|n olan bir zlemdiVe sonra sa ortaya kt. Kendini beklenen Mesih olarak gstetek kii olmamakla beraber, O da "Tanr'nn Olu", "Tanr'nn Krall". "Mesih" ve
"kurtulu" szcklerini kullanarak eski kehanetlerle bir balant kuruyordu. Atn
zerinde Kuds'e girerek halkn kendisine kurtarc olarak tezahrat yapmasna
izin veriyor, bylelikle bir anlamda eski krallarn "ta devir trenine" dorudan
gndermede bulunuyordu. Halkn kendisini yalamasna izin veriyordu. "Artk
zaman geldi," diyordu "Tanr'nn Krall yakndr."
Tm bunlar nemli, ancak en nemlisi u: sa'y dier "Mesih-|er"den ayran ey,
kendisinin askeri ya da politik bir isyanc olmadn zellikle ortaya koymasdr.
Onun ok daha byk bir grevi vard. O insanlara kurtulu ve Tanr'nn affn
bildiriyordu. nsanlarn arasnda dolap onlara "gnahlarnn balandm"
sylyordu.
Byle "gnah ba" datmak o zamana dek duyulmu bir ey deildi. Bu
yetmiyormu gibi Tanr'ya da "baba" (abba) diyordu. Bu da Yahudi evrelerinde
daha nce asla grlmemi bir eydi. Bu yzden ok gemeden fakihler arasndan
gl protestolar ykselmeye, sa'nn idam istenmeye balad.
Yani durum uydu: sa'nn yaad dnemde pek ok insan gsterili bir biimde
(yani mzrakla ve klla) gelerek "Tanr'nn Krall"n kuracak bir Mesih
bekliyordu. "Tanr'nn Krall" deyiinin kendisi de, iyice geniletilmi anlamyla,
sa'nn vaazlarnda srekli tekrarlanr. sa "Tanr'nn Krall"nn insanlar
sevmek, gszlerle yoksullara yardm etmek ve hata yapanlar balamak
olduunu sylyordu.
Bu, ok eski ve askeri balamda kullanlagelmi bir szcn ilamn yz seksen
derece deitirmek anlamna geliyor. nsanla-rn "Tanr'nn Krallfn kuracak bir
ordu kumandan bekledii bir
177

SOF'NN DNYASI
zamanda, araf ve sandalet giyinmi sa kp, Tanr'nn Kra||K 'nn ya da "Yeni
Ahif'in "komunu kendin gibi sevi" demek oldu. unu sylyor. Ve dahas Sofi, sa
dmanlarmz sevmemiz gerelc. tiini sylyor! Birisi sana vurursa sen de ona
aynen karlk verme, yeceksin; sana vurana "br yanan dneceksin"! Ve
affedecek, sin - yedi defa deil, yedi kere yetmi defa affedeceksin!
sa kendi hayatnda da fahielerle, rvet yiyen tefecilerle ve halkn dman
politikaclarla konuarak kendinin onlardan daha stn olmadn gsteriyordu.
Daha da ileri giderek, babasnn tn) mirasn arur eden ie yaramaz bir oulun
ya da devletin parasn i eden bir tefecinin bile Tanr'ya dnp af diledii
takdirde Tanr'nn onu affedeceini sylyordu.
Sk dur Sofi, nk sa daha da ileri giderek, Tann'nn gznde bu tr
gnahkrlarn kusursuz Ferislerden ya da kusursuzluklary-la bbrlenen "ipeksi
yurttalardan" ok daha drst olduunu, dolaysyla Tanr'nn affna daha ok
layk olduklarn sylyordu.
sa'ya gre insanlar Tanr'nn merhametini kazanamazlar. nsanlar kendi
kendilerini kurtaramazlar. (Yunanllarn ou ise byle dnyorlard!) sa'nn
Da Vaaz'nda en kat ahlaksal kurallardan bahsetmesindeki tek ama bunlar
insanlara anlatmak deil, hibir insann Tanr'nn gznde yeterince kusursuz
olamayacan gstermekti. Tanr balaycdr, ancak insan bunun iin ona dnp
dua etmeli, af dilemelidir.
sa'nn hayat ve retisine dair dier bilgilerden szetmeyi din retmenine
brakyorum. ok nemli bir grev bu. Umarm sizlere sa'nn ne kadar olaanst
bir insan olduunu anlatmay baarabilir. O, hem ann diliyle konuan, hem de
eski deyilere yepyeni ve daha geni bir ierik kazandran bir insand. armha
gerilerek ldrlmesinin nedenini anlamak ise g deil: onun gsterdii kurtulu
yolu pek ok kar ve g sahibinin karlarna ylesine ters dyordu ki, bir an
nce ortadan kaldrlmas bir zorunluluk olmuta
Sokrates'ten szederken insanlarn mantna seslenmenin ne
178
KI KLTR

kadar tehlikeli olabileceini grmtk. imdi sa'dan szederken koulsuz insan


sevgisi ve koulsuz merhamet ilkelerini ne karmann da bir o kadar tehlikeli
olabileceini gryoruz. Gnmzde bUe koskoca devletlerin bar, sevgi,
yoksullara yiyecek ve devlet dmanlarna af gibi son derece basit istekleri
karlayamadn gryoruz.
Platon'un, Atina'nn en drst insan olan Sokrates'in bu drstln hayatyla
demek zorunda kalndan nasl dehete dtn hatrhyorsundur.
Hristiyanla gre de yaam tek drst insan sa'dr. O da buna ramen lme
mahkum edilmitir. Hristiyan inanna gre o insanlk uruna lmtr. sa'nn
"zdrab" deyiiyle kastedilen de budur. sa, insanlar Tanr'yla "desinler" ve
Tanr'nn gazabndan kurtulsunlar diye tm insanlarn suunu stlenmi "mazlum
hizmetkr"dr.
Pavlus
armha gerilerek ldrlp mezara gmlmesinin ardndan birka gn getikten
sonra sa'nn mezarnda dirildii sylentileri duyulmaya balad. Bylelikle onun
sradan biri olmad, gerekten "Tanr'nn olu" olduu dorulanm oluyordu.
Hristiyan Kilisesi, sa'nn dirildii sylentilerinin yayld bu Paskalya Sabah
kurulmutur bir anlamda. Bunu daha o zamanlar, Pavlus'un sarfettii u szlerde
grmek mmkn: "sa dirilmediyse bizim szlerimiz bo, inancmz anlamszdr."
O zaman artk tm insanlar "yeniden douu" bekleyebilirlerdi. Isa tam da bizim
kurtuluumuz iin armha gerilmemi miydi! Ancak Sofi, bu, Yahudi bak
asndan "ruhun lmszl" ya da bir 'ur "ruhun beden deitirmesi" anlamna
gelmez. Bunlar Yunan ya da Hint-Avrupa dncesinde vard. Hristiyanla gre
ise insanda kendiliinden lmsz olan bir ey, rnein lmsz bir "ruh" yok179
SOFfNN DNYASI
tur. Kilise "bedenin yeniden douuna ve snrsz yaama" inanr bizler ancak
Tanr'nn mucizesiyle lmden ve "cehennem aza. b"ndan kurtulabiliriz. Bu ne
bizim faziletimize ne de doutan gelme bir takm zelliklerimize baldr.
lk Hristiyanlar insan kurtulua gtrecek yolun sa Mesih'e inanmaktan getii
yolundaki "sevinli haber"! yaymaya baladlar. Onun arabuluculuu sayesinde
"Tann'nn Krall"nn kurulmas yaknd. Artk tm dnya sa adna kazanlabilirdi.

sa'nn lmnden hemen birka yl sonra Feris Pavlus Hristi-yanla dnd. Tm


Yunan-Roma dnyasna yapt misyonerlik yolculuklar sonunda Hristiyanl bir
dnya dini haline getirdi. Bu konu "Apostellerin leri"nde gemektedir. Bu
konudaki bilgileri ayrca Pavlus'un ilk Hristiyan cemaatlere yazd mektuplardan
da elde ediyoruz.
Ve Pavlus Atina'ya da gelir. Doruca felsefenin bakentinin meydanna varr.
"Kentin putlarla dolu oluundan znt duyduu" sylenir. Yahudi Sinagogu'nu
ziyaret ederek Epikurosu ve Stoac filozoflarla konuur. Bunlar onu alp
Areopagos Tepesi'ne karrlar ve sorarlar: "Anlattklarn ilgin eyler. Nasl bir
yeni reti bu? Danasn da bilmek isteriz!"
Gznn nne getirebiliyor musun, Sofi? Atina meydannda birden bir Yahudi
ortaya kp armha gerilmi bir kurtarcdan ve sonra onun nasl ldkten sonra
dirildiinden szetmeye balyor. Pavlus'un Atina'y bu ziyareti srasnda Yunan
felsefesiyle Hristiyan kurtulu retisinin birbirleriyle nasl elitiini
gryoruz. Ama Pavlus Atinallara kendini dinletmeyi baaryor. Areopagos'da,
yani Akropol'daki heybetli tapnaklarn aasnda dururken u konumay yapyor:
"Ey Atina erleri! Gryorum ki her bakmdan epey dindarsnz-nk kutsal
yerlerinizi gezerken u kitabenin yazl olduu bir mihrap grdm: 'Mehul
Tanr'ya!' Tanmadan taptnz bu
180
K KLTR
Tanr'y ite imdi size ilan ediyorum. Dnyay ve dnyadaki her eyi yaratan
Tanr, yeryznn ve gkyznn Rabbi olduundan insan elleriyle yaratlm
tapnaklarda yaamaz. nsan eliyle yaratlm hibir eye ihtiyac da yoktur. Her
eye can ve nefes veren O'dur. Tm milletleri btn dnyaya datarak vare-den,
onlara belli zamanlar ve yerler tanyan, onlar bir kandan vareden O'dur. Bunu
Tanr'y arasnlar, mmkn ise O'nu el yordam ile bulabilsinler diye yapmtr.
Aslnda hibirimizden uzak deildir O. O'nda yaar, hareket eder, O'nda
varoluruz. nk airlerinizden birinin dedii gibi, 'Biz de O'nun soyunda-nz'.
Tann'nn soyundan olduumuz iin Tanr'y insan sanat ya da dncesiyle
oyulmu altna veya gme yahut taa benzer sanmamalyz. Tanr bu cehalet
zamanlarna sabr gstermitir ama artk nerede olurlarsa olsun tm insanlarn
tvbe etmelerini t veriyor. nk dnyay adaletle yarglayaca gn ve bu i
iin uygun olan seti."O'nu lmden dirilterek btn insanlara teminat verdi."

Pavlus Atina'da Sofi! Burada Hristiyanln Yunan-Roma dnyasna girmeye


balayn gryoruz. Hristiyanlk Epikurosu, Stoac ya da Yeni Platoncu
felsefelerden apayr bir eydi. Pavlus yine de Yunan kltrnde Hristiyanlk ile
ortak bir yan bulur. Tanr'y aramann tm insanlarn iinde varolan bir istek
olduuna iaret eder. Bu, Yunanllar iin de yeni bir ey deildir. Pavlus'un
sylediklerinde yeni olan ey Tann'nn artk insanlara kendini gsterdii, onlarla
gerekten temasa getiidir. Yani Tanr, yalnzca insanlarn dnceleriyle
ulaabilecei "felsefi bir Tanr" deildir. Ne de "altn veya gm yahut tatan
yaplma bir esere" benzer - ki Akropolis ve byk meydanda bunlardan yzlercesi
mevcuttu! Hayr, Tanr "insan elleriyle yaratlm tapnaklarda da yaamyordu".
Bu, tarihe katlp kendini insanlar uruna feda ederek armha gerilen, kiisel bir
Tanr idi. Resullerin leri'nde anlatlr ki, Pavlus Areopagos'da bu ko181
SOFfNN DNYASI
numay yapp sa'nn ldkten sonra dirildiini anlatnca dinleyen, lerin bazs
onunla alay etmeye giriir. Ancak bazlar da "Bunm, hakknda seni yine dinlemek
isteriz," derler. Ve bazlar da oracj9 Pavlus'a katlp Hristiyanl kabul ederler.
Bunlardan birisi Dama. ris isimli bir kadndr. Bu, kadnlarn da Hristiyanl kabul
edijne bir rnek olduu iin nemli bir noktadr.
Pavlus bu ekilde misyonerliini srdrd. sa'dan birka on yt| sonra Atina,
Roma, skenderiye, Ephesus ve Korintos gibi en nemli Yunan ve Roma illerinde
Hristiyan cemaatler olumutu.
nan Bildirimi
Pavlus'un Hristiyanlk'taki rol sadece misyonerliiyle snrl deildir. Ruhani yol
gstericilie byk ihtiya duyan Hristiyan cemaatler zerinde de byk etkisi
olmutur.
sa'dan sonraki ilk yllarda tartlan nemli sorulardan biri halen Yahudi
olmayanlarn Hristiyan olmadan nce Yahudi olmalarnn gerekip gerekmediiydi.
rnein bir Yunanl On Emir'e uymak zorunda m, deil miydi? Pavlus'a gre
deildi. Hristiyanlk bir Yahudilik mezhebi olmaktan daha te bir eydi.
Hristiyanlk tm insanlara evrensel bir kurtulu vaadiyle geliyordu. Tanr ile
srail arasndaki "Eski Ahif'in yerini, Tanr ile tm insanlar arasndaki "Yeni Ahit"
alyordu.

O sralar ortaya kan tek yeni din de deildi Hristiyanlk. Hele-nizmde pek ok
dinin varolduunu grmtk. Hristiyanl dier dinlerden ayrabilmek ve
dalmay nlemek iin Kilisenin Hristiyan retisinin ne olduunu ksaca
zetlemesi gerekiyordu. Bylece ilk
inan bildirimleri ortaya kt. nan bildirimleri, nemli Hristiyan*
lk "dogmalarn" ya da retilerini zetler.
nan bildirimlerinin en nemlilerinden biri sa'nn hem Tanr
hem insan olduuydu. Yani sa yalnzca "Tanr'nn Olu" deil, Tan182
K KLTR
'nin kendisiydi. Ancak o, insanca yaay paylam ve armhta rekten ac
ekmi "gerek bir insan"d ayn zamanda.
Bu bir elikiymi gibi grnebilir. Ancak Kilisenin verdii meal tam da, Tanr'nn
insan haline geldii idi. sa ksmen insan ksmen Tanr, yani bir "yar-Tann"
deildi. Byle "yar-Tanr"lar Yunan dinleri ve Helenistik dinlerde ska rastlanlan
bir eydi. Oysa Kilise sa'nn "tam bir Tanr ve tam bir insan" olduunu
anlatyordu.
Hami
Sana her eyin nasl birbirine bal olduunu anlatmaya alyorum, sevgili Sofi!
Hristiyanln Yunan-Roma dnyasna girii yalnzca bu iki kltrn dramatik bir
biimde karlamas anlamna gelmekle kalmyor, ayn zamanda tarihin en byk
kltr devrimlerinden biri anlamna da geliyor.
Bylece Antik a geride brakyoruz. Bu noktada ilk Yunanl filozoflardan bu
yana yaklak bin yl gemi oluyor. imdi nmzde uzanan Hristiyan Ortaa da
yaklak bin yl srmtr.
Alman airi Goethe, "bin yllk gemiinin hesabn yapamayan insan gnbirlik
yaayan insandr," demitir. Ben de senin bu kiilerden biri olmaman, tarihini
tanman iin elimden geleni yapyorum. Ancak bylelikle insan olunur. nsan ancak

bylece plak bir maymun olmaktan kurtulabilir. nsan ancak bylece bolukta
dnp durmaktan kurtulabilir.
"Ancak bylelikle insan olunur. nsan ancak bylece plak bir maymun olmaktan
kurtulabilir..."
Sofi bir sre ylece durup itteki kk deliklerden baheyi seyretti. Yava
yava insann tarihsel kkenlerini bilmesinin ae kadar nemli bir ey olduunu
anlamaya balyordu. Bu, hi deilse srail halk iin son derece byk bir anlam
tamt.
183
SOF'NN DNYASI
Kendisi sradan bir insand o kadar. Ama tarihini bilen k insan, daha az sradan bir
insan olurdu.
Kendisi bu gezegende henz birka yl yaamt. Ama in. sanln tarihinin onun
kendi tarihi anlamna da gelecei d. nlrse, aslnda binlerce yl yandayd.
Ktlarn toparlayp Geitten kt. Nee iinde hoplaya zplaya baheden geip
odasna kt.
184
ORTAA
...yolun birazn katetmi olmak yolunu arm olmak demek deildir...
Bir haftadr Alberto Knox'dan haber kmamt. Ne de Lbnan'dan kart gelmiti.
Ama bu arada Sofi srekli Jorn'le Binbann Evi'nde bulduklar kartlar
konumutu. Aslnda olup bitenlerden akl km olan Jorn, ortalk imdi biraz
yatnca tekrar derslerine dnm, eskisi gibi badminton oynamaya balamt.
Sofi, Hilde'yle ilgili ipucu bulabilmek iin Alberto'dan gelen mektuplar tekrar
tekrar okumu, bu arada da Antik a felsefesini iyice sindirerek renmiti.
Artk Demokritos ile Sokrates'i, Platon ile Aristoteles'i birbirine kartrmak
gibi bir problemi kalmamt.

Sofi 25 Mays Cuma gn evde ocan banda durmu yemek yapyordu. Annesiyle
anlamalar byleydi; cuma gnleri akam yemeini hazrlamak Sofi'nin iiydi.
Bugn hazrlad yemek ise sulu balk kftesi ve halanm havutu. Basit bir
yemek yani.
Darda iddetli bir frtna balamt. Sofi orbay kartrrken camdan
darya bakt. Koca hu aalar rzgrda msr baaklar gibi sallanyordu.
Birden cama bir ey arpt. Bu bir kt parasyd.
Kdn ne olduunu anlamak iin cama yaklaan Sofi, bunun bir kartpostal
olduunu grd. zerinde yazlanlar camdan okumaya balad: "Sofi Amundsen
eliyle Hilde Mller Knag..."
Tabii ki tahmin etmiti bunu! Cam ap kart ieri ald.
185
SOFfNN DNYASI
Kart ta Lbnan'dan buraya uarak m gelmiti yoksa!
Kartn zerindeki tarih, 15 Haziran Cumayd.
Sofi tencereyi ocan zerinden kaldrp mutfak masasnn zerine koydu. Kartta
unlar yazlyd:
Sevgili Hilde! Bu kart okurken hl yagnn m bilmiyorum. Deilse de umarm
zerinden pek fazla gn gememitir. Sofi'nin bir-iki haftas bizim iin bir-iki
hafta anlamna gelmeyebilir. Bense eve 24 Haziranda dnyorum. Dndmde
bahedeki salncaa oturup beraber denizi seyrederiz Hildeciim! Konuacak ok
eyimiz var. Sevgiler. mza: Bazen Yahudiler, Hristiyanlar ve Mslmanlar
arasndaki yzyllk anlamazlklardan umutsuzlua kaplan baban! Srekli kendime
bu dinin de kklerinin brahim'e uzandn hatrlatmaya alyorum. O zaman
hepimizin ayn Tanr'ya inanmamz gerekmez mi? Buralarda ise Hbil ile Kabil hl
birbirine dman! NOT. Benden Sofi'ye selm sylemeni istesem, olur mu? Zavall
Sofi, hl olan biteni tam olarak anladn sanmyorum. Ya sen, sen anlayabildin
mi?
Sofi, kendini iyice yorgun hissederek masann zerine yasland. Olan biteni
anlamad doruydu. Ya Hilde, o anlayabiliyor muydu acaba?

Hilde'nin babasnn Hilde'den kendisine selm sylemesini istemesi, Hilde'nin


Sofi'den daha ok ey bildii anlamna geliyordu. Tm bunlar yle karmakt ki,
Sofi her eyi unutmaya alp yemei hazrlamaya devam etti.
Mutfak camna yapan bir kartpostal! Kelimenin tam anlamyla hava postas!
Tencereyi yeniden ocaa koymutu ki telefon ald.
Ah, keke babas olsayd arayan! Babas eve bir dnse, ona
186
ORTAA
on haftalarda olan bitenlerin hepsini bir anlatabilseydi! Ama arayan herhalde ya
annesi ya da Jorn'd... Sofi ahizeyi kaldrd. Sofi Amundsen.
. Benim, dedi telefondaki ses.
Sofi eyden emindi: Bir, arayan babas deildi. ki, bu bir erkek sesiydi. , bu
sesi bir yerden hatrladna emindi.
- Siz kimsiniz? diye sordu.
- Ben, Alberto. -Ha?
Sofi ne cevap vereceini armt. Sesi de Atina'daki videodan hatrlyordu
anlalan.
- Naslsn, iyi misin?
- ey... iyiyim.
- Bundan sonra mektuplamayacaz artk. Yz yze konumalyz, Sofi. Hem de
bir an nce!
- Neden?

- nk Hilde'nin babas bizi kuatmaya balyor.


- Nasl kuatmaya?
- Drt bir yandan, Sofi! Artk ibirlii yapmamz gerekiyor.
- Nasl yani?
- Ama Ortaa bilmeden bana yardm edemezsin. Rnesans ve 16. yzyl da
renmelisin. Berkeley'in nemli bir katks olacak bu konuda...
- Binbann Evi'nde resmi asl olan Berkeley deil miydi?
- Evet. Sanyorum mcadelemiz onun felsefesi zerinde ykselecek!
- Sanki bir savatan bahsediyor gibisiniz...
- Buna ruhsal bir sava demek daha doru olur. Hilde'nin ilgisini uyandrp, babas
Lillesand'a dnmeden nce onu bizim tarafmza ekmeye almalyz.
- Pek bir ey anladm syleyemem.
187
SOF'NN DNYASI
- Yeni reneceimiz filozoflar sana yardmc olacaktr sa. nyorum. imdi... Yarn
sabaha kar saat 4'te Maria Kilisesi'n-de bulumalyz. Ve buraya yalnz
gelmelisin ocuum.
- Gece yars m geleyim yani? -... tk!
- Alo? Alo?
Olacak i mi yani! Telefon kapanmt bile. Sofi tekrar ocan bana gitti. orba
neredeyse taacakt. Kftelerle havular tencereye atp, ocan altn kst.
Maria Kilisesinde ha? Bu, Ortaadan kalma ta bir kili-eydi. Sofi, burasnn
artk yalnzca konserlerde ve ok zel ayinlerde kullanldn sanyordu. Yazn da
bazen turistlerin ziyaretine alyordu. Gece yans nasl ak olacakt ki?

Annesi geldiinde Sofi Lbnan'dan gelen yeni kart da Al-berto ve Hilde ile ilgili
dier eylerin yanna koymutu. Akam yemeinden sonra Jornlere gitti.
- zel bir anlama yapmamz gerekiyor, dedi Jorn kapy
aar amaz.
Sonra da Jorn'n odasna kp arkalarndan kapy kapayana kadar bir ey
sylemedi.
- Bu biraz zor bir mesele, dedi Sofi daha sonra.
- Hadi anlat artk!
- Anneme bu akam sizde kalacam sylemek zorundaym.
- Bizde mi kalacaksn? Aman ne gzel!
- Evet ama bu tam da doru deil. Gecenin bir ksmnda baka yerde olmam
gerekiyor.
- Eyvah, desene! Biri filan m var yoksa?
- Hayr, biri filan yok. Hilde filan var!
Jorn alak sesle bir slk ttrd. Sofi Jorn'n ta gzlerine bakarak:
- Akam size geliyorum, dedi. Sonra saat sralarnda
188
ORTAA
gerekiyor. Dnene kadar da durumu idare etmelisin. . peki ama nereye
gideceksin? Ne yapacaksn Sofi?
- zgnm, syleyemem. Kesin emir aldm bu konuda.
Annesi Sofi'nin arkadanda kalmasna bir ey demezdi. Hatt g0U( onun arada
bir evin tmyle kendisine kalmasndan holandn dnrd.

- Yarn sabah kahvaltsna geliyorsun, deil mi? dedi annesi yalnzca Sofi
giderken.
- Gelmesem de nerede olduumu biliyorsun.
Niye byle demiti sanki? En hassas noktaya deinmiti byle diyerek.
, Arkadan ziyareti tam bir arkada ziyareti olarak balad. Ge saatlere kadar
oturup sohbet ettiler. En sonunda saat bire doru yatarlarken Sofi alar saati
e eyrek kalaya kurdu.
ki saat kadar sonra Sofi alar saati susturduunda Jorn gzlerini zorlukla
aarak:
- Ltfen dikkatli ol, Sofi! dedi.
Ve Sofi yola koyuldu. Maria Kilisesine birka kilometrelik bir yol vard. ok az
uyumasna ramen, Sofi kendini cin gibi uyank hissediyordu. Gkyznde,
doudaki dzlklerin zerinde krmz bir erit uzanyordu.
Eski ta kilisenin kapsna vardnda saat drde geliyordu. Ar kapy yoklad.
Kap akt!
Kilisenin ii eski olduu kadar bo ve sessizdi. Vitraylardan ieri szlen mavimsi
k havadaki binlerce toz parasn ortaya.karyordu. Tozlar kilisenin bir
kesinden dier kesine giden nlar halindeydi sanki! Kilisenin orta ksmnda
bir banka oturdu. Mihrab ve donuk renklerle boyanm eski bir Isa heykelini
seyretmeye koyuldu.
Birka dakika sonra aniden org almaya balad. Sofi arka189
SOFl'NtN DNYASI
sn dnp bakmaya cesaret edemiyordu. alan eski bir ilhiydi. Ortaadan
olmalyd bu da.
Bir sre sonra ses kesildi. Ve hemen ardndan arkasnda ayak sesleri duydu.
Dnp baksa myd? Onun yerine gzlerini armha gerilmi sa'ya dikti.

Admlar yanndan geip gitti ve Sofi, kilisede ilerleyen gl. geyi grd. zerinde
kahverengi bir kei giysisi vard. Sofi bu kiinin Ortaadan kp gelmi bir
kei olduuna yemin edebilirdi neredeyse.
Korkuyordu ama akl bandan gitmi filan deildi. Kei mihrabn nnde bir
dn yapp, krsye kt. Krsnn zerine eildi, Sofi'ye bakp Latince:
- Gloria patri et filio et spirito sancto. Sicut erat in principio et nunc et semper
in saecula saeculorum, dedi.
- Hey, Nonfee konu be adam! Szleri kilisede yankland.
Keiin Alberto Knox olduunu anlamt. Yine de eski bir kilisede azndan
saygszca dklen bu szlerden utan duydu. Ama ok korkmutu ite ne yapsn!
nsan korkunca kurallar inemekte bir tr teselli bulur.
- Hi!
Alberto, rahiplerin cemaatn oturmasn istediklerinde yaptklar gibi bir elini
yukarya kaldrmt.
- Saat ka ocuum? diye sordu.
- Drde be var, dedi Sofi. Korkusu gemiti artk.
- O zaman vakit gelmi. imdi Ortaa balyor. Sofi aptallam bir halde,
- Ortaa saat drtte mi balyor? diye sordu.
- Yaklak olarak drtte, evet. Sonra saat be ve alt ve yedi oldu. Ama sanki
zaman gemiyor gibiydi. Sonra sekiz ve dokuz ve on oldu. Ama vakit hl
Ortaad. Artk yeni bir gne balamann zaman gelmedi mi? diye
dnyorsundur belki. Evet,
190
ORTAA
ne demek istediini anlyorum. Ama bu bir pazar gnyd, anlyor musun, uzun
upuzun bir pazar... Saat on bir ve on iki ve on oldu. Bu zaman parasna Ge
Ortaa diyoruz. Avrupa'nn byk katedralleri bu dnemde ykseldi. Ancak on

drdnc yzylda bir horoz tebildi. Ve ancak o zaman bu uzun Ortaa silinip
gitmeye balad.
. O zaman Ortaa on saat mi srm oluyor? diye sordu Sofi.
Alberto kahverengi kei elbisesinin balndan ban karp, baklaryla tek
bir kk kzdan ibaret cemaatini szerek:
- Bir saati bir yzyl olarak dnrsek evet, dedi. sa'nn tam gece yars
doduunu varsayalm. O zaman Pavlus misyonerlik yolculuklanna saat yarmda
balyor; bir eyrek saat sonra Roma'da lyor. Saat e kadar kilisenin
faaliyetleri yasaklanm durumda. Ancak 313 ylnda Hristiyanlk Roma
mparatorluunda kabul edilir bir din haline geliyor. Bu dnemde mparatorluun
banda Konstantinus bulunuyor. Ama bu nl imparator bile ancak lm
deindeyken vaftiz oluyor. 380 ylndan itibaren Hristiyanlk tm Roma
mparatorluunun resmi dini oluyor.
- Bu srada Roma mparatorluu dalyor, deil mi?
- Evet, bu dnemde mparatorluk paralanmaya balyor. 300 yllarnda Roma hem
kuzeyden gelen aknlara, hem de i zlmelere maruz kalyor. 330 ylnda
Konstantinus mparatorluun bakentini, daha nce Karadeniz'e yapt deniz
seferi srasnda kurmu olduu Konstantinopolis ehrine tayor. Bu yeni kenti
pek oklar "ikinci Roma" olarak gryor. 395'de Roma mparatorluu ikiye
ayrlyor: Roma'nm hl bakenti olduu Bat Roma mparatorluu ve bakenti
Konstantinopolis olan Dou Roma mparatorluu. Roma 410 ylnda barbarlar
tarafndan yama ediliyor ve 476 ylnda Bat Roma mpa191
SOF'NN DNYASI
ratorluu tmyle yklyor. Dou Roma mparatorluu ise Trklerin
Konstantinopolis'i al tarihi olan 1453 ylma dek devlet olarak varln
srdryor.
- Ve o zaman bu kentin ad stanbul oluyor, deil mi?
- Doru! Bilmemiz gereken bir baka nemli tarih de 529. Bu tarihte kilise
Platon'un Atina'daki Akademisi'ni kapatyor ve ayn yl Benediktin tarikat
kuruluyor. Bu, ilk manastr dzeni olarak tarihe geiyor. Bylece 529 yl,

Hristiyanln Yunan felsefesinin zerine byk bir rt ekiinin sembol


olmakta. Bu tarihten itibaren eitim, dnce ve meditasyon manastrlarn
tekeline geiyor. Bu srada saat be buua gelmekte...
Sofi Albelto'nun bu saat benzetmesiyle ne demek istediini anlamt artk.
Geceyars 0 ylna, saat bir .S. 100 ylma, saat 6, . S. 600 ylma ve saat 14, . S.
1400 ylna karlk geliyordu...
Alberto szlerini srdrd:
- Rnesans dneminde ortaya km olan "Ortaa" szc, "iki dnem ortasnda
kalm a" anlamna gelir aslnda. Ortaa, Antik an sonunda balayp
Rnesansla sona eren, Avrupa'nn zerine serilmi "bin yllk karanlk" olarak
grlmtr. Gnmzde de "Ortaa" szc otoriter olan, esnek olmayan
anlamlarnda kullanlr. Ancak kimilerine gre de Ortaa "bin yllk gelime"
dnemidir. rnein okul sistemi bu dnemde biimlenmeye balamtr. Manastr
okullar Ortaan en balarnda ortaya kmtr. Yaklak olarak 1100 ylnda
katedral okullar, 1200'lerden itibaren de niversiteler grlmeye balanmtr.
Bu gn de hl eitli konular, aynen Ortaadaki gibi belli balklar ya da
"faklte"ler altnda gruplanr.
- Bin yl ok uzun bir sre...
- Evet, Hristiyanln kitlelere ulamas uzun zaman ald
192
ORTAA
ondan. stelik kendi kentleri ve kaleleriyle, kendi halk m-kleri ve halk
anlatlanyla ulusal devletlerin pek ou Orta-ada ortaya kmaya balad.
Masallarn, halk mziinin hali d Ortaa olm? Y A' hl
ada ortay aya balad. Masallarn, halk mziinin hali olurdu Ortaa olmasa? Ya
Avrupa'nn hali ne olurdu Orta-sz Sofi? Avrupa, bir Roma eyaletinden baka bir
ey olmaz- ikj de. Ortaa denen dipsiz deniz Norve, ngiltere ve Al dlarndaki
td t d Gl
,

jjg p eniz Norve, ngiltere ve Almanya adlarndaki tndr tam da. Gzle grnmese de bu derin denizde pek ok
balk yzer. Snorri Ortaada yaamtr, rnein. Aziz Olav da yle.
Charlemagne da. Romeo ve Juliet, Benediktus ve Arolilja, Olav Asteson, Heddal
ormannn cinleri de yle. Ve bunlara ek olarak byk prensler, grkemli krallar,
kahraman valyeler ve gzel bakireler, adlar bilinmeyen vitray ustalan ve
yetenekli org ustalar... stelik henz szn etmeme sra gelmeyen irerler, Hal
askerleri ve bycler...
- Rahiplerden de sz etmedin daha.
- Haklsn. Bu arada Norve'in de 1000'li yllarda Stikles-tad savann hemen
ardndan Hristiyan olduunu iddia etmek doru olmaz. Uzun bir dnem
Hristiyanlk rts altnda pek ok putperest inan srd gibi, bir ok eski din
esi Hristiyanlk geleriyle kararak devam etti. rnein Norve'teki Noel
kutlama biimi, eski Norn gelenekleriyle Hristiyan geleneklerin evliliinden
olumutur. Bir atasznn dedii gibi de, evli iftler zamanla birbirine benzer.
Norve'in Noel pastas, Noel domuzu ve Noel biras da Dounun Bilge Adam
ile Betlehem'de sa'nn doduu ahra benzemeye balamtr. Yine de
Hristiyanlk hayat grnn zamanla tm Avru-Pa da yaygm tek gr haline
geldiini belirtmemiz gerek. Yani Ortaa deyince birletirici bir kltr olarak
Hristiyanlk ak-'"nza geliyor.
- Ortaa sadece karanlk ve i kapayc bir dnem deildi o
halde?
400 ylndan sonraki ilk yzyllar gerekten bir kltrel
193
SOFNN DNYASI
gerileme dnemiydi. nk bundan nce kanalizasyonla ^ maml ve ktphaneli
ehirleriyle, hele hele grkemli mimar-siyle Roma dnemi "yksek bir kltr"d.
Tm bu kltr, or taan ilk yzyllarnda yokolmaya balad. Bu, ticaret vepat
ekonomisi iin de geerliydi. Ortaada parann yerini teW mal dei tokuu,
takas ald. Ekonomide feodalizm egemen ol maya balad. Feodalizmde zengin
derebeyleri topran sahibi-dir. Yoksul serfler bu topraklan iletip hayatn

kazanmaya &. hr. Ortaan ilk yzyllarnda Avrupa'nn nfusu da gerile. misti.
Antik ada nfusu milyonu aan Roma'nn nfusu 600 ylnda 40.000'e inmiti!
Kentin grkemli zamanlarndan kalma harabelerde dolaan bir avu insan kalmt
kala kala. n-saat malzemesi gerektiinde eski harabelerden malzeme almak yetip
de artyordu bile. Tabii arkeologlar zlyorlar Ortaada antik eserlerin tahrip
olmu olmasna...
- Sonradan demesi kolay tabii!
- Roma'nn politik gcn yitirmesi daha da ncesine, 3O01 l yllarn sonlarna
rastlar. Ancak hemen sonra Roma piskoposu tm Rona-Katolik Kilisesi'nin basma
geer. "Papa", yani "baba" unvann alan piskopos, sa'nn Dnya zerindeki vekili
olarak grlmeye balanr. Bylece Roma, hemen hemen tm Ortaa boyunca
Hristiyanln bakenti olarak hkm srer. "Roma'ya kar gelmeye" cesaret
eden de kmaz pek. Ama yine de zamanla ulusal devletlerin kral ve prensleri yle
glenirler ki, aralannda bu mthi kilise gcne kar kmaya balayanlar olur.
Hatt bunlardan biri de Norve kral Sverre'dir...
Sofi bu bilgili keie bakt:
- Kilisenin Platon'un Atina'daki Akademisi'ni kapattm sylemitin. Bu arada
btn Yunan filozoflar da unutuldu
mu?
- Ksmen yle oldu. Yine de surda burda Aristoteles'in "e Platon'un baz yazlarn
bilenler kyordu. Ancak eski R"18
194
ORTAA
j Daratorluu zamanla ayr kltre ayrld: Bat Avrupa'da Roma merkezli, dili
Latince olan bir Hristiyan kltr. Dou Avrupa'da bakenti Konstantinopolis, dili
Yunanca olan bir Hristiyan kltr. Konstantinopolis'in ad sonradan Yunanca hjr
szck olan Bizans'a evrildi. Bu yzden Roma-Katolik Ortaadan ayn olmak
zere "Bizans Ortaandan da szediyo-nz. Bunlardan baka Kuzey Afrika ve
Ortadou da Roma m-paratorluu'na dahildi. Buralarda da Ortaada dili Arapa
olan Mslman bir kltr geliti. Muhammed'in 632 ylnda lmnden sonra,
slam tm Ortadou ve Kuzey Afrika'ya yaylmt. Ardndan spanya da
Mslman alemine katld. slam dininin en nemli kentleri Mekke, Medine, Kuds

ve Badat oldu. Kltr tarihi bakmndan baka bir nemli nokta, eski Helenistik
kent skenderiye'nin de Araplann idaresi altna girmi olmasdr. Bylelikle
Araplar Yunan bilimini miras alm oldular. Tm Ortaa boyunca matematik,
kimya, astronomi ve tp gibi bilimlerde en ileri ulus Araplard. Gnmzde hl
"Arap rakamlar"n kullanyoruz. Bir ok baka alanda da Arap kltr Hristiyan
kltrden daha ileri bir durumdayd.
- Yunan felsefesine ne olduunu sormutum...
- Gznn nne nce e ayrlan, sonra bu kolun birlemesiyle yeniden tek bir
hale gelen bir nehir getirmeye al...
- Evet?
- O zaman Yunan-Roma kltrnn e, batda Roma-Katolik kltr, douda Dou
Roma kltr ve gneyde Arap kltrne ayrlmakla beraber nasl ayakta kaldn
anlayabilir? sin. yice basitletirecek olursak, Yeni Platonculuun batda,
Platon'un douda ve Aristoteles'in Araplarda yaamaya devam ettiini
syleyebiliriz. Ancak elbette bu kol da iinde dier kollardan bir eyler
tayordu. Sonu olarak bu kol, Ortaa biterken Kuzey talya'da bulutu.
Arap etkisi spanya'daki Araplardan, Yunan etkisi de Yunanistan ve Bizans'dan
geli195
SOF'NN DNYASI
yordu. Bylelikle "Rnesans" ya da baka bir deyile antik kl. trn "yeniden
douu" balad. Dolaysyla antik kltr de uzun bir Ortaadan hayatta kalarak
km oluyordu.
- Anlyorum.
- Ama her eyi sras gelince ele almak en iyisi! ncelik)e Ortaa felsefesinden
szedeceiz ocuum. Artk sana krs-den hitap etmeyeceim. Aaya iniyorum.
Sofi birka saatcik uyku uyumu olmann yorgunluunu duy. du birden. Bu garip
keiin Maria Kilisesi'nin krssnden indii u an bir ryayd sanki.
Alberto mihrabn nnde durup yukarya, sa'nn armhtaki heykeline bakt.
Sonra Sofi'ye dnerek ona doru yrmeye balad ve gelip yanna oturdu.

Alberto'nun bu kadar yaknnda olmak Sofi'yi heyecanlandrd. Baln altndaki


bir ift kahverengi gz kendisine bakyordu. Bu gzler koyu renk sal, top sakall,
ortayab bir adamn gzleriydi.
Kimsin sen? diye dnd Sofi. Niin hayatma girdin?
Alberto Sofi'nin dncelerini okumu gibi:
- Zamanla birbirimizi daha iyi tanyacaz, dedi.
Onlar byle otururlar ve vitraylardan ieri szlen k giderek daha parlak bir
hal alrken, Alberto Ortaa felsefesini anlatmaya balad.
- Ortaa filozoflar Hristiyanln doru olduunu verili aldlar. En nemli soru
ise Hristiyanln yalnzca inanlmas gereken bir ey mi olduu yoksa
Hristiyanlktaki dorulara akl kullanarak varlabilecei miydi? Yunan
filozoflaryla ncil'de yazlanlar arasnda nasl bir iliki vard? ncil ve akl
birbirleriyle elien eyler miydi, yoksa inanla bilgi bir arada varolabilir miydi?
Tm Ortaa felsefesi byk lde bu tek soruyla urat.
196
ORTAA
Sofi ban "dinliyorum" anlamnda sallad sabrszlkla. Din snavnda inan ve bilgi
konusundaki soruyu cevaplarken dnmt zaten bu konuyu.
. Bu sorunsaln Ortaan iki byk filozofunca nasl ele alndn greceiz.
Bunlardan ilki, 354 ile 430 yllan arasnda yaam olan Augustinus'dur. Bu tek
insann yaamnda Ge Antik adan Ortaan balangcna geii inceleyebiliriz.
Augustinus Kuzey Afrika'da kk bir kent olan Tagaste'de dodu. Henz 16
yandayken okumak zere Kartaca kentine gitti. Daha sonra Roma ve Milano'da
bulunan Augustinus, hayatnn son yllannda Kartaca'nn birka kilometre
batsndaki Hippo kentinde piskoposluk yapt. Hristiyan olmadan nce pek ok
deiik din ve felsefi akm benimsedi.
- rnein?
- rnein bir dnem boyunca Mani idi. Maniler Ge Antik ada olduka yaygn
olan dinsel mezheplerden birini olutururlar. Manicilik yan dinsel, yan felsefi bir

kurtulu retiiydi. Bu retiye gre dnya iyi ve kt, aydnlk ve karanlk, ruh
ve zdek olarak ikiye aynlr. nsan, ruhuyla zdekler dnyasn, ap ruhun
kurtuluuna bir temel hazrlayabilir. Ancak iyi ile kt arasndaki bu keskin aynm
gen Augustinus'u tatmin etmiyordu. Onu daha ok "ktlk problemi"
ilgilendiriyordu ki bununla kastedilen, ktln nereden geldiini aratrmaktr.
Bir dnem Stoac felsefenin etkisi altnda kalm olan Augustinus, Stoac
felsefenin ngrd gibi iyi ile kt arasnda byle keskin bir aynm olmadna
inanyordu. Ancak Augustinus her eyden ok, Ge Antik an ikinci nemli
felsefi akm olan Yeni Platonculuktan etkilenmi, burada tm varoluun tanrsal
bir doas olduu dncesiyle karlamt.
- Yani Augustinus'un Yeni Platoncu bir piskopos olduunu syleyebilir miyiz?
- Evet, yle denebilir. ncelikle Hristiyan olan Augusti-

197
SOF'NN DNYASI
nus'un Hristiyanl byk lde Platoncu dnce biin^. den etkilenmitir. Bu
yzden, ite tam bu yzden Sofi, Hristj. yan Ortaaa geer gemez Yunan
felsefesinden tmyle k0. pulmadn anlamalsn. Augustinus gibi kilise pederleri
a. yesinde Yunan felsefesi bu yeni zamana aktarlmtr.
- Augustinus'un yzde elli Hristiyan, yzde elli Yeni Platoncu olduunu mu
kastediyorsun?
- Augustinus kendisini yzde yz Hristiyan olarak gr. yordu. Ancak
Hristiyanlkla Platon'un felsefesi arasnda keskin bir kartlk olmadna
inanyordu. Platon'un felsefesiyle Hristiyan reti arasnda yle ak bir
benzerlik gryordu ki Platon'un Eski Ahit'i bildiini bile dnebiliyordu. Bu
elbette pek mmkn deil. En iyisi biz Platon'u "Hristiyanlatrann" Augustinus
olduunu syleyelim.
- Hristiyanla inanmaya balaynca felsefeye veda etmemi hi deilse!
- Hayr, ama yine de dini konularda akim her soruya cevap bulmaya yetmeyeceini
sylyordu. Ona gre Hristiyanlk yalnzca inan yoluyla ulaabileceimiz tanrsal
bir gizemdi. Ancak Hristiyanla inanrsak Tanr ruhumuzu "aydnlatr" ve biz de
bylece Tanrya dair doast bir tr bilgiye varabilirdik. Augustinus kiisel

olarak da felsefenin snrlarn iinde duyuyordu. Ancak Hristiyan olduktan sonra


ruhu huzura kavumutu. "Sen'de dinlenene dek yreimiz huzur bulmaz,"
diyordu.
- Platon'un idea retisinin Hristiyanlkla nasl badatrlabileceini pek
anlayamyorum. Ya mutlak idealara ne oldu?
- Augustinus Tann'nn dnyay yoktan var ettiini savunur ki bu da incil'de yer
alan bir dncedir. Yunanllar ise dnyann her zaman varolmu olduuna
inanyorlard. Ama Tanr dnyay yaratmadan "fikirler" Tann'nn dncelerinde
varolmutur, der Augustinus. Yani Platoncu fikirleri Tanr'y3
198
ORTAA
^etirerek, Platon'un mutlak idealar grne sahip kar. ye .yifikir!
. Ama bu bize Augustinus ve dier kilise pederlerinin Yunan ve Yahudi dnce
biimlerini badatrmak iin ii nerelere kadar gtrebildiklerini gsteriyor. Bir
anlamda onlar her jjii kltre de aittiler. Augustinus ktlk konusunda da Yeni
platonculua sarlr. Plotinos gibi o da ktln "Tann'nn yokluu"ndan baka bir
ey olmadn savunur. Kt diye jcendi bana bir ey yoktur, kt yokolan
eydir. nk Tann sadece iyi olan yaratmtr. Ktlk insanlar Tann'nn
szlerine uymadklar iin vardr. Kendi deyiiyle: "yilik Tann'nn iidir; ktlk
Tann'nn iinden gerilemektir."
- nsan ruhunun tarinsal olduunu da sylyor muydu Augustinus?
- Hem evet, hem hayr. Augustinus Tanr ile insan arasnda alamaz bir engel
olduunu ne sryordu. Bu noktada ncil'de yazlanlara inanyor, Platon'un her
eyin bir olduu eklindeki retisini reddediyordu. Ancak insann ruhsal bir
yaratk olduunu da belirtiyordu. nsan bedeni maddeseldir ki bu yanyla insan
"gvenin ve pasn zld" fiziksel dnyaya aittir, ama insann ayn zamanda
Tann'y tanyabilmesine yarayan bir ruhu da vardr.
- lnce insann ruhuna ne olur?
- Augustinus'a gre Adem'in elma hrszl yani ilk gnah insan soyunu lme
mahkm etmitir. Ne var ki Tann bunlarn iinden kimilerini semekte ve
kurtarmaktadr.

- Bence Tann bunun yerine herkesi kurtarmaya karar vermi olsa daha iyi olurdu,
diye kar kt Sofi.
- Augustinus'a gre insann Tanr'yi eletirmeye hakk
yoktur. Bu noktada Pavlus'un Romallara mektubuna bavurur:
Ey adam, sen kim oluyorsun ki Tann'yla hesaplamak istiyorsun? Kendine ekil
veren ey, ekil verene: Niin beni
199
SOF'NN DNYASI
byle yaptn der mi? Yahut ayn yndan bir kab hrm iin ve bir bakasn
hrmetsizlik iin yapmaya mlek nin balk zerinde kudreti yok mudur?
- Yani Tanr cennette oturup insanlarla diledii gibi oynar yle mi? Yaratan
kendisi olmasna ramen honut kalmadk lann kaldrp atar m?
- Augustinus'un sylemek istedii ey, hibir insann Tann tarafndan kurtarlmay
hak edemeyeceidir. Tann kurtaraca- kullarn seer. Augustinus'a gre kimin
kurtarlaca kimin lme mahkm edildii nceden aka bellidir. Biz bunu bilip
deitirenleyiz. Evet, bizler Tanr'nn elindeki balktan baka bir ey deilizdir.
Hepimiz Onun insafna kalmzdr.
- yleyse Augustinus bir anlamda yeniden Kadercilie dnm oluyor, deil mi?
- Belki de. Ancak Augustinus insann kendi yaamndan sorumlu olduu gereini
reddetmez. Bize, seilmiler arasnda olduumuzu hissedecek bir ekilde
yaamamz tler. nk zgr bir irademiz vardr. Ancak Tanr her birimizin
nasl bir hayat sreceini "nceden grmtr".
- Biraz hakszlk olmuyor mu bu? diye sordu Sofi. Sokrates tm insanlarn ayn
anslara sahip olduunu, nk tm insanlarn ayn saduyuya sahip olduklarn
sylemiti. Oysa Augustinus insanlar ikiye blerek, baz insanlarn kurtulacan,
dierlerininse lme mahkm edildiini sylyor.
- Evet, Augustinusla beraber Atina'daki Hmanizmden bir para uzaklam
oluyoruz. te yandan insanlar bu ekilde ikiye blen Augustinus deildir. O bu

konuda yalnzca ncil'de yazlanlara bavurur. "Tanr Devleti Hakknda" adl


eserinde bu konuyu iyice aar.
- Anlat anlat!
- "Tanr devleti" ya da "Tann'nn krall" deyii ncil'den
200
ORTAA
ve sa'nn retilerinden kaynaklanr. Augustinus, tm insanim tarihinin "Tann
devleti" ile "yeryz devleti" arasndaki mcadeleden ibaret olduuna inanr. Bu
iki "devlet" birbirinden tamamen ayn iki politik devlet deildir. kisi de her bir
insann iinde gc ele geirmek iin savar. Yine de "Tann dev-leti"nin kilisede,
"yeryz devleti"nin de politik devlet aygtnda (rnein Augustinus'un yaad
dnemde dalan Roma mparatorluunda) vcut bulduu sylenebilir. Tm
Ortaa boyunca kilise ve devlet, gc ele geirmek iin savatka bu anlay
daha da yaygnlat. "Kilisenin dnda kurtulu yoktur," dendi. Sonunda
Augustinus'un 'Tanr devleti" kilise kurumuyla zdeletirildi. Ancak 1500'l
yllardaki Reformasyon hareketi srasnda, Tanr tarafndan kurtarlmann yolunun
Kiliseden gemek zorunda oluu eletirilmeye baland.
- Eh, srasym hani!
- Bu arada Augustinus'un tarihi felsefeye dahil eden ilk filozof olduunu da
belirtmek gerek. yi ile kt arasndaki mcadele felsefede oka ele alnm
olmasna ramen, bu mcadelenin tarihsel bir sre iinde gelitii dncesi yeni
bir dnceydi. Ve bu noktada Augustinus'da Platoncu dnceden hibir ize
rastlanmyordu. Augustinus'un bu konudaki grleri tamamen Eski Ahit'te
varolan izgisel tarih anlayna dayanyordu. Burada egemen olan dnce, "Tann
devletfni kurabilmek iin Tanr'nn tm bir tarihe ihtiyac olduu idi. nsanlar
aydnlatmak ve ktl yok etmek iin gereklidir tarih. Ya da Augustinus'un
dedii gibi: "Tanrsal ngr, ocukluktan yalla dek yava yava gelien tek bir
insann yaam gibi Adem'den balayp tarihin sonuna dek ilerleyen insanlk
tarihine yol gsterir."
Sofi saatine bakt:
- Saat sekize geliyor. Birazdan gitmem gerek.

- Ama gitmeden nce sana teki byk Ortaa filozofunu


201
SOF'NN DNYASI
da anlatmalym. kp biraz darda oturalm m?
Alberto ayaa kalkt. Avularn gs hizasnda birletirip kilisenin ortasndaki
koridordan yrmeye balad. Tanry ya da baka bir takm ruhani konulan
dnr gibi bir hali vard. Sofi de onun arkasndan yrmeye balad. Baka bir
ey de yapamazm gibi hissediyordu kendini zaten!
Darda, tepenin zeri ince bir iy tabakasyla rtlyd. Doal ok olmasna
ramen gne henz sabah sisini aralayp yzn gsterebilmi deildi. Maria
Kilisesi ehrin eski semtlerinin dndaki bir blgeydi.
Alberto kilisenin dndaki banklardan birine oturdu. Sofi, u an birisi kendisim
grse neler olacan dnmeden edemedi. Sabahn sekizinde bir bankta, hele
hele yannda bir keile oturmak pek sk rastlanlan bir manzara deildi dorusu!
- Saat sekiz, diye sze balad Alberto. Augustinus'dan bu yana drt yz yl geti
ve imdi uzun bir okul gn balyor. Saat 10'a dek eitimde varolan tek kurum
manastr okullaryd. Saat 10 ile 11 arasnda ilk katedral okullar ve 12 sralarnda
da ilk niversiteler kurulmaya baland. Bu yllarda byk gotik katedrallerin
ykseldiini de grrz. Bu kilise de 1200 yllarnda ya da bir baka deyile ge
Ortaada ina edilmitir. Oslo'da daha byk bir katedral yapmaya gleri
yetmemiti.
- Yapmalarna da gerek yokmu bence, diye sze atlad Sofi. Houma gitmeyen bir
ey varsa o da bo katedrallerdir!
- O byk katedraller ilerine ok kii ssn diye yaplmyordu ki sevgili Sofi!
Bunlar Tanr'nn onuruna yaplyor, varlklaryla bal bana bir ibadet
oluturuyorlard. Ancak bunlarla beraber ge Ortaada bizim gibi filozoflar
yakndan ilgilendiren baka bir ey daha oluyordu.
- Anlat, anlat ltfen! Alberto devam etti:
202

ORTAA
- Bu dnemde spanya'daki Araplarn etkileri hissedilmeye baland. Araplar tm
Ortaa boyunca Aristoteles geleneini diri tutmular, eitim grm Araplarn
bir ou llOO'l yllarn sonlarndan itibaren Kuzey ttalya'daki prenslerin
davetlisi olarak talya'ya gelmeye balamlard. Bylelikle Aristoteles'in yazlar
tannmaya, bunlar zamanla Yunanca ve Arapadan Latinceye evrilmeye baland.
Bu durum doabi-lin konularna kar ilgi uyanmasna yol at. Ayrca Hristiyan
retinin Yunan felsefesiyle ilikisi zerine yeni grlerin domasna da hizmet
etti.- Doabilim konularnda Aristoteles'in dediklerinin ilerisine geilmedi. Ancak
insann ne zaman "felsefe"nin, ne zaman incil'in sesine kulak verecei sorusuna
hl bir cevap aranyordu. Anlyorsun, deil mi?
Sofi ban sallad. Kei szlerini srdrd:
- Ge Ortaan ilk ve en nemli filozofu, 1225 ile 1274 yllar arasnda yaam
olan Aquino'lu Thomas'dr. Roma ile Napoli arasnda kk bir kent olan
Aquino'da yaayp Paris ni-versitesi'nde retmenlik yapmaktayd. Thomas'a
"filozof diyorum, ancak o filozof olduu kadar teologdu da ayn zamanda. Zaten
bu dnemde "felsefe" ile "teoloji" arasnda bir fark da yoktu. Ksaca,
Augustinus'un Ortaan banda Platon'u "Hristi-yanlatr" gibi Aquino'lu
Thomas'n da Aristoteles'i Hristi-yanlatrdn syleyebiliriz.
- sa'dan yzlerce yl nce yaam filozoflar Hristiyanla-trmak biraz acayip
deil mi?
- Byle diyebilirsin belki, ama bu iki byk filozofun "Hris-tiyanlatrlmas" ile
kastettiimiz ey, bunlarn artk Hristiyan retiye tehdit oluturmayacak bir
ekilde yorumlanp aklanmasdr. Aquino'lu Thomas iin de "meselenin kkne
indi" denir.

- Felsefenin kkler ve bitkilerle bir ilikisi olduunu bilmiyordum dorusu!


203
SOFfNtN DNYASI
- Aquino'lu Thomas Hristiyanlkla Aristoteles felsefesini badatrmaya alm
filozoflardan biridir. Onun inanla bilgi arasnda bir byk sentez yarattn

sylyoruz ki bunu da Aristoteles'in szlerini kelimesi kelimesine ele alarak


gerekletirdi.

- Ya da demin dediin gibi "kkne inerek"! ok az uyuduumdan olacak, kafam


pek iyi almyor korkarm. Tm bu deyimlerle ne demek istediini aklar msn
ltfen?
- Aquino'lu Thomas'a gre, felsefenin ya da akln bize sylediiyle Hristiyan
retinin ya da inancn syledii arasnda bir kartlk olmas gerekmez. ou
zaman Hristiyanlkla felsefe ayn eyleri syler. Bu yzden biz aklmzn
yardmyla ncil'de yazan dorulara ulaabiliriz.
- Nasl olur? Aklmz bize Tanr'nn dnyay alt gnde yarattn nasl
syleyebilir? sa'nn Tann'nn olu olduunu aklmzla nasl bilebiliriz?
- Doru, bilemeyiz. Bu tr "inan gerekleri"ne ancak inanla ye Hristiyanln
verdii ilhamla varlabilir. Ancak Thomas'a gre bunun yansra bir dizi "doal
tannbilimsel gereklik" de vardr. Bu gerekliklere hem Hristiyanln verdii
ilhamla, hem de bizde doutan ya da "doal olarak" varolan aklmzla ulaabiliriz.
Bu trden gereklie verilebilecek rneklerden biri, Tanrinm varldr. Thomas'a
gre Tann'ya iki yoldan varlabilir. Birincisi, inanla ve Hristiyanln verdii
ilhamla. kincisi, aklla ve duyularmzla. Elbette bunlardan en gvenilir olan
inancn yoludur; insan sadece aklna gvenecek olursa kolayca yolundan aabilir.
Yine de Thomas'a gre Aristoteles ile Hristiyan reti arasnda bir kartlk
bulunmas gerekmez.
- ncil'i ya da Aristoteles'i semek bize kalm yleyse?
- Hayr, hayr! Hristiyanl bilmeyen Aristoteles yolun pek azn katetmi saylr.
te yandan yolun birazn katetn
204
ORTAA
olmak yolunu arm olmak demek deildir! Atina'nn Avrupa'da yer alan bir
kent olduunu sylersek yanl bir ey sylemi olmayz. Ama kesin olmam
oluruz. Bir kitapta Atina'nn bir Avrupa kenti olduu yazyorsa, bir baka kitaba
daha bakmak akllca olabilir. nk bir baka kitapta Atina'nn, Avrupa'nn
gneydousunda yer alan kk bir lke olan Yunanistan'n bakenti olduunu

bulabilirsin. Hatt ansn rast giderse kitapta Akropolis ve hatt Sokrates,


Platon ve Aristoteles hakknda bir eyler yazyor da olabilir!
- Ama Atina hakkndaki ilk bilgi de doruydu, deil mi?
- Kesinlikle evet! Thomas'm gstermek istedii ey, tek ve yalnzca tek bir doru
olduu idi. Aristoteles'in bize gsterdii, bizim de aklmz kullanarak
doruluunu kavrayabileceimiz eyler Hristiyan retiyle elimek zorunda
deildir. Dorunun bir yanma aklmz ve duyularmz kullanarak varabiliriz.
Aristoteles dorularn bu tr yanlarna rnein bitkiler ve hayvanlar aleminden
szederken deinir. Dorunun bir baka yan daha vardr ki buna ancak Tann'nn
bize ncil yoluyla verdii ilhamla ulaabiliriz. Ama dorunun bu iki yz pek ok
nemli noktada birbiriyle kesiir. Pek ok soruya ncil ve akl ayn yant verir.
- Tanr'nn varolup olmadna da m rnein?
- Evet. Aristoteles'in felsefesi de tm doal sreleri harekete geiren bir Tanr
ya da bir "ilk neden" olduunu varsayar. Ama Tann'nm daha ayrntl bir tanmna
girmez. Bu noktada ncil'e ve sa'nn retilerine kulak vermemiz gerekir.
- Tanr'nn varl bu kadar kesin mi yani?
- Bu tartlabilir kukusuz! Ancak gnmzde pek ok insana gre de insan aklnn
Tann'nn varolmadn ispat etmeye gc yetmez. Thomas daha da ileri giderek
Aristoteles'in, felsefesinin nda Tann'nm varolduunu ispatlayabilecei-fli ne
sryordu.

205
SOF'NIN DNYASI
- Vay canna!
- Aklmzla da her eyin bir "ilk nedeni" olmas gerektiini bulabiliriz, diyordu
Thoms. Tanr kendini insanlara hem ncil, hem de akl yoluyla ilan etmitir.
Dolaysyla hem bir "inan teolojisinden, hem de "doal bir teoloji"den sz etmek
mmkndr. Ahlk sz konusu olduunda da ayn ey sylenebilir. ncil bize nasl
yaamamz gerektiini retir. Ama Tann bize, doru ile yanl "doal" bir
temelde ayrabilmemizi salayacak bir vicdan da vermitir. Dolaysyla ahlaksal
yaama da "iki yol" gider. ncil'de yazan: "Bakasna da kendine yaplmasn

istediin gibi davran!" szlerini okumadan da insanlara zarar vermenin kt bir


ey olduunu bilebiliriz. Ama burada en gvenli rehberimiz ncil'in salk
verdikleridir.
- Anladm sanyorum, dedi Sofi. Havann frtnal olduunu hem imekleri
grerek, hem gk grltsn duyarak anlamamz gibi...
- Doru! Kr olsak gk grltsn duyar, sar olsak imekleri grebiliriz. En
iyisi hem grp hem iitmek tabii! Ama grdmz eyle duyduumuz eyin
birbiriyle elimesi gerekmiyor. Bu iki izlenim birbirini tamamlyor.
- Anlyorum.
- Baka bir rnek daha vereyim. Bir roman, rnein Knut Hamsun'un "Victoria"
adl romann okursan...
- Okudum da gerekten ben bu roman...
- Yalnzca roman okumak da sana romann yazan hakknda bir fikir verdi, deil
mi?
- Roman yazan biri var, diyebilirim en azndan.
- Yalnzca bu kadar m?
- Aka baknn olduka romantik olduunu da syleyebilirim.
- Hamsun'un yaratt bir ey olan bu roman, sana Ham-sun hakknda da bir bilgi
verir. Ama yazarn kiisel zellikleri206
ORTAA
I
ni anlatmaz. "Victoria"ya bakarak yazarn bu roman yazarken ka yanda
olduunu, nerede yaadn ya da ka ocuu olduunu syleyebilir misin rnein?
- Tabii ki hayr.

- Ama bu tr bilgileri, Knut Hamsun hakknda yazlm bir biyografide bulabilirsin.


Ancak bu tr bir biyografi ya da otobiyografi sayesinde yazarn kiiliine dair
daha ayrntl bilgin olur.
- Doru!
- Tann'nn yarattklar ile.ncil arasnda da buna benzer bir iliki vardr. Yalnzca
doaya bakarak da Tann'nn varln duyabiliriz. ieklere ve hayvanlara bakarak
Tanr1 nn tm bunlan sevdiini syleyebilir, sevmese yaratmazd diyebiliriz. Ama
Tann'nn ahsna dair bilgilere yalnzca ncil'de ya da Tann'nn bu
"otobiyografi"sinde rastlayabiliriz. - yi bir rnekti bu dorusu!
- Hmmm...
Alberto ilk kez cevap vermiyor, yalnzca dnyordu.
- Hilde'yle bir ilgisi var m bunun? diye azndan kard Sofi.
- "Hilde" diye birinin varolup olmadndan emin deiliz.
- Ama ondan bir takm izlerin orda burda nmze koyulduundan eminiz:
kartpostal, ipek earp, yeil bir czdan, bir orap...
Alberto ban sallayarak:
- stelik ne kadar iz bulacamza Hilde'nin babas karar veriyormu gibi
grnyor. Ama bildiimiz kesin olan ey, bize tm bu kartpostallar gnderen biri
olduu. Keke kendi hakknda bir eyler de yazsa! Neyse, nasl olsa yeniden
dneceiz bu konuya.
- Saat on iki. Ortaa bitmeden yemee yetisem iyi olur!
- Aquino'lu Thomas'm kilisenin teolojisine ters dmeyen
207
SOF'NN DNYASI

her konuda Aristoteles'in felsefesini nasl sahiplendiine dair birka sz daha


edip bu konuyu kapatacam. Buna Aristoteles'in mantk, bilgi teorisi ve doa
felsefesi konularndaki grleri dahildir. Aristoteles'in bitkiden hayvanlara,
oradan insanlara ykselen doa basamaklarn hatrlyor musun?
Sofi ban sallad.
- Aristoteles'in kendisi de bu lein en ucunun, varln bir eit doruk noktas
olan Tann'ya uzandn sylyordu. Bu emay Hristiyanla uyarlamak hi de zor
deildi. Thomas'a gre bitki ve hayvanlardan insanlara, insanlardan meleklere ve
meleklerden Tann'ya kadar varoluun eitli dzeyleri vardr. nsanlarn da
hayvanlar gibi duyu organlar vardr, ama insanlar hayvanlardan ayr olarak bu
duyulardan yola karak muhakeme de edebilirler. Meleklerin vcutlarnda byle
duyu organlar yoktur, bu yzden de onlarn kendiliinden ve hemen olan bir
zeklar vardr. nsanlar gibi "yle bir dnmeleri", zihinlerinde yle bir
tartmalar gerekmez. nsanlarn yava yava kefettii her eyi onlar nceden
bilirler. Vcutlar olmad iin lmezler de. Tann gibi mutlak deildirler, nk
onla-n da Tanr yaratmtr. Ama sonunda aynlacaklan bir vcutlar olmad iin
lmezler de.
- Ne gzel!
- Ama Tann her eyin, meleklerin de zerindedir Sofi. Birbirleriyle balants
iinde, bir btn olarak her eyi grr ve bilir.
- O zaman imdi bizi de gryordur.
- Evet, belki de. Ama "imdi" deil. nk Tann'nn zaman bizimkiyle ayn
deildir. Bizim "imdi"miz Tann'nn "im-di"siyle ayn ey deildir. Bizim
hayatmzda birka hafta, Tann'nn birka haftas anlamna gelmeyebilir.
- Vay anasn! diye kard azndan Sofi.
Eliyle azm kaparken Alberto ona bakyordu. Sofi konu208
ORTAA
y devam etti:

- Hilde'nin babasndan yeni bir kart geldi. Kartta "Sofi'nin bir-iki haftas bizim
iin bir-iki hafta anlamna gelmeyebilir" diye yazyordu. Senin Tann'yla ilgili
sylediklerine ne kadar ok benziyor!
Sofi kahverengi baln altndaki yzn kalannm atl-dn grd.
- Utanmas lzm aslnda!
Sofi Alberto'nun ne demek istediini anlamamt. ylece sylenmi szlerdi
bunlar belki de! Alberto szlerini srdrd:
- Aquino'lu Thomas, Aristoteles'in kadnlar konusundaki grlerini de devrald
ne yazk ki. Aristoteles'in kadnlarn eksik erkek olduklarn sylediini
hatrlyorsundur. Ona gre ocuklar da zelliklerini babadan alyorlard. nk
kadn edilgen ve alc, erkek ise etken ve vericiydi. Thomas'a gre bu szler
ncil'in szleriyle mkemmel bir uyum iindeydi. ncil de kadnn erkein kaburga
kemiinden yaratldn sylemiyor jnuydu zaten!
- Samalk!
- Bu noktada memelilerde dii yumurtann varlnn ilk kez 1827 ylnda ortaya
karldn hatrlamakta yarar var. Bundan nce insanlann, dllenmede erkein
veren ve yaratan cins olduunu dnmeleri pek de anlalmayacak bir ey deil
belki de. Aynca belirtmek gerekir ki, Thomas'a gre kadnlar yalnzca doal
ynleriyle erkeklerden aaydlar. Yoksa kadn ruhuyla erkek ruhu eit
deerdeydi. Cennette cinsler tamamen eittir, nk o zaman tm vcut
farkllklan ortadan kalkar;
- Hah, zrt tesellisi bu! Ortaada hibir kadn filozof yok muydu?
- Ortaada kilise yaantsna byk lde erkekler hakimdi. Ama bu, kadn
dnrler olmad anlamna gelmiyor. Bunlardan biri Bingen'li Hildegard idi...
209
SOFNN DNYASI
ORTAA
Sofi gzlerini kocaman ap:

- Bizim Hilde'yle bir ilgisi var m bunun? diye sordu.


- Sen de sordun mu soruyorsun hani! Hildegard 1098-1179 yllar arasnda, Ren
Vadisi'nde yaad. Kadn olmasna ra. men vaiz, yazar, doktor, botaniki ve
doabilimci olarak alt. O, Ortaada ayaklan en ok yere basan ve en bilimsel
olanlarn kadnlar olduunun bir simgesidir adeta!
- Hildegard'n Hilde'yle bir ilgisi olup olmadn sormutum...
- Tanr'nm yalnzca erkek olmad eski bir Yahudi ve Hristiyan inandr. Bu
inana gre Tanr'nm bir de dii yan ya da "doa anal" vardr. nk kadnlar
da Tann'mn suretidir. Yunanca'da Tanr'nm dii yanna Sophia denir. "Sophia" ya
da "Sofi" "bilgelik" anlamna gelir.
Sofi iini ekti. Niye kimse anlatmamt imdiye dek bunu kendisine? Ya o niye
kimseye sormamt? Alberto konumaya devam etti:
- Ortaada "Sophia" ya da Tann'mn doa anal inanc hem Yahudiler arasnda,
hem de Yunan Ortodoks Kilisesi'nde varln srdrd. Bat'da ise bu unutuldu.
Ama sonra Hildegard ortaya kp, deerli mcevherler, san elbiseler giyinmi
haliyle Sophia'nn kendisine grndn iddia etti...
Sofi banktan kalkt. Sophia Hildegard'a grnmt...
- Belki ben de Hilde'ye grnrm.
Tekrar oturdu. Alberto nc kez elini Sofi'nin omzuna
koydu.
- Evet, bu konuyla ilgilenmemiz gerek. Ama imdi saat bire geliyor neredeyse. Sen
yemek yemelisin, bu a da deimeli artk. Rnesans konusunda greceimiz
zaman Hermes gelip seni alr.
Ve ardndan bu garip kei ayaa kalkt ve kiliseye doru yrmeye balad. Sofi
olduu yerde Hildegard'la Sophia'y.
210
fjilde'yle Sofi'yi dnmeye dald. Aniden aklna bir ey geldi. Koup keii
yakalad ve:

- Ortaada Alberto diye biri de yaad m? diye sordu. Keiin admlar


yavalad, ban Sofi'ye dndrd:
- Aquino'lu Thomas'n ok mehur bir felsefe retmeni vard. Ad Albertus
Magnus, yani Byk Alberto'ydu...
Sonra ban eip Maria Kilisesi'nin kapsndan ieri girerek kayboldu.
Bu cevapla yetinmeyen Sofi onun arkasndan kiliseye girdi. Ama kilise bombotu.
Alberto yerin dibine girmitr sanki!
Kiliseden kmak zereyken Sofi'nin gz duvardaki bir Meryem resmine takld.
Yaklap resmi yakndan incelemeye koyuldu. Meryem'in gznde bir damla ya
vard. Alyor muydu yoksa?
Sonra kiliseden hzla kp Jornlere komaya balad.
2.11
RNESANS
RNESANS
.ey, insan klndaki kutsal soy.
Sofi saat bir buuk civarnda nefes nefese Jornlere vardnda Jorn sar
evlerinin dnda durmu onu bekliyordu.
- Gideli on saatten ok oldu, neredeydin? diye patlad Jorn.
Sofi ban sallad:
- Hayr, ben gideli bin yldan ok oldu!
- Peki ama neredeydin?
- Ortaal bir keile randevum vard. Fena tip de deildi dorusu!
- Delisin vallahi sen! Yarm saat nce de annen arad.

- Ne dedin?
- Bakkala kadar gittiini syledim.
- O ne dedi?
- Gelince onu araman istedi. Ya annem ve babamla olana ne demeli? Saat on
sralarnda ellerinde kakao ve sandvilerle bizim odaya geldiler. Tabii ki
yataklardan biri botu!
- Ne dedin onlara?
- ok utan verici ama kavga ettiimizi, sonra da senin
ekip eve gittiini syledim.
- O zaman elimizi abuk tutup hemen barmamz gerek. Annenlerle annemi de
birka gn grtrmemeliyiz, oldu
mu?
Jorn omuzlarn silkti. Ayn anda elinde tekerlekli p arabas, zerinde i
tulumuyla Jorn'n babas belirdi. Bahedeki yapraklan toplamakla urat
belliydi.
- Sizi gidi yaramazlar, demek yine bartnz ha! dedi212
Bakn bakalm, merdivenlerde tek bir yaprak bulabilecek misiniz?
misiniz?
- Evet, tek bir yaprak bile yok, dedi Sofi. Yatakta 'apca-mza merdivenlerde
oturup isek daha iyi olurdu kakaomuzu!
zu!
Jorn'n bandan aa kaynar sular dklr gibi oldu; babas sinirli sinirli gld.
Ne de olsa bay ve bayan ekonomi danman ngebritsenlerin evinde konuulan dil
Sofilerde-kinden olduka farklyd!

- zr dilerim Jorn! u gizleme operasyonunda benim de paym olsun istedim.


- Artk anlatacak msn neler olduunu?
- Benimle eve kadar yrrsen, evet. Zaten anlatacaklarm ekonomi
danmanlaryla onlarn ok gelimi Barbi bebei karlar duymasa da olur!
- Ne fenasn Sofi! Elerden birini denizlere alp evden uzaklamak isteten
evlilikler daha m iyi sanki!
- Haklsn herhalde. Ama btn gece hi uyumadm neredeyse. stelik Hilde her
yaptmz gryormu gibi geliyor bana.
Yonca Soka'na doru yrmeye balamlard.
- Yani Hilde'nin telepatik gleri mi var sence?
- Bilmem. Belki var, belki de yok.
Jorn'n tm bu gizli sakllklardan pek holanmad gn gibi ortadayd.
- Ama yine de bu, babasnn ormandaki bir kulbeye neden o deli samas
kartpostallar yolladn aklamaya yetmiyor.
- Bence de aklamas zor bir ey bu.
- Nereye gittiini anlatmayacak msn artk?
Bunun zerine Sofi nereye gittiini anlatt. Gizemli felsefe kursundan da
bahsetti. Ama nce tm bunlann Jorn'le
213
SOFfNN DNYASI
kendisi arasnda kalacana dair yemin ettirdi Jorn'e. Sonra uzun bir sre
konumadan yrdler. Yonca Soka numara 3'e yaklarlarken:
- Houma gitmiyor tm bunlar, dedi Jorn.

Sofi'lerin kapsnn nnde durmu, geri dnmeye yelte-niyordu bunu sylerken.


- Houna gitmesi de gerekmiyor zaten, dedi Sofi. Felsefe zararsz ve yalnzca
elence iin yaplan bir ura deil. Felsefenin konusu kim olduumuz ve nereden
geldiimiz. Sence okulda bu konuda yeterli bilgi edinebiliyor muyuz?
- Ama kimse bu sorulara bir yant veremez ki zaten!
- Evet ama, bize daha bu sorular sormay bile retmiyorlar!
Sofi mutfak kapsndan ieri girdiinde len yemei masada hazr bekliyordu.
Annesi Jorn'lerden neden telefon etmediini sormad.
Sofi yemekten sonra biraz kestirmek istediini syledi. Jornlerde pek
uyumadn itiraf etti. Geceyi bir arkadanda geirdiinde hep byle olurdu
zaten.
Yatmadan nce duvarda asl olan byk pirin aynann nnde durup kendine
bakt. nce aynada kendi soluk ve yorgun yzn grd. Ama sonra... sonra kendi
yznn arkasnda soluk hatlaryla bir baka yz belirdi.
Sofi birka kez nefesini tuttu. Hayal grmenin lemi yoktu durup dururken!
Keskin hatlaryla kendi yz ve kendinden bakasna ait olamayacak kara, "prasa"
salar grlyordu aynada. Ama bu yzn arkasnda bir baka kzn yz daha
saklyd.
Aniden aynadaki kz iki gzn birden krpt. Sanki "ben gerekten burada,
aynann teki yzndeyim," demek ister gibiydi. Birka saniye sonra ise yok oldu.
214
RNESANS
Sofi yatana oturdu. Grd yzn Hilde'nin yz olduundan hibir phesi
yoktu. Binbann Evi'ndeki kimlik kartnda birka saniye sreyle grd yz
olmalyd bu.
Bu gizemli durumlar hep ok yorgunken yaamas da ilgin deil miydi? Dolaysyla
sonradan hep, olan bitenin yalnzca yorgunlukta yaratlm hayal rn eyler
olduunu dnmek zorunda kalyordu.

Sofi elbiselerini bir sandalyenin zerine atp yorgannn altna girdi ve hemen
uykuya dald. Uykusunda son derece ak seik bir rya grmeye koyuldu.
Ryasnda krmz bir kaykhaneye inen byk bir bahede duruyordu.
Kaykhanenin yanndaki iskelede san sal bir kz oturmu denizi seyrediyordu.
Sofi kza doru gidip yanma oturdu. Kz ise sanki onun varln farketmemi gibi
davranyordu. "Merhaba, benim a.dm Sofi," diye kendini tantt Sofi. Ama kz onu
ne gryor, ne de duyabiliyordu. "Kr ve sarsn galiba!" dedi Sofi. Kz gerkten
de Sofi'nin szlerine sard. Bir anda "Hilde!" diye bard biri. Kz o zaman
hemen ayaa frlayp eve doru komaya balad. Demek ki ne kr, ne de sard!
Orta yal bir adam evden km kza doru kouyordu. zerinde niforma ve
mavi bir bere vard. Kz adamn boynuna sarld, adam da kz etrafnda birka kez
dndrd. Sofi'nin gz kzn biraz nce oturduu yerde durmakta olan, ucunda
kk bir ha takl altn bir kolyeye iliti. Uzanp kolyeyi eline ald. O srada da
uyand.
Sofi saate bakt. Birka saatir uyuyordu anlalan. Yatakta oturup ryasn
dnmeye balad. Ryas yle berrak, yle ak seikti ki, sanki rya deil
gerekten yaad bir eydi. Bu ev ve iskelenin gerekten bir yerlerde
varolduuna emindi. Buras Binbann Evi'nde asl olan resimdeki eve ve baheye
benzemiyor muydu sahiden? Ryasndaki kzn Hilde Mller Knag ve ona doru
koan adamn da Lb215
SOFl'NtN DNYASI
nan'dan eve dnm olan babas olduundan emindi en azn-dan. Adam biraz
Alberto Knox'u andryordu stelik...
Sofi yatan dzeltmeye balad srada yastnn altnda, ucunda bir ha olan
altn bir kolye buldu. Han arkasnda harf kazlyd: "HMK".
Daha nce de ryasnda kymetli eyler bulduu olmutu. Ama byle bir eyi
ryasnn dna karmay ilk kez ba-anyordu.
- Vay canna! diye bard yksek sesle.
yle kzgnd ki, dolabn kapan ap bu deerli kolyeyi ipek earbn, beyaz
orabn ve Lbnan'dan gelen kartpostallarn durduu rafa frlatp att.

Pazar sabah Sofi'yi tost, portakal suyu, yumurta ve talyan salatah bir kahvalt
bekliyordu. Annesi pazar sabahlan So-fi'den daha ge kalkard genellikle. Byle
erken kalkt zamanlar da, bunun erefine, Sofi'yi uyandrmadan nce mkellef
bir pazar kahvalts hazrlam olurdu. Annesi kahvaltda:
- Bahede yabanc bir kpek var, dedi. Sabahtan beri eski itin oralarda dolanp
duruyor. Ne ii var bu kpein burada biliyor musun?
- A, evet! diye bard Sofi. Ama byle der demez de dediine piman oldu.
- Daha nce grdn m bu kpei buralarda?
Bu arada Sofi kalkm, oturma odasnn byk baheye bakan penceresine gitmiti
bile. Tam tahmin ettii gibi, Her-mes Geit'in gizli giriinin nne yatmt.
Ne deseydi? Daha ne diyeceine karar vermeden annesi yannda belirdi.
- Daha nce grdn m bu kpei buralarda? diye sordum.
216
RNESANS
- Ah, bahede bir yere bir kemik paras gmm olsa gerek. imdi de gelmi
hazinesini aryor herhalde. Kpeklerin de bir hafzas vardr...
- Belki de! Aramzda hayvan psikologu olan biri varsa, o da sensin. '
Sofi hemen kararn verdi.
- Hemen alp evine gtreyim hayvanc!
- Evini biliyor musun ki? Sofi omuzlarn silkti.
- Bilmiyorum ama, tasmasnn arkasnda bir adres yazldr herhalde.
Birka dakika sonra Sofi baheye kt. Hermes onu grnce koarak gelip,
kuyruunu lgnca sallayarak zerine atlad.
- Hermes, akll kpekcik! dedi Sofi.

Annesinin pencerede durup onlar seyrettiini biliyordu. nallah Hermes'in


Geit'e atlayaca tutmazd! Yok, hayr, Hermes bahedeki patikada koup bahe
kapsnn zerinden atlad.
Bahe kapsn kapayp dar ktktan sonra da Hermes Sofi'nin birka metre
nnden yrmeye devam etti. Bylece tek katl evlerin arasndan uzun bir
yry balad. Pazar yryne km pek ok kii vard onlardan baka. Pek
ok aile vard gezinen. Sofi bu ailelere imrendi.
Hermes arada bir gidip baka kpeklerle ya da yol kenarndaki nesnelerle
ilgileniyor, ama Sofi "buraya gel!" der demez yine onun yanma geliyordu.
ok gemeden eski bir mera, byk bir stadyum ve bir ocuk bahesini
arkalarnda brakp, trafiin daha youn olduu bir blgeye geldiler'. Kaldrm
talar ve troleybs raylarnn olduu byk bir caddeden ehrin merkezine doru
yrmeye baladlar.
217
SOFfNtN DNYASI
Merkeze vardklarnda Hermes Byk Meydan'dan ayrlp Kilise Caddesi'ne girdi.
Yzyl banda yaplm eski apartmanlarn olduu blgelere geldiklerinde saat bir
buua yaklayordu.
Artk ehrin teki uundaydlar. Sofi'nin geldii pek olmazd buralara. Bir
keresinde kkken yal bir teyzeyi ziyarete gelmilerdi o kadar.
Birazdan eski apartmanlarn evreledii kk bir meydana vardlar. Her ey ok
eski olmasna ramen meydann ad "Yeni Meydan"d. Aslnda ehrin kendisi de
olduka eskiydi. Ortaada bir zamanlar kurulmutu.
Hermes 14 numaral kapya gidip Sofi'nin kapy amasn beklemeye balad. Sofi
kalbinin hzla arptn hissediyordu.
Apartmann giriinde bir dizi yeil posta kutusu aslyd. Sofi en st sradaki
posta kutularndan birinin zerine bir kartpostal yaptrlm olduunu farketti.
Kartn zerinde postacdan gelen, kartn yolland kiinin adna bu adreste
rastlanmadna dair bir not da vard. Kartta: "Hilde Mller Knag, Yeni Meydan

14..." yazlyd. Kart, 15 Haziran tarihliydi. 15 Hazirana daha iki hafta vard ama
postac buna dikkat etmemiti anlalan.
Sofi kart alp okumaya balad:
Sevgili Hilde. Sofi imdi felsefe retmeninin evine geliyor. Yaknda 15 yana
girecek, sense dn 15 yana girdin. Yoksa bugn m Hildeciim? Bugnse saat
epey ge olmu olmal. Ama saatlerimiz de hep ayn gitmiyor. Bir nesil yok olurken
bir baka nesil douyor. Bu arada tarih ban alm gidiyor. Avrupa tarihinin bir
insan yaamyla karlatrlabileceini dndn m hi? O zaman Antik a
Avrupa'nn ocukluu olarak grlebilir.
RNESANS
Uzun Ortaa Avrupa'nn okul yllardr. Bu uzun yllardan sonra gen Avrupa
coku ve sabrszlkla hayatn iine atlr. Rnesansn Avrupa 'nn 15. yagn
olduunu syleyebiliriz belki de. Hazirann tam ortasndayz ocuum ve yaamak
harika bir ey! NOT: Altn kolyeni yitirdiine zldm. Sahip olduun eylere
daha ok zen gstermelisin!. ok yaknda yannda olacak olan baban...
Hermes merdivenleri kmaya balamt bile. Sofi kartpostal alp Hermes'i
izlemeye balad. Hermes lgnca kuyruunu sallayarak merdivenleri kyor, Sofi
de onunla beraber komak zorunda kalyordu. kinci, nc, drdnc ve beinci
katlar getiler. Buradan sonra yukar kk bir merdiven kyordu. Ta atya m;
kacaklard yoksa? Evet, Hermes bu merdivenleri de kt. Merdivenlerin
ucundaki dar kapya varnca kapy trnaklaryla kazmaya balad.
ok gemeden ieriden ayak sesleri geldiini duydu Sofi. Kap ald. Alberto
Knox kapda duruyordu ite. zerinde baka elbiseler vard ve bugn de zel bir
biimde giyinmiti. Dizlerine kadar gelen beyaz oraplar, bol, krmz bir pantalon ve omuzlar vatkah san bir ceket giyiyordu. Bu haliyle iskambil ktlar
iindeki bir jokeri andryordu. Yanlm-yorsa tipik bir Rnesans giysi siydi bu.
- Seni hokkabaz! diyerek yorumda bulundu Sofi ve Al-berto'yu hafife yana
iterek ieri girdi.
Yine korku ve utancnn acsn zavall felsefe retmeninden karmt. Sofi'nin
telann bir nedeni de merdivenlerin giriinde bulduu kartpostald.
- Sakin ol ocuum! dedi Alberto kapy kapatrken. Sofi:

- Buyrun ite bugnk postanz! diyerek ve sanki olan


219
SOFl'NtN DNYASI
bitenden Alberto'yu sorumlu tutarak kartpostal Alberto'ya
uzatt.
Alberto kartta yazanlar okuduktan sonra ban iki yana sallad ve:
- Bu adam git gide daha cretkarlayor, dedi. Bizi kzna yagn elencesi olarak
kullanmak niyetinde, grrsn!
Byle dedikten sonra kart alp para para etti. Paralar kttan bir kutuya
att.
- Kartta Hilde'nin altn kolyesini kaybettii yazyor, dedi
Sofi.
- Grdm.
- Ya benim bu kolyeyi yatamda bulmama ne demeli? Aklayabilir misin nasl
olabilir byle bir ey?
Alberto ciddiyetle Sofi'nin gzlerinin ta iine bakarak:
- Olmayacak bir eymi gibi geliyor insana, dedi. Ama inan o bunu hibir zahmete
girmeden yapabilir. Gel biz en iyisi, evrenin siyah silindir apkasndan karlan
tavana dnelim.
Oturma odasna getiler. Buras Sofi'nin imdiye dek grd en tuhaf odalardan
biriydi.
Alberto'nun yaad bu daire eik duvarl, byk bir at katyd. Tavandaki
pencereden ieriye keskin gn giriyordu. Odann bir de ehre bakan bir
penceresi vard. Sofi bu pencereden etraftaki tm eski apartmanlarn atlarn
grebiliyordu.

Sof'yi en ok artan ey ise odadaki tm vr zvrd. Oda, tarihin pek ok farkl


dneminden kalma mobilyalar ve nesnelerle doluydu. Bir koltuk otuzlu yllardan,
eski bir masa yzyl balarndan kalma, sandalyelerden biri ise yzlerce yllk
olmalyd. Mobilyalar iin bir parasyd yalnzca. Raflarda ve dolaplarda, birbirine
karm bir ekilde pek ok ss ve kullanm eyas da duruyordu. Raflarda neler
yoktu
220
RNESANS
ki! Eski saatler, vazolar, havanlar, imbikler, baklar, bebekler, ucu tyl
kalemler, kitap arkalklar, sekizgenler, altgenler, pusula ve barometreler...
Duvarlardan biri bir utan bir uca kitapla kaplyd. Ama yle kitaplardan alman
trden kitaplarla deil! Buradaki kitaplar da yzlerce yllk kitap retiminden bir
kesit sunuyordu insana. Duvarlarda eitli izimler ve resimler aslyd. Bir ksm
son on yllarda yaplm olsa da resimlerin ou olduka eskiydi. Duvarlarda eski
haritalar da aslyd. Haritalardan birinde Sogn fiyordu Trndelag'a
yerletirilmi, Trondheim fiyordu da Nordland'da bir yerlere izilmiti.
Sofi bir ey sylemeksizin durarak oday tm alardan seyretti birka dakika.
Sonra:
- Bakyorum vr zvr toplamaya epey meraklsn, dedi.
- Olur mu ya? Bu odada bulunan yzlerce yllk tarihe vr zvr denir mi hi!
- Antikaclkla filan m urayorsun yoksa? Alberto'nun yznde neredeyse ac
dolu bir ifade belirdi:
- Herkes kendini tarihin akna brakamaz Sofi! Kimilerinin durup, nehrin
kenarnda kalm olanlar toplamas gerekir.
- Garip bir ey bu sylediin!
- Garip ama doru! nsan yalnzca kendi anda yaamaz. Tarihini de beraberinde
tar. Bu odada grdklerinin bir zamanlar gcr gcr yeni eyler olduklarn
unutma. 1500'lerden kalma bu kk tahta bebek kk bir kzn beinci
yagnne bir armaan olarak yaplmt belki. Dede-siydi yapan belki de, kim
bilir... Sonra bu kz on yama geldi. Sonra evlendi ve belki de bir kz oldu. Bu

bebek de kendi kzma geti. Sonra yaland ve ld. Uzun bir hayat yaad, ama
sonunda yok oldu. Bir daha da geri gelmeyecek. Kendisi ksa bir ziyarette bulundu
ama bebei... evet, bebei ite bu221
SOFI'NN DNYASI
rada, rafta duruyor hl.
- Her ey ok ackl ve ciddi oluyor sen byle anlatnca.
- Evet nk hayatn kendisi de ackl ve ciddi de ondan. Muhteem bir dnyaya
geliyoruz, insanlarla karlayor, onlarla tanyor ve bir sre beraber yolculuk
ediyoruz. Sonra da aynen dnyaya birdenbire geliimiz gibi yine birdenbire
dnyadan yok oluyoruz.
- Bir ey sorabilir miyim?
- Tabii, artk aramzdaki bilmecelere son!
- Neden Binbann Evi'ne tanmtn?
- Mektupla haberletiimiz srada birbirimize yakn olalm diye. O eski kulbenin
de bo durduunu biliyordum.
- Sonra da kulbeye ylece yerleiverdin, yle mi?
- Evet, ylece yerleiverdim.
- O zaman Hilde'nin babasnn bundan nasl haberi olduunu da biliyorsundur
herhalde?
- Sanrm onun pek ok eyden haberi var.
- stelik postacnn ormann derinlerindeki bir kulbeye nasl mektup
brakabildiini de anlamyorum!
Alberto kurnazca glmsedi.

- ^unlar Hilde'nin babas iin ocuk oyunca! Ucuz numaralar bunlar, basit
sihirbazlklar! Dnyann en sk gzetlenen insanlar senle beniz belki de!
Sofi bir anda scak bastn hissetti.
- Bir elime geirsem, gzlerini oyacam bu adamn! Alberto gidip l koltua
oturdu. Sofi de rahat bir koltua kuruldu.
- Yalnzca felsefe bizi Hilde'nin babasna yaklatrabilir, dedi Alberto. Bugn
sana Rnesans anlatacam.
- Haydi bala!
- Aquino'lu Thomas'dan hemen birka yl sonra Hristiyan birlik kltrnde
atlaklar olumaya balad. Felsefe ve
222
RNESANS
bilim, kilisenin teolojisinden giderek daha bamsz bir hal alrken, bu durum inan
dnyasnn akl karsnda daha zgr bir tutum edinmesine yardmc oldu.
Giderek daha ok insan Tanr'ya aklmzla ulaamayacamz, nk zaten
dncenin Tanr'y kavrayamadn dnmeye balad, nsan iin en nemli ey
Hristiyanln gizemini anlamak deil, kendini Tann'nn ellerine brakmakt.
- Anlyorum.
- nan dnyasyla bilimin daha zgr bir ilikiye girmesi yeni bir bilimsel
yntemin ve dinsel alanda yeni bir evkin domasna yol at. Bylelikle 15 ve 16.
yzyln iki nemli hareketinin, Rnesans ve Reformasyon'un temeli atlm oldu.
- Hareketleri birer birer ele alalm ltfen!
- Rnesansla, 14. yzyl sonlarnda balayan kapsaml bir kltrel patlamay
kastediyoruz. Kuzey talya'da balayan bu olay, 15 ve 16. yzyllarda kuzeye
yayld.
- "Rnesans" szcnn "yeniden dou" anlamna geldiini sylemitin, deil mi?

- Evet, yeniden doacak olan ey ise, Antik an sanat ve kltryd. Bir de


"Rnesans Hmanizmi"nden sz edilir, nk tm yaam tanrsal bir k altnda
gren uzun Ortaan tersine, imdi yine k noktas olarak insan almyordu.
"Kaynaa" ynelmek, yani ncelikle Antik a Hmanizmine dnmek ana slogan
oldu. Antik adan kalma heykeller, yaztlar bulup karmak neredeyse bir halk
sporu haline geldi. Yunanca renmek de moda oldu bu dnemde. Dolaysyla Yunan
kltr yeniden aratrlmaya baland. Yunan Hmanizmini renmenin hi deilse
bir nemli pedagojik amac vard: Hmanist konular renmek insana "klasik bir
yaplanma", dolaysyla "insancl nitelikler" kazandryordu. "Atlar, at olarak
doar," deniyordu, "ama insanlar, insan ola223
SOF'NN DNYASI
rak domaz, oluturulur!"
- Yani insan olmak renilecek bir eydir, yle mi?
- Evet, ana fikir buydu. Ama imdi Rnesans Hmanizmi dncelerine daha fazla
girmeden, Rnesansn arkasndaki politik ve kltrel yaplanmadan szedeceiz.
Alberto sandalyesinden kalkp odada dolamaya balad. Bir sre sonra durup
raflardan birinde duran eski bir aleti iaret etti ve:
- Bu nedir, biliyor musun? diye sordu.
- Eski bir pusulaya benziyor.
- Doru.
Sonra koltuun zerinde, duvarda asl olan eski bir tfei gstererek:
- Ya bu? diye sordu.
- Eskilerden kalma bir silah.
- Evet, ya bu?
Alberto raftan ekip ald kaln bir kitab gsteriyordu.

- Eski bir kitap.


- Daha dorusu bir "incunabulum".
- Ne demek?
- Szck olarak "ocukluk" anlamna geliyor, ama "incunabulum" kitap basma
sanatnn ilk gelitii yllarda, yani 15. yzylda baslan kitaplar anlatmak iin
kullanlan bir szck.
-, Bu kitap gerekten o kadar eski mi?
- Evet, o kadar eski. Ve imdi grdmz bu ey, pusula, barut ve kitap basma
sanat, Rnesans dediimiz bu yeni an nemli unsurlar.
- Bir para daha aklayabilir misin bunu?
- Pusulann varl gemiyle yolculuk yapmay kolaylatrd. Bir baka deyile pusula,
byk keif yolculuklarna bir temel oluturdu. Barut da yle, bir anlamda. Yeni
silah224
RNESANS
lar Avrupallarn Amerika ve Asya kltrleri zerinde askeri stnlk
kazanmalarn salad. Avrupa'da da barut nemli bir yer kazand. Kitap basma
sanat da Rnesans Hmanistlerinin fikirlerini yaymak asndan nemliydi. Kitap
basma sanatnn yaygnlamas, kilisenin bilgi zerindeki tekelinin ortadan
kalkmasna katkda bulundu en azndan. Bundan sonra baka baka yeni ara ve
gereler birbirini izledi. nemli aralardan biri de rnein teleskoptu.
Teleskopun bulunmas astronomide yeni ufuklar almasna neden oldu.
- Sonra da fzeler ve aya giden uzay aralar bulundu.
- Yok, o kadar da abuk deil! Ama diyebiliriz ki, Rne-sansda sonunda insanlarn
aya kadar gidebilmesini salayan bir sre balad. Hiroima ve ernobil'e vard
da sylenebilir bu srecin. Her ey kltrel ve ekonomik alanlarda bir dizi
deiikliin ortaya kmasyla balad. Ortaan sonlarna doru para ekonomisine
ve banka sistemine dayal, yepyeni mallar ieren el sanatlar ve ticaretin canl bir
biimde varolduu kentler domutu. Bylece doal koullar karsnda belli bir

zgrlk kazanm olan bir burjuvazi ortaya kt. Yaamsal ihtiyalar parayla
alnabilen eyler haline geldi. Bu gelime bireylerin gayretlerini, hayal gc ve
yaratclklarn destekleyen bir gelimeydi. Bu ekilde insandan yepyeni eyler
beklenmeye baland.
- ki bin yl nce ortaya kan Yunan kentleri geliyor insann aklna.
- Tabii. Yunan felsefesinin, kyl kltrnde yaayan mistik dnya grnden
kendini nasl syrdn anlatmtm. Rnesans dnemi insan da benzer ekilde
kendini feodal beylerden ve kilisenin gcnden kurtarmaya balad. Bu, ispanya'da
Araplarla ve Dou'da Bizans kltryle daha yakn bir ilikiye girilmesi sonucu
Yunan kltrnn yeniden
225
SOFI'NIN DNYASI
kefedilmesiyle ayn zamana rastlad.
- Antik an kolu birleerek yeniden koca bir nehir
oldu.
- Dikkatli bir rencisin gerekten! Evet, bu anlattkla-rm Rnesansm arka
plann anlatmaya yetsin. imdi yeni dncelerden sz edeceim.
- Hemen bala. Akam yemeine yetimem lazm.
u ana dek ayakta durmakta olan Alberto yeniden koltua oturdu. Sofi'nin
gzlerinin iine bakarak:
- Rnesans her eyden nce yeni bir insan gr yaratt, dedi. - Rnesans
Hmanistleri insana ve insann deerine inandlar. Bu, insann gnaha yatkn
yannn tek tarafl bir biimde vurguland Ortaa insan gryle taban tabana
zt bir grt. nsan sonsuz byk ve sonsuz deerli bir varlk olarak grld.
Rnesansm en nemli kiiliklerinden biri olan Ficinius: "Kendini tan, ey insan
klndaki kutsal soy!" diyordu. Pico Della Mirandola "nsann Deeri zerine
Nutuk"u yazd. Bu Ortaada dnlemeyecek bir eydi. Tm Ortaa boyunca
hep Tanr'dan yola klmt. Rnesans Hmanistleriyse insandan yola ktlar.
- Ama Yunanl filozoflar da ayn eyi yapmt.

