You are on page 1of 89

Aliler Divan

Ylmaz Karakoyunlu
"Gvdesi olmayan ba kesilmez."
Lewis Carroll / Alice Harikalar lkesinde
Yakub Cemil'i, o gece kuruna dizdiler.
Kthane tepelerinde be silah patlad...
ri gvde, sert gerdan direndi; sonra dizlerinin zerine kt. Bir sre de yle kald...
Yakub Cemil, usulca dilini kard; her eyi ocuka alaya alan bir erikin usanmlyla ykld.
steseydi biraz daha direnirdi; gld, bo verdi... Gzleri hl ak ve uysald.
Fedai kan koyudur; gecenin karanlnda grlmez...
Seyredenlerin cierini derin bir nefes doldurdu; ak sarkl hocann dudaklarnda alelacele bir Fatiha
dolat: min!
zzet Paa'nn korkusu bykt. Yeni kurduu kabinede ttihatlarn baskn isimlerinin istedii
vekillikleri datm, sadece, Harbiye nezaretini uhdesinde tutmutu. in gerei uydu: zzet Paa,
Harbiye nezaretinin kendi elinde kalmasyla orduyu tamamen kontrol edeceine inanmyordu. zerine
ar bir sknt km, neredeyse btn takatini tketmiti. Konan bu geni ve ssl salonunda tek
bana oturmu, gnein srarlarna set ekmi kaln kadife perdelerin yaratt lk koyulua snmt.
Maka'daki konan sessizlii insan korkutur. Paa, geni bir koltua gmlm, telal ve kukulu
rpnlar iinde saraydan gelecek haberi bekliyordu. Bazen kk bir ima, kurduu btn hayallerini
ykabilirdi. Artk, sarayn kendisine olan gveninin taml konusunda kukular kesinlik kazanm,
vesveseli tabiatn, tam anlamyla ileden km gibi karmakark hale getirmiti. Vahideddin, Dahiliye
vekilliine nerilen smail Canbulad iin, "Bu katili nereden bulup kardnz?" diye aka kendisini
azarlamt.
Kapda gen bir cariye grnd. Elindeki gm tepside, iri bir kristal srahi iinde vine erbeti
tayordu. Uysal ve tertipli admlarla yaklap Paa'nn nnde hafife diz krd; getirdiklerini masaya
koydu. Gz gze geldiler. Taze el, buz gibi erbeti iri bardaa doldurup sundu; geri geri ekilip bekledi.
Cariyenin yz dzgn ve davetkrd. Salarn toplam, ensesinin zerinde kk bir topuz yapmt.
Banda ince bir tlbent, bu lepiska demetini derin bir hasretle kucaklam ve vazgeilmesi imknsz bir
hazineyi koruyan ihtirasla sarmt. Naslsa kendisini bu hasret cenderesinden kurtarm birka ince tel,
ensesinde geliigzel bir danklkla duruyor, kadife perdelerden yansyan glgelerden ald renkle
koyulayordu. Tlbentin tam alnna gelen ksmna kk ilemelerle parlak desenler katlm ve
ularna bir iki inci tanesi ilenmiti. Ald terbiyenin btn inceliklerini hissettiren bir zarafetle her
emre hazrd... Srp rknn bu gzel rneini Enver Paa hediye etmiti. zzet Paa ceketini kard;
uzatt:
"Bunu yerine asnz, kzm."
Koyu lacivert kaln kuman zerine itinayla ilenmi geni srmalar, ceketin ta ucundan balayarak
omuzlarna kadar uzanyor; giderek genileyen biimlerle apoletlerinin bulunduu yerde yunus
balklarnn gvdelerini andran bir zarif kvrmla son buluyordu. Aklndan geenleri gzlerinin
merceinde toplad. Cariyeye uzun sre bakt; sesinde sabrl bir hasret gizliydi: "Enver'in bir ince taraf olduunu sylyorlar ya,
bunun doru olduuna inanyorum."
Enver ad, zzet Paa'nn houna gitmiyordu. Enver'in ordu, Cemal'in donanma zerindeki etkisinin
farkndayd. Maliye'ye getirdii Cavid Bey'in, en az Enver kadar, Cemal kadar, hatta daha belal bir
pskl olaca endiesini hissediyor, bu korkuyu kendine yakn ve anlayl bulduu Rauf Bey
araclyla iskandil ediyordu. Rauf Bey'in nabzn iyi tutarsa, Mustafa Kemal'in yreindeki kan
basncn renecei tesellisindeydi. Kim bilir, belki uhdesinde tuttuu Harbiye nezaretine Mustafa
Kemal'i getirerek ttihat basksna bir lde kar koyabilirdi. yle ya, ittihatlar ile Mustafa Kemal,
artk atlm bir kprnn iki yakas gibi birbirlerine ok uzaktan bakyorlard. "Bu frsat iyi kullanrsam
Cavid'i de saf d brakabilirim" diye dnd.
Cavid Bey, zzet Paa'nn, padiah telkinlerine ak karakter ve terbiyesinden hep kukulanmt.
Huzursuz tavrlarla sorular soruyor ve izzet Paa'ya zor geecek bir hkmet hayatnn arln
hissettiriyordu. lk frsatta Sadrazam zzet Paa'ya yaklap: "Paam! Saraya saygnz anlayla
karlarm; bu bir terbiye, hatta meslek iidir; ama, her telkine tabi olmak hkmet etmek deildir"
demi, sonra, alayc bir ifadeyle eklemiti: "Vahideddin'in, hatt hmayununda bir mevlit hzn var..."
Cavid Bey, dediklerinin tersini yapmaya hazr bir sadrazamn Maliye nazr olarak, kabinenin hangi
sorumluluklar iinde olmas gerektiini aklamaya karar verdi. Bunu, Meclis'te yapaca bte
konumasnda geni biimde ortaya koyacakt.

izzet Paa Kabinesi'nin ilk genelgesi yaymland. Taradaki memurlara derin bir vatan sevgisi telkin
eden bu genelgede, devletin iinde bulunduu knt cmlede zetlenmiti. Siyasal giriimlerin
hibirinden bir sonu alnamyordu. Harbin getirdii karklk, hakszlk ve yolsuzluk son noktasna
gelmi ve imparatorluk, ahlakyla birlikte ktrlmt. Halk artk eski saygsn kaybetmi; gvensizlik
ve hile bir asl unsur gibi her rktan Osmanl'nn karakteri olmutu. stanbul, sanki hi fethedilmemi gibi bir Rum aznln taknlyla dzenini kaybetmiti.
Cavid Bey kabine toplantsndan ktktan sonra hzl admlarla merdivenlere kotu. Odasna girmekte
olan zzet Paa'nn nn kesti. evresindeki yaverlere kovar gibi bakt:
"Paam, Ahmet Rza Bey'in ziyaretinden malumatnz var myd?"
"imdi iittim. Yemin ederim ki, imdi iittim. Ltfen, sakin olunuz..."
Ahmet Rza Bey, Rum Patrikhanesi'ni ziyaret etmi, Vahideddin'in en kalb sevgi ve sayglarn sunarak
Rum patriinin elini pmt. Jntrkler'in Ayan reisi Ahmed Rza Bey, o adal lisanyla bu "buse"yi,
kendi aracl ile Vahideddin'in Rum milletine ithaf etmi olduunu sylyordu.
Cavid Bey'in btn hrnl zerindeydi:
"Be asr sonra Osmanl hnkr, Rum patriinin elini pecek noktaya getirilmitir. Hicap edeceimiz
yerde, benden nasl sknet beklersiniz. Dn de Dahiliye nazrnz Ermeni Patrikhanesi'ne ziyarette
bulunmu..."
"Ne yapmam istiyorsunuz Cavid Bey?"
"lk iiniz u olmaldr: Harp Anadolu'yu tamamen boaltt... ark'ta yaplacak bir plebisitte,
Mslmanlar aznlkta kalacaktr. Buna fevkalade dikkat ve itinayla are bulmalyz. leride bamza
byk iler aacandan korkarm..."
11
zzet Paa, konuyu tam kavram gibi grnmemekle beraber, ne yapacan hemen kestirmi ve bu
isabetli ikazn sahibini ta d kapya kadar geirmek ihtiyacyla yaknlk ve teekkrn ifade etmek
istemiti. Yerine dnerken yaverine adeta barr gibi emrini yazdrd:
"Dahiliye Nazr Ali Fethi Bey'i davet ediniz. u Ticaret Serbestisi'ne ait evrakla hemen gelsin..."
Cavid Bey, gecenin tenha saatinde Meclis'e sunaca btenin takdim konumasn tamamlam,
yorgun gzlerle pencereden darsn seyrediyordu...
stanbul'da gecelerin, tadna doyulmaz bir alay vardr... Sessizce iini kendine aan sevdal konak
kzlar gibi, sadece gz pnarlarnda biriken bir iki damla yala, bir koca mrn akn gergefe
ilercesine dikkatli bir alaytr bu...
Cavid Bey, aylardr endiesini hissettii bu tehlikeli gidiin sonunda byk bir felaketin geleceini fark
etmi, nasl bir tedbir alnaca konusunda hkmeti yeterli ve geerli bir kararllk iinde
grmediinden ar bir yk taryormu gibi ihtiyarlamt. Merkezi Umum'nin uzun sreden beri bir
tela iinde bocaladn gryor, sk sk ykselen seslerin, sinik bir yalnzlkla kaybolup gittiini
seyretmekten gerek bir ac duyuyordu. Acaba ttihat Terakki'nin hkim karakteri, bilinmeyen bir elin
srkleyip gtrd acl sona hzla yaklayor muydu ? Akla gelmesi bile insan rktecek kadar irkin
ve imknsz grlen ihtimal, yoksa gerekleecei noktaya m gelmiti ? Selanik gnlerini hatrlad. Bu
oynak ruhlu liman ehrinin tabiat, sanki ahsiyetini bir trl bulamam yetikin insanlar arasndaki sk
ve seviyesiz kavgalar gibi hem utan, hem mit veren bir atmaya benzerdi. Bakaldrmaya meraklanan herkesin macerasna yataklk etmeye hazr bir davetle
12

bekleyen bu ehrin grnmeyen tesiri, vazgeilmeyen hasreti hep canl kalmt... Tccar tabiatndaki o
kvrak zek, denizci ruhunun hr ve engin sanlan cesaretiyle birleince, ele avuca gelmez bir liman
yosmas gibi adam kolayca rotasndan saptrabilirdi...
Selanik'in grnen yan, yal ve sabrldr. Grnmeyen yannda her fikrin bereketli tohumlarn
besleyen gbre vardr. Gne knca ilk filizini hzla bytp kendi toprann derinlerinde kkletirir...
Selanik, her yata ekici bir kadn gibi hatrlanr. Abdlhamid'in, "Ben Manastr'dan deil, Selanik'ten
rkerim" sznde, gn grm bir tehis, hatta, korkuyu nceden sezen hayvani lezzet vard...
Cavid Bey rahat deildi. Syleyeceklerinin ounda en yakn bildii arkadalarnn bile kendisine kar
kaca endiesini tayordu. Meseleleri dikkatle snflandrm, kelimeleri zenle semiti, ittihatlarn
ounda, tek bir kelime yznden krk yllk dostlua srt evirmeye hazr bir ocukluk vard. Gecenin
bu derin koyuluunda bir yakn ses duymak, bir scak yz grmek istiyordu... alt masaya, "Yatsan
iyi olur" diye yaklaan bir helalin huylandrc sesini duymak, sonra da, sevdiini koruyan yetikin
edasyla "Sen yat, ben biraz daha alacam" diyerek gidiini seyretmek ne zevkli bir naz olurdu.

Saniye Hanm'n lmnden sonra nasl bir yalnzlk iinde bocaladn unutmas mmkn deildi.
Incehastalk, bu duygulu kadnn gsne basm ve inat tabiatyla bir trl kalkmak istememiti.
Selanik stasyonu'nda ac haberin tesiriyle boanan gzlerini, kk ceviz tabutun bana serilmi
kenarlar mor ilemeli tlbende dikmi ve dakikalarca alamt Selanik'te ttihatlarn grnen ilk
gzya budur... Saniye Hanm, son nefesine kadar srekli bir sabr ve mit iinde olmu, sonunda
"Cavid! Yeti, kurtar beni" diye son ln ykseltmiti. Hayat zordu ve yalnzlk ekilmiyordu...
13
Tekrar masann bana oturdu. I ykseltti. Kk yuvarlak ereveli gzln takt.
Ropdambrnn kuan gevetti... Yazdklarna son bir gz atp, yapaca kk dzeltmeleri tamamlamak istedi... O zledii huylandrc helal sesi, sanki kapy ap elinde lambayla ieri girerek
omuzlarna dokunmu gibi irkildi. Geri dnd; uzun ve yksek bir karanlktan baka hibir ekil ve ses
yoktu. Tekrar pencerenin nne geldi. Ayn derin ve yksek karanlk, nasl doldurulaca bilinmeyen bir
boluk gibi nnde uzanp gidiyordu...
Talat Bey, gerginlii srdrmeye niyetli deildi ama, syleyeceklerini de mutlaka bitirmek istiyordu:
"ikbal, ok kere bizim irademiz, hatta isteimizin dnda gelebilir. Sahibini sevindirir, etrafn mutlu
eder. Bir sre sonra ikbal, sahibi iin yk, belki utan haline dnebilir; ama, evresi hl ikbale sahip
olmak srarn srdrrse, ihtilafn domas kanlmaz olur... Bir nimeti paylaan ok kii vardr; ama,
nimetin dnda kalan ok sayda kii daha vardr, ite ikbalin bu ikiyzll, mutlaka bir tertibin
hazrln davet eder..."
Talat Bey'in uzun sreden beri kafasn megul eden sorunlarn yk artmaya balam, bu gidiin
akbetini kestiremeyen arkadalarnn hl kendilerini Niyazi'nin daa kt gndeki gibi hayret ve
heyecan iinde hissetmelerine duyduu asabiyet btn vcudunu sarmt. Bir ikbalin bin bela ile
birlikte geldiini kavramayan herkesi kk grecek bir yaps vard. Talat Bey, sonunda patlad:
"iin de, gidiin de farknda deilsin Enver!"
"Bu tela senin sakin tavrna uymuyor..."
Enver'in sesinde, vefal bir arkadan teselli vermek isteyen itenlii kadar, az rastlanr bir meziyetin
sahibinde grlen iddia da dikkat ekiyordu:
14
"Yoksa bir ihanetten mi korkuyorsun?"
Talat Bey'in gvdesi hzl harekete elverili deildi. Oturduu koltua yaylmak, bylece ilk elde ettii
rahatln tonunda arkadana cevap vermek istedi:
"Her an bir ihanete urayacan korkusuyla hareket edemezsin... nk doruyu elden karrsn.
Dorunun peinden giderken tedbirli olmak her zaman dirayetin eseri deildir. O zaman, talih veya
kader dediimiz ilah bir karakteri inkr etmi oluruz..."
Talat Bey, szlerini iin znde bitirmek istedi:
"Talihimiz dnd Enver! Sakn bunu gzden uzak tutma..."
Enver Paa, sevimli bir glle yaklat; ellerini, Talat Bey'in oturduu koltuun zerine koydu.
Omuzlar kendiliinden kabarm, apoletlerindeki yldzlar hemen grnen bir dikkat iareti gibi Talat
Bey'in gzlerinin hizasna kadar ykselmiti. Sesi, istese bile bu kadar ho ve okayc olamazd.
Syleyeceklerine bir seviye kazandrmak ihtiyacyla ayan yandaki tabureye koydu. Dirseini,
izmelerinin ancak grnmesine izin verdii dizine dayad:
"Ben, devirme paas deilim. Mazim kadar, tim de karakter ve kabiliyetle irtibatldr. Benim, talihle
alveriim olmamtr..."
Enver Paa'nn damatlk imtiyaz, sadece Naciye Sultan'n geni alnl yznde glmseyen yeil
gzlerini yakndan seyretmekten ibaret deildi. Sarayn verdii nimetler yannda, Naciye'nin arklarda
sylenen ipek salar vard...
Aliye Hanm, yorgundu. Aylardr etrafndaki huzursuzluk artm, uzun sredir iinde byyen endie
gelip son kapy almt... Byle giderse, saygdeer bulduu her eyin bir bir elinden ktn grecek
ve bu kaybolan gzelliin akn durduracak takati hibir zaman bulamayacakt.
15
Saray grmek, aslnda akll bir insana gerei grmek imkn verir...
Aliye Hanm, bu gerei grmt. Bir padiah gelini hissiyle salnp gezdii ihtiaml salonlarn boy
aynalarnda grnen alml baklar, imdi yorgun ve mitsizce snabilecei bir uzlet kesi arayan
telaa dnmt. Abdlhamid, saygl bir ekilde ayaa kalkp elini ptrd gzel gelinini uzun bir
sre seyretmi ve uyarmt:

"Yznzde harem terbiyesini utandran bir ciddiyet var. Byle karakterlerin vicdann szlatmaya
merakl ok insan bulunur. Kendinizi hep bir tertibin hedefi grp, uyank bulununuz kzm..."
Aliye Hanm, imparatorluun yreini skan kukuyu ilk defa, o elin ekingen scaklnda duymu, her
gn artan bir hzla bu phenin saray bir esaret altnda inlettiini fark etmiti. Bir sre sonra
mabeyincinin, ehzade Burhaneddin Efendi'ye bayram harl derken makbuz alndaki srarl
bekleyiine ahit olmu ve derin bir yara alm gibi ii szlamt. Aliye Hanm'n bu hayretli acsn
gzden karmayan mabeyinci, hi ekinmeden ve nmeden bu slup farkn aklamt:
"Benim kimseye itimadm yoktur. Herkes uyanksa ben de uyank olmalym. skeleti kana kadar
Mslman'n bile cesedine hep rkerek bakarm."
Aliye Hanm'n hayretti baklarn seyreden bu tecrbeli Ermeni, baskn kacan sand her savata
biraz ileri gitmeye merakl bir tabiat kazanm ve bu slupla sarayda hatr saylan bir mevkiye gelmiti.
imdi bu ateli ehzade gzdesine bir yeni saray lehesi tantmaya merak sard:
"Beni hepten kt, korkak, aresiz biri gibi grmeyiniz. Buras saray, burada efkatle tedbir, bir arada
adam ahsiyetsiz yapar. Saraylnn bir gz yiitse, br gz kaltak olmaldr."
16
Aliye Hanm, mabeyinciye yaklat; uzunca bir sre yzne bakt. Her ikisi de sessizce, ilk konuan
bekliyordu. Mabeyinci, bu taze gelinin saray tecrbesi olmayndan kaynaklanan zaafla bocalayacandan ve telal bir sesle kendisini teslim edeceinden emindi. Aliye Hanm, hiddetle gzlerini
mabeyincinin yzne evirdi:
"Mesainizi takdir etmemek mmkn deil. Byle hizmetler insanlarn karakterleriyle ilgilidir. Ben
utanmay, btn dinlerin kltrnde yer alm bir terbiye sanyordum. Sizi tanynca yanldm fark
ettim."
Pikin mabeyinci sarsld. Bir hakaret dinleseydi belki sabrl bir nezaketle bu ehzade haremine saygl
bir cevap verir ve alt rahatlk duygusu iinde grevine dnebilirdi. Aliye Hanm, tecrbeli
mabeyinciye sarayn az rastlad nazik slupta terbiyesini hatrlatyordu. Mabeyincinin cam yeili,
souk gzleri nemlendi; iri ukurlar slandka, sabrl bakan yeilin camlar koyulap daha iren bir
renkle kirleniyordu. Belli ki, bu pislik; bir kuru, bir slak, mr boyu srp gidecekti...
Doktor Nzm, aylardr uramad evine girdi. Darda, insan doduuna piman eden bir yamur
vard. apkasnn terei iddetli yamurla yumuam ve kulaklar hizasna kadar dmt. Bu haliyle
Doktor, karanlkta kafasna tas geirmi yal ve tandk bir deliyi andryordu. Glge gibi ieri szld,
hemen kapy rtt. Souk, btn tal doldurmutu. Kapnn nnde bekleyen bir besleme,
Doktor'un eline kd tututurdu. Kk kz srlsklamd. Nzm Bey kda gz ucuyla bakt, sesi gr
ve acmaszd:
"u ocuun zerine bir ey rtn. Kr msnz ki, nasl titrediini grmyorsunuz? antam getirin
bana; bir de lamba verin..."
Doktor Nzm, tabancasnn emniyetini at, kabzay kolayca kavrayacak ekilde beline yerletirdi.
Birlikte tekrar iddetli ya17
mura daldlar. ocuk, Doktor Nzm'n elini tutmu gidecekleri yere doru srklyordu. Vardar
Bonmaresi'nin varlkl sahibi Hac Salih Efendi, akam yemeinden sonra iddetli bir fenalk geirmi
ve olduu yere yklmt. Nefes almakta glk ekiyordu. Hemen Doktor'a haber salmlar ve
gelmesini beklemilerdi. Evde, byle telal zamanlarn tecrbesinde hi kimse yoktu. Doktor Nzm
sordu: "Hasta neyin olur senin ? Baban m ?"
"Enitem! Acele edelim. Ablam evde yalnz; korkuyorum..." Korkmak !..
Doktor Nzm da korkuyordu. Haftalardr, Merkezi Umum'nin ileri srd areleri byk bir sabrla
dinlemi, her kafadan kan sesin, iler tutar bir taraf olmadn grmt. Belli ki, bir tela gelip btn
ttihatlarn omuzlarna kmt. Avaz avaz barmaya merakl gr karakterde birka paayla, her
eyi sabrla dinlemeye merakl birka Mlkiyeli, nasl olmu da ayn at altnda bu kadar sakin bir ruhla
birleip bugne kadar gelebilmiti. Doktor Nzm, yanlmakta olduunu anlad. "Bugne kadar geirdiimiz sknet, hep cehaletimizdeki hazm" diye dnd. lerin sarpa sard hissedilmeye
balannca, bu sknet, yava yava yerini hrn bir ifadeye brakm ve her hrnlk, kendi isyann
hazrlayacak noktaya gelmiti. Doktor Nzm, "Bu gidiin sonu iyi deil" diye dnyordu. Mesele,
Talat'n dedii gibi basit bir talih dnyle izah edilemezdi. Belki de btn ihtilaflar, Ahmed R-za'nn
ilk gn dedii gibi, bir karakter farknda kendisini gsteriyordu. Ahmed Rza, tecrbeli tavr ve sakin bir
dille bu terbiye farkn anlatmaya balamt: "ttihatlarn siyaset terbiyesi, aile terbiyelerinden

kaynaklanyor, byle olunca, her karakter, kendini bir ttihat Terakki gibi gstermeye balayacaktr...
Bir dal ile bir adalnn yemek yiyilerine bakn; ekmei nasl bldklerini grn.
18
Aradaki fark iyice kavrayn; bu misal, size ne demek istediimi anlatmaya yeter. Aranzda mterek bir
siyaset terbiyesi olmadka, meyledeceiniz her fikirden, her teebbsten rkyorum."
Ahmed Rza'nn, Ayan Reislii'ndeki adal dilini bir yana brakp rkmeden syledii bu ak seik
Trkenin, ka kiinin zihnindeki zilleri aldn kestirmek mmkn deildi.
Yamur iddetini artrm, dar ve amurlu yollar birlikte yrmeyi ciddi ekilde zorlatrmt. Doktor
Nzm, ocuun elini skca tutuyor, uzun yllardr zlemini ektii bir scak dostluk ihtiyacn, bu kk
besleme kzn telal, korkak ve alamakl gzlerinde grd sevimli yeilliin iinde bulmu gibi
seviniyordu. Bu gnlere zor gelinmiti. imdi lkenin, ok dar bir kapnn nnde klmas imknsz bir
hcreye tklmak iin rselendiini gryordu. Herhalde, bir lkenin barn bu kadar derin ve
onarlmaz biimde yaracak kudrete sahip olmak bir tesadf deildi... Bir ihmal, bir cehalet, bir kast, ne
denirse densin; btn gler ancak bu kadar uygun bir kimyada birleip byle tesir icra edebilirdi...
Felaket yaklamaktayd.
Doktor Nzm, glmeye balad. Yznde gergin bir hat kalmayacak kadar gevemi, kendisi bile, nasl
olduysa, bu kadar yumuak bir ehreyle daha sevimli grnebileceine inanmt. Dnceleri yine
ayn hzla akp zihnini igal ediyordu. Yrrken, kendiyle konumak gibi gzel bir det gelitirmiti:
"Talat talih diyor; Enver, iin farknda deil... Cavid, cehalet diye hrn bir mazeretin sahibi... Biz ne
yaptmz hakikaten biliyor muyuz ? Belki, Mustafa Kemal'in dedii doru kar, biz de rahat
buluruz..."
Doktor'un yzndeki tebessm gerginleti. Kk kzn elindeki dostluu hl btn scaklyla
avucunda tutuyordu. Dostluk, ancak iyi insanlar arasnda gerekleebilirdi. iero'nun, "Bir
19
davaya taraf olanlarda sadakat hissi tehlikelidir; dava sadakati tektir ve dostluu yoktur..." szn ilk
okuduu zaman, kitabn altn izmi, sonra, ayn blmleri birka defa okuyacak kadar derin haz ve
huzursuzluklar hissetmiti. Bir hekim ciddiyetiyle kendi hakknda hkmn vermiti:
"Ayn anda haz ve huzursuzluk, bir dengesizliin ifadesidir."
Yanndaki ocukla ilgilenmek gereini duydu:
"Adn ne senin yavrum ?"
Kk kz, yzn Doktor'a evirdi. Gzlerinde "Sras m imdi?" diyen bir kvlcm vard. Sonra,
Nzm'n elini pt. Dudaklarnn titreyii ac vericiydi. Teni, korkmu ve bzlmt. Sesindeki
heyecan hissetmemek imknszd:
"Benim adm Didar, ablamnki de Nigr..."
Sonra ekledi:
"te geldik, ev grnd..."
Doktor Nzm evi grnce ard. Bu bir konak yavrusuydu. Nasl olur da byle bir evde kimseler
olmazd. Birden rkt. Yoksa bir tertip iinde miydi ? Aylar var ki, huzursuzluk iinde kvranyor, nasl
bir areyle bu illete son vereceini dnyordu. Bir ara durdu. ocua bakt. Gzlerindeki ince
alay grd. Kendinden utand. "Hi kimse bir yal cana kymak iin bu kk kzn iri gzlerini byle
ince bir alayla slatmaya tahamml edemez" diye dnd.
Kap hzla ald; evden ieri girdiler. ri gzl bir taze kapy rtt. Bu rtte, kvaml bir kadn daveti,
gn grm bir sabr ve tamaya hazr bir istek vard.
Gekin ile krpe birbirine hep scak bakar. Gekinin atei daha yksektir...
Hastaya yaklat, elini tuttu. Gzlerinde her eyi helal etmi ih20
tiyar skneti vard. Hac Salih Efendi, gecenin ilerlemi bir saatinde, son saadetiyle lfet etmek
isterken tayamayaca bir ykn altna girmi ve yorgun bir hamal gibi kmt...
Doktor, gzlerine bakar bakmaz anlad; stanbul, bir yeni taze dulu daha barna basmaya
hazrlanyordu. Kendi kendine sylendi:
"Bu gzleri mutlaka bir daha greceim; bu gzler, bir himaye hissi gibi iimi styor."
Bu istanbul, ah bu stanbul!..
Bu stanbul, gerekten gzel alyor, gzel glyordu... Akln, btn inanlara kar hoyrat ve srarl bir
tepkisi vardr. Her kubbenin tepesinde oturan g, btn kudretiyle sonsuz gzellikte dnyalar
yaratacak yerde, neden byle kaim duvarlara hapsedilmi insanlar ve kt meknlarla yetinmiti ?

Neden, temkinli bir akla o sonsuz dediimiz kudret uzlap daha gzel bir hayatn srlarn birbirlerine
verip, mutluluu getirmiyordu ? Mademki, her basamak bir sonrakinin temeliydi, neden insanlar yukar
doru ktka bayalayordu ?
Doktor Nzm, dar kt. Yamur dinmi, sabahn ilk klarnda grlen o kurun beyazlk, uzaklarda
bir yerden kolunu uzatp Doktor'un rkerek yrd yola ak sak bir bekleyi hissi vermiti.
Sabiha Sultan'a haberi duyurduklarnda, hznl bir aknlk gstermi, sonra da yumuak bir sesle
bu kararn tevekkln etrafna aklamt:
"Paa'nn kararndaki isabeti takdir, benim haddim deildir. Seviyemi bilirim. ahsma iltifat etmekle
beni yceltmi olduunu kendilerine bizzat arz etmeyi ok isterdim. te talihimin bu eksikliine esef
ediyorum..."
21
Eer Vahideddin anlayl davransayd, Sabiha Sultan hi ekinmeden Mustafa Kemal'i kald evde
ziyaret edecek ve kendini grcye karm bir sarayl edasyla boy gsterecekti. Bu edada, hazrlkl
kadn kokusu vard...
Mustafa Kemal'e grnmeyi ne kadar arzu ettiini, Mnibe Sultan'a bir sr gibi aklarken ocuk gibi
uan bir yz taknmt:
"Paa'nn akr gzleri varm. Derinden ve uzun bakan bir erkek seyrine yle hasretim ki..."
Sabiha Sultan, Mnibe'nin hayretlerine aldrmadan szn tamamlad. Bu szde, uan ocukluk hevesi
birden kanatlanm, yerini, gemlenmez, bir kadn hrs almt:
"Tenim, halktan birine deince, zledii lezzetin gerek terini tadacak..."
Vahideddin'in, Mustafa Kemal'i sarayda damat grmek arzusunu uzun sredir tad biliniyordu.
Almanya seyahatinden sonra yaverliini yapan bu akr gzl kumandan Sabiha Sultanla evlendirmek,
bylece gvensizliini giderecek akrabal kurmak ho bir fikir gibi gelmiti. Sabiha Sultan, byle bir
teebbs iin nce sarayl cakasyla ilgisiz grnmeye gayret etmi, sonra byk bir tela ve endieyle
odasna kapanp iin asl iin diz kmt:
"Yarabbi! Ksmetimi, hayalimin de tesinde yceltiyorsun. Bana bunu nasip etmen iin ne yapmalym
?"
Gnlerdir Sabiha Sultan'n ksmetini konuan sarayl kadnlarn abartl anlatmlaryla Mustafa Kemal,
daha imdiden Enver'in saraydaki yerini sarsmt. Mustafa Kemal, saraya damat olmay dnm,
sonra, Doktor Rasim'in tlerine uyup bu iten vazgemiti.
zzet Paa Kabinesi'nin skntlar gn getike artyor, zerindeki basklarn arlyla Paa, erken
ken bir yorgunluk ve aknlk gsteriyordu. Fethi ve Rauf beylerin kabineye alnmakla
22
avutulduu sanlan Mustafa Kemalciler ar basmaya balamt. Mustafa Kemal'in Harbiye nazrln
bir kenara brakm olmasn imdi ar bir yk gibi hissediyor ve Vahideddin'in telkinlerine itibar eden
kapkulu tabiatndaki dirensizliine yanyordu. n saf ttihatlarn Mustafa Kemal'e duyduklar
gvensizlikten bir para teselli bulsa bile, bunun ok srmeyeceine emindi. Cavid Bey'in son
ziyaretinde bu meseleye parmak basan aklamalarn makul bulmutu. Cavid Bey'in; sivri ve aykr
hareketi meslek edinmi askerin, kabine iinde siyaset terbiyesiyle hareket edeceinden endiesi vard.
Cavid Bey, yakndan tand Enver'in, Mustafa Kemal'i orduda belli rtbelerin ve mesuliyetlerin altnda
tutmak istediini grmt. Bu kurnazlk imdi siyaset iinde de uygulanarak Mustafa Kemal,
stanbul'dan uzak tutulabilirdi. Hem zzet Paa Kabinesi rahat bir nefes alm olur, hem de Vahideddin,
kendisine damat olmay reddeden Mustafa Kemal'e gvensizliini srdrme lezzetini tadabilirdi. Hesap
tutmad. zzet Paa kararlyd; istifa edecekti.
Kuruluundan tam bir ay sonra, istifa eden zzet Paa Kabinesi'nin, Maliye nazr Cavid Bey, yerini
Tevfk Paa Kabinesi'nin Abdurrahman Paa'sna brakt. Cavid Bey, akam evine dndnde,
kendisine yorgunluk kahvesini getirecek bir helalin varln daha candan bir istekle hissetti... O da
kararlyd, bir mnasip zamanda, temiz st emmi bir grgl kadnla evlenecekti. Saniye Hanm ne
demiti:
"Cavid Bey, lrsem mutlaka evleniniz! Zira, sizin gibi insanlarn tabiatlarna daima bir ipek
demelidir."
Masasna oturdu; gnn yorgun tartmalarndan ayklayabildii nemli tespitlerini bir kenara not
etmeye balad: "Tevfik Paa Kabinesi'nin takati yoktur. Bir iki ay iinde devrilmesi mukadderdir. Saray,
kendine bal olduuna inand Tevfik Paa'y bir
23

iki defa denemekte srar edebilir. Sonunda areyi Ferid'de arayacaklardr. Ferid Paa'y tehlikeli, hatta
menhus gryorum... Bu zatn damatlndan da Osmanl'ya hayr gelmemitir..."
Cavid yanlmamt. ki aylk bir iktidar mrn zar zor tamamlayan Tevfik Paa Kabinesi'nin yerine
Ferid Paa'y sadrazamla getirdiler.
O gn, Mustafa Kemal denize ald.
Maysta Karadeniz, hep dalgal olurmu...
II
"lmn bizi nerede bekledii belli deil; iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim."
Montaigne / Denemeler (I. kitap, XX. blm)
stanbul'da hava, gecenin kt anda serinler. Kl rengi bir yamur bulutu, kaygl, yorgun ve
delirgin hrslarla, ehrin surlar zerinden yava yava sarayn bahesine yaylr. Ar ar soyunan bir
cariye gibi ilk hazzn merak ve korkusuyla, titrek dallara aslr. Dolmabahe'nin pencerelerinden baknca
denizin, ehri bir fildii beyazlyla sard grlr. Bu vuslat, seyredenleri kendine eker; bir sre
derin tutkular iinde kucaklayp, birden artc bir hzla uzaklar. Yalnzlk, ilk korku gibi alp insan,
gvercin kanatlarndan kaygan ve sert talara brakverir.
Gazi, yarn zmir'e gidecekti.
zmir, hrsla hrsn, nefretle nefretin, sevgiyle sevginin kucaklat bir kaltak yata gibi scakt. Gazi,
uza seyretmekten derin bir zevk alm gibi mutluydu. "Bu yatak bana hep Selaniki hatrlatyor" diye
iinden gld. Gvercin kanatlarnda rpna rpna, o derin hisli uzaklara doru uuyormu gibi
sevinler duydu. Yznde, genliinin btn renkleri parlad, alev ald, yand ve kllendi...
Hrpalanm bir kadn yznde gzellik yorgunlar, hatlar derinleir ve zarafet, dnya nimetlerini sunmaya hazr bir cennetin musikisine dner. fke ve isyanlarn
kaln ruhu bu sakin musikide sner. O yorgun gzellik, renklerin, biimlerin ibadetiyle, alayc bir
dehann hnerlerini ezmeye alr.
Sabah ezamyla birlikte Yukar Mahalle'nin, kaderine raz sesleri balar. Bu sesler, Selanik'in zerine
yaylr; gn na hasret kalm karanlklarla ustaca kucaklar. Sahil boyu, bulanktr. an sesleri,
takn arpntlarla ahenkten ve skndan tiksinen bir hiddetle skntlara dnr. Bu skntda tok,
fakat doymak bilmeyen bir oburluun patlamaya hazr sabr gizlenir.
Denizden Selanik'in seyrine doyum olmaz. Gnein douuyla Selanik, takdir ve hayranlk yaratan bir
gzelin uyanna benzer. nce biraz gerinir, sonra, btn gece can karlm gibi yorgunluunu
zerinden atar. Bembeyaz siluetin incecik izgisinde, sanki kadn tenindeki rkleri andran koyuluklar
grlr. Bunlar, tek dala tnemi kargalar gibi rhtm boyuna yanam kk balk tekneleridir.
Hepsinde, ehrin akln hor gren bir serseri tavr hissedilir. Beyaz Kule, komitac dulu gibi ba ak,
dimdik durur. Bu heybetli grn, kanl gemiin, ak bir yzde gizledii alma duygusuyla hep canl,
hep itahldr.
Selanik'in o beyaz izgisinde, tan en ince iilii, ahabn okanr gibi rendelendii gzellikle birleip,
seviir gibi kucaklamtr. Beyaz pancurlar alnca, balkon demirlerinin aralndan, odalardaki i
rahatl hissedilir. Gergin iplere aslan amarlar, ayn maceray baka renk ve biimlerde resmeder.
Sabah, boyunu tam gsterince, sahilde atlarn ektii tramvaylar pe pee sralanr. Musev tccarlarn
ktipleri, balarnda hasr apkalar, ellerinde bastonlaryla tramvaya koarlar. Yiit tavrl Arnavutlar,
sabrl Rumlar, aresiz Bulgarlar, Vardar Kaps'ndan, Unkapan'ndan, Yakapan'ndan, Yedikule'den;
Yenika27
p'dan, Kordonboyu'na doru yol alr. Yukar Mahalle'nin arnavut-kaldrmlarndan fakir Mslman
kafilesi, ellerindeki iri sepetlerle arya ynelir, Derviler Tekkesi'nin nnde durup, eyhin hayr
duasn alrlar. Selanik'te, Edirne'den ok, stanbul'dan az cami vardr. Btn camiler, drt bir yandan
Bizans'n gngrm kaln duvarlaryla evrilir.
Paytoncular, nce Lle Camii'nin sebilinde atlarn sulayp, arabalarn ykar; bir sevimli hasret arks
syler gibi hepsinin dilinde anlamn tam kavramadklar arklar dolar; sonra, srasyla Hamidiye
Caddesi'ndeki yerlerini alp tramvaya inat bir tahammlle mteri bekler.
Alatini Kk en hkim tepeden bakar gibi marurdur. Bu gurur, iri kanatl bir kartal gibi szlp,
kk kubbeli camilerin gvercinlerini rkterek dolar ve sahildeki byk gvdeli Alatini Un
Fabrikas'nn uzun bacasna konar. Kanatlarn, korkusuz bir gzelin n barna basar gibi can
actc bir sesle rpar; sonra bu ses, Midhatpaa Caddesi'nin sonundaki Kapal ar'nn demir
kaplarnda yansr. Bu kap, her zaman ar alr. Ve Selanik'te sabah, ite o zaman balar...

Gazi, gecenin ilerlemi saatinde bir hasret hissiyle konuuyordu. Sofradakilerde byle bir hasreti hakl
karacak hatrann bulunmayndan doan kskanlk vard Hepsi, Rumeli esnafnn kk evlerinde,
yere serilmi lohusa deklerinde gzlerini am, Manastr veya Selanik idadiyeyi askeriyelerinde adam
olmann tlerini almlard.
Bu kadronun medeniyet grm rahatln hissettirmek iin, her akam bir frsat yaratlyordu. Nuri
Conker, kafay iyice bulduu bir gece Gazi'yi yoklamak istedi:
"Paam! Ara sra Anadolu erafndan birka mebus arsanz' da u Rumeli trklerinden baka eyler
dinlesek..."
28
Gazi, ban iki yana sallad:
"Yooo Conker, Selanik sabahnda uyan gibi bir lezzeti hibir eye feda etmem. Selanik'in sabahlarm
en iyi seninle ben biliriz."
Nuri'nin hayatnda Selanik sabahlar, ancak Mustafa'yla gzeldi. Mustafa'nn o ilk sabahn hatrlad.
Mustafa, ttihat ve Terakki iin Yafa'dan gizlice yola kmt. Selanik'te henz sabah balamadan
gelecekti. Nuri, btn gece telala zledii yz beklemi ve limana demir atan geminin ip
merdiveninden kk bir kaya atlayan eski dostunun yorgun yryn fark etmiti. Kk kayk,
hrsl bir kolun ektii krekle yanayordu. Her krekte, Mustafa'nn yzndeki hrsl ve sabrsz hal,
Nuri'nin hasretini, dayanlmaz bir gle geriyor ve ince bir ibriimi kopaca noktaya getiriyordu.
Yzba Tevfk, Mustafa'y gmrkten geirip iskeleye kard ve beyaz ibriim koptu. Nuri, sevinle
koup, Mustafa'sn kucaklad:
"Mustafa! ok zlemitim seni..."
"Merasim ne zaman Nuri?"
"Gn batnca."
Selanik'te gn, zor batard.
Akamlarn, dayanlmaz bir bekleyile adam deli eden taraf kabarr, Splendid Oteli'nin kaldrmlarna
dizilen kk yuvarlak masalarn zerine beyaz rtler serilip, demir sandalyeler konur. Caddelerdeki
btn satclar yava yava ekilip bir mahrem mekn yaratlr gibi istekli sessizlik ker. ubuklu tisor
entarilerin zerine giydikleri siyah cppeleri ve yn kuaklaryla nce Musev esnaf evlerine ynelir.
Balarndaki fesin, yana kayklm kabadaylk zentisinden syrlan gen Yahudiler, akamn temiz kyafetleriyle sokaa dnerler. Paytonlar, meydana kurulmu masalarn evresini dolduracak gen Rum
kzlarn sahil boyuna getirir. Varlkl Mslman hanmlar, balarndan omuzlarna doru uza29
np belinin zerinde kvrlan ajurlu taftalar iinde iddial yrylerle masalar doldurmaya balar.
Selanik'te en yksek duvarlar batda rlmtr. Gne, bat duvarlarnn ardna ekilince sokaklarn
zerine beklenen grilik yaylr. inko leenlere zenle yerletirilmi iekleriyle yal ve iman Rum
kadnlar ortaya dklr. Demetler, yeniden ayrlp canl olanlar kk renk yumaklar gibi birletirilip
masa kenarndaki mterilere sunulur. Yukar Mahalle'nin kaldrm talarnda, eeklerinin iki yanna
yerletirilmi kfelerindeki satlmayan zerzevat evine gtren yorgun esnafn tevekkl, Mslman
mahallesinin sabrna uygun bir grntyle akam belli eder. lk ezan, Eski Saray Camii'nden duyulur.
Kapal ar'nn demir kaps ar ar kapanr; klar sner. Ve sonra gecenin hengmesine ilk
pencere alr.
Selanik'te sabah baka gzeldir, akam baka... Nuri, o sabah yeniden yaad. Mustafa'nn yk yoktu.
Bir paytona bindiler. Hasreti sesinden belli oluyordu:
"Nuri! Eve gitmeden nce Yonyo'nun gazinosunun nnden geelim; aksa, birer bira ieriz; sonra da
Bey Hamam'na gidip ykanalm."
Nuri ard. Mustafa, bu aknl hi kale almadan konumasn srdrd. Sesinde, sabrsz bir gl
vard:
"Haberin var m; Fikriye gelmi mi ?"
Nuri Conker, gld, silkindi, kendine geldi. Selanik imdi bir daha grlmesi imknsz bir hatra hissiyle
cann yakyordu. Kl rengi yamur bulutlar, asld titrek dallardan kendini koyverdi. Kaygl hrslarla
Dolmabahe'nin mermerlerine boand...
Nuri, elindeki kadehi Gazi'ye uzatt:
"Haydi Paam, bu son olsun, i ve erken yat. Yarn yolcusun. zmir'i uzaktan seyret. Kaltak, her yanyla
yle gzeldir ki..."
III
"Maske der yz ortada kalr."

Lucretius
Geceyars iki glge keyi dnd. Etrafna baknd. Sessizce iaretletiler. Gaffarzade Oteli'nin ikinci
katna ylan gibi srnerek ktlar. Dar koridorda glgelerin yolu ayrld. Bir gvde pencereden, dieri
kapdan ayn anda tekmelerini vurup ieri girdiler. ki elde drt silah, tek noktaya yneldi.
"Kprdama!.."
Ziya Hurid kprdamad; lambann artp oday tam aydnlatncaya kadar yle kald. Yzndeki
gl, aknlkla, alayn imknsz yapsnda birlemiti.
Haber bomba gibi patlad: Gazi'ye suikast!..
Kel Ali, otomobilin arka koltuuna geti. Ayaklarn biraz karnna doru ekip geriye yasland. Kenarlar
yukar kvrlp terei bir eit suyolu gibi derinletirilmi apkasn kard. plak bann zerinde
birikmi terleri nce eliyle, sonra ceketinin kk cebinden kard iri beyaz mendiliyle sildi.
Otomobilin nnde oturan Kl Ali'ye seslendi:
"Kl! stersen Ayc'ya gidip biraz hasbhal edelim." Sonra ban camdan karp arkadaki otomobile
bard: "Doktor ne dersin, Ayc'nn kknde mola verelim mi ?" Doktor Reid Galib, Necib Ali'yle
birlikte Kel Ali'nin peine ta32

33
kldlar. ki otomobil ankaya'ya doru yolland. Ayc Arifin abartl slubundan Gazi'nin delikanllk
maceralarn dinlemek her ikisinin de houna gidiyordu. Necib Ali, Ayc'nn bu hosohbet sesinde,
Gazi'nin bilinmeyen ok yann renmek gibi bir iptilaya sahipti. Ankara stiklal Mahkemesi'nin
Hkimler Heyeti, bir "Gazi sohbeti" iin gnlk durumalarn erken bitirmilerdi.
Cerrahpaa Sermezzini Hilmi Efendi, kdam gazetesini cebine yerletirdi. Telala caddeyi geip
kahveye girdi. Aradn grmedi, ayn telala kt; doru sar eve yrd. Kapy ald, bekledi.
stanbul'da namuslu evlerin kaps ge alr:
"Hayrola Hilmi Efendi?"
"Kk Efendi evde mi, Valide ?"
Yal kadnn yrei titredi:
"Erken kt bu sabah. Posta Mdr Sabit Bey'le limana gittiler..."
Hilmi Efendi, birden kolunun kanadnn krldn hissetti. "Byle gnlerde mahalleyi yalnz brakmamak
gerekir" diye dnd.
smet Paa, Dahiliye vekilinin odasnda hrsl admlarla dolayor, beklediklerinin gecikmesini
affetmeyen bir asabiyetle knyordu:
"Ne zaman ihtiya olsa, bunlar bulamyorum... Sonra da her emre hazr olduklarn syleyip
duruyorlar... Tren hazrland m?"
Gazi Paa Hazretleri, Naim Palas Oteli'nin byk holnde kurulmu sofrann bandayd. Yznde
akbetinin tayin edilmi olduu karanlktan kurtuluunu belirten yumuaklk grnyordu. Bu akam
scanda buz gibi bir kadeh raky sonuna kadar iti. Suikast haberinin verdii hnla otelin nnde
birikmi halkn
sesi giderek ykseliyordu. Bu ykseli, kalabaln arttn ve hrsnn bydn gsteriyordu. Biraz
evvel hafiyeler yavaa Gazi Paa'ya suikast tertip edenlere kar halkn lin arzusunda olduunu
sylemi ve uzun bir sre beklemiti. stanbul'dan beklenen Terakkiperver ileri gelenleri eski
ttihatlarn da ayn ekilde lin edilebilecei ihtimalinin yksek olduunu Gazi'ye anlatarak emir
beklediler. Gazi Paa, hibir ey olmam gibi zmir akamnn imbatnda serince demleniyordu.
Birisi Gazi'ye fsldad:
"Dar kmaynz, halknzdan gizli demlenmenize veriyorlar, Paam! Bu halk nankrdr."
Gazi, topluluun bekledii kvama geldiini yakalad. skemlesini biraz geriye doru itip hiddetlendi:
"Milletimden gizli bir ey yaptm yoktur. Derhal kaplar anz!"
Yava, rahat, gvenli fakat temkinli admlarla dar kt. Sesi keskindi. Bu sesle, ok ey sylyordu:
"Cumhuriyet Hkmeti'mizin demir penesi ve Yksek stiklal Mahkemesi'nin adil eli, vaziyete
hkimdir."
Cumhuriyet Hkmeti'nin demir penesi, smet Paa'nnd. Yksek stiklal Mahkemesi'nin adil elini
skmak iin Dahiliye Ve-kleti'nde sabrszlkla bekliyordu.
Odaya hepsi birlikte girdiler. smet Paa telgraf Kel Ali'ye uzatt. Sonra elinden alp Necib Ali'ye verdi.
"Siz okuyunuz Necib Ali Bey; kraatiniz hepsinden iyidir..."

Necib Ali, zmir mahreli telgrafla Gazi Paa'ya suikast tertip edenlerin yakalandn belirten ifadelerin
zerine basarak okumu, derin bir nefes alarak iin ahdamarn atlatmay sona brakmt. Bir derin
nefes daha ald. Gazi Paa'nn, Naim Palas Oteli nnde toplanan zmirlilere irat ettii nutkun can alc ksmn okudu:
"Bu gibiler, Cumhuriyet'in adalet ve kudret penesinden mstahak olduklar muameleye maruz
kalacaklardr. Baka nasipleri yoktur..."
zel tren garda hazrd. stiklal Mahkemesi'nin adil elinin iaretiyle yol alp btn hzyla zmir'e
yneldi...
Glcemal Vapuru iskeleye yanat. Polisler nce kenara ekildiler. Sonra tek tek hepsini boaltp,
arabalara tktlar...
Cavid Bey, ellerini kelepeye uzatt. Bileklerini sanki namaza durmu gibi gbeinin zerinde birletirdi.
Demir kilit dnd. Kalaslarn zerinden yrtp Cavid Bey'i bir arabaya bindirdiler.
Demir kilit tekrar dnd. Dar bir hcrenin iine itildi. Simsiyah bir rutubet ve toprak kokusu burnunu
yakt. Hcrenin en yakn duvarna tutunup tedbirli birka admla bulunduu evreyi el yordamyla
tanmaya alt. Seslendi:
"Kimse var m ?"
Yalnzd... Hcrenin, ttihat kaderinde daima bir yeri vardr.
Cavid Bey kk hcrede, vicdan muhasebesine terk edilmi bir mason adaynn rkek ve tedbirli
sabryla takriz edilecei an beklemeye koyulmu gibi titredi. Senelerce nce, byle karanlk bir
hcrede, nne konulmu kum saatinin kvaml akn seyrederek, yanndaki kuru kafay gzlemi, bu
seyirden, bir otopsi ustasnn ald meslek hazz tatmt.
imdi, bombo bir hcrede kendisine bir teselli frsat verecek kuru kafa bile yoktu. Belki birka kii
yeniden gelip kollarndan tutarak onu bir maceral gezintiden geirip yemin krssnn nne
koyacakt. Sonra gznn ban zp herkesin bir azdan "Nur" diye haykrd kubbeden szlen
youn kla kamaan
gzlerini biraz ovup, her eye hayret ve teekkrle bakacakt.
Cavid Bey bu karanlk hcrenin sknt veren yalnzlnda ilk tutukland gn hatrlad. skeleden
inerken nn kesen iki sivil polis koluna girip doruca Unkapan Karakolu'na gtrmt. Cavid Bey,
bir sulu gibi hrpalanmaktan ok, eski bir ttihat itibaryla karland karakolda ikram grm ve
saygyla hemen salverilmiti.
Akam eve dndnde, konan ta merdivenlerinden itibaren hissedilmeye balanan tela,
omuzlarna kmeye balamt. kr Naili Paa, Cavid Bey'i kapda karlam ve hemen teklifini ileri
srmt:
"Vaziyet kark Cavid! Byle zamanlarda insan, kim vurduya gidebilir. Hemen bu akam ka. Arkada
bekleyen bir sandal var..."
Bayram sabah evin etrafn saran sivillerin daraltt ember sonunda kapy alm ve Cavid Bey'i
yakalamlard. Dn akam, hatrl bir misafir gibi uurland Unkapan Karakolu'na bu defa, gerekten
bir sulu gibi itilmi ve rutubetli bir koua konulmutu. Anlalan yukarlardan bir emir gelmi ve
btn o scak sayg ve sevgiyi bir anda yok etmiti. Bu kadar ksa srede byle ak bir deiikliin
herhalde utanlacak bir sebebi vardr diye dnmt.
Cavid Bey, Unkapan Karakolu'ndan alnp Glcemal Vapuru'na konuluunu aypl bir hatra gibi
zihninde tazeledi. Galata skelesi'nde bekletilirken uzaktan Refet Paa'y, Ali Fuad Paa'y grm ve
silkelenmiti.
Cavid Bey, ayn silkinile yeniden kendine geldi. Koridor, arl seslerle bir bozgun yerini andryordu.
Osmanl'nn birleik ruhu, kim bilir bu yz leheli edebiyattan nasl bir azap ekmi ve bu azab byk
bir miras gibi Cumhuriyet'e brakmt. imdi

Cumhuriyet, bu mirasn reddi iin dava ayordu...


Dilaver Bey, smet Paa'y arayp emrin yerine getirildiini arz etti:
"Karabekir Paa Hazretleri'ni emriniz zerine serbest braktm. Keyfiyeti stiklal Mahkemesi'ne de intikal
ettirdim, Paam!"
Dilaver Bey, Bavekil'in emriyle salverdii Kzm Paa'nn kendi mesuliyeti olmakszn braklm
olduunu Kel Ali'ye bildiriyor, bylece, yklenebilecei sorumluluu btnyle mcadeleye hazr iki
tarafn taktik ve takdirine brakyordu.

Gazi Paa Hazretleri banyodan km, zerindeki bornozla kurulanyordu. Kl Ali, nceden birka kere
tekrarlayp ezberledii ekilde olay Gazi Paa'ya anlatt. Kzm Karabekir Paa'nn Bavekil'in emriyle
serbest braklmas, "stiklal Mahkemeleri'nden beklenilen srat ve katiyet konusunda istenmeyen
tereddtlerin domasna sebebiyet" verebilirdi. Gazi Paa, yaveri Hayati Bey'e smet'in telgraf bana
arlmasn istedi. Gazi Paa, smet'in zmir'e gelerek olayn gidiindeki aksamay dzeltmesini istiyor,
hatta, stiklal Mahkemesi'nn doru yolda olduunu aka ifade etmesini belirtiyordu. Aksi halde,
smet Paa da, gznn yana baklmadan tevkif edilecekti... Gazi Paa, Robespierre'in szn ilk
okuduu gn ok beenmiti: "Halk Mahkemesi'nin olduu yerde hakka baklmaz..."
Bavekil, istenilen aklamay yapt. stiklal Mahkemesi'nin, kendisine tevdi edilmi grevin
sorumuluunda davranan kararlaryla Cumhuriyet'in geleceine kasteden her hareketin ban ezecek
kudrette olduunu akla kavuturdu. smet Paa, "stiklal Mahkemesi'nin adalet numunesi olacak
kararlarna tam bir emniyet hissi iinde olduunu" yazyla Kel Ali'ye bildiriyordu.
37
stiklal Mahkemesi'nin adil eliyle Cumhuriyet'in demir penesi bir kere daha el sktlar. Akam
yemekte, Kl Ali bir iki kadeh itikten sonra, kendini ykseltecek hkm verdiine inanyordu:
"smet'i iyi tanrm; ne zaman uysal olmas gerektiini bilir..."
tirakiyuncular, akam bir tenha yerde toplandlar; korku, drt yan sarmt. Semih Naci, glge gibi
duvar diplerine snarak yryor, kimsenin sesini bile duymasna frsat vermeyecek bir siniklik iinde
titriyordu. Keyi dnnce kapa ieri atacakt. Arnavutkaldrmlarnn zerinden sekerken cannn
yandn ar ekilde hissetti. Bacandaki kurun, her mevsim deiikliinde yeniden saplanp
soumu gibi ac veriyordu. Aya burkuldu, sendeledi, tutunmak istedi, ama beceremeyip dt.
Kurun girdii yerden, ta kalbine saplanm gibi btn vcudunu yakt. Dorulmaya alt, gc
yetmiyordu. Kaskat baca kvrlmyor, gvdesini ayaa kaldracak kadar glenemiyordu. "te! Gediz
Mdafaas'nn hatras..." diye gld. Tekrar dorulmaya alt; gc yetmedi. " be admlk yol
kald, olmazsa srnrm" deyip ilk hamleyi yapt.
Bir iki kii karanlkta yetiip Semih Naci'yi kaldrdlar. Kollarna girip, ikenceden yeni kalkm bir
mahkmu hcresine gtrr gibi srklediler. Gediz Savunmas'nn kaskat baca hl dik, fakat
faydasz bir baston gibi bolukta sallanyordu:
"Saol orbac! Allah raz olsun."
"Estafurullah beyim!"
Sonra yalvarr gibi ekledi:
"Seninkiler merak ediyordur. Allah akna tedbirli ol!"
Akif Usta, gecenin yarsnda dkknna gidiyordu. Sabahn erken klaryla yola dklm, esnafn,
amelenin geerken urayp itii orbay kaynatacakt.
Bekleyenler, kapy ap Semih Naci'yi ieri aldlar. Birisi, lk
38
su ile bez getirdi, yzn ykad. Bir dieri koltuk verip, kahvesini nne koydu. Semih Naci, aciz birisi
gibi muamele grmekten rahatsz olmutu. Bu histe, utanmaktan ok, acnmak korkusu vard.
Sorumluluk duygusuyla gecikmesinin verdii rahatszl zerinden atmak istiyordu:
"Geciktik beyler; hemen balayalm."
Masann zerinde tasvir duruyordu. Gz iri puntolara iliti ve elini hrsla masaya vurdu. Sesini
ykseltirse acnmak duygusundan kurtulacan sand:
"Ahlakszlar... Kim bu suikast tertip etmise kendi elimle asarm..."
Sonra hibir ey olmam gibi konumasna balad:
"Evet, efendiler! Ya kadere bal olacaz ya da hr... Arasndaki hibir yer bizim iin are deildir.
are, tektir ve ad itirakiyundur*. ttihatlar, fesli Osmanl tccar; Cumhuriyetiler, kalpakl mill
tccar ile girdiler kanmza. Servet, devletindir ve devletin kalmaldr. Devlet, elindeki imkn, evlad
arasnda adil ekilde taksim etmelidir."
Semih Naci'nin acs artyordu... tirakiyun meclisinin mritleri, manasn kavramadklar bir duaya ba
salladlar.
Bu dar sokakl mahallenin, tevekkl iinde mrn tamamlayan insanlarnn hayatnda, iktisadn laf m
olurdu... Allah vermiti ite. Geinip gidiyorlard. mr, bir o yandan, bir bu yandan sallanan ocuk
beii gibi ninnilerin, arklarn, feryatlarn arasndan geip gidecekti. Bu saadetli dnyann nazlarn
unutmaya ne sebep vard ki... Semih Naci yiitti, temiz insand, namusluydu; ama
* itirakiyun: komnizm.

