Professional Documents
Culture Documents
Ismail Boztosun
Erciyes Universitesi
Aralık 2005
ii
4 Çekirdek Kuvvetleri 65
4.1 Çekirdek Kuvvetleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 65
4.2 Döteron Atomu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 66
4.2.1 Bağlanma Enerjisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 67
1
3.1 Farklı metotlarla bulunan nükleer yarıçaptaki (R = r0 A 3 ) r0 değerleri. 55
7
8 TABLO LISTESI
Bölüm 1
1.1 Giriş
Nükleer fizik, atomu meydana getiren çekirdeğin özellikleri ve birbirleri ile yaptıkları
etkileşmeler ile ilgilenir. Bu nedenle nükleer fiziği çekiredeğin statik özelleikleri
(nükleer yapı) ve dinamik özellikleri (bozunma ve nükleer reaksiyonlar) olmak üzere
iki ana kısma ayırabiliriz. Nükleer fizik teknolojik yeniliklerin itici kuvvetini saplayan
bir alandır ve günümüzde pek çok kullanım alanına sahiptir. Bu alanlardan bazıları
kısaca şu şekilde açıklanabilir:
1.2.1 Bileşenleri
Atomun kimyasal özellikleri elektron yapısına bağlıdır, oysa fiziksel özellikleri, di-
namik ve kinetik davranışı kütlesine bağlıdır. Bir atomun çekirdeği, çekirdek içindeki
pozitif yüklerin toplamı ve toplam kütle sayısı ile tanımlanır. Atomun kütlesinin
hemen hemen tamamı çekirdekten ileri gelir. Çekirdek yükü derken kastedilen
“+Ze” proton sayısına eşit olan atom numarası “Z” ile elektronun yükü olan “e”
değerlerinin çarpımıdır. Çekirdekteki pozitif yüklü temel parçacık protondur. Pro-
ton en basit atom olan Hidrojenin çekirdeğidir. Elektrikçe nötr olan bir atomda
elektrik yüklerinin eşit olacağı düşünülürse proton sayısı kadar da elektron vardır
yani “Z” tane de elektron bulunur. Elektronların kütlesi protonların kütlesine oranla
bazı durumlar için ihmal edilebilecek kadar küçüktür ve bu oran mp/me ≈ 2000 gibi
bir eşitlikle verilir. Çekirdeğin tanımlanmasında kullanılan bir diğer kemiyet ise A
ile gösterilen kütle sayısıdır. Kütle sayısı, nükleer kütle ile temel kütle birimi arası
orana en yakın bir tamsayıdır. Çünkü proton yaklaşık bir birim kütleye sahiptir.
Hemen hemen bütün çekirdeklerde kütle sayısı atom numarasından iki veya daha
fazla kat kadar büyüktür. Bu da bize çekirdek içinde protondan başka ağır kütlelerin
varlığını gösterir. 1932 yılına kadar çekirdek içinde A tane proton ve çekirdeğin net
yükü Ze olacak şekilde A-Z tane nükleer elektronun olduğu düşünülüyordu. Fakat
aşağıda yazılanlar bu düşüncenin yanlış olduğunu ortaya koyar:
3. A-Z’si tek olan çekirdeklerin toplam özgün açısal momentumları (spin) in-
celendiğinde, çekirdek içinde A tane proton ve A-Z tane de elektron bulun-
masının imkansız olduğu deneylerle gözlenmiştir. örneğin; Döteryum çekirdeğinde
(A=2, Z=1) proton-elektron hipotezine göre 2 proton ve 1 elektron bulunması
1
gerekir. Proton ve elektronun özgün açısal momentumları 2
dir. Kuantum
1 3
mekaniği kurallarına göre 2 proton ve 1 elektronun toplam spinleri 2
veya 2
Bu dört madde göz önüne alınırsa elektronların çekirdeğin içinde bulunması çok
zor hatta imkansızdır. Chadwick’in 1932 yılında nötronu keşfetmesiyle de çekirdek
içindeki proton harici parçanın elektron değil nötron olduğu anlaşılmıştır. Nötron
elektrik bakımından nötrdür ve kütlesi protonun kütlesinden %0,1 daha büyüktür
ki bu fark az bir fark olduğundan proton ve nötronun kütlesini birbirine yaklaşık
eşit alınır. Bunun sonucunda çekirdekte elektron bulunmasına ihtiyaç olmaksızın, Z
proton ve A-Z nötronu olan bir çekirdek uygun bir toplam kütleye ve yüke sahiptir.
Tablo 1.1’da proton, nötron ve elektronun bazı özellikleri verilmiştir.
1.2.2 Gösterim
Çekirdeği tanımlarken o çekirdeğin simgesinin sol üst köşesine kütle sayısı olan A, sol
alt köşesine proton sayısına da eşit olan atom numarası, sağ alt köşesineyse nötron
sayısını belirten ve N=A-Z ile verilen değer yazılır. Ancak yalnızca kütle sayısının
12 BÖLÜM 1. NÜKLEER FIZIĞE GIRIŞ
Tablo 1.1: Proton, Nötron ve Elektronun kütle, yük, spin, manyetik moment ve g
çarpanı değerleri.
Nükleer fizikte çok kullanılan birim “femtometre” olup 10−15 m mertebesine tekabül
eder. Nükleer büyüklükler (yarıçap) tek bir nükleon için yaklaşık olarak 1 fm’den,
ağır çekirdekler için yaklaşık 7 fm’ye kadar değişir. Atomik boyutlar ile karşılaştırıldığı
zaman (1A0 =10−10 m), çekirdek ile elektron arasındaki boşluk dikkate değerdir.
Nükleer olayların zaman ölçeği çok geniş bir aralığa sahiptir. örneğin, 4 kütle nu-
maralı He atomunun (42 He2 ) izotopu 52 He3 gibi bazı çekirdekler 10−20 s gibi bir zaman
içinde parçalanırlar. Bir çok nükleer reaksiyon bu zaman ölçeği içinde gerçekleşir.
1.2. ÇEKIREĞIN TEMEL ÖZELLIKLERI 13
1.2.4 Yarıçap
Çekirdek yarıçapı R=R0 A1/3 ile verilir. R0 spesifik yarıçapı R0 =1,4 10−15 m yada
1,4 fm ile verilir. Buarad A ise önceden söylediğimiz üzere kütle sayısıdır.
1.2.5 Kütle
Nükleer kütleler “atomik kütle birimi” cinsinden ölçülür, kısaca “akb yada u” olarak
1
gösterilir. Atomik kütle birimi nötr bir karbon atomunu kütlesini 12 de biri ( 12 )
olarak tanımlanır. Karbon da 12 nükleon bulunmasından dolayı bir nükleonunun
kütlesi de yaklaşık olarak 1u olur. Nükleer bozunma ve reaksiyonların incelen-
mesinde çoğunlukla kütleler yerine kütle enerjileri kullanılır. 1u=1,6605 10−27 kg
yada 931,502 MeV/c2 olarak alınır. Bu şekilde nükleonlar yaklaşık olarak 1000
MeV kadar kütle enerjisine sahip olurlar. Kütlenin enerjiye dönüşümü göreceliğin
temel sonucu olan E=mc2 kullanılarak yapılır. Kütle veya enerjinin kullanılması
olup bu birimlerde c2 =931,502 MeV/u alınır.
Bir çekirdeğin kütlesinin onu meydana getiren parçacıkların serbest haldeki kütleleri
toplamına eşit olması gerekir gibi görünse de gerçekte çekirdeğin kütlesi yapı taşlarının
serbest haldeki kütlelerinin toplamından daha küçüktür. Bu farkın küçük veya
büyük oluşuna göre çekirdek az veya çok sağlamdır. Einstein’ın E=mc2 formülüne
göre bu kütle farkını c2 ile çarpar ve enerji olarak değerini bulursak, bağlanma ener-
jisini bulmuş oluruz. Bağlanma enerjisi bir çekirdeğin bileşenlerini bir arada tutan
enerjidir. Dolayısıyla bir çekirdeği parçalamak için gerekli enerjidir. Bu enerji şu
şekilde verilir:
£ ¤
B = Zmp + N mn − M (A X) c2 (1.1)
14 BÖLÜM 1. NÜKLEER FIZIĞE GIRIŞ
1.2.6 Enerji
Nükleer enerji milyon elektron-volt (MeV) birimi ile ölçülür. 1 eV ise tek bir elektrik
yükünün bir voltluk potansiyel farkı altında ivmelendirilmesiyle kazandığı enerjidir
ve değeri 1eV=1,60210−19 J’dür. Tipik α ve β bozunmalarının enerjileri 1 MeV’luk
bir enerji aralığına sahiptir. Düşük enerjili reaksiyonlar 10 MeV’luk kinetik enerji ile
oluşturulur. Bu tip enerjiler nükleer durgun kütle enerjilerinden çok daha küçüktür.
Bu nedenle nükleonların enerji ve momentumlarında göreceli olmayan bağıntılar
kullanılır, fakat β bozunma elektronları için göreceli bağıntılar kullanılır.
Tablo 1.2: Temel etkileşmelerin alan kuantumları ve alan kuantumlarının spin, kütle,
menzil ve şiddet değerleri.
Parçacıkları ilk başta 2’ye ayırabiliriz. Bunların ilki “Fermiyon” ikincisi “Bozon”
grubudur. Fermiyonlar Fermi-Dirac istatistiğine uyan, buçuklu spinli parçacıklardır.
1.4. SORULAR 15
Elektron, proton, nötron gibi parçacıklar fermiyon grubuna dahildir. Bozonlar ise
Bose-Einstein istatistiğine uyan, tamsayı spinli parçacıklardır, taşıyıclar bu gruba
girerler.
Parçacıklar ayrıca Lepton ve Hadron şeklinde ikiye ayrılır. Leptonlar β bozun-
ması ve zayıf etkileşmelerde görülür. Bir iç yapıya sahip olmadıklarından elementer
1
parçacık olarak düşünülür. Leptonların spinleri 2
olup fermiyon grubuna dahildir.
Herbirinin bir anti-parçacığı vardır. Elektron, müon, tau, nötrino gibi parçacıklar
leptondur.
Hadronlar ise kuvvetli ve zayıf etkileşmelerde etkileşmeye katılan ağır parçacıklardır
ve spinlerinin tamsayı yada yarım oluşuna göre baryonlar ve mezonlar olmak üzere
ikiye ayrılır. Baryonlar yarım spinli olan gruptur ve proton, nötron gibi ağır parçacıklar
birer baryondur. Mezonlar ise tamsayı spinlidirler. Mezon değiş-tokuşu nükleer
potansiyeli oluşturur. π + , π − , π 0 , ρ+ , ρ− , ρ0 , ω, η birer mezondur.
1
Kuarklar ise maddenin en elementer parçacıkları olarak kabul edilir ve 2
spin
değerine sahiptirler. Yukarı (top) ve aşağı (bottom) şeklinde adlandırılırlar ve yukarı
olanın elektrik yük değeri + 32 e ve aşağı olanın yük değeri ise − 13 e’dir. 3 kuark
birleşerek baryon, kuark-antikuark birleşerek mezon oluşturur.
1.4 Sorular
1. Nükleer fizikte genel olarak niçin göreceli olmayan bağıntılar kullanılır?
3. Çekirdeği 5cm çapında bir elma olarak düşünürseniz, çekirdeğe en yakın elek-
tronun uzaklığı ne olur?
Elektromagnetik ışımanın kuantalanmış olması gerektiğini ilk öne süren kişi karacisim
ışımasını inceleyen Alman fizikçi oldu (1900). Tanım olarak karacisim , ideal bir ışın
soğurucudur; böyle bir cisim ısıtıldığında yayınladığı ışımaya da karacisim ışıması
adı verilir. Klasik elektromanyetik teori kullanılarak, verilen bir frekansta ne kadar
enerji ışıdığını hesaplamak mümkündür. Bu hesabın sonucu Rayleigh-Jeans formülü
olarak ifade edilir. Bu formül alçak frekanslarda deneysel gözlemlerle uyuşuyor, an-
cak yüksek frekanslarda yanlış sonuç veriyordu.
Üstelik Rayleigh-Jeans formülüne göre, tüm frekanslardaki ışıma enerjileri toplamının
sonsuz olması gerektiği (mor ötesi felaket) gibi yanlış bir sonuç çıkıyordu.
Planck, bu yanlışlığı düzeltebilmek için karacisim ışımasının kuantalanmış olduğunu
varsaymak gerektiğine inanıyordu. Planck, varsayımına göre frekansı f olan bir ışın,
hf kadar bir enerji kuantasının tam katları olarak salınabilir.
Einstein, Planck’ın görüşlerini bir adım ilerleterek şöyle bir varsayım ileri sürdü; ”Bir
ışık demetindeki enerji, uzayda sürekli dağılmış olmayıp sonlu sayıda noktasal enerji
kuantumlarından oluşur; bölünemeyen bu enerji kuantumları tam olarak salınır ve
soğurulur. Einstein, bu ışık kuantumunu yani fotonun enerjisini hf olarak aldı.
Einstein’a göre, iki fotonun aynı anda bir elektrona çarpma olasılığı çok zayıf
olduğundan bir elektron kendisine çarpan tek fotonun hf enerjisini alarak kopar.
Einstein varsayımına göre, ışığın şiddeti arttırıldığında foton sayısı artar ancak
bir fotonun hf enerjisi değişmez. Daha çok foton gönderildiğinde daha çok elektron
koparılır ama her bir fotonun enerjisi aynı kaldığından elektronların kinetik enerjileri,
dolayısıyla Kmax değeri değişmez.
Verilen bir metalden elektron koparılması için minimum bir enerjiye gerek vardır.
2.1. KUANTUM FIZIĞI TEKRAR 19
Kmax = hf − Φ (2.2)
Diğer bir deyişle, koparılan elektronun maksimum enerjisi ışık frekansının li-
neer bir fonksiyonu olup, bu fonksiyonun eğimi Planck sabiti h’a eşit olmalıdır. Bu
öngörünün deneysel kanıtlanması 1916’da Millikan tarafından gerçekleştirildi.
Işığın taneciksi bir özelliğine sahip olabildiğinin bir kanıtını da bize Compton olayı
söylemektedir. Bu olay fotonların elektronlarla çarpışmaları, soğurulmalarıyla sonuçlanmadığı
hallerde, tıpkı bilardo toplarının çarpışmalarında olduğu gibi esnek çarpışmalara yol
açtığını ortaya koymaktadır,
Eğer fotonla elektron arasındaki çarpışma gerçektende, iki katı kürenin çarpışmasında
olduğu gibi esnek bir çarpışma ise böyle bir çarpışmada kinetik enerji ve impuls ko-
runum kanunları geçerli olacaktır.