- Evet, tam da bu yzden Antik a Hmanizminin "yeniden douu"ndan sz


ediyoruz. Ama Rnesans Hmanizmi bireycilie Antik a Hmanizminden ok
daha fazla nem veriyordu. Yalnz insan olmakla kalmayp, zgn birer bireydik de
ayn zamanda. Bu dnce insan dehasna snrsz bir tapnmaya yol ayordu.
deal bir tip olarak grlyordu "Rnesans insan". Bu insan yaamn, sanatn ve
bilimin her alannda yer alan bir insand. Bu yeni insan gr insan vcudunun
anatomisine de ilgi duyuyordu. Yine Antik ag-daki gibi ller kesip biilerek
insan vcudunun yaps kav' ranmaya allyordu. Hem tp, hem de sanat iin
nemliyi
226
RNESANS
bu. Sanatta insan plak gstermek yeniden yaygnlat. Bu noktaya bin yllk bir
utangalk dneminden sonra yeniden gelindi de denebilir. nsan yine kendisi
olmaya cesaret etti. Utanacak bir eyi yoktu artk.
- Mutluluktan sarho olmu gibiler, dedi. Sofi retmeniyle kendisi arasndaki
kk bir sehpann zerine yaslanarak.
- Kesinlikle! Yeni insan gr yepyeni bir yaam duygusu dourdu. Artk insanlar
yalnzca Tanr'dan dolay var deildiler. Tanr insan, insann kendisi yznden de
yaratmt ayn zamanda. nsan yaarken mutlu olabilirdi yaamaktan. Yaamdan
zgrce zevk alabilirse, insann nne sonsuz olanaklar kabilirdi. Ama tm
snrlar amakt. Bu da Antik a Hmanizmine gre yeni bir eydi. Antik a
Hmanistleri insan ruhunun dinginlii, kanaatkrlk ve insann kendini denetlemesi
gibi deerleri n plana karyorlard.
- Ama Rnesans Hmanistleri kendilerini denetlemeyi brakyorlard yle mi?
- Pek kanaatkar olduklar sylenemezdi en azndan! Tm dnyann yeniden
uyandn dnyorlard. Bylelikle gl bir a bilinci kendini gstermeye
balad. "Ortaa" szc de, Antik ala Rnesans ortasndaki yzlerce yllk
dnemi anlatan bir szck olarak bu dnemde ortaya kt. Sanattan mimariye,
edebiyattan mzie, felsefeden bilime her alanda pek ok gelime oldu. Buna
somut bir rnek vereceim. Antik a Roma'sndan, bu kentin "kentlerin kenti",
"dnyann merkezi" gibi sfatlarla tanmlandndan szet-mitik. Ortaa'da
Roma zayfladka zayflad ve 1417'de eski milyonluk kentten geriye yalnzca
17.000 nfusluk kk bir kent kalmt.

- Neredeyse Lillesand'n nfusu kadar bir ey!


227
SOFI'NN DNYASI
- Rnesans Hmanistleri iin Roma'y yeniden kurmak kltrel-politik bir ama
oldu. Her eyden nce havari Pet-rus'un mezar zerinde byk Aziz Peter
Kilisesi ina edilmeye baland. Aziz Peter Kilisesi sz konusu olduunda ne
kanaatkrlktan sz edebiliriz, ne de insann kendini denetlemesinden! Rnesansn
nemli kiilikleri dnyann bu en byk inaat projesinde grev aldlar. 1506'da
balanan inaat tam 120 yl srd. Kilisenin nndeki meydann ta-mamlanmasysa
bir 50 yl daha ald.
- Epey byk bir kilise olmu olmal sonunda!
- Eni 200 metreden fazla, 130 metre yksekliinde ve a-lan 16.000 metrekareyi
aan bir kilise oldu bu. Bu Rnesans insannn cesaretini anlatmaya yetsin imdilik.
Rnesansn yeni bir doa gr getirmesinin de byk bir anlam oldu. nsann
kendini bulunduu ortama ait hissetmesi ve dnyadaki yaamn yalnzca
cennetteki yaamna bir hazrlk olarak grmemesi fiziksel dnyaya kar
tutumunun deimesine neden oldu. Doa pozitif bir ey olarak algland. Pek
ouna gre Tanr da yaradln iinde yer alyordu. Tanr sonsuz olduuna gre,
her yerde de varolmalyd. Bu gre Tmtanrclk (Panteizm) diyoruz. Ortaa
filozoflar Tanr ile yarattklar arasnda alamaz bir mesafe olduunu
vurguluyorlard. imdiyse doann tanrsal bir ey olduu, doann Tanr'nn
al" olduu sylenebiliyordu. Bu tip dnceler Kilise tarafndan her zaman ho
karlanmyordu elbette. Buna rnek olarak Giordano Bruno'nun bana gelenleri
verebiliriz. Bruno yalnzca Tanr'nn doada varolduunu sylemekle kalmayp,
evrenin sonsuz olduunu da ne srd. Bundan tr de mthi bir biimde
cezalandrld.
- Nasl?
- 1600'de Roma'daki iek Meydan'nda yaklarak...
- Korkun bir ey bu! Ne kadar da aptalca! Bu mu senin
228

RNESANS
Hmanizm dediin?
- Hayr, bu deil elbette. Hmanist olan Bruno'ydu, onu yakanlar deil! Ama
Rnesans srasnda "Antihmanizm" dediimiz tutum da glendi. Bununla otoriter
Kilise gcn ve devlet gcn kastediyorum. Rnesansta cad av, kiliseye kar
gelenleri yakma, by, batl inan, kanl din savalar ve de Amerika'nn vahi bir
biimde ele geirilmesi gibi olaylar da yaand. Hmanizmin hep byle bir karanlk
arka plan oldu. Tarihin hibir dnemi yalnzca iyi ya da yalnzca kt olarak
grlemez. yi ve kt tm insanlk tarihi boyunca bir arada varolagelmitir.
ounlukla da i ie gemi bir haldedirler. Bu, imdi bahsedeceimiz anahtar
szck iin de geerli. Rnesans yeni bir bilimsel yntem de gelitirdi.
- tik fabrikalar da bu srada m yapld?
- Yok, hemen deil. Ancak Rnesanstan sonra gelen tm teknik gelimelerin
temelini bu yeni bilimsel yntem oluturur. Bununla, bilimin ne olduuna dair
yepyeni bir anlayn ortaya ktn anlatmak istiyorum. Bu anlay zamanla
meyvelerini vermeye balad.
- Bu yeni yntem neydi?
- ncelikle doann duyular araclyla aratrlmasn ieriyordu. Daha 14.
yzyldan balayarak eski otoritelerin sylediklerine kr krne inanmamak
gerektiini syleyenler vard. Bu otoritelerin iinde Kilise retileri ve
Aristoteles'in doa felsefesi de bulunuyordu. Bir sorunun zmnn yalnzca
dnerek bulunamayaca yolunda ikazlar da ykseliyordu. Mantn gcne
abartl bir ekilde inanmak tm Ortaada yaygn olan bir grt. Oysa imdi,
doayla ilgili her trl aratrmann gzlem, deneyim ve deneye dayal olmas
gerektii savunuluyordu. te bu ynteme deneysel yntem diyoruz.
229
SOFt'NN DNYASI
- Yani?
- Yani, eyler hakkndaki bilgilerimizi yalnzca kendi deneyimlerimizden yola
karak edinebiliriz. Tozlu kitaplardan ya da tekrar tekrar dnlen
dncelerden deil! Antik ada da deneysel bilime rastlyoruz. rnein

Aristoteles'in doaya dair pek ok gzlemi vard. Ama sistemli deneyler ancak
Rnesansla birlikte ortaya kmtr.
- Gnmzdeki gibi gelimi teknik aralar yoktu herhalde o zamanlar...
- Tabii, ellerinde ne bilgisayarlar, ne de elektrikli tartm aralar vard. Buna
karlk matematie ve mekanik tart aletlerine sahiptiler. Bilimsel gzlemlerin
kesin bir matematiksel dilde dile getirilmesinin ne kadar nemli olduunu
vurguladlar. 17. yzyln en nemli bilim adam Galileo Ga-lilei, "llebileni l,
llemeyeni llebilir yap!" ve "Doann kitab matematiksel bir dilde
yazlmtr." diyordu.
- Ve sonra tm bu deneyler ve lmler sayesinde yeni bulularn yolu ald...
- lk adm bilimsel yntemin kendisiydi. Bu, teknolojik devrime, teknolojik devrim
de yeni bululara yol at. nsanlarn artk doann artlarndan kendilerini
syrmaya baladklarn syleyebiliriz. Doa artk insann yalnzca bir paras
olduu bir ey deil, insann kullanabilecei, faydalanabilecei bir eydi, ingiliz
filozofu Francis Bacon "Bilgi gtr!" diyordu. Bacon bylece bilginin pratik bir
faydas olduunu dile getiriyordu ki bu dnce de insanlk iin yeni bir
dnceydi. nsanlk bundan sonra gerekten doaya mdahale edip onu kontrol
etmeye balad.
- Ama bu gelime yalnzca olumlu ynde olmad, deil
mi?
- Evet, olumsuz yanlar da oldu. Demin de dediimiz gibi, insann yapt her eyde
iyi ve kt i ie gemi bir hal230
RNESANS
dedir. Rnesansta balayan teknolojik gelime, krk maki-nalaryla beraber
isizlie, ilalarla beraber yeni hastalklara, tarmn modernletirilmesi yannda
topran fakirlemesine, amar makinas ve buzdolab gibi yeni pratik aralarla
beraber evre kirlilii ve endstriyel atklarn olumasna da yol at. Bugn
karlatmz evre sorunlarna bakarak, bu teknik gelimelerin doann
koullarndan tehlikeli bir biimde uzaklam olmak anlamna geldiini syleyenler
var. nsanlk, artk kontrol altna alamad bir srece girmi bulunuyor bu

grte olanlara gre. te yandan, gelimelere ok daha olumlu bakanlara gre


insanlk henz teknolojinin ocukluk dnemini yayor. Teknolojiye dayal uygarlk
ocukluk hastalklarn geiriyor, ama insanlk zamanla doay tehdit etmeksizin
onu kontrol etmeyi renecek, diyor bu gr.
- Peki bu konuda senin grn ne?
- Her iki grn de hakl bulduum yanlar var. Baz alanlarda insan doaya
mdahale etmeyi brakmal, baz alanlarda ise doaya mdahale etmek o kadar
kt sonu vermeyebilir. Ama emin olabileceimiz bir ey varsa o da artk
Ortaaa dnmenin mmkn olmad. Rnesanstan itibaren insan yalnzca
yaradln bir paras olmakla kalmayp doaya mdahale etmi ve onu kendi
kafasna gre biimlendirmitir. Bu da bize insann ne mthi bir yaratk olduunu
gsteriyor.
- Ay'a bile gittik. Ortaada kimsenin aklnn ucundan bile gemezdi herhalde bu!
- Tabii, hi kukun olmasn bundan! Bu da bizi yeni dnya gr konusuna
getiriyor. Tm Ortaada insanlar gkyzne bakp Gne'i, Ay', yldzlar ve
gezegenleri grdler. Ancak Yer'in evrenin merkezi olduundan kimse phe bile
etmiyordu. Tm gzlemler Yer'in hareket etmeksizin
231
SOFt'NN DNYASI
durduunu ve Yer'in etrafnda dnenlerin dier "gk cisimle, ri" olduunu
gsteriyordu. Bu gre, yani her eyin merkezinde Yer'in olduu grne,
geosentrik dnya gr diyo-ruz. Tanr'nn tm gk cisimlerine hkmettii
yolundaki Hristiyan inan da bu tr bir dnya grn destekliyordu.
- Keke her ey bu kadar basit olsayd!
- Ama 1543'de "Gk Cisimlerinin Dnleri" adl bir kitap yaynland. Kitabn
yazar, kitabnn kt gn len Polonyal astronom Copernikus'du. Copernikus,
Gne'in Yer'in etrafnda deil, Yer'in Gne'in etrafnda dndn ne
sryordu. Bunun gk cisimlerinin hareketine baklarak anlalabileceini
sylyordu. nsanlarn Gne'in Yer'in etrafnda dndn sanmalarnn
nedeninin de Yer'in kendi ekseni etrafnda dnyor olmas olduunu sylyordu.
Yer'in ve dier gk cisimlerinin Gne'in etrafnda dairesel yrngelerde hareket
ettiinden yola kldnda, gk cisimlerine dair gzlemlerin ok daha rahat

anlalabileceini iddia ediyordu. Bu gre, yani her eyin merkezinde Gne'in


olduu grne de heliosentrik dnya gr diyoruz.
- Ve doru olan gr de buydu, deil mi?
- Tam da deil! Buradaki ana nokta, Yer'in Gne'in etrafnda dnd noktas
elbette doru. Ancak Copernikus Gne'in evrenin merkezi olduunu da iddia
ediyordu. Oysa bugn biliyoruz ki Gne saysz pek ok yldzdan yalnzca biridir
ve etrafmzdaki tm yldzlar da milyarlarca yldz kmesinden yalnzca bir
tanesidir. Ayrca Copernikus Yer'in ve dier gezegenlerin Gne'in etrafnda
dairesel bir biimde dndklerini sylyordu.
- Doru deil miydi bu?
- Hayr, deildi. Bu dairesel hareket varsaymnn ardnda gk cisimlerinin
yusyuvarlak olduklar ve "ilahi" olduklar iin dairesel hareketlerde bulunduklar
inanndan baka
232
RNESANS
bir ey yatmyordu. Platon'dan beri kre ve daire geometrik biimlerin en
mkemmeli saylyordu. Ancak 17. yzyln balarnda Alman astronomu Johannes
Kepler, gzlemlerinin sonucunda gezegenlerin, merkezlerinden birinde Gnein
olduu eliptik ya da yumurta biiminde yrngeler boyunca dndklerini
syleyebiliyordu. Aynca gezegenlerin Gne'e en yakn olduklar noktalarda en
hzl hareket ettiklerine, Gne'ten uzaklatka hzlarnn azaldna da iaret
ediyordu. Yer'in de dier gezegenler gibi bir gezegen olduunu da ilk kez Kepler
dile getirdi. Kepler ayrca fiziksel yasalarn tm evrende geerli olduklarnn da
altn izdi.
- Bundan nasl bu kadar emin olabiliyordu?
- nk Ortaadan kalma grlere kr krne inanmadan .gezegenlerin
hareketlerini kendi alglayyla zm-lyordu. Kepler'le ayn zamanlarda yaam
bir baka bilim adam da, nl talyan limi Galileo Galilei idi. Galilei de gk
cisimlerini teleskop kullanarak gzledi. Ay'n kraterlerini grerek, Ay'da da tpk
Yer'deki gibi dalar ve vadiler olduunu syledi. Jpiter gezegeninin drt uydusu
olduunu da kefetti. Bylece Yer'den baka gezegenlerin de Ay' olduu
anlalm oldu. Ancak Galilei en ok, Atalet Yasas olarak bilinen yasasyla tannr.

- Ne diyor bu yasa?
- Galilei bunu yle dile getiriyordu: "Bir cismin edindii hz, hzlanma ve
yavalamaya neden olan d etkenler ortadan kaldrld srece, sabit kalr."
- Vallahi, bana gre hepsi bir!
- Ama ok nemli bir gzlem bu! Antik adan beri, Yer'in kendi ekseni etrafnda
dnmesine kar klrken ileri srlen en nemli neden udur: eer byleyse, Yer
ok hzl dnmek zorunda kalacandan, havaya diklemesine atlacak bir ta
atld yerden metrelerce ileriye dmek zorunda kaf-233
SOFNN DNYASI
lacaktr.
- Niye byle olmuyor gerekten?
- Trende giderken elinde tuttuun elmay drrsen, elma, tren hareket ediyor
diye arkana dmez. Dmdz aaya der. Bunun nedeni atalet yasasdr. Elma,
sen drmeden nceki hzm aynen korur.
- Anlyorum sanrm.
- Galilei'nin zamannda trenler yoktu tabii. Ama bir kreyi yerde elinle biraz
yuvarladktan sonra brakrsan...
-... kre hareketine devam eder...
-... nk kre, sen elinden braktktan sonra da ilk elde ettii hz korur.
- Ama oda yeterince bykse, sonunda durur.
- nk dier kuvvetler krenin hzn frenler. ncelikle yer frenler, hele
ilenmemi tahtadan oluan bir yerse. Sonra da yerekimi eninde sonunda kreyi
durduracaktr. Bekle biraz, sana bir ey gstereceim.

Alberto Knox byle dedikten sonra kalkp eski masaya gitti. Masann
ekmecelerinden ald bir eyi getirip sehpann zerine koydu. Bu, bir ucu birka
milimetre kalnlnda, dier ucu ipince olan bir tahtayd. Neredeyse tm sehpay
kaplayan tahtann yanma bir de yeil mermerden bir kre
koydu.
- Buna eik dzlem denir, dedi sonra. Mermer kreyi, bu yzeyin kaln tarafna
koyup brakrsam ne olur sence?
Sofi, "bundan kolay ne var?" dercesine omuz silkti:
- On kronuna bahse girerim ki yuvarlanarak sehpaya varr ve sonra da yere der.
- Bakalm!
Alberto kreyi brakt. Kre de Sofi'nin dedii gibi yuvarlanp sehpann yzeyine
vard, sehpann zerinde yuvarlanmaya devam edip hafif bir ses kararak yere
arpt ve
234
RNESANS
sonra da kapnn eiine arpana dek yerde yuvarland.
- Aman, ne ilgin! dedi Sofi.
- Evet ya, deil mi? Galilei ite bu tr deneyler yapyordu.
- Bu kadar aptal myd gerekten?
- Ar ol biraz. Galilei her eyi kendi duyulanyla alglamak istiyordu. stelik biz
ie henz baladk! Anlat bakalm, kre neden eik dzlemde yuvarland?
- Ar olduu iin yuvarlanmaya balad.
- Peki, ya arlk dediin ey nedir ocuum?
- Bu aptalca bir soru oldu ite!

- Cevap veremiyorsan sorduum soru aptalca saylmaz. Kre neden yere


yuvarland?
- Yerekiminden dolay.
- Evet, doru. Demek ki arlk yerekimiyle ilgili bir ey. Mermer kreyi
harekete geiren ey de ite bu kuvvetti.
Alberto bu arada mermer kreyi yerden kaldrmt. Elinde mermer kreyle yine
eik dzlemin yannda durdu.
- imdi kreyi eik dzlem boyunca yuvarlamaya alacam, dedi. Krenin
hareketini dikkatle izle.
Eilip kreyi eik dzlemi enlemesine geecek ekilde hareket ettirdi. Sofi
krenin eri bir hareket yaptktan sonra yzeyin aasna doru ekildiim
gzledi.
Alberto:
- Ne oldu? diye sordu.
- Kre eri bir hareketle yuvarland, nk bu eri bir yzey.
- imdi kreyi ispirtolu kalemle boyayalm ve senin "eri" demekle ne kastettiini
grelim.
Siyah bir ispirtolu kalem bulup krenin tmn boyad daha sonra. imdi deneyi
tekrarladklarnda Sofi krenin eik dzlem zerinde tan olarak nasl hareket
ettiini daha
235
SOFfNlN DNYASI
RNESANS
kolay grebiliyordu, nk kre getii yerde siyah bir iz brakyordu. Alberto:
- Krenin hareketini nasl tanmlayabilirsin? diye sordu.

- Yay biiminde... Bir dairenin paras gibi sanki.


- te doru cevap! dedi Alberto.
Sonra Sofi'ye bakp kalann kaldrarak:
- Ama tam da daire denemez! Bu ekle parabol diyoruz.
- Valla, bana gre hepsi bir!
- Ama kre neden tam da bu ekilde yuvarlanyor? Sofi iyice dndkten sonra
cevap verdi:
- Yzey eimli olduu iin, kre de yerekimine bal olarak yere ekildi.
- Evet ya! u ie bak! yle rastgele bulup tavan arasna kardm bir kz, tek
bir deneyden sonra Galilei'nin bulduu sonucun tpatp aynsn buluyor!
Ve Alberto Knox neeyle ellerini rpmaya balad. Sofi bir an Alberto'nun
delirmi olmasndan kaygland. Alberto szlerini srdrd:
- Ayn cisme nasl iki kuvvetin birden etki yaptn gryoruz burada. Galilei ayn
eyin rnein bir top mermisi iin de geerli olduunu kefetti. Mermi de havaya
atldktan sonra bir sre uar ve sonra belli bir eimle yere doru ekilir. Mermi
de mermer krenin eik dzlem zerinde izledii yrngeye benzer bir yrnge
izler. Galilei'nin yaad dnemde yeni bir keifti bu. Aristoteles havaya atlan
bir top gllesinin nce hafif bir eimle hareket edeceini, ama sonra dimdik bir
ekilde yere deceini sylyordu. Doru deildi bu tabii ama Aristoteles'in
doru dnmediini Galilei'nin yapt gibi gstererek kantlamak gerekiyordu.
- Bana gre hava ho! Ama sahiden ok nemli bir keif
mi bu?
- Hem de nasl! Bunun kozmik bir nemi var, ocuum236
Bu, insanlk tarihindeki bilimsel keiflerin en nemlilerinden biri.
- O zaman niye byle olduunu da anlatacana bahse girerim!

- Galilei'den sonraki nemli bilim adamlarndan biri de 1642-1727 yllar arasnda


yaam olan Isaac Nevton'du. Newton gne sistemi ve gezegenlerin hareketine
son ve doru aklamay getiren bilim adam olmutu. Yalnzca gezegenlerin Gne
etrafnda nasl dndklerini aklamakla kalmayp tam olarak neden byle hareket
ettiklerini de aklayabilmiti. Bunu yaparken de Galilei'nin dinamii dedii- ' miz
eyi esas alyordu.
- Gezegenler eik dzlem zerindeki kreler gibi mi grlebilir?
- yle bir ey, ama biraz sabrl ol Sofi...
- Baka seeneim yok ki zaten!
- Kepler de gk cisimlerini birbirine eken bir kuvvet olmas gerektiine iaret
etmiti. rnein gezegenleri yrngesinde tutan ey Gne kuvveti olmalyd.
Byle bir kuvvet gezegenlerin neden Gne'ten uzaklatka hzlarnn azaldn
da aklar. Kepler ayrca gel gitin, yani deniz suyunun ykselip alalmasnn da
Ay'n kuvvetine bal olmas gerektiini sylyordu.
- Ve de doruydu bu, deil mi?
- Evet. Ama Galilei bu gr reddetmiti. "Ay'n denize hakim olduu fikrini
onaylyor" diyerek Kepler'i alaya bile almt. nk Galilei, yerekimi
kuvvetlerinin byle uzak mesafelerde ve deiik gk cisimleri arasnda
varolabilecei dncesini reddediyordu.
- Ve de yanlyordu!
- Evet, bu noktada yanlyordu. ok ilgin, nk aslnda Galilei Yer'in ekim
kuvveti ve cisimlerin yere dleriyle
237
SOF'NN DNYASI
ok ilgileniyordu. Birden fazla kuvvetin bir cismin hareketini nasl
belirleyebildiine de dikkat ekiyordu.
- Aslnda Newton'dan sz etmeye balamtn...

- Evet, sonra Newton geldi ve evrensel yerekimi dediimiz yasay buldu. Bu


yasaya gre, iki cisim birbirini byk-lkleriyle orantl, aralarndaki mesafeyle
ters orantl olarak eker.
- Sanrm anlyorum. rnein iki fil arasnda iki fare arasndakinden daha byk
bir ekim vardr. Ayn hayvanat bahesindeki iki fil arasnda da, Hindistan'daki
bir fille Afri-ka'daki bir fil arasndakinden daha byk bir ekim vardr.
- Demek ki anlamsn. imdi en nemli nokta geliyor. Newton bu ekimin evrensel
olduuna iaret etti. Yani bu ekim her ey iin ve dolaysyla uzaydaki deiik
gk cisimleri arasnda da geerliydi. Nevvton'un bunu, bir elma aacnn altnda
otururken kefettii sylenir. Newton bir elmay yere derken grnce, Ay'
Yer'e eken ve dolaysyla Ay'n durmakszn Yer'in etrafnda dnmesini salayan
kuvvetin, elmay yere eken kuvvetle ayn ey olup olmadn sormutur
kendisine.
- yi dnm, ama ok da iyi dnememi bence.
- Neden Sofi?
- Ay' Yer'e, elmay yere eken kuvvet gibi bir kuvvet ekseydi, Ay da Yer'in
etrafnda kedinin yemek kabnn etrafnda dnp duruu gibi srekli dnemez,
sonunda Yer'in zerine derdi!
- yleyse Newton'un gezegenlerin hareketiyle ilgili yasalarndan sz etmenin tam
sras. Yer'in Ay zerindeki ekim kuvveti konusunda sylediklerinin yarsnda
hakl, yarsnda haksz saylrsn. Ay niin Yer'e dmez Sofi? nk Yer'in Ay
zerindeki ekim kuvveti gerekten ok byktr. Gel git srasnda denizin birka
metre ykselmesi iin gereken kuv238
RNESANS
veti bir dnsene!
- Pek anladm syleyemem.
- Galilei'nin eik dzlemini hatrla. Kreyi eik dzlem zerinde hareket
ettirdiimde ne olmutu?

- Ay'n da iki farkl kuvvetin ekimi altnda olduunu mu sylemek istiyorsun?


- Evet. ok eskiden, gne sisteminin olumas srasnda, Ay mthi bir kuvvetle
ileriye, Yer'den daha ileriye frlatlmt. Bu kuvvet Ay'n zerinde sonsuza dek
varolacak, nk Ay havasz bir meknda, herhangi bir direnile kar-lamakszm
hareket etmekte...
- Ama te yandan onu Yer'e eken, Yer'in ekim kuvveti de var, yle mi?
- Evet. Bu iki kuvvet sabit ve Ay' ikisi de ayn anda etkilemekte. Ay, bu yzden
Yer'in etrafnda hareket etmeyi srdryor.
- Bu kadar basit mi gerekten?
- Evet, bu kadar basit. Newton'un sylemek istedii de bu "basitlik"ti zaten! Tm
evrende geerli olan birka fizik yasas vard, o kadar. Gezegenlerin hareketini
de, Galilei'nin kendisinden nce kefettii iki doa yasasna dayanarak
aklayabiliyordu. Bunlardan ilki Atalet Yasas idi ki New-ton bunu kendi
szleriyle yle dile getiriyordu: "Bir cisim d bir kuvvetin etkisi olmad
takdirde durmasn ya da sabit hzla hareket etmesini srdrr." kinci yasay ise
Galilei eri bir yzey zerindeki krelerle gstermiti: Bir cismin zerine iki
kuvvet ayn anda etki ettii taktirde, cisim elips biiminde bir yrnge izerek
hareket eder. /
- Bylelikle Newton tm gezegenlerin neden Gne'in etrafnda bir yrnge
zerinde hareket ettiklerini aklayabiliyordu.
- Evet. Gezegenler Gne'in etrafnda, elips eklindeki
239
t
SOF'NN DNYASI
yrngeler zerinde iki deiik trde hareket ederler: Gne sisteminin olumas
srasnda edindikleri dorusal hareket ve yerekimi dolaysyla Gne'e doru
ekilme hareketi.
- Bravo dorusu!

- Newton cisimlerin hareketleriyle ilgili yasalarn tm evrende geerli olduunu


biliyordu. Bylelikle, gkyznde yeryzndekinden baka bir takim yasalarn
geerli olduu yolundaki Ortaa inanlarna bir son vermi oluyordu. Heliosentrik dnya gr bylelikle olumlanm ve son aklamasna kavumu
oluyordu.
Alberto kalkp eik dzlemi yerine, ekmecenin iine koydu. Sonra eilip yerden
ald mermer kreyi yerine kal-drmayp Sofi'yle aralarndaki masann zerine
koymakla
yetindi.
Sofi, eri bir tahta yzeyle mermer bir kreden ne ok bilgiye ulalm olduunu
dnyordu. zerinde hl siyah boya izleri tayan yeil mermer kreye
bakarken yer kreyi dnmeden edemedi.
- Ve insanlar koca bir evrenin iindeki sradan bir gezegende yaadklarn kabul
etmek zorunda kalyorlard, deil mi? dedi.
- Evet. Yeni dnya gr insanlk dncesinde byk deiiklikler ngryordu.
Tpk Darwin'in daha sonra insann hayvandan geldiini gsterdii zaman da olduu
gibi. Her iki durumda da insan, yaradl ierisindeki zel sand konumundan
birazn yitirmi oldu. Ve Kilise her iki durumda da bu yeni grlere iddetle
kar koydu.
- Bunu anlamak pek g deil. nk Tanr yok olmutu deil mi tm bunlarn
arasnda? Yer'in merkezde, Tanr ve tm gk cisimlerinin bundan bir kat yukarda
olduu bir dzen daha kolay anlalabilir bir dzendi onlar iin.
- Yine de en nemli deiiklik bu saylmaz. Ayn fizik ya240
RNESANS
ga]arnn tm evrende geerli olduunu ne sren New-ton'un, Tanr'nm gcne
inancnn sarslm olacan dnebilir insan. Ama Newton'un Tann'ya olan inanc
sarslmad. O, doa yasalarn byk ve her eye kadir Tanr'nn bir kant olarak
grd, insann kendini alglayna gelince, durum biraz daha zorlat... ' - Nasl
yani?

- Rnesanstan itibaren insan, kocaman bir evrenin sradan bir gezegeninde


varolduu dncesine kendini altrmaya balamt. Bu dnceye tam anlamyla
alp almadmzdan hl emin deilim. Ama daha Rnesans dneminde bile
insann imdi eskisinden ok daha merkezi bir rol oynadn ileri srenler oldu.
-Anlayamadm.
- Eskiden evrenin merkezinde Yer vard. Ama imdi gkbilimciler evrenin mutlak
bir merkezi olmadn syleyince, bu, evrende ne kadar insan varsa o kadar
merkez olduu anlamna geliyordu.
- Anlyorum.
- Rnesans yeni bir Tanr grne de yol at* Felsefe ve teknoloji zamanla
teolojiden ayrldka, yeni bir Hristiyan dindarlk tr gelimeye balamt.
Sonra Rnesansla birlikte bireyci bir insan gr ortaya kt. Bu gr inan
dnyasn etkiledi. nsann Tanr ile bireysel ilikisi, kurum olarak kiliseyle
ilikisinden ok daha nemli grlmeye baland.
- Akam yatmadan nce dua etmek gibi eyler mi rnein?
- Evet. Ortaa Katolik Kilisesi'nde, Latince ayinler ve dualar Tanr'ya ibadetin
temelini oluturuyordu. Latince olduu iin ncil'i yalnzca rahipler ve papazlar
okuyabiliyordu. Rnesanstan itibaren ncil branice ve Yunancadan eit241
SOFfNN DNYASI
RNESANS
li dillere evrilmeye baland. Bu, Reformasyon iin son derece nemli bir admd.
- Martin Luther...
- Evet, Luther nemli bir kiiydi ancak Reformasyonu tek bana o
gerekletirmedi elbette. Roma-Katolik Kilisesi' nin iinde varolmay srdrerek
Reformasyona dahil olanlar da vard. Bunlardan biri Rotterdam'l Erasmus idi.
- Luther gnahlarnn balanmas iin para demek istemedii iin Katolik
Kilisesi'nden ayrld, deil mi?

- Bu da bir neden saylabilir ama esas olarak Luther, Tanr'nn affn


kazanabilmek iin kilisenin ya da kilise rahiplerinin arac olmas gerekmediini
sylyordu. Gnahlarn balanmas iin kiliseye para demek bunun yannda daha
az nemli bir konuydu. Zaten bu uygulama Katoliklikte de 16. yzyln ikinci
yansndan itibaren ortadan kalkt.
- Herhalde bu ie Tanr da sevinmitir!
- Luther, Kiliseye Ortaada dahil olan pek ok dinsel tre ve inan
reddediyordu. Yeni Ahit'te karmza kan, gerek Hristiyanla dnmek
istiyordu. "Yalnzca kutsal kitap!" diyerek, Rnesans Hmanistlerinin sanat ve
kltrn antik kkenlerine dnmeyi isteyii gibi Hristiyanln "kklerine" geri
dnmek gerektiini dile getiriyordu. Luther ayrca ncil'i Almancaya evirerek,
yazl Alman dilinin temelini atm oldu. Bylece herkes ncil'i okuyabilecek,
herkes kendi kendisinin rahibi olabilecekti.
- Kendi kendisinin rahibi olmak m? Biraz abartl olmuyor mu bu?
- Luther'e gre rahipler Tanr karsnda dier insanlardan daha ayrcalkl bir
konuma sahip deildiler. Protestan cemaatlerde de ayinleri ynetmek, kilisenin
gnlk ilerine bakmak amacyla rahipler bulunurdu, ancak Luther'e gre insann
Tanr'nn affn elde edip gnahlarndan kurtulmas
242
iin kilise trenlerine ihtiyac yoktu. nsan Tanr'ya inanmak suretiyle Tanr'nn
affn "bedavadan" elde ederdi. Luther bu sonuca ncil'i okuyarak varyordu.
- Luther tipik bir Rnesans insanyd yleyse...
- Hem yle, hem deil. Tipik Rnesans eilimi saylabilecek yan, bireye ve bireyin
Tanryla kiisel ilikisine verdii nemdi. Rnesansc yanma bir baka rnek 35
yandayken Yunanca renmesi ve ncil'i Almancaya evirmek gibi zorlu bir ie
girimesiydi. Halk dilinin Latincenin yerini almas da Rnesansa zg bir olguydu.
Ancak Luther bir Ficino ya da bir Leonardo da Vinci gibi Hmanist saylmazd.
Rotter-dam'l Erasmus gibi bir takm Hmanistler, Luther'i insana yeterince
deer vermemekle eletirdiler. nk Luther insann gnahkr olduu iin
mahvolmaya mahkm olduunu sylyordu. nsan ancak Tanr'nn affyla
"merulaabilirdi". nk gnahn sonu lmd.

- Amma da ackl!
Alberto Knox yerinden doruldu. Masann zerindeki yeil ve siyah topu alp
cebine koydu.
- Saat drd geiyor! diye haykrd Sofi.
- nsanlk tarihinde bundan sonraki byk dnem Barok dnemi. Ama bunu bir
sonraki sefere brakalm sevgili Hilde!
-Ne?
Sofi sandalyesinden zplamt.
- "Sevgili Hilde" dedin!
- Anlamsz bir dil srmesi ite.
- Ama insann dili hi yoktan srmez ki!
- Belki de haklisin. Gryor musun, Hilde'nin babas artk kelimeleri azmza
tkmaya kalkyor. Sanrm bunun iin yorgun dtmz anlar kolluyor. Kendimizi
savunmamz gleiyor nk o zaman.
- Hilde'nin babas sen deilsin, deil mi? Yemin et dei243
SOFt'NN DNYASI
lim diye.
Alberto ban "hayr, deilim" anlamnda sallad.
- Yoksa Hilde ben miyim?
- ok yoruldum Sofi. Anlaman gerek. ki saattir konuuyoruz, stelik devaml
konuan da benim. Akam yemeine eve yetimen gerekmiyordu muydu senin?

Sofi'ye Alberto onu bandan savmak istiyormu gibi geldi. Hole doru yrrken
niye Alberto'nun azndan byle szler kardn dnd. Alberto da
arkasndan geliyordu.
Hermes, tiyatro kostmlerini hatrlatan garip giysilerin asl olduu gardrobun
iinde uyukluyordu. Alberto Her-mes'e eilip:
- Hermes yine gelip seni alr, dedi. Sofi:
- Grmek zere, deyip parmaklarnn ucunda ykseldi ve Alberto'yu kucaklad.
- Sen tandm en bilgili ve en iyi kalpli felsefe retmenisin.
Byle dedikten sonra merdivenlere alan kapy at. Ardndan kapy ekmiti ki
Alberto'nun:
- Yaknda yine greceiz Hilde! dediini duydu. Sofi bu szlerle bir bana
kalakald.
Alberto yine azndan karmt ite! Sofi kapy yeniden almak istedi ama
iinden bir ey onu durdurdu.
Sokaa ktnda yanna para almay unutmu olduunu farketti. Btn yolu
yrmek zorunda kalacakt. Hay Allah! Saat altya kadar evde olamazsa annesi
hem kzar hem de meraklanrd.
Birka metre kadar ya gitmi ya gitmemiti ki kaldrmda bir on kron durduunu
grd. Tam bir otobs bileti parasyd bu.
Sofi en yakn duraa yryp Byk Meydan'a giden bir
244
RNESANS
otobse bindi. Oradan da ta evlerine kadar giden bir baka otobs yakalad.
Byk Meydan'a gelene kadar aklna gelmeyen ey orada aklna geldi. Tam da
ihtiyac olduu anda bir on kron bulmas ne byk bir ans olmutu.

Paray kaldrma brakan Hilde'nin babas olabilir miydi? imdiye dek en


beklenmedik eyleri en beklenmedik yerlere brakmakta byk ustalk
gstermemi miydi zaten?
Ama Lbnan'daysa nasl burada da olabilirdi?
Ya Alberto'nun azndan, kazayla kardklar? Bir kez olsa neyse, tam iki kere!
Sofi omuzlarndan aa hafif bir rpermenin yayldn hissetti.
245
barok dnemi
...ryalarn yapld maddeden.
Alberto'dan birka gn ses kmad. Bu sre boyunca Sofi defalarca baheye
kp Hermes'in gelip gelmediini kontrol etti. Annesine Hermes'in yolunu arp
bahelerine geldiini, sonra kpein ona yol gstererek sahibine gtrdn,
sahibinin ise emekli bir fizik retmeni olduunu sylemiti. retmen ona gne
sisteminden ve 16. yzylda gelien yeni bilimden sz etmiti.
Jorn'e ise bundan daha fazlasn anlatmt. Ona Alber-to'ya ziyaretinden,
apartmann giriinde bulduu kartpostaldan ve eve dnerken yerde karsna
kan on krondan bahsetmiti. Hilde'yle ilgili ryasn ve altn kolyeyiyse kendine
saklamt.
29 Mays Sal gn Sofi mutfakta bulaklar kurularken annesi ieride haberleri
seyrediyordu. Giri mziinin hemen ardndan, Norve BM taburundan bir
binbann bir patlama sonucu ld haberi geldi.
Sofi elindeki bezi mutfak tezghna atp odaya kotu. Televizyonda birka saniye
sreyle BM askerinin resmi grnd. Sonra spiker dier haberlere geti.
- Olamaz! diye haykrd Sofi. Annesi kzna dnp:
- Evet, dedi. Sava ok korkun bir ey! Bu laf zerine Sofi alamaya balad.
- Ama Soficiim, bu kadar da deil yani!
- Binbann adn verdiler mi?

- Evet, ama neydi hatrlamyorum. Grimstad'lym gali'


ba...
246
barok dnemi
- Grimstad'la Lillesand ayn yer saylmaz m?
- Yok canm.
- Grimstad'l biri Lillesand'da okula gidiyor olamaz m? Artk alamay kesmiti.
imdi sra annesindeydi. Yerinden hzla kalkp televizyonu kapad ve:
- Nedir bu samalk Sofi? dedi.
- Hibir ey...
- Hayr efendim! Bir sevgilin olduu ve onun senden epeyce byk olduuna
inanmaya balyorum artk. Cevap ver bana: Tandn biri mi var Lbnan'da?
- Hayr, tam olarak deil..."
- Lbnan'daki birinin oluyla m tantn?
- Hayr! Kzyla bile tanmadm stelik...
- Kimin?
- Seni ilgilendirmez.
- lgilendirmez olur mu hi? - Belki de ben sana sorular sormaya balamalym. Babam niin hep evden uzakta?
Ayrlamayacak kadar korkak olduunuz iin mi? Belki de ne babamn ne benim
bildiim bir sevgilin var? Vesaire, vesaire... ikimizin de soracak sorulan var
grdn gibi!
- En azndan birlikte konumaya ihtiyacmz var sanrm.

- Olabilir. Ama imdi yle yorgunum ki gidip yatmak istiyorum. stelik ayba
oldum.
Byle dedikten sonra, boaznda dmlenen gzyalar iinde odasna kotu.
Banyoda iini bitirip yorgannn altna sokulmutu ki annesi geldi.
Annesinin inanmayacan bilmesine ramen uyuyormu gibi yap. Oysa annesinin
hem bunu, hem de kendisinin bu numaray yutmayacan Sofi'nin bildiini ok iyi
biliyordu. Annesi yatan kenarna oturup Sofi'nin bam okamaya balad.
247
SOF'NN DNYASI
barok dnemi
Sofi iki hayat ayn anda yaamann ne g bir hal alda dnd. Felsefe
kursunun bitmesini drt gzle beklemeye balyordu. Belki de yagnne ya da hi
deilse 24 Hazirana kadar bitmi olurdu. Hilde'nin babas da Lbnan'dan o
tarihte dnyordu...
- Yagnmde bir parti vermek istiyorum, dedi.
- Ne gzel! Kimleri davet edeceksin?
- Pek ok kiiyi. Tabii eer izin verirsen...
- Elbette. Kocaman bir bahemiz var zaten... Umanm havalar da byle gzel gider.
- Ama ben yagnm 24 Haziranda kutlamak istiyorum.
- Olur yleyse.
* - nemli bir gn bu, dedi Sofi. -Yani?
- Son gnlerde kendimi olduka bym hissediyorum.
- yi bir ey bu, deil mi?

- Bilmem.
Sofi konuurlarken yatmay srdryordu. Annesi:
- Soficiim. Bana anlatmalsn niye byle... biraz dengesiz olduunu son gnlerde.
- Sen dengesiz deil miydin on be yandayken?
- Dengesizdim herhalde. Ama sen neden bahsettiimi ok iyi biliyorsun.
Sofi annesine dnd:
- Kpein ad Hermes. -Ya?
- Alberto denen bir adamn kpei.
- Devam et.
',_;- ehrin eski blgesinde yayor.
- Kpei oraya dek takip mi ettin?
- Evet. Bunda sakncal bir yan yok sanrm.
- Kpein daha nce birka kez buraya geldiim mi sy248
lemistin?
- Sylemi miydim?
Sofi'nin biraz dnmesi gerekiyordu. Annesine anlatabileceklerinin tmn
anlatmak istiyordu ama her eyi de anlatamazd.
- Hi evde olmuyorsun anne, dedi.
- Haklsn. Hep ok megul oluyorum.
- Alberto ve Hermes buraya pek ok kez geldiler.

- Ama neden? Eve de girdiler mi yoksa?


- Sorularn teker teker sormaya alabilir misin ltfen? Hayr, eve girmediler.
Ama sk sk ormanda gezintiye kyorlar. Yoksa bu da ok acayip bir ey mi
sence?
- Hayr, hi de deil.
- Herkes gibi onlar da gezintiye karken bizim evin nnden geiyorlar. Bir kez
okuldan eve dndmde Hermes'i grdm. Alberto ile de Hermes araclyla
tantm.
- Ya beyaz tavanlar filan?
- Beyaz tavanlardan Alberto sz etti. nk o tam bir filozof. Bana tm dier
filozoflar da o anlatt.
- yle, bahe itinin arkasnda durduu yerden mi?
- Karlkl oturduk herhalde! Ama en ok mektupla haberletik. Mektuplar bazen
postac getiriyor, bazen o gezintiye karken posta kutusuna brakyordu.
- Bir de u "ak mektubu" meselesi vard...
- Vard da, ak mektubunun kendisi yoktu!
- Yalnzca filozoflardan m bahsetti gerekten?
- Ya, ne inanlmaz deil mi! Sanrm ondan, sekiz yldr okulda rendiklerimden
ok daha fazla ey rendim. 1600 ylnda atete yaklarak ldrlen Giordano
Bruno diye biri olduunu biliyor muydun rnein? Ya Nevvton'un evrensel ekim
kanununu?
- Hayr, bilmediim ok ey var ne yazk ki...
249
SOFNN DNYASI
- Seni bildiim kadaryla, Dnya'nn neden Gne etrafndaki bir yrngede
hareket ettiini de bilmezsin... stelik bu senin kendi gezegenin olmasna ramen!

- Ka yalarnda bu adam?
- Bilmem. Ama en azndan elli olmal.
- Lbnan'la ilgisi ne?
te bu zor bir soruydu. Sofi'nin aklndan yzlerce deiik
cevap geti. En sonunda:
- Alberto'nun BM taburunda binba olan bir kardei var. Lillesand'h. Bir
zamanlar Binbann Evi'nde yaayan da oydu.
- Alberto biraz garip bir ad deil mi?
- Olabilir.
- ttalyancaya benziyor...
- Biliyorum. Zaten kayda deer her ey ya Yunanistan ya da talya'dan geliyor!
- Ama Norvee biliyor, deil mi?
- Hem de grl grl!
- Ne diyorum biliyor musun Sofi? Bu Alberto'yu bir gn bize davet etsek... Hi
gerek bir filozofla tanmadm ben.
- Bakalm!
- Yagn partine arabiliriz belki? Birka kuan bir arada olmas ok ho bir
ey bence. Ben de davetliyim deil mi? En azndan yiyecekleri getirip gtrrm,
iyi fikir deil mi, ne
dersin?
- Tabii eer o gelmek isterse! Snfmdaki olan ocuklarndan ok daha ilgin en
azndan! Ama...
- Evet?

- Ya herkes Alberto'nun senin yeni sevgilin olduunu sanrsa?


- Sen de yle olmadm sylersin.
- Bakalm!
- Bakalm ya! Sofi, babanla ok iyi anlaamadmz doru.
250
barok dnemi
Ama hibir zaman babandan bakas olmad...
- Uyumak istiyorum artk. Karnm da ok aryor.
- Bir paracetamol ister misin?
- Olur.
Annesi suyla hap getirdiinde Sofi oktan uykuya dalmt.
31 Mays bir perembe gnne rastlyordu. Sofi bugn son derslerin gemesine
g dayanmt. Felsefe kursuna baladndan beri baz dersleri daha iyi gitmeye
balamt. Derslerinin ounda nceden de fena notlar almyordu zaten ama
imdi sosyal bilgiler ve benzeri derslerden hep pekiyi alyordu. Matematikte ise
durumu o kadar iyi saylmazd.
Son derste yine kompozisyon yazmlard. Sofi "nsan ve Teknik" adl konuyu
semiti. Kompozisyonunda Rnesans ve bilimsel devrimden, yeni doa
anlayndan, "bilgi gtr!" diyen Francis Bacon'dan ve yeni bilimsel yntemden
sz etti. Deneysel yntemin yeni bilimsel bululara temel oluturduu zerinde
nemle durdu. Sonra da teknolojinin olumsuz bir takm sonularna deindi. Ama
sonu olarak insann yapt her eyin hem kt hem de iyi amalarla
kullanlabileceini yazd. yi ve kt, birbirine geerek erilen siyah ve beyaz iplik
gibidir, dedi. Bu iki ip bazen birbirine ylesine dolanrd ki, birini dierinden
ayrdetmek mmkn olmazd.
retmen kompozisyon defterlerini geri verirken Sofi'ye eilerek gz krpt.

Sofi bu kompozisyonundan "Pekiyi" alm, retmen ayrca defterine "Tm bunlar


nereden bilebiliyorsun?" diye yazmt.
Sofi tkenmez kalemle defterine "Felsefe okuyorum" diye yazd.
Defterini katlayp kaldracakken defterin arasndan bir
251
SOF'NN DNYASI
barok dnemi
ey yere dt. Bu, Lbnan'dan gelen bir kartpostald. Sofi srasnn zerine
eilip kart okumaya balad:
Sevgili Hilde. Sen bu satrlar okurken, burada olan trajik lm olayn telefonda
konumu olacaz. nsanlar biraz daha fazla dnmeyi baarabilseler, belki de
bu savalar, bu lmler hi olmazd diye dndm ok oluyor. Sava ve iddete
kar en iyi zm, kk bir felsefe kursu olabilirdi belki de! Ya, dnyaya her
yeni gelen insann kendi anadilinde elde edebilecei "Birlemi Milletler Felsefe
Kitap" fikrine ne demeli! Bu fikri BM Genel Sekreterine aacam.
Telefonda eyalarn kaybetmeme konusunda daha dikkatli davrandn syledin.
yi olur, nk sen gerekten tandm en savruk kiilerden birisin. Son
konumamzdan beri kaybettiin tek eyin bir on kron olduunu syledin. Paran
bulman iin elimden geleni yapacam. Kendim uzak olsam da, orada bana yardm
etmeye hazr dost eli hep var. (On kronunu bulursam bunu yagn hediyene
katacam.) Sevgiler... Evine dn yoluna koyulmaya hazrlanan baban!
Sofi tam kart bitirmiti ki son dersten kma zili ald. Yine aklndan yzlerce
dnce ayn anda geiyordu.
Her zaman olduu gibi okul bahesinde Jorn'le bulutu. Eve doru giderlerken
Sofi antasn ap arkadana kartpostal gsterdi. Jorn:
- Pul hangi tarihte damgalanm? diye sordu.
- 15 Hazirandr mutlaka...
- Hayr, bak... 30/5/1990 yazyor.

- Dnn tarihi... Yani Lbnan'daki olayn ertesi gn. Jorn:


252
- Lbnan'dan Norve'e mektubun bir gnde gelebileceine inanmyorum, diye
szlerini srdrd.
- Hele u zel adrese bakacak olursan: "Sofi Amundsen eliyle Hilde Mller Knag,
Furulia Lisesi"...
- Normal postayla m gelmitir sence? Ya kart retmen mi bulup kompozisyon
defterinin iine koydu acaba?
- Bilmem. Bilmeye cesaret edip edemediimden de emin deilim dorusu!
Kartpostal bahsi bylece kapanm oldu.
- 24 Haziranda, bahemizde byk bir yagn partisi vereceim.
- Snftaki ocuklar da aracak msn? Sofi omuzlarn silkti:
- En gerzeklerini armasak da olur!
- Ama Jrgen'i aracaksn, deil mi?
- Sen istiyorsan arrm. Partiye bir sincap iyi gider. Ha, bu arada Alberto
Knox'u da davet ederim bakarsn.
- Delisin sen!
- Biliyorum.
Alveri merkezinin kesinde bu szlerle ayrldlar.
Sofi eve gelince ilk i olarak bahede Hermes'e baknd. te Hermes orada, elma
aalarnn arasndayd.
- Hermes!

Kpek ksa bir saniye sresince hareketsiz durdu. Sofi bu ksa srede neler
olduunu tam tamna kestirebiliyordu: Kpek Sofi'nin sesini duymu, bu sesi
tanm ve tand ses olup olmadn anlamak iin sesin geldii yne bakmaya
karar vermiti. Baknca hakl olduunu anlam, Sofiye doru komaya karar
vermiti. En sonunda da drt bacann zerinde tram-Pet ubuu gibi ses
kararak komaya balamt.
Bir saniyede ne ok ey olabiliyordu aslnda!
253
SOFNN DNYASI
Hermes Sofi'nin yanna geldi. Kuyruunu lgnca sallayarak Sofi'nin zerine
atlad.
- Hermes, akll kpektik! Evet, evet... dur, hayr brak beni yalamay. Hah, otur
bakalm... Hah, yle!
Sofi kendini eve at. Bahedeki yabanc hayvana kar biraz kukulu davranan
erekan da bu arada allarn arasndan kp Sofi'yle birlikte eve girmiti. Sofi
ona yemeini verip kularn da yem kabna yiyecek koydu. Kaplumbaann nne
bir salata yapra braktktan sonra annesine ksa bir not yazd. Notta Hermes'i
evine gtrdn, akam saat yediye kadar eve gelmemise telefon edeceini
syledi.
Sonra ehri bir utan bir uca katettiler. Sofi bu kez yanma para almay
unutmamt. Bir ara Hermes'le birlikte otobse binmeyi dnd ama sonra bu
konuda nce Alberto'nun fikrini almaya karar verdi.
Hermes nde o arkada yryp dururken hayvanlar dnd.
Bir insanla bir kpek arasnda ne fark vard? Aristoteles'in bu konudaki
fikirlerini hatrlad. Ona gre insanlarla hayvanlar arasnda pek ok bakmdan
benzerlikler vard. Ancak yine aralarnda ok byk bir fark vard ki bu da
yalnzca insana zg olan akld.
Bu fark konusunda nasl byle kesin konuabiliyordu? Demokritos ise atomlardan
olumalar bakmndan hayvanlarla insanlarn birbirine ok benzediklerini
sylyordu. Ne hayvanlar ne de insanlarn lmsz bir ruhu vard. Ona gre

insann ruhu da atomlardan oluuyordu ve insan lnce bu ruh atomlar drt bir
yana dalyordu. Ayrca insan ruhu, insan beyninin ayrlamaz bir parasyd.
Ama ruh nasl olup da atomlardan oluabilirdi? Ruh, vcudun dier organlar gibi
elle tutulur bir ey deildi ki. Ad stnde ruh, "ruhsal" bir eydi.
254
BAROK DNEM
Byk Meydan' gemi, ehrin eski semtlerine gelmeye balamlard. Geen gn
on kron bulduu kaldrma geldiklerinde Sofi tekrar srarla yere bakt. Ve ite
orada, birka gn nce on kronu bulduu tam o noktada, bu kez de resimli taraf
ste gelen bir kartpostal duruyordu. Resimde palmiyeler ve portakal aalar
grnyordu.
Eilip karta ald. Ayn anda Hermes hrlamaya balad. Sofi'nin kart almasndan
holanmam gibiydi sanki.
Kartta unlar yazlyd:
Sevgili Hilde! Yaam uzun bir rastlantlar zinciridir. Kaybettiin on kronun tam
burada karna kabilir. nk belki de onu Lillesand'dan Kristiansand'a giden
otobs beklemekte olan yal bir kadn bulmutur. Bu kadn sonra
Kristiansand'dan trene binip torunlarn grmeye gelmi, on kronu da burada, Yeni
Meydanda drmtr. Sonra bu paray eve gidebilmek iin iddetle on krona
ihtiyac olan bir kz bulmutur belki de. Bilinmez tabii, byle olmu olabilir. Ama
eer tm bunlar olabiliyorsa insann da tm bunlarn arkasnda bir Tanrnn
varolduuna inanas geliyor. mza: u an ruhuyla Lillesand'da iskelenin ucunda
oturmakta olan baban.
NOT. On kronunu bulmana yardm edeceim demitim ya!
Adres hanesinde "Yoldan geen birinin eliyle Hilde Mller Knag..." diye yazyordu.
Kart 15 Haziran damgalyd.
Sofi Hermes'in ardndan koar admlarla merdivenleri kt. Alberto kapy aar
amaz Sofi:
- Postacya yol a bakalm babalk! dedi.

Biraz lanetlik etmeye hakk olduunu dnyordu.


Alberto Sofi'yi ieriye davet etti. Hermes geen seferki gibi
255
SOF'NN DNYASI
gardrobun iine kvrlp yatt.
- Binba sana yeni bir iaret mi gnderdi ocuum? Sofi ban kaldrp
Alberto'ya bakt. Ancak o zaman bu kez
Alberto'nun zerinde bambaka bir kostm olduunu farketti. Gzne ilk arpan
eyler bana takt lle lle perukla, dantellerle sslenmi, bol giysisi oldu.
Boynuna gsterili ipek bir boyunba takm, giysilerinin zerine krmz bir
pelerin geirmiti. Beyaz oraplarnn altna zeri kurdeleli rugan ayakkablar
giymiti. Tm bu giysileriyle Alberto, Sofiye 14. Lou-is'nin dnemiyle ilgili
grd resimleri hatrlatyordu. Sofi:
- Palyao seni! diyerek kartpostal uzatt.
- Hmm... ve sen de kartpostal koyduu bu noktada bir on kron bulmutun, yle
mi?
- stne bastn!
- Gitgide daha utanmazlayor bu adam. Ama belki bylesi daha iyi.
- Neden?
- nk o zaman foyasn ortaya karmamz daha da kolaylar. Ama bu numaras
gerekten insan kk duruma dren, kt bir numara. Ucuz bir parfm kokusu
yaylyor insann burnuna...
- Parfm m?
- Kibar grnnn altnda sahtekrca bir tutum yatyor. Bizi gzaltnda
tutuuyla Tanrnn insanlar gzetiini bir tutmaya nasl da cret ediyor!

Sonra Alberto kart alp yrtt. Kafas daha fazla bozulmasn diye Sofi
kompozisyon defterinin arasnda bulduu karttan sz etmedi.
- Odaya geelim sevgili rencim! Bu arada saat ka oldu?
- Drt.
- Ve biz de bugn 1600'l yllardan sz edeceiz.
256
BAROK DNEM
Eri tavanl, tavan pencereli odaya getiler. Sofi odadaki nesnelerin deimi
olduunu farketti.
Sehpann zerinde iinde pek ok deiik gzlk camlan o-lan bir kutu duruyordu.
Kutunun yannda ak bir kitap vard. Olduka eski bir kitaba benziyordu.
- Bu ne? diye sordu Sofi.
- Bu, Descartes'in nl kitab "Yntem zerine"nin ilk basks. 1637 ylnda
baslm bu kitap sahip olduum en deerli eylerden biri.
-Yakutu?
- Bu kutuda deerli mercekler, optik camlar var. Bunlar 1600lerin ortasnda
Hollandal filozof Spinozayontmutu. Bu da en deer verdiim eylerden biri.
- u Spinoza ile Descartes'in kim olduunu bilsem bu kutuyla kitabn deerini ben
de dahakiyi anlardm herhalde!
- Elbette. Ama nce onlarn yaad a anlamaya alalm. yle bir oturalm...
Yine geen seferki gibi oturdular: Sofi koltua gmlrken Alberto da
karsndaki uzun koltua yerleti. kisinin arasnda kitabn ve kutunun durduu
sehpa yer alyordu. Alberto peruunu karp sehpann zerine koydu.
- imdi 17. yzyldan ya da bir baka deyile "Barok dne-mi"nden bahsedeceiz.
- Barok dnemi mi? Ne garip bir ad bu!

- "Barok" szc aslnda "dzgn olmayan inci" anlamna gelir. Basit ve uyumlu
Rnesans sanatnn tersine Barok dneminin sanatna egemen olan ey de
birbirite uymayan biimlerdi. Genel olarak 17. yzyla damgasn vuran' ey
uzlamaz kartlklar arasndaki gerilimdi. Bir yandan Rnesattsn sonsuz yaam
sevinci srp giderken te yandan dnyasal zevkleri reddeden dinsel iednklk
gncellik kazanyordu. Bir yandan insan sanatta ve yaamn kendisinde kendini
debdebeli ve
257
SOF'NN DNYASI
BAROK DNEM
aaal bir biimde ifade ederken, bir yandan da dnyaya srt. n dnen inzivac.
eilimler ortaya kyordu.
- Grkemli saraylarla cra manastrlar bir arada, yle mi?
- Evet, byle diyebilirsin. Barok dneminin en nl deyile, rinden biri "carpe
diem", yani "gn yakala"dr. Sonralar ok kullanlan bir baka Latince deyi de
"memento mori", yani "leceini hatrla"dr. Resim sanatnda da, lks bir yaam
tarzn anlatan resmin ayr bir kesine izilmi bir iskelet insana lm
hatrlatabilirdi. Barok dnemine pek ok bakmdan gsteri ya da yapmacklk
hakimdi. Ancak bu arada bazlann madalyonun dier yz, yani varolan her eyin
geicilii ilgi-lendiriyordu. Geicilikle kastedilen ey etrafmzda grdmz her
eyin bir gn gelip yokolaca idi.
- Gerekten de yle. Hibir eyin sonsuza dek varolmayacan dnmek zyor
beni.
- yleyse sen de tpk 17. yzylda pek ok kiinin dnd gibi dnyorsun.
Barok dnemi politik adan da pek ok kartlk barndran bir dnemdi. Birincisi,
Avrupa'da savalar oluyordu. Bunlardan en kts 1618'den 1648'e dek sren
"otuz yl savalar" idi ki bundan en ok etkilenen Almanya oldu. Bu savalarn da
etkisiyle Fransa zamanla tm Avrupa'ya hakim bir g haline geldi.
- Neden savayorlard?

- ncelikle Protestanlk ve Katoliklikti savaan. Ama politik gc ele geirmek de


savalarn nemli bir nedenini oluturuyordu.
- Lbnan'daki gibi yani...
-17. yzyla damgasn vuran bir baka ey de snf farkllklaryd. Fransz
soylular ve Versailles Saray'ndan bahsedildiini duymusundur. Buna karlk
halkn sefaletinin ne boyutlara varm olduunu da biliyor musun bilmem. Her
trl ihtiam gsterisi g gsterisinin bir yansmasdr. Barok d258
neminin sanat ve mimarisinin de politik ortam yanstt sylenir. Barok binalar
girintili kntl keler, yarklarla doludur. Barok dneminin politik hayat da ayn
ekilde hile, suikast ve entrikalarla doluydu.
- Bir sve kral da bir tiyatroda vurulmam myd?
I - 3. Gustav' kastediyorsun ve bunda da haklsn. 3. Gustav
Barok dneminden sonra, 1792'de ldrld, ama byk bir maskeli baloda
gerekletirilen bu katliamn yapl ekli olduka Baroktu.
- Ben tiyatrodayken ldrld diye hatrlyorum.
- Byk maskeli balo bir operada dzenlenmiti. sve Barok dneminin 3.
Gustav'm lmnden sonra sona erdiini syleyebiliriz. Gustav dneminde, ondan
nerdeyse 100 yl nce yaam 14. Louis dnemindeki gibi "aydn despot" bir hava
hkm sryordu. 3. Gustav da Fransz trenleri ve saray adetlerini pek seven,
gsterie dkn biriydi. Tiyatroyu da ok sevdiini eklemeliyim...
- Ve lm de orada olmu ite!
- Ancak Barok dneminde tiyatro yalnzca bir sanat dal deil, ayn zamanda
nemli bir simgeydi.
- Neyin simgesi?
- Yaamn simgesi Sofi. 17. yzylda kim bilir ka kez "yaam bir tiyatrodur"
denmitir! Kulisleri ve dekorlaryla modern tiyatronun douu da tam bu dneme
rastlar. Bir yanlsamayd yaratlan sahnede ve amac tam da sahnedeki piyesin

yalnzca bir yanlsama olduunu gstermekti. Bylece tiyatro tm yanlaryla


yaam yanstan bir ey haline geldi. Tiyatro kendisiyle bbrlenen insann
akibetini anlatyor, insann zaaflarn acmaszca gzler nne serebiliyordu.
- Shakespeare de Barok dneminde mi yaad?
- Shakespeare en nemli tiyatro eserlerini 1600 yllarnda yazd. Bu yanyla biraz
Rnesans, biraz da Barok dnemine
259
SOF'NN DNYASI
aitti. Onun eserlerinde dahi yaamn tiyatroya benzetildiini grebiliriz. Birka
rnek duymak ister misin?
- Seve seve.
- "As you like it" adl eserinde yle diyor:
Tm dnya bir sahnedir
yalnzca birer oyuncu olan kadnlarla erkeklerin sahneye girip kt. Ve tek bir
insann mr boyunca pek ok rol oynad.
"Macbeth"de de yle der:
Gezinen bir glgedir hayat, gariban bir aktr sahnede bir ileri bir geri saatini
doldurur ve sonra duyulmaz olur sesi, bir masaldr grltc bir salan anlatt
ki yoktur hibir anlam.
- ok da karamsarm!
- Ama yaamn ksalyd onu ilgilendiren. Shakespeare' in en bilinen szn
duymusundur belki...
- "To be or not to be - that is the question."
- Evet, Hamlet'di byle syleyen. Bugn buradayz, yarn yokuz.
- Saol, daha fazla sylemesen de olur!

- Yaam tiyatroya benzetmedii zaman ryaya benzetiyordu Barok dnemi airi.


Shakespeare'de de karmza kar bu: "Ryalarn yapld maddeden yaplmayz
biz ve uykuyla evrilidir kck hayatmz..."
- Ne iirsel!
- 1600 ylnda domu, spanyol airi Calderon, "Yaam Bir Ryadr" adl bir
tiyatro eseri yazmtr. Burada yle der: "Ha260
BAROK DNEM
yat nedir? Bir delilik. Hayat nedir? Bir yanlsama, bir glge, bir masal... Ve en
nemli eyin bile bir deeri yoktur, nk tm yaam bir ryadr ve ryalar da
yalnzca, rya..."
- Hakl olabilir. Okulda bir piyes okumutuk. Ad "Dadaki Jeppe" idi.
- Evet, Ludvig Holberg'in bir eseri. Ludvig Holberg, skandinavya'da Barok
dneminden Aydnlanma ama geii temsil eden nemli bir kiilikti.
- Jeppe bir hendekte uyuya kalr... uyandnda kendini baronun yatanda bulur.
O zaman yoksul bir kyl olduunu ryasnda grdn sanr. Sonra yeniden
uykuya daldnda onu yine hendee tarlar. Bu sefer de uyandnda ryasnda
baron olduunu grdn sanr.
- Holberg bu motifi Calderon'dan ald, Calderon ise "1001 Gece Masallarndan.
Ancak yaam ve rya benzetmesine tarihte ok daha nce, rnein Hindistan ve
in'de rastlarz. inli bilge Chuangtze yle der: Bir kere ryamda kelebek
olduumu grdm. imdi artk ryasnda kelebek olduunu gren Chuangtze
miyim, yoksa ryasnda Chuangtze olduunu grmekte olan bir kelebek miyim
bilmiyorum.
- Neyin doru olduunu bilmek kolay deil.
- Norve'de de tam anlamyla Barok bir air olan Petter Dass' rnek verebiliriz.
1647-1707 yllarnda yaam olan -Dass, bir yandan u an iinde olunan hayat
anlatrken, dier yandan yalnzca Tanr'nm sonsuz ve mutlak olduunu vurgulard.

- 'Tm lkeler yokolsa yine Tanr Tanr'dr, insanlarn tm lse yine Tanr
Tann'dr..."
- te yandan ayn ilahide morinalar ve eit eit balklaryla Kuzey Norve'i
anlatan yine odur. Bu, Barok'un en tipik zelliklerinden biridir. Ayn metinde hem
dnyevi ve buraya ait olan, hem ilahi ye te dnyaya ait olan ayn anda ele alnr.
261
SOF'NN DNYASI
Tm bunlar bize somut duyular dnyasyla idealann deimez dnyas arasnda bir
fark gzeten Platon'u hatrlatr.
- Felsefe ne durumdayd sahi?
- Felsefede de birbirinin tamamen kart dnce ekille-rinin mcadelesi
egemendi. Daha nce de sylediimiz gibi, kimine gre varoluumuz tamamen
ruhsal bir temele sahipti. Bu gre Dncecilik (dealizm) diyoruz. Bunun tam
kart gre de zdekilik (Materyalizm) diyoruz. zdekilie gre,
etrafmzdaki her ey somut ve elle tutulur bir zden kaynaklanr. 17. yzylda bu
grn de pek ok temsilcisi vard. Bunlarn iinde en etkin olan, ngiliz filozof
Thomas Hobbes idi belki de. Hobbes'a gre insan ve hayvanlar da dahil olmak
zere her ey yalnz ve yalnz maddesel paracklardan olumaktayd. nsan akl
ya da ruhu da beyindeki kck paracklarn hareketi sayesinde vard.
- yleyse o da, Demokritos'un tam iki bin yl nce syledii eyin aynn
sylyordu.
- "dealizm" ve "zdekilik" felsefe tarihinin eitli aamalarnda tekrar tekrar
karmza kar. Ancak bu iki dncenin ayn anda ve yanyana bulunmas Barok
dnemine zgdr. zdekilik yeni doa bilimleri sayesinde gleniyordu. Newton
ayn hareket yasalarnn tm evren iin geerli olduunu ne sryordu. Dnya ve
gkyzn de iermek zere doadaki hertrl deiim yerekimi ve cisimlerin
hareketi ile ilgili yasalara uyuyordu. Yani her ey ayn deimez yasalar ya da ayn
mekanik tarafndan ynetiliyordu. Dolaysyla doadaki her trl deiimi
matematiksel bir kesinlikle tahmin etmek mmknd. Bu ekilde Newton mekanik
dnya grne son biimini kazandryordu.
- Dnyay byk bir makine gibi mi gryordu?

- Evet. "Mekanik" szc, Yunanca makine anlamna gelen "mechane"


szcnden gelmedir. Ancak belirtmek gerekir
262
BAROK DNEM
] Hobbes da Newton da mekanik dnya gryle Tanr inanc arasnda bir
kartlk grmemitir. Bunun tm 18 ve 19. yzyl zdekileri iin geerli
olduuysa sylenemez. Fransz doktor ve filozofu La Mettrie, 18. yzyl
ortalarnda "L'homme machine" adl bir kitap yazmtr. Kitabn ad "makineinsan" anlamna gelmektedir. Nasl ayaklar kaslarla hareket ederse, diyordu La
Mettrie, beyin de "kaslarla" dnr. Sonralar Fransz matematiki Laplace da
u dncelerle ar derecede mekanik bir gr dile getiriyordu: Bir zek belli
bir anda tm maddesel paracklarn konumunu bilebilse "hibir ey belirsiz
olmayacaktr ve gelecek de gemi gibi gzlerinin nnde bulunacaktr". Buradaki
ana fikir, gelecekte olacak her eyin nceden belirlenmi olduudur. Her ey
"kartlarda bellidir". Bu gre Gerekircilik denir.
- O zaman insann zgr iradesinden sz edilemez...
- Aynen yle. nk bu gre gre dnce ve ryalarmz da dahil olmak zere
her ey mekanik srelerin bir sonucudur. 19. yzyln baz Alman zdekilerine
gre dnceyle beynin ilikisi, idrarla bbrein, safrayla safra kesesinin ilikisi
gibidir.
- Ama safra da idrar da elle tutulabilir eyler. Oysa dnce byle deil.
- nemli bir noktaya deindin. Sana bununla ilgili bir fkra anlataym: Rus bir
beyin cerrahyla yine Rus bir astronot din konusunda tartyorlard. Beyin
cerrah dindar, astronotsa dindar bir kii deildi. "Uzayda ok dolatm," diye
vnerek konutu astronot, "ama ne Tann'y grdm ne de meleklerini!" Cerrah
cevap verdi: "Ben de ok zeki beyinler ameliyat ettim, ama tek bir dnce
grmedim!"
- Bu da dncenin varolmad anlamna gelmiyor, deil mi?
- Hayr gelmiyor ve ayn zamanda dncenin ne ameliyat
263

SOF'NlN DNYASI
edilecek, ne daha kk paralara blnebilecek bir ey olma-dn vurguluyor.
Delilik ameliyatla geirilecek bir ey deil, dir rnein. Bu ok derinlerde yatan
bir eydir. 17. yzylm nemli filozoflarndan biri olan Leibniz'e gre, maddesel
olanla ruhsal olan ey arasndaki fark, maddesel olann kendinden kk paralara
ayrlabilir oluudur. Ruhsa ikiye, e blnemez.
- Evet, hangi bak bunu baarabilir?
Alberto ban sallamakla yetindi. Biraz sonra aralarndaki sehpay gstererek:
- 17. yzyln en nemli filozoflar Descartes ve Spinoza idi. Bunlar da "ruh" ile
"beden" arasndaki iliki gibi konularla ilgilendiler. imdi onlardan bahsetmeye
balayabiliriz.
- Hemen balayalm. Saat yediye kadar eve gidemezsem, buradan eve bir telefon
etmem gerekecek.
264
DESCARTES
.eski malzemelerin tmnden kurtulmak istiyordu...
Alberto ayaa kalkp zerindeki pelerini kard. Pelerini bir sandalyenin zerine
atp tekrar yerine oturdu.
-1596 ylnda doan Rene Descartes hayatnn deiik yllarn deiik Avrupa
lkelerinde geirdi. Gen yandan itibaren en byk emeli insan ve evrenin
doasn iyice anlamak oldu. Ancak felsefeyle uramaya baladktan sonra,
kendinin aslnda hibir ey bilmediine inand.
- Sokrates gibi mi yani?
- Evet, Sokrates gibi. Ayrca o da Sokrates gibi geree ancak aklmzla
ulaabileceimize inanyordu. Kitaplarda yazlanlara kr krne inanamayz.
Duyularmza bile tam olarak gvenemeyiz, diyordu.
- Platon da byle diyordu. Ona gre de gerek bilgiye ancak aklmzla varabilirdik.

- ok doru! Descartes'a, Sokrates ve Platon'la balayan ve Augustinus'la devam


eden bir yoldan varlr. Bunlarn hepsi tipik birer Usuydular. Descartes uzun
almalardan sonra Ortaadan gelme bilgilere yzde yz gvenilemeyecei
sonucuna vard. Bu adan Descartes, Atina'daki meydanlarda hkm sren
grlere inanmayan Sokrates'e benzetilebilir. Ve byle bir insan ne yapar Sofi?
Cevap verebilir misin bu soruya?
- O zaman insan kendi felsefesini oluturmaya balar.
- Tamam, aynen yle! Sokrates'in hayatn Atina halkyla yapt tartmalara
adamas gibi, Descartes de mrn Avrupa'nn pek ok yerine seyahat ederek
geirmeye karar verir.
265
SOFNN DNYASI
DESCARTES
Kendi deyiiyle bu andan sonra ya kendi iinde ya da "evrenin byk kitabnda"
bulacana inand bilimi arayacaktr. Bu amala orduya katlan Descartes,
bylelikle Orta Avrupa'nn pek ok kentinde bulunma ans elde eder. Son olarak
birka yl Paris'te yaadktan sonra 1629'da Hollanda'ya gider ve mrnn son
yirmi yln burada felsefi almalar yaparak geirir. Kralie Kristina'nn
1649'daki daveti zerine sve'e gelen Descartes, bu "aylar, buzlar ve kayalar
lkesinde" zatrree olarak 1650 ylnda lr.
- Demek ldnde yalnzca 54 yandaym!
- Ama Descartes'in felsefe zerindeki etkisi lmnden sonra da srmtr.
Gerekte Descartes'in modern a felsefesinin kurucusu olduunu sylemek
abart saylmaz. Rnesans'n insan ve doay cokuyla yeniden kefediinden
sonra, dnceleri bir felsefi sistem ierisinde toplamak ihtiyac ba-gsterdi.
lk byk sistem yaratcs Descartes olurken, sonra onu Spinoza ve Leibniz,
Locke ve Berkeley, Hume ve Kant gibi dnrler izledi.
- "Felsefi sistem"le ne demek istiyorsun?
- Bununla, en batan balayarak yaratlan ve felsefi sorularn tmne bir tr
aklk getirmeye alan bir felsefeyi kastediyorum. Antik an Platon ve
Aristoteles gibi sistem yaratclar vard. Ortaada Aristoteles felsefesiyle

Hristiyan teoloji arasnda bir kpr kurmaya alan Aquino'lu Thomas vard.
Sonra doayla bilim, Tanr ile insan konusunda eski ve yeni grlerin i ie
getii Rnesans dnemi yaand. Felsefe ancak 17. yzylda bu yeni dnceleri
ak bir felsefi sistem ierisinde toplamaya giriti ve bunu ilk gerekletiren kii
de Descartes oldu. Felsefeyi sonraki yllarda en ok uratracak projeyi o ne
srd. Her eyden nce, neyi bilip neyi bilemeyeceimiz yani kesin bilgi konusunda
grleri vard. zerinde dnd ikinci nemli konu da ruh ve beden arasndaki
ilikiydi.
266
Bu iki soru kendinden sonraki 150 yln felsefi tartmalarn byk lde
etkiledi.
- Zamanndan daha ndeymi demek ki!
- Ah, evet ama urat sorular zamannn tipik sorularyd. Gerek bilgiye
ulamak konusunda phecilik hakimdi. Bu gre gre insan hibir ey
bilmediini anlayp bununla yetinmeliydi. Ama Descartes bununla yetinmedi. Byle
yapsayd gerek bir filozof olmazd zaten. Bu konuda Descartes' yine Sofistlerin
pheciliiyle yetinmeyen Sokrates'e benzetebiliriz. stelik tam Descartes'in
yaad dnemde bilim, doal srelere kesin ve tam bir aklk getirecek bir
yntem gelitirmi bulunuyordu. Descartes'in felsefi konularda da byle kesin ve
tam bir yntem bulunup bulunamayacan kendi kendine sormas bu adan son
derece normaldi.
- Anlyorum.
- Ama bu iin yalnzca bir yan. Yeni fizik maddenin doas, yani doadaki fiziksel
sreleri neyin belirledii konusunu ortaya atmt. Giderek pek ok kii doay
mekanik bir ekilde alglayan bir gr benimsedi. Fiziksel dnya byle mekanik
bir biimde alglandka ruh ve beden arasnda nasl bir iliki olduu sorusu
kendini daha ok duyurmaya balad. 17. yzyldan nce ruh, tm canllarda
varolan bir tr "yaam soluu" olarak grlyordu. "Ruh" szcnn asl anlam
"soluk" ya da "nefes"tir. Bu hemen hemen tm Avrupa dillerinde byledir.
Aristoteles'e gre ruh tm organizmada varolan ve bu organizmann "yaam
ilkesi"ni oluturan, bedenden ayr tutulamayacak bir eydi. Bu yzden "bitki ruhu"
ya da "hayvan ruhu"ndan sz edebiliyordu. lk kez 17. yzylda felsefe "ruh" ve
"beden" arasna kktenci bir ayrm koydu. nk hayvan ve insan bedeni de dahil
olmak zere tm fiziksel nesneler mekanik sreler olarak aklanyordu. Oysa

insan ruhu bu "bedensel alef'in bir paras olamazd. O zaman neydi ruh? stelik
nasl oluyor
267
SOFI'NN DNYASI
DESCARTES
da "ruhsal" bir ey mekanik bir sreci balatabiliyordu?
- Evet, dnnce gerekten ok ilgin!
- Nedir ilgin olan?
- Elimi kaldrmay dnyorum ve ite, hoop, elim kalkyor. Ya da otobse
komaya karar veriyorum, hoop, ayaklarm komaya balyor. zntl bir ey
dnmeye balarsam, hoop, gzyalarn akmaya balyor. O zaman bedenle bilin
arasnda gizemli bir iliki var demektir!
- Descartes'm dncelerini harekete geiren de buydu. Platon gibi o da "ruh" ve
"zdek" arasnda kesin bir ayrm olduuna inanyordu. Ama Platon bedenin ruhu ya
da ruhun bedeni nasl etkiledii konusuna bir yant getirmiyordu.
- Benim de buna bir yantm yok. Descartes'n yantnysa ok merak ediyorum.
- O zaman onun dnce izgisinden gidelim... Alberto sehpann zerindeki kitab
iaret ederek szlerini
srdrd:
- "Yntem zerine" adl bu kitabnda Descartes, felsefi bir soruya yant
getirilirken nasl bir yntem izlenmesi gerektii konusunu ele alr. Doalbilim yeni
yntemini oktan bulmutu...
- Bunu daha nce de sylemitin.
- Descartes ncelikle, ak ve seik alglamadan bir eyin doru olduunu
syleyemeyeceimizi vurgular. Bunu baarabilmek iinse, bileik bir problemi olas
en kk bileenlerine ayrmak gerekebilir. Sonra bu sorularn en basitinden yola
karak ie koyulabiliriz. "llebilen her eyin llmesi, l-lemeyenin de

llebilir klnmas gerekir" diyen Galilei gibi, her bir dncenin iyice "tartlp
biilmesi" gerektiini syleyebilirsin. Descartes ise filozofun basitten karmaa
gitmesi gerektiini ne srer. Ancak o zaman yeni bir sezgiye varlabilir. En
sonunda, ince deerlendirme ve kontroller sonucunda hi268
bir eyin unutulmad grlmelidir. te o zaman felsefi bir karma ulalabilir.
- Kulaa bir matematik ilemi gibi geliyor!
- Evet, Descartes da felsefi konularda "matematiksel yntemi" kullanmak
istiyordu. Felsefi dorular matematiksel bir kesinlikle kantlamak istiyordu.
Felsefi konularda da saylarla urarken bavurduumuz alete, yani aklmza
bavurmak istiyordu. nk kesin bilgiyi yalnzca aklmz bize verebilirdi.
Duyulara gvenilemeyecei ortadayd. Bu konuda Descartes'n, matematik ve
saysal ilikilerin duyulardan daha kesin bir bilgi saladm dnen Platon'la ayn
kanda olduunu sylemitik.
- Ama felsefi sorular bu ekilde yantlamak mmkn m gerekten?
- Yine Descartes'n kendi muhakemesine dnelim. Dediimiz gibi, Descartes'n bir
amac var, o da varoluun doas konusunda kesin bilgiye ulamak. Ve de insann
buna ulaabilmek iin ilk nce her eyden phe etmesi gerektiini sylyor. Yani
yapsnn temelini salam tutmak istiyor.
- nk temel kerse, tm yap ker.
- Saol, ocuum. Ama Descartes bununla her eyden phe etmenin mantkl bir
ey olduunu sylemekten ok, her eyden phe etmenin mmkn olduunu
sylemek istiyor. Her eyden nce, yalnzca Platon ya da Aristoteles okuyarak
felsefi araymzda ok ileri gidebileceimizi sanarsak yanlrz. Bununla tarihsel
bilgilerimizi artrabiliriz belki ama dnyaya dair bilgilerimizi artramayz. nk
Descartes iin kendi felsefi aratrmalarna balamadan nce tm eski
dncelerden syrlmak nemli bir eydi.
- Yeni binaya balamadan nce eski malzemelerin tmnden kurtulmak istiyordu
yani...
- Evet. Yeni binann ayakta durabileceinden kesinlikle

269
SOFfNN DNYASI
emin olabilmek iin yepyeni malzemelerle ie koyulmak istiyordu. Ancak
Descartes'm phecilii bunun daha da derinine gidiyordu. Duyularmza bile
gvenemeyiz, diyordu, nk duyularmz bizi yanltabilir.
- Nasl mmkn olabilir bu?
- Rya grrken de gerek bir ey yaadmz sanrz. Gerek duygularmz
ryadaki duygularmzdan ayrt edebilir miyiz gerekten? "Bunu iyice
dndkten sonra, uyank durumumuzda ryadan ayrt edebilecek tek bir zellik
gremiyorum," der Descartes. Ve devam eder: "Tm yaamnn bir rya
olmadndan nasl emin olabilir insan?"
- Dadaki Jeppe de baronun yatanda yattn ryasnda grdn sanmt.
- Baronun yatanda yatarken de ryasnda fakir bir kyl olduunu grdn!
te Descartes da bu yzden her eyden phe ediyordu. Ondan nceki pek ok
filozof ise felsefi karmlarn bu noktada bitiriyorlard.
- Pek de ileri gitmi saylmazlar o zaman!
- Descartes ise bu sfr noktasndan balayarak daha ileri gitmeye alyordu.
Her eyden phe ettii ve emin olabilecei tek eyin bu olduu sonucuna
varmt. te bu noktada bir eyi kavryordu: Her eye ramen emin olduu bir
ey vard, bu da phe ettiiydi. phe etmesi dnyor olduu, dnyor
olmas da dnen bir canl olduu anlamna gelirdi. Ya da kendi deyiiyle: "Cogito,
ergo sum."
-Yani?
- "Dnyorum, yleyse varm."
- Aman ne nemli bulu!
- yle ama Descartes'n kendini dnen bir varlk olarak kavrayndaki bu
sezgisel kesinlik ok nemlidir. Platon'un aklmzla kavradmz eyin
duyularmzla algladklarmzdan daha gerek olduunu syleyiini hatrlyor
musun?

270
DESCARTES
Descartes da ayn eyi dnr. Yalmzca dnen bir varlk olduunu kavramakla
kalmayp bu dnen benin duyularmzla kavradmz her eyden ok daha
gerek olduunu anlar. Sonra baka karmlara varr. Yani felsefi aratrmas
burada bitmez.
- Sen de devam et yleyse.
- Descartes, dnen bir varlk olduunu kavrayndaki sezgisellikle
kavrayabilecei baka eyler olup olmadn sorar kendisine. O zaman, mkemmel
bir varln mevcudiyetine dair ak seik bir tasarm olduunu grr. Bu tasarm
daima iinde tadna gre bunun kendisinden kaynaklanamayaca-n dnr.
Mkemmel bir varlk dncesi, mkemmel olmayan bir varlktan kaynaklanamaz
der. O halde mkemmel varlk dncesi ancak kendisi de mkemmel olan bir
varlktan, yani Tanr'dan kabilir. Dolaysyla Descartes iin Tan-n'nm varl,
insann kendisinin dnen bir varlk olduu dncesi kadar doal bir ekilde
kendini duyurur.
- Bence sonulan karrken biraz fazla hzl gitmeye balyor! Balarda daha
dikkatliydi sanki.
- Haklsn. Pek oklarna gre bu, Descartes'm en zayf noktasdr. Ama "sonu"
szcn kullanyorsun ki bu aslnda pek doru deil. nk bir eyleri
kantlamak deildi sz konusu olan. Descartes'm sylemek istedii tek ey,
iimizde kendiliinden mkemmel bir varlk dncesi varsa byle bir mkemmel
varln da varolmas gerektiiydi. nk mkemmel bir varln mkemmel
olabilmesi iin nce varolmas gerekirdi. stelik byle bir varlk olmasa dncesi
de olmazd. Biz mkemmel olmadmza gre, mkemmel dncesi bizden
kaynaklanamazd. Descartes'a gre Tanr dncesi, doutan sahip olduumuz,
"sanatnn eserine koyduu imza" gibi doduumuz andan itibaren iimizde olan
bir dncedir.
- Ama benim "fimsah" diye bir eyin varolduuna inan271
SOF'NN DNYASI

mam, byle bir eyin varolduu anlamna gelmez ki!


- Buna Descartes'n cevab, bunun zaten "fmsah" kavram iinde yer almad
olurdu. Oysa "mkemmel bir varlk" kavramnn kendisinde vardr byle bir
varln mevcut olduu. Des-cartes'a gre bu, dairenin her noktasnn merkezden
eit uzaklkta oluunun daire fikrinin kendinde varoluuna benzer. nk bu kural
yerine getirmezse daire, daire olmaz. Ayn ekilde "mkemmel bir varln" da en
nemli zellikten, 'Varolmaktan" yoksun olaca dnlemez.
- lgin bir dnce tarz!
- Bu son derece tipik bir "Usu" dnce tarz. Descartes da Sokrates ve Platon
gibi dnceyle varolu arasnda bir iliki olduunu dnyordu. Bir ey akla ne
kadar yatknsa, o eyin varl da o kadar kesindi.
- Descartes'n imdiye kadar syledii, insann dnen bir varlk olduu ve
mkemmel bir varln varolduu.
- Evet ve buradan hareket ederek daha ileriye gidiyor. Dmzdaki gereklikte
bulunan her eyin, rnein Gne ve Ay'n yalnzca hayal rn eyler olduu ne
srlebilir. Ancak bu dmzdaki eylerin de aklmzla kavrayabileceimiz bir
takm zellikleri vardr. Bunlar nesnelerin uzunluk, genilik ve derinlik gibi
llebilir, matematiksel zellikleridir. Bu tr "niceliksel" zellikler, insann
dnen bir varlk olduu kadar akla yakn zelliklerdir. te yandan renk, koku ve
tat gibi "niteliksel" zellikler duyu mekanizmamzn bir parasdrlar ve aslnda
d dnyay tanmlamazlar.
- Yani doa bir hayal deildir aslnda!
- Hayr, deildir. Bu noktada Descartes yine mkemmel varlk konusunu ele alr.
Aklmz bir eyi, rnein d gerekliin matematiksel zelliklerini ak seik
alglyorsa, bu gereklikler varolmak zorundadr. nk mkemmel bir Tanr bizi
aldatmayacaktr. Descartes, aklmzla algladmz eylerin
272
DESCARTES
bir geree karlk geldii konusunda bir 'Tanr garantisinden sz etmektedir.

- Pekl! Demek Descartes insann dnen bir varlk olduunu, Tann'nn


varolduunu ve kendi dmzda bir gereklik olduunu sylyor.
- Evet, ancak d gereklik dncelerin gerekliinden ok farkldr. Descartes
bu aamada iki tr gereklik ya da iki tr "tz" olduunu ne srebilecek noktaya
gelmitir. Tzlerden biri dnce ya da "ruh", dieriyse uzam ya da "mad-de"dir.
Akl tmyle bilinli bir eydir; uzamda yer kaplamaz ve bu yzden kendinden
kk paralara blnemez. Madde ise yalnzca uzamsaldr; uzamda yer kaplar ve
her zaman kendinden kk paralara blnebilir ancak bilinli deildir.
Descartes'a gre her iki tz de Tanr'dan kaynaklanr, nk baka bir eyin
varlna ihtiya duymadan varolan tek ey Tann'dr. Ama her ikisi de Tanr'dan
kaynaklansa da bu iki tz, yani "dnce" ve "uzam" birbirinden tamamen ayrdr.
Dnce maddeden tamamen bamszdr; maddesel sreler de dnceden
tmyle bamsz bir ekilde varolurlar.
- Ve dolaysyla Tann'nn yaratt evren ikiye blnmtr...
- Evet! Descartes'n kici olduunu sylyoruz, nk o ruhsal gereklikle d
gereklik arasnda ok kesin bir ayrm gzetmitir. rnein ruhu olan tek varlk
insandr. Hayvanlar tmyle uzamsal gerekliin bir parasdrlar. Yaamlar ve
devinimleri tmyle mekaniktir. Descartes hayvanlar bir tr karmak makine
olarak gryordu. D gereklik sz konusu olduunda Descartes dier zdekiler
gibi tmyle mekanik bir gereklik anlayna sahiptir.
- Hermes'in karmak bir makine olduundan pek emin deilim dorusu! Descartes
hayvanlar pek sevmiyor olsa gerek. Ya biz? Birer makine miyiz bizler de?
273
SOF'NN DNYASI
- Hem evet, hem hayr. Descartes insann hem dnen, hem de uzamda yer
kaplayan bir "ifte" yaratk olduunu sylyordu. nsann hem bir ruhu, hem de
dsal bir bedeni vard. Buna benzer dnceleri Augustinus ve Aquino'lu Thomas
da dile getirmilerdi. nsann tpk bir hayvan gibi bir bedeni ve tpk bir melek
gibi ruhu olduunu sylemilerdi. Descartes'a gre insan bedeni nefis bir mekanik
rneiydi. Ama insann bir de bedeninden bamsz bir ruhu vard. Bedensel
srelerde ise bu tr bir bamszlk sz konusu deildir; onlar kendi yasalarn
izlerler. Ve aklmzla dndklerimiz bedenimizde gereklemez. D
gereklikten tamamen bamsz olan ruhumuzda gerekleir. Bu arada
Descartes'n hayvanlarn da dnebileceini reddetmediini eklemeliyim. Eer

bu doruysa, "dnce" ile "uzam" arasndaki bu ayrlk onlar iin de geerli


demektir.
- Bu konudan daha nce de bahsetmitik. Otobse komaya karar verince tm
"makinem" harekete geer ve eer otobs karrsam gzyalarn akmaya
balar.
- Descartes bile ruh ile beden arasnda bu tr bir srekli gidi geli olduunu
reddedemiyordu. Ona gre ruh bedende varolup bedene "beyin epifizi" diye
adlandrlan zel bir bezle balyd. Burada "ruh" ile "beden" arasnda srekli bir
gidi geli oluyordu. Bu yzden ruh devaml bedenin isteklerine bal istek ve
arzular tarafndan etkileniyordu. Ama ruh yine de bu tr "dk dzeyli"
etkilerden synlabiliyor, bedenden bamsz hareket edebiliyordu. Ama, akln
idareyi ele geirmesiydi. nk insann karn ne kadar arrsa arsn, bir genin
i alarnn toplam yine 180 derece idi. Akl bu ekilde kendini
. bedensel ihtiyalarn zerine geirebilir, "akll" bir biimde davranabilirdi. Bu
adan akl bedenden stnd. Bacaklarmz zamanla yalanp arpklasa, srtmz
zamanla bklse, dilerimiz dklse de aklmz yerinde olduu srece 2+2= 4 et274
DESCARTES
meye devam edecektir. nk akl yalanp kmez. Yalanan bedenimizdir. nk
Descartes'a gre "ruh" dediimiz ey akln ta kendisidir. stek ve nefret gibi
dk dzeyli arzu ve duygular bedensel ilevlere yakndan baml, dolaysyla d
gerekliin birer parasdrlar.
- Yine de Descartes'n insan bedenini bir makine ya da bir otomat olarak
grmesini anlayamyorum.
- Bu benzetmenin arkasnda, Descartes'n yaad dnemde makinelere ve saat
gibi kendi kendine ileyen eylere duyulan hayranlk yatar. "Otomat" szc tam
da kendi kendine ileyen ey anlamna gelir. Ne var ki bunlarn "kendi kendine"
alt fikri elbette bir yanlsamadr. rnein astronomik bir saati yapan da
aslnda insann kendisidir. Descartes pek ok kk parann olduka basit bir
biimde birletirilmesiyle oluan bu tr aletlerle, pek ok kemik, kas, klcal damar
ve dier damarlardan oluan insan bedenini karlatrrken unu demek ister:
Mekanik yasalarla ileyen insan ve hayvan bedenini de neden Tanr yaratm
olmasn?

- Gnmzde de "yapay zek"dan ok sz ediliyor...


- Evet, bu da bizim zamanmzn otomat. yle aletler yarattk ki bizi kendilerinin
gerekten akll olduuna inandra-biliyorlar. Descartes'n d kopard bunlar
grse! Belki de insan aklnn zannettii kadar zgr olduundan phe etmeye
balard. nk insann duygusal yaamnn bedensel sreler kadar az zgr
olduunu ne sren filozoflar da vardr. nsan ruhu elbette bir bilgisayar
programndan ok daha zgrdr ama prensip olarak biz de ancak bilgisayar
programlan kadar zgrzdr, derler bu dnrler. Gel bak, sana ne
gstereceim Sofi!
Alberto odann teki ucundaki byk bir yaz masasnn zerinde duran bir
bilgisayar gsteriyordu. Kalkp ona doru ilerlerken Sofi de onu izledi.
275
DESCARTES
SOF'NN DNYASI
Alberto bilgisayar at. ok gemeden ekranda C: yazs grnd. Alberto "Laila"
diye yazd ve:
- Bu olduka gelimi bir sohbet program, dedi. Sonra ekranda bir yaz belirdi:
"Merhaba! Benim adm Laila. Nasl, rahat oturuyor musun bari?"
Sofi henz oturmam olmasna ramen "Evet" diye yazd. Alberto da hemen
oturmas iin bir sandalye uzatt.
"Adn ne?" diye bir cmle belirdi ekranda.
"Sofi Amundsen" diye yazd Sofi ve bilgisayar karlk verdi:
"Yonca Soka, no 3. Tantmza memnun oldum Sofi! 15. yagnn yaklayor
diye heyecanlanyor musun?"
Sofi dehete kapld. Alberto ise Sofi'nin omuzunu svazlayarak:

- Ona yalnzca adn, adresini ve doum tarihini iledim, dedi. Tpk seni birine
tantrr gibi. Senin hakknda nceden ksa bir bilgisi olsa iyi olur diye dndm.
"Fena deil" diye yazd Sofi.
"Fena m? Fena olmuyorsun ya Sofi? Ltfen bana tm cmleler gir."
"Fena deilim. Tersine, ok iyiyim. Sana bir ey sorabilir miyim?"
"ok iyi olmana sevindim. Ltfen bana bir ey sor."
"Ka yandasn?" diye yazd Sofi.
"8 Austos 1988 tarihinde Atlanta'da yapldm. 28 Mart 1990'da ise Norve
Teknik Yksek Okulu'nda Norveeye evrildim."
"Vay be!"
"Bana tm cmleler girmeni sylemitim."
"Vay be, dedim."
"Argo szckleri tanmam. 100.000'in zerinde szck bili276
yorum ama 'vay be'ye en yakn bulabildiim szck Veya'! Hristiyan msn Sofi?"
"Bilmiyorum."
"Bilmemek ou zaman yeni bir kavrayn eiinde olmak demektir."
"Sokrates de byle derdi herhalde. Hatt Descartes da." "Sokrates .. 470399 yllan arasnda yaam bir Yunan filozofudur. Daha fazla bilgi iin F7'ye bas.
Descartes 1596-1650 yllan arasnda yaam bir Fransz filozofudur. Daha fazla
bilgi iin F8'e bas."
"Saol, bu kadar yeter. Saha baka bir ey sorabilir miyim?"
"Bu kadarnn yettiine sevindim. Ltfen bana baka bir ey sor."
Alberto sessizce glyordu. Sofi:

"Hilde Mller Knag kimdir?"-diye yazd.


"Hilde Mller Knag Lillesand'da yaayan, Sofi Amund-sen'le ayn yata olan bir
kzdr."
"Nereden biliyorsun?"
"Nereden bildiimi bilmiyorum ama bu bilgiyi hard-dis-kimde buluyorum."
Sofi omuzunda yine Alberto'nun elini hissetti:
- Ona Hilde ile ilgili bildiklerimizi ben ykledim Sofi.
Sofi:
"Hilde hakknda baka bir ey biliyor musun?" "Hilde'nin babas Lbnan'da bir
Birlemi Milletler gzcs. Rtbesi binba ve kzna devaml kartpostallar
gnderiyor."
"Onu bulman istiyorum."
"Bulamam. Dosyalanmda yok ve ne yazk ki bir baka bilgi tabanna da bal
deilim." "Bul dedim!!!!!"
277
SOF'NN DNYASI
"Kzgn msn Sofi? Bunca nlem iareti genellikle youn duygularn gstergesidir."
"Hilde'nin babasyla konumak istiyorum!"
"Kendini denetlemekte glk ekiyorsun. ocukluunla ilgili konumak istiyorsan
F9'a bas."
Alberto yine elini Sofi'nin omzuna koydu:
- Hakl! O yalnzca bir bilgisayar program. Gelecei gsteren kristal bir kre
deil.

"Kes sesini!" diye yazd Sofi.


"Nasl istersen, Sofi. Tanklmz tam 13 dakika ve 52 saniye srd. Tm
konutuklarmz saklyorum. imdi program bitiriyorum."
Ekranda yine C: harfi belirdi.
- Tekrar yerimize geelim, dedi Alberto. Ama Sofi bundan nce ekrana "Knag"
diye yazmt ve hemen ardndan ekranda unlar belirmiti:
"Buradaym."
imdi korkma sras Alberto'ya gelmiti. "Sen kimsin?" diye yazd Sofi.
"Binba Albert Knag emrinizde! Lbnan'dan gelmi bulunuyorum. Emriniz nedir?"
- Byle ey ne grdm, ne iittim! diye haykrd Alberto. Bir fare gibi imdi de
hard-diskime szyor!
Sofi'yi kenara ekip ekrann bana kendisi geti ve: "PC'me girmeyi nasl
basardn be adam!" "Benim iin bebek ii bunlar, sevgili meslektam! stediim
yerde olurum ben."
"Seni musallat virs, seni!"
"Sakin ol! an zel bir yagn virs olarak grev yapmaktaym. ok zel bir
selam iletmeme izin verir misin?" "Selamlarn buramza kadar geldi zaten!"
"Szlerimi ksa tutacam: Her ey senin iin, sevgili Hilde!
278
DESCARTES
15. yagnn tekrar tm kalbimle kutlarm. u koullardan dolay senden zr
dilerim, ama ne yapaym ki sana byle seninle her yerde varolacak bir hediye
vermek istedim. Sevgiler. Seni kollarna almay sabrszlkla bekleyen baban."
Alberto'nun baka bir ey yazmasna frsat brakmadan ekranda yine C: harfi
belirdi.
Alberto "dir knag*.*" diye yaznca ekranda unlar belirdi:

knag.lib knag.lil
147.643 326.439
15/06/90 23/06/90
12.47 22.34
Alberto "erase knag*.*" diye yazd ve sonra bilgisayar kapad.
- te sildim onu. Ama bir daha yine nerede, nasl karmza kar kimbilir!
Oturup gzlerini ekrana dikmi bakarken:
- En inanlmaz ey de ad: Albert Knag! dedi.
Sofi ilk o zaman isim benzerliinin farkna vard: Albert Knag ve Alberto Knox!
Ancak Alberto yle dnceliydi ki bir ey sylemeye cesaret edemedi. Tekrar
yerlerine, sehpann bana getiler.
279
SPNOZA
.Tanr bir kukla oynatcs deildir.,
Bir sre ylece oturdular. Neden sonra Sofi, srf Alberto'nun dncelerini
datm olmak iin:
- Descartes ilgin bir kii olmal. Mehur oldu mu bari? Alberto birka kez derin
nefes alp verdikten sonra yant
verdi:
- Dier filozoflarn zerinde derin etkisi oldu. Bunlarn banda, 1632-1677 yllar
arasnda yaam byk Hollandal filozof Spinoza gelir.
- Ondan da bahsedecek miyiz?