39
neden byle konuuyordu. Allah, nifak gnah saymam myd ? Peygamberin sar, Papa'nn tacndan
evla deil miydi ? Neden Kel Ali, apka giymedi diye Atf Hoca'y ipe ekmiti ? Neden Tahirlmevlev'yi ieri tkmt ?
orbac Akif, srtndaki ekmek kfesini frnn nne koydu. Hamurkrlar, ince telli kemeneden
dklm gibi rtkan bir Rize trksyle teknelerin bandayd. Dillerinde, zor anlalr bir sevda
vard. orbac selam verdi:
"Selamnaleykm, aalar! Krk somun koyun."
Frnclar scak ekmekleri bir rpda kfeye attlar. Tekrar yola koyuldu. kindi namazndan sonra evine
dnecek, derin bir uykuya yatmadan nce karsna soracakt:
"Gusl suyunu sttn m, gzel kz ?"
Kel Ali huzursuzdu. eme'de Gazi'yle grmelerinden sonra zmir'e dnerken yol boyunca azn hi
amamt. smet'in, Gazi'yi etkisi altna almak iin gsterdii gayreti hayretle karlam ve Gazi'ye
kar kabilecek bir tabiatn srarl savunmas karsnda, nadir duyulan taze bir heyecan yaamt.
smet de kim oluyordu? Nasl bir sara gelip smet'i esareti altna almt ki, Gazi'ye hatal hareket
etmekte olduunu sylemiti. Bir eski silah arkadann byle kendinden gemi ekilde be ttihat
eskisini savunmasn aknlktan teye, hatta aypla karlyordu. Elbet bir gn smet'in de suyu
snacakt... Karabekir'in, Rauf'un, Ali Fuad'n savunmasnda smet'in gsterdii dostluk ve vefa hissine
hayranlk duymak belki dnlebilirdi; ama, smet ile Hseyin Cahid arasndaki yaknla mana
vermek mmkn deildi. Hele Cahid'in yakn dostu Cavid'in bu vesileyle korunmak istenmesini smet'e
yaktramad. Cavid kim, smet kimdi ?
Kel Ali patlamaya hazrd. Bu sabah karsna getirdikleri "ba40
caksz maliyeci" bir zamanlar imparatorlua elkoymu ittihat Terakki'nin nl hesap adam deil miydi
? Sait Paa'nn "Kk dev" dedii kudret bu muydu? Enver'in, Talat'n rkt zihin, u kk bedenin
tamakta zorluk ektii iri kafa myd ? Enver gibi gz pek, itaat edilmeye alm bir kumandann,
kendini srekli tetikte hissettii, dalamaktan zenle kand ahsiyet imdi Kel Ali'nin karsndayd.
Bu adamn korkulacak nesi vard ?
Kel Ali, hafzasndaki kprdanmalara kar koyamyor, ya tenekesinin boaltlndaki o kokulu ve
kaygan hzla her eyi bir huninin azndan iri gzlerindeki sinirli baklara dolduruyordu. Enver'in
emrinde alt gnleri hatrlad. Enver'in Fedaiyan Taburu'nda kaymakamlk yapm, ballk yeminini
bir ibadet gibi kutsallatrmt. zzet Paa'nn, kabineyi kurarken, Babli Baskn'na benzer bir
mdahale endiesiyle Talat'a adeta yalvarrcasna yardm rica ettii korku, ite bu Fedaiyan
Taburu'ydu. Kel Ali, Enver'i hayranlk iinde seyretmi, bu yakkl seraskerin yumuak baklarnda,
sessizce vaat edilen kk mevkilerin hakkn verecei gnleri beklemiti. Enver'in "Talihin dndn
ilk defa hainler anlar; kpein zelzeleyi hissettii gibi bunlarda bir meziyet vardr" szn dilinden
drmeyiine bir mana veremezdi. Fedaiyan Taburu'nun kaymakam olarak Kel Ali, ilk bakta vurucu,
krc, gz pek bir savadan ok, orta halli bir kasaba imam gibi sevgi uyandran grne sahipti.
Uzaktan baklnca yumuak, hatta kibar grnen bu adamn iinde, hi acmadan lm emri veren bir
yarg tabiat yatyordu.
Siniri yava yava sinmi, yerini, kukuya brakmt. Cavid'in aktan aa bir suikastn tertibinde yer
alacak tynette olduuna inanmakta zorluk ekiyordu. Bu adamn ne eitimi, ne grgs, en nemlisi
ne de cesareti intikam peinde komaya msait grnyordu. Gazi'nin, teden beri ekemedii Maliye
Nazr Cavid
41
bu muydu ? imdiye kadar karsna gelenlerin hepsinin sradan komitac gibi sadece yksek tonlu bir
iki kla btn varlklarn ortaya koyduklarn grmt. Bunlarn, geride nemsenecek bir eyleri
bulunmadn kolayca sezmek mmknd. Canbulad'n, Maarifi kr'nn, Ziya Hurid'in hatta Ayc
Arifin, btn barutu tkenmi kabaday narasndan daha fazla korkutacak bir taraf yoktu. Siyasette
yerlerinin pekimedii, pelerinden gidilecek hibir meziyetleri olmad, Meclis koridorlarnn ilk gnlerinde aa kmt. Ziya Hurid takmna verilecek cezayla hem sulular layn bulmu olacaklar,
hem de bu korku, etraf sindirmeye yetecekti. ttihatlarn, topyekn iktidar iin yllardr kurduu
tertiplerin birka beceriksiz komitacyla yrmesi dnlemezdi. Bu bir siyas komplodan ok, kiisel
garazla hareket eden babozuk takmnn yzne bulatrd bir beceriksizlie benziyordu.

Kel Ali, gerilerden getirdii hatralarla zihninin daha da bocaladn grdke, bu baskndan kamaya
alyor, ancak kendisini drt yanndan skca saran hatralar zincirinden kurtulamyordu. Sonunda
hkmn verdi:
"Bu alak teebbsn Cumhuriyetin kutsal ateini sndrecek nefesi yoktur. Var sanlyorsa, skarm
grtlan olur biter..."
Kl Ali, adann dncelerini okuyordu. Kl, rahat halleriyle herkesin houna giden bir babacanlk
iindeydi. Davann btn sorumluluuna fevkalade istekle talip olan Kel Ali'nin kavrayamad gerei
grmt:
"Btn mesele, be ttihat'nn karna getirilmesi deildir, adam... Bir Cavid, bir Nzmla btn
ttihat Terakki'yi engizisyondan geirdiini sanmakla hata ediyorsun. ok deil, on yl iinde bu ikisine
sen dahil adam herkes yanacak. Ama dava, bu adamlar istiyor. imdi sen, bir cinayet tertibinin
maznununu de-

il; bir cumhuriyet ve inklap davasnn kaderini muhakeme edeceksin."


Szler gzel ve etkileyiciydi. Kel Ali, adann ileri srd nemli noktay vaktinde tehis edememi
olmann acsn hissetti. Gerekten de ttihat Terakki, Cumhuriyet dahil btn dnemlerde lkeye
hkim olmu iktidarlarn en byk, en gl tekilatyd. Bu tekilatn, kt sanlan yerde, birden
dik bal bir ekya gibi yeniden dalara kn beklemek gereksizdi, ama ehrin gzden uzak bir
semtinde yeniden canlanp bir canavar gibi Cumhuriyet'e saldrmas beklenmeliydi. stanbul'un kaltak
koynu, bir eski husumeti saklayp, frsat gelince, gr duygularla ortaya karacak kadar scak ve
ehvetliydi. Kel Ali, bu endieyi ahsen hissetmekle kalmam, ayrca, bu ihtimalin yakn olduunu
Gazi'den iitmiti.
Gazi'ye yakn olmak Kel Ali'nin en byk gururuydu. Bu gururu her vesileyle evresine hissettirmeye
baylyordu. Kl Ali, Gazi'yi adandan daha iyi kavram ve bir dava adam hviyetini daha keskin
izgilerle taknmt. Kel Ali'nin tabiatnda grd o kycl belli bir kalba oturtmak gerektiine
inanyordu:
"Byle davalarn hukuku yle kolay dzenlenmez. imdi bize den mesuliyet bu aypl teebbse kan
kusturacak bir eriat yaratmaktr. yle ki, aslan her maznunla birlikte bu eriatn kitaplar yaklmal,
mabetleri yklmaldr. Vicdan savunmak, hukuku savunmaktan daha kolaydr."
Kel Ali bir sre kbus iinde kvranm gibi terlemi, yznn btn hatlarna korkulu bir tela sinmiti.
Gzleri hor bakmaya muhta bir zayflk iinde baygnlat. Tek bir eye inanyordu: Ga-zi'nin houna
gidecek her ey mutlaka bu gzel memleketin, bu biare halkn yararna olacakt...
Kl Ali bastrmaya devam ediyordu:
"itilaflar Cavid'in kellesini istediklerinde yle eyler sylediler ki, biz bu davada ne yaparsak yapalm,
masum ve vicdanl insanlar gibi itibar greceiz. En iyisi gel, bunlarn hkmn bu davadan ayr
tutalm... Unutma, bu hem onlarn haysiyetini ykseltir, hem bizim..."
Kel Ali'nin dayanaca payandann ilk filizi gzkt. Bu kk dal ksa srede geliip iriyar bir ktk
oldu. Usta bir elin hzarnda biimlenip stiklal Mahkemesi'nin terazisine altlk olacakt. Kl Ali, son
sz sylemeye hem merakl, hem de bunda baarlyd:
"Adam! Bu davay birbirinden ayr. Katilleri zmir'de as; Cavid'in hesabn Ankara'da grrsn..."
Gazi Paa, Naim Palas Oteli'nin kendine ayrlan katnda yalnzd. Btn varln mahzun ve yalnz
hissediyor, bu ar duygunun ykyle yorgunluu artyordu. Tutuklanp hcreye kapatlanlarn ou,
bir zamanlar kendisinin en scak duygularn paylatna inand dava, kadeh, hatta apknlk
arkadalaryd. Otel kendisini skyordu. Geri halkn gsterdii byk ve rtkan sesli tezahrat gz
doldurucuydu, ama Gazi Paa, bunun kalbna kolayca kanacaklardan deildi. ok deil, daha yedi yl
nce Kral Konstantinos zmir'i igal ederken ayn izmirli, yine ayn otelde kalan Konstantinos'a da
benzer heyecanlarla sevgi ve sayg gstermiti. zmirlinin, Girit'ten, Midilli'den, Sakz'dan getirdii bir
kvrak taraf vard ki, bunu dikkate almamak imknszd. Eski adyla Kramer Otel'i, Kral Konstantinos'u
karlamak iin o st beyaz mermer merdivenlerin zerine al renkli hallar serdirmi, bu ihtiaml yry merakndaki Yunanlya, sanki Trk bayran inetiyormu gibi bir zevk tattrmak istemiti.
Maatlk'ta toplanp Reddi lhak Cemiyeti'ni kuranlar ayn zmirli deil miydi ? Osman Nevres'in att ilk
kurun bu meydan kana boyamam myd ?
Dn gece yemekte arkadalarnn Terakkiperver Frkas'nn
44

mensuplar iin ileri geri konumalarn hayretle dinlemi, sonra, bu kadar ksa srede bylesine hzl
deiimle dava arkadalarn sulayanlar ibretle seyredilecek bir kadro gibi hafzasna naketmiti. "Bu
adamlardan korkmak gerekir" diye dnd. yle ya, daha dne kadar, Gazi'nin hrmet ettii eski
silah arkada paalar, bugn tutuklanp hcreye kapatlnca, birdenbire en cani ekya gibi ayaa
drlp alaya alnyordu. Gazi Paa'nn sessizliinde sanki tasdik varm gibi hcum giderek iddetini
artrmt.
zmir'in, Selanik'e benzer bir yan vard.
ttihatlarn zmir'e bak bakayd. zmir, ttihatlarn kendilerini sanki Selanik'te gibi rahat ve emin
hissettikleri limand...
Gazi Paa, ttihatlar ile i ie geen hatralarn tazelemek istiyor, fakat ayn zamanda bu yadn, ac
bir ikaz gibi yreini buracan hissediyordu. ttihatlarn ounu sevmiti. Hem de adamakll sevmi,
ounu bir davann peinden giderken tutunup dikleebilecei bir omurga gibi kendi vcuduna
yerletirmiti. ktidar olma ansnn doduu ilk frsatta bile, eski ttihatlar yokmu gibi farz ederek
hareket edememi, hatta karsndaki ngiliz komiseri hayrete drecek bir ciddiyetle ttihatlar
savunmutu. Gzlerini yiyen ince bir ip gibi kst ve uzak diyarlara evirip, bolua uzatt.
ngiliz komiserin mutlaka kabul greceine emin olduu bir grme artnda, hafif alay, hafif iddet
ifade eden szlerini nasl bir hiddetle cevaplandrdn hatrlad ngiliz komiser, Mustafa Kemal'i
zorluyordu:
"Evvela, ttihat Terakki'nin cinayetlerini tasdik ettiinizi bizzat sizden duymak isterim, Paa..."
Mustafa Kemal, nce "Bu adam aptal m ?" diye dnd; sonra ciddiyetine kanaat getirerek cevap
verdi:
"Ben ttihat Terakki'nin mmessili deilim!.. Fakat, hemen belirteyim ki, ttihat Terakki, vatanperver bir cemiyetti. Balangcndan ok zaman sonrasna kadar ben
de bu cemiyet iinde bulundum. Cemiyet hibir zaman, sizin bu alaltc szlerinize hak verdirecek
mahiyet almamtr. ok kusurlar olabilir; ama vatanperverlii bu seviyesiz suallerin stndedir."
Gazi Paa, bir ngiliz komiserin siyas cinayet faili gibi gsterdii ttihatlar, vatanperver ilan ederek
savunduu gnlerden kendini syrm; onlar imdi, canna kastetmi "kara ete" elemanlar gibi
gryor ve bu hzl gelimenin gerek karakteri kadar siyas akbetini de stiklal Mahkemeleri'nin adil
eline brakyordu.
zmir'in kurtuluunda yerletii Karyaka'daki evin ilk gecesini hatrlad... Yeil bahesi iinde
bembeyaz kkn krfeze bakan pencerelerinden uzun uzadya seyrettii zmir'in akamstlerindeki o
hlyal bekleyii ok iyi llerde iine sindirmiti. zmir, onun iin daima gler yzl bir hatrayd.
Latife'yi burada tanm, baklar dumanl ve hrn eraf kznn gzlerinde, Selanik'in zledii Beyaz
Kule gazinolarna benzer bir yaknlk duygusu tatmt. Bu delimen kzn iindeki gr alev, Gazi
Paa'nn haar gzlerinde, elie su verilirken duyulan czrtl sesle serinlemiti.
imdi zmir, canna kastetmiti. nsann cann sevmesi kadar doal bir sray yoktur. Gazi Paa
birden srad. Kramer Oteli'nin mermer merdivenlerinden aa hzla indi. Yaver Hayati Bey telala
peinden kouyordu. Merakla kuku aras bir hisle geri dnd. Rahatlad...
"Ankara'ya dnyoruz..."
Saray dulunun gzlerindeki bkknlk ve hasretin ikisi de gevektir. Yalar boldur ve kolay boanr.
Dinmez sanlan bu pnarlarn kayna birden kurur ve eski en atr havas evreyi hemen doldurur. Saray dulunun gzlerinde,
her eyin sabr da, isyan da birlikte yaar... Hatralar hoyrattr.
Aliye Hanm, ehzade Burhaneddin Efendi'den boanm, bir kenarda yeni bir kader ksmet bekleyii
iine girmeksizin canl bir hayat sryordu. Bir zamanlar evresindeki yaknlarn gler yzl
baklarnda durgunlaan sevgilerin yerini, imdi kendisi, daha en ve emin olduu gzel bekleyilerle
doldurmay renmiti. Tek deimeyen gler yz, Maliye Nazr Mehmed Cavid Beyindi... Cavid Bey,
Burhaneddin Efendi'nin ehzadelik gnlerinde kurduu yakn dostluk duygusunu devam ettirmi, ilk
tand gndeki gnl okayan sz ve baklarn daima scak ve hazr tutmutu.
Aliye Hanm, akam ziyaretlerinde Cavid Bey'in nazik bir slup ve ferahlk iindeki iltifatlarn hatrlad.
Cavid Bey, sz sanatn, sevgi sanatna dntren bir kvrakln sahibiydi. Bu sanat ne zaman
kullanacan iyi bilmenin getirdii btn faydalar ve haklar almaya almt. Yahya Kemal, Cavid
Bey'in yle pek kolay tehis edilemeyen bu zelliini, ireti bir tavrdan ok, kskanlacak bir vasf
olarak grm ve glerek kendisine hatrlatmt:

"Cavid Bey, sizde gpta ettiim en zengin kabiliyetiniz, kadnlar zerindeki bu derin ve bereketli vasfnz
olmutur."
ri gvdeli airin tehis ettii vasf, Aliye Hanm da ilk grd anda fark etmi ve sanki Cavid Bey'in en
hassas srrna ortak olmu bir yakn gibi bu hususiyetini kendisine saklamt. inde bu hissi
tamaktan mutluydu. Zaman zaman bu hissin eski hatralaryla tazelenen bir heyecan duyuyor, sonra
vakti gelmemi bir talebin haksz hkmnden korkarak bekliyordu. Eski bir dost, bir frsatn bulup
kendisini uyarmt:
"Aliye, hl gzelsin! Eski cazibene kattn bu gzel olgunluk
47
sana yle yakm ki, talihin kime gleceini merak ediyorum."
Aliye Hanm'n talihi Cavid Bey'e glyordu. Aliye Hanm, insanlarn glerek bakan gzlerle kendisine
gzel eyler sylemesine altrlmt Sarayl terbiyesinde glmenin, sevinten, hazdan, gururdan
teye, adeta yaplmas mutlaka lazm gelen bir ibadet gibi vakti ve saati vard. O vakit, o saat gelince,
btn ehreler, bir elin uzaktan iaretine bal olarak dudaklarn hafife ayrp uzun sre yle tutard.
Aliye Hanm'n dudaklarndaki her tebessmde ya mahzun bir sabr, ya ince bir isyan grnrd.
Abdlhamid'in kendisine ilk iltifatn hatrlad. O kukulu yz, biraz hatlarn gevetmi, o rkek ses
biraz canlanp konumutu:
"Sizdeki ahs terbiyeyi, bu sarayda meslek haline getirmek iin neler vermezdim, kzm..."
Aradan yllar gemi, saray kendi terbiyesindeki huysuz tarafn pis bir marklkla ortaya koymu ve
Aliye Hanm' hudutlarnn dna karmt Bu sessiz sedasz ayrlta krgn olan yoktu. Aliye Hanm her
bahsi aldnda, ehzade Burhaneddin Efendi'nin nazik bir zevce olarak, gsterdii saygy hatrlar ve
hangi artlarda olursa olsun bu deerli itibar evresine aktarrd. Aliye Hanm ile ehzade Burhaneddin
Efendi, szltsz ekilde ayrlmlard. Burhaneddin Efendi'nin eski gz arsna arka kmak isteini
anlatabilecei gzel bir lisan vard. inin titreyerek bakt Aliye Hanm'n imdi saraydan ayrld
byle bir gnde syleyecei szlerin ar ykn tad aka belli oluyordu. Elindeki mcevherleri
kendisine sunmu ve sesinin titreyiine aldrmadan sevdal bir erkek gibi Aliye Hanm'a yksek seviyeli
bir sayg gstermiti:
"Bunlar muhafaza ediniz ltfen! Sizdeki zarafete yakacak deerde olmaylarnn beni nasl zdn
tahmin edemezsiniz..."
4

Belki de Burhaneddin Efendi, bu ebed ayrln zntsn anlatmak ister gibi sevgilerini aklamaya
almt. Saraylnn daha fazla ak olmas beklenemezdi...
Aliye Hanm, Cavid Bey'in nikhna getiinde gerek mutluluk hissini tarif edecek deeri aram ve bir
trl bulamad inandrc bir ifade iin uzun sre huzursuzluk duymutu. Aliye gzel kadnd..
Baklarnda insan rahata geiren bir emir hissedilirdi. Boyuyla bosuyla, etrafna meydan okuyan
gzeliinin hakkn vermesini biliyordu. Peki, Cavid'in ksa, tombul vcudundan nasl bir k kp bu
gzel kadn tesiri altna almt ?
ehzade Burhaneddin Efendi'nin az sayda dostunu davet ettii akam yemeklerinde Cavid'in, Aliye
Hanm' uzun ve serbeste szen baklarnda nasl bir tesir vard ki insann duygularn, dncelerini
hatta sevgilerini altst edebiliyordu? Uzun yllar nce gpta, sonra hayranlk, hatta terbiyeli snrlar
iinde lezzet duyduu bu erkein hususiyetini kavramakta glk ekmi ve kendisini adeta esir eden
tesiri bir trl yakalayamamt. imdi karsyd; ama hl Burhaneddin Efendi'nin sofrasndaki
gnlerden getirdii duygularn ak seik tarif edememekten rahatszd. En skntl annda Hseyin
Cahid imdadna yetimiti. Yalnz kaldklar bir anda Aliye Hanm'a fsldad:
"Hayatmda bir tek, senin bu bacaksz kocandan rkerim. Ondaki cevherin korkutmad kudret yoktur.
Bilir misin ki, iktidara talip olan herkesin kafasnda Cavid bir korkudur... ttihatsndan
Cumhuriyetisine kadar btn mevkilerin ryasnda bu kbusun bast bir huzursuzluk duygusu
yatar."
Aliye Hanm artk rahatt. Dm zmt... Cavid kendisine derin bir huzur hissi ve nadir duyulan
scaklkta heyecan ayn anda veriyor ve bktrmadan bu derin lezzetin mrn canl tutuyordu...
49
Kel Ali yorgundu. Kendisini Akdeniz'in ortasndaki o kk ve kayalk adann scak havasnda yeniden
kavruluyormu gibi hissetti. Malta Adas'nn iri kemerli, kaln duvarl, yontma tal mahpushanesinin
uzun ayvanndaki samimi serinlik hissini yeniden duymak iin neler vermezdi ki... Srgn acsn

tatmak, ayn kaderle bir araya gelmi herkesi ok "ocuklu bir ailenin kardeleri gibi birbirine
balamt. Malta Yran'nn samimi sadakati her vesileyle acl bir heyecan gibi hissedilmi, btn
srgnleri, tek bir derghn sevdal dervileri gibi kenetlemiti. Her biri tekbir getirir gibi vatan hasreti
ekiyordu.
Kel Ali, Malta'daki srgn arkadalarndan ounu karsna alm, babo bir selahiyet ve sertlikte
yarglyordu. Rauf, Kara Kemal, smail Canbulad, Midhat kr, Hseyin Cahid hep ayn kaderin
ortaklar gibi, Malta scanda srgn terleri dkp rahatlamlard. imdi bunlarn ou, Kel Ali'nin
karsnda yeniden terleyecekti... Ya Cavid? Ya Nzm?
Doktor Nzm, daha Mondros Mtarekesi'nin imzaland gn kayplara karm, ttihatlarn yedi
byk ba bir gnde ka-vermilerdi. Cavid, zamannda yaplm bir ikazla ortalkta grnmemi ve
kapa svire'ye atabilmiti...
Malta Srgn'nn her hatrasnda, bu kan, bir gn hesab sorulacak ayp duygusu kadar tamah
lezzeti de vard. Bir gn bunu, Nzm'a, Cavid'e sormay ok istiyordu. vnmek bir lezzet gibi gelir...
Bu lezzet yzn kaplad. Sesinin rengini deitirdi. Kl Ali'ye dnd:
"Adam, biz Malta'dayken tpk bir hkmet gibiydik. Ahmed Emin'in szlerini hi unutmadm...
Sadrazamyla, eyhlislamyla, vekiliyle, paasyla, mebusuyla tam bir hkmet... Osmanl, hi byle
kenetlenmi bir iktidara sahip olmamtr."
O kenet ksa srede gevemi ve srgn gnlerinin samimi sa-

dakati, nce bir boluk hissi, sonra ciddi husumetle yer deitirmiti.
Kl Ali, Malta srgnln byk bir iftihar gibi her saniye teneffs eden Kel Ali'nin bu sk tekrarl
hatrlatmasnda, hafif alayc havay seziyor, ilk doacak frsatta bunun cevabn vermeyi zlyordu.
Doktor Reid Galib'le gz gze geldi. te beklenen frsat yaklamt. Bu frsat karmak Kl Ali'ye
yakmazd:
"Damat Ferid'e kredin ki, sizi ngilizlere srdrd. Yoksa hepiniz tilaflarn ipinde aslacaktnz."
Kel Ali amaza dt:
"Allah bizi, Nemrud Mustafa Divan'na dmekten korudu. Yoksa hepimizi, Boazlyan kaymakam gibi
keyfince ipe ekerdi. Byle bir adalet divanndan, btn lem utanmtr..."
Kl Ali, ikinci frsat daha iyi kulland:
"nallah kimse sana Nemrud Mustafa gibi sonradan lanet okumaz..."
Kel Ali hiddetlendi; ayaa kalkt. Elini beline atp bir sre bekledi. Doktor Reid, oturduu yerden ok
sakin bir sesle mdahale etti:
"Haydi otur yerine Reis! Khin dahi olsan, ne yapacan sen bile bilemezsin. Byle hiddet gsterecein
yerde, bu mahkemenin ispat edecei iddiay idrake al..."
Kel Ali oturdu. Batan karlm bir evlatlk tecrbesizliiyle teslim oldu.
Sabahn erken saatinde, Semih Naci'yi bir duvar dibinde buldular. Sert ayak, yine tkezlemi, yaz
gvdeyi hrsla yere sermiti. Kalkacak takati yoktu. Derin bir ksrk iinde hkrr gibi zar zor nefes
alyordu. lkin Kuyumcu Aznif Aa grd. Oturduu krsden frlad, sonra geri dnp bard:
51
"Biriniz daha gelin. Bu Kaymakam Semih Naci Bey..."
Semih Naci Bey srlsklamd. Sabaha kar boanan yamur btn gece byle ssz bir kede aresiz
kalm adam perian etmiti. Ateler iinde yanyordu. Gzlerinin kslm, sesi btn gcn
kaybetmiti. Doru Berber Rstem'in dkknna gtrdler. Ocaktan bir ay getirdiler. Aznif Aa,
birka yudum iirdi.
"Biriniz kosun; Doktor Fahri Bey'e haber etsin."
Birka birden kotu. Semih Naci biraz dikilir gibi oldu. Sert ayan uzatt. Dorulmaya alt:
"Boverin, doktorluk iim yok benim..."
Sonra, berberin koltuuna yklr gibi oturdu.
"Rstem u sakallarm kes nce. Doktor beni byle dkn grmesin..."
Gediz Taburu'nun yiit kaymakam Semih Naci Bey, utanl bir miras gibi her saniye yanndan
ayramad bu aksak bacan acsna bir son vermek istiyordu. "Buna bir are bulmak gerekir" diye
dnd. Doktor'un, verecei ifa yoktu. Her karlatklarnda yalvarr gibi sorard.
"Doktor ? Ben, btn bir mr bu ktrm aya tamaya mecbur muyum ?"
Doktor Fahri'yle tabur arkadayd. Byk Zafer kazanlmadan nce Semih Naci'yi re karmlar,
erefli bir mcadelenin son lezzetini tatmaktan mahrum etmilerdi. Gsn ssleyecek bir madalyas
da yoktu. Gzlerini kapatt, hlyalara dalm mahalle kzlar gibi rahatlk duygusuyla gevedi. Bir lk

rzgr, salarndan balayp teninin btn hcrelerine sinen esintilerle iini okuyordu. Yreinin
boaldn hissetti. Boluk duygusuyla korkusu yeniden bakaldrd. Bu isyan, btn hzyla vcudunu
dolduruyor, kaslarn geriyordu. "Benim daha lmemi binlerce

yanm var be!" diye gururland. Sesi, kendine yetecek kadard:


"Haklarnn teslimini isteyen her sesin ykseldii yerde, benim de adm geecek. tirakiyun, bu heybeti
bana verecektir..."
Sonra, bu gururu tek bana hissetmekten utanm gibi teselli arad. Bakalarnn hakkn teslimde adil
olmas gerektiini dnd:
"tirakiyun, bu memleketin nimetidir."
Ustura tenine deince, yorgun kemiklerinin atrdadn hissetti. Rstem, mahir hareketlerle, temiz
yzn hatlarn dolap sakallarn perdahlyordu. inin ehliydi. Kk bir bakr tasta yzn ykad,
hafife kremledi, pudra srp havluyla sildi, kolonya serpti:
"Shhatler olsun Kaymakam Bey!"
Semih Naci'nin aynadaki aksi bakadr. Zmrt kakl bir sedef kutu gibi dik ve davetkr durur. Belal
bir bak, adam ileden karacak kadar derin ve srekli inatlarla glmser. Bu gl, bir alaytr
aslnda...
Dizkapann paraland gn, saatlerce yalvarmt:
"Doktor! N'olur beni sakat brakma; aren yoksa ldr gitsin."
Doktor Fahri'nin tesellisini hatrlad:
"Gnah olmayanlar da yldrm arpar. Takdiri ilahdir bu..."
Tekrar aynaya yaklat, kendini seyretti. Mutlu oldu. Herkesin hayretli baklar arasnda dkkndan
kp uzaklat:
"Hayr! Bugnn adaleti, bugn teslim edilmelidir insana;.."
Aksaray'a doru yneldi. Dar sokaklarn birbiri zerine yklm ahap evlerinin pencerelerinde, kk
kafesler alp, keten perdeler ekiliyordu. Derin ve din bir hava teneffs eder gibi khne sokaa dald.
Bir tevekkl ve teslim ruhunun sindii bu mahalleden arad cesareti bulamam gibi krgnd. Valide
Camii'nin oymalarndaki sslere bakt Kim bilir nasl bir tahamml veya

hiddet bu gzel oymalar yaptrmt ustalara... "Bu ustalar haklarn bilmiyorlard ki, alabilsinler" dedi
iinden... Birden klcn kuanm ve mer adaletini datyormu gibi konutu:
"Az kald. Bir hak, sahibinin istemesine hacet kalmadan kendisine verilecektir."
Simsiyah duvarlar ak yaldzl aynalar gibiydi. Her admda kendini daha bym daha glenmi bir
gvdeyle seyretti. ki aya da yaz atlar gibi kouyordu. Bu atn srtnda efkat, bir scak yuvadr. Bu
yuvaya snd. Gzbebeklerine bir ilkbahar dedi.
Cavid Bey, kapatld dar ve karanlk hcrenin boucu scandan bunalmt. Gnlerdir kimseyle
konumam, bir tek ses, bir tek haber almakszn ne yapacan arm vaziyette bekliyordu. Bir ara,
helaya gitmek iin kendisine nezaret eden jandarmadan rica etmi, yllardr zerinde alt "Mal
Lgat" msveddelerinin verilmesi istirhamnda bulunmutu.
Akamn karanl artyor, dar hcrenin iinde bu koyuluk sanki bir zifir scaklk gibi her yeri kaplyordu.
Gece knce, yukardaki pencerenin szdrd n sessiz sedasz ayrlndan hzne kaplyordu. Bu
pencere, ona zamann nasl getiini gsteren tek vefayd.
Kap ald; bir k yanp sner gibi oldu; nce ieri birini ittiler, sonra bir iskemle uzattlar. Demir
kapnn kaim kilidi yeniden dnd. Gelenin kim olduunu anlamaya imkn yoktu. eri itilen, belki bu
karanlkta sadece kendisinin bulunduunu sanabilirdi. Cavid Bey bir sre bekledi cebindeki tabakasn
kard; bir sigara yakp uzatt:
"Sigara ier misiniz ?"
Karanlkta bir el uzand. Korun ucunu tutup hzla kendine ekti. lk derin nefesi, bir baka derin nefes
izledi:
54
"Yznz gremiyorum; ama sesinizden tandm. Siz Cavid Bey'siniz... Mlkiye'de hocamdnz..."
Cavid Bey ard. Hcresine bir kimsenin daha geleceine ihtimal vermiyordu. imdi bir mutluluk hissi
duymu gibi rahatt. Hi olmazsa, konuup dertleecek bir ses bulmutu. Yeni gelen kendisini tantt:
"Ben Mnir Hsrev! Erzurum mebusuyum."

Cavid Bey, ksa srede gelimeleri rendi. Terakkiperver'in btn kdemli paalar, bir bir toplanp Kel
Ali'nin emriyle yarglanmak zere Ankara'dan yola karlp zmir'e getirilmilerdi. Btn bu adamlar
gerekten iddia edildii gibi bir araya gelip Gazi Paa'y ldrmeyi planlamlar myd ? Bunun inandrc
bir yan bulunabilir miydi ? Bir hrs, bir yaranma duygusu bylesine gemi azya alp her ahlakn zerine
saldrabilir miydi? Akl bunu ne lde kabul edebilirdi ? Ahlak, sbjektif bir deer yargs olarak kabul
edilecek kadar basit miydi?
Cavid Bey bu dncelerini, henz hususiyetini bilmedii bir insanla tartmaya hazrlkl deildi.
Birdenbire irkildi. Eski talebesi, imdi btn yrek aklyla Cavid Bey'i sigaya ekiyordu:
"Neden kamadnz ?"
Cavid Bey iddetle cevaplad:
"Ne haysiyetsiz bir sual. Bana bunu sormaya nasl cesaret ediyorsunuz ?"
"Hiddetlenmeyiniz! Mtareke gecesi katnz duyduumda ok sevinmitim. Davay srdrecek
insanlar kr ki, Nzm Paa Divan'na dmediler diye gururla gezinmitim. Yalnz ben deil, daha
birok talebeniz... Efendim..."
Cavid Bey'in hiddeti henz sknet bulmamt. Gzleri, karanla yava yava alm, ehreler, rtl
bir dostluk gibi bakan aydnlk hissi kazanmt. Cavid Bey talebesini canlandrmak istedi:
55
"u kk pencereyi gryor musun; yarn sabah gerek bir dost gibi buraya k verecek. Camnn biri
krk. En ok o krk olan seviyorum. Ikla beraber hava veriyor, ses veriyor... Pencerenin arkasnda bir
meydan var; meydann ortasnda bir havuz. Havuzun drt yannda, drt iri kayn aac var; dallarnda
sere kular tyorlar. Arada bir iskemleye kp meydan seyrediyorum..."
Cavid Bey, bir itiraf lezzeti tatmak istedi. imdiye kadar aldrmad bir eksikliin hasretini ekiyor
gibiydi:
"Boyumun ksa oluuna ok yanyorum. Meydan tam grmek ksmet olmuyor. Yarn siz bakp bana
derinliine anlatrsnz..."
Birden sesini deitirdi:
"Unutuyordum sylemeyi; yarn ilk celseye kyoruz. Metin olunuz..."
zmir'de temmuz sca...
Cehennemin bir baka tarifidir bu...
Mill Ktphane binas tka basa dolmu, caddelere taan kalabalk rkek, piman ve merakl baklarla
meydan bir maher yerine evirmilerdi. Yal bir Arnavut omuzunda tad kaim sopann iki ucuna
aslm cierlerin peinde koan kedileri tekmeledi; yanndaki torununa vnr gibi jandarmalarn
arasndaki paalar gsterdi:
"te padiahmz yok eden Merutiyetiler... Allah nasl da insana yaptnn hesabn soruyor..."
ocuun anlamadan seyrettii bu hengmede elenecei hibir ey yoktu. Dede, Cavid Bey'i gsterdi:
"u nde giden bodur var ya, onun ad Cavid! Balkan Harbi'ndeyken yzba ona, "Merutiyetin
hnkr budur; Enver'i, Cemal'i bo verin" derdi...
56
Tutuklular ieri aldlar. Son ttihat girene kadar arkalarndan bakt. Sonra torununa dnd:
"Haydi, biz iimize bakalm; bize mi kald Gazi'nin, mazinin hesabn sormak."
Belinden kemik sapl ba kard, iri manda cierlerinin en ak yerinden bir para kesip gerideki
kedilere frlatt. Btn kediler, akciere tler. Koyu bir kan yere damlad. Arnavut, intikam hissi
alyormu gibi konuuyordu:
"Ben genliimde, Hamidiye Alay'nda onbaydm. Halifemiz Efendimiz'i beklerdik. ttihatlar geldi, bizi
iimizden etti. Allah belalarn versin..."
Sonra derin bir nefes ald ve boald:
"Manco! Manco, haydi manco..."
Kk ocuk, dedesinin peinden koarken, durup durup geriye bakyor, ufack bir cier parasna
m kedilerin en canhra feryatlarla birbirlerinin cann yakp bir para kapmak isteyilerindeki
hoyrat ve doal itihay merakla seyrediyordu.
Arnavutcierci, vefal bir teslim sesi gsterdi:
"Bunu babamdan renmitim. Onlar bir para cier iin didiirken, biz, bin admlk yol alrz..."
Tekrar derin bir nefes ald ve boaltt:
"Manco! Haydi manco..."
O gn, savcnn mtalaas istendi. Necip Ali, gzel cmlelerde kesin anlatmlar aktaran bir slupla
konuuyordu:

"Muhterem hkimler! Belli oldu ki, bu davann iki yan vardr; birincisi, Gazi Paa Hazretleri'nin canna
kymak isteyen adi caniler; ikincisi, memlekete suikast hazrlayan hain ittihatlar... Cumhuriyetimizi
devirmek isteyen bu hain ittihatlarn tekil ettii kara etenin, Ankara'da hesap vermelerinin muvafk
olaca kanaatindeyim..."
57
Cumhuriyetin fedaileri, Selanik makulesini bakentin hr ve mesut havasnda yarglamay
kararlatrd... Durumalara Ankara'da devam edilecekti...
Gnlk gazeteleri Aliye Hanm'a verdiler.
Cumhuriyetin bamakalesinde Yunus Nadi, kaleminden kan kstrmt. Durumaya karlm btn
sanklar "cife" diye tanmlyor ve bu "sefiller kadrosunu nefretle seyretmekten doan mesuliyetini,
ancak Cumhuriyet'in muazzam mefkresiyle temizleyebildiini" aklyordu.
Gazeteyi Cavid Bey de okumu, sonra bir teessf hissiyle frlatmt:
"Ben Yunus Nadi'yle bir firar kaderi yaam adamm. Btn yol boyunca bana, 'Cavid, sen faziletin
timsalisin' diyordu. imdi byle bir cife kadrosuna beni de ithal etmesinden nasl utandm suratna
bizzat sylemeyi ok isterdim. Nemrud Mustafa Divan'na kmann ne cife bir kimya olduunu benden
renmitir."
Akam gazetelerini Kel Ali'ye verdiler...
Kel Ali, arkadalaryla grm ve savcnn talebi dorultusunda, ttihatlarn bir ksmn izmir'de
asmaya karar vermiti. Kemeralt'nda dizilmi sehpalarda aslan eski ttihatlarn akbeti, btn
stanbul'un merakn uyandrm; herkes bir eyler renmek ihtiyacyla akam gazetelerine
komulard.
Kel Ali, Maarif Nazr kr Bey'in sehpayla birlikte devrilip dakikalarca yerde can ekimesini byk bir
hazla anlatan Cellad Ali'nin szlerini birka kere okudu. Selanikli ingene, kr Bey'in boynunu, ipten
nasl ekip kardn, sonra srtnda tayarak bir baka sehpaya gtrp yeniden ipe ekiini
anlatrken hayret ve gurur ifade ediyordu:

"Hi byle gvdeli bir adam asmamtm..."


kr Bey gvdeli adamd; en yakn dostu smail Canbulad'n ince, uzun bedeni yannda iri ve kaln bir
nar gibi dururdu. Kel Ali, her ikisini de uzun ve zahmetli Malta srgnlnde devaml seyretmi,
bazen gpta, bazen hayret iinde bir vefal dostluk grmt... Direnmek istemesine ramen, kendisini
eski gnlere dnmekten alkoyamyordu.
ngilizlerin, hatrl ttihatlar, "Prenses Ena" ilebiyle Malta'ya srdklerini iittii gn, Kel Ali, byk
bir hrsla dar frlam ve haykrmt:
"Bu milletin temiz evladn, ngiliz'e teslim edenlerin Allah belasn versin; bir gn bu hain hkmn
sahibinden hesap soracama yemin ederim..."
Ertesi gn, Ayvalk'ta dmana ilk kurunu atan mfrezenin bandaki Yarbay Ali, yeminini tutmu
olmann huzurunu duyuyordu. Dman barna sklan ilk ordu kurunu, Kel Ali'nin ektii tetikten
kmt...
Kel Ali, Malta'ya srlenlere iinin nasl yandn hatrlad. Hepsinin kendisinde hatr saylr izleri vard.
Gn gelmi kader, Kel Ali'yi de Malta'ya gtrm ve srgnln derin tesirli macerasna ortak
etmiti... Bekiraa Bl'nden, Malta Liman'na kadar uzanan srgn gnlerindeki aclar imdi
yeniden yreini skyordu. Yarabbi ne skntl, ne acl, ne utanl gnlerdi!.. Bir yandan Ermeni
tazlarnn koklad sokaklardaki ngiliz polisi, te yandan padiah hafiyesi, bir ortak sefer iin el ele
vermi, memleketin gzide evladn avlamaya kmt.
imdi Kel Ali, bir Cumhuriyet hafiyesi gibi srgn arkadalarn, sert bir tabiat gsterisiyle muhakeme
ederek asmt... Elindeki gazetede, bu hkmn infazndan doan acnn feryad okunuyordu... Nemrud
Mustafa Divan'nda bile, en azl ttihatlar yar-

glanrken, avukat tutmalarna izin verilmiti. Kel Ali, kendi divannda byle bir hakkn verilmeyiini bile
ho grecek kadar hviyet deitirmiti.
smail Canbulad'n avukat tutmak istemesi zerine sinirlenip nasl bardn hatrlad:
"Ben avukatlarn canbazlna gelmem!.."
ngilizlerin stanbul'da asmaya cesaret edemedikleri Canbulad' Kel Ali zmir'de asmt.

.
IV
"Hayallerimizde hangi rol oynarsak oynayalm, o roln yaratcs biziz; o bizim hayallerimiz ve biz onun
sahibiyiz... Gerekten de, hayal kurarken zaman ve uzay kanunlarnn egemen olmadklar bir dnyann
yaratcs olabiliyoruz..."
Erich Fromm
"Dleyen birinin yannda muhakkak yorumlayan birisi bulunur."
Paul Ricoeur
Ankara...
Ak renkli bir kbus!
Rekabetsiz bir hiyerari...
drakine tam varlmam bir kltr ve snf fark... iddetin, tesir ve mesuliyetteki kontrolsz hissi...
Cebeci...
Khne ve rkek...
Her davann seyrinde ve sonucunda korkak ve mark... ttihat kaderinin barnd zor mekn...
Geceyars zmir'den getirildikleri bu khne hapishanenin kaln duvarlar, artk insan rktmyor.
Darda austosun scak basks... Aslm eski dava arkadalarnn hazin hatras. Emsalin getirdii
gvensiz bekleyi... Korku ve umut!
Cavid Bey, yeniden sorgulanmak zere bu vakitsiz arln-

dan endieye kaplm ve her eyi sadece kendisine ynelmi bir kastn almaya hazr perdeleri gibi
grmeye balamt. Arkadalarnn yannda telal bir hazrlk iinde grnmekten utanyor, fakat bu
arln gerisinde mutlaka bir tertibin varlndan kukulandn bir trl gizleyemiyordu. Byle bir
varsaymla mstantik nnde syleyeceklerinde arabilir, hatta kontrolsz bir asabiyetle evresine
zarar verecek eyler yapabilirdi.
Cavid Bey, endiesini ayyuka karanlardan deildi; ama bir teselli ihtiyac iinde olduunu hissediyor,
bir gzel sz bekliyordu. Doktor'un sezgiyle yakalad gerek, belki avaz avaz yzne haykrlsa bu
kadar etkili olmayabilirdi.
Doktor Nzm, yllarca bir miza atmas iinde karlkl tavr ald Cavid Bey'in yaknd tabiat ve
terbiyesi karsnda imdi, deer verdii bir hastaya yanl tehis koymu hekim utanc duyuyordu. "
bu kadarla kalsa iyi olacak" diye dnd. Bu dilekte, erken duyulmaya balanm bir matem hissini
andran hzn vard Sesindeki titreyileri ustaca gizleyerek konutu:
"Meseleyi yanl deerlendiriyorsun. Hadiseye sadece ahs bir hviyet vermen isabetsiz. Bunun
gerisinde ok byk bir davann muhasebesi yaplacak. Kel Ali'yi fazla tanmam; bir iki kere Enver'den
dinlemitim. Benim de bir tecrbem oldu. Kycdr..."
Cavid Bey Kafda'nda bir teselli penceresi alm gibi mstantik gzlerinde sknet arad. Bu kadar
sakat bir malzemeyle salam bir ey yapmann mmkn olmadn biliyor, fakat, bu ksz, havasz
sorgu odasndan bahtiyar bir zihinle kmak midini kaybetmemeye alyordu:
"Bu sabah her eyi anlattm. Beni, ayn mevzuda yeniden zorlamanza bir mana veremiyorum.
Ankara'nn, hakikati hzl bir hisle kavrayacan siz de fark ediyorsunuz deil mi?"
63
Ksa srede insanlarn ktn, direnme glerinin kalmadn grm, o sabrl tabiatnn sar bir
benizle btn vasflarn kaybedecei endiesi iinde adeta erimiti... Mstantiin kavrad hibir ey
yoktu. Cavid Bey, alayabilirdi... Sanki btn mahkmlar mesut etmek greviyle ruhuna tevdi edilmi
ilah nezaketi elden karm gibi rahatszd. Mstantik, hikmetini anlayamad bir ttihat sabrnn
yaknda kokusunun kacan bekliyor, bu koca adamn byle az birlii iinde yalan sylemesini
nafile bir yorgunluktan baka hibir eye benzetemiyordu. Btn byl ve iirli szlerine ramen, bu
taklit edilmez heyecan, hamiyetli birka ahidin yeminiyle tkenecekti. Mstantik, giderek derinleen
tecrbesiyle hangi yzde riya olduunu kolayca grebildiine inanmt. imdi karsnda ekirge gibi
evik bir sesle haykran bu inat adamn, somurtkan ve korku verici gzlerindeki manzarada hibir eyi
tehis edemiyordu. Mstantiin sabr tkendi. Cavid Bey'in bana dikildi:
"Siz kendinizi insandan m sanyorsunuz'?"
Sonra, karantinaya alnm bir vebaldan kaar gibi masann br tarafna geti. Hibir hayret veya
durgunluk yaratmayacak kadar ahsiyetsiz bir sesle devam etti:

"Milletin ve memleketin hayat varlna kastedecek kadar seviyeniz var m sanyorsunuz ? Sizi istintak
etmek bile ahlakszlnza itirak etmektir. Cumhuriyetimizin bana tevdi ettii bu kutsal grev iin
kendimden utanyorum."
Cavid Bey hzla ayaa kalkt; kapdaki jandarmalara dnd:
"Beni bu kadar seviyesiz bir cehalete muhatap etmeyiniz."
Sonra ekledi:
"Ltfen!"
Btn vcudunu geriye evirdi. Mstantik ard. Muteber bir adam azarlama korkusu btn
vcudunu kaplad. Cavid
64

Bey'in sesi terbiyeli bir hiddeti tebli ediyordu:


"Biraz vicdannz varsa, bunu bir meziyet gibi saklamanz size tavsiye, hatta ihtar ederim. nk sizde
tedavisi imknsz bir ahlakszlk ba gsteriyor."
Mstantik btn gcyle bard:
"Enezli! Al, gtr bunu hcresine... Elimden bir kaza kacak..."
Koridor boyunca hi konumadlar. Enezli avu, hibir eyin farknda deildi. Mstantiin sert
sesinden rkm ve Gazi'ye kymak isteyen bu elimsiz adam hayretle seyretmiti. Gazi'ye kyacak
adamn da gibi gvdesi olmas gerektiini dnyor, bu mtevaz bedenin byle bir teebbsn
hayali altnda ezileceine inanyordu. aknlk iindeydi.
Cavid Bey koua dndnde, bekleyenlerin korkulu yzlerinden utand. Fakir ve sefil bir manzaradan
gzlerini ayrp saf ve przsz bir tabiat boluu seyreder gibi etrafna bakt. Eski dava
arkadalarndan bir ksm oradayd. Geri kalanlarn ilk defa gryordu. Enezli, Cavid Bey'i bir duvar
dibine gtrd. Bo duran bir sandalyeyi uzatt:
"Otur beyim!"
Doktor Nzm, yanna yaklat. Elini tuttu. Cavid Bey'in avular buz gibiydi.
"Neyin var Cavid? Titriyorsun!"
"Bu vehim, vahete dnebilir."
Doktor Nzm, Cavid Bey'in elini brakmad. ekli ve cinsi tayin edilemeyen bir efkat gsterir gibi
birlikte keye ekildiler. evredekilerin hepsi, tembihlerin tesiri altnda suskun ve korkulu halleriyle
olduklar yerde kaldlar. Her rivayeti yalansz yeminlerle dorulayacak kadar can korkusu iinde
sinmilerdi. Mehuller arasnda bilinen tek ey, Doktor Nzm'la Cavid'in arasndaki
65
bu scak grnen dostluun gerek olup olmadyd... Herkes, hayat, kendi yaad ekilden ibaret
sayan masumiyet ve saadet iinde grnyordu. Bu zorba tabiatl doktorun zihnindeki iddetle,
yzndeki efkatin kolayca kaybolaca gn beklemek nafile bir sabrd.
Doktor Nzm, Cavid Bey'in yz hatlarn seyrediyor, bu terli, bu souk vcudun iindeki kuru ve scak
isyann, hakszlktan ok ahlakszla tahamml edemeyen terbiyesine hayran gzlerle bakyordu. Sesi
her zamanki gibi tok, szleri dzgnd:
"Seni, ilk tandm gnden beri sevemedim Cavid! slubumuz farklyd... Fakat iindeki o arif terbiyeyi
btn gayretimle takdir ettim."
Bunu, bu artlarda ifade hissi iinde olmaya kendini zorlad:
"Sana kar hibir husumetim olmamtr, Doktor. Belki dostluum yoktur; ama terbiyemle uyumayan
hareketim de yoktur. Dediin gibi, aramzda sadece slup fark vardr, o kadar..."
Doktor Nzm, saras tutmu evlatln vakti gelince eski salna kavuup hibir ey hatrlamayacan
gvenle bildiren bir aile hekimi gibi konuuyordu:
"Ben hi kimseyi pheden muaf tutmadm; sense Cavid, herkes, hatta Talat', Enver'i bile efsanev
kahramanlar gibi tartmadan aldn. Hatas olmayan meziyet dnemem..."
Cavid Bey irkildi. Doktor Nzm, gerei yzne haykryordu, iin banda Enver'i, Talat' hakikaten
efsanev kahramanlar gibi grm ve gvenilir adamlarn dostluuyla daima mutlu olmutu. Zamanla
deien kanaatlerini nce kendine saklam, sonra gerek yarglarn btn hiddetiyle herkesin bilgisine
sunmutu. Cavid iin Enver, artk "ahman biri'ydi. Talat, her tertibin gerisindeki tuzan sahibi olarak
Cavid'in terbiyesini utandran noktaya gelmiti. imdi bu iki eski dava adamnn iyi ve kt hatralaryla
dar hcre66

67
ye gelip oturmalarna ne gerek vard? Doktor Nzm, neden bu iki insann hatrasn tazeleyerek
Cavid'in can acsn artryor, neden ifa vermesi beklenen hekim, hastasnn zihnini zehirliyordu. Cavid,
iinden bir damarn yrtldn hissetti. Enver ve Talat'n, kendisini sk sk aldatarak yaptklar her yanl
harekette, bir tr adam yerine konmamlk duygusuyla isyan ediyor; sonra, btn bu oldubittilerin
pisliklerini temizleyecek bir cesaret kazanyordu.
Cavid, eski gnlere dnmeye hi niyetli deildi. Osman iar' gzlerinin nne getirdi. Yumuak yzne
bukleler halinde dalan salarn eliyle geriye atp gzlerindeki sevimli kprdaylarn seyrettii
olunun srekli glmeye hazr istidadn zledi. Bu tebessmn bir kader gibi btn mr boyunca
srmesini yalvararak Tanr'dan talep etmiti. imdi bu gzel ocuk kim bilir annesinin kucanda nasl
bir zlemle Cavid Bey'in akam dnn bekliyordu.
Ge yata ocuk sahibi olduu zaman derin bir teekkr hissiyle Aliye Hanm' kutlam, "Artk soyumun
devam iin Allah bana ltfunun en byn verdi" diyerek sevinli bir iftiharla mutluluunu etrafa
yaymt.
Cavid Bey, kafasndaki rahatszlklar atmak, konuyu deitirmek iin sordu:
"Doktor, senin hayatnda hi sevgi diye bir ey olmad m ?"
Doktor Nzm, sanki bin yllk bir ahde ihanet ediyormu gibi isteksiz bir ses kard:
"Krpeliimde bir kadnn peinde kotum. Kefiliymiim gibi, o zamanlar dirilii olan her eyin
arkasnda durur, bana gelecei gn beklerdim. Herkesin beni kaygsz sand yerde, utantan lecek
kadar sabrl bir terbiyeyle bu krpeyi bekledim. Aradan uzun yllar geti. Selanik Hastanesi'nde
bahekimdim. Acil bir hasta iin geceyars ardlar; gittim... Mfik baklarnn, ak alnnn parltsn
yeniden seyrettim. O diri varlk, frengiden lyordu..."
Cavid, ortak bir anlay iinde olmalarna imkn grmedii Nazm', imdi yersiz ve yanl yorumlarla
deerlendirmek korkusuna kapld:
"Doktor! Senin bir insan sevebileceine asla ihtimal vermedim. Ayp etmiim."
"Ben, her 'asla'nn mutlaka bir yedeini bulundurdum."
Doktor Nzm'n sesi keskin bir usturann son bir ihtiyala palaskada bilenmesi gibi kuru ve inceydi:
"Bendeki ketumiyet hissi meslek bir taahhtten ok, zevkli bir zaaftr. Galiba vkf olduum her srda
bir sevgi aryordum..."
Sonra ekledi:
"Bilir misin Cavid, senin yzlerce srrna sadece ben vkfm..."
Gazi Paa, Ali avula karlkl oturmu sohbet ediyordu. Bu kk ta binann en scak gnlerde bile
serin bir havas vard. Geceler daha serin olur ve insann teninde duymak istedii bir scakl hep
zletirdi. Gazi'nin sesinde zledii scakln acs vard:
"Ali avu, ne gnlerdi deil mi buradaki hayatmz?"
"yi gnlerdi, zor gnlerdi; ama hep emindik Paam!"
"zerimde hakkn vardr."
"Estafurullah Paam!"
Ali avu'un Gazi'nin zerinde hakk vard. Bu hakk dememilerdi. Ali avu'un hayatn renklendiren
tek incelik, tek yumuak ses, tek gler yz, imdi ok uzak bir hatra gibiydi. Gzlerinin nne her
geliinde ince bir hznle sarslp, hkracak kadar acyla doluyordu.
Gecenin yarsnda, garn yanndaki kk konan kapsn atrmlar, Ali avu'a bu hazrlksz
ziyaretin sahibini merak ettirmilerdi. avu o geceyi hatrlyordu. ri kilitli kapnn anahtarn evirirken
telaa kaplm, gelenin kim olduunu sormay unut68

mutu. eri girdiler. Ali avu lambay yakp, gelene yaklat. Bu dal gibi ince gzellik, oydu.
"Ho geldiniz Fikriye Hanm."
Akaretler'deki kk evin beslemesi, imdi iddial bir kadn gzelliiyle Ankara'nn hakkn veriyordu.
Doru yukar kata kt; odasna girdi. Pirin bir karyola odann tam ortasna yerletirilmi, zerine
pembe ilemeli bir rt atlmt. Komodinin zerinde geni azl bir srahi ile bardak duruyordu.
Tavandan sarkan tun avizenin klar Fikriye'nin yzne yansynca, bir aynada aksini bulup etrafa
daha gr renkler veren mumlarn titreyii gibi seyrine doyulmaz bir gzellik sergiliyordu. Fikriye, ka
geceler bu yataa uzanm ve bu klarn yzndeki titreyiini seyrettirmenin lezzetini tatmt.
Fikriye doru yataa gitti, rty at. Pembe araflardan serin bir lavanta kokusu etrafa yayld.
Gnlerdir kapal duran odann arlam havasna kolayca sindi.