Foton-elektron sisteminde enerji korunumunun geçerli olduğunu kabul edersek ve
sayısal işlemler yapılırsa;
0 h
λ − λ = ∆λ = (1 − cos θ) (2.3)
m0 c
0
elde edilir. Burada λ =saçılan dalga λ=gelen dalgayı temsil etmektedir. Bu formüldeki
h
m0 c
’ye Compton dalga boyu denir. Fotonun çarptığı tanecik ne kadar büyük kütleli
olursa Compton dalga boyuda o kadar kısadır.
h
Compton, saçılan dalga boyunu dört farklı θ açısıyla ölçtü ve ∆λ = m0 c
(1 − cos θ)
formülle mükemmel bir uyum buldu.
20 BÖLÜM 2. KUANTUM FIZIĞI TEKRAR
Bugün tüm fizikçiler fotoelektrik olay, Compton olayı ve diğer bir çok deneysel
gözlemlere dayanarak, ışığın parçacık karakterine kuşkusuz inanmaktadırlar. Ancak
ışığın dalga karakterli olduğunu doğrulayan deneylerde vardır. Bu durum bir çelişki
gibi görünsede aslında her iki ifadede doğrudur. Işık hem dalga hem de parçacık
özelliklerine sahiptir. Işığın bu ikili yapısı şu bağıntılarla özetlenebilir;
h
E = hf p= (2.4)
λ
Eşitliklerin sol tarafındaki E enerjisi ve pmomentumu fotonun parçacık özelliğini,
sağ taraftaki f frekansı ve λdalga boyu dalga yapısını belirtmektedir. Elektron ve
proton gibi parçacıklarda bu dalga-parçacık ikilemini sergilerler. Kuantum teorisinin
başlıca görevi temel parçacıkların ilk bakışta çelişkili görünen bu özelliklerin açıklamak
olmalıdır.
1923 yılında Fransız doktora öğrencisi de Broglie ışığın hem madde hem de dalga
özelliği gösterdiğine göre doğanın simetrik olacağını ümit ederek, maddenin de bu
ikili karakteri göstermesi gerektiğini ileri sürdü. O yıllarda maddenin hiçbir dalga
özelliği gözlenmiş değildi. Ancak de Broglie bu varsayımla Bohr yörüngelerinin
hidrojen atomu içinde kararlı dalgalar olarak açıklanabileceğini gösterdi. Bu dal-
galara madde dalgaları adı verildi.
De Broglie’nin madde-dalga ikileminin fotonlar gibi elektronlarada uygulanabileceği
düşüncesi bir çok fizikçide ilgi uyandırdı. Bu düşünceyi geliştiren Avusturyalı fizikçi
Schrödinger 1926’da yayınladığı dört makaleyle dalga mekaniği (kuantum mekaniği)’nin
doğuşunu müjdeledi. 1927’de de Broglie madde dalgalarını deneysel olarak gözledi.
Elektronlar (dalgaların temel bir özelliği olan) girişim saçakları oluşturabiliyorlardı.
h
E = hf p= (2.5)
λ
de Broglie elektron gibi maddesel parçacıklarında bu madde-dalga ikili özelliğini
2.1. KUANTUM FIZIĞI TEKRAR 21
gösterebileceğini öne sürdü. Bu “madde dalgaları”nın nasıl bir şey olduğunu bilmiy-
ordu, ama bunlarında ışık dalgaları gibi yukarıdaki bağıntılara uyması gerektiğini
söyledi. Bu nedenle bu bağıntılara de Broglie bağıntıları adı verilir.
de Broglie bağıntılarını kabul edersek, elektronun E enerjisinin kuantalanması demek
f frekansının kuantalanması demektir. Klasik fizikte bilinen bir sonuca göre, bir
bölgede yerelleşmiş dalgalar, sadece belirli frekanslarda titreşebilirler. Bu düşünce
atom içindeki elektron dalgalarının belirli frekanslarda olması, yani kuantalanmasına
yol açar.
Yukarıdaki bağıntılarını sağlayan elektron dalgalarının, Bohr’un hidrojen atom-
unda elektron açısal momentumunun h̄’ın tam katları olarak kuantalandığı varsayımına
da uyacağını göstermeyi başardı.
Şekil 6.1’ deki gibi bir Bohr yörüngesinde dönen elektronun bu yol üzerinde
dalgalı bir şekilde gittiğini varsayalım. Bu dairesel yörüngeye tam dalgaboyları
sığdırabilmek için
2πr = nλ (n = 1, 2, 3, ...)olmalıdır. (1.1.2)
h nh nh
(4.3)’e göre λ = p
ve 2πr = p
olur. Buradan rp = 2π
bulunur.
Dairesel bir yörünge için r · pçarpımı L açısal momentumudur. O halde
nh
L= = nh̄ (n = 1, 2, 3, ...) (2.6)
2π
Bu, Bohr kuantalanma koşuludur.
22 BÖLÜM 2. KUANTUM FIZIĞI TEKRAR
Atom Spektrumları
Atomik denge problemini çözebilmek için Bohr, klasik mekanik yasalarının değiştirilmesi
gerektiğini öne sürdü. Klasik mekaniğin öne sürdüğü sınırsız sayıdaki elektron
yörüngeleri arasında sadece kesikli bir yörüngeler kümesinin kararlı dengede olduğunu
söyledi. Bunlara kararlı yörüngeler adını verdi. Yörüngeler kesikli değerler ala-
bildiği için bunların enerjileri de kesikli olmalı, yani atomdaki elektron enerjileri
kuantalanmış oluyordu. Bir atomun sahip olabileceği enerjiler E1 , E2 , E3 .. şeklinde
sayılabilir bir küme oluşturuyordu. Eğer bu doğruysa, klasik elektromagnetik teorisinin
öngördüğü şekilde atomun sürekli enerji kaybetmesi önlenmiş oluyordu.
Bohr’un postülatı şöyleydi; kararlı bir yörüngedeki elektron, dış etki olmadığı
sürece, hiçbir enerji ışımadan aynı yörüngede kalır.
Bohr kararlı yörüngedeki elektronların niçin enerji ışımadığını açıklamıyordu.
2.2. SCHRÖDINGER DALGA DENKLEMI 23
x
Ψ (x, t) = Ae−iw(t− v ) (2.7)
Böyle saf yani bir dalga paketi değil de tek bir dalgadan meydana gelen dal-
p2
gasal bir hareketle m kütleli ve pimpulslu (dolayısıyla K = 2m
kinetik enerjili) bir
taneciğin bağıntısını yapmak için;
w = 2πf
E = hf
(2.8)
h
λ= p
hf
v = λf = p
E = T (x) + V (x)
(2.9)
p2
E= + V (x) (2.10)
2m
öte yandan (4.20) den x’ e göre ikinci türevi ve sonra da t’ ye göre birinci türevi
alarak;
24 BÖLÜM 2. KUANTUM FIZIĞI TEKRAR
h2 ∂ 2 Ψ
p2 Ψ = − (2.11)
4π 2 ∂x2
h ∂Ψ
EΨ = − . (2.12)
2πi ∂t
(4.12) denkleminin her iki yanını da Ψile çarptıktan sonra (4.14) ve (4.15) den-
klemleri de göz önünde bulundurarak;
h ∂Ψ h2 ∂ 2 Ψ
= 2 − V (x) Ψ (2.13)
2πi ∂t 8π m ∂x2
Böylece zamana bağlı schrödinger denklemi elde edilmiş oldu.
2πiEt
Ψ (x, t) = Ψ (x) e− h (2.15)
Bu ifade Ψ(x, t)’nin yalnız x’e bağlı bir fonksiyon ile yalnız t’ye bağlı bir fonksiy-
onun çarpımı olarak yazılabildiğini göstermektedir. Buna göre taneciğin x’i içeren
dx aralığında t anında bulunması ihtimali;
2πiEt 2πiEt
Ψ∗(x,t) · Ψ(x,t) dx = Ψ∗(x) e h · Ψ(x) e− h dx (2.16)
∂ 2 Ψ (x) 8π 2 m
+ [E − V (x)] Ψ (x) = 0 (2.18)
∂x2 h2
Böylece zamandan bağımsız schrödinger denklemi elde edilmiş oldu.
2.4. MERKEZI POTANSIYELLER 25
p̂21 p̂2
H= + 2 + V (−
→
r1 − −
→
r2 ) (2.19)
2m1 2m2
Burada V potansiyeli, küresel simetriden dolayı, sadece parçacıklar arasındaki
uzaklığın bir fonksiyonudur. Bu tür potansiyellere merkezi potansiyeller denir.
Momentum operatörleri P̂ = −ih̄∇ ve P 2 = −h̄2 ∇2 (4.3) denkleminde yerine
yazılırsa;
½ ¾
h̄2 2 h̄2 2 h̄2 2 h̄2 2
− ∇1 − ∇ + V (r) = E ⇒ − ∇ − ∇ + V (r) Ψ = EΨ
2m1 2m2 2 2m1 1 2m2 2
(2.20)
Dalga fonksiyonu; Ψ = Ψ (x1 , y1 , z1 , x2 , y2 , z2 ) (2.1.2) Buradaki x1 , y1 , z1 , x2 , y2 , z2
bu sistemin bulunduğu 3 boyutlu uzaydaki koordinatlarıdır.
½ ¾
h̄2 2 h̄2 2
− ∇ − ∇ + V (r) Ψ = EΨ (2.21)
2m1 1 2m2 2
Bu denklemdeki kütle merkezi koordinatları X, Y, Z leri bağıl hareketin koordi-
natları olan x ,y ,z cinsinden aşağıdaki şekilde yazmalıyız.
m 1 x1 + m 2 x2 m1 y1 + m2 y2 m1 z1 + m2 z2
X= Y= Z= (2.22)
m1 + m2 m1 + m2 m1 + m2
x = x2 − x1 y = y2 − y1 z = z2 − z1 (2.23)
1 ¡ ¢ 1 ¡ ¢
T = m1 ẋ21 + ẏ12 + ż12 + m2 ẋ22 + ẏ22 + z22 (2.24)
2 2
M = m1 + m2 şeklinde tanımlanırsa; Denklem (4.11) ve (4.12)’den
M X = m1 x1 + m2 x2
26 BÖLÜM 2. KUANTUM FIZIĞI TEKRAR
x2 = x + x1
M X = m1 x1 + m2 (x + x1 ) = m1 x1 + m2 x1 + m2 x (2.25)
= (m1 + m2 ) x1 + m2 x (2.26)
=M x1 + m2 x
m2 m1
x1 = X − · ·x (2.27)
(m1 + m2 ) m1
Ayrıca her iki kütlenin yerine indirgenmiş kütleyi kullanabiliriz. İndirgenmiş
kütlenin tanımı gereği:
m1 · m2
µ= (2.28)
m1 + m2
Diğer işlemlerde benzer şekilde yapılırsa;
µ µ µ
x1 = X − x y1 = Y − y z1 = Z − z (2.29)
m1 m1 m1
µ µ µ
x2 = X + x y2 = Y + y z2 = Z + z (2.30)
m2 m2 m2
denklem (4.15) , (4.14)’da yerine yazılırsa ;
1 ³ ´ 1 ¡ ¢
T = (m1 + m2 ) Ẋ2 + Ẏ2 + Ż2 + µ ẋ2 + ẏ 2 + ż 2 (2.31)
2 2
(4.17) denklemi momentum operatörleri cinsinden yazılırsa;
Px = M X Py = M Y Pz = M Z (2.32)
py = µy pz = µz (2.33)
1 ³ ´ 1 ¡ ¢
T = M P̂x2 + P̂y2 + P̂z2 + µ p̂2x + p̂2y + p̂2z (2.34)
2 2
2.5. İKI CISIM PROBLEMI 27
½ ¾
h̄2 2 h̄2 2
− ∇ − ∇ + V (r) Ψ = EΨ (2.35)
2M km 2µ
h̄2 2
− ∇ Ψkm = Ekm Ψkm (2.37)
2M km
½ ¾
h̄2 2
− ∇ + V (r) Ψ = EΨ (2.38)
2µ
Ekm kütle merkezinin öteleme hareket enerjisini, E ise bağıl hareketin enerjisidir.
Kütle merkezinin hareketi potansiyel enerjiden bağımsız olduğu için bu denklemin
(2.37) çözümü merkezi potansiyel için enerji özdeğer ve özvektörleri bulmamaıza
yardımcı olmaz. Bu nedenle (2.38) denklemini ile ilgileniriz.
Önce 2.38 ile verilen denklemi küresel koordinatlarda yazıp, merkezi potansiyelde
hareket eden µ kütleli spiinsiz bir parçacık için en genel hareket denklemini veren
Schrödinger denklemini aşağıdaki şekilde elde edilir:
µ · µ ¶ ¸ ¶
−h̄2 ∂2 2 ∂ 1 1 ∂ ∂ 1 ∂2
+ + sin θ + + V (r) Ψ(r, θ, φ) = EΨ(r, θ, φ)
2µ ∂r2 r ∂r r2 sin θ ∂θ ∂θ sin2 θ ∂φ2
(2.39)
Köşeli parantezler içindeki terimlerin negatifi açısal momentum operatörünün kare-
sidir, L2 . Bu operatörün özfonksiyonları dejeneredir ve küresel harmonikler (Ylm (θ, φ))
ile şu şekilde tanımlanabilirler:
Denklem (2.39) ’deki sadece ϕ ’ye bağlı olan denklemi −m2` ‘ye eşitlersek (çünkü
böyle bir sistemin 0 ≤ ϕ ≤ ∞ aralığında her an doğru olabilmesi için denklemin bir
sabite eşit olması gerekir. O sabit −m2` şeklinde bir kuantum sayısı olarak seçilir)
denklem;
∂ 2g 2
+ m`g = 0 (2.42)
∂ϕ2
şeklini alır.
Bu denklem ise basit harmonik hareket denklemidir. çözümü ise;
olur.
A ’yı bulmak için ise normalizasyon şartı kullanılır;
Z2π Z2π
∗ 2 1
g (ϕ)g (ϕ) dϕ = 1 ⇒ A dϕ = 1 ⇒A= √ (2.44)
2π
0 0
1
gm` = √ eimϕ (2.45)
2π
m` = 0, ±1, ±2, ±3... kuantum sayısı
2.39 eşitliğinin 0≤ r ≤ ∞ , 0≤ θ ≤ π, ve 0≤ ϕ ≤2π aralığında yani tüm
uzayda her an doğru olabilmesi için denklemin bir sabite eşit olması gerektiği be-
lirtilmişti. Burada seçeceğimiz sabit ise denklem 2.40 ’dan görüldüğü gibi ` (` + 1)
dir. Yukarıdaki denklemler açısal momentumun karesinin h̄2 ‘ye bölümü boyutu
olduklarından m` ve ` kuantum sayıları açısal momentum kuantum sayıları olmak
zorundadırlar. Böylece denklemin sol ve sağ tarafları ` (` + 1) ‘e eşit olduklarından
dolayı schrödinger denkleminin küresel koordinatlarda her üç değişkene ayrılmış
şekli;
∂ 2g 2
2
+ m` g = 0 (2.46)
∂ϕ
µ ¶ · ¸
1 ∂ ∂f m2`
sin θ + ` (` + 1) − f =0 (2.47)
sin θ ∂θ ∂θ sin2 θ
2.5. İKI CISIM PROBLEMI 29
µ ¶ · ¸
1 ∂ 2 ∂R 2µ h̄2 ` (` + 1)
r + 2 E − V (r) − R=0 (2.48)
r2 ∂r ∂r h̄ 2µ r2
(2.46) denkleminin çözümünün gm` = √1 eimϕ olduğunu göstermiştik.