- Planmz byleydi aslnda. Evet, Binbann kkrtmalarna pabu brakacak


deiliz ya, planmza uyalm.
- Haydi bala, can kulayla dinliyorum.
- Spinoza Amsterdam'daki Yahudi cemaatinin bir yesiydi. Ancak ok gemeden
dncelerinden tr afaroz edildi. Yakn dnemde pek az filozof
dncelerinden tr bylesine dlanm ve bylesine cezalandrlmtr. Hatt
ona suikast dzenleyip ldrmek isteyenler bile olmutur. Nedeniyse onun resmi
dini eletirmi olmasdr. Hristiyanlk ve Yahudiliin ancak kata dogmalar ve
ekilci trenler sayesinde ayakta kaldn sylemitir. ncil'e "tarihsel eletirel"
dediimiz bakn ilk sahibi de odur.
- Bunu biraz aar msn!
- Spinoza ncil'in her ayrntsnn Tann'dan esinlenmi olduunu kabul etmiyordu.
ncil'i okurken daima bunun yazlm olduu dnemi aklmzda tutmalydk. Byle
bir "eletirel"
280
SPNOZA
bak, ncil'deki blmler arasnda bir takm tutarszlklar bulacaktr. Ancak Yeni
Ahit'teki yzeysel kutsal yazlarn gerisinde sa vardr ki ona Tanr'nn szcs
denebilir. nk sa'nn retileri, kaskat bir hale gelmi olan Yahudilii zgrletirmitir. sa sevgiyi en yce noktaya koyan bir "akl di-ni"nin retisini
yapmtr. Spinoza bu sevgiyi hem Tanrya hem de insanlara duyulan sevgi olarak
yorumlamtr. Ancak Spinoza'ya gre Hristiyanlk da ok gemeden kendi
dogmalarn ve ekilci trenlerini yaratmtr.
- Kilise ve sinagogun bu tr dncelerden pek holanmayacan tahmin
edebiliyorum.
- ler iyice zorlatnda Spinoza'ya kendi ailesi bile ihanet etmitir. Dine kar
gelen dncelerinden tr onu aile mirasndan alkoymaya almlardr. in en
paradoksal yan ise, Spinoza'nn dnce zgrl ve dinde hogrnn en ateli
savunucusu oluudur. te yandan karlat tm bu glkler onu, kendini
tmyle felsefeye verdii sakin ve mtevaz bir hayat yaamaya itmitir. Mercek
yontarak para kazand da olmutur ki grdn gibi imdi bu merceklerin
bazsna ben sahibim.

- ok etkileyici!
- Mercek yontarak para kazanmasnda da neredeyse sembolik bir anlam vardr.
Filozoflar insanlarn yaamlarna yeni bir adan bakmalarna yardmc olurlar.
Spinoza'nn felsefe-sindeki ana noktalardan birisi de eyleri "sonsuzluk
asndan" grmektir.
- Sonsuzluk asndan m?
- Evet, Sofi. Yaamn kozmik bir balamda grmeyi baarabilir misin dersin?
Bunun iin u an ve buradaki kendini dnmelisin ilkin...
- Hmm... Pek kolay olacaa benzemiyor bu.
- Kendine kendinin tm bir doa yaamnn yalnzca k281
SOF'NN DNYASI
ck bir parasn yaadn anmsat. Yani sen koskocaman biri btnn bir
parassn.
- Ne demek istediini anlyorum sanrm.
- Bunu hissetmeyi de baarabilir misin dersin? Tm doay! bir seferde, evet tm
evreni tek bir bakta alglayabilir misin?
- Bilmem, belki bana da mercek gerekebilirdi.
- Yalnzca bu sonsuz uzay kastetmiyorum. Sonsuz bir zaman da dnyorum.
Bundan otuz bin yl nce Ren Vadisi'n-de yaayan bir ocuk dn. Bu ocuk
doann kck bir parasyd; koca denizde minik bir dalgayd. Sen de Sofi, sen
de doann yaamnn bir kk parasn yayorsun. Seninle o ocuk arasnda
hibir fark yok.
- Aramzdaki fark benim hl yayor olmam.
- Evet ama benim de dnmeni istediim ey tam buydu. Otuz bin yl sonra kim
olacaksn?

- Din kart dnceler bunlar m oluyordu?


- Tam olarak deil. Spinoza varolan her eyin doann kendisi olduunu sylemekle
kalmayp Tanr ile doa arasnda benzerlik gzetti. Tanrnn her ey olduunu ve
her eyin Tan-r'da varolduunu syledi.
- Spinoza bir Tmtanrcyd yleyse?
- Evet. nk Spinoza iin Tanr dnyay yaratan ve dolaysyla dnyann dnda
olan bir varlk deildi. Onun iin Tanr dnyann ta kendisiydi. Bazen bunu baka
trl dile getirdii de olur. Dnya Tanrdadr da der. Bu noktada, Pavlus'un
Areopagos tepesinde Atinallara yapt konumaya bavurur. Pavlus, "O'nda
yaar, O'nda hareket eder ve O'nda varoluruz,"
; demitir. Ama gel biz Spinoza'nn kendi dncelerini izleyelim. En nemli
kitaplarndan biri, "Geometrik Yntemle Gelitirilmi Etik" adn tar.
- Etik... ve geometrik yntem, yle mi?
- Evet, kulaa biraz acayip geliyor deil mi? Filozoflarn
282
SPNOZA
etik dedikleri ey, insann iyi bir hayat yaamak iin yapmas gereken eylerdir.
rnein Sokrates ya da Aristoteles etiki deyince de bunu anlamak gerekir.
Ahlakn, bakalarnn damarna basmadan nasl yaanacana dair bir takm
kurallara indirgenmesi ise u ana, bizim amza zgdr.
- nk kendi mutluluunu dnen insana egoist deyip kyorlar!
- yle gibi bir ey. Spinoza'nn ahlakla kastettii ey ise yaama sanatdr daha
ok.
- Ama yine de... "Geometrik Yntemle Gelitirilmi Yaama Sanat"..?
- Geometrik yntem Spinoza'nn diline ya da ifade tarzna uygulanabilir bir
eydir. Felsefi yansmada matematiksel yntem kullanmay dnen Descartes'i
hatrlyorsundur. O bununla, tmyle mantksal karmlara dayal bir felsefi

yansmay kasteder. Spinoza da ayn Usu gelenee aittir. Ahlak kuramyla insan
yaamnn nasl doa yasalarnca belirlendiini gstermek ister. Bu yzden
kendimizi duygu ve arzularmzdan antmalyz, der. Ancak bu ekilde huzura
kavuup mutluluu elde edebileceimizi syler.
- Bizi belirleyen tek eyin doa yasalar olduunu sylemiyordu herhalde?
- Belki de... Ama Spinoza pek kolay anlalr bir filozof saylmaz. imdi srayla
gitmeye alalm... Descartes'n gereklii birbirinden tmyle bamsz iki tze,
"dnce" ve "uzam"a ayrdn hatrlyorsun, deil mi?
- Henz unutmaya frsatm olmad!
- "Tz" szc ile bir eyi oluturan, esas olarak iinde bulunan ya da ona
indirgenebilen eyi kastediyoruz. Descartes iin byle iki tr tz vard. Bir ey ya
"dnce" ya da "uzam" idi.
- Teekkrler, tekrara gerek yok!
- Ama Spinoza bu ayrm kabul etmiyordu. Ona gre here283
SOFI'NN DNYASI
yin zn oluturan tek bir tz vard. Varolan her ey tek bir eye vanr, diyor ve
bu eye de Tz diyordu. Bazen de buna Tanr ya da doa diyordu. Yani Spinoza
Descartes gibi "kici" bir gereklik anlayna sahip deildi. O, "Birci" idi. Yani tm
doay ve varolan her eyin tm koulunu bir ve tek bir tze indirgiyordu.
- Birbirinin tam ztt bir ekilde dnyorlarm demek
ki!
- Aslnda Descartes ile Spinoza arasndaki fark sanld kadar byk deildir.
Descartes da Tann'nm dier her eyden bamsz olarak varolduuna iaret
ediyordu. Spinoza'nn Descartes ile Yahudi ya da Hristiyan dncesinden ayrlan
yan, Tann ile doay veya bir baka deyile Tann ile yarattklann e tutuundadr.
- yleyse doa Tanr'dr ve bu i de burada biter!

- Ancak Spinoza "doa" derken yalnzca maddesel doay kastetmez. Onun tz,
Tanr ya da doa kavram ruhsal olan eyleri de kapsar.
- Yani hem "dnce" hem de "madde", yle mi?
- Evet, stne bastn! Spinoza'ya gre biz insanlar Tan-n'nn iki zelliini ya da iki
yann biliriz. Bu iki zellii Spinoza Tann'nn yklemleri diye adlandnr ve ona
gre bu iki yklem Descartes'n "dnce" ve "uzam"nn ta kendisidir. Yani Tann
-ya da doa- ya dnce ya da maddi bir ey olarak kendini gsterir. Tamnn
"dnce" ve "uzam"dan baka zellikleri de olabilir elbette ancak insanlar onun
yalnz bu iki yklemini bilirler.
- Olabilir, ama ok karmak!
- Evet yledir. Spinoza'nn dilini ancak eki ve testereyle ap arkasndakilere
ulaabilir insan! Ama sonunda da elmas kadar ak seik yle fikirlere ulalr ki bu
her eye deer.
- Heyecanla bekliyorum.
284
SPNOZA
- Yani Spinoza'ya gre doadaki her ey ya dnce ya da jnaddedir. Gnlk
yaantmzda karlatmz bir takm olgular, rnein bir iek ya da Henrik
Wergeland'n bir iiri, dnce ya da maddenin deiik ^feridirler. Kip, Tz, Tann
ya da doann belli bir andaki durumudur. Bir iek madde ykleminin bir kipidir
ve iekle ilgili bir iir dnce ykleminin bir kipidir. Ancak bunlann her ikisi de
esas olarak Tz, Tann ya da doann bir ifadesidir.
- Aman Tannm, laflara bak!
- yle ama bu karmak laflarn arkasnda gnlk konuma dilinin bile aklamakta
yetersiz kalaca muhteem sadelikte bir kavray gizlidir.
- Sanrm ben yine de konuma dilini tercih ederim!
- Pekl. Seninle balayaym yleyse. Karnn anynca kimin can yanar?
- Kimin olacak, benim!

- Doru. Peki, sonradan karnnn ardn dndnde, bunu dnen kimdir?


- O da ben.
- Evet nk bir an karn anyan, bir an dnen kii hep o tek insan, sensindir.
Spinoza etrafmzdaki her eyin ayn ekilde Tann ya da doann bir ifadesi
olduunu dnyordu. Dndmz her ey de Tann'nm ya da doann
dnceleriydi. nk her ey birdi. Tek bir Tann, tek bir doa ya da tek bir tz
vard.
- Ama bir ey dnrken, dnen benimdir. Hareket ederken ben hareket
ederim. Niye durup durup iin iine Tan-n'y kantnyorsun?
- Kendini konuya kaptmn houma gidiyor! Peki ama sen kimsin? Sen Sofi
Amundsen'sin ama ayn zamanda kendinden fok daha byk bir eyin ifadesisin.
Dnen ya da hareket edenin sen olduunu syleyebilirsin elbette, ama senin d285
SOF'NN DNYASI
SPNOZA
ncelerini doann dndn ya da sende hareket edenin doa olduunu da
syleyemez misin ayn zamanda? Her ey hangi gzlkle baktna baldr aslnda.
- Kendi kendim zerinde sz hakkm olmadn m sylemek istiyorsun?
- Hem evet, hem hayr. Ba parman istediin gibi hareket ettirebilme
zgrlne sahipsin belki ama parman ancak doasna uygun olarak hareket
edebilir. Elinden kopup odada dnp durmaya balayamaz rnein! te senin de
btnn iinde bir yerin var ocuum. Sen Sofi'sin ancak ayn zamanda Tanr'nn
vcudunda bir parmaksn.
- O zaman her yaptm Tanr belirliyor, yle mi?
- Ya da doa veya doa yasalar! Spinoza'ya gre Tanr -ya da doa yasalar- olan
biten her eyin isel nedenidir. Tanr dsal bir neden deildir, nk ifadesini
yalnz ve yalnz doa yasalar araclyla bulur.

- Fark grebildiimi pek sanmyorum.


- Tanr ipleri ekerek olan biteni belirleyen bir kukla oynatcs deildir. Kukla
oynatcs kuklalar dardan ynetir, dolaysyla kuklalarn hareket etmesinin
"dsal nedeni"dir. Ama Tanr dnyay byle ynetmez. Tanr dnyay doa
yasalar araclyla ynetir. Bu yzden Tanr -ya da doa- olan biten her eyin
"isel nedeni"dir. Bu, doadaki her eyin zorunluluklar sonucu byle olduunu
sylemek anlamna gelir. Spino-za'nn doaya bak Gerekirci bir bakt.
- Bu sz daha nce de kullanmtn galiba...
- Stoaclar anmsyorsundur belki de. Evet, onlar da her eyin zorunluluk sonucu
varolduunu sylemilerdi. Bu yzden baa gelen her eyi "Stoac dinginlik"le
karlamak son derece nemliydi. nsanlar kendilerini,duygularna esir
etmemeliydi. Bu ana hatlaryla Spinoza ahlak iin de geerliydi.
- Ne demek istediini anlyorum sanrm. Ama yine de
286
kendi kendim hakknda sz sahibi olmamay kabul edemiyorum.
- Tekrar, bundan otuz bin yl nce yaam Ta Devri olanna dnelim. Bu ocuk
zamanla byd, okuyla vahi hayvanlar avlad, bir kadna ak oldu, ondan
ocuklar oldu ve muhtemelen kabilesinin tanrlarna tapt. Bunlardan hangisini o
belirledi sence?
- Bilmem.
- Ya da Afrika'daki bir aslan dn. Vahi bir hayvan olmay o mu semitir
sence? Bu yzden mi antiloplara saldrr? Yoksa vejeteryan olmay m semeliydi?
- Olur mu! Aslan kendi doas gereince yaar.
- Ya da doa yasalar gereince! Sen de yle Sofi, nk sen de doasn. Tabii bu
noktada -Descartes'dan da destek alarak-itiraz edebilirsin ve hayvanlarla
insanlarn farkl olduunu, hayvanlarn zgr iradeden yoksun olduunu
syleyebilirsin. Ama yeni domu bir bebei dn. Barp aran bebek st
bulamazsa parman emer. Bu bebein zgr iradesinden sz edilebir mi?
- Hayr.

- Bu kk bebein ne zaman zgr iradesi olur? ki yana gelince sa solu


gstererek kouturur durur. yana geldiinde drdryla annesinin ban
iirir. Drt yanda aniden karanlktan korkmaya balar. zgrlk bunun
neresindedir Sofi?
- Bilmiyorum.
- On be yanda aynann nne geip makyaj denemelerine balar. Kiisel
kararlar alp istedii gibi davranmaya balad ya bu ya mdr?
- Ne demek istediini anlyorum.
- O, Sofi Amundsen'dir. Elbette! Ancak o ayn zamanda doann kurallarna gre
yaar. nemli olan da udur ki o bunun
287
SOFfNlN DNYASI
SPINOZA
farknda deildir, nk her yaptnn ardnda son derece karmak nedenler
yatar.
- Artk yeter sanrm!
- Son bir soru soracam: Byk bir bahede iki aa dn. Bir tanesi bahenin
gne alan kesinde, verimli bir toprak parasnda, dieriyse glgelik ve verimsiz
bir alanda yetiiyor olsa, hangisi daha ok byr? Hangisi daha ok meyve verir?
- Tabii ki yetime koullar daha iyi olan daha ok byr.
- Spinoza'ya gre bu zgr bir aatr. indeki olanaklar gelitirme zgrlne
sahiptir. Ama bu bir elma aacysa dallarnda armut ya da erik tayamaz. Biz
insanlar iin de bu byledir. rnein politik bir takm koullar sonucu kiisel
gelimemiz engellenebilir. Bu ekilde d bir g bizi gelimekten alko-yar. Ancak
iimizde varolan olanaklar "zgrce" gelitirebildiimiz srece zgr bir insan
olarak yaayabiliriz. Ama bizler de tpk Ren Vadisi'ndeki Ta Devri genci,
Afrika'daki aslan ya da bahedeki elma aac kadar iimizde bulunan olanaklar ve
dmzdaki koullarca belirleniriz.

- Tmyle pes etmeme az kald.


- Spinoza tmyle "kendi kendinin nedeni" olan ve snrsz bir zgrlkle hareket
edebilen tek bir varlk olduunu syler. Byle zgr ve "rastlantsal olmayan" bir
srecin ifadesi olan tek varlk Tann ya da doadr. nsan d bir gcn etkisinde
kalmadan zgr olabilmek iin ne kadar urarsa urasn, bylesi bir "zgr
irade"yi hibir zaman elde edemez. Bedenimizde olan biten her eyi -ki bedenimiz
maddenin bir yklemidir- denetleyemeyiz. Dncelerimizi de kendimiz
"semeyiz". Dolaysyla insan "zgr bir ruh"a sahip deildir; ruhumuz mekanik bir
bedene hapsolmu gibidir adeta.
- Bunu pek anlayamadm.
- Spinoza, bizi gerek mutlulua ve uyuma varabilmekten alkoyann ihtiras ve
iddetli arzular olduunu syler. Oysa her
288
gevin zorunluluklardan kaynaklandn kabul edersek, doay sezgisel bir ekilde
ve bir btn olarak kavrayabiliriz. O zaman her eyin birbirine baml olduu,
evet her eyin aslnda tek bir ey olduu bir kristal parlaklnda kendini duyurur.
Ama, varolan her eyi tek bir btn halinde alglayabilmektir. gn yce mutlulua
ve huzura ancak bylelikle varabiliriz. Spi-noza'nm her eyi "sub specie
aeternitatis" grmek diyerek kastettii de buydu.
- Yani?
- Yani, her eyi "sonsuzluun bak asndan" grmek. Biz de konumuza bu
cmleyle balamam mydk zaten?
Alberto bunlar syledikten sonra kalkp kitaplkta duran koca bir meyve taban
ald. Taba sehpaya koydu.
- Gitmeden bir meyve almak istemez misin?
Bunun zerine Sofi tabaktan bir muz, Alberto da yeil bir elma ald.
Sofi muzu soyarken birden haykrd:
- Bu da ne? Burada bir ey yazyor!

- Nerede?
- te, muz kabuunun i yznde. Siyah ispirtolu kalemle yazlma benziyor...
Sofi Alberto'ya doru eilmi, ona muzu gsteriyordu. Alberto yazy yksek
sesle okudu:
"te yine ben, Hilde! Grdn gibi ben her yerdeyim sevgili kzm. Yagnn
kutlu olsunl"
- Aman ne komik! dedi Sofi.
- Gitgide daha kt oluyor bu adam!
- Ama... ama bu olanaksz! Lbnan'da muz yetitiriliyor mu sence?
Alberto ban sallad.
- Bu muzu yiyecek filan deilim en azndan!
- Yeme, kalsn. Soyulmam bir muz kabuunun iine yaz
289
SOF'NN DNYASI
yazarak kznn yagnn kutlayan bir adamn akl pek salam saylmaz. Ama
olduka zeki olduunu da kabul etmek lazm...
- Hem kak, hem zeki...
- yleyse Hilde'nin zeki bir babas olduunu ite u an ilan etmi oluyoruz, yle
mi?
- Evet, demin ben de dedim ya! O zaman son grmemizde sana beni Hilde diye
arttran, azmza szckleri tktran da o olabilir.
- Evet, hibir olasl dlamamalyz. Ama her eyden de
phe etmeliyiz.

- Ne biliyoruz, tm hayatmz aslnda bir ryadr belki de!


- Ama hemen sonular karmaya balamayalm. Her eyin ok daha basit bir
aklamas olabilir.
- yle veya byle, artk eve gitmeliyim. Annem bekler. Alberto Sofi'yi kapya
kadar geirdi. Tam giderken:
- Tekrar grmek zere Hilde! dedi. Ve kapy kapad.
LOCKE
.retmen snfa girmeden nce yazsz ve bombo duran bir karatahta gibi...
Sofi eve geldiinde saat sekiz buuktu. Bu annesiyle anlamasn bir buuk saat
geciktirmi o.lduu anlamna geliyordu. Aslnda anlama da denemezdi ya! Tek
yapt bir not brakp yemee gelmeyeceini, saat yedide evde olacan sylemek
olmutu.
- Bu i burada biter, Sofi! Santral arayp, ehrin eski semtlerinde oturan
Alberto diye birinin telefonunu renip renemeyeceimi sormak zorunda
kaldm. Telefon memurelerinin maskaras oldum!
- Daha nce gelmem mmkn olmad. Tam byk bir bilmeceyi zme
aamasndayz sanyorum!
- Samalk!
- Hayr, gerekten yle.
- Onu bahede yapacamz partiye davet ettin mi?
- Hay Allah, unuttum!
- Artk sahiden onunla karlamay talep ediyorum! En ge yarn! Gen bir kzn
yal bir adamla bu ekilde bulumas doru deil.
- Aslnda Alberto'dan ekinmen ok yersiz. Hilde'nin babasndan korksan neyse!
- Hilde de kim?

- Lbnan'daki adamn kz. Gerekten kt bir adam o. Tm dnyay kontrol ediyor


bile olabilir...
- Beni bir an nce u Alberto ile tantrmazsan, seni onunla
290
291
SOF'NN DNYASI
grmekten men ederim. Hi olmazsa neye benzediini grmedike iim rahat
etmeyecek.
Birden Sofi'nin aklna bir fikir geldi. Koarak odasna gitti.
- Nereye gidiyorsun? diye seslendi annesi arkasndan. ok gemeden Sofi oturma
odasna geri gelmiti.
- Hemen, u an onun neye benzediini grebileceksin. Ama umarm ondan sonra
artk beni rahat brakrsn!
Bu arada elindeki video kasetini sallyordu. Sonra kaseti videoya koydu.
- Sana kaset de mi verdi?
- Karnzda Atina...
ok gemeden Akropolis'den grntler ekranda birbirini izlemeye koyuldu.
Alberto ekranda dorudan Sofiyle konumaya baladnda annesi nefesi kesilmi
bir halde olanlar izliyordu.
Birden Sofi oktan unutmu olduu bir eyi farketti. Akro-polis, farkl farkl
turlardan insanlarla kaynyordu. Bunlardan birinin arasnda kk bir pankart
gze arpyordu. Pankartta "HLDE" yazlyd.
Alberto Akropolis'de gezintisini srdryordu. imdi de giri kapsndaki
merdivenlerden aa inerek, Pavlus'un Atinallara seslendii Areopagos
tepesinde yerini alyordu. Sonra eski meydanda durup Sofi'yle konumasn
srdrd.

Annesi videonun karsnda oturmu, yarm yamalak cmlelerle yorumlar


yapyordu:
- Olamaz... bu mu Alberto? te yine u tavan meselesi... Ama... gerekten
seninle konuuyor bu adam! Pavlus'un Atina'ya gitmi olduunu bilmiyordum...
Kasette eski Atina'nn harabelerin iinden yeniden douunun olduu blm
yaklayordu. Sofi o arada hemen band durdurdu. Annesine Alberto'yu
gstereceini sylemiti ve ite gstermiti. Platon'u grmese de olurdu!
292
LOCKE
Odada t kmyordu.
- Tipi pek fena saylmaz, ne dersin? dedi Sofi alayc bir tavrla.
- Onu bilmem ama, daha henz tam anlamyla tanmad bir kz iin Atina'da film
eken bir insan olduka ilgin bir kii olmal. Ne zaman Atina'daym acaba?
- Hibir fikrim yok.
- Bir ey daha aklm kurcalyor... -Ne?
- Bir zamanlar ormandaki kk kulbede yaam Binbay andryor bu adam.
- O zaman belki de odur anne...
- Ama onu on be yl kadardr kimsenin grd yok!
- Belki de baka lkelere gitmitir, Atina'ya filan rnein... Annesi 'olamaz'
anlamnda ban sallad:
- Ben onu 70'li yllarda grdmde ancak bu imdi grdm Alberto'nun
yalanndayd. Yabanc bir soyad vard galiba...
- Knox mu?
- Belki de... Evet, Knox olabilir soyad.

- Yoksa Knag'myd?
- imdi kafam iyice kart... Knox kim, Knag kim?
- Biri Alberto, biri HiJde'nin babas.
- Kafam iyice allak bullak oldu!
- Karnm ackt. Yemek var m evde?
- Kfteyi stabilirsin.
Sofi bundan sonraki iki hafta Alberto'dan hibir haber almad. Hilde'ye yollanm
bir yagn kart daha geti eline, ama kendi yagn iyice yaklam olmasna
ramen ona tek bir kart bile yollayan olmamt.
Bir gn leden sonra Alberto'nun evine gitti. Kapy al293
SOFfNN DNYASI
LOCKE
m, aan olmamt. Demek ki evde deildi, ancak kapda bir not aslyd:
Yagnn kutlu olsun Hilde! u an yepyeni bir dnemin eiinde duruyoruz.
Gereklik an geldi att kzn. Her aklma geldiinde glmekten altma ediyorum
neredeyse. Tabii her eyin aklamas Berkeley'de. yi izlemeye devan et.
Sofi kapdan kad karp giderken Alberto'nun posta kutusuna att.
Hay Allah! Alberto tutup yine Atina'ya gitmemiti inallah! Bunu nasl yapar, nasl
onu cevaplanmam bunca soruyla babaa brakrd!
14 Haziran gn okuldan geldiinde Hermes'i bahede buldu. Sofi ona kotu,
Hermes de ona. Tm sorularn cevab on-daym gibi Hermes'e sk sk sarld.
Yine annesine bir not yazd. Ama bu kez Alberto'nun adresini de eklemeyi ihmal
etmedi.

Yrrlerken ertesi gn dnmeye balad. Kendi yag-n deildi dnd.


Zaten yagnn 24 Hazirandan nce kutlamayacaklard. Yarn asl Hilde'nin de
yagnyd. Sofi bu gnn ok zel bir gn olacana yzde yz emindi. En
azndan Lbnan'dan gelen kartlarn sonu demek olacakt bu gn.
Byk Meydandan gemi, ehrin o eski semtine yaklarlarken bir ocuk parknn
yanndan geiyorlard. Hermes parktaki bir bankn yanna gidip orada durdu. Sanki
Sof'nin banka oturmasn ister gibiydi.
Sofi banka oturdu. Gzlerini Hermes'inkilere dikerek, boynunu usul usul
okamaya koyuldu. Kpek birden titremeye balad. imdi garanti havlayacak,
diye dnd Sofi.
eneleri titredi ama Hermes ne hrlad, ne de havlad. A294
zn ap: <
- Yagnn kutlu olsun Hilde! dedi.
Sofi donakald. Kpek konumu muydu?
Olamazd. Aklnda Hilde olduu iin kpein konuup ona Hilde dediini hayal
etmiti. Ama ta iinden, Hermes'in kendisine bu drt szckle konumu olduunu
biliyordu. Bouk ve yankl sesini duymutu Hermes'in.
Hemen ardndan her ey eski haline dnmt. Hermes sanki biraz nce olanlar
rtbas etmek istercesine birka kez yksek sesle havladktan sonra.yoluna devam
etti. Alberto'nun evine gelip apartmandan ieri girerlerken Sofi ban kaldrp
gkyzne bakt. Btn gn gzel geen hava imdi ktlemi, gkyzn gri
bulutlar kaplamaya balamt.
Alberto kapy aar amaz Sofi:
- Nezaketin hi gerei yok! Kpca bir aptalsn ve sen de ok iyi farkndasn bunun!
- Yine ne oldu ocuum?
- Ne olacak, imdi de Hermes'e konumay retmi bizim Binba!

- Vay canna, bu kadar ileri gidebiliyor demek!


- Yaa, demek gidebiliyor!
- Hermes ne dedi peki?
- Tahmin et!
- "Yagnn kutlu olsun" gibisinden bir ey demitir herhalde.
- Tam isabet!
Alberto Sofiyi ieriye buyur etti. Bugn de deiik bir kyafete brnmt. Bir
nceki giysilerine benziyordu bunlar da, ama bu kez pek yle kurdeleler, eritler,
dantellerle ssl deillerdi.
- Bir ey daha var stelik! -Ne?
295
8
03
en O-<x> as
I
za
Cfl
" " ar1 _
p3
SOFi'NN DNYASI
olarak kar.

- Ve altn da gerek deneyimlerdir, yle mi?


- En azndan insanlarn deneyimlerine dayandrlabilen dncelerdir. Britanya
Empiristleri, insanlarn yaratt tm kavramlarn gerek deneyimlere dayandrlp
dayandrlamayacan aratrmaya byk nem veriyorlard. imdi bunlar srayla
grelim...
- Haydi yleyse!
- Bunlarn ilki, 1632-1704 yllarnda yaam olan John Locke idi. "An Essay
Concerning Human Understanding" adl en nemli kitab 1690'da yaynland. Locke
bu kitabnda iki sorunun yantn bulmaya alr: insanlarn dnce ve
kavramlarnn nasl olutuunu ve duyularmza gvenip gvene-meyeceimizi.
- Projeye bak, projeye!
- Bu sorular teker teker ele alalm. Locke tm dnce ve kavramlarmzn grp
duyduklarmzdan olutuuna inanr. Bir eyi duyumsamadan nce bilincimiz bir
"tabula rasa",.yani "bo bir levha"dr.
- Latince karlklar atlasak da olur yani!
- Bir eyi duyumsamadan nceki bilincimiz, retmen snfa girmeden nce yazsz
ve bombo duran bir karatahtaya benzetilebilir. Locke bilinci denmemi bir
odaya da benzetir. Ancak sonra duyumsamaya balarz. evremizdeki dnyay
grr, koklar, tadar, dokunur ve iitiriz. Ve bunu en iyi yapanlar kk
ocuklardr. Bylelikle Locke'un temel duyumlar dedii eyler oluur. Ancak bilin
bu d izlenimleri yalnzca, edilgen bir biimde almakla yetinmez. Bilin bu temel
duyumlar dnme, yarglama, inan ve phenin szgecinden geirir ve bylelikle
yansma fikirler oluur. Dolaysyla Locke "duyumsama" ve "yansma"y birbirinden
ayrr. nk bilincimiz yalnzca pasif bir alc deildir; zerine akn eden
duyumsal izle298
LOCKE
nimlerini snflar ve zerinde dnr. te tam bu noktada uyank olmak gerekir.
- Uyank olmak m?

- Locke duyularmz araclyla edindiimiz yegne eyin temel izlenimler


olduunu vurgular. rnein bir elma yerken, "elna"mn tmn tek bir izlenimle
duyumsamam. Gerekte bunun gibi pek ok temel izlenim edinirim: elmann yeil
olduu, gzel koktuu, sulu ve eki olduu gibi. Ancak bir sr elma yedikten
sonra "bir elma" yediimi dnebilirim. Locke'a gre ancak o zaman "bir elma"nm
ne olduuna dair bileik bir kavraya ulammdr. ocukken ilk kez elma
yediimizde henz byle bir kavraymz yoktur. Yeil olduunu grm, tad ne
gzel, hmm... ama biraz da ekiymi demiizdir. Zamanla bu tip duyumsamalar bir
araya getirip "elma", "armut", "portakal" kavramlarn olutururuz. Ancak
etrafmzdaki maddi dnyayla ilgili tm bilgilerimiz esas olarak duyularmzdan
kaynaklanr. Temel izlenimlere indirgenemeyen her trl bilgi yanl bilgidir ve
kaldrp atlmas gerekir.
- Grp iittiklerimizin, koklayp tattklarmzn duyum-sadnz ekliyle
varolduklarn syleyebiliriz en azndan...
- Hem evet, hem hayr. Locke'un cevap arad ikinci soru da budur. Fikir ve
kavramlarmzn nasl olutuunu yantladktan sonra, dnyann gerekten bizim
duyumsadmz gibi olup olmadn sorgular. nk bu ok aka yantlanabilecek
bir soru deildir, Sofi! Yant verirken aceleci olmamalyz. Bir filozofun yapmaya
hakk olmad tek eydir bu.
- Azm bile amyorum.
- Locke "birincil" ve "ikincil" nitelikler arasnda bir ayrm gzetiyordu. Ve bu
noktada Descartes gibi kendinden nceki baz filozoflara bavuruyordu.
-Nasl?
-Birincil nitelikler eylerin maddesi, arl, biimi, hare299
i^j
SOF'NIN DNYASI
LOCKE
keti ve says gibi niteliklerdir. Bu nitelikler sz konusu oldu-unda duyulanmza
gvenebiliriz. Ancak eylerin tatl-eki yeil-krmz, scak-souk gibi ikincil

nitelikleri vardr ki bun-lan da duyulannzla alglanz. Renk, koku, tad ya da ses


gibi bu tr niteliklere ait duyumsamalarmz, eylerin iinde olan, gerek
nitelikleri yanstmaz. Yalnzca d gerekliin duyulannz zerindeki etkisini
yeniden retir.
- Zevkler ve renkler tartlmaz!
- Evet, tam da yle! Byklk ya da arlk gibi birincil nitelikler konusunda
herkes hemfikir olabilir, nk bunlar eylere ikin niteliklerdir. Oysa renk ye
tad gibi ikincil nitelikler, canlnn alglama doasndaki farklara paralel olarak
hayvandan hayvana, insandan insana eitlilik gsterir.
- Jorn'n portakal yiyiine baksa limon yiyor sanr insan. Portakal ancak dilim
dilim yer. Yedike de "ok eki!" der. Halbuki bence ayn portakal olduka tatl ve
gzeldir.
- Ve bunda ne biriniz hakldr ne dieriniz. Sadece portakaln sizde uyandrd
duyguyu dile getiriyorsunuzdur o kadar. Renkleri alglaymz da byledir.
Krmznn belli bir tonunu sevmiyor olabilirsin. Jorn de gidip kendisine bu renkte
bir elbise almsa, elbise konusundaki fikrini kendine saklasan iyi edersin! kinizin
bu rengi alglay farkldr ve elbise bu yzden ne gzel saylabilir ne de irkin.
- Ama herkes portakaln yuvarlak olduunda hemfikirdir.
- Evet. Hi kimse yuvarlak bir portakaln kp eklinde olduunu syleyemez. Tatl
ya da eki olduunu "dnebilir" insan ama 200 gram geliyorsa sekiz kilo
olduunu "dnemez". Portakaln birka kilo olduunu "sanabilirsin" elbette, ama
o zaman tahmin gcn pek salam deil demektir. Bir eyin ka kilo olduu tahmin
edilecek olsa, birinin tahmini hep geree dierlerinden daha yakn olacaktr.
eylerin says sz konusu olduunda da durum byledir. Kavanozda ya 986 nohut
vardr
300
ya da yoktur. Hareket de byledir. Araba ya hareket ediyordur ya da duruyordur.
- Anlyorum.
- "Uzantsal" gereklik konusunda Locke da Descartes gibi insann bir takm
nitelikleri ancak aklyla kavrayabileceine inanr.

- Zaten zerinde pek anlalamayacak trden bir ey de deil bu!


- Locke baka bir takm alanlarda da sezgisel ya da "tant-sal" bilginin varln
kabul ediyordu. rnein bir takm ahlak kurallarnn herkes iin geerli olduunu
sylyordu. Bir baka deyile doal hak diye bir eyin varolduunu savunuyordu ki
bu da onun dncesinde Usu bir eydi. Bir baka Usu ge de Tanr'nn
varlnn insan aklna uygun olduunu dnmesiydi.
- Belki de haklyd.
- Hangi konuda?
- Tann'nn varl konusunda.
- Hakl olduu dnlebilir elbette. Ancak o bunu bir inan meselesi olarak
grmyordu. Tann fikrinin insan aklndan doduunu ne sryordu. Ve ite buydu
onun Usu yan. Ayrca fikir zgrl ve hogrden yana olduunu da
eklemeliyim. Savunduu bir baka konu da cinslerin eit olduuydu. Erkein
kadndan stn olduu dncesini yaratan insann kendisidir, dolaysyla bu fikri
deitirebilecek olan da yine insandr, diyordu.
- Ayn fikirdeyim.
- Locke yakn dnemin cinslerin eitlii konusuyla ilgilenen ilk filozoflarndan
biridir. Kadn-erkek eitlii konusunda nemli bir rol oynayan, ada John Stuart
Mili zerinde byk etkisi olmutur. Locke, genel olarak, 18. yzyl Fransz
Aydnlanma a'nda serpilip gelien pek ok dncenin babas ol301
SOF'NN DNYASI
mutur. rnein glerin ayrm ilkesinden ilk sz eden o olmutur...
- Bu, devletin gcnn farkl kurumlar arasnda bllmesi anlamna geliyor, deil
mi?
- Bunlarn hangi kurumlar olduunu hatrlyor musun?
- "Yasama gc" veya bir baka deyile Millet Meclisi. "Yarg gc" ya da
mahkemeler. Ve "yrtme gc" ya da hkmet.

- Gcn bu ekilde e ayrl Fransz aydnlanma filozofu Montesquieu'den


kaynaklanr. Locke, her eyden nce, diktatrle varmamak iin yasama ve
yrtme organlarnn birbirinden ayn olmas gerektiini dile getirmitir. Locke
tm gc kendinde toplayan ve "Devlet benim!" diyen 14. Louis dneminde
yaamtr. Bu gre de Mutlakiyetilik diyoruz. amzda varolsa 14. Louis'nin
ynetimini belli yasalara bal olmayan, rastgele bir ynetim olarak adlandrrdk.
Locke'a gre de yasal devleti salamann ana yolu yasalar halkn temsilcilerinin
koymalar, bunlar uygulayann ise kral ya da hkmet olmasyd.
302
HUME
...o zaman yakn gitsin...
Alberto bir sre ylece oturup sehpay seyretti. Sonra dnp camdan darya
bakt.
- Hava bulutlanyor, dedi Sofi.
- Evet, skntl bir hava,
- imdi mi anlatacaksn Berkeley'i?
- Britanya Empiristinden sras gelen o, ama o bir ok bakmdan bal bana
bir grup oluturduu iin onu sona brakp imdi David Hume dan bahsedeceiz.
1711-1776 yllarnda yaam olan Hume'un felsefesi, en nemli Empirisizm
felsefesi olarak grlr. Byle nemli grlmesinin bir baka nedeni de byk
filozof Immanuel Kant' kendi felsefesini oluturmak konusunda esinlendiren bir
filozof olmasdr.
- Aslnda Berkeley'i anlatman isterdim demem, bir eyi deitirmez deil mi?
- Hayr, deitirmez. Hume skoya'da, Edinburgh yaknlarnda byd. Ailesi
onun avukat olmasn istiyordu, ama o "felsefe ve bilginin dndaki her eyi
inanlmaz derecede itici buluyordu". Aydnlanma a'nn tam ortasnda, Voltaire
ve Rousseau gibi byk Fransz dnrleriyle ayn zamanda yaad. Hayatnn son
yllarn geirdii Edinburgh'a dnmeden nce Avrupa'nn pek ok kentini gezdi.
En nemli eseri olan "nsann Doas zerine Bir nceleme"yi yazdnda 28
yandayd. Bu kitab daha 15 yandayken dnm olduunu syler kendisi.

- Elimi abuk tutmam gerekiyor demek ki!


- Sen artk ie balam saylrsn.
303
SOFNN DNYAS
HUME
- Ama bir gn kendi felsefemi kuracak olursam, bu imdiye dek duyduklarmn
tmnden farkl olacak.
- imdiye kadar duyduklarnda eksikliini hissettiin eyler mi var?
- Birincisi, imdiye kadarki tm filozoflar erkek. Ve anlalan erkekler kendi
dnyalarnda yayor. Ben gerek hayatla ilgilenirdim daha ok: ieklerle,
hayvanlarla ve doup byyen ocuklarla... u senin filozoflarn srekli "insan"dari
bahsediyor. Bak ite yine "insann doas"na dair bir inceleme yazm Hume. Ama
bu "insan" hep orta yal bir insan sanki. Yaam hamilelikle ve doumla balyor ne
de olsa, ama ocuk bezleriyle ocuk alamalarndan sz eden olmad imdiye
kadar! Sevgi ve dostluktan da bahsedilmedi pek.
- ok haklsn elbette. Ama tam da Hume olabilir biraz farkl dnen. Herkesten
ok o, gnlk yaamdan alr k noktasn. stelik kanmca Hume ocuklarn ya da
yeni dnya yurttalarnn dnyaya nasl baktklarn ok iyi bilir.
- Dinleyelim bakalm yleyse!
- Hume bir Empirist olarak grevinin, u senin erkek filozoflarn yaratt tm
karmak kavramlar ve dnce yaplarnda yle bir temizlik yapmak olduuna
inanyordu. Yazlp izilenlerde hl Ortaa dncesinden ve 17. yzyl Usu
dncesinden hurdalara rastlandn sylyordu. Kendisi ise insann dnyay
dolaysz alglayna dnmek istiyordu. Hibir felsefe "bizi gnlk
deneyimlerimizin tesine gtremez veya bize gnlk yaantmzdan edindiimiz
izlenimler zerine dnerek ulatmz davran kurallarndan baka kurallar
salayamaz" diyordu.
- imdiye kadar anlattklarna baklrsa pek fenaya benzemiyor bu Hume! Biraz
rnek verebilir misin peki?

- Hume'un yaad zamanlarda meleklere inananlar oktu. Melek kanatl bir insan
grnmndedir. Sen hi byle bir
304
yaratk grdn m Sofi?
- Hayr.
- Ama bir insan grdn, deil mi?
- te imdi samaladn!
- Kanat da grdn, deil mi?
- Tabii, ama kanatl bir insan grmedim.
- Hume'a gre "melek" "bileik bir kavram"dr.. Gerekte deil, insann
hayalgcnde bir araya gelmi iki farkl deneyimden olumaktadr. Bir baka
deyile derhal braklp atlmas gereken, yanl bir inantr. Bu ekilde tm
dnce ve inanlarmz bir bir gzden geirmemiz gerekir. Kitaplarmz da
byle gzden geirmeliyiz. nk yle der Hume: "Elimizde tuttuumuz kitaba
bakp kendimize soralm: Bu kitap byklk ya da sayya dair soyut bir uslamlama
ieriyor mu? Hayr. Olgu veya varolua dair deneysel bir uslamlama ieriyor mu?
Hayr. O zaman yakn gitsin, nk bo inan ve yanlsamadan baka bir ey
ieriyor olamaz byle bir kitap!"
- Olduka keskin bir tutum!
- Ama tm bunlarn gerisinde dnya olduu gibi duruyor-dur, Sofi. Her zaman
olduundan daha canl, daha ak seik. Hume dncelerin bilinte henz
olumad dnemlere, ocuklarn dnyay alglay biimine geri dnmek ister.
imdiye dek ele aldmz filozoflarn kendi dnyalarna kapanm yaadklarn,
seni ise en ok gerek dnyann ilgilendirdiini sylememi miydin?
- Evet, buna benzer bir eydi sylediim.
- Hume da ayn eyi sylerdi. Ama gel, onun dncelerini biraz daha
derinlemesine inceleyelim.

- Bekliyorum.
- Hume, insann iki tr alglay biimine sahip olduunu syleyerek ie balar.
Bunlar izlenim ve fikirlerdir. "zlenim" d gerekliin anlk alglandr. "Fikir"
ise bu tr bir izlenimi
305
SOF'NN DNYASI
HUME
yeniden anmsamaktr.
- Birka rnek veriniz ltfen!
- Sobaya deip elini yakarsan, o an bir "izlenim" edinirsin. Bir zaman sonra elini
yaktn hatrlarsn. Hume'un "fikir" dedii de budur. Bu ikisi arasndaki fark,
izlenimin, izlenimi anmsayan fikirden ok daha gl, ok daha canl olmasndadr.
Duyumsal izlenimin zgn rnek, "fikir" ya da izlenimin ansnn bunun soluk bir
kopyas olduunu da syleyebiliriz. "zlenim", bilinte muhafaza edilen "fikir"in
dorudan nedenidir de ondan!
- imdiye kadar sylediklerini izleyebildim.
- Hume bundan sonra, "izlenim" ve "fikir"in basit ya da bileik olabileceini
sylyor. Locke'dan bahsederken verdiimiz elma rneini hatrlyorsundur.
Elmann dorudan, anlk kavran byle "bileik bir izlenim"dir. Bilinteki elma
kavram da "bileik bir fikir"dir.
- Szn kesiyorum, ama gerekten nemli mi bu?
- nemli mi? Tabii nemli. Filozoflar zaman zaman bir takm yapay problemlerle
uram olabilirler ama, bu bizim bir muhakemenin oluma srecini izleme
abamz hibir zaman engellememeli. Hume da, Descartes'la bir fikri temelinden
oluturmak gerektii konusunda hemfikirdi kukusuz.
- Pekl, sorumu geri alyorum.
- Hume'un altn izdii konu, bazen gerekte byle olmad halde "fikirleri"
aklmzda birletirebildiimizdir; yanl fikirler, doada bulunmayan kavramlarn

da byle doduudur. Buna bir rnek olarak meleklerden szetmitik. Daha nce
"fimsah"dan da bahsetmitik hatrlyorsan. Yine bir baka rnek mitolojideki
kanatl at, Pegasos'dur. Tm bu rneklerde bilincimizin onu alp bununla, bunu alp
sununla, kanatlar bir izlenimden, at bir bakasndan alp bu ikisini birbiriyle
diledii gibi kesip birletirmi olduunu kabul etmeliyiz. Tm bu
306
paralar bir zamanlar gerek birer "izlenim" olarak bellein tiyatrosunda
oynamlardr. Bilinse bunlar istedii gibi alp birletirmi, bu ekilde sahte
"fikirler" ya da kavramlar yaratmtr.
- Anlyorum. stelik bunun nemli olduunu da grebiliyorum sanrm.
- Gzel! Yani Hume her bir kavram ele alp, bunun gerek hayatta karlnn
bulunup bulunmadn aratryordu. "Bu fikir hangi izlenimden kaynaklanyor?"
diye soruyordu. Bunu yaparken her eyden nce bileik bir kavramn hangi "basit
fikirlerin" bir bileimi' olduunu bulmas gerekiyordu. Bu ekilde insan kavrayn
zmlemek iin bir yntem gelitirmi oluyordu. Amac fikirlerimize,
kavramlarmza bir ekidzen getirmekti.
- Yine biraz rnek verir misin?
- Hume'un yaad ada "dennet"in ya da "Yeni Kuds"n ne olduunu iyi bildiini
sananlar oktu. Descartes'n, bir ey insan akl iin ne denli "ak-seik"se, o
eyin gerekten varolmas o denli olasdr, dediini hatrlyor musun, bilmem.
- Daha nce de sylediim gibi, pek unutkan saylmam!
- Biraz dnnce "cennet"in son derece bileik bir kavram olduunu kolayca
grebiliriz. Bu elere yle birka rnek verebiliriz: "Cennet" "incilerle ssl
kaplar", "altndan yollar", saysz "melekler" vesaire ile doludur. Aslnda "incili
kaplar", "altn yollar" ve "melekler" de bileik kavramlardr ve kendi bileenlerine
ayrlabilir. Cennet kavrammz, "inci", "kap", "altn", "beyaz giyinmi bir biim" ve
"kanat" gibi basit kavramlara ayrdktan sonra, ite ancak o zaman gerekten bu
"basit izlenimleri" yaayp yaamadmz kendimize sorabiliriz.
- Ve buna cevabmz "evet" olur. Ama biz tm bu "basit izlenimleri" alp hayali bir
ey oluturacak biimde biraraya getirmiizdir.
307

SOFfNN DNYASI
- Evet, ite sen de grebiliyorsun bunu. Biz insanlarn en iyi yapt eylerden
biridir hayal grrken kesip yaptrmak! Ancak Hume'un zerinde durduu nokta,
sonuta hayali eyleri olutursalar da bu elerin u ya da bu biimde bilincimize
"basit izlenimler" olarak girdikleridir. Hayatnda hi "altn" grmemi bir insan
altndan bir yol hayal de edemez.
- Dorusu olduka akll biriymi bu Hume! Peki, Tanrnn varolduuna dair iinde
ak-seik bir duygu olduunu syleyen Descartes'a ne demeli?
- Hume'un buna da bir yant var. Tanr'y sonsuz "zeki, akll ve iyi" bir varlk
olarak dndmz esas alrsak, Tann'nn sonsuz zeki, sonsuz akll ve sonsuz
iyi bir eyden oluan, "bileik bir dnce" olduunu syleyebiliriz. Zek, akl ve
iyilii hi yaamam olsaydk, byle bir Tanr kavrammz da olamazd. Tanry
"sert ama adil bir baba" olarak grme eilimimiz de vardr. Bu da "sert", "adil" ve
"baba"dan oluan bileik bir kavramdr. Hume'dan sonra yaam pek ok tarih
eletirmenine gre, bu tam da ocukken kendi babamz alglaymza benzer.
Olaan baba kavram, "cennetteki baba" kavramn hazrlamtr, da denir.
- Bu doru olabilir, ama Tann'nn mutlaka bir adam olmas gerektii grn ben
hi kabul edemiyorum. Annemin de eitlik salamak iin bazen Tanr'ya Tanra
dedii olur!
- Sonu olarak Hume, duyusal izlenimlerde karln bulmayan her trl dnce
ve kavram elden geirmek istiyordu. Amac "alardr metafizik dnceye hakim
olmu ve onun itibarn sarsm olan tm bu anlamsz gevezelii ortadan silmek"di. Oysa gnlk yaantmzda geerli olup olmadn dnmeden pek ok
kavram kullanyoruz. rnein, "ben" ya da "kiiyi kii yapan ey" kavramlar... Bu
kavram Descartes'n felsefesinin temelini oluturuyordu. Tm felsefesi varln
ak-seik duyuran bu kavramn etrafnda ykseliyordu.
308
HUME
- Umarm Hume benim ben olduumu reddetmeye filan kalkmyordur. Yoksa o da
benim iin bir baka geveze olmaktan teye gidemez!

- Sofi, bu felsefe kursundan renmeni umduum tek bir ey varsa, o da hemen


ve acele sonulara varmamandr.
- Pekl, devam et.
- Hayr, ben devam etmeyeceim. Senin "ben" olarak algladn eyi Hume'un
zmleme yntemini kullanarak sen aratrmalsn.
- O halde ncelikle kendime "ben" kavramnn basit mi yoksa bileik bir kavram m
olduunu sormalym.
- Ve buna cevabn ne olur?
- tiraf etmeliyim ki kendimi olduka bileik bir ey olarak gryorum. Karamsar
bir kiiliim vardr rnein. Ayrca olduka kararsz biriyimdir. stelik ayn
kiiden hem holanyor, hem holanmyor olabilirim.
- yleyse "ben" kavramnn "bileik bir dnce" olduunu syleyebiliriz.
- Tamam. imdi de kendi "ben"ime dair "bileik bir izle-nim"im olup olmadn
sormalym. Sanrm var. Sanrm hep olagelmi bir ey bu...
- Emin olamadn eyler mi var?
- Srekli deiiyorum. Bugn, drt yamdaki kendimden bambaka biriyim.
Duygularm ve kendimi alglaym andan ana deiiyor. Bazen de durup dururken
kendimi "yepyeni bir insan" olarak grdm oluyor.
- Demek ki insann deimez bir kiilii olduu dncesi yanl bir dnce. "Ben"
kavram gerekte, hibir zaman hepsi birarada yaanmam, pek ok basit
izlenimin oluturduu bir zincirdir. Ben, "birbirini sonsuz bir hzla izleyen, her an
deiim ve hareket halinde olan bir alglar demetinden baka bir ey deildir,"
der Hume. Bilin "pek ok grn birbiri ardnca
309
SOPfNN DNYASI
HUME

kendini gsterdii, geip gittii, tekrar geri dnd ve saysz konum ve


durumda i ie getii bir tiyatrodur," der. Hume, gelip giden bu grler ve
duygularn altnda ya da arkasnda bir baka "kiiliin" varolmadn anlatmak
ister. Sinema perdesindeki grntlere benzetilebilir bu durum: Film kareleri
perdede birbirini son derece hzl bir biimde izler. yle ki filmin aslnda bu
karelerin bir "bileimi" olduunu alglayanlayz. Kareler aslnda birbirinden
bamszdr. Film aslnda bu ksa anlarn bir toplamdr.
- Sanrm, pes etmek durumundaym.
- Kiiliin deimez bir ey olduu dncesinden vazgetiin anlamna m geliyor
bu?
- Galiba.
- Ve daha birka dakika nce bunun tam tersine inanyordun! Bu arada unu da
eklemeliyim ki, Hume'un insan akln zmleyi biimini ve insan kiiliinin
deimez bir ey olduu grn reddediini, bundan 2500 yl nce, dnyann
bam baka bir kesinde bir kii daha paylayor.
- Kim bu kii?
- Buddha. Hume ile Buddha'nn grlerindeki benzerlik neredeyse rahatszlk
verici boyutlardadr. Buddha'ya gre yaam, insan srekli dntren bir zihinsel
ve fiziksel sreler dizisidir. ocuklukla byklk ayn ey deildir; dnk benle
bugnk ben ayn ey deildir. "Hibir eye bu 'benimdir' diyemem," der Buddha
ve devam eder: "hibir eye bu 'benim diyemem." Yani "ben" diye bir eyden,
deimeyen ve hep ayn kalan bir kiilikten sz edilemez.
- Evet, tam da Hume'un dediklerine benziyor.
- Deimeyen bir kiiliin varolduunu iddia eden.Usula-rn ou, lmsz bir
"ruh" olduuna da inanyorlard.
- Ve bu da yanl bir dnceydi, yle mi?
- Hume'a da, Buddha'ya da gre yanl bir dnceydi. Bu310
mritlerine lmeden nce syledii SQn sz ne oldu biliyor musun?

- Hayr, nereden bileyim.


- "Bileik her ey yokolmaya mahkmdur," demitir. Hume da ayn eyi sylerdi
belki. Hatt Demokritos da. Hume'un ruhun lmszln ve Tann'nm varlm
ispatlamaya dair her trl abaya kar ktn syleyebiliriz en azndan. Ama
bu, onun ruhun lmszln ve Tann'nn varln reddettii anlamna gelmez. O
dinsel inanlarn kantlanabileceine dair inann Usu samalktan ibaret
olduunu syler yalnzca. Hume Hristiyan olmamasna ramen tanrtanmaz
deildi. O, olsa olsa bir Bilinemezci idi.
- Ne demek "Bilinemezci"?
- "Bilinemezci" Tann'nn varolup olmadn bilmeyen kii demektir. lm
deinde kendisini ziyaret eden bir arkada Hume'a lmden sonra bir hayat
olduuna inanp inanmadn sorar. Hume'un buna, "atee atlan bir kmr paras
yan-mayabilir de!" diye cevap verdii sylenir.
- Ya, demek yle?
- Bu yant onun sonsuz nyargszlna tipik bir rnektir. Hume, yalnzca varln
kesin bir ekilde duyumsad eylerin gerek olduuna inanrd. Bunun dndaki
eyler konusunda ise her eye akt. Ne Hristiyanl, ne de mucizeleri
reddediyordu. Ancak ona gre bu iki ey tam da inanla ilgili, bilimle ya da aklla
ilgisi olmayan eylerdi. nanla bilim arasndaki son ban Hume'un felsefesiyle
sona erdiini de syleyebiliriz.
- Mucizelerin varln balangtan reddetmiyordu dedin...
- Evet ama bu, mucizelere inand anlamna gelmez. Hatt tam tersi! Ancak o
insanlarn, bugn bizim "doast" dediimiz eylere inanmaya byk ihtiya
duyduklarn vurgulamak istiyordu. Ve bu tr inanlarda ortak olan ey, anlat311
SOF'NN DNYASI
HUME

lan bu mucizelerin hep eskiden, ok eskiden gereklemi olduudur. Hume


bunlar reddeder, nk kendisi bunlar bizzat yaamamtr. te yandan
yaamam olmas, bunlarn hi olmam ya da hi olmayaca anlamna gelmez.
- Bunu biraz daha aabilir misin?
- Hume'a gre mucize, doa yasalarnn ihlali anlamna gelir. Ancak doa yasalarn
bizzat duyumsadmz sylemek de anlamszlk olur. Elimizden braktmz bir
tan yere dtn duyumsarz; yok eer dmeseydi, dmediini du-yumsam
olurduk.
- Bana gre bu bir mucize ya da doast bir ey olmu olurdu.
- Demek "doa" ve "doast" diye iki tr doa olduuna inanyorsun. Usu
gevezeliklere yaklam olmuyor musun byle dnerek?
- Olabilir, ama ben elden braklan tan her zaman yere deceine inanyorum.
- Neden?
- Bence biraz gcklk ediyorsun imdi.
- Gcklk etmiyorum. Bir filozof gckbk olsun diye sormaz, ama daima soru sorar.
u an belki de Hume'un felsefesinin en nemli noktasndan bahsediyoruz. imdi
yant ver: tan her zaman yere deceinden nasl emin olabiliyorsun?
- Bunu yle ok grdum ki, artk emin olabiliyorum.
- Hume bu konuda, tan yere dn pek ok kere du-yumsam olduunu,
ancak hep deceini duyumsamam olduunu sylerdi. Tan "yerekimi
yasas"ndan tr yere dt sylenir. Oysa biz byle bir yasay hibir zaman
duyumsa-mamzdr. Biz yalnzca eylerin yere dtn duyumsarz.
- Bu ikisi ayn ey deil mi?
- Hayr, pek deil. Tan yere deceine inandn, nk bunu pek ok kez
grdn syledin. Hume'un altn izmek
312

istedii nokta da tam bu noktadr. Bir eyin bir baka eyin sonucu olduuna yle
almsndr ki, artk elinden ne zaman bir ta braksan tan hep yere dmesini
beklersin. "Kar konulmaz doa yasalar" dediimiz kavram da byle olumutur.
- Hume yere atlan bir tan yere dmeyebileceine inanyor muydu gerekten?
- Tan her seferinde yere deceinden en az senin kadar emindi kukusuz!
Ancak o hibir zaman tan niin yere dtn duyumsayamayacamz
anlatmak istiyordu.
- Yine ocuklarla ieklerden iyice uzaklamyor muyuz?
- Hayr, tam tersi! Hume'a gre gerekliin esas tanklar ocuklardr. Bir ta biriki saat havada usa buna en ok kim arrd sence: sen mi yoksa bir yandaki
bebek mi?
- Ben daha ok arrdm.
- Neden Sofi?
- Herhalde bunun doaya aykr bir ey olduunu bir bebekten daha ok
anlayabildiim iin.
- Peki bunun doaya aykr bir ey olduunu bir bebek niin anlayamaz?
- nk bebek henz doay bilmiyordur.
- Ya da doa onun iin henz bir alkanlk olmamtr.
- Nereye gelmek istediini anlyorum: Hume insanlarn , duygularn bilmelerini
istiyordu.
- yleyse u devi yantla: Sen ve bir bebek bir sihirbazn yapt numaralan,
rnein ar bir eyi hi desteksiz havada tutuunu izleseniz, hanginiz bunu daha
ilgin bulurdu?
- Ben daha ilgin bulurdum herhalde.
- Neden?
- Bunun ne acayip bir ey olduunu ben anlayabilirdim de ondan.

- Pekl. Demek ki doa yasalann henz renmemi bir bebek, bu yasalann ihlal
edilmesini de ilgin bulamaz.
313
SOF'NN DNYASI
- Byle de diyebilirsin.
- Hl Hume'un felsefesinin en can alc noktasnda bulunuyoruz. Hume, buna ek
olarak bebein henz alkanlktan doan beklentilerin bir klesi olmadn, yani
bebein senden ok daha nyargsz olduunu da sylerdi. En byk filozoflar
ocuklardr belki de. ocuklar her konuya tarafsz yaklarlar. Ve bu, sevgili Sofi,
bir filozofun en nemli zelliidir. ocuklar dnyay ne eksik ne de fazla, tam
olduu gibi alglarlar.
- nyargl olduumu anladm zaman bundan znt duyuyorum.
- Hume alkanlklarn gcnden bahsederken "nedensellik yasas" zerinde
younlar. Bu yasaya gre her eyin bir nedeni vardr. Hume iki bilardo topunu
rnek olarak kullanr. Siyah bir bilardo topunu, hareketsiz durmakta olan beyaz
bir bilardo topuna arptrrsan ne olur?
- Beyaz top hareket etmeye balar.
- yle mi? Peki neden?
- Siyah top ona arpt iin.
- Bu durumda siyah toptan gelen arpmann, beyaz topun hareketinin nedeni
olduu sylenir. Ama yine ancak duyumsa-dmz bir eyin kesin olarak yle
olduunu syleyebileceimizi anmsayalm.
- Ben bunu gerekten pek ok kere duyumsadm. Jorn'le-rin bodrumunda bir
bilardo masas var.
- Hume duyumsadm yegne eyin, siyah topun beyaz topa arpt ve beyaz
topun masada hareket etmeye balad olduunu syler. Beyaz topun hareket
etme nedenini ise duyum-samazsn. Bir olayn bir sre sonra bir baka olay

izlediini du-yumsarsn, ancak ikinci olayn birinci olaydan tr olutuunu


duyumsamazsn.
- Bu biraz fazlaya kamak olmuyor mu?
- Hayr, nemli bir nokta bu. Hume, bir olayn bir dierini
314
HUME
izleyecei beklentisinin eylerin znde deil, bizim bilincimizde yer aldn
sylyor. Ve grdmz gibi, beklenti alkanlklarn sonucunda oluan bir ey.
Yine kk bir bebek olsa ve beyaz top siyahn arpmasndan sonra tmyle
hareketsiz durmaya devam etse, bebek buna hi armazd. "Doa yasalar" ya
da "neden ve etki" dediimiz eyler "mantkla deil, alkanlkla ilgili eylerdir.
Doa yasalar yalnzca vardrlar; onlarn mantkl ya da mantksz olduu
sylenemez. Siyah top arpnca beyaz topun hareket edecei beklentisi doutan
gelme bir beklenti deildir. Dnyann nasl olduu ya da dnyadaki nesnelerin nasl
varolduuna dair hibir beklentimiz yoktur doduumuzda. Dnya olduu gibidir;
zamanla duyumsad-mz bir eydir.
- Bana bu yine ok nemli gelmiyor.
- Bu beklentiler abuk ve hatal sonulara varmamza yol ayorsa nemli bir
eydir. Hume kar koyulamayacak "doa yasalar" olduunu reddetmiyor, ancak
doa yasalarnn kendisini duyumsayamadmz iin abuk ve hatal sonulara
varabileceimizi sylyor.
- rnek verebilir misin?
- Benim yalnzca siyah atlardan oluan bir at srmn olmas, tm atlarn siyah
olduu anlamna gelmez.
- Tabii ki!
- Ve benim tm yaamm boyunca yalnzca siyah karga grm olmam, dnyada
beyaz karga olmad anlamna gelmez. Hem bir filozof, hem de bir bilim adam
iin beyaz bir kargann varolabilecei olasln reddetmemek son derece
nemlidir. "Beyaz karga"nn peinden komak bilimin en nemli grevidir de
diyebiliriz.

- Anlyorum.
- Neden ile etki ilikisine gelince, her zaman gk grltsnden nce geldii iin
imein gk grltsnn nedeni ol315
r
SOFI'NN DNYASI
duunu dnenler olabilir. Bu rnek de bilardo topu rneine benzer. Oysa
imek gk grltsnn nedeni midir gerekteni
- Pek saylmaz. Aslnda ayn anda hem imek akar, hem gk grler.
- imek de gk grlemesi de elektrik yklerinin boalmasndan ileri gelir. Gk
grlemesinin her zaman imek akmasndan sonra geldiini grmemiz, imein
gk grlemesinin nedeni olduu anlamna gelmez. Aslnda bu ikisinin de nedeni bir
baka nc etmendir.
- Anlyorum.
- Bizim yzylmzda yaam bir Empirist, Bertrand Rus-seli buna ok daha
grotesk bir rnek verir: Her gn kmese gelen iftinin karsnn kendisine yemek
verdiini gren tavuk, sonunda kadnn kmese gelmesiyle tabana yem konmas
arasnda bir nedensellik ba olduu sonucunu karr.
- Oysa iftinin kars bir gn kabna yem koymaz...
- Oysa bir gn iftinin kars gelip tavuun boynunu koparr!
- Of, ne iren!
- Zaman iinde bir eyin bir baka eyi izlemesi, bunlarn arasnda mutlaka bir
"nedensellik ilikisi" olduu anlamna gelmez. nsanlar abuk sonulara varmaya
kar uyarmak bir filozofun en nemli grevlerinden biridir. Aslnda bunlar pek
ok bo inann da nedenidir.
-Nasl?

- Yoldan geen bir kara kedi grrsn. Ayn gn bir sre sonra der kolunu
krarsn. Bu, bu iki olay arasnda bir nedensellik ilikisi olduu anlamna gelmez.
Ayn ekilde bilimde de hzl sonulara varmamak son derece nemlidir. Pek ok
kiinin belli bir ilac aldktan sonra iyilemesi, onlar bu ilacn iyiletirdii anlamna
gelmez. Bu yzden, gerek ilac alanlarn
316
HUME
yamsra, bu ilac aldn sanan oysa gerekte suyla kartrlm undan oluan
haplar verilen byk bir kontrol grubu oluturulmaldr. Gerek ilac almayan
kiiler de iyileiyorsa, bir nc etmen, rnein "ilacn iyi geleceine olan
inanlar" onlar iyiletirmi demektir.
- Empirisizmin ne olduunu anlamaya balyorum sanrm.
- Hume ahlak alannda da Usu dnceye cephe ald. Us-ular doru ile yanl
birbirinden ayrt etmenin insan usuna has bir ey olduunu ne sryorlard. Bu
"doal doru" denen eye Sokrates'den Locke'a kadar pek ok filozofta
rastlyoruz. Ancak Hume'a gre neyin doru neyin yanl olduunu bize syleyen
ey aklmz deildir.
- Ya nedir o zaman?
- Duygulanmzdr. Birine yardm etmeye karar verdiinde, yardm etmeni salayan
ey akim deil, duygularndr.
- Ya yardm etmeyi istemezsem?
- Buna karar veren de yine duygularndr. Yardma ihtiyac olan birine yardm
etmemek ne mantkl, ne de mantksz bir eydir. Buna olsa olsa iyilik ya da
ktlk denebilir.
- Ama her eyin bir snn var. nsan ldrmenin doru bir ey olmadn herkes
bilir.
- Hume'a gre herkes dier insanlarn iyiliini ister. Yani insann dier insanlar
dnmek gibi bir yetenei vardr. Ancak bunun mantkla bir ilgisi yoktur.

- Bundan ok emin deilim sanrm.


- Bir baka insan ortadan kaldrmak pek akl d saylmaz bazen Sofi. stediini
elde etmeye alan biri iin son derece etkili bir yntem bile olabilir stelik!
- Yok artk, itiraz ediyorum buna!
- Sen anlat bana yleyse insann niin bana dert olan birini ldrmeyeceini.
317
SOFl'NtN DNYASI
- nk o insan da yaamaktan memnundur. Bu yzden
ldrlmemelidir.
- u an senin yaptn eye, betimleyici bir cmleden ("nk o insan da
yaamaktan memnundur.") kural belirten bir cmleye ("Bu yzden
ldrlmemelidir.") varmak denir. Akl asndan tmyle mantksz bir eydir bu.
O zaman insan "Vergi karan bir sr insan var. Bu yzden ben de vergi karmalym." diyebilir. Hume hibir zaman "-dir"li cmlelerden "-meli"li cmlelere
varmamak gerektiini ileri srer. Oysa gazete makalelerinde, parti
programlarnda, meclis konumalarnda tam da buna yle ok rastlanr ki... Birka
rnek vermemi ister misin?
- Memnuniyetle.
- "Giderek ok daha fazla sayda insan uakla yolculuk etmeyi seiyor. Bu yzden
daha fazla hava alan yaplmal." Sence bu mantkl bir karm m?
- Hayr, bence olduka sama. evreyi de dnmemiz gerek. Bana kalrsa daha
ok tren yolu yaplmal.
- Ya da: "Yeni petrol platformlarnn yapmyla yaam standardmz yzde 10
ykselecek. Bu yzden mmkn olan en ksa zamanda yeni petrol platformlar ina
etmeliyiz."
- Sama! Burada da evrenin korunmas nemli. stelik Norve'te yaam
standard yeterince yksek zaten!

- Bazen yle eyler dendii de olur: "Bu yasa Millet Meclisi tarafndan
karlmtr. Bu yzden tm vatandalarn bu yasaya uymas gerekir." Ancak bu
"karlm yasalar" da insann iten ie kabul edemedii durumlara da rastlanr.
- Anlyorum.
- Neyi nasl yapacamz akl yoluyla kantlayamayaca-mz konusunu ele alm
olduk. Sorumlu bir biimde davranmak aklla deil, dier insanlarn iyiliini isteyen
duygularla mmkn olur. 'Tm dnyann mahvolmasn parmann bi318
HUME
razck acmasna tercih etmek akl d bir ey deildir," der Hume.
- Pek ho olmayan bir iddia bu!
- Kuyunun dibini biraz kazrsak ho olmayan daha neler kar. Nazilerin
milyonlarca Yahudiyi ldrdn biliyorsun-dur. Sence bu insanlarn akllarnda
m bir hata vard, yoksa duygularnda m?
- Duygularnda yanl olan bir eyler olduu ak!
- ounun akl son derece yerindeydi! En duygusuz kararlarn ardnda ta kalpli
hesaplar yatabilir ou zaman. Savatan sonra Nazilerin ou yargland;
"aklszca" davrandklar iin deil, barbarca davrandklar iin. Aslnda akl pek
yerinde olmayanlarn, bir konuda sulu da olsalar susuz sayldklar olur. Bu tr
kiilere "akli dengesi bozuk" ya da "suun ilendii an akli dengesi yerinde
olmayan" kiiler de denir. Hi kimsenin duygular bozuk olduu iin susuz
sayld grlmemitir.
- Yok bir de saylsayd!
- Aslnda rneklerin en korkunlarn sralamamza gerek yok. rnein bir sel
afeti olsa, zarara urayanlara yardm etmemizi duygularmz syler. Tamamen
duygusuz olup karan "souk aklmza" braksaydk, aklmz bize, dnyann
nfusunun tehlike verici oranda arttn, bu yzden bu sel afetinde birka milyon
kiinin lmesinin iyi olacan bile syleyebilirdi.
- Byle dnmenin mmkn olmas bile beni sinirlendiriyor!

- Ve sinirlenen yann akln deil!


- Teekkrler, bu kadar yeter.
319
BERKELEY
BERKELEY
...alev alev yanan bir gnein etrafnda dnmekten sersemlemi bir gezeen
gibi...
Alberto ayaa kalkp ehre bakan pencerenin yanma gitti. Sofi de onun yannda
durdu.
Tam onlar byle dururlarken, eski evlerin damlarnn zerinde kk bir uak
belirdi. Uan arkasnda bir pankart aslyd. Sofi nce bunun bir konser ilan
filan olabileceini dnrken, uak yaklatka bambaka bir ey olduunu grd.
Pankartta:
"15. YAGNN KUTLU OLSUN HLDE!" yazlyd.
Alberto'nun buna tek yorumu:
- Davetsiz misafir! oldu.
Gneydeki tepelerden ykselen kara bulutlar imdi t ehri kaplamt. Kk
uak kara bulutlardan birinin ardnd gzden kayboldu.
- Korkarm hava iyice bozabilir, dedi Alberto.
- O zaman ben de eve otobsle giderim.
- Allah vere bu kt hava da Binbann eseri olmasn!
- Ne diyorsun sen. Tanr deil ya bu adam!
Alberto buna yant vermedi. Tekrar gidip koltuuna oturdu. Bir sre sonra:

- Biraz da Berkeley'den sz etsek iyi olur.


Sofi oktan oturmutu yerine. Birden trnan yediinin farkna vard.
- George Berkeley 1685 - 1753 yllar arasnda yaam olan, rlandal bir
piskopostu, diye sze balad Alberto, ancak bundan sonra bir sre sessiz kald.
320
- Berkeley rlandal bir piskopostu, diye sze kald yerden devam etmeye alt
Sofi.
- Ama ayn zamanda bir filozoftu da... -Ya?
- Berkeley, dnemin felsefesinin ve biliminin Hristiyanlk dnya grn tehdit
ettiini hissediyordu. En azndan, srekli daha tutarl bir hal alan zdekiliin,
doay yaratan ve gzetenin Tanr olduu yolundaki Hristiyanlk inanna tehdit
oluturduunu farkediyordu...
-Ya?
- te yandan Empiristlerin ei tutarls saylabilecek kii de yine Berkeley idi.
- Dnyada duyumsadklanmzm tesinde bir ey bilemeyeceimize inanyordu
yleyse, deil mi?
. - Evet ve hatt bunun da tesine giderek, dnyadaki eylerin tam da bizim
duyumsadmz gibi olduunu, ancak bunlara "ey" denemeyeceini sylyordu.
- Bunu biraz daha aman gerekecek...
- Locke'un eylerin "ikincil nitelikleri" zerine bir fikir ne srmemizin mmkn
olmadn syleyiini hatrlyorsundur. Elma yeildir veya ekidir diyemeyiz.
Elmay byle alglayan bizizdir yalnzca. te yandan Locke younluk, arlk ve
hacim gibi "birincil niteliklerin" bizi evreleyen gerekliin gerekten bir paras
olduunu sylyordu. Yani d gerekliin fiziksel bir "tz" sahiden vard.
- Hatrlyorum elbette. Ayrca Locke'un yapt bu ayrmn ( nemli olduunu
dnyorum.
- yi de Sofi, keke her ey bu kadarla kalm olsa!

- Nasl yani?
- Yani Locke, kendinden nceki Descartes ve Spinoza gibi, fiziksel dnyann
gerek olduunu sylyordu.
- Evet?
321
SOFI'NN DNYASI
BERKELEY
- Berkeley tam bu noktada ie phe kartrr ve stelik bunu da Empirisizmin
mant iinde gerekletirir. Varolan tek eyin duyumsadklarmz olduunu
syler. Ancak biz "madde"yi ya da "tz" duyumsamayz. eylerin elle tutulur
"eyler" olduunu duyumsamayz. Duyumsadmz eylerin ardnda bir "tz"n
varolduunu varsaymak hzl sonuca varmaktr. Byle bir iddiann hibir duyumsal
temeli yoktur.
- Samalk. Bak imdi!
Byle diyen Sofi elini hzla masann zerine indirdi ve:
- Ah! dedi acyla. - Bu, masann maddesel ve tzsel gerekliinin bir kant deil
de nedir?
- Nasl bir ey hissettin?
- Sert bir ey hissettim.
- Sende sert bir ey duygusu olutu, ama tahtann "tz"n hissetmedin. Ayn
ekilde ryanda da sert bir eye arptn hissedebilirsin, ama ryada sert bir
ey olamaz deil mi?
- Ryada olamaz, hayr.
- stelik insan hipnotize ederek onun gerek olmad halde scak ya da souu,
okama ya da yumruu hissetmesini salayabilirsin.

- Peki ama bana sertlik duygusu veren masa deilse neydi?


- Berkeley'e gre bu "ruh"tu. Ona gre tm fikirlerimizin kendi aklmzn
tesinde bir nedeni vard, ancak bu neden maddi bir neden deil, ruhsal bir
nedendi.
Sofi yine trnan yemeye balamt. Alberto devam etti:
- Berkeley'e gre kendi ruhum, tpk rya grrken olduu gibi, kendi fikirlerimin
nedeni olabilir; ancak "maddi" dnyamz oluturan fikirlerin nedeni bir baka ruh
olmaldr. " 'Her eyin kendinde' ve Ter eyi ieren' nedeni o ruhtur" der
Berkeley.
- Nasl bir "ruh"mu peki bu?
- Berkeley bununla Tanr'y kastetmektedir kukusuz.
322
"Tann'nm varl, insann varlndan daha kolay anlalr bir eydir" der Berkeley.
- Varlmzdan bile emin olamyacak myz yani?
- Hem evet, hem hayr... Grdmz ve duyduumuz her ey Tann'nri gcnn
bir etkisidir" diyordu Berkeley. nk Tann "srekli kar karya bulunduumuz
fikirler ye duyumlarn bizde yeniden varolmasn salayarak her an bilincimizdedir". Yani tm doa ve tm varlmz Tanr'da mevcuttur. Varolan her eyin
tek nedeni O'dur.
- En basitinden syleyecek olursam, ardm.
- Yani tm soru "olmak ya da olmamak" deildir. Soru ayn zamanda ne
olduumuzdur. Gerekten et ve kemikten olumu insanlar myz? Dnyamz
gerek eylerden mi oluuyor, yoksa bilin mi bizi evreleyen?
Sofi bir kez daha trnaklarn yemeye koyulmutu. Alberto devam etti:
- Berkeley'in sorgulad tek ey zdeksel gereklik de deildi. O ayn zamanda
"zaman" ve "uzam"m mutlak ve bamsz bir varl olup olmad konusunda da
pheliydi. Zaman ve uzam alglaymz da yalnzca kendi bilincimizin bir rn

olabilir. Bizim bir-iki haftamz Tann'nn bir-iki haftasyla ayn ey anlamna


gelmek zorunda deildir...
- Her eyin onda varolduu bu ruhun "Berkeley iin" Hristiyanlk Tanns olduunu
syledin...
- Evet, yle dedim. Bizim iinse...
- Evet?
- Bizim iinse "her eyin kendinde nedeni" olan bu "ruh" Hilde'nin babas olabilir.
Sofi donakalmt. Yz adeta tek bir soru iareti eklini almt. Ayn zamanda
sanki birden her ey akla kavumutu.
- Gerekten inanyor musun buna?
323
SOF'NN DNYASI
- Baka bir aklama bulamyorum. Yaadklarmzn tek aklamas bu olabilir.
Orada burada karmza kan kartpostallar ve baka bir takm izler... Hermes'in
birden konumaya balamas, benim azmdan kaan szler...
-Ben...
- Ya sana hep Hilde yerine Sofi deyiim! Adnn Sofi olmadn hep bildiim halde!
- Neler sylyorsun? Akln karm senin!
- Evet sersemlemi bir haldeyim ocuum. Tpk alev alev yanan bir gnein
etrafnda dnmekten sersemlemi bir gezegen gibi...
- Ve bu gne Hilde'nin babas, yle mi?
- Byle de diyebilirsin.
- Demek o bizim iin bir tr Tanr, yle mi?
- Drst olmam gerekirse, evet. Ama bundan tr utanmas gerek o ahlakszn!

-Ya Hilde?
- O bir melek, Sofi.
- Melek mi?
- Hilde bu "ruh"un grnd kimse.
- Albert Knag'n bizi Hilde'ye anlattn m sylemek istiyorsun?
- Ya da bizim hakkmzda eyler yazdn! Gereklii oluturan tz
duyumsayamayacamz rendik. Dmzdaki gerekliin ses dalgalarndan m
yoksa kt ve yazdan m olutuunu bilemeyiz. Berkeley'e gre yalnzca bir ruh
olduumuzu bilebiliriz.
- Ve Hilde de bir melek...
- O bir melek, evet. Gel burada bir nokta koyalm. Yag-nn kutlu olsun Hilde!
Bir anda odaya mavimsi bir k yayld. Birka saniye son324
BERKELEY
ra iddetli bir gk grlts... ve tm ev bu grltyle sarsld. Alberto dalgn
baklarla oturuyordu.
- Eve gitmem gerek, dedi Sofi. Ayaa kalkp girie yolland. Dolabn altnda uyuyan
Hermes onun kapy asyla uyand. Giderken arkasndan:
- Grmek zere Hilde! der gibiydi.
Merdivenleri hzla inip kendini sokaa dar att. Etrafta hi kimseler yoktu.
Yamur iyice iri damlalar halinde yamaya balyordu.
Yamur birikintileriyle dolu asfalt yoldan birka araba geti, ama grnrde
otobs filan yoktu. Byk Meydan'a dek ve oradan ehrin sokaklan boyunca kotu.
Koarken aklndan tek bir dnce geiyordu.

Yarn yagnm, diye dnyordu. Tam on beinci yana basarken hayatn


yalnzca bir rya olduunu anlamak ne kadar acklyd! Sanki bir milyon kazanm,
tam dl alacakken bunun aslnda bir rya olduunu anlam gibiydi.
Sofi slak stadyumu da koarak geti. ok gemeden kendisine doru birinin
kotuunu farketti. Annesiydi bu. Bu arada gkyznde art arda imekler
akyordu.
Nefes nefese sarlmt imdi annesi Sofi'ye.
- Neler oluyor bize yavrum? diyordu annesi.
- Bilmiyorum, derken alyordu Sofi. - Sanki her ey kt bir rya gibi!
325
BJERKELY
..byk bykninesinin ingene bir kadndan ald sihirli bir ayna...
Hilde Mller Knag, Lillesand dndaki eski kaptan kknn at katndaki
odasnda uyand. Saate bakt. Saat daha alt olmasna ramen gkyz tmyle
aydnlkt. Geni bir gne huzmesi odann bir duvarn nerdeyse tmyle
aydnlatyordu.
Yataktan kalkp pencereye gitti. Giderken yaz masasnn zerine eilip, masa
takviminden bir sayfa kopard. 14 Haziran 1990, Sal. Kd buruturup p
sepetine att.
Takvimde imdi duran tarih 15 Haziran 1990'd ve bu tarih glmsyordu sanki
kendisine. Daha Ocak ayndayken "ya 15!" diye yazmt bu takvim yaprana. 15.
yann ayn 15'ine gelmesi zel bir durumdu. Bir daha asla yaamayaca bir eydi
bu.
Ya 15! Bu onun "yetikin hayat"nn ilk gn deil miydi? Gidip tekrar uyuyacak
deildi ya byle nemli bir gnde! stelik bu okulun son gnyd. Yalnzca saat
birde kilisede tren olacakt o kadar. stelik bir ey daha vard: babas bir
haftaya kadar Lbnan'dan dnyordu. 24 Haziranda evde olacana sz vermiti.
Hilde pencerede durup baheyi, bahenin ucundaki iskeleyi ve krmz kaykhaneyi
seyretti. Henz motoru kaykhaneden karmamlard, ama eski kayk suda,

iskeleye bal duruyordu. Onca yamurdan sonra kaya birikmi olan sulan
boaltmay unutmamalyd.
326
BJERKLEY
Bu kk koylarn seyrederken aklna, 6-7 yalarndayken bir seferinde tek
bana kaya binip fiyorda ald gn geldi. Aldktan sonra kayktan dm,
yze yze kyya kmay glkle baarmt. Srlsklam bir halde sk allarn
arasndan srnerek baheye gelmi, onu gren annesi ona doru komutu. Kayk
ve krekler fiyortta sahipsiz, ylece duruyordu. Hl ryasnda bu kimsesiz,
kendi bana ylece duran kay grd olurdu. Utan verici bir olay olarak
hatrlard bunu her seferinde.
Baheleri ne ok verimli bir baheydi, ne de ok bakml. Ama yine de Hilde'nin
bahesiydi. Rzgarlardan ypranm bir elma aac ve pek az brtlen barndran
birka al, k atlatmay baarmt.
Kk dzlkte, kayalarla allarn arasnda eski salncak duruyordu. Parlak sabah
rfn altnda iyice ypranm bir grnts vard. inde minderleri olmad
iin iyice terkedilmi gibiydi. Annesi gece baheye inip minderleri yamurdan
kurtarm olmalyd.
Bu koca bahenin etraf hu aalaryla evriliydi. Bahe bunlar sayesinde
iddetli rzgarlardan biraz olsun korunmu oluyordu. Burasna yz yl kadar nce
"Bjerkely* " denmi olmasnn nedeni de yine bu aalard.
Bu evi, bu yzyln banda Hilde'nin byk bykdedesi yaptrmt. Son koca
balk filolarnn birinde kaptanlk yapan dedesinden tr "Kaptan Kk" diye
biliniyordu evleri.
Bu sabah bahede dn geceki dehetli yamurun izleri de vard. Hilde gece gk
grltlerinden defalarca uyanmt. imdiyse gkte tek bir bulut bile yoktu.
Bu yaz yamurlarnn ardndan hava tertemiz olurdu. Son haftalar scak ve kurak
gemi, hu aalarnn tepesindeki yapraklar sararmaya yz tutmutu. Ama imdi
tm dnya y*Hu aalaryla evrili alan (.N.)

327
SOF'NIN DNYASI
kanp tertemiz olmutu sanki. Bu sabah tm ocukluu da yamurlarla srklenip
gitmi gibiydi.
"Acr, acmaz m tohumlarn patlamas..." sveli bir airin dizeleri deil miydi
bunlar? Yoksa air Finlandiyal myd?
Hilde, babaannesinden kalma komodinin zerinde ash duran pirin kaplamal
aynann karsna geti.
Gzel miydi? Pek irkin saylmazd herhalde? Gzelle irkin aras bir eydi ite...
Kumral, uzun salyd. Salar ya biraz daha san, ya da biraz daha esmer olsun
isterdi hep. Salarnda beendii yan ise lleleriydi. Arkadalar salarn biraz
olsun dalgalandrabil-mek iin urar dururlarken, onun salar hep kendiliinden
dalgalyd. Beendii bir baka yan da yeil gzleriydi. Yemyeildi gzleri.
Teyzeleri, amcalar gzlerine bakmak iin yzne eilir, "Gerekten yemyeil, yle
deil mi?" diye birbirlerine sorarlard.
Hilde durup seyrettii bu kzn kk bir kza m yoksa gen bir kadna m daha
ok benzediini sordu kendi kendine. Ne yle, ne de byleydi. Vcudu bir
kadnnkine benzemeye balamt belki ama yz hl ham bir elmay andryordu.
Bu eski aynada Hilde'ye hep babasn anmsatan bir eyler vard. Bir zamanlar bu
ayna aada, "atlye"de asl duruyor du. Kaykhanenin stndeki atlye babasnn
kitapl, kafa dinleme yeri ve yaz odasyd. Albert - evde olduu zamanlar Hilde
babasna adyla hitap ederdi - hep byk bir eser yazmay hayal ederdi. Bir
keresinde bir roman yazmaya kalkm, ancak bu abas pek bir sonu vermemiti.
Arasra, Vatann Dostu gazetesinde yaadklar takm ada blgesini anlatan iir ve
yazlarnn yaynland olurdu. Adn gazetede her grnde babasyla gurur
duyard Hilde. ALBERT KNAG. En azndan Lil-lesand'da tannm bir add bu.
Byk bykdedesinin ad da Albert'di.
BJERKLEY
Evet, ayna. Yllarca nce babas bir kez aynaya insann hi bir zaman iki gzn
birden krparak bakamayacan, ancak bu pirin aynann bu kurala uymadn
syleyerek dalga gemiti kendisiyle. nk bu ayna sihirli bir ayna demiti. Gya

byk bykannesi bu sihirli aynay evlendikten ksa bir sre sonra bir ingene
kadndan satm almt.
Hilde defalarca aynaya iki gzn birden krparak bakmaya alm, ama hibir
zaman baaramamt. nsann kendi glgesinden kamas kadar olanaksz bir
eydi bu. Sonunda bu aile yadigr Hilde'nin olmutu. Hilde de tm ocukluu
boyunca bu olanaksz sanat bir kez olsun gerekletirebilmek iin uram
durmutu.
Bugn biraz dnceli olmas normaldi. Kendi kendiyle ok megul olmas da yle.
Ya^ 15...
O an birden gz gece masasnn zerine iliti. Masada bir paket duruyordu!
Muhteem bir camgbei renginde ktla kaplanm, etraf krmz ipek bir
kurdeleyle sarmalanm bir paket. Bir yagn hediyesinden baka ne olabilirdi
bu!
Yoksa o mehur "hediye" bu muydu? Babasnn o etraf byk bir sr rgsyle
evrili HEDYES bu olabilir miydi? Lbnan'dan gnderdii kartpostallarda bir
sr ipucu verdii, ama "kendi kendine ok gl bir sansr uygulad" iin bir
trl ne olduunu syleyemedii hediye miydi bu?
"Bydke byyen" bir hediye diye yazmt babas. Bir yandan da yaknda bir
kzla tanacan, sonra ona yollad kartpostallarn bir kopyasn da bu kza
gnderdiini de ima etmiti. Hilde annesinin azn aramt babasnn tm
bunlarla ne demek istedii konusunda, ama annesinin de hibir ey bilmediini
anlamt.
Babasnn ima ettii eyler arasnda en tuhaf da bu hediyenin belki "baka
insanlarla da paylalabilecek" bir hediye ol329
SOF'NtN DNYASI
BJERKLEY
duuydu. Babas bu yzden Birlemi Milletlerde alyordu zaten. Babasnn
sabit fikirlerinden biri de - pek ok sabit fikri vard zaten babasnn!- BM'in tm
dnyann ynetimini stlenecek bir kurum olmas gerektiiydi. "Umarm bir gn

gelir, BM dnyann tm insanlarn birletirmeyi baarr" diye yazmt yollad


kartlardan birinde.
Annesi "yi ki dodun Hilde!" diye ark syleyerek elinde . rekler, gazoz ve
Norve bayrayla gelmeden paketi asa olur muydu acaba? Neden olmasnd,
yoksa niye oraya konmu olsundu ki paket!
Hilde yavaa masaya yaklap paketi eline ald. Epeyce ard da! Paketin
zerindeki kart okudu: "Hilde'ye babasndan 15. yagn iin..."
Yatana oturup yavaa krmz kurdeleyi amaya balad. ok gemeden kd
amaya geldi sra.
Byk bir dosyayd bu!
Hediye bu muydu? Bu kadar sz edilen 15. ya hediyesi bu muydu? "Bydke
byyen" ve stelik bakalaryla paylalabilecek olan hediye bu muydu?
yle bir baknca dosyann daktilo sayfal ktlarla dolu olduunu grd. Yaz
karakterinden bunlarn babasnn Lbnan'a gtrd daktiloyla yazlm olduunu
anlad.
Babas koca bir kitap m yazmt kendisine?
lk sayfada, kocaman el yazs harflerle SOF'NN DNYASI diye yazlyd.
Sayfann biraz altnda daktiloyla yazlm u cmleler yer
alyordu:
NEYSE GNE KARA TOPRAA GEREK AYDINLANMA ODUR NSANA
N.F.S. Grundtvig
330
Hilde sayfalan kartrmaya balad. kinci sayfada ilk blm balyordu. Blmn
bal "Cennet Bahesi" idi. Yataa iyice kurulup dosyay kucana yerletirdi ve
okumaya balad:

Sofi Amundsen okuldan eve geliyordu. Yolun bir ksmn kz arkada Jorn'le
yrrken, robotlardan bahsetmilerdi. Jorn'e gre insan beyni gelimi bir
bilgisayar gibiydi. Sofi ise pek emin deildi bundan. nsann bir makineden daha
te bir ey olmas gerekmez miydi?
Hilde okumaya devam ettike her eyi, hatt yagnn unuttu. Ama arada srada
okuduu satrlarn arasnda aklna u dnceler geliyordu:
Babas bir roman m yazmt? En sonunda yarm kalan romann tamamlamaya
karar vermi, bunu da Lbnan'da m gerekletirmiti? Dnyann bu kesinde
zamann pek ar geiinden yaknmyor muydu zaten hep?
Sofi'nin babas da evden uzaktayd. Bir gn karlaaca kz bu olmalyd
herhalde...
Bir gn gelip yokolacan dndnde, yaamn ne kadar deerli olduunu
anlyordu.... Dnya nasl meydana geldi? ... Sonu olarak u ya da bu bir zamanlar
yoktan varolmu olmalyd. Ya bu mmkn myd? Bu da dnyann hep
varolageldiini dnmek kadar olanaksz bir ey deil miydi?
Hilde okudu da okudu. Sofi Amundsen'in Lbnan'dan bir kartpostal ald yere
geldiinde yatanda heyecandan yerinde hoplad. "Hilde Mller Knag, Sofi
Amundsen eliyle, Yonca Soka 3..."
Sevgili Hilde. 15. yan candan kutlarm. Senin de grecein gibi sana, seni
gelitirecek bir hediye vermek istedim. Kart
331
SOF'NN DNYASI
Sofi'ye gnderdiim iin beni affet. En kolay buydu. Sevgiler. Baban.
Bak u utanmaza! Hilde babasnn insan kandrmay seven biri olduunu biliyordu
ama bu kadarn da beklemiyordu dorusu. Bu kart da hediye paketinin yanna
koymaktansa hediyenin iine koymutu!
Ya Sofi! Zavallcn kafas iyice karmt:
Niye bir baba, baka bir adrese gidecei gn gibi ortada olan bir kart gndersindi
Sofi'ye? Hangi baba bir yagn kartn byle dolambal yollardan gndererek

artmaya kalkard kzn? Bylesi nasl "en kolay" olabilirdi? Her eyden
nemlisi: Sofi nasl bulabilecekti Hilde'nin izini?
Evet, nasl bulabilecekti?
Hilde ikinci blm okumaya balad. Bu blmn ad "Silindir apka" idi. ok
gemeden gizemli kiinin Sofi'ye yollad mektuba gelmiti sra. Hilde nefesini
tuttu.
Neden yaadmz konusuyla ilgilenmek, pul toplamak kadar "rastlantsal" bir ilgi
deildir. Bu gibi sorularla ilgilenen kiiler, insanlarn dnya varolduundan beri
tarttklar bir eyle ilgilenmektedirler...
"Sofi altst olmutu." Hilde de. Babas 15. yagn iin sradan deil, ok ilgin ve
heyecanl bir kitap yazmt.
Ksaca zetlersek: Bo bir silindir apkadan bir tavan kar. Tavan ok byk
olduu iin bu sihirbazlk numaras milyarlarca yl alr. Tavann ince tylerinin en
tepesinde ocuklar dnyaya gelir. Bu yzden ocuklar bu mthi sihirbazln nasl
yapldna aabilecek bir konuma sahiptirler. Ancak bydke tavan krknn
332
BJERKLEY
diplerine doru sokulurlar. Ve orada kalrlar...
Tavann tylerinin dibine doru inmekte olduunu hisseden tek kii Sofi deildi.
Hilde de bugn 15 yana basyordu ve kendisinin de hayatnn bundan sonraki
yolunu izme zamannn geldiini hissediyordu.
Yunanl doa filozoflar hakkndaki blm okudu. Babasnn felsefeyle
ilgilendiini biliyordu. Hatt babas felsefenin ders planna girmesi gerektii
konusunda bir makale de yazmt gazetede. "Niin Felsefe Mfredatn Bir
Paras Olmal?" baln tayordu makale. Bir seferinde de konuyu veli
toplantsnda amt. Hilde utanmt o zaman babasndan.
Saatine bakt. Yedi buuk olmutu. Allahtan annesinin gelmesine daha bir saat
kadar vard. yle heyecanlyd ki So-fi'nin bana gelenler ve tm bu felsefi
sorular! "Demokritos" balkl blme gelmiti. nce zerinde dnlecek bir

soruyla karlat: "Lego niin dnyann en mthi oyuncadr?" Sonra da posta


kutusunda "byk, san bir zarf' buldu:
Demokritos, doadaki deiimlerin bir eyin gerekten "deimesine"
balanamayaca konusunda kendinden nceki filozoflarla ayn fikirdeydi. Bundan
tr doadaki her eyin, gzle grlemeyecek kadar kk ve mutlak, hibir
zaman deimeyen yap talarndan olutuunu varsayyordu. Demokritos bu en
kk paracklara atom adn veriyordu.
Hilde, Sof'nin kendisinin krmz ipek earbn yatann altnda bulduu sayfaya
geldiinde ok heyecanland. Demek buraya gitmiti earb! yi ama bir earp bir
yknn iine giremezdi ya! Bir baka yerde daha olmalyd...
Sokrates hakkndaki blm Sofi'nin gazetede "Lbnan'daki Norveli BM taburu
ile ilgili bir haber okumasyla" balad.
333
SOFNN DNYASI
BJERKLEY
te tipik babas! Norve'te insanlarn BM'in bar iin yaptklaryla
ilgilenmediinden yaknrd hep. Demek kimse ilgj. lenmese bile en azndan Sofi
ilgilensin istemiti. Bylece medyann ilgisini kazanm oluyordu.
Felsefe retmeninden gelen mektubun sonundaki "NOT"u grnce
glmsemeden edemedi:
Krmz bir ipek earp bulacak olursan ltfen ona iyi bak. Bazen insanlarn eyalar
birbirine karr byle. Okullarda da ok olur bu. Ee, bizim ki de bir felsefe okulu
ne de olsa!
Hilde merdivenlerde bir ses duydu. Gelen annesi olmalyd. Annesi kapy
aldnda, o, Sofi'nin bahedeki gizli yerinde Atina'dan gelme bir video kaseti
bulduunu okumaya balamt
bile.
- yi ki dodun Hildeee... yi ki dodun Hildeee... yi ki dodun...

Annesi merdivenleri karken sylemeye balamt arky-... iyi ki dodun, iyi ki dodun Hilde...
- Gir, dedi Hilde felsefe retmeninin Sofi'ye Akropolis'ten konumaya
balamasn okurken. "Siyah, bakml sakal" ve mavi beresiyle tpk babasna
benziyordu bu adam.
- Doum gnn kutlu olsun Hilde'iim!
- Hmm...
- Ama Hilde!
- Buyur, otur yle.
- Ama ey yapmyacak msn...
- Grdn gibi biraz megulm.
- Demek sen de 15 yana geldin ha...
- Hi Atina'ya gittin mi anne?
- Hayr... Neden?
334
- O eski harabelerin hl yerinde olmas ne ilgin deil mi? 2500 yldan beri!
Harabelerin en bynn ad "Bakire'nin evi"...
- Babandan gelen hediyeyi atn m?
- Hangi hediyeyi?
- Bana bak bakaym Hilde! Dalm gitmisin sen... Hilde dosyay elinden brakt.
Annesi yatana doru eildi. Elindeki tepside yanan bir mum, yal rekler ve
gazoz vard. Bir de kk bir hediye paketi. Daha fazlasn tayamad iin
bayra da koltuunun altna sktrmt.

- Teekkrler anneciim! ok tatlsn ama gerekten zamanm ok az.


- Kiliseye gitmene daha ok var.
Hilde ancak o zaman nerede olduunu hatrlad ve annesi tepsiyi gece masasnn
zerine koydu.
- zr dilerim anneciim. ok fena dalmm buna. Dosyay gsterip szlerine
devam etti:
- Babamdan...
- Ne yazm Hilde? Ben de en az senin kadar heyecanlym. Aylardr azndan
doru drst tek bir laf kmyordu.
Nedense utanmt Hilde.
- Yok canm, yalnzca bir anlat.
- Bir anlat m?
- Evet, bir anlat. Biraz da felsefe kitab. te yle bir ey.
- Benim hediyemi de amayacak msn?
Aralarnda fark gzetemeyecei iin Hilde annesinin paketini de at. Altn bir
bilezikti bu.
- Ne kadar gzel! ok teekkrler! Sofi kalkp annesine sarld.
Bir sre oturup ordan burdan sohbet ettiler.
- Artk gidebilirsin anne, dedi Hilde biraz sonra. - Tam u
335
SOFfNN DNYASI
BJERKLEY
anda Akropolis'in tepesinde duruyor da...