Yatan iinde baka bir ey yoktu. Fikriye, sabrszd:


"Ali avu! Git neredeyse bul, iki tane yastk getir buraya."
Gecenin yars her yerde ayndr... Pislii, acy, kty gizler.
Zaptiyeler, keyi tutmulard. Birka koldan yaklatlar. kisi, cami duvarnn arkasna geti. Komiser,
son bir kere tarif verdi:
"Bodurdur, toparlaktr; "hep ksrr, Allah'n belas... Sakn karmayn. Polis mdr, Gazi'nin gzne
girmek istiyor..."
Trabzonlu zaptiye bir sigara yakt. Komiserine uzatt:
"Buyur!"
Sonra ekledi:
"Derdi ne Gazi Hazretleri'nin, bu adamla?"
"Bilmem! Kel Ali, 'aecisiz olmaz' diyormu."
Sert bas sesini uzaktan belli eder. Bir iki ksk ksrk, birka
69
derin nefes gecenin sessizliinde hemen belli oldu. Keyi dnnceye kadar beklediler.
Komiser'in sesi tekrar ykseldi:
"Dur! Sakn kprdama..."
ksrkler durdu; nefes allar sklat. Sert ve beceriksiz admlar uzaklamak iin rpnd. Cami
duvarnn arkasndaki iki el tetie bast. Koyu karanlk bir iki rpnla tkendi; sert sesle devrildi:
"Ah..."
Komiser yaklat, yerdeki gvdeye esefle bakt; yzn evirince duruldu, titredi, sesi rengini kaybetti:
"Eyvah! Bu bizim Kaymakam Semih Naci... Bir uval inciri bok ettik..."
Gecenin yarsnda Cavid Bey'i tekrar gtrdler. Buras biraz daha ferah, temiz ve kl bir odayd.
erisi botu. Kede bir kk masa, gerisinde iri bir koltuk, ortalkta geliigzel braklm bir iki
sehpa ve sandalye dikkat ekiyordu. Perdeler ardna kadar kapatlm, sanki, gzden karlmak
istenilen bir eyin srlar bu kaln kadifelerin arkasna saklanmt. Duvarda iri bir ereve iinde Gazi
Paa'nn profilden ekilmi resmi aslyd. Bu resmi, st ste karld celselerde, mahkeme salonunda
da grmt. Gazi Paa, bir derin hayale dalar gibi gzlerini ksm ve canna kastettiine kesin inan
iinde olduu eski dava arkadalarna aka srtn dnmt.
Enezli avu, Cavid Bey'i ortadaki sandalyelerden birine oturttu. Etraf bombo kalm koca odann
ortasnda Cavid Bey tek bana braklmt. yle duvara yaslanm iskemlelerden birine ilise, hi
olmazsa srtn birine dayam gibi hafif bir emniyet hissiyle rahat edecekti.
70

Kendisini ne amala davet ettiini bilmedii bir mstantiin geliini beklerken gerek bir yalnzlk
duygusu iine girdi. Dudaklar kurumu, ince deri, bu iri azn zerinde yarlmaya hazr bir yorgunlukla
atlamaya balamt. Kede bir damacana duruyordu. ri bir marapayla azn rtmlerdi. Enezli
marapay doldurup Cavid Bey'e uzatt: "i biraz beyim!"
Cavid Bey, irkilerek avu'a bakt. Bu gen adamn esasl unsurlarndan hepsini bir anda gzlerinde
seyretmek mmknd. Doutan gelen bir erken gelime, gen avuu isabetle akl yrten yetikin
yapm, saygl olan her eyin o zengin canlln rkmeden bu adamn yzne yerletirmiti. Cavid
Bey, marapay dudaklarna gtrd: "Teekkr ederim."
avu'un yaknlndan mutlu olmu, yalnzlk duygusunu paylamaya hazr bir eski dost bulmu gibi
sevinmiti. Acaba, her zamanki gibi yine, telal bir sevinle her karlat insanda iyi bir eyler bulup
barna m basyordu ? nsanlarn, gerek vasfn ortaya karaca, hazrlksz anlarn beklemeye hi
mi sabr yoktu ? Bu sabrszlk neden iinde bylesine yer etmiti. Biraz daha az sevimli bir hissiyatla
beklemeye alkanlk kazanm olsayd, iyi deerler verdii insanlar hakkndaki hkmlerini deitirmek
zorunda kalmayacakt. Gemiin getirdii her eyi, hakl haksz olduu gibi muhafaza etmek istei bu
durumun hazrlnda hi mi pay sahibi deildi ?
Cavid Bey, birden Hseyin Cahid'in sert sesle kendisini ikaz ettii Mlkiye gnlerine dnd. Hseyin
Cahid, Cavid'in iindeki nimet ve serveti cmerte datmasna ierlemi ve sert szlerle adeta
azarlamt:
"Yettin artk Cavid! En basit hneri deha sanarak yceltiyor71
sun. Bu meziyet deil, zaaftr; aldanmaktan irendiin gn, i iten gemi olacak..."

Hseyin Cahid'in kibirli ve zalim ifadelerini tam krk yl sonra, Doktor Nzm baka bir slupla
tekrarlamt. Nzm, Cavid'in meziyetlerini ve zaaflarn rlplak bir vcudun otopsiye hazr haliyle
neterlemi ve btn mevcudunu ortaya dkmt. Nzm'n sesinden, rkmekle sevinmek arasnda
bocalayan bir haz duydu.
"Sende, bir eit sklma duygusu var ki, bunu bir terbiye gibi grp, seni atlayanlar kt. Aslnda bu
sklma duygusu hodbinliin ho bir eididir. Eer Merkezi Umum bu vasfn grebilseydi senden
korkup boyun eerlerdi. Kendi nefsine bile aklayamadn bu gurur, senin en byk zaafn oldu..."
Nzm, Cavid'in hayretle alan gzlerine bakmadan konumasn srdrd:
"Hodkm olmay ayp saymyorum. Bir davaya sahip kmak isteyenlerin byle bir vasf olmas
gerektiine inanrm. Bende de vardr. ok fazla sevilmeyiim bundandr. Bizim gibi insanlarda, bildiini
okuma dediimiz o cesur tavr kendini ok sk gsterir. Biz, aslnda sakin bir akln sesini ykseltiriz o
kadar..."
Hseyin Cahid de ayn eyleri sylemiti:
"Cavid, senin ttihatlnn en mmtaz yan bencilliin! Herkesin gznde senin kadar egoist bir insan
yoktur. Onlar senden hep ihtilalci bir zek beklediler. Sen, inatla sakin bir akl kullandn. Henz tarifini
bilmediim bu sanat bana yle bir i aacak ki, eer o gn grrsem, kahretmekten ok
utanacam."
Cavid Bey, Selanik dnnde, stanbul'da kendisini karlayan dostu Hseyin Cahid'in geree daima
bir baka adan bakmay meslek edinmi meziyetini gryor; zledii bu buhranl adam derin bir
kran ve saygyla kucaklyordu.
Birlikte, Dyunu Umumiye binasna doru yrrlerken, Hse72
yin Cahid aralksz konuuyor ve Cavid Bey'e taknmas gereken
tavr ve slup hakkndaki
nasihatlerini sralyordu: >"*
"Herkeste bir ebedlik iptilas vardr. ounun gsterdii fedakr
manzaraya aldanman hayretle karlyorum. Kltrn kavramadm hibir ahlak kabul etmem."
Hseyin Cahid Bey, Cavid Bey'e boy farknn getirdii yukardan bakla son szlerini tamamlayp
konuyu kapatmak istedi:
"Unutma Cavid! Senin iin her ey bir yalann arkasna kolayca snabilir."
Cavid Bey, Hseyin Cahid'in dostluunu gzlerinin nnden karamyordu. Hi kimseyi Hseyin Cahid
kadar sevmemiti. Cavid Bey, btn gizli ve ak ruh hallerini sknetle kaynatrarak bu pervasz
dostunu seviyordu. Hseyin Cahid Bey'in karakterinde kolayca mutlu olmayan bir direnme vard. Vatan
ve millet iin sz bol olanlar, karc ve laubali bulan acmasz bir tehir hastas gibi grrd:
"Bunlardaki vefay da, ihaneti de hep szlandklar heves grdm. Mensup olduklar irfan da yoz ve
seviyesiz buluyorum." Sonra, nemli bir tembihte bulunuyormu gibi ekledi: "Yarnki Tanin'i iyice oku.
Bamakalemde nemli bir tehisim var. Mustafa Kemal'in fikirlerini takdir ediyorum."
Cavid Bey, elindeki marapadan birka yudum daha ald. Uzun sredir bekledii bu odaya henz kimse
gelmemiti. Yarm saati akn bir sredir bekliyor ve tek bir kelime konumakszn kendisini seyreden
Enezli'nin sabrn hayretle karlyordu. Zaman, sanki ba dndrc bir hzla gemi ve gnlerdir
aresiz kalm gibi yorulmutu.
Glerek avu'a bakt. Yumuak huylu delikanlnn yzndeki en olumsuz varlk, lsn artrm itaat
duygusuydu. Bu duyguyu iyi biliyordu. nceden kurulmu gibi belli bir ton ve eda iinde
73
verildiinde her sesi emir saymaya alm Osmanl askeri gibi bu delikanly imdi esas durua
geirebilirdi. yle yukardan bir bak, arln koyan bir ses, atlm bir iki ka darbesi ve sulayan
bir ifadeyle barsa Enezli avu, elindeki silah omzuna koyup selam verebilirdi.
Enezli, kede oturmu, bacaklar arasna sktrd tfeine skca sarlmt. inde bulunduu bu
yenilii merakl gzlerle tespite alyordu. Cavid Bey'in varl avu'un zerinde kuvvetli ve uyarc bir
ac hissi yaratmt. Bu sabrl adamn yerli yersiz tedirgin edilerek alnp getirilmesini, sonra hibir ey
olmam gibi geri gtrlmesini yakksz buluyordu. lk karlatnda, vatan haini gibi tiksindii Cavid
Bey'den zamanla holanm, ilk filizini veren acma duygusu ok ksa srede deimi, neredeyse
hayranla dnen bir takdir hissi iinde boy atmt.
Enezli, biraz daha cesaretlenip Cavid Bey'i aktan aa seyretmeye balad. Bu yuvarlak ban
dklmeye yz tutmu salar, ocukluunda kim bilir ne kadar gzeldi. Annesi nasl bir efkatle okar,
sonra, dudaklarnn en hassas titreyiini bu ban zerine koyarak perdi. Enezli, Cavid Bey'in
ocukluunu hayal etmeye balad. Bu ocuk, hrn ve haar olabilirdi... Birinden bknca tekine

atlayan mark ocuklarn arasnda, herhalde dikkat ekse bile sevgi davet etmedii muhakkakt.
avu iinin sndn fark etti:
"ster misin sana koutan sigara getireyim? Ben imem de..."
"Olduun yerde kalman isterim."
"Neden?"
"Bana bir rahatlk hissi veriyorsun. Bu hissime dokunma..."
avu, yanl bir ey yapm gibi azarlandn zannetti. Doruldu. Vahi saylabilecek bir sesle,
tresine sadk kalarak kendisini savundu:
74
"Ben aypl birisi deilim Bey!" "Ben de avu!.."
Cavid Bey'in bu nidasnda, gnlerdir tekrarlad inanc vard. Dar bir ark sonuna kadar am ve
sularn grl grl aktn grm Ferhad gibi sevinle elindeki grz gkyzne doru frlatt.
Dt yerde irin gelip, kendisine sarlacakt. Elli yllk mr iinde sadece birka defa bylesine
sevinler duyabilmiti. Kendini kontrol edemedi; tekrar gerilere dnd.
31 Mart gibi, kann gvdeyi gtrd, irtica eytannn yanlp Hseyin Cahid Bey zannyla Lazkiye
Mebusu Emin Bey'i ldrdn kahrla renmi, daha sonra Hseyin Cahid'in kurtuluundan tarifsiz
sevin ve saadet duymutu.
Bu duyguyu yllar sonra Hseyin Cahid'e anlatrken ne bir ycelik duygusu ne de gereksiz bir tevazu
gstermiti:
"Suikasttan kurtulduuna delicesine sevinmitim. 'Allahm krler olsun!..' diye bardm. Sesim ilk
defa, insiyaki ve beer olarak bu kadar yksek kt; seni her kucakladmda, Emin Bey'e bir Fatiha
okurum."
Hseyin Cahid Bey, byle scak sevgiler iitmesine ramen, meselenin zn nemsemeyen kim olursa
olsun sinirleniyor ve en yakn dostunu bile kracak iddette kelimelerle hatay knyordu:
"Bu hareketin mahiyetini hi beenmiyorum. Belki ban ezdik, fakat hl endieliyim. yi de olsa, kt
de olsa hibir fikir, olup bitmi, niha eklini alm deildir. Her ey srekli ekilde deiiyor. Bir gn bu
fikrin ok daha habis bir ruhla karmza kacandan korkuyorum."
Cavid Bey, dostuna sarld. Bir nar kucaklamak isteyen ocuk gibi kollarn iki yana amt:
"Bu feyizli tesirini hep takdirle karladm, kardeim..."
75
Kap birdenbire hzla ardna kadar ald. Hayal ile tecellisi ayn anda el ele ieri girdiler...
Bir ba iaretiyle iki jandarma, Cavid Bey'i alp tekrar kouuna gtrd. Hkimler heyeti arkadan
gidilerini seyrediyordu. Cavid Bey koutan ieri girdiinde, hi kimsenin kl kprdamad. Doktor
Nzm, kalkar gibi oldu; sonra kime kalkt anlalamad. Ardna kadar ak braklm kapda, hkimler
heyeti duruyordu.
Kel Ali ve arkasndakiler bir sre Cavid Bey ve arkadalarn seyretti. Terakkiperver Frkas'nn nde
gelenleri ayaa kalkt. En gl olduklar sanlan paalar bile, Kel Ali'nin karsnda dimdik duruyor
izlenimi vermek iin nefessiz beklediler. Bu gngrm paalar kadrosu, kap kapannca, eskisinden
daha byk bir takatsizlik iinde kecekti.
Kel Ali'nin gr kalar, gzlerinin zerine geni bir saak gibi yerlemi, bu kumral tente ip gibi
incelmeye merakl baklarna etrafl bir glge drmt Burnu uzun bir boru gibi aa sarkyor, iri
deliklerle genileyen bir yasslkta yzne yapm gibi duruyordu. Bu yass deliklerle az arasndaki
geni alann tamam bykla rtlyd. Dudaklar gergindi ve gr byklarn rktmemek iin incelip
uzamt. Kel Ali'nin baklarnda, en az kendi kadar iddial bir dman seyrederken taknlan bbrl
rahatlk hissi vard. Uzun sre Cavid Bey'i seyretti. Cahillikle ifal edilmi beslemesini seyreden varlkl
bir ky aas gibi acma duygusu ile ehvetli arzuyu bir arada sergiliyordu. nce ortaya konuur gibiydi; tecrbesizlikle fazla cesaret bir arada artc bir hviyet kazanm, herkes glmemek iin kendisini
zor tutmutu:
"Az kald beyler! Rauf ile Adnan da gelince cemaatiniz tamam olacak."
Kel Ali, Cavid Bey'e doru yaklat. Tam konuaca sanlan anda yanndan geti. Cavid Bey'i nemsiz
biri gibi ciddiye alnma76
dn gstermek istiyordu. Sonra geri dnp, ismi bilinmeyen birine yneldi. Bo inanlar korkusuyla
uursuz gnleri sayan ihtiyarlara benzer bir pheyle kvrlm yal adamn elini tuttu. Kk bir
ocuun bileini bkm kabaday gibi bbrlyd. Sesi yksek tondan kyordu:

"Sen kimlerdensin ?"


Adamn cevap vermesine frsat tanmadan ekledi:
"ttihat msn, Terakkiperverci mi ?"
Yzndeki tebessm gerdi:
"Ne olursan ol!"
Adamn elini brakt. Eliyle birlikte adam da kt. Cavid Bey'in ayaklarna doru serildi. Bu kk
mahalle esnafnn takati, bu barbarl kaldracak kadar dayankl kmamt. Kel Ali kapya doru
yrd; geerken Cavid Bey'i szd:
"Benim hesap adamlarna hrmetim vardr. Yaknda tekrar greceiz."
Geldiinden daha sert admlarla kt. Cavid donup kalmt. Herkeste bir yozlam sabr ve eyvallah
hissi yerlemiti. Doktor Nzm, korkudan km ihtiyarn bileini tuttu:
"Korkak birine benzemiyorsun, ama nasl oldu da byle hemen ktn ?"
Aliye Hanm, geceyi skntlar iinde geirdi. Gnlerdir Cavid'den bir trl haber gelmeyiini haksz bir
cezaya arptrlm gibi hazmedememi ve yorgun bir zihnin getirebilecei btn kt ihtimalleri birbiri
ardna sralamt. Sabrsz bir insan telandan ok, aresiz bir kadn dankl iinde bocalyordu.
Hallayan Efendi Kona'ndan ayrlmas gerektiini dnmt. stanbul'a inmeyi ve ili'deki eve
yerlemeyi tasarlyordu, ama kt gnler iin bir kenara konulmu be kuruun yokluu ar
77
bir utan gibi zerine km, grtlan skmaya balamt.
Hallayan Kona, Bykada'nn en hkim mevkiinden stanbul'a bir apkn kadn gibi bakar. Bu
bakta, bazen sonsuz bir emel, bazen aypl bir perianlk duygusu grlr. Bu konan
pencerelerinden hibir vakit kindar ve kyc bir ehrenin stanbul'u seyredecei dnlmemitir. Her
sabah efkatli ve cmert bir yz, harap stanbul'a bakar, sonra, bu ltufla yetinerek kendi zengin
dnyasnn gzalc scaklna dner...
Aliye Hanm, Hallayan Kona'nn tepe penceresinden stanbul'a bakyordu. Artk yava yava tertipli
bir kadn tavryla derlenip toparlanmas ve ehre inmesi uygun olacakt... Yazn scakl iddetini
artrm, am serinliinin estii geni kamelyal bahenin tadna doyulmaz gzellii btn hrsyla etraf
sarmt. Bu gzellik yle kolay braklacak cinsten deildi; ancak ksa srede tkenmi tasarruflar bu
hayat srdrmeye izin vermiyordu. Gecenin yarsnda aa inmi ve kk kasaya kilitlenmi kutuyu
karp yar karanlk salonda bir bir elden karlacak eyann sralamasn yapmt... Bunlar,
Burhaneddin Efendi'nin boanrken Aliye Hanm'a zengin bir iltifat cmlesiyle birlikte verdii deerli taklard... Abdlhamid servetinin bir ksm imdi Cumhuriyet'in adliyesinde hesap veren eski bir
Merutiyeti'nin karn tokluunu salamak iin, kuyumcu esnafnn insafna braklacakt.
Eline ilk geleni yle kantarlar gibi tartt. Bu yeil gerdanlk, dnlerinin yldnmnde ehzade
Burhaneddin Efendi tarafndan itinayla gerdanna taklm ve uzun bir sre o pembe beyaz tazelik
zerinde iddial bir mr srmt. Cavid Bey, davetlisi olduu bir akam yemeinde bu gzel
gerdanlkla sslenmi Aliye Hanm' uzun ve manal baklarla seyretmi ve kendini tutamayarak saray
ktiplerini andran bir slup iinde iltifatta bulunmutu. Bu iltifatta, ehzade Burhaneddin Efendi'nin
nikhn tehlikeye
78
drecek bir aklk grlmese bile, bir ima hissedilirdi. Aliye Hanm, bu imay hemen fark etmi, nce
gzlerini, sonra gnln cesurca gldrmt.
Mrebbiyesi, Osman iar'a beyaz bir tulum giydirmi, asklarn srtnda apraz balamt. Yuvarlak
yzl ocuk, ilgiden mutlu olmu, bu sevinli haliyle nce mrebbiyesini, sonra yukardan bakan
annesini mesut edecek tek grevli hissiyle kouyor, akrak bir iki ses kararak bu grevin btn
sorumluluunu idrak ettiini ispata alyordu. Hangi dili konuacan arm gibiydi. Bir yandan
annesinin adal saray dilinin nezaketi, te yandan Cavid Bey'in Merutiyeti lisanndaki hm ve
mizah; iin en kts, mrebbiyesinden becerikli bir Fransz dil terbiyesiyle henz kvamn bulmam
bir hamur gibi yoruluyordu.
Mrebbiye, neredeyse kr gibi Aliye Hanm'a seslendi:
"Madam, ka gndr Osmanck' yannza almyorsunuz. stelik sz verdiiniz halde elbiselerini de
getirmediniz."
Mrebbiyenin dnyadan haberi yoktu. Aliye Hanm, yavaa baheye indi. Tarlalar arasnda kouan
kk yaramaz yakalayp barna bast. Yanan perken kulana fsldad:
"Bugn mutlaka sana sz verdiim eyi alacam."

Cavid Bey, yar l andran bir sesle uyand. Yatt yerden dorulmaya alt. Sanki kaba ve gl
bir kol gsne bastrm, kalkmasna frsat vermiyordu. Gzleri yorgun ve mitsiz bir ekilde
karanln iinden bir k arad. Baz geceler zerine ken bu derin tesirli kbusu bir kere daha
yaamt. Aliye Hanm'n ilk lohusa lklarnda da byle bir korkuya kaplm ve felaketli bir haber
gelecekmi gibi ii titremiti. Nihayet, byk sevincin heyecanl bekleyii ve daha sonra o kk ve
sevimli ln boaltt taze nefes...
79
Aliye Hanm, ehzade Burhaneddin Efendi'ye verdii Erturul Osman'dan sonra, imdi de Cavid Bey'e
bir Osmanck veriyordu: Osman iar... Saltanat nesebinin ehzadesi ile Merutiyet hnkrnn veliahd
ayn dl yatann bereketinden kardelii tadyordu...
Cavid Bey'in bekledii k grnd. Doktor Nzm, bir sigaray ikiye bld, yarsn Cavid Bey'e uzatt:
" bunu! Rahatlarsn..."
lk derin nefesle yarm sigara hemen tkenmi, neredeyse Cavid Bey'in elini yakacak hale gelmiti.
Doktor, yelek cebinden kard yasemin azl Cavid'e uzatt:
"Bunu kullan! Hi olmazsa bir ie yarasn..."
"Sen ne yapacaksn?"
"Bende yzlercesi daha var..."
"Yzlercesi mi ?"
Doktor Nzm'n bavulunu verselerdi, koutaki herkese yzden fazla azlk databilirdi.
arkap'da bir han giriinin kuytuluuna snm utanga yzl kadnn gelene geene uzatt ceviz
tabladaki yasemin azlklarda bir zarafet vard. nce bir iiliin sabr ve hznle batrd kzgn elik,
bu zevkli aacn barnda narin dehlizler amt. Yzlerce az bu dehlizden duman teneffs ediyordu.
Doktor Nzm, kadn grnce rkp uzaklamak yerine aceleyle yaklam, elindeki torbay ap
uzatmt:
"Hepsini buraya boalt Nevber Hanm! Arkadalara azlk szm vard. Allah senden raz olsun."
Nevber Hanm, ceviz tabladaki azlklar torbaya boaltt. Gzleri slanacak kabiliyetlerinin hepsini
kaybetmiti:
"Teekkr ederim Nzm Beyefendi! Allah asl sizden raz olsun."

81
Sonra hkim bir sesle ekledi:
"Kk kz rejide alyor. Fazlaca tm. Kt ve devaml ksryor. Yolunuz derse gelip bir
dinleseniz ne iyi olur. Rahmetlinin size hrmeti bykt."
Nevber Hanm, gzlerinin btn dikkat ve ricasn Doktor Nzm'a evirdi. Bu sert yzl doktorun
sessizliinden rkm, gelmeyecei phesine kaplmt Sesi titriyordu:
"Gel Doktor! Korkmadan gel, Allah rzas iin gel... Kz elden gidiyor..."
Nevber Hanm tablasn koltuunun altna sktrarak hzla uzaklat. Babli Baskn'nn gz pek
fedaisi Yakub Cemil'in heybetli kars Nevber Hanm, imdi bir harabe gibi Gedikpaa'ya doru yneldi.
Kadnn srklenir gibi uzaklamasn seyretmek Doktor Nzm'n soukkanlln terletiyordu. Yakub
Cemil'in palabykl deirmi yzn hatrlad.
En son Merkezi Umum'nin merdivenlerinde karlamlard. Tmen kumandanl talebinin Enver
tarafndan reddedilmesi zerine Yakub Cemil, Doktor Nzm'n elini alayc bir glle skm ve ilk
ikazn yapmt:
"Minnetim, yalnz Allah'adr Doktor... Ama seni severim; hrmetim vardr..."
Yakub Cemil'in cretkr tabiatndaki gevezelik gerein ok tesindeydi. Yakub Cemil, ne kadar gz
pek olursa olsun Doktor Nzm' rktecek kadar dehet, hatta heybet bile kazanmt:
"Yakub! Hrsz dediin adamlar arasnda benim de adm gemi, ne tecellidir ki hl yamal potinle
geziyorum. Bunca yllk hekimlik, bunca yllk vekillikten sonra bu potinle vnmek sana da ar
gelmiyor mu ?"
Doktor Nzm, saanak halindeki yamurun altnda potinini
saknan ocuklar gibi talar zerinden sekerek Nevber Hanm'a yetimeye alrken huzursuzdu. Bir i
hesaplamas yapar gibi sesi alamaklyd:
"Ttn, adamn cierine iler. Allah vere de, kz elde tutabilsek..."
Doktor Nzm, byle bir hatradan rahatsz oldu. Kendinden emin bir ekilde her eyi hatrlad: Yakub
Cemil'i sevmiti... Onun yreindeki pervaszlk, her ttihat'nn iindeki isteklerden daha mtevaz bir

dl ya da akllca yaplm bir iki tle gemlenebilir, ancak herkesin rkp kamaya hazrland
yerde Yakub Cemil, dizginleri braklm bir ksrak gibi koturulabilirdi. Sesini kontrol edemedi. Bolukta
bir yanklanma oldu. Doktor Nzm hkmn vermiti.
"Yakub Cemil kadar cinayette dengesi olan bir bakasna rastlayamazsnz."
Cavid Bey ard. Doktor'u anlamakta yeniden zorluk ekiyordu. Yoksa Doktor, imdi bir
iddetkvsavunmasna m hazrlanyordu ? Yoksa o ok abuk iini saran erken duygularla yeniden yanl yarglara m varacakt ? "Yooo! Olmaz Yarabbi; bu kadar ksa srede, bu kadar ok deiiklik olmaz"
diyebildi.
Nzm, bir sigara daha kard. kiye bld, yarsn Cavid'e uzatt:
"Yakub Cemil, kyd insanlarn ailesine yapt yardmlar, eer ocuklarna miras diye braksayd,
imdi bu yasemin azlk dudaklarnda olmayacakt..."
Cavid Bey, Yakub Cemil'i hi sevmemiti. Onu, Enver'in bir tehdit iareti gibi parmann ucunda
oynatmasndan rahatszd. Yakub'un, meseleyi anlayp dinlemeden hiddetlenen tabiat, ok kiinin
cann yakmt... Bir keresinde Cavid Bey, bu iddetli silah iin Talat'n kapsn zorlam ve arbal
sadrazam gvdesine
82

83
yakmayacak hzla yerinden kaldrmt:
"Bana doruyu syle Talat! Bu pislikte parman var m ?" Harbe girmemek konusunda srar eden
herkesin zerine Yakub Cemil'in gnderilip susturulmak istendiini duymu, aylardr mcadelesini
verdii bir fikrin aksini, iddet kullanarak kabul ettirmek isteyenleri en irkin yzleriyle ortaya sermek
istemiti.
Talat Paa alml bir dilber bak karsnda kendinden gemi kasaba eraf gibi bir sre suskun
durdu. Daha fazla sessiz kal kendisine yaktramad Bir tala her zaman iki ku vurmaktan
holanrd. Makedonya Locas'nda tekris edildii gece Emanuel Karasu'nun szlerini hatrlad. Bir dost
akasn andran latifeden alnacak pay iyi karm ve iyi saklamt. Emanuel Karasu szlerinin daima
edeb bir sanat tadna inanrd:
"'Tek bir nimet iin silah skmam. Dokunduum tetikten, bin ku dmezse eer, parmam bile
oynatmam..."
Talat Paa, bu frsat iyi kullanmak istiyordu:
"Bunlarn hepsi, o Deli Kl'n bann altndan kyor. Geen gn arp nasihatler ettim. Bana
glerek, 'Bizim Yakub Cemil tpk Osmanl maliyesine benziyor. Dardan baknca iinde ok ey var
sanyorsun, ama kapan kaldrnca, kof olduunu gryorsun; Yakub Cemil, Cavid'in maliyesi gibidir;
ikisinden de fayda gelmez' dedi."
Talat Bey'in "Deli Kl" dedii Enver'di... Gya samimi bir iltifat gibi syledii bu benzetmenin ardnda
nc ku vurulmaya hazrd. Cavid Bey'e yaklat:
"Biraz ayan denk al. Sada solda, ileri geri konuman muvafk bulmuyorum. Bu harbin felaket
getireceini her sylediin vesilede senin iin korkak diyeceklerdir. Cavid, senin yrekli birisi olduunu
iyi bilirim. Aman Enver'e dikkat et. Nzm'a dikkat et..."
Talat Paa, yarm yamalak bir tesellinin, btn kollarn hazr tutan bir ahtapotu avna ynlendirmekten
daha ac verici olduunu biliyordu. Saray paalarnn tutukland Merutiyet gecesi, mallarna
elkonularak geri gnderilmeleri teklifine Cavid'in nasl kar ktn ve "Bunun ekyalktan ne fark
var?" diye zmir Valisi Rahmi'nin zerine yrdn iitmiti. Bu frsatn kapsn aralamakta yarar
grd :
"Unutma Cavid! Rahmi, Nzm'n adamdr..."
Doktor Nzm, bu olayn btn ayrntsn hatrlyordu. Mondoros Mtarekesi'nin imzaland gn
kaarlarken Rahmi Bey anlatm ve bu enlikli gasp olayn, sanki bir tuluat tiyatrosunun final sahnesini
taklit eder gibi alaya almaya almt:
"Merutiyet'in ilan edildii gece, Serasker Rza Paa bata olmak zere Abdlhamid'in btn paalarn
toplattm. Varlkl olanlarn setim. Hepsine 'stibdadn Enkaz' diyordum. En babayiit grneni Rza
Paa'yd; en abuk o kt. Bayram sabah kurban fiyat keser gibi hepsiyle el tutuup kolumuz
kncaya kadar sallayarak anlatk. Rza Paa, Osmanl Bankas'ndaki yz otuz bin liray hemen verdi.
En cimrisi Memduh Paa'yd. Bu air tabiatl paann o hayran olunan nazik lehesinin byle nekes bir
dille alayacan hi ummuyordum. lm korkusu tayan paalar yklerinden kurtulmu bir hafiflik ve

fakirlik iinde kendilerini bekleyen ocuklarna geri verildi. Eer demeselerdi, hepsinin yzne 'Enkaz
stibdat' diye' mhr vurdurup, sokaa dkecektim..."
Rahmi Bey anlattktan sonra uzun sre glm ve eklemiti:
"ttihatlar, Cavid'den ektiini kimseden ekmemitir. Cavid, bu hareketimi ekyalk gibi grm,
ama paray kullanmaktan da geri kalmamt. Eer biraz daha bastrsaydm, istikraza gerek kalmayacakt..."

85
Cavid Bey, Hazine'ye gelir yazlan bu ykl serveti kullanm ve istemese bile Enver'in basksna
dayanamayarak bir ksmnn Merutiyet paalarnn elde tutulmas amacyla harcanmasna gz
yummutu. Abdlhamid'in serveti vris deitirmiti.
Cavid Bey, o gnlerin ruhunda derin bir tesir braktn daha sonra Aliye Hanm'a anlatrken ar bir dil
kullanm, kendini kontrol edememi bir taze damat heyecanyla aklna gelen ilk sz syleyivermiti:
"ttihatlar, hanedandan daha abuk soysuzlatlar..."
Cavid Bey, bu szlerinde uzun sren basklarn ar ykn hatrlyordu. Harbe kar kmak iin btn
gcyle direnmi ve ttihatlar kzdrmt. Yakub Cemil'in kendisini nasl tehdit ettiini ve savaa
girmememin bir vatanszlk olduunu anlatmaya gelmi gz kara fedainin elini devaml silahnn
zerinde tuttuunu hatrlad.
Bunda mutlaka Enver'in tesiri vardr diye dnm ve bu fikri zihninde hep canl tutmutu. Daha
sonra Yakub Cemil'in srarla savunduu "mnferit sulh" isteinin kzdrd ttihat balarnn
komplosuyla harp divanna gnderilip en ucuz yoldan kuruna diziliini hatrlad.
Cavid Bey, btn ttihat simalarn gzlerinin nnden geirdi. Sevda hlyalarna benzeyen ince yapl
yzlerden masal devlerinin iddetini taknm sert ehrelere kadar hepsinin baklarnda yaldzl
hayallerin ani ve aypl kayboluu vard. Dalgn baklarnn yeni bir hviyet verecek gc kalmamt.
Doktor Nzm, bu evreyi daha nce de seyretmiti. Bir yknt hissinin getirdii ar yk, insann btn
saadetini elinden alsa bile vicdann rahat brakabilirdi. Frenginin alp gtrd o diri gzellik son
nefesinde Doktor Nzm'n elini tutmu ve fsldar gibi konumutu:
"Bir insann mesut lmesi ile msterih lmesi ok farkl eydir, Doktor... Ben, hem mesut, hem
msterih gidiyorum..." nsann sevmediine acmasn beklemek yanllktr. Cavid Bey, doru olmakla
vnrd...
V
"Hayvanlar dehet iinde bekletiler. Sndklar binalardan kmaya cret artk imknszd. Birka
dakika sonra adamlarn etrafa dalp uzaklatklar grld. Akabinde kulaklar patlatan bir gmbrt
koptu. Gvercinler havada uutular. Napoleon hari btn hayvanlar yzst karnlarnn stne
kapandlar. Ve balarn kaldrdklar zaman deirmenin olduu yerde muazzam ve kesif bir duman
bulutu grdler. Yava yava rzgr bulutu datt; artk deirmen yerinde yoktu."
George Onvell / Hayvan iftlii (ev. Halide Edip Advar)
smet Paa bir mutluluk duygusu iindeydi. Uzun ve zahmetli gecelerden sonra ilk defa derin bir
uykuya dalm ve sabah zinde bir yzle karlamt. Kzm Karabekir Paa'yla buluacak ve belki de
imdiye kadar hi yapmad ekilde ok derin bir "oh" sesi ile kucaklayacakt. nsanlarn geriden
getirdiklerini bir yana brakmas kolay deildi. Kzm Paa'yla kkl bir gemii vard ve bu gemi,
scak bir kuak gibi ikisini de sarp styordu. Kzm Paa, yznde bir bebek gzellii ve ara sra bu
gzellie yakmayan bir ask maske tard eri girdiinde bu maske, hemen dikkat ekmesi iin biraz
abartlmt. smet Paa kollarn at:
"Yllar var ki, hi byle bir hasret hissi tamamtm. Bu hissin
bana bir heyecan verdiini yeni yeni fark ediyorum." * -S;
Kzm Paa'nn ask maskesindeki hatlar
yumuad: ^
"Ahlak, bir insann en fazla cesaretini artrr. Sende grdm
cesaretten ok sevgiydi, smet. Bu beni sevindirdi; ama, o kadar vnlecek ey olmadn da
sylemeliyim."
smet Paa ard. Kzm Paa'nn bu imal szlerle neyi kastettiini tam karamad. Bolukta
kalmaktan holanmayan bir tabiat vard Kelimeleri gereksiz ekilde zorlayp manalar karmak yerine,
aka sormay uygun buldu:
"Bana sylemek istediin bir ey var, ama bunu kfi cesaret ile ortaya koyamyorsun. Aramzda her
bahsi grecek samimiyet ve ciddiyet vardr."

Kzm Paa, tekrar smet'e sarld.


"Birbirimizi ne kadar sevdiimizi ikimiz de iyi biliyoruz. Seni arada bir ikaz etmek ihtiyac duyarm.
Byle bir ihtiya seni krmamaldr."
smet Paa szn nereye uzanacan artk merak etmiyordu. Neredeyse Kzm Paa'nn
syleyeceklerinin tamamn zihninden geirmiti. Yine de belli bir sabr gstermek gerektiini dnd.
Bir sevgi gsterisiyle konumann zc bir yne dnmemesine zen gsteriyordu:
"Seni her mevzuda mutlaka dinlerim; ancak nce hasret giderelim..."
Kzm Paa, szlerini tamamlayacak frsat bulamam olmaktan rahatszlk duydu. Sras gelmi veya
gelmemi hi fark etmeden btn syleyeceklerini ortaya koymay dnd. Yenilgiye almam bir
tavr iinde smet'in hassas davranabilecei btn ihtimalleri bir yana brakt:
"Ba olmay isteyenlerin, balarndan vazgemeyi bilmeleri de gerekir. yle bir vaheti etrafa saldnz
ki, senin bu tertipte yer almana bir trl mana veremedim. Yrein hi mi szlamad ?"
Kzm Paa sylediklerinin etkisini artrmak ihtiyacn duydu, tam srasym gibi konumasn srdrd:
"Tek emre dayanan her devlet zayftr. Bunu imdiye kadar hi fark etmemi olman hayretle
karlyorum."
smet Paa'nn hasret dedii, Edirne'deki kurmaylk gnleriydi. Yzba Kzmla yakn arkadaln
btn hukukunu kullanmay alkanlk haline getirmi ve skntl gnlerin hemen hepsini bu rahat
dostluun sohbetlerinde feraha karmay baarmt. imdi Kzm, eski gnlerin hesabn soran birisi
gibi karsna dikilmi, gemiin terbiyesinde kendi hakknn teslimini istiyordu. Kzm'n sesi, smet'in
hi iitmedii kadar dikti:
"Evsaf olandan korkmak yerine onun hizmetinden istifade etmeyi bilmeliyiz. Bir insann muvaffak
olmas iin iddias olmasn anlayla karlarm. Fakat sizdeki, sabrsz bir zorlamayla liderlik etmek
ihtirasna dnmtr."
smet Paa, kendisini byle bir tartmann havasna sokmaya niyetli deildi. Birka kk gnl alc
cmleyle ii yumuatmak istedi:
"Seni bu kadar ok zleyeceimi hi dnmemitim. Bu benim sana yaptm tek hakszlk. Demek ki,
hasretimin lsn bilmiyormuum..."
Kzm Paa ayaa kalkt. Gitmeye hazrlandn aka belli ediyordu:
"Mevhibe Hanm'a teekkrlerimi syle. Hapisteyken evime urayp, cesaret ve sabr telkin etmi. Bunu
yapmak byk yrek isterdi... Senden yrekliymi smet..."
smet Paa hznlendi. Gerekten Kzm'n evine gidip bir iki gnl alc szle cesaret verebilirdi. smet
Paa alttan alyordu:
"Akama bize gidelim. Mevhibe sevdiin yemekleri hazrlad."
90
"Sadece Mevhibe Hanm'a kranlarm syle."
"Estafurullah!"
Kzm Paa bastrd:
"Bana bir i gelmeyeceinden emin misin smet ? eri tktklarnz bizim kardelerimizdir. Hep ayn
yeminin sahipleriyiz. Osmanl'nn karde katlindeki terbiyeden utanarak bydk. imdi siz,
Cumhuriyet'in terbiyesine bu zaaf yeniden kattnz. Korkarm ki bu zaaf, sizi de bir gn, en gl
sandnz yerde tkezletecektir."
smet Paa gerildi. Sabrla tahamml arasnda gidip gelen bir terazi ibresi gibi salland. Gemiin eski
dostuna gelecein scakln hissettirmek kadar Cumhuriyet'in hakkn da teslim ettirmek istiyordu:
"Hi kimse sana olan sevgimi elimden alamaz, Kzm... Fakat bilmeni istediim bir ey var:
Cumhuriyet'in bekasna tesiri olacak harekette bulunma. Ben, Kel Ali'yi kullanmam, kendim asarm
seni..."
Hrpani klkl bir adam polis mdrlnden ieri girdi. evredekiler iki yana ekilip yol verdiler. Birisi
koturup kapy at; hrpani adamn niformasn getirip emir bekledi:
"Bakomisere syle hemen gelsin."
Sonra telefona sarlp amirini arad. Sesindeki sayg grlmeye deer bir lezzetteydi. Soluyan bir
taznn, burnundaki srekli titreyie benzer bir hzla konuuyor, her kelimenin sonunda burun delikleri,
byklarn daha zengin gsteren bir hrsla enine boyuna geniliyordu:
"Hayr efendim, eminim. Bu sefer ihbar doru... Cenazede istihbarat yaptk. Msaadenizle baskna
geelim..."
Semih Naci'nin cenazesinde bu hrpani klkl adam, acl bir

91
tahamml sergilemi, vefas denmemi bir dostun hesabn sorar gibi barmt:
"Kara Kemal ayp etti, beyler... nsan yaknnn cenazesinden hi kaar m ?"
Sonra, tek tek tirakiynculara basal dileyip sesine manal bir vaaz slubu katmt:
"Sonu lm de olsa, davadan dnmeyeceiz..."
Aliye Hanm, Sarraflar Soka'na sapt. Kapalar'nn hafif serinlii iinde, utanl birisi gibi ban
nne emi yryor, evreden kimseye grnmemek iin gsterdii zen, tanmas ar bir yk gibi
vcudunu aa doru ekiyordu. Bildik bir sarrafn meslek namusuna snp bu srr saklayaca
midindeydi. Hallayan Efendi'nin bir yakn salk vermi ve emniyet iinde elindekini karabileceini
sylemiti. Kapalar'nn kemerleri adam artr. Bir yolun ucundan hi istemediiniz bir yola
karsnz. Sonra dnp yine bilmediiniz bir sokan banda bulursunuz kendinizi...
Aliye Hanm, aradn bulmakta zorluk ekti. evredeki birine sormak ihtiyacyla kvranyor, te yandan
bunun getirebilecei bir utan iinde kebilecei korkusuyla ne yapacan aryor-du. Yreklenip bir
kuyumcuya sordu:
"Selanikli Nesim'in dkkn hangisidir acaba?"
Kuyumcu nce uzun uzun Aliye Hanm' seyretti, sonra dkkndaki adama bakt ve sanki hibir ey
bilmiyormu gibi yle sessiz kald. arm, gelenin kim olduunu anlaynca, korkuyla sinmiti. Kim
bilir daha nce gelseydi nasl bir itibarla karlayp yaltaklanabilirdi. Aliye Hanm'n terbiyesi, korkusuna
ar bast:
"Efendi! nsan nezaketen bir cevap verir, biliyor veya bilmiyor olabilirsiniz. Bunun ayp taraf yoktur.
Ama bu tavrnzn terbiyede yeri yoktur, biliniz..."
92
Aliye Hanm, dkkndan hmla kt. Geride ne braktnn farknda deildi. Kuyumcu bir sre daha
sessiz kald. erdeki adam sesini ykseltti:
"Tandn m ?"
Kuyumcu cevap vermedi. Yanl bir ey sylemek korkusu yreini adamakll skm, adeta nefes
almasna imkn vermemiti. erdeki adam szn tamamlad:
"Bir zamanlar istibdadn geliniydi. Sonra Merutiyet'e nikh kyd... Bir ara Cumhuriyet'e gz krpt, ama
nafile..."
Kuyumcu ilk defa rahat bir nefes ald:
"Hanmefendi Cavid Bey'in refikalardr. Mdafaai Hukuk'ta bir kere kendisinden sz almt.
Hakikaten gzellii kadar terbiyesi de aikr..."
kindi ezan okundu. Esnafn ou, dkknlarn kapatm camiye doru gidiyorlard. Kuyumcu, Aliye
Hanm' tekrar grd, yanat:
"Hanmefendi! Ltfen affediniz, maksadm terbiyesizlik etmek deildi. Cahilliime veriniz. Dkkndaki
adama gvenemedim. Malum, herkes tetikte imdi..."
Aliye Hanm, bu pahay hak etmek iin katland skntl gnleri ve arkasndan gelen tatl hayat
hatrlad. Henz ocukluunu bile kavrayamad bir gnde babas elinden tutup saraya gtrmt.
Bahar ieklerinin yeni filizler vermeye balad lk bir ikindi vaktiydi, ri narlarn glgeledii yolu
yryerek geip sarayn kapsna varmlard. erden bir ssl payton geliyordu. Kenara ekilip yol
verdiler. Muhafzlar koumu, bu kk ocukla babasn biraz itelemilerdi. Paytoncu, mein krbac
yaz atlarn sarsnda keyifli bir delikanl rahatlyla aklatyor, sonra bu sevimsiz sesin lnda,
gururla verdii hizmetinin takdirini bekleyen bir ihtiya iinde kvranyordu.
Gk mavi, etraf yeildi...
Kandilli tepelerinden stanbul, her zaman bu kadar sevimli grnmez. Gne koca bir yuvarlak halinde
klarn Boaz'n sularna dkm, kprtl denizin zerinde her an lgnlklar yapmaya merakl bir
kadn gibi oynap duruyordu. Bu gzalc gzellikte, istense de kolay fark edilmeyen bir hzn, bir
sabr, hatta aypl bir korku vard.
Bu korku, tepelerden, aalardan, sulardan nce ykselip ban kaldrm, sonra el ele vererek tek bir
g halinde Adile Sultan Saray'nn iri gvdeli aalarna aslmt. Uzun yolu yryen herkesin,
dallardan sarkan bu korkulu histen kendini syrmas imknszd. Kk kz, btn korkular sadece
kendi bana decekmi gibi sinmi, ikiye katlanm gibi eilmiti. Babasnn elini smsk tutmu,
btn heyecanlarn bu terli avucun iine hapsetmiti. Birden paytondaki delikanlnn yzn grd. Bu
ehre, rkntsn alp gtrd. Hlyal baklarla sslemeye alt yznde, sinik bir sevimlilik ile
ak seik bir melankoli delikanly gvenilir birisi gibi kolayca kabul ettiriyordu.