2π
s
(m` +|m` |) 2` + 1 (` − |m` |)!
N`m` = (−1) 2 (2.50)
2 (` + |ml |)!
£ ¤ m` ∂ ml P` (cos θ)
P`m` (cos θ) = 1 − cos2 θ 2 (2.51)
∂θml
ifadeleri ile belirlidir. Burada (cosθ = ξ dersek) Pl (ξ) ise;
1 ∂` ¡ 2 ¢`
P` (ξ) = `! ξ − 1 (2.52)
2` ∂ξ `
ile verilir.
Burada P`m` (ξ) Asosiye Legendre polinomu, P` (ξ) ise Legendre polinomudur.
Buradaki `ve m` kuantum sayıları için ` ≥ m` ve m` ≥ 0 koşulları, yine merkezcil
olan çözümlerinde ortaya çıkacaktır.
Denklem 2.48 ile verilen Schrödinger denkleminin radyal kısmı için ise aşağıdaki
değişken değişiklikleri çözümü oldukça kolaylaştırır. Önce türev ifadesini açarak
denklemi tekrar yazalım:
µ ¶ · ¸
d2 2 d 2µ l(l + 1)h̄2 2µE
2
+ Rnl (r) − 2 V (r) + 2
Rnl (r) + 2 Rnl (r) = 0 (2.53)
dr r dr h̄ 2µr h̄
unl (r)
Rnl (r) = (2.54)
r
ve µ ¶
d2 2 d unl (r) 1 d2
2
+ = unl (r) (2.55)
dr r dr r r dr2
30 BÖLÜM 2. KUANTUM FIZIĞI TEKRAR
şeklinde ifade edebileceğimiz için, 2.48 ile verilen radyal Schrödinger denklemini
aşağıdaki oldukça basit ve kompakt şekle dönüştürürüz:
· ¸
d2 unl (r) 2µ l(l + 1)h̄2
+ 2 E − V (r) − unl (r) = 0 (2.56)
dr2 h̄ 2µr2
Instead of solving the partial differential equation 2.39 in the three variables
r, θ and φ, we now solve a differential equation involving only the variable r, but
dependent on the angular momentum parameter l, which makes the eigenvalues
and eigenfunctions different for each value of l. Therefore, the eigenfunctions and
eigenvalues are 2l+1 degenerate.
2.6 Örnekler
In classical mechanics, a free particle of mass µ moves along a uniform linear trajec-
tory. Its momentum P, its energy E = P2 /2µ and its angular momentum L = r × P
relative to the origin of coordinate system are constants of motion.
In quantum physics, the observables P and L = r × P do not commute. Hence,
they represent incompatible quantities: It is not possible to measure the momentum
and the angular momentum of a particle simultaneously.
Conceptually, the simplest scattering state is the free particle where potential is
zero everywhere. We now look for solutions of the free particle radial Schrödinger
equation 2.56 that is, simultaneous eigenfunctions of H, L2 and Lz corresponding to
definite values of E, l and m. The radial Schrödinger equation for a free particle is
not under any influence of potential V (r) and freely travels from -∞ to +∞. the
radial Schrödinger equation:
µ 2 ¶ · ¸
d 2 d 2 l(l + 1)h̄2
+ Rnl (r) + k − Rnl (r) = 0 (2.57)
dr2 r dr r2
2µE
where k 2 = h̄2
. The energy can only be positive in the case of free motion. If we
change variables in equation 2.57 to ρ = kr and write Rnl = Rl (ρ), we obtain for
Rl (ρ) the equation:
µ 2 ¶ · ¸
d 2 d 2 l(l + 1)h̄2
+ Rl (ρ) + k − Rl (ρ) = 0 (2.58)
dρ2 ρ dρ r2
2.6. ÖRNEKLER 31
Which is called spherical Bessel differential equation whose particular solutions are
Jl+ 1 (ρ) and nl+ 1 (ρ). It is possible to write them in terms of the spherical Bessel
2 2
functions: µ ¶1/2
π
Jl (ρ) = Jl+ 1 (ρ) (2.59)
2ρ 2
µ ¶l
l 1 d sin ρ
Jl (ρ) = (−ρ) (2.61)
ρ dρ ρ
and µ ¶l
l 1 d cos ρ
nl (ρ) = − (−ρ) (2.62)
ρ dρ ρ
The asymptotic values of the spherical Bessel function for small and large ρ have
the following forms
ρl
for ρ ¿ l
1·3·5...(2l+1)
Jl (ρ) = (2.63)
£ ¤
1
ρ
cos ρ − π2 (l + 1) for ρ À l
The asymptotic values of the spherical Neumann function for small and large ρ are
− 1·3·5...(2l−1) for ρ ¿ l
ρl+1
nl (ρ) = (2.64)
£ ¤
1 sin ρ − π (l + 1) for ρ À l
ρ 2
Here the constant B must be zero because of the finiteness of the wave function in
the origin since the spherical Neumann function nl (ρ) has a pole of order l + 1 at
origin and is therefore an irregular solution of 2.58. On the other hand, the spherical
Bessel function Jl (ρ) is finite at the origin and is thus a regular solution. Therefore,
32 BÖLÜM 2. KUANTUM FIZIĞI TEKRAR
Spherical Bessel Functions
1
J(0,kr)
J(l,kr)0.5
J(1,kr)
J(2,kr)
0 5 10 15 20
kr
n(2,kr)
J(l,kr) –0.5
–1
the radial radial and total wave functions of the Schrödinger equation 2.58 for a free
particle are
The constant A is determined from the boundary condition and the normalisa-
tion. The spherical Bessel and Neumann functions are shown in figures 2.2 and 2.3.
Remarks:
1. The eigenvalues k 2 can take on any value in the interval of (0, ∞) so that the
2.6. ÖRNEKLER 33
h̄2 k2
energy E = 2µ
can assume any value in this interval and the spectrum is
continuous.
2. Every free particle eigenfunction can thus be labelled by the two discrete in-
deces l and m and by continuous index E (or k). So each energy eigenvalue
is infinitely degenerate, since for a fixed value of E, the eigenfunctions are
labelled by the two quantum numbers l and m such that l = 0, 1, 2 . . . and
m = −l, −l + 1 . . . , l
To determine the energy levels for a particle in a infinitely deep potential well,
consider the motion of a particle of mass µ in the following spherically symmetric
infinitely deep potential well:
0 for 0 < r ≤ a
V (r) = (2.68)
∞ otherwise
A particle could never scatter from the well because it is infinitely deep. It’s a bit
like a black hole. Once you fall in you can never get out. When r ≤ a, inside the
well, the particle moves freely and the states of motion with a well-defined orbital
angular momentum are given by the the solution of the radial Schrödinger equation:
µ 2 ¶ · ¸
d 2 d 2 l(l + 1)h̄2
+ Rl (ρ) + k − Rl (ρ) = 0 (2.69)
dρ2 ρ dρ r2
2µE
where k 2 = h̄2
and ρ = kr. The solutions of this equation are given by the spherical
Bessel and neumann functions
The wave function of the particle vanishes for r ≥ a as the particle cannot penetrate
into a region where the potential infinite. In order to satisfy this boundary condition,
we must set B = 0. Therefore, the radial and total wave functions of the particle
are
jl (ka) = 0 (2.73)
Since, for a given l, the Bessel function has an infinite umber of zeros, we find an
infinite number of values kn,l and of energy levels, that is, the energy levels are
degenerate.
h̄2 2
En,l = k (2.74)
2µ n,l
For the loews l values, the spherical Bessel functions are
sin kr
j0 (kr) = ; (2.75)
kr
sin kr
j1 (kr) = − cos kr; (2.76)
µ kr ¶
cos kr 3
j2 (kr) = − + − 1 sin kr (2.77)
kr (kr)2
and for higher values of l they may be easily be constructed from the recurrence
relation
l 0
jl (kr) = jl−1 (kr) − jl−1 (kr) (2.78)
kr
Their zeros may be determined from simple transcendental equations:
For (l = 0, 1and2), the eigenvalues are shown in table 2.74 for different n values.
We can easily evaluate the energies of the stationary states by substituting these
values in equation 2.74.
14
12
10
ka 8
The eigenvalues as shown in table 2.1 are also displayed in figure 2.4.
It is also possible to obtain a graphical solution to eigenvalue problem. The
intersection of the curves f (ka) = sin ka and G(ka) = 0 determines the eigenvalues
of the l = 0 state. The same hold for l = 1 and l = 2 and so on. These graphics
and intersections of two curves are shown in figure 2.5.
In the remaining part of this section, we will examine the s-state (l=0) wave
function and probability density. The general solution given by 2.72 for l = 0 is
sin(kr)
Rn0 (r) = A (2.83)
r
The boundary condition REl (a)=0 requires that
sin(ka) = 0 (2.84)
or
ka = nπ (2.85)
36 BÖLÜM 2. KUANTUM FIZIĞI TEKRAR
0.5
0 2 4 6 8 10 12 14
ka
–0.5
–1
15 l=1 g(ka) = ka
f(ka) = tan(ka)
10
0 2 4 6 8 10 12 14
x
–5
–10
–15 g(ka)=3ka/(3-(ka)^2)
S.ekil 2.5: The intersections of curves f (ka and g(ka) for l = 0(s − state), 1(p −
state)and2(d − state).
2.6. ÖRNEKLER 37
1
R(r)
0 1 2 3 4
r
Legend
n=1
n=2
n=3
S.ekil 2.6: Infinite square potential wave functions for different values of n.
Therefore
h̄2 k 2 n2 π 2 h̄2
En0 = = n=1,2,3,. . . (2.86)
2µ 2µa2
Therefore, the normalized wave function is
r
2 sin(nπr/a)
Rn0 (r) = (2.87)
a r
and r r
2 sin(nπr/a) 1
Ψn00 (r) = Rn0 (r)Y00 (θ, φ) = (2.88)
a r 4π
r
1 sin(nπr/a)
Ψn00 (r) = (2.89)
2πa r
The radial component of the full wave function is shown in figure 2.6 for different n
values. Figure 2.7 shows the radial probability density, which gives the probability
to find the particle between r and r + dr.
0.4
P(r)
0.2
0
1 2 3 4
r
Legend
n=1
n=2
n=3
S.ekil 2.7: Normalized radial probability density, r2 R2 , for different n values (l = 0).
The states of motion with a well-defined orbital angular momentum are characterised
by the radial Schrödinger equation. There are two possible cases for the solution of
this equation. In the case where E > 0 is called continuum solutions and E < 0 are
called bound state solutions.
Bound States
· ¸
d2 Rnl (r) 2 l(l + 1)
+ −κ − Rnl (r) = 0 r > a (2.91)
dr2 r2
· ¸
d2 Rnl (r) 2 l(l + 1)
+ k − Rnl (r) = 0 r ≤ a (2.92)
dr2 r2
Where
2µ
κ2 = − E (2.93)
h̄2
2µ
k2 = [E + V0 ] (2.94)
h̄2
2µ
k02 = V0 (2.95)
h̄2
For r < a, if we change variable to ρ = kr and write Rl (ρ) ≡ Rnl (r), we find that
the radial function Rl (ρ) satisfies the spherical Bessel differential equation. As in
2.6. ÖRNEKLER 39
the case of free particle, the condition that Rl (ρ) must be zero at the origin restricts
us to the spherical Bessel functions. Therefore, inside the well, we have
where A is a constant.
For r > a, the equation is identical to the free particle equation, but E <
0. In order to put equation 2.91 in the form of the spherical Bessel differential
equation, we must redefine ρ to be given by ρ = iκr. Since r > a, the domain
of ρ does not extend down to zero, so that there is no reason to limit our choice
to the spherical Bessel functions, which is regular at the origin. Instead, a linear
combination of the spherical Bessel and Neumann functions (or Hankel functions)
is perfectly admissible. So, the solution is
2l + 1 1
h1l+1 (κr) = h (κr) − h1l−1 (κr) (2.102)
kr l
From the continuity and normalization relations, we can determine the constants A
and B in equation 2.98. Their ration may be eliminated from the continuity relation
of the logaritmic derivative at the well surface, r = a,
0 0
h1 (iκr) j (ka)
iκa l1 = ka l (2.103)
hl (iκr) jl (ka)
where prime denotes the differention to respective arguments. Since 2.103 relates κ
with k, it fixes the eigenvalues of the energy in any given well.
40 BÖLÜM 2. KUANTUM FIZIĞI TEKRAR
Equation 2.103 after elementary but lengthy calculation leads an eigenvalue re-
lation which may be written:
k
tan(ka) = − l=0 (2.104)
λ
λ2 ak
tan(ka) = 2 2 2
(2.105)
¡ k 2aλ +2k¢ + λ
k0 − k ak
tan(ka) = p l=1 (2.106)
k 2 a k0 2 − k 2 + k0 2
For (l = 0and1), the eigenvalues are shown in table 2.95 for different n values.
We can easily evaluate the energies of the stationary states by substituting these
values in equation 2.95.
The eigenvalues as shown in table 2.2 are also displayed in figure 2.8.
For l = 2, the transcendental equation is even difficult to solve and we are not
going to do it in this part.
Another way to determine the eigenvalues is by finding the intersection of two
2µV0 a2
curves f (k) and g(k) in equations 2.106 by using the parameters: k0 a2 = h̄2
=
100. As it is seen from figure ?? that two curves f (k) and g(k) exactly intersects at
these points.
In the interior region, we see from equation ?? that u is sine function. The
minimum requirement to have at least one bound state is therefore to satisfy the
condition given by equation ??. In order to satisfy this, the ka must advance beyond
π
2
in region r < a so that u has a negative slope at a; otherwise it is impossible to
have a decreasing exponential. That is,
π2 2µ 2µ
= k 2 a2 = 2 (V0 − B)a2 < 2 V0 (2.107)
4 h̄ h̄
2.6. ÖRNEKLER 41
Energy Levels of Finite and Infinite Square Wells
12
10
ka
6
S.ekil 2.8: Comparison of the Finite (solid line) and Infinite (dotted line) square well
ka values for l = 0(s − state)and1(p − state).