- Kim?
- Bilmem. Sofi de bilmiyor. Btn mesele de bu ya zaten!
- Peki. e gitmem lazm zaten. Sen de biraz yesen iyi edersin. Elbisen aada
hazr.
Sonunda annesi merdivenlerden indi ve gitti. Sofi'nin felsefe retmeni gibi. O
da Akropolis'in merdivenlerinden inerek nce Areopagos tepesinde bir sre
durmu, sonra da Atina'nn eski meydannda tekrar ortaya kmt.
Hilde eski harabelerden birdenbire bir sr yksek yap ykseliini okurken
hayretten donakald. Babasnn bir dier sabit fikri de, BM'e dahil tm lkelerin
birleerek Atina'daki bu eski meydann gerek bir kopyasn yapmalaryd. Burada
felsefi konular tartlmal, ayrca silahszlanma grmeleri ele alnmalyd. Byle
byk bir projenin insanlarn birlemesine hizmet edeceine inanyordu. "Petrol
platformlar ve Ay'a inen uzay aralar yapyoruz ya, bunu neden yapamayalm!"
diyordu.
Sonra Platon'la ilgili blme geldi. "Ruh sevginin kanatlarnda "evine", idealar
dnyasna doru yola kar. Ruh, "vcudun hapishanesinden" kurtulur..."
Sofi iti ap Hermes'i izlemeye kalkm, ama bir sre sonra Hermes gzden
kaybolmutu. Platon'u okuduktan sonra ormanda yrmeye balam, sonra da
kk bir gln kenarndaki krmz bir kulbeye gelmiti. Kulbede Bjerkely'i
gsteren bir resim aslyd. Tarifine baklrsa Hilde'nin Bjerkely'si olmalyd bu.
Bunun yannda da Berkeley diye bir adamn resmi aslyd. "Ne ilgin bir eydi bu!"
Hilde elindeki koca dosyay bir kenara brakp kitaplna gitti ve 14. yagnnde
hediye gelen Kitap Kulb'nn ciltlik ansiklopedisini at. Berkeley... ite!
336
Berkeley, George, 1685-1753, tng. filozof ve Cloyne piskoposu. nsan bilincinin
dnda maddi bir gereklik olduu fikrini reddeder. Ona gre duyumsal
alglamalarmzn kayna Tanrdr. B. ayn zamanda soyut kavramlar eletirisiyle
tannr. En nemli eseri: A Treatise Concer-ning the Principles ofHuman
Knovuledge (1710). -.

Evet, ok ilginti! Tekrar yatana dnp dosyay eline almadan nce bir sre
ylece durdu odann ortasnda.
Bu iki resmi yanyana koymu olan kii babasyd bir bakma. sim benzerliinden
baka bir benzerlik sz konusu muydu acaba?
Demek Berkeley insan aklnn dnda maddi bir gereklik olduunu reddeden bir
filozoftu. Ne acayip eylere inanabiliyordu insanlar! te yandan bu tr iddialarn
tersini kantlamak son derece zor bir iti. Bu fddia Sofi'nin dnyasna uyuyordu
rnein. Sofi'nin "duyumsal alglarnn" kayna ise Hilde'nin babasyd.
Okumaya devam ederse bu konuda daha ok ey renecekti herhalde. Sofi'nin
kendisine aynada iki gzn krparak karlk veren kz grd yere geldiinde
dosyann zerinden etrafa bakp kendi kendine glmsedi. "Sanki aynadaki kz
gzlerini Sofi'ye krpm gibiydi. Seni gryorum, Sofi! demek ister gibiydi. Ben
aynann br tarafndaym."
Bir de Sofi burada Hilde'nin yeil czdanm buluyordu -iindeki paralar ve dier
eylerle. Nasl olmu da oraya gitmiti czdan?
Sama! Hilde bir an iin Sofi'nin czdann gerekten bulduunu sanmt. Ama
sonra bir an tm bu olanlar Sofi'nin cephesinden grmeye alt. Zavallck iin
her ey son derece karmak ve esrarengizdi.
lk kez o an Sofiyle yz yze karlam olmay istedi. Bir
337
SOFfNtN DNYASI
BJERKLEY
zaman gelip onunla tm bu olup bitenlerin birbiriyle ilikisini konumay arzulad.
Ama imdi Sof'nin ba dertteydi. Bir an nce kulbeden kmas gerekiyordu. Ve
kayk da gln ortasnda yzyordu elbette! Kaykla ilgili hikyesini kendisine
byle anmsatyordu babas.
Hilde gazozundan bir yudum, karides salatal ekmek dili-minden de bir srk ald
ve Platon'un idealar retisini eletiren "dzen adam" Aristoteles ile ilgili
blm okumaya balad.

Aristoteles, nce duyularda varolmayan bir eyin bilinte de varolmayacan


iddia eder. Platon ise nce fikirler dnyasnda varolmayan hibir eyin doada
varolamayacam ne srer buna karlk. Aristoteles, Platon'un bu tutumuyla
"eylerin saysn iftletirdij-ni" sylyordu.
Hilde "bitki, hayvan, maden" oyununu bulann Aristoteles olduunu hi bilmiyordu
dorusu!
Aristoteles, doann "odas"n ciddi bir ekilde dzenlemek istiyordu. Doadaki
her eyin deiik gruplar ve alt-gruplarda biraraya geldiini gstermeye
alyordu.
Aristoteles'in kadnlar konusundaki grlerini okuyunca hem hayal krklna
urad, hem de kzd. Demek insan ok akll bir filozof olmasna ramen bu kadar
aptal olabiliyordu!
Sofi, Aristoteles'ten esinlenip kendi "oda"sn dzenlemeye koyulmutu. Ve orada
tm dier vr-zvrn arasnda, Hil-de'nin dolabndan bir ay kadar nce yokolmu
olan beyaz orabn tekini bulmutu! Sofi Alberto'dan gelen ktlar bir dosyann
iine koymutu. "Ktlarn toplam 50 sayfay gemiti."
338
Hilde ise dosyasnm 124. sayfasna gelmiti ki bunun iine hem Sof'nin hikyesi,
hem de Alberto Knox'dan gelen "kurs mektuplar" dahildi.
Bir sonraki blmn bal "Helenizm" idi. Bu blm Sof'nin, zerinde BM jipi
bulunan bir kartpostal alyla balyordu. Kart 15/6 tarihli ve "BM taburu"
damgalyd. te yine, babasnn hediyenin yannda vermek yerine hediyenin iine
koymay tercih ettii bir baka "kartpostal"d bu da:
Sevgili Hilde! Hl yagnn m kutlamaktasn, yoksa artk ertesi gn m oldu?
Hediyenin ne kadar sre dayanaca o kadar nemli deildir. Bir anlamda tm
yaam boyu srer. Ama ben yagnn bir kez daha kutlamak istiyorum. Belki
artk kartlar neden Sofi'ye yolladm anlyorsundur. Onun kartlar sana
ulatracandan hi kukum yok. NOT. Annen czdann kaybettiini anlatt.
indeki 150 kronu ben sana veririm. Yeni renci kartn da okul kapanmadan
alabilirsin, deil mi? Sevgiler, baban.

yi vallahi! Hi yoktan 150 kronu olmutu bylece. Babas ya-gn iin yalnzca el
yapmas bir hediyenin yetmeyeceini dnmt demek ki.
15/6 Sof'nin de yagnyd. Ama Sof'nin takvimi henz maysn balarn
gsteriyordu. Bu tarih babasmn bu blm yazd tarih olmalyd; Hilde'ye
yollad "yagn kartpostalna" ise ok daha sonraki bir tarihi koymutu.
Zavall Sofi. te imdi de Jorn'le bulumak zere sper-markete doru
koarken dnyordu:
Hilde kimdi? Babas nasl olup da Sofi'nin onu bulacandan bu kadar emin
olabiliyordu? Ne olursa olsun kartlar dorudan kzna deil de Sofi'ye yollamas
ok anlamsz bir eydi.
339
SOF'NN DNYASI
Hilde de Plotinos'u okurken odasnda umaya baladn hissetmiti.
Varolan her eyde tanrsal bir gizem olduunu sylemek istiyorum. Ayieinin,
gelinciin byle parldadn grebiliriz. Bir kelebein daldan havalanmda, bir
baln akvaryumda yznde bu snrsz gizemi biraz daha ok yakalarz. Ancak
Tann'ya en yaknlat, mz yer kendi ruhumuzdur. Bu byk yaam srryla ancak
ruhumuzda birleiriz. Evet, ender de olsa, kimi zaman bu tanrsal gizemin
kendimiz olduunu hissederiz.
Hilde'nin imdiye dek okuduu en ba dndrc blnuolnu-tu bu. Ayn
zamanda en kolay anlalr blmd de bu: Her ey birdir ve bu "bir" de herkesin
bir paras olduu tanrsal bir gizemdir.
Bu inanlmas gereken bir ey deildi Hilde'ye gre. Zaten byleydi. Sonra
isteyen verseydi istedii anlam "tanrsal" szcne.
Hzla bir sonraki blme geti. Sofi ile Hilde 17 Maystan nceki akam adrlarn
alp kamp kurmaya gidiyorlard. Sonra da Binbann Evi'ne...
Hilde ancak bir iki sayfa okumutu ki hiddetle yerinden kalkp kolunun altnda
dosyayla oday arnlamaya balad.

Bu kadar da olmazd yani! Babas Hilde'ye maysn ilk yarsnda gnderdii


kartlarn bir eini ormandaki bu kulbeye koymu, sonra da kzlarn bunlar
bulmasn salamt. Gerekten de kendine gelen kartlarn tpatp eiydi bu
kartlar. Babasndan gelen kartlar iki- kez okur, hepsini satr satrna
hatrlard nk.
Sevgili Hilde. Yagnnle ilgili tm srlardan bazen yle patlayacak gibi oluyorum
ki, telefonu ap sana her eyi anlatmak is340
BJERKLEY
tiyor, sonra kendimi durduruyorum. Bu ey bydke byyor. Ve sen de bilirsin
ki bir ey byyp durduka insann onu srf kendine saklamas zorlar...
Sonra Sofiye Alberto'dan bir mektup daha geliyordu. Bu mektup Yahudilerle
Yunanllar ve bu iki byk kltr hakkndayd. Tarihe byle geni bir adan
bakmak Hilde'nin houna gitmiti. Okulda hi byle eyler renmiyorlard. Varsa
yoksa ayrntlar, ayrntlar... Bu mektubu okuyup bitirdiinde sa ve Hristiyanla
dair yeni bir bak edinmi olduunu hissediyordu. '
Goethe'nin, "bin yllk gemiinin hesabn yapamayan insan gnbirlik yaayan
insandr," eklindeki szlerinden de holand.
Bundan sonraki blm, Sofi'nin penceresine arpan bir kartpostalla balyordu. Bu
da yeni bir yagn kartndan baka bir ey deildi elbette!
Sevgili Hilde! Bu kart okurken hl yagnn m bilmiyorum. Deilse de umarm
zerinden pek fazla gn gememitir. Sofi'nin bir-iki haftas bizim iin bir-iki
hafta anlamna gelmeyebilir. Bense eve 24 Haziranda dnyorum. Dndmde
bahedeki salncaa oturup beraber denizi seyrederiz Hildeciim! Konuacak ok
eyimiz var...
Sonra Alberto Sofi'yi telefonla aryor, Sofi bylece Alberto'nun sesini
duyuyordu ilk kez.
- Sanki bir savatan bahsediyor gibisiniz...
- Buna ruhsal bir sava demek daha doru olur. Hilde'nin ilgisini uyandrp, babas
Lillesand'a dnmeden nce onu bizim tarafmza ekmeye almalyz.

341
SOFNN DNYASI
BJERKLEY
Bunun zerine Sofi, bir Ortaa rahibi klna girmi olan Alberto Knox'la 12.
yzyldan kalma bir kilisede yz yze geliyordu.
Aman, kilise! Hilde saatine bakt. Saat biri eyrek geiyordu. Kitaba dalm,
zaman unutmutu!
Kendi yagnnde kiliseyi krmak deildi pek onu dndren. Onu asl huzursuz
eden u yagn meselesinin kendisiydi. Kiliseye gitmemekle epeyce bir kutlamay
da karm oluyordu. Aman olsun, kutlamadan ok ne vard u dnyada!
Nasl olsa kitapta uzun bir vaaz geliyordu birazdan. Alberto da papaz rol iin
tam biilmi kaftand.
Sophia1 nn Hildegard'a grnn okuduunda yeniden ansiklopediye bavurdu.
Ama ansiklopedide ne Sophia'dan, ne de Hildegard'dan sz ediliyordu. Ne kadar
da tipikti bu! Ne zaman kadnlar ya da kadnlarla ilgili bir ey sz konusu olsa,
ansiklopedi bir Ay krateri kadar sessizleiyordu. Ansiklopedileri sansrden
geiren bir "Erkekleri Koruma Birlii" filan m vard
yoksa!
Bingen'li Hildegard hem vaiz, hem yazar, hem doktor, hem botaniki ve hem de
doalbilimciydi demek! stelik o, "Ortaada ayaklar en ok yere basan ve en
ok bilimsel olanlarn kadnlar olduunun bir simgesiydi.adeta". Ve bu kadn
hakknda Kitap Kulb'nn koskoca ansiklopedisinde tek bir satr
yoktu ha! Rezalet!
Hilde, Tann'nn bir de "dii yan" ya da "doa anal" olduuna inanldn hi
duymamt daha nce. Yunancada Tan-r'nn dii yanna Sophia deniyordu demek!
Sophia'y da kayda deer bulmam olacaklard sayn ansiklopediciler!

Ansiklopedide konuyla ilgili saylabilecek tek bilgi, stanbul'da, ad "kutsal bilgi"


anlamna gelen "Aya Sofya" isimli bir kilisenin bulunduuydu. Bir bakent ve
saysz kralienin isminin kayna olacak kadar nemli olmasna ramen, bu kii342
nin kadn olduundan hibir yerde sz edilmiyordu. Sansr deilse neydi bu?
te yandan Sofi'nin Hilde'ye "grnd" doruydu bir bakma. Hilde kitab
okumaya baladndan beri siyah salaryla Sofi'yi gznn nne
getirebiliyordu.
Sofi neredeyse tm bir geceyi Maria Kilisesi'nde geirip eve geldikten sonra,
ormandaki kulbeden alp eve getirdii pirin aynann nne gemiti.
Keskin hatlaryla kendi yz ve kendinden bakasna ait olamayacak kara, "prasa"
salar grlyordu aynada. Ama bu yzn arkasnda bir baka kzn yz daha
saklyd.
Aniden aynadaki kz iki gzn birden krpt. Sanki "ben gerekten burada,
aynann teki yzndeyim," demek ister gibiydi. Birka saniye sonra ise yokoldu.

Hilde de kimbilir ka kez aynada byle kendisine bakm, aynann arkasnda bir
bakasn aramt. Ama babas nereden biliyordu bunu? Hilde de aynann
arkasnda siyah sal bir kadn dlememi miydi ou kez? Hani byk
bykninesi aynay ingene bir kadndan ald iin...
Hilde dosyay tutan ellerinin titrediini hissetti. Sofi'nin gerekten "teki yzde"
bir yerde varolduuna inanyordu.
Sofi, Hilde ve Bjerkely'i ryasnda gryordu imdi de. Hilde Sofi'yi ne
grebiliyor, ne de iitebiliyordu. Ve ite Sofi iskelenin kenarnda altn bir kolye
buluyordu. Sonra da uyandnda yatanda buluyordu zerinde Hilde'nin adnn
ba harfleri de olan bu kolyeyi!
Hilde'nin yle bir dnmesi gerekiyordu. Kolyesini de kaybetmemiti ya!
Komodinindeki tak kutusunu ap bakt. Altn ha, babaannesinin Hilde'nin
doumunda takt altn ha yerinde yoktu!
343-

SOFI'NIN DNYASI
Demek kolyesini de kaybetmiti. yi ama daha kendisinin haberi yokken babas
nereden renmiti bunu?
Dahas, Sofi Hilde'nin babasnn Lbnan'dan geliini de grmt ryasnda. Oysa
babasnn gelmesine daha bir hafta vard. Sofi ryasnda gelecei gryor olabilir
miydi? Babas eve dndnde, Sofi'nin de bir bakma orada olacan m anlatmak
istiyordu? Hilde'nin yeni bir de arkada edineceini yazmyor muydu zaten...
Hilde iinde uyanan bir anlk, ama ok net bir dncede Sofi'nin kt kalemden
te bir ey olduunu hissetti. Sofi vard.
344
AYDINLANMA AI .ine yapmndan top dkmne kadar.,
Hilde tam Rnesansla ilgili blm okumaya balamken aada, kapnn giriinde
annesinin ayak seslerini duydu. Saatine bakt. Drt olmutu.
Annesi koarak merdivenleri kp Hilde'nin odasnn kapsn at.
- Kiliseye gitmedin mi yoksa sen?
- Tabii ki gittim.
- Ama... ne giydin giderken?
- imdi ne giyiyorsam, o zaman da onu giydim.
- Gecelik mi giydin yani?
- Hmmm... Maria Kilisesi'ne gittim.
- Maria Kilisesi mi?
- Evet, Ortaadan kalma ta bir kilise.
- Hilde!

Hilde dosyay kucana brakp annesine bakt.


- Dalm gitmiim anne. ok zgnm. Ama yle heyecanl ki okuduklarm!
Annesi buna glmsemeden edemedi.
- Sihirli bir kitap bu! diye ekledi Hilde.
- Tamam, tamam. Haydi bir kez daha yleyse: Yagnn kutlu olsun Hilde!
- Aman, yagn tebriklerinden gna geldi artk!
- Ama ben... Neyse, biraz dinleneyim de bize yle gzel bir akam yemei
hazrlayaym. Hem ilek de aldm.
- yi. Ben de okumaya devam edeyim.
345
SOFf NtN DNYASI
Bunun zerine annesi kt, Hilde de okumaya devam etti.
Sofi ehirde Hermes'in ardndan yryordu. Alberto'nun evinin giriinde
Lbnan'dan gelen bir kart daha kmta karsna. Bu kart da 15 Haziran
tarihliydi.
Hilde kartlarn tarihindeki sistemi imdi anlyordu. 15 Hazirandan nceki
kartlarn bir "kopya"s Hilde'ye de gelmiti. 15 Haziran tarihli kartlar ise
kendisine bu dosya araclyla geliyordu.
Sevgili Hilde. Sofi imdi felsefe retmeninin evine geliyor. Ya-knda 15 yana
girecek, sense dn 15 yana girdin. Yoksa bugn m Hildeciim? Bugnse saat
epey ge olmu olmal. Ama saatlerimiz de hep ayn gitmiyor...
Hilde, Alberto'nun Sofiye Rnesans, yeni bilimi, 17. yzyl Us-ularn ve Britanya
Empiristlerini anlatt blmleri okudu. Babasnn anlatnn arasna serpitirdii
kartpostallar ve yagn tebriklerini her okuyuunda ok heyecanlanyordu.
Babas bunlar kimi zaman bir kompozisyon defterinin iine, kimi zaman bir muz
kabuunun arasna, kimi zaman bir bilgisayara koyuyordu. Hi umursamadan

Alberto'nun azndan "laf kartyor", Sofi'ye Hilde dedirtiyordu. Hepsinden


tesi Hermes'i de konuturup, "Yagnn kutlu olsun Hilde!" dedirtiyordu.
Babasnn kendini Tanr yerine koyarak fazla ileriye gittii konusunda Alberto'yla
ayn fikirdeydi. Aa kiminle ayn fikirde oluyordu gerekte. Alberto'yabu eletiri ya da zeletiri- dolu szleri syleten kii de babas deil miydi? Sonunda
babasnn kendini Tanr'yla bir tutmasnn pek de o kadar sama olmad kansna
vard. Babas, Sofi'nin dnyasnda hereye kadir bir Tanr gibiydi ite.
Alberto Berkeley'i anlatmaya baladnda Hilde de Sofi
346
AYDINLANMA AI
kadar heyecanlyd. Ne olacakt imdi? Babas hep, insan aklnn dnda maddesel
bir dnya olduunu reddeden bu filozofa gelindiinde nemli bir eyler olacan
sezdirmiti. Hilde ansiklopediye bakt i in nceden bir eyler renmiti,
Berkeley hakknda.
Blm, Sofi ile Alberto'nun pencere kenarnda dururlarken, ardnda yagn
tebrii mesaj tayan ua grmeleriyle balyordu. O srada da "kara bulutlar
tm ehri kaplyordu".
Yani tm soru "olmak ya da olmamak" deildir. Soru ayn zamanda ne
olduumuzdur. Gerekten et ve kemikten olumu insanlar myz? Dnyamz
gerek eylerden mi oluuyor, yoksa akl m bizi evreleyen?
Sofi'nin trnak yemeye balamasnda aacak bir ey yoktu. Kendisinin byle bir
huyu olmasa da, onun da kendini pek iyi hissettii sylenemezdi.
Ve sonra bir gn gelir anlard insan:"... bizim iinse "here-yin kendinde nedeni"
olan bu "ruh" Hilde'nin babas olabilir."
- Demek o bizim iin bir tr Tanr, yle mi?
- Drst olmam gerekirse, evet. Ama bundan tr utanmas gerek o ahlakszn!
-Ya Hilde?
- O bir melek, Sofi.

- Melek mi?
- Hilde bu "ruh"un grnd kimse.
Bundan sonra Sofi Alberto'dan ayrlyor, kendini sokakta, yamur frtnann
ortasnda buluyordu. Sofi'nin ehri koarak gemesinden birka saat sonra
Bjerkeley'i de etkisi altna alan ayn kt hava olmasnd bu?
347
SOF'NN DNYASI
AYDINLANMA AI
Yarn yagnm, diye dnyordu. Tam on beinci yana basarken hayatn
yalnzca bir rya olduunu anlamak ne kadar acklyd! Sanki bir milyon kazanm,
tam dl alacakken bunun aslnda bir rya olduunu anlam gibiydi.
Sofi slak stadyumu da koarak geti. ok gemeden kendisine doru birinin
kotuunu farketti. Annesiydi bu. Bu arada gkyzn-de art arda imekler
akyordu.
Nefes nefese sarlmt imdi annnesi Sofi'ye.
- Neler oluyor bize yavrum? diyordu annesi.
- Bilmiyorum, derken alyordu Sofi. - Sanki herey kt bir rya gibi!
Hilde de gzlerinin dolduunu hissediyordu. "Olmak ya da olmamak - ite btn
mesele bu."
Dosyay elinden yataa atp ayaa kalkt. Bir ileri bir geri oday arnlamaya
koyuldu. Sonunda annesi gelip onu yemee arana dek pirin aynann karsnda
kendini seyretti. Annesi kapy aldnda aynann karsnda ne kadar zamandr
durduunu bilmiyordu. Ama bildii bir ey varsa, o da aynadaki grntsnn
kendisine iki gzn birden krpm olduuydu.
Yemek boyunca yagn iin kendisine yaplanlara teekkr borlu, iyi bir aile kz
gibi davranmaya alt. Aslnda kafas srekli Alberto ve Sofi'yle meguld.

Hereyin ardnda Hilde'nin babasnn olduunu anlamlard artk. Peki imdi neler
olacakt? Aslnda anlamlard demek de ne demekti? Herey kurmacayd nasl
olsa. Onlarn bir ey anlamasn salayan babas deil miydi? Ne olursa olsun
ortada bir sorun vard: Sof'yle Alberto hereyi "anladklarna" gre yolun sonuna
gelinmi demekti.
Ayn durumun belki kendi dnyas iin de geerli olduu aklna geldiinde, bir
patates cipsi neredeyse boaznda kah348
yordu. nsanlar doann kurallarn birbiri ardna kefedip duruyorlard. Tarih
byle, felsefe ve bilimde tm bilinemeyenler zlp dururken sonsuza dek
srecek miydi? Yoksa insanlk, tarihinin sonuna m yaklamt? nk bir yandan
gittike ilerleyen dnce ve bilim ile incelen ozon tabakas ve yaklarak yokedilen
tropik ormanlar arasnda bir iliki yok muydu? Belki de insanlarn bilgiye
susuzluuydu "ilk gnahlar"?
Bu konu yle byk ve yle rktcyd ki, Hilde hemen baka eyler dnmeye
alt. stelik babasnn yagn hediyesini okumaya devam ederse, bir sr eyi
daha anlard kukusuz.
- "Dile benden ne dilersen..." diye bir baka yagn arks sylyordu annesi
italyan ilekleriyle dondurmalarn yerlerken. - imdi sen ne istersen onu
yapacaz.
- Biraz garip gelecek ama u an tm istediim babamn armaann okumaya devam
etmek.
- Pekl, ama dikkat et de kendini fazla kaptrma!
- Yok canm.
- Belki sonra pizzalanmz alp televizyondaki u dedektif dizisini seyrederiz...
- Belki.
Hilde'nin aklna Sofi'nin annesiyle konumalar geldi. Babas Sofi'nin annesini
kendi annesinden esinlenerek mi yaratmt acaba? Ne olur ne olmaz diye
annesine hi deilse bugn evrenin silindir apkasndan karlan tavanlardan sz
etmemeye karar verdi.

- Aklma gelmiken, dedi ayaa kalkarken. -Evet?


- Altn hal kolyemi bulamyorum. Annesi anlaml anlaml bakt.
- Kolyeni haftalarca nce iskelenin ucunda buldum. Orada drmsn, seni
dank seni!
349
SOF'NN DNYASI
- Bunu babama anlattn m?
- Bilmem. Ha evet, galiba anlattm...
- Peki imdi nerede?
Annesi kalkp kendi tak kutusuna bakmaya gitti. Sonra yatak odasndan hayret
dolu bir ses geldi. Oturma odasna geri gelen annesi:
- Hay Allah! u an iin ben de bulamyorum, dedi.
- Biliyordum zaten.
Annesine bir sarlp, yukar kendi odasna kotu. Nihayet tekrar Sofi ve
Alberto'nun bana gelenleri okuyabilecekti. Yine yatana oturup, koca dosyay
kucana at.
Sofi ertesi sabah annesinin odasna girmesiyle uyand. Elinde ii hediye paketi
dolu bir tepsi tayordu. Bo bir gazoz iesine bayra koymutu.
- Yagnn kutlu olsun Sofi!
Sofi gzlerini ovuturarak kendine gelmeye alt. Dn olanlar hatrlamaya
alt. Ama herey bir bulmacann paralarn andryordu. Bulmacann bir
karesinde Alberto, bir dierinde Hilde ve Binba vard. Bir baka karede
Berkeley, dierinde Bjerkely yer alyordu. Karelerin en siyah o korkun havayd.
Sofi bir sinir krizi geirmiti neredeyse bu havada. Sonra annesi onu havluyla
kurulam, ball scak st iirip "yatrmt". Sofi yatar yatmaz uyumutu.

- Hl hayattaym galiba, dedi Sofi ksk bir sesle. -Tabii hayattasn! stelik
bugn 15 yana giriyorsun.
- Emin misin?
- Ne demek emin miyim? Bir anne bir tanecik kznn ne zaman doduundan emin
olmaz m? 15 Haziran 1975... saat bir buuk. Hi kukusuz hayatmn en mutlu
gn.
- Hereyin yalnzca bir rya olmadndan emin misin?
- yle de olsa, gzn ap karnda rekler, gazoz ve yag-n hediyeleri
bulduun bir rya fena bir rya saylmaz herhalde!
350
AYDINLANMA AI
Annesi elindeki tepsiyi bir sandalyeye brakp ksa bir sre iin yokoldu. Tekrar
odaya geldiinde elinde bir baka tepsi vard. inde rekler ve gazoz olan bu
tepsiyi Sofi'nin yatann dibine brakt.
Bundan sonras her zamanki yagn sabahlar gibi geti. Sofi hediyelerini at;
annesi ta on be yl ncesine, doum sanclarna varana dek anlarndan bahsetti.
Annesinin hediyesi bir tenis raketiydi. imdiye dek hi tenis oynamamt ama
Yonca Soka'ndan be dakika tede isterse oynayabilecei bir tenis sahas
vard. Babas FM-radyolu bir mini televizyon gndermiti. Televizyonun ekran bir
fotoraf yzeyi kadar ya vard, ya yoktu. Sonra ailenin baka fertlerinden ve aile
dostlarndan hediyeler vard.
Bir sre sonra annesi:
- Bugn iten izin alaym m sence? diye sordu.
- Hayr. Neden?
- Dn gerekten kendinde deildin. Byle devam ederse seni bir psikologa
gstersek diyordum. "
- Gerekmez.

- Dnk hava myd seni byle etkileyen yoksa u mehur Alberto mu?
- Ya sana ne demeli? Dn "Neler oluyor bize yavrum?" diyen sen deil miydin?
- Bir takm acayip insanlarla bulumak iin ehirde oraya buraya gitmeni
dnerek syledim. Bunda belki benim de suum var diye...
- Bo zamanlarmda birazck felsefe dersi almamda kimsenin "suu" yok. ine
gidebilirsin. Zaten 10'da okulda olacaz. Ders yok. Karne alp biraz eleneceiz o
kadar.
- Karnen nasl dersin?
- Bilmem ama birinci dnemden daha ok pekiyi olaca kesin. Annesi gideli pek az
olmutu ki telefon ald.
- Alo, ben Sofi Amundsen.
- Merhaba. Benim, Alberto.
351
SOF'NN DNYASI
-Aa?
- Binba yapacan yapt yine.
- Ne demek istiyorsun?
- Dnk havay kastediyorum Sofi.
- Neye inanacam bilemiyorum.
- te bir filozofu filozof yapan da budur. Bu kadar ksa zamanda byle ok ey
renmenden gurur duymuyorum desem yalan olur.
- Hibir eyin gerek olmamasndan korkuyorum.
- Buna varolusal endie denir ki bu ou zaman yeni bir hayatn eiinde olduunu
gsterir.

- Derslere biraz ara versek iyi olacak galiba.


- Bahende ok kurbaa var u sralar anlalan! Sofi glmeye balad. Alberto
szlerini srdrd:
- Bence devam etmeliyiz. Ha sahi yagnn kutlu olsun! Dersleri 24 Hazirandan
nce bitirmeye almalyz. Zaten son midimiz de
bu.
- Ne iin son midimiz?
- yle bir oturup arkana yaslan. Bugnk dersimiz biraz zaman
alabilir.
- Rahatm yerinde.
- Descartes' hatrlyor musun?
- "Dnyorum, yleyse varm."
- u an kendi yntemsel kukumuz iinde zor bir durumdayz. Dnp
dnmediimizden bile emin deiliz. Belki de biz bir dnceden baka bir ey
deiliz ki bu da insann kendinin dnmesinden olduka farkl bir ey.
Lillesand'daki kznn yagn elencesi olalm diye Hilde'nin babas tarafndan
yaratlm karakterler olduumuza inanacak yeterli kant var elimizde. yle deil
mi?
- Evet...
- Ama bu durum da iinde bir eliki barndryor. Eer yaratlm karakterlersek,
kendi bamza hibir eye "inanmaya" hakkmz olamazd. rnein tm bu telefon
konumas bir hayalden ba352
AYDINLANMA AI
ka bir ey olmazd.

- O zaman bizim zgr bir irademiz olmazd. Tm syleyip yaptklarmza Binba


karar veriyor olurdu. O zaman en iyisi bu telefon Konumasna hemen u an son
vermek olurdu.
- Hayr, hayr. Konuyu basite indirgiyorsun!
- Niyeymi anlat o zaman!
- nsann ryalarn planlad sylenebilir mi? Hilde'nin babas her yaptmzn
farknda olabilir. Bundan kanmak insann kendi glgesinden kamas kadar
olanaksz olabilir. Ama Binbann bundan sonra olacaklar her trl ayrntsna
kadar planlam olduu -ki ben de tam bu noktada bir plan kurmaya baladm- pek
yle kesin olmayabilir. Belki de olacaklara tam son anda yani yaratclk annda
karar veriyordur. te tam byle anlarda inisiyatifi ele alp kendi syleyip
yapacaklarmza kendimiz karar verebiliriz belki. Tabii bizim bu zayf klarmz
Binbannkilerle karlatrlamayacak kadar gsz olacaktr. Onun konuan
kpekleri, uan arkasna takt pankartlar, muzla yollad haberler ve frtnal
havalar karsnda yapacak pek bir eyimiz yok. Ama ne olursa olsun bizim de bir
irademiz olduunu unutmamak gerek.
- Nasl baaracaz bu dediini?
- Binba bizim dnyamzda olup biten hereyin farknda, ama bu onun hereye
kadir olduu anlamna gelmiyor. En azndan bizim hayatmz onun hereye kadir
olmadn varsayarak yaamamz gerekiyor.
- Anlyorum sanrm.
- Mesele, onun haberi olmadan araya szp srf kendi bamza bir ey
yapabilmekte. Bu Binbann asla farkedemeyecei bir ey olmal.
- Biz aslnda var deilsek nasl mmkn olacak bu?
- Varolmadmz kim syledi? Mesele varolup olmadmz deil) ne olduumuz ve
kim olduumuz. Binbann blk prk usunda varolan kvlcmlar olsak da bu
bizim kendi apmzdaki varl353
SOFI'NN DNYASI

AYDINLANMA AI
mz engellemez.
- zgr irademizi de mi engellemez?
- Buna da bir are bulacam elbet Sofi.
- Ama Hilde'nin babas "buna bir are bulacan" da biliyor.
- Olabilir. Ama planmn ayrntlarn bilmiyor. Ve ben de bir Ark-himedes noktas
bulmaya alyorum.
- Arkhimedes noktas m?
- Arkhimedes Helenistik an mehur bir bilginiydi. "Bana sabit bir nokta verin,
dnyay yerinden oynataym" diyordu. Bizim de Binbann i evreninden darya
srayabilmek iin byle sabit bir noktaya ihtiyacmz var.
- Epey uratracaa benzer bizi bu.
- Ama bunun iin ilk nce felsefe kursumuzu tamamlamamz gerek. O zamana dek
Binbann zerimizdeki hakimiyeti srmek durumunda. Seni yzyllarn iinden
geirip amza dek getirmeme karar vermi anlalan. te yandan Ortadou'da
bir yerlerden bir uaa binip buraya gelmesine de sadece birka gn kald.
Bjerkely'e varmadan kendimizi onun yap yap hayal gcnden kurtaramazsak bu
i bitti demektir.
- Beni korkutuyorsun...
- ncelikle sana Fransz Aydnlanma ayla ilgili en nemli bilgileri vermeliyim.
Sonra Kant' ele alp Romantik aa geebiliriz. Sonra Hegel en azndan bizim iin
nemli bir adm oluturacak. On. dan bahsedince Kierkegaard'n Hegel felsefesiyle ateli hesaplamasndan sz
etmemek olmaz. Sonra Marx, Darvvin ve Freud'dan da bahsetmeliyiz. Elimizi
abuk tutup Sartre ve Varoluuluu de ele alabilirsek, bundan sonra planmz
uygulayabiliriz.
- Bir hafta iin olduka ykl bir program.

- O yzden hemen balamalyz. imdi gelebilir misin?


- Okula gitmem gerek. Karne alp biraz eleneceiz bugn.
- Bover! Eer yalnzca bir bilinte varolduumuz doruysa, elence saatinde
iilen gazozlarla yenen vr zvrn tad da yalnzca
354
hayalimizde olan bir eydir naslsa!
- Ama karne...
- Sofi! Ya yz milyarlarca galaksiden birindeki bir gezegenin ufack bir
parasndak akl almaz bir evrende yaamaktasn, ya da bir Binbann usundaki
elektromanyetik drtlerde. Sense tutmu "karne"den bahsediyorsun. Utan, utan!
- zr dilerim.
- Ama yine de okula bir urasan iyi edersin. Son gn okulu krman Hilde'nin
zerinde olumsuz etki yapabilir. Yagn olmasna ramen o okula gidiyordur
mutlaka. Ne de olsa bir melek o!
- Tamam yleyse. Okuldan sonra hemen geliyorum.
- Binbann Evinde buluabiliriz.
- Binbann Evinde mi?
- Klikk...
Hilde dosyay brakt. te babas son gn okulu krd iin vicdan azab
duymasn da salamt. Ne adamd yahu!
Bir sre oturup Alberto'nun ne tr bir kurtulma plan-yaptn dnd. Dosyann
son sayfasna baksa myd acaba? Yok, ayp etmi olurdu o zaman. En iyisi kitab
bir an nce bitirmeye almakt.
nemli bir noktada Alberto'ya katlyordu. Babas Sofi'yle Alberto'nun bana
gelecekleri biliyordu ama oturup yazarken her trl ayrnty da nceden

dnemezdi. Kimi zaman iinden gelenleri bir hzla yazyor, ne yazdnn ise
ancak sonradan farkna varyor olmalyd. te tam bu noktalarda Sofi'yle
Alberto'nun bir tr zgrl olabilirdi.
Hilde tekrar Sofi'yle Alberto'nun gerekten varolduklar duygusuna kapld.
Denizin yz kprtsz olsa da bu, denizin derinlerinde bir hareket olmad
anlamna gelmez, diye dnd.
imdi niye dnmt bunu?
355
SOFl'NlN DNYASI
Niye dndyse dnsn hi de denizin yznde saylmayacak bir dnceydi
bu!
Sofi okulda tam anlamyla bir yagn yaad. Herkes okulun son gn olduu iin
zaten tam bir elence havas iinde olduundan kendi yagn de fazladan
grltl bir biimde kutlanm oldu.
retmen son olarak iyi tatiller dileyip serbest olduklarn syler sylemez Sofi
dar frlad. Jorn'n kendisini beklemesi arsna da hemen yapmas gereken
bir ey olduunu syleyerek karlk verdi.
Posta kutusunda Lbnan'dan gelen iki kartpostal duruyordu. Her ikisinde de
"HAPPY BIRTHDAY -15 YEARS" diye yazlyd. Hazr yagn kartlarndand
bunlar.
Kartn birisi "Hilde Mller Knag, Sofi Amundsen eliyle..." adresli, dieriyse
Sofi'nin kendineydi. Her iki kart da "BM taburu" damgalyd.
Sofi nce kendisine yollanm olan kart okudu:
Sevgili Sofi Amundsen! Bugn senin yagnn olduu iin pek ok kutlanmaya
layksn. Ve ben de senin yagnn candan kutlarm. imdiye dek Hilde iin
yapm olduklarn iin saol! ten selamlar. Binba Al bert Knag.
Sofi Hilde'nin babasnn sonunda kendisine de bir kart gndermi olmasna ne
tepki duyacan bilemiyordu. Bir bakma olduka dokunakl bir eydi bu.

Hilde'ye gelen kartta ise unlar yazlyd:


Sevgili Hildeciim! u an Lillesand'da gnlerden ne, saat ka bilmiyorum. Ama
zaten pek de nemli deil bu. Seni yanl tan-1 mamsam, bu sana gnderdiim
son ya da sondan bir nceki yagn tebrii olacak. Ama kitab bitireceim diye
uykusuz
356
AYDINLANMA AI
kalman da istemem! Alberto birazdan Fransz Aydnlanma dncelerini
anlatacak ve zellikle yedi nemli nokta zerinde duracak. Bunlar:
1. Otoriteye kar k
2. Usuluk
3. Aydnlanma dncesi
4. Kltr iyimserlii
5. Doaya dn
6. nsancllatrlm Hristiyanlk
7. nsan haklar
Binbann gznn hl zerlerinde olduu belli oluyordu.
Sofi eve girip pekiyilerle dolu karnesini mutfak masasnn zerine brakt. Sonra
iti geip ormana dald.
Gl yine kaykla geti. Alberto kapnn eiinde oturuyordu. Eliyle Sofi'nin yanna
oturmasn iaret etti.
Hava olduka gzeldi ama kk gln zerinden etrafa serin bir hava dalgas
yaylyordu. Frtnal havann etkisi henz gememi gibiydi.
- Hemen konumuza geelim, diye sze balad Alberto. - Hu-me'dan sonra gelen
en nemli sistem yaratcs Kant idi. Ancak 18. yzylda Fransa'da da mehur

filozoflar yaad. 18. yzyln ilk yarsnda felsefenin arlkl olarak ngiltere'de,
18. yzyln ortalarnda Fransa'da, yzyln sonundaysa Almanya'da hissedildiini
sylemek yanl olmaz.
- Batdan douya bir gei yani...
- Evet. Pek ok Fransz Aydnlanmac dnrn ortak bir takm fikirlerine ksaca
deinmek istiyorum. Bunlar arasnda Montes-quieu, Voltaire, Rousseau ve daha
biroklar gelir. Bu fikirleri yedi ana balkta toplayacam.
- Teekkrler, ne yazk ki bundan haberim var!
Sofi Hilde'nin babasndan gelen kart gsterdi. Alberto derin bir
357
SOFfNtN DNYASI
i ekti.
- Buna hi gerek yoktu bence... Evet, ilk nokta otoriteye kar ;-k. Fransz
Aydnlanma filzoflarndan bir ou, o sralar Fransa'dan daha ak bir lke olan
ngiltere'de bulunmulard. Burada ngiliz doa biliminden, zellikle Nevvton ve
onun evrensel fiziinden ok etkilenmilerdi. Ancak bunun yannda ngiliz
felsefesi, zellikle Locke ve onun politik felsefesi de onlara bir esin kayna
oluturmutu. Daha sonra bu filozoflar Fransa'da varolan otoritelere kar
mcadeleye giritiler. Bizden ncekilerden devraldmz tm dorulara kar
eletirel bir tutum taknmalyz, dediler. Tm sorulara bireyin kendisi bir cevap
bulmalyd. Bu noktada Descartes gelenei onlara k tutuyordu.
- nk Descartes hereyi temelden kurmaktan yanayd deil
mi?
- Evet. Otoriteye kar k kilisenin, kraln ve soylularn gcne kar koymay da
ieriyordu. Bu kurumlar 18. yzylda Fransa'da ngiltere'dekinden ok daha
glydler.
- Ve sonra devrim oldu.

- Evet, 1789'da. Ancak yeni fikirler bundan daha nce ortaya kmt. kinci
nokta Usuluk.
Usuluun Hume'la birlikte ortadan yokolduunu sanmtm.
- Hume 1776'da ld. Bu Montesquieu'nn lmnden yirmi yl sonras, 1778'de
len Voltaire ve Rousseau'nun lmnden yalnzca iki yl ncesiydi. Ve bu
filozof da ngiltere'de bulunmu, Locke'un felsefesiyle iyice tanmlard.
Locke'un yzde yz bir Empirist olmadn hatrlyorsundur belki. Locke Tanr'ya
inancn ve belli baz ahlaki normlarn insan aklnda varolduuna inanyordu.
Aydnlanma felsefesinin temelini de bu dnce oluturur.
- Franszlarn ngilizlerden hep biraz daha fazla Usu olduklarn
da sylemitin.
- Evet ve bu farkn kkleri ta Ortaaa uzanr. ngilizlerin "com-mon sense"
dedikleri eye Franszlar "evidence" der. ngilizce bu
358
AYDINLANMA AI
terim "herkesin bildii ey" diye evrilebilirken, Franszca bu szck "(usun) ak
seik grd ey" eklinde tercme edilebilir.
- Anlyorum.
- Aydnlanma filozoflarnn ou, Sokrates ve Stoaclar gibi Antik a
Hmanistleriyle ayn dorultuda olarak insan usuna sonsuz lde gveniyorlard.
Bu yle nemli bir noktayd ki, bu yzden Fransz Aydnlanma ana "Usuluk
a" dendii de olur. Yeni doa bilimi doann akla uygun bir biimde varolduunu
gstermiti. Aydnlanma a filozoflar da kendi stlerine den grevin ahlak ve
dinde insan aklna uygun sarslmaz bir temel oluturmak olduuna inanyorlard. Bu
da Aydnlanma dncesine yol amtr.
- Ve bu da nc noktayd.
- Artk geni halk tabakalar "aydnlatlmalyd". Daha iyi bir toplumun n koulu
buydu. Zorluk ve basklarn nedeni bigisizlik ve bo-inand. Bu yzden ocuklarn

ve halkn eitimine byk nem verilmeliydi. Eitimin bir bilim olarak gelimeye
balamasnn Aydnlanma ana rastlamas da bir rastlant deildir bu yzden.
- Okul Ortaaa, eitbilim de Aydnlanma ana uzanyor demek ki...
- Evet, byle denebilir. Aydnlanma dncesinin ant da dev bir ansiklopedi oldu.
Encyclopedie adyla bilinen ve 1751 -1772 yllar arasnda 28 cilt halinde
hazrlanan bu esere en byk Aydnlanma filozoflar katkda bulundu. "Burada
herey var," denildi, "ine yapmndan top dkmne kadar hereyi bulmak
mmkn."
- Bundan sonra kltr iyimserliigeliyor.
- Ben konuurken u kart bir kenara brakabilir misin ltfen!
- zr dilerim.
- Akl ve bilgi bir yaylmaya grsn, o zaman insanlk byk hamleler
gerekletirebilir, diyordu Aydnlanma filozoflar. Aklszlk ve bilgisizliin
"aydnlanm" insanln yolundan yokolmas bir an meselesiydi. Bu dnce Bat
Avrupa'da bundan birka on yl ncesine kadar tmyle geerli olan bir
dnceydi. Bugnse her trl
359
SOFNN DNYASI
AYDINLANMA AI
"gelime"nin gerekten iyiye ynelik olup olmadndan o kadar emin deiliz.
Ancak Fransz Aydnlanma filozoflar bu tr bir "uygar, la" kar eletirilerini
daha o zamanlar dile getirmilerdi.
- Onlar dinlemeliymiiz demek ki.
- Bazlar iin ana slogan doaya dnmek olmutu. Aydnlanma filozoflarnn "doa"
ile kastettikleri "us"la hemen hemen ayn ey. di. nk insan usu, kilise ve
"uygarln" tersine, doa tarafndan verilmi bir eydi. "Doa insanlarnn
Avrupallardan daha salkl ve daha mutlu olduuna iaret edilirdi ou zaman,
nk onlar "uygar" deillerdi. "Doaya dnmeliyiz" sznn sahibi ise Rousseau
idi. nk doa iyiydi, insan da "doas gerei" iyi bir varlkt. Ktln

kaynaysa toplumdu. Rousseau ocuklarn ocukluklarn "doal" saflklar iinde


mmkn olduunca uzun bir sre yaamalarn ngryordu. ocukluun deerinin
kavranmasnn Aydnlanma anda baladn syleyebiliriz. Bundan nceyse
ocukluk yetikinlie bir hazrlk olarak grlrd. Oysa Dnya zerinde yaayan
birer insanz hepimiz -ocukken ocuk olarak, yetikinken de yetikin.
- Bence de.
- Ve tabii dinin de "doallatrlmas" gerekiyordu.
- Bununla ne demek istiyorlard?
- Din de insann "doal" saduyusuyla uyumlu bir hale getirilmeliydi. Bu ada pek
oklar insancllatrlm bir Hristiyanlk anlay iin mcadele ettiler ki
listemizdeki altnc nokta da bu. z-deki ve Tanr'ya inanmayan dolaysyla
tanrtanmaz bir tutum taknanlar vard ama Aydnlanma filozoflarnn ou
Tanr'sz bir dnyann insan aklna uygun olmadn savunuyorlard. Dnya
fazlasyla rasyoneldi bunun iin. rnein Nevvton da bu grteydi. Ayn ekilde
ruhun lmszlne inanmann da akla uygun olduu dnlyordu. rnein
Descartes iin ruhun lmszl bir inan meselesinden ok bir akl meselesiydi.
- Bu nokta biraz tuhaf geldi bana. Bence bu akldan ok bir inan
360
meselesidir tam da.
- Ama 18. yzylda yaamyorsun sen. O dnemin Aydnlanma filozoflarna gre
Hristiyanlk, kilise tarihi boyunca sa'nn basit retilerine eklendike eklenen
dogma ve retilerden temizlenip zne dndrlmeliydi.
- Ha o zaman baka!
- Pek oklar da Deizmi benimsiyordu.
- O da ne?
- "DeiznV'e gre Tanr dnyay ok, ok eskiden yaratm ancak ondan sonra
kendini vahiy yoluyla insanlara bilinir klmamtr. Bylelikle Tanr, kendini
insanlara bir takm "doast" yollarla deil, doa ve onun yasalar araclyla
duyuran "en yce varlk" konumuna indirgenmitir. Byle bir "felsefi Tanr"ya

Aristoteles'te de rastlarz. Onun iin de Tanr evrenin "ilk nedeni" ya da "ilk


devindiri-cisi" idi.
- yleyse geldik insan haklar konusuna...
- Ve belki de bunlarn en nemlisine! Fransz Aydnlanma felsefesinin genel olarak
ngiliz felsefesinden ok daha fazla uygulamaya ynelik olduunu syleyebiliriz.
- Bu felsefelerinin sonularn alp hayata geirdikleri anlamna m geliyor?
- Evet. Fransz Aydnlanma filozoflar yalnzca insann toplumdaki yeri zerine
birtakm kuramsal grler retmekle yetinmediler, ayn zamanda yurttalarn
"doal haklar" iin de aktif olarak mcadele ettiler. Bu ncelikle sansre kar ve
basn zgrl iin verilen bir mcadeleydi. Hem din, hem ahlak ve hem de
politika konularnda birey istediini dnmekte ve dncesini dile getirmekte
tmyle zgr olmalyd. Ayrca zencilerin kle edilmesine kar ve sulularn daha
insanca bir muamele grmesi iin de savald.
- Bunlarn ounun altna ben de imzam atabilirim sanrm.
- En sonunda "bireyin dokunulmazl" ilkesi, 1789'da Fransz Millet Meclisi
tarafndan ilan edilen "nsan Haklar Evrensel Bildir361
SOFfNN DNYASI
AYDINLANMA AI
gesi"nde yer ald. Bu "nsan Haklar Bildirgesi" bizim 1814'de ilan edilen
Anayasamzn da temelini oluturur.
- Ama dnyada pek ok insan ne yazk ki hl bu haklar elde edebilmek iin
savamak zorunda!
- Evet, ne yazk ki! Oysa Aydnlanma filozoflarna gre tm insanlar srf insan
olduklar iin bir takm zgrlklere sahipti. Bu onlarn "doal" hakkyd.
Gnmzde de hl lkelerin yasalaryla uyumayabilen "doal haklar"dan sz
etmekteyiz. Hl grmekteyiz ki bireyler ya da halk topluluklar adaletsizlie,
zgrlksuzlge ve baskya kar "doal haklar"n savunmak adna mcadele
ediyorlar.

- Ya kadn haklar?
- 1789'daki devrim bu haklarn tm "yurttalar" iin geerli olduunu ne
sryordu. Ancak yurttala kastedilen daha ok erkeklerdi. Ama tam da Fransz
Devrimi srasnda kadn haklar mcadelesinin ilk rnekleri grlmeye balanr.
- Eh, sras da gelmi artk yani!
- Aydnlanma filozofu Condorcetdaba 1787'de kadn haklaryla ilgili bir yaz
yaymlamt. Bu yazda kadnlarn da erkeklerle ayn "doal haklar"a sahip
olduunu belirtiyordu. 1789'daki devrim srasnda da kadnlar eski feodal dzene
kar savata olduka aktif roller aldlar. rnein sonunda kraln Versaille
Sarayndan kamasn salayan byk gsterileri balatan kadnlard. Paris'te bir
ok kadn grubu oluturulmutu. Erkeklerin sahip olduu haklarn aynna sahip
olmann yansra, evlilik yasalar ve kadnlarn toplumsal konumlar konularnda da
deiiklikler istiyorlard.
- Peki kazanabildiler mi bu haklar?
- Hayr. Daha sonra da rnekleri pek ok kez grld gibi, kadn haklar konusu
bu kez de devrimin scakl iersinde gndeme gelip devrimden sonra durum
sakinletiinde gndemden silindi.
-Tipik ite!
- Fransz Devrimi srasnda kadn haklar iin savaanlardan
362
biri de Olympe de Gouges idi. Olympe de Gouges 1791'de yani devrimden iki yl
sonra kadnlarn haklar konusunda bir bildiri yaynlad. Ona gre "vatandalk
haklar" bildirgesi, kadnlarn "doal haklan" konusuna deinmiyordu, bu yzden o
kadnlarn da erkeklerin sahip olduu tm haklara sahip olmas gerektiini dile
getirdi bu bildirisinde.
- Ne oldu bunun sonucu?
- Olympe de Gouges 1793'te idam edildi. stelik bundan sonra kadnlarn politik
faaliyetlerde bulunmas yasakland.

- Allah kahretsin!
- Kadn haklar mcadelesi bundan sonra gerek Fransa'da gerek tm Avrupa'da
19. yzylda yeniden tam anlamyla gndeme geldi. Ve yava yava bu mcadelenin
meyveleri alnmaya baland. Ancak rnein Norve'te kadnlar oy hakkn ancak
1913'te elde ettiler. Hl da dnyann pek ok lkesinde kadnlar haklarn elde
etmek iin savayorlar.
- Benim de tm kalbimle yanlarnda olduumu bilsinler!
Alberto susup gl seyretmeye koyuldu. Bir sre sonra:
- Aydnlanma felsefesiyle ilgili olarak syleyeceklerim bunlarm herhalde, dedi.
- Ne demek "bunlarm herhalde"?
-Daha fazla syleyecek bir eyim yokmu gibi geliyor.
O bunlar sylerken birden glde bireyler oldu. Gln ortasndaki sular
kaynamaya balad ve sularn iinden korkun bir dev yaratk ykseldi.
- Bir deniz ylan! diye haykrd Sofi.
Kara yaratk ileri geri birka kez salndktan sonra yeniden suyun diplerine dald
ve sonra herey eski sessizliine brnd. Alberto arkasn dnmt.
- eri girelim, dedi.
Bunun zerine kalkp kk kulbeye girdiler.
363
SOF'NN DNYASI
AYDINLANMA AI
Sofi Berkeley ve Bjerkely'i gsteren resimlerin yanna gitti. Bjer-kely'nin olduu
resmi gstererek:
- Bence Hilde burda bir yerde yayor, dedi.

Resimlerin arasna ilemeli bir levha aslmt. Levhada "ZGRLK, ETLK VE


KARDELK" yazyordu. Sofi Alberto'ya dnp:
- Bunu sen mi astn? diye sordu.
Alberto buna aresizlik dolu bir ifadeyle omuz silkerek karlk verdi.
O srada Sofi minenin zerinde bir zarf durduunu farketti. Zarfn zerinde
"Hilde ve Sofi'ye" diye yazlyd. Sofi zarfn kimden olduunu hemen tahmin etti
elbette, ama artk yeni olan bir ey Binbann kendine de haber yollamaya
balam olmasyd.
Zarf ap yksek sesle okumaya balad:
Sevgili Hilde ve Sofi! Felsefe retmeniniz anlattklarna ek olarak Fransz
Aydnlanma felsefesinin BM'in bal olduu ama ve ilkelere ne byk bir temel
tekil etmi olduundan da sz etmeliydi. ki yzyl nce "zgrlk, eitlik ve
kardelik" slogan Fransz yurttalarn biraraya getiren nemli bir slogand.
Bugn ayn szler tm insanl birbirine balamal. nsanln byk bir aile gibi
olmas bugn her zamankinden daha nemli. Bizi bizim ocuklarmz, torunlarmz
izleyecek. Nasl bir dnya brakyoruz onlara?
Hilde'nin annesi aadan seslenip pizzay fnna koyduunu ve dizi filmin on
dakikaya kadar balayacan haber verdi. Hilde tm okuduklarndan sersemlemi
bir durumda hissediyordu kendini. Ne de olsa sabah altdan beri aralksz
okuyordu.
Akamn geri kalann annesiyle 15. yagnn kutlayarak geirmeye karar verdi.
Ama nce ansiklopedide bir eye bakmalyd.
364
Gouges... yok. Peki De Gouges? O da yok. Ya Olympe De Gouges? Hayr, yok. Kitap
Kulb Ansiklopedisinde, politik faaliyetleri yznden idam edilen bu kadn
hakknda tek bir sz bile yoktu ite! Byk bir rezalet deil miydi bu? Babasnn
byle bir kiiyi kafasndan uyduracak hali yoktu herhalde.
Hilde daha byk bir ansiklopediye bakmak iin koarak merdivenlerden aaya
indi. aknlkla kendisine bakan annesine:
- Bir eye bakacam da, dedi.

- Aschehoug Ansiklopedisinin FOR V ile GP arasndaki szckleri ieren cildini


kapt gibi tekrar odasna dnd.
Gouges . . . ite!
Gouges, Marie Olympe (1748- 93) Fr. yazar. Sosyal konularda yaymlad
brorler ve yazd piyeslerle Fransz Devrimi'nde aktif rol ald. Devrim
srasnda tartlan insan haklarnn kadnlar da kapsamas iin uraan ender
kiilerden biridir. 1791'de "Kadn Haklar Bildirgesi"ni yaymlamtr. 16. Ludvvig'i
savunup Robes-pierre'e saldrmak cretinde bulunduu iin 1793'de idam edildi.
(Kaynaka: L.Lacour, "Les Origines du feminisme contemporain", 1900)
365
KANT
KANT
...zerimdeki gkyz ve iimdeki ahlak yasas...
Albert Knag'dan geceyarsna doru telefon geldi. Telefonu Hil-de'nin annesi
amt.
- Telefon sana Hilde. -Alo?
- Merhaba, ben baban.
- Delisin sen baba, saat on ikide aranr m?
- Yagnn kutlayayrh demitim...
- Btn gn kutladn ya zaten!
-... ve aramak iin gnn gemesini bekledim.
- Neden?
- Hediyeni almadn m yoksa?
- Aldm tabii. ok, ok teekkr ederim.

- Utandrma beni. Ne dnyorsun peki?


- Harika. Btn gn okumaktan yemek bile yemedim neredeyse.
- Yemek yemeyi ihmal etmemelisin.
- N'apaym, ok heyecanl!
- Kitabn neresine geldin?
- Sen onlara bir deniz canavar gstererek dalga getiin iin Binbann Evine
girdiler...
- Aydnlanma a.
- Ve Olympe de Gouges.
- Tahminimde pek yanlmamm yleyse.
- Ne demek "yanlmamm"?
- Sanrm geriye tek bir yagn kutlamas kald ve bu da
366
imdiye kadarkilerin iinde en etkileyicisi.
- Uyumadan nce biraz daha okuyaym yleyse.
- Okuduklarndan bir eyler anlyor musun peki?
- Bu bir gnde... imdiye kadar okulda rendiklerimden daha ok ey rendim.
Sofi'nin okuldan eve gelip posta kutusunda ilk zarf buluundan bu yana sadece
bir gn gemi olmasna inanamyorum.
- Ne kadar az zaman alabiliyor bazen her ey!
- Ama biraz acyorum ona. v
- Annene mi?

- Hayr, Sofi'ye tabii ki. -Ya...


- Kafas iyice karyor zavallnn.
- Ama o... o yalnzca bir...
- O yalnzca uydurulmu bir kitap kahraman diyeceksin, deil mi?
- Evet, yle bir ey.
- Bence Alberto ve Sofi varlar.
- Bunlar eve gelince konuuruz. -Olur.
- Sana iyi gnler yleyse.
- Ne dedin?
- Pardon, iyi geceler diyecektim.
- Sana da iyi geceler.
Hilde yarm saat kadar sonra yatana uzandnda dars hl yle aydnlkt ki
bahe ve koy olduu gibi grnyordu. Yln bu mevsiminde hava hi kararmazd.
Ormandaki kk bir kulbenin duvarnda asl olan bir resmin iinde olmann nasl
olacan dnd bir sre. Bu resmin iinden bakp dandakileri grmek mmkn
olur muydu?
Uyumadan nce byk dosyadan birka sayfa daha okudu.
367
SOF'NN DNYASI
Sofi, Hilde'nin babasndan gelen mektubu tekrar minenin zerine
koydu.

- u BM meselesi gerekten ok nemli olabilir, dedi Alberto, -ama anlattklarma


byle mdahale etmesinden holanmyorum.
- Bence bu kadar nemseme.
- u andan itibaren deniz ylan ve bu gibi olaanst olaylar grmemezlikten
geleceim. u camn kenarna oturalm ve sana Kant' anlatmaya balayaym.
Sofi iki koltuun arasndaki kk sehpada bir gzlk durduunu farketti.
Gzln camlar krmzyd. Gne gzl myd acaba?
- Saat ikiye geliyor, dedi Sofi. - Saat beten nce evde olmalym. Annemin
yagnm iin birtakm planlar vardr mutlaka.
- saatimiz var yleyse.
- Hemen balayalm.
- Immanuel Kant 1724'de Dou Prusya'daki Knigsberg kentinde bir saracn olu
olarak dnyaya geldi. 80 yanda lene dek hemen hemen tm mrn burada
geirdi. Ailesi koyu Hristiyand. Onun da felsefesinin nemli temellerinden birini
kendi dinsel inanc oluturur. Berkeley gibi o da Hristiyanlk inancnn temellerini
korumak gerektiine inanyordu.
- Berkeley'den yeterince bahsettik, saol!
- Kant ayrca imdiye kadar bahsettiimiz filozoflar iinde niversitede felsefe
profesr olarak alan ilk filozoftu.
- Felsefe profesr m?
- Gnmzde "filozof" szc iki anlamda kullanlmaktadr: "Filozof" diye
ncelikle kendi felsefi sorularna yant arayan kiiye denir. te yandan, kendi
felsefesini kurmam olmakla beraber felsefe tarihinde uzmanlam kiiye de
"filozof" denir.
- Kant bu ikinci trden bir filozof muydu?
- Kant her ikisi de idi. Yalnzca baka filozoflarn dnceleri konusunda
uzmanlam bir profesr olsayd, felsefe tarihinde bugn

368
KANT
sahip olduu yeri almam olurdu. Oysa Kant'n kendinden nceki felsefi gelenei
ok iyi tanmas son derece nemlidir. Kant hem pescartes ve Spinoza gibi
Usular, hem de Locke, Berkeley ve Hume gibi Empiristleri gayet iyi biliyordu.
- Berkeley'den sz etmemeni rica etmitim.
- Hatrlayabileceimiz gibi usular, tm insan bilgisinin temelinde usun olduunu
ne sryorlard. Empiristler ise dnya hakkndaki tm bilgileri duyular
araclyla edindiimizi sylyorlard. Hume, ayrca, salt duyumsal izlenimlerle
ulaabileceimiz sonularn snrl olduunu dile getiriyordu.
- Kant bunlarn hangisiyle ayn grteydi?
Kant'a gre bunlarn ikisinde de doru ve yanl yanlar vard. Herkesin yant
arad soru, dnya hakknda ne bilebileceimizdi. Bu felsefi proje Descartes'tan
sonraki tm filozoflarn ortak projesi olmutu. Ortaya iki olaslk konuyordu:
Dnya duyularmzla algladmz gibidir, ve dnya usumuza grnd gibidir.
- Kant ne diyordu?
- Kant, dnyay alglamamzda hem "duyu"lann hem de "us"un rol oynadn
sylyordu. Usularn usun roln, Empiristlerinse duyumsal izlenimlerin roln
fazla abarttn dnyordu.
- Bir rnek vermezsen her ey szden ibaret kalacak.
- Kant, esas olarak dnya hakkndaki bilgilerimizin duyumsal izlenimlerimiz yoluyla
olutuu konusunda Hume ve Empiristlerle ayn fikirdedir. Ancak -ki bu noktada
elini Usulara uzatr- usumuzun da etrafmzdaki eyleri nasl algladmz byk
lde belirlediini syler. Yani insan akl dnyay alglayta nemli bir rol oynar.
- rnek miydi bu?
- Peki, kk bir deney yapalm. u masadaki gzl getirebilir niin? Hah, ite
orada. imdi gzl tak bakalm!

Sofi gzl takt. Bir anda etrafndaki her ey krmzya brnd. Ak renkler
ak krmz, koyu renkler koyu krmz oldu.
- Ne gryorsun?
369
SOFt'NtN DNYASI
- Demin grdklerimi aynen gryorum, ama imdi her ey krmz.
- nk bu gzlk senin gereklii alglayn belirliyor. Grd, n her ey senin
dndaki dnyadan kaynaklanyor, ancak bunlar nasl grdn gzlk belirliyor.
Sen imdi dnyay krmz olarak alglasan da, dnyann krmz olduu sylenemez.
-Tabii ki...
- imdi ormanda dolasan veya Kaptan Viraj'na bir uzan san, imdiye dek
grdn her eyi yine grrsn ama bir farkla: imdi her ey krmzdr.
- Gzl karmadm srece...
- te Sofi, Kant da tam bu ekilde aklmzn ileyiini belirleyen birtakm
koullarn olduunu ve bu koullarn tm deneyimlerimizi belirlediini sylyordu.
- Ne tr koullarm bunlar?
- Grdmz her eyi ncelikle zaman ve uzamdaki olgular olarak alglarz. O
"zaman" ve "uzam" insann iki tr "gr biimi" olarak gryordu. Ve aklmzdaki
bu iki "biim"in her trl deneyimden nce geldiinin altn iziyordu. 8u, u
anlama geliyor: eyleri zaman ve uzamdaki olgular olarak alglayacamz o
eyleri alglamadan nce bilebiliriz. nk akln "gzlkleri"n karmamz mmkn
deildir.
- Yani Kant zaman ve uzamdaki eyleri alglamann doutan gelme bir zellik
olduunu mu sylyordu?

Bir bakma yle. Aslnda neyi grdmz Hindistan'da ya da Grnland'da doup


bym olmamza gre deiir. Ama dnyann neresinde olursak olalm dnyay
zaman ve uzamdaki sreler olarak alglarz. ncelikle bunu syleyebiliriz.
- Peki ama zaman ve uzam bizim dmzdakieyler deil mi?
- Hayr. Kant'a gre zaman ve uzam, insann bir parasdr. Zaman ve uzam
dnyaya deil, bizim kavraymza ait zelliklerdir.
- Bu ok deiik bir dnce.
370
KANT
- Yani insan bilinci edilgin bir biimde dardan izlenimler almakla yetinen bir
"levha" deildir. Bilin dnyay alglaymz belirler ve bunda etkin bir rol oynar.
Suyu cam bir kaba koyduumuzda, suyun kabn biimini alna benzer bu.
Alglarmz da "gr biim-|erimiz"in eklini alrlar.
- Anlyorum sanrm.
- Kant yalnzca bilincin eylere gre deil, eylerin de bilince gre biimlendiini
ne sryordu. Kant bu grn, insann bilgisi konusunda "Copernikusu bir
dnm noktas" diye adlandryordu. nk onun bu gr, o zamana dek inanld
gibi Gne'in Yer'in etrafnda deil, Yer'in Gne'in etrafnda dndn ileri
sren Copernikus'unki kadar kkten bir deiiklik barndran bir grt.
- imdi Kant'm neden hem Usulara hem de Empiristlere biraz hak verdiini
anlyorum. Usular deneyimlerin anlamn unutuyor, Empiristler de usun dnyay
alglaymzdaki roln grmyorlard.
- Hatt Hume'un insanlarn deneyerek kavrayamayacaklarm ne srd
nedensellik yasasnn kendisi de Kant'a gre insan aklnn bir parasyd.
- Nasl yani?
- Hatrlayacan gibi Hume doadaki her olayn ardnda hep bir nedensellik ilikisi
buluumuzun alkanlklarmzdan kaynaklandn sylyordu. nk biz beyaz
topun hareket nedeninin siyah topun arpmas olduunu duyumsayamazdk. Bu

yzden de siyah topun beyaz topu her zaman harekete geireceini


kantlamamzn olana yoktu.
- Hatrlyorum, evet.
- Oysa Kant, Hume'a gre asla kantlayamayacamz bu eyin insan aklnn bir
zellii olduunu syler. nsan akl her eyi bir neden etki ilikisi iinde alglad
iindir ki nedensellik yasas her zaman geerlidir.
371
SOFt'NN DNYASI
KANT
- Yine de bence nedensellik yasas biz insanlarda deil doada bulunur.
- Kant'a greyse insanlardadr. te yandan Kant, dnyann "kendinde" nasl bir
ey olduunu bilemeyeceimiz konusunda Hu-me'la ayn fikirdedir. Dnyann
"benim iin" -yani tm insanlar iin-nasl olduunu bilebiliriz. Kant'in felsefeye en
nemli katksnn "das Ding an sich" ile "das Ding fr mich" arasnda koyduu bu
ayrm olduu sylenebilir.
- Almancam pek iyi saylmaz!
- Kant "eyin kendisi" ile "eyin grneni" arasnda nemli bir ayrm koyar. "eyin
kendisi"ne dair kesin bir bilgimiz olamaz. Yalnzca "eyin grneni"ni bilebiliriz.
Buna karlk insan aklnn eyleri nasl kavradn deneyime dayanmakszn
syleyebiliriz.
- Gerekten syleyebilir miyiz?
- Sabah evden kmadan nce o gn neler greceini, bana neler geleceini
bilemezsin. Ama grp yaayacaklarn zaman ve uzamdaki olaylar olarak
alglayacan bilebilirsin. Ayrca bilincinin bir paras olarak her zaman
beraberinde tadn nedensellik yasasnn daima geerli olacandan emin
olabilirsin.
- Ve byle deil baka trl de yaratlm olabilirdik, yle mi?

- Evet, bambaka bir alg mekanizmamz olabilirdi. Bambaka bir zaman ve uzam
duygumuz olabilirdi. stelik etrafmzdaki eylerin nedenini aratrmak gibi bir
zelliimiz de olmayabilirdi.
- Bir rnek verebilir misin?
- Odann ortasnda bir kedi dn. Odann iine bir top yuvarla-sak kedi ne yapar?
- Hep yaptm eydir bu. Ne yapacak, topun arkasndan koar.
- Pekl, ya sen olsan odadaki. nnden birden bir top yuvar-lansa sen ne
yapardn? Arkasndan m koardn?
- Her eyden nce dnp topun nerden geldiine bakardm.
- Evet, nk sen bir insansn. nsan olduun iin de her olayn nedenini bulmak
istersin. Nedensellik yasas senin bir parandr.
372
- Gerekten mi?
- Hume doa yasalarn ne duyumsayabileceimizi, ne de kantlayabileceimizi
sylyordu. Bu gr Kant' huzursuz ediyordu. Ama o bu yasalarn mutlak
geerliliinin gsterilebileceini, nk sonuta bu yasalarn insan aklnn alglay
iin geerli olduunu ne sryordu.
- Kk bir bebek de topun nereden geldiini merak eder mi?
- Belki etmez. Ama Kant'a gre henz duyularyla algladklarnn says snrl olan
ocukta akl da tam anlamyla gelimemitir. Bo bir akldan da sz edilemez, deil
mi?
- lgin bir ey olurdu bo bir akl!
- yleyse imdi bir zet yapalm. Kant'a gre insann dnyay alglayn
belirleyen iki tr koul vardr. Birincisi duyularmzla alglamadan nce hakknda
bir ey bilemeyeceimiz d koullar ki buna bilginin maddesi diyebiliriz. kincisi
de rnein her eyi zaman ve uzamdaki olaylar ve kesin nedensellik yasalar
ierisindeki sreler olarak alglaymzdaki gibi insann iinde olan koullar ki
buna da bilginin biimi diyebiliriz.

Alberto ile Sofi bir sre ylece oturup camdan darsn seyrettiler. Sofi birden
gln kar tarafnda, aalarn arasnda yryen bir kz grd.
- Bak! dedi Sofi. - Kim ki bu kz?
- Hibir fikrim yok.
Kz birka saniye sonra gzden kayboldu. Kzn banda krmz bir ey olduu
Sofi'nin dikkatini ekmiti.
- Ne olursa olsun bu tr eylerin konumuzu datmasna izin vermemeliyiz.
- Devam et yleyse.
- Kant'a gre insann bilebilecekleri snrldr. Bu snrlar koyann akln
"gzlkleri" olduu da dnlebilir.
- Nasl yani?
373
SOPI'NIN DNYASI
KANT
- Kant'tan nceki filozoflarn gerekten "byk" felsefi problemlerle uratn
hatrlyorsundur - insann lmsz bir ruhu olup olmad gibi, Tanr'nn varolup
olmad gibi, doann kendinden kk paralara blnemeyen paracklardan
oluup olumad gibi ya da evrenin sonlu mu yoksa sonsuz mu olduu gibi...
-Evet.
- Kant'a gre insan bu tr sorulara kesin bir yant getiremez. Tabii bu onun bu
tr sorular grmezden geldii anlamna gelmiyor. Tam tersine, nk byle
sorular reddedip grmezden gelseydi gerek bir filozof saylmazd.
- O ne yapt peki?
- Biraz sabrl ol bakalm. Kant byle sorular karsnda akln bilinebilenin
snrlarnn tesinde dnmek durumunda kaldna inanyordu. te yandan tam

da bu tr sorulara yant aramaktr insann doasnda -ya da aklnda- olan. Ama


rnein evrenin snrl m yoksa snrsz m olduuna yant ararken, aslnda bizim
de kk bir paras olduumuz bir btne yant aramaktayz. Dolaysyla bu
btn hibir zaman tam anlamyla bilemeyiz.
- Neden bilemeyiz?
- Krmz gzlkleri taktnda evren hakkndaki bilgimizi iki eyin belirlediini
sylemitik.
- Evet, duyular ve us.
- Doru. Bilgimizin maddesi duyular yoluyla gelir ve bu madde usun zelliklerine
gre biimlenir. rnein bir olayn nedenini sormak usun bir zelliidir.
-Topun neden yuvarlandn sormak gibi...
- Evet. Ama evrenin nereden geldiini merak edip buna olas yantlar
getirdiimizde usumuz bir anlamda bota almaya balar. nk usun o zaman
"ileyecei" hibir duyu maddesi, yararlanabilecei hibir deneyim yoktur. nk
kendimizin de kk bir parasn oluturduu bu byk gereklii hibir zaman
duyumsamam-zdr.
374
- Yani yuvarlanan topun bir parasyzdr. O yzden de nereden geldiimizi
bilemeyiz.
- Ancak topun nereden geldiini sormak her zaman insann vazgeilmez bir zellii
olacaktr. Bu yzden sorar da sorarz, en u sorulara yant getirebilmek iin
urarda urarz. Ama bu sorulara hibir zaman kesin yant getiremeyiz, nk
bir nokta gelir ve usumuz bu noktada bota almaya balar.
- Saol, bu duyguyu ok iyi biliyorum!
- Kant'a gre, bu tr byk sorulara yant olarak her zaman birbirinin Kart
grler ortaya kabilir ve insan usu bu grlerin ikisini de doru, ikisini de
yanl bulabilir.
- rnek ltfen!

- Evrenin bir balangc olduunu ne srmek, evrenin bir balangc olmadn ne


srmek kadar anlamldr. Ama usun bu iki olasl da deerlendirmesi
olanakszdr. Evrenin her zaman varolduunu iddia edebiliriz, ama bir ey
balangsz varolabilir mi? Olamaz dersek, bir ncekj grn tam karsnda yer
alm oluruz. Evrenin bir balangc olmal dersek, bir durumdan bir baka duruma
deiimi kastetmediimiz srece bu balangcn yokluk olduunu ne srmek
durumunda kalrz. Ama bir ey yoktan varolabilir mi hi Sofi?
- Haklsn. Her iki olasl da kavramak olanaksz grnyor. Ama yine de
bunlardan biri doru, dieri yanl olmal.
- Demokritos ve dier zdekilerin, doann ok kk yap talarndan olutuunu
ne srdklerini hatrlyorsundur. te yandan dierleri, rnein Descartes,
uzantsal gerekliin her zaman kendinden kk paralara blnebileceini
sylyordu. Peki hangisi haklyd sence?
- kisi de haklyd... veya ikisi de hakszd.
- Pek ok filozof zgrln insann en nemli zelliklerinden biri olduunu ne
srmt. te yandan Stoac filozoflar ve Spinoza gibi dierleri, her eyin
doann zorunlu yasalarnca ynetildiini
375
SOF'NIN DNYASI
sylyorlard. Kant'a gre bu soru da insan usunun kesin yant getiremeyecei
sorulardan biriydi.
- Her iki yant da eit lde akla uygun ve eit lde akla aykh r.
- Ve Tanr'nn varln usumuzla kantlamaya kalktmzda da yetersiz kalmaya
mahkumduk. Bu noktada Usular, rnein Descar-tes, iimizde "mkemmel bir
varlk" fikri varsa Tanr'nn da varolmak zorunda olduunu sylyorlard.
Aristoteles ve Aquino'lu Thomas gibi dierleriyse Tanr'nn varlk nedenini her
eyin bir ilk nedeni olmas gerektiine balayarak kantlamaya alyordu.
- Kant'n gr neydi?

- O her iki kant da reddediyordu. Ne us ne de deneyim Tanr'nn varolduunu


kantlamaya yetmezdi. nk us iin Tanr'nn varl eit derecede akla uygun ve
akla aykr..
- Ama sen szlerine Kant'n Hristiyanlk inancnn temellerini korumak gibi bir
amac olduunu syleyerek balamtn...
- Evet, Kant dine yeni bir boyut kazandrd. Deneyimin ve usun yetersiz kald
noktada oluan boluu ancak dinsel inan doldurabilirdi.
- Hristiyanl byle diyerek mi kurtard?
- stersen byle de diyebilirsin. Bu arada Kant'n Protestan olduunu belirtmekte
yarar var. Reformasyondan itibaren Protestan kilisesinin en bata gelen z^liii
inanca dayal olmas olmutur. Katolik kilisesi ise ta Ortaan balarndan beri,
mantn inanc destekleyeceine inanmtr.
- Anlyorum.
- Ancak Kant bu tip sorularn insann inancna braklmas gerektiini sylemekten
daha da ileriye giderek, insann lmsz bir ruhu olduunu, Tanr'nn varolduunu
ve insann zgr bir iradesi olduunu varsaymann insan ahlak iin gerekli
olduunu ne srmtr.
- O zaman o da Descartes gibi yapm oluyor. nce neyi anlayp
376
KANT
neyi anlayamayacamz konusunda son derece eletirel davranp, sonra iin iine
Tann'y filan sokup kaytaryor.
- Ama Descartes'la aralarnda nemli bir fark var. Descartes' bu noktaya usu
getirirken, Kant' inanc getiriyor. Kant ruhun lmszlne, Tanr'nn varlna
ve insanlarn zgr bir iradesi olduuna inanmay pratik sayltlar olarak
adlandrr.
- Ne demek bu?

- "yle saymak" kantlanamayacak bir eyi ne srmek anlamna gelir. "Pratik


saytt" ile Kant, insan "pratii" yani insan ahlak iin yle saylmas gereken
eyleri kasteder. "Tanr'nn olduunu varsaymak insan ahlak iin gereklidir," der.
O anda kap alnd. Sofi hemen ayaa kalkt, ama Alberto'nun duruma kaytsz
davrandn grnce duralad ve sordu:
- Kapy amalyz, deil mi?
Alberto omuzlarn silkti ama sonra o da ayaa kalkt. Kapy atklarnda,
zerinde beyaz yazlk elbiseler ve banda krmz bir balkla bir kzn durduunu
grdler. Az nce gln teki tarafnda grdkleri bu kz olmalyd. Kz bir elinde
ii yiyecek dolu bir sepet tayordu.
- Merhaba! dedi Sofi. - Kimsin sen?
- Krmz Balkl Kz olduumu grmyor musun? Sofi dnp Alberto'ya bakt.
Alberto ban sallad ve:
- Ne dediini duydun, dedi.
- Ninemin ormandaki kulbesini aryorum, dedi kz. - Ninem yal ve hasta. Ben de
ona biraz yemek gtryorum.
- Ninen burda deil, dedi Alberto. - Haydi yoluna bakalm! Alberto'nun bunu
sylerken eliyle yapt hareket Sofi'ye tipik
sinek kovma hareketini hatrlatt.
- Ama ben bir mektup getirmitim, diye szlerini srdrd Krmz Balkl Kz.
Byle deyip sepetinden bir zarf kard ve zarf Sofi'ye uzatt. Ar377
SOF'NN DNYASI
dndan hoplaya zplaya uzaklat.
- Kurda dikkat et! diye bard ardndan Sofi.

Alberto oktan ieri girmiti. Sofi de ieriye girdi ve yine eskisi


gibi oturdular.
- Vay canna! dedi Sofi. - Dnsene, Krmz Baltkl Kz'dt gelen!
- Ve de onu uyarmann hibir faydas yok. Yine her zamanki gibi ninesinin evine
gidecek ve yine kurt onu yiyecek. Hibir zaman renecei yok; bu sonsuza dek
byte srecek!
- Ama ben ninesine gelmeden nce baka bir kulbenin kapsn aldn hi
duymamtm imdiye dek.
- Bu yalnzca bir ayrnt, Sofi.
Sofi zarfa bakt. zerinde "Hilde'ye" diye yazyordu. Zarf ap yksek sesle
okudu:
Sevgili Hilde! nsan beyni bizim anlayabileceimiz kadar basit olsayd, onu
anlayamayacak kadar aptal olmamz gerekirdi. Sevgiler, baban.
Alberto ban sallad.
- Doru. Kant da buna benzer bir ey sylerdi herhalde. Ne olduumuzu anlamay
bekleyemeyiz. Bir bitki ya da bir bcei tam anlamyla anlayabiliriz belki ama
kendimizi asla anlayamayz. Tm evreni anlayabileceimizi ise hi umamayz.
Sofi kartta yazl ilgin cmleyi bir ka kez daha okumak ihtiyacn hissederken
Alberto szlerini srdrd:
- Deniz ylanlarnn filan konumuzu datmasna izin vermeyecektik. imdi de
bugnlk dersimize son vermeden nce Kant'n ahlak konusundaki grlerinden
szedeceim.
- Acele et, birazdan eve gitmem gerek!
- Hume'un usumuz ve duyularmzn bize salayabilecekleri konusundaki
phecilii, Kant' yaamn en nemli sorularn en ba378

KANT
tan ele almaya zorlad. Ahlak da bu konulardan biriydi.
- Hume neyin doru neyin yanl olduunu kantlamann olanaksz olduunu
sylyordu. nk "-dir"li cmlelerden "-meli"li cmlelere varamazdk.
- Hume'a gre doru ile yanl arasndaki fark belirleyen ey ne aklmz ne de
deneyimlerimizdi. Buna yalnz ve yalnz duygularmzla karar verebilirdik. Bu
temel Kant'a yeterli grnmyordu.
- Tahmin edebiliyorum.
- Kant doru ile yanl arasnda gerekten bir fark olduuna inanyordu. Doru ile
yanl ayrdedebilmenin insan aklna has olduu konusunda Usularla ayn
fikirdeydi. Herkes doru ile yanln ne olduunu bilirdi; bunu yalnzca
rendiimiz iin deil, bu bilgiyle doduumuz iin bilebilirdik. Kant'a gre her
insan "pratik bir us "a, yani ahlak asndan neyin doru neyin yanl olduunu
belirleyen ussal bir yetenee sahipti.
- Ve bu da doutan gelme bir zellikti yle mi?
- Usun tm dier yetenekleri gibi doruyu yanltan ayrt edebilme yetenei de
doutan gelmedir. Tm insanlar rnein her eyin bir nedeni olduunu dnmek
gibi ayn zihinsel zelliklere sahip olmakla beraber, ayn evrensel ahlak yasasna
tabidirler. Bu ahlak yasas tpk fiziksel doa yasalar gibi her ey ve herkes iin
geerlidir. 7 art 5'in 12 ettii ya da her eyin bir nedeni olduu nasl usumuz iin
genel geer bir doruysa, bu yasa da ahlak anlaymz iin yle geerlidir.
- Ne diyor peki bu ahlak yasas?
- Bu yasa her trl deneyimden nce geldii iin "biimsel"dir. Yani belli birtakm
ahlaki seeneklere baml deildir. Tm toplumlar ve tm zamanlardaki herkes
iin geerlidir. Yani u veya bu durumla karlatnda ne yapman gerektiini
deil, her trl durumda nasl davranman gerektiini anlatr.
- Peki ama belli durumlarda nasl davranman gerektiini syle-meyen evrensel bir
ahlak yasas ne ie yarar ki?
379

SOF'NN DNYASI
- Kant ahlak yasasn kesin bir buyruk (kategorik imperatif) olarak tanmlar.
Ahlak yasas "kesin"dir demekle, bunun her trl durumda geerli olduunu
kasteder. Yasa ayn zamanda "zorunludur" yani "buyurgandr" ya da kanlmazdr.
- Demek yle...
- Kant bu "kesin buyruu" farkl biimlerde tanmlar. ncelikle bakalarna yle
davranmalsn ki bu davrannn genel geer bir yasa olmasn isteyebilesin, der.
- Yani bir ey yaparken bakalarnn da ayn durumda benim gibi yapmalarn
istediimden emin olmalym.
Evet. Ancak o zaman iindeki ahlak yasasna uygun davranyorsun demektir. Kant
bu "kesin buyruu" bir insan hibir zaman bir ara olarak grmeyip her zaman
kendi bana bir ama olarak grmek gerektii eklinde de dile getirir.
- Yani insanlar birtakm karlar uruna "kullanmamalyz".
- Evet, nk dier insanlar da kendi bana birer amatrlar. Ayrca bu yalnzca
bakalar iin deil, insann kendisi iin de geerlidir. nsan kendisini de bir amaca
ulamak iin bir ara olarak kullanmamaldr.
- Bu biraz da "bakalarna sana davranlmasn istediin gibi davran" diye
bildiimiz "altn kural" hatrlatyor.
- Evet, bu da tm ahlaksal seim noktalarnda geerli olan "biimsel" bir kuraldr.
Bu altn kuraln Kant'n evrensel ahlak yasas olarak dile getirdii eyle ayn ey
olduunu da syleyebilirsin.
- Ama bunlarn hepsi iddiadan teye gitmiyor. Bence Hume usumuzla neyin doru
neyin yanl olduunu kamtlayamayacamz sylerken haklyd.
- Kant'a gre bu ahlak yasas evrensel nedensellik yasas kadar mutlak ve
geerliydi. Bu da usla kantlanamaz olmasna ramen kanlmazd. Hibir insan bu
yasaya kar koyamazd.
- Bana vicdandan bahsediyormuuz gibi geliyor. nk her insann vicdan vardr,
deil mi?

380
KANT
- Evet, Kant ahlak yasasndan sz ederken insann vicdanndan sz etmektedir.
Vicdanmzn bize syledii eyi kantlayanlayz ama biliriz.
- Bazen bakalarna iime yle geldii iin iyi davrandm olur. Daha ok sevileyim
diye mesela...
te o zaman sen ahlak yasasna sayg duyduun iin iyilik yapmyorsun
demektir. Ahlak yasasna uygun davranyorsundur belki ama bir davrann
ahlaksal bir davran olabilmesi iin nce kendinin buna inanyor olman gerekir.
Ancak belli bir biimde davranmann devin olduunu dndn zaman ahlaksal
bir davrantan sz etmek mmkn olur. Bu yzden Kant'n ahlak dev ahlak diye
bilinir.
- Unicef iin para toplamay dev sayabilirim.
- Evet ve burada nemli olan bunu kendin doru bildiin iin yapmandr. Topladn
paralar sonuta yerine ulasa da ulamasa da sen ahlak yasasna uymu olursun.
Sen iyi niyetle davranmsn-dr ki Kant'a gre ahlaksal olarak doru bir davran
belirleyen ey niyettir, eylemin sonucu deildir. Bu yzden Kant'n ahlakna niyet
ahlak da denir.
- Ne zaman ahlak yasasna uygun davranldn bilmek niin bu kadar nemliydi
Kant iin? nemli olan davranmzn insanlara faydal bir sonu vermesi deil
midir?
- Tabii, Kant bunun da nemli olduunu sylerdi herhalde. Ama ancak ahlak
yasasna saygdan dolay davranyorsak zgrdayra-nyoruz demektir.
- Yasaya uyarak zgr olmak... Biraz tuhaf deil mi bu?
- Kant'a gre deil. nsann zgr bir iradesi olduunu "saymak" gerektii
eklindeki grn hatrlyorsun, deil mi? Bu nemli bir nokta, nk Kant da
her eyin nedensellik yasasn izlediini sylyordu. zgr bir iradeden sz
edilebilir mi o zaman?
- Bana sorma, ben bilmem.

- Bu noktada Descartes'n beden ve dnceden olutuu iin


381
SOFfNN DNYASI
insan "ikili bir varlk" olarak gr gibi Kant da insan ikiye bler. Duyusallk
sahibi varlklar olarak nedensellik kurallarna boyun e. mek durumundayz, der
Kant. Duyumsadmz eylere biz karar veremeyiz; istesek de istemesek de d
nedenler duyusallmz yoluyla bize ular, bizi etkiler. Ancak insan yalnzca
duyan bir varlk deil, dnen bir varlktr da ayn zamanda.
- Bunu akla biraz!
- Duyan varlklar olarak doann dzenine tmyle aitiz. Dolaysyla nedensellik
yasasnn boyunduruundayzdr. Bu anlamda zgr bir irademiz yoktur. Ancak
dnen insanlar olarak Kant'in "das Ding an sich" dedii eyin, yani
duyularmzdan bamsz olarak kendinde varolan dnyann bir parasyzdr.
Yalnz ahlaksal seimler yapabilmemizi salayan "pratik us"umuzu izlediimiz
srece zgr bir iradeyle davranyor oluruz. nk ahlak yasasna uymak, yasay
koyan kendimize uymak demektir.
- Evet, bir bakma doru. Bakalarna kar kt davranmamay ben ya da iimdeki
bir ey -sylyor bana.
- O zaman kendi karlarna her zaman uymasa da kt olmamay seerek zgr
bir ekilde davranyorsun demektir.
- Yalnzca arzularn sesini dinleyerek davranmaya zgrlk denemez en azndan!
- nsan u ya da bunun "klesi" olabilir. Hatt insan kendi bencilliinin bile klesi
olabilir. nsann arzularn aabilmesi bamszlk ve zgrlk gerektirir.
- Ya hayvanlar? Hayvanlar yalnzca istekleri dorultusunda hareket ederler. O
zaman onlarn bir ahlak yasasna uymak gibi bir zgrlkleri olamaz, deil mi?
- Hayr olamaz. Bizi insan yapan ey tam da bu zgrlmzdr.
- imdi anlyorum bunu.

- Kant'n Usularla Empiristler arasndaki ksr ekimeye son vermeyi baardn


belirterek szlerimi sonlayaym. Dolaysyla
382
KANT
Kant'la birlikte felsefe tarihnin bir dnemi son bulmu olur. Kant 1804'de,
Romantizm dediimiz dnemin tomurcuklanmaya balad srada ld.
Knigsberg'deki mezanndaki mezar tanda en nl szleri yer alr. ki eyin
ruhunu hayranlk ve saygyla kaplad yazldr burada. Bunlar "zerimdeki
gkyz ve iimdeki ahlak yasa-s"dr. te, Kant' ve felsefesini yola karan
byk gizem.
Albeto sandalyesinin arkasna yasland.
- Hepsi bu, dedi. - Sanrm Kant'la ilgili en nemli eylerden bahsettik.
- Saat de drd eyrek geiyor zaten.
- Bir dakika, bir ey daha var. Biraz bekle ltfen.
- retmen ders bitti demeden gitmek adetim deildir.
- Kant'n yalnzca duyan bir varlk olduumuz srece zgr olmadmz
sylediinden bahsettim mi?
- Evet, buna benzer bir ey syledin.
- Ya evrensel akl izlediimiz srece zgr ve bamsz olduumuzu? Bunu da
syledim mi?
- Evet, ama neden imdi sylediklerini tekrarlyorsun? Albeto oturduu yerden
Sofi'ye doru eilip dorudan gzlerinin iine bakt ve fsldad:
- Her grdne inanma Sofi! Ne demek istiyorsun?
- Grdklerine bazen arkan dn ocuum.
- Hibir ey anlamyorum dediklerinden.

- "Gzmle grmeden inanmam," der insan, ama bazen grdklerine de


inanmamaldr.
- Buna benzer bir eyler sylemitin daha nce de.
- Evet, Parmenides'den sz ederken.
- Ama hl ne demek istediini anlamyorum.
- Orda, merdivenlerde oturmu konuuyorduk. Birden suda bir "deniz ylan"
belirdi
383
SOFt'NN DNYASI
KANT
- ok korkun bir eydi, deil mi?
- Yo, hi de deil! Sonra kapdaki "Krmz Balkl Kz". "Ninemin ormandaki
kulbesini aryorum," filan... Ayp eyler bunlar Sofi. Hepsi de Binbann
uydurmalar! Tpk muzlu mektup ve frtnal o gece gibi.
- Sence...
- Ama bir planm olduunu syledim. Usumuzu kullandmz srece bizi
kandramaz. nk o zaman biz zgrz. unu ya da bunu "duymamz"
salayabilir; hibir ey artmaz beni. Gkyzn uan fillerle doldurabilir. Gler
geerim tm bunlara. Ama yedi art be on ikidir. Bu deimez. Bu tm izgi
roman tekniklerini yenmeyi baaran bir bilgidir. Masaln tersidir felsefe.
Sofi bir sre oturup aknlkla Alberto'yu seyretti.
- Artk gidebilirsin, dedi Aiberto sonunda. - Romantik a hakknda grmeye
arrm seni. Bu dnemde Hegel ve Kierkega-ard'dan sz edeceiz. Bu arada
Binbann Kjevik Havaalan'na inmesine sadece bir hafta kald. Bu sre zarfnda
onun yap yap hayal gcnden kendimizi kurtarmay baarmalyz. Bu konuda
baka bir ey sylemek istemiyorum. Ama bil ki her ikimizi de kurtaracak
muhteem bir plan yapmaktaym.

- yleyse ben artk gideyim.


- Bir dakika! Belki de en nemli eyi unuttuk.
- Neyi?
Yagn arksn, Sofi. Bugn Hilde 15 yana bast. Ben de.
- Evet, sen de. Haydi arky syleyelim.
Bunun zerine ikisi de ayaa kalkp sylemeye baladlar:
Happy birthday to you! Happy birthday to you! Happy birthday to Hilde! Happy
birthday to you!
Saat drt buuk olmutu. Sofi gle inip krek ekerek kar kyya
384
geti. Kay karaya ektikten sonra ormanda komaya balad.
Patikaya vardnda aa glgelerinin arasnda bir eyin hareket ettiini fark etti.
Aklna, ormanda yalnz bana ninesini grmeye giden Krmz Balkl Kz geldi,
ama aalarn arasndaki bu ey ok daha kk bir eydi.
Sofi bunun oyuncak bir ay olduunu anladnda aknlktan az bir kar ak
kald.
Birinin ormanda oyuncak aysn kaybetmesinde aacak bir ey yoktu belki ama
bu ay canlyd. Bir ey yapmaya urayordu.
- Merhaba, dedi Sofi.
Kk yaratk "hop" diye Sofi'ye dnd.
- Benim adm Sevimli Ayck, dedi. - Ne yazk ki byle gzel bir havada ormanda
yolumu kaybettim. Seni daha nce grdm hatrlamyorum.
- Belki de yolunu kaybetmi olan benim, dedi Sofi. - O zaman sen de hl evinde,
Cinler Orman'nd'a saylrsn.

- Ay, ok zor bir ey oldu bu dediin. Unutma ki ben olduka kt akll bir aycm.
- Ben seni masallardan biliyorum.
- Sanrm sen de Alice olmalsn. Tavan Christopher senden sz etti bize bir kez.
Demek byle tanyormuuz. Sen bir ieden bir ey imi ve bundan sonra
kldke klmsn, deil mi? Ama sonra baka bir ieden bir ey iip
yeniden bymeye balamsn. nsan azna ne koyduunu iyi bilmeli. Ben de bir
kez yle ok yedim ki bir tavan deliinde skp kaldm.
- Ben Alice deilim.
- nemli olan kim olduumuz deil, varolduumuzdur. Bay Bayku byle der ve o
ok akll biridir. Sradan bir gnde, yedi art drt on ikidir demiti. O zaman biz
de kendimizi ok aptal hissetmitik, nk saylar g itir. Havann nasl
olacan tahmin etmek ise buna gre ok daha kolaydr.
- Benim adm Sofi.
385
SOFI'NN DNYASI
- Tantmza memnun oldum Sofi. Demin de dediim gibi sen buralarda yeni
olmalsn. Ama imdi bu kk aycn gitmesi gerekiyor nk Piglet'i bulmam
gerek. Bay Tavan ve arkadalar ijn koskocaman bir elence dzenlenecek de...
Sonra ayck patisini sallad ve ite bu srada farketti Sofi ayc, n br
patisinde bir kt tuttuunu.
- Nedir o elindeki? diye sordu Sofi. Ayck elindeki kad gsterip:
- Yolumu kaybetmeme bu neden oldu, dedi.
- Yalnzca bir kt paras o! dedi Sofi.
- Hayr efendim, "yalnzca bir kt paras" deil, Aynadaki Hil-de'ye bir mektup
bu.
- A, o zaman onu bana verebilirsin.

- Ama aynadaki kz sen misin ki?


- Deilim ama...
- Bir mektup hibir zaman sahibinden bakasna verilmemeli. Daha dn retti
Tavan Christopher bunu bana.
- Evet ama ben Hilde'yi tanyorum.
- Farketmez! Ne kadar iyi tanrsa tansn hibir zaman bakasnn mektubunu
okumamal insan.
- Yani mektubu Hilde'ye ben verebilirim demek istemitim.
- Ha, o zaman baka! Al yleyse Sofi. u mektuptan kurtulursam Piglet'i bulmam
da kolaylar belki. nk Aynadaki Hilde'yi bulabilmek iin nce aynay bulmak
gerek. Buralarda ayna bulmak ise hi de kolay bir i deil.
Byle diyen ayck kd Sofi'ye verdi ve minik admlaryla ormanda uzaklat.
Sofi kd ald ve okumaya balad:
Sevgili Hilde. Alberto'nun Kant'n "Halklar Birlii" kurma projesinden
bahsetmeden gemesi ok ayp dorusu! Kant "Sonsuz Bar" adl incelemesinde,
tm lkelerin bir "Halklar Birlii" ierisinde biraraya gelmelerini, bunun milletler
arasnda s386
KANT
rekli bir barn gvencesi olduunu yazar. Onun 1795'deki bu tezinden yaklak
125 yl sonra, Birinci Dnya Sava'nn hemen ardndan "Halklar Birlii"
kurulmutur. kinci Dnya Sava-'ndan sonra da bunun yerini Birlemi Milletler
almtr. Yani Kant'n BM fikrinin babas olduu sylenebilir. Kant'a gre
insanlardaki "pratik us" sayesinde devletler devaml sava mala-ryla sonulanan
"doal durum"larndan kurtulabilir, sava nleyen uluslararas bir adalet dzenine
ulaabilirlerdi. Halklar birliini kurmak iin uzun bir yol katetmek gerekse de
"genel ve srekli bir bar teminat" iin almak hepimizin grevi olmalyd. Kant
iin byle bir birlik kurulmas ok uzaklardaki bir he- ~ def, hatt felsefenin
nihai hedefiydi. Bense u an Lbnan'daym. Sevgiler, baban.