Baba kz, yan kaplardan birinin nne doru itildiler. Baba, bir an evvel aradn grmek istei iinde
telal hareketlerle ne yapacan arm gibiydi. Kk merdivenlerden sonra koca bir salona girdiler.
Acemi gzlerin heyecanyla etraf seyrettiler. Kk kz mrnde grmedii bir genilik iinde buldu
kendisini. Babasnn elini brakp boy aynasna doru kotu. Uzun ve memnun baklarla vcudunu
seyretti. Gelimeye yz tutmu bu bedeninin iindeki sevimli ocukluk, kim bilir nasl bir talihle serpilip,
kime yr olacakt. Hlyal baklarla yzn sslemeye alan delikanlnn gven veren sevimliliini
hatrlad. Sanki o melankolik gzler, serpilip gelimeyi hemen istiyormu gibi, btn gcyle kk
kzn zerinde younlamt.
94
Terifatnn elini ptler. nce babas eilip iri siyah eli dudaklarna gtrd, bir sre yle eik durdu
ve ban kaldrmadan geri ekildi; sonra kk kz babasnn yaptn tekrarlad ve ban kaldrp
terifatya bakt. Bu yzn hmna uramaktan korktu...
Harem kdemlisini ieri ardlar. Kalfa kadnn ilk bakta maln anlayan tecrbesi vard. Kk kz
elinden tutup kapnn kenarna gtrd. Terifat bir kk keseyi babasna teslim etti:
"Seninle iimiz bitti Hseyin Efendi. Bir daha buralarda grnme. Kzn, talihliymi..."
Babasnn geri geri gidiinde bir hzn, bir umut, bir teselli vard, ama gzlerinde arad hasreti,
sevgiyi bulmakta zorluk ekti... Terifat seyrediyordu. Hayretle seyrettii yz kendine yaklayordu.
Sert ehrenin hatlarnda hibir deiiklik yoktu. Sesi, haksz bir hkm tebli eder gibi ayplyd:
"erkez soyundandr, haris ve sert olurlar... Adn, Aliye Nazl-yr koyalm."
Aliye Hanm rahatt. Yoluna devam etti. Babli'ye karanlk kmek zereydi. Paytondaki melankolik
yz hatrlad; her zaman scak ve cmertti. O yz, ilk gerdeinde, hatlarndan hibirini deitirmeden
btn yumuakln korumu ve bunu en saygl biimleriyle daima hissettirmiti. O hatrda bugn,
Aliye Hanm'n, eliak bir ehzadeye duyulan kranlar da gizliydi. antasnda, ehzade Burhaneddin
Efendi'nin gerdanlna biilmi pahann arl vard. Akama Osman iar'n yeni elbiseli fotorafn
ektirecek ve Ankara'ya yollayacakt. Nuruosmaniye Kaps'nda iki zabta bir kadn keye sktrm
hrpalyordu. Kadnn araf bandan syrlm, sert bir elin ektii elbisesi yrtlm, gs
grnyordu. Utan, yzne istemedii bir renk vermi, gergin derinin hatlarna sinmiti. Kadnn sesi
yksekti:
95
"almadm efendiler, sadece istedim."
Zabtann biri elini kaldrd, btn iddetiyle kadnn yzne indirdi. Burnundan kan boand;
boynundan gslerine doru kayd ve orada durdu. Kadn hibir ac duymam gibi direniyordu:
"Sadece yalvardm, birka dilim versin diye..."
"Pis orospu! Sus..."
"Ayptr efendi. Ben ehit karsym. Hakkm seninkinden byktr."
Zabtann eli yine havadayd. Aliye Hanm son gcn kulland:
"Dokunma o kadna!"
Zabta durdu. Bu iyi giyimli kadnn, hatrl bir Cumhuriyeti ailesi olabilecei endiesiyle geri ekildi.
Hareketini hakl gsterecek bir ey bulmak istiyordu:
"alarken yakaladk."
Kadn yerinden frlad:
"Yalan sylyor. H! Elimi harama hi srmedim. oluk ocuk az sadece..."
Yavaa zabtaya yaklat. Gzlerinin iine derin bir nefretle bakt:
"Kara Kemal kadar bile olamadnz. Onun iaeciliinde hi olmazsa kocam eve tayn getirirdi, kavurma
getirirdi..."
Aliye Hanm, birine arka kmann verdii huzuru hissediyor, bu saadet veren tesadf iinde iin tadna
varacak rahatln yokluuna esef ediyordu. Mendilini karp kadnn yzndeki kan sildi. antasn
at, ehzade Burhaneddin Efendi mirasnn bir blmn saymadan ekip karp, kadna uzatt:
"Bununla ocuklarnza gzel elbiseler alnz ltfen..."
VI
"Ayn trn bireyleri her bakmdan birbirleriyle sk bir yara girdikleri iin, en zor yaama mcadelesi,
onlar arasnda olacaktr."
Charles Darvvin / Darvin Kuram (ev. Cem Taylan)
Sofray ankaya'da kurdular...
Gazi, pantolonunu dizlerine kadar syrm, oraplarn karp ayakkablarnn iine taktrmt.
Havuzun kenarna oturmak istedi. Koup bir yastk getirdiler. Oturdu, ayaklarn suya soktu. Derin,

biraz da hayran gzlerle ayaklarn seyrediyor, serin suyun iinde parmaklarn oynatarak houna giden
dalgalar yaratm bir mutlu ocuk gibi sevinler gsteriyordu. Masann etrafna dizilmi misafirlerini
uzun sre seyretti. Hepsinin ehresinde yalnzlk korkusu gryordu. Bu korkunun, insan nasl yiyip
bitirdiini ac anlarla yaam ve adam pis bir panik iinde aalara ekip gtrdn fark etmiti.
Gazi'nin baklarn kestirmek imknszd. Yumuak baktna inandnz anda umulmayan bir hzla
parlayp, etrafna iddet gsterir, bazen de en sert sandnz dehetin iine, artc bir incelik katarak
insanlar rahatlatrd. Anlalan Gazi, byle davranmaktan holanyordu. Sessizlik, herkeste bir
huzursuzluk yaratm, sonunun nasl bitecei kestirilmeyen bir korkuya dnmt.
Gazi, ayaklarn sudan kard. Yalnayak imenlerin zerinden yryerek masann bana geti. lk
kadehi kaldrd; bir sre havada tutup herkesi seyretti ve sonuna kadar iti. Gzleri, bir mavi buu gibi etrafna bakt ve sonra Nuri
Conker'in zerinde younlat. O buu, bir hzn damlas gibi birikip gz ukurlarn doldurdu:
"Yonyo'daki gibi ielim Nuri, bir sen, bir ben. Erken pes eden hesab desin."
Nuri Conker, Gazi'nin gzlerindeki ne dehetten korkan, ne de efkatten medet uman bir ilgisizlik
iindeydi. Bu babo vermi-lik, herkesi kskandran bir cesarete dnm, hatta, snr tayin
edilemeyen bir patavatszlk halini almt. Kadehini doldurup bana dikti:
"Ben sram savdm Paam! imdi Fethi ile Ali Fuad olmalyd ki, Yonyo'daki oyun tamam olsun."
Sofraya bir baka korku daha geldi. Gazi'nin birden parlayarak bu densizi azarlayaca bekleniyordu.
Bu bekleyite, birinin amaza dtnde duyulan mutluluun sinsi sabr vard Gazi, ayaa kalkt.
Kudreti elinde tutann yumruu serttir: "Sofray datn!" Nuri Conker'e dnd:
"Arada bir insanlar, bekleyilerinin dndaki noktalara gtrmek gerekir. Bunu Ali Fuad'dan
renmitim."
Bo bir ey sylemi gibi rahatsz oldu. Derdini anlatacak kadar yakn hissettii bir dostuna bu
skntsn teklifsizce aktarmak istedi:
"Nuri, gel seninle dertleelim!.."
Baheye ktlar. Gzlerindeki o mavi nem inatla olduu yerde duruyordu. nnde boz bir Ankara
akam uzanp serilmiti. Akam scak ve kuruydu. Gazi'nin ii kavruluyordu: "kisini de ok zledim,
Nuri."
"Rahatla! Ne anlatrsan anlat seni sonuna kadar dinlerim." Gazi, rahatlamak istiyor, ancak nereden
balayacan kestire99
miyordu. Yonyo'nun gazinosunda birlikte itikleri dostlar artk yannda yoktu. Baarya varnca yollarn
ayrlacan nceden grmt, ama bu yollarn byle blk prk hale gelmesinde kendi paynn da
nemli olduunu hissediyordu. Hepsi bir bir dalp gitmilerdi.
"Tabiat boluktan nefret eder" diye dnd. imdi etrafn saran bu kalabalk, bolua tahamml
olmayan tabiatn bir teselli gibi doldurduu hakszlkt Gazi, eskilerden kimsenin kalmad etrafnda
dostlarn aryordu. Ali Fuad, zmir'de paay kurtarmt, ama dostluklar hayli ypranm, adeta lime
lime dalmt Bu netameli macera aralarnda kapanmaz bir yara gibiydi. Kabuu her kandnda,
altndan kanla irinin kark irkinliindeki renk kendini daima gsterecekti.
Nuri Conker, hayretle Gazi'yi seyrediyordu. "Bu kanla irinin ac rengini ilk gren Gazi'nin kendisi olmal"
diye dnd. Bir kadeh raky beraberinde getirmiti. Uzatt:
" Paam! Sra senindi."
Gazi iindeki her eyi anlatmak istiyor, fakat bir gurur kskacyla kelimeler azndan kmyordu. Kadehi
alp yarsn iti; kalan Conker'e uzatt. Kska gevemi, birka kelime usulca svan kurnaz ocuklar
gibi dudaklarndan dklmt:
"Paalar srf Ali Fuad iin affettirdim..."
Ali Fuad'n yzsuyu hrmetine kurtulan paalar gerekten bir vefann nekes bahii gibi deersiz
miydi ? Ya da onca paay affettirecek kadar Ali Fuad deerli miydi ? Gazi, Ali Fuad'n pahal olduu
gnleri hatrlad. lmn burnunun dibinde soluduu facia gnlerinde Ali Fuad'la tehlikeli macera
heyecanlarn paylar, sonra kendilerini tutamayp, katlarak glerlerdi:
"Nuri, biliyor musun, beni rakya Ali Fuad altrd."
"Biliyorum, Paam! Bykada'daymsmz. abuk sarho ol100
musun; sonra Ali Fuad'a sarlp 'Adamn air olas geliyor' demisin. stelik oturup alamsn."
Nuri Conker, istedii kvamn yaklatn fark etti. Bu kvam karmak istemiyordu:

"Ali Fuad' gidip grsene Paam!" "Ankara'da deil ki!.." "yleyse stanbul'a git." "Samalama Nuri!"
"Demek ki, vicdann hl rahat deil Mustafa..." Bir sessizlik oldu. Bahenin zerine basm scak ve
kuru hava arln btn lleriyle hissettirdi. Gazi, gmleinin dmelerini zd; gsnde serin
bir rzgr istiyordu. Belli ki, o rzgr bu akam kmayacakt.
Nuri Conker sessizlii bozdu:
"Tad kalmad bu akamlarn artk... Ben evime gidiyorum." Elindeki yarm kadeh raky Gazi'nin eline
tututurdu. Sesi, ocukluk gnlerinin eski akac ve sevinli tonlarn bir yana atm, mat ve dengeli bir
la dnmt:
"Dediimi unutma Mustafa! zerinde Ali Fuad'n hakk vardr, emei vardr..."
Gazi, Nuri'ye hak veriyordu. Ali Fuad'la gemileri zengin ve renkliydi. Gazi'nin de Ali Fuad zerinde
hakk vard, emei vard. nsan emeine, hakkna sahip kmay bilmeliydi.
"Dur! Gitme, burada kal bu gece. Dertlemeye ihtiyacm var." ttihat ve Terakki'ye katld gece
duyduu gurur ve hazz hatrlad. Toplantdan sonra Olympos Gazinosu'nda Ali Fuad'la doyasya
imilerdi. Ona, ince hayallerini sert sesle aktarm ve ttihat ve Terakki'nin bir ordu gibi gidip iktidara
elkoymas gerektiini anlatmt. Gerekirse parti, bir ihtilal yapp saltanat mstebidin elinden almalyd.
Gazi, kendini bu i iin biilmi kaftan gr101
m ve bu hoyrat hazz aka ifade etmiti:
"Parti, gidip iktidar olmaldr. Ben bunu yapacam. Benimle varmn Fuad?"
Gazi'nin, Ali Fuad'dan baka kimsesi yoktu. Bu haz birka hafta srm, ttihat kinini davet edecek
kadar hzla klk deitirmi, hatta bir gz pek fedai, Gazi'nin iine lm korkusu bile getirmiti. ttihat
ve Terakki'nin namlusu karsndaym gibi titredi:
"Yakub Cemil'i sever miydin, Nuri?"
"Ben severdim!"
"Bende!"
"Sen de mi ?"
"Biliyor musun Nuri, Yakub Cemil isteseydi, Selanik'i bana zindan ederdi..."
Selanik!..
Kysndan kesinden gemi hibir ttihat yoktur ki, bu isimle titremesin! Gazi, Selanik
akamlarndan hep hzn kapmt. Her hatra, bu hzn bir yeni ekle sokup karsna karyor, tam
alt srada, bir yeni yzle grnp bir baka hznn kapsn ayordu.
Yakub Cemil karsndayd. nce korkuyla karlam, sonra iinin sndn fark etmiti. Baka artlarda
sevmesine imkn grmedii bu fedaiye imdi scak bir ilgi duyuyor, hatta lsn artrabilecei bir
yaknlk hissiyle sayg gstermesi gerektiini fark ediyordu.
Yakub Cemil, dorudan konuya girmi ve Mustafa Kemal'i "tetikte durmaya" davet etmiti. ttihat ve
Terakki'nin her emrini gzn krpmadan yerine getiren bu gler yzl cellat, soukkanl bir sesle
konumutu:
"Seni ldrmek iin bana ve Hsrev Sami'ye emir verdiler. kimiz de reddettik."
102
Ylmaz Karakoyuru
103
Mustafa Kemal, Yakub Cemil'in sesindeki sadelikten rkt. Gerekten lm burnunun dibinde
duruyordu. Hoyrat fedai, uysal bir ocuk gibi melmi sakin bir sesle hatra anlatr gibi konuuyordu:
"Sende dinmek bilmeyen bir ykselme hrs var. Bu hrs, sonunu getirebilir. Galiba Enver'in dedii
doru, gzn hibir eyle doymuyor, Mustafa..."
Yakub Cemil'in son szlerinde bir samimi ikaz itinas kadar, gpta hissi de dikkati ekiyordu:
"Kim senden korkuyorsa, sen ondan daha ok korkmalsn. Tekilat Mahsusa'da rendiim tek doru
ey bu oldu. Doktor Nzm, ne kadar azl mahpus varsa hepsini Tekilat'a alrken sinmi korkularla,
ak hayranlklar arayp durdu. Doktor, kullanaca kuma avucunda okamaya merakldr."
Gazi, tek bir hareket gstermeksizin dinliyordu. Sonuna kadar sessiz kalp, bir sevgi gsterisiyle az
alm bu sr kpnn iindekileri bilmek istiyordu. Yakub Cemil, ayan denk ataca noktay iyi
renmiti. Szlerini tamamlamak ihtiyacn duydu:
"Halil ile Abdlkadir'e dikkat et. Bu vazifeyi onlar stlendi. Halil, grltl fakat zayftr, kolay boyun
eer. Abdlkadir sessiz ama serttir. Doktor'un setii kumatr. Parman hep tetikte olsun, keleri
aktan dola, Mustafa."

Halil'i gerekten iyi tanyordu. Byle bir cinayeti stleneceine ihtimal vermemiti, ama Enver'in
amcasyd ve yakkl seraskerin her emrine itaat etmeyi meslek meziyet haline getirmiti. Abdlkadir
ise, rklecek birisiydi. ki gazeteci vurmutu. Hasan Fehmi ile Ahmed Samim'in kan, bu gz kara
valinin eliyle akmt.
Yakub Cemil'in ikaz doru km, Mustafa Kemal, aktan dolat bir kenin banda iki glge grp
silahna davranmt. Karanlk, kurun sesi gibi tiz ve haindi...
Gazi Paa, bu hatralar yar hznl bir sevin gibi hep canl tutmutu. Halil imdi sofrasnda yumuak
bal bir yandat, ama Abdlkadir'in Ankara valisi olduu gn gzlerindeki sertlik ve dik ballk, hi
deimeden Mustafa Kemal'e bakm durmutu.
O bak hl zerinde hissediyordu. Titredi. Bu titreyi yreini burdu. Kimsenin grmesini istemedii
bir ayb varm gibi korunmak istedi. Nuri kendisine bakyordu. Gazi, vakti tayin edecek yere gelmiti
ve tayin etti:
"Haydi git evine Nuri. in tadn gerekten kardk galiba..."
Mevhibe Hanm, kendi piirdii kahvesini Paas'na sundu; yan bana oturdu:
"Skntl bir haliniz var, Paam!"
"Yorgunum!"
"Sayenizde ok grdm, geirdim Paam; yorgunlukla sknty fark edecek tecrbedeyim."
Paa, kahvesinin ilk yudumunu ald. Yznn btn hatlar gerginliini koruyor, bu gerginlik, bir vicdan
ve ahlak dsturunu kaybetmi gibi kk alnnn ince derisini terletiyordu. Mevhibe Hanm, uuraltna
itilmi bir kan panie dnmesinden kukuluydu. Skntl bir hayat srdrmek, phe ierisinde
yaamak, en dayankl dediimiz insanlar bile gvensizlik hissiyle ykabilirdi. Hayat stnkr
baklmayacak kadar ac gemiti. Mevhibe Hanm, Paas'nn katland btn skntlar paylam,
hatta ounu tek bana stlenmiti. imdi, bir hi uruna her eyin yok olup gitmesine raz olamazd.
Gerekirse Paas'nn yakasna sarlp, "Bizi byle brakamazsn; biz buraya yle kolay gelmedik; sen
skntlar iindeyken, biz aclarla kvranyorduk; ama hep arkandaydk. imdi de yalnz deilsin, bir ailen
var" diye haykrabilirdi.
Mevhibe Hanm, Paas'n iyi tanyordu. natyd... Bu zaafn,
104

105
"srarc" gibi gstermeyi baaryordu ama, bu stnlk iddias birdenbire ani ve tehlikeli kin
duygularna dnebilirdi. Menfaatleri kesin olarak atmad srece ufak tefek tavizler vermenin ne
sakncas olabilirdi? Bu tehisini Paas'na sylemenin tam srasyd: "Asl balarnz hi kaybetmeyiniz
Paam. Buna hem siz, hem biz muhtacz."
Paa bir sigara yakt, derin bir nefes ekip kk salonun ortasna doru savurdu. Duman, lgn klar
altnda uzun ve yumuak bir konu gibi uzad, sonra sevimli bir danklk iinde yaylp mtevaz
eyann zerine kt. Paa, uzun sredir kafasn dolduran skntlarn zetini vermek ihtiyacn duydu:
"Olanlardan rahatszm, fakat inzivaya ekilmeyecek kadar da vasflym."
"Elbette Paam. Elbette!.."
Paa'nn sknts kolay giderilecek cinsten deildi. Bir gayya kuyusu alm, merakl meraksz herkesi
bana toplamt. Biri, dierini aa itmek iin ilk frsatn doaca an bekliyordu. Pislik, alp ban
yrmt. Gvenler, sevgiler kaybolmu, yerini, ayaa dm bir tynet pazarna brakmt.
Sevdikleri farkl yakalara gemi, birbirlerine ters duygularla bakyorlard. Arada bir bu derin uurumu
kapatacak kpr gibi uzanmak istiyor, sonra zerine basp geeceklerin, bir daha geriye dnmeyecei
korkusu iinde bu grevi yklenmekten uzak kalmaya alyordu. Yalnzlk korkusunun gc, kim
olursa olsun eteine yapp avn kanlmas imknsz bir girdabn iine ekebilirdi. Paa byle bir kpry kurmay dnm, dehete dm gibi titremiti. Kendisini yalnzlktan koruyacak bir snaa
ihtiyac vard. Hislerini gizleyemiyor, aklndan geenlerin hepsini, Mevhibe Hanm ilk bakta okuyordu.
Mevhibe Hanm'n sesindeki uysallk, Paas'nn houna gidiyordu:
"Her insan, kendisiyle ayn kaderi paylaan bir arkada arar. Allaha kr ki siz, Gazi Paa'yla ayn
kaderin cennetindesiniz."
Paa, Mevhibe Hanm'n terbiyeli slubundaki korkulu sezileri fark etmiti. Ayn kaderin cennetinde
olmak gzeldi ama, gayya kuyusunun etrafnda ak maskelerle gizlenmi kara yzlerin nasl bir
cehennem yaratmaya hazr olduklarn ok iyi biliyordu. evredekiler de bo deildi. nsann iinde
neler kprdadn kolay kestiren bir meziyete sahiptiler. ttihat grgsnden aldklar tuzak terbiyesi
her tertibin kalbna kolayca uyacak noktaya gelmiti. Her biri kaynatlm mum gibi gevemi,

dklecei kabn ekline, vurulacak mhrn hkmne boyun emeye hazr hale gelmiti. Gazi'nin kesin
itaat istedii aikrd. stediinin zerine mhrn vuruyor, dik durmak isteyen karsa deviriyordu.
Srann kime geleceini kestirmek imknszd. Kzm'n, Fethi'nin, Rauf'un, hele Ali Fuad'n gittii yere,
smet'in de yolu sapabilirdi. Her ihtimal, smet'te bir endie halini almt.
Byle bir endieden kurtulmann ilk yolu belki boyun emek ve Gazi'nin ltfuna snmak olabilirdi.
Byle bir are, kendi gszlne ve nemsizliine dnecek diye derin korkular iindeydi.
"Bugn Gazi'yle mnakaa ettim."
Mevhibe Hanm'n yrei titredi. imdi kt gnler yaanyordu. nsanolu ayaa dm, herkesi
sulayarak nn amaya alyordu. Gazi Paa'nn itaatsizlik fikriyle itham edilen her eye kar
iddet gsterdiini yakndan grmt:
"Skntnz bu mudur Paam ?"
smet Paa bu yatan sonra karsna yalan syleyecek deildi:
"Hayr!"
Bir sessizlik daha balad. Mevhibe Hanm ile Paas bir sre yle kaldlar. Paa, konuyu bir baka yne
aktarp, kendi derdine kendi aresini bulaca zaman aryordu:
106
Ylmaz Karakdyunlu
"Bugn Kzm'la grtm. yle zlemiim ki... Gzlerini ptm. Bana krgn olduunu hissettim.
stelik gzm de korkutmak istedi."
"Kzm Paa sizi kardei gibi sever."
"Bana, 'Kendinden emin misin?' diye telalar gsterdi."
Mevhibe Hanm, yreini skan korkularn bir yakn tarafndan sylenmi olmasndan rahatszlk duydu.
Kzm Paa'nn smet'e byle bir ikazda bulunmasnn mutlaka bir sebebi olmalyd. Kzm Paa'ya
saygs bykt. Onun, ince imal szlerle byk eyler sylemeye merakl birisi olduunu biliyordu.
ocuklarla bile byle bir slup iinde konuurdu. Gazi'nin nikh ahitliini yapan Kzm Paa, Mevhibe
Hanm'n yannda Latife Hanm'a "Kzm huzurun asl kayna evdedir. Erkein sert adamdr. Sende
hrn bir tabiat gryorum. Eer Gazi'ye boyun emezsen, ne sende, ne bizde huzur kalr. Kendine
rnek aryorsan Mevhibe Hanm'a bak. Ben Mevhibe'deki bu saadet serinliini hep gpta ile seyrederim"
demi ve Mevhibe Hanm'a da bir nasihatte bulunmutu: "smet'i iyi tanrm. Evinde huzuru varsa,
dnyay yksalar bana, mutlaka bir yerden bir yol bulup tekrar gsterir gvdesini..." imdi smet'in
dnyas m yklyordu yoksa? smet yklm da, ban kaldracak bir yol mu aryordu ? Mevhibe Hanm,
"Laf uzatmann manas yok" diye dnd. Sesi, en yumuak yerinden titredi:
"Kendinizden eminsiniz deil mi, Paam ?" smet Paa, Mevhibe Hanm'n yzn avulad, yukar
kaldrd; gzlerindeki ak renkli efkati seyretti... "Koca adamlarn bile efkate ihtiyac vardr" diye
dnd. Eilip alnndan pt. Mevhibe'nin gzleri boald, utanm gibi ban edi, Paas'nn elini
yzne srd ve saygyla pt. Dudaklar, syleyemedii her eyi bir anda Paas'nn yreine
boaltm gibi rahatlad... smet Paa
107
ayaa kalkt. Garp Cephesi komutan dimdikti ve tekmil alyormu gibi esas durutayd:
"Ben hep Cumhuriyet'ten yana oldum. Hi gzm krpmadan..."
Mevhibe'nin yz hl elini styordu. O eli tutup yukar ekti, gzlerine en derin ekliyle bakt:
"Bizim akbetimiz Cumhuriyet'tedir. Baka hangi rejim gelirse gelsin bana hayat hakk tanmaz. Ben
Cumhuriyet'e sahip kmaya mecburum. Baka arem yok. Ben aresiz kalamam..."
Kel Ali'nin yz glyordu. Gazi Paa'nn iltifatlaryla btn endiesi kaybolmu bir ty gibi hafiflemiti.
ankaya'nn merdivenleri uzun ve genitir. Her defasnda bu merdivenlerden sekerek inerdi. Kapda
Salih Bozok'la karlat. apkasn kard, selamlad. Sonra hareketinden utanm gibi yanna gidip
kucaklat:
"Gazi'nin keyfi yerine geldi, Salih."
"Senin de korkun kaybolmu. Baksana gzlerinin ii glyor. Bu kahkahayla artk her hkm verirsin."
Kel Ali, usta bir pikinlikle bu imay duymazlktan geldi. imdi kimseyle atmann sras deildi. Salih,
yava yava palazlanmaya balam ve Gazi'nin gzne girmiti. En yakn srlarna vkft: Salih'e yakn
olmakta fayda vard. Sesinin alttan alan tavrnda pusuyu bekleyen tilki kurnazl gizliydi:
"Gel seninle biraz gezelim Salih, eski gnleri yd ederiz."
Salih Bey, ard. Kel Ali'nin byle bir teklifte bulunacan hi ihtimal vermemiti. Eski gnleri yd
etmenin bir ihtiya olduunu hissediyor; ancak dertleecek kimsenin yokluundan yaknyordu. Bu
frsat karmak istemedi. Fakat grevinin zorluu zerine basmt. Byle bir gnde Gazi'yi kzdrmann
hi lemi yoktu:

108

109
"yi olurdu ama, birazdan Gazi Paa'nn misafiri gelecekler. Paa bekliyor."
Kel Ali frsat karmad. "Olsun, beklerim! Spora gideriz."
Talihin insana ne zaman glecei hi belli olmaz... Misafiri getiren Mercedes nlerinde durdu. Salih
Bey, koarak kapy at. Kel Ali kenara ekilip apkasn kard ve Gazi Paa'ya yakn bu gzel kadnn
nnde saygl bir ekilde ban edi. Sanki bir hnkr haremine bakmaktan korkarm gibi ban
ylece eik tuttu. Akam gnei, en kzl rengiyle bu bata yansd; sonra rahatsz olmu gibi yeillerin
zerine doru koutu. Salih Bey, misafirin elini tutup inmesine yardm etti, merdivenlerden yukar
kard.
"Aman Yarabbi! Ne kadar da Fikriye'ye benziyor" diye dnd. Fikriye'nin ankaya'ya gelilerinde
Salih Bey, Gazi'nin bu sevdal gzelini derin bir hogryle karlard Fikriye, sanki al ipekten bir gelin
bohas tayormu gibi itinal bir tecrbe iinde hep glerdi. Fikriye'nin sar salar, krmz elbise
zerinde dn telleri gibi dalm, kendini rzgra brakmt. Salih Bey, bu hatrann yaratt lezzetli
tela iinde ard. Hangi yze baksa bir Fikriye hasreti hissediyordu:
"Ho geldiniz Fikriye Hanm. Gazi Paa Hazretleri terifinizi bekliyorlard."
Hatrl misafir, gen yata gn grm bir edayla gld; merdiven banda Salih Bey'in elini brakt:
"Daha fazlasn zahmet etmeyiniz Salih Bey. Gidebilirsiniz! Paama kendimi ben takdim ederim."
Salih Bey, Kel Ali'nin arabasna bindi. kisi de koltuklara yayldlar. Kel Ali apkasn giydi. Gazi Paa'nn
bu srrna vkf olmu gibi gururluydu. ofrne seslendi:
"Balara doru gidelim!"
Akamn yorgun klarnda yeilin rengi koyulap katrana dner. Siyah bir kor gibi insana korku ve
ate bastrr. ankaya'dan ayrlnca bu kor, suya dm gibi ikisinin de yreine serinlik getirdi.
Mercedes, Ayc Arifin evinin nnden geiyordu. Kel Ali, eliyle ofrn omuzuna dokunup arabay
durdurdu. br aalarn arkasna snm bu ak yzl konan btn pancurlar rtlm, aypl bir
ie kapanla siyaha dnmt. Havuzun fskiyesi krlm, babo akan su, yollar amura evirmiti.
Dallarn diri yeilliine ramen, etraf sanki bin yl sren bir kzarklk sarm gibi bitkindi. Asmalardaki iri
salkmlar koruktu...
Kel Ali yzn ekitti.
Bu ardan altna toplanp Ayc Arifin sohbetlerini dinlemekten ne kadar mutlu olur, nasl bir gle
yzle evine dnerdi. Ayc'nn yrekli bir taraf vard. Bu yrei hep kskanmt. Bu yrek, gz
peklikten, vurup krmaktan ok farkl bir cesaretin meclisiydi. Ayc Arif, Gazi'yi yakndan tanmann
getirdii genlik maceralarnn her birini sanki itirak etmi gibi yayarak anlatr, bu nadir hatralarn
heyecanna sahip tek kii gibi grnmekten gurur duyard. Gazi'nin ho grd bu cesaret, bir gn
btn talihini kaybedivermiti.
Ayc'nn lm emrini verdii zaman aklna bir trl gelmeyen anlar, imdi olanca hzyla Kel Ali'nin iri
kafasnn iini doldurmu ve tek bir bo nokta brakmamt.
Salih Bey, sessizlii bozdu:
"Sen krlanglarn yolunu arp nasl dtklerini hi grdn m?"
"Krlanglar m ? Ne alakas var imdi bunun ?"
Salih Bey'in sesi hatra anlatmaya msaitti. Kelimeleri istedii sertlik veya yumuaklk iine sokmakta
stn bir beceri sahibiydi:
110
"Selanik'in krlanglar biraz iri olur... Krfezden tepelere doru uarken gelip konak atlarna
konarlar. Alatini Kk'nn atsnda yzlerce krlang dinlenirdi. Birinin dn seyrettim.
Sabrszd. Hepsinin nne gemek, kendini gstermek istiyordu. Geridekiler kanatlarn rpnca,
aralarnda ezildi."
Kel Ali aknlk iindeydi. Salih Bey, karsndakinin dinleyip dinlemediini nemsemeyen bir tavr
iindeydi, ama Kel Ali'nin tek bir kelimeyi karmadan btn dikkatini bu szlere verdiinden emindi.
vnmek ihtiyac duydu:
"Ben ilk dersimi onlardan aldm Reis! Hangi atda dinlenirsen dinlen, ilk kanat rpan sen olma..."
Kel Ali, Alatini Kk'nn muhafz subayln hatrlad. Abdlhamid'in tahttan indirilerek yerletirildii
Selanik'teki kkn muhafz taburunda Salih Bey'le grevliydi. Padiah eskisinin kaderine byle bir
hizmetle itirak etmekten nce holanm, sonra Balkan Harbi knca bu hizmetin telanda epey
terlemiti. Bu huzursuz telan anlatlacak bir hatra olmayndan rahatszd. Bo bir sandk tayormu

gibi bu yk srtndan nasl atacan bilememiti. Durup dururken bu hatralar tazelemenin ne lemi
vard ?
Salih Bey, balad konuya ayrnt katmadan kapatmay sevmezdi. At kapy rtnceye kadar her
eyi anlatmaya meraklyd. Bu merak bir iptila gibi iine girmi bir daha da kmamt. Kald yerden
devam etti:
"Bu krlanglar garip mahluklardr... Konduklar her yeri enlendirdiklerini sanrlar. Her eyin gelip
geici olduunu bir bilseler, binlerce yanl ilemeden hayata lezzet katarlar. Aslnda btn canllar
byledir."
Kk sereler, ynla gelip asmann dallarna kondu. Koruklar gagaladlar... Biri sabrszd, umak
istedi; kanatlar asma dal111
larna dolat, kurtulamad, rpnp yere dt. tekiler uup gittiler; geride delik deik sahipsiz
salkmlar braktlar...
Doktor Nzm, srtn duvara dayam, dizlerini karnna doru ekmiti. Sknts vard. Biraz ileri gittiini
kabul ediyor, fakat kendini kontrolden karan bu huysuz adamn vasflarn da grmezlikten gelmeyi
hakiki bir ayp sayyordu. Cavid'le tartm, galiba bu defa ikisi de sesini ykseltmeyi zm gibi
grmt.
Nzm'da pimanlk duygusu yoktur, iyi dnr, drt yann sekiz defa hesaplar. Nzm bir kere karara
vard m, korkuyu da, sevgiyi de gz kara bir saygszlkla elden karr.
Hcresinde yalnzd. ubuklu pijama, zerinde bir niforma gibi duruyordu. Her gece ayn eyi giymek,
her sabah yeniden karp katlamak, yatan ayak ucuna yerletirmek, itaati gerekli bir talim gibi
Nzm'n cann actyordu. Hrsla kalkp zerinden bu pijamalar atmak, elbisesini giymek, kravatn
takmak, hatta gerekirse bana apkasn geirip yle uyumak istedi. "Bir hakszla bakaldrmann
yolu, bazen delice davranmaktr" diye dnd. Hcresi giderek koyulayordu. Birazdan lgn n
takati tkenip, etraf tamamen karartacakt.
nce pijamann altn kard, pantolonunu giydi; sonra, gmleini zerine geirdi, kravatn balad.
Ceket dmesi kopmutu, n yle ak kald...
Hcre kaps zor alr. Ar ve gcrtl bir tonla etrafa dolar, hamam kubbesinden yanklanan ses gibi
tok ve dokunakl etkisini hissettirir. Btn korkusuna ramen ieriye bir k, bir serinlik getirir.
In, serinliin gerisinde gen bir temen duruyordu. Arkasnda Enezli, tfeini omzuna asm,
emniyetini ak brakmt. Elindeki tepsiden scak ve baharl bir koku hcrenin boluunu
112
doldurmu, Enezli'yi bir baka gzelliin sahibi yapmt.
Temen, Doktor Nzm' selamlad:
"Size gndermiler, efendim."
"Kim gndermi? Niin gndermi?"
Kuku, insann hasretindeki gzellii bile ldrr. Temen saygsn koruyordu. Enezli tepsiyi getirip
Doktor Nzm'n masasnn zerine koydu, suyunu doldurdu; sonra dar kp, haznesi dolu bir yeni
fener getirdi. Oday taze bir aydnlk brd. Temenin sesindeki sayg bykt:
"Yemeinizi bitirdikten sonra isterseniz sizi grtrrm. Yalnz kalmanz bekledim. Btn mesuliyeti
ben alrm zerime."v
"Hemen grmek isterim."
"Sofranz souyacak ama..."
Doktor Nzm, birden ittihat ve Terakki umum valisi olduu gnlerin sert ve kararl sesini taknd.
"Enezli, yemei scak tut! Soutursan, hesabn senden sorarm."
Temen hibir rkeklik hissetmeden hcrenin kapsnda Doktor Nzm'a yol verdi. Dar ve uzun koridora
sralanm hcrelerin kaplar iyice rtlm ve stlerine ar kilitler aslmt. Bir odaya girdiler. Kede
sinmi glgenin izlerinde tazelik hissi vard. Temen lambann n ykseltti:
"Ben dardaym, efendim. Grmeniz bitince haber veriniz."
Doktor Nzm'a dnd:
"sterseniz sofranz burada kurduraym."
Doktor Nzm, "ne mnasebetsiz sual" der gibi temene bakt. Temen daha sert bir bakla Doktor'u
szd:
"Zannederim, sizde mesut olma kabiliyeti kalmam, Doktor. Belki de yokmu..."
Doktor Nzm sarsld. Bu bacakszn bir yabanc yannda ken-

113
dini azarlayacak ekilde hareket etmesindeki cesareti hayra yormad. Hcredeki saygl temen gitmi,
sanki bir okul mubassr gelmiti. "Ben yle sertliklere pabu brakmam" diye gvenini tazeledi ve
rahatlad. Olduu yerde durup glgenin yanamasn bekledi. Yaklatka k yzn aydnlatyor ve
gelenin ehresindeki sevgiyi yava yava hissettiriyordu. Doktor Nzm yanlmamt; bu glgede fark
ettii yaknlk duygusu nihayet karsndayd. Cesaretli bir sesle irkildi:
"Ho grn onu Doktor! Kt gnlerde insanlarn nce gvenleri kaybolur."
Nzm, ceketinin dmesinin kopmu olmasna esef etti. Saygyla eilip, karlamay ok isterdi. Demek
ki, Doktor'un iindeki her ey lmemiti. Temen yanlyordu. inde gerekten mesut olma kabiliyeti
vard; ama, frsatn bulamamt. Nzm, hayret etmekten holanmazd. Kendini kontrol edemedi:
"Nevber Hanm! Ne iiniz var burda? Bu ne cret byle?.. Banza i mi aacaksnz ?"
"Ben, Yakub Cemil'in koynunda terbiye grdm Doktor. Enver bile gzm korkutamad."
Nevber Hanm, da gibi duruyordu. Karanln btn perdeleri birdenbire yrtlm, etraf bir beyaz
aydnlk sarmt. Derin koyuluklarda gizlenmi baklarn kadns inceliinde, ei bulunmaz zevklerin
varln anlatmaya hazr hrsl bir sayg yerlemiti. Bu sayg, vakti gelmi gibi bakaldrd. Nevber
Hanm, Doktor'a sarld:
"Allah senden her zaman raz olsun Nzm Bey. Srf seni grmeye geldim. Yarn dnyorum; bir emrin
varsa ekinmeden syle. Halktan bir kadnm; hibir ykn bana ar gelmez..."
Doktor Nzm'n gzleri neredeyse slanacakt. Nevber Hanm, nemi nceden fark etti:
114
"Sakn slatma gzlerini Doktor; senin anna yakmaz. Sen Cavid deilsin..."
Nzm, biraz nce en ar tonlarda mnakaa ettii arkadan savunmak gereini duydu:
"Cavid'in kefedilmemi meziyetleri vardr. Biraz burnu byktr; hep bu yzden yanl anlalmtr.
Bakn siz bile Cavid'i tanmamsnz. Dorusu buna zldm. Cavid, ok deerli bir ttihatdr."
Nevber Hanm, vaktin darln biliyordu. Btn skntlar bir rpda zp bitirmeye niyetliydi:
"Kk kz, rejide ef oldu. Ksmetse sert bakl bir temene nikahlayacam. 26 austosta dn
var. nallah o gne kadar karsnz da, siz olursunuz ahidi."
Nevber Hanm, bu temennideki kukusunu hissettirmeden devam etti:
"Eer izin verirseniz, gelip elinizi psn. Babas saylrsnz..." Doktor Nzm, yorulduunu fark etti. Hi
byle scak ve duygulu gn yaamamt. "Hi kimseye ahs bir kinim olmamtr; ama ben bir dava
adamym ve bu dava iin gzm krpmadan her eyi yapmaya hazrm" diye dnd. Nevber
Hanm'n yzn seyrediyordu. Nevber Hanm, bu baklar bilirdi. Gzn krpmayan pervaszlarn bile
baklarnn yumuad anlar olurdu. Nevber Hanm elindeki kk keseyi uzatt. Utanyordu: "Yakub
Cemil'e maa balamlar. Yarsn size getirdim. Byle gnde insann mutlaka paraya ihtiyac olur."
Doktor Nzm, artk gzlerini tutamad. Nevber'in o yakmaz dedii yalar gelip sert bakl gzlerini
buulamt. Kadnn elini kapatt, sonra kucaklad:
"Nevber Hanm, hayatmda ilk defa Yakub Cemil'i kskandm. Sen ne mbarek bir eymisin..."
115
Doru kapya yneldi; ardna kadar at. Temen karsnda duruyordu.:
"Talihli adamsn Temen; ama sakn bu talihi zorlama... Bu kzn zerindeki hakkn, Allah'n elinde bile
olsa, yakasna yapp alrm..."
Taze yasemin azlklardan birini dilerinin arasna koydu; olanca gcyle srd; iindeki btn iddeti
nazik ahabn tenine iledi. Hcre kaplar kilitliydi. Her hcrenin kilidini krp btn mahkmlar
affetmi gibi mutlu duygularna bir ahlak dsturu katmak istedi. Hepsinin duyaca tonda bard:
"Yakub Cemil Babli'yi eer basmasayd, Enver Merkezi Umum'de hl ene alyor olacakt..."
VII
"Bakaldranlar geldi. Ey kanl tasar! Gece, btn ktlkler kol gezerken bile, Gstermekten
utanmyor musun lm ykl kan, gzn ? Ya gndz, Gndz nerede bulacaksn yleyse Canavar
suratn
Saklayacak kadar karanlk bir maara? Bouna arama, ey hanet! Sakla kendini Gler yz, tatl szler
arkasnda Yoksa en derin Gayya kuyular bile Saklayamaz seni kukunun gzlerinden."
Shakespeare / Julius Ceasar (ev. Sabahattin Eybolu)
Ali avu, Gazi'nin istedii her eyi byk bir sanda ykleyip, ankaya'ya getirmiti. inde Fikriye'nin
de eyas vard. Acl bir hatra sahibi gibi hepsini Gazi'nin nne serdi:
"Hepsi bu Paam! zninizle bir resmini kendime sakladm."

"Mezarn yaptr Ali avu; sade bir ey olsun. Sonra, uzak bir camide mevlit okut ara sra."
Ali avu sadece ban sallad. O hznl gn hi aklndan kmyordu.
Fikriye, Gazi'nin yz vermedii bir gn canna kymt. Kk silahta kurun vard. lki Fikriye'ye
yetti. Kimisi, teki kurunlardan birinin Gazi'ye, dierinin Latife'ye ayrlm olduunu sylyordu. Ali
avu, hep glp geti.
118
Selanik sabahlarnn scak deklerinde kumral bahar andran Fikriye, artk yoktu. Bir kk hela
aralnda, en sevdal haliyle uzanm ve Gazi'yi basmak istedii barndan akan kanlarn kzartt
bembeyaz entarisi zerine den salaryla, ankaya merdivenlerini kt o al gelin bohas haline
brnmt. Ali avu'un gzleri yalyd. Btn cesaretini toplayp azn at: "Bir bahard Fikriye,
Paam! Hele bir rzgr esmeye grsn."
Gazi, Fikriye'yle son gecesini hatrlad. Sanki odann iindeydi; sanki o geni karyolaya uzanm,
kendisiyle konuur gibiydi.
O rzgr, Fikriye'nin salarndan esmeye grsn, Gazi, salarn tel tel dalp cotuunu hisseder ve
dayanlmas imknsz bu byk lezzete derin bir hasret ve kskanlkla bakakalrd. Tazelik, en diri
ihtiyalar bu ak tene ylesine yerletirmiti ki, Mustafa'nn zihni, zor zlen bir muammada
kaybolmu gibi bocalard.
Mavi ayr yakrd Fikriye'ye, beyaz ayr..
Krmz Fikriye'de, utancndan ylesine allanrd ki, ten baka trl yorulurdu, ruh baka trl...
Her renk, omuzlarndan aa uzanrken, gslerinin zerinde dinlenir, tpk gnein kollarna aslm
tr damlalarnn kaynap kvrld bir gkkua gibi serin ve tatl bir maceraya dnrd.
Mutluluk baka gzeldi Fikriye'nin gzlerinde, hzn baka...
Fikriye'ye dokunmak bir imtiyazd...
Dokunulduunda bu umman, bir damla iksir olurdu Gazi iin...
mre bedel bir hazzn yorgunluuna hazrlar ve rahatlatrd...
Son gece, Gazi Paa yorgundu.
Salih Bey, akam sofrasna kimlerin davet edileceini sormak iin Fikriye'nin kmasn bekliyordu. Vakit
yaklatka huzursuzluu artyor, kalabalk bir sofrann bu saatten sonra yetimeyece119
inden ve Gazi Paa'nn bo yere sinirleneceinden korkuyordu. Haftalardr Gazi'nin yznn gld
yoktu. Zaman nasl da hrslanp geiyordu.
Akam tam kt. Salih Bey tecrbeliydi. "Bu saatten sonra sofra kurulmaz" diye teselli arad.
Yanlmamt. Gazi Paa, odasnda yemek yiyecekti. Raksnn iyi soutulmasn istiyordu. Souk raknn
lezzetini birlikte tatmlard. Selanik'te, erefe kadeh kaldrmann dostluu, bir iki kk kanat rpyla
gelip Ankara'nn scanda yzne oturmutu. Bu yz Gazi, hep latifeli szlerle tarif eder; sonra,
Salih'in itirazsz gzlerindeki hzne taklrd. Bu yzn bugn deien hibir izgisi yoktu. Kaim ve koyu
kalar, gz kapaklarn rtecek kadar aalara km ve iri beyazln btn rktcln alp
gtrmt.
Salih Bey kadar hi kimse, meyus bir kadn portresini yakndan seyretmemitir.
Ankara, karanla gmlm haliyle hatrdan km bir akraba eskisi gibiydi. Balkona uzanm
aalarn yapraklarndaki o tozlu yeilliin kokusu kaybolmu, yerine heyecanl bir macerann teri
basm gibi kk damlalar dmt. Fikriye balkona kt:
"Paam! Baknz dallardaki her damlada bir umman birikmi gibi genilik var..."
Gazi duymam gibi dald derinlii srdrd. "Fikriye'nin gzleri glyordu. Mutluluk, her zaman
gzeldi Fikriyenin galerinde... ini saran bu sevdal saadet, her nefes alnda byyor, kendisine
emsalsiz bir akl ve ruh stnl verilmi gibi her eyi kmseyen kahkahalara dnyordu. Dnya
artk Fikriye'nindi...
Gazi Paa, balkona kt. Btn yaadklarn geride brakm gibiydi. Elini, Fikriye'nin omzuna koydu.
Her rzgr esiinde Fikriye'nin salar, bir ipek demetinin dal gibi yzne deiyordu.
120
Gazi Paa rahatt, ama mutlu deildi. Sesi, istese bile bu mutsuzluu gizleyemezdi:
"Tabiatn kanunu, zarurettir. Her ey insan zorlar. Tesadf diye bir ey yoktur benim hayatmda... Bu
sz, insanlarn kavrayamad gerekler iin uydurduklar bir eydir. Ben her eyi bilerek, dnerek
tanarak yapmmdr. Karma kan frsatlar ise, benim hep bu dnceli bekleyiimin sonulardr.
Tpk, bugn gibi; tpk yarn ve br gn olacaklar gibi..."

Fikriye, birden ard. Birka dakika ncesinin mutlu adamnn hazlar kaybolmu, yerine sanki yeise
kaplm bir dervi gelmi ve kendisinin kolay kavrayamayaca eyleri sylemeye balamt. Hayretle
Paa'ya bakt; ak mavilikler kapkara bir frtnayla rengini koyulatrp rktc bir girdap gibi
gzlerine yerlemiti. Korkuya kapld:
"Bir ey mi oldu Paam? Birden ok deitiniz..."
"u syleyeceklerimin manasn anlaman ok isterdim, Fikriye..."
Fikriye'nin bir hovarda tavr vard. Bu tavr, alay bile apknlatrr; kadnlnn scak ve zgr
yapsnda gnahsz bir kurnazla brnp, en akl banda insan dize getirirdi:
"Siz syleyin Paam; ben bir ocuk gibi anlattklarnz dinlerim; rahatlarsnz."
Paa, sanki Fikriye yokmu gibi konuuyordu. slubunu ve arln deitirmeden fikrini aka
anlatmaya devam etti:
"Devletin salam bir temelde ykselmesi iin insanlarn nce kendilerini, sonra grevlerini bilmeleri
gerekir. nsanlar bilmedikleri zaman ktdrler. Her tehlike bu cehaletten gelir..."
Fikriye'nin salar hl yzn okuyordu. Bir sre bu lezzeti tatt. Bu kzn insan rahatlatan bir yan
vard, ama o kadard...
"Eve mi gitmek istersin Fikriye, yoksa burada m kalrsn ?"
121
"Siz bilirsiniz Paam"
Gazi sustu. Fikriye, Gazi'yi avucunun ii gibi biliyordu; stelemek istemedi:
"En iyisi eve dneyim Paam; ne zaman emrederseniz gelirim..."
Gazi Paa, balkondaki hasr koltua oturdu. Ayaklarn st ste atp balkon demirlerine dayad. Fikriye
giderken bir kk sehpa getirip yanna koymu ve bir paket sigara brakmt. Bir tanesini yakt. Kibrit
snnceye kadar bekledi. Sanki bu kk kla birdenbire istedii btn aydnl bulmu gibi sevindi.
Koup, Fikriye'yi armak arzusunu duydu. Balkondan aa bakt. Fikriye, Ankara'nn karanlna
doru yrrken sevimli bir ocuk gibi sekiyordu. Birden geri dnd, hasretli gzlerle Paa'ya el sallad
Gazi, bu hasreti paylar gibi gerindi. "Herkes u Fikriye gibi grevlerini tam bilse ve onunla yetinse ne
iyi olurdu" diye dnd. Brakt yerdeki dncelerine dnd.
Paa, bir kere ald m kolay tutulmazd:
"Ben elimden geleni yaptm. Fazilet bir nimetse bu nimeti de sundum onlara... Ama, ihtiraslar bu
byk nimeti bekleyecek sabr kreltmiti..."
Gazi, "onlar" dediinin kolay adamlar olmadn biliyordu. Baa klmas zor bir kadroyla savaa
girerken kendisine etraf aramasnn tabi bir ihtiya olduunu iyi kavramt. Bu kadro kolay kurulmazd.
Zamana ihtiyac vard. Her nimet beraberinde bir de klfet getirecekti ama, bu klfeti yklenmeye
hazrd. Yava yava istedii kimseler evresinde birikip kenetlenmeye balamt. "te, Halil Paa'ya
bak! Enver'i brakp bana yanat. Dn yol ortasnda alnm hedefleyen silahn imdi benim istediim
yree yneltecek kadar yaknm oldu" diye dnd.
Odaya geti; yatana uzand. Fikriye'nin bahar esmi salarndaki kokuyu andran bir rahatlk duygusu
iindeydi. Nuri'nin "ra122
hatla" dedii ey bu olmal diye aklndan geirdi. Sonra rahat olduunu hakikaten fark etti:
"Ben faziletin kprsn uzattm; onlar gemesini bilmediler..."
Bu kpry uzattna gerekten inanyordu. Kara Kemal'i zmit'e arm, esnaf felsefesini iyi bilen bu
adamla her ihtimali konumutu, ittihatlarn kolay yutulur lokma olmadn biliyordu. ttihatlarn
gzn hep kendi zerinde hissetmi ve bu baklardan daima huylanmt.
Kara Kemal'in ttihatlar zerindeki etkisini yakndan tanmt. Kara Kemal yle gz korkutulacak
birisi deildi. Tehdit etmek yerine her eyi ak seik ortaya koymak daha kolay bir anlama zemini
yaratabilirdi. Gazi ak seikti:
"Aramzda gittike derinleen bir uurum beliriyor. Bunu halletmek iin her imkn kullanalm.
Cumhuriyet rejimi, sizin tahmin edebileceinizden ok daha yksek bir fazilettir. Kavrayamadnz
husus budur. Gelin bu fazilette birlik olalm. Zaten yola birlikte kmadk m ?"
Sonra, imal bir sesle ekledi: "Vatanperverlik budur."
Kara Kemal, byk bir sabrla dinliyordu. ttihatlarn "Kk Efendi"sinin o tombul ve canl yznde
hibir hareket yoktu. Olanca dikkatini Gazi'nin szlerine vermiti. Perdenin gerisinde btn ipleri
oynatan byk kudretin sahibi ite bu uysal grnl devdi... Doktor Nzm:
"Selanik'te korkulacak tek gkgc Kemal'dir; ama, sars deil, karas..." diyerek ekindii bu adam
hafif latifelerle takdir etmiti. imdi Sar'syla, Kara'syla, Nzm'n rkt iki gkgc kar karyayd.

Gazi de, Nzm'dan rkmt.


123
Balkan Harbi srasnda, istedii iae tahsisatnn verilmeyii nedeniyle Gazi, Cavid Bey'e ve onun
arkasndaki Nzm'a sinirlenmi ve yksek sesle barmt:
"Bunlarn ikisini de ipe ekmek gerekir..."
Gazi, Kara Kemal'e bir sigara daha ikram etti. Kara Kemal, sigarasn iri bir mercan azla yerletirdi;
dudaklarn rtecek kadar gr ve dank byklarnn arasndan bir yol bulup ilk ve derin nefesi ekti.
Artk konumak zaman geldiini hissettirerek dinlediklerinin zetini verdi:
"Sylediklerinizi anladm sanrm, Paam! Lakin terbiyem, meseleyi etrafmla grmemi gerektiriyor.
Vaziyeti grp neticesini arz ederim. Faziletinizi takdir ederim. Ben de kesinlikle inanyorum ki,
hepimizin akbeti artk Cumhuriyet'tedir. El ele buna sahip kmalyz."
Kara Kemal ayaa kalkt. Biraz nce Gazi'nin imal sesine ak bir cevap vermek istedi:
"Vatanperverlie gelince Paam; ttihatlnz srasnda sizden ok ey renmitik..."
Gazi, bu alttan ala bir hinliin sindiini fark etmiti. Derinlemek istedi:
"Ne zaman grebilirsiniz, nerede buluabilirsiniz ? Bir yardmm dokunabilirse ekinmeden
syleyiniz."
Kara Kemal, bo deildi. ttihat kural, mzakerenin yerini daima sakl tutard. Sar Kemal, hi bo
deildi. stelemedi...
imdi bu hatra ok gerilerde kalm, Kara Kemal, Sar'nn uzatt kprye bakmadan geip gitmiti.
Aradan geen zaman hangi kinleri bilemi, hangi sevgileri kreltmiti, pek bilinmiyordu, ama ihtirasn
kllar knlarndan ekilmi bekliyordu.
Gazi, hayflanma duygusuna kaplr gibi oldu. "Eer teklifimi kabul etselerdi bunlarla ne gzel bir
Cumhuriyet kurardm" diye
124

125
aklndan geirdi. Zorluklar, inanlarn henz deitirmemiti. Bir hakk teslime hazrd: "Bu millete
benliini kazandran ilk heyecan hep ttihatlar verdi. Onlar olmasayd ben yolu bu kadar kolay
yryemezdim."
Millete ilk benliini kazandran kadro imdi, Cumhuriyet'in sigasna ekilmek zere bir hcreye
hapsedilmiti.
Gazi Paa, ktphaneye indi. Alk bir tavrla raflara uzanp, arad kitab buldu. Sanki ezberindeymi
gibi istedii sayfay at; altn izdii satrlar bir kere daha okudu: "Asl olan ey, iyi ile ktnn
ortasnda, dnyay olduu gibi gren; iyi yanlar kadar, ktsn de kabul eden akldr." Kitab alp
odasna yneldi. Merdivenlerde Salih Bey'le karlat:
"Salih, sen hi Candide'i okudun mu ?" Gazi, Voltaire'i ilk defa Harbiye talebesiyken okumu ve Candide'in bn tarafn sevimli bulmutu.
Necib Ali, merasimli bir konumaya sahipti. Cazibeli ibadetlerin telal imamlarnn vaazlarna benzer
tavrlarla derin nefesler alp dinleyenleri meraklandrmaktan holanrd. ddianameyi hazrlarken
kelimeleri itinayla semi, yazdklarn sk sk yksek sesle okuyarak etkisini lmt. Necib Ali'ye gre
bu iddianamenin kaleminden kan damlamt.
Evin hizmetkr, misafirlerin geldiini bildirdi. Vakit geceyarsn gemiti; bu saatteki ziyaretiler artk
Ankara'da hayra yorulmuyordu. Telala aa indi ve rahatlad.
Kel Ali balarnda olduu halde stiklal Mahkemesi'nin hkimler heyeti tam kadrosuyla Necib Ali'yi
ziyarete gelmilerdi. Necib Ali, iddianamenin bo braklm blmlerini dolduracak kadroyu barna
bast.
Kel Ali, elindeki sepeti evin hizmetkrna uzatt:
"st zmdr; altnda karpuz var."
Hkimler heyeti, Necib Ali'nin alma odasna sere serpe uzandlar. Kel Ali, Gazi'nin direktiflerini iyi
hazmetmiti; hi teklemeden hepsini bir bir aklad. Sra kendi hkmn vermeye gelince sesinin
tonuna bir hkimiyet kazandrmak istedi:
"zmir'de Terakkiperverin soluunu kestik; Ankara'da da ttihatlarn grtlan skacam..."
Kl Ali, adann bir siyaset mesihi gibi bol hareketli konumasn bazen hayret, bazen hayranlkla
izliyor ve bu dengesiz nutkun nereye varacan merak ediyordu. Son cmlede, bu hazin sesli vaazn
hedefi belli olmutu. Kel Ali'yi kontrol etmek imknszd. Oynak kvam iinde istenilen kalba

dklebilirdi. Kl Ali'nin adana taklmak merak bir sre sonra ciddi bir istihzaya dnmeye
balamt. Bu kvam, artk dklecei kalp belli bile olsa, belki daha sevimli bir ekle dnr diye
beklemi, umduunu bulamaynca o da iin ucunu brakmt:
"Cumhuriyet bir idealler rejimidir. Bunu Gazi Paa'ya borluyuz. Ama unutmayalm ki, bu fazileti idrak
iin ttihat mirasna vris olmamz gerekiyordu. Hepimiz o terbiyede bydk."
Kel Ali, imay fark etmedi. Eski tempodaki konumasn srdrd:
"ttihatlarn bir ksm demagog, bir ksm komitacyd. Byle ruhlarda Cumhuriyet'in fazileti barnmazd
zaten. Demagogla komitacnn kimyasnda siyaset, hile ile silah ayn anda kuanr."
Kl Ali ile Reid Galib gz gze geldiler. Bu szn bir baka biimini yine Kel Ali'den dinlemilerdi.
Geen yl Meclis koridorunda Deli Halid Paa'y vurduunda, yine Cumhuriyet'in faziletine snm ve
sesini ykseltmiti:
"Cumhuriyet'in hakk iin bu silah herkesin alnna dayarm. Hatta kendi alnma bile..."
126

127
Kel Ali'nin aln iriydi... Elinde silah, iman gvdesi, edas ve tavryla Meclis koridorlarn gururlu
admlarla gemi ve sanki Cumhuriyetin Yakub Cemil'i gibi yzne mutlu bir mana vermek iin
dudaklarnn snrn zorlayacak genilikte bir tebessm taknmaya almt.
Reid Galib o gnleri iyi hatrlyordu. Fsldar gibi konutu: "Biz ttihatlara hem kran borluyuz, hem
krgnz..." Evin hizmetkr, geni bir bakr tepsiye serilmi zm salkmlarn, karpuz dilimlerini Reis'in
nne koydu. Kel Ali en iri salkm seti ve srd. Tepsiyi tekilerinin nne srd. Bozulmutu:
"Neymi bu kranmz Doktor; anlat da renelim?" Reid Galib, elindeki karpuz dilimini srd; uzun
uzun ineyip yuttu. Syleyeceklerini bir bir aklnda sraya dizdi. Reid Galib fazlaca filozof grnmeye
meraklyd:
"Bir siyasetin muhasebesini yapmak yle kolay deildir. Dnya gr ister; ufuk zenginlii ister,
adalet ister. Biz bunlara sahip miyiz diye etrafl dnmeliyiz. Unutmaynz ki, en vatanperver nesli biz
ttihat ruhuyla yetitirdik. Gazi Hazretleri bile bu ruhun azmiyle kt yola. ptidada ilk kafa tutan
onlard. Hepsinde bir efsane tesiri, hepsinde bir halk tevazuu vard."
Kel Ali sinirlerini kontrol edemez noktaya yaklayordu. Bir salkm zm daha ald, bir nceki gibi sra
sra yemeye balad. Dolu azl konutu:
"Laf gzaf bunlar, Doktor... Bo konuuyorsun. Onlar ihtilalciydi, biz inklapyz. Aradaki fark
kavrayamayan Cumhuriyet'e sahip kamaz."
Kel Ali'nin sznde ince tehdit vard. Gazi ile son grmesinden sonra yzndeki tebessm, abartl
lleriyle arkadalarna gsterdiinden beri konumasnn eklini deitirmiti. Hareketlerinde,
szlerinde, Halid Paa'nn peinden kotuu gnlerdeki atak ve hazr heyecan grlyordu.
Kl Ali, kk bir latifenin balatt tartmann hrnlatn fark etti. Byle giderse bu tartma,
kendi balarn da yiyebilirdi. Fakat balatt tartmada taraf olmak istemese bile grnr gerei
aklamaya kendini mecbur hissetti:
"Her davann edebiyat gzeldir. Ama, nemli olan ona sahip kacak karakterdeki zarafet ve sabrdr.
Cavid'e bak, Nzm'a bak... Bunlarn ttihat Terakki'ye sahip kt kadar Cumhuriyet'e sahip kacak
ka adam bulunur bu memlekette ?"
Kel Ali, rndan kmaya hazrd. Srtndan bir ter boandn hissetti. Yoksa, kendi arkadalar bile
davaya sahip kacak kadar yrekli deil miydi ? Yoksa, srtn yanla m dnmt ? Kimin ne zaman
arkaya dolanacan kestirmenin g olduu gnlerde kendisini bu kadar gevek mi brakmt ?
Toparlanmak ihtiyacn duydu. Srtn Gazi'ye dayamak, kendisine yeni bir gven duygusu kazandrm
ve iini rahatlatmt. Yerli yersiz kulland cesaretini artk her yerde gsterecek kadar pervasz bir
tehirin sahibiydi:
"Misal verecek baka adam m bulamadnz ? Yazklar olsun size!.. Cavid'mi... Nazm'm..."
Reid Galib, sindi:
"Telalanma Reis, lafn gelii yle..."
Kel Ali, kprd:
"O Nzm deil mi, uluorta Gazi Paa Hazretleri ile alay eden; 'Gazoz Paa', 'Eli gbeinde Napolyon'
diye her yerde Cumhuriyet'i kk dren?.. O Cavid deil mi Cumhuriyetin iktidarna ecnebiyi ortak
etmek isteyen?.. Efendiler, grdm ki, Cumhuriyeti idrakte acziniz var. Sizinle bir davann peine
dlmezmi."
Necib Ali, kyda kede kalm bir insan rahatszl duydu.