For r 6= a the potential V (r) is zero, therefore the equation 2.110 becomes:
d2 uE0 (r)
− k 2 uE0 (r) = 0 in whole region except r = a (2.112)
dr2
2µ
where k 2 = h̄2
B. The solution for r < a is
10
f(ka)=cot(ka)
8
0 2 4 6 8 10
ka
–2
–4
–6 g(ka)
–8
–10
4 f(ka) l=1
g(ka)
0 2 4 6 8 10
x
–2
–4
S.ekil 2.9: Finite square well: Intersections of curves f (ka and g(ka) for l = 0(s −
state), 1(p − state)and2(d − state).
2.6. ÖRNEKLER 43
The interior solution must satisfy the boundary condition at r = 0, u1E0 (0), that is,
A = −B. Hence, the solution for r < a becomes
We get
h 0 01
i 2µ
2
lim uE0 (a + ²) − uE0 (a − ²) 2 V0 u(a) = 0 or (2.120)
²→0 h̄
2µ
−kCe−ka − 2kA cosh ka + 2 V0 Ce−ka = 0 (2.121)
h̄
−ka
taking Ce = 2A sinh ka from equation 2.117
2µ
−kA sinh ka − kA cosh ka + 2 V0 sinh ka = 0 (2.122)
h̄
hence
2µ
k coth ka = V0 − k (2.123)
h̄2
2µ
The intersects of the curves f (k) = k coth ka and g(k) = V
h̄2 0
− k gives the eigen-
values. In order them to intersect, the condition is
2µ
V0 > k (2.124)
h̄2
This is the minimum requirement to have at least one bound state. As shown in
figure 2.10, by using following parameters: a=4.0, h̄ = 1, µ = 1, we find k value
as:k1 =0.999664. As it is seen from this figure that two curves f (k) and g(k) exactly
intersects at this point.
44 BÖLÜM 2. KUANTUM FIZIĞI TEKRAR
4
3 f(k) = kcoth(ka)
–1
g(k) = 2-k
–2
µ ¶ · µ ¶ ¸
∂ 2 ∂R 2µ 1 Ze2 ` (` + 1)
r + 2 +E − R (r) = 0 (2.125)
∂r ∂r h̄ 4πε0 r r2
Denklemi daha basit hale getirmek için;
r r
8µE Ze2 µ
α= − λ= (2.126)
h̄ 4πε0 h̄ −2E
ρ = α · rdönüşümü yapılırsa;
µ ¶2
∂ ∂ ∂ρ ∂2 ∂2 ∂ρ
= ⇒ = (2.127)
∂r ∂ρ ∂r ∂r2 ∂ρ2 ∂r
∂ ∂ ∂2 2 ∂
2
=α ⇒ =α (2.128)
∂r ∂ρ ∂r2 ∂ρ2
Bu ifadeleri (2.3.1) denkleminde yerine yazarsak;
2
· µ ¶ ¸
2∂ R 2 ∂R 2µ 1 Ze2 ` (` + 1) 2
α +α· ·α + 2 +E − α R=0 (2.129)
∂ρ2 ρ ∂ρ h̄ 4πεo ρ ρ2
· µ ¶ ¸
∂ 2 R 2 ∂R 2µ 1 Ze2 E ` (` + 1)
+ + 2 + 2 − R=0 (2.130)
∂ρ2 ρ ∂ρ h̄ 4πε0 ρα α ρ2
α’nın yukarıdaki değeri yerine yazılırsa,
2 2
µ 2 ¶
∂ R 2 ∂R 2µ 1 Ze 2µE h̄ ` (` + 1)
2
+ + 2 · ³ ´+ 2 − R = 0 (2.131)
∂ρ ρ ∂ρ h̄ 4πε0 ρ √ h̄ h̄ −8µE ρ2
−8µE
" Ãs ! #
2 2
∂ R 2 ∂R 1 Ze 4µ2 1 ` (` + 1)
2
+ + − − R (ρ) = 0 (2.133)
∂ρ ρ ∂ρ ρ 4πε0 h̄ −8µE 4 ρ2
· ¸
∂ 2 R 2 ∂R λ 1 ` (` + 1)
+ + − − R (ρ) = 0 (2.134)
∂ρ2 ρ ∂ρ ρ 4 ρ2
Elde edilen bu denklem Bessel diferansiyel denklemidir ve kuvvet serisi metodu ile
çözülür. Ancak çözüme geçmeden önce, denklemin asimtotik davranışına bakalım.
Radyal fonksiyonunun genel özelliklerinden, küçük ρ değerleri için;
lim R (r) ∼
= rl (2.135)
r→0
1
şeklinde olacağı bilinmektedir. Büyük ρ değerleri için (ρ → ∞) denklemdeki 4
terimi
diğerlerini bastıracağı için , yaklaşık olarak;
³ ´
∂
∂ρ
ρ2 ∂R
∂ρ
− 14 R ∼
= 0alınabilir. (2.2.4)
ρ ρ
Bunun genel çözümü; R (ρ) = Ae− 2 + Be 2 olur. çözümün ıraksak olmaması için
ρ
B=0 olması gerekmektedir (çünkü ρ → ∞ , e 2 → ∞olur).
ρ
O halde çözüm R (ρ) = Ae− 2 ‘dir. (2.2.5)
ρ
Bütün ρ ‘lar için geçerli çözüm ise; R (ρ) = Ae− 2 f (g) (2.2.6)
Bu durumda (2.2.6) denkleminin çözümü (2.134) denklemidir. (2.2.6) , (2.134)’
de yerine yazılırsa;
µ ¶ · ¸
∂ 2f 2 ∂f 1 ` (` + 1)
+ −1 + λ− − f =0 (2.136)
∂ρ2 ρ ∂ρ ρ ρ2
46 BÖLÜM 2. KUANTUM FIZIĞI TEKRAR
(2.136) ‘den f (ρ) ‘nin bulunması ile R (ρ) bulunmuş olur. (2.136) denklemi
kuvvet serisi metodu ile çözülür.
∞
X
2 s
f (ρ) = a0 + a1 ρ + a2 ρ + · · ·· = ρ ai ρi (2.137)
i=0
∞
X © ª
[(s + i) (s + i + 1) − ` (` + 1)] ai ρs+i−2 − (s + i + 1 − λ) ai es+i−1 = 0
i=0
(2.138)
Daha basit olarak yazılırsa;
X∞
s−2
[s (s + 1) − ` (` + 1)] a0 ρ + [ {(s + j + 1) (s + j + 2) − ` (` + 1)}aj+1 −(s + j + 1 − λ) aj ] ρs+
j=1
(2.139)
Bu durumda denklemin I. ve II. terimi ayrı ayrı sıfıra eşit olmalıdır. önce
I.terimi dikkate alırsak;
s (s + 1) − ` (` + 1) = 0 ⇒ s (s + 1) = ` (` + 1) (2.140)
s = `ve s = − (` + 1)
II.terimi dikkate aldığımızda ise;
s+j+1−λ
aj+1 = aj (2.141)
(s + j + 1) (s + j + 2) − ` (` + 1)
1
ρ = 0’da ρ−(`+1) = ρ(`+1)
→ ∞ olduğu için s = − (` + 1) çözümü fiziksel olarak
kabul edilemez. s = ` kabul edilebilir çözümdür. (2.2.11)
(2.2.11) denklemi, (2.141) ’da yerine yazılırsa;
j+`+1−λ
aj+1 = aj (2.142)
(j + l + 1) (j + l + 2) − ` (` + 1)
Burada serinin yakınsak olup olmadığına bakılmalıdır.
aj+1 j 1
lim = = (2.143)
j→∞ aj j·j j
2.6. ÖRNEKLER 47
2
Bu durum eρ ‘nin seri açılımı ile aynıdır.
ρ ρ2 ρ3 X ρi
eρ = 1 + + + + · · ·· = (2.144)
1! 2! 3! j!
Oran testi uygulanırsa;
aj+1 j! j! 1
lim = = ≈ (2.145)
j→∞ aj (j + 1)! j! (j + 1ihmal ) j
ρ → ∞’da eρ → ∞ olduğundan f (ρ) ıraksak olur.
Bu sorunu aşmanın yolu seri çözümünün sonlu sayıda bitmesini sağlamaktır. Bu
ise tekrarlama bağıntısında payın sıfır olmasıyla mümkündür. Payın sıfır olabilmesi
için λ = n(2.2.13) şartı yeterlidir. n = ` + 1, ` + 2, ` + 3 (burada n=temel kuan-
tum sayısı,`= yörünge kuantum sayısıdır). Böylece f (ρ) ve R (ρ) ıraksamadan
kurtarılmış oldu.
(2.2.6),(2.137) ve (2.2.11) denklemlerinden
2
∞
X
− ρ2 `
R (ρ) = Ae ρ ai ρi (2.146)
i=0
∞
X
L (ρ) = ai ρi (2.147)
i=0
Z∞
∗
Rn` Rn` r2 dr = 1 (2.148)
0
ρ = αr (2.149)
dρ
dρ = αdr ⇒ dr = (2.150)
α
2 ρ2
r = 2 (2.151)
α
(2.2.21), (2.148) ’de yerine yazılırsa;
Z∞
A2n` £ ¤2 2
e−ρ ρ2` L2`+1
n+` ρ dρ = 1 (2.152)
α3
0
R∞ £ ¤2 2 2n[(n+1)!]3
diklik bağıntısından e−ρ ρ2` L2`+1
n+` ρ dρ = (n−`−1)!
yazılabilir.
0
s
α3 (n − ` − 1)!
An` = (2.153)
2n [(n + `)!]3
r
−8µEn
α= (2.154)
h̄2
µ ¶2
8µEn
2 8µ 1 µZ 2 e4 1
α =− 2 =− 2 − (2.155)
h̄ h̄ 4πε0 2h̄2 n2
µ ¶
2 1 µ2 e4 Z 2
α =4 (2.156)
(4πε0 )2 h̄4 n2
| {z }
2
1
a0
4Z 2
α2 = (2.157)
a20 n2
2Z
α= a0 n
(a: bohr yarıçapı) (2.2.25)
(2.2.25) , (2.153) ’de yerine yazılırsa;
2.6. ÖRNEKLER 49
sµ ¶3
2Z (n − ` − 1)!
An` = (2.158)
a0 n 2n [(n + `)!]3
Böylece H atomunun dalga fonksiyonunun radyal faktörü;
sµ ¶3
2Z (n − ` − 1)! − ρ ` 2`+1
Rn` = e 2 ρ Ln+1 (ρ) (2.159)
a0 n 2n [(n + `)!]3
Ψn,`,m` (r, θ, ϕ) = Rn` (r) f`,m` (θ) gm` (ϕ) = Rn` (r) Υm
` (θ, ϕ)
`
(2.160)
sµ ¶3 s r
2Z (n − ` − 1)! − ρ2 ` 2` + 1 (` − m` )! m` 1 imϕ
Ψn,`,m` (r, θ, ϕ) = e ρ L2`+1
n+1 (ρ) P (cos θ) e
a0 n 2n [(n + `)!]3 2 (` + m` )! ` 2π
(2.161)
(3.1)
olur ve buna küresel harmonikler denir. Dikkat edilirse Ψ`,m` (θ, ϕ) ’ler sabit yarıçaplı
bir küre üzerinde θ ve ϕ ’nin periyodik değişimlerini temsil etmektedir. Küresel
harmonikler adını bu fiziksel anlamdan alırlar.
Z 2 e4 µ
n2 = − 2 2 (2.162)
h̄ (4πε0 ) 2E
µZ 2 e4 1
En = − 2 2 (2.163)
(4πε0 ) h̄ 2n2
¶2
µ
1 µe4 1 Z 2R 13, 6eV
En = − Z2 2 2 = − 2 = − (2.164)
4πε0 2h̄ n n n2
³ ´2 4
1 µe
Rydberg sabiti R = 4πε 0 2h̄2
= 13, 6eV cinsinden yazılırsa, enerji denklemi
2
En = − Zn2R = − 13,6eV
n2
.Kuantum seviyelerinin enerjileriEn = − 13,6eV
n2
formülünden
bulunur.
50 BÖLÜM 2. KUANTUM FIZIĞI TEKRAR
E1
E4 = 16
4s (1) 4p (3) 4d (5) 4f (7) 16
E1
E3 = 9
3s (1) 3p (3) 3d (5) 9
E1
E2 = 4
2s (1) 2p (3) 4
E1 = −13, 6eV 1s (1) 1
Ψn,`,m` (r, θ, ϕ) = Rn` (r) f`,m` (θ) gm` (ϕ) = Rn` (r) Υm
` (θ, ϕ)
`
(2.165)
½ ¾ 23
1 Z − Zr
Ψ100 =√ e a
0 (2.166)
2π a0
½ ¾ 32 µ ¶
1 Z Zr Zr
− 2a
Ψ200 = √ 2− e 0 (2.167)
4 2π a0 a0
½ ¾ 32
1 Z Zr − 2a
Zr
Ψ210 = √ e 0 cos θ (2.168)
4 2π a0 a0
½ ¾ 32
1 Z Zr − 2a
Zr
Ψ21±1 = √ e 0 sin θe±iϕ (2.169)
8 2π a0 a0
½ ¾ 32 µ ¶
1 Z Zr 2Z 2 r2 − 3a
Zr
Ψ300 = √ 27 − 18 + e 0 (2.170)
81 3π a0 a0 a20
2.6. ÖRNEKLER 51
√ ½ ¾ 32 µ ¶
2 Z Zr Zr − 3a
Zr
Ψ310 = √ 6− e 0 cos θ (2.171)
81 3π a0 a0 a0
½ ¾ 32 µ ¶
1 Z Zr Zr − 3a
Zr
Ψ31±1 = √ 6− e 0 sin θe±iϕ (2.172)
81 3π a0 a0 a0
½ ¾ 32
1 Z Zr ¡
Z 2 r2 − 3a ¢
2
Ψ320 = √ e 0 3 cos θ − 1 (2.173)
81 6π a0 a20
n o 32 Zr
1√ Z Z 2 r2 − 3a0
Ψ32±1 = 81 π a0 a20
e sin θ cos θe±iϕ
(2.174)
n o 32 Zr
Z 2 r2 − 3a0
Ψ32±2 = 1√
162 π
Z
a0 a20
e sin2 θe±2iϕ
(2.175)
52 BÖLÜM 2. KUANTUM FIZIĞI TEKRAR
Bölüm 3
TEMEL KAVRAMLAR ve
REAKSİYONLARIN
SINIFLANDIRILMASI
Çekirdeğin kütlesi atomik kütle birimi cinsinden ifade edilir. Atomik kütle birimi
12 1
(akb yada u), C atomunun kütlesinin 12
’sine eşit olan kütledir.