Sofi kd cebine koyup eve doru yrmesini srdrd. Alberto tam da bu tr


numaralara kar uyarmt onu. Ama ne yapsn, sonsuza dek Aynadaki Hilde'yi
aramak zorunda kalacak kk ayca yardm etmeden yapamazd ki!
387
ROMANTZM DNEM
...o gizemli yol iimize alan yoldur...
Hilde elindeki byk dosyann nce kucana sonra yere kaymasn engellemedi.
Hava aydnlanmaya balamt. Saate bakt. e geliyordu. Arkasn dnp
uyumaya alt. Uykuya dalarken babasnn neden Krmz Balkl Kz'dan ve minik
aycklardan bahsetmeye baladn dnd...
Ertesi gn saat ll'e dek uyudu. ok youn bir biimde rya grm olduunu bilse
de ryalarn kendisini hatrlamyordu. Sanki bambaka bir dnyaya gidip gelmi
gibiydi.
Aaya inip kahvalt hazrlad. Annesiyse zerine mavi i tulumunu giymi
kaykhaneye gitmeye hazrlanyordu. Hil-de'nin babas dnmeden deniz motorunu
suya inmeye hazr hale getirmek istiyordu.
- Sen de gelip bana yardm etmek ister misin?
- nce biraz okumak istiyorum. stersen sonra gelip sana le yemei ncesi
yemei getiririm...
- le yemei ncesi yemei mi?
Hilde kahvaltsn ettikten sonra tekrar odasna kt. Yatan yapt ve koca
dosyay kucana alp okumaya balad.
ok gemeden Sofi ite varm ve bir zamanlar Cennet Bahesi'ne benzettii
bahelerine girmiti.
nceki geceki frtnann ardndan bahenin kk dal paralar ve yapraklarla
kaplanm olduunu farketti. Nedense iindeki bir ses o frtna ve imdi yerlere

salm yapraklarla Krmz Balkl Kz ve minik ayck arasnda bir balant


olduunu sylyordu.
388
ROMANTZM DNEM
Bahe salncana gidip salncan zerindeki am inelerini ve dal krklarn
temizledi. yi ki salncan naylon kapl yastklar vard da her yamurda
minderleri ieri tamak zorunda kalmyorlard.
Eve girdi. Annesi yeni gelmi, buzdolabna gazoz ieleri yerletiriyordu. Mutfak
masasnn zerinde bir ya pastayla bir de kek duruyordu.
- Misafir mi gelecek? diye sordu Sofi. Bugn yagn olduunu unutmutu.
- Yagn partini gelecek cumartesi yapacaz ama gerek ya-gnn olan bugn
de kk bir kutlama yapalm diye dndm.
- Nasl bir kutlama?
- Jorn'leri davet ettim. Sofi omuzlarn silkip:
- Bana gre hava ho! dedi.
Misafirler yedi buua doru^geldiler. Aileler pek sk grmedii iin ortada
olduka resmi bir hava esiyordu.
Sofi ile Jorn ksa bir sre sonra annelerinin yanndan kalkp Sofi'nin odasna
ktlar ve Sofi'nin yagn davetiyesini hazrlamaya baladlar. Alberto Knox'u
da davet edecekleri iin Sofi partiyi "felsefi bir bahe partisi" eklinde
adlandrmay nerdi. Jorn de bu fikre kar kmad. Zaten parti Sofi'nin
partisiydi, hem de u sralar "konulu geceler" pek modayd.
. ki saat boyunca glmekten krlarak sonunda davetiyeyi yazmay baardlar.
Sevgili........
23 Haziran Cumartesi gn saat yedide, Yonca Soka 3 numarada vereceimiz
felsefi bahe partisine davetlimizsiniz. Bu gecede yaamn srrn zmeyi
umuyoruz. Yannzda kaln bir kazak ve felsefenin srlarn bir an nce zmemizi

salayacak parlak fikirler getirmeyi unutmayn. Orman yangn tehlikesinden


tr byk bir ate yakmak ne yazk ki mmkn olma389
SOFfNlN DNYASI
ROMANTZM DNEM
yacak olsa da, fikirlerimizin kvlcmlarn dilediimiz gibi sa-, vurmakta zgr
olacaz. Partiye davetliler arasnda en az bir gerek filozof olduundan, partimiz
kapal bir organizasyon olmak durumundadr. (Basn giremez!)
mza:
Jorn Ingebrigtsen (organizasyon komitesi)
ve Sofi Amundsen (organizasyon sahibi).
Aaya indiklerinde ailelerin arasndaki resmi hava biraz olsun yumuamt. Sofi
kaligrafik ulu bir kalemle yazdklar davetiyeyi annesine verdi ve:
-18 kopya ltfen! dedi. Daha nce de annesinden iteki fotokopi makinasn
kullanmasn istedii olmutu.
Annesi davetiyeyi yle bir okuyup ekonomi danmanna uzatt:
- Bakn size demedim mi? Akl gerekten bir tuhaf iliyor bu gnlerde!
- Ama bu ok ilgin bir eye benziyor, dedi ekonomi danman. -Ben de bu partiye
davetli olmak isterdim dorusu!
Barbi de okudu davetiyeyi ve o da:
- Ay ok ilgin! Keke biz de gelebilseydik! dedi.
- yleyse davetiye says 20 olsun, dedi Sofi onlarn bu sahte iltifatlarn ciddiye
alarak.
- Delisin sen! diye fsldad Jorn Sofi'nin kulana.

O gece yatmadan nce uzun sre durup baheyi seyretti Sofi. Nasl bir gece
Alberto'nun siluetini ilk kez grdn hatrlad. Bunun zerinden tam bir ay
gemiti. te imdi de o zamanki gibi bir geceydi ama bu kez aydnlk bir yaz
gecesi!
Alberto'dan sal gnne dek ses seda kmad. Sal gn annesi ie gittikten sonra
telefonu geldi.
390
- Alo, ben Sofi Amundsen.
- Ben de Alberto Knox.
- Tahmin etmitim.
- Daha nce arayamadm iin zr dilerim, ancak planmzla fazlaca meguldm.
Rahatsz edilmeden alabildiim tek anlar Binbann seninle urat anlar
oluyor.
- lgin!
- nk ancak o zaman kendimi gizli tutabiliyorum, anlyor musun? Dnyann en iyi
gizli haber alma servisi bile tek adama kaldnda baz eyleri gzden karr....Ha,
kartn aldm bu arada.
- Davetiye demek istiyorsun herhalde?
- Buna cesaret ettiinden emin misin?
- Niye etmeyeyim?
- Byle bir partide herey olabilir.
- Gelecek misin?
- Tabii geleceim. Ama bir ey daha var... Hilde'nin babasnn tam o gn
Lbnan'dan dnyor olacann farknda msn?
- Yoo, deildim aslnda.

- Tam kendisinin Bjerkely'e dnecei gnde sana yagn partisi yaptrmas


tesadf saylamaz bence.
- Dediim gibi, ben hi dnmemitim bunu.
- Ama o dnmt! Neyse, daha konuuruz. Bugn Binbann Evi'ne gelebilir
misin?
- ieklikteki otlar temizlemem lazm nce.
- yleyse saat iki diyelim. Gelebilir misin o zaman?
- Gelirim.
Sofi geldiinde Alberto Knox yine kapnn eiinde oturuyordu.
- Buyur, yle otur, dedi ve yine hemen konuya girdi. - imdiye dek Rnesans,
Barok ve Aydnlanma alarndan sz ettik. Bugnse Avrupa'nn sonuncu byk
kltr dnemi saylan Romantizm Dneminden bahsedeceiz. Bylelikle uzun bir
yknn sonuna yaka391
SOFl'NlN DNYASI
romantizm dnemi
yoruz ocuum.
- Romantizm bu kadar uzun mu srd?
-18. yzyln sonlarnda balayp 19. yzyln ortalarna dek sr. d. Bundan
sonraysa tmyle edebiyat, felsefeyi, sanat, bilimi ve mzii kapsayan byle
byk "dnem"lerden sz etmek olanaksz-lar.
- Ama Romantizm byle bir dnemdi, yle mi?
- Romantizmin Avrupa'nn varolua son "ortak yaklam" olduu sylenir.
Romantizm Almanya'da, Aydnlanma ann tek yanl Usuluuna tepki olarak
kmtr. Kant'n buz gibi Usuluundan sonra Alman genlii bu dnemle rahat
bir nefes alm gibidir.

- Peki Romantikler ne koydu bunun yerine?


- Yeni moda olan szckler "duygu", "hayal gc", "yaamak" ve "arzu" gibi
szcklerdi. Rousseau da aralarnda olmak zere pek ok Aydnlanma a
dnr de duygularn nemini belirtmiti ancak onlar bunu, usa gereinden ok
nem vermeye bir eletiri olarak getirmilerdi. Romantizmde ise bu alt akm ana
akm halini ald.
- Kant'n poplerlii pek uzun srmemi yleyse?
- Hem evet, hem hayr. Romantiklerin pek ou kendilerini Kant'n mirass
olarak grdler aslnda. nk Kant "das Ding an sich"i tmyle bilemeyeceimizi
sylemiti. Ayrca bilginin oluumunda "ben"in nemli katksnn da altn izmiti.
yleyse varoluun yorumu tmyle bireye kalmt. Romantikler bu "bencilii"
sonuna dek kullandlar. Bu, sanat dehaya tapnmaya da yol at.
- ok muydu byle dehalar?
- Buna rneklerin banda Beethoven gelir. Onun mziinde kendi duygularn ve
arzularn dile getiren bir insana rastlarz. Beethoven bu anlamda Bach ve Hndel
gibi mziini kat kurallar erevesinde yapan ve bunu Tanr'ya adayan Barok
Dnemi ustalarndan ok daha "zgr" bir sanatdr.
- Beethoven'in eserlerinden yalnzca "Ay I Sonat"n ve "Kader Senfonisi"ni
biliyorum.
392
- yleyse "Ay I Sonatfnn ne kadar romantik olduunu, "Kader Senfonisi"nde
Beethoven'in kendini ne denli duygusal bir biimde dile getirdiini duymusun
demektir.
- Rnesans Hmanistlerinden de Bireyciler diye bahsetmitin...
- Evet, Rnesans ile Romantizm arasnda pek ok ortak nokta vardr. Bunlardan
biri de insann bilgiye ulamasnda sanata verdikleri nemdir. Bu noktada da
Kant'n etkisi gz ard edilemez. Estetii aratrrken gzel bir eyle, rnein bir
sanat eseriyle karlatmzda neler olduunu dnmtr. Kendimizi sanatsal
deneyimin tesinde herhangi bir ama .gtmeden bir sanat eserine verdiimizde
"das Ding an sich"e iyice yaklatmz sylemitir.

- Yani sanatlar filozoflarn baaramadn baarrlar, yle mi?


- Evet, Romantikler buna inanyorlard. Kant'a gre sanat bilme yeteneiyle
zgrce oynar, Alman airi Schiller Kant'n bu grn daha da ileri gtrr ve
sanatnn etkinliini bir oyun olarak grr. Ve insan yalnzca oyun oynarken
zgrdr nk ancak o zaman kendi kurallarn kendi koyar. Romantiklere gre
yalnzca sanat bizi "dile gelmeyen"e yaklatrabilirdi. Bazlar daha da ileri gidip
sanaty Tanr'ya benzettiler.
- nk sanat da tpk Tanr'nn evreni yaratmas gibi kendi gereini yaratr.
- Sanatnn "dnya kurucu bir hayal gc" olduu sylendi. Esinlendii anlarda
hayal ile gerek arasnda bir fark kalmazd sanat iin. Gen dehalardan biri olan
Novalis "dnya hayal olur, hayal gerek" diyordu. Novalis'in 1801'de ldnde
hl bitmemi olan "Heinrich von Ofterdingen" adl Ortaa romannn
Romantikler zerinde byk etkisi olmutur. Burada, bir kez ryasnda grdkten
sonra hayat boyunca "mavi iei" arayan Heinrich'i anlatr. ngiliz Romantii
Coleridge de ayn dnceyi yle dile getirmitir:
393
SOFfNlN DNYASI
What if you slept? And what if, in your sleep, you dreamed? And what if, in your
dream, you went to heaven and there plucked a strange and beautiful flower?
And v/hat if, when you avvoke, you had the flower in your hand? Ah, what then?
*
- ok gzel!
- Uzak ve ulalmaz olan zlemek tam da Romantiklere zg bir eydi. Bu
gemiteki bir eyi, rnein Aydnlanma Dneminde son derece olumsuz bir a
olarak grlen Ortaa zlemek olduu kadar, "gizemli Dou" gibi uzak kltrleri
zlemek de olabilirdi. Romantikleri ayrca gece, alacakaranlk, eski harabeler ve
de doa st eyler de ekiyordu. Genel olarak varoluun "karanlk yzyle" yani
kasvetli, kt ve esrarengiz olanla ilgiliydiler.
- Bu ok ilgin bir dneme benziyor. Peki kimdibu "Romantikler"?

- Romantizm hereyden nce kente zg bir olguydu. 19. yzyln ilk yarsnda
Almanya'da ve Avrupa'nn dier lkelerinde kent kltr gl bir ekilde boy
atmaya balad. Derslerini pek ciddiye almasalar da ounlukla renci olan gen
adamlard "Romantikler". "Kk burjuva" yaam biiminin karsnda olan
Romantikler, bir polis ya da bir ev sahibinden "kk burjuva" ya da ksaca
"dman" diye sz edebilirlerdi rnein.
- yleyse br Romantiin ev sahibi olmak istemezdim dorusul
- lk kuak Romantikler 1800'l yllarn genliiydiler. Bu yzden Romantizm
akmn Avrupa'nn ilk genlik ayaklanmas olarak adlandrabiliriz. Romantiklerle
bunlardan 150 yl sonra ortaya kan Hippi hareketi arasnda byk benzerlikler
vardr.
- ieklerle uzun sa, gitar tngrdatarak imlere uzanmak gibi
eyler mi?
- Evet. "sizlik dahinin ideali, tembellik Romantizmin zdr"
* Ya uyusan? Ve ya uyurken rya grsen? Ve ya ryanda cennete gidip orada ok
garip ve ok gzel bir iek buban? Ve ya uyandnda iei hla elinde tutuyor
olsan? Ah, ya sonra? (.N.)
394
ROMANTZM DNEM
denildi. Bir Romantiin grevi yaam yaamak ya da hayallerle ondan
uzaklamakt. Gndelik ilerle kk burjuvalar urasnd.
- Henrik Wergeland da Romantik miydi?
- VVergeland da Welhaven da birer Romantiktiler. Wergeland Aydnlanma ann
idealleriyle yaayan bir air olmakla birlikte, cokulu ancak dzensiz bir
muhalifliin ar bast yaam biimiyle tipik bir Romantikti ayn zamanda. Ayrca
Romantiklere zg aklaryla da mehurdu. Ak iirlerini onun iin yazd
"Stella"s, Nova-lis'in "mavi iei" kadar uzak ve eriilmezdi. Novalis de henz
on drt yanda olan bir kzla nianlanmt. On be yana bastktan drt gn
sonra len bu kz Novalis tm hayat boyunca unutmad.

- On be yana bastktan drt gn sonra m ld dedin? Evet...


- Ben de bugn on be yamdan drt gn aldm!
- Haklsn... ,,
- Kzn ad neydi?
- Sophie idi.
- Ne dedin?
- Evet, gerekten de...
- Beni korkutuyorsun! Yalnzca bir rastlant m bu?
- Bilmem, ama kzn ad Sophie idi.
- Devam et!
- Novalis de yalnzca 29 yandayd ldnde. O da "gen yanda lenler"den
biriydi. Romantiklerin ou gen yata, genellikle vereme yakalanarak ldler.
Kimisi de intihar etti...
- Ne ac!
- Genken lmeyenlerin ou da 30'unu getikten sonra Romantik olmaktan
vazgeti. Kimisi de olduka burjuva ve muhafazakr bir yaama yneldi.
- Dmann saflarna getiler yani...
- Belki... Romantik aklardan sz ettik. Eriilmez ak temas ilk kez 1774'de
Goethe'n'n mektuplardan oluan roman "Gen WertSOFfNN DNYASI
romantizm dnemi
her'in Aclar'nda ilendi. Bu ksa roman VVerther'in sevgilisine kavuamad iin
kendini vurmasyla sona erer...

- Biraz fazla ileriye gitmek olmuyor mu bu?


- Bu romann yaynlanmasndan sonra intiharlarda bir art gzlendi. Bu yzden bir
dnem boyunca kitap Danimarka ve Norve'de yasakland. Yani Romantik olmak
pek tehlikesiz bir i deildi. Olduka gl duygulard sz konusu olan.
- Romatizm deyince benim aklma doa tablolar geliyor. Esrarengiz ormanlar,
vahi bir doa... ve genellikle sisli resimler...
- Romantizmin en nemli zelliklerinden biri tam da doa tutkusu ve doa
gizemciliiydi. Ve daha nce de sylediim gibi bu tr tutkular krlarda kmaz
ortaya. "Doaya dnmek" szleriyle mehur Rousseau'yu hatrlyorsundur. Bu
szler ancak Romantizmle gerek bir anlama brnd. Romantizm Aydnlanma
ann mekanik evrenine bir kar kt hereyden nce. Romantizmin eski
kozmik bilin anlaynn yeniden douu olduu da sylenir.
- Nasl yani?
- Bu, doay bir btn olarak grmek anlamna gelir. Bu noktada Romantikler
Spinoza'ya ve hatt Plotinos'a ve Jacob Bhme ile Giordano Bruno gibi Rnesans
filozoflarnn dncelerine bavurdular. Bunlarn hepsinde ortak olan ey, doada
bir tanrsal "ben" yakalam olmalaryd.
- Tmtanrcydlar yleyse...
Descartes da Hume da "ben" ile"uzantsal" gereklik arasnda kesin bir ayrm
gzetmilerdi. Kant da bilen "ben" ile "kendinde" doa arasna kesin bir ayrm
koymutu. imdiyse doann koskocaman bir "ben" olduu syleniyordu.
Romantikler "evrensel ruh" deyimini de kullanyorlard.
- Anlyorum.
- En nemli Romantik filozof 1775 -1854 yllar arasnda yaam olan Schelling
idi. Schelling "ruh" ile "madde" arasndaki ayrm kaldrmaya alt. Ona gre tm
doa, yani hem insan ruhu hem
396
de fiziksel gereklik, tek bir Tanr'nn ya da "evrensel ruh"un ifadesiydi.
- Evet, bu Spinoza'y hatrlatyor.

- Schelling "doa grnr ruh, ruhsa grnmez doadr" diyordu. nk doann


her kesinde "yapc bir ruh"un varln sezebiliriz. Schelling ayrca maddenin
"uyuklayan zek" olduunu sylyordu.
- Bunu biraz daha amalsn...
- Schelling doada "evrensel bir ruh" gryor ve ayn "evrensel ruh "la insan
bilincinde de karlayordu. Bu bakmdan doa da insan bilinci de ayn eyin
ifadesiydi.
- Evet, neden olmasn?
- Yani insan "evrensel ruh"u hem doada, hem de kendi iinde arayp bulabilirdi.
Novalis bu yzden "o gizemli yol iimize alan yoldur", diyordu. Ona gre insan
tm evreni iinde tayor, byle olunca da evrenin srlarn zmek iin insann
nce kendi kendini tanmas gerekiyordu.
- Gzel bir dnce bu!
- Romantiklerin ou iin felsefe, doa bilimleri ve edebiyat daha yce bir
btnn paralaryd. Bir odaya kapanp iir yazmak ya da iekleri, talar
incelemek bir madalyonun iki yz gibiydi. nk doa l bir mekanizma deil,
yaayan bir "evrensel ruh"tu.
- Biraz daha devam edecek olursan ben de bir Romantik oldum gitti!
Anavatan olan Norve'te deil Almanya'da yaad iin Wer-geland'n
"Norve'in rzgarla srklenmi yapra" dedii doabi-limci Henrik Steffens,
Alman Romantizmi konusunda ders vermek zere 1801'de Kopenhag'a geldi. O,
Romantizm hareketini u szlerle zetliyordu: "evrenin srrn hammaddeden yola
karak aramaktan yorgun dm bizler, sonsuzu bulmak iin yeni bir yol setik.
Kendimize dnerek yeni bir dnya yarattk..."
- Tm bunlar nasl hatrlayabildiine ayorum...
397
SOFl'NtN DNYASI
- Kolay i bu, ocuum.

- Haydi, devam edelim!


- Schelling doada, ta ile topraktan insan aklna uzanan bir "gelime" gryordu.
Cansz doadan karmak yaam biimlerine derece derece bir gei olduunun
altn iziyordu. Romantizmde doa bir organizma olarak grlr. Organizma da
iindeki olanaklar srekli gelitiren bir eydir. Doa, durmadan aan bir iek ya
da iir reten bir air gibidir.
- Bu biraz Aristoteles'i hatrlatmyor mu?
- Evet. Romantik doa felsefesi Aristoteles ve Yeni Platonculuk-tan izler tar.
Aristoteles de doay Mekanik zdekilerden ok daha organik bir biimde
alglyordu.
- Anlyorum.
- Ayn ekilde tarihe de yeni bir bak getirildiini gryoruz. Romantizmde bir
baka nemli isim, 1744 -1803 yllar arasnda yaam olan tarih filozofu
Herder'd\r. Herder'e gre tarih sreklilik, gelime ve ama barndran bir eydi.
Tarihi bir sre olarak alglad iin, Herder'in tarihe "dinamik" bir bak
getirdiini sylyoruz. Aydnlanma filozoflarnn tarihe bakysa ounlukla
"statik"ti. Onlara gre tek bir evrensel doru vard ve bu doru da tarihin her
dnemi iin yle ya da byle geerliydi. Herder ise tarihin her dneminin kendine
has bir deeri olduunu sylyordu. Ayn ekilde her halk da kendine has
zelliklere, zgn bir "halk ruhu"na sahipti. nemli olan kendimizi baka
kltrlerin yerine koyabilmemizdi.
- Baka bir insan anlayabilmek iin kendimizi onun yerine koymamz gerektii
gibi, baka bir kltr anlayabilmek iin de kendimizi o kltrn yerine
koymalyz.
- Bugn herkesin doruluunu elbette kabul ettii bu dnce, Romantizm
dneminde ok yeni bir dnceydi. Romantizm ayrca her ulusun kendi kimliini
bulup, bu kimliini glendirme abalarna da katkda bulundu. Bizim ulusal
bamszlk savamzn da 1814'e rastlamas bir tesadf deildir.
398
ROMANTZM DNEM

- Anlyorum.
- Romantizm pek ok yeni dnceyi barndrr ve bu yzden Romantizm genellikle
iki boyutta dnlr. Romantizm denince ncelikle Evrensel Romantiznt\ anlarz.
Bunu deyince de doayla, evrensel ruhla ve sanat gle ilgilenen Romantikleri
dnrz. Bu Romantizm dierinden daha nce, 1800 yllarnda ve zellikle Je-na
kentinden doar ve yaylr.
- Ya dier Romantizm tr?
- Buna da Ulusal Romantizm diyoruz. Bu tr dierinden bir sre sonra ve zellikle
Heidelberg kentinde domutur. Ulusal Romantikler "halkn" tarihi, "halkn" dili
ve de genel olarak "halk" kltryle ilgiliydiler. nk "halk" da, tpk doa ve
tarih gibi, iinde varolan olanaklar ortaya koyup gelitiren bir organizma olarak
grlyordu.
- Bana nerede yaadn syle, sana kim olduunu syleyeyim.
- "Evrensel Romatizm" ile "Ulusal Romantizm"i birbirine balayan ey "organizma"
kavramyd. Romantiklere gre bir bitki de, bir halk da yaayan organizmalard.
Bir iir de yaayan bir organizmayd. Dil de, hatt tm doa da birer
organizmayd. Bu yzden "Ulusal Romantizm"le "Evrensel Romantizm" arasnda bir
fark yoktu gerekte. Evrensel ruh halkta ve halk kltrnde olduu kadar doada
ve sanatta da yansyordu.
- Anlyorum.
- Herder pek ok lkeden halk sylenceleri toplayp bunlar "Stimmen der Vlker
in Liedern" adn verdii bir kitapta yaynlamt. Evet, Herder bu balkta halk
sylencelerini "halkn ana dili" diye tanmlyordu. Heidelberg'de de halk
sylenceleri ve halk masallar derlenmeye baland. Grimm Masallarn
duymusundur herhalde?
- A, evet. "Pamuk Prenses", "Krmz Balkl Kz", "Kl Kedisi" ve "Hansel ile
Gretel"...
- Ve daha pek oklar... Norve'te de Asbj'rnsen ve Moe ky ky dolap "halkn
kendisinin yaratt eserleri" derledi. Sanki yepyeni
399

SOF'NN DNYASI
ve son derece tatl ve besleyici bir meyve kefedilmi gibiydi. Ve de bu meyve
yokolmaya yz tuttuu iin bir an nce toplanmas gerekiyordu. Landstad halk
sylencelerini, Ivar Aasen da Norveedeki farkl leheleri derlediler. Eski
mitler ve putperestlik dneminden kalma destanlar 19. yzyln ortasndan
itibaren yeniden deer kazand. Avrupa'daki besteciler yaptklar mziklerde halk
mziinden temalara yer verdiler. Bylelikle halk mziiyle sanat mzii arasnda
bir kpr oluturmaya altlar.
- Sanat mzii mi?
- Sanat mziiyle, bir kii rnein Beethoven tarafndan yaplm mzik
kastedilir. Halk mziiyse belli bir kii tarafndan deil, bir halk tarafndan
yaratlan mziktir. Bu yzden halk mziindeki bir ezginin ne zaman ortaya
ktn da tam bir kesinlikle syleyemeyiz. Ayn ekilde halk masalyla yaznsal
masal arasnda da bir ayrm gzetilir.
- Yaznsal masal da ne demek?
- Bu, bir yazar, rnein H.C. Andersen tarafndan yazlm bir masaldr. Masal
tr Romantiklerin zellikle nemsedikleri bir yazn trdr. Bu alandaki uzman
yazarlardan birisi de Hoffmarfd\r.
- "Hoffman Masallarndan sz edildiini duydum sanyorum.
- Tiyatro nasl Barok Dneminin gzde sanatysa, masal da Romantizmin en nde
gelen sanat tryd. Masal yazara, yaratc gcn snrsz bir biimde kullanma
olana veriyordu.
- Yaratt dnyada Tanr roln stlenebilirdi rnein...
- Evet. imdi konumuzu yle bir toparlayalm istersen.
- Tamam.
- Romantizm filozof lan, "evrensel ruh"u, dnyada varolan eyleri ryams bir
ekilde yaratan bir "ben" olarak alglyorlard. Filozof Fichte'ye gre doa, daha
yce ve bilin tesi bir kavrayn sonucuydu. Schelling dnyann "Tanr'da
varolduunu" sylyordu. Ona gre Tanr bir takm eylerin farkndayd, ancak
doann baz yanlar Tanr'nn bilin tesi varlnn bir yansmasyd. nk Tan-

400
ROMANTZM DNEM
n'nn da vard "karanlk" bir yz.
- Bu ok ilgin ama ok da rktc bir dnce. Bana Berke-ley'i hatrlatyor.
- Yazarla eseri arasnda da benzer bir iliki gzetiliyordu. Masal, yazara "dnya
kurucu hayal gc"n zgrce kullanma olana salyordu. Ve bu yaratma eylemi
her zaman bilinle gerekletirilen bir eylem deildi. Yazar, kendisine eseri
yazdrann iindeki bir g olduunu duyumsayabilirdi. Yazarken kendisini adeta
hipnotize olmu gibi hissedebilirdi.
-Ya?
- Ama hemen sonra bu yanlsamay ykabilir, anlatsnn arasna kk yorumlar
koyarak okuyucuya masaln masaldan baka bir ey olmadn duyurmaya
giriebilirdi.
- Anlyorum.
- Bunu yaparak yazar okuyucuya onun dnyasnda da masals bir yan olduunu
hatrlatm oluyordu. Bir yanlsamay bu ekilde ykmaya "Romantik roni"
diyoruz. bsen de "Peer Gynt" adl tiyatro eserinde, oyunculardan birine "beinci
perdenin ortasnda da lnmez ki!" dedirtir.
- Bu bana da komik geliyor. Bu laflar sylemekle oyuncu kendisinin yalnzca hayal
rn bir ey olduunu anlatm oluyor.
- Bu yle elikili bir ifade ki, bunun altn izmek iin yeni bir sa-trba yapmal.
- Ne demek istedin imdi?
- Ha, hibir ey! Ama sonra da dedik ki Novalis'in sevgilisinin ad da Sophie'ydi ve
yalnzca 15 ya ve drt gn yaadktan sonra lmt...
- Ve bu da beni korkutuyor tahmin edebilecein gibi! Alberto bir sre dalgn
baklarla bakp sonra szlerini srdrd:

- Ama senin, Novalis'in sevgilisiyle ayn kaderi paylamaktan


401
SOF'NN DNYASI
korkman yersiz.
- Neden?
- nk kitabn bitmesine daha ok var.
- Neler sylyorsun?
- Diyorum ki Sofi ile Alberto'nun yksn okuyanlar biliyorlar ki romann
bitmesine daha var. Daha ancak Romantizme geldik.
- Kafam kartryorsun!
- Aslnda Binba kartrmaya alyor Hilde'nin kafasn! Basit, deil mi Sofi?
Satrba!
Alberto henz daha szlerini tamamlamadan ormann iinden koarak bir ocuk
kageldi. zerinde Araplarn giydii giysiler, banda da trban vard. Elinde
fitilli bir lamba tutuyordu. Sofi Alberto'nun koluna sk sk sarlp:
- Kim bu? diye sordu.
Soruya ocuun kendisi cevap verdi:
- Benim adm Alaaddin ve ta Lbnan'dan geliyorum. Alberto ocua sert sert
bakp:
- Ya elindeki lambada ne var ocuk? diye sordu.
Bunu demesiyle ocuun elindeki lambay yle bir svazlayp lambann zerinden
youn bir duman bulutu ykselmesi bir oldu. Dumanlarn iinden de bir cin ortaya
kt. Cinin Alberto'nunki gibi kara bir sakal ve banda mavi bir beresi vard.
Dumanlarn zerinde bir o yana bir bu yana dalgalanan cin:

- Beni iitiyor musun Hilde? Yagn kutlamalarnn zaman geti artk sanrm.
Yalnzca unu demek istiyorum ki Bjerkeley ile Norve'in gneyi de benim iin bir
masal! Birka gn sonra orada grmek zere! dedi.
Sonra koca cin bir anda klp ardndaki duman bulutuyla tekrar lambann iine
girdi. ocuk da lambay koltuunun altna sktrp tekrar ormanda gzden
kayboldu.
- Bu... bu ok olanaksz bir ey! diye kekeledi Sofi.
402
ROMANTZM DNEM
- Bana sorarsan ocuk oyunca!
- Ruh tpk Hilde'nin babasym gibi konuuyordu.
- nk o, Hilde'nin babasnn ruhuydu da ondan!
- Ama...
- Sen de, ben de, etrafmzdaki herey de Binbann aklnn ta en dibindeki
eyleriz. Bugn, 28 Nisan Cumartesi gn, saat ge olmu. Binbann etrafndaki
dier BM askerleri uyuyor, o da uyumaya yakn. Ama Hilde'ye 15. yagnnde
hediye olarak verecei kitab bitirmesi gerek. Bu yzden, zavall adam,
uyuyamyor, uyumaya vakti yok.
- Benden pes artk.
- Satrba!
Sofi ile Alberto ylece oturup kk gl seyre daldlar. Alberto ta kesmi
gibiydi. Bir sre sonra Sofi onu omuzundan sarsmaya cesaret edip:
- Hey, ne oldu?
- Binba u son blmlerde sylediklerime dorudan mdahale edip durdu.
Bundan utanmas gerek! Ama bu arada kendini de ele vermi oldu. Demek ki
bizler, Hilde'nin babasnn Hilde'ye yagn hediyesi olarak yazd bir kitapta

yayoruz. Sen de duydun deil mi sylediklerimi? Yani, ben deilsem de bunlar


syleyen...
- Eer bu doruysa, kitabn dna kp kendi yoluma gitmek istiyorum ben.
- te benim gizli planm da bunu amalyor. Ama bundan nce Hilde'yle konumay
baarmalyz. O imdi bizim her sylediimizi okuyor. Bu kitaptan kamay
baardktan sonra onunla artk konuamayacamza gre bu frsat
karmamalyz.
- Ona ne diyeceiz?
- Geri byk bir hzla bu satrlar yazmaya devam ediyor ama sanrm Binba
uyumak zere...
- Acayip bir ey bunu dnmek.
403
SOFt'NN DNYASI
- Sonradan piman olaca bir takm eyleri tam imdi sylemeli. stelik
yazdklarn dzeltmek iin kullanaca beyaz boyas da yok. Bu benim planmn ok
nemli bir paras. Binba Albert Knag'a beyaz boya verecek olann vay halinel
- Benden silgi bile alamaz!
- te tam u an Hilde'yi babasna kar ayaklanmaya aryorum. Babasnn bu
hayalci oyununa alet olduu iin utanmas gerek! Burada olsayd biz babasna
yapacamz bilirdik!
- Ama burada deil.
- Ruhu burada ama kendisi gvenli bir ekilde Lbnan'da. Etrafmzdaki herey
Binbann "ben"i.
- Ama o, bu etrafmzda grdklerimizden daha baka bir ey de . ayn zamanda.
- Evet, nk biz Binbann ruhundaki glgeleriz yalnzca. Ve glgelerin
sahiplerini ele geirmeleri pek kolay bir i deildir. Ama biz Hilde'yi
etkileyebiliriz. Ve ancak bir melek Tanr'ya ba kaldrabilir.

- Hilde'den babas eve gelir gelmez zerine atlamasn, onun bir aklaban
olduunu sylemesini isteyebiliriz. Sonra onun motorunu bozabilir ya da fenerini
krabilir.
Alberto ban sallad. Sonra:
- Ve sonra babasn terkedebilir. O bunu bizden ok daha kolay yapabilir. Evden
ayrlp bir daha asla dnmeyebilir. Bizi "dnya kurucu bir hayal gc" uruna
harcayan bir babaya layk bir ceza deil midir bu?
- Gzmn nne getirebiliyorum: Binba tm dnyay dolap Hilde'yi arar,
durur. Ama Hilde, Sofi ve Alberto'yla dalga geen bu babay asla geri dnmemek
zere terketmitir.
- Dalga gemek ya! Bizi yagn elencesi olarak kullanyor, derken benim de
sylemek istediim buydu. Ama ayan denk alsn, Sofi! Hilde de yle!
- Ne demek istiyorsun?
404
romantizm dnemi
- Sk dur!
- Aman, baka cin filan kmasn da!
- Tm yaadklarmzn bir bakasnn aklnda varolduunu dnmeye al. Biz bu
aklz. Yani kendi ruhumuz yok, bir bakasnn ruhuyuz. Buraya kadar felsefen in
anlayabilecei bir zeminde saylrz. Berkeiey ile Schelling olsa bizi can kulayla
dinliyor olurlard.
- Evet?
- Sonra bu ruhun gerek sahibinin Hilde Mller Knag'n babas olduunu
dnebiliriz. O, Lbnan'da oturmu, kznn 15. yagn iin bir kitap yazmakta.
Hilde 15 Haziran sabah uyandnda masann zerinde bu kitab buluyor ve o
andan itibaren herkes bizim hakkmzda yazlm olan bu kitab okumaya
balayabiliyor. Zaten bu "hediye"nin bakalaryla paylalabilecek bir hediye
olduu sylenmiti daha nce de.

- Evet, hatrlyorum.
- Yani Hilde imdi sana bu sylediklerimi, babas bir zaman Lbnan'da oturup sana
bunlar syleyeceimi ve onun bir zaman Lbnan'da oturup sana bunlar
syleyeceimi dndn syleyeceimi dnd iin okuyabiliyor.
Sofi'nin akl karmt. Berkeiey ve Romantikler hakknda rendiklerini
dnmeye alt. Alberto Knox szlerine devam etti:
- Ama bu yzden bbrlenmelerine gerek yok! Hele buna glmeleri hi gerekmez,
nk son glen iyi gler!
- Kimin?
- Hilde'yle babasnn tabii. Onlardan bahsediyoruz ya.
- Peki neden bbrlenmeyeceklermi?
- nk onlarnda yalnzca bir hayal rn olmalar ayn derecede olas!
-Nasl yani?
- Berkeiey ve Romantiklere gre byleyse, onlara gre de byle olmas gerekir.
Belki Binbayla Hilde ve dolaysyla onlarn hayatn405
SOF'NN DNYASI
da kk bir para oluturan bizler de bir baka kitabn konuuyuz-dur!
- Bu, daha da beter bir ey. O zaman biz glgelerin de glgesiyiz
. demektir.
- Ama bu pekl mmkn olabilir. Bir yerlerde bir baka yazarn, BM'de binba
olan ve kz Hilde'ye bir kitap yazan Albert Knag hakknda bir kitap yazmad ne
malum? Ve bu kitapta "Alberto Knox" adl bir ahrs birdenbire Yonca Soka No.
3'de oturan Sofi Amund-sen'e mektupla felsefe dersleri yollamaya balyor
olabilir.

- Sence byle mi gerekten?


- Ben yalnzca bunun mmkn olduunu sylyorum. O zaman bu yazar bizim iin
"gizli bir Tanr" olurdu Sofi. Varlmz ve tm yaptklarmz bu Tanr'dan
kaynaklanyorsa, nk bu Tanr bizsek, onun hakknda hibir ey bilemezdik.
nk biz merdivenlerin en dibinde yer alyor olurduk.
Bunun zerine Sofi ile Alberto bir sre konumadan durdular. Sessizlii bozan
Sofi oldu:
- Eer bizim hakkmzda kitap yazan adam hakknda kitap yazan bir bakas
gerekten varsa...
- Evet?
-... onun da pek fazla bbrlenmemesi gerekir.
- Neden?
- Onun kafasnn derinlerinde Hilde ve ben varz. Ama onun da daha stn bir
akln rn olduu dnlemez mi?
Alberto ban sallad.
- Tabii, Sofi. Bu da mmkn elbette. Eer yleyse, yazar bize bu felsefi
konumalar tam da bunun mmkn olduunu gstermek iin yaptryor demektir.
Kendisinin de savunmasz bir glge olduunu, Hilde ile Sofi'nin iinde kendi
hayatlarn yaadklar bu kitabn da aslnda bir felsefe ders kitab olduunu
vurgulamak istiyor demektir.
- Ders kitab m?
- Yaptmz tm konumalar, diyaloglar dn Sofi...
406
ROMANTZM DNEM
- Evet?

- Aslnda bunlar bir monologdan ibaret.


- Herey akla ve ruha geldi, takld. nmzde daha baka filozoflar olduuna
seviniyorum. Thaies, Empedokles ve Demokritos gibi filozoflarla, gururla yola
koyulan felsefe burada taklp kalm olamaz herhalde?
- Hayr. Bundan sonra Hegel'den sz edeceim. Romantizm'in hereyi ruha
balamasndan sonra, felsefeyi bu durumdan kurtaran jlk filozof Hegel olmutur.
- Merakla bekliyorum.
- Cinler ve glgelerle szmz daha fazla kesilmesin diye ieri girelim istersen.
- Zaten hava da biraz serinledi.
- Satrba!
407
HEGEL
...doru olan tarihe direnebilen eydir...
Hilde elindeki dosyay grltyle yere brakt. Bir sre yatt yerden tavan
seyretti. Dnceleri dans ediyordu tavanda sanki.
Kafas karyordu tabii, karmaz olur muydu? Ah u babas! Nasl yapabilirdi
bunu?
Sofi dorudan kendisiyle konumaya almta. Ondan babasna kar gelmesini
istemiti ve iinde bir takm duygulann uyanmasn da baarmt dorusu. Bir
plan...
Sofi ile Alberto babasnn klma bile dokunamazlard. Ama Hilde yapabilirdi bunu.
Sofi, kendisi araclyla babasna ulaabilirdi.
Hilde de, babasnn ok ileriye gittii konusunda onlarla ayn fikirdeydi. Alberto
ile Sofi onun yaratt karakterler olsa da, bu denli g gsterisi yapmasna hi
de gerek yoktu.
Hilde biliyordu ona yapacan. Kafas bir tilki gibi almaya balamt bile.

Pencereye gidip koya doru bakt. Saat ikiye geliyordu. Cam ap kaykhaneye
doru seslendi:
- Anne!
Annesi kaykhaneden kt.
- Yiyeceklerimizi bir saat kadar sonra getirsem olur mu?
- Tamam...
- nce Hegel'i okumak istiyorum da...
408
HEGEL
Alberto ile Sofi, gle bakan pencerenin nnde oturmulard. Alberto:
- Georg Wilhelm Friedrich Hegel, tam anlamyla bir Romantizm ocuuydu, diye
szlerine balad. - Kendi kiisel gelimesinin, Almanya'da Alman ruhunun doup
gelitii dneme rastlad sylenebilir. Stuttgart'ta 1770 ylnda doan Hegel,
18 yandayken Tbin-gen'de teoloji renimine balar. Romantizmin en parlak
dneminde, 1799'dan itibaren almalarn Jena'da Schelling ile birlikte
srdrr. Jena'da doent olduktan sonra, Alman Ulusal Romantizminin merkezi
saylan Heidelberg'de profesr olur. 1818'den itibaren de, o sralar Almanya'nn
kltrel merkezi olmaya balayan Berlin'de profesrlk yapmaya balar. 1831'de
koleradan ldnde "Hegelcilik" Almanya'nn hemen hemen her niversitesine
yaylmt.
- Demek pek ok konuyla ilgilenmi.
- Evet ve kendi gibi felsefesi de yle! Hegel, Romantiklerce ele alnan hemen tm
dnceleri birletirdi ve gelitirdi. Ancak rnein Schelling'in felsefesini de
ayn lde eletirdi.
- Neydi eletirdii?
- Schelling ve dier Romantikler varoluun temelini "dnya tini" diye
adlandrdklar eyde gryorlard. Hegel de "dnya tini" terimini kullanmakla

beraber, bu sze yeni bir anlam yklyordu. Hegel, "dnya tini" ya da "dnya usu"
ile insans ifadelerin tmn dnr, nk "tin"i olan tek varlk insandr. Bu
anlamda "dnya tini"nin tarih iindeki geliiminden sz edilebilir. Ama burada da
insanlarn yaamndan, insanlarn dncelerinden ve insanlarn kltrnden sz
ettiini unutmamalyz.
- O zaman da bu tin, hayaletimsi grnmnden biranda uzaklam oluyor. Bu tin,
talar ve aalarn iinde pusuya yatm "uyuklayan bir zek" olmaktan kyor.
- Kant'n "das Ding an sich" dedii eyi hatrlyorsundur. Kant, insanlarn doann
en gizli srlar hakknda kesin bir bilgiye ulaamayacan sylemekle birlikte,
eriilemez bir "doru"nun varoldu409
SOF'NN DNYASI
una iaret ediyordu. Hegel "dorunun znel bir ey" olduunu soy-lyordu. Byle
diyerek de insan usunun zerinde ya da tesinde bir "doru"nun varolduunu
reddetmi oluyordu. Her trl bilgi insana
aittir, diyordu.
Felsefeyi tekrar gklerden yere indirmeye alyordu anlalan...
- Evet, byle de denebilir. Hegel'in felsefesi yle kapsaml ve yle detayl bir
felsefedir ki bunu burada tmyle ele almamza olanak yok. .Bu yzden en nemli
birka noktaya deinmekle yetineceiz. Aslnda Hegel'in kendi "felsefesi" olup
olmad tartma konusudur. Hegel'in felsefesi ile kastettiimiz ey, tarihin
gidiini anlamaya ynelik bir yntemdir hereyden nce. Bu nedenle ne zaman
Hegel felsefesinden sz etsek, kendimizi insanlk tarihinden sz ediyor buluruz.
Hegel felsefesi bize "varoluun esas doas"n retmez belki ama, doru bir
biimde dnmeyi retebilir.
- Bu da yeterince nemli bir eydir zaten.
- Hegel'den nceki felsefi sistemlerde ortak olan ey, insann dnya hakknda ne
bilip ne bilemeyeceine dair tespitlerde bulunmak olmutur. Bu Descartes,
Spinoza, Hume ve Kant iin de geerlidir. Bunlarn her biri, insan bilgisinin
kaynan aratrmlard. Hepsi de insann dnya hakkndaki bilgileri zerinde
zaman-d bir takm etmenlerin varln dile getirmilerdi.

- Bir filozofun grevi deil midir zaten bu?


- Hegel'e gre bu mmkn deildi. nsan bilgisinin temelini oluturan eyler,
kuaktan kuaa deiim gsterirdi. Bu yzden de "mutlak doru" diye bir ey
olamazd. Sonsuz bir us olamazd. Felsefenin ele alabilecei tek deimez ey
tarihin kendisiydi.
- Ama bu nasl olabilir? Tarihin kendisi devaml deitiine gre, nasl felsefenin
ele alabilecei tek deimez ey olabilir?
- Bir nehir de srekli deien bir eydir. Bu, ondan sz edilemeyecei anlamna
gelmez. Ama bir nehrin vadinin neresinde daha "doru" bir nehir olduu
sorulamaz.
410
HEGEL
- Sorulamaz. nk bir nehir, her noktasnda ayn derecede nehirdir.
- Hegel'e gre tarih byle bir nehrin akna benzetilebilirdi. Nehrin herhangi bir
noktasndaki hareketi suyun balangcndaki elaleler, anaforlarca belirlenir. Ama
bu hareket ayn zamanda o an, o noktada bulunan talar ve eimlerce de
belirlenir.
- Anlyorum sanrm.
- Dnce - ya da us - tarihi de byle bir nehir gibidir. Senden nce yaam
insanlardan gelenek yoluyla "dalga dalga" sana ulaan dnceler ve kendi
yaadn adaki yaam koullar, senin dnce biimini etkiler. Bu yzden
herhangi bir dncenin sonsuza dek ve daima doru olaca sylenemez. Ancak
dnce durduun bir noktada doru ya da yanl olabilir.
- Bu hereyin hem doru, hem yanl olabilecei anlamna gelmez, deil mi?
- Hayr, ama bir dnce tarihsel balamna gre doru ya da yanl olabilir. 1990
ylnda kle ticaretini savunan grler ileri sr-sen, buna herkes glp geer.
Oysa kle ticareti 2500 yl nce her yanyla gerek bir olayd. O zamanlar da
bunun kalkmasn isteyen bir takm ilerici gler yok deildi tabii. Yakn zamandan
bir baka rnek verecek olursak, bundan yz yl kadar nce byk ormanlk

arazileri yok ederek ekili alan oluturmak o kadar da "akl d" bir ey deildi.
Ama ayn olay bize son derece "akl d" geliyor. Bugn ayn olay bambaka - ve
ok daha iyi - ltlerle deerlendirebiliyoruz.
- Anlyorum.
- Felsefi dnce konusunda da Hegel usun deiken bir ey, bir sre olduunu
ne sryordu. Ve "doru" da bu srecin kendisiydi. Neyin "en doru" ya da "en
mantkl" olduunu tarihsel sreten baka hibir ey ortaya koyamazd.
- rnek ltfen!
- Antik a, Ortaa, Rnesans ya da Aydnlanma andan bir takm dnceleri
karp bunlarn doru ya da yanl olduunu sy411
SOF'NN DNYASI
leyemeyiz. Platon'un dncesi yanl, Aristoteles'inki doruydu diyemeyiz. Hume
hatalyd, Kant ve Scheiiing ise haklyd diyemeyiz. Bu, tarihsel olmayan, yanl bir
dnce tarzdr.
- Evet, bana da pek doru gelmiyor.
- Bir filozofu - ya da herhangi bir dnceyi - tarihsel balamm dan karp
deerlendirmek olmaz. Ama - imdi yeni bir noktaya geliyorum - srekli yeni
eylerle karlat iin, us "ilerici"dir. Yani insan bilgisi srekli gelimekte ve
"ilerlemekte"dir.
- yleyse yine de Kant'n felsefesi Platon'unkinden daha dorudur diyebilir
miyiz?
- Evet, nk "dnya tini" Platon'dan Kant'a dek bir gelime - ve byme gstermitir. Gayet mantkldr bu. Nehir benzetmesine dnecek olursak, nehre
daha ok su gelmitir. nk Platon'dan Kant'a dek iki bin yldan fazla zaman
gemitir. Kant da kendi "do-rular"nm nehrin kenarnda sarslmaz kayalar gibi
kalmasn bekleyemez. Kant'n dnceleri de gelecek kuaklarca ele alnr ve
onun "us"u gelecek kuaklarn eletirisine maruz kalr. Zaten de byle olmutur.
- Ama u nehir var ya...

- Evet?
- O nehir nereye gidiyor?
- Hegel'e gre "dnya tini" giderek kendi kendisi hakknda daha fazla bilgilendii
bir yolda ilerliyor. Nehirler de denize yaklatka byr. Hegel'e gre tarih,
"dnya tini"nin kendi bilgisine ulama srecidir. Dnya hep varolagelmitir ancak
insanln kltr ve insanln gelimesiyle bu "dnya tini" kendi kendisinin daha
fazla bilincinde olmaktadr.
- Bundan nasl emin olabiliyordu?
- Hegel'e gre bu tahmin edip varsayd bir ey deil, tarihsel bir gerekliktir.
Tarihi inceleyen herkes, insanln giderek "kendisini daha iyi tanmakta" ve
"kendisini gelitirmekte" olduunu grebilir. Hegel'e gre tarihi incelediimizde
insanln daha fazla
412
HEGEL
aklclk ve zgrlk yolunda ilerlediini grebiliriz. Arada bir t-kezlenmesine
ramen tarihsel geliim daima "ileriye doru" gitmektedir. Tarihin bir "erei"
vardr.
Yani bir ilerleme sz konusu. Tamam.
- Evet, tarih bir zincirleme reaksiyonlar dizisi gibidir. Hegel bu dizide bir takm
kurallar olduunu ileri srer. Tarihi inceleyen biri, yeni bir dncenin kendinden
nceki dnceler temelinde ortaya ktn grr: Ve yeni bir dnce ortaya
kar kmaz, bunun kart dnce de ortaya kar. O zaman bu kart iki g
arasnda bir gerilim doar. Ancak ortaya bg iki dnceden de bir takm yanlar
alan bir nc dnce ktnda bu gerilim yokolur. Buna diyalektik gelime
diyoruz.
- Bir rnek verebilir misin?
- Sokrates ncesi filozoflarn ana madde ve deiim konularndaki tartmalarn
hatrlyor muun?

- yle byle...
- Sonra Elea'llar kp hibir deiimin aslnda mmkn olmadn ne srdler.
Duyularyla alglasalar da her trl deiimi reddetmek durumunda kaldlar.
Elea'llar bir iddia ne srmlerdi. Hegel buna tez adn veriyordu.
-Evet?
- Ve ne zaman byle bir tez ne srlse, bunun kart bir tez ortaya kyordu.
Hegel buna da anti-tezdiyordu. Elea'llarn tezinin anti-tezini, "herey akar"
diyen Herakleitos'un bu gr oluturuyordu. Byle olunca birbirinin tamamen
kart iki gr arasnda bir gerilim ortaya km oluyordu. Ancak sonra
Empedokles kp her iki grte de doru ve yanl yanlar olduunu ortaya
koyduunda bu gerilim "ortadan kalkm" oluyordu.
- Evet, imdi daha iyi hatrlyorum.
- Elea'llar hibir eyin aslnda deimediini sylerken hakl, duyularmza
gvenemeyeceimizi sylerkense hakszdlar. Herak-leitos ise duyularmza
gvenebileceimizi sylerken hakl, here413
SOF'NN DNYASI
yin aktn sylerkense hakszd.
- nk yalnzca tek bir ana madde vard ve deien bu deil, bunun bileimleriydi.
- Evet. Hegel, bu iki zt gr birletiren Empedokles'in tezine da
olumsuzlamann olumsuzlanmas diyordu.
- Laflara bak!
- Hegel, bilginin bu aamasn "tez", "anti-tez" ve "sentez" diye de adlandrr.
rnein Descartes'n Usuluunu bir tez olarak ele alrsak, Hume'un Empiristlii
bunun anti-tezinioluturur. Bu iki kartlk Kant'n sentezinde alr, nk Kant
baz noktalarda Usulara, baz noktalarda da Empiristlere hak verir. Ayrca
haksz olduklar yanlan da gsterir. Ancak tarih Kant'la son bulmaz. Bu kez de
Kant'n "sentez"i, yeni bir l dnce dizisinin ya da "triad"n balangc olur.
nk her "sentez" de yeni bir "anti-tez" tarafndan olumsuzla-nr.

- Tm bunlar ok teorik!
- Evet, teorik ama Hegel tarihe bir takm "kalplar"la baklamayacan
sylyordu. Tarihin kendisine bakarak diyalektik bir gelime gzlenebileceini ne
sryordu. Bylelikle usun geliimine ya da "dnya tini"nin tarihsel gelimesine
dair bir takm kurallar ortaya karlabileceini sylyordu.
- Anlyorum.
- Hegel'in diyalektii yalnzca tarih iin geerli deildir. Bir ey tarttmzda,
bir konuyu ele aldmzda da diyalektik bir biimde dnrz. Karmzdaki
grte eksik olan yanlar bulup ortaya karmaya alrz. Hegel bunu
"olumsuzlamal dnme" diye adlandrr. Eksik yanlar ararken, aslnda bir
dncenin en iyi yanlarn da ortaya koymu oluruz.
- rnek ltfen!
- Sac bir politikacyla, solcu bir politikac toplumsal bir sorunu zmek zere bir
araya geldiklerinde, bunlarn dnceleri arasnda ok gemeden bir kartlk
doar. Bu, ikisinden birinin grlerinin
414
HEGEL
doru, dierinin yanl olduu anlamna gelmez. Gerekte her ikisinin de doru ve
yanl olduu noktalar vardr. Tartma ilerledike, yanl noktalar elenir ve
geriye bunlarn grlerinde en doru olan yanlar kalr.
- Umarm byle olur.
- Ancak neyin doru neyin yanl olduunu tam da byle bir tartmann
ortasndayken bulabilmek her zaman pek kolay olmayabilir. Neyin doru neyin
yanl olduuna bir bakma tarih karar verir. "Doru" olan, "tarihe direnebilen"
eydir.
- Yani bir dnce ne kadar uzun sre yaayabilirse, o kadar dorudur.
- Ya da tersi: bir dnce ne kadar doruysa, o kadar uzun yaar.

- yle kk bir rnek verebilir misin buna?


-150 yl nce kadn haklar iin mcadele eden pek ok insan vard. Bunun
karsnda olanlarn says da epey oktu. Bugn, bu iki grn ileri srd
kantlara baktmzda kimin daha "doru" kantlar ileri srdn anlamak pek
zor deil. Ama unutmamalyz ki biz olaylara "sonradan bakyoruz". Kadn haklar
iin mcadele edenlerin hakl olduu ortaya km durumda. nsann kendi byk
bykannesinin, bykbabasnn bu konudaki grlerini dnnce utanas geliyor.
- Bence de. Peki Hegel ne diyordu?
- Kadn haklar konusunda m?
- Bundan bahsediyoruz ya!
- Bu konuda Hegel'den bir alnt duymak ister misin?
- Memnuniyetle.
- "Erkekle kadn arasnda, hayvanla bitki arasndaki gibi bir fark vardr," diyor
Hegel. "Hayvan erkee, bitki de kadna karlk gelir. nk kadnlar,
belirlenmemi bir duygunun btnlne dayanan sakin bir gelime gsterirler.
Kadnlar hkmete gelseler devlet tehlikeye der, nk onlar kararlarn
evrensel dorulara deil, rast415
SOFI'NN DNYASI
gele eilimler ve grlere dayanarak verirler. Kadnlar da - her naslsa! eitilebilir, ancak onlar bilgiyi kendilerinden nce edinilmi bilgiyi devralarak
deil, hayat yaayarak edinirler. Erkekse konumunu, pek ok dnceyle
mcadele ederek, byk teknik skntlardan geerek edinir."
- Saol, baka alnt duymasam da olur!
- Ama bu alnt, "doru"nun zamanla nasl deiebileceinin ok gzel bir
rneidir. Bu rnek, Hegel'in de ne de olsa kendi ann insan olduunu
gsteriyor. Biz de yleyiz. Bizim de "tabii ki" doru olan bir takm grlerimizi
tarih yanl bulabilir.

- rnek verebilir misin?


- Hayr, veremem.
- Neden?
- nk o zaman, oktan deimekte olan bir eye k tutmu olurum ki bunu
zaten pek ok insan sylyor olur. rnein, doann kirlenmesine yol at iin
araba kullanmak yanltr, dersem halen pek ok kiinin syledii bir eyi sylemi
olurum. Dolaysyla bu iyi bir rnek olmaz. u an bizim doru bulduumuz bir
takm eylerin byle olmadn ancak tarih gsterebilir.
- Anlyorum.
- Bu arada bir eyi daha belirtmek yerinde olur: Hegel dneminde kadnlarn
erkeklerden daha deersiz varlklar olduunu ileri srenler sayesindedir ki kadn
eitlii hareketi bu dnemde byk bir ivme kazanmtr.
- Byle bir ey nasl mmkn olabilir?
- Bu kiiler bir "tez" ne srm oluyorlard. Bunu yapmalarnn sebebi, kadnlarn
haklarn savunmak iin ayaklanmaya balamalar olmutu. Herkesin savunduu bir
gr tekrarlamakta bir yarar yoktur. Onlar da kadn haklarna kar o zaman
dek olmad kadar fazla seslerini ykselttike, "anti-tez" de o kadar glenmi
oldu.
- Anlyorum sanrm.
- Enerjik bir muhalefet kadar iyi bir ey yoktur. Muhalefet ne ka416
HEGEL
dar glyse, karlat tepki de o kadar gl olur. "Yangna krkle gitmek"
diye bir sz vardr.
- Ben de yangnma krkle gidilmi gibi hissediyorum u an kendimi.
- Salt mantksal ya da felsefi olarak da iki kavram arasnda diyalektik bir gerilim
oluur.

- rnek ltfen!
- "Varlk" kavram zerinde dnecek olursam, "yokluk" kavram zerinde
dnmem gerei de doar. nsann varolmasn, bir gn gelip varolunmayacam
dnmeden anlamak mmkn olmaz. "Varlk"la "yokluk" arasndaki gerilim, "olu"
kavramnda ortadan kalkar. nk "olu" bir anlamda hem olmay hem de olmamay
ierir.
Anlyorum.
- Hegel'in mant dinamik bir mantktr. Gereklik kartlklar ierdii iin,
gerekliin tanmnn da kartlklar iermesi beklenir. Bir rnek verelim:
Danimarkal atom fizikisi Niels Boh'un kapsnda bir at nal asl olduu anlatlr.
- At nal uur getirir.
- Ancak bu bir bo inandan ibarettir ve Niels Bohr bo inanlara inanacak en son
kiilerden biridir. Bir arkada bir gn onu ziyarete geldiinde bu konuya deinir.
"Byle eylere inanmyorsun ya!" der arkada. "Hayr," diye cevap verir Niels
Bohr, "ama duydum ki ie yarad oluyormu."
- Pes dorusu!
- Ama bu olduka diyalektik ya da kendi kartn barndran bir yanttr. Norveli
yazar Vinje gibi "farkl" grleriyle tannan Niels Bohr, bir yerde yle der: ki
tr doru vardr. Tersinin yanl olduu 9n gibi ortada olan yzeysel dorular ve
tersi de doru olan daha deri, dorular.
- Nasl bir doru olabilir bu ikinci tr doru?
- Sana hayat ksadr dersem...
417
SOF'NN DNYASI
- Ben de buna katlrm.
- Ama sonra bir baka balamda kollarm iki yana ap "hayat ook uzundur"
dersem...

- Buna da katlabilirim, nk bu da dorudur bir anlamda.


- Son olarak sana, diyalektik bir gerilimin nasl ani bir harekete yol ap, ani bir
deiime neden olabileceine bir rnek vermek istiyorum.
Ver hadi!
- Annesine devaml "evet anneciim", "peki anneciim", "sen nasl istersen
anneciim", "hemen yaparm anneciim" diyen bir kz dn...
- Dncesi bile tylerimi rpertiyor.
- Bir sre sonra annesi kznn bu kadar uysal oluuna sinirlenmeye balayabilir.
Sonunda hiddetle: "Bu kadar uysal olmasana yahu!" diye patlar. Kz da buna "Olur,
anneciim!" diye yant verir.
- yi bir ktei hak eder bu kz bana gre.
- Ya, deil mi? Kz bunun yerine, "Hayr, uysal olacam ite!" dese ne yapardn?
- Bu da tuhaf bir yant olurdu. Belki yine bir ktek atardm.
- Bir baka deyile durum kilitlenmi olurdu. Diyalektik gerilim yle ykselmi
olurdu ki, bunu ani bir deiimin izlemesi gerekirdi.
Ktek gibi mi?
- Hegel'in felsefesinde son bir noktaya deinmeliyim.
- Dinliyorum.
- Romantiklerin bireyci olduklarndan sz ettiimizi hatrlyor
musun?
- "O gizemli yol iimize alan yoldur."
- Bu bireycilik "anti-tez"i ya da olumsuzuyla Hegel'in felsefesinde karlat.
Hegel bireysel glere kar "nesnel" glerin neminin altn izdi. Bu nesnel
gler aile ve devletti. Hegel'in bireye pheyle baktn da syleyebiliriz. Ona

gre birey, topluluun organik bir parasyd. Us ya da "dnya tini", ncelikle


toplumdaki bireyle
418
HEGEL
arasndaki alverite ortaya kan bir eydi. -Nasl yani?
- Us hereyden nce dilde kendini gsterir. Ve dil doduumuzda karmzda
bulduumuz bir eydir. Bay Hansen olmasa da Nor-vee dili varolur, ama
Norvee dili olmadan Bay Hansen varola-naz. Yani dili oluturan birey deil,
bireyi oluturan dildir.
- Evet, byle denebilir.
- nsan dounca nasl bir dille karlayorsa, ayn ekilde belli bir tarihsel
koullar yumayla da karlar. Ve hi kimse bu koullar karsnda "zgr"
deildir. Devlet iinde yerini bulmayan insan, tarih d bir insandr. Bu dnce
Atina'nn byk filozoflar arasnda da yaygnd hatrlyorsan. Devlet vatandasz
dnlemeyecei gibi, vatanda da devletsiz dnlemezdi.
- Anlyorum.
- Hegel'e gre devlet tek bir vatandatan daha "fazla" bir eydi. Vatandalarn
toplamndan da daha te bir eydi. Hegel'e gre insan "kendini toplumdan ekip
karamazd". Bu yzden iinde yaad toplumdan uzaklap "kendini bulacan"
syleyen insan, komik duruma derdi.
- Ayn kanda olup olmadmdan emin deilim, ama peki yle olsun.
- HegePe gre "kendini bulan" insan deil, "dnya tini"dir.
- Dnya tini mi kendini bulur?
- Hegel, "dnya tini'nin kendine admda dndn syler. Yani "dnya tini"
kendini aamada tanr.
- Ve bu aamalar unlardr...

- Birinci aamada "dnya tini" bireyde kendini tanr. Hegel buna "znel us" der.
"Dnya tini" daha yksek bir bilin dzeyine aile, toplum ve devlette ular. Hegel
bunu "nesnel us" diye adlandrr, n-k'i bu insanlararas ilikilerde ortaya kan
bir bilin dzeyidir. Ve nc aama da...
- ok heyecanlym.
419
SOFI'NN DNYASI
- "Dnya tini" sonunda kendi kendisinin en yksek bilincine "mutlak us"ta ular.
Ve bu "mutlak us" sanat, din ve felsefedir. Bunlarn iinde en yksek bilin dzeyi
felsefedir, nk felsefe "dnya tini"nin kendisinin tarihteki geliimi zerine
kafa yorar. Yani "dnya tini" ncelikle felsefede kendi kendisiyle karlar.
Felsefe "dnya tini"nin aynasdr da denebilir.
- yle gizemli ki bu sylediklerin, zerinde biraz dnmem gerek. Ama en son
sylediini sevdim.
- Felsefe dnya tininin aynasdr, demitim.
- Bu ok gzel bir laf! Sence bunun bizim pirin kaplamal aynayla bir ilikisi var
mdr?
- Madem ki sordun, evet.
- Nasl peki?
- Srekli gndeme geldii iin bu "pirin kaplamal ayna"da bir ey olmal.
- Peki ne bu sence?
- Benim bu konuda br fikrim yok, ama devaml gndeme geldiine gre Hilde'yle
babas iin zel bir anlam olmal diye tahmin ediyorum. Bu anlamn ne olduunu
ancak Hilde syleyebilir.
- "Romantik ironi" mi bu yaptn?
- Yersiz bir soru bu, Sofi.

- Nedenmi?
- Romantik ironi yapacak olan bizler deiliz. Biz bu tr bir ironinin savunmasz
kurbanlaryz olsak olsak! Bir ocuk kada bir eyler izdiinde, kada sormaz
insan izimin ne anlama geldiini!
- Beni korkutuyorsun.
420
KERKEGAARD
... iflasn eiinde bir Avrupa...
Hilde saatine bakt. Saat drd eyrek geiyordu. Dosyay masann zerine
brakp koararak mutfaa indi. Annesinin sabrn tarmak istemiyorsa bir an
nce yiyecek bireyler hazrlamalyd. Odasndan karken pirin kaplamal aynaya
bir gz atmay ihmal etmemiti.
aydanl atee koyup hzla sandvi hazrlamaya giriti.
Gnn gsterecekti tabii ki babasna! Kendisini gitgide daha ok Sofi ve
Alberto'nun saflarnda hissediyordu. Babasna oynayaca oyun Kopenhag'da
balayacakt...
Ksa bir sre sonra elinde tepsiyle kaykhanedeydi:
- te le yemeimiz hazr, dedi.
Annesinin elinde zmpara kdna sanl bir tula vard. nne den salarn
arkaya att. Zmpara kdnn tozlan salanna da bulamt birazck.
- Akam yemeimiz desek daha doru olur! skeleye oturup yemek yemeye
koyuldular. Bir sre sonra Hilde:
- Babam ne zaman geliyordu? diye sordu.
- Cumartesi gn geliyor ya, unuttun mu?
- Tamam ama ne zaman? Kopenhag'da aktarma yapacak demitin, deil mi?

- Evet...
Annesi cier ezmeli ve salatalk turulu sandviinden bir lokma srd.
-... Kopenhag'a saat be sralannda geliyor. Buradan Kris-tiansand'a ua sekizi
eyrek gee kalkyor. Dokuz buua
421
I
SOF'NN DNYASI
doru da Kjevik'e varm olur herhalde.
- yleyse Kristiansand Havaalan Kastrup'da birka saat geirmesi gerekecek...
- Neden sordun?
- Hi... Yalnzca merak ettim.
Yemeklerini yemeye devam ettiler. Hilde ksa bir srenin gemesini bekledikten
sonra:
- Anne ile Ole'den bir haber var m? diye sordu.
- Ara sra telefon ediyorlar. Temmuzda bir zaman tatile gelecekler.
- Daha nce deil yani, yle mi?
- Hayr, sanmyorum.
- yleyse bu hafta hl Kopenhag'dalar demektir...
- Nedir tm bu sorular Hilde?
- Hiii... Laf olsun, beri gelsin diye konuuyorum ite.
- yi de iki kez Kopenhag'dan sz ettin.
- A, sahi mi?

- Babann Kopenhag'da aktarma yapacan sylemitik...


- Ah, o halde Anne ile le oradan aklma gelmi olmal. Yemeklerini bitirir bitirmez
Hilde tabaklar ve atal ba tepsiye toplayp:
- Okumaya devam etmem gerek anne, dedi.
- Eh, hadi bakalm...
Bu szlerde hafif bir hayal krkl m gizliydi ne? Daha nce, babas gelmeden
motoru beraberce tamir edeceklerini konumulard nk.
- Babama kitab o gelmeden bitireceime dair sz vermi
gibiyim bir bakma.
- Bak ite buna kzdm. Evden uzakta olduu yetmiyormu gibi, bir de kalkm bizi
oralardan idare etmeye kalkyor!
- Ah, onun daha neleri idare ettiini bir bilsen! dedi Hilde esrarengiz bir tavrla. stelik bundan mthi zevk de alyor!
422
KERKEGAARD
Sonra odasna kt ve okumay srdrd.
Sofi bir anda kapnn alndn duydu. Bunun zerine Alberto sert bir bakla:
- Kimsenin konumamz blmesine izin vermemeliyiz, dedi. Kap daha hzl
alnmaya balad. Alberto:
- Hegel'in felsefesine son derece kzan Danimarkal bir filozoftan sz edeceim
imdi, dedi.
Kap yerinde sarslacak kadar hzl alnmaya balamt.

- Bu da Binbann bizi tongaya drp dremeyeceini anlamak iin gnderdii


uydurma ahslardan biri elbette, diye devam etti Alberto. - Bu numaralarla
hibir ey kaybettii yok naslsa!
- Ama kapy amazsak evi bamza ykar ve bununla da hibir ey kaybetmez!
- Haklsn galiba. Aalm bakalm.
Kapya gittiler. Kapnn almndan Sofi karsnda gl kuvvetli birini bulacan
sanyordu. Oysa kapda duran, uzun sar sal, iekli bir elbise giymi kk bir
kzd. Elinde de iki kk ie tutuyordu. ielerden biri krmz, dieriyse
maviydi.

- Buyrun, dedi Sofi. - Siz kimsiniz? Kz reverans yaparak:


- Benim adm Alice, dedi.
- Tam tahmin ettiim gibi, dedi Alberto. - Alice Harikalar Diyarnda!
- Peki ama buray nereden bulmu olabilir? Bu soruya Alice'in kendisi karlk
verdi:
- Harikalar Diyar tam anlamyla snrsz bir lkedir. Yani Harikalar Diyar her
yerdedir. Tpk Birlemi Milletler gibi! Bu yzden lkemizin BM'in eref yesi
olmas gerekir aslnda. Ayrca her komisyonda da elilerimiz olmal. Ne de olsa BM
de insanlarn hayallerinin bir rn.
Alberto:
423
SOFfNlN DNYASI
- h, bu Binba! diye homurdanrken Sofi:
- Peki burada iin ne? diye sordu.
- Sofi'ye bu felsefe ielerini vermeye geldim.

ieleri Sofi'ye uzatt. Aslnda beyaz camdan yaplm olan bu kk ielerden


birinin iinde krmz, dierinin iindeyse mavi bir sv olduu iin gze renkli
grnyorlard. Krmz ienin zerinde "BEN !", mavi ienin zerinde "BEN
DE !" yazlyd.
Ayn anda kulbenin yannda koar adm yryen beyaz bir tavan belirdi. ki
ayann zerinde yryen tavan yelek ve ceket de giyinmiti stelik. Cebinden
kstekli saatini karm:
- Ge kaldm, ge kaldm... diye syleniyor, bir yandan da son hzla yryordu.
Alice tavann ardndan komaya koyulmadan nce yine bir reverans yaparak: '
- Gitmek zorundayz ne yazk ki! dedi. Sofi Alice'in ardndan:
- Dina ile Kralie'ye benden ok selam syle! diye seslendi. Alice gzden
kaybolduktan sonra Alberto ile Sofi merdivenlere oturup ieleri incelediler bir
sre.
- BEN ve BEN DE , diye okudu Sofi.
- sem mi acaba? Ya zehirliyse? Alberto omzunu silkti.
- Bu Binbadan gelen bir ey. Binbadan gelen herey gerekte deil yalnzca
aklda varolan eyler olduuna gre, bu da aslnda varolmayan bir su.
Sofi krmz ienin tpasn ap dikkatle azna gtrd. Biraz tatl, tuhaf bir
suydu bu. Ama bundan da nemlisi, suyu ier imez etrafnda tuhaf eyler olmaya
balad.
Gl, orman ve kulbe birbirine karmaya balamt sanki. ok gemeden her ey
sanki tek bir kii haline gelmi, bu kii de Sofi'nin ta kendisi olmutu. Alberto'ya
bir bakt, ama sanki o da Sofi'nin ruhunun bir paras olmutu.
- ok garip, diye sylendi Sofi. - Herey eskisi gibi, ama sanki
424
KERKEGAARD
her eyin birbiriyle ilikisi var. Her ey tek bir dncenin paras.

Alberto ban sallad. Ama sanki ban sallayan Sofi'nin kendisiydi.


- Bu Tmtanrclk veya bir baka deyile Teklik felsefesi, dedi Alberto. - Bu
Romantiklerin evrensel ruhu. Romantikler hereyi bir byk "ben"in paras
olarak alglyorlard. Hegel de yle. O da tek bana bireye eletirel bakyor,
hereyi tek bir evrensel akln dilege-lii olarak gryordu.
- br iedeki suyu da ieyim mi?
- iesinde yazdna gre imek gerek.
Sofi mavi ienin de tpasn at ve sudan koca bir yudum ald. Bunun tad
dierine gre daha ekiydi. Ama bunu iince de etrafndaki eyler hzla
deimeye balad.
Bir iki saniye ierisinde krmz suyun etkisi yokoldu. eyler yeniden eski hallerini
aldlar. Alberto yine Alberto, ormandaki aalar yine kendileri, gl yine kendisi
olmutu.
Ama bu durum yalnzca bir saniye srd. ok gemeden eyler birbirinden
ayrlmaya baladlar. Orman ormanln kaybetmiti; her bir aa kendi bana bir
dnya gibi ykseliyordu ortada. Her bir dal, hakknda binlerce yk yazlacak bir
masald sanki.
Kk gl sonsuz bir okyanusa dnm gibiydi - byklk ya da derinlik
bakmndan deil de ierdii binlerce ayrnt, oya gibi ilenmi rpntlar
bakmndan. Sofi, bu gl en ince ayrntsna kadar anlayabilmek iin bir mrn
bile yetmeyeceini, insann bu esiz srr hibir zaman tmyle kavrayamayacan
anlad.
Gz bir aacn tepesine iliti. kk sere aacn tepesinde oynayordu. Sofi
krmz iedeki suyu itii srada da kularn burada olduunun farkndayd bir
bakma ama o zaman onlar tam olarak grememiti. Krmz su eylerin arasndaki
tm ztlklar ve farkllklar yok etmiti.
zerinde durduklar byk tatan inip imene eildi. O an karsna yepyeni bir
dnya kt. Hani insan deniz dibine ilk kez dalp gz425 '
SOFI'NN DNYASI

lerini denizin altnda ilk kez at zaman karsna kan o yeni dnya gibi.
imenlerin arasndaki ince otlarla yapraklar arasnda yaayan binlerce ayrnt
vard. Bir yosun parasnn zerinde kararl ve dikkatli admlarla ilerleyen bir
rmcei, bir otun zerinde bir aa bir yukar yryen bir ot bitini ve
elbirliiyle alan koca bir karnca ordusunu seyretti. Koca bir ordu olsalar da
her bir karncann ayak at biimi dierinkinden bakayd.
Ban kaldrp Alberto'ya baktnda ise onun yerini alm bambaka biriydi
grd. Bu kii sanki baka bir gezegenden gelmi veya bir masal kitabndan
frlamt. te yandan kendisini de bambaka ve hibir benzeri olmayan bir kii
olarak grmeye balamt. O, Sofi Amundsen'di ve ondan baka bir Sofi
Amundsen yoktu.
- Neler gryorsun? diye sordu Alberto.
- Seni ok acayip biri gibi gryorum.
- Deme!
- Bir bakas olmann ne demek olduunu hibir zaman anlayamayacam sanrm.
nsanlar biribirinden yle farkllar ki!
- Ya orman nasl gryorsun?
- Orman btnln kaybetmi durumda. Binlerce masaldan
oluan bir evren sanki.
- Tahmin etmitim. Mavi ie bireycilik. Bunun iine Sren Kierkegaard'in
Romantizmin Teklik felsefesinin eletirisi girmekte rnein. Bu ie ayn zamanda
Kierkegaard'la ayn dnemde yaayan bir baka Danimarkaly, mehur masal
yazar H.C. Andersen'i de temsil ediyor. Andersen doadaki saysz ayrnty
grebilen bir baka sahipti. Ondan yz yl kadar nce yaam, Alman filozof
Leibniz de byleydi. Sren Kierkegaard'in Hegel'i eletirisi gibi o da Spino-za'nn
Teklik felsefesini eletirmiti.
- Sylediklerini iitiyorum ama sesin yle komik ki iimden glmek geliyor.
- Anlyorum. Krmz ieden bir yudum daha al. Sonra da u

426
KERKEGAARD
merdivenlere oturup Kierkegaard'dan bahsedelim.
Sofi merdivenlere, Alberto'nun yanna oturdu. Krmz ieden bir yudum
almasyla eyler yine bir araya gelmeye baladlar. Ama biraz fazla imi olmalyd
ki bu sefer yine eylerin arasndaki farklar ortadan kaybolmaya, her ey ayn gibi
olmaya balad. Bu yzden tekrar mavi ieden ok kk bir yudum almak
zorunda kald. Sonunda her ey Alice'in elinde iki kk ieyle ortaya
kmasndan nceki haline geldi.
- Peki ama hangisi doru ? diye sordu Sofi. - Gerei olduu gibi yanstan krmz
m yoksa mavi ie mi?
- Her ikisi de Sofi. Romantiklerin yanldn syleyemeyiz, nk gerekten tek
bir gereklik var. Ama biraz tek yanl olduklarn syleyebiliriz belki.
- Ya mavi ie?
- Kierkegaard'n bu ieden fazlasyla imi olduunu syleyebiliriz. Bunu bireye
verdii nemden anlamak mmkn. Ona gre bizler yalnzca "amzn insan"
olmakla kalmayp, dnyaya yalnzca bir kez gelen zgn bireylerdik.
- Oysa Hegel iin bu yanyla pek ilgilenmiyordu, deil mi?
- Hayr. Hegel iin tarihin byk izgileriydi nemli olan. Kierkegaard da tam da
buna kar kyordu. Kierkegaard'a gre Romantiklerin teklik felsefesi de,
Hegel'in "tarihilii" de bireylerin kendi hayatlarna kar sorumluluk duymalar
gerektiini gzard eden felsefelerdi. Bu yzden Kierkegaard Hegel ile
Romantikleri ayn kefeye koyuyordu.
- Anlyorum.
- Sren Kierkegaard 1813 ylnda dodu ve babasnn sert disiplini altnda byd.
Dindar ve melankolik yann da babasndan ald.
- Yazk olmu!

- Tam da bu melankolik yan yznden niann bozmak durumunda hissetti


kendini. Kopenhag burjuvazisi bu olaya pek scak
427
SOF'NN DNYASI
bakmad ve onu dna itti. Zamanla o da buna yant vermeyi rendi ve bsen'in
"halk dman" dedii trden birisi haline geldi.
- Tm bunlar bir nian bozmak yznden mi oldu?
- Hayr, yalnzca bu yzden deil. zellikle yaamnn son yllarna doru toplumu
acmaszca eletiriyordu. "Tm Avrupa iflasn eiinde," diyordu. Gl istekler
ve azmin olmad bir toplumda yayor olmaktan ikayetiydi. Kilisenin
mlayimliini de eletiriyordu. "Pazar gn Hristiyanl" konusunda Kiliseyi
eletiri yamuruna tutuyordu.
-Gnmzde de "Kiliseye ye olma merasimi Hristiyanl-f'ndan sz etmek
mmkn. Bir oklar bu merasimi yalnzca alacaklar hediyeleri dndkleri iin
yapyor.
- Evet, konuyu anladn belli oluyor. Kierkegaard'a gre Hristiyanlk yle gl
ve yle akl d bir eydi ki insan ya dindar olmak ya da olmamak durumundayd.
"Birazck" ya da "bir dereceye kadar" Hristiyan olmak diye bir ey sz konusu
olamazd. sa Paskal-ya'da ya gkyzne ykselmi ya da ykselmemiti. Ve eer
gerekten ldkten sonra dirilmise ve gerekten bizim gnahlarmz uruna
lmse, bu ylesine nemli bir eydi ki tm hayatmz belirlemesi gerekirdi.
- Anlyorum.
- Ancak Kierkegaard hem kilisenin hem de insanlarn bu tip dinsel konulara aklc
birtakm yorumlarla yaklatklarn gryordu. Oysa Kierkegaard'a gre din ile
akl atele su gibiydi. Hristiyanln "doru" olduuna inanmak yeterli deildi.
Gerek Hristiyanlk sa'nn yolundan gitmekti.
- Bunlarn Hegel'le ne ilgisi var?
- Haklsn, yok. Konuya yanl tarafndan girdik galiba.
- yleyse arabay geri vitese takalm ve konuya doru tarafndan girelim.

- Henz 17 yandayken teoloji okumaya balayan Kierkegaard, giderek daha ok


felsefi konularla ilgilenmeye balad. 27 yan428
KERKEGAARD
dayken "roni Kavram Hakknda" adl teziyle master derecesini ald. Kierkegaard
tezinde Romantik ironi ve Romantiklerin yanlsamayla diledikleri gibi oynaylarn
eletirir. roninin bu trne kar "Sok-ratesi roni"yi savunur. Sokrates de
yntem olarak ironiyi kullanyor, ama bunu yaparken en ciddi konulara bir aydnlk
getirmeyi planlyordu. Romantiklerin tersine Sokrates Kierkegaard iin
"Varoluu bir dnr"d. Bu deyimle, tm varln felsefi dncelerine katan
bir dnr kastediyordu.
- Sonra?
-1841'de niann bozduktan sonra Berlin'e giden Kierkegaard, burada
Schelling'in verdii dersleri izledi.
- Hegel'le de tant m?
- Hayr, Hegel bundan on yl nce lmt ama Berlin'de ve Avrupa'nn pek ok
yerinde geerli olan hl Hegel'in felsefesiydi. He-gel'in "yntem"i her trl
soruya genel bir yant bulmada kullanlyordu. Kierkegaard ise, Hegelciielsefenin
ele ald tm bu "nesnel dorular"n, tek bir bireyin varoluunda hibir nemi
olmadn vurguluyordu.
- Ne tr dorular nemliydi ona gre?
- Kierkegaard'a gre byk harf D ile yazlan "Ooru"lardan ok, insanlarn
yaamlar iin nemli olan dorulara ulamakt nemli olan. "Benim iin doru" olan
bulmakt. Kierkegaard bylece bireyi ya da tek olan insan "sistem"in karsna
koymu oluyordu. Ona gre Hegel kendisinin de bir insan olduunu unutmutu.
Kierkegaard Hegelci profesr tipi zerine unlar yazyordu: "Kafasnda binlerce
kurguyla Sayn Bay Profesr yaamn tm srlarn ifa
'eder ama bu arada kendi adn unutmutur; bir paragrafn olaanst 3/8' i
deil, insan, evet yalnzca bir insan olduunu unutmutur."

- Peki Kierkegaard'a gre kimdir bir insan?


- Bunu bir rpda, genel olarak yantlamak mmkn deil. Zaten insan doasnn ya
da insan denen "varlk"n genel bir tanm son derece gereksiz bir eydi
Kierkegaard'a gre. nemli olan tek bir in429
SOF'NN DNYASI
sann varoluu idi. Ve insan varoluunu bir masann ardnda ger-ekletirmez.
Eyleme getiimizde ve zellikle bir seim yaptmzda varoluumuzla ilikiye
girebiliriz. Kierkegaard'n burada ne demek istediini Buddha hakknda anlatlan
bir ykyle aklayabiliriz.
- Buddha hakknda m?
- Evet, nk Buddha'nn felsefesi de k noktas olarak insann varoluunu alr.
Bir gn bir rahip Buddha'dan kendisine dnyann ve insann ne olduunu en ak
biimiyle anlatmasn ister. Buddha da zehirli bir okla yaralanan bir adam rnek
gsterir. Yaralanan adam salt kuramsal bir yaklamla okun ne tr bir maddeden
yapldn, zerindeki zehirin ne tr bir zehir olduunu veya okun ka derecelik
bir a yaparak kendisine saplandn m sorar?
- ncelikle birinin kendisine yardm edip oku karmasn ister
herhalde.
-Tabii ya! Onun iin varolusal nemi olan konu budur. Buddha gibi Kierkegaard da
dnya zerinde ok ksa bir sre iin varolduunu duyumsuyordu. Bu ksa mr de
bir yaz masasnn arkasna geip dnya tininin doas hakknda fikir yrterek
geirecek deildi ya insan!
- Anlyorum.
- Kierkegaard dorunun "znel" olduunu da iddia ediyordu. Bu, doru yanl
demeden her istediimizi yapabileceimiz anlamna gelmiyordu elbette. Bununla
demek istedii, insan iin gerekten bir nemi olan dorularn kiisel dorular
olduuydu. Yalnzca bu tr dorulard "benim iin doru olan" dorular!
- Byle bir znel doruya bir rnek verebilir misin?

- Hristiyanln doru olup olmad byle bir sorudur rnein. Bu, insann
kuramsal ya da akademik bir biimde yaklaabilecei bir konu deildir.
"Varoluunun bilincinde olan" birisi iin bu bir lm kalm konusudur. Yani bu
oturup srf tartm olmak iin tartlacak bir konu deildir. nsann ancak
byk bir istek ve itenlikle yak430
KERKEGAARD
laabilecei bir konudur.
- Anlyorum.
- Suya decek olsan boulup boulmamakla kuramsal bir iliki halinde olmazsn.
Ne de suda timsah olup olmad "ilgin" ya da "ilgin olmayan" bir durum
oluturur senin iin o anda. Bu senin iin bir lm kalm meselesidir.
- Evet, tabii ki de.
- Yani felsefi sorunun kendisiyle bireyin ayn soruya yaklam iki ayr eydir. Bu
tr sorular karsnda birey tek basnadr. stelik bu tr nemli sorulara ancak
inania yaklaabiliriz. Aklmzla yantn bulabildiimiz sorular hibir nem tamaz
Kierkegaard iin.
- Bunu biraz aklaman gerekecek.
-8 + 4=12, Sofi. Bunu kesin olarak bilebiliriz. Bu, Descartes'dan beri tm
filozoflarn bahsettii "mantksal dorular'a bir rnektir. Peki akam duasnda
bir iimize yarar m bu? lm annda aklmzn megul olaca konu bu mudur?
Hayr. Tm bu dorular istedikleri kadar "nesnel" ve "genel" olsun, tek bir bireyin
varoluu iin fazla anlam tamazlar.
- Ya inan?
- Kt bir davranta bulunduun bir insann seni affedip affetmediini
bilemezsin. Tam da bu yzden bu konu senin iin yaamsal bir neme sahip olur.
Bu senin etinde kemiinde duyduun bir olaydr. Bir insann seni sevip sevmediini
de bilemezsin. Tek yapabilecein byle olduuna inanmak ve bunu ummaktr. Ve de
bu, senin iin, geninin i alarnn toplamnn daima 180 derece etmesinden ok

daha nemli bir eydir. Ne de "nedensellik yasas" veya "sezi biimleri"dir ilk
pcn verirken gelen aklna!
- Bylesi ok komik olurdu dorusu!
- nan ncelikle dini konularda nemli bir yer tutar. Kierkegaard bu konuda
unlar yazyor: "Tanr'y nesnel bir biimde kavrayabilir miyim, bilmiyorum ve
ite tam bu nedenle buna inanmak durumundaym. Ve bu inancm korumak iin
nesnel bilinemezlie sk
431
SOF'NN DNYASI
sk sarlmak zorundaym; 70.000 fersah derinininde de olsam denizin, inancm
korumalym."
- Olduka zor anlalr bir ifade bu.
- Kierkegaard'dan nce pek oklar Tanr'nn varln kantlamaya ya da en
azndan Tanr'y akl yoluyla kavramaya altlar. Oysa insan bu tr kantlara ya
da mantksal tezlere ulatn sandnda inancn ve inanla birlikte dinsel
itenliini yitirir. nk nemli olan Hristiyanln doru olup olmad deil,
benim iin doru olup olmaddr. Ortaada ayn dnce, "credo quia absrdm"
szleriyle dile getiriliyordu.
- Yapma ya, demek yle!
- Bu szler, "sama olduu iin inanyorum" anlamna geliyor. Hristiyanlk baka
ynlerimize deil de aklmza hitap etseydi, bir inan konusu olmaktan kard.
- Artk bunu anlam bulunuyorum.
- Dolaysyla Kierkegaard'n "varolu", "znel doru" ve "i-nan"la ne demek
istediini grm bulunuyoruz. Bu kavram, Kierkegaard'n kendinden nceki
felsefe geleneini ve zel olarak da Hegel'i eletirisinden kaynaklanyordu. Bunun
iine tm bir "uygarlk eletirisi" de giriyordu. Ona gre modern toplumda insan
"topluluk" ya da "kamu" haline dnm durumdayd ve bu topluluun en
belirleyici zellii, hibir balayc yan olmayan "laf yapma" iiydi. Kierkegaard
bugn yaasayd belki bu durum iin "uzlamaclk" deyimini kullanrd. Bununla da

iten bir istekle bal olmadan herkesin ayn eyi "demesini" ve ayn eyi
"savunmasn" kastederdi.
- Kierkegaard Jorn'n anne ve babas hakknda ne derdi acaba?
- Kierkegaard'n olduka keskin ve alayc bir dili vard. rnein "topluluk
yalandr" ya da "doru her zaman aznlktadr" gibi deyiler kullanrd. Bir ok
insann yaam bir oyun gibi grmesini de eletirirdi.
- Barbi bebeklerini toplamak neyse de, insann kendisinin bir
432
KERKEGAARD
garbi bebei olup kmas iyice felaket bir ey...
- Bu bizi Kierkegaard'n "yaamn aamas" dedii eye getiriyor.
- Efendim?
- Kierkegaard'a gre tr yaam biimi mevcuttur. Kendisi bunlar iin aama
deyimini kullanr. Bunlar, "estetik aama", "etik aama" ve "dinsel aama"dr.
Burada "aama" szcn, insann ilk iki durumda bulunduktan sonra ani bir
sramayla daha yksek bir duruma geebileceini vurgulamak iin kullanr. Ancak
pek ok kii tm yaam boyunca ayn aamada kalr.
- Tm bunlar biraz daha aarak anlatacaksn umarm. Hem de kendimin hangi
aamada olduunu merak ediyorum dorusu.
-Estetik a amada bulunan biri gn gnne yaar ve her anndan zevk almaya
alr. Gzel olan ve keyif veren her ey iyidir bu kiilere gre. Bu aamadaki bir
insan duyularnn dnyasna hapsol-mu bir ekilde yaar. Can skan her eyde
olumsuz ve ktdr.
- Bu davran iyi biliyorum sanrm.
- Bu adan baklnca tipik bir Romantik, tipik bir Estetikidir. nk estetik
yalnzca duyular yoluyla zevk almakla olmaz. Gereklii ya da sanat, felsefeyi
veya yapt ii ciddiye almamak da estetik aamada kalmak anlamna gelir. nsan
acya ve zdraba bile estetik ya da "yorumlayc" biracdan bakabilir nk.

Dizginleri gsteri ele almtr. bsen, Peer Gynt ile byle bir Estetikinin
portresini izmitir.
- Ne demek istediini anlyorum sanrm.
- Sen de bu aamada msn sence?
- Sanmyorum. Ama bu sylediklerin bana Binbay hatrlatyor.
- Kimbilir, belki de Sofi... Ama senin bu szlerin yine yap yap Romantik bir
ironiye alet oldu. Azna ac biber srmeli senin.
- Neler sylyorsun?
- Neyse, bover! Ne de olsa senin suun deil!
433
SOF'NN DNYASI
- Devam edelim ltfen.
- Estetik aamada yaamakta olan biri ok gemeden bunaltya ve bir boluk
duygusuna kaplabilir. Ama insan bu duygular ya-yorsa, yine de mit var
demektir. Kierkegaard'a gre bunalt neredeyse olumlu bir eydir. Bunalt
duymak "varolusal bir durunV'a gelmi olmann bir ifadesidir. Estetiki bu
aamada daha yksek bir aamaya "sramay" seebilir. Ama bu ya gerekleir ya
da gerekleemez. Tm anlamyla "sramadktan" sonra bunun hibir anlam
yoktur. Ya olur ya da olmaz; ikisinin aras olamaz. Ve bu sramay senin iin
bakas yapamaz. Seimi senin yapman gerekir.
- Bu bana sigaray ya da uyuturucuyu brakmay hatrlatt.
- Evet, belki. Kierkegaard'n bu "karar kategorisi", Sokrates'in en gerek
sezgilerin insann iinden geldiini syleyiini hatrlatr. nsann estetik bir yaam
biiminden etik ya da dinsel yaam biimine geme karar da iten gelmelidir.
bsen bu konuyu "Peer Gynf'de ele alr. Bu varolusal seimin iddetli aresizlik
ve kararszlk duygularnn sonucunda nasl patlayarak ortaya ktn usta yazar
Dostoyevskide, Raskolnikof'u anlatt Su ve Ceza romannda anlatr.
- Demek ki insann yapabilecei en iyi i, baka bir yaam biimi

semek.
- Bylece insan etik aamada yaamaya balayabilir. Bu aamaya damgasn vuran,
ciddiyet ve etik llerin nda alnan tutarl kararlardr. Bu aama bir para
Kant'in grev ahlakn hatrlatr. nsan ahlak yasasnn nda yaamaya alr.
Kant gibi Kierke-gaard da ncelikle insann duygularn n plana kartr. nemli
olan insann doru ya da yanl olarak neyi setii deildir. nemli olan insann
iinde bunu semek yolunda bir istek olmasdr. Estetikiler iinse neyin "grgr"
ve neyin "can skc" olduudur nemli olan.
- Byle yaayan insan biraz fazla ciddi olmaz m?
- Olabilir. Kierkegaard'a gre "etik aama" da tam olarak tatmin edici bir aama
deildir. Yalnzca grev akyla yanp tutuan biri de
434
KERKEGAARD
sonunda bundan yorgun der. Pek ok insan hayatlarnn sonuna yaklatklarnda
byle bir yorgunluk duyarlar. Kimisi bunun sonucunda tekrar estetik aamaya
dnebilir. Ancak kimisi de dinsel aamaya srar. Bunu yapmak inancn "70.000
fersah derinlikteki sularna atlamaya cesaret etmek demektir. Bu kiiler inanc,
estetik hazza ve akln grev emrine tercih etmilerdir. Ve Kierkegaard'n
deyiiyle "yaayan Tanr'nn ellerine dmek korkun bir ey" olsa da, insan ancak
bu aamada kendisiyle deir.
- Yani Hristiyanlkla.
- Evet, Kierkegaard iin "dinsel aama" Hristiyanlkt. Ancak onun Hristiyan
olmayan dnrler zerinde de etkisi byk oldu. 20. yzylda bu Danimarkal
dnrden esinlenerek geni apl bir "Varoluuluk felsefesi" olutu.
Sofi saatine bakt.
- Saat neredeyse yedi. Eve gitmeliyim yoksa annem meraktan lr. Sonra felsefe
retmenine el sallayarak koarak uzaklat. Gln kenarna indi ve kaya bindi.
435

MARX
...Avrupa'da bir hayalet dolayor.,
Hilde yatandan kalkp koya bakan pencereye gitti. Cumartesi gnn Sofi'nin 15.
yagnn okuyarak geirmiti. Bunun bir gn ncesi de kendi yagnyd.
Babas, dn Sofi'nin yagnne dek okumu olacan san-msa yanlmt. Hem de
dn btn gn okumasna ramen! Ama babas, geriye tek bir yagn kutlamas
kaldn sylemekle hakl olduunu gstermiti. Alberto ile Sofi'nin "Happy
birthday to you!" diye ark syledikleri an kastetmi olmalyd. Hilde utanmt
biraz bu durumdan.
Ve de Sofi tam da babasnn Lbnan'dan gelecei gn dzenliyordu "felsefe
partisini". Hilde bu gnde, ne babasnn ne de kendisinin tahmin bile edemeyecei,
ok nemli bir ey olacan ok iyi biliyordu.
Ama en azndan uras belliydi ki babas Bjerkely'e gelmeden nce hayatnn
okunu yaayacakt. Hilde hi deilse bu kadarn borluydu Alberto ile Sofiye.
Yardm istemilerdi stelik kendisinden...
Annesi hl kaykhanedeydi. Hilde aaya inip telefonun yanna geldi ve
Kopenhag'daki Anne ile Ole'nun telefon numarasn evirdi.
- Anne Kvamsdal.
- Merhaba Anne! Ben Hilde.
- A, merhaba! Ne iyi ettin de aradn. Lillesand'da ne var ne yok?
- yilik, salk. Yaz tatili filan ite... Babamn Lbnan'dan dnmesine de bir hafta
kald.
436
MARX
- Kimbilir ne seviniyorsundur.
- Tabii, ok seviniyorum. Ha, bu arada, seni aramamn nedeni...

- Evet?
- Babam ayn 23', Cumartesi gn saat 5 sralarnda Kas-trup Havaalan'na
iniyor. Siz o gnlerde Kopenhag'dasnz, deil mi?
- Evet?
- Sizden bir ey rica edecektim de...
- Tabii, ne olsa yaparz.
- Ama ... ey... bu biraz zel bir durum aslnda...
- Anlatsana yahu, meraktan atlayacam.
Hilde bunun zerine hereyi, dosyay, Alberto ve Sofiyi anlatmaya koyuldu.
Glmekten birbirlerinin lafn kese kese konutular ve telefon kapandnda
Hilde'nin plan uygulanmaya konmutu bile.
Bu arada kendisinin de yapmas gereken birka ey vard. Neyse henz pek
acelesi yoktu nasl olsa...
O leden sonras ve akamn annesiyle birlikte geirdi. Akam arabayla
Kristiansand'a gidip film seyrettiler. Dn doru drst geiremedikleri
yagnnn acsn karm oldular bylece. Kjevik Havaalan'na ayrlan kavaktan
geerlerken, Hilde'nin kafasnda plannn son paralar da yerini alm
bulunuyordu.
Gece yatmadan nce, dosyasndan birka sayfa daha okudu. Sofi srnerek
Geit'e girdiinde saat neredeyse sekizdi. Annesi giriteki ieklerle
urayordu.
- Nereden geldin sen? diye sordu annesi.
- itten geerek.
- itten geerek mi?
- itin br tarafnda bir patika var, bilmiyor musun?
437

SOFNN DNYASI
- Peki ama nerdeydin sen Sofi? Ka oldu bu bir haber bile vermeden akam
yemeinden nce eve gelmeyisin!
Annesi ayaa kalkm Sofi'ye bakyordu.
- Yoksa yine u filozofla m beraberdin?
- Ha, evet. Onun da ormanda yry yapmaktan holandn sylemitim ya.
- Partiye geliyor ama, deil mi?
- Evet, hem de memnuniyetle.
- Ah, ben de memnuniyetle gnleri sayyorum Sofi.
Annesi ineli bir ekilde mi sylemiti bunlar? Garanti olsun diye Sofi:
- yi ki Jorn'n annesiyle babasn da armm. Biraz acayip
kaard yoksa.
- Hmmm... ama ne olursa olsun u Alberto'yla babaa bir ift laf
edeceim.
- stersen benim odamda konuun. Hem ben ondan holanacandan eminim.
- Ha, bir ey daha. Sana yine mektup var...
- yle mi?
- Mektup "BM Taburu" damgal.
- Ha, o zaman Alberto'nun kardeinden olmal.
- Yeter artk ama Sofi!

Sofi'nin akl son hzla almaya balad. Birden aklna ahane bir yalan geldi.
Grnmeyen bir kuvvet ona yardm ediyordu sanki.
- Alberto'ya ender rastlanan pullar topladm sylemitim. 0 da bundan
kardeine bahsetmi olmal. Hem kardeler ne gne duruyor zaten, deil mi ya!
Bu cevap annesini rahatlatmt. Sesinin tonunda birazck bir
yumuamayla:
- Yemein buzdolabnda duruyor, dedi.
- Mektup nerede?
- Buzdolabnn zerinde.
438
MARX
Sofi ieriye girdi. Pul 15.6.1990 tarihinde damgalanmt. Zarf at ve iinde
kk bir not yazl olduunu grd:
Neden ki bu amasz yaratl Yokolacaksa bir gn her yaratlm ?
Bu soruya Sofi'nin verecek cevab ne yazk ki yoktu. Yemek yemek iin aaya
inmeden nce bu notu da son haftalarda edindii dier vr zvrn durduu dolaba
koydu. Nasl olsa zaman gelince bu sorunun anlamn da renecekti. Ertesi gn
sabah Jorn geldi. Biraz badminton oynadktan sonra partinin ayrntlarn
planlamaya de-, vam ettiler. Partinin temposunun dmesi ihtimalini gze alp
yedekte birka srpriz bulundurmalydlar.
Annesi eve geldiinde hl partiden bahsediyorlard. Annesi ikide bir "merak
etmeyin, paradan saknmanza hi gerek yok!" diyordu. Bunu dalga gemek iin de
sylemiyordu stelik! Son haftalarda olup bitenden sonra Sofi'nin ayaklarnn
tekrar yere basmas iin ok ey bekliyor gibiydi bu partiden.
O akam, parti iin ne tr pasta yaplacandan Japon fenerlerine, felsefe
yarmasnda kazanana dl olarak verecekleri felsefe kitabna dek hereyi
planladlar. Aslnda byle bir kitap bulunup bulunmadndan pek emin deildi Sofi.