128
Bir yerinden meseleye girip tarafn belirtmekte fayda vard. imdi, yldzlar Kel Ali'nin bann
zerindeydi:
"Reis Bey hakl, beyler! Masonlarn, varlkl Yahudilerin basksn unuttunuz mu Cavid'in serbest
braklmas iin? Neyse ki, bamzda yedi dvele meydan okumu Gazi'miz var..."
Kel Ali, tartmaya uluslararas bir nitelik kazandrmak istedi. Sesindeki kaba alay, artk cesaretini bile
amaya hazrd. Yzndeki tebessm, biraz ekimi, fakat verdii gururu korumutu:
"Cavid'i serbest brakrsak ngilizler Musul'u bize vereceklermi. nandnz m buna?"
Ayaa kalkt. Belindeki tabancasn zenle dzeltti. Emniyetini at. Tekrar yerine koydu. Bir iki kere
ekme provas yapt. Oturanlara dnd:
"Ben zmir'de, bu adamlarn cambazlna gelmedim; imdi sizin cambazlnza m geleceim ?
Mademki bu kadar seviyorsunuz bunlar, ben astktan sonra oturup arkalarndan alarsnz."
VIII
"Tanrlarn bize verdii btn nimetlerin hibiri katksz ve kusursuz deildir; onlar bin bir dert
pahasna alrz."
Yunan atasz
skdar'n akamlar daha fakirdir...
Biraz sofu, biraz tevekkll, fakat daima ciddi ve az konuan bir kadn tertibiyle kurulmu sofraya
benzer. Bereketini ve krn uzaktan hisseder ve biraz utanrsnz. Harem'den, Salacak'tan, Kuzguncuk'tan, yasl insanlar grnr. Bir yokuun banda buluurlar. Hayatn ar ykn omuzlam bu
tahammll kadronun daima derin bir teselli ihtiyacyla rpndklar fark edilir. Gnln mrvvetle
birletirmi insanlarn her ite tek yardmcs Tanr'dr...
zbekler Tekkesi'nde her akam iri kandiller yanar. lgn n meclisinde, akln ruha duyduu derin
bir sayg hemen hissedilir. Yrek salamlnz varsa, bu tekkede eliinize baka su verirler...
Tekkeden dalanlar kapda ufak tefek bir kadn karlyor ve gelenlerin hepsine yer gsteriyordu.
Esmer kadnn gzlerinde bu akam, hem sevin, hem hzn birlikteydi. Yz hatlar sert ve acmasz,
tavrlar biraz bbrl ve her haliyle itaat bekleyen bir kararllk iindeydi. Ba siyah bir ipekle rtlm
ve yznn sertliine lm hissettiren bir koyuluk vermiti.
Gelenlerin en yals, esmer kadn oturuncaya kadar ayakta bekledi:
13
"Yorgun grnyorsunuz Halide Hanm!" Halide Edib, yorgun olmaktan ok, huzursuzdu: "Adnan
Bey'in ban Kel Ali'den kurtarmann bir yolu muhakkak bulunmal" diye dnyordu. Adnan Bey,
henz Kel Ali'nin nne karlmamt ama, hibir tertibin iinde bulunmadna emin olduu kocasnn,
byle bir iddiayla kar karya braklmasn tahamml edilmez bir ayp gryordu. Kafasna koyduunu
yapmaya kararlyd. Sert karakteri, bazen ylesine irret bir dile dnr ve etrafn azarlard ki, setii
kelimelere dayanmak imknsz olurdu:
"Gerekirse gider Gazi'nin yzne haykrrm! 'Cinayeti meslek edinmi insanlarn arasna Adnan'
katmak kimin haddine? Bu ne tanmaz bir ayptr; bunu, bilmiyorsunuz Paa' derim..."
Sigarasndan derin bir nefes ekti, brakt. Bir daha ekti ve uzun sre iinde tuttuktan sonra boaltt:
"Ne sanyor sanki; Adnan, bir Bahaeddin akir mi, bir Nzm m? Mcadeleye baladnda yannda
kimler vard; bir kere hafzasn tazelesin, sonra verdirsin hkmn."
Halide Edib, en ok Bahaeddin akir'den nefret ederdi. Cemal Paa'nn emrinde eitim program
uygulamak zere Suriye'ye gittiinde, trende Falih Rfk, ince bir dille Bahaeddin akir'i tantrm ve
bu emrivakiden adeta irenir gibi rahatsz olmutu. Falih Rfk'nn yakasna nasl sarldn hatrlad:
"Sen Falih! Nasl olur da beni bir katilin elini skmaya mecbur edersin ?"
Halide Edib, Cavid iin ayn heyecan gstermedi. Cavid'in de, Adnan gibi Anadolu'ya geip mcadeleye
katlmak istei iinde olduunu biliyordu. Fevziye Mektepleri'nin mdiresi Nakiye Hanm araclyla
Cavid'in, Sivas Kongresi'ne stanbul temsilcisi olarak katlmasnn sz konusu olduunu renmi,
bunun doruluk derecesini, iin bandakinden renmek istemiti. Birka gn
131
sonra, Nakiye Hanm, Halide Edib'in araclyla ald notu okuyunca durulmutu: "Cavid Bey!
Meseleyle alakadar kiiler, sizin Sivas'a murahhas gitmenizi imdilik muvafk bulmuyorlar."
Halide Edib, bir hatrann hakkn vermek istedi:
"Cavid aktayd. Anadolu da istemiyordu, stanbul da istemiyordu... Lozan bu mevsimde daha
gzeldi..."

Halide Hanm, misafirlerinin en yalsna dnd:


"Hocam! Yunanl balknn hikyesini bilirsiniz deil mi ?"
Yal adam, nazik bir dille mazeret belirtti. Halide Edib, bu cevab bekliyordu. Kendisini daima aranan
bir kadn seviyesinde tutmak iin her frsat kullanr, en az ihtimal iinde grdn bile en mmkn
hale getirecek kapy mutlaka zorlard Byle bir frsat imdi nndeydi. Etrafa bir fazilet dersi vermenin
tadn karacakt:
"Denizin ortasnda frtna zalimdir; korkarsanz zulm artar. En iyisi Yunanl balknn yaptn
yapmaktr. Balk (diyor ki, 'Allahm, ister beni batr, ister kurtar; ben, bildiimden amayacam,
dmeni krmadan dosdoru rotamdan gideceim.""
Yal adam, kayglyd. Halide Hanm' ikaz etmek ihtiyacn duydu:
"Halide Hanm! Dikkat ediniz; Kel Ali'nin size bir fenal dokunmasn..."
Halide Edib kprd; Sultanahmet Mitingi'ndeki iddial jestlerini yeniden taknd:
" ne anlar bu ilerden? htilalci ile inkllap hesaplamas deyip duruyormu; belli ki, Cumhuriyeti bile
kavrayamam, zalim... Hayr, hayr zavall..."
Yal adam, etrafndakilere iaret etti; kalkma vaktinin geldiini hatrlatt. Halide Edib, hepsini tek tek
itibarla yolcu etti.
Gece de olsa, skdar zerinden stanbul hep gzel grnr.

133
Bu akam bir baka gzellik gelip yerlemiti. Yokuun sonunda herkes kendi yoluna ayrlacakt, iki
kii, Kuzguncuk tarafna yneldi. kisi de birbirinin sabrn lyordu Gen olan dayanamad:
"Halide Hanm' bu gece ok asabi grdm."
"Bu onun tabi halidir."
"Szleri ok zalimdi."
"Sinirlenince gz hibir eyi grmez; karsndakine kpek muamelesi yapar, stelik de ok sk
sinirlenir..."
Aliye Hanm, mektubunun son satrlarna gzya dklmesini istemiyordu. Elbisesinin manetine
sktrlm mendille gzlerini sildi ve imzalad: "Bin hasretle efendim. Hayatmda sizin kadar temiz
kalpli bir insan tanmadm Cavid Bey... Osman iar ellerinizi pyor, efendim..."
Mektubu katlad, Osman iar'n resmine bir kere daha bakt ve zarfn iine yerletirdi. Dili, zamkn
zerinde uar bir ada kz evikliiyle dolat ve artk gz ukurlarnn saklayaca hibir ey
kalmamt.
Ayaklarnn altnda bzlp korkuyla sinmi kpeini kucaklad. Bol tyl beyaz kani, kk ayaklarn
Aliye Hanm'n gsne dayad ve ciz kald her eyde snd sevgiyi bulmu gibi yzn uzatt.
Aliye Hanm, bu siyah burunlu, kestane gzl beyaz yuma tek vefakr gibi okayp pt: "Biz bize
yeteriz deil mi yavrum ?"
Masann zerinde mesut gnlerin resimleri duruyordu. Hepsi gm erevelere yerletirilmi ve bir
kdem sras iinde yan yana konulmulard. lkinde Cavid Bey'in genlik resmi vard. Maliye nazr
olduu gn ekilmiti. Bir masann kenarnda ayakta durmu, elini yumruk yaparak kitaplanr zerine
koymutu. teki eliyle ceketini biraz geriye ekerek cebine sokmu, bileinin grnmesine zen gstermiti. Btn vcudunu saran yeleinin cebine bir altn zinciriyle bal saatinin
ikinlii hemen fark ediliyordu. Fesini biraz sola yatrm, kalarnn tam zerine gelecek ekilde alnn
kapatmt. Burun delikleri soluyor gibi akt. Byklar, abartl biimiyle yzne bir sertlik getirmiti,
ama baklarndaki dalgn hava bu sertlikten rkmeksizin kendini gsteriyordu.
Aliye Hanm, Osman iar' kucanda tuttuu resmi eline alp hangi manaya yorumlanaca
kestirilemeyen bir bolukla bakt:
"Bu ocuk babasz kalrsa, Allah'a isyanmda her hak benim olur."
Resmi pt. Osman iar, babasnn kucana atlarken top gibi yuvarlanm, bir elden tekine uuun
zevkini duyan btn sevinleri yznde sergilemiti. Bu resmin ekildii gnn tela aklna geldi. O
gece, verilecek bir suare iin yeni elbiseler diktirmi, ipek taftadan bir beyazlk iinde Markiz de
Savigny kyafetine brnmt. Kalarn biraz koyulatrm, dolgun yznde iri elmack kemiklerinin
grnmesine epey emek vermiti. Banda, eski Fransz asilzadelerinin hayranlkla seyrettii saray
kadnlarnn takt peruk vard Boynunda iri incilerden bir kolye bu peruun omuzlarna den bukleleri
arasndan hemen seiliyordu. Kor gibi bir az sevimli llerde alm, yanaklarnda kk gamzeler
meydana getirmiti. Gzlerinde sevinli bir heyecan, glmek iin srasn beklemekteydi.

Cavid Bey'in gnderdii mektubun son satrlarn okudu: "Aliye, daha birok geceler geecek ve
sonunda phesiz bizi birbirimize kavuturacak sabah gelecektir. O saat gelince, gecenin yars dahi
olsa, sabaha kadar aydnlk olacaktr."
Birden irkildi. Yukardan telal sesler geliyordu. Koarak odasna kt. Belikal mrebbiye, hzla
Osman iar'n odasna kotu. Aliye Hanm' grnce duralad.

i
134

135
"Endie etmeyiniz Hanmefendi; sabaha az kald..."
"Bu dava arma gidiyor, Nzm! Adam beni sulamad, aka hicvetti. Ta zmir'den beri bu alay
iime sindiremiyorum. Necib Ali'yi fazla tanmam; hususiyetim yoktur. Neden byle yapmak istediine
mana veremiyorum..."
"Aldatmak, insanlar iin zevk verici bir duygudur; delice bir taraf vardr bu zevkte. En tehlikelisi insann
kendini aldatmasdr. Bu delilik deil, aptallktr. Yzlerce deliyi tedavi ettim, ama tek bir aptala
tahamml edemedim."
Cavid Bey, byle bir cevap beklemiyordu. Durumalarda Kel Ali'nin, Necib Ali'nin srekli kk
drmelerinden yaknrken, birdenbire hcre arkada daha ac bir alayla karsnda duruyordu.
Frsatn karmak istemedi:
"Hatrinaslk veya ikiyzllk; kurnazlk veya drstlk; tek balarna bir mana tar. Birlikte bulunmas
mmkn olmayan eyleri bir araya getirmek maharet deildir, ikimizin birlikte olmas byle bir zaaf
tayor."
Cavid Bey, yava yava kendini toparlad; Nzm' alaya alarak alakgnll ve ekingen grnen
tabiatn kprtmek istedi. Sesinin tonu incelmi, baklar elenceli bir ey seyrediyormu gibi
keskinlemiti:
"Galiba en sunturlu iki deli aransa Nzm, seninle beni bulurlard."
Aralarnda bir sessizlik belirdi. Bir akann lsn artrmak iin zeky keskinletirmenin ho bir yan
olmadn hemen kavradlar. Cavid Bey bir sigara ikram etti:
"Terbiye, insanlar iin hava kadar, su kadar mhim bir ihtiyatr. Bazen en byk ahlakszlklar
anlayla karlayabilirim; yeter ki, cvtmasnlar. Merkezi Umum nndeki dilenciyi hatrlyor
musun? Kadnn byk serveti olduunu biliyordum; ama o kadar nazikti ki, aldatlmak houma
gidiyordu..."
Doktor Nzm, hrsla ayaa kalkt. Henz bir iki nefes iilmi sigarasn yere att, ezdi:
"Aldatlmak kadar irkin bir ey dnemiyorum. Nezaket nasl olur da ahlakszl mazur gsterir? Kel
Ali sana nazik davransayd, yapt hakszl, ahlakszl hie mi sayacaktn ? Bu, zavall olmak
demektir."
Cavid Bey, Nzm'a bir sigara daha ikram etti. Szleri, maksadn at iin rahatsz olmutu. Nzm,
irenir gibi yasemin azl yere att; onu da ezdi. Hrs hl zerindeydi:
"Bak Cavid, ben hayatmda hibir zavallya acmadm; sadece irendim. Bir soytary dakikalarca
alklayan takdirlerim oldu. Soytar olmak onun mesleiydi; karakteri deil... Benim iin mhim olan
insanlarn vazife ve mesuliyet yklenmeleridir. Bunun hangi artlarda yapldnn ehemmiyeti yoktur."
Doktor Nzm, Cavid Bey'in elindeki sigaray adeta karr gibi ald; iki derin nefes ekti:
"u anda ttihatln en mhim vazifesinin mesuliyetindeyiz Cavid! Namuslu insanlar olduumuzu
ispatlayacaz."
Cavid Bey, Doktor Nzm'n ttihat Terakki'nin yaylma yllarnda, kimsenin yklenmeye cesaret
edemedii zahmetli mesaiyi ok sk duymutu, ama yeteri kadar inceliini bilmiyordu. Merkezi Umum
toplantlarnda Talat Paa, Nzm'n zmir'deki almalarndan her vesile ile bahis aar, hayranlk ifade
eden kelimelerin arkasnda kkl korkularn gizlemeye alrd. Doktor Nzm, zmir'de kk bir evin
alt katnda at bakkal dkknnda, yllarca her eyini, her meziyetini gizleyerek sradan bir hayat
yaamt. Zor dayanlr artlara hi szlanmadan katlanm ve hi fire vermeksizin grevin stesinden
gelmiti.
136
Cavid Bey, insanlarn zel yaamlarna inmekten holanmazd; ama, Nzm'n macerasna gerek bir ilgi
duyuyordu:

"Doktor u Ttnc Yakub hikyesini anlatsana... Hayatmda hibir ey beni bu kadar


meraklandrmamtr."
Ttnc Yakub Aa, Doktor Nzm'n ttihat propagandas yapmak iin arkasna gizlendii isimdi.
Gerek bir bakkal kiiliine brnm, zmir'in bir kenar mahallesinde, her hareketi hadise olan bir
adam haline gelmiti. Hem korku, hem sayg uyandrm, derin uurumlar gibi birbirinden ayrlm
kyl ile kentli arasna bir kpr olmutu. Akam dnlerinde, o kk mahallenin sokaklarnda bir
dervi gibi karlanr, itibar grrd.
Doktor Nzm birden deiti; sradan bir mahalle esnaf hviyetini yeniden taknd. Sokak kahvesinde
sohbet eder gibiydi: "nce bir sigara ver bana..."
Cavid Bey, bir sigara da kendine yakt. Nzm'n yznde yle gerilere gitmi insanlarn taknmaya
merakl olduu hlyal baklar yoktu. Sadece, gvenli ve kararl insanlarn sertliine biraz incelik
katmt. Bu incelik, anlattklar bittiinde, kaybolup gidecek ve belki bir daha hi gelmeyecekti.
"Bence, ttihatlarn en pikin kurnaz Talat't. Bouna kendisine 'Byk Efendi' denilmemitir. ttihat
zaafn iki kii grd; biri Talat, dieri Mustafa Kemal!.."
"Mustafa Kemal mi? Hadi canm sen de!.." Cavid Bey, ara sra kendinden daha stn bir varln
olamayacan dnr ve bu fikrini mutlaka bir vesile bulup ortaya sererdi. Szlerine devam etti:
"Kudret, zafer, makam, an; btn bunlar, bir meslee bal olarak geliir... Baldr plak bir
sefaletten, kskandrc mevkilere ykselmek, ancak Allah'n nadir, fakat basit ltfudur; ama hibir
zaman buna meziyet denmez. Bu meziyet, Allah'n yksek va137
sfl ltfudur. Bu meziyet sende var Nzm; bende var..."
Meziyet terazisinin kefesine Doktor Nzm' da dahil ederek szlerinin etkisini artrmak istedi:
"En zlmez sanlan dmlere elimizin demesi yeter..."
Doktor Nzm, bir mesih dlnden gelmi gibi btn gereklere kar kmaya meraklanm adamn
ayaklarn suya erdirmek istedi:
"Cavid, ok yksek meziyetlerin vardr; ok kiiyi kskandrmsndr. Benim bile gpta ettiim zamanlar
olmutur, ama bunlar senin byttn lde asla deildir."
Cavid Bey, kolay pes edecek birisi deildi. Nzm'n yumuak slupta syledii szlerin yle
tanmayacak bir arl yoktu. Cavid bu hafiflie ahsiyet kazandrmak istedi:
"Bu meziyetlerimizle bazlarnn bana bela kesildiimiz iin buradayz."
Nzm, yatana oturdu; nasl hislerle ykl olduu kestirilemeyen bir sadelikle Cavid'e bakyordu:
"Suumuz olmadna adm gibi eminim; ama mesuliyetimiz, meziyetlerimizden deil, gafletimizden
kaynaklanyor."
Cavid Bey, baucundaki kk tahta masann bir kesine sktrd biskvi kutusunu karp, Nzm'a
uzatt:
"ngiliz olanlar daha iyidir; Ankara'da ancak Belika mal bulabilmiler. Ne yapalm, zor artlardayz,
dayanacaz... Bunun hesabn bir gn sorarm..."
Doktor Nzm, btn kuvvetini elinin tersinde toplayp kendisine uzatlan kutuya itti; biskviler
darmadan yere sald. Hcrenin lgn nda, kenarlar kk yarm dairelerle evrili ptibrler
karanlk zeminde pasl akeler gibi duruyordu. Cavid'in eli bolukta kald. Eilip toplamak istedi. Alayn
sesi ince olur denir ya, bu doru deildi. Doktor Nzm kaln bir sesle grledi:
138
"Dokunma onlara !.. Lekesiz cmertliin kirlenmesin, asilzade..."
Cavid Bey, meldii haliyle kald; bir sre dorulamad. Bylenmi gibiydi. Nzm, devam etti:
"Sende fevkalade zppe bir tavr var, Cavid! Bazen bu karakter halini alyor. Bunu, elini sktm ilk gn
fark etmitim. Sen Osman iar'a mama getirmek iin Fransa'y keyifle gezerken, Yakub Cemil'in kz
veremden lyordu... Sen Aliye'yle svire dalarn teneffs ederken, ben ambar bekilii yapyordum.
Doktordum; mesleimde ustaydm! Bana kereste tattlar, ta tattlar, kum tattlar..."
Nzm artk rndan kmt:
"Sen ampanyasz sofraya oturmazken, ben dere suyundan amur ayklayp iiyordum. Sakn bana bir
daha insan haysiyetinden bahis ama; biz onu oktan kaybettik..."
Ar bir sessizlik ve karlkl utan hissi her ikisini de etkisi altna alm, gergin sinirleri kt bir olayn
balangcna hazrlamt. Doktor Nzm, meslek terbiyesiyle ayaa kalkt, Cavid Bey'e sarld ve skca
barna bast:

"Senin delilerle birlikte yaamaya merakl olduunu sylemilerdi, doruymu. Biliyor musun, delilerde
bin bir eit haz bulunurmu; bunu, Erasmus'tan okumutum..."
Cavid Bey, Nzm'a bir sigara daha ikram etmek istedi. Doktor, ban sallayarak geri evirdi:
"Haydi, yat artk Cavid! Yarn mstantik karsna kacaksn; zihnin yorgun olmamal."
"Samalama doktor, benim aklm bamda..."
"Sana, senelerce deli tedavi ettiimi sylemedim mi ?"
IX
"Ey hkmdar sen bugn bir hekimsin; halkn ise, sana muhta olmann hastasdr."
Yusuf Has Hcib / Kutadgu Bilig (ev. Reit Rahmeti Arat)
Cumaya daha ok vakit vard. Ali avu, kk ta evin bahesine kt. Biraz sonra ilk tren gelecek,
stanbul yolcular, bakentin boucu havasn cierlerine dolduracaklard. Ankara, korkunun kol gezdii
dar bir sokak gibiydi. Perona doru yrd, raylar uzayp gidiyor ve Ali avu'un artk ihtiyarlayan
gzlerinin kestiremedii bir uzaklkta birleiyordu.
Ankara Gar'na trenin giriini seyretmekten hep holanmt. Fikriye'nin geldii zamanlar, sabah ok
erkenden kalkar, mevsimine gre evin temizliini yapard. K sabahlarnda iri ini sobay doldurup bir
hamam klhann kskandracak kadar scakl o byk yatak odasna doldururdu. Fikriye, "Paa sca
seviyor" demiti. Yaz gnlerinde Beypazar balarnn zmlerini toplatr, Kazan kylerinden getirttii
kavunlar kuyuya sallandrd sepetlerin iinde soutup, Fikriye'nin bunlar yemesini seyrederdi. Fikriye
itahlyd...
Ali avu, trenin ddn duyunca perondan ayrld. Bu trenler artk Fikriye'yi getirmeyecekti. Ulus'a
doru yrmeye balad. Bozkrn sca yava yava Ankara'nn zerine basyordu. Mec-lis'in nnde
bir sre dinlendi. Ta binann kapsndaki nbetile140
ri selamlad. Bu Meclis'in insan hayrete dren bir vitrini vard. Bir yanda, Redif Taburu'nun
niformasyla dolaanlar, te yanda, geldikleri kk Anadolu kasabasnn gndelik kyafetiyle gezinen
mebuslar yan yana oturur, grlmeye deer bir manzara yaratrlard. Akamlar, Meclis dalnca,
beygirlerine, merkeplerine, arabalarna, akam nevalesini ykleyip ba evlerinin yolunu tutan mebuslar, Tunal Hilmi Bey'in glerek selama duruunu beklerlerdi.
eriye Komisyonu'nun sarkl mebuslar, cerre km ky imamlar gibi her eyin merakyla gzlerini
etraftan ayrmazd. Brmckten yaplm bol entarileri zerindeki abam sarklaryla yrrler, tpk
kasabalarnda olduu gibi, arkasnda khyalar, erkn minderleri ile ky kilimleri tarlard. Ali avu,
bunlar her grdnde, vekillerin stanbul, zmir mebuslar arasndan seilmesinde bir hikmet
olduuna inanmt.
Tunal Hilmi, Tbbiye'de okuduu gnlerin tecrbeleriyle her olay, bir hastalk tehis eder gibi
deerlendirir ve hkmn mutlaka bir reete yazar gibi verirdi. Her akam, evlerine dnen Anadolu
mebuslarnn bir defileyi andran geilerini seyrederken, sanki akam vizitesine km bir hekim
gururu duyard:
"nsanlarn kyafetleri de, tpk hastalklar gibi iinde yaad artlara baldr."
Tunal Hilmi Bey, artk eski hekimlik merakn yava yava kaybetmeye baladn hissetmi ve
hayflanma duygusunu ekinmeden aklamt:
"u ttihatlk merakyla Paris'e kamasaydm bugn da gibi bir hekimdim."
Her olan bilmek, her eyi iitmek Meclis'in ahlak haline gelmiti. Lehe ve ive bakmndan, birbirinin
adeta krk yllk yabancs gibi mebuslar arasnda snmas imknsz bir soukluk vard. Binann btn
pencereleri, kaplar, bu soukluu hissettirmek
141
iin adeta yar iindeydiler. ttihat Terakki'nin, Merutiyet'te ianeyle yaptrd bu merkez binas, imdi
Cumhuriyetin Meclisiydi.
ankr Yolu'nun iki yanna dizilmi, kk, bask, ahap dkknlar, sabahn ilk klarnda bile
kasvetlidir.
afakla gelen kzllk, tozlu yolun zerinde naslsa bir atlak bulup boyunu gstermi bir iki kk armut
aacn, rastlanmas imknsz bir vahann hurma aalarndaki ltl renklerine dntrrd.
Gn olur, l bile enlenir...
Her yann rtm siyah araflar iinde, omuzlarnda sepetleriyle pazara mal getiren Ilgazl, Kazanl,
Beypazarl, Ayal kadnlar, vahaya inmi l dilberlerini andran bir serinlik verir. Her testide kevser
varm gibi bu itinal yry, bask dkknlarn tenteleri altnda ar bir kle son bulur. Kulaklarnn

hizasna kadar kafalarn rten kasketlerinin altnda, all beyazl iri mendillerle yzlerine hayretli
manalar katm bir erkek ordusu hep nde yrr. ifa datan da eyhlerinin kerametini getirmi gibi
ellerini arkalarnda balayp iri tespihlerini ekerler. arn izi derin olur, arln en sert topraa bile
hissettirir.
Bu sert toprak, tam Ulus Meydan'nda biter. teyi grmek, Anadolu'ya yasaktr. Tahan'n nnde
zaptiyeler, kl kyafeti bozuk olan iteler. Bu itite biraz hiddet, biraz efkat vardr:
"Sen ara sokaa gir hemerim. ulun aputun bozuk... rseletme kendini."
Keden smet Paa grnd. Erken saatte Meclis'e geliyordu. Ali avu, hayra yormad; kenara
ekilip selam verdi. Rzgr, smet Paa'nn salarn yzne drmt. Eliyle salarn kaldrd, sanki
taryormu gibi parmaklarnn arasndan geirip ta ensesine kadar uzatt. Ali avu'u selamlad, hatrn
sordu. Ali avu bu duygulu seste, smet Paa'nn, Fikriye'yi selamlayndaki ince142

143
ligi grd, sevindi. "Hl Ankara'da bir Fikriye tazelii var" diye dnd. Hacbayram'a yneldi.
Anadolu, Allah'a kredecekti... Ankara demek, Meclis demekti; Meclis, korkunun kol gezdii bir dar
sokakt.
Cavid Bey, sorgusu bitince hemen hcresine dnmek istiyordu. Hseyin Cahid'in getirilip koua
yerletirildiini sorgu yargcndan renmiti. Mstantik kendinden ok emindi; sesine allm bir alay
katyordu:
"ttihatlarn btn gc, birbirinize olan ihtiyacnzdan geliyordu. imdi bu gcnz artrmak iin
Hseyin Cahid'i de getirttik."
Cavid Bey, sevinten haykrr gibi sormutu:
"Hseyin Cahid mi ?"
"Evet! Hseyin Cahid... St dkm kedi gibiydi. Biraz evvel o heybetli gvde st dalndan daha
narin titriyordu."
Cavid Bey, igzar sorgu yargcna bir gvde gsterisinde bulunmak ihtiyacn duydu. Bu ihtiya,
ilhamn, daha saray geliniyken Aliye Hanm'n Cavid Bey'e iltifatndaki imadan alyordu. Neeli bir
akam yemeinden sonra salona gemiler ve ehzade Burhaneddin Efendi misafirlerine piyano
alarken, Aliye Hanm, Cavid Bey'in yanna oturarak salona bir baka musiki getirmiti:
"Cavid Bey, sizde farkl bir ahsiyet tesiri var. stidadnz ve heveslerinizi fevkalade yakndan
hissediyorum. Grleyeceiniz gnler kim bilir ne derin akisler yaratacaktr."
Cavid Bey grledi:
"Hseyin Cahid kmez. Kendinizi aldatmaynz hkim efendi. O, bir devdir..."
smet Paa, eve beklenenden erken dnd; yz ask, hareketleri sertti. Uzak kalmak istedii eyin tesirinden kendini kurtaramam gibi yorgundu. Gazi'nin
kararlarn etkileyecek noktadan ayrlm gibi acl bir yzle her hatraya souk bakyordu. Doruca
gramofonun bana gidip bir plak koydu. Yemen'deyken edindii bu ince kalpl zevkle avunmak
ihtimalini aryor, her ses, ktye yorulan bir iaret gibi btn teselli imknlarn elinden alyordu. Gazi,
Doktor Nzm'n ismi geince neden bu kadar asabi bir tavr taknmt. Cavid szn duyunca neden
ayaa kalkp celsenin bittiini sylemiti.
smet Paa birden silkindi. Mevhibe'ye "Ben, aresiz kalamam" demiti. imdi, gerekten aresiz kalm
gibi zayflk hissediyor, bu boluk hissinin mutlaka bir eyle doldurulmas gerektiine inanyordu. Bu
hissi yllar nce bir kere daha yaam ve sonunda zevkli bir vedayla ayrlp, iinde yeni heyecan hazz
duymutu. O haz, ilk gndeki alml tavryla hl zerindeydi. Doktor Nzm'n, kendisini ciddiye alarak
karsnda oturtup ihtilal tleri verdii gn hatrlad. Doktor bir kk oda minderine bada
kurmu, Topu Yzbas smet Efendi'ye iddial adam vasfn ok basit ekilde ispatlamt:
"Bu seviyesiz bir gazaptr; cesaret diyerek deer kazandrmayn, Yzba..."
Doktor Nzm'n gazap dedii ey; Mustafa Kemal'in ttihat zaaflarn cesaretle ortaya koymasyd.
smet Paa, henz iei burnunda bir yzbayken erat sevkiyat iin zmir'e geldiinde, durmu
oturmu bir hali olmadn fark etmiti. Sleyman Asker Bey'i bulmu ve inklap hareketinin
heyecann o gece zmir'de ok farkl ekilde duymutu. Sleyman Asker'nin ak ve ateli bir sesi
vard:
"Yarn seni, ok mhim bir ahsiyete takdim edeceim. Dikkatli ol..."
144

Yzba smet, yarn iple ekti.


zmir bakayd. stibdadn ban ezmeye azimli olduklarn syleyen Rumeli komitaclar, zmirli
ttihatlarn yannda, ne yapacan bilmeyen dank hevesli delikanllar gibi grnyordu.
Ertesi sabah ara sokaklardan kukulu hislerle geerek kk bir mahalle bakkalnn nne geldiler.
Dkkn, dar gelirli halkn gndelik ihtiyalarn karlayacak ufak tefek eylerin geliigzel yerletirildii
darack bir hcreye benziyordu. nce kylm ttn paketleri ile sigara ktlar yan yana konmu ve bu
zahmetli bitkinin gzel kokusu etrafa sinmiti. Raflarn birine yerletirilmi kkl bykl fesler,
kalplanmak zere bekliyordu. Dikkat ekmemek iin, kurnaz bir esnaf terbiyesinin hissettirildii bu
dkknda insan etkileyen, fakat kolay kestirilmeyen bir kabaday taraf vard.
Sleyman Asker, evreyi iyice kolladktan sonra ieri girdiler. Bakkal, gelenleri grmemi gibi
davranyordu. Kk bir kz ocuu, bakkaln verdii ekmekleri kucaklam, barna basmt. Boyu
ancak tezgha uzanacak kadar gelimiti. Bakkal, parmaklarn ocuun boynunda dolatrdktan sonra
tezghn altndan bir bal kavanozu karp verdi:
"Al! Bunu annene ver; her sabah sana iki kak yedirsin. Syle, sakn zlmesin, Allah istibdadn
belasn verince baban kacak. O zaman der borcunu..."
Sleyman Asker Bey, smet'in kulana fsldad:
"Ttnc Yakub Aa'y ziyaret ediyoruz; belki Galib Hoca da gelir. Her ikisine de hrmetkar ol..."
ocuk knca, Yakub Aa dkkn kapatt. Dar bir merdivenden yukar ktlar. Yakup Aa, gelenin
kimlii hakknda nceden bilgi almt; yer gsterdi:
"Ho geldiniz smet Efendi! yle oturun; istirahat buyurun."
145
Yakub Aa, Yzba smeti tam karsnda oturtup, bir tr snamaya ald talebeye itina eden hoca
grnts veriyordu. nce karsndakinin vasfn yoklayan sorular ynelterek Edirne'nin durumunu
renmek istemiti. Yakub Aa, maldan anlard:
"Evsafn, hretinden daha ok, Yzba..."
Yakub Aa, kk bir mangala cezveyi yerletirip hafif hafif kartrarak misafirlerine kahve yapt;
oturduu yerden kprdamakszn cezveyi ve bo fincanlar nlerine koydu. Kuann arasndan gm
bir tabaka karp ttnleri yerdeki beyaz rtnn zerine dkt; tel tel ayrp en iyilerini seti ve
incecik ktlara sarp sundu. Misafirlerine memnuniyetle bakyordu. Ttnc Yakub Aa denilen bu
mtevaz yz, bu ocuksu ifade, birden yiit baklara dnt. Bir insan yznn manzaralarnda bu
sk ve elikili deiikliin hayra yorulmas imknszd. Bu yzn btn manzaralar, Yzba smet'in
emsaline rastlamad bir iddet ve isabet iinde istibdad silkeliyordu. Yakub Aa, dolat her evrede, itibarl bir mahalle esnaf hviyetiyle her yerde Abdlhamid'in ipliini pazara karmt. ttihat
sesi, Anadolu'dayd. Yzba smet bylenmi gibiydi. Yakub Aa'nn slubunda, manal olmak
merakna ustaca kartrlm bir istihza ve kaltak tavr vard Konumalarnda, mstehcen enide sayg
duyulan bir zarafet dikkati ekiyordu:
"Rumeli'deki ttihatlarn hemen hepsi askerdir, silahlarna gvenirler. Bu faydaldr, ama her ie
yaramaz. Bunlarn hcumlar da, ricatlar da kolaydr."
Yzba smet zld. ttihat yemini tayan bir asker olarak can evinden vurulmu gibi titredi.
Doktor Nzm, elindeki haneri gz dnm bir ekya hiddetiyle etrafa sallyor, usta bir cerrahn
neter kullanmasn andran maharetle dokunaca cerahati iyi tespit ediyordu:
14
"ttihat terbiyesinden beklenen eyleri ancak sivillerle temin edebiliriz Yzba... Sadece Rumeli'de
kalrsak bir saman alevinden farkmz kalmaz; Anadolu'ya gemeyen ve yaylmayan hibir teebbsn
akbetinden emin olamam."
Yakub Aa, ayaa kalkt; belindeki kua zd. Bir ucunu kk odann duvarndaki iviye ast, teki
ucunu tutup yeniden sarmaya balad. Bir Mevlev derviinin semaini hatrlatan ekilde dnyor ve
elindeki kuaa dolanyordu. Kuan pskln iyice gerip beline yerletirdi; iri tabancay kolayca
bulaca yere sktrd; gelip smet'in nnde durdu:
"Bu gerei gren iki kii tanyorum. Talat ve Mustafa Kemal..."
Sonra hkim bir sesle smet'e nasihat etti:
"Kendine bir patron bul Yzba! Buna ihtiyacn olacan hissediyorum..."
smet Paa, ald pla yeniden koydu. Mutluydu. Kendini daima yukar eken glere sahip bir
patronu vard; fakat Gazi'nin, Nzm ve Cavid hakkndaki hiddetini tam kavrayamyordu. Yakub Aa'nn

istibdada bakaldran hiddetini Gazi'de bile bulamamt. Ne olurdu da talih yaver gidip bu iki insan
birletirebilseydi.
Mevhibe Hanm kapdan grnd; elinde Paas'nn sinirini dindirecek kahvesi vard. Saygyla sundu,
imesi bitinceye kadar bekledi. Paas'nn yznde bekledii serinlii grd, sylemenin tam sras diye
dnd:
"Aliye Hanm ziyaretinize gelmek iin izninizi istiyor, 'Paam, Lozan'daki gnlerimizin hatrna ltfen
beni dinlesin' diyormu."
Paa'nn sesi, Vivaldi'nin ln bastrd:
"Sras m imdi bunun ? Yapabileceimizi sandmz eylerin yarsna bile kadir deiliz."
Yakub Aa'nn szlerini hatrlad ve rahatlad:
147
"Bakasnn eytan, benim meleimdir..."
Gazi Paa bahede dolayordu. Akamstlerinin hafif serinlikler getirmeye balamasyla birlikte, bodur
aal yollara sapp tek bana gezinmekten holanrd. Krmz toprak tozutmasn diye, geecei yollar
nceden askerler tarafndan bahvan tenekeleriyle sulanrd. Krmz topran kokusunda insan
gerginlie gtren bir sr vard. Bazen, Fikriye'yi de yanna alr, onunla akalaan, can damarndan
yakalayp kzdran latifeler yapard. ok deil, birka yl nce Fikriye'yle yine bu patikalarda gezinmiti.
Fikriye'nin bekleyileri, Gazi'nin hogryle karlayaca lleri am, bakalarnn gptalarn okayan
noktaya ulamt. Srekli olarak, kaygl ve sevinli bir tutkunun basklarn aa vurmamak iin
aclarna bir tebessm katmaya alyordu. Bazen hrn seslerle Gazi'ye karakterini snavdan geiren
sabrszlklarla kafa tuttuu oluyordu. Gazi, bir gn Fikriye'ye uzun uzun bakm, bu bakta, hasretle
vuslatn insanda yaratt irade ve insiyak ortakln seyrettirmiti:
"Fikriye, Selanik'i zlyor musun?"
"Hayr, Paam!"
"Hi mi hatras yok sende ?"
"Siz varsnz Paam!"
Gazi Paa, Fikriye'nin elini tuttu:
"Selanik, Yahya Peygamberin kellesini kestiren Salome gibi bin bir ruhludur. Bu ehrin ruhunda,
efkatle iddet, sadakatla ihanet ayn kuvvet ve derinliktedir. Selanik'i bunun iin severim."
Fikriye armt. Gazi alttan almak istedi:
"Sendeki uysallk baka gzel, isyan baka; ama her ikisi de heyecan vericidir..."
Gazi'nin duyguland anlarda zaman unuttuu olurdu. Bahe148

149
de gezinirken vaktin nasl getiini fark etmemiti. Kendi kendini hesaba ekmek gerektiini
dnyordu. Bugn smet Paa'yla etrafl bir grme yapm ve dinledikleri huzursuzluunu artrmt. "Denin dostu olmaz. Bana bunu ttihatlar retti. Dorulduum an tek bama kaldm
grdm" diye sylendi.
Gazi iindeki sesi ykseltti: "Cumhuriyet'in de iddeti olacan neden dnmek istemiyorlar; bu da bir
davadr. Cumhuriyet'in de, seviyesini yksekte tutmak istedii lkleri vardr. Tabiatn kefetmeye sarf
ettiimiz her gayrette bu lknn lezzetini duyacaz. Bunu anlatmakta ektiim zorluu hi kimse,
ama hi kimse anlamyor."
Bu hkm, ilk elde Gazi'nin houna gitti. Arada bir her insan, kendi vicdann rahatlatrken bile,
kendinden yana bir kayrma iine girip, asl gerei kendinden uzak tutabilirdi. Gazi de insand nihayet... Bir sre bu sonucun rahatlk veren hissi ile gevedi. indeki bir baka gerek kollarn germi,
ellerine toplad btn enerjisiyle bu teselli hkmnn grtlana parmaklarn geirmiti. Bu
parmaklarn kemiklerini kracak, sonra bileini bkecek ve o takatli olduu sanlan kolu omzundan
ekip alacakt. Gazi, iyi pimi bir pili budunu srmaya hazr itah iinde bu parmaklar tuttu ve krar
gibi zevk alarak hkmn verdi: "Cumhuriyet, bir yeni ihtiya ve ahlak deiikliidir. Bunu herkese
kanrta kanrta kabul ettireceim. Gzm baka hibir eyi grmeyecektir. Bunu imdiye kadar
hissettirmeye altm, artk ifade etmenin zaman geldi."
Gerekten zaman gelmiti. Gazi, halknn ruhunu kendi ruhuna yanstm gibi, nadir duyulan bir hazzn
iindeydi. Bu haz, vicdan rahatlatmas gibi bir ihtiyat. Bu hazzn anlatlabilecei kelimeler kolay
seilemiyordu. Gazi, kendini zorlad: "Ben inkr edilmesi imknsz bir ii baardm. Hayranln getirdii
itaat, kolayca ihanete dnebilir. imdi haklarm koruyorum. Onlar, kellemi

istiyorlar! yleyse, ben de kelle istemeye hak sahibiyim. Nefsin mdafaas kutsaldr."
Gazi Paa, muhaliflerinin ortadan kaldrlmasyla arzu ettii rahatln ileri gnlerde snrsz bir kudret
gibi kendisine zledii btn imknlar getireceinden emindi. Sabah smet, bu ihtimali ilk gren birisi
olarak ok saygl ifadelerle anlatm ve Gazi'nin insaf hissiyle hareket edeceini beklemiti. smet'in
sesinde, bir efkat talebinden ok bir hakkn teslimini isteyen cesaret vard:
"Sizin de kellenize biilmi fiyatlar vard Paam. Drrizade'nin fetvasn hatrlaynz; Nemrud Mustafa
Paa Divan'nn hkmn hatrlaynz. Onlara kar nasl isyan iinde ayaa kalkp haykrdnz gnleri
unutmaynz! Hakszla maruz kalmak kadar insan aalayan hibir ey yoktur."
Gazi Paa, son cmleyle sinirlenmi ve bir kesin tavr taknmak gerektiini duymutu:
"Hakszla maruz kalmann haysiyeti mi dedin ?"
"Bu sz benim deil, sizindir Paam!.. Sizdiniz, 'Drrizade'nin fetvasn bir lm ferman olarak deil,
bir utan levhas gibi boynunda tayordum' diyen... Sizdiniz, Nemrud Mustafa Divan'nn hkmne,
'Adaletin haysiyetsiz aybdr' diyen... 'na telkinlerinizde bu haysiyet ihtiyacnz hatrlayn..."
Sonra smet kp gitmi, Gazi'yi teselliye muhta bir annda yalnz brakmt. Gazi'de, "halkndan
ekinen" bir ruh haleti balamt. Belki de Halide Edib'in dedii doruydu. Halide avu, Gazi'ye,
"Paam, byk davalarn insanlar baaryla doymazlar; zirveler tkenince, zorbalk balar... Siz
mcadeleyi, kazandktan sonraki hayatnzn felsefesine zaman ayracak frsat bulamadnz. O zaman
gelince ne olacanz ben de merak ediyorum" demiti.
Gazi Paa, bazen bu gezintilerinde vaktin nasl getiini kesti150
remezdi, Salih Bey, koarak geldi. Misafirinin beklediini bildirdi. Gazi'nin yzndeki endieli hal aynen
duruyordu. Paa, patikaya sapt. Gevrek hurma dallarndan birini tuttu, tam gvdeyle birletii yerden
kvrp kopard. Yznde sabrl bir efenin kuzu buduna saldrndaki itiha vard. Bu itiha sesini
ykseltti: "te, beklediim an geldi."
Kkn bekleme salonunda misafiri ayakta bekliyordu. Gazi'nin ieri giriiyle birlikte kendine daha
belirgin bir ekidzen verdi. Elini skmak iin ileri doru yrd, yar beline kadar eilip yle kald.
"yle oturunuz Tevfk Bey."
Tevfk Rt, gsterilen koltuu kadar yryp ayakta durdu; Gazi'nin oturmasn bekliyordu. Gazi de
ayaktayd. Balangta mesafeli bir kal yaparak misafiri zerinde planlad etkiyi yaratacak, bylece
talep edecei konu karsnda gsterecei iddeti nceden kabul ettirecek ortam hazrlayacakt:
"Size oturunuz dedim, Tevfik Bey!"
Tevfik Rt, d politikadaki gelimeleri sunmaya geldiini syleyerek hazrlad raporu masaya
brakt. Yabanclarn, btn gelimeleri yakndan izledikleri ve endieye kapldklar izlenimini edinmi
olduunu belirtti. Tevfik Rt'nn sesinde belki ak bir tehdidin havas hissedilmiyordu, ama Gazi
tetikteydi, buluttan nem kapacak noktaya gelmiti:
"Sadede geliniz Tevfik Bey, sylemek istediiniz nedir?"
Tevfik Rt Bey de ayaa kalkt. Bir nebze olsun gleri eitlediine inand:
"Muvaffakiyetinizi herkes takdir ediyor, Paam! Byle hzl ykselmeler, bakalarnda bir husumet davet
eder. Sizi byle bir husumetin merkezinde grmeye tahammlm yoktur, ama byle bir hedef haline
gelmeye herhalde tabiatnz da msait olmamaldr."
151
Gazi birden grledi:
"Sen bir akraba hkmne efaat talep etmeye mi geldin, yoksa hovardalk arkadana atfet mi
diliyorsun ?"
Sonra daha gr bir sesle ekledi:
"Dikkat et! Bu kusurlu akrabalk bana i amasn, Doktor..."
Tevfik Rt, Doktor Nzm'n hem enitesi, hem de genliinde hovardalk arkadayd. Gazi'nin,
iddet gstermek bahanesiyle byle bir hatrlatmada bulunmasn pek terbiyeli bir slup gibi
grmemiti. rker ekilirse, Gazi'nin btn hzyla zerine, geleceini biliyordu. Paa'nn sesinde,
zlemlerine henz kavumam fke ve isyanlar gizliydi. Bu bunalmn, bu hznn her trdeki glge ve
, Gazi'nin yznde eitli renk ve ekil oyunlar yaratan bir eviklik ve kvraklkla oynap
duruyordu. Bu yz, giderek deerli llerinden ayrlm, kk bir cep aynasnda seyredilebilecek
boyutlara dnmt.
Doktor Tevfik Rt, anlalmaya muhta bir hasta seyreder gibi Gazi'ye bakt. Daraac metotlaryla
yaratmak istedii dehetin arkasndaki gerei bulmak iin kendisini grevli bir hekim gibi
hissediyordu. Yaklap, o cep aynasnn kk emberine snm yz maharetle okamak ve yine

eski dev aynasnn o iri, fakat mfik boyutlarna ulatrmak istiyordu. Yalnzlk duygusunun insanda
yaratt irenme tepkilerinden kurtulmasnn kolay olmadn yzlerce kere grm ve aresiz kald
bir illet karsnda btn meziyetlerine esef etmiti. Nazm'n, saf bir yz manzaras iindeki szlerini
hatrlad:
"Enite ! Hayranlk yaratan her eyin arkasnda, yalnzlkla yoksulluun kaynat bir yksek seviye
vardr. Bu seviyeyi tutturanlar daima ykselir, bu seviyede duracak kadar tecrbesi olmayanlar, hep
bize gelirler."
Gazi mcadele yllarnda iinde hep bir yalnzlk hissetmi, ilk
152
Ylmaz Karakoymlu
ttihatlk gnlerinden beri kendisini, istemese bile kk grmt. Yoluna dikilmi herkesin zihninde
bunun bir sabit fikir haline geldiine inanmt. Her ey, her hareket, Gazi'yi ykseldii yerden alaa
etmeye alan dman hayalleri gibi gznn nnde byyordu. Bir Cavid, bir Nzm, bir Nail,
grmeye tahamml edemedii dman yzleri gibi nne kan hayaletlerdi. Ziya Hurid'in baklar,
Canbulad'n esrarl yz, kr'nn dilindeki imalar artk bir daha yoluna kamayacakt. Kara Kemal'in
baklarndaki alay, Abdlkadir'in gzlerindeki ate sndrlmeiydi.
Tevfik Rt, hl Gazi'yi seyrediyordu. "Bu yze, gerek hayatn hlyalar ne gzel yakr" diye
dnd. Bu yz imdi, uuraltna bada kurmu tutkularn ve korkularn elindeydi. Btn bu korkulu
portreler, bin bir ekle brnebilen bir geometriyle karsndayd. Bir neterle, bu ehrelerin korkulu
etkileri ortadan kaldrlp, yeni bir hayat ve gr enerjisiyle, ayn uurun altnda bir mutluluk filizine
dntrlebilirdi:
"Paam! Her ey sadece bir tabiat eseri deildir. nsann kendi terbiyesinden gelenler de vardr... Siz
askersiniz, selahiyetlerinizi avucunuzda tutmaya merakl bir disiplinde yetitiniz. Bu disiplin korkuya
dayanr. Gelin isterseniz, size bir sevgi idrakinin ok daha lezzetli bir nizam olduunu anlataym.
Ebedlik dediimiz tutku bu vasatta daha gr ve gzel yetiir."
Tevfik Rt, Gazi'nin kendisini dinlemediini fark etti. Gazi ban, odann boyutlarn tam kavrayacak
ekilde srekli hareket ettiriyor ve izlenmesi mutlaka zorunlu bir ibadetin cezbesine kaplm gibi
gzlerinin btn dikkatini bu tabloya dikmi bakyordu. Ak pencereden ieri girmi bir sere, odann
btn kelerine doru umu, k yolu bulamad iin, iri bir in vazosunun zerinde tnemek
istemiti. Yorgunlukla yaklat vazo153
nun iine dt ve rpnmaya balad. Serenin, kk gvdesinden kan ince sesler, devasa lklar
gibi koca oday dolduruyordu. Belki de Ayc Arifin asmalarndan umu ve bir sitem mektubu getiren
gvercinler gibi bu odann kaderinde rpnmaya balamt.
Gazi emir erini ard:
"abuk, u sereyi kar bu vazodan..."
Asker, ne yapacan armt. Sere artk bir hcreye kapatlm gibi btn takatini tketmi,
soluunun bittii noktada son seslerini vermeye balamt. Askerin iri elleri vazonun iine giremiyor,
korkulu tela btn gcn alyordu. Bu kadar deerli bir vazoya zarar geleceinden korkmu ve
ellerini geri ekmiti. Gazi'nin yz hatlar gerildi. Sesindeki diklik, yeni bir karakter kazanm gibi sancl
bir acya dnmt. Ancak bir lk bu acy hafifletebilirdi:
"Kr vazoyu!.."
Asker durdu. Gazi'nin sesinde artk o eski musiki yoktu:
"Kr diyorum sana! Bu kk serenin o hcrede lmesine tahamml edemem..."
Cavid'in "kmez" dedii dev kmt. Dar hcrenin bask tavan, sanki Hseyin Cahid'in omuzlarna
basm ve dev kapy kertmiti.
Cavid Bey, sorgudan sonra doru Cahid'in bulunduu hcreye koup, dostuna sarlmt. Enezli,
koskoca iki insann neredeyse alayacak kadar duyguland bu garip manzaray anlamakta glk
ekmi, sadece Cavid Bey'e kk bir ikazda bulunmak gereini duymutu:
"Beyim, etraf telaa verme. Mstantik yakmasn cann..."
Cavid Bey, Enezli'nin itenliini de yedeine alarak, belki gn154

lerden beri duyabildii ilk mutluluk hissiyle bu frsat karmak istememi ve ikyete balamt:

"Burada layk olmadm muamelelere maruz kalyorum. zlyorum Cahid. Alay, hor grme, kin, ;
aklna gelen ne varsa hepsini tatbik ediyorlar... Yaknda sen de greceksin Cahid... Benim
tahammlm kalmad artk."
Mustafa Nail Bey, bu vakitsiz szlanma karsnda rahatsz olmu ve yeni gelmi birinin cesaretini
kracak szlerle balayan konumay yadrgamt:
"Hseyin Cahid Bey, siz sabrl bir adamsnz. Byle telalara itibar etmeyiniz ltfen."
Hseyin Cahid, dostu Cavid Bey'in bir knamaya maruz kalmasn hazmedemedi, ama Mustafa Nail
Bey'i, abartmaya merak olmayan birisi olarak ok yakndan tanyordu. Nail Bey'in ikazn dikkate
almakla beraber duymam gibi davranmak istedi:
"Sen kolay, zora tercih eden birisi deilsin Cavid. Biraz yorulmusun, o kadar..."
Mustafa Nail Bey de eski bir maliye nazryd. Cavid Bey'le aralarnda kyasya hesaplald olaylar
gemi ve bu ihtilaf, saygsn hi kaybetmeden bu gnlere gelmiti. Bu kere ie bir latife katmak
gereini duydu:
"Cavid Bey'in szlanmas pek umum bir kanaate dayanmyor. Maliye'de de bu tabiat sebebiyle pek
muvaffak olmutu. Cavid Bey, her hadisede kendine has bir vasf aramaktan mesut olurlar..."
Cavid Bey, sert ve insafsz glerle uramaya merakl karakterinin kendisine btn frsatlar
vermesinden mutluydu. Bakalarna ilham verdiine inand bu zarif inceliinden her zaman cesaret
alm, kim karsa ksn, karsndakine saldracak kuvveti bulmutu. fkesini canlandran kk
grmeleri, seviyesiz kina] 55
yeleri unutmu, bu duygularn yaratt bolua biraz sevgi, biraz kran katmak istemiti:
"Neyse ki, btn skntlarmda Doktor Nzm bana hep teselli verdi."
"Nzm m ?"
Hseyin Cahid, hzla yaklap Cavid Bey'in elinden tuttu, kouun tenha saylan kesine gtrd. Bir
sre yzne bakt; sesi aclyd:
"Hayret ediyorum Cavid; nasl olur da bu kadar ksa srede byle deiebilirsin? Nasl olur da Nzm'n
tesellisine muhta hale gelirsin? O Nzm deil mi, senin iin 'Korkak ve hain' diyen? O Nzm deil mi,
her mecliste, 'O bir Yahudidir, ad da Cavid deil, David'dir' diyen?"
Hseyin Cahid Bey, yatana dnerken durdu, Cavid Bey'in arm yzne son bir kere daha bakt:
"Beni hayrete sevk etmekte daima bir sebep bulursun.
Mustafa Nail Bey, kanl canl bir dnyaya hasret kalm sknet iinde Hseyin Cahid Bey'i
seyrediyordu. Bu seyirde, hayal ve mitlere kaplm yal, hatta, dindarca bir haz vard. Bu haz, kaalanmay bekleyen ksrak kvrakl ile btn vcuduna yaylmt. Arada bir insan afallatmaktan
holanan beenmilik hissiyle hareket ederdi. Hseyin Cahid'in yzndeki hatlar avucuna alm, sonra
istedii yeni ekli yaratp yeniden suratna yaptrm gibi mutluydu:
"Nzm'dan sz ettiniz deil mi?"
"Nereden karyorsunuz bunlar."
"Hissediyorum."
Hseyin Cahid Bey armt. evresindekilerin hepsinde Nzm' hissetmek gibi bir merak, hatta
meziyetin yerlemi olduunu gryor, bu terbiyede olmayndan doan btn zaaflarn
156
umursamadan srdrmeye alyordu. Mustafa Nail Bey, bu umursamazl silkelemek istedi:
"Hatrlyor musunuz Hseyin Bey, Osmanl Bankas para basmay reddettii zaman, sizin imzanzla
Dyunu Umumiye para basmt. Bu memlekette parann kymetini dren ilk insan sizsiniz. Cavid
Bey, o gnlerde srf boyu yetimedii iin grtlanz skamamt... Sizi koruyan tek kii Nzm'd.
Szleri hl kulamda: 'ttihatlar arasnda Hseyin Cahid'in ahsiyetini kavrayacak evsafta adam zor
bulunur.'"
Cavid Bey, aknln zerinden atamamt. Mustafa Nail Bey'in ortaya att hatradan rahatsz olmu
ve ylece bulunduu yerde kalmt. Hseyin Cahid Bey, bu kaba ve duygusuz anlatmdan
etkilenmemi gibiydi, gidip Cavid Bey'i oturduu yerden alp getirdi. Herkes hayretle birbirine
bakyordu. Bu manzaradaki manay kavramak imknszlam gibiydi. Tek bir imza, artk gerilmi btn
sinirleri en keskin biimiyle ayaa drebilirdi.
Mustafa Nail Bey, bu defa szlerine ince ve duygulu bir bekleyi hissi katt:
"Ltfen, Nzm Bey'i rica ettiimi kendilerine syler misiniz ? Gsmde holanmadm bir ar var."
Gecenin karanl knce komiser, elindeki feneri yakt; geni bir daire izer gibi iki defa sallad.
Bakomiser, glerek takld:

"yi beceriyorsun bu ii."