M eV
1akb = 1u = 1.66.10−24 gr = 931.502 (3.1)
c2
Proton ve nötronun kütlesi,
numarası, atom numarası veya proton sayısı ve nötron sayısıdır. Kütle numarası A =
Z + N şeklindedir. çekirdekler A, Z ve N sayılarına göre özel isimler alır; Atom nu-
marası (Z) aynı, kütle numarası (A) farklı olan çekirdeklere izotop çekirdek denir.
örneğin 1 H, 2 H ve 3 H gibi. çekirdeklerin kütlesi doğadaki izotoplarının ağırlıkça
yüzde oranları ile belirlenir. Nötron sayısı aynı (N ), proton sayısı farklı olan çekirdeklere
53
54BÖLÜM 3. TEMEL KAVRAMLAR VE REAKSİYONLARIN SINIFLANDIRILMASI
izoton denir. örneğin 4 He ve 3 H gibi. Kütle numarası aynı (A) olan çekirdekler ise
izobar çekirdeklerdir.
Çekirdeğin büyüklüğü nükleer metotlarla (α saçılması, hızlı nötron saçılması
gibi) veya elektromanyetik metotlarla (elektron saçılması, ayna çekirdekler, izotop
etkisi v.s.) belirlenir. çekirdeğin yarıçapı R∼
= 10−15 m = 1f m mertebesindedir ki
atomun yarıçapından 105 defa küçüktür (Ratom ∼
= 10−10 = 1A0 ). Elektron saçılma
deneylerinin sonuçları gösterir ki, nükleer yoğunluk çekirdek içinde yaklaşık sabit,
yüzeyde ise hızlı bir şekilde sıfıra gitmektedir (Şekil 2.1).
1
Nükleer yarıçap R ∝ A 3 şeklinde değişmektedir. Deneysel çalışmalar sonunda
1
nükleer yarıçapın R = r0 A 3 şeklinde değiştiği görülür. Burada r0 sabiti deneysel
olarak bulunabilir. Deneysel yük yoğunluğu,
ρ0
ρ(r) = (3.3)
1 + exp( r−R
a
)
Metot r0 (fm)
A. Kuvvet Yarıçapı
1. Alfa saçılması 1.414
2. Alfa bozulması 1.48
3. Hızlı nötronların saçılması 1.37
B. Yük yarıçapı
1. Elektron saçılması 1.26
2. Mezonik atom 1.2
3. Ayna çekirdekler 1.28±0.05
4. Proton saçılması 1.25±0.05
5. İzotopik kayma 1.20
1
Tablo 3.1: Farklı metotlarla bulunan nükleer yarıçaptaki (R = r0 A 3 ) r0 değerleri.
Çekirdekte proton ve nötronları bir arada tutan kuvvet nükleer kuvvettir. Nükleonlar
bir araya gelerek çekirdeği oluşturduklarında oluşan çekirdeğin kütlesi bunu oluşturan
nükleonların kütlesinden küçüktür. Fark kütle, kütle kaybı olarak adlandırılır ve
∆E = ∆M c2 şeklinde enerji karşılığı vardır. Aslında nükleonların bir araya gelmesi
sırasında açığa çıkan bu enerji kaybı bağlanma enerjisidir. Kısaca bağlanma enerjisi
nükleonları bir araya getirmek için gerekli olan enerjidir. Bağlanma enerjisi,
şeklinde ifade edilir. çekirdeklerin nükleon başına bağlanma enerjilerinin bir sis-
tematiği yapıldığı zaman Şekil 6.2’ dekine benzer olduğu görülür.
S.ekil 3.2: Kararlı çekirdekler için nükleon başına bağlanma enerjisinin atomik
kütleye göre değişimi.
özelliği sıvı damlası modeli açıklayamaz, bunun için kabuk modeli geliştirilmiştir.
3.) Eğri, füzyon ve fisyonun olabilirliğini doğrulamaktadır; kütle numarası büyük
olan çekirdekler kararsızdır. Kararlı olabilmesi için daha küçük çekirdeklere bölünürler.
Bu sırada açığa çıkan enerji çok büyüktür. örneğin 238 U’in nükleon başına bağlanma
enerjisi 7.5MeV, ikiye bölündüğünde oluşan parçacıkların bağlanma enerjisi 8.5MeV
olduğu için açığa çıkan enerji 1MeV dir. 200 nükleon için 200MeV gibi devasa
bir enerji açığa çıkar. Benzer şekilde iki hafif çekirdek hızlandırıcılar aracılığıyla
çarpıştırıldığında daha büyük kütleli kararlı çekirdek oluşur. Bu sırada yine dışarıya
enerji salınır.
3.2. SPIN, PARITE VE MOMENTLER 57
nükleer magnetondur[6].
Bir sistemin veya çekirdeğin dalga fonksiyonu ya çift (simetrik) ya da tek (an-
tisimetrik) bir fonksiyondur. Dalga fonksiyonu çift ise yani bütün koordinatların
işareti değiştirildiğinde dalga fonksiyonu değişmiyorsa başka bir değişle Ψ(x, y, z) =
Ψ(−x, −y, −z) ise durumun paritesi çifttir veya +1’ dir denir. Dalga fonksiy-
onu tek ise yani bütün koordinatların işaretleri değiştirildiğinde fonksiyon işaret
değiştiriyorsa, başka bir değişle Ψ(x, y, z) = −Ψ(−x, −y, −z) ise durumun paritesi
-1 dir denir.
h̄2
E(I) = [I(I + 1) − I0 (I0 + 1)] (3.5)
2I
şeklinde verilir. Burada I, uyarılmış seviyelerin spini ve E(I) uyarılma enerjisidir. I0
ise E(I0 ) = 0 da taban durumundaki spindir. I ise çekirdeğin eylemsizlik momen-
tidir. çift N ve çift Z ye sahip olan çekirdekler için I0 = 0 ve bir çok durumda yalnız
çift-I en düşük banttadır [6].
3.4. NÜKLEER KUVVET VE ÖZELLIKLERI 59
şeklindedir. Burada n(λ) = 0, 1, 2, ... değerlerini alır ve fonon sayısı 2λ dır. Titreşim
durumları arasındaki geçişler çok şiddetli olur fakat dönme durumundaki kadar
şiddetli değildir [6].
4.) Nükleer kuvvet yükten bağımsızdır. Yani p-p, n-n ve p-n etkileşimi için
nükleer potansiyel aynıdır.
a+A→B+b+Q (3.7)
şeklinde ifade edilirler veya daha kısa gösterimle A(a,b)B şeklinde gösterilirler. Bu-
rada a hızlandırılan parçacık, A hedef çekirdek, B hedefte duran ve doğrudan gözlenemeyen
ağır iyon, b tesbit edilen ve sayılabilen parçacık ve Q reaksiyon sırasında açığa çıkan
enerji veya reaksiyonun gerçekleşmesi için gerekli olan enerjidir. Burada a ve b
genellikle nükleon veya hafif çekirdeklerdir. Q ifadesi,
şeklinde verilir. Eğer Q pozitif ise reaksiyon endotermiktir, yani dışarı ısı salar. Q
negatif ise reaksiyon ekzotermiktir, yani dışardan ısı alan bir reaksiyondur [8].
12
C +208 P b →12 C ∗ +208 P b∗ (3.10)
formülleri verilebilir[6].
Parçalanma Reaksiyonları : Eğer mermi çekirdek kompleks bir çekirdekse,
reaksiyon sırasında iki veya daha fazla bileşene ayrılabilir. Yani A(a, xy)A veya
mermi hedefi uyarırsa A(a, xy)A∗ şeklinde yazılabilir. Burada mermi çekirdek a =
x + y şeklinde iki parçaya ayrılmıştır[6].
Transfer reaksiyonları : Bu tür reaksiyonlarda mermi çekirdekten hedefe veya
hedeften mermi çekirdeğe nükleon transferi olur. örneğin A(d, p)B reaksiyonunda
döterondan bir nükleon hedefe aktarılmıştır. Bu reaksiyon döteron soyma reaksiyonu
olarak bilinir. Bir diğer örnek A(p, d)Breaksiyonunda mermi nükleon hedeften bir
nükleon kopararak döteron oluşturur.
Yakalama Reaksiyonları : Bu tür reaksiyonlarda mermi çekirdek hedefle
birleşerek uyarılmış yeni bir çekirdek oluşturur. Oluşan çekirdek kararlı hale geçebilmek
için fazla enerjisini γ − ışınları şeklinde yayar. örnek olarak,
3.7. DIREK REAKSIYONLAR 63
a+A→B+b+c+Q (3.13)
reaksiyonu verilebilir[6].
Rezonans Reaksiyonları : Bu tür reaksiyonlar direk reaksiyonlarla bileşik
çekirdek reaksiyonları arasındaki reaksiyonlardır. Rezonans durumu belli enerji
değerlerinde mümkün olabilir. Yani her enerji değerinde rezonans olamaz. Re-
zonans durumunda etkileşim potansiyelinin oluşturduğu dalgaların fazı ve genliği
bariyer içinde ve dışında yaklaşık eşittir.
64BÖLÜM 3. TEMEL KAVRAMLAR VE REAKSİYONLARIN SINIFLANDIRILMASI
Bölüm 4
Çekirdek Kuvvetleri
Çekirdek fiziğini gelişmeye başladığı ilk zamanlarda yalnız iki çeşit kuvvet biliniy-
ordu. Bunlar elektromanyetik kuvvetler ve gravitasyonel kuvvetlerdir. Çekirdek
kuvvetleri tabiatları bakımından ne elektromanyetik nede gravitasyoneldirler. Nötron
yüksüz olduğu için bu kuvvetler eletriksel olamaz. Gravitasyonel kuvvetler de çok
küçük bağlanma enerjileri verdiğinden gravitasyonelde olamaz.
Çekirdekte var olan çekirdek kuvvetleri makroskobik fizikte karşılaşılan kuvvetler-
den çok daha büyüktür. Diğer taraftan, Rutherford’un yaptığı saçılma deneyleri,
çekirdeğin merkezinden on fermi gibi, küçük uzaklıklarda çekirdek kuvvetlerinin,
aynı çekirdeğe ait elektrostatik kuvvetlere nazaran ihmal edilebilecek kadar zayıf
olduğunu göstermektedir. Bu yüzden, çekirdek kuvvetlerinin sonlu ve çok kısa men-
zile sahip oldukları söylenir.
Çekirdek kuvvetlerinin elktromanyetik alana benzer şekilde bir alanla tasfir edilebileceğini
mümkün olduğunu düşünmek yanlış olmaz. Çekirdeğin elektromanyetik alanında
elktriksel potansiyel, dışardan itibaren Coulomb kanununa uygun sonuçlar verecek
şekilde artar. Yaklaşık 10−13 cm ’lik bir uzaklıkta maksimuma ulaşır. Bu yaklaşıma
göre çekirdek bir potansiyel seddi ile kuşatılmış gibi var sayılır.
Çekirdek protonlarının çok küçük mesafelerde bir birleri üzerinde çok büyük
kuvvet uygulamalarına karşın, çekirdeğin sağlamlığını koruması, potansiyel engelinin
içinde etkili olan çekirdek kuvvetlerinden dolayıdır.
Nükleonlar arasında etkili olan bu çekici kuvvetin çıkış yeri tam olarak açıklanamamakla
65
66 BÖLÜM 4. ÇEKIRDEK KUVVETLERI
birlikte nükleonlar arasında bir tanecik alış verişinin (π mezon alışverişi ) sebep
olduğu ileri sürülmektedir.
1935 ’de Yukawa çekirdek kuvvetlerinin mezon kuramını ortaya atmıştır. Çekirdeklerin
çok küçük boyutlu parçacıklar olması hesaba katan Yukawa, nükleonlar arsından
mezon alışverişi sonucunda, kısa mesafelerde etkiyen güçlü bir kuvvetin ortaya çıktığını
öne sürdü ve mezonun kütlesini hesapladı. Ama bu kuram çekirdeklerin bütün
özelliklerini tanımlamada yeterli olmadı.
Nükleon-nukleon kuvvetinin özelliklerini maddeler halinde verirsek;
6. Nükleon -nükleon kuvveti, nükleonları belirli bir uzaklıkta tutan itiici bir terim
içerir.
7. Nükleon -nükleon kuvvetinin merkezi olmayan bir tensör bileşeni vardır. Kuvvetin
bu bileşeni merkezi kuvvetlerde bir hareket sabiti olan yörüngesel açısal mo-
mentumu korumaz.
Döteronun bağlanma enerjisi çok hassas ölçülmüş bir niceliktir ve üç farklı yolla
belirlenebilir.
I. yöntem
Döteronun kütlesini spektroskopiyle doğrudan belirleyebilir ve bağlanma ener-
jisini bulmak için;
£ ¡ ¢ ¡ ¢¤
B = Zm 1 H + N mn − m 2 H c2 = 2, 22463 ∓ 0, 00004M eV (4.1)
enerjisi, yaklaşık olarak 8M eV ’dir. O halde döteron tipik çekirdeklere göre çok zayıf
bağlıdır.
Döteronun incelenmesini daha kolay yapmak için aşağıdaki şekilde görüldüğü
gibi, nükleon-nükleon potansiyelini üç boyutlu bir kare kuyu olarak gösterebileceğimizi
varsayalım.
r < R için V (r) = −V0
r > R için V (r) = 0
µ ¶ · ¸
h̄2 d2 R 2 dR ` (` + 1) h̄2
− + + V (r) + R = ER (4.2)
2m dr2 r dr 2mr2
olduğunu biliyoruz.
Bölgelere ayırdığımız potansiyel kuyuyu I. bölgeden başlayarak çözersek;
µ ¶ · ¸ · ¸
1 d 2 dR ` (` + 1) 2m
r + k12 − R (r) = 0 2
k1 = 2 (E + V0 )i0 (4.3)
r2 dr dr r2 h̄
µ ¶ · ¸ · ¸
1 d 2 dR ` (` + 1) 2mE
r + k22 − R (r) = 0 −k22 = h0 (4.4)
r2 dr dr r2 h̄2
4.2. DÖTERON ATOMU 69
I. denklemin çözümü;
dönüşümü yapılırsa;
dρ = k1 dr
d2 R dR £ 2 ¤
ρ2 + 2ρ + ρ − ` (` + 1) R=0 (4.7)
dρ2 dr
denklemine ulaşırız.
Bu denklem Bessel diferansiyel denklemidir ve kuvvet serisi metodu ile çözülür.