21 Haziran Perembe gn yani 24 Hazirana gn kala Alber-to arad.


- Buyrun, ben Sofi.
- Ben de Alberto.
- Ne var ne yok?
- yilik, hem de ok iyilik! Sanrm bir k yolu buldum.
- Neden k yolu bu?
- Biliyorsun ya canm! inde fazlasyla yaamak durumunda kaldmz bu duygusal
hapislikten.
- Ha, o mu...
439
SOPt'NtN DNYASI
- Ama uygulamaya gemeden nce bunun hakknda hibir ey
syleyemem.
- Ama ge kalm olmaz myz o zaman? Ne tr bir planda rol oy. nayacam benim
de bilmem gerekmez mi?
- Saf olma. Konutuklarmzn tm dinleniyor. Bu yzden en akllcas bir ey
sylememek.
- Bu kadar ciddi mi gerekten?
- Elbette ocuum. En nemli eyler biz konumazken olmak zorunda.
- Ya...
- Biz uzun bir anlatdaki szcklerin arkasndaki yapay bir gereklikte yayoruz.
Bu szcklerin her bir harfi Binbann ucuz seyahat daktilosundan kmakta. Bu
yzden basl hibir ey Binbann gznden kaamaz.

- Tamam bunu anlyorum ama ondan gizlenmeyi nasl baaracaz?


-Hi! -Ne oldu?
- Bu iin satr aralar da var. te ben tm gcm kullanp bu satr aralarndan
yararlanacam.
- Anlyorum.
- Ancak bugn ve yarn birlikte olmamz gerek. Cumartesi g-nyse olan olacak!
imdi hemen gelebilir misin?
- Hemen geliyorum.
Sofi kularla balklarn yemini verdi, Govinda'nn nne koca bir salata yapra
koydu ve erekan'a bir kutu kedi mamas at. Giderken yemek kabn dar,
merdivenlerin zerine koydu.
Sonra itten geip, itin br tarafndaki patikaya girdi. Bir sre gittikten sonra,
karsna bir sprgeotu allnn tam ortasnda kocaman bir masa kt. Masann
gerisinde yal bir adam oturuyordu. Adam bir takm hesaplar yapyor gibiydi.
Sofi adamn yanna
440
MARX
gidip ismini sordu.
Adam ltfeder gibi bir bak frlattktan sonra:
- Benim adm Scrooge, dedi ve sonra yine ktlarnn zerine eildi.
- Benim adm da Sofi. adamsnz galiba? Adam ban sallad.
- Ve de korkun zenginim. Tek bir kuru bile havaya gitmemeli. Bu yzden
hesaplarm iyice kontrol etmeliyim.
- Aman ne skc i!

Byle dedikten sonra Sofi adama elini sallad ve yoluna devam etti. Ancak birka
metre ya gitmi ya gitmemiti ki yksek aalarn birinin dibinde tek bana
oturan bir kz kt karsna. Yrtk prtk elbiseleri iindeki kzn yz solgun ve
hastalkl grnyordu. Sofi yanna geldiinde kz elindeki torbadan bir kibrit
kutusu karp So-fi'ye uzatt ve:
- Kibrit satn almak ister misiniz? diye sordu.
Sofi ceplerini kartrd ve ansna cebinde bir kron buldu.
- Kaa?
- Bir kron.
Sofi kza bir kron verdi ve kibriti ald.
- Yz yldr benden kibrit alan olmamt. Bazen alktan ldm, bazen souktan
donarak. Sofi kzn ormann ta iinde kibritlerine elbette alc bulamayacan
dnd. Ama sonra aklna biraz tedeki i adam geldi. Adamn o kadar ok
paras vard ki nasl olsa birazn kza verir, o da artk alktan lmezdi.
- Gel benimle, dedi Sofi.
Sofi kzn elinden tutup zengin adamn yanna gitti.
- Bu kza yardm etmelisin, dedi Sofi adama. Adam ktlardan ban kaldrp:
- Bu tip iler para ister ve de demin de sylediim gibi benim havaya atacak tek
kuruum yok, dedi.
- Ama bu kz ne kadar yoksul! O byle yoksulken senin bu' kadar
441
SOFfNtN DNYASI

zengin olman ok byk bir eitsizlik! diye steledi Sofi.


- Samalk! Eitlik yalnzca birbirinin dengi insanlar arasnda geerli olan bir
eydir.

- Ne demek bu?
- Ben bu halime ok alarak geldim. nsan almasnn karln mutlaka alr.
Buna da ilerleme denir.
- Ama bu kadar da fazla dorusu!
- Bana yardm etmezseniz lrm, dedi yoksul kz.
adam ban tekrar hesaplarndan kaldrd. Sonra da kalemini masann zerine
iddetle arparak:
- Sen benim hesaplarmn iinde yoksun! Hadi, hadi ek git bakalm fakirhaneye!
- Eer sen bana yardm etmiyorsan ben de orman yakarm, dedi bu kez yoksul kz.
Bunu deyince adam masann arkasndaki yerinden ayaa frlad, ama kz oktan
kibriti akmt bile. Kibriti kuru otlara uzatmasy-la otlarn ate almas bir oldu.
Zengin i adam ellerini uzatm:
- Yardm, yardm edin bana! diye baryordu. - Kzl horoz azd! Kzn yznde
alayc bir glmseme belirdi ve:
- Komnist olacam hi tahmin etmemitin, deil mi? dedi. Hemen ardndan kz,
i adam ve yaz masas bir anda yokoldu.
Sofi giderek daha hzla yanan otlarn arasnda kalakaimt. Atein zerinde
epeyce bir sre tepindikten sonra, nihayet sndrmeyi baard.
ok kr! Sofi kararm otlara bakt. Elinde hl bir kibrit kutusu tutuyordu.
Yoksa atei yakan kendisi mi olmutu?
Kulbenin nnde Alberto'yu grdnde, tm olup bitenleri ona anlatt.
- Scrooge, Charles Dickens'\n "Bir Ylba yks" adl
442

MARX
eserinde yer alan pinti bir kapitalisttir. Kibriti kz ise H.C. Ander-sen'in
masalndan hatrlamsndr herhalde.
- Her ikisinin de burada, ormanda karma kmas ok acayip deil mi sence?
- Hi de deil. Bu baka ormanlara benzemeyen bir orman, bugn sz edeceimiz
kii ise Kari Man. Bu adan senin de nceki yzylda, snflar arasndaki korkun
uurumu anlatan bir rnek grmen iyi olmu. Ama gel imdi ieri girelim. Ne de
olsa ieride Binbann mdahalelerinden biraz daha iyi korunabiliyoruz.
Yine gle bakan pencerenin kenarndaki masaya oturdular. Bu kk gln mavi
ieyi itikten sonra ne hale geldii Sofi'nin aklndan hl gitmiyordu.
Krmz ve mavi ieler minenin zerinde duruyordu. Masann zerinde bir Yunan
tapnann kk bir kopyas vard. Sofi:
- Bu ne? diye sordu.
- Her eyin bir sras var ocuum. Sonra Alberto Marx' anlatmaya balad:
- Kierkegaard 1841'de Berlin'e geldiinde, belki de Kari Marx'la beraber oturup
Schelling'in derslerini dinlemiti. Kierkegaard, Sok-rates hakknda bir master
tezi yazmt. te yandan Manc'n doktora tezinin konusu da Demokritos ve
Epikuros, yani Antik a Materyalizmiydi. Buradan yola karak sonra her ikisi de
kendi felsefesini oluturdu.
- Kierkegaard Varoluu, Marx da Materyalist oldu, deil mi? - Marx'a Tarihsel Materyalist diyoruz. Bunun ne anlama geldiine az sonra
deineceiz.
- Devam edelim yleyse.
- Hem Kierkegaard hem de Marx'n felsefesinin k noktasnda Hegel vardr.
Her ikisi de Hegelci dnce yntemini benimsemekle beraber, Hegel'in "dnya
tini"ne ya da bir baka deyile onun dealizmine katlmazlar.
- Hegel onlara biraz fazla uuk geliyordu belki de.

443
SOFfNtN DNYASI
- Herhalde. Genel olarak Hegel'den sonra byk felsefe sistemlerinin sona
erdiini sylemek mmkn. Hegel'den sonra felsefe yepyeni bir yola girmitir ve
byk kurgusal sistemlerin yerini "Varoluu" ya da "Eylemci" felsefeler almtr.
"Ama dnyay anlamak deil, onu deitirmektir" derken Manc'n kastettii de
budur. te onun bu szleri felsefe tarihinde ok nemli bir deiimi
simgelemektedir.
- Scrooge'la Kibriti Kz' grdkten sonra onun bu szlerininin ne anlama
geldiini anlamak hi de g deil!
- Demek oluyor ki Marx'n dncesinin pratik ve politik bir yan vardr. Ayrca
onun yalnzca bir filozof deil, ayn zamanda bir tarihi, bir sosyolog ve bir
ekonomist olduunu da belirtmek gerek.
- Ve tm bu alanlarda da byk yenilikler getirdi, yle mi?
- Byle diyebiliriz belki de. En azndan, uygulamal politika alannda ondan daha
etkili bir baka filozofun varolmadn syleyebiliriz. te yandan "Marksizm"
deyince akla gelen hereyi Manc'n kendi dnceleriyle e tutmak doru olmaz.
Marx'n 1840 yllarnda "Marksist" olduu, ama bundan sonra kendisinin
"Marksist" olmadn syleme ihtiyac hissettii sylenir.
- Marx dindar myd?
- Bu da tartlabilir kukusuz.
- Yani?
- Marx'n arkada ve meslekda Friedrich Engels bandan beri sonradan
"Marksizm" diye adlandrlan bu harekete katkda bulunmu bir kiidir. Bu
yzylda da Lenin, Stalin ve Mao Marksizm ya da "Marksizm-LeninizrTe katkda
bulunmulardr.
- Bence Marx'n kendisiyle yetinsek olur. Manc'a "Tarihsel Materyalist" mi
demitin biraz nce?

- Evet, o, Antik a Atomcular gibi "Felsefi Materyalist" ya da 17. ve 18. yzyln


Mekanik Materyalistleri gibi deildi. Ona gre insanlarn dnce biimlerini
belirleyen, toplumda geerli olan maddi ilikilerdi. Bu tr maddi ilikiler tarihin
gidiini de belirlemekteydi
444
MARX
ayn zamanda.
Bu, Hegel'in "dnya tinf'nden farkl bir ey...
- Hegel'e gre tarihsel geliimi kart kutuplar arasnda oluan ve sonra ani bir
deiimle zlen gerilimler belirliyordu. Marx bu dnceyi daha da ileri
gtrmtr ama Hegel'in tepetaklak durduunu da bilerek.
- Umarm Hegel tm hayat boyunca byle durmamtr.
- Hegel, tarihi ilerleten eyin "dnya tini" ya da "dnya akl" olduunu ne
sryordu. Marx'n tepetaklak bulduu ey de buydu. Ona gre esas.belirleyici
olan ey maddi deiimlerdi. Yani maddi deiimleri yaratan ey "tinsel
deiimler" deil, gerek bunun tam tersiydi. Maddi deiimlerdi dnsel
deiimleri yaratan. Marx zel olarak da toplumda deiim yaratp tarihi ilerleten
eyin ekonomik gler olduunu sylyordu.
- Bir rnek veremez misin?
- Antik a felsefesinin ve biliminin salt kuramsal bir amac vard. Bilgiyi
uygulamaya geirip faydal bir ey yapmak gibi bir derdi yoktu.
- Evet?
- Bu dnce biimi gndelik ekonomik hayatn dzenlenme biimiyle yakndan
ilgiliydi. retim byk lde kle iiliine dayand iin zengin vatandalarn
yeni pratik bulular yapp retimi iyiletirme gibi bir dertleri yoktu. Bu, maddi
ilikilerin felsefi dnceyi nasl etkilediine bir rnektir.
- Anlyorum.

- Marx, toplumda geerli olan bu tr maddi, ekonomik ve sosyal ilikileri altyap


diye adlandryordu. Bir toplumda insanlarn nasl dndklerine, ne tr politik
kurumlar, hangi yasalar olduuna, hangi dine inanp ne tr bir ahlak, sanat,
felsefe ve bilime sahip olduklarna da Marx o toplumun styaps diyordu.
- Altyap ve styap ha...
- te imdi u Yunan tapnan uzatabilirsin bana belki.
445
SOFl'NlN DNYASI
- Buyur.
- Bu, Akropolis'deki eski Parthenon tapnann kk bir kopyas. Gereini de
grmtn ya hani.
- Videosunu demek istiyorsun herhalde.
- Grdn gibi binann ats son derece gzel ve gsterili. Binann en nce gze
arpan yan da bu belki. te buna "styap" diyebiliriz. Ama bu at tek bana
ayakta duramaz, deil mi?
- Hayr, onu ayakta tutan ey stunlar.
- Binann hereyden nce salam bir temeli ya da bir "altyaps" var. Marx da ayn
ekilde, toplumda geerli olan tm dnce ve fikirlerin maddi temeller zerinde
olutuunu sylyordu. Toplumun styaps, altyapsnn bir yansmasyd.
- Platon'un idea retisi, saks retimiyle zm yetitiriciliinin bir yansmas
myd yan!?
- Hayr, bu kadar basit deil. Byle olmadn Manc'n kendisi de syler zaten.
Ona gre toplumun altyapsyla styaps arasnda karlkl bir iliki vardr. Marx
bu tr bir karlkl reddetmi olsayd, "Mekanik Materyalist" olmu olurdu.
Oysa o alt ve styap arasnda karlkl ya da diyalektik bir iliki olduunu
savunduu iin, onun Diyalektik Materyalist olduunu sylyoruz. Ayrca
belirtmek isterim ki Platon ne saks yapmyla ne de baclkla uramtr.
- Anlyorum. Tapnak hakknda baka eyler de syleyecek misin?

- Evet. Tapnan temelini biraz incelersen bana bu konuda neler


syleyebilirsin?
- Stunlar, seviye ya da basamaktan olumu bir temelin
zerinde duruyor.
- Ayn ekilde toplumun temelinde de aama grlebilir. Bunlarn iinde en
"temel" olan "retim koullar" diyebileceimiz eydir. Bu, iklim koullar ya da
hammaddeler gibi toplumun elinde bulunan doal koullar ya da doal
kaynaklardr. Bu koullar bir toplumun betondan temelini oluturur ve toplumda
nasl bir retimin
446
MARX
varolabileceini belirler. Dolaysyla da nasl bir toplum ve nasl bir kltrn
mmkn olabileceini belirler.
- Ne Sahra'da balklk yaplabilir, ne de Norve'in kuzeyinde hurma
yetitirilebilir...
- Evet, demek ki anlamsn. Ayrca gebe bir toplumun dnce biimiyle,
rnein bir Kuzey-Norve balk kyndeki insanlarn dnce biimleri arasnda
da nemli farkllklar vardr. Bundan sonraki aama, toplumda ne tr "retim
gleri" olduu aamasdr. Manc'n bununla kastettii, insanlarn sahip olduu
ara, gere ve makinelerdir.
- Eskiden balk tekneleriyle bala klrd, gnmzde ise bu i iin koca alarla
balk avlanan byk gemiler kullanlyor.
- te bylelikle nc aamaya temas etmi oluyorsun ki bu da retim aralarn
kimin elinde bulundurduudur. in dzenleniini, yani toplumdaki i blm ve
sahiplik ilikilerini de Marx "retim ilikisi" diye adlandryordu.
- Anlyorum.

- Buraya kadar sylediklerinden yle bir sonuca varabiliriz ki bir toplumda


geerli olan politik ve ideolojik ilikileri belirleyen ey retim biimidir. Eskinin
feodal toplumlarndan daha farkl dnmemizin, daha farkl ahlaki deerlere
sahip olmamzn nedeni budur.
- O zaman Marx tarihin her zamannda geerli olan bir takm doal dorular
olduuna inanmyordu...
- Hayr. Manc'a gre ahlaksal dorular toplumun altyapsnn bir rnyd.
Eskiden kyl toplumlarda insann evlenecei kiiyi ailesinin belirlemesi tesadfen
byle olmu bir ey deildir. Bunun, topran mirasnn kime kalacayla yakn bir
ilikisi vard. Gnmzn modern ehirlerindeyse bambaka sosyal ilikiler
geerli. Burada insan beraber olaca kiiyi bir elencede ya da bir diskotekte
bulup, o kiiyi yeterince sevdiine inand andan itibaren onunla birlikte
yaamaya balyor.
- Evleneceim kiiyi ailemin semesine hi gelemem dorusu!
447
SOF'NN DNYASI
- Tabii nk sen de kendi zamannn ocuusun. Marx ayrca neyin doru neyin
yanl olduunu toplumu yneten snflarn belirlediini syler. nk tm tarih,
snf mcadelelerinin tarihidir. Yani, tarih hereyden nce retim aralarna kimin
sahip olaca meselesidir.
- nsanlarn dnce ve fikirleri de tarihin deimesinde bir rol
oynamaz m?
- Hem evet, hem hayr. Marx toplumun styapsnn da altyapsn etkileyeceini
gzard etmemekle beraber, styapnn bamsz bir tarihi olduu grn
reddediyordu. Tarihi, Antik an kle toplumundan bugnn endstri toplumuna
getiren ey, hereyden nce toplumun altyapsndaki deiimlerdi. '
- Evet, bunu daha nce de sylemitin.
- Tarihin her dneminde, diyordu Marx, toplumun iki egemen snf arasnda bir
kartlk olagelmitir. Bu kartlk Antik an kle toplumunda zgr yurttalarla
kleler arasnda, Ortaan feodal toplumunda feodal beylerle seriler ve daha

sonra da aristokrasiyle yurttalar arasndaki kartlk olarak kendini


gstermitir. Marx'n iinde yaad ada ve burjuva ya da kapitalist toplum
diye adlandrd toplumda ise bu kartlk ncelikle kapitalistle ii ya da
proleter arasndadr. Yani bu, retim aralarna sahip olanlarla olmayanlar
arasndaki bir kartlktr. Ve de "st snflar" bu glerinden hibir zaman
kendiliinden vazgemeyecei iin deiim ancak bir devrimle gerekleebilir.
- Ya komnist toplum?
- Marx kapitalist toplumdan komnist topluma gei konusunun zellikle zerinde
duruyordu. Bu balamda kapitalist retim biiminin ayrntl bir analizini de
yapmt. Ama imdi bu konuya gemeden nce Manc'n insan emeiyle ilgili
grlerinden bahsedelim.
- Haydi anlat.
- Komnist olmadan nceki dneminde gen Marx, insann alrken ki durumuyla
ilgileniyordu. Bu konuyu Hegel de incelemiti.
448
MARX
Hege''e Sore insanla doa arasnda karlkl ya da "diyalektik" bir iliki vard.
nsan doay iledike kendisi de ilenirdi. Veya baka bir deyile, insan alrken
doay deitirir, onda kendinden izler brakrd. Ancak bu srete doa da insan
deitirir, insan bilincinde bir takm izler brakrd.
- Bana iini syle, sana kim olduunu syleyeyim.
- Marx'n da demek istedii ksaca budur. alma biimimiz dncelerimizi,
dncelerimiz de alma biimimizi belirler. nsann "eli'yle "akl" arasnda
karlkl bir iliki vardr da diyebiliriz buna. nsan bilgisi de ayn ekilde insann
emeiyle yakndan ilgilidir.
- siz olmak da epey korkun bir ey olsa gerek.
- Evet, isiz insan bir anlamda bo kalm bir insan demektir. Hegel de bu konuyu
ele almtr. Hegel de Marx da ii olumlu bir ey olarak gryor, almann insan
olmayla ilgili olduunu sylyorlard.

- O zaman ii olmak da olumlu bir ey olmal...


- Evet, aslnda yle. Ancak Marx tam bu noktada kapitalist retim biimini
dehetli bir ekilde eletirir.
- Neden?
- Kapitalist dzende ii bir bakas iin alr. Bylelikle i kendisinin dnda,
ona ait olmayan bir ey olur. i kendi iine yabanc kalr, dolaysyla kendine de
yabanc kalm olur. Kendi insani gerekliini yitirir. Hegel'in deyimiyle ii
yabanclatrlm olur.
- Bir fabrikada yirmi yl alp, bu yirmi yl boyunca devaml ekerleme
paketlemi bir teyzem var. Bu yzden ne demek istediini anlyorum. Teyzem her
sabah iten nefret ettiini syleye syleye i?e gider.
- Ve iinden nefret eden insan Sofi, bir anlamda kendinden de nefret ediyor
demektir.
- Teyzem de en azndan ekerlemeden nefret ediyor.
- Kapitalist toplumda iin dzenlenme ekli yledir ki iiler gerekte bir baka
toplum snf iin kle gibi alrlar. Bylelikle
449
SOF'NN DNYASI
emeki kendi i gcn, dolaysyla da kendini burjuvaziye satm
olur.
- Bu kadar kt m gerekten?
- u anda Manc'tan szediyoruz ve bu yzden onun yaad a olan geen
yzyldaki toplum ilikilerini esas almak zorundayz. ve o zaman senin bu soruna
verilecek cevap "evet, bu kadar ktyd gerekten" olur. Bu dnemde iilerin
buz gibi retim alanlarnda 12 saat almas normaldi. cretler yle dkt ki
ocuklarla lohusa kadnlar da almak durumunda kalrd. Tm bunlar tarifi g
sosyal ilikilerin domasna yol at. Pek ok yerde cret yerine iki veriliyor,
kadnlar kendilerini satmak zorunda kalyorlard. Bu kadnlarn mterileri "kentli

baylar"d. Ksaca syleyecek olursak, tam da insann en soylu yan olmas gereken
emek konusunda insan bir hayvandan farksz hale gelmiti.
- Kafam atyor yani!
- Manc'n da kafas atyordu. nk ayn anda burjuva snfnn ocuklar scak bir
banyodan sonra evlerinin byk ve scak salonlarnda keman alyordu. Veya
mkellef bir akam yemeini beklerken piyano alyordu. Kemanla piyano akam
zeri gidilen uzun bir at yolculuundan sonra da ho kaard hani!
A, hakszlk ama bu!
- Marx da byle dnyordu. 1848'de Engels'le birlikte Komnist Manifesto'yu
yaymlad. Manifesto'nun ilk cmlesi yledir: "Avrupa'da bir hayalet dolayor komnizmin hayaleti!"
- Korktum dorusu.
- Burjuvazi de korkuyordu. nk artk proletarya ayaklanyordu. "Manifesto"nun
nasl bittiini de renmek ister misin?
- Evet.
- "Komnistler dncelerini ve amalarn gizli tutacaklardr. Komnistler burada
aka belirtirler ki amalarna ulamann tek yolu, imdiye dek geerli olmu olan
toplum dzenini g yoluyla alaa etmektir. Ynetici snflar komnist devrimin
korkusuyla tit450
MARX
resinler! Emekilerin zincirlerinden baka kaybedecek eyleri yoktur. Btn
lkelerin emekileri birlein.
- Koullar dediin gibi o kadar kt idiyse, ben de bu manifestonun altna imzam
atardm sanrm. Ama bugn koullar bu kadar kt deil, deil mi?
- Norve'te belki deil ama dnyann pek ok yerinde hl byle. Hl pek ok kii
insanca olmayan koullar altnda alyor. Ayn zamanda rettikleri mallarla
zenginleri daha da zengin bir hale getiriyorlar. Marx buna smr diyordu.

- Bu laf biraz daha aar msn?


- i bir mal rettiinde bu maln belli bir sat deeri olur.
- Evet?
- inin cretini ve dier retim giderlerini maln sat deerinden dersen
geriye bir deer kalr. Marx buna art-deer ya da kr diyordu. Yani kapitalist
aslnda iinin rettii bir deeri zaptediyor-du. Bunun ad da "smr"dr. - Anlyorum.
- O zaman kapitalist krnn bir ksmn yeni bir kapitale dntrebiliyor, bu kr
rnein retim aralarnn modernletirilmesine harcayabiliyordu. Bunu
yaparkenki amac retimin maliyetini daha da drmek, dolaysyla bir dahaki
sefere daha fazla kr yapabilmekti.
- Mantkl.
- Evet, mantkl gelebilir. Ancak ne bu konuda ne de baka konularda iler
kapitalistin umduu gibi gitmeyebilir.
- Nasl yani?
- Marx'a gre kapitalist retim biiminin znde pek ok eliki yatmaktayd.
Kapitalizm aklc bir ynetim barndrmad iin zamanla kendi kendini yok
etmeye mahkmdur.
- Bu, ezilen snflar adna sevindirici bir haber.
- Evet, yokolmak kapitalizmin kaderidir. Byle olunca da kapitalizmi "ilerlemeci"
ya da ileriye dnk bir dzen olarak grmek mm451
SOF'NN DNYASI
kn, nk kapitalizm komnizme giden yolda bir aamadr.
- Kapitalizmin kendi kendisini yok etmesine bir rnek verebilir misin?

- Ykl miktarlarda kr edinen kapitalistin bu parann bir ksmn retimi


iyiletirmeye harcayabileceini syledik. Parann biraz da keman derslerine
gidecektir tabii. Bu arada karsnn da pahal zevkler edinmeye balad da
tahmin edilebilir.
- Evet?
- Kapitalist yeni makineler alr ve artk eskisi kadar iiye ihtiyac kalmaz.
Makinelemesinin amac piyasadaki rakipleriyle mcadele edebilmektir.
- Anlyorum.
- Ama byle dnen yalnzca o deildir ki! Tm retim koullar giderek
etkinlemektedir. Fabrikalar giderek bymekte ve giderek daha az kiinin elinde
bulunmaktadr. O zaman ne olur Sofi?
- ey - O zaman git gide daha az i gcne ihtiya duyulur. Giderek daha ok insan isiz
kalr. Sosyal problemler arttka artar ve bu tr krizler kapitalizmin kendi sonuna
yaklatnn habercisidir. Kapitalizmin kendi kendini yok etme eilimine baka
pek ok rnek vermek mmkn. rnein kapitalist gitgide krnn daha ok bir
ksmn retim aralarn modernletirmeye yatrmak durumunda kaldka, ancak
yine de fiyatlarn, piyasadaki dier kapitalistlere gre ve onlardan daha az bir
dzeye getirmeyi baaramadka...
-Evet?
- Ne yapar o zaman Sofi? Cevap verebilir misin buna?
- Bilmem.
- Bir fabrikann sahibi olduunu dn. lerin iyiye gitmiyor. flas etmek
zeresin. Tekrar soruyorum: Ne yaparsn o zaman?
- cretleri drrm herhalde...
- Pek doru! Yapabilecein en doru ey bu olur gerekten de. Ama tm
kapitalistler senin kadar uyanklarsa - ki yledirler - iiler

452

MARX
yle yoksullarlar ki artk hibir ey alamaz duruma gelirler. Alm gleri der.
Bylece tam bir ksr dngye girilmi olur. "Kapitalist zel mlkiyetin zaman
dolmutur," der Marx. Devrimci bir dneme girilmitir.
- Anlyorum.
- Sonra da, ksaca syleyecek olursak, proletarya ayaklanp retim aralarn ele
geirir.
- Peki o zaman ne olur?
- Bir sre, proletaryann burjuvaziyi g kullanarak bastrd yeni bir "snfl
toplum" dzeni yaanr. Marx bunu proleterya diktatrl olarak adlandrr.
Ancak byle bir gei srecinden sonra proleterya diktatrl yerini "snfsz
bir toplum"a ya da komnizme brakr. Bu, retim aralarna "herkes"in yani halkn
kendisinin sahip olduu bir dzendir. Byle bir toplumda herkesten "rettii
kadar"! beklenir ve herkes "ihtiyac kadar" alr. Bu dzende halk kendi iinin
sahibi olaca iin de "yabanclama" son bulacaktr.
- Tm bunlar ok gzel ama iler uygulamada nasl gitti? Devrim oldu mu?
- Hem evet, hem hayr. Bugn ekonomistler Manc'n bir takm noktalarda
yanldn sylyorlar. Bunlarn arasnda onun kapitalizmin krizlerini inceleyi
biimi de var. Marx bugn ok ciddi bir problem olarak ortaya kan doann
smrlmesi konusuna da pek el atmam rnein. Ama - ve de bu kocaman bir
ama...
- Evet?
- Marksizm yine de ok byk deiimlere yol amtr. Sosyalizmin daha insanca
bir toplum yaratma yolunda baarya ulatna kuku yoktur. Bugn en azndan
Avrupa'da daha adil ve daha dayanma iinde bir toplumda yayoruz. Avrupa
bunu Manc'n kendisine ve tm sosyalist harekete borludur.
- Neler oldu peki?

- Manc'tan sonra sosyalist hareket Sosyal Demokrasi ve Leninizm olarak ikiye


blnd. Sozyalizme aamal olarak ve barl
453
SOF'NN DNYASI
yollarla ulamay hedefleyen Sosyal Demokrasi Bat Avrupa'nn setii yol oldu.
Buna "yava devrim" diyoruz. Marx'n snfl toplumu amann yolunun devrimden
getiini savunan inancn benimseyen Leninizm de Dou Avrupa, Asya ve
Afrika'da etkili oldu. Her iki hareket de kendi yntemleriyle yoksulluk ve
baskyla mcadele etti.
- Ama bu yeni tr bir basknn domasna yol amad m? rnein Sovyetler Birlii
ve Dou Avrupa'da?
- Evet, kukusuz byle oldu. Tarihte bir kez daha insanlarn el att hereyin
iyiyle ktnn bir karm eklinde ortaya ktn grm olduk. te yandan,
sosyalist olarak adlandrlan lkelerdeki olumsuz yanlardan lmnden elli, yz yl
sonra Marx' sorumlu tutmak doru olmaz. Ancak belki de onun komnizmi de
insanlarn yneteceini pek fazla dnmemi olduunu syleyebiliriz. Bir
"mutluluk lkesi" hibir zaman varolamaz. nsanlar her zaman yeni problemler
yaratacaklardr.
- Mutlaka.
Ve bylece Manc' bitiriyoruz Sofi.
- Bir dakika! Eitlik yalnzca birbirinin dengi insanlar arasnda geerli olan bir
eydir, dememi miydin?
- Hayr, bunu diyen Scrooge'du.
- Bunu onun sylediini sen nerden biliyorsun?
- Unutma ki senle benim yazarmz ayn. Bu adan baklnca senle ben aslnda pek
ok eyi sk skya paylayoruz.
- Seni ironici seni!
- ifte ironi, Sofi, ifte ironi!

- Neyse... u eitlik meselesine dnecek olursak, Marx kapitalizmin eitsiz bir


toplum olduunu sylemiti. Eitliki bir toplumun tanm nedir?
- Marksizmden esinlenmi bir filozof olan Jon Rawls bunu u dnce deneyiyle
anlatmak ister: Gelecekteki bir toplumda geerli olacak yasalar hazrlamak zere
kurulmu bir yce kurulun yesi olduunu dn.
454
MARX
- Byle bir kurulda olmak isterdim dorusu.
- Bu kurul kesinlikle tm konular ele almak durumundadr, nk fikir birliine
varlr varmaz, yani yasalar karlr karlmaz, kuruldaki herkes lecektir.
- Yapma!
- Ancak bu insanlar hemen ardndan dirilecek, yasalarn kendi ^oyduklar
toplumda yaamaya balayacaklardr. Burada nemli olan bu insanlarn toplumdaki
yerlerininceden bilmiyor olmalardr.
- Anlyorum.
- Byle bir toplum eitliki bir toplum olurdu. nk bu "eit adamlar" arasnda
kurulmu bir toplum olurdu.
- Ve eit kadnlar!
- Elbette, nk varsaymlardan biri de bu. nsan ldkten sonra kadn m yoksa
erkek mi olarak dirileceini bilmeyecek. Bu iin ans da yzde elli olduu iin,
planlanan toplumun hem kadnlar hem de erkekler iin iyi ve eitliki olmasna
allacak.
- ok akllca bir i olurdu bu.
- Syle bana: Avrupa Marx'n yaad dnemde byle bir toplum muydu?
- Hayr.

- Peki bugn dnyada byle bir toplum var m sence?


- ey... belki de.
- Bu konuyu dn. u anda Marx' bitirmi bulunuyoruz.
- Ne dedin
- Satrba!
455
DARWN
...yaamn iinde yzen, genlerle ykl bir gemi...
Pazar sabah Hilde bir grltyle uyand. Dosyann yere derken kard
grltyd bu. Manc'dan sz eden Alberto ile Sof'yi okurken elinde dosyayla
uyuya kalm olmalyd. Baucundaki lamba tm gece yank kalmt.
Komodinin zerindeki elektronik saat yeil rakamlaryla 8.59'u gsteriyordu.
Ryasnda koca fabrikalar, pis ehirler grmt. Bir caddenin kenarnda kk
bir kz kibrit satyordu. Uzun paltolu ve iyi giyimli giysileriyle insanlar kzn
yanndan geip gidiyordu.
Yataktan kalkarken, kendi hazrlad yasalarn uyguland topluma gzlerini aan
yasa koyucular anmsad. Hilde gzlerini Bjerkely'de ayor olmaktan memnundu
hi deilse.
Nerede uyanacan bilmeden Norve'in herhangi bir yerinde gzlerini amaya
cesaret edebilir miydi?
Yalnzca nerede deil, ne zaman gzlerini at da nemliydi. rnein Ortaada
ya da on-yirmi bin yl ncesinin Ta Devrinde de gzlerini ayor olabilirdi. Hilde
kendisini bir maarann giriinde otururken gznn nne getirmeye alt.
Oturmu, bir hayvan tuza hazrlyor olabilirdi rnein.
Kltr denebilecek bir eyin olmad bir toplumda on be yanda bir kz olmak
nasl bir ey olurdu? Neler dnrd byle bir kz acaba?

Hilde zerine bir kazak giyip dosyay yerden ald ve babasndan gelen bu uzun
mektubu okumaya devam etti.
456
DARVVtN
Alberto "Satrba!" der demez Binbann Evi'nin kaps tekrar alnd.
- Amaktan baka bir aremiz yok, deil mi? dedi Sofi.
- Yok herhalde, diye homurdand Alberto.
Kapda uzun beyaz sal ve sakall ok yal bir adam duruyordu. Sa elinde bir
denek, sol elinde zerine bir gemi resmi yaplm bir levha tutuyordu. Geminin
zerinde her cinsten bir sr hayvan vard.
- Kimmi bakalm bu yal bay? diye sordu Alberto.
- Benim adm Nuh.
- Tahmin etmitim.
- Ben senin byk bykbaban oluyorum ocuum. Ama belki de artk insanlar
kklerine pek nem vermiyorlardr...
- Elindeki ne? diye sordu Sofi.
- Bu, byk tufandan kurtulan tm hayvanlarn resmi. Al ocuum, bunu sana
getirdim.
Sofi levhay aldktan sonra yal adam:
- Ben artk gidip zm balarm sulayaym, dedi.
Sonra da yalnzca yal adamlara zg sevimli bir edayla hoplayp topuklarn
havada birbirine arpt ve kk admlarla ormanda uzaklat.
Sofi'yle Alberto yeniden ieri girip oturdular. Sofi elindeki byk levhay tam
olarak incelemeye frsat bulamadan Alberto bunu otoriter bir tavrla Sofi'nin
elinden ald.

- ncelikle ana hatlar zerinde younlaacaz.


- Bala yleyse.
- Manc'n hayatnn son 34 yln Londra'da geirdiini sylemeyi unuttuk. Marx
Londra'ya 1849'da geldi ve 1883 ylnda ld. Bu dnem zarfnda Charles Darvvin
de Londra yaknlarnda yayordu. Darvvin de 1882 ylnda ld ve ngiltere'nin
yetitirdii en byk evlatlarndan biri olarak, byk bir trenle VVestminster
Abbey'de topraa verildi. Marx'la Oarvvin'in yollar yalnzca zaman ve mekn ola457
SOP'NN DNYASI
rak kesimemitir. Manc en byk eseri olan "KapKal"in ngilizce basmn
Darvvin'e adamak istemi, ancak Darvvin bunu reddetmitir. Manc Darvvin'den
bir yl sonra ldnde arkada Friedrich Engels, "Darvvin nasl organik doada
geerli olan yasalar kefetmise, Marx da insanln tarihsel geliiminde geerli
olan yasalar kefetmitir," demitir.
- Anlyorum.
- Kendi almalarn Darvvin'inkilerle badatrmak isteyen bir baka nemli
dnr de psikolog Sigmund Freud 'dur. Freud da hayatnn son yllarn
Londra'da geirmitir. Freud hem Darvvin'in evrim teorisinin hem de kendisinin
psikanalizinin insanlarda varolan "safa bir egoizm" duygusunu yok etmeye ynelik
olduunu syler.
- Biraz fazla isim oldu bir anda. Yani imdi Manc, Darvvin ve Freud'dan
bahsediyoruz, deil mi?
- Daha geni bir balamda 19. yzyln ortalarnda balayp gnmze dek sren
Natralist bir akmdan sz ediyoruz. "Natra-lizm" doadan ve duyularla alglanan
dnyadan baka bir gereklik tanmayan bir gereklik anlayn dile getirir.
Natralist bu yzden insan da doann bir paras olarak grr. Her eyden
nemlisi, Natralist bir aratrmac aratrmalarn yalnzca doadan ald
verilere dayandrr; aklyla yaratt bir takm kurgulara ya da herhangi bir
ekilde kendini gsteren ilahi birtakm vahiylere deil.
- Ve bu hem Manc, hem Darvvin, hem de Freud iin geerli, yle

mi?
- Evet, kesinlikle. 19. yzyldan bu yana zerinde en ok dnlen kavramlar
"doa", "evre", "tarih", "evrim" ve "byme" olmutur. Manc, insanln
ideolojisinin toplumun maddi altyapsnn bir rn olduunun altn izdi. Darvvin
insanln uzun bir biyolojik evrimin sonucu olduunu gsterdi. Freud'un
bilinaltn incelemeleri de insanlarn hareketlerinin ou zaman "hayvansal" bir
takm drtler ya da sezgilerden kaynaklandn ortaya kard.
- Sanrm Natralizmle ne demek istediini anladm, ama bunlar
458
DARVVN
birer birer ele almak daha iyi olmaz m?
- imdi Darvvin'den bahsedeceiz Sofi. Sokrates ncesi filozoflarn doal
srelere doal bir takm aklamalar getirme abalarn anmsyorsundur belki.
Onlarn eski mitolojik aklamalardan uzaklamaya almalar gibi Darvvin de
hayvan ve insanlarn kkeni konusunda Kilisenin aklamalarndan uzaklamaya
alyordu.
- Peki Darvvin filozof muydu aslnda?
- Darvvin biyolog ve doabilimciydi. Ancak o, yakn an, yaradl konusunda
Kilisenin grlerini en fazla lde tehdit eden bilim adam olmutur.
- yleyse Darvvin'in geliim konusundaki retisinden sz edeceksin demektir.
- nce Darvvin'in kendisinden balayalm. Darvvin 1809'da, kk bir kent olan
Shrevvsbury'de dnyaya geldi. Babas Dr. Robert Darvvin tannm bir doktordu
ve oluna olduka kat bir eitim vermiti. Charles Shrevvsbury'deki yksek okula
devam ederken okul mdr onu ortalkta ylece dolanp bo bo konuan,
kendiyle bbrlenip ie yarar tek bir eyle uramayan bir renci olarak
tanmlyordu. Mdrn "ie yaramak"tan kastettii, Yunanca ve Latince fiillerin
ekimlerini ezberlemek gibi eylerdi. "Ortalkta ylece dolanp duruyor" dedii de
Charles'n etrafta dolap binbir eit bcek toplamasyd.
- Sonradan bu szlerinden piman olmutur herhalde.

- Teoloji okurken de Darvvin derslerinden ok ku avlamak ve bcek toplamakla


ilgileniyordu. Bu yzden teoloji eitimini iyi bir dereceyle bitiremedi. Ancak
henz renci olmasna ramen doa aratrmacs olarak hatr saylr bir n
sahibi oldu. Bu arada dnemin en hzla yaylan bilimi olan jeolojiye de merak
sarmt. 1831'de Cambridge'de teoloji snavn verdikten sonra, da oluumlarn
incelemek ve fosil aramak zere Kuzey Galler'e gitti. Ayn yln Austos aynda,
henz daha 22 yandayken, tm hayatn deitirecek bir mektup ald...
459
SOFNN DNYASI
- Neydi bu mektup?
- Mektup, arkada ve retmeni Steven Henslovv'dan geliyordu. Mektupta unlar
yazlyd: "Hkmetin Amerika'nn gney ucunun haritasn karmak zere
grevlendirdii Kaptan Fitzroy'a elik edecek bir doabilim aratrmacs
nermem istendi. Byle bir grev iin en uygun kii olarak seni grdm
belirttim. cret meselesi hakknda hibir ey bilmiyorum. Yolculuk iki yl
srecek..."
Nasl aklnda tutabiliyorsum tm bunlar?
- Bu yalnzca bir ayrnt Sofi.
- Ve o da teklifi kabul etti herhalde...
- Bunu gerekten ok istiyordu, ama o zamanlar gen ocuklar ailesinin izni
olmakszin bir ey yapamazlard. Uzun sren ikna etme abalar sonunda babas
bunu kabul etti, stelik yolculua gereken paray salayan da oldu. "cret
meselesi" denen eyden ise hibir ses kmad.
-Ya?
- Gemi, deniz kuvvetlerine ait bir gemi olup ad H.M.S. "Beagle" idi. 27 Aralk
1831'de Plymouth'dan Gney Amerika'ya doru yola koyulan Beagle'n
ngiltere'ye geri dnmesi 1836'nn Ekim ayn buldu. Yani iki yl olarak dnlen
yolculuk tam be yl srd. nk Gney Amerika'ya yolculuk tm bir dnya
gezisine dnmt. Bu yolculuun yakn zamann en byk keif gezisi olduunu
sylyoruz.

- Gerekten tm dnyay dolatlar m?


- Evet, hem de kelimenin tam anlamyla. Gney Amerika'dan Byk Okyanus'a
aldlar ve Yeni Zelanda, Avustralya ve Gney Afrika'ya gittiler. Buradan tekrar
Gney Amerika'ya dndler ve nihayet ngiltere'ye geri gelebildiler. Darvvin bu
yolculuk hakknda, "Beag-le"la yolculuk hi kukusuz hayatmn en nemli olaydr,"
diye yazmtr.
Okyanusta aratrma yapmak pek kolay olmam olsa gerek...
- Evet ama yolculuun ilk yllarnda "Beagle" Gney Amerika
460
DARWN
sahillerinde bir ileri bir geri dolap durmutu. Bu da Darvvin'in ktay karadan da
tanmasna imkn salamt. Gney Amerika'nn batsndaki Galapagos Adalar
kumsallarnda yapt aratrmalarn da zel bir nemi olmutu. Bylelikle elinde
para para ngiltere'ye yollad byk bir koleksiyon olumutu. Ancak bu sre
zarfnda doa ve yaayan canllarn tarihi konusundaki grlerini kendine
saklamt. ngiltere'ye dndnde henz 27 yanda olmasna ramen oktan
tannm bir doabilimci olmutu. Bu arada sonradan evrim teorisi haline gelecek
olan grlerini de oluturmutu. Ancak dnnden hayatnn eseri olacak eserini
yaynlayncaya dek yllar geti. nk Darvvin temkinli bir insand Sofi. Bir
doabilimci de byle olmal zaten.
- Bu byk eserin ad neydi?
- Tabii Darvvin pek ok byk eser yazd, ancak bunlarn arasnda ngiltere'de en
ok tartmaya yol aan, 1859 ylnda yaynlanan "Trlerin Kkeni zerine" adl
eserfydi. Kitabn tam ad "On the Ori-gin of Species by Means of Natural
Selection or the Preservation of the Favoured Races in the Struggle for Life"
idi. Bu uzun balk Darvin'in teorisinin bir zetidir aslnda.
- O zaman bu bal evirmelisin.
- "Hayatta Kalma Mcadelesinde Doal Seci ve Seilmi Irklarn Korunmas
Yoluyla Trlerin Kkeni zerine."

- Evet, olduka kapsaml bir balk bu.


- Gel biz bunu teker teker ele alalm. "Trlerin Kkeni zeri-ne"de Darvvin iki
teori ya da iki ana tez ne sryordu: Birincisi, u an varolan tm bitki ve
hayvanlarn daha nce varolmu daha ilkel bilimlerden tredii idi. Yani biyolojik
bir evrim olduunu ne sryordu. kinci olarak da evrimin nedeni olarak "doal
sei"yi gsteriyordu.
- En gl olan hayatta kalr da ondan, deil mi?
- Ama biz ilk olarak evrim dncesinin kendisini ele alacaz. Bu aslnda tek
bana bakldnda o kadar ilgin bir dnce deil461
SOF'NN DNYASI
di. Biyolojik bir evrimin varolduu dncesi Darvvin'den nce, daha 1800
yllarnda da olduka yaygn bir dnceydi. Bu dnrler arasnda en belirleyici
olan, Fransz zoolog Lamarck idi. Darvvin'in kendi bykbabas Erasmus
Darvvinde bitkilerle hayvanlarn daha ilkel bir takm trlerden geldiini
sylemiti. Ancak her ikisi de byle bir evrimin nasl gerekletiini
aklayamamlard. Bu yzden Kiliseye ciddi bir rakip olamamlard.
- Ama Darvvin oldu, yle mi?
- Evet, hakl olarak. Kilisenin ve pek ok bilimsel evrenin gr, ncil'in
retisine kout olarak, eitli bitki ve hayvan trlerinin deimez olduuydu.
Her bir tr, sonsuza dek varolmak zere zamannda zel bir ekilde yaratlmt.
Bu Hristiyan gr, Platon ve Aristoteles ile de uyum iindeydi.
- Nasl?
- Platon'un idea retisine gre de tura hayvan trleri, mutlak idealar ya da
biimlerden tremiti ve deimezdi. Hayvan trlerinin deimez olduu
Aristoteles'in felsefesinde de nemli bir esas oluturuyordu. Ancak Darvvin'in
dneminde bu geleneksel grlerin kart yolunda pek ok gzlemler yapld ve
keiflerde bulunuldu.
- Ne tr gzlemler ve bululard bunlar?

- ncelikle pek ok fosil bulundu. Tr tkenmi hayvanlardan kalma byk


kemikler kefedildi. Darvvin de karada bulduu deniz hayvan fosilleri zerine
olduka fazla dnd. Gney Amerika'da bu tr fosilleri And Dalar tepelerinde
buldu. Deniz hayvanlarnn Ant Dalarnn tepelerinde ne ii var Sofi? Cevap
verebilir misin buna?
- Hayr.
- Kimilerine gre bu deniz yaratklarn insanlar oraya karm olmalyd.
Kimilerine gre bu, kudretini insanlara gstermek isteyen Tanr'nn iiydi.
- Bunu bilim nasl aklyordu?
- Jeologlarn ou, Yeryz'nn pek ok kereler sular altnda
462
DARWN
kaldn, depremler ve baka felaketler geirdiini ne sren bir felaket
teorisini savunuyordu. Bylesi bir felaketten ncil'de de szedi-lir. Byk tufan
ve Nuh'dan bahsedilen blmdr bu. Ve her felaketten sonra Tanr yeni ve
ncekilerden daha mkemmel bitki ve hayvanlar yaratmak suretiyle Yeryz'n
yeniliyordu.
- Bu aklamaya gre fosiller felaketler sonunda yokolan eski bir takm yaam
biimlerinden kalma artklar oluyordu herhalde...
- Evet. Bu fosillerin Nuh'un Gemisi'nde yer bulamayan hayvanlara ait olduu
syleniyordu rnein. Ancak Darvvin "Beagle"la yolculua karken yanna ngiliz
jeolog Charles Lyell 'in "Jeolojinin Esaslar" adl kitabn almt. Lyell'e gre
Yeryz yksek dalar ve derin vadilerden oluan u anki haline yava yava ve
uzun bir gelime sonucu gelmiti. Bu teorideki ana fikir, kck deiimlerin
zamanla byk corafi deiimlere yol aabilecei fikriydi.
- Ne gibi deiimlerdi Lyell'in ne srd deiimler?
- Gnmzde de hl geerli olan glerdi bunlar: Hava ve rzgr, buzlarn
erimesi, deprem ve toprak kaymalar. Su ta deler, derler, anlk bir gle deil
ama damlaya damlaya. Lyell'e gre bu kk, yava yava oluan deiimler ok
uzun bir zaman sreci iinde tm bir doay deitirebilirdi. Bu fikir tek bana

Darvvin'in Ant Dalarnn tepesinde bulduu fosilleri aklamaya yetmez, ama


kk ve yava yava oluan deiimlerin belli bir sre sonra dramatik
deiimlere yol aaca dncesi Darvvin'in bir an bile gzard etmedii bir
dnce olmutur.
- Hayvanlarn evrimi konusunda da benzer eyler dnyordu herhalde...
*- Evet, o da kendine bunu soruyordu. Ama daha nce de sylediimiz gibi,
Darvvin temkinli bir insand. Cevabn bilmedii pek ok soru soruyordu kendine.
Bu anlamda o da kendinden nceki gerek filozoflarn uygulad yntemi
kullanyordu: Soru sormak nemlidir, cevaplar ise aceleye gelmez.
- Anlyorum.
463
SOFfNN DNYASI
- Lyell'in teorisindeki nemli bir etmen Yeryz'nn yayd. Darvvin'in zamannda
bir ok evrede, Tanr'nn Yeryz'n yaratmasndan bu yana 6000 yl getiine
inanlyordu. Bu rakama, Adem ve Havva'dan bu yana yaam olan kuaklar
sayarak varlyordu.
- Ne saflk!
- Sonradan demesi kolay tabii! Darvvin ise Yeryz'nn yan 300 milyon olarak
tahmin ediyordu. nk hem Lyell'in aamal jeolojik evrim teorisi hem de
Darvvin'in kendi evrim teorisinin bir anlam ifade edebilmesi iin dnyann
yaradlndan bu yana ok uzun zaman gemi olmas artt.
- Yeryz'nn gerek ya ne peki?
- Bugn Yeryz'nn 4,6 milyar yanda olduunu biliyoruz.
- Yeter de artar bile...
- u ana dek Darvvin'in biyolojik bir evrim olutuuna dair ne srd
kantlardan biri zerine konutuk. Bu kant, deiik kaya katmanlarnda rastlanan,
katmanlar boyunca olumu fosillerdi. Darvvin'in ne srd bir baka kant da
yaayan trlerin corafi dalmyd. Bu noktada Darvvin'in kendi toplad zengin
malzemenin byk faydas olmutu. Deiik hayvan trlerinin bir blgeden

dierine ok kk farkllklar gsterdiini kendi gzleriyle grmt. Ekvador'un


batsndaki Galapagos Adalan'nda ilgin gzlemlerde bulunmutu.
- Anlat anlat!
- Bunlar birbirine ok yakn sralanan volkanik bir adalar topluluuydu. Bu yzden
zerlerindeki bitki ve hayvan dnyas bakmndan birbirlerinden pek farkl
deildiler. Ancak Darvvin'i ilgilendiren tam da bu pek byk olmayan farklard.
Adalarn hepsinde kocaman kaplumbaalar yayordu, ancak bunlar bir adadan
dierine kk farkllklar gsteriyordu. Tanr bu adalarn her biri iin baka tr
bir kaplumbaa m yaratmt gerekten?
,- Bu pek mmkn deil bence.
- Bundan daha da nemlisi, Darvvin'in Galapagos Adalan'ndaki
464
DARWN
kulara dair gzlemleriydi. Bu adalarda ispinozlar, hi deilse gagalar bakmndan
farkllk gsteriyorlard. Darvvin bu farkllklarn kularn deiik adalarda
yediklerinden kaynaklandn ne sryordu. Sivri gagal yer ispinozlar am
kozala, yass gagal tleen ispinozlar bcek, aa ispinozlarysa aalarla
dallardaki bcekleri yiyerek besleniyordu... Her bir ispinoz tr, kendi yiyecek
koullarna en uygun olan gagaya sahipti. Tm bu ispinozlar tek bir ispinoz
trnden tremi olabilirler miydi? Yllar getike bu kularn deiik adalardaki
yaama uyum salamasyla bunlardan yeni trler domu olabilir miydi?
- Darvvin'in ulat sonu da bu olsa gerek...
- Evet, Darvvin'in "Darvvinci" olmas Galapagos Adalan'nda gereklemitir de
denebilir belki... Bu kk adalar topluluunda rastlad hayvan trlerini daha
nce Gney Amerika'da da grmt Darvvin. Tanr tm bu hayvanlar birbirinden
birazck farkl olarak m yaratmt gerekten, yoksa bu trler zaman iinde bir
evrime mi uramlard? Darvvin gitgide trlerin deimez olduundan kuku
duymaya balyordu. Ancak evrimin nasl gereklemi ya da evreye uyumun nasl
salanm olabileceine hl bir aklama getiremiyordu. Yeryzndeki tm
trlerin birbiriyle akraba olduuna bir kant daha vard Darvvin'in?
-Ya?

- Bu da memeli hayvanlarda embriyonun gelimesiydi. En bataki aamasnda bir


kpek, bir yarasa, bir tavan ya da bir insan embriyosunda neredeyse hibir fark
grlmez. Ancak iyice ileri aamalarnda insan embriyosuyla tavan embriyosunu
birbirinden ayrmak mmkn olur. Bu da hepimizin uzaktan akraba olduunun bir
kant deil midir?
- Ama hl evrimin nasl gerekletiini aklayamyordu, deil mi?
- Srekli olarak Lyell'in, kck deiimlerin uzun vadede byk deiiklikler
yarataca teorisi zerinde dnyordu. Ancak
465
SOFfNN DNYASI
bunun evrensel bir kural olarak nasl geerli olabileceini aklaya-myordu.
Fransz zoolog Lamarck'n teorisinden de haberdard. La-marck, deiik trlerin,
ihtiya duyduklar organlarnn gelimi olduunu ne sryordu. rnein
zrafalarn uzun boyunlu olmalarnn nedeni, birok kuak boyunca aalardaki
yapraklara uzanmak zorunda kalmalaryd. Yani Lamarck, tek bir canlnn kendi
abalaryla kazand bir zelliin, kaltm yoluyla kendinden sonraki nesillere
aktarlacan savunuyordu. Ancak Darvvin, bu "edinilmi zel-likler"in kaltmsal
olduu teorisini bir kenara atyordu, nk Lamarck bu tezine bilimsel bir kant
getiremiyordu. Ancak Darvvin'i srekli megul eden bir baka dnce vard.
Trlerin evriminin gerisinde yatan dzen, elini uzatsa yakalayabilecei
mesafedeydi artk...
- Sabrszlkla bekliyorum.
- Ama ben bu dzeni senin bulman istiyorum. Bu yzden soruyorum: inein ve
bunlardan yalnzca ikisine yetecek kadar yemin olsa ne yapardn?
- neklerden birini keserdim herhalde...
- Gzel... Peki hangisini keserdin?
- En az st verenini, sanrm.
- Demek yle?

- Sence de en mantkls bu olmaz myd?


- Evet ve ite insanlar binlerce yldr bunu yapmaktadrlar. Ama bu iki inekten
yle kolayca kurtulmak yok! Buza yapmak iin bu iki inekten hangisini dllerdin?
- Daha ok st verenini. Bylece buza da byynce ok st veren bir inek olur.
- Demek iyi st veren inei tercih edersin... Peki, iki tane av kpein olsa ve
bunlardan birinden vazgemek zorunda kalsan, hangisinden vazgeerdin?
- Tabii ki burnu daha iyi koku alann tutar, dierinden vazgeerdim.
- Bylece daha iyi olan av kpeini semi olursun. te Sofi, in*
466
DARWIN
sanlar on bin yldan fazladr hayvanlar byle elemelerden geirmilerdir.
Tavuklar hep byle haftada be yumurta vermemi, koyunlar hep bu kadar ok
tyl olmam, atlar hep bu kadar kuvvetli ve hzl olmamtr. nsanlar bu konuda
hep bir yapay secide bulunmulardr. Bu, bitkiler dnyas iin de geerlidir.
Patatesin iyisini eker insan; bundan daha da iyi patatesler ksn diye. Tane
vermeyen msr koanlarn kesip saklamaz. Darvvin'in altn izdii nokta, hibir
iki inein, iki msr sapnn, iki kpek ya da iki ispinozun birbirinin ayn olmaddr.
Doada inanlmaz bir eitlilik olduudur. Ayn trden olan bireyler bile birbirinin
ayn,deildir. Mavi ieden itiinde grdn de buydu herhalde...
- Evet, kesinlikle.
- Ve Darvvin soruyordu kendisine: Doada da buna benzer bir ileyi olabilir mi?
Doann da hangi bireylerin hayatta kalacana dair doal bir seci uygulad
dnlebilir mi? Ve de bu tr bir ileyi, ok uzun bir dnemde yepyeni bitki ve
hayvan trleri yaratabilir mi?
- Cevabn evet olduuna bahse girerim.
- Ama Darvvin hl bu tr bir "doal sei"nin nasl gerekleebileceini
kestiremiyordu. Ancak 1838 ylnn Ekim aynda, "Beagle"la seyahatinden
dnnden tam bir yl sonra, nfus konusunda uzman bir kii olan Thomas
Malthus'un kk bir kitab geti eline. Kitabn ad "An Essay on the Principles of

Population" idi. Yazar kitabn ana fikrini, paratonerin de kifi olan Amerikal
Benjamin Frank-lin'den almt. Franklin'e gre, doada bir takm snrlayc
gler olmasayd, tek bir bitki ya da hayvan trn tm Yeryz'nde bulabilirdik.
Ancak doada farkl pek ok tr olduu iin bu trler birbirlerini denetlerler.
- Anlyorum.
- Malthus bu dnceyi alp Yeryz'nn nfus durumuna uyarlar. Malthus'a gre
insanlar, hayatn srdrmesi mmkn olamayacak kadar ok ocuk dourma
yeteneine sahiptir. Dnyadaki yiyecek retimi bu kadar insana yetmeyecei iin,
bu insanlarn ou ya467
SOFt'NN DNYASI
am mcadelesinde yenik dmeye mahkmdur. Hayatta kalp trn
srdrebilenler, dierlerinden daha gl olanlardr.
- Bence de mantkl.
- te Darvvin'in arad evrensel ileyi de buydu. Gelimenin nasl olduunun
cevabn bir anda buluvermiti. Gelimenin nedeni hayatta kalma mcadelesindeki
doal seciydi. Bu seci srasnda etrafndaki koullara en iyi uyabilen hayatta
kalyor ve trn srdre-biliyordu. Bu teori, "Trlerin Kkeni zerine" adl
eserinde ne srd ikinci teoridir. Burada yle yazyordu: "Fil tm hayvanlar
iinde en yava reyenidir. Ancak bir filin dourduu tm filler hayatta
kalabilseydi, 750 yl sonra tek bir ift filden ondokuz milyon fil remi olurdu."
- Ya tek bir morina balndan kan binlerce morina yumurtasna ne demeli?
- Darvvin ayrca yaam kavgasnn birbirlerine en yakn trler arasnda en zorlu
biimi aldna iaret etmitir. Bunlar ayn tr yiyecek iin savamak
durumundadrlar. te o zaman aralarndaki kk farklar, ortalamadan kk
apta sapmalar, byk nem kazanr. Yaam kavgas ne kadar glyse, yeni
trlerin ortaya kmas o kadar abuk olur. Bu kavgada ancak en gller hayatta
kalacak, dierleri elenip gidecektir.
- Ne kadar az yiyecek varsa ve yeni doanlar ne kadar oksa, gelime de o kadar
hzl olur, yle mi?

- Tabii yalnzca yiyecek deildir nemli olan. Dier hayvanlara yem olup olmamak
da en az bu kadar nemlidir. Bu adan baklnca, saklanmaya msait bir rengi
olmak, hzl koabilmek, dmanlar kolayca tanyabilmek ya da ok kt kokmak
gibi zellikler ok ie yarayabilir. Yrtc hayvanlara kar kullanlan zehir de
byledir. Kaktslerin ounun zehirli olmas da tesadf deildir Sofi. lde
yalnzca kakts yetiir. Ve kakts ldeki otobur hayvanlarn yegne yiyecei
olduu iin onlarn saldrlarna tamamyla aktr.
- Kaktslerin ineleri de vardr.
468
DARWN
- Varolma savanda bir baka nemli konu da oalma yeteneidir. Darvvin
ieklerin o muhteem reme mekanizmalarn tm ayrntlaryla gzlemitir.
iekler o gzel renklerini ve ahane kokularn, bcekleri kendine ekmekte
kullanrlar. nk bceklerdir ieklerin dJlenmelerini salayan. Kular ayn
nedenle gzel sesleriyle terler. neklerle hi ilgilenmeyen melankolik bir kzn
soy aacnda yeri olmaz. Ortalamadan bu tr bir sapma gsteren bireyler derhal
yokolurlar. nk bireyin yegne grevi olgunlancaya kadar bymek ve bundan
sonra trn srdrmek zere oalmaktr. Uzun bir bayrak yar gibidir bu. u
veya bu nedenle reyerek genlerini bir sonraki kuaa aktaramayanlar srekli
elenecektir. Bu ekilde tr giderek daha glenecektir. Hastalklara kar diren
de trlerde toplanan ve trlerin hayatta kalanlarnda korunan bir baka zelliktir.
- Yani her ey daha iyiye doru gitmekte, yle mi?
- Srekli varolan bu doal'se i, belli bir evreye ya da belli bir ekolojik ortama
en iyi uyan trlerin, yine bu ortamda kendini en iyi retebilecek trler olmalarn
getirir. Ve belli bir evrede avantaj olan bir zellik bir baka evrede avantajl
bir zellik olmak durumunda deildir. Galapagos Adalar'ndaki birtakm ispinozlar
iin uma yetenei olduka nemli bir zellikti. Ama yrtc hayvanlarn olmad ve
yiyecein yeri gagalayarak karlmak zorunda olduu bir baka adada, umak o
kadar da gerekli bir zellik deildi. te doada bu kadar ok deiik ortam
olduu iin bu kadar da ok deiik hayvan tr vardr.
- Ama dnyada tek bir insan tr var.
- Evet, nk insanlarn deiik yaam koullarna uyabilmek gibi byk bir
yetenekleri vardr. Darvvin de Kzlderililerin Tierra Del Fuego'daki ok souk

iklimde nasl yaayabildiklerine hayret etmiti. Ama bu tm insanlarn ayn


olduklar anlamna gelmez. Ekvatorda yaayanlarn Yeryz'nn kuzeyinde
yaayanlardan daha kara derili olmalarnn nedeni siyah derinin vcudu gne
nlarndan daha
469
SOFt'NlN DNYASI
iyi koruyor olmasdr. Gnete ok fazla kalan beyaz insanlar deri kanserine daha
ok yatkndrlar rnein.
- Kuzey'de yaayanlarn beyaz derili olmas da bir avantaj mdr?
- Tabii, yoksa tm insanlar kara derili olurlard. Beyaz derinin gne vitaminleri
oluturmas daha kolaydr ve bu da gne nlarnn az olduu yerlerde yaayanlar
iin nemli bir avantajdr. Gnmzde bunun da kolay var nk ekstra vitamin
haplar almak mmkn. Ama doadaki hibir ey rastlant sonucu olmaz. Her eyin
nedeni, kuaklar boyunca ortaya km, kck deiimlerdir.
- Aslnda bu ok harika bir ey.
- Evet ya, deil mi? imdi Darvvin'in evrim teorisini yle bir zetleyelim...
- Buyur.
- Yeryz'nde hayatn gelimesinin ardnda yatan "hammadde", ancak
dierlerinden daha gl olanlar hayatta kalabildii iin, tek bir tr iinde srekli
olarak meydana gelen deiimlerdir. Evrimin "ileyii" ya da itici gc, hayatta
kalabilmek iin verilen mcadelede ortaya kan doal secidir. Bu secinin
sonucunda yalnzca daha gl olanlar ya da "ortama en iyi uyanlar" hayatta kalr.
- Bu bana da mantkl geliyor. Peki "Trlerin Kkeni zerine" nasl bir tepki
toplad?
- Kitap tam bir tantana yaratt. Kilise buna iddetle kar kt, ngiltere'deki
bilimsel evreler ikiye blnd. Bunda pek yadrganacak bir ey de yoktu. Darvvin
Tanr'y iyice uzaklatrmt yaradl hikyesinden. Ama bazlar da, kendi iinde
gelime olana tayan bir ey yaratmann, kk farkllklar ieren pek ok ey
yaratmaktan daha byk bir yaratma gc gerektirdiini sylediler.

Sofi birden oturduu yerde hoplad.


- uraya bak! dedi.
Eliyle camdan darsn gsteriyordu. Gln kysnda erkekle bir kadn elele
yryorlard. kisi de rlplakt.
470
DARWN
- Adem ile Havva bunlar, dedi Alberto. - Onlarn da Krmz apkal Kz ve
Harikalar Diyarndaki Alice'le ayn kaderi paylamas kanlmazd tabii. Bu
yzden buradalar.
Sofi pencerenin yanna gidip Adem ile Havva'nn aalarn ardnda gzden
yokolularn seyretti.
- Danvin insanlarn da hayvandan geldiini sylyordu, deil mi?
- Darvvin'in 1871 ylnda "Descent of Man", yani "nsann k" adl kitab
yaymland. Bu kitapta insanlarla hayvanlar arasndaki byk benzerliklere
deinen Darvvin, insanlarla maymunlarn ortak bir kkeni olduunu ne srer. Bu
arada, nce Cebelitark'ta, birka yl sonra da Almanya'da Neanderthal'da ilk
insan trlerine ait kafa-taslar bulunmutu. in ilginci 1871'de bu kitabn
yaynlanmas, 1859'da "Trlerin Kkeni zerine"nin yaynlanmasndan ok daha az
tepki yaratt. nsanlarn hayvandan geldii, bu ilk kitapta da st kapal olarak
anlatlyordu zaten. Ve de daha nce de sylediimiz gibi, 1882'de ldnde,
Darvvin, bilimde mthi bir nc olarak, bir kahraman gibi topraa verildi.
- Demek sonunda kymeti anlald.
- Evet, sonunda anlald. Oysa ilk zamanlar ona "ngiltere'nin en tehlikeli adam"
deniyordu.
- Daha neler!
- ''nallah syledikleri doru deildir," diyordu sosyetik bir bayan, "doruysa da
inallah fazla duyan olmaz!". Mehur bir bilim adam da benzer eyler sylyordu:
"nsan kk drc bir keif bu. Ne kadar az bilinse o kadar iyi!"

- Bunlar da olsa olsa insann devekuuyla akrabalna iyi bir rnek bana kalrsa!
- Haklsn ama sonradan demesi kolay tabii! nsanlar birdenbire ncil'de anlatlan
yaradl hikyesini yeniden bir gzden geirmek durumunda kalmt. Gen yazar
John Ruskin yle diyordu: "u jeologlar peimi bir braksa! ncil'deki her
ayetten sonra eki sesle471
SOF'NN DNYASI
ri geliyor kulama."
- eki sesleri Tanr'nn szne duyulan pheyi simgeliyordu herhalde...
- Evet, byle demek istiyordu herhalde. stelik yalnzca ncil'de anlatlan
yaradl hikyesi deildi rtlen. Darvvin'in teorisinin zn, insann
yaradlnn rastlantsal deiimlere bal olduu tezi oluturuyordu. Bundan da
tesi, Darvvin insan, "yaam kavgas" gibi duygusallktan son derece uzak bir
eyin rn olarak gsteriyordu.
- Darvvin bu "rastlantsal deiimler"in neler olduundan sz ediyor muydu?
- te bu nokta, Darvvin'in teorisindeki en zayf noktayd. Darvvin kaltm zerine
ok genel szler edebiliyordu ancak. Dllenme srasnda bireyler oluyordu. Bir
anneyle babann iki ocuu hibir zaman tpatp ayn olmuyordu. Daha o anda bir
deiim oluyordu. Ancak yepyeni bir eyin ortaya kmas aklanamazd bu
ekilde. te yandan bir takm bitkiler ve hayvanlar srgn vermek suretiyle ya da
basit bir hcre blnmesiyle oalabilmekteydi. Deiimlerin nasl olutuu
konusunda, Yeni Danvinizm denen akm Darvvin'in teorisini tamamlad.
- Ya? Nasl?
- Tm yaam ve tm oluumlar hcre blnmesi sonucunda ortaya kar. Bir hcre
ikiye blnnce ortaya her ikisi de ayn kaltmsal zellikleri tayan iki hcre
kar. Hcre blnmesi dediimiz ey bir hcrenin kendi kopyasn yaratmasdr.
- Demek yle?
- Ancak bazen bu srete kk bir hata olur. Ortaya kan yeni hcre ana
hcrenin tpatp ayns olmaz. Modern biyolojide buna mutasyon ad verilmektedir.

Bu tr mutasyonlar ok nemsiz olabildii gibi, bireyin zelliklerinde son derece


byk farkllklar olumasna da yol aabilir. Dorudan doruya tehlikeli sonular
da dou-rabilen bu mutasyon larda, kimi "mutanf'lar elenerek yok da olabilir.
472
DARWN
Pek ok hastaln nedeni de mutasyonla aklanabilir. Ancak bazen bir mutasyon
bireye hayatta kalma mcadelesinde iine ok fazla yarayacak bir zellik de
katabilir.
- Uzun boyun gibi mi?
- Lamarck zrafalarn uzun boyunlu olularn, onlarn yaamak iin hep yksek
dallardaki yiyeceklere uzanmak zorunda kalna balyordu. Ancak Darvvinizme
gre bu tr zellikler kaltsal olarak aktarlabilecek zelliklerden deildi.
Zrafalarn uzun boyunlu olmasnn nedeni, doal bir deiimdi. Yeni Darvvinizmde
byle deiimlerin oluma necten/n/'aklayarak bu konuyu tamamlyordu.
- Ve bu neden de mutas'yondu, deil mi?
- Evet. Kaltmdaki bir takm rastlantsal deiimler sonucu zrafalarn bir ksm
dierlerinden daha uzun boyunlu olmutu. Yiyecek bulma konusunda bu ok nemli
bir zellikti tabii. En yksek dallara uzanabilenlerin hayatta kalma ans
dierlerine gre daha yksekti. Bir takm ilkel zrafalarn'da toprak altnda yem
bulmak gibi bir zellik kazanm olabileceini de dnebiliriz. Yani uzun bir
zaman sreci iinde bir tr ortadan kalkabilir ve bunun yerini iki farkl tr
alabilir.
- Anlyorum.
- stersen doal secinin oluma biimine yakn zamandan birka rnek verelim
imdi de. Bu aslnda ok basit bir ilke.
- Nasl bir rnek bu?
- ngiltere'de hu gvesi denen bir kelebek tr yaar. Adndan da
anlalabilecei gibi bu hayvanlar beyaz hu aac gvdelerinde yaarlar. 1700
yllarnda hu gvelerinin ou ak gri renkteydi. Neden sence Sofi? '

- A kularn onlar grmesi zor olsun diye!


Ancak arada bir koyu renkli hu gveleri de doar. Bunun nedeni tamamen
rastlantsal mutasyonlardr. Bu koyu renkli eitlerin hali ne olmutur sence?
- Daha kolay grldkleri iin a kulara yem olmulardr her473
SOF'NIN DNYASI
halde.
- Evet, nk ak renkli aalarn olduu bu ortamda, koyu renkli olmak iyi bir
zellik saylamazd. Bu yzden says srekli artan, beyaz renkli hu gveleri
oluyordu. Ancak sonra ortamda nemli bir deiiklik oldu. Sanayilemeyle birlikte
beyaz hu aalarnn rengi.kurumdan kararmaya balad. Peki o zaman hu
gvelerine ne oldu dersin?
- O zaman da koyu renklilerin yaama ans artm olmal.
- Evet, bu kez de ksa zamanda koyu renkli hu gvelerinin says artt. 1848'den
1948'e dek koyu renkli gvelerin saysnda yzde 1'den yzde 99'a dek varan bir
art gzlendi. Ortam deimi, ak renkli olmak yaam mcadelesinde avantajl
bir zellik olmaktan kmt. Tam tersine! Hayatn beyaz "maluplar", kara aa
gvdelerinde kendilerini bir gstermeye grsnler, hemen kulara yem
oluveriyorlard. Ama sonra ortamda tekrar bir deiiklik oldu. Fabrikalarda daha
az kmr yaklp, dumanlarn daha iyi artlmas sonucu evre son yllarda nemli
lde temizlendi.
- Ve aa gvdeleri yine eski ak renklerine dnd...
- Byle olunca da hu gvelerinin rengi almaya balad. Uyum dediimiz ey ite
bu. Uyum bir doa yasasdr.
- Anlyorum.
- nsanlarn evreye mdahalelerine baka rnekler de verebiliriz.
- Ne gibi?

- rnein insanlar zararl hayvanlarla mcadelede zehirli maddeler kullanrlar.


Balangta bu istenen sonucu verebilir. Ama bir tarla ya da bir meyve bahesini
bcek ilacyla ilalamak kk bir evre faciasna yol amak demektir aslnda.
Srekli mutasyonlar sonucunda ilaca dayanma gc fazla ya da bakl artm
bcekler olumaya balar. Hayatn bu "galipleri" giderek daha fazla reme olana
bulurlar ve bylece aslnda ortadan kaldrlmaya allan bu bcekleri yok etmek
gitgide daha ok gleir. nk yalnzca en
474
DARNVtN
gl olanlar hayatta kalabilmektedir. -Zor i!
- En azndan bu konularda dnmemiz gerek. stelik insan kendi vcudundaki
zararl organizmalarla, bakterilerle de mcadele etmeye alr.
- Evet, penisilin ya da antibiyotik kullanarak.
- Penisilin kr de bu kk canavarlar iin bir tr "evre facia-s"dr ilkin. Ama
biz vcudumuza penisilin vermeyi srdrdke belli bir takm bakterilerin
bakl artmaya balar. Bylelikle vcudumuzda mcadele etmesi giderek
gleen bir grup bakteri retmi oluruz. Zamanla aldmz antibiyotik etki
etmemeye balar, hep bir ncekinden daha gl antibiyotik almamz gerekir ve
sonunda...
- Sonunda bakteriler yle oalrlar ki artk azmzdan kmaya balarlar belki
de. Belki de artk onlar silahla vurmamz bile.gerekebilir...
- Yok canm, biraz abarttn sen de! Ama gerek olan bir ey varsa, o da modern
tbbn iinden klmas g bir ikilem yarattdr. Bu, yalnzca bakterilerin
glenmesi konusunda byle deildir. Eskiden ocuklar bir takm hastalklara
boyun emek zorunda kalrlard. Evet, doan ocuklarn iinde ancak en glleri
hayatta kalrd. Ama modern tp bu doal seciyi ortadan kaldrd. Tek bir bireyin
ufak bir "problem"i amasn salamakla, insan soyunun deiik hastalklara olan
direncini azaltyor olabiliriz. "Kaltm salkll" denen eyi gz nne almamak,
insan soyunun "dejenerasyon"una yol aabilir. Yani insan soyunun ciddi
hastalklara kar, kaltm yoluyla aktarlan direnme gc giderek azalabilir.
- Pek i ac konular deilmi bunlar.

- Evet, ama gerek bir filozof "i ac" olsa da olmasa da inand bir eyin
zerine gitmeli. Konumuzu yine yle bir toparlayalm...
- Buyur.
- Diyebiliriz ki yaam, yalnzca kazanan kuponlarn gzle grnr olduu bir
totodur.
475
SOFl'NtN DNYASI
- Ne demek bu?
- Yaam kavgasnda yenik denler yokolup giderler. Yeryij. z'nde milyonlarca
yldr pek ok bitki ve hayvan trleri arasnda "kazanan kuponlar" ilan
edilmektedir. "Kaybeden kuponlar" ise yalnzca tek bir kez ortaya karlar. Yani
u an Yeryz'nde varolan tm bitki ve hayvanlar "kazanan kuponlar"dr.
- nk hep en iyi olan hayatta kalr.
- Evet. imdi bana u obann getirdii levhay uzatabilirsen biraz...
Sofi levhay uzatt. Levhann bir yznde Nuh'un Gemisi'nin resmi vard. br
yznde ise tm hayvanlarn yer ald bir soy aac iziliydi. Alberto'nun imdi
gstermek istedii de buydu.
- Burada eitli bitki ve hayvan soylar gsterilmekte. Her bir trn hangi gruba,
hangi snfa ait olduu grlebiliyor.
- Evet.
- nsanlarla maymunlar primat denen gruba dahildir. Primatlar memeli hayvanlara,
memeli hayvanlar omurgal hayvanlara, omurgal hayvanlar da ok hcreli
hayvanlar snfna aitir.
- Bu bana Aristoteles'i hatrlatyor.
- Doru. Bu soy aac bize sadece bugn hangi hayvanlarn hangi snfa ait
olduunu gstermekle kalmyor, ayn zamanda bize hayatn geliimini de
gsteriyor. rnein burada gryoruz ki kular bir zamanlar srngenlerden,

srngenler hem karada hem suda yaayabilen hayvanlardan, bunlar da


balklardan ayrlmak suretiyle meydana gelmilerdir.
- Evet, grebiliyorum.
- Bir alt-grup ikiye ayrld zaman, yeni trlere yol aan bir mu-tasyon olmu
demektir. Yllar iinde yeni hayvan snflarnn ve yeni hayvan gruplarnn olumas
da byle olmutur. Ancak unutmamal ki bu olduka basitletirilmi bir izimdir.
Gerekte bugn Yeryz'nde bir milyondan fazla hayvan tr bulunmaktadr ve
bu da bugne dek yeryz zerinde varolmu hayvan trlerinin yalnzca ok
476
DARWIN
kk bir yzdesidir. rnein urada grdn trilobit denen hayvan tr artk
mevcut deildir.
- En aada da tek hcreli hayvanlar var.
- Bunlardan bazlar milyarlarca yldr deimeden bugne gelmilerdir. Grdn
gibi tek hcreli hayvanlardan bitkiler dnyasna bir izgi ekilmi. nk
muhtemelen bitkiler de hayvanlar da ayn ilk hcreden meydana gelmilerdir.
- Gryorum, ama merak ettiim bir ey var.
- Evet?
- Bu ilk hcre nasl meydana geldi? Darvvin buna yant verebiliyor muydu?
- Oarvvin'in temkinli bir insan olduunu sylemitim. Ama bu noktada salt bir
varsaymdan hareket etme hakkn gryordu kendinde. yle yazyordu:
"... eer (eer ya! Ama ne eer!) iinde her trl amonyakl ve fosforlu tuzlarn,
n, snn, elektrik vs. nin mevcut olduu kk, scak bir su birikintisi olduunu
ve burada daha karmak deiimler geirmeye msait bir proteinin kimyasal
olarak teekkl ettiini dnecek olursak..."
- Ne olur o zaman?

- Oarvvin'in burada yapt, ilk hcrenin organik olmayan maddelerden nasl


olumu olabilecei zerine varsaymlarda bulunmakt. Ve yine tahminleri son
derece isabetliydi. nk gnmzde de bilim, en ilkel yaam biiminin Darvvin'in
tarif ettii byle bir "scak su birikintisi"nde ortaya km olabileceini sylyor.
- Devam et.
- Bu konuya olduka yzeysel bir ekilde deinmekle yetinelim. Ama unutma ki
burada Darvvin'i brakp, Yeryz'nde hayatn balangc zerine gnmzde
getirilen en son aklamalara gemi oluyoruz.
477
SOFNN DNYASI
- Olduka heyecanlym imdi. Yeryz'nde hayatn nasl baladn bilen hi
kimse yok mu, yoksa var m?
- Belki bu kesinlikle bilinmiyor ama giderek bu byk bulmaca-nn cevabn
vermede nemli yollar katediliyor.
- Devam et.
- Her eyden nce unu belirtelim ki Yeryz zerindeki her trl canl, hem
bitkiler ve hem de hayvanlar, ayn maddelerden oluur. Bir canlnn en basit tanm
udur: canl, besinli bir ortamda kendini iki tane birbirinin ayn paraya blebilen
maddedir. Bu sre, DNA dediimiz bir madde tarafndan ynetilir. DNA diye,
yaayan her trl hcrede varolan kromozomlara ya da kaltmla geen maddeye
denir. DNA aslnda bir molekl ve olduka karmak bir makro-mo-lekldr. Esas
soru, ilk DNA moleklnn nasl ortaya kt sorusudur.
- Evet?
- Yeryz, bundan 4,6 milyar yl nce, gne sisteminin ortaya kmasyla birlikte
olumutur. Yeryz nceleri ate halinde bir kreydi ve sonra zamanla yer
kabuu soudu. Modern bilime gre ilk hayat da gnmzden 3-4 milyar yl kadar
nce ortaya kt.

- nanlr gibi deil!

- Dur hele, devamn dinle de yle karar ver. ncelikle, Yeryz'-nn o zaman
imdikinden tamamen farkl olduunu unutmamalsn. Yeryz'nde hayat olmad
iin atmosfer de oksijen iermiyordu. nk oksijen ancak bitkilerin fotosentezi
yoluyla aa kan bir maddedir. te o zamanlar dnyada oksijen olmamas son
derece nemli bir nokta. nk DNA'y oluturan yap talarnn oksijen ieren
bir atmosferde ortaya km olmas olamayacak bir ey.
- Nedenmi o?
- nk oksijen son derece reaktif bir maddedir. DNA gibi karmak bir molekl
de oksijenli bir ortamda oluma frsat bulamaz, hemen "okside" olurdu.
- Pekl.
478
DARWIN
- Bu yzden de bugn hibir yeni canl trnn, evet hatt bir bakteri ya da bir
virsn bile, ortaya kamayacan ayn kesinlikle syleyebiliyoruz. Dnyadaki tm
hayat tam tamna ayn yata olmak zorunda. Bir fille bir bakterinin soy aac
tam tamna ayn uzunlukta olmak durumunda. Bir fil ya da bir insan gerekte bir
tek hcreli yaratklar toplamdr. nk vcudumuzdaki her bir hcre
vcudumuzun dier hcreleriyle tamamen ayn kaltmsal maddeleri ierir. Yani
kim olduumuz, vcudumuzun her bir kk hcresinde tanmlanm durumdadr.
- Dnnce insana olduka ilgin geliyor.
- Hayatn en byk bilmecelerinden biri de, ok hcreli bir hayvanda her bir
hcrenin yine de ayr bir ilevi olmasdr. nk kaltsal zellikler her hcrede
ayn lde etkin deildir. Bu zelliklerin ya da genlerin bir ksm etkin bir ksm
ise etkin deildir. Bir cier hcresi, bir sinir hcresinden ya da bir deri
hcresinden farkl proteinler retir. Ama cier hcresi de, sinir ve deri hcreleri
de ayn DNA molekln, yani tm bir organizmann tanmn ierir.
- Devam et.
- Atmosferde oksijen olmad zamanlarda Yeryz'nn etrafnda dnyay
uzaydan gelen nlardan koruyan bir ozon tabakas da yoktu. Bu da nemli bir
nokta. nk bu nlar ilk molekllerin oluumunda nemli bir rol oynam

olmallar. Pek ok farkl kimyasal maddenin karmak makro-molekller


oluturmasnn nedeni byle bir kozmik n olmal.
- Pekl.
- Tekrar belirteyim: Karmak molekllerin oluabilmesi iin en azndan iki koul
salanm olmal: Atmosferde oksijen olmamal ve uzaydan gelen nlar olmal.
- Anlyorum.
- Bu kk su birikintisinde, ya da bilimin bugn kulland tbirle bu ilk "kk,
scak havuz"da, karmak bir molekl olutu. Bu molekln birbirinin ayn iki
paraya blnmek gibi ilgin bir
479
SOFfNN DNYASI
zellii vard. Bylece uzun bir evrimin balangc olumu oluyordu Sofi. Biraz
basitletirecek olursak, bunun Yeryz'ndeki ilk kaltmsal madde, ilk DNA ya da
yaayan ilk canl olduunu syleyebiliriz. Bu hcre blndke blnd ve her bir
blnmede mutasyon-lar olutu. ok, ok uzun zaman sonra byle tek hcreli
organizmalar birleerek ok hcreli, karmak organizmalar meydana getirdi.
Bylelikle bitkilerin fotosenteziyle birlikte atmosfer oksijen iermeye balad.
Oksijenin iki nemli anlam oldu: Birincisi, cierleriyle soluyan hayvanlar ortaya
kabildi. kincisi de atmosfer Yeryz'n uzaydan gelen zararl nlara kar
koruyabildi. nk Yeryz'nde ilk canlnn oluabilmesini salayan bu nlar,
yaayan canllar iin en byk tehlikeydi de ayn zamanda.
- Ama atmosfer bir rpda olumad ya! lk canllar atmosfersiz bir ortamda nasl
varolabildiler?
- Yaam nce denizlerde, "kk, scak havuz"da olutu. Canllar burada zararl
nlardan korunabiliyordu. Hem suda, hem de karada yaayabilen ilk canllarn
ortaya kmas, ancak denizdeki bu canllarn bir atmosfer oluturmasndan sonra
mmkn oldu. Gerisini biliyoruz. Biz de imdi burada, ormanda bir kulbede
oturmu, -drt milyar yl srm bir sreten bahsediyoruz. Ve bu uzun sre
kendi bilincine bizde varyor. \
- Ve sen yine de hereyin birtakm rastlantlar sonunda byle olduuna
inanyorsun, yle mi?

- Hayr, ben byle demedim. Bu levha, evrimin bir yn olduunu da gsteriyor


ayn zamanda. Milyonlarca yl boyunca insanlarda giderek daha karmak bir sinir
sistemi ve daha byk bir beyin olutu. Ben bunun yalnzca bir rastlantyla
aklanabileceine inanmyorum. Ya sen?
- nsann bir gz var ve bu bir rastlant sonucu olumu olamaz. evremizdeki
eyleri grebilmemizin bir anlam olmal. Sence de doru deil mi bu?
- nsandaki gz de Darvvin'i artan hususlardan biriydi. Gz
480
P
DARWN
kadar gzel bir eyin salt bir rastlant sonucu olumu olacan o da kabul
edemiyordu.
Sofi Alberto'ya baka kald. Bir kez daha, u anda yayor olmasnn, yalnzca bir
kez yaayacak olmasnn, bir daha hayata gelmeyecek olmasnn ne kadar ilgin bir
ey olduunu dnd. Aniden dudaklarndan u szler dkld:
- "Neden ki bu amasz yaradl, Yokolacaksa bir gn her yaratlm?"
Alberto Sofi'ye sert sert bakt:
- Byle konumamalsn.ocuum. Bunlar eytann szleri.
- eytann m?
- Ya da Goethe'nin "Faust" adl eserindeki Mef istofeles'in. "Was soll uns denn
das ew'ge Schaffen! Geschaffens zu nichts hinvvegzuraffenl"
- Ama ne anlama geliyor ki bu szler?
- Faust lrken tm yaam gzlerinin nnden geer ve bir zafer edasyla unlar
syler:
Dur gzel an, kal biraz!

Bin yl silemez
yaantmda braktm izleri.
nceden gryorum her eyi byk bir saadetle
ve tadna varyorum imdi bu byk ann. - Ne gzel sylemi.
- Ama sonra sra eytana gelir. Faust szlerini bitirir bitirmez o
balar:
Neden gemi? Gemi! ne sama bir laf. Neden ki bu amasz yaradl,
yokolacaksa bir gn her yaratlm?
481
SOFt'NN DNYASI
Gemile hi olmam ayn ey! "Gemi, gitmi!" Yani neymi? Hi yaamam da
sanki yaayp sonuna gelmi. yleyse en iyisi bence sonsuz boluk.
- Ne karamsar szler bunlar! Ben Faust'un szlerini daha ok sevdim. Hayat son
bulsa da, Faust ardnda brakt izlerde bir anlam buluyor.
- nk Darvvin'in evrim teorisinin bir baka sonucu deil midir her bir kk
canlnn bu byk balamda bir anlam tad? Yaayan bu gezegen biziz, Sofi!
Evrende yanan bir gnein etrafnda gezinen bu byk gemi biziz. Her birimiz de
ayn zamanda yaamn iinde yzen, genlerle ykl bir gemiyiz. Ykmz bir
sonraki limana braktmzda boa yaamamz demektir. Bjrnstjerne Bjrnson da "lahi II" adl iirinde ayn dnceleri dile getirir:
Selam olsun sana
her eyin ba mrn ilkbahar! Yaradl sabah her ey ordadr,
yalnzca biimdir yokolan.

Yoksa soy doar soydan, daima ycelerek;


tr doar trden milyonlarca yldr. Dnyalar gelir, dnyalar geer.
Hayatn neesine kar, sen - bu baharda iek olabilen,
sonsuzluk erefine tadna var bugnn insanlk adna; kendi payna denin tadna
var
482
DARVVIN
bu sonsuzluk denizinde, kk ve gsz ek her bir nefeste, bu sonsuz gnn
havasn iine!
- Ne kadar gzel!
- Artk baka bir ey sylemiyorum. "Satrba!"
- Artk u ironiye bir son versen iyi olur.
- "Satrba!" dedim. Szm dinlemek zorundasn.
483
FREUD
...kadnn iinde beliren kt ve bencil dnceler..
Hilde elindeki koca dosyayla birlikte yerinden frlad. Dosyay yaz masasnn
zerine brakp zerindekileri kartt ve banyoya kotu. ki dakika kadar duta
kaldktan sonra aceleyle giyindi ve koarak aaya indi.
- Kahvaltya geliyorsun, deil mi Hilde?
- nce biraz kp kaya binmeliyim.
- Ama Hilde!

Evden koarak kp aaya doru eimli baheyi geti. Kay iskeleden zp


iine atlad ve krek ekmeye koyuldu. Krfezde krek ekti de ekti, nce hzl
hzl, sonra gitgide sa-kinleerek.
"Yaayan bu gezegen biziz, Sofi! Evrende yanan bir gnein etrafnda gezinen bu
byk gemi biziz. Her birimiz de ayn zamanda yaamn iinde yzen, genlerle
ykl bir gemiyiz. Ykmz bir sonraki limana braktmzda boa yaamamz
demektir..."
Hepsini ezbere hatrlyordu. Zaten kendisine yazlmt tm bunlar. Sofi'ye deil,
kendisine. Dosyadaki her ey Hil-de'ye babasndan mektuptu.
Krekleri kayn iine ald. Kayk bylece bir sre suda salnarak durdu. Kk su
rpntlar kay okuyordu.
Bu kk kayn Lillesand'daki bir krfezin yzeyinde yzmesi gibi o da
Yeryz'nn zerindeki kck bir fndk kabuu gibiydi.
Burada Sofi ile Alberto'nun yeri neydi peki? Evet, nerdeydi
484
FREUD
Alberto ile Sofi?
Onlarn yalnzca babasnn aklndaki bir takm "elektromanyetik etkileimler"
olduuna inanamyordu. Onlarn yalnzca babasnn seyahat daktilosundan kma,
kt zerindeki yazlar olduunu kabul edemiyordu. Byle olduuna inanmak
demek, kendisinin de bir zamanlar "kk, scak bir ha-vuz"da olumu protein
alveriinden baka bir ey olmadna inanmak demekti. Oysa o bunun tesinde
bir eydi. Hilde Mller Knag'd o.
Bu byk dosya harika bir, yagn armaanyd kukusuz. Ve kukusuz babas
Hilde'de mutlak olan bir ze dokunmay baarmt. Ama yine de babasnn Sofi
ile Alberto'dan bahsederken kulland ok bilmi tonlamadan holanmyordu. '
Daha eve varmadan ufak bir ders verecekti babasna. Bunu o ikisine borluydu.
Hilde babasnn Kastrup Havaala-n'ndaki halini, deli gibi oradan oraya
koturmasn gznn nne getirebiliyordu.

Bir sre sonra Hilde iyice sakinlemiti. Gerisin geriye krek ekerek kay
tekrar iskeleye balad. Sonra gidip annesiyle beraber kahvalt etti. "Yumurta
nefisti, ama biraz daha kat olsa daha iyi olurdu" demek gibi sradan konulardan
bahsetmek houna gitti.
Dosyay tekrar eline aldnda akam olmutu. Pek fazla sayfa kalmamt artk
geriye.
Tekrar kap alnd.
- Kulaklarmz tkasak olmaz m? diye sordu Alberto. - Belki o zaman ses de
kaybolur gider.
- Olmaz. Kimin geldiini bilmek istiyorum. Alberto da Sofi'nin arkasndan gitti.
Kapda plak bir adam duruyordu. Son derece hametli birta485
SOF'NN DNYASI
vrla duruyordu ama zerinde bandaki tatan baka hibir ey
yoktu.
- Evet? diye kkredi adam. - Kraln Yeni Giysileri hakknda ne
dnyorsunuz bakalm?
Al bert o ile Sofi aakalmlard. Onlarn bu haliyse adam endielendirdi.
- O da ne? Siz reverans da yapmyorsunuz karmda! diye bard adam.
Alberto tm cesaretini toplayp:
- Doru ama siz de niye byle rlplak geziyorsunuz? dedi. plak adam ksa bir
sre daha o muzaffer tavrn bozmadan
durdu. Alberto Sofi'nin kulana fsldad:
- Kendinin saygdeer biri olduunu sanyor!

Burada bir tr sansr m uygulanmakta? diye sordu adam.


- Hayr efendim. Tmyle uyanz ve aklmz tmyle yerinde. Bu yzden siz bay
Kral' bu klkta bu kapdan ieriye sokmamz mmkn deil.
Sofi'ye bu kendini beenmi ama rlplak adamn hali yle komik grnd ki
birden glmeye balad. Adama bu gl bir ok etkisi yaratm olacak ki o da o
anda zerinde bandaki tatan baka bir ey olmadn farketti. ki eliyle nn
kapayp doru ormana kotu. Orada Adem ve Havva, Nuh, Krmz Balkl Kz ve
Sevimli Ayck'la karlard belki kimbilir!
Alberto ile Sofi eikte durmu glyorlard. Alberto sonunda:
- stersen gel yine ierde oturalm. Sana imdi de Freud'dan ve onun bilinaltyla
ilgili retisinden bahsedeceim.
Yine pencerenin yanna oturdular. Sofi saatine bakp:
- Saat iki buuk olmu bile. Daha partiyle ilgili bir sr hazrlk yapmam gerek,
dedi.
- Benim de. Ama nce Sigmund Freud 'la ilgili bir ift sz etmemiz gerek.
486
FREUD
- Freud filozof muydu?
Ona kltr dnr diyebiliriz en azndan. Freud 1856'da dodu ve Viyana
niversitesi'nde tp eitimi grd. O zamanlar kltrel hayatn son derece canl
olduu bir kentti Viyana ve Freud hayatnn byk bir ksmn bu kentte geirdi.
nceleri tbbn nroloji dediimiz dalnda ihtisas yapt. 19. yzyln sonlarndan bu
yzyln balarna dek ise kendisinin "ruh zmlemesi" ya da "psikanaliz" diye
bilinen yntemini gelitirdi.
- Sanrm bunun ne anlama geldiini aklayacaksn.
- "Psikanaliz" deyimi hem insann genel ruhsal durumunu anlatan bir szck olarak,
hem de sinirsel ve ruhsal hastalklarn tedavisinde kullanlan bir yntem anlamnda

kullanlr. Ben burada ne Freud'un kii olarak kendisinin ne de ynteminin


ayrntlarna gireceim. Ancak bir insan anlayabilmek iin onun bilinaltyla ilgili
grlerini mutlaka bilmek zorundayz.
- lgimi ekmeyi basardn ble. Anlat bakalm!
- Freud bir insann kendisiyle o insann evresi arasnda srekli bir gerilim olduu
kansndadr. Bir insann kendi istek ve ihtiyalaryla, evresinin istek ve
ihtiyalar devaml olarak eliir. Freud'un nsan davrannn kkenindeki
nedenleri bulduunu sylemek yanl olmaz. Bu da onu, 19. yzylda son derece
popler olan Nat-ralist akmlarn bir sembol haline getirmitir.
- nsanlarn "davranlarnn kkenindeki nedenler"le ne demek istiyorsun?
- Davranlarmz belirleyen ey yalnzca aklmz deildir. nsanlar, 18. yzyl
Usularnn inanp inandrmak istedikleri kadar aklc yaratklar deillerdir.
Dncelerimizi, ryalarmz ve davranlarmz ou zaman hi de mantkl
olmayan bir takm drtler belirler. Bu tr akl d drtler, iimizde
duyduumuz daha derin bir takm istek ya da gereksinimlerin iaretisi
olabilirler. rnein yetikin bir insann cinsel ihtiyac, ocuklardaki meme emme
ihtiyac kadar temel bir ihtiyatr.
487
SOF'NN DNYASI
- Anlyorum.
- Bu kendi iinde ok mthi bir bulu olmayabilir. Ama Freud bu tr temel
ihtiyalarn "klk" ya da "biim deitirerek", davranlarmz bizim kontrolmz
dnda belirlediini de syler. Ayrca kk ocuklarn da cinsel ihtiyalar
olduunu syler ki "ocuk cin-sellii"ne dair bu iddia, Viyana'daki yksek kltrl
zmrelerin iddetli tepkisini toplam, Freud'u sevilmeyen adam yapmtr.
- Hi armadm dorusu.
- Sz konusu dnem, her trl cinselliin tabu sayld "Victoria DnemP'ydi.
Freud ocuklarda cinsellik konusundaki grlerini kendisinin terapisttik yapt
dnemlerdeki deneyimlerine dayandryordu. Yani ne srd tezlerin deneysel
bir taban vard. Nevroz ya da dier baz sinirsel hastalklarn nedeninin

ocuklukta yaanm bir takm atmalar olduunu da gzlemlemiti. Freud


zamanla "ruhsal arkeoloji" diyebileceimiz bir tedavi yntemi gelitirdi.
- Ne anlama geliyor bu?
- Bir arkeologun ii, deiik kltr aamalarn inceleyerek uzak bir gemiten
izler bulmaktr. 18. yzyldan bir bak bulur rnein. Sonra topran biraz daha
derininde 14. yzyldan kalma bir tarak bulur. Daha da derine indiinde de 5.
yzyldan kalma bir vazo...
Evet?
- Ayn ekilde psikanalist de hastasnn da yardmyla, sonunda sinirsel hastala
yol am olan, hastann gemite yaad ve bilinaltnda yatan deneyimleri gn
na karmaya alr. nk Freud'a gre her trl anmz aslnda
bilinaltmzda yatmaktadr.
- imdi daha iyi anlyorum.
- Bu ekilde psikanalist hastann yllarca unutmaya alt ama gerekte hep
varolan ve o insan hep engellemi olan kt bir deneyimi bulup karr. Byle bir
"dramatik olay" bilin dzeyine karp hastay bununla yzletirdiinde hasta bu
meseleyi artk "halletmi olur" ve iyileir.
- ok mantkl.
488
FREUD
- Tabii ben ok hzl gittim. nce Freud'un insan ruhunu nasl tanmladn
grelim. Hibir kk ocuu yakndan grdn m?
- Drt yanda bir kuzenim var.
- Dnyaya geldiimizde, dorudan doruya fiziksel ve ruhsal ihtiyalarmzn
belirlemesine gre yaarz. St verilmezse alarz. Altmz slattmzda da.
Fiziksel yaknlk ve vcut scakl aradmz hareketlerimizle belirtiriz.
imizde tadmz bu "arzu ilke-si"ne Freud O adn veriyordu. ocukken salt
bir "O"yuzdur.