"Babam kahveciydi; ocukluumda esnafa ay ekerken tepsiyi hep byle sallardm, elim o gnden
alm demek..."
Bakomiser yanna iki polis alp, nceden peyledii evin kapsna doru yanat. evreyi sarm polisler,
yava yava gizlendikleri yerden yzlerini gsterdiler. ember darald; bir eytann grtlan skar gibi
parmaklar gerildi, pazular iti. Sert bir izme ah157
ap kapy tekmeledi, krd. Lo talkta taze gelin l duyuldu; sonra, yal bir kadn sesi bu
tecrbesiz la hkim oldu:
"Korkma kzm! Tfeim omzumda..."
Btn polisler ieri girdiler; bu tela, darack evin loluunda glnecek bir manzara oluturdu.
Bakomiser elindeki silah merdivenlere yneltti. Yal kadn tfei omzuna yerletirmi, namluyu
talktaki hedefine evirmiti:
"Yaklamadan konu!"
"Kemal nerede ? Kara Kemal!"
Yal kadn tfei indirdi, yava yava tala yrd:
"Kemal krk yl evvel kt bu evden, olum..."
Bakomiser, elindeki feneri yal kadnn yzne tuttu; k, ihtiyar ehrenin eski gzelliini ortaya
karmaya yetti. Bakomiser, btn gn pusuya yatm bir tilkinin eli bo dnnden huzursuzdu. Bu
kadnn yznde anasn andran bir ey vard. Bakomiser, muhacir yzlerini iyi tanrd:
"Anacm, o ne gzel tfek tututu yle."
Yal kadn cevap vermedi. Merdiven banda endieli gzlerle evreyi seyreden gelinini rahatlatmak
ihtiyacn duydu:
"Haydi, sofray yeniden kur kzm, bak misafirlerimiz var."
Yal kadn, aynal lambay yakp merdiven bana koydu. Tfeini duvara asarken pt:
"Ben Edirne'nin mdafaasnda kr Paa iin vurutum."
Aliye Hanm'a, smet Paa'nn gremeyecei haberini verdiler. Sarslm gibi grnmek istemedi.
Necmeddin Sadak Bey ziyaretine gelmi ve btn teebbslerin bir netice vermediini uygun bir dille
anlatmt. Necmeddin Sadak, byle gnlerde, mitlerin bazen bo kmasn ho karlamak gerektiini
sylerken ciddi bir mitsizlik iindeydi. Vali Sleyman Sami Bey, Kzm inasi'nin
158

159
srarlaryla Bavekil smet Paa'ya bir telgraf ekmi ve Cavid Bey iin efaat talep etmiti. Necmeddin
Sadak, smet Paa'nn "Byle talebin cevab m olur ?" diyerek telgraf p sepetine attn duymutu.
Aliye Hanm, btn sknetini kaybetmi gibi sesini ykseltti:
"Ama Cavid Bey onun her talebini karlamt. Bir vefa hissi beklemitim."
"mitsizlie kaplmayn Hanmefendi."
"mitsizlik deil, yeise kaplyorum, Necmeddin Bey. Beni byle yokmu farz etmek ok haysiyet krc
bir ey."
Aliye Hanm, iindeki sitemi hakl karacak btn hatralarn Necmeddin Sadak Bey'e anlatmaya
kararlyd:
"smet Paa, Cavid'i Lozan'a ardnda hemen yardmna kotu. Siz hi Lozan Palas Oteli'nde kaldnz
m Necmeddin Bey?"
"Hayr Hanmefendi!"
Aliye Hanm, konsolun gzndeki albm getirip Necmeddin Bey'e uzatt. Maroken kapakl albmn ilk
sahifesinde, Cavid Bey ile Aliye Hanm'n nikh resimleri vard. Cavid Bey bu resim ekildiinde, glerek
Aliye Hanm'n elini pm ve "Alp Dalar'nda kylan ilk Mslman nikh budur" demiti.
Necmeddin Bey resimlere bakt. kinci sayfay boydan boya kaplayan fotorafta, Aliye Hanm, smet
Paa'nn koluna girmi, birlikte byk merdivenlerden aa iniyorlard. Aliye Hanm'la gz gze geldi:
"Gzelliinizden hibir ey eksilmemi Hanmefendi!"
"O gece smet Paa odamza gelmiti. Elimle kahvesini piirdim; telal hatta aresizlik iinde, olaylarn
arkasndaki manalar Cavid'den soruyordu. Cavid, uzun ve teskin edici cevaplarla Paa'y rahatlatt.
'Bana yaptn yardmlar hi unutmayacam Cavid Bey' diyerek gzlerini pt. Sonra koluma girip
salona indik. Benimle, Paa arasnda, erefe kadeh kaldrmann dostluu vardr."

Doktor Nzm, ban Mustafa Nail Bey'in yal gsne koydu. Nabzn kontrol etti. Sesinde, soluunda
hl o ilk tand gnlerdeki heyecan duydu. Bu heyecan biraz yalanm, fakat tazeliini korumak iin
narin bedeni epeyce yormutu. Sesini hafife ykseltti:
"Cavid'i zme Doktor, bilirsin biraz hissidir."
"Nereden kardnz bunu ?"
"Hissediyorum."
Mustafa Nail Bey, hadiseleri hissetmek gibi bir kabiliyeti olduuna kendisini inandrmt. Cavid'i
hissetmekse, artk alkanlk haline getirdii eydi. Cavid Bey, Mahmud evket Paa'yla ihtilafa dp
istifa ettii zaman, Maliye nazrlna getirilen Mustafa Nail Bey, dorusu, Cavid Bey'den ok ekmiti.
Cavid Bey, Hallayan Efendi'nin desteiyle btn kabine toplantlarnda Mustafa Nail Bey'e hcum
etmekten zevk alan bir meslek gelitirmiti. Cavid Bey'i hissetmek alkanln o gnlerde kazanmt.
Doktor Nzm, muayenesini tamamlad. Yapacak bir eyi yoktu. Mustafa Nail Bey'in nefes almakta
glk ektiini gryor, elinden bir eyin gelmeyiine esef ediyordu. Bu gsn biraz temiz havaya
ihtiyac vard. Geriye dnmeden yksek sesle bard:
"Biriniz pencere asn uradan, biraz temiz hava gelsin. Mezbele bile buradan daha temiz kokar."
Hi kimse kprdamad. Doktor Nzm'n sesi duyulmam gibi, herkes sinmiti. Doktor Nzm, geri
dnp bakt. Hepsi aklm gibi olduklar yerde duruyordu. Birinin kalkp, bir pencere aacak kadar ya
cesareti ya gc kalmam gibiydi. Nzm, yerde duran bakr srahiyi kapt gibi pencereye frlatt.
Cam krld; srahi,
160
demir parmaklklara arpp yere dt. Ses kouta yankland.
erdekilerden biri telala ileri frlad: "Ne yapyorsun gene ? Bamza i aacaksn... Bktk artk senin
bu iddet merakndan..."
Doktor Nzm, arbal, istifini srdrd:
"Nail Bey'in temiz havaya ihtiyac vard, mesele bu kadar basit..."
Temiz hava, nce oday, sonra Mustafa Nail Bey'in cierlerini doldurdu. Hcreye km baygn hava,
krlan camla birlikte bir canllk kazand, d hayatla temasa gemi gibi rahatlk duydu. Doktor, bu
rahatl parmaklarnda hissetti. Nail Bey'in nabz, Nzm'n hiddetinden ifa bulmu gibi hzland:
"Hl ta gibisin Nail Bey."
"Sen de yle Doktor. Bana eyh Mehmed'i hatrlatyorsun..."
Gen temen, ayaa kalkp geleni saygyla selamlad; Gazi Paa'nn nbet defterine ziyaretisinin adn
yazd: Kl Ali Beyefendi...
Gazi'nin, Kl Ali'den holanan tavr dikkati ekmi, bu heybetli ziyaretinin her gelii ankaya'da
nemli bir olay gibi deerlendirilmiti. Nbet defterine gre Gazi'nin, en ok kabul ettii ve ziyaret
ettii kiilerin banda Kl Ali geliyordu. Tevfik Rt Bey, Kl Ali'nin zndeki cevheri iyi yakalam
ve bundan istifade etmeyi dnmt Tevfik Rt Bey de, hekimlik sanatnn iyi tehis kabiliyetiyle
diplomatlk mesleinin mahareti birlemi ve yepyeni bir ahsiyet gibi ifadesini bulmutu. Tehisleri
doru, tarifleri daima akt: "Bir davann esasn en abuk kavrayan Kl Ali'dir; iin zn on koldan
sarar, sonra da eklini bakasna brakr."
Kl Ali, on birinci kol iin merdivenleri trmand.
smet Paa'nn huzursuzluu son noktasna varmt. Karabe161
kir'in ikazndan sonra Ali Fuad da, benzer bir endieyi hissettirmek istemi, bu gelimelerin ileride
byk ve zmsz glkler yaratabilecei korkusunu yaratmaya zel bir gayret iinde olmutu.
Btn yaknlar ayn eyi sylyordu. Korku sinecei yerde, pervasz bir kabahatli gibi nne kp her
frsat ganimet bilecek noktaya gelmiti. smet Paa, sinirli bir ekilde barm, bu koroyu bir sre
susturmutu:
"Bir endieyi ifade edenleri daima takdir ettim; ama i bununla bitmez. areyi gsteren yok. te,
etrafmda eksikliini hissettiim meziyet bu."
smet Paa, yllar nce Ttnc Yakub Aa'nn tavsiyesini hatrlad: "Kendine bir patron bul Yzba;
ileride buna ok ihtiyacn olacak..." smet Paa glmeye balad. Byle gller pek az yzde, ifade
etmek istedii manay aksettirir. nsan ve dncesini birbirinden ayrmak imknszdr:
"u Doktor Nzm, ne kendine has bir adam; hem ihtilaf, hem are retmekte esiz..."
smet Paa, Ttnc Yakub'la tantktan sonra Doktor Nzm'n btn gemiini merakla eelemi ve
ilk gnde edindii o byl havay srdrp getirmiti. Doktor Nzm btn hayatnda, insanlar
hayrete dren bir sabr ve srarla dikkati ekmiti. Her olay onun hayatnda, bir yeni macera gibi

nem kazanm grnts vermesine ramen, aslnda tek bir iddiann ispatna yardmc olacak
hviyetlere brnr ve o llerde kalrd. Her isim, her sfat, Doktor Nzm iin sadece ihtiya olduu
srece saygdeerdi. Geride brakt hibir isim ve unvan iin bahis at grlmemiti. eyh Mehmed
Efendi ismiyle Paris'ten gelmi ve Selanik'te ttihat Terakki'yi kuranlar, keyfinin istedii kalba sokmutu. Banda sark, srtnda cppe, ayanda mesh lastikle Selanik sokaklarn arnlayan bu imam, ifreci
Talat' kk postane me162
murluundan alp, ttihat Terakki'nin bana oturtmutu. Talat Bey, hibir gayret ve iftihar
gstermeksizin konuan eyh Mehmed Efendi'nin getirdii paray alm ve elini skmt.
Ayn akam, Makedonya Locas'nn biraderlerine olay anlatrken, "Bu adamn elinde kavranmas
imknsz bir keramet var" demiti. stanbul konaklarnn sevda trklerinde ad sylenen tkrldm
Doktor Bahaeddin akir'den mthi bir komitac yaratan kudret, Doktor Nzm'n eliydi.
smet Paa, Nzm'n genlik yllarn, bol gazelli bir Boaz sofrasnda Yahya Kemal'den dinlemiti.
Emirgn tepeleri, safal bir akam yayordu. Kandilli, mehtabn srklendii sularda uykuya dalmt.
Hlya tepeler, hlya aalar durgun suda dinlenmeye ekilmi, gaip bir musiki mevsim sonunu
getirmiti sanki... Nedim Divan'nn adal terkipleriyle konuan airin dili arndrlnca, kelimelerin
gerisinde bir hayret, bir gpta ve iddial bir hasret grlyordu. Yahya Kemal, Doktor Nzm' anlatrken
vezni, kafiyesi yerinde bir ruba tanzim eder gibiydi:
"Dnn bir kere Paam! Vardar boylarnn hoyrat adam, Descartes Soka'nda Paul Verlaine'e
komu oturuyordu. Klfetsiz biriydi; yznde ne kibir ne tevazu vard Ben buna sadelik deil, basitlik
derim..."
Yahya Kemal, kendi gk kubbesinde daima mutluydu...
Birdenbire bir hayranlk hissi iinde vezin deitirdi; sanki omzuna bir Lahor al atm Mehlika'nm
tarifini verir gibi hlyalyd:
"Nzm, gzel adamd; gzel ne demek, ok gzel adamd. Gzlerinde, sevmedii herkesi ebed lanete
mahkm eden bir lisan dinlerdiniz. Teni beyazd; uzun ve sar salarn itinayla tarar, geni alnnn
zerinde sanki bir lle yaplm gibi toplard. Kalar da grd kfirin... Sar byklarn tam dudaklarnn
hizasnda kesmi, geni yznn ortasna bir baak demeti gibi brakmt. Bu
1(63
hummal ba, ka ateli tazenin gsn dinlemitir bilemezsiniz... Bir gn bu canl yz sakall, o lle
salar makineyle tral grdm. Btn gzelliini feda etmi, zerine imam sar geirmiti. Meer
Selanik'e gidiyormu...
smet Paa'nn zihninde, kk bakkal dkknnn tezghndan bal kutusu karan Yakub Aa'nn
simas daha canl ve gzeldi. airin, "Mahur Gazel"i anlatan konumasna fazla tahamml etmek
istemedi. Paa, ak seik konumay severdi:
"stat, iyi tarif ettin; ama bu surette Nzm'n ruhundan eser yok..."
Btn sinirler gerilmi, hibir olaya kar duyulmayan meraklar, birdenbire canlanm ve bir yeni by
hazrlanr gibi kartrlmt. Her hareket, en basit ve nemsiz niteliinden syrlp, ok byk manalar
tayan ibadetler gibi deer kazanmaya balamt. Herkes, mstantiin tebessmnden bir beraat
karar tebli edilmi gibi sevinler duyuyor, Enezli'nin dnceli halinden idam hkm verilmi gibi
telaa, yeise kaplyordu. Herkes, her olay kendine ait bir eymi gibi benimsemi, ocuklamaya
balamt. Mustafa Nail Bey, her yzn canl bir tasvir gibi kendini anlatn seyretmekten ok
holanrd. "Kim bilir benim ehremde nasl bir illetin tarifi var" diye aklndan geirdi. Hseyin Cahid'e
dnd:
"Bu benim ilk tecrbem; siz Malta'da bu tecrbeyi geirdiniz, bu illet geer mi Cahid Bey?"
Malta arm, Hseyin Cahid Bey'in gzleri nne Kel Ali'yi getirdi. Srgn gnlerinin arlnda
herkes hummaya yakalanm gibi atele kvranyor ve her ehreyi kendi felaketini hazrlam eytan
gibi gryordu. Btn diller bilenmi, btn baklar keskinlemiti. lk frsatta oklar torbasndan ekilip
yaylarda gerilecekti. Btn dostluklar birer birer geveyip, herkes en yakn164
n dman grecek kadar hrslanmt. Hseyin Cahid, Nail Bey'i cevapsz brakmak istemedi:
"Bu illet bulacdr Nail Bey. Malta'da her gn, bin ihtilaf iinde neredeyse dvyorduk. Hassas
noktay kavrayacak kimsemiz yoktu. Btn cesaretler tkenmi, k balamt. Krk yllk dostlarla
kanl bakl hale gelmitik. Bir gn, Kel Ali ortaya frlayp bard:

"Haydi efendiler! Zeybek oynayalm..."


Hseyin Cahid Bey, Nail Bey'in yanna geldi; omuzlarn tutup, sarld:
"O gn zeybek oynadk; her el birbirinin omzuna dedi. Kzgn bir tekke eyhi suratmza tkrm gibi
kendi aybmz, kendimiz baladk. Yeniden kenetlendik."
Hseyin Cahid Bey uzanp bakr srahiyi ald, azna dikti ve bitirinceye kadar iti. Srahiyi, ilk evladn
kucana alm yal bir babann sevin ve mutluluuyla kucaklad:
"ok korkuyordum Nail Bey. kmekten korkuyordum. Neyse ki Nzm imdadmza yetiti. Cam krd
an rahatladm. Yoksa o illet hepimize bulaacakt."
Vardar Bonmaresi'nin sahibesi Nigr Hanm nce kk lavanta tanelerini itinayla ayrd, hepsini tek
tek koklad; hasret giderir gibi mutlu bir yz taknd Lavantalar, pahal bir mcevheri mahfazasna
yerletirir gibi ipek geceliin iine serpti. Bir gelinliin katlan gibi zenle paketledi. Akama Ankara
postasna yetitirmek iin sevimli bir tela iindeydi. Maazann muhasebecisini ard:
"Sizin el yaznz okunakldr, ltfen u paketin zerine yazar msnz: Selanikli Doktor Nzm Bey'e
takdim edilmek zere. Cebeci Hapishanesi, Ankara."
165
Krmz elii kdna paketlenmi gecelii barna bast. zerine, kendi el yazsyla Paul Verlaine'den bir
msra ekledi. Bu ms-rann Trkesinde, Fahreddin Irak'nin parltlarn hatrlatan bir rzgr esiyordu:
"Kavumakta ben nefsimin klesiyim, ayrlkta btn efendilerin efendisiyim."
Gen temen, nbet defterine ziyaretinin k saatini yazd:
"ok uzun kaldnz ierde, kumandanm! Gazi Paa Hazretleri bugn yorgundular."
ankaya merdivenlerinde her zaman hrmetli yryler vardr; bazen sevinli bir kalp, bazen
azarlanm bir yz, bazen ne olduu tam kestirilmeyen bir macera hissinin boluu gezinir.
Kl Ali apkasn ald, bana geirdi; arabasna doru yneldi, durdu... smet Paa'nn otomobili
geliyordu; emir eri koup kapy at. Kl Ali, saygl ekilde Paa'nn geliini bekledi; selam verip elini
skt:
"Naslsnz Paam! Hanmefendi nasllar?"
smet Paa konuyu elden karmak istemiyordu. zerine gitti...
"Mahkeme ileriniz nasl gidiyor?"
"Bildiiniz gibi, Paam!"
Paa'nn ani durular vard; karsndakinden ok kendini artrd:
"Bilmek mi? Kimsenin bir ey bildiini sanmyorum."
Kl Ali, gerei teslim eden terbiyede bymt, yiidin hakkn vermek istedi:
"Gazi Paa Hazretleri'ne malumat arz ettim."
smet Paa, elindeki apkasn havaya kaldrd, Kl Ali'ye selam verir gibi bir sre bolukta tuttu ve
kolunu indirmedi, yr166

167
d. Sesi, arkadan btn tonlaryla duyuldu: "Peki, ne talimat aldn."
Paa, cevab beklemeden hzla merdivenleri kt, doru Gazi'nin odasna girdi. Oda botu. Masann
zerinde deiik kitaplar, dergiler geliigzel braklmt. Kalemlerin ucu ustaca yontulmu ve bir kristal
hokka takmnn nndeki gmten bir merdivene benzeyen kalemlie dzgn biimde yerletirilmiti.
Bir deste kt ve birka zarf, be mektup, umasn diye gm tokmakl "papier buvard"n altna
konulmutu. Masann zerinde Fikriye'nin resmi vard.
Gazi Paa ieri girdi doruca misafirinin yanna geldi, elini skt:
"Ho geldin!" "Ho bulduk Paam!"
Gazi, ak renk bol bir pantolon giymi, kaim kahverengi kemerle belini skmt. Hasr gibi ilenmi bir
deri pabu, bu kemerle ayn renkteydi. zerindeki bembeyaz, tiril tiril gmlein cebine sahibinin adnn
ilk harfleri ilenmiti. Belli ki usta bir el, biraz da hasret giderir gibi bir scak tatminle bu harflere gz
nuru dkmt.
Uzaktan bakldnda, Gazi'nin yreinden fkrm iki damla kan bu beyazln zerinde phtlam gibi
grnyordu... Gazi, smet Paa'ya sigara ikram etti:
"Sylediklerinin hepsini uzun uzun dndm, smet! Baz notlar aldm. Baz grlerimi deitirdim;
baz yeni grler gelitirdim. Gryorum ki, Cumhuriyet'e sahip kacak kltr ve terbiyeye henz
sahip deiliz. Esef etmiyorum; demek ki, grevimiz henz bitmemitir."
Gazi Paa, masasnn gzn at, kendi el yazsyla hazrlam olduu notlar smet Paa'ya verdi:

"Btn ikazlarn dikkate aldm; hepsinden ok istifade ettim... Cumhuriyetin verilecek o kadar ok
sava var ki, bana vicdan muhasebesi telkin edenlerin szleri, meselemizin kavranmasndaki
glmz gsteriyor."
Gazi Paa'nn konumasnda zamirler deimi, smeti de kapsama alan bir genilik kazanmt:
"ktisat Kongresi'nin zabtlarn okudunuz sanrm ?"
"Bitirdim Paam!"
"Bir de una bak!"
Gazi Paa, bir esericedit kdn kaim izgilerle eit paraya blm, her blmn bana byk
harflerle balklar koymutu: "Siyas", "ktisad", "tima".
Kt elindeydi. Bir iskemle ekip smet Paa'nn yanna oturdu. rencisine matematik problemini
anlatr gibi konuuyordu:
"Bu tasnifi hi aklmzdan karmayalm... Siyas mcadelemizin kalb budur; ttihatlara, "saltanat"
diyorum; cumhuriyetilere "devlet"... Onlar, saltanattan, merutiyete geldiler; biz devlette
cumhuriyetiz... imdi, eriattan laiklie geeceiz."
Gazi, masasna gitti; iyi yontulmu kalemlerinden birini ald. Kdn zerindeki oklar izleyerek
aklamalarn srdrd:
"ktisadiyatmz mstakildir. Mill kapitalist bir ekonomiye destek verecek seviyede devleti olmak
zorundayz. Bunu tahakkuk ettirdiimiz an, itima davamzn btn hedeflerini tahakkuk ettirebiliriz..."
Gazi'nin sesi deiti. O beyaz gmlein yerine, mareallik niformasn giymi gibiydi. Szleri bir fikrin
tartmaya almasndaki sluptan ayrlm, emir yazdran hviyete brnmt:
"tima hedefimiz iin hibir taviz kabul etmeyeceiz, smet... ttihatlar, Garpllamak istedi; biz,
medeniyeti olacaz. Onlar, komitac hviyetiyle ihtilalci olmak istediler; biz, inklap olaca108

169
*

z. Onlar, Osmanllamak istedi; biz, milliyeti olacaz. Onlar, slamlamak istedi; biz, laik olacaz..."
Gazi, smet Paa'nn elini tuttu, parmaklarn parmaklarna geirdi:
"Bir itirazn var m ?"
smet Paa'da ses yoktu. Gazi, bastrmak gereini duydu:
"Beni anlyorsun deil mi ? Cumhuriyet iin neden kimsenin gznn yana bakmadm anlyorsun
deil mi ?"
smet Paa ayaa kalkt; ellerini havaya kaldrd. Sanki dua eder gibiydi:
"Paam, sadece bir dileim var, daima adil olalm..."
Gazi, smet Paa'yla vard ahengi bozmak istemedi. ri aynal konsolun nne gidip bir sre kendini
seyretti; yznde ne sevin, ne hzn vard. Gazi byle bo bir yzle bakmay sevmezdi. Konsolu at,
bir kutu kard. Kutunun iinde, bir zamanlar smet Paa'ya gnderdii altn kalemin ayns
duruyordu... Bo yzne bir sevimli tebessm taknd:
"Yarn, 24 temmuz; Lozan'n nc yl... Senin adn var Lozan'da; benim deil... Ben, seni Lozan'da
hi yalnz brakmadm smet! Sen de beni sakn Cumhuriyet'te yalnz brakma..."
Akam vakti yaklam, kouun ald koridorlarda telal ayak sesleri balamt. Her hcrenin
kapsn tek tek yoklayan jandarma eri, akam yemei smarlamak isteyenlerin sipariini alyor, her
defasnda hi duymad isimleri bir yere yazmalar iin, kt kalem uzatyordu.
Cavid Bey isteksizlik gsterdi. Aliye'nin sessizlii ve Osman iar'dan yeteri kadar haber alamayyla
zlemleri artm, evre, kendisini ilgilendirmeyen bo bir varlk haline dnmt.
Eylle yaklamak stanbul'da bir zevkti. Ada'nn serinlii balaynca, amlarda gezip, Aliye'yle mehtab seyretmek, mutluluk duyduu nemli ve deerli bir
alkanlkt. "imdi, Ada ne kadar gzeldir" diye aklndan geirdi. Osman iar'n her akam banyosunu
aldktan sonra mrebbiyesinin kucanda salona gelip annesine ve babasna veda pc vermesi ne
tadna doyulmaz bir iftihard.
Tyleri rperdi. Tahamml edemeyecei bir kabala maruz kalm gibi kendini geri itti. Aklnda en
kt ihtimallerin ayn anda bir zincir gibi birbirine eklenip Aliye'nin zerine ullandn dnd. Aliye
Hanm, Osman iar'n "Kiss dady" diye uzatt yanan imdi ayn gurur iinde pecek huzura sahip
miydi ? "Mmkn m, elbette ki imknsz, elbette ki imknsz" diye bir esef duygusuyla atei barna
bast. Bu esefin sesini ykseltti:
"Aliye, mutlaka her gece iki defa pyordur Osman'; biri benim iin, biri kendi iin..."

Bu teselliyi uzun sre canl tutamazd. Gerein ne olduunu abucak kestirdi: Osman iar'n alnna, o
kor dudaklarn yerine, aresiz bir hasta ehresinin soluk ve sessiz az uzanm gibi yeniden
hznlendi. Yatana uzanp, biraz dinlenmek istedi. Ceketini kard. Hayal meyal aydnlatan snk
lambann fitilin ykseltti ve bir kaba lkla kendini geri ekti:
"Defol pis hayvan!.."
Krk camdan ieri giren kedi, Cavid Bey'in et konservesini yataa devirmi, byk bir agzllk iinde
yiyordu. Avustralya koyunlarnn en yasz butlarndan hazrlanm kubalar, bu sokak kedisini bir
saray sofrasna oturmu gibi mutlu etmiti. Kahverengiye alan sala yataa bulam, Cavid Bey'in
gecelik entarisini pislik iinde brakmt Bir cesaret gsterip kedinin elinden konserve tenekesini kapt
ve dar att. Kedi bir mermi hzyla krk camdan dar frlad ve en ince yerine bir tekme yemi gibi
acyla kat Cavid Bey'in dar att ete saldran yal bir
170
Ymaz Karakoyunlu
AJiler Divan
171
kadn, kedinin sofra artna krk yllk ekya agzllyle elkoymutu. Bu frsat, o haliyle brakmaya
niyetli deildi. eri seslendi:
"Beyim bir daha sefere, kda sar da at, nimettir bu..."
Cavit Bey, artk alayacak noktadayd. Geceler yalnz ve sszd. Osman iar'n "Boncorno" diyen sesi
yoktu. Bu sesteki o incelik, o tat kaybolmu; apr upur pyormu gibi az sulandran bir ekilik
gelmiti.
Doktor Nzm, fitili ykseltilmi lambay duvardan alp masann zerine koydu:
"Nedir bu asabiyetin Cavid ?"
"Bu akam giyecek geceliim bile yok. Dnsene arafsz bir yataa uzanacam. Yarabbi, nedir bu
bama gelenler..."
Doktor Nzm, elii kdna sarlm ipek gecelii Cavid Bey'e verdi:
"Ben lavantadan holanmam, sen giy..."
Cavid Bey gecelii ald; yatana oturdu. Nzm'n sesi ayn serbestlik ve terbiye iindeydi:
"Yatarken giyersin; imdi en temiz elbiseni giy; kravatn tak."
Cavid Bey, bu bembeyaz ipein tenine dedii yerde bir cennet bahesi alm gibi enlenebilirdi.
Hzn, zerine yle ar bir yk gibi kmt ki, kprdayacak gc kalmamt. Yatana oturdu;
yksek sesle Fikret'ten iirler okumaya balad. Rbab-% ikeste'nin her sayfasn cildinden ayrm,
baucuna raptiyelemiti. Her skntl annda rastgele bir yapran nne geip nce hafzasna
gvenerek okuyor, takld yerde kdn karsna geip yeni batan alyordu.
Doktor Nzm, Cavid Bey'e yaklat ve elindekini uzatt:
"Ayakkablarnn tozunu da al..."
Cavid Bey eline tututurulan eyi hayretle karlad"
"Ne yaptn Doktor?"
"Sadece eteinden biraz kestim. Aklma koyduumu yaparm, Cavid!.."
Halide Edib Hanm, Adnan Bey'e yazaca mektubu tasarlyordu. Ksa mektuba ok ey sdrmak
zorunda oluundan ikyeti deildi. "Araya birka kk tahlil cmlesi sktrrsam Doktor maksadm
kolayca terih edebilir" diye dnd. Mektubun balang cmlesini kafasnda kurdu: "Bir memlekete
yaplabilecek fenalklar dndm; ihanet, menfaat, aptallk, korku, hatta kast, bana tesirleri byk
fakat sradan sebepler gibi grndler. Bunlar ahs karakter eksiklikleri gibi deerlendirmek mmkndr. Meseleye, memlekete hkim olan karakter asndan baknca karma kanlar ok byk bir
dikkatle gzden geirmek ihtiyacn duyuyorum. Vefa, ok haysiyetli bir duygudur ve mill karakter
halini almas gerekir. Kadirbilir olmaktan uzaklamakla btn fenalklar davet ettiimizden cidden
endieliyim."
Karabekir Paa, Zeyrek Yokuu'ndan iniyordu. Hasret hissini teselli edecek bir ihtiyala ocukluunun
getii yerleri gezmek istemiti. Akamn alacas yeni yeni boy gsteriyordu. Arkasndaki ayak sesinden
rkt ve hzla geri dnd. Mesafeli duruyordu:
"Sizi tanyor muyum, Efendi?"
Adam duralad. Haksz bir muameleyle azarlanm gibi duyguland. Eer aypl bir durum varsa sorana
ait olmal diye dnd:
"Nasl tanmazsnz Paam! Kars Cephesi'nde avuunuzdum..."
Kzm Paa yaklat adam uzun bir sre seyredip elini uzatt; avu'un pp bana koyaca ana
kadar bekledi:
"Ho gr avu! Sen unutulacak adam deilsin... imdi kt gnlerdeyiz, herkes tetikte duruyor."

Birlikte yrdler. Kzm Paa, srtndaki terin kuruduunu


172

173
hissetti. avu'un anlattklarn dikkatle dinliyordu:
"Harpten sonra dkknma dndm; Cerrahpaa'da bakkallk ediyorum. Ta Birinci Harp'ten beri
askerim, Paam. Biraz yzmz gld derken, bamza bu belay atlar..." "Hangi belay ?"
"Gazi'yi vurmak istemiler. Gya Kara Kemal varm iin banda."
Kzm Paa ne syleyeceini armt. Bu dzgn konuan mahalle esnafnn azndan duyduklarn
hayretle karlad. Aklna gelen ilk soruyu yneltti.
"Kara Kemal kimdir bilir misin ?"
"Bilmez miyim Paam; ayn mahallenin insanlaryz. aeci olduu gn dkkn babama o atrd. imdi
sayesinde bir iim var. Minnetim byktr..."
Kzm Paa, avu'u yeniden seyretti. Gzleri doluydu, sinirlendi:
"Yakmyor sana avu! Dk o gzndeki ya da rahatla..." Akamn ilk kt anda insan rkten
bir rengi vardr. El ayak ekilince koyulaan renkler arasnda altnz her ey kaybolur; evrede hibir
eya kalmam gibi plak bir sahipsizlik hissine kaplrz. nsann yokluk iinde kalmdaki korkusunun
grtlan skan tek g utantr.
Cavid Bey, gemiin kendinden kopmayan olaylarn vefal bir dost gibi gn geldiinde hatrlayan ve
kutlayan alkanlklar iindeydi. Aliye Hanmla geen gzel gnlerin hatrasna snm, tek bana
brakldna inand bu yorgunlukta teselli bulmu gibi kendisini sevinlere bomutu. Aliye Hanm'n
Ankara'ya gelmek isteklerinin hepsini geri evirmi, bu aypl halin seyrinden utan duyuyormu gibi
yz kzarmt. Aliye, daima scak ve diri bir hatrayd. Her gn, bu hatrann ilk yaand gn
seyreder, evresindeki btn surlar ykp o eski muhitin iine girerek avunurdu... Sonra gerein balyozu kafasna
inmiesine kendine gelirdi.
O balyoz grnd...
Doktor Nzm kapdayd. Yz glyor, gzlerinin ii glyordu. Dudaklar bak srtn andran ince
izgisinden kurtulmu, bir tebessm sna gibi bymt. Glerken bile Nzm'n yz sert bakard.
Sesi, hibir yumuama gstermemi, sadece, kelimelerin tadklar manalarn dnda yorumlanmasna
imkn vermeyen bir aklk kazanmt:
"Benimle gel Cavid! Sensiz olmuyor."
Cavid Bey, etei geliigzel krplm ipek entari iinde yatan ucuna ilimiti. Hcrenin karanl iinde
bembeyaz ipek, dedii teni huylandrm, Cavid Bey'i btn klar snm bir hatrann terk edilmi
tahtnda oturan yorgun bir ihtiyar efkryla alatacak noktaya getirmiti. Hatrlamak ac bir arzu gibi
neredeyse Cavid Bey'i, her vesilede gzleri slanan ocuk kadar duygulandrmt. Cavid Bey, bu efkrl
saadet lezzetinden mahrum kalmaya niyetli deildi:
"Dokunma bana bu gece Nzm. Aliye'yle dertlemek istiyorum."
Doktor Nzm'n sesi yumuad:
"abuk ol! Elbiseni giy, kravatn bala ve yzne az rastlanr gzellikte bir vakar takn. Bakn o ilk
gnleri andran alevli klarla parlasn. Buna hepimizin ihtiyac var. Eminim, Aliye Hanm da ok mesut
olacaktr."
Cavid Bey nce ard; sonra, Nzm'n dediklerini bir itaat hissi iinde aynen yerine getirdi. Lambay
eline alp aynaya yaklat. Alacakaranlkta yansyan yznn yorgun hatlarnda hl taze ve hasretli
izgiler grnyordu. Baklarna o alevli scakl taknmaya alt:
174

"Hazrm Doktor! Bu gece iimde gcn tam kestiremediim bir dev kprdyor."
Son bir defa bakmak ihtiyacyla aynaya yaklat; salarn dzeltti. Duvara ast iirlerden Fikret'in,
gptayla esefi i ie yaad feryadn bir kere daha yksek sesle okudu:
"Yiyin efendiler, yiyin; bu hn- itih sizin..."
Nazm'n yz ekidi. Hangi artlarda olursa olsun, yanl yorumu affetmeye niyetli grnmyordu. Bu
seste, ak bir vicdan muhasebesi yatyordu:
"Fikret o iiri, Yldz' yamalayan ttihatlar iin yazmtr. Sen kimi kastettin bilmiyorum."
Birlikte dar ve nemli koridoru getiler; yol boyunca Cavid Bey, Doktor'daki deiikliin sebebini aryor,
bu ani heyecan ve mutluluun nasl gelip Nzm' etkilediini kestirmeye alyordu. Merkezi Umum

kapsnda skmamak iin duvar dibine gizlenmeye alt Nzm'n eli, imdi avucundayd ve
zlediinden daha scakt.
Doktor Nzm kapy at, Cavid Bey'in girmesi iin saygl ekilde geri ekilerek yol verdi:
"Cavid'in hakk, Cavid'e verilmelidir."
Kou allmn dnda aydnlkt. Btn tutuklular, hcrelerinin lambalarn alp gelmiler ve bu
enlikli meclisin rengini amlard Mustafa Nail Bey ne kp Cavid Bey'in elini skt:
"Bu fikrin sahibi Doktor'dur. Ben sadece kendilerine yardm ettim..."
Mustafa Nail Bey, Doktor Nzm' kucaklad. Nail Bey'in ela baklar karard, alayacak kadar
gevemiti:
"Kardeim! Velinimetim! Seni her zaman farkl bir insan olarak takdir ettim."
Hseyin Cahid, Cavid Bey'in yanna yaklat, bylece Nzm
175
ile Cavid'in arasna kendi varln yerletirmi ve Cavid'in maruz kalabilecei herhangi bir asabiyete
kar iri gvdesini siper etmiti. Sesinde bir baka asabiyet gizliydi:
"Mahiyetini tam bilmediin bir ey iin nasl byle istekli grnebiliyorsun ?"
Nzm, Hseyin Cahid'i iteleyerek ortaya kt. Elindeki paketi at, iindekini gsterdi ve sabah hiddetle
krd camm zerine itinayla yerletirdi:
"Merutiyet Bayram bugn rtn ispat ediyor. Tam on sekiz sene nce istibdada son verdik. Bugn,
bizim en byk Hrriyet Bayram'mzdr. Hibir ihtimal, hatta tehditle bundan vazgeemeyiz."
Cavid Bey hayretle pencereye aslan bayraa bakt.
Vardar Bonmaresi'nin sahibesi Nigr Hanm'n itinayla paketledii krmz elii kd dzeltilmi ve
Cavid Bey'in giydii beyaz ipek geceliin eteinden kesilen paradan ay-yldz yaplarak zerine zenle
yaptrlmt.
Hseyin Cahid, Doktor Nzm'a yaklat, ellerini tuttu ve kendisine ekip sarld. Krk yln acs, tatls
birbirine karm, Hseyin Cahid bir gururu, sahibine teslim etmiti:
"Nzm! Seni kskanmaktan takdire frsat bulamadmz iin esef ediyorum. Beni daima hayrette
brakan meziyetlerin vardr."
Koutakiler heyecana kapld. Herkes birbirini kucaklyordu. Aylardr dar hcrelere lanetliler gibi
kapatlanlar, bir darrifa-dan boanm gibiydiler. Niyazi'nin daa kt geceyi andran gurur
krlm, btn hazlarn zerine youn bir karanlk basmt. akn bir mutluluk, bu karanln iinde
sert ve scakt. Mustafa Nail Bey, sabah vakti skan gsnde ferahlk hissetmi ve cierlerinin btn
geniliini kullanan kantocu gibi derin nefes aldktan sonra sesini ykseltmek ihtiyacn duymutu:
176
"Haydi, hep birlikte syleyelim..."
Mustafa Nail Bey, biraz nce hoaf itii bakr sahan eline alm, tpk tef alar gibi usul vurarak
yallar korosuna Hrriyet Mar'n syletiyordu:

"Bayramz, anmz;
Hrriyet imanmz."
ttihatlarn hepsinde kk bir iaretle kenetlenecek disiplin ruhlarna ylesine sinmiti ki, btn
dargnlklar unutulmu, ilk gnlerin heyecan ve saadeti yeniden birbirine balamt. Ufack kouta
ky dnlerini hatrlatan bir rahatlk ve geveklik iinde cotular. Hseyin Cahid Bey, marn
nakaratn tek bana syledi:

"Feda olsun canmz;


Kurtuldu vatanmz."
Doktor Nzm, Mustafa Nail Bey'e yaklat:
"Bir daha bana gsm skyor deme, Nail Bey. Btn meslek hayatmda byle geni gs
dinlemedim. Sende snmeyen bir ate olduunu sylediklerinde zor inanmtm. Demek ki doruymu.
Nereden kardn bu mar ?
Mustafa Nail Bey istifini bozmad:
"smail Hakk Bey sk sk ziyaretime gelirdi. Her vesileyle mek ederdik. Musikimizin ttihats odur.
Ksmet olur evimize dnersek Doktor, sana mkemmel bir evkefza fasl dinleteceim."
Doktor Nzm, elindeki lambay yukar kaldrd. Hafif bir rzgrla ksk alev titredi, bayraa yansyan
klardaki oynay sanki dalgalanyormu gibi serinlik getirdi. Nzm'n sesinde rastlanlmam bir
sknet dikkat ekiyordu. Bu ses birden ykseldi ve tekrar eski sknetine dnd:
177

"Lambalar kaldrn! Ik! Daha bol k!.."


Bu seste, yllarca nce himaye talep eden stanbullu taze dulun, Nzm' zleyen yumuakl vard.
Hac Salih Efendi'nin cenazesinden sonra basal dilemek iin gittii matemli konan lo
selamlnda, alkantl bir mrn sudan yorgunluunu zerinden atm gen ve diri bir gzellik
seyretmiti. Bu gzellik, dnyaya metelik vermeyen bir bak daveti uzatr gibi Nzm'a yaklam,
teselli ihtiyacn aka ifade etmiti:
"Doktor! mr boyunca himayenize ihtiyacm olacaktr. Hissettiklerimi size bizzat ifade etmekten
memnunum. Ltfen bu szlerimi rastlamak istemediiniz cesaretler gibi ayplamaynz. Eminim ki,
yaknlmn size getirecei hibir yk olmayacaktr."
Doktor, her vesileyle stanbul'a geldiinde bu himaye ihtiyacndaki taze dulun avunabilecei btn
ihtimalleri sonuna kadar kullanm ve her seferinde turfanda bir mevsim meyvesi tadar gibi
heyecanlanmt. Her yaz tenine deen ince ketenler, sadakor gmlekler, bu rint tavrl dulun gz
nurunu getirirdi. Her k, terini emen Selanik fanilalar, Nigr Hanm'n hasretini hissettiren lavanta
kokularyla Vardar Bonmaresi'nin etiketini tard.
O ipek gecelie, Nigr'n omuzlarn okar gibi dokunmu, baygnlk geirir gibi titremiti. Bir hayal
hafiflii Nzm'n yreine km, nabzlarnn vuruu, gneli bahar sabahlarndaki yamurlar gibi
birden boanvermiti... Nigr dank salarnn rzgryla bu kk hcreye girmi, usul admlarla
Nzm'a yaklamt. Ryal ruhunu sunmaya hazr Meryem gibi Nzm'n sert ve hatrl kasnanda
gerilmeye hazrd. Avucunda serin sular getirmi Bedevi kzlarnn atei hissediliyordu. Mermer alnl
sebil emelerinin, zerinde dualar kaznm bakr taslarndan birini sunar gibi eildi. Hayatn btn
srlar zlm, takati tkenmiti... Nigr, himaye talep ettii gecenin o ilk ve devaml scaklyla
kar178
sndayd. Btn musikisiyle Nzm'a bakyordu. Yeil glgelere gmlm evliya trbeleri gibi, hayatn
deimez derleni ve toplann getirmiti.
Doktor Nzm, birdenbire Tekilat Mahsusa'ya fedai seen eyh Mehmed gibi vecde geldi. Gzlerinin
nndeki zarif endaml hayali devirdi; elindeki ipei buruturup att. nsann kendini ayplayndaki
ses, btn klar sndrr:
"Nzm! imdiye kadar hibir eyin srasn armadm."
Koridorda telal sesler ykseldi. Hrriyet Bayram'n kutlayanlar derlenip toparlandlar. Krk camm
zerindeki bayrak hafif rzgra gs germi gibi sessiz ve biraz da hznle dalgaland.
Kapy Enezli at. Kl Ali ile Necib Ali glndler. Hepsi ayaktayd; yanl zamanda karlatklarnn
farkna varm, artlarn getirdii bir tesadfi hakszla uram gibi, acsn belli edecek btn
tavrlarn taknmlard. Kapnn almasyla birlikte elii kd, hrslanm gibi iddial bir sesle
dalgalanmaya balad; tutturulduu yerde bir iki takatsiz mukavemet gsterdi ve sonunda dt.
Doktor Nzm ile Kl Ali, ayn anda eilip bayra aldlar. Nzm'n sesinde frtna vard:
"Nasl buldunuz Ali Beyefendi ?"
Kl Ali bir ey sylemek istememi ve skc bir sessizlik domutu. Cavid Bey ileri frlad:
"lleri tam deil. Bir eyi nizamnda yapmann nemli ve meden bir vasf olduunu daima grmek
istemiimdir."
Kl Ali frsat karmad:
"Anlalyor ki, Cavid Bey'in fikrini almamsnz."
Sonra ekledi:
"Nzm Bey'i takip edebilmek benim iin daima mkl olmutur. Sizin de kendisini kolayca
izleyemediinizi gryorum."
179
Lo hcrenin zerinde yldzlar iri ve klyd. Her eyiyle llp biilmi bir nizamn haklarn tavana
asmt Sonsuzdan duyulan bir ses ve teselli getiriyordu.
Necib Ali Bey, hafif alayc bir tavr iindeydi, Nzm'n elindeki bayra ald, inceledi:
"Nihayet Cavid Bey'in katlacam bir fikrini bulabildim. Gerekten lleri tam deil. Tehisinizi tebrik
ederim Cavid Bey..."
Mustafa Nail Bey, kklerini himaye etmek isteyen yal gibi ortaya kt. Elinde bakr sahan
tutuyordu. nce, uzun parmaklaryla bir iki tempo tuttu:
"Necib Ali Bey, bir zamanlar Hrriyet Marn en yksek perdeden okuduunuz gnlerimiz olmutu.
Yine bana itirak etmek istemez misiniz ?"
Sonra geriye dnd:

"Haydi beyler! Necib Ali Bey'in hafzasn tazeleyelim."


ttihatlar yava yava Mustafa Nail Bey'in etrafn sard. Hep birlikte ayn tempoya uygun ekilde
seslerini ykselttiler:

"Bayramz, anmz;
Hrriyet imanmz."
Cavid Bey, Necib Ali'ye yaklat. zmir durumalarndaki, yukardan bakn intikamn alyormuasna
heyecanland Tek fslt, gecenin barn yaran bir lk gibi ykseldi, yankland:
"Marseillaise de byle sylenmitir, Necib Ali Bey."
Sonra Kl Ali Bey'e dnp ekledi:
'"Zamann iinden, dna tamak iin hi bu kadar zarif bir sebep zuhur etmi miydi hayatnzda, Ali
Bey?"
Cavid Bey, Merutiyet Bayram'nn her yldnmnde gemi kutlamalarn kendisini nasl mutlu bir ruha
kavuturup gururlu bir neeyle sardn hatrlad. Btn felaketlere ramen insanla180
Ylmaz Karakoyuu
181
ra yaamak ve hissetmek hakkn veren bu siyas bayram bir mutasavvf dindarlyla idrak ediyor ve
sevinlerini ortaya dkyordu. Hcresine dnd bir kda gemi on sekiz yln takvimini yapt.
lk mjdeyi Bkre'te bir kr kahvesinde avaz kt kadar baran gazetecinin sesinden almt.
nanarak istememeye varan hayreti ve sonsuz sevinci ayn anda duymu, akas biraz da tereddt
etmiti. "Selanik'e dnmem gerekir" diye dnm ve hemen yola kmt.
Yol boyunca btn istasyonlarda sele kaplm gibi srklenircesine kouan binlerce insan, sanki bu
harika hadisenin yaratcsym gibi trenden inen herkesin ellerini, ayaklarn pyordu. skp
stasyonu'nda daha perona girer girmez bir keyi siper edinmi iki endieli sima dikkatini ekmi ve
Cavid Bey'i rktmt. Talat ile Hafz Hakk'nn durgun yzlerinde hayra yoracak hibir iz yoktu.
Talat, Cavid'i kucaklam, ask ehrenin sebebini aklamt:
"Cavid skntdayz. Arnavutlar mard. Bamza i amalarndan korkuyorum. Onlara teminat vermek
ihtiyacndaym. Fikrini almak isterim. Geliin ok isabetli oldu."
Hafz Hakk hrriyet adna iirler okuyan mektepli ocuklar gibi enlenmek istiyor; Talat'n ar
gvdesinin basksndan kurtulamam gibi sesini ksm duruyordu. Talat'n etkisini yeniden takdir eden
duygulara kapld. Cavid Bey, kk hadiselerden byk davalarn sonucuna varm gibi saadete
kaplrd.
Geceyarsna doru Selanik'e geldiklerinde, kadnl erkekli binlerce insan istasyonu doldurmu, zn
tam kavrayamadklar bu ilah bayram kutluyorlard Cavid Bey, sevinle bu yzlerdeki memnuniyeti
seyretmi sonra endieye kaplmt.
"Bu bayram idrakte acze dtkleri gnden bizi koru Yarabbi!" diye sessizce dua etmiti. ehre giden yolun her kesinde durdurulmu, gittike byyen kafilenin
srarlaryla nutuk atmt. Vardar kysnda, Olympos Meydan'nda, Hamidiye Bahesi'nde Cavid'in sesi
saatlerce yanklanmt. Bu ses hl kulaklarnda nlyor, Selanik sahillerinden kopup gelmi bir dalga
gibi dar hcreyi serinletiyordu.
Kap ald. Cezaevi kumandan ieri girdi. Enezli kapda emir bekliyordu. Yldzlarn baracana
inand iki eski arkada bir araya getirmi gibi mutluydu. Kumandan gz ucuyla masann zerindeki
kda bakt, Cavid Bey'in elini skt:
"Hatralarnz m Cavid Bey?"
"Merutiyet Bayram'n nerelerde kutladmzn takvimini kardm. Buyrun! Okuyunuz efendim."
Kumandan elindeki kitab uzatt:
"Ancak bunu bulabildim. Zira, sizin okumadnz bir kitab bulmakta zorluk ekiyorum."
Kumandan, masann zerine Halide Edib'in Handan romann brakt:
"Baka istediiniz bir ey var m Cavid Bey?"
Cavid Bey artk tutulamazd... Boald. Szleri, dndklerinden daha hzl ekilde dklyor ve
kendisini bile hayrette brakyordu:
"sterim! sterim!.."
Masann zerindeki resmi gsterdi. Gm erevenin iinde Osman iar, al bir yzle glyordu. Aliye
Hanm'n kollarndan frlayp kumandann kucana sramak, haki elbisenin zerinde kk altnlar gibi
parlayan dmelerle oynamak ister gibi hrnlk gsteriyordu. Osmanck'n gzlerinde "Babam isterim"
diyen alamakl bir bak vard...

Cavid Bey szlerini tamamlad:


182
"Osman' isterim Kumandan Bey! Ama biliyorum, onu getirmek sizin elinizde deil..."
Cavid Bey, istediinden piman oldu, duruldu... Yz, bak, iini baka trl szlatt. "Bu hissi anlamak
kolay deildir" diye dnd. Her ikisinin de gzlerinde ortak bir ihtiya ifadesini bulmu, kelimelere
dklmeden o dokunakl haliyle ylece kalmt.
Doktor Nzm, Mustafa Nail Bey'i bir kere daha elden geirdi:
"Kendine iyi bak Nail Bey! Bana szn var, burdan knca fasl dinleteceksin. Biliyorsun, ben alacam
kimsede brakmam..."
Mustafa Nail Bey fanilasn giydi, yatann ucuna oturdu:
"Doktor! Yalnz kalmay bekledim. mrmn sonuna yaklayorum. Hi kran hissi tatmamtm; nasl
bir ey olduunu hep merak ediyordum. Bu gece bana bu nimeti sen verdin... Sa ol!"
Doktor Nzm, Nail Bey'in neredeyse bir ocuk gibi alayacak noktaya gelmesinden rkt. Byle
zaaflarn bir dava adamnn karakterinde ciddi tehlikeler yaratabileceini ok grmt. Gevemek,
Nzm iin en az ihanet kadar ar bir su demekti:
"Kimseye minnetin, krann olmamal ki Nail Bey, ban daima dik tutabilesin. Talat'n, Enver'in
benden ekinmesi hep bu yzden olmutur."
Mustafa Nail Bey, bilgi tavrla ban sallad:
"Bilirim! Bilirim, Doktor..."
Doktor'un sesi birden sertleti:
"Hayr efendim, bilemezsiniz. Asla bilemezsiniz... O meclislerin mahrem hayatna vkf olabilmeniz
mmkn deildir."
Nzm artk tutulamazd. Son nefesinde itiraf etmeyi tek are grm bir esrarengiz liderin takatsizlii
iindeydi:
"Enver'i hep ocuk bulmuumdur. Onu ciddiye aldm tek bir
183
hatram bile yok. Mustafa Kemal, Enver'i kskanacak yerde sevmeye alsayd gn iinde iini bitirir,
ezer geerdi... Talat'n himayesi olmasayd, Manastr'da daa kacak cesareti bile bulamazd. Talat'a
gelince, onu hep takdir ettim. nceleri kestiremediim hibir hareketini hatrlamyorum. Ona kar hep
saygl fakat tetikte durdum."
Mustafa Nail Bey, hkmlerinin deer tadnn kabul edilmesini istiyordu:
"Talat Bey adam arkadan vuracak tynette deildir."
Nzm kprd:
"Elbette deildir! Olsayd, onu oralarda tutar mydm hi ?.. Kurnazd, ama metodu yoktu. Sisteme
ulaamamt. Btn ipleri elinde tuttuunu sanyordu. Bir kuklac, hangi parmana hangi ipin bal
olduunu mutlaka bilmek zorundadr. Talat bazen elini kaldrmak istedii kuklann ayan krard."
Doktor Nzm krd potun farknda deilmi gibi devam etti:
"Maliye nazrlndan drldnz gn hatrlaynz Nail Bey; bugn bile maruz kaldnz hakarete
hakl bir sebep bulabiliyor musun?"
Mustafa Nail Bey'in sesinde hibir esef hissi yoktu:
"O gnler ok geride kald, Doktor..."
"Hayr! Hayr, hibir ey geride kalmad. Heyecanlarnz kaybolmu, ihtiyarlamsmz. Btn
bencillikleriniz ortaya dklp sizi esir alm. Ne yazk!.. Kendinize has bir srrnz yokmu meer.
Bazen kendime yazklar olsun Nzm, hi kimse iin asln kavrayacak kabiliyette deilmi diyorum.
stibdat hepinizin nefretiydi; benim hedefim. Ben vurdum, siz sevindiniz; o kadar..."
Nzm, marapadaki suyu iti. Yeniden doldurup Mustafa Nail Bey'e sundu:
184

185
"iniz biraz."
Mustafa Nail Bey suyu ierken Nzm konumasna devam etti:
"in asln kavrayan tek kii vard: Kara Kemal... Onun kadar hzl dnen bir zihne, onunki kadar
salam bir manta rastlamadm. Zihnindeki kudrete sadece vicdanyla kafa tutacak kadar inceydi.
zlediim iki canldan biri daima Kara Kemal olmutur. Ona hayran olunmaz; mmkn olsa taplrd..."