Bu denklemin birbirinden bağımsız iki çözümü vardır;
1. ρ → 0’da ρ` olarak sonlu davranan ve j` ile gösterilen küresel bessel fonksiyonu
2. ρ → 0’da ρ−(`+1) olarak ıraksayan çözümler.Bu çözümler n` (ρ) ile gösterilir
ve küresel neuman fonksiyonu diye adlandırılır.
q
π
J` (ρ) = 2ρ J`+ 1 (ρ) ⇒J yarı tek tamsayılı → Bessel
q 2
π
n` (ρ) = 2ρ N`+ 1 (ρ) ⇒N yarı tek tamsayılı →Neuman
2
sin ρ cos ρ
J0 (ρ) = n0 (ρ) = − (4.9)
ρ ρ
Ancak burada ρ (r) → 0 için n` ’de sonlu olmalıdır. Bunun için B=0 olmalıdır
(çünkü r → 0’da n` sonsuz oluyor).
Yani genel çözüm;
R` = A` J` (k1 r) (4.12)
d2 R dR £ 2 ¤
ρ2 + 2ρ + ρ − ` (` + 1) R=0 (4.13)
dρ2 dr
Bu denklemin çözümü de diğer denklemin(I· bölge denkleminin) çözümüyle çok
benzerdir.
sin k1 r
R0I (r) = A0 (4.15)
k1 r
· ¸
sin k2 r cos k2 r
R0II (r) = C0 cos δo + sin δ0 (4.16)
k2 r k2 r
C0
R0II (r) = sin (k2 r + δ0 ) (4.17)
k2 r
(4.15) ve (4.17) denklemlerine ve birinci türevlerine sınır şartını (r=R) uygu-
larsak;
dI R0 (r) dII R0 (r)
R0I (r) |r=R = R0II (r) |r=R ve dr
|r=R = dr
|r=R
Bu model çekirdeğin özelliklerini açıklamak için kullanılan ilk modeldir. (Von Weiz-
sacker 1935)
Eb = Eh + Ey + Ec + Ea + Ec (5.1)
Z(Z − 1) (A − 2Z)2 a5
= a1 A − a2 A2/3 − a3 1/3
− a 4 ± 3/4 (5.2)
A A A
Denklemde yer alan katsayılar: a1 =14.1 MeV, a2 =13.0 MeV, a3 =0.59 MeV,
a4 =19.0 MeV, a5 =33.5 MeV. Bu ifadenin terimlerini şu şekilde açıklayabiliriz.
Eh hacim terimi: Bu terim her bir nükleonun tüm etrafının nükleonlarla çevrili
olduğu varsayımına dayanılarak yazılmıştır. İki nükleon arasındaki bağlanma ener-
jisi U olarak düşünüldüğünde nükleon başına düşen bağlanma enerjisi 21 U olarak bu-
lunur. Bir nükleon en küçük hacmi kaplayacak şekilde paketlendiğinde 12 nükleona
temas edeceğinden sahip olduğu bağlanma enerjisi 6U olarak elde edilir. Bir çekirdekteki
A tane nükleonun hepsinin içte olması durumunda, çekirdeğin bağlanma enerjisi:
Eh = 6AU
olacaktı. Eh enerjisi hacim enerjisi olarak anılır A ile doğru orantılıdır ve basitçe
Eh = a1 AU
Ey = −a2 A2/3
kadar azaltır. Negatif Ey enerjisi bir çekirdeğin yüzey enerjisi diye anılır. Bu en
çok, hafif çekirdeklerde önemlidir; çünkü bunlarda nükleonların daha büyük bir
75
S.ekil 5.1: Yüzeydeki nükleonlar, çekirdeğin iç kısmındakilere göre daha az sayıda
nükleonla etkileşir bu yüzden bağlanma enerjisi daha azdır. çekirdek ne kadar
büyükse, yüzeydeki nükleonların sayısı o kadar azdır. (Modern Fiziğin Kavram-
ları, Arthur Beiser)
kesri yüzeydedir. Doğal sistemler her zaman en düşük potansiyel enerjili yerleşimlere
doğru gittiklerinden, çekirdekler en büyük bağlanma enerjili yerleşimlere doğru gider-
ler. Dolayısıyla, bir çekirdek, bir sıvı damlasıyla aynı yüzey gerilimi etkilerini
gösterecek ve diğer etkilerin yokluğunda küresel olacaktır, çünkü, verilmiş bir hacim
için en düşük yüzölçümüne sahiptir.
Ec Coulom terimi: Bu terim potansiyel enerjiden dolayı bağlanma enerjisine
gelen katkıyı gösterir. Bir çekirdekteki her proton çifti arasındaki elektriksel itmede
bağlanma enerjisini azaltmaya katkıda bulunur. Bir çekirdeğin Ec Coulomb enerjisi,
Z tane protonu sonsuzdan çekirdek büyüklüğünde bir küresel topluluğa getirmek
için yapılması gereken iştir. Birbirinden r uzaklığındaki bir çift protonun potansiyel
enerjisi şöyledir:
e2
V =−
4πε0 r
Z(Z-1)/2 tane proton çifti olduğundan
µ ¶
Z(Z − 1) Z(Z − 1)e2 1
Ec = V =−
2 8πε0 r ort
bulunur. Burada (1/r)ort , 1/r nin bütün proton çiftleri üzerinden ortalaması alınmış
değeridir. Protonlar R yarıçaplı bir çekirdek içine düzgün olarak dağılmışlarsa
(1/r)ort 1/R ye dolayisiyla 1/A1/3 ile orantılıdır:
Ec = −a3 Z(Z−1)
A1/3
76 BÖLÜM 5. TEMEL NÜKLEER MODELLER
µ ¶
enerjideki artis
∆E = (yeni notronlarin sayisi)
yeni notron
· ¸· ¸
1 1 ε ε
= (N − Z) (N − Z) = (N − Z)2
2 2 2 8
N=A-Z olduğundan (N-Z)2 =(A-2Z)2 ve
ε
∆E = (A − 2Z)2 3.2.9
8
bulunur. Bir çekirdekteki nükleonların sayısı ne kadar büyükse, enerji düzey!eri
arasındaki ε aralığı o kadar küçük olup ε, 1/Aile orantılıdir. Bu sebepten N ile
Zarasındaki farktan doğan Ea asimetri enerjisi şöyle yazilabilir:
(A − 2Z)2
Ea = −∆E = −a4 3.2.10
A
Asimetri enerjisi negatiftir, çünkü, çekirdeğin bağlanma enerjisini azaltır.
Eç çiftlenme terimi: Bu terim iki aynı nükleonun aynı olmayanlara göre daha
kuvvetli bağlanmasından kaynaklanır. Eç çiftlenme enerjisi çift-çift çerkidekler için
pozitif, tek-çift ve çift-tek çekirdekler için 0, tek-tek çekirdekler içinse negatif değer
alır.
a5
Ec = (±, 0) 3.2.11
A3/4
77
Kabuk modeli üzerine kurulan atom teorisi, atom yapısının karmaşık yapısını açıklamakta
çok başarılı olmuştur. Bu modelde kabuklar giderek artan enerjili elektronlarla,
Pauli prensibine uyacak şekilde doldurulur. En dıştaki tabakanın doluluk oranı,
atomun davranışının bazı önemli taraflarını belirler. Model, atomik özelliklerin esas
olarak değerlilik elektronları tarafından belirlendiği varsayımına dayanır. Atomik
sistemlerin, ölçülen bazı değerleri modelin öngördükleri ile karşılaştırıldığında büyük
bir uyum içinde olduğu görülür.
Proton ve nötronun ayırma enerjileri yarı deneysel bağlanma enerjisi formülü ile
hesaplanan değerlerden sapmalar göstermesi, nükleer kabukların varlığını destekleyen
kanıtlardan biridir. Ayrılma enerjisi, atomik iyonlaşma enerjisi gibi N veya Z ile
düzgün olarak artar. Ayrılma enerjilerindeki ani ve kesikli davranışlar aynı proton
ve nötron sayılarında ortaya çıkar. Bu sayılara (N veya Z= 2,8,20,50,82 ve 126)
sihirli sayılar denir.
çekirdeğin kabuk modeli, sihirli sayıların varlığını ve bazı diğer çekirdek özelliklerini,
nükleonların bir ortak kuvvet alanındaki davranışlarıyla açıklama yönünde bir girişimdir.
Kabuk kuramı L.S çiftleniminin sadece l değerlerinin küçük olduğu en hafif
çekirdekler için geçerli olduğunu kabul eder. Bu modelde, ilgili parçacıkların Si
içsel spin açısal momentumları, bir S toplam spini oluşturmak üzere birbirleriyle
eşleşirler. Li yörünge açısal momentumları, bunlardan ayrı olarak bir L toplam
yörünge momentumu oluşturmak üzere birbirleriyle bağlaşırlar. Daha sonra S ve
p
L, birbiriyle bağlaşarak, büyüklüğü J(J + 1)h̄ olan bir J toplam açısal momen-
tumunu oluştururlar.
Bir ara etkileşim biçiminin geçerli olduğu bir geçiş bölgesinden sonra, daha ağır
çekirdekler jj etkileşimi gösterirler. Bu durumda önce her parçacığın Si ye Li ’si
p
bağlaşarak, o parçacık için büyüklüğü J(J + 1)h̄ olan bir Ji oluşturur, sonra
değişik Ji ler birbiriyle bağ1aşarak J toplam açısal momentumunu o1uşturur1ar.
jj etkileşimi çekirdeklerin büyük bir çoğunluğu için geçerlidir.
Kabuk modeli sihirli sayılardan başka, birçok çekirdek olgusunu da açıklar. öncelikle,
zıt spinli iki parçacık tarafından doldurulabilen enerji alt düzeylerinin varlığı çift Z
ve çift N’li çekirdeklerin bolluk eğilimini açıklar.
Kabuk modeli çekirdek açısal momentumlarını da önerebilir. çift-çift çekirdeklerde,
78 BÖLÜM 5. TEMEL NÜKLEER MODELLER
Aage Bohr ve Ben Mottelson tarafından ortaya atılan Kolektif model daha önce an-
latılan sıvı damlası ve kabuk modelin birleştirilmesi sonucu oluşmuş, başarılı sonuçlar
veren bir modeldir. Bu model; kabuk modelinde görülen, çekirdeklerin manyetik ve
kuadropol momentlerini belirlemedeki eksiklikleri, bazı çekirdeklerin uyarılmış en-
erji seviyeleri için beklenen değerlerinde meydana gelen hatalar giderilir. Bunun
yanında çift-çift olmayan bütün çekirdeklerin küresel olmayan şekilleri ile dönen bir
çekirdeğin merkezkaç kuvvetinden doğan şekil bozukluklarını da hesaba katar.
Aşağıdaki şekillerde (Şekil 3.2.3 ve 3.2.4) çift-çift çekirdeklerin kolektif davranış
içeren dört farklı özelliği gösterilmiştir. İlk 2+ uyarılmış durumunun (Şekil 3.2.3)
enerjisinin A’nın fonksiyonu olarak oldukça düzgün biçimde azaldığı görülmektedir.
A=150 ile A=190 arasındaki bölgede E(2+ ) değerleri hem çok küçük hem de sabittir.
79
S.ekil 5.2: Kabuk modeline göre nükleon enerji düzeylerinin sıralanışı (ölçekli değil)
Sağdaki sütündaki sayılar gözlenen sihirli sayılara karşılık gelir. (Modern Fiziğin
Kavramları, Arthur Beiser)
80 BÖLÜM 5. TEMEL NÜKLEER MODELLER
Yine, kapalı kabuk yakınındaki çekirdekler hariç E(4+ )/ E(2+ ) oranları (Şekil 3.2.4)
A=150’den küçük çekirdekler için kabaca 2,0 ve 150¡A¡190 ile A¿230 bölgelerinde
3,3 değerine sahiptir.
S.ekil 5.3: çift-Z, çift N’li çekirdeklerin en düşük 2+ durumların enerjileri. İzotoplar
düz çizgilerle birleştirilmiştir. (Nükleer Fizik, K.S. Krane)
Daha önce Kabuk modelinin, N=126’nın bir nötron sihirli sayı olduğu yolundaki
öngörü gözlemle uyum içindedir. Fakat, Z¿109 olan çekirdekler bilinmediğinden
Z=126 ’nin bir proton sihirli sayısı olup olmadığı doğrulanamamaktadır. Hattâ,
Z= 82’den sonraki proton sihirli sayısının, çekirdekteki protonların Coulomb potan-
siyel enerjilerinden dolayı, Z=126’dan küçük olması olasılığı vardır. Büyük Z için
bu enerji, çekirdek potansiyel enerjisine göre önem kazanır. Coulomb potansiyeli,
düşük l’ li proton düzeyleri üzerinde daha büyük bir etkiye sahiptir çünkü, böyle
düzeylerin olasılık yoğunluklarının arttığı çekirdek merkezi civarında daha kuvvet-
lidir. Sonuçta proton düzeylerinin sırası Z= 114’ü bir proton sihirli sayısı yapacak
şekilde değiştirir.
Kollektif model bu sonucu biraz daha değiştirerek Z=110’un Z=82’den sonraki
proton sihirli sayısı için daha iyi bir aday olduğunu ileri sürer. Dolayısıyla Z=110
(veya 110 ile 114 arasında) ve N=184 olan bir çekirdek iki kez sihirli ve diğer ağır
çekirdeklerden daha kararlı olmalıdır. Böyle bir çekirdek veya çekirdekler doğada
veya laboratuarda henüz bulunamamıştır.
81
Z
ψ(r) = φk (r) + U (r0 )ψ(r0 )L−1 0
k (r)δ(r − r)dr
0
(6.2)
L−1 0 0
k (r)δ(r − r) = Gk (r − r ) (6.3)
Z
1 qeiqR ~ = ~r − r~0
Gk (R) = dq, R (6.4)
4iπ 2 R k2 − q2
elde edilir. Bu integral rezidü teoremi yardımıyla çözülebilir ve q = +k için fiziksel
olarak anlamlıdır. Buradan,
0
1 eik|r−r |
G+
k (r −r)=−0
(6.5)
4π |r − r0 |
elde edilir. Bu ifade denk.3.2 de yazılarak,
Z 0
1 eik|r−r |
ψk+ (r) = φk (r) − U (r0 )ψk+ (r0 )dr0 (6.6)
4π |r − r0 |
Bu ifade daha önce ifade edilen asimtotik formun (denk.2.21) integral halidir.
1 1
r nin büyük değerlerinde, r−r0
≈ r
ve k|r − r0 | ≈ kr − k.r0 yaklaşımı yapılabilir.
Burada k 0 , k nın büyüklüğünde ve r yönünde bir vektördür. Bu durumda,
Z
eikr 0 0
ψk+ (r) = φk (r) − e−ik .r U (r0 )ψk+ (r0 )dr0 (6.7)
4πr
Bu ifade denk.2.21 ile karşılaştırılarak saçılma genliği,
Z
1 0 0
f (θ, ϕ) = − e−ik .r U (r0 )ψk+ (r0 )dr0 (6.8)
4π
elde edilir ki bu daha önce kısmi dalgalar metodu ile elde ettiğimiz saçılma genliğinden
başka bir şey değildir. Bu ifade de eksponansiyel terimin kısmi dalgalar formu
yazılarak, denk.1.30 elde edilebilir.