- Evet?
- "O" ya da bu arzu ilkesini byynceye kadar ve tm hayatmz boyunca iimizde
tarz. Ancak zamanla isteklerimizi evremize uyarlamay reniriz. Zamanla
arzu ilkesi yerini "gereklik ilkesF'ne brakmaya balar. Freud bylelikle
dzenleyici bir ilevi olan bir ben yarattmz syler. Bir eyi ne kadar ok
istersek isteyelim artk bu isteimiz olana kadar oturup alamayz.
- Tabii ki yle.
- te bydmzde bir eyi ok gl bir biimde istediimiz ve bu isteklerin
toplumca kabul edilmedii anlar olabilir. Bu durumda isteklerimizi bastrmak, yani
bu istekleri unutmaya almak durumunda kalabiliriz.
Anlyorum.
- Freud insan ruhunda nc bir "basamak" daha olduunu sylyordu. Daha ok
kk yalardan itibaren anne-babamzn ve evremizin ahlak kurallaryla kar
karya kalrz. Yanl bir ey yaptmzda, anne-babamz "A, byle yaplmaz!" ya
da "A, ne ayp ey!" derler. Bydkten sonra da ahlak kurallar ve yarglar devam
eder. evremizin ahlaksal beklentileri sanki iimize girmi, benliimizin bir
paras olmutur. Freud bunu stben diye adlandrr.
- Bununla vicdan m kastediyordu?
- "stben" dedii eye vicdan da dahildir. Freud'a gre stben "kt" ya da
"olmayacak" eyler istediimizde harekete geer. Erotik ya da cinsel arzular
konusunda da bu byledir. Ve daha nce de
489
SOFfNN DNYASI
sylediimiz gibi Freud bu tr "olmayacak" ya da "ayp" isteklerin iimizde daha
ocukluktan itibaren varolduunu syler.
- Nasl yani?
- Bugn kk ocuklarn cinsel organlaryla oynadklarn bili-yor ve gryoruz.
Deniz kylarnda hep grdmz bir eydir bu. Freud'un yaad zamanlarda

byle bir ey olduunda iki- yandaki ocukcazn eline bir aplak indirilir, "Ne
ayp!", "Byle ey yaplr m hi?" ya da "ek ellerini bakaym orandan!" denirdi.
- Ne sama!
- Bylelikle insanda cinsel organ ve cinsellik konusunda bir sululuk duygusu
gelimeye balar. Bu sululuk duygusu "st-ben"e yerletii iin, Freud'a gre pek
ok insan, gerekte insanlarn hemen hemen hepsi, hayat boyunca cinsellik
konusunda bir sululuk duygusu tar. te yandan Freud'a gre cinsel istekler
insann doal ve nemli bir yann oluturur. Ve ne yazk ki Sofi'ciim, isteklerle
sululuk arasnda tm bir hayat boyunca byk bir eliki yaanr.
- Bu eliki gnmzde Freud'un yaad dnemden daha az
herhalde...
- Byk bir olaslkla yle. Ancak Freud'un hastalarndan bazs bu elikiyi yle
iddetli bir ekilde yayorlard ki Freud'un nevroz dedii ruh haline giriyorlard.
rnein Freud'un kadn hastalarndan biri, kaynbiraderine gizliden gizliye akt.
Kzkardei bir hastalk sonucu lnce, "Artk onunla ben evlenebilirim," diye
dnd. Bu dnce ise onun "stben"iyle ok fazla elien bir dnceydi. Bu
eliki ylesine dayanlmaz bir hal almt ki kadn bu dncesini iddetle
bastrmaya almt. Yani bu dncelerini bilinaltna itmiti. Freud unlar
yazar: "Bu gen kz histerik nbetler iinde hasta dp ben tedaviye
baladmda, kzn, kzkardeinin lm deinde dnd kt, bencil
dnceleri hi mi hi hatrlamadn grdm. Ama tedavi srasnda kz bunlar
tekrar hatrlad, o duygularn patojenjk bir anda tm iddetiyle yeniden yaad
ve
490
FREUD
bundan sonra tekrar shhatine kavutu."
- imdi "ruhsal arkeoloji" demekle ne demek istediini daha iyi anlyorum.
- imdi insan psikolojisinin daha genel bir tarifini yapabiliriz. Pek ok hastayla
yaad deneyimlerden sonra Freud bilincin insan ruhunun yalnzca ok kk bir
blmn oluturduunu sylyordu. Bilin, buzdann suyun zerindeki ksmdr

yalnzca. Suyun altnda ya da bilincin denetiminin altnda bir "bilinalt" ya da


bilinsizlik vard\r.
- Bilinalt denen ey hep iimizde olan ama unutup hatrlamadmz eylerdir,
yle mi?
- Yaadmz her trl deneyimi srekli bilincimizde tutmamz mmkn deildir.
Daha nce dndmz ya da yaadmz ve "yle bir dnsek aklmza
gelecek" eylere Freud "bilinncesi" eyler diyordu. "Bilinalt" szcn ise
"bastrdmz" duygular anlamnda kullanyordu. Bunlar bizim "ho olmad", "ayp
olduu" ya da "irkin olduu" iin bir zamanlar unutmaya altmz eylerdir.
Bilincimiz ya da "stben"imiz iin baa kamad istek ve arzularmz bir alt
kata iteriz anlayacan. Brakrz orada kalsnlar!
- Anlyorum.
- Bu, tm salkl insanlarda varolan bir ileyitir. Ancak baz insanlar iin yasak
dnceleri bilinten uzaklatrmak yle byk bir abaya mal olabilir ki insanda
sonunda sinir bozukluklarna yol aabilir. nk bu ekilde bastrlan duygular
tekrar bilin dzeyine kmaya almaktadrlar. Ve baz kiiler bu tip duygular
bastrmak iin dier insanlardan daha ok enerji kullanmak zorunda kalabilir.
Freud 1909'da, psikanaliz zerine ders vermek zere Amerika'ya gittiinde bu
bastrma mekanizmasnn nasl ilediine dair bir rnek verir.
- Hemen anlat.
- Freud yle demitir: "Varsayalm ki bu salonda... insanlar ra491
SOF'NN DNYASI
hatsz eder mahiyette hareketler yapan ve srekli glerek, konuarak, ayaklarn
takrdatarak benim dikkatimi datan bir kii olsun. O zaman ben bu koullar
altnda devam edemeyeceimi syleyince salondan bir iki gl gen ayaa kalkar
ve bu huzur bozan kiiyi salondan atarlar. te o insan 'bastrlmtr' ve ben
bylece dersime devam edebilirim. Bu kiinin tekrar huzur bozmasn engellemek
iin, aslnda benim arzumu yerine getirmi bu beyler sandalyelerini kapnn nne
eker ve bastrlann tekrar ortaya kmasna kar bir 'direni' kurarlar. te bu
iki konumu 'bilin' ve 'bilinalt' diye ad-landrrsanz, bastrma sreci diyerek
neyi anlatmak istediimi daha kolay anlarsnz,"

- Bence de ok yerinde bir rnek bu.


- Ama "huzur bozucu" yine ieri girmek isteyecektir Sofi. Bastrlan dnce ve
drtlerin yapt da budur. Bilinaltndan kmak isteyen bastrlm dncelerin
srekli "basks" altnda yaarz. Bu yzden de "istemeden" bir eyler
sylediimiz ya da yaptmz olur.
- Buna bir rnek verebilir misin?
- Freud byle pek ok mekanizmadan sz eder. Buna verdii rneklerden biri
yanl tepkilerdir. Bu, bir zamanlar bastrmaya altmz eyleri kendiliimizden
sylemek ya da yapmaktr. Freud'un bununla ilgili yle bir rnei vardr: Bir
ustaba patronunun erefine kadeh kaldracaktr. Ama bu patron aslnda hi
kimsenin sevmedii, kt bir patrondur. "ine edilecek" bir adamdr yani.
-Evet?
- Ustaba ayaa kalkp adal bir tavrla kadehini kaldrr ve: "imdi patronun
iine edelim!" der.
- nanmyorum!
- Ustaba da bunlar dediine inanamamtr. Aslnda sadece dndklerini
sylemek olmutur yapt, ama hi istemeden. Baka bir rnek daha ister misin?
-Evet.
492
FREUD
- Babann rahip, kzlarnn da son derece akll uslu kzlar olduu bir aileyi bir gn
piskopos ziyarete gelecektir. Bu piskoposun da ok byk ve ok irkin bir burnu
olduunu herkes bilmektedir. Bu yzden kzlara piskoposun burnuyla ilgili tek bir
sz etmemeleri tembih edilir. nk ocuklarda bastrma mekanizmas ok gl
olmad iin nerede, ne diyecekleri pek belli olmaz.
-Evet?

- Nihayet piskopos aileyi ziyarete gelir ve rahibin cici kzlar piskoposun


burnundan bahsetmemek iin ellerinden geleni yaparlar. Daha da tesi,
piskoposun,burnunu hi grmemi gibi yapmaya, unutmaya alrlar. Ama aslnda
burun srekli akllarndadr. Sonra kzlardan biri piskoposa kahvenin yannda
eker ikram ederken, adamn yannda kibar bir edayla durur ve: "Burnunuza eker
alr mydnz?" der.
- Ah, ne utan verici!
- Bazen de eyleri rasyonalize ederiz. Yani hem kendimizi, hem de bakalarn
yaptmz eyin gerek nedeninden bir baka nedeni olduuna inandrmaya
alrz. nk gerek nedenden utanrz.
- rnek verir misin?
- Seni hipnotize ederek cam aman salayabilirim. Hipnoz srasnda sana,
ellerimle masaya vurunca senin gidip cam aacan sylerim. Masaya vururum ve
sen de gidip cam aarsn. Sonra sana cam niin atn sorarm. Sen de hava
scak olduu iin atn sylersin belki. Ama bu, gerek neden deildir. Benim
hipnotik szlerimin sana cam atran gerek neden olduunu kabul etmez, olay
"rasyonalize" edersin.
- Anlyorum.
- te bizler her an byle "ifte iletiim" iinde bulunuruz.
- Drt yandaki kuzenimden bahsetmitim. Pek arkada yok sanrm. En azndan
beni grnce oynayacak biri geldii iin ok sevinir. Bir seferinde hemen kalkp
eve dnmem gerekiyordu. O zaman ne dedi, biliyor musun?
493

SOFNN DNYASI
- Ne dedi?
- "Annen aptal!" dedi.

- Evet, bu rasyonalize etmeye iyi bir rnek. ocukcaz aslnda bunu demek
istemiyordu herhalde. Ama senin gitmenden znt duyduunu kendine itiraf
edemedii iin, azndan bu szler dkld. Bazen de yansttmz olur.
- Ne demek bu?
- Yanstma dediimiz ey, kendimizde beenmeyip bastrmaya altmz
zellikleri bakasna maletmektir. ok cimri biri, bakalarn en nce cimri diye
yarglayan kiidir ou zaman. Seksle ok ilgilendiini kendi kendisine itiraf
edemeyen kii, hemen bakalarn seks taknts olan kiiler olarak yarglar.
- Anlyorum.
- Freud hayatmzn byle pek ok bilinalt davranlarla dolu olduunu
sylyordu. Bir kiinin ismini ne kadar istesek aklmzda tutamayz; konuurken
elbiselerimizi ekitirip dururuz ya da bir odadaki nesneleri bir amacmz yokmu
gibi oradan oraya tarz. Azmzdan istemeden laf kardmz ok olur.
Freud'a gre tm bunlar ok masum davranlar gibi grnseler de aslnda hi de
byle olmayabilirler. Ona gre bunlar birer "belirti" olarak grlmelidir. Bu
"yanl davranlar" ya da "sradan davranlar" aslnda ok derin srlar dile
getiriyor olabilirler.
- Bundan sonra sylediim her lafa ok dikkat edeceim...
- Ama ne yapsan bilinaltndaki drtlerden kurtulamazsn. Yaplmas gereken,
ho olmayan eyleri bilinaltna itmek iin ok fazla enerji kullanmamaktr. Bu,
tarla faresinin deliini kapamaya almaya benzer. Delii ne kadar kaparsan kapa,
tarla faresi naslsa bir baka delikten yine kacaktr. Bilinle bilinalt arasnda
hep ak bir kap brakmaldr insan.
- Ve insan bu kapy kaparsa ruhsal hastalklara yakalanabilir,
yle mi?
- Evet, nevrozlu bir kimse "ho olmayan eyleri" bilincinden si494
FREUD

lip atmak iin ok fazla enerji harcayan kimsedir. ounlukla bu kii belli bir
takm olaylar bastrmaya alr. Freud bu belli olaylar travma diye adlandrr.
"Travma" Yunanca bir szck olup "yara" anlamna gelmektedir.
- Anlyorum.
- Hastann tedavisinde Freud iin nemli olan bu kapal kapy aralamak ya da
yepyeni bir kap amaktr. Hastayla ibirlii yaparak bastrlm duygular bilin
dzeyine karmaya almaktr. Hasta neyi bastrdnn farknda deildir. Yine
de doktorun bu sakl travmalar ortaya karmada kendjsine yardm etmesini
isteyebilir.
- Doktor hastasna nasl davranr?
- Freud serbest arm dedii yntemi gelitirmitir. Bu yntemde Freud
hastann rahat bir pozisyonda yatmasn salar ve ondan ne kadar nemsiz, ne
kadar sradan, ne kadar kt ya da ne kadar ayp olursa olsun aklna gelen her
eyi anlatmasn ister. Ama, travmalarn stn rtm olan "kapa" ya da
"kontrol" kaldrmaktr. nk hastay skan tam da bu travmalardr. Bir bakma
devaml oradadrlar ama bilinte deildirler.
- Demek ki bir insan bir eyi ne kadar unutmaya alrsa, bilinaltnda onunla o
kadar ok urar?
- Evet, tam byle. Bu yzden bilinaltndan gelen iaretleri dikkate almak
nemlidir. Freud'a gre bilinaltnn "altn anahtar" r-yalarmzd. Freud'un en
nemli kitab da 1900 ylnda yaynlanan "Rya Yorumu" adl kitabyd. Burada
ryalarmzn rastgele olmadna deiniyordu. Bilinaltndaki dncelerimiz
ryalar yoluyla kendilerini bilin dzeyine karmaya alr.
- Devam et!
- Hastalaryla ilgili bir ok deneyimlerine ve kendi ryalarna dayanarak Freud
ryalarn isteklerin gerekletii yer olduunu saptar. Bunu en ak olarak
ocuklarda grmek mmkndr, der. ocuklar ryalarnda dondurma, kiraz
grrler. Ama yetikinlerde ryann gerekletirdii istekler klk deitirmi
durumda varolurlar.
495
SOFNN DNYASI

nk uyurken de kendimize kuvvetli bir sansr uygulamaya devam ederiz.


Uykuda bu sansr gerek hayattakinden daha az gldr ama yine de
isteklerimizin tannmamak iin klk deitirmesine yeter.
- Ve bu yzden ryalarn yorumlanmas gerekir...
- Freud, sabah uyandmzda hatrladmz ryayla ryann gerek anlamn
birbirinden ayrmamz gerektiini syler. Ryalar-daki grntler, bir baka
deyile ryann "filmi" ya da "videosu", ryann aa km ieriidir. Ryann bu
"ak" ierii malzemesini o gn ya da daha nce yaananlardan alr. Ancak ryann
bilincin tanyamad daha derin baka bir anlam daha vardr. Freud buna da
ryann grnmeyen ierii diyordu. Bu ierik, yani ryann gerek anlam ok
eskilere, hatt ilk ocukluk yllarna kadar uzanabilir.
- Yani gerek anlamna ulaabilmek iin ryann yorumlanmas
gerekir...
- Evet. Hasta insanlar sz konusu olduunda, bunun terapistle birlikte yaplmas
gerekir. Ancak ryay yorumlayan doktor deildir. O bunu ancak hastann
yardmyla birlikte yapabilir. Byle bir durumda doktor, yalnzca orada olup
yorumun olumasna yardm eden Sokratesi bir "ebe" gibidir.
- Anlyorum.
- "Grnmeyen rya dnceleri"nden "aa km rya ieriine" geie Freud
rya iilii der. Burada ryann gerek anlamnn "kodlanmas'dr esas olan.
Ryann yorumlanmas srasnda bunun tersi bir yol izlenmesi gerekir. Ryann
gerek anlamna ryann "motifi"nin "tersinden kodlanmas"yla ulalr.
- Bir rnek verebilir misin?
- Freud'un kitab pek ok rnekle doludur. Ama istersen Freud-cu bir rnei
kendimiz oluturalm. Gen bir adam ryasnda kuzeninin kendisine iki balon
verdiini grrse...
-Evet?
496

FREUD
- Ryann yorumunu sen yapmaya almalsn.
- Hmm... yleyse ryann "aa km ierii" senin de dediin gibi adamn
kuzeninden iki balon almasdr.
- Devam eti
- Ryann malzemesini daha nce yaanm olaylarn oluturduunu sylemitin.
yleyse adam nceki gn lunaparka gitmi ya da o gn gazetede balon resmi
grm olabilir.
- Evet, olabilir. Ama unutma ki adamn yalnzca "balon" szc ya da balona
benzeyen bir eyler grm olmas da buna yetebilir.
- Peki ama ryann "grnmeyen ierii" yani gerek anlam ne olabilir ki?
- Rya yorumcusu ben deil, sensin.
- Belki de adamn can balon istemitir.
- Yok, bence bu gerek neden olamaz. Bu da isteklerin gerekletii bir ryaya
rnek olabilir ama yetikin bir adamn balon isteyecei dnlemez pek. stese
de bunu ryasnda grmesine gerek olmaz.
- O zaman buldum galiba: Adam aslnda kuzenini istemektedir. Balonlar da
kuzeninin gslerini temsil ediyor.
- Evet, bu daha akla yakn bir aklama. Tabii adamn bunu ayp bir dnce olarak
alglamas da art.
- nk ryalarmz da balon filan olup klk deitiriyor, deil mi? - Evet, Freud'a gre ryalar, "bastrlm isteklerin klk deitirerek
gerekletii" yerlerdir. Ancak neleri bastrp neleri bastrmadmz, Freud'un
Viyana'daki doktorluk yllarndan bu yana olduka deimi olabilir. Ancak ryann
ieriinin klk deitirerek karmza kt gereinin deitii pek sylenemez.
- Anlyorum.

- Freud'un psikanaliz yntemi, 1920'Ii yllarda zellikle psikiyatrik hastalarn


tedavisinde byk bir nem kazand. Bilinaltna dair dnceleri bunun yannda
sanat ve edebiyatta da etkili oldu.
497
SOF'NN DNYASI
- Sanatlar insann bilinaltndaki duygularyla daha fazla ilgi-lenmeye mi
baladlar?
- Evet, tam da byle oldu. Aslnda bu dnceler edebiyatta nceki yzyln son on
ylnda boy gstermeye balamt bile. Freud'un psikanalizinin tam da 1890'larda
ortaya kmas bu bakmdan bir tesadf saylamaz.
- Yani bu zaman iinde ortaya kmas gereken bir ey miydi?
- Zaten Freud da duygular bastrma, yanl tepkiler ya da rasyo-nalize etmek
gibi olgular ilk kez kendisinin "bulup kardm" iddia etmiyordu. Ayrca o,
teorisine dair rnekleri edebiyattan almakta son derece ustayd. Ama demin de
sylediimiz gibi, Freud'un psikanalizinin 1920'I i yllarda sanat ve edebiyat
zerinde daha dorudan bir etkisi olmutur.
- Nasl?
- airler ve ressamlar yaratc faaliyetlerinde bilinaltndaki glerini kullanmaya
altlar. Bu zellikle srrealist akmda etkili oldu.
- Ne demek bu?
- "Srrealizm" Franszca'da "Gerekstclk" anlamna gelir. 1924'de Andre
Breton "Gerekstc bir manifesto" yaynlamtr. Breton burada, sanatn
bilinaltmdan retilmesi gerektiini vurgulamtr. Sanat bu ekilde
ryalarndan esin bularak, ryayla gerek arasndaki farkn ortadan kalkt bir
"gerekst"ne ulaabilecektir. nk bilincin sansrnden kurtulup szckleri ve
resimleri zgrce kullanabilmek bir sanat iin de son derece nemli bir eydir.
. - Anlyorum.
- Freud bir bakma tm insanlarn aslnda birer sanat olduklarn kantlyordu.
Her rya kk bir sanat eseridir ve her gece hepimiz rya grrz. Hastalarnn

ryalarn yorumlarken de Freud ok fazla sayda sembole bavuruyordu; tpk


edebi bir eseri ya da bir resmi yorumlarken yaptmz gibi. t
- Ve her gece rya grmekteyiz, deil mi?
498
PREUD
- Son yaplan aratrmalara gre uykudaki zamanmzn yaklak olarak yzde
2,0'sinde, yani her gece 2-3 saat boyunca rya gryoruz. Uykumuz blnnce
genellikle sinirli ve huzursuz oluruz. Bu da her insann kendi varolusal durumunu
sanatsal bir ekilde ifade etme ihtiyacnda olduunun bir kantdr. Ryamzn
konusu biziz-dir. Ynetmeni, senaristi, tm oyuncular da biz. Sanattan
anlamadn syleyen insan aslnda kendini hi tanmayan insan demektir.
- Anlyorum.
- Freud ayrca insann bilincinin ne kadar muhteem bir ey olduunu da
kantlyordu. Hastalaryla almalarndan vard sonu, grp yaadmz her
eyi bilincimizin bir kesinde saklyor olduumuzdu. Ve tm bu izlenimleri tekrar
ortaya karabiliyorduk. nce "beynimizin durup" sonra "dilimizin ucuna gelmesi"
ve en nihayet "birden aklmza gelmesi", bilinaltmzdaki eylerin ak bir kap
bulup bilin dzeyine kmasndan baka bir ey deildir.
- Ama bazen aklmz gerekten de durur hani...
- Evet, tm sanatlar da bilir bunun nasl olduunu. Ama sonra bir an gelir, tm
kaplar, tm dolaplar alverir. Kendiliinden gelir dilimizin, elimizin ucuna szler,
resimler... Bu, "bilinaltnn kap-s"n biraz aralamakla olur. Buna da esinlenmek
diyoruz, sevgili Sofi. Esinlenince kendiliinden ortaya kar yazmz, resmimiz...
- Bu harika bir duygu olmal.
- Sen de yaamsndr mutlaka bu duyguyu. Bylesi bir esinlenme haline ok
yorgun ocuklarda da rastlanr. Bazen yle yorgundurlar ki cin gibi uyank
grnrler. Ama sonra birden konumaya balarlar, hem de henz renmedikleri
szckler kullanarak. Szckler oradadr oysa; stlerindeki tm dikkat ve sansr
kalktnda ortaya kverirler. Bir sanat iin de, mantn ve dikkatin
bilinaltndaki duygu ve dnceleri sonuna dek kontrol etmemesi ok nemlidir.
Sana bunu anlatan kk bir masal anlataym m?

- Tabii.
- Olduka ciddi ve olduka ackl bir masal bu.
- Olsun, anlat.
499
SOF'NN DNYASI
- Bir zamanlar, ayaklarnn krkn da mthi bir hnerle kullanarak ok gzel
danseden bir krkayak varm. Ormandaki tm hayvanlar bu krkayan dansn
izlemeye gelirler ve her seferinde onun dansediine hayran kalrlarm. Ama onun
bu dansediini beenmeyenler de varm. Bunlardan biri de bir kurbaaym...
Krkaya kskamyordur da ondan.
- Ne yapsam da krkayan byle gzel dansetmesini engelle-sem? diye dnp
duruyormu. Gzel dansetmiyorsun, dese olmazm. Ben senden daha gzel
dansediyorum dese, hi olmazm. Dnm, tanm, sonunda mkemmel bir
plan hazrlam.
- Nasl?
- Oturup krkayaa bir mektup denmi. "Ei benzeri olmayan saygdeer
krkayak kardeim!" diye balam mektubuna. "Sizin benzersiz danslarnzn naiz
bir hayranym. Msaadenizle sizden unu renmek isterim: Nasl byle gzel
dansedebiliyorsunuz? Acaba nce 13. sol ayanz, sonra da 27. sa ayanz
atarak m dansa balyorsunuz? Sonra da 11. sa ayanz kaldrp, 35. sa
ayanz m indiriyorsunuz? Cevabnz bekliyorum. mza: naiz hayrannz,
kurbaa."
- Grdn m unun yaptn!
- Krkayak mektubu alr almaz nasl dans ettiini dnmeye balam. nce hangi
ayan attn? Ondan sonra hangi ayan kaldrdn? Ve sonunda ne olmu
sence?
- Herhalde krkayak artk dansetmeyi brakmtr.

- Evet, tam da yle olmu. te bu bize akln yaratcl nasl engelleyebileceini


gsteren gzel bir rnek.
- Gerekten de ackl bir ykym...
- Yani sanatnn zaman zaman "kendini brakabilmesi" gerekir. Srrealistler de
her eyin byle kendiliinden ortaya kt anlar kullanmaya alyorlard.
nlerine bo bir sayfa alyor, ne yazdklarn hi dnmeden, o an ilerinden
gelenleri yazyorlard. Buna otomatik yaz diyorlard. Bu aslnda, bir "medyum"un
nndeki ma500
FREUD
sadaki kalemi lmlerden birinin ruhunun oynattna inand is-piritizmadan
gelme bir deyimdir. Ama bunlardan yarn bahsetmeyi dnyorum.
Nasl istersen!
Srrealist sanat da bir anlamda bir "medyum" ya da bir ara veya bir aracdr.
O kendi bilialtnn bir medyumudur. Belki de her trl yaratc srete rol
vardr bilinaltnn. Hem zaten nedir ki "yaratclk" dediimiz ey?
- Bilmem. Yeni bir ey yaratmak deil midir?
- yle diyelim. Ve bu srete hayalgcyle akl arasnda gzel bir ibirlii
gerekleir. ou zaman akl hayalgcn yok eder ve bu da olduka ciddi bir
eydir. Bence hayalgc Darvvinist bir sistemdir.
- Ne? te bunu hi anlamadm.
- Darvvinizme gre doada birbiri ardnca mutantlar ortaya kar. Ama doa bu
mutantlardan ancak bir ksmn kullanabilir. Bunlarn ancak bir ksm yaama
hakkna sahiptir.
Evet?
- Dndmzde, esinlenip pek ok yeni fikir bulduumuzda da bu byledir.
Bilincimizde "dnce mutantlarnn" biri bir dierini izler. Tabii eer kendimize
ok gl bir sansr uygulamazsak. Ama bu dncelerin sadece bir ksm

kullanlabilir. te akl burada nem kazanr. nk akln da nemli bir ilevi


vardr. Ortaya kan fikirleri bir dzene sokmak akln ya da mantn iidir.
- lgin bir benzetme oldu bu.
- "Aklmza gelen" her eyin dudamzdan olduu gibi dkldn bir dnsene!
Ya da tuttuumuz notlarn, ekmecemizdeki ktlarn ortaya dklverdiini! O
zaman dnya rastlantsal bir takm vr zvrla dolard. "Seci" denen ey ortadan
kalkm olurdu, Sofi.
- Bu fikirler arasnda seim yapan da akl, yle mi?
- Evet ya, sence de yle deil mi? Yeni bir ey yaratan, hayalg501
SOFi'NN DNYASI
cdr, ama seimi yapan hayalgc deildir. "Birletiren" hayalg. c deildir. Bir
kompozisyon, - ki her sanat eseri bir kompozisyon, dur- hayalgcyle mantn ya
da ruhla akln inanlmaz bir ibirlii sonucu ortaya kar. nk her trl yaratc
srete hayalgc nemli bir rol oynar, ancak bir aamada sradan esinlenmeleri
de denetlemek gerekir. Koyunlar nce ayra salar, sonra gdersin.
Bunlar syledikten sonra Al bert o oturup pencereden darsn seyretmeye
koyuldu. O srada Sofi de gln kenarnda bir sr rengarenk Disney yaratnn
durduunu grd.
- Bak, urada duran Guffy deil mi? dedi Sofi. - te orada da Do-nald'la
yeenleri duruyor... A, bu da Dolly... Varyemez Amca'ya bak... itiyor musun
Alberto? Miki Fare'yle Bilgin de ordalar...
Alberto Sof i'ye dnerek:
- Evet, ne yazk ki yle ocuum, dedi.
- Niye byle diyorsun Alberto?
- Burada biz, Binbann koyunlaryla babaayz. inden gelenden bahsetmeye
balayan da bendim ne yazk ki!

- Bu yzden kendini sulamamalsn.


- Hayalgcnn biz filozoflar iin de nemli olduunu syleyecektim. Yeni
dnceler retebilmek iin bizler de hayalgcmz serbest brakmalyz. Ama
bu kadar biraz fazla!
- Bover, aldrma!
- Bu srete akln da nemini vurgulayacaktm. Ama baksana ne biim bir
samalkla kar karya kalyoruz. Utanmas gerek bu adamn!
- imdi de ironi mi yapyorsun?
- ronik olan o, ben deilim. Ama bunun bir kar yolu var. Planmn can alc
noktas da bu.
- Hibir ey anlamyorum.
- Ryalardan bahsettik. Bunda da ironik bir yan var. Biz de Binbann ryalar
deil de neyiz sanki?
502
FREUD
-Ya?
- Ama dnemedii bir ey var.
- Neymi o?
- Belki de o da kendi ryasnn farknda. Syleyip yaptmz her eyi biliyor, tpk
ryay grenin ryasnn ak ieriini hatrlamas gibi. Kalemi elinde tutan o. Ama
birbirimize sylediimiz her eyi ha-trlasa da tmyle uyanm saylmaz.
- Ne demek istiyorsun?
- Ryasnn grnmeyen ieriinden habersiz, Sofi. Bunun klk deitirmi bir
rya olduunu unutuyor.
- Ne tuhaf eyler sylyorsun!

- Binba da byle dnyor olmal. nk o da kendi ryasnn dilinden


anlayamyor. Bizim de buna sevinmemiz gerek. nk bu bize kk de olsa bir
zgrlk salyor. te biz bu zgrlkle, scak bir yaz gn ileklerin topraktan
fkrmas gibi Binbann bilincinden kp kurtulacaz.
- Baarabilebilecek miyiz sence?
- Baarmak zorundayz. Sana birka gn iinde yepyeni bir gkyz vaat
ediyorum. O zaman Binba tarla farelerinin nerde olduunu, bir daha nerden
kacaklarn hi bilemeyecek.
- Ryadan baka bir ey olsak da olmasak da, ben annesi bekleyen bir kz
ocuuyum ne de olsa! Saat bee geliyor. Kaptan Viraj'na dnp parti
hazrlklarna balamalym.
- Hmm... Eve dnerken bana bir iyilik yapar msn? -Ne gibi?
- Dikkat uyandrmaya al. Binbann tm yol boyunca seni izlemesini salamaya
al. Eve geldiinde de onu dn, o zaman o da seni dnmek zorunda kalr.
- Ne ie yarayacak ki bu?
- nk o zaman ben de rahatsz edilmeden gizli planm zerinde alabilirim.
Binbann bilinaltna dalabilirim, Sofi. Yeniden grnceye dek de orada
kalabilirim.
503
KEND AIMIZ
...insan zgrle mahkm edilmitir.
alar saat 23.55'i gsteriyordu. Hilde yatt yerden tavana bakyordu. Aklna
gelen tm fikirlerin zgrce varolmasn salamaya alyordu. Bir dnceyi
dnmeyi braktnda, neden artk o dncenin zerine gitmediini soruyordu
kendi kendisine.
Bir eyleri bastryor olmasnd sakn?

Kendisine uygulad tm sansrleri kaldrabilse, belki de uyankken rya grmeye


balard... Dncesi bile tuhaft bunun.
Gitgide kendisini daha rahat hissetmeye balad ve bir an, iinde, kendisinin
Binbann Evi'nin orada, ormann iinde, gln kenarnda olduunu duydu.
Alberto ne yapacakt acaba? Tabii aslnda babasyd bu eyi yapacak olan. Acaba o
biliyor muydu Alberto'nun plann? Yoksa o da dncelerini zgr brakp,
Alberto'nun kendisini de artacak bir eyler yapmasn m bekliyordu?
Dosyann bitmesine bir ey kalmamt artk. Son sayfay ap baksa myd acaba?
Olmaz, bu oyunbozanlk olurdu. stelik Hilde kitabn sonunun imdiden belli
olduundan pek de emin deildi dorusu.
Ne garip bir dnceydi bu! Dosya nndeydi ite. Babasnn bu saatten sonra
dosyaya yeni bir ey eklemesi mmkn deildi. Ama bunu Alberto baarabilirdi
belki de. Bir srpriz yaparak filan...
En azndan kendisi biliyordu yapaca srprizi! nk ba504
KEND AIMIZ
bas onu denetleyemiyordu. Ya kendisi... Kendisi denetleyebiliyor muydu tm
yaptklarn?
Bilin neydi gerekten? Evrenin en byk srlarndan biri deil miydi? Bellek
neydi? Nasl oluyordu da tm grp yaadklarmz "hatrlayabiliyorduk"?
Nasl oluyordu da her gece birbirinden ilgin, masal gibi ryalar yaratabiliyorduk?
Byle yatm dnrken gzlerini bir ap bir kapyordu. Sonra bir an gzlerini
amay unuttu. Uyumutu.
Bir martnn lyla uyandnda saat 6.66'y gsteriyordu. ok tuhaf bir ey
deil miydi bu? Ayaa kalkt. Her zaman yapt gibi yine pencereye gidip koyu
seyretmeye koyuldu. Yaz olsun, k olsun bir alkanlk olmutu bu.

Orada yle dururken, birden kafasnda rengarenk imekler akt. Ryasn


hatrlyordu. Sradan bir rya deildi bu. Renkleri, ekilleriyle capcanl bir
ryayd...
Babasnn Lbnan'dan dnn grmt ryasnda. Tm ryas, Sofi'nin iskelede
altn hal kolyesini bulduu ryann bir devamyd sanki.
Ryasnda, tpk Sofi'nin ryasmdaki gibi, iskelede oturuyordu. Kulana birisi ok
yava bir sesle, " Merhaba, benim adm Sofi" diye fsldyordu. Sesin nerden
geldiini anlamaya alyordu Hilde. Sesse fsldamaya devam ediyordu: "Kr ve
sarsn galiba!" O anda babas BM askeri giysileri iersinde baheye girmi,
"Hilde!" diye kendisine sesleniyordu. Hilde koup kendisini babasnn kollarna
att. Ve rya da burada bitiyordu.
Aklna Arnulf verland'n bir iirinden u msralar geldi:
Tuhaf bir ryadan uyandm bir gece, Bir ses benimle konuuyor gibiydi,
505
SOF'NN DNYASI
Yeraltndan akan bir su gibi uzakt ses, Kalktm, dedim: Nedir benden istediin?
Pencerenin nnde dururken annesi geldi.
- Aa... Sen uyank msn?
- Bilmem...
- Akam her zamanki gibi, drt sralarnda geleceim.
- Oldu.
- yi gnler Hildeciim.
- Sana da!
Annesinin kapy arpp ktn duyar duymaz, tekrar yatana girdi ve dosyay
at.

"... Binbann bilinaltna dalabilirim, Sofi. Yeniden grnceye dek de orada


kalabilirim."
Evet, burada kalmt. Kald yerden okumaya devam etti. Eliyle birka sayfa
kaldn hissedebiliyordu artk.
Sofi Binbann Evi'nden ktnda gln kenarndaki Disney yaratklarn
grebiliyordu hl. Ama sanki o yaklatka yaratklarn hatlar kayboluyor
gibiydi. Sonunda iyice yok oldular.
Kaykta krek ekerken de, kay kyya ekerken de ellerini kollarn sallayp
durdu. Amac Binbann dikkatini zerine ekip, Alberto'nun rahat rahat plann
dnmesini salamakt.
Patikada koarken hoplayp zplad. Yryen bebek taklidi yaparak yrd.
Binbann can sklp dikkati baka yne evrilmesin diye ark sylemeye de
koyuldu.
Bir ara oturup Alberto'nun plann dnmeye dald. Sonra bunu dndnn
farkna varp ok utand ve tuttu, nne kan bir aaca trmand.
Trmanabildii kadar trmand aaca. Aacn neredeyse en tepesine ulatnda,
tekrar aa inmesinin olanaksz olduunu anlamt. Bir sre durup sonra aa
inmeyi denemeyi dnd, ama bu
506
KEND AIMIZ
sre iinde de hareketsiz kalmamas gerekiyordu. Yoksa Binbann dikkati
dalr, Alberto'yu gzetlemeye balard.
Sofi kollarn sallad, birka kez horoz gibi tt, sonunda da yank bir trk
tutturdu. 15 yllk hayatnda ilk kez bir trk sylyordu. Bu adan bakldnda
hi de fena sylemiyordu hani!
Tekrar aa inmeyi denedi, ama olduu yerden kmldamas olanaksz
grnyordu. Tam o srada kocaman bir kaz kageldi ve dallardan birine kondu.
Grd onca Disney yaratndan sonra, Sofi kazn konumaya balamasna
zerrece armad.

- Benim adm Morten, dedi kaz. - Aslnda evcil bir kazm ama hikayemize uysun
diye buraya Lbnan'dan gelen bir yaban kaz srsne taklp geldiim sylenebilir.
Aatan yere inebilmek iin yardma ihtiyacn varm gibi grnyor.
- Bana yardm edemeyecek kadar kksn, dedi Sofi.
- abuk karar verme kk bayan! Belki de sensin fazla byk olan.
-Nefarkederki!
- Evet ama benim senin yandaki bir ocuu tm sve zerinden tayarak
geirdiimi bilmeni isterim. ocuun ad Nils Holgers-son'du.
- Ben on be yandaym.
- Nils de on drt yandayd. Tamaclkta yan fazla nemi yoktur.
- Onu nasl tayabildin?
- Kk bir kanat darbesiyle kendinden geirdim onu. Uyandnda bir baparmak
kadard.
- Bana da kk bir kanat darbesi dokundurur musun ltfen? Yoksa sonsuza kadar
burada kaldm gitti demektir. stelik cumartesi gn, felsefi bir bahe banisinde
ev sahiplii yapmam gerekiyor.
- lgin! yleyse bu bir felsefe kitab olmal. Nils'le sve zerinden uarken
Varmland'da Maarbacka diye bir yerde konaklamtk. Nils burada, okul
ocuklarna sve'i anlatan bir kitap yazmay d507
SOF'NN DNYASI
nen bir kadnla karlat. Kadn kitabnn hem eitici, hem de sonuna kadar
gerekleri anlatan bir kitap olmasn istiyordu. Nils ona kaz srtnda grdklerini
anlatnca, kadn da kitabnda bunlar anlatmaya karar verdi.
- ok ilgin!

- Evet, bir adan son derece ironikti de. nk ayn zamanda biz de kitabn
iindeydik.
Bundan hemen sonra Sofi yananda kk bir aplak hissetti. Ve ardndan
kck oldu. zerinde olduu aa koca bir orman, kazsa dev bir at gibi olmutu.
- Hadi gel bakalm, dedi kaz.
Sofi daln zerinde yryp kazn srtna trmand. Tyleri yumuakt ama Sofi
imdi ok kk olduu iin tyler onu gdklamaktan ok, ona batyordu.
Nihayet yerini aldnda kaz umaya balad. Kaz aalarn ta tepelerinden
uuyordu. Sofi aasnda gl ve Binba'nn Evi'ni grd. Alberto orada oturmu
planyla urayor olmalyd.
- Bu seferlik bu ksa gezinti yetsin, dedi kaz kanatlarn kuvvetle rparken.
Bylelikle Sofi'nin daha ok ksa bir sre nce tepesine trmand aacn dibine
ini balad. Kaz yere konunca Sofi kazn srtndan yere yuvarland. Bir iki takla
attktan sonra dorulmay baard. in garibi yine birden bym, eski boyuna
kavumutu.
Kaz Sofi'nin etrafnda paytak paytak bir iki tur att.
- ok teekkrler! dedi Sofi.
- Bu nemsiz bir ayrnt. Sahi felsefe kitab m demitin?
- Ben deil, sen demitin bunu.
- Ha sen, ha ben, ikisi de ayn kapya kar. Bana kalsa, seni de tpk Nils'i sve
zerinden uurduum gibi felsefe tarihinin zerinden uururdum. Miletos, Atina,
Kuds, skenderiye, Roma, Floransa, Londra, Paris, Jena, Heidelberg, Berlin,
Kopenhag...
- Saol, yeter.
508
KEND AIMIZ

Ama yzyllarn iinden byle uarak gemeyi benim gibi iro-nik bir kaz da olsa
baaramaz. sve kylerini amak buna gre ok daha kolay...
Bunlar syledikten sonra hzlanan kaz kanatlarn rparak havaland.
Sofi'ye bu kadar heyecan yetmiti ama sonunda Ge it'ten ieri girebildii an,
Alberto'nun yapt bu kk manevradan honut kalm olabileceini dnd.
Binba u son bir saat iinde Alber-to'y'a uraacak vakit bulamam olmalyd.
Yoksa ciddi bir kiilik blnmesi iinde olmu olmas gerekirdi.
Sofi annesi gelmeden biraz nce eve girmeyi baarm, bylece annesine kendisini
yksek bir aatan evcil bir kazn nasl indirdiini anlatmak gibi bir durumda
kalmaktan kurtulmutu.
Akam yemeinden sonra baheyi parti gn iin hazrlamaya giritiler.
Tavanarasndan -drt metre uzunluundaki masa stn alp baheye indirdiler.
Sonra tekrar yukar kp masann bacaklarn da indirdiler.
Masay meyve aalarnn altna koyup ssleyeceklerdi. Bu uzun masa en son
annesiyle babasnn onuncu evlilik yldnmle-rindeki partide kullanlmt. Sofi o
zaman daha sekiz yandayd ama bunun etrafn akrabalarla aile dostlarndan
geilmedii bir parti olduunu iyi hatrlyordu.
Hava durumu havann iyi olacan mjdeliyordu. Sofi'nin ya-gnnden bir nceki
gn kopan frtnadan bu yana tek bir damla yamur dmemiti. Ama yine de
masay kurma ve ssleme iini cumartesine brakacaklard. yle de olsa annesi
masay bugnden baheye yerletirmenin yerinde olacan dnmt.
O akam poaalar ve pandispanyay piirdiler. Yemekteyse tavukla salata
olacakt. Ve gazoz. Sofi snftaki ocuklarn yanlarnda bira filan getirmesinden
korkuyordu. Hi sevmedii bir ey varsa bu da ortalkta tatszlk kmasyd.
509
SOF'NN DNYASI
Sofi yatmaya hazrlanrken annesi bir kez daha Alberto'nun partiye gelip
gelmeyeceinden emin olmak istedi.
- Geliyor tabii ki. Hatt felsefi bir numara bile yapmaya sz verdi.

- Felsefi bir numara m? Ne gibi yani?


- te... Hani imdi o bir sihirbaz olsayd, bir sihirbazlk numara-s yapard, deil
mi? Silindir bir apkadan beyaz bir tavan kartmak gibi rnein...
- Yine mi balyoruz bunlara?
- Ama o bir sihirbaz deil de bir filozof olduu iin bunun yerine felsefi bir
numara yapacak. Zaten bu da felsefi bir parti deil mi ya!
- Seni laf ebesi, seni!
- Ya sen... Sen de bir ey yapacak msn?
- Evet, benim de bir srprizim olacak.
- Konuma filan m yapacaksn?
- Sylemem, srpriz. yi geceler Sofi! /
Ertesi sabah Sofi hoakal demek iin odasna gelen annesinin sesiyle uyand ve
annesi ona ehre gidip almas gereken eylerin bir listesini verdi.
Annesi kar kmaz telefon ald. Arayan Alberto'ydu. Annesinin evde olmad
anlar kestirmekte stne yoktu.
- Planlarn nasl gidiyor?
- it... Tek sz etmek yok! Onun tahmin etmesine bile izin vermemeliyiz.
- Dn onun dikkatini baka yne ekmekte ok baarl oldum
sanrm.
- ok iyi.
- Felsefe kursunda konuacamz bir ey kald m?
- Ben de bu yzden aryorum. inde yaadmz aa balam bulunuyoruz. Bu
yzden bundan gerisini sen tek bana halledebilirsin artk. nemli olan bir temel

edinmendi. Ama yine de iinde bulunduumuz adan ksa da olsa biraz


bahsetmemiz yerinde olur.

510
KEND AIMIZ
- Ama ehre gitmem gerekiyor...
- Bu daha da iyi. Kendi amzdan bahsedeceimizi sylemitim ya...
- Evet?
- te ben de bu yzden demek istiyorum.
- Senin evine mi gelmemi neriyorsun?
- Aman hayr... Evin alt stne gelmi durumda. Gizli dinleme aleti olup olmadn
anlamak iin btn evi didik didik aramtm da.
-Ya?
- Byk Meydan'n orada yeni alan "Cafe Pierre" adl cafe'yi biliyor musun?
- Evet. Ne zaman geleyim? -On iki olur mu?
- Tamam, saat on ikide, cafe'de.
- yleyse imdilik hoakal!
- Hoakal!
Saat on ikiyi birka dakika gee Sofi "Cafe Pierre"den ieri girdi. Bu, yuvarlak
masalar ve siyah sandalyeleri, baaa asl duran vermut ieleri, baguette ve
salata tabaklaryla son zamanlarda pek moda olan trden bir cafe'ydi.
Pek byk saylmayacak bu meknda Sofi'nin gzne arpan ey, Aiberto'nun
orada olmadyd. Aslnda bunun gzne arpan tek ey olduunu sylemek de
yanl olmazd. Masalarda oturan insanlarn yzlerinde grd tek ey, bunlardan
hibirinin Alberto'nun yz olmadyd.

Cafelere tek bana gitmeye alk deildi. kp biraz dolatktan sonra tekrar m
gelseydi acaba?
Bunun yerine mermer tezgha gidip limonlu bir ay istedi. ayn aldktan sonra da
bo duran masalardan birine oturdu ve cafe'nin giriini izlemeye koyuldu.
nsanlar girip kyor, Sofi'yse yalnzca
511
SOFI'NN DNYASI
bunlardan hibirinin Alberto olmadn alglyordu. Keke bir gazetesi olsayd!
Bir sre sonra etrafndaki eyleri incelemekten kendini alamad. Baklarna
bakalarnn yant verdii de oluyordu stelik. Bir an iin Sofi kendisini gen bir
hanm gibi grd. Onbe yandayd ama, on yedi ya da en azndan on alt
buuunda filan gsteriyordu. Cafedeki bu insanlar varolmalar hakknda ne
dnyorlard acaba? Hepsinin sanki buraya ylesine gelmi oturmu gibi bir hali
vard. Srekli konuup ellerini kollarn hareket ettiriyorlard ama sanki pek de
nemli bir ey konumuyor gibiydiler.
Sofi'nin aklna, kitlelerin ayrt edici zelliinin "gevezelik" olduunu syleyen
Kierkegaard geldi. Bu insanlarn tm estetik aamada mydlar acaba? Yoksa
varolusal neme sahip eyler de var myd hayatlarnda?
Yollad ilk mektuplardan birinde Alberto, ocuklarla filozoflar arasndaki
benzerlikten szetmiti. Sofi bir kez daha bymekten korktuunu dnd. Ya
evrenin siyah silindir apkasndan karlan beyaz tavann tylerinin dibine taklp
kalrsa?
Oturup dnrken bir yandan da devaml kapy gzlyordu. Ve sonunda Alberto
ieri girdi. Yaz olmasna ramen bana siyah beresini takmt. zerine de gri,
krll, orta ksalkta bir ceket giymiti. Sofi'yi hemen grp ona doru gelmeye
balad. Sofi onunla byle herkesin arasnda bulumann yeni bir ey olduunu
dnd.
- Saat on ikiyi eyrek geiyor beyefendi!
- Buna akademik eyrek denir. Gen hanm yiyecek bir ey almay dnrler
miydi acaba?

Alberto oturup Sofi'nin gzlerinin iine bakarak sormutu bunu. Sofi omuzlarn
silkip:
- Farketmez, dedi. - Bir sandvi olabilir mesela.
Alberto cafe'nin tezghna gitti ve ksa bir sre sonra elinde bir fincan kahve ve
peynirli, salaml iki baguette ile geri geldi.
512
KEND AIMIZ
- Pahal m?
- Bu yalnzca bir ayrnt, Sofi!
- Ge geldiin iin bir bahane olsun uydurmayacak msn?
- Hayr, nk bunu isteyerek byle yaptm. Nedenini ise birazdan aklayacam.
Baguette'inden birka srk aldktan sonra:
- Bugn iinde bulunduumuz adan bahsedeceiz, dedi.
- Bu ada felsefe alannda kayda deer bir ey oldu mu?
- ok, hem de pek ok yne dalm bir halde! lk olarak nemli bir akm olan
Varoluuluktan sz edeceiz. Bu terim, k noktasn insann varolusal
durumundan alan pek ok felsefi akm iinde barndrr. 20. yzyln Varoluu
felsefesinden sz ederiz rnein. Varolu filozoflarnn ya da bir baka deyile
Varoluularn ou, Kierkegaard'a ve bunun yannda Hegel ve Marx'a dayanr.
- Anlyorum.
- 20. yzyln nemli filozoflarndan biri, 1844 -1900 yllar arasnda yaam olan
Friedrich Nietzschefdlr. Nietzsche de Hegel'in felsefesine ve Alman
"tarihilii"ne tepki duymutur. Tarihe kar duyulan ruhsuz ilginin ve Hristiyan
"kle ahlak" dedii eyin yerine hayatn kendisini koymutur. Nietzsche, gl
olann yaam gcnn gszlerce engellenmesine son vermek, "tm deerleri
yeniden deerlendirmek" istiyordu. Nietzsche'ye gre Hristiyanlk ve felsefe

bugne kadar gerek dnyaya srtn dnm, "cennet"e ve "fikirler dnyas"na


ynelmiti. Oysa "gerek" diye gsterilen bu fikirler dnyas, glge bir dnyadan
baka bir ey deildi. "Yeryzne sadk kaln" diyordu, "ve size te dnya
umutlarndan sz edenlere kanmayn."
- Eh...
- Kierkegaard ve Nietzsche'den etkilenen bir baka filozof ise Al-"ttn Varoluu
Martin Heideggefd\t. Ama biz 1905 -1980 yllar arasnda yaam olan Fransz
Varoluu Jean Paul Sartre zerinde buracaz. Varoluular arasnda sesini en
ok duyurmu, en etkili
513
SOFfNN DNYASI
olmu olan odur. Onun Varoluuluu zellikle sava sonras, krkl yllarda
gelimitir. Daha sonra Fransa'daki Marksist harekete katlm ancak hibir
zaman herhangi bir partinin yesi olmamtr.
- Bu yzden mi bir Fransz cafe'sinde bulutuk?
- Evet, yle saylr. Sartre'm hayatnda cafe'lerin nemli bir yeri vard. Hayat
boyu dostu olan Simone de Beauvoir ile de byle bir cafe'de karlamt.
Beauvoir da Varoluuydu.
- Kadn bir filozof ha?
- Evet.
- nsanln nihayet uygarlk seviyesine ulam olmasndan
mutluluk duyuyorum.
- Evet ama bu uygarlk da pek ok eye maloluyor.
- imdi konumuz bu deil, Varoluuluk.
- Sartre'a gre "Varoluuluk Hmanizmdir". Bununla, Varoluuluun tek k
noktasnn insan olduunu anlatmak ister. Ancak buna eklemeliyiz ki, buradaki

Hmanizmin insann durumuna bak Rnesans Hmanizminden ok daha kasvetli


bir baktr.
- Neden?
- Kierkegaard ve bu yzylda yaam Varoluulardan bazlar Hristiyandlar.
Oysa Sartre Tanrtanmaz Varoluuluk dediimiz akma dahildir. Onun felsefesi,
insann "Tanr ld" zamanki durumunun acmasz bir zmlemesidir. "Tanr
ld" deyiiyse Nietzsche'ye aittir.
- Sonra?
- Kierkegaard1 daki gibi Sartre'n da felsefesindeki ana dnce "varolu"tur.
Varolula kastedilen yalnzca varolmak deildir. Bitkilerle hayvanlar da vardr ama
onlar bunun ne anlama geldiini sorgulamak durumunda deildirler. Varoluunun
bilincinde olan tek yaratk insandr. Sartre fiziksel eylerin "kendinde", oysa
insann ayn zamanda "kendi iin" olduunu syler. Yani insan olmak bir ey
olmaktan baka bir eydir.
- Bence de.
514
KEND AIMIZ
- Sartre bundan sonra, insann varoluunun buna dair her trl fikirden nce
geldiini syler. Yani varoluum, ne olduumdan nce gelir. "Varolu zden nce
gelir," der Sartre.
- Bu olduka zor bir cmle.
- "z" bir eyi oluturan ey, bir eyin "doasfdr. Sartre'a greyse insann
doutan byle bir "doas" yoktur. nsan bu yzden bu doay kendisi oluturmak
zorundadr. nceden varolmad iin kendi doasn ya da kendi "z"n kendisi
yaratmaldr.
- Ne demek istediini anlyorum sanrm.
- Tm felsefe tarihi boyunca filozoflar insann ne olduu ya da insann doasnn
ne olduu sorlsuna yant bulmaya almlardr. Oysa Sartre insanlarn byle
mutlak bir "doas" olmadn syler. Bu yzden genel olarak hayatn "anlam"n

sormann da bir anlam olamaz. Bir baka deyile hepimiz doalama yaparak
yaamak zorundayz. Bizler ne nceden belirlenmi bir rol, ne elinde oyun metni,
ne de bize ne yapacamz fsldayan suflrleri olmadan sahneye braklveren
oyuncular gibiyiz. Nasl yaayacamz kendimiz semek zorundayz.
- Bu bir bakma doru. ncil'i ya da bir felsefe kitabn ap nasl yaayacamz
renebilsek her ey ne kolay olurdu!
- Evet, konuyu anladn. nsann varolduunu ama elle tutabilecei bir anlam
olmakszn bir gn gelip leceini anlad an bu, insanda kayg yaratr, der Sartre.
Varolusal bir durumda olan insan anlatrken Kierkegaard'n da kaygy tipik bir
zellik olarak ortaya koyduunu hatrlyorsundur belki.
- Evet.
- Sartre ayrca insann kendisini anlamsz bir evrende bir yabanc gibi hissettiini
de syler. nsann "yabanclamasn" anlatrken Hegel ve Marx'n
dncelerinden yararlanr. nsann kendini dnyada yabanc olarak hissetmesi
onda umutsuzluk, sknt, tiksinti ve samalk gibi duygular yaratr.
- nsann kendisini "depresif" hissetmesi ya da her eyin "an515
SOFI'NN DNYASI
lamsz" olduunu dnmesi gnmzde de yaygn bir olay...
- Evet, Sartre burda 20. yzyln kentli kiisini anlatmaktadr. Rnesans
Hmanistlerinin insann zgrl ve bamszl konusunda zafer lklar
attklarn hatrlyorsundur. Sartre ise bunun aslnda lanetli bir zgrlk olduu
kansndadr. "nsan zgrle mahkm edilmitir" der. "Kendini kendisi
yaratmad halde zgr olduu iin. Kendisi semeden dnyaya getirilip sonra
yapt her eyden sorumlu olduu iin."
- Bizi zgr bir birey olarak yaratmasn biz istemedik ki kimseden!
te Sartre'in en nemli noktas da budur. zgr bireyler olarak varoluruz ve
bu zgrlk bizi tm hayatmz boyunca seim yapmaya mahkm eder. Uymamz
gereken evrensel hibir deer ya da norm yoktur. Ne seim yaptmz ise ok
daha nemlidir. nk yaptmz her eyden sorumluyuz. Sartre bununla insann

yaptklarndan sorumlu olmay hibir zaman brakmamas gerektiini


anlatmaktadr. Bu yzden ie gitmemiz "gerektii" ya da nasl yaayacamz
gsteren bir takm burjuva yasalarna uymamz "gerektii"ni ileri srerek
yaptmz seimlerde zerimize den sorumluluu bir kenara atamayz. Kitlelere
gizlenen byle bir insan hibir zellii olmayan bir kitle insandr. Bu insan
kendinden kap hayatn bir yalan olarak yaayan insandr. Oysa insann
zgrl, insann kendisini gerekletirmesini, "zgn" ya da gerek bir hayat
srmesini zorunlu klar.
- Anlyorum.
- Bu, ahlaksal seimlerimiz iin de geerlidir kukusuz. Suu "insann doasna",
"insann zaaflarna" filan atamayz. Zaman zaman kocaman adamlarn elerini
aldatp sonra da suu "Adem"e, onun yaad ilk gnaha attklar olur. Oysa byle
bir "Adem" yoktur. Onu yalnzca yaptmz eyin sorumluluundan kamak iin bir
figr olarak kullanrz.
- Bu kadar da olmaz tabii!
516
KEND AIMIZ
- Hayatn anlamdan yoksun olduunu sylese de bu aslnda Sartre'n bunun byle
olmasn istedii anlamna gelmez. nk Sartre bir "Nihilist" deildir.
- Nihilist ne demek?
- Nihilist hibir eyin bir anlam olmadna ve insann istedii her eyi yapmaya
izni olduuna inanan kimsedir. Sartre ise hayatn bir anlam olmas gerektiine
inanyordu. Bu bir zorunluluktu. Ancak kendi hayatmzdan bir anlam yaratacak
olan, yine kendimizdik. Varolmak kendini varlatrmakt.
- Bunu biraz aabilir misin?
- Sartre bilincin etrafndaki eyleri alglamadan nce hibir deeri olmadn
gstermeye alr. nk bilin hep bir eyin bilincidir. Ve bu "ey" kendimizce
olduu kadar evremiz tarafndan da belirlenir. Neyi alglayacamza, bizim iin
bir anlam oluturan eyleri dierlerinin arasndan seerek Etiz karar veririz.
- Bir rnek veremez misin?

- Ayn meknda olan iki insan bu mekn ok farkl biimde alglayabilirler. nk


evremizi alglarken buna kendimiz de kendi fikirlerimiz ya da kendi
karlarmzla katkda bulunuruz. Hamile bir kadn etrafnda hep hamile kadnlar
grebilir rnein. Kukusuz daha nce de hamile kadnlar oluyordur etrafnda
ama, imdi kendi hamilelii onun iin ayr bir nem kazanmtr. Hasta bir insan
belki de etrafnda srekli ambulanslar grr...
- Anlyorum.
- Yani kendi varlmz mekndaki eyleri nasl algladmz belirler. Benim iin
nemi olmayan bir eyi hi grmeyebilirim bile. te imdi de cafe'ye neden ge
geldiimi anlatmann tam sras...
- Bilerek ge geldim demitin...
- nce bana cafe'ye geldiinde neler grdn anlat.
- Grdm ilk ey senin burda olmadnd.
- Grdn ilk eyin aslnda burada olmayan bir ey olmas garip deil mi sence
de?
517
SOF'NN DNYASI
- Evet ama herhalde seni burada bulmay beklediim iin.
- Sartre da bizim iin nemli olmayan eyleri nasl "yok sayd, mz" gstermek
iin bu cafe rneini kullanr.
- Yalnzca bu rnei gstermek iin mi ge geldin?
- Sartre'n felsefesindeki bu nemli noktay gresin diye, evet. Bir ev devi de
diyebilirsin buna.
- Yok ya, sahi mi!
- Aksan ve ak olduun ocuun telefonla seni aramasn mit ediyorsan, btn
gece "duyduun" tek ses almayan telefonun sesidir. Tm gece algladn tek ey

tam da onun seni aramaddr. Onunla trene binmek zere garda buluacaksan ve
yzlerce insana ramen sevdiin orada yoksa, tm bu insanlar grmezsin bile.
Yolunda engeldir bu insanlar olsa olsa, senin iin hibir nemleri yoktur. Hatt
gzne irkin ya da iren bile grnebilirler. Boubouna ortalkta yer
tutuyorlardr. Senin algladn tek ey ise onun orada olmaddr.
- Anlyorum.
- Simone de Beauvoir Varoluuluu kadn-erkek konusuna da uygulamaya alt.
Sartre insann mutlak bir "doas" olmadn sylyordu. Kendimizi yaratan
kendimizdik.
Evet?
- Bu, cinsiyetlere kar tutumumuz iin de geerlidir. Simone de Beauvoir'a gre
mutlak bir "kadn doas" ya da mutlak bir "erkek doas"ndan da sz edilemezdi.
Oysa eskiden beri inanlan tam da buydu. Erkeklerin "akn" bir doas olduu ne
srlrd. Erkek bu yzden evin dnda da bir anlam yaratmaya ynelirdi.
Kadnnsa hayata kar bunun tersi bir tutumu vard. Kadn "ikirT'di yani olduu
yerde olmak isterdi. Ailesini, doay ve yaknndaki dier eyleri korumak isterdi.
Bugnse kadnlarn erkeklerden daha "yumuak deerler'^ sahip olduklarn
sylyoruz.
- Simone de Beauvoir da byle mi dnyordu yani?
- Hayr, hayr. yi dinlememisin beni. Simone de Beauvoir byle
518
KEND AIMIZ
bir "erkek doas" ya da "kadn doas" olmadna inanyordu. Tam tersine, ona
gre erkekler ve kadnlar kendilerini bu yerlemi nyarglardan ya da ideallerden
kurtarmalyd.
- Ben de onunla ayn fikirdeyim sanrm.
- Simone de Beauvoir'n en nemli kitab olan "teki Cins" 1949'da yaynland.
- Kimdi bu "teki cins"?

- Kadnd. Kadn bizim kltrmzde "teki cins" yapland. zne olarak grlen
yalnzca erkekti. Kadnsa erkein nesnesi haline getirilmiti. Bu ekilde kendi
hayatnn sorumluluu da elinden alnmt.
- Sonra?
- Kadn bu sorumluluu tekrar eline geirmeliydi. Kendine tekrar sahip olmal,
kendi kimliini yalnzca erkeinkine baml olarak var etmemeliydi. nk yalnzca
erkek deildi kadn ezen. Kadn kendi hayatndan sorumlu olmaktan vazgeerek
kendi kendini de eziyordu.
- Ancak istediimiz oranda zgr ve bamsz olabiliriz.
- Evet, byle de diyebilirsin. Varoluuluk krkl yllardaki ve ta gnmze kadarki
edebiyat da etkilemitir. Tiyatro iin de geerlidir bu. Sartre'n kendisi de
roman ve oyunlar yazd. Dier baz nemli isimler Fransz Camus, rlandal
Beckett, Romanyal lonesco ve Polonyal Gomfarovv/cz'dir. Bunlar ve bunlardan
baka bir takm modern yazarlarda ortak olan ey samaclktr. Bu szck
zellikle "sama tiyatro" balamnda kullanlr.
- Demek yle...
- "Sama"nn ne anlama geldiini biliyorsun, deil mi?
- Anlamsz ya da akla uymayan anlamna gelmez mi bu?
- Evet. "Sama tiyatro", "gereki tiyatro"nun kart olarak ortaya kt. Ama,
sahnede varoluun anlamszln gstererek seyircinin buna tepki duymasn
salamakt. Yani ama anlamsz yceltmek deil, tam tersine, rnein her gn
yaadmz olaylardaki
519
SOFI'NN DNYASI
samal sergileyerek seyircilerin kendi yaamlarn daha gerek klmalarn
salamakt.
- Baka?

- Sama tiyatro genellikle sradan olaylar ele alr. Bu yzden bu tiyatroya "ar
gereki" de denebilir. Burada insanlar tam olduklar gibi gsterilir. Sradan bir
sabahta sradan bir evin banyosunda neler olup bittiini olduu gibi gsterirsen
seyirci gler. Bu kahkaha, sahnede gsterilenin kendisi olma tehlikesine kar bir
savunmadr aslnda.
- Anlyorum.
- Sama tiyatroda gerekst yanlar da bulunabilir. Sahnedeki kiiler genellikle
en akl almaz, en ryams durumlara srklenir. Bu kiiler bunu hibir aknlk
gstermeden benimsediinden, izleyiciler onlarn bu aknlk duymama haline
aknlk duyarak tepki gsterirler. Bu, Chaplin'in sessiz filmleri iin de
geerlidir. Bu filmlerde ounlukla komik olan ey, Chaplin'in bana gelen bin
trl samala bir tepki duymamasdr. Bu ekilde izleyici, grdklerinden daha
gerek, daha doru eyleri kendisi bulmaya zorlanr.
- nsanlar bazen hi tepki duymadan neler neler yaarlar gerekten...
- Bazen insann bir eyden kamak istemeyi dnmesi de yeterince doru olabilir
- nereye gideceini tam bilemese de...
- nsan evi yanarken, baka bir ev bulup bulamayacan dnmeden evden
kamaya alr.
- Evet ya, deil mi? Bir ay daha imek ister misin? Ya da bir Coca-Cola?
- Olur. Ama ge kaldn iin hl sana kzgnm.
- Birazdan geer.
Alberto biraz sonra elinde bir espresso kahve ve bir Coca-Co-la'yla geri geldi. Bu
arada Sofi cafe hayatn sevmeye baladn dnyordu. Dier masalardaki
konumalarn nemsiz eyler olduundan da pek emin deildi artk.
520
KEND AIMIZ
Alberto Coca-Cola iesini grltyle masaya brakt. Cafe'dekilerden grltye
dnp bakanlar oldu.

- Bylece yolun sonuna gelmi bulunuyoruz, dedi Alberto.


- Felsefe tarihi art re ve Varoluulukla son mu buluyor yani?
- Hayr, bu fazla abartmak olur. Varolu felsefesi dnyada pek ok insan iin
byk bir anlam kazand. Grdmz gibi Varoluuluun kkleri
Kierkegaard'dan Sokrates'e dek uzanyordu. 20. yzylda baka bir takm felsefi
akmlar da baz eski felsefi akmlarn yeniletirilmesi eklinde ortaya kt.
- rnek verebilir misin?
- rnein bunlardan biri, Aquino'lu Thomas geleneine dayanan
Yenltomaslk'dr. Bir bakas, kkleri hem Hume ve Britanya Em-pirisizmine,
hem de Aristoteles mantna dayanan zmlemeci felsefe ya da Mantk
Emprisizm denen felsefedir. Ayrca 20. yzyl, pek ok kollarda yaylp
genileyen yeni Marksizme tank olmutur. Yeni Danvinizmden daha nce
bahsettik. Psikanalizin nemine de deindik.
- Anlyorum.
- Bahsedilmesi gereken son bir akm da, kkleri yine tarihe dayanan
Materyalizmdir. Modern bilimin urat problemler Sokra-tes ncesi
filozoflarn uratklaryla benzerlikler gsterir. rnein bugn bilim hl her
eyin ondan olutuu "ana madde"yi bulmak peindedir. Bu "Madde"nin ne
olduuna kimse hl bir cevap verememektedir. Yeni doa bilimleri, rnein
nkleer fizik ve biokimya bu konuyla ylesine ilgilidir ki bu bir ok insann dnya
grnde nemli bir yer tutar.
- Yeniyle eski iice yani...
- Byle de denebilir. Bu kursa balarken sorduumuz sorulara hl kesin yantlar
getirilebilmi deil. Sartre bu konuda, tm varo-lusal sorularn herkes iin
geerli tek bir yant olamayacan sylyordu. Felsefi sorular, tanm gerei, her
kuan ve aslnda her bir insann kendisine tekrar tekrar sormas gereken
sorulard.
521
SOFNN DNYASI
- Bu dnce insan biraz rahatsz ediyor.

- Ayn fikirde olduumu zannetmiyorum. Tam da kendimize bu tr sorular


sorduumuzda hissetmez miyiz yaadmz? te yandan insanlar bir takm u
sorulara yant ararken, baka bir takm sorulara ak seik yantlar bulur. Bilim,
aratrma ve teknolojinin kkeninde hep felsefi dnceler vardr. nsann
varoluuna duyduu merak deil midir sonunda insan Ay'a kadar gtren?
- Evet, doru.
- Armstrong ayan Ay'a bastnda: "Bu tek bir insan iin kk, ancak tm bir
insanlk iin koca bir adm," demiti. Byle diyerek kendi duygularnn ifadesine
kendinden nce yaam tm insanlar katmt. Onun tek bana baard bir ey
deildi bu elbette.
- Elbette.
- inde yaadmz bu a yeni sorunlarla kar karya kald. Bunlarn banda
evre sorunlar gelmekte. Bu yzden 20. yzyln nemli akmlarndan birisi Ekofelsefesi olmutur. Batl Eko-filo-zoflarnn ou Bat uygarlnn tmyle yanl
bir yolda olduuna, bu gezegenin bu gelimeyi kaldramayacana iaret
etmilerdir. Yalnzca kirlilik ve dier somut evre problemleri ile ilgilenmekle
kalmayp esas olarak Bat'nn dnce tarznda byk bir hata olduunu ileri
srmlerdir.
- Sanrm ok da hakllar.
- Eko-filozoflar rnein gelime dncesinin kendisini ele alrlar. Bu dnceye
gre insan baka her eyin "zerinde"dir. Doaya hkmeden odur. Bu dncenin
kendisi bu yaayan gezegenin tm iin son derece tehlikeli bir dnce olabilir.
- Dncesine bile sinir oluyorum!
- Eko-filozoflarnn ou bu dnceyi eletirirken baka kltrlerdeki, rnein
Hint kltrndeki dnce ve fikirlere bavurdular. Ayrca "doa halklar" ya da
kzlderililer gibi "yerli halklar"n dnce ve adetlerini aratrarak, kaybettiimiz
eyleri yeniden bul522
KEND AIMIZ

maya altlar.
- Anlyorum.
- Son yllarda bilimsel evrelerde de bir "dizi deiimi"nin eiinde olmaktan sz
ediliyor. Bu, bilimsel dnte kkten bir deiim anlamna geliyor. Baz
alanlarda bunun meyveleri grlmekte bile. "Alternatif hareketler" diye
adlandrdmz bir takm hareketlerin btnlk dncesine nem verdiklerini,
yeni bir yaam tarz yaratmak iin uratklarn gryoruz.
- yi ediyorlar.
- Ama tabii her eyin iyisi var, kts var. Kimilerine gre yepyeni bir aa, "New
Age"e girmek zereyiz. Ancak yeni olan her ey iyi demek deildir; eski olan her
eyi de srf eski diye atmak gerekmez. Bu felsefe kursunun bir amac da bu.
Artk senin de kendini buradan teye gtrmene yarayacak bir tarih temelin var.
- Saol!
- "New Age" ad altnda ortaya kan pek ok eyin martavaldan baka bir ey
olmadn da greceksin. "Yeni Dincilik", "Yeni Gizemcilik" ya da "Modern Bo
nan" denen akmlar son yllarda Ba-t'y etkisi altna alan akmlardan birka.
Tm bunlar byk bir sanayi haline gelmi durumda. Hristiyanlk etkisini
kaybettike, pazar bu yeni dnya grleri kaplyor.
- rnek verebilir misin?
- Bu yle uzun bir liste ki nereden balayacam bilemiyorum. stelik insann
iinde bulunduu dnemi anlatmas pek kolay bir ey deil. Benimse sana baka bir
nerim var. yle biraz dolaalm, nk sana gstermek istediim bir ey var.
Sofi omzunu silkti.
- Olur ama aslnda ok az vaktim var. Yarnki partiyi unutmadn ya?
- Hi unutur muyum, olaanst eyler olacak orada! O zamana kadar biz
Hilde'nin felsefe kursunu bitirsek yeter. nk gerisini Binba da bilmiyor. O
zaman zerimizdeki denetimi de kalkacak.
523

SOF'NN DNYASI
Boalm Coca-Cola iesini kaldrp yine grltyle masaya indirdi.
Caddede yryorlard. nsanlar enerjik karncalar gibi bir o yana, bir bu yana
koturup duruyorlard. Sofi Alberto'nun kendisine ne gstereceini merak
ediyordu.
Bir sre sonra elektrikli aletler satan byk bir dkkann yanndan getiler.
Dkknda televizyondan videoya, anak antenden mo-bil telefona, bilgisayardan
faksa kadar her ey vard.
Alberto vitrini gsterip:
- te 20. yzyl Sofi! dedi. Rnesanstan bu yana dnyann bir patlamaya
uradn sylemek yanl olmaz. Byk keiflerle Avrupallar tm dnyaya
yayldlar. Bugnse bunun tersi oluyor. Buna da kart patlama demek mmkn.
- Ne demek istiyorsun?
- Tm dnyann tek bir iletiim ana sdmldn sylemek istiyorum. Filozoflarn
dnya iindeki varolularn kavrayabilmek ya da baka filozoflarla
karlaabilmek iin atl arabalarla gnlerce se-yehat etmelerinden bu yana unun
urasnda ne kadar geti ki! Bugnse dnyann neresinde olursak olalm bir
bilgisayarla dnyann her yanndan bilgiye ulaabiliyoruz.
- Harika ama biraz da korkutucu bir ey bu...
-Tarihin sonuna m geliyoruz, yoksa nmzde yepyeni bir zaman m uzanyor?
Artk tek bir ehrin ya da tek bir devletin vatanda deiliz. Gezegensel
uygarln bir parasyz.
- Doru.
- zellikle iletiimi kapsayan teknolojik gelime son 30-40 ylda en byk hzna
ulat. Hl da iin banda saylrz...
- Bana gsterecein ey bu muydu?
- Hayr, u kilisenin br yannda.

Tam yrmeye devam edeceklerken televizyon ekranlarndan birinde bir BM


askerinin yz belirdi.
- Bak! dedi Sofi.
524
KKNDI AIMIZ
Kamera BM askerinin yzne yaklamt. Askerin tpk Alberto1 nur. ki gibi siyah
bir sakal vard. Birden elinde tuttuu bir kt parasn kaldrd. Ktta:
"Yaknda greceiz Hilde!" diye yazyordu. br elini salladktan sonra ekranda
yok oldu.
- Ne utanmaz adam! diye kkredi Alberto.
- Binba myd o?
- Cevap vermeye tenezzl etmem bile.
Kilisenin nndeki parktan geip bir baka byk caddeye ktlar. Biraz heyecanl
grnen Alberto eliyle byk bir kitapy gsteriyordu. ehrin en byk kitaps
"LBRS KTABEV "ydi bu.
- Bana gsterecein ey burada m?
- eri girelim.
Alberto kitapdaki en byk blm gsterdi. Buras NEW AGE, ALTERNATF
YAAM ve GZEMCLK adl ayr blmden oluuyordu.
Duvardaki kitaplarn ad birbirinden ilginti: "lmden Sonra Bir Hayat Var m?",
"Spiritizmin Srlar", "Tarot", "UFO Olgusu", "yiletirme", "Tanrlarn Dn",
"Bundan nce de Buradaydn", "Astroloji Nedir?" vs. Yzlerce deiik balkl
kitap vard. Raflarn altnda kitaplar ayrca stste yl duruyorlard.
- te bu da 20. yzyl Sofi. Bu, amzn tapna.
- Sen bu tr eylere pek inanmyorsun galiba.

- Bunlarn ou martaval ama porno kitaplar kadar ok satyorlar. Bunlarn ouna


bir tr pornografi demek de mmkn zaten. Gen insanlarn ou buraya gelip
kendilerini en ok heyecanland-ranJconulardaki kitaplar alyorlar. Oysa gerek
felsefeyle bu tr kitaplarn ilikisi olsa olsa ancak gerek akla pornografinin
ilikisi kadardr.
- Kt kalpli davranyorsun bence.
- Gel, biraz parkta oturalm.
Kitapdan ktlar. Kilisenin nnde bo bir bank duruyordu. Aalarn altnda
gvercinler dolanyordu. lerinde bir de heyecanl
525
SOFt'NN DNYASI
kk bir sere vard. Alberto:
- Buna ESP ya da parapsikoloji deniyor, diye sze balad. - Buna telepati,
durugr, psikokinezi deniyor. Buna spiritizm, astroloji, ufoloji deniyor. Bir sr
ad var bunun.
- Ama cevap ver bana. Sence bunlarn hepsi bir martavaldan m
ibaret?
- Her eyi tek bir klfa sokup deerlendirmek gerek bir filozofa yakmaz
elbette. Ancak szn ettiim bu szcklerin varolmayan bir arazinin haritas
olduunu gz ard etmek istemiyorum. En azndan bence bunlarn ou, Hume'un
atee atp yakmak isteyecei trden "fantezi icatlar" eyler. Bu kitaplarn
ounda tek bir gerek deneyime rastlanamaz.
- Bu konularda nasl bu kadar ok ey yazlabiliyor?
- Bu dnyann en krl piyasalarndan biri. Pek ok insann istedii ey tam da bu
tr eyler.
- Peki sence insanlar neden bu tr eylerle ilgileniyorlar?

- Bu, kukusuz, "gizemli" olana, gndelik hayatn skc tekdzeliini ykp "deiik"
olan bulmaya dair bir zlemden kaynaklanyor. Oysa bu grnen kye klavuz
aramak gibi bir ey.
- Ne demek istiyorsun?
- Mthi bir masaln iersindeyiz. Burnumuzun ucunda muhteem bir eser
ykselmekte. stelik tm bunlar prl prl bir gn nda oluyor Sofi! Harika bir
ey deil mi bu?
-Tabii.
- yleyse neden "heyecanl" ya da "akn" bir eyler yaayabilmek iin falclara
veya szde bilimlere ihtiya duyalm?
- Bu kitaplar yazanlar yazdklarn uyduruyorlar m sence, yalan m sylyorlar?
- Hayr, ben bunu sylemedim. Ben yalnzca burada da bir "Dar-win sistemi" ile
kar karya olduumuzu sylemek istiyorum.
- Nasl yani?
- Bir gn iinde ne kadar ok ey yaadn bir dn!
526
KEND AIMIZ
- Evet?
- Bazen ilgin rastlantlar gelir bana. Dkkna gidip 28 kronluk bir ey alrsn
rnein. Biraz sonra Jorn gelip sana olan 28 kron borcunu der. Sonra sinemaya
gidersiniz ve biletinde 28 numaral koltuk yazar.
- Evet, gizemli bir rastlant olurdu bu.
- En azndan bir rastlant olduu kesin. te insanlar bu tr rastlantlar
biriktiriyorlar. Gizemli ya da aklanamaz deneyimlerini topluyorlar. Bu tr
deneyimler milyonlarca insann yaamndan toplanp bir araya getirilince,
inandrclk kazanmaya balyor. Ve de bunlarn says giderek artyor. Oysa
burada da yalnzca kazanan kuponlar gze grnmekte.

- Ama bu tr eyleri devaml yaayan, gelecei grebilen bir takm insanlar ya da


"medyum"lar gerekten de var, deil mi?
- Tabii. Birtakm ktlar saymazsak, bu tr "gizemli olaylara yerinde bir
aklama getirtnek mmkn.
- Nasl yani?
- Freud'un bilinaltyla ilgili sylediklerini hatrlyorsun, deil' mi?
- Pek unutkan olmadm daha ka kez sylemem gerekecek!
- Freud bizlerin kendi bilinaltmzn "medyunV'lar olduumuzu sylyordu. Bazen
kendimizi bir ey dnrken ya da yaparken bulur, neden byle yaptmz
anlayamayz. nk aslnda iimizde, farknda olduumuzdan ok daha fazla
deneyim ve dnce tamaktayz.
- Evet?
- Uykusunda yryenler ya da konuanlar da vardr. Buna bir tr "ruhsal
otomatik" diyebiliriz. Hipnoz srasnda da insanlar "kendiliinden" bir eyler
yaparlar. Srrealistlerin "otomatik yaz"yla yazmaya altklarn da
hatrlyorsundur. Onlar bylelikle kendi bilin-altlarna "medyunV'luk yapmaya
alyorlard.
- Bunu da hatrlyorum.
527
SOFNN DNYASI
- Bu yzylda, ara ara bir "spirrtalizm uyan" yaanmtr. Buradaki ana
dnce, bir "medyum"un lm bir kiiyle konuabil-mesidir. "Medyum" lnn
sesiyle konuarak ya da otomatik yaz yardmyla yzlerce yl nce yaam
birinden mesaj alr. Bu da lmden sonra bir hayat olduunun ya da insann birden
ok kere yaadnn kant olarak grlr.
- Anlyorum.

- Btn bu medyumlarn kt olduklarn sylemiyorum. Kimisinin yapt ie


gerekten inandna eminim. Ancak bunlarn "medyum"luu olsa olsa kendi
bilinaltlarna kar bir medyumluktur. Trans halindeki medyumlar zerine
yaplan aratrmalarda, bu haldeki bir medyumun kendinin bile nerden geldiini
anlayamad bir takm yetenekler ortaya koyduu grlmtr. rnein tek
kelime branice bilmeyen bir kadn "medyum", trans halindeyken bu dilde
konumaya balamtr. O halde bu kadn ya daha nce de yaam ya da l
birinin ruhuyla temasa gemi olmaldr.
- Sence hangisi?
- Sonradan bu kadnn kkken Yahudi bir dads olduu ortaya kmtr...
- Ah...
- Hayal krklna mr uradn yoksa? nsanlarn bilinaltnda neler
barndrabildiini gstermesi asndan son derece ilgin bir rnek bu aslnda.
- Anlyorum.
- Gnlk hayattaki bir takm tuhaf rastlantlar da Freud'un bilinalt retisiyle
aklanabilir. Tam yllardr grmediim bir arkadam aramay dndm anda
telefon alar, karma o arkadam karsa...
- nanlmaz bir ey!
- Evet ama bunun aklamas rnein son kez bir aradayken dinlediimiz arknn
radyoda almaya balamas olabilir. nemli olan nokta, bu st kapal ilikinin
bilinaltnda yatyor olmasdr.
528
KEND AIMIZ
- Ya martaval... ya kazanan kupon meselesi... ya da "bilinalt"...
- En nemlisi bu tr raflara pheyle yaklamak. Bu en azndan bir filozof iin
nemli Uir ey. ngiltere'de phecilerin kurduu bir dernek bile var. Bu dernek
yllar nce, kck de olsa doast herhangi bir ey yaadn
kantlayabilenlere ykl bir para dl vermeyi vaat etmiti. Byk bir ey

olmasna gerek yoktu bunun; bir insandan dierine telepatinin ufak bir rnei olsa
da yeterdi. Ancak imdiye dek bu dle hi kimse bavurmad.
- Anlyorum.
- Ayrca biz insanlarn henz anlayamad pek ok ey olabilir. Tm doa
yasalarn bilmiyor olabiliriz. rnein geen yzylda manyetizma ya da elektrik
gibi olgular bir tr sihir gibi alglanyordu. Byk bykbabama televizyondan ya
da bilgisayardan bahset se-ler gzleri falta gibi alrd her halde.
- Ama doast eylere inanmyorsun, yle mi?
- Bundan daha nce de bahsetmitik. "Doast" szc de baka baka
anlamlarda kullanlr oldu. Her neyse, evet, sanrm tek bir doann varolduuna
inanyorum. Bu ise tek bana yeterince heyecan verici bir ey.
- yi ama bu kitaplarda yazan gizemli olaylara ne demeli?
- Gerek filozoflarn gzleri ak olmal. imdiye dek hi beyaz bir karga
grmemi olsak da, bu o kargay aramaktan vazgememiz gerektii anlamna
gelmez. Bir gn gelir, ne kadar pheci olursam olaym, daha nce kabul
etmediim bir eyi kabul etmek durumunda kalabilirim. Bu kapy ak
brakmazsam dogmatik biri olurdum. O zaman da gerek bir filozof olmazdm.
Alberto ile Sofi bir sre bankta konumadan oturdular. Gvercinler ortalkta
gerdan krarak dolayor, ara sra bir bisikletten ya da ai bir hareketten
rkyorlard. Sofi sonunda:
- Artk eve gidip parti hazrlklarna balamam gerek, dedi.
- Gitmeden nce sana byle bir beyaz karga gstereceim. Ara-dn ey bazen
tam burnunun ucunda olabilir.
529
SOFlNtN DNYASI
Bu kez doast olaylar anlatan kitaplarn yanndan geip gitti, ler. Alberto
kitapnn en dibindeki ince raflardan birinin nnde durdu. Rafn zerindeki
kck levhada "FELSEFE" yazyordu.

Alberto'nun eliyle gsterdii kitabn adn grnce Sofi'nin kalbi yerinden oynad:
"SOF'NN DNYASI".
- Sana bunu almam ister misin?
- Buna cesaret edip etmeyeceimden emin deilim.
Ve Sofi biraz sonra bir elinde kitap br elinde bahe partisi iin aldklarnn
olduu naylon torbayla evine doru yrmekteydi.
530
BAHE PARTS
...beyaz bir karga...
Hilde yatana mhlanm kalmt. Kollar arlam, dosyay tutan elleriyse
titriyordu.
Saat on bire geliyordu. Demek iki saattir okumaktayd. Bu sre boyunca hem
ban dosyadan kaldrp yksek sesle gld, hem de ban evirip alamakl
olduu olmutu. yi ki evde tek banayd.
Bu iki saatte neler neler okumamt ki! Her ey Sofi'nin Binbann dikkatini
zerine ekmeye almasyla balamt. En sonunda bir aaca trmanm,
buradan onu yere indiren de ta Lbnan'dan gelen kaz Morten olmutu.
imdi zerinden ok zaman gemi olmasna ramen babasnn kendisine "Uan
Kaz" masaln okuduunu unutmamt. Yllar nce, bu kitaptan esinlenerek ifreli
bir dil de yaratmlard kendilerine. Demek babas bu eski hikyeyi yeniden
canlandryordu.
Sonra Sofi'nin yalnz bana ilk kez bir cafe'ye gidii... Hilde zellikle
Alberto'nun Sartre ve Varoluuluk zerine anlattklarn onaylamt iinden.
Neredeyse Varoluu yapacakt u Alberto onu. Ama te yandan Alberto'nun
daha nce anlatt eylerden kendine yakn bulduu daha baka pek ok ey de
olmutu.
Hilde bir sene kadar nce astroloji hakknda bir kitap almt. Bir baka
seferinde de eve elinde TAROT kartlaryla gelmiti. Bir baka seferinde de

spiritizm hakknda kk bir kitap... Babas her keresinde insann bu tip eylere
kar "eletirel bir bak" olmas gerektii ve "bo inan" konularnda kendi531
SOFNN DNYASI
sine sylev ekmeyi zaten ihmal etmemiti ama ilk kez imdi bunun nedenlerinden
enine boyuna bahsediyordu. Kznn bu tr eylere kar uyarlmadan yetimesine
gnl gerekten el-vermiyordu anlalan. Garanti olsun diye kendisine bir
televizyon ekranndan el sallamay da unutmamt. Bu kadar da biraz fazlayd
yani...
Ama Hilde'yi en ok meraklandran ey u kara sal kzd.
Sofi, Sofi... kimsin sen? Nereden geliyorsun? Niin benim hayatma girdin?
tte sonunda kendi hakknda yazlm bir kitab olmutu. Bu, imdi Hilde'nin
elinde tuttuu kitabn ayns myd? Onun elindeki bir kitap deil, bir dosyayd
aslnda. Ama ne olursa olsun, insann kendisi hakknda yazlm bir kitap bulmas
nasl bir eydi acaba? Sofi bu kitab okumaya baladnda neler olurdu kim bilir?
imdi ne olacakt? imdi ne olabilirdi1?
Hilde elleriyle yoklaynca dosyada geriye sadece birka sayfa kaldn fark etti.
Sofi otobste annesiyle karlat. Hay Allah! Elindeki kitab grme-seydi bari I
Kitab, parti iin ald serpantinlerle balonlarn durduu torbaya sktrmaya
alrken annesi kitab grd.
- Merhaba Sofil Ayn otobse binmiiz, ne gzeli
- Merhaba...
- Kitap m aldn?
- Yoo, pek saylmaz...
- "Sofi'nin Dnyas". A, ne ilgin!

Sofi yalan sylemenin fayda etmeyeceini dnd.


- Alberto verdi bu kitab bana.
- Vermitir ya! u adamla karlamay iple ekiyorum artk. Bakabilir miyim?
532
BAHE PARTS
- Eve gelene kadar beklesek olmaz m? Hem bu benim kitabm anne!
- Tabii senin kitabn. yle bir bakp geri vereceim, merak etme! Aa... "Sofi
Amundsen okuldan eve geliyordu. Yolun bir ksmn kz arkada Jorn'le
yrrken, robotlardan bahsetmilerdi...
- Gerekten byle mi yazyor?
- Evet, gerekten byle yazyor. Yazarn ad Albert Knag. Hi duymamtm, yeni
bir yazar olmal. Senin Alberto'nun soyad neydi sahi?
- Knox.
- A, o zaman u Alberto takma ad kullanarak senin hakknda koca bir kitap yazm
Sofi!
- Hayr, yazar o deil. En iyisi sen bover. Nasl olsa anlamana olanak yok.
- Pekl yleyse. Yarn bahe partimiz var. Her ey o zaman yoluna girecek
grrsn.
- Albert Knag bambaka bir gereklikte yayor. Bu yzden de bu kitap beyaz bir
karga.
- Aa, yeter artk! Beyaz tavandan sonra imdi de beyaz karga m kt bamza?
- Burada kessek iyi olacak!
Yonca Soka duranda inene dek daha fazla bir ey konumadlar. Burada
karlarna gsteri yapan bir grup kt.

- Off! diye sylendi annesi. - Ben de bizim muhitimizde byle sokak demokrasisi
gsterileri olmuyor diye seviniyordum.
Gstericiler ancak 10-12 kii kadard. Ellerinde tuttuklar pankartlarda
"BNBAI GELYOR!", "GZEL 24 HAZRAN YEMEKLERNE EVET!" ve
"BRLEM MLLETLER'E DAHA FAZLA G!" gibi eyler yazyordu.
Sofi neredeyse acyordu annesine.
- Sen onlara aldrma anne, dedi.
- Ama ok acayip bir gsteri bu Sofi. Hatt biraz sama.
533
SOF'NN DNYASI
- Bu yalnzca bir ayrnt.
- Dnya gittike daha hzl deiiyor. Aslnda bu tip eylere hi de armyorum.
- Senin aslnda armamana arman gerek.
- Hi de deil. Bir iddet gsterisi deil ki yaptklar. Ama Allah vere de
gllerimizi inememi olsunlar. Hem bahede gsteri yaplmaz ki. Hadi gel,
abucak yryp bakalm.
- Bu felsefi bir gsteriydi anne! Ve gerek filozoflar gllere basmazlar.
- Biliyor musun Sofi, ben gerek filozof diye bir ey olduuna inanmyorum.
Gnmzde her ey yle yapay ki!
O leden sonras ve akam hazrlklara devam ederek geti. Ertesi gn de
sofray kurup baheyi sslediler. ok gemeden Jorn de
geldi.
- Aman Tanrm! dedi Jorn. - te annem babam da gelecek. Hep
senin yznden Sofi!

Misafirlerin gelmesine yarm saat kala her ey hazrd. Aalar serpantinler ve


Japon fenerleriyie sslemilerdi. Darya bodrumun penceresinden uzun elektrik
kablolar uzatmlard. Bahe kaps, bahenin giriindeki aalar ve evin yz
balonlarla sslenmiti. Sofi ile Jorn btn leden sonra balon iirip
durmulard. Masada tavuk ve salata tabaklar, sandviler ve pandispanya
duruyordu. Kuru zml reklerle ya pasta, 8 eklinde byk bir rekle
ikolatal pasta henz mutfaktayd. st ste tam 24 halkadan olumu kocaman
pastay da masann tam ortasna yerletirmilerdi bile. Annesi bu pastann
zerine kiliseye kabul treni giysileri iersinde bir kz bebek yerletirmiti.
Annesi bunun ille bu anlama gelmesi gerekmediini sylemiti, ama Sofi onun
bunu, kendisinin kiliseye girip girmemek konusunda henz bir karar vermediini
syledii iin yaptna emindi. Annesi bu pastaya baktnda kiliseye kabul
treninin kendisini gryordu sanki.
534
BAHE PARTS
- Evet, hibir masraftan saknlmad burada, szlerini misafirler gelmeden
defalarca syledi annesi.
Sonunda misafirler gelmeye balad. nce Sofi'nin snf arkadalar olan kz
geldi. Yazlk bluzlar, ince pamuklu hrkalar, uzun etekler giyinmilerdi. Gzlerine
de hafif bir makyaj yapmlard. Biraz sonra da bahe kapsnda utangalkla
kark olanlara has bir kendini beenmilik iersinde Jrgen ile Lasse
grndler.
- Yagnn kutlu olsun!
- Demek sen de artk koca kz oldun ha!
Sofi, Jorn'le Jrgen'in imdiden flrte baladklarn anlad. Mevsim bu ilerin
mevsimiydi. 24 Hazirand bugn.
Herkes bir hediyeyle gelmiti. Bunun felsefi bir parti olduunu bildikleri iin ou
da gelmeden nce felsefenin ne olduunu aratrmt birazck. Felsefi bir hediye
bulamadklarndan hi deilse hediye kartna felsefi bir eyler yazmak iin epey
uratklar belliydi. Ancak bir felsefe szlyle zerinde "KSEL FELSEFE
NOTLARIM" yazl, kilitli bir hatra defteri de vard hediyelerin arasnda.

Misafirler geldike onlara beyaz arap bardaklar iersinde elma suyu ikram
ediliyordu. Servisi yapan Sofi'nin annesiydi.
- Hogeldiniz... Bu gen adamn ismi ne bakalm?... Seni daha nce hi
grmemitim sanrm... Ne iyi ettin de geldin, Cecilie.
Herkes bahedeki yerini alm ellerinde arap bardaklaryla aalarn altnda
geziniyordu ki bahe kapsnn nnde beyaz Mercedes'leri iersinde Jorn'n
annesiyle babas belirdi. Bay ekonomi danman dzgn kesimli, gri takm
elbiseler giyinmiti. Hanme-fendiyse koyu krmz payetlerle sslenmi krmz
bir tunik pantolon takm iersindeydi. Sofi kadnn bir oyuncak dkkanna girip
bu giysiler iersinde bir Barbi bebei aldna, sonra da bebei alp terzisinden bu
giysilerin aynsn yapmasn istediinden yzde yz emindi. Ya da bir baka
olaslkla bebei ekonomi danman alm, bunu bir bycye verip bundan canl
bir kadn yaratmasn istemi de olabilirdi. Pek gereki bulmad iin Sofi bu
olasl hemen
535
SOFrNN DNYASI
eledi.
ift, genlerin hayran baklar arasnda Mercedes'lerinden inip baheye girdi.
ngebritsen ailesinin ince, uzun bir paket ierisindeki hediyesini Sofi'ye bizzat
verense ekonomi danman oldu. Sofi hediyeyi grnce kendini zorlukla tutabildi;
evet, bir Barbi bebeiydi bul Jorn atld:
- Delirdiniz mi siz? Sofi bebeklerle oynamaz kil Giysisindeki payetleri l l
parlayan Bayan ngebritsen yanaarak:
- Evet ama canm, bu sadece bir ss olarak da kullanlabilir, dedi.
- Teekkr ederim, dedi Sofi havay yumuatmaya alarak. -Artk ben de Barbi
koleksiyonuna balayabilirim.
Herkes artk masann etrafnda toplanmaya balamt. Sesindeki endieli havay
gizlemeye alarak:
- Geriye yalnzca Alberto kald, dedi Sofi'nin annesi. Bu zel misafirin n
misafirler arasnda oktan yaylmt.

- Geleceim dediyse gelir, dedi Sofi.


- Ama o gelmeden masaya oturamayz ki...
- Tabii ki oturabiliriz. Buyrunl
Helene Amundsen misafirleri teker teker masadaki yerlerine yerletirmeye
koyuldu. Bo sandalyenin Sofi'yle kendisinin arasnda kalmasna zen gsterdi.
Yemek hakknda, gzel hava hakknda ve Sofi'nin artk gen bir kadn olduu
hakknda bir eyler syledi.
Masada yarm saat kadar oturmulard ki Yonca Soka'ndan kp bahe
kapsndan ieri, siyah top sakall ve banda beresi olan, orta yal bir adam girdi.
Elinde on be krmz glden oluan bir buket tutuyordu.
- Alberto!
Sofi masadan kalkp Alberto'yu karlamaya kotu. Boynuna sarlp buketi ald. O
da bu karlama trenine cevap vermek istercesine ceplerini kartryordu.
Sonunda cebinden birka tane havai fi536
BAHE PARTS
ek karp evresine att. Masaya geldiinde de 24 katl pastann zerine yldz
gibi ltlar saan kk bir fiek yerletirdi ve Sofi'yle annesinin arasndaki bo
sandalyeye oturdu.
- Burada bulunmaktan byk mutluluk duyuyorum, dedi.
Misafirler akna dnmt. Bayan ngebrigsten kocasna anlaml bir bak
frlatt. Sofi'nin annesiyse Alberto'nun sonunda ortaya kmasndan yle
rahatlamt ki Alberto'nun her trl kusurunu kabul edebilirdi. Yagnnn
sahibiyse iinden ykselen kahkahay glkle zaptediyordu.
Helene Amundsen kadehini nlatp konumasna balad:
Sayn Alberto Knox, hogeldiniz! Sevgili misafirler, belirtmek isterim ki bu bay
benim sevgilim deildir. Kocam ou zaman yurt dnda olsa da u sralar baka

bir sevgilim yok. Bu bay Sofi'nin felsefe retmenidir. Yani havai fiek
frlatmaktan te meziyetlere sahip bir kiidir. rnein siyah bir ilindir apkann
iersinden canl bir tavan kartabilir. Yoksa karga myd Sofi?
- Saolun, saolun! diyerek yerine oturdu Alberto. Sofi'nin:
erefe! demesiyle herkes imdi iinde Coca-Cola olan kadehlerini kaldrd.
Byle uzun bir sre oturup tavuk ve salatalarn yediler. Sonra Jorn aniden
yerinden kalkp kararl admlarla Jrgen'e yaklat ve tutup onu dudaklarndan
iddetle pt. Jrgen de buna daha iyi karlk verebilmek iin Jorn' dndrp
masann zerine yatrd.
Aman Allah im, bana bireyler oluyor! diye haykrd Bayan n-gebrigtsen.
Bayan Amundsen'in syledii tek eyse:
- Ama masann zerinde olmaz ki ocuklar! oldu. Alberto ona dnerek:
- Neden olmasn? diye sordu.
- Ne tuhaf bir soru bu.
Gerek bir filozofun soru sormas hibir zaman tuhaf deildir.
537
SOF'NIN DNYASI
Bu arada plmekten nasibini alamayan ocuklardan bazlar tavuk kemiklerini
havaya frlatmaya baladlar. Sofi'nin annesi bu kez de bu ocuklara seslendi:
- Ltfen ocuklar, yapmayn! Tavuk kemiklerinin evin atsna yapmas hi ho
bir ey olmaz.
- zr dileriz, dedi ocuklardan biri. Bunun zerine kemikleri ite frlatmaya
baladlar.
Bayan Amundsen sonunda:

- Sanrm tabaklar toplayp pasta servisi yapmann zaman geldi, dedi. - Kimler
kahve istiyor?
Bay ve Bayan Ingebrigtsen, Al bert o ve misafirlerden birka ellerini kaldrlar,
- Sofi'yle Jorn bana yardm edebilirler belki de... Mutfaa giderlerken iki
arkada aralarnda konutular:
- Niye ptn Jrgen'i?
- Dudaklarna bakarken bir anda iimden onlar pmek geldi. yle kar
konulmazlard ki...
- Tad gzel miydi bari?
- Dndmden biraz farklyd ama...
- Yani biriyle ilk kez pyorsun, yle mi?
- Evet ama inan ki sonuncu kez deil!
ok gemeden kahveler ve pastalar masaya gelmiti. Alberto ocuklara havai
fiek datyordu ki Sofi'nin annesi bu kez de kahve
fincann nlatt:
- Uzun bir konuma yapmak niyetinde deilim, dedi. - Ama bugn hayattaki tek
kzmn yagn ve domasnn zerinden on be yl, bir hafta ve bir gn getii
bir baka gn bir daha hi olmayacak. Pastann zerinde 24 tane halka var, yani
adam bana en az bir halka dyor. Bu bakmdan acele edip nce davrananlar iki
halka da alabilirler. Tepeden baland iin halkalar giderek byyecekler. Tpk
hayatlarmz gibi. Sofi de nceleri kk halkalar halinde yryordu. Yllar
getike halkalar bymeye balad. imdiyse ta ehrin
538
BAHE PARTS
gbeine uzanp geri geliyorlar. Babas hep yurt dnda olan bir kz olduu iin
halkalar aslnda tm dnyay dolayor. On beinci ya-gnn kutlu olsun Sofi!