Nzm, bu bahsi artk kapatmak istiyordu. Daha geni bir tartma ierisinde, ykseltmeye alt
Kemal iin yeni kskanlklar, yeni husumetler domasna yol aabilirdi. Baka artlarda olsa sonuna
kadar srdrecei bir kavgann "imdi sras" deil diye dnd. Sinirler gerilmi, eski dostluklar, o
sevdal vasflarn kaybedip sradan alkanlklar gibi kolayca bo verilecek seviyelere dmt. Sadece
seviye farkn hatrlatan bir kk ima, yahut ak seik bir ikaz yeterli olabilirdi:
"Onu takdir edebilecek seviyeye acaba kamz ulaabildik!.."
Kouu doldurmu kim varsa hepsinin yznde sknt vard. Doktor, knayan bir hrsla ekledi:
"Neden ipleri bu aylaklara braktn Kemal ?"
Doktor Nzm, Talat'n geliigzel hkmnn ar bedelini demi bir arkadann gururunu ykseltmek
istedi. Getirildii gnden beri uzakta, kendi kurduu dnyada sessiz sedasz kalmay yeleyen Hilmi
Bey'e dnd. Kara Kemal'in, "Tek sakin tabiatl ttihat" dedii Hilmi Bey, gerekten geldii gnden
beri azn amamt:
"Hilmi Bey, sen anlarsn ne dediimi. Sana kar Talat'n iledii hakszl asla affetmedim."
Hilmi Bey, hibir eyi umur etmeyen bir garip rahatlk iindeydi. Umum ktiplik gnlerinin
heyecanlarn gerilerde brakmt.
lk defa, Merutiyet Bayram'nda giyinmi ve sesini sadece o gn ykseltmiti:
"Beyler! zmir'de verdiimiz ehitlerimizin ruhuna bir Fatiha
okuyalm..."
X
"lk ceza odur ki, hibir sulu kendi yarglarndan kurtulamaz."
Juvenalis
stiklal Mahkemesi'nin hkimler heyeti hep birlikte ieri girdiler. Yzleri, celsedeymi gibi iddetle
aslmt. smet Paa souk saylabilecek bir tavrla karlad Sadece Kl Ali'nin elini biraz uzunca skp
sordu:
"ocuklarn nasl ?"
"Ellerinizi pyorlar Paam!"
"Gzlerini ptm syleyiniz Ali Bey."
Gazi, smet Paa'nn gnln almak iin ilk frsat bulmu ve Lozan Antlamas'nn yldnm iin
Hariciye Kk'nde bir yemek verilmesini istemiti. Gazi grnrlerde yoktu.
Falih Rfk, bir tavan gibi hzl ve sevimli beyazlklar iinde ieri girdi, nn ilikleyip Paa'y selamlad.
"yi akamlar Paam!"
smet Paa elini Falih Rfk'nn omuzuna koydu, glyordu:
"Seninkiler burada. Sakn bir hadise karmalarna frsat verme."
Hadise kmasna imkn yoktu. Gazi grnd. Herkes iki yana ekilip saygyla geiini seyretti. Gazi,
Falih Rfk'nn nnden geerken durdu:
"Naslsn ocuum ?"
188
Bu ilgiyi, dikkatle izlendiine emin olduu bazlar iin kastl olarak gstermi, sonra Falih Rfk'y
elinden tutarak kendisiyle beraber srklemiti. Birlikte bir keye doru yrdler. smet Paa ev
sahibi olarak Gazi'yi izliyordu. Akam gzel bir serinlik iindeydi. Bahenin iri gllerinden yaylan baygn
bir koku evreyi sarm, herkesi kendine balayan, fakat ulalmas imknsz bir kadna dokunuyormu
gibi lezzet vermiti.
Gazi raksn iti. Bir tane daha verilmesini istedi. Falih Rfk koup bir yeni kadeh getirdi. Avucundaki iri
tuzlu leblebileri uzatt:
"Baka emriniz var m Paam ?" "Bartn m?"
Gazi'nin sesinde ihtar vard. Bir hata ilenmi ve gerei yokken iki yakn birbirine cephe alm, hatta
aka sulayacak kadar ileri giden dmanlklara dnmt Falih Rfk, zmir durumalarnda Kel
Ali'nin Cavid Bey'e hakareti bir det haline getirmesinin yakksz olduunu Gazi'ye anlatm ve bu
hareketi hakl gsterecek hibir sebep bulamayacan sylemiti.
Falih Rfk, Kel Ali'nin ileri geri konuup hatta tehdit etmesini iitince, "Bu adamla temas etmek iin
Gazi'nin bile emrine kar karm" diye dmanl artracak her hareketi stlenmiti. Gazi, emrine
itaatsizlik gsterilmesine tahamml edemezdi. Falih Rfk'ya seviyesini hatrlatan bir tonda konutu:
"imdi gelip elini skacaklar. Bir skntya meydan vermeni istemiyorum..."
Falih Rfk, o geceyi btn ayrntlaryla hatrlyordu. Elhamra Sinemas'ndaki durumaya katlm ve
mebus olduu iin mahkeme heyetiyle birlikte sahnede oturmutu. Sanki btn mebuslarda,
Cumhuriyet adna ttihatlar sigaya eken bir intikam lezzeti vard. Kel Ali, Cavid Bey'i karsna alm
ar bir dille hakaret edi-

189
yordu. Falih Rfk, srtndan bir terin boandn hissetti. Bu korkulu nem, btn vcudunu sarm ve
fena bir ey yapm ocuklar gibi Falih Rfk'y utandrmt. "Bir geri ttihat, bir ileri ttihatya kar
kinini kusuyor" diye dnm ve yeise kaplmt. Akam, eme'de Gazi'yi ziyaret etmek ve
izlenimlerini aktarmak gereini duymutu.
Gazi, smet Paa'yla bir kk kke misafir olmu ve kendisini ziyarete gelenleri kabul ediyordu. Falih
Rfk, istekle ieri girmi, Talat Paa'nn yaveri Abdlkadir'i grnce duralamt. Gazi vaziyeti anlaynca
yaknlk gstermiti:
"ekinme! Syleyeceklerini dinleyeceim."
Falih Rfk ekinmeden konumutu:
"Paam! Bir adalet mahkemesi veya siyas bir rejim mahkemesi olabilir. Adalet yalnz hakly haksz,
rejim mahkemesi ise yalnz kendi selametini dnr. Ben her ikisini de anlarm. Fakat, Ali Bey'in ne
yapmak istediine mana vermek mmkn deil."
Gazi susmu, bir ey sylememiti. Daha sonra Kel Ali'yi bir kenara ekip durumalarda saygl
davranlmas gerektii konusunda ihtarda bulunduu duyulmutu. Kel Ali, Falih Rfk'y kara listeye
alm ve "gammaz" diye cezalandraca frsat aramt.
, kdem srasna gre gelip Gazi'ye hrmetlerini sundular. Sonra Falih Rfk'nn elini sktlar. Gazi, Kel
Ali'yi ard:
"Reis! Bu ii fazla uzatma artk. Bir an evvel sonuca git." Sonra Falih Rfk'ya dnd:
"Sen de, bu bahsi bir daha ama."
Gazi, sinirli ekilde aralarndan geip gitti. ki dman grup, yeniden hrslarn tazelemi gibi birbirlerini
szd. smet Paa, Falih Rfk'nn koluna girip, bu delikanl ruhlu gazeteciyi 'nn errinden kurtarmak
istedi:
190

191
"Meseleye bu kadar ehemmiyet verdiini bilmiyordum Falih. Memnun oldum."
"Bunu nasl dnebildiniz, Paam. Beni iyi tandnz sanyordum... Dorusu zldm..."
smet Paa, kendi skntlarn anlatabilecei birisini bulmu, hi olmazsa bir hatra ciddiyetiyle bu
gerei aklayacana emin olduu birisine iini amak ihtiyac hissetmiti:
"Hepimizin skntlar var Falih! Tahminlerinin ok stnde skntlar..."
Falih Rfk, itibar edildiini fark etmekle beraber, biraz da kk grlm gibi hitap edilmesinden
rahatsz olmutu:
"Geen hafta Halide Edib Hanmla birlikteydim. Adnan Bey'in adi bir cani gibi Kel Ali'nin eline teslim
edilmek istenmesinden fevkalade rahatsz olmutu."
Yakalad frsat tam kullanmak istiyordu. Bastrd: "Bilirsiniz, dili istedii zaman ok arlar... Setii
kelimeleri hatrlamaktan imdi bile utanyorum. Fakat kendisini haksz bulmadm."
smet Paa sinirlendi: "Sen de ayn fikirde misin ?" "Belki daha ilerideyim, Paam." "Ne kadar ileridesin
Falih, bilmek isterim..." Gen gazeteci, Halide Edib'le yapt grmenin telkinleri altnda kaldn
biliyor, fakat mmkn olduu kadar kendi grlerini aktarmaya alyordu:
"Gazi'nin mill kahramanlk ve liderlik otoritesi gittike zayflyor. Cumhuriyet'in devam edebilmesi iin
Mustafa Kemal'in uzun yaamasndan baka are grmyorum. Ancak, bu arenin kfi olduuna
inananlar giderek azalyor. Gazi'den yana olanlara gazeteciler 'dalkavuk' diyorlar. Heyecan varken
sarldmz ey sknet
gelince bizi brakabilir. Her baarda mutlaka rekabet, hatta ahs kinler vardr. Halkn hazmedecei
kadar vakit tanmadnz her harekette bu kinlerin domasn beklemeye hazrlkl olmalydnz. Ama
ly karmamak gerektiini unutmaynz. Sinsice bekleyen mark ve korkak bir ses duyuyorum.
Mustafa Kemal'in lmn, Cumhuriyet'in sona ermesi iin tek are gryorlar."
smet Paa grledi:
"lmn are olmas bakadr, ldrmeye karar vermek baka..."
"Cavid'in, Nzm'n, Nail'in, hele Hseyin Cahid'in Gazi'yi ldreceine nasl ihtimal verirsiniz. Bu size
yakr m Paam?"
smet Paa'nn sesi yumuamt:
"Ne yapmam bekliyorsunuz?"
"Eski fedailer zihniyetini Cumhuriyet'e sokmayn Paam. Bir gn sray size de getirebilirler..."

smet Paa, yanlarndan gemekte olan garsonun tepsisinden iki kk kadeh ald. Birini Falih Rfk'ya
uzatt, tekini sonuna kadar bir defada iti:
"Ayn eve iki kere yldrm dmez, delikanl..."
Mustafa Nail Bey'in gs ars tekrar bastrm, kouu telaa vermiti. Herkes bir fire verilecei
endiesiyle siniklemi, adm atamaz hale gelmiti. Hseyin Cahid, Doktor Nzm' armak iin frlad.
Mustafa Nail Bey, derin soluklar alyor, her nefes alta daha da skan gsne artk gvenemeyecei
korkusuyla terliyordu.
Nzm ieri girdi ve duraklad. Karsnda yine zlmeye hazr bir kadro grm ve bu ar basky
mutlaka kovmas gerektiine inanmt. Hilmi Bey yadrganacak kadar sakin tavrn bir kenara brakm
ve telala koup Nail Bey'in bana gelmiti. Doktor olarak korkulacak bir ey olmadn sylese bile,
gevemeye ha192
zrlkl bu rkek meclisin yreindeki arl skp atmas mmkn olmayabilirdi. Beklemedikleri anda
artan ihtimalleri getirmek, ok etkisiyle bu bitkin toplulua yeni bir can kazandrmak istedi. Sevimli
bir yz taknmaya alt, beceremedi. Sesini en gr tonuyla ykseltti:
"Tefini verin eline, anlalan mar sylemek istiyor." erdekiler gltler, ilk ciddi tepki Mustafa Nail
Bey'den geldi. lk nefes bar alm, dzenli teneffs etmeye balamt. Gerekten tefi eline alp
mar syleyecek kadar rahat grnyordu.
Doktor Nzm bir sre bekledikten sonra, yeniden Mustafa Nail Bey'i muayene etti:
"Tekrar ediyorum Nail Bey! Ta gibisin, biraz sigaray azalt." Kendisi bir sigara kard, yasemin azla
takt. Derin bir nefes ekip, keyifle duman savurdu. Hseyin Cahid, hayretle doktoru seyrediyordu. "Bu
adam hakikaten ok farkl hususiyetlerle yaratlm" diye dnd. Hseyin Cahid, akl kalplar dedii
snrlarn dndaki her insan hayret, her hareketi dehetle seyreden bir alkanlk kazanm, daima
uyank, daima hazrlkl olmak gibi sahibini ar yk altnda ezen bir zahmete sahip olmutu. Doktorla
dertlemek istiyordu:
"Doktor! Gel yle otur, sana bir kahve piireyim." Nzm birdenbire deimi, yine eski akac haliyle
yakalad frsat kullanmak istemiti:
"Sen de Cavid gibi cezveyi bana ykatrsn. stemem... Malum a ayn kaptan su iersiniz."
Hseyin Cahid ekeri, kahveyi cezveye koyup ispirto ocann zerine yerletirdi. Birlikte yataa
oturdular. Nzm, bir divana kurulmu gibi bacaklarn ekip yayld. Konuya nasl, gireceklerinden
kaynaklanan bir sessizlik oldu. Doktor, uzanp cezveyi ald, fincanlara dkt ve ilkini Hseyin Cahid'e
verdi:
193
"Ben aslnda sade ierim, ziyan olmasn diye iiyorum."
Hseyin Cahid telaland:
"Neden nceden sylemedin?"
"Bunca yllk arkadalmz var. Demek ki, zerre kadar dikkatini ekmemiim."
"Hakszlk ediyorsun Nzm! Bari, 'Hatrn iin iiyorum' de..."
Nzm, hakszlk ettii inancnda deildi, fakat stelemek istemedi. Cevapsz brakmak houna
gitmiyordu:
"Siz, etraftan gelen btn tesirlere kar hassassnz. Byle olunca, meselelere ayp, mahzurlu, makul,
muvafk gibi hkmlerle bakyorsunuz. Ben ise nce gerekli mi, doru mu diye bakarm. htilafa
dtm her meselede hep bu nokta dikkat ekmitir. Beni, kimseyi adam yerine koymayan burnu
byk biri sanmanz da bundandr. Tam idrak edemediiniz ey hakknda ayp olmasn diye hkm
veriyorsunuz. Brakn, ayp olsun... Bir ey kaybetmezsiniz. Asl bu ekilde ayp ettiinizi bir
kavrayabilseydiniz ne muhteem bir kadro olurduk..."
Hseyin Cahid, istenilen yerden konuya girildiini grnce rahatlad. Uzun sredir kafasn igal eden
sorular ortaya dkecek ve Nzm' zecekti. imdiye kadar Nzm' hep bakalarndan dinlemiti. in
sonunda Nzm da insand ve eer doru yoldan yaklalrsa onu da amak, gerekiyorsa amaza
drmek mmkn olabilirdi:
"nsanlar ancak sosyal ihtiyalarna gre sevk edilebilirler. ktisat ilmi de insanlar iin tp kadar
nemlidir. Fakat sen Nzm, insan denilen varl bir eye muhta grmekten rahatsz oluyorsun. Buna,
efkat de dahil... Byleleri mfik grnseler bile aslnda zalimdirler. Bylelerine yaklamak zordur,
gvenmek imknszdr. Senin, hep korkulan, hep uzak kalnmak istenen bir kii olman bundandr.
Halbuki, herkes birine ait olmak, ondan kabul grmek
194

ister. Bana tek bir hadise gster ki, irkin olsun ve iinde mutlaka, 'Nzm vardr' denilmesin?"
Hseyin Cahid, kahvesinden bir yudum ald ve devam etti:
"Bu ne byk hakszlk! Burada bulunuun bile bu kadar basit bir sebebe dayanyor. Hibirimizin zerre
kadar suu olmadna ylesine imanm var ki..."
Nzm, konumay kesti:
"Gryorsun ite! Hl hadisenin tam idrakinde deilsin. Ziya Hurid manyan biriydi. Gazi'yi vurmay
kafasna koyduuna eminim. Ama hadisenin bize sramas onun suu deildir. Cavid de ayn hatay
iliyor, sen de... Cavid'in btn suu terbiyeli, biraz da bbrl adam olmasndan geliyor. Demin iktisat
ilmi diyordun, haklsn... Cavid, byk evde byd, daha bynde ihtiam iinde yaad. En
bynn hayalini kurdu. Byk konaklarn adamlarnda varn younu gstermek merak vardr...
Kara Kemal, Gazi'yle grmesini anlatmak iin, isteyince evini at. te, sizin su diye grdnz
ey bu. Buradan hareket edince, her haliyle masum olduunuza inanyorsunuz. Ya kar taraf meseleye
nasl bakyor, hi bunu dndnz m ?"
Nzm, kendi sorusuna cevap vermedi, bekledi. Hseyin Cahid'in kavrayn lmek istiyordu. Hseyin
Cahid, Cavid'i korumak ihtiyacyla cevaplad:
"Cavid'in srati intikali ok yksektir... Ayn hzla cevap vermek istedii iin bazen etrafl dnmeden
hareket eder. Bir meziyetin bu kadar mahzuru olmas tabidir. Buna kader deyip gemek gerekir."
Nzm, konumalarn gidiinden artk rahatsz oldu. Kvam kam bir grmeye zorla ortak olmu gibi
bkknlk gstermeye balad. Gerek elden kam gibi huysuzlam, dnceleri ve dili sertlemiti:
195
"Yorma beni stat! Ziyan edecek vaktim yok."
"Kayorsun..."
"Kavrayamyorsun."
kisi de sakinlemek ihtiyacn duydu. Koutakiler, yataklarna oturmu byk dikkat ve sessizlik iinde
konumalara kulak kabartmlard. Bu tartmada btn kou, Hseyin Cahid'den yana olmu,
Nzm'a kar birikmi ne kadar kskanlk ve kin varsa, hepsinin hesabn grecekleri bir frsat
yakalam gibi kaslmlard. Herkes kendisini, Tann bayazarnn szlerindeki kadar saf ve masum
gryordu.
Nzm konumay bitirmek niyetindeydi: "Gazi'yi de, smet'i de hepimizden iyi sen tanrsn. Mukayese
edecek imknlara sahipsin. Bizim ufkumuz, istibdad devirmekten ibaretmi. stibdat dediimiz, otuz
yllk bir saray kdemlisi... Smz anlayacan... Gazi, Cemiyet'e girdiinde aramzda barndrmadk.
Neden ? nk, ufkunu yakalayamadk. O genilikten, o derinlikten rktk... Dnp mazinize baknz,
hepiniz Anadolu'dan bir vebal gibi katnz. stelik vatanperver sfatlarla itibar grdnz... Bir tek o,
Anadolu'ya geti. O zaman yakaladm ondaki cevheri. Ama i iten gemiti. Saltanatn ilgas, hilafetin
ilgas... Btn bunlar dnmek, en iri kafalarn bile kellesini atlatrd."
Nzm, alm gidiyordu. Bir sre sonra bu sylediklerinden pimanlk duyacan fark etmesine
ramen szlerini srdrd. Hibir eyi, "ayp olur" endiesiyle sylemekten ekinmiyordu. Sanki,
Ttnc Yakub Efendi yine o eski paspal cppeyi giyip ortaya km gibiydi. Kendi sorusunu
cevaplamak istedi:
"Yolunu tutmu gidiyor. Hibir ey lazm geleni yapmaktan alkoyamaz. Gazi iin biz bir ufunetiz, irinli
bir yarayz. Tpta bir kanun vardr; bir yaraya neter vurulacaksa, o neter mutlaka vurulur. O kan
aktlr..."
196
Son hkm karsnda Hseyin Cahid ard. Ne syleyeceini bilmeden bir sre bocalad. Cevap
verecek bir ey bulamyordu. Dinleyenlere bakp yardm istedi. Tanin'de Ali Kemal'e kan kusturan
kalem krlm, o bak gibi dil krelmiti. Bir eyler sylemek istedi:
"Cavid nerede acaba? Bir de onun fikrini alsaydk."
Nzm'n elinde neter vard ve vurdu:
"Herhalde Aliye ile Osmanck'n resmine bakp bakp alyordur gene..."
Yahya Kemal, Falih Rfk'dan dinlediklerini yemeden imeden Halide Edib'e yetitirmi, sanki sevinli bir
haber mjdeler gibi, duyduklarn heyecanla aktarmt. Varova elisinin dili prl prl bir dzlkteydi:
"smet Paa'nn gsterdii srar kmsemek doru olmaz. Bu sabrnn sonunda byk bir yanarda
gibi patlayacandan eminim. Mutlaka bu mesuliyetsizlie bir are bulacaktr."
Halide Edib, iittiklerine ihtimal vermedii gibi, cesaretli grmedii kimselerin vaadine itibar etmediini
de her vesileyle sylyor, dizginlerini tutamad asabiyetiyle sesini ykseltiyordu: "Gazi'ye ramen mi

demek istiyorsunuz ?" "Evet Hanmefendi! Gazi'ye ramen smet Paa'nn bu mesuliyetsizlii sahibine
deteceine eminim. Gelse gelse, Kel Ali'nin hakkndan smet Paa gelir..."
Halide Edib, bezgin bir dul kahrn kusar gibi konuuyordu: "stat, hayal iindesiniz!.. Unutmaynz ki,
'Aziz stanbul' iin kasideler yazmyor, Adnan'n hayatn konuuyorsunuz benimle... Krk dkk
manzumelere kafiye arayan skntlar gsterip, derdimi teskin etmeniz mmkn deil. Ben sizden bo
dedikodular deil, varsa bu konudaki fikrinizi renmek istiyorum. Gazi'yi bu da197
vasnda hakl grebildiiniz tek bir sebebiniz var m ? Varsa bana onu syleyiniz..."
Yahya Kemal, bir durgunluk geirdi ve sessiz kald. Yaral bir kadnn, hele Halide Edib gibi, kelimeleri
haner kadar keskinletirebilecek kabiliyette bir kadnn bekledii tasdikleri ileri srmenin sras deil
diye dnd. Halide Edib'in hiddetinde, sadece syledii gibi bir hakszln ifadesi deil, ak seik
llerde bir koca hasreti de hissediliyordu:
"Konusanza stat! Sizin greviniz sadece nargile iip gazel sylemek deildir."
Yahya Kemal benzer bir hiddetle cevaplad. Sadece nargile iip, iir yazan sorumsuz ve bencil bir air
gibi grlmekten rahatsz olmutu:
"Bir kararllk kazanmay neden denemiyorsunuz ? Neden, sakin bir aklla meseleleri deerlendirmekten
kayorsunuz. Her dakika, her saniye hiddetle ne elde edebileceinizi sanyorsunuz ?"
Yahya Kemal, son szlerini syleyecek noktaya geldiini hissettirmek istedi:
"Yank bir mersiye gibi kendinizi tekrar etmekten vazgeiniz... Yusuf Akura haklym. Ruhunuzda ya
hiddet ya da istihza var, sizde aklselime rastlamak mmkn deil..."
Halide Edib ayrlmak zereyken Yahya Kemal'in arkasndan bard:
"Peki, ya Ankara'da ne var ? Ben, hangi aklselimden bahsediyorum ?"
Cavid Bey, gerekten alyordu. Elindeki btn nimetlerin alnmasna meyus bir tahamml gstermi,
en basit bir eyin yok olmasna kar rndan km bir ocuk gibi hngr hngr alyordu.
198
Lozan'da smet Paa'ya, "Paa, talep ederken elini masaya vur, bu bir irretlik deil, hakkn istemenin
ahlak iddetidir. Zeus bile uysal isteklere gler, hiddetli taleplere boyun eerdi. Ecnebiyle ok temasm
olmutur, bunlar iyi bilirim. Btn zalimler gibi hiddetten korkarlar..." diyen Cavid Bey, adeta
buharlam, bir souk iklimden geip yamur gibi ipince bir Cavid'e dnmt. Cebeci'de sabahn ilk
klar tembeldir.
Cavid Bey, yataktan frlad; sesinin btn gcyle bard:
"Bugn 14 austos! Evliliimizin altnc yl. Saadete erdiim asrn ilk gn..."
Son durumaya kt gnden beri Cavid Bey bir k iine girmi, kendisini hayata balayan her
eyini kaybetmi gibi bir bolua gmlmt Her gece karasevdal meczup titreyileriyle sevdiklerinin
resimlerinin nne geip, saatlerce sessiz baklarn fotorafn zerinde tutuyor, sonra boalyordu.
tinayla tra oldu. En yeni elbisesini giydi. Yatak araflarn, yastk yzlerini deitirdi. Dudaklarnda
bir delikanl slyla dolamaya balad. Aliye'nin btn hatlar, ilk rastlad gnn taze-liindeki gen
kz evikliini kazanm, dar hcrenin meydannda gezinmeye balamt. Cavid Bey, Selanik
kafeantanlarnda akam sefas srmeye gelmi hatrl aile kzlarnn yznde ok sk rastlad o
davetkr saygy yeniden seyrediyormu gibi derin bir hayranlk, hatta tapnma duygusu iinde Aliye'yi
izlemeye balad Uzaklardan bir ince musiki, sadece ikisinin duyabilecei kadar nazik ve cmert tonda
boluu doldurdu. Cavid Bey, elini uzatt, Aliye Hanm' tuttu. Sarldlar Alpler'in bol mineli, yksek
tavanl da otellerinin en geni salonunda karlar seyreden bir rahatlkla dans etmeye baladlar. Mor
gecenin zeminindeki kar taneleri, Aliye'nin fotoraftaki beyaz puanl lacivert elbisesine benziyordu.
Birden kar durdu, mor zemin zifire dnd. Cavid Bey,
199
bolukta kalan ellerinin aresizliiyle doru duvara kotu, Aliye'nin resmini ald. Souk erevenin
camn pt, pt, pt...
Yatan iine girdi. Resmi yeniden koklad, kucaklad. Aliye'nin salarn datr gibi yastn zerine
yerletirdi. Ban yanna koydu. Dudaklarndaki ate, hasret gidermi gibi serinledi. Aliye ile Cavid,
artk birlikte alyordu.
Hcre kaps zor alr. Cavid Bey, Enezli'nin anahtar eviriin-deki dostluu yakalam ve bu sesten bir
musiki yaratmt. Enez-li, ekilip kumandana yol verdi.
Cebeci'de sabahn ilk klar nihayet gelmiti...
Kumandan, Cavid Bey'e sarld; yanaklarn pt:

"Bugn evlilik yldnmnz. Sizi tebrik ederim Cavid Bey. Allah uzun ve sevdal yllar nasip etsin.
Hanmefendi'ye ltfen hrmetlerimi yaznz."
Kumandann gzlerinde bir sad destei glyordu. Elinde-kini uzatt:
"iek bulamadm. Buyrun! Odamdaki saksdan iki yaprak getirdim."
Cavid Bey, yeniden boald. Yapran birini Aliye Hanm ile Os-manck'n resimlerinin zerine yerletirdi.
Gzleri, bir hznl hasretle slakt.
Kumandan ayrld. Enezli, hcrenin kapsn kilitlerken sordu:
"Akama ne istersin beyim ?"
Cavid Bey, ikinci yapra inelerken maziyi dimanda yaatyordu:
"Bol yourtlu patlcan kzartmas..."
XI
"ounluk yola, aznlk hedefe bakar." F. Nietzsche
stanbul!
ehvetli bir kskanln hzn ve kahkahas...
Apa bir kadn kadar hazr ve rahat...
Constantinus'tan, igal ordusuna kadar her ehreye aina, byl fakat soluk...
Ufukta kaybolan gne, titreyen birka k, bezgin bakl bir yz gibi rtnen deniz... Boaz daima
gzeldir...
Tarz Nevin vapurunun gvertesinde tiril tiril bir beyazlk... Hrsl bir zihin, gsn rzgra vermi,
Kandilli'den, stinye'den, ubuklu'dan geiyor... Yzaklarna srt evirmi eski stanbul seyrinde serinlik
var... Birka bulut, garip bir grilik iinde, uursuz bir haberci figr gibi maviliklere oturmu.
Dokunsalar alayacak...
Salih Bey, efkatle yaklat:
"Paam! Serinlik artyor, yeceksiniz..."
Elindeki kaln hrkay Gazi'nin srtna koydu. nndeki masaya bir yeni ie, birka engelky bademi
ile bir kk zm salkm brakt...
Gazi ieyi eline ald, palaybykl efenin meydan okuyan iddetini biraz glerek seyretti:
"Hi denedin mi bunu ? Sakz zmlerinden yaplmtr. Emsalinden stndr ve gayet lezizdir. te!
Mehur Kara Efe Raks..."
202

Bardana biraz dkt, suyunu ilave etti ve bir defada bana dikti; sonra hibir ey olmam gibi
konumasn srdrd:
"ttihatlk, ne gklere karlacak kadar muhteem, ne de yerin dibine batrlacak kadar aypl bir
harekettir... artlar onu yaratt ve imdi artlar yok edilmesini istiyor. Btn kavgalarn iinde yer ald
diye korkmaya sebep yoktur. Bir davann haysiyetini incitmeden sulularn cezalandrmak hakszlk
deildir."
Bir kk engelky bademi srd, be zm tanesini seti ve leblebi iner gibi azna att. Artk
dolu bir azla konuuyordu:
"Biz de o davann iindeydik smet! Ben de o davann iinde nice tehlikelere gs gerdim, sen de..."
smet Paa, fazla iltifat olmayan bir sessizlik iinde dinliyordu. artlarn yaratt kadronun ileri
gelenlerinin imdi ayn kadronun geride kalmlarnn elinde nihayete erdirilmek istenmesinde ak bir
hakszlk hissediyor, bu huzursuzluk iinde syleyeceklerinin tam hviyet kazanmadn grmekten
sknt iinde terliyordu:
"Onlar da ayn tehlikelere gs gerdiler Paam! Kabul ediniz ki, Cumhuriyet'te emekleri vardr...
Mesela Cavid! Lozan'daki hizmetini hatrlyorum. Eksik kaldmz her eyi tamamlayan bilgi ve
maharetine hayranlm hi deimedi."
Gazi, istemedii bir yola giren konumadan rahatsz olduunu belli edecek tavr taknmak istiyor,
iddet gsterecei noktaya bir trl gelemiyordu... nce, karsndakini hazrlamay, sonra yumuadn grnce, birden parlamay daha uygun bir yol grmt. imdi alttan almann srasyd:
"Cumhuriyet iin grdm en byk tehlike bir ttihat sultasnn diklenmesidir. Mesailerini takdir
etmiyor deilim. Cumhuriyet mesleinde yer almalar iin teklifte bulundum, Kara Ke203
mal'e saatlerce Cumhuriyet'in bir manev medeniyet olduunu anlattm... Bo konumuum!.."
Gazi, diklenecek zamann geldiini fark etti. Bunu hatrlatmak istiyordu:

"smet? Senin ne kadar yumuak kalpli olduunu bilirim, efkatinin bir hataya meydan vermesindeki
ihtimali hatrladka titriyorum. Cumhuriyet'in gelecei sz konusu olunca, senin o efkatli kalbinin nasl
gz pek bir iddetle herkesi ezdiini de grdm. imdi sadakati pheli bir iki mahalle arkadana
arka kmak iin zayflk gstermeni istemem."
Gz pek bir zalim gibi davranmak...
smet Paa, holanmad bir sfatla tanmlanm olmaktan rahatsz oldu. Pervasz bir emir eri gibi
deil', danarak, grerek Gazi'yle ortak kararlar alm ve en sert haliyle uygulamt. eyh Said'in
Gen vilayetinin dalarnda ykselttii mistik ada aslnda, Cumhuriyet'in canna kastetmi bir ekya
narasndan farkl deildi. Bu ses, nce hilafeti geri istiyor, sonra eteine kapanaca saltanatn ltfunu
zlyordu.
smet Paa, eyh Said'in dalarn kana boyamt; mor dalarn kan uzun sre koyu akt...
ngilizler, Said'in elindeki fitili atelemi ve uzaklamt. Bu bomba, nce douda patlayacak, sonra
adm adm Ankara'ya kadar uzatlacakt. Bu fitili smetin dkt kan slatm, sndrmt...
Gazi, smet Paa'nn dald hatralarn acl gecelerinde nasl sabahlara kadar altklarn hatrlad. Bu
heyecan eyh Said'in asld gece smet'in yznde uzun srecek bir mutluluk gibi seyretmi ve bu
yorgun gururun ortana sarlp kucaklamt. Gazi imdi rahatt. smet'in o gz pek yannn yeniden
atelenip istedii sertlii getireceini bekliyordu:
"Kel Ali bu ii fazla uzatt. Muhakemeler artk balasn."
204
ismet Paa son bir gayretle boyunu gstermek istedi: "Paam, inanyorum ki, bu arkadalarnz
Cumhuriyet'e sadktrlar."
Gazi, grmeyi kapatmak gerektiini anlad: "Cumhuriyet'i ben kurdum. Kkleinceye kadar sadakat
deil, aka itaat isterim."
Birka saniye bekledi. smet'in gnln alacak bir sz arad. Gazi aradn nceden hazrlamt:
"ok gen yata ok byk mesuliyetler tam birisin, byle bir davann basit yknden korkacan
dnmek bile istemiyorum."
smet Paa duraklad. Birden kendini toplayp sesini ciddi ekilde ykseltti:
"Korkmak m dediniz, Paam ?"
"Canm lafn gelii ite..."
smet Paa'nn btn hatlar gerildi. Btn ihtimalleri cevaplayacak bir ses ykseltti:
"Benim karakterim, lafn geliine braklamaz, Paam! Bunu, fark etmemi olmanz hayretle
karlyorum."
Gazi, tavrn deitirdi:
"Peki yleyse! efkatin bamza bir i amasn diyorum..."
nce zorbalk, sonra korkaklkla hrpalanm ahsiyetine Gazi'nin imdi mfik bir tarikat dervii
yaktrmasyla gnln almaya almasndan rahatsz oldu: "Yapabilecek neyim var?" diye dnd.
Bir sre bekledi. Doktor Nzm'm senelerce nce verdii dn tok sesi kulaklarnda yankland:
"Yzba! Kendine bir patron bul..."
Saint-Just'n, Robespierre'e hayranln belirten szlerini hatrlad. Bu szleri ilk okuduunda ne kadar
heyecanlanmt:
"Mucizelerine bakp Tanr gibi inandm insansn..."
205
Tarz Nevin vapuru, Moda nlerine yanayordu. Sahildeki sevinli kalabalk kendi dnyasnn teninde
ve ruhunda bir garip hzla inliyor, bu lk la haykran heyecan, rndan km bir meczubun
alayn andran zavall bir tehdide dnyordu. Denizin ortasnda bir saln her yan mealelerle
evrilmi, lacivert sular bir ibadet ateiyle aydnlatlmt. Usta bir el, tiz telleri zorlayan trnaklarla
kanun alyordu. Saln ortasnda Deniz Kz Ef-talya'nn sesi bu ibadet ateine bir baka renk katacak
kadar kendinden gemiti:

"Gel ey denizin nazl kz, nui arap et."


Gazi, tekrar raksn doldurdu, iti; sonra btn gcyle arkya katld. Eftalya susmu, sakin tavryla,
bol kl denizin dalgalarna yeni bir renk drmt. Gazi, smet Paa'y da bu hengmeye katmak
istedi:
"Haydi, sen de bir eyler syle..."
smet Paa, dald Saint-Just hayranlndan silkinmek istedi:
"Paam ! Sizin daima mucizeler yarattnza hep inanmmdr..."

Hilmi Bey, gnlerdir arad frsat bulmu, adeta, ocuk gibi sevinmiti. Son hafta iinde hzla gelien
olaylar karsnda nasl bocaladn fark etmi, ayn huzursuzluun, btn hcre arkadalarn ezip
getii hissine kaplmt. nceleri, aklna gelen ihtimalleri hastalkl bir ruhun hezeyanlar gibi grm,
dndklerini arkadalarna aarsa, kolayca tehis edilen bir hastalk yznden ayplanaca
korkusuna kaplmt. Baka artlarda olsa, hemen cevaplayaca byle basit sorular, hcrenin
havasnda ar bir ikence gibi omuzlarn kertiyordu. Uzun sre dnm ve kararn vermiti;
kafasn kurcalayanlar arkadalarna anlatmad takdirde, davaya ihanet etmi gibi kendisini aypl
hissede206

207
cekti. "Beni ancak, Doktor Nzm anlar" diye dnd.
Gnlerdir kendi kesine ekilmi suskun bir tahamml gsteren Hilmi Bey'in bu ani heyecan Doktor
Nzm' rahatsz etmiti:
"Telalanmaynz Hilmi Bey! Bunu bir hastalk gibi grmeyiniz; syledikleriniz vehim deil, bir ihtimali
tespit etmektir."
Hilmi Bey, Doktor Nzm' daima cesaret verici bir kaynak gibi grm, ihtiyac olduu zaman bu
kayna sonuna kadar kullanmt. Gerekmedii zamanlar, uzak durmay en uygun yol olarak semiti.
Hilmi Bey'in inancna gre, Doktor Nzm'la fazla hususiyet iinde olmak adama zarar getirebilirdi.
ttihat Terakki'ye umum ktip olduu gece, evinde tebrike gelen Doktor Nzm'n ziyaretinin nasl
pheler davet ettiini hayretle grmt. imdi, Doktor Nzm'a ihtiyac vard:
"Anlatacaklarmn hibir ehemmiyeti olmayabilir; hatta bir hezeyan olarak da grebilirsiniz; ancak
ttihat nasl dnr, bilirsiniz Doktor."
Hilmi Bey, ttihat dncesinde her ihtimalin mutlaka gzden geirilmesi gerektii terbiyeyi iyi almt.
Bu terbiye imdi kendisini, nemli bir konuyu gndeme getirmeye zorluyordu:
"Bir iin iinde eer menfaat yoksa insanlar bir davaya balamak zordur. Biz yle deil miydik ? Az m
para dattk Selanik'te... Benim dattm para, senin Tekilat Mahsusa'ndan daha messir neticeler
getirmitir."
Doktor Nzm, hayret iinde kald. Glmemek iin kendisini zor tuttu. Birinin desteine ihtiya duydu
ve hcrenin teki ucuna seslendi:
"Cavid Bey! Baknz Hilmi Bey ne artc eyler sylyor."
Cavid Bey, "iar'n Defteri" iin ufak notlarn tespit ediyordu. Hilmi Bey'in syleyeceklerinin imdilik bir
nemi yoktu.
Hilmi Bey, Cavid Bey'in ilgisizliinden alnm gibi bir yz taknd. Sonra, hi nem vermemi gibi devam etti:
"ttihat'n bir sermayesi var Doktor. Bu sermayeye elkonmas lazm. Bu sermayenin ne olduunu iyi
anlamak lazm. Bu ev deil ki, ykasn... Tarla deil ki, yakasn... Bu bir ruh, bir felsefe, bir tekilattr."
Hilmi Bey, btn gcn toplad. Gnlerdir kafasnda kurduu cmleler artk dklebilirdi:
"Bu sermayede mhim olan Kara Kemal'dir, Cavid Bey'dir, Nail Bey'dir... Bu sermayede mhim olan
sensin, Doktor. ttihat sermayesinde kim hak iddia edecekse, onun temizlenmesi gerekiyor..."
Sonra, emin bir ses tonu taknarak ekledi:
"te bu yzden buradayz. Sermaye, sahip deitirirken geride vris brakmak istemiyor..."
Cavid Bey, dalgn ve sevdal bir ruhla Osman iar iin ald notlara dalmt. Doktor Nzm'm yanma
yaklatn fark etmedi:
"Hilmi Bey'in tehislerini dinlemeni istiyorum Cavid Bey!"
Hilmi Bey, sesinin tonunu deitirmeden ayn emniyet iinde devam etti:
"Yakn saylr bir akrabam vard: Semih Naci... tirakiyunculara meyletmiti. Bir gece bu felsefeyi
ondan dinlemitim: sermaye, snf deitirirken kan grmezse rahat etmezmi.. Takriri Skn Kanunu'nun kt gece nasl bir asabiyetle haykrdn hatrlyorum: 'Devlet, kendi terrn hukuka
dayandrmak iin kanun karrsa, bu kanun, adam Allah korkusundan bile uzaklatrr' diyordu."
Cavid Bey, Doktor Nzm'la gz gze geldi. Hayretli baklar abucak kaynat. Doktor bir sigara yakp
uzatt:
"Buyrun Hilmi Bey! in ltfen, biraz sakinleirsiniz..."
Hilmi Bey oral bile olmad. Kald yerden konumasn srdrd:
208

"steselerdi bizi, zmir'de sca scana asarlard. Acs da abuk geerdi. Neden yapmadlar ? nk
sermaye, snfn kanrta kanrta deitirmek ister. Ankara'ya bunun iin getirdiler. yle bir
kertecekler ki, belimizi bir daha dorultamayacaz."
Doktor Nzm, sigaray tekrar uzatt:
" Hilmi Bey, i!.."
Hilmi Bey, yine oral olmad:
"nnde sonunda, lmle kucaklaacaz... Hepimizden iyi sen bilirsin Doktor; lm daima bir
endiedir, bir korkudur. Fakat, nasl ve niin olduu daima mhimdir. Eer beendiimiz ekilde
gelirse, lm, korku olmaktan kar, bir memnuniyet, bir gurur olur... ehitlik denilen eyi bouna m
icat etmi peygamberler..."
Hilmi Bey artk oral olmann zaman geldiine karar verdi ve Doktor Nzm'n elindeki sigaray alarak
derin bir nefes ekti:
"Bu sermayede ben de ok nemli bir adamm..."
Halide Edib, misafirlerinin zerinde brakt etkiyi seyrettike gururlanyor ve bu tesirin devamn
salayacak btn imknlar kullanmak noktasna geldiini hissediyordu:
"Eer dediim gibi Amerikan mandasn kabul etseydik, devletin adaletini Kel Ali'ye teslim etmezdik. Bu
bir terbiye meselesidir; bir kltr kavramak ve o kltrn hakkn teslim etmek meselesidir... Btn
muvaffakiyetlerine ramen Cumhuriyet de bir Drri-zade yaratmak istiyor. Nemrud Mustafa Divan'nda
kellesi istenenler, 'ndan kelle isteyecek kadar kendi adaletinden uzaklam..."
Yusuf Akura hiddetle parlad:
"Halide Hanm, herhalde ttihat makulesini gklere karacak deilsiniz..."
209
Yusuf Akura, ttihat makulesi dedii kadroya dahil olmak iin ok istekli davranm, hatta, Merkezi
Umum'den ieri girerken rehberine sarlp neredeyse alayacak bir sesle teekkr etmiti.
"Sana minnetim byktr kr!"
Yusuf Akura o geceyi hatrlad... Gzleri siyah bir bezle balanm ve yemin krssnn nne
getirilmiti. Eli kalbinin zerindeydi. Gzlerini atlar... Titreyii, btn vcudunu zelzeleye yakalanm
bask tavanl ky evi gibi silkeliyor ve bu korkulu heyecan, o tavann altnda kalm gibi
omuzbalarndan dizlerine kadar btn gvdesini eziyormu gibi actyordu. Elini Kuran'a gt-rememi
ve ar bir tereddt geirmi, sonra btn cesaretiyle sesini ykseltmiti:
"nanmadm eyin zerine yemin edemem. Haysiyetim msait deildir. Osmanllk diye bir ey
dnemiyorum. Ben, Trkm!.."
Cavid'i, Nzm', Nail'i, Hilmi'yi hep o gece tanmt... on, Dor, Korinthos slubu stunlarn etrafna
dizilmi ttihat balar dik fakat hrslyd. Hepsi hayretle bu garip adam seyrediyor, ikballerin sald
mabet kapsnda, bir kk haysiyet meselesini byten Kazanl retmenin aklndan phe
ediyorlard. Yusuf Akura, gr salarn be parmann tarandan geirmi, kendisini, Filistin
mabedinin stunlarn deviren Samson kadar kuvvetli ve k hissetmiti... Herkesin bir nimet midiyle
girmeye can att bu kapdan Yusuf Akura'y gazapl bir tehditle darya karmlard.
kr Bey asabiyetle yaklap sordu:
"Mademki byle zaaflarn vard, neden sylemedin ?"
Yusuf Akura, ayn srar srdryordu. Sarlp kr Bey'i kucaklad:
"Ne Osmanlla itikadm, ne de drt kitaba imanm vardr. Fakat yemin ederim ki, sana minnetim
byk olacaktr, kr..."
210

211
kr Bey'in zmir'de asld gn, Yusuf Akura'nn sesi yumuakt:
"Hi kimseye minnetim kalmamtr artk..."
Halide Edib, yaratt havann birden bozulaca endiesi iinde ne syleyeceini kestiremiyordu.
Syleyecek akll bir ey bulamad zaman ahslara hcum etmeyi faydal ve devaml bir det haline
getirmiti:
"Yusuf Bey! Sizdeki Turan hayalini hep hayretle seyrettim. Medeniyete her vesileyle srt evirmeyi nasl
bu kadar rahat hazmedebiliyorsunuz. Siz belki bir ayp duygusundan kurtuldunuz, ama bu fikirlerle
memleketi nasl bir atein iine attnzn farknda msnz ? Nereden alyorsunuz bu seviyesiz
ilhamlarnz ?"

Yusuf Akura gld:


"Adnan Bey'in Paris sohbetlerinden Hanmefendi."
Enezli kapdayd.
Cavid Bey'den bakas zor tanrd Enezli'yi... zerindeki avu elbisesini karm, srtna ypranm bir
yelek giymiti. Pantolonu, vcudunun her yann gizleyecek kadar boldu... Kalnca saylan bir urganla
belini balam, sonra pantolonun st ksmn bu urgan gizlemesi iin zerine kvrmt. inde, dik
izgileri temiz bir beyazla glge drm yakasz mintan vard. Omzunda anasnn zenle diktii
muska dikkati ekiyordu. Saygyla yaklap Cavid Bey'in elini pt:
"Terhis oldum, Beyim. Kyme dnyorum." Cavid Bey, koup raftaki paketleri getirdi, Enezli'ye uzatt:
"Al bunlar! inde Paris'ten gelmi bonbonlar, karamelalar, fondanlar var. Evine gtr. ocuklarna
yedir..."
Doktor Nzm, aknlk iindeydi. Enezli, bilmedii bir dilde ibadete davet edilmi mmin gibi titriyor,
korkulu baklarla Cavid Bey'i seyrediyordu. Tekrar eilip elini pt. Cavid Bey, Enezli'ye sarld:
"Babana selamlarm syle. Ailene selamlarm gtr..." Enezli ne diyeceini ard. Aklna gelen
kelimeler olduu gibi azndan kyordu:
"ki olum var; biri Mehmet, teki Osman..." Cavid Bey, Enezli'ye tekrar sarld. "Osman', iki kere p;
biri benim iin olsun..." Enezli, Cavid Bey'in bir kere daha elini pmek istedi. Cavid Bey bu kere geri
ekildi, hrmet ettii birinin eilmesinden ilk defa rahatszlk duyduunu fark etti: "Estafurullah!"
Enezli'nin hayreti devam ediyordu:
"Anam mmin kadndr. Be vakit namaz klar. Sylerim, size dua eder..."
Doktor Nzm, oturduu yerden sesini ykseltti: "Evsaf olan adamsn, lakin frsatn olmam avu!..
Kendine frsat yaratmaya bak. Yoksa bu evsaf bir boka yaramaz..."
Enezli, Doktor'un elini pt, geri geri gidip kapya yanat. Kollar Aliye Hanm'n zorlukla bulup
gnderdii ikolata paketleriyle doluydu. Doktor Nzm'n sesi duyuldu:
"Hakkn helal et avu! Anann ellerinden ptm syle." Cerrahpaa'y yeniden bastlar.
Sermezzin Hilmi Efendi'nin cppesine sarlm bir zaptiye btn hiddetiyle yal adam sarsyordu:
"Nerede ulan bu herif?.. Elimden imdi bir kaza kacak. Patlatacam yumruu..." "Kim beyim ?" "Kara
Kemal!" Sermezzin'in sesi ayp bir ey istiyormu gibi titriyordu:
212

"Vakit geiyor beyim. Gnahtr. Beni mahalleye rezil etme. Brak sabah ezann okuyaym... Vallahi
dnerim. O zaman patlatrsn yumruunu..."
Sabah ezan, denize doru uzand. Bir deli rzgr bu derin sesi alp, lacivert sularn ta telerine
gtrd. Moda koyunda, kl bir sandaln direklerine arpp durdu. Eftalya'nn sesine erkeke bir
sarlla yankland. Hilmi Efendi, namazn kld. Ayakkablarn giydi, cppesini, sarn karp,
adrvann stne ast. Yaklat:
"Haydi Beyim! imdi patlat yumruunu. Ben Sarkam'ta da dmann karsna byle bir ezan vakti
kmtm. Bu kol, o sabah kesildi..."
Hcrenin kapsn bir deiik el at. Enezli'nin gl yoktu. Baklarndaki o uuk mavi kaybolmu,
uzak ve buulu bir siyahla rtlm derin iki ukur bu hasretli mavilii yok etmiti. Sert yzlyd. Sesi
tok ve kabayd. Biraz sabr ve biraz istek gsterdiinizde, bu sert yzde, iten gelme bir scaklk
bulabilirdiniz. Kendisini bir baka kalba sokmamaya yemin etmi inat bir adam kapy ardna kadar
at:
"Nazr Bey sen misin ?"
Cavid Bey beklemedii bir ziyaretten rahatsz olmutu. Enezli, glen yz, yumuak sesi, hele o kl, o
kokulu teniyle artk hasretini duyduu bir varlk gibi iine ilemiti. Kim bilir ocuklar o bonbonlar nasl
sevip yemilerdir diye hep hayal kurmutu. Bir gn Enezli'nin kp geleceini bekliyordu. Her kap
alnda, yumuak sesi duymak, o mavi uukluunu seyretmek isteiyle heyecanlanrd. Bu sabah bir
baka sert yz, bir baka tok ses gelip Nzm' gtrmt. Cavid Bey, eski nazr hviyetini taknd:
"Sabah gelen avu nerede? Her gn adam deitiriyorlar."
Sorulanlarn hibiri yeni avu'un umurunda deildi. Hevesli213
si olmad bir hizmetin iinde aksamadan grevini yerine getirmek ciddiyeti tayor ve bu ciddiyet
hemen fark ediliyordu.
"Kumandan, 'Nazr Bey hemen gelsin' dedi. Haydi Beyim! Zorlama ii. Sana yakmaz."

Cavit Bey neyin kendisine yaktndan emindi... Btn gn, Aliye'nin srarl gelmek isteklerini geri
eviriini dnd. Byle bir manzarada grnmek gururunu zedelemi gibi ar bir hakaret olacakt.
Saltanat sofralarnn cmbl sohbetlerinden, zindan koridorunun korkulu sorularna dnen talihin
ortana bu ac seyir, mr boyu unutamayaca ar bir hatra hissi verebilirdi.
Dn yine Aliye Hanm'dan mektup gelmi ve Ankara'ya gelip Cavid Bey'i grmek istediini yazmt.
Osman iar'n baheden koparp getirdii gl, Cavid Bey'in dnne sakladn yazan blmlerini
defalarca okumu, kumandann getirdii iki yapra gtrmeyi vaat eden bir sessiz yeminle
rahatlamt Her gece bu yeminle yataa uzanyordu. Birdenbire etrafn karardn, gecenin hzl ve
ar bir kokuyla hcreye ktn hissetti. Sanki uykuya dalyormu gibi bir yorgunluk duygusuna
kaplmt. Ban yasta koydu:
"Boncorno ve aldomano!.."
avu'un sesinde ayn ciddiyet vard, ama hisleri yumuamt: "Haydi Beyim, kumandan
bekletmeyelim."
Cavid Bey giyinikti. avu'un arkasna takld. Koridoru birlikte yrdler. Btn hcrelerin kaplar
alm, ierdekiler alnp gtrlmt Bu nemli koridorun her tulasna, dar hcrelerin demirlerine bir
hzn sinmi gibiydi.
Kapda kumandan karlad:
"Muhakeme edilmek zere gidiyorsunuz Cavid Bey. Eminim ki, adil bir karar ve rahat bir kalple
dneceksiniz. stemen size refakat edecek..."
214
Cavid Bey'i bir otomobile bindirdiler. Btn arabalar srayla yola koyuldu. Gen stemen kendisini
tantt:
"Adm smail Hakk, efendim... nallah yaknda huzura kavuursunuz."
Cavid Bey, "inallah" szyle birlikte btn hviyetini deitirdi. Artk, her gece Aliye ile Osman'n
resimlerine bakan, gzleri bol yal, sesi alamakl Cavid gitmi, yerine hi rastlanlmayan bir dikkat ve
itinayla hadiselere tehis koyan bir baka Cavid gelmiti. Bu Cavid, yllar nce Hamidiye Meydan'nda
Hrriyet Bayram'n ilan eden bir delikanl gibiydi. Btn ttihatlarn kskand, halkn "Merutiyet
Hnkr" dedikleri Cavid olmutu. Yanndaki gen subaya dnd:
"Hkimlerin vicdannn lastikten yaplm olduuna ihtimal vermiyorum... Pamuk ipliinden daha ince
bir delille yirminci asrda, velev ki bir rejim mahkemesinin bile masum insanlar mahkm edeceine
inanmyorum. Fakat eer bir mahkmiyet olursa, Midhat Paa'nn mahkmiyetinden daha ar bir
siyas facia olur."
Cavid Bey'i mahkeme binasna gtrdler. Koridorda beklemesi iin sandalye verip oturttular. Dn de
ayn ekilde, Necib Ali Bey'in iddianamesinin okunmas iin yine byle getirilip bekletilmiti. Necib Ali,
eski ttihatlarn hepsini, Cumhuriyet'e kar komplo kurmu mahalle ekyas gibi gryor ve bu
hainler etesinin mutlaka yok edilmesini istiyordu. Kara Kemal'in kkrtmasyla btn ttihatlar
Cavid'in evinde toplanm ve Gazi'yi devirmek iin tertip almlard. Gazi'yi ldrmeye kalkanlarn
yanna, Gazi'yi devirmek isteyenlerin de gitmesi gerektiine Necib Ali ylesine inanmt ki, kelimeleri
dnp dolap lmn souk sesini getiriyordu. yle ya, hepsi Cavid Bey'in geni evinde toplanp, bu
tertibin hazrln yapmlard Nitekim Necib Ali, iddianamesinde artk hkmn ne olacan tebli eder
bir ifade kullanmt:
215
"Siz, Kara Kemal'in, Gazi Hazretleri'nin arzusuyla bir araya geldiinizi sylyorsunuz ama, Gazi
Hazretleri byle bir ey sylemiyor. Yani, Cumhuriyet'imizi ykmaya kararl olduunuz aktr."
Necib Ali Bey'in szleri Doktor Nzm' ldrtacak noktaya getirmiti. Hemen sesini ykseltti:
"Kara Kemal yalan sylemez."
Kel Ali frsat yakalamt:
"Otur yerine!.. Buras dingonun ahr deil..."
Necib Ali Bey, ba istiyordu. Cavid'in ban istiyordu. Nzm'n ban istiyordu. Nail'in, Hilmi'nin,
Hseyin Cahid'in ban istiyordu.
Jandarmalar, Cavid Bey'i ieri aldlar. Doktor Nzm yannda oturmu, hayretle etrafn seyrediyordu.
Cavid Bey, utanlm bir ey yapm gibi ar bir ahlak ykyle ban emiti. Nzm dirse-iyle
dokundu:
"u ablak yzlye bak Cavid! Hatrlyor musun ? Merutiyeti ilan ettiimiz gece, saltanat artklarnn aff
iin ayama kapanmt Cumhuriyeti bu meclisle ilan etmenin bir ayb varsa, ite bu ahsiyetsiz
adamdr."