Born yaklaşımına göre, V potansiyeli gelen parçacığın enerjisine göre yeterince
zayıfsa saçılma dalgalarının genliğindeki değişim küçük olur. O halde saçılan dal-
gaları temsil eden ψk+ (r) yerine gelen düzlem dalgalar alınabilir. Bu yaklaşıma göre
saçılma genliği,
Z
1 0 0 0
fBA (θ, ϕ) = − e−ik .r U (r0 )eik.r dr0 (6.9)
4π
Bu ifade Born yaklaşımı olarak bilinir.
Saçılma genliği potansiyelin küresel simetrik olması sebebiyle azimutal açıdan
~ = ~k − k~0 yazılabilir. Elastik saçılma durumu için
bağımsızdır. Şekil 3.1’ den χ
(|k| = |k 0 | = k), χ = 2k sin( 2θ ) bağıntısı yazılabilir.
6.1. NÜKLEER REAKSİYON MODELLERİ 85
χ− +
1 (k, r) dalga fonksiyonlarının süper pozisyonu olarak yazılabilir ki, χ1 (k, r) düzlem
gelen saçılmış küresel dalgaların toplamını temsil eder. Bu dalgalar kendi aralarında
zaman tersinirdir. Yani, χ− +
1 (k, r)= [χ1 (−k, r)]
∗
Z
r→∞ eikr
χ(k, r) −→ χ+
1 (k, r) − [χ− 0 0 ∗ 0 0
1 (k , r )] U2 (r )χ(k, r )dr
0
(6.11)
4πr
Bu ifade ilk Born yaklaşımındakine benzer olarak denk 2.21 ile karşılaştırılırsa
V2 potansiyelinden dolayı oluşan saçılma genliği,
Z
1
f2 (θ, ϕ) = − χ− 0 0 0 0
1 (k , r )U2 (r )χ(k, r )dr
0
(6.12)
4π
U2 potansiyeli U1 potansiyeliyle karşılaştırıldığında çok zayıftır. Dolayısıyla U2
den saçılan dalgaların genliğindeki değişme çok küçük olacağı için U1 +U2 den saçılan
dalgaları temsil edenχ(k, r0 ) yerine U1 den saçılan dalgalar, χ+
1 (k, r) (bozulmuş
Z
1
f2 (θ, ϕ) = − χ− 0 0 0 + 0
1 (k , r )U2 (r )χ (k, r )dr
0
(6.13)
4π
Toplam saçılma genliği U1 ve U2 potansiyelinden dolayı oluşan saçılma genlik-
lerinin toplamıdır, yani f (θ, ϕ) = f1 (θ, ϕ) + f2 (θ, ϕ) O halde,
Z
1
fDW BA (θ, ϕ) = f1 (θ, ϕ) − χ− 0 0 0 + 0
1 (k , r )U2 (r )χ (k, r )dr
0
(6.14)
4π
Bu yaklaşım metodu elastik, inelastik ve yeniden düzenleme reaksiyonlarına
uygulanabilir. U1 potansiyelinden saçılma elastik saçılmayı, U2 potansiyelinden
saçılma inelastik saçılmayı açıklar.
Aslında burada yapılan bir nevi pertürbasyondur ve istenirse U potansiyeli birçok
potansiyelin toplamı olarak yazılır ve pertürbasyonun derecesi artırılmış olur. Bunu
daha iyi anlayabilmek için Born serisini elde edelim; bunun için Schrödinger den-
klemini Green operatörü formunda yazıp itere edelim:
Burada G0 (E) Green operatörüdür. Buifadeye homejen çözüm ilave edilip itere
edilirse,
ψ = φ + G0 V ψ ψ = φ + G0 V φ + G0 V G0 V φ + ... (6.16)
·Z Z Z ¸
−m −ik~0 .~
r i~k.~
r 0 −ik~0 .~
r 0 0 i~k.~
r0
f (θ, ϕ) = dre V (r)e dr dr e V (r)G0 (r, r )V (r )e + ...(6.17)
2πh̄2
Böylece saçılma serisi elde etmiş olduk (Born Serisi). Bu serinin ilk terimi Born
yaklaşımı için bulduğumuz saçılma genliğidir.
İlk terim elastik kanaldan saçılmayı açıklarken diğer terimler inelastik kanallar-
dan saçılmayı açıklar ki bu çiftlenim kanallar modeline benzer. Optik model ise
elastik saçılma potansiyelini V ile inelastik saçılma potansiyelini (Kayıp akı) W ile
temsil edilir.
Born yaklaşımının geçerli olabilmesi için ya potansiyel çok sığ olacak yada gelen
parçacığın enerjisi çok yüksek olacaktır. Daha genel bir ifadeyle,
6.1. NÜKLEER REAKSİYON MODELLERİ 87
S.ekil 6.2: Gelen ışının bir çok potansiyelden saçılmasının temsili şekli.
|V0 | 1
<< (6.18)
E ka
olmalıdır. Burada V0 potansiyelin derinliği ve adifüzyon kalınlığıdır. Buna göre
Born yaklaşımı yüksek enerji limitinde doğru olacaktır.
Gaussyen Potansiyeli
r 2
çekici Gaussyen potansiyeli V (r) = −V0 e−( R ) şeklinde verilir.
Z∞
sin χr
f (θ) = V (r) 4πr2 dr (6.19)
χr
0
Z∞
r 2 sin χr 3 (χR)2
f (θ) = −V0 e−( R ) 4πr2 dr = −(2π) 2 V0 R3 e− 2 (6.20)
χr
0
dσ 2 2 θ
= Ce−(2kR) sin ( 2 ) (6.21)
dΩ
dσ 2πµ2 2 6
elde edilir. θ = 0 için tesir kesiti dΩ
=C = h̄4
V0 R maksimum değerini alır. θ
arttıkça tesri kesiti azalacaktır.
çekici kare kuyu potansiyeli r < R için V (r) = V0 , r > R için V (r) = 0 değerini alır.
Bu potansiyel için saçılma tesir kesiti,
ZR
sin χr (sin χR − χR cos χR)
f (θ) = −V0 4πr2 dr = −4πV0 R3 (6.22)
χr (χR)3
0
· ¸
d2 Ul 2m l(l + 1)
+ (E − Vop (r) − ) ul = 0 (6.24)
dr2 h̄2 r2
Burada V (r) artık kompleks potansiyeldir yani,
Burada Fl (r) = krjl (kr) küresel Bessel fonksiyonlarıdır. Gl (r) = −krηl (kr)
Neumann fonksiyonlarıdır. Fl (r) + iGl (r) gelen dalgaları, Gl (r) − iGl (r) giden dal-
gaları temsil eder. Bu da aslında aslında daha önce elde ettiğimiz asimtotik formun
özel fonksiyonlar cinsinden ifade edilmesinden başka bir şey değildir. Bu çözüme
sınır koşulları uygulanarak saçılma matriks elementi bulunabilir. Böylece saçılma
genliği f (θ) ve diferansiyel tesir kesiti bulunabilir. Potansiyel kompleks olduğu için
S−matriks ve dolayısıyla dalga fonksiyonu kompleksdir. Matriks elementin l = 0
dan lmaks a kadar hesaplanması gerekir. Normalde dalga fonksiyonu l = 0 dal l = ∞
a kadardır. Fakat maksimum açısal momentum kuantum sayısının üzerinde kimsi
dalgalar fark edilir dağılıma sahip değildir. Saçılma genliği, diferansiyel tesir kesiti,
reaksiyon tesir kesiti daha önce elde ettiğimiz formla aynıdır.
90 BÖLÜM 6. NÜKLEER REAKSIYON MODELLERI
Şimdi modeli gerçeğe biraz daha yakın tanımlamaya çalışalım. Mermi ve hedef
çekirdeğin yüklü olduklarını kabul edelim. Dolayısıyla saçılma genliği daha önce
elde ettiğimizden farklı olacaktır. Toplam kompleks potansiyel bu sefer, V (r) =
Uop + VC olacaktır. Coulomb potansiyelinin formunu çok iyi biliyoruz. Bu durum
için dalga denklemi r < R için öncekine benzer yolla çözülebilir. Fakat r > R için
artık Coulomb potansiyelinin etkisi dikkate alınmalıdır. Coulomb alanının varlığında
saçılma genliği,
l=∞
1 X
f (θ) = fC (θ) + (2l + 1)(Sl − 1)e2iσl Pl (cos θ) (6.27)
2ik l=0
Şeklinde verilir. Denklemden görüldüğü gibi Coulomb alanı nükleer saçılma
genliğini e2iσl kadar etkilemektedir ve toplam saçılma genliğine fC (θ) kadarlık bir
katkı getirmektedir. Burada σl Coulomb faz farkıdır. fC (θ) ise Coulomb saçılma
genliğidir. ve
γ θ θ
fC (θ) = − cos ec2 exp[2iσ0 − 2iγ ln(sin )] (6.28)
2k 2 2
γ
σl+1 (γ) = σl (γ) + tg −1 () (6.30)
l+1
Tekrarlama bağıntısı ile elde edilebilir. Burada σ0 en düşük Coulomb faz farkıdır.
Reaksiyon tesir kesiti,
π X
σR = (2l + 1)[1 − |Sl |2 ] (6.31)
k2 l
Şeklinde daha önce elde edilenle aynıdır.saçılma matriks elementi (dolayısıyla
faz farkı δ) ve σl bulunarak saçılma genliği elde edilebilir. Buradan da diferansiyel
tesir kesitine ulaşılır.
Gelen parçacıkların spine sahip olması durumunda, gelen parçacığın spini ile hedef
arasında bir spin-yörünge etkileşmesi doğar ve bunu temsil eden fenomonolojik
6.1. NÜKLEER REAKSİYON MODELLERİ 91
potansiyel,
~ S
VS (r) = VS0 (r)L. ~ = ( h̄ )2 (US + iWS ) 1 df L.
~ S~ (6.32)
mπ c r dr
şeklinde verilir.
1
Biz burada merminin s = 2
spinli parçacıklar olduğunu farzederek saçılma tesir
kesitine ulaşmak istiyoruz. En genel dalga fonksiyonu radyal, açısal ve spin dalga
fonksiyonlarının toplamı olacağı aşikardır.
· ¸
d2 Ul+ 2m l(l + 1)
+ 0
[E − VC (r) − V (r) − lVs (r)] − Ul+ = 0 (6.34)
dr2 h̄2 r2
· ¸
d2 Ul− 2m l(l + 1)
2
+ 0
2 [E − VC (r) − V (r) − (l + 1)Vs (r)] − 2
Ul− = 0 (6.35)
dr h̄ r
Burada Ul+ ve Ul− iki spin yönelimleri için radyal Schrödinger denklemleridir.
~ S
Görüldüğü gibi L. ~ spinlerin yönelimine bağlı olarak l ve −(l + 1) şeklinde iki değer
1 X£ ¤
A(θ) = fC (θ) + (l + 1)Sl+ + lSl− − (2l + 1) e2iσl Pl (cos θ) (6.36)
2ik l
1 X +
B(θ) = (Sl − Sl− )e2iσl Pl1 (cos θ) (6.37)
2ik l
Burada Pl1 (cos θ) asosiye Legendre polinomudur. Diferansiyel tesir kesiti,
dσ
= |A|2 + |B|2 (6.38)
dΩ
ve saçılan ışınların polarizasyon tesir kesiti,
π X£ + 2 − 2
¤
σA = (l + 1)(1 − |S l | ) + l(1 − |S l | ) (6.40)
k2 l
π X£ ¤
σe = 2 (l + 1)|1 − Sl+ |2 + l|1 − Sl− |2 (6.41)
k l
2π X £ ¤
σT = 2 (l + 1)(1 − ReSl+ ) + l(1 − ReSl− ) (6.42)
k l
şeklinde verilir.
Z
|χj (r)|2 W (r)dr ≤ 0 (6.43)
olmalıdır. Burada χj (r) uygun saçılma dalga fonksiyonunun radyal kısmıdır. Birçok
durumda absorpsiyon potansiyeli yüzey yakınında pik yapar. Dolayısıyla etkileşmenin
yüzeyde olduğunu düşünmek yanlış olmaz. İçerdeki nükleonlar etkileşime katılmaz
sadece değerlik nükleonları etkileşime katılır. Fakat gelen parçacık enerjisi çok
yüksekse sanal potansiyel reel potansiyel formuna yakın davranır.
Nükleer potansiyeller enerji bağımlıdır. Sanal potansiyel enerjiy artarken tipik
olarak artar, yani gelen parçacığın enerjisi arttıkça uyarılmış kanalların sayısı art-
makta, dolayısıyla bu etkileşimi tanımlayın sanal potansiyelin şiddeti artmaktadır.
6.1. NÜKLEER REAKSİYON MODELLERİ 93
Optik potansiyel prensipte nonlocal olmakla birlikte genelde local formda kabul
edilir. Mermi ve hedef arasındaki antisimetrizasyon nonlocalliğin önemli bir kaynağıdır.
Nükleon- çekirdek sistemleri için Hartree-Fock potansiyeli buna açık bir örnektir [2].
Nonlocalliği etkileşimin sadece r ye bağlı olmaması bir r0 parametresine de bağlı ol-
ması gibi düşünebiliriz. Dolayısıyla taban durumla uyarılmış durumlar arasında bir
etkileşim varsa veya uyarılmış durumlar arasında bir etkileşim varsa bunları temsil
eden potansiyel in nonlocal olduğunu düşünebiliriz.
Gelen mermi veya hedef çekirdek spine sahipse bunlar arasında bir spin-yörünge
etkileşim kuvveti olduğunu dolayısıyla bunu temsil eden bir potansiyel olduğunu
düşünebiliriz. Eğer hem mermi hemde hedef çekirdek spine sahipse bir spin-spin
etkileşim potansiyeli olacaktır. Bir çekirdeğin spinini değerlik nükleonları belirlediği
için etkileşimin bu değerlik nükleonları arasında olacağını düşünmek yanlış olmaz.
Dolayısıyla spin yörünge etkileşimini temsil eden Vso potansiyeli sanal potansiyele
benzer olarak yüzey bölgesinde pik yapar.