- Harika! diye bard Bayan ngebrigtsen.


Sofi onun bununla annesini mi, konumay m, 24 katl pastay m yoksa kendisini
mi kastettiini anlayamamt.
Misafirler bu szlere alkla karlk verdiler. Olanlardan biriyse armut aacna
bir havai fiek frlatt. Jorn de ayaa kalkp Jrgen'i sandalyesinden
ekitirmeye balad. O da buna izin verdi ve ok gemeden imenlerin zerinde
pmeye baladlar. Sonra imlerin zerinde yuvarlana yuvarlana brtlen
allklarna daldlar.
Ekonomi danman:
- Gnmzde inisiyatifi kadnlar ele alyor, dedi ve ayaa kalkp allklarn oraya
giderek durumu yakndan izlemeye koyuldu. Bunun zerine herkes ayaa kalkp
onun yaptn yapt. Yalnzca Alberto ile Sofi masada oturmay srdrdler. ok
gemeden tm misafirler Jorn'le Jrgen'in etrafnda yarm ay eklinde
toplanmlar, onlar da bu arada masum pmeleri brakp birbirlerinin vcutlaryla oynamaya balamlard.
Pek gururlu saylamayacak bir sesle Bayan ngebrigtsen:
- Yaplacak bir ey yok sanrm, dedi. Kocas da buna:
- Soy soyu izler, diyerek eklemede bulundu. Kendince bu ok isabetli szlere bir
tepki alamaynca:
- Buna yaplacak bir ey yoktur, diye ekledi.
Sofi oturduu yerden Jrgen'in Jorn'n zerine otlar bulam bluzunun
dmelerini amaya altn grd. Jorn'n eli de Jrgen'in pantalonunun
kemerindeydi.
- Dikkat edin ocuklar, teceksiniz! dedi Bayan ngebrigtsen. Sofi pes etmi
bir halde Alberto'ya bakt.
- Her ey sandmdan hzl cereyan ediyor, dedi Alberto. - Bir an nce buradan
ayrlmaya bakmalyz. Ksa bir konuma yaparak sra539

1!
SOF'NN DNYASI
m savaym.
Bunu zerine Sofi ellerini rpt:
- Gelip yerlerinize oturur musunuz ltfen? Alberto konuma yapacak.
Jorn'le Jrgen'in dnda herkes gelip masaya oturdu.
- Gerekten bir konuma m yapacaksnz? Ne byk bir incelik! dedi Helene
Amundsen.
lginize teekkr ederim.
- Yry yapmaktan holamyormusunuz, yle mi? nsann formda kalmas iin
son derece nemli bir ey bu. Hele kpeinizle yry yapmanz ok ho.
Kpeinizin ad Hermes'di, deil mi?
Alberto ayaa kalkp kahve fincann nlatt:
- Sevgili Sofi! diye balad szlerine. - Bu felsefi bir parti olduu iin ben de
felsefi bir konuma yapmay dndm.
Daha ancak bu szleri sylemiti ki misafirlerden kuvvetli bir alk ykseldi.
- Bu vidalar gevemi partide bir para mantkl olmann zaman geldi sanrm.
Ama yine de Sofi'nin yagnn kutlamak istiyorum tabii.
Alberto szlerini henz tamamlamt ki grltyle yaklaan bir uak sesi duyuldu.
Uak alaldka alca di ve bahenin iyice zerine geldi. Uan arkasnda
zerinde "15. yagnn kutlu olsun!" yazl bir pankart aslyd.
Bu daha da iddetli bir alka neden oldu.
- Gryorsunuz, dedi Bayan Amundsen, bu adam havai fiek frlatmann ok
tesinde eyler de yapabiliyor.

- Teekkrler, dedi Alberto, bu yalnzca bir ayrnt. Sofi ile ben son haftalarda
felsefi bir aratrma yrttk. imdi sizlere bu aratrmann sonucunu
bildireceiz. Size varoluumuzun en derin srrn aacaz.
Ortalk sessizlemi, yalnzca kularn sesleri duyulur olmutu. Bir de allardan
gelen hrtlar... Sofi:
540
BAHE PARTS
- Devam et, dedi.
- lk Yunan filozoflarndan gnmze dek gelen bu derin aratrmann sonucunda,
bizlerin Lbnan'da grev yapan bir Binbann aklnda varolduunu anladk. Bu
adam u anda Lbnan'da Birlemi Milletler gzlemcisi olarak grev yapmakta ve
ayn zamanda Lil-lesand'daki kzna bizi anlatan bir kitap yazm durumda. Kznn
Ad Hilde Mller Knag ve 15. yagnn Sofi'yle ayn gnde kutlad. Bizim
hakkmzdaki bu kitab, 15 Haziran sabah uyandnda masasnn zerinde buldu.
Aslnda bu bir kitap deil de byk bir dosyayd. u anda da elleriyle yokladnda
dosyann sonuna yaklamakta olduunu anlyor.
Masann etrafnda sinirli bir hareketlilik balamt.
- Yani bizler Hilde Mller Knag'a elence olsun diye varz. Babas bizi kzna
verdii felsefe dersleri iin bir tr arka plan olarak kullanyor. Yani rnein u
kapda duran Mercedes'in aslnda be kuruluk deeri yok. Bu yalnzca bir ayrnt.
Byle beyaz Mercedes'ler, u an gneten korunmak iin bir palmiye aacnn
altna oturmu olan Binbann kafasnda turlamakta aslnda. Bu arada Lbnan'da
havalarn u sra olduka scak olduunu belirtmek gerek.
- Samalk! diye parlad ekonomi danman. - Hayatmda byle samalk
duymadm!
- Herkes istediini syleyebilir tabii, dedi Alberto ve szlerine devam etti:
- Ama esas samalk bu partinin ta kendisi. Bu partideki tek mantkl ey de bu
konuma.
Ekonomi danman bu kez ayaa kalkp konumaya balad:

- Burada bir adam ilerini elinden geldiince baarl bir ekilde yrtmeye, ayrca
geleceini sigortalamaya alyor. Sonra ok bilmi biri kp onun tm bu
abalarn bir takm "felsefi" iddialarla yok etmeye kalkyor. Olacak ey deil
dorusu!
Alberto ban "evet" anlamnda sallayarak:
- Bylesi felsefi karmlara kar hibir sigorta ilemez elbette.
541
SOFfNN DNYASI
Bunlar doal felaketlerden de beterdir sayn Bay ekonomi danman! Ve de
bildiiniz gibi sigortalar doal felaketlerden uranan zararlar karlamaz.
- Ama bunun doal bir felaket olduunu da nerden karyorsunuz?
- Haklsnz. Bu doal deil varolusal bir felaket. allarn oraya bir baksanz ne
demek istediimi anlarsnz. nsan tm varolu temelinin bir anda ortadan
yokolmayacam garanti altna alamaz. Tpk gnein bir an gelip snmeyeceinin
de garantisi olmad gibi.
- Buna daha ne kadar dayanmak zorundayz sence? diye karsna sordu Jorn'n
babas.
Kars ve Sofi'nin annesi bu soruya balarn sallayarak karlk
verdiler:
- Yazk! dedi Sofi'nin annesi. - stelik hibir masraftan da kanmamtk.
Genlerse Alberto'yu ilgiyle dinlemeye devam ediyorlard. Zaten her zaman
genlerdir yeni fikirlere ak olan. Sar, kvrck sal, gzlkl bir olan:
- Biz devam etmenizi istiyoruz baym, dedi.
- Saolun ama syleyecek pek fazla ey yok aslnda. nsan bir bakasnn
bilincinde yaadn, yalnzca bir hayal rn olduunu anlamsa yapacak tek eyi
vardr: susmak. Ancak yine de siz genlere felsefe tarihi zerine bir kurs
almanz hararetle neririm. Bylece iinde yaadnz dnyay eletirel bir tutum

iinde alglayabil-me ansnz olur. Bu, sizden nceki kuaklarn deerlerine kar
eletirel olabilmeyi de ierir. Sof i'ye retmeye altm en nemli ey de
buydu. Hegel'e gre eletirel olmak olumsuz olmakla ayn
eydi.
Ekonomi danman hl ayaktayd. Parmaklarn sinirli sinirli
oynatyordu masann zerinde:
- Bu kkrtc, okulun, kilisenin ve bizlerin ocuklarmz zerinde kurmaya alt
tm salkl deerleri yok etmeye alyor. Oy542
BAHE PARTS
sa gelecek ocuklarmzndr. Bir gn gelip bizim mallarmza onlar sahip olacaklar.
Bu adam bu partiden derhal ayrlmad takdirde aile avukatmz arayacam. O
ne yapacan bilir.
- Ne yaparsanz yapn, hibir nemi yok. nk siz de bir hayal rn olmaktan
te bir ey deilsiniz. Ayrca Sofi ile ben zaten birazdan buradan ayrlacaz.
nk felsefe kursu yalnzca kuramsal deil, ayn zamanda somut olarak iimize
yarayacak bir projeydi. Zaman gelince ortadan yokolacaz. Bu ekilde Binbann
bilincinden de kaybolacaz.
Helene Amundsen Sofi'.yi kolundan tutup:
- Beni brakmay dnmyorsun, deil mi Sofi? diye sordu. Sofi annesine sarlp
Alberto'ya:
- Annem ok zlecek... dedi.
- Hayr, hayr! Tm rendiklerini hatrlasana. Annen, Krmz Balkl Kz'm
bykannesine gtrd sepet dolusu yiyecek kadar tatl ve iyi bir kadn. Ve olsa
olsa biraz nce kutlama numaralar yapmak iin benzine ihtiyac olan uak kadar
zgn olabilir bu durumdan.
- Sanrm ne demek istediini anlyorum, dedi Sofi ve annesine dnd:

- Alberto'nun dedii gibi yapmalym anne. Hem zaten bir gn gelip evden
ayrlacaktm nasl olsa.
- Seni zleyeceim, dedi annesi. - Ama bu gkyznden te bir gkyz varsa u
uabildiince! Govinda'ya iyi bakacama sz veriyorum. Gnde bir tane mi yoksa
iki salata yapra m veriliyordu sahi?
Alberto elini Sofi'nin annesinin omzuna koydu.
- Bizi ne siz ne de bakas zleyecek. Nedeni de ok basit. nk aslnda sizler
yoksunuz. Byle olunca da bizi zleyebilmeniz mmkn olamaz.
- Bu imdiye dek bana yaplm en byk hakaret! diye parlad Bayan
ngebrigtsen.
543
SOF'NN DNYASI
Ekonomi danman ban sallad:
- En azndan hakaret suundan ieri attrabiliriz bunu. Bence bu adam ayn
zamanda bir komnist. Elimizde ne varsa almak istiyor. Alak!.. Dzenbaz!..
Alberto da ekonomi danman da yerlerine oturdular. Ekonomi danmannn yz
hiddetten kpkrmz olmutu. Bu arada Jorn'le Jrgen de gelip oturdular.
stleri balar krm ve tozlanmt. Jorn'n sar salar toz toprak iindeydi.
- Anne, bir ocuum olacak! dedi Jorn.
- Olabilir, ama eve gidene dek beklesen iyi olur. Ekonomi danman karsn
destekledi:
- Beklesin ya! Bu akam vaftiz filan yapmaya kalkarsa kendisi halleder!
Alberto ciddi baklarla Sof i'ye bakt ve:
- Zaman geldil dedi.
- Gitmeden kahveleri olsun servis yapamaz msn? diye sordu Sofi'nin annesi.

- Tabii anne, hemen.


Sofi masada duran termosu alp mutfaa gitti. Kahve makinesinde kahvenin
szlmesini beklerken kulara ve balklara yemeklerini verdi. Banyoya gidip
Govinda'nn nne bir salata yapra brakt. Kedisi ortalkta yoktu. Yine de koca
bir konserve kutusu kedi mamas ap derin bir kaba koydu. Gzlerinin dolmaya
baladn hissediyordu.
Baheye dndnde ortaln bir 15. yagn partisinden ok bir ilkokul
bahesini andrdn grd. Gazoz ielerinin ou masann zerinde devrilmi,
masa rtsnn zerine ikolatal pasta bulam, zml reklerin olduu kap
yere yuvarlanmt. Tam Sofi geldii srada, ocuklardan birinin ya pastann iine
koyduu havai fiek grltyle patlad ve pasta paralar havalarda uuup
masann ve misafirlerin zerine kondu. Olan en ok da Bayan ngeb-rigtsen'in
krmz pantolonuna oldu.
544
BAHE PARTS
in en ilgin yan hi kimsenin olan bitene aldrmamasyd. Jorn nce elindeki
kocaman ikolatal pasta dilimini Jrgen'in yzne srm, hemen ardndan da
yzn yalamaya balamt.
Sofi'nin annesiyle Alberto dierlerinden biraz uzakta salncaa oturmulard.
Sofi'ye el salladlar.
- Demek sonunda Alberto ile babaa kalp konuabildiniz anne, dedi Sofi.
ok haklymsn, dedi annesi. - Alberto harika bir insan. Seni onun koruyucu
kollarna brakyorum.
Sofi ikisinin arasna oturdu.
ocuklardan ikisi atya kmay baarmlard. Kzlardan biri ortalkta dolap
elindeki sa tokasyla balonlar patlatyordu. Bu arada mopediyle davetsiz bir
misafir de gelmiti. Mopedinin arkasnda koca bir kasa birayla bir viski iesi
vard. Bir takm heveslilerin yardmyla kasa baheye getirildi.
Bu arada ekonomi danman ayaa kalkp ellerini rpt ve:

- Oyun oynamaya ne dersiniz, ocuklar? diye sordu.


Bira ielerinden birini ald, iindekini boaltt ve bo ieyi yere, imenlerin
ortasna koydu. Sonra masaya gidip pastann en altndaki be halkay ald ve
ocuklara halkalarn ieye nasl geirileceini gsterdi.
- Son rpnlar, dedi Alberto. - Binba son noktasn koymadan ve Hilde
dosyasn kapatmadan, hemen imdi buradan kurtulmalyz.
- Tm bunlar yalnz bana toplamak zorunda kalacaksn anneciim, dedi Sofi.
- Hi nemli deil yavrum. Hem bu sana gre bir hayat deil zaten. Alberto sana
daha iyi bir hayat verebilirse, bu beni her eyden ok mutlu edecektir. Sahi,
beyaz bir at m var demitin?
Sofi baheye bir bakt. Tannmayacak hale gelmiti gerekten. imenlerin st
ieler, tavuk kemikleri, rek ve balonlarla doluydu.
545
SOF'NN DNYASI
- Bir zamanlar buras benim kk cennetimdi, dedi Sofi.
- Ve imdi cennetten ayrlma zaman geldi, diye yantlad Alberto.
ocuklardan biri beyaz Mercedes'e oturmutu. Bir anda gaza basmasyla arabann
bahe kapsn yere ykarak son srat baheye girmesi bir oldu.
Sofi kuvvetle kolundan Geit'e doru ekildiini hissetti. Ve Alberto'nun sesini
duydu:
- imdi!
O anda beyaz Mercedes bir elma aacna arparak durdu. Aataki ham elmalar
sapr sapr yerlere dkldler.
- Bu kadar da ok fazla! diye bard ekonomi danman. - Hemen zararmn
karlanmasn talep ediyorum.

Bu kez de kars onu destekliyordu:


- Hepsi bu ahlaksz adam yznden! Nerede o?
- Sanki yer yarlp yerin dibine girdiler, derken Helene Amund-sen'in sesi olduka
gururlu kyordu.
Ayaa kalkt, st darmadan olmu uzun masaya gidip felsefi bahe partisinden
arta kalanlar toparlamaya balad ve:
- Bir kahve daha isteyen var m? diye sordu.
546
KONTRPUAN
... ayn anda ses veren birden ok ezgi...
Hilde yatanda doruldu. Sofi ile Alberto'nun yks burda bitiyordu. yi de
neler olmutu sahiden?
Babas neden bu son blm yazmt? Yalnzca Sofi'nin dnyasndaki gcn
gstermek iin mi?
Dnceli dnceli banyoya gidip giyindi. Kahvaltsn abucak ettikten sonra
baheye kp salncaa oturdu.
Tm partideki tek mantkl eyin Alberto'nun konumas olduu konusunda
Alberto'ya katlyordu. Babas Hilde'nin dnyasnn da Sofi'nin bahe partisi
kadar karmakark olduunu mu sylemek istiyordu yoksa? Yoksa onun da dnyas
sonunda darmadan m olacakt?
Ya Sofi ile Alberto? Onlarn gizli planlarna ne olmutu? Bundan gerisini Hilde mi
yazacakt? Yoksa onlar ykden kurtulmay sonunda baarmlar myd? Ya imdi
neredeydiler?
Birden bir eyi anlad: Sofi ile Alberto ykden kurtulmay baarmlarsa onlara
ne olduunu bu dosyada bulamayaca gn gibi ortadayd. nk burada yazl olan
her ey babasnn ok iyi bilerek yksne koyduu eylerdi.

Acaba her ey satr aralarnda m gizliydi? Bir ara bundan szediliyordu kitapta.
Burada, salncakta oturmu dururken Hilde kitab bir iki kez daha okumas
gerektiini anlad.
Beyaz Mercedes'in baheye dald an Alberto Sofi'yi kolundan kapp Geit'e
srkledi. Buradan ormana dalp Binbann Evi'ne
547
SOF'NN DNYASI
kotular.
- Daha hzl! diye bard Alberto. - Binba bizi aramay akl etmeden nce olmal
her ey.
- Artk Binbann gr asnn dnda myz? -Hayr, ama tam snrdayz.
Gl kaykla geip Binbann Evi'ne geldiler. Alberto bodruma giden
merdivenlerin kapsn at. Sofi'yi merdivenlere doru teledi ve sonra her ey
kapkaranlk oldu.
Bunu izleyen gnlerde Hilde kendi plan zerinde alt. Kopenhag'daki Anne
Kvamsdal'a birka mektup daha yazd, birka kez de telefon etti. Lillesand'daki
arkadalarndan da yardm istedi. Neredeyse snfnn yans planna katlm
bulunuyordu.
Ara sra "Sofi'nin Dnyasndan blmler okudu. Bu, bir kere okumakla bitirilecek
bir yk deildi. Okuduka Sofi ile Alberto'nun bahe partisinden yokolduktan
sonra balarna neler gelmi olabileceine dair yeni fikirler geliyordu aklna.
23 Haziran Cumartesi gn dokuz sralarnda uyand. Babas Lbnan'daki
kamplarndan ayrlm olmalyd. Artk beklemekten baka yapacak bir ey yoktu.
Babasnn bu son gn dakikas dakikasna planlanmt.
lene dek annesiyle birlikte ertesi gne hazrlk yaptlar. Hilde, Sofiyle
annesinin bu gne nasl hazrlk yaptklarn dnmeden edemiyordu. Ama onlar
bunu yapm bitirmiti, deil mi? Yoksa bu ilerle onlar da u anda m
urayorlard?

Sofi ile Alberto, cephesi kt grnl havalandrma borularyla kapl iki byk
binann nndeki imenlerde oturuyorlard. Binalardan birinden elinde kahverengi
anta tutan bir olanla, krmz askl anta tayan bir kz ktlar. Arkadaki
kk yoldan bir
548
KONTRPUAN
araba geti.
- Neler oldu? diye sordu Sofi.
- Baardk!
- imdi neredeyiz peki?
- Burasnn ad Binbann Evi.
- Binbann Evi mi? Ama...
- Oslo'da bir semt buras.
- Emin misin?
- Kesinlikle. Bu binann ad "Chateau Neuf" ve "yeni saray" anlamna geliyor.
Burada mzik retimi yaplyor. teki bina da "lahiyat Fakltesi". Burada da din
eitimi veriliyor. Daha arkadaki u yksek binalarda da doal bilimler, edebiyat ve
felsefe retimi yapllyor.
- imdi biz Hilde'nin kitabnn ve Binbann denetiminin tamamen dnda myz?
- Evet. Bizi burada asla bulamaz.
- Peki ormanda koarken neredeydik?
- Binba ekonomi danmannn arabasn elma aacna arptrrken biz Geit'e
saklandk. O srada henz embriyo aama-sndaydk. Hem yeni hem de eski
dnyaya aittik. Binba bizim o srada oraya saklanacamz asla akl edemezdi.
- Neden?

- Akl edebilseydi bizi o kadar rahat brakmazd. Her ey bir rya gibi olup bitti.
Ya da belki de o da oyunun iersindeydi.
- Ne demek istiyorsun?
- Beyaz Mercedes'i altran oydu. Belki de olup bitenlerden yle yorgun
dmt ki bizi gzden kaybetmek iin aslnda kendisi abalad...
Olanla kz imdi iyice yanlarna gelmiti. Sofi, orada kendinden olduka yal bir
adamla oturmaktan biraz utanmt. Ayrca Alberto'nu sylediklerini bir ekilde
dorulamak istiyordu.
Ayaa kalkp onlara kotu ve:
549
SOFl'NN DNYASI
- Affedersiniz. Bu semtin ad ne acaba? dedi.
Onlarsa onu ne grm ne de sylediklerini duymu gibi davrandlar.
Sofi kzp tekrar arkalarndan kotu ve:
- Bir soruya cevap vermek o kadar g bir ey olmasa gerek! dedi.
Gen adam kza hararetle bir eyler anlatmakla meguld:
- Kontrpuantik kompozisyonlarda iki boyut vardr: yatay ya da ezgisel, ve dey
ya da armonik. Burada birden ok ezginin ayn anda ses vermesi sz konusudur...
- Sznz kestiim iin zr dilerim ama...
- Bu ezgiler bir arada kardklar sesten bamsz olarak birbirlerini en iyi
tamamlayacak biimde bir araya getirilirler. Tabii burada uyum da ok nemlidir.
te buna kontrpuan diyoruz. Bu szck aslnda "notaya karlk nota" anlamna
gelmektedir.
Olacak i deildi! Ne sar ne de krdler oysa. nc kez deneyip tam
karlarna dikildi. Ama onu kenara itip getiler.

- Rzgar kt galiba, dedi kz. Sofi Alberto'ya dnp:


- Beni duymuyorlar! dedi ve bunu der demez Hilde ve kolyesini grd ryasn
hatrlad.
- Evet, dedi Alberto. - Bu da bizim dememiz gereken bedel. Bir kitaptan
kurtulmu olan bizler kitabn yazaryla tamamen ayn konumda olmay
bekleyemeyiz. Ama ite buradayz. Ve u andan sonra felsefi bahe partisinde
olduumuzdan bir gn daha yalanmayacaz.
- evremizdeki insanlarla hibir zaman iliki kuramayacak myz yani?
- Gerek bir filozof hibir zaman "hibir zaman" demez. Saatin var m?
- Saat sekiz.
550
KONTRPUAN
- Evet, bu Kaptan Viraj'ndan ayrldmz saat.
- Hilde'nin babas Lbnan'dan bugn dnyor.
- Evet, bu yzden acele etmemiz gerek.
- Ne demek istiyorsun?
- Binbann Bjerkely'e geliini grmek istemiyor musun?
- Tabii, ama...
- Hadi gel yleyse!
ehir merkezine doru yrmeye baladlar. nsanlarla karlatlar, ama herkes
onlara hava cva muamelesi yapyordu.
Yolun kenarnda arabalar parketmiti. Alberto birden st ak krmz bir
arabann yannda durup:

- Sanrm bunu kullanabiliriz, dedi. Ama nce bunun bizim arabamz olduundan
emin olmamz gerek.
- Hibir ey anlamyorum.
- Anlataym: Herhangi bir insana ait bir arabay alamayz, deil mi? stelik sence
frsz bir araba grdklerinde ne der insanlar? Zaten bizim de byle bir
arabay srebileceimizi hi sanmam.
- Bu spor arabann zellii ne peki?
- Bu arabay eski bir filmde grdm sanyorum.
- Kusura bakma ama bu esrarengiz laflardan hibir ey anlamyorum.
- Bu, hayal rn bir araba Sofi. Tpk bizim gibi. Dier insanlarsa bu arabann
yerinde yalnzca bir boluk gryorlar. Ama ite ncelikle bundan emin olmalyz.
Durup beklediler. Bir sre sonra kaldrmdan bisikletle bir olan gelip arabann
olduu yerden yola indi ve yoluna devam etti.
- Grdn m? te bu bizim arabamz! Alberto sa kapy at ve:
- Buyurunuz! diyerek Sofi'yi arabaya davet etti.
Kendisi de direksiyona oturdu. Kontak anahtarn dndrd ve araba almaya
balad.
551
SOFNN DNYASI
nce Kilise Caddesi'nden geip sonra Drammen Yolu'na k-tlar. Lysaker ve
Sandvika'dan getiler. zellikle Drammen'den sonra 24 Haziran vesilesiyle
yaklm pek ok ate grdler.
- Yazn tam ortas, Sofi. Ne harika, deil mi?
- Arabada da ne gzel esiyor. Bizi imdi kimse gremiyor mu gerekten?

- Yalnzca bizim gibi olanlar grebiliyor. Belki bunlardan baz-syla karlarz,


kim bilir? Saat ka?
- Sekiz buuk.
- yleyse biraz hzlanmamz gerekiyor. u koca kamyonun arkasndan
kurtulmalyz en azndan.
Byle deyip koca bir msr tarlasna daldlar. Sofi arkasna dnp baktnda
zerinden getikleri msrlarn yana yatm olduunu grd. Alberto:
- Yarn baktklarnda, "dn kuvvetli bir rzgar esmi olmal" diyecekler... dedi.
Binba Albert Knag, 23 Haziran gn saat drt buukta Kastrup Havaliman'na
indi. ok uzun bir gn olmutu bu. Yolun son ksmm Roma'dan uakla gelmiti.
Pasaport kontroln, zerinde tamaktan hep gurur duyduu BM niformas
iinde geti. Bu haliyle yalnzca kendini ya da yalnzca kendi lkesini deil,
uluslararas bir dzeni, tm dnyay kapsayan yz yllk bir gelenei temsil
ediyordu.
Yalnzca kk bir anta tayordu omuzunda. Bagajlarnn geri kalann Roma'da
uaa teslim etmiti. Krmz pasaportunu yle bir sallamas yetmiti.
"Nothing to declare" yazl kapdan geti.
Kristiansand'a giden uan kalkmasna daha saat vard. nce havaalanndaki
dkknlardan ailesine birka kk hediye ald. Hilde'ye hayatnn asl en byk
hediye552
KONTRPUAN
sini iki hafta kadar nce gndermiti. Marit bu hediyeyi sabah uyannca bulsun
diye Hilde'nin baucundaki masaya koyacakt. Hilde'yle yagnndeki o ge
telefon konumasndan bu yana bir daha konumamt.
Albert Norvee birka gazete alp bara oturdu ve bir kahve smarlad. Ancak
gazetenin balklarna bakmt ki hoparlrden gelen sesi duydu:

"Dikkat, dikkat! Sayn Albert Knag. Sayn Albert Knag. Ltfen SAS enformasyon
giesine geliniz."
Bu da neydi ki? Srtndan aa souk terler indiini hissetti. Tekrar Lbnan'da
greve mi arlyordu acaba? Yoksa evde bir terslik mi vard?
Hemen enformasyon giesine kotu:
- Ben Albert Knag.
- Buyrun. Size acele bir haber var.
Albert Knag kendisine uzatlan zarf hemen at. Zarfn iinde yine bir zarf vard.
zerinde: "Binba Albert Knag, Kastrup Havaliman SAS enformasyon giesi
eliyle, Kopenhag." yazyordu.
Heyecanlanm bir halde kk zarf da at. inde kk bir kt vard:
Sevgili babacm. Lbnan'dan hogeldin. Grdn gibi eve gelmeni dahi
bekleyemiyorum. Sana hoparlrden seslenmek zorunda kaldm iin zr dilerim.
En kolay buydu. NOT. Ne yazk ki ekonomi danman in-gebrigtsen alnm bir
Mercedes iin tazminat davas am bulunuyor. NOT. NOT. Geldiinde beni
muhtemelen bahede oturuyor bulacaksn. Ama belki bundan nce de yine
haberleebiliriz. NOT. NOT. NOT. Bahede uzun sre kalmak artk beni
korkutuyor. Bu tip yerlerde yer yarlp yerin dibine gemek ok kolay nk. Sev553
SOF'NIN DNYASI
giler... Geliini planlamak iin bir sr vakti olmu olan Hilde.
Binba Albert Knag nce bir glmsedi. Ama sonra bu ekilde ynetilmekten
rahatszlk duydu. O her zaman kendi varoluunu kendi denetleyebilen bir kii
olmutu. Lillesand'da-ki kck kz tutmu onun Kastrup Havaliman'ndaki
hareketlerini denetliyordu ha! Peki nasl yapabiliyordu bunu?
Zarf i ceplerinden birine koyup havaalanndaki iki yan dkkanl koridorlarda
yrmeye koyuldu. Danimarka yiyecekleri satan bir dkkna girmek zereydi ki
dkknn camna yaptrlm bir baka zarf grd. Zarfn zerinde kaln ispirtolu
kalemle BNBAI KNAG diye yazlyd. Albert zarf alp at:

Kastrup Havaliman'ndaki Danimarka Dkkn eliyle Binba Albert Knag'a mesaj.


Sevgili babacm. Ltfen benim iin byk, tercihan iki kiloluk bir Danimarka
salam alr msn? Annemin de konyak sosisi houna gider sanrm. NOT. Limfjord
havyarna da hayr demem dorusu. Sevgiler... Hilde.
Albert etrafna baknd. Hilde buralarda olmasnd sakn? Marit babasn
karlamas iin onu buraya yollam olabilir miydi? nk bu Hilde'nin el
yazsyd...
Birlemi Milletler gzlemcisi bir anda gzlenildii duygusuna kapld. Sanki birisi
tm yaptklarm uzaktan denetliyordu. Kendini kk bir ocuun elindeki oyuncak
bir bebek gibi hissediyordu.
Dkkna girip iki kiloluk bir salam, bir konyak sosisi ve kutu Limfjord havyan
ald. Sonra yrmeye devam etti. Hilde'ye bir de doru drst bir yagn
hediyesi vermek
554
KONTRPUAN
istiyordu. Bir hesap makinas m alsayd acaba? Yoksa kk bir seyahat radyosu
mu? Evet, evet. Radyo ok iyi fikirdi.
Elektrikli aletler satan dkkna geldiinde burada da cama bir zarf yaptrlm
olduunu grd. Zarfn zerinde "Kastrup Havaliman'ndaki en ilgin dkkn eliyle
Binba Albert Knag" diye yazyordu. Zarfn iindeki beyaz ktta unlar
yazlyd:
Sevgili babacm. Soft babasndan ald o cmert yagn hediyesi, FM radyolu
mini televizyon iin sana teekkr etmemi istedi. ok harika bir eydi ama te
yandan bu yalnzca bir ayrntyd. Ancak belirtmeliyim ki ayrntlara ben de Sofi
kadar dknm. NOT. Henz gitmemi olabilirsin diye sylyorum; yiyecek
eyler satan dkknda ve ikiyle sigara satan dkknda da notlar bulacaksn.
NOT. NOT. Yagnmde gelen paralar 350 kronu buldu. Mini televizyonun bir
ksmn da ben bu paralarla karlayabilirim. Sevgiler... oktan hindiyi doldurup
Waldorf salatasn hazrlam olan Hilde.

Mini televizyonun fiyat 985 Danimarka kronuydu. Kznn direktifleriyle oradan


oraya yneltilen Albert Knag'n duygularyla karlatrldnda bu gerekten
yalnzca bir ayrntyd. Kz burda myd, deil miydi?
O andan sonra gittii her yere dikkatle bakmaya balad. Kendini ayn anda hem
bir casus hem de bir kukla gibi hissediyordu. nsani zgrl elinden mi
alnyordu yoksa?
ki ve sigara satlan duty-free dkkna da gitmesi gerekiyordu artk. Burada da
ismi yazl olan bir zarf vard. Tm havaliman kendisinin imle olduu bir
bilgisayar oyunuydu sanki. Ktta unlar yazlyd:
555
SOF'NN DNYASI
Kastrup'daki byk duty-free dkkn eliyle Biba Knag. Benim buradan tm
istediim, bir paket sakzl eker ve birka kutu Anthon Berg badem ezmeli
ikolata. Unutma ki bunlar Norve'te ok daha pahal! Hatrlayabildiim kadaryla
annem de Campari sever. NOT. Eve gelene dek tm antenlerin ak durmal. Bu
nemli mesajlar karmak istemezsin, deil mi? Sevgiler... Senden ok ey
renmi kzn Hilde.
Albert pes etmi bir tavrla iini ekti ve dkkndan kendisine smarlananlar ald.
Elinde torba ve omzunda antasyla uan kalkaca 28 numaral k kapsna
yneldi. Baka mesaj da varsn olsundu. Bunlarn hepsini arayacak hali
yoktu ya!
Ama 28 numaral kapnn hemen yanndaki bir stunda da beyaz bir zarf aslyd:
"Binba Knag. Kastrup Havaliman, kap 28". Bu da Hilde'nin yazsyd ama sanki
kap numarasn bir bakas yazmt. Yine de bunu kesin olarak sylemek
olanakszd, nk ne de olsa insanlarn yazsn saylardan tanmak pek kolay
deildi.
Arkas geni bir duvara sabitlenmi olan koltuklardan birine oturdu. Torbalar hl
elindeydi. Saa sola kukuyla bakan bu haliyle gururlu bir binbadan ok ilk kez
tek bana yolculua km kk bir ocuu andryordu. Hilde buradaysa
kendisini nce onun grmesi zevkini tattrmak istemiyordu ona.

Yolcular kukuyla bir bir izlemeye balad. Kendisini devletin emniyetine gz


dikmi bir vatan haini gibi hissediyordu. Yolcular ieri almaya baladklar an
derin bir nefes ald. Uaa son binen de o oldu.
Bini kartn verecei srada, giri giesine yaptrlm bir zarf daha buldu.
556
KONTRPUAN

Sofi ile Aiberto Brevik kprsn ve Krager giriini arkalarnda brakmlard.


- 180'le gidiyorsun, dedi Sofi.
- Saat 9'a geliyor. Binbann Kjevik Havalimam'na inmesine bir ey kalmad. Hem
naslsa bizi ar sratten filan durduramazlar.
- Ya arpacak olursak?
- Sradan bir arabayla arprsak hibir ey olmaz. Ama bizimki gibi bir arabayla
arpma konuunda...
- Evet?
- te o zaman dikkatli olmamz gerek. Biraz nce Uan Oto-mobil'i getiimizi
grdn m?
- Hayr.
- Vestfold'da bir yerde park etmi duruyordu.
- u nmzdeki turist otobsn gemek pek kolay olmayacak. stelik samz
solumuz da orman.
- Hi sorun deil Sofi. Artk bunu senin de bilmen gerek. Byle dedikten sonra
arabayla ormana dalp sk aalarn
arasndan srmeye devam ettiler. Sofi derin bir nefes ald.
- Beni korkuttun.

- Korkma, biz elik bir duvarn iinden bile geebiliriz.


- Yani biz evremizdeki eylerle karlatrldnda ii bo ruhlardan baka bir
ey deiliz, yle mi?
- Hayr, hayr. Her eyi ters yz etmi oluyorsun byle diyerek. Asl evremizdeki
her ey bizim iin ii bo bir masaldan ibaret.
- Bununla ne demek istediini biraz aman gerek.
- yleyse iyi dinle. Ruhun su buharndan bile daha "bo" bir ey olduuna inanlr.
Oysa gerek bunun tam tersidir. Ruh, buzdan bile antta youndur
557
SOFfNN DNYASI
- Bunu hi dnmemitim.
- O halde sana bir yk anlataym. Bir zamanlar meleklere inanmayan bir adam
varm. Bir gn ormanda aa keserken yanna bir melek gelivermi.
- Sonra?
- Bir sre beraber yrmler. Sonunda adam melee dnp: "Pekl. Meleklerin
varolduunu kabul ediyorum. Ama siz bizim gibi gerek deilsiniz," der. Melek,
"Bununla ne demek istiyorsun?" diye sorar. Adam cevap verir: "Biraz nce bir
kayaya geldiimizde ben kayann yanndan dolamak zorunda kaldm. Sense
kayann iinden getin, gittin. Yolu ktkler kapatmt. Ben ktklerin zerinden
trmanp amak zorunda kaldm. Sense ktk ynnn iinden geip gittin." Melek
bu cevaba arr ve: "Nasl byle dersin?" der. "Demin bir bataklktan geerken
ikimiz de sisin iinden yryp getik. nk her ikimiz de sisten daha younuz."
- Gerekten de yle...
- te biz de byleyiz Sofi. Ruhlar elik kaplardan geebilirler. Ruhtan oluan bir
eyi ne tanklar ne de bombardman uaklar tahrip edebilir.
- Bu ok ilgin bir dnce.

- Birazdan Risr'e geleceiz ve Binbann Evi'nden yola kal daha bir saat bile
olmad! Ama canm da ok fena kahve ekiyor.
Sndeled'den hemen nce Fiane'ye geldiklerinde yolun sol kenarnda bir
kafeterya grdler. Ad "Sinderella" idi. Alberto buraya sapp arabay yeilliklere
park etti.
Kafeteryada Sofi ieceklerin durduu dolabn kapsn amak istedi ama kap
sanki yerine mhlanm gibi kprdamyordu. Alberto da ilerde, arabada bulduu
bir kt bardaa kahve doldurmaya alyordu. Tek yapaca ey kahve
makinesinin dmesine basmakt ama tm gcn kullanmakla beraber bunu baa558
KONTRPUAN
ramyordu.
Yardm isteyen gzlerle kafeteryadaki mterilere bakt. Kimse aldr etmeyince
yle yksek bir sesle bard ki Sofi kulaklarn tkamak zorunda kald:
- Kahve istiyorum!
Hemen ardndan da ne olduunu anjayp bir kahkaha patlatt:
- Bizi duyamyorlar ki! Onlarn kafeteryalarnda bir ey yiyip imemiz olanaksz.
Tam dar kmaya hazrlanyorlard ki yal bir kadnn yerinden kalkp
kendilerine dor.u geldiini grdler. Kadnn zerinde kpkmz bir etek, buz
mavisi bir hrka ve beyaz bir barts vard. Kadnn zerindeki renkler de,
hatlar da kafeteryadaki dier kiilerden ok daha parlakt.
Alberto'ya gelip:
- O ne biim bar yle ojum?
- zr dilerim efendim.
- Kahve istediini sylemitin, deil mi?
- Evet ama...

- urada bizim de kk bir yerimiz var.


Kadnn ardndan kafeteryadan kp arkadaki bir patikaya girdiler. Yrrlerken:
- Buralarda yenisiniz galiba? diye sordu kadn.
- Dorusunu sylemek gerekirse yle, dedi Alberto.
- yleyse sonsuzlua hogeldiniz ocuklar!
- Ya siz?
- Ben Grimm kardelerin masallarndan birindenim. ki yz yl oluyor aa yukar.
Ya siz neredensiniz?
- Biz bir felsefe kitabndanz. Ben felsefe retmeniyim, Sofi de benim rencim.
- Kih kih. te bu yeni bir ey.
ok gemeden aalarn arasnda bir meydana ktlar. Etrafta ho, kahverengi
kulbeler vard. Kulbelerin arasndaki bir
559
SOFI'NN DNYASI
bahede kocaman bir ate yaklmt ve atein etraf pek ok renkli kiilikle
doluydu. Sofi bunlardan ounu bir bakta tand: Pamuk Prenses ve Yedi Cceler,
Kelolan, Sherlock Holmes, Pe-ter Pan ve Pippi Uzunorap... Krmz Balkl Kz'la
Kl Kedisi de oradayd. Atein etrafnda ad olmayan ama tandk pek ok baka
karakter de vard: cceler, cinler, devler, cadlar, melekler ve kk eytanlar...
Sofi'nin gzne gerek bir Tirol de iliti.
- Ne tantana! diye yorumda bulundu Alberto.
- Bugn 24 Haziran da ondan. Valborg Gecesinden bu yana byle bir araya
gelmemitik. O zaman da Almanya'daydk. Bense u an yalnzca ziyaret amacyla
burdaym. Kahve mi demitiniz?
- Evet, ltfen.

Sofi ancak o zaman evlerin zencefilli rekler ve ekerden yaplma olduunu


farketti. Etraftakiler evlere yaklap istedikleri paralar yiyorlard. Frnc bir
kadn da onlarn arkasndan evleri tekrar tamir ediyordu. Sofi de bir evden bir
para ald. Bu imdiye dek yedii en tatl, en gzel eydi.
Bu arada kadn elinde kahveyle geldi.
- ok teekkrler, dedi Alberto.
- Misafirlerimiz bunu nasl deyecekler bakalm?
- demek mi?
- Burada borcumuzu para yerine bir yk anlatarak deriz/Sizinki sadece bir
kahve olduu iin ksack bir yk anlatsanz da olur.
- Size insanln o inanlmaz yksn anlatmak isterdik, dedi Alberto. - Ama ne
yazk ki ok acelemiz var. Borcumuzu bir baka zaman gelip deyebilir miyiz?
- Elbette. Ama neden ok aceleniz var?
Alberto ksaca nereye yetimeye altklarn anlatt. Kadn dinledikten sonra:
Evet, gerekten de buralarda yeni olduunuz anlalyor. Size tavsiyem bir an
nce etten kemikten olan bu dnyayla ilikiyi
560
KONTRPUAN
kesmenizdir. Bizler artk buna baml deiliz. Biz "grnmeyen insanlar" grubuna
dahiliz.
Biraz sonra Alberto ile Sofi "Sinderella" kafeteryasna geri dnmler ve tekrar
krmz spor arabaya binmilerdi. Arabann hemen yanbanda bir anne ocuunu
ietiyordu.
Kestirmeden, talar kayalar zerinden geerek ok gemeden Lillesand'a
vardlar.

Kopenhag'dan kalkan SK 876 uu numaral uak 21.35'de Kjevik Havaliman'na


indi..Uak Kopenhag'dan kalkmaya hazrlanrken Binba giri giesinde bulduu
zarf am, iindekileri okumaya balamt:
24 Haziran 1990, Kastrup'da uu kartn gieye vermekte olan Binba Knag'a,.
Sevgili babacm. Beni Kopenhag'da greceini sanm olabilirsin. Oysa benim
senin hareketlerin zerindeki denetimim bundan ok daha derinlere uzanyor.
Seni nerede olursan ol, grebilirim ben. nk ben yllar, yllar nce byk
bykanneme sihirli bir ayna satm olan ingene ailesini buldum. Onlardan bir de
kristal bir kre aldm. Ve ite rnein u an uakta yerine oturmu olduunu
grebiliyorum. Unutma ki "fasten seat-belt" yazs snene dek kemerlerin bal
ve koltuunun arkas dik bir ekilde oturmalsn. Uak havalandktan sonra
koltuunu arkaya yatrp yle bir gzel dinlenmelisin. Eve geldiinde iyice
dinlenmi olmanda yarar var. Lillesand'da hava olduka gzel olmakla beraber,
sanrm scaklk Lbnan'dakinin olduka altndadr. yi yolculuklar! Sevgiler...
Bycler bycs, Aynalar Kraliesi ve en byk ironi koruyucusu, kzn Hilde. ,
Albert kzgn m yoksa yalnzca yorgun ve pes etmi bir hal561
SOF'NN DNYASI
de mi olduuna karar veremiyordu. Ama birden bire glmeye balad. yle yksek
sesle glyordu ki yolcular dnp baktlar. Sonra uak havaland.
Kendi etmi, kendi bulmutu! Ama onunla Hilde arasnda sanki nemli bir fark da
vard. O, yalnzca Alberto ve So-fi'ye yapmt yapacan. Ve onlar... onlar
yalnzca bir hayal rnydler. Oysa kz kendisini kullanyordu.
Hilde'nin dedii gibi yapt. Koltuunu yatrp arkasna iyice yasland. Sonra da
kendine tekrar ancak pasaport kontroln geip Kjevik Havaliman yolcu salonuna
girdiinde geldi. Burada kendisini gsteri yapan bir grup karlad.
Grup, ou Hilde'nin yalarnda 8-10 kiiden oluuyordu. Ellerindeki pankartlarda
"HOGELDN BABA!", "HLDE SEN BAHEDE BEKLYOR" ve "RON
SRYOR" yazyordu.
in kts bavullarnn kmasn beklemek zorunda olup hemen bir taksiye
atlayp gidememesiydi. Beklerken Hilde'nin okul arkadalar etrafnda dolap
durduundan pankartlar tekrar tekrar okumak durumunda kald. Kzlardan biri

yanma yaklap bir gl demeti uzatnca yelkenleri suya indi. Elini torbalardan
birine daldrp gstericilerden her birine badem ezmeli birer ikolata verdi.
Hilde'ye yalnzca iki tane kalmt. Bavullar nihayet tama bandnda
grndnde, yanna gen bir adam yaklap kendisinin Aynalar Kraliesi'nin
emrinde olup onu Bjerkely'e gtrmekle grevlendirildiini syledi. Bu arada
gstericiler de gzden kaybolmulard.
E18 karayoluna ktlar. Btn kprlerin ve tnel girilerinin zerinde pankartlar
aslyd: "Hogeldin baba!", "Hilde seni bekliyor", "Seni gryorum baba".
Albert Knag taksi nihayet Bjerkely'deki evlerinin kapsnda durduunda derin bir
nefes ekip, ofre taksi creti
562
KONTRPUAN
olan 100 kronla beraber kutu Carlsberg Elephant biras verdi.
Evin nnde kars Marit karlad onu. Uzun uzun kucaklatktan sonra Albert
sordu:
- O nerede?
- skelede oturuyor.
Alberto ile Sofi krmz spor arabayla Lillesand'daki Norve Otel'in nndeki
meydanda durdular. Saat ona eyrek vard. Sahile yakn kk adalardan birinde
byk bir ate yaklm olduunu grdler. Sofi:
- Bjerkely'i nasl bulacaz? diye sordu.
- Aramaktan baka are yok. Binbann Evi'ndeki resmi hatrlyorsun, deil mi?
- Evet, ama acele edelim. O gelmeden orada olmak istiyorum. Arabayla hem kk
ara sokaklardan hem kayalk yollardan
getiler. Bildikleri en nemli ey Bjerkely'nin deniz kenarnda olduuydu.
Sofi birden bard:

- te! te, bulduk!


- Sanrm yle. Ama ne olursa olsun byle barmamalsn.
- yi ama nasl olsa bizi kimse duymuyor ki...
- Sevgili Sofi. Byle uzun bir felsefe kursundan sonra hl byle abuk sonulara
varabilmen beni artyor dorusu.
- Ama...
- Etrafta tek bir Tirol, peri ya da orman cini olmadndan nasl byle emin
olabiliyorsun?
- Ah, haklsn. zr dilerim.
Arabayla bahe kapsndan geip evin nndeki yokuu ktlar. Alberto arabay
bahedeki salncan yanna park etti. Biraz aada bir masann zerine kiilik
servis almt.
- Onu gryorum, diye fsldad Sofi. Tam ryamdaki gibi is563
SOF'NtN DNYASI
kelenin ucunda oturuyor.
- Bu bahenin sizin Yonca Soka'ndaki evinizin bahesine ne kadar ok
benzediini gryor musun?
- Evet. Salncak filan... Yanna gidebilir miyim?
- Elbette. Ben burada oturuyorum...
Sofi koarak iskeleye gitti. Hilde'ye sarlacakt ki bunun yerine gzel gzel onun
yanna oturmay tercih etti.
Hilde iskeleye bal bir kayn ipiyle oynuyordu. Sol elinde de bir kt vard. Sk
sk saatine bakmasndan birini bekledii

belliydi.
Sofi onun ok gzel olduunu dnd. Kvrck sapsar sal, yemyeil gzlyd.
Sar bir yazlk elbise giymiti. Sofi onu biraz Jorn'e benzetti.
Hibir ie yaramayacan bilmesine ramen Hilde'nin kulana fsldad:
- Hilde! Benim, Sofi!
Hilde hibir tepki gstermedi.
Sofi dizlerinin zerinde dorulup Hilde'nin kulann ta iine bard: "Beni
iitiyor musun Hilde? Hem kr, hem sar msn
yoksa?"
Hilde gzlerini mi amt ne? Yoksa yava da olsa bir ses
duymu muydu?
Sonra yana dnd. Ban aniden saa evirip Sofi'nin gzlerinin ta iine bakt.
Ama baklar Sofi'yi grmyor, onu delip geiyordu sanki.
- O kadar hzl barma Sofi! diye seslendi krmz arabann iinden Alberto. Tm baheye periler dolsun istemem dorusu.
Birazdan derinden bir erkek sesi duydular: - Hilde!
Bu niformas ve mavi beresiyle Binbayd. Bahenin yukar-snda duruyordu.
Hilde ayaa frlayp ona kotu. Salncakla krmz arabann arasnda buluup
kucaklatlar. Binba Hilde'yi kucana alp ha564
KONTRPUAN
vada defalarca dndrd.

Hilde iskelede oturmu babasn bekliyordu. Kastrup'a vard andan itibaren


srekli babasnn nerde olduunu, ne yaptn, bana gelenleri nasl karladn
dnmt. Tm saatleri elindeki kada not etmiti.
Kzm myd acaba? Ama kzna esrarengiz bir kitap yazp sonra da her eyin
eskisi gibi olmasn bekleyemezdi ya!
Tekrar saatine bakt. Ona eyrek vard. Nerdeyse burda olmas gerekiyordu.
Ama o da ne? Sofi'yi grd ryasmdaki gibi bir ses mi duymutu ne?
Aniden yanna dnd. Orada bir ey vard. Emindi bundan. Ama neydi?
Yoksa bu yaz gecesinin bir cilvesi miydi?
Bir ka saniye sresince kendisinin medyum filan olmasndan korktu.
- Hilde!
br yanna dnp sesin geldii yne bakt.Babasyd bu! Bahenin yukarsnda
duruyordu.
Kalkp babasna doru kotu. Salncan yannda bulutular. Babas Hilde'yi
kucana alp havada defalarca dndrd.
Hilde alamaya balam, Binbann da gzleri dolmutu.
- Gen bir kz olmusun, Hildeciim!
- Sen de gerek bir yazar! /
Hilde sar elbisesinin kollaryla gzyalarn sildi.
- detik mi? diye sordu Hilde.
- Evet, detik.
Gidip masaya oturdular. Hilde her eyden nce babasnn Kastrup'tan bu yana
bandan geenleri merak ediyordu,
565

SOFNN DNYASI
Babas anlattka glmekten krldlar.
- Kafeteryadaki notumu bulmadn m yani?
- Oturup bir ey yiyecek halim mi vard, seni cad? Bu yzden imdi karnm zil
alyor.
- Zavall babacm!
- Yoksa hindi de uydurma myd?
- Hayr, hayr. Her ey hazr. Annem imdi getirir.
Sonra kitaptan, Alberto ile Sof'den bahsettiler. ok gemeden annesi hindi ve
VValdorf salatasyla bir ie pembe arap ve Hilde'nin kendi elleriyle yapt
ekmei getirdi.
Babas Platon'la ilgili bir eyler sylerken Hilde birden onun szn kesti: -Hi...
- Ne var?
- Duymadn m? Bir gcrt gibi bir ey...
- Yoo.
- Ama ben bir ey duyduuma eminim. Neyse, bir tarla
faresiydi belki de...
Binbann yemee balamadan syledii son ey:
- Ama felsefe kursu henz tamamen bitmi deil, oldu.
- Nasl yani?
- Bu gece sana evrenden bahsedeceim. Yemee balarlarken:

- Hilde kucaa oturacak ya geti. Ama sen deil... diyerek Albert karsn ekip
kucana oturttu. Bir sre byle oturdular.
- Dnsene, neredeyse krk yandasn artk... dedi Albert.
566
KONTRPUAN
Hilde babasna koarken Sofi gzlerinin dolduunu hissetti.
Hilde'ye hibir zaman ulaamayacakt!
Etten kemikten bir insan olan Hilde'nin yerinde olmak istedi.
Hilde'yle Binba masaya oturduklarnda Alberto arabann kornasn ald.
Sofi yukarya bakt. Hilde de byle yapmam myd? Alberto'ya koup arabada
tekrar yanna oturdu.
- Biraz daha durup neler olduuna bakalm, dedi Alberto. Sofi "evet" anlamnda
ban edi.
- Aladn m yoksa? Sofi yine ban sallad.
- Ama niye?
- Hilde gerek bir insan olduu iin ne kadar ansl... Byyp gerek bir kadn
olacak. Mutlaka gerek ocuklar da olacak...
- Ve de torunlar... Ama hereyin iki yz var Sofi. Felsefe kursuna balarken de
sana bunu anlatmaya almtm.
-Ne gibi?
- Ben de senin gibi onun ansl olduunu dnyorum. Ama kurada yaam eken,
lm de eker.
- Gerekten yaayp lmek, doru drst yaamayp hi lmemekten daha iyi deil
mi?

- Bizim Hilde gibi bir hayatmz olmayacak. Ne de Binba gibi... Ama biz de hi
lmeyeceiz. Ormandaki kadnn ne dediini hatrlyor musun? Biz "grnmeyen
insanlar" grubuna dahiliz. Kadn kendisinin iki yz yanda olduunu da sylemiti.
Orada bin yandan fazla olan tipler de grdm...
- Belki de Hilde'nin sahip olduu bu eye... bu aile hayatna zeniyorum en ok.
- Senin de bir ailen var. Kedin, kularn, kaplumbaan var...
- Ama ben o gereklii terkettim.
- Hi de deil. Bu gereklii terkeden yalnzca Binba. O noktasn koydu ve bizi
artk asla bulamayacak.
567
SOFI'NN DNYASI
- Geri dnebileceimizi mi sylyorsun?
- Hem de istediimiz kadar. Ama nce Fiane'deki "Sinderella" kafeteryasnn
arkasndaki yeni dostlarmz ziyaret edeceiz.
Mller Knag ailesi imdi yemeklerine balamt. Sofi bir an iin bu yemein de
Yonca Soka'ndaki felsefi bahe partisine dnmesinden korktu. Binba Marit'i
drr gibi birtakm hareketler yapyordu. Ama hayr, tek yapt karsn
kucana oturtmak olmutu.
Arabalar onlarn yemek yedii masann epeyce tesinde duruyordu.
Konutuklarndan sadece bir ksm geliyordu ara sra kulaklarna. Sofi ile Alberto
bir sre oturup onlar ve baheyi seyrettiler. Oturup uzun uzun felsefi bahe
partisinden ve onun dramatik sonundan bahsettiler.
Gece yarsna doru masadan kalktlar. Hilde'yle babas salncaa doru
geliyorlard. Beyaz eve girmekte olan annesine el sallayarak:
- Sen git yat anne! diyordu Hilde. - Bizim babamla konuacaklarmz var.
568
BYK PATLAMA ...bizler de yldz tozuyuz...

Hilde salncakta babasnn yanma iyice yerleti. Saat on ikiye geliyordu. Oturup
koyu seyrederlerken gkyznde yldzlar bir grnp bir kayboluyorlard.
Dalgalar iskelenin altndaki kayalara arparken yumuak sesler karyordu.
Sessizlii bozan babas oldu:
- Evrende kck bir gezegende yaadmz dnmek ne tuhaf...
- Evet...
- Yer Gne sistemindektgezegenlerden biri yalnzca. Ama bunlarn iinde hayat
olan tek gezegen.
- Ya da evrendeki tek gezegen?
- Evet, olabilir. Ama te yandan evren yle snrsz bir ey [ ki evrenin baka
kelerinde de pekl hayat olabilir. Uzayda
mesafeler yle byktr ki bunlar "k dakikas" ya da "k y-l"yla leriz.
- Ne anlama geliyor bunlar?
- Bir k dakikas, n bir dakikada ald yoldur. Ve bu da olduka uzun bir
mesafedir, nk k bir saniyede uzayda 300.000 kilometre yol alr. Bir baka
deyile bir k dakikas 300.000 kere 60, yani 18 milyon kilometre eder. Bir k
yl da neredeyse on trilyon kilometre demektir.
- Yer'in Gne'e uzakl ne kadar?
- Sekiz k dakikasndan biraz fazla. Yani scak bir haziran gn yzmz
okayan Gne nlar bize gelmeden nce uzayda sekiz dakika kadar yol alrlar...
- Devam et!
569
SOF'NN DNYASI
i'

- Gne sistemimizdeki en uzak gezegen olan Plton'un Yer'e uzakl yaklak


olarak be k saatidir. Bir gkbilimci teleskopuyla Plton'u seyrederken
gerekte o andan be saat gerisini grmektedir. Veya bir baka deyile
Pluton'nun grntsnn bize ulamas iin be saat gemektedir.
- Hayal etmesi biraz zor ama sanrm ne demek istediini
anlyorum.
- ok iyi Hilde. Ama daha iin bandayz, biliyor musun? Bizim Gne'imiz,
Samanyolu diye bilinen bir "galaksi"deki 400 milyar yldzdan yalnzca birisidir. Bu
galaksi bizim Gne'imizin de spiral kollarndan birinde yer ald byk bir diski
andrr. Havann ak olduu bir k gecesi bamz kaldrp gkyzne
baktmzda yldzlardan bir kuak grrz. nk biz aslnda Samanyolu'nun
merkezine doru bakmaktayzdr.
- Demek bu yzden sveede Samanyolu'na "K Soka"
deniyor.
- Samanyolu'ndaki en yakn komumuza uzaklmz drt k yldr. u ilerde,
adann zerinde grnen yldz odur belki de. O yldzda bize, Bjerkely'e ynelmi
bir teleskop olduunu dnecek olursan, o teleskop burann drt yl nceki halini
grmektedir. Belki de bu salncakta oturup ayaklarn sallayan on bir yanda bir
kz ocuudur grd.
- nanamyorum!
- Ve bu, bize en yakn yldz konusunda geerliydi. Tm galaksi ise 90.000 k yl
geniliindedir. Bu, n galaksinin bir ucundan dier ucuna seyahat etmek iin
90.000 yl kullanmas gerektii anlamna gelir. Samanyolu'nda bizim
Gne'imizden 50.000 k yl tede bir yldza baktmzda, zamanda 50.000 yl
ncesine bakmaktayz demektir.
- Dncesi bile benim kck kafam iin fazla byk!
- Yani uzayda bir ey grmemizin tek yolu baklarmz za570

BYK PATLAMA
manda geriye evirmektir. Evrenin u anda nasl olduunu hibir zaman bilemeyiz.
Yalnzca daha nce nasl olduunu bilebiliriz. Binlerce k yl tedeki bir yldza
baktmzda, uzay tarihinde binlerce yl geriye gidiyoruz demektir.
- Korkun bir ey!
- Ve tm grdklerimiz gzmze k dalgalar halinde ular. Bu dalgalar uzayda
hareket ederken belli bir zaman geer. Bunu gk grltsne benzetebiliriz. ou
zaman gk grlts imek aktktan bir sre sonra duyulur. Bunun nedeni ses
dalgalarnn k dalgalarndan daha yava hareket etmesidir. Duyduum gk
grlts, bundan bir sre nce olmu bir eyin sesidir. Yldzlarda da bu
byledir. Bizden binlerce k yl tedeki bir yldza baktmda, bundan binlerce
yl nce "akm bir imei" grmekteyimdir bir bakma.
- Anlyorum.
- Ama u ana dek yalnzca kendi galaksimizden sz ettik. Gkbilimcilere gre
evrende bunun gibi yaklak olarak yz milyar galaksi bulunmaktadr ve bu
galaksilerin her birinde yaklak olarak yz milyar tane yldz vardr.
Samanyolu'nun en yakn komu galaksisine Andromeda takmyldz diyoruz. Bu
galaksi bizim galaksimize iki milyon k yl uzaklktadr. Yani n buradan bize
ulamas iki milyon yl alr. Yine bu da demektir ki gkyznde Andromeda
takmyldzna baktmzda iki milyon yl ncesine bakmakta oluruz. Bu
takmyldzdaki ok gelikin bir teleskop (afacan bir ufakln byle bir teleskobun bana oturmu olduunu gzmn nne getirebili-yorum!) u an buraya
bakyorsa bizi gremez. Grse grse dz alnl ilk insanlar grebilir. *
- akna dnm durumdaym...
- Bugn bilebildiimiz galaksilerin ou bizden yaklak olarak on milyar k yl
uzaklktadr. Yani bu galaksilerden sinyaller alabildiimizde, uzay tarihinde on
milyar yl geriye
571
SOFNN DNYASI

gidiyoruz demektir. Bu bizim gne sistemimizin uzayda varoluundan bu yana


geen srenin aa yukar iki ka bir sredir.
- Bam dndryorsun.
- Zamanda bylesi bir geriye dnn ne anlama geldiini kavramak zaten ok g
bir i. Ama gkbilimciler evreni alglaymz etkileyecek bundan da nemli bir
ey kefettiler.
- Anlat, anlat!
- Uzayda hibir galaksinin sabit bir ekilde durmad anlalm bulunuyor.
Uzaydaki btn galaksiler korkun bir hzla birbirinden uzaklayor. Bizden
uzaklatka bu hz daha da artyor. Yani galaksiler arasndaki mesafe giderek
artyor.
- Gzmn nne getirmeye alyorum.
- Bir balonun zerine siyah noktalar izdiinde, balonu iirdike bu noktalar
birbirinden uzaklar. Bu uzaydaki galaksiler iin de geerlidir. Bu yzden evrenin
genilemekte olduunu sylyoruz.
- Evren neden geniliyor acaba?
- Gkbilimcilerin ou bu konuda ortak bir fikre sahip: Bundan aa yukar 15
milyar yl nce evreni oluturan tm madde kk bir alanda toplanm
bulunuyordu. Bu madde ylesine skm bir durumdayd ki ekim gcnden tr
bu ktle ar scak bir haldeydi. Zamanla bu ktle yle skt, yle snd ki
sonunda patlad. Bunabyk patlama ya da ngilizce-deki adyla "the big bang"
diyoruz.
- Dncesi bile rktyor beni.
- Bu "byk patlama"dan sonra bu ktle paralar halinde uzaya yayld ve zamanla
souyan bu paralar yldzlar, galaksileri, aylar ve gezegenleri oluturdu...
- Ama bir de evrenin genilediini sylemitin?
- tte bunun da nedeninin milyarca yl nce meydana gelmi bu patlama olduu
dnlyor. nk evrenin deimez

572
BYK PATLAMA
bir corafyas yoktur. Evren bir harekettir. Evren bir patlamadr. Galaksiler hl
byk bir hzla birbirinden ayrlmaya devam etmektedir.
- Sonsuza kadar da byle mi gidecek?
- Olabilir. Ama baka bir ey de olabilir. Alberto'nun So-fi'ye, gezegenlerin
Gne'in etrafnda kalmasn salayan iki kuvvetten bahsediini hatrlyor musun?
- Yerekimiyle atalet deil miydi bunlar?
- Bu yasalar galaksilerin arasnda da geerlidir. Evren genilemekte olsa da
yerekimi bunun tersi ynde etki yapmaktadr. Bir gn, belki bundan milyarlarca
yl sonra, byk patlamann etkisi azaldka gk cisimleri yerekiminin etkisiyle
yeniden bir araya gelecektir. O zaman patlamann tersi, bir "toplanma"
yaanacaktr. Ancak mesafeler ok uzun olduu iin bu ar ekim bir film gibi
gerekleecektir. Balonun azn anca havann boalna benzetebilirsin bunu.
- Tm gezegenler yeniden bir ktle mi oluturacaklar yani?
- Evet, anlamsn. Peki o zaman ne olacaktr, syleyebilir misin bana?
- Yeniden bir "patlama" olup evren yeniden genilemeye balayacaktr. nk hl
ayn doa yasalar geerli olacaktr. Bu ekilde ortaya yeni yldzlar, yeni
galaksiler kacaktr.
- Yerinde bir dnce. Gkbilimciler evrenin gelecei zerine iki gr ortaya
koyuyorlar: ya evren giderek byyecek ve galaksiler arasndaki mesafeler
artacak ya da evren yeniden klp skacak. Bunu belirleyecek olan evrenin ne
kadar ar veya ne kadar ktlesel olduu. Ve gkbilimciler henz bunu
bilemiyorlar.
- Evren ok arsa ve klmeye balayacaksa, o zaman belki de bu evrenin
imdiye dek bir ok kereler skp bir ok kereler patlad anlamna gelir...
- Evet, buradan bu sonuca varmak mmkn. Ancak teki
573

SOF'NN DNYASI
olasla gre evren yalnzca bu kez genilemekte. Ve evrenin sonsuza dek
genilemeye devam edecei dnlecek olursa o zaman hereyin nasl balad
sorusu daha da nemli bir soru haline geliyor.
- Evet. Aniden patlayan bu ktle nasl meydana geldi?
- Bir Hristiyana gre bu "byk patlama" yaradl annn kendisidir. ncil'de
Tanr'nm "Ve k olsun!" dedii yazar. Al-berto'nun Hristiyanln "izgiseF bir
tarih anlayna sahip olduunu sylediini hatrlyorsundur belki de. Evrenin
bymeye devam edecei fikri bu bakmdan Hristiyanlk grne uygun bir
grtr.
- yle mi?
- Douda ise "dairesel" bir tarih gr egemendir. Bu gre gre tarih her
zaman tekrardan ibarettir. rnein Hindistan'daki eski bir reti evrenin srekli
genileyip kldn syler. Hintlilerin deyiiyle "Brahma gn" ile "Brahma
gecesi" arasnda gidip gidip gelinir. Bu dnce de kukusuz evrenin sonsuza dek
srecek "dairesel" bir hareket iinde olduu fikrine uyar. Bu, bana atp duran
byk bir kozmik kalbi hatrlatyor...
- Bence bu teorilerin ikisi de kavramas g ama son derece
ilgin teoriler.
- Ve bu Sofi'nin bahesinde oturup dnd sonsuzluk ikilemine benziyor:
Evren ya her zaman varolmu ya da bir zamanlar undan veya bundan meydana
gelmi olmalyd...
-Ah!
Hilde alnn tutuyordu.
-Ne oldu? .
- Alnm at sinei soktu galiba.
- Belki de Sokrates seni ryalardan geree dndrmeye

alyordur...
574
BYK PATLAMA
Sofi ile Alberto krmz spor arabada oturmu, Binbann Hilde'ye evrenle ilgili
anlattklarn dinliyorlard.
- Rolleri deitik, farknda msn? diye sordu Alberto.
- Nasl yani?
-nceden onlar bizi dinliyor ama biz onlar gremiyorduk. Oysa imdi biz onlar
dinliyoruz ve onlar bizi gremiyor.
- Bir ey daha var.
- Neymi o?
- Balangta biz, Hilde ile Binbann iinde yaad bir gereklik olduunu
bilmiyorduk. imdiyse bizim gerekliimizden haberi olmayan onlar.
- Evet, intikammz aldk.
- Ama Binba bizim hayatmza mdahale edebiliyordu...
- Bizim hayatmz onun mdahalesinden baka bir ey deildi ki zaten.
- Ben de onlarn hayatna mdahale edebileceimize dair umudumu yitirmemeye
alyorum.
- Ama bu olanaksz, biliyorsun. "Sinderella" kafeteryasnda ilerin nasl gittiini
unuttun mu? Oturup Coca-Cola iesini ekmeye alman hl gzlerimin nnde.
Sofi, Binba "byk patlama"dan bahsederken baheyi seyredip dnmt. Bu
szcn kendisi ona bir fikir veriyordu. Arabada bir eyler aranmaya balad.
- Ne var? diye sordu Alberto. -Hi.

Torpido gzn ap orada bir ngiliz anahtar buldu. Arabadan kt, gidip Hilde
ile babasnn tam karsnda durdu. nce Hilde'nin baklarn yakalamaya alt
ama bu tmyle olanakszd. Sonunda elindeki ngiliz anahtarn kaldrp tm
gcyle Hilde'nin alnna vurdu. Hilde:
-Ah! dedi.
Sofi sonra ngiliz anahtarn kaldrp bu kez de Binbann al575
SOF'NIN DNYASI

nna vurdu ama o hibir ey farketmedi.


- Ne oldu? diye sordu Hilde'ye.
- Alnm at sinei soktu galiba.
- Belki de Sokrates seni ryalardan geree dndrmeye alyordur...
Sofi yere yatp salnca itmeye alt. Ama salncak mhlanm gibi yerinde
duruyordu. Ama galiba sonunda bir milimetrecik olsun oynatmay baard.
- Bir esinti kt galiba.
- Yok canm, hava olduka scak.
- Sadece bu deil. Burada baka bir ey var.
- Burada olan yalnzca biziz, bir de lk yaz gecesi.
- Hayr, havada baka bir ey var.
- Ne olabilir ki?
- Alberto'nun gizli plann hatrlyor musun?

- Hatrlamaz olur muyum hi?


- Sonra birden partiden yokoldular. Sanki yer yarlp yerin dibine
girdiler...
- Ama...
- "Sanki yer yarlp yerin dibine girdiler..."
- yknn bir yerde bitmesi lazmd. Ben de yle bir ey uydurdum ite.
- Evet, sen yky yle bitirdin. Sonrasn yazmadn. Peki sonra ne oldu?
Dnsene, ya buradalarsa...
- nanyor musun buna gerekten?
- Bunu hissediyorum baba. Sofi koarak arabaya gitti.
- nanlr gibi deil! dedi Alberto Sofi elinde ngiliz anahtaryla arabaya
otururken. - Bu kzn inanlmaz yetenekleri var dorusu.
Binba kolunu Hilde'nin omzuna atmt. - Dalgalarn sesini duyuyor musun?
576
BYK PATLAMA
- Evet.
- Yarn motoru suya indirmeliyiz.
- Ya sen rzgarn sesini duyuyor musun? Kavak yapraklarnn nasl titrediini
gryor musun?
< Bu yaayan bir gezegen, biliyorsun...
- "Satr aralarnda" baka bir eyler olabileceini yazmtn bir seferinde, yle
deil mi?
- Yazm mydm?

- Belki bu bahede de "satr aralarnda" baka bir eyler vardr?


- Doa srlarla doludur elbette. Ama biz imdi yldzlardan bahsediyoruz.
- Birazdan suda da yldzlar olur.
- Kkken fosfora byle derdin. Bir bakma haklydn da. nk fosfor da dier
tm btn maddeler de bir zamanlar tek bir yldzn parasyd.
- Bizler de mi?
- Evet, bizler de yldz tozuyuz.
- Gzel bir laf bu.
- Radyoteleskoplar milyarlarca k yl tedeki uzak galaksilerden gelen nlar
yakalayabildiklerinde evrenin "byk patlama"dan hemen sonraki halini
grmektedirler aslnda, insann uzayda grp grebilecei tek ey binlerce
milyonlarca yl tesinden kalma fosillerdir. Yldz falcsnn yapabilecei tek ey
gemii bulup karmaktr olsa olsa.
- nk yldzlardan gelen m daha bize ulamadan gezegenler birbirinden
ayrlmtr bile.
- Bundan birka bin yl ncesine kadar yldzlarn konumu bugnknden
bambakayd.
- Bunu bilmiyordum.
- Bulutsuz bir gecede uzay tarihinde milyonlar, evet hatt milyarlarca yl geriye
gidebiliriz. Bir anlamda yzmz yuva577 .
SOF'NN DNYASI
ya dnmek anlamna gelmektedir bu.
- Bununla ne demek istiyorsun?

- Sen de ben de "byk patlama" ile meydana geldik. nk evrendeki her ey


organik bir btndr. Bundan milyarlarca yl nce tm madde yle youn bir ktle
halinde bir araya gelmiti ki bir toplu ine ba kadar bir alan milyarca ton
arlm-dayd. Bu "ilk atom" ok byk bu ekim gcnden tr patlad. Bir
eyler yokoldu o zaman sanki. Biz de bamz gkyzne kaldrp baktmzda
sanki o kaybolan eyi, kendimize giden yolu bulmak ister gibiyizdir.
- lgin bir ifade bu.
( - Uzaydaki tm yldzlar ve tm galaksiler ayn maddeden oluuyor: Biraz burda,
biraz orda. Galaksiler arasnda milyarlarca k yllk mesafe olabilir ama sonuta
hepsi ayn maddeden oluuyor...
- Anlyorum.
- Peki bu madde nedir? Milyarlarca yl nce patlayan neydP. Nerden geliyordu?
- te asl byk bilmece bu.
- Ve bu soru bizi ok yakndan ilgilendiriyor. nk biz de bu maddeden
yaplmayz. Biz milyarlarca yl nce yaklm o byk ateten etrafa yaylm
kvlcmlarz.
- Bu da gzel bir laf.
- Ayrca bu konuda bu byk saylara bakmamza hi gerek yok. nsann elinde bir
ta tutmas yeter. Evren yalnzca bir portakal byklndeki bu tatan da
olumu olsayd bu soruyu soracaktk: Bu ta nerden geliyor?
Sofi aniden krmz spor arabada ayaa kalkp eliyle koyu gstererek:
- N'olur kaya binelim! diye haykrd.
- Kayk bal. stelik krekleri kaldrmaya gcmz yetmez.
578
BYK PATLAMA

- Bir deneyelim n'olur?


- En azndan gidip bir bakabiliriz.
Arabadan inip koa koa deniz kenarna indiler.
skelede kayn ipini zmeye altlar ama olana yoktu.
- Sanki iviyle aklm gibi, dedi Alberto.
- Naslsa zamanmz bol.
- Gerek bir filozof asla pes etmez. u ipi... bir jzebiFsek...
- Gkyznde yldzlar iyice artt, dedi Hilde.
- Evet, tam bir yaz gecesi.
- Ama kn yldzlar daha ok parhyorlar. Lbnan'a gitmeden nceki geceyi
hatrlyor musun? Yeni yln ilk gnyd.
- Sana bir felsefe kitab yazmaya o zaman karar vermitim. nk
Kristiansand'daki ktphaneye gitmi, orada genler iin yazlm tek bir felsefe
kitab bulamamtm.
- imdiyse beyaz tavann tylerinin en tepesindeyiz bence.
- Bu k yl gecesinde etrafta kimse var m?
- Kayk yzmeye balad!
- Aa, evet...
- Olamaz. Sen gelmeden nce kendim gidip kontrol etmitim.
- Sahi mi?
- Alberto'nun kayn alan Sofiyi hatrladm. Kayk nasl glde ylece kalmt
hatrlyor musun?
- Belki bu da onun iidir.

- Sen dalga ge bakalm. Bense btn gece bir tuhaflk olduunu hissettim.
- Birimizin suya girmesi gerek.
- kimiz birden girelim baba.
579
DZN
Aasen, Ivar (1813-1896), 400
Aasgard, 31
ac, 151
Adem ile Havva, 464, 471,516
Aeskhylos ( 525-456), 87
arlk kuvveti, arlk yasas,
235,239,312 ahlak, 96, 206, 378-384 ahlak yasas, 379-384, 434 Akademi, 95,
192, 194 Aklc, Aklclk, 44, 81 akit, 174,182 Akropolis, 85-87,181 Alaaddin, 402
Alice Harikalar Diyarnda, 423 alkanlk, 27, 313 Allah, 172
alternatif yaam, 523 altn orta, 132 altyap, 445, 446, 448 ama, 127 ana
madde, 13, 46, 48, 97, 414,
521 Anaksagoras ( 500-428), 49,
73 Anaksimandros ( ykl. 610- 547), 42 Anaksimenes ( ykl. 570-526),
42
anatomi, 226 Andersen, H.C. (1805-1875),

400, 426, 443 Andromeda takmyldz, 571


anti-tez, 414
antibiyotik, 475
Antisthenes ( ykl. 455-360),
148
Appollon, 35, 65 Aquino'lu Thomas (1225-1274),
203-209
Arap, Arapa, 195, 203, 225 Areopagos, 87, 181 Aristiposs (ykl. 439-366), 151
Aristofanes ( ykl. 450-385), 87 aristokrasi, 133 Aristoteles ( 384-322),
41,
120-133,135,185,194,236,
283, 398, 462, 476 Arkhimedes ( 287-212), 354 Armstrong, Neil (1930), 522
Arnulf verland, 505 art-deer, 451
Asbjrnsen (1812-1885), 399 Asklepios, 35
astrolog, astroloji, 58, 64, 526 astronomi, 49, 147,195, 233,
571,572 aama, 433 akn, 518 atalet, atalet yasas, 233, 239,
573
Ateist, bkz. tanrtanmama Athene, 35, 86 Atina, 73, 75, 81,85-91,147,
180 atmosfer, 480
580
atom, atom retisi, atom teorisi,
54-57,97,152

Augustinus (354-430), 197-203 Aydnlanma a, 303, 354, 359 Aydnlanma


dncesi, 359 Aydnlanma filozofu, felsefesi,
354-360 ayin, 32 Aziz Peter Kilisesi, 228
Babil Esareti, 175
Bach, J.S. (1685-1750), 392
Bacon, Francis (1561-1626),
230
baklk, 474 bakteri, 475, 479 Balder, 35 bar prensi, 176 Barok, Barok
Dnemi, 257-260 bastrmak, 489-491 Beauvoir, Simone de (19081985)514,518-519 Beckett (1906-1989), 519 beden eitimi, 96 bedensel; alet,
ilev, sre, 267,
274, 275 , Beethoven, Lvan (1770-1827),
392
ben kavram, 308 Benediktin tarikat, 192 bereket tanrs-tanras, 31, 33,
170 Berkeley, George (1685-1753),
320-324, 336 Berlin, 409, 429, 443
beyaz karga, 315, 529 ; beyin epifizi, 274
beyin, 56, 263, 274, 378
big-bang, 572
bileik fikir, 306
bileik kavray, 299
bilgelik, 106,210

bilgi, 100, 170,196


bilgi teorisi, 208
bilginin maddesi, 373
bilim, 74, 121, 147,195,223, 229, 478
bilimsel, 41,210, 523
bilimsel yntem, 229
bilin, 56, 298, 306, 371, 397,
488-501
"bilinalt, 489-497, 528 Bilinemezci, 75, 311 Birci, Bircilik, 150,285 birey, 35,
361,418, 426 bireyci, bireycilik, 226, 241, 418,
426
bireyin varoluu, 429 Birlemi Milletler (BM), 364,
387 birletirici Hristiyan kltr, 193,
222
Bizans, 195,225 Bjrnson, Bjrstjerne (18321910), 482
Bohr, Niels (1885-1962), 417 Bhme, Jacob (1575-1624), 396 Brahma, 574
Breton, Andre (1896-1600), 498 Bruno, Giordano (1548-1600), 228, 396
581
Buddha, Gotama ( ykl. 565485), 310, 430 Budizm, 156, 171 bunalt, 434 Byk iskender ( 356-323),

145,149 byk patlama, 572


cad av, 229
Calderon, Pedro (1600-1681), 260
Camus (1913-1960), 519
carpe diem, 261
cennet, 513
cesaret, 105, 132
Chaplin, Charles (1889-1977),
520
Chuangtze ( 365-290), 261 Cicero, ( 106-43), 80, 150 cinsel, cinsellik, 488
cinsiyet,133, 209, 301,518 cogito ergo sum, 270 Coleridge (1772-1834), 394
Condorcet (1743-1794), 362 Copemikus (1473-1543), 232,
371
credo quia absrdm, 432 cunta, 133
atma, 47 evre, 469 evre facias, 474 evre sorunlar, 231, 522 ifte
iletiim, 493 ilecilik, 171
izgisel (dorusal), 172, 574 ocuk, ocukluk, 26, 304,359,
360, 488, 495 ocuk cinsellii, 488 oktanrclk, 169
Da vaaz, 178
dairesel, 171, 574
Damaris, 182
Darvvin, Charles (1809-1882),

240, 456-472 Darwin, Erasmus (1731-1802),


462
Dass, Peter (1647-1707), 261 Davud(ykl. 1000), 175 deer, 96,106 deer
ncelii, 144 deha, dahi, 226, 392, 394 Deizm, 361 dejenerasyon, 475 Delphoi,
64 Demokrasi, 74,133 Demokritos ( ykl. 460-370),
54-57,97,151,311,375,
443
deney, 229 deneysel yntem, 229 Descartes, Rene (1596-1650),
265-277, 283, 375 deus, 170
devlet, 78, 106, 107, 133, 419 devrim, 362 Dickens, Charles (1812-1870)
442
582
din, dinsel, 30, 41, 146, 156, 168,169, 223, 263, 376, 431-434
dinlerin karm, 147 dinamik mantk, 417 dinamik, 237, 398 Ding an sich, 372
Diogenes ( ykl. 400-325), 149 Diotima, 107 Diyalektik, Diyalektizm, 413,
414,446,448 diyalog (konuma), 76, 96 Diyonisos, 35 DNA molekl, 478 dogma,
182, 280, 361 doa, doa gr, 228, 397,
398
doa ana, 210 doa filozofu, doa felsefesi, 40,
73,74, 122,208 doa merdiveni, 130 doa tarafndan (belirlenen), 75 doa st,
66, 311, 529 doa yasas, 40, 45, 239, 241,
283,286,312,315,373,474 doal bilim, 41,358, 521 doal doru, 317, 447 doal
gler, 47 doal haklar, 361,362 doal zellik, 77 doal seci, 461-481 doal sre,
36, 40, 41, 65, 121,

150
doal teoloji, 206 doaya dnmek, 360
dourma sanat, 77 doutan gelen, 75, 180 Dostoyevski, Fiodor (1821 1881), 434
dnm problemi, 43 duygular, 283, 317, 392, 396 duyu dnyas, 97-101, 122,
153, duyular, duyumsama, 43, 45,
102, 121, 123,204,229,298,
299, 306, 369 duyularla alglay, 43 duyunun aldatmacalar, 43 dnya dini, 156,
180 dnya dzeni, 31 dnya gr, 232 dnya tini, 409, 412, 414, 419,
420, 443, 445 drt, 458, 487 Dyaus, 169
edinilmi zellikler, 466 Eko-felsefesi, 522 ekolojik, 469
ekonomi, ekonomik, 443, 453 Elea'ilar, 43, 413 embriyonun gelimesi, 465 emek,
emeki, 448, 449 Empedokles ( ykl. 494-434),
45,97,413
Empirist, Empirisizm 296, 369 Engels, Friedrich (1820-1895),
444, 458
Epikuros ( 341-270), 151, 443 Epikurosu, 151, 180 Erasmus (ykl. 1466-1536),
242
583
ereksel neden, 126
Eros, 103
esinlenmek, 499
Eski Ahit, 172, 173,198

estetik, 433, 512


etik,132, 148,157,282,434
Euripides ( ykl. 480-406), 87
evren, 232, 482, 569-578
evrensel, 238, 465
Evrensel Romantizm, 399
evrensel ruh, 155,156 , 397,
400 evrensel us, 45
faklte, 192
falclk, 63, 64
Faust, 481
felsefe profesr, 368
felsefi dnce, 411
felsefi sistem, 266, 410, 444
felsefi soru, 21
felsefi tanr, 361
Feodalizm, feodal toplum, 194,
447, 448 Ferisi, 178
Fichte, J.G. (1762-1814), 400 Ficinius, Marsilio (1433-1494),
226

filozof, 80, 103, 368 filozoflarn projesi,39, 96 fosil, 459, 462, 463, 577
Franklin, Benjamin (1706-1790),
467 Freud, Sigmund (1856-1939),
458, 487-499
Fry, 35, 170 Frya, 32, 170
galaksi, 570-572
Galilei, Galileo (1564-1642), 230,
233
Ge Antika, 146,197 Ge Ortaa, 191,202 geliim, 398, 457-483, 522 genlik
ayaklanmas, 394 genler, 479, 482 geosentrik, 232
Gerekirci, Gerekircilik, 263, 286 gezegen, yrnge, 231, 232, 233,
237
gizem, 154, 198,223 Gizemci, gizemli, mistik, 155-158,
394
gizemsel deneyim, 155, 158 Goethe, J.W. (1749-1832), 183,
395, 481 Gombrovvicz, VVitold (1904-1969),
519
Gotik, 202 Gouges, Olympe de (1748-1793),
363, 365
gk cisimleri, 232, 233, 573 gkbilimci, 49, 147, 195, 233,
571, 572 glge, 104, 123 glge dnya, 513 gr biimleri, 370 gsteri, 258, 433
Grimm kardeler, 399

584
Grundtvig, N.F.S. (1783-1872),
330
Gustav, 3. (1746-1792), 258 glerin ayrm ilkesi, 302 gnah, 174
gnahn balanmas, 177 gnahlarn parayla
balanmas, 242 gne sistemi, 240, 478, 569
halk, halka ait, 193,359,399
halk masal, 399, 400
halk mzii, 193, 400
halk ruhu, 398
halk sylencesi (anlats), 193, 399
halk eitmek, 74
halklar birlii, 387
Hamlet, 260
Hamsun, Knut (1854-1952), 207
Hndel, G.F. (1685-1759), 392
havuz, kk ve scak, 480
hayal gc, 401, 404
hayatn geliimi, 476
hayatta kalma mcadelesi, 468,
470

haz, 151 Hegel, G.VV.F, (1770-1831), 409419,427,443 Heidegger, Martin (1889-1976),


513
Heidelberg, 399, 409 Heimdal, 33 Helenizm, 145, 183 heliosentrik, 232
Hephaistos, 35, 88
Hera, 35
Herakleitos, 44, 4T3
Herakles, 35
Herder, J.G. (1744-1803), 398
Hermes, 73
Herodot ( 484-424), 65
Hesiodos, 35
Hristiyanlk, 156, 168,172-183,
191,192,376,428,513 Hildegard (1098-1179), 210 Hinduizm, 156, 171 Hint-Avrupa,
168-171 Hippokrates ( ykl. 460-377),
66 Hobbes, Thomas (1588-1679),
262
Hod, 35 Hoffmann, E.T.A. (1776-1822),
400 Holberg, Ludvig (1684-1754)
261
hologram, 48

Homeros ( 700 yllar), 35 hogr, 301 Hume, David (1711-1776), 303,


317 hcre, hcre blnmesi, 49, 472,
479
Hmanizm, 150, 223, 242, 359, 514
lonesco, Eugene (1912-1994),
519 Isaiah, 176
585
k, 569 luppiter, 169 zdrab (isa'nn), 179
brahim, 172, 174
ibsen, Henrik (1828-1906), 401
ikin, 518
isel neden, 286
idea retisi, 99, 121, 153, 462
ideal, 95, 96
ideal devlet, 105, 106
idealar dnyas, 99,102, 121,
123,153,
idealizm, 262, 443 kicilik, ikici, 150,273, 284 ilerici, 412 ilerlemeci, 451 ilk
gnah, 199 ilk hcre, 477 ilk neden, 131 inan bildirimi, 182 inan dnyas, 223
inan gerekleri, 204 inan, 198,204,206,311,376,
431,432

incil, 198,206,242,515 incunabulum, 224 insan, insanlk, 81, 150, 200,


458,514
insan gr, 226 insan haklar, 361 ' insann k, 471 insann doas, 515 ironi,
ironik, 78, 401, 429, 502, 508, 509
Isa, 76, 79,168,176-180 iskenderiye, 147,153,195 israil, 174-176 istek,
149,170,490
Jena, 409, 499
Jeppe, dadaki, 261, 270
joker, 81
kader, 56, 63, 200
kadn, 39,107, 133, 209, 363,
416,518,519 kadn doas, 518 kadn-erkek eitlii, 209, 301,
415
kadn gr, 107,133, kadn haklar, 362, 363, 416 khin (Delphoi'deki khin),
64,"
65,81 kalp-biim, 99, 100, 125-128,
373
kaltm salkll, 475 kaltmla geen madde, 473,
478-480
kaltmsal zellik, 479 kanaatkrlk, 148 Kant, Immanuel (1724-1804),
368-383 kaos gleri, 32 kapitalist, Kapitalizm, 448-453 kr, 451
Kast sistemi, 107 Kepler, Johannes, 233 kesin buyruk, 380 Krmz Balkl Kz,
377

586
KibritiKz, 441,442
Kierkegaard, Sren (1813-1855), 426-435, 513, 515
Kinikler, 148
kip, 285
kitap basma sanat, 224
kitle insan, 516
komedi, 87
Komnist Manifesto, 450
Komnizm, komnist, 448, 450, 453
Konstantinopolis (stanbul), 191, 195
Konstantinus, Roma imparatoru (285-337), 191
kontrpuan, 550
konuma, konuma sanat, 76,
77
kozmik,171,281,574 kozmik bilin, 157 kozmik n, 479 kozmopolit, 150 kle
ahlak, 513 kle toplumu, 448 ktlk problemi, 197 Kraln Yeni Giysileri, 81
kromozom, 478 Ksenofanes (ykl. 570-480),
35
Kserkes( 519-465), 86 Kuds, 173,177 Kur'an, 172 kurgu, kurgusal, 170
kurtulu, 53, 168,176-180 kurtulu kehanetleri, 176
kltr, 168

kltr iyimserlii, 359


La Mettrie (1709-1751), 263 Lamarck, Jean-B. (1744-1829),
462, 466 Landstad, M.B. (1802-1880),
400 Laplace, Pierre S. (1749-1827),
263
Latin, 195, 241 Leibniz. G.W. (1646-1716), 264,
426
Leninizm, 453 Leonardo da Vinci (1452-1519),
243 "Locke, John (1632-1704), 296302, 358 logos, 44 Lke, 32 Londra, 457 Louis, 14., 256
Luther, Martin (1483-1546), 242 Lyell, Charles (1797-1875), 463
madde, Maddeci, Maddecilik, 56, 262, 263, 375, 443, 521
maara benzetmesi, 104, 154
makro kosmos (byk evren), 149
Malthus, Thomas, (1766-1834), 467
manastr, 171, 192,202,258
Mani, Manicilik, 197
mantk, 129,208
587
mantksal doru, 431 Marcus Aurelius, (121-180), 150 Marksizm, Marksist, 444
Marksizm-Leninizm, 444 Marx, Kari (1818-1883), 443-

455, 457 masal, 399, 400 matematik, matematiksel, 96,


147, 195,230,262,269,283 meditasyon, 171 medyum, 501, 528 Mefistoteles, 481
Mekanik Dnya Gr, 262 mekanik, 56, 262, 267, 273 melekler, 208, 305
memento mori, 258 Mesih, 175-177 mevsim mitleri, 34 Midgard, 31 mikro kosmos
(kk evren),
149
Miletos, 41 Mili, John Stuart (1806-1873),
301 Mirandola, Pico Della (14631494), 226 mit, mitoloji, mitsel dnya
gr, 30-36, 170, 171,400 Moe, Jorgen (1813-1882), 399 molekl, 478 Monari,
133 Montesquieu (1689-1755),302,
357
Muhammed (570-632), 195 Musa ( ykl. 1400), 174
mutasyon, mutant, 472-473, 501
mutlak dorular, 410
mutlu, mutluluk, 82, 132,148,
283, 288
mkemmel varlk, 271 Mslmanlk, 156, 172
Naturalist, Naturalizm, 456, 487 neden, nedensellik yasas, 126,
314,316,371 nesnel doru, 429 nevroz, 488, 490 New Ae, 525 Nevvton, Isaac
(1642-1727), 237,
358 Nietzsche, Friedrich (1844-

1900), 513, 514 Nihilist, 517 Nils Holgersson, 507 niyet ahlak, 381 Njord, 170
Noel kutlamas, 193 norm, 75, 96,
Novalis (1772-1801), 393, 395 nroloji, 487 Nuh, Nuh'un Gemisi, 174, 453,
476
Odin, 32 Oedipus, 65 oksijen, 478 okyanus hissi, 157 olumsuzlama, 414
organizma, 267, 399 Ortaa, 190-210,228
588
otomat, 275 otomatik yaz, 500, 528 otuz yl savalar, 258 ozon tabakas, 479
dev ahlak, 381
lmsz ruh, 56,102, 153, 360,
374,376
lmszlk iksiri, 170 rnek resim, 98, 99 te dnya, 513 z, 40, 42, 46, 515
zdek, zdekilik, bkz. Madde,
Maddecilik
zgr irade, 287, 288, 376, 382 zgrlk, 413, 516 znel doru, 432
papa, 194 parapsikoloji, 525 Parmenides ( ykl. 540-480),
43
Parthenon, 86 Pavlus (. S ykl. 67), 87, 179182,282
PeerGynt, 401,433, 434 penisilin, 475 Platon ( 427-347), 76, 95-108,
121,153, 155, 195,462 Plotinos (ykl. 205-270), 153-155 pratik sayltlar,377
pratik us, 382 primat, 476
proleterya diktatrl, 453 Protagoras ( ykl. 487-420), 75

psikanaliz, 458, 487-489 Pythia, 64


Radhakrishnan (1888-1975), 157
Raskolnikov, 434
Rasyonalist, Rasyonalizm, 106
rasyonalize etmek, 494
Ravvls, Jon, 454
Reformasyon, 223, 242 resim yasa, 173
retorik, 74
Roma, 146, 153,191, 194,228
Roma dnemi, Roma
mparatorluu, 146, 191, 201 Romantik ironi, 401, 420, 429 Romantik, 392-400,
433 Rousseau, Jean-J. (1712-1778),
357
Rnesans insan, 226 Rnesans, 192, 196, 223-243 ruh, 56, 103, 123, 179, 199,
267 ruh zmlemesi, 487 ruh dinginlii, 227 ruh ve beden, 266, 274
ruhsal hastalk, 487
Ruskin, John (1819-1900), 471
Russel, Bertrand (1872-1970),
316 rya (ve gereklik), 261, 270,
322, 393 rya iilii, 496 ryalar, rya yorumu, 495-498 ryann aa km
ierii, 496
589

ryann grnmeyen ierii, 495


sama, Samaclk, 519 sahne (grme), 87 Samanyolu, 570 Sami, Samiler, 172-174
sanat; sanat eseri, sanat, 226,
392, 393, 399, 433, 497-499 sanat mzii, 400 sansr, 486, 496, 498, 499, 501
Sartre, Jean Paul (1905-1980),
514-517 sat deeri, 451 Saul, 175 Schelling.F.VV.J. (1775-1854),
396, 409
Schiiler, Fr. (1759-1805), 393 Scrooge, 441, 442 seim, 434, 516 seks, 494
Seneca ( 4-S 65), 150 sentez, 204, 414 sevgi, 47, 103, 178,281 sezgi (bilgi),
77,170, 434 sezgisel, 289, 301 Shakespeare, W. (1564-1616),
260 Silensius, Angeius (1624-1677),
155
snf farklar, 258 snf mcadelesi, 448 snflar aras ztlklar, 443 snfl toplum,
453 snfsz toplum,453 Snorre Sturlason (1178-1241),
170
Sofist, 74, 79, 96 Sofokles ( 496-406), 87 Sokrates ( 470-399), 76-84,
96, 265, 429, 443 Sokrates ncesi filozoflar, 73,
413
Solomon (. ykl. 936), 175 Sophia, 210 sorumluluk, 516 Sosyal Demokrasi, 453
sosyalist, 453, 454 smr, 451
speklasyon, speklatif, 74, 170 Spinoza, Baruch (1632-1677),
280-289, 426 Spiritalizm, 501, 527 statik, 398 Steffens, Henrik (1773-1845),
397 Stoac, Stoaclk, 149, 180, 197,

286
su, sululuk duygusu, 174, 490 Su ve Ceza, 434 Srrealist, Srrealizm, 498,
500
ehir devleti, 35, 75
phe, phecilik, 75, 267, 529
tabula rasa, 298
Tanr, 44, 127, 131,155, 172184, 209, 228, 281, 308, 400,
463
Tanr gr, 241 Tanr retisi, 169
590
Tanr ld, 514
Tanr'nn krall, 175-176, 200 Tanr'nn olu, 175-179 Tanr'nn varl, 205,
376, 432 tanrsal, 44, 78, 131,154-158,
197, tanrtanmaz, tanrtanmama,
157,311 tarih, tarihsel, 65, 172, 201, 410419
Tarihilik, 427 tarihsel eletirel, 280 teklik, teklik felsefesi, 48, 155,
171,340,425-427,578 teknoloji, 231, 522 Tektanrclk, 172 telepati, 529
teleskop, 225, 233 temel duyumlar, 298 temel tanecik, 55 teoloji, tanrbilim,
153, 203, 223 tez, 413

Thales ( ykl. 625-545), 41 Thukydides ( ykl. 460-400), 65 tp ahlak, 66 tp


bilimi, 66, 226 tiyatro, 87, 259, 260, 520 toplanma, 573 toplum eletirisi, 75
toplum snf, 448 Tor, 3-1 totaliter, 107
tz, 273, 283, 284, 297, 321 trajedi, 65, 87 travma, 495
Trym, Trymskvida, 33 Tmtanrclk, 171, 228, 282,
425
tr, trlerin kkeni, 123, 461-477 Tyr, 169
ulus, ulusal, 398 ulusal din, 146 Ulusal Romantizm, 399 Usu, 265, 296, 359 ,
Utgard, 31 , '
uyum, 474 uzay, 569-578 uzaydan gelen nlar, 479 Uzlamclk, 147
"retim biimi, 448 st ben, 491 st yap, 445, 446 topik, 105
varolu felsefesi, 435, 444, 513521 varolu, varolusal, 429-432,
513-515
Varoluuluk, 513-519 Veda yaztlar, 169 Vens, 170 vicdan, 78, 82, 143, 380,
381,
489
video, 171 Vinje, AasmundO. (1818-1870),
417
virs, 479 Vivekananda, Svvami (1862591
1902), 156 vizyon, 171 Voltaire (1694-1778), 357'
Welhaven, Joh. S. (1807-1873),

395 Wergeland, Henrik (519-465),


395
yabanclama, yabanclam,
449,515
Yahudi, Yahudilik, 156,168, 174 yanlsama (fantezi icatlar), 305 yanlsamay
ykmak, 401 yanl fikirler, 306 yanl tepki, 492 yansma fikirler, 298 yanstma,
494 yapay seci, 467 yaradl an, 574
yaam duygusu, 227 yaznsal masal, 400 Yeni Ahit, 172, 281 Yeni Darvvinizm,
472, 473 Yeni Dincilik, 523 - Yeni Platonculuk, 153,198, 398 yeniden dou, 179
yerekimi, 235, 237, 240 yldz falcs, 577 yldz tozu, 577 yntem, 229, 269,
283, 410 yklem, 284 yksek kltr, 194
zaman ve uzam, 370 Zenon ( ykl. 336-264), 149 Zeus, 35, 169 zorunluluk, 150,
289

SON

You might also like