Mahkeme heyeti iin n tarafta bir divan kurulmu, gerisine mebuslarn oturmalar iin sralar dizilmiti.
Cavid Bey, bu aina yzleri ibretle seyretti. Bu seyirde hzn, tahamml, kbus, teselli, fakat mutlaka
bir isyan hissi vard... Bu ehrelerin ouyla dostluklar olmu, neeli gnler geirmiti. ounun
ikbalinde Cavid'in eli vard. Gerilerde Falih Rfk'nn yzn grd. O tavan bakl ehre, sessiz kalm
bir vefann aresizliini haykrmak istiyordu. Yunus Nadi Bey'in hatlar gergindi. Cavid Bey, kendisi iin
"cife" dediini okuyunca irkilmi ve Yunus Nadi Bey'i gzden karmt. Baka yzleri seyretmesine
frsat vermeden Reis'in sesi duyuldu:
216
Ylmaz Karakoymlu
"Oturunuz efendiler!"
Kel Ali, kendisini kibar gsteren bir manzaraya brnmt. Necib Ali'nin iddianamesindeki ifadelerin
verdii sert ve acmaszl bu manzarann rtebileceini sanyordu. Kelimelerine bir yumuaklk katmak
istedi:
"Buyurunuz Cavid Bey!.. Mdaafanz dinlemeye hazrz..."
Bakomiserin iaretiyle polisler evreye dalp evin etrafn iyice kuattlar. Polis mdr, "Ku
umayacak" demiti. Kk evin gerisindeki iri ceviz aacnn dallarnda kular tnemi, korkuyla
birbirlerine sokulmulard. Mahallede endieli bir serinlik hissi vard. Pencerelerin gerisine ekilmi
yzlerdeki korku, dantel perdelerin aralarndan fark edilecek kadar yaknd.
ember giderek daralyor, ceviz aacnn glgesine yerletirilmi kmesi saryordu. On bein zerinde
polisin elindeki toplu silahn namlusu kmese evrilmi, emniyetleri almt. Parmaklar tetikte
heyecanl ve titrekti. Ceviz dalnda kular, daha da korkup birbirlerine sokuldular. Polis mdrnn sesi
top gibi grledi:
"Etrafn sarld Kemal! in bitik artk. Teslim ol!"
Kmesin nnde bir horoz ban kaldrm hayretle etraf seyrediyordu. be tavuk bu hayretli
bakn kskanl iindeydiler. Yzlerce insan ehresi, kafeslerin arkasndan, acl bekleyile olan biteni
izliyordu. Erken bir silah patlad, ceviz dalndaki kular uuup daldlar; her biri bir beyaz buluta
doru yol ald.
Artk, Kara Kemal yoktu...
ttihatlarn iae nazr, akana skt kurunla iri ban datm, ablak yznn btn girintilerine
koyu bir kan toplanmt Gzleri akt ve maviydi. Belli ki, ac bir isyanla nemlenmi ve yzne hznl
bir veda seyri brakmt. Posbyklarnn zerindeki kan tazeliini koruyor ve her telinden bir ayr damla
halinde samanlarn zerine dklyordu.
217
Polislerin en genci, ayayla iri gvdeyi iteledi. Kara Kemal'in kprs km, srt yere gelmiti.
Gzleri, maruz kald muameleden utanm gibi kendiliinden kapanmak istiyor, sonra bu yeni lemin
seyrinden uzak kalmak korkusuyla akln koruyordu. Baklar hl, Gazi'nin haberini getirdii gnk
gibi mitliydi... "Arkadalar! Gazi Paa, ttihatlar yine etrafnda grmek
istiyor..."
Mahallenin yal bakkal, kk ahap eve doru yrd; pencerenin kafesini kaldrp dantel perdeyi
hrsla ekip ald; usul admlarla yaklap kanla saman karmnda hl canlym gibi bakan yzne
rtt.
"Bu mahalleye emein byktr, Kk Efendi; n'olur hakkn
helal et!.."
Cavid Bey, bir yudum su daha iti ve barda yerine koydu. Mdafaasn tamamlam ve yorulmutu.
Yerine oturmak iin bir sre hkimlerin msaade etmesini bekledi; ses kmaynca oturdu. Kel Ali,
bandaki kalpa kard. Sanki Mill Mcadele gnlerinin kyafetiyle Cumhuriyet'e sahip km bir fedai
grnts veriyordu. Kalpak, alnn srlsklam etmiti; iri ter damlalar yzne doru akmaya balad.
Bir baka zamanda bu yz grenler, ar bir vicdan azabndan kurtulmaya alan bu adama
acyabilirlerdi. lk acma duygusunu Kl Ali gsterdi; cebinden mendilini karp uzatt:
"Buyrun Reis Bey! Bunu kullann..."
Kel Ali byk mendille yzn sildi. Alnndan balayarak geriye doru btn ban kurulad sonra
mendili gmlek yakasndan ieri sokarak gsnde gezindirirken sesini ykseltti:
"Cavid Bey'i darya aln, hayr hcresine gtrn. Doktor Nzm gelsin..."
218

Doktor Nzm' ne kardlar, yannda iki jandarma duruyordu. Btn salon sessizlie gmlmt.
Nzm, Cavid Bey'in darya karlmasna kadar bekledi. Kavgasyla, grltsyle kimi gn dostluk,
kimi gn hrsl mcadele iinde bir mr srdkleri Cavid Bey'in gtrlne saygn bir merasim
dzenliyormu gibi ayaktayd. imdi kalpakl hkim karsnda, sanki sar bana yeniden dolanm
bir eyh Mehmed vard. Nzm, istedii an, diledii kyafete brnyor, karsndakileri ulalmas
imknsz bir tepeden kvrak, fakat korkulur seyirlerle artyordu. Birden Ttnc Yakub Aa gibi fesi
kafasnda grnd Bu sakin grnl esnaf ehresinde bir baka dehet daha sergilendi. Sonra,
beyaz gmlei iinde Selanik Hastanesi bahekimi olarak salonun boluunu doldurdu. Btn bu
kyafetler, Nzm'n maceral mrnn sayfalar gibi evrildike, tok ve kendinden emin sesle mdafaasna renk katyordu. Nzm Bey almt:
"Bu davada beni sulamak iin, istediiniz delili kullanabilirsiniz. Bir mcadele iin ban ortaya koymu
insanlarn ruhunda her felaketi gsleyecek cesaret vardr. Hakikaten bir davaya ba koymam
insanlarn bu cesareti anlamalar mmkn deildir. nk byle cesaretleri yoktur... Bu ruhlarda
vazgeilmez bir itaat kabiliyeti vardr. Kendine faydas olacan hissettii her efendiye bu itaati
gsterir. En yksek mevkilerde bile seviyesiz ve korkak kalr. Bu szlerimle imdi syleyeceklerim
arasnda nasl bir irtibat kuracanz dorusu tahmin etmek benim iin mmkndr. Tp mesleinin
erbabym ve bu karakterleri tanmakla mrm geirdim. Bir gn byle bir tehisi kendi hayatmn
zerinde yapacam dnmtm. Yani hazrlklym."
Kel Ali birden grledi:
"Bo laflarla mahkemeyi megul etme. Syleyecek doru drst bir eyin yok mu?"
219
Nzm Bey, hi etkilenmemi gibi durdu. Kald yerden konumasn srdrmeye kararlyd:
"Byle hiddetlerle telalara kaplmam... iddetle benim inancm deitiremezsiniz. Bana kabul
edeceim bir sebep gsteriniz. yle bir sebep gsteriniz ki, insann vicdann, Allah'n adaletini
incitmesin. Allah diyor ki, bir ahitle kimseyi asamazsnz. Sizin elinizde bir tek namuslu insanla bizi
sulayabilecek delil varsa..." Kel Ali daha hzl bir sesle yklendi:
"Tekilat Mahsusa'y kuran sen deil misin ? Kimlerin kanna girdiini bile hatrladn sanmyorum.
Sende vicdandan, adaletten sz edecek hal mi var ?"
Doktor Nzm, yine istifini bozmad. Bir sre mahkeme heyetini ve gerisinde oturan mebuslar seyretti:
"Bu hali nce, kendi vicdannza sorun, Reis Bey!" Cavid Bey'i dar karnca kap kenarndaki
sandalyede bir sre dinlenmesine msaade etmilerdi. Yorgun ve iddial bir hayranlk hissi iinde
Nzm' dinliyordu. Bu ses, baz gnler grlemi, hatta yakasna yapp Cavid'i silkelemi, baz gnler,
en mfik tonuyla kulaklarndan akp ruhundaki btn sknetleri yaratmt. Neydi ierdeki bu
geveme. Bu ses, Nzm'n olamazd. Bu ses ilk defa yalvarr gibi kmeye balad. Doruydu, Nzm
Tekilat Mahsusa'y kurmutu; bu tekilatla ok kiinin kanna girilmi, ok ocak sndrlmt. imdi
Nzm, baba efkatinin en titrek tonundayd. i erimi, Nzm' bitirmiti. Bir hkm hissetmek adam
kertir. Nzm, ayakta dimdik durmak iin btn gcn kullanyordu. Birazdan sesi, bir efkat
talebiyle rpnacakt. Cavid Bey'in sinirleri geriliyor, Nzm'n byle bir sesle kebilmesini bir trl
hazmedemiyordu. indeki btn arzular ayaa kaldrp, "Nzm bu, yle kolay kmez" diyebildi.
Doktor Nzm, son szleri iin derin bir nefes ald. Cierlerinin
220

btn koridorlarnda bu nefesi dolatrd ve boaltt:


"Hayatmda kimseye minnetim olmad, Reis Bey... Bunu en iyi bilenlerin banda gelirsin."
Doktor Nazm, bir minnet, bir kran arz etmeye hazr noktaya gelmiti:
"Ahlakn ve adaletin namusuna sahip kmak, byk meziyetler ister... Allah bile tam adil deildir; bu
meziyetleri herkese vermez... Cumhuriyet'le yat bir kzm var. Bari, ona sahip kacak kadar haysiyetli
olun..."
Cavid Bey artk dayanamyordu. Osmanck da Cumhuriyet'le yat saylrd. Ona da sahip kacak bir
efkat kuca istemek, doymak bilmez hasretini artryor ve acl bir hastalk gibi vcudunu actyordu.
erde btn gcyle dimdik durmaya alt bedeni, salam zihni, yava yava zlmeye balad.
Bu noktada Nzm'dan bir ey renmi olmann mutluluunu duyuyordu: "Cumhuriyet, kendi nesline
sahip kmaldr."
ok deil, daha birka yl nce nasl mutlu bir lezzetle "iar'n Defteri"ne Cumhuriyetin karakteri
hakknda not dmt. Btn kelimeler hl zihnindeydi ve hepsini bir ament tekrarlar gibi hatrlad:
"Cumhuriyet bir fazilet rejimidir. Ne insan ve gzel bir rejimdir; fakat her eyin kt bir muhitte

Cumhuriyet'in kahramanlarnn ve rehberlerinin bu kne gz yummalarn hayretle karlyorum,


nk fazilete hrmet kalmam..."
Cavid Bey'i otomobile koydular. stemen smail Hakk yannda oturuyordu. Durumalarda Cavid
Bey'in savunmasn dinlemi ve biraz rahatlamt:
"ok gzel konutunuz Cavid Bey."
Cavid Bey mdafaasnda, gemi btn meslek yllarn ve yklendii sorumluluklar anlatm, bu
hizmetlerin vatan uruna verilmi mesai olduunu sylemiti. Heyecanlyd. Kelimeleri dik221
katle seiyor, her birinin tad mana iinde kellesini kurtarmaktan ok haysiyetini korumaya
alyordu. Son szlerini sylerken btn gcn taknmt Gzlerinin nnde Aliye, Osmanck ve
acsyla tatlsyla gemi bir koca itibarl mr canland:
"Allah'n adaletinden nce, devletin adaletini talep etmeye hakkm vardr; vereceiniz karar, mesut
zamanlarnzda vicdannz rahatsz etmesin..."
Bir sessizlik belirdi, sonra birka kk el rpt, arkasndan uultulu bir alk koptu. Falih Rfk'nn
yznde, tavanms dilerinin arasna yerletirilmi muzip bir yetikin tebessm vard, alka itirak
etti. Kel Ali btn gcyle bard:
"Kesin grlty!.."
Kurt sustu, kuzu sustu...
Doktor Nzm ayaa kalkt. Sesi, Reis'inkinden daha grd:
"Adaletin alklanmasna siz grlt m diyorsunuz, Reis Bey?.."
Yaz gelince, ankaya'da sofra, bahede kurulur.
Salih Bey btn gn, Gazi'nin houna giden yiyecekleri hazrlatt. ankaya'da akam sofralarnn rengi
her gece deiir. Gazi aa inince btn davetlilerin hatrn sorar ve gnn nemli konusunu
tartmaya aard.
Gazi, smet Paa'yla aa indi. Yzleri gergindi. Baklar kendilerini am, tuhaf bir cesaretle hayatn
hakszlna katlanm gibi sessiz sedasz klarndan ayrlmt. Herkes merak iindeydi. Gazi'nin bu
akam ne syleyeceini kestirmek mmkn deildi.
Sermezzin Hilmi Efendi, gece duasn yapt. Bir insan hayatnn kesin ve deimez gerei iin ii
yanyordu. Mahallenin yal bakkal lokma dktrm, ekmek datmt. Berber, tasta su stm, temiz
bir araf yrtp zerine i et ezmiti. Hilmi Efendi'nin
222

kandaki yarann kan kurumu, gzn germiti. Berber, bezi Hilmi Efendi'nin bana sard, zerine
scak su dkt. Kuru kan gevedi, bezi ala boyad.
Zaptiye eli ardr...
Mahalle bakkal, tasn iine bir kese brakt. Sesi utanr gibi titrekti:
"Kk Efendi'nin evine sahip kmak lazm. Ailesi artk, bize emanettir..."
Gecenin yarsnda Hallayan Kona'nda bir lk patlad. Bir el, pencereleri ardna kadar at ve
simsiyah bir boluu seyretti. Ada'nn amlarndaki dikenler titredi, gc yetmeyenler dklp topraa
saplandlar. Gller, slak yapraklarn arasndan pembe beyaz kokularla etraf sard.
Osmanck, ili'deki evde uyuyordu. Gece bir kbus gibi kmt. Aliye Hanm, yatan ucunda
oturmu bir gurur seyri iinde Osmanck'n kvrck salarn, dz alnn seyrediyordu. Birden kk
damlalarla terleyen alnndan endieye kapld. Elini Osman'n gsne soktu. Kk kalbi, zayf
titreyilerle Aliye Hanm' cezbeye tutulmu gibi silkeledi. Gzyalarn saklamasnn bir lemi yoktu.
Alad:
"Hayr Yarabbi! manla ifade ederim ki, bu hakikaten hakszlktr..."
El ayak ekilince Didar btn gece uram, Vardar Bonmaresi'nin vitrinini yeniden dzenlemiti.
Yeni vitrini grnce, kim bilir ablas nasl sevinecekti. Birka gn sonra bu yollarda Zafer Bayram
kutlanacak, akam da balo verilecekti. Bakanlarn cann yakacak kadar al bir kadifeden bayrak dikmi,
vitrin duvarn tamamen kaplayacak ekilde germiti. Bayran kenarlarna defne dallarndan bir elenk
yapm, tam ortaya Gazi Paa'nn resmi223
ni koymutu. Vitrine, boydan boya uzanan bir gelinlik yerletirecek, zerine gelin tellerini koyup
ularn Gazi'nin fotorafnn bulunduu ereveye asacakt. Nigr Hanm, ieri odada btn itina-syla
gelinliin zerine kk inci tanelerinden bir kumru deseni ilemekteydi. Haftaya nianls rtbe

taknca, bu gelinlii giyecek ve kendisini stemen Remzi'nin kollarna brakacakt... Nigr Hanm, "Az
kald, Nzm Bey knca nikhnz kyarz" diyordu.
Didar, o yamurlu gecede eve getirdii Doktor Nzm'n elindeki scakl, hl yananda hissediyordu.
Yllardr zlemi duyulmu bir aile babas gibi okam, sonra "Byynce ne olacaksn ?" diye
sormutu. Didar'n gzleri hl yalyd. Kavrayamad bir hakikat zerine km ve ailenin btn
yalarn sanki bu kk kzn gzlerine yerletirmiti. l evinin sessizliinde bu slak baklarn
bysn Doktor Nzm, yllar sonra kendisine anlattnda yeniden alamakl bir bakla ellerine
sarlm "Allah daima sizden raz olsun efendim" diyebilmiti. Doktor Nzm'n elinden tutup kendisini
Muallim Mektebi'ne yazdrd gn hatrlad. Kapnn nnde, Didar' kucaklayp havaya kaldrm ve
efkatle yanan pmt:
"Artk kocaman bir muallime olacaksn Didar. Memleketin evladnda emein olacak, hakkn olacak...
Bunun ne byk bir gurur olduunu imdiden anlaman isterim."
"Ya ablam?"
"Ben himaye ederim."
Nzm Bey yllarca Nigr' himaye etmiti. Didar tatillerde eve dnnce, sk sk ziyaretlerine gelen
Nzm Bey'in yznde o ilk gecenin hznl ve gururlu hatrasna dnyor ve az bulunur bir heyecan,
gzel bir elence hissi ve nihayetsiz bir ferahlama duyuyordu. Baz geceler Nzm Bey uzak bir hatra
hissini taze tutmak ihtiyacyla suskunlar, sonra bu derin sesizlii gr bir sesle patlatrd:
224
"Haydi Didar! Bana 'Vardar Ovas'n oku..."
Nzm Bey'in dalgnl bir baka gzellik tard. Her eyiyle bu sessizlie gmlm gibi durur,
beklerdi. Sonra, Didar'n gen kzln yeni bulmu haneresindeki sesten uzaklar gibi syrlr ve kendi
tok sesini her yerde hkim klmaya alm bir derebeyi edasyla grlerdi:
"Vardar Ovas... Vardar Ovas..."
Asl hengme o zaman balard. Nzm Bey'in gzleri derinleir, gmld yerden frlamaya hazr sert
baklar yumuar, yznde ince bir tebessm izgisiyle trky sonuna kadar okurdu. O derin
gzlerde, o sert baklardaki istekli gevemede Nzm Bey'in sevdal seyirleri btn saygl istekleriyle
bakaldrrd. Didar bu baklar seyrettii geceler kk ocuk kskanlklarna benzer hrnlklarla
Nzm Bey'e sarlr, sonra bir bakasnn hakkna el atm gibi piman, fakat hasretli bir hisle ayrlrd.
Baz geceler Nigr Hanm udunu eline alr ve Selanikli Ahmet Bey'den mek ettii arky sitemli sesle
okurdu:
"Kalbi sevdazedeler ah ile daima inler,
Bir ak yareye doktor, vurulur mu neter?"
Nzm Bey arknn bitiine kadar vuslat, vakarl bir hasretle beklerdi:
Birden ablasnn ln duydu. Sanki Hallayan Kona'ndan kopan frtna, nce ili'deki evin kk
Osman'n tm, sonra, btn iddetiyle Vardar Bonmaresi'nin vitrinlerini sarsmt.
Didar, telala ieri kotu. Nigr Hanm'n elindeki makas bir dalgnlk annda bileine batm ve kan
kk kumrunun incilerle bezenmi vcudunu ala boyamt. Didar kendisini tutamad.
"Hakszlk bu!.."
Nigr'n yzndeki o usta bak btn becerisini kaybetmi, hoyrat bir el gelip iinden bir eyleri skp
gtrmt. Komodi225
nin zerindeki resme hasretle bakt. Doktor Nzm, uysal bir bakla glyordu. Nigr da gld.
Sesindeki titreyi, hzne eti adeta... "Doktor! Bu kan benim gelinliime akmalyd." ki karde
birbirlerine sarldlar. Hac Salih Efendi'nin lmnden beri Nigr Hanm ilk defa alyordu.
Gazi, sofradakileri hayrete dren bir lisanla konuuyordu:
"Hayatmda en fazla kan bu gece dkmmdr... Dumlupnar'da haykrdm o geceyi hatrlyorum.
Zafer btn nimetleriyle, tpk bir kuun azndan omuzlarma doru geldi. Bir kumru, bamn zerinde
dolayordu."
Sofradakilerin sessizliini seyretti. Bu sknette sayg, hayranlk, gpta, belki kran, fakat mutlaka
korku vard. Gazi, szlerini tamamlamak istedi:
"Hayatmn en mhim zaferini 26 Austos'ta kazandm. Bu tarih daima bana byk zaferlerimin kapsn
amtr."
Gerideki orkestraya bard:
"'Sar Zeybek'i aln!"

Gazi, dizini yere vuruyordu. Da gibi bir zeybein meydan okuyuundaki inceliin yerini derin bir
teessr alm ve bu tesirli hznde merhamet hissini andran bir ifa btn vcudunu sarmt...
Salih Bey telal admlarla kendisine doru geliyordu. Eliyle beklemesini iaret etti; durdurdu. Derin bir
nefes ald ve boald:
"Ben de bir insanm, sevaplaryla, gnahlaryla bir insan..."
XII
"Ey benimle bunca etin iler grm yiitler ! Bugn dertlerinizi arapla giderin; Yarn, engin denizlere
alacaz."
Horatius
26 austos!
Gece sabaha kar...
Naid Hakk, gecenin bu saatinde Vali Atf Bey'in arabasn grnce silkindi. Siyah otomobilde, Merkez
Komutan Hurid Bey ile Adl Mavir Nail Bey oturuyordu. Arkalarndan komaya balad. Cebeci
Hastanesi'nin kesine gelince tkand; derin bir nefes almak istedi. Otomobiller rktlm kular gibi
art arda utular... Naid Hakk Bey arkalarndan bakakald.
Kelerde bir yerden Zafer Bayram'nn takm kuran askerlerin eki sesleri geliyordu. Drt gn sonra
Ankara, bayram yaayacakt. Gazi gururla oturacak, btn gcyle emrettii ordu, nnden
geecekti... Sonra yiitliini yeni yeni hissetmeye balayan delikanllar, gen kzlar ve en sonunda
ocuklar bu sevin seline kaplm gibi akacaklard.
Naid Bey, derin bir iki nefes aldktan sonra komaya devam etti. Soka dnnce Cebeci Hapishanesi
grnecekti. Karanlk iinde ta binann birka penceresinde k hissediliyordu. Birden btn klar
yaktlar...
Sermezzin Hilmi Efendi, yatsy okuduktan sonra berber ile
228
mahalle bakkaln alp birlikte muhtarn evine gittiler. Kafese vurup uyandrdlar.
"Kalk muhtar! Kk Efendi'nin anas evine gelmi. Gidip elini pelim."
Yumruunu sert ve sk vuruyordu:
"Haydi muhtar! Uyan, uyan..."
Muhtar kafesi bile kaldrmadan cevaplad:
"Sen hi adam olamayacaksn be Hoca Efendi. Devir deiti, asl sen uyan, uyan!"
Esnaf kafilesi geri dnd. Bir iki kap daha ald, bir iki glge daha sokaa szlp kafileye katldlar.
Hekim Fahri Bey, orbac Akif, Kuyumcu Ustas Aznif Aa, hep birlikte eve girdiler. Kara Kemal'in anas
hepsini kucaklayp pt. Hoca Efendi'nin eline kapand:
"Cenazeyi yarn vereceklermi Hilmi Efendi, namazn sen kldr. mrm yetmezse eer, vasiyetim
olsun; krknda, nce camide, sonra evinde Kuran okuyuver..."
Atf Bey, Yzba smail Hakk Bey'i gnderdi: "Hepsini srayla getirin. nce Cavid'i. Dikkat et Yzba,
sakn kamasn..."
Cavid Bey, hcresinde soyunmu oturuyordu. le zeri mahkeme kararn dinlemek iin
gtrleceini beklemi, kimse gelip Cavid'i almamt. Bugn mahkeme karar okunacakt. Heyecan
iinde bir haber bekliyordu. Yalnzlk duygusu altnda ezilmi gibi titriyor, bu heyecanl bekleyi iinde
huzursuz ve dengesiz ekilde aklna gelen her ihtimal, kesin hkmm gibi telaa kaplyordu. Btn
gn kvranm, "Aliye niye gelmiyor?" diye alamt. Bazen kendisini toparlyor, "Elbette gelmeyecek,
gelmesini istemedim ki" diye gerein eteini bir ucundan tutuyordu.
229
Enezli'nin eviriine benzer bir el kilidi at. Yzba smail Hakk Bey'in yz sapsaryd. Cavid Bey
sarsld, titredi; dmemek iin tutunacak bir ey arand Kapda iki jandarma eri duruyordu. Omuzlarna
tfekleri aslm, dmana saldracakm gibi sngleri ularna geirilmiti. Keskin demir, lgn kta
yle bir parlayp Cavid Bey'in yzne yansd. O souk renk, alnndaki terleri kuruttu, dudaklarndaki
atlaktan geip kanna kart. Cavid Bey'in sesi toklayordu: "Biraz daha serinlik ltfen!" Jandarma eri
kelepeyi uzatt: "Getir ellerini efendi. Kaarsan, felaket olurmu!" "Bari elbiselerimi giymeme izin
veriniz." Yzba smail Hakk Bey ban edi: "Telalanmalarna sebebiyet vermeyiniz efendim."
"Kumandan Bey! Ayptr, beni bu kyafetle halkn nne karmak kimseye yakk almaz. Ben
pijamayla dolatrlacak adam deilim..."
Cavid Bey'in bileine kelepeyi taktlar. zledii serinlik, bir scak cendere gibi btn vcudunu skm,
suyunu karacak kadar haysiyetini ezmiti. Koridora kt Derin bir korku, utan, ac ve mitsizlik
darack aybyla uzanp gidiyordu. Ka gece bu koridordan mitle geip gitmi, ka sabah hsranla

dnmt. "kr sana Yarabbi, bu azap nihayete eriyor" diye sevin belirtti. Arkasndan ayak sesleri
geliyordu. Dnd, geriye bakt. Karanlkta gelenlerin kim olduunu seemiyordu. Bu sert bak, bu
derin nefes, mutlaka onundur diye dnd. Tekrar geri dnd; o mavi denizi seyretti. Nzm'n sesini
duydu:
"Hatrlyor musun Cavid, Mustafa Kemal bir gn bizi asacak demitim? Onunla ilgili hibir hkmmde
yanlmadm."
Cavid Bey, o eski acy yeniden duydu. Sofya Ataesi Mustafa
230
Kemal'in hrsl bir annda bararak verdii hkm, Kel Ali'nin divan Ankara'da icra edecekti. Doktor
Nzm odasna girmi, Cavid'in bte dengeleri arasnda bocalam telal haline acyarak haberi
vermiti:
"Mustafa Kemal, seni de, beni de asacan syleyip duruyormu. Anlalan ttihat Terakki'yi bir gnde
ykmaya karar vermi."
Sonra da glerek eklemiti:
"Eer kafasna koyduysa, yapar da..."
Jandarma eri geriden seslenen adamn nizam bozmasna sinirlenmiti. "Kimdir bu densiz ?" diye
hemerisine kyordu. Cavid Bey dayanamad, jandarmay azarlar gibi sesini ykseltti:
"Ona Doktor Nzm derler. Hayatmda tandm en metin insandr. Bazen, h, Allah'a bile kafa
tutar..."
Birlikte odaya aldlar. Nail Bey'i yorgun bir annda yakalamlard. stnde en yeni elbiseleri vard.
Pijamalaryla yaka paa getirilmi kader arkadalarnn arasnda bu kyafetle bulunmaktan utanmt.
Ellerinde kelepe yoktu. Tek tek, cebindekileri boaltt:
"Bunlar olum Nadir'e veriniz. Vasiyetimdir. Bu dnyada paraszlk kadar byk ayp yoktur. Birka
kiiden alacam vardr. Tahsillerine yardm ediniz. ocuklarm kimseye muhta brakmayn."
Vali oral deildi. Atf Bey, adliye mavirine iaret etti:
"Okuyunuz efendim."
Adliye maviri durdu, syleyecek eyi vard. Atf Bey'in kulana fsldad:
"Hilmi Bey henz terif etmediler efendim."
Atf Bey sinirle sesini ykseltti:
"Terif ne demek efendim, derdest edilecektir. Hilmi'yi hemen getirsinler..."
231
eki sesleri gittike uzaklat, yavalad, kayboldu...
Belli ki, Ankara'y bir sanc tutmutu.
Naid Hakk, hapishanenin nndeydi. Sehpalar drt keye kurmulard. Kk kalabalklar bir
yandan br yana hibir eyi karmak istemiyormu gibi heyecanlar iinde sabrszlkla bekliyorlard.
nce Cavid Bey'i getirdiler. lk sehpaya doru gtrdler. nnde bir masa kurulmu, adl tabip ile
imam yan yana oturtmulard. Cavid Bey'in elleri arkadan kelepelenmiti. Zorlukla kprdyordu:
"Affediniz! Ellerinizi skamyorum. Vaziyetimi gryorsunuz."
Adl tabip bir bardak su uzatt:
"iniz biraz, Cavid Beyefendi"
"Teekkr ederim. im serin."
Cavid Bey'i sehpaya doru kardlar. Uzaklardan bir ehreye gz takld. Bu sakin bak, bu temiz yz
Enezli'ye benziyordu. Sanki Aliye Hanm'n gnderdii btn bonbonlar, fondanlar kendisi yemi ve
biraz toplamt. Gzlerini kst, byle dnm olduuna utand. "Enezli, kimsenin hakkn kimseye
yedirmez" dedi. Enezli'nin Mehmed'ini, Osman'n dnd. Osman' ptne emindi. Gzlerini kapad,
Osmanck' pt; Aliye Hanm'a sarld. Gecenin karanlnda btn hasretleri, btn aclar, bu sevdal
veda sahnesiyle Ankara'nn sancsna ar basyordu. Tabibe dnd:
"Sizden bir ricam var Doktor. Hseyin Cahid Bey, beraat etmi; ok memnun olduumu syleyiniz.
Aliye'ye, Osman'a sahip ksn. Osman iar, artk onun evladdr."
mam efendi bir eyler sylemek istedi:
"Allah taksiratn affetsin!"
Cavid Bey sinirlendi:
232
"Gnahsz insan yoktur Hoca Efendi, ama bu ite taksiratm yoktur."

Gzlerinin tam seemedii uzak kalabala bakt. Enezli'yi, Yzba smail Hakk'y, Aliye'yi, Osman'
gryormu gibi mutluydu. Doktor Nzm'a bakt, gld Rahat bir nefes ald. Sanki Aliye, btn
zamanlarn zerinden ap gelmi bir Meryem gibi karsndayd. Kucanda Osmanck' da getirmiti.
Hepsini barna basm gibi yreini serinletti. Bu serin nefesi btn derinliiyle iinde tuttu. Bir sr
verircesine Aliye'ye yaklat, hayranlk titreyii sezilen kelimelerde sesini inceltti:
"Nzm'n yzndeki btn esrar, zihnindeki btn tasavvurlar artk zdm. Onun iinde
benimkinden daha hassas bir kalp arpyor."
Ban edi, ilmie uzatt. Sandalyeyi tekmeleyip, kendini sessizlie brakt:
"Allah'n laneti zalimin stndedir." Cavid Bey, dnd, dnd, dnd; durdu... d yeili bir akam
sayfas daha evrildi, kzl bir utanla birleip pis bir renge dnd.
Doktor Nzm'n, ii titredi. Cavid'in, ipin ucunda dndn grdke, kendisi de yapadan burulmu
bir nazl yn iplii gibi incelip uzuyor, koup o souk bedeni sarmak, stmak isteiyle rpnyordu...
Birden bir sesle kendine geldi:
"Bende hakknz byktr, Hocam! Hakknz helal ediniz." "Sizi hatrlyorum, kardeim. Selanik
Hastanesi'nde emeiniz byk olmutu. Allah sizden raz olsun." mam bir eyler sylemek istedi:
"Allah taksiratnz affetsin!" "Mmin Suresi'ni biliyor musun mam Efendi ?"
233
Cevap vermesine frsat brakmadan kendisi aklad:
"Hesap gnne inanmayanlarn hepsinden Allah'a snrm."
Bir lk duyuldu; gecenin sessizliini yrtar gibi etrafa dald...
"Doktor, Doktor! Hakkn helal et..."
Nzm Bey, zerindeki yk att. Bu alamakl sesi duymakla rahatlad, glendi. Etrafa bakmyor, bir
k, bir renk iinde bu gl l aryordu. Kalabal seyretti. Sanki, Kara Kemal, btn mahalle
esnafn arkasna toplayp gelmi gibi heyecanland. Her yzde, her seste, kendinden bir eyler
olduuna inanmt. Sermezzin Hilmi Efendi, mahalle bakkal, berber, orbac Akif, Kuyumcu Ustas
Aznif, Kara Kemal'in arkasnda duruyordu. ti-rakiyuncu Semih Naci, elini kznn omzuna koymu
dimdik bekliyordu. Utanl bastonunu krmt.
Sonra bir ipek al salland. Nigr'n nemli zmrtleri hznl klarla, Didar' getirdi... Nigr, turuncu
laleler, mor salkmlar, duru akasyalar iinde glyordu. Nzm, farkl bir klkla sefere kt bu yeni
iklimin ilk baharn hissetti. eyh Mehmed, Ttnc Yakub, Belediye Hastanesi bahekimi, artk
gerilerdeydi. Bir ara kalabalk iki yana ekilip, yol verdi. Kara Kemal'in anas, kk bir kzn elinden
tutmu getiriyordu.
Nzm, titredi. Gerekten titredi. Selanik Hastanesi'nin dar karantinasnda gzlerini yuman yosma
gzelin son szleri aklna geldi:
"Bir insann mesut lmesi ile msterih lmesi ok farkl eydir Doktor!.."
Nzm bir saadet hissi tadar gibi kznn gzlerine bakt; bu bakta msterih bir his ar basyordu.
Serin rzgra kendisini brakm sabah bulutlarnn ulat dan bandaym gibi tarifsiz bir rahatlk
duydu. Da bandan, orak bir ovada tek bana braklm kk kzn kucaklamak iin ileri atld. O
sevdal gvde
234
bolukta salland... Dnd, dnd, dnd; durdu...
Karanln iinde suyun sesi her zaman duyulur...
"Silin artk u gzyalarnz, Hanmefendi."
"Siz de stemen, siz de!"
stemen, gzyalarn sildi. Kadnn gsterdii byk sayg ve metaneti derin bir hayranlkla
seyrediyordu:
"Yaknnz myd ?"
Kadn gurur duyar gibi aklad:
"Ailemizin byyd. Hakkn deyemeyiz..."
Sonra kendisini takdim etmek ihtiyacn duydu.
"Benim adm Nevber Cemil!"
"Benim adm Remzi. Ailem, Nzm Bey'in himayelerinde bymlerdir."
stemen Remzi, sanki Didar'n gerdeine girmi gibi ailem diyerek gurur duyaca bir evlilii aklad.
Nevber Hanm, stemen'e sarld:
"Banz sa olsun evladm. Akraba saylrz..."
"Sizin de Valide. Haydi sizi evinize gtreyim. Karanlkta ne olur bilinmez."

Nevber Hanm, stemen'den ayrld:


"Hepsine tek tek hrmetim vardr. Birini eksik brakmam."
Nail Bey'i sehpaya kardlar. Doru sandalyeye gidip oturdu. Celladn sesi titriyordu. Yalvarr gibiydi:
"Ayaa kalknz!"
Nail Bey glmeye balad. Ayaa kalkt:
"Biz koltuk grnce oturmaya alm bir terbiyede yetitik evladm. Bu terifat bilmiyorum. Haydi, u
dm arkaya getir. Naslsa boacak deil mi; bari arkada olsun..."
Mustafa Nail Bey kendisini brakt; gvdesi, mtevekkil bir rakkas gibiydi...
235
Hilmi Bey'i sehpaya kardlar. Boynunu ipe kendisi uzatt. Hi esef etmeksizin tekmeyi vurdu
sandalyeye...
Ve o koca gvde nce sehpaya dt, sonra hzla yuvarlanp yere ykld. Bir uultu ykseldi:
"Eceli gelmemi!.."
Atf Bey telalyd. Cellad azarlad:
"Vakit geiyor, elini abuk tut be adam."
Cellat telala aa indi. Karanlkta beyaz gmlek, gvdeyi bulmasna yardm etti. Tutup kaldrmak
istedi; gc yetmedi. Eli aya titriyordu. Hilmi Bey'e sanki babas vurulmu ky delikanls gibi sarlm,
yle kalmt. aknd. Korkuyordu...
Kalabaln iinden bir kadn frlad; bandaki tlbenti karp Hilmi Bey'in yzndeki kan sildi... Yeni
bir gmlek giydirdiler. Hilmi Bey alayc bir sesle cellada kt:
"Bu defa becerikli ol, evlat!.."
Salih Bey, Gazi'ye yaklat. Elindeki pusulay uzatt. Gazi, okumad bile...
"Datn sofray. i ayaa drmeyelim..."
Ertesi gn, Milliyet gazetesinde Naid Hakk Bey'in haberini manet yaptlar:
"Cesetler yarn kaldrlacaktr."
Gzem Apartman'nn nnde bir araba durdu. Birka ar sarraf grnmeden ieri girdiler. Masann
zerine dizilmi btn mcevherleri tek tek gzden geirip beklediler. Aliye Hanm salona girdi:
"Paha bitiniz mi beyler?"
Sultan Hamid'in geliniyken Aliye Hanm'a verdii btn hediyeler yan yana konulmu, biri, dierini
glgede brakacak iddiayla se236
rilmilerdi. Sarraflar kendi aralarnda konutular. Yals ne kt: "Saray maldr Hanm; bugnlerde
talibi yoktur." Aliye Hanm masaya braklan paray ald. Osmanck mrebbiyesinin kucanda alyordu. Olunu kucana ald, barna bast. "Sus olum, sus!.. Sus Osman'm..."
Pencereden aa bakt. Bekledii gelmiti. Hamallara dnd: "Btn eyay tayn..." Her eyi geride
brakm gibi merdivenlere yneldi. Hseyin
Cahid Bey kendisini bekliyordu. Uzun yllarn vefal dostu, ac bir
hatrann her vesileyle tazelenecei macera gibiydi. Aliye Hanm, Osman'n yanaklarn pt, uzatt:
"Buyurunuz Hseyin Cahid Bey! Artk babas sizsiniz. Cavid'in
vasiyeti varm."
stanbul'da eyll balamt. Hzn, yamur ve ac...
smet Paa biraz geride duruyordu. Gazi'yle yapt, grmede btn gcn kullanm ve srarl
olmutu.
"Paam! stiklal Mahkemesi'ni Demokles'in klc gibi elinizde tutmaktan ne zaman bkacaksnz ?"
Cumhuriyet otoritesinin zmir ve Ankara sehpalarnn stnde kurulduunu grmek smet Paa'y
rahatsz ediyordu. Rejimin fazileti zerine syledii her szde karsna, Cavid'in, Nzm'n yzleri
kyor, Paa'y ge kald bir mdahalede aka sulu gren baklarla azarlyorlard. Nzm'n szleri
hl kulandayd: "Kendine bir patron bul Yzba!" Mevhibe Hanm'n, Karabekir'in endieyle sorduu
soruyu ve o geceki korkusunu gzlerinin nne getirdi. Hangi gle ehreyi, hangi hayran bak
seyretse, hangi sesi duysa, hibir iyilik, iindeki acy hafifletemiyor, sadece Aliye Hanm'n,
Osmanck'n, Nzm'n narin sesli kk kznn yzn gryordu.
237
Naid Hakk, Milliyet gazetesinde aslma gecesini yazarken ne byk aclarla kvrandn smet Paa'ya
anlatm ve utancn eklemiti:

"O gece, kendimi ocukluumda kurbann dn karan kasaplarn pikinliinde grdm, utandm...
stanbul'a indiimde btn narlar kendini datmak zereydi. Mevsimi deildi, fakat yapraklar
dklmt."
Bu tarifi duymak smet Paa'y rahatsz etmiti. Mevhibe Hanm'a verdii sz hatrlad.
"Akbetim aydnlk olsa bile, beni karanln iinde tutamazlar."
Akbetim dedii Cumhuriyetti. imdi Cumhuriyeti byle bir mirasla ayakta tutmann ayp olduunu
daha derin ekilde hissediyordu. Doktor Nzm'n, "Cumhuriyeti ilan eden Meclisin en byk ayb"
dedii adam smet Paa'ya yaklam, sonra iindekini kusmutu:
"Paam! Sayenizde drdn de sucuk gibi astk..."
smet Paa, Zafer Bayram'nda yanna yaklaan bu eski ttihatnn, imdi bir Cumhuriyet yanamas
gibi sergilemeye alt srnak hareketlerini ibretle seyretmi sonra irenir gibi yanndan
uzaklamt:
"Size teessf etmeyi bile kendim iin ayp sayarm."
Gazi, smet Paa'nn yanna yaklat;
"Akama baloya geliyorsunuz deil mi ?"
Didar, gelinliini vitrine yerletirdi. Kumrunun yreindeki kan kurumutu. stemen Remzi'nin
omuzlarna bir yeni yldz daha taktlar. Belinde srmal klc, beyaz eldivenleri ve akr gzleriyle
Didar'n elinden tuttu. Birlikte Sabah Fotorafhanesi'ne gittiler. Nigr Hanm, siyah bir tayyr giymiti.
yan yana, kah238
verengi bir suret gibi kdn stne aksettiler.
Akama Didar'n nikh vard. Nigr Hanm, Remzi'nin avularn yakalad. Didar'n km gzlerindeki
dalgn acy gsterdi:
"Bu durgun suyu dalgalandrnz, Kumandan..."
Aliye Hanm, Hseyin Cahid Bey'in evine yerlemiti. ar sarrafnn brakt parayla borlarn demi,
elinde kalanlarla ne yapacann listesini dzenliyordu. Kap alnd. nip at. Nec-meddin Sadak Bey
kapdayd:
"Sizi bulmakta o kadar zorluk ektim ki, Hanmefendi..."
Aliye Hanm heyecanla sordu:
"Verdiler mi ?"
"Hayr, Hanmefendi. stiklal Mahkemesi btn evrakna el-koymu. Kel Ali'yi ikna etmem mmkn
olmad."
Gkyz yksek ve siyaht.
stemen Remzi, Didar'n salarn zd. Sade bir yalnzlk grd gzlerinde ve yeni bir eyler
kartrd bu sszla...
Nigr Hanm, usulca ayrld evden.
Bir sokan insanlar, sanki yakn akraba gibi benzer simalar tar. Baklarnda paylamalarna imkn
olmayan bir acy hatrlatmak istei yumuar. Hepsinin gzlerinde bir fslt dolar. Aata filizlenen
daln ilk yeili ak ve aydnlktr. Okamaya davet eder sizi... Elinizi srmeye kyamazsnz. te o rkek
fakat srarl istek gibi bakar gzlerinize.
Nigr Hanm, Galatasaray' geti, Tnel'e doru yneldi. Karlman Pasaj'nn nnde durdu; geri
dnmek istedi. i bir trl el-vermiyordu. "Alasam ayp m olur?" diye rpnyor, iindekilerini
dkecek bir yaknn olmaynn acsyla kvranyordu. Sahip olduu imknlarn verdii k, sezgilerin
kavramaya alt karan239
l her zaman istenilen lde aydnlatmayacakt.
Gecenin ge serinliinde Merutiyet binalarnn yzleri simsiyaht. Balkon demirlerine aslm
bayraklarn kenarlarna defne yapraklarndan ssler yerletirilmiti. Her direin zerine, Gazi Paa'nn
Sakarya'daki efkrl halinin fotoraflar aslmt. Seyretti. Her vitrinin nnde durdu. Hepsi, birbirinin
benzeri ekilde sslenmiti.
Belli ki stanbul, Gazi Paa'y efkrl grmekten holanmt. Markiz'in pencerelerinden erimi ikolata
kokular yaylyordu. Durup bir sre bu ehvetli kokuyu cierlerine doldurdu. Vitrindeki beyaz
gvercinlerden biri uup omuzlarna konmu gibi rperdi. Bo verip yrd Vardar Bonmaresi'nin
kilidini evirdi, kepengi hafife kaldrp altndan geti. Btn klar yakt; avaz kt kadar barr
gibiydi:

"Nzm Bey! te, istediin klar yaktm... Yarn akam gneini karmza alp dertleeceiz... Bunu
da alamazlar ya elimizden."
Ufukta rzgr; sahilde kpk sustu...
Gazi, baloya ge geldi. Kendisine ayrlan masann yannda bekleyen gen kzn elini tuttu; doru piste
geip dansa balad:
"Adnz nedir?"
"Ruhsar, Efendim. Yeni tarih muallimesi Ruhsar Naci..."
"Tarih mi dediniz?"
"Evet, Paam!"
Gazi, gen kzn gzlerini szd. Ruhsar baklarn edi.
"Kaldrn gzlerinizi ve hep byle manal bakn! unu daima benim iin hatrlaynz. Ben tarihin
hkmnden hi korkmadan yaptm her eyi..."
"Elbette, Paam!.."
"Beni tasdik etmeniz deil, idrak etmeniz mhimdir."
240
Btn gzler Gazi'yi szyordu. Mahmuz vurduu ksran srtnda, alabildiine uzanan ovalarda
komaya hazr bir Gazi'yi...
"Merutiyet iin ne dnyorsunuz ?"
Gazi Paa'nn sorusu karsnda Ruhsar Naci ard. Bir eyler syleyip bu byl geceyi bozmak
yerine susmay tercih etti. Gazi Paa bastryordu:
"Tarihiler mutlaka fikirlerini sylemek zorundadrlar."
Ruhsar'n bu emre itaati artt. Kendini toparlad:
"Ben, Ali Fuad Paa'nn subaylarndan Semih Naci'nin kzym, Paam!.. Babam, Merutiyetiler iin,
'Onlar, demire suyu veren adamlard' derdi. Bunu, Ali Fuad Paa'dan dinlermi..."
Sonra kendi fikrini eklemek gereini duydu:
"Topran, tere ihtiyac vardr, Paam!.. O teri verdiler..."
Gazi, Ruhsar' daha sk tuttu. Birisiyle btnlemek iin vesile bulmu gibi yaknd:
"ttihatlar takdir ettiimin bilinmesini isterim. Yrekliydiler, ama ufuklar yoktu. Merutiyet,
khnelemi ve deerini kaybetmi bir rejimdi. Devletin btn arl ve mdafaas sadece Trklerin
omuzlarna yklenmiti. Bunu ho grdler. Aznlklarn ilk savata dmandan yana olacaklarn
kavramalar imknszd. Unutmaynz ki, Hanmefendi, bir Mill Misak'n ilan iin ngilizlerin stanbul'u
igal etmesini bekleyecek kadar tahammll bir kadroyu kimse bana kar mdafaa edemez."
Glgenin zlemle emdii k hi unutulmaz...
Ruhsar, Gazi'nin azarlar gibi anlatt eyler karsnda utand, gzleri koyulat. Btn geni zamanlar
karartt. ala yeilinden bir safir gece dodu... Gazi, gsndeki kk karanfili karp Ruhsar'a
verdi:
"imdi yaplacak ok eyimiz var..."
Doru, smet Paa'nn masasna yrd. Mevhibe Hanm'la s241
met Paa ayaa kalkp Gazi'yi karladlar. Mevhibe Hanm, Paas'nn elini tuttu:
"Hanmefendi, izninizle Paa'nz elinizden almak istiyorum."
Ankara Palas'n geni mermer merdivenlerine krmz hallar serilmi, zerlerine iyice ovulmu sar pirin
ubuklar geirilmiti. Gazi, bu manzaradan etkilendi. Kramer Oteli'nin merdivenlerinde de byle krmz
hallar vard. Otele indii geceyi hatrlad. Ziya Hurid, canna kymak iin her tertibi almt. Nasl bir
yalnzlk duygusuyla, kimsesiz kalm gibi yeise kaplmt. Sahipsizlik duygusunun arln zerinde
tamak istemiyordu. smet Paa'nn koluna girdi.
Merdivenleri birlikte ktlar. Byk odann kaps akt. Girdiler. Gazi, bir koltua oturdu, smet Paa'y
yanna oturmas iin ard:
"Yanma geliniz, beni hi yalnz brakmadnz herkesin grmesini isterim."
Salih Bey kapda bekliyordu.
Gazi, sigara kard; bir tane de smet Paa'ya ikram etti. Salih Bey koarak Gazi'nin sigarasn yakmak
istedi. Gazi, erken davranp smet Paa'nn sigarasn yakt:
"Salih Bey, syleyiniz gelsinler..."
Odaya bir sessizlik hkim oldu. Gazi, dorudan konuya girdi:
"Ali Fuad' ok zledim, smet!".
"Niye bana sylyorsunuz, Paam ?"

"Aranzda ihtilaf vard, halimi anlarsn diye sylyorum."


"Sizin de ihtilafnz vard, hatta asmay dnecek kadar ileri gitmek istediniz..."
Gazi, birden geriledi:
"Hibir neticenin, irademi amasna izin vermem..."
Ruhsar, karanfili gsne takt.
242

Bir kurt gvdeye dm, bedeni yiyip bitiriyordu. Bir ku, her zamanki dalna konmutu. Aklnda, bir
incesazdan kalm sevinli kekeler vard...
"" kapdayd. Ortalarnda Kel Ali duruyordu. Gazi gelilerini grmemi gibi smet Paa'yla sohbetine
devam etti:
"Evet Paam! Kudrete kimseyi ortak etmemek terbiyesini, ttihatla girdiim ilk gece bana, Doktor
Nzm retmiti. Bu nasihatin haklln hi unutmadm. Cumhuriyet'in iktidarna da kimseyi ortak
etmeyeceimi bilmeniz gerekirdi. Bugn beni ar bir lisanla hrpaladnz. Sizi sessizce dinledim.
Haklydnz. ktidarma kimseyi, ama hi kimseyi ortak etmeyeceimi fark etmenizi grdm ve
rahatladm. Artk siz de rahat olunuz." Gazi, Kel Ali'ye dnd:
"stiklal Mahkemeleri'ni kapattm, Ali Bey. Mesainize teekkr ederim."
Kel Ali ard; arkadalarna bakt. reislerini babo brakyorlard. Kel Ali, bir eyler sylemek iin
biraz ne kt:
"Paam, meseleyi tetkik edip bir rapor halinde size arz edeyim."
Gazi, hrsla ayaa kalkt:
"Ne raporu? Ne diyorsun sen? Kurdum ve kapattm."
Salih Bey, nlerine dt, stiklal Mahkemesi'nin hkimlerine yol gsterdi. Hep birlikte merdivenlerden
indiler.
Gazi, smet Paa'nn elini tuttu; balkona ktlar. Mermer merdivenlerde sraya dizilmi hkimler
heyetine tepeden bakyorlard Ankara Palas'n btn klar yaklmt. Oymal kemerlerin geni
pencerelerinden yansyan k, mermerlerin zerinde dalga dalga renklere brnp kprdyordu. Kapda
byk Mercedes
243
araba sralanmt. Byk kapya gelince, Salih Bey elindeki kck anahtarlar birer birer hkimlere
uzatt:
"Buyurun beyler, Gazi Hazretleri'nin sizlere hediyesi." Mercedes'lerin kaps ald; bata reis olmak
zere pe pee hediye edilen yeni arabalarna bindiler. Hakikate benzeyen bir hayal gibi getiler,
gittiler...
Gazi, smet Paa'nn elini tuttu:
"Haydi aa inelim Paam. Mevhibe Hanm' bekletmeyelim. Sizi emniyette grmedike rahatsz
olduunu hissediyorum..."
Salih Bey kapy ap kenara ekildi. Gazi, avucunda stt smet'in elini scack bir hrsla skt:
"Seni hi kimseyle kyaslamadm, smet! ln o kadar yksekti ki, bazen kskanrdm..."
Gece bir nimet gibi geldi.
Didar, gzlerini yumdu. Bir ilahnin baladn fark etti ve sonra bir dan devriliini hissettiren
sarsntyla rperdi; Remzi'ye sarld. Kutsal suda ykanm mevsim meyveleri gibi diri, kokulu ve
lezzetliydi. Remzi, yeni dnyasnda mutluydu.
Nevber Hanm'n evinde ama Hafz, yasin okuyordu. Esnaf dullar ile reji kzlarnn gzleri abuk yaarr.
Yeilin, mavinin, siyahn, elann slak akamlar gencecik bir nazla kuruyup gider. Sabah, yepyeni
kandiller yanar...
Nigr Hanm, btn klan tek tek sndrd; kendini Nzm Bey'in gerinip, yasland koltua brakt.
Bir saadet sedirine uzanm gibi gzlerini yumdu. Dikenli tellerle evrilmi baheye, erik almaya girmi
kk kzlarn ilk heyecanyla titredi.
Aliye Hanm, Osmanck'n gzlerini pt. Salarn alnndan
244

akaklarna doru yayd; sonra kendi yanana uzatt:


"Uyu yavrucam, yarn yine aydnlk olacak."

Mrebbiye, Osmanck' annesinin kucandan ald. Yatana yatrd. Bir kk pck de o koydu
yanana:
"lm, ne kaybedilmi bir cennettir Osman, ne de hayatn pis batakl..."
Ruhsar, merdiven bandayd. Dimdik, bekliyordu. Yaklancaya kadar yerinden kprdamad bile.
Rahminde ehzade besleyen hasekiler gibi yukardan baklyd. Byle gzlerin sesi, scak ve yksektir:
"Kudretle bir an yaamak dnyaya bedeldir..."
Merdivenlerden ininceye kadar Gazi, bu gzleri seyretti. Bir kucak dolusu gl, imenler arasndayd. O
safir gece, rengini am, itahl bir ala gibi yeniden yeermiti. Bu yeil, kederin ve kimsesizliin
hakkn almaya hazrd... Gazi, Ruhsar' smet Paa'ya takdim etti:
"Tarih Muallimesi Ruhsar Naci Hanm! Kendisine demin tarihin hkmne aldrmadan her eyi yaptm
syledim. Galiba biraz hakszlk ettim."
Tekrar Ruhsar'n bileini tuttu. Birlikte piste doru yrdler. Tam ortasnda durdu. Gazi'nin sesi
karanfildi:
"Fikrimi deitiriyorum, Hanmefendi. Kendimi, tarihin hkmne brakyorum."
Kolunu Ruhsar'n beline dolad. Ruhsar scackt, gzeldi; heyecan ve vuslat hissettiren bir titreyi
iindeydi. Gazi'nin szn dinlemi, gzlerini kaldrmt. Baknda, Gazi'nin istedii mana glyordu...
Levent / aralk 1990
_
UYARI:
www.kitapsevenler.com
Kitap sevenlerin yeni buluma noktasndan herkese merhabalar... Cehaletin yenildii, sevginin, iyiliin
ve bilginin paylald yer olarak grdmz sitemizdeki tm e-kitaplar, 5846 sayl kanun'un ilgili
maddesine istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacyla ekran okuyucu, ses sentezleyici program,
konuan "Braille Not Speak", kabartma ekran ve benzeri yardmc aralara, uyumlu olacak ekilde,
"TXT", "DOC" ve "HTML" gibi formatlarda, tarayc ve OCR (optik karakter tanma) yazlm kullanlarak,
sadece grme engelliler iin, hazrlanmaktadr. Tmyle cretsiz olan sitemizdeki e-kitaplar, "engelliengelsiz elele" dncesiyle, hibir ticari ama gzetilmeksizin, tamamen gnlllk esasna dayal
olarak, engelli-engelsiz yardmsever arkadalarmzn youn emei sayesinde, grme engelli kitap
sevenlerin istifadesine sunulmaktadr. Bu e-kitaplar hibir ekilde ticari amala veya kanuna aykr
olarak kullanlamaz, kullandrlamaz. Aksi kullanmdan doabilecek tm yasal sorumluluklar kullanana
aittir.
Sitemizin amac asla eser sahiplerine zarar vermek deildir.
www.kitapsevenler.com web sitesinin amac grme engellilerin kitap okuma hak ve zgrln
yceltmek ve kitap okuma alkanln pekitirmektir.
Ben de bir grme engelli olarak kitap okumay seviyorum. Sevginin olduu gibi, bilginin de
paylaldka pekieceine inanyorum. Tm kitap dostlarna, grme engellilerin kitap okuyabilmeleri
iin gsterdikleri abalardan ve yaptklar katklardan tr teekkr ediyorum.
Bilgi paylamakla oalr.
Yaar Mutlu
LGL KANUN:
5846 sayl kanun'un "Altnc Blm-eitli Hkmler" blmnde yeralan "EK MADDE 11" : "ders
kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi
bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir
kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi
kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri formatlarda oaltlmas veya
dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde
satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz.
Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn
belirtilmesi zorunludur."

Bu e-kitap grme engelliler iin dzenlenmitir.


Kitap taramak gerekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir itir. Ne mutlu ki, bir grme
engellinin, dzgn taranm ve hazrlanm bir e-kitab okuyabilmesinden duyduu sevinci
paylaabilmek tm zahmete deer. Sizler de bu mutluluu paylaabilmek iin bir kitabnz tarayp,
kitapsevenler@gmail.com adresine gndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katlmay dnebilirsiniz.
Bu kitaplar, size gelene kadar verilen emee ve kanunlara sayg gstererek, ltfen bu aklamalar
silmeyiniz.
Siz de bir grme engelliye, okuyabilecei formatlarda, bir kitap armaan ediniz...
Teekkrler.
Ne Mutlu Bilgi iin, Bilgece yaayanlara.
www.kitapsevenler.com
Tarayan Gkhan Aydner

You might also like