En genel durumda yani çekirdeğin yüklü olduğu ve merminin bir spine sahip olduğu
durumda fenomonolojik potansiyel,
Reel potansiyel genellikle Wood-Saxon (WS) formunda seçilir. İç bölgelerde potan-
siyel yaklaşık sabit yüzeye doğru yaklaşıldığında tıpkı yoğunluk değişimine ben-
zer olarak yavaşça azalarak sıfıra gitmektedir. Ayrıca potansiyel negatiftir. Reel
potansiyel mermideki nukleon sayısıyla yaklaşık orantılıdır [2]. Reel potansiyelin
görünümü biçimsel olarak şekil 3.4 e benzerdir sadece V0 çarpanı gelir. Döteron
un potansiyeli bir nükleonunkinin iki katı triton un ki yaklaşık üç katı daha fa-
zla derinliğe sahiptir ki bu böyle devam eder [2]. Nükleon sayısı yaklaşık potansiyel
deinliğiyle orantılı olmakla birlikte ağır iyonlara doğru gidildikçe durum değişecektir.
Potansiyelin form faktörü,
1 V0 r − Ri
fi = , VN = vexi = xi = V, W (6.48)
1 + exp(xi ) 1 + exp(xi ) ai
Şeklinde verilir. i = V için reel potansiyel tanımlanır ve i = W için sanal
potansiyel tanımlanır. Burada V , RV ve aV sırasıyla potansiyelin derinliği, yarıçapı
ve yüzey difüzyon kalınlığıdır. a parametresi potansiyelin yüzeyde %90 dan %10
6.1. NÜKLEER REAKSİYON MODELLERİ 95
a düştüğü mesafe olarak tanımlanır. Şekil 3.4 den görüldüğü üzere potansiyel
merkezde maksimum şiddete sahipken yüzeyde sıfıra gitmektedir. Ayrıca çok kısa
erimlidir. Bu form Wood-Saxon formu olarak bilinir. fV form faktörünün karesi
için Wood-Saxon kare (WS2 ) formu elde edilir ki bu form çok sık kullanılır. Şekil
3.5 de WS ve WS2 şekilleri karşılaştırılmalı olarak verilmektedir . görüldüğü üzere
bu potansiyel formları arasındaki fark form faktörünün yaklaşık %90 a düştüğü
değerlerde ve %10 a düştüğü değerlerde görülmektedir.
Sanal Potansiyel :
W0 r − RW
W = vexi = (6.50)
1 + exp(xi ) aW
Yüzey absorpsiyon potansiyeli denk3.47 de i = W için elde edilir.
4W0 exp(xW ) r − RW
Wsur (r) = 2
vexi = (6.51)
[1 + exp(xW )] aW i
Yüzeysel hacim potansiyeli şekil 3.4 deki g(r, R, a) form faktörüne benzerdir.
Yüzey potansiyeli r = RW de pik yapar.
l(l + 1)
Vl = (6.52)
2µh̄2
şeklinde verilir. Denklemden görüldüğü üzere merkezcil bariyer açısal momentum
kuantum sayısına bağlıdır. Bu potansiyel çekirdeğin nükleer potansiyelinden dolayı
kendi içine çökmesini önleyen çok şiddetli bir bariyerdir.
Hedef küre düzgün yük yoğunluğuna sahipse mermi ve hedef arasındaki Coulomb
potansiyeli,
Za ZA e2 Za ZA e 2 r2
VC = , r ≥ RC = (3 − 2 ), r ≤ RC (6.53)
r 2RC RC
Burada Za ve ZA sırasıyla mermi ve hedefin yüküdür. Mermi ve hedef birleşmediği
sürece (overlap) Coulomb potansiyeli noktasal alınabilir.
Coulomb potansiyeli için daha kesin potansiyel elde etmek amacıyla tek-folding
ve çift-folding potansiyeller yazılabilir. Tek folding için Coulomb potansiyeli,
Z
g(r0 ) 0
VC = e dr (6.54)
r − r0
6.1. NÜKLEER REAKSİYON MODELLERİ 97
ZZ
~ = 1 ~ + ~r2 − ~r1 |
VC (R) g1 (~r1 )g2 (~r2 ) d~r1 d~r2 ve~r12 = |R (6.55)
r12
Denk 3.51 in r−1 bağımlılığı küçük r uzaklıklarında çekirdekler üst üste binm-
eye başladığı zaman geçerliliğini kaybeder. Ve noktasal olmayan dağılım kullanılır.
Fakat RC nin hangi değerde olduğu sistemler için değişmektedir.
16
S.ekil 6.6: O+16 O sistemi için Coulomb potansiyelinin iki yük dağılımına göre
değişimi.
1 1
RC = rC (Ap3 + AT3 ) (6.56)
16
dür. O+16 O sistemi için rC = 0.85f m dir [26]. Deneysel analizlerden rC = 1.4f m
bulundu fakat kuantum mekaniksel düzeltmelerle rC = 1.2f m olduğu görüldü.
Benzer şekilde nükleer etkileşim uzaklığı da denk 3.54 den bulunur r0 değeri ise
deneysel data ile fit sırasında elde edilir.
98 BÖLÜM 6. NÜKLEER REAKSIYON MODELLERI
Hacim integrali deneysel datayı açıklayan reel ve sanal potansiyellerin tüm uzay
üzerinden integralidir yani,
Z Z
4π 2 4π
JV (E) = − V (r)r drJW (E) = − W (r)r2 dr (6.57)
Ap AT Ap AT
ve J(E) = JV (E) + iJW (E) şeklinde tanımlanır. Görüldüğü üzere hacim integrali
enerjinin fonksiyonudur. Bu durum özellikle Coulomb bariyeri civarında bariz bir
şekilde görülür ki bunun fiziksel önemi aşağıda tartışıldı.
Gelen nükleonun kompleks bir hedef çekirdekten saçılmasını düşünelim öyle ki gelen
merminin enerjisi Coulomb bariyeri civarında olsun; üç durum söz konusudur.
1.) Eğer mermi enerjisi Coulom bariyerinin altında ise Rutherford saçılması
gözlenir.
2.) Gelen mermi enerjisi Coulomb bariyeri civarında ise elastik kanallarla in-
elastik kanallar arasında çiftlenim olur, yani elastik kanaldan inelastik kanala akı
geçişi olur diğer bir deyişle hedefin uyarıldığını söyleyebiliriz. Bu durumda potan-
siyel derinliklerinde anormal değişimler gözlenir.
3.) Mermi parçacığın enerjisi Coulomb bariyeri üzerinde ise Coulomb bariyeri
çok rahat bir şekilde delinir ve nükleer reaksiyon olma olasılığı artar. çünkü mermi
artık nükleer potansiyelin alanına girmiştir. Ayrıca mermi enerjisi artırılmaya devam
edilirse uyarılmış kanal sayısı artar.
Fenomonolojik optik model bu gözlenirleri açıklamak için yeterlidir. Bu üç du-
rumu göze alan global bir inceleme yapmak istersek nükleer potansiyelin veya onun
hacim integrallerinin bu enerji bölgesindeki değişimine bakmak yeterlidir.
Şekil 3.8 den görüldüğü üzere gelen parçacığın enerjisi Coulomb bariyerine yaklaştığı
zaman reel potansiyelin derinliğinde bir artma gözlenmekte yaklaşık Coulomb bariy-
erinde pik yapmaktadır. Gelen parçacığın enerjisini artırmaya devam ettiğimiz za-
man yavaşça azalmakta yüksek enerjilerde yaklaşık sabit kalmaktadır. Sanal potan-
siyelin değişimine baktığımızda yaklaşık Coulomb bariyerine kadar lineer olarak
6.1. NÜKLEER REAKSİYON MODELLERİ 99
16
S.ekil 6.7: O+208 Pb sisteminin Coulob bariyeri civarındaki davranışı.
Z ∞
P W (E 0 )
∆V (E) = dE (6.58)
π −∞ E0 − E
100 BÖLÜM 6. NÜKLEER REAKSIYON MODELLERI
Potansiyeller arasındaki ilişkiyi anlamak için W/V oranını inceleyebiliriz. Şekil 3.9
da iki farklı potansiyel incelenmektedir (WS ve folding):
üçüncü kolonda imajiner ve reel kısmın oranları W/V , uzaklığın fonksiyonu olarak
gösteriliyor. Yüzey yakınında W (r) ≈ V (r) olduğu açıktır [26]. Şekil 3.9 daki
üçüncü kolondan güçlü absorpsiyon yarıçapı Rsar , W/V oranının maksimuma ulaştığı
yer olduğu görülebilir.
Farklı enerjilerde farklı sistemler için sistematik incelemeler gösterir ki W (r) nin
1 1
maksimum değeri 1.2-1.4 kere (Ap3 + AT3 ) uzaklığında lokalleşmiştir ve bu uzaklık
artan enerjiyle azalır. Bu formalizmde pik yapan bölgeler sistemin güçlü absorp-
siyon uzaklığı olarak işaretlenir ve hafif-ağır iyon dataları için imajiner potansiyelin
20
uzaklığından hafifçe büyük olur [26]. Ne+12 C, 14
N+12 C, 9 Be+12 C ve 9 Be+16 O
sistemleri W/V sitematiğine uymazlar. Bu sistemler için W (r) eğrisi sürekli artar,
yani maksimuma sahip değildir. Bu çekirdekler diğerlerinde gözlenen davranışlardan
farklı davranış sergilerler ki yapıları çok açık değildir. çoğunlukla 4n veya α-parçacığı
çekirdekleridir [26].
Saçılma yüzeyde dominanttır. Burada ‘yüzey’ nükleer kuvvetin güçlü etkimeye
başladığı bölge anlamındadır. Bu bölgenin yeri güçlü absorpsiyon uzaklığıyla (Rsar )
temsil edilir. Pratikte Rsar değeri,
1 1
Rsar = r0 (Ap3 + AT3 ) + ∆ (6.59)
Şeklinde parametrize edilir. Burada Rsar kütle numaraları Ap ve AT olan iki çekirdeğin
merkezleri arasındaki uzaklıktır [26]. Güçlü absorpsiyon uzaklığı nükleer yarıçaptan
∆ kadar farklıdır ve E/A ≈ 10 − 20M eV için yaklaşık 2-3fm arasındadır. Rsar
uzaklığı ve bu yüzden ∆ aralığı enerji artarken yavaşça azalır. İki çekirdeğin nükleer
madde dağılımının herhangi özdeksel üst üste binmesinde önce güçlü absorpsiyon
gerçekleşir.
Deneysel saçılma ve reaksiyon tesir kesiti datalarını açıklayan potansiyel setleri bir
bilgisayar kodu kullanılarak bulunur. Genellikle kullanılan reaksiyon kodları fresco
[40], Potelemly [44] , ve ECİS [41]. Teorik olarak bulunan tesir kesitleri deneysel
tesir kesitleri karşılaştırılarak en uygun potansiyel seti seçilir. Eğer potansiyeller
fenomonolojik ise reel ve imajiner kısımlar genellikle W S, (W S)n , n = 1, 2 veya
Wood-Saxon derivatif (WSD) olarak veya bunların kombinasyonu şeklinde seçilir.
102 BÖLÜM 6. NÜKLEER REAKSIYON MODELLERI
16
S.ekil 6.9: O+208 Pb sistemi güçlü absorpsiyon mesafesindeki etkileşimi sırasında
meydana gelen yoğunluk dağılımları.
Nσ
2 1 X (σth − σex )2
χ = (6.60)
Nσ i=1 (∆σex )2
Şeklinde hata hesabı yapılır. Burada σth , σex ve ∆σex sırasıyla teorik tesir kesiti,
deneysel tesir kesiti ve deneysel tesir kesitindeki hata oranıdır. Nσ ölçülmüş açıların
toplam sayısıdır.
Diferansiyel denklemi çözmek için; her l değeri için denklem integre edilir. Her
kismi dalga için dalga fonksiyonu iç bölgede nümerik olarak hesaplanarak dış dalga
fonksiyonuna eşitlenir ve S−matriks her l değeri için elde edilir. R = 0 dan Rmaks
a kadar alınırken ∆R step aralığında alınır. Bu aralık potansiyellerin difüzyon
kalınlığına bağlıdır. çok kısa veya keskin potansiyeller normalde daha küçük step
aralığına ihtiyaç duyar. S−matriks bilinirse, tesir kesiti, geçiş katsayısı ve açısal
dağılım hesaplanabilir.
Folding model reel potansiyeli hesaplamak için, iki çarpışan çekirdeğin yoğunluk
dağılımı üzerinden nükleon-nükleon etkileşiminin integrali ile hesaplanır. Elastik
6.1. NÜKLEER REAKSİYON MODELLERİ 103
saçılma, inelastik saçılma ve diğer süreçleri yaklaşık yoğunluk ve etkileşim seçimi ile
yapılabilir.
Z
~ =
UF (R) ~ − ~r2 )
d~r2 g2 (r2 )υ(R (6.61)
Z Z
~ =
UF (R) d~r1 ~ + ~r2 − ~r1 )
d~r2 g1 (~r1 )g2 (~r2 )υ(~r12 = R (6.62)
104 BÖLÜM 6. NÜKLEER REAKSIYON MODELLERI
Z Z
ga (r)dr = ave gA (r)dr = A (6.63)
JF = Ja JA Jυ = aAJυ (6.64)
Şeklinde basit bir ilişki vardır. çift folding integrali altı boyutta olmasına rağmen
pratikte Fouer transformuyla daha kolay integre edilir.
çekirdek yoğunluğu (g) ve efektif etkileşimin (υ) seçimi deneysel dataların fit
edilmesi bakımından önemlidir. efektif etkileşimin merkezi kısmı,
υ12 = υ00 (r12 ) + υ01 (r12 )T~1 .T~2 + υ10 (r12 )~σ1 .~σ2 + υ11 (r12 )~σ1 .~σ2 T~1 .T~2 (6.65)
Şeklinde verilir. Genellikle spin orbit terimi ve tensör terimi olacaktır [29]. Bu-
rada υ00 hem s = 0 hemde T = 0 durumu için ve υ01 terimi hem s = 0 hemde T = 1
durumu için efektif etkileşimdir (υsT ). T~1 ve T~2 birinci ve ikinci çekirdeğin tensör
terimleridir. s1 ve s2 ise spin terimleridir. Eğer çekirdeklerden biri veya her ikisi
de N = Z durumuna sahipse (ve bu yüzden izospin sıfırsa ) denk 3.63 de T = 0
dağılımı olabilir. Her iki çekirdek için N 6= Z olduğunda T = 1 dağılımı olur [29].
Genel durumda çekirdekler küresel değildir ve spin bağımlıdır. Eğer çekirdeklerin
yoğunluk dağılımı küresel değilse potansiyelde küresel olmayan bileşen içerecek ve
bu bileşenler yüzünden inelastik kanallarda artış olacaktır.
Nükleer reaksiyon hesaplamalarında efektif etkileşim genellikle yoğunluk bağımlıdır.
ve
S.ekil 6.11: çekirdeğin yoğunluk dağılımı ve folding modelden elde edilen U (r) potan-
siyelinin karşılaştırılması.
Planck, 18